Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
\ A T A N E V t — Caff&loglu, Molla FenaH S. 33 Telefon: 24136 —   Telgraf VATAN l»t
MART C DM A
1941
Fiyatı: 5 Kuruş
1
SİYASI   SABAH   GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 207
Bede
n
İstanbul
iyesi
ölgesi, Belediye ve Fiyat Murakabe Komisyonuna Rekabet Ediyor
Beşinci sayfamızda okuyunuz
Romanyanın İstediği Kömürleri Maden Direği Verirse Vereceğiz
İtalyanların akim kalan müthiş taarruzlarının hemen akabinde Tepedeleni zaptetmek askerî kudretini gösteren Yunan başkumandanı General Papagos memleketimizde bulunduğu sırada,
dâhi bir kumandan olan Millî Şefimiz'e refakat ederken
KIBRIS
Mülakatı
İlkbahar kasırgası arifesindeki inkişaf ve istidatları biz ve İngilizler ayni gözle görüyoruz.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
den, Ankarada bulunduğu sırada, devlet adamlarımızla etraflı (bir surette görüşmüş, konuşmuştu. İki taraf ta aklın icap ettiği yolda yürüdüğü için ^bu (konuşmalar, her mesele hakkında tam bir anlaşma •ile netacelerrmiş, İngiltere ile Türkiye arasındaki ejmniyetin, dostluğun ve çalışma beraberliğinin bu sızmaz bir neviden olduğu göriiimüjtü.
Ankara mülakatından sonra i-ki dost ve müttefik memleket a-rasında prensip bakımından gö-rüşültmiye muhtaç ihiç 'bir mesele «kalmamıştır. Bununla beraber, Londraya dönmezden evvel, Ha. riciye VekiıSmizle 4>ir defa daha buluşmak, Ankara mülâkatından-foeri cereyan eden hâdiseleri beraberce göz gezdirmek arzusunu gört ermiştir.
fiugünkü şartlar altında seyahat pek zor bir şeydir. İngiliz Hariciye Nazırı bir defa Yakın Şarka gelıma? iken «böyle (bir fırsattan şahsî tem-star için âzami derecede istifade edilmesinden tabiî bir şey olamaz. Kopması beklenen ilk bahar kasırgalarının arifesinde beliren inkişaf ve istidatların e-hemmiyeti büyüktür. Hâdiseler tayyare «üratile inkişaf ettiği için Hariciye Vekilimizin B. Eden'le Londraya dönmezden evvel son manzarayı kendisile beraber gözden geçirmesi elbette faydalı olmuştur.
Neşredilen tebliğ gösteriyor ki, bu inkişaf ve istidatları tahlil ve tefsir etmek hususunda iki hükümet arasında tam bir görüş birliği vardır.
Şunu <Ja hatırlatalım ki, Kıbrıs
adası böyle bir mülakat için pek
münasip bir tarihî sahnedir.   Bu
ada, Berlin kongresinden sonra,
iki memleket arasındaki müşterek
emniyet   ihtiyacının 'bir   alâmeti
diye İngütereye bırakılmıştı.    O
zamandan sonra haricî ve dahilî
emniyet ananeleri üzün fasılalara
uğramıştır. Her iki taraf bu husus-(Devamı Sa. 5> SİL 3 de) -âj
Kıbrıs Görüşmesi
Türk-lngiliz ve Elen
Birliğine Yeni Bir Vesile Oldu
Kahire, 20 (AjV.) — Reuter:
Sal&hiyettar İngiliz mahfillerinde E. Eden'ın B. Saraçoğlu ile Kıbrıs .1 ı yaptığı görüşme, her iki taraf bakımından çok şayanı memnuniyet olmuştur. Bu mülakat, halen iki hükümet arasında müşterek bir Adet halini alan samimi iç birliğinin yeni bir misalidir. B. Eden'in Ankara'yı ziyaretini takip eden 15 gün zarfında bir çok şeyler olmuştur. Bu sebepten dolayı, hâdiselerin seyri üzerinde görüşmek üzere iki Hariciye Nazırının buluşmaları tabi! idi.
Kıbrıs toplantısı, İngiliz, Türk ve Elen mılloUeri arasındaki tam birliği iflbat İçin bfr vesile -*eçkH etmiştir. Kıbrıs, İngiliz idiresi altında bulunmakla beraber, ekseriyetini Yunanlıların teşkil ettiği bir nüfusa maliktir ve burada bir Türk cemaati de vardır. Türkler, İngilizler ve Yunanlılar, bu tezahürlere ayni derecede heyecanla iştirak etmişlerdir. Bütün adada, üç memleket bayrakları yanyana asılmıştır. Ziyaretin gizli tutulmuş olmasına rağmen, büyük bir halk kütlesi, iki devlet adamını karşılamıştır. İki devlet adamını hâmil otomobil, adanın merkezi olan Lefkoşe'nin halkla dolu sokaklarında güçlükle ilerliyordu.
Görüşmeleri müteakip B. Eden, B. Saraçoğlu'yu tayyare meydanına kadar teşyi ederek orada kendisine iyi seyahatler temenni eylemiştir. Beş dakika sonra B. Eden de Kahire'yc dönmek üzere tayyare ile hareket etmiştir.
İngilterenin Ankara büyük elçisi Sir Hugheknatohbui - Hugessen de görüşmelerde hazır bulunmuştur.
*
Kahire, 20 (A.A.) — B. B. C: Eden - Saraçoğlu mülakatının son derece şayanı memnuniyet olduğu bildirilmektedir.
Türkiyedekl Britanya elçisinin dc mülakatta hazır bulunduğu öğrenilmiştir.
Taymis'm    Kıbru Mülakatı
Hakkında   Makalesi
Londra, 20 (A.A.) — Times gazetesinin diplomatik muharriri yazıyor:
İngiltere hariciye nazırı B. Eden ile Türkiye hariciye nazırı B. Saraçoğlu arasında vukubulan mülakat hakkında şu satırları yazıyor:
(Devamı: Sa. 5, SİL S te) —
VATAN'ın Yeni Romanı
Bu Güzel Eser Hakkında Yarın Tafsilât Vereceğiz
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim Hadiseleri
^   Yunanlılar Tepedeleni zaptettiler.
^   İngilizler asker yüklü be*j İtalyan vapurunu batardılar. ^   Nazi taraftarı ttloyadinoviç YngoflUvyadan   çıkarılarak   Yuna-ıılntana geçirildi.
Amerika mebusan metlisi ? milyar dolarlık tabfliaatı ezici bir ekseriyetle kabul etti.
Tepedelen Zaptedildi
Birçok Esir ve Harp Malzemesi Alındı
|Avl jnya ve Berat Tehlikede
«Biraz evvel alınan bir ajans haberi. Yunan askerlerinin şiddetli bir muharebeden sonra bu sabah Tepe-delene girdiklerini bildiriyor. Bir çok esir ve harp malzemesi alınmıştır.
«Tepedelenin düşmesi ile İtalyan müdafaa hatlarından mühim bir düğümün kopmuş olduğuna şüphe edilemez. Şimdi Avlonya ve Berat tehlikeye maruz bulunuyor.
«Mussolininin ilkbahar taarruzundan   sonra   Yunan ordularının bu zaferi takdire değer.»
— Radyo Gazetesi —
[Arnavutluktaki harbe ve Yımanistana ah diğer haberlerimiz beşinci sayfamızda-dır.]
Ankara. 20 (Telefonla) — Hükûmetimizfe Romanya hükümeti arasımda ticarî anlaşmaların yerine getirilmesine çalışılmaktadır. Romanya hükümeti son zamanlarda ihtiyacı olduğundan bahsederek bizden 'kömür istemiştir. Buna mukabil maden ocağı direği ihtiyacımızın karşılanması taJep edildiğinden (istediğimiz direkler geldiği takdirde kömürün gönderiteceği alâkalı Ro-imanya «makamlarına bildirUtniş-'bir. , -.4
Diğer taraftan Romanya hükümeti (külliyetli ımi/ktarda taze balık istemektedir. Talep alâkadarlar tarafından tetkik edilmektedir.
Tepedelenin zaptından bir kaç gün evvel hasp    vaziyetini    ve
Yunan ilerleyiş istikametlerini gösterir harita
Amerikan Mebusları
7 Milyarlık Tahsisatı da Kabul Etti
İngilizler Asker Dolu 5 Gemiyi Batırdılar
"Son alınan haberlerde, İngilizlerin asker dolu 5 italyan nakliye gemisini batırdıkları söyleniyor.
Bunların nerede batırıldığı bildirilmiyorsa da herhalde Ak-denizde olmaları muhtemeldir...»
- RakJyo gazetesi -[Batırılan vapurlurın tafsilâtı 5 inci sayfamızda]
AMERİKANIN   DENİZALTI AVCILARI    İNGİLTEREYE GÖNDERİLİYOR
Vaşington, 20 (A.A.) — B. B.C.; Mobusan meclisi, kira ve ödünç venme kanunu mucibince İngütereye ve diğer demokrasilere yardım için hükümete 7 milyar dolar tahsisat verilmesine dair kanun layihasını 55 reye kaT. şı 377 reyle kabul etmiştir.
Lâyihanın, eenato tarafından da, e*- geç 25 marta kadar kaimi edilmesi için tedbirler aimmtştır.
?
Vasirrgton, 20 (A.A.) — B. B.C: Bafafee Nazırı albay Knox, Amerika bahriyesin in Irugirtereye ilk yardım olarak, denizaltı avcıları ve diğer küçük ıgemiler vereceğini söylemiştir.
Nazır; İngilterenin bu küçük gbmrleri Manş'da ku H a nacağını ilâve etmiştir.
o
Suriyede Nümayişler Devam Ediyor
Beyrut, 20 (A.A.) — Tass: Suriye ga^eteferi halika tahmil edilen îaşe tahdidatı yüzünden Suriyede yeni nümayişler ve grevler yapıldığını yazıyorlar. Nümayişçilerle polis arasında vuku bütan arbedeler esnasında btlbassa talebeler arasında bir çok yaralılar vardır. Bir çok krni tevkif edilmiştir.
Samda, Halepte. Humusta ve Hamada grevler devam etmektedir.
3 lü Paktın Namzedi
Yugoslavya Sanılmasın FinJândiyadır
YUGOSLAVYA  AY  SONUNDA  1  MİLYON  ASKER ÇIKARIYOR
Berlin, 20 (A.A.) — Alman Hariciye Nezaretım'de gazeteciler konferansında, yakın bîr istikbalde üçlü pakta yent 'bir iştirak vukua geleceği biMrrilmi^tir.
?
«BePkanlarda Yugosta/vya, siyasî faaliyet merkezi olrnakta devam ediyor.
«Almanya ile Yugosl&fvya a-rasında müzakereler yapıhnakta ise de bu müzakerelerin nasıl inkişaf ettiğ'i ıbfldtrriılmean ektedir.
«Yugoslavya Mimaktalâ/t Nazırı, bir nutuk irat odeıek «Yugos-lavyanın sonuna kadar 'bitaraflığını muhafaza ed*eceğimi» söyle-mi?târ.
«Eski Başvekil Stoyadinoviç memleket dışına atırmıs ve biraz da mun.ıfı oforak Yunanistan a gönderilmiştir. Yunanistanda da nezaret altına alınacaktır.
«Yugoslavya, Almanya ile müzakereler yaparken seferberliğine de devam ediyor. Mart nihayetinde Yugoslavyanın silâh altında I milyon askeri bulunacaktır.
«Bertin yakında bir memleketin üçlü pakta iltihak edeceğini söylüyor. Bunun, Yugoslavya ol-(ması hatıra gelebilir. Bu, Yugoslavya değil, Finlandiyadır. Fakat, bu haberin doğru olup olmadığını anlamak için b»ir kaç gün beklemek lâzımdır...»
- Radyo gazetesi -
Devlet iktisadî Teşekküllerinde Çalışan Ücretli Memurlar Projesi
Ankara, 20 (Telefonla) — Devlet îlctısa'dî teşekküllerinde çalışan ücretli memurllara ait hazırlanmakta ofan proje son şeklini almıştır. Projenin esaslı maddelerinden biri vazife başında ter. ki h..yat eden veya sakatlanan memurrara verilecek maaş ve ikramiyeye aittir. Bu madde hazırlanırken devlet memurları hak-(Devaıru Sa. 5, Sü. 2 de)
Yugoslav    hudutları   haricinde emniyet altına   alman   eski Başvekil    Stoyadinoviç
Stoyadinoviç
Hudut Harici Edildi
Londra, 20 (A.A.) — B. B. C: Bel-graddan gelen haberlere göre, eski Başvekil Stoyadinoviç, Yunanistans gitmek üzere Yugoelavyadan ayrılmıştır. Hududa kadar kendisine po-Mî refakat etmiştir.
Hatırlarda olsa gerektir ki Stoyadinoviç, Mihvere karşı sempatisinden dolayı, Saray Bosna civarmda bir köyde mecburi ikamete mahkûm edilmişti.
Vatan — Eski Yugoslav Başvekili doktor Stoyadinoviç'in hudut haricine çıkanUnvaaı ve Yuna-n is banda ikamete memur edilmesi günün en mühim hâdiselerinden bîridir.
Stoyadinoviç Yugoakvvyada na
Çekostovakyaya artnut kurusu vt (Devamı Sa. 57 SİL 1 de) § §
Valimizin Dünkü Çay Ziyafeti
Şeüıir (meclisinin mesaisin", brtrranesi münase'betfle VaHmrz tarafından verilen cay ziyaferindr Münttkale Vekiri, örfî İdare Komu tanı ve bir çok cüzide davetliler Kazır bu/ruranuşrardır.
- Yazısı ikinci sayfamızda -
GÜNÜN SESİ
KAHVE PİYASAYA ÇIKTI ki!
Karasevdaya tutulanlar
ele geçirmek
değil
Meslek Kadınlarının
•   •    •   •
üıyınışı
Yazan: REŞAT tfDRİ
Tramvayın  ön kapısından giren
kabarık plûtlne saçlı bir genç kız,
kalabalığı güçlükle yararak - Mlet-
çllerln »»lon adım verdikleri - orta
kınma gelmişti, önümde duran iki gençten biri
ötekini dürterek:
— Bo kızı gözüm ısırıyor, dedi,
Bar artistidir. Bir yerde gördüm; hattâ dam» bile ettim.   Fakat bir türlü bulup çıkaramıyorum. Arkadaşı cevap verdi;
— Yanılıyorsun. Bu genç kız Bar artisti defcll doktordur. Ilastahanc-leriııılzden birinde çalışır. Galiba ihtisas yapıyor. Fakat belki do stajyerdir.
— Asıl yunılan sensin.
— Olamaz. Hattâ çok yakınlarda bir gün yine tramvayda maruf bir profesörümüzle doktorluk meseleleri konuştuğunu İşittim. Çalışkan ve müstalt bir kız olavak kl profesör ona âdeta ehemmiyet veriyor ve doktor diye hitap ediyor.
— öyle nıl? Bak yanına gidip konuşayım da gör.
_ Yapma rezil olursun.
Dellkunlı dedlftlııl yapamadı. O-nu bundan meneden arkaduşmm ltiruzı deftlldl. llerllemek İçin vap-imı her teşebbüste kalabalık onu . poyraz havalarda suların mütemadiyen İskeleye attığı bir vapur gibi - eski yerine, arakadaşının yanma   atıyordu. Genç   artist veya
doktor ortada asılacak bir yer bulmuştu. Yanındakiler acayip acayip baktıkları ve galiba yakışıksız şeyler konuştukları İçin İkide birde sinirU hareketlerle bir yandan öte yana dönüyor; tepe lâmbasının hafif mavi ışığında birer İnce kalem çizgisinden İbaret kaşlarının çatıl-dıftı, boyalı çehresinin asıldığı görülüyordu.
İki arkadaşın münakaşası hâlâ bitmemişti. Onun Bar artisti olduğuna iddia eden nihayet:
— Beş lir asm a bahse giriyorum, dedi, buna mukabil kaybedersem senden bir tek lira alacağım. Razı mısın. Derhal konuşmıya gidiyorum.
Tanımadığı kimselerle kolayea konuşup ahbap oluveren serbest ve becerikli insanlardan biri olsam söze karışacak ve platine saçlı kızın doktor olduğunu İddia eden çocuka şuıüarı söyliyecektim.
— Sakın ha bahsi kabul edeyim deme. Liram yakarsrn. Müthiş bir benzeyişe kurban oluyorsun. Bu genç kız zannettiğin gibi doktor olaydı saçlarını ve yüzünü bu şeklide boyar mıydı? Bu kadar sene mektepte okumuş, kufa ve ruh Itibarlle tekemmül ermiş bir genç kız bu tarzda bir tuvaleti kendine yakıştırır mıydı? Haydi diyelim kl o bir çocukluk etti. Kendisine hürmetle maamelc ve doktor diye hitap eden profesör ve mesleğin vckarıııı, ağır başlılığım müdafaa vaziyetinde olan bütün profesörlerin bunu kendisine münasip bir lisanla anlatmamalarına, yal nız kadın değil, erkek bir doktorun hile bu tarzda süslenmlye hakkı olmadığını söylomemclerino İmkân olur mıydı? Sakın bahse gireyim deme. Yanarsm. Bu zamanda Ura kolay kazanılmıyor. Görünüşe aldanma. O yine Bar artistidir*
109
VATAN
21 - 3 - 941
^   Casu
slar C
asusu   j
Trebiç Linkol
un
2
Hayat ve Maceraları
Belediyede:
Tramvaylarda
Bilet Kontrolü
Toplıyan ve nakleden:
Tşte J. Lincoln'in faciası bu a-İie ne münasebetinden    baş*adı. Lıcnç kızla nişanlanan (meteliksiz J. Lincoln mevki ve servet sahibi bil adam görünmeğe, ara sıra mü nasip ihediyeler  getirmeye  mec-burdu.   ll/26 senesinin Noel günü akş.ımı,  cebinde bir metelik yoktu. Ha.buki o akşam, nişanlısının evinde resmî nişan ziyafeti vardı, Oraya beş parasız ve bos ellerle nasıl gidebilirdi?   İşte bu üzüntüler içinde J. Lincoln evinden çıktı. Bir «müddet sokaklarda yürüdü.   NVetUminster köprüsünü geçerken aklına 'birdenbire hırsız lık geldi.  Nehrin başında büyük ve süslü bir apartman vardı. Bir arkadaşı evvelce kendisine tbu binadan ve sahibinden uzun uzun bahsetmişti. J. Lincoln tahini bu gece denemek istedi. Parmaklığı •üratle atladı, yarı   açık    duran mut bak penceresinden içeri daldı. Bir odaya girdi; eski tayyareci mum ısılında eşyaları karıştırmağa başladı. Odadaki dolaplarda bir şey bulamadı. Salona geçti; orada üzerinde eski    kilitler takılı bir sandrk gözüne ilişti. Ö-nüne ç&ktü, açmak için çok uğraş ti. Emekleri boşa gitti.    Bu işin acemisi idi Tam t>u    sırada salon birdenbire aydınlandı ve J. Lincoln sandde başında ev sahibi île burun buruna geldi.    Eski tayyareci ani bir kararla tabancasını çekti ve birbiri    arkasına üç kursunu boşaltarak ev sahibini yere serdi.   Fakat   J. Lincoln boş elle çıkmadı; bir köşede duran bir çiçek demeti alarak evden uzaklaştı, nişanlısının evine
gitti.
J. Lincoln bu çiçek demetini nişanlısına takdim etti; bu suretle adabı muaşeret kaidesini yerine getirdi. Gecenin on birinde genç nişanlısı ile ilk dansı oynadı. Fakat biraz sonra, ellerine kelepçe vurularak polis müdüriyetine götürüldü. Orada vakayı başından sonuna kadar olduğu gibi anOattı. Adamı tabanca ile öldürdüğünü itiraf etti. I
Biraz evvel, mahkeme esnasında redsrn âdeti hilâfına sinirli göründüğünü söylemiştim. Bunun sebebi şu idi:
İlk mahkemeden iki saat evvel, bir adam reisin evine gitmiş, ken dişini acele ve mahrem bir mesele hakkında görmek »temişri. Bu zat, İngiliz Entelicens servisi -gizli hizımet teşkilâtının hususî şube müdürlerinden Sir Stanley Dester'di. İngiliz gizli hizmetindeki şube (müdürleri, büyük nüfuz ve salâhiyet sahibi adamlardır. Reis şube müdürünü çalışma oda sında kabul etti. Acele ve mahrem mesele J. Lincoln mahkeme si idi. Reis bu görüşme esnasında J. Lincoln'in (Trebiç) in oğlu olduğunu öğrendi. Müdürün istediği şey, mahkeme esnasında maznunun ailesini ve bilhassa ba basını kapalı geçmek, bu hususta bir şey sızdınmama'ktı. Ve hepsinden (mühimi, J. Lincoln kanunun icap İttirdiği ceza ile mahkûm edü\mesiydi. İngiliz hakimleri, kanuna ve adalete bağlı adamlardır. Fakat işin içmde Entelicens servisin menfaati olur. sa mesele değişir. J. Lincoln için kurtuluş yoktu; fakat Entelicens servis tarafından tesir yapılınca, kurtulacak olan da yakasını ve boynunu kurtaramazdı.
II
J. Lincoln'in ölüm Cezasile Mahkumiyet ve Asılması
Ertesi gün muhakeme tekrar başladı. Bugün mahkeme salonu daha fazla dolmuştu. Fakat sorulacak ne kalmıştı? Maznun suçunu d^faatla itiraf etrrışta. Jüri heyeti içeri çeJkildi, ve biraz sonra tekrar mahkeme sa'onuna girdi Yüzlerinden, tavırlarından ver3|miş ojan müthiş hüküm anlaşılmış gibiydi
Herkes ayağa kalktı. J. Lincoln idam hükmünü sükûnetle dinledi Hükmün »okunması bitince, bir centilmen gîbi hafifçe eğildi ve reise dönerek:
— Takdim ettiğiniz kıravatû teşekkür ederim ımilord, dedi, ben onu hakkettim. Onu se.efîi bir asker gîbi kabul ettiğimi sizi: arzederim.
Bugün mahkemede mühim bir adam daha vardı:
1 ngil iz Entellice ns se r vis *. ¦ i n hususî    müdürlerinden    Sir    S.
İHSAN BORAN
Deştir. Muhakeme sonunu gör-fr/jye gelmişti, idam hükmünü dinledikten sonra acele otomobiline bindi ve daireye gitti.
2 Mart 1926 günü aabahın saat altısında Shrpton Mal'let hapishanesinin direğine siyah bayrak çekilmişti. Zira, yağlı kenevir urganı katil J. Lirtcoln'ün o sabah boynuna geçecekti.
Betbaht nişanlısı bir hafta evvel hapishaneye giderek J. Lin-coln'ü gördü, ona veda etti. Kız ayrılırken cesur davrandı, kadere tahammül gösterdi. Şerefli bir asker gübi öleceğini vadeden J. Lincoln idam sehpasına titremeden ve sararmadan yürüdü. Bir tekme ile ayaklarının altından kayacak meşum sandalyanın üzerine dizleri bükülmeden çıktı. Cellât yağlı kenevir urganını J-Lincoln ün sert ve kalın boynunda üç defe düzeltmrye mecbur oldu. J. Lincoln son anda, hiçbir vasiyette bulunmadı. Yalnız kuvvetli bir sesle:
— Al'laha ısmarladık babacığım, dedi.
Ve sandalyanın kaymasile ö-bür dünyada ölülere karıştı. Dok tor ölünün vücudunu son defa muayene etti.
Titrek bir sesle:
— Bitti, dedi.
Bitti mi? Hayır, bilâkis. J. Linç ol» u «idamla asıl müthiş facia yeni başladı. Büyük Britanya imparatorkıgırnun emniyeti, kıt'adar üzerinde tehlikeye giriyordu. Çünkü binlerce kilometre uzakta, biricik oğlunun idam kararını öğrenmiş talisiz bir baba vardı, öyle bir baba ki, u-zun seneler Britanya imparatorluğu için entelbcens SeıiUsin en müşkül, en gizli islerini görmüş, o uğurda hayatını tehlikelerin i-çine atmıştı. Eatellicena servis teshile oğlunfun İdam edilmesini, baban ir* (havsalası almamıştı. Oğlunun boynunu İngilizlerin yağlı kenevir urganından kurta-raimryan bedbaht baba, İngilizlerden ve İngiliz ismini taşıyan her şeyden intikam almağa, hayatım «onuna kadar bu müthiş intikam uğrunda harcaımağa yemin eftti Ve Trebiç Lincoln gibi bir adam, boşuna yemin etmez.
(Arkası var)
TAKVİM
21 MART 941 CUMA
AY: 8 - GÜN: 80 - Kasım; 131 RUMİ: 1357 — MART: 8
HİCRÎ: 1360 — SEFER:      22
VAKİT ZAVAU EZANİ
GÜNEŞ: 7,04 11,43
ÖĞLE; 13,22 6,00
İKİNDÎ: 16,47 9,26
AKŞAM: 19,21 12,00
YATSI: 20,51 1.31
İMSAK: 5,24 10,03
Rahatsız Edil meden Yapılacak
Tramvay lardakı ızdûıam arasında kontrolörlerin 'bilet kontrolü çok müşkül olmakta ve halk la iz'aç edilmektedir. Dünkü sayımızda günün sesi sütununda bu hususta yazılan bir yazı Üzerine Vali ve Belediye Reiisi doktor Lûtfi, bu mesele ile yakından a-tâkadar oftmuş, derhal Tramvay idaresi Umum Müdürlüğüne, tramvaylarda halkı rahatsız et-miyecek yeni bir kontrol şekli bulunması için tetkiklerde bulunulmasını ve neticenin bildirilmesini i»t emişlerdir.
1 ram vay idaresi bunun için tetkiklerde ibuJunacalk, yeni bi«r sekim tatbiîkına çalışılacaktır.
Simitçi ve Pastacı Fırınlarının Un İhtiyacı
İstanbul Belediyesi iktisat müdürlüğü, şehirdeki simitçi, börekçi ve pastacı fırınlannın günlük un ihtryaçJarını kaymakamlıklar vasıta&ile tesbit ettirmiş ve listelerini hazırlamıştır. Bu listeler O-fis müdürlüğüne verilerek tevziata başlanacaktır.
Tahdide tâbi tutulan francala unu için de hastanelerle, sıhhî >müesseselere francala veren fırınlar ön plânda tutularak tevziat yapılmaktadır.
Makarnacılara da talksimi icap eden un için, bu fabrikalardan malûmat istenmiş, ihtiyaç listesi talep edilmiştir.
Lastik Tevziatı Devam Ediyor
Utartbul Vilâyeti badesi otomobili erile kamyonlara lâstik tevziatına devam etmektedir.
Kamyon lâstiiklerinin bir kısmı da Anadoluya gönderilmişti-Bugünlerde ikinci parti lâstik gelecek ve bu suretle bütün ihtiyaçlar karşılanmış olacaktır.
Piyasa Hareketleri:
Av Derileri
Yüksek kalite av derileri satışı için İngiltere ve Amerikadan yeni siparişler gelmiştir. Erzurum sansarlarının fiyatı 75 liraya ve »tilkilerinin 12 hıraya yükselmesi piyasada canlılık uyandırmıştır. Av derilerinin ihracında güçlük olacağına dair haberler üzerine köylüler bu sene av hayvanlarile fazla meşgul olmamışlardır. Kıl-la-rından traş fırçası yapılan porsukların bite derileri dört Liraya çıkmıştır. Amerikaya sevkiyat dcvaım ediyor. Henüz nereye gönderileceği eöylenmiyen yüz bin adetlik büyük bir parti oğlak derisi iyi fiyatlarla satılmıştır. İtalyanlar, Almanlar bu gibi deri-Jere taliptirler. İtalyadan muhtelif boyalar geldiği için bu memlekete de deri gönderilmesi iste-niknektedir. Atmanlar ve Bulgarlarla da ancak malla mukabil mal verilmek sistemi tatbik edütnek şantile bu iki memlekete İhracat yapılabileceği söyleniyor. Hava kurusu koyun derilerinin satış vaziyeti tiraz gevşemiştir. Yapağı satışları da ancak yerli mensucat fabrikalarımıza vaki o talaktadır. Lisansa tâbi olan maddelerin piyasa vaziyeti nisbeten durgundur.
Feci Bir Tren Kazası
Çekmeceden Geçen Marşandiz Bir Otobüsü Parçaladı
On Kişi fildi Onaltı Yaralı Var
Vak'a mahalline yetişen Müddeiumumi muavini Orhan ve Adliye doktoru Enver Karan mahallinde tetklkat yapmışlardır.
Hâdise esnasında ölenlerin isimlerini yazıyoruz: Rafael oğlu Izak, Amilolos oğlu Konstantin, Aristidi oğlu Sotiri, Avram oğlu Ilyazar, Niko oğlu Sotiri, Konstantin oğlu Yorgi, Yani oğlu Vasıl, Nişan oğlu Artin, İzak oğlu İlyas.
Yaralılar da şunlardır: Manol oğlu    Pandeli,    Bohor
oğlu Yasef, Artin oğlu Al eko, Büyiikadada oturan Dimıtri, Artin oğlu Miço, Avram oğlu Vahan, Yorgi oğlu Sotiri, Koço oğlu Paraşova, Franko oğlu Todori, Koço oğlu Dimitri, Oıimpos oğlu Manol, Salbatay oğlu Menabim, Abdullah oğlu Eyüp, şoför muavini İsmail oğlu ismail.
Hastanede bulunan yaralılardan Manol oğlu Pandeli de ölmüştür.
Kücukçekmece ile Hadımköy arasında çok feci bir tren kazası olmuştur.
Şoför Hüseyin in idaresinde Kırklareli 31 numaralı kamyon Hadım-köyünden aldığı 26 yolcu ile Ltanbula gelmekte iken Kü-çükçekmecede tam geoidi geçeceği sırada lstanbuld<an Çerkez-köyc gilmektc olan 6 numaralı marşandizin önünden geçmek istemiştir, işte bu esnada »marşandiz otobüsün arka tarafına şiddetle çarpmış ve otobüsü fırlatmıştır. Devrilmek üzere olan o-töbüs oradaki kulübeye çarptığından yine marşandizin önünde kalmış ve trenle birlikte sürüklenmeğe başlamıştır. Tren durduğu esnada otobüsün içindekiler hattın üzerinde ve yerlerde idiler.
Otobüsün içinde bulunan 26 yolcudan onu derhal vaka mahallinde ölmüş ve diğerleri ağır yaralı olarak Gureba hastanesine 'kaldırılmıştır.
Adliyede:
Bir Defa Kaçmış Yakalamışlar Bir Daha Kaçmış Kurtuluş Yok
Bir defa kaçmış, kaçamamış. İkinci defa kaçmağa teşebbüs edince karakolun kapısından fırlatmış, peşine polisler düşmüş. O koşmuş, onlar koşmuşlar, nihayet nefesi kesilerek yakalanmış. Bu sefer karakolun nazaretbanesinin kapısını zorlamış. Açamayınca canda.'yayı kaldırmış vurmuş ve kapryı kırmış. Bir üçüncü defa kaçmak istemiş bırakmamışlar.
Suçlu 'bakmış kaçmak güç. Bari demiş hıncımı <alayım. Kendisir
ni İhbar edenin kafasına sandal-
yayı vurmuş, işe müdahale etmek
isteyen po'üs memuru Cejmfle de:
— Şarta altmış lira verene a-
cıyorum, diye başlamış hakarete. • Üç gün evvel Tahtakalede şe-
kerci Hayrinin dükkânı önünde mostra olarak duran 18 kilo karamelayı ça&an seyyar satıcı Ahmet Demirin marifeti bu kadar da değiL
ismini sordukları zaman: Ahmet Demir demiş. Biraz sonra Nuri olmuş ve ndihayet hakikî adının Nevres olduğu anıaşûrustır. , Dün ikinci asliye cezada cür-mü meşhut olarak yapılan muhakeme esnasında Nevresin suçlan sabit olduğundan ve kendisinin bu suçlardan bir çok defalar mah kûm olduğu «anlaşıldığından ve suçu memleket asajyişine aykırı görüldüğünden 2 ay iki gün hapsine ve 35 lira para cezasına ve para cezasını vermediği takdirde yine hapsine karar verilmiştir.
j Valinin Çay Ziyafeti
Şehir meclisinin mesaisini bitirmesi (münasebetle Vali Lûtfi Kır-daT, Taksim gazinosunda bir çay ziyafeti vermiştir. Ziyafette bir müddettenberi Isbanbulda bulunan Münakalât Vekili Cevdet Kerilm Irrcedayı, örfî idare Komutanı Ali Rıza Artunka'l, Parti müfettişi Reşat Mimaroğlu, bir çok mebuslarımız, şehrimizin   ta-
19
nınmış güzide kimseleri hazır bulunmuşlardır.
Zîyafeîfcten sonra Şehir gazinosunun programı gösterilmiştir. Bu programda ecnebi bir artistin a-laturka söylediği bir şarkı çok alkışlanmış ve davetliler bu kıymetli artisti muvaffakiyetinden dolayı tebrik etmişlerdir. Resmimiz toplantıda bulunanları göstermektedir.
Piyasa Vaziyeti:
Altmış Bin
Çuval Kahve

CebelittarıktanGeçti Yakında Geliyor
Piyasamıza getirileceğini bildirdiğimiz aitmiş bin çuval kahveyi getirmekte olan Brezilya vapuru C e be Üt arıkta n g eçm iştir. Vapurda yalnız kahve bulunmaktadır. Bu kahveler için lâzım gelen malî muameleler tamamlanmıştır. Kahvelerin evrakı Osmanlı Bankasına gönderilmiştir.
Lüks Diye Kaser Peyniri Yok
Fiyat Murakabe komisyonu haftalık ikinci toplantısını yapmıştır. Kaşer peynirleri için evvelce Kiks olarak ayrılan cinsler diğer kaşerlerden farksız görülmüştür. Esasen Ticaret Vekâleti de lüks bir kaçer olamayacağını komisyona bildirdiği içm bu peynirlerin (lüks) listesinden çıkarılmasına karar verüm.ş..:. Halk kundurası tipleri üzermae de görülmeler yapılmışsa da yeni bir karar verilmemiştir.
Kadın Çorapları
Kadın çorapları standardı içm
hazırlanmış oi'an nizamnamenin tadili düşünülmekteo»V- Çorap fabrikatörlerinden Anicaraya giden heyet şehrimize dönmüş ve dün Sanayi Birliğinde bir toplantı yapmışlardır. Nizamnamenin mevcut makine vesaitine göre tadili için görüşmelere devam edilmiştir.
Hububat Birliğindeki Toplant-
Zabire ve Hububat Birliğinde dün bir toplantı yapılmıştır. Tüccarlar ihracat .talepleri karşısında lisansa tâbi tutulan bir çok mad-Jcierin ne şekilde ihraç ed.'ebile. ceğini müzakere etmişlerdir.
Münakalât Vekili Trakyaya Gitti
Bir tmüddettenberi şehrimizde bulunan Münakalât Vekili Cevdet Kerim Incedayı (tetkiklerde bulunmak üzere dün akşam Trak-yaıya bareket etmiştir. Vekil orada kaldığı müddet zarfında Vekâleti alâkadar eden işler üzerinde meşgul olacaldar ve pazar günü tekrar şehrimize döneceklerdir.
o
Bugün Nevruz
Bugün Nevruzdur. Nevruz. Şark ve Yakın Şark iklimlerine göre bu mıntakalarda yaşayan milletler arasında ilkbaharın başlangıcı say rlma'ktad ı r. Eakid en Nevruz gününde bazı merasim yapıhr ve Nevruziye adile şekerlemeler satılırdı. Nevruzun ilkbaharın birinci günü sayılmasına ve her tarafın çiçeklere bürünmüş olmasına rağmen çok defa bugünde titretici soğuklar olmuş ve günlerce kar yağmıştır. Böyle olmakla beraber hâlâ bir çok yerlerde (Nevruz) günü tes'it edilmektedir.
Bugün kışı bitirip bahara giriyoruz. Bugün gündüzle gece 12 şer saat devam eümek üzere birbirine müsavi olacaktır.
— Bir vapur daha battı. Ama bunu çıkaracaklar, ötekini çıkaramadılar, lçlndckl-ııı de balıklar yemiştir.
— Kimi balıklar yemiştir, dediniz?
— Onu... O fena kadını...
Yarımdan uzaklaştım. Baş un ağrıyor, kalbim bülnmlyen şeylerin haberini sanki evvelden doymuş gibi ağırlaşmıştı. Sis dağılmış, etraf sakin, deniz bir ayna gibi...
Şatoya döndüm. Yemek odasına hazırladıkları soğuk yemek hâlâ masanın üzerinde duruyordu.
Frlth beni görünce:
— Efendi geldi, yemek yedi ve tekrar çıktı, dedi.
— Ne zaman döneceğini nöyledl mi?
— Hayır, hiçbir şey söylemedi. Size yemek vereyim ml ?
— Hayır Frlth, canım yemek İstemiyor. Sadece çay İçeceğim.
Bekliyordum. Bilmediğim fakat hissettiğim bir takım şeyler öğrenecekınlş gibi İçlin de korku vo telâş vardı. Hayatımın sanki yeni bir safhasına girmiş gibi İdim. Bütün ah dlseler bandan sonra feankl eskisinden başka olarak cereyan edecekmiş gibi geliyordu. Frlth, çayı getirdi. Biraz sonra tekrar yanıma gelerek:
— Kaptan Searl telefondu. Mlflter de Vinter İle husuMî bir şey konuşmak İstiyormuş. Acaba ne zaman gelecek?
— Bilmem kl, Frlth... Her halde geç gelecektir. Sonra tekrar telefon etsin.
Yazan: Dafne du Maurier
56
Çeviren: Rezzan A. E. Yalman
Frlth, odadan çıktı, fakat biraz sonra tekrar geldi:
— Kaptan Searl sizinle görülmek İstedi, ı   mühim ve acele İmls...
— İN M. hemen gelsin.
Fakat kaptan Searl ile ben ne konuşabilirdim? Bu adam limanın komiseri İdi. Acaba ne söyliyccektl ? Her halde batan vapur hakkında bir şeyler olacaktı. Manderley koyunda battığı İçin belki hususi bir müsaade lâzımdı.
Biraz sonra kaptan Searl odaya geldi:
— Affedersiniz, kaptan... Kocam henüz dönmedi. Bütün gün bu hatan gemi İle uğraştı.
— Evet... Herkes orada... Çok alâkadar o-Iunlar var... Fakat geminin hail fena.. Teknesinde kocaman bir delik var. Sahibi zamr edecek. Fakat ben bu meseleyi konuşmağa gelmedim. M ister dö Vlnter'e verilecek bir haberim var.
Mavi, zeki gözlerlle yüzüme bakıyordu:
— Ne gibi bir haber? Diye sordum:
— Bu haberi sizlere vermek istemezdim.
Bütün kasaba halkı Mlster de Vlnter'l ve sizi çok severiz. Fakat ne yapayım? Mecburum. Maziyi karıştırmak, eski hatıraları kur r alam ak çok acıdır. Bilmem kl, nereden söze başlıya >t m :
Cebinden büyük bir beyaz mendil çıkararak burnunu sildi. Sonra yalnız olduğumuzu bildiği hulde hiç kimse sözlerini İşitmesin diye daha yavaş bir sesle:
— Vapurun vaziyetini görmek için denizin dibine bir dalgıç gönderdiler. Batan vapuru tetkike giden bu dalgıç denizin dibinde bir küçük kotra görmüş.. Ve derhal bunu tanımış... ölen Madam do Vlnter'ln kotrası İmiş.
— Vah vah... Hakkınız var. Kocam bunları duyarsa üzülecek.. Eski hatıraları tazelenecek. Bu küçük kotrayı olduğu yerde bırakmalı. Mademki bu kadar zaman denizin dibinde kulmış, varsın daha kalsın,   kimseye
bir /aran yok ki...
— Evet, hakkınız var. Fakat böyle yapmak mümkün değilmiş. Sizi ve kocanızı üzmemek İçin elimden ne gelse yapmağa hazırım, buna emin olunuz, fakat dalgıç   va-
purdan başka bir şey daha keşfetmiş. Kotranın pencereleri ve kamara kapıları kapalı 1-nıiş, pencerelerden birisini açmış, kotranm kamarasına girmiş». Ve ne görmüş biliyor musunuz ?
Kaptan Searl yüzüme bakıyordu. Sözünü burada kesti, sonra daha yavaş sesle âdeta kulağıma söyler gibi:
— Kamarada bir ceset varmış. Tabii deniz onu âdeta eritmiş, fakat kemikler ve bazı kısımları hâlâ mevcut İmiş, bana derhal bir rapor verdi. Ben de vazifemi yapmağa mecburum. Onun İçin kocamzı görmek İstedim.
Ben şaşırmış ve fena halde UzülmUştUra.
— Demek kl, yalnrz değildi, yanında başkası da vardı? Bunu şimdiye kadar kimse bilmiyordu.
— Evet, bana da öyle geliyor.
— Peki ama, acaba bu yanında olan kimdir? Ortadan birisi kaybolsaydı, o zaman far kına varılırdı. Bütün gazeteler, bu kazadan bahsetti.
— Ben de bilemiyorum, kimdir, fakat her haldo kotrada bir ceset mevcut...
İçime dolan üzüntünün mânasını şimdi anlıyordum. Böyle esrarlı bir hâdise karşısında kalacağımı ve daha çok üzüleceğimi sa-atlerdeııberl hissetmekte İdim. İşte ben tek
basıma, üzüntü İçinde dalgıcı seyrederken o adım. Rchoka'nm kotrasında ve K< ı kanın meçhul arkadaşını bulmuştu.
(Arkası var)
GÖNDEN _GIÜNE
Maryüs' ün Cesareti
ecen Büyük Harbe   ait! bir hikâyecik okudum. Materyel    bakımından   eldeı edilen değişiklikler, kaydedileni terakkiler   bir yana   bırakılırsa1 harpler birbirine benzerler   ve
bunlarda esaslı unsur yine insan-dır, •
Harbeden insanlar içinde bu işe kabiliyetli olanlar da vardır, kabiliyetsiz olanlar da.- Cesur olanlar da, vardır, korkak olanlar da... Kahramanlar da vardır, hainler de... İşi benimseyenler de vardır, sırtından atmağa çalışanlar da... ileri atılanlar da vardır, geri kaçanlar' da-.
Bu itibarla Umumi Harbe ait olarak okuduğum hikâye, bugünkü harp sahnelerinden birin, de geçmiş gibi taptazedir.
Anlatayım:
Fransada kurulan cephelerden birinde Fransız ve Alman siperlerinin birbirine çok yakın olduğu bir yer.
Komutan, Marsilyalı nefer Maryüs'ü çağırıyor ve şöyle bir talimat veriyor:
— Maryüs, sen kahraman olduğun kadar becerikli bir asker, sin. Sana bir vazife vereceğim. Bunu lâyıkile başaracağına emi. nim. Yapacağın iş şudur:
Karanlık basar basmaz, sürüne sürüne Alman mevzilerine sokulacaksın ve düşman kuvveti hakkında bir keşif yapacaksın. Vazife mühimdir. Çünkü yarm şafakla beraber taarruza geçeceğiz. Fakat bu taarruzu tayyarelerle mi, tanklarla mı. topçu kuvvetlerile mi, süvarilerle mi, piyadelerle mi yapmak lâzım geleceği ancak senin getireceğin malûmata tâbidir. Onun için gözünü aç, vazifeni iyi yap!
Maryüs, komutana bu işi kendisinden başka hiç kimsenin da. ha iyi yapamıyacağına teminat veriyor ve karanlığın basmasını bekliyor.
Nihayet gece basınca, Maryüs sürüne sürüne Arman mevzilerine doğru karanlığa gömülüyor.
Aradan bir saat, iki saat, sonra saatler geçiyor, çabuk dönmesi lâzım geldiği için öldürüldüğü tahmin edildiği bir sırada nihayet Maryüs üst baş parça parça, yüz göz çamur içinde çı-kageliyor.
Komutan memnun, soruyor:
— Aferin Maryüs, geç kaldın ama, herhalde taarruzu nasıl yapacağımıza esas olacak malûmat getirdin elbet!
— Elbet komutanım! Yalnız haddim olmıyarak bir tavsiyede bulunacağım: Taarruzu ister tayyarelerle, ister tanklarla, ister topçularla, ister süvarilerle yapın... Fakat zinhar, piyade ile
yapmayın
— Neden?
— Halimi görmüyor musunuz komutanım! Düşman mevzilerinde kocaman bir çoban köpeği var ki piyadenin başa çıkmasına imkân yok! Ben kendimi bütün meharet ve cesaretimle zor kurtardım!...
Kör Kadı
?
Devamlı okuyucularımdan İkdam gazetesinde M. K. ya: Atarlar sengi tarizi dirahtı mey-
vedar üzre Gene olduğunuzu tahmin ediyorum. Belki anlamazsınız, tercüme edeyim:
Tariz taşım meyva veren a-ğaca atarlar!
_K. K.
Bir Kadirşinaslık
Bir Caddeya Doktor Basim ömerin Adı Verilecek
Büyük ilim adamı merhum profesör doktor Besim Ömer Ak. alının »minin ıbir caddeye veya bir eokaga verilmesi için Belediye Reisliği tarafından alâkadarlara emir verilmiş ve bu teklif encümene havale edilmiştir.
Vali ve Belediye Reisimizin bu kadirşinaslığını takdirle karşılarız. '*
o
Rektör Edirneye Gidiyor
Üniversite Rektörü Cemil Bil-sel bugün Istanbuldan hareket ederek Edirneye gidecektir. Rektörün bu seyahatinin sebebi malûm olmamakla beraber Üniversiteyi alâkadar eden bazı işler hakkında tetkiklerde bulunacağı söylenmektedir.
21-3-941
VAT AH
Garbi Anadoludan Raporfajlar  Harp Vaziyeti
Kız Kaçırma Vakaları
Bunlar, Kızla Oğlanın Anlaşması ve İki Ailenin Malûmatiyle Oluyormuş...
Yazan: Neriman HİKMET
Ayamın umu mî   görünüşü
A
ydın şehrinin emniyet ımüdürile görüşmüştüm. Bana aydında 20 gündenken polisi alâkadar edecek bir hâdisenin zuhur ©ftmediğîni söyledi Hayret ettim*
Burada görülen belli başlı hâdiseler, ıkız Jcaçnrm alandır. Kızla oğlanm anliaşmasile hem de iki ailenin malûmatile oluyormuş. Bu da nasfil işmiş diye sorunca izah ettiler. Meğer kız tarafı cihaz verecek halde, erkek tarafı ağırlık verecek vaziyette olmadıktan için bu tarz izdivaç yolunu bulmuşllar. Aile eşe dosta karsı kaçanlara bir müdd et dargın d uruyormuş, sonra herhangi hv araya girme ile (banşıyorkarrmış. Şu halde bunlar ailenin muvafakatile tertip edilen (kaçmalar, kaçırmalardır. Çok zaman zabıtaya* aksetmiş »bile.
Bu külfete neden lüzuim görüyorlar, bu anlaşılması çok. garip, tuhaf bir mesele!.. Eski bir anenenin bugünkü Ihayat içinde doğurmuş olduğu güçlüklere praılik bir hal çaresi bulmuşlar. ;Bu başka türlü meşru bir çerçeveye konulamaz mıydı?
Yine bir gün hükümet konağına uğrajmujUm. Binanın dahi-
lindJd (mahkemelerin önünden geçiyordum. Kapıların önünde bir hayli kalabalık vardı. Ken-
Idi kendime acaba, dedim    bir
[hmlttsız, gürültüsüz    memleket
insanlarının davalarını ne  gibi
sebepler teşkil eder?
Müddeiumumiliğe girdim.
Muavin Bay Radjden bu 'hususta bir konuşma rica ettim. Nezaketle kabul ederek suallerimi dinlejniye başladı. İçeriye girip çıkanlardan belli îdi 'ki, 'bir hayli meşgu'l zamanında kendisini rahatsız etmiştim, sordum:
— Mahkemelerinizde en faz
İ4 hangi davalara bak:bx?
— Boşanma davalarına diye cevap verdi. Muhit sıcak, gıda maddeleri de pek çok şeker ihtiva ettiği için olacak. Yine bu yüzden, bu davalar, mevzuları itibar il e ağır cezayı alâkadar eder. Bizde memur suçları yok denilecek derecede az ve enderdir. Köylerde kız kaçırma, hakaret, dövüş, eve tecavüz gibi niza lar oldukça fazladır.
— Köylülerin hukuk mahkemelerine düşme tm eşeleten ne
gibi şeylerdir?
— Bunlar ekseriya aıazi davalarıdır, Çünkü vilâyetimizin kadastro isleri henüz tamamlanmadığından köylülerin biri-birleri arasında olsun, çiftlik sahip 1 erite olsun tarla ve hudut kavgaları mühim bir yekûn tutuyor. Bir de burada serbest u-ra*İ zeytinliktir. Bu nevi davalar bilhassa zeytin deliceleri yüzünden çıkan ihtilâflardır. Bu zeytin deliceleri sahipsiz ağaçlardır. Gelip biriöl ona aşı yo-pıyor ve ondan uzun bir müddet istifade ediyor. Ve kendisi ölünce de bu bir ihtilâf sebebi oluyor. Mirasçılarla diğer müd-deiler bu zeytinlik senin, benîm diye birebirlerine «iriyorlar. Çok zaman haksız olan taraf haklı çıkar. Çünkü öteki tarafın elin* de (tapu gibi buna benzer bir senet yoktur.
İşte şimdi bunun önüne geçmek için bir kanun vapıldı. Bu »kanun iki noktadan mühimdir. I — Yabanî ağaçların aşılanmam, 2 —- İhtilâf ha» İmde bulunup ta hukuki vesika*
sı olımıyan yeni sahiplere vesika, tapu sicilli verılme*i rtübari-
ledir ki. bu suretle bu kanun
hukukî ve iktisadi bir kıymeti haizdir.
Bu kanunun numarası 3523
tür, Sikirdi bir heyet bu ağaçların bulunduğu yerleri geziyor. MırvfraJca mınbalka ayırıp plânlarını çiziyor. Bunların ıslahı için ehemmiyetle üzerinde duruluyor.
Cezaî cepheden davalar yine zeyrtin hırsızlıkları yüzünden oluyor. Fakat şikâyetçi taTafın elinde (hukukî bir vesika bulunmadığından bunu da bir mülkiyet ihtilâfı şeklinde hallediyoruz,
— KaJtil hâdiseleri fle karşılaşmıyor musunuz?
— Pek az. Güreden güne de azalıyor. Eski devirlerin eşkıyalığı kalmadığı için bu nevi vakalara seyrek tesadüf ediyoruz. Bu da düğünlerde sarhoşdük yüzünden meydana geliyor.
Meselâ bir düğünde erkek köyünün tarafı, kız köyünün tarafı ile bir mm takada karşılaşarak havaya silâh atıyorlar. Bu onların âdetleri Tabii burada kazalar müjmkürıdür. Veya «S«n oynıyacaksrin, ben oynıyaca-ğsm» «vakit geç -oldu, çalgıcı kahve içsin de oynarsın.» «Sıra bizim köye geldi, öyle oynarım gibi» mânâsız sebeplerle o-luyor ve yahut ev sahibinden tavuk mezesi isterim diye tutturuyor. Bunlara da ©ıâni olmak için m intaka jandarmaları lâzım gelen tedbirleri j*Jm»2İardır.
Düğünlere izin alınır ve jandarma bulundurulur.
Ceza davalarımızı ekseriya ziraî asayişin bozuluşunda, bek. çilere karşı ıgelirvmesinde görüyoruz. Köy kanununu tatbikte muhtarlara, bekçilere «salâhiyet verilmiştir. Fakat onlar da va-zifel erini yapimalk ta ıgüçjüükl er e uğruyorlar. Biraz da kabahat kendilerinde, vazife hali ile haricî hali birJbirinden ayırt ödetmiyorlar. Bununla beraber bunlar da tesadüfi suçlan tenkil e-diyorlar. Zamanla düzelecek hal lerdir.
— Çocuk cürümleri ne vaziyettedir?
— Çok değildir, olanı da kaza mahiyetinde farzediyoruz. Bu civarda avcılık vardır. Kuş tüfekleri hemen her evde bulunur. Çocuğun merak ve tecessüsü her hangi bir hâdiseye sebebiyet verebilir.
Bir de burada 'küçük çocuklar hep çobandırlar. Bekçilerle,
muhtarlarla araziye hayvan sok
mak meselesinden araıları açılır!
B u ra d a mü d d eiumu mil iğin sık sık tesadüf ettiği ölüm vakası Menderes nehri havzası dahilindedir. Su yatağının bulanık ve çamurlu oltrnaeı yüzünden,.. Civar köylüler içine girip yıkanıyorlar ve bir daha da dışan çıkamıyarak boğuluyorlar. Ayni zamanda bu nehir az geçit
verir, bir iki köprüsü vardu. Tar lasrna geçmek istjyen kestirme olsun diye sudan yürümek iti-yakındadır. Bu yüzden senede 7-8 genç vatandaş kaybediyoruz.
İşte Aydın (mahkemelerinde görülen davalar. Kendi iklim ve tabiatlerme uygun. Bay Radiye teşekkür ederek yanırüdam ayrıldım.
Neriman Hikmet
TÜRKİYENIN
1011 senesinde en eğlenceli yeri
İZMİR
Enternasyonal Fuarı
olacaktır. °C Ağustos - 20 Kylûl 1941
Yazan:
İhsan BORAN
Doğu Afrikada:
İngiliz Somalilin ı (Bcrbora) limanım işgal eden İngiliz kuvvetleri (Harar) İstikametinde ller-İcmiye başladılar. (Harar) in 80 kilometre «arkında bulunun (Clel-ka) lngllUler tarafından zaptedll-dl. IVı vaziyete güre İtalyanların (Ol ha ti) limanını kadar Hint dantelle artık hin bir irtibatı kalmamıştır. Kısıl denizde Cibuti, Ansan ve Musava Umanlarından istifade edebilirler. Fakat Cibuti Fransız kontrolü altındadır vc her üç liman da İngilizlerin tamamile hâkim oldukları Kızıl deniz torbusı-nnı içindedir, öyle anlatılıyor kj İngiliz muhasara ç4»mb*rlnln iki ucu Cibuti - Adi »a baba demiryolunda birletecek, İtalya ordusu Adutababa yaylan Üzerinde çep-çevre sanlmı* olae&ktır. İngiliz kuvvetlerinin bu seri hareketi karşısında İtalyan Haben imparatorluğunun kuruluş, yıkılışı ayni tarihe rastlayacaktır. İtalya,   H»bef İm*
p&ratorlugunu 0 mayısda kurmuşta. İngilizler de önümüzdeki 9 mayo» fünü İtalyan Habeş imparatorluğunu ortadan kaldıracaklardır. İngilizlerin böyle tarihi bir merasimi İhmal etroivecekleri anlaşılıyor.
İngiliz ve İtalyan Sora al İsinden llerllyen kuvvetler Olcjka vo Harar mıntakasrmla bugünlerde yerleşmek Üzeredir. Bundan sonra bunların hedefi, Cibuti demiryolu boyunca Adlsababa'dır.
Atlas Denizinde:
1        1 ¦       ~- --¦ I     ¦
Atlas denizinde ve İngiltere adaları etrafında, İngiliz - Amerikan - Almanya deniz harbi bütün şlddetlle başladı. Alman derüzalh-lan, tayyareler ve hücumbotları bir hafta zarfında 98,832 tonilato hacminde 25 İngiliz gemisi hatırdılar. BUyük Harpte 1917 de başlı \ ı n deniz harbl|e mukayese edersek çıkaracağımız petlee şndur:
Almanlar, geçen harpte bir ay zarfında bağırabildikler İni bu harpte bir haftada batınyorlar; ba farka sebep, İngiliz müdafaasının zafı değil, denlzaJtılarma katılan tayyareler ve hücum botlarıdır. Fakat İlk haftadaki İngiliz zayiatı çok olmakla beraber, gelecek haftalar İçinde azalacaktır. İngiltere ve Amerika azaltmak, Atlas -denizindeki harbi kazanmak azml-le elele vermiştir. Atlas denizi ortasında tehlike azdır; zira Alman-yanın donanması hafiftir. Cep deniz altılarının hareket sahası da uzun cevelanlara müsait değildir. İngiltere için asıl tehlike, Britanya adası etrafrndadır. Çünkü ada
etrafında denU harbini yapan de-nizaltıları, hücumbottan ve tayyareler beraber harekette bulunabilirler. Üslerinden bin kilometre mesafeye kadar deniz havasına açılan tayyareler, ada etrafında hem gemi batırabillrler ve hem de hücumbotlarına ve denlzaltrlanna İngiliz gemi kafileleri hakkında haber verebilirler. İngilizlere düşen K ada etrafında müdafaayı kuvvetlendirmek, Alman denlzal-tılannm, hücumbotlarının ve tayyarelerinin müşterek hareketlerine mAni olmaktır.
Yeni Ncsrivat:
İslâm . Türk Ansiklopedisi
Asarı Umiye kütüphanesi tarafından neşrolunan bu mühim eserin 10 uncu sayısı intişar etmiştir. Bu
sayıda yüksek Uim adamlarımızın kıymetli yazıları vardır.
wu^,ui«.oj    ft*Uuurcı>eue    rrnusuusnn    ı\ıcneııeu   i.u İ»u*umi   bu*   ısauet
Geçen hafta sonuna doğru Av* rupadan gelen telgraflar Vişi hükümeti reisi Amiral Darlanın İn-gülz ablokosma karşı Fransız gem'.-lerinin himayesi maksadını temin etmek için Fransız harp gemüerlrü terfik etmek emelinde olduğ-unu bildirmekte idi.
Vişi hükümeti reisinin bu beyanatında yabancı bir tazyikin müessir olduğunu gösteren izler görülmektedir. Bu beyanat bir zaruretin icabıdır. Bilhassa bu beyanatı yapan za» tm bir denizel olması böyle bir tazyikin kuvvetini bütün çıplaklığı ile meydana koymaktadır.
Amiral Darlan Fransızların ellerinde bulunan deniz kuvvetini her keşten iyi bilir ve İngiliz donanması-nrn kudretine de herkesten ziyade vakıftır. Buna rağmen İngiltereye karşı tehditkar bir lisanla bağırmasını da biz bir istirham feryadı telâkki ediyoruz.
Franaanm bugün elinde bulundurduğu deniz kuvveti 50 destroyer ile Strazburg ve Dekarda bulunan Rlchelieu zırhlısı ve bir iki kruvazör İle biraz denizaltı gemisinden İbarettir. Bu kadar zayıf bir kuvvetin İngiltere filosuna karşı Convoy kafilesini muhafaza etmek üzere faaJi-yete geçeceğini tasavvur etmek mânâsız bir hareketi kabul etmek oluyor. Değil yalnız Fransız filosu, hattâ İtalyan filosu da dahil olduğu halde bile, İngilterenln yalnız Akdeniz filosuna karşı harp ve zafer temin edecek dereoede bir kuvvet elde edilemez. Hususilo harpten daima u-zak kalmak istiyen Fransız subay ve erleri, italyan subayr ve erleri ile İngiliz subay ve erleri arasında, memlekete ve vazifeye karşı merbu-tiyet bakımından olan çok yüksek farklar ile denizcilik hayat ve aana-tindekl tecrübeler dikkat gözü önünde tutulmak suretile bir mukayese yapılacak olursa İngiliz donanmasının faikiyeti bir kat daha yükselir.
îngiliı donanması bugün 19 büyük harp gemisi. 82 kruvazör, 38 denizaltı ve iki yüzden fasla destroyerden mürekkep muazzam bir kuvvettir. Italyanın elinde 8 adet ağır harp ge-misi ve Fransız donanmasında Isa ancak iki büyük harp gemiai vardır. İtalyanların elindeki destroyer ve denizaltı gemileri ve Fransızların elinde bulunan destroyer ve denizaltı gemileri İle kruvazörlerin teşkil odecek kuvvet İngiliz filosu ile harp edecek derecede müessir bir doniz kuvveti olamaz. Bu kuvvet ancak zaman zaman izaç hareketleri yapacak kabiliyette, iyi ellerde olmak şartlle, bir kuvvet toşkil edebilirse de bunların açık denizlerde Convoy refakatlerinde çalışması gayri mümkündür. Denizcilik bakımından derhal imhaya mahkûm  bir kuvvet  telâkki edilir.
Amiral Darlanın bu kuvvetleri, ve-
İngiliz Fransız
Deniz Kuvvetleri
Yazan:
Hüsamettin Ülsel
Eski Bahriye Müsteşarı
lev müşterek şekilde, kullanılacağını ima ederek tehditler savurması amiralin bu vaziyete vukufsuzluğundan ileri geldiğini düşünmek doğru değildir. Amiralin bulunduğu mevkiin icabatı olarak böyle beyanatta bulunmasını mazur görmek icap   eder.
Amiral askeri kumandanlığı, bu filonun Tunus sahiline çıkacak olan herhangi bir Alman kuvvetine mukabele etmek lstiyece£ini çok iyi bilmektedir. Gerek General Veygand ve gerek Amiral Darlanın muhtelif zamanlarda, muhtelif fırsatlarda söylemek vesilesini buldukları bu hakikati Alman yüksek kumanda heyeti tamamUe bilmektedir.
Almanların, hiç olmazsa, Cezalr, ve Tunusa karşı yapmak lstiyecek-leri ihraç harekâtında müdafaa edecek Fransız kuvvetlerini, Fransızların elinden çıkarmak suretile Fran-sanın İngiltere ile arasındaki boşluğu daha derinleştirerek Fransızları daha yakından elleri altına almak e-melini de takip etmekte oldukları düşünülebilir.
Bugün Vişi hükümeti, elindeki deniz kuvvetini Almanlara karşı daima bir tehdit âleti olarak kullanmakta ve zaman zaman bu donanmanın 1-cabında kendisine düşen vatani vazifeyi ifa edeceğini söylemektedir. E£er bu donanma Vişi hükümetinin elinden çıkacak olursa tabiî Vişi hükümeti Alman yaya karşı daha zayıf bir vaziyete düşer vo Almanyanjn elinde tabiidir ki, bugünkünden daha muti bir hale gelir, bu suretle Almanyanın dltfer arzularma daha az mukavemetle mutavaat etmek mecburiyetinde kalır,
İngilterenin Fransa müstemlekelerinden İstifade -imek hususundaki vaziyeti dün ne ıe bugün de odur. Dekar hâdisesinin uyandırdığı gerginlik bugünkü Fransız donanmasının alaoağı mukabil vaziyeti bundan daha fazla ve daha hiç bir şekle sokamaz. Fransız vatanperverleri İngilterenln hayat kalcında kaybettiği takdirde Fransa-in bütün haya-
Kim Kimle Evlenmen?
taun da mahvolacağını müdriktir. Yaşaması ve ölmesi İngilterenin yaşama ve Ölmeline bağlı olan Franaanm kendi yanlış hareketinden dolayı meydana çıkacak olan bir halden İngilterenin ölümüne yürümesi tvn dün harp ettiği ve aarrlardanbe-|i düşman telâkki eylediği bir devletle birleşerek dünkü dostunun ve tam mânasile kendisinin ölümüne sebep olması, aklı selim sahibi hiç
bir Fransızın kabul etmiyecegi bir harekettir.
Amiral Darlanın altında kıvrandığı ağır tazyikin teslrile böyle bir be-v. natta bulunduğu çok açıktır. Belki Amiral Darlan bu kuvvetin tazyiki karşısında bu hareketi kabul ederken vatanın kendisinden beklediği diğer hareketleri de ihzar etmiş bulunacaktır. Bu donanma tabiî faik kuvvetler ile çarpışarak bitap bir şekilde ortadan kalkmak zavallılığını kabul edemez. Fransız donanmalının yarın yine Fransaya mü fit olması için İngilterenin faik kuvvetine karşı harp etmektense Ingill* filosuna iltihakı, Franaanm yannı i-Çin daha hayırlı bir hareket olur. Bu suretle Amiral Darlan da kendi mevkiini kurtarmış ve Fransaya daha İyi bir hizmet araetmek fırsatını da kazanmış bulunur.
Vişi hükümetinde yeni bir buhra-nm çıkması, Alman taraftarı unsurlara yeniden fırsatlar verecektir. A-miral Darlan İyi görüşlü bjr diplomat eıfatlle vaziyeti kurtarmak için bu karan vermekten başka bir çare bulamamış ise bunu mazur görmek 1-
cap eder. Fransız donanmasının küçük parçalar halinde ve fasılalar İle îngüiz filosuna iltihakı euretUe Almanların Fransız donanması hakkın da zaman zaman ileri sürdükleri İddia] arma karşı da iyi bir cevap vermiş olur.
Daha geçenlerde General Veygan-dm Fransa imparatorluğunu, yalnız Fransızların müdafaa edeoe£üU iratt etmesi çok manalıdır.
General Veygandm hazır bulunduğu Vişi müzakerelerinden sonra, Amiral Darlanın lisanından çtkan bu sözlerde biz hiç bir zaman tehdit mânası görmek istemiyoruz.
Çünkü fiilen tehdide kudret göste-remlycn bir kuvvetin başında bulunan bir zatın lisanından tehditkar cümleler çıkması, karjısmda bulunanlarda tebessümler doğurur. Bunun içindir kl, bu cümlelerin içinde gizli olan mânaları anlamak için daha ilerideki günleri beklemek icap eder.
SİYASİ
İCMAL
Birer Birer Yokl
anan Kapılar
Yazan: M. H. ZAL
J7%. lmanyat    Avrupa o a ne;
¡   • kadar   ol^un   meyva;
varsa hep&uıi birer birer dev-şırnrüştu-. ^»rndı bir tara.uuı havana  ve aeruzaıtı yo.uy «a  m-
guız    uaalfcrımn    nfttfbMaftttkfrt
o a iı a sıkı our Hale Ko>wwtu sa-
h{ir*ıen, bîr t ar artan ua Av-rup&mn sağlam kalan Mttffl «a-
puarmı birer birer yoKiu>or.
Yugoslavya dayanıyor, bur tarat tan bu mukavemet sebebinden, diğer taraftan da Yuna-nistanın Arnavutlukta İtalyan taarruzlarını püskürtmesi ytizün-i den Almanya, Yunan ıstan a kar-' şı henüz harekete geçmemiştir. Yunanlıların silâhla karşı duracağını biliyor. Geçen harpteki Balkan cephesi hakkındaki hatıraları tatlı olmadığı için Istrom ca yolunda yeni bir cephe kurmakta tereddüt ediyor.
İsviçrede her tecavüze mukavemet azmindedir ve tedbîrlerini ona göre almıştır. İsviçre-nin işgali sayesinde temin edilecek bir askeri hedef yoktur. Bu. nun için Almanlar bugünlük İsviçrede gaile çıkarmamağı tercih ediyorlar. Eğer harbi her tarafta' kazanırlarsa burasının olgun bîr; meyva gibi ellerine düşeceğini bitiyorlar.
İspanyada umdukları neticeyi alamamışlardır. İspanyolların harpten o kadar canlan yanmış ve o kadar yorgun düşmüşlerdir ki, kendi arzularile kımıldnnma-lan ihtimal haricindedir. Ancak Vişi Fransası ortadan kalkıp Almanlar bütün kuvvetlerüe İspanyanın kapısına dayanırlarsa Ispanyollarda   evet veya bayır
diyecek mecal kalmaz.
Fakat bu Vişi Fransası, vasiyeti pek iyi idare ediyor ve Almanları mütarekeye harfi har» fine riayet etmiye mecbur bırakıyor.
Çok gariptir ki, Fransada ezilen Fransız askeri kudreti Şimali
Afrikada ve ba^ka yerlerde hâlâ dimdik bîr kuvvettir. Cezair ve Tunusta üç yüz bin kişilik pek iyi mücehhez bir ordu vardır. General Veygand bu orduyu ıslah ve tensik etmiştir. Fransa, müstemlekelerine karşı olan her tecavüzü, ne taraftan gelirse gelsin, silâhla müdafaa edeceğini meydan okurca bir tavırla söylüyor. Cidden de herkese karşı tehdidini yerine getirecek bir haldedir. Donanması kısmen tah rip edilmekle ve kısmen İngilizlerin elinde olmakla beraber geride yine ağır basacak bir kuvvet vardır. vişî hükümetinin i-cabında Afrikaya geçerek İngilizlerle i; beraberliği yapması ve donanmasını İngilizlerin lehine kullanması tehdidi, Almanyanın mütareke şartlarına harfi harfine boyun eğmesine sebep oluyor.
Böylece Almanya, ilkbahar taarruzunun arifesinde hangi kapıyı yoklamışsa sımsıkı kapalı bulmuş ve maddî kuvvetten baş.
ka hiçbir istinat yeri olmadığını anacık görmüş, anlamıştır.
BARSAK KURTLARI
Bay Celâl Kırpar
44 yakındadır. Uzun boylu, e»mcr, kara gözlü, kara kaşlıdır. Şehrimizin ... şhur kudjıı berber dükkânlarından birinin sahibidir. Ayda osa&ı yukarı İki ytlz elli. üç yüz lira kazanır. Beş odalı bir evi vardır. Bir defa evlenmiş ayrılmıştır.
Bayan Samîye Heriş
22 yakındadır. Kumraldır. Kv kındır, on parmağında on marifet vardır. Yemek, diki*, örgü, nakın, ütü
bilir, şapka diker. Güzel keman çalar. Çok zeki fakat biraz hırçındır. Alleal kalabalıktır.
Barsak kurtları, in&an ve hayvan tmrsaklannda tufeyli bir hayat ya-şryan mahlûklardır. Bir ağacın kabuğa Üzerinde, o ağacın cinsinden olmıyan, bir mantar, nasıl tutunup ürer ve nasıl ağaern usaresinden bir krem mı alıp yaşarsa barsak kurtları da İnsan ve hayvanda tıpkı bttyle bir hayat »ürerler.
Hazmı borusuııdakl türlü türlU mayalarrn teslrile parçalanıp yumuşamış ve boza haline çelmlç olan gıdaların bir kremini - hle yorulmrya ve dldlnmJye hacet kalmadan - bar-lU kurtları kendi vücuUerlne çekip alırlar ve bu suretle geçinirler.
tşto o hazır yiyicilerin İnsan bedenine olan zararları bu noktadan haclar. Barsak kurtlarının çeşitleri pek çoktur. İçlerinde çok zararlı olanları mevcut olduğu fflbl zurarsız olanları du vardır.
Bunları hekimlikte, şekillerine ffö-re, Ikl büyük sınıfa ayırırlar: l — yuvarlak olanlar, a — Yassı olanlar, Yuvarlak olanların en çtUel örne-JH Mlucanjardır. Solucanların bir çok
cinsleri vardır. Umumiyetle dlylleri erkeklerinden daha uzun ve büyük olur. Bir santimetreden tutunuz da (\\>) santimetreye kadar muhtelif büyüklükte olanlar mevcuttur.
Yas«ı olan kurtlara şerit diyoruz^ Şeritlerin vücudu ufak ufak halka-lordan yapılmıştır. Bunlar, solucanlardan daha zararlı ve daha tehlike* İldirler. Bunların da türlü turlu cIiuk lerl vardır. Boyları daha usundur; -Bir metreden (10) metreye kadar uzunlukta bulunan Şeritlerin alacakları gıdanın vo yapacakları fenalığın daha çok olabileceğini, pek al&, tahmin cdcbUlrsIniz. Barsak kurtla*
rı. en ziyade, çocuklarda görülür. Çocuklarda yuvarlak barsak kurtlarına daha çok tesadüf olunuyor.
Şerit şeklinde olanlar İse hemen her yastaki İnsanlara musallat ola« rak bir sürü sıkıntılar ve arızalar basıl edebilirler. Barsak kurtlar mı a İnsanlara nereden geldiğini ve ne zararlar yaptıklarını ayrıca blldlrece* ğlz.
Dr. M      v«Q£N£
t
VATAN
21-3-941
Tramvay Pasoları Hakkında
istanbul mekteplerinin birisinde leyli meccani olarak okuyan N. P. İmzalı bir okuyucumuz yazıyor:
Bu satırları binlerce talebe namına yazryorum. Malımı olduğu veçhile tramvay İdaresi 10 marttan İtibaren yeni tarifesine başlamış bulunmaktadır. Yeni tarifeye göre burun İlk. orta, İlse talebesi üniversite talebesi gibi aldıkları biletlerle her hatta seyahat edebileceklerdir. Lâkin maalesef, bu tarifeden her talebe İstifade edemiyor. Ancak, İstanbullu olup Istan-bulda evi bulunan ve leyli mektep lerde evci olan talebe İstifade edebiliyor. Geriye kalan binlerce leyli - meccani talebe İstifade edemi-
yor. Anadolunun dört bucağından gelip mekteplerde devletin himaye sJ altında bunca okur bu haktan mahrumdur. Alakadar makamlara bu keyfiyeti bildirirken şunları hatırlatmak İsterim:
Üniversite talebesi gibi aldıkları biletlerle her hatta seyahat e-debllecek talebenin nehari - ve sa yet leyli ise- evci olması şart mı-| dır? Hayret edilecek şey: Tenzilâtlı biletlerle her hatta seyahat edebilecek talebeden ev adresi a-ranır mı? Şimdi bunun hükmü kal dı mı? Buna ne lüzum var?. Tale benin hüviyeti buna kafi gdmez-ml ki?..
Ne - Pe
inkisar
Yazan : Nail MUTLD0IL
Salon sıcaktan ve sigara dumanından boğucu bir halde idi. Misafirlerin yine radyo gramofonunun gürültüsü içersini durulamaz bir vaziyete sokmuştu. Nazan yanında duvara dayanmış, elleri cebinde açık pencereden dalgın dalgın denişi seyreden delikanlıya döndü:
— Halûk, dedi. Boğuluyorum artık.. Ne olur, biraz dtşan çıkalrm...
Genç adam cevap vermedi. Gözle-rile kızın kendisine yalvarırcasına bakan munis elâ götlerini aradı. Son ra yine bir şey söylemeden kapıya doğru yürüdü. Nazan arkasından onu takip etti. Sessizce çıktılar.
?
— Ne mi düşünüyorum?.. Bana inanılmıyacak kadar fazla gözüken fani saadetimi...
Deniz kenarında idiler. Tozlu yoldan tâ sahile uzanan büyük bahçe, sık koruluktan kurtulunca koruya, ka dar bir çimenlik halinde uzanıyordu. Birkaç fıstık ağacı dallar mı suyun üzerine eğmişler, orada adeta küçük, hayali bir kaşanecik vücude getirmişlerdi.
Çimenlerin üzerine uzandılar. Halûk başını Nazanın dizine koydu. Sanki gecenin sükûnunu bozmaktan ürküyormuş gibi yavaş yavaş sözlerine devam etti:
— Bu bir hakikat değil, Nazan!... Adeta billurdan yapılmış bir rüyaya benziyor.. Rüyan m uzunluğunca yasandan bir gerçeklik taşıyor kendinde.. O kadar saf ve temiz bağlılığın bir gün gelip zedelenmesinden korkuyorum.. Zira bu inanem inkisarı, tadı nisbetinde değil, çok daha acı olur..
Sustu. Dudaklarını genç kızın a-vuçlannda tekrar tekrar gezdirdi. Ay karşı sahildeki ormanın arkasından kayboluyordu.
?
Halûk, esmere yaıkın, hafif dalgalı saçlı, iri yapılı bir çocuktu. Otuz yaşlarmda kadar vardı. Kültürü çalışkanlığı ve terbiyesi az zamanda onu, çalıştığı bankada âmir mevkiine yükseltmişti. Ciddi ve samimî, gu rurunun kırılmasına asla tahammül edemez bir karekteri vardı. Nazan, içtimai mevkii oldukça yüksek bir ailenin biricik kızı idi. Arkadaşları onu hercailiği ile tanır, bir dalda dur m az, ele avuca sığmayan yaramaz
bir kız olarak bilirlerdi, öyle ki nasıl olup da iki senedir Halûkla beraber kaldığına hayret ediyorlardı. Lâkin birkaç zamandan beri Halûk Na zanda, hiç de görmeğe alışmadığı bin bir değişiklik buluyordu..
işten yorgun çıktığı bir akşamdı. Bankada biraz fazla uğraşmış, yeni sene hesatoatı onu bir hayli üzmüştü.
Ağır ağır yürüdü. Bu akşam içinde tahlil edemediği bir sıkıntı vardı. Yanından geçen bir arkadaşının verdiği selâmı görmedi. Dalgın dalgm vapura girdi.
iskeleye çıktığı vakit hava kararmıştı. Boğazdan kopup gelen serin olr rüzgâr ağaçlardan dökülen kuru yaprak yığmlarmı yolun bir tarafından alıp döndüre döndüre öte tarafına bırakıyordu. Hızlı hızlı çarşıyı geçti. Koruluğa giden toprak yola saptı.
— Nazan Hanım arkadaşlarile beraber çıktılar, efendim. Evde yoklar....
Kapıyı açan hizmetçinin bu cevabı birden onu olduğu yerde sarstı. Halbuki bu akşam evde olacağını ona kendisi söylememi? miydi?.. Anlamı-yordu. Nazanm bu birkaç zamandır takındığı çarip tavırlarla kafası dar ma dağınık olmuştu. Beyninin içersinde ezici bir yorgunluk duydu. Döndüğü zaman evde herkes   uyu-
muştu. Sessizce od asma çıktı. Açık balkon kapısının önünde duran şezlonga kendisini bir külçe gibi bıraktı.
?
«Hadûk,
Bu akşam Bahriyelerin suvare«i var. Söz verdim. Bunun için seni bek hyerniyeceğim. Yemekten sonra gel.. Af ve sevgilerle.
Nazan»
Haberi uşak getirmişti- Adamı bir baş işaretUe savdı. Bir an düşündü, sonra döndü, içeri girdi. Aman yarabbi!.. Bu ne acı ve ne kadar bir ani inkisardı. Sbedl sandığı bu saadet bu kadar mı geçici idi?. G'7-! erinin önünde her şeyin karardığım hissediyordu. Artık hayat onun naza rında bir hiç. kâinat bir ademd'. Onu bu fani âleme bağlıyan kudsl bağ da kopmuştu, öyle ise...
Bahriyelerin bahçesinde yürürken kalbinin hızla çarptığım duyuyordu. Ağır ağır koruluğa daldı. Uzaktan müzik sesleri, genç kız kahkahaları işitiliyordu. Birden karşıdan deniz kenarından iki karaltrnrn geldiğini gördü. Gayri ihtiyari kenara çekildi, ağaçların araşma saklandı. Gölgeler yaklaştıkça beliriyorlardı. Artık İkisinin de şekli meydana çıkmıştı. Gör müyormuş gibi gözlerini uğuşturdu. Bu sırada tanımadığı bir genç ve Na zan, gencin kolu Nazanm belinde, gülüşerek köşke doğru yürüdüler. Ha lûk bitkin bir halde olduğu yerden çıktı, Terasa giden çakıllı yola saptı.
Kendisini karşılayan Bahriyeye içeri girmiyeceğini, bir dakika Na-zam görmek istediğini söyledi. Salon bir hayli kalabalıktı. Gözlerile Na-zanı aradı. Birden köşede radyo gramofonunun yanmda biraz evvelki gençle sakal aştıklarını gördü. Bu sırada yanlarma Bahriye yaklaştı, bir şeyler söyledi. Nazan Delikanlıdan mütebessim bir tavırla müsaade ts-tiyerek ayrıldı, terasa doğru yürüdü,
— Niye böyle geciktin?.. Cevap vermedi. Sadece:
— Seninle biraz konuşmak istiyorum.. Diye kekeledi. Karşısındaki genç krzm garip tavırlarına aldırmadı. Kolundan tutarak bahçeye doğru onu âdeta sürükledi.
— Belki birden rahatınızı bozdum, küçük hanım.. Bu husus için affınızı dilerim. Pek yakında uzun bir yolculuğa çıkıyorum. Ancak ayrılmadan evvel seninle görülecek ufak bir hesabrm var.
—«*Tazan bu güne kadar seni çok başka türlü tanımış ve öyle sevmiştim. Bugün ise senden nefret ediyorum.. Ne yazık ki bugün benim billur rüyamı ellerinle kırmış bulunuyorsun., artık her şey bitti.. Bundan sonra kollan belinde, korularda dolaştığın sosyete gençlerinden kendine bir gönül eğlencesi seçersin.. Bu senin İçin daha iyi olur. Benim ise gururum buna mani.. Yolun açık olsun..    .  3
Sözlerini güç halle tamamladı. Son ra karşısında sıkıntı ve sinirden avu cundaki küçük mendili parçalryan g«*nç kızın son hareketlerine dikkat etmeden geri döndü. Adeta koşarca-f.na, kaçarcasma oradan uzaklaştı.
*
Ertesi gün sabah gazetelerinden rnnr.de --Müessif bir irtiha!> serlev-hasile fOndtf okunuyordu:
«... Genç bankacılarımızdan Ahmet Halûk. dün jrece tabancasını karıştırıkken birdenbire silâh ateş almış ve kendisinin ölümile neticelenen müessif bir hâdiseye sebep olmuştur. Ahmet Halûk kendisini sevenler arasında... İlâh., ilâh., ilâh...»
Nail MUTLUGtL
Beşinci Kol Nasıl Çalışır
" Her İyi Niyet Sahibi Vatandaş Beşinci Kolun Alt Telkin Usulünü Bellemeli Beşinci Kolcuların Maskelerini Yırtmağıİş Edinmelidir,,
ı
Beşinci Kolun türlü türlü ta-rif-lerin-i işittim. Bence en <Jogru tarifi şudur: «Masanızda oturup karşınızda yemek yerken teşhis edemediğiniz, faika* yatağınızın altına gizlenmiş olalbeleceğini vehmettiğiniz <bir gizl-i düşman...»
Franaanın (hezimete uğramasının (bâr sebebi de 'hakikî düşmanlarını görememesi ve her taraiın hayali düşmanlarla dolu olduğu vehmile panik yapmasıdır.
Bunu -söylemekle «Beşinci Kol hayalden ve vehimden ibarettir» demek istemiyorum. Beşinci Kol FranBada çalrştı, Amerikada çalınıyor, ıher yerde mevcuttur. Bütün iş, bu suretle çalınanların halkın muhayyel esinde îbir umacı mahiyetini almasına meydan bı-rakmairmakjrjr. Halk Beşinci Kolun zehirlerini nasıl' «açtığını iyice öğrenmeli. Beşinci Kolcuları ve bilerek, Ibrlmiyerek onlara alet olanları derhal farkederek çanlarına) derhal ot tıkay at ilmelidir.
Halika gazlerden pasif korunmayı öğrertımek ndkadar faydalı ise Be^inca Kolun zehirlerine ve telkinlerine »karşı halkı terkiye et. mek te o .kadar lâzımdır.
Beşinci Kol haJtkında hüküm süren şaşkınlıktan kurtukmak için bundan kasd edilen manayı iyice «niamömız lâzımdır.
(Beşinci Kol) tabirini ilk defa olarak Jculîaıwm adarn, İspanya dahilî harbi esnasında ismi çok duyulan General Moladır. Radyo île verdiği «bir konferansta şöyle demişti: «Dört askerî kolumuz Medrite yürüyor. Fakat cebirde 'bir ^beşinci kolumuz vardır ki komünist hükümetine karşı halkı ayaklandırmağa çalışan fertlerden ve gruplardan mürekkeptir.»
O zamarıdanlbeTİ (Beşinci Kol) tabiri her dilde yerleşmiş kalmıştır. Bundan JoaadediLen mana, tir memleketin halkı içindeki birliği, azmi, hükümete olan emniyeti kurmak, ihanet meyiHenrıi kuvvetlendirmek, miH istiklâl sevgi-akü kundaklamaktır.
Beşinci Kolun siıâhliarı arasında tgizri ifrat cereyanları yaratmak, «alboftaj, ouikaot, casusluk vardır. Fakat en tehlikeli silâhı, yazılış haberler ve fakirler neşrederek ortaılığı huıla-rtd ırmak ve aheng» yıkmaktır. Bu eayede bir ^Tilililetin ırruaTieviyaltını (bozmağa, kendine olan «man ve güvenimi yıkmağa, kuvveti halkkcnda şüphe uyandırmağa, rehberleri hakkında zehirler «açmağa çalışırlar ve tuHat arasında tefrika uyandırmak için «e mümkünse yaparlar.
İyi niyet sahibi adamlar, Beşinci Kol merguplarından duyduklarım, sırf Ibüıgıçlık taslarnak için gafletle tekrar edap dururlar. Zaten Beşinci Kolun asıl kuvvetini »bu saf ve gabi vatandaşlar teş. kil ederler. Herkesin -gözü açık olsa Beşinci Kol hiç «bu zehir sa-çarmaz ve daha tik hamlede maskesi indirilir.
Asıl fenalık şuradadır ki bir memlekltin her sınıf adamları, hattâ birinci sınıf âlimleri arasında kendi hükümetlerinin gidişine inanmayan, totaliter usutlere şu veya bu düşünce ile taraftar bulunan kimselere tesadüf edilir. Doğrudan doğruya menfaat aramadan yabancı bir devaya ve ideolojiye taraftar olan bu gibi mevki ve nüfuz sahibi adamlar Beşinci Kolun en tehlikeli müttefikleridir. Çoğu umumî hayattaki mevkilerini azımsayan ve kendi kendilerini daha mühim mevkilere lâyık gören bu gaynhoşnutlar, vatandaşlar tarafından bellenme-li ve £Öz hapei altında tutulmalıdır.
Beşinci Kol diyince kasdettığr-miz şey, açık ve mertçe propaganda değildir. Meselâ İngiltere-de; Amerikada propaganda yaparak ıkendi davasını yürütmeğe çabşır ve harpte kendisine mümkün olduğu kadar çok yardım göstermemizi temine uğraşır. Fakat İngiltere, devlet müesseselerimizi torpillemeği, bizi birbirimize katmağı düşünmez. Bir Amerikalı vatandaş, İngiliz dostu ve İngiliz davasına taraftar olursa Amerikaya ihanet etmiş olmaz. Fakat nazi taraftarı kesilirse mutlaka bir vatan hainidir.
Beşinci Kol propagandası umu miyetle şu altı (mecrayı takip eder:
| — Devlet otoritesini yıkmak ve umumi hayatta mevki sa. hirbi olanların şerefi, namusu, hay. siyeti hakkında şüphe uyandırmak maksatlarını takip eden telkinler... Bu maksatla para dolaplarından, kadın dalaveralarından bol bol bahsedilir.
Bu hususta nazilerin    nekadar
Yazan:
Edmond Taylor
Amerika   gazetecisi
iîeri gidebileceklerinin bİT misali Cümhurreisi Roosevelt'in, Rosen-
feld isminde bir Yahudi olduğuna dair çıkardıkları şayialardır. Bir çak Amerikalılarda Yahudi d uzmanlığı yoktur. Fakat Cüm-hurreisi sıfaıtile başlaırma geçirdikleri adamın, Yahudi olduğu halde asıl ismini gizleyen ve değiştiren bir adam olmasından hoşlanvnaz.. lor. Böyle bir rivayetin doğru o-lup olmadığını araştırmak ta herkes ıiçin mümkün değidır. Rivayet neşnryaıtla değil, fısıltı suretüe yayıldığı için kimse bunu yalanlamak ve doğruyu duyurmak fırsattım ibuleimaz. l^te Beşinci Kol bu vaziyetten »tifade ederek Roosevelit ve diğer devlet adamları haJckmda> akla hayale gelmez yalanlar yayarlar ve bir çok gafillere de inandırırlar.
Bir aralık Roosevelt'in çıldırdığına, cumhuriyet fırkası namzedi CWtfcİef nin "iktidar mevlidine zorla geçmek için bir suikast hazırladığına dair de şayialar yaymalardır.
Ordu ve donarvma hakkında d a yalan yanlış haberler neşrederler. Füân işte para oynatmış, Amerika tankları maıkrnelitufek ateşine bile muikavemet edemezmiş, filân yerm zırhlının mukavelesine rüşvet karıştığı için zırhh bir yığın demirden başka bir şey de-ğı!ı!rruş... mis, mi^.
2 — Gözleri yıldırmaJc için Alman kudreti hakkında a'lela aykırı <türKi türlü masallar, gizli silâhlar hakkında türlü türlü efsaneler, gaz, mikrop harbi ve saire hakkında şayialar.
3 — Ingiltererrin harbi kaza* nam ayacağın a, demokrasinin köhne bir şey olduğuna* nezri ve faşist re fimi erinin asrın yeni ve dinamik ruhunu temadi ettiğine dair
telkinler...
4 — Harp ve askerlik aleyhtarı propagandalar... Meselâ 1938 de Fransızlar arasında: cÇekoslovakya için bir tek Fransız ölmemelidir, yazıktır» diye propaganda yapmışlardı, Amerikada do d» tek Amerikalı İngilizler »Cm ölmemeli, fotr tek dolar onlar içindenize atılmamalı* diye şeklen müfrit Amerika milliyetperver ifogine benzer telkinler yay. mağa çajışryorlar.
5 — Muhteltf unsurları ve muhtelif sınıflan biAfaine karşı ayaklandırarak cnaNî birliği bozmak.. Meselâ Amerikada bâr zenci meeelesi, bir komünist meselesi, ıbir Yahudi aleyhtarlığı çıkarmağa uğraşmakla beraber aalen Alman ve italyan olan Amerikalılar anasında esiki yurtlarına ait bağtrlığı canlandırmağa uğraşıyorlar.
6 — Sulh propagandası... Harbi demokrasinin istediğini ve devam ettirdiğin», Alrnanlara kal.
sa derhal sulh ve yeru rozam kuracaklarını iddia    ederek    ruhan
sulh îhriyacı duyanları Amerika hükümeti ve İngiltere aleyhine çevirmek hususunda gayretler...
insanlığı ve memleketini seven, demokrasiye taraftar olan, dünya yüzünde hakikî sulh ve emniyet hüküm sürmesini isteyen her Amerikalı, Beşinci Kolun bu altı telkin usulünü iryice bellemeli, Bcşincj Kola karşı gönüllü sıfatile vatan hizmeti görmeli. Beşinci Kolfcuların maskesini yırtmağa çalışmalı ve onlara bilmiyerek alet olan gafillerin gözlerini açmalıdır.
İKİ Paris
EDLMACA
r ı
Soldan Saga: 1 — Bir çiçek - Bir adet 2 — Birbirine zıd kelime - Bağışlama 3 — Telsiz telgraf - İri ve sert taş 4 — Son - Bryık 5 — Furu-hat et - Mah - Sual edatı 6 — Sonuna (H) ilâve edince anlatma - Bağ
7 — Nota - Saçma sapan mânaama gelen   İki kelimenin   birincisi - île
8 — Rüzgârla ?işip gemiyi yürüten şey - Akıl 9 — Bir adet - Boş arazi 10 — Yapma - İstifham edatı 11 — Damarlardaki mayi - Bir hayvan -Rabıt edatı.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Paydos
- îlftve 2 —   Bunama - Gaip 3 —
Kokulu bir nebat - Mezruat 4 — As-yada bir körfez - tpllk 5 — Hayır -Bir vapurumuzun İsmi - Beyaz 6 — Koyunun yavrusu - Nafile 7 — Su ile köpüren bir şey 8 — Sandal -Birdenbire 9 — Lârıza - Nota 10 — Atın yavrusu - Ar 11 — Birinci harfe nokta koyarak anlatma - Sinirli
DÜNKÜ BULMACANIN IIAl.M
Soldan Sağa: 1 — Acıbadem 2 — îma - Et - Saka 3 — Sahil - Selef 4 — tfa - Fal 5 — La - El 6 — Fal Stadyom 7 — Afiş - iane 8 — İkili
9 — Ey - Fazla - Ad 10 — Beton -Orada 11 — Tane - Sar.
Yakarıdan Aşağıya: l — İstifa -Eb 2 — Ama - Afiyet 3 — Cahillik
- Ta 4 — İfa - Şifon 5 — Bela - Lâ-ne 6 — At - Etsiz 7 — La - Lop 8 — Esef - Dinar 9 — Malarya - As
10 — Kel - On - Ada 11 — Laf - E-mektar
MÜESSİF İRTİHAL
Atiye Telci, Veli ve Eşref îrtelmen, Mehlika înelmen, Sabık Reji Fabrikası müdürü merhum Velîeddin ibrahim kızı Rukiye Înelmen, Dr. İbrahim Kemal Telci, Melek Înelmen, Kemal Derviş ve Emine Derviş, Avukat Veli Şefik Gizer ve Emine Glzer, Mahir özman ve Sabri Erman, babalan, eşi, kardeşi, kayın pederleri ve dayıları ve enişteleri,
Tütün   Tüccarından
Sıddık Veli knelmsn'in
20/3/941 tarihinde rahmeti rahmana kavuştuğunu derin teessürleri-le arzeder ve 21/3/941 cuma günü saat 15.30 da Osmanbeyde Halaskar Gazi caddesinde 202 numaralı Turan apar tim anından kaldırılarak Feriköy Kabristanına defnedilecek olan cenazesinde son vazifelerini ifa için hazır bulunmak isteyen akraba ve eviddasmm mezkûr saatte teşriflerini rica eylerler.
N. D. Cenazesine çelenk ve çiçek gönderilmemesi ve bu yolda bir mer-butiyet eseri göstermek arzusunda bulunan zevatın bunların bedelini Çocuk Esirgeme kurumuna tahsis buyurmaları merhumun vasiyeti cüm-lesindendir.
ALENÎ . EŞEKKÜR
Babamız, Eşim, Kayın pederim
Merhum
SIDDIK  VELİ   İNELMEN'in
Senelerdenberi devam edtn ve bu kere elim ve ıstıraplar içinde aramızdan göçmesile neticelenen hastalığı esnasında beşerî tasavvurun fevkinde bir al&ka göstermiş olan saym operatör Ali Eşref GUrsel'e ve sayın profesör operatör M. Kemal ökeye ve Şişli Sıhhat Yurdunda geçirdiği son haftaları esnasında vaki faziletli ve candan ihtimamlarından dolayı mezkûr müessese müdiresi Bayan Seniye Santur'a ve saym Dr. Avniye ve bütün hemşirelere derin teşekkürlerimizi ve minnettarhgTmızm umum ailesi efradı namına iblâğına delâletinizi saygılarımızla dileriz.
Merhum Sıddık Veli İnelmen'in Kızı Atiye Telci, oğlu Eşref tnelmen. eşi Mehlika înelmen. Damadı Dr. İbrahim Kemal Te!ci.
KATHE DORSCH »3 PAUL HORBİGER'in
Harikulade bir san'at kudretile yarattıkları
ANA İSTIRABI
RejLsör: GÜSTAV UCİCKY
Gördüğü fevkalâde rağbet üzerine
ŞARK  SİNEMASI
Bir hafta daha gösterecektir.
Fransız Par isi
Alman Par is i
Yazan: Rebia Tevflk BAŞOKÇU
İşgalin Üçüncü Günü Paris'te Yiyecek Sıkınbsı  Başlamıştı
Bajka şeyleri beklemek kolay, fakat açlık beklemiyor. Parlat* kalan Uç buçuk Fransız ve ecnebiler, Parlsteki bollug-un şu iki gün içindeki kıtlığa dönmesinden şaşır dılar. Sokaktaki İnsanların bakışlarında korku ve endişe dolu... Bir
kısmı Almanların tarafını tutuyor, diyor ki:
— Pariste kırk beş bin Alman askeri kalacakmış, o kadar yiyeceği onlar bitlrmediler ya. Bu da bizim polis müdürünün kabahatidir.
Bir diğeri de ona şöyle cevap ve riyor:
— Meseleyi o kadar basit düşün mcmeU, Pariste ihtimal kırk beş bin asker vardır. Fakat dünden beri Pariston geçen bu milyonlarca askeri kim doyuracak? Bunların yiyecekleri Almanyadan mı gelecek zannediyorsunuz?
Alman istilâsının üçüncü gününden itibaren Pariste resmen kıtlık bağlamıştı.
Sabahları halk, en mühim iş diye saat daha yediden itibaren sokaklara dökülüyor. Ellerinde yiyecek koyacakları torba ve çantalarla açık kalan dükkânlara hücum e-diyorlar. Fakat bu erkencllik halka bir istifade temin etmiyor. Çünkü dükkânlar boş, hallerden bir şey getiremiyorlar. O vakit halk bir sokaktan öbür sokağa, bir mahalle den öbür mahalleye gidiyor. Hemen denebilir ki, yanm kilo patates, yarım kilo da havuç için bütün Paris i devrediyorlar. Yedide başlryan yiyecek araması ancak öğlede bitiyor ve nihayet bu beş, altı saatlik ayak koşmasından hasıl olan netice sıfır derecesini geçmiyor. Evlerinde biraz ihtiyat zahiresi olmryanlar aç kalmrya mahkûm...
öğleden sonra da Parisin hali ba^ka bir manzara gösteriyor. Paris içinde bile ne olduğunu haber a-lamryan ^alk, meraktan yine sokaklara dökülüyor. Tanıdık, tanımadık, herkes blribirile konuşmayı bu son bir kaç gündenberi âdet edinmiş. Sokaklardaki banketler dolu, sokakları dolduran Alman motörlerinin, kamyonlarının geçidini seyrediyorlar.
Havada da Alman tayyarelerinin geçidi, yerdeki motörler kadar sayısız... Fransızlar havada ve yerde bu motor gürültülerine alışık değil. Bunlardan hoşlanmıyorlar. Tayyare geçidini, ancak on dört temmuz Cumhuriyet bayramında ordu resmi geçidini seyrederken görmiye alışmışlar. Harpten evvel de Almanyada tayyarelerin, yerdeki otomobiller gibi gökte de bir dü-ziye işledikleri Fransız halkma söy lendigl zaman onlar bunun propaganda olduğunu sanırlardı.
Şimdi bu hava canavarlarmm gü rültüsü, Fransızların beynini büsbütün uyuşturuyordu. Almanlar da maneviyatını kaybeden   bu biçare
halkın asabını İyice yormak ister gibi bazan damlara o kadar yakın uçuyorlardı ki, motörlerin yaptığı rüzgârdan açrk pencerelerdeki tül perdeler biribirlne geçiyordu.
İstilânın üçüncü   günü,   Madam Dö Bonvalle akşam üzerine doğru Şanzelizedckl banketlerden blrlnd' oturuyoruz. Yeniden   caddede mu hacir kafilelerinin aşağıdan yuka nya geçtiklerini görüyoruz. Halle rlndeki yorgunluk ve sefalet cid den acınacak bir holde... Banketin öbür   tarafında   oturan   temiş giyinmiş, kibar tavır]• yaşlıca bir a-dam muhacirlere bal arak:
— Bu zavallılar, cenuba doğru kaçarken, yollarda anlardır, diyor. Arkalarından Alman ordusu yetişmiş, onlara tekrar Parise dönmelerini emretmiş. Eğer hükümet vaktinde Parisl açık şehir ilân etse İdL felâket bu de: » hüyük ol-mryacaktı. Yollarda kaçarken öğlenlerin, ezilenlerin a - ı harpte ö-lenlerden daha fazla o*,  rlar
Banketin öbür ucundaki yaşlıca bir madam:
— Zaten, diyor. Böyle meşun zamanlarda memlekj kaçmak kadar mahvedici bir şey olamaz Ben her İhtimale karşı Parlstcn krmıldamamıya karar vermiştim. Fakat burada da tam esir hayatım-dayız. Dünyadan haberimiz yok.
Yaşlıca adam da şöyle cevap veriyor:
— Şimdi dünya bizden haber almak istiyor. Parlsten gidecek haberler de pek yüzümüzü ağartacak gibi değiL Şu Uç gündenberi kadın-1 arım izm ve halkımızın Almanlara gösterdiği dostluk doğrusu bana yeis veriyor. Bu sabah, bir kaç genç kadın ellerindeki çiçeklerle o tel Klariçteki Alman zabitlerine safa geldiniz demek için gitmişler, fakat kapının önündeki bir zabit onlara demiş ki:
— Siz daha kocalarınız çarpışrr-ken bize koşmaktan utanmıyor musunuz ?
Bütün bunların para için olduğunu biz bilmiyor muyuz zannediyorsunuz ?
işte bu sözlerle kadınları kapının önünden çevirmiş.
Bunlar konuşulurken bankette o-turan Madam, yaşlıca efendiye biraz daha ilerde giden bir adamı gö<. tererek:
— Aman efendim, dedi. Şu iler de giden kısa boylu adam önder giden bir adamın yere düşürdüğü bir kutu sigarayı aldı. Bu yapılımı?
O aralık kısa boylu adam bizim oturduğumuz sıranın önünden   ge çiyordu. Bizim banketteki yaşlıct efendi onu görünce tanıdı. Hemen ayağa kalktı ve kısa boylu adam la bir kaç kelime konuştuktan   ve selâmlattıktan sonra yine eski ye rine oturdu. Yüzünü   yaşlı   mada ma çevirerek:
(Arkası var)
SORUNUZ
OY UY ELI M
Bir Sinek Nekadar Uçabilir?
Beyu/ıtta Nuri Klper le_Bir arkadaşımla bahse tutuştuk: Onun flkrlnce kara sinek bin metreden fazla yükseklere uçabilir, ben bir kaç yüz metreyi aşacağını zannetmiyorum. Hangimiz
haklıyız?
CEVAP — Bugüne kadar yapılan tecrübelere göre kara sineğin en çok yedi yüz metre irtifaa kadar uçtuğu görülmüştür. Vasati uçuş kabiliyeti bundan azdır. Yani bahsi siz kazanıyorsunuz.
Sparta Terbiyesine Dair
İzmir Baha Yaler   imzaaOe —
Eski Yunanistanda yaşryan S partal ılarm sıkı bir surette terbiye edildiğine ve zorluğa alıştırıldığına dair dalma kitaplarda bahislere teaadtif ediyorum. Sparta terbiyesinden maksat nedir?
CEVAP — Eski Spartalılann terbiye ideali, şahsi zevklerden umumi menfaat namına fedakârlık etmek ve inzibata sıkı bir surette uymaktı. Eski Spartada bir adam ancak otuz yaşma gelince başına buyruk addedilir ve ondan sonra kendi basma bir ev açabilirdi. Herkes birbirine bakarak yiyip içmeyi bir zevk haline koymasın ve yumuşamasın diye herkesin
neler yiyeceğini hükümet tayin ederdi. Kadm, erkek herkesin elbisesi bir gömlekten ve boyanmamış yapağıdan dokunmuş bir mantodan ibaretti. Hususi evlerin süslü yapılması memnu idi. umumi prensip şu idi: Fertler, kendi keyifleri için değil, umuma faydalı olmak için yaşamalıdırlar.
Bir «Knot» Kaç Metredir? Kadıköyünden Ahmet Nadir Im-
zasüe — Vapurların sürati Knot yani tngillz mili Ue ölçülüyor. Bir Knot kaç metredir?
CEVAP — Bir knot (k harfi telâffuz edilmez) 1852 metredir. Saatte krrk knot giden bir torpidonun kilometre hesabüe sürati 74 kilometre 80 metredir. Bir Amerika mili 1600 metredir.
Roosevelt Nasıl Okunur? Lûtfl Verel Imzaslle — Bir arkadaşım Roosevelt kelimesinin nasıl okunduğuna merak etmiştir. Kimi Rozvelt, kimi Ruzvelt diyor. Bazdan da türkçe bir turlu Ingi-llzrcde başka türlü okunur diyorlar. Siz ne dersiniz?
CEVAP — B. Roosevelt kendi İsmini Ruzvelt diye okuduğuna göre öyle demek herhalde doğrudur.
i
Telefon ve Ajans Haberleri
Belediye ve Murakabo Komisyonuna Rekabet!  Batan Gemiler
İstanbul Bölgesi Esnafla
Mücadele Ediyor
Bir Havadis: Bölga Direktörlüğüne Eski İdman Cemiyetleri İttifakı Reisi Ali Sami'nin Gstirilaceği Söyleniyor
Yeni ceza talima'tnarne^min t<.. o ucına 'başlandıktan ve heyet-kr teşekkül ederek faalvyete geçtikten sonra İstanbul Bölgesi di-¦rtkıörlüğü ceza heyetinfln öyfe ka. »rarjariie karşılaştık ki; bizi hem jgü*düıdü, hem <de şaşırttı,
H 5 şüphe yok ki; Bölgenin jveıa.gi kararlar arasında en gü-Hüncü, Vefa - İstanlbuiapor (matından sonra hakeme tecavüz etili d ye Cağaloğlunda bîr berbere frûlt-obet ıboykot cezası verüme-IeİcI ir.
Kendi azası arasında buluranı-J>an, ne bir futbolcu, ne bir altlet Vo r.c de bir güreşçi otem berbere ıvcr..en ceza kararı muhakkak ki, Jgüiün»ç bir hâdise olarak spor ta" (rihıîmizde yer akmıştır. Belki de, Çok kimseler böyle bir oeza kararı karşrsında berberin usturasının cidden alınacağını da zannet, mislerdir. Verilen cezanın yaptığı tesrr nedir «bilir midiniz? Bu "berberin çazete sütunlarında yer telması, maçları meşhur bir adam vaziyetinde seyre gelmesidir.
Bugün yine ikdnci »bir hâdise île karşılaşıyoruz. Ve İstanbul Bölgesi direktÖTrüğü ceza h e ey binin bir esnafa daha ceza verdiğini öğreniyoruz.
Kadıköy Fenerbahçe stadında oynanan Istairbulspor - Pera maçından sonra bakkal esnafından bir genç heyecana gelerek, Pera karaf'tarlanndan birisine çatmış ve Vİak bir çekişme de olmuş. Fakat tıâlcLse büyîrmeden eJtraftan yetişenler, işi haJfedip bu iki 'kişiyi UzCaştırrruşl'aT. Nihayet bu meselle de. Bölge ceza heyetine İntikal ıctmts. Düşünmüşler rfcaçırtrroşW, bcıber gibi bu genç te ne bir atlet, ne bir futbolcu, ne bir güreşçi olmadığı, hiç (bir sporla da en ufak bir alâkası bulunmadığı halde seyre (meraklı bu bakkala da aitı ay boykot cezası vermişler.
İnsan 'bu iknci hâdiseyi de işitince gayrkTıtâyarî hem gülüyor ve hem de «ne -günlere kaldık Ya-rabbf» diyerek şaşırıyor.
Dün Ibir berlbere ceza verildi. Şimdi bir ıbaikkal cezalandırılıyor. Yarın Fenerbahçe - Gaıla'tasaıray maçlarında çok yakından tanıdığınız Fenerbahçe için çırpınan kolacıya, cL.ha öbür gün de iş-kemlbeci Lam boya ceza verildiğini duyacak olursanız 'hiç şaşmayı-
nız.
Anlaşıldı ki, İstanbırf Bölgesi direktörlüğü ceza heyertn, yalnız atletlerle, futbolcularla, güreşçilerle veJhasıl teşkülâta mensup sporcularla değil, esnafla da mücadeleye başladı.
Kemal ONAN
îs anbul Bölgesi Direktörlüğü
Ankaradan a?dığımtz fakat ihtiyatla kaydetmeğe lüzum gördüğümüz bir habere göre, İstanbul Bölgesi direktörlüğünde bazı değişiklikler yapılacaktır.
istanbul Bölgesi hailen malî bakımdan Genel Drektörlüğe bagîı değildir. Başta Bölge direktörü almak üzere m«muırW maaşlarını Belediyenin yardım bütçesinden ılımaktadırlar. Yakında Bölge tamamen Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğüne bağlanacak, ücret fashndart maaş alanlar da bareme intibak ettirileceklerdir. Bu muamele tekemmül ettikten sonra istanbul Bölgesi Direktörlüğüne eski Türkiye İdman Ce. miyetferi reisi Ati Sam inin getirileceği haber verilmektedir.
Vatan: Ali Sajmi apor efkarı umumiyesinin çok yakındlan tanıdığı eski Ibir idarecidir- Galatasaray klübünün basında senelerce çaihştıkrtsan sonra, Türkiye İdman
Cemiyetleri İttifakının kuruluşunda armt olmuş, bu işin içinden yetişmiş bir idare adamıdır. Spor merkezlerinin başmda bulunan İstanbul'a Ali Sami gibi teşkilâtçı bâr idarecinin getirtmesi hiç şüphe yok ki; Türk «sporu için büyük
bir kazanç olacaktır,
İstarJbul sporu hesabına temenni edelim ki; bu haber tahakkuk etsin.
Milli Küme Maçları V3 Klüpler
Beden Teıtbiyesi Genel Direktörlüğümün Istanbulsporu hak-kındtaı mahrum eden kararından sonra, ibu «ene de maili küme maç lam ıbir çıkmasa giıjmiş bulunuyor.
Bir taraftan Ankara IVhrske-oporunun murahhası İstanlbulda, Genel Direktörün evvelice verdiği bir «öze dayanarak hakkını a-rıyor. .
Eskişehir Demirsporu da:
Bize söz verdiler; lstantxri>spor_ la Mask esrp orun akibetme uğranı as ak dey e korku içindedir.
Çünkü 'bir hafta içinde değişen kararlar hiç kimsede itimat bırakmamış ve kafalarda «©aba dıtye bir istifham belSrtnSştir.
Dün Maskeaporun murahhası B. Serveti Böige direkjtörlüğünde gördük. O yine istikbalden ümidini kesmiyordu. Faka»t yine verilecek kararları da boynu bükük bekhyor. Ve kendi kendine:
— Galiba yazık oldu Servetin
masTa1 fuarına diyordu.
Istanfbul klüpleri dün öğleden sonra tekrar toplanarak Istanbul-sporun mîllî kümede bırakılarak. Eskişehir Demirsporunun da alınarak millî küme tmaçlarınm dokuz klüp ara*mda yapılimjası için1 Genel Direktörlüğe «on bir müracaatta bulunmuşlardır.
Stoyadinoviç
(Başı 1 incide) § §
zi taraftarlığını t emmi ettiği ve l d de t İS siyasî dhtirasîari dolay ısi-le kendisine karşı emniyet duyulmadığı için Sarraybosna civarında ikamete (memur edilmişti.
Allmanya İle müzakerelerin uzayıp gittiiği bir sırada hudut haricine çık anîm ası Yugoslavyar nın sonuna kadar mukavemet azminde (bulunduğuna kuvvetli ve canlı Ibir delildir. Menfa yeri diye Yunanistan m seçilmesi aynca dikkat lâyıktır. Zaten doktor Sto-yadrnoviç'in eşi Yunanlıdır. Geçen haTp zamanında Sırp hükümeti Korfu adasında yerleştiği sırada esOci Başvekil orada bir Yunanlı bayanla evlenmişti.
Yugoslavya Sefer berliğeDevamEdiyor
Belgrat, 20 (A.A.) —Reuter: Yugoslavya ile Almanya, arasındaki münasebetlerin tanzim ve Islahı tmaksadıle yapılan diplomatik görüşmeler devam etmektedir. Bu görüşmelerin nekadar devam edeceği hakkında hiç bir sarih (malûmat yoktur. Bu eanada YugoeîaV aeferberbği de devajm eylemektedir.
Almanlaırın yaktığı smir har^bi-nftı son ıbİT misali, Yugoslavya-nm, bittalbd Aiimanya fcehine bazı şartları hariç olmak üzere üçlü paktı imza edeceği hakkında çı-kardıktan şayiadır. Bu yalan haber, bidayette Behjratıta endişe uyandırmıştır, fakat haberin nereden geJdîği anlaşılınca endişe de nLhayeît bulmuştur.
ücretli Memurlar
(Başı 1 İncide) §^§
kmdaki mevzua* gözönünde bulundurulmuştur.
Bu kabil ücretli memurlara muayyen müddetlerini ikmal et-tiLderi takdirde kendilerine bir tekaüt maaşı veya öldükleri zaman Sıiî'elerine bir maaş bağlanması da karar altına almLnıştır.
Proje bugünlerde Büyük Mil-l<et Meclisine sevkedİTecektir.
Diğer taraftan devlet dairelerinde çalışan ücretli memurlar için de devlet memur lan gibi tekaütlük ve saire hakları tanınması tetkik edilmektedir.
Bu hususta. Maliye ve diğer Vekâletler murahhaslarından mürekkep bir komisyon ücreirli me-murlarrn iistikbali için müsbet neticelere varacak brr faaliyete geçmiş bulunmaktadır.
öğrendiğimize göre ücretli me-frnurlar için hazırlanacak bu kanun projesine esas olmak üzere beynelmilel mevzuattan da istifade cdıvmiş şartlarımıza uyan hükümler aynen veya ufak bir ta-dil'le alnım ıştır.
YUGOSLAVYA SONUNA KADAR BİTARAF
Belgrat, 20 (A.A.) — B.B.C:
Yugoslavya Münakalât Nazırı Buzi dün bir ntıtuk söylîyerek demiştir ki:
tBcJtarafliğimizi muhafazaya so nunaı 'kadar çahşacağız. Başkalarından bir şey istemiyoruz. Fakat, bankalarına da, bize ait olan hiç bîr şeyi verm iyece giz...»      i
Her Gün
On Sahr
S. G. SAVCI
1
2
3
4
S
6
7
d
9 10
Evli bir arkadaşım anlattı:
— Karanın kıskançlığından dAd bir feryad iki!.. Bir bankada çak-şa> un dedim; daktilolar var olmaz dt*dl. Bir marazada İş buldum; «atıcı kızların İçinde olmaz dedi. Tramvaya blletcl olmak İstedim; o tıklım tıklan arabalarda kadın yolcuların arasında dolaşmak olmaz dedi. Bir İşporta alrp İğne İplik »atayım dedim; l£ne Ipllfcln mlı- i. Mim kadınlardır olmaz drdl«. Baktım çıkar İş deftll, Çchlr Tiyatrosunda Vedad Nedim'in baştan basa erkekler tarafından oynanan ve içinde hiçbir kadın artist bulurrmıyan piyesine figüran yazıldım, simdi karım da rahat, ben de...
KIBRIS
Mülakatı
(Başı 1 İncide) =*=
ta yaptrfklan hataların cezasını a-ğır ıbir surette çekmişlerdir, fakat derslerini de pek ijyi öğrenmişler, her şeyden evvel haricî emniyet ihtiyacından doğan dostluklarını ve iş (beraberliklerini bir daha sarsılmaz »bir halde bulundurmağa ah t ve azmetmişlerdir. Bu azimlerini, Krbrısra yapılan bir mülakatta 'bir defa daha tazelemeleri, bugünkü dostluğumuzu Kırım har bini takip eden sıkı dostluk ananelerine bağlıyacak ve aradaki fa*, sılaları zihinlerden hazfettirecek bir hâdise sayılabilir.
İki Hariciye Vekili Klbnsta neler konuştular? Her birimizin zihninde Ibu sualin <peyda olması pek tabiidir. Heyecan 11 zaman la rda msanlar hâdiselerin basit, şeffaf tarafını görmemekte ısrar ederler. Her hâdisede mutlaka esrarlı, muğlak, üstü kapalı bir taraf a-rarlar. İnsanların bütün büyük görüş hataları işte bu garip meyilden çıkar.
Propagandalar, fısıltılar neticesinde görüşümüzün ayarı bozulmuşsa ıbu ayan her vesile ile dü-zelrmiye bakmalıyız.
Şu noktayı gözönünde tutmak gerektir ki, bizim hiç şaşmaz ve değişmez ana hedeflerimiz vardır. Topraklarımızı çiğnetmeyiz, varlığımıza ve istiklâlimize yan bajotırmaryız. Bunu yapmakla da cenuba göden yolları korumuş, müttefikimizin bu sahakra ait emniyetine bekçi olmuş oluruz.
Tedbirlerimiz tamdır, her ihtimale karşı hazırız. Tam bir birlik içinde, ana yolumuzdan ve taah-nüderimizden hiç şaştmıyarak hâdiselerin inkişafını emniyetle ve azimle bekliyoruz.
Srmr harbi yüzünden en küçük bir zaaf ve tereddüt göstereceğimizi, ve yolumuzu kıl kadar olsun değiştireceğimizi sananlar, kendi kendilerini aldatmış olurlar.
Hor ihtimale karşı vazife başındayız, dünyada sulh ve emniyet kuruluncıya kadar da vazife başında kalacağız.
Ahmet Emin YALMAN
İtalyanların Beş Gemisi Batırıldı
Londra, 20 (A.A.) — İngiliz Bahriye Nezaretinin ıtebliği>
l'.t.\ mm den'izaş^n orduszle olan deniz muvasala hatlarına karşı harekâtta Jbulunan denizal-tılarımızın yeni muva-fPakiyetleri
bildirmektedir.
Utmost İngiliz denâzaltısı «Kumandan Cay ley* harp gemilerinin refakat etfciği ve lam yüklü iki itjalyan nakliye gemisinin dahil bulunduğu bir gemi kafilesine muvaffakiyette neticelenen bir hücumda bul'unmuştUT. Tonilâtoları 6000 ve 4000 ton obn iki nakliye gemisinin askerle dolu ol. duğu görülmüştür. Torpillerin infilâkını çok şiddetli yeni Inr infilâk takip etmiştir. Nakliye gemilerinden en az birinin «tamamen tahrip ediidigi muhakkak addedilmektedir.
L'nique denizaltısı «Kumandan Colîet» torpillerini harp gemilerinin refakat ettiği bir gemi kafilesine mensup ve tam yüklü bulunan takriben 300 tonluk bir İtalyan iaşe gemisine isabet ettirmiştir. Bu iaşe gemisinin battığı muhakkaktır.
Triumph denizaütısı «Kumandan Woods» tam yüklü ve 2500 şer tonluk iki düşman iaşe gemisini batırmıştır.
Mühim Haberler
+ Nevyork, 20 (A.A.) — Parlâmento mahfillerinde söylendiğine göre, Birleşik Amerika İngiltereye 450 milyon dolarlık ziraat mahsulü göndermek tasavvurundadır.
+ Vlchy, 20 (A.A-) — (D. N. B.) General Veygand, Faşta teftiş seyahatine çıkmıştır.
Grenoble, 20 (A.A.) — (Afi) Mareşal Petain dün belediye dairesinin balkonundan bir nutuk irad ederek bilhassa: «Yiyecek vaziyetini düzeltmek için Amerikanın yardımına hükümet çok güveniyor» demiştir.
Vatan: Bu beyanat dünkü Vatanda intişar etmiştir.
+ Vichy, 20 (A.A.) — Tunus umumi valisi bugün Vichy'ye gelmiş-tir. Ç
* Belgrad, 20 (A.A.) — (Tas) Selânikte çıkan Politika gazeteaino göre Yunan hükümeti bazı yerlerde 1923 vo 1024 sınıflarını silâh altma çağırmıştır.
Lausanne, 20 (A.A.) — Ga-zette de Lausanne «Bir çıkmaz» başlığı altında isyandan sonra Romanya hakkında bir makale neşretmektedir.
Makalenin en dikkate değer tarafları aşağıdadır;
«... General Antonesco bugün galip gelerek vaziyete h&kLm olmuştur. Fakat bu zafer dahilde hakiki sulh ve İstikrarı temin ederek milli kalkınma için zarurî olan şartları yaratabilecek midir?
İsyan m ilk iki günü zarımda Asiler bütün memlekete hftklm olmuşlardır. Hattâ BUkreşte başvekil General Antonesco başvekâlet dairesinde 18 saat muhasara altında kalmış-
trr.»    .s'        ^
Uzun makale şöyle bitmektedir: Romanyada, milletin karakteri, anonolerl ve memleketin dahllt bünyesi ile kabili telif olmryan bir harici politika takip edildiği için dahili sarsıntılar zuhurundan da korkulur. Kral Karol demokrat partilerin kuvvet vc ahengini ciddî surette bozmuştur. Şimdi de totaliter rejim İflAa etmektedir. Şu halde selâmeti nerede aramalı?
Bizce Romanyamn istikbali oldukça muzlimdir.
Kolonya'ya 62 inci Taarruz
Londra, 20 (A.A.) — Dün gece Kolonya üzerine yapılan taarruz harbin boşmdanberi 62 nci taarruzdur. Bu şehre, Almanyanın harp gayretlerinde oynadığı çok mühim rol sebebiyle, İngiliz hava kuvvetleri son zamanlarda büyük bir alaka göstermişlerdir. İngiliz tayyarelerinin son akmmda meşhur Hohcnzollern köp-rüsüno giden yola isabetler olmuştur. Kolonyu'dü başka mühim hedefler do vardır. Kanalları ve şimendiferleri harp malzemesi sevkiyatına yarıyun mühim nehir yolları şebekesinde, hayatî bir halka teşkil etmektedir. Bu şehir koza cephane ve İnfilâk maddeleri fubnkalarile petrol tesisatı ve yüksek fırınlar mıntakasında bulunmaktadır.
Emlâk ve Eytam Bankasının   | B. Roosevetl
Heyet Toplantısı
Ankara, 20 (A.A) — Emlâk ve Eytam «Bankası heyeti umumi-yeai bulgun bankanın umumî mer. kezinde toplanımıştır. İdare meclisinin   1940 yılı sonunda biten
I 3 üncü hesap yılma ait raporuma nazaran Avrupa harbinin tev-ljt ettiği iktisadî vaziyeti    gözö-
nüne atan hükümetimizin direktif-leri dairesinde diğer millî banka-laa-I'a bizrtftkte tütün    mahsulünün
finansmanına iştirak eylediği ve bu Bştirakin iyi neticeler temin ettiği, emekli, dul ve yetim ayhk-irtnnın temjalai tmuka^bilSnde yapılan muamelelerin geçen yıl içinde 3,383,553 liraya vardığı kay-d olu nmaktadır.
Bilançoya nazaran bankanın 1 3 üncü hesap yrh içjinde elde ettiği kâr 653,036 îiradrr. Banka
umumî heyötî «idare meclisinin raporunda telelâf etröği veçhile   bu
miktarın 317,111 liralını (A ve B) tertibi sermayedarlara yüzde
4 Vı nialbetinde kâr olarak tevziine ve ınuitcbakı kısmının dia esas
nızafm namesine uyarak muhtelif tertiplere konulmasına karar ver-mistir.
Umumî heyet, müddetleri biten /idare meclisi azalarından Hay ruiliah özibudun j?e Muhlis Aneanı yenüden ddare meclisi a<zalığına seçmiştir.
Kükürt İstihsalimiz
Atina Şehrinin
Nisanda 58640Torba Kükürdümüz Olacak
Ankara. 20 (Teîefonk) — iktisat Vekâleti bağlarımızı külle-me afetinden kurtarmak için Ziraat Vekâleti île is b'rlJği yapmış ve kükürt istihsalâtrmızı arttırmak için icap eden »tedbirleri al-mıçtrr.
Öğrendiğinize göre Jktwat Ve. kâleii son zamanlarda istihsal edilen 56,240 dorbe kükürdü tamamen Ziraat Vekâletinin emrine vermiçürr.
Dîger taraftan bu rakamın nisan ayında 58,640 torbaya çıkarılacağı ü>üd irilmektedir.
Yedek Subay Hak kını Haiz Memurlar
Ankara, 20 (Telefonla) — Askerliğini yapmamış olan orta-
melctep mezunlarının askere alındıktan takdirde metmuriyetl'erü e alâkaları kesilmesi hakkındaki ka. nun projesi tamamen hazırlanmış bulunmaktad rr.
I h t iyal zabiti h ak k mı haiz olup ta filî hizmetini yapamamış olanlar aslî memur olarak telâkki edalm^yecek ve bunıfer da askere gittikleri takdirde memuriyetleri-le alâkaları kaHmıyacaktır. Yalnız devlet hesabına okumuş olanlar bu kayıttan istisna edilecekler, terhislerini müteakip eski vazifelerine alınacaklardır.
Gerek ortamektep mezunu gerek âhtiyat zabiti hakkını haSz me murrara filî hizmetlerini yapmak üzere askere gittikleri takdirde memuriyetten aldıkları «maaşlar ve rrtmiy ec ektir.
Türk Hava Kurumunun Altı
Aylık Toplantısı
Ankara, 20 (A.A.) — Türk Hava^ Kurumu umumî merkez heyeti bugün Elâzığ mebusu Sabit Sağrroğlunun reisliğinde altı ay-hk toplantrsıru yapmıştır. Toplantıda idare heyetinin geçen altı ay içinde yapılan i?i hakkındaki raporu, yeni yıl bütçe ve kadrosu okunmuştur. Raporda geçen mesai yılı için varidat bütçesi olarak tahjmin edilen iparanın dokuz ay içinde ve dört misline yakın »bir fazlalıkla temin olunduğu ve ye-
nâ yit varidat bütçesinin de cömert ve ha/miy€*tTi Türk millet mm artan alâkası sayesinde fazlaetle teminine imkân hasıl onacağı yazılmakta, motorlu tayyare, plânörcülük, paraşütçülük ve tayyare modelciliği sahasında geçen seneye nisbetle daha büyük randıman afmdığı bîîdrrılrrrektedrr.
Merkez heyetinin müzakereleri geç vakte kadar devam etmiştir. Umumî merkez heyefti cumartesi günü tekrar toplanacaktır.
Vekiller Heyeti Toplantısı
Ankara. 20 (A.A.) — VekU-ler Heyeti 'bugün saa^ 1 6 da Başvekil doktor Refik Saydamın riyaseti altında mutat toplantısını yapmış, ruznamesine dahil meseleleri tetkik etmiştir.
Ankara Ra lyosunun Rumca Neşriyatı
Ankara, 20 (A.A.) — Ankay ra tfadyomı yarın 2 I mart tarihinden itibaren yeniden rumca emrs. yon Karına bağlıyacaktır. Emisyonlar -günde iki defa saat 12,45 ve 21,45 te yapılacaktır.
Kıbrıs Görüşmesi
(Baçı 1 İncide) —
İki nazır arasında geçen şubatta yapılan mül&kattanberi Hltler tasavvurlarından en az bir kısmınm suya düştüğünü görmUştür. Yunanlılar, adet UstUnlUfrü ile kendilerini ezmeyi istihdaf eden büyük italyan taarruzunu tardettüer. Yugoslavlar, Yuna-r.lstana taarruz İçin memleketlerinden geçit verilmesi hakkrnda Hitler tarafmdan oçıktan açığa lı?har edilen arauya mumaşat etmemektedirler, ingilizlere gelince, onlar da Yunanlıları bir taarruz önünde ynlnız bırakmıyacaklannı en bariz bir so-klldo isbat eylediler.
Bu şartlar içinde, ingiliz ve Türk hükümetlerinin bu iki mümessili arasında yeni bir mül&kat faydalı gözükmekte idi. önümüzde çetin günler vardır. Halen bazı noktalardu akamete ııfrnyan Hitler hiç şüphesiz ileri atılmak çarelerini arayacaktır. Alman propagandacıları daha şimdi-don Yunanistnna bir ültimatomdan ve hattft ultimatomsıız bir taarruzdun bahsetmektedirler. Fakat büyük Britanya Yunanistan ve Türkiye amamda şıı anda en kati bir karşılıklı ttlnıad mevcuttur.
ingilizler Harara Yaklaşıyor
Londra, 20 (A.A.) — Cicîka-nın zaptı, Britanya İmparatorluk kıt'alarile Habeş vatanperver kuv vetlerine, Habesistamda italyanların tam teslimiyet tarihi hissedilir derecede yaklaştıran bir stra. tejîk nokta venmektedir.
Grcrka şehri, Hergeşa ile Harar'dan geomek sur etil e Be rbe rayı Adisababa'y3- bağlayan büyük yoKın hemen civarındadır.
ItaTyan  kumandanı,    kıt'atan.
nı, orada mukavemet etmek üzere çeknurş olması muhtemeldir. Fakat, Itoiy.m kumandan m, Mo-gadiserodan gelen Cenuîbî Afrika kıt'alarının seri terakkisinden haberdar olmadan evvel bu plânı terketeniş ve bu suretle halen tamamile muhasara altma girmiş ormatsı da imuhtemeldir.
Berberadan gelen İmparatorluk kuvvetleri Korendcn aşağıya inen kol ile pek muhtemel olbrak temasa geçecektir. Bu suretle bütün italyan münakalâtı ciddî surette tdhdJt altına ıgfrrniş bulunacaktır. Bu suretle, Habeştstanda kalan İtalyan ordusunun heyeti umumryesi, karadan, deniz ve Havadsuı hiç bir yardım ümidi kalmadan filen tecrit edilmiş olacaktır. Bu ordu mecburen, ya son müdafaa hattannda bîr muha-relbe verecek, ya da teslim olacaktır.
Harar'ın düşmesi, Cibuti demiryolu üzerinde Drredua'nm düş tmesJni de intaç edecek ve İngiliz. İcre, Mogadisc'den geltn yüzlerce kilometrelik yol yerme,    çok
daha krsa münakale hatları temin edecektir. Eğer İtalyanlar, İngiliz Somaliaûnin damlık kısmından süratle kovulmak istemiyorlarsa Haırar'da ciddi bir mukavemet göstermeğe mecbur olacaklardır. Yağmur mevsiminin yaklaşmadı dolayısöle ovalarda hareket için az vakit kalmaktadır. Halbuki harp sahası dahile intikal edince askeri için kısa bir zaman kalacaktır.
Fah
a

Hemşehrisi Oldu
Atina, 20 (A.A.) — Atina belediyesi, B. Roosevelt'e fahri hemşerilik unvanını ve artın madalyesini vermiştir.
Atlnanm büyük caddelerinden biri cRoosevelt caddesi» ismini taşıyacaktır.
Papagosun Tevazuu
Atina, 20 (A.A.) — Yunan ordusu başkumandanı General Papagos askere hitaben neşrettiği bir emriyev-mlde, İngiliz kralı tarafmdan kendisine verilen Chevalier Unvanından bahsederek şöyle demektedir:
Bu şeref kahramanlığı ile muasır Yunan latanı parlak btr yıldız gibi yükseltmiş olan muharipler ordusuna aittir. Benim şahsımda sizin her birinize tevcih edilmiş olan bu rütbe-; den dolayı kendimi mesut addedryo-,' rum. î
B. Eden'in Tebrik
Telgrafı
KaOıire, 20 (A.A.) — ingiltere ha-( riciye nazın B. Eden, Yunan başvekili B. Korizis'e şu aşağıdaki tel-gra/ı göndermiştir: |
«italyanların son şiddetli mukabil, taarruzlarını kıran   Yunan ordusunun bu yeni ve parlak muvaffakiyetini büyük bir sevinçle haber aldın Semimi tebriklerimin kabulünü rica
I
ederim. 1
«Bu hareketlere iştirak eden Yunan kıtalarmm kahramanlığı ve az-; ml, bütün dünya hür miUetinin hayranlığım çekmektedir...»
TANKLAR HİMAYESİNDEKİ TAARRUZ   PÜSKÜRTÜLDÜ
Atina, 20 (A.A.) — B. B. C: Yunan matbuat nazın, dün İtalyanlar tarafından yapılan hücumlardan önce şiddetli bir topçu ateşi açıldığını söylemiştir.
YUNAN   TEBLİĞİ
Atina, 20 'AA) — Yunan orduları başkumandanlığının 144 numa-< ralı ve 19 mart tarihli resmi tebliği:
«Düşmanın, tanklarm yardrmila merkez cephesinde yapmış olduğu bir taarruz ile şimal mmt&kasında, yaptığı mahdut bir taarruz püskür-tülmüştür.
«Bir miktar esir aldık. Üç tank; tahrip edildi. Dümanm bir bölüğü tecrid edUmiş ve otomatik silahlarımızın makas ateşi karşısında kalarak tamamile imha edilmiştir. Aoos vadisine yapılan muvaffakiyetli bir taarruz neticesinde bir miktar esir daha alınmıştır. ,       ,
Aüna, 20 (A.A.) — Dahül emnl-dyet nezaretinin 19 mart akşamı tarihli resmi tebliği, memleket dahilinde sükûn sürmüş olduğunu bildirmektedir.
General Papagos'un Yevmi Emri:
«SİZLERİN BAŞINDA BULUN. DUGUMDAN   GURUR DUYUYORUM!»
Atina, 20 (A.A.) — Yunan ordu-lan başkumandanı General Papagos, dün aşağıdaki emrlyevmlyi neşret-mlştir:
«Subaylar, erbaşlar, erler, i
Majeste  İngiltere  Kralı  Altıncı Oeorge, bana İngütere'nin büyük nişanını ihda etmek   lûtfunda bulunmuşlardır.   Bu   teveccüh,   bilhassa kahramanlığı,   beşeriyetin müfekkiresini  kamaştırarak  asri Yunanls-tanı cihan harbi saflarında ziyadar bir şehab haline getirmiş olan muharip ordumuza aittir. Bu teveccühten mütevellit şeref, tamamile ebedi Yunanlstanm siz kahraman evlûtla-rma aittir. Sizler ruh ve kalb birliğini   tahakkuk   ettirerek   dünyaya müfekkireleri elektrlkliyen, en güzel İnsanlık   faziletleri talim   eden bir Yunanistan   gösterdiniz.   Şahsımda bütün zabitlere, bütün efrada, bütün sizlere bahşedilmiş olan şereften dolayı iftihar duyarım vc sizlerin başmda bulunduğumdan   dolayı gurur hissetmekte   olduğumu   beyan ederim.»
İmza: Başkumandan Papagos
AĞIR   YARALIIARIN MÜBADELESİ
Belgrad, 20 (A.A.) — Belgrad -Selanik demiryolu üzerinde Yugos-lavyanın hudut istasyonu olan Yeg-yellya istasyonunda dün ağır yaralı 289 italyan esiri ile yine ağır yaralı 11 Yunan esiri mübadele edilmiştir. Başka bir Yunan esir kafilesi de Yunanistana gitmek üzere yoldadır.
Mübadeleden sonra, 16 hususi vn-gonlu italyan kızılhag treni Belgrada h- raket etmiştir.
10
2207
6   -
VATAN
21 -3 - 941
Müsabakamız
Nasıl Yapılacak ?
Otuz Çift Birbirlerile Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip Olup Olmıyacağı Nasıl Ölçülecek ?
Müsabakamızın birincisine hediye
görüldüğü üzere Philips acentası
gazasının  vitrininde
. Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen    soruyorlar:    Mübabakanın
tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalım: Bir defa hergün gazetede namzetler çıktıkça keseceksiniz. Kuponla beraber saklıyacaksınız.
Otuz erkek ve otuz kadından İbaret seri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcut İçinde her erkeğe en uygun kadını seçerek otuz çift kendi takdirinize göre teşkil edeceksiniz. Meselâ beş numaralı erkeğe 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla 30 numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste halinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevaplan Noter Galip Bingöle tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından İsteyenler de hazır   bulunduğu halde
mm
edeceğimiz radyo, bu resimde nın Voyvoda caddesindeki   ma-teşhir edilmektedir.
bir tattnif yapılacak. Me*»elü bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlenmesi hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için tam numara alacaksınız. Her çift hakkında bu tasnif ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birinci ikramiyeyi, yani 275
Ura kıymetindeki Filips radyosunu kazanacaktır. Diğerleri İsabet sıra-sile diğer yüz elli hediyeyi alacaklardır.
275 liralık radyo, Gaiatada Filips müessesesinin camekânında teshir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8,00 Program, 8,03 Ajana haberleri, 8,18 Hafif parçalar (Pl.) 8,45 -9,00 Ev kadmı- Yemek listesi.
12,30 Program, 12,33   Solist okuyucular, 12,50 Ajans haberleri. 13,0.* Solist okuyucular programının    devamı. 13,20 - 14,00 Karışık    prog ram (Pl.)
18,00 Program.    18,03    Konuşma, 18,08 Müzik «-Radyo Sving> kuurte ti. 18,30 Çifte fasıl. 19.30 Ajans ha berleri, 19.45 Tek şarkı ve türküler 20.15 Radyo Gazetesi, 20,45 Temsil 21,30 Konuşma, 21,45   Radyo   salor orkestrası, 22,30    Ajans    haberleri 22,45 Radyo salon orkestralı progrn minin devamı, 23.00 Dans    müziği (Pl.). 23,25 - 23.30 Kapanış.
Eminönü Halkevinden:
1 — Türkiye Sanat mektepleri mezunları cemiyetinin tertip ettiği konferanslardan altıncısı 21/3/941 cuma günü saat (18.30) da Elektrik mühendisi Sırrı Dökuntcr tarafından verilecektir. Mevzuu (Elektrik motörlerinin bobinajları) dır.
2 — 21/3/941 cuma günü saat (20.30) da Dr. Salim Ahmet Çalışkan (Hastalıktan korunma) mevzuunda bir konferans verecek ve Temsil şubemiz (Saadet Perdesi) piyesini temsil edecektir.
3 — 22/3/941 cumartesi günü saat (20,30) da Evimiz azalarından muharrir Nusret Safa Coşkun (Milli Birlik) mevzuunda bir konferans verecek ve Temsil Şubemiz (Saadet Perdesi) piyesini temsil edecektir.
4 — 23/3/941 pazar günü saat (14,30) da Temsü Şubemiz (Himmetin oğlu) piyesini temsil edecektir.
Her üç toplantmın numaralı giriş kartlarının Evimiz Bürosundan alırını ası rica olunur.
L CBS A
20 MART İMİ
Bahçe ve Çiçek
Bahçelerini   tanzim,   çiçeklerini yetiştirmek, fidanlarına bakmak için mütehassısı tarafından yazılmış eserleri okumalıdırlar. Bu eserler arasında en ziyade   tavsiye   olunabilecekler:
Gül Bahçesi 100 Kuruş
Salon Çiçekleri 100
Karanfil Yetiştirmek 50
Yurdumuz ÇiçeklerininTarihi75 Pratik Çiçekçilik 50
Park ve Bahçe Plânları Tanzim Olunur
Matbaamıza Müracaat
»1
- üksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden
1 — Kurumumuz talebe ve Müstahdeminin iaşelerinden bulunan erzak dört gurup halinde kısmen kapalı zarf ve kısmen açık eksiltme U3u-111e satın alınacaktır.
2 — 27.3.941 gününe müsadif perşembe günü guruplar hizasındaki yazılı saatlerde rektörlük binasında müteşekkil komisyon tarafından ihalesi yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat % 7,5 tur.
Şartnamesini ve daha fazlu izahat almak rstiyenlcrin enstitü daire müdürlüğüne müracaatları. (1421) (1902)
Kilo      Kuruş       Tutarı        Gurup   I
Nohut 300 20 60,00
Yeşil sabun 910 35 318.50
Çay 10 600 60,00
Makarna 562 35 196,70
Bulgur t   200 20 40,00
Koyun ctl 1000 58 5800,00 Gurup     II
Zeytin tanesi 500 40 200,00 III
Yufka 500 30 150,00 Gurup      IV
Yumurta 10000 2 200,00
1. Grp.
2. >
3. »
4. >
Saat
10 da 10,50 11
11,50
Sterlin Dolar
İsviçre Frac. Drahmi Peçeta Dinar Yen
İsveç Kronu
Esham ve TahvJ
6.20 129,0825 29,98
0,99 12,84
3,1525 30,90 30,77
L. K.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks 'radyo.
İkinciliği kazanan iki kişiye: Birer çay takımı.
Üçüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer evrak çantası.
BeçincUiği kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası.
Altmcılığı kazanan üç kişiye: Birer likör takımı.
Yedincihgı kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Sekizincüiği kazanan beş kişiye: Beyoğlu sinemaları için altışar büet
Dokuzunculuğu kazanan beş kişiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan altı kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins mendil.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki teselli
hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ:
Kazananlardan on dördüncüden İtibaren verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmış romancılarımızın birer eseri, on kişiye (Ramlz) İn birer karikatür albümü, on kişiye Gül Babçeel kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kitabı, on kişiye (Yedlgtin) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer 6eyfettinln hikâyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Radyo) Gaiatada Bankalar caddesinde (Filips) mağazasının vitrininde teşhir edilmiştir.
Zabıta Haberleri:
Ekmeği Sen Daha Evvel, Ben Daha Evvel Alacağım Derken
Bir Adam Ekmek Bıçağıyle
Bir Museviyi Yaralad
ı
Dün ekmek almak yüzünden Tah-takalede oturan İhsan yine ayni yerde oturan Jak'ı fırındaki ekmek bıçağını kaparak göğsünden vurmuştur. !
Tütüncü İhsan ekmek ahnak iste-Jdiği bir sırada Jak da gelerek kendisinden evvel ekmek almak istenmiştir. İşte bu sırada başlryan ağız kavgası neticesinde İhsan ekmek bıçağını kaparak Jak'm üzerine atılmış ve göğsüne bıçağı saplamıştrr.
Jak hastahaneye kaldırılmış, suçlu İhsan yakalanmıştır.
İki Hamalın Kavgası Cinayetle
Neticelendi
İki   hamal müşteri   kapmak için
kavgaya tutuştukları bir sırada bunlardan seyyar hamal Ali salon hamallarından Abdullah'ı kalçasından yaralamıştır.
Abdullah Bandırmadan gelen yolcuların mallarını hamallara taksim ederken seyyar hamal Aliden ipini istemiş, Ali ise vermemiştir. Bunun üzerine ağız kavgasına tutuşmuşlar ve işi yumruğa bindirecekleri bir sırada Ali bıçağını çekerek Abdullahı sağ kalçasından yaralamıştır. Yaralı tedavi için hastahaneye kaldırılmış, Ali yakalanmıştır.
Arnavutköyde tramvay caddesinde oturan Süleymanın karısı Melek sobayı fazla yaktığından evin bacası tutuşmuştur. İtfaiyeye haber verilmiş ise de itfaiye gelmeden baca söndürülmüştür.
Tepebaşmda Yazıcı sokağında oturan Davidin sobasından çıkan alevler bacayı tutuşturmuş, etraftan yetişenler tarafından söndürülmüştür.
1933 Türk Borcu I 1918 İstikrazı dahilî 1938 İkramiyeli
1933 İkramiyeli Ergani
1931 Srvas - Erzurum
1932 Hazine Tahvilleri
1934 > >
1935 > > 1938      » > Anadolu Demiryolu Tahvili Demiryolu Mümessil Senet T. C. Merkez Bankası Osmanlı Bankası T. İş Bankası (Nama muhar. Aslan - Eskihisar Çimento Ş.
> >    MUcssis Hissesi
Şirketi Hayriye Türk Altını (Reşat) Türk Altını (Hamit)
1 LİRA
İDRAK TAM TAHLİLÎ
Beyoğlunda Ağacamü karşısmdı Bursa sokak No. 1. yeni açüan \imya laboratuarında halka ko laylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BİR LİRA ücretle idrar tam tahlili yapılmaktadır.
İstanbul Komutanlığı Satmalına Komisyonu İlânları
Beherine 50 lira fiyat »ah*nin edilen 100 adet tevhit semeri 21/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 5000 lira olup kat'î teminatı 760 liradır. İsteklilerin belh gün ve saatte Fındıklıda s atma İma komisyonuna gelmeleri. (1908)
fmm DOKTOR-KİMYAGER CEVAD TAHSİN n ves va
KOLAYLIK  EVİ
Umum Bml.ıK ve Arazi alım, satım, kiralama ve İdaresi
CEZBİ ÇETİNTAŞ
Sabık Kadastro ve Kartal Tapu memuru, Kartal Hükümet Cad. No. 3-1İ
îstanbul Belediyesi İlânI
an
Taksim bahçesi üe Taksim meydanı arasında ve eski Kışla sahasında yapılacak yolların pağmur sularını toplayacak mecra ve ısgaralar inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 13596 lira 79 kuruş ve ilk teminatı 1019 lira 75 kuruştur. Mukavele, Eksiltme, Bayındırlık İşleri Genel, Hususi ve Fenni şartnameleri, Proje ve keşif hulâsasile buna müteferri diğer evrak 6S kuruş mukabilinde Belediye Fen işleri müdürlüğünden verilecektir. İhale 27/3/941 perşembe günü saat 15 de daimî encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektupları ihale tarihinden 8 gün evvel Belediye Fen işleri müdürlüğüne müracaatla alacakları fennî ehliyet ve 941 yılma ait Ticaret Odası vesikalarile 2490 numaralı kanunun tarifatı çevresinde hazırlrya-cakları teklif mektuplarını ihale günü saat 14 de kadar daimi encümene vermeleri lâzımdır. (1916)
YEŞİLKÖY PALAS OTELI|
YARIN AÇILIYOR
Her türlü Asri Konfor, İtinalı Matbah, Kusursuz Hizmet Yeşilköy, Klüp sokak No. 4 Telefon: 18 - 86
İDRAR - KAN - KAZURAT
vesairenin tahlillerini yapar. Di-vanyolu ortasında Tel. 23334
Abone Ücreti
Türkiye dafailiode:
DOKTOR
Ç İ P R U T
CUdiye ve Zühreviye Mütehassısı Beyoğlu Yerli Mallar Pazarı karşısında Posta sokağı köşeninde Meymenet aparttmanı Tel: 43358
DOKTOR
H0RH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder.
Tel. 24131
Tarklye Cnmlıarlyd
îraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi: 285. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28,000 lira ikramiye veriyor
Senelik    * aylık    S
Aylak
140( Hariç
400
İM Kr.
Senelik    0 aylık    3 a#Uk    Aylık
2700
1410
800 Kr.   yoktu.
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbara iz tasarruf hesaplarında cn az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a üe aşağı-
daki plana göre ikramiye dağıtılacakta". 4 adet 1,000 liralık 4,000 lira 4   »      500     »      2,000   » 4   »      250     »      1,000   » 40   »      100     »      4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene İçinde 50 liradan _w_ ğı düşmivenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kurcalar senede 4 defa, 11 mart, 11 haziran, 11 eylül, 11 Blrlncikûnunda çekilecektir.
100 adet   50   liralık 5,000 Ura
120 » 40 v 4,8L_ 160   »       20    a      8,200
JBURSA DOKUMACILIK va TRİKOTAJ)
Türk Anonim Şirketi
KİŞ
MECLİSİ  İDARESİNDE
Eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi «-Yüniş-» heyeti umumiyeslnln 28 Şubat 1941 tarihinde yapacağı fevkalâde içtimai ile ayni Şirket heyeti umumiyeslnln 17 Mart 1941 tarihinde yapacağı alelade heyeti umumiyclerinln bu toplantı günleri iptal edilmiş ve Bursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi lpekiş'e Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi YünJş'in iltihakı dolayısüc şirketimiz hissedarlar fevkalâde heyeti umumiyeslnln 28 Mart 1941 tarihine tesadüf eden cuma günü saat 16,30 da, alelade heyeti umumiyeslnln de ayni gün saat 16,45 de Istanbulda Şirket Merkezinin bulunduğu Yenl-postane caddesinde 47 numaralı binada toplanacağından muhterem ortaklarımızın mezkûr gün vc saatte içtımada hazır bulunmaları rica olunur. Bu davetimizin eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yünlş hissedarlarına da şâmil bulunduğunu bir yanlışlığa mahal kalmamak üzere tasrihan beyan ederiz.
FEVKALÂDE  HEYETİ   UMUMİYE RUZNAMESt
BERVEÇHÎATİDİR.
1 — Her iki Şirket heyeti umumiyesince birleşme hakkında verilen 28/12/1940 ve 30/12/1940 tarihli heyeti umumiye kararlarının tatbik şeklinin görüşülmesi ve karara bağlanması,
2 — Sabık Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yünlş namına mukayyet bilcümle gayri menkul emvalin ve fabrikalara ve müştemilâtının bilcümle demirbaş eşyası vc mütemmim cüzüleri ve teferrüatile birlikte mezkûr Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi YUniş'in, Bursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi îpekiş'e zam ve iltihakı suretilo birleşmesi sebebile Bursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi Ipekiş namma tashihi kayıt ve ferağı ve devirleri İçin icabeden bilcümle muamelelerin Tapu idaresi huzurunda ifası ve iktiza eden evrak ve takrirlerin imza ve ifası ve yukarıki kararların temini infazı için icap edebilecek bilcümle merasimi kanuniye ve muamelâtın yapılması hususunda münferiden veya müetemian vaz'ı İmzaya ve ayni salâhiyetlerle başkalarını tevkile mezun olmak üzere intihap vc tevkili icap eden zevatın tayini.
ALELADE HEYETÎ  UMU»«tyE RUZNAMESt
BERVECHİA TİDİR:
1 — Şirketimizin 1940 senesi bilânçosile kâr ve zarar hesaplarının okunması ve tasdiki,
2 — Şirketimizin Meclisi   îdare   ve   Murakıplar    raporlamam
okunması ve Meclisi idare ve Murakıpların 1940 senesi hesaplarından dolayı ibrası,
3 — Eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yüniş'in 1940 senesi büânçosüe kâr ve zarar hesabınm okunması ve tasdiki,
4 — Eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yüniş Meclisi İdare ve Murakıplar raporunun okunması ve kârm eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yüniş hissedarlarına tarzı tevzii hakkmda karar itası ile Meclisi idare ve Murakıpların 1940 senesi hesaplarından dolayı ibrası,
5 — Şirket mukavelesi hükümlerine göre Murakıp adedinin üçe iblağı ve yeni Murakıpların seçümesL
İKRAMİYE
ÜKANUN
1941 İKRAMİYELER*
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
miı.
um.
Liralık = 2000.— Ura
III
1.1.1
•:ı:ı.
ı :ı:ı
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, tc_, 3 İkinciteşrin   tarihlerinde   yapılır.
TEPEBAŞ1NDA DEAM   KISMİ
BU AKŞAM Saat 20,30 da İmralının İnsanları
IsUf
TEMSİLLERİ
*£>TÎKlAL. CADDESİNDE KOMEDİ KISMI BU AKŞAM
Saat 20,30 da
DADI
Her gün gişede ÇOCUıv temsilleri için bilet vardır, leli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs te
s Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN I Basüdıgı Yer: VATAN MATBAASI