Başmuharriri:
AW*   Rrnîn   YALMAN
\ MANEVİ - Cagaloğlu, Molla Fenarl S. 32 T el e f o n : 24IS6 —   Telgraf VATAN îst
16     ART   1941 PAZAR
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Kardeş Iranın Mesut Günü
Dün İran Şahinşahi Riza Pehl
evi'nin
Duğum Günü Kutlulandı
Ufuktaki Manzaralar
Mihver Balkanların her tarafında mukavemetle karşılaşıyor. Asıl esas cephede İlkbahar hareketleri başlamıştır. Amerikanın İrlanda işine karışması günün en mühim hadisesidir.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
n°nç gün tatilden sonra,   bu «I sütun için ilk hatıra gelecek mevzu, dünyanın halini kuşbakışı gözden geçirmektir.
Balkanlardan başlayalım: Bu. rada bütün alâkalar Yugoslavya üzerine toplanmış bulunuyor. Belgrat, her taraftan kuşatılmış bir kale gibidir. Al-manyanın Balkanlarda (bundan sonra tutacağı yol, Belgrat hükümetinin vereceği karara bağlıdır. Belgrat; meşhur üçüzlü misaka köle yazılmağa ve yeni nizam ünL formasına bürünmeği istiklâline ve Balkan sulhunun icaplarına aykırı buluyor. Gürültü çıkarmamağı, bütün komşularile ve bu a-rada baş müşterisi Almanya üe hoş geçinmeği istemekle beraber üçüzlü misaka girmeğe razı olmuyor. Ancak bir dostluk ve saldır-mamazlık misakile ve iktisadî bir anlaşma üe Almanları avutmağa
çalışıyor.
Diplomasi tazyiki kâfi gelmeyince Almanlar kuvvete müracaat edecekler mi? Yugoslavya her şeyi göze alarak kuvvete kuvvetle mukaıbele edecek mi? Bunu he_ nüz bilmiyoruz, fakat Yugoslavya mukavemetinin her halde iki mühim unsuru vardır: Bunlardan fciri kendi maddî kuvvetleri ve Yugoslav milletinin istiklâl azmidir, ikincisi de Almanların Yu-goslavyayı bir harp hareketi sahnesi yapmağı ve bu memleketin ham malzeme ve yiyecek kaynaklarından kısmen olsun mahrum kalmağı kolay kolay göze almı-yacaklarıdır.
Bu arada Arnavutluk hareketleri birden bire şiddetlenmiştir. B. Mussolini bizzat cepheye koşmuş, şahsî emri ve kumandası altında şiddetli bir taarruz açmıştır. Bunun iki mânâsı var: Birincisi, Alman tazyikinin askerî bir şekilde Yunan hududuna dayanmasından istifade ederek, İtalya-nm Yunanistana karşı taliini tek başına tecrübe etmeğe ve askerî haysiyetini mümkünse kurtarmağa kalkışması...
İkincisi de, Almanyanın küçücük Yunanistana arkadan hücum etmenin kendisi için ne kadar küçüklük olacağım ve ne kadar umumî bir nefret uyandıracağını takdir ederek yaptığını bizzat temizlemeği ltalyadan istemiş olması...
öyle görülüyor ki italyan taarruzu akim kalmağa mahkûmdur. Diğer taraftan Almanlar Yunanistana karşı siyasî bir tazyik yapmağa kalkışırlarsa bundan hiç bir netice çıkmıyacağı gibi, askerî tecavüze de Yunanlılar kuvvetle karşı duracaklardır. Bu noktada Yunanlıların azimleri kat'î, şevk ve cesaretleri tamdır. Kendilerinde alman askeri kudretine karşı en küçük bir yılgınlık izi belirmemiştir. Topraklan tecavüze uğrarsa karşı duracaklar, seve seve ölecekler, yine seve seve mütecaviz bir düşmanı öldüreceklerdir.
Almanya, Balkana ait plânlan..
nı yaparken, Yugoslavya ile Yu-
nanistanın mukavemetini, Türki-
yenin her tecavüze karşı durmak
hususundaki    bükülmez    azmini
Sovyetler Birliğinin    küskün    ve (Devamı: 8a, 5, Sü. 1 de) —
Dün Iran General Konsolosluğunda yapılan kabul resminde Iran General Konsolosu Ekselans Behnam ile   İstanbul   Valisi   Lûtfi
Kırdar ve davetliler      (Yazısı 5 inci sayfamızdadır)
Bomba Bâdisesi
ingiliz Sefirinin Belki de Nezaket icabı Bulgar Polisinden Memnun Kaldığını Söylemesi Bombaların OradanGelmediğineDelilSayılıyor!
Valizlere Kasten Konulduğu Tahmin Edilen
Türk Gazetsleri Hakkında Müddai Umumiliğin Verdiği Ma!û nut
Sofya, 15 (A.A.) — Reuter ajan-     «ingiliz heyotinin Sofyadan hareketinden bir kaç gün evvel, sefare-
sının, Istanbuldaki Perapaias otelinde vuku bulan infilâka dair olan telgrafları hakkında Bulgar ajansı a-şağıdakı mütemmim malûmatı vermektedir:
tin muhafaza kadrosu yeni bir polis noktasile takviye edilmiştir. Bundan başka sekiz polis, ikişer İkişer ve ge-(Devamı Sa. 5, SU. 2 de)  / ^ /
Tarih Ölçüsüyle
Mart
Bir Yıldönümünün İlham Ettiği Düşünceler
Tam yirmi bir sene oluyor, 16 mart 1919 da İstanbul işgale uğradı. 1914 - 1918 harbinin galipleri bu suretle bizim istiklâl azmimizi kırmayı düşünmüşlerdi.
Bugün müttefikimiz olan İngilizlerle o zaman ayni saha değildik. İkimiz için de tabiî yol olan dostluk yolundan hâdiselerin sev-küe ayrılmıştık.
Fakat şimdi geriye doğru bakarsak ve biraz da zihnimizi yorarsak şu kanaate varmaktan kendimizi alamayız ki 16 mart işgali bizim için bir idbar günü sayıla-
Bugün Paraşüt Tecrübeleri Yapılacak
Bugün Sarryerde paraşütle atlama tecrübeleri yapılacaktır. Tecrübeler, saat onda başlryacak ve 10,25 e kadar devam edecektir. Tecrübelerde vilayet namına vali muavini Ahmet Kınık bulunacaktır.
Paraşütçüler tayyarelerden silâhlı olarak atlryacaklar ve paraşütçülerle mücadele ekipleri bunları zararsız bir hale sokacaklardır. Mücadele için teşkilâta mensup takviye kuvvetleri de bulunacaktır.
Tecrübelere imdat kuvvetleri İştirak edeceklerdir ve 200 paraşütçü bulunacaktır.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Rödyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim  Hâdiseleri
Bugün, 16 Mart   Şehitlerinin İhtifal günüdür. ^   Dün dost, karda? ve müttefik İranın mesut bir günü   İdi.   Çünkü
İran Şehinşaiu Rıza Pehlevinln doğum günüydü. ^   Bugün 200 Paraşütçü lstanbulda tecrübeler yapacaktır. ^   Almanya, Yugoslavyaya yeni tekliflerde bulunmuştur.   Ne olduğu
henüz malûm değildir.
Yananla tana karşı Mussolini taarruzu akim kaldı. Beş İtalyan fırkam yan yarrya aaji&t verdi.
m az. 1 6 mart 1919, bizi uçuruma sürükleyen bütün bir maziden ağır bir cerrahî ameliyatla kurtulduğumuz ve yeni bir varlığa doğru yürümek üzere eski bağlardan a-rada kaldığımız gündür. Türkiye-nin hakiki kurtuluşu 16 martta baslar.
lstanbulda bir meb'usan meclisi açmak suretile renksiz bir uzlaşmaya doğru yol alıyorduk. 16 mart bu uzlaşma yollarını kapadı, göbeğimizi kesti, yurdu sevenleri Ankaraya, Atatürkün etrafına koşmağa şevketti
İngilizler o zamanlar bizi ok-şasalardı, yüzümüze gülselerdi a-caba Türkiyenin mukadderatı ne gibi bir seyir alacaktı? Bu suale cevap vermek güçtür. Fakat çok gariptir ki tarih, 16 mart hareke-tile, ingilizlere Türkiyenin kurtuluşu ve inkılâbı bakımından en (Devamı: Sa, 5, SU. 1 de) =
Millî Şefin Tıbbiyelilere İltifatları
Tıp Fakültesinin 114 üncü yıldönümü münasebetile CUmhurrei simize Üniversite Rektörü tarafından çekilen tazim telgrafına Millî Şefimiz aşağıdaki cevabı göndermişlerdir.
Üniversite   Rcktö-niğüne
tSTivNBÜL
Konferans salonunda toplanan tıp talebesinden, fakültenin 114 üncü yıldönümü münasebetile tel graf aldım. Tıp hocalarına ve çalışkan talebelerine sevgi ve tebriklerimin İblâğ Duyurulmasını rica ederim.
İsmet inönü
Yunan askerleri, karlı tepelerde, Finleri de örnek tutarak beyaz elbiselerle
daima akim bırakan bir kahramanlık gösteriyorlar
taarruzlarını
İki Şehit Polisin Bir Mezar Taşı
ı -~
Söyleyen: Onlar
Yazan: Aka Gündüz
^
Ey yolcu!
Yalnız insan fânî değildir. Bazı milletler ve tarihleri de fânidir, f ]
Ebedî olan, ancak damarlarında asıl bir kan, bileklerinde bükülmez bir derman ve göğüslerinde sendelemez bir iman taşıyan kahraman milletler ve tarihleridir.
Ben, işte böyle bir milletin evlâdıyım. Bana dinç Türkiyenin genç polisi Mahmut Ardıç derlerdi. Meslek ve kan arkadaşım Reşat Mutlugün gibi.-..
Ey yolcu!
Bana ebedî Türkiyenin fânî ferdi Reşat Mutlugün derlerdi Ordumda silâh kuşandım, mesleğimde vazife aldım. Hangi millet görse bağrımın sağlamlığına, yüreğimin erkekliğine ve alnımın akhğmafimrenirdi. Mahmut Ardıç gibi...
Ey yoku!
Biz, bu erkek toprağın iki erkek evlâdı idik. On sekiz milyon kandaşlarımız gibi...
Biz, insanlığın düştüğü çapraşık yol ile, insanlığın bırakmadığı doğru yolun çarpıştığı bir tokuşma noktasında el birliği ve can birliği ile şehit olduk.
İkimiz de zaten ergeç bu yolun yolcuları idik. Fakat bütün sevgimizle karşıladığımız misafirlerimizin dökülen asîl kanlarına çok yandık. Fakat ne mutlu onlara ki, bizim gibi ölmesini ve bilhassa tepelemesini bilen ebedî, asîl bir mHletin çocukları idiler.
Ey yolcu!
Ne bize, ne beraberce ve bir noktada ilk damla kanımızı dök tüklerimize yazık olmadı. Hiç yazık olmadı. Hayır! Asla! Yazık veya kazık olacakları tarih gösterecektir!
Bana Mahmut Ardıç derlerdi. Ardıç, sıhhat, neşe ve hayat ağacıdır ki, en sağlamı bu vatanda yetişir. Beni toprağa ektiler, ben kanımla beni suladım. Cör nasıl gelişeceğim!
Bana Reşat Mutlugün derlerdi. Bir gece, kanımla karanlıkları kızıla boyadım. Gör bak, ne bitmez, tükenmez mutlu günler gelecek!
Biz insaniyete, emniyete ve bu millete çalışan Türk polisleri idik. Kanımızla mesleğimizin şerefini mayalandırdık, ey yolcu
Ey yolcu!
Sağ kalan meslektaşlarımıza bizden selâm söyle! Bizden selâm söyle ve şunu da şöyle ki, demirden idiler, çelik olsunlar; mermer idiler, granit olsunlar. Ve eğer bize birer fatiha oku-yacaklarsa.. İnsanlık düşmanlarının cezaya çarpılacakları gün okusunlar.
Ey yolcu! Hadi sağlıcakla, emniyetle ve gururla yoluna devam et!
V
Amma uçuyorum ha!
UÇURTMA   MEVSİMİNDE:
Kanca!
Yugoslavya Bir Kere Kancaya
Takıl
ırsa...
Nereden Takılırsa Takılsın Hepsi Aynı Kapıya Çıkar!
«Bazı haberlere göre, Almanya üçlü pakta girmesi için Yugoslavyayı sıkıştırmaktadır. Bir habere göre, Yugoslavyanın üçler paktına girmesini ve bir ademi tecavüz paktı imzalamasını İstemektedir. İkinci bir habere göre de mihvere karşı bir dostluk beyannamesi neşretmesidir.
«ingiliz ve Amerikan mahfillerinin fikrine göre, Yugoslavya bunların hangisini kabul ederse etsin hepsi ayni kapıya çıkar. Alman yanm m ak sadı bir kere kancayı takmaktır. Bir kere kancayı taktıktan sonra sonu gelecektir.
«Yugoslavya baklanda SovyeUerin düşündükleri henüz malûm değildir. Radyoları bundan hiç bahsetmiyorlar^
— Radyo Gazetesi —
Belgrat 15 (A.A) Bitaraf mehafilde zannedildiğine göre, Almanya, Yugoslavya hükümetine yeni tekliflerde bulunmuştur.
a
Kab
Kumandada Değilmiş I
Mussolini Taarruzu da
Akim Kaldı
İtalyanlar 5 Günd
a
¦.
150000lü Verdiler
«Arnavutluktan yeni yeni haberler geldikçe, Mıusolini'nin yakından takip ettiği ve bîr rivayete göre bizzat idare ettiği İtalyan taarruzunun geniş olduğu görü lür. Otuz kilometrelik bir cephede yapılan bu taarruzda bir çok kumandan ve zabit esir verdikle rine göre bundan bir çok kumandanların, zabitlerin ilk hatta kadar gittikleri anlaşılır. Zayiata uğrayanlar arasında İtalyanların en meşhur tümenleri de vardır.
«Yunanlılar, yalnız kendi me\. zilerini muhafaza ile    kalmamı, lar, düşman taarruzu kırıldığı zaman mukabil taarruza    geçe.v İtalyanların çekildikleri mevzii, işgal etmişlerdir.
«İtalyanlar; büyük bir şiddetle yaptıkları bu taarruz için   ay larca çalışmışlar, cephelerinin ge risine cepane, benzin   yığmışlardı. Aylarca emekler sarfed ilere hazırlanan bu taarruz bir haftad. erimiştir. Artık taarruz sırası Yunan ordusuna gelmiştir...»
- Radyo gazetesi -(Devamı: Sa. 5, SU. 7 de) +
11 Harp Vazıyeti 11
Beşinci    sayfamızda
GÜNÜN SESİ
Kuvvet ve Sükûnumuzun Kaynağı
Yazan: REŞAT NURİ
Son günlerde İzmir İle Ankara arasında tren yolculuğu yapmış bir arkada*} anlatıyordu.
Ara İstasyonların birinden binen ve ayakta kalan bir köylüye kompartımanda yer vermişler. O esnada, Bulgaristana girmek üzere o-lan Almanların niyetleri hakkında ateşli bir münakaşa ceryan ediyormuş. Köylü hiç bir heyecan göstermeden dinlemeğe ve bir çocuk masalı anlatılıyormuş gibi ara sıra dudak acile gülüm »emeğe başlamış- Kompartımanın havasını değiştirmek İçin pencerelerin açıldığı ve münakaşaya ara verildiği bir dakikada arkadaşımız yan hatır hoşluğu, yan da bu sakin gülümsemenin manasını merak ettiği İçin sormuş:
— Sen ne dersin arkadaş? Ne diyor bu delikanlılar?
O, yine gülümsemlş:
— Yarenlik ediyorlar beyim-Tatlı tatlı dinliyoruz. Vakit nasıl geçer?
Köylünün konuşulan şeylere fazla ehemmiyet vermediği aşikar! Merakı büsbütün *rtan   arkada-
şımız devam etmişi
— Peki sen hangisinin dediğini haklı görürsün?
— Ne di sem boş~ Belki gelir belki gelmez... Kafasında ne olduğunu biz ne biliriz... Düşman delimi kl ne yapacağını evvelden haber etsin?
Siyasi ve askeri tasavvurların ancak sahlplerinee malûm büyük sırlar olduğunu ve bu İtibarla karşıdan yapılacak tahminlerin, aksi de pek âla caiz» birer İhtimalden başka bir şey olamryacaklarını gösteren bir hakim sözü:
Kısa bir sükûttan sonra bu defa sual sırası köylüye gelmiş:
— Siz deyin bakalım şimdi de... Gelmezse ne edeceksiniz?
Gençler cevap vermişler ;
— Gelmezse ne ederiz? Hiç. Rize zararı dokunmryana biz ne edeceğiz?
— Hay babanıza rahmet. Ben de
öyle.. Ya gelirse?
— Geldiğine pişman edeceğiz. Köylü bir daha tekrar etmiş:
— Hay babanıza   rahmet. Ben
de öyle. 6
Sonra İlâve etmiş:
— Sen de, o da, hepimiz de el bir-llğile ne edeceğimizi biliyoruz. Öyleyse ne diye çenemizi yoralım.
?
Son zamanlarda zihinler en a* teşll bir faaliyetle daima uyanık dururken sinirler ve kalplerin gösterdiği harikulade sükûnu, bu zahiri tezadı, köylünün sözleri ne kader muteşem bir sadelik ve açıklıkla İzah etmiştir.
---VATAN
16.3- s<n
on
RP
>u*n>
Anlatan : Nuri ( Paşa )
Girit Açıklarından   Ttablusgarba
Kadar Ferman ve Tahrirat Taş.yan Teneke Kutu
15
Belediye Haberleri:
francalalık Un
Üsküdar imar Plânı
Fırınlara Gönder.len Nafıa Vekâleti Tasdik Etti
nşaata Yakında Başlanıyor
Piyasa Haberleri :
Halk Tini Kundura
GÜNDEN
G İÜ N E
Nuri Paşanın şimdiye kadar anlattığımız hatıraları kendisinden akşamları kat re katre alınmıştır. Nuri, fabrikasında hergün günde on altı saat çalışır. Akşam evine yorgun bir halde gelir, ancak yemek yiyip uyuyacak vakti vardır.
Şimdiye kadar çıkan hatıralar, ilk Trablusgarp harbine aittir. Bunlar, dünyada eşi olmayan bir kahramanlık efsanesini gözönün-de bir kat daha canlandırmağa hizmet etmiştir. Ortada bir müdafaa ordusu vardı ki asıl mevcudu bir kaç binden ibaret... Silâhı yok, oepaneei yok... Yerli mücahitler silâhı ve cepaneyi düşmanın depolarından igtinam edip kaçırıyorlar. Düşmana karşı yine kencli silâhlarile mücadele olunuyor. Bu ganimet silâhlara ancak eski zamandan kalma çakmaklı tüfekler ilâve olunuyor.
Böyle olduğu halele mükemmel surette hazırlanmış bir düşman ordusunun sahilden içeri a-dım atmasına imkân bırakılmıyor.
Nuri Paşanın asıl meraklı hatıraları Cihan Harbinde Trablus-garta giderek Mısırın garbında kurduğu taarruz cephesine ve bir oe Kafkasya hareket'crir.e aittir. Bu hatıramın tesbitî bir müddet beraberce çalıştıktan sonra    her
ikimiz şu kanaate vardık ki Nuri Paganın bugünkü meşguliyeti de-vara ettikçe hatıraların Cihan Har bine ve Kaikasyaya ait serisini şimdilik yazmağa imkân yoktur. Bunu daha geniş bir zamanda bize anlatacağını Nuri Paşa vadet-miştir. «O zamana kadar hatıraların diğer serilerini neşre fasıla vermeğe mecbur oluyoruz.
Şimdilik şu kadarını söyliyelim ki Nuri Paşanın Cihan   Harbinde
1 rablusgarba gönderilmesi o har. bin en heyecanlı maceralarından birini teşkil eder. Kanala doğru Süveyş seferi tertip edilirken, Nuri Paşa, Trablusgarba gitmeğe ve Mısırın garbında bir cephe kur-
nağa memur edilmişti.    Trablus
o zaman kalyanın bir parçası olmakla bera'ber Nuri, memleketin içine sokulmağa ve Trablus harbinin mücahitlerinden bir ordu kurmağa muvaffak olmuştu. Bu maksatla çöl ortasında atelyeler kurmuş ve bir çok malzeme ihtiyaçlarını yerinde temin etmiştir. Şurası dikkate lâyıktır ki Nuri Paşanın seferi kuvveti Mısır arazisine girebilmiş ve bu harpte 1-taiyanların yüabinlerce kişilik orduyla, tayyarelerle ve motorlu vasıtalarla gidebildikleri yerlere kadar varmıştır.
Nurinin hizmetleri Istanbulda duyuiunca kendisi «Afrika Grupları Kumandanlığına» tayin edilmiş ve (fahrî ferik) rütbesi ve padişah yaverliği verilmiştir.
Ayrıca bir iurk yel* en gemisine silâh, cepane, mücahitlere mah sus hıı'atler ve saire yüklenerek mülâzım Nacinin nezareti altında
l'rabıusa sevkoiunmuştur. Mülâzım Naciye Nurinin paşalık ve memuriyet fermanile beraber Afrika (Grupları Kumandanlığına beş bin altın tahsisat gönderilmişti.
Yelken gemisi Girit açıklarında bir Fransız harp gemisi tarafından yakalanmıştır. Müiâzim Naci altınları ve paşalık fermanını havi teneke kutuyu denize atmış, kendisi de esir olmuştur. Silâh ve hıı'atler Pariste Envalit müzesine naklolunarak orada teşhir edilmiştir. Üzerlerine de nerede, ne zaman ve nasıl yakalandığı yazılmıştır. Nuri sonradan tesadüfen Pariste Envaıit müzesini dolaştığı sırada bunları görmüş ve işin tafsilâtını öğrenmiştir.
Altınlar tabiî denizin dibini bulmuştur. Fakat çok gariptir k: fermanları havi lehimli teneke batmamıştır.
Dalgalar bunları nereye atsa beğenirsiniz? Hem Trablusgarp sahiline, hem de o sırada Nuri Paşanın karargâhının bulunduğu tarafa... Rüzgârlar ve denizin dalgaları, posta müvezziliğini cidden akla hayret verir bir isabetle başarmıştır.
Teneke kutu sahile düştükten sonra kumlar arasına gömülüp kaybolabilirdi. HaLbuki tesadüfen bir mücahit tam o sırada sahilde bulunmuş ve teneke kutuyu aldığı gibi Nuri Paşaya ulaştırmıştır.
Garip şekildeki kutu büyük bir
merak ve heyecanla açılınca içinden Afrika Grupları Kumandanlığına, fahrî ferikliğe ve padişah yaverliğine dair bir ferman, bir de mülâzım Naci vasıtasile 5000 altın, silâ'h ve saire gönderildiği hakkında bir tahrirat çıkmıştır.
Akdenizi Girîtten Trablusgarba kadar rüzgâr ve dalgaların hîmmetile kateden bu ferman ve tahrirat hâlâ Nuri Paşanın elinde bulunmaktadır.
İleride Nuri Paşa hatıralarının ikinci kısmında Cihan Harbinde olup biten bu garbî Mısır seferinin tafsilâtını ve orada kurulan teşkilâta ait hikâyeleri herhalde merak ve zevkle dinleyeceğiz.      |
BİTTİ
Piyasa Hareketleri:
Almanlara Çok Mal Satıldı
Miktar 40 Çuval Azaltıldı
Evvelce İstanbul Belediyesi francala fırınlarına günde 229 çuval francalalık un vermekte idi. Fakat bilâhare bu miktar ihtiyaç listelerine göre 180 çuvala indirildi.
Ofis mensup bulunduğu umum müdürlükle bu hususta muhaberede bulunmuş ve bu miktarın günde 140 çuvalı geçmemesi bildirilmiştir. Bu suretle tevziat bu miktar üzerinden yapılacaktır. Fakat evvelâ hastanelere francala veren fırınlar nazarı itibara a-lınacak, bilâhare diğerlerine tevziatta bulunulacaktır.
Yeni Tip Ekmeğin   Çeşnisi
Yeni tip ekmeğin randımanının
teöbiti için ikinci tecrübe Belediye iktisat müdürlüğünün nezareti altında perşembe veya cuma günü yapılacaktır. ilk tecrübede 94,5 Iırk randımanın 96 ya çıkarılması icap etmektedir.
Tarihî Sebil ve Çeşmeler Tamir Ediliyor
Tarihî sebil ve çeşmelerin muhafazası ve harabiye yüz tutanların tamiri için tetkikler yapmak
bir
heyet teşekkül etmiş ve faaliyete geçmiştir.
Tophanedeki Denizyollarının önünde tarihî çeşmenin esaslı bir şekilde tamiri ve etrafının tanzimi için lâzım gelen tahsisat ayrılmış ve Denizyollarından da bu hususta müsaade alınmıştır.
Yalnız çeşmenin tezhibinin tamiri imkânsız görülmektedir. Etrafı parmaklıkla çevrilecek ve bahçe haline getirilecektir.
o ¦
Karadenizde Bir
De
nız
Kazas
ı
Serbest dövizle satışlar başlamıştır. İhracat mallarımızı isteyen
memleketler peşin para Ue mu-1 üzere Belediyede mütehassıs bayaata hazır olduklarını bildirmişlerdir. Dün 180 bin liralık mal ihracı için muamele yapılmıştır, lsviçreye yer fıstığı, yumurta, susam, fındık, Çekyaya kuru erik, kuru vişne, kuru kayısı, barsak, anason, taze torik ve yılanbalığı, Filistine lakerda, Yugoslavyaya deri, Macaristana deri, Amerika-ya gülyağı ve s^alayağı gönderil-mistir. Macarlar 300 bin liralık deri alacaklardır. Salamura olarak külliyetli miktarda deri hazırlanmaktadır. Bunlann bir kısmı gönderilmiştir. Diğer mühim bir parti 500 fıçı olarak Yediku-le fabrikalarında Çekya için hazırlanmaktadır.
İsviçre, İsveç, Finlandiyadan yağlı tohumlara çok talep gelmiştir. Bir kısım mal gönderilmiştir. Bu hafta 150 ton susam yüklenecektir. Hububat mubayaası için Alman mümessili Yansen ile Hububat Birliği arasında fiyat anlaşması yapılmıştır. Kuru bakla 10 buçuk, kumdan on bir otuz para, nohut on üç, kuşyemi dokuz buçuk kuruş olarak fiyat tes-bit edilmiştir. Bu fiyatlar dökme ve fob olarak kabul edilmiştir. Bu suretle piyasada canlılık artmıştır. Depoların da bir kısmı boşanmış olacaktır. Sevkiyata bugünlerde başlanacaktır.
Almanyaya satılacak muhtelif mallar için görüşmeler bitmiş gibidir. Almanlar tiftik için 200 bin liralık serbest döviz göstermişlerdir. Almanlar ayrıca bir mil
yon liralık tiftik alacaklardır. Almanlara verilecek küçükbaş hayvan derileri için 730 bin liralık kontenjan partisinin deri tüccarlarının huzurile Mıntaka Ticaret müdürlüğünde tevziatı yapılmıştır. En büyük partiler şehrimizin 7.8 büyük firmasına ayrılmıştır.
Bu firmaların her biri önümüzdeki hafta içinde satış mukavelelerini yapacaklardır. Bu tevziat haberi piyasada fiyatların yükselmesine tesirden hâli kalmamıştır. Evvelce stoklarını elden çıkarmı-yanlar ve mallarını 'bekletenler şimdi kâr etmiş oluyorlar.
Üsküdarın imar plânı Nafıa Vekâletinin tasdıkından geçmiştir. Ve Şehir meclisi de bunu tasvip etmiştir.
Projeye göre, iskelenin sol tarafında bir büyük park yapılacak ve bu parkın yanında bir otomobil meydanı olacaktır. Buradaki dört tarihî camı de denizden gö-
rünür bir vaziyete girecektir. Ayni zamanda Şemsipaşa cihetinde araba vapuru iskelesi yapılacaktır.
Üsküdarın imar plânının tatbi-kına pek yakında başlanacaktır. Ve bu ayın 27 sinde de inşaat ihaleye konacaktır.
YüzdeUçyüz ihtikâr
Raşit Sevil'in Jelatinde Yaptığ İhtikâr Çorap Söküğü
ı
Gibi Ndsr Meydana Çıkardı?
Sadrî kaptan adında birine ait bulunan 22 tonluk bir motor, evvelki gün Karadenizden Boğaza doğru gelirken Karaburun civarında bocalamak mecburiyetinde kalmış, içinde bulunan yedi kişi bağrışmağa başlamıştır. Hâdiseyi haber alan Denizyolları idaresi bazı tedbirler almış ve bu arada tahlisiye sandalları yollanmıştır.
Hâdise mahalline yetişen tahlisiye sandalları batmak üzere bulunan motorun içindekileri dalgalar içerisinde bocalarken kurtarmışlardır. Motorun sahibi Sadri uzun araştırmalara rağmen bulunamamıştır.
Sadri kaptanın kaybolması se_ bebi alakadarlarca araştırılmaktadır.
o-
Beden Terbiyesi Öğretmen-erinîn Kıyafetleri
Beden terbiyesi öğretmenlerinin açıkta veya kapalı salonlarda verecekleri dereler esnasında talebeye örnek olabilecek bir şekilde ve dersin icap ettirdiği bir kıyafette bulunmaları kararlaştırılmıştır. Badema, kadın öğretmenler jimnastik kilotu veya şort, mevsimine göre yün süveter, yahut beden hareketlerine müsait bluz veya tenis gömleği. Erkek öğretmenler de, kısa veya uzun spor pantalonu, mevsimine göre tenis veya atlet gömleği, yahut ta yün süveter giyineceklerdir.
Dün ikinci asliye ceza mahkemesinde yüzde üç yüz kârla jelatin satan mcvaddı kimyeviye tüccarı Raşit Sevil ile yaptığı satış için fatura vermiyen Samoel Pardonun duruşmaları yapıldı.
İddia makamı Raşit Sevilin I-talyadan ithal ettiği jelatinleri 265 - 270 kuruşa mal ettiği halde bunları 750 kuruşa sattığından ve bunun yapılan cürmü meşhutla sabit olduğundan ve yine suçlu Samoelin yaptığı satış" için fatura vermediğinden millî korunma kanunu ahkâmına göre cezalandırılmalarını istemiştir.
Raşit Sevil iddiayı üç kısma a-yırmış ve demiştir ki:
— Ben Pardoya jelatin sat-madrm, Sırrı Envere sattığım yüz kilo jelatini 330 - 335 kuruş fiyatla sattım ve kendisine fatura verdim. Nezihîye sattığım jelatinlere gelince, Nezihi bana muğberdir. Çünkü İtalyadan gelen jelatinlerin kendisine ait olduğunu zannederek bana kızmıştır ve bu cürmü meşhudu tanzim etmiştir.
Raşit Sevil bundan sonra kendisine Unat *dil<*ı bütün »uçları inkâr etmiştir.
Samoel Pardo da:
— Nezihi bana piyasada jelatin bulamadığını ve benim kendisine jelatin bulmamı ve komisyon vereceğini söyledi, ben de a-radım ve kendisine 50 kilo jelatin aldım. Ben 750 kuruşa almıştım. 800 kuruştan sattım. Nezihi bana bu paranın 350 lirasını çek ve elli lirasını nakden verdi. Ben çeki tabsil etmeğe gittiğim zaman bankadan sarih adresimi istediler. Şüphe ettim. Abdullah Hulûsiyi alarak Nezihrye gittim. Benden jelatinleri kimden aldığımı sordu. Çok ısrar edince ben de Raşit Se. vilden aldığımı söyledim. O zaman anladım ki Nezihi kimde jelatin olduğunu anlamak için buna başvurmuş. Ben komisyoncuyum. Fatura vermek mecburiyetinde değilim, dedi.
Reis — din?
Pardo -dan.
Reis — Pardo -Bundan
Jelatinleri kimden al-
Oradaki    hamallar-
Tanır mısın? - EveL sonra şahit Nezihi dinlendi. Nezihi Raşit Sevilin ihtikârda çok ileri gittiğini ve kendisine söz vermiş olduğu halde jelatinleri başkasına sattığını   gö-
rünce Kaçakçılık bürosuna müracaat ederek yanlarına komiser İrfanı alıp cürmü meşhut yaptıklarını ve Müdiriyette zabıt tutulduğunu söyledi.
Diğer şahitler dinlendi. Muhakeme tahkikatın ikmali için başka bir güne bırakıldı.
Rami Cinayeti
Kendisini Seven Kadını öldüren Danyalın   Muhakemesine Başlandı
Bundan bir müddet evvel Ramide Topçularda beraber yaşadığı Santıtfhi ismindeki kadını a-hırda başına taşla vurarak öldüren ve sonra cesedini bahçeye gömen Danyal Keklik dün İstanbul Ağırceza mahkemesi huzuruna çıkarıldı.
Müddeiumumi muavini Feridun Bağana, yaptığı tetkikat neticesinde kadının fevkalâde kıskanç olduğu ve bu kıskançlık yüzünden Danyalın nişanını bozarak büyük bir skandal yaptığını, hatta kaçakçı diye bile ihbarda bulunduğunu söylemiştir. Danyalın da bunun tesiri altında cinayeti  işlediğinin  sabit  olduğu ve
Santuhinin başındaki yaraların birinin tekme neticesi olabileceği, diğerlerinin de Danyal tarafından vurulduğu anlaşıldığından 18 sene hapse mahkûm edilmesi ve Danyalla Santuhinin aralanndd medenî bir hal yokken kadında kıskançlığın bu kadar ileri gitmesinin ve adamı bihuzur etmesi yü. zünden hafifletme sebebi bulunduğundan 59 uncu maddenin tatbikini istemiştir.
Bir Muhtekir Daha   Adliyeye
Komisyonun Kararı Daha Bir frıü-det
Gecikecek
Fiyat Murakabe komisyonu, a-yakkabı fiyatlarının yüksekliğini nisbî bir dereceye indirmek için halk tıpı kundura yapılmasını kararlaştırmıştır. Beykoz kundura fabrikasının yaptığı tipler biraz pahalı görülmüşken bu defa Kun, duracılar cemiyeti de dört tip a-yakkabı numunesi yaparak komisyona vermiştir. Bu tiplerin tek dikiş ve çivili, tek köseleli vidaladan 39 m 46 numaraya kadar 5 70 kuruşa, glaseler 500, çocuk için 35 - 38 numaraya kadar 450, file çocuk için 30 - 34 numaraya kadar 350 kuruş toptan fiyat istenilmiştir. Perakende için yüzde 25 . 30 kâr ilâve edilirse bu kunduraların da Beykoz fabrikası mallarının ayni kıymetini tutacaktır. Komisyon tetkiklerine devam etmektedir.
Yapak Fiyatları Kararlaştırıldı
Sümerbank tarafından satın a-hnan tüccar malı on bin balya yapağı için Vekâletten fiyat bildirilmiştir. Birlik, bu fiyatları a-lâkadar tüccarlara tebliğ etmiştir. Yapağıların kauteıerine göre ayrı ayrı kıymet ölçülmüştür. En aşağı kaliteye kilosu 67,41 kuruş ve en yukarı kaliteye de 80,25 kuruş fiyat konulmuştur. Fiyatların böylece tesbıti dahildeki kumaş imalâtında da fiyatların ucuzlamasına sebep olabilecektir.
Yerli Nisadır Yapıldı
Şehrimizde kimya mühendisle, rinden bir zat toz ve kalıp halinde yerli nisadır imal ederek numunelerini Fiyat Murakabe bürosuna vermiş ve fiyat konulmasını istemiştir. Bu nisadır Avrupa ni-şadırının aynidir. Karabük fabrikalarından ham madde tedarik ve temin edildiği takdirde bugün seksen kuruşa verilen yerli nışadırın yetmiş kuruşa mal edilebileceği anlaşılmaktadır. [
Peynir Saklamış
Sirkecide Muradiye caddesin, de bakkal Abraham mevcut peynirlerini saklayarak satmak istemediği anlaşılmış ve cürmü meşhut yapılarak Adliyeye verilmiştir.
Dün Fiyat Murakabe bürosu memurları Marpuççularda Bar natart hanı athında Dimitro De-ventli adında bir makaracıyı mal sakladığından cürmü megfhut yaparak yakalamışlardır.
Dimitro kendisine bir müşteri gibi müracaat eden memura evvelâ mal olmadığını söylemiş, fakat memurun inanmayıp araştırma yapması üzerine dükkânda 90 düzine makara bulunmuştur. Suçlu hakkında zabıt tutulmuş ve cürmü meşhut Müddeiumumiliğine tevdi olunmuştur.
Bir Tüccar Mahkemeye   Verildi
Şehrimizde büyük bir firma o-lan Salamon Toledo Ankaraya sattığı mallar için verdiği faturalar Koordinasyon heyetinin kararına muvafık görülmediğinden hakkında takibat yapılmasına başlanmıştır.
Bir Dil Meselesi
Akşam refikimizin 12 mart sayısında «Ne demeli» sütununda şu satırları okuduk:
•___.......      .   . ,|
«Şöyle bir mektup aldık: «Gazetenizde büyük harflerle yazılmış şu ibareyi okudum: «Mimar Sinanın eseri olan Muradiye camisi...» böyle dememeli; «Mimar Sınanın eseri olan Muradiye camii» demeli. «Akşam:
«Fikrimizce «camiî» demek eskimiş bir tarzdır. «Ayın» harfi zamanından kalmadır. Eski harflerle birlikte ölmüştür. «Cami» kelimesi eskisi gibi «ayın» ile değil «i» ile bitiyor. «Muradiye camii» dememeli. «Muradiye camisi» demeli.
Akşam refikimizin «Ne demeli» sütununun muharriri Vâ-Nû arkadaşımız dil bahis ve meselelerinde bilgili ve muntazam neşriyatile cidden bu işe büyük hizmetlerde bulunuyor. Yazdıklarının büyük bir kısmı isabetli ve haklıdır. Ancak bu «cami» kelimesi üstündeki düşüncesinde kendisinden ayrılacağız,
«Ne demeli» muharriri bu «cami» kelimesinin «camisi» şekline geçişi için «i» harfile ni-hayetlenmesini bir kaide olarak kovmasaydı da bunun bir çok dil meselelerinde olduğu gibi bir «şaz» teşkil ettiğini - ki hatırımızda kaldığına göre Türk Dili Kurumu da ilk neşriyatında camii yerine camisi denilmesini bir istisna olarak ortaya atmıştı -
ileri sürseydi tamamile haklı o-lurdu.
Evet, camii yerine camisi demek doğrudur. Fakat «i» ile ni-hayetlendiği için değil...
Zira bu bir istisna olmasaydı: «Kanunun vazu» değil, «kanunun vazısı»; «kitabın tabu» değil, «kitabın tabisi»; «bu işin mercii» değil, «bu işin mercisi»; «şu adamın talii veya talihi» dec gıl, «şu adamın talisi»; «Galatasaray takımının müdafii» değil, «Galatasaray takımının mü-dafisi»; «gazete bayii» değil, «gazete bayisi» ve «ayın» ile değı] «hemze» ile   nihayetlen-
mekle beraber ayni kaideye tâbi tu tutması lâzım gelen Akarwis^ limesı için de «gazete karü» yerine «gazete karisi •> dememiz lâzım gelir ki bunlann doğru ve şiveye uygun olmayacağım Vâ-Nû da kabul eder sanırız.
Kör Kadı
16 MART 941 PAZAR AY: S - GÜN; 75 - Kasnıı: 128 RUMİ : 1S56 — MART: 3
HİCRİ: 1360 — SEFER:      17
VAKİT ZAVALI EZANi
GÜNEŞ: ^ ¦        * 7,12 • 11,57
ÖĞLE: 13,23 6.05
İKİNDİ: 16.44 9,29
AKŞAM: 19,16 12,00
YATSI: 20.46 1.31
İMSAK: 5,34 10,18
Yelkovan dönüyor, dönüyor ve ben ona bakıyordum. Yeni bir gün başlıyordu. Fakat Maksim hâlâ yatmağa gelmiyordu.
xvn
Uykuya d ay ana mıy arak daldığım zaman »aat yediye gelmişti. Maksimin yata^ hâlâ boş duruyordu. On bire kadar uyumuşum. Uyandığım zaman yattığım zamandan daha yorgun ve mustariptim. Ben uyurken odaya hizmetçi glrml?, çayımı getirmiş, elbiselerimi toplamıştı.
Uyuşmuş bir halde yerimden kalktım. Soğumuş çayımı İçtim. Maksimin boş yatağı bana acı hakikati yeniden hatırlattı. Akşamki ıstırabım tekrar canlandı. Demek kl Maksim yatmamıştı. Pijaması orada duruyordu, yatağı hiç açılmamıştı.
Hizmetçi KlarLs bu hal l£rşn»mda acaba ne düşünmüş ve öteki uşak ve hizmetçiler neler »öylemlştl ? Sonra düşünüyordum: Hizmetçilerin ne düşündüklerinden bana ne? Nc kadar bayağı şeyler düşünebiliyordum. Demek kl ıstrrabrma rağmen yine dedikodu korkusunu çekiyordum. Dün akşam mavi elblneyl giyip de aşağıya inmem dedi kodu korkusundan değil mi idi? Yokna dünya kaidelerine ve insan sözlerine ehemmiyet vermlyecek kadar kuvvetli ve ce*ur olnay-dım akşam odamdan çıkmazdım. Bu kuvveti kendimde bulmama sebep ne Maksime o-lan aşkım, ne Beatrls'e olan saygım İdi. Sadece insanların benim hakkımda dedikodu
yap ma* m d an korkmuştum.
Herkesin «geçinemiyorlar. Kavga ediyorlar.» Demesine tahammülüm yoktu. Bunu istemiyordum. Soğuk çayımı İçerken şunu düşünüyordum. Kimse bir şey bilmemek şartlle, Maksim ile birbirimize uzak olmak suretUe bile Mandcrloy'de oturmağa ran çalabilirdim. Tek kimse bir şey söylemesin, dedikodu yapmanın.
Boş yatağa baktıkça ıstırap çekiyordum. Onunla izdivacımız yanlış bir hareket idi. Bu evlenmede saadet ve sevinç aramak milim
kün değildi artık...
Üç aydanbcrl ümit ile yaşamıştım. Fakat dün akşamdan sonra urtık kendi kendimi aldatmada mâna yoktu. Geçftncmiyorduk. Birbirimize uygun İki arkadaş, yoldaş değildik. Uyuşaınıyorduk. Ben Maksini için fazla genç ve tecrübesiz bir kadrndım. O-nun muhitinden değildim. Onu seviyordum. Kınk ümitsiz ve ıstıraplı bir sevgi İle seviyordum. Bir çocuk veya bir köpek gibi seviyordum. Fakat bu aşk ona göre değil-
di. Benim ona veremediğim şeyleri, kaybetmiş olduğu şeyleri istiyordu ve bende bulamıyordu. Onanla evlendiğim y*""ftn ne kadar mağrur ve mesut olmuştum. Mlsls Van Hopper'ln şu sözlerini hatırlıyordum. Ne kadar haklı İdi. Bana acı acı gülerek demişti kl:
— Büyük bir hata İşlemiş olmanızdan korkuyorum, ümit ederim kl bundan dolap piş man olmazsmrz.
O zaman ben bu sözleri haksız ve yanlış bulmuştum fakat kadrn haklı İdi. Çok haklı İdi. Bana:
— Size âşık mı olduğunu zannediyorsunuz? Katiyen böyle değildir. O o kocaman şatoda yalnız yaşamaktan korktuğu için sizi alıyor.
Demişti. Çok doğru söylemişti. Maksim beni hiç bir zaman sevmemlştl. Benim olamamıştı. O iı.ıhı Rebekanm idi. Onun tesiri altında İdi. Rebeka hâlâ evin İçinde İdi. Her odada onun havanı, kokusu vardı. Hattâ dolapta asılı elbiselerine varıncaya kadar
her şey onu hatırlatıyordu. Uşaklar hâlâ o-nun emirlerine göre hareket ediyorlar, onun sevdiği yemekler plşiyordu. Sevdiği çiçekler odaları süslüyordu. Rebeka buranın sahibesi İdi, hâkimi idi. Mlsls de Vinter hâlâ Rebeka İdi. Ben olamamıştım. O halde benim burada işim ne İdi?   Ne   arıyordum?
Maksimin büyük annesi bile görmeyen göz-lerile onu aramış ve «Rebeka nerede? Onu
istiyorum.» diye haykırmıştı. Rebeka, hep Rebeka ondan hiç kurtulamryacak mryım?
Belki benim çektiğim bu ıstırabı onun ruhu da çekiyordu. Yazı masasma oturup yemek listelerine baktığımdan, muşamba giyip mendiline'gözlerimi silmemden o da muazzep oluyordu. Jasper benünle oynayıp koşuşan köpek onun köpeği İdi. Kopardığım güller ve leylâklar onun çiçekleri idi. Ondan korktuğum çekindiğim gibi o da benden korkuyor muydu acaba?
Canlı bir kadına karşı mücadele edebilirdim. Fakat bu ölmüş kadına rekabet e-demlyordum. Londrada Maksimin sevdiği, düşündüğü, mektuplaştığı bir kadın olsaydı belki onunla başa çıkar mücadeleyi kabul ederdim. Ondan korkmazduıı. Müsavi kuvvetle boy ölçüşürdüm. İnsan öfke ve kıskanç lığı yenebilir. Başka bir kadmdan belki bir gün Maksim bıkabüirdl. Onu artık sevmlye-blllrdl. Fakat Rebeka hiç ihtlyarlamıyacak-
H* (Arkası var)
Şilep Seyrüseferleri Komisyonunda Ticâret Vekâletini B.   Muhsin   Sezen   Temsil
Edecek
Şilep seyrüseferlerinin İstanbul Liman reisıiği tarafından tanzim edileceğini evvelce yazmıştık.
Liman reisliği emrinde kurulmuş olan komisyonda. Ticaret Vekâletini temsil etmek üzere Ticaret Vekâıeti Başmüşaviri Muhsin Naim Sera'n bu vazifeye tayın edilerek şehrimize geLıuştir. Muhsin Naim Seran, daima Istanbuİ-da bulunacak, Liman reisıiğiıe. Ticaret Vekâleti arasında çıkacak meseleleri halledecektir.
Okul   Kooperatifleri Talimatnamesi
İlk ve orta okullarla liselere ve öğretmen okullarına maiısus okul kooperatifleri için Maarif Vekâletince ->9 maddenk bir talimatname tanzim ve alâkadarlara tamim edilmiştir. Talimatname kooperatiflerin gayelerinden, yapacakları ışıerden, gelir ve masraflarından, tutuıacak defterlerle kooperatiflerin kontroiları şekillerinden bahsetmektedir.
Eski Adliye Vekili Fethi Okyâr Şehrimizde
Sıhhî sebepıer doıayısıle Adliye Vekâletinden istifa eden Fethi Okyar tedavi edıımek üzere evvelki akşamki eksprese bağlanan
hususi vagonla Ankaradan    şehrimize gelmiştir.
Fethi Okyar Ankaradan hareket ederken Reisicumhur namına Başyaver Ceıâl vc Hariciye Vekâleti Umumi Kâtibi Numan Me-nemencıoğiu ve bir çok mebuslar tarafından uyurlanmıştır.
Lâstik Tevziatına Başlandı
İstanbul Vilâyeti otomobil ve kamyonlar için dünden itibaren lâstik tevziatına başlamıştır. Tevziat müracaat ur as il e ve program tahtında yapılmaktadır. Kamyon lâstiği mevcudu fazladır. Otomobil lâstiklerinin bir kısmı da bugünlerde Istanbula gelmiş olacak ve ihtiyaç tamamile karşılanacak-
tır.
16 . 3 - 941
VATAN
Mısırdan Haber
Doktor Nihaf Reşat Anlatıyor:
"Bütün Oteller Seyyahla Dolu, Hayat Tabiî Seyrinden Hiç Ayrılmamış»
Yazan: Mitât PERİN
Dört tarafı harp sahası olan bir memleket bugün Avru-panm ve Asyanm bitaraf devletlerinden daha rahat bir hayat geçiriyor: Mısır...
Bir aralık harbin tâ içersine kadar sokulmuç.fakat bu büyük a-teşten, hiç bir yeri yanmadan kurtulmuş olan Mısır, bugün yine eskisi gibi, bundan binlerce sene evvel olduğu gibi. geniş kurn saha larmzn ortasında sakin ve rahat yapıyormuş...
Hepimiz biliyoruz: Bundan bir müddet evvel italyan orduları Mısır hududundan içeri girdi. Sidi Barani ve civarında bulunan birkaç şehri zaptettiler. îçte bu sırada herkesin kafasında bir sual işareti belirdi: Mısır harbe girecek mi?
Grossüs'ün halefi Graçiyani orduları Mısır kapılarına dayanınca kendilerini Sezar ve Napolyon askerleri sandılar, lskenderiyedc nasıl ekleneceklerini düşündüler. Hattâ belki de ehramların üzerine bir bayrak, bir zafer bayrağı dikmek bile akıllarından geçti.
Avrupadaki harp ateşinin birden bire Afrikaya sirayeti bizi de Mısır hesabına düşündürmedi değil, fakat bugün kafamız bu düşüncelerden çok uzakta, nasıl ki, harp artık Mrsrrdan uzaklara gitti.
Doktor Nihat Reşatla bir kaç arkadaşının bugünlerde turist sıfatl-le Mısıra gidip geldiklerini duyunca Mısırın yan harp halindeki man-zarasmı anlamağı pek merak ettim. Kendisile gittim, görüştüm. Muhterem doktor dedi ki:
— Mısır, eeki Mısır, hiç bir şey değişmemiş. Her şeyi bulabiliyorsunuz. Halk yine eskisi gibi yaşıyor. Yiyecek bol. Otomobiller vızır vızır işliyor. Eşya fiyatlarında hiç bir yükseklik görmedim. Normal hayat her yerde hâkim...
Doktorun anlattığına göre daha geçen günlere kadar Kahirenin meşhur kışlık otellerinden Lüksor dolu imiş. VVinter Palace hâlâ kapanmamış.
Ne tuhaf!... öyle anlar olmuştu
ki hepimiz Mısırın vaziyetini tehlikeli görmüştük. Halbuki bugün Mısjr ateşe çıplak vücudile dalıp çıkan bir Hintli fakir gibi yirasız ve beresiz bu tehlikeden kurtuldu, tabii hayata devam ediyor.
Nil yine ayni yeşil su. Ehramlar yine o ehramlar, binlerce senenin hatıralarını taşıyorlar. Karnak mâ bedindeki mezarlar toplardan, bom bardımanlardan masun, ebedi sessizlikleri içinde tabii sükûnu muhafaza ediyorlar.
— Mısır yolculuğu nasıl geçti? Diye sordum.
— Çok emin, çok rahat, hiç bir fevkalâdelik yok. Hele Mısırda... Orada bulunduğum müddetçe hiç hava taarruzu olmadı. Zaten halk bunu beklemiyor artık... İtalyanlar Sidi Baranide iken hasıl olan ürkeklik, Bingazi zaferinden sonra silinmiş. Mısırı bugün gören harbin bu memleket hudutlarına girip çıktığına inanmaz. Herkes işile gUcile meşgul, hayat hiç pahalı'.aş-ınamış. Bundan senelerce evvel Misildi» aldığım bir nevi eşyayı bu cefer yine ayni fiyata aldım. Seyyahlar geliyor, tabiî imkân bulanlar... Çünkü evvelce buraya gelenlerin çoğu şimdi Avrupada mahpus Yegâne değişiklik: Kahirenin geceleri karanlık elbisesine bürünme-si.. Kahiredon başka bütün şehirlerde lâmbalar yanıyor.
Doktorun sözleri bende bir hayret uyandırdı.
Mısırın etrafında harp var.
Buna rağmen sakin sakin akan Nil hiç istifini bozmuyor. Çölleri vahaları aşarak sevgilisi Akdenize rahat rahat ulaşıyor, Ehramlar her gün biraz daha ihtiyarlıyorlar. Karnakta yatan mabutlar ebedi sükûnu muhafaza ediyorlar.
Mısır, harp ateşini her tarafında hisseden memleket, bugün dört bir tarafında toplar patlarken meğer o Avrupanın ve Asyanın bitaraf memleketlerinden daha sakin yaşıyormuş.
Mithat PERİN
B. Nadir Nadi ile Fikir ve Havadis ihtikârı Hakkında Bir Münakaşa
Doktor Diyor ki:
MİKROP TAŞIYICILAR
Mikroplar, insan   vücudünde   bir ı bir dayanıklık (muafiyet) hali var-
sürü hastalıklar yaparlar. Mikropla hastaların en korkulu tarafı hastadan sağlama bulaşmak tehlikesini göstermeleridir.
Bu bulaşmaya mani olacak tedbir ve bilgiler sıhhati koroma ilminin en mühim bir bahsini teşkil ederler. Mikroplar, hastalığın nevMne göre hasta vücudunun muhtelif kapıların dan dışarıya çıkarak etrafa yayılabilirler. Bogu, burun, göz, tenasül, azası İfrazları, İdrar, kazurat, balgam, deri döküntüleri... Gibi maddeler İçinde hastalık mikroplan bulunabilir. Hasta İle yahut hastanın bu ifrazları ile temas eden saftlamlar hastalığa tutulmak tehlikesine maruz kalırlar.
Fakat mikrop alan her insanın mutlaka hastalığa tutulması lâzım gelmez. Bazı insanlarda bir takım hastalıklara karşı anadan doğma ya hut evvelce hastalığa tutulma veya aşılanma suretlerlle hunule   gelmiş
dır. Bunlara biz (Mikrop taşıyıcılar) diyoruz. Mikrop taşıyıcıların bulaştırdıkları hastalıklar birçoktur. Bunları en zararsızından en tehlikelisine kadar birer birer sayıp hülâsa etmek faydalı olur:
Kış ve bahar aylarında çok görülen burun, boğaz nezleleri, grip gibi hastalıklar vardır. Bir takım in-Hanlar kendileri hiç hasta olmadan boğaz ve burunlarında bu hastalıkların mikroplarım taşırlar. Evde, sokakta, tramvayda, vapurda, sinemada ökftürür ve akmrırlarken - e-ğer dikkat ctmlyccek, ağızlarını ve burunlarını mendlllerlle kapatmıya-cak olurlarsa - etrafa yaydan tükürük damlacıkları İçindeki mikroplar, sağlam insanlara kolaylıkla bulaşır. Bir müddet sonra onların da hastalanmasına sebep olur. işte havaların mütehavvil olduğu mevsimlerde bu gibi nezlelerin az çok salgın bir şoku göstermesinin hikmeti bodur.
Dr. Nuri ERGENE
İstanbul gazetelerinin onunun birden 'başından bir kaza geçti. Perapalas hâdisesine ait tahkikat güçleşmesin diye müddeiumumilik, bu hâdiseye dair tafsilât verilmemesini gazetelerden istemişti. Buna ait teskere gazetelere beşe doğru tebliğ olundu. İki gaze-te daha evvel basılmış, mürettip-leri dağılmıştı. Emre uymak imkânını bulamadılar. Diğer bazı gazeteler de resimleri tafsilât say-mıyarak resim neşrettiler.
Örfî idare komutanlığı bu suretlerle emre aykırı hareket ettiklerine kani olduğu gazetelere bir disiplin cezası verdi, örfî bir ida. renin kendine mahsus ölçüleri, kendine ait mesuliyetleri vardır. Sıkı bir zamanda vereceği bir em re yüzde yüz derecede itaat edileceğinden iptidadan emin olmak ister. İcabında bu emniyet ihtiyacından başka hiç bir mülâhaza üzerinde durmıyarak, disipline ait kararlar vermek hakkıdır, hattâ vazifesidir.
Bunun için örfî idare komutan lığının on gazete hakkında verdiği kararın münakaşa edilecek tarafı yoktur. Bu hâdisede bir tek münakaşaya muhtaç mesele vardır ki o da Cumhuriyet gazetesinde B. Nadir Nadınin (Havadis ihtikârı) başlığı altında yazdığı çirkin bir yazıdır.
Cumhuriyet gazetesinin tab. vasıtaları bol ve süratli olduğu için hazırladığı sayfaları emir geldikten sonra değiştirmek imkânını bulmuştur. Diğer sekiz gazett gibi resim neşretmiş olmakla beraber bunları iç sayfasına koyrmak gibi bir kurnazlık göstermiştir. Resim neşrettiği bu sebeple bir den bire göze çarpmamış, bu gazete karar haricinde kalabilmiştir.
Sabahın saat beşine doğru gelen bir emrin, hazırlanmış ve basılmış bir gazete için ne gibi teknik müşkilât arzettiğini bu gazetede çalışanlar da herha /d bikirler. Arkadaşlarından on gazetenin birden uğradıkları ukubet karşısında teessür duymasalar bile hiç olmazsa duyar gibi davranmağı bir terbiye ve saygı icabı saymaları beklenirdi.
Umumiyetle gazetelerin kusursuz olduğunu ve tenkitten azade
bulunduğunu iddia etmekten U-zağız. Her gün birkaç saat içinde, ancak birkaç saatlik bir ömür için, pek müşkül şartlar arasında yaratılan gazetelerin tenkide lâyık tarafları erbette çoktur. Her insaf sahibi gazeteci, böyle tenkitleri dinler ve doğru olanlara hak verir.
Fakat bu tenkit, bir ahlâk ve dürüstlük hocalığı şeklini alırsa söz söyleyenin kim olduğu üzerinde biraz durulması pek tabiidir. Kapanan gazetelerin pireyi deve yaptıklarını, havadis ihtikârına giriştiklerini ve muhtekir bir kunduracı ile terzi, manav ve bakkaldan farkları olmadığını söyliyen ve teessür içinde bulundukları bir dakikada meslek arkadaşlarına arkadan hücum eden zat, fikir ihtikârına ait meselelerde vakit vakit adı geçen ve (realitelere uymak) adı altında beşinci kol hedeflerine uygun telkinler yapmağa cüret eden B. Nadir Nadi olursa o zaman iş değişir.
Ahlâk ve dürüstlük taslamak hususundaki bu yolda bir cürete
Kim Kimle Evlenmeii?
Bay İlhan Tutar
23 yaşındadır. Meşhur futbol klüplerimizden birinin kalecisidir. Ayni zamanda bankalardan birinde memurdur. Ayda yüz lira ücret alır. Sigara ve içki İçmez. Zevk ve neşeyi fcporda, biraz da çapkıulıkta. bulur.
Bayan Ayten Çiçek
10 yaşındadır. Kumral güzelidir. Eski bir mebusun kızıdır. Orta mektepten çıktıktan sonra Fransız mek teblndc okumuştur. Piyano çalmasını, dans etmesini bilir. Roman okunma,   film seyretmlye bayılır. İstikbali İçin ailesi tarafından bankaya para yatırılmıştır.
karşı yalnız gazeteciler değil, insaf vc dürüstlük hislerine sahip bütün vatandaşlar pek tabiî bir isyan duyarlar.
Bir gazeteye ait neşriyatın ihtikâr ve menfaat mevzuu yapılması meseleleri hakkında B. Nadir Nadi ve Cumhuriyet gazetesile münakaşa edilecek meseleler çoktur. Biz bugünlük yalnız iki nokta üzerinde duracağız. Eğer Cum nUTİyet gazetesi münakaşaya devam etmek isterse bu ihtikâr bah sini istediği kadar uzatmağı umumî hayatın temizliği bakımından pek faideli görürüz.
B. Nadir Nadi, gazetecilikte dirsek çürüterek yetişmemiştir. Mektep sıralarında gazete sahibinin şehzadesi sıfatile doğrudan doğruya   baş    muharrirliğe    tir*
.manmıştır. Bunun için gazeteciliğin hakikî rufuma »okulamamış, kariini günün hâdiseleri hakkında bir an evvel tenvir için rahatını, uykusunu, sıhhatini feda e-den bir gazetecinin ne kadar asîl hislere tâbi olduğunu, ne yolda bir mukaddes ateşle vazife gördüğünü anlamağa ve kavramağa fırsat ve imkân bulmamıştır. B. Nadir Nadinin (havadis ihtikârı) dediği meslek faaliyetini hergün devam ettiren gazeteci, birkaç liralık bir maaş mukabilinde ha-atını zor, nankör bir mesleğe /akfeden idealist bir adamdır. Ha
yatının yarını tamamile karanlık-  bir bankaya yirmi altı bin liralık
bir borcu çıkmış, 1935 tarihinde ödenmesi icap ettiği halde temdit edilip giden bir bonoya ait bir borç... Bu borç ödenmemiş» nihayet icraya kadar gitmiş. Zavallı borçlu baba icra tarafından mal beyanına davet edilmiş. Biçare ne yapsın? «Dünya yüzünde bir çöpüm yoktur» diye ifade ver miş. Çaresiz yirmi altı bin liralık borç aylık küçük taksitlere bağlanmış... Zavallı baba senelerce inleyerek, zahmet çekerek bunu tek başına ödemeğe çalışacak. Babalarından bir milyonluk hediye alan çoluk, çocuk babalarını böyle bir borç yükü altından
kurtarmak için parmaklarını bile oynatmağa lüzum görmemişler...
Bu hâdiseyi memlekette kulaktan kulağa herkes duyduğu için belki B. Nadir Nadinin de kulağına gelmiştir. Soruyoruz: Evlâtlık hissine ait bu menfaat ihtikârı hakkında acaba ne düşünüyor?
tır. Böyle olduğu halde mesleki için pek az mesleklerde tesadüf edilen bir hız ve gayretle çalışır. Toplamak için rahatını, uykusunu, sıhhatini feda ettiği haberlerin gazeteye maddî bakımdan sürüm temin edip etmiyeceğini durup düşünmez.    Bu sürümden
zaten hiç bir maddi hissesi yoktur. Çalışmasının yegâne saıki, memleket ve meslek sevgisi ve ateşidir.
Kendine gazeteci diyen bir a-dam, bu asil ruhlu çalışmayı çamurla bulaştırmaya yeltenirse gazetecilik mesleğinin asıl ruhuna ne kadar uzak ve yabancı olduğu nu apaçık ortaya koymuş    olur.
B. Nadir Nadinin bu yazısı münasebetile bugün bahsetmek istediğimiz ikinci nokta, babalık ve evlâtlık münasebetine ait bir ihtikâr mevzuudur. İhtikâr meselelerinde bu badar ihtisas ve bu
kadar ahlâki titizlik gösteren B. Nadir Nadinin şu vicdanî mesele hakkında ne düşündüğünü anlamağı pek merak ediyoruz:
Bir baba her nasılsa çalışmış» uğraşmış, çoluğuna çocuğuna yarım milyon lira değerinde bina ve tesisatile beraber bir gazeteyi ve yüz binlerce lira kı. / ıetinde bir apartmanı sağlığında hediye etmiş. Günün birinde bu babanın
Yine sorarız: Sırça köşk+e oturanların arsız bir çocuk gibi sağa, sola taş atmaması lâzım geldiğini kendisine hiç öğreten olmadı mı?
Büeciğ'n Güzel Bir Görünüşü
Halkevleri açılmasının dokuzuncu yıldönümü münasebetile Bilecik Hal-kevlnde dahi çok canlı bir tören yapılmıştı. Vali Rlfat Şahlnbaşm bu vllûyete geldikleri günden beri gös-
terdikleri yakın alaka ve mesai sayesinde vilâyetin her tarafında verimli neticeler alınmaktadır. Renim Bllecifcln güzel bir manzarasını göstermektedir.
Yaş!ı Kızın Hakkı Varmış
Londrayı hava taarruzlarına karşı muhafaza eden ve «Sucuk» denilen baraj balonlarını İlk düşünen kimdir, biliyor musunuz? Yaşlı bir İngiliz kızı...
Umumi harpte, bu tasavvurunu harbiye nezaretine bildirmiş fakat İstihfaf ile karşılanmış. Aradan ylr ml »ene geçtikten ftonra dosyaları karıktıran bir mütehaw*m bu eski projeyi görmüş, merakla tetkik etmiş ve tatbiki İçin hükümete tavsiyede bulunmuş.
Küçük Bir Fikirden Doğan Servetler
Küçük, pek küçük bir düşünüş, bir buluştan anide milyonlar kazanmak, refah ve saadete    kavurmak
kftHMIr. |Pj   V
MlsaJ ml latiyorsunuz ? işte birkaç tane:
Bessemcr, udi bir amele İdi. Doğrudan dofcruya demirden çelik yapmayı düşündü, bu sayede milyonlar kazandı.
C. L. Sholes, küçük bir memurdu. Remlngton yazı makinelerini icat etti, altına «gark» oldu. Aucr, hava gazı tumbaları saye.*dııdo bir şirket kurdu, yarım milyon dolar servet yaptı.
Bcrlluer, Bilindir seklindeki fonograf kovanlarını plâkaya çevirmeyi düşündü, EdİBondan fazla para kazandı.
Mor»e, nakkaş İdi. Telgrafı icat ct
tU milyoner oklu.
Arkvrlght berberdi. İplik ınuklno nI yaptı. Büyük bir servet kazandı.
Fredrlc Sauvage, buharla Işllyen gemilere pervuııeııin tutblkinl düşündü. Bu sayede zengin oldu.
L. E. Vaterman, mürekkepli kalemin mucididir. Bütün dün> uda kullanılan bu kalemler sayesinde ka / ııi(ln;ı milyonlun siz tasavvur «diniz.
Walter Kunt, çengelli ianeleri ya pan bu udum, bunun ihtira beratı-nı bir milyon dolanı Katmıştır.
Fakat, Ihtiralanndan İstifade c-demeylp sefalet İçinde ölen duhller do pek çok. Misal:
Çjkoslovakyanın Matem Günü
İki sene evvel Almanya, Münih anlaşmasını yırtmış, Çeıcoslovak-yaya girmişti. Alman emellerinin, bütün A.manian bir bayrak altın, da birleşmesinden ibaret olduğu hakkındaki iddialar böylece fiilen tekzibe uğramıştı.
O zamandanberi Çekoslovakya Avrupanın esir memleketlerinden biridir. Hür bir Çekoslovakya hükümeti kurulmuştur ki merkezi Londra şehridir. Çekoalovaklar, muhtelif cephelerde demokrasi ordularile beraber dövüşmektedirler. Memlekette kalan Çekos-lovaklar, esaret tazyiki altında her türlü parti ve sınıf ihtilâflarını unutmuş, bir hamur halini almışlardır. Kurtuluş gününü   sabırla,
vekarla bekliyorlar.
Çekleri teLkin ve propaganda yolile Almanyaya alıştırmaktan Almanlar da ümitlerini kesmişlerdir. Doktor Goebbels geçenlerde Berimde Çek gazetecilerini kabu! ettiği sırada demiştir ki: «İster farkında olun. ister olmayın, ister hoşlanın, ister hoşlanmayın, siz Almanyanın bir parçasından başka bir şey değilsiniz vc Almanyanın bir parçası diye hareket etmeğe mecbursunuz...»
IlİMACA
Gallle; termometreyi, su terazisini, rasat dürbününü irat ve arzın, seyyarelerin hareketini tesblt eden bu bUyük alim büyük bir yoksuzluk ve sefalet içinde öldü.
Lavolsler, havanın oksijenin terki-batını tayin eden bu âlim hayatını zaruret İçinde geçirdi. Nihayet giyotinle kafası kesildi.
B. i ilinin.mı. r, Adi bir nıUhendİH idi. mu* makinecini icat etti. Fakat İstifade edomedl. Bir parasız öldü. Bunu tadil ve islhh eden Slnger öl-düfrü zaman 160 milyon dolar miras
Çayın Menşeî
Çayın mensel Çin znnnolunıır. Hal buki bu doğru deftlldlr. Çay, İlk evvel merkezi Asyada Assam vadisinde bulunmuştur. Bu   havalide   elan,
Soldan   safta: 1 — Seciye - Rabrt
altı metre boyunda yabani çuy nRaç
J edatı 2 — Sakın - Hayvan yiyeceği
,arı van 3 —   Katlanma - Nefi   cdutı -1 —
Tarihlerin söylediklerine göre çay, Kalln bir kuma? . Bulaşık 5 — Ga-
on ikinci yiiz yılda bir Buda mlsyo- rez m Erkek isml 6 _ veraset - Ba
nerl tarafından   Çlno   getirilmiştir. ba . Namu8 7 _ Ortasına bir (E)
çayı on ycdlııcl yüz yılda Avrupada nAvesile Romanya parası - Parıltılı
tanıyan Holanda Illndlçinlsl kum pan ateş - Tur 8 — Tablo - Birbirini al-
yalarından biridir.
Bidayette pek az vo İlaç yerine kullanılıyordu. Sonraları tııgllterede, Rusyada ve islâm   memleketlerinde
datma oyunu 9 — İşaret - Nota -Muti, 10 — Ceylan - Suriyede bir şehir, 11 — Bir adet - Etraf.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Yalan 2 — Sinirli - Çırak 3 — ftuha ait -
i.......m. 11 etti. Yapılan bir  hesaba Boş 4 — Cezire - Yol 5 — Fena -
göre bir İngiliz   senede   1,200,   bir Müslüman 6 — Melek - Meşguliyeti
Fransız 12 çay İçer.
Napolyonun Sentelen Âdâsından Denizaltı İle
Kaçırılmak İstenildiği
Doğru mu?
Hayır! Bunu İspat İçin şu İki tarihi hatırlamak kufidir:
1821: Napolyon Sentelen adasında öldü.
188G:    Denl^altılurmın
7 — Sfenks - Akşam, 8 — TUkrük - Hanedan İşareti 9 — Sonuna bir hart' daha ilâve edince Alman ajansı - Tavır, 10 — Köpeklere musallat bir böcek - Yokluk 11 — îşaret • İcap etme - Nefer DÜNKÜ BULMACANIN HALLt Soldan Sağa: 1 — Somaki - Akça 2 _ Ayıbalığı 3 — Raz - Dırıltı 4— Işık - At, 5 — Kokan. 6 — Ci - Somali 7 — Isırgan - Sır 8 — Pusu 0 — Llmni - Kamun 10 — Ertesi -
SİYASÎ İCMAL
Harbin Dönüm Noktası
Yazan: M. H. ZAL
ir senedir   Arnerikadan
herkes   şikâyetçi     idi.
«Hep konuşup durur,   bir   şey
yapmaz» deniliyordu.
bundan sonrası için bu   nevi
şikayetlerin arkası   kesilecektir.
Amerika konuşma saunasını pek
tatlı bir şetuiae tamamlamıştır.
Şimdi ûort elıe işe sanımı* uu-iunuyor.
Ayandan ehemmiyetsiz tadillerle gelen yardım layihasını meousan meclisinin 71 reye Kar şı 317 rey gibi büyük bir ekseriyetle kabul etmesi, Amerika-ûani icraata geçmek a .minin en kat'i ve en açık bir ifadesidir. Bu azim, parti hudutlarını aşmış, tamamile milli bir manâ almıştır.
B. Roosevelt, bütün itirazları susturduktan, diktatörlük endişelerini ruhlardan sildikten ve esaslı münakaşalardan geçmiş sağlam bir kanuna arkasını dayadıktan sonra saniye bile kaybetmeden yardım hareketine geçmiştir. Bu hareketin hızı ve gençliği demokrasi dünyası için hoş ve ferahlı bir sürpriz olacaktır.
Bir defa Amerika ordu, donanma ve hava kuvvetlerinin birçok hazır malzemesi derhal yola çıkarılacaktır. Bu sayede İnguterenin hem müdafaa vasıtaları, hem de hücum silâhlan
birden bire artmağa başlıyacak-tır.
ikinci derecede olarak ingiltere, Amerikanın fabrikalara veroigi siparişlerin bir kısmından hazır hazır istifade edecek, kendisi de hudutsuz surette yeni sipariş verecektir. Bunlar a-rasında 70 mil süratli hücum botlarının seri inşaatı da bulunabilecektir ki İngiltere bu saye. de denizaltılara karşı çok tesirli ve çok bol bir silâh ele geçirmiş olacaktır.
Şurasını unutmamak lâzımdır ki Amerikanın senede milyonlar ca seri otomobil ve kamyon yapmak üzere kurulmuş muazzam fabrikalarının bir kısmı mitralyöz, tayyare motoru, tank vesaire yapmakla meşguldür. Avrupa âlemi bu hızda ve bu genişlikte bir imalât sistemi hiç tanımaz.
üçüncü safha, mevcutlara ilâve olarak Amerika ve Kanadada yeniden bazı harp sanayii şube* leri kurmaktır. İmalât için tezgâh ve alet yapan fabrikaların istihsal kudreti mahdut olduğu için bunların harekete geçmesi bir günde olmaz. Fakat gelecek seneye kadar herLa . ı-o uların da faaliyetinden demokrasi tarafı Ltifade eder.
Amerikanın hudutsuz memba ve vasıtalarile icraata atılması, bu harbin hiç şüphesiz en mühim hadisesidir. Yardım lâyihasının imzadan çıkması» bu itibarla harbin en esaslı bir dönüm |  noktasıdır.
Mihver tarafı: «ingiltere A-merikadan yardım dilendi. İstik, lâli nerede kaldı?» diye züğürt tesellileri aramakla meşguldür. Fakat harbin bu yeni dönüm noktasının manasını daha maddi surette duyacağı dakikalar gecikmeyecektir.
Karapınarda Cinayet
izmir (Hususî) — Karapına-rın Kaynarpınar iskelesinde Fettan isminde biri kıskançlık yüzün den onbeş yaşındaki sevgilisi Nedimeyi öldürmüş, kendisi de bir bağ kulübesinde ölü olarak bulun muştur. Fettahın kim tarafından öldürüldüğü araştırılmaktadır.
Konya Ağaç Bayramı
Konya (Hususî) — Ağaç bay ramı okulların, askerlerin^ cemiyetlerin ve kalabalık bir halk kitlesinin iştirakiyle evvelki gün kutlanmıştır. Bu vesile ile çeh- " rin muhtelif yerlerine onbinlerce fidan dikilmiştir.
inlemeye I Nadi 11 — Re - Mini haşlama*!. Yukarıdan Aşağıya: 1 — Sarıklı
İlk denizaltı tecrübelerine 17 İncil - Ler 2 — Oya - Saire 3 — Mızıkçı yüz yılda başlandı. 18 Inel yüz yılda. Mt 4 — Ab - Şairane 5 — Kadın «Tortue», 1800 do «Nautulııtı» yapıl- - îso 6 — Hık - Sap 7 — İr - Donuk dı. Fakat, bütün bu tecrübeler aklın 8 — Agu- - Sani 9 — Kıl - Asuman kaldı. I 10 — Tatlı - Udi 11 — Anıt - IrarU
Çeşldll güzelik ve cazibeleri İhtiva eden 13U.000 metre mu-rabbalık    KUItUrpark     içinde
kurulan:
İZMİR
ENTERNASYONAL FUARI
Eğlenceleri ve şaşaasile sizi
teshir edecektir. 20 Ağustos - 20 Eylül 1911
VATAN"
16 . 3 - 941
HİKAYE
ÖLÜM ŞARKISI
Geniş maroken koltuğuna o-turmuş gazetesini okuyordu. Oda kapısı şiddetle açıldı. Dağınık saç iı, sarışın mavi gözlü bir delikanlı içeriye girdi.
— Ey bana baki
• *Ev sahibi bu saygısız gece ziyaretçisine sert bir sesle sordu:
— Sen kimsin?
Delikanlı kayıtsızca masanın yanına kadar yaklaştı. Elleri cebinde ıslık çalıyordu.. Bu bir ö-lüm melodisi idi. Sağ elini müte-hevvir ve şaşkın ev sahibinin o-muzuna koydu. Hâkim bir ses!e konuşuyordu:
i — Çok dalmışsın yahu. Nere de elektrik düğmesi. Aç bak aksanı oldu. Ev sahibinin kısa süren şaşkınlığı geçmişti,
— Ne arıyorsun burada? Sen kimsin dedi delikanlı kahkaha a-tarak güldü.
— Sakin ol dostum. Zannettiğin kadar fena adam değilim. Hele bana bir sigara da ikram rdersen pek memnun olacağım. Şimdi sana kim olduğumu söyliyeyim.
— Hatırlar mısın geçen sene bugün bu saat nerede idiniz? Dikkat ct-nerede idiniz diyorum. Ve devam etti. Vah zavallı dostum pek de çabuk bunamifsın.. Hafızanın bu kifayetsizliğine ü-züldüm doğrusu... O halde ben söyliyeyim: Geçen sene bu gece, bu saatte siz bir salonda idiniz. Yanında güzel bir kadın vardı.. Ben giremediğim o yerde uzaktan sizi tarassut ediyordum. Biraz sonra oradan kalktınız. Otonuza bindiniz. Ben de otomobilinizin arkasında idim. Bir sinemaya girdiniz. Film pek enteresan değildi galiba yarım bırakıp çıktınız. İkinci hedefiniz bir bar oldu.. Çrplak kadınların danset-tiği, şampanya şikelerinin gazoz gA>j patlauldıgı bir bar... Güldünüz» oynadınız, eğlendiniz. Masanızı dolduran dolu, boş şampanya şişelerine mağrur ve mîiftehir bakarak kasıklarınız çatlayıncaya kadar, dudaklarınızdan salyalarınız akıncaya kadar güldünüz.. Ve çıplak bir bar karısının iştihanızı kabartan boyalı dudaklarını, sakınmadan çekinmeden o güzel kadının yanında öf>mek küstahlığında bulundunuz..
Bunları uzaktan hep seyrettim.
Öyle değil mi dostum. Bir mübalâğa ve bir hata yapmıyorum ya.. Bak elimdeki sigara da gevezelik ederken kül olmuş. Bir tane daha verirseniz teşekkür edeceğim hah. Aferin. Şimdi daha çok uysal hareket ediyorsun. İntikal başladı. Muhayyele kırbaç yemiş bey gir gibi şahlandı. Buna memnunum. Mevzuu kavramadıktan son ra davayı halletmek hoşuma gitmez..
Delikanlı sigarasını bir kaç nefes çekti. Gözleri bulanıyor, sesi toklaşıyordu.
— Hikâye uzun değil burada bitiyor dostum şimdi maksadı söyliyeceğüm. Ufak bir hesap işi.. Durl Cebine davranma. Para isttyecek değilim-Ne o ya.. Gözlerin değirmen taşı gibi yerinden   fırladı.
Delikanlı cobinden tabancasını çıkarttı. Dudaklarındaki ıslık sesinde bir matem havası vardı. Ta, bancayı tavana doğru attı. Tekrar tuttu.
— Görüyorsun ya dostum bu demir parçasile aşinalığım fazlaca.. Hesap defterinin son sayfasını açıyorum. Bilançomuzun kâr, zarar haneleri pek kısa. Yalnız sinirlenme. Şaka hİ£ sevmem..
Koltuktaki adam alçak! Diye bağırdı. Yoo... O kadar değil. Hakaret etme ve sonra daha asabı bir sesle konuşmağa başladı.
— Ey! Beni dinle. Sen kimsin diyordun değil mi? Ben.. Ben hani locada sıkıştırdığın, barda kucağına aldığıh o güzel kadın yok mu işte onun nişanhsıyım. Hain bir atmaca gibi üzerimize saldırdın. Adamlarınla karımı elimden kaçırdın. Ve sonra o güzel kadına şifa bulmaz bir illet, bir hastalık aşılayarak onu bir gün eski bir çamaşır gibi fırlatıp sokağa attın. Anladın değil mi? Beni ta nıdın şimdi değil mi?
Dur kıpırdama 1 Sıra yekûna geldi. Yekûnu kırmızı kalemle çizerler. Hele bu taze bir kanla çizilirse daha çok makbule geçer, öyle değil mi ahpap?. Dikkat! Bir el «ilâh sesi duyuldu ve sonra dudaklarında ölüm şakisi ır.eç hul gece ziyaretçisi, sakin, telâşsız merdivenlerden indi. Sîkak kapısını şiddetle kapıyarak gecenin karanlığında kayboldu...
Mahmut Attüâ AYKUT
Esentepe Sırtlarındaki Gerede Saf ası Bir Yangınla Bitti
ŞEHİR   TİYATRO
TEPE/BAŞINDA DEAN   kısmı
Gündüz saat 15,30 da Akşam saat 20,30 da MEŞALELER
V
TEMSİLLERİ
*stîklal caddesinde
komedi kj8m1
Gündüz saat 15,30 da Akşam saat 20,30 da PAŞA HAZRETLERİ
Her gün gişede çocuk temsilleri için bUet vardır. Beyaza t. Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundu.
Tehlikelerin heyecan... Açkın neşe... Müziğin
Bugün
hayat verdiği büyük film;
LAL
HUSAR
Sinemasında

Budapeşterün rüya dolu sahillerinde yaşanan en güzel aşk vc ıstırap romanı...
DİKKAT: İki harp jurnali birden:
1 — TÜRKÇE BRÎTİŞ PARAMHNT   JURNAL da:   Amerika pi-
lotları tngüterede hava akınlarına karşı müdafaa - Para-şütçklere karşı hazırlık
2 — RUMCA   YUNAN    JURNALDA:    Yanan - İta han   topçu
düellosu - Cephelere akın - Yunan   erkânı   harbiyesi   iş başında.
Bugün saat 11 dc tenzilâtlı matine.
Bugün
SARAY
Sinemasında
«Çam Sakızı» filminin kahramanı» en fazla dokunaklı yıldızı
ANNA   SOTHERN
Bütün rekorlarını, yakıcı ihtiraslarla dolu ve yalnız aşkı için yaşir yan bir kadının macerasını tasvir eden
Çam SaklZI (Kongoda)
Yeni ve orijinal filminde krrryor.
İlâveten: W ALT DlSNCTMn BENKLt MÎKEY MAÜS filmi
Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine
SİGRİD   G U R I E'nin
Büyük Lüks ve ihtişamı ve teshir edici güzelliği...
Ve BAS/L RA THBONE'nin
Kuvvetli dehayi Sanatkâranesi
SU
Sinemasında
Görülmemiş bir muvaffakiyetle gösterilmekte olan
RİYO   YILDIZI
Emsalsiz aak ve macera filminin kıymetini arttırıyorlar. Bütün şehir halkının görmek istiyecegi bir şaheser . Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine.
Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü erkânı, devamlı bir çalışmanın yorgunluğunu çıkarmak için, Gcredenin Esentepe sırtlarında istirahate çekilmişlerdi.
Dün aldığımız bir mektup Ge-redede yapılan gece âlemlerinin çok acıklı hikâyesini bize anlatıyor. Ve Gerede safasının bir yangınla mhayetlendiğini  bildiriyor.
Türk sporunun nereye gittiğini bize açık bir şekilde anlatan bu mektubu aynen neşretmeğe imkân bulamadığımız için, gençliği acılar içinde kıvrandıran Gerede safasının içyüzünü, bu sütunlarda anlatmağa çalışacağız.
1 — Geredenin Esentepe sırtlarında açılan bu kure evvelâ kayak kursu olarak açılmış, fakat bilâhare buna kayak tekâmül kursu iami verilmiş ve ilk kurs on beş gün devam ederek bittikten sonra bu suretle işin uzamaması temin edilmiş.
2 — Tekâmül kursunda Genel Direktörlük Umumî Kâtrbi Cemal Gökdağ, Tesisler müdürü Celâl Dinçer, Teftiş Heyeti reisi Ziya Ateş, Rasİh Pala muallim olarak bulunuyorlarmış.
3 — Dersler hiç mevcut değilmiş, gece safaları başlamış, disiplin namına bir şey yokmuş, Cemal Gökdağ, derslerinde. eğitmenleri güldürüyor, ve dersin ortasında yutkunuyor, çocuklara:
— Çok yorgunum çocuklar, direktörlüğün mühim ve büyük işleri dimağımı yordu. Toparla-yamıyorum. Fakat siz ne demek istediğimi pekâlâ anlarsınız diyerek bir saati geçiriyor, Rasih Pala atıcılık derslerinde elindeki tüfeğin mekanizmasını çocuklara; taktırıyor, Celâl Dinçer sosyoloji) dersinde, kürdanm nasıl kullanıldığını anlatıyormuş.
Ziya Ateş, muallim sıfatüe derslere giriyor fakat, derse girmekle hiç bir şey anlatmadan çıkması bir oluyormuş. Bir saatli* dersin ücreti de ne imiş biliyor musunuz? Tam on lira!...
Mektubu yazan gençler diyorlar ki; buna tekâmül kursu mu, tedenni, imhrtat veya inhidam kur. su mu diyeceğiz. Biz de bunun takdirini, Gerede safasının acıklı hikâyesini okuyacak, büyüklerimize ve efkârı umumiyeye bırakıyoruz.
4 — Bu disiplinsizlik içinde, ihmal ve lâkaydî yüzünden, binlerce lira sarfile kurulan kayakçılık binası, âlemler devam ederken, bir akşam çatır, çatır yanmış, çocuklar sokak ortasında perişan karmışlar. Cemal Gökdağ bina alevler içinde yanarken çocuklara;
— Ne duruyorsunuz, birer kar topu yaparak atsanız yine faydadır, diye emirler veriyormuş.
Binada yangına karşı hiç bir tertibat yokmuş, yangından bir gece evvel yine bir yangın başlan-!gıcı olmuş, önü alınmış, kurs aşçısı Cemal GÖkdağa müracaat ederek:
— Bu bina bir gece yanacaktır. Şu mutfağı tamir ettiriniz, diye ikazda bulunmuş, fakat aldı-
ran olmamış. Ve bu ihmal ve lâ-kaydî koskoca binanın yanmasına sebep olmuş.
5 — Ne âlemler yapılmamış, ne geceler geçirilmemiş, »yi günler yaşamışlar, isim geceleri tertip etmişler, bir ailenin isim günü Esentepe sırtlarına kadar akseden kahkahalar içinde kutlulanmış.
6 — Kurs için daha evvel hazırlanan bir programla dersler başlamış. Fakat bu derslerin hesabı peşinen görülmüş, ve binlerce lira sarfedilmiş..
Bu mektup bize Türk sporunun nereye doğru gittiğini gösteriyor. Nekadar acı değil mi?
Esentepe sırtlarını aydınlatan ziya huzmeleri altında yapılan gece âlemlerinde bir ateş parçası koskoca binayı yakıp kül ediyor, çocuklar çırçrplak ve perişan bir halde açıkta kalıyorlar da, biz bu haberi ancak, acılar içinde kıvranan, bizi buradan kurtarın diye feryat eden çocukların mektubun-dan öğreniyoruz.
En ufak bir yangın çıkıyor ve küçük bir binayı yakıyor da günlerce tahkikatı sürüyor ve müsebbiplerinden hesap soruluyor.
Gerede kayak kursu binası yan gınının müsebbipleri aranmıya-cak ve mes'uller varsa hesap so-rulmıyacak mıdır? Bize kalırsa, yalnız bu yangın mes'ullerini aramakla kalmamalıdır. Kayakçılığa büyük bir ehemmiyet verildiği bugünlerde, memleket* eğitmen yetiştirmek üzere açılan bir kursta, gece âlemleri yaparak safa sürmeğe gidenlerden de hesap sormak lâzımdır.
Hüsnüniyetinden emin bulunduğumuz, ve şahsan hürmet ettiğimiz sayın General, artık anlamalıdır ki etrafını öyle bir ateş sarmış bulunuyor ki, iş böyle giderse, bir gün gelecek bu ateş daha çok binalar yakacaktır.
Kemal ONAN
Millî Küme Maçiarı Geiecuk HJta Baş iyor
Fuöbol Federasyonunun verdiği son »bir karara göre millî küme maçları ayın yirmi üçünde her üç bölgede birden başlayacak ve bu sene müsabakalar Istanbuldan dört, Ankaradan üç, Izmirden iki ve Eskişehirden Demirspor olmak üzere on klüp arasında olacaktır.
İlk hafta maçlar mahallî müsabakalarla başlayacak ve ondan sonra da deplasmanlar yapılacaktır. . .    ..'
Deplasmanlarda Eskişehir De-
mirsporu Ankara takımı olarak kaıbul edilecek ve bu klüp maçlarını Ankarada yapacaktır.
Yarın sabah Fubbol Federasyonu Asbaşkanı Saim Istanibula gelecek ve öğleden evvel millî kümeye iştirak edecek dört klüp murahhasının iştirakile bir toplan, tı yapılarak, şampiyonanın malî ve teknik bakımdan esasları tes-bit edilecektir.
Bugün     ^J* | |Y|   Sinemasında
% Büyük Filmden mürekkep müstesna programı görünüz
1 - ZANZİBAR
Senenin en müthiş macera ve sergüzeşt filmi
ÇILGIN GENÇLİK
3 yeni Dansın Icadedüdlğinl göreceksiniz, büyük bir a$k filmi
Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine.
Sinemasında
JEANETTE MACDONALD ve NELSON EDDY'nin
yarattıkları A§k - Musiki ve Güzellik Şaheseri
AY DOĞARKEN
Tahminin üstünde bir muvaffakiyetle devam ediyor Bugün eaat 11 de tenzilâtlı matine.
BUGÜN GALATASARAY BE-ŞtKTAŞLA, FENERBAHÇE DE ISTANBULSPORLA KARŞILAŞACAK
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Istanbulspor klüpleri arasında tertip edilen dörtler kupası maçlarına bugün yine Şeref stadında devam edilecektir.
Günün en mühim maçı Beşiktaş - Galatasaray arasında olacaktır, latarvbul şampiyonunun sarı kırmızılılarla yapacağı bu karşılaşma hiç şüphe yok ki, çok çetin olacaktır. Galatasaraylıların
sahaya yeni oyuncularla ve çok kuvvetli bir şekilde    çıkacakları
söylenmektedir. Buna mukab.l Beşiktaşlılar da bir kaç oyuncudan mahrum bulunacaklardır. Bu vaziyet maçın neticesi üzerinde kat'î bir tahmin yürütmek imkânını bırakmamaktadır.
Fenerbahçeliler de Istanbul-sporla karşılaşacaklardır. Geçen hafta ezelî rakipleri Galatasarayı
yenen san lacivertlilerin genç Is-tarubulsporlularla yapacakları bu karşılanma, çok zevkli olacaktır. Fenerbahçeliler de sahaya aralarına yeni aldıkları elemanlarla çıkacaklardır.
Diğer taraftan Fenerbahçe B takımı Istanbulspor B takımı ile, Galatasaray B takımı da Beşiktaş B takımı ile oynacaklardır.
Zabıta Haberleri:
Fecî Bir Kaza
3ir Fabrika Bekçisi ıtafası Parçalanarak
Öldü
Evvelki akşam üzeri Ortaköyde Karakol sokağında demir eşya fabrikasının gece bekçisi Mustafa Saçlıoğ lu, fabrikanın eşya taşımaya mahsus arabasını içeri almak isterken atlar arabayı yokuş aşağı son süratle sü-rüklemiye başlamıştır. Bu sırada a-raba büyük bir hızla oradaki telgraf direklerinden birine çarparak hurdahaş olmuştur. Sademe neticesinde taş lar üzerine yuvarlanan Mustafa Saç-lıoğlunun başı parçalanarak ümitsiz bir halde Şişli Sıhhat yurduna götürülürken yolda ölmüştür.
Ferah Sineması Yangını Tahkikatı
Devam Ediyor
Şehzadebaşındaki Ferah   sineması
yangını hâdisesi tahkikatı devam etmektedir. Salâhiyettar kimseler itfaiyenin telefonla haber verildikten son ra vaktinde yetiştiğini, fakat ihbarın geç yapıldığını söylemektedirler.
Yangını geç haber verenler hak-krnda tahkikat yapılmaktadır. Bu tahakkuk ettiği takdirde derhal takibata geçilecektir.
Küçük   Yankesici   Yakalandı
Evvelki akşam Azak sinemasında
küçük bir yankesici para çaldıktan sonra kaçarken yakalanmıştır.
14 yaşında Şaban adındaki bu müptedi yankesici sinemada Ahmet adında birinin yanına oturmuş ve cebinden 10 lirasını çalmıştır. Para/-yi aldıktan sonra yavaşça kaçmağa çalışan Şaban etraftakilerin yardımi ile yakalanmıştır.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
9,00 Program, 9.03 Ajans haberleri, 9,18 Marşlar ve hafif parçalar (Pl.) 9,45/10,00 Ev kadını - Yemek listesi.
12,30 Program 12,33 Saz eserleri» 12,50 Ajans haberleri, 13,05 Beraber ve tek şarkılar, 13,25/14,30 Radyo salon orkestrası.
18,00 Program, 18.03 Ziraat takvimi, 18,08 Radyo caz orkestrası, 18,50 Büyük fasıl heyeti, 19,30 A-jans haberleri. 19,45 Halk türküleri ve karışık şarkılar, 20,15 Kabare müziği.    20,45 Beraber
ve tek şarkılar, 21.15 konuşma, 21.30 Oda musikisi (Bethoven), 21,50 O-pora aryaları (Pl.) 22.30 Ajans haberleri. 22,50 Dans müziği (Pl.) 23.25 23,30 Kapanış.
Bugün
Aşk - İhtiras ve heyecanlı sahnelerle dolu BÜYÜK BtR   MACERA
Büyük Fransız füml
Sinemasında
Baş Rollerde: FERNAND GRAVEY - CORINNE LUCHAIRE
Ayrıca en son gelen Foks dünya havadisleri. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine.
İKİ Paris
Fransız Parisi
Alman Parisi
Yazan: Rebia Teviik BAŞOKÇ J
1
16
Parisin Bütün Nakil Vasıtaları Kesilmiş Yalnız Yeraltı Trenleri İşliyordu
BkgUn Paris, tarihinin en feci günlerinden birini yaşıyor.
Bu aon Uç gündenberi Parisin bize gösterdiği manzara unutula-mryacak kadar hazindir.
Parlste bugün hayata işaret veren iki takrm hareket var. Birinci takım kaçanlar, İkinci takım da Belçika yollarından muhacir gelenler... Fakat kaçanlar gelenlerden daha çok...        ' -
Tekmil otomobillerin içi gibi dışı da dolu, gençler, ihtiyarlar, çocuklar köpekler, kediler, ve kuşlar. Yatak şilteleri, çarşaflan yastık-larile beraber olduğu gibi almmış arabaların üstüne yayılmış şiltelerin yastıkların üstüne çantalarını, valizlerini, yemek sepetlerini doldur muşlar. Yatak çarşaflarının uçları beyaz bayraklar gibi süratle koşan arabaların köşelerinden sallanıyor.
Bütün süraUerile motörleri işletiyorlar, arkalarına bile bakmadan kaçıyorlar.
Kamyonlar, motosikletler, bisikletler, hep ayni İnsan ve eşya hücumu altında ezilecek bir hale gelmiş.
Bir motosikletin üzerinde bir erkek ve bir kadın, kadının kollarının arasında iki küçük çocuk, yorgunluktan, sıcaktan yüzler kızarmış» şişmiş, gözler tabiî bakışını kaybetmiş, arkadaki tekerleklere kadar, paketler, çantalar, iplerle bağlanmış iki tane elbiseleri solmuş ottan bebek paketlerin arasına sıkıştırılmış, kaçıyorlar. ¦ Eski çocuk arabalnnın içine eşyalarını doldurmuşlar, bir ihtiyar kadınla erkek arabayı sürükliye-rek arkasından gidiyorlar. Toprak taşıyan tarla arabalarından sokakların çöp arabalarına kadar, garlar da eşya naklettikleri iki tarafı demirli yeşil arabalar esrarengiz bir surette garlardan aşrrılmış üzerlerine eşya doldurulmuş, kaçıyorlar. Bu binlerce halk nereye gittiklerini bilmiyorlar. îlk rastgelecekleri trende yer bulurlarsa ve tren onları ne tarafa götürürse oraya gidecekler. Yahut da bu meş'um seyahate yürüyerek devam edecekler.
Garların her birisinin önünde on beş yirmi bin kişi yirmi dört saatten beri topraklar üzerinde nöbet bekliyorlar.
Parlste bütün nakliyat vasıtaları kesilmiş, yalnız yeraltı trenleri işliyor. Onlar da ayni derecede kaçanlarla dolu...
Sepetlere yiyeceklerini, torbaların içine giyeceklerini doldurmuşlar, kollarına asmışlar, ellerile de çocuklarını tutuyorlar. Bellerinde bir zavallı küçük köpeğin kayışı takılı, hep birden sürükleniyorlar. Yüzleri acıklı bir manzara gösteriyor. Kimisi îsadan medet bekler gibi yorgun kızarmış, gözlerini semaya dikmiş, kimisi birbirinin göz lerinde bir ümit arıyor. Kimisi hâ lâ Franeanm kuvvetinden emin, dudaklarında Parislilerin o daimi tebessümünü yaşatmaya çalışıyor. O. mes'ut günlerde doğmuş, gülmek, latifeler etmek için büyümüş. Ne yapsın! Hiç kabil mi, Fransa gibi bir millet ki dünyanın en büyük adamlarını yetiştirsin, dünyayı medeniyet nurlarile aydmlatsm, zekâ ve dehanın menbaı olan Fran sız milleti   hiç mağlûp   edilebilir
mi?     ;'J     v   v *'   1      •
Fransa her büyük fikrin mucidi de&il mi? Almanlar, onların ka
ba kopyacıları, asıl mucidi nasıl mağlûp edebilirlerini??..
Geçen 1870 harbinde dc yine Almanlar Parise geldiler. Paralan verildi, gittiler. Bu defa da yine Fransızlar memleketlerini para ile satın alabilirler ve Fransayı kurtarırlar. Ama bu paralan Ödemek için on sene fazla çalışacaklarmış, np lâzım gelir?
Şimdi Almanlara verecekleri paralarla silah ve mühimmat alacak değiller miydi, hem hepsi bir yola çıkmaz mı?
Fransızlar harp düşünmüyorlardı. Onlar sulh için, insaniyet için çalışan millettir, fakat onları rahat bırakmıyorlar ki...
Bari Parisi bombardıman etmeseler.
Bu sözleri söylerken seslerinde düşmana karşı ne bir kin, ne de bir öfke var...
Fransız gazetecilerinden ve Türk dostlarrmızdan Madam Edith dc Bonneuirie öğle yemeğini beraber yemek için Bulvar Sen Jermen'de randevu vermiştik. O da Parisi ter-kediyor, bugün veda ediyoruz. Lokantaların bazıları şimdiden kapar, mış, (gen Piyer) ismindeki küçü!: bir lokantanın terasına ısmarladığımız yemekleri bekliyoruz. E-dith de Bonneuü tngilterede doğmuştur. İngiliz pasaportunu taşır Bu sebepten Parisin Almanlar tarafından istilâsında Pariste bulunmak istemiyor.
I
Bu neşesiz öğle yemeğinde söylenecek uzun sözler yok. Gözlerimizde ölmekte olan bir sevgilinin yatağı etrafındaki ümitsizlik ve teessür dolu. Kaçan, sürüklenen bu halk.
sürüsüne acıyarak bakıyoruz. Birden, arkamızdaki masalardan gelen kahkahalar gözlerimizi çekiyor. Yedi, sekiz kişi, kadm erkek, masalara taksim olmuşlar, yem?:: yiyorlar, İçlerinde iki zabit te var Gayet neşeli... Bunları gören Perisin her günkü simasının değiştiğine katiyyen inanmaz. Erkek bağırıyor:
. — Garson, bir şişe şampanya d ha getir.
öğle yemeğinde boşaltılan şan panyaların boş şişeleri   masaların yanına sıra İle dizilmiş.
Madam de Bonneuü, bana ba: rak:
— Fransızlar   tıpkı   Bizanslı! gibi batıyorlar. Felaketin bOy&kl I günün hâlâ farkında değiller. Dı
yor.
Ben de bu halleri Osmanlı im i
ratorluğ^ınun son günlerine    p
benzetiyorum. Biz de yirmi be;.
ne evvel böyle yapmamış mıydık
Hiç farkına varmadan, Avrupa..
bizi taksim edemiyeceğlni SÖyliyc
söyliye.. Aramızdaki cahiller, gaı.
ler böyle   düşünüyorlardı;   «Ark:
mızda yüzlerce milyonluk Mü^
man dünyası yok mu? Yetişir   ki,
halife bir cihat İlân etsin. O yüz
lerce milyon müslüman bizi   ku
tarmaga   koşacak,   korkacak   r
var? /; S r;       ;        r     - t.!:'1' lV Türk, ve Fransız milletlerini bu
rada ayıran bir nokta vardır: Tür1 ordusu ve Türk milleti mütareked sllâhlarmı en son olarak bıraknr lardı. Ordumuzun tasavvur edilin-yoksuzluklanna, harbi   kazanma: ümidi olmam asma rağTnen. müttefiklerine karşı verdiği sözden dönmemişti.
(Arkası var)
SORUNUZ
ÖYLİYELİM
Şekercilerdeki Antep Baklavaları
1 — Ortaköyde Dere boyunda Şahinde Açıkel soruyor: Bazı çekere! ve pastacılarda kilosu yttz yirmi kuruşa verilen sandık içlerindeki baklavalar hakikaten An-tepten mi geliyor. Hem bu fiyat puhulı deftU mı acaba?..
Cevap — Satanların sözlerine bakıln-sa öyle. Fakat, bunların Is tanbulda yapıldığını söyliyenler de çok hani. Fiyata gelince, hakikaten yüksektir ama, pahalıca edindiğimiz diğer barı gıda maddeleri arasında baklava pahalılığından şikâyet pek de yerinde olmasa gerektir.
2 _ ivu«iıköyünde   Yeldeğlrme-
nlnde Muhsin Ylğlter soruyor: U-zunçayır tarafında zenbillerle ku-
zu ve dana eti getiriyor, kapı kapı gezdirip sarıyorlar. Uouz da ve rlyorlar. Bunların hasta hayvan eli olup olmadığını nasıl anlamalı acaba?..
Cevap — Ucuz etin yahnisi yavan olur. darbımeselini hatırlatır ve onları, satan ile beraber belediye zabıtasına göstermenizi tavsiye ederiz size.
3 — Bandırmada yağcı Süleyman Yurtvıı soruyor: Kim kimin-lc evlenmell müsabakasın! ı kuponlarla birlikte resimler de gön derllecek nıtdtr?..
Cevap — Gazetemizin altıncı sayfasının birinci ve ikinci sütun larında buna dair her gün tafsilâtlı malûmat bulunmaktadır.
16 . 3 - 941
VATAN
Ziraat Mektepleri Kongresi
Ankara, 15 (Hususî) —\ Zira- ,yerlerine dönmüşlerdir, at mektepleri kongresi mesaisini     Ziraat mekteplerinin   mesaîsi, bitirmiştir. Kongreye iştirak eden müfredat programlarının miktarı muallimler ve mektep müdürleri | ve bu müesseselerin civar köyle-
re ve çiftçilere daha yakından müessir olmaları meseleleri kongrenin başlıca mevzularını teşkil etmiştir.
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Sevil'deMüthiş Bir İnfilâk
Kardeş Iranın Mesut Gönü Harp Vaziyeti
Dün kardeş Iranın hükümdarı Şehinşah Rıza Pehlevî Hazretlerinin yıldönümüydü.Modern İran, Şehinşahla beraber doğmuştur. Bunun için Rıza Şah Pehlevî'nin doğum günü İran milleti için en mesut bir gün sayılır.
Türk  milleti,    kardeş    İranın
dünkü sevincine candan ortak olmuştur. İran bizim için terakki ve inkılâp yolunda aziz bir yoldaş olduğu gibi, iki millet sulh ve istikrar yolunun da birbirinden hiç bir zaman ayrılmaz iki yolcusu-dtır.
Y Dün Şehinsahın yıldönümü ve-silesile Istanbulda İranlılar Gene-
ral Konsoloshanede toplanarak Başkonsolosun bir hitabesini dinlemişler ve bu mes'ut günü kutlu-lamışlardır.
Bundan sonra davetliler için yapılan kafbul resminde İstanbul Vali ve Belediye Reisi Lûtfi Kır-dar, Emniyet müdürü Muzaffer Akalın, ecnebi konsolosları, gazeteciler, İstanbul içtimaî haya tının tanınmış simaları hazır bulunmuşlardır.
General Konsolos ve muhterem eşi, davetlileri büyük bir nezaketle kabul ederek izaz etmişlerdir.
Ufuktaki Manzaralar
(Başı 1 incide) —
hoşnutsuz hal ve tavrını hesaba katmağa mecburdur.
Balkanlar haricinde bugünlerde gözü işgal eden dört mesele vardır. Birincisi Afrikadaki temizlik hareketinin muvaffakiyetle de vamı ve şarkî Afrika çemberinin g;ttıkçe daralmasıdır. İkincisi Japonya hariciye nazırının Berlin seyahatidir ki her halde Japon-yanın başı pek sıkıldığını bildirmek içindir. Üçüncüsü, Almanya, nın denizaltılarla ve havadan In-giltereye karşı ilkbahar taarruzunu açması ve diğer taraftan In-gilterenin müdafaa ile iktifa edecek yerde Almanyaya karşı şiddetle hava taarruzuna geçmesidir.       •   •        ^ -   ^
Umumî alâkayı asıl toplıyan dördüncü nokta. Amerikan yardımına ait tatbikatın büyük ölçüde başlamasıdır. Bunun yalnız malzeme vermekten ve manevi yardımdan ibaret kalmıyacagını, İrlanda üsleri hakkında Amerika, nın tavassuta geçmesi gösteriyor. Bu üçlerin Amerikanın yardımile İngüterenin eline geçmesi, nak-lı^tın'üçık "döıtz kftrftTnf rtR£Ce bir derecesinde azaltacak, küçük Alman denizaltılarının sahasından hariç mıntakaya geçirecek ve İngiliz tayyarelerinin ve diğer vasıtalarının Alman denizal-tı,arına karşı keşif ve tarassut vazifesi görmesini kolaylaştıracaktır. Amerikanın İrlanda işine karışması günün en mühim hadisesidir. £
Harbin esas cephesinde teşebbüs her halde demokrasi tarafına geçmiştir. Hâdiselerin seyri bu bakımdan günden güne hızlaşa-caktır. Bu seyri artık hiç bir şey durduramaz.
Ahmet Emin YALMAN
16 Mart
(Başı 1 İncide) =
doğru ve faydalı hareketi yaptırmıştır. Demek ki iki memleket a-rasındaki dostluk o kadar mukadder bir şeydir ki düşmanlık diye düşünülen bir hareket bile yeni Türkiye için yeni bir varlığın pek hayırlı bir başlangıcı olmuştur.
MERASİM  PROGRAMI
16 Mart 1919 gününde Şehzadeba-şında yapılan bir çarpışmada şehit düşen kahraman askerlerimiz için ^ ıgtin EyUpteki şehitlikte büyük merasim yapılacaktır.
Hazırlanan programa göre, merasimi Eyüp Kaymakamı ve Cumhuriyet Halk Partisi kaza idare heyeti reisile merkez komutanlığından gön
derilecek mümessiller idare edeceklerdir.
Merasime askeri kıtalar, üniversiteliler, mektepler ve halk kütleleri iştirak edeceklerdir. Merasime şehir meclisi az asm dan bir zatın nut-/u ile başlanacak ayrıca parti vilâyet idare heyeti azasından bir zatla
Bomba Hâdisesi
(Başı 1 İncide)  f+ /
ce gündüz sefaret önünde devriye nöbeti yapmışlardır. Karanlık bastıktan sonra sefarete kimsenin yaklaşmasına müsaade edilmemiş ve İngiliz sefaretinin müsaadesi olmadan kimse sefarete girmemiştir.
«Bulgar ajansının 12 martta bildirdiği gibi, bagajların nakli ve trene yerleştirilmesi bizzat sefaret erkânının murakabesi altmda yapılmıştır. «
Buna binaen, bahis mevzuu olan iki çantanın, nakil esnasrnda ve yahut trende konulmuş olması varit değildir.
Diğer taraftan, Reuter   ajansın m
bir telgrafında da teslim edildiği gibi, bu çantalar yolda İngiliz yolculardan biri tarafından açılmış ve bu yolcu çantaların muhteviyatını görmek imkanını bulmuştur.
«Bundan başka otelde, çantalardan birini hamil olan İngiliz, diğer çantanın Perapalasta infilâkım öğrenir öğrenmez elindeki çantayı atmıştır.
«Bütün bu malûmat bizi, çantaların trende seyahat eden İngilizlerden bırme alt oldugru düşünenine şevke t -
m ektedir. Ayni trende, sefaret memurlarından başka, IngUiz kolonisi ve ayrıca 60 kadar yolcu vardı.
«ingiliz Befiri B. Rendell'in, sefaretin iyi muhafazasından ve yolculuk esnasında temin edilen intizamdan dolayı, polis memurlarma tevzi edilmek üzere 5000 leva vermiş olduğunu kaydetmek te faydadan hâli değildir.»
Müddeiumumilik Ne Diyor?
Perapalas hâdisesi hakkında İngüterenin Sofya Elçisi Rendell'in vermiş olduğu raporda sahipsiz valizlerden birinin içerisinde, şüpheleri Türklere tevcih etmek Üzere kasten konulduğu tahmin edilen eski Türk gazeteleri bulunduğu işaret edtlme-si üzerine, dün İstanbul Müddeiumumisi Hikmet Onat bir muharririmizin sorduğu suale:
— Bulunduğu söylenilen gazete, tek bir gazetedir. Bu da Istanbulda intişâr eden La Republlque (Cumhuriyetin fransızca nüshası) ismindeki gazetedir kl, bizim elimizdeki valizde bu gazeteden yokttır.
Yaptığımız incelemede biri Var-nada, on biri Sofyada olmak üzere bu gazetenin Bulgaristanda on iki abonesi vardrr. Gazeteler muntaza-man kendilerine gönderilmektedir.
üniversiteli bir genç söz söyllyecek-
Ün   ^"Tjff    ; ft.,, '; .
Aziz şehitlerin hatırası bu suretle anrldıktan sonra, bando matem havasını çalacak ve kolordu, belediye, vilûyct ve Cumhuriyet Halk partisi namma çelenkler konacaktır.
Bir manga da üç defa havaya a-teş edecek, bundan sonra da kıtalar vc mektepler bir g*çlt resmi yapacak ve merasime nihayet verilecektir.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
1
2
3
4
S
6
7
8
9
Şair: «Dünyada her hâlin ümit İle olduğunu» söyledikten sonra yine ümide hitap ederek soruyor: — Sen olmasa n, ömrümün uza m ahi kabil midir? Buna bakılırsa saire göre, «ümit» İyi bir şeydir. Dana kalrrsa hiç tc öyle değil... Bugünün dünyacına alt umumi bir misal:
Rlyazî ve mantıki hesaplarla ergeç kaybetme*! muhakkak veya kaybetmemesi pek zayıf bir ihtimal dahilinde olan taraf, kazanırım ümidine boş yere kapdmaaa şu biçare dünya yer yer kana boyanır mıydı?...
Yazan:
İhsan BORAN
Amerikanın Harp Yardımı:
Amerikanın, îngilterey© ve na-zl sistemine karşı koyacak diğer devletlere yardım İçin hazırladığı lâyiha kongreden çıkmış ve Cünı-hurrclsl Roosevclt tarafından imzalanmıştır. İlk gönderilecek harp malzemesi 1 milyar 350 milyon dolar kıymetlndcdlr. Harp geriden beslenir, geçen harbe nlsbetlo İngiltere ı-ıı bakımdan Almanyaya karşı daha sürekli ve daha kuvvetli şartlara maliktir. Cepheler gerisinde gittikçe genlşllyen Amerikan yardımı, Almanyamn kara, hava ve deniz cephelerinde uğrayacağı darbelerden daha ağır ve daha müthiş olacaktır.
Amerikan yardımı, denizaltı har bl şiddetlenmeden önce bağladı. Bu suretle Almanya, Atlas denizindeki zaferin İlk mühim şartını kaybetmiş bulunuyor. Harbi kazanmak İçin tngüterenln Uç mühim unsura ihtiyacı vardır: Zaman, hava kuvvetleri, ticaret filoları.
İngllterenln zamana İhtiyacı var, zira Almanya gibi yirmi se-nedenberl harbe hazırlanmış değildir, ingiltere hem harp ediyor, hem de harbe hazırlanıyor, tkl senelik harp hazırlığUe yirmi se-nedenberi durmadan harbe hazırlanmış Almanyaya karşı gösterdiği mukavemet, İngllterenln ve do-layıslle medeni dünyanın İstikbali için mübalâğasız bir ölçüdUr.
İngllterenln hava kuvvetlerine ihtiyacı var: zira 85 bin mil tutan deniz yollarını ve deniz geçitlerini elde bulundurmak için yalnız deniz kuvvetleri kâfi değildir. Artık denizlerin satıhları, yalnız altından, üzerinden değil, ayni zamanda havalarından da büyük hücumlara maruzdur. Almanya hava kuvvetlerini kati netlccll bir al- ' lalı olarak kullanmaktadır ve bu sevkulceyşl fikirle 30 bin tayyare yapmıştır. İngiltere deniz hâkimiyetini idame İçin deniz kuvvetlerini hava kuvvetlerile tamamlamıya mecbur bulunuyor. Deniz hâkimiyetini hava hâkimiyeti ile tamamladığı gün, Almanyanm zafer U-mldl kalraıyacaknr.
İngllterenln ticaret filolarına ihtiyacı var, zira Almanya İngiltereli beallyen, Atlas denizi ve Akdeniz hayat damarlarını kesmlye,
aç ve malzemesiz bırakarak tngll-tereyi mağlûp etmiyc karar vermiş, bu gaye İle yiyecek, malzeme yüklü ticaret gemilerini batırmı-ya başlamıştır. Bunun için Alman ya, 250 tonluk cep denizaltı lor ı, uzun mesafeli bombardıman tayyareleri ve saatte 60 - 70 mil süratle giden hücum botları kullanmaktadır. Bunların son hafta 1-çlnde batırdığı gemi, toparlak hesap 150 bin tondur.
Geçen harpte İngiltere denizaltı harbini kazandı, o zaman yalnız. 750 vc 500 ton hacminde oldukça büyük vc süratleri az denlzultılan vardır. Bugün İne bunlara İlâveten 250 tonluk cep denizaltının, torpil ve bombardıman tayyareleri, seri hücum botları vardır. Gemi zayiatının daha fazla olacağı aşikârdır. 1
Fakat İngiltere Uç silâhın açtığı yeni denizaltı harbini de kazanacaktır. Amerlkoda gemi tezgâh lan şimdiden 7500 tonluk 200 gemi İnşası İçin işe başlamıştır. İngiltere yo ayrıca yardan İçin Amerikanın 11 milyon tonluk 4500 ticaret gemisi vardır. .ngiiiz ticaret gemi kafilelerin! himaye ve müdafaa hizmetlerine icabında Amerikan deniz harbi kuvvetlerile hava kuvvetleri de İştirak edecektir.
Buna mukabil Almanya harbi besllyecek şartlardan mahrum bulunuyor. Hava kuvvetlerile motorlu blrllklerlndekl malzeme günden güne azalmakta ve bozulmaktadır. Almanya zaten mağlup o-lacaktı, fakat Amerikanın im II-tereye yapacağı büyük harp yardımını göze almakla mağlûbiyetini kendisi hazırlamıştır. Almanya, şarkta Japonya sayesinde A-merlkayı meşgul ederek yardıma mâni olacağını sanıyordu, halbuki Çin tufanı kurşısında kalan Japonya, Almanyanm umduğu......ı -
haleyi yapacak vaziyette ıh'ğlhllr. Bu noktada Almanya aldaıımıştır. Amerika hareket serbestisine maliktir, Îngiltereye var kııvvetlle v.inlim edecektir.
50 KişiOldü 300 ü Yaralandı
Madrit, 15 (A.A.) — Sevil'dc bir borut deposunda vuku bulan infilâk neticesinde 50 kişi ölmüş, 250 - 300 kişi yaralanmıştır.
300 kadar ev harap olmuş veya bU yük hasara uğramıştır. Evleri yıkılanlar, muvakkaten mezbahya yerleştirilmişlerdir. Mülki ve asker! makamlar, enkaz altında kalanları kurtarmak için çalışmaktadır.
Cenovada Neler Olmuş?
4 Vapur Battı, 16 sı Yara a ıdı
Londra, 15 (A.A.) — Daily Ne,Ws gazetesinin Nevyork m w habiri faşist sansüründen geçmeden İtalyadan Amerikaya gönderilen bir telgrafı görmüştür. Bu telgrafta 9 şubatta ingiliz filosu tarafından bombardıman edilen Cenova şehrinde müthiş haşarat husule geldiği bildirilmektedir. Hakikat, iki gün halktan gizlenmiştir. Fakat liman komiserlerinin tanzim ettikleri raporları dinlemek üzere belediye meclisi toplandığı zaman halk içtima salonuna girmek istemiştir. Belediye dairesi faşist muhafızlar tarafından kordon altına alınmıştır. Bu vaziyet karşısında halk itiraza başlamış olduğu için muhafızlar hücum etmişlerdir. Nümayişçiler-den bir kaç yüz kişi tevkif edilmiştir.
Bombardımanının üçüncü günü Ticaret Nezareti haşaratın tes-bitî için Cenova'ya bir heyet göndermiştir. Cereyan eden hâdiselerin vahametini alınan bu tedbirlerden anlayan ve komiserlerin raporlarını dinlemekten men-edilen balkın hiddetini yatıştırmak üzere liman reisi vazifesinden azledilmiştir.
Cenova'da haşarat pek büyük.
tür. İngiliz filosu burada 4 vapur
batırmış, 16 vapuru hasara uğratmış bir kaç römorkörü tahrip etmiş, büyük bir petrol tasfiyeha. nesini yıkmış, demirli bulunan 7 petrol gemisinden 5 ini batırmış, liman harabe haline gelmiş ve ei-lolar, antrepolar ve havuzlar da dahil olmak üzere rıhtı/m boyundaki bütün binalar yanmıştır.
Romanya Petrolları
29 Vagon Harap!
Londra, 15 (A.A.) — (B. B. C): Bofyadan gelen bir ajans haberine göre, Romanyadan gelmekte olan bir petrol treni Operlço civarında yoldan çıkmış, dokuz kişi ölmüştür. Petrol dolu 29 sarnıç vagonu harap olmuştur.
Sofya, 15 (A.A.)   —   (Ofi - eski
Havas - bildiriyor:
Operlçe İstasyonu elvarmda dün sabah şuku bulan tren kazasında demiryolları idaresi müstahdemlerinden 10 kişi ölmüş ve 30 kişi yaralanmıştır.
-o-
Suriyede Nümayiş
Londra, 15 (A.A.) — Reuter: Ofi ajansının Beyrut muhabiri Suriyede karışıklıklar çıktığını teyit etmektedir. Muhabir, 28 şubattanbe-ri Samda nümayişler yapılmakta olduğunu da bildirmiştir. Ekmek fiyatının İdari makamlar tarafından hafifçe arttırılması bu nümayişlere vesile teşkil etmiştir.
Muhabir, ecnebi gazetelerde çıkan ve Suriye ile Lübnanda ahali ile asker ve polis kuvvetleri arasında kanlı çarpışmalar vuku bulduğunu bildiren haberlerin yalan olduğunu yazmaktadır. Hâdiseler başladığındun-beri on kişi bile yaralanmamıştrr.
Yeni E ir Pike Tayyaresi
Nevyork, 15 (A.A.) — Curtlss Vrlght tayyare fabrikası dünyada mevcut bütün bombardıman tayyarelerine hor bakımdan üstün evsafta yeni bir pike bombardıman tayyaresi imal etmekte olduğunu ilân etmiştir. Bu yeni bombardıman tayyaresi şimdiye kadar yapılan en büyük bom bardıman tayyarelerinden iki misli bomba taşıyabilecek ve bü tip tayyarelerden 4,5 saat fazla havada kalabilecektir.
Bu, dtger bombardıman tayyarelerinden 100 kllome&e fârlâ ölfcak ve bir kişilik diğer her hangi bir tayyareden bir misli fazla silâhla teçhiz edilecektir.
Dr.Maçek Diyorki:
"Bize Ait Olmıyanı İstemiyoruz. Bize Ait Olanı Vermiyoruz,,
Londra, 15 (A.A.) — B. B. C: Yugoslav gazeteleri, Yugoslav Başvekil muavini doktor Maçek'in şu sözlerini neşrediyorlar: .
«— Kendimize alt olmıyan İliç bir
şeyi İstemiyoruz. Kendimize   alt o-
ı;ı m da kimseye vermiyoruz.»
Reuter muhabirinin bildirdiğine gö re, Almanya, şimdilik Yugoslavynya karşı taleplerini değiştirmiştir. Yu-goslavyanın, Alman talepleri hakkında kati bir karar vermekten çekinmesi Hltlerin plânlarını altüst etmiştir. dK ¦ ¦     \
4 Milyar Tahsisat
....
Vaşlngton, 15 (A.A.) — Mebusan meclisi iki Okyanus filosu teşkili i-çln İstenilen 4 milyar 447 milyon dolarlık tahsisata ait kanun projesini kabul ederek ayan meclisine şevket-mistir.
Adisababaya
180 Km, Kaldı
l.k Muharebe Yakında Olacak
Kahire, 15 (A.A.) — Orta Şark İngiliz umumî karargâhının tebliği:
Habeşistanda: Kınalarımız; A-sosayı işgal ederek Mendi yolu boyunca ilerlemeğe başlamışlardır. Ricat halinde bulunan düşmana ağır zayiat verdirerek Bur-yeden muvaffakiyetle ilerleyen Habeş vatanperverleri şimdi Dcb ra Markos civarına gelmiş bulunuyorlar.
İtalyan Somalisinde: Negelliye doğru ricat etmekte olan düşmanı, Dolodaki İmparatorluk kuvvetlerile temas peyda ederek takip eyleyen vatanperverler Ya-velloyu işgal etmişlerdir.
Londra. 15 (A.A.)— B.B.C: ingiliz zabitlerinin kumandasında bulunan Habeş kuvvetleri Adis-ababadan 180 kilometre uzakta bulunan Dobra Markos civarına gelmiştir. Burada İtalyanların 20 bin askeri varehr. Şayet İtalyanlar burada mukavemete karar verirlerse bu, Habeş kuvvetlerinin yapacakları ilk büyük muharebe olacaktır.
Amerikadan I Uçar Nelson
îngiltereye
99 Harp Gemisi
Nevyork, 15 (A.A.) — Va-şingtondaki resmî kaynaklardan öğrenildiğine göre Amerika, Hit-ler'in deniz yıldırım harbim karşılamak için Îngiltereye 99 harp gemisi verecektir. Bu gemiler, eski model I 7 muhrip, bir kaç sene evvel yapılmış 9 denizaltı, 55 karakol gemisi ile 18 küçük tor-pitodan mürekkeptir. .
Îngiltereye gönderilecek olan ilk harp malzemesi meyanında pek çok tüfek, 7,5 luk top, bomba ve mühimmat bulunduğu bildirilmektedir.
Havada Olanlar
Londra, 15 (A.A.) — Hava nezaretinin tebliği:
Düşman tayyareleri bu gece pek büyük vüsatte bir faaliyet göstermişlerdir. Bu faaliyet sahası memleketin ekseri kısımlarma dahil olmuştur. Clıyde bölgesi tekrar taarruza uğramış, fakat hücum perşembe gecesi kadar şiddetli olmamıştır. Ticaret müesseselerile ikametgâhlarda ha şarlar vuku bulmuştur. Bir apartman blokunun yıkılması üzerine bir kaç kişi ölmüş ve bir çok kimseler yaralanmıştır. Fakat bu hâdise haricinde ölü ve yaralı miktarmın mühim olmadığı anlaşılmaktadrr.
Doğu şimalde bir şehir şiddetli bir hücuma uğramıştır. Bir kaç mağaza ve sınai müessese hasara uğramıştır. Bazı yangınlar çıkmışsa da muvaffakiyetle söndürülmüştür, ölü ve yaralı adedi yüksek değildir.
Bundan başka memleketin bir çok kısımlarında muhtelif yerlere bombalar atılmış, bazı ikametgâhlar hasara uğramıştır. Hasar ve insan zayiatı azdır.
Gece 4 düşman tayyaresi dUşürül-müştür.
Garbî Almanyaya Hücum
Londra, 15 (A-A.) — İngiliz bombardıman tayyareleri dün gece Almanyanm garp mmtakasındaki endüstri tesisatına şiddetle hücum etmişlerdir.
Diyor ki:
Almanlardan Hiçbir Korkumuz Yoktur
Atina, 15 (A.A.) — Atina a-jansı bildiriyor:
Etnos gazetesinin hususî muhabiri B. Gregoriadis ingiliz hava Mareşali Sir Arthur Longmore ile bir mülakat yapmıştır.
Mareşal demiştir ki:
Vakti gelince, Orta Şark İngiliz hava kuvvetleri İtalyanlara indirdiğinden de daha ağır darbeleri Almanlara indirmekte gecik-miyecektir.
İtalyan hava kuvvetlerinin mağ lübiyetini neye atfetmek tazım geleceğine dair Yunan gazetecisinin sualine Mareşal şu cevabı, vermiştir:
Benim fikrimce, bu mağlûbiyetin sebebi, iyi şeflerin olmaması ve teşkilâtsızlıktır. Bundan başka İtalyan tayyarecilerinde yüksek maneviyat olmadığı gibi haklı bir dava uğrunda harbebmek kanaatinin vereceği cesaret te tabiî yoktur. İtalyan tayyarecileri savaşa vücutlerile iştirak ediyorlarsa da yürekleri ve ruhları savaşta hazır bulunmuyor.
Almanlardan bahsederek te Mareşal şöyle demiştir:
Almanlarla belki iş başka türlüdür. Fakat onlardan da korkumuz yoktur.
Yunan gazetecisinin Yunanistan hakkında ne düşünüldüğü sualine de Mareşal şu cevabı vermiştir:
Yunanlıların Arnavutlukta gös ıerdiklerı taşkın cesaretin ve muhariplik kabiliyetinin hayranıyım. İngilizler, Yunanlılar gibi bir nıüt tetik e sahip olmakla iftihar duyarlar, ingiltere, bu müşterek mücadelede,   Yunanistan*    tam bir
müzaheret göstermekten aynlmı-yacaktır.
B. Gregoriadis, Mareşalin portresini çiziyor ve onu «uçar Nelson* diye tavsif ediyor.
— o ¦
Kabahat Kumandada
i
Değilmiş!
(Başı 1 İncide) +
Londra, 15 (A.A.) — Reuter:
Bugünkü İngfllz gazeteleri, Muslininin Arnavutluk cephesinde generallerinden daha ziyade lallll çıkma-¦I' - mı yazmaktadırlar. Şimdi, bizzat İdare ettt£U taarruz yapılmış ve beş gün sürdükten sonra Mussollnl tahmin ettiği muvaffakiyetleri İlân etmek fırsatını bulamadan avdet etmiştir.
İtalyan lava kuvvetlerinin de İtalyan ordusundan bahtiyar olmadığı tebarüz ettirilmektedir. Filhakika İn
Yugoslavya Alman Plânını Değiştirmiş
Belgrat, 15 (A.A.) — Alman   ta- j gg^ avcı tayyareleri 60 İtalyan avcı
askerî Fabrikalar Salmama Komisyonu İlânlar;
Oksijen Tesisatı Alınacak
Elinde çalışır bir vaziyette oksijen tesisatı olup da satmak isteyenlerin evsaf ve satış şartlarını bildirir tekliflerini tetkik edilmek üzero en kısa bir zurnanda Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğüne göndermeleri. U (1703)
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
1 — Şnrtnflme vc numunesi mucibince «-lO.OOOv adet bira sandığı knpalı zarfla ihale olunamadıgından pazarlık usulilc eksiltmeye konmuştur. .....^..... :. .,' I • i
2 — Pazarlık 24,3.911 pazartesi günü saat 11 te Kahata.şta leva-zım vc mübayaat .şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartname levuzım şubesinden izmir ve Ankara başmüdürlüklerinden parasız alınabilir. :
4 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte teklif edecekleri fiyat üzerinden yüzde 7,5 güvenme paralorile birlikte mez-'•ûr komisyona müracaatları. (1680)
loplori hakkında Yugoslavyanın bir karar almak hususunda gösterdiği teahhur, Hltlerin Balkanlardaki planının tatbik tarihini değiştirmiştir.
Alman propagandasına göre, Yugoslavyanın anlaşmayı perşembe günü imzalaması bekleniyordu. Bunu müteakip Yunanistana hücum edilecekti.
YugoNİav devlet adanılan, Almanya tarafından teklif edilen anlaşmanın bâzı hükümlerini, ilerde ttclü pakta İltihaka sürükllyecek mahiyette tclukkl etmekte ve buna binaen şüphe İle karşılamaktadırlar.
Buraya gelen, ve Vlyananın İyi haber alan kaynaklarından çıkan ha herler, Almanyanm Yugottlavyadan, üçlü paktı,, imzalamasını Istlyecek kadar ileri gitmediğini teyit etmektedir. Almanlar, böyle bir talebin Yugoslavyada karışıklıklar çıkaraca gıııı pek İyi biliyorlar.
Burada, bu muvakkat çıkmazın, YugoMav hükümetinin Ihtlyatkârü-gınriun ve Alman diplomatlarının ı-tlna 1le hareket etmesinden Uerl geldiği kanaati vardır. Yugoslav hükümeti, milletin temayüllerini pek güzel blldl£l gibi bundaa Almanlar da gafil değildir.      *
Almunlar, uzaml derecede tavtzat elde etmok İstedikleri, fakat bunu asgari bir tehlike İle temin   etmek arzusunda bulunduktan malûmdır.
Bulgaristana Küçük Denizaltılan
Gönderiliyor
Almanların Bulgaristana yeni tayyare filoları ile süratli küçük gemiler ve küçük denizaltılar göndermekte olduğuna dair gelen haberler, Almanyanm Yunan seferini büyük bir ciddiyetle telâkki ettiğine delil addedilmektedir.
Almanlar, kara ordulurilo beraber, Adalar denizinde, deniz kuvvetlerini kullanmak niyetindedirler. Her halde Almanlar, Yunonlılaruı cesaret ve kuvvetlerini istihkar etmek istemiyorlar. Evvelce küçük mikyasta hazırlanan harp plft.ni yerine çimdi mü him bir hnrp için lazım gelen geniş hazırlıklar yapılmaktadır.
tayyaresinin himayesinde uçan bombardıman tayyarelerine rastladıkları zaman hiç zayiat vermeden 14 İtalyan tayyaresi düşürmüşlerdir.
Times gazetesi, şunları yazmaktadır: . . 1
İtalyan hücumlan hafiflemektedir. Çünkü İtalyanlar beş günde 15 bin ö-1U vermişlerdir. Yunanlıların mukavemeti kırılmamış ve hattâ bazı yerlerde bunlar ilerlemlye bile muvaffak olmuşlardır.
Mussollnlnln Tirana döndüğü söylenmektedir.
Atina, 15 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: * .
Yunanlstandaki İngiliz hava kuv-vetlerl umumi karargâhının 15 mart tarihli resmi tebliği.
Dün Kils ura mıntakası üzerinde devriye uçuşlan yapan küçük bir avcı teşekkülümüz, düşman avcı tayyareleri refakatinde bombardıman tayyarelerinden mürekkep pek büyük bir İtalyan hava teşekkülüne tesadüf etmiştir. Vukubulan çarpışmada düşmanın 8 tayyaresi alevler İçinde düşünülmüş, diğer bir çoğu da üslerl-• im dönemlyecek kadar ağır haa*ra
uğratılmıştır.
Tayyarelerimizden İkisi kaybolmakla beraber püotları paraşütte kurtulmuşlardır,
RESMİ   T£BLlG
Atina.  15 (A.A.) — Tebliğ:!
Düşman, ayni cephede şiddetli bir topçu ateşinden sonra bir çok bombardıman ve avcı tavvarelerr-nin de isürakile şiddetli ve müte-vali hücumlara geçmiştir. Düşman, uğradığı büyük zayiata rağmen hiç bir muvaffakiyet elde edememiştir. - ^
Bir mukabil Jıücum neticesin-^ bir kaç esir aldık.       "   ' „
5 FIRKA YARI YARİYA İNDÎ
Atina. 15 (A.A.) — B.B.C: italyan esirlerinin ifadelerine göre, son beş gün içinde İtalyan taarruzuna iştirak eden 5 hrka, yarı yarıya zayiata uğramıştır.
10
b
VATAN
16.3- 941
SÜMER BANK YERLİ BALLAR PAZARLARI
MÜESSESESİ   MÜDİRİYETİNDEN:
1
MALATYA Mağazamız
15 Mart 1941 tarihînden itibaren Faaliyete başlamıştır.
Malatya, MARAŞ ve GAZİANTEP
Tüccarlarının sıra numarası almak üzere şimdiden mezkûr   mağaza  idaresine müracaatları ilân olunur.
İELL
SÜT  MAKİNALARI
Mevcudu vardır.
Dünyanın en sağlam süt makineleridir
Beş sene  garantilidir ve yedek aksamı daima bulunur. Satrs ılcpoffu:   Tahtakale No. 51 J. Dckalo ve Şsl.
SATI
İLANI
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan:
Servet tarafından Vakıf Paralar idaresinden 24413 ikraz numara-sile borç alınan paraya mukabil birinci derece ipotek gösterilmiş olup borcun ödenmemesinden dolayı satılmasına karar verilen ve tamamına eh livukuf tarafından (7S5) lira 00 kuruş kıymet takdir edilmiş olan Be-şiktaşta Sinan Pahayı Cedit Yeni Yıldız mahallesinin eski Fıstıklı, yeni Fıstıklı çıkmazı sokağında eski 6 mükerrer yeni 10 kapı sayılı sağı Mustafa menzili ve bahçesi, solu bazan asçrbaşı vereseleri arsası ve be-zan Şevki ve Baba Mehmet vc Nafia menzili bahçeleri ve arka tarafı izzet hane ve bahçesi ve cephesi Fıstıklı sokağı ile mahdut ahşap evin evsaf vc mesahası aşağıda yazılıdır:
Zemin kat: Zemini çini döşeli bir taşlık üzerinde pencereleri olmı-yan bir oda, bir mutbak ve mutbak içinde diğer bir oda ve sokak cihetinde bir helâ, mutbakta bir kuyu mevcuttur. Arkada içinde erik ağacı bulunan bahçe mevcuttur.
Birinci kat: Bir sofa üzerinde üç oda bir heladan ibaret olup arka odalardan birinin pencere ve çerçeveleri yoktur.
Üst kat: Üzeri kapalı bir taraş ile bir sofadan ibarettir.
Umumi evsafı: Mezkûr gayri menkul ahşap ve eski olduğundan tamire muhtaçtır. İçinde elektrik tesisatı mevcuttur.
Mesahası: Tamamı 95 metre murabbaı olup bundan 59,50 metre mu-rabbaı bina mütebakisi bahçedir.
Yukarda hudut, evsaf ve mesahası yazılı .gayri menkulün tamamı açık artnrmaya konmuştur.
1 — İşbu gayri menkulün arttırma şartnamesi 24.3.941 tarihinden itibaren 938/1012 No. ile ist. Dördüncü icra dairesinin muayyen numarasında herkesin görebilmesi için açıktır. İlânda yazılı olanlardan fazla malûmat almak istiyenler, işbu şartnameye ve 938/1012 dosya numa-rasile memuriyetimize müracaat etmelidir. ¦
2 — Arttırmaya iştirak için yukarda yazılı kıymetin yüzdo 7,5 u nisbetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat   mektubu    tevdi edilecektir. (Madde 124)
3 — ipotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını, hususile faiz ve masrafa dair olan iddialarını işbu ilân tarihinden itibaren 15 gün içinde evrakı müabitelerile birlikte memuriyetimize bildirmeleri icap eder. Aksi halde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar.
4 — Gösterilen günde arttrrmıya iştirak edenler arttırma şartnamesini okumuş ve lüzumlu malûmatı almış ve bunları tamamen   kabul etmiş ad ve itibar olunurlar.
5 — Gayri menkul 7.4.941 tarihinde pazartesi £ünü saat 14 ten 16 ya kadar İst. Dördüncü icra memurluğunda üç defa batırıldıktan sonra en çok arttırana ihale edilir. Ancak arttırma bedeli muhammen kıymetin yüzde 75 ini bulmaz veya satış istiyenin alacagma rüchanı olan diğer alacaklılar bulunup ta bedel bunların bu gayri menkul ile temin edilmiş alacaklarının mecmuundan fazlaya çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma 10 gün daha temdit edilerek 17.4.941 tarihinde perşembe günü saat 14 ten 16 ya kadar ist. Dördüncü icra memurluğu odasmda, arttırma bedeli satış istiyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklıların bu gayri menkul ile temin edilmiş alacakları mecmuundan fazlaya çıkmak şartile, en çok arttırana ihale edilir. Böyle bir bedel elde edilmezse ihale yapılmaz. Ve satış talebi düşer.
6 — Gayri menkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse ihale karan fesholunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bedelle almrya razı olursa, ona, razı olmaz veya bulunmazsa hemen yedi gün müddetle arttırmaya çıkarılrp en çok arttırana ihale edilir. İki ihale arasındaki fark ve geçen günler için yüzde 5 ten hesap olunacak faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksızın memuriyetimizce alıcıdan tahsil olunur. (Madde 133)
7 — Alıcı artırma bedeli haricinde olarak yalnız tapu ferağ haremi,
yirmi senelik vakıf taviz bedelini ve ihale karar pullarım vermeğe mecburdur.
Müterakim vergiler, tenvirat ve tanzifat ve dellâliye resminden mütevellit belediye rüsumu ve müterakim vakıf icaresi alıcıya ait olmayıp arttırma bedelinden tenzil olunur.
işbu gayri menkul yukarda gösterilen tarihte İst. Dördüncü icra memurluğu odasmda işbu ilân ve gösterilen arttırma şartnamesi dairesinde satılacağı ilân olunur. (2028)
Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden:
1 — Kurumumuz talebe ve müstahdeminin iaşelerinden bulunan erzak dört gurup halinde kısmen kapalı zarf ve kısmen açık oksiltme u-sulile satın alınacaktır.
2 — 27.3.941 gününe müsadif perşembe günü guruplar hizasındaki yazılı saatlerde rektörlük binasında müteşekkil komisyon tarafından ihalesi yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat % 7,5 dir.
Şartnamesini ve daha fazla izahat almak istiyenlerin enstitü daire müdürlüğüne müracaatları. (1421) (1902)
Kilo       Kurun      Tutan
Gurup I
Nohut Yeşil Sabun Çay
Makarna Bulgur
Koyun eti
300 910 10 562 200
1000
20 35 600 35 20
60,00 318,50
60,00 196,70
40,00
58      58,00   Gurup
II
Zeytin tanesi
500
40
200,00
III
Yufka Yumurta
500 10000
^0 2
150,00 Gurup 200,00
IV
Muvakkat teminat % 7,5 dur. Saat
1. Grp.
2. »
3. >
4. *
10 da
10,50
11
11,50
İstanbul Belediyesinden:
Maliye şubelerine ait muhtelif ebat ve cesamette 600 defterin yeniden tecildi işi 27.3.941 perşembe günü saat 14 te Milü Emlâk müdürlüğünde toplanacak olan komisyonda açık eksiltme üe ihale edilecektir Muhammen bedeli 1200 teminat 90 liradır. Fazla izahat için Milli Emlâk 4 üncü kalemine müracaat. (1811),
DOKTOB
H0RH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder.
Tel. 24131
ZAYİ — Askeri tezkeremi kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü kalmamıştır. — K. D. E-reftlı San Kokmaz köyünden Tev-fik oğlu Cemil Akdaş 326
İsianbul  Komutanlığı Satmalına Komisyonu İlânları
Beherine 50 lira fiyat tahmin edilen 100 adet tevhit demeri 21/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 5000 Ura olup kat'l teminatı 750 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1908)
?
Dört binek 2 mekkari hayvanı pazarlıkla satın alınacaktır. Vermek isteyenlerin her gün iş saatlerinde hayvanlarile Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1754)
?
368 liralık vazelin yağı 17/3/941 günü saat 10 da pazarlıkla satm alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri.         (1909)
I LİRA
İDRAR TAM TAHLİLÎ
Beyoğlunda Ağacamii karşısmdı Bursa sokak No. 1. yeni açılan! kimya laboratuarında halka kolaylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BÎR LİRA ücretle idrar tam tahlüi yapılmak-|
tadır.
23 Nisan Çocuk Bayramı ve Haftası hazırlıkları
Bu sene verimli çalışmalarile yirminci yılmı idrak eden çocuk Esirgeme Kurumu Genel merkezi bu yıl bayramın geçen yıllardan daha geniş ve şümullü kutlanması için Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından bu birinci yirmi yılda yurdun en mühim meselelerinden olan Çocuk davasındaki çalışmaları ve alman neticeleri tebellür ettirecek şekilde hazırlıklara şimdiden başlamaları için bütün merkez ve kollarrna bir tamimle bildirmiştir.
DOKTOR-KİMYAGER
CEVAD TAHSİN
İDRAR - KAN - KAZURAT
vesairenln tahlillerini yapar. Di-vanyolu ortasmda Tel. 23334
Matbuat Teknlsiyenlerl Birliğinden:
Birliğimizin mutat senelik kongresi 6/Nisan/941 pazar günü saat 14 de Eminönü Halkevi salonlarında aktedileceğinden azamızın be* hemahal hazır bulunmaları ehemmi yetle rica olunur.
VATAN Gazeteıl
İLAN FİYATLARI Kur m
Başlık makta dank 7M
1 inci sayfa & Miti»! 5*9
2   ^      » ao*
S   »      > MO
4   9      > » İM
6   a      » a 75
6   »      » a 50
Dr. İHSAN SAMI
Gonokok Aşısı
Bclsoğukluğu ve Ihtilâtlarma karşı pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyolu Sultanahmed türbesi
No. 113
LC1SA
15 MART 1941
Sterlin
Dolar
İsviçre Frac.
Drahmi
Leva
Peçeta
Dinar
Yen
İhveç Krona
Kapanış
BM
132,20
29,98 0,9975 1,6225
12,9875 3,175
31,1375
51,0975
Sahibi ve Neşriyat MuUûrü: .Uıu*o» hm in YALMAN - Baaüdı*ı yer; VATAN MATBAASI
Yedikule
Fabrikası T. A. Şirketi
Fabrika    Teslimi    iplik   Sa-tış   Fiyatları:
Vater No. 12    Paketi 577,5 kuruş »       »20        »     682,5     » »       »24        »     732,5      » Tire     >    20/2    »     752,5     »
Devlet Demiryolları İlânları
L)evletDemiryolları Umum Müdürlüğünden
Müsabaka İle Memur Alınacak
Lise ve lise dercceslndo san'at okulları mezunlarından 30 yaşını geç* memiş askerliğini yapmış olan ve sıhhi vaziyeti demir yollan hizmetine elverişli bulunanlardan kısım şefi yetiştirilmek üzere müsabaka ile 20 memur alınacaktır.
Müsabaka lisede okunan fizik, riyaziye derslerinden yapılacak ve ayrıca verilecek mevzu üzerine bir yazı yazdırılacak tır. ,
Kazananlara 74 lira ücret verilecek ve idarenin göstereceği mahalde staj yaptırıldıktan sonra nazari kursta muvaffak olanlar kısım şefliğine tayin edilecek vc tamiratı mütemadiye işlerinde çalıştırılacaklardır.
Kendilerine aynca ikametgâh verUecektir.
Müsabaka 28 mart 941 tarihinde saat 10 da işletme merkezlerinde yapılacaktır.
İsteklilerin aşağıda gösterilen vesikalarile Haydarpaşa, Sirkeci, Ankara, Balıkesir, Malatya, Kayseri, Adana, Afyon, izmir ve Erzurumda işletme müdürlüklerine 25 mart 941 günü akşamına kadar müracaat etmeleri ilân olunur.
Taliplerin beraberinde getireceği vesikalar şunlardır: Nüfus hüviyet varakası, askerlik vesikası, iyi huy kâğıdı, tahsil vesikası, başka yerde çalışmış ise bonservisleri, evli ise evlenme cüzdanı.
(1348) (1875)
?
Muhammen bedeli 13000 (on üç bin) lira olan dört kalem sür'at kontrol saat bandı 28 Nisan 1941 pazartesi günü saat 15 de kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare binasında satın alınacaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin 975 (dokuz yüz yetmiş beş) liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14 e kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, Hay-darpaşada Tesellüm ve Sevk Şefliğinden dağıtılacaktır. (1828)
?
1.4.941 tarihinden itibaren Anahat istasyonlarında Avrupa hattı istasyonlarına ve bilmukabele Avrupa hattı istasyonlarında anahat istasyonlarına mesajeri, seyriser! ve seyrihafif doğru eşya nakliyatı kabul edilecektir.
Doğru nakliyat münasebetile ana hatta, Avrupa hattında demiryolu ve Haydarpaşa - Sirkeci arasmda deniz yolu olmak üzere katedile-cek üç mesafe için bir tek hamule senedi tanzim edilecek ise de her mesafede hâlen ayrı ayrı tatbik edilmekte olan tarifeler ve diğer ahkâm ve şartlar eskisi gibi yine ayrı ayn tatbik edilecektir. Hamulenin Haydarpaşa - Sirkeci arasında tâbi olacağı bütün ameliyelere ve deniz nakliyatına şamil olmak ve doğru nakliyatta tatbik edilmek üzere bir maktu ücret tarifesi ihdas edilmiştir. Bu tarife 1.4.941 tarihinde meriyete girecek ve bu tarihten itibaren deniz nakliyatına mahsus şimdiki tarife lağvedilecektir.
Hangi nevi ve mahiyette ve miktarlardaki eşyanın doğru nakliyata kabul edileceği ve maktu ücret tarifesi ahkâm ve şartlan hakkında tafsilât için istasyonlara müracaat edilmelidir. (1179)  (1633)
Hava Gediklisi Alınıyor
TUrk Hava Kurumu Gedikli yuvasına gedikli namzedi alınacaktır. Kabul şartlan ve müracaat usulleri hakkındaki mufas&al talimat TUrk Hava Kurumu   şubelerinde mevcuttur.
Yuvaya girmek Istiyenlerin bulundukları mahallin Hava Kurumu şubelerine müracaatları. (2062) 1
NEZLE/*!
Tercih Edilmesindeki Sebep
GRİPİN
Bitlin ağrılara, hastalık başlangıçlarına karşı ve hiç zararsız
en kuvvetli
müsekkindir
|1
GRİPİN
Nezle, soğuk algınlığı, grip rahatsızlıklarında, baş, diş, mafsal, romatizma, asap ve adale ağrılarında ı lüzumunda günde 3 adet alınır. Taklitlerinden sakmmız ve her yerde pullu kutuları ısrarla
isteyiniz.
KOLAYLIK  EVİ
Umum Emlâk ve Arazi alım, satım, kiralama ve idareci
CEZBİ ÇETİNTAŞ
Sabık Kadastro ve Kartal Tapu memuru, Kartal Hükümet Cad. No, 8-:
Maliye Vekâletinden:
Dantelsiz Bir Kuruşlukların Tedavülden
Kaldırılması Hakkında İlân
Dantelsiz bir kuruşlukların yerine dantelli bir kuruşluklar darp piyasaya kâfi miktarda çıkarılmış olduğundan dantelsiz   bir kuruşlukların 31 Mart 941 tarihinden sonra tedavülden kaldırılması kararlaştırılmıştır.
Dantelsiz bir kuruşluklar 1 Nisan 941 tarihinden itibaren artık tedavül etmiyecek ve bu tarihten itibaren ancak bir sene müddetle yalnız mal sandıkları üe Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cumhuriyet Merkez Bankası şubesi bulun mryan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabul edilebilecektir.
Elinde dantelsiz bir kuruşluk bulunanların bunları mal sandıklan üe Cumhuriyet Merkez ve Ziraat Bankaları şubelerine tebdil ettirmeleri ilân olunur. (9035)  (12523)
İstanbul Üniversitesi A.E.P. Komisyonundar
Edebiyat Fakültesi binasının 1041.96 lira keşifll tamir işi 27/3/941 perşembe günü saat 15 de rektörlükte açık eksütme Ue ihale edilecektir. Isteklüerin 79 liralık muvakkat teminat makbuzları ve bu gibi işler yaptıklarına dair İstanbul vilâyetinden 1000 liralık vesika almaları ve 941 yılına ait Ticaret odası kâğıtlarını göstermeleri lâzımdır. Keşif, şartname, mukavele projesi her gün rektörlükte görülür. (1877)
Cumhuriyet Merkez Bankası
8 MART 1941 VAZİYETİ
AKTİF
Lira
Kim:
Altın: Safi kilogram Banknot .    ,
Ufaklık .    .    •    .
72.603.010
Dahildeki Muhabirler:
- Türk Lirası <••¦•«    4
Hariçteki Muhabirler:
Altın: Safi kilogram 5.248.822
Altına tahvili kabil serbest dövizler
Diğer dövizler ve Borçlu kliring bakiyeleri   ..««•««
Hazne Tahvilleri:
Deruhte edi. evrakı nakdiye karşılığı
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafmdan vaki tediyat
102.121.954,21 7.868.997,— 2.233.124.63
310.658,73
7.382.887,54
40.403.283,02
158.748.563,—
20.149.137,—
Tioart senetler ••¦¦•«
ve Tahvüit Cazdan:
(Deruhte edilen evrakı nakdi-A — (yenin karşılığı esham ve tah< (vilât (itibari Kıymetle).    ,
B — Serbest esham ve tahvilât   a
267.361.686,89
45.831.516,93 7.926.606,54
Altın ve döviz üzerin o avans « « Tahvilât üzerine avans • • « « Hazineye kısa vadeli avans .    •   «
Hazineye 3850 No. lu Kanuna göre açılan altın karşılıklı avans  •    «
Hissedarlar: ......
Muhtelif:
8.943,74 7.808.722,— 7.202.000,—
114,584.926,75
Yekûn
112.224.075,84
310,658,73
47.786.170,56
138.599.426,
267.361.686,89
53.758.123,47
129.604.502,49
4.500.000,— 7.706.671,02
761.851.405,—
PASİF
Lira
Sermaye: ........
İhtiyat Akçesi:
Adi ve fevkalâdt Hususi   .
6.188.666,15 6.000.000,—
Tedavüldeki Banknotlar:
Deruhte eûJen evrakı nakdiye •    «
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafmdan vâki tediyat
Deruhte edilen evrakı nakdiye bakiyesi .........
Karşılığı tamamen altın olarak ilâveten tedavüle vazedilen ...
Reeskont mukabili ilâveten tedavüle vazedilen.......m
Hazineye yapılan altın karşılıklı a-vans mukabili 3902 No. 1j kanun mucibince ilâveten tedavüle vazedilen
Mevduat:
Altm: Safi Klg. 876.809
5850 No. lu kanuna göre hazineye açılan avans mukabili tevdi   olunan
altınlar:
Safi kilg 55*41.930
Döviz Taahhodatıı
AJtma tahvili kabil dövizler . « Diğer dövizler ve •ı^Airit kliring bakiyeleri   .......
Muhtelif: ...
Lira
15.000.000,-
12.188.666,15
158.748-563,—
20.149.137.—
138.599.426,—
17.000.000,—
250.000.000,—
41.000.000 —I   446.599.426,-
74.994.479,76
1.233.302.56     76.227.782,32
78.124.167,90     78.124.167,90
21.486.515,80     21.486515,80
112.224.846,83
Yekun
761.851.405,-
1 Temmuz 1938 tarihinden ftîbarenı Lkooto haddi %4 Akm
%3