Başmuharriri :
Ahmet   Emin   YALMAN
VATNEVİ — Cağaloğhı. Mr4Ia Fenarl S. St Telefon: 24136 — Telgraf VATAN İst
2 NİSAN   1941 ÇARŞAMBA
T. O.
Fiyatı: 5 Kura;
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Yıl: I — Sayr: 219
Takkeci İbrahim Ağanın Rüyası
Bugün 4 üncü Sayfamızda
ziyareti münasebetle: Hariciye tekilimiz Şükrü Saraçoğlu Kıbnsta tayyare-e Hariciye Vekilimize Türk bayraklarile donatılmış Kıbnsta yapılan tezahürat
B. Eden Yeniden Balkanlarda
İngiltere membaları harbin Balkanlara yayılma-masmdan bahsediyorlar. Bunun mânası: Tecavü-zün mesuliyetini Sovyet Birliğinin, herkesin gözünde Almanlara yüklemek...
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
D
»gütere Hariciye Nazın B. Eden ve İmparatorluk Genel Kurmay Reisi General Dili yeniden Atinaya geldiler. Belgra-da da gideceklerinden de baihis
vardır.
Bu yeni ziyarete ingiliz membaları nd an göst e ril e n sebebin üzerinde d'urmağa değer. Bu memba la nn ifadesine göre İngiliz devlet adamlarının hedefi, harbin Balkanlara yayılmasına mâni oımaktır...
İşlerin bugürtkü safhasın d a nar. bin Balkanlara daha fazla yayılmasına mâni olmak için ancak iki yol tasavvur edilebilir.
Birincisi Balkanlarda o kadar kuvvet yığmak ve öyle bir tesanüt cephesi kurmaktır ki mâhver, buraya el uzatmanın zahmete değ-medigine ve akıl kârı olmadığına iptidadan kanaat getirsin.
İkincisi de bir kaç hafta evvel bu sütunlarda anlattığımız gibi, 'Balkanları İngiltere, mihver ve Sovyet Rusya için müşterek bir 'emniyet sahası haline koymak ve kurada hukukî değil, fakat fiilî bir mütareke vaziyetinin inkişaf !etmesine meydan bırakmaktır.
Bugün Balkanlarda üç millet ¦vardır 'ki topraklarını ve istiklâllerini sonuna kadar müdafaa etmeğe ve icabında bu gayeler için ölmeğe karar vertmoşlerdir. Altı toıüyon nüfuslu Yunanistan, istiklâli için ölümü göze altmış bir milletin nelere kadar olduğunu    ve
kırk altı milyonluk «bir milleti na-(Devamı: Sa. ö, SIL 3 te) ^
Şekere
Yunan Kralı
B. Eden'i Kabul Etti
Londra, 1 (AJL) — Reuter: Atina radyosu, B. Eden'ln bugün Yunan kralı tarafından kabul edildiğini büdirmi^tir.
KOMADAKİ   YUGOSLAV ELÇİLİĞİ   MUHAFAZA ALTİNDA
Roma, 1 (A.A.) — D. N. B: Roma'daki Yugoslav sefareti kuvvetli İtalyan kıtaları tarafından muhafaza edilmektedir.
İTALYAN   ELÇİLİĞİ   AZASI BELGRATTAN AYRILDI
Roma, 1 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre, yüz Italyanı hâmil bulunan bir tren dün Belgraddan kalkmıştır. İtalyan elçiliği âzası ve İtalyan gazeteleri muhabirleri de hareket etmiştir. Zagreb, 1 (A.A.) — D. N. B: Dün B. Maçek'in murahhası srfa-üle Belgrad'ın siytflt mahfillerile görüşen Hırvat köylü partisinin reis muavini B. Koşutiç bu sabah ilk trenle Zagreb'e dönmüştür. Hrrvat nazırları B. Şuti ve Smoljan da birlikte gelmişlerdir. B. Koşutiç öğleden evvel seyahati hakkında B. Maçek'e izahat vermiştir.
AVALA AJANSI MÜDÜRÜ
DEĞİŞTİ
Belgrad, 1 (A.A.) — Avala: Avala ajansının daire şefi Gavri-
loviç, bu ajansm müdürlüğüne tayin
edilmiştir.
İTALYANLARIN    MUKAVE MET   MERKEZİ   İŞGAL
EDİLDİ
Atina, 1 (A.A.) — Yunan orduları başkumandanlığın m dün akşam neşredilen 156 numaralı tebliği:
Muvaffakiyetle tetevvüç eden mevziî bir hareket neticesinde düşmanın bir mukavemet merkezini işgal ettik. Burada bulunan bütün düşman kuvveti çevrilmiş ve bu suretle hiçbir kimse kurtulmamıştır. 6 sı subay olmak üzere 202 esir aldık. Bu merkezdeki bütün harp malzemesi elimize geçmiştir.
Hava dafi bataryalarımız bir düşman tayyaresi düşürmüştür.
Kuruş Zam
100 Kilodan Fazla Şekeri Bulunanlar Beyanname Verecekler
Parti Grupunda alâkadarların izahatına göre Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesine Geceyarısı Taarruz Eden Ve Bir Bekçiyi Yaralıyan Subay Asker-ikten Tard Ve Müddeiumumilikçe  Tevkif  Edildi.
edecektir.
Şeker almı satımı ile iştigal edenlerle şeloeri imalâtında iptidai veya tâli madde olarak kul-lanan sınaî müesseseler, milli korunma kanununun muaddel 31 in, cî maddesine tevfikan, 1 nisan (Devamı: Sa. 5, SU. 1 de) X
Ankara, 1 (A. A.) — Koordinasyon heyetinin 130 sayılı karan Imucîbince şeker fiyaltlarma, 2 nisan 1941 çarşamba sabaiım^ dan itibaren, kiloda 10 kuruş za m yapılmış olduğundan badema şeker almı satım muameleleri bu zam esaslarına göre cereyan
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hâdiseleri
Bay Eden ve General DOTin Belgrad'a gittikleri haber verilmektedir. Bu haberin teeyyüde muhtaç olmasına makabil B. Eden'ln Yanan kralı tarafından kabul edildiği muhakkaktır. Almanya, Yugoslavyanın üçlü pakta iltihakını alenen tasdikini ve ordunun terhisini istedi. Yugoslavya banları katiyetle red-\  dettl.
<£-  Asmara da İngilizlerin eline geçti.
nono
İkinci Piyer'i
Tebrik Ettiler
Ankara, 1 (A.A.) — Yugoslavya kralı Majeste İkinci Pl-yer'in hükümdarlığı ele alması münasebetiyle Reisicumhur İsmet İnönü tarafından kendilerine telgrafla tebrikâtta bulunulman ve müşarünileyh de samimî teşekkürlerini Reisicumhura telgrafla bildirmiştir.
Bir Liva Kumandanıyle
800 Esir Alındı
Kahire, 1 (A.A.) — Orta Şark İngiliz umumi kararg^hnım tebliği:
Erltrede, Asmara yolu üzerindeki geniş tahribata rağmen, İleri hare-
ketimiz devam etmektedir. Son 48 saat İçinde, aralarında bir liva kumandam da olmak üzere 800 esir aldık.
ANKARADA
inönü Zaferi
Ankara, I (Telefonla) — İkinci İnönü zaferinin yıl dönümü Halkevinde saat altıda büyük bir kalabalık huzurunda tesit edildi. Ferit Celâl, mîlletin makûs talihini yenen İnönü zaferinin büyüklüğü etrafında heyecanlı bir nutuk söyledi. Kahraman Millî Şefe büyük tezahürat yapıldı.
1 -O--'
Yunanlılar
Batan 3 Kruvazör Ve 2 Torpitodan Başka
Vittorio Vaneto
İtalyanların kaybolmuş nazarile
Harbin En Büyük Deniz Muharebesi
bakılan 35,000 tonluk Vittorio Beneto zırhlısı
Deni
zın
Dibini
Fa
Boylamış dilebilir
İnönü'yü ve Türk Ordusunu Alkışladılar
Atina, 1 (A.A.) — Atina radyosu bildiriyor:
Gazeteler, Yugoslav kralı Plyer'in
(Devamı: Sa- 5, Sü. 2 de) —
Londra, 1 (A.A.) — Times gazetesinin Akideniz zaferinden bahseden denizcilik muhabiri yazıyor:
İtalyanların Vittorio Veneto zırhlısının da denizin dibini boy-ladığı tahmin edilebilir. Zira zırhlının sürati 15 mile kadar düştükten sonra herhangi bir limana varabilmiş olması pek az muhtemeldir.
Gazete başmakalesinde de şu
satırları yazryor:
Müessir ve şiddetli bir surette (Devamı Sa. 5, Sü. S dç) * *
Asmara
Düştü
üç Senelik Bir Tatilden Sonra
İstanbul Borsası Faaliyste G:çti
Borsanın dün lstanbulda tekrar   açılışından   bir   intiba
İstanbul, 1 (A.A.) — 1 Nisan 1938 tarihinden itibaren 3 sene müddetle muvakkaten kapatılmış olan İstanbul menkul kıymetler borsası bugün saat 10,30 da Hayvan ve Zahire borsasında merasimle açılmıştır.   . <,', \ •
Üç senelik bir tatilden sonra İstanbul borsası dünden itibaren eski faaliyetine tekrar bağlamıştır. Esham ve tahvilât müdürü Hakkı Kafadar, tahvilât kısmı mümeyyizi M-Alman, kambiyo kısmı mümeyyizi Cemal Tokgöz dünkü ekspres ile An-karadan ıstanbula gelmişlerdir. Ayni ekspres ile şimdiye kadar Anka-rada bulunan borsa acentalarından bir krsmı da gelmişlerdir. Diğerlerinin de bu sabahki tren ile gelmeleri beklenilmektedir. İstanbul kambiyo borsası şimdilik muvakkaten Zahire borsasında tefrik edilen dairede bulunacaktır. Dün saat on buçukta muameleye hususi merasimle başlanılmış ve bu merasimde bütün borsa memur ve mensupları ve bilhassa borsa komiseri İhsan Rifat bulunmuşlardır.      ,
Borsa her gün saat ondan on ikiye ve on dörtten on altıya kadar faaliyette bulunacaktır.
Borsa açılmadan evvel Maliye Vekâleti menkul kıymetler şubesi mü- ı dürü Hakkı Beşe borsanın şehrimizde açılmasına dair olan kararnameyi okumuştur. İlk satışlar Ergani tahvilleri üzerinde yapılmıştır.
Kahire, 1 (A.A.) — Bu akşam resmen bildirildiğine göre, Erltrenin merkezi olan Asmara, İngilizlerin eline geçmiştir.
?
Kahire, 1 (A.A.) — İngiliz imparatorluk kuvvetleri, Erltrenin merkezinden 120 kilometre kadar mesafede Keren'ln zaptından yalnız beş gün sonra Asmara'ya da girmişlerdir. Keren'e b|r demiryolu ile bağlı bulunan Asmara, denizden 2300 metre kadar İrtifada havası çok sağlam bir yaylada kâindir. Şehir, modem bir şehir manzarası arzctünektedir. Bir telsiz istasyonu vardır. Asmaranın nüfusu, normal zamanda, 22 bin kişi İdi.
Asmaranın zaptı, İngilizlerin Mu-savva'ya ileri hareketlerine yol açmıştır. Şap denizi Üzerinde son İtalyan limanı olan Musavva, Asm a raya yüz kilometre kadar mesafededir.
Kiracı — Seneliği bin liraya nasıl olur? Geçen sene yüz yirmi
liraya vermiştiniz?...
Sayfiye sahibi — Köşkümüz bu sene mobilyalıdır, bayım* İçine bir aandalya üe bir de masa koyduk!—
Almanların Yugoslav   ordusunun terhisini istemeleri münasebe-tfle: Bu talebi reddeden Yugoslavyanın genç ve cesur Kralı  Sa Majeste İkinci Petro ve sağ tarafında Başvekil Simoviç, sol
tarafında General   İliç
D. N. B. ve Stefani Ajanslarına Göre:
«YUGOSLAVYADA MİHVER ALEYHİNE NÜMAYİŞLER» «İNGİLİZLER,   YUNANLILAR
VE  YUGOSLAVLAR İŞBİRLİĞİ ETMEKTEDİRLER.»
«YUNANİSTANA İNGİLİZ KUVVETİ   YAĞMAKTADIR «YUGOSLAVYA DURMADAN
MİHVER   ALEYHİNE SEFERBER    OLMAKTADIR.*
Berlin, 1 (A.A.) — D. N. B.
ajansı Nevyork'tan bildiriyor:
Nevy pıflc Tim es gazetesin in Belgrattalki muhabiri B. Sulzfeer* ger, Bitoljdan gönderdiği bir yazıda Yunanlıların Ohrida gölünden Adriyaıtik sahiline kadar yapılan bir taarruza hazırlandıklarını bildirmektedir. Yunanista-na İngiliz kuvvetleri yağmaktadır. Bir taraftan da Yugoslavlar Ka-radağa kadar Yunan hududuna mühim bir ordu tahdit etmişlerdir.
Arnavutluk civarındaki Yugoslav kuvvetleri harp için tamatmen hazır vaziyete konulmuştur. Taarruzun tarihi başlıca Belgrada bağlıdır. Genç Yugoslav subayları arasında    İtalyaya    taarruz
edileceğinden şüphe edilmemek-(Devamı Sa. 5, S. 7 de) * + *
Eden
Dili
ve
Belgrattalar mı ?
ALMANLAR YUGOSLAVYA. DAN ÜÇLÜ PAKTIN ALENEN VE TAM OLARAK TASDİKİNİ, YUGOSLAV ORDUSUNUN TERHİSİNİ, ALMAN MALLARINA YAPILAN ZARARLARIN TAZMİNİNİ İSTEMİŞLER YUGOSLAVYA BUNLARIN HEPSİNİ REDDETTİ, ALMAN ELÇİSİ  BERLÎNE  GİTTİ
«Yugoslavya meseleleri, dünya efkârı umumiyetini alâkadar ediyor. !
«İngiliz Hariciye    Nazın    B. Eden'le Genel Kurmay Başkanı-j nın Belgrada gittikleri haberi bü-l tün dikkatleri bu şehir    üzerine) ceübetmiştir. j
«Almanların, tehditlerini art- j tırdıkları bir sırada İngiliz Hari-I
ciye Nazırınm Belgrada gitmesil tabu gorulur.
«Bu halber, Berlinden gehniş-ı tir ve Belgrattan teyit edilmemiş-f tir.
Alman resini ajansı;    Alman* tebaalarının     tahkir     edildiğim, ekalliyetin dövüldüğünü, köylerinin yakıldığını. Alman filmi gös-^ teren    sinemaların    perdelerinin
yırtıldığını. Alman tebaasının Yu-. (Devamı Sa. 5, Sü. 7 de) X*X
Bekâr Vergisi Kanun Lâyihası Yakında Meclise Sevkediliyor
Ankara 1 (Telefonla) — Çankırı mebusu Sırrı tarafından hazırlanan bekârlık vergisi kanun lâyihası alâ-kaa encümenlerin tetkikinden geçmiş Dulunmaktadnr. Yakında Büyük
MUlet Meclisinin umumi heyetine sevkedilecek olan bu proje etrafında çok mühim ve esaslı münakaşalar geçeceği tahmin edilmektedir. (Devamı Sa. 5, Sü. 4 de) =
GÜNÜN SES
Sakallı Müvezzi
Yazan: REŞAT NURİ
İstanbul tramvaylarının bitip tükenmez sıkıntılarına mukabil İnsanı eğlendiren ve hattâ düşündüren tarafları da var.
Durakta büyücek bir   kalabalık
meydana getirmiştik. Karşı kaldırımdaki nöbetçi polis ne beklediğimizi, niçin gürültü ettiğimizi bilmese bizi dağıtmaya kalkardı.
Duraklar şimdi birer binasız ve kanapesiz istasyon gibidir.   Simit çiler ve fıstıkçılar henüz farkında görünmüyorlar. Fakat gazete   sa-tıcı'an buralarda bereketli bir pa zar keşfetmişlerdir.
Boş vakit geçirmeyi sevmiyenJe* den biri karşı kaldırana el etti ve sürat yarışlarında olduğu gibi kü-j çük müvezziler hep   birden   bizini
(Lütfen sayfayı çevirini*)
VATAN
2.4.941
Linkoln'
Hayat ve Maceraları
Toplıyan ve nakleden: İHSAN BORAN
Belediyede:
14
- Bilmek mi istiyorsun, oe-benin memleketin- icurtarma-\a geldde. Ne istersen yapabilirsin. Benden daiha fazla bir şey v.grenemiyeceksin*.
Jek daha fazla    söyliyernedi, yere yuvarlandı.  Efganlı    subay tmsından, ölmüş Tekin    yüzüne Dır yıj.nrük indirdi, Lâvrens:
— Lh bu kadar yeter, dedi, -ürüyorsun ki söylemektense ölmeyi tercih ettiler. Bunlar erkek
adamlardır.
Lâvrens Chao Kung'un yerini öğrenemedi. Birkaç gün sonra lena bir haber aldı: Hintkuş dağ iarından gelen 'bazı atlılar Kabil cehrinde sokak ortasında iki Efganlı muhafız subayı dağa kaldırmışlar... Uç gün sonra cesetlerini dağda bir ağacın dallarında asılı kuldular.
İş bununla bitmedi: Meçhul atlılar, bir artglikan rahibi, iki maden mühendisini de dağa kaldırarak .astılar. Bir ingiliz müessesesini basarak altı İngiliz mühendisini ve yüt isçiyi öldürdüler ve müesseseyi yaktılar.
Artık âsî kabilelerin Kabil §eh rıne birkaç kilometreye kadar yaklaştıkları ve müsait zamanda vetire hücum ederek kralı esir e-«İeceJcleri söyleniyordu. Lâvrens, bütün bu faciaları Chao Kungdan biliyordu. En az beş bin adamla Hintkuş dağlarında bulunduğunu anlamıştı; daha cenupta ona iltihak oton ek üzere binlerce kişinin hazırlandığını ıda haber almıştı.
(Chao Kırog) un tabiyesi açık. 'tı. Kabil şehrini almak için bir a-ya kadar eline epeyce kuvvet ge çecekti. Şehri alınca, İngilizleri, kralı ve Emirleri Efganistandan kovacak, halkın arasından gelişi güzel seçilmiş bir Efganlıyı kral yapacaktı.
Albay Lâvrens de Kabil şehrini müdafaa için kuvvetler topluyordu. Lâvrens rahibin plânını anlamıştı: Rahip Kabil şehrini a-tacak. sonra Şimalî Hîndistanla Efgan ve Tibet arasında »büyük bir isyan koparacaktı.
Lâvrens kuvvet toplamakta güç iük çekiyordu. Birbirine diş bıie-> cn emirlerden 'kuvvet getirtmek kolay değildi. Emirler arasında iıaset ve kıskançlık vardı. Onları yola getirmek için Lâvrens ma lyetinde bulunan 50 kadar İngiliz zabitlerile faaliyete geçti. Onları vâkıf olduğu şarka mahsus |>sikoloji hilelerile yola getirmeye Lalıştı. Bu sırada rahibin kuvvetleri gittikçe artryordu. Hattâ Lâv rens, rahibin Kabil şehrine hücum etmediğine bir parça hayret ediyordu.
Lâvrens e cenuptan fena haber ler geliyordu. Kandehar Emiri Lâvrensin emrine girmek üzere Kabil şehrine 3000 süvari gönderecekti; bu fikrinden vazgeçtiğini kendi mıntakasında rahibe bağlı haydutların dolaştığını ve kendisini ölümle tehdit ettiklerini bildiriyordu.
Lâvrens çalışma masasına otur muş, vekili ye dostu olan Young ismindeki Iskoçyah bir yüzbaşıya bazı emirler not ettiriyordu. Bu yüzbaşı. Albay Lâvrenein Filistin de Türklere ve Cebeliduruzda Fransızlara karşı yaptığı casusluk işlerinde beraber çalınmıştı.
Bu sırada Efganlı bir emir eri bir zarf getirdi. Lâvrens kâğıdı dikkatle okudu. Gözlerine musal lat olan bir sineği elile koğduk-tan sonra İnfriHzce:
— Bu haber işlerimizi yoluna koymamıza yarıyaca'k dedi.
Yüzbaşı Lâvrensin ne   demek
tarafa doğru akın ettiler.
Ar alarmda bir sakallı yahut saka! denecek kadar uzun traşlı bir büyük adam da vardı. Elliyi geçmiş yadına rağmen ayni neşe ve hevesle çocukların yarışına iştirak ediyor ve bacakları uzun olduğu tçln hattâ onları geçiyordu, Sakallı müvezzl müsabakayı hemen hemen kazanryprdu. Fakat biçarenin yarım pabuçlarından biri ayağından fırlryarak fena halde sendeledi ve tepesi üzerine korkunç bir akrobat taklağı atacak gibi görün
dit
Fakat buna rağmen yine yadından umulmryacak bir çeviklikle ve - ı ¦. ı sola birkaç boş sıçrayışla mu vazeneslnl tekrar buldu ve bir an havaya fırlayacak gibi olan gazetelerini zaptetti. Ancak bu esnada ufak bir çocuk şeytan gibi sakallının bacakları   arasından   sıyrıl-
istediğini anlamıştı. Bir isim mırıldandı: Ferhan. Ferhan, Lâvrens hesabına çalışan bir casustu. Bu casus rahibin karargâhında bulunuyor, Budistlerin plânlarından Lâvrensi gizlice haberdar ediyordu. Lâvrens zarfı yüzbaşıya verdi ve emir erine döndü:
— Bu zarfı kim getirdi?
— Bir atlı.
— Burada mı? •
— Evet.
— Derhal buraya getir. Baştan tırnağa kadar    silâhlı.
koca gövdeli bir muharip girdi.
— Sen misin Hark?
— Evet kumandanım.
— Ferhan nerede?
Efganlı bir işaret yaparak kısaca  «dağda» dedi.
— Fefhan seni haberdar etti mi? Bizi oraya götürebilir misin?
— Evet kumandansn.
— Âlâ. Yüzbaşı Young bu a-damı göz altında bulundur. Kimse ile konuşmasın.
— Peki.
Lâvrens süratle kalktı. Seneler denberi taşıdığı burnusunu giyerek dışarı çıktı. Beş dakika sonra Kral Amanuilahın emir suba-yile huzura kabul edildi.
X
Lâvrens ile Rahip Chao Kung'un
Muharebesi
Kabil şehrinde, bilhassa sarayın önündeki meydanda bir fevkalâdelik vardı. Bir Efgan piyade bölüğü meydanı iş^al etmişlerdi, bölük bir İngiliz zabitin emrine verilmişti. Şehir halkı, gittikçe kaynaşıyor. Rahibin Kabil şehrini zaptetmesine intizar ediyordu. Geceleyin duvarlara esrarengiz ilânlar asılmıştı. Bu ilânlarda rahip. Kral Amanullahı ve ingilizleri tehdit ediyordu.
öğle vakti herkes uykuya çekildi Fakat Efgan bölüğü saray önündeki meydandan ayrılmadı. Saat 14 e doğru yüzbaşı Koung at üstünde yaptığı kısa bir kesiften kan ve ter içinde döndü. Üstü başı toz ve toprak içâıde kalmıştı. Acele bölük başında bulunan İngiliz zabitile konuştu. Son. ra saravın kapısını muhafaza e-den parmaklığı açtırarak hızlı a-d4mlarla içeri gitti.
Kabil şehri sükûnet içinde gibiydi. Fakat harp bağlamıştı ve halk farkmda değildi. Rahibin kuvvetleri şehrin şimalinde, şarkında ve garbında bulunan tepe-jerin hepsini tutmuş, bir muhasara çemberi kurmuştu. Geceden evvel, belki de çehre gireceklerdi. Yüzbaşı Young, yaptığı keşif te bu vaziyeti görmüş, haber ver mek üzere kralın huzuruna çıkmıştı.
Lâvrens, Filistin galibi, Abdül kerimin dostu, Londralıların göz bebeği idi Fakat bu sefer kendisinden daha şeytan, daha kuvvetli bir meslektaşına çatmıştı. Ve rahibin bu sefer kurduğu plân, evvelki plânlarından çok mükem meldi. Oltasını iyi yere atmıştı; ba lığın tutulmamasına imkân yoktu. Rahibin karargâhına giıtmeye mu vaffa'k olan casus Ferhan az da olsa vaktinde haber vermeseydi, Lâvrensin, kralın ve Kâbi] şehrinin âkibetd çok feci olacaktı.
Rahip Chao Kung'un    hücum plânı şöyle idi:
Az kuvvetlerle şehre garptan hücum edecek, Lâvrensin kuvvet lerini o tarafa çekerek oyalıya-cak, bu «ırada kendisi başta olmak üzere 5000 süvari ile şehre şarktan yani Lâvrense geriden taarruz edecekti.
(Arkası var)
mış ve gazeteyi İhtiyarla ayni s»* nlyede müşteriye sunmuştu. Müşteri tabii çocuğu himaye etti ve sakallının buna canı sıkılır gibi oldu.
ötekJ, çocuklardan birinin getirdiği pabucu ayağına giyerken söylendi :
— Hem çağırırlar; hem böyle yaparlar. Üstelik çorabım da çamura battı.
Gazeteyi alan kızdı:
— Yahu parmak kadar çocuk dedi, koskoca saçlı sakallı adam onunla baş koşmaya, kazanacağı birkaç paraya göz dikmeye utanmıyor musun?
Sakallı muvezzl babını salladı:
— Doğru söylüyorsun Bay amma benim evde onun gibi kaç tane var biliyor musun?
REŞAT NURİ
Sul
ar
İd
aresının
940 Faaliyeti
Abone Miktarı 9185 Kişiyi Buldu
istanbul Belediyesi Sular idaresi geçen sene şehir halkının su ihtiyacını temin etmek için geniş faaliyette bulunmuştur.
940 yılında İstanbul, Beyoğlu, Boğaziçi ve havalisi suları için su tesisat yapılmıştır:        f
1 — Terkosta eski iki kazan Ingiltereden "gelen yeni tki kazanla tebdil olunmuştur.
2 — Yeni alınan dinamonun montajı yapılmış, elektrik tesisatının icap eden kısımları değiştirilmiştir.
3 — Şebekenin 'muhtelif noktalarına yeniden 19 tane yangın musluğu konmuştur.
4 — Beyoğlu cihetinde yeniden üç halk çeşmesi yapılarak çeşme miktarı 201 e çıkarılmıştır.
Üsküdar, Kadıköy ve havalisindeki abone sayısı 9185 kimiyi bulmuştur. Bu suretle 939 senesine nazaran 798 abonelik b:r fazlalık kaydedilmiştir.
Koska Yolu Yakında Açılıyor
Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdar dün öğleden sonra yanında Fen İsleri müdürü olduğu halde Beyazıt meydan ile Koska yolu üzerinde tetkiklerde bulunmuştur.
Koska yolundaki istimlâk muameleleri tamamlanmıştır. Ve şimdiki halde iki evin enkazı kalmıştır.  Bunlar da  bir  kaç güne
kadar kaldırılmış olacaktır,
o ¦
Emniyet Müdürlüğüne
B. Sa'âhattin Vekâlet Edecek
Çorum valiliğine tayin edilerı Muzaffer A'kalından açık kalan Utarobul Emniyet müdürlüğüne müdür muavini Salâhattin vekâlet edecektir.
Salâhattin senelerce idare âmir Hklermde bulunduktan sonra, Bursa ve İzmir Emniyet müdürlüklerinde çalışmış ve muvaffakiyetler göstermiştir. Ve bundan iki sene evvel de İstanbul Emniyet müdür muavinliğine getirilmiştir.
On beş gün kadar İstanbul Emniyet müdürlüğüne vekâlet ettikten sonra asaleten tayini kuvvetle muhtemeldir.
Meclisin
İçtimai
Gıda Maddeleri Hazırlıyan Yerler Çok Temiz Olacak
Belediye Umumî meclisi dün Vali doktor Lûtfı Kırdarın başkanlığı altında nisan devresi   ilk
içtimaını yaptı.
Bu toplantıda belediye zabıtası talimatnamesi tetkik mevzuu oldu. *        f
Hazırlanan ve dün kabul edilen talimatnameye göre gıda maddeleri depoları, meskenler ve diğer iş yerlerinden uzak yerlerde olacak vc kapı ve pencereleri mazbut ikârgır binalar olacaktır.
Bu depolarda akar su olacak, nakliyat ambarlarında gıda mad. delerinin konacağı yerler yalnız açık olanlar için bölmeler bulundurulacaktır.
Tütün depolarının evlerle iş yerlerinden uzak mınta'kalarda olması, yangın söndürme tertibatı konulması, işçiler için soyunup giyinme ve yıkanma yerleri yaptırılması mecburi tutulmaktadır.
Fabrika ve imalâthanelerde sıhhi tesisata dikkat edilmesi ve amelenin sıkı bir kontrol altında bulundurulması talimatname hükümleri arasındadır.
Umumî garajlar için de belediye zabıtası talimatnamesine kat'î hükümler konmuştur.
Meclis tekrar cuma günü öğleden sonra toplanarak müzakerelerine devam edecektir.
Kasalar Soyan Kadın
Tahfakalede Arsenlüpenvari Hırsızlığın Failleri Arasında
İki Kadın da Var
T A K VI
2 NİSAN 941
ÇARŞAMBA AY: 4 - GÜN: 92 - Kasım: 148 RUMÎ: 1357 — MART:       20 HİCRİ: 1360 — RcblOJevvcl:  5
VAKİT ZAVAJJ EZAM
GÜNEŞ: 6,42 11,08
ÖĞLE: 13,18 5,44
İKlNDÎ: 16,53 9,19
AKŞAM: 19,35 12,00
YATSI: 20,08 1,33
İMSAK: 4,59 9.24
Evvelce kadınlar yalnız ev işlerine karışırlardı. Zamanımızda âlim olmağa da başladılar ama şimdiye kadar hiç bir kadının kasa hırsızlığında rol oynadığını duymamıştık.
Pazar günü iki kadın kocala-rile işbirliği ederek bir kasadan 2500 Lira çalmışlardır.
Tahtakalede Menase hanında 37 numarada Mizrahinin yazıha-nesindeki kasanın kapağı kırılmış, içindeki 2500 liranın ayrıldığı gorüılnüçtür. Mizrahi derhal polise müracaat ederek vak'ayı anlatmış ve polis işe vazıyet etmiştir. Kasanın üzerindeki parmak izleri tetkik edilince bunların mağaza sahiplerine ah olduğu görülmüştür. Neticede bu işin meşhur bir kasa hırsızı tarafından yapıldığı zannı hasıl olmuştur. Yapılan araştırmalar sonunda han odabaşısının kızı Aliyeden şüphe edilmiştir. Bunun üzerine handa bulunan hamal Halil, kahveci Mustafa,  asansörcü Şaban   istic-
Belediye Petrol Lîmiteddeki Hissesini Ofise devredecek
Vekiller Heyeti 18 Şubat 1941 tarihli kararlle Petrol Limited şirketinin doğrudan doğruya Petrol Oflso satılmasına karar vermiş bulunmaktadır.
Petsol Limitedln yüzde seksen beş hissesine İstanbul belediyesi sahip olduğundan hissesinin tamamen Petrol Ofise satılmasını kabul etmiştir. Şirket hissedarları 21 mayısta toplanarak bu sa,tış muamelesini tekemmül ettirecekler ve Petrol Lttni-ted Petrol Ofise intikal edecektir.
Mıntaka   Ticaret    Müdürü Ankaraya Gitti
Ticaret Mıntaka müdürü Sait Rauf mınta'kaya ait bazı işler hakkında Vekâletle temas etmek üzere Ankaraya gitmiştir.
vap edilmiştir. Asansörcü Şaban, hamal Halil ve Mustafanın pazar günü erkenden dışarı çrktıkları tetbit edilmiştir. Bu işi han oda-başısı Yusuf ve kızı Aliyenin, hemşerileri Aziz ve Azizin karısı Hımhım Fatma ile uyuşarak yaptıkları anlaşılmıştır. Yusuf o gün kendini saklamak için kahveye erkenden gidip aksama kadar tavla oynamıştır. Aliye, Aziz ve karısı ile hana giderek Mizrahinin yazrhanesini açmışlar ve Yusufun evvelce hazırladığı aletle kasayı da açrp içerisinden 2500 lirayı aldıkları anlaşılmıştır.
Yapılan soruşturma neticesinde suçlular suçlarını itiraf etmişlerdir. Paralar Aliyenin Tahtaka-ledeki evinin bodrumunda bir teneke içerisinde bulunmuştur.
Dün suçlular Adliyeye verilmiş ve haklarında tahkikata baş. lanmıstır. Bunlardan AUye Adliye koridorlarında döğüne döğünc ağlamış ve ortalığı yaygaraya vermiştir.
Haliç Vapurlarına Neden Rağbet Edilmiyor?
Haliç vapurlarının idare tarzını, hesap ve muamelâtını tetkik etmek üzere Münakalât Vekâleti tarafından Istanbula bir heyet gönderilmiştir. Heyet, Haliç halkının vapurlara rağbet etmemesi sebeplerini de
ayrıca araştıracak vc elde edeceği neticeleri bir raporla Vekâ!cte bildirecektir. Edindiğimiz malûmata göre Haliç vapurlarına karşı esirgenen rağbete vapurların yolsuzluğa ve müşterilere zaman kaybettirmesi
sebep gösterilmektedir. Halicin bilhassa Eyüple Ciball arasındaki sahasında ikamet eden İş sahipleri umumiyetle vapurdan daha ziyade otobüs yolculuğunu tercih etmekte ve bu sebeple bilhassa sabahları erken ve akşamları geç vakitlerde Haliç vapurlarına pek az yolcu binmekte olduğu söylenilmektedir.
Piyasa Haberleri:
Bir Günde
1,250.000
Liralık İhracat Yapıldı
Dün Almanyaya 978,1 9 1 lira. lık yaprak tütün ihracı için menşe şenadetnamesî verilmiştir. Almanlar ayrıca diğer maddeler için de görüşmeler yapmaktadırlar. Isviçreye koyun derisi, fındık, afyon, kepek, kumdan ve tütün, İtalyaya keçi derisi, Irrgiltereye ketentohumu, Filistine findik, Bulgaristana balık, balmumu, zeytin, Yugoslavyaya kepek, Ro-manyaya yerfıstığı ve balrk gönderilmiştir. Bütün bu ihracatın yekûnu 1,250,000 lira tutmuştur. Amerikaya sıgala yağ gönderilmektedir.
Breslav Sergisine İştirak Ediyoruz
Breslavda açılacak sergiye ş-tirakimiz takarrür    etmiştir.    Bu
sergide ima Harımızdan ezcümle koza, ipek, yün, tiftik ve keçi kılı ile pamuk tiplerimiz teşhir edilecektir. Numunelerin hazırlanması*
na başlanılmıştır.
Dokumacılar Kooperatifi Umumî Heyet   Toplantısı
Yarma ve Dokuma kooperatu fı umumi heyeti dün Ticaret Odasında toplanmıştır. Eski ve yeni idare heyetlerinin mesailerine ve hesaplarına ait iki murakıp raporu okunmuş ve eski idare heyeti raporu kabul edilerek heyet ibra edilmiştir. Bundan sonra hararetli münakaşalar olmuş, eski idare heyeti reisi Yahya YıLmaz-tür'k söz alarak kooperatifin hizmet ve gayretlerinden) ortaklara temin edilen istifadelerden bahsetmiştir. Görüşmelerin sonunda yeni idare heyeti seçimine başlanmış ve geç vakte kadar devam etmiştir.
Mısıra Konserve   İhraç Ediyoruz
İngiliz koorporasyon heyeti tarafından piyasamızdan toplanan konservaların Mısıra ihracı başlamıştır. İhraç edilen ve edilecek olan konservalar mukabilinde piyasamıza teneke ithal edilecektir.
Yerfıstığı İhracatı
Yerfıstığı ihracatı ehemmiyet kazanmağa başlamıştır. Bilhassa Romanyadan kabuklu ve kabuksuz iç yerfwtıkları için bir çok talepler gelmektedir. Dün de mü-hin. bir parti iç yerfıstığı kilosu 120 kuruştan satılmıştır. Bu maddenin yakında en mühim ihraç mallarımız arasında yer tutacağı tahmin edilmektedir.
tkİ Muhtekir Bakkal Adliyeye
Verildi
Fiyat Murakabe bürosu yapılan bir ihbar üzerine Bebek ve Amavutköyünde iki bakkal hakkında zabrt varakası tutarak her iki bakkalı Müddeiumumüiğe vermiştir. İki bakkal da beyaz peynirleri pahalıya sattrkları için ihtikâr suçile itham edilmektedir.
Keçi   Kılı   Satışları
Tiftik ve keçi kıllarının tüccarlara tevzii için her tüccarın 1937, 1938. 1939 senelerinde ihraç ettikleri bu cins malların miktarını Birliğe bildirmeğe davet ediimis-tir. Tüccarlardan alınacak miktarlar üzerine kendilerine tevziat nisbetleri ayrılacaktır. Tüccar bu nisbetler dahilinde Almanyaya tiftik ve keçi kılı satacaklardır.
GÜNDEN
Afiyet Olsun
«Nisan balığı» denilen kötü muziplik ve aldatma âdetinin son derece aleyhindeyim. Fa* kat bana dün bir «nisan balığı» hâdisesi anlattılar ki emsali ara. sında şaheser diyeceğim bu hâdise benimle «nisan balığı» a-rasındaki soğukluğu biraz giderdi. Size de anlatayım:
Biri yirmi dört, diğeri yirmi iki yaşında, iki genç birbirlerini çıldırasıya seviyorlar. Fakat daha yaşlı olan lrkek, çok fakir bir ailenin oğlu. Kızın ailesi ise, fakir delikanlının yedi silsilesini besliyecek zenginlikte...
tki aile de bu sevişmeye mu-teriz. Fakir taraf diyor ki: «Oğlum, zengin bir kıza satılmak ailemiz tarihinde vaki değil!»
Zengin taraf diyor ki: «Kızım, karısını geçindirmekten âciz bir adamı kendimize hazır yeyici mi alacağız?»
Medeni kanun müsait olmak, la beraber, -biraz garip jama-iki genç te ailelerinin rızasını almadan evlenmeğe taraftar değil. Fakat inatçı aileleri de kandırmak imkânı yok.
Bundan on beş gün evvel, ge. rek delikanlının, gerek kızın arkadaşı olan bir genç iki aileyi ziyaret ediyor ve her iki aileye ezberlemş gibi şu cümleleri o-kuyor:
—- Siz çocuklarınızın evlenmesine rıza gösiermiyorsunuz. serdettiğiniz sebepler de çok makul. Bu makul sebepleri ben takviye ettim ve kendilerini kandırdım : Saadetlerini başka -yerde arayacaklar.
Yalnız sizden bir ricamız var: On beş gün sonra bir nisandır^ Biz de hepimiz ayni mektepten yetiştik. Arkadaşlara nisan ba-lığı yapacağız. Filân dairenin nikâh memuru benim dayımdır. Onu da kandırdık. Şimdi irisinin yalandan evlenme kâğıtlarını asacağız ve bütün mektep arkadaşlarını nikâha çağıracağız. Düşünün bir kere, ne muazzam nisan balığı!
Aileler razı oluyorlar, nikâh kıyıhyor ve kıyılınca da akşam iki aileye düğün sofrasında «nisan balığı» nı mayonezli levrek şeklinde yemekten başka yapacak şey kalmıyor!
Kör Kadı
Ankara Halkevinde inönü Zaferi
Ankara, 1 (Telefonla) — Eugün Ankara Halkevi salonlarında İnönü zaferinin yıl dönümü raünasebotile muazzam bir tören yapılmış ve bu törende. İnönü zaferlerinin Türk hayatında tuttuğu mühim noktalar tebarüz ettirilmiştir. <
Talebenin Selâm Ş:kli
Ankara. U (Telefonla) — Maarif Vekâleti, talebenin selâm vermek şekilleri hakkındaki talimat hükümlerine hususî mekteplerde de riayet edilmesini alâkadarlara tebliğ   <iü-
\ Sandalların Muayenesine
Başlanıyor
İstanbul Liman idaresine kayıtlı bulunan sandallarla tenezzüh motör-lerlnln mutat muayenelerine bir kaç güne kadar ba-şlanılacaktır. Bu sebpe ile kürekçilerle yelkenci ve döşemeci dükkânlarında hararetli alışverişler devam etmektedir.
— Sizinle bu gibi teferruatı konuşmak İstemiyorum, ama yalnız sunu söyllyeyim kl kocanız da. Doktor da cesedin ona alt olduğunu tasdik ettiler. ,
Albay sustu ve yanımdan uzaklaştı. Maksim İle Frank odaya girmişlerdi. Maksim dedi kl:
— Yemek hazır
Hepimiz yemek odasına geçtik. Kalbim taş gibi uyuşuk ve ağırdı. Albay Julyan Bağrına, Frank soluma oturdu. Maksim karşımda kil hiç ona bakmıyordum, tik yemeği uşaklar verdiler. Havai şeylerden bahsediyorduk;
Albay sözü idare ediyordu:
— Gazetede okudum. Londrada gölgede otuz derece srcak varmış.
— Evet tatil yapmıyan biçareler İçin bu şekilde çalışmak ne kadar güç olacak.
— Cidden müşkül bir şey..
Sonra yine sessizce yemeğimize devam e-diyorduk. Frith sandalyamm arkacında ayak ta duruyordu. Hepimiz ayni şeyi düşünüyorduk. Fakat uşaklar İçin rol oynamaya mecburduk. Frlth do her halde ayni şeyi düşünüyordu. Kendi kendime dedim kl: «Ne olur dünyanın riyali kaidelerinden birdenbire vaz geçsek do hep beraber ayni şeyden konuşmağa başlasak...
Tabaklar değişiyor, burdaklara şarap konuyordu. Mlsls Danvers, sıcak yemek istedi ğlnıl unutmamış, mantar, sulçalı et yaptır-
Yazan: Dafne du Mattrier
68
Çeviren: Rezzan A. E. Yalmr
mıştı. Bir kere daha aldım. Albay Julyan bir aralık sordu:
— Golf oynar raisiniz? Efendim?
— Hayır oynamam.
— öğrenmeniz lâzım... Büyük kızım çok sever. Fakat beraber oynıyacak genç arkadaş bulamıyor. Doğum günü münasebetlle kendisine bir küçük otomobil aldım. Her gün onanla dolaşır. Vakit geçirmek Kin güzel bir meşgale...
— Cidden çok güzel..
Sonra öteki çocuklarından bahsettik vo tekrar sustuk.. Biraz sonra balodan bahis açtı, herkesin çok eğlenmiş olduğunu söyledi. Ben de tefekkür ettim.
Nihayet sıra tatlı ve yemişlere geldi. Balı çenln meyvelerinden yapılan reçellerden bah netlik. Bu sene Manderleydo çok elma yetişmiş olduğunu Frank ilâve etti.
Yomok bittikten sonra sofradan kulktık. Kahve ve sigaraları öteki odada İçmek İstedik. Uşaklar biraz sonra odadan çıktılar. Yalnız kalınca Albay Julyan Maksime hitaben:
— Biraz evvel hanıma söylediğim gibi işin aksi tarafı İlk cesedin Misls de Vinter olarak tesblt edUmlş olmasıdır.
— Evet, hakkınız var.       ( Frank söze karıştı:
— Yanılmış olması pek tabii İdi. Maksimi çağırdıkları zaman pek berbat bir vaziyette İdi. Ben de beraber geleyim diye çok ısrar ettim, fakat mutlaka yalnız gitmek İstedi. Böyle güç bir işi başaracak kuvveti yoktu.
— Niçin böyle söylüyorsun? Pek âlâ İyiydim.
Albay Julyan münakaşalım önünü almak Istlyerek.
— Beyhude bu meseleyi uzutnııyalım. Madem kl ilk bulunan cesedi tanıdığıuızı söylediniz, şimdi yanılmış olduğunuzu tekrardan anlatmak lâzım... Her halde bu defa ya nılmak ihtimali yoktur.
— Kafiyen....
— Kabil olsaydı frizi bu üzüntülere maruz bırakmazdım. Fakat mesele hukuki bir şekil .iMı.
— Hakkınız var, Albay...
— Uzun sürmez.. Sadece gemiyi satan şirketin bir adamı gelip bunu muayene edecek. Basit bir muameleden İbaret, fakat muhakkak lâzım... Hanımım; ve sizin İçin hiç de hoş bir vaziyet değil, fakat mesele gazetelere aksetti.
— Ehemmiyeti yok. Biz üzülmüyoruz değirmi?
— TabU, Maksim hakkın var, üzülmüyoruz.
Bu sözler benlin ağzımdan dökülmüştü. Albay devamla dedi kl:
— Aksilik.. Şu menhus gemi de gelip tamam o kotranın yanında batmamış olsaydı bu mesele hiç do tekrardan tazelenmlye-cektl.
— Ne yapalım... Çaresiz...
— Yegâne tesellimiz şu kl biçare kadının ölümü ani olmuştur. İstırap çekmeye vakti olmamıştır. Yüzmeğe gayret bile etmeden boğulmuş.
— öyle.. Vaziyet de bunu gösteriyor.
— Her halde kamaraya bir şey almaya İnmiş olacak. Kapı rüzgârdan kapanmış, kuvvetli bir dalga da kotrayı devirmiş. Çüıı kü dümende kimse yoktu. Ne müthiş kasa!   "'-i '< s'
— Evet ne müthiş kaza...
Bu sözleri yine Maksim söylemişti. Sesi hiç titremiyordu.
(Arkası var)
14
37
9999?
2 .4.941
VATAN

Moda Deniz Klübü Üzerinde Harp Vaziyeti Biraz da Halkın Hakkı Vardır
—  3
Bu Hafta Toplanacak Umumî Heyet, Klübün Denizci ve Sporcu Mahiyeti
Üzerinde Durmalıdır
Moda Deniz klübiinde    çıkan oilc  münakaşası gazetelere  fena Poir şekilde aksetti vc buna    bir ı şahsi dedikodu manzarası   vertl-i di. Çok yazık ki asıl dava, bu a-rada (kaynadı, gitti.
Bizce işin can alacak yeri şudur: İstanbul, denizcilik sporları için dünyanın en iyi yerlerinden biridir. Oyle olduğu halde bizde denizcilik acınacak kadar «geridir. Deniz spor ve faaliyetlerine alâka uyandırmak için senelerce evvel Buyükadada kurulan Yat klü-bünün denizle alâkası, hemen hemen deniz'kenarında olmasından 'ibaret kalmıştır.
Modada etfkidervberi ingilizlerin bir Yat klüpleri vardı ki Moda koyunda cidden güzel bir spor havası yaratryordu. Bir, iki
sene evvel Moda tarafında otu-'ran Türkler de bu klübe girerek buna daha umumi Ibir şekil Verdiler. KKip güzel bir bina tedarik ¦etti, kotralar, motörbotlar filânlar getrrtti. Bir aralık denüz sporlarını teşvik eder yollar tuttu.
Fakat yavaş yavaş klübün sporcu mahiyeti ihmale uğradı ve
'kumar oynamak tarafı, adeta baş. Iıca gaye halini aldı. Eskiden ta-ıtil günlerinden başka günler saat fon ikiden sonra kumar oynamak memnu olduğu halde bu mem-jnuiyet kaldırıldı. Diğer (bazı klüp. 'lcrimiz gibi bu spor klübü de şu veya bu münasebetle   ba'karala/ ¦tertip edereik ve 03nın büyüsün diye aza   olmıyanlan   çağırarak kâğıt oyunlarının eğlence   mahi-^ye t in d eki makul haddini çok aştı.
Herhangi bir jmuhkte oturan vata nd aşlar, Ikend i arala randa toplanıp eğlenmek için    içtimaî
Iklüpler kurabilirler. Kanuni hudutlar dahilinde kaldıkları müddetçe bu klüpte ne yapıldığına a-
ızalarından başka kimsenin karış* mağa hakları yoktur.
Fakat Moda deniz klübü bu manada bir hususi içtimaî klüp değildir. Bîr defa asıl müessieleri bunu bir spor gayemle kurmuşlar vc senelerce işletmişlerdir. Sonra nizamnamesin.deki başlıca gaye de deniz sporları dîye gösterilmiştir. Üç yüz azasından çoğu, çoluk çocukları denizden istifade etsinler, nezih ve temiz bir spor muhiti bulsunlar diye klübe girmişlerdir.
Moda Deniz klübü, Istanbulda denizciliği inkişaf ettirmek iddia ve taahJıüdıle ortaya çıkan ve İstanbulun umumî hayatını her suretle zenginleştiren bir müessese sıfatile biraz da şehrin ve memleketin malı olmuştur. Klüp azasının ekseriyetile beraber halkın da klübün (mukadderatına ve inkişafına alâka göstermeleri mazur görülmelidir.
Herhangi bir klüpte kâğıt o-yunlarına fazla alâka gösterenler yirmi, otuzu geçmez. Bunlarm da nizamnamenin kayıtları dairesinde ePbette keyifleri olmalıdır. Fakat Moda Deniz klübü gibi bir klübün a>!İ havası, kuruluş maksadına uygun olarak, deniz sepor. Kırından feyiz ve ilham alan canlı bir hava olmalıdır, Istanbulun içtimaî hayatında rehber vazifesini gören Parti teşkilâtının da, nüfuzunu, Moda Deniz klübünü Is-tanbula ve memlekete bir deniz sporları klübü diye muhafaza et-mek bakımından kullanacağına şüphe etmiyoruz.
Moda Deniz klübünün umumî heyeti geçen pazar ekseriyet bulamadı. Nizamname mucibince bu hafta toplanacak. Eğer ortalıktaki ana davayı, şahsî dedikodular bakımından değil, klübün denizci ve sporcu mahiyetini muhafaza etmek bakımından karşılarlarsa ortada hiç bir mesele kalmaz.
undan
undan
Meşe Gibi Sağlam
I
nmtlı bir kız için, on altı yaşına basıp ta kocaya varmamış olmak, büyük bir züldür. İhtiyarlar meclisi, memlekete yıldırımı çekecek bir hâdise hakkında istişare İvin toplanmışlar. Uzun müşaverelerden sonra bir genç kızı bir «ağaçla evlendirme» ye karar vermişler. Meclisin bu karar mı Hindin büyük teşkilâtçı»! Gan-dl de tasvip etmiş.
Merasim Benigal eyaletinde yapılmıştır. Genç kız, eski bir ananeye göre, bilhassa seçilmiş bir meşe ağacı ile cvlendirilmiştir!
Genş kız, mera»imden sonra kendi kendine şöyle söylenmiştir:
— Hiç olmazsa kaynana zırıltısı yok...
Buna biz de şunu ilâve edelim:
— Boşanmak tehlikesi de:..
Şıklık Bîr Sanattir!
Hnlivudun genç yıldızı Mit k ey Rooney, Amerikanın on şık adamı olarak ta şöhret almıştır. Bir gün, Fransız sanatkârı Ad. Menjou'ya tesadüf edince fırsattan istifade etmek
EDEBİ   ROMAN
istemiş ve sormuş:
— tJstat! !Şık bir adam olmak 1-çln kaç kostüme malik olmak lâzımdır?
Menjou, büyük bir nezaketle ve ciddi bir tavırla cevap vermiş: . — Şık olmak İçin düzünelerle kostüme ihtiyaç yoktur. Bu bir sanattır ve öğrenilmesi de pek güçtür. Kostümünü seçmesini kendine yakıştırmasını bilen her adam şıktır.
Küçük Kral
Dünyanın en küçük kralı (yaş itibar Ue) Majeste Faysal, geçenlerde, yeni kabine erkânını kabul eder. Mutat merasimden sonra küçük krala. Başvekile bazı şeyler sorar. Başvekil Thora El Hüseyin:
— Majeste! Müşkül işlerin hallini nazırlarınıza bırakınız...
Cevabını verir. Küçük kral, yanı başında duran amcası ve saltanat Naibi Emir Abdnllaha bakarak beş yaşında bir çocuk saflığı Ue norar:
— Amca! Diktelerimi de bunlara versem yazarlar mı acaba?
TEFRİKA No. 2
KEZBÂM
"\ • \ \
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
— Hani o savakta göğsüne kur-1 nc yapapsın?
şun yediğin günü.-.
— Bırak bc, şimdi onun sıracı mı? Ömer bize İstanbul garüanndan anlatsın.
— Hc hc hc... Yamandır onlar! Biraz ileride, bir   agaç,   dibinde,
çenç bir amele zurna çaiıyordu. Yanık bir ezgi...
. — Çalgıyı bırak durmuş, anlat bakalım.
— Nc anlatayım babam? Kahpe beni aldattı, öz kandaşıma vardı. İşte ben de böyle gurbet ellere düştüm, avare oldum.
— Köyüne dön, başka bir kızla ev len! < < w'%
— Dile kolay... Gözüm başkasını
görüyor mu? Ali arkada?mrn   kolunu   şiddetle
sekti.
— Şu taraftan gidelim Niyazi...
— Bu ne kadar hassaslık Ali? Dünyada a?k yüzünden ıstırap çekenlerin derdi ve tasası sana mı dü
şüyor? ı ./
— Alay etmo, yürü, yoksa gidip yatarım-
— Saat henüz on, sabaha kadar
— Her gece gibi yatağımda bir yandan bir yana döner, aydınlığı beklerim.
— Oğlum, ben senin halini beğenmiyorum, lötanbula ailene yazacağım, ne yapıp yapıp seni geri çağırsınlar.
Gitmem ki... Yürüdüler. Uzakta, bir karpit lam basının ışıklandırdığı bir taş yığını üzerinde birkaç işçi oturmuş, neşeli şarkılar söylüyorlar, şakalaşıyorlar-dr.
«Kaymakamın önünde de kız oy-, nadı det»lnle|S hey..»
— CyÜBÜnfl sevdiğini garı, bu türküyü öyle bir çığırıyordu ki...
— Kastamonudakl Arap    Emine
mi? '* ¦
— Arap diyorlar ama vücudu sen den benden ak...
— Onu sen nasıl gördün Hasan?
— E işte öyle bir sırasını düşürdük de gördük. .
— Senin elinden dc kurtuluş yok
be... ,   ( ' -.'     m   û':
Çam  kokulan,  gece  ilerledikçe,
Yazan:
İhsan BORAN
Doğu Afrikada:
Habeşlstanda en büyük İşi motorlu birlikler gördü. İngiliz motorlu taarruz kolu Kenya ününden sarka, şimale ve gar be doğru Uzun bir kavis çizerek Dlrcdau'ya vardı ve burasını da işgal etti. Sudan üslerinden şarka doğru taarruz eden ingiliz ve llabcş kollarının ayni müddet içinde kazandığı mesafe Hc bu mottfrlü kolun elde ettiği arazi vo mesafe asla mukayese edilemez. Şimdi bu motörlii kol, Cibuti - Adlsababa demiryolunu kesti; ve Habeşlstandakl italyan ordusunun denizle hiçbir muvasalası kalmadı. Habeşlstandakl İtalyan ordusu garpten, cenuptan, şarktan lha>ta edilmişti, şimdi şimalden de İhata edilerek tam Mr muhasara çemberi İçine alınmıştır. Ne denizle ve ne de Eıitredekl İtalyan kuvvetlle İrtibatı kalmamıştır. Erltredekl İtalyan kuvvetleri Muaawa*ya ve Habeşlstandakl İtalyan ordunu da Adlsababaya sıkıştırılmıştır.
Doğu Afrika harbi, İngiliz ordusunun kış seferidir. Bu seferin sev-kulceyş harekatı bitmiştir. Tabiye «abasında bazı noksanları kalmıştır. İtalyanlar son bir mukavemette bulunmazlarsa, hepsi de zayiat vermeden esir olacaklardır.
Balkanlarda:
Almanya, Yugoslavyamn yeni kararı Uzcrlno yeni bir yol tuttu: Yugoelavyayı zayıf düşürmek üml-dllo Hırvatları Sırplardsn ayırmak* Bu maksatla hem siyasi vc hem de askeri faaliyete geçti. Yugoslavyamn şimal hududunda ve eski Avusturya arazisinde bulunan (Graça) şehri ramtakasında kuvveti toplamıya başladı. Diğer taraftan Belgrad şehri Romanyanın Banat vilâyeti hududuna çok yakındır. Buradaki arazi Belgrad İstikametimle   taarruza   müsaittir.
Bulgaıistandakl Alman ordusunun da Bulgar - Yugoslav hududundan
(Niş) ve (Üsküp) şehirleri İstikametinde taarruzları beklenebilir. Buna karşı, Yugoslav ordusu Yunan vo İngiliz ordularile işbirliği yapmak için cenupta ve orU Yu-goslavyada daha kuvvetli bulunacaktır. Fakat böyle bir taarruz plânının tatbiki »çın Almanya daha çok hazırlanmışa ve Balkanlara daha fazla kuvvet getirmiye mecburdur.
Barbaros İçin Pul
Çıkarılıyor
Ankara. U (Telefonla) — Barba-rosun hatırasını taziz maksadile altı puldan ibaret bir seri posta pulu çıkarılması kararlaştırılmıştır.
mistir.
Av Derisi İhracatı Artıyor
Av derileri üzerinde işler canlanmıştır. Amerika ve İngiltere için külliyetli miktarda sansar, zerdova toplanmaktadır. Kunduz ve vaşak fiyatları yükselmiştir. Yerli dericiler ve kürkçüler bunları toplamaktadır. Anadoludan getirilmekte oUn deriler arasında bu sene yabani kedi derilerine de talepler olmaktadır.
btlflbUtUn artmıştı. Niyazi arkadaşının düşüncelerine başka bir yol vermek, onda bazı hatıralar canlandırmak Umldtlo lstanbulu hatırlatmak
istedi.
— Kendimi Büyükadanıu çamlık-lurında sanıyorum.
Fakat Ali bu sözleri işitmemlştt. Sabit bir fiklrlo:
— Gel, köye gldelimuHacerl görürüz, dedi.
— Bu saatto onun dışarıda İşi ne Ali? Haydi çadırrmıza dönelim, anlaşıldı, şimdi işimiz gücümüz çocuk dadılığına kaldı.
— Gel Niyaal, köye gidelim, ağadan Haceri lstiyecegim.
— Gitmem. Sonradan pişman olacağın bir delüifi yapmak için sana yardrm edemem.
— Sen bilirsin, ben yalnız giderim. V
— Dur Ali, çıldırdın mı? Yarını bekle... Söz veriyorum sana, sabah gidip ağayı göreceğim. Gece yansı böyle telâşa ne lüzum var?
— Hayır, bckliyemem. Şimdi, şim di söz kesmek istiyorum.
— Yapma kardeşim, •enin gibi istikbali parlak bir genç mühendis böyle cahil bir köylü kızilc evlenir nıl? Ya hayatını cehenneme çevireceksin, bir köşede yaslanıp öleceksin, yahut da kızın güzelliğine kandıktan sonra onu başından deiedc-cetain. iki yol da fena, ikiaı de fc-
IJer hafta Almanlar övüne-* *rek söylüycılar: «Bu hafta şu kadar bin ton ingiliz gemisini hamulen, ve kısmen tayfası ile beraber denizin dilsin e • ndiıdik...*
Harpte zajer ümidini en çok bu sahaya bağlamışlardır, ln-güiz gemileri İm j bata ingiltere aç kalacak, muhasaraya uğra. iniş bir kale gibi mukavemeti aaalacak, nihayet günün birinde Almanlar burasını olgun bir meyve gibi devşireceklcr...
Bu ümitler ve iddialar karşısında insanın hainin.1 bu harpteki vapur zayi.tljnı geçen harple mukayese etmek geliyor. Ge, çen harpte Inpr'Uee aç kalmamıştı, teslim olınaırıiştı e&er bu lıurptdki zayiat grçen harbin za-yioMrdan fazla değilim Almanlar tarafından ileri sürülen iddiaların vahi olduğuna hükmetmek caiz olur.
Geçen harp esnasında Arman lar vapur batırmak rekorunu 1917 nisanında temin etmişlerdi. O ay içinde tamam 849,000 tonluk gemi batırmışlardır ki 'haftada 200.000 ton eder. Demek'ki haftada vasat! olarak 49 vapur, günde 7, yani her üç bu» çuk saatte bir vapur batıyordu.
1917 senesinin zayiat yekûnu müttefik memleketlerle bitaraflar için 6, 305,569 gibi bir yekûna varmıştı.
Halbuki bu harbin ilk on iki ayındaki zayiat 2,771,333 ton. dan ibarettir ki 1917 yekûnunun yarısından azdır. Şu yekûn şöyle taksime uğruyor:
ingiliz 1,539.196 ton.
Diğer müttefik: 462,924 ton
Bitaraf: 769,21 3 ton.
Ayni müddet içinde Almanlarla italyanlar 1,269,000 tonluk 261 vapur kaybetmişlerdir.
1917 ile 1940 arasındaki mukayeseden doğru bir fikir almak için bu iki sene arasındaki vapuı m-vcudunu da gözönünde tutmak icap eder.
1914 harbine bütün dünya 49,073.545 tonluk vapurla gir-miftir. Halbuki 1930 da dünya vapur tonajmın yekûnu 69.439.659 tona çıkmıştır ki 1914 den yüzde kır bir fazladır.
Bu noltanın ehemmiyeti çok. tur. Çünkü batan gemilerin bütün mevcut gemilere karşı nis-beti azalmış demektir. Demek ki bugün Almanlar 1917 senesinde olduğu kadar gemi batrrabilse-lcr bile bunun tesiri 1917 deki zayiatın tesirinden (/o 41 derece sinde noksan olacaktır. Gariptir ki 1939 senesindeki vapur mevcudu 1914 senesine nöbetle a-zalmış olan yegâne    memleket
Almanyadır. Almanların 1914 de 5,490.296 tonluk vapurları varken bu' miktar 1939 da 4.492.708 tona inm^tir. Alman tonajı umumi tonajın ancak yüz de altısına muadil iken, mevcut Alman vapurlarından beşte biri bu harp esnasında batırılmış ve ya zaptedilmiş. geri kalanlardan altıda biri dc Dİtaraf limanlara iltica etmiştir.
İtalyan vapurlarından da dört tc biri zapteçjilmis veya batırıl-
ci; hem sana hem ona yazık   olur.
Vazgeç.
— Hayır!
— Yarın sabah latan-bula hareket et; başka şeylere dalar, unutursun. Bu kuvvetli Jjlr alevden başka bir Şey değil; onun tehlike sahasının dışma çık bir irade kuvveti sarfet. kendini, istikbalini mahvetme kardc ?im. Bunca senelik projelerini bir heves uğruna mı feda edeceksin? Yarın için kurduğumuz müşterek hülyaları unuttun mu?
— Haceri almazHam ölürüm; ben yalnız bunu biliyorum, bunu düşünüyor um... '
— Sonradan pişman olacaJksın A-li... Bir kövlü kızı seni tatmin edemez...
— Lüzumsuz Mzler söyleme Niya
zl, Haceri   istiyorum ben,   o, benini olacak... Anladın mı? "
— Peki. anlaşıldı, inadın inattır. Ban yarın sabahı bekle!
— Hayır, bckliyemem. Hemen şimdi gideceğim. Benimle birlikte gelecek misin?
— Biraz evvel do söylemiştim: Bir faciaya âlet olamam.
— öyle ise ben gidiyorum.
— Dur Ali... Bekle!
Niyazinin «esi boşluklarda titredi. AH gergin yayından fırlayan bir ok gibi. bir saniye içinde gözden kay/ bölmüştü.
(Arkan w)
Bu Harpte
Deniz İşini Süktüremiyorlar
1940 Senesinin Vapur Zayiatı 1917 Yılındakinin Yarısından Azdır
Yaran: M H. ZAL
mış veyahut bitaraf limanlara kaçmıştır.
İngiltere ve Dominyonları tonaj ye*kûnu 21,215,261 tondu.
4,834.902 ton hacmindeki Norveç vapurlarından yü?dc doksanı tugüa ingilizlerin elinde bulunuyor. Bu Norveç vapurlarından başka büyük bir kısım Fransız, Danimarka ve Felemenk vapurları da İngiliz kon trolü altında iş görüyor.
B
ugün dünya yüzünde mev cut vapurlardan % 45 i Irvgilizlcrin, co 18 i Amerikalıların elindedir.
Aiman, İtalyan vapurlarının ve onların kontrolü altındaki bir kısım Danimarka ve Fransız vapurlarının yekûnu, dünya mev cudunun yüzde on nisbetini geç mez. Japonyanın mevcudu ayrıca yüzde sekizdir.
İngilizler  zahmet   çekmiyorlar
1_> u itibarla İngiltere; Al-manların batırdıkları gemilere rağmen kendi adalarile imparatorluk limanları ve bitaraf limanlar arasındaki ihracat vc ithalât için vapur tedarikinde hiç zahrpet çekmemiştir. Batırılan vapurlar hesaptan hariç bırakılmak şartile dairna ihtiyaca kâfi malzdmc temin edilebilmiş ve esaslı bir srarsıntı duyulmamıştır. * ^
Yalnız Akdeniz yolu yerine Ümitbuınu yolile Yakınaaıka nakliyat yapmak zahmetli ve masraflı olmuştur. Sefer zamanı arttı^ için bu hatta fazla vapur bağlamak lâzım gelmiştir.
Vapur zayiatına mukabil İngiltere ve Amerikanın bir düzi-ye yeni vapurlar yaptıklarını ve zayiatı kısmen bu şekilde karşıladıklarını hesaba katmak lâzımdır. İngiliz inşaatı harp sırrı
sayılıyor. Fakat Amerikalılar içe o şekilde sarılmışlardır ki 1917 de yaptıkları bir milyon tonun inşaat yekûnuna yeniden varmaları uzak değirdir.
Eskiden bir vük vapurunun inşası için lâzım gelen vasatî za man 460 gün dive hesap edilebilirdi. Alman zayiatını karşılamak maksadile Arrıerikada inşa at usulleri değiştirilmiş, Mor-mascun adında geçenlerde inşaatı tamamlanan bir vapurun bütün yapı zamanı kırk sekiz günü geçmemiştir. Geçen harpte acele vapur yapmak lâzım geldiği fcamen Amerikaya meşhur Hog
İsland inşaat tezgâhlarında muayyen bir nevi vapurun teknesini kurmak için seri usulile sarfe-dilen zaman, yirmi üç buçulk iş saatine indirilmişti. İcap ederse ayni usullerle sürat bu defa da temin edilebilir.
1939 eylülünden 1940 cylû. lüne kadar Amerika yeni baştan 455,650 tonluk vapur yapmıştır. 1939 eylülünde inşaat halinde 1.044,580 tonluk 179 va. pur varken 1940 da bu miktar
1,551,895 tonluk 329 vapura
çıkmıştır.
1 Teşrinisani 940 tarihinde Amerika hükümeti, inşaat tezgâhlarına yeniden 600 milyon dolar kıymetinde 177 vapur sipariş ettmiştir ki bunların ton yekûnu 1,375,163 dür.
Almanlar   Geçen harpten Cok Geri
Almanyanın en ziyade güvendiği silâhın ne kadar çürük olduğunu anlamak için şu noktaları da göz önünde tutmak icap eder: J91 7 de Alman ya yalnız Battık ve Şimal denizindeki mahdut üslerden denizaltı harbi yapabiliyordu. Ge-¦ mi batırmak için tayyare kulla-nılamtyordu. Halbuki bugün 'Norveçten İspanyaya kadar bü tun sahiller Almanyanın emrine hazırdır. Tayyareleri de belki de denucaltılardan fazla muvaf fakıyetle Vapur batırmak için kullanmaktadır.
Bu çok müsait şartlara ve işleyen vapur miktarıma 1917 se nesinden vüzld'e kırk bir derecede fazla olmasına rağtmen 1940 zayiatının 1917 zayiatının yarısından az olması şu üç noktayı ispat eder:
| _ 1914 . 1918 harbinde
bugüne nısbetle hür bir idare ve hür bir vatan için döğüşen Almanlar, bugün müstebit bir idare için vTjmruk altJBa döğüşen Almanlardan tWa şevk ve gayret göeterdbiliyoTİardı.
2 — ingiliz müdafaa vasıtaları, 1917 deki müdafaa imkân, larından kat kat fada ve tesirlidir.
3 — Bu defaki vapur zayiatı da elbette acı olmakla beraber İngiltere bugünkü mevcutlarına nisbetle 1917 den çok az zayiat veriyor- İfin can alacak noktası şudur ki bu zayiat İngilizlerin sırtım yere getirecek bir »tehlike tegikîl etmez ve etmeyecektir.
Kırpıntı İhracına Başlandı
Şehrimizde ötedenberi kırpıntı ticareti yapan müesseseler, oon günlerde bir çök memleketlerden ve bilhassa Yugoalavyadan yapılan ehemmiyetli talepler karşısında kalmışlardır. Kırpıntı tüccarları bu taleplerden karşılanması mümkün olanları için hazırlıklara başlamış ve bu arada Yugoslavyaya İlk parti olarak1 bir miktar pamuk kırpıntısı satmrş-1 lardır. Bu talep, kırpıntı vc yün çorap ve kumaş parçaları fiyatlarında hissedilecek bir tereffü ve piyasada hummalı bir faaliyet husulüne sebep olmuştur.
SİYASÎ İCMAL |
Hırvatlar Arasında Kundakçılık
Yazan: M. H. ZAL
ir mikrop bir bünyeye
musallat olduğu zaman
en zayıf yerini arar. Yugoslav bünyesinin en zayıf tarafı hiç şüphesiz Hırvatlardı,. Bunların Yugoslav camiasına münasebet, leri eski Osmanlı İmparatorhı-ğundaki Türk - Arap vaziyetini andırır. Hiç şüphe yok ki eski günlerde Araplar arasında müşterek vatanı benimseyen ve seve seve hizmet eden fertler vardı. Fakat topluluğun gözü dışarıda idi. Ya istiklâl kazanmağı veya şu veya bu ecnebi devletin arkasına katılmağı düşünüyorlardı.
Hırvatlar da Yugoslavdan çok evvel Hırvattırlar. Memleket içinde Sırplarla sen ben kavgasından bir saniye bile vazgeçmiyorlar. Kendileri için müşterek vatan yoktur. Hırvatistanın hududu hakkında gizli bir mücadele hiç bir zaman eksik olmaz. Müfrit Hırvatlara göre Bosna - Hersek ve Dalmaçya Hırvatistanın tabii kısımlarıdır.
Hırvatların yüzde elliden çoğunu temsil eden köylü partisi, Maçek'in arkasında toplanmıştır. Bunların normal şartlar altında Sırplarla ve Slovcnlerle işbirliği yapmaları ve camia ile yavaş yavaş kaynaşmaları beklenebilirdi. Fakat tehlike diki kasında Hırvatlar müşterek Yurdun istiklâli için ölmeğe Sırplar kadar hazır değildirler. Aralarında bîr takım azlıklar da vardır ki doğrudan doğruya Al. man lar a satılmıştır.
Almanyanın ilk yaptığı iş, Hırvat is tanda kundakçılık etmek ve Hırvatlarla Sırplar arasına daha fazla nifak sokmaktır. Maçek, yatkın vakitlere kadar müdafaadan, mukavemetten bahsettiği   halde   Başvekil
muavini sıfatile kabineye girmeğe bir türKi karar veremiyor.
Eğer Almanlar, Hırvatistanı Yugoslavyadan ayırmağa muvaffak olurlarsa Yugoslavyamn zâfına değil, kuvvetine hizmet ederler. Bugün için muvakkat bir cerrahi ameliyenin acılığını iptidadan göze almak, Yugos-lavlar için en akıllıca yoldur-Muvakkat diyoruz, çünkü Hırvatlar Alman kazanında bir müddet kaynarlarsa akılları başına gelir ve yarınki hür Yugoslavyamn uslu vatandaştan olur.
Kangren olabilecek bir aza yüzünden bütün bünyeyi tehlikeye koymak yazık olur.
M. H. ZAL
Şişhane İle  İskender Caddesi Arasında Bir İstinat
Duvarı
Şişhane yokuşundaki park ile iskender caddesi arasında istanbul belediyesi bir istinat duvarı yaptır-mrya karar vermiştir.
Burasının tanzimi, burdur, tretu-var ve istinat duvarı inşaatı için 15 bin küsur liraya lüzum görülmektedir. Yapılan keşfe göre bu inşaat nisanın 11 Undo 15563 liraya bb müteahhide ihale edilecektir.
Kim, Kimle Evlenmeli
I
Bay Nejad Baygın
23 yaşındadır. Talıtıillnt Anıerikada yapmıştır, tktı-bat doktorudur. Milli Bankalardan birinde iktisat müşaviridir. Ihtı-.»s kadrosundan fa yU* Ura ücret aür. Müzikten anlar, sosyete hayatını sever. Centilmen \c se\inıli bir delikanlıdır.
Bayan Şehime üllcümen
21 yaşım! ii!ir. M-nıhui t nivcrsitoi Edebiyat Fakültesinden mezundur. Fransızca iyi bilir. Gazetelerde tercüme tşlerüe, ve roman yazmakla meşguldür. Ev İşlerinden hiç anlamaz. Büyük emeller peşindedir. Taradan ziyade şöhret mcrakındadır.
Vatanın Mfiaahaka Kupa
^^^^^^ ¦
1
»
VATAN
Y
aramaz
Çocuğun
Bıraktığı
TEL
FONDA
Geçen akşam çoktandır göremediğim bir arkadaşım bizde ye mokte idi. Aman, Allah bağıllasın, bir yaramaz çocuğu var, ele avuca sığmıyor. Yapmadığı yaramazlık kalmadı. Oraya koştu, buraya düştü, onu devird:, bunu döktü. Onlar gittikten sonra evin halini bir görmeliydiniz.
Meselâ bütün peçeteler fneyve lekesi içindeydi, sofranın kaç yerine 'bardakları devirmiş, örtü yer yer şarap lekesi içinde kalmıştı. Lvvelâ şunları bir temizlemenin çaresine bakmalı dedim. Bereket versin evde süt vardı. Lekeli yer leri sütte ıslattım.. Her zamanda süt banyosu şık zengin hanımların işine yaramaz ya.. İşte bazan da böyle lekeli örtüler süt banyo -u yapar. Hem de ertesi sabaha kadar banyoda kalır.. Gece yarısı çamaşır yrkamak istemediğim 'için ertesi güne İcadar örtülen sütte bıraktMT*. (Siz eğer üşen-mezsenz bir, iki, saat sonra süt-'ten çıkarınız) ne ise sofra örtülerini böylece tetn\îzle<iinı fVkajt, yazıhanenin çuhasını ne ile temiz lemeli.. Kalemle, kâğıtla oynarken afacan oraya bir şişe mürekkep devirmemiş mi?.. Benim çocuğum olsaydı "her halde «aferin> demezdim. Falkat misafirim çocuğuna ne derur?# Hele bu misafir senelerdir görmediğim bir arkadaş olursa... Tabiî bir sey diyemedim fakat içimden «çocuğunu
Lekeler
da, kendisini de bir daha yemeğe çağırfmıyacağım > diye söylendim. Ne ise olan olmuş şimdi olana çare aramak lâzım.. Mürekkep lekesi nasıl çıkarılır? Ev işlerine ait faideli malûmatı kaydettiğini küçücük karneme bir göz attrm: Ayni miktarda neft yağı ve Al-cai karıştırılacak, onunla iyice si. lindikten sonra, duru su ile silinecek..
Böylece yaptrm lekenin izi bile
kalmadı...
Bu da başarıldıktan sonra bak tim, canım kadife koltuklarım yağ lekesi içinde kalmamış mı... Yaramaz çocuk yağı nereden bul muş koltukları nasıl kirletmiş Al lah bilir.. Onu hemen temizliye-medim çünkü ince kum bulmak lâzım. İnce kumu tedarik eder etmez, muslin bir bez içine koydum iyice ısıttım. Kum o kadar ısındı ki artık elimi bile değdire-mez oldum. Bununla lekeli yerleri iyice sildim. Sıcak kum yağı içti. Benim koltuk da yepyeni oldu. Hattâ kol dayanan yerlerinde, şurasında burasında eskiden kal|mış ufak tefek yağ lekeleri siyahlıklar vardı, onlar da yok oldu.
Biraz evvel «bir daha çocuklu misafir çağırmıyacağım» derken, simdi artık bunda çekinecek bir §cy bulmuyorum doğrusu. Biraz yoruldum ama eşyalarım eskisinden daha temiz oldu.
Ankaradan Hoş Beş
Sup Anglez Nasıl Yapılır
işte size pek kolay ve ayni zamanda misafirinizi ağrrlryabileceğiniz bir pasta..
Tertibi: 150 gram un, 150 gram az miktar vanüya-
Tapzlış tarzı: Evvelâ yumurta aa-pudra seker, 5 adet yumurta ve pek rıUn pudra sekerle vurulacak, yumurta akları da sıkı kar haline getirilecek. Un, yumurta sarama ilâve edilecek ve sonra kar haline getirilen yumurta akları katılacak.
Bez huniye (Poş) takılan madeni l huniden yağlanmış ve unlanmış tepsiye bir ceviz büyüklüğünde parçalar sıkılacak, orta hararette fırında pişirilecek ve üzerine süp dökülecek.. Arf ı      -
SUpün terkibi: 600 gram süt. 60 gram un, 150 gram kristalize şeker, 150 gram şokola ve 4 adet yumurta.
Kristalize şekerle yumurta şansını, yumurta teli ile biraz karıştırır ve şokolayı ilâve edersiniz. Ayni zamanda süt de kaynar. Evvelâ unu sonra sütü katarsınız, ateş üstünde yumurta teli île yavaş yavaş karış-tmrsınız. İyice piştikten sonra, biraz koyulaşınca, ateşten indirirsiniz.
Bu süpü, pastah an elerden alman Savvoya bisküvüerinin üstüne de dökebilirsiniz.. H.  \
Son Moda
— AJo alo, Leylâ hIz raisiniz? Sesinizi   birdenbire   tanıyamadım.
— Ben de öyle, buruda neftlere |»ek yakından alınmıştık da... Nasılınız kardeşim ? Merak Kinde telefonuuu/ıı bekliyordum. İyi sc-yahut ettiniz mi?
— Gayet İyi, efter benim o bitmez ini., mim. valizlerimin lıam-nıal \e taşınma dertleri olmasa Meynhat çok İyi seçti. Yut-uklı vagon arkadaşım Aııkaruda devlet teşkilatında mevkii olan genç ve sevimli bir bayandı. Konusu konuşa geldik. Ankarunın gönç ve münevver muhltlle ilk udundu t.-tnus ettiğime memnun oldum.
— No kudar İyi, e sonra?
— Ankaranın büyUk garına tren den İndiğimiz zaman büyük bir Avrupa şehrine geldiğimizi zannettim. Altı sene evvel gördüğüm An kurayı bugün hiç tunıyamudnn. /atı m bunu herkesten ve her turaf tan da İşitiyordum. Hele güzel î«-tanbulumuzun çirkin sokaklarından sonra Ankaranın o geniş asfalt caddelerine bayıldım.
— öyle caddeler bir gün burada da olarak.
— Elbette, ona şüphe yok, yalnız zaman ister ve birçok da para. Ben Ankarayı çok sevimli buluyorum. Tertemiz, aydınlık bir şehir. Aydmlık yerlere bayılırım. 1 ukut henüz neşemi bulamadım.
— Niçin?
— Oturarak yer meselesi, burada konforlu, möbleli bir oda bulmak hemen imkansız gibi bir şey*. Odalarda su yok, moble diye de birer somya koymuşlar, bundan İbaret. İstirahat edecek bir koltuk, esvap asacak bir dolap, yazı yazacak bir masa, çöpleri atacak bir kağıt sepeti bile yok. Buna mukabil bir oda İçin İstenen fiyatlarla şişlide mükemmel dört, beş odalı boş bir apartrman tutulur.
—- Evet, herkes, Ankaradakl bu yer kıtlığından şikâyet eder. Simdi nerede oturuyorsunuz?
— l'luh meydanına yakın bir o-telde. Günde üç dört lira yalnız o-da kirusı vermek o kadar hoş bir »ey değil, otelin yapılış tarzı fena değil. Fakat İçinin tefrişinde müşterinin İhtiyacı ve İstirahatı pek düşünülmemiş. Odadan girince pal tonuzu şapkanızı asacak en basit bir askı bUe yok.
— Odada dolap da yok mu?
— Yeril bir dolap var, fakat dolabın ortasında esvap asılacak direk umumiyetle parmak kalınlığın
da demirden konur. Bizim otelde bunların yerine bilek kalınlığında sopalar konmuş esvap asüan değneklerin halkulurı o sopalara geçmiyor. Oteli yaptıranlar hariç kısmına biraz ehemmiyet vermişler. Yahut da o Ihtlyaçlurı hissetmeye alışık değiller...
— Sizin Ankarada nkrııhularınız \ardır. Orada otursanız...
— Onlar da sizin gibi düşünü-yorlur. Onlarla oturmadığım için buna sitem ediyorlar, fakat bendo her hareketimde hür olmak fikri bir hastalık halinde... Bu hususta - «mim .ı. ı-mı kl İngilizleri bile geçerim. Bundan birkaç sene evvel flitler bazı samimi dostluk müzakereleri İçin o zumun ingiltere hariciye Nazırı olan Slr Coıı Slmonu Berline davet etmişti. Ve İkameti-ne Vllhelm şurayım tah*ls ettiğini bildirmişti. Bu mutantan davete kurşı Slr Con Slnıon İngilizlerin bütün sudellğlle: «Davetinize çok teşekkür ederim. Fakat ben nereye gitsem otelde oturmak Itlya-dındayım. Bu sebepten Berline gel dlğlm zaman da bu İtiyadı muhafaza etmek mecburiyetindeyim.» Diye cevap vermiştir. Ne çare İtiyat... Ben bunu pek İyi unlarım.
— Ankarada kimleri gördünüz?
— Akrabalarımdan başka henüz kimseyi göremedim. Artık bu hafta dolaşmaya baslıyacağmı, yalnız dün yine akrabumdan bir sevimli genç kızı görmek İçin Gazi enstitüsüne gittim. Şehirden biraz uzak tu, fevkalâde bir bina içindeki musiki ııın.ı11mı mektebini çoktan İşlemiştim. Dün orasını görmek ve gezmek fırsatını bulduğuma çok sevindim. Beş yüz kadar bilgiye susamış Türk çocuğu o muazzam binanın İçinde ve muhtelif pavyonlarda yine muhtelif mesleklerde İlse ve yüksek tahsUl yapıyorlar. Ben mektebin dün yalnız musiki kısmını gördUm.
— Müzik dinlemek fırsatını da buldunuz mu?
— ilam de mükemmel surette, akrabamdan olan genç krz beni gö rünce öyle bir sürpriz karşısında kaldı kl sevincinden bütün arkadaşlarını topladı. Aşağıkl müzik salonundu bir saat kadar konser yaptılar. Vakitte   aksum    zamanı
tatiline tesadüf etmişti. Mürettep olmryan bu konserde bütün bu sev glll Türk evlâtlarının nasıl hissederek ve severek çalıştıklarını gör dthn. Yüksek tahsilin son sınıfına
erkek talebelerinden birkaçı cidden güzel piyano çalıyorlar. Buna refakat eden genç kızlarımızın klasik müzik şarkılarına hayrette kaldım.
— Siz bizde klasik müziğin sesle söylendiğini İhtimal İlk defa İşit mlşslnl/dlr.?
— Tabii değil ml? Geçen dafa gelişimde genç kızlurımız henüz «ÜskUduru giderken bir mendil buldum.» .Şarkılarını söylüyorlardı bir do bugünküleri görünce hay retten hayrete düşüyorum. Bu kadar az bir zamanda bu nederece değişiklik... Ya seslerin güzelliği?. Yirmi otuz sene sonra Türkiye dün yanın en İyi operalarından birine sahip olunu hiç taaccüp etmemeliyiz.
— Sonra bütün bunlurın banisi olun o büyük varlık düşünülürse...
— Ah. Leylucığım, onu hiç sorma Ankuraya geldiğim dakikadan beri ruhumda öyle derin bir teessür vur kl, nereye. baksan» o büyük haninin: «Biz daha çok şeyler başaracağız.» Diyen büyük sesini işitiyorum.
Dün akşam geç vakit Gazi enstitüsünden şehre dönerken bir kere tıkama baktım o büyük binanın karanlıkta yanun ışıklan pencerelerden yeni Türklüğün ruhu gibi pırıl pırıl taşıyordu, önümüzde hiç yoktun vur olan ziyalar ve hayat dolu bir Atatürk şehri, bir taraftan İstanbul postası hareket etmiş, diğer tur.ıiı.m bir banliyö tre nl yoluna gidiyor. Bir tarafta koşu yerleri, paraşüt tecrübe kuleleri, stadyumlar, diğer tarafta yapılmış ve yapılan muazzam binalar. İnsan kabiliyetinin ne kadar yüksek olduğunu, eğer bir insan İsterse neler yapmaya muktedir o-lacağını bize nusd Isput ediyor.
— I .lU.ti her İsteyen İyi bir şey yapabilseydi, Dünyada yüzü gülme yen bir millet kalmazdı. Ne çare kl birisi yalnız yaparken, öteki de yalnız yıkıp harap ediyor.
— Yıkıp harap eden nihayet bir gün kendi de yıkılıp ölecek. Fakat yapan da tarihte ebediyete kadar yuşıyacaktır. Zaten yıkanlarda panik bağladı. Bundan sonra tutturacak bir hiç kalmadı. .Şimdi leyia-cığıın, size gün aydın diyorum gelecek hafta Ankaradan daha mufassal şeyler anlatırım zunnedlyo-rum.
— Telefonunuzu beklerim, gün aydın, kardeşim.
Rebla T. BAŞOKÇU
I
Yazlık ilci hafif ve güzel elbise modeli
SORUNUZ
SOYLI YELİ M
iki Siyavüş Paşa  Var
Eyüp — Bamirde çarşı İçinde Mahir Dede soruyor: Eyüpten geçerken eski vezirlerden Slyavüş Paşanın türbesini gördüm. Halbuki, CskUdarda Karacaahmct mezarlığında da bir Slyavüs Paşa mezarı var. Bunlar ayn ayrı şahsiyetler midir?..
Cevap — Eyüptc türbesi olan Si yavüs Paşa Osmanlı devletinin on sekizinci sadrazamıdır. Asjcn Hır-vattır. Enderunu hümayundan yetişmiştir. Üçüncü Muradın Padişahlığı zamanında birincisinde iki, ikincisinde üç ve Mehnıedin padişahlığı zamanında üçüncü defa olarak sadrazamlık etmiştir. Zevcesi Fatma Sultan namına büyük bir medrese yaptırmış ve taşralarda da bazı hayırlı eserler bırakmıştır. Tarih Siyavüş Paşayı adaleti sever insaflı, âlim ve şairlere hürmet eder, zulümden vc gadirden çekinir, çalışkan ve sadık bir vezir olarak tavzif eder. Böyle olmakla beraber büyük bir İş görmek maharet vc besaletini göstermek fırsatını bulamamış vc ancak sadrazamlığının nam ve İkbali ile kalmış ve öyle tanınmıştır. 1010 hicri senesinde ölmüş ve vefatından evvel yaptırdığı türbede gömülmüştür.
Karacaahmct mezarlığında gömülü olduğunu söylediğiniz Siyavüş Paşaya gelince, bu zatın yetmiş birinci sadrazam Abaza Silahtar Siyavüş Paşa olması muhtc-| meldir. Bu zat Abaza cinsinden vc meşhur Celâli Abaza Paşanın kölelerlndendlr. Enderunu hümayundan yetişmiş ve derece derece yükselerek Sultan Murada Silâhtar olmuştur. İki defa sadrazamlığa tayin edilmiş, fakat iki sadaretinin mecmuu müddeti Uç aydan fazla sürmemiştir. Çok cesur ve o nis-bette cahil vo bu sebeple seyyiatı hasenatına galip bir zat imiş. ilme rağbeti ve âlimlere muhabbeti olmadığı için ilk sadaretinde birçok Ulemayı azil ve nofyettirmiştir, 1-kinci sadaretinde de Defterdar Meh met Paşa gibi kemal vc marifet sahibi bir veziri haksız yere katlettirmek gibi affedilmez bir suç işlemiştir. Çok garip ve fakat yerinde bir tesadüfün eseri olarak, bu suçu işlediğinin akabinde ansızın o da ölmüş ve ayni musalla taşı üzerinde namazları kilınıp ayni günde gömülmüştür. Ata tarihi bu zat hakkında bir hayli malûmat vermekle beraber gömüldüğü ma halli zlkrctmemcktcdir.
Yüz Kişi, Bin Kişi Gelin, Beni Burada Tutamazsınız
Elleri ve Ayakları Bağlı Arap Zıya Böyle Söyleniyordu
— Hey!. Yüz taneniz, bin taneniz gelsin, ben burada duramam, diye bağır|mış.
Salkın bunu üstad Nizamettin Nazifin meşhur kahramanı Kara Davut zannetmeyin. Böyle nâra atan Karagumrüklü Arap Ziyadır.
Arap Ziya o gece Mustafa, A-li, Şaban adında üç genç arkadaşının Acıçoşme karakoluna götürüldüğünü duyunca onları tahliye ettirmek için kalkmış, karakola gkmi?, rica etmiş, sarhoş arkadaşlarım bıraksınlar diye.
Muavin Şevki vazifesini yapmış ve üç sarhoşu muayene için yanlarına bir sivil memur kalarak göndermiş. Fakat Arap Ziya peşlerini bırakmalmış. Yolda giderlerken memura arkadaşlarını bırakmasını, yo<k*a onları kaçıraca. ğını söylemij. Memur reddedince:
— Şaban, kaçın diye bağır-rmş. Memur yine bırakmamış, fakat ikinci bir teşvikte polis memurunun elinden kurtulunca kaç. mağa başlamışlar. Arap Ziya memurun, kaçanların peşine düşmemesi için bir de melmuru kollarından tutmuş vc sonra da kendi kaçmış.
Arap Ziya ve arkadaşları takip neticesinde yakalanmışlar, fakat bu sefer Arap Ziya    bağırmağa
başlamış:
— Beni burada tutamazsınız, bin taneniz gelsin ben burada duramam.
Polis memurları Ziyayı nezarethaneye koymuşlar. Buna rağmen Zİ£a bağırmağa    vc kapıyı,
bacayı kurcalamağa devam etmiştir. Bir ara yumruklarilc kapı-
nın aynalarını kınmış, elint uzata. rak sürgüyü açarak kaprdan dışarı fırlamış, fakat Ziyanın bu teşebbüsü de akim kalınca Ziya o-rada bırlunan bütün polislere ana, avrat, din, iman sövmüş, polisler kendisini zaptederneyince kollarını bağlamak mecburiyetinde kuL mıçlardır.
Birinci asliye cezada görülen duruşmasında Arap Ziya karakolda dövüldüğünü iddia etmiş ve buna delil olarak ^morlaşmıs
gözünü ve şişmiş elini göstermiştir.
Mahkeme şahitleri dinlemiş vc bütün şahitler Arap Ziyanın kendilerini vazife başında tahkir ettiğini ve suçlu Ali, Mustafa, Şabanı kaçırdığını söylemişlerdir. Muhakeme diğer şahitlerin celbi için ba^ka bir güne bırakılmış, A-rap Ziya tevkif ediümiştir.
Macaristana Kedi Derisi
Gönderiyoruz
Haftabaşı piyasası gevşek olarak açılmıştır. Satışlar durgundur. İhracatçı tüccarların talepleri olunca mallar üzerinde fiyat görüşmeleri ya pılmakta ve talip olmaymca piyasa gevşek kalmaktadrr. Dün yalnız susanı, keten tohumu, kum darı üzerinde biraz iş olmuştur. İngilizler kitre almakta olduklarından Fiyor cinsi mallarrn kilosu 350 - 370 kuruş arasında muamele görmektedir, lsviçreye susam, Amerlkaya gül yağı ve sansar derileri, Romanyaya keçi boynuzu, yer fıstığı, Yugoslavya-ya pamuk ipliği döküntüsü gönderilmiştir, ltalyaya dört parti depo yumurta satılmıştır. 17200 lira kıymetinde ve 35 bin kiloluk olan bu parti ihraç edilmiştir. Hububat satışları durgundur. Av derileri için talepler gelmektedir. Macaristan için yabani kedi derisi toplanmaktadır.
TAKSİM Sineması
Bugün Matinelerden İtibaren;
Meşhur İspanyol   Dansözü vo Şantözü,   Madrid   Tiyatrosu   Yıldızı,
İmpcrio Argentîna'nm rakibesl
ESTRELÎTA CASTRO'yu
Tamamen İspanyolca sözlü vc şarkılı
GECE GÜLLERİ
Güzel vc eğlenceli filmindo takdim odecektir. İSPANYOL GECELERİNİN... İSPANYADA GECE HAYATI... İSPANYOL MUSİKİSİNİN... ŞARKİ VE DANSLARININ FİLMİDİR.
Takkeci ibrahim Ağanın Rüyası
Efsaneye Göre: Ağa Üç Üzüm Tanesi için Bağdat'a Gitmiş, Oradan Aldığı Malûmatla  Istanbula  Dönüşünde   Uç Küp Dolusu Altın Bulmuş
I
Topkapı dışında Takke ci    İbrahimağa    camiî
Derler ki sadık rüyalar bile mükemmel insanlar olan Peygamberlerin nübüvvetlerinin kırkta birine bile esas olmaz. Bununla beraber rüyaların insanların umumi- hayatla-rındakl tesirleri inkâr edilemiyecek kadar çoktur. Tarihlerde, din kitaplarında rüyalara inanış yüzünden doğan bir çok facialar vardır. Bizim Topkapılı Takyecl İbrahim Ağanın rüyası da pek enteresandır. Onun rüyası Türkün sanat ve mimari tarihine Topkapı dışındaki Takyeci camii gibi eşsiz brr pırlanta kazandırmıştır.
| İbrahim Ağa derin bir tevazu ve gönül içinde arakıye = takyc yaparak geçinen bir adamdı. Bir gün rüyasında ona dediler kl:
— Bağdada git Köprünün karşısında hurma ağacınm altındaki asmada senin Uç üzüm tanesi krsme-
i tin vardır. Onu al. ye!..
Üç üzüm tanesi için aylarca süren meşakkatli ve tehlikeli bir yolculuk göze alınabilir mi idi? İbrahim Ağa rüyasına ehemmiyet vermedi. Fakat ertesi gün ve daha bir çok günler rüyasında bu teklif ona ısrarla tek-
I rarlanrr: :   '   "T r'
— Bağdada git üç üzüm tanesi kısmetini alî..
İbrahim Ağa bu ısrarlı rüyanın
tesirinden kurtulamaz. Günlerce ha-! zırlanır. Çarığını çeker, asasını alır, heybesini omuzuna vurur, yola düzülür. Aylardan sonra Bağdada varır.
Medinetüsselâm   köprüsünün karşısındaki bir aşçı dükkânmm peyke-! sine oturur. Gözüne hurma ağacına sarılmış bir asma ilişir.   Olgun bir ; salkrmdan Uç tanesini kopararak ağ-I zina atar. Tekrar peykesine geçerek çubuğunu tüttürmeye başlar. Bu sırada yarımdaki peykeye yeşil sarıklı bir ihtiyar gelir. İbrahim Ağa gördüğü rüyaların bu suretle tahakkukundan doğan   derin bir haz ve hayret içinde   düşünüyormuş. İhtiyar:
— Arkadaş! der. Ne düşünüyorsun. Bağdada niçin geldin?
ibrahim Ağa rüyasını anlatrr. İhtiyar gevrek bir kahkaha İle gülerek: f     I • ,
— Ne saf adamsın be birader! der. Ben Uç senedenberi rüya görürüm. Bana lstanbulda Topkapı dı-şmda Topçularda bir takyecinin kömürlüğünün altında Uç küp altm var, git aç! derler de yine ehemmiyet vermem. Tüyüm bile kıpırdamaz. İnsan Uç üzüm tanesi için Bağdada kadar gelir mi?
İbrahim Ağanın birdenbire gözleri parlar. Tarif edilen kömürlük kendi
— Hu! Hu.. Fatma Hanrm!.. Sana bir .srr vereceğim. Aramızda kalsın. Bizim efendi bu sabah bir yumurta yumurtladı.
Bu haber pencereden pencereye, cumbadan ta Arakiyeciler çarşısına kadar bir şimşek süratile yayılmış-trr. Kuşluk vakti İbrahim Ağa eşeğine binmiş, işine gidiyormuş. Daha çarşıya girerken horoz taklidi yaparak kukuriko diye ötenleri, ka-bararak ve yere kanat sürüyerek yürüyen horozlar gibi yan yan yü Tüyenleri görünce haberin kendinden evvel çarşıya geldiğini hayretle öğrenmiş ve karısına itimat edilemi-ycceğinl anlamıştır. Bundan sonrp kömürlükteki üç Husrovanl küp al trnı gizli gizli çıkarmıştır. Sonra başta mimar Sinan olduğu haldv devrinin en kıymetli mimarlarını çağırmış sebil, kuyu ve camiden müteşekkil bir din ve içtimai yardın, müessesesinin plânlarını hazırlatmış ve H 986 yılında Takyecilerdcki se bilinden işe başlatmrştrr.
Eski zamanlarda kötü huylu sins» bir kıskançlıkla; tevazu ve kanaat içinde çalışarak tasarruf edenlerin vc para biriktirenlerin bu meziyetlerini inkar ederler, yaptıkları işleri küçültmek ve kötülemek için de» böyle define hikâyeleri uydururlardı..
İşte bu rüya ve yumurta hikâyesi de mahrum fasikllarm uydurdukları ve avamın ağzma sakız gibi verdikleri bir efsaneden başka bir şey değildir. Arakiyeci İbrahim Çavuş te-' rniz vc dürüst bir mesai ile çalışan,, para biriktiren ve bunu hayra sar-feden güzellikler âşıkı, su katılmamış bir Türktür.
1153 senesi Istanbulun kara surları önünde patlıyan "Fatihin topları. Bizarısın ayakta kalabilen öksüz eserleri için bir kurtuluş müjdesi olmuştu. Çöken ve taaffün eden bir heyeti içtimaiye, o asil âbideleri muhafaza edemezdi. Takyeci İbrahim Çavuş Türk toplarının ilk tabiye edildikleri yerlerde camiini kurarken Türkün medeniyet severliğine manalı bir imada bulunuyordu. Bu âbide Bizansla beraber beşeriyete yeni bir çağ açan Türklerin sembolik bir hatırasıdır.
Bu manzumeden sebil Sınanın-mimar başılığı zamanında bitmişti. Cami H 1000 yılında ve arkasındaki muhteşem bilezikli kuyu da 1002 yılında Üçüncü Muradın zamanındı» ikmal edilmişti. İbrahim Çavuş H 1004 yılında ölmüş ve sebilinin arkasındaki mezarlığa gömülmüştü. Kızı Ayşe, validesi   Emine hatun ile
kömürlüğünün tâ kendisidir. Hemen | oğulları Mustafa   Subaşı ve   Halil
Çavuş da İbrahim Çavuşun hayranını kuvvetlendirecek yeni ilâveler vc
ertesi gün yola çıkar. Istanbula gelir. Karısının evde bulunmadığı bir
zamanda kömürlüğü kazar, silme dolu Uç küp altm bulur. Bunun şayi olmasından ve elinden alınmasından
vakıflar yapmışlardır. Mabet çinileri, istalaktitli minaresi, zarif kuyu bileziği, mermer çıkrık kollan ve süslü sebili ile Türk sanatmın bütün
korktuğu için küplerin üstünü örter. Evvelâ karısını imtihan etmiye I asaletlerini yaşatmaktadır. Mabedin
karar verir. Ertesi gün sabah namazını kıldıktan sonra aşağıya iner vo refikasına:
— Karıcığım! der. Sana bir sır vereceğim. Amma komşuların duymasından korkarım. Eğer duyarlarsa rezil olduğum gündür. Aramızda kalacağına söz verirsen söylerim.
Kansı teminat verir. İbrahim Ağa koynundan çıkardığı bir yumurtayı uzatarak;         >
— Kancığım! dor. Bu sabah hafif bir sana geçirdim. Biraz sonra elimi atınca bacaklarımın arasında bu
yumurtayı buldum. Şimdi de ayni sancıyı geçiriyorum. Galiba yine yu-murtlryaeağım.
— Vallahi kimseyo söylemem ko-cacıgnn! Ne âlâ! Eğer çok yumurt-larsan satar geçiniriz.
İbrahim Ağa çiçeklerini sulamak için bahçeye geçer. Bu sırada kansı pencereden komşusuna seslenir;
tek kubbesi ahşaptır. Eteklerini altm yaldızlı salkımlar süslemektedir. ^ Bu süsler arasındaki kırmızı renkli ultmm bir aynası gibi kullanılmıştır. (30) pencereden ışık alan mabe- * din bütün duvarlarını en nefis ve emsalsiz çiniler kaplar. Mabedin çinileri bu sanatta hususi bir mektep vo merhaledir. Garp mütehassısları da bu çinilere büyük bir kıymet verirler. Mabedin fUsununa kapılan bir Alman müsteşriki her sene Ber-
linden para göndererek İbrahim Çavuşun mezarı önünde kurban keoti-rirmiş. Bu zat ölmüş olacak ki son senelerde kurban gelmez olmuştur. Mabedin köşesindeki çukur çeşmeyi H. 1225 yılında Derviş Paşa yaptırmıştır. Havlu kapısının üstündeki kitabeden dc mabedin H. 1247 yılında Sultan Mehmet tarafından tamir edildiği anlaşılmaktadır.
İbrahim Hakkı KONYALI
ERDİyE İÇTİMAÎ
Amerikanın istanbul Konsolosu Gidiyor
Dört buçuk senedenken Istan-bulda Amerika konsolosu olarak bulunan B. Latimer bir kaç haftaya kadar buradart Cenubî Afri-kaya gidiyor. Amerikanın Yo-hansburg konsolosluğuna tayin edilmiştir.
B. Latimer Istanbulda çok sevilmiş, nazik, kıymetli bir zattı. Hu.aaan ayrılması umumî bir teessür uyandıracaktır. Konsolos ta bir muharririmizle konuştuğu sırada kendisinin de, ailesinin de Türk iyeye ikinci bir vatan gözile bakmağa alıştıklarını, buradan ayrılmanın kendilerine çok acı eleceğini söylemiştir.
rt
TAYİN VE TERFİLER:
Zonguldak valisi Halk Kayseri, Erzurum valisi Burhan Zongol-dak, Sinop valisi Fehmi Erzurum, Çorum valisi Salih Kılıç Sinop valiliklerine nakledilmişlerdir.
-JC Üsküdar icra memuru Suat Özdoğru İstanbu,! Müddeiumumi
muavinliğine tayin krlınmıştır.
•JC Kütahya Posta vc Telgraf müdürü Hâmit Tunçeı Hatay vilâyeti Posta ve Telgraf 'başmüdürlüğüne tayin edilmiştir.
ÖLENLER:
Millî Müdafaa Vekâleti Kanunlar şubesinden emeldi albay Cemal Dadaş ölmüş ve Yeni kab.
ristana gömülmüştür.
*fc Trabzon eşrafından Nemli-zade Salim ölmüş, Karacaahmet-teki aile kabristanına gömülmüştür.
Kederli ailelerine sabırlar dile. riz.
NtŞANLANANLAR:
Emekli doktor Hulusi İbrahim Ağırbaşın kızı Neriman Ağırbaş-la muallim Hüseyin Bedrettin Ak-yüz nişanlanmışlardır.
TOPLANTI TEHİRİ:
Ç. E. K. Fatih nahiyesi çayı 3/5/941 tarihine tehir edilmiştir.
Şekere 10 Kuruş Zam
(Başı 1 İncide) X
salı aksamında, ticarethane, ma. gaza, depo, ambar, fabrika ve imalâthanelerinde, şube, komisyoncu ve acentaları nezdinde ve sair yerlerde mevcut şekerlerinin cins, miktar ve sıkletini ve bulundukları yeri gösterecek bir beyannameyi 2 nisan çarşamba akşamma kadar mahallin en büyük mülkiye memuruna vermeğe mecburdurlar. Ellerinde safı 100 kilodan aşağı şeker bulunanlar beyanname vermiyeceklerdir.
Yukarıda bahsedilen sınai müesseseden maksat muamele verdisi kanununun 5 inci maddesinde tarif edilmiş bulunan müesseselerdir. Yani bir maddenin ter-İtibini, vasfını, hassasını değiştirmek surerile mamul madde vücu-de getiren müesseselerdir.
1 nisan salı akşamından evvel satılmış olup ta henüz müşlerisine teslim veya gösterdiği mahalle sevtk*dilmiyerek bayi elinde bulunan şekerler bayi tarafından ve. rilecek beyannameye dercoluna-¦ çaktır. Bayiler bu şekerlerin, fiyat farkını müşteriden alırlar.
I nisan salı akşamından evvel
ta tıkmış ve müşterisine teslim edilmek üzere yola çıkarılmış, ya-ni bayiin elinden çıkmış ve fakat
.müfteri eline varmamış olan şekerler müşteriye vardığı günü takip eden günün akşamına, kadar bir beyanname ile mahallin    en
»büyük mülkiye memuruna bildirilecektir.
Yukarıdaki esaslar dairesinde verilmiş olan beyannamelerde yazılı şeker miktarlarının doğru o-¦]up olmadığı alâkadar memurlar tarafından tetkik ve kontrol edilecektir.
Ankara. 1 (A.A.) — C.   H.
;Partisi Meclis grupu umumî heyeti bugün -1/4/1 94 L salı günü saat 1 5 te reis vekili Seyhan mebusu Hilmi Uranın reisliğinde toplandı:
Celsenin açılmasını (müteakip söz alarak kürsüye gelen Başvekil Dr. Refik Saydam hükümetçe şekerin bugünkü satış bedeline 10 kuruş zam icrası düşünüldüğünü ve bu 10 kuruştan 3 kuruşu-, nun vaziyet dolayısile artmış olan istihsal masraflarını karşılayacağının hesap edildiğini bildirmiş ve Parti umumi heyetinin bu zamma muvafakatini istemiştir. Grup umumî heyeti Başrve'küin teklifini müttefikan kabul etmiş ve bunu müteakip ruznameyo gecikmiştir:
Ruznamede hükümete tevcih edilmiş iki sual takriri vardı. Bunlardan birisi bir subayın geceleyip Di], Tarih ve Coğrafya Fakültesine taarruz ettiği ve bir bekçiyi öldürdüğü şayiasının ne dereceye kadar    doğru    olduğunu
Adliye Vekilinden soran takrirdi. Adliye. Millî Müdafaa ve Dahiliye Vekilleri tarafından verilen izahattan fakülte kapısına böyle bir taarruzun vuku bulduğu ve subay tarafından bir mahalle bekçisinin yaralandığı ve fakat hâdiseye Merkez Kumandanlığın-ca ve Cumhuriyet Müddeiumu-mîliğince derhal el konulduğu ve askerî mahkemece inzibatî bir ceza olmak üzere aslkerlikten hemen tardedilmiş olan subayın halen de Müddeiumumilikçe mevkuf bulundurulduğu anlaşılmış ve hükûpnetin bu baptaki izahatı tas. vip edilmiştir.
ikinci takrirde çeltflc kanununun tatbikatta şimdiye kadar verdiği neticenin ye sıtma mücadele
mıntakalarında çeltik zeriyattn-dan umumî sıhhatin ne dereceye kadar müteessir olmakta bulunduğunun Ziraat ve Sıhhat Vekillerince izah edilmesini istiyen bir takrirdi. Ta'Icririn okunmasın; müteakip mevzu haMcında birbirini takiben izahatta bulunan Ziraat ve Sıhhat Vekilleri elde bulunan kanunî mevzuatın pirinç zeriya-tile umumî sıhhatin korunmasını telif bakımından kifayetsizliği görülmekte olduğu için hükümetçe bu ciheti tamamlıyan tadilâtın yakında Büyük Millet Meclisine ar-zedileceği bildirilmiş ve bu mevzu etrafında söz alan bir çok hatipler de bu tadilâtın acilen getirilmesi hususunda (hükümetle hemfikir bulunmuşlardır.
Ruznamede başka madde olmadığı için riyasetçe celseye I 7,45 te nihayet verilmiştir.
Yunanlılar
nonu yu ve Türk Ordusunu Alkışladılar
(Başı 1 incide) —
cUlûsu münasebetiyle pazar günü yapılan ruhani Âyinden sonra Türkiye büyük elçisine karşı gösterilen samimi tezahürata İşaret ediyorlar. Kalabalrk bir halk kitlesi Yugoslav elçiliğine uğradıktan sonra Türkiye büyük elçiliğine giderek dost ve müttefik milleti, Reisicumhur İnönü'yü ve Türk ordusunu alkışlamışlardır. Türkiye büyük elçisi heyecanlı tezahürat yapan halka teşekkür etmek İçin bir kaç defa balkonda gözükmeğe mecbur olmuştur.
Gazeteler bu güzel tezahürata ait resimleri ne^retmişlerdlr.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
ı
2
- ¦ ^ ___t
¦
6
9
10
Dün bir okuyucu telefon etti:
— Neşre başladığınız «Maziden canlı masallar» in birinci sayfamızdaki reklâmında «Karı dırıltısından vefat eden Esseyd HalU Ağa» nın mezar taşının re*mlni gördüm. Sonra bunun hakkında Ya-Nû'nun bir fıkrasını, daha sonra da yine Akşam gazetesinde bu mezar taşının hikâyesini okudum. Ortaya çıkardığınız bu «Kan dırıltısından ölen» adama hepinizin ehemmiyet verdiğini görüyorum. Fakat bundan daha garip bir hadise var: Ben kırk senedir çaçaron karrmın dırıltısını dinliyorum ve ölmüyorum. Asıl hayret edilecek ve ehemmiyet verilecek hudlsc bu değil mit
B. Eden Yeniden Balkanlarda
(Bası 1 fecide) +
6il evirip çevirip mağlûp edebileceğini bütün âleme göstermiştir. Bu kahramanca dövüş, Balkanlıların neler yapabileceğini her ro. rür göze gösterebilecek bir örnek ve unutulmaması lâzım gelen bir derstir. Bu ruhta ve bu vasıflarda üç milletin arasına İngiliz kuvvetleri ve İngiliz ve Amerikan malzemesi katılırsa ö>!e bir cephe kurulur ki buna karşı ana üsler-den bu kadar uzaklarda, bu kadar emniyetsiz ve noksan münakale hatlarına dayanarak harbi istemek delilik ve in'tihar olur.
Böyle bir işte ingilterenin ancak kârı vardır. Şimalde ilkbahar çarpılmaları olurlcen, cenupta Almanların basma büyük bir gaile açılması, az, çefle Alman kuvvet ve malzemesinin buraya bağlanması ingilizlerin canına minnettir. Yeni yeni milletlerin Almanlarla kavgaya tutuşarak üzerlerine Alman kuvveti çekmeleri, netice ne olursa olsun, İngiltere hesabına açrk bir menfaattir.
Unutmayalım ki Cihan Harbinde Almanlar, kendi garp ve sark cepheleri üzerindeki tazyiki azaltmak içrn bizi göz göre ateşe atmakta hiç tereddüt etmemişlerdi. Sarıkamış taarruzu,    Mısır
seferi, Iran akını, kendi toprağımız tehlikede iken seçme kuvvet.
lerîmîzi Galiçytaya, Ramanyaya, Makedonyaya göndermemiz gibi hareketler, Almanların !bu hodjbin zihniyetlerinin bir neticesiydi. Kendi pireleri için bizim yorganımızı yakmakta hiç tereddütleri yoktu.
ingilizlerin tam bu dakikada h'arbi Balkanlardan uzak tutmaktan bahsetmeleri elbette akıllıca bir harekettir. Bu suretle Balkanlarda taarruza geçmek gibi bir niyetleri olmadığını Almanyaya, Sovyet Birliğine, Balkan milletle, rine, Amerikaya, herkese göstermiş olurlar. Eğer Almanlar Balkanlarda mesele çıkarmamak ve sükûtu muhafaza etmek isterlerse İngilterenin buna fırsat ve imkân vermeğe hazır olduğunu Almanlarla beraber herkes anlamış olur.
Eğer Almanlar bu fırsat ve imkânın büyük kıymetini anlama-yıp ta is-tiklâlini müdafaa için öl-ineğe 'hazırlanan Balkan milletlerine saldırırlarsa o zaman böyle bir tecavüzün bütün mes'uliyet ve ukubeti; bütün dünyanın ve bu arada Sovyet Birliğinin ve bizzat Balkan milletlerinin »gözünde Almanyaya yüklenir ve İngiltere ile bu milletler arasındaki zarurî iş beraberliğine daha ahenkli, daha sıkı, daha verimli bir zemin hazırlanmış olur.
Ahmet Emin YALMAN
Bekâr Vergisi
(Başı 1 incide) =*= Türk İçtimai hayatında mühim bir mevki işgal edeceği şüphesiz bulunan projenin mühim noktalarını aynen bildiriyorum:
Askeri hizmetini yapmış ve henüz evlenmemiş olan her bekar erkekle, 1/ yaşmı ikmal etmiş olduğu hulde e'lenmiyen kadınlardan, kız kadınlardan bekârlık vergisi alınacaktır.
Kanun evlenme çağını 45 yaşına kadar uzatmakta, bu yaşı geçmiş olanlarla evlenme çağında olup henüz mektepte okuyanlar, kanun hükümlerinden hariçte kalmaktadırlar.
Bu vergi asil veya ücretli momur, müstahdem vc yevmiye İle çalışan her sınıf bekâr halka, maaş, ücret, yevmiye ve para kazancının senelik tutarı üzerinden vo kazanç vergisinin % 10 u nisbetinde alınacaktır,
Bekârlık vergisi olarak tahsil edilecek paralar hazineye lrad kaydedilmekle beraber Sıhhat vc İçtimaa Muavenet Vekâletinin bütçcslno ilâve edilecek vc mezkûr Vekâlet bu paraları, çok çocuklu ailelere yur-drm olarak tevzi edecektir.   .
Kanunun bir maddesine nazaran köylülerle, evlenmeleri heyeti sıhhiye raporu ile mcnedllmlş olan şehirliler bu kanunun şümulü dahiline girmlyeccktir.
Kanunun umumi hoyetto kabulünü müteakrp verginin nasıl tarh vc nerelere sarfedlleceğlnl gösterir bir de nizamname hazırlanacaktır.
BULGARİSTAN   UMUMİ SEFERBERLİK   KARARI VERMEMİŞ
Sofya, I (A.A.) — Of i: Resmî mahfiller, Bulgaristanın umumî seferberliğe karar vermiş olduğunu kat'i surette yalanlamaktadır.
İstanbul Belediyesi Teftiş Ediliyor
Sekiz Kişilik Bir Teftiş Heyeti üç Ay Müddetle Çalışacak
Ankara,  1   (Telefonla) — Is-1 tanbul Belediyesinin muhtelif şubelerini teftiş etmek üzere   Mülkiye müfettişlerinden Nedim Naz-
minin riyasetinde yedi Mülkiye müfettişinden mürekkep bir heyet tenkil edilmstir. Bu heyet üç ay umumi teftişte bulunacaktır.
YENİ   SAMSUN   VALİSİ
Ankara, I (Telefonla) — Da. hiliye Vekâleti Mahallî idareler Umum Müdürü Rüknettin Samsun valiliğine tayin edilmiştir.
TATBÎKA GİREN  BİR
Talimatname
Ankara, I (Telefonla) — Va-
kıf mem'ba sularile orman ve zeytinlikler idarelerinin vnütedavil sermaye ile nasıl işletileceklerine dair talimatname tatbika konmuştur.
BÜTÇE ENCÜMENİNDE
Ankara, I (Telefonla) —Bütçe encümeninde  Maliye    Vekili
bütçenin varidat ve masraf heyeti umumiyesi etrafında beyanatta bulunduktan sonra ayrılan raportörler Vekâlet bütçelerini ayrı ayrı teOkike başladılar. Bu tetkrkat on güne kadar bitecek ve nisan ortasında Bütçe encümeninde teU k ika ta başlanacaktır.
D
eniz
Muharebesi
(Başı ı İncide) * *
yapılan bu harekât Amiral Cun-ningham'ın doğu Akdenizine itiraz götürmez bir surette hâ'Kİm olduğunu gösteren yeni bir delil teşkil etmektedir. Keza bu muharebe hava kuvvetlerinin, sürati itibarile muharebeye girecek yerde mütemadiyen muharebeden kaçmağı tercih eden bir filonun plânlarını bozabileceğini göstermiştir. Bu muharebenin harbin umumî sevikulceyşi üzerine olan tesiri kıymetlidir. Balkanlarda büyük bir muharebe vukuu takdirinde, şarkî Akdeniz üzerindeki münakale hattı Atlas münakale hattından daha az hayatî ehem miyeti haiz olacak değildir. Şimdi 15 pusluk toplarla mücehhez iki zırhlı ile Cavour sınıfından en az iki zırhlıyı, 7 büyük kruvazörden 3 ünü ve muhtemel olarak ta ikin. ci derecede bulunan 12 kruvazörden 3 ünü batırmış veya kullanılmaz hale getirmiş bulunuyoruz.
Bundan fazla olarak, mezkûr hezimet, İtalyan amiralleri tarafından aylardan'beri demirli bulundukları limanlara gösterilen sevgiyi de arttıracaktır. B. Hit-ler'le mülakat ederken Belgrat darbesini öğrenen B. Matsuoka şimdi tam B. Mussolini ile görüşürken aldığı bu *mare nostrum» daki zayiatın manasını zeki bir okuyucudan daha az anlıyacak değildir.
Daily Telegraph yazıyor: Bu emsalsiz bir deniz muharebesi olmuştur. Zira italyan filosunun büyük bir kısmının tahribi bize yalnız iki tayyareye mal olmuştur. Gemilerimiz bir bere dahi almadan, boyaları dahi çizilmeden dönmüşlerdir. Bu zafer bize A.<denizdeki hâkimiyeti teyit ve temin etmekte ve bu denizde düşman gemilerinin tamamen bertaraf edileceği günü zi-yadesile yaklaştırmaktadır.
İskenderiye, 1 (A.A.) — B. B. C: Britanya gemileri tarafından kurtarılan İtalyan bahriyelileri arasında bulunan Zara kruvazörü kumandanı, 35,000 tonluk «Vittorio Veneto» saffıharp gemisinin lonienne denizindeki muharebede çok ağır hasara uğradığını beyan etmjstir.
Jutland'ın Bir Eşi
Iskenderive, 1 (A.A.) — İngiliz bahriyesinin Alçdenizdekı son zaferi hakkında beyanatta bulunan Amiral Cunningham şöyle demiştir:
İtalyan filosu işini sene sonundan evvel bitirmeğe çalışacağız. Italvanlar, lutland'daki şekilde bir tuzağa düşmüşlerdir.
DENİZ   HARBİNİN TAFSİLÂTI
iskenderiye, 1 (A.A.) — Rcuter ajansının hususi muhabiri bildiriyor:
Jutland deniz muharebesindenberi İngiliz zırhlıları ilk defa olarak İyon denizinde bu defa bir gece muharebesi vermişler ve İtalyanları 200 millik bir mesafe üzerinde 12 saat takip etmek mccburiyctlndo kalmışlardır. Donanmaya mensup tayyareler vo İngiliz hava kuvvetleri, da-gılnuya ve üssüne dönmlyc gayret eden düşmanla irtibatı muhafaza ederken zırhlılarımız da düşmanı takip etmişlerdir.
Saat 21 den az sonra İngiliz saffıharp lilosu durduğu haber verilen meçhul bir geminin civarına gelmiştir. Bu geminin bulunduğu yere yaklaşılınca saııcuk tarafından karanlık içinde daha birçok düşman cüzütam-lurııun gölgesi görülmüştür. Torpito muhriplerimizden birinin projektörleri birdenbire düşman filosundan bir üçüncü gemiyi aydınlatmış ve bunun 203 milimetrelik toplarla mücehhez bir kruvazör olduğu anlaşılmıştır. Düşman kruvazörleri hiçbir kaçma teşebbüsü yapamadan evvel 305 milimetrelik toplarımızın tahripkâr borda ateşiyle hiçbir şey yapa-nuyacak hale getirilmişlerdir.
Çok fena halde bulunan düşmanm İşini bitirmek için İngiliz hafif cü-zütamlarına yer vermek üzere zırhlılar gcrildlklcrl zaman projektörle-
Romaya Göre Yugoslav Seferberliği
Roma, I (A.A.) —Stefani a-jansının Budapeşte'den öğrendiğine göre, sözüne inanılır kaynaklardan gelen haberler, Yugoslav-yada seferberliğin 24 marttanken başlamış olduğunu ve 3 nisanda nihayete ereceğini bildirmektedir. Kıtaatın büyük bir kısmı, ha. len Niş bölgesine tahşit edilmektedir.
-o-
JAPON - ALMAN MÜZAKERELERİ   NETİCE   VERMEDİ
Londra, I (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının Şanghay-dan Japon kaynaklarından öğrendiğine göre, Berlindeki birinci seri Alman - Japon görüşmeleri Alman  ısrarına  rağmen,  hiç bir
müs/bet netice alınmadan sona ermiştir. B. Matsuoka, Tokyo'ya yazmış ve 4 nisanda    Romadan
avdetinden evvel angaje olmaktan imtina etmiştir. 4 nisanda, müzakereler, bir Sovyet müşahidinin huzurile yeniden başlayacaktır,
o
Suriyede Nümayişler
Beyrut, 1 (A.A.) — Tass: Suriyede   intişar eden   gazeteler Suriyede grev ve nümayişlerin tekrar başladığım bildiriyorlar. Şam'da
polis nümayişleri dağıtmağa muvaffak olamamış, zırhlı otomobil ve tanklarla kıtaatın yardımmı istemek mecburiyetinde kalmıştır. Kıtaat şehrin en mühim noktalarını işgal etmiştir. Mahalli makamlar şehirler arası hususi telefon görüşmeleri ile hususi telgraf muhaberatını menetmelerdir. Umumi yerlerde içtima yasaktır. Keza sokaklarda beş kişiden fazla gruplar teşkili dc yasak edilmiştir. Tevkifler devam etmektedir.
rimiz İtalyan kruvazörlerinin arkasında iki torpito muhribi bulunduğunu göstermişlerdir. Torpito muhriplerimizin şiddetli ateşi üzerine İtalynn torpito muhripleri alelacele sun'i bir bulut    yaparak arkasına
çekilmişlerdir.
Bunu müteakip torpito muhriplerimiz dikkatlerini batmakta olan Pola. Zara vc Fiume düşman kruvazörleri üzerinde toplıyarak her üçünü do torpille batırmışlardır. Diğer harp gemilerimiz kalan İtalyan harp gemileri üzerine açtıkları ateşle düşmana zarar vermiye devam etmişlerdir. Gece harbinin alelacele değişen safahatı sebebiyle düşmana verdirilen zararın ehemmiyeti henüz tesbit edilememiştir.
ingiliz harp filosunun başında bulunan \Varsplte 305 lik toplariyle ateş etmiştir. Ateşimizin tesiri müthiş olmuştur. Düşman kruvazörlerinden Flume'nin baca hizasından arka kulesine kadar yükselen kızıl alevler denizi aydınlatmıştır. Bir gözcünün bildirdiğine göre arka kule isabeti müteakip kopmuş vc denize yuvarlanmıştır. Fiume bu suretle batmakta iken VVarspitcin yeni bir borda ateşi neticesinde kruvazördü yeni yangınlar çıkmıştır. Bu sırada bütün saffıharp filosu deniz muharebesine İştirak etmiş bulunuyordu.
Sahne, toplarımızm, yanmakta olan düşman gemilerinin zlyalariyle ve projektörlerin ışıfcı ile aydınlanmış bulunuyordu. VVarspitc'in yeni bir borda ateşi Üzerine Zara da mukabele etmiye vakit bulamadan bat-mıya başlamıştı. Diğer ingiliz harp gemileri de ayni suretle üçüncü İtalyan kruvazörü olan Pola'yı yakmışlardı. Bütün bu harekât bir anda cereyan etmiştir.
KAHRAMAN   İNGİLİZ ZIRHLILARI
İskenderiye, 1 (A.A.) — B. B. C: Şark! Akdenlzdekl son deniz muharebesine «Warsplte>, *Barham>, «Vallant» zırhlılarile «Havock» ve cGreyhound»   destroyerleri   iştirak
İngilizlerin Almanyaya Akınıarı
Londra, 1 (A.A.) — Hava nezaretinin tebliği:
Bombardıman servisimizin bu geceki başlıca hedefleri Breme deniz tezgâhlarile Emden   sanayi bölgesi
olmuştur.
Emden'dc İngiliz tayyareleri yeni modelde bir infilâk bombası kullanmışlardır. Havaya fırlıyan enkaz kütleleri yangınların ışığında resimler çiziyor, neticeler tahripkâr görünüyordu.
Başka yerlerde, Almartyanın batı şimalinde Bremerhavcn ve Olden-burg'a münferit akmlar yapılmıştır.
Rotterdam petrol limanı daha küçük bir grup tarafından bombardıman edtlmiştir. Ayni grup civarda başka hedefleri ve bu arada iki tayyare meydanını da bombardıman etmiştir.
Bu harekâttan bir tayyaremiz üssüne dönmemiştir.
B. Çörçil Konuşacak
Londra, 1 (A.A.) — Başvekil B. Churchlll, bugün Avam kamarasında kamaranm mutat paskalya tatiline başlamasından evvel harp vaziyeti hakkında beyanatta bulunmak niyetinde olduğunu bildirmiştir.
B. Churchill demiştir kl:
Paskalya tatili hakkmda takrir verildiği zaman mutat beyanatımı yapacak yerde, daha evvel. Avam kamarasının donanmaya, kara ordularına ve hava kuvvetlerine Akde-nlzde ve orta Şarkta kazandıkları parlak zaferler serisinden dolayr, tebrik ve teşekkürlerini bildirmesi hakkında bir karar sureti teklif de ceğim ve bu fırsattan bilistifade umumi vaziyet hakkında Avam kamarasına beyanatta bulunacağım. Lordlar kamarasının da ayni tarzda hareket etmesi muhtemeldir.
B. Churchiirin bu sözleri şiddetli alkışlanmıştır.
etmişlerdir,
Londra, 1 (A.A.) — Ofi:
Daily Mail gazetesinin denizcilik muharriri yazıyor;
Deniz zaferimiz, Adriyatlkte harekâtı kolaylaştıracak ve Dubrovnik, Spllt ve Sibenslk Yugoslav limanlan, İngilizlerin Venedik'ten Brindi-si'ye kadar bütün İtalyan sahilini sıkıştırmalarına yarıyacak üsler haline gelebilecektir.
Fakat şimdiden, İngilizler. Arnavutluktaki İtalyan cephelerine gönderilen levazrmı vc Sicilya sahilini takiben Afrika arazisine sokularak Trablus'a giden Alman takviyelerini çok daha iyi ve daha kolay bir tarzda avlıyabıleeeklerdlr.
AMERİKAN GAZETELERİNİN MÜTALAALARI
Nevyork, 1 (A.A.) — Akdenlzdekl İngiliz doniz zaferi bugün de Nevyork gazetelerinin ilk sayfalarında yer olmakta ve radyo tefslrat-çılarmın başlıca mevzuunu teşkil etmektedir. Gazeteler İngilterenin denizde yenilmiyecegl hakkında daha bariz bir tablo çizmek için sonradan gelen tafsilâtlı malûmattan istifade etmektedirler. Dönmlyen iki tayyare müstesna olmak üzere İngiliz gemilerinde hiçbir hasar ve zayiat olmadığı hakkındaki tebligata tam bir itimatla inanılmakta vo şimdi İngiliz filosundan bazı gemilerin Atlas denizinde harekâtta bulunmak üzere gönderilmesi mümkün olacağı kanaati serdedilmektedlr. Keza bu zaferin Roma'yı ziyaret eden Matsuoka üzerinde tıpkı Berlin'de iken BeTgrad hükümet darbesinin hasıl ettiği gibi bir tesir icra edeceği tahmin edilmekte ve Japonyanın şimdi Mihverle bir asker! ittifak akdetmemesinin muhtemel olduğu neticesine varılmaktadır.
«İYİ İŞ GÖRDÜK!»
lscknderiye, 1 (A.A.) — Filonun limana dönmesi münasebetile Amiral Cunningham, bütün gemilere bir mesaj göndererek herkesi ayrı ayrı tebrik etmiştir. Mesajda «iyi bir iş gördük \i denilmektedir.
D. N. B. ve Stefani
(Başı 1 İncide) *    *
tedir. Cenubî Yuçoslavyada Yu nan irtibat sufbayjarı    mevcutta ve İngiliz müşahitler de Belgratla Atina arasında mütemadiyen gidip gelmektedirler.
Muhabir, Yugoslav m Yunan hududunun cenubunda teftiş se* yahati yapan bir İngiliz generaline tesadüf etmiştir.
ALMAN   HARİCİYE NEZARETİNDE
Berlin, 1 (A.A.) — Yan resmi bir membadan bildiriliyor:
Bir yabancı gazeteci, Alman hariciye nezaretinden, Belgrad'da Alman aleyhtarı unsurların galeta çaldığı ve bu suretle Yugoslavya-nın üçlü pakta iltihakının artık mer'iyet mevkiinde bulunmadığı hakkındaki haberlerin doğru o*u>4 olmadığını sormuştur. »
Almanlar cihetinden, ne bu hurj susta ne de üçlü paktı Yugoslavya-* ya tazyik etmek veya etmemek şık- ] ki üzerinde vaziyet almmamıştrr. Yalnız şurası hatırlatılmaktadır kl, Yugoslavya paktı kendi arzusu ile. imzalamıştır ve imza ile Yugoslav-i yanın pakta iltihakı mer'iyet mev-t kilne girmiştir. Esasen paktm tas-1 dikinden veya ademi tasdikinden j bahsetmek faydasızdır. Yugoslav htt- ^ kûmetine gelince, paktın teahhütle-j rini yapsın yapmasın, Almanya buj hususta beyanatta bulunamaz. Bu, yalnız Yugoslav hükümetini alâkadar eden bir meseledir.
Vaziyet hakkında Belgrad hükümetinin bir resmi beyanatının Berlin'de malûm olup olmadığı sualine de hayır cevabı verilmiştir.
ALMANLAR  ALEYHİNE NÜMAYİŞLER
Berlin, 1 (A.A.) — Stefani ajan-srndan:
Alman matbuatı Yugoslavya'da Almanlar aleyhinde yapılan nümayişlere dair gelen haberleri dikkati* ve hiç tefsirde bulunmadan neşrey* İçmektedir.
YUGOSLAVYADA SEFERBERLİK    Mi?
Roma, 1 (A.A.) — Stefani ajan smm Budapeşteden öğrendiğine gfc re, sözüne inanılır kaynaklardan gelen haberler, Yugoslavyada seferberliğin 24 marttanberi başlamış oldu-^ gunu ve 3 nisanda nihayete ereceğini bildirmektedir. Kıtaatın büyük bir kısmı, halen Niş bölgesine tahşit edilmektedir.
İNGİLTERE  HARİCİYESİNDE
Londra. 1 (A.A.) — Yugoslavya-nın Londra elçisi B. Subotiç, bugün öğleden sonra İngiliz hariciye nezaretine gitmiştir. Bu ziyaretin, Yugoslav hükümetindeki değişiklikle alakadar bulunduğu sanılmaktadır.
ALMANLARIN ŞİKÂYETİ
Berlin, 1 (A.A.) — Bir hususi muhabir bildiriyor; Alman hariciye nezaretinin sözcüsü, Türk basınının üçlü paktın tasdiki lüzumu üzerindeki neşriyatından şikâyet etmiştir. Böyle bir tasdikin lüzumsuz olduğu söylenmektedir.
Eden ve Dili
(Başı 1 incide) X*X
gaslavyadan çekildiğini bildirdikten sonra Yugoslavyaya bir çokl tehditler savuruyor.    Hırvatlarla Sırplar arasına nifak saçıyor.
«Hükümet darbesini takip eden günler içinde bazı taşkınlıklar vrıkua gelmişse de şimdi Belgrat sükûn içindedir ve hâdiselerin inkişafını sükûnetle bekliyor
Alman elçisi Von Heeren'nin Yugoslav hükûmetile yaptığı müzakereler bir netice vermemiştir. Müzakereler, şu üç talep üzerine I cereyan etmiştir: |
| —   Hükümet   darbesinden^
sonra Alman mallarına yapılan» zararların tazmini,
2 — Üçlü paktın alenen ve, tam olarak tasdiki,
3 — Yugoslav ordusunun ter*
hisi.
Yugoslav hükümeti, bu talep» leri kat'î surette reddettiği için se^ fir, doğrudan doğruya Hitler'| malûmat vermek için Berline gi|
- Radyo gazetesi -
VATAN
—   2-4. «41
Adliyede
Mersinde Pasif Korunma
Tecrübeleri
Mersin (îHususî) — Hava teh-bıke tecrüibeleu Mersinde d'e yapılmış ve ç<*k iyi neticeler alınmıştır. Teihlike ibaretlerini müteakip, şehir bir iki dakika içinde tama/men karanlığa bürünmüştür. Mefruz yangın bombalarının isabet etügi gümrük binasında yangın çıkaıdığı ihbarı üzerine itfaiye ekiplerinin hâdise mahalline üç dak2ka içinde yetiştiği memnuniyetle görülmüştür. Pasif korunma
edeplerinin denemelerde vazifelerini muvaffakiyetle    başardıkları
Sevd.'ği Kız Kapısının Önünden Geçerken Dayanamamış notundan Çekip İçeri Aimış
Bundan bir müddet evvel bir bayram günü Çatalcanın Isltranca köyünde Fatmayı kolundan çekip evine kaçıran Recebin ve bu işte kendisine yardım eden kız kardeşi Lûthyenm    durulmasına
tesbrt edilmiştir. Deneme elli beş I dün    ikinci    ağırcezada    devam
dakika devam c t mı> \> U I LMTlİ surette takdiri mucip neticelerle nıhayetlenmiştir.
Mersin (Hususi) — Maarif inüdürü Bay Şefik Ergündüz, ilk okul öğretmenlerinden otuz kisi-
edılmiştîr.
Bir bayram günü yavuklusu a-nasile kapının önünden geçerken, onu kolundan çekip içen aian ve anasını beraber eve sokan Kecep:
— Onlar kendiliklerinden gel.
lik bir grupla birlikte sömestr ta-1 diler, benimle evlenmek mevzuu
tılınden bilistifade Ankaraya gidecekler ve bazı tetkiklerde bulunacaklardır.
Mahmut Esat Bozkurdun Konferansı
Edirne, (Hususi) — Halkevi salonunda eski Adliye Vek lımiz İaJ-njr Mebusu Mahmut Lsat Boz-kurt tarafından (Tür'kiyenin bu günkü politikası) mevzuu üzerine çok mühim bir konferans verildiğini bildirmiştim. Konferans, ta hazır bulunan ve salonla-ı dolduran dinleyiciler, kıymetli hatibimizi büyük bir alâka ile dinlemişlerdir.
Gelininde olduğu gibi ayrılışın da da Aziz mebusumuz Vali Fe-irit Nomer, Parti ve Belediye Reisi Ferit Çardaklı, Müddeiumumimiz Aşir Aksu başta olduğu halde bütün Adliyecilerimiz ve daha birçok zevat tarafından u-ğurlanmıştır.
İT Edirne  (Hususi) — Vilâyet umumî meclisi    önümüzdeki
pazartesi günü toplantılarına devam edecektir. Bu içtimam devrenin son toplantısı olması muhtemeldir. Meclis, bu    içtimamda vilayetin 1941 yalı bütçesini mü-| zakere ve kabul ettikten sonra vu llâyet daimi encümeni azasını se-
çecektır.
•JC Edirne (Hususi) — Türk | hava kurumu Edirne şubesinin yeni idare heyeti 'bugün kurum binasında toplanarak yeni reisliğe Maarif müdürü Yusuf Cemil Üne ri seçmiş ve 1941 yılı bütçesin: i müzakere ederek kabul etmiştir.
Bir Muhtekir Adliyeye Verildi
Edirne, (Hususî) — Sabimi mahallesinde Bakkal Miçon, beyaz peynirin kilosunu 60 kuruttan «attığı teibdt edilmiş ve cereyan eden muhakemesi neticesinde 25 lira para cezasına çarptırılmıştır.
Şeftali Ağaçlarına musallat olan
Haşerat
Bursa: (Hususî) — Diyaspij mücadelesine hararetle devam e-dilmektedır. Bu haşerenin musallat olduğu dut ve şeftali ağaçla rı tamamile ilâçlanmışhr. Ve ayrıca antıparazit aşıları yapılmıştır. Mücadele ay sonlarına doğru nihayet lend irilecektir.
Çorluda Tıbbî Müsamere
Çorlu, (Hususî) — Çorlu has tahanesı tıbbî (müsamerelerinin 9uncusu da hastahanenin konferans salonunda ve kalabalık bir dinleyici huzurile yapılmıştır.
ön söz Dr. Ruhi Onat ın zatürreede ultrasrptryl tedavisile başlamış ounu Dr. Zıya Gökşınin bir otojen streptekok sepsisınin sul-fanvitle tedavisi. Dr. Muzaffer Te-zonarın nisaiye ve vilâdıyedc pratik mülâhazaları ve bunu da Dr. M. Ali Çımşitın zatürree tedavisi hakkındaki konuşması takip etmiştir. Bu konuların münakaşasına Dr. Besim, Dr. Nuri Ergene, Emin Yücel Hayri Akar Irmak ve Azer iştirak etmişlerdir.
Halkevinin Faaliyeti
Mevcut (binasının müsaitsızliği-ne rağmen Halkevimiz boş durmamakta ve muhitine faydalı olmağa çalınmaktadır, öğrendiğime göre evin bir odasını muayeneha ne olarak kıymetli doktorlarımızın emrine tahsis eden ev, burada her dertli ve hastanın bedava muayene ve reçetesini tanzim ettirecek, ilâç alamryacak kadar fa kir olanların da ilâcını temin ede cakûr.
Spor Faaliyeti
Kazamızın Seğmen, Mrsinli, Değirmiköy, Şahpaz, Yakuplu, Velimeşe, ve Ereğli nahiyesinde beden terbiyesi kanununun mükellef tuttuğu gençler, köylerinde askerliğini ordumuzda çavuş veya onbaşılıkla yapan gençler tarafından köy spor meydanlarında talim ve spor hareketleri yaptırılmaktadır.
Zabıta Haberleri:
Coşup Camları Yumruklamaya
Baş
amış
Gala tada sarhoş olan Refika isminde bir kadın aşka geldiği bir sırada yumruklarını sıkmış ve camlara vurmağa başlamıştır. Kırılan camlar damarlarım kestiğinden Refika hastaneye kaldırılmıştır.
2,5 Liradan   Çıkan Kavga
Eminönünde Âşirefendi hanında kapıcı Ali ile han sakinlerinden Hasan, aralarında 2,5 lira için çıkan bir kavga yüzünden Ali, kaptığı bir demirle Hasanı başından yaralamıştır.
Tabancayı Arkadaşına Gösterirken
Küçükpazarda Kantarcılar caddesinde oturan Ali adında birisi
BULMACA
bahisti. Fakat o sırada köye ba-oaları geldiğinden bu gürültüyü ettiler. Ben kızın teline bile dokunmadım. Babası 600 lira mu-kabil'nde kızını başkasına vermek istiyordu. Geldikleri gibi gittiler, demiştir.
Müddeiumumi Recebin tecziyesini istemiş ve mahkemeden kıza dokunulmamış olmasının nazarı dikkate alınmasını dilemiştir, kızın babası her defasında Ça-talcadan gelmek için masraf ettiğini, bunun için suçludan 100 lira zarar ziyan dilediğini bildirmiş, tir,
Muhakeme karar vermek üzere diğer bir güne bırakılmıştır.
Nuri    Demirağın   Fabrikasından Hurda Demir Çalanlar
Bundan bir müddet evvel Nuri Demirağın ^ cşııköydeki fabrikasında çalışan amele çavuşu İskender bir gün Süleyman adında brr arabacı bularak:
— Bizim fabrikadan Unkapa-nındaki depoya gidecek hurda demirler var. Sen sabaha karşı beş buçukta gel de demirleri yük-liyelim, demiş.
Arabacı ertesi sabah   o saatte
gelini, ve demirleri yüklüler. gece karanlıktan istifade
Yalnız o sırada gece bekçisi sesler
sinde duruşmaları yapılmıştır. Nerticede Ahmet ve İbrahimin suçları sa'bit görüldüğünden Ahmet dokuz ay on gün ve ibrahim de dört ay on beş gün hapse mahkûm edilmişlerdir.
Yalnız Ayakkabı Çaiarrruş Bundan bir müddet evvel Ko-camustafapaşada evlere bir hırsız dadanmış ve bu hırsız yalnız a-yakkabılara balta olmuş. Ypılan sıkı takip neticesinde gündüz evlere girip yalnız kundura çalan Zara yakaların ıştır. Dün yapılan cJyruşması neticesinde mahkeme suçlunun muhakemesine mevku-fen devam edilmesine karar vermiştir.
Yunus    Nadi   Aleyhine    Açılan Davaya    Dün Bakıldı
Cumhuriyet gazetesi sahibi Yunus Nadı aleyhine açılan mühendis Macit Somer tarafından açılan alacak davasına dün ikinci ticaret mahkemesinde devam edilmiştir.
Mahkemece tayın edilen ehlivukuf raporunu mahkemeye tevdi eflmişse de müddeialeyh Yunus Nadi vekili ehlivukuf raporunun kâr ve zarar üzerine tevsiinı istediğinden bu cihetin tetkiki için muhakeme diğer bir güne bırakılmıştır.
Hatırlardadır kı Macit Somer yapmış olduğu bir mukavele neticesinde Yunus Nadiden maden işlediği müddetçe ayda üç yüz li-Ta maaş ve kârdan da yüzde on beş istemektedir.
Varil   Hırsızları   Adliyede
Bundan bir müddet evvel çalacak şey arayıp arayıp ta nihayet varil çalmağa karar veren Mahmut  ve  İbrahim  adında  iki
| arkadaşına göetermek üzere tabancasını vermiştir. Arkadaşı Mehmet talbancayı    karıştırırken
silâh birdenbire ateş almı§ ve Ali
dizkapağından yaralanmıştır. Ya. ralı Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
Bir Çocuk Araba Altında Ezildi
Bakırlköyde Osmaniye mahallesinde oturan Salih Arkan idaresindeki ara'ba, tren hattı boyunda oynamakta olan beş yaşın, daki I uğere çanparak abtına almıştır. Çocuk aratanın altından ezilmiş olduğu halde çıkarılmıştır. Yaralı hastaneye kaldırılmış, suçlu yakalanmıştır.
İzmirden İç Badem Geldi
Jzmirden piyasamıza külliyetli miktarda tatlı ve iç bademle, küs-beler getirilmektedir. Şehrimizde^ «ki depolara doldurulan bu malların yakında ihraç edileceği söyleniyor.
Soldan Sağa: 1 — Bir kıta - Yemek, 2 — Meydana çrkmak - Sevgili, 3 — Bir uzvumuz - Gayri muayyen kimse - Nota, 4 — Şen - Beyaz, 5 — Bir adet - Lütuf, 6 — MUtalaa-Ayna, 7 — Manalı - Vilâyet, 8 — ile - Kırmızı - Köpeğin boynuna takılan, 9 — Gizli - Başına (K) gelince noksan, 10 — Bağışlama - Kan dırma - Beri, 11 — Çeşit - Doğruluk-Derece.
Yukardan aşağıya: Sonuna (i) ge hnce lezzeti fena, 2 — Melâike - Giz 11, 3 — Baba - İcat, 4 — Bölme -Enfes şeyler, 5 — Böbrek - Fenalığın zıddı, 9 — Başa giyilen bir şey-Edat, 7 — Fuzulî - Vakit tayin e-den makine - M ah, 8 — Yoğurta su karıştırıp yapılır, 9 — Senenin kısmalarından biri - Birdenbire - örmekten emir, 10 — Güneşin doğduğu cihet - Varlık, 11 — Nota- Doğruluk.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ Soldan sağa: 1 — Cerahat, 2 — Afiyet - Sair, 3 — Bina - İzmit, 4 — Adale - Asi, 5 — Ayet - Er -Lc, 6 — Net - Emanet, 7 — Alt -Ne, 8 — Mi - Zaviye, 9 — Akça -Ey - Zar, 10 — Alu0e Ece, 11 — Ay - Satılık.
Yukardan aşağıya: 1 — Kaba -Amaç, 2 — Fidanlık, 3 — Cinayet -Çay, 4 — Eyalet - Zal, 5 — Re -Et - La - Us, 6 — Ati - Veda, 7 — Emniyet, 8 — Asmara, 9 — Tals -Eze!. 10 — İtilen - Acı, 11 — Er -Ete - Ret.
duymuş ve kim olduklarını »örmüş. İskender:
— Yabancı değil, demiş.
Bunun üzerine bekçi:
Ba>ka zaman bulamadınız mı deyip idareye girmiş ve sormuş. Vaziyet meydana çıkınca fabrika bekçisi ve memur derhal fabrikanın kamyonuna atlayarak arabayı önlemişler.
Kamyonun geldiğini gören İskender derhal arabadan atlayarak ağaçlıklar arasında kaybolmuştur.
Uzun zamandanberi aranan la. kender bir türlü 'bulunamadığından arabacı Süleyman mevkuf olarak muhakemeye devam edilmiştir.
Dün yapılan duruşmada arabacı Süleyman tahliyesini istemiş, muhakeme diğer bir güne bırakılmıştır.
Ev Kirasını Arttıran   Ev Sahibi Mahkûm   Oldu
Millî Korunima kanununa muhalif olarak Beşiktaştaki ahşap, dört odalı evini eskiden on liraya kiraya verirken kirayı I 7 liraya çıkaran, Beşüktaşta, Sinanpaşa mahallesinde, Yeniçeşme sokağında 22 numarada oturan Fehi-menin duruşması dün ikinci asliye ceza mahkemesinde görülmüştür.
Mahkeme suçu sabit gördüğünden Fehimenin I 7 liradan bir senelik kira bedeli olan 204 lira para cezasına çarptırılmasına karar vermiştir.
Yeni Fiyat Ambarını Soyan
Hırsız
Sirkecide Yeni Fiyat ambarının sahibi Reşat bir müddetten-beri ambarındaki eşyaların eksildiğini haber almış ve zabıtaya müracaat etmiştir.
Yapılan tetkikat neticesinde ayni binadaki Güzel IzjmİT ambarı kantarcısı Kâzımın muhtelif ta„ rrhlerdc ambara sabahları erkenden geldiği ve Yeni Fiyat ambarındaki sandık ve çuvallardan kumşlar aşırdığı tesfcit edilmiştir. Kâzım çaldığı malları Arnavutkö-yünde kadınlara satmıştır. Bu kadınlar teibit edildiğinden çalınmış mallar müsadere edilmiştir. Suçlu yakalanarak Adliyeye teslim edilmiştir.
Kadının Çantasını Kapmak İsteyen Yankesici 9 Ay   On   Güne Mahkûm Oldu
Mahmutpaşada gitmekte olan Mükerramin çantasını çalan Ahmet ve ibrahimin dün Sultanahmet birinci sulh ceza mahkeme-
ederek bir varil çaftmışlar ve yuvar lıyarak kaçırmağa yeltenmişlerdir.
Gürültüyü işiten bekçi bunları yakalamış ve Adliyeye vermiştir. Dün ikinci sulh cezada yapılan duruşma neticesinde muhakemenin mevkufen devamına karar verilmiştir. ¦
İhtikâr Davaları
40  KURUŞLUK  ÇİVİYİ   144 KURUŞA   SATMIŞ
Dün de milli korunma kanununa muhalif olarak ihtikâr yapan bazı tüccarların muhakemelerine devam edilmiştir.
Maarif matbaasına 40 kuruşa satacağı çivinin kilosunu I 44 kuruşa satan Galatada Persembe-pazarında nalbur Nukolaki ve kar. deşi Perıhopun duru^.nası yapılmıştır. Suçlular Maarif matbaasına 8 kiloluk paketler göndereceklerine 2,5 kiloluk paketler gönderdiklerini ve ertesi günü bunun farkına vardıklarını ve tam haber gönderecekleri zaman Maarif matbaası tmomurlarmın polise müracaat ettiklerini, bunda bir yanlışlık oLduğunu iddia etmişlerdir.
Halbuki matbaa memurları suçluların kendilerine 2,5 kiloluk paketleri 360 kuruşa sattıklarını söylemişlerdir.
MaMçfene suçlu Nikolakinin tevkifine ve muhakemenin mev-kufen devamına ve şahit Ferihin celbine karar vermiştir.
Tek Numaralı Taksisini Çift Numaralı Diye Çalıştırmış
Diğer ihtikâr muhakemelerinden olan Tepebaşında 1 77 7 numaralı otomobil şoförü Osman Sayman şubatın 19 uncu günü tek numaralı otomobilini çift numaralı taksilerle çalıştırdığından 50 lira para cezasına çarptırılmıştır.
^ Nişantaşında Teşvikiye caddesinde kırmızı ve yeşil mercimeği fazla fiyattan satan bakkal Konstantin 25 lira para cezasına çarptırılmıştır.
-JC Beyoglunda Ağahamamı caddesinde kömürcü Mehf.net 6,5 kuruşa satacağı kömürü 7,5 kuruşa sattığından 25 lira para cezasına çarptırılmıştır. Mehmed in yaşı 21 den küçük olduğundan cezası 20 lira 80 kuruşa indirilmiştir.
^ Dün Raşit Sevilin muhakemesine devam ediLmişt suçlu vekili müdafaasını yapmıştır. Muhakeme önümüzdeki pazartesiye bı-raJkılmıştır.
KIZILAY CEMİYETİ
Umumî Merkezinden:
Ankarada Kızılay Umumi Merkezi Parkında çalışmak Üzere
MÜSTEİT BİR BAHÇIVANA LÜZUM VARDIR
Taliplerin yeni postane civarında  Kızılay   Deposu   Direktörlüg-Une
müracaatları ilân olunur.
1 NİBAN Sil
Kapanış
Sterlin 5,24
Dinar 3,175
İsveç Kronu 31.745
Drahmi K        0,9975
Peçeta 12,9375
Dinar 3,7150
Yen 31.13.75
İsveç Kronu '          31,745
Esham  ve Tahvilat
L. K
1933 Türk borcu I 19 00
1918 İstikrazı dahili 21 80
1938 tkramlyeli 20 00
1936 İkramlyeli Ergani 20 25
193-1 Sivas - Erzurum 19 33
1932 Hazine Tahvilleri 61 00
1934      >          > 15 50
1935       >          » 29 50
1838      >          > 52 87
Anadolu Demiryolu Tahvili 41 40
Demiryolu Mümessil Senet 40 50
T. C. Merkez Bankası 110 25
Osmanlı Bankası 26 00
T. îş Bankası (Nama muhar.) 10 20
Aslan - Eskihisar Çimento Ş. 7 70
>          >     Afllcosıa Hissetti 10
Şirketi Hayriye 26
Türk Altını (Reşat) 24 75
Türk Altını (Hamit) 23 80
Türk Altını küçük (Hamit) 23 65
Türk Altını küçük (Aziz) 22 90
Hava Kurumuna Teberruda Bulunanlar
Vitalı Polrkar 2300. öziç ecza deposu 750, Mazon ecza deposu 600, Şark Merkez ecza deposu 750, Türkiye Eczaları laboratuarı 500, Şark İspençiyari laboratuarı 500, Kimya ve beza T. L. Ş. mümessili 300. Mustafa Nevzat 300. M. Galip ecza deposu 200, latok ecza deposu 200, D. E. A. laboratuarı 200, ikrahım Etem laboratuarı 150, Haçikoz ecza deposu 100. Limitet ecza deposu 100, Cemal Nevrol laboratuarı 100.
Askerlik İşleri
Veril EminönU Vskerllk Şubelinden:
Aşağıda adlan yazılı yedek subayların kayıtlan tetkik edilmek üzere Nüfus cüzdanları ve ellerindeki vesikalarla 2777 numara ile şubeye müracaatları
Nakliye teğmeni (44934) Celâl oğlu Feyzettin 324 îstanbuL
Topçu teğmeni (44683) Mustafa oğlu Selim 327 İstanbul.
Ölçme teğmeni (40677) Ahmet oğlu Abchırrahman 325 istanbul.
Şubeye Davet:
Yedek sınıf 8. Hesap memuru Mehmet oğ. Abdülkuddüs (12823) çok acele şubeye müracaatı ilân olunur.
Yeni Neşriyat:
ÜYGE TABA -Eve doğru) — Şimal Türklerinin maruf edibi Ayaz İshaicl Beyin bu isimde bir romanı intihar etmiştir. Cihan harbinde Rus yada yaşıyan Türklerin milli hissiye t lerini ve Türkiyeye ne kadar bağlı olduklarını gösteren bu çok canlı e-seri karilerimize tavsiye ederiz.
DOKTOR
H0RH0R0Nİ
Eminönü   Nimet   Abla  gişesi önündeki      muayenehanesinde her gün hastaları kabul eder. Tel. 24131
Baş, Diş, Nezle, Grip,
Nevralji, Kırıklık ve Bütün Ağrılarının Der bal Keser
Icsttto* ffltd* 9 ta* «iıfliMllr. TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ. HIB   VERDE   PULLU  KUTULARI ISRARLA   İSTEYİNİZ
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (2683) lira olan 10000 metre İnce amerikan bezi (21/4/1941) Pazartesi günü saat (11) on birde Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından açık eksiltme usulile satın alınacaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin (201) lira (23) kuruşluk muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu İşe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (2594)
İstanbul Emniyet SandığıDirektörlağanden
940/1997 ».
Borçlu Mehmed Rızaya ilân yolile tebliğ:
Gösterilen ikametgâh; İstanbul Çakmakçılar mahallesi Vaiıdeharu No. 10 Mehmed Rıza 563/14609 hesap numarasile Beyoglunda Hüseyin-ağa mahallesinde Bayram sokağında eski 10 yeni 10 numaralı maa dükkAn bir evün tamamı birinci derecede ipotek göstererek 26/9/932 tarihinde Sandıgrmrzdan aldığınız (1500) Ura borcu 9/8/940 tarihine kadar ödemediğinizden faiz, kumisyon ve masarif ile beraber borcunuz (2009) lira (41) kuruşa varmıştır. Bu sebeple (3202) No. lı kanun mucibince hakkınızda Sandıkça icra takibine başlanarak yukarıda yazılı
ikametgahınıza ihbarname gönderilmiş ise de ikametgâhınızı terketme-nlz ve nerede olduğunuz da öğrenilmemesi hasebile ihbarname tebliğ edilemediğinden kanun hükmüne tevfikan ilân yolile tebUgat icrası icap etmiştir. İşbu il&n tarihinden itibaren bir buçuk ay içinde Sandığa borcunuzu ödemeniz ve kanunen kabule şayan bir itirazınız varsa bildirmeniz lâzımdır. Hakkınızdaki takibi usul dairesinde kurdurmadığınız takdirde ipotekli gayri menkul mezkûr kanuna göre Sandıkça satılacaktır. Bu cihetler borçlu Mehmed Rızaca bilinmek ve ihbarname tebliğ maJcamma kaim olmak üzere ilân olunur. (2618)
Tftrklye Cmuharly >U
Ziraat Bankası
Kunıhif tarihi: 1388.— Sermayesi: 100,000,000 Türk Uran
Şube T* ajana adedi: 366. Bral ve ticari hor nevi banka muamelaUrL Para biriktirenlere 28,000 Ura İkramiye verl/st
Ziraat Bankacında kumbaralı ve Lhbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur"a ile aşağı* daki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1.000 Liralık 4,000 Ura   II
t   ,      500    ,      2,000   ,    1|   100 M    80   ünü* 5,000 Ur.
*   9      İM    >      U00   ,    ||   l»   *       "    »      MM   •
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşa-fP düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 farlasile verilecektir. Kor'alar «»nede 4 def», 11 mart, 11 haziran, 11 eylül. 11 BlrtocikAnunda çekilecektir.
r T. IŞ BANKASI
Tasarruf Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KEŞİDELER: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 İkine i teşrin tarihlerinde yapılır.
1941 ikramiyeleri
1 adet 2000 liralık = 2
mır
3 > 1000 > =3000. 2 > 750 > =1500,
4 > 500 > Sİ 8 > 250 > =2i
35 > 100 > =3J
80 > 50 > =41
300 > 20 > =6000.
•:ı:ı
ı;ı ı
L.
> >
>
DOKTOR
Ç I P R U T
CUdlye ve Zühreviye Mbtehaa-sraı Beyoğlu Yeril Mallar zan   karşın m da   Poeta* sokağı köşesinde Meymenet apartmanı Tel: 43353
DOKTOR-KİMYAGER
CEVAD TAHSİN
»KAR - KAN - KAZURAT
vesairenln tahlillerini yapar. Di vanyolu ortasında Tel. 23334
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMtN YALMAN Basıldığı Yer; VATAN MATBAASI
1 LİRA -\
İDRAR TAM TAHLİLİ      |
Beyoglunda Ağacamii karşısında Bursa sokak No. 1. yeni açılan 'Un ya laboratuarında halka ko laylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) g-ünleri BİR LİRA ücretle idrar tam tsTJUl yapılmaktadır.
67