Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
VATANEVI — Cağalotflu, Molla Fonari S. 32 Telefon i 24136 —   Telgraf VATAN îst.
2 MART   194 1 PAZAR
^
4
r
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETESİ
Yıl; I — Sayı: 191
Almanlar, Afrikada Harbe Girişirlerini?
Yazan: M. Şevki Tazı
Bugün 3 üncü Sayfamızda
B. Eden*in Ankara ziyaretinden    son__
B. Eden Başvekilimizle bir arada  B. Eden gazetecilerle   görüşüyor..
Bulgaristan
Üçüzlü Pakta Girerken
Biz, her türlü inkişafları basiretli bir gözle takip e-dip her vaziyete göre icap eden en iyi tedbiri en münasip dakikada almak hususundaki mücerrep ve hazırlıklı gidişimizden bir an bile şaşmayacağız.
İaşe Teşkilâtı Faaliyete Geçti
Ankara, 1 (Telefonla) — İaşe teşkilâtı, bugünden (dünden) 1-tibaren faaliyete geçmiştir.
Ticaret Vekili Mümtaz ök-men, dün sabahtan itibaren yeni vazifesine başlryan İaşe Müsteşarı Şefik Soyeri kabul ederek yeni teşkilât hakkında kendisine icap eden direktifleri vermiştir.
( Başmuharririmiz Ankara d an telefonla bildiriyor)
Ankara, 1 mart — Üçüzlü mihverin arkasında giden bendeler'sınıfına yeni bir ımemleket kaydolmuştur: Komşumuz Bulgaristan...
Mihverin hesap tarafı oldukça gariptir. Almanya, İtalya, Japon-yadan sonra mihvere Romanya, Slovakya, Mançuko, Macaristan, nihayet şimdi de Bulgaristan katılmıştır. Hesaba 'bakarsanız 8 eder, fakat mihver misakının adı hâlâ üçüzlü pakttır. Demek ki yeni nidama göre, üç büyük efen. di var. Bunların maiyetinde bir takım inli ufaklı, yarı müstakil memleketler geliyor ki, bunlardan biri <I* şimdi Btflgaristandır. Bulgarların bu garip kervana katılmağa mecbur kalmalarına teessüf duyuyoruz. Bu hareket elbette bir aciz ve iradesizlik alâmetidir. Ne yolda teminat verüir-se verilsin, bütün Balkan sulh ve sükûnu hesabının kâr tarafına kaydedilebilecek bir hâdise olmadığı aşikârdır.
Memleketimizde pek tabiî ola.
rak ilk hatıra gelecek düşünce şudur:
Bu hareket mürekkebi henüz kurutmayan Türk - Bulgar beyannamesine aykırı düşmüyor mu?
Eğer beyanname iddialı bir anlaşma olsa idi, evet... Fakat hiç te öyle değildi. Sadece her iki tarafın her türlü tecavüzden uzak kalmak istediklerini ve Balkanlarda barısı korumaJc gayesinde birleştiklerini ifade ediyordu.
İki hükümetin bizzat her türlü tecavüzden uzak duracağını temin etmekle beraber, üçüncü hükümetlerin tecavüz niyetlerine karşı da bir dereceye kadar manevî bir sed demekti. Çünkü Almanya da, İngiltere de taarruzdan geri durursa Balkanlar bütün alâkalılar için tam bir emniyet sahası haline gelebilecek ve harbin (Devamı: Sa. 5, StL 4 te) *
Balkanlarda Vaziyet
Bir İngiliz Mebus Şöyle Söylüyor :
"Hitler, Mussoliniyi Kurtarmak İçin Öyle
Bir Harbe Girmek Üzeredir ki, Bundan Son Derece Pişman Olacaktır,,
Londra, 1 (A.A.) — Parlamento-azasından Vernon Bartlett, dün gece radyoda Balkanlardaki vaziyeti tahlil ederken şöyle demiştir:
Son İki ay İçinde İngiltere hareket teşebbüsünü Bitlerin elinden almıştır. General Vavel ile müteveffa general Metaksas Hitlerl Balkanlarda bir sefer teşebbüsünde bulunmağa mecbur etmişlerdir. Bir kaç ay evvel Hitler böyle bir harpten İçtinap edebileceğin! kuvvetle ümit ediyor-(Devamı Sa, 5, Sü. 2 de)  j + j
Arnavutlukta
Otuz İtalyan Tayya-resi Düşürüldü
Atina, 1 (A.A.) — Resmi tebliğ: - Mesut bir mevzii faaliyet neticesin de, dUşman, mevzilerinden ardedil-miştir. Esir aldık.
DUşmanm tanklarla yaptığı bir ha reket tard ve bir tank tahrip edilmiştir.
İngiliz tayyareleri kuvvetli bir düşman filosu ile yaptığı muharebede hiçbir zayiat vermeden 30 İtalyan tayyaresi tahrip etmişlerdir.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün  En
Mühim   Hâdiseleri
Bulgaristan, üçüzlü pakta girdi. ^   Alman askerlerinin Buîgaristana girdiklerini Vlchy   bildir
m. i-1. <iır   Fakat bn haber henüz teeyyüt etmedi. ^   Stefanl, İngllterenln, Buîgaristana bir Ultlmatum   verdiğini
biidlrlyorsa da Keuter   bu haberi tekzip ediyor. +    B. Hitler Vlyanaya gelerek fi. Ciano ile görüştü.
+   İngilizler 40 tonluk tayyarelerle Almanyaya taarruza hazırlanıyorlar.
Arnavutlukta bir günde otuz İtalyan tayyaresi tahrip edildi.
r--"\
Alman Askerler'
Buîgaristana Girdiler mi ?
Vichyden Verilen Bu Haber Henüz
Londrada Teeyyüt
Etmedi
Vichy, 1 (A.A.) — Rcuter: Sof v .id.m gelen haberlere göre, Bulgaristan üçlü pakta İltihakını İmza ettiği sırada Alman kuvvetleri Tana nehrini bir çok noktalardan geçerek Bulgar arazisine girmişlerdir.
Alman bombardıman tayyareleri bugün durmadan Sofya üzerinde uçmuşlardır.
Londra, 1 (A.A.) — Almanların Buîgaristana girmiş olduk- ¦ ı ı rııı.ı dair Vlchy'do   neşredilen haber şimdiye kadar   Londrada teeyyüt etmemiştir.
_._J
Türk - ingiliz Görüşmeleri
IngilizMatbuatı bunun
Bilhassa Almanların
Selanik Üzerine İn-
melerini  Önleyecek
Tedbirler   Etrafında Cereyan Ettiğini
Bildiriyor
Ve İlâve Ediyor:
Hadiseler    Türkleri    harbe girmeğe icbar edecek olursa iki Genelkurmay her hususta tam bir mutabakatle hareket - t edecektir
Londra,   1   (A.A.)  — Anka-
rada tetkik edilen bütün meseleler (Devamı Sa. 5, tiü. 6 da) =§=
Sovyetler
Bulgaristandan Almanların Geç-meşine itiraz mı Ediyorlar?
Nevyorkf 1 (A.A.) — Balkanlar-dan gelen ve gazeteler tara/mdan neşredilen bir çok haberler, Nevyork matbuatının Avrupa cenubu garbisindeki vaziyetin inkişafı etrafında gösterdiği alâkayı yerinde gösterecek mahiyettedir.
Novyork Post gazetesi Associated Press'in BUkreşten aldığı bir haberi büyük başlıklar altında neşretmektedir. Bu habere göre siyasî mahfiller Sovyetler birliğinin Almanların Bulgaristan üzerinden geçerek ilerlemeleri İhtimaline karşı itirazlar ser detmege başlamıştır.
Ayni mahfillerin Belgrattan aldıkları haberlere göre Yugoslavya (Devamı Sa. 5f SU. 4 de) JL
4 r.
Bulgaristanın üçüzlü pakta iltihakının imzalandığı Viyanadaki Be lvedere sarayının parktan görünüşü
. Eden'in Hariciye Vekilimize Telgrafı
Büyük Britanya, Türkiyeyi Kendi Dostu ve Müttefiki Hissetmekle iftihar Duyar
Ankara, 1 (A.A.) — Büyük Britanya Hariciye Nazın Ekselans Anthony Eden, Tttrkiyeyi terke-derken Hariciye Vekili Şükrü Sa-racoğluya aşağıdaki telgrafı çekmiştir:
Ekselans Şükrü Saraçoğlu Hariciye Vekili t ¦    ,     ANKARA Türklyeftİ' a>Vılrrketf, "'şahsan zatı :iim     ve sizin tavassutunuzla Türkiye Reisicumhuruna, Türk
hükümetine ve Türk milletine gerek Slr John DIH'e ve gerek bana karşı gösterilmiş olan ve Türk ve İngiliz milletlerini birlblrine bağlayan derin dostluğu bu kadar müheyylç bir tarzda meydana koyan hüsnü kabulden dolayı en hararetli teşekkürlerimizi arzetmek İsterim.
Yent TUrklyede gördüğüm her şey, benim üzerimde büyük bir tesir bırakmıştır. Türk milletinin
birliği, ordunun asil durumu, fukaranın kendisine has güzellikleri ve bilhassa İstikbal İçin kurmakla meşgul bütün milletin fedakârlık hisleri bu meyandadır. Atatür-ktin ceyylt düşünceleri. Reisicumhur İnönünün Uhamkar idaresi, her sahada semereler vermektedir.
Büyük Britanya, Türkiyeyi kendi dostu ve rrrtrtteflkr hissetmekle iftihar doyar.
EDEN
Bulgaristan Üçlü Pakta
Girdi
imzadan Sonra Filof: Bulgaristanın Daima Komşularile Barış Halinde Yaşamak istediğini Söyledi
Hitler, Viyanaya Gelerek Ciano İle Görüştü
l
Viyana. 1 (A.A.) — DALI?, ajansı bildiriyor:
Bulgaristanın üçlü pakta iltîha. kına ait vesika bugün Belvedere sarayında, yani bir kaç ay evvel Mac a m tan m iltrhak ettiği.yerde merasimle imza edilmiştir.
Alman Hariciye   Nazırı   Fon
Ribbentrop, İtalyan Hariciye Na-(Devamı: Sa. 5, SU. 5 te) X
Belediye Kooperatif Yağları
Neşriyatımız Dolayısıyle
Malılcmaye Verildik
Bu Mevzudaki Neşriyatımıza Şimdilik Nihayet Veriyoruz
İstanbul Cumhuriyet Müddeiumumiliğinden şu tebliği aldık:
Vatan gazetesi   Yazı İfleri Müdürlüğüne
Gazetenizin 14/2/941 gün ilâ 23/2/941 tarihli nüshalarında İstanbul Belediye kooperatifinin yağları hakkında çıkan yazıların heyeti mecmuası hilafı haki. kat ve tahkir edici mahiyette görüldüğünden matbuat kanununun
!
Geçen gün bir teljfraî, Bingazinin zaptından sonra lâzım geldiği kadar istirahat eden Libyadaki Büyük Britanya İmparatorluğu kuvvetlerinin yeni bir taarruza hazırlanmakta olduklarını haber vermişti. Balkanlar, İtalya ve Akdenizdeki son hâdiseler arasında hususî bir ehemmiyeti olan bu haber vesilesile Libyada mevzi almış olan İngiliz neferlerinin resmini koyuyoruz.
27 ve Türk ceza kanununun 482 ve 80 inci maddelerine muhalif harekâttan ötürü gazeteniz mesulleri hakkında asliye sekizinci ceza mahkemesinde dava açılmış bulunduğu matbuat kanununun kırk ikinci maddesine tevfikan tebliğ olunur.
1/3/941 Vatan — Matbuat kanununun sarih olan yasağına göre bugünden itibaren mahkemenin neticesine kadar Belediye kooperatifinin dava mevzuu olan yalnız bu yağ meselesine dair neşriyatta buiunmıyacağız.
Almanyaya Büyük Taarruz Yaklaşıyor
Londra» 1 (A.A.) — Almanyaya karşı İngilterenin daha büyük bir taarruza geçeceğine dair Başvekil tarafından yapılan vaid, tahakkuk etmek üzeredir.
Hizmete giren son bombardıman tayyaresi «Short Stirling» sırrı iyice muhafaza edilen bir çok tayyarelerden biridir.
«Short Stirling» dünyanın en büyük askerî tayyarelerindendır.
Verilen malûmata göre Short Stirlıng'in mecmu sıkleti 40 tondur ve ayni tipteki sivil tayyareye benzemektedir. Benzini hariç olmak üzere 5 ton yük taşıyabilmektedir.
Bir tek seferde 3500 mil uzunluğunda bir mesafe katedebilen bu tayyarenin sürati hacmine ve taşıdığı ağır yüke nisbetle pelc büyüktür.
Müsabakamızın
Birinci Mükâfatı
Müsabakamızın birincisine vereceğimiz radyo en son model 883.a tipinde ve 270 lira kıymetinde bir Philips radyosudur. Bu radyo, Gala-tada Voyvoda Caddesinde Philips mağazası camekânında teşhir edilmektedir.
3 üncü Sayfamızda Okuyunuz
GÜNÜN SESİ
Mekteplerde Ahlâk
Terbiyesi
Yazan: REŞAT NURİ
MrAafırlIktcydim. Salonun bir kölesinde poker, bir köşesinde bezik oynanıyordu.
Ortada poker ve beziğe İştirak etmlyen kadınlar, erkekler bir grup arasında bn oyunlardan çok daha eğlenceli ve istifadeli bir samimiyet başlamıştı. Yaşlı bir bayan hizmetçisini mutfakta upartman kapıcısı İle nasıl yakaladığını, mahkemelik bir Afrodit romanı açıklığı İle anlattı ve meclisi bir hayli güldürdü.
Halkçı bir mütefekkir, ı.......v İnsanlara bu kadar çullanılmasın* krzdı; ahlâksızlığın yüksek tabakada daha çok olduğunu iddia etti. Kurularını aldatan bazı kibar kadınlara dair maceralar anlattı.
Toksözlü bir bayan İsyan etti:
— Tarafgirlik ediyorsunuz; hep kadınları görüyorsunuz. Hemcinslerinizin ahlâksızlıklarını örtbas e-dlyorsunuz. En ağırbaşlılarınızın rezaletlerini İşitiyoruz. Karda gezip İzini belli etmlyenlerlnkl de başka, Göze göz, dişe diş. Pek âla ediyor kadınlar!
Arkasından para ile çocuk düşürten, sahte rapor veren doktorlara ve aldığı rüşvetle apartman yaptırmış bir memura dair hikâye-
îer. V;
Nihayet bahis daha ciddi bir mevzua, mektepler ve muallimlere atladı. Bir çocuk bahası bazı ma-. alllmlerln seviyesizliğinden, cahilliğinden ve garazkarlığından şikâyet etti.
Sıra Ue grupları dolaşan ve her birine bir kaç güzel kelime ile iltifat eden ev sahibi o sırada bana yaklaşmıştı.
Salonun bir köşesinde uslu uslu ders çalışan ve ara sıra büyükleri dlnllyerek gülünıslyen İki çocuğunu göstererek:
— Yok, yok, dedi, haksızlık ediyorlar; ben doğrusu mekteplerden de   muallimlerden de   memnunum.
Yalnız ahlâk terbiyesine biraz fazla ehemmiyet verseler.
Ben de çocuklara bakarak cevap verdim: — Hacet var mı? Maşallah ne lazımsa bizden öğreniyorlar.
VATAN
2-3-941
Anlatan: General Nuri
Hatıraları Toplayıp Hazırlıyan:
Albay C. C. S.
— 4 —
TrabMSgarp Yolcularından Bir Çoğa
Pariste Toplanıyorlardı
İşte bu tereddüdü izale eden bizzat Beşinci Mehmet olmuş ve «batarsa batsın, ancak varırsa Yrablusa pek faydalı olacaktır» diye gitmesini irade etmişti. Zannederim, Deme vapuru, tehlike GOiayısile asker almıyarak, yalnız sk.âh, mühimmat ve un götürmekle iktifa etmiştir.
Derne Vapurunu İtalyanlar Neden Yakalamadı?
Vapurun hareket edeceği İtal-yanlarca malûm idi. Istanbuldan hareketini de ha'ber aldılar. Buna göre, bir italyan harp gemisi için Demeyi yakalamak kolay o-lacaktı. Fakat o zaman, İtalyanlar harp için bir bahane arıyorlardı. Bahaneler bulmak pek güç olmamakla beraber Derne vapurunu bir ehemmiyetli sebep olarak göstermeği münasip buldular. Yani İtalyanlar, bu vapur do-layıstle, Avrupa milletlerine, Türklerin Trabbusa silâh ve ce-pane göndermekte olduklarını göstermek ve acele etmek için bunu bir bahane edinmek istediler. Bu sebeple vapura yolda ilişmediler, hattâ Trablus önüne vardığında da taarruz etmediler. Vapurun hareketinin «çok vahim bir hâdise» addedileceğini bildirmek için, Ege sahillerini terket-mesıni beklediler. Ayni sebeple vapuru yolda tevkif etmemeğe dikkat etmekle beraber TraUus-£arba vararak hamulesini karaya çıkarmasına dahi bile 'bile imkân verdiler. Onlarca hu suretle, güya mükemmel ve * hileli bir bahane elde etmek imkânı hasıl oldu; fa. kat Trablusa da epeyce silâh, mühimmat ve erzak gelmiş bulundu.
Yalnız şunu teessürle ve peşin beyan edelim ki, kıtalarımız Trafalustan çekilirken un ve erzakı develerle tanımak imkânım elde ettikleri halde askerin üstünde bulunmayan ve kurşunları olmayan tüfek, top ve mühimmatı hep Traidusta bırakmışlardı.
Erkânı harp kolağası Halil (Halil Paşa) ile Mülâzim Nuri (Nuri Paşa) yi ve arkadaşlarını hamilen, 15 ikinciteşrin tarihinde Sirkeciden hareket eden Oryant Ekspres, 18 ikinciteşrinde Pari-se varmıştı. Yolcular Aljeri (yani Cezair) oteline yerleştikten sonra taibiatile sefarete gittiler. Ataşemiliter Fethi Bey çok evvel Afrikaya ve oradan Trablus topraklarına geçmiş bulunuyordu.
O sırada Pariste ve Marsilya-da, îstanbuldan daha evvel gelmiş, Traiblusa göç için Tunusa geçmiş, fakat yol ve imkân bula-mıyarak geri dönjmüş bir çok (20 - 25 kadar) zabit bulunuyoı du. Üstelik paraları da bitmiş olduğundan sefaret bunlara 20 şeı altm dağıtmış idi - Tabiidir ki, Istanbulun emrile. -
Pariste, yine Trablusa gitmek üzere bulunanlar arasında (Büyük harpte İzmir valisi olan) mebus Bay Rahmi de vardı. Bay Rahmi Osmanlı mebusan meclisi namına olarak Trablusa gidecekti Nurinin Trablusa geçmek için ondan nasıl istifade etmek vaziyetinde kaldığını ilerde görece-
Kolağası Halil Bey, evvelâ Nu rlnin Tunusa hareketini münasip gördüğünden, orada Eyfel kulesine çıktıktan, bazı müzeleri gezdikten ve dürbün, yağmurluk, elbise ve saire tedariklerde bulunduktan sonra 2 3 ikinciteşrinde Paristen trenle ayrılarak ertesi günü Marsilyaya varmıştı. Ayni günde de Tugusa vapurla yollanmıştı.
Nuri, Marsilyada, Tunusa gitmek için vapur acentesi ararken önüne bir İtalyan çıkarak onu a-centeye götürmüştü. Bu İtalyan Nuriye nereye gideceğini sormağı ihmal etmemiş, fakat Nuri ona Cezayire    gideceğini    söyliyerek
atlatmıştı.
Nuri Manastırda, askeri rüştiye mektebinde okurken bir Fransız (Frer) papasından fransızca ders aldığı ve üstelik askerî ida-diyede ve harbiyede mecburî fransızca okutulduğu için fransızca anlayıp söylüyordu. ALman-cası da vardı. Zaten Avusturya -iyade atı* mektebine gidebilmek için müsabakayı ona kazandıran bir âmil de dil bilgisi idL
Marsilyada» Cezayirle Tunusa
gidecek olan vapurlar yanyana idiler. Nuri, İtalyandan ayrıldıktan sonra Tunusa, yani Bizerteye gidecek olan vapura bindi. Fakat yolda dalgadan ziyadesile müteessir olmuştu. Bu sebeple 25 ikinciteşrinde Bizerteye dermansız bir halde varmıştı.
Burası, Tunus Beyliğinin başlıca limanı ve Tunus şehrinin de iskelesi idi. Üstelik buraya ve i-çeriye bir demiryoluyla bağlı bu lunuyordu.
Bizertede, vapurdan çıkanlara fazla polis takayyüdatı yapılmadığı gibi eşyalar da aranmadı. Nuri, Grand otele inerek istirahat etmişti.
Ertesi günü Bizerteyi gezmiş, ve yemek yemişti. Genç Türk zabitinin Bizertede ilk müşahede ve intibaı, (burada yabancıların sefa sürmelerine mukabil yerlilerin sefalet içinde kaldıklarını görmek ve bundan teessür duymak olmuştu. Yabancıların ve yerlilerin mahalleleri ayni veçhile tezat içinde idi. İste girdikleri yerlere medeniyet getirecekleri söylenen müterakki Avrupa devletlerinin kadim usulleri bu idi. Girdikleri yerin asıl sekenesini emmek ve onlara (baş kaldıramamak için de dinî taassup, âdet ve sefaletlerine dokun»mıyarak oldukları gibi bırakmaktır. Sokaklarda gezen Zuhaf askerleri de onun dikkatini çekmiş ve bunların zabit ve küçük zabitleri Fransız oldukları halde, askerin yerlilerden mürekkep bulunduğunu kaydetmişti.
2 7 ikinciteşrinde Bizerteden Tunus şehrine gelmiş ve Hotel de Paris'ye yerleşmişti. Burası Tunus beyliğinin merkeziydi. Yolda bir Tunuslu trene taş atarak ca mı kırmıştı. Otelin idaresinin o-na doldurmak için verdiği hüviyet kâğıdına Nuri, anlaşılmaz biı tcemilik hissile, adını Paulas, milliyetini Macar diye kaydetti. Doğum yerini de Triyeste olarak göstermişti. Fakat doğum tarihini yazdığı zaman şaşırmış ve bunu ru*mî olarak atmıştı.
(Arkası var)
. Yeni Bir Mücellithane
Maarif Vekâleti istanbul kütüphanelerinde bulunjyn ciltsiz kitapları ciltletmek için Şehzadeba. şında Damatibrahimpaşa medresesinde bir mücellithane açmıştır. Burada bütün kitaplar ciltle-tilecektir.
Açık Teşekkür
Halkımızın sıhhati ile alâkalı ve mühim bir memleket davası etrafındaki neşriyatımızı yanlı? yola sevk için gazetemize karşı tertibat aldındığını - zamanında - bir mektupla bildiren zata, gösterdiği vatanseverlik duygularından dolayı teşekkür eder, bizce lâzım gelen tedbirlerin a-lmdığmdan emin olmasını kendilerinden rica ederiz.
r
ur
Belediye Haberleri:
Ekmek
Biraz Daha Ucuzlatılacak
Dün sabahtan itibaren piyasaya çıkan yeni tip ekmek Belediye teftiş heyeti ve zat>ıtai belediye memurları tarafından kontrol edilerek numuneler alınmıştır. Ekmeğin daha bir miktar ucuzlayabilmesi için tetkikler devam etmektedir. Yeni tip ekmek ikinci evsafta olduğuna göre 146
kuruşluk müdafaa vergisinin 100 kuruşa indirilmesi icap    etmekte
olduğundan hu hususta teşebbüsler yapılmaktadır. Diğer taraftan 30 kuruş çuval bedelinin tenzili lâzım gelmektedir. Buna göre ekmeğin daha 20 para kadar ucuzlaması ihtimal dahilinde görülmektedir.
Büyük Bir Sarnıç Yapılıyor
Belediye Sultanselim camii meydanında büyük bir yeraltı sarnıcı yaptırmağa başlamıştır. İtfaiye yangın çıktığında bu sarnıçtan istifade edecektir.
Yeniden Mavna Yapılıyor
Devlet Limanlan İşletmesi U-mum Müdürlüğü Bartın deresin-deki imalâthanelerine, mavna imali için mühim miktarda sipariş vermiştir. Bu mavnaların inşasına başlanmıştır, istanbul limanına getirtilecek olan bu mavnalar limandaki tahmil ve lehliye sıkın, tısını tamamen önlemiş olacaktır.
o
Haliç Seferlerini Deniz Yolları İdare Edecek
Haliç vapurları haziran başında Münakalât Vekâletine geçeceğinden bu şirket Denizyolları tarafından idare edilecektir. Haliçteki vapur iskeleleri tamir edilecek ve sık sık seferler yapılması temin edilecektir.
Haliçte işletilmek üzere Kasımpaşa havuzlarında süratli küçük vapurlar inşası da düşünülmektedir. ' V
o--
Kaşar Peynirinde de İhtikâr
Şehrimizde beyaz (peynirden sonra tüccar kaşer peynirlerini de saklamağa başlamışlardır. Nitekim Fiyat Murakabe komisyonu tarafından perakende olarak 90 kuruş fiyat konan kaşer peynirinin, toptan 92,5 kuruşa satıldığı da Belediye İktisat müdürlüğü memurları tarafından tesbit olunmuştur. Bu suretle şehrimizde kaşer peyniri buhranı da başlamış demektir.
o
Yoğurt Fiyatları Neden
Pahalı?
Fiyat Murakabe komisyonu Trakyada süt 1 1 kuruşa olduğuna göre yoğurdun Istanbulda 60 kuruşa satılmasını ihtikâr kabul ederek bu mesele    üzerinde de
esaslı tetkiklere başlamıştır. -o-
Bir Muhtekir Tevkif Edildi
Fincancılarda 5 numarada manifaturacı Hampasoryan, elindeki manifaturaları satmaktan imtina ettiğinden hakkında zabıt tutularak tevkif edilmiştir.
İzmîrde Çıkan Yeni Asır Gazetesinden:
istanbul Kooperatifi Yağları
- 'V
Belediye Bunların Satışını Menetti
Dftn Mflsad:re Edilen Yağlar • Bu Yağ ların Terkibinde Ytzde Oluz Su
Çıktı
«İstanbul Belediyesi Memurlar Kooperatifi' tarafından İzmir piyasasında satışa arzedilmek Üzere gönderilen ve tamamen saf olduğu kayıt ve reklûm edilen yağların îzmir belediyesi tarafından müsadere edildiğini haber vermiştik.
İzmir belediye klmyahancsinde yapılan tahlil neticesinde bu yağların mahlut olduğu anlaşılmıştır. Belediye kimyahanesinde yapılan tahlilin neticesini gösteren rapor çok şayanı dikkattir. Bu rapora nazaran istanbul belediyesi memurlar kooperatifi damgasını taşıyan bu yağların son bir partinin tahlili neticesinde terkibinin yllzde otuzunun su, yüzde on beşinin sade yağı, kalan kısmının da pamuk yağı ve susam yağı olduğu daha başka ecnebi maddeler de kullanıldığı sabit olmuştur
Belediye sıhhat müdUlrüğü, tahlil neticesinde hadis olan vaziyeti inceden inceye tetkik ederken belediye riyaseti bu yağların îzmirde satışını menetmiştir. Dün gelen 400 teneke İstanbul kooperatifi damgalı yağlar derhal Istanbula iade edilmiştir.
Haber aldığımıza göre, İzmir be-
lediyesi, uzun müddettenberi bu yağların piyasaya çıkarıldığından haberdardı. Hatta belediye riyasetinden İstanbul belediyesine gönderilen bir yazıda Istanbuldan lzmire mahlut yağlar gönderilmekte olduğu bildirilmiş ve İstanbul belediyesinin nazarı dikkati celbedilmiştl.
Vaziyet bu şekilde devam ederken, İstanbul belediyesi, bir kısmı kooperatif yaglarmın Istanbulda satışını menediyor ve kooperatifin bu yağları Ankaraya gönderiliyor.
Ankara belediyesi de tahlil neticesinde bu yağların Ankarada satışını menediyor.
İzmir belediyesi esasen tetikte dur duğu için bu işi haber alıyor. Kooperatifin üç parti yağım müsadere ederek tahlil ettiriyor. Belediye klm-yahanesi her üç parti yağın, kaliteleri arasında farklar bulduğu gibi hepsini mahlut diye satışını menediyor.
Belediye bu defa İstanbul belediyesine müracaatla bu yağların evsafı hakkında malûmat istemiştir. Gelecek cevaba intizaren de bu yağların lzmire getirilmesinin önüne geçilmiştir.
200 Kiloluk Bayanın
Gömlek ve Entarilerini Çalarak Kadını Çırçıplak Bırakan Hırsız
Alnına44 Ben Hır sızım,,diye Damga Vuran Eşrefmiş
Eşref isminde sabıkalı bir genç I tile karakola kadar gelmesine ve geçenlerde alnına kocaıman bir | ifadesinin alınmasına lüzum gös-«hı-rsız» damgası bastıktan sonra  termiştir. Fakat Melâhatin çıplak-
Müddeiumumiliğe gelmiş ve kasketini çıkararak:
— insanların iç fenalıkları ve renkleri alınlarından belli olmaz. Ben rahatı hırsız yaratılmışım. Benim içimi kimse bilmez. Ben bu iç hastalığımı dışa' vurmak ve hernşerilerimi şerrimden korumak için alnıma bu damgayı bastım. Ben hırsızım» benden çekinsinler.. demişti.
Müddeiumumilik dün Kara-gümrükte oturan Bayan Melâha-tin kulübesinde bir keşif yapmaya lüzum görmüştür,
Melâhat iki yüz kiloluk çok şişman, altmış yaşında fakir bir kadındır. Kırk yamalı bir man-tosile, yine bu ayarda bir gömleğinden başka hiç bir şeyi yoktur. Melâhat geçen gün kulübesinde uyurken bir hırsız penceresinden girmiş vc mantosile gömleğini aşırmıştır. Melâhat uyandığı zaman çırılçıplak denecek bir halde ortada kalmış ve bağırmağa başlamıştır. Yoldan geçenler derdini ve şikâyetini öğrenerek polise kaber vermişlerdir.
Polis Melâhatin şikâyetçi sıfa-
tır. Sokağa çıkmasına imkân yoktur. Komşulardan bulunan mantolar da bu iki yüz kiloluk ihtiyarın sırtına olmuyor. Nihayet Melâhat birbirine eklenen iki peşte-mala sarılmış ve böylece karakola giderek şikâyetini anlatmıştır.
Bayan Melâhat yine peştemalla Müddeiumumiyi karşılamış ve derdini şöyle yanmıştır:
— Ah bayım şu benîm perişan halime bakınız. Sırtıma giyecek elbiöem, ağzıma atacak tek lokmam yok.. Bu ne hatn hırsızmış ki kırk yamalı mantoma tenezz\l etmiş. Eğer insaflı bir hırsız olsaydı bu kırık dökük kulübemi ve yamalı hırkamı görünce bunları almak şöyle dursun basucuma beş on para da bırakır öyle giderdi. Şu Istanbulda benden daha fakir bir adam var mıdır?
Müddeiumumilik tetkikatını bitirmiş, polis te bu arada hırsızı yakalamıştır. Hırsız da alnına damga vuran Eşrefti. Alnında damgası olduğu halde sekiz evden daha hırsızlık yapmıştı.
Müddeiumumilik tahkikatını de rinJeştirmektedir.
Piyasa Haberleri:
Yapağı
Kaçakçılığının Önüne Geçildi
Bazı deri tüccarları ellerindeki derileri, yapağılarile beraber ihraç etmekte ve bu suretle bir nevi yapağı kaçakçılığı yapmakta idiler. Hükümet böyle kaçakçılığa meydan vermemek üzere yeni tedbirler almıştır. Alınan bu tedbirler arasında deri standardizas-yon kararı, tüccarların derileri yapağılarile beraber ihraç etmelerine mâni teşkil etmektedir.
Tüccarlar bu karardan sonra derileri yapağılarile beraber ihraç edemiyeceklerinden artık yapağı kaçakçılığı diye bir mesele kalmamıştır.
Derilerin ihraç olunmasına mü, saade verilebilmesi için üzerinde ancak 4 santim kadar tüy bulunmasına müsaade ver ileceğinden ihracat yapan tüccarlar ellerindeki derilerin tüylerini kesmek mecburiyetinde kalacaklardır. Bu takdirde de harice çıkarılan tüyler sanayide de kullanılamıyaceğın-dan tüccarların gayet kurnazca düşünülmüş hileleri suya düşecektir.
Haber aldığımıza göre yabancı memleketlere ihraç edilmek üzere toplanmış bulunan 80 ton deri üzerindeki yapağılar, bu karar üzerine kaçırılmaktan kurtarılmış bulunuyor.
Teneke İthali için 60 Bin İngiliz Liralık
Memleketin teneke ihtiyacı Ti-
caret Vekâleti tarafından istanbul Mıntaka Ticaret müdürlüğünden sorulmuştu. Mıntaka Ticaret müdürlümü bu ihtiyacı bir raporla Vekâlete bildirmiş, Ticaret VekâLeti de teneke ihtiyacını temin için İstanbul Madeni Eşya İthalâtçılar Birliğine 60 bin İngiliz liralık bir akreditif açmıştır*
Bu akreditifle İrvgiitereden külliyetli miktarda teneke getirtilecektir.
İngiliz Müstemlekelerinden Deri getiriliyor
Hariçten getirtilecek olan deri. ler için Ticaret Vekâleti Deri İthalâtçılar Birliğime yeniden akreditif açmıştır. Bu akreditif İngiltere müstemlekelerinden getirtilecek deriler için 75 bin İngriliz liralıktır.
Bu akreditif deri ithalâtçıları tarajfından kullanılmağa başlanmıştır.
Almanyaya Rakı, Votka
Gönderdik
Dün ya-bancı memleketlere yapılan ihracatın yekûnu 470 bin liradır.
İngiltereye külliyetli miktarda tiftik ve Almanyaya gönderilen rakı, likör ve votka bu maddeler piyasalarında hareket yaratmıştır.
Yine Peynir İhtikârı mı?
Fiyat Murakabe komisyonu son günlerde peynir işine karşı gösterilen titizliğe rağmen bazı tüccarların mal sakladıklarını haber aldığından Istanbulda mevcut bütün    buzhanelerdeki    peynirler
tetkik edilmektedir.
Mallan saklayanlar şiddetle cezalandırılacaktır.
yine bu odada kendimi bir misafir sanıyordum. Davetsiz gelen ve pek Lstenllmlyen bir misafir... Evin hanımının odasına kadar sokulmuş olan saygısız bir misafir....
Bacaklarımın titrediğini birdenbire hissettim. Artık daha fazla ayakta duramıyacak-tım. Tuvalet masasının üzerindeki yuvarlak iskemleye oturdum. Misis Danvers:
Onun odası şatonun en güzel odasıdır. Dediği zaman mübal&ga etmemişti. Cidden çok güzel bir oda İdi. Oymalı tavam, mermer ocağı, yaldızlı kapuile pek zevkli döşenmişti. Eşyaların her biri birer kıymetli parça İdi.
Bu güzel şeyler keşke benim olsaydı!.. Fakat bu odadaki her şey onundu. Masanın üzerindeki fırçalara dokundum İçlerinden bir tanesi daha eski idi. Dalma öyle değil miydi? Fırçaların bir tane*l daha çok kullanılır. Aynaya baktım. Dümdüz ve sert saclarımın çerçevelediği yüzüm ne kadar İnce ve san idi.
Yerimden kalktım sabahlığın durduğu yere kadar gittim. Terlikleri elline alıp bak-trm. Sonra tekrar yatağa yaklaşarak ayaku-cunda duran kayısı renginde ve bir kelebek kanadını andıran geceliği elime aldım. Yanağıma kadar götürdüm, buz gibi idi. Burnuma güzel bir koku geldi: Beyaz sünbül kokusu... Hemen tekrar devşlrlp yerine bıraktım. Bu gecelik kullanılmış ve buruşmuş-tu. Son giydiği günden beri onu UtüleraemİH-lcrdi.
Yatak odasından çıkıp yerli dolapları o-lan küçük odaya geldim. Dolapların birisinin kapısını açtım. Elbise dola idi. Telli ve renkli bir gece elbisesinin pırıltısı gözlerimi kamaştırdı. Hemen dolap kapısını kapadım ve tekrar yatak odasına geldim. Arkamda bir ayak sesi duymuştum, başımı çevirdim; Mlsls Danvers karşımda duruyordu. Yüzündeki garip ve hrrçra bir neşenin parıltılarını görüyordum. Hayatımda bu mânâyı ne kadar zaman geçse unutmama imkan yoktur, çok korktum. Fakat belli etmemeğe çalışıyordum.
Bana sordu;
— Bir şey mi aradınız, efendim?.
Ben cevap vermek İstedim fakat çenelerim titriyordu.
— Kendinizi galiba pek iyi hissetmiyorsunuz. . ,
Diyerek yanıma yaklaştı. Eğer bana <lo-kunsaydı mutlaka düşüp bayılırdmt. Yüzüme doğru gelen sıcak nefesini duyuyordum.
— Bir şeyim yok.. Diyebildim. Demin bah çedo ikeu pancurların birisinin açık olduğu-
nu gördüm, merak ettim, ona bakmağa gelmiştim.
— Gidip pancuru kapatayım efendim, diye yanımdan uzaklaştı. Bir an sonra tebessüm ederek tekrar yanıma geldi.
— Pancarların hepsi kapalı dedi. Ben her tarafı sıkı sıkı kapar, öyle çıkaran. Fakat siz niçin pancuru bahane ediyorsunuz. «Bu odayı görmeyi merak ettim» deseniz ne o-lur? Bana bunu söylemiş olsaydınız size her tarafı çoktan gezdirirdim.
Oradan kaçmak istedim fakat hareket etmeme İmkân yoktu. Kadın sözüne devam e-dlyorda:
— Mademki buraya geldiniz, size her şeyi göstereyim. Kim bilir kaç zamandır bunu merak ediyordunuz, değil mi? Fakat sormaya cesaret edemlyordunuz. Burası şatonun en güzel odası... Hiç bu kadar güzel o-da gördünüz mü?
Kolumdan tutarak yatağa doğru yürüttü elinin teması beni fena sinirlendiriyordu. Beni korkutan, ürküten yavaş ve ağır bir sesle:
— îşte yatağı». Dedi. Ne güzel yatak, değil mi?
İşlemeli örtüsünü örtüyorum. Bu örtüyü çok severdi. Geceliğini gördünüz mü? Tutunuz: Ne yumuşak ipek.. Son giydiği geceden sonra yıkamadan.
O gece oda yine böyle düzelmişti. Sabahlığı, terlikleri, geceliği böylece onu bekliyordu. Fakat gelmedi.. Boğuldu o gece...
Bir daha buraya gelemedi.
Oda hizmetçileri vardı. Fakat benim kendisine hizmet etmemi isterdim: «Hiç kimse
senin gibi bana bakamıyor, Danny, derdi.»
Sabahlığı gördünüz mü? Ne kadar uzun..
Çok boylu idi. Sonra terlikleri çok   küçük
Bu kadar boylu İnsanda bu derece küçük a-
yak pek nadirdir.
Tekrar beni kolumdan tutarak tuvalet masasına doğru sürükledi:
_ Fırçaları gördünüz mü? Altın ve fildişi... Onları da yıkamadım.. Olduğu gibi bıraktım. Her akşam saçlarını ben fırçalardım.
Yirmi dakika chırmadan fırçalardım. Pırıl pırıl ipek gibi kıvırcık siyah saçları vardı. Bazan kocası fırçalardı. M ister Maks gözümün önüne geliyor: Elinde fırça gülerek neşeli neşeli konuşurlardı. O zaman çok şen idi hep gülerdi.
.(Arkası var)
GÜNDEN
GflNE
Lüküs Hayat
Belki haberiniz vardır: Şehir tiyatrosu, komedi ve dram kısımları salonlarındaki, ön iki sıra koltukların fiyatları 50 kuruştan 75 kuruşa çıkarmak için bir karar verilmiş.
Böylelikle fiyatına yüzde elli ilâve eden Şehir tiyatrosu da Fiyat Murakabe komisyonundan yüzde elli kazançla mal satmak müsaadesi alabilen lüküs mağazalar sırasına geçmiş oluyor.
Hiç olmazsa bu ilâvenin hasılatını artist maaşlarına zammetse ler de halkı da artistleri de bu lüks Şehir tiyatrosunun sahnesinde (Lüküs Hayatı) aramaktan kurtarsak.
Yerli Çîvî
aydın! Karabük demir fabrikası çivi yapmağa başlayacakmış. Artık, Avrupa-dan «çivi gelsin» diye, gözlerimiz yolda karımayacak.
Fakat, yerli çiviler piyasaya sürüldükten sonra da, çivi ihtikârı yapanlar olursa, onların kullandıkları, bu yerli çivi ile duvara çivilenmelidir!...
Nerede?
Üstad Hüseyin Cahit Yalçm: İngiliz kumandam as-
kerine: «Vurun, acırgadan vurun ve yine vurun I» emrini vermiştir. Havada tayyareleri görünce beyaz bayrak sallayan 1-talyan kuvvetleri (nerede) mukavemet gösterecekler ki İngiliz askerleri bu emri tatbik edecekler?»
Eski bir söz vardır. Bütün yollar Romaya gider.....
Olur Amma!..
Suat Derviş:
«— Halbuki bir devekuşu gibi başımızı kuma gömeceğimize hakikatlere bakmaktan ürkmesek ve hakikatlerin acılığını mehmaimkan eksiltecek tedbirler almağa gayret etsek daha doğru olmaz mı?»
Bence başını kuma gömerek hakikatlere bakmaktan korkanların bahsini etmesek daha iyi. Belki bu sırada Amerika da bu hale düşmüş devekuşları sözünü kendilerini alırlar.        ^  %
Şehabeddin UZUN KAYA
Maarif Haberleri:
MualILlârin Maaşlarına Yapılacak Zam
Maarif müdiriyeti 940 senesinde zam görmesi takarrür eden muallimlerin listesini hazırlamıştır. Listede 5 5 muallimin ismi vardır; liste tasdik edilmek üzere Vekâlete gönderilecektir.
Maarif müdiriyeti 941 senesinde maaşlarına zam yapılacak muallimlerin isimlerini tesbit ermeğe başlamıştır. Tesbit faaliyeti önümüzdeki tatile akdar devam edecek ve hazırlanacak kıdem zammı cetveli. Eylülde muteber olmak üzere Maarif Vekâletine gönderilecektir.
^ Köylerden eğitmen seçmeğe memur edilen ilk tedrisat müfettişleri vazifelerini bitirerek Is-tanbula dönmüşler ve seçtikleri eğitmenlerin     isimlerini    Maarif
müdiriyetine bildirmişlerdir. ---o
Halk Partisinin Balosu
Dün gece Taksim Belediye bahçesinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul merkezi tarafından, şehrimizdeki Halkevleri için bir balo verilmiştir. Baloda Vali Lût-fi Kırçlar, Parti Başkanı Reşat Mi-maroğlu ve Halkevleri reislerile, diğer bir takım güzide zevat bulunmuştur.
Berberlerin
İstanbul belediyesi İstanbul berberlerini sıhhi bakımdan sıkı bir surette kontrole başlamıştır. Zabitai belediye talimatnamesine aykırı bir halde görülen berber dükkânları hakkında kanuni muamele yapılmaktadır.
T A K V i * A
2 MART 041 PAZAR
AY:S - GÜN: 61 - Kasım; 115 RUMt: 1356 — ŞUBAT: 15 HİCRİ: 1860 — SEFER:       3
VAKİT ZAVALf EZAN]
GÜNEŞ: ¦    —   ~* ı,oo 12,32
ÖĞLE: 13,27 7.25
ÎKlNDt 16,35 9,31
AKŞAM: 19,01 12,00
YATSI: 20,30 ı.sı
İMSAK: 4,54 10,53
I
21
MÜSABAKAMIZ
Müsabakamız çok eğlenceli, zengin mfikâfatlı, buna mukabil basittir: Rmîmkrini neşre ve vasıflarını vermeğe başladığımız otuz kadından her biri otuz erkekten hangisine lâyıktır? Hangi numaralı kadın haanri numaralı erkekle evlenmelidir?
Müsabakamıza İştirak İçin Her Gün Bu Sayfanın Altında Neşredeceğimiz Kuponları Kesmek ve Müsabaka Sonunda 30 Kuponu Bir Arada Reylerinizle Birlikte Gazetemize
Göndermek Kâfidir.
Otuz gün ura Ue bir kadın, bir de ürkek resmi ncçrcdeoeglr. Bunlar sanatkar Ramlzln yaratacağı, izdivaca talip kadın ve erkek tipleridir. Her resmin altına bunun sahibinin halini ve vasıflarını yazacağız. Siz de her gün bu resimleri kuponumuzla beraber kesip saklryacaksınız.
Otuz kadın, otuz erkek resmi-
nin nesri tamam olunca bu otur erkekten her birini otuz kadından hanglslle evlendirmenin münasip olduğunu tayin edeceksiniz.
Buna yaparken bir defa hoşça vakit geçirmiş olacaksınız. Bu müsabaka küçücük bir içtimai an» ket yerine de geçecektir. Çünkü müsabakaya binlerce karlln iştirak edeceğine füphe olmadığı İçin
hal km İzdivaç hakkındaki telâkki ve ölçüleri belirmiş olacaktır.
Sonra emeklerinle boşa glhnıl-yecektlr. Her çift hakkında vereceğiniz rey, ekseriyetin reyine uygunsa size bu çift İçin tam numara verilecektir. Otuz çift üzerinde en çok tam numara alanlar arasında zengin mükâfatlar tevzi edeceğiz. ı
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana:    Bir
lüks radyo.
İkinciliği kazanan iki kimiye: Birer çay takımı.
üçüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer evrak çantası.
Beşînciligi kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası»
Altıncılığı kazanan üç kişiye: Birer likör takımı.
Yedinciliği kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Sekizinciligi kazanan beş kişiye: Beyoğlu sinemaları için altışar bilet.
Dokuzunculugu kazanan beş kişiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan   altı
kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins mendil.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki    teselli    hediyeleri
verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ:
Kazananlardan on dördüncüden itibaren verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmış romancılarımızın birer eseri, on kişiye (Ramiz) in birer karikatür albümü, on kişiye Gül Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kitabı, on kişiye (Yedigün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettinin hikâyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Radyo)   Galatada   Bankalar   caddesinde    (Filips)    mağazanın m  vitrininde  teşhir
Kim Kimle Evlenmeli?
Gerek Mektupla, Gerek Telefonla ve Hattâ Matbaamıza Kadar Zahmet Suretiyle Müracaatta Bulunan Okuyucularımızdan Bir Kısmının Dünkü Sayımızı Tedarik Edemediklerini Öğreniyoruz. Gösterilen Alâkaya Bir Şükran Mukabelesi Olarak Müsabakamızın Düne Alt Resi nleriyle Kuponunu Bîr Defaya Mahsus Olarak Bugünün Resimleri
Ve Kuponuyla Birlikte Tek ar Dercediyoruz
Naciycnin 1 ürk ceza kanununun 448 inci maddesine tevfikan on sekiz sene müddetle ağır hapse konulmasına, doktor Mehmet A-linin kendisini evlenme bahane-silc kandırdığı ciheti âdi tahrik olarak kabul edildiğinden mezkûr kanunun 5 I inci maddesinin 1 inci fıkrası mucibince üçte biri indirilerek 12 sene müddetle ağır hapse konulmasına ve 31 inci madde mucibince müebbeden âmme hizmetlerinden momnu-iyetine ve cezası içinde mahcuri-yeti kanuniye halinde bulundurulmasına ve ilâm ve diğer masrafların kendisinden tahsiline karar verildiğini kâtip yüksek sesle okudu. Kararın bitmesini müteakip Naciyenin gözleri yasardı, ağ-
sebep yoktur. Türkiyenin de, zamanı gelince, Yunanistandan daha az bir cesaretle dövüneceğini gösteren bir alâmet yoktur.
Türklerin Edene karşı gösterdikleri hüsnü kabul müttefiklere besle-dikleri sempatinin bariz bir delilidir. Barnett, sözlerini şöyle bitirmiştir:
Ilitler, Mussollnlyi kurtarmak için öyle bir harbe girmek üzeredir ki, bilâhare bundan son derece pişman olacaktır.
Palermo ve   Napoli
Konsoloslukları
Nevyork, 1 (A.A.) — United Pres-
s'in Romadan bildirdiğine göre, Napoli ve Palermodaki Amerikan kon_ soloslukları İtalyan hükümetinin talebi üzerine kapatılmıştır.
Beyoğlu AKçaın Jtuz bana- mektebinde bir defile yapılmıştır. Vali ve Belediye Reisi Doktor Lûtfi Kır-darla refikaları ve şehrimizin kibar aileleri bu merasimde bulunmuşlardır. Mektebin sanatkar kızları kendi eserleri olan elbise ve mantoları giyerek davetlilerin önünden geçmişler
ve son moaa terakkiyatını göstermişlerdir. Mektepte ayrıca bütün el işi sanatlerine ait güzel bir sergi tertip edilmiştir. Davetliler, mektebin çalışkan müdiresi Bayan Refia ve hocalarlle genç kızlarımızı tebrik eylemişlerdir. Resim, defileye iştirak e-den kızlarımızın kendi eserlerini göstermektedir.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
10
Hacı bekler gibi naatlerco otobüs bekliyoruz...
Tramvayda, sardalya kutusuna istif edilmiş gibiyiz.
Sokaktan geçerken otomobillerin zlfoau, hulılurın tozu üstümüzde.
Mutfakta havagazı ya hiç gelmiyor, yahut ta gelirse ya zorundan
kendisi patlıyor, ya da sıkıntıdan bizi patlatıyor!
Odamızda, kom^u radyolurından söylediğimizi kendimi/ duymuyoruz
Nabalı satıcıları vakitsiz öten horozlardan saygısı/.
Aldığımız ekseriyetle hileli, yedilimiz umumiyetle mahlut
Bunun İçin olacak kl,   biz İstanbullulara «Sinir Harbi» aözü vız
geliyor!
ZİRAAT BANKASININ İKRA MlYESlNt    KAZANANLAR
Ankara, I (A.A.) — Ziraal Bankasının 50 lira ve daha ziyade mevduatı bulunan tasarfui mudileri arasında her üc ayda bit tevzi etmekte olduğu ikramiye kur'ası 1/3/1941 tarihinde banka merkezinde ikinci noter ile diğer alâkalılar huzurunda çek ' mistir. Kendilerine ikramiye isabet eden mudilerden Çalda Nurettin Sezencr 1000, İstanbulda Asım Dikel 500, Simavda Vano 250, Ineboluda Faik Katıoğlu, merkezde A. Aksoy, N. Ünal. Kocaelide Hasan Kula, İstanbulda Necile, Kadir Erin, İzmirde Haydar Candallar, Hüseyin Kâmil, Manisada Güner, Ereğli Ka-radenizde Ahmet 100 er lira ka-zanimıejardır. \
Bunlardan başka muhtelif mahallerdeki 95 mudie de 20 - 50, lira arasında  ikramiyeler   isabet etmiştir.
1941 BÜTÇESİ   MECLİSTE
Ankara, I (A. A.) — Hükümetçe tetkikatı bitirilerek tama-mıle hazırlanmış olan 1941 bütçesi bugün Büyük Millet Meclisine tevdj olunmuştur.
TARİH - COĞRAFYA FAKÜLTESİ   TALEBELERİ MERSİNDE
Mersin, 1 (A.A.) — Ankara Tarih ve Coğrafya Fakültesi Eski zamanlar şubesi talebelerinden bir grup bağlarında profesör Afet İnan olduğu halde Yumuktepe ile Viranşdhjrde tetkiklerde bulunmak üzere buraya gelmelerdir.
BİR   TÜRK  SANATKARININ MUVAFFAKİYETİ j
İzmir, ı (A.A.) — Şehrimiz Elektrik ve Tramvay şirketi atel-yesinde çalıdan Ahmet usta adında bir Türk sanatkârı modele göre bir traJrnıvay arabası imaline muvaffak olmuştur. Yakında bir fen heyeti huzurunda bu arabanın tecrübeleri yapılacaktır.
Yeni Neşriyat:
«ARKADAŞ» ÇIKTI
Cemal Nadirin, bu kıymetli haftalık çocuk mecmuasının sekizinci sayısı çok zengin yazılar ve resimler*
le çıkmıştır. Bu güzel mecmuayı mut lak alıp okuyunuz.
Almanlar
Bir Afrika
Harbine Girişirler mi ?
d ingozinin 250 kilometre " cenubunda İngiliz zırh? kıtalarının ön müfrezeailc çarpışan bazı savaş arabalarının Alman ordusuna ait olduğunu 1-talyanlar ve Almanlar resmi tebliğ'lerile dünyaya yaydılar. İngilizler de bunların Alman ol. ması muhtemel bulunduğundan bahsettiler. Bu bir kaç arabanın Alman olup olmaması o kadar mühim değildir. Ancak bu yayımın maksadı şimalî Afrika-ya Almam kıtalarının gelmiş bulunduğunu ve bu cephede de İngilizlerle boy ölçüşmeğe karar verdiğini cihana ilan olduğundan bu bakımdan ehemmiyetlidir.
Vakıa Almanlar isterlerse buraya da asker getirip İngilizlerle savaşmaları gayrimümkün değildir. Fakat acaba -bizzat Almanlar böyle bir şeyi »terler mi? İşte burası cidden şüphelidir. Neden? Hep birlikte tetkik edelim:
Bir defa kim ne derse desin İngiliz adaları sapsağlam dururken şimalî Afrikada kazanılacak bir zaferin bu harbin neticesi üzerinde büyük tesiri olamaz. İşte bizzat İngilizler şimalî ve şarki Afrikada inanılmayacak zaferler kazandılar ve fakat neticei kafiyeyi elde edemediler. Bu zaferi İtalyanlar kazanmış olsaydı İngilizler güç duruma düşerlerdi ama, hiç bir vakit pes demezlerdi. Ancak bir Ingilizin bana soğukkanlılıkla ifade ettiği gibi abluka hat. tını Umibburnunun şimalinden mi, yoksa cenubundan mı geçi-rclim diye düşünürlerdi. Işkı en can alacak noktası bu.
İkincisi Afrika cephesi az asker ve fakat çok malzeme ile kazanılan harplere sahne olur. Almanların çok asker ve fakat az
AfrDcadaki İmparatorluk   kuvvetlerine   iltihak eden
Rodezyalı  askerler
zamanda süpürerek tamamen serbest kalabilir.
Almanyadan burada bir sürü hava ve kara kuvveti getirerek sağlam kaynaklara malik olmadığı bu yerde ve fena şerait altında harbelmek bizzat İngilizlerin ekmeğine yağ sürmek demektir. Çünkü İngilizler de Alman merkezi sıkletini kendi a-daları karşısından başka yerlere çekmek isterler.
Hulâsa bir Afrika harbi Almanlar için kârlı olamaz. Acele acele bunu dünyaya yaymalarından da anlaşılıyor ki maksat İngilizlerin burada boş kalan ordu. sunu bu mıntakaya bağlamak ve buna ümit bağlayacaklara hayal sukutu hissini vermektir. Yoksa Almanlar ciddî olarak buraya bir ordu göndermiş olsalardı (ufak birlikler muhtelif maksatlar altında gönderilebilir) bununla bir baskın tesiri elde etmek için son dakikaya kadar bizzat kendileri susar ve bunu herkesten gizlerlerdi.
Netice olarak Almanların I-talyaya ve Akdeniz sahilindeki diğer memleketlere yerleşip hava kuvvetlerile bir Akdeniz harbi yapmaları anlaşılabilir. Fakat kara ordularını büyük mikyasta Afrikaya geçirerek harbe girişmeleri pek düşünülemez.
malzeme ile zafer kazanmak prensipi burada sökmez. Binaen-aleyh harbin karakteri bakumtn-dan da bu sahne Almanlardan ziyade ingilizlere müsaittir.
Nihayet Afrikaya geçmek için Akdenizi aşmak lâzımdır. Bu denizde ise asgarî olarak Almanların hâkim olmadıkları ve olamayacakları söylenebilir. Ka. çamak nakliyat, çok pahalı olan hava nakliyatile Afrikada bir cepheyi beslemek mümkün de-ğeldir. Kâfi motorlu nakliyeye malik olamadığı için Süveyşe karşı herekete geçemiyen İtalyanların akrbetine uğramak ihtimali Almanlar için de varıddir. Susuz çöl. kızgın kum büyük ordu kütlelerini mahvederken bunların cesur veya korkak olduklarını düşünmez.
Hele son muazzam zaferlerinden soma İngilizleri şimalî ve şarkî Afrikadan söküp atmanın imkânı kalmamıştır. Bilâkis İngiliz ordusu Bin-gazi ve Mogadişu'ya karşı yaptığı, gibi muazzam bir iki hamle daha yaparsa İtalyanları kısa bir
Namık Kemal, Cmiyelh Bir Mahsulüdür
Necip Fâzıl Kısa Küreğin Eserine Dair lkinci"Lnkit
G
ecen makalemizde, Necip Fazılın bu kitabını dolduran yanlış hükümlerinin kısmen mev-vuuna dair kâfi malûmatı olmadığından, kısmen de okuduûunu iyi anlamadığından ve izahlar yaparken tarihi realiteye hiç dikkat et-miyerek fantazisine kapıldığından İleri geldiğini - yer darlığı dolayı-eile ancak dört beş misal İle - göstermiştik. Okuyucuların arzusu U-zertne bunu biraz daha devam ettireceğiz.
1 — Diğer blyogroflarla beraber fakat onlardan daha fazla bir gayretle, Necip Fazıl da, Namık Kemalin şahsiyetini soyu ile izaha çalışmaktadır. Hükmü şu: «Topal Osman Paşadan Namık Kemale dofru gelen seciye graflkyasına göre, Namık Kemaldeki ihtişamlı fikir ve hamle ruhunun, Topnl Osman Paşayla Ratlp Ahmet Paşa da biraz tecelli eder gibi olup Şem-scddln Bey de kaybolduğunu, Mustafa Asım Beyde de uzak ve muğlak bir ışıltı göstererek birden bire Namık Kemalde fışkırdığını kabul
edebiliriz.»
Necip Fazıla göre, Namık Kemalin İlk baba ceddi Rumdur veya Rum krrmaBidrr. O halde Namık Kemalin dehasını Rum kanm-da uramalıdır. Buna mukabil, koyu Arnavut olan annesinin, anne babasının ve ninesinin tesirleri olmadıkını söylüyor. (S 17 - 18)
Necip Fazıl biyolojisine gtJre, ya-km ve halis kanm daha baskın sıkması lâzımdı. Sonra Namık Kemal on altı yaşına kadar bu Arnavut ocağının içinde terbiye görüyor; hattâ Tarihi Harabatta bizzat ben Arnavudum diyor; Gayret mecmuanmda 14 Temmuz (1302 Numara 27) çıkan bir tenkidinde, meşhur «Vatan yahut Sllistre» piyesi kahramanlarının halis Arnavut olduklarını söylüyor. Fakat nedense, Necip Fazıl Rum kanını daha müessir buluyor.
Bize göre, Namık    Kemalin bildiğimiz şahsiyeti, hiç bir ı şekilde, soyu ilo izah edilemez. E-\ debiyat tarihinin bugün kabul et-« tigl usul müsbet tarihçiliktir.    O halde Namık Kemalin şahsiyetinin tekamülünü adım adım dış   tesir-
I
lcrdc, aramak lâzımdır. Hele Namık Kemal gibi, esas dehası, hariçten aldığı fikirleri giyinmekten ve onları daha parlak göstermekten İbaret olan bir şahsiyeti izah için mikroskoba bakmak hayli dalâlet olur. Namık Kemal ferdiyetinden ziyade cemiyetin mahsulüdür. Onda dışa İrca olunamıyacak pek az şey vardır. KemaJi, müsbet metod-la İzah ederek vesikalar da mebzuldür. Fakat nedense, bu şimdiye kadar yapılmadı; Namık Kemal hâ lâ mitolojik bir şahsiyet hüviyeti taşımaktadır.
II — Kemalin, divan şiirlerini, eski şairlerden kopya ettiğini is-bat için, güya kendi tetkiki olarak istlşhat ettiği misallere kadar
Sadettin NUzhetin Namık Kemal kitabını tüketen Necip Fazıl, asıl kaynağının bazı yerlerini dogTU dürüst kopya bile edememiş. Bakm ne diyor: Kemal «orada Valde rüştiyesine nakledildi. Bu mektepte do ancak üç sene okuyabilen Namık Komal...» ve iki satır sonra tekrar: «Işto Namık Kemalin bütün mektep hayatı, yalnız ilk tahsil devresine inhisar etmek şartlle, üç dört seneyi ancak buluyor.» Halbuki bütün kaynaklar, Kemalin «dört beş ay Beyazıt rüştiyesine birkaç ay Valde mektebine devam eylemişe olduğunu kabul ederler. Bu hususta en emin kaynak olan Ebüzzlyanın «Kemal> kitabmda da bu böyledir. Namık Kemale dair uydurma şeylerin ekserisi, onun mektepte okumadan nasıl adam olduğunu İzah etmekten çıkmıştır. Necip Fazıl eğer, Namık Kemali «Üç dört» sene okutan bu cömert hatasını isbat edebilirse, Rum kun-ları karıştırmaktan daha müsbet bir İş yapmış olur.
III — Kitabının 26 mcı sayfasında, Necip Fazıl şöyle diyor: «Biz hâdiseleri kendi ölçümüz İçinde tartıcımızdan ve hususi tetkiklerimizden öğreniyoruz ki Namık Kemal, Sofyada kendisino yeni bir
İnkişaf hızı veren bir hayat tar-zlle karşılaşmış değildir.»
İlmin en basit tarifi tetkiklerini delillerile ortaya koy-maktrr. Acaba Necip Fazıl, Kemalin Sofyada yeni bir inkişaf hızı veren hayat tarzüe karşılaşmadığını hangi hususi tetkiklerine dayanarak söylüyor? Bu gizli kapaklı bir şey midir? Yoksa büyük mistiğimiz, eski evliyalar, misilli «Tayyl mekân» ve «tayyı zem an» ederek mi bu hakikati keşfetmişlerdir? Biz dünyeviler tarihten şunu ögreni yoruz: 1853 yılında Ruslar, Osmanlı imparatorluğuna karşı bir harp açmışlar, bilhassa Rumeli sahasında çetin dönüşmeler olmuş. Sîlis-trc donilen bir yerde Osmanlı asker lerl şayanı hayret kahramanlıklar göstermişler. Bunun şanı Avrupalılara kadar varmış (Bay. Angel Hart, Türkiye ve Tanzimat Ali Re-şadın tercümesi, S. 106 - 107). Ve bu esnada, 13 - 14 yaşlarında bulunan Namık Kemal, Sofya valisi o-lan dedesi Abdüllâtif Paşanın yanında bulunmakta idi. Kemalin yakın ecdatlarından müderris Osman Paşa dahi bir   zaman   Slllstlrede
erlikler göstermiş, hattâ bu yüzden padişah ona «Rumeli   eyaleti»
nl vermişti. (Sadettin NUshat, Namık Kemal, S 13). Günün kahramanlık menkabelerüe, tarihin kendisine pek yakın kahramanlık hikâyeleri genç Namık Kemalde, her halde şiddetli heyecanlar uyandırmış olacak ve ona, yıllarca sonra, «Vatan yahut Sllistre» adlı, kendi hayatında da devrinde de hâdise ler   koparan   eseri     yazdırtacak
Karatan daha ziyade payitahta yakın, daha canlı vo hareketli olan Sofya, Namık Ko-maldo derişiklikler yapmaz olur mu? Namık Kemal orada rüşde erdi, orada Arapça, Acemce öğrendi, orada kendisine «Namık> mahlasını veren, zamanının meşhur şairi bek-toşl Eşref Paşayla tanıştı. Kemali îstanbula geldiği zaman encümeni çuerâ şairlerine tanıtan bu Eşref Paşaydı ve İhtimal Kemale tasavvuf fikirlerini ilk aşılayan odur. Kemal, Sofyada daha birçok işler gördü. .Destanı murabbaı   Sofya»
Siyasi İcmal
Bulgaristanın Mihvere İltihakı
eni bîr Viyana görüşme-
" si Bulgaristanın Mihvere iltihakı ile neticelendi. Bulgar Hariciye Nazın Filof, dün Vi-yanada Alman Haricîye Nazırı von Ribbentrop ile bu «anlaş-mayı» imza etti.
Bir kaç ay evvel Alrnanyanın Romanya ve Macar ist anla imza. ladıgı ayni tekildeki vesikalara kullandığımız tabirle buna da bir anlaşmadan ziyade bir «imzalanma» demek daha doğru o-lacak. Zira, Bulgaristanın da Mihvere, Alrnanyanın tazyiki ile girdiği aşikârdır.
Bulgaristanın Mihvere iltihakı, aylarca önce bekleniyordu. Almanya Romanya ile yaptığı imzalaşmadan ve Macaristanın resmen üçlü misaka girişinden sonra sıranın Bulgaristana geldiği görülüyordu.
Fakat, Bulgaristanın mihvere iltihakını geciktiren bir çok a-millor oldu. Balkanlarda Mihve. rin askeri bir teşebbüsü mağlûbiyetle neticelendi ve bu suretle mihverin siyasî nüfuzu da Arnavutluk dağlarının sarp kayalarında parçalandı. Bulgarların, eskidenberi kendilerine en yakın harici devlet bildikleri Slavlık kardeşleri Sovyetler Birliğine nazarlarını çevirmiş olmaları da Balkanlara başka nüfuzların hâkim olmağa başladığını işaret ediyordu.
İngiliz askeri kuvvetlerinin şimali şarki Afrikada İtalyaya karşı kazandıkları zaferler de şarki Akdenizde İngiliz nüfuzunu teyit ve takviye etmiş, diğer taraftan da Mihverin siyasi nüfuzunu belki yarıdan fazla düşüren bir darbe indirmişti. Bu suretle, İngiliz nüfuzunun Balkanlar üzerinde de yeni bir tesir göstermesi pek tabii bir netice
idi.
Almanya, siyasi emellerinin yeni bir gayesini teşkil eden Bulgaristana başka nüfuzların hâkim oluşunu endişe ile karşılıyordu. Bulgaristanı, yeni bir askeri harekâta mebde olarak bile almasa, bu memleket Almanya için sadece iktisadi bakımdan da lâzımdı. Vakıa, Bulgaristanın harici ticaretini yüzde 80 derecesinde Almanya ile yaptığı malûmdur. Fakat, Almanya, işgali veya hâkimiyeti altındaki memleketlerde yalnız oraların iktisadi ve ticarî faaliyetini kendi istifadesine çekmekle kalmamakta, bu faaliyete kendi ihtiyaçlarına göre istikamet vermektedir.
Alrnanyanın Balkanlarda ken dişine bir cephe açmak macerasına atılmaktan çekineceği düşünülürse, bugün, Bulgaristanla yaptığı imzalaşma üzerine, bu memleketi bir askerî harekatından ziyade iktisadî ihtiyaçlarında kullanmak gayesile kendi idaresi altına almak isteyeceği kabul edilebilir. Esasen, Alman-yanın Balkanlarda askerî bir harekâta girişmesine karşı koya. cak kuvvet Bulgaristan değildi ki, bu memleketin Almanya önünde tamamile boyun eğmesi üzerine Balkanlarda Almanyaya yol açıldığım düşünelim. Balkan sulhunu koruyan Türk - İngiliz anlaşmasının iki gün evvel Ankarada yeni bir takviye bulmuş olması unutulmayacak noktalardan biridir.
Vahdet GÜLTEKİN
lryarak bütün muteberanmı hic-üyarak bütün muteberanmı hecva vetti. (îbrahtanln Mahmut Kemal, son asır Türk şairleri, S 820-821). Sonra sekiz yaşında Uk aşkı tattığını söyllyen (Muhabbet makalesinde) Namık Kemal, 16 yaşında Sofyada evlendi. Erken evlenmesi eski âdet neticesi midir, de£lî midir bilmiyoruz. Fakat İstanbulda evini barkını ihmal edecek kadar meyhane ve aşk peşinde koşan Kemalin ergenlik çakında Sofyada Bulgar kızlanlc ufak tefek maceralar geçirdiği bile tasavvur olunabilir.
Elimizde fazla vesika olmadığından bu kadarını farzetmekten çekinmemiz lazım.
Fakat tam kanınm kaynadığı çağda, bütün hayatında görüldüğü üzere alâkası dışa müteveccih olan Namık Kemalin, hadiseler ve yeni manzaralarla dolu Sofya muhitinde, keskin İntibalar aldığı ve değiştiği muhakkaktır.
Noclp Fazılın hataları bu sor Kaydıklarımızla dahi tükenmiş değildir. Bununla beraber Necip Fa-zılm kitabı, hüküm vermenin çok kolay, tahkik ctmonln ise peK güç oldugıı hususunda ibret olmak bakımından yine fuydalıdır.
AL KAPLAN
Kim, Kiminle Evlenmelidir?
Gazetenizde tertip etmiş olduğum» Kim. kimle evlenmelidir!» müsabakalarını alâka İle okudum. Süse fikirlerimi hulâsa olarak bildiriyorum:
1 — Görümcelik, beni sıkar. Çün kü, ben kıskanç ve geçlmslzimdlr. Veya yengem yani gelin kıskanç veya geçimsizdir. Kıskançlık vo geçimsizlik erkeğin idaresizliğinden olabilir. Onun İçin erkeğin her iki tarafı da İdare etmesi lazımdır.
2 — Yengelik beni sıkar. Çünkü kocamın genç bir kardeşi var, bana sataşır. Görümcem beni kendisine ortak sayar, geçimsizlik doğurur. Kocamın ailesinin beni sevmesi ve sayması gerektir.
S — mi .ı.ı, beni sıkar, çünkü kocamın kardeşinin karısı beni çekemez.
4 — Kızınız, kız kardeşiniz, ablanız, teyze ve halanız kendinin yaşı İle mütenasip ve her biri bir erkekte aranılan vasıflan haiz bir erkekle evlenmelidir. Ailenin genç
«rkeklrrî dr Marrsiııi bilen. uim.i-
sına bağlanacak terbiye ve tahsil sahibi, zengin olmıyan kızla enlen m elidirler.
5 — Hulyaperest bir kız zengin erkekle, tahsilli kız tahsili kendisinden daha yüksek erkekle, zengin dul kadın idaresini bilen ve hovarda olmıyan erkekle evlenmeli-dlrler.
Gevher Çağlayan
¦a
Yazı mı, Tura mı?
Yazan: Güzin GÜRMAN
N
ecdet Feridun, asansörden çıkarken kızma sordu:
— Söyle bekayım, yavrum— Kararını verdin mi ? Bütün bir süva-re buna bir netice vermeğe kâfidir, sanır mı usandım artık. Zira bu tamam bir.senedir devam edip gidiyor. Pek âlâ bilirsin ki zavallı annenin vefatından beri hiç bir arzuna muhalefet etmedim. Şunu »öyle yap, bunu böyle yap demedim. Yaşm yirmiyi aştı. Evlenme zamanm geldi. Evlen artık!-
Mac ide cevap verdi:
— Peki babacığım!.. Apartmana girdiler. Macide hemen odasına gitmek istedi. Necdet Feridun paltosunu çıkardı.
— Dur biraz dedi. Acele etme... Seninle konuşacaklarım var. Kimin le evlenmeğe karar verdiğini öğrenmek istiyorum. Bunu söylemeden evvel seni şmradan şuraya bı-rakmıyacağnn. Bu hakkımdır sanırım. Haydi söyle taliplerinden en çok hoşuna giden hangisi î
— Şey!..
— Rıfkı mı?..
— Hayır!..
— Cevdet mi?^
— O da değil!.,
— Karar verdim dediğin bu mu ? Doğrusu senin gibi kararsız bir kız görmedim desem caiz.
Macide gözlerini oğuşturdu. Bir an evvel od asma gitmek, yatmak ve uyumak istediği halinden belli îdL Fakat, babasının bu mutat hilaf ma serzenişleri karşısında durdu. İnce ve zayıf vücudunu saran ipekli mantoyu çıkardı ve babasına yaklaştı.
— Dinle, baba, dedi ve bana hak ver... Bir senedir tereddüt içindeyim. Doğrusu bu.. Hâlâ da tereddüt ediyorum. Biliyorum bu pek lüzumsuz bir şey. Fakat elimde de ğiL.. Rrfkı da Cevdet de güzel delikanlılar, ikisi de sevimli, zeki, ikisinin de mevkileri, servetleri var. İkisinin de aileleri asil... İkisini de seviyorum. Yalnız hangisini intihap edeceğimi bilemiyorum. İşte buna bir türlü karar veremiyorum.
— Bütün bunlar genç kız düştin-
Zabıta Haberleri:
çeleri. Eğer şimdi kati karan ver-miyecek olursan bunu yazı mı tura mı He tayin edeceğim anladın mı...
Dedi ve cebinden bir gümüş lira çıkardı.
— Dur babacığım! Lüzum yok buna... Zannederim Bay Cevdetle...
— Ala!..
— Yalnız bir şey canımı sıkıyor, ismi..
— Cevdet Serdengeçti mi?
— Evet bu çok karışık bir isim değil mi?
— Fakat bu, eski bir aile ismi, tarihe geçmiş bir isim. Bu delikanlı eski bir derebey ailesine mensup. Ecdadı muharebelerde büyük yarar Jıklar göstermiş bu isimle şöhret almış..
— O halde babacığım Cevdetle evleneceğim.
— Bravo! Haydi. Artık gidip yatabilirsiniz. Rahatça uyu Bayan Serdengeçti!.^
Kızını alnmdan öptü. Yandaki o-daya girdi.
Macide kararını pek çabuk vermişti. Yatağına uzanmca düşünceye başladı. Babasının son sözleri aklına geldi: Bayan Cevdet Serdengeçti. Evvlenince herkes ona böyle hitap edecekti. Mektup yazdığı zaman şu imzayı atacaktı. Macide Serdengeçti!.. Düşünüyordu, ne için genç kızlar isimler değiştiriyorlar? Kocaya varmca imzalarını değiştirmelerine sebep ne?..
Macide kalktı. Yazı masasının önüne oturdu. Yazmağa başladı: M. Serdengeçti. Asabiyetle kalemi-bıraktı. Ne garip isimdi. Yazması da güçtü. Tekrar kalemi aldı, yazdı: Jlıfkı...
Ah! İşte güzel bir isim...
Ne de kolay yazılıyor. Sonra telâffuzu da hoş. Birden bire kalkü. Yumruklarını duvara vurarak bağırmağa başladı:
— Baba!..
— Ne var yavrum?.. Bir şey mi oklu? Rahatsız mrsm yoksa?..
— Hayır babacığım... Fakat, düşündüm, kararımı değiştirdim: Rıfkı ile evleneceğim...
Sarhoş Şoför Otomobilile
Açık Köprüden Deniz Uçarken Kurtarıldı
Dün sabah saat 5,30 sıralarında Galatada Karaköy köprüsünde garip bir hâdise olmuş, bir otomobil açık köprüden geçmek isterken durdurularak feci bir kazanın önüne geçilmiştir.
Vaka şu şekilde cereyan etmiştir:
Sabahleyin alaca karanlıkta açık köprüden deniz vasıtalarının geçmesine nezaret için İstanbul Liman reisliği kontrollerinden Salih Turan-bek, Turgut özdoğu, köprünün Karaköy tarafından son süratle gelmekte olan bir otomobil görerek dur-dunmak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar, faljat şoföre seslerini işittirememişlerdir.
Otomobil köprünün açık olduğu yerdeki parmaklıkları da kırarak i-lerlemekte devam etmiye başlamıştır. Çok yakın bir kazanın önüne geçmek için elinde yapabilecek başka bir şey kalmıyan kontrol memurlarından Salih Turanbek, koşarak otomobilin önüne atılmış ve ellerile durmasını işaret etmiştir.
Şoför ani olarak harekete gelmiş ve otomobil denize düşmlye bir iki metre kala durdurulabüm iştir.
Gelen polis memurları vakaya el koymuşlar ve Mürefte rakı fabrikasına ait olduğu anlaşılan otomobilin şoförü Bahayı yakalıyarak karakola götürmüşlerdir.
Yapılan tahkikatta, Bahanın dün gece bir kadınla şehir haricine giderek eğlenip içtiği anlaşılmıştır. O-tomobilde 10 dan fazla boş rakı şişesi bulunmuştur. Sabah erken Baha, kadını şehre getirerek evine bırakmış, oradan otomobili fabrika sahiplerinin haberi olmadan garaja bırakmak için son süratle koşturmıya başlamıştır.
İşte tam bu sırada köprüden geçmek istemiş kapalı işaretini görmi-yerek ilerlemiye başlamıştır.
Facia, bir tesadüf eseri olarak önlenmiştir.
Elini Makineye Kaptırmış
Karagümrükte Keçeciler caddesinde 35 numaralı frrmda çalışan Fethettin fırında çalışırken sol elini makineye kaptırarak ağır surette yaralanmış ve Cerrahpaşa hastahanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştan.
Sporculara Bu Şekilde Bir
İsnada Ne Lüzum Var?
Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü teftiş heyeti reisi B. Ziya Ateşin, Akşam gazetesindeki gençliğe yersiz isnatlarda bulunan yazısından ve benim bu yazıya verdiğim dünkü cevabımdan sonra, temasta bulunduğum bir çok kimselerden, matbaamızı telefonla arayanlardan anlıyoruz ki, gençliğe karşı yapılan bu yersiz isnatlar spor efkârı umumi-yesinde fena bir tesir yapmış ve haklı bir infial uyandn-mıştır.
Gençliğin bu hassasiyeti karşısında tekrar bu mevzua avdet etmek ve bu sütunlarda yer vermek bir zaruret olmuştur.
Her şeyden evvel bir noktayı öğrenmek istiyoruz:
Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü Teftiş Heyeti Reisi, bu yazıyı a-caba kendi mütalâası olarak mı yazmış, yoksa Genel Direktörlüğe tercüman olmak mı istemiştir?
Şahsan hürmetkarı bulunduğumuz ve hüsnü niyetinden en ufak bir şüphemiz olmıyan sayın generalin, bugün idaresi başında bulunduğu gençliği, ahlâkan düşük, terbiyesi noksan, ana ve babasının evini, terkeden âsi bir gençlik olarak görmesine ihtimal vermiyoruz. Dün de kaydettiğimiz gibi, teşkilâtın teftiş heyeti reisi bu cesareti nasıl göstermiştir?
Türk sporunda büyük bir himmet ve işaret edilebilir bir eseri olmıyan bir idarecinin bu cesaretine hayret etmemek mümkün değildir.
Bir memur olarak bağlı bulunduğu teşkilâta, kendisinin de itiraf etmekten çekinmediği futbol aleyhtarlığının, izafesini, kafalardan silmek düşüncesi ve gayretkeşliği ile kaş yapayım derken göz çıkaran B. Zi-
E ÜLRüâCA
Soldan sağa: 1 — önü açık çatı altı - İlâve, 2 — Büyük - Bahtiyarlık, 3 — Can - Kadın ismi, 4 — Bir adet - Saçsız, 5 — Kıl - Kıymetli, 6 — Eksilen - Hükümdara mahsus işaret, 7 — Şan - izci bölüğü, 8 — Cilve - Cüzî - Zehir gibi, 9 — Şal -Basma (Ka) gelince   siyah   olur -
10 — Asker - Arnavutlukta bir şehir, 11 — Kanun içindeki uzuvlar -Edat ;
Yukardan aşağıya: 1 — Görünüşte - Değnek, 2 —   Büyük - Istırap,
3 — Bir peygamber - Yüzümüzün bir kısmı, 4 — Demirden esvap, 5 — Yıkmak - Bir örnek, 6 — Demiryolu - Lâhza - Boş arazi, 7 — Manda yavrusu - Şair, 8 — Cezire - Bey-Bir uzvumuz, 9 — Tesis etmek, 10— Kemiğin üzerinde ve derinin altındaki kısım - Yüzümüzde bir kemik,
11 — Hücum.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ Soldan sağa: 1 — Singapur, 2 — Sadi - Dana, 3 — İmam - Ap - Ay,
4 — Fare - Lütuf, 5 — Net - Ec -Siz, 6 — Ay - At, 7 — Roman - U-kala, 8 — Alabanda, 9 — Ruh - Da -Et, 10 — Usandırıcı, 11 — Torun -On - Ak.
Yukardan aşağıya: 1 — Sif - A-rarot, 2 — Saman yolu, 3 — İdare -Mahur, 4 — Nimet - Ab - So, 5 — Anadan - 6 — Adalet - Nan, 7 — Papuç - Ud - Do, 8 — Un - Kalın, 9 — Ra - Usta, 10 — Afi - Eda, 11 — Soy - Artık.
ya Ateş, hem Beden Terbiyesi Direktörlüğünü çok fena bir vaziyete düşürmüş ve ham dc gençliği kırmış bulunuyor.
Dllnün temiz sporcularını, bugünün idarecilerini, gençliği ahlâksızlığa sovketmek, ana ve babaya isyan ettirmekle ithaım eden B. Ziya Ateş, bugün gençliğin önünde ölünelye kadar affedilmez bir hareketin ağırlığı altında kalmış bir insan olarak karşımızda durmaktadır.
B. Ziya Ateşin yazısmı okuyanlar onun Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü namma konuştuğunu görecektir. Bizi asıl hayrete düşüren de teşkilât namma bu tarzda konuşmak cesaretini göstermesidir.
Dün, asıl halledilmesi lâzım gelen dava olarak, Türk sporuna başka ziya, başka ateş lâzım demiştik. Her zaman iddia ettiğimiz gibi, bu da göstermiştir ki, sayın general etrafına bu işin içinde yetişen adamları toplıyamamıştır. Bunun içindir ki, Türk sporunda ilerlemek şöyle dursun, yerimizde dahi saymıyarak, mütemadiyen gerileyoruz.
B. Ziya Ateşin, bu yaptığı hareket bu iddiamızda ne kadar haklı olduğumuza, en kuvvetli bir misal olarak gösterilebilir.
Çünkü bu idareci, Hasan Kâmilleri, Muslinleri, Caferleri. Hamdi E-minleri, ve daha nicelerini ve nicelerini tanımış ve onların nasıl çalıştıklarını bilmiş olsaydı, dünün sporcularını, bugünün idare adamlarını bu şekilde ithama kalkmaz ve teşkilâtı da hiç şüphesiz arzu etmediği bir vaziyete sokmazdı.
Diğer bir noktaya da işaret etmek istiyoruz. B. Ziya Ateş, bu yazısmın bir köşesinde, sporcuları bir mezat malı olarak gösteriyor. Şurada B. Ziyaya bir sual sormak istiyeceğiz
Bugün spor sahalarında çirkin hâdiseler oluyor, klüplerimiz her zaman şikâyette bulunduğumuz gibi bir mezat mahalline dönüyorsa, bunun mesuliyeti daha ziyade, klüp idarecilerine değil, bir türlü bu işleri organize edemiyen ve idaresiz ellerde günden güne akamete uğrayan teşkilâta râoi değil midir?      Kemal ONAN (Con)
lst:nbııl Muhtsliti Bugün Bsşiktaşla Karşılaşıyor
Hiç yenilmeden ve hattâ beraberlik dahi kaydetmeden istanbul şampiyonluğunu kazanan Beşiktaşlılar, bugün kendi stadlarmda İstanbul muhteliti ile karşılaşacaklar ve maç tan sonra da mükâfat tevzii merasimi yapılacaktır.
Şazi Teze anın hakemliği altmda oynanacak bu müsabakaya istanbul muhtelitinin şöyle bir kadro ile çıkması kuvvetle muhtemel görülmektedir:
Cihat - Faruk, Lebip - Musa, Enver, Esat, Küçük Fikret, Salâhattin, Süleyman, Niyazi, Fikret.
Siyah Beyazlıların yapacakları bu müsabaka her halde alâka Ue takip edilecektir.
Beşiktaşın    Ziyafeti
Beşiktaşlılar, şampiyon çıkan takımları şerefine bu akşam Parkotel-de bir ziyafet verecekler ve bu suretle muvaffakiyetlerini tesit edeceklerdir.
İstanbul Bölgesi Güreş Ajanlığından:
1 _ 2.3.941 pazar günü yapılacak serbest güreş bölge birinciliğine İsimleri aşağıya yazılı güreşçiler iştirau edeceklerdir:
Mehmet Çoban, Samsunlu Ahmet, Büyük Mustafa, Adnan, İsmail, Rızık, Hüseyin, Koç, Ali Ahmet, Harun, Zeki, Ali, Mustafa Çakır, Bekir, Yusuf Arslan, HalU. Bektaş, Ahmet Çakır, İsa, İsmail,   Fehmi,   Manol,
Küçük Hüseyin.
2 — Tartı saat 11 den 12 ye kadardır.
3 _Müsabakalara tam saat 13 te
başlanacaktır.
4 — İki kilo tolerans vardır.
?
İTİZAR: Dünkü «Türk sporuna başka ziya, başka ateş lâzım» başlıklı yazımız, tertip hatası olarak karışmıştır. Vaziyet yazıdan da anlaşılmakla beraber okuyucularımızdan özür dileriz.
Paris
Cehenneminden Nasıl Kurtuldum
Yazan: Rebia Tevîik BAŞ0KÇU
Ben Gideceğim, Ha.pde Olsa Yine Gideceğim, Görec.ksiniz
Bugun SARAY
Sinemasın
DAĞLAR
Bugün saat 11 de te
Emsalsiz güzellikte, eğlendiren ve heyecanlandıran bir film
karakola kadar gelmesine ve
esinin alınmasına lüzum gös-
liştir. Fakat Melâtıatin çıplak-
Sokağa çıkmasına imkân yok-
¦ -j-u _.,_, ¦      *m< Komşulardan bulunan man-(SUZANNAH of Thı rf     .   .. .      ...
ar da bu iki yuz kiloluk ıntıya-Fransızca sözlü şaheseı glftına olmuyor> Nihayet Me-
BAŞ ROLLERDE: ıafc (birbirine eklenen iki peşte-
RANDOLPH SCOTT - MAR&la sarılmış ve böylece karakola p I I } y*\ t    r* \T    J*rek şikâyetini anlatmıştır, ıj fi I l\ L t*   I      ^ayan Melâhat yine peştemalla
*,    ~™™r    ¦ _ıı«   -Jiddeiumumiyi    karşılamış    ve PROGRAMA İLAVETEN:   İngiliz İT     .      ,   /
,    ^      « , , «      ıdını söyle yanmıştır: EDEN ve Erkânıharbiye Reisi Gener * , ,
" \ — Ah bayım şu benim perişan
bütün tafsilâtile gösteren film. ,. , c  .        I- ^ t,
lime  bakınız,  oırtıma  giyecek
Dİsem, ağzıma atacak tek lok-
am yok.. Bu ne hain hırsızmış
kırk yamalı mantoma tenezzV.'
iş. Eğer insaflı bir hırsız ol-
3 filmden hazırlanan mi^ bu ^ırlk dökük kulübemi ve
««.^r _malı  hırkamı  görünce  bunları
1 — AŞKIN BÎR MUAMMA, FI     .... , ,
¦   .. «inak söyle dursun başucuma beş
Hayatın bir esrar oldug* . . ,
J para da bırakır    öyle gıder-
Şu  Istanbulda  benden  daha ir bir adam var mıdır? Müddeiumumilik tetkikatını bi-ttiiş, polis te bu arada    hırsızı ıkalamıştır.    Hırsız da    alnına CATHERÎNE HEPBURN - OARY G*tm!ga vuran    Eşrefti.    Alnında NOLAN'ın kudretinden yaımgası olduğu halde sekiz evden 2 — Türkiyeye Uk defa gelen ıha hırsızlık yapmıştı.
JURNALİ en son I Müddeiumumilik tahkikatını de S _ TÜRKÇE BRÎTİŞ JURN/ıl eştirmektedir.
(Taran to   bombardımanı)   ve   Mİ
bütün tafi
— Peki, ben sizin vaziyetinizi hususi şekilde göstererek istidanızı Berline göndermeği kabul ediyorum. Yoksa bize emir var: Türkiyeye gidecek hiç kimseye vize verllmiyecektir. Fakat ben tekrar edeyim kl iki aydan evvel cevap gelmez.
— Ya o zamana kadar bir harp zuhur ederse?
— O vakit buradan hiçbir yere gi
demezsiniz.
içimden:
— Ben gideceğim diyordum. Harp te olsa yine gideceğim. Göreceksiniz.
Hissettiğim güçlükler mücadele hislerimi daha kuvvetlendirmiş, cesaretimi kırmamıştı. Zihnimde bir tek arzu vardı: Gitmek, gitmek, gitmek... Hayatım pahasma bile olsa vatan topraklarına bir kere kavuşmak... Gözümde başka bir şey yoktu. Tanıdığım insanları bile görmek istemiyordum.
Bütün bir günün endişelerini, ıstırabını, akşamlan Ankara radyo gazetesinin pek iyi ve mükemmel buidug-um tahlillerini dinliyerek tes kine çalışıyordum, ismini bilmediğim bu sayın vatandaşımın sözlerinde ve sesinde ruha dalma ümit veren bir kuvvet vardL
Pariste herkesin gözü Türkiyeye çevrilmişti. Acaba Türkiye harbe derhal girecek mi? Birçokları da Paris gazetelerinin neşriyatına kapılarak Türkiyenin mihvere ka-tüdığ-ından şüphe ediyorlardı. Tanıdığım ve tanrmadığım herkese « gazetelere inanmamalarını, hakikati öğrenmek istiyorlarsa Ankara radyosunu dinlemelerini tavsiye e-diyordum. Zaten pek çok kimseler Ankaranm Fransızca neşriyatını takip ettiklerini söylüyorlardı.
Türklerin Avrupada en cesur bir millet olduklarını, hiç bir milletin Türkleri korkutamadığı-nı hayretle Uâve ediyorlardı.
— Ya Türkçe radyo gazetesini dinleseniz siz de benim gibi radyonun başmdan ayrılamazsınız. Diyor dum.
BMBJi tesadüfen bir ahbap çst£^
Bugün LÂLE"
(Fransı
AŞK
Hariçten getirtilecek olan deriler için Ticaret Vekâleti Deri İthalâtçılar Birliğime yeniden akreditif açmıştır. Bu akreditif İngiltere müstemlekelerinden getirtilecek deriler için 75 bin İngiliz liralıktır.
Bu akreditif deri ithalâtçıları taralfın-dan kullanılmağa başlanmıştır.
Almanyaya Rakı, Votka Gönderdik
Dün yabancı memleketlere yapılan ihracatın yekûnu 470 bin liradır.
İngiltereye külliyetli miktarda tiftik ve Almanyaya gönderilen rakı, likör ve votka bu maddeler piyasalarında hareket yaratmıştır.
Yine Peynir İhtikârı mı?
Fiyat Murakabe komisyonu son günlerde peynir işine karşı gösterilen titizliğe rağmen bazı tüccarların mal sakladıklarını haber aldığından İstan'bulda mevcut bütün buzhanelerdeki peynirler tetkik edilmektedir.
Mallan saklayanlar şiddetle cezalandırılacaktır.
Bugün saat 11 de
Bugün TAKSİM Büyük
A. E. Yalman
- Kanatlı Haydutlar
KENTTAYLOR- ROCHEL HUDSON
tarafından oynanmış hava kahramanlarının ölümü, aşkları ve kahramanlıkları filmi
E
S
Dokti
2 — Mevsim MİNE 5ttUM( ona bakmağa gel-
Ü L E Y
TÜRKÇE SÖ' kapatayım efendim, dl-
tstı. Bir an sonra tebes-anıma geldi, si kapalı dedi. Ben her öyle çıkaran. Fakat ihane ediyorsunuz. «Bu Bugün saat 11 de tenzilatlı matine        ettim» deseniz ne o-
lemlş olsaydınız size her rlrdlm.
genç y,!^^ fakat hareket et-
MİCKEY ROONEY veKadın¦te,taedevara*
Sinemasında
En son dans ve şarkılarla süslü bir filmle sizi İki saat güldürecekya geldiniz, size her şe-
ı bilir kaç zamandır bu-;, değil mi ? Fakat sor-ordanuz. Burası şato-Mı.  hu kadar güzel o-
BUGÜN
LEK
BAHAR
Mühim İlâve: İngiltere Hariciye Naz rı Bay EDEfak yatağa doğru yürüttU
bütün tafsilâtile ve en son FOX DÜNYA HAVADİSLERİ - Bugün /ena »inirlendlrlyordo. Be-
»n yavaş ve ağır bir ses-
— îşte yatağı.. Dedi. Ne güzel yatak, değil mi?
İnlemeli örtüsünü örtüyorum. Bu örtüyü çok severdi. Geceliğini gördünüz mü? Tutunuz: Ne yumuşak ipek.. Son giydiği geceden sonra yıkamadım.
O gece oda yine böyle düzelmişti. Sabahlığı, terlikleri, geceliği böylece onu bekliyordu. Fakat gelmedi.. Boğuldu o gece...
Bir daha buraya gelemedi.
Oda hizmetçiler! vardı. Fakat benim kendisine hizmet etmemi isterdim: «Hiç kimse
senin gibi bana bakamıyor, Danny, derdi.»
Sabahlığı gördünüz mü? Ne kadar uzun~
Çok boylu İdi. Sonra terlikleri çok   küçük
Bu kadar boylu İnsanda bu derece küçük a-
yak pek nadirdir.
Tekrar beni kolumdan tutarak tuvalet masasına doğru sürükledi:
_ Fırçalan gördünüz mü? Altın ve fll-
dl$L~ Onları da yıkamadım.. Olduğu gibi bıraktım. Her aksara saçlarını ben fırçalardım.
Yirmi dakika durmadan fırçalardım. Pırıl pml İpek gibi kıvırcık siyah saçları vardı. Bazan kocası fırçalardı. Mteter Maks gözümün önüne geliyor: Elinde fırça gülerek neşeli neşeli konuşurlardı. O zaman çok sen İdi hep gülerdi.
.(Arkası var).
den rica ederlerdi. Hele îtalyarun Yunanistana hücumu Türkiyenin mevkiini çok daha nazikleştirmiştı. merakı büsbütün arttırmıştı. Otur dugum binanın kapıcısı her sabah odasının önünden geçerken «bon-jur> dediğim vakit:
— Madam, Ankaradan yeni haberler var mı? Diye sormayı unutmazdı.
Nihayet bizim Türk talebeleri Istanbula gitmişlerdi. Fakat bir müddet sonra herkes, bizim konsoloshane de dahil olduğu, halde, Türklere kafiyen başka vize vermediklerini, hattâ Almanların işgal ettiği taraftan hür tarafa geç menin de imkânsız olduğunu söylü yorlardı. Ben vizelerin ret cevabımı ugTaması ihtimalini düşünerek Paristen hür Fransaya geçmek çarelerini araştırmaya karar verdim. İtimat ettiğim kimselere fikrimi söylüyordum. Dostlarımdan birinin hizmetçisi bana kaçmak yolunu, bulacağını temin etti. Trenle Alman işga'lndeki (P..) şehrine kadar gidilecekti. Orada bu hizmetçinin kardeşi polismiş. Onu gidip bulacaktım. O polise Hrkaç para verilince o beni kır yo'îarmdan. Alman Franscsından Fra>!Siz Fran-sasma geçirecekti. Fakat elde eşya valiz filân olmıyacak...
Nc çare mecburiyet Karşısında İnsan elbiselerini d 3 bzrakaUlir. Maksat buradan gitmek, fedakârlık lâzım... Bir kere Hür Fransaya geçilirse Marsilyaya gidilir, bir vapur çaresine bakılır, daha olmazsa bir balıkçı gemlsUe de Fransadan çıkılır... Sonrasını da talihe bırakıyorum.
Rüyamda Atatürk beni elile götüreceğini vadetmedi mi? Nasıl olsa gidecektim. Birkaç hafta daha geçti. Bir sabah kapıcı uzun zarf-lı bir mektup getirdi. Açtım: ttal ya sefaretinden, pasaportumla beraber oraya müracaatımı yazıyor lardı. tki buçuk ay bekledikten son ra bu mektubun hayır a]£nu»tf olduğunu anladım. Sevincimden gözlerimden  yaş boşandı.  Atatürkü i
Maarif Haberleri:
Mualli.Jsrin Maaşlarına Yapılacak Zam
Maarif müdiriyeti 940 senesinde zam görmesi takarrür eden muallimlerin listesini hazırlamıştır. Listede 55 muallimin ismi vardır; liste tasdik edilmek üzere Vekâlete gönderilecektir.
Maarif müdiriyeti 941 senesinde maaşlarına zam yapılacak mualiimıerin isimlerini tesbit etmeğe başlamıştır. Tesbit faaliyeti önümüzdeki tatile akdar devam edecek ve hazırlanacak kıdem zammı cetveli, Eylülde muteber olmak üzere Maarif Vekâletine gönderilecektir.
^ Köylerden eğitmen seçmeğe memur edilen ilk tedrisat müfettişleri vazifelerini bitirerek Istanbula dönmüşler ve seçtikleri eğitmenlerin     isimlerini    Maarif
müdiriyetine bildirmişlerdir. --o
Halk Par+îsînin Balosu
Dün gece Taksim Belediye bahçesinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul merkezi tarafından, şehrimizdeki Halkevleri için bir balo verilmiştir. Baloda Vali Lût-fi Kırdar, Parti Başkanı Reşat Mi-maroğlu ve Halkevleri reislerile, diğer bir takım güzide zevat bulunmuştur.
Berberlerin
İstanbul belediyesi istanbul berberlerini sıhhi bakımdan sıkı bir surette kontrole başlamıştır. Zabitai belediye talimatnamesine aykırı bir halde görülen berber dükkanları baklanda kanunî muamele yapılmaktadır.
TAK
2 MART 041
P A ! ZAR 1
AY.S - GÜN: 61 - Kasım ; 115
RUMİ: 1356 — ŞUBAT: 15
HİCRİ: 1860 — SEFER: S
VAKİT          Z AVALİ   EZANİ
GÜNEŞ: ^» ¦          — • oo i ,oo 12,32
ÖĞLE: 13,27 7,25
İKİNDİ 16,35 9,31
AKŞAM: 19,01 12,00
YATSI: 20,30 1.31
İMSAK: 4,51 10,53
--2-3-941
VATAN
Dahiliye Vekili, Memur Alacaklarının Mutlaka Ödenmesini Tamim Etti
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Dahiliye Vekâleti harcırah, yevmiye ve saire gibi memur alacaklarının karşılıksız borç haline geldiğini bundan iki sene evvel görmüş ve memur alacaklarının behemehal ödenmesi için alâkadarlara kat'î emirler vermiştir. Son zamanlarda yapılan tetkikler neticesinde memurlara henüz yüz
küsur b*n lir-kk bir borcun ödenin d> in.aşılmıştır. Bu tetkikler yü..*wk dereceli memurlardan hiç
birinin alacağı kalmadığı halde mı a n asır an küçük memur alacaklarının geriye bırakıldığı hakikatini de ortaya koymuştur. Bizzat Dahiliye Vekili sayın Faik öztra-
kın imzasını taşryan ve bütün U-mumi Müfettişliklerle vilâyetlere göndeıilen bir tamimde bu cihet
| teessürle tebarüz ettirilmiştir.
Dahiliye Vekilimiz ödemek imkânı olup ta sırf muamelesinin noksan yapılmasından dolayı tediye edilemiyen bu gibi borçlara ait evrakın bir ay zarfında tekemmül ettirilerek paraların sahiplerine verilmesini bildirmiş» ak si takdirde bu muameleyi ikmal etmekte gecikeceklerin tecziye edileceklerini bildirmiştir.
Posta Mmtakaları Kanun Projesi
Ankara, 1 (Telefonla)—Posta, Telgraf Umum Müdürü işlerin daha seri bir halde görülmesini temin maksadüe memleketi 23 Posta mıntakası müdürlüğüne a-
yıran bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu projeye nazaran mezkûr müdürlükler mensup oldukları vilâyetlere tâfbi olacaklar. Tayin ve buna mümasil işler merkezden sorulmadan yalnız posta müdürlü W erile istişare edilmek suretile valiler tarafından yapılacaktır. Ayni zamanda ayrı ayrı birer reislik olan telgraf işlerile te-lefon işleri telefon ve telgraf işleri reisliği namı 'altında birleştirileceklerdir.
25 liraya   kadar   borç için   mal   haczedile-miyecek
Temyiz mahkemesi Tevhidi İçtihat Reisi 25 liraya kadar olan alacak davaları için mal hacze-dilmemesini, ancak paranın tahsil ediltmesi kararını almıştır.
Ebe Naciyenin Muhakemesi
^^^^^^^^^^^^^^^^^ i     —  ^^^^^^^
Doktor Mehmet Aliyi Öldüren Bu Kadın 12 Seneye Mahkûm Oldu
Ankara (Hususî) — Geçen sene Kilisli doktor Mehmet Ali namında bir şahsı Ankarada bir otelde yüzüne ve arkasına tabanca ile ateş ederek öldüren ebe Naciyenin altı sene müddetle hapis cezasına dair verilen kararı yüksek Temyiz mahkemesi varit görmiyerek bozmuş, yeniden duruşmaya başlanmıştı. Maznun vekilleri evvelki duruşmada müdafaalarını yapmışlar, karar tefhim olunmak üzere muhakeme bugüne talik olunmuştu. Mahkeme sa_ lonu ekserisi kadınlar olmak üzere meraklı bir halkla dolmuştu. Heyeti hâkime değerli reis Bay Sabri Yoldaş, aza Bay Reşat Bay-ramoğlu, diğer aza Bay Osman Selçuktan r/ıüteşekkildi. İddia makamını sayın müddeiumumi muavinlerimizden Bay Zihni Betil işgal etmekte idi. Duruşmaya tam saat 16 da başlandı. Jandarmanın önünde ayakta duran maznun Naciyenin heyecan geçirdiği belli oluyor.. Reis Naciyeye ve vekiline müdafaalarına ilâve edecek sofi bit sözleri olup olmadığını sorduktan sonra karan okuması için kâtibe verdi. Maznun Naciyenin Türk ceza kanununun 448 inci maddesine tevfikan on sekiz sene müddetle ağır hapse konulmasına, doktor Mehmet A-linin kendisini evlenme bahane-sile kandırdığı ciheti âdi tahrik olarak kabul edildiğinden mezkûr kanunun 5 I inci maddesinin I inci fıkrası mucibince üçte biri indirilerek 12 sene müddetle ağır hapse konulmasına ve 31 inci madde mucibince müebbeden âmme hizmetlerinden memnu-iyetine ve cezası içinde mahcuri-yeti kanuniye halinde bulundurulmasına ve ilâm ve diğer masrafların kendisinden tahsiline karar verildiğini kâtip yüksek sesle okudu. Kararın bitmesini müteakip Naciyenin gözleri yaşardı, ağ-
lamağa başladı. Samiîn arasında da ağlayanlar vardı. Reis kararın hulâsasını ve temyiz hakkı bulunduğunu, halavetli bir sesle suçluya bildirdi. Naciye başını önüne eğdi, jandarmanın önünde mahkeme salonunu terketti.
Balkanlarda Vaziyet
(Başı 1 incide) f+ / da, Fakat bunun İçin şu İki neticeden birinin tahakkuk edeceğinden e-min olmak istiyordu:
1 — İrak petrollerine ve Hindistan servetlerine kavuşmak,
2 — Şarki Akdenlzden İngiliz kontrolünü kaldırmak.
Lâkin bu iki Umldln tahakkuk e-deblleceğine dair hiçbir emare görülmüyordu. Mussollnlnln Yunanistana yaptığı tecavüz, tnglltereye, Almanların Selânlkten İstifadelerine nı.'mı olabilecek kıymette üsler temin etmiş bulunmaktadır. General Vavel, orta şarkta bugün İtalyanlara karşı adetle ve tecrübe bakımından kuvvetli bir orduya maliktir. Bu kadar cesaretle harbeden Yunanlıların na-zllere karşı daha az bir cesaretle har ?edeceklerini düşünmek ivin hiç bir sebep yoktur. Türklyenln de, zamanı gelince, Yunanistandan daha az bir cesaretle dövüşeceğini gösteren bir alâmet yoktur,
Türklerin Edene karşı gösterdikleri hüsnü kabul müttefiklere besle-dikleri sempatinin bariz bir delilidir. Barnett, sözlerini şöyle bitirmiştir:
Ilitlcr, Muftsollnlyi kurtarmak için öyle bir harbe girmek üzeredir ki, bilâhare bundan son derece pişman olacaktır.
tedavüldeki kâgit para
miktarı  437,599,426  lira
Ankara, 1 (A.A.)— Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:
28.2.941 akşamı itibarlle banknot emisyonunun vaziyeti şudur:
Lira
Bankanrn açılışında ban ka kanunu mucibince deruhte edilen miktar Banka kanununun 6/8 İnci maddelerine tevfikan hazine tarafından vâki tedlyat olup tedavülden geri   çekilmiş
olduğundan bundan tenzil olunan
158.7-18.563
20.149.137
138,599,426
Bu miktara banka kanunu mucibince altın mukabili yapılan emisyon
ile hazineye yapılan 3902 No. lı kanun mucibince İlâveten tedavüle çıkarılan
ve reeskont mukabili yapılan emisyon
17,000,000
32,000,000
250,000,000
Palermo ve   Napoli  Amerika Konsoloslukları
Nevyork, 1 (A.A.) — United Prcs-s'in Romadan bildirdiğine göre, Napoli ve Palermodaki Amerikan kon_ solosluklan İtalyan hükümetinin talebi üzerine kapatılmıştır.
437,599,426
İlâve olununca 28.2.941 tarihindeki tedavülün umum yekûnu dört yüz otuz yedi milyon beş yüz doksan dokuz bin dört yüz yirmi altı liraya baliğ olmaktadır.
Bu yekûnun 413.248,565 lirası yeni harfli banknotlardan mut*bakie> de eski harfli banknotlardan müteşekkildir.
-o-
ziraat bankasının ikramiyesini    kazananlar
Ankara, I (A.A.) — Ziraat Bankasının 50 lira ve daha ziyade mevduatı bulunan tasarruf mudileri arasında her üç ayda bir tevzi etmekte olduğu ikramiye kur'ası 1/3/1941 tarihinde banka merkezinde ikinci noter ile d»-ğer alâkalılar huzurunda çekilmiştir. Kendilerine ikramiye isabet eden mudilerden Çalda Nurettin Sezener 1000, Istanbulda Asım Dikel 500, Simavda Vano 250, İneboluda Faik Katıoğlu, merkezde A. Aksoy, N. Ünal, Kocaelide Hasan Kula, Istanbulda Necile, Kadir Erin, İzmirde Haydar Candallar, Hüseyin Kâmil, Manisada Güner, Ereğli Ka-radenizde Ahmet 100 er lira ka-zanimışlardır.
Bunlardan başka muhtelif mahallerdeki 95 mudie de 20 - 50 lira arasında ikramiyeler isabet etmiştir.
Beyoğlu Akçam Kız Sanat mektebinde bir defile yapılmıştır. Vali ve Belediye Reisi Doktor Lûtfi Kır-darla refikaları ve şehrimizin kibar aileleri bu merasimde bulunmuşlardır. Mektebin sanatkâr kızları kendi eserleri olan elbise ve mantoları giyerek davetlilerin önünden geçmişler
ve son moaa lerakkiyatını göstermişlerdir. Mektepte ayrıca bütün el işi sanatlerine ait güzel bir sergi tertip edilmiştir. Davetliler, mektebin çalışkan müdiresi Bayan Refia ve hocalarile genç kızlarımızı tebrik eylemişlerdir. Resim, defileye iştirak e-den kızlarımızın kendi eserlerini göstermektedir.
HerGün
On Satır
S. G. SAVCI
,6
\ 7
Hacı bekler gibi saatlerce otobüs bekliyoruz...
Tramvayda, sardalya kutusunu istif edilmiş gibiyiz.
Sokaktan geçerken otomobillerin zlfottu, halıların to/u üstümüzde.
Mutfakta havagazı ya hiç gelmiyor, yahut ta gelirse ya zorundan
kendisi patlıyor, ya da sıkıntıdan bizi patlatıyor!
Odamızda, kom^u radyolarından söylediğimizi kendimi/ duymuyoruz
Sabah satıcıları vakitsiz öten horozlardan saygısız.
Aldığımız ekseriyetle hileli, yediğimiz umumiyetle mahlut.
Bunun lelu olacak ki,   biz istanbullulara «Sinir Harbi» sözü vrz
geliyor!
1941 bütçesi   mecliste
Ankara, 1 (A.A.) — Hükümetçe tetkikatı bitirilerek tama-mile hazırlanmış olan 1941 bütçesi bugün Büyük Millet Meclisine tevdj olunmuştur.
tarih - coğrafya fakültesi   talebeleri mersinde
Mersin, 1 (A.A.) — Ankara Tarih ve Coğrafya Fakültesi Eski zamanlar şubesi talebelerinden bir grup bağlarında profesör Afet inan olduğu halde Yumuktepe ile Vıranşdhirde tetkiklerde bulun* mak üzere buraya gelmişlerdir.
bir  türk  sanatkârının muvaffakiyeti
İzmir, I (A.A.) — Şehrimiz Elektrik ve Tramvay şirketi atcl-yesinde çalışan Ahmet usta adında bir Türk sanatkârı modele gö. re bir tralmıvay arabası imaline muvaffak olmuştur. Yakında bir fen heyeti huzurunda bu arabanın tecrübeleri yapılacaktır.
Yeni Neşriyat:
«ARKADAŞ» ÇIKTI
Cemal Nadirin, bu kıymetli hufta-lık çocuk mecmuasının sekizinci sayısı çok zengin yazılar ve resimlerle çıkmıştır. Bu güzel mecmuayı mut lak alıp okuyunuz.
Amerikada 60000 Fabrika
Ingiltereye Çalışıyor
Londra, 1 (A.A.) — Londrada çıkan Daily Sketch gazetesinin Nev_ york muhabiri Hessel Tiltman salahiyetli mahfillere atfen, Ingiltereye yardım projesinin kanuniyet kesbet-meslnden sonra mezkûr memlekete gönderilmek üzere şimdiden hazırlan mış bulunan malzeme kıymetinin 500 milyon dolara baliğ olduğunu yazmakta ve muazzam bir çiğ teşkil eden bu yardımın Hitlerin tüylerini ^Urpertecfek derecede mühim olduğunu ilave eylemektedir. Ayni mu harrir, yazısına şöyle devam etmektedir:
Bütün bunlar ilkbahar taarruzu i-çin yapılan Amerikan vaadinin ancak ilk partisini teşkil etmektedir. Bugün 60 bin fabrika harp malzeme_ sl yapıyor ve yapmağa hazırlanıyor. Binlerce Amerikan fabrikasının hemen hemen bütün latihsalâtı Ingiltereye akmak üzeredir.
-o-
Sovyetler
(Başı l incide) + genel kurmayı milli müdafaa tedbirlerinin tacilini   kararlaştırmıştır.
Romanyada toplanan Alman fırkalarının Bulgarlstandan değil de Yu-goslavyadan geçerek Yunanistana hü cum edeceklerinden korkulmaktadır.
Associated Press'in Budapcşteden öğrendiğine göre, Yugoslav Hariciye Nazırının Macar payitahtından ansızın ayrılması mezkûr şehirde heyecan uyandırmıştır. Diplomatik mahfiller bu hareketin yakında beklenen ve mihver devletlerile Yugoslavyayı alâkadar eden mühim hâdiselerle mü nasebattar olduğu kanaatindedir.
International Nevs gazetesi, Yu-nanistanın Bulgaristan üzerinden yapılacak bir Alman tecavüzüne rağmen sonuna kadar mücadeleye devam edeceği hususunda dost devletlere teminat verdiğini yazmaktadır. Arnavutluk dağlarında faaliyete geçen Alman müfrezeleri bu azimkar hattı hareketi sarsamamıştrr.
Ociizlü
Pakta
(Ba?ı 1 incide) * sirayet. daictatfV^en uzak ka'acak-
Bu ruhta bir anlaşma Balkan sulhuna hizmet edebilirdi. Filen hizmet edip etmiyeceği ise diğer alâkalıların iyi ve fena niyetine bakan bir şeydi.
Almanyanın harekete geçerek Burgaristanı, üçler paktına katılmağa medbur etmesini. Balkan sulhunu bozmak gayesini besleyen bir tecavüzün başlangıcı saymak zarureti vardır. Biz zaten bu taraftan gelecek tehditlere karşı tetikte duruyorduk. Dikkatimizi elbette bir kat daha arttıracağız.
Almanlar martta harekete geçeceklerini söylemişlerdi. Dün bir marttı. Hem de cumartesi idi ki mihver yeni yeni hareketleri cumartesi günleri yapmağa bayılır. Fazla olarak ta B. Eden in Ankara seyahatinin ortaya koyduğu ahenk ve anlaşma ruhuna kargılık olarak bir şeyler yapmak arzusu da elbette duyulmuştur.
Bulgarların mihvere katılmasına ait paktın dün büyük bir acele ile imza edilmesine bütün bunlar birer sebepti.
Bununla beraber hiç şüphe yok ki pakt çoktanberi konuşuluyordu. Bulgarlar ciddî surette mukavemet ve tereddüt gösteriyorlardı. Fakat nihayet Alman tazyiki arttırılmış, Bulgarlar buna karşı durabilecek kadar irade ve istiklâl sevgisi göseterememişler-
dir.
• Bununla beraber Bulgarlar, Almanların keyiflerini yerine getirmekle beraber Alman tecavüzüne alet olmak ve memleketlerini bir tecavüz üssü olarak Almanlara bırakmak arzusundan uzaktırlar. Bulgaristan Başvekilinin nutku Bulgarların bu hı^uata Almanlardan teminat istediklerine ve bir dereceye kadar da aldıklarına delâlet etmektedir.
öyle umuyoruz ki, Bulgarlar aramızdaki muhtelif paktlar ve muahedeler ve bilhassa son beyanname münasebetile bize bu sıralarda bazı izahat ve teminat ihtiyacını duyacaklardır. Bize bu yolda teminat verilirse biz bunu elbette bir iyi niyet alâmeti »ayacağız. Fakat Bulgaristanda, Bulgar milletinin iradesi haricinde hâdiseler cereyan etmesi ihtimalini de hiç bir zaman hatırdan çi-karmıyacağız; her türlü inkişafları basiretli bir gözle takip edip her vaziyete göre icap eden en iyi tedbiri en münasip dakikada almak hususundaki mücerrep ve hazırlıklı gidişimizden bir an bile sasmıyacağız.
Ahmet Emin YALMAN
Londra Radyosunun Türkçe Neşriyatı
üçüncü  BİR  SERVtS İHDAS   EDİLDİ
Londra, 1 (A.A.) — 2 mart 1911 tarihinden itibaren, Britlsh Broadcas Ung Corporation'un «ingiliz Radyo Şirketi» türkçe haberler neşriyatı servisleri ikiden üçe çıkarılacaktır.
Yeni servis Türkiye yaz saati ile 15,15 ve kısa dalga 19,60 metre üzerinden yapılacaktır.
Bulgaristan
(Iîjşi 1 İncide)  X
zırı Kont Ciano, Japon büyük elçisi Oşima, Macaristanın Berlin elçisi Sztojay, Romanya maslahatgüzarı Bra'betziano, Slovakya elçisi Cerman ve Bulgar Başvekili Filof imza merasiminde hazır bu-
4
lunm uslardır.
Hariciye Nazırı Fon Rfbben-trop, söylediği kısa bir nutukta nazırları, sefirleri selâmladıktan sonra Bulgar hükümetinin üç taraflı pakta iltihak arzusunu izhar eylediğini bildirmiştir.
Nazır sözlerine söyle devam etmiştir:
«— Bugün yeni bir devletin üçlü pakta iltihakını merasimle tescil için dördüncü defa olarak toplanmış bulunuyoruz. Bu defa iltrhak eden devletin, manen daima bizim tarafımızda olmuş ve şimdi pakta iltihaka karar vermiş bulunan Bulgaristan olmasını bilhassa sevinçle karşılıyorum.
Paktın üç devleti Bulgar hükümeti  tarafından  resmen  vuku
bulan bu talebin kabulüne karar vermişlerdir.»
Bundan sonra Bulgaristanın iltihakına dair olan protokol okunmuştur.
B. Filof imzayı müteakip hükümetinin bir deklârasyonunu o-kumuştur.
Alman Hariciye Nazırı tekrar söz alarak Bulgaristanı üçlü paktın yeni azası sıfatile selâmlamış ve üçlü paktın prensiplerini bir kere daha tekrar eylemiştir.
Fon Ribbentrop'un beyanatından sonra müttefik devletlerin mümessilleri Bulgar Başvekilini tebrik ermişlerdir.
Filofun hükümet adına yaptığı beyanat şudur:„
Bulgaristanın dış siyaseti dalma Bulgar milletinin komşularile barış halinde yaşamak ve bu memleketlerle iyi münasebet idame etmek arzusundan mülhem olmuştur, tşte Bul gar milleti bu siyaset namınadır ki, umumi harbin barrş muahedesinin a-gır şartlarına bağlı olan ağır neticelerine sabırla tahammül etmiştir, ve haksızlıkların bugün müsalemet yolu ile tamir edileceği ümidi İle tahammül etmektedir. Bu ümidin yerinde olduğunu geçen sene Dobruca hakkında Bulgaristanla Romanya a-ra-sında aktedilen anlaşma göstermiştir. Bulgaristanın bundan dolayı mihver devletlerine, bu meselenin halli teşebbüsünü yapmış ve bu suretle Bulgaristanla Romanya arasında eski dostluğun tekrar tesisini imkân dahiline sokmuş olan bu büyük şeflere. Adolf Hitlerle Benito Mussoli-nlye minnet borcu vardır. Mihver devletleri Bulgar milletinin en samimî ve en derin minnettarlığını hak etmişlerdir. Bu devletler ayni zamanda milletler arasında yeni bir anlaşma ve işbirliği devrinin açılması hak kındaki kararlarını teyit etmiş olmaktadırlar. Bulgaristan, bu tarihi vakaya istinat edecek, Almanya, I-talya ve Japonya aracındaki pakta milletlere engelsiz İnkişaf ve refahlarını tezyit imkanını vermek ve haklı bir barışı zaman altına almak gayesini istihdaf eden bu siyasetin bir İfadesini görmektedir. Bulgaristan bu yüksek gayeye erişmek için işbirliği yapmak arzusundan mülhem olarak üçlü pakta iltihak etmektedir. Bulgaristan komşularile aktedll-mlş dostluk muahcdclerlno sadık kalmaktadır ve Sovyetler Birliği ile olan ananevi dostluk münasebetlerine devam etmek vo bunları daha ziyade inkişaf ettirmek kararındacür. Bulgaristan, üçlü paktın sadık azası sıfatile gayretlerini Avrupada müstakar bir bnnşa vusul gayretle-rıle birleştirebilmek ümidindedir.
Viyana, 1 (A.A.) — Hitler bugün öğleden sonra İtalyan Hariciye Nazın Kont Ciano'yu kabul etmiştir. Alman Hariciye Nazırı Fon Ribben-trop mülakatta hazır bulunmuştur.
Sofya, 1 (A.A.) — D.N.B. Sob-ranya reisi Logofetof, Sobranyuyı, pazar günü saat 16 da fevkalâde bir toplantıya davet etmiştir. Başvekilin bu toplantıda beyanatta bulunması beklenmektedir.
Londra, 1 (A.A.) — Reutcr: Londra resmi mahfilleri, İngiltere-nin Sofya elçisinin bu sabah Bulgar hükümetine bir Ultimatunı verdiği hakkında italyan ajansı tarafından verilen haberin asılsız olduğunu bildirmektedir.
Fransızlar Japon Teklifini
Kabul Ettiler
Viohy, 1 (A.A.) — öğrenildiğine göre, Fransa, Hindicini He Tayland arasındaki anlaşmazlığın halli hususunda Japonyanın ileri sürdüğü teklifleri prensip itibarlle kabul etmiştir.
Bangkok, 1 (A.A.) — Tokyo sulh konferansındaki Tayland heyeti, buraya gelen haberlere göre, Tayland-Hindlçinl hududunun tashihi hakkındaki Japon tekliflerini kabul etmiş tir.
Bangkok'taki emarelere göre, e-ğer Fransa en geç gece yansına kadar Japon tekliflerine muvafakat cevabı vermezse, Japonya, ve Tayland, birlikte olarak Fransaya karşı tedbirler alacaklardır.
Türk - İngiliz
((Başı 1 İncide) =§=
üzerinde iki hükümet arasında tam. bir mutabakat görüldüğüne dair neşredilen İngiliz - Türk tebliği, matbuat tarafından hakikî bir tesanüdün hararetli bir tezahürü olarak telâkki edilmektedir. Bu tebliğ İngiliz - Türk ittifakının çürük bir anlaşma olduğunu iddia eden düşman propagandasının işini bozmakla kalmıyacak, ayni zamanda, İngiliz davasının bütün dostlarına cesaret verecek ve Alman plânlarının tahakkukunu güçleştirecektir.
Gazeteler, Ankarada kararlaştırılan hususları gizli tutmak lüzumunu teslim etmekle beraber Türk - İngiliz görüşmelerinin bilhassa Almanların Selanik üzerine inmelerine mâni olacak tedbirler etrafında cereyan ettiğini gizlemekte fayda olmadığını yazmaktadırlar. Firhakika A limanların böyle bir hareketi İngiliz ve Yunan menfaatlerini olduğu kadar Türklerin hayatî menfaatlerini de tehdit etmektedir. Gazeteler, düşman, Balkanlarda askerî bir harekete teşebbüs ettiği takdirde İn. gilterenin vakit kaybetmeden mukabeleye karar vermiş olduğunu memnuniyetle müşahede etmektedirler. Bu itibarla Sofyadaki İngiliz elçisinin Bulgaristana ciddî bir ihtarda bulunmuş olmasından dolayı, gazeteler, bilhassa memnuniyet izıhar etmektedir. Artık tereddüt devri geçmiştir ve Almanya Bulgaristar\ı_ bir harp üssü haline koyacak olursa Sofya Almanyaya gösterdiği inkiyadın kö. tu neticelerile karşılaşmakta ge-cikmiyecektir. Sofyadaki gerginliği ve parlamento ile hükümet ve Kral arasında yapılan müzakereleri tebarüz ettiren gazeteler Alman istilâsının içtinap edilmez bir hale geldiği fikrinde bulunmakla beraber Türkiyenin teyakkuzunu gevşetmek gibi boş bir ümitle bunun bir müddet daha tehir edilip edilmiyeceğini kendi kendilerine sormaktadır.
Times gazetesinin diplomatik muharriri Türklerle İngilizlerin başlıca meseleyi Almanların Se-lâniğe inmeleri üzerine doğrudan doğruya Boğazlara yapılacak bir tehdit teşkil ettiğini derhal görmüş olduklarını yakmakta ve görüşülen ilk meselenin buna nasıl mâni olunacağını tayinden ibaret olduğunu ilâve etmektedir. Ayni muharrir. Bulgar hükümetine Alman kıtalarının Bulgaris-tanda ve diğer yerlerde İngiliz hava kuvvetleri tarafından bombardıman edileceğini hatırlatmakta ve bu mesuliyeti evvelden-beri Alman hükümeti ile münasebetlerde bulunan bugünkü hükümetin yüklenmiş olacağını kaydetmektedir. Bu muharrir Hit-ler'in, İngilizlerle müzakerede o-lan Türkleri telâşa düşünmemek arzusu tle istilâ emrini tehir edeceğini zannetmekte ve esasen Bulgaristanda hüküm süren karlı havaların bir ileri harekete müsait olmadığını ilâve eylemektedir.
Daily Telegraph gazetesi başmakalesinde Bulgar hükümetinin
siyasetini tenkit etmektedir. Bugün hazırlıklar o kadar ileri götürülmüştür ki artık işgalin fazla gecikmesine ihtimal verilemez. Fakat düşmanın ileri yürüme plânları ne olursa olsun İngilizler ve Türkler tedbirlerini almışlardır. Hâdiseler lürkleri harbe gir. meğe icbar edecek olursa iki Genelkurmay her hususta tam bir mutabakatla hareket edecektir.
Daily Mail gazetesi, Türk hükümeti namına beyanatta bulunmağa salâhiyettar bir zatın sözlerini zikretmektedir. Bu sözlere göre Bulgaristanın Alman istilâsına uğraması üzerine bir Balkan harbi zuhur edecek olursa Türklerle İngilizlerin müşterek bir mücadele imkânını derpiş etmeleri lâzım   geldiğini  Lasrih   etknijtir.
İngiltere-Almanyada Hava Harbi
malta'da   200   kişî açıkta kaldı
Londra, 1  (A.A.) —   Hava
Nezaretinin dün akşam neşredilen
tebliği:
Cuma günü düşman tayyarelerinin İngiltere üzerindeki faaliyeti} pek hafif geçmiştir, öğleden sonra Douvres üzerine bir kaç bomba atılmıştır, ölü ve yaralı yoktur. Maddî hasar da pek azdır.
Cenubî GaMes mıntakası açıklarında bir düşman bombardıman tayyaresinin perşembe günü. tayyare dâfi bataryaları tarafından düşürüldüğü tesbit edilmiştir.
Cuma akşamı tek başına uçan bir Alman tayyaresi bulutlar arasından birdenbire çıkarak, cenubu şarkî sahilinde bir şehir üzerine süratli bir hücum yapmış ve bombalar atmıştır. Binalar hafif' hasara uğramışsa da ölü ve yaralı, yoktur.
Malta, 1 (A.A.) —Cuma akşamı neşredilen rea(mî tebliğ:
Sabahın ilk saatlerinde, milliyeti tayin edilemiyen düşman tay yareleri bir miktar bomba atmıştır. Bir düşman tayyaresine isabet vaki olduğu ve tayyarenin ciddî surette hasara uğradığı görülmüştür. Bu tayyarenin üssüne dönebilmesi ihtimali azdır. Bir miktar ölü ve yaralı vardır. Hususî binalar çok hasara uğramıştır. İki kişi enkaz altında kalarak ölmüştür. Bugünkü akın esnaem-da iki kilise ve bir manastır ha* sara uğramıştır. 200 kişi yurtsuz Salmıştır.
Londra, ı (A.A.) — Dün gece, İngiliz hava kuvvetlerine mensup bombardıman tayyareleri, Wilhelmshaven üzerine ve Almanyanın şimalî garbı mıntaka-sında diğer hedeflere şiddetli hücumlar yapmışlardır. Boulogne istilâ limanına da hücum edilmiştir. ' ' '
Japon Sefiri Hitler'e İtimatnamesini Verdi
Berlin, 1 (A.A.) — Stefani: Yeni Japon sefiri General Aahir ma, dün_ Berghoff da Hbtler tara*
fından kabul edilerek Alman dev let reisine itimatnamesini takdim etmiştir.
Hariciye Nazırı Von RiLben-trop, bu merasimde hazır bulunmuştur.
amerikanın londra
elçisi
Lizbon, 1 (A.A.) — Amerika Birleşik devletlerinin yeni Londra bü-yük elçisi Vinant, dün Clipper tay-yareei rle Amerikadan Lizbona gelmiştir.
Mezkûr gazete B. Eden'rn seyş-hati ile tezahür eden İngiliz diplomasisinin enerjisini takdirle kaydetmekte ve B. Rendell'in Bulgarlara yaptığı ihtardan dolayı memnuniyet göstermektedir. Bu ihtarın Yugoslavlara ferahlık vereceğine şüphe yoktur.
Daily Sketch gazetesi, Almanlar Bulgar - Yunan hududunu geçtikleri takdirde Türklerin de Yunan Trakyasına   gireceklerini
zannetmektedir. Bu, gazetenin fikrine göre, Türkler Bulgar - Türk hududunda Boğazları korumak için müdafaa vaziyetinde kalacaklardır.
B. Eden, Yunan Şeflerile Görüşecek
Londra. 1 (A.A.) — Times gazetesinin diplomatik muhabiri yazıyor:
İngiliz ve Türkler açık bir surette müttefik olarak mülâki olmuşlardır. Mevzuu bahis olan mesele çok sarihti. Almanları Bulgaristan! işgal ettikten sonra Ege denizi kenarlarına indikleri ve Selânitfo kadar iler ledlkleri takdirde, Türkiye bu hareketten Yunanistandan daha az müteessir olacak   değildir.   Çanakkale derhal tehdit altına düşecektir. Almanlar o zaman   İngilizlerin Uzak Şarkla geçitlerini kesmeğe teşebbüs edeceklerdir. Bundan ba^ka, Musso-linlyi ağır surette vurmak ve nazi tehditlerine kulak asmamak suretile müttefikler için bir çok şeyler yapmış olan Yunanlılar bu çetin krş mücadele aylarından sonra   geniş bir açık cepheye   ırialik   olacaklardır. Basiretli   Yugoslavya   dostlarından tecrit edilmiş bir vaziyette kalacaktır. Bütün bu sebepler dolayısile, hal edilecek ilk meselenin şu mesele olduğu aşikardır ve Ankara da bunu bir sır olarak tutmaktadır: MUtte_ fikler Bulgaristan üzerine vâki olacak bir Alman İnişini nasıl karşılı-yacaklar? Türk - İngiliz anlaşmasından sonra, Eden mütemmim görüşmeler için Yunan şeflerine mülâki olacaktır. Bu müddet zarfmda Türkler Çanakkaleye karşı Romanya cihetinden denizden mevcut tehlikeyi tamamen müdnk bulunmaktadırlar.
1128
49
10
a. a. af*. ı
NEVROZİN
Bulunan eve baş ve diş ağrısı, grip, nezle gibi hastalıklar girmez.
0 /yV£/™Xc
Basınız vc dişiniz agnmıya başladı   mı   hemen   bir   kaşe
NEVROZİN
Alınız, Bîr Şeyiniz Kalmaz
İcabında grinde 3 kaşe alınabilir.
Türk - Ellas
Teşebbüsatı Ticariye ve ive Türk Anonim
Sınaiy
Şirketi
TÜRK - ELiLAS Teşebbüsatı Ticariye ve Sınaiye şirketinin 1940 senesi hesaplarile idare muamelatı hak kmda tetkikat vc müzakeratta bulunmak üzere Ticaret kanununun ve Şirket Esas mukavelenamesinin me-vaddı mahsusalarma tevfikan hissedarların davetine idare meclisince karar verildiğinden içtima günü o-larak tayin ettiğimiz 1911 senesi martının on dokuzuncu çarşamba günü saat 14 te hissedarların şirketin merkezi olan Galatada eski Kredi Liyone hanında 6 - 11 No. lı yazıhanede hazrr bulunmaları üân olunur.
İçtimada hazrr bulunmak istiyen hissedarların hisselerini mübeyyin vesaiki içtima gününden bir hafta evveline kadar şirket merkezine tevdi ederek duhuliye kartı almaları ¦imdir.
ÎDARE MECLİSİ İçtimada müzakere edilecek mad-ler aşağıda gösterilmiştir:
1 — 1040 takvim ytfına ait ida-ı meclisi ve murakıp raporlarının
okunması,
2 — Bilanço, kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve kabulü ve kârm şekli tevzii hakkındaki idare meclisi teklifatınm tasdiki,
3 — İdare meclisi azalarının ib-
4 — Yeniden iki mürakrp intihap ve ücretinin tayini,
5 — idare heyeti azasının hakkı Ijuzurlarüe Şirket işlerini idareye memur edilmiş olan murahhas azalara 1941 sene6i için verilecek aylık ücretin tayini.
Ticaret kanununun 323 üncü maddesine tevfikan şirketle muamelei tüccariyede bulunmak üzere idare meclisi azalarma mezuniyet verilmesi.
Boru Sulh Hukuk Hâkimliğinden: Bolu vilâyeti hususi idare vekili Bo-luda avukat Akif Akalın tarafmdan Manbuld a Galatada eski gümrük sokağında Mikaidis hanı ikinci katta Türk illüstrasyon mecmuası müdürü Hadi Şentekindirin aleyhine açılan alacak davasmdan dolayı davetiye makamına kaim olmak üzere yapılan gazete ile ilânla gelmediğinden bu defa gıyap karan makamına kaim olmak üzere tekrar ilânen tebligat İfa6ina karar verilmiş olduğundan muhakemenin bırakıldığı 13. C.941 perşembe günü saat 10 da Bolu Sulh Hukuk mahkemesinde isbatı vücut etmediği ve > aı.ut bir vekili kanuni göndermedi*! takdirde gıyabında muhakemenin dı-vam ve hükme raptedileceği ilân olunur.
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik    6 aylık    S aylık    A yük
1400 750 400 Hariç memleketler:
160 Kr.
Senelik    6 aylık    8 aylık    Aylık
£N UZAK BiR KÖYLE EN BÜYÜK ŞEHıR ARASINDA HıÇ BiR FARK KAlMADI,BüTüN DÜNYANIN HAD.SEIER1N1VE
NEŞRİYATLARINI AYNI SAN"; YEDE OİNLEHEK KABİL OLDU
AGA m*
BRTARYAU RROtO ıDfcfll 8ıR «H.ZEOıR.
flSGflR. OERKEDE CERYAN SARFİYAT. 3 0AL6A uZERiNOt fl5GHK.Ut fgVKALADE ALIŞI VARDIR, %   ,
Sümer Bank
istanbul Şubesi Müdürlüğünden:
Şubemiz için bayan bir memur ve bir de ilerde vuku bulacak mün-hale tayin ve tavzif edilmek üzere bayan memur namzedi alınacaktır. Bunlar 3659 No. lu Bankalar baremi kanunu hükümleri dahilinde müsabaka imtihanına tâbi tutulacaklardır.
İmtihanda muvaffak olup tavzif edilecek memura yukarda yazüı kanunda gösterilen 9 uncu dereceye kadar maaş verilecektir.
Haiz olacakları evsaf şunlardır:
1 — Asgari lise mezunu olmak,
2 — Hüsnü hal sahibi bulunmak,
3 — Daktilografi bilmek,
4 — Yaşı 30 dan fazla olmamak.
İmtihanda ayni dereceyi alanlar arasında ecnebi lisanını bilenler, veya yüksek mektep mezunu olanlar tercih olunur.
İmtihan 6 mart 941 tarihine müsadif perşembe günü saat 14 te Galatada Sümer Bank İstanbul şubesinde yapılacaktır.
Taliplerin nüfus tezkeresi, tahsil ve hizmet vesikalarile birlikte en geç imtihan günü saat 12 ye kadar şubemiz muhaberat şefliğine müracaat eylemeleri.
ŞEHİR   TİYATROSU  TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA ^^b—* tSTlKLÂL CADDESİNDE D R X M   KISMI    «phljipm KOMEDİ KISMI
Gündüz saat 15,30 da   fiLif/lı^rJl      Gündüz saat 15.30 da
Akşam saat 20,30 da MEŞALELER
Akşam saat 20,30 da KİRALIK ODALAR
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet vardır. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundu.
Beherine tahminen elli lira fiyat konulan 100 adet komple tevhit semeri 4.3.941 günü saat 11,30 da pazarlıkla satın almacaktır. Muhammen bedeli 5000 lira olup kati teminatı 750 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satın alma komisyonuna gelmeleri. (1497)
Kuleli Askerî Lisesi Müdürlüğünden:
Kuleli Askerî lisesine girmiye istekli olup da taşralarda şubelere, Istanbulda da doğruca mektebe müracaat etmiş olanlardan sınıflarında dönekliği olmryan bütün girme şartlarını haiz bulunan ve ayni zamanda giriş evrakını tekemmül ettirmiş olan isteklilerin imtihanları yapılmak üzere 7/Mart/941 cuma günü saat 9 da Kuleli lisesinde bulunmaları ve bu tarihte mektepte bulunmıyanlann haklarını kaybedecekleri ilân olunur.        (1443)
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
1 — Keşif şartname ve plâoı mucibince idaremizin Tekirdağ şarap fabrikasında yaptıracağı tuğla baca inşaatı işi pazarlık usuliyle yeniden eksiltmeye konmuştur.
2 — Keşif bedeli «12410.80> lira muvakkat teminatı 931 liradır.
3 — Pazarlık 10/3/941 pazartesi günü saat 14 de Kabataşta leva-Etm ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartname sözü geçen levazım şubesinden ve Tekirdağ müdürlüğünden 62 kuruşa alınabilir.
5 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte şartnamesinin F fıkrasında yazılı vesaik ve % 7,5 güvenme paralarüe birlikte mezkûr komisyona müracaatları.       (1243)
BOSSA
1 MART 941
2700
1410
800 Kr.   yoktur
Sterlin Dolar
İsviçre Frac
Drahmi
Leva
Peçeta
Dinar
Yen
İsveç Krentl
5,22 129,69 29,66
0,9950 1,150 12,150
3,89 31,1375 30,38
Eehanı ve Tahvilât
»38 % 5 ikramiyen Srvas - Erzurum 1
10,55 19,30
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Ahmet Emin YALMAN - Basüdığı yer; VATAN MATBAASİ
i
AYATINIZI BU SAATLE
AYAR
EDİNİZ !
KOLAYLIK  EVİ
Umura Emlâk ve Arazi alan, satım, kiralama ve İdaresi
CEZBİ ÇETİNTAŞ
Sabık Kadastro ve Kartal Tapu memuru, Kartal Hükümet Cad. No. 3-1İ
IH*».
Ttlrblye Ccmhnri» jil
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi: 265. Ziraî ve ticari her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28,000 Ura ikramiye veriyor
İKRAMİYE
s: KANUN
BUGÜNKÜ PROGRAM
9,00 Program, 9,03 Ajans haberleri, 9,18 Müzik: Karışık ve hafif parçalar (Pl.) 9.45 - 10,00 Ev kadnu -Yemek listesi.
12,30 Program, 12,33 Kadın sesleri (Beraber .şarkı ve türküler) 12,50 Ajans haberleri, 13,05 Oyun havaları ve düğün türküleri, 13,25 - 14,30 Radyo salon orkestrası.
18,00 Program, 18,03 Radyo caz orkestrası, 18.50 Radyo /asıl heyeti, 19,30 Ajans haberleri, 19,45 Radyo fasıl heyeti programının devamı, 20,15 Müzik, 20,45 Tek şarkı ve taksimler, 21,15 Konuşma, 21,30 Müzik: R. Korzakof - Şehrazat (Pl.) 22,30 Ajans haberleri, 22,50 Dans müziği (Pl.) 23,25 - 23,30 Kapanış.
AYLAP GEÇTiKÇ
Ziraat Bankasında ktrmbaralı ve İhbarsrz tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecek kur'a üe aşağıdaki plana g-öre ikramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1,000 liralık 4,000 lira 4   »      500    »      2,000   » 4   »      250    »      1,000   » 40   »      100    »      4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kukalar senede 4 defa, 1 eylül, 1 birtoctkAnun, 1 mart ve 1 haziran tarihlerinde çekileoektir.
100 adet   50   liralık 5.000 lira 120   »       40    »      4,800   » 160   »       20    »      5,200   »
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları ikramiye Plânı
1 adet 2000 Liralık
3 » 1000 »
2 » 750 3»
4 v 500 ^ 8 > 250 »
35 a. 100 »
80 > 50 a>
300 > 20 »
İKRAMİYELERİM^
= 2000.— Lira
= 3000.— >
= 1500.— >
= 2000.— >
= 2000.— >
= 3500.— >
= 4000.— »
= 6000.— »
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 A£us tos, 3 îkinclteşrin   tarihlerinde   ya-| pılrr.
54