Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
V ATANEVİ — Cağnloğtu. Molla Fenart S. 32 Telefon: 24136 — Telgraf VATAN ist.
15 N I S A N    1941
SALI
fiyatı: 5 Kuruş
SİYASI  SABAH   GAZETESİ
Yıl: I — Sayt: 232
Parti Grupunda
Ankara, 14 (Telefonla) — Yarın (bugün) Hariciye Vekilimizin Fırka Grupunda, bir haftalık siyasi vaziyet hakkında izahat vermesi muhtemeldir.
Çok Ağır Basan Kuvvet
Asyadan gözünüzü ayırmayınız, oradaki inkişafların, harbin neticesine büyük tesirleri dokunacaktır. Sovyet — Japon anlaşması, bu bakımdan pek mühim bir hâdisedir.
Fransadaki
Alman Askerleri Alınarak  Yerine
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Hâdiselerin gidişinden mâna çıkarmağa çalışırken, gözlerimiz hep yakında dolaşıyor. Nasrettin Hocanın kıyameti taritini unutmak mümkün mü?
Haniya, kıyametin ne zaman olduğu kendisine sorulunca: «Ben ölürsem büyük kıyamettir, karım ölürse küçük kıyamettir.» demiş.
Her milletin kıyametin alâmetlerini ilk önce kendine yakın sahalarda araması pek tabiidir.
Fakat bir de hâdiselerin ana mecrası vardır: Filân ve falan muhitte muvakkat surette şu olur veya bu olur, netice bakımından buna kulak asmayınız, ana mecrada en sonunda hangi kuvvetler üstün çıkacak, iş buradadır.
Hep yakın sahalarla me«<rul olmamız dolayısiledir ki bugünkü harpte pek ağır basan kuvvetin Çin istiklâl mücadelesi olduğu pek çoklarımızın gözüne çar^mvor.
Dört yüz milyon Çinli, yurtlarının harimine sokulan Japon lan boğmakla meşguldürler. Bu Japonlar Cin ejderinin pençesinden kurtulabilse mihver hesabına çok faydalı bir kuvvet haline gelebileceklerdir.
Fransız Hindiçinisine, Siyama, Cavava, belki de Hindistan ve Avustralyaya saldıracaklar, Britanya imparatorluğunu kalbinden tehdit edeceklerdir. A-ma bunun üzerine Amerika harbe girecekmiş, Almanyanın zı tidzğı da ^aten budur. Amerika bizzat harbe girip Jafpon-larla çaroışmıya dalınca, kendi malzemesini kendi kullanacak ve Ingiltereye pek az bir Şey gönderebilecektir.
İşte bunun için, Almanya, Cinle Japonvayı barıştırmak ve Jaoonlan baskıdan kurtarmak için büyük gayretler sarfetmek le meşguldür. Her yerde olduğu gibi, Cinde de beşinci kollar, bozguncular eksik değildir. Geçenlerde Almanların bunlara dayanarak, Cinle Japonya arasında bir uzlaşma sulhu hazırlamasına kıl kalmıştı. Bereket Amerika kollarını sıvayarak işe karıştı. Çine krediler açtı, lâfla değil, fiille yardım edeceğini vadetti, Japonyaya demir eşya ihracını kesti. Bu sayede Chi-ang Kai Shek'in etrafındaki tam istiklâl taraftan zümrenin mevkü kuvvetlendi, harbe devam imkânını buldular.
Şimdi ortaya yeni ve pek mühim bir inkişaf çıkıyor. Sovyetler Çin hakkında Japonlarla anlaşmışlardır. Mongolvanın kendilerine bırakılmasına karşı Mançukonun Japonlara alâkasını tanıyorlar, tki taraf, biri-birlerine karşılıklı bitaraflık vadediyor.
Bunun mânası nedir? Neticesi ne olacak? Sovyetler kısmen Mongolyaya ait menfaatler en-dişesile. kısmen Almanya tazyiki altında mı hareket etmişlerdir? Çin komünistleri ve onlar vasrtasile Çin hükümeti üzerinde bir tazyik yapmağa kalkışacaklar mı? Çini manen arkadan vuracaklar mı?
Bu suallere hâdiselerin vereceği cevap yalnız Asya işleri bakımından değil, bütün harbin gidişi bakımından çok mühimdir.
Sonra Japonya, Sovyetlere güvenir bir hale gelince ^ine karşı ne yapacak? Oradaki işlerini bir uzlaşma ile tasfive e-ierek tn^iliz ve Holanda saha-
(Devamı Sa, 5, Sü 2 de) XX
İtalyan Askeri Konuyor, Parise 40000 İtalyan Gönderilecek
Londra, 14 (A.A.) — Müsta-kil Fransız ajansına gelen haberlere göre, İşgal altındaki Fransada bulunan Alman kıtalarının bir çoğunun yerine İtalyan kıtaları konulmaktadır. An-gers'o mühim miktarda İtalyan kıtaatı gelmiştir ve Farisi İşgal İçin de 40 bin İtalyan askeri gön derllmesi mutasavverdir. Bununla beraber sahil muhafazasının hiçbir yerde İtalyanlara emanet cdilnılyeceği İlâve edilmektedir.
V
B. Stalin
Bitaraflık Paktı
Amerika. İngiltere ve Sovystler Birliğinde Muhtelif Suretlerde Tefsir Ediliyor
Moskova, 11 (A.A.) — Tass ajansı bildiriyor:
Pravda gazetesi Sovyetler Birliği ile Japonya arasında Moskovada imzalanan bitaraflık paktına tahsis ettiği başmakalesinde şöyle demektedir:
«Dün neşredilen bitaraflık paktı ile müzeyyel beyanname büyük siyasî ehemmiyeti haiz vesikalardır. Bun lar Sovyet - Japon münasebetlerinin ıslahına doğru atılmış mühim bir a-dım teşkil etmektedir. Bugün her iki hükümet de bu vadiye girerek iki memleket arasındaki sulh ve dost luk münasebetlerini tarsin etmeği daha faydalı bulmuş ve bunu arzu etmiştir.
Bitaraflık paktı ile beyanname, iki memleket arasında muallâkta bulunan diğer meselelerin halline de yol açmaktadır.
Bitaraflık paktı ile beyannameyi, bllyük bir memnuniyetle karşılarken bunların sulhe ve Japon - Sovyet münasebetlerinin çok dostane bir mahiyet almasına hizmet edeceği hakkında kat! kanaatimizi   ifade    et-
(Devamı: Sa. 5, Sü. 3 ta) *=*
13,000,000 İngiliz Liralık
Tütün Balkanlardan Kurtarıldı
Londru, 14 (A.A.) — Evenlng Standard gazetesinin yazdığına göre, 13 milyon İngllrz liralık Türk ve Yunan tütünü Balkanları İstilaya gelenlerin elinden kurtardurak Ingiltereye gönderilmek üzere yolda bulunmaktadır. Bu muazzam alış veriş İngiltere İle alâkadar memleketler arasında yapılan kredi anlaşmaları İle ödenecektir.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hâdiseler
? *
*
Londra, Draç şehrinin Yugoslav'lar taraf ındun zupteriildlğlnl bildirilmektedir.
Yunanlstana yeniden İngiliz kıtaatı çıkarılmıştır.
Fransada Alman kıtaatı alınarak yerine İtalyan askerleri İkame
bildirmektedir.
Sofya yeniden hombardrman edildi.
Görice, Yunanlılar tarafından muharebeslz tcrkedlldl.
Draç limanının  italyan askerleri çıkarıldığı bir   gündeki manzarası
2 Sırp Taburu
Yalnız Dört Tank Topile
170 Alman Tankına Karşı Koymuşlar
Bu Harekette 49 Alman Tankı
Tahrip Edilmiş
Atina, 14 (A.A.) — Buraya gelen haberlere göre, Yugoslav hatlarında gedik açan. Almanlar tarafından Yugoslav hududunda tahşid edilen tanklardır. Fakat bu gedik, Almanlara pahalıya mal olmuştur. Bu zırhlı tanklara rağmen Sırplar insanca büyük fedakârlıklar yaparak ve kahramanca harp ederek Alman ileri hareketini durdurmuşlardır. I 70 Atman tankı Strumca vadisi boyunca ilerlerken yalnız dört tank daÜ topu ile mücehhez iki Sırp taburu, bunlara karşı koymuştur. Almanlar yaptıkları birinci hücumda da 24 tank zayi etmişlerdir. Almanlar bu kadar büyük zayiat verdikten sonradır ki dokuz tank ile Sırp hatlarını yararak arkadan gelen zırhlı kuvvetlere yol açmışlardır.
Müteakiben Stru-mca geçidinde
cenuba doğru ilerliyen bir zırhlı
Alman kolu Selâniğe    teveccüh
etmiş ve Vardar vadisine varmış.
tır.
Bu sırada daha şimalde Yugoslav - Bulgar hududu boyunca Alman kolları üç istikamette ilerlemeğe başlamışlardır. Gorma ve Cumaibalâdan hareket eden iki yüz kadar Alman tankı da zayıf Yugoslav hatları arasında kendilerine bir geçit açarak lştip ve Köprülüyü tutmuşlardır.
Sofya
Yeniden Bombaland
ı
Sofya, 14 (A.A.) — Bulgar ajansı bildiriyor:
Bulgar hava müdafaa kumandanlığının tebHgi:
Dün gece İngiliz ve Sırp tayyareleri Sofyadaki gayri askerî he-defler4 yeniden hücum etmişlerdir. İnsanca zayiat azdır. Hasarların tamiri için lüzumlu bütün tedbirler alınmıştır.
Gl.de Gaulle
Yunanlılarla Birlikte Harp Etmek İstiyor
Gl. de Gaulle
Londra, 14 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının Atinada bulunan muhabirine göre, Akropolis gazetesi General de Gaulle'lc General Cat-ro'nun Yunanlılarla birlikte müca-(Devamı: Sa. 5, 8& 6 da)
Yugoslavlar Draç Şehrini
İşgal Ettiler
Londranın Verdiği Bu Haberi Roma Tekzip Ediyor
İngilizler, Adolf Hitler Tümenini Püskürtlüler
Loncha. 14 (A.A.) — 1 I nisanda Adolf Hitler tümeninin şimal! Yunanistanda yaptığı bir taarruzu İngiliz piyadesi tar4et-miştir. Düşmana ağır zayiat verdirilmiştir.
Yugosl avların     Arnavutlukta
Draç limanını işgal ettikleri öğrenilmektedir. Bu habere bir çok kuvvetli sebepler dolayısile inanmak râzum gelir. Yugoalavların maneviyatı mükemmeldir. Yugoslavlar Niş'in şimalinde mukabil taarruzlara devam ediyorlar. Düşman Kragujevac'ı tekrar işgal etmiştir.
*
Londra, 14 (A.A.) — Londra askerî mahfilleri Balkan harp sahnelerinde Adolf Hitler fırkası adiyle anılan güzide Alman kıtalarının görüldüğü hakkımda gelen haberlere büyük bir alâka göstermektedir. Şimalî Yunanistanda bir muvaffakıyetsizliğe uğrayan bu fırka sağlam vücutlu. İyi yetiştirilmiş seçme askerlerden mürekkeptir. Mezlkûr fırka Hol-Iandadaki harekât esnasında mü. him bir rol oynamıştır. Hollanda harekâtı «ıralarında bu fırka Adolf Hitler Leibesstandart is-mile tanınmıştı. Geçen ay bu kıtalar Bükreşde bulunuyordu. Fakat bunlar   Schutzstafel    fırkası
tarzında ilk defa olarak Balkan (Devamı: Sa. 8, Sü. 5 te) /§/
Tabii Âfetlerde Yardımı Kolaylaştırmak İçin
Hükümet, Meclisten Geniş Salâhiyet Istiyecek
Ankara, 14 (Telefonla) — Hükû-1 met, tabiî âfetlerden herhangi birine maruz kalan ahaliyo yardım edebilmek için her seferinde de Büyük Millet Meclisinden müsaade almaktaki zorluğu görmüş, felâkete uğrayan ahaliye zamanında ve yerinde yardım yapabilmek İçin   hükümete
vasi miktarda salâhiyet varon bir proje hazırlamıştır.
Projede, istimlâk edilerek halka tevzi edilmek üzere parsellere ayrılan yeni Erzincan şehrino alt esaslar gözönünde tutulmuş ve son za manlarda heyelan dolayısile oturulması tehlikeli olan   Gördes kazası,
numune olarak gösterilmiş ve yapılan tetkikte artık bu şehirde yeniden evler yapılması imkânsız olduğu ve şehrin başka bir yero nakledilmesinin mecburi olacağını bulmuş ve müstakbel felâketleri önlemek 1-çin de hazırlanan yeni kanunun tasvibini Meclisten istemiştir.
Beşinci kol lediğî yok!
Kulaktan dolma dedikodu makinesini kuruyorum amma, kimsenin palavra din-
r-;-\
Yunanistana
Yeniden ingiliz
Kuvvetleri Çıkarıld
t
Bu, Af rikada Mutlak
Kontrolün İngiltere]
fc-linde Olduğuna üelil bayılıyor
Londra, 14 (A.A.) — Yunanis-tana yeniden Britanya ve İmparatorluk kuvvetlerinin muvasalat ettiği resmen bildirilmektedir. Balkanlara yeni Britanya kuvvetlerinin gönderilmesi yalnız Büyük Brltanyanm cesur müttefiklerine yardım arzusuna değil, Afrlkada mutlak konrolü e-llnde bulundurduğunun delili o-larak telâkki edilmektedir.
Doğu Afrlkasındakl muharebe aşağı yukarı bitmiş olduğundan
aşağı   \ ıılv.n    İtilmiştir.
Görice Şehri
Cepheyi Düzeltmek İçin Muharebesiz Terkedildi
B. de Val
Serbest irlanda
İki Alman Fırkasını Zayiata Oğrattılar
Radyo Gazetesinden:
«Almanlarla müttefikler ara. sında henüz ciddî bir muharebe başlamamıştır. Almanlar; tahkim edilmiş bir mevkie hücum için bir plân hazırlamak medbuTİye-birıdedir. Müsademeler, asıl müdafaa hattı önıüne sÜTülmüa kuvvetler arasında olmakladır.
«Prespe gölünün cenubunda bulunan Görice İtalyan i ar tarafından işgal edilmiştir. Bu şehir. İtalyanların taarruzu ile alınmış değildir. Yunanlılar, Almanların Arnavutluğa gelişi üzerine cephe, yi düzeltmek için biraz geriye çekilmişler *ve Göriceyi terketmiş-1 erdir.
«Yunanlılar, Göriceyi müdafaa
¦
etmiş olsalardı, italyanların bura-, ya girebilmeleri pek güç idî.
€ Alman kıtaları, Yugotlavya-da bazı yerlerde ilerilemeye devam ediyorlar. Fakat, kendilerini toplamıya muvaffak olan Yugoslav tümenleri. Niş'in şimalinde bir Alman tümenine karşı şiddetli bir taarruz yaparak bu tümeni, büyük zayiatla geri püs-kürtmüşlerdir.
«Cenubi Sırbiatanda, Almanların en mümtaz bir tümenini de ricate medbur etmişlerdir.
«Yugoslav orduları arasında irtibat kalmamıştır. Buna rağmen dağlık arazide çok muvaffakiyetli hareketlerde bulunmaktadırlar.
«Draç mıntakasında ilerliyen Sırp kuvvetleri, Arnavutluğun en mühim ve hayatî limanı olan bu fahri işgal etmişlerdir. Şimdi italyanların elinde yalnız Avlort-\a limana kalmıştır ki btı, İngiliz ve Yunan tayyarelerinin mütemadi akınlarîle ehemmiyetini kaybetmiş, işe yarar yeri kalmamıştır...»
Harbe Karışmak Ihtimalile Büyük Şehirleri Tahliye plânları Kuruyor
Dublin, 14 (A.A.) — B. de
Valera, dün akşam radyoda bir nutuk söylemiş ve demiştir ki:
Bugün, harp içinde bulunan bir dünyada, milletlerin hürriyeti her yerde tehlikededir. Biz bîtaraflı-ğrrnızı ilân ettik ve millet olarak azmimizi o derece sarih surette bildirdik ki kimse bunu yanlış anlıyamaz.
Bu harpte, tehlikelerimiz, her gün daha ziyade fazlalaşacaktır. Hattâ bîtaraflığın idamesi dahi, bizim için bir çok mahrumiyetler demek olaoaktır. Bîtaraflığımız müdafaaya çağrıldığımız takdirde ise, bu bir çoğumuz için iztı-raplar ve ölüm demek olacaktır. Büyük merkezlerimizden kadınların ve çocukların tahliyesi plânlarım, vakrt geçirmeden itmam etmeliyiz. Bilhassa, kendimizi katı bir disipline bağlı tutmalıyız ve müttehit bir millet gibi hareket etmeliyiz. Eğer slâha sarılmak mecburyetinde bulunursak, bizim için kıymetli olan şeyler için çarpışacağımızı ve davamızın haklı olduğunu bileceğiz. -o
Mısır Kabinesinin Mühim Toplantısı
Kahire, 14 (A.A.) — Mısır kabinesi, askeri vaziyeti müzakare İçin toplanmıştır. Mısır Genal   Kurmay
Reisi toplantıda hazır bulunmuştur.
Suriye Başvekili
Türkiye, İngiltere ve Amerika Baş Konsolosların»
Kabul Etti
Kudüs, 14 (A.A.) — Yeni Suriye hükümet reisi Halit Azen Samda Türkiye, İngiltere ve A-merika bas konsoloslarını kabul etmiştir.
B. Halit Azen Şam'a gelmiş bulunan Maverayi OrcKm başvekili Abdüthuda'yı da kabul etmiştir.
B. Abckîühuda diğer hükümet âzası ile de görüşmüştür.
Gümüşhaneye 24 Saat Kar Yağdı
Çiçek Açmış !Mey va Ağaçları Mahvoldu
Gümüşhane, 14 (A.A.) — Cumartesiyi pazara bağlıyan gece yagmıya başlryan yağmur sabaha karşı kar fırtınasına dönmüş ve 24 saat devam eden kar yerde 25 santimetre yükseklikte bir tabaka teşkil eylemiştir. Bu yüzden h» ule gelen şiddetli soğuklar ve donlar yüzünden çiçek açmış bulunan meyva ağaçları tamamen mahvolmuştur. Senelerden teri emsaline rasüanmıyan bu hadi-sentr vilâyetimiz içinde sebep oldu ftu zarar endişe verici bir yekûna varmaktadır.
GÜNÜN SESİ
Çin Batağı
Yazan: REŞAT NURİ
Vapurda karcımda oturan iki ki»
şl, Uzak Şark meselelerinden bahsediyorlardı.
Biri Çar H.»v Sekin od milyonluk yeni bir ordu hazırlamağa teşebbüs ettiğini gazetelerde okuduğunu söyledi, öteki gülerek itiraz, etti:
— On milyonluk ordu İle oyun mu oynujcrauu? aedi, baha#r.' Çiz. gibi fukarayı sablrlnden bir memlekette...
Bu İki arkadaşın konuşması bana dokuz on öene evvel \ <Uıt İda-
rehanesinde Kıtık Ahmet Sevangtl delâletlle tandığım bir Çin muharririnin bazı sözlerini hatırlattı. Yüzü bütün Çinlilere tonztyen ve yaşı belli olmıyan zeki bir adamdı. Düzgün ve kolay bir fransızca konuşuyordu.
şimdi hatırlayamadığını bir vesile ile dedi kl:
— Japonların Çine İyi bir gözle bakmadıklarına şüphe yok. Bir tecavüz tehlikesine maruzuz. Bun» karşı nlçLı fazla bir telâş ve hareket göstermediğimize Avrupa hay* ret ediyor. Mazurdur. Çünkü bunu anlamak için Çini ve Çinliyi ta-nmııs olmak lazımdır. Telaşsızlığımız 1 "* c *>l tali cilvelerine fazla a-hnkın elmamızdan ileri geliyor, •h tneç'danda!
(Lütfen sayfayı çeviriniz)
VATAN
15 . 4 - 941
Avşaroğlu
GÜNDEN
GÜNE
- Büyük Hikâye -
Yazan: Ertnğml Şevket
9
Eşraf vc şeyMer, ktrduracalc ha te gelmişlerdi Avserog'lu, onları, cn can alacak noJsftal*nwda« vur
rnustu.
Halk arasında kaçakçılığa dön 'meleri hakkında yaptikları propagandaya kulak asan oknuyor-
ŞeyMerin kerametleri, yeşil fi. liz veren sebze fidelerinin karşısında güneş gören bir kar topu
gibi erimişti,
Eşra-f ve şeyhler, mutasarrıflığa, vilayete adarrvlar gönderdiler. Av.şaıoğlunun bu kazadan alınmasını rica ettiler. Fakat, sözlerini dinleyen o'lmadı.
Aradan iki sene daha geçti. Bir gün, Avşaroğlu, tarlalar arasında dolaşır, yerlilerle şakalaşır-ken yanına bir jandarma geldi,
— Efendim, vilâyetten birkaç Bev gelmiş, sizi hükümette bekli, yorlar, dedi. Avşaroğlu, yaylısına bindi. Hükümet konağına gir-
'di. Gelenleri tanımıyordu. İçlerinden kırmızı fesli biti:
— İfadenizi alacağız, dedi. Zaw
tı fahane, isyan etmenizin sebebini soruyor?
Avşaroğlu ilk anda şaşırdı. Ge lenler, onun, bütün iıaHcı nasıl a-vucunun içine aldığım, bunlarla birlikte nasıl isyan ederek vilâyeti ete geçireoeğtmi, nassıl paytah ta Yürüyeceğini ve halifeyi ne su retle tahtından indireceğini bir bir anlattılar,
Avşaroğlu, bütün »bunları a-yakta dimdik dinledi.. Bu kaza-yn ilk tayin ediküği gün, o zaman nazıra naaıl muamele ettiyse, ilenlere de ayni enkek muame-î^^nni yajo*ı. Yalnız hafifçe güldü.
Zatı şahane ve siz, bütün |bunUra inandınız, degii mi? Deldi.
ı
| mf Eİbette inandık. Eİimîzde I var.
A'vçaroğlu, tekrar güldü. Dic-"tSlÂn kenarındaki   (tarlalara    ve muntazam tarhlara baktı. Sebze yüklü arabalar, vilâyetin yolunu tutmuşlardı. ı    \
? \
Hemen o akşam Avşarogtru-nu-n tevkif ©dikfiği haberi, bulun kazayı ¦doiaŞtı. Halk, akm a-kın KükûmeJt konağının etrafında toplandı ve bağndı:
— Avaaroğlunu isteriz! Paytahfttan (gelenler, batkın bu
nümayiçinden- Icorlctu'iar. Bu hare kertti isyanın bir başlangıcı addettiler. Mutasarrıflıktan, vilâyetten imdat kuvvetleri getirttiler.
Avşaroğlu, ertesi   gün,   elleri
İstanbul - Edirne Otobüsleri
İstanbul - Edirne arasında yolcu ve eşya nakleden otobüsçüler, benzin ve motor yağlan fiyatlarında vukubulan yükselmeleri ileri «ur erek nakliye ücretlerine bir miktar zammedilmesi için Edirne Belediye reisliğine müracaat etmişlerdir.    Edirne belediyesi bu
müracaatları tet-kik etmiş, bilet ve nakliye bedellerine birer miktar zam yapılmasını (muvafık görmüştür. Bu otobüslerle kamyonlardan bazıları İstanbul belediyesine bağlı olduğu için ayni müracaat İstanbul belediyesine de yapılacaktır.
Şimdiye kadar   bir çok   milletler Çini    istilâ    ettiler.   Hani nerede o fatihler? Çin kendini yutmak lstlyenlere, »İzin bildiğiniz vasıtalardan çok başka vasıtalarla reaksiyonunu yapar ve mikrobu kendi İçinde sessiz s adaşız mahveder. Gerçi bu reaksiyon ağırdır; saati senelere, seneleri asırlara muadildir. Fakat arkacında elli asır sayan bir millet için bir kaç asrın ne ehemmiyeti olur! Çinin müdafaam nüfusunun   bereketlndedir.   Bizim memlekette on çocuğu olan İnsana «Vah zavallı! Ne kadar az çocuğu var» diye acırlar. Buna Çinlinin az yeme ve çerçöple geçinme hassasını da İlâve edebilirdiniz. Hangi Jş~ çl, hangi asker Çinli kadar aza kanaat eder. Bir Avrupa ordusunu a-sıl yıkan masraf yiyecek, İçecek ve giyecektir. Çin askeri için bunları hemen hiçe indirllebilir.Onu düşündürecek tek mesele ateşli silâhlar masrafıdır. Çin ve Çinli bilinmediği için onun psikolojisini    ve hareket âmillerini anlamak imkânsızdır. Hırçın ve sinirli bir Avrupa mîüett şüpheli bir intikamı ancak on sene, on beş sene bekli ve-blllr   Fakat Çin!» muhakkak iııti-fciıı bu müddeti kolayca Od
kelepçeli olduğu Kelde, bîr yaylıya bindirildi. Yay İmin etrafını müseUah jandarma kuvvetleri sar
du
Halk, kazanın dar yolların» dol durmuştu. Arabanın ilerlemesine imkân görülemiyordu. Mutasarrıflıktan gelen jandarma kumandanı, neferlerine emir verdi: Atlı jandarmalar, halkın üzerine yürüdüler. Abların nalları altrnda kalan bir küçük çocuğun anası, bir jandarmaya hücum ettti. Erkekler de onu taklit ettiler. Bir anda jandarma, yumrulk ve silleler arasında kendmi yerde buldu. Kumandan, onu, güç belâ halkın elinden, aslker kuvvet ile alabildi. Mütecavizlerden birkaçını bağlattı.
— Buruları götürün, diye bağır
dı. ;
Halk birbirine kenetlenmişti. Ne Avsaroğlunun yaylısı, ne de elleri kolları bağlanmış mütecavizlerin bir adrm atmasına im/kân vardı. Kumandan hırsla beygirinin özengilerirte batftı, eğerinin üzerinde yükseldi, halka hitaben bağırdı:
— Sizin, kanuna, nizama, Padişaha itaatiniz yok mu?
Yüzlerce ağız binden açıldı ve kazanın sokakları inledi:
— Nîzanım!
Avşaroğlu, ikelepçeii ellerini süzdü. Yaylının penoereainden halk yığınlarına baleti. Tohum al-ma'k, beygir ve yük arabası temin etjmek için sattığı, babasmd'an kal ma, akar sular, iri üzümler yetrş. tiren, kocaman kütüklü çiftliğini düşündü. Ve kulakları, beş sene evvel, kendiainin işittiği bir kelimeyle vırt vın diye vmladıl
— Nkzanım!
Jandarrrta, büyük bir gayret sarfetarıiş, bdrıbirine kenetlenmiş halkın arasından ince bir delik açmıştı.
Avsaroğlunun yaylısı sarsıldı. İlerlemeğe başladı.
Yaylıyı, bir uğultu ve nal sesleri takip ettmeğe başladı.
Jandarmanın bütün muhafızına rağımen, beygirlere binmiş yer li hark, Avşaroğlunun yaylısını kazanın hudutlarına kacPar takip etti. Vfi orada büyük 'bir ısrarla yarylryı durdurdu.
Ne jandarmaların mekanizma, sı açıp kapama tehdidi, ne kumandanın ricaları fayda verdi. Yüzü mütecaviz yerli halk birer birer yaylıya geldi ve topraklanmış dudaklarile Avşaroğlunun kelepçeli ellerini öpltü.
Ertuğrul ŞEVKET
Biden İthali
Zeytinyağı ihracatı için temin edil mesi zarurî olan bidonların Amerika-dan ithaline karar verilmiştir. Ticaret Vekâleti, bunun için de 100 bin dolar akreditif açmaktadır. Bidonların ithaline en yakm bir zaman zarfında çalışılacaktır.
Liman Reisi Tekîrdega Gitti
Münakalât Vekâleti, İstanbul mın-taka-sı liman reisi Refik Ayantur, bazı tetkiklerde bulunmak üzere dün sabah Tekirdağa gitmiştir. Liman reisinin bu sabah şehrimize dönmesi beklenmektedir.
asra, Uç asra çıkarır ve rahat u-
yur.
Bilmiyorum Avrupada çok dolaşmış olan bu Çinli belki de bir paradoks meraklısıydı. Fakat Çin hakikaten o kadar başka bir âlem kif Çinlinin normal düşünüşünün bu olması da pek mümkündür.
Bn adamın tasvir ettiği memlekete ve bahsettiği ölçülere göre, Çinin 4 senelik Japon muharebesi karşısındaki sinir yorgunluğu bizim dört günlük yeni Balkan muharebesi karşısındaki halimizin a-?ağı yukarı ayni olsa gerektir.
Yine onun hesabına göre, on çocuklu aileye az çocuklu diye acınan ve fertleri bir avuj pirinçle geçinen bir memleketten on milyonluk yeni bir ordu çıkarmak fantezi sayıl-manialıdır. Hele bu ordunun tek büyük meselesi olan ateşli silâh Ih tlyacına da Amerika az çok yardı ma başladıktan sonra.
Japonya şimdilik ancak topukla rina kadar battığı bu korkunç top raktan vaktinde ayağını çekmek ferasetini göstermezse hayat oaharı olarak teMftpf ettiği batağın kendisine zaman ile bir ölüm r.jıhası olmasv pek mümkün gUzUıtür.
REŞAT NURt
Belediyede:
Dün Beykozda Hava Denemesi Yapıldı
Pasif korunma ve paraşütçülerle mücadele denemeleri devam etmektedir. Dün «a a t I I de Beykoz kazasında da tehlike işareti verilmiş, Halk evlerine ve sığınma yerlerine çekilmiştir. Faaliyete geçirilen ekipler mefruz yangınları söndürmüş, gazlı yerleri süpürmüş, çöküntü olan yerleri temizlemişler ve yaralılarla zehirle, nenlerin ilk tedavilerini yaparak imdat otomobilleri ile hastohane-ye götürmüşlerdir. Denemeler Yalıköyünde, Beykoz iskelesi ba-şında ve çayırda tekrarlanmıştır. Çayıra indiği farzolunan düşman paraşütçüleri de «mücadele ekipleri tarafından derhal çevrilerek zararsız bir hale getirilmişlerdir. Denemeler muvaffakiyetle neti. celenmiş ve bütün ekiplerin çalışmaları çok beğenilmiştir.
Ayni tecrübeler, bugün aaat 15 de Eyüpte, Nisanın yirmisinde Bakırköyünde, 21 inde Adalarda yapılacaktır. Diğer kazaların tec. rübe günleri bugünlerde kararlaştırılırı ıştır,
-o-¦
Dün Vilâyette Bir Toplantı
Yapıldı
Dün vilayette vali ve komutanlarla alâkadarların iştirakile bir toplantı, yapılmıştır.
Bu toplantıda kendi arzusile îstan-bulu terkedecek olanlarla bundan sonra gitmek istiyecek bulunanlar hakkında alınacak tedbirlerin görü-şUldüg-U tahmin edilmektedir.
Permanant Makinelerinin
Kontrolü
Belediye makine şubesi müdürlüğü berberlerin permanant makinelerinin eeaslı bir şekilde kontrolüne karar vermiş ve bunu kaymakamlıklara bildirmişti.
Verilen karara göre, makineler, kaymakamlıklara getirilecek ve muayeneleri yapılacaktır. Berberler Cemiyeti reisi dün İstanbul belediyesine müracaat ederek makinelerin yerlerinden kaldırılarak kaymakamlıklara getirilmesinin imkânsız olduğunu bildirmiştir.
Makine şubesi müdürlüğü berberlerin bu müracaatını haklı görerek, eski kararından sarfı nazar etmiştir. Cemiyet, her kazada makinesi bulunanların bir listesini verecek ve muayeneler berberlerin kendi dükkânlarında yapılacaktır.
Yenîcamî Mevdanına Bîr Otomobil Parkı Yapılıyor
Yenlcami arkasındaki kuşçular ma halli ile önündeki parkın açılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan plâna göre, parkın arkasındaki kuşçulara ait yerin etrafına yeni dükkânlar yapılacak ve şimdiki parkm yeri de bir otomobil parkı haline getirilecektir.
Şişhane - Azaokapı Yolu 14 Bin Liraya İhale Edildi
Şişhaneden Azapkapıya kadar a-çılacak olan yolun istimlâki tamamlanmak üzeredir. Maarif Vekili Hasan Ali Yücelin bir evi de istimlâk edilen binalar arasındadır.
Bu yolun inşaatı dün 11 bin liraya Müteahhide ihale edilmiştir. İnşaat, mayıs sonuna kadar ikmal edilmiş olacaktır.
ingiltere ve Japonya dan Getirtilecek Manifatura
Kâr Hadleri Üzerinde Görüşüldü. Bu Mallar Muayyen Bir kâr Nisbetile Satışa Çıkarılacak
Bir kaç gündenberi şehrimizde bulunmakta olan Ticaret Vekili Mümtaz ökmen dün, öğle trenil* Ankaraya dönmüştür.
Vekilin burada yaptığı temaslar neticesinde, ithaline fazla lüzum hissedilen bazı maddelerin derhal Akreditif   açmak euretile
getirilmesine karar verilmiştir. Bu sebeple dün, Galatadaki manifaturacılar birliği merkezinde mühim bir toplantı yapılmıştrr.
İçtimada, dış ticaret dairesi reisi Süreyya, birlikler umumi kâ. tibi ve birliğin 'bütün idare heyeti azaları hazır bulunmuşlardır, içtima öğleden evvel ve sonra iki safha üzerinde cereyan etmiş ve ilk olarak İngiltere ve Japonya-dan getirtilmesi kararlaştırılan manifatura  eşyasının   miktar  ve
Ticaret Vekili Mümtaz ökmen
tipleri üzerinde görüşülmüştür.
Vekâletin prensipine göre, hariçten getirtilecek kumaş vc manifaturalar ucu>z ve sağlam olmak üzere standarize edilmiş yeni çeşitli tiplere inhisar edecektir. Bu suretle bunların maliyet fiyatları malûm olacağına göre muayyen bir kâr nialbetile derhal satışa arzedilccektir.
Öğleden sonra yapılan toplantıda bu malların kâr hadleri hakkında görüşmeler cereyan etmiş
ve bu hususta katı kararlar verilmesi için /bir toplantı daha yapıl, ması takarrür etmiştir.
Hükümetin manifatura için açacağı Akreditifin yarım milyon liradan az olmıyacağı söylenmektedir.
Piyasa  Vaziyeti:
Keçi Kıllarına Fiyat Konulması Zarurî Görülüyor
Keçi kılı toplayan Uç dört firms, kilosu elli kuruştan satın aldıkları bu maddeyi kilosu 95 - 100 kuruşa kadar satmaktadırlar.
Keçi kılı ordu levazımatmdan bir madde olduğu için ihracına müsaade edilmemektedir. Bunu fırsat bilen mahdut firmalar bu yerli maddeyi, devlete puhalıya satmaktadırlar. Gay ri TUrk olan bu firmaların yeni mahsulün yaklaşmış olmasına rağmen hâlâ fiyaUan düşürmemekte olmaları büyük kazanç temini maksadlle takip ettikleri usulün mahiyetini gös termektedir.
Tiftik ve yapaklar için hükümet âzami fiyat| tesblt ettiği halde keçi kılınm serbest bırakılması doğru görülmemektedir. Piyasada, orduya lüzumlu olan bu maddenin de fiatınm tesbiti istenilmekte ve yapak fiyatlarına konulan kayıtların keçi kıllarına konulması suretile bu işe vazı-yed edilmesi zarurî görülmektedir.
Resmî Daireler Serbest Dövizle Mal Getirebilecekler
Başvekâletin Müsaadesi için Kliring Ve Takas Yolile Gelebileceğinin Tevsiki Lâzım
Resmî dairelerle resmî müesseseler serbest dövizle hariçten mal getirebileceklerdir. Yalnız serbest dövizle mal getirebilmek için evvelâ Başvekâletten müsaade alınacaktır. Bundan başka da sipariş edilecek malların klerıng ve takas yolile gelmesinin müm-
kün olduğu Ticaret Vekâletinden de tevsik edilecektir.
Resmî daire ve müesseseler Başvekâletin müsaadesi. Ticaret Vekâletinin klering ve takas usu-lile gelebileceği tevsik edildikten sonra hariçten ihtiyaçların karşılanması kabil olabilecektir.
Yap
Dün 400 Bin Liralık İhracat
ildi
ihracat mevsiminin geçmiş olmasına rağmen harici satışlar memnuniyet verici bir şekilde devam etmektedir. DÛn muhtelif memleketlere 400 bin liralık ihracat muamelesi kaydedilmiş ve bu meyanda Alman-yaya deri, Filistine balık, yer fıstığı, Ingiltereyc kendir,   Romanyaya
yer fıstığı, balık satılmıştır.
Nakil Beyannameleri Müddeti Bugün Nihayete Erdi
Yarın Vilâyetteki Toplantıda Hazırlanacak Olan Rapor
Ankaraya Gönderilecek
Hükümetimizin verdiği bir kararla lstanbulu kendi arzularUe terkedecek olan mütekait, eytam ve eramll İle hal km vereceği beyannamelerin müddeti bugUn nihayete ermektedir.
Yarın, vjlâyeHe bir toplantı yapılarak bu beyannameler Üzerinde tetkiklerde bulunulacak ve bir
rapor hazırlanarak Ankaraya gönderilecektir.
Deniz Yollun Umum Müdürü İbrahim Kemal Baybora, dün Vali ve Belediye Reisi Doktor Lûtfl Kırdan ziyaret ederek bir müddet kcndlsile görüşmüştür. Bu görüşmenin bu nakil işleri etrafında olduğu tahmin edjlmektedir.
Şileplerin Tele Elden İdaresi İyi Neticeler Verdi
Münakalat Vekâleti, muhtelif meseleler hakkında temaslarda bulunmak ve şilep nakliyatının tek elden idaresi için verimli olan koordinasyon kararmın tatbikatında elde e-dilen neticeler hakkında izahat vermek üzere Ankaraya gitmiş olan Devlet Deniz Yolları umum müdürü tbrahim Kemal Baybora dün sabah şehrimize dönmüştür.
Haber aldığımıza göre, şilep nakliyatının tek elden idare edilmiye başlanmasile, deniz nakliyatında çok iyi neticeler elde edilmiş ve geniş
bir ferahlık başlamıştır. Bu suretle Deniz yolları idaresi de bir çok hatlara yeni vapurlar tahsis etmek imkânını bulmuştur.
Taksîm-Sıraselviler Yolunun İnşaatı Devam Ediyor
Sıraselviler yolunda, yani Zükûr hastanesinden aşağıya doğru olan krs mm inşaatı devam etmektedir. Yuka rı kısmının inşasına ve asfaltlanmasına da bugünlerde başlanacaktır. -o-
Beyoğlu Kasapları Yine Bildiklerini Yapıyorlar
Anadoludan fazla mu var eda t dola-yısile et fiyatlarında beş kuruşluk bir düşüklük kaydedilmişti. Halbuki Beyoğlu kasapîarmm yine eti ayni fiyaUa sattıkları yaprlan kontrol neticesinde görülmüştür.
Bu gibi adamlar karılarını öldürecek yerde biraz daha müsamahalı davransalar ve başkalarının da karılarlle biraz görüşmelerine müsaade etseler daha iyi olmaz mı? Bundan ne çıkar?. Güzel bir kadın eskimez, aşınmaz. Herkesle do görüşse yine kocasına da kalır. Haydi, Maksim! Açık konuşalım; Sizinle anlaşmak İsterim. Ben zengin değilim. Fazla olarak da kumarbazım. İşte beni mahveden şey de bu oyun Iptllâsıdır. Senede İki, Uç bin liralık bir iradım olsa ömrümün sonuna kadar rahat rahat yaşardım, sizi de artık taciz etmezdim. Yemin ederim kl beni bir daha göremezdiniz.
— Bu evden derhal çıkmanızı birkaç defadır söylüyorum. İşte yine tekrar ediyorum. Kapı arkanızda/lir. Açıp çıkabilirsiniz
Frank söze karıştı:
— Bir saniye müsaade et, Maksim. Sonra Favell'e dönerek dedi kl:
— Ne demek İstediğinizi anladım. Evet, siz, söylediğiniz gibi, aksilik ve müşkülat çıkarabilirsiniz. Maksim bunun farkında değil, ben size soruyorum: Maksim size kaç para verirse susandınız?
Mukshn bu sözleri, duyunca sapsarı kesildi. Alnında bir damar şişti, öfkelendiğini hissettim, »ıcmen söze karıştı:
— Frank siz hu işlere karışmayınız. Ta-mamllc bana ait bir meseledir. Bu şekUde bir harekete âlet olamam.
Favell, hana bakarak arsızca gülmeğe başladı:
Propaganda
939 eylülünden çok evvel başlıyan, fakat o tarihten itibaren çok şiddetlenen propaganda, bir örümcek agı gibi dünyayı sarmış bulunmaktadır.
Ben yapamam, çünkü ne vaziyetim, ne vücudum, ne zamanım müsait değildir: Fakat meslektaşlardan biri çıkıp da bu harp içinde yapılan propagandalarla mukabil propagandaların bin bir şeklini ve verdiği netice, leri esaslı surette, membalarile, zamanlarile ve mckânlarile tes-bit edebilir, harp biter bitmez de - inşallah - başka eserler çıkmadan bunları bir kitap halinde dünya piyasasına atabilir-se, muhakkak ki Umumi harp ten sonra Remarque'in ulaştığı beynelmilel şöhrete ulaşır ve ki tabı da onun «Garp Cephesinde Sükûnet Var» eseri gibi milyonlarca satılır.
Hakikaten bir buçuk senedir yalnız biz değil, bütün dünya propagandanın bin bir çeşidini dinlemektedir ve daha kim bilir ne kadar dinliyccektir.
Kendi hesabımıza memnun olabileceğimiz nokta, milletimi, zin büyük bir ekseriyetinin propaganda haberlerini şeklinden, membaından, taşıdığı ajansla, rın damgasından, verilen radyo istasyonlarının mevkiinden şıp diye ayırd etmek kabiliyetine sahip olmasıdır.
Evet, dediğimiz gibi, propagandanın bin bir ve betki de yüz bin bir çeşidi vardır. Bunların her biri de bir diğerinden daha mahirane, daha yaldızlıdır ve kolay yutturulabilmek için üstü şekerli sulfato gibidir.
Bütün bu çeşitlerin içmde en basiti, başkaları hesabına bozgunculuk yaratmak istiyenlerm hemen her memlekette bir ayak üstünde kırk kere tekrarladıktan: «Tank mı? Maaz'Allah!», «Tayyare mi? Hafazan'Allah!» nakaratıdır.
Evet, bu harptaki silâhlar arasında tank ve tayyarenin mevkii çok büyük ve pek mühimdir. Bunu kimse inkâr edemez. Fakat çok şükür ki tahrip edilmez tank ve düşürülmez tayyare henüz icat edilmemiştir.
Sonra her srlâhtn, hartt» sırasında bir çakının bile bir kurbanı olabileceğine göre tank ve tayyarelerin kurbanları olmaması beklenemez. Fakat hiç şüphe etmemeli ki, meselâ Fransadaki tahribat ve zayiat tank ve tayyarelerden ziyade bozguncuların ve propagandacıların eseridir.
Bana bu satırları ilham eden, beş yüzüncü . evet, şaka değil: Beş yüzüncü! - hava hücumuna
uğradığı halde ayakta duran Malta oldu.
KÖR KADI
TAKVİM
15 NİSAN 911
SALI
AV: 4 - GüN: 105 - Hasmı: 130
RUMÎ: 1357 — NİSAN         2
HİCRÎ: 1360 — Reblülevvel: 18
VAHİT ZEVALÎ   EZANI
GÜNEŞ: 6,21        10,33
ÖĞLE: 13.11          5,21
ÎKÎNDl: 16,58          9,10
AKŞAM: 19,49        12,00
YATSI: 21,25          1,37
ÎMSAK: ¦1.3i          8,43
— Her halde karınız da cani karısı dlyo herken tarafından parmakla gösterilmeğe ra/.ı olmaz. Anılmış bir katilin karısı olmak, hlv de ho« dcfcU...
— Reni korkutacağınızı mı /.aunedlyordunuz? Yanılıyorsunuz, Favell. istediğinizi ya i'iı.ı/. ben korkmam. Bitişik odada telefon var. Albay Julyan'a buraya gelmesini söy-Hyeyim mi? Her halde bu hikâyeniz kendisinde alâka uyandırır.
Maksimin bu sözlerine Favell yine glil-flU;
— Çok İyi rol oynuyorsunuz, dedi, fukat bn blöfü ben yutmam. Siz Albay Jıılyan'a telefon etmeğe cesaret edeme/siniz. SIzl astırmak Ivli- elimde kâfi deliller var. Maks.
Maksim hiç cevap vermedL Ağır adımlarla bitişik odaya gitti. Telefonun açıldığını duydum yavaşça;
— Frank, mâni olunuz. Allulı aşkına mâni olunuz.
Dedim Frank odadan hemen çıktı. O sı-ruda Maksimin kat'i ve soğuk kanlı bir tavırla  .ıı sözleri söylediğini duydum:  ı
«Kerrith'de 17 numarayı veriniz» Favell şaşkın bir halde oda kapısına bakıyordu. Maksim, Frank'a:
— Bırak beni, karışma..
Dedi. Sonra da yino ayni sesle: Telefonda konuştu:
—« Albay Julyan, ben Maksim, biraz buraya gelebilir misiniz? Evet, Manderley'e.. Aodfi bir iş için.. Telefonda anlntumam. MU. İlimdir. Sizi rahatsız ettiğim İçin affedersiniz. Evet, teşekkür ederim, bekliyorum.
Maksim odaya döndü:
— Albay Julyan şimdi geliyor, dedi.
Sonra pencereye doğru gitti. Camları açtı, dışarda -şakır şakır yağmur yağıyordu. Maksim hareketsiz ayakta duruyordu. Bize arkasını çevirmişti. Temiz ve serin havayı teneffüs ediyordu.
Fravell gülerek bl*- sigara yaktı;
— (anınız asılmak istiyorsa ben karışmam; dedi.
Sonra masanın üzerinde duran gazeteyi alarak okumağa başladı. Den yavaşça Frank a fısıldadım:
— Bir şey yapsanız. Albayı karşılamağa gidip bir yanlışlık olduğunu söyleseniz bir şey uydursanız...
Maksim bu sözlerimi duymuş olacak ki hiç bana bakmadan ve pencereden ayrılmadan haykırdı:
— Frank bu odadan çıkamaz. Ben öyle karar verdim. Albay Julyan on dakikaya kadar burada olacaktır.
Hiç konuşmuyorduk. Favell gazetesini o-kuyordu. Yağan yağmurun   gürültüsünden başka ses yoktu. Durmadan ayni İç sıkıcı gürültü ile yağıyordu. Ben limitsiz ve yorgundum. Bir sey yapamıyordum, Frank'da bir şey yapamıyordu. Bir kitapta veya bir tiyatroda olsaydı, bir tabanca ile hain Fa-velPl öldürür, cesedini de bîr   yero sak*^-dık. Fakat ne tabanca, ne vuracak   adam ne de FavelVl sukhyacak yer vardı. Hayatta olan hâdiseler tiyatro ve romana benzemiyor. Maksimin önüne diz çöküp de Favclle parayı vermesi için de yalvarumazdrm. Olduğum yerde ellerim bağlı, yağmuru ve arkası bana dönük LVfakahui seyretmekten baş ka bir şey yapamıyordum. Çok şiddetli yağ mur yağdığı İçin otomobilin sesini duymadık. Albay Julyanın geldiğini ancak odaya girdiği »aman farkcttlk. Mak ini pencerenin önünden çekilerek l,'e:tu:«.r_ karşıIcTYiryo. £;tti
— Çok çabuk geldiniz, buyurunuz dodi.
— Bana av ele vc mülıün bir iç. var, dedi-
(Arkası var)
15 .4-941
VATA N
Harp Vaziyeti
YAZAN:
İhsan BORAN
(Emekli Kurmay Subay)
Libya Cephesinde:
Askeri harekâtı dikkatle takip eden meraklı okuyucularımızdan birisi (Balkanlarda harp şiddetle devam ederken Llbyadakl harekâta niçin ehemmiyet verdiğimin) sebebini soruyor. Bugünkü yazımda bunun umumî harp bakımından sevkulceyşi sebeplerini izah edeceğim:
1 — İngiltere, Alman ordularına karşı Balkanlarda, Yugoslavya ve Yunanistan ile beraber çetin bir harbe girişti, İngiltere, harbi devam ettirmek için ham yanl kuvvetler getirmek ve hem de Yugoslavya ve Yunanlstana kıta vc malzemece yardım etmek mecburiyetindedir. Amerika (imdik! halde yalnız malzemece yardıma karar vermiştir.
2 — İngiltere, Balkanlara Britanya adasından kuvvet getiremez. Bunun için Afrlkadaki ve dlğor do-minyonlarda ki kuvvetlerden istifade edecek ve dominyonlarda mevcut, İnsan, erzak vo harp mal-«emesi kaynaklarım kullanabilecektir.
8 — İngiltere bu maksatla Ak-denizî Hint yoluna ba£hyan Süveyş kanalını dalma elinde ve açık bulundurmak mecburiyetindedir. Balkanlarda İngiltere, Yugoslavya ve Yunanistan ordularına harp malzemesi göndermek için Amerika Atlas denizi yollarım emniyetle kullanamaz. O da İngiltere gibi Hint yolunu kullanmayı tercih etmiştir.
4 — Şu halde Hint denizi - Kı-zıldenlz - Sfiveyş kanalı - Şarki Akdeniz Balkanlardaki harp cephesinin en mühim muvasalasını teş kil etmektedir. Bu muvasala hattının biricik düğüm noktası Süveyş kanalıdır.
Farz edelim ki. Almanlar ve t-t al yanlar şimali Mısıra taarruzda muvaffak oldular ve Süveyş kanalını saptettiler. İngiltere ve A-mcrikanın Balkanlara kıta ve harp malzemesi nakliyatı nasıl temin e-dilebUir? Süveyş kanalı kaybedilirce. Alman ordularının Balkanlarda harbi kazanması mümkün olur. Bu sebepledir ki, Alman - 1-talyan motorlu birlikleri, tngiliz-krifî tayu botanmavından :»tifa-dc ederek ileri atılmış ve lahya-Mısır hududuna varmıştır. Alman-İtalyan raotörTU birliklerinin hareketi, büyük bir ordunun m masa la hatlarına ve gerisine rok u-zaklardan yapılmış bir «çevirme ve benzetilebilir.
Harekâta gelince son vaziyet şudur:
1 — ingilizler Bin gaz i ve Der-neyi tamaraile tahliye ettikleri halde Tobruk'da müdafaa maksa-dile kuvvet bıraktılar. Tobruk mm takasında İtalyanların yapmış oldukları İyi kaleler ve müdafaa hatları vardır. Alman - İtalyan birlikleri buraya kuvvet ayırmağa mecbur edilmiştir. İngilizler Sollum mıntıkasında toplanıp mukabil taarruza geçerlerse, Tobruk'-daki İngiliz kuvvetleri de hudut boyunda taarruza uğrayan Alman - İtalyan kıtalarının gerisinden taarruza fırsat bulacaklardır.
2 — Alman - İtalyan motorlu birlikleri Beydi Baranlyl İşgal e-derek Mısır hududuna vardılar. Libya hududundan şimali Mısıra Capuzzo ve Cerabub üzerinden I-ki esas yol vardır. Bu İki yolun a-rasında ara yollar da mevcuttur. İngilizler hem Sollum ve hem de Cerabub mıntakasında kuvvetli bulunmalıdırlar. Zira Almanlar, çöl müşkülâtını iktlham ederek Cerabub üzerinden motorlu birliklerle bir kuşatmıya teşebbüs edebilirler. Buna mukabil İngilizler de ellerinde bulundurdukları Ce-rabub'dan Tobruk istikametinde çöl motorlu kıtalarlle kuşatma yapabilirler.
İngilizlerin Tobruk'u tamaml-le tahliye etmediklerine bakılırsa, Sollum mıntakaaında ciddi bir muharebeye girişecekleri anlaşılmaktadır. Cerabub İstikametinde de yakında çöl muharebeleri başlaması muhtemeldir.
Yugoslav ve Yunan Cephelerinde:
Vaziyette bir değişiklik yoktur, Yugoslavlar ciddi mukavemete baş lamalardır. Cenupla Yugoslavla-rın taarruzdan bir netice alması, şimaldeki orduların mukavemetine bağlıdır. Arnavutlukta İtalyan taarruzları ttüngü höcumlarile kırılmıştır. Yunan - İngiliz müdafaa cephesi boyunca Alman krtalarile muharebe teması artmıştır. Alman orduları Yugoslavlar üzerinde büyük bir muvaffakiyet elde etmedikçe cenupta İngiliz - Yunan müdafaa cephesine karşı büyük bir yarmaya girişemfyecckler-
\
Kahve Ve Bira
Çok şükür, harbin yegâne sıkıntısını kahveden yana çektik.
Avrupada medenî âlemde a-dam başına gün ide kırk gram ekmek dağılır, ken, biz, kah-vesizliğe çoktan razıyız. Fakat birasızlığa ne demeli? Birçok yerlerde bira da ibulunmu-yorl Birada mı Brezilyadan geliyor?
Bu düşüncemi bir arkadaşa açtım da bana şu cevabı verdi:
—- Bira ile kahve arasında sı. kı bir münasebet ve hattâ süt kardeşlik    görmüyor    musun?
— Ne münasebet?
— ikisinin de iptidaî madde si şimdi bir ordu. İkisi de arpadan yapılıyor. Galiba kahveciler, arpalara vazryed ettiklerinden bira ondan bulunamıyorI
Tramvaylarda Kadınlar
Artık kadınlar da tramvaylarda biletçilik yapıyorlar. Bu yeni 'bir icat değildir; dünyanın her tarafında vardır. Hattâ tramvaylar i-cat edilmeden de kadınlar erkeklere hayat yolunca berafeer gitmek ve bazan cehenneme kadar uzanmak için bilet kesmişlerdir. Şimdi ise kestikleri bilet mahdut bir minta-ka dahilindedir.
Meşhur bir söz vardır: Kadın tramvay gibidir derler; arkasından koşmaya gelmez. Biri kaçarsa diğeri gelir. Bu sözü şimdi fcir defa daha tekrar e-
diyor. Fakat tramvaya da bir defa bindiniz mi? Bazan bir ka dm yüzünden inmediğiniz çok olur. ArrKma bir kadınla lâkırdıya dalıp da arka arkaya bir sürü tramvay kaçıranlar da yok değil midir? Şimdi eğer güzel kadınlar tramvaylarda biletçilik ederse, tramvaylara da rağbet artacaktır»
Yanan Roma
ingiliz tayyareleri Berlini a-dar** akıllı bombardıman ettiler.
£\ Birçok   yerler-
v C de yangın çıktı.
Birçok binalar yandı, bu me-yanda Berlinin en büyük boe-rası da yıkıl-mıa ve harabe
ye dörrmüjtür. Artık Berlinden hiç olmazsa tenörlerin se*i yük selmiyecektir! İçin garîbine bakınız ki, yıkılan yerde Roma isminde bir opera oynanacak-mış. Bina mahvolduktan sonra bu temsil için satılan biletlerin parası iade edilmiş. Fakat bu sefer yakılan Roma, Neron'un yaktığı Roma değildir,    çünkü
asrî Neronlar, bütün Avrupayı ve hattâ cihanı vakarken, Romanın yakılırını Neron'a ithaf edemeyiz. Sonra hakikî Neron mahcup kalır
EDEBİ   ROMAN
Yazan:
AHPAP
Termopil - Rubel
Isadan 400 küsur sene evvel Iran  imparatoru Serhus  bütün
dünyayı kendine ram etmek istiyordu. Bunun için tâ Yunanistana kadar uzandı. - , "ünkü    Yuna-
I   I   nistan onun te-^S^^^Jf /'   lâkkisine   pöre
hayat sahası idi lâkfkisine gore hayat -sahası idi. Fakat orada anudane bir mukavemet gördü. 300 tane laparta-lı başlarında L< onidas olmak ü-zere denizle bir dağ arasındaki Termopil geçidini tutmuşlardı. Leonidas'ın kararı şu idi: Burada herkes ölecek ve Iran orduları ondan sonra geçecekti Serhue haber gönderdi:
— Silâhlarını teslim et! Leonidas cevap verdi:
— Gel d* al...
Serhus aakerleri neden sonra ancak 300 ölünün ellerindeki silâhları  alaibildiler.   Ve Yuna-
nistanı  işgale başladılar...
Bufgün Termopil geçidinde şu kitabe yazılıdır: Yolcu, git va tana selâm söyle! Burada onun kanunlarına itaat için öienler ya tıyor! /
Bu tarihten bir sayfadır. 31mdi bir ajans telgrafı oku* yalrm:
Alman orduları Yunanistana hücum ettiler. Çünkü Yuna-
nistanı hayat sahası addediyorlardı. Tayyareler şehirler üzerine beyannameler attılar: Yunan lıları teslim olmağa davet ettiler. Yunanlıların cevabı şu oldu:
— Gelin de teslim alın!
Rupel geçidinde 150 Yunanlı dinî âyin yaptılar, ve sonra 150 inci Yunanlı ölünceye kadar dayandılar. Almanlar ancak bunun üzerine Rupel geçidini geçebildiler...
Termopil ve Rupel şimdi kol
koladır.
2400 sene sonra bütün tarih yalnız Leonidas'la, 300 vatanperveri, ve Termobil'i haltırU-yor. Bundan 2400 sene sonra da yine ayni tarih Rupel'i ve o-rada can veren 150 Leonidas torununu hatır Uyacak, Serhu-sun ismini bile unutacaktır.
Kauçuk
kauçuk ihtikârı Musevi yakalan-
İstanbulda yüzünden iki mış. iBuınla-r ı n ihtikâr mevzuu şudur:      Lâstik
don fabrikası açacağız demişler, ve bir
yerden kauçuk almışlar, sonra fabrikayı açmamışlar ve kauçukları da elden ele geçilerek fiyatlarını yükselterek «atmışlar!
Zaten ihtikâr lastikli bir mev zu değil midir? Kauçuklar tam yerine düşmüş! Fakat iastik don da mahkemede muhtekirlerin kafasına külah olarak geçirilmiş tir. Malûm ya kauçuk iatenilen yere kadar uzanır!
A H P A P
ANADOLUDA VATAN
Mide Yarası Neden Olur?
Mide yarası neden olur?. Bu sual, uzun zaman, hekimler arasında, münakaşaları mucip olmuştur. Mide yarasının, henüz dört başı mâmur şekilde, sebepleri İyice bulunup ortaya çıkarılamamış, mesele tamamen ve
kat'î olarak aydınlanmamış İse de midenin içini kaplıyan ince zarm bazı noktalarında, birçok sebeplerden dolayı, mukavemetsizim husule geldiği; bu mukavemetsiz noktalarda midenin, -Adeta, kendi kendisini hazmederek bu tesirle yaraların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Sık sık tek-rarlryan mide İltihaplarının ve hazım sızlıkların mide yaralarının husulün* de ehemmiyetli rolü vardır.
Çok alkol kullanmak, midenin 1-çlndekl zan tahriş eden yakıcı gıdalar ve maddeler almak, mide yaralarını hazırlryan sebepler arasındadır. Flrengl İlleti, midede yaralar yapan en meşhur bir hastalıktır. Hekimler, mide yarasına tutulmuş bazı İnsanların kanım muayene ettikleri za-ma bunların firengül oldukları anlaşılmış ve bunlarda sadece flrengl tedavisi yapılmakla mide yarasının da geçtiği görülmüştür. Fakat her mide yarasının mutlaka sebebi flrengl değildir, buna şüphe yok.
Mide yarasının   hasıl   olmasında
TEFRİKA No. 15     I
KEZBAN
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
O odada nc tatlı ve acı günler yaşamıştı! Bir saniye kendisini o hatıralara doğru kaydırdı fakat bunlara tamamtle gömülmeden gözlerini açtı, etrafına baktı.
Bu oda da onundu ama birincisine hiç benzemiyordu: Geniş bir ceviz karyola, Utülü keten çarşaflar, birçok yastıklar, büyük bir dolap, önün de mavi ipekle kaplanmış alçak bir iskemlesi olan bir ayna...
Bir gece evvel Fâzile Hanım onun valizinden çıkardığı tarağını bu ay nanın önündeki cam üzerine koymuştu. Demek odanın saç taramağa mahsus yeri orası olacak.
Yerde mavi çiçekli İftcivert bir halı, duvarlarda incecik tülden perdeler, tavanda kordonlarla asılı mavi avize. Aynalı dolabın yanında geniş bir koltuk, karşıda bir koltuk daha..
Bu koskocomnn oda, içindeki bunca cşyasile beraber onundu.. Odanın yarısını kaplıyan bu dolabı o hangi clbiselerile dolduracaktı!
Yava yavaş kalktı, gardroba yaklaştı, kapısını açtı. Ayni saniyede Vıi"»-pfİP frorll^mekteıı kendini m^np-
demedi. Kapaklar açılınca dolabın İçi, görülmeyen bir elin yaktığı bir lâmba ile aydınlanmış ve aynalarda Kezban kendisini görmüştü.
İlk şaşkınlıktan sonra tekrar dolaba yaklaştı. Penbe ipekli esvabr ve annesinin dokuduğu bez üzerine elile işlediği çiçeklerle süslenmiş olan beyaz entarisi burada asılr idi.
Hafifçe gülümsiyerek aynaya baktı. Bol geceliğinin İçinde uzun boyu daha uzun, zayıf omuzları daha zayıf, iri gözleri daha iri görünüyordu. Hele saçları vücudunun yarınını kaplamış gibi idi. Gevşek örgüleri gece büsbütün çözülmüş, alnının Uze rinde, kulaklarının arkasında küçücük bukleler peyda olmuştu.
— Acaba benim de saçlarımı kese çekler mi? Dün gece gördüğüm hanımların hepsinin saçları kısa   idi.
Bu düşünce gözlerinde birden bire bir öfke şimşeği çaHtırdı.
— Hayır, her şeyi yaparım ama onları kesmem. Annem onları çok severdi; hattâ bir defa kesmeğe kal kişmiştim da zavallı anneciğim ne kadar nClamıntı!
yaşın ve cinsin de tesiri var gibi görünür: Mide yaralan, daha ziyade, genç yaştaki insanlarda elnyor. Kadınlarda (20 - 30), erkeklerde (30 -40) yaşları arasmda bu yaralara çok tesadüf edilmektedir.
Kadınlarda erkeklerden fazla olur diyenler veya bunun aksini iddia e-denler de vardır. İhtiyar yaşlarda görülmekte olan mide yaraları, genç yasta başlamış ve İhtiyarlıkta ilerlemiş yaralardır kl bunların sürüncemede kalmaları, yara halinden kan ser haline gcçımek istidadını gösteren fena ve azgın yaralar sınıfından olmaları şüphesini uyandırır. Çünkü ihtiyarlıkta iltihaplanan bazı hücrelerin kanser gibi tehlikeli urlara tebeddülü İhtimalleri daha fazlalaşmıştır.
Dr. Nuri ERGENE
Turîng Klüp Reisinin Tetkikleri
Turing otomobil kulübü reisi Reşit Saıffet Atabinen, 'bazı tetkiklerde bulunmak üzere Iskende, run yolile Hataya gitmiştir. Reşit Saffet Halaydan sonra garbı A-nadoluda da dolaşacak ve turizm bakımından tetkikler yapacaktır.
Bu kararını teyit etmek istlyen azimkar bir tavırla tuvalet masası nın Önündeki alçak iskemleye oturdu, kumral dalgalı saçlarını ağır a-gır taradı, iki kaim Örgü halinde o-muzlarmdan sarkıttı.
— Kalktın mı Kezban?
Aralık kapıdan Fûzilo Hanımın gülümseyen yüzü görünmüştü.
— Evet efendim.
— Sen de benim gibi erken uyanıyorsun domek... Bir parça dinlendin mi?
— Teşekkür ederim, çok iyi uyudum.
— Dün akşamki kara düşüncelerin dağıldı inşallah?..
Genç kız göz kapaklarını cftdi, du daklarını ümitsiz bir tavırla bületü.
— Hâlâ korkuyor musun yavrum?
— Korkmuyorum.. Yani bent kimle korkutmuyor ama kendimi düşünüyorum, çokiniyorum. Bu hayata a-lışamıyacuftım sanıyorum, her saniye
dün geceki gibi aptallaşacagımı, et-rafımdakilerln yino benimle alay edeceklerini görüyorum.
— Dün sen bir şey yapmamıştın kızmı. Senin yerinde kim olsa o sözleri duyunca üzülürdü. Dediğim gibi Vicdanın şımarıklıklarına bakmama-lısın. -J"f- v
— Ya yanındaki Bey neden o cevapları verdi? Niçin benim aptal, ca
lul OİâuğumU, bu evdo bir fakir akraba, bir evlatlık muamelesi frrtrmofi-o
Ki
i kya' n ı n
uze
lEf
sanesı
Dikbaşlı Torosların Dilber Kızı Türk Oğlu İle Evlenince...
Kilikya'nın Alnının Kara Yazısı 1922 Yılında Tamamıyle Silindi
Yazan: Cemal BARDAKÇI
Eski Konya Valisi
Adanaya yaklaşırken Kiltkya-nın güzel efsanesi hatırıma geldi:
Ak saçlı, fakat dik başlı To-roslar; karlar» yağmurlar, boralar, ve fırtınalarla evleniyor. Bu birleşmeden ıbir kız çocuk dünya ya geliyor. Milyonlarca yıl boyunca bu çocuk ağır ağır büyüyor, gelişiyor, serpiliyor, güzelleşiyor, nihayet gelinlik çağına giriyor. Bu dilber kız, tarihin kaydet mediği ço*k eski zamanlarda, tabiatın en asıl evlâdı olan Türkün oğlu Sülün Han ile sevişiyor, öyle yaman bir evlât ki şu şekilde vasfolunmuştur: «Düşmana Iftlaf. rırken amansız bir kasırgaya, kor kunç bir denize, insafsız bir yıldırıma benzer, fa'kat dost yanında ve silâhsız kalmış düşman karşısında berra.k bir gölü, kokusunda asalet uçan bir gülü andırır. Harpte suihte hile nedir bilmez. Fırsattan istifadeye tenezzül etmez. Özü sözü doğrudur. Dalkavukluk, zem, casusluk yapması, kibir şattması tasavvur bile edilmez.» Dilber Kilikya, hayat ve ta
Hini Uıte bu vasıflardaki Türk oğ luna bağlıyor, ve bir daha bırakmamak üzere onun adını alıyor,
bu suretle mes'ut bir yuva kuruluyor.
Babalan; Seyhan, Ceyhan ve (Tarsus - Berdan) denilen gümüş oluklarla kendilerine durmadan servet ve refah gönderiyor, şefkatli, koruyucu gözlerini üzerlerinden ayırmıyor.
Fakat hayatta hiç bir şey bir ¦kararda durmuyor: Gündüzü ge. ce, saadeti felâket, ikbali jd'bar, gençliği ihtiyarlık, kovalıyor. Son ra bir zaman da geliyor ki bu akış tersine dönüyor: Karanlıklar, aydınlığa, ıstıraplar zevke, elemler, füturlar, sevince, ümide çevriliyor. Sinan Paşanın dediği gfbi: «Bu âlemin yükselişini in işsiz, inişini yokussuz, sulhunu kavgasız, devletini zevalsiz, ferahını belâsız, sevincini mihnetsiz, bekasını fenasız, nimetini gamsız, şerbetini zehirsiz, lûtfunu kahır-siz, vuslatını fıraksız, dostluğunu nifaksız» gören yoktur. < Her kim ki zaman bahçesinden rahatça gülü kokladı, elbet diken yarası çekse gerek...»
İşte bu değişmez, şaşmaz kanun bu şen ve muhabbetli evliler hakkında da «hükümlerini tatbik ve icrada gecikmiyor. Kem gözler bu mesut yuva üzerine çevriliyoı. Daha evvellerini bilemiyoruz; yalnız bundan beş bin sene Önce, Türkün yafk'tığı bu ocağı söndürmek, kurduğu yuvayı yıkarak sevgili ve sadrk eşini elinden almak ietiyen kötü niyetli bir takım İnsanlar türüyor. Onun üzerine »aldırmağa başlıyor. Kaideli (Sar gon) u Mısırın Fıraunları; onları,
layık olduğumu söyledi?
— Ferit mi? Doğrusunu istersen ben onun sözlerine biraz şaştım. Her zaman ciddi, ağır başlı ve nıuhoke-mcli olan bu genç nasü oldu da Vicdana uydu? Bunu anlıyamadrm. Mut laka onun kıskançlıgnıı yatıştırmak nıecburiyotini hissetmiş oîacak; yok sa böyle »açma sözler söyliyecek bir İnsan değildir. Onu yakmdan tanıdığın zaman ne kadar başka olduğunu göreceksin vo hakkındaki fikrin değişecek.
— Onu görmek istemiyorum artık.
Sesinde vahşî bir kin titreyordu.
— Meseleyi zihninde büyütme! Fo ridin sözleri, şımarık bir çocuğu a-vutmak iç/in düşünmeden söylenilen alelade cümlolerdou başka bir şey değildi.
— Küçük bir kızı tescili etmek 1-
çin bılo olsa, ciddi ve muhakemen" bir adam, hiç tanımadığı bir kimse hakkında böyle hakaret dolu sözler söylemez.
FAzile hayretle babını kaldırdı, karşısındaki mağrur yüze baktı. Kea ban tahminlerinden çok daha zeki vo anlayışlı İdi.
— Hakkın var, Ferit kabahatlidir. Bunu kendisine bLldireceğhn ve senden af dilemesini istiyeceğim.
— Onu hiç bir zaman affedemem. Esasen ne onun ne de başka birinin benim o sörleri tesadüfen işittiğimi
İranın Daraları, takip ediyor.
Milâttan önce 332 yılında. Ma kedonyalı İskender Gülek boğazını zorluyarak Iranlılau geldikleri yerlere sürüp götürüyor. Is-kenderin ölümünden sonra Selef-kü«ler, onların ardından da Romu lı Pompeler bu ^üzel yurda musallat oluyor. Daha sonraları A-raolarla Bizans imparatorlarının boğulmaları başlıyor.
Nihayet Türkün, Orta Aryadaki hısım ve akrabaları, Selçuk o-ğullarımn kumandası altında Ki-likyanın yardımına koştular. Karşılarına çıkan Bizarts imparatorunu Malazgirt'te mağlûp ve esir etti ler (1071). Yeğenlerini ve gelinlerini yabancıların hücum ve teca vüzlerinden kurtardılar.
Fakat ıbu ailenin hazin ve acık Iı macerası bu kadarla sona ermiş değildi. Bizanslıların koğulmala-rından az sonra Avrupamn    her
bucağından sökün eden ve (Haçlı) adını takınan milyonlarca aç, çıplaflc insan sürüleri 'bu feyiz ve bereket kaynağının üzerine saldırdılar. Bunlarla da yıllarca kanlı savaşlar yapıldı.
En. son olarak Fransızlar, 24 birinci kânun 1918 de Kilikyanin (-harimi ismetine^ sokulmak imkânını bulmuşlardı. Onlar da 1922 yılı ikinci kânununun beşin ci günü bu güzel toprakları bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Artık o günde başhyarak KilScyanın alnının kara yazısı tamamUe silinmiştir. Karanjık devresi kapanmış, huzur ve refah şafakları eok müştür. Binlerce yıllar süren boğuşmalar yüzünden harap olan evin, bağ ve baıhçelerin, tarlaların, zümrüt ormanların imarına, ıslahına, işletilmesine sıra gelmiştir. Hummalı bir çalışma başlamıştır. (Toros) babamın eksilme den devam eden lûtuflarından cömertliklerinden hakkile fayda, lanmak çareleri aranmış, bulunmuştur. Gümüş olukların sayısı çoğaltılmıştır. Sulama kanalları açıldı, açılıyor. Boş topraklar meyveli ağaçlarla süsleniyor.
Bu yirmi senelik gayretlerden Kilikyada elde edilen hayırlı neticeleri gelecek mektuplarımda açığa vurmağa çalışacağım.
Temizlik İşlerinin Dört Hayvanı Zehirlendi
Fatih temizlik işlerinde çalışan 4 hayvan fazla çalışmaktan zehirlenerek ölmüştür.
Vali ve belediye reisi doktor Lût-fi Kırdar bUtün kaaalara bir tamim göndererek hayvanların fazla çalış-trrılmamalarmı bildirmiştir.
öğrenmelerini kafiyyen istemem. Bunu sizden rica ediyorum. Vicdan kilçük bir kızdrr, belki de dün akşam beni çok gülünç buldu, belki dc dediğiniz gibi beni kıskandı. Onu mazur görebilirim ama Ferit Beyi asla... O zalim bir adamdır. Onun hareketi affedilemez.
Fûzile Hanım cevap vermedi. Kez banın çok hassas bir yerinden yaralanmış olduğunu anlamıştı. Sözü değiştirdi.
— Bugiin öğleden sonra misafir g-elocek, bahçede oturacagrz, sen de aşağı inersin Kczfcan?
Genç krz haşyetle yerinden sıçra-
— Ben mi? Kabil değil...
— Niçin?
— Yine çingene penbesi entariyle eğlensinler, öyle mi? O entariyi çok sevdiğim halde bir daha arkama koymryacağrm.
— Esasen sana başka elbiseler yapacağız kızım.
— O vakto kadar da, müsaade e-dorseniz, ben odamda kalayım, insan yanına çıkmıyayrm.
— Niçin? Beyaz esvabını giyersin, Hem sana bir şey söyliyeyim mi? Onlardan kaçarsan bu sefer korktu diye seninle büsbütün alay ederler. Bilakis sen onlarm sözlerino ehemmiyet vermediğini İspat etmelisin.
Kezbanın mağrur başı doğruldu, çenesi hafifçe havaya kalktı.
(Arkası var)
SİYASÎ İCMAL
Amerikadaki
erin
Grevi Akıbeti
Yazan: M. H. ZAL
"Balkanlardaki yarışı kim kazanacak, hangi taraf daha evvel birlik ve üstünlük kuracak?» diye uzun boylu durup dikkafr etmeğe imkân var mı? Haydi Bardia, Scllum diye insanın gözü şimali Afrikaya kayıyor. Fakat orada da duramıyor. Sovyet - Japon anlaşmasının Uzak şark işleri üzerine yapabileceği tesirler, Amerikanın Büyük Ok-yanusta harbe tutuşup İngiltere-, ye malzeme gönderememesine ait endişeler insanın zihnîni kın> çalıyor.
Bu da kâfi değil... Vaziyete ait bütün imkânlar ni zamanda ihata edebilmek *çin Amerikanın grevlerini de düşünmeğe mecbursunuz. Amerikan fabrikaları ve tezgâhları grev yüzün, den muattal kalırsa tngütereye tayyare, cephane, gemi nasıl yetişecek ?
Siz, zihnînizde, bu meseleye lâyık olduğu derecede mühim bir yer ayırdığınız gibi, Mihver teşkilâtı da elbette ayırıyor. A-i merikada olup biten işlerde on-' lann parmağı var. Amer ikadan bol malzeme germesinin başlarına ne gibi işler açacağını pek âlâ bildikleri için Amerikada âdeta dahili bir harp cephesi kurmuşlardır. Amerikanın maden ve sanayi istihsallerini durdurmak için olukla para sarf ediyor lar ve geceli gündüzlü çalışıyorlar.
Fakat Amerikalıların sabrı sonuna gelmiştir. Geçenlerde Galkıp müessesesi grev meseleleri hakkında Amerikan efkârı umumiyesinîn reyini yokladığı zaman şu neticeye varmıştır: Amerika halkmm yüzde yetmiş sekizi millî müdafaa malzemesi yapan fabrika amelesinin grev
yapamamasına taraftardır.
Roosevek tarafından teşkil edilen tavassut heyetinin müda-halesile Ford, Aflh-chalmers ve diğer fabrikalardaki grevlerin Önü alınmıştır. Bazı sendikaların Reisleri bu tavassutla iktifa etmiyerek ecnebi tesirleri altında dik kafalıhk edecek olurlarsa bele sert tedbirler alınması beklenebilir.
Şurasını unutmamak lâzımdır
ki Amerikada fert Hibarile işçi grev taraftarı değildir, istikran sever, fakat sendikalarda öyle şahsî istibdatlar kurulmuştur ki fertlerin reyinin hiç hükmü kalmamıştır. Garibi şu ki Amerika sendika reislerinden çoğu, hariçten gelen, Amerikada diküi taşı olmıyan adamlardır. Bu gibi unsurlar vasıtasile Mihver Amerikada hâlâ entrikalar çevirmeğe muvaffak oluyor. Roose-velt'm işçi teşkilâtına karşı açtığı geniş müsamaha kötü unsurların işini kolaylaştırıyor.
Fakat Amerikada sendikaların entrikalarına karşı yeni ve sıkı bir nizam baş göstereceğini
zannettiren   alâmetler   gittikçe
çoğalıyor. İsçilerin grev hakkını
en geniş bir şeküde tanıyan Ore. gon hükümeti, geçenlerde bu mesele hakkında bütün halkın reyine müracaat etmiş, neticede grevi imkânsız bir hale koyacak yeni bir kanun hazırlamıştır. Birleşik Amerikan m diğer hükümetleri de herhalde ayni yolu tutacaklar, federal hükümet de rniDî müdafaayı korumak için icap eden tedbirleri elbette alacaktır.
Amerika grevciliği hâlâ kımıldanıyor, fakat bu kımıldanma can çekişme tarzındadır.
Gazoz   İmalâthanelerinde Yenî Hükümler
Maliyet fiyatı doksan paraya baliğ olduğu halde ötede beride yüz paraya gazoz satıldığını göz önüne alan Belediye, ıgazoz ima-. lal)ha*neleri için belediye zabıtası* talimatnamesine    bazı hükümler'
ilâvesini karar altına almıştır, öğ-! rendiğimize göre gazoz imalâtçı-' larından bazıları son günlerde gazoz formüllerinde yaptıkları bazı değişikliklerle bir şişe -gazozun maliyetini 68 paraya düşürmeğe muvaffak olmuşlardır. Bu kabil formülerle yapılacak gazozların belediyece muayene ve tahlillerine başlanılmıştır.
Bazı gazoz imalâthanelerinin de, piyasada mevcudu azalan şişe kapsül fiyatlarının otuz paraya kadar yükselmesinden dolayı, su.. cularla gazinolardan toplattıkları kullanılmış kapsülleri kullandıkları da haber alınmıştır. Sağlık bakımından mahzurlu görülen bu kapsül me3e!esi de halledilecektir.
VATAN
16 . 4 - 341
14IKAYf
Aşk Her Fedakârlığı Öder
Yazan:   Cevat PALANDÖKEN
Yeşil Bursa, rengarenk çiçeklerle bezenmiş. Sevdalı kelebekler, temiz dağ havası içinde çırpınıyorlar.. Çayırlar hafif hafif esen meltetıı altında hareli bir kumaş gibi dalgalanıyor.... ^
Nilüfer Çayı, bugUn boğaz sularının akıntısına ne çok benziyor... Bir ağacın altında yüzü gibi saçları da bembeyaz birisi oturmuş.. Buğulu gözlcrilr tabiatın bu güzelliklerine dalıyor. Sanki dua eder gibi!..
Bak şimdi mendilini çıkardı.. Gözlerini, sonra yüzünden ellerine kadar inmiş olan gözyaşlarını siliyor.. Derin derin içini çektikten sonra sazını aldı ve çalmağa başladı:
Yad eller aldı beni Taşlara çaldı beni Yardan ayırdı Felek Gurbete saldı beni
Yol verin geçeyin» Dumanlı dağlar Dağların ardında Nazlı yar ağlar
Düştüm unoJma/ derde N ideyim İçim dertte Yol ucun gurbet acı Dallar var ara yerde.
Bu esnada uzaktan Wr kadın geliyor. Oaa yaklaşıyor. İşte geldi. Onu dinliyor. Sonra tanıştılar ve konuştu yortar.. Krkek:
— O nasıl, srhhatte mi, mesut mu ?
Kadın:
— Yine hasta, mes'ut mu diyorsunuz, nerede.. İkinci kocasından da ayrıldı. Artık erkeklerden knçryor-Erkek yüzü görmek istemiyor.. Sizin sattığınız evin bir odasına taşındı. Eski hatıralarınızla bçabaça.. Kimsesiz, zavallı, daima ağlıyor, daima gamlı, belki degü, şüphesiz sizi bekliyor.
Erkek: (tçlni çektikten sonra:
— Artık neye yarar, kırılan gönlümün tamir edilecek nesi kaldı. O bir türlü beni anlıyamadı. Ne hırçınlıklardı A İlahım. Boş bir grur için, eller için sade beni değü. kendini de feda etti.. Onu ne derin, ne çılgınca seviyordum., ömrümün, ömür kitabımın onunla geçen heyecanlarını es-kitmekten korkardım.. Ne dedimse, ne yaptımaa beni dinlemedi, bari mes'ut olsaydı. Hiç olmazsa onunla teselli bulurdum.. Bu da olmadı.. Ah. Ne kadar ağladım. Ne çok göz yaşları döktüm. Bunu bilmezsiniz, bilemesiniz.. Bakın şu halime!.. On se-nedenberi bir serseri gibi geziyorum. Görmediğim, dolaşmadığım memleket kalmadı.. Fakat bir türlü onu unutamıyorum.
Bilâkis zaman geçtikçe sevgim daha çoğaldı, daha büyüdü.. Nihayet her şey, bu kâinat hep o oldu. Fakat o, binlerce kâinata bedeldi. O benim ebedi güneşrmdi.. Onu her şe ye rağmen bir çılgın gibi seviyordum ve seviyorum. Bu ne teiniz, ne tükenmez bir sevgiymiş Allahım... Onu öpmek, koklamak isterdim, benden kaçardı. Halbuki yaklaşmış olsaydı solmasın, diye onu koklamıyacaktım.
Onu böyle uzaklardan gelen heyecanlarımla sevmek, sevgimi büyüt mek isterdim. Kısmet değilmiş, elden ne gelir. (Sükût) yine güzel, genç mi?
— Nerede o eski güzelliği, gençliği!. Görseniz belki tanıyamazsınız.. O kadar sarardı ve soldu ki... Belki siz ondan daha genç görünüyorsunuz... Bazan sahilde rastlıyorum. Dal gın. dalgın denize bakıyor. Yürümece merali yok.. O başka bir âlemin kadını oldu. Bana sizi sordu. Bulmak için kendisine yardım etmekliğimi hep rica ediyordu. Görseniz ne çok yalvardı.. Ne çok ağladı.. Zaten buraya gelmem de bunun için değil ml? Bursada olduğunuzu tesadüfen öğrenmiştim.. Ne olur, artık barışınız, ona gidelim.. Bu kadar ıstırap yetmez ml?
— Ah, bunu istemez miyim, sanıyorsunuz.. Fakat artık imkânı yok kızım.. O, gururumu kırdı.. Beni bir dilenciye döndürdü.. Hem kendine, hem de bana kıydı.. (Sükût). Lâtife Hanım, hayat ne acı değil ml? Sanki o, sevilenleri ayırmak için durmadan çalışan bir kuvvet!..
Yapma, pişman olacaksın, derdim O zaman yapmıyacağı varsa yapardı.. İstırabı icat ederdi. Çünkü, o, is-Mrabın çocuğu olmuştu...
— Onunla görüşseniz, belki affedersiniz.. Aşk her fedakârlığı öder, derler...
— Hayır, mademki artık yalnız ya çomak, onsuz kalmak mukuddermlş.. Yine böyle kalalım. Zaten istiraba alıçtım.. Bu hayatın da kendisjne göre bir kıymet» var! Her gün kahro-larak yaşamak ne iyi değil mi?!
— Burada ne kadar kalacaksınız?
— Bir hafta.
— Sonra?
— Kızıbrmaktar. su içeceğim, zaten en çok hoşlandığım yerler, güzel yurdumuzun, doyulmaz   ırmak'arı!..
Onu böyle akar sularda tanımış vc bulmuştum.. Onun güzellikleri bu sular gibi parlak ve masumdu..
— Ner.^o kalıyorsunuz?
— Çekirge Palasta,
— Sizi gelip görmeme müsaade e-der misiniz?
— Çok memnun kalırrm..
— Müsaadenizle,
— Güle güle kızım.. Onun yanından geldiğiniz, ondun bana bu kadar cık haber getirdiğiniz için Tanrı size en büyük saadetlerini versin.
— (îçini çektikten sonra) Teşekkür ederim efendim.. Allaha ısmarladık.. *    •
— Güle güle yavrum.
*
Telgraf:
Mübeccel, Bursadayım, hemen gel!
Lâtife
Şimdi Abolyond gölünde, her iki sahilden karşılıklı iki sandal hareket etmiştir. Latifenin hazırladığı bir sürpriz bu... Onları çok sevdikleri suda karşılaştırmak ve barıştırmak için bu plânı tertip etmiştir. Sandallarda beyaz saçlı adamla. Mü-beccelden başka kimse yoktur.. Lftti fc heyecan içinde, biraz sonra otele gelecek bu çifti bekliyor.. Gölde çekilen hafif küreklerle sandalları birbirine yaklaşmaktadır. Artık mutlak olacak saadet yakındır. İşte bak, san dallar arasında ancak elli metrelik mesafe kaldı.. Bedbaht adam yine okuyor. (Yad eller aldı ben)..i Mübeccel de onun çok sevdiği ve aşklarının sembolü olan tangoyu söylüyor. Onlar iyice yaklaştılar, Artık mütehassir kalpler birleşmek üzere.. Hemen birbirlerini görmeğe ramak kaldl. Fakat işte aksi bir tesadüf!. Gölün ortasında birikintilerden müte şekkil bir adacık.. Sandallar bu adacığın iki tarafından geçiyorlar. Geçtiler. Çalılar, onların biribirlerlni gör melerine mâni oluyordu. Yalnız sesleri duydular, îkisi do aranıyorlar.. Anlaşılmaz bir hisie birbirlerini görmek için çırpmıyorlar.. Fakat heyhat! Sandallar İlerlemiştir., ikisi de — Fakat bu ses diyorlar... tkisi de perişanlık içinde, hüsranla boğulmuşlar gibi!.. Bedbaht adamın tahammülü son haddi bulmuştur.. Hemen o gün tstanbuia hareket ediyor. Mübeccele koşuyor, helecandan kalbi duracak. Kapıyı çalıyor, onu soruyor, fakat onun meçhul bir semte hareket ettiğini söylüyorlar. Yine kavuşamamışlardır.
Şimdi bitmeyen bu ayrılığın ıştıra bı altında, perişan halile MUbeccelin odasındadır. Derm derin onun sinen kokusunu alıyor, eşyalarım öpüyor, ağlıyor, saçlarını yoluyor. Bu ıstırap içinde ona yazıyor.. Artık akşam olmuştur. Gitmeğe hazırlanıyor, Bundan sonra Kızılırmak boylarında yine onsuz geçecek zehirli hayatım düşünmektedir. Gözlerini sildi. Bitkin haliyle ayağa kalkmak üzere iken umusuna bir el değdi.. Başını çevirdi.. Karsısında Mübeccel, yanında da Lâtife ağlamaktadırlar. Bütün has-retile kollarını açtı. Mübeccel onun kolları arasına atılırken Lâtife de sevinçle kapıyı kapıyarak oradan u-zaklaşıyordu...
Cevat PALANDÖKEN
Karadeniz Hattı Yaz Tarifesinin  Tatbikîne Başlandı
Karadeniz hattı yaz tarifelerinin tatbikine bu sabahtan itibaren başlanacaktır. Yeni tarifeye göre, Karadeniz hattında işliycn vapurlar, bulundukları iskelelerden bir gün ev
vel hareketle Istanbula bir gün evvel gelmiş olacaklardır. Gidi.? tarihlerinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
Vapurlar, gidiş gelişte haftada bir gün olmak üzere Arhaviye de uğrayacaklardır,
Diğer taraftan devlet deniz yolları bu ayın yedisinden itibaren Çanakkale - İstanbul arasında yeni bir vapur seferi ihdas etmiştir.
Bu tarifeye göre vapurlar Tekirdağ, Gelibolu vc Çanakkaleyc uğrayarak gidecek ve avdette ayni iskelelere uğrayarak Istanbula geleceklerdir. Bu seferler haftada üç defa tekrar edilecektir.
Arasında Casusluk Teşkilâtı
A
merikanın
Büyük Harbe Girmesinde İngiliz
Entellijens Servis Teşkilâtının En Büyük Hizmeti
Eğer İngiliz Entellijens servis teşkilâtı Alman hariciye nezaretinin telsiz ?ifrc anahtarını ele geçirmedeydi, Alman hükümetinin Amerika hakkındaki fena maksatları anlasılmryacak, Amerika harbe girmekte belki de çok geç kalacaktı. Devletin büyük sırlarını bile casuslardan saklamak ve onlara kaptırmamak çok güçtür. Aşağıdaki vaka, bunun en büyük
misalidir:
23 Şubat I 9 I 7 günü. Gece saat
2 3 de İngiltere hariciye nazırı olan Mösyö (Balfour) Amerikanın Londra sefiri olan Mösyö (Page)ı acele hariciye nezaretine çağırttı. İngiltere hariciye nazırı, telâş ve heyecan içinde bulunan Amerikan sefirini gülümse, yerek karşıladı ve eline fbir zarf sıkıştırdı. Bu zarfın içinde, Alman hariciye nazırının (Vaşington) dalki Alman sefiri Kont Von Bernstorff a gönderdiği çok mahrem vesika  vardı.  Bu  vesikanın
metni şu idi:
«Vaşington  Alman  sefaretine
— Almanyanın Meksika sefiri
(Eckhardt)   a verilecek.   Şıfrey.
bizzat kendi açacaktır, son derece
mahremdir. —
1 Şubatta şiddetli bir denizaltı harbine başlamak emelindeyiz. Her şeye rağmen, Amerikanın bitaraf kalmasına gayret edilecek, tir. Eğer bunu temine muvaffak olamazsak, Meksika hükümetine açağıdaıki şartlar dahilinde bir ittifak teklif edeceğiz: Birlikte harp etmek, birlikte suftı yapmak. Bu maksatla Meksika hükümetine mal! yardımda bulunmayı ve kay-betmiş olduğu ( feksas, Yeni Meksika ve Arizona) arazıaıne tekrar sahip olacağını vaa-dediyo-ruz. İttifakın diğer teferruatı bizzat «izin tarafınızdan teslbit edile, çektir. Meksika hükümet reisini bu telgraftan gizlice haberdar ede cek ve Amerika harbe girer girmez, Meksika hükümetini Japon-yadan seri yardım istemeğe teşvik edeceğsiniz.
Denizaltı harbinin Ingiltereyi süratle sum istemeğe mecbur edeceği meselesinde Meksika hükümet reisini iknaa çalışınız.
İmza: Zimrmermann»
Zimmermanru 1917 deki Alman devletinin hariciye nazırı idi. Vesikanın mânası şu: Amerika ile harbe girdiği takdirde Almanya Meksikayı ve Japonyayı da harbe sürüklemek istiyor ve her ihtimale karşı Amerika topraklarında harp etmek için hazırlıkta bulunuyordu.
Bu vesika Alman hariciye nezaretinin telsiz telgraf şifresile yazılmıştı. İngilizler bu telsiz şifresini nasıl ele geçirdiler ve o ka_ dar mahrem olan şifreyi nasıl açmağa muvaffak oldular? İşte vakanın can alacak noktası budur. Alman devletinin büyük sırrını IngiLiz Entellijens Servisi çözmüş ve Amerikanın biran evvel harbe girmesine büyük hizmet etmiştir,:
Alman hariciye nezaretinin Meksikadaki sefiri ile doğrudan doğruya irtibatı yoktu. Bu sebeple telgrafı önce Vaşingtondaki Alman sefiri Kont Von Bernstorff alacajk, o da Meksikadaki Alman sefiri Eckhardt'da gönderecekti. Alman hariciye nazırı her ihtimali düşünerek bu şifreli telgrafı dört muhtelif vasıta ile Vaşing-ton'a göndermiştir. O dört vasıta şunlardır:
| — Vaşington tersiz telgraf yolile,
2 — Isveçden IsLokhoim - Bo-enos Aires - Saşingfcon yolile,
3 — «Almanya» adlı denizaltı gemisi ile,
4 — Amerikanın Berlin sefareti vasıtasîle Amerika hükümeti elile Vaşington Alman sefaretine.
Alman hariciye nezareti Va„ şington telsiz telgraf yoiile çektiği
şifreli telgrafın İngiliz telsiz telgraf merkezleri tarafından çalına-bıleceğini düşünmüştü. Bu sebeple telgraf metnini parça parça çekmiş vc araya fazladan rakkam grupları koymuştu. Parça parça çekilen telgrafın bir bütün olduğu vc aradaki fazla rakkam gruplarının fazlalığı kolay kolay anla. şılamazdı.
Fakat İngiliz telsiz merkezlen 19 ikincıkânun 1917 de çekilen bu Alman şifreli telgrafını aldılar. Entellijens servisin şifre mütehassısları dcrbal işe koyuldu. Uzun ve ince bir çalışmadan sonra rakkam şifresile yazılmış almanca telgrafı açtılar vc yukarıdaki metni çıkarmağa muvaffak oldular.
Amerikanın Berlin sefiri Mösyö (Page) bu mühim Alman vesikasını Amerikan hükümetine ye_ tiştirdi. Fakat başta o zaman A-merika cümhurreisi (Vilson) olmak üzere kimse inanmadı. (Vilson) vesikanın Amerikan gazetelerinde derhal neşrini istedi. Diğer taraftan da Ingiltereden bu vesikaya dair mirsbet deliller talebin, de bulundu.
İngiliz Entellijens servisi vesikanın gazetelerde derhal neşrine razı olmadı; Almanlar işi anlıya-cak, hariciye nezaretinin şifre anahtarını değiştirecekler, Entellijens servisin eli kolu bağlanmış olacaktı. Fakat Amerikanın (Ber. lin) sefiri Mösyö (Pa*ge), cümhurreisi (Vilson) un şüphelerini gidermek için güzel bir çare buldu. İngiliz Entellijens servisi ile anlaştı ve sefaret kâtrbi olan Mösyö Edvvard'ı Entellijens servis ile bu vesika hakkında temasa memur etti. İngiliz Entellijens servisi Amerikan sefaret kâtibine Alman hariciye nezaretinin meşhur şifre kitabını gösterdi ve şifrenin nasıl
kullanıLdigı hakkında tefarruatıle malûmat verdi.
Bundan sonra Amerikan sefaret kâtibi Mösryö Edvvard, Alman şifreli telsiz telgrafım tekrar ken. di açıtı ve yukarıda geçen metni aynen çıkardı. Bu yeni metin Amerikan sefirinin izahatile birlikte Amerıkaya gönderildi. Fakat Amerika inanmamakla bera-
ber meseleye bir resmiyet verilmesini arzu ettiğinden, İngiltere bu mühim vesikayı Amerikanın Londra safiri Mösyö (Page) a bu sefer resmen bildirdi vc gazetelerde neşrine razı oldu. Vesika Amerikan gazetelerinde neşredil, dikten sonra Amerika ile Alman-yanm büsbütün arası açıldı. Bu sırada Almanyadan fiden bir tel. grafta Alman hariciye nazırı Mösyö (Zimmermanjı) ın bu vesikayı inkâr etmediği bildirildi. Alman hariciye nazırı baklayı ağzın, dan çıkarmıştı. İşte Amerika bundan sonra harbe girdi.
Almanlar, mahrem şifrenin na. sil çalındığını öğrenmek için bilhassa Mcksıkada çok araştırma yaptılar; fakat bir şey çıkaramadılar, ingiliz Entellijens servisinden asla şüphelenmediler. Bunun sebebi şudur:
Amerika cümhurreisi. Alman vesikasının metnini Amerikan matbuatına verdiği zaman, İngiliz Entellijens servisi Alman şüphelerini söndürmek için ingiliz gazetelerinde bu meseleye dair heyecanlı hikâyeler neşrettirdi. Bu hikâyelere göre Amerikan gizli ajanları Meköikada Alman sefiri Mösyö Eckhardt' ın bürolarına girmişler, sefaret kâtibi Mösyö ('Magnus) un kasasını açarak şifreyi aşırmağa muvaffak olmuşlar. Vakanın burası İngiliz Entellijens servisi tarafından uydurulmuş ve Almanlar tekrar kandırılmıştır.
Alman hariciye nezareti, Londra gazetelerinde çıkan bu masal, lardan sonra, Meksikadaki Alman sefiri (Eckhardt) dan izahat istedi; aldığı cevaplar üzerine bir şey öğrenemedi. Fakat sefirden ve kâtibinden de asla şüphe etmedi.
ingilizler bu sırada Alman hariciye nezaretile Vaşington vc Meksika ALman sefaretleri arasındaki Şifreli telsiz muhaberelerini tamamıle almıştır. Almanlar telsiz şifre anahtarını değiştirmeğe lüzum görmemişlerdi.
Bu vakanın meçhul bir noktası
kaldı:
Acaba İngiliz Entellijens servisi Alman hariciye nezaretinin çifre kitabını nasıl ele geçirdi) Eğer bu ellerinde olmasaydı, o fazla rakkam gruplarile karıştırıl, mış olan Alman telsiz şifrelerini açamazdı. Bu da ayrı ve uzun bir vakadır.
Dr. Ceâl Muhtarın Ekmekler
Hakkında Fikirleri
Dun eski tag«e nazırı v« Kızılay ın eekı umumî müfettişi Dr. Ceûâl MuStor matbaamıza geldi. EfkmeJt ve francala meselesinin zihnini işgal c<Aecı twr noktası hakkında bize şunları anlattı:
^Şehrimizin ekmek ve francala ihrtryacı I oprak Ofrsi tarafından miktar ve kaliteleri tayın ve ita edilen Ibuğday ve çavdarla temin edilmektedir. Bu buğdaylar, değirmenlerde Ofisin tayin ettiği miktarda çavdarla karıştırılarak öğütülmekte ve hasıl olan un fırıncılara tevzi olunmaktadır. Bütün fırınlar da btı unları işlemektedir. Halbuki, ayni undan yapıldığı bilinen ekmekler, muhtelif semtlerde renk ve çeşni itrbarile hiç de birbirine benzememektedir Bu değşıkliklere hem değirmenciler vc hem de fırıncılar âmil olmaktadır. Bazı değirmenciler. Ofis tarafından verilen buğdaylardan bir kısmını arttırmakta ve yapılan halitadaki buğday noksanını fazla çavdarla telâfi et-mektedirler. Bazı fırıncılar da aldıkları bugünkü muayyen halitaya uygun unlardan bir kısmını perakende un satıcılarına satmakta ve eksiklerini perakendeci unculardan tedarik ettikleri çavdar unları ile tamamlıyarak ekmek yapmaktadırlar. Bu hile sobebıiedır
ki sihirdeki ekmekler muhtelı» renk ve kalitelerde olmaktadır.
Toprak Ofisi francalacılara yevmi 200 çuval ekstra ekstra un verilmesine karar vermiştir-Bu unlar tüccara verilmektedir. Un tüccarları bu unları yüzde üç kârla perakendecilere vermekte, onlar da yüzde üç kârla pastacı, börekçi, lokmacı gibi esnafa devretmektedirler. Bu vaziyette Top. rak Ofis ile un imleyen esnaf arasında rki mutavassıt el bulunmakta ve bu yüzden esnafın ve dola-yısile müstehlikin cebinden yüzde altı nisbetinde fazla bir para alınmaktadır. Bu yüzde altı gerçi dile kolay geliyorsa da unun beher kilosunu müstehlik zararına otuz para fazlalaştırıyor.
Bu sebepledir ki, bugün şehri-mizdoki francalalar hiç de ekstra   ekstra undan   yapılmamakta
ve bu unlara karnen ekmek ya-, pılan âdi unlar karıştırılmaktadır.
Bu hale nihayet vermek için yegâne çare, Toprak Ofis tarafından değirmenlere verilen buğday ve çavdarların resmi bir nezaret altında öğüdülmesi ve hasıl olacak unların kursun mühürlü olarak tüccar ve perakendeci gibi mutavassıt ellere geçirilmeden doğrudan doğruya fırıncılara tev. zi edilmesi hatıra gelmektedir.»
Anadoluya Gidecek Emekli Ve Dulların Maaşları
ihtiyarî olarak fc Istanbuldan Anadoluya gidecek olan emekli, dul ve yetimlerin Istanoulda aldıkları maaşı gittikleri yerlerde nasıl alabilecekleri merak edilmektedir. Alâkadarlardan yaptığımız tahkikat neticesinde edindiğimiz ımalûmata göre, bu gibi maaş sahiplen Anadoluda gidecekleri vilâyetlerin maimüdürlük-lerine müracaat edeceklerdir.
l-.tanbulda iken maaslarmı Em-
lâk ve Eytam bankasına kırdırmak surerile alanlaT yukarıda yazdfgımız veçhile malmiklürlük, lerine müracaattea sonra maaşla-nnı rnahak!i Ziraat bankasından alacaklardır. Alikerferri malûmat olmamakta berat»er. Ziraat bankalarının bu maaşları, Emlâk vc Eytam beokasının yapt*^ gibi kırarak, yani IstarJbulda olduğu gibi üç ay evvelden verecekleri kuvvetle samlım aktadır.
I
Şundan - Bundan
ı
Amerikada Her Uç Çeyrek Saatta Bir Adam Öldürülüyor!
Son istatistiklere göre, Amerikada her 3 çeyrek saatte bir «İnayet İslen -IU: ı. bir adam öldürüldüğü tesblt e-dllmt*.
Bundan haçka, her 1 dakika 10 saniyede bir karmanyolacılık» her 85 saniyede bir ufak hırsızlık, her 10 dakikada bir mühim hırsızlık, hor ttç dakikada bir tecavüz oluyor vo her on dakikada bir otomobil çalını-yormuç...
tlap edecek derecede büyüktür. Şu halde, Romada tehlike işareti verilince halk, sığınaklara İlticaya lüzum gbrmlyecck, soluğu Sen Plycr kilisesinde alacak. Fakat, ya kazara bu kilisenin üzerine bir bomba düşerse? O da bahta!.
Gömlek, Kravat Vesair Tuhafiye Eşyalarının Kâr
Hadleri
Fiyat Murakabe Komisyonu, dün öğleden sonra, vali muavini Ahmet | Kınık'ın reisliği altında Mıntaka tica ret müdürlüğünde toplanmıştır.
Bazı İhtikar hâdiseleri hakkrndaki tetkiklerin karara bağlanması gelecek toplantrya bırakılmış ve gömlek, kravat vesair tuhafiye eşyası i-çin azamî kâr haddi tesbiti görüşülmüş ve bir krsmı neticelendirilmiştir.
Komisyonun verdiği karara göre, bundan sonra her nevi gömlek yüzde otuz kârla satılacaktır. Komisyon, her nevi malın maliyetini tesbit için kırtas kabul edecektir. Müteakip top lantılarda diğer bazı tuhafiye eşyalarının satrş fiyatları kararlaştırılacaktır.
Komisyonun et ve peynir istihsal' mmtakalarından  istediği yeni malûmat gelmiştir. Bu malûmata göre, | et ve peynir fiyatlarının yeniden tesbit edilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Taksim - Harbiye   Yolunun İnşaatı Başka   Müteahhide mi Verilecek?
Vaziyeti hazıra dolayrsile malzeme fiyatlarının yükselmesini ileri sürerek Taksim - Harbiye yolunu yapmakta olan müteahhit, İstanbul Belediyesine müracaatla zam talebinde
bt-lun muş, fakat bu talebi reddedilmiştir.
İstanbul belediyesi, bu zam tale-t.i den sonra müteahhidi aratmış, fakat kendisinin hâlen Ankarada bulunduğu anlaşılmıştır. Müteahhit, e-l'e> mukavele şartlarma göre. bil i".*satı yapamadığı takdirde başka bir müteahhide ihalesi düşünülmekti dir. Onun içindir ki, kendisinden irraata devam edip edemiyeceği res t en sorulacaktır.
n -
Roma Bombardıman Edilirse?
İngiltere hükümeti, İtalyan tayyarelerinin Londra bombardımanına İştirakleri üzerine, mukabelel bllmlsll olarak Rom ayı bombalanma karar vermiş ve bu kararını papalık hükümetine bildirmiş ve Vatikan sarayını. Sen Plyer kilisenin! hedef ittihaz etmlyoceğinl de Udve eylemiş.
Sen Plyer kilisesi, 80 bin kişi Is-
Uyumıyan Adam
Umumi Harpte, başından yaralanan bir boıı askeri, o vakltten-bcrl bir dakikacık olsun gözlerini kapayıp ta uyuyamamıştır.
Bu adam, yalnız yirmi altı sene-denberi uyanık yaşıyor. Uykusuzluk, normal bir hayat yaşamasına, çalışmasına, y* ve küeü ile meşgul olma-sına mani değilmiş. Sıhhati de yerinde İmiş. Bilhassa gece bekçiliği için bir çok büyük müesseselerden yüksek aylıkla kendisine İş vermek Istl-yenler pek çok İmiş...
Genişi
Akıl Hastahanesî
leüliyor
Bakırköyündeki Alcı! hastalıkları harftahanesinin görülen lüzum üzerine, yeni paviyonlar ilâvesile tevsii kararlaştırılmıştır. İnşaat sırasında şimdiki paviyonların da' hilî kısımlannda da bazı tadilât yapılacak ve kovuklar daha modern'bir şetftle konulacaktır. Tcv. si meselesi ile bütçe ve kadro işleri hakkında Vekâletle temas etmek üzere Ankaraya giden baş hekim Rüştü Recep şehrimize dönmüştür.
17 Nisan Perşembe Matinelerden itibaren  j
Memleketimizde ilk defa olarak TÜRKÇE   ve  TEKNİKOLOR     (TABU RENKLERLF>
Sinema dünyasının son 5 senede yarattığı EN MUAZZAM FlLM
Deri Akreditifi
Ticaret Vekilinin buradaki temasları neticesinde İstanbul Dericiler Birlisine 125000 dolar, 75000 sterlinlik akreditif açıLmasma karar verilmiştir.
Bu para ile derhal Amerika ve îngiltereye müstemlekelerinden ithalat yapılacaktır.
Bundan başka izmir Deri ithalatçılar Birliği için de 125 bin dolarlık akreditif tahsis edilmiştir.
Yangın Başl;nrjçhrı
Dün sabah Sirkecide Muradiye caddesinde Davıdin kolacı düki<ı nmda ütü ısıtmak için yakılan hava pazı ocağının parlaması neticesinde yangın çıkmış, derhal yetişen itfaiye tarafından, dükkân kısmen yandığı halde södünrülmüştür. Zabıta, tahkikata devam etmektedir.
* Tahtakalede Liyon - Melba fab-rikasrnda dün bir yancın çıkmış, fabrikanın çatısı henüz anlaşılanı!-yan bir sebepten tutuşmuş, itfaiye tarafından etrafa sirayetine me3F-dan verilmeden söndürülmüştür. Tah kikata devam edilmektedir.
* Taksimde Kurabiye caddesinde Agop kızı Arnige ait 34 numaralı e-vin bacası tutuşmuş, etrafa siraye tine meydan   verilmeden   söndürülmüştür.
SORUNUZ-
ÖYLİYELİM
iki Sene SınıftaKalanlar İmtihana
Girebilirler mi ?
\
(KAHRAMAN  FEDAİ)
2 Devre 16 Kısım (4000 metre) Hepsi birden Kahraman bir subayın şeref ve namusu için göze aldığı müthiş fedakârlıklar.. A?k ve Vazife mücadelesi.
BEYAZ   PERDENİN   EN   SON   MUCİZESİ
T A R I N ASSAM
Bu Filmin Fransızca ve Teknikolor (Tabi? Renkli) nüshası
ELEK Sinemasında
DİKKAT: İPEK'te TUrkçesi her gün: 3, 6 ve 8,45 de. MEI.EK'te   Fransızcası Her gün: 2 - 4.15 - 6,30 vo 9 da. Numaralı koltuklar her iki .sinema gişesinde şimdiden satılmaktadır.
Oğlum iki sene üstüste lisenin dokuzuncu sınıfında kaldığı İçin gecen sene İstanbul Erkek lisesinden çıkarılmışta*. Bitaraf bir muallim heyeti tarafmdan imtihan e-dllmeslnl talep ettim, red cevabı aldnn. Çocuğum bir sene mektepten dinarı kalmıştır. Bu sene imtihana girmesi için ve sınıfını geç meal için Maarif Vekâletine müracaat ettimse de: «Ştendl bu gibi talebelerle uğrajanıayrz. gitsin çalışsın, ekmeğini kazansm. Bütün çocuklar okuyacak olurlarsa amele kim olacaktır» diye cevap aldnn.
Kanun ve talimatname sarDıtir; tkl sene üstüste sınıfta kalan bir talebe mektepten çıkarılır vo fakat bir seno sonra tekrar İmtihana girer, bütün derslerden imtihanını verirse üçüncü sınıfa geçer. Benim bildiğim böyledir.
Sonra bir de şurasını arattırmak lazımdır: Kabahat mutlaka
talebenin midir î Muallim, öğretme Tarifesini normal surette yapabilmiş midir?
Kanun ve talimatname esasları dahilinde <;.>.¦ııgıınuın imtihanlara kabul edilmesi için Maarif Vekâletinin dikkatini eelbetmeni-zJ dilerim.
Aksarayda Haseki Caddesinde No. 7 de Ahmet Tuıanoğlu Cevap — Bizim bildiğimiz şudur: Mektepte orta tedris imkânları ihtiyaca nisbetle az ııl-duğu için bunu en istidatlılara ve çalışkanlara ayırmak memleket hesabına faydalı görülmüş, iki sene sınıfta kalış ta umumi bir ölçü diye kabul olunmuştur. Eğer talebenin mektebe yük olmadan hariçte deıslere çalışması ve bü-lün imtihanlara yeniden girmesi gibi bir usul varsa maarifin bu sarahat haricinde hareket edeceğine ihtimal veremiyoruz.
9006
15.4-941    —
VATAN"
-W
ERDîveİCTİMAî
TAYİNLER:
Vizo Kaymakamı Zeki Köymen nüfus işleri umum müdürlüğü şube müdürlüğüne, Trakya umum müfettişliği evrak müdürü Cavit Okyavuz Vize kaymakamlığına, Karapınar kaymakamı Recep Aydın Trakya u-mum rr Ufettişljği evrak müdürlüğüne tayin edilmişlerdir,
NİŞANLANANLAR:
Trakya Umum Müfettişliği memurlarından Kadri Oğuzun yeğeni Nihal Yayman ile mühendis Yavuz Doğan Edirnedc nişanlanmışlardır.
AÇIK MUHABERE:
Üiküdarda Ihsanlyede Hacı Emin Paşa sokağında :."9 numarada Baya., Neriman Akça. Amasya emniyet â-mlri c£ıu Orhan Akkoç Üsküdard* Halkevi arkasında 16 numarada Şer-mln Temizyüz.
Kim kiminle evlenmcli müsabakasına iştirak İçin gönderdiğiniz zarflarda müsabaka kuponları yoktur. Tasnife ithal edilmek üzere bunların gönderilmesi lâzımdır.
Ankara, 11 (A.A.) — B. M. Meclisi bugün Şemsettin Günaltayzn başkanlığında toplanarak belediye kanununun 28 üncü maddesine bir fıkra eklenmesine dâir kanun teklifine ait Dahiliye encümeni mazbatasile 27 kânunuevvel 939 tarihinde ve müteakip günlerde vuku bulan zelzelede fevkalâde hizmetleri görülen bazı mahkûmların cezalarının indirilmesine ait kanuna ek kanun lâyihasını ikinci müzakeresini yaparak kabul etmiştir.
Meclis, bundan sonra Devlet   de-
ÖLENLER:
Eski Maarif nazırı Zuhtü Paşa oğlu ve vilâyet meclisi âzasından Zahit Ural'ın kardeşi Rıfat Zühtü Amerikan haatahanesin-de vefat etmiştir. Cenazesi bugünkü sah günü saat I 3 de Amc. rikan hastahanesinden kaldırılarak Teşvikiye camiinde namazı kılındıktan sonra Beşiktaş Hayrettin iskelesinden motörle Uskü-dara nakledilecek ve oradan Kd-racaahmet mezarlığına getirilerek aile makberesine defnolunacak-tır.
* Adalar kaymakamı Şevket Al-tınalevln hemşiresi Fatma Zehra Al-tınalev yapılan bir ameliyat neticesinde ölmüş Bcşlktaşta Yahya Efendi dergâhındaki aile kabristanına gömülmüştür.
İstanbul öğretmenleri Yardan Cemiyetinden:
Comlyetimlzln 1941 yılı kongresi 19/Nisan/1941 Cumartesi günü saat 14 de Eminönü Halkevi salonunda toplanacaktır. Cemiyet azalarının teş riflerl rica olunur.
;i Top:antısı
miryolları ve limanları tekaüt sandığına ait kanunların bazT maddelerinin değiştirilmesine ve bazı maddeler eklenmesine ait kanun lâyiha-sile ordu subaylar heyetine mahsus terfi kanununun birinci maddesinin tadiline, Türkiye ve Irak hükümetleri arasında aktedilen veteriner mu kavelesinln tasdiki hakkmdaki kanun lâyihalarının birinci müzakerelerini yapmış, içtimama son vermiştir.
Meclis, gelecek toplantısını çarşamba günü yapacaktır.
Bitaraflık Pakt
5
I
Vakıflara Ait Kanun Projesi
Ankara, 14 (Telefonla) — Umumi ve mülhak bütçeli, daire ve müesseselerin tasarrufu altındaki icareteyn-li ve mukataalı gayrj menkuller İçin vakıflar kanununun 27, 28 inci maddelerine tevfikan hazine mukataa bedeli olarak her sene Vakıflar Umum Müdürlüğüne mühim miktarda tedi-yatta bulunmaktadır. Bugüne kadar Evkaf Umum Müdürlüğüne 889 bin 720 lira tediye edilmiştir. Devletin mülkiyeti altında milyonlarca lira kıymetinde ve 10 binlerce parça gayri menkul bulunduğunu gören hükümet, bu gayri menkullerin vakıflarla alâkası olanlarının birer birer tefrik edilmesindeki güçlüğü gördüğü gibi vakıflarla alâkası olan gayri menkulleri satmak, bir tarafa tahsis ve tescil etmek hususundaki müşkülâtı da nazar* itibara aldığından bu idari müşkülleri bertaraf edecek bir kanun projesi hazırlamıştır.
Yapılan tetkikata nazaran şimdi, tahakkuk edip te henüz ödenmemiş mukataa vesair bedellerin yekûnu 2 milyon liraya baliğ olmaktadır.
Hazırlanan projeye nazaran bu mebaliğ her sene 300 bin liradan a-şağı olmamak üzere Vakıflar Umum Müdürlüğüne dört senede tesviye e-dllecek, buna mukabil umumi ve mülhak bütçeli daire ve müesseselerin tapulu veya tapusuz tasarrufu altındaki ve Maliye Vekâletine mevdu gayri menkullerle Emlâk ve Eytam Bankası emrindeki gayri men-Küllerin Vakıflar idaresile alâkası kesilecektir'
MALİYE VEKÂLETİNİN İKİ TAMİMİ
Ankara, 14 (Telefonla) — Maliye Vekâletince yapılan bir tamimde, kazanç temyiz komisyonunun bozma Kararlan üzerine itiraz komisyonlarınca verilen ısrar kararlarının, taraflarca itiraz edilmedikçe tekrar temyize gönderilmemesi bildirilmiştir.
Ankara, 14 (Telefonla) — Maliye Vekâleti, karne usulünde vergiye tâbi müstahdemlerin, karnesiz olarak Jtihdamları halinde, istihdam edenler namına ne gibi şartlarm tahakkukunda cezalı vergi ve harç tahakkuk ettirileceğini, vilâyetlere yaptığı bir tamimde izah etmiştir.
Bergamada Atatürk Günü
Bergama, 14 (A.A.) — Dün Ata-türkün Bergamaya ilk gelişlerinin yıldönümü idi. Bu münasebetle Bergamalılar halkevinde yaptıkları bir törenle Ebedi Şefin hatırasını bir defa daha taziz ettiler. Söz alan bir çok hatipler, Atatürkün muhafaza-sini gençliğe emanet ettiği yüksek e-serleri. bunları korumak için 18 milyon Türkün andını ve kalbinde yaşattığı imanı belirtmişlerdir.
Bergamalılar bu vesile ile başta Millî Şef tnönü olmak üzere büyüklerimize karşı duydukları sevgi ve 1-nancı da bir defa daha izhar ve teyit eylemişlerdir.
V°k Ağır Basan Kuvvet
(Başı 1 İncide) XX
larına saldırmaca cüret edecek mi? Amerika ile de harbi göze alacak mı? Böyle bir harbe taraftar olmıyan imparatora ve ona sarılan zengin sınıflara karşı Japon nazileri harekete geçebilecekler mi?
Asva işi birdenbire bu kadar ehemmiyet kazanırken, teessüf edilecek bir nokta vardır ki, o da İngiltere ile Hindistan arasındaki dargınlıktır. Bunun bir an evvel kalkmasına Amerikada da çok ehemmiyet veriliyor. İngiltere, lüzumsuz hatalarla Hint lileri gücendirmiş ve geçen harpte insan ve naraca çok fedakârlık gösteren bir müttefikten kendi kendini mahrum bırakmıştır.
Harbin yeni safhasında, Asya davası birdenbire ön plâna çıkarken, İngilterenin Hindistan-daki hatalarını bir an evvel tamir etmesi ve Hintlilerle tam bir iş birliği yapması, kendi hesabına da, insanlık hesabına da çok temenni edilecek bir şeydir. Ahmet Emin YALMAN
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
1
?
3 4
S 6
7
8
9
10
— Ahmet, bana en faydalılarından üç İcat say.
— Dinamit, tayyare ve radyo bay öğretmen.
— Neden faydalı bunlar?
— Maden ocakları, tüneller dinamitle açılır. Seri ip ve bey amitler tayyare ile yapılır. İlim, fen ve sanat radyo ile yayılır.
— Mehmet, sen de bana en zararlılarından üç icat Hay.
— Dinamit, tayyare ve radyo bay öğretmen.
— Neden zararlı bunlar?
— Medeniyet ve İnsanlık dinamitle uçurulur. Çoluk çocuk tayyare Dfl öldürülür. Zehirli düşünceler radyo İle »açılır.
(Bası 1 İncide) *==*
mekîe sovlnç duymaktayız.»
AMERİKA MANİDAR BİR HADİSE TELAKKİ EDİYOR
Nevyork, 14 (A.A.) — Sovyet -Japon paktı her ne kadar Amerikada manidar bir hâdise olarak telâkki edilmekte ise de paktın ifade ettiği mâna etrafında muhtelif fikirler yürütülmektedir.
Nevyork Times gazetesi şimdi Japonların cenubî Asyada serbest kaldıklarını tahmin etmekte, fakat Sovyetler birliğinin bu pakttan ancak Almanya tarafından bir hücuma maruz kaldığı takdirde istifade edeceğini yazmaktadır.
Nevyork Herald Tribüne, Japonya-nm bu pakttan fayda temin edeceğini şüpheli görmekte ve Sovyet - Japon paktının Sovyetlerin blrllftinl Hitlere karşı takviye ettiğini bildirmektedir.
Radyo mütalâalarına göre. Sovyet-Japon paktı hükümlerinde Sovyetler birli*! hâkim vaziyette bulunmaktadır. Umumî bir tarzda ifade edilen kanaatlerine nazaran da Sovyetler blrM*lni bu paktı imzaya şevke-den âmil Avrupa hudutlarını Almanlara karşı korumak olmuştur.
Paktın Japon siyaseti üzerindeki tesiri talî ehemmiyette telâkki edilmekle beraber bazı radvo muharrirleri Japonyanın cenubî Pasiflkte hareket serbestisini kazandığını iddia etmektedirler.
SOVYET . JAPON DOSTLUK PAKTI AMERİKADA HAYRET UYANDIRMADI
Vaşlngton, 14 (A.A.) — Ofi: Sovyetler birliği ile Japonya arasında bitaraflık paktının imzası haberi resmi mahfillerde hiç hayret u-yandırmamıştır. Fakat bu mahfiller, şimdilik her türlü tefsirden içtinap ediyorlar.
REUTER  DİPLOMATİK MUHABİRİNE GÖRE JAPONYANIN KART PEK AZ
Londra, 14 (A.A.) — Rcuter'in diplomatik muhabiri yazıyor:
Sovyet m Japon dostluk ve bitaraflık muahedesi, oldukça yeni bir şekilde bir diplomatik vesikadır ve Matsuoka'nm Moskovaya yaptığı 1-ki ziyaret için pek az kâr temin etmişe benzemektedir. Filhakika, hali hazır ile bu bitaraflık muahedesi, bir ademi tecavüz muahedesi vo bilhassa son zamanlarda Sovyetler ile Yugoslavya arasında imzalanmış o-lan ademi tecavüz muahedesi kadar ileri gitmemektedir. Bu son muahede de. iki hükümet, İğlerinden birisi bir tecavüz kurbanı olduğu takdirde dahi. dostluk siyasetlerine devam e-dcccklcrini taahhüt etmişlerdir. Sovyet - Japon muahedesinde ise, iki hükümet içlerinden birisi üçüncü bir devletin bir askeri hareketine maruz kalırsa, bitaraflığı muhafazayı taahhüt eylemektedir.
Binnetice, nazariye itlbarile, eğer Sovyetler Birliği Japonyanın mihver arkadaşları tarafından hücuma uğrarsa, Japonya elleri bağlı kalmaktadır. Buna mukabil, eğer Japonya, herhangi birisi tarafından hücuma uğrarsa, Sovyetler birliğinin bitaraflığı temin edilmiş bulunmaktadır. Fa kat, muahede, bir askerî hareketin ilk teşebbüsünü iki âkitten birisi alır sa, karşılıklı hattı hareketlerinin ne olacağını bildirmemişe benzemektedir. Unutulmuş olamıyan bu noksan, çok manidardır. Çünkü, muhtelif ihtimallere karşı açık kapı bırakmaktadır.
MATSUOKA MOLOTOF'U TOKYAYA DAVFT ETTİ
Nevyork, 14 (A.A.) — D.N.B.: Domel ajansının bildirdiğine göre, Japon Hariciye Nazırı Matsuoka, Moskova garında Sovyet komiserler heyeti roisi ve Hariciye komiseri Mo-lotofla vedalaşırken «her halde yakında Tokyoya gelinizv demiştir.
Diğer taraftan Stallnle Molotof, Japon Hariciye Nazın ile son bir üefa daha vedalaşmak için Hariciye Na unm vagonuna girmişlerdi*
KANADA BAHRİYE NAZIRINA GÖRE
Sydney, 14 (A.A.) — Kanada bahriye nazırı B. Hughes bir mülakat esnasında şu beyanatta bulunmuştur;
Japon - Sovyet paktının ilk neticesi Balkanlardaki vaziyetin inkişafından sonra anlaşılacaktır.
Bu pakt İngilizlerin dikkatini Orta Şarktan uzaklaştırmak için Almanların sarf ettiği gayretler cümlesine! endir.
JAPON BAHRİYE NAZIRININ
BEYANATI
Tokyo, 14 (A.A.) — D.N.B.r ' Japon Bahriyo Nazın Amiral VI-kuna, valiler toplantısında yaptığı be yanatta demiştir kl;
Japon bahriyesi, kendisine düşen büyük vazifelere lâyık olmak için e-linden geleni yapmaktadır. latikbalin göstereceği değişiklikler her ne olursa olsun bahriyemizin, milletin ümitlerini asla boşa çıkarmıyacağına kaniim. Enternasyonal vaziyet vahim-leşmektedir ve hâdiselerin nasıl bir gidiş alacağını kimse kestiremez. An cak Japonyanın hakikî kuvvetleridir ki, devamlı refah yolundaki maniaları yenebilir.
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Hava Harbi
Maltaya 500 cü
Akın Yapıldı
Fransadaki Üsler ekrar Bonbalandı
Londra, 11 (A.A.) — Hava Nezaretinin istihbarat servisi bildiriyor:
Dün gece İngiliz bombardıman tay yarelerlnin Bordo civarındaki Me-rignac hava meydanına yaptıkları hücum bu meydana üç günde yapılan ikinci hücumur. Merignac hava üssü, Atlar.tlktekl vapur kafilelerimize hüoum eden uzun mesafeli Foc-kevvulfe bombardıman tayyarelerinin başlıca üssüdür. Bu hücum güzel bir havada müsait rüyet şartları dahilinde yapılmıştır. Ağır bombalar hangarlar arasında patlamış, ve yangın bombaları hangarlarla diğer binalarda büyük yangınlar çıkarmışın Bresfdc Scharnhorst ve Gnel-senau muharebe kruvazörlerinin yanma bir çok bomba düşmüştür. Fakat gök bulutlu olduğu için neticeleri teabit etmek güç olmuştur. Lo-rlent'de hava daha güzel olduğu cihetle doklar kısmında ve denizaltı üssünde büyük yangınlar çıktığı görülmüştür. Bahriye top fabrikasına da ateş verilmiş ve çok büyük bir yangın çıktığı müşahade edilmiştir.
İNGİLTERE ÜSTÜNDE
Londra, 14 (A.A.) — İngiliz Hava ve Dahilî Emniyet Nezaretlerinin bu 6abahki tebliği:
Gece, düşmanın İngiltere üzerindeki faaliyeti bir kere daha hafif olmuştur. Sahilde bir veya iki noktaya pek az miktarda bomba atılmıştır. Bu bombalar umumiyetle hiçbir tesir yapmamış, fakat İngilterenin şimali garbisinde bir şehirde, pek az hasar olmuş ve bir kaç kişi ölmüştür.
MALTA ÜSTÜNDE
Malta, 14 (A.A.) — Dün Maltada boş yüzüncü tayyare hücumu alarmı verilmiştir.
Dün Maltada neşredilen resmî tebliğ şöyle demektedir:
12/13 nisan gecesi, düşman tayyarelerinin Maltaya yaklaşmaları ve muhtelif noktalara bombalar atılması üzerine üç alarm işareti verilmiştir. ~
Amerika
Kope
nhag Hükümetine Bir Nota Verdi
Yapur Kafilslerine Haile Se'âsiye ı Suriye Vaziyeti
Amerikan Harp Gemilarinin Terfiki Tercih Ediliyor
Vasington, 14 (A.A.) — A-m er ika harp gemilerinin vapur kafilelerine refakat edip etmemesi meselesi ehemmiyetle teemmül edilmektedir. Vaşington'daki kanaate g&re, malzemenin K.zılde-niz yolu ile gönderilmesi gi'bi bilvasıta bir yardım faydalı bir tedbir olma'.lçla beraber kâfi değildir. Mesele, amelî bir tarzda halledilmek istenildiği takdirde Amerikan hükümeti ya lngiltereye harp gemisi vermek veya lngiltereye malzeme taşıyacak vapurları A-merikan harp gemilerinin himayesinde göndermek şrklarından birini intihap medburiyetinde kalacaktır. Söylendiğine göre, A-merikan donanması bir miktar daha torpito muhribi verilmek suretiyle zayıflatılmak istenilmemekte ve vapur kafilelerine Amerikan harp gemilerinin terfik edilmesi tercih edü'meıktedir. Fakat bahriye nezareti mcmle'keti harbe sürüklemek tehlikesine maruz bırakmış olma tenkidi karşısında mütereddit bulunmaktadır.
Maamaf;h, baş muharrirler ve radyo gazetelerinin muharrirleri bu meselenin 'biran evvel teemmül edilmesi lüzumunu hükümete haber vermekten geri kalmıyorlar.
AMERİKAN KUVVETLERİNİN MÜŞTEREK MANEVRASI
Nevyork, 14 (A.A.) — United Press'in bildirdiğine göre, Amerikan ordusu sözcüleri kara ve hava kuvvetlerinin I 5 mayıstan 24 mayısa kadar Dahou adasında manevra yapaoaklarını söylemişlerdir. Bu manevralara iştirak edecek asker ve tayyare miktarı bildirilmemiştir. Fakat ajansa göre manevralara en az 20.000 asker ile 1940 iikkânununda Havai adalarına gelmiş bulunan topçu kuvvetleri iştirak edecektir.
Vaşington, 14 (A.A.) — Birleşik Amerika, Kopenhag hükümetinin Danimarka elçisi Dekauffmann'ı geri çağırma kararını tanımamıştır ve Dekauffmann'a Vaşingtonda salahiyetli Danimarka sefiri olarak tanımasına devam edileceğini tebliğ- eylemiştir.
Taati edilerek Hariciye Nezareti tarafından neşredilen notalarda, Birleşik Amerika hükümeti Dekauff-mann Kopenhag hükümetinin bu emri verirken nazi tazyikile hareket ettiğinde mutabık kalmaktadır.
Birleşik Amerika notusında şunları ilâve etmektedir:
Birleşik Amerika hükümeti, Da-nimarkanın süratle kurtulacağı U-midini teyit eyler.
Balkanlarda Ve Libyada Son Vaziyet
Londra, 14 (A.A.) —Tebliğ: Yunanietanda 12/13 nisan gecesi kuvvetlerimiz yeni mevzilerine çekilmişlerdir. Setir kıtalarımız düçmana ağır zayiat verdir-mislerdir. Düşman bu çekilme esnasında doğu bölgemiz üzerine devamlı tazyikini muhafaza eyle-miatir. Hatlarımızın sağında oldukça büyük bir faaliyet kaydedilmişse de ciddî hiçtir karşılaşma vuku bulmamıştır. Bölgemi, zin merkez kısmında ısrarla vu-ku'bulan Alman hücumları şiddetli topçu ateşimiz üzerine tamamen akim kalmıştır.  Hava fevkalâde
soğuktur, kar yağmaktadır.
Libyada: Bu sabah tanklarla
takviye edilen  düşman piyadesi
Tobruk'a    hücum    etmiştir. Bir
noktada yirmi kadar tank dış müdafaaları geçmiştir. Tanklarımız derhal mukabil bir hücum yapmış vc düşman gerek tank ve gerek insanca çok a£ır zayiat vererek tardedilmiştir. KıUdarımız Sollum civarında düşmanın ileri müfrezeleri ile temastadır ve bu müfrezelere çok mühim zayiat verdirm işlerdir.
Yugoslavlar
(Başı 1 İncide) /§/
harekâtında tanzim edilmiş bulunmaktadırlar. Mezkûr kuvvetler tamamile motorlu olup bu bakımdan diğer bütün motorlu Alman kıtalarına benzemektedirler.
Draç'ın Yugoslavlar tarafın dan zaptı etrafında mütalâa yürüten Londra mahfilleri simdi İtalyanların Arnavutlukta yalnız bir limana Avlomyaya sahip bulunduklarını fakat bu limanın da İngiliz hava kuvvetleri tarafından mütemadiyen bombardıman edildiğini tebarüz ettiriyor.
Londra, 14 (A.A.) —Yugoslavya muhardbeleri hakkında bu sabah alınan haberler biraz daha sarihtir. Bu haberler Draç'ın muhakkak surette düşeceği kanaatini verecek mahiyettedirler. Şimdi Yugoslav kıtaları buraya daha evvel varmak için biribirlerile yarış etmektedir. Şarktan garbe doğru kendini hissettiren Alman tazyik kıtalarından daha süratic hareket etmek için Yugoslavlar büyük 'bir gayret sarfelmektedir. ler.
Yugoslav muvaffakiyetleri büyük bir ehemmiyeti haizdir. Çünkü Draç limanı İtalyan kıtaları ile malzemesinin ve iaşe maddelerinin ihraç edilmekte olduğu başlıca limandır. Bundan başka bu muvaffakiyetin Yugoslav kıtalarının zaten yüksek olan kuvvei maneviyelerini arttıracağı da muhakkaktır.
Niş'in şimal mıntakasında Yugoslav kuvvetleri Belgrad düşmüş olduğu halde mukabil taarruzlarına devam etmektedirler. Bazı haberlere göre Yugoslavlar Karaguyevaç kasabasını istirdat etmişlerdir. Bu mevki dün sabaha kadar Yugoslavlann elinde bulunuyordu. Düşman tarafından tekrar alındığı «hakkında hiçbir haber gelmemiş olduğuna göre hâlâ Yugoslavlann elinde bulun, duğuna hükmedilebilir.
Koma. 14 (AA.— ^(Stefani) Reutcr ajansı Draç'ın Sırp kıtaları tarafından işgal edildiğini bugün iki deia bildirmişiiı. Komanın saldihyet'li mahfillerinde bu haber katı surette yalanlanmaktadır.
Türk Argosu Kitabı Çıktı
Ankara, 11 (A.A.) — Tür Dil Kurumu Genel Sekreterliğinden blldlril
mistir:
Dilimizde kullanılan argo tabirlerini l'.İnde toplamak üzere kurumumuz sekreterlerinden Ferit Dcvelü nün yazdığı Türk argosu kitabı ku rumca bastırılıp ortaya • karılmış-tır.
Bir Müddet Sonra
Adisababaya | GitmeyeHazırlanıyor
Nevyork. !4 (A.A.) — Nev york Times gazetesi Habeşistan imparatoru Haile Selâsiye'nin Mavi Nili geoAiğini ve asayiş teessüs eder etmez Adisababaya git. mek niyetinde olduğunu bildirmektedir.
-c———
Y
em
Kabin
enin
Romanyada
Mühim İaşe Maddelerinde Sıkıntı Başgösterdi
Bükreş.   14    (A.A)  — ajansı ıbildiriyor:
Romanyada, bilhassa Bükreşte iaşe vaziyeti mütemadiyen fenalaşmaktadır. Et, un, süt ve sütten çi'kan maddelerle diğer bazı.; maddelerin (kıtlığı çekilmektedir* Zeytinyağı, bulgur, sabun, petrol piyasadan tamamen çekilmiştir. Mağaza ve halier önünde bir çok kimseler sıra beklemektedir.
I impul gazetesi, bazı iaşe maddeleri için vesika usulünün ihdası hakkında iaşe müsteşarlığının bir kararnamesini neşretmiştir.
Yunan tebliğleri
Beyannamesi
Suriye İstiklâle Kavuşacağı ümidinde
Kudüs, 14 (A.A.)— Müstakil Fran sız ajansı bildiriyor:
Suriye gazeteleri Azen kabinesinin beyannamesindeki şu kısmı bilhassa tebarüz ettirmektedirler:
«Çok nazik olan şu anlarda hükümet mesuliyetini üzerimize aldık. Vatanımıza hizmet etmek ve onu yüksek istiklal ve hürriyet emellerine kavuşturmak için her fedakâr-
TassJ ha2ır buIur>uyoruz. Bu günkü şartlar bütün ümitlerimizi şimdi ta hakkuk ettirmek imkânını vermemektedir. Bununla beraber en büyük gayemizin memleketin istiklâli olduğunu düşünerek daima müteyakkız bulunacağız. Bu istiklâl için uzun s** nelerdenberi çok kıymetli fedakârlık lar yapıldığını biliyoruz. Bu hakkımızı Fransanın mümessili de yaptıgr beyanatta tanımış bulunmaktadır.»
DÜRZÜ CEMAATİ GAYRİ-
MEMNUN
Kudüs, 14 (A.A.) — Beyruttan bil dirildigine göre, Lübnandaki Dürzü cemaati yeni Lübnan kabinesinde kendilerine hiçbir nezaret verilmediği için hayret ve infial izhaT etmektedirler. General Dentz'i ziyaret e-den heyet Emir Muhibblye Arslan Hikmet Canbulatdan mürekkep bu-
Atlna, 14 (A.A.) — Yunan orduları baş kumandanlığının dün akşam.
neşredilen 171 numaralı tebliği:
Mahdut ve mahalli harekât vukua lunmakta<"r. Bu zevat muhalif Dür-
gelmiştir.
Atina, 14 (A.A.) — Salâhiyettar sözcü, Makedonya cephesinde AM manlarm dün hiç bir faaliyette bu-
lunmadığını, Arnavutluk cephesinde  blldiriyor:
çok hafif İtalyan keşif faaliyeti kaydedildiğini bildirmiştir.
alman ve İtalyan tayyarelerinin akınları
Atina, 14 (A.A.) — Yunan umumi Emniyet Nezaretinin dün akşam neş redilen tebliği:
Alman tayyareleri, bugün üç dalga halinde, Volos'a hücum yapmıştır. Atılan bombalar, hiç bir hasarı mucip olmamıştır. Uç düşman tayyaresi, hava dafi bataryaları tarafından tahrip edilmiş ve alevler l-çinde denize düşmüştür.
Bir Alman tayyaresi, Samaderek civarında küçük bir motorlu kayığa mitralyöz açmış, fakat hiç bir hasar ve zayiatı mucip olmamıştır.
Düşman tayyara" *rl, gece birlbi-rini takip eden dalgalar halinde, Pire mıntakası üzerinde uçmuş ve muhtelif noktalara bombalar atmıştır. Bu bombalardan birisi bir polis karakolunda hafif haşaratı mucip olmuştur.
Bir İtalyan tayyaresi, Lisurl'yi bombardıman etmiştir. Zayiat yoktur. Beş evde pek az hasar vukua gelmiştir. Di£cr bir İtalyan tayyaresi, Sisam adası sahili civarında bir kayığa mitralyöz ateşi açmış, fakat hasarı mucip olmamıştır. Bir düşman tayyaresi, Tripolis mıntakasına bombalar atmış, fakat hasar ve zayiatı mucip olmamıştır.
FLORİNA VE YENlCE DÜŞMEDİ
Londra, 14 (A.A.) — Afi: öğrenildiğine göre. Berlin Balkan-lardaki müşkülâtı   yenilmiş   uddet-memektedir. Florina ile Yenicenin a-İmdıgı Beıiinde teyit edilmemiştir.
ATİNA RADYOSU ALMANLARI NEYE BENZETİYOR?
Atina, 14 (AA) — Dün akşam matbuat nezaretinin Atina radyosu ile neşredilen harekât hakkındaki beyanatında ezcümle şbvle denilmektedir:
«Makedonya cephesinden dönen Yunan yaralılarının bildirdiğine göre, Alınanlar bir «şoförler cüzütamına»    «benzemektedir
Gl. Dö Goll
(Başı 1 incide) **
deleye iştirak etmek üzere Yuanls-tana gitmek ümidinde olduklarına duir çektikleri bir telgrafı neşretmiş-tir.
Niki ismindeki Yunan haftalık mecmuasının İskenderiye muhabiri, ile görüştüğü esnada Almanyanın Yunanlstana hurp ilân etmesinden bahseden general de Gaulle demiştir ki:
«İtalya, harp istemediğini İlân etmiştir. Fakat hakikatte İtalya yalnız bir şey istemiştir. O da Almanların Balkanlarda müdahale etmesidir. Bu suretle İtalya bulunduğu U-mltslz vaziyetin ıslah edileceğini zan nctmi.ştir. Bütün dünyanın kurtulması için acılan mücadelede hür Fransızlar Yunanistaıun yanr başında harp etmek istemektedirler. Yunanistanlı» bugün bize gösterdiği misalin tarihte benzeri yoktur.*
zü partilerinin reisleridir
LÜBNAN HÜKÜMETİ REİSİ NE DİYOR?
Kudüs, 14 (A.A.) — Ofi   ajanıı
Beyruttan bildirildiğine göre, Lübnan hükümeti reisi Naccache bir beyanname neşretmiştir. Bu beyannamede ezcümle şöyle denilmektedir:
«Devlet teşkilâtında yapılacak İslahata hemen başlanacak olmakla be raber bu iş bir günde bitecek bir iş değildir. Fakat bu ıslahat mutlaka yapılacaktır. Bu işi muvaffakiyetle
başarmak için yeni adamlar lâzımdır.» >. -       -..ı a;....:.
BEYRUTTA İDARİ
MUHTARİYET
Beyrut, 14 (A.A.) — D. N. B. fi
jansı bildiriyor:
Fransız fevkalâde komiseri general Dentz, halkı mütehassıslarla Ren-; elemanlardan müteşekkil yeni hükümete müzaherete davet etmiştir.
Neşredilen bir kararnameye göre, Beyrut şehri bundan sonra Lübnan hükümeti içinde idari muhtariyete malik müstakil bir mıntaka teşkil c-decektir. Bu suretle Beyrut belediyesine hususi bazı icra salâhiyetleri verilmektedir. Bundan başka Bey-rutta iaşe ofisleri de teşkil edilmektedir.
-o
General Simoviç
Diyor ki:
ALMANYA,   MEMLEKETİMİZİN BİR KISMINI ZAPTEDEBİLİR. FAKAT MÜTTEHİT KALMAMIZA MÂNİ OLAMAZ.
Yugoslavya'da   bir mahal» 14 (A.A.)  — Yugoslav    başvekili ve Yugoslav" orduları başkuman-ı danı General Simoviç, Times'inj hususî muhabirine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
«Almanya» vilâyetlerimizden bir kısmını zaptedebilir, fakat bizim müttehit kalmamıza mânı olamaz. Riyaset ettiğim hükümet, Sırpların, Hırvatların ve Slovenlerin millî arzuları ile vücude getirmiş oldukları yegâne hür hükümettir. Arasında doktor Maçek'i bulundurmakla müftehiı orduğun? hükûme*. hiçbir vakit teslim ol mıyacakbr.
ı Times, 'bu beyanatın sonunda, «bu sözler 'bugün Yugoslav mil-Ietindeki yüksek maneviyatı ve müttefiklerine karşı olan itimadını gösteren yüksek faziletlerin bir 4 tezahürüdür» demektedir. ı
MACAR KUVVETLERİ UJİVİDEK'E VARDI
Budapeşte, 14 (A.A.) —Ma-car  genel  kurmay başkanlığımı dün öğle üzeri neşredilen tebliği:
12 nisan aksamına kadar Ba-ranya müsellesini tamamiyle iş gal ettik. Zırhlı ve motorlu kıtalarımız bu sabah Tuna ile Fisz* arasında Ujividek'e varmışlardır. Paraşütçü kıtalarımız ilerde bulunan bir kaç mühim köprüyü ellerine geçirerek motorlu kıtaları mız gelinciye kadar muhafaza etmişlerdir.
Ricat etmekte olan düşman de.
vamlı ileri hareketimize mâni olmak için Tuna ile Fiaza arasındaki köprüleri berhava etmektedir $ündiye kadar zayiatımız çok
delildir
99
Kıskançlık Yüzünden Cinayet
Ayrılmak İstiyen Karısının Gönlünü /apamayınca Tabancasını Çekip Vurmuş
Dün sabah saat dokuzda Be-yoglunda Feriköyünde kıskançlık yüzünden bir cinayet işlenmiştir.
Hasköyde Arabacılar caddesinde 12 numaralı hanede oturan seyyar satıcılardan İbrahim oğlu Mehmedin karısı Fatma, bir müd-debtenberi kocası ile dargın bu lunmakta vc Feriköyünde tanıdığı bir kadının evinde yaşamakta, dır. Karısını arasıra hırpalamakla beraber çok seven ve gözünden bile kıskanan Mehmet, çok uzun süren bu ayrılıca tahammül edememiş, kansile barışmak için bir çok çarelere 'baş vurmuş, araya aracılar koymuştur. Fakat, bir türlü karısının gönlünü yapmağa, yine beraberce yaşamak için muvafakatini almağa muvaffak ola-
mamıştır. Bu suretle yeise kapılan Mehmet, işini zorbalıkla halletmeğe karar vermiş, günlerce işini gücünü bırakarak Feriköy sokaklarında gezmeğe, karısını beklemeğe başlamıştır. Dün sabah saat dokuzda tesadüfün karşısına çıkardığı karısjna güzellrkle sokularak bir hayli yalvarmış, evine götürmeğe uğraşmıştır. lk-naa muvaffak olamayınca tabancasını çekerek birbiri ardına attı. ğı beş kurşunla zavallı kadını muhtelif yerlerinden yaralamış vc
kaçmıştır. Yaraları ağır olan Fatma hastahaneye kaldırılmıştır. Kıskanç 'koca da hâdisenin vukuundan biraz sonra yakalanmıştır.
Akşehirde Konferans
Akşehir (Vatan) — Bugün şehrimiz Halkevinde saat I 7,5 da Dr. Aziz Perkün tarafından «dünya hâdiseleri karşısında Türkiye» mevzulu dikkate değer bir konferans verirrniştir.
Salon şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde kapılardan taşan halkla miadından saatlerce evvei dolmuş bulunuyordu.
Hatip ilk sözlerinde bugün Bal^ kanlarda vukuagelen hâdiselerden kısa bahsettikten sonra yeni nizam adı verilen menhus salgının; ancak Mihver devletlerinin yirminci asrın medeniyetini yaşı-yan insan topluluklarını, kendilerine râm ederek bunların kazançlarını, alın terlerini ve ellerinin emeklerini (milletlerinin zevk ve eğlencelerine yar ayıcı birer kaynak haline sokarak kullanmak arzuları olduğunu tebarüz ettirmiştir.
Böyle bir zillete boyun eğmemek için kendisinden kat kat kuv. vetli olan düşmanları ile kahramanca dövüşen, şeref ve millî gurur    zevkini    içinden    duyan
komşumuz ve müttefikimiz Elen (nitleti gibi bir gün bizim de kapımızın çalınması mukadder olursa hükümetimizin de kendi hükümranlık haklarına hiç bir milleti sokmayacağını her Çağda ayrı ayrı birer tarih yaratan Türkün sarsılmaz bir iman olduğunu pısırık ecdatları gibi bunlara da bir daha öğreteceğini söylemiştir.
Bundan sonra İnönünde milletin makûs talihini yenen koca kahraman İsmet İnönü'nün başından doğan Türk - İngiliz ittifakı-
İzmitte Sıtma Kalmıyor
izmit (Hususî) — Sıtma mücadele teşkilâtmın muvaffakiyetle devam etmekte olan faaliyeti neticesi olarak, evvelce bir sırma yatağı addolunan İzmit, bu âfetten tamamile kurtulmuş denilecek bir vaziyete girmiştir. Elyevm sıtma nisbeti yüzde altıya düşürülmüştür.   Adapazar   civarında
bulunan Tesbihli gölü bataklığının dokuz bin metre uzunluğunda kanaılar açılmak suretile kurutul
muş bulunması bu ^nisbeti yüzde bir kaç nisbetinde daha düşürecektir. İki senedenberi kurutulma, sına uğraşılan Gökçeören batak-lığındaki ameliyat da bitirildiği takdirde yu-rdun bu kısmında sıtmadan eser kalmıyacaktır. Kurutulan arazi köylülere tevzi edilecektir.
Bereketli Yaz Yağmurları
Edime (Hususî muhabirimizden) — Trakya ve havalisine ilk bahar yağmurları düşmeye başla, mıştır. Havalar mevsim yağmurlarının başlamasile derhal kendini hissettirecek derecede serinlemiş ve bu yüzden evlerdeki sobalar tekrar yanmağa, kışlık paltolar giyilmeğe mecbur kalınmıştır.
Mezruat ittbarile bu yağmurlara son günlerde oldukça ihtiyaç vardı. Bilhassa yazlık ekimin arifesinde dü$en bu yağmurlar çiftçinin yüzünü güldürmüştür. Havaların açmasile toprak beklenen tavı bulmuş olacağından derhal yazlık nadas ve ekimlere bağlanacaktır. Bundan sonra hassatan yazlık buğday ile pancar, arpa, yulaf, mısır, susam gibi hububat ve kavun karpuz ekilecektir.
Dr. Aziz Perkün
nı canlandırmış, cyurdda sulh, cihanda sulh» vecizesinin Türk milletinde yegâne şiar olduğuna işaret etmiştir. Bununla beraber sözlerine; «muhtemel bir tecavüz vukuunda yurt ve millet müdafaası için kahraman kumandan ve mehmetçiklerimiz sınırlarda savaşırken en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar hepimizin Millî Şefin etrafrnda tek bir vücut gibi toplanarak onun vereceği her emre uyarak muvaffakiyetlerimizi daha çok, daha verimli, daha sistemli ve azimli çalışmamızla kolaylaştıracağızb> di. yerek nihayet vermiştir.
Memleketin sevgi ve hürmetini kazanmış olan ateşin hatip kürsüde çok tezahürata mazhar olmuş ve Türkün olgunlaşmış, top-lulaşmış birliğinden doğan hissi-yatile sık sık alkışlanmıştır. Konferans çok faydalı olmuştur.
Bir Kız Kaçırma Hâdisesi
Kandra kazasına bağlı Koymaz nahiyesinin Davullar köyünde kanlı bir şekilde neticelenen bir kız kaçırma vakası olmuştur.
Köy halkından Keleş oğullarından Mehmet oğlu Topal Zülkade adındaki şahıs, ötedenberi göz koyduğu ayni köyden İbrahim oğlu Kâzımm kızı on üç yaşında Seheri zorla kaçırmağa kalkmıştır. Vaki şikâyet üzerine kızcağız bu başı dönüğün elinden kurtarı. larak babasına teslim edilmiştir. Muhtarın bu müdahalesini haz-medemiyen Topal Zülkade yanına aldığı dört kardesile birlikte gece yarısı Kâzımın evine dayanmış ve Seherin kendisine teslimini istemiş, verilmediği takdirde evi yakacağını, Seheri de boğaz-Iıyacağını söyleniştir. Bu vaziyet karşısında gügjeyen baba tabancasını kullanmak lüzumunu hissetmiştir. Bir kaç kurşunla kapısını zorlıyan ırz düşmanını yere sermiş, maktulün kardeşlerinden Rasimi de ağır surette yaralamıştır.
Abone Ücreti
Türkiye dalıUlnde:
Senelik   0  aylık   8 aylöY   Aylık
1400 760 400 löt Ks Hariç memleketler:
Senelik    6 aylık    S aylı*     Aylık
Beyşehir Göfunün Suyu Arttırıldı
Konya (Hususî) — Bc>>ohir gölü Konyanın en mühim hububat mmtakası olan Çumra kaza-sındaki ovayı sulama teşkilâtının en mühim mcmbaıdır. Bir kaç sene evvel su seviyesi düşmüş olduğu için kanallara su alınamıyor ve arazi sulanmaktan mahrum kalıyordu. Bunu gözönündo tutan alâkalı makamların Beyşehir (rolündeki suyu çoğaltmak ve bu euretle kanallarda daima su bulundurmak ıçm baş vurdukları tedbirler müdbet neticeler vermeğe başlamıştır. Halen Nevşehir gölünün seviyesi yükselmiş ve Çumra kazası ile Yarma nahiyesindeki sulama teşkilâtına nafi olacak bir hale gelmiştir. Badema Nevşehir gölünden âzami istifade temin edilecek ve o havalide kuralklığın önüne kati surette ilecektir.
EDLMACA
r   t    i    V    Ç   ç    y    ğ   $   //>   r/>
Bu Akşam Şehir Tiyatrosu Komedi Kısmında îlk Operet Sanatkârımız
CEMAL    SAH İR
Jübilesi
Muazzam Program:
Şehir Tiyatrosu — Cemal Sahlr o-
pereti — Muhlis Sabahattin Heyeti—
ismail DumbUllü — Kapuçell» orkestrası.
1 — Konuşma: Muharrir Nusret Safa Coşkun. (Jübileyi açış)
2 — Cemal Sahîrin İlk opereti: Çardaş Förstın - Şehir Tiyatrosu (Kıymetli Primadonna Nuvart) İle. 3 — Sv-7 - Caz - Hazım, Vasfi. Bedıa (Kıymetli sanatkârlar tarafından)
4 — Muhlis Sabahattinin şaheseri Kerem - Asli.
5 — Halk sanatkarı İsmail Dum-
b01W. v ^
Gişe açıktır. Her tarafa otobüs
vardır
VATAN OnetoBl
ÎLAN FİYATLARI Kuruş
Başlık maktu olarak 750
1 inci Sayfa Santimi 600
2   s      » » 360
S   »      » 300
4    »       9 100
5   »      » » 76
6   »       9 a 60
Soldan Safta: 1 — Bir irfan oca-gunız, 2 — Kadın ismi - Ağaç m kısımlarından, 3 — Habeş komutanı -Bir rengin teral - Kayıp, 4 — Yavaş, 5 — Teslim olması veya mukabelede bulunamaması istenilene edilen tehdit, 6 — Büyük otel, 7 — Bir renk - Tatlı bir madde - Hamam. 8 _ Bir hastalık. 9 — Sofra, 10 — Babanın eşi - Tutkal, 11 — Bir idare tarzı.
Yukardan Aşağıya: 1 — Üstün körü, 2 — Fakat - Yemin, 3 — U-fak kitap - Göğüs, 4 — Şöhret - Ermeni şlvesile türkçe tasdik - Bir meyva, 5 — Bir nevi tatlı, 6 — Beş kıtadan birinin halkı - Eski bir silâh, 7 _ Katmer - Uzunluk. 8 — Fe raset - Çoğun zıddının tersi, 0 — Kara parçası - Abus - Bir oyun kâğıdı. 10 — Nal - Nota, 11 — Bir erkek ismi - Isırmadan mütevellit
DÜNKÜ  BULMACANIN HALLİ
Soldan sata: 1 — Beynelmilel, 2— Üs - Alaka, 3 — Yankı - SU, 4 — Ümit - Ekmek, 5 — Kisarna - Zar, 6 — Re - At, 7 — Diz - Fayrap, 8 — Amelî - Re, 9 — Drama - Sİ, 10 — La - Lando - Me, 11 — At • Er - Onbir.
Yukardan aşağıya: 1 — Büyüka-da - La, 2 — Esami - imdat, 3 — Nis - Zer, 4 — Nektar - Laie, 5 — Re - İmar. 6 — En - An, 7 — Maskara - Do, 8 — İlim - Son, 9 — Lâ-lezar, 10 — Ek; Katar - Mİ. 11 — Lâf - Peder.
Yeni Neşriyat:
r 'A/
_ _ , ¦
Bu Harbin Kîtab
ı
Mümtaz Faik Fenik tarafmdan yazılan bu mühim eser bütün milletimizin okuması icap eden bir kitaptır.
Türkiye - İngiltere ittifakı ve Büyük Britanya imparatorluğu hakkında çok esaslı bügUer veren bu kitap bugünkü hadiseleri en iyi anlatan bir eserdif. 125" kuruştur. Satış yt     Ahmet Halit Kitabevt
Devlet Demiryolları İlânları
D. D. Yolları 10 cu İşletme Müdürlüğünden:
İşletmemizce kapalı zarf usulile eksiltmeye konulan beş bin beş yüz metre mikAp çam tomruğa talip çıkmadığından (şartnamede müteahhitler lehine tadilât icra edilerek) 2490 sayılı kanunun 10 cu. maddesine tevfikan yeniden kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Mezkûr beş bjn beş yüz metre mikâp tomruğun muhammen bedeli yüz yirmi bir bin lira olup İhalesi 20.4.941 salı günü saat 15 te Erzurumda 10. cu İşletme müdürlüğü binasında yapılacaktır.
Bu işe girmek istlyenlerin yedi bin üç yüz liralık muvakkat temi-natlarile kanunun tayin ettiği vesaiki ve bu işi becerebileceklerine dair olan bir belgeyi ve teklif mektuplarını ayni gün saat 14 de kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Beş bin beş yüz metre mikâp tomruk orman müdürlüğünce işletmemize tahsis edilen Olutunun Köroğlu ormanlarından tefrik edilen 16 a ve 29 a No. lı maktalarından katedilecektir.
Teslim yeri Sarıkamış Hızar fabrikasıdır.
Şartnameler Haydarpaşada 1. ci, Ankarada 2. ci, Erzurumda 10, cu işletme müdürlüklerinden ve Sarıkamış, Kars, Trabzon istasyonlarından 6 lira mukabilinde tedarik edilir. (2921)
2700
1410      80G Kş.     yoktur
Gayrimenkul Satış İlânı
İstanbul Emniyet Sandığı Müdürlüğünden
Fatma Behirenin 482/14260 hesap No. sile Sandığımızdan aldığı 300 liraya karşı birinci derecede ipotek edip vadesinde borcunu vermediğinden hakkında yapılan takip üzerine 3202 No. lı kanunun 46 cı maddesinin matufu 40 ci maddesine göre satılması icap eden Üsküdarda Anadoluhisarı Göksu caddesi eski 7 MU. yeni 41 No. lı kayden 410 arşın mesahası olan bahçeli ahşap evin tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek istiyen (112) lira pey akçası verecektir. Millî Bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye resimleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve tellaliye rüsumu borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 12.4.911 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere sandık hukuk işleri servisinde a-çık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu malûmat ta şartnamede ve takip dosyasında vardır. Arttırmaya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa çıkarılan gayri menkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve telâkki olunur. Birinci arttırma 9.6.941 tarihine müsadif Pazartesi Cağaloğlunda kftjn Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat İhale yapılabilmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması İcap eden gayri menkul mükellefiyetile sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartile 24.6.941 tarjhine müsadif salı günü ayni mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayri menkul en çok arttıranın üstünde bırakılucaktır. Hakları tapu sicillerile sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair iddialarını ilân tarjhinden itibaren yirmi gün içinde evrakı müsbitelerile beraber dairemize bildirmeleri lazımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla hakları tapu sicillerilo sabit olmıyanlar satış bedelinin pavlasmasrndan hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak Istiyenlerln 40/1706 dosva No. sile Sandığımız hukuk İşleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.
D   T   K   K   A   T
Emniyet Sandıe/ı: Sandıktan alman envrî menkulü Inotek ettstermek Istivenlere muhamminlerimizin kovmuş oMn*u kısmetin vüzde 40 mı tecavüz etmemek üzere ihale b*»dr»Hnln yarısına kadar borç vermek suretile kolaylık göstrmektedir (2913)
ÇecuâfatHn değil,
fiüyüâferin de
BAYRAMIDIR
¦   ¦
Romanya İle
Olanların Dikkatine
. Haricîye Vekâletinden tebliğ edilmiştir:
Romanyada ahiren neşredilen bir kararname mucibince, ecnebilerin Millî Iktusat Nezaretinden verilmiş bir müsaade olmadıkça Romanyadaki emlâk, hukuk ve menafiine ait tasarruf muamelelerinde bulunamıyacaklan; bö> le bir müsaade istihsal edilmeksizin yapılacak tasarruf muameleleri ile normal idare muameleleri ve bankalarda mevdu kıymetlere müteallik tasarruf muamelelerinin
hukukan batıl addedileceği; Romanyada ikamet etmemekle beraber orada bu gibi emlâk, hukuk ve menafie malik bulunan ecnebilerin ise, Romanya arazisinde tedavüle çıkartılmış bulunan bilûmum tahvıüerle nama muharrer olmıyan kıymetli senetleri hâmil orduklan takdirde bunlar hakkında nisan 1941 nihayetine kadar, Romanya sefareti ile konsolosluklarına bir beyanname vermekle mükellef oldukları; ayni mükellefiyetin bu gibi esham, tahvilât ve senetleri mevduat o-Larak kabul etmiş bulunan bankalara da şamil olduğu Ankara-daki Romanya sefareti tarafından bildirilmiştir
Keyfiyet alâkadar Türk vatandaşlarının ıttılaına vazokınur. Bursada Buğday Stoku
zartt, KUVVETLİ        sedas'
mükemmel bir cihaz
DOjSTOB
H0RH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla glşeel ön Un d ek? muayenehanesinde her gün halitaları kabul eder. Tel 24131
Perakende sabf yeri: ODEON mağazası, İstanbul, Beyoğlu, İstiklal Caddesi No. 48 1. Toptan satış yeri: Subanhamam Hamdibey
Geçidi No. 48/56
DOKTOR
Ç ! F R U T
Cildiye ve Zühreviye MM^m sisi Beyoğlu YerU MaDıtı   Patan   karşmmdtt   Fosta   noka&j köşenirtfto Meymenet Apartnuanı
Te»: 4335a
Yedikule
Fabrikası T. A. Şirketi
Fabrika   Teslimi   İplik  Satı?  Fiyatları:
Vater No. 12    Paketi 577,5 kuruş
» » 20        » 682,5     f
9 » 24       > 732,5     »
Tire » 20/2    » 752,5     »
DOKTOR-KİMYAGER
GGVAI TAHSİN
İDKAB - KAI* - KAZURAT
vesalrenin tanlllıerlni yapar. Dı
vanvoiH orlasma& Tel. 23334
Sfciılb   vı Ncör'ya* Mudüi      XtMt â-uun - ALMAK - Baaüdıgi /w; VATAN MATBAAM
Yedikule İplik Fabrikası T. A. Şirketinden:
1941 martının 20 sinde âdi surette toplanan hissedarlar umumi he* yetinde 1940 senesi safl kârmdan tediyesi tasvip edilen temettü hisselerinin tevzii tarihinin tayini hususu îdare Meclisine bırakılmış olduğundan şirketin hisse senetlerine 30 numaralı kupon ve müessis hisse senetlerine 10 numaralı kupon mukabilinde tediye edilecek temettüün 15 Nisan 1941 tarihinden itioaron her gün saat 10 üe 12 arasında tesviye edilmesi bu kere İdare Meclisince karar altma almdığı alâkadarların malûmu olmak üzere ilan olunur.
ÎDARE MECLİSİ
İstanbul Emniyet Müdürlüğünden:
Müdüriyetimiz sivil zabıta memurları için 550 takım elbisenin a-lınması kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Bir takım elbisenin muhammen bedeli «25» lira muvakkat teminatı *1031> lira c25» kuruştur. Eksütme 22.4.941 salı günü saat 15 te müdüriyetimiz binası içinde yapılacaktır. Teklif mektupları eksiltme günü saat 14 e kadar kabul edilecektir, isteklilerin mezkûr gün ve saatte komisyona, şartnameyi görmek için de Ş. 3 müdürlüğüne müracaatları. (2686)
I