Başmuharriri:
Ah^et   Emin   YALMAN
\ ATA NEVİ — Cağaloğlu, MoUa Fenarl 3. 32 Telefon: 24136 —   Telgraf VATAN ist.
22   MART   1941 CUMARTESİ
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH  GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 208
Tarihten Sayfalar
Yazan:
Cemal BARDAKÇI
ÜÇÜNCÜ  SAYFAMIZDA
Yugoslavya Mukavemeti Gevşiyor mu ?
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Yugoslavya Hariciye Nazırı B. M. A. Tzintzar - Marko-
viç jbbr İsviçre gazetesinin rnuKabi rile birikaç gün evvel konuşurken demiştir 'ki: «Sulhun muhafazası uğrunda sıkı bir surette iş beraberliği yapmak fikri 'bütün Balkan ve Tuna m Metlerinin ruhuna derinden derine demir atmış bulunuyor. Bir kuvvet menrbaı haline gelen bu fikir sayesindedir ki Balkan sWhu (bir çok tehlikeler atlatmıştır.»
Yugostev Hariciye Nazırmın İsviçre gazetesine söylediği şu eözler temiz ıbir vicdanın ve demir gibi »bir azmin ne güzel bir ifadesidir:
«Bulutlar çoğalıyor ve ufuk kararıyor diye sulhu muhafaza yolundaki gayretlerimizi yavaşlatacak değiliz. Tamamile aksine... Kendi milletimize karşı olan vazifelerimiz, hudutlarımızın etrafında sulhu muhafaza etmçk hususundaki gayretlerimize devam etmeğe, batta bunları bir kaç misline çıkarmağa bizi mecbur tutmaktadır. Kendi vatanımıza karşı olan bu yüksek vazifeyi yerine getirmekle bütün Avrupaya karşı olan mukaddes bir vazifemizi de ifa ettiğimize kaniiz.»
Yugoslav Hariciye Nazırının bir kaç gün evvel söylediği bu sözler'n Yugoslav hükümetinin hakikî arzularını ve Yugoslav milletinin İcat'i emellerini ifade ettiğine şüphe edilemez. Yugoslavya'da Başvekil muavini ve Hırvat paftisi reisi doktor Macek ve diğer söz sahipleri de son zamanlardaki nutuklarımda hep «hay ı rp 1' is a n ı ku l'Ja nm ı şla-rd ı. Yugoslavya'dan hep mukavemete dair haberler gel'iyordu. Bir [milyonluk bir ordumm seferber ediL diğinden, eski Başvekil1 Dr. Sto-yadinoviç'in hudut haricine çıkarıldığından <bahsolunuyordu.
Dün akşam birdenbire Yugoslav mukavemetinin gevşediği, bazı nazırların kabineden çekildiği, Yugoslavyanm mihvere girmek üzere olduğu, kendisine harpten sonrası için, Adalarde-nizi üzerinde bazı yerler vadedil-diği hakkında haberler duyuldu. Bu nevi haberleri, şimdühk ihtiyatla t e tâkk i e tm ek h e rh a 1 d e doğru olur. Defalarla ibuna yakın haberler çıkmış ve tekzibe uğramıştı.
Yugoslav kabinesi azasının bir kıamuun son dakikada yılgınJık duyarak" mukavemetten vazgeç-tûdierini. haydi bir ihtimal' diye, bir saniye için kabul edelim. Fakat Yugoslarvyanın Adalardenizi üzerinde bir liman sahibi olmak gibi 'bir yeme kapılarak Balkan tesanüdüne hıyamet edebileceğine bir an için brîe ihtimal vermeyiz. Yugoslavya 'bu "gübi yetmlerin, iyice yutulmak üzere sem izletilmek ifftenai'en bir kuzuya uzatılan yemîere benzediğini pekâlâ takdir eder.
Yugoslav mukavemeti cidden kmtrruj mıdır? Yugoslavya pren_ »iplerinden fedakârlık yapmağa irıtriyaç duymuşsa ne derecelere kadar sürüklenmiştir? Halk ve ordu böyle kararlan kabul ederek istiki'ârierlnin feda edilmesine ve topraklarından yabancı asker geçmesine seyirci kalacaklar mıdır?
En son haberlere inanmak caizse Yugostavya bir uzlaşma yolu kabul efbmiştir. Almanyanm hatırını yerine getirmek için üçjü pakta bir 'Jmza basacak, fakat toprak 'tarımdan Alman askeri ge-çîri'imesine müsaade etmiyecek-fcir.
Yugoslav istiklâli hesabına bu haberin doğru olmamasını temenni ederiz. Atman Bara »karşı zâf göstermemek gerdktnr. Bir defa en küçük bâr Tnüsaad ek arlıkla kanca takmalarına meydan bırakılırsa daha ileriye g^tmelerrndn önüne geçmek kolay olmaz.
Ahmet Emin YALMAN
Şahının Yıldönümleri Münasebetile
Cümhurreisimizle
Pehl
Arasında
Telgraflar Teati
undu
Ankara, 21 (A.A.) —İran Şahmm yıldönümleri münasebetile Reisicumhurumuz İsmet İnönü ile Reza Şah Pehlevî a-rasında a^ağrdaki telgraflar te-ajtti olunmuştur:
Alâ Hazreti Hümayun Reza Şah Pehlevî Şahinşahi İran
Tahran
Zalti Şahmşahilerinin doğumlarının yıldönümü münasebetle en hâr ve samimî tebrik-
lerimin ve rile kardeş
saadeti humayunla-Iran milletinin refah ve ikbali hakkındaki temennilerimin kabul buyurul-masmı rica ederim.
İsmet İnönü
Ekselans İsmet İnönü
Türkiye   Reisicumhuru
Ankara
Doğumumun yrrdönümü mü nasebebile göatertmok lûtfunda bulunduğunuz ımuhalbbet eserinden dolayı samimiyetle te-
şekkür eder vc bilımukabeLe ekselanslarının saadeti îl'e dost ve ıkardeg Türk milletinin sonsuz ikbalini candan temenni ederim. '
Reza Pehlevî
Ankara, 21 (A.A.) — İran Şahının yıldönümü münasebe-ıtîle Ha/rfoiye Vekili Şükrü Saraçoğlu ile İran Başvekili ve Hariciye Verir vekiK Ekselans Alü Maınsur aracında. d>a tebrik ve "teşekkür telgrafları teati olummuştur.
Millî Şefimiz B. Hiilere Bir Mektup
Gönderdiler
, Meclisi Fevkalâde Tahsisat Lâyihasının Müstacelen Müzakeresini Kabul Etti
Yugoslav Başvekili Svetkoviç
Yugoslavya Gevşedi mi ?
üçlü Pakta Girecekmiş
Yugoslav Kabinesi Bütün Gece içtima ve Müzakere Etti
Ankara, 21 (A.A.) — Büyük Millet Meclisi ıbuçün Şemsettin Günal'tayın başkanlığında toplan, mış ve celsenin açılmasını müteakip bazı encümeni erdeki münhal ler e aza seçimi yapılarak ruz-nameye geçimTİstir.
Maliye Vekili Fuat Ağrah, gelen evrak arasında 'bulunan ve 1940 malî yılı muvazenei umu-miyesine -dâhili bazı daire bütçe-
rerirte fevkalâde tahsisat verilme, sine ait kanuna ek lâyihanın ehem miyCtme binaen ruznameye alınarak müstacefen müzakeresini istemiş ve bu talep kabul olunmuştur.
Bu kanun lâyihası ile Millî Müdafaa Vekâleti kara kısmı muhtelif müdafaa hizmetleri faslına 30,000,000 lira munzam tahsisat konulmaktadır.
Şilep Nakliyatı
Dünden itibaren TekElden
idaresine Başlandı
B. Hitler Teşekkürlerini Millî Şefimize Arzetmesini Büyük
Elçimizden Rica Etti
Berlin, 21 (A.A.) — D.N.B. bildiriyor:
Türkiye Büyük Elçisi Hüsrev Gerede, Türkiye Reisicumhuru İsmet Inönünün bir şahsî mektubunu Führere tevdi etmiştir. Führer, bu mesajdan dolayı teşekkürlerini Türk devlet reisine arzeylemesini Türkiye Büyük Elçisi B. Gerededen rica eylemiştir.
Hariciye Vekilimiz
Kıbrıstan Ayrılırken B. Eden'e Çok Samimî Bir Telgraf Gönderdi
A«karaf 2I  (A.A.) — Hariciye Vekilimiz    Şükrü    Saraçoğlu, Krbnaftan ayrrfirrken  B.  Eden*e aşağıdaki te*grafı göndermiştir: Ekselans Anthony Eden
İngiliz Hariciye   Nazırı
Ekselans ve aziz dostum.
Bizi fevkalâde mütehassis eden unutulmaz bir kabul ve misa-firperverüik gördüğümüz bu güzel ardaklan ayrılırken derîn dostluğumun çok samimî teminatını ztahâlinize tekrar etmek isterim. Keza, mülakatımızın aramızda mevcut tam görüş bİTİîginin bir kere daha müşahedesine imkân verdiğini de ilâve etimek »term.
Size, aziz dostum, iyi ve güzel ıbrr aeyaha/t dilerim.
Saraçoğlu
HARİCİYE VEKİLİMİZ YABANCI    GAZETELERE
MÜLAKAT  VERMEDİ
Ankara, 21   (A.A.) — Hariciye Vekili   Şükrü    Saraçoğlunun hiç bir ecnefci gazeteciye hiç, bir mülakat vermemiş olduğunu tek zibe Anadolu ajansı mezundur.
1
Uç Nazırın İstifası Haber Veriliyor
Son Dakikada:
Yugoslav kabinesi üçlü pakta 8 maddelik bir protokolle iltihaka karar vermiş. Buna göre, pakta dahil olanlar Yugoslav tama-miyetini garanti edecekler; Yugoslav arazisinden asker geçirilmiyecek, fakat yaralılar ve harp malzemesi geçebilecek.
«Balkanlarda siyasi faaliyetin a-ğıvlığı Yugoslavya Üzerinde toplanmıştır. Yugoslavy kabinesi, sabaha kadar süren bir ^oplantı yapmıştır. Toplantıdan sonra neşredilen bir tebliğde, memleketi alâkadar eden bütün siyasi meselelerin görüşüldüğü bildirilmiştir.
«Yugoslavya Adliye, Ziraat ve Iç-(Devamı S a. 5, Sü 6 da) *=*
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim  Hâdiseleri
Berlin Büyük Elçimiz, Cümhurrelslmizln kuİihî bir mektubunu B. flitlere tevdi etti.
Büyük Millet Meclisi fevkalade tahsilat   lâyihasını   müstacelen
müzakere edecek.
YugosluvyaniD üçlü pakta iltihak edeceği söyleniyor. •jr   Yugoslav nazırlarından üçü İstifa etti.
Tepedelcnln zaptı tceyyüt etmedi. ^   B. Hitler ve B. Rlbbcntrop Macar Uarlclyo Nasırını kabui ettiler.
Koordinasyon (heyetinin çilep na>kHyatı hakkında vermiş olduğu karar mevkii ımerrvete girmiş ve bu hususta çafışma-Tara taşlanmıştır. Bîr müddettenberi rilep nakliyatı îşîle meşgul olan bir komisyon İstanbul Liman reieliğinde tetkiklerine devam etmekte idL
Deniz nakliye komisyonu dün Devltft Denizyollan Umum Müdürü ibrahim Bayboranın reisli-
sinde bir içtima vapmıstrr. Bu suretle dertiz nakliye komisyonu, şilep na/kfoyatını fifen tek elden idareye başî&mıştır.
Dün MıntaJca Linvan reisliğinde yafDilan toplantıda bazı vapur, cul'arrn dilekleri dânltenmiş ve bu hususlarla nakl'ijyeyî a Halka dar eden rmesejeler hakkında karar ittihaz cditmiştrr.
B. Hitler
Macar Hariciye Nazırını Kabul Etti
Münih, 21 (A.A.) — D. N. B. Bugün Hitler 11c Macar Hariciye Nazırı Bardossy arasında vukubulan görüşme takriben bir buçuk saat sürmüştür.
YUGOSLAVYANIN    ÜÇLÜ PAKTA   GİRİM ESİLE   Mİ ALAKADAR?
Berlin, 21 (A.A.) — Bir hususî muhabir bildiriyor:
Macaristan hariciye nazınnm Ber-linde bulunması Yugoslavyanın üçlü pakta Utihakı meselesile alâkadar görülmektedir. Almanya, Macaris-tanla, Yugoslavya arasında Macoris-tanın Yugoslavyadan istediği arazi meselesi hakkında bir anlaşma teminine çalışmaktadır.
B.   RİBBENTROP'LA DA GÖRÜŞTÜ
Münih, 21 (A.A.) — D.N.B. ajansı (Devamı: Sa. 5, Sü. 2 de) —
Amerika ile
Almanya ve İtalya Münasebetleri
Nevyork, 21 (A.A.) — Burada Amerika ire Allmanya ve İtalya arasındaki diplomatik münasebetlerin kesilmesi ihtimalinden bahsedilmektedir. Yeniden ibazı ItaJyajı konsolosluklarının kapatıl/ması melhuzdur. Amerika a-leyhînde manevralar çevirmekte oldukTan B. Dcis'in riyaseti altında çahşan komite tarafmdan 'tes-bit edıilen 'bir çok konsolosların da Amerika boprakrarını terket-m elerin in is ten irmesi 'muhtemeldir.
AMERİKAN    FİLOSU SİYDNEY'DE
Siydney, 21 (A.A.) — Dün akşam Avustralya hükümeti tarafından A-vustralyayı ziyarete gelmiş olan A-merlkan filosu subayları şerefine bir ziyafet verilmiştir.
Yunan askerleri   Arnavutlukta işgal ettikleri bir köye giriyorlar
Tepedelen'in Zaptı Teeyüt Etmedi
İtalyanların Üç Taarruzu Tardedildi
Mussolininin Yeğeni Esir Düştü
Londra. 21 (A.A.) — Reu-terin Arnavutluk hududundaki hususi muhaHOTÛ bildirryıor:
Yunan- û^eri ci|zütamlarının Tepedelene ıgürdikleri ıte^rt edememiştir. Faik at bu 'böligede ?id-detlii çarpışmarar devajn etmektedir.
Devoti ve Voyuaa vadilerıînde İbatyanlar üç defa mukabil hücuma geçmi? ve ıbu hücumTann her üçü de, sanıldığına göre, düşmana ıbüyük zayiat verdirilere'k tard edilmiştir.
*
Atina, 21 (A.A.) — Atina a-jansınm 'bildirdtgme göre, B. Mussolinâ'nin yeğeni yarbay Tu-veri Ciglio, «on ItaJyan. hücutmla-n esnasında Yunanlılar tarafından alınan esirler arasında bulun, maktadır. Yarbay Ciglio, 26 ıncı Karacrömrekfiler lejyonunun 73ün
cü taburuna kumanda etmekte idî.    (Devamı: Sa. ö, Sü. 2 de) +
Harargeisha Zaptedildi
italyanların Kerende Um itsiz Mukavemeti
Nairobi, 21 (A.A.) — İmparatorluk kuvvetlerinin perşembe günü Harargersha'yi işgal ettikleri resmen büdirllmektedrr.
Nairobi, 21 (A.A.) — Dogu Afrl-kasmdaki îngüiz ve imparatorluk kuvvetleri umumi karargâhının tebliği:
Ciciga müşkülâtsız zaptedilmiştlr. Bir miktar esir alınmıştır. Bu mühim merkez zaptmm neticesi olarak, (Devamı Sa. 5, SU. 1 de) § §
ingiltere ile Hür Fransa
İki Mühim İtilâf Akdettiler
Londra, 21    (A.A.) —   20
mart tarihti 'başmakalesinde Times gazetesi şöyle yazmaktadır:
. InıgıfVtere hükümeti ile (Fransız un para torluğunun müdafaa mec-Esi abrasında <2kî mühim 'fttt&f aik-d edilmiştir.
'Meclis Almanya vc ItaJiya ile mikwrekeyî «tanrmryan ve İngîBte-re Be yapılan dtrifaıka satdtk katarak onunla (beıtafber mücadeleye
devama »karar veren Fransız im-(Devamı; Sa.    Stt. 2 de) =
Adliye Vekilinin
Yapmağı Tasavvur ettiği   Islahat Hakkında Muharririmize Beyanatı
Ankara, 21 (Telefonla) — Kendisini ziyaret ettiğimiz yeni Adliye Vekili B. Hasan Menemenciofclu iki senedenberi Adliye Vekâletinden aynimi? olduğunu hatırlatarak adliye-
mizde yapmağı tasavvur ettiği ıslahattan uzun uzadrya bahsetmiş ve sorduğum suallere fU cevapları vermiştir:
(Devamı Sa. 5, Sü. 4 de) -f *+
GÜNÜN SESİ
Yakında tefrika halinde neşre başlıyacağımız bu roman, bir Anadolu kızının hayatıdır. O-nun felâket ve saadetlerini anlatır. Onu Ana-doludan alır Istanbula, İstanbul hayatına getirir. Onun çalışma ve salon hayatındaki üzüntülerini ve muvaffakiyetlerini tasvir e-
der. Hissî ve içtimaî mevzulara temas eder.
KEZBAN, bir aile faciasının hayata tatbikidir. Kâh insanı tatlı tatlı ağlatır, kâh acı acı güldürür. Kâh lüks ve neşeli bir salona sürükler, kâh fakir bir köylü evine götürür.
BAN
Okunacak
evk ve
ezze
Romandır
Bu Romanı, Tanınmış Romancılarımızdan Muazzez Tahsin Berkand Hazırlamıştır
Laval Vatan Haini midir?
Yazan: REŞAT NURİ
Laval'o vatan haini diyorlar.
Vatan haininin tarifi nedir? Memleketine fenalık eden adam mı? Eğer böyleyse bunun için mutlaka hain olmak lûzmı gelmez. İnsan cahilliği, ahmaklığı, korkaklığı yüzünden de vatanına pek âlâ fenalık yapabilir. Bir insana vatan haini damgasını vurmak İçin onun para, mevki vesaire- hırallo memleketini bile, isteyen düşmana peşkeş çekmiş bir insan okluğuna I-nanmak lazımdır.
Laval, böyle bir adam mıdır? Kendi yurduna ayak basmış bir düşmanla anlaşmak hazmedilmez bir harekettir ve ona hain dlyenlero hiç olmazsa hislen hak vermek lâ-
'.....ı m   Fakat buna rağmen Lava-
imi vaziyeti hainlik tarifine tamamile uygun değildir.
Laval Overnya köylerinden birinde doğmuş bir çiftçi çocuğudur. Karayağız çehresinde, kemerli burnu, kuvvetli kırmızı dudakları ve sert çenesinde, şakaklara doğru çekik göclerlle yanaklara doğru çekik ağzmda vaktile bu havaliden gelip geçmiş Endülüslülere bile bir benzerlik görenler vardır.
İlk defa nazır olduğu gün köyünün papazı onu memleket çocuklarına şöyle anlatmıştır: «Çocukken babasının arabasmı koşardı. Beni onunla köyden istasyona götürürdü. Yolda atın dizginlerini dizlerine dolayarak lâtmce bir Enbiya Tarihi tercümeye çalışır, bilmediklerini bana sorardı. Küçük arabacı bugün devletin dizginlerini ele almış ve bu, kimseye dayanmadan sırf kendi gayrotile olmuştur.»
Büyüklerden biri onun siyasi hayatı için: «Fransada kaç eyalet varsa, Laval onlardan daha fazla
99
(Lütfen sayfayı çeviriniz)
ı
VATAN
22 - 3 - 941
slar C
3
asusu  *j
Linkoln'un
Hayat ve
Belediyede:
Maceraları
Toplıyan ve nakleden: İHSAN BORAN
III
(Trcbiç Lincoln)  in Telgrafları Ve İntikam Yemini
Londra  ağır ceza  mahkemesi
J. Lincoln'ü 17 şubat 1926 günü lüaana mahkûm etmişti. Beş gün sonra, Lnteıiîcens servisi hususi müdürlerinden Sir Stanley Dcstır Hindistan cenubunda ve Hint oc.^.inde bulunan Seylân ada-slIKinit bir telgraf aldı. 1 elgraf, l\) şubat 1926 tarihli idi. Telgraf §öyıe yazılmıştı:
Hususî Entellicens Servisi Dairesi
LONDRA
Muvasalatıma    kadar  idamın
fgeciktıı\lmesini dilerim.
İmza: «T»
Evet, telgrafın altında imza o-j.arak yalrvz ibir «T» harfi vardı. lSir S. Deştir, bu eerarengiz «Tv 'harfinin lujmc ait olduğunu anla-'makta gecikmedi. Telgrafı bir daha dikkatle okudu. Her (kelimesinden, her Jıarfcinden gizli •bir mâna çtkanmağa çalışıyordu. JGözbebelcleri bir kaç saniye korkunç bir tehlttke gibi dikili du. ran «T» harfinin üzerinde dur-kJu; ve sonra:
— Eve* odur, <a kendisi Tre-biç Lincoln. dedL Aklunı bozmuş- Ne <üye biae telgraf çeki-"yor? J. Lincoln adem öldürdüğü 'içm değil, (Trebiç) in oğlu olduğu için asılmam lâzımdı. Bunu neden düçünamedi?
Sır S. Deştir derhaJ telefona ya-piçti. Bir kaç yere teAefon etti. 6onra telâşla adhye eararyına gitti. Adliye aaraymda (TreJbiç) in telgrafı hakkında karar vermek üzere im toplantı yapıldı. Bu gizli top tartıda Başvekilin başkâtibi, Dabiâye Nazırının humısî kalem müdürü, İngiliz Kralının başmüd-deiumumisi ve hususî kalem müdürü, polis emniyet müdürü ve diğer 4-5 büyük memur hazır bulunuyordu.
(Trebiç) Seylân ad acundan Sir S. Detfdr'den «başka Ingiiiz Kralına, Gal prensine. Başvekile ve polis müdürüne de ayni mealde telgraf çekmişti. Bedbaht baba, bu telgraflarla; oğlunu idamdan kurtaracağını, hiç olmazsa geciktireceğini ve oğlunu son defa gö-rdbileceğirri ümit etmişti. Entellicens Servise büyük hizmetleri vardı. Bu hikmetler muıkabüünde o ğ İm mı ona bağışîayabÜvri'erd i. Fakat ümitleri boşa gitti. Bu gizli toplarttıda adaltetin yerine getirilmesine kaTar verildi. Diğer taraftan* İngiltereye ayak bfaatığı takdirde (Trebiç) tn diri veya ölü yakalaroırası için polis müdürüne talimat verildi, İş bu euretle ka-rarlaştırıİTp J. Lincoirı asıldıktan sonra, Entellicens Servis müdürleri rahat nefes aldılar.
Bu arada (Trebiç) ne yapıyordu? Oğlunu meş'um saniyeden kurtarmak ümidile (Seylân) a-dasmdan vapura atlalmış, Cibuti -İskenderiye deniz yolile uzun me-«affeîer aşıyor, Londraya vaktinden evvel yetişmeğe çalışıyordu. Seylân ajdasmda dünyadan el ve ayak çekerek (bir Buda (manastırına kapanan ve rahip hayatı geçiren Trebiç, oğlunun başına gelen felâketi nasıl haber aldı? Burası taımarırile bir sırdır. Zaten bu -a'diamın hayatı baştanbaşa sırdır.
Moris Laport (Trebiç) le mü-
muhJt ve parti değiştirmiştir» der. Kafasının dikine giden bir adam olduğu için hiçbir parti ile perisi banşamamıştn-. Mektep çağında olduğu gibi siyasi hayatta ta kendi kendini yetiştirmiş, hiç bir şahıs veya grupa esaslı surette dayaruna-mıştır.
Klemanso onu Ok tanıdığı zaman: «Küçüğüm, demiş, sende bir şahsiyet var. Onu ezdirmemeğe çalış. Beklediğimiz senelerde en güç şey bunu kaybetmemek olacaktır.» Klemanso iktidar mevkiine geldiği zaman otuz üç yaşında bir genç o-lan Laval'e kabinesinde nazırlık teklif etmiş, fakat o, bunu kabul etmemiştir. Laval'ln siyasi haya-trnda şahsi namusu için belli başlı bir dedikoduya tesadüf edilmiyor. Bu İtibarla bugün ona, para, mevki vesaire gibi küçük hırslar için Almanlara kendini satmış bir adam
demek doğru olamaz.
Onunki daha ziyade bir fikir, bir içtihattır kl, belki şöyle hulasa e-dUebllIr; «Mademki kader biri bizden İki defa kalabalık bir dev Ue komşu yapmıştır. Onunla anlaşma-
lâkatını şöyje anlatıyor:
1 mart 1926 günü (Trebiç) Menajeri şirketinin Şi'ıi isimli posta vaıpuril'e Marsiıyaya çıktı. Buradan Parrs sür'at katarına binerek acele Çala is limanına varacak ve oradan vapurla Mam* denizini geçerek Londra'ya yetişecekti. Shepton Ma Met hapdsane-<smdc asılmak için oğlunun bir günlük ömrü «kalmıştı.
(Trebiç) i Marsflya rıhtımına yanaşan Şili vapurunda gördüğüm zaman kıyafetinden içimde büyük bir şüphe uyandı. Komisere 'kim olduğunu sordum. Aldığım cevap üzerine hayretten donakaldım: Nasıl olur? Trebiç Lincoln Marsilya rıhtımında ve Buda rahipleri kıyafetinde.. Hem de hakikî ismile seyahat ediyor? Şüphe ve meraktan kurtulmak için derbal yanma sokuldum, ve kendimi takdian ettim. Beni önce soğuk karşıladı. Oğlunun muhakemesinde bulunduğumu söyleyince, yumuşadı:
— Gazetecilere söyL'Uyecek hiç bir şeyim yoktur, dedi, bununla berafoeT kamarama kadiar geltnek İûtfunda buhmursanız, sizrol'e bir iki pipo içmeyi reddedemem.
Uzun uzun konuktuk. İkimizin de soracak, eöyüyeoek bir şeyi almamıştı. Ertesi gün onu Mar-aityalda Bulvar Diderot otelinde gördüm. 24 mat odlasına kapantıma, oğhınun fecri aıkıbebüe yüreği pargallanmış zarvaiîı bir baba olmuştu. Bu .dairi kararını neredem öğrendiğini (hâVa biimâyorum, Trebiç bu noktayı gizli tuıttu, hiç bfir şey söylemedi İstasyonda kendaini tekrar gördüğüm zaman, bavulları Paris sür'at katarma yeri eştiril îy o ndü. Arttık yüzünde ıstırap eseri ikaıfmaanıştı. Vagona bineceği sırada beni gördü ve elL mi sıkaralk teeeWi dolu sözlerimi kesiti: (
— Üzülmeyiniz, dedi, yeryü-ziirfde her §ey A.Jahrn .iradesile olur. BıraJcaİTm, kader yolumuzu aydınlatsın. Büyük dindari'ainn sözlerini haltırJayınîte. Denizin dalgalarını düşününüz.. Okyanusun yatağından yükselen vâsi su kîitîesinJi seyrediniz. Bununla be. raber hiç bir dam ta kaybolmuyor. Bu, sonu kaçınması mümkün olmay*an inişe bağlı ebedî bir yükseliştir. Belki birbirimizi bir daha gö r em iy ec e ğ iz. Fakat be nd e n baîhsed'ridiğJni bir daha duyacaksınız. Biliniz, ki Franaaya karşı hiç bir fena işte bulunmjyaoağum. Bu kederJi saatlerimde, Fransada gördüğüm mîsaPirseverlik, beni biraz teselli -etti. Fakat Britanya hükümetine, ve İngiliz adını taşıyan her şeye haber vereyim ki bana yaptıktan fenalığın cezasını bütün lngiltere, bütün İngûİzler çekecektir. Raslıadığım her İngiliz çocuğu, benim oğlum için ölecektir. Şimdiden sonra yeryüzünde, Londradan, Löndramn altınDanndan* gizli hizmetlerinden, İngilizlerden daha kuvvetli bir şey var olacaktır. Ve o şey, ben olacağım: Trebiç Lincoln.. Şimdi aîtaha ısmarladık. Buda rahibi (Chao Kung) u hatırlarsınız.» •
Bir ıtren memuru beni geri çekti ve siyah elbiseli esrarengiz adamı içeri sokarak kapıyı kapadı.
(Arkası var)
nın kolayma bakalım. İtalyanlarla, İspanyolları da kendimize katabl-Ilrsek daha ala.. O zaman Germenlere az çok müsavi bir la tin bloku da meydana getirmiş oluruz. Ama Almanyanın liderliği altında İkinci sınıf bir devlet olarak yaşaya-< akmışız. Zaten İngilizlerin yanında da o vaziyette değil miyiz?»
Laval hain değildir. Fakat keşkl hain olsaydı. Hain nihayet ferttir, maiyetinde bir ufak kliği, kumpanyası olsa bile yine bir fert sayılrr ve millet onu adeta kokusundan keşfederek fazla zarar yapmasına mâni olur. Halbuki o fert değildir. Fransada bir miktar taraftan bulunan bir siyasi fikir vo İçtihadın mümessilidir. Bu İtibarla bulanık ve karışık bir zamanda, zaten bet-baht ve kararsız bir ruh hastası o-lan halkın bir kısmını daha peşine takarak ingilizlere karşı bir harekete kalkması tehlikesi ciddidir ve dalma mevcuttur.
Belki bu düşünce iledir kl. İngilizler bugünlerde abloka meselesinde Fransanın üstüne varmamtya temayül gösteriyorlar.
Reşat Nuri
Haliç İdaresinin 1940 Hesapları
Otobüs Seferleri Hasılatı Düşürüyor
Ha'l'iç idaresinin 1940 senesi hesapları dün Belediye Reis muavini Lûtfi Aksoyun başkanlığı aVUnda Daimi encümen azasından Suphi Art el, Belediye Hesap idleri müdürü iie Muvazene müdürü Necat inin de iştirakılc Daimî encümende tetkik edilmiştir.
Yapılan tetkiklere göre, Eyüp m Keresteciler otobüs servislerinin d'ıger senelere nfcbetle daha fazla yoi'cu taşrnıa'rarı dolayısile vapur yolcu adedimin azalması hasılatın düşmesine sebep olmuştur.
Haliç idaresi 1940 senesi içinde 40 Ibin KraUk tamirat maisrafı yapmıştır.
Bazı Sinemaların Kapatılacağı Haberi   Asılsız
Bazı gazetelerde İstanbul ve Beyoğlu cihetl^eTİndeJci iki »îne-tnanın, İtfaıiye müdürlüğünün gös terd'iği lüzum üzerine kapatılacağı. Hilâl ve Haîk sinemalarının vaziyetinin de tehl'ikeli bulunduğu yazrlm içtir.
itfaiye müdürlüğü bu şekilde brr muaımerenin cereyan etmediğini bildirmelJctedfr.
Fransız tiyatrosunun da Belediye Reisliğinin faiidbliAe Makine müd ürlü ğü tarafı nd a n vaziy et i tetkik edilmiş ve «bazı tadilâtla burada tem*il verilebileceği neti-ceroıe varilim ıştir.
Ferah tiyatrosunda da tedbirler aîmmadığı hakkındaki yaiilaı üzerine de itfaiye müdürlüğü, Ferah tiyatrosunun üst katında o-tuı -ırnarın herhangi bir tehlike vukuunda kolayca çıkmaları için arkadan bir merdiven yaptırılması lüzumunu evvelce bildirmiş ve bu merdiven de yapTılnişti. Yangın da 'bu tertibatban sonra vukua gelmiştir.
Bütün Talebeler Paso Alabilirler
Talebelere verilen traîmvay pa_ solaınnın bazı kayıtilara tâbi olduğunu ve mektep talebelerinin an-calk oturdu-kl'arı evle devam ettikleri mektep arasında seyahat etmek üzere paso aldıkları yazılmıştır.
Dün Tramvay idaresinden bu husu tft a [yaptı ğ im ı z tahk i k atta bilûmum talebelere tal'ebel'iğiııi bbat ettikten sonra bütün hatlar için» şebeke pasosu verildiği an-fagıtmiftır.
Çekmecedeki Fecî Kaza
Hat Bekçisi, Mahkeme Huzurunda "İhtiyarım, Geçidi Güç Kapıyorum,, Diyor
¦
l »Iltll'
w       ___--«^^^^^^^  -•     ¦    t
¦
Suçlu görülen   hat bekçisi ve
Evvelki gün Küçükçekmecede cereyan eden feci tren kazasında suçlu oldukları görülen hat geçit bekçâai 53 yîa«ındakr Halitlfe ço-för Hüseyin dün sorguları yapılmak üzere Sulkarıarrmet üçüncü ceza (hâkimligine getiri^rni^tir.
Sorgu esnasında hat geçit 'bek, çisi Halit:
— Ben yaşlı fcir adatnrm. Geçidi kapayacak indirme ve kaldırma ıkolu ağırdır,        ve güç
Çeviriyorum. Bu yüzden kapaya-
madrm, yetiçtireme'dyim. Tren geL
otobüsün şoförü mahkemede
di ve ikaza oldu, demiştir.
Şoför Hüseyine neden 37 kişi yüklediğini sordukları zaman Hü şeyin:
— Gece birisi geldi, ıgidece'k oUız kar»k kisi var, dedi, calhiFi'iîk
ettik ve hepsini «aFdık. Gidiyorduk, karanlıktı. Geçit te kapalı değildi. Geçtik ve kaza oldu, dedi
Hakim ^kirşinin de tevkirme karar veîrmştrr. Müddeiumumilik tahkikalta devam etmektedir.
Meşhur Kadın Avcısı
52 Senelik Hayalımın Tarihi Polisteki Sicil Dosyamdır
Ben Kadınları Tabanca İle Değil Güzellikle Yakalarım, Diyor
r
Soruyorlar?
YARDIMCI ÖĞRETMEN
ÜCRETLERİ Mekteplerde yardımcı öğretmen olarak ücretle çalışanların maaşları vakit ve zamanında verilmiyor. Sorulunca tahsisatın gelmediği, hazır olmadıkı söyleniyor. Yardımcı öğretmenlerin aldıkları Ücret zaten azdır. Bu da vaktinde çıkmazsa Ücreti bütçelerine koymuş olanlar çok zahmet çekiyorlar. Acaba yardımcı öğretmen ücretlerini vakit ve zamanlle ödemek imkânı yok mu?
Meşhur kadın avcısı Eyüplü Halit dün birinci ağır ceza mahkemesinde tekrar muhakeme edlfedl. Halit, mahkemeye bir istida vermiş ve bunun okunmasını istemiştir. İstidada şöyle yazılıdır;
Elli iki senelik hayatı tarihiyem-do hılkiyet, hayf ve sanatimin aynası zabıtadaki sabıka dosyamdır. Devrei şebabetimdenberl ben maalesef dolandırıcı tanınmış betbaht bir ferdim. Bununla beraber kasıt men-şeinden aranır. Esbabı mücbire mutlaktır.
Bundan sonra Halit kendi hakkında karar verilmesi İçin sergüzeştlerine bakılmasını söylemiş. Bana bir elmas kabzı isnat ediyorlar. Gece yansından sonra şeytan arayan bir avcı gibi sigara ile bir kadını uyutmuşum, diyorlar, tabanca benim ih-tisasrm değildir. İhtisasım benim bu şekilde hareket etmeme müsaade etmez, demektedir.
Zabıtadaki dosyası tetkik edildiği takdirde bundan evvelki suçlarını kadınları kendine meclûp ederek, meftun ederek, kendilerine evlenme teklif ederek avladığını söyllyen kes kin kadm avcrsı Halit:
— Ben suçu güzellikle işlerim, demiştir.
Hâdisenin kendisine isnat edildiği, bunda bir maksat olduğunu söyliyen
Eyüplü Halit:
— Bu suretle ben yazmadan hattat, okumadan hafız oluyorum, iş ke-
silen bir hayvan dudağı gibi sırıtıyor, demiştir.
Eyüplü Halit, bundan bir müddet evvel imlediği iki suç için mahkeme edilmektedir.
Bir gün Perapalasıa arka tarafm-da oturan Hafize adında bir kadm otomobile binmek istemiş, bir taksi bulmuştur. Kadm Takside sigara içmek İstediği bir sırada şoförün yanında oturan Eyüplü Halit tabancasını çıkarıp bir sigara ikram etmiş, kadın bundan sonrakini hatırlama-mıştır. Gözlerini açtığı zaman kendini Zincirlikuyuda bulmuştur. Halit bu sırada kadının göğsünde saklı olan bin lirayı almak için göğsünü karıştırmaktadır. Kadın paralarının alınmasına mani olmak isteyince Halit tabancasını çekmiş ve zorla paraları alarak kadını orada bırakmış ve oradaki gazinoya ben Ege kaptanı Lûtfi kaptanrm demiştir. Birinci vaka bu. İkinci vaka da:
Halit, Anjel isminde bir krzın peşine düşmüş ve akşam evlerine giderek:
— Ben Mısırlı bir prensim, matmazelin hayranıyım, demiş.
Ev sahibi de Mısırlı ve hem de Prens birini bulduk diye sevinmiş, ve o gece Halidln evlerinde kalmasına müsaade etmiş, sabah olunca misafir prens:
— Bana karşı çok kibar davrandınız, size hedye almadan gidemem. Çarşrya kadar gidip geleyim demiş
Piyasa Vaziyeti:
Dünkü İhracnt
1.930.000 Lira
Yugoslavyaya Pamuk Gönderdik
Varnadaki Mallarımız
Piyasamızdan muhtelif Avrupa piyasalarına satılarak Varna yolile gönderilmiş oran inracat mallarımız Varnada vagon bulunamadı ğındian lyük'lenrndk Sşm sıra beklemekte olduğu haber ve. rilım ektedir.
Dün bu ayın en fazla ihracatı yapılmıştır. Dünkü ihracat miktarı 1.930,000 lira/yi kuhmuştur. Bunun 1,408,904 lirası 2418940 kiloluk preea edil'mis pamnu/ktur. Bu pamuklar Ziraat Banka'sı tarafından Yugosı'avyaya satılmıştır. Sevkiya't BraSüa- yolile yapılar caJctır. Drç?er ihracat: Çdkyzrya ceviz, 'kayısı çekirdeği, Roman-yaya barik, yer hatığı, İsviçreye yumurta, fmdrk, ayçiçeği. Alman-yaya incir, pamuk çekirdeği, İspanyaya afyon, Bulgarfotana balmumu, Mısıra tütün, Fransaya tç fındıktır.
Macarîstana Pamuk Gönderiliyor
Dört beş ay evvel Macaristan için lisans müsaadesi verilmişken henüz sevkcdıTmiyen 150 ton pamuk Ziraat Bankası tarafından MacariataTia gönderilecektir. Yu. gosiarvyaya da hususî lisansla Ziraat Bankası tarafından Macarîstana gönderileoektrr. Yugoslavyaya da 'hususî i'isansla Ziraat Bankası tarafından otuz ton tiftik gönderilmesine raüaaade olunmuştur.
Portsaitteki   Kahvelerimiz
Portsaitte Ibuhuımalcta olan kahvelerden mühim 'bir kısmının piyasamıza getirrtmeısi için icap eden muameleler yapılmıştır.
Adliyeye Verilen Muhtekirler
Tarakçılarda Maryo ıhamnda manifaituracı Haîi-ni, manifatura mevcudu için beyanna*me vermi-yerek satış yaptığından. Su itan-hamamında 3/2 numaradla Bo-hor o§lu Hayim haaseyt pahalıya sati tıgından, Şiş ıid e H ai'âsk ârga z i caddesinde eczacı Karafcert Nev-rozini fiyatından fazlaya satış yaptığından Mü<WedumumiHğe ve rrlımişlerdâr. Kutucularda 60 numarada Yorgi oğlu Andonım çimento ve sacı yüksek fiyatla sattığı 'tesfbit edcbmekl'e Müddeiumumiliğe veriJmdştir. SuPtanhama-mırud'a Pertev mağazası lüks olmadığı 'hailde lüks fiyatla eşya sattığı anlaşılarak Addîyeye verilmiştir.
ve çıkmış.
Prens gider gitmez evde bir vaveyladır kopmuş. Çünkü prens evden on Ura ve bir de broş alarak gitmiş.
Eyüplü Halit işte bu vakalar için yukardaki istidayı vererek böyle vakaların kendi ihtisası olmadığını i-leri sürmekte ve İnkâr etmektedir.
Eyüplü Plallt, Hafize için: «Ben zorla parasını almadım, kendi evlenmek istedi.> Anjel için de:
«Bu kız gömleklerimi dikerdi. Ben hapiste iken bir kaç gömleğimi getirmemişti. Onları almak İçin gittim^ demektedir.
Halit her celsede kadınların şahit olarak getirilmesini istemektedir.
Dünkü duruşma, müddeiumuminin mütalâa beyan etmesi için başka bir güne bırakılmıştır.
GÖNDEN
GÜNE
Tashih Edilen Haksızlık
eden   Terbiyesi   Genel
direktörlüğü bugün spor
sütunlarımızda görüleceği üzere alâkadarlara gönderdiği bir emirle, bir klübümüze yapılmakta olan haksızlığın tam zamanında önüne geçmiş bulunuyor.
Futbol Federasyonunun bilinemez nasıl bir saikle verdiği kararı, Beden Terbiyesi Genel direktörlüğünün lâzım geldiği şekilde tashih etmesi sporumuz hesabına teşekkür edilecek bir keyfiyettir.
İşin yanlışlığı ve haksızlık şundan ileri gelmekte îdi:
Milli küme talimatnamesi, zaman ve mekânın icaplarına göre değişmiyecek, tadil edil-miyecek, ıslah olunmıyacak ve mutlaka sürüp gidecek bir talimatname değildir. Lüzumlu gö* rülen herhangi bir değişiklik zamanında yapılırsa kimsenin buna bir diyeceği olmaz. Fakat bu zamanında, yani mahalli şampi yonalar başlamadan evvel yapılmazsa, o talimatnameye güvenerek milli kümeye gîrm» k için bütün bir mevsim uğraşan, didinen ve nihayet giriş derecesini elde eden klüp hakkı yenilmiş, hayal sukutuna uğramış va. ziyete girer.
. *
Buna umumi hayatımızdan bir çok misaller gösterebiliriz. Meselâ geçen gün Halkevleri-mizden birinin Temsil kolu bir piyes müsabakası açtığını ve piyeslerden birinciliği alacağa elli lira verileceğini ilân ediyordu. Bu müsabakaya giren herhangi bir kimse çalışsa, uğraşsa ve meydana getirdiği piyes birinciliği hak ettıgı gun, elli liralık mükâfat farzımuhal olarak, Futbol Federasyonunun verdği karar gibi bir kararla on liraya indiriliverse, ne müsabakaya girende heves, ne de müsabakayı açana karşı itimat kalır.
Fakat ayni Halkevi ikinci bîr piyes müsabakası açarken mükâfatı 25 liraya indirirse buna kim. senin bir şey diyeceği olmaz.
?
Bu itibarla yanlış hesabı Bağ. dattan döndüren Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğüne, hakkı yerine getirilen Istanbulspor klübümüz hesabına da ayrıca teşekkür ederken, teşkilâtına dahil şubelerin hesapsız kararlarını ikidebirde tashih etmek külfetinin bir daha tahaddüs etmemesini temenni eyleriz.
Kör Kadı
22 MART 941 * CUMARTESt AY: 8 - GÜN: 81 - Kasını: RUMÎ: 1357 — MART, HİCRİ: 1360 — SEFER:
VAKİT
GÜNEŞ: ÖĞLE: İKtNDt: AKŞAM: YATSI: İMSAK:
135 9
23
ZAVA1İ EZA.Ni
^—         % 7,00 11,38
13,21 5,58
16,48 9,25
19,23 12,00
20,54 1,31
5,20 9,57
— Kocama bir şey söylememek, ona bunları anlatmamak mümkün değil ml kaptan?
— Eger mümkün olsaydı yapmaz mı I-dlm? Fakat ben vazifemi yapmağa mecburum. Haber vermem lazım...
Tam o aralık oda kapısı acildi ve Maksim İçeri girdi.
— Merhaba karıtan... Sizi burada bulmağı hiç ümit etmiyordum. Ne var? Yeni bir çey rai oldu?
Ben artık fazla söz dinleyecek halde değildim. Müçkiü bir dakikada vazifesi ba^ra dan kaçan cesaretsiz bir İnsan gibi odayı terkedlp kapıyı da kapattım. Maksimin yti-rüne bile bakmamıştım. Fakat yorgun bir hali olduğunu farkeder gibi olmuştum.
Balkona çıktım, bir sandalyeye oturdum. Hayatımın dönüm noktasında İdim. Cesaret ve cüret göstermem lazımdı. Efcer şlmdl harekete geçersem belki vaziyeti kurtarmak mümkün olurdu.
Bütün cesaretimi toplamak ve bir şey yap mak arzusunda İdim. Kapınm tekrar açıldığını kaptan Searl'ln oradan çıktığmı duydum, İçeri girdim. Maksim odada yalnızdı. Benim geldiğimi duydu. Arkasını dönmedi, bana bakmadı. Yanına yaklaştım. Elini tutarak yanağıma götürdüm. Haki bir sey söy lemlyordu.
Yavaş bir sesle:
— Çok, çok Özledim, diye mırıldandım. Cevap vermedi. Tuttuğum eli buz gibi idi.
Birer birer parmaklarım öptüm. Dedim kl:
— Bu üzüntüyü yalnız basma çekmeni istemiyorum,
Maksim. Seninle bunu paylaşmak isterim.
Yirmi dört saattenberl çok olgun bir hale geldim, Maksim. Artık çocuk değilim.
Bana sarıldı ve beni sımsıkı tuttu. Artık sıkılganlığımı yenmiştim. Başımı omuruna koyarak:
— Beni affettin, değil ml? Nihayet konulmağa başladı:
— Seni af mı etmek, neyi affetmek? Sen ne yaptın, yavrucuğum ?
— Dün aksara belki mahsus yaptığımı zannettin değil mi?
— A... Şu mu? Onu tamamlîe unutmuştum. Sana biraz kızmıştım o kadar...
— O kadar mı?
Sustuk. Beni sımsıkı tutuyordu:
— Maksim, dedim. Her seye yeniden başlasak olmaz mı? Sanki bugün tanışmış gibi.. Senden beni sevmeni Istemlyeceğlm. Müm-
kün olmıyacaJc şeyler Istemlyeceğlm. Senin dostun, bir erkek arkadaşm gibi olayım. Faz la bir şey İstemiyorum.
Yüzümü elleri arasına aldı. Ve uz%n uzan bana baktı. İlk defa olarak yüzündeki yorgun ve gergin ifadeyi gördüm. Gözlerinin altı simsiyah kararmıştı.
— Beni nasıl hâJâ seviyorsun? Dedi. Cevap    vermedim. Karanlık ve acı dolu
gözlerine, sararmış yüzüne bakmaktan ken dimi alamıyordum.
— Geç kaldık, ya\Tocuğum, çok geç kaldık. Mesut olabilmek için en küçük ümidimizi bile kaybettik.
— Hayır, Maksim, hayır...
— Evet,.. Her şey bitti artık... Olan oldu.
— Ne oldu, Maksim? Anlamıyorum.
— Bütün tahmin ettiğim şeyler» Gece gündüz korkulu bir rüya gibi korktuğum şeyler.. Seninle ben mesut olması mümkün olmryan İnsanlarız.
Pencerenin kenarına oturmuştu,   önüne
diz çöktüm, ellerimi omuzlarına koydum.
— Ne demek istiyorsun? Dedim.
— Rebeka bizi yendi.
Yüzüne dehşetle bakıyordum. Kalbim çar pıyordu. Ellerim ellerinin arasmda buz kesilmişti. O devamla:
— Aramızda dolaşan gölgesi... Bizi ayıran menhus gölgesi.. Seni böyle kollarımın arasmda tutmak İsterdim! Ah, bilsen, yavrucuğum! Benim sevgili canım!.. Fakat içim de hep bu korku vardı. İşte korktuğuma uğradım.
ölümü esnasında bana müstehzi bir bakış
la bakmıştı. Bütün bunlarm başıma geleceğini biliyor gibi bakmıştı. O bizi yendi.-Yeneceğini de o zaman biliyordu.
— Maksim.. Ne söylüyorsun? Ne demek İstiyorsun ?
— Kotrasını bulmuşlar.» BugUnkü dalgıç onun kotrasını bulmuş.
— Evet biliyorum. Kaptan Searl söyledi. Kamarada bir de ceset bulmuşlar.
— Evet.»
— Demek ki yalnız değilmiş. Yanında kimin olduğunu öğrenmek ml İstiyorsun, Maksim?
— Hayır.. Hayır. Anlamıyorsun, anlıya-mazsm?
— Anlat bana. Maksim. Derdini paylaşmak, seni teselli etmek istiyorum.
(Arkası var)
22 - 3 - 941 -
VATAN
Ta ihten Sahifeler
Cermen Seli
Yugoslav Kayası Ününde
Bundan Yirmialtı Sene Evval Bugün, Sırbıstanın Londra Elçisi Hariciye Nazırı Grey'e "Manastırı Bulgarlara Vermekten-seTopumuzÖ.'ümüTercih Ederiz,,Demişti
Yazan: Cemal BARDAKÇI
Eski Konya Valisi
Bundan yirmi altı sene evvel bugün, Sırbtstanm Londra elçisi Hariciye Nazın Greye (Manastırı Bulgarlara vermektense topumuz ölümü tercih ederiz) demişti.
Her iki milletin tarihlerinin tehlikeli ve nazik anlarmda kurulmuş olan ve müşterek menfaatlere dayanan bugünkü Türk - Rus dost luğu, yakın şarkta, yirmi seneden-beri sulh ve sükûnun devamını temin eden mühim ve kuvvetli bir â-mil olmuştur. îki imparatorluğun hayati menfaatleri, aralarmda sulhu muhafaza eylemelerini ve daima dost olarak yaşamalarını icap ettiriyordu. Bu icap vo zaruret, da-ha 1854 Krlm muharebesi esnasında kendini göstermişti. Çünkü bu harp devam ederken Avusturyalılar Galiçyada büyük bir ordu top-lıyarak Rusları tehdit eder bir tavır takınmışlar ve ilk defa olarak Almanların şarka doğru genişleme emellerini açığa vurmuşlardı. Fakat ne yazık ki dedelerinin yürümüş oldukları yoldan aynlmıyan Çar ikinci Aleksandr ile onun, büyü işler görerek tarihte nam ve şan bırakmak hırsına kapılan ihtiyar başvekili Gorçakof ve İstanbul elçisi (îgnatiyef), Türkleri Avrupa-dan çıkarmak maksadüe 1877 de Osmanlı imparatorluğuna harp açtılar. Gorçakof, Knm harbi sırasındaki Avusturya tehdidüe tekrar karşılaşmamak ve Rus ordularının arkadan vurulmak tehlikesini önlemek için evvelâ- Avusturya ile pazarlığa girişti. Çarla birlikte (Reichstadt - Rayştad) a gitti. O-rada Avusturya İmparatoru Fran-suva Jozef ve hariciye nazın (An-darş) ile 8 Temmuz 1876 da görüş tlüer ve anlaştılar. Bu anlaşmaya göre, Rusya, Osmanlı devleti ile harbe tutuşursa Avusturya bitaraf kalacaktı. Ve bu hizmetine mukabil bizim Bosna Hersek vilâyetimizi işgal edecekti. Ve böyle de oldu: Türk - Rus harbinin neticelerini tesbit eden Berlin muahedesinin (Temmuz 1878) yirmi beşinci maddesi Avusturya Macaristana Bosna Herseğl işgal ve idare hakkını verdi. Gorçakof, îngüterenin araya gir mesi ve muhalefeti yüzünden Türk leri Avrupadan çıkaramadı. Fakat Avusturyanın Bosnayı işgaline müsaade ve muvafakat etmek suretile Balkan şeddinde, Cermen selinin cenubu şarkî Avrupaya yayılmasına müsait bir kapak açmış oldu.
Gorçakofun akim kalmış olan tasavvurunun, haleflerinden (îzvols ki) gerçekleştirmek sevdasına düştü. İstanbul ve boğazlar üzerinde Rus hâkimiyetinin kurulmasına ma ni olmaz ve buna yardım ederse Bosna - Herseğln muvakkat işgalinin kat'i ilhak şekline çevrilmesine razı olacağını Avusturya Hariciye Nazın (Erental) e bildirdi. Eren ta 1, îzvolski'yi Moravyanın Bühlav kasabasına davet etti. (15-9-1908). Orada îzvols-kinin teklifi üzerinde mutabık kaldılar, îzvolski, diğer devletlerin de muvafakatlerini temin eylemek U-zere Avrupa paytahlannı dolaşmağa başladı. O, bu iki işin birden ve ayni zamanda görüleceğini sanıyor du. Halbuki (Erental), mülakattan üç hafta sonra, (5/10/1908) de Rus yaya haber vermeden Bosnanm ilhakını ilân ediverdi. Îzvolski atlatıl mjş, kafese girmişti. Kızdı, küplere bindi. Fakat iş işten geçmişti, İngiltere, Fransa hükümetleri de, Boğazların, Rusyanm menfaatlerine uygun bir şekUde halline yanaşmadılar. Bu hâdise Rusları, Sırpları heyecana, hiddete düşürdü. İlhakı tanımak istemediler ama son ra Almanyanın işe müdahalesi yüzünden olanı biteni kabule mecbur oldular.
¦
Nihayet 1914 temmuzunda Alman seli, Balkan şeddini temelinden yıkmak için Sırbistan üzerine saldırdı. Set yıkıldığı takdirde Balkan milletleri Sular altında kalıp boğulacaklardı. Tehlikeyi ilk se zen Vcnizelos oldu. Avusturya taarruzunun daha ilk günlerinde, Bulgaristanı, Romanyayı, Sırbi6ta-nı ve Yunanlstanı içine alacak bir Balkan bloku veya konfederasyonu kurulması teklifini ortaya attı. İtilâf devletleri de bu fikrin gerçekleşmesine çalıştılar. Fakat Bulgaristan ara bozanlık yaptı. Bloka girmek için garbi Trakyanm ve Makedonyanın kendisine verilmesi nl şart koştu. Yunanistan ile Sırbistan bu kadar büyük fedakârlık-
lara razı olmadılar. Bundan yirmi altı yıl önce bugün, 22 Mart 1915 de İngiltere Hariciye Nazırı (Grey) Srrbistanm Londra elçisini davet ederek şu beyanatta bulundu:
(Müttefikler bu srrada Srrbistanm yardımına koşmak imkânına malik değildirler. Bu sebeple istilâ tehlikesi karşısında bulunuyorsunuz. Bulgaristanın toprak İsteklerini tatmin ederseniz Balkan bloku kurulabüecektir. Bu sayede teh İlke de bertaraf edilmiş olacaktır. Bugün yapacağınız fedakârlığa kar şı zaferden sonra, Avusturyanın elinde bulunmakta olan geniş Slav topraklarını elde edeceksiniz. Geliniz bu anlaşmaya razı olunuz.
Elçi şu cevabı verdi: (Ne Parl-manrmrz, ne ordumuz ne de kra-lrmrz, toprak bütünlüğümüzün par çalanmasma muvafakat etmiyecek-1 erdir. Manastırı Bulgarlara vermektense topmuz ölümü tercih e-deriz.)
Bu kati ve mertçe cevap üzerine Balkan bloku tasavvuru suya düştü. Bulgaristan Almanya ile ittifak ve komşusuna arkadan hücum etti. Sırbistan lsülâ edildi. Sırplar tiç sene korkunç ıstıraplar felâketler içinde kıvrandılar. Fakat gık demediler. Sonuna kadar kahramanca dövüştüler.
Bugün de Balkanların vaziyeti, yirmi altı sene evvelki durumun aynidir. Yalnız bu defa, Sırbistanı ve Yunanistanı toprak terkine kan dırmağa çalışanlar İngiltere, Rusya de£U Almanyadrr.
Bulgarlar, yine ayni taleplerle Almanyanm yanmda yer aldılar.. Bugün dünya 6oruyor; acaba Yu-goslavlar bu sefer ne yapacaklar, Alman tazyik ve tehditlerine ne cevap verecekler?
Milletlerin beş on senede karakter değiştirmeleri imkân ve ihtimali yoktur. Nitekim Yunanlılar, iki bin sene evvel, kahraman dedelerinin, sayılan milyonlara varan düşmanları karşısında tuttukları şan ve şeref yoluna girdiler.
Yugoslavyanm bugünkü hariciye nazırının da Alman Hariciye nazırı (Ribbentrop) a, yirmi altı sene evvelki Srrbistanm Londra elçisinin (Grey) e verdiği cevabın aynini tekrar edeceğine inanmak doğTU olur sanırım.
Bosna Hersek meselesini Pandor un kutusuna benzetmekte hata olmaz. Bu kutunun kapak çivileri (Rayştat) da söküldü. Bühlav mülakatında kapak tamamile açıldı ve kutunun içindeki sayısız musibetlere fenalıklar, korkunç ihtimaller yer yüzüne yayıldı o tarihten beri beşeriyet felâketten felâkete yuvarlanmaktadır. Basma daha ne türlü belâlar geleceği belli değil.
Çar İkinci Aleksandrm ihtiyar Başvekili Gorçakof ile, dedelerimizin (yalan babası) dedikleri İstanbul elçisi (Îgnatiyef), ve onlarm i-zinde yürümüş olan (Îzvolski) bir müddet daha yaşamalı, vo iki ülkeler çarlığın müthiş ve kanlı ihti lâller içinde yıkılışını ve dUnyanm bugftnkü elemli halini görmeli idiler. O zaman her üçü de birer manastıra kapanarak geri kalan ö-mlirlerini, Osmanlı imparatorluğunu parçalıyalrm derken Almanların şarka doğTU ilerlemelerine fırsat ve İmkân vermek suretile işledikleri büyük günahı affettirmek için, Allaha dua ve niyaz ile geçirirlerdi.
Trakyada Yazlık Ekime Başlandı
Edim e ( Hususî) Trakya
çiftçileri yazlık ekime başlamışlardır. Havaların müsaadesîzKgi, yağış ve seller sebebi Ü'e kışlık ekimini yapamayanlar bu eksikliklerini kapatmak için yazlık ekimlerini genşletmişierdir. Her 'tarafta küTFiyetli miktarda yazlık arpa, yulaf, çavdar, mısır, bakla ve fasulye ekilmektedir. Bugünkü halde kışlık Tnezruatın yetişme ve geFişme vaziyetleri çok iyidir. Bu «ene havaların yağışlı gitmesinin yazlık ekimi minde vukuu muhtemel bir kuraklıktan da koruyacağını çifçi-1er sevinçle söylemektedirler.
Harp Vaziyeti
Arnavutluk Cephesinde:
İtalyanların takriben 120 bin kişilik bir kuvvetle ve (Tepede-Ien - Bremetl) istikametinde yaptıkları yarma taarruzu, Yunan ordusunun mukavemeti karşısında hezimete uğradı ve yedi gün süren bu taarruzlarla İtalyanlar ölü ve yaralı olarak 48 bin kişi zayiat verdiler. Fakat müdafaada kalmakla beraber hareket ve manevra kabiliyetini kaybetmlyen Yunan ordusu» yüz geri eden İtalyan ordusuna» müdafaa mevzilerine tekrar yerleşmek için fırsat vermedi. Derhal mukabil taarruza geçti.
Tepedelen mıntakası ele geçirilmedikçe, en cenuptaki Yunan kuvvetlerinin Avlonyaya doğru 1-lerlemeleri doğru değildi. Tepedelen» cenubi Arnavutlukta İtalyan müdafaası için mühim bir sevkul-ceyç noktasıdır. İtalyan ordusu bu şehri kaybederse Avlonya limanını kolayca müdafaa edemlyecek-tİB. Yunan ordusunun taarruza devamı halinde Avlonyayı boşaltarak şimali garbiye doğru çekllmi-ye mecbur kalacaktır.
Tepedelen mıntakası» Yunan müdafaa hattında bir gfrlnri teşkil ediyor ve mevzii az çok uzanıyor. Tepcdelenin İşgalUe Yunan müdafaa mevzii biraz daha ki salmış ve müdafaa vaziyeti daha sağlara olacaktır. Artık İtalyan ordusu bu çapta tekrar bir taarruz yapacak kudrette değildir. Kendisine çeki düzen vermek için uzun zamana İhtiyacı vardır. Yunan ordusunun taarruzları karşılamakla iktifa edeceği sanılıyordu. Halbuki Yunan ordusu hem taarruzu harşıladı, ve hem de giriştiği mukabil taarruzu muvaffakiyetle başarmaktadır. Bu İki başa-nş, onun muharebe kabiliyeti, hareket ve manevra üstünlüğü için güzel bir delildir.
Hava Harbî:
Almanlar, İngiliz hava kuvvetlerinin bombardımanlarından kurtarmak kaygusile şimal ve garp şehirlerinde bulunan çocukları şark ve cenup şehirlerine gönder-mlye başladılar. Bundan anlıyoruz ki, İngiliz bombardımanları müthiştir ve Almanlara büyük zayiat verdirmektedir. Rus matbuatı da İngiliz hava faaliyetinden takdirle bahsediyorlar. Artık İngiliz hava kuvvetleri esas hava tabiyesi olan taarruzu ele almıştır. Ve Amerikan yardrralle bu hava taarruzları gittikçe şiddetlenecektir.
Balkanlarda da Alman ordusunun taarruzu halinde şiddetli hava muharebeleri olacaktır. İngiliz hava kuvvetleri için İki mühim he def vardır: Romanyadaki petrol mm takası ve Tuna üzerinde Alman ordusunun muvasalasını temin eden büyük askeri köprüler.. Bu hedefleri saklamak ve bombardımanla tahripten kurtarmak pek te mümkün değildir.
Aktarma   Biletler
Tramvay, Tünel ve Elektrik idareleri Umum Müdürlüğü İram vaylarda aktarma biletleri usulünün taitibikı için hazırlıklarını ikmali etmiştir.
Aktarıma biletleri her hat için yinmî dört saat muteber olacaktır. Ve bunun tatbikini nisanın yirmi dördünden itibaren başlanacaktır.
Yedek Subayl
Geçerken..
Dün Harbiyede tramvay bekliyordum. Akşam üzeri, hele dairelerin tatil zamanında durak yerleri ren görenle bir kalabalık yığını halini alıyor.
Genç, ihtiyar» kadın, erkek, otur mak şöyle dursun sığacak bir karış yer bulabilmek i-çin blriblrlerinl e-zercesine gelen a-rabalara hücum e-diyorlar.
Bu izdiham yüzünden tramvaydan ümidi kesip Şişliye doğru yavaş yavaş yürü-miye niyetlendim. Birdenbire yüzler ce genç hançere-den fışkıran bir marşm kudretli a-hengi beni yerime mıhladı.
Yarmın yedek subayları talimden dönüyorlardı.
Hepsinin gözlerinde bir ışık, tunç-laşmış yüzlerinde asil bir ifade vardı. Şimdi bütün gözler onlara çevrilmişti. Demin kaynaşan kalabalrk üstünden sihirli bir rüzgâr geçmiş gibi birdenbire duruvermişti. Kavga eder gibi hararetli hararetli konuşan iki arkadaş susmuş, mektepten dönen talebeler, dükkânından fırlayan esnaf, herkes onlara bakıyordu. BU-tun yüzlerde bir sevinç dalgalandı.
Onlar gözleri İlerde, mevut olan parlak ve sabit bir noktaya bakarak tek sesli adımlarla yerlerle beraber bütün kalpleri de sarsarak geçiyorlar. Tok ve kendine inanan bir sesle marşlarını söylerken sanki bütün dünyaya kudretlerini haykınyorlar-dı:
Dünyayı güneşten ayıracağım.»
Yaşamrya azmetmiş, erkek bir milletin evlâtları yaşamak için ölmeyi bilirler. Bugünün hâdiseleri şerefle ölmek Istemlyenlerin şerefsiz bir ölüme mahkûm edildiklerini göstermiyor mu?
İşte onlar da, ezelden ebede giden yol boyunca tarihe arkadaşlık eden Türk milletinin yaşaması için seve s* r  ölüme atılmrya hazırdırlar.
Yedek subay ölür de   dönmez er
meydanından»
E âlâ geçiyorlar. Piyadeler, topçular, süvariler blribiri arkasından ayni ışık, ayni imanla geçiyorlar. Fillerinde hiç yorgunluk eseri yak. Ssnki öğledenberi talim yapan onlar değiller. VUoutlar dik, göğüsler ilerde, tüfek kayışı tutan eller gerilmiş, sıhhatli, vakur adımlarla 1-lerllyorlar.
Yanımda gözleri yaşarmış bir ihtiyar kadm zayıf sesle dua ediyor:
— Allah bağışlasın... Allah nazardan esirgesin...
Ve sonra mendilile gözlerini yavaşça siliyor.
Onlar bütün milletin candan temennilerini bilerek, müsterih olarak vazifelerini yapıyorlar.
Ne şüphe, ne de tereddütleri var. Varından emin, kendilerinden eminler... Korkmuyorlar, çarpışmaktan, vuruşmaktan korkmuyorlar. Her şeye karar vermiş insanların sükûne-tile emir bekliyorlar. O kadar. Son bölük t İçeri girdikton sonra, kulaklarda gür seslerinin çınlaması de-? ı •  c<   or:
Savaş rsan kurtulur ancak Ateşler içinde yükselir sancak» Serin bir rüzgâr esiyor, göğsümü şişirdim. Havayı kokluyormuş gibi sindire sindire ciğerlerime doldurdum. Dj marlarımdaki kanın kaynadığını hissediyorum. Etraf gözüme daha püzel, daha canlı gözüküyor. Kalbim tatlı tatlı çarpıyor. Ben de nr'c-SiPıin yettiği kadar haykırmak istiyorum: «Böyle evlâtlar yetiştiren bu millet ölmez!»
Geçenleıde bir yedek subay tale-besile tanışmıştım. Şuradan, buradan konuşurken söz askerlik hayatına ı. t'kal etti.
— Ah, diyordu, bilseniz günler ne güzel geçi:or. Mektepte her şey intizamla yapılıyor. Fakat öyle bir intizam ki... Herkes icaplarını seve seve kabul ediyor. Hattâ en ufak bir ak iı'4jik olmaması için gayet titiz davranılıyor.
Sabah erkenden kalkılır. Temizlik ve kahvdtıdan sonra mütalâaya girilir, öyleye kadar ders okunur. Neşeli bir yemekten sonra talime çıkı-
lır. Talim dönüşü ve nihayet pay dos... Artık mektebin çehresi birdenbire değişmiştir. Demin ciddiyetle vazifelerini yapan insanlar paydos borusu vurur vurmaz koşarlar, şakalaşır-lar. İşte şurada beş, on kişi toplanmış, ortaya birini almışlar ha-raretli hararetli konuşuyorlar. Hareketlerinden mühim bir mevzu üze
rinde münakaşa ettikleri belli...
Sival hayatta, başka başka mesleklere sahip olan-1ar burada öyle an laşryorlar, öyle bir muhit teşkil ediyorlar ki... Buranın psikolojisini bil-mlyen bir kimse muhakkak buna ihtimal vermez.
Sonra bizde bazı hoş tesadüfler de oluyor. Meselâ şimdi bizde askerlik vazifesini yapan bir doçent var. Bütün tanıyanlar kendisine «Hocam!» der. İşin güzel tarafı şudur ki, hocanın yirm), yirmi beş tane hakiki talebesi de bizde... Hattâ içlerinden bir tanesi de hocanın manga komutanı... Çocuklar bazan hocaya:
— Mektepte talebeleri üzer ml-pin? Fırsat şimdi onlarda. Bak sana neler edecekler, diye takılırlar.
Yedek subay okulunun kapısında Ebedî Şef Atatürkün talebeler tarafından yapılmış, parmağı uzağı, çok uzakları işaret eden bir heykeli var.
Yakmda mektebi bitirecek gençler, kahramanlık ve şeref timsali o-lan ordumuza iltihak etmek ve o-muzlarma yüklenecek vazifeyi almak İçin, Atatürkün işaret ettiği vatan ufuklarına dağılacaklar.
Bütün millet, candan muvaffakiyet düeklerüe hepsile beraber olacak.
SON KONSERLER
Cemal Reşidin idaresinde kon şe rvat uva r o rk es t rası ta rafımdan verilen konserin kazandığı muvaffakiyet ve şehrimizde uyan-aırdığı alakadan sonra I I Mart Salı günü akşamı Fransız Tiyatrosunda konservatuvar talebeleri ve 18 Mart salı günü akşamı da Mezzo-Soprano Vahdet Nur ta-fmdan verilen konserler memleketimizde mufik faaliyet hareketlerinin gittikçe geni^yerek yayıldığını ve halka garp musikisini tanıtmak hususunda çok faydalı olduğunu görüyoruz.
Evvelce Viyana opera radyosunda söylemiş ve muvaffakiyet kazanmış olan bu kıymetli ses ean'atkânna piyanoda refakat eden Cemal Reşitti.
Cemal Reşit Avrupada da muvaffakiyet kazanmış bir Türk san.atkârrdır. Bu gibi muktedir elemanların gösterdikleri faaliyet genç istidatların yetişmesini hazır Uyabilecek tir.
Müstakbel bir Türk operasını ve sahnesini yaratabilecek olan bu   günkü genç   kabiliyetlerdir.
Evlenmeli?
Bayan Macîde Didişken
21 yaşındadır, güzeldir, sarışındır. Orta mektepten mezundur, sporcudur. Kürek çeker, fevkalâde yüzer, ata biner, bisiklete biner. Hayatında spordan başka moşgu] olacak şoy tanunıyor. Haristir. Mücadeleci ve kmkançtır.
Bay Nurullah Dopdoğru
48 yaşındadır. Eczacı moktcblnden mezundur. Vilâyetlerimizden birinde büyük ve işlek bir eczahanenln sahibidir. Doğruluktan hiç aynlmıyan, sükûn ve İstirahat! her şeye tercih eden bir ahlâkı vardır. Kimsesi yoktur. İçki Içmoz, çapkınlıktan hoşlanmaz.
Fakat onlan jyi bir şekilde ha-zırlıya'büecek olan bu gibi olgun şahsiyet ve sanatkârların bilgi ve kıymetlerinden istifade etmek lâzımdiT.
Konaervatuvar talebelerinin verdiği konserde de gördüğümüz kıymetli stidatlar meyanında bilhassa Sodan Çandarm sesi üzerinde durabiliriz.
Vocafion kabiliyeti oldukça kuvvetli olan Şadan Çandarm gü zel bir sesi var. Yalnız feri değiştirirken sesinin ve melodinin nuance'lannı vermekte biraz ürkek davranıyordu.
Konservatuvarm 4 senelik bir talebesi olan Şadan Çandar teknik olgunluguyla his kabiliyetini birleştirdiği gün çok muvaffak olabilecektir. İleride ondan çok şeyler bekliyebiliriz.
Chopi'nin, Bach'ın, Prelüde gibi ve Lizt'in ıpolonaiae'ini piyanoda büyük bir muvaffakiyetle çalan Necla Tinerin de executk>n kabiliyeti yüksek, kuvvetli bir artistik ıheyeoanı var. Touttıelerc dokunan parmaklarında asabı ve seri hareket ve hamleler ses halinde dalgalanmakta   bize   bir
san,at eserini estetik bir zevk içinde dinletebilmektedifr.
Bu gübi koruserlerin şehrimizde eık sık verilmesini temenni ederiz. Fakat bu yolda çalışanlardan da -müstakbel Türk musikisini yaratmayı gaye ve esas olarak kabul etmelerini istemek bir hak tır.
Garp kültür ve terbiyesinin içtimaî tekâmülümüz üzerinde yapacağı tesirin müsbet ve faydalı olabilmeli ancak Cemal Reşit gibi. Vahdet Nur gibi olgun şahsiyet ve sanatkârların otoriteyi altında çalışacak olan genç istidatların da gösterecekleri alâkaya 'bağlıdır.
Konservatuvar muallim ve talebelerinin gösterdikleri bu müzik faa%eti sevinçle karşılayabiliriz.        SUAVİ   KOÇER
Tepebaşı Bahçesi
Veli ve Belediye Reisi doktor Lûbfi Kırdaa- dün öğl»eden sonra tepeibaşında Asri sinemanın yanındaki bahçenin maketini tetkik
etmiştir.
Baihçe aısrî bir şekle sokulacak.
Asrı sineman m yam cephesine büyük bir sahne yapılacaktır. Yalnız ıbalhçenin irçıar ve -tanzimini müatecir deruhte etmektedir. İnşetfata bir iki gün içinde başlanacakta.
I SİYASÎ İCMAL j
ingiliz Anayurt Cephesi
Yazan: M. H. ZAL
u harbin en büyük kal -ramanları kimlerdir ? d -ye sorulacak olursa bu şere i belki de Îngüterenin cesur v > atılgan tayyarecilerinden, gözü pek denizcilerinden, çöllerde harikalar yaratan askerinden evvel Londranın, Glaskov'un, Liverporun sivil halkına ayırmak lâzım gelecektir.
Cephedeki asker, mesleğin bütün risk ve tehlikelerini iptidadan göze almıştır. Silâhı elinde, ölüyor ve öldürüyor. Fakat müdafaasız bir halde evlerince oturup ölüme meydan okuyan* mi*lî cephedeki mukavemet vazifelerinden bir saniye bile şaşmayan, işleri güçlerile her vakitten ziyade alaka ile meşgul olan İngiliz kadını, ihtiyarı, çocuğu, tarihteki kahramanlık sererlerinin en yükseğine layık olmuştur.
Telâş ve panik tanımayan bu ruh sayesinde İngiltere iIk hücumlara dayanabilmiş, Afrika cephesine kuvvet ayırmış, teşebbüs ve taarruza geçecek hale gelmiştir. En dikkate lâyık olan nokta şudur ki denizaltılann ve tayyarelerin bütün tahriplerine ve tehditlerine rağmen İngilizler sınaî istihsal sahalarında hiç bir zaman bugünkü kadar gayretle ve verimle iş görmemişlerdir. Bir kısım İngiliz ihracatı artmıştır. Geceli gündüzlü tehdit altın, da bulunan İngiliz anayurt cephesinde yapılan mallar, Alman denizaltı ablukasını yararak dünyanın dört tarafına ihraç ediliyor ve meselâ Alman kimya sanayiinin inhisarı altmda bulunan bir takım pazarlara İngiltere harp sayesinde yavaş ya. vaş yerleşiyor.
İngiliz adalarının balkı artık ateş tecrübesini tamamlamıştır. Gayet çetin olan yaşayış şartlarını ve her günkü hayata karışan tehlikeleri normal diye karşılamağa alışmıştır. Almanyanm ne havadan, ne denizaltından, ne de bir istilâ teşebbüsü şeklinde bu ruhu sarsmasına artık ihtimal kalmamıştır.
Almanya, İngiltere halkının ruhuna ve kalbine karşı açtığı harbi kaybetmiştir. Bu hezimetin manası, harbin her mana ile mihver için kaybolmuş olmalıdır.
Sivil halkı ölüm korkusuna karşı zafer kazanan ve telâş ve paniğe karşı iptidadan aşılanan her millet, mütecavizlere karşı ayni şekilde zafer kazanmağa namzettir.
Lvlâdını Sokak Ortasına
Bırakan Hamal Mah ûm Oldu
İnşam hiç öz çocuğunu, henüz yürümeğe başlayan ve ayakları üzerinde sallanıp kelimeleri ağzından yarım vaTjm çıkaran çocuğunu bırakıp gider mi?
Hamal Kasım bundan bir müddet evvel1 dört yaşındaki oğlu Ni-yaziyi 'Hamallar cemiyeti önünde bırakj.Tu? ve kaçıp gitmiştir. Yalnız kalan ufacık çocuk ağramağa başlayınca etraftan yetişenler a-nasını veya *. abasını aramışlar, bulamayınca da Eminönü merkebine müracaat ekmişlerdir.
Yap i lan ta hk ik a t n etrc esinde çocuğun Kasımın oğlu olduğu aru laşıümış ve Kasım öz çocuğunu terketmekten suçhı olarak mahkemece verilmiştir.
Dün yedinci asliye cezada yapılan son duruşmada Kasım:
— Beni işten çıkarmışlardı, kendimi acındırmak içm çocuğu Hatmallar cemiyeti önüne bıraktım, dllmiştİT.
Hâkim Kaormın öz çocuğunu sokak ortasında bıraktığından üç ay ve Niyazinfn kendi öz çocuğu olduğundan cezanın üçte bûri kadar şddd etlenmesin e, yani    dört
ay hapsine karar vermiştir.
o
Muhtaç Talebeye Yardım
Muihtaç talebelerin barınması ve iaşearne tahws olunacak medreselerin esash bir şekilde tamirine başlanmıştır. Bunun için de şpıdıki halde beş altı bin liralık bİT ınıasraıf yapılmaktadır. Şimdiye kadar talebe yurdu haline getirilebilecek »medreselerden maada bir kaç medresenin de talebenin ia§e ve barınmasına tahsis o-lunmak üzere İstanbul Belediye* ai Vakıflar idaresinin mütalâasını istemiştir.
- VATAN"
22 - 3 - 941
Harp Malûllerine Paso
Tarihe karışan eski Tramvay Sirkeli, blrlnei ve İkinci derecedeki harp malililerine, tünel ve t raimaylarda ücretsiz seyahat hakkı vermek gibi bir cemile göstermişti, I akut, şirket belediyeye İntikal ettikten sonra, adetli elliyi bıılmıyan bir İkinci derece maluller, her neden ise, bu meccani se-yalıat hakkı çok görüldü. Pasolarımız yenilenmedi.
Yurdun müdafaası uğrunda kol
ve bacaklarını fe<la ermekten çe-kinmiyen biz malûllerden bu muavenetin csirneıımesl doğrusu bizi çok incitiyor. Topu topu elliyi bulmıyaıı, çoğu da birer ayaktan mahrum bulunan bizlerin ayni lu-tufkftr mttHBade İle yeniden sevln-dirilnıckliûflmlz hususunda kadirşinas valimiz ı mu Kırdarın delâletlerini rica ediyoruz.
Harp sakatlarından A. N. ve S. K.
m
mm
hi kav,
Avrat Yanında Er Ağlamaz
Yazan: Mahmut Atillâ AYKUT
Bütün tarih boyunca nesillier-den nesu^ere «kahramanlık, faz*-Ifet duygularını «ışılaJmı§ bulunan cMchmflçslk» büyük adını hürmetle anan uzak ülkelerde o kadar büyük hatıralar, o kadar unutulmaz intibalar bırakmıştır ki zaman zaman duyulan^ işitilen onm ait hatıraları dirtredüeçe gıpta ve iftihar duymamak kabil trâ? Avrupade «eyaJ«*U çfck-mrş bâr ar'kafdaşım anlattı:
Bir gün kalabalık bir yerde o-turuyorduk. Bszkn Türk olduğumuzu anlıyan üç ecnebi masa* miza ıgcrkMler. içlerinden    birim:
— ^fifodensl&it* efenjteır, dedi- Türk okrugunuzu öğrendim. Çok •evtHgîm bir TüA dostum vaır. Vatanınıza döndüğünüz zaman beroîen ona selâm götürünüz. Bu dostumun adı Erzunan-Pu Hasarıdır. Onu her halde tanıyacaksınız.
Gülerek cevap verdik-
— Türknyede o kadar Erzurumlu Hasam var kâ adreami ve-rr^rnız arzunuzu memnuniyetle
yerine getiı*iriz. Dostunun adresini ibHmodi^rrioöyleTken onu na sil tanımazsınız der %İbi hayretle
yüzümüze baktı ve bize hayalın-I deki Hasanı şu hartrrasıyle tanıt-
,tı:
Büyülcharpte Galiçyada bulunuyordum. Bir Tünk fırkasında seyyar hastane do4ctoru idim. EKr gün hastane çadırına sediye içerisinde rigır yaralı bir Türk askerini getirdiler. Kırksekiz saat devam eden kanlı bir muharebe olmuştu. Türk fırkaa» düşmanı ric'aıte medbur etmiş ve ihtiyata alınarak takip vazifesi başka kuvvetlere bırakılhustı.
Kırk kfoiHk hastane çadırımız çoktan dolmuştu. Buraya tercihen ağır yaralaılan alıyorduk. Yanımda iki hemşİTe, alfa sıhhiye neferi çalışıyordu. Zaman geldi ki bütün yaralıların imdadına yetişebilmek ve ontan bayıltarak ameliyat ya-pafbfîmek imkânını bulamadık. Seti hallinde çalışıyorduk. İşte bu esnada anlattığım bu ağır yaradı askeri içeri gelirdiler. Manzara müthişti. Köprücük kemliğine isabet eden bir d um dum 'kursunu askerin bütün kolunu hurdühaş etmişti. Klorform kalmamıştı. Eterimiz bitmek üzere idi Bu ağır yaralıyı da diğerleri gibi bayıfomadan
aimeliryat yapamya mecburduk. Ameliyat maftabmı dolduran hey belli bir vücudu, kulek'larını a-şan kumral, gür bıyıklan vardı. İstırap duymuyonmuş gibi sakin ve ımetîn görünüyordu. Ona çok fyi bÜdıgam loemcLi lisanıyle sordum:
— Adın ne senin?
Yarah bir insan sesi gibi değil yarah bir aralan gJbi cevap verdi:
— Erzurumlu Hasan..      1 HemşireJerdezn bîr tanesi sur
aide anu soydu. EBne aldığı kelin
bflekleninde çarpan nabzı    say-
rruya 'baçTadı.
Hasana çok uzum devaim eden bir amelüyalt yaptık, Ot bu müddet zarfmda »brr defa olbun gık demedi. Hayret içerisinde idim. Gözlerim mütemadüyen Hasanda- idi. Bir aralık onun iri gözlenme yaraşan iki iri damla göz yaşı esmer yüzünden pos bıyıklarına doğru süzülerek aktı. Hep si bu jkadar.. Yanımda çalışanlar d^a benim kadar hayret ve şaşkınlık içerisinde idiler. Doktor bir (hayh hararetîenrnişû. Bulunduğu yeri ve mevki her şeyi u-nu*muş gibiydi. Hatırası ve hafızası geçmiş güniterin hakikat ale mi içertiflinde îdi. Bu coşkunlukla bira lor im iz ı tazeletti ve bize anlattığı hatıraları arkadaşlarına da nalkleJtBL Onlar da aynı tesir altında idiler.
Doktor geniş bir nefes alarak:
— Efendiler dedi Nihayet dayanamad rm Hasana, yaraları sarrhrken   sordum:
— Hasan, canın acımıyor mu settin?
Yüzüme şöyle bir baktı da bana ne dedi biliyor musunuz?
— Bizde avrat yarımda erkek ağlamaz ayıptır. Bu karttan buraya ne diye soktun sanki...
Doktor, yirmi yıl sonra yirmi
yıl evvelin   heyecanı    içerisinde
dubleyi ıkaîdırdı.
— Erzurumlu Haısan şerefine hurra dîye haykırdı. Bu candan geTen hurra, sesine bütün orada bulunanlar iştirak etti Ve sen-Üulleşen sevgulî (Mehmetçiğin aziz ve kahraman şahsiyetinde Er zurumlu Hasanı yadederek sevinçle, iftdlharîa göğüslerimiz kabardı, gözlerimiz yaşardı...
Mahmut Attilâ AYKUT
Aşkm Hayat... Kıskançlığın Heyecan...    Serenadlarm    Neşe...
İstırabın Kudret verdiği bir şaheser:
Sinemasında
Bujrün
L A
Küçük Daktilo'nun Güzel Yıldızı MARY GLORY
yasıyor
Sesinin kıvrımlarında hayat kaynayan Tenor TİTO SHIPPA'nın
yarattığı
NAPOLİ ŞARKISI
Dağlarından alevler... Sahillerinden   Barkarollar   fışkıran bu   rüya memleketinde geçen içH bir dram, her kalbi titreten.- Her aşka ıstırap katan bir ömrün romanıdır. Programa İlave «Türkçe*   Britiş Para-
munt Jumalda en oon harp vakaları. Bugün saat 1 de tenzilatlı matine.
Haftanın filmlerinden    «Zafere   Doğru»    filminden    bir    sahne
" İştir İşfir „  Sözünün  Alıp Yürüdüğü Diyar
V
Artistler, Sinema işlerinden Başka
Nelerden Para Kazanırlar?
Amerikalılar için, kar temin edebilecek bir fırsatı kaçırmanın ihtimali yoktur. Kazanmak, dalma kazanmak, daha fazla kazanmak için çalış maktan, didinmekten çekinmezler. €Îş iştir!» derler.
İşte Holivutta bu «İş İştir!» sözü almış yürümüştür.
En yüksek mevkilere erişmiş, şöhretin son mertebesine yükselmiş hadsiz hesapsız para kazanan yıldızların çoğu stüdyo haricinde de kendilerine bir iş edinmişlerdir. Gayeleri, sinema dan çekildikten sonra da refah ve saadet içinde ömür geçirmektir. Hepsi de, sessiz sinemanın meşhur artistlerinin aklbetlni göz önünde tutarak daha fazla kazanmağa ve bilhassa daha fazla biriktirmeğe çalışırlar. Biriktirdikleri parayı da eyl bir gelir getiren emniyetli bir müesseseye ya-tmrlar.
Eddle Cantor stüdyoda kazandığı ile bir antikacı dükkânı açmıştır. Boş kalan vakitlerini bu ticarethanede geçirir.
Victor Machaglcn çok şık bir klü-bün sahibidir. Bu klüpte Holivu-dun kibar ve zengin muhitini tatmin edecek her şey mevcuttur. Yarış sahaları, en güzel atları barındıran a-hırlar, her aranılan şey burada bulunabilir.
Raîph Morgan, alaturka bir hamam işletir. Tabiî bu hamamm en yeni teçhizatı havi olduğunu söylemeğe lüzum yoktur. Buhar banyoları, İrlanda sistemi buz banyoları, pa rafin banyoları yapılır. En güzel artistler bu hamamın devamlı müşterl-sldlr. Gelir, hiç olmazsa bir süt banyosu yapar, giderler.
James Cagney'e gelince 1939 eylülüne kadar bir tayyare fabrikasının sahibi İdL Harbin başlangıcında fabrikasını hükümete devretti. Bu devirde mühim bir para eline geçti. Şim dl bu parayı olduğu gibi bir petrol şirketine yatırmıştır.
Charlie Chaplln senelerdenberi İki şık lokanta işletir. Holivudun yüksek sosyetesi Charlie'nln lokantalarında yemek yemeğe bayılır. Orada bütün şöhretler bir araya toplanır. Diktatör filmini bitirir bitirmez Brodvayda bir tiyatro açmak niyetinde idi. Daha hâlâ açmadıgma bakılırsa bu işten şimdilik vazgeçtiği sanılır.
Frank Borzage Amerikanın en tanınmış sahne vozn ve muharrirlerin dendir. O da, barların şampanyasını temin eder. İşin tuhaf tarafı kendisinin sıkı bir anti alkolik olması ve ağzına damla alkol almam asıdır. Fakat para mevzubahis olunca, mez nebin, tarikatın lâfı mı olur?.
Clark Gable'nln bir çiftliği var. Burada, inek öküz, at kabilinden hay vanlar yetiştirir. Bunların satrşı ken dişine mükemmel bir kâr temin etmektedir.
Joel Mac Crea'nm da bir çiftliği vardır. Fakat o hindi ördek, falan gibi kümes hayvanları yetiştirir. Bu işin artık mütehassısı olmuştur.
Mae VVest'i hatırlarsınız. Bu sapsarı, tostoparlak kadın, parasmı iki şekilde işletir. Evvelâ bir konserve fabrikasının sahibidir, sonra da piyasada satışa çıkarılan hiç bir pırlantayı kaçrrmaz. Mae West Amerikanın en fevkalâde mücevherlerine sahip kadını olarak tanınmıştır, serveti bir buçuk milyon doları aşar.
Joan Cravford birçok yüksek moda mağazasının sermayedarıdır. Her Amerikan kadınının hayali bu mağazalardan alış veriş etmektir; bu mağazaların çoğu Amerikanın en çok anılan meşhur Fifth Avenue so-kağmdadrr.
Norma Shearer hemen bütün sermayesi Metro Galdvyn Mayer film şirkctindedlr. Bu şirketin aksiyonlarından kocası Jrving Thalberg de, bir milyon dolarlık vardı. Ölünce bunlar da Normaya kalmıştır. Kendi hissesine bu aksiyonlar da i-
Halk Tipi Kundura Numuneleri
Yerli halk tipi kundura nülmu-neîeıi tamamlanarak Fiyat Mû-ralcaJbe komisyonuna verilmiştir. Bu tipler üzerimde »tetiklikler yapıldıktan ve «atış fiyatları tesbit edildikten sonra muvaiık görülürse fabrika ve imalâthanelerde
yaptırılacaktır. Pazartesi, komisyon kundura işini görüşecektir.
lâve olunca Norma Shearer en büyük aksiyonerlerden biri olmuştur. Şimdi herkes onu Metro Galdvyn Mayer'ln patronu telâkki eder.
Constance Bcnnet ile kardeşi Je-an Bennct paralarını bambaşka bir şekilde işletirler. Ev yaptırır, iyice döşer, ve onu çok mühim kârlarla elden çıkarırlar. îlk evvel bu şekü iş ler yapmak babalarının aklma geldiği İçin bütün işlere o da ortaktır.
Hollivudun meşhur Brovn Derby ve Cofe Lamz kahvehaneleri ile rekabet eden yeni bir kahvehane türemiştir. Victor Hugo İsmindeki bu kahve en şık muhitin devam ettiği, en zenginlerin birbirine rastladığı blr yer olmuştur. Bu kahvenin sahibi Kay Francls'dir.
Küçük Şlrley bile stüdyo dışında para kazanmağa çalışır. Bir bebek fabrikasının sahibidir. Bu fabrika küçük patronunu model tutarak bebekler yapar.    Bebeklerin   ismi de
Shlrlcy Temple Babries'dir. Bu bebeklerin satışı müthiş bir kâr bırakır.
işte görüyorsunuz ya işin kötüsü olmaz. Mesele, sinemadan ayrıldıktan sonra sıkmtıya düşmemek için yarını düşünerek bugünden işini sağ lama bağlamaktır.
BUGÜN
Sinemasında
NEFİS ve ŞAHANE bir Filmin SON GÜNLERİ JEANETTE   MAC      DONALD
ve
tarafından yaratılan
ON  E D D Y
Ayrıca en son gelen Foks dünya haberleri — Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine DİKKAT: Program   önümüzdeki çarşamba akşamı kati olarak değiştirilecektir.
Haftanın en zengin programı
TAKSİM
Sineması takdim ediyor: İki Süper Film birden:
1 — Yeni DEANNA DURBtN
GLORIA JEAN
AÇILMAMIŞ KONCA
Güzel filmi
2 _ SIGRÎD GURIE
ve BASIL BATHBONE
tarafından oynanmış
RİYO YILDIZI
Muhteşem zengin filmi İlaveten: Atinada Bay Metak-sasm cenaze merasimi Ve şarkî Afrikada harp manzaraları Seanslar: Rlyo: 12,10 - 3,40 -6,40 ve 9,50. KONCA; 2 - 5 -ve 8,10 da.
Susam F.yatları Yükseldi
Bir Jcaç firma dün piyasadan beş yüz ton susam topllaımışlar-dır. Susamların lsviçreye gönderileceği oöj^eniyor. Bu mühim 5a-tış üzerine 30,5 kuruş o tan eu-saımtar 32 'kuruşa    yükselmiştir.
Deri fiyattan da oynaklık göstermekte devam ediyor. Bilhassa üzerinde yapağı bulunan derilerin fiyatları artmış ve piyasada mal azıallm ıştır. Toptan an bu deriler yüzünden yem işlenmiş meşin yapan tabakhaneler deri bulamamaktadırLr. İthaJ&t mal-Uta getirtmek için tüccarlara akreditif açılmasına başlanmıştır. İç piyasalarda yafonz yağlı tohumlar üzerinde satıştar olmaktadır. Bir ay sonra başlayacak o-Iton -kırkım için hazırhklar başlamıştır. Yeni kırkım için Ticaret Vekâleti yapağılara azamî fiyat] kovacaktır. Bu suretle ya banka damvasile veya fabrikatar doğrudan doğruya müstahsilden yapağı alacaklardır. Fabrflcatann kumaş imaliye hesapları da tetkik edü'diğjmden bu imalâta bırakılacak azami kâr ntsbetleri dahâl'm-de peralkende satış yapmaParının temin edileceği söyleniyor. Pamuk satışları üzeritnde canlılık kaydedilmemektedir. Tütün piyasalarında küçük alışverişler devam ediyorsa da ihraca* için henüz büyük partilerin bekletilmekte olduğu fakat fiyat tan n tutkun bukınduğu bîlddrirmefk'tedir. Medreselerin Tamirine Başlandı
—— o
Topkapı   Yolu
istimlâki tamamlanan Topkapı yolunun inşaatı için istanbul Belediyesi derhal faaliyete geçecektir.
İKİ Paris
_        V
Fransız Farisi
Alman Farisi
Yazan: Rebla Tevlik BAŞGKÇU
22
Beşinci Gün Radyclıra İzin Verildi, Fakat Halkın Toplandığı Yerlerde Yabancı istasyonlar Dinlenemiyordu
— Sizin zannettiğiniz gibi paketi alıp cebine koymamış. Düşüren a-dama paketi vermek için yerden almış. O, öyle şeyleri yapacak a-dam değil...
Kendisi Kont Jan dö Kastellan-dır. Sıkıntısından kendini sokaklara atmış, Uç gündür sokakta yaşıyorum, diyor.
Kont Jan dö Kastollan, Parlsin cemiyet hayatının en belli başlı simalarından birisidir. Fransa plajlarında, at yarışlarında, Parisin en parlak müsamerelerinde daima hazır bulunur. Yaşı epeyce ilerlemesine rag-men giyinmesine çok itina eder. Kendi asrının modalarından olan plâstron boyunbagınr bugün bile değiştirmemiş.
On dokuzuncu asrın salon hayatının en nazik ve en etiketli centilmenlerinin son kalanlarından birisidir.
Bizim banketteki madam, Kas-tellan ismini işitir işitmez:
— A, o mu o? Hiç tanryamadmı. Ne kadar değişmiş.
Yaşlıca efendi de nazikâne şu cevabı veriyor:
— Yaşlılık hepimizi değiştirmiyor mu? Helo böyle en büyük felâketlerden sonra?
Bizim yaşlı hanım mutlaka lâ-krrdryı uzatmak istiyor, diyor ki;
— Zannedersem ben sizi de tanıyacağım. Vaktlle pek çok yerlerde size tesadüf etmiştim.
Müsyü yine nezaketle:
— Hatrrlryamryorum. Acaba nerede teşerrüf ettik?
Yaşlı madam gururlu bir bakışla:
— Yüksek monden sosyetelerde.... '  ..
Yaşlı müsyü meraklı madamm sözlerini cevapsız brrakryor. Fakat Madam de Bonval yavaşça kulağıma fısıldadı.  "
— Bu kadın sonradan görme olsa gerek... Yoksa böyle suallere kalkar mı? Şimdi sosyete hayatının fllâjun sırası mı? isterseniz biz de artık kalkalım.
Saat akşam sekiz buçuk.. Parisliler dokuzda evlerinde olmak için pür telâş yerlerine dağılıyorlar. He nüz güneş batmamış. Parisliler evlerine kaçarken kahvelerde, lokantalarda Alman zabitleri kahve yerine şampanya içiyorlar...
Alman askerlerinden kapıcılara, ve kapıcılardan, satıcılardan halka yayılan haberlere bakılırsa, birkaç güne kadar Almanlar sinemaları da açtıracaklarmış. Parisin eski hayatına tekrar başlaması için her
tertibatı almışlar ve bütün emirleri vermişler. Bir iki güne kadar telefonlar ve radyoların da işliyece-gtni söylüyorlarmış.
Almanlar Parise girdiklerinin be şinci günü şehir İçinde telefon muhaveresine müsaade ettüer. Ve radyoları da açtılar. Yalnız halkın top landığı yerlerdeki radyolarda   ya-
bancı istasyonları dinlemek yasak edildi.
Fakat hususi evlerindo isteyen radyoların sesini hafifleterek Londra radyosunu ve istediği istasyonu alabiliyordu. Fakat bu yabancı istasyonların sesini işitirlerse Almanlar radyo makinelerini zap-tediyorlar ve sahiplerine ceza verdiriyorlardı.
Bir gün bizim   kapıcım*   vekil (çünkü bizim kapıcı da kaktığı i-Çin yerine bir kadını vekil koymuştu.) bana bir sır söyler gibi:
— Madam, dedi. Siz galiba Londra radyosunu açıyorsunuz. Bu çok tehlikelidir. Almanlar işgal ettikleri binaların yanlarında otu ranlann isimlerini milliyetlerini bilmek istiyorlar. Bizim otuz beş dairelik apartmanda siz yalnızsınız. Eğer Londrayı dinlediğinizi iş' tlrlerse size zararı dokunur, tşitt glme göre otel Klariç'in duvarlarına acaip borular yerleştirmişle--Bunlar etraf ve civarda konuşula' sözleri oraya   nakil   için yapılmış.
Bu sözler ihtimal doğru olabilirdi. Bundan başka şehirdeki beşinci kolun Almanlar hesabına faaliyetle çalıştığını herkes tanıdıklarına fısıldıyordu.
Meselâ iki Fransız bir dükkâna giriyor. Yiyecek almak istiyor. Dükkâncı satacak malı olmadığını söylüyor. Fransızlar:
«îşte hep bu Almanların yüzünden böyle oldu> deyince, tabii dükkân sahibi de İçini döküyor fakat yanm saat sonra Alman Gestapo-su dükkâncıyı tevkif edip götürüyor. Böyle vakalar Pariste sık sık işitiliyordu. Bu sebepten halk, son derece ihtiyatlı bulunmaya çalışı yor, en iyi tanıdığı insanlardan bile korkuyordu.
Nihayet bir gün o kadar bekle diglmiz gazetelerin çıktığını gördük, sevindik. îlk istilâ gazeteler, iki tarafı yazılı bir yapraktan ibaretti. O kadar sevindiğimiz boşa gitmişti. Çünkü gazetelerde Alman propagandasından başka blı şey yoktu. Beşinci kolun Fransıs muharrirleri Daladle ve Reno kabinelerini çamurlara batırıyor, Almanları Fransızlan kurtarmak i çin gökten gelen halaskarlara ben zetlyordu. Çok geçmeden öğrendik ki bu Fransızca yazılan Alman gazetelerinin yazı işlerini ida re eden (Ferdone) imiş. Fransızlar m vatan haini olduğu için İdama mahkûm ettikleri (Ferdone>... Eştodgardda Alman radyolarında Fransızca neşriyat yaparak düşman hesabma çevirdiği entrikalarla büyük, fakat pek fena şöhret ka zan an adam...
(Fedone) ismini işitince bu ga
zetelerden dogTu havadis bekleme1 gülünç bir şey   olurdu.   Nitekim hemen her gün Türklerin mihvere katıldığını yazmayı da ihmal et mezdl.
(Arkası var)
.S OR UNUZ
OYLIYELI 1
GÖNÜL İŞLERİ
1 — Ankarada Cebecide Bayan S. M. soruyor: Eski anane ve İtikatlara ba&b bir ailenin lise tahsilini görmüş biricik kızıyım. Şunu da İlâve edeyim kl, çok hisli ve içliyim. Babam, fikrimi sormadan, muvafakatimi almadan beni uzak akrabalarımızdan bir gence nişanladı, tkt ay İçinde anladım ki, hayatımı zorla birleştirmek mecburiyetinde bırakıldığım bu gençle, aramızda büyük bir his, fikir, ahlak ve tahsil aykırılığı var. Fakat, bunu çok titiz ve hırçın olan babama söylemekten, nişanımızın geri alınmasını istemekten çok çe-klniyorum. Kenarmda bulunduğuma bu azap ve ıstırap çukuruna düşmemek İçin ne yolda hareket edeceğimi lütfen bildirir misiniz T Cevap — Hiç şüphe yok ki, batı bu hareketi büyük bir ha-Siz de bu hatanm muti bir kurbanı olmak   bahtsrzlıgı karşı-sındasmız. Bu gencin de size hayat yoldaşlığı yapamryacafrına katiyet ile kanaat getirdiniz ise, bunu babanıza açıkça söylemek, bu İzdivaçtan doğacak fecaatleri bUdlr-mek suretüe nişanın bozulmasını
ban tadır
düemenlz elbette gerektir. Bu, hiç te terbiye ve itaate muhalif bir ha roket sayılmaz. Çekingenliği bırakın ve kenarmda bulunduğunuzu söylediğiniz azap ve ıstırap çukuruna düşmemenin bir an evvel çaresine bakın.
2 — Çerkeaköyünde kese kâğıtçı Şükrü Esi Soruyor: Elimde muhtelif   devletlere alt   krymetl
pullardan müteşekkil bir pul kol lekslyonura var. Bunu elden çı karmak istiyorum. Bana müşteri
bulabilir misiniz?
Cevap — Şu sırada pul alış verişinin durgun olduğunu öğTendik. Maamaflh iki pul alıcısına adresinizi verdik. Size mektupla müracaat edeceklerdir.
S — KUtahyada Bay Şaklr Doğan soruyor: Hammer tarihinin İkinci cildini bunca araştırmalara rağmen ele geçiremedim. Acaba bulunması İmkânı yok mu?
Covap — Sorduğumuz kitapçılar ve bilhassa bu tarihi basan Hilmi kütüphanesi ikinci cildin mevcudu kalmadığa cevabnıı verdiler.
22 - 3 - 941  -
VATAN
MİLÎ Küme işi Halledildi
Bedsn Terbiyesi Genel Direktörü Bir Emirle Futbol Federasyonunun Kararını Tashih Etti
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Sofyada Birçok
Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü son dakikada verdiği bir emirle,
lstanbulsporu mili! kümeye girmekten mahrum etmek karan kaldırılmıştır. Mahrumiyet karan evvelce spor efkârıumumiyesinde fena tesir yapmış, gazete sütunlarında da gün
lerce münakaşa   mevzuu   olmuştu.
Gerek gazetelerin haklı müdafaaları ve gerekse istanbul klüplerinin hem Istanbulsporun, hem Eskişehir
Demir sporunun iştiraldle millî küme maçlarının dokuz klüp arasmda ynpılması hususundaki Genel Direktörlüğe yaptıkları son müracaat tetkik edilmiş ve nihayet bilgisiz i-darccilerin şahsî mütalâaları ile yapılan bir hatayı, genel direktör yine kendisi tashih etmiştir. Dün gelen emirle Istanbulsporun millî kümeye girmesi Ankara   üçüncüsü   Maske-
sporun da alınarak on klüp arasında yapılması bildirildiği gibi mali
bakımdan bir ziyan olması ihtimali de gözöntinde tutularak avans olarak verilen 3000 lira da komiteye bırakılmıştır.
Hatalı karann tashihini bildiren Beden Terbiyesi Direktörlüğünün İs-
\
Millî Küme
3P Ağustosta Bsş'lycr
Klüp murahhasları dün akşam İstanbul bölgesinde yaptıkları bir içtim ada milli küme maçlarmm esaslarını testolt ettikten sonra 10 klüp üzerinden fikstürU çekmişler ve İlk haftada mahalH maçlarda Fenerbahçe Galatasaraylı Beşiktaş ta tstanbulsporla karşı karşıya gelmişlerdir.
Müsabakalar otuz ağustosta her üç bölgede birden başhya-cak ve her bölge maçlarını mahalli oyanlarla yapacaklardır.
tanbul bölgesine gönderdiği bir emrin suretini aynen aşağıya alıyoruz:
Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığına
İSTANBUL
1 — îstanbulspor ve Ankara Mas-kespor klüplerinin milli kümeye dokuzuncu klüp olarak ithal edilmeleri hususunda vâki olan tahrirî mü-
racaat vo teklifleri ve küme heyetinin Istanbulsporun kümeye iştiraki hususundaki teklifi üzerine mesele tetkik edildi.
izmir ajan m m ve klüp murahhaslarının lzmirden dört klüp iştiraki talebinden feragat ettlklcrlno nazaran evvelce tebliğ edilen prensiplerin de mtlU kümeye girecek klüpler hakkındaki karar değişmemek üzere İstanbul vo Ankaradan daha birer klübün kümeye girebilmesinin ve bu suretle istanbul dördüncüsü ve Ankara üçüncüsü olan klüpler murah-haslannın da küme heyetine ithal e-dllmelerlnin ve bu suretle fikstürün on klüp üzerinden tanzim edilmesinin kümo merkez organizasyon komitesine tebliği ve on klübün iştiraki masraf bakımından endişeyi mucip oluyorsa gençlerimizin faaliyetini teshil için avans olarak verilen 3000 liranın da bu işe tahsisine muvafakat edüdiğini ve neticeden Genel Direktörlüğe malûmat itasını rica e-derim.
2 — istanbul, Ankara bölge başkanlıklarına vo bilgi için parti genel sekreterliğine yazdmıştrr.
Genel Direktör: CemU Taner
alar
Harargeisha Zaptedildi
(Başı 1 incide) § § şartoa Bertoera'ya doğru yeni yollar açılmıştır. Diredau'da yol Cibutiye giden demiryoluna mülâki olmak ta-
Devriyelerimiz şimdi Ciciga'nm 13 kilometre garbinde   Marda geçidini çeviren arızalı ve dağlık m m takada düşmanla irtibatı tesis etmiş bulunu ¦yorlar.
Javello'nun işgali muntazam kıtalarımız tarafından yapılmıştır.
Neghelli mmtakasında, harekât, plân mucibince devam etmektedir.
Kahire, 21 (A.A-.) — italyanlar, merkezî Eritrenin dağlık mıntaka-smdaki müstahkem mevkileri olan Kerende ümitsiz bir mukavemet gös termektedlrler. Maamaflh Kahireye gelen haberler italyanların tayyare kuvvetlerinden kâfi derecede müzaheret göremediklerini büdirmektedir.
Askeri sözcünün dün akşam yaptığı beyanata nazaran bu mmtaka-dakl Ingüiz kuvvetlerinin harekâtı müsait bir şekilde inkişaf etmektedir.
Habeşistanda imparator Haile Se-lâsiyenin cengâver krtalan Debra Marko6 üzerindeki tazyiklerine devam etmektedir. Bu şehir kısmen muhasara edilmiş bulunmaktadır. Ci ciga'yı zapteden imparatorluk kuvvetleri şimdi düşmanla Harrar ile Ciciga yolu ortasında temas halindedir.
GENERAL   CATROUX   B. EDEN ŞEREFİNE BİR KABUL RESMİ   TERTİP   ETTİ
Kahire, 21 (A.A-) — Orta şarktaki hür Fransız kuvvetleri kumandanı General Catrouks, dün akşam, Eklen ve General Dili şerefine bir kabul resmi tertip etmiştir.
Bu kabul resminde tngüterenln Mısır elçisi Slr Miles Lampeon ve general Vavel üe Edenin müşavirleri ve Ingüiz elçüik erkânı hazır bulunmuştur. Fransızlar tarafından kabul resmine iştirak edenler arasında general Catrouks'nun genel kurmayı erkânı üe Mısrrdaki hür Fransa komisyonu azası bulunmakta idi.
ngiltere İle Hür Fransa
(Başı 1 İncide) =
paratotluğunun mühim ıktsrmlan-nı temsil «tjmldktedİT. Bu itilâflarla Fransız müertemleke frangı ile İngiliz Kirası »ratöırudakd kambiyo fiyatı, mütarekeden evvel frankla İn/gfliz lirası arasmdaikS ¦eski kıymet üzerinden teabit edilmekte-* dır.
Bütün (müstemlekeler İngiliz imparatorluğunun iaşe kt> bay Ilı k -larrndian «rtifalde edeceklerdir.
Bu itilâftarm «fledinden maksat, Fra nsız mü s temleJc efe rih e harp için (bütün gaıyretüeribi sarfetme-ğe devam etmek ve gerek askerî kuvvetleri gerekse İktisadî memba! an dîe esaslı yardmıTarda bu-fuTönrak imkânını vermektir.
Tepedebn
(Başı 1 İncide) +
Atina, 21 (A.A.) —Yunanis-tandakr ingiliz kuvvetleri umumî karargâhından:
İngiliz tayyareleri, dün Tepe-delende askerî hedefleri bombardıman etmişlerdir. Bombalar, şehre düşmüştür. Bir takım yangınlar çılomıştrr. Bir müddet sonra İngiliz tayyareleri, İtalyanların nakli ve koILannı bombardıman etmişlerdir.
Ticaret Ofisi Kadrosu
Ankara, 21 (Telefonla) — Ticaret ofisi teşkilât kadrosu Vekiller Heyeti kararma iktiran etmiştir. Bu kadroda çalışacak memurlar senevi 211560 lira ücret alacaklardır.
B. Hitler
(Başı 1 İncide) —
bildiriyor:
Mucar Hariciye Nazırı Bardossy, öğleden evvel Alman Hariciye Nazırı von Ribbentopu ziyaret etmiştir.
İki nazır, Almanya ve Macarista-nı alâkadar eden meseleler hakkm-da samimi müdavelel efkârda bulunmuşlardır.
MACAR   BAŞVEKİLİNİN BEYANATI
Budapeşte, 21 (A.A.) — Macar Telgraf ajansınm bildirdiğine göre, Başvekil Kont Teleki hükümet partisinin toplantısında hükümetin faaliyetini İzah ettikten sonra Harioiye Nazm Bardossy'nin Almanya seyahatinden bahsetmiş ve hiçbir fevkalâde hâdisenin bu seyahatle alâkadar olmadığına işaret etmiştir.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
I
7
e
9
10
Kahvede toplanmalar, dünya ahvalinden bahsediyorlardı. Tiryaki adamcağız, önüne getirilen bir fincan halis   arpadan mama! kahveden bir yudum çekip yüzünü buruşturduğu srrada mecliste bulunanlardan biri:
— Amerika 05000 tonluk «uperdret notlar yapacakmış, dedi. Tiryaki dalga geçer gibi mırıldandı:
— 65000 ton ha!.. Ne muazzam şey!.„ Beher çuvaü yüz kilodan hesap etsek tam altı yüz eli! bin çuval kahve eder!.. Halbuki ben, şu srrada bir flncanma razıyım.
Ve elinin terslie arpa fincanını önünden IttL
T.mas Askerî Muharririna Göre
Londra, 21 (A.A.) — Reutcr ajansının askeri muharriri General âhr Hubert Gough şunları yazıyor:
BaikjanîaTctakİ vaziyefti de tetkik eden askerî muharrir bu mervzua dadr şunları yaarmaktadır:
«BallkanfardWki sükûnun sebebi pek maTûm değildir. Bu sükûnu tarneımîîe havaıların müsaade-sdzJEgine atfetmek mümkün de-ğiîdîîr. Buraldu mihver tabiyeadnm k'ifayetsizlîği çöze çarpmaktadır. ÇünJkü ItuAyaıtita Yunanlılara kaT-şı beyhude hücumParda yalnız baş "ar ma te"Bef olmağa mahkûm edii t. f:şPe rd i r. i ta:.\yan{flar, Y un am cephesini zâfa uğralamadıkları gubıi Almanlar tfa Selânîkte bir cephe açarak YunanTıTan kendire rfle uğranmağa mecbur edememişi erdir.
«Şimdi Yunanhflarm İtalyanlara muka'bil taarruza geçerek düşmanı daha şimale atmak ve Av-Jonyayı işgal etmek içfin Bcâfi bir yaiiüüt Ibuümaian mümkündür. E-ğer ttaPyan^ann kuvvei manevi-yeleri tamamen bozulursa Draçm bile AilmanJar hücutmtaı geçmeden evvel za/pte-diJmesi ihtimali vardır.»
BaHkanJardaıkd sükûnun, muha-rcbei'er ya/pmalt tansa müstaoclen siyasî zîaıferîer kazanma/k rsteyen Hitîer'în arzusundan ileri gelmesi vlhtmvaFmi derpiş eden General Gough bu hususta söyte demelcte-<ör:
«Hitler sinfr harbîni bütün şîd-detiîe tatbik etmesine rağmen burada mühim netice/Ter elde edememiştir. Filhakika Türki'er şiddetle    mukavemet    etmektedir.
Yunanlılar italyanlara danbe in-drnmfege devam ediyorlar. Yu-goslavfar ihtiyatk&r hattı hare-ketDerınd muhafaza etmektedirler. Bu sırada Akdenizin öbür tarafın-rfa muzaffer ve ıkuvveflft hh İngiliz ordusu bekliyor. Bu ordunun yak ın d a, Habeşitetanıdıakû İncil'iz kıt*alarile takviye cdü/mesi ihti-maji de vardır. *
Atmanfarın biribirlerine birleş, Cdriümiş bulunduktan dahtüll yol* lar kendâierine, geçen Umumî Harpte temin eMfiji kadar fayda temin edemeyecektir. Çünkü Almanlar şimdi Avrupanın çok geniş (bîr kısmı üzerinde dağılmış bulunmaktadır. Bundan maada hemen her yerde düşrnbn   halk
•kütteterinıi oılcıyad altındia tutaıelk meclbua%etinde<firIl,er.      Kezel'îk Norveçten Arnavutluğ'a kadar bir çok noktalarda batokm hareketle-rrl'e kargıJajçnıallaTi hattâ denizden .tilâya uğrajmalan flhtâmali bile ardır. Faikalt    en    ehemmiyetli okta demiryoCJannın bozultauş
Jm«ndffr« nuhnflcJttı  bu   yollar
.izumu veçhile balkılamadığı gibi nava hücumlarımız tarafından da çok zedelenmiştir.
Bulganistaınclalki münakale yolları hem az hem de kolayca hü-cujmö maruz bir vuKİyettedir.
Mihverin YunanlılarlaTürkler e karşı bım'ların kendi karşılarına çıkarabıTeceklerinden fazlla kuvvet •getıVebümeleri çok şüphelidir. Bflhftssa biznm hava kuvvet-rerihıiain mevcudiyeti nazan itibara aîtnırsa bu Joeyf^yet büsbütün çuphelU bir hal alır.
Bomb Bulunmuş
Sofya, 21 (A.A.) — Bulgar Telgraf ajansı bildiriyor:
Polis müdürlüğünün gazeteler tarafından neşredüen bir tebliğine göre, 23 şubat günü Boyana civarındaki Sofya su bentleri yalanlarında pek çok bomba ve yangın çıkarmağa yarıyacak maddeler bulunmuştur. Yapılan tahkikat ve fenni analiz neticesinde bu malzemenin ecnebi ma-mulâtından olduğu kat! olarak tahakkuk etmiştir. Mezkûr malzeme Romanyada, Holandada, Norveçte ve Amerikada sabotaj hareketlerinde kullanılan malzemeye   ben^emekte-
tedir. * >-    \.   ^
Aynî tebliğden anlaşıldığına göre kanuna mugayir olarak propaganda yapan bir ecnebi şebekesi de keşfedilmiştir. Beyannameler dağıtan bu şebeke mensupları tevkif edilmiş o-lup her şeyi itiraf etmiş bulunmaktadırlar. Bundan başka bir ecnebi devlet hesabına casusluk yapan bir
teşkilât ta meydana çıkarılmıştır. Bu şebeke bir İngiliz tebaası tarafın
dan idare edilmektedir. Ekserisi ecnebi olan bu şebeke ajanları askeri mahiyette malûmat toplamağa memur edilmişti. Teşkiîâtm pek çok parası olduğu anlaşılmışta. Tevkif edilen ajanlar tam itirafta bulunmuş lardrr. Tahkikat yakında nihayetle-necektir.
Balkanlarda Vaziyet
Times Siyasî Muharririne Göre
Londra, 21 (A.A.) — Times gazetesinin diplomatik muharriri, Balkonların son günlerdeki hadiselerini, yapılan müzakereleri, nazırlar konuş malarını, resmi beyanatı, sükûnetle yapılan seferberlikleri gözden geçiriyor ve vaziyeti şöyle hulâsa ediyor:
«Türkler tetikte, Yunanlüar ta-mamlle azimli ve Yugoslavlar da, mihverin kendi İstikametlerinde cenuba doğru yaptıkları tazyik karşısında sakin ve İhtiyatlı bulunuyorlar
«Tehdit altındaki devletlerin ar-kasmda Büyük Britanya imparatorluğunun kuvveti mütemadiyen artan orduları bulunmaktadır.
«Almanlar, biriblrini az çok nakşeden haberler işaaesi suretile mutat oyunlarını yapıyorlar ve hakikî vaziyeti bozmağa çalışryorlar.
«Bazı haberlere göre, Almanyanm Atina elçisi Yunanistanm müttefik yardımı ile harp etmek hususundaki kararını protesto etmiş ve hattâ siyasî münasebetleri kesmek tehdidinde bulunmuştur.
«Yine Almanların yaydıkları haberlere göre, Yugoslavya Başvekili, Belgrat ile Berlin arasmda mekik dokumuş vo 15 gün içinde on iki defa gidip gelmiştir.»
Times'in diplomatik muharriri yazısını şöyle bitiriyor;
«Propaganda oyunlarmm hiç bir tesiri olmamıştır. Yugoslavlar bütün vakıaları mütalâa etmek üzere .%indilerini isticale kaptırmıyor'nr.>     1
Yugoslavya ı Kıtalar Arasında
Adliye Vekilinin
Yapmağı  Tasavvur Ettiği Islahat Hakkında Muharririmize Beyanatı
(Başı 1 incide) +*+ «— Adliyemiz, diğer devlet müesseseleri gibi tekâmül vo terakki seyrini takip ediyor. Ben bu tekâmülün sebebini ağırlaştıran vo güçleştiren sebep ve âmilleri bertaraf etmiye çalışacağrm. Bunun_için üzerinde durulması lâzrm olduğuna kani olduğum esaslar şunlardır:
Kanunlarımız — Borçlar kanunları hükümlorile kara ticareti kanunundaki hükümleri birleştirmek.
Bu kanunlar arasmda biribirinc benzer az çok farklı hükümlerin mevcut olması tatbikatta halkı ve mahkemeleri müşkül vaziyetlere sok makta ve mahkemeler içtihadmda istiklâl teminine mâni olmaktadır. Deniz ticareti kanununu da aynen muhafaza etmekle beraber yeniden tetkike tâbi tutularak bazı tashihler yapılması zarurî bulunmaktadır. Mümtaz hâkimlerimiz, bu hükümleri kolayca telif ederek en iyi bir şekilde tatbike muvaffak olmaktadırlar. Fakat bu tashihlerin yapılmasını hukuk ilminin tedrisi bakımından genç hukukçularımızın iyi yetişmesi için zarurî görüyorum. Bundan sonra Türk Ceza kanununun da bîr revizyona tâbi tutulması lâzımdır. Türk ceza kanunu zaman zaman yapılan tadillerlo iyi bir şekil almıştır. Fakat kanunların İçtimaî tekâmülleri takip etmesi ve hayatla beraber yürümesi icap eder. Son zamanlardaki içtimaî terakkiler, kanunları daima geri bırakmaktadır, Bu bakandan ceza kanununun ban hükümlerinin yeni boştan gözden geçirilmesi zarurî oluyor. Bir de ceza kanunumuzun mükerrerler hakkında kabul ettiği şiddetli ceza müeyyideleri, adlî sicil teşkilâtı bulunmadığından dolayı tatbik edilmemektedir. Cürüm işi iyen bir mücrimin geçmişteki hallerini bize öğretecek vasıtalar ancak adil sicil teşkilâtı olabilir. Bu teşkilât mevcut olmadıkça cemiyetin asayiş ve selâmeti noktalarından mücrimlor hakkında icap e-den tedbirleri almağa hemen hemen imkân bulunamaz. Bunun için İlk fırsatta memleketimizde adlî sioil teşkilâtı vücude getirmek İsterim. Lâzlm gelen kanun ve nlzarnnâme, talimatname projelerini hazırlatacağım.
Bundan sonra medenî borçlar ve ticaret kanunundaki akitlorin bir çoğunu şümulü haricinde bırakan adliye harç tarifesini do bu bakımdan ikmal etmek isterim. Bütün bu tadilât güzönüne alınınca neşriyat işlerini do en mühim vazifelerden biri olmak üzere telâkki ederim. Adliyenin, hâkimlerimizi mütemadiyen tenvir etmesi bizde ve diğer memleketlerde adil sahalarda vücud* getirilen yeniliklerden haberdar etme-s% katî bir zaruret halindedir. Bunun İçindir ki, adlî neşriyatın ciddî devamlı ve muntazam olmasına dikkat edeceğim.
TEŞKİLAT ;
Adliye teşkilâtımızda ilk önce göz
önüne alınması lâzrm gelen işlerden biri de mahkemelerin bir cüzü olmak Itlbarile hâkimlerin kazal vazifelerine iştirak eden zabıt kâtipliğini ihti-saslaştrrmak ve bunlara mahkemelerin yanmda haiz oldukları mevki ile mütenasip bir vaziyet temin etmek ve sayılarını da iş miktorma göre çoğaltmak olacaktır. Zabıt kâtipliği vazifesi böylece bir ihtisas işi telâkki edilerek adliyede dereceler üzerinde müessese mahsus bir smıf haline getirildiği takdirde mahkemelerin daha iyi işler bir hale geleceğlno şüphe ötmem. Bu sınıfm üstündeki derecede bulunan başkâtiplere gelince bazı yerlerde sorgu hâkimliği ve müddeiumumilik vazifesini İfa etmek suretile fiilen kaza vazifesine İştirak eden bu dereceyo mensup memurun zabıt kâtiplerinin üstünde bir derece olarak ayrıca göz önünde bulundurulacağı tabiidir. Bütün bu tasavvurlar program halinde zaman ve imkân kayrtlarlle tedricen tatbik edilecektir.
CEZA EVLERt:
Bir tecrübe mahiyetinde olmak U-zore bir kaç sene evvel iş esası üzerine tesis edilon yeni ceza evleri faaliyetinden alman tecrübeler memnuniyete şayandır. Bu müsbet neticeler bu sahada yeni teşebbüsler almak için bize model olacaktır. Bu müesseseleri ve yeni teşebbüslerimizi hep bu hesaplar Uzerino istinat ettirerek tekemmül ettirmlye çalışacağrm.»
Sayın Voklle, projesi hazırlanmış olan istinaf mahkemeleri kanunu hakkındaki mütalâalarını sordum. Şu cevabı verdiler.
«— Adalet tevziindc teminat e6aa-
trr. İstinaf mahkemesi do bu teminattan birini teşkil etmesi itibarlle faydalıdır. Ancak honüz adil teşkilâtımız mevcut olmıyan kazalarımız mevcuttur ve yukardaki izahatımdan da anlaşılacağı Üzere mahkemelerin, yan işlerini İdare eden zabıt kâtipleri işi honüz istenildiği gibi tan zim edilememiştir. Ben, tevzii adalette evvelâ mahkemelerden mahrum olan kazalarnnrzı mahkemelere kavuşturmağı, sonra mahkemelerin daha iyi İşlemesini temin edecek olan zabıt kfttipllftl meselesini vo nihayet cezanın maksat ve hedefi ıslah işini temin etmek İçin ceza evlerini iyi bir şekle koymayı düşünüyorum. Bunları vücude getirdikten sonra bir teminat müessesi olmak üzere istinaf mahkemesi teşkil etmeyi elbette arzu ederim. Fakat programımın tat bikinde bunları sıra ile tahakkuk ettirmlye çalışacağım.»
Sayın Vekil, İstanbul adliye sarayının ne zaman yapılacağı hakkın-duki sualime de şu cevabı vermiştir:
«— İstanbul Adliye sarayının tahsisatı vo projesi hazırdır. İçinde bulunduğumuz ahval İmkân verdiği takdirde bu binayı yaptırmaya baş-Uyacağız. >
(Başı 1 incide) *=* timaî Muavenet   nazırlarının istifa ottikleri bildiriliyor, bu haberi kaydı ihtiyatla telâkki etmek lânmdrr.
«Vaziyetin hulâsası şudur: Almanya, Yugoelavyaya üçlü pakta gir meşini teklif etmiştir. Yugoslavya, bunu kabul etmemiş ve bir ademi tecavüz paktı imzası teklifinde bulunmuştur. Uzun müzakerelerden sonra dünkü toplantı yapılmıştır. Bunda, Almanyanm son teklifleri görüşülmüştür.
1 — Almanya,  Yugoslavyanın
mülkî tamam i yetin i garanti edecek,
2 — üçlü   pakta  dahil  diğer
devletler de bu garantiye iştirak edecekler.
3 — Almanya,   harpten sonra
Yugoslavyaya Ege denizinde bir mahrr vermeyi taahhüt edecek,
4 — Buna mukabil, Yugoslav-
ya İngiltere ile herhangi bir anlaşmayı kabul etmi-yecek, Almanya ile Yugoslavya arasında iktisadî bir anlaşma yapılacak.
«Sovyet radyosunun neşriyatına göre, Yugoslavya, evvelâ Almanya aleyhindeki propagandalara nihayet verecek, sonra, Almanyaya alt sıhhî malzemenin Alman vagonlorile Yugoslav topraklarından geçmesine müsaade edecektir.
«Bütün bu haberlere rağmen Almanya ile katî bir anlaşmaya varılacağı henüz malûm değildir. Yugoslavyanın vasiyeti henüz taayyün etmiş sayılamaz.»
— Radyo Gazetesi —
?
Belgrad, 21 (A.A.) — Naip Prens Pol, dün Başvekil Tsevetkoviç ile Başvekü muavini Maçek'i ve Hariciye Nazın Cincar Markoviç'i kabul etmiştir.
Belgrad, 21 (A.A.) — Reuter: On gün süren çok hararetli kulis diplomatik faaliyetinden sonra, kabine dün akşam, çok büyük bir ehemmiyet atfedilen bir toplantı yapmış ve bu toplantı sabahın ilk saatlerine ka dar devam eylemiştir. Üç buçuk saat süren müzakereden sonra, hükümetin, mihver devletlerinin tekliflerine karşı Yugoslavyanın hattı hareketi hakkında katî kararı almış olması muhtemeldir. Sanıldığına göre, müzakere edilen sarih movzuu, Yugoslavyanın Almanya ile bir ademi tecavüz paktı imzalaması hakkmdaki İlk teklifi ile Yugoslavyanın üçlü pakta iltihakı hakkındaki Alman ar zusu arasında bir itiiftf zemini teşkil eylemiştir.
Belgrad, 21 (A.A.) — Uzun süren kabine toplantısından sonra istifa e-den Yugoslav nazırları hakkmda şu malûmat alınmıştır:
Adliye Nazm Mihail Konstantl-noviç liberal temayülleri Ue tanınmıştır. Ayni Svetkoviç kabinesinde, evvelce devlet nazırı bulunan Kons-tantinoviç Adliye Nezaretine geçtiği zaman Alman ve Rumen basını tarafından iyi karşılanmıştı.
Ziraat Nazm Çubrolovlç, Sırp ziraatçı partisinin lideridir,
.içtimaî Muavenet Nazırı Budivi-yavlç'e gelince müstakil Sırp demokrat partisinin lideridir. Bu parti, vaktile Avusturya - Macaristan tahakkümü altında yaşamış Sırplar birliğini temsil vo Hırvat partisi ile müştereken hareket etmektedir.
Bu Üçlü istifadan neticeler çıkarmak henüz mevslmslzse de Başvekille Hariciyo Nazırının yakmda Almanyaya gidecekleri haberi ısrarla dolaşmaktadır. Bu da Alman talepleri karşısında aşağı yukan bir teslimiyet gösterildiğinin alâmeti addedilebilir.
Berne, 21 (A.A.) — Ofi ajansmm Belgrattan öğrendiğine göre, Yugoslav devlet adamlarının pek yakmda Almanyaya giderek anlaşmayı imza etmeleri muhtemeldir. Yugoslav dovlct adamları belki do Almanyaya pazar günü gideceklerdir.
Yugoslavya
Kabinesinin Karaları
Belgrat, 21 (A.A.) — Ofi -eski Havas- bildiriyor:
Belgrat matbuat mahfillerinde sabahtanberi deveran eden bir rivayete nazaran, dün gece kabine tarafından ittihaz edilmiş olan kararlar şunlardır:
Yugoslavyş hükümeti, prensip itibarile üçlü pakta iltihak edecek, fakat imza protokoluna ilâve edilecek vesika ile, bir taraftan Yugoslavyaya bazı menafi temin edilecek, diğer taraftan da kendisinin imza edeceği hususi taahhütler aşağıdaki şartlar dahilinde tasrih edilecektir:
1 — Yugoslavyanın bugünkü hudutları, üçlü pakta dahil bütün -tevletler ve bu meyanda Bulgaristan ve Macaristan tarafından garanti edilecek ve bu son iki hükümet bu suretle, Yugoslavya
Abloka Tehdidi
Roma, 21 (A.A.) — D. N. B. ajansı bildiriyor:
Tribuna gazetesi, Amerika ile Avrupa arasındaki harbin iki irıtanm karşılıklı ablokasma müncer olâbJle-cağini yazıyor. Zira iki taraftan bi-rh.in diğerini istilâ etmesi .imamen hayali bir şeydir. Mihver devletleri bugün avrupa kıtası vahdetine maliktirler ve İngilizleri de Akdenirden bertaraf ettikten sonra havat sahalarını askerlik bakımından tecavüz edilmez hale koyacaklardır. O zaman ekonomilerini teşkUâtlandırmak su-retîle, icap ederse bu krtı'ar aratı harbe ve ablokaya llânihaye de/-im edebileceklerdir.
,-o-
Bremen Transatlantiği
Londra, 21 (A.A.) — Bremen U-manmda bir yangm neticeelnde harap olan 51.731 tonluk büyük Bremen vapuru belki de İngiliz tayyarelerinin hücumu neticesinde yanmış tır. Filhakika 13-14 mart gecesi mün ferit uçan bir İngiliz tayyaresi Bremen havuzlarını bombardıman etmiştir. Bir İngiliz keşif tayyaresi tarafından alman ve bu sabah neşrolunan fotoğraflar bu büyük vapurun ortasının tamamile yandığını ve gerisinden ve önünden hâlâ dumanlar çıktığını göstermektedir. Bunun yanında diğer bir çok küçük gemiler de görülmektedir. Bunlar yanan vapurdan malzeme kurtarmıya çalışıyorlar. Bremen gibi büyük bir vapur olan Europa'nm da havuzlardan birinde bulunduğunu başka bir fotoğraf gösteriyor. Almanlar, Bremen yangınının sebebi meçhul olduğunu bildirmişlerdir. Bir kaza ihtimali yok tur. Çünkü ateş vapurun muhtelif yerlerinde ayni zamanda çıkmıştır.
AMERİKA 65000 TONLUK ZIRHLILAR YAPACAK
Vaşington, 21 (A.A.) — Ayan meclisi İki Okyanus donanmasına tahsis edilecek olan 3 milyar 447 milyon dolarlık krediye alt kanun projesini kabul etmiştir. Mebusan meclisi tarafından daha önce kabul edilmiş olan bu proje bilhassa 6 ta-no 60 - 65 bin tonluk süpertretnot inşasını derpiş etmektedir. Bunlar, dünyanın en büyük zırhlıları olacaktır.
Mebuslarımızın Konferansları
Ankara, 21 (Telefonla) — Cumhuriyet Halk Partisi 22 mebusumuzu memleketin muhtelif mmtakaları-na göndererek martın 25 inden nisanın 25 ne kadar ahvali hazıra kar-şısında Türkiye mevzuu etrafında konferanslar verdirmeği kararlaştırmıştır. Bu konferansların açış nutkunu yarın saat 16 da Ankara halke vinde Büyük Millet Meclisi Reis vekili Şemsettin Günoltay verecektir.
arazisi üzerindeki iddialarından sarfınazar etmiş olacaklardır.
2 — Yugoslavya hudutlarının bu suretle taarruzdan masun bir hale ifrağ edilmesi, hiç bir ecnebi müscllâh kuvvetinin, hattâ transit suretile, Yugoslavya arazisi dahiline giremiyece^ taahhüdünü sarih bir surette tazamraun edecektir.
3 — Yugoslavya, üçlü pakta imza vazetmiş olan diğer devletlerden ayrı olarak, paktın askerî taahhütlerinden ve bu meyanefa, müsellâh yardım ve müşterek askerî bir harekete iştirak mecburiyetlerinden muaf tutulacaktır.
4 — Bugünkü harbin sonunda Avrupa yeniden tanzim edilirken, Yugoslavyanın Ege denizinde bir mahrece malik olmak hususundaki emelleri nazarı dikkate alınacaktır. Malûm olduğu veçhile, Yugoslavya şimdiye kadar yalnız Selanik serbest limanından istifade edebilmiştir.
5 — Bunlara mukabil, Yugoslavya kendi arazisinden, üzerlerinde kontrol veya yolda tevkil hakkı mahfuz kalmak şartile, harp levazımının ve yaralı askerlerin geçmesine müsaade edecektir.
6 — Yugoslavya, memleketin dahilî hayatında mihver devletlerine düşman olarak kendini gösterecek her türlü tesirleri izale etmeği taahhüt edecektir.
7 — Yugoslavya kendi iktisadiyatını ve ezcümle ziraî istihsa-lâtını tedricen Almanya dahilinde cari iktisadî sisteme uydurmağa çalışacaktır.
8 — Bu yeni siyasî vesikanın gelecek hafta içinde ve ağlebi ihtimal Japon Hariciye Nazın B. Matsuoka'nın ikameti esnasında Berlînde imza edilmesi muhtemel^ d ir.
VATAN
Müsabakamız
Nasıl Yapılacak ?
Ctaz Çî/* Birbirlerile Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip Olup Olmıyacağı Nasıl Ölçülecek ?
Müsabakamızın birincisine hediye görüldüğü üzere Philips acentası
gazasının vitrinmde
Karilerimiz mektupla, telefonla, m fa h¦. .-i soruyorlar: Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalnn: Bir defa hergon gace-tede namzetler çıktıkça keseceksiniz. Kuponla beraber saklryacaksnuz.
Otuz erkek ve otuz kadrodan ibaret »eri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcut içinde her erkeğe en uygun kadını seçerek otuz çift kendi takdirinize göre tenkil edeceksiniz. Meselâ beş numaralı erkeğe 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla 30 numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste halinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevaplan Noter Galip Bingöle tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından isteyenler de hazır   bulunduğu halde
edeceğimiz radyo, bu resimde
ma Voyvoda caddesindeki   ma-
teşhir edilmektedir.
bir tasnif yapılacak. Meselâ bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlenmesi hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için tam numara alacaksınız. Her çift hakkında bu tasnif ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birimi ikramiyeyi, yani 275
Hra kıymetindeki Fiiips radyosunu kazanacaktır. Diğerleri isabet sıra-sile diğer yüz elli hediyeyi alacaklardır.
275 liralık radyo, Galatada Fiiips müessesesinin camekânında teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks radyo.
İkinciliği kazanan iki k*?*ye: Birer say takımı.
Üçüncülüğü kazanan  flri kişiye:
Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kiş*ye:
Birer evrak çantası.
Beşincüiği kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası.
Altmalığı kazanan öç kişiye: Birer likör takımı.
Yedincüiği kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Scklzincüiği kazanan beş kimiye: Beyoğlu sinemaları için altışar bilet
Dokuzuncuhığu kazanan beş kimiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğa kazanan altı khytyc: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kr?iyc; Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins merKhi.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki teselli hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ :
Kazananlardan on dördüncüden itibaren verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmaj romancılarımrzrn birer eseri, on kişiye (Rainiz) İn birer karikatür albümü, on kişiye Gül Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kilaİM. on kişiye (Yedlgün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettin!n hikâyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Radyo) Galatada Bankalar caddesinde (FUlps) mağazasının vitrininde teşhir edümiştir.
Hatay ve Eğeye Koza Gönderildi
Bursa (Hususî)--İpek Böcekçiliği! Enstitüsü tarafından istihsal ve muhafaza edilen böcek fcohımıîapTndaıı (büyük pir parti Hatay ve Ege mıntıkalarına gönderilmeğe başlanmıştır.
Koza 'borsası bu sene de parasız o barak dut fidanı dağıt* mıştır. Bu fidanlardan Mudan-yaya yüzfcin, Orhametiye yüzbm, diğer tmın takalara, da ellibin adet g ö nd e râtmiş tir.
¦fc Yeni kurulan Bahçeli Evler Yapı Kooperatifine işth-âk edenlerin adedi gittikçe çoğalmaktadır. Fakat müteşebbisler mesailerinin TOÜsbet neticeler vermiye baçtayıncıya kadar mahdut bir çetrçeve dahilînd e çaflîgonak kararım vermiş bulundukları için iş tırak arzularını izhar etmemektedir.
^ Türk Hava Kurumunu ya prfajı faâberruat haTaretle devam etmektedir. Tüccardan [Sesim Bahfibr 1500, Sait Ete 500, İzzet Uhıoa 100, Yakup Soyugenç 250 Mustafakemalpaşa Otöbüa-
Tütün Satışları Devam Ediyor
İzmit (Huşum) Şehrimiz-
de tütün satışları hararetli bir şekilde devam etmektedir. Fiyatlar 30 ile 70 kuruş arasındadır. Müstahoiüer vaziyetten çok mem mmdur. J n|h iaa War Bajşrnüdü^lü-ğü (müstahsil* her türlü kolaylığı y»pma!ktadır. Kocaeli m intak a-sında takriben 6 milyon kilo tütün vardır.
İzmit (Hususî)— Yeni açılan Hereke Halkevi ilk iş olarak muhtaç ahaliye 1000 kilo odun tevzi etmiş, ilkokula giden fakir çocukların defter, kaiTcJm, hokka ve mürekke Jhtiyaçtannı temin ederek iki fakirin ölüsünü de teç hiz ve (tekfin eylemiştir.
Genç kız ve kadınlar İçin de el işi ve biçki (muallimi tutmuştur. Hereke Halkevi ayrıca köyler için palasız ömerna «göstermeğe başlamıştır.
Zabıta Haberleri:
Otomatik Saat
Hırsızları Yakalandı
Bir milddettenberi merdiveninde o-tomutik elektrik saati bulunan apart manlara bir çift hırsız musaliat olmuştur. Bu hırsızlardan birisi kapıcı, kiracı veya mal şahinlerim lafa tutmakta, diğeri dc vaziyetten ioti-t'ade ederek otomatik saati cereyandan keserek çalmakta imişler. Bu o-kip. kendilerine parasız gelen bu saatleri fahiş tor fiyatla satmaktadırlar. Çünkü piyas<m*a bu etna saatler kalmamıştır.
Bunlar polisin stkı takibi neticesm de yakayı ele vermişlerdir. Her ikisi de elektrikçi olup biri Petro vc difteri Trapanos adında iki açıkgöz hırsızdır. Bunların hem hırsız, hem muhtokir olmaları hâdiseye bambaşka bir sekil vermektedir. Polis bu muhtekir ve hırsız ekipin çalarak sattıkları 16 saati toplatmaktadır.
Suçlular adliyeye tesltm edilmişlerdir.
Menenjitten Bir Çocuk   Öldü
Dün Şişli Çocuk hastahanesine kaldırılan Rafi adında bir çocuk me nenjit hastalığından kurtulamıyarak ölmüştür.
iddiaya göre Rafi, düşerek başını maşaya vurmuş vc bu sademe yüzünden menenjidc tutulmuştur. Böyle olmuşuna rağmen, diğer bir iddiaya göre, annesile babası kavga e-derlerken anası babasının başına bir maşa fırlatmış vc bu maşa çocuğun başına gelerek menenjidl tevlit etmiştir.
Bu hususta tahkikat yapılmaktadır.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.18 Hafif parçalar (PI.) 8.45 9 Ev kadmı - Yemek listesi
13.30 program 13.33 Türkçe plâklar 18.50 Ajans haberleri 14.05 Türk çe plâklar programının devamı 14.20 Riyaseti cumhur bandosu 15 Hafif melodiler (PI.)  15.30 Konser
18 Program 18.03 Konuşma 18.08 Radyo caz orkestrası 18.40 Mızraplı sazlar takımı 19 Konuşma 19.15 Köy türküleri 19.30 Ajans haberleri 19.45 Seçilmiş şarkılar 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Radyo fasıl heyeti 21.15 Konuşma 21.30 Radyo salon orkestrası 22.30 Ajans haberleri 22.50 Ko nuşma (İngilizce - Yalnız Kısa dalga postasile) 22.50 Cazband (Pi.) 23.25/23./30 Kapanış
270423
270421
ODEON
Yeni Çıkan Plâklar MÜZEYYEN SENAR
YAD ELLER — «Kahveci Güzeli filminden:» ÇOBAN KIZI — (Beste: Sadettin Kaynak)
MED COŞKÜNSES
ŞAD OLURDUM — Bahriye çiftetelli gazel m i; DERDE ŞtFA— Saba gazel
270424
KORO HEYETİ
it DAĞLAR DAĞLAR— Rumeli şarkısı IN Ol KÖŞKÜM VAR       — Rumeli şarkısı
ADANALI AZİZ ŞENSES
0*7A/|OC \\ GELİN AYŞE — Halk şarkısı
Z/UftZD IN(K       NE KARA İMİŞ ŞU ALNIMIN YAZLŞI
— Dağl şarkı
YEŞİLKÖY PALAS OTELİ|
BUGÜN  AÇILDI
Her türlü Asri Konfor, İtinalı Matbah, Kusursuz Hizmet Yeşilköy, Klüp sokak No. 4 Telefon: 18 - 86
İstanbul Fiyat Murakabe Komisyonundan:
57 No. lı ilân: 27 mart 1041 tarihinden itibaren 27 No. lı ilânımızda tesbit edilmiş olan 90 kuruş azami perakende fiyatm fevkinde ve ekstra ekstra nanıile kaşar peyniri satılanuyacaktır. Birinci nevi yağlı kaşar peyniri toptan azamî 67,5, perakende âzam! 90, ikinci nevi kaşar peyniri toptan azamî 60, perakende âzami 80, üçüncü nevi Kars ve mümasili kuru kaşar peyniri toptan âzami 45, perakende âzami 60 kuruştur. (2232)
Hava Gediklisi Alınıyor
Türk Hava Kurumu Gedikli yuvasına gedikli namzedi alınacaktır. Kabul şartları ve müracaat usulleri hakkındaki mufassal talimat Türk Hava Kurumu şubelerinde mevcuttur.
Yuvaya girmek istiyenlerin bulundukları mahallin Hava kurumu şubelerine müracaatları. (2062)
Yeni Neşriyat:
ARKADAŞ
Memleketimizin bu en güzel çocuk mecmuasının 11 inci sayısı dolgun yazılarla çıktı. Resimli, renkli bir çok macera romanlarını ve hc-diyeli vc mükâfatlı bilmeceleri ihtiva eden bu mecmuayı bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz.
DOKTOR
Ç I P R U T
Cildiye ve Zühreviye Mütehassısı Beyoğlu Yerli Mallar Pazarı karşısında Posta sokağı köşesinde Meymenet apartımanı Tel: 43353
Askerik İşeri
Fatih Askerlik Şubesinden:
Yedek sınıf 6. muamele memuru î. Ethem og. Muammer (321 - 24) çok acele şubeye müracaatı ilân olunur.
DOK Oî
H0RH0R0Nİ
Eminönü   Nimet   Abla  gişesi önündeki      muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder. I    Tel. 24131
leri yazıhanesi 100, Birlik Nak-Ky« Anban 60, Kâzım Lîm 50, Müfit Elbir 50, Karaoafbey otobüsleri yazıhanesi 50 şer lira ver ¦mek suretiyle yardıma iştirak etmişlerdir.
Soldan Safa 1 — Yazın gelip kışın giden bir kuş 2 — Buruk ve tuzlu bir madde - Fasıla - Bağışlama 3 — Hayvanların hükümdarı - Peşrev ça lmmıyan bir çalgı 4— İnsafsız - Tay yareyi idare eden 5 — Yerinde bırakma - Kıraat etmek 6 — Bugünkü vaziyet - Haftanın ikinci günü
7 — Lezzetsiz - Hayvanın pabucu
8 — Siyah - Buz 9 — Köle - Fransız müstemlekesi 10 — Nota - Sütle yapılmış 11 — Yakaya takılan işa ret - Ata binen
Yukarıdan Aagıya: 1 — Yahşi bir kuş - Saçsız 2 — At satan - Sonuna (lamak) gelince, bir şeyin nasıl olacağını evvelden düşünüp kararlaştırmak 3 — Tire - Mısra 4 — Müftah 5 — Sonuna (E) gelince yuva - îskambü beyi - Üç 6 — Namus - İnzibat memuru - Bir nota 7 — Ne zaketli - Katrandan çıkan bir madde 8 — MUlet - Erkek dadı 9 — fideni büyük hikâye - tik gıdamız 10 — İçine para ve eşya konan şeyler 11 — Nota - Tüy - Faydalı bir böcek
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan Sağa: 1 — Zambak - Altı 2 — Tearuz - Af 3 — Telsiz - Kaya 4 — Ahir - Usan 5 — Sat - Ay - Ne 6 — İza - Rabıta 7 — La - Abuk -Ma 8 — Yelken - Us 9 — İki - Arsa 10 — İfa - Ne 11 — Kan - Kedi -Ki S
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Tatil -Ek 2 — Ateh - Zayi, 3 — Melisa -Ekin 4 — Basara - Lif 5 — Ari -Trak - Ak 6 — Kuzu - Abes 7 — Sa bun 8 — Kayık - Ani 9 — An - Re 10 — Tay - Namue 11 — İfade - A-.sabl
Abone ucroü
Türkiye dakilintle:
Senelik    6 aylık    S aylık    Aylık
1400 750 400 150 Kr. lıariç memleketler:
Senelik    6 aylık    3 aylık    Aylık
2700
1410
800 Kr.   yoktur
! LİRA
İDRAR TAM TAHLİLİ
Beyoğlunda Ağacamii karşısınde Bursa sokak No, L yeni açılan kimya laboratuarında halka k<v laylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BtR LtRA ücretle İdrar tam tahlüi yapılmaktadır.
RADYO
ATEL YESI
Her kudrette Transformatör, Redresor ve Amplifikatör tesisatı. Her nevi radyo makinalan imal ve tamir atelyesL Bilûmum radyo aksamı, Amerikan ve Avrupa lâmbaları*
Radyo NÜZHET Atelyesi
Galata Voyvoda Caddesi No. 123 Keçecizade Han
Birinci Kat
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (9598) lira olan 1000 metre kaynak apareel için bezli lâstik karpit borusu, 800 metre muhtelif ebatta Havayl muzayyik âletleri için bezli lastik hortum ve 50 adet beheri on metre boyunda yangın tulumbası İçin bezli lâstik hortum (27.3.941) perşembe günü saat (15,30) on beş buçukta Haydarpaşada gar binası dahilindeki komisyon tarafından kapalı zarf usullle satm alınacaktır.
Bu işe girmek İstiyenlerin (719) lira (85) kuruşluk muvakkat teminat, kanunun tayin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarını ayni gün saat (14,30) on dört otuza kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (1807)
Teknik Okulu Satınalma Komisyonu Başkanlığından:
Yıldızda okul ihtiyacı olan masa, kapı, pencere, dolap, lambri, fayans, 6u tesisatı, banko ve saire ki ceman 12 kalem eşyanın açık eksüt-mesi bir şartnamede vc Gümüşsuyunda Yüksek Mühendis mektebi muhasebesinde 24/3/941 tarihinde toplanacak olan komisyonumuzda saat 14 de yapılacaktır.
Tahmin bedelleri 1285 lira 43 kuruştur. İlk teminat 96 lira 41 kuruştur. İsteklilerin şartnameyi görmek ve ilk teminat yatırmak üzere eksiltmeden iki gün evveline kadar okulumuza ve eksiltme günü de şartnamede yazılı belgelerile Yüksek Mühendis mektebine gelmeleri.
(1742)
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
1 — İdaremizin İstanbul bira fabrikasında bira imalâtından meydana gelen ve 1.6.941 tarihinden 31.5.912 tarihine kadar birikeceği talimin olunan «350» kazan küspe açık arttırma usullle ihale olunacaktır.
2 — Muhammen bedeli «3500> lira, yüzde 15 muvakkat teminatı <525> ltradır.
3 — Arttırma 4.4.941 cuma günü saat 15 te Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki satış komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartname sözü geçen şubeden parasız alınabilir.
5 — İsteklilerin arttırma için tayin olunan gün ve saatte yüzde 15 miktarındaki teminat paralarile birlikte mezkûr komisyona müracaatları. (2024)
Türkiye CnmUnrljd
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajana adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri Para biriktirenlere 28,000 lira İkramiye veriyor
1941 İKRAMİYELERİ,
Ziraat Bankasında kumbaran ve ihbarsız tasarrar nesaplannda en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur*a üe aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1,000 liralık 4,000 lira   I*'I     _   J A
2.000   >    İl   100 adet   50   Unhk 5><X>0 Ura
120   a        40     »      4,800   »
146   »       20    »      3*200  a
4 4
o;»
» 250 » 1,000 » 40   >      100     »      4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktık takdirde % 20 fazlasUe verilecektir Kur* al ar sonede 4 defa, 11 mart, 11 haziran, 11 eylül* 11 Blrinclkânunda çekilecektir.
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları ikramiye Plânı
1 adet 2000 Liralık =
3   >   1000   > = 3000.—
2 >     750   > =1500,— —   > =2000,—
> =2000,—
> = 3500,— 80   >      50   > =4000.—
300   >      20   > =6000.—
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 A&us U    3 İkinci teşrin   tarihlerinde   ya
püır.
ŞEHİR   TİYATROSU  TEMSİLLERİ
TBPEBAŞ1NDA       IWHWWHB    *STtKLAL CADDESİNDE D B A M   KISMİ    |LPL1 KOMEDİ KISMİ
BU AKŞAM lifli MM     Öu^ün saat 14 te Çocuk oyunu
Saat 20,30 da İİLjB Akşam 20,30 da
tmralınm İnsanları      ^^^^ DADI
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet vardır. Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olunda.
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AIIMET BBfttN YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI