AZARTESİ
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CAGALOfiLU   No.   32
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN İst.
BAŞMUHARRİRİ
TEMİN YALI
^
Almanya Akdenize Hâkim
Olabilir mi ? Yazan: Hüsamettin ÜLSLL
Bujfün 3 üncü sayfamızda
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETE-Sİ
Yıl: 1
Sayı: 171
AMERİKAN
»  V.
Meclisi
Ka
rarını
Verdi
Amerikadaki tereddüt sahiplerini yıldırmak ve çoğaltmak için B. Hitlerin söylediği nutuk boşa gitmiştir.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Amerika mebusan meclisinin verdiği karara göre B. Roosevek, İngiLteredeki yangına fiilen alâka gp&terebilecek ve kendi yangın hortumundan bir kısmım İngilizlere ödünç verebilecektir.
Amerikalıları yıldırmak ve Amerikadaki tereddüt sahiplerini bir kat daha tereddüde düşürmede için B. Hitlerin eöylediği nutuk bo§a gitmiştir.
Haricî meselelerde Amerika ayan meclisinin mebusandan ziyade nüfuz ve tesiri vardır. Kanun lâyihasının kâtı bir şekil alması için şimdi de oradan geç-mesi lâzımdır. Fakat ayanın da bu işi daha ziyade uzatmıyarak birkaç gün içinde mebusanın kararına benzer bir karao-a varması beklenebilir. Çünkü mebusan ve ayanda hâkim olan siyasî cereyanlar birbirlerinin aynıdır. Ayanda şahsî tesirler mebusan meclisinden belki de daha kuvvetlidir. Fakat neticeyi şu veya bu istikamete doğru değiştirecek gibi değildir.
Jnfirad taraftarları Roosevel-tin ellerini bağlamak veya yardımın derecesini azaltmak için türlü türlü takrirler vermişlerdir. Bunların çoğu reddolunm ustur. Bununla beraber muhtelif cereyanlar arasıda bir uzlaşma zemini aramak ihtiyacı da duyulmuş Amerika askerî kuvvetlerinin bvgüv. ellerinde mevcut harp malzemesinden veya Amerikanın kendi hesabına fabrikalara sipariş edeceği malzemeden In-giltereye verebileceği vapur, top, tank, tayyare veeairenin miktarı Amerikanın bütün askerî malzeme mevcudunun yüzde onu diye tahdit edilmiştir. Yani B. Roose-velt Amerikanın hazır malzemesinden bu kadarını derhal vermek salâhiyetini haizdir. Daha fazlası için kongreden salâhiyet alması lâzımdır.
Amerikanın elinde mevcut harp malzemesinin miktarı beş milyar doıar takdir edilmektedir. Demek ki Amerika, beş yüz milyon dolar kıymetinde harp malzemesini hazır mevcudundan derhal verebilecek ve bunları nakledecek vapurları da beraberce devretmesi mümkün olacaktır.
Bundan başka Ingiiterenin doğrudan doğruya sipariş ettiği malzeme bir buçuk milyar kıymet tutuyor ki bunların hepsinin birden Amerikanın kendine ait hazır malzeme ile beraber Ingilte-reye ve diğer harp sahnelerine akmıya başlaması, teraziyi gittikçe fazla bir derecede demokrasinin lehine çevirecektir.
Şunu da hesaba katmak lâzım-dır ki İngiliz    askerî    kuvvetleri gitgide   tecrübe   kazanmışlardır. Ayni miktarda malzeme ile bugün e«kisinden çok fazla iş görülmektedir.    Meselâ   tayyareye karşı  müdafaa  toplarının  e»kısi-j nin üçte biri dermesinde cepha- ; ne sarfettiği ve bu kadar cepha- ! ne ile eskisinden çok tayyare dü- 1 sürdüğü söylenmektedir. Düşürülen tayyareler arasında top mer- ( misile tahrip    edilenlerin nisbeti gittikçe artmaktadır.    Demek ki Amerikadan gelen malzeme, Ingiiterenin    teçhizat    mevcudunu arttırmakla beraber ayni miktar malzeme ile daha çok i** görmek gibi bir neticeye de    varılmıştır.
Amerika meclisinde redde uğ-riyan tadil tekliflerinden biri de Sovyet Rusyaya, icap etse bile, ödünç malzeme verilmemesine dairdir. Mebusan meclisinin ekseriyeti bu teklifi reddetmekle, Rusyanın yarın bir müşterek emniyet teşebbüsünde belki de vazife almasını mümkün görmekte olduğunu ortaya koymuştur. Rusya ile diğer bitaraf ve harp harici memleketler arasında bir fark gözetilmesine razı olmamak suretile de aynı zamanda Rusyaya bir dostluk ve samimiyet eseri göstermek istenmiştir.
•Af?
Çörçil
İRAD ETTlGt NUTUKTA BÜTÜN HARP VAZİYETİNİ AN-LATAN İNGİLİZ BAŞVEKİLİ ALMANLARIN BALKANLAR. DA Kİ HAZIRLIKLARINA İŞARET EDEREK DEDİ Kİ:
CrrarchıfTbı nutkundan anladığımıza s öre
Taraşa karşı bir Nazi ve İtalyan hareketini baltalamak üzere Cenovayı şiddetle bombar donan eden lnribz donanması hareket halinde
Cenova
İngiliz Donanması Tarafından Şiddetle Bombardıman Edildi
Londra, 9 (AA.) — Amirallik dairesinin tebliği:
Deniz kuvvetlerimiz pazar günü şafak sökerken İtalyan deniz üssü Cenova'yı bombardıman etmişlerdir. Bu husus-ta henüz tafsilât mevcut olmamakla beraber ilk raporlardan bombardımanın büyük bir muvaffakiyetle neticelendiği anlaşılmaktadır.
Bombardımana ağır ve hafif gemiler iştirak etmiştir-
" Fakat Türkiyede
Hazır Bekliyen Kuvvetleri Alt Etmek İçin Bundan Çok Daha Fazla Hazırlanmaları Lâzımdır „
İngiltere başvekili B. Church.il) dün gece mühim bir nutuk irad etti. Londra radyosundan hulâsa olarak aldığımız nutkunda B. Churchill bilhasoa şunları söyledi:
Sizinle son konuşmamdanberi beş ay geçti. Muhtelif istikametlerde bu müddet zarfında işlerimiz çok düzeldi. Hücumlara tek başımıza mukavemet ettik. Ağustos ve eylülde Alman hava kuvvetlerinin mağlûbiyetinden sonra, hazırlanmış olmasına rağmen. Her Hitler istilâya cesaret etmedi. Evvelâ srvil halkı bombardıman etmek suretile mukavemetimizi kırmak istedi. Şimdiye kadar burada olduğu gibi Amerika-da da bu hareketleri aksi netice verdi. Denizleri aşarak bize gelen muhabbet içinde dayandık. Bir kere bugün bu kıs aylarında
Almanlar bizim atabildiğimiz bir
ton bomba yerine birçok tonlar .(Devamı: 6a. 5, Sü. «i t« j _
Elagelya Alındı
lta!yan Esirleri O Kadar Çok ki Bir Türlü Sayılmıyor
Kahire, 9 (A.A.) — İngiliz umumi karargâhı bugünkü pazar akşamı aşağıdaki tebliği ne.?retmlştir:
Trablusta, zırhlı kuvvetlerimizin ileri unsurları Elagelya'yı zaptetrr.i? lerdir. Bu arada Bingazi cenubundaki harp sahasınm temizliği dc-varr etmektedir. Evvelce e&ir alındığı bildirilen bir ordu ve bir de kolordu kumandanından başkaca diğer beş general ve binlerce asker esir edilmiştir. Nihal harbin cereyar. ettiği saha fevkalade genıs olduğundan e-sirlerin ve ele gederi harp malzemesinin hakiki miktarını tesbıt etmek için daha bir müddet geçmesi lâzımdır.
Eritrede, düşman Keren civarındaki mevzilerini tutan kıtalarını takviye etmiş olmasına rağmen bu mmtakadaki hareketlerimiz memnuniyet verici bir tarzda inkişaf ediyor. Daha cenupta çetin bir arazide infisah etmiş bir tarzda Arreze istikametinde kaçan İtalyan kuvvetlerini çok yakından takip ediyoruz.
Habeşistanda, Gondar yolu boyunca İleri hareketimiz uzun bir mesafede yerleştirilmiş olan mayin tarlaları yüzünden muvakkaten gecikmektedir. Bu mayinler temizleniyor.
İtalyan somalisinde devriye kolla-rrmızın keşif faaliyetleri nüfuz mın-takalanmızda düşmanı mütemadiyen daha ziyade zayıflatmaktadır.
Londra, 9 (A.A.) — Bugünkü resmî tebliğde zaptı bildirilen Elagey-la Trablus sahillerinde    Bıngazmin; 220 kilometre cenubundadır. 1
Bergonzoli Esir
Londra, 9 (A.A.) — GencraJ   Va-vcl'ın dünkü tebliğinde Bingazi'de esir edildiği bildirilen İtalyan kolordu kumandanının   general    Anibale Bergonzoliv olduğu öğrenilmiştir.
Sidreye Doğru
Kahire, 9 (A.A.) — Vaziyetlerini tarsin ile Bingazi zaferinden temini mümkün olun azam! istifadeyi elde (Devamı: Sa, 6, SIL 1 de) *
Amerika Mebusanı Yardım Lâyihasını Kabul Etıi
Hükümet Memnun
Vaşington, 9 (A.A.) — BBC: Dün öğleden sonraki celsesinde mebusan meclisi, demokrasilere yardım lâyihasını kabul etmiştir. Lâyiha şimdi ayan meclisine gönderilmiştir.
?
Vaşington, 9 (A.A.) — Hükümet kiralama ve ödünç vermeye müteaJ-lik kanun projesinin mebusan meclisi tarafından kabul edilmesinden çok memnundur.
Lâyihanın neticede esaslı bir değişiklik yapılmadan kabul edilmiş olduğu tebarüz ettirilmektedir. Yegâne ehemmiyetli değişiklik, -Birleşik Amerika devletleri reisine verilen salâhiyetlerin icabında iki meclisin müşterek kararile refedilebileceğine <}air Direksen teklifinin kabul edilmiş olmasından ibarettir. Ayanda bu değiikliğin de tashih edileceği ümit edilmektedir. Esasen bu noktanm e-hemmiyeti siyasi bakımdan, sevkul-ceyşî olmaktan ziyade tabiyevidir.
Reddedilen Teklifler
Vaşington, 9  (A.A.) — Mebusan
meclisi. Amerikan   kıtalarının garp yarım küresi kara   suları   haricine sevkedilmelerini meneden bir hükmün yardım projesine ithaline müteallik bir teklifi reddemiştir.
?
Vaşington, 9  (A.A.)  — Muharip devletlere ait harp gemilerinin Bir-(Devamı: m      mi.    de) V
Başvekil Muavini ve Flândin'in Yerine Hariciye Vekili
Amiral Da Han
Vichy, 9 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor:
Hariciye nazın Flandin, istifasını Mareşal Petaine vermiştir. Hariciye nezaretine Amiral Darlan tayin edilmiştir. Bahriye nezaretini muhafaza etmekte olan Amiral Darlan, Başvekil muavini de olmaktadır.
Flandin Hakkında Tebliğ
Vichy, 9 (A.A.) — Reuter ajansının öğrendiğine göre, Fransa Hariciye nazın Flandin'ln istifası hakkındaki tebliğ neşredilmiştir:
Nazik bir anda iş birliği yapmak üzere Mareşal Petain'in davetine i-cabet etmiş olan Flandin, nezareti hükümet reisinin emrine vermeği va zlfesi icabı bilmiştir. Bu hareket, Fransanın idaresinden yegâne mesul olan Mareşale, bugünkü vaziyetin i-cap ettirdiği bütün tedbirleri almak serbestisini vermektedir.
Mareşal Pctaln'le Laval arasında Ferte'dc yapılan mülakatın neticesi olarak Amiral Darlan'm Paris konuşmaları Montoire siyasete yeni bir realite şekli vermiştir. Bu suretle hasıl olan vaziyetin yakın bir âtide kararlara yol açması muhtemeldir.
Flandin'in istifası şahısları nazarı itibara almak zaruretinde Mareşali kurtarmak arzusundan doğmuştur. Mareşal bu hareketinden dolayı Flan-din'o hararetle teşekkür etmiştir.
(Devamı: Sa. 5, Stt. 2 de) + +
Büyük
Felâket
Atina Radyosu Itaiyan Zayiatına Böyle Diyor
Atina, 9 (A.A.) — BBC: Atina radyosunun bildirdiğine göre, siyah gömleklilerin cephenin merkezi kısmında yaptıkları mukabil taarruzu tamamile akamete uğrayarak İtalyanlar için çok büyük bir felâket teşkil etmiştir.
Taarruz Küsura mmtakasmda bir dağ geçidinde vuku bulmuştur. İtalyanlar taarruzu tamamile inkişaf etmeden, Yunan toplan şiddetli bir a-teş açarak düşmana son derecede ağır zayiat verdirmiştir. Yunan piyadesi müteakiben süngü hücumu yaparak siyah gömleklileri dağ geçidinden aşağıya doğru püskürtm Ustur. Aralarında zabitler de bulundu-duğu halde bir çok esir aimmıştrr. Harp sahası İtalyan ölü ve yaralıları ile dolu idi. .
Atina, 9 (A.A.) — Atina ajansı
bildiriyor:
Umumt Emniyet nezaretinin 8 şubat resmî tebliğinde şöyle deniliyor:
Düşman tayyareleri, dün Preveze nin belediye hastanesini bombardıman etmiştir. 3 kişi telef edilmiştir. Bunların birisi 80 yaşında bir kadındır. Diğer binalardaki haşarat ehemmiyetli değildir. Düşman tayyareleri garbi Morada bir kasabayı bombardıman etmişlerdir. Sivil ahaliden iki kişi örmüştür. Hasar yoktur. Ayni tayyareciler, Kırda gezinen bîr sürüyü de bombardıman etmişlerdir.
i İngiltere başvekili B. Churchill dün gece çok mühim bir nutuk irad etmiştir. Bu nutuk her dalgada bütün İngiliz radyo istasyonları tarafından dünyaya neşredilmiştir. Binagzi zaferinin hemen akabinde söylenen bu nutkun her zaman olduğu gibi dünyada akisler bırakacağına şüphe edile-
li
" YALAN!.
"TALAN!... „
Yalan!.
Atina Ajansı İtalyan
Propagandasının İler Tutar Tarafını Bırakmıyor
Atina, 9 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Fena havanın Arnavutluk cephesindeki harekâta mani olduğu iddiası yalandrr.
Kezalik İtalyanların Yunanlılardan esir aldıkları da yalandır.
Yunanistanm kendisini müşkül bir vaziyette telâkki ettiği hakkmdaki (Devamı: Sa. .'». Sü 4 te) +
BİR TEK ÇARE:
Badogiio
İtalyanın Kurtulması İçin Mareşalin Bir Diktatörlük Kurması Lazımmış
Londra. 9 (A.A.) — Italyar hududunda bulunan hususî bil muhabirin bildirdiğine göre. Fa-cist mahfillerinde İtalyayı bugün karşılaşmakta olduğu zorluklar dan kurtarmak içm tek çare Mareşal Badogliyo tarafından bir diktatörlük    tesis    edilmesinden
ibaret olduğu kanaati vardır.
(Devamı: S. 5, Sü. 4 te)   —ı
© r
4 üncü Sayfamızda
Afrikalı kadın — Biz erkeklerden kaçıyoruz, ya sen kimden kaçıyorsun? italya — Biz de erkeklerden kaçıyoruz!
Bir Türk Gencinin Tıbbî Keşifleri
1- Insülinin Terine Geçecek İlâç, 2- Kan Reaksiyonu Yolu İle İnsan Gençleştirme Usulü, 3- Buruşukları Giderecek Kre
¦ ¦
Fuat Özgen, Bir Doktor ve Kimyager Muhitinde Büyümüş Ciddî Bir Gençtir
— Şeker baltalığı Kin kullanılmakta olan İM-uiın m yerine gedecek bir ll&c keşfettim. Ayrıca da insanları gençleştirecek bir usul buldum. .
Bu sözleri geçen hafta Üniversite Rektörünün, geçen hafta Tq> Fakül-
tesinin son sınıf talebesine verdiği bir çayda talebeden Fuat Özgeu söylemişti. Bu çayda talebeden bazıları, ecnebi memleketlerden bazı ilâçlar gelmediği takdirde doktor ve kimyagerlerimize düşecek vazifeden bah-(Dcvaını: Sa. I, SU. 1 de) XX
VATAN
10 - 2 - 941
Büyük Tarihf Roman
YATAN: M.SAMi TEZi$
Fatma Sultan Eliyle Müphem Bir İşaret Yaptı, Mahınev Uzaklaştı.
Fatma Sultanın soluk yüzü Hi- kalkınmasında şaşılacak ne vardı.
rmn lâfı olunca penbelesmişt». akşanıdanbeti isyan haberilc sarsılıp bozulan asabı biraz yatışır gibi oldu. O, Hızırın gelişini büsbütün başka şeylere yoruyor, çelik bilekli delikanlının yüreciğini kendi hüsnünün yakıp tutuşturu-vernıış olduğunu kunıntulanıyor-
Az sonra Hızır karsısına dikilecek :
— Düş önüme bakalım; haydi, atla atımın terkisine; senin yerin sarayın yaldızlı salonları, loş koridorları değil; senin ateşinle yanıp kavrulan yüreoığimin üstü, se nı kucaklamak için açılan kollarımın arasıdır. Tasalanma! Benim
Bu adam mertliğini bozmamış, sarayı zorlayıp içeri girerek onu zorbalıkla bulup çıkarmağa kalkışmamalı. Sesi titreyerek sordu:
— Gaybın bir er kişi mrdir? Hızır başını sallryurak bu ihtimali reddetti.
— Peki, bu bir kadın ise onu
ne diye burada arıyorsun.
— Burada olduğunu biliyorum da ondan; bu kadın canını benim için tehlikeye koymuştur da ondan.
Fatma Sultan oturduğu yerden süratle doğruldu. Sedirin üstünde duran ipek bir örtüyü kavrayıp babını örttü ve şuursuz bir hare-
seni ileteceğim «bucakla senin bu ketle kafesin ardından derin bir cicili, bicili sarayın boy ölçüşe- mesti içinde ona doğru birkaç a-mez. Ben »enin altına kadifeler- dım attı.
den, dibalardan, ipekli, incili ku- Hızır birden karşısında bir süs maşlardan daha kıymetli zümrüt I kısamı içinde beliren bir melek çimenden bir sedir sereceg 4 ve | görüverince sendeledi ve onun benim bucağımın üstü; pıuaııta-  kendini kurtaran kadın olduğunu
iarın, incilerin yanında sönük ve kı> metsiz kalacağı yüz binlerce pıııltılı yıid.(zla bezenmiştir.
Ve o, bu kudretli erkek kendi- j sinin bir lât söylemesine, olmaz! demesine   meydan   bırakmadan uoyrat fakat incitmeyen bir kav-
anlayınca da boğazı kuruyup dili damağına yapışıverdi.
Bu kadın aheste adımlarla yaklaşıyor ve soruyordu:
— Aradığın kadın  kimdir?
Fakat bu suale verilen    cevap
rayışla bileğini yanlayıp çeke- btt yıldırımın çarpmasından daha cek. gitmemek için ayak direme- Vddeth olmuştu ve Fatma Sultan Mnc meydan vermeden kuvvetli anlamıştı kı Hızırın aradığı Safı-
nazdır.
Safinaz, Hızırın sevgilisi...
Ne diye bunu düşünememişti de sonsuz hülyalara kendini kapıp koyvermi^ti. Ah bu hakikate
dönüş ölüm kadar acıydı. Ölüm kadar mı?. Hiç ölüm bu kadar acı olurmu idi ve Ezrail Hızır kadar zalim olamazdı ki... Hülyanın hakikat şekline bürünüp karşısında dikildiğini sandığı bir anda her şeyin birden yıkılıverdiğini görmek, ne yakıcı bir gazaptı bu...
Şimdi ayaklarının    altında ni-
açılıyor, o
boşluk derinleşiyor,   derinleşiyor
ve nîhayctsizliklere kadar uzayıp
gidiyor, başı dönüyor, gözleri kararıyor, sendeliyor ve...
(Arkası var)
r
Soruyorlar?
koliarile havaya kaldırıp bir tüy ^ibı atının  üstüne  bırakıverecek vc uçurup götürecekti. Nereye....
Bunu düşünemiyordu. Bunu düşünmek islemek onu sarhoşıaş-tmyor, hazzın ııâhi raselerıle sar-sı> ordu.
Onu Malunevin hitabı hülya â-iaT.ınden hakikate çekip aldı.
— Hızır iradeni bejler,   yatır
sultanimi
i atma Sultan elile müphem bir ibaret yaptı. Maninev bu hareketi dilediğin gibi işle. nasıl müna- hayetaî biV~bc.şluk sıpee öyle yap mânâsına tefsir et-U ve uzaklaştı.
Az sonra Hızır odaya alındı, az îierde bir paravan gibi çevrilmiş susıü bir kalesin ardında FaU ma Suıtan ayakta duruyor ve gittikçe artan ıkaıbinin çarpıntısını enle baatırarak azaltmaya çalışıyordu. Fatma Sultan genç adamı çarşısında terbiyen ve metin tav rile bekler görünce sesine tabiî oir ahenk vermeğe çaıışarak sor-au:
— Muradın nedir yiğit   delikanlı!
Hızır sarsıldı. Fakat bu sarsılış duyauğu sesin tatlı âhengin-den ileri gelmiyordu; bu ses, onu ya&ın bir mazinin, içinde garip oır ürperti bırakan hatırasına doğ ru çekmişti.
5açıarı saçlarına, nefesi nefesine, vücudunun ılık harareti benliğine karışırken buna benziyen bu Kadın sesi ona:
— Bana ne verebilirsin... Diye sormuştu. Bunu    kuruntulanmak    Hızın
dehşete düşürmüştü. Hayatını kurtarıp ebedi (minnetini kazanan kadın, eğer bu şimdi kafes ardından konuşan kadınsa. Hayır bu olamazdı. Sevketlû hünkârın kızı, yüce vezirin karısı Fatma Sultan, kendi gibi ne idiği belirsiz bir a-danu, sarayın bir izbesinde boğu. lup İaşesi bir kenara atılıverecek şeriri neden kurtarsın ve sonra ne diye onu dizine yatırıp elile okşayarak: Cehennemin gayyasından çekip çıkarsın ve cennetin hurilerine yaraşan tatlı güiücük-lerile mükâfatla ndır sındı. İnsan insana benzedığ gibi, ses te sese benzemez miydi?
Hem ne diye böyle dolambaç lı şeyler düşünüyordu ve kendine [ böyle ne olmuştu, ömrü vurmak, kırmak, devirmekle geçen koca bir günden sonra geceleri de sadece deliksiz brr uykuyla geçerken, ne diye bir zamandan beri kâh acı, kâh tatlı düşüncelere, o-nu dalıp dalıp miekmleştıren hülyalara gönlünde yer verip duruyordu.
Cevap verdi:
— Bir kaybım var,   onu aradım.
Fatma Sultan heyecandan sarsıldı ve düşmemek için yanındd-ki sedirin üstüne kendini bırakıverdi.
Kaybını arıyordu. Yani   kendini?...
Hem buna ne diye bu kadar sağmalıydı. Kazan kaldırıp Istan-bula hâkim olduktan sonra bir isyan sergerdesinin birkaç gün evvel kendini kurtaran adını, sanını bilmediği, fakat aşkı bütün benliğini kaplıyan bir kadını aramağa ve onu kendinden   istemeğe
Bir okuyucumuz telefonla soruyor ve diyor kl:
Belediye Taksimden Harblyeye kadar orta geçit yerlerinin iki tarafına bahçe tarhları yaptı. Tramvayların bu tarhların nihayetinde durması İçin ve çiçek, çimen ve fidanların çiğnenmemesi için durak yerlerini boş bıraktı. Fakat aksamları her durak yerinde bir İki tramvay arka arkaya duranca arkada kalan arabaların yolcuları inince bu tarhların çimenleri, çiçekleri mü temadlyen çiğnenmektedir. Şu halde buralara asılmış olan (fidanların Üzerinden göçmek yasaktır!) levhasının artık bir manâsı kalmıyor demektir. Bundan başka çlfcnene çlgnene ezllrck kelleşecek olan çimenlikleri yenilemek de aynca bir masraf değil mi? Tramvaylar belediyenin bahçeler belediyenin idarecinde "Mu:-11 halde acaba buna bir çare bularak bu çiğnemenin önüne geçilemez mi?
V
'\ "»»Sı
W"
¦ u
: tem
> ¦
t *
-I
&™ wA
1. t
•> 1 -
altepe Asken Lisesinde Mezunlar Şerefine Parlak Tören
Yarının Güzide Subaylarına
M er asimle Diplomaları ver ilci
Cumartesi günü Kuleli askeri lisesinden mezun olun gençlere diplomaları tevzi edilmişti. Dün de, Maltepe askeri lisesinde bir tören yapılarak bu sene mektebi bitiren gençlerin diploma ve mükafatları merasimle tevzi edilmiştir.
Törende İstanbul kumandanı korgeneral îshak Avni, merkez kumandanı, askerî okullar müdür vc müfettişleri, talebe velileri ve cehrimizin diğer tanınmış mühim simaları hazır bulunmuşlardır.
Törene mektep mUzikasmın çaldığı İstiklal marşile tam saet 15 te başlanmış ve marşı, mektep müdürü kurmay Albay Yakup GUrkaynak'in
talebeye irat ettiği bir hitabe takip eylemiştir.
Bu hitabeye mektebin en genç mezunu cevap vermiş, onu takiben de
Maltepe Askerî lisesi Ulebel eri,
merasim esnasında
ikinci sınıf talebesinden bir genç mezun arkadaşlarına hitap ederek:
t Ağabeylerinden ayrı düşmenin şerefli ve ümitle dolu acılarına ter-
cüman olarak Harbiye mektebine gidenlerin bayramını kutlamış, ve onların bıraktıkları yolda onlar gibi yürüyeceklerini ve onlar gibi çalışacaklarını vaadetmiştlr.»
Nutukları müteakip bütün talebe, hep bir ağızdan Maltepe marşını söylemiş ve İstanbul kumandanı kor general İshak Avni tarafndan mezun gençlere merasimle diplomaları tevzi edilmiştir.
Mektepten birinci, ikinci ve üçüncü olarak mezun olan talebeye aynca mükâfat ta verilmiştir.
Bundan sonra edebiyat, ve Usan derslerinden muvaffakiyet göstermiş olanlarla spor birincisi ve bando şefine de birer hatıra olmak üzere hediyeler verilmiştir.
Diploma ve mükâfat tevzii merasiminden sonra davetliler hazırlanan büfede izaz olunmuşlardır.
Maarifte:
Avrupadan Dönen
Talebelerimiz
Olgunluk   İmtihanı   vermiy enler Yeniden İmtihana Tâbi Tutulacaklar
Olgunluk imtihanı vermeden tah-cil için Avrupaya gitmiş olup ta harp dolayıalle memleketimize avdet ederek üniversitenin muhtelif şubelerine kaydedilmiş olan talebeler, sınıf imtihanı verirken olgunluk İmtihanı da vereceklerdir. Bu hususta fakültelere tebligat yapılmıştır.
Büyük Türk Şair ve Mütefekkiri
Ali Şîr Nevaî'nin Büyük Hatırası
Dün Türk Kültür Birliği veHalk-evlcrinds Hürmetle Yad Edildi
Bugün Üniversit:de Merakim Yapılacak
Büyük Türk şair ve mütefekki- ı Açkı De ağladığım, perişan ol-ı Ali Şirnevai 'için   bugün saat duğum o peri gibi güzel yok mu?
Halkevlerinin
Yıîdö
numu
Siyasal Bilgiler Okulu Mezunları, Maliye Vekâleti Teşkilâtında Çalışacaklar
Âlem benim bu sevgime hayran, bense ona hayranım.
Gönlümün ateşi senin oklarınla biraz yatışır, sen ki o okların ucundaki her demir (peygân) ona (gönlüme) bir katre sudur.
Gönül gam ordusunun kalbine (merkez cephanesine) girmiş bir cengâvere benziyor. Ahi ok, her
beşte Üniversite konferans salonunda bir tören yapılacaktır.
Üniversite Rektörü Cemil Bil-sel bir    nutukla töreni    açacak, Başvekâlet, bütün vekâletlere bir ondan sonra profesör Şerafeddin, emir göndererek Mülkiye mektebin- profesör    Ze*i V'elidi,   profesör den mezun olup ta başka vekâletler- Alı NJıat   Tarlan şairin   hayatı.
1  ı«ı«   ™i\w*«**t   *H«-Air eserleri, sanat tarzı hakkında nüde çalrsmak için   müracaat   edecek
.  . , tunlar soylıyeceklerdır,   Dun ge-
Sivasal Biletler okulu mezunlarının 1    rr   ¦ ı_ı 11 T«.
öiy     ı      * ce de Lmınonu Halkevınde  I ur-
hukukl durumu tetkik edilmeden mr- klsUnil gcnçicr tarafından Şırne-muriyete a!mmamaamı bildirmiştir.   Vaî hakkında bir edebiyat gecesi kanlı   yarası da bir kızıl kalkan Siyasal Bilgiler okulu mezunları da- yapılmış,  sairin şürleri okunmuş ha ziyade Maliye Vekâleti teşkilâtın- v* Türkistan oyunları oynanmıştır.  Profesör Ali Nıhad da şairi
fikir ve sanat bakımından, tahlil
* Şimdiye kadar imtihan vermiyen     ,     , .«j^
v      p *     ederek şairin şahsiyetim tebaru*
doçentlerden ekseriyeti doçentlik im- ettirmiştir.
tihanma talip olmuşlardır. Bu doçent      Bundan    başka,    yine    dün,
«Türk Kültür birliğinde» Ali Şîr-nevaî hakkında bir toplantı ya-
da çalışacaklardır.
Rekoltemiz
lerln imtihanları mart içinde yapılacaktır.
Dlgcr taraftan üniversitenin muh- pıimış. birlik reisi Dr. Ahmencan telif ubelerlnde çalımakta olan asis- İbrahim Okay Türk Dil ve milli-
yetinin ıİE ve buyuk mücahidi ve
tanların bir an evvel doktora yap- -y-.. ,      . . k ii1(1jb i_-   l.
lurk şauı hakkında kısa bir nı-
ması bildirilmiştir. Doktora yapmı- I tabede bulunarak, onun Türklü-yan, muvaffak olmıyan asistanlar, ğe ettiği büyük hizmetlerden İlse veya orta mekteplere muallim bahsetmiştir, olarak nakledileceklerdir.
* Fen fakültesi umumî   fizik doçenti Celâl Saraç, Maarif   Vekâleti,
Yüksek tedrisat şube müdürlüğüne I tayin edilmiştir.
Ali Şirnevaîden Gazel Profesör AH Nihat Tarlan ta-
rarından bugünkü rilmiştir.
Zey'.iny ğ
30 bilyon Kilo
Ticaret Vekâleti İstanbul Ticaret odasına bir tezkere göndererek sabun  ihracatı  yapılıp  yapılamıyaca-
fının tetkikile neticenin bir raporla Vekâlete bildirilmesini bildirmiştir. Oda, tetkikatını bitirerek   raporunu göndermiştir.
Raporda, bu senekl zeytinyağı 30 milyon kilo tahmin edilmekte, bir miktarın on beş milyon kilosu ile 25 milyon kilo sabun yapılacağını ve bu mlktnrm da memlekete sarfedileceg-i bildirilmektedir.  Mütebaki on    beş
MmhketinHerTarafında Merasinle Kutiarpc.k
Şubatın yirmi üçüncü pazar günü, halkevleri kuruluşunun onuncu yıldönümüne tesadüf etmektedir. Bu münasebetle o gün yurdun her tarafındaki halkevlerinde toplantılar yapılacaktır. Ankara halkevinde yapılacak büyük törene, tam saat on beşte, Başvekil Refik Saydam tarafından verilecek bir nutuk ile başlanılacaktır. Bu nutuk, radyo ile her tarafa yayılacak ve hazırlanan programa göre merasime devam olunacaktır.
O gün, Eminönü halkevinde yapılacak törende de Parti müfettişi Reşat Mimaro&lu, Halkevleri hakkmda u-zun bir hitabede bulunacak, gecesi
de şehir meclisi azasından Meliha Avni Sözen bir konferans verecektir.
Bu münasebetle yurdun muhtelif yerlerinde yeni halkevleri ve odaları açılacaktır.
çev-
1941 Bütçe
Hazırhkları
Gümrük Varidatı Artırılıyor
1941 yılı bütçesine esas olmak ü-zere Maliye Vekâleti bazı vergi kanunlarında, tadiller yapmak üzere hazırlıklara başlamıştır.
Tadile tâbi tutulan vergi kanunları arasında veraset ve intikal vergileri vardır. Bundan başka ithalâtımızın azalmasından mütevellit a-zalmış olan gümrük varidatının da milyon kilo zeytinyağı da memleket- arttırılması için yeni tedbirler alm-
te sarfedilecektir.
Ben fena halde Hİnlrlenmlştlm. Adetâ midem bulanıyor, başım dönüyordu.
Uşakların başı gibi görünen biri arkasında bir tane daha uşak olduğu halde bize doğru ilerliyordu. Meğer şatonun baş nofra-cısı Frlth imiş, sonradan öğrendim. Yaşlı bir adamdı, İyi bir yüzü vardı. TcbeHHÜm ederek ona elimi uzattım. Görmemiş gibi davranarak elimdeki çantayı aldı, hürmetli bir tavurla önUmde eğildi. Maksim kendisine dedi kl:
— Nihayet gelebildik, Frlth... Londrada yağmur yağıyordu. Burada hava ne güzel! Nasıl, şatoda herkes İyidir ya?
— Evet efendim, teşekkür ederim, herkes
İyi.. Havalar da güzel   gidiyor.   Avdetinize
çok sevindim. Ümit ederim kl siz de, hanm
da afiyettesiniz.
Maksim bana söz söylemek fırsatını ver-miyerek devam etti:
— İyiyiz, Frlth, fakat biraz yorulduk. Hemen çay istiyoruz. Bu İstikbal merasimine ne lüzum vardı, Frlth?
— Hakkmrz var, efendim. Fakat Mlsls Danvers öyle münasip gördü.
— Ben İşi anladım. Haydi yavrucuğum, benimle beraber gel. Bu merasim uzun sürmez. Sonra hemen cay içeriz.
Maksim ile beraber mcrdlveıderl gıktık. lrMlı ve diğer uşak ellerinde eşyalarımız olduğu halde tUİ takip ediyorlardı.
Başım hâlâ dönüyor, gözlerini karıyordu. O günkü halimi düşündükçe hâlâ   sıkılı-
yorum. Sofayı dolduran bir sürü hlznıotvlnln mütecessls ve meraklı gözlerinin karşısında sanki eriyordum. İçlerinden birisi, uzun boylu, zayıf, siyah elbiseli bir kadın bize doğru geldi. Çıkık elmacık kemikli, çukur gözlü Tıpkı ölü kafasına benziyen bir yüzü vardı. Kendinden emin, mağrur bir tuvırla bana doğru İlerledi. Elimi uzattım. Bir elimin arasına bıraktığı parmakları cansız ve soğuktu.
— Sana Mlsls Danvers'l takdim ederim.
Bu sözleri Maksim söylemişti.
Kadının bana bir takım sözler söylediğini biliyorum. Fakat bugün o sözleri hatırlamak mümkün değildir. Her haldo Mandorley'e geldiğim İçin bana bütün hizmetkarlar namına hoş geldin diyordu. Dimdik durarak yeknesak bir sesle Stfyledlğl sözleri bitirince bonlm cevap vermem için yüzüme bakarak bekliyordu.
O kadar şaşrrmtşlım ki, kekrllyerek bir talimi sözler söylemek istedim. Tam o aralık elimdeki eldivenleri düşürdüm. Eğilerek ••»«i.». • aldı ve banu uzatırken is-tlhiaf dolu
gözlerlle bakıyordu. Beni bulunduğum mevkie lâyık görmediğini derhal hissettim. Bu kadının yüzündeki mana beni korkutuyordu. Bilmem neden hizmetkârların arasına çekilerek benden uzaklaştığı zaman dahi gözlerinin bana dikilmiş dikkatle baktığını hissediyordum.
Maksim, koluma girerek onlara bir takım tatlı sözlerle teşekkür etti. Merasim bitmişti.
Kütüphane odasına gittik. Kapılan kapayarak haşhaşa kalmıştık. Ocağın önünde yatan köpekler bize doğru yaklaştılar. Bunlar İhtiyar ve yarı âmâ bir anne 11c yavrusu Jos|>or İdi. İhtiyar anne şüpheli bir tavırla arkadaş, hem sevgUl, velhasıl her şey idi.
Bir taraftan çayımı İçiyor, bir taraitna da etrafı tetkik ediyordum. Bütün bu giı/u şato içindeki eşyalar, bu bahçeler, ağaçla, hepsi heıılm mi olmuştu?
Maksim İle evlendiğim için bütün bu g zel şeylere sahip mi idim?
Blrdenbl *' "0 uşak Frlth içt.
«•iıdl, yanıma yaklaşarak:
(Arkası mr)
maktadır.
kitapları tatlı bir hararet veren ocağı ile insana cazip geliyordu. Pencerelerden bahçenin yeşil çimenleri ve çiçekleri görünüyordu.
Hemen çay geldi, Eski ve emektar uşak Frlth İle yanında genç yamağı blzo hizmet ediyorlardı.
Maksim birikmiş olau mektuplarını okuyor, ara sıra başını kaldırarak bana bakıp gülümsüyordu. O bu vaziyeti ne kadar tabiî buluyordu. Halbuki ben Manderley'deki hayata alışkın değildim. Buranın yabancısı İdim. Her şeyi herkesi yadırgıyordum.
Son haftalar ne çabuk geçmişti. Fransa-da, Italyada onunla beraber dolaşırken, mazi ve istikbal hakkında hiç sual sormuyor. Sadece mesut günleri yaşamakla iktifa ediyordum.
Maksim, İlk tanıdığım ciddi, çatık kaslı, mahzun adam değildi. Ş*n, daha genç, âdeta bir çocuk gibi gülen ve söyllyen bir adam olmuştu.  Haftalai'danbcTİ benim    İçin lıeı.
beni kokladıktan sonra beklediği insan olmadığım İçin homurdanarak memnun olmamış bir tavırla yere yattı ve bir daha bana bakmadı.
Josper, bana sokularak oynamak İstiyordu.
Şapkamı ve blçimsiz kürkümü çıkardıktan sonra Adeta rahat ettim. Kütüphane o-dası geniş ve rahattı. Duvarda   dizil! ciltli
v İÜ N IDE N
G O N E
Bingaziden Sonra
Yazan: ÜC YILDIZ
n talyan ana vatanını çizmeye U benzetenler onun Afrikadakı Sömürgelerini de kocaman brr çoraba benzetseler hiç yanlış olmaz. Ucunu bir kere Vavel'in elme geçirmiş oları bu çorap hatır ve hayale gelmez bir süratle sökülüyor. Bingazi ile beraber konç tamamile gitmiş, Grazryanının elinde şimdi ancak ötekinden berisinden delinmiş bir çürük taban kalmıştır. Mareşal çok ya/kın bir zamanda onun da eridt&ini ve çıplak ayakla çö. lün kızgın kumlan üstünde kaldığını görürse ne kendisi, ne kimae hayret etmemelidir.
More Nostromun sahibi olan donanma nerede? Londrayı bombardımana giden italyan tayyareleri nerede? Roma radyosuna göre fevkalâde bir »ürat ve hareket kabiliyetine malik olan ve «demokrat dünyasının uykularını kaçıran* Po orduları nerede?
İtalyan orduları Afrikada o kadar fena dövülmüşler daha doğrusu dövüşmomışlerdir ki Vavel âdeta zaferinin zevkini kaybetmiş ve aatkerlik mefhumunun şerehni korumak için bazı tebliğlerde onların «gayretle müdafaa ettiklerini» aoylemrye mecbur olmuştur.
«Haydan gelen huya gider> diye güzel brr atalar sözümüz vardır. Yakın tarih gözönünde-dir; İtalyanlara bütün Sömürge, leri hakikaten havadan gelmiş, kendilerinin bu zaferlere hak kazanmak için hile, zdbunkeşlik ve zulümden başka bir masraf ve israfları olmamuştır.
Ellerindeki deniz vasıtalarının ölçülmez üstünlüğüne rağmen bıngazıyi ne kadar zamanda, ne kadar zahmetle kaç kişinin elinden aldıklarını İtalyanlar unutmuşlardır. Unutmasalardı ve aldıkları yalnız Bingazinm taşından, toprağından ibaret olmayıp oradaki snâheız ve kefensiz şehrtierden kaımış ruhtan da bir zerre bir şey almış olsalardı onu böyle mı müdafaa edeceklerdi?
Yarım asırlık hile, zulüm ve zctunkes.u bahasına yüicaelmif
bina çöküyor, Afrika çöllerinin bir serabı haline gelımıye yüz tutuyor.
Görülüyor ki zafer ancak ona lâyuc olmasını bilen için devamlı bir şeydir ve tabıatte belki biraz ağır ışiıyen emin bir adalet vardır.
Habeşistan harbi başladığı zaman birçok kımseıer: «itaıya notunu alnış bir devlettir. A-duada o şeKiıde o dayağı yiyenler Habe^ıstanı alamaz» diyorlardı. İtalyanlar birçok masum Habeş»erı ha.â ötede beride zehirlenmiş sona*. köpexıeri gibi sumndurup o^surten zehirli gaz ve ondan daha zanm manevi zehirlerle Habeşistanı almış güründüler. Faicat ne kadar zaman için? Oyle görünüyor ki şimdi bütün Habcşısıanın kalamar için baştan başa bir ceza Aduası haııne gelmesi ancak gün meselesidir.
Roma radyosu hâlâ «sona bakalım. 5omuıgeıer acg^ı, ana va. tan da gitse ehemmiyeti yoktur. Yine geıir» diyor. Yani baharda büyük devler arasında kopacax kıyametten soma cüceye yine bedava eğlence katacağını umuyor. Oı!maz 01-maz; bince kun bnır kaç ihtimal ile giden beiKİ hakikaten de gelir. Fakat bilmen ki ruh ve temel değışmedLKçe o gelen de tekrar gider.
Işıerm bugünkü gidişine nazaran öyle anıaşıııyor ki İtalya-nın Lehistan, hransa ve daha niceleri arasına sırt üstü yatacağı zaman yakındır.
Bütün ümidim müttefikinin çok şüpheli zaferine bağıiyan büyük İtalyanın bugün Lehistan reisicumhuru Sucorski gibi konuşması oa yine o tabiî adaletin kâfi bir cezasıdır.
V&CVJEl
10 ŞITBAT 1941
l'A/AKlt-M
YIL: 1941 — AY: I — GÜN: 41
RUMİ:   1356 — 2ncikânun   28
1İİCKİ: 1360 — Muharrem:   İS
VAHİT ZEVAU   EZAM
GÜNEŞ: 2,02          1,25
ÖĞLE: 13.28          7,52
JKİNDÎ: 16,18          9,41
AKŞÂMc 1*37        12ı00
VATSI 20,08          1,33
İMSAK: 6,21         11,44
fO - 2 - 941
VATAN
S CM AL
Kadın Çalışmalı mı?
Evli Bir Arkadaşın Evinde Gör düklerim,Duyduklarım
FRANSIZ
Mukavemeti Kuvvetlendi
Yazan: Vahdet GULTEKİN
ransanın vaziyetini gözden girdiğimiz bundan evvelki bir yazımızda, Pa-risin Alman nüfuzunu, Vichy'nin mutavaat Fransasını, Cezairin de Fransız mukavemetini temsil ettiğini işaret etmiştik. Bugün Fransanın bu üç parçası ikiye inmiş ve vaziyet Fransız mukavemeti lehine değişmiş bulunmaktadır.
Filhakika, Mareşal Petain ile Amiral Darlan'm Vichy den Afrika topraklarına geçtiğine dair verilen haber teeyyüt ettiği takdirde, bunun, Fransanın istikbali için bir dönüm noktası olarak telâkki edebiliriz. Bugün artık Alman hâkimiyetini »üyen bir Parise . ve onu cemsH eden bir Laval'e - mukabil, Fransız istiklâli için mücadele kuvvetini temsil eden devlet reisi ile bu istiklâlin desteği Fransız donanması Fransız deniz aştrı kaynakları başında bulunmaktadır, diyebiliriz.
Mareşal Petain le Amiral Darlan henüz Vidhy'den ayrılıp serbest kuvvetlerin başına geçmemiş olsalar bile, bu mukavemeti tdmsile başlamışlardır. Mareşal. Alman taleplerini temsil ve takviye eden M. Laval'in kabineye alınmasına mukavemet gösterirken Fransrz bahriye nazırı Amiral Darlan da bu deniz kuvvetlerinin, Fransız müstemlekelerini müdafaada kullanılacağını söylüyordu. Ayni zamanda, Fransrz Afrikası başkumandanı General Weygand da deniz aşırı Fransıziarını Mareşal Petain'e itaate davet ediyordu. Bu davet, Fransanın Almanya ile mütareke akdettiği gündenberi İstiklâllerini muhafaza arzusunu göstermiş olan Fransız deniz aşın kaynaklarının temennisine uygun bir ifade taşıyordu. Zira Mareşal Petain artık Almanyaya mutavaatı <*eğil, Aknanyaya mukavemeti temsil ediyordu.
Diğer taraftan, dün, Romadan çekilen ve Alman istihbarat dairesi tarafından verilen bir haberin de ehemmiyet ve mânasını işaret etmek isteriz. Bu haberde İngilterenin, Suriyedeki Fransız donanmasına, teslim olmak için bir ültimatom verdiği bildiriliyordu. Bunu, Fransız donanmasının İngikereye iltihakı gibi muhtemel bir hâdise karşısında vaziyeti Fransızların arzusundan değil, İngilterenın tazyikından ileri gelmiş bir hâdise şeklinde göstermek için şimdiden ortaya yaydıkları bir haber olarak telâkki edebiliriz.
Ege iütünleri Tamamen Satıldı
İzmir, (Hususî) — Tütün rekoltesi tamamile elden çıkarılmıştır. Şimdiye kadar satılan 32 milyon kilo tütün, Ege rekoltesinin tamamını teşkil eylemektedir. Halen müstahsil elinde satışa gay ri salih tütünler kalmıştır. Manisa merkez ve mülhakatının 10 milyon kilo olan iotihsaiâtı da on beş günde tamamile satılmıştır.
Amerikalıların mubayaa hususunda ağır davranmalarına rağmen, yerli firmalarla arasında ansızın ateşlenen rekabet yüzünden tütünler yüksek fiyatlarla satılmıştır.
Denizlide de tütün satışları hararetle devam etmektedir. En son satış elli beş kuruştan 255 bin kilo üzerinde olmuştuT.
Yazan
itat PERİN
Birkaç gün oluyor, evli bir arkadaşımın hasta olduğunu duymuş, ziyaretine gitmiştim.
Hizmetçi kadın beni, bir sürü ahret suali sorduktan sonra darma dağınık bir misafir odasına aldı. Biraz sonra içeri giren arkadaşımın yüzünde hastalık alâmetleri gördüm. Fakat bunlar vücut hastalığından başka bir şeylere delalet ediyordu. Üzerinde üzücü bir baskı olduğu pek belli İdi.
— Affedersin, kardeşim, seni böyle pijamalarla...
— Ben yabancımıyım, ne çıkar?
— Yok hani lâfın gellşatı... Hasta   oktugunu   duydum.     Nen
var?..
— Kardeşim, güneşin kalleşliğine kurban olduk.
— O ne biçim lâf öyle?.
— Biçimi filân yok. Pencereden bnfctım hava gayet gtlzel, parlak bir güneş var. Bahar gelmiş sandım. Pulto ağır gelir diye giymedik. Şimdi de evde yatıyoruz. Anladın mı kalleşliği...
Biz böyle çerden çöpten konuşurken içeriki oda'Ja bir feryattır koptu. Arkadaşım:
— Aman bizim küçük ağlıyor.
— Ne telâşlanıyorsun ? Hanım yok
mu *
— Git Allahını seversen... Canrm
bu saatte evde ne arar dairede...
Koştu, kapıdan sertçe bir tavurla seslendi:
— Sus bakayım şimdi geliyorum. Çocuk hiç aldırmadan feryada devam etti.
Bey peder, tehditlerin oğluna vız geldiğini görünce gidip yavrusunu aldı, odaya getirdi.
Bir buçuk yaşında kadar vardı. Hırçın bir çocuk, yaşlarla ağlıyordu. Hele tkide birde henüz durabildiği ayaklan üzerinde bir tepinişi vardı ki insanı ağlatacak kadar zarifti. Kendisini, gören, annesini kaybetmiş bir çocuk zannederdi.
Arkasında duran hizmetçi kılıklı dadrmsı kadın burnunu çeke çeke galdrr goldür söyleniyordu:
— Beyim, nidem bu çocuhla boyuna ağlıyor? Hanımefendi südünü fririve didi eme, o içimeyo.. ter ter tepiniyo.
— Hadi kız, sen işine bak. Ben onu sustururum.
Her zaman aklıma gelir. Bir çocuğu anası mı çok, babası mı çok sever diye? işte o gün eskiden beri anaya mal edilmiş olan bu sevginin bugünkü devirde babaya mâl edilmesi lâzım geldiğini anladım.
Arkadaşrm oğluna bin bir dereden su getiriyor:
— Bak, anne sana ne getirecek. Çocuk — Eeee...
— Baban sana ciciler alacak. Çocuk — Eeee!...
— Su6 oğlum, deh olacağım.
— Anneeee!...
— Aman Allahım sen beni kurtar.
— Yahu, dedim, sen evde olmayınca çocuğu kim susturur?
— Şu gördüğün karı... Yahut da ağlar, ağlar, susar.
— Peki, bu kadma nasıl çocuk teslim ediyorsun?
— Evvelâ Allaha, sonra da ona,..
— Bu kadına çocuk teslim edilir mi?
Çocuk — Eeeee....
— Sus oğlum, deli olacağım, sus. Hay Allahım kim bu kadınları çalışmaya teşvik etti ise ne diyeyim?..
— Çalıştırma...
—r Laf mı senin bu dediğin? Çalıştırma.. Sen ol da çalıştırma göreyim. Şu çocuğun yaygarası yok mu? Onun on mislini tasavvur et, ondan sonra kafa kalırsa gel hatuna diş geçir.
— Kanun var, kardeşim. İstersen çalışmasına izin vermezsin. Olur biter.
— Beni kötü   söyletme, o kanun
"Dokuz Yaşında Damat,,
YAKIN TARİHTEN BİR LEVHA
9 yaşındaki küçük Mustafayı evlendirdikleri zaman hayret etmiştim. Onun, tütün kasabalının dilind? efsaneleşen hikâyeyim; o günleri gönmiyen bugünün nesil-lerme bir masal gibi naklooUyo-r-um:
*
Genç köylü kızı, çapa tutan çatlak kınalı ellerini, ok bakışlı delikanlının nasırlı avuçlarına u-zatmış, gür siyah saçlı başını o-nun geniş kuvvetli omuzlarına dayamış uçul,  usul  anlatıyordu:
— Anladın mı Şakir? Kocamla, kaynanam bu gece (Kurtbey) köyüne düğüne gidecekler. Ben hastayım gitmem dedim yalnızım bu gece gel. Ben topu (pencere)   açık korum. Oradan  içeri
girersin heani?
Delikanlı göğsüne çektiği Cemilesine gözlerini yumarak bir daha baktı. Ve sopja;
— Hadi var git ben geÜrkn dedi. ^
Cemile Ue Şakir. ayrı ayrı yollardan köye gittiler. Büyük ıhla-
bize göre değil. Hanım    ayaklarını diretti mi, kanun manun dinlemiyor. —Eeeee... Eeeeee...
— Aman yarabbi çıldıracağım. Kırk yılda bir geldin, onu da şu yumurcak zehir edecek.
Odaya dadı girdi:
— Beyefendi çocuğun südtinü vi-riversek..
— Tam sırasını buldun, bu, süt içer mi?. Hay şeytanın gözü kör olsun... Ver, ver bakayım bana şu emziği... Al oğlum.
Çocuk yaygarasına devam etti. Babasının ağzına doğru götürdüğü süt şişesini dürtünce yere attı. Süt halıya yayıldı. Zavallı arkadaşım çileden çıkmış olacak ki eltnl hiddetle kaldırdı. Tuttum:
— Yahu ne yapıyorsun? Dedim.
— Eee.. Artık bu işi uzattı. Çok o-luyor. Hastalığımamı bakayım, çocuğa mı?... Sus kerata   şimdi şey...
— Beyefendi onu uyuduversek.
— Çekil sen karşımdan, yayvan ağızlı... Şu yeri sil bakayım.
— Anneeee... Eeeee.... Eeee.... Çocuk içini çekmeğe başladı. Susar gibi oldu. Babası da yatıştı.
— Gel oğlum, gel benim cici evlâdım. Gel baban seni uyutsun.
Hızlı hızlı bağırdı:
— Ayşe kız, çocuğun sütünü getir.
— Getirem feendim.
Salma salma süt şişesini   getirdi.
Babası çocuğunu kucağma aldı. Başladı sallamaya:
— E... E.... E... E... Ninni benim oğluma ninni...
— Yahu, sen neler öğrenmiş sin?
— Daha neler bilirim ben neler.. E.. E..
Çocuk yan açık göz kapaklan a-rasrndan sızan yaşlarını ellerile siliyor, bir yandan da içini çekiyordu.
— Onu hep sen mi uyutursun?
— Nasip o imiş e... e...
— Sana alışık... Bak hemen sustu.
— Ah benim başıma gelenleri sorana. E.. E...
— Yahu kadrn, bu çocuğa hiç bakmaz mı?
— O ne hain kadındır! Ninni oğluma; ninni....
Bir yandan konuşuyoruz bir yandan da arkadaşım ninni söylüyor:
— Ah bilmezsin sen bunları... Hu hu... Nereden evlendim, evlenmez o-laydım. Hu hu... Evde kapalı kaldım, kalebent gibi... Hu hu, piş piş piş...
Oğlu gözlerini kapamıştı. Babası uyuduğuna kanaat getirdi.
— Kardeşim sen bayağı dadı olmuşsun dedim.
Elile işaret etti:
— Sus... E... E....
Sustum aldı çocuğunu yatırmağa götürdü. İçerdeki odada hizmetçi kız ninniye başka makamdan devam etti. Arkadaşrm odaya geldi.
— Yahu sen cidden   pek   zavallı vimişsin de ben bilmiyorum. Peki ama bu çocuğun terbiyesi ne olacak?
— Ne olacak?!. Kendi kendine ye-hşlyor. Anasüe babasını göre göre oda asrileşecek. Kanma: «Çalışma» diyorum. «Ben evde oturmak için mi tahsil ettim?» Diye cevap veriyor. «Çocuk bu kadının elinde ölecek terbiyesiz olacak* diyorum. «'Babası değil misin? Çaresine bak» diyor.
Akşam geldiği zaman elini ne sıcağa, ne dc soğuğa sokar, çocuğu biras sevip yatar. Eğer çocuk ağlıyorsa hiç baş bile çevirmez. Ben «de hiç sesimi çıkaramaz oldum. Bayan yıldırım harbi usullerile hareket ediyor. Kendimi toparlıyana kadar bir de bakıyorum ki her şey olmuş, bitmiş. Geçen gün kendisine şu hani meşhur Dr. Alccis Carell'in kitabından iki satır okudum. Bu zat galiba hiç kadınlar saltanatı nedir işitmemiş, şöyle yazıyor:
«Biz kadınları, banka şefi, avukat, âlim ve buna benzer şahsiyetler ol-
mur ağacının arkasından bir gölge kıpırdadı ve homurdanarak söylendi:
— Vay kahpenin dölü vay... Bu gece he.. Peki görüşürüz...
Cemile «Akviranv köyünün en güzel fakat en fakir kızıdır. Ufacık bir kulübede babasile beraber yaşıyordu. Anası ölmüşjtü. Başka kimsesi yoktu. Babasma köylüler «Büyücü Dede» derlerdi Büyücü dedenin oturduğu yer odası garip ve korkunç bir teşrihhane gibi idi. Kırık çanaklar içersinde türlü türlü ilâçlar bulunuyordu.
Büyücü dede gece yarılarına kadar burada çalışır, büyüler yapar, yıldızlara bakardı.
Cemile yirmi yaşına bastığı za man köyün ağalarından Tatar Ib. rahim dokuz yaşındaki oğlu Mus-tafaya Cemileyi istedi..
Bu gayri tabiî birleşme arzusuna kimse şaşmadı.
OKTOR
lyor ki:
Tabiî Ömür Artıyor mu ?
Çabuk İhtiyarlamayı ve hele genç yaşta ölmeyi hiç kimse İsteme/. Bu tabiidir. İhtiyarlamak, beşerin en çok çekindiği halde yine her adımda kendisine yaklaştığı korkunç bir hülyadır derler. Ne olursa olsun İnsan ömrünün mümkün olduğu kadar uzaması matlûptur. Eski insanların çok yaşadıklarını söylerler. Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz.
Fakat sigorta şirketlerinin verdiği raporlarda İstinaden Amerikan istatistik bürosu tarafından neşredilen raporu geçen gün bizim gazetede gördüm. Bu rapora göre (1840) senesinde - yani bundan tamam kırk yıl evvel - İnsanların vasati ömrü (40) pene İken (1939) da bu rakam (61) e kadar yükselmiştir.
Amerikan İstatistiklerinin verdiği bu netice, bütün insanlar İçin çok mesut ve teselli verici Wr hâdisedir. Dünya üstündeki hayat dediğimiz yolculuğun zaten birçok günleri, türlü türlü kederler ve meşekkatler İçin de geçer. Eski ve meşhur bir hikâyede de tebarüz ettirildi*! gibi, böyle günler, esasen yaşamaktan sayılmı-yacağı İçin insanların görecekleri mesut günlerin çok olabilmesi İçin ömürlerinin mümkün mertebe uzun olması arzuya şayandır.
Vücudu hastalandıran birçok mikroplu ve mikropsuz hastalıklar vardır. Bunlardan korunma çareleri ne kadar İyi bilinirse muhafazası o nls-bette kolay olur. Yemede, İçmede, çalınıp, dinlenmede vücut makinesini, mümkün olduğu kadar, büyük bir yıpratmaya maruz bırakmadan İyi bir surette İdare etmek büyük hünerdir. Uzun müddet yaşamak, hayattan zevk almak, dünyada faydalı İsler ve eserler yaratmak lstlyen insanların sıhhati koruma kaidelerinin ana hatlarına vakıf olmaları icap e-der.
Dünya üstünde ilim ve fen terakki ettikçe sıhhati koruma bahsi de ilerleyip inkişaf etmektedlr.Şu halde
İnsanların bu faydalı   bilgilere gün
geçtikçe daha büyük ve şümullü bir
Akdenizde devriye gezen İngiliz filosu cüzütamlan
Ecnebi gazetelerinde Alman-yanın Kalyaya mühim miktarda asker ve tayyare göndermekle meşgul olduğuna dair haberler okuyor ve Almanyanın buralarda kurmuş olduğu üs ile Akdeniz hâkimiyetini ele almak için çalıştığını öğreniyoruz.
Eğer bu haberler doğru ise Almanyanın bu teşebbüste muvaffak olup olamıyacağını tetkik etmezden evvel böyle bir hareket için zaman ve fırsatın çoktan kaçırılmış olduğunu evvelden söylemek icap eder.
Almanyanın gerek kendi elinde ve gerek arkadaşı ve müttefiki bulunan İtalya elinde mevcut olan bugünkü vasıtalar bu isi ba-şarvn aktan çok uzaktır.
Tıpkı İngiltereye taarruz için düşüncesiz ve mevsimsiz hareketi ile Almanya kazandığı muvaffakiyetlerin ilk darbesini Dunkerk-te, ikinci darbeyi de tngiltereye taarruz makeadıle tahşidat yaptığı mevkilerde yemiştir.
Eğer Almanya bugün Akdeniz hâkimiyetini elde etmek için ü-çüncü teşebbüse girişecek olursa burada da aonansız bir darbeye maruz kalacağını itiraz götürmez bir surette kabul etmek zarureti vardır.
Almanyanın Akdenizde hâkimiyet temin etmeğe çalışması için bu vasi ve uzun denizin etrafında mühim miktarda    tayyareleri
barındıracak hava üsleri bulundurmak lüzumunu tabiî görmek lâzım gelir. Deniz kuvvetlerine sahip olması ise esastır.
Almanya bütün Akdenizde In-
Almanya
AKDENİZE
Hâkim Olabilir mi ?
oluruz.
vukuf peyda ettiklerini   düşünürsek jcniz hâkimiyetine karşı e-
hod yüz sene zarfında vasati ömrün Ünde bulunduracak olduğu ba hangi mesut sebeplerin tesiri   altın-. üsler delâletile yalnız İngiliz nak-
da arta* oWu*«nu pek alâ anlamış patına karşı belki izaç hareket-
leri yapabilir. Bunun ıcın Almanya İtalyanın elindeki bütün adaları, Sicilyanın garp, şark ve cenubundaki mevkileri, Pantalarya
ve Sardunyayı, Tun usta Bon bur-nunu, Bizartayı, Cezayir ve (liran) ve diğer mevkileri işgal ederek buralarda muazzam hava kuv vebleri bulundurmak   mecburiye-
Manş denizi gibi dar bir deniz, de daha büyük miktarda tayyare filosu ile teveasül edilen bu imha hareketinin zavallılığı göz önüne getirilirse bu mıntakada muvaffak olamıyan bir kuvvetin Akdeniz gibi büyük bir denizde muvaffakiyet temin edeceği tabüdir ki kabul edilemez.
Hitlerin bu teşebbüs için bugüne kadar İspanya ve Fransa üzerinde yaptığı siyasî taarruzların duçar olduğu akıbet bu işin sulh yolile teminine fırsat vermiye ceğini göstermektedir.
Kanaatimize göre Hitlerin Kalyaya gönderdiği askerî kuvvetlerin ve tayyarelerin maksat ve he-
yesinin eline alarak faaliyete geç- dcfi ,talyan.n mihverden ayrıl-miş olsaydı Akdenizde İngiliz fi- | ma™a«™ ]teminden ibarettir, hal.
u\* ^^dfi   I-    t* ı yanın Atrıkada ve Yunanıstanda loşunun tam bir seroeötı ile    ra-    w    , „   f
aliyette bulunmasına belki   mani
olabilir. Ve İngiltere de bu İtalyan
Yazan:
Hüsamettin Clsel
Eski   Bahriye   Müsteşarı
uğradığı felâketten sonra kalyanın muhtelif şehirlerinde   zaman
filosunu tahVfcTbn'ek'hu^'nda f^3"Jpöfteril1en,
uzun uzun   düşünmeye   mecbur
kalırdı.
lar, endişeler, kalyada harp aleyhinde ânı bir feveran uyandıraca-
İtalyanın İngikereye harp Uâ-1 ?™ ^«nen Almanyanın bunun
nından sonra İngilterenın ticarî ve askerî nakliyatını Ümit burnu tarikile yapmağa karar vermesi böyle bir endişenin İngiliz deniz mahafilinde hasıl olmuş olduğuna en bariz bir delildir. Ayni zamanda Almanya İngiliz tayyarelerinin adetçe az olduğunu geçen
önüne geçmek için hareket etmekte olduğu çok muhtemeldir, italyanın harp haricine çıkması Almanya için tehlikeli bir netice doğuracaktır. Ve Almanya daha süratle harbi kaybedecek bir vaziyete düşecektir.
Bu dehşetli tehlikenin    önüne
f    ı       rj-1    ..-w.   geçmek için İtalyanın inzibat a-sene zarfında yukarıda zikrettiği-      *,        x . ¦   .      ¦      7\
miz üslerden İngiliz nakliye gemilerine taarruz yapabilecek kudret ve m'ktarda tayyare ayırmak fırsatına da malik idi.
İşte Almanya bu kıymetli fırsatı bugün kaybetmiştir. Eğer Almanya, kıymetini bugün tamamile kaybetmiş olan İtalyan filosunun üzerinde bir hülya köşkü kurarak faaliyete geçmek emelini besliyorsa bu faaliyet daha baş
tında tutulmasını idrak eden Almanyanın hiç olmazsa bugünkü vaziyeti idame için müttefiki olan kalyaya yardım çehresi altında İtalyayı bir işgal askeri ile kuvvetlendirmesini en lâzum ve mühim bir mesele diye vait ve telâkki etmesidir.
İtalyada baçlıyan muhalefet, kalyan nazırları arasındaki tebeddülat, ve İtalyan kumandanbkla-rındaki değişiklikler, İtalyada har
Dr. Nuri ERGENE
şunlar diye okutmuyoruz. Onların cemiyete İyi evla* yetiştirmelerini temin için ok'ituyoru-?.> Bunu gösterüm. Dudak büktü:
— Herifin yedili naneye bak, dedi, demek okuyup okuyup size kölelik edeceğiz, ha...
Sustum. Ne yapanın susmazsın Öa? O günden bnrl kendi işimi kendim görüyorum. Nereden okumuş blrile evlendi'n? Ayeklarım varmaz olaydı da nikah dairesine   gidemez
olaydım. ,
— Üzülme canım, dedim. ITer halde hevesini alır bir gül gelir, çalışmaktan vız geçer.
Güldü:
— Beyim*. Bizim hanım umum müdür olacıUmı;. umum müdür ne anladın mı7 Umum müdür olmak için dc on aşıgr otuz sene lazım .O umum ntüdür olr.nca bize de evin dahiliye mUlüı Ü olmak düşecek aman yarabbi red'r başıma gelenler?»
Dışarrdan hizmetçi seslendi:
— Beyefendi çecuk aglıyo..
— Kirdeyim, ber gitsem fena olmaz, dedl.n.
Evden ayrın-kon arkadaşımın çocuğun oda3Tnör. yüksek sesle:
Dan dini dan dini danalı bebek elleri kolları kınalı bebek..
Diye ninni söylediğini duydum.
Kafam iki sualin tesiri altında bunalırken sersem sersem sokaklarda dolaşıyordum:
— Evli kadın çalışmalı mı?
— Kadın çalışırsa, çocuğu nasıl terbiye etmeli, kime teslim etmeli?
Tatar İbrahim, delikanlılara nisbet köylüye şan olsun diye tam on gün düğün dernek yaptı ve Cemile Tatar lbrahimin dokuz yaşındaki oğlu Muotafaya gelin götürüldü.
Fakat küçük damadın uykusu gelmiş ve çoktan gelin yatağında büzülüp uyumuştu. Cemile o gece kocasının koynuna bir ana gibi sokulup yatmıştı..
?
Kaza mahkemesinin önü köylülerle dolu idi. Tatar lbrahimin gelini Cemile ile sığırtmaç Şakir kötülük ederken yakalanmışlar vc mahkemeye verilmişlerdi.
Mübaşir bu iki suçluyu mahkeme odasına çağırdığı zaman salon hınca hınç dolmuştu.
Reis, sığırtunacı dinledi. Ona birçok sualler sordu. Şakir bütün bu suallere tek bir cümle ile cevap verdi:
— Cemile Mustafanın   değil,
şısındaki sahillerde ve ana vatanın müdafaasında kullanmak ü-zere çok büyük tayyare    filoları
tindedir".~Cİbraİtay7 işgal «W | Sundurmak      meriyetinde-
dır. bugün her ıkı tarar    için de
Ungıçta akamete ugrıyacaktır. bc muanz bjr partmm mevcudl-Çünkü şımdı mevcut ka yan filo- yctini göetcrmektedir Gittlkce su bu vazifeyi en değeri, ellerde biiyiimektc oIan feu aynllk hcr. bile basara bilecek bir vazıyetten hal<Je AImanyanın gözünden kaç. çok uzaktadır. (mamaktadır.
Almanya şimdi İngilterenın kar j     Bunun önüne geçmenin ancak
diği takdirde Crbralta boğazına girip çıkacak gemileri en emin bir surette kontrol edebilecek o-lan (Elburan) adasında da kuvvetli deniz ve hava teşkilâtı yapmak vaziyetine girmelidir.
Şarki Akdeniz için Derne sahilindeki çok mühim deniz limanı olan ve Süveyş - Malta yoluna hâkim olan (Tobruk) limanım da eline geçirerek burada da deniz ve hava üsleri kurmak zarureti karşısındadır. Bu kudreti göstermeğe mecburdur.
Almanyanın Akdeniz gibi oldukça büyük ve uzun bir denizde elinde tutması lâzım ve zaruri olan bu üsler için siyasî ve askerî büyük fedakârlıklara ihtiyacı vardır.
Bu fedakârlıklar   mukabilinde
ehemmiyeti haiz harp sahası her iki taraf ana vatanıdır.
Bu senenin başlangıcından be-
Italyaya Alman askeri kuvvetinin gönderilmesile mümkün olacağı, son Hitler - Museolini birleşmesinde her iki hükümet reisinin de muvafık gördüğü bir şekil farz ve tahmin edilebilir. Çünkü bu suretle İtalyada parti askerî kuvvete karşı nüfuzunu,    Almanya da
ri gittikçe artmakta olan   ve za- kendi emniyeti için İtalyanın ken-
man geçtikçe muzaat bir surette dişinden ayrılmamasını icap etti-
çoğalacağı bildirilen İngiliz    tay- ren vaziyeti kazanmış olacaktır,
yarelerinin karşısından kuvvet çe- Yoksa İtalyada üs temini için bir
kerek bu üslere gönderilmesi dü- askerî kuvvetin tâli bir harp sah-
şünülecek bir    mesele,    tehlikeli nesi olan kalyaya gönderilmesi-
bir mevzudur.
Bu üsleri sulh yolile elde etmek ancak İtalya bakımından mümkün görülebilir.
Fakat yalnız kalyanın Sicilya, Pantalarya, ve Sardonya adalarında kurulacak olan üslerin uzun
ni hiç bir suretle tevü edecek bir nokta bulunamaz.
Almanya artık hoşnutsuz ve huzursuz memleketler arasına bir de kalyayı ilâve etmiştir. Bu, ta-biatile Almanyaya zarar verecek bir unsurun katılmasıdır. Kuvvci askeriyenin bir kısmını da bun-
zaıman yaşaması çok güçtür.   Ve______
yaşadığı kabul edilse bile İngiliz Jan SOnra İtalyada tutmak feda-naklryat filosuna    Süveyş - Cib- karlığına    katlanacaktır.    Yalnız
uu lCTjafta.uA,u. __.....__ra'la y°'unu tamamile kapıyabi- , iaşesi bile İtalyan iktisadî kaynak-
temin edeceği fayda bu uzun de- bir tehlike teşkil etmez. İn- darına bir yük olacak olan bu as-
niz yolu üzerinde yapılacak deniz 8iliz filosunun bu kanalı gecenin kerî kuvvetin İtalyan halkını da nakliye kafilelerini daima izaç ve karanlığından istifade ederek geç yarın Romanya halkı vaziyetine zaman zaman tahrip hareketleri- "lesi. güç olsa bile, imkânsız ola- koyacağını teemmül etmek lâzımdır. Bu zemin üzerinde ajans İngiliz filosunun Akdenizdeki haberleri aldığımız zaman bu ha-faaliycti akamete uğramadığı tak- berler bizi hayrete düşürmiyecek-
ne medar olacak muvaffakiyetli m az akınlar yapabilmesi olacaktır.
Eğer Almanya bu üslerden bir
kısmını işgal etmek teşebbüsünü, dirde yalnız kalyanın sahil ve a-
Italyanın Yunanistana taarruzun- dalarında tesis edilecek deniz ve
dan çok evvel    yapimış   olsaydı hava üelerinin tehlikesi pek az za-
ve italyan filosunun mühim ve manda bertaraf edilecek kadar kıymetli unsurlarını kendi bahri-ı zayıf kalır.
tır.
Almanya harp makinesinin bir tekerleği daha arızaya uğramıştır. Ve sevk ve idaresi daha güç bir hale gelmiştir.
benim kanındır..
Mahkeme karıştı. Tatarın taraftarları yüksek sesle:
— Tu... Bre ekmek haini, yediğin ekmek gözüne, dizine dursun. Diyorlardı.
Sorgu sırası kıza gelmişti. Cemileye de birçok sualler »oruldu-Fakat, hiç birine cevap vermedi.
Sonra, serbest bir tavurla, dişi hm kaplan g;bi kükredi:
— Reis Bey dedi. Bana sorgu sorup durma., eha surda beni süt lü bir inek gibi beş altına satan babamla dokuz yaşındaki çocuğuna gelin diye alan kaynatam duruyorlar.. Ne benim ne Şakirin ne kocam olacak çocuğun günahı yok bu işte. Kocam olacak çocuğu ben her gece koynumda u-yuttutm. Onun mektep torbasını diktim. Eline «supara» sini verdim. Dokuz yaşındaki bir çocuktan ne beklenirdi.. Ben kötü kadın değilim Reis Bey., dedi. Ve
hıçkırıkla ağlamağa başladı. Mah keme bu sahici itiraf üzerine yme karıştı.
Reisin sert bir müdahalesile sükûnet iade edildi ve sorgu tekrar başladı:
— Bunu neden evvelce düşünmedin babana, ben bu çocukla evlenmemi diye itiraz etmedin?
— Nasıl demedim Reis Bey.. Yalvardım, ağladım. Fakat bana da büyü etti. Ölü kafaları göeter-di. Tatarın oğlu ile evlenmezsen seni cinlerle evlendireceğim diyordu.
Korktum ve çocuğa vardım!..
Mahkeme heyeti celseyi açtıktan sonra tarihe intikal eden şu meşhur mecelle ağızlı kararı bildirdi:
(.... Veli kızı Cemilede cebi ikrah bulunduğu kocası Mustafa-da ise evlenmeğe ehliyet olmadı-
1 ğı görülmüş ve zina îddiasile de mahkemeye müracaat edilmiş olması keyfiyatı ariz âmik tetkik edilmekle. Cemile küçük Mustafanın zevcei menkûhası olma kaydını ref ve izale etmiş ve hazırı bilmeclis olan Celnoile ve Şakir ise yekdiğerini ister olduklarını ikrar eylemiş ve dahi oinbirleri-nin de küfvü olmaları zahir bulunmuş olduğundan esbabı ânife-yc binaen, anasırı mefkut nikâhı 1 sabıkın feshi ile Cemile ve Şaki-rin bitariküssünne nikâhlarının caiz olduğuna karar verildi^..
Tatar İbrahim baygınlık geçirdi. Büyücü; donmuş gözlerile kızına baktı, çocuk damat, alık, alık etrafına bakındı.
Benmutad olan günahkârlar bir daha köye dönmediler. Reis Cemileyi kcjıdrine evlâtlık aldı. Şakiri de mahkemeye odacı yazdırdı.  Mahmut Aitüâ AYKUT
—r - -y —i
VATAN
TÖ . 2 - 941
OKUYUCU -M EK TUPL ARI
Noter Memurlarının Vaziyeti Ne Olacak?
r
Hükümet tatkilâtjnm her kısım ve derecesinde çalıdan memur, ecir ameJe ve sal renin terfllcrlnl temin eder kanun, ahkâm, nizamat mevcuttur. Ve gün geçtikçe bu cihet daha etraflı düşünülerek mevcut kanunlara zeyil kanunlar çıkarılmak ta d rr.
Ortada unutulmuş ve hu ana kadar hiç bir makam tarafından düşünülmemi? hlr zümre var kl oda Noter memurlarıdır. Bu zümreyi ne memurin kanunu ve ne de N kanunu KÜmufü dairesine kabul etmiyor. Acaha bunların hamini kim dlr? Gerek memuriyet hayatlarım-
da ve gerekse askere gitmek ve süverl *aire »uretlle veya ona on brş, yirmi sene sonra vazifesinden af edilince iaşelerini temine medar olacak bir müeyyede bulunmamak tadır.
Adliye Vekâleti tarafından derdesti tanzim olan ve hu hususta bütün noterlerin mütalaaları sorulan nizamname mevkii meriyete girmezden evvel bu cihet gftz önüne alınarak hü zavallı memurlara da bir hakkı hayat verilmesinin Ic mini İçin nazarı dikkati celbe t me-
nlzl rica edlyorufc
Ankarada: Ömer Sökmen
Bir Türk Gencinin Tıbbî Keşifleri
(Bacı 1 incide)  XX »etmişlerdi. Rektör demişti ki:
— Doktor ve kimyagerlerimizin yeni buluşlarla bu boşluğu doldurmaları İcap eder. Meselâ İçinizde bu yolda buluşları olan yok mu?
İşte Fuat özgen, mütevazı bir tavırla ayağa kalkmış ve Rektörün u-mumt sualine yukarda yazdığıma cevabı vermişti.
Insulin'in yerine geçebilecek bir i-laç bulmak dünya ölçüsünde mühim bir keşiftir. İnsanları gençleştirmek te hele yaşı ilcrllyenleri çıldırtacak, bütün insanlara saadet, enerji, ;alış-ma kudreti verecek diğer mühim bir keşiftir.
İddia edilen keşifler ne dereceye kadar mühim... Bu henüz fennin imtihanından geçmemiştir. Bununla beraber ciddi bir gençlik, umumi bir mecliste böyle Mr iddiada bulunması, kendisince kati bir kanaate vardığını gösterir ki, bu da bir şeydir.
Bir Türk gencinin böyle mühim kesiflere varması ihtimalini, merakla araştırılacak bir mesele diye karşıladık. Bu gencin kim olduğunu öğ-renmiye ve kendisile görüşmiye çalıştık. Buna ancak bir kaç günlük bir araştırmadan sonra muvaffak olduk.
Fuat Özgen, merhum doktor İhsan Arif özgenin oğludur. Üç dayısı vardır. Bunlardan ibrahim Arif, ve Hüseyin Arif doktordur, ölen diğer dayısı İsmail Arif eczacı idi.
Fuat Özgen bu aile muhiti içinde daha çocukken doktorluk ve eczacılığa yakmdan a\aka duymıya başlamış ve babasının hVboratuvannda kimya maddeleri üzerine araştırmalar yapmrya koyulmuştu. Ultraviyole şuaı kendisinde her şeyden ziyade alaka uyandırmış ve bu şua ve cihazı üzerinde geceli, gündüzlü çalışmıştır ve esasen yeni buluşları üzerinde müessir bir rol oynıyan da bu şuadır. Buluşları hakkında kendisini dinliyelim:
— Ben, bulduğum ilâçlar ve usuller hakkmda şimdüik bir şey söylemek fikrinde değildim. Trp fakültesinden mezun olduktan sonra bunları ortaya koyacaktım. Fakat, Rektörün çayında hariçten bazı ilâç gel-*n ediği takdirde ne yapacağız diye konuşuldu. Bunun üzerine, çalıştığımızı ve hatta yeni şeyler bulduğumuzu söylemek istedim. Bulduğum şeyler şunlardır:
— Şeker hastalığı için kullanılan Insulin'in imalinde daha ziyade hangi maddelerin Kullanıldığı malûmdur. Bunları gözönünde bulundurarak şeker hastalığına müessir olacak bir ilaç terkibi buldum. Perhiz yapmrya lüzum kalmadan her sabah bu ilaçtan bir miktar alındı t' takdirde şeker sıfıra düşmektedir.
2 — Kan reaksiyonu vasıtasile ihtiyarlan gençleştirmek için bazı yaşlı hayvanlarda yaptığım tecrübe-Cw> de muvaffak oldum. Üzerinde tecrübe yaptığım hayvan dört seneden-beri genç bir hakle yaşamaktadır Usulümle bazı hayvanlarda normal yaş haddini de uzatmış oluyorum.
3 — Yeni bir merhem yaptım. Bu merhem insan vücudunun herhangi
Ermenileri Kimler
NİÇİN
ve Nasıl Aldatt
ılar?->
Dünkü Fenerbahçe - Vefa ve Beşiktaş - Topkapı maçlarından iki enstantane
Milli
Kümeye Giriyor
Galatasaray, Bey kozu 6 - 7; Fenerbahçe, Vefayı 3 - 0; Beşiktaş, Topkapıyı 6-0; Istanbulspor, Süleymaniyeyi 5-0; Pera da Kasımpaşayı 3-2 Mağlûp Ettiler
Fuat özgen
bir yerine sürülüp te Ultraviyole şuaı kullanıldığı takdirde cilt kanlanarak, buruşukluklar kaybolmakta ve gençleşme eserleri bariz bir halde görülmektedir.
Usullerimde ultraviyole şuaı müessir bir rol oynamaktadır. Şimdilik, daha fazla malûmat veremiyeceğim. Bu işlerle meşgul olmamın bir sebebi, babamın, amcalarımın doktor olması ve evimiz de küçük te olsa bir laboratuvar bulunmasıdır. Diğer sebebi de. Üniversite ıslahatından sonra, talebelerde araştırma ruhunun doğmuş olmasjdır. Bu ruhu Tıp fakültesi talebelerinde açık bir şeküde görmekteyim. Bir çok erkek ve, ka-dm talebe arkadaşlarım, buluşlarım hakkında benden izahat istemekte ve kendilerinin de bir şeyler bulmak i-çin çalışacaklarını söylemektedirler.
Fuat özgen, bir kaç ay sonra üniversiteyi tamaml ryacak ve o zaman keşiflerini umumi tecrübelere arze-decektir.
BDLMACA
*     l     J
BUGÜNKÜ PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.10 Hafif program (Pl) 8.45 9 Ev kadını konuşma
12.30 Program 12.33 Saz semaileri 12.50 Ajans haberleri 13.05 Karışık türküler 13.20 14 Karışık program (Pl.)
18 Program 18.03 Radyo caz orkestrası 18.40 Radyo ince saz heyeti 19,15 Müzik: Bir çeyrek sving (Pl.)
Soldan Sağa: 1 — Kazakların çalgısı 2 — Sert - Nota 3 — Yemek -Çocuk pudrası 4 — Riyaziyeye alt -İki tarafı eş 5 — imdat talebi - Başına (S) gelince sıra 6 — Kabahat
- Erkek ismi 7 — Birinci - inanma
8 — Dinlenme 9 — Şarkta bir yer 10 — Nota - Rızası olan - Can 11 — îpek yumağı - Saf
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Maden suyu ile meşhur bir yer 2 — Kuzey
- île 3 — Şikâr - Çürük 1 — Güzel
- Büyük 5 — Beyaz - Gölge 6 — Şaka - Kapı çivisi 7 — Cet 8 — Saika
9 — Lütuf - Bal yapan bo^ek 10 — iskambil beyi - İbadet - Şiş 11 — Birinci - Oforme
DÜNKÜ BULMACANIN HALLÎ Soldan »ağa: ı _ Karakulak 2 — Neriman 3 — Ak - Hamam - Ya 4 — Reh - Fer - Sat 5 — Araz - Sari 6 — Belâ - İnal 7 — Umar - Memo 8 — Lls - Şin - Mak 9 — Ut - Yatak
- 2u 10 — Nakarat 11 — Karabatak Yakandan Aşağıya: 1 — Kara Bu
lut 2 — Keremit 3 — An - Halas -Ha 4 - Reh - Zar - Yar 5 — Araf
- Şaka 6 — Kime - ltab 7 — Umar
- Nara 8 — Lam - Sim - Kat 9 — An - Sanem - Ta 10 Yaramaz 11 — Latilokum
Dikkat... Dikkat...
Duvarların kulağı vardır. Asıklar Cenneti MONMARTRde tanışan
CAROLE LOMBARD - FERNAND GRAVEY
SKANDAL KORKUSU
yüzünden, pek yakında Istanbula kaçacak
LAL E'de Saklanacaklar
Lig maçlarına dün Fenerbah-1 çe ve Şeref Yadlarında devam edildi. Milli kümeye girecek dördüncü takımı tayin noktasından ehemmiyeti olan bu müsabakalarda Fenerbahçe Vefayı, Istanbulspor da Süleymaniyeyi mağıûp edince mesele hallolmuş, Istan- . bul sporun milli kümeye girmesi bir emri vaki halini almıştır.
Dünkü müsabakaları sırasile j okuyucularımıza veriyoruz:
Beşiktaş - Topkapı
Şeref stadında günün ilk karşılaşması şampiyonanın başında giden Besıktasla Topkapı arasında olmuştur. 1
Ahmet Adanın    idaresindeki
9
bu oyuna takımlar karşılıklı olarak şu kadrolarla çıktılar:   *
Beşiktaş: M. Ali - Yavuz, Feyzi - Rıfat, Halil, Memduh - Şakir, Sabrı. Hakkı, Şükrü, Eşref.
Topkapı: Haiit - Murat, Salâ-
haddın . Servet, Sotiri, Fuat , ismail,   Daver,   Zeki,   Muammer,
Sadettin.
Birinci devrenin ilk yirmi dakikası Beştktaşın kati hâkimiyeti altında cereyan etmiş, fakat neticesiz katmıştır. N^ıayet yirmi ikinci dakikada bir beşıktaş hü-culmunda Şakır takımına ilk golü kazandırdı. Bunu Sabrın in yaptığı ikinci Beşiktaş golü takip etti. Beşiktaş artık oyuna tamaınile hâkim olmuştu. Bu arada Şakir takımına üçüncü golü de kazandırdı. Bu golden sonra Beşiktaşlılar gevşediler.
Devre bu netice ile nıhayetlen-mek üzere iken 4 I inci dakikada bir Beşiktaş hücumunda hatalı bir hareket Topkapı aleyhine bir penaltıya sebebiyet verdi. Yavuz bunu gole tahvil ederek takımını 4.0 galip vaziyete getirdi ve iki dakika sonra da Şükrü beşinci Beşiktaş golünü yaptı. Devre de 5.0 Beşiktaşın lehine netice lendL
İkinci devrenin ilk dakikalarında oyun mütevazin cereyan ediyor ve hücumlar kargılıkla oluyor, du. 5 - 0 lık fark Beşiktaşlıları bü. yük bh" emnayetle gevşetmişti. Fakat çok geçmedi Siyah Beyazlılar tekrar oyuna hâkim oldular. Ve oyun Topkapı nısıf sahasına intikal etti.
On beşinci dakikada açılan bir Beşiktaş hücumunda Şakir Rifat-tan aldığı bir pasla altıncı Beşiktaş golünü yaptı. Netice de değişmeden 6-0 Beşiktaşın galrbiye-tile sona erdi.
Galatasaray - Beykoz
Şeref stadının ikinci müsabaka, sı Galatasarayla Beykoz arasında
oynandı.
Eski Fenerli Muzafferin idaresindeki oyuna takımlar şu kadrolarla çıktılar:
i (Galatasaray: Saim - Salttm, Talât . Halil, Enver, Eşiak . Barbaros, Mustafa, Musa, Salâhaddın,
Sarafim.
Beykoz: Avni - Sadettin, Bahadır - Aibk. Şeker Mehmet, Kâ-müran . Mehmet, Galip, Orhan, Sabah addın, Eşref.
Oyuna Galatasaraylılar başladılar ve Beykoz kalesini sardılar ve daha ilk dakikada Mu-sadan güzel bir pas alan Salâhad. din ilk Galatasaray golünü kaydetti. Bu golden sonra canlanan Beykozlular birkaç hücum yaptılar. Tekrar hücuma geçen Galatasaraylıların sağdan işlemek ina-dile yaptıkları hücumlar neticesiz kalıyordu. Bu arada Sarafim mu-
hakkak denecek bir gol fırsatı da kaçırdı.
Yirmi sekizinci dakikada Mehmet Galatasaray kalesine kadar indi. I aiât, Salım ofsayt diye dur_ dular ve kaleci de topa çıkış yapmayınca Mehmet beraberlik golünü  kaydetti.  Bu  golden sonra
oyun bir parça sertleşir gibi oıdu. Ve son dakikada Sarı Kırmızılılar muhakkak denecek bil gol fırsatı kaçırdılar ve devre 1-1 beraberlikle neticelendi.
ikinci devreye her Ki takım da çok canlı başladılar. Maç karşılık, lı hücuvnlarıa cereyan ediyordu. Akmcı dakikada bir Galatasaray hücumunda Galatasaray lehine bir penaltı oldu- Saıâhaddin topu kalecinin ellerine attı. İkinci bir karşılaşmıya rağmen top avuta gitti. Bu suretle bu gol fırsatı kaçırılmış oldu.
On beşinci dakikadan sonra Galatasaraylılar takımlarında u-fak bir tadilât yaptılar. Musa muavin hattına, Eşiak ileriye aündı. Bu değ'şiklık derhal tesirini göstererek Galatasaray hücumları birbirini takip etmiye başladı.
On altıncı dakikada Barbaros ikinci Galatasaray golünü yaptı. Bunu tekrar Barbarosun yaptığı üçüncü gol takip etti.
Sağdan açı tan bir hücumda Eş. fak dördüncü Galatasaray golünü de yapmakta gecikmedi. Oyun artık Galatasaray nısıf sahasına intikal etmişti. Hücumlar birbirini takip ediyordu. Bir hücumda Eş-faka yapılan hatalı bir hareket penaltıya sebep oldu. Bunu Eş-fak gole tahvil ederek takımını 5 - I vaziyete getirdi. |
Devre sonlarına doğru Sarafim vasıtasile bir gol daha yapan San Kırmızılılar sahadan 6 . I galip olarak ayrıldılar.
Fenerbahçe - Vefa
Şeref «tadında günün son karşılaşması Fenerbahçe - Vefa arasında oldu. Vefanın galibiyeti millî kümeye girmesini temin edeceğinden maça büyük bir ehemmiyet verdiriyordu.
Takımlar Tarığın idaresinde şu kadrolarla karşı karşıya geldiler.
Fenerbahçe: Cihat - Naci, Cemal . Ömer, Esat, F&ret - Fikret, Naci, Yaşar, niyazı, Rebü.
Vefa: Hüsameddin - Enver, Süleyman - Muammer, Hakkı, Şükrü - Necati, Ferdi, Gazi, Haydar, Zührtü.
Oyun Fenerbahçonın ortadan bir hücumile başladı ve bu akın Vefa müdafaasında kırıldı. Sarı Lacivertliler çok rahat bir oyun oynuyorlar. Vefa kalesi mütemadi bir tazyik altında tutuluyordu.
On beşinci dakikada Vefa kalesine kadar dayanan bir Fener hücumunda Naci kendisine Fik-retin geçirdiği topu kaleye soktu ise de hakem bu bariz golü Ofsayt addetti. Bundan sonra da oyun Sarı Lacivertlilerin baskısı altında cereyan ederken kaleye kadar inen Fikreti hatalı bir şekilde durdurdular ve penaltı cezası verildi. Esat bomba gibi bir sütle bunu gole tahvil ederek takımına ilk golü kazandırdı.
Bir dakika sonra yine küçük Fikret vasıtasile açılan bir hücumda top kargaşalıkta Yaşara geçti ve sıkı bir sütle ikinci Fener golü de kaydedildi. Devre de 2 - 0 Sarı Lacivertlilerin lehine sona erdi
İkinci devrenin   ilk dakikaları
Abdülhamidin Yanlış Siyaseti
Bu Siyaset, Aldatılanlara Hamiler Peyda Etti
Anlatan: Pantikyan — Yazan: M. Sılır
[Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur]
karşılıklı hücumlarla geçiyordu. 15 inci dakikadan sonra tekrar hâkimiyeti ele alan Fenerbahçeliler günün en iyi oyuncusu olarak gözüken Fikret vasıtasile yapılan hücumlar Vefa kalesine mütemadi tehlike oluyordu.
Devre sonlarına doğru kale önünde bir kargaşalıkta Niyazi | takımına üçüncü golü de kazandırdı ve tmaç ta 3 . 0 Sarı Lacivertlilerin galibiyeti ile nihayet-lendi.
Pera - Kasımpaşa
Fener stadında hk müsabaka Pera ile Kasımpaşa arasında oynanmış. Şadı i ezcanın idaresindeki bu oyuna her iki takım da en kuvvetli şekillerile çıkmışlardır.
Rüzgârı arkasına alarak oyuna başlıyan Peralılar daha ilk daki-kadanberi oyunda bir hâkimiyet tesisine muvaffak olmuşlardı*.
15 inci dakikada bir Pera hücumunda frrkkik olmuşlar, Peralılar bunu gole çevirerek ilk gollerini kazanmışlardır. Bu sayı Ka-srmpaşaı'ıiarı canlandırmış ve oyunda bir tevazün hasıl olmuştur.
28 inci dakikada Peralılar Frikik atışından ikinci gollerini de kaydelimişlerdir. Devre soniann* doğru Kasımpaşalılar bir gol kazanmışlar ve devre 2 . I Pera lehine bitmiştir.
Kasımpaşalılar ikinci devreye çok canlı başıamışlar, fakat gelen bir fırsatı iyi kullanamadıklarından muhakkak bir gol kaçırmışlardır. Ve ilk yirmi dakikada Kasımpaşalılar hâkim bir oyun oynamışlardır. Oyun 20 nci dakika-dan sonra tekrar Peranın hâkimiyeti altına girmiş, müdafilerin hatâsından istifade eden Maryo üçüncü Pera golünü de kaydetmiştir.
44 üncü dakikada Mustafa Kasımpaşaya bir gol kazandırmış ve maç da 3 - 2 Peranın galibi-yetüe netkelervmiçtir.
Istanbulspor - Süleymaniye
Fener stadında günün ikinci ve son karşılaşması letanbulsporla Süleymaniye araaında olmuştur. Selâminin idare ettiği oyuna her iki takım tam kadrolarile çıkmışlardır.
Rüzgârı lehine alan Süleyma-niyeliler ilk dakikalarda Istanhul-spor kalesine bir iki tehlike atlat-tırmışlardır. Vaziyetin tehlikeli olduğunu sezen Istanbulsporlular derhal canlanarak oyunda tevazün temin etmişlerdir. Fakat birinci devre bütün çalışmalara rağmen 0 - 0 berabere olarak netice* lenmiştir.
latanbulsporlular ikinci devrede daha ilk dakikada oyuna hâkim olmuşlar ve Süleyman iyenin güzel idaresile oyunu Süleyımani-ye nısıf sahasına intikal ettirmişlerdir.
Nihayet 7 nci dakikada Süley-maniyenin güzel bir pasmdan istifade eden lstarvbulsporlular Kadir vasıtasile ilk gollerini kazanmışlardır.
Otuzuncu dakikaya kadar o-yun sıkı bir çekişme halinde devam etmiş, fakat Süleyman arka arkaya iki gol kaydederek takımını 3 - 0 galip vaziyete çıkarmıştır.
Devre sonlarına doğru Kadir vasıtasile iki gol daha yapan Istanbulspor 1 ular sahadan 5-0 galip ayrılmış] ardır.
Abdülhamidin. bu cemiyetin Ermeniler lehine yaptığı neşriyattan canı sıkılryordu. Fakat, tngiltereye açıktan açığa taarruz edemiyeceğini bildiği için kaçamaklı ve kurnaz bir siyaset takibi ile, îngiltereyi Ermeni işlerinden uzaklaştırmak istiyordu. Halbuki. İngiltere, bu müdahaleleri ve iltizamkâr vaziyetleri Anadoluda-kl iktisadi menfaatlerini muhafaza için yapıyor ve alıyordu. Ermenilerin Rusyanın teşviki Ue ihtilâl çıkarmalarını, binnetlee Ermenilerin Rusya, tarafından himayesile, Rus nüfuzu altma girmelerini menfaatlerine aykırı buluyordu.
Halbuki. Babıâli bütün Ermeni ihtilâllerini lngilterenin teşviki eseri olduğunu zannediyor, bilhassa, Ab-düihamit ile Çar arasmda cari muhabbet ve mahalisetten lngilterenin hoşnut olmadığı zehabma kapılıyordu. Babıâli bu hususta yanılmıştı. Çünkü. İngiltere hükümeti, Ermenilerin taleplerine, iddialarına lüzumu kadar ehemmiyet vermiyor, ihtilâl teşebbüslerini iyi telâkki etmiyordu Abdülhamit bu siyaseti İngilizleri. Ermeni işleri ile yakmdan ve ciddiyetle meşgul olmağa mecbur etti O halde kl. bilâhara Ermenileri şiddetle himaye ve taleplerini müdafaa eder gibi bir vaziyet aldı.
İngiltere, o sıralarda Afrikada Amerikada, Asyada birçok mühim işlerle meşgul olmasma rağmen. Ermeni meselesini takipten vaz geçmedi. Fakat, biraz sonra Sultanm iki yüzlü politikasına kapıldı, komite lerin talepnameleri, feryatnameleri top yekûn ihmal çengeline takıldı ve bu çengellerde tâ meşrutiyet in-kılâbma kadar olduğu gibi kaldı.
Ermeni meselesinde Rusyanın vaziyeti de şu idi. Oda ticari, siyasi menfaat ve gayeleri için bu meseleyi parmağma dolamıştı. Hem de İngilizlerden daha fazla bir ciddiyet ve şiddetle takip ediyor. Ermeniliği kayıtsız şartsız bir köle gibi kendi e-mellerine âlet etmiye uğraşıyordu. Çarlık Rusyanm bu meseledeki siyaseti tıpkı Abdülhamldinki gibi iki yüzlü idi. Hudutlan dahilinde bulunan Ermenilere karşı müthiş bir düşman. Türkiyedekiîere de lûtufkâr bir
dost görünüyordu. Rusyanm bu sinsi siyasetini Türkiyedeki ErmenUer de biliyorlardı Hattâ Ruslardan iğreniyor ve çok da çeklniyorlardı. Çünkü, Çarlık Rusya, Ermenilerce dini bir merci olarak tanman Açmryazin katigikosuna bir uşak muamelesi edl yor. Sinot meclisini hiçe sayıyordu, icabmda askeri kuvvetlere müracaat Ermenilere dilediğini yaptırmak İçin ediyor, kUıee kapılarını kmyvr, Aç-miyazin manastırının   kasaia.-ına el
uzatıyor, vapozlan asıyor velhas'l Ermeni milletini birbirine katrycrlıı.
Rusjıdakl Ermeniler, bu zulümlerden kUftoTttiali için Rus id-reeile boğaşmağı göxe alam yor. Türkiye-ye kasryot'lrtit Fıkat, Tü\kryede buldukları huzur ve rahattan srma-nyor, gördükleri merhamet ve gafletten şahlanıyorlardı. Türkiyede bir Ermenistan kurmak, Rusyadaki kardeşlerini kurtarmak sevdasına kapılıyorlardı. Çok gariptir ki, Rusyada gördükleri zulümleri, çektikleri mihnetleri hemen unutuyor, körü körüne bir Rus âleti olu veriyorlardı.
Ermeni komiteleri, Istanbulda ve Anadoluda (Maksimof) larm, (Koça-rof) larm ve daha bilmem kimlerin teşvik ve delâletleri İle Türk   kanı
dökmeğe uğraşırlarken, Rusyada Ermeni kanları seller gibi akıtılıyordu. Bak uda, Eri v anda, Nahçevanda, Şo-şada, Kansakta Ruslar Ermeni kanı akıtmrya doyamıyor, bütün halkfcBu dacıklarm yuvalarını yıkmalı ve soy larmı, köklerini kuruünalı».> Diye bağınyorlardı.
Pek ziyade dikkat ve İbretle takip ve telâkkiye şayandır kl, Kafkasyada bu zulümler bütün dehşeti ile devam ederken, bir Rus entrikası Ue Kato-kigosluğa tayin edilen İzmlrliyan, tazimat ve şükranını arzetmek üzere huzuruna çıktığı çara, bir köle gibi komplimanlar yapmaktan utanmıyor, Kafkasyaya gider gitmez Ermeniliğin Rusyaya karşı olan maddi ve ma nevî bağlılığını kuvvetlendireceğinden bahsediyordu. Halbuki, Türkiye-deki Ermenilerin istiklâli için yapılan ihtilâllerin kanlı ve azılı bir alemdarı olan bu adam, şahsi menfaati, tayin edildiği Katoklgosluğun hatırı için, Ermeniliğin menfaatlerini o anda feda ediyor, Çarın karşısında bir köle gibi eğiliyordu
İzmlrliyan, o gün Kafkaayadak) Ermeni mahkumlarının affını rica ediyor, güya çar da kabul ediyor ve:
— Sizin Kafkasyaya muvasalatınızdan evvel bütün mahkûmlar tah-live edilecektir.
Vadini veriyor, tzmirliyan, bu vadin verdiği büyük ümit ve gurur iU Kafkasyaya geliyor, şehir şehir geziyor, mahpusların   tahliyesi   söyle dursun hapishanelerin tıklım   tikimi Ermenilerle dolu bulunduğunu ve bi taraftan da hapishane ittihaz edilen binaların   doldurulduğunu   görüyor Fakat, bütün bu zulümlerin' şahld olan tzmirliyan, îstanbuldaki hürriyet ve istiklâl âsrkı, ateşli ve atıl gan İzmlrliyan değ-ıldir.
Menfaat, mevki onu kuzu gibi yapmış, dilini bağlamıştır Istanbulda haykıran ağzı Çarlığı r lûtufları Ue kapanmış, kara yüzü hu lûs ve riya maskesi İle kaplanmışta-. Artık İngiliz taraftarlığını bırakmış, Çarm sarayma âdi bir uşak gri bi kapıl an mistir.
Kafkasyadaki zulümlere göz yu man İzmlrliyan, o sırada Avrupa de letlerine muhtıralar yazıyor ve:
Senelerden beri Ermeni ihtüâller! ne sahne olan, her karışı nice Ermer yiğitlerinin kanlan!e sulanan Ana dolunun Şark vilâyetlerinde yine Ab dülhamidin istibdadı hüküm sürüyor Ermenilik yine inliyor ve eriyor. Mil le tim izin güzide evlâtları Abdülhami din zindanlarında çürüyor.
Diye acıklı feryatlar koparıyor Avrupa paytahtlarına heyetler gönderiyor Söylemeğe lüzum yok kl, bb heyetlerin masraflarını İstanbul Ermenileri ödüyor.
İzmlrllyanm Îstanbuldaki taraftarları da başka bir nağme terennüm ediyor. Onlar da ayni acıklı lisan Ue İstanbul Ermenflertne hitap ile:
— Vatandaşlar!.. Diye bağırıyor Bugün Kafkasyada inleyen Ermeniler, elemli günlerimizde bizimle yaşı-yan. ıstıraplarımızı paylaşan, ihtilâllerimizde yardıma koşan kahramanlardır. Onlar, biz kan kardeşlerini halâs ve istiklâle kavuşturmak için ne lazımsa ve ne mümkünse yaptılar ve yapacaklardır. Biz Türkiye Ermenileri, onların bu acıklı hallerine karşı kayıtsız kalamayız. Ermeniliğin hürriyeti uğruna Kafkasyada can veren fedakârların kimsesiz kalan ailelerine, sevgililerine elimizden gelen her türlü yardımı yapmalıyız.
SORUNUZ
Ö YLİYELIM
Harp Derdine Deva
Mehmet Şevket Lmx&slle — Ben şuna merak ediyorum: Yüzlerce milyon İnsan, nasıl olup ta bir a-vuç sahanı ihtirası yüzünden senelerce harp ve felaket halinde kalır? Bugün harpten roe*nl saydığımız adamların yepaine hakkın emri vakii olsa dünya harpten kurtulur mu? Bu harp derdine deva
yok mu?
CEVAP — Dünyada emniyet ve inzibat esasi bir surette kurulmadıkça harp hastalığı dalma hüküm sürecektir. Bu yalnız kuvvetle de olmaz. Ayni zamanda dünya
yüzündeki bir takım hastalıklar da ortadan kalkmalı, her millet hakkına razı olabilecek bir hale grelmelidlr.
Bugünkü şartlar devam ettikçe harp ancak bir fırsat meselesinden ibarettir. Siyasi ve askeri kuvvet muvreneei bir tarafın aleyhine bozulacak olursa diğer taraf ta derhal fırsattan istifade edecek haris ve açıkgöz adamlar zuhur edebilecektir. Yoksa bugünkü harp mesullerinin göçüp gitmesi başka adlar taşıyan harp mesulleri zuhuruna mâni değildir.
10 - 2 - 941
nrr-1
V\ T A IT
E agsiya
(Başı 1 İncide) * etmek için zırhlı ingiliz kuvvetleri Sidre körfezine doğru İlerlemektedirler. Burada Trablusgarp mıntakası ile Bingazi mıntakası arasında 480 kilometrelik bir çöl iki orduyu ayırmaktadır.
Onbeş Tümenden Beşi Kaldı
Kahire» 9 (A.A.) — BBC: Reuter ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, Trabluata muharebe bağladığı zaman 15 İtalyan tümeni mevcut olurken, şimdi topu topu beş italyan tümeni kalmıştır. Muhabir, ölen veya esir alman askerlerin harp malzemelerinin en büyük kısmını kaybettiklerini ilâve etmektedir.
Arttıkça Artıyor
Londra, 9 (A.A.) — General Va-vel ordusunun aldığı esirler, Bingazi-de almanlar hariç 110 bine baliğ olmaktadır. Esirlerin beş bini subaydır ve bunların arasmda 13 general ve bir amiral vardır.
Kralın Tebriki
Londra, 9 (AA.) — BBC; İngiltere kralı Bin gazi zaferi münasebe-tile orta şarktaki İngiliz kuvvetleri başkumandanı Sir Archibald Vave-le bir tebrik telgrafı göndermiştir. Bu telgrafta şöyle denilmektedir:
Siz ve emrinizdeki kuvvetler Ak-denizdeki deniz ve hava kuvvetleri ile teşriki mesai ederek şayanı takdir bir muvaffakry t elde ettiniz.
Ingilterenin askerî tarihinde kaydedilecek olan bu muvaffakiyetten dolayı sizi tebrik derim.
Zaferin Akisleri
Bale, 9 (A.A.) — Balede çıkan NationaJe Zeitung gazetesi diyor ki:
General Vavel'in Bingazide kazandığı muzafferiyet bitaraf müşahitlerin hepsine hürmet telkin, ve İngilizlerin İnhitat halinde olduğu hak kındaki hurafeyi kati surette cerhet-
mektedir.
Roma Radyosuna Göre...
Londra, 9 (A.A.) — BBC: Dün Roma radyosu Bingazinin İngilizler tarafından zaptedildigini itiraf ettikten sonra Bingazinin stratejik e-hemmiyeti olmadığını söylemiştir.
Radyo, Bingaziden çekilen İtalyan kuvvetlerinin Afrikanın diğer merkezlerinde temerküz ettikleri ve Bin-gazi zaptının bu tahşidat ^üzerine hiçbir tesiri olmryacağmı Uâve etmiştir.
«İTALYA MÜTHİŞ MÜCADELEDEN BERTARAF EDİLİYOR»
Londra, 9 (A.A.) — İngiliz gazeteleri Bingazinin zaptı naberini bahis mevzuu etmekte devam ediyorlar.
Times gazetesi şunları yazmaktadır:
Bin gazi şehrinin alınması bu ismi taşıyan eyaletin işgalini tamamlamaktadır. Yeni hiçbir mukavemetle karşılaşmıyacağımız gibi her hangi bir İtalyan mukabil taarruzu da artık bahis mevzuu olamaz. İtalyan hezimeti harp tarihinin kaydettiği en ağır mağlûbiyetlerden biridir.
Daüy Telegraf gazetesi şöyle   demektedir:
Bütün Bingazi mıntakası ile Girit adasınm deniz ve hava kuvvetlerimiz emrinde bulunduğu bu günlerde Akdenizde askeri hakimiyeti temin etmiş bulunuyoruz.
Daily Herald gazetesi, şu mütalâada bulunmaktadır:
Bingazinin alınması, İtalyanların memnuniyet verici bir şekilde izah edcmiyecekleri bir sürü muvaffakiyetli asker! hareketleri sona erdirmektedir. Bu muzafferlyet Mussoli-ni'nin itibarına İndirilen her hangi bir darbeden daha mühimdir. Çünkü Mussolini'nin hakimiyetinin nihayet bulmak üzere olduğunu göstermektedir. Filhakika Bingazinin zaptı 1-talyanın bu müthiş mücadeleden kati surette bertaraf edilmesine bir başlangıç teşkil edecektir.
Hobok Mahsur
Hartum, 9 (A.A.) — BBC: Reuter muhabiri bildiriyor:
Cenubi Afrika kuvvetleri Habeşis-tanda Gorai'yi Zaptettikten sonra, 25 kilometre daha İçeriye doğru İlerlemiş ve Hobok kalesini muhasara etmişlerdir. Hoboktaki esas garnizon 1100 kişiden ibaretti. Fakat, İngilizlerin yaklaşacaklarını işitince garnizon kumandanı taarruzdan bir gün evvel kuvvetlerinin dörtte üçü ile Hobok'dan ayrılmıştır.
YUNAN TEBLİĞİ
Atina, 9 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Yunan orduları yüksek kumandanlığının Ç şubat ukşam tarihli ve 105 numaralı resmi tebliği:
Muvaffakiyetle neticelenen mahdut faaliyet görülmüştür. Bir miktar esir aldık.
Amiral Darlan
(Başı 1 İncide)
Flandin'in Mareşale Mektubu
Vichy, 9 (A.A.) — Reuter ajansı
bildiriyor:
Flandin, istifası hakkında Mareşal Petain'e aşağıdaki mektubu göndermiştir:
Bana bizzat sizin tevdi ettiğiniz vazifeye, teşriki mesai siyasetini, mütareke şartları mucibince vekar ve şerefle ifaya nefsimi hasretmiştim. Bu siyasetin tatbikini mümkün kılmak elimde değildi. Hâdisatın ilca-atı bunu teyit etmlye beni mecbur kılmaktadır.
İşte bunun içindir ki, istifamın kabulünü rica ederim. Bu hareketimin bütün Fransızlar tarafından anlaşılacağını ve hepimize terettüp e-den vazifenin bir ifadesi suretinde tefsir edileceğini ümit ederim. Bu vazifemiz şudur: Vatanın selâmetini temin için ağır vazifenizde size yardım etmek ve sizin etrafınızda müttehit kalmak.
Mareşalin Flandin'e Cevabı
Vichy, 9 (A.A.) — Mareşal Peta-
in, Flandin'in İstifa mektubuna şu cevabı vermiştir:
Fransa uğrunda kendinizi feda e-dlyorsunuz. AsU feragati nefs hareketiniz anlaşılacak ve takdir olunacaktır.
MAREŞAL  PETAİN.İN  VE AMİRAL DARLAN'IN KAÇTIĞI YALANMIŞ
Vichy, 9 (A.A.) — D.N.B.: Vi-chyde kargaşalıklar çıktığına dair yabancı memleketlerde yayılan şayialar hakikate mugayirdir. Vichy*-de tam bir sükûn hüküm sürmektedir.
Mareşal Petain ile general Hunt-ziger bu sabah din! bir âyinde hazır bulunmuşlardır. Mareşal Petain, âyinden sonra şehir dahilinde bir gezinti yapmıştır.
*
Londra, 9 (A.A.) — Reuter: Mareşal Petain ile Amiral Darlanm tayyare ile şimalî Afrikaya gittiğine ve Vichy'de bazı hâdiselerin çıktığına ve silâhlar atıldığrna dair Alman «Transcean» ajansı tarafından verilen haberin azami bir ihtiraz kaydıyla karşılanması lâzım geleceği Londranm salahiyetli mahfillerinde beyan olunmaktadır.
Bu gibi haberler, Berne gibi bitaraf bir hükümet merkezinden gelmekle beraber, menşelerinin Alman olduğuna şüphe yoktur ve İki maksatla çıkanlmıştr. Biri, şimdi Fran-saya karşı yapılan sinir harbinin yeni fcir sâfhasmi "teşkil eder, diğeri de Fransa Alman müdahalesini haklı kılan bazı vaziyelerin hasıl olduğu fikrini uyandırmaktır.
?
Londra, 9 (A.A.) — BBC: Almanlar tarafından yayılan haberlere göre Mareşal Petain ve Amiral Darlan Afrikaya kaçmışlar ve Vichy'de kargaşalıklar çıkmıştır. Şimdiye kadar bu şayiaları teyit eden hiç bir haber alınmamıştır.
Memurlar Kabînesi
Vichy, 9 (A.A.) — D.N.B.: Pazartesi veya salı günü yapılması beklenen kabine tadilâtında Amiral Darlan ile general Huntziger'den ve belki de son zamanlarda tayin edilmiş olan Adliye nazırı Barthelemy'den başka bütün nazırların değiştirileceği söylenmektedir.
Yeni hükümetin bir memurlar kabinesi mahiyetinde olacağı zannedü-mektedir.
Yalanlama Daha
Vichy, 9 (A.A.) — D.N.B.: Suriye ile Lübnanın şark hükümeti is-mlle Fransız mandası altında, birleştirileceği hakkında ecnebi memleketlerde dolaşan şayialar salahiyetli Fransız mahaflllnde tekzip edilmektedir.
Tebliğ Neşredilecek
Londra, 9 (A.A.) — BBC: Vichy-den gelen bir habere göre. son günlerde Pariste cereyan etmiş olan konuşmaların neticesi hakkında bugün bir tebliğ neşredilecektir.
Hükümet
(Başı 1 incide) X leşlk Amerika devletleri limanlarında tamir edilmesini mene matuf bir tadil teklifini mebusan meclisi   reddetmiştir.
Ayan Hariciye Encümeninde
Vaşington, 9 (A.A.) — Cumhuriyetçilerin sabık reisicumhur namzedi Landon dün ayan hariciye encümeninde demokrasilere yardım projesi aleyhindoki düşüncelerini izah etmiştir. Landon, kongrenin bu projeyi reddeylemesin! ve bunun yerine İngiltereye iki ilâ dört milyar dolarlık para yardımı yapılmasını temin edecek bir kanun kabul eylemesini tavsiye etmiştir.
İnfiratçıların Vilkie'nin kongrede vereceği izahatın tesirini önceden tah fıf etmek mak.sadile sarfettikleri bütün gayretlere rağmen Vilkie'nin yapacağı beyanatın parlâmento Üzerinde büyük bir tesir husule getireceği şüphesiz telâkki edilmektedir.
Çörçîl
(Başı 1 İncide) =
attılar. Buna mukavemet ettik, mukabelesini fazlasile yapacağımız zaman gelecektir.
' Bütün İngiliz balkı ayni hisle buna mukavemet etti. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar mükemmel bir mukavemet ve tahammül görülmemiştir.
Kışın dörtte üçü geçti. Şimdiye kadar hiçbir Epidemi görülmedi. Bunu da müJcemmel sıhhat teşkilâtımıza borçluyuz. Polis teşkilâtımız her türlü methe lâyıktır. Her şeye rağmen bugün cürümler her kıştan az olmuştur, hapishanemizde daha az mahkûm vardır.
Hariçte, teşrinievvelde mükemmel bir şey oldu. Düşmanlardan birisi, kara yürekli, arkamızdan vurmak istiyen İtalya, hiçbir sebep olmaksızın Yunanistana hücum etti. Yunanlılar klâsik senelerden alıştnkları cesaretle emsalsiz muvaffakiyet gösterdiler. Onlar italyanları geri atarken General Wavel, istilâ tehlikelerine rağmen gönderdiğimiz malzeme ve askerle Lıbyada italyan mukavemetini kırdı ve zaferler temin etti.
iki ay evvel İtalyanlaTa karşı başlıyan hücumun neticesini merakla bekliyordum. Hazırlıklar itina ile ve gizlice yapılmıştı. Buna rağmen düşmanın fazlalığı aşikârdı.
General Wavel, bütün elindeki kıtalara bekledikleri imkânı verdi. Libyada, İngiltere kadar büyük bir kıtayı şimdiye kadar gö-rülmiyen süratle zaptettiier. bingazi hava, deniz ve kara üsleri akdenizde stratejik bir üs teşkil eder. General Wavel, harp ilminin bir ustası olduğunu ispat ettu
Orduyu idare eden General Wtlson bir atretejist olduğunu gösterdL (B. Ohurcbill burada diğer bazı kumandanları da methetti).
İngiliz tankları ve motorlu kuvvetleri mükemi me] kalbiliy eti erini gösterdi. Pilotlarımız hava hâkimiyetini temin ertmiş olmasaydı bu muvaffakiyet omıazd» belki.
İngiliz donanması, İtalyan donanmasını kapalı yerlerde tut-mıya mahkûm etmişti. Donanmamız Cenovayı bombardıman ederek, ihtimal burada, Tunusa karşı hazırlanan bir İtalyan ve Nazi kuvvetini bozguna uğıatmış-tır.
Britanya dalgalara hâkimdir.
Sudanda İtalyanları Hintliler geri sürerek Eritrede ilerilemek-tecfîrler'. ^T"0 A*ı*m+*mı ^«^ı
Habeşjatanda da diğer kuvvetlerimiz, ayni şekilde ilerlemektedir. Beş senedenberi    ellerinden
hürriyetleri alınan Habeşler başlarında eski kralları olarak müca-de.eye başladılar.
Tekerlekler lehimize dönmekte devam ediyor. Denizin ö'our tarafında Amenkadan artan bir sempati görüyoruz. Oradan sayılı misafirlerimiz geldi. Wrlıkie 'burada gördüklerini kongrede anlattığı zaman bu hissin artacağına şüphe ekmiyorum.
Naziler yeni ne fenalık hazırlıyorlar. Yeni ne gibi memleketler basacak, ne kötülükler yapacaklar?
Almanlar Macaristanı bastı. Rotmanyada büyük bir ordu ve hava kuvveti topladılar. Bulgaris-tanda Alman ordularının geçidim kolaylaştırmak için imkânlar hazırlandı.
Fakat TUrkiyede hazır bekllyen kuvvetleri alt etmek İçin bundan çok daha fazla hazırlanmaları lazımdır. Biz müttefikimiz bitarafları zaferimizin muhakkak olduûuna inandırmaktır.
Almanlar İtalyanlarla beraber Mal taya geçen haftalarda hücum üstüne hücum yaptılar. Ağır zayiata uğradılar. Malta en İyi korunmuş yer lerden biridir. Orada yaralı olarak yatan Illustions tayyare gemisinin bu hücumlarda limanda olduğu halde bir zarara uğramaması ve neti* cede kendi kuvvetile ve 23 mil süratle tskenderiyeye gidebilmesi memnuniyetle kaydedilmelidir.
Harbin neticesi Akdenizde, havada ve bilhassa bu ada etrafında alınacaktır.
Geçen harpte, Amerika, iki milyon İnsan gönderdi. Bugün insana ih tiyaoımız yok. Ne bu sene, ne de baj?ka sene.
Acole ihtiyacımız makine ve teknik her nevi makine. 1942 de fazla miktarda ticari sefinelere Uıtiyacı-mız olacaktır.
Hitlerin denizaltıları bize Ameri-kadun gelecek yardımı azaltmak i-çin elinden geleni yapacaktır.
Bundan sonra Bay Churchill hava, deniz kuvvetlerini, sivil halk arasındaki teşkilâtı ve deniz ticaret filosunun fedakarlık ve yüksek kabiliyetini methetti.
İstilâ teşebbüsünün iflasa mahkûm olduğunu ve nihai zafere itimadını söyledi.
Bay Churchill, Cümhurrelsliftine seçildiği zaman Bay Roosevolt'in kendisine gönderdiği mektuptan ban setti ve istediklerinin insan değil,
r
l
ti
RAF, TIEILIEFOIN1 HA
Yalan!.,, Yalan!.,,
(Başı 1 İncide) +
iddialar da uydurmadır.
Yunan milletinin en küçük bir bedbinliğe uğradığına dair ileri sürülen hükUmler de yalandır.
İngilizlerin Yunanistana karşı o-lan hattı hareketlerinin dürüst olmadığı da tamamile uydurmadır.
İşte bu yalanların hepsi en küçük bir haya hissinden de mahrum bulunan İtalyan radyosu tarafından bu sabah bütün dünyaya ilân edilmiştir.
EĞEDE BATAN GEMİLER
Atina, 9 (A.A.) — Atina ajansı tebliğ ediyor:
Stefani ajansının Ege denizinde 10 bin tonluk bir İngiliz nakliye vapurunun İtalyan torpitoları tarafından torpillenmiş olduğu suretinde verdiği haberi katî surette tekzibe mezundur. Yunan bahriye erkânı har biyesi, bu haberin tamamile hayal mahsulü olduğunu ve İtalyan - Yunan harbinin başıangıcmdanberi fiğe denizinde İtalyan vapurlarından başka hiçbir vakurun torpillenmediğini ve mezkûr denizde Yunan filosunun sıkı bir tarassut ve kontrol yapmakta bulunduğunu beyan eder.
YUNANLILAR NERELERİ ALDILAR?
Atina, 9 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Roma radyosu her biri bir zafer mübeşşiri olan Yunan tebliğleri ile alay etmekte ve şu suali sormaktadır
Yunan ordusu bugüne kadar nereleri zaptetti?
Bu sualin cevabı pek basit olup, bir harita ile verilebilir. Filhakika, haritaya bakınca İtalyanların ansızın tecavüze geçmelerinden sonra Epirin Yunanistana ait kısmında İşgal ettikleri binlerce kilometrelik a-razinin Yunan ordusu tarafından on
Birkaç Satırla
Amerika
Nkaraguay'm Teklifi
Nevyork, 9 (A.A.) — Tass: United Presein Nicaraguaydan aldığı bir habere göre Nicarguay reisicumhuru Somosa, iki Okyanusu birleştirecek bir kanal inşasını Amerika-ya teklif etmiştir.
Somosa, ayni zamanda Amerfkaya Ometepe adasında bir deniz UssU vü-cude getirmesini de teklif etmiştir.
Hariciye Müsteşarı öldü
Vaşington, 9 (A.A.) — Hariciye Müsteşarı Valton Moore, Vaşington civarındaki ikametgâhında zatürrie-den ölmüştür.
VVUkie Nevyorkta
Nevyork, 9 (A.A.) — İngiltere ve Irlandada bir dolaşma yapan Vilgie bugün Clipper tayyaresile Nevyorka dönmüştür.
Amerika - Yeni Zelanda
Nevyork, 9 (A.A.) — Tass;
Associated Press'ln verdiği bir habere göre, Amerika ile Yeni Zelanda'nın yakında doğrudan doğruya diplomatik münasebetlere girişmek tasavvurunda oldukları, Vaşingtonda resmen bildirilmiştir.
Macaristan
Brezilya
Yabancı Dilde Gazete Çıkmıyacak
Rio - de Janeiro, 9 (A.A.) — Stefani: Reisicumhur, yabancı dilde neşrolunan bütün gazetelerin, mecmuaların ilh.. altı ay zarfında Portekizce olarak intişar etmelerine, aksi takdirde neşriyatta bulunmamalarına karar vermiştir.
Uzak Şark
Tokyoda Bir İçtima
Tokio, 9 (A.A.) — Japon   Chro-nicle gazetesine göre,    şark! Asya beş gün zarfında nasıl kurtarıldığı memleketleri siyasî   tetkikat kuru-
derhal görülür. Bundan başka Yunan kuvvetlerinin sağ cenahı tarafın dan zaptedilen bütün Görice, Mos-kopolis ve Pogradet mıntakası ile. merkezdeki kıtalar tarafından işgal edilen Premete ve Klisura mıntakası ve sol cenah kuvvetlerince fethedilen Himara mıntakası hep Yunan askerleri tarafından faşist ordusunun elinden alınan yerlerdir.
YUNAN VE İTALYAN FİLOLARI
-*- Atina,9-<A.AD — Atina ajansı bildiriyor: w-'-
Stefani ajansı, İtalyan filosunun Yunan filosunu uğratmış olduğu mu
mu Tokyoda bir içtima akdetmiştir.
Tayyareyi Çinliler Düşürmüş
Çunkıng, 9 tA.AJ — (,unkıng,de
resmen beyan edildiğine göre, Japon askeri şûrası azasından Amiral Baron Ninke Osumi, geçen çarşamba günü Çungşan civarında çete harbi yapan Çinliler tarafından öldürülmüştür. Filhakika Çinliler içinde Baron Osuml'den başka daha sekiz Ja-ponun bulunduğu bir tayyareyi düşürmüşlerdir. Tayyarede bulunanların hepsi Ölmüştür.
Hollanda   Hindistanında
Tokio, 9 (A.A.)  — Tass:   Şugal
Sogyo gazetesi yabancıların Hollan-
hayyel zayiat ile, İtalyan filosunun da Hindistanma girmelerinin takyit harbin ba«;langıcmdanberi Yunan sularında yapmış olduğu seferler hakkında tamamile hayal mahsulü bir bilanço tanzim ve neşretmlştir.
Buna mukabil, deniz kuvvetlerimizin, harbin ilk Uç ayı içinde İtalyanları uğratmış oldukları zayiat şunlardır:
a) Üç İtalyan tahtelbahiri batmıştır. Bu rakam kontrol edilmiştir ve ihtimal hakikatin dunundadır.
b) İtalyanların, hacimleri yekûnu 35 bin tona baliğ olan nakliye gemileri batmıştır. Bunlarm arasında iki
( topla mücehhez bir muavin harp ge-1 misi vardır.
Bir Tek Çare
(Başı 1 İncide) —
Bu muhabir şunlart yazmaktadır:
Gelen birçok malûmata göre, Faşist partisi zimamdarlarının da dahil olduğu bİT ekseriyet her ne bahasına olursa olsun sulh akte-dilmesi taraftarıdır.
Umumî kanaate göre, B. Mus-solini iktidar mevkiini bıraktığı takdirde kralın yanında kalacak şahsiyetlerden biri de Kont Ciano olacaktır. Daha baçlarrgıçtanberi İtalya hariciye nazırı, Almanya üe ittifakı tenkit etmiş ve Musso-I m in m demokrasilerin yakında ortadan kalkacağı hakkındaki kanaatine hiç/bir zaman iştirak etmemiştir. Kont Ciano henüz münferit bir sulh akdi lehinde bulunmamıştır. Fakat Mareşal Badogli-yo ile daima sıkı bir temas muhafaza etmektedir.
\
edildiği hakkında bir haber neşret-miştir.
Sovyetler Birliği
Orduda Yabancı Dil
Moskova, 9 (A.A.) — Mareşal Ti-moşenko tarafından Zvesta Krasna-ja'da neşredilen bir emirnamede bütün subaylardan ve ordunun siyasi komiserlerinden yabancı dil öğrenmeleri ve muntazaman imtihana girmeleri istenilmektedir.
Romanya
Norveçte İaşe gemilerine Hücum
Londra. 9 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre, Cenubî Norveç açıklarında destroyerlerin himayesinde giden düşman iaşe gemileri, Intgıiliz tayyarelerinin taarruzuna uğramıştır.
Kudüs Alayına Gönllü
Kudüs, 9 (A.A.) — Hükümetin 500 Arap ve Yahudi gönüllü su kabul edeceğine dair neşrettiği tebliğ üzerine, Kudüetcki İngiliz alayına yeniden kayıt muamelesi başlamıştır.
Âsilerdekj Kıymetli Eşya
Bükreş, 9 (A.A.) — D.N.B.: Bükreş askerî kumandanlığı, asiler nez-dlnde bulunan eşya İle kıymetli eşyanın sahipleri tarafından teşhis edilmek üzere Alenen teşhir edileceğini bildirmiştir.
Antonesko Terfi etti
Bükreş, 9 (A.A.) — (Stefani): Kral Mlşel, devlet conducador'u General Antonesko'yu Romanyada nizam ve sükûnu azim kâran e bir surette tesis etmiş olmasından dolayı ordu kumandanlığına terfi ettirmiştir.
Nazırının Telgrafları
Budapeşte, 9 (A.A.) — Macar a-jansı bildiriyor:
Bardossy, hariciye nazırlığına tayini münasebetile, Almanya, İtalya, Japonya, Yugoslavya ve Bulgaristan Hariciye nazırlarına samimi telgraflar çekmiş ve bu memleketler hariciye nazırları kendisine hararetli telgraflarla cevap vermiştir.
Mısırlı Ekmek
Budapeşte, 9 (A.A.) — Stefani a-jansından:
Dün gıda maddelerinde yeniden tahdidat yapılmıştır.
Bu ayın 22 sinden itibaren ekmek yüzde 20 nisbetinde mısır karıştırılmak suretilc imal edilecektir.
Yerden Sular Fışkrrdı
Budapeşte, 9 (A.A.) — Tahtelarz suların fışkırması üzerine Macaris-tanın cenup şarkisinde Nagyszalon-ta şehrinde ve Szekesfehervar vilâyetinde 128 ev yıkılmıştır.
svıçre
Bir Alman Tayyaresi
Berne, 9 (A.A.) — İsviçre radyosunun bildirdiğine göre, bir sivil Alman tayyaresi, dün İsviçre arazisi üzerinde Neuenburg civarında yoluna şaşırmış, fakat bir müddet sonra, İsviçre topraklarından uzaklaşmıştır
F,
ransa
Amerikadan Yiyecek ve Giyecek
Marsilya, 9 (A.A.) — Havas: Fi-garo gazetesinin verdiği bir habere göre Goldharder Amerikan vapuru. Amerikan kczılhaçı tarafından hediye edilen konserve sütü, vitamin, i-lâç ve küçük Fransız çocukları İçin elbiseleri hamilen 19 şubatta Marsil-yaya muvasalat edecektir.
Belçika
Moskovaya Giden Heyet
Brüksel, 9 (A.A.) — Stefani: Sovyet Rusya hükümeti ile müzakerelerde bulunacak   olan   Belçika heyeti Moskovaya hareket etmiştir.
İspanya
Amerikalı Hukle
Barcelone, 9 (A.A.) — Stefani a-jansından:
Londradan buraya gelen Amerikan diplomatlarından Hukle, Berli-ne gitmek üzere seyahatine devam edecektir.
Muhtekirlere Şiddetli Tedbirler
Madrid, 9 (A.A.) — Memleketin iaşe zorluklarından istifade ederek servet yapmrya kalkan bir takım tacirlerin kara borsadaki faaliyetleri General Franko hükümetini şiddetli bazı tedbirler almıya şevketin iştir.
Bulgar stan
Yaşlı Amelenin Telıaüdîyesi
Sofya, 9 (A.A.) — (Stefani): Başvekil Filof, bir nutuk söyliyerek yaşlan altmışı tecavüz etmiş olan ihtiyar ziraat ve sanayi amelesine teka-Udiye tahsisine müteallik kanunun ehemmiyetine işaret etmiştir.
Yugoslavya
Vardar Taştı
Belgrat, 9 (A.A.) — Cenubi Snr-bistanda ve Karadağda buzlar birden bire erimiye başlamıştır. Belgrat -Üsküp - Selanik hattı üzerinde Köprülüde Vardar nehrinin sulan şehrin bir çok mahallelerini basmıştır. Pe-larguya yaylası büyük bir göl manzarası arzetmektedir.
Adliyede:
5-000 Liralık Mücevherleri Ecinliler mi Kaldırmış ?
Hava Harbi
Londra, 9 (A.A.) — Hava nezareti bugünkü pazar günü öğleden sonra şu tebliği neşretmiş-tir:
Hava şartlarının yeniden fena olVnasına rağmen bombardıman tayyarelerimizden ufak bir teşekkül dün gece Mannehcirn'de sınaî hedefleri bombardıman etmiştir.
Cumartesi günü yine bomba tayyarelerimiz münferiden uçarak Rotterdam ve Ffessingues'de hedefleri bombardıman etmişlerdir.
Sahi! muhafaza teşkilâtına mensup tayyareler cumartesi günü yaptıkları bîr ke$if uçuşu esnasında cenubî Norveç sahil, açıklarında destroyerlerin himayesinde giden düşman iaşe gemilerine taarruzlarda bulunmuşlardır.
malzeme olduğunu tekrarlıynrak, bunlar verilirse mutlaka zafere ulaşılacağını KöyledL
Kapalıçarşıda kuyumcu Krnz, evvelki gün zabıtaya müracaatla dükkanındaki çekmeceden 5000 lira kıymetinde olan bazı mücevherlerle altın büezlklerln çalındığını haber vermiş, hırsızların ele geçirilmesini dilemiştir. Fakat, alakadarlarca yapılan tahkikat ve tetkikat bu mücevherlerle bilezikleri çalan elin pek yabancı olmadığı ve dükkan sahibinin, hırsızlığından şüphe ile yana yakıla bahsettiği siyah gözlüklü meçhul adamın da cin ve perilerin her göze görünmiyen .nevinden olduğu neticesini vermekte ve Kırız'ın İhbar vc iddiaları pek te teeyyüt etmemektedir Kuyumcu çarşısı esnafından bazıları, esrarlı bir şekil olan bu sirkate kıskıs gülmekte ve müddeinin her nasılsa şeytana uyarak tamir 1-çin verilen bu mücevherleri iç etmek arzusuna kapılması ihtimalinin dalın ziyade varit olduğunu ileri sürmek-
tedirler. Zabıtamız, şimdi tahkikata bu safhadan devam etmektedir.
Damda Hırsız Arıyormuş!..
Tah tak al ede   Balıkyan     hanında
kahveci Hüsnü, evvelki gece bulunduğu hanm dammdakl kurşunları söküp kuytu bir yere istiflerken yakayı ele vermiş, yaşlı ba^lı, oldukça uslu ve akıllı görünen Hüsnü, sorguya çekildiği Sultanahmet birinci sulh ceza mahkemesinde, isnat olunan hırsızlığı reddetmiş, müdafaa esnasında: | |
— Yerimde yatarken bir patırdı duydum. Ne olduğunu anlamak için aklıma uydum, doma çıkıp etrafı a-raştırmıya koyuldum. Tam kurşun yığınlarının karşısında durdum da düşünüyordum:
Demiş, düşünüp ne yapmak istediği sorulunca:
— Karar vermiye vakit kaldı mı ki, a bayım. Tutulunca deliye dön-
Bütün bu hareketlerden ancak tek bir tayyaremiz dönmemiştir.
Şarkî Af rikada
Kabiıe, 9 (A. A.) — Orta şark Lneüiz hava kuvvetleri karargâhı bvigün aşağıdaki tebliği neşret-miştir:
Eriâre ve Hafbcşistanda İngiliz tayyareleri Eritrede ricat etmek-te olan İtalyanları hırpalamıya devam etmişlerdir. Düşmanın motorlu nakürye koliarı askeri kıtaları top mevzileri ve Kerende ve civarında diğer asker! hedefler 7 ve 8 şubat günleri mütemadiyen tayyarelerimizin taarruzuna maruz kalmışlardır. Erkre ile Sudan arasındaki hudut üzerinde ve sahil yalçınında bulunan Karona-da bir duıman tecemmiiü bombardıman edilmiştir. Daha cenupta tayyarelerimiz Habeşistanda Al oma ta tayyare iniş meydanına taarruz etmişler ve düşmanm Ca-unt 33. tipınae sekiz Caproni tayyaresini tahrip etmişlerdir.
ingiltereye Akın
Londra, 9 (A.A.) — Hava ve dahilî emniyet nezaretlerinin bu sabahki tebliği:
Bu gece, gece yansından ev- f vel, garp ve şimali şarki saiûllerıf üzerinde bazı hafif düşman faaliyeti olmuştur.
Şimali şarkide Yorfcshire'e bir, kaç bomba düşmüş, fakat bu^ bombalar ne hasarı ne de telefatı^ mucip olmuştur.
Dün öğleden sonra, bir dügtman bombardıman tayyaresi, İng*il;z avcı tayyareleri tarafından şarki sahili açıklarında denize düşürülmüştür. Dün düşürülen düşman tayyarelerinin yekûnu bu suretle üçe baliğ olmuştur,
Maltaya Hücum
Malta, 9 (A.A.) — Neşredilen bir tebliğde şöyle denilmektedir:
Cuma akşamı düşman tayyareleri gurupla başlayıp gece yarısına kadar devam eden akınlar yapmışlardır. Malta üzerinde bir çok tayyareler birer birer hücuma geçmişlerdir. Birçok yerlere bombalar atılmıştır. Gerek resmi daireler gerek şaluslara ait hususî binalar hiçbir hasara uğrama-fnışıtrr. Bir s'vil ölmüş, bir sivil d'e yaralanmıştır. Dün de düşman tayyareleri Malta üzerinde çok yükseklerden uçmuşlardır. Tayyare dafî topları ateş açmıştır. Hiçbir bomba atılmamıştır.
?
Berlin, 9 (A.A.) — Alman başkumandanlığının tebliği:
Bazı muharebe tayyarelerimiz dün gündüz ve geceleyin Ingilterenin cenubu şarkisinde Midland s da aekerî hedeflere muvaffakiyetle hücum etmişlerdir.
Akdenizdekî Alman hava kuv. vetleri dalga halinde yaptıklar hücumlar esnasında büyük çapta bombalarla Malta adasındaki tayyare meydanlarını ve La Va-lerte lirn^nmı bombardıman etmişlerdir. Askerî kamplarla antrepolara isabetler vaki olmuştur. Gayet büyük yangınlar görülmüştür.
düm işte, cevabını vermiştir.
Şahitler dinlenmiş, neticede HUse yinin bir ay on gün hapsine karai verilmiştir. '
Fatih Belediye Muhasebecisi Tabsin I I 7 lira 23 kuruş ihtilas ettiği için ikinci Ağırceza mahke meşine verilmişti. Mahkeme dün duruşmasını bitirdi. Tahsine 3 se. ne hapis cezası verdi. Tahsin ihtiı lâs edilen pararyı ödemişti. Mahkeme aynı zamanda suçlunun ne. damet ettiği kanaatini de edin misti. Bunun için suçunu iki sene ye indirdi.
67
114
T A T A IV
fO - 2 - 941
İzmit Belediyesi Çalışıyor
İzmit Belediyesi Hakkında B.r Gazetede ÇL.an İddialar Dcğru Görülmüyor
İzm il, (Vatan) — Bir İstanbul yük hizmetler görmüş ve görmek
gazetesinde izmit Belediyesi hak- tedir.
kında yazılan bir yazı, İzmitlileri      Ezcümle Çene ve Pa^a suları-
incitmiştir.    Yazıda   İzm itte   bir nı fennî tesisa-t ile getirmiş, eiek-
beledıyenin mevcudiyet inden şüp *rik, mezbaha, dertlerini    hallet-
he edilmektedir.Sebebi de lzmıttc miş, meşhur demir yoıu caddesı-
çamurun fazla oluşu, taksi olma- nin iki tarafını beton ve asiaıt o-
yışı ve kömür bulunmayışı imiş. larak yaptırmış, şehri ağaçiandır-
Mevcut belediyeler    içinde en nuş, imar plânını    çızaumış,  bu
faallerinden biri olduğunda    İz- ^hre hayatiyet venrntftır.    İzmit
mitlilerin şüphesi olmadığı halde yalnız bir tarafı dinliyerek gazetenin verdiği hüküm burada isabetsiz oıaıak telâkki edilmekte-dir. Zira, Izmitte faal ve iş bilir, verimi çok bir belediye vardır. Bu belediye İzmit şehrine çok bü-
haikı bu belediyeden çok memnun ve müftehırdır. Arada birkaç beğenmıyenler de bulunuyorsa bunu da pek tabiî görmek lâzım
gelmez mi?
Izmitte çatmur,  kömür,    taksi
diye bir mesele yoktur. Bunların
hepsi normaldir.
BİR ÇOCUK AV TÜFEĞİ İLE
YARALANDI
Kartal, (Vatan) — Yakacıkta Hamam sokağında I 3 numarada ikamet eden /mütevelli Rıfatın ogıu 13 yaşlarındaki Osman av luteğini temizlemekte iken parmağı tetiğe ilişmiş ve tüfök ateş aıarak çıkan saçmalar sağ ayağı-
EDİRNEDE BALO HAZIRLIKLARI
Edime, (Vatan) — Halkevi-mizin dünkü toplantısında Lise Müdürü Cemal Gökçe taratındaı «Türk Irvk.İâbıv mevzuu etraiın-da çok mühim bir konlerans verilmiş ve bunu Halkevi Ar kolu tarafından  tertip edilen    konser
nı diz kapağından aşağı ağır su- takip etmiştir.
Haber aldığıma göre Halkevi-
rette yaralamıştır. Yaralı Numune hastanesine kaldırılmıştır.
<fr Çocuk Esirgeme kurumunun senelik kongresi yapılmış ve geçen eeneki idare heyeti ittifakla seçilerek reisliğe Belediye Doktoru Şerafettin intihap olunmuştur.
-o-
GELİBOLU ASFALTI
Uzunköprü (Hususî) — Havsa - Uzunköprü - Keşan - Gelibolu asfalt şosesinin içinden geçen kısmının açılması için belediyece yapılmakta olan istimlâk işlerinin tekemmülüne başlanmıştır.
İstimlâk muamelesi biter bitmez şoae güzergâhı açılmağa başlanacaktır.
ÇOCUK   ESİRGEME   KURUMUNUN FAALİYETİ
Gelibolu (Vatan) — Yoksul ve kimsesiz yavrulardan (40) Uk okul çocuğunun himayesini deruhte ederek sıeak yemek, elbise, ayakkabı, çamaşır ve çoraplarına kadar temin etmektedir. Hasta olanların ilâçlarını, tedrisat malzemesini de okullar için getirilen kitapların Iskontosundan temin olunmuştur. 1940 yılı faaliyeti neticesi olarak (1625) lira gelir
m iz m temsil kolu tararından bir müsamere ile sosyal yardım kolu tarafından da bir balonun hazırlıklarına başlanmıştır.
-JT Edirne (Hususî) — Faaliyete geçmiş bulunduğunu bildirdiğim elektrik fabrikası ceryanı-nı genişletmiş ve eskisi gtbı bütün şehre teşmil etmiştir.
İT Edirne, (Vatan) — Trakya tu tünlerinin de satışına başlanmıştır. Tütünlerimizin hâlen belli başlı müşterisi İnhisarlar 1da-reaidir.
-o-
KOZAN DİKİŞ YURDU
Kozan, (Vatan) — Kazamız Halkevi; Kozanda hali faaliyette bulunan (Saygı) biçki ve drk^ yurdunu kendi himayesine alarak muallimdik ücreti Halkevi tara-
Zabıta Haberleri:
Oomobil Kcft ci Dükkânına Girmiş!..
Şoför Mustafa idaresindeki 2043 numaralı otomobil Sirkeciden geçmekte iken ani olarak önüne çıkan 0 yaşındaki Alber İsminde bir çocuğa çarparak sol bacağını kırmış muh telif yerlerinden yaralamıştır. Bundan sonra frenlerini tutturamıyan şoför ayni yerdeki köfteci dükkanına da çarparak camek&nını parçalamıştır. Şoför yakalanmış, yaralı has taneye kaldırılmıştır.
* Mezbahada kesim yerinde Şerif Erola ait dört yaşındaki bir manda kesim yerinden kaçmış ve kimseye zarar vermeden tabanca İle vurulmuştur.
* Bakırköyde oturan Salahaddln karısı Ayşe, polise müracaat cderel evinde mangal üzerindeki kaynar su yun döküldüğünü vc on bir aylık çocuğunun kaynar su İle haşlandığım bildirmiştir. Çocuk hastaneye kaldırılmış, tahkikata başlanmıştır.
* Fenerde Mürselpaşa caddesinden geçmekte olan şoför Osman idaresindeki otobüs ayni yerde oturan 8 yaşındaki Rıza admda bir çocuğa çarparak bacağından yaralamıştır. Şoför yakalanmış, çocuk hastaneye kal dırılmıştır.
* Beykozda gaz kumpanyasında çalışan Ahmet oğlu Rlfat Ataman, makineyi temizlemekte iken orta par mağım makineye kaptırmıştır. Yaralı hastaneye kaldırılmıştır.
* Galatada oturan amele Hüsrev, Gümüşsuyundan geçmekte olan bir moloz kamyonu İle duvar arasında sıkışarak sağ kolundan yaralanmış, hastaneye kaldırılmıştır. Şoför yakalanmış tahkikata başlanmıştır.
-o--
Yeni Neşriyat:
RADYO KONFERANSLARI — Günlük meseleleri etrafında Ankara radyosunda bir seri konferanslar veren Burhan Belgenin bu konferansları bir broşür halinde neşredilmiştir. Şimdiye kadar 12 inci kitap çıkmıştır.
--o-
Eminönü Halkevinden:
Yeni çalışma yılının başlaması mü basebetile Halkevleri idare ve teşkilat talimatnamesinin 13 üncü maddesine tevfikan şubelerin umumî top lantılan yapılarak bir yıllık çalışmalar hakkında malûmat verilecek vc yeni programlan hazırlanacaktır. Bütün azaların şubelerine ait toplan -
elde edilerek bu gelirden (926) ttrası •___•_ı . ...      ,
. ... ıçereınde geçen hayatını önlemek yardıma muhtaç çocuklara sarf edil- l» ı   «_•   •    ¦-- -       ı
' \£1    ,   . . «Çin böyle bir ış düşünen kazamız
mistir. 1941 yılı için yapılan âza ve u ¦     •    • -       . ı      ı
.   vunj . ı-.ı,ı    ı Halkevi re»ı ve idare heyeti tak-
taahhüdatı geçen yıldan çok fazla ol-      ,    ,      . J        *
^ »        . dırie karşılanmıştır.
muştur. Gün geçtikçe aza adedi artmakta devam ediyor. 1941 yılı kongresi yapıldı. Bu kongreye bütün azalar iştirak ettiler. Eski heyeti idarenin senelik raporu okundu. Ida-ı re heyeti İçin yapılan intihap neticesinde İbrahim GUrsoy reisliğe, İbrahim Akgün, hayri Eklki ve Sabahat Sözer de âza olarak seçilmişlerdir. Kazamız çocuk esirgeme kolunun şimdiye kadar müstakil bir binası yoktu. Bina teminine de çalışılmaktadır.
-o-
Modern Bir Köy
Çorlu, (Vatan) — Marmara-cık köyü 200 evi aafalt üstünde gözleri çeken sevimli toplu man- 1 zaraeı ile Çorlunun güzel bir köyüdür. Köy muhtarlıkla idare edilir. Evlerin m ey vali meyvasız a-ğaçlan bulunan bahçeleri olduğu gibi her evin önü ve penceresini süsliyen çiçekler de köy halkında çiçek merakı olduğunu göetermektedir. j
Köyün bakkalı, kahvehanesi, ' demircisi, brr tavuk istasyonu, ter zi, berberi ve içkide muhtelif ilâçları bulunan temiz ecza depoları da vardır. Bütün bunlar köy idare heyeti tarafından muntazaman | murakabe ve kontrol edilmektedir.
İf Halkevinin muhtelif şubelerine mensup bir gençlik grubu, idare heyeti azasında ortamektep muallimlerinden Mustafa Sunar ve P. T. T. memurlarından Azmi ScJat ile birlikte yeni tesis edilen Sağlık ve Marmaracık köylerine giderek köy halkının «teklerile alâkalı hususlarda samimî konuşmalar yaparak dönülmüştür.
•jf Genç memurlardan Nuri Sunay Çorlu hususî muhasebe memurluğuna gelmiş ve yeni işine başlamıştır.
Elektrik Tesisatı Yapılacak Orhangazi (Hususî) — Kazamızda elektrik tesisatına sarfedil. mek üzere yapılan 18 bin liralık istikraz teşebbüsü neticelenmek üzeredir. Şon formalitelerin de ikmalini müteakip hemen inşaata
başlanılacak ve kasabamız elektriğe kavuşacaktır.
ŞEHİR    TİYATROSU
Komedi Kısmı Bu aksam Saat 20,30 da KİRALIK ODALAR
faydan tediye edilmek şartile; va «yet, ««Üyesi müsait bulunm.yan «fe ve ^üer^dc haZır bulunma-ilk mektep mezunu ve 16-20 ları rica olunur" yaşlarında genç kızlarımıza I şubat 941 tarihinden itibaren meccani bir yurt açacak ve bu sene içinde ancak 15 talebeyi yetişi kec elet rr.
Memleket kadınlığının  işsizlik
Bir Mimar Alınacak
M. M. Vekâleti Deniz Müsteşarlığından:
Deniz fen ve İmalât şubesinde İstihdam edilmek üzere üeretle bir mimar almacak ve ücreti 3666 sayılı kanun esasları*» «çöre verilecektir. Taliplerin deniz müsteşarlığına müracaatları.      «648»   «834»
Devlet Demiryolları İlânları
7/2/941 cuma günü pazarlığı yapılacak olan 500 ton Blteter bakırın işlenerek mamul halde idareye teslimi işinin pazarlığı görülen lüzum üzerine 21/2/941 cuma günü saat 15 e talik edilmiştir.      (856)
Türkiye Cumhuriyeti
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Ziraî ve ticari her nevi banka muameleleri.
Fara biriktirenlere 28,800 lira İkramiye veriyor.
Ziraat Bankasında kum bar alı ve lhbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plana göre İkramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4,000 lira
4 4 40
500 250 160
» »
ı;ı:>
2,1 1,000 4.000
7>
100 adet 50 liralık 5,000 lira 120   »   40      »    4,800   » 160   »20      »    SJM   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere İkramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kurutlar senede 4 defa, 1 eylül, 1 birine ikanun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
Deniz Levazım Satınalma Kımi:yınu İlânları
20.lr<10    Kilo «üt
10.000   Kilo yoğurt
Tahmin bedeli Lira   Kr.
3200 00 2125   00
İlk teminatı Lira   Kr.
300   38
5325   00
1 — Yukarda yazılı süt ve yoğurdun 17 şubat 941 pazartesi günü 6aat 14 te kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — işbu süt ve yoğurdun tahmin edilen bedelleri hizalarında gösterilmiş olup İlk teminatları 399 üra 38 kuruştur.
3 — Şartnamesini görmek ve almak istiycnlerin her gün ve eksiltmeye iştirak edeceklerin de tanzim edecekleri kapalı zarflarını belli gün ve saatten bir saat evveline kadar K4'impaşada     bulunan     komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri. (683)
M. M. V. Dertz Merkez .vıtınalma Komisyonundan 1 — Tahmin edilen bedeli 18.r>00 (on sekiz bin beş yüz) lira olan 1 adet   Hava   Kompresörünün   pazarlık  eksiltmesi   12/Şubat/941   tarihine rastlayan Çarşamba günü saat 14 de Vekalet binasında müteşekkil komisyonumuzda İcra edilecektir.
2) Şartnamesini almak isteyenlerin her gün ve eksiltmeye girmek isteyenlerin de belli gün ve saatte 2775 liralık teminatları ve kanuni vesiknlariyle birlikte komisyona müracaatları.      (644)   (833)
haü.gi Renk Sizi Mes'nt Eder?
ROSE
ÜCRE
I
ftUN SOLEll
4 FV
RACMEL DOR£
W0
0
NATUREUE
RACHEL
ROSE OCRE
PARASIZ BU SlHRÂMtZ YENİ PUDRA RENKLERİ TECRÜBE EDİLEBİLİR.
PECHE
10 KADINDA 9 u   FENA RENKTE BİR PUDRA KULLANIR
AyUR GEÇTi KÇ
1S41 İKRAMİYELERİ
Fena renkte bir pudra, yüzünüze korkunç bir makyaj manzarasını verir ve sizi olduğunuzdan daha fazla yaşlı gösterir. Teninize uygun renkte bir pudra intihap etmenin yegâne çaresi, yüzünüzün bİT tarafında bir renk ve diğer tarafında başka renk pudra tecrübe etmektir. Bu tecrübeyi hemen bugün size parasız olarak verilecek yeni ve cazip renklerde-; kî Tokalon pudraaile yapınız. Bu yeni «Cild renkleri» (Kroanos-kop) tibir edilen en son ve (modern bir makine vaekaaile karıştu rıtanıştır. Sihrâmiz bir göz, tam ve kusursuz bir incelikle renkleri intihap eder.
Tene gaye* uygun bu yeni pudra   sayesinde artık   makyajlı bir i yüz    görünmiyecektir.    Tokalon pudrası, imtiyazlı bir usul daire-
sinde «Krema köpüğü» rle karıştırılmıştır. Bu sayede pudranın saatlerce sabit kakmasını terrv-n ettiği gibi pudranın cildin yağlı tabiî ifrazatını massetmesine ve bu suretle cildin kurumasına ve sertlenmesine ve binnetice buruşuklukların zuhuruna da mani olur. Her vakit kroma köpüğüyle karıştırılmış meşhur Tokalon pudrasını kullanınız ve birkaç gün zarfında teninize yapacağı cazip tekemmülü görünüz, daima kutuların üzerindeki Tokalon ismine dikkat ediniz. Teninize uygun renk intihabında tereddüt ettiğinizde lütfen İstanbul'da 622 No. posta kutusu adresine (Tokalon pudrası servisi (S. N.) vaki olacak    talepte size   memnuniyetle
muhtelif renklerde numunelik altı ufak paket pudra
T. İş Bankası
1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
V
1 adet 2000 Liralık = 2000.— Lira
3 2 4 8
35 80 300
> >
>
> >
1000 750 500 250 100 50 20
>
>
> >
= 3000.— >
= 1500.— >
= 2000.— »
= 2000.— >
= 3500.— >
= 4000.— >
— 6000.— >
Keşideler : 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Agus tos, 3 ıkinciteşrin   tarihlerinde ya-pılır.
J
Askerî Fabrikalar Satmama Komisyonu İlânları
Beyoğlu Vakıf ar Direktörlüğü Hânları
400 - 700 Ton Kurşun Alınacaktır.
% 99,90 safiyette 400 - 700 ton kurşun alınacaktır. Bunu vermiye talip olanların fiyat ve teslim şartlarüe teslim müddetlerini bildirir tahriri tekliflerini en geç 20 şubat 1941 tarihine kadar Askeri fabrikalar umum müdürlüğü merkez satın alma komisyonuna müracaatları
<9S0>
Şahlık Ankaz
Muhammen kıymeti Ura
Teminatı Lira
300 22,50
Taksimde Srraserviler caddesinde Sirkeciı Mustafa aga cami yanında 5, 1, 6, 1, 2, 3 sayılr gayri menkullerin ankazlarmrn saUşı 15   gün müddetle müzayedeye konulmuştur. İhalesi 21.2.941 cuma günü saat 15 te yapılacağından isteklilerin Akarat, Mahlûlât kalemine müracaatları
(865)
Yıldızda bulunan 100 araba gübre 12/2/941 ^ilnü saat 11,30 da pazarlıkla satılacaktır. îsteklüerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri.      «892>
Piyade atış okulu atış yollan telefon irtibatları ve atış işaretleme malzemesi 18.2.941 günü saat 11 de açık eksiltme ile ihale edilecektir. Keşif bedeli 5493 lira 40 kuruş olup ilk teminatı 412 liradır. Şartnamesi her gün komisyondan görülebilir. İsteklilerin belli gün ve satte Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. (715)
Hasköyde asker! bir binanın tamiri işi 15.2.941 günü saat onda pazarlıkla ihale edüecektir. Keşif bedeli 1754 lira (07) kuruştur. Kat'! teminatı 263 lira 11 kuruştur. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Îsteklüerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri, (925)
, Afikerî ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları gösterilen yem maddeleri hizalarında gösterilen gün ve saatlerde satm alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebUlr. Îsteklüerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. Ot ve samandan hangisinin fiyatı muvafık olursa o satın alınacaktır. Diğeri alınırı ryac ak tır. (926)
Cinsi
Kuru ot
Saman
Arpa
Miktarı Muh. Be. Kat'! Te.
Ton Li. Kr. U. Kr.
150 12750.00 1912.00
150 9750.00 , 1462.00
50 3750.00 562.50
P. Gün S.
S. D.
11.2.941 14 12.2.941   14
Devlet Denizyolları
esi İlânları
1 I i
işlet
10 ŞUBATTAN Şubata Kadar
I 7
M
ya hatta»    —
Muhtelif Hatlara Kalkacak Vapurların İsimleri Kalkış Gün ve Saatleri ve Kalkacakları Rıhtımlar
Karadeniz feattraa   —  Salı 13 de (Ege), Perşembe 12 de (Aksu)I
ve Pazar 16 da (Karadeniz). Galata nhtı-j sundan.
Sah 18 de  (Anafarta), Cumartesi İS de (Çanakkale). Sirkeci nhturundan.
Pazartesi, Sah 9.50 de, Çarşamba, Perşembe, Cuma 16 da (Trak),   Cumartesi 14 dej (Marakaz) ve Pazar 9.50 de (Trak). Gala-) ta rıhtımından.
Pazartesi, Çarşamba ve Cuma 8.15 de (Ma-1 rakaz). Galata rıhtımından. Ayrıca Çarşam-| ba 20 de (Mersin), Cumartesi 20 de (Saadet). Tophane rıhtımından.
Salı ve Cuma 19 da (Seyyar). Tophane rıhtımından.
Pazar 9 da (Bartın). Tophane rıhtımından.
Ayvalık tartma      — Çarşamba 15 de (Bursa), Cumartesi 15 del
(Mersin). Sirkeci rıhtımından.
|y«ir »vr»t h»ttm» — Pazar 11 de (İzmir). Galata rıhtımından.
tamir anlık posta»! — Perşembe 13 de (Tırhan). Galata rıhtımından.
NOT:
Bandıma hartana   —
seferleri hakkında her türlü malûmat aşağıda ytzüı acentelerimizden öğrenilebilir.
Gal»** Baş Acentelimi
Sobe AoenMfği
Sobe
— Galata   rıhtımı.   Limanlar Umum   MüdürlUgü    binası altında, 42362
— Galata rıhtımı, Mmtaka Liman Reisliği binası  altında   40133
— Sirkeci, Yolcu sa^nu. 22T'0
L (988)
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN  YALMAN
BaaUdığı Yer: VATAN MATBAASI