Başmuharriri:
A«^t   Emîn   YALMAN
\ ATA NEVİ — Ca£aJo*!u, MoUa Fenarl S. 32 Telefon: 24136 —   Telgrmf VATAN îst.
MART 1941 PAZAR
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH  GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 209
Millî Küme Fikstürü
Haftalık Radyo Programı
Bugün Dördüncü Sayfada
Tek Ayakla Mihvere Giıiş
Yugoslavyanın şartla mihvere girişi, köfelik yolunu bir merhalede değil, iki merhalede tama-nlamasın-dan başka bir mâna ifade etmez.
Şayet Bir Gün Yakın Şarkta Sulh Bozulursa
Bunun Mesuliyeti Asla Bizde Olmıyacaktır
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
y^ı Iınan   -haberlerden    öyle
anlaşılıyor ki Yugoslavya, yalnız tek ayağile mihvere gir-nVek iddiasındadır. Kölelik paktına imzasını basacak, faik at topraklarından transit sekimde büe olsa yabancı asker geçirüknesme izin verraiyecektrr. Bununla beraber harp malzemesi ve yaralı geçirilmesme müsaade edecek, iktisadi »istemini nazi nizamına uyduracak, mihvere düçmanhk ifade eden hareketleri tasfiyeye uğratacak, her suretle meçhuT yeni nizamın köleleri arasına geçecektir.
Bu haberler doğru ise bunlardan çıkacak mana şudur ki Yugoslavya mirvere bal gibi teslim olmuştur. Yalnız kendi kendini, memleketi halkım ve dünyayı aL daıûm^ak için bu işi bir merhalede yapmıyor, iki merhaleye aymyor. Yugoslavyanm esas mukavemeti kırıldıktan, yeni nizamın köleleri arasına bir defa karıktıktan, haricî haberleri yariniz mihver membalarından alıp hakikajte karşı kaılalkiları Oıkandıktaın^ Alman harp malzemesini geçirmeğe razı olduktan sonra Yugoslavktrm asker geçinmek veya geçirtmemek meselesindeki müsaadesini kim uoriıi ? Almanya bir defa evin efend-İBİ haline girdikten sonra asker geçinnvek meselesi de kendi kendine hallohır, gider.
Yugoslavya, mukadderatını Al mamyanın eline tesüm etmesine karşılık, güya bir takım şartlar ileri sürmüş, «bazı menfaatler ele geçinmiştir. Mülkî tamamiyeti temin ednecek, bu teminata Macaristan ve Bulgaristan gibi Yugoslav arazisinde gözü ve iddiası olan memleketler de kanşaoak ve Avrupada yeni bir nizam kurulursa Yugoslavyaya Adalarde-nizi üzerinde bir mahreç verrlie-cdk..^
Eğer Yugoslavya, askerî tazyik ai'tında iradesi haricinde olarak teslimiyet 'gösterseydi, bu hü-kûpn'eti idare eden adamların iradesizliğine, mes'uliyet yükü taşımak cesaretinden mahrum olmalarına nihayet acır, geçerdik. Fakat ahnan haberlere göre Yugoslavya devlet adamları bir takım menfaat pazarlıklarına girişerek lüzumsuz yere küçülmüşlerdir. MSvverin harrgi sözünün krymeti
var ki Yugoslavyanın mülkî tamamiyeti hakkındaki sözünün bir maması olsun? Macaristan ve Bulgari» tanın bu teminata içtirak etmelerinin ne hükmü var? Yugos-ravyanm «bugünkü arazîsini tesbit eden muahedelerde her iki (memleketin imzası zaten yok mu? Bu (Devamı: Sa, 5, Sü. 2 de) =
O Zaman Son Ferdimize Kadar Kanımızın Son Damlasını da Feda Ederek Atalarımıza Lâyık İnsanlar Olduğumuzu İspat Edeceğiz
Şemsettin Gün alta y dünkü hitabesinde, Yunan milletinin ruh bütünlüğü sayesinde kazandığı kahramanlıklardan sitayişle bahsetti. Bu bütünlüğü gösteren Yunan miHeti, hürriyet ve demokrasinin müdafii Ingflterenin Hariciye Vekili Bay Eden'e Atmada bulunduğu sırada samimî ve candan bir alaka gösterdi. Bay Eden bu tezahürata mukabelede bulunuyor.
Ankara, 22 (Telefonla) — Bugün saat on altıda Ankara Halkevi büyük günlerinden birin; daha yaşadı. Bugünkü dünya vaziyeti, ve bu vaziyet karşısında Türkiyenin hangi safta bulunduğunu Türk milletine anlatmak I üzere mebuslarımız bir taraftan memleketin muhtelif rmntakaları. na giderlerken .diğer taraftan Büyük Millet Meclisi Reis vekili Şemsettin Günaltay gibi mem'le-ketm en salahiyetli şahsiyetlerinden biri bu mevzua ant tik açış nutkunu verdi.
Halkevi salonlarından sokaklara kadar taşan halkı heyecandan heyecana^ gururdan gurura
sürükleyen bu mühim   ve   pek
(Devamı: Sa- 5, Sü. 1 de) —
Libyada harekâtın durduğu veya gevşediği sanıldığı bir sırada Cerabub'un İngilizler eline düştüğünü haber alıyoruz. Bundan anlaşılıyor ki ingilizler, Libya, Erître, Somali veya Habeştstanda sırası geldikçe ve muayyen bir plan dahilînde İtalyanm Afrika imparatorluğuna darbeler indirmekten hâli kalmamaktadır.
Haritamız Cerabub'un Libyadaki mevkiini göstermektedir.
Cerabub Zaptedildi
Kahire, 22 (A.A.) — B-B.C: Dün akşam neşredilen fevkalâde resmî tebliğ, Libyada Cerabub vahasının, İngiltere ve Avustralya kıt'alan (tarafından zaptedildi. ğı bildirilmektedir. 800 kişilik İ-talyan »garnizonu teslim olmuştur.
Mussolini, buradaki İtalyanlara
nihayete kadar dayanmalaırmı em
retmişti. Son zamanlarda garni-< Devamı; Sa. 5, Sü. 7 de) X
82 Tonluk Dev Tayyare
Nevyork, 22 (A.A.) — Ncv-york Sun gazetesinin bildirdiğine göre, dünyanın en kuvvetli ve en büyük bombardıman tayyaresi, yakında Atlantik üzerinde tecrübe uçuşfanna bağlıyacaktır. Bu (Devamı: Sa. 5, Sü. 2 de) -f-
Yugoslav Ordusu
Memlekete Hücum Halinde Almanlarla Mücadele Edecek
Erkân, Berline Seyahatlerini Tehir Ettiler
Yugoslavyada  Mukavemet Ruhu Kuvvetleniyor
Nevyork, 22 (A.A.) — Reu-ter:
Nevyork Times gazetesinin Belgrat muhabiri bildiriyor:
Çiftçi partisini idare edenlerin teyit ebtikPerme göre partinin. Yugoslavyanın Moskovadaki elçisi olup Betgrada gelmekte olan şefi B. Gavriloviç Yugoslavya üçlü pakta girmek üzere hattâ tadil edilmiş bir muahede metni imza etse dahi ıstrfa edeceğini söylemiştir.
Haik arasındaki umumî 'kanaa.
te göre ordu hükümetin Alman-
yaya yardrnı etmek tçm yapacağı
her teşebbüsün önüne geçecek ve
Yugoslavyaya hücum edildiği tak (Devamı Sa. 5, Sü 4 de) +* +
M
Sulhu Okse Yapıyorlar
Yazan: AKA GÜNDÜZ
Ankara, 22 (Telefonla)— Sulh İnsan olanın elinde, bulunmaz bir refah âletidir. Fakat bugün dünyanın en büyük nimetlerini temin eden o âletin her cıvatanı laçka oldu. Beton yatakları çatladı,   çarkları   büküldü,   kayış
kasnakları koptu. Daha doğrusu bildiğimiz sulh bir tenasühe uğradı. Düne kadar İnsanlığa refah, saadet ve nimet veren sulh, bugün bir ortaçağ haydudundan başka bir şey değildir. İnsana emniyet veren sulh, simdi İnsanlara silâh çekiyor.
Tnrihteki Kalabriya şakileri, edebiyattaki Şiiler haydutları, masalİArdakl kırk haramiler â-deta birer melek kesildiler. Yerlerini sulh aldı.
Sulh ıstlyt ı. saf ve gafil milletler İstediklerine uğradılar. A-ııı 111 sulh! diye bön bön haykıranların kanlarına otla beraber ol..... tıkandı.
Sulh öyle yezit ve melun bir
(Devamı Sa. 5, Sü. 7 de) **
Yeni Bîr Sütun Açıyoruz:
Ferdi ve İçtimai Hâdiseler
İçtimaî hayatta mevki sahibi adamlara ait evlenme, ölüm, doğum, nişanlanma, gelip gitme, hastalık, içtimai toplantılar gibi haberleri toplu bir şekilde vermek üzere yeni bir sütun açıyoruz. Bu sütuna ait malûmatı ve ilk haberleri beşinci sayfamızın başında bulacaksınız.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim  Hâdiseleri
Yugoslav ordusunun, Yugoslav topraklarma hürüm edildiği takdirde Türkiye ve İngiltere, beraber olmana dahi Almanlara karşı harp edeceği hakkında RHgratta bir kanaat bulunduğu söyleniyor Yugoslav Başvekili ve Hariciye Nazırı Almanyaya seyahatlerini tehire mecbur kaldılar.
İngilizler Orabun'u aldılar ve 800 İtalyan esir ettiler.
EMci  Vııgohlav   Başvekili Stoyadinoviçl lııglll/ler    nezaret altına
alddar.
İnglltcreye malzeme taşıyarak vapurlara Amerika harp gemilerinin refakat edeceğini Nevyork Time* gazetesi yazıyor.
^ -Amerika lııglltereye 50 ticaret gemisi veriyor.
^-   Amerika 18 ton bomba taşıyan 8*5 tonluk bir tay>are yaptı.
Kadın — Gel de şu kabakları soy bakalım-Kocalı — Ayol ben nasıl soyayım?
— Nasıl soyayım ne demek, a en manifaturacı değil misin?!
Bulgaristana yaydan Alman ordusunun köprücü birlikleri, Romanya ile Bulgaristan sahillerini biribi-rine bağlamak için Tuna üzerine demir ve tombaz köprüler kurdular. Bu köprüler, cn uzun harp köprüleridir. Balkanlarda harekete geçmek için hazırlanan Alman ordusunun geri i-le irtibatı bu büyük ve uzun köprülere inhisar etmektedir. Bunlar üzerinden Alman ordusunda mevcut mo törlü ve zırhlı vasıtalarm hepsi rahatça geçmektedir. Bu köprüler büyük kamyonların yanyana rahat rahat geçmelerine müsait genişliktedir Köprülerin mevkileri hakkında kati
bir malûmat olmamakla beraber, birisinin Yerköy - Rusçuk arasmda bulunması çok muhtemeldir. Yerköy petrol üssüdür. Ploeşti petrol m intak asın dan Yerköye kadar boru tesisatı vardır. Yalnız bu köprülerin saklanması, maskelenmesi imkânsızdır, bu sebeple hava bombardımanlarına çok müsait ve çok cazip birer
hedeftir. Almanlar köprüleri havaya
karşı müdafaa için köprü başlarına
hava defi tertibatı koymuşlarsa da
800   kiloluk   bombalarla   tahripten
kurtarmaları pek az muhtemeldir.   t
L B,
Stoyadinoviç
İngiliz Nezareti Altına Alındı
<Son gelen bir haberde, sabık Yugoslav Başvekili Stoyadino-viç'in İngilizler tarafından nezaret altına alındığı bildiriliyor.»
— Radyo Gazetesi —
Moskova, 22 (A.A.) Reuter: Bugün öğrenildiğine göre, Türkiye Büyük Elçisi B. Alî Haydar Aktay dün akşam Haricîye Komiser Muavini B. Viçinskî ile bir görüşme yapmıştır.
GÜNÜN SESİ
Ucuz Sevap Kurbanları
Yazan: REŞAT NURİ
Her mal gibi sevabın da aşağı kaliteden ucuz cinsleri vardır ve az para İle QOk i* görmek merakında bazı kimseler buna çok düşkündürler.
Ben böyle bir ucuz sevap kurbanına geçen sene Parlste tesadüf ettim, şark vilâyetlerimizden birinin uyanık bir çocuğuydu. Mektebe gidememişti. Üç beş MM evvel memleketinde elektrik tesisatı yapılırken İşçi gibi çalışmış, zeka ve merakı sayesinde elektriğin bütün pratik sırlarını kavramıştı. t-klde birde bozulan motoru tamir eder, tesisat yapar, milli bayram-
larda sokaklara ışıklar, taklar kurardı.
Memleketin bu zekâ. karşısında gözleri kamaşan bir büyüğü:
— Bu çocuk fevkalâde bir deha demişti, Avrupaya elektrik tahsiline göııdcrsek kim bUir ne olur? Memlekete bir dâhi kazandıracağız. Sevabı büyüktür, Ben başta okııak üzere şehirde bu kadar hamiyet erbabı var. Arslan payı yine benden olmak şartlle para toplı-yarak, çocuğu Fransaya aştrmz.
Bu İyi kalpli adamcağızın hayaline göre, Avrupada adam yetiştirmek için yapılacak fedakarlık açık gözlü bir çocuğa biraz elbise ve çamaşırdı yol bileti tedarik etmekten İbarettir. Koynuna da franga çevrilmiş beş on lira ihtiyat parası koydun mu istikbali temin edilmiş demektir. Paris İstasyonunda böyle çocukları bckliyen bir heyet vardır. Onları derhal ellerinden tutup elektrik mektebine götürür, üo, dört sene babasının hayrrna okn-
(Lûtfon sayfayı çevirine)
VATAN
23 - 3 - 941
Casuslar Casus
Lifi
4
Linkoln'un
Hayaf ve
Maceraları
Toplıyan ve nakleden: İHSAN BORAN
Belediyede:
Apartıman Kira"
.arı
uyan
Trcbiç LincohVi al'tı sene sonra yanı 1932 de Berimde gördüm. Sırtında Buda rahiplerinin giydiği sarı bir eıîbise, çrolaık kafasında tpcK ba-siık, •ayaklarında siyah sandallar vardı. Zahire göre Al-Enamara Asyadaki hakikatlerin nurunu getirmişti. Fakat bu büyük facianın    komik    tarafı idi.
Dini konferans?ar veriyor, her şeyin zeva'h-rden Lbarct olduğunu, gururun, ıhodbin^ğm, vahşi nı«tfc,V>" ^:m-n insan* arı 'bayagı-laştırdığım ve mahvettiğini söylüyordu. Hitler'in rnemı'e*k.etınde kencLîvini dinleyecek hiç obnarsa altı milyon işsiz kalmış, aç insan vaidı. Y'ericr sekiz gün evveıden tutuluyor» -bu esrarengiz ra'hJbm nazariyesini diniemek için her Alman IMK.İ mark veriyordu.
Falcat Enteliicens Servis, Buda rahibi Chao Kunig'un casus Tre-biç Lincofn olduğunu 'bıüyordu. Peşine takip için «ivil İngûiz za-bitieri talkıknıştı. Bunlar Buda rahibini göfcgeai gibi takip ediyorlardı. Bu aivil lagüâz zabî tileri, gizli hizmet merkezine gönderdikleri mahrem raporlarda müstakbel tebiiketera rıaibeT verîme&e çahştı-lar. Dinî konferanslar balhaneeile Hitier'ıfc memleket»* gelen Buda ra!hJbdr?in yeni ve korkunç belâlar hazırlamakta olduğu ihtimallerinden fcahsetûer. Ve bu İngi-iiz aıanian, bu sezişlerimde    hiç
te cudanmafdıfer.. Trcbîç Lincoln'un Hal Tercümesi Ve İlk Casusluk Maceraları
Trebiç Uncoün aslen Macar Vah udadır. I 879 senesinde (Bu dapegte) de doğmuştur. Babası Mtocar Yahuckai olan Nathan TLefciç rahire tüccarı idi. Trebiç
in gölbesk ismi lgnaoe'dür. Bu (bmi Protestan kulaklara hoş gelmediği içim bırakmı§; Trebiç Lincoln adını almıştır.
Trebdç iyü bir taJısfl görmüştür. Almanca ve inıgiizceyi mü-kejrnlrnel bSUr ve su gübi konuşur. On altı yaşında aktörlük ve on eekiz yasında iken (gazetecilik yvprragtır. Babacı ölünce, Trebiç babasının bıraktığı ticaret işlerini yoluna koydu; uzun seyahatler yaptı. Romanyada büyük işlere aiı.dı. Fak ait yer yüzünde biç bir macera, hıiç 'bir tehlike bu adamın hırslarını doyuramazdı. Yirminci asır tbu çapta bir ad a m görmemiş ti. Macera hususunda Trebiç için öflçü ve hudut yoktu. Balkanlarda ©uügar komitacılarının kanlı hareketilerinıe de karıştı. Ameri-kaya geçti, Kanadada Anglikan raîhJbi olldu. Orada, Yahudilere merîhefp değiştirmeye gayret eden bir heyetin TeieTigînd yaptı.
Trebiç otuz yaşına gelinceye kadar, dünyanın dört bucağında bin bir kalıba gıirdi Fakat an tikem mel oynaidıgı bu büyük roKerin
hiç lı^<si bu müstesna adamın macera bırsmı aöndüre^rrocLi. Tre-biç İnigiriz EJnieiicens »ervisi 'teş-kîiarma, Kanadada Anglikan rahibi (bulunduğu sırada. girmiştir. 1908 senesinde Enteliicens servi-ai, Trdbdç'e mühim işler verdi. .C;;x>heaiz bu ûşler, onu denemek iç'm tertip edilimıiştl Fakat Trebiç ailaÜı bir adamdı; veriîen dşTieri istenildiğinden fazla başardı ve o (tarihten itibaren Enlteilcens servisin (Sevkülceyiş ve ariyası ajanlar) «ınıhna geçti. Sevkulceyiş ve siyasî ajanıiarın vazifesi, sınıflarından a^nlaişilidığı veçhile, su.h zaimanmda askerî maYûrnat toplamak ve lüzumu halinde hükümetlerin «gizüi «iyasetlerıine dair haberler almaktır. Bu işi    daha
tur, sonra yine selâmetle memleketlerine gönderir.
Şarklı çocuk günün birinde elinde bir mukavva bavul, boynunda kırmızı bir boyunbağı Ue Parlse duruyor. Elindeki adresleri önüne gelene gösterip yol sorarak konsoloshaneyi, sefarethaneyi, maarif müfettişliğini arıyor; daha sonra bazı hemşeriler buluyor. Fakat parası ve tahsili olmryan sipsivri bir delikanlıya konsolos ne yapar? Sefir, maarif müfettişi, hemşeri ne yapabilir?
Bana bu biçareden bahsettikleri zaman ötede beride sürünüyordu. Ortalık büsbütün karıştıktan sonra acaba ne oldu? İhtimal hâla o haldedir. Yahut belki de ölmüştür.
*
Ucuz sevap kurbanlarım görmek İçin Parlse gltmiye hacet yoktur. Belediye, vilâyet, maarif müdürlüğü ve halkevi kapı veya koridorlarında bunlardan bir kaçma her gün rastgebnek mümkündür. Bu çocuk- |
zJiyade ıkonsoPc^/ai^lard» kâtip bulunmak sur et ile yaparlar.
Trebiç bayie bİT vazife ile Va-şûngtona «gönderilmek istendi, fa-icat reddederek Londraya döndü ve orada yerleşti. 1909 senesi başlarında, Trebiç Londtada ikti sadi i^ıerle meşgul oldu. Bir ara-,'ık İngıı'terede meşhur zabitlerden olan Rovtree'nin vasiliğini yaptı. Trebiç İngulızceyi mÜKe/n-mel konuşan, â.im bir adamdı, iyi bir konferansçı idi. Hele sır saMaima-kta deha saJulbd fdi. Macera hırsını yenemediği için kendisine verilen vazifelerden daha büyük işler ıgörmek istiyordu.
1909 da    avam    k ama rasm a mebus dnitühafeı günleri    yaklaşmıştı, Eski Macafr Yahudısi, yukarıda söyfedığjm ve<ihi<e Ignace adını terketti ingilizlerin protes-can kulaklarına daha hoş   gelen Lincoln adım aVdı. Artık lgnace Trebdç, Trebiç Lincoîrı idi. ingiltere siyasetine karışmak ümldile liberal partisine    erirdi.    Verdiği krytmetfi konferanslarla kendisini çabuk tanıtmış, büyüm Jumseıerm .itimadını kazanmıştı. Loid Corc'a ve Sir Edvard Grev'e 'bazı Ihiz-rrfetkrde bulundu».    Bu   sayede 19 10 da übera 1 partisi tarafından mebus namzet i göster idi ve avam kamareamjda mebus oldu. Liberalizm, TTebiç «için hedef değil, hedefe erişmek için bİT vasıta idi. Düşma'nlaırile de samimî münasebette bulunuyordu-,  zira Trebiç bütün siyasiler hakkında istihfaf besliyordu. Fakat bu siyasî muvaffakiyet uzun sürmedi; az zaman sonra kendi 'taraftarları bile Trebiç'e cephe aldılkr.   Bazı çirkin dedJcodular, kucaktan kulağa ortalığa yayıldı.  Bir anket heyetli Trebiç'i sorguya çekerek mebusluğa nasıl yükseldiği hak-kındta kendisinden hesap sordular. Loid Corcun himaye ve müdafaası boşa -gitti. Ve nihayet me busPuktan vaiz geçti Trebiç bundan sonra Londrada tutunamıya cağını an]ıyaralk bavullarını topladı, soluğu RoprJaııyada aldı ve orada petrol    şirketinin    başına
geçti.
Üç sene daha geçti; fakat Trebiç* m atıfdığı (petrol işleri umduğu gibi iyi gıîbmedi. Ticareti beceremeyeceğini anlıyarak tekrar Entelicens servise 'baş vurdu ve m ü n aseb et 1 er mi sağlamîaştırdı
Artık Trebdç dünyayı Entelicens servis için dolaşıyor, a'Jtına mulkabi) gizli malûmat bankano-
ta mukabil gizli vesikalar topluyordu. Nazik ve tehlkelS işlerden
hep muvaffakiyetle çıktı. Ve Lon draıdaki üstatl'annın büyük itimadını (kazandı.
Balkan harbinde yine Enltelî-cens servisi hesabına çahştı. Yunan, Bulgar, Sırp umumî karargâhlarında casustuk yaptı. Bulgarlara karşı Sırp - Yunan ittifakında da mühim rol    oynadı.
Fakat Sofyada Bulgarlar tarafından yakatana/raik mahkemeye ve
rildi 'Bulgarların etinden yakasını sıyırması pek güçtü. Falkat yer yüzünde şeytana «bile 'taş çıkartan bu esrarengiz adam, bir ko-Jayrnı bulup hapishaneden kaçmağa muvaffak oi!du. Türkiyeye geç^nişti; fakat Türk pofei indinde azılı bir casus olduğu malûm bulunduğundan tevkif edildi. Bu sefer imdadına Entelicens servis yetişti. İngiliz hükümeti ('Babıâli) ye müracaat ederek Trebiç'i kurtardı.
(Arkası var)
lann bir kısmı yatı mektebi diye yalvarırlar. Muayyen bir tahsili ol-mıyan ve müsabaka geçlrmlyenler için devletin böyle bir müessesesi bulunmadığına nihayet akıllan er-dl£i zaman, vblzi memleketimize gönderin» diyo yalvarırlar. Bunlar tahsilin ne şartlarla mümkün olduğunu bllmlyen ve üstlerine farz olmıyan bir sevabı mutlaka yapmak Istlyen bir takrm İyi yürekli, fakat ba*lt, hayır sahiplerinin kurbanlarıdır. Khn bilir belki de fakir Anadolu çocuklarının huşlarına bir sarık, sırtlarına bir lata takılaruk İstanbul medreselerine gönderildikleri zamanlardan kalma bir Adet, evkafın fodlasına benzer bir bedava nimet tasavvurundan dog-muş bir hatadır.
Ucuz sevap şu neticeyi veriyor ki, okusun diye lstanbula ve başka büyük şehirlere gönderilen çocuklardan bir çoğu kaldırımlarda serseri, dilenci ve dejenere oluyorlar.
REŞAT NURİ
Mobi ye Koy:rak Fiyatları A/tiırıyoi\armış
Son günlerde bazı apartıman ve bina sahiplerinin evlerine ımo-bijya koymak surdtile kiraı'arı arttırdıkları nazarı dikkati ceıbct-m iştir.
Bina sahiplerinin bu şekilde hareketleri üzerine Alâkadar makamlar derhal faaliyete geçerek bunun önünü aitna'k için tedbirler a'lmağa başlamışlardır. Bu hare-keT miill korunma kanununa aykırı oıduğu cihetle yapılacak tetkikler neticesinde bu suretle hileye sapamaj* hakkında kanunî muamele yapılacaktır.
Otobüslerin Kontrolü
Befedvye Makine şubesi müdürlüğü muhtelif ha t /ara servis yapan otobüsıenin komtroluna devam etmektedir. Yapuan kon-trollajda bu otobüs.erin bir kısmının sağiam oımadığı görülrnüş-tür. İşleyeı.T/iyecek vaziyette o-lanlar seferden menediılmekte ve eaaslı surette tamir yapılrnadan müsaade verilmemektedir.
Otobüsçülerin   İhtikârı
Bazı otobüsçülerin, otobirslerin içinde yazılı fiyat tarifelerinde, geliş ve gidiş mınıtakalarında geliş ve gidişin istanbul tarafından mı ve yahut Beyoğlu ohetenden oıduğu açıkça yazumafmaamdan istifade ederok, kıt'a farkiannı gözönünde tutımıyarak yolculardan fazla para aıdıkilan görülmüştür.
Yajprtan şikâyetler üzerine Belediye Reisliği bu şekilde hüeye
sapan otobüsçüler hakkında takibat yapumaısı için alâkadarlara emir vermiştir.
Piyasa Hareketleri:
Ingiltereye Satılan Tiftikler
İngiltere için korporaşyon ta» rafından oatm alrnarr tifkiklerden on beş bin balya İrk bir parti hazırlanmıştır. Bu partinin her muamelesi bitmemiştir. Yakında yük lenecektir. İsviçrenin susam almak için müracaatı üzerine satışlar artmıştır. 32 kuruştan dün de mühim bir kaç parti ©atılmıştır. Varna yoKlte gönderilmek üzere l«viçreye bir kaç parti de keçi derisi yükLeniıTjiştİT. Aılman-yarun alacağı kuru baklalar ha-zrrBarımıştrr. Yüklenmek üzere muamelesinin tamam>lianması beklenmektedir. Piyasaya doyurucu miktarda pirinç gelmediği için fiyatlar canlıdır. rCetentohumu gevşektir. Koyun derisine alıcılar çoğaltmıştır. Pamuklardan Akala ve
Kİ evi a nd    st ok la n    p iyasam ızd a
kalmamış gibidir. Yerlî tohumdan Harput ve Geyve pamuklan 58 _ 60 kuruş arasvnda fiyat bulmaktadır. Kuşyeim'leri 8,20-8,25, Ketentohumu 30,10, Bandırmanın dökme bakFası 8,25 - 8,35, Çarşamba çaTı fasulyesi 21,20 -22,20, sıra, tombul fasulyeler 20.10 - 21, kumdarı çuvallı 10 -10,20, Akdarı 9,30 - 10, anason 31-32 kuruştan »atışlar olmuş-
tUT.
Baro Toplandı
Baroda Beş Sene Avukatlık Edenler Yardım Görebilecekler
On senedenber5 meriyet mevkiinde buıunan İstanbul Barosu Yaıdrm Sandığı, istenilen faydayı temin edemediği için kaldırılmıştı. Bunun üzerine Baro umuvnî heyeti yeni bir karar alarak bir yardım teşki.âtı kurmak istemiş ve bir komisyon seçilerek tali-ma:namenin yapılması kararlaştı-rii'mıstı.
Dün istanbul Baxo»u avukatları Eminönü Halkevinde Baro reisi Mekki Hrkmet Gelenbeyin reisliği altında toplanarak bu mesele hakkında evvelce aeçüfcnis yardım sandığı komisyonunun hazırladığı tajimatnaffneyti müzakere etmiştir.
Ta İtimatnamen in ikinci madde, sinde yardım görcfeiPmek için Is-tanbuf Barosunda devamli surette beş »ene avukatlık etmiş olması lâzımdır kaydının bulunması bir çok tmüneka^allara   sebebiyet
vermiş, bazı avukatlar bunun kal-dırılmasını, bazıları da on seneye çıkarılmasını ist ermişlerdir. 'Neticede komieyonun koyduğu madde kabuî edimniftir.         1
TaliiTvaıtnamenin diğer maddeleri bazı ufak tadilâtla kabuı edilmiştir.
F.krine irrturacao-t ettiğimiz bazı avufkaftlar yardrm meselesinin hailinin kolay brr şey olmadığını ve yeni talimatnamenin tatbik kabıJıvetin^n az olduğunu söylemektedirler.
Evvelce Adliyenin »labı lüzumlu 8^irillen idlerini tesibk için kuruillmuş olan komioyon raporunu 26 nfoanda toplanacak olan heyeti umumiyeye arzedecekltir. Heyeti um^umrye bu raporu tıas-vio efrtiği ta'İDdirde istanbul' Barosu bu raporu bir temenni şeklinde Adliye Vekâletine aTzedecek ve ıslahatın yapılrnaemı rica edecektir.
Yürüyüş Marşları İsteniyor
Matbuat Umum Müdürlüğü
Bir Müsabaka Açtı
Askerin ve- mekteplerin, millî bir tezahür sırasında fıaîkın    bir
ağrzdan »öyliyeJbileceği yürüyüş marşları hususunda hiç zencin deliliz. Maübuat Umum Müdürlüğü bunu gözön-ünde tutarak, bütün Türk bestekârlarını bir mü. sabakaya davet    etmiştir.    Mîllî
heyecanı arttıracak güftelerden ya,prlacak oJan bu marşların altı-
sına yüzer Tir* mükafat verilecek ve diğer iyi tmarçfiar da radyoda okunacaktır.
Kompozitörlerimizin böyle bir müsabakaya iştiraki bir şeref meselesi sayacaklarını ümit ediyoruz. Bir yürüyüş marşının bu şekilde kabul edrllnrve'si ve bak arasında yayrfıp 'k a.İm ası bir eanatkâ. rın ad mı öbodilestdrmek için en iyi yoldur.
Dünkü Yangın
Şair Mehmet Eminin Ev. Tamamen Yandı, Kütüphaneden B-rşey Kurtarılamadı
Dün sabah saat 10,45 te Be-
şiktaşta Serencebey yokuşunda çair M«hmet rjrnin Yurdaxuıun üç katlı evinde soba borusundan çıkan kıvılcım yüzünden yangın çıkmış ve ev tamamen yandıktan sonra söndürülmüştür.
Yangın mahanine yetişen itfa-^ye aihsap binayı alevler içinde bulmuştur. Yanan ev 6 bin liraya sigortalııdır. Eşyaların çok az bir kıamı kurbanlalbium'iştir.
Ziyanın 2U bm lira kadar olduğu tabmin edilmektedir.
Şair Mehmet Em n yanan evden ziyade kaybeUiği kütüphanesine acımaktadır. Senelerdenberi büyük bir itina ile hazırladığı çok kıymetli kitapları yangından kurtarılamamıştır.
Şairi yangından sonra gören bir arkadaşımıza Mehmet Emin teessür içinde vakayı yukarıda anlattığımız şekilde izab ettikten
sonra:
— Yangına bana haber verdikleri zaman çalrşma odamda idim. 300 beydtllik (Devrim) şiirinin müsveddelerini tanzim ediyordum. Onları kurtaralbld iğimden dolayı bahtiyarım denrstir.
Sonra milfi inkılâbımızı terennüm eden ve gençliğe ithaf ettiğim 300 beyttlfik (Kurtuluş Des-
tanı) nı da kurtarabildim. Fakat Maarif Vek.âıet.nin tckıih üzerine hazırlamakta o.duğum 89 inxılâ-bmd'an sonra yetişmiş oîîan ve I 5 rniı'ıetin miıi'î ve insanî duygularını anlatan I 10 paj-ça şiirim yanan eserlerim arasında kayboldu.
Yazık, dedi, kütüphanemi Üniversiteye bırakacaktım, işte a-sıl bunun için ıstırap doyuyorum.
İki Ev, Bir Dükkân Daha Yandı
Evvelki gece Ycnişehirde, Ye-nikaıfadar sokağında çıkan bir yangm neticesinde iki bina ve bir dükkân tamamen yanmıştır. Bakkal Aıhmede ait 1/2 numaralı evle saraç Yuvana ait 2/4 numaralı ahşap ev henüz sebebi anlaşılamayan bir şekilde aıteş airnış, itfa-iyenin yetwmesrne rağmen evler ateşin tahribinden kurtarılamamıştır. Binalar ve düklkân tamamen yandıktan sonra söndürül e-biiimiştir. Bu 'hususta tahkikata devam edilmektedir.
•jc Evveiki gece saat 21 de de Bcyogllmdaki Şık sinemanın makine dairesinde yangın çıkmış ve halkı biiyük bir heyecan kaplamıştır. Yangının büyümesine mey dan verilmeden tutuşan filrnler söndürürmüş ve halk sükûnete av-d et etmiştir. Yanan yirmi (metre filmden başka bir zarar yoktur.
Piyasa Haberleri:
Rize Çayı
İstihsalin Arttırılması Iç.n Yeni Teûbirlar
Rize mın takasında yetiştirilmekte olan cay fidanlarının bu sene mikbarı arttın*mıştır. İVim takarım müsait ikiimmden isUrade edilerek bütün sahıj boyunca ve denizden üç yüz metre yüksekliğine Ka/clar olan köyıerde çay fidanı yetiştrrome'ktedır. Ziraat Vekâleti, mevcut Bdanuğm ge-nişletkimesi için evvelce verdiği tahsisaHİa binieroe çay fidanı ye-(işuüriı'mıs ve köyİHiye dağıtılımış-tır. Çaym yetiştirilmesi, fidanların bakımı ve yapraklarının toplanarak kuTutuJma<sı için halka fenni öğüt fer verilmektedir.
Haber aid^ğrmrzja göre beş senelik bir programıa t a Kip ecjrlen çay ye|tittirme ve hazırıma işi her sene bir mİctar daha tevsi edilecektir. Beş sene sonra Rize mıntakası mearuekettn bütün çay ihtiyacını tomin edebilecektir. Bu sene iki yüz elıi kirıo kadar çay islJısan eckJetceğı tan m in edÜlmek-teovr. Kuze çayının terkibindeki TeoJbromisn maddesinin Uzak Şark rnej-T^eketıerinde yetiştirilmiş oian çayın ıter^bine pdk yakındır. Rize çayından aûnan nü-muneıer Mühendis mektdbd kim-yahanesinde tahlil ed'ıırniştir. A-lınam neticeye göre; bu çayların Uzak Şark memtakedilerinde yetiş-t irkmekte oian çaylardan renk ve koku it.bariie de farksız olduğu
an./isı, n,ı^! ır.
AiiiıanLr 12 Milyon Liral.k Tülün .st.ycr.ar
Aîknan piyasalarının ötedenber ri memıe-A.eiim*zxıen aıma-ıtta ol-du-nuan tütüniterıacn 'bu sene yine büyük bir parti alınacağına dair piyasaiarlımızda bazı sayıauar do-la^mattCl-adır. 1 ütün tucoarüan bu şayıaaar üzerine vaznyeti öğrenmeğe ça lışmak'tad V ı'ar. İngıı te re ve Auıverika içm tütün mıntaka-larından alınmış olan kalite ilerin dışında kalanlarından Almaniann istifade etanek istemeleri ihtimal d ah umde görülmektedir. Bazı tüccarlar Almanyanm on ıkı mtl-von Hr? kı>,metırrde tütün mubayaa etmek tasavvurunda olduklarını söylem ektedirler. Henüz teyit edilmemiş olmakla beraber tütün mubayaası için görüşmeler yapıldığına dair tütün piyasa farında sık srk haberler dolaşmaktadır.
Çorap İşi
Çorapçılar yeni standart tip çorap işi hakkında görüşmek üzere yeniden bir 'toplantı yapacaklardır. Ankarada yapılan gö-rüç^.n'elerde haUedilemiyen bazı noktalar hakkında yeniden Vekâletle temas flüzuanu hasıl' olduğundan yaprlacak bu top^an*tdian sonra çorapçclar Vekâletle tekrar temasa geçmek üzere Anka-raya gideceklerdir.
GÜNİDİEN
GÜNE
Şehîr Tiyatrosu Nakil mî Ediliyor ?
İstanbul Belediyesi Şehir tiyatrosunun daha müsait bir yere nakli için tetkikler yapmaktadır. Beyoğlu sineımaJiarmdan terisinm satın alınarak, esaslı tadilâtla tiyatronun buraya nakli de düşü-nülhnekttedir. Yeniden    inşaattan
ziyade bir sinemanın satın alınması daha kuvvetle muhtemeldir.
Kümes Düşmanı
H09 bir hikâyecik: Köydeki küçük evlerinde baba, ana ve çocuk aksanı yernegmc oturmuşlar, sıcak çor. baya kaşık sallayıp duruyorlar.
t>u sıraca pek uzakta olmayan kümesten tavuKiarın bo&uk feryatları geııyoi'.
laş ıcauı Kuiağı en keskin o-lan çocuk kaşığı ûaakıp babasını ikaz ediyor:
— baba, kümese ya bir sansar, yahut ta bir hırsız girdi.
Baba da ka$ığını bırakıyor, kalkıyor, duvarda asılı çkteyi yakalıyor:
— Merak etmeyin, ben şimdi ne olduğunu anlarım.
Çifte elde, parmak tetikte bahçeye çıkıyor ve yavaş yavaş kümese yaklaşıyor.
Tavukların kanat çırpışlarından öteye beriye kaçıştıkları, boğuk sesler.nden sinsi bir düşmanın gazabına maruz bulundukları anlaşılıyor.
Baba çifteye davranarak çıkışıyor :
— Kim var kümeste?...
Ses kesiliyor... Fakat baba bu sessizliğe kani olmayarak ısrar ediyor:
— Kim var kümeste diyorum, anıamıyor musun? Ses ver, yoksa ateş edeceğim!...
Bu seter kümesten yalvaran bir ses cevap veriyor:
— Vallahi abiciğim, kümeste biz tavuklardan başka kimsecik yok!
?
Bu hikâyeciği hakiki hayatın, hatta isterseniz, dünyanın vaziyetinin bir çok hâdiselerine benzetebilirsiniz!
Anlatmak benden, hayalînizi işletmek sizden 1...
Kör Kadı
Millî Birlik
Ista/ıbıılcLki Konf.rans Salı Gjiiü Ver.Jyor
Cumhuriyet Haik Partisi son vaziyetler üzerine Türkıyenin de durumu etrafında verilmesine karar verdiği konterans.fcra yordun her köşesinde bugünlerde başlayacaktır. İstanbul ve kazalarında mebuslarımızdan Şemsettin Gön-aJtay ile Hasan Re<ıt Tank ut konferanslar vereceklerdir.
Şemsettin G Ünal tay m korrfe-raneı martın 25 inci salı günü Ü-niversite konferans salonunda verilecektir.
İstanbul ve kazalarında konferanslar nisanın dördümde bitmiş olacaktır. Yapılan programa gö-re» istanbul Üniversitesi, Beyoğlu, Eminönü, Kadıköy ve Şile kazalarında Şemsettin Günahay, Ça-talcada da Hasan Reşit Tankut konferans verecektir.
\ ÂKV1..İ
| 23 MART 941
PAZAR AY: S - GÜN: 82 - Knsım RUMİ. 1357 — MART: HtCRİ: 1360 — SEFER:
136 10 24
VAKİT
ZAVAU   EZAM
GÜNEŞ: 7,00 11,38
ÖGLB: 13,21 5,58
İKİNDİ: 16,48 9,25
AKŞAM: 19,23 12,00
YATSI: 20,54 1,31
ÎMSAK: 5,20 9,57
— Rebeka ile beraber kimse yoktu. O yalnızdı.
Ben olduğum yerde büzülmüş yüzüne bakıyordum :
_ Rebeka yalnızdı. Kamaradaki ceset de
odur. v.A jBp.:^:
— Hayır.. Hayır, olamaz. Rebeka gömülmüştür.
.   _ Bu böyle, yavrum. Aile mezarlığında
yatan kadın Rebeka değil, meçhul bir zavallıdır. Ortada kaza filân yok... Rebeka denizde boğulmadı. Kazaya uğramadı. Onu ben öldürdüm.. Sahildeki kulübede tabanca ile ben vurdum. Cesedini kotraya kadar sü-rükledim, kamaraya kapattım. Ve gemiyi koyda bat inlim. Bugün buldukları yerde natırdım. O kamarada yatan Rebekadır...
İçte sana hakikati söyledim. Şimdi hâlâ gözlerimin İçine bakarak beni sevdiğini tekrar edebilir misin?
XIX
Kütüphane odasında her şey sakindi Jas-per'ln ayağını yalamasından çıkan sesten başka bir şey duyulmuyordu. Ayağma mutlaka kıymık batmış olaeaktı. Hayvan yalanıp duruyordu. Kulağımın dibinde Maksimin tiktak eden saatinin sesini duyuyordum, her günkü mutat sesler...
însan çok sevdiği birisini ve yahut vücudunun bir azasını kaybeder, büyük bir sade-meye uğrarsa evvelâ bunu hemen farkede-
Yazan: Dafne du Maurrer
58
Çeviren: Rezza-n A- E. Yalman
miyor galiba... Maksimin yanında dizlerinin dibinde İdim. Vücudum onun vücuduna yolan, ellerim ellerinde duruyordu. İçimde no keder, ne korku, ne de dehşet vardı. Jas-per'ln ayağındaki kıymığı çıkarmak lâzımdı. Bunu düşünüyordum. Sonra: Frlth şimdi gelip çay tepsisini alacaktır, diye kendi kendime mırıldanıyordum. Maksimin saatinin tlktaklarını birer birer duyuyordum..
Bu halime birdenbire kendim de hayret ettim. İçimde hiç heyecan yoktu. Soğuk ve garip bir soğuk kanlılık vardı. Maksim sanki bir uykudan uyanmış gibi beni öpmeğe başladı. O zamana kadar hiç böyle öpme-miştl. Gözlerimi kapadım kulağımın dibinde
mırıldanan sesini duyuyordum:
—- Seni seviyorum, hetn de ne kadar seviyorum bllsen...
Gece gündüz aylardanberi beklediğim sözleri işitiyordum. Nihayet bu sözleri söylüyor du. Bunların hasretini ne kadar zamandan beri çekiyordum! Tâ Montekarlodan, İtalya dan, uzun zamanlardan beri... Maksim ni-
hayet beklediğim sözleri söylemişti.
Gözlerimi açtan. Penceredeki perdeye bakıyordum. Kocam ismimi tekrar tekrar söy Uyerek hararetle, iştiyakla beni öpmeğe devam ediyordu. Ben perdeye bakıyor ve güneşten ne kadar solduğunu tetkik ediyor* duııı. Kendi kendime:
— No kadar sakin ve soğuk kanlıyım dedim. Maksim beni öpüyor, ben ise perdeyi tetkik ediyorum. Halbuki İşte ilk defa o-lurak beni sevdiğini söylüyor.
Birdenbire Maksim durdu. Beni kendinden uzaklaştırdı ve oturduğu yerden kalktı:
— Gördün mü? Hakkım varmış. Geç kaldım, sen beni sevmiyorsun. Dedi.
Kendime geldim, kalbim korku İçinde çarpmağa başladı:
Hayır.. Hayır geç kalmadık.   Böyle Söyleme. Anlamıyor   musun ki   ben   seni dünyuda herşeyden çok seviyorum.   Demin beni öptüğün zaman o kadar daldım ki bir şeyler hissedemedim.
— İşte. Beni sevmediğin için bir şey his-
setmedin. Ben biliyorum, anlıyorum.   Geç kaldım, değil püf l   — Hayır... Hayır...
— Bunu dört ay evvel söylemeli idim. Şunu bilmem lâzımdı ki kadınlar erkekler gibi değildir.
— Maksim, rica ederim beni tekrar öp..
— Hayır.. Artık buna ne lüzum var?
— Birbirimizi kayıp mı edeceğiz, Mak sim? Tam birbirimizi bulmuşken bu nasıl olur? Aramızda hiç bir şey hiç bir gölge olmamalıdır, rica ederim, canım, beni öp..
— Artık buna vaktimiz bile yok. Belki beraber birkaç günümüz, belki de birkaç saatimiz var.
Artık beraber bile olamıyocağrz. Kotrayı bulmuşlar, Rebckayı bulmuşlar. Anladın mıf.       if J&<         j*öjL       y... ..
Yavaş yavaş kendime geliyordum. Ellerim artık buz gibi soğuk değildi Sıcak ve nemli olduğunu, ayni zamanda yüzümün boynumun da sındığını hissediyordum. Demek ki Rebek^yı Maksim öldürmüştü. Rebeka deniz kazasına kurbun gitmemişti. Dimağımda bir bilmecenin oyn ayrı kısımları gibi bazı sözler, bazı sahneler canlanıyordu. Maksim bana bir gün: «Bir sene evvel başıma gelen bir hâdise bütün hayatımı değiştirmiştir.» Demişti: Sonra onun asabi halleri sükûtları vesaire...
(Arkası var)
25 - 3 - 941
-VATAN
-   3
BUGÜNÜN ADAMLARI
General Wawel
Ve Kumandanlık Sıfatı
Yazan: N. N.
K
umandanlık meziyetlerile düşman ordusu kumandanlarında gıpte ve hayranlık uyandıran bir asker, her halde büyük bir kumandandır. General VVavell asrımızın bu çapta kumandanlarından birisidir. Kumandanlık meziyetlerini muharebe meydanlarında ordularım zafere kavuşturmakla bütün dünyaya isbat etmiştir.
General 1883 senesinde dolmuştur. 57 yaşındadır; ailesi birçok büyük asker yetiştirmiştir. Babası da generaldi. Tahsilini İngiliz harp akademisinde ikmal etmiştir, ilk defa cenup Afrikası harbine iştirak etmiş ve gösterdiği yararlıkla madalya almıştır.
Büyük harpte garp cephesinde 1914 - 1916 ya kadar mevzi muharebelerinde çalışmış, yaralanmış, bir gözünü kaybetmiş ve tekrar harp madalyası almıştır. Bundan sonra (Kafkas) a gönderildi; ve Rus ordusunda ataşe mi-literlik vazifesini ifa etti. 1917 temmuzuada Mısıra geçti ve 1920 ye kadar orada kaldı. 1922 den 1926 ya kadar harbiye nezareti genel kurmayında çalıştı, 1930 dan 1932 ye kadar 6 piyade tümeninin ve 1935 e kadar 2 tümenin kumandanlıklarında bulundu. 1936 da Sovyet ordu6u manevralarında hazır bulunan İngiliz askeri heyetinin reisi idi.
1937 de FUistindc ingiliz kuvvet lerinin baş kumandanlığım yaptı. 1938 ikinci kânununda kolordu ku mandanlıgına terfi etti. 1939 da (Malta Şarki) ingiliz kuvvetleri kumandanlığına tayin olundu. General VavelTin cihan harbi tarihine geçecek olan kumandanlık hayatı, bu vazifeye tayini ile başlar. Malta Şarki, ingiliz ordusunun ha-zer ve sefer konuşuna göre çok go-niş bir mıntakayı ihtiva eder. Bu nuntaka: Malta adasile Basra körfezi ara-
General VVavel
müdafaa mevzilerinin hem cephesinde ve hem de yan ve gerilerinde ayni zamanda göründü, ingiliz piyadesi* cepheden taarruz ederken motorlu ve zırhlı birlikler de ayni zamanda italyanların yan ve gerisinden taarruz ettiler. Baskın, hareket ve manevra General VVavell in sevk ve idaresinde büyük yer tutuyor.
Ateş kudreti ne kadar fazla o-lursa olsun, hareket ve manevra kabiliyeti olmıyan bir ordu dalma mağlûp olur. Hareket ve manvera ateş kudretindeki zaafı telâfi edebilir; hareket ve manevra kabiliye ti olmayınca motorlu vo zırhlı birlikler ordu için zararlı bir ağırlık teşkil eder. *¦
General VVavell altı ay içinde muzaffer ordular yetiştirmiştir. Bu ordular, önce tabiatın müşkilâtım yenmekte büyük bir fedakârlık gösterdiler. 2000 mü uzunluğunda susuz ve gölgesiz kum çöllerini, habeşistanın yolsuz, dağlık, ormanlık mmtakalanm bir göz önüne getiriniz. Motorlu ve zırhlı vasıta şoförlerinin gösterdiği tahammül sında kalan Avrupa, Afrika, kü- İngiliz piyadesinin maddî ve ma-
çük Asya ve Arabletan parçalarıdır Bu geniş mıntakada    harbin
sevk vc idaresi General Wavcll'in omuzlarına yüklenmiştir. Fekat o bu yakm vc orta şark kumandanlığına lâyık olduğunu az zaman da ispat etti.
General VVavell, hem nefsine karşı hem de başkalarına karşı ciddi bir adamdır. Kuvvetli insanları sever, Zayıf olanlardan da nefret eder.
General Wavell sert bir kumandandır; fakat bu sertlik onun insanlık faziletlerine yaraşacak derecededir.
Ingilteredc ve hattâ Almanyada da onun hakkındaki umumi kanaat şudur: İmparatorluk ordusunun birinci sınıf üstatlarından ve ordunun motörleştirilmcsi cereyanının ilk havarisi..
Alman orduları Genel Kurmay Başkanı Keltel onun hakkında şöyle diyor: «General Wavell İngiliz ordusunun en iyi kumandanıdır»
İnsanları sevk ve idarede Gc neral VVavell'in sağlam bir şöhreti vardır; sevk ve idaresinin esası daima taarruzdur. Vo taar-ruz için kuşatmayı tercih eder. Ya m harp aan'atinde üstat olan ecda dımızın ilk icadı olan kuşatma taarruzundan hoşlanır. Onun fikrine göre taarruz eden kumandan, düşmana karşı daim* üstündür. Llb-yada zaferle bitirdiği ve Doğu Af-rıkada italyan ordusunu muhasara çemberi içine alan taarruz harekâtı, onun bu fikrinde ne kadar haklı olduğunu göstermiştir.
General VVavell Libyada yaptığı taarruz plânlarında italyan ordusunun daima yan ve gerisini kuşattı. Bunun için süvari kjtalan yerine çöl şartlarına göre yapılmış motorlu ve zırhlı vasıtalar kul
landı. Kum deryası içinde otuz saat içinde 240 kilometre ilerlemek kolay bir iş değildir. Vasıtanın göreceği iş, onu kullanacak insanın maharet ve fcdakârlığlle mutena-sip olur. Bundan şu netice çıkar ki General VVavell her iyi kuman* dan gibi ayni zamanda mahir bir teşkilâtçıdır. Altı ay İçinde muhtelif dil konuşan vc muhtelif ırka mensup insanlardan mükemmel bir ordu meydana getirmek ve bu orduyu 2000 mil uzunluktaki kum deryası içinde ve üstün bir düşma na karşı taarruza sevketmek vc tam mânâsile bir yıldırrm harbi yapmak kolay bir iş değildir.
General VVavell'in tabiyesinde de asri silâhlara uygun bir yenilik vardır: Eski tabiyede müş terek tesirde azçok zaman fasılası vardı. General VVavell bu zaman fasılasını kaldırdı. Libya çölündeki
> .,-ı. . .» ordıı«aıı tt.nlv«n
nevî sebatı düşman nazarmda da takdire lâyıktır. Eğer nakliye şoförleri kum deryası içinde durmadan, dinlenmeden, bensin, erzak, cephane yetiştirmeselerdl, ileri hat larda bulunan İngiliz kuvvetleri bu kadar seri taarruzlar yapamazlardı. Londralı asker, konservesini yanıbaşında buldu, Hintli nefer Hindlstanın pirinç vc baharatını arkasından yüklü gelen kamyonlar da gördü. Avustralyalı nefer, A-vustralyadan gelen gıdalarla karnını doyurdu. Yani demek istiyorum ki General VVavell'in taarruz plânları ne kadar mahlrane ise geri ikmal plânlan da o kadar mükemmeldir. General VVavell hem orducunu iyi sevkeden vc hem de ona İyi bakan bir kumandandır.
General VVavcirin büyük kuman danlara has olan bliyUk bir meziyeti daha vardır: Mütevazidir, az söyler, çok iş görür. Bingazi zap-
tedildiği zaman Londraya verdiği rapor iki kelime: «Bingazi alındı.»
Böyle kumandanların kendileri konuşmazlar, ciban harbi tarihine geçen eserleri asırlar boyunca konuşmaya devam ederler. General VVavell'in garp çölündeki taarruz harekâtı harp tarihine yeni bir örnek olarak geçecek, istikbalin motorlu ve zırhlı orduları ondan gü-zel dersler alacaklardır. ^
Harp Vaziyeti
Yazan:
İhsan BORAN
Afrika Cephelerinde:
Libyada Mısır hududu üzerinde bulunan Cerabup İtalyan garnizonu ingiliz muhasara kuvvetleri tarafından zaptedUmlş ve 800 İtalyan esir alınmıştır. Son zamanlarda bu garnizon İtalyan tay yarelerlle iaşe ediliyordu, İngiliz hava hâkimiyeti karcısında İtalyan tayyareleri bu İaşe vazifesini Iûyıktlo yapamamış, garnizon İngilizlere teslim olmuştur.
Habeşi s tanda, Habeş vatanperverleri, Adlsababa şimal garbinde bulunan Debra Marc-oa'u muhasara etmiş, şarkta Clclka'yı İşgal e-den kuvvetler Harar'a Uerlemlye başlamıştır. Harar'm ls£all uzun sürmlyecektlr. Bundan sonra Cibuti - Adlsababa demiryolu Uzo* rlndeki Dlredau mevkii İngilizler tarafından işgal edilince, İtalyan ordusunun bütün geri irtibattan tamam İle kesilmiş ve her taraftan muhasara edilmiş olacaktır. Artık Adlsababa yaylasına sıkıştırılan İtalyan ordusu hiç olmazsa şerefli bir mağlûbiyete mazhar olmak İçin bir şey yapabilir: Kale nizamı almak ve kahramanca dayanmak, İtalyan ordusunun ba* şmda bulunan Kont d'Aosta Mus-sollnl'nln emrine tevfikan son a-na kadar mukavemete devam edecek, fakat netice tekmil İtalyan ordusunun mağlûbiyet ve esaretlle neticelenecektir.
Balkan Cephelerinde:
Yngoslavyanın UçlizlU anlaşmaya gireceğine dair bazı haberler gelmlye başlamıştır. Yugoslavya-nın, yalnız yaralı asker ve harp malzemesi nakline müsaade etmek şartile anlaşmayı kabul ettiği bile söylenllmektedlr. Eğer Yugoslavya böyle bir hatada bulunursa Bulgaristandaki Alman ordusu, sevkulceyş bakımmdan büyük fay dalar temin etmiş olacaktır.
Alman ordusunun Tuna köprülerine İnhisar eden geri muvasalası zayıftır ve hava bombardımanlarla tahribe çok müsaittir. Yugoslavyanın mihvere Utlhaklle Alman ordusu çok emin bir muvasala istikameti ve yolu kazanacak, Yunanlstana doğru İnmekte hareket serbestisine sahip olacaktır. Yugoslav muharip kıta nakline müsaade ermemek şartile Uçüz-
IU anlaşmaya girecekmiş, fakat Alman ordusunun bu şarta ne kadar riayet edeceği malûm değildir.
Eğer Yugoslavya böyle bir hatada bulunursa, Yunan ordusu Vardar vadisini de kapatmak mec buriyetlnde kalır ve Selanik şarktan olduğu kadar garptan da tehdide maruz kalır. O zaman hududa çok yakın bulunan ve Arnavutluk cephelinin biricik İkmal yolu olan Selanik - Morina demiryolunun müdafaası çok müşkül olur. Yunan ordusu Arnavutluk cephesinden daha fazla kuvvet çekmlye ve müdafaa cephesini daha gerilere almağa mecbur kalır. Du da İtalyan ordusunun yükünü hafifletir.
Balkan cephesinde son vaziyet, bugün, yarın belli olacaktır. Yu-goslavyanro karan kati olarak an laşılmca, her iki tarafın ük harekât plânlarını kestirmek güç değildir.
Türkiyenin Fahrî Profesörile Bir Saat
ibnilemin Mahmut Kemal
» | | | .       _     u     Tim ¦ II
" Ayaklı Kütüphane „ ismine Hakkile
Lâyık Olan Üstat, Aynı Zamanda Canlı Bir Tarihtir de...
İbnilemin Mahmut Kemal... Onu tanıyanlar için, yalnız
it
bu isim kâfidir. Başka hiç bir şey ilâve etmeğe lüzum yok.
Tanımayanlara onu tanıtmak için, elimdeki kalem ve gazetede bana tahsis edilen sütun doğrusu kâfi değildir.
İbnilemin Mahmut Kemal... Son asrın yaşıyan tarihidir. Ondan, bütün istediklerinizi fazlasile öğrenebilirsiniz.
O, bütün Türkiyenin, fahrî profesörüdür.
Nice kuvvet kaynağı zannetiği-niz kimseler, sırtlarını îbnllemlne dayanmışlardır. Bütün hayatını ilme tetkik ve tetebbua vakfetmiş .        ¦      . v      ,  , .      .. ,    ,    .     « ~        •____-
if>».*Atı<     af f 11 ¦        J   , ibnilemin Mahmut Kemal, bir muze   alarak   kurduğu   odasında
kıymetli mütefekkir yardımlarını, 1
fisebilillah hor   isteyene   yapmak
tan bir an olsun bile yılmaz.
o müzenin bekçisi sıfarile oturmağa lâyık yegâne adamdır.   Onu
odasında çalışırken görüyorsunuz
Yazan:
Faruk FENİK
Bu mütevazi ilim adamını Mercandaki evinde, kurduğu tarih sayfalarına bir sayfa daha İlâve etmek için çalışırken gördüm.
— Buyurun evlâdım, oturun diye karşıladı. Elini öptükten sonra gösterdiği sedirin üzerine şöyle bir iliştim.
— Aferin dedi sözünüzde durdunuz. İnsan sözünün eri olmalı...
Havadan sudan epey konuştuktan sonra sözü edebiyata getirdim.
İnsan İbnlleminle havadan sudan bile konuşsa saatlerce konuşacağı geliyor. Bu ayaklı kütüphaneden her an bir zerre daha istifade edip fikir hamulesini katre katre dolduran adam, pınardan ayrılmak ister mi?
— Üstat, dedim. Son asır şairleri diye yazdığınız eserle meşgulsünüz galiba?
— Evet, dedi. Onunla meşgulüm.
— Kaç cilt olacak?
— Şairlere mahsus teskere yazanların sonuncusu Fatlndir. Hic-rl 1270 tarihine kadar gelen şair- ügudın Sab{h romanım yazdlğl len, salim teskeresine zeyl olarak, seneıerdeUİ bir re8mi (15yaşında) gayet muhtasjr yazmıştır. O tarih-
ten- zamanımıa* kadar bir zeyil yazılmamıştır. Bu noksanı, elden geldiği kadar ikmal etmek için ça lışıyorum. Asıl ismi KemalUşşüera di. Tarih encümeni ad; değiştirerek « Son asır Türk şairleri» olsun dedi. Ne yapalım mademki öyle istediler, öyle olsun, dedik. O a-dı koyuverdik. 10 cildi tabolundu. Hepsi tahminen 13 - 11 cilt kadar olacak.
Bu e6erin bir kıymeti varsa, için deki zatlardan pek çoğunu görerek görüşerek tereümei hallerini yazışmadır. Bu muvaffakiyet, her tarih yazan adama nasip olmaz.
— Bu eseri vücude getirmek 1-çin çok zahmet çektiniz mi? Dedim-
— Fesuphanallah... Boyacı küpü değil ya, sok qıkar. Ama onu da hor görmiyelim. Boyayı kaynatacak, kumaşı alıp sokacak, çıkartıp asacak, kurutacak...
Tabii, pek çok zahmet çektim. Zahmetsiz rahmet olur mu?...
Bizden evvel gelenler, b|r eser telif etmek için ömürlerini tolef e-derlerdi. Bir meselenin halli için, baş vurmadıkları yer kalmazdı. Aslmda maişetlerine yetmiyen pa* ralarının bir kısmını ilim uğrunda sarfederlordl. Şimdi bazı musannif
Evlenmeli?
Bay Vehbi Seri
47 yakındadır. Dovlet Demiryolları İdarecinde masa çefkllr. Ayda yüz kırk lira alır* Başka varidatı yoktur. Llhan bilir. Biraz da m ut» ikiye âşinâdır. Hiç evlenmemiştir. Tam mnnaMle bir ev erkeğidir. Kadınlara karşı kuzak olmağı sever. İhtiyar bir anncM vardır.
Bayan Şaziye Tutumlu
32 yayındadır. Sevimlidir ve çok güzel konuşur. 20 yaşındanberl büyük bir mağazada kafadarlık etmektedir. Hl<; müsrif değildir. Aldıfrı maaşlardan iki bin lira kadar param birikmiştir. Ev idleri pek bilmez. Evli bir kız kardeşinden başka kimse»! yoktur.
Vatanın Müsabaka Kupona
20
ler görüyoruz ki hazıra konmaktan başka bir iş gördükleri yoktur. Bankalarının evvelce yazdıkları e-serlorin münderecatını pek çok defa mehaz göetermiyerek kopya ediyor, eser diye ortaya koyuyorlar. Bunlara karşı:
«Senden kapar, benden kapar Tastık kadar olldler yapar. Hepsinde de sehve sapar O! cahilü &Uronüma Demeğe insan   mecbur   oluyor. Daha garibi bunların, eserinden istifade ettikleri adamın aciz ve ceh llni ve kendilerinin iktidar ve kemalini iddia edecek kadar, küstahlık göstermeleridir. No   diyelim? Cehlin ol mertebesine sehl olmaz Keabelz ta bu kadar cehl olmaz.
*
— Aruz ile heceden hangisini se tercih edersiniz? Dedim.
— Bence şiirin parmaklısı parmaksızı yoktur, dedi. Her güzel şey şiirdir. G07el olduktan sonra aruzla da söy ense, hrceylc de yazılsa şiir şiirdir. Fakat parmak hesabile söylemek her halde aruz ile söylemekten daha zordur.
Aruz vezni ahenktar olduğu için kusurları birdenbire göze çarpmıyor. Bu adeta kıyafeti tezyin olun muş bir dilbere benzer ki, üstündeki tezyinat elbise vesaire onun ku surlarını birdenbire gösterme». Par mak hesabile söylenen şiirler ise çıkplak bir güzele benzer ki en u-fak bir kusuru b|le göze batar vc muhabbet yerine insana nefret getirir.
Gazete ve mecmualara kaç ya şındanberl   yazı    yazmaya
başladınız? Dedim.
_ İlk yazıya başladığım zaman
11 yaşında idim. Hatırladığıma göre ilk makalem «ömrübeşet?> ismi-lc «Tarik* gazetesinde çıkmıştı. O makalemin derhal gazeteye konması bana cesarot verdi- Kardeşim Tovfik merhumla senelerce gazete ve mecmualara yazılar yazdık. En çok yazımız Tercümanı Hakikatta,
intişar etmiştir.
Ahmet Mithat Efendinin pek çok teşvikini görüşümüz bu gazetede yazı yazmaya devamda en büyük âmildir.
Kalhvolerlmiz gelmişti. İçmeğe başladık. Kalemimi bıraktığımı gö rünco fırsattan istifade edip hoş fıkralar anlatmaya başladı. Bir iki kere kaleme davrandım,
Yoo!... Dedi. Anlatmam.
Peki dedim dinlemeğe başladım.
— Nerede efendim, o bizim zamanın eski kalem erbabı. Bir şey yazdığımız zaman yüzümüz kızarır*.
Simdi rasgelenin elinde bir ka-
lem ve önünde bir kâğıt yaz'p çiziyorlar.
Peygamber efendimize sormuşlar?
«Kıyametin kopacağını nereden anlryacağız?»
Efendimiz cevap vermiş.
— Rast gelen kalemi eline alıp yazı yazmaya başladığı zaman.
Kalemi elime aJmıştım. Fıkraları kesti...
— Sor bakalım da söyliyelim ev lât dedi.
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Evet benim de elimde tuttuğum
bu kalemi kullanmaya salâhiyetim yoktu.
Hayır, dedim. O kalemi kullanmakta kendimi âciz görüyorum, müsaade edin de bu yazıyı yazmı-
yayım.
— Senin için değil evlât, dedi. Haklıydı. Benim için   olmasına
imkân yoktu. Ben. arada bir muta rassjt,   onun   fikirlerini   karilere nakleden bir fotoğraf adesesi idim. O anlatmaya, ben de   yazmaya
başladım.
— Tercümana yazdığım birkaç makaleyi toplıyarak Muhaverat i-simli bir risale vücude getirmiştim. Bunu bir teskere ile Ahmet Mithat Efendiye gönderdim. Mithat Efendi bu risalede baaılmıyan-ları gazeteye koydurduktan sonra kitabı matbaadan aldırarak teskere ile beraber kütüphanesinde hıfzetmek kadirşinaslığını göstermiş..
Birkaç ay evvel kitaplarının bir kremi satıldığı sırada teskere ile beraber bu mektubu Adana eşrafından Suphi Paşa Zade Abidin Ramazan kitapçılarda görüp almış. Bunu bana ariyeten verdiği zaman eserime bakıp kendimi 15 yaşıma avdet etmişim zannettim.
Yazryı okuduğum zaman yüzümün kızaracağını zannediyordum. Allaha çok şükür tahmin ettiğim şey olmadı. Çocukluğuma göre fena yazmamışım.
— Sablh. bir yetimin sergüzeşti, Rahşan isimli bazı hikâyeleriniz vardı. Sonra hikâye yazmaktan vazgeçtiğiniz anlaşılıyor, acaba no-
den? Dedim.
— Ben o hikâyeleri yazdığım «r man 18 - 20 yaşmda idim, dedi. Hikâyecilikte devam edecek olursam, tahsile lüzum gördüğüm bazı ilimlerden uzaklaşmam lâzım gelecekti. Gençliğin bir noktada sebat etmemekteki tesiratı hikâyecilikten vazgeçmemde de âmil olmuştur.
Sabihin ihtilâlname olduğuna, hal-Yı IhtilâJe davet ettiğine dair saraya verilen Jurnal üzerine kitabın toplattınlmaeı ve bir kısmmm Se-lânlkte yaktırılması (Kitap Selâ-rdkte basılmıştı* şevke halel verdi. Bu yoMa yazı yazmaktan vaz geçişime bunun da çok teeiri olmuştur.
?
Gözlerim gayri ihtiyar! duvarları süsleyen yazılara takıldı. Bu eski sülüs ve ta'lik yazılı kıymetli levhalar, tahta üzerine oyulmuş altmla yazılı nefiseler kar şıamda, biraz izahat verir misiniz? Diyesim geldi. Gözlerine baktım. Gülümsedi.
— Anladım dedi. Anlatayım.» Çocukluktan beri nefis eşya vo ba
husus yazı ve kitaplara pok ziyado merakım vc muhabbetim vardır. Vaktile Bedestenin dışında şimdi halıcı dükkânlarmm bulunduğu yer baştan başa sahaflara mahsustu her gün Babıalideki vazifeme £i-dorken oradan geçer, mutlaka her kitapçıya uğrardım. Yıllarca süren bu muhabbet ve gayretleri neticesi olarak kıymetli vo nadir kitap, lar vc yazılar ve tarihe ait pek mühim vesikalar tedarik ettim.
Ne faide VI mütareke senelerinde ecnebi askerler tarafından evini cebren ifgal olundu. Kitaplarımın,
SİYASI İCMAL
Yugoslavya, Kumar Masası Başında
Yazan: M. H. ZAL
P—[1 ayatta attığımız en kü-" " çük bir adımda bile ju veya bu nevi bir risk vardır. Her kararımız, her hareketimİ2 bir nevi kumardır. Hayat kumarını oynamağa cesareti olmayan adam meskenet içinde pineklemeğe mahkûm olduğu gibi, böyle bir cesaretten mahrum olan milletler de başkalarının nüfuz ve tabiiyeti aKuıa düşmeğe namzettirler, kikten kaçayım diyen fertler ve milletler, mukadder akıbeıierun tıareket-aiz ve müdafaasız bur ua.de bek-liyenlerdir.
Yugoslavya hafta la/^cvn, ay. lardanberî böyle bir Kumar oynamağa cesaret ^w£ieırmjtir. Mihverin bütün taz> .Kierıne göğüs germiş, geçit resimleri için değil, karagün için hazırladığı milyonluk ku.vetine dayanarak hep «hayır» uemıştir. Bunu yaparken, kendi kuvvetile beraber demokrasi cephesinin nihai zaferine de güven göstermiştir. Nitekim geçen harpte de Sırbistan arazisinin büyük kısmı işgal altına düştükten sonra asd ana cephede itilaf tarafı üstün çıkmış, eski küçük ve geri memleketin enkazı üzerinde bugünkü kocaman ve kuvvetli Yugoslav-yayı kurmak imkânı bulunmuştu.
Mihvere boyun eğmek, bü memleketin kurtuluşunu temin edecek bir hareket değildir, beka ve istiklâl bakımından doğrudan doğruya intihardır. Yugoslavya hükümeti, riskten kurtulmak şöyle dursun, en berbat bir şekilde bir kumar oynamıştır. Bu kumarda kazanç ihtimali yoktur. Eğer yeni nizam kazanırsa Yugoslavya, Alman-yanın bir müstemlekesi olur. Eğer kaybederse Avrupanın tasfiye hesaplarına yeni nizamın bir uzvu sıfatile karışırt yine zarar görür.
Halbuki Yugoslavya, şimdiye kadar yaptığı gibi, mukavemete devam etmek cesaret ini gösterseydi, kendini de, Balkan sulhunu da kurtarmış olurdu. Almanlar Yugoslav yolunu kapak bulsalardı ve karşılarında tam bir Balkan tesanüdü olduğuna kanaat getirselerdi Balkanlarda yeni maceralar aramağa kalkışmazdan evvel çok düşünürlerdi.
antikalarrmm hattA gazete kollek-siyonlarrmm pek çoğu yağma olun du. Bu vakadan şevkim kınldrysa da yine kitap ve bu türlü asara muhabbetten nefsimi menedemiyor
dum.
Levhanın birinin altında yazıl* tarihe gözüm ilişti; 1143:
— İki yüz on beş sene, hiç bozulmamış dedim. Güldü:
— Bizden eskilerin vücude getir dikleri eanfat eserleri. Bozulmamış kelimesini nasıl ağzımıza alabiliriz. Onların eserleri işte böyle saglaım olurdu ve uzun seneler geçmekle bozulmazdı!...
?
BüyUk salona geçmiştik. Köşede bir takım musiki âletlerine gözüm ilişti. Ut, keman, tef.~       '
— Musikiye muhabbetiniz bu gördüğüm âletlerden anlaşılıyor, de
dlm. \
— Musikiye çocukluğumdan beri İptilA derecesinde muhabbetim vardır, dedi. Onun İçin bununla haftada bir kere olsun ohibbamız-la toplanarak musiki âlemleri tertip eder hepimiz ruhen zevkler hasıl ederiz. Geçmişlerimizin dehasına, kudretine baktıkça hayran o-lur ruhlarını rahmetle yAd eyleri». Â
Musikiden hazetmemek kabil midir?
Ona gıdayı ruh demelerinin elbette bir sebebi var. En meşhar â-Iimlerden Abdülg-aniyünmabüal bir esorinde mahlûkat içinde eşlekten başka musikiden haz etmiyen yoktur. Demişti.
Son zamanın musiki üstatlarından merhum Ahmet Mükerreme bir münasebetle bundan bahsettiğim de telâş eseri göstererek:
«Aman efendim öyle de£il, eşşek bilo musikiye bayılıyor. Birkaç sene evvel bazı musiki arkadaşlarımızla Yakacıkta Ayazmanın alt tarafındaki koruya gitmiştik. Fasla başladığımız sırada ileride otlryan bir eşek yanımıza geldi, bitinceye kadar ağzından salyası akarak dinledi. Fasıl bittikten sonra bir müddet o hal ile bekleyip; çulmıyacagımızı anlayınca yine ot-| lamaya gitti. İkinci defa fasla baş, layışımızda evvelki gibi yine gel-dlv dedi ben de Abdülganl yalan Söylemez, demek ki eşeklerin de tabiatı değişmiş, dedim.
1
VATAN
23 - 3 - 941
Küme Maçları Fikstürü
I
I I
Tarih
30.3.41
5.4.41 6.4.41
13.4.41
19.4 41 20.4.41
26.4.41 27.4.41
3.541 4.5.41
11.5.41
17.5.41 18.5.41
24.5.41
25.5.41
31.5.41 1.6.41
7.6.41 8.6.41
15.6.41
21.6.41 22.6.41
29.6.41
5.7.41 6.7.41
İSTANBUL
Fener - Galatasaray . I. Spor - Beşiktaş
Beşiktaş - Gençler. I. Spor - Demirspor Beşiktaş - Demirspor. I. Spor - Gençler
Fener . Beşiktaş. Galatasaray - I. Spor
Beşiktaş - Harbiye , I. Spor - Maskespor Beşiktaş - Maskespor, I. Spor - Harbiye
Galatasaray - Beşiktaş, Fener - I. Spor
Beşiktaş - Altay, I. Spor - Altınordu Beşiktaş - Altınordu. I. Spor - Altay
Gençler - Galatasaray, Fener - Demirspor Gençler - Fener. Demirspor - Galatasaray
Fener - Galatasaray. Beşiktaş - I. Spor
Fener - Beşiktaş, Galatasaray - I. Spor
Galatasaray - Altay, Fener - Altınordu Galatasaray - Altınordu, Fener - Altay
Galatasaray - Beşiktaş, Fener - I. Spor
Fener - Harbiye, Galatasaray - Maskespor Galatasaray, - Harbiye, Fener - Maskespor
Bugün Şeref Stadında
F. Bahçe, Beşiktaşla
Karşılaşacak
Bu Müsabaka, Dörtler Kupas.nın Sahibini
Meydana Çıkaracak. İstanbulspor da Galatasarayla Oynuyor,
MüTî küme maçlarına hazırlık olmak üzere Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, İstanbulspor klüp i«rr aTasında tertip edilen dörtler kupası maçların m son müsabakaları (bugün Şeref stadında yapılacaktır. Ve bugünkü karşılaşmalar neti' esinde dörtler kupasının sahibi anlaşılmış olacaktır.
Bugün günün en mühim maçı İstanbul şampiyonu Beşiktaşla Fenerbahçe arasında olacaktır,
(Geçen hafta Galatasaray karşısında nvağlûp olan Beşiktaşlıların Fenerbahçe önünd-e ne yapacağı merakla be*Wemnekt©dir.
Fenerbahçeliler takımlarının tam bir kadro ile sahaya çıkacağını ve bu suretle de istanbul şampiyonunu yeneceklerini söylemektedirler. Sarı lacivertliler ağlebi-ihtimal Beşiktaş kaTşısma şöyle bir kadro ile çıkacaklardır:
Cihat - Lebip, Murat - Ömer, Esat, Fikret - Küçük Fikret, Naci, Naim, Niyazi, Rebii.
İki haitadanberi sakatlıkları do!afyi9İîe oynayamıyan Esat. Naim, Niyazi takımdaki yerlerini a-lacakiardır.  Bilhassa Fener    hü-
'cum 'haltının bu şekille Hüsnü, Yavuz müdafaasını müşkül vaziyetlere sokacağı tabiî görülmelidir. '¦ ,y*-4 .
Siyah beyazlıların da geçen haf ta Gaiatasaraya karşı uğradıkları
' mağlûbiyetten sonra işi daha ciddi tutarak en kuvvetli şekillerile sahaya çıkacakları muhakkaktır.
Netice ne olursa olsun futbol merakhları güze (ve zevkli bir maç seyredeceklerdir.
Bu maç berabere veya Fener-uaihçe lehine biterse kupayı Fenerliler aîacalktır. Müsabakayı Is-tanlbu^porlu Sarruh Duransoy idare edecektir.
DörtLer kupasının diğeT karşılaşması da Galaıtasaraıyla İstanbulspor arasında olacaktır.
Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün son kararlan dolayı-
tıle millî küme maçlarına girip girmemesi münakaşa mevzuu o-
Laın ve nihayet bu »arıh   hakkını
kazanarak fikstürc ithal edilen g<rnç İöLanibuUporluların yapacak-.drı mü&abaka da alâkalıdır. Bü-hü.'i»a son İrk maçında Galactasa-rayı yenmeleri bu karşıtlaşmayı re-van§ vaziyetine soktuğundan a-!âka   bir kat daha artmış olacak-
tır.
Bu. maçın da hakemi Şazi Tez-candır.
Mil i Küme Fikstürü Tanzim Edildi
Dedikoduhı bir vaziyetten sonara Beden Terbiyesi Genel Drrek-törlüğünün hatayı tashih etmelinden sonra dört beş saat süren bir toplantı yapan klüp murahhasları kur"ayı on klüp üzerinden çekerek fikstürü de tanzim etmişlerdir. Bu toplantıda ayrıca millî küme ta-lima t namesinin esasları da teALt edilmiştir.
Milîî küme fikeftürünü bir çerçeve içinde yukarıda veriyoruz.
İzmit Güreşleri
İzmit (Hususî) — Bölge güreş birincilik müsabakaları Neca-ribey okulundaki salonda yapılmıştır. Güreşlere bir kaç kıymetli güreşçi meşru (mazeretleri dola-yısile iştirak etmemiş olmakla be. raber, müsabakalar çok zevkli ve heyecanlı olmuştur. İzmitte güreşe güzel bir ehemmiyet verilmektedir.
56 kiloda Sadettin İzmit, Gazanfer Gölcük'e 1,35 te tuşla galip. 66 kiloda Sezai İzmit, Mustafa Karamürsele 1 4 <e tuşla galip. 56 kiloda Gazanfer Gölcük, Sezai İzmite 11,50 de tuşla galip. 56 kiloda Sadettin İzmit, Mustafa Karamürsele 4,5 te tuşla galip.
Sadettin kendi sıkletinin şampiyonu oldu.
72 kiloda Şahin İzmit, Necmi limite 15 te sayı hesabile galip. 79 kiloda Enver İzmit, Hilmi Karamürsele 2,30 da tuşla galip.
61, 66. 87 kilolarla ağır sıkletin rakibi olmadığı için bunlar galip sayıldılar. Aralarında husu. si güreller yapıldı.
İzmit Akyeşil, İdman Yurdu ve Avcılık klüpleri faaliyetlerine son vererek Gençlik klübüne iltihak etmişlerdir.
Türk t »İm. ıh, mum m>n zaferi
KIVIRCIK
PAŞA
Ahdülhamld devrinde en ¦j ulun. tu vakalar.
SÜMER SİNEMASI
¦
Bugün; heylrcilerlnc nen, neşcU, zarif,  sevimli bir film takdim ediyor
MELVYN DOUGLAS — JOAN BLONDELL
Tarafından yaratılan hareketli, kuvvetli ve kahkahalı
GÜZEL KIZLAR PARİSE
Fransızca sözlü filmini gidip görünüz.
İlâveten: Fevkalâde halihazır manzaralarını gösteren 2 film: At İnada
Buy METAKSAS'ın cenaze merasimi, Afrika harbi, Blngazlnlıı zaptı
vesaire. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine.
ANKARA
Demirspor - Maskespor, Harbiye - Gençler
Demirspor - Gençler, Harbiye - Maskespor
Beşiktaş - Demirspor, Gençler - I. Spor
Beşiktaş - Gençler, Demirspor - İstanbulspor
Altay - Gençler, Demirspor - Altınordu Altınordu - Gençler, Demirspor - Altay
Galatasaray - Harbiye, Fener - Maskespor Fener - Harbiye, Galatasaray - Maskespor
Gençler - Maskespor, Harbiye - Demirspor
Fener - Gençler, Galatasaray - Demirspor Galatasaray - Gençler, Fener - Demirspor
İZMİR
Altay - Altınordu
Altınordu - Harbiye, Altay - Maskespor Altay - Harbiye, Altınordu - Maskespor
Fener - Altınordu, Galatasaray - Altay Galatasaray - Altınordu, Fener - Altay
Altınordu - Harbiye, Altay - Maskespor Altay - Harbiye, Altınordu - Maskespor
Beşiktaş - Harbiye, I. Spor - Maskespor Beşiktaş - Maskespor, I Spor - Harbiye
Demirspor - Maskespor, Gençler - Harbiye
Demirspor - Gençler, Harbiye - Maskespor Gençler - Maskespor, Harbiye - Demirspor
Altay - Gençler, Altınordu - Demirspor Gençler - Altınordu, Altay - Demirspor
Beşiktaş - Altay, Altınordu - I. Spor Beşiktaş - Altınordu, Altay - I. Spor
Altınordu - Altay
Bir Hafta
Programı
Okuyucularımızın Arzuları üzerine Her Pazar Bir Haftalık Programı Tam Olarak Vereceğiz
SABAH NEŞRİYATI PAZAR: 23.3.941. 9,00   Program ve   memleket saat
ayan. 9,03   Ajans haberleri, 9,18   Müzik: Marşlar ve hafif parçalar (Pl.) 9,45   Ev Kadını - Yemek listesi, 10,00   Kapanış.
Pazartesi (24.3.941) den   Cumartesi 29.3.941 (dahil) e kadar her gün
8,00   Program   ve   memleket saat
ayarı,
8,03   Ajans haberleri,
8,18   Müzik: Hafif parçalar (Pl.)
8,45 Ev kadını — Pazartesi, perşembe: Konuşma - Diğer günler: Yemek listesi).
9,00   Kapanış.
ÖĞLE NEŞRİYATI
Pazar (23.3.941) den 28.3.941 Cuma (dahil) ya kadar her gün
12,20 Program ve memleket saat ayarı.
12,50   Ajans haberleri,
14,00 Kapanış (Yalınz pazar günü 14.30 dadır).
12,33 Müzik (Pazar: Kadın sesleri -Pazartesi ve çarşamba: Hafif şarkılar - Salı: Türkçe plâklar - Perşembe; Gündüz faslı - Cuma: Şarkı ve tUrküler)
13,05 Müzik (Pazar: İncesaz heyeti - Pazartesi: Halk türküleri - Sah: Türkçe plâklar -Çarşamba: Neşeli türküler -Perşembe: Gündüz faslı - Cuma: Saz eserleri).
13,20 (Yalnız pazar 13,25): Müzik (Pazar ve çarşamba: Radyo salon orkestrası - Pazarte6i, Salı, Perşembe ve Cuma plâklarla karışık program).
Cumartesi: 29.3.941.
13,30 Program ve memleket saat ayarı.
13,33   Müzik: Türkçe plâklar.
13,50   Ajans haberleri.
14,05 Müzik:Türkçe plâklar programının devamı.
14,20 Müzik: Riyaseticümhur bandosu.
15,00   Müzik: Hafif melodiler (Pl.) 15,30   Müzik: Konser - Devlet kon-servatuvarından naklen.
AKŞAM NEŞRİYATI
Pazar (23.3.941) den, Cumartesi (29,3.941) e Kadar
18,00 Program ve memleket saat ayan (her gün).
18,03 Radyo caz orkestrası: (Pazar, pazartesi, perşembe, cumartesi) - plâklarla caz: (Salı) - Plâklarla oda musikisi: (Çarşamba) - Radyo «Svlng kuarteti>: (Cuma).
18,30, Konuşma: Çiftçi saati: (Salı) - Dış politika hâdiseleri: (Çarşamba), Radyo fasıl heyeti: (Cuma).
18,40 Müzik: Solist okuyucular: (Pazartesi) - Peşrev, beste, semat, şarkı, ve saz semaileri:
BUGÜN
(Perşembe) - Hafif şarkılar: (Cumartesi).
18,45 Müzik: Çiftçilik saati: (Salı) - Çocuk saati: (Çarşamba)
18.50   Müzik: Solo şarkılar: (Pazar)
19,00 Müzik: Ses ve tel birliği korosu: (Salı) - Konuşma: Günün meseleleri (Cumartesi).
19,10 Konuşma: Seyahat röportajları: (Perşembe).
19,15 Plâklarla film musikisi: (Pazartesi) - Plâklarla çocuklar için musiki: (Çarşamba) -Halk türküleri: (Cumartesi).
19,30 Memleket saat ayan ve ajans haberleri: (Her gün).
19,45 Konuşma: Ziraat takvimi: Hergün)
19,50 Müzik: Bogazlçinden sesler Pazar) - Radyo incesaz heyeti: (Pazartesi ve perşembe) -Muhtelif şarkılar: (Salı ve cuma) - Fasıl heyeti: (Çarşamba) - Fasıl heyeti: Kadm o-kuyucular:   (Cumartesi).
20.15 Viyolonsel resitali (Pazar) -Radyo gazetesi (Pazardan maada her gün).
20,45 Müzik: Radyo fasıl heyeti (Pazar) - Plâklarla prelüdler: (Pazartesi) - Radyo salon orkestrası: (Salı) - Solo şarkılar: (Çarşamba) - Gençler mandolin takrmı (Perşembe)-
Tcmsil: (Cuma) - Şarkı ve tUrküler: (Cumartesi).
21,00 Müzik: Dinleyici istekleri: (Pazartesi ve perşembe),
21.10   Konuşma:   (Çarşamba).
21,15 Konuşma: (Pazar) - Kitap saati: (Cumartesi).
21,25   Radyo küme sazı (Çarşamba)
21,30 Müzik: Plâklarla Palyaço o-perası: (Pazar) - Radyo salon orkestrası: (Cumartesi) -Konuşma: (Pazartesi) - Hukuki konuşma: (Salı) - Sıhhat saati: (Perşembe) - İktisat saati: (Cuma).
21,45 Radyo orkestrası: (Pazartesi, perşembe, ve cuma) - Meydan faslı: (Salı) - Riyaseticümhur bandosu: (Çarşamba)
22.30 Memleket saat ayarı, ajans haberleri ve ajans spor servisi: (Pazar) - Memleket saat ayarı, ajans ve borsa haberleri: (Pazardan maada hergün)
22.45 Müzik: Plâklarla caz: (Pazartesi ve çarşamba) - Plâklarla dans müziği (Sili ve Perşembe) - Radyo salon orkestrası: (Cuma).
22,50 Plâklarla dans müzi&i: (Pazar) - İngilizce konuşma: Cumartesi, yalnız kısa dalga postasile).
23,00   Plâklarla caz: (Cuma).
Bu Salı Akşam
SÜMER
Sinemasının
Vâsi salonlarını dolduracak seyirci kütlesi Yıldızlar Yıldızı
D E A N N A DURBÎN'in
KAY   FRANCİS
iîe beraber çevirdiği en son
BAHAR MELEĞ
Süper filmini takdir nazarlarUe seyredecek ve candan alkışlryacaktır. DEANNA DURBİN; bu filmde Nevyork Metropolitan Opera Teganni Heyetinin iştiraklle 3 OPERA, 2 VALS ve meşhur AVE MARIA de GOUNOD'ı teganni edecektir.
Bu film** zenginlik ve güzellik ittbarile şimdiye kadar görülen filmlerin fevkindedlr.
SARAY SİNEMASI
Müdüriyeti, bUyük bir muvaffakiyetle göstermekte oldu&u
SPENCER TRACY - ROBERT YOUNG'un
harikulade bir tarzda yarattıkları
ZAFERE DOĞRU
Emsalsiz süper filminin uzunluğu hasebile seanslarım: Saat 10-12
2 - 4,15 - 6,30 ve 9 olarak tesbit etmiştir. İLAVETEN: FOKS JURNAL son dünya ve harp haberleri.
Bugün saat 10 ve 12 de tenzilâtlı matine.
Baş dondurucu - ıvıutnış - neyecanıı, muazzam sahnelerle herkesi alâkadar eden meraklı mevzuu ile
ULUTLARI
Amerlkada muthl? bir iftira ile haksız imi...... yiyen bir adamın tüyleri ürpertici macerası
Baş Rollerde: E D W A R D   G.   ROBİNSON — RUTH   HUSSEY
Ayrıca İlâve olarak eu »on FOKS dünya havadisleri ve müthiş harp sahnelerini gösteren HUSUSİ HARP HAVADİSLERİ GAZETESİ. Bugün saat 11 de tenzilatlı matine.
Müth
Sinemasında
AT
İKi Paris
Fransız Parisi
Alman Parisi
Yazan: Rebia T evlik BAŞOKÇU
— 23 - "      "
İngiliz Dostluğu Aleyhinde Bulunan Fransız Muharririnin Düştüğü Vaziyet
Pariste İngiliz aleyhtarlığı yeni
bir moda olmuştu. Maneviyatı büsbütün bozulan halk bu gazetelerin her yazdığına harfi harfine inanıyordu. Hele bir gün Maten gazetesinde Fransız edebiyat akademisi azasından meşhur Fransız ediplerinden (Abel Herman) in bir yazısı çıktı. İngilizler aleyhine atıp tutuyordu.
Bu ihtiyar edip, daha bir sene evvel cümhurreisi Müsyü Lebru-nun Londra seyahati esnasında heyetle beraber Londraya gitmiş, İngiliz sarayındaki ziyafetlerde bulunmuş ve kral tarafından hediye edUen sigara tabakalarını ve sigaraları büyük bir minnetle kabul etmiş. Ve sigaraları tabakasının İçinde bugüne kadar saklamış. Fakat şimdi Almanların Parisi istilâsı üzerine yazdığı makalede ingiliz kralmın Fransız misafirlerine verdiği sigaraları artık bir hatıra gibi saklamaya lüzum görmediğini İngüiz dostluğunun da İngiliz hediyeleri gibi . krymetsiz olduğunu yazmaktan çekinmemişti.
Fakat sonradan iştildigine göre, (Abel Herman) bu yazısı üzerine Fransızlardan pek çok tahkir ve tehdit mektupları almLş ve bundan sonra gazetede makale yazmaktan vazgeçmişti.
Bu vakadan üç halta sonra da Fransız dili hakkında Sorbonda verdiğe bir konferansta bazı gençler tarafından açıktan açığa tahkir edildiğini gördüm.
Halk (Marsel Dea) larm ve onlara benziyen satılmış diye bellenen kimselerin Almanlar lehine yazı yazdıklarını hazmediyordu. Fakat (Abel Herman) gibi Fransız akade misinin yeşil üniformasını giymiş kılıcını takınmış ve ölmiyecek e-dipler arasına girmiş bir Fransızın Alman propagandalarına âlet oluşuna tahammül edemiyordu.
Alman radyoları da gazeteler gibi srrf propaganda için çalışıyordu. Bu radyoların ve gazetelerin en büyük kahramanı Laval olmuştu. Onu methede ede bitiremiyorlar. Mareşal Petain hükümetini göklere çıkarıyorlardı. Mareşali mutlak Pariste oturmaya davet e-diyorlardL
Fakat Mareşal Petain zannettikleri kadar saf çıkmadı. Versay sarayına gelip oturmak için Versay-la hür Fransa arasında daimi münasebeti idame için hür bir koridor istedi. Petain pek doğru olarak anlamıştı ki Versay sarayına kayıtsız ve şartsız bir şekilde yer leşirse yaldızlı bir zindana kapanmış bir harp esirinden başka bir kıymeti olamryacak ve Fransız milleti ile her türlü siyasi bağları kesilecekti.
Almanlar Parisi işgallerinden on beş gün sonra Parislilerin dostanje ve pek yumuşak muamelelerine bir cemile olmak üzere Fransız polis müdürünün ricası üzerine eve kapanma saatlerini akşam dokuzdan gece ona kadar bir saat uzatmışlar di. Fransızlar bu bir saatlik hürriyete pek sevinmişlerdi.
Fakat bütün bunlar polis müdürü (Lanjerun) un istifasına mani olamadı. Zira kıtlık pek ciddi bir şekil almaya başlamrştı. Eski Fran sız polis müdürü, erzak m olduğu gibi Alraanyaya nakledildiğini görüyordu. Parislilerin gözünde suçlu mevkide kalmamak için istifa edip çekilmekten başka elinden bir şey gelmiyordu. Zira halk gazetelerin her gün: cAlmanyadan binlerce tonluk patates geliyor, ge-lecek> gibi valtlerine radyoların: «Şükür Almanlara kl Fransada yi-
yecek sıkıntısı oimryacaktır» gibi yaygaralarına inanmıyordu.
Almanlar, aç mideleri bu sözler-le doyuramıyacaklanm İyice anlayınca Paristekl askeri kumandanlarını değiştirmişler, Fransız polislerini Alman polis idaresine koymak için Berllnden Gestaponun şefi (Himler) i Panse getirmişlerdi.
Pariste bir ecnebi gazetecisi (Himler) e şu suali sormuş:
— tşgpj altındaki bu kadar mem leketlerde polis intizamını nasıl muhafaza ediyorsunuz?
(Himler) de cevaben demiş ki:
— Ben ölüm cezasını pek sık tatbik ederim, ölüm korkusu birçok adamları intizam altmda tutar.
Boşalmış bir Pariste intizamı muhafaza etmek güç bir iş değildi. Fakat halkı çileden çıkaran bir mesele vardı ki o da Alman asker îerinin her sabah kamyonlarla hallere hücum etmeleri ve orada buldukları yiyecekleri kamyonlara dol durup kaçırmaları idi. Bunun böyle olduğunu herkes büiyordu. Bazan da Almanların boş kamyonları şehrin civarmda bekliyor, sabaha karşı hallere giden dolu arabaları yolda çevirip içindeki et. sebze, tereyağı, peynir ne bulurlarsa boş kamyonlarına doldurup kaçmyor-lardı. Buna ait haberler de herkesin ağzında dolaşıyordu. Hattâ bu yüzden hallerdeki satıcılarla Alman neferleri arasında ara sıra kanlı çarpışmalar da eksik olmu yordu.
İstilâdan iki hafta sonra Pariste bütün dükkânlar açılmıştı. Fakat içlerinde satm airnacak büyü:, bir şey yoktu. Pariste yaşryan kadm, erkek en zengininden en fukarasına kadar herkes için; eilerind torbalarla dükkânların önünde sa
atlerce nöbet beklemek mecburi b' âdet halini almıştı. Dünden   yan aç kalan mideler; sabahleyin dar, • erkenden yiyecek düşünmek mecburiyetin u hatrrl a tryordu.
Bazan saatlerce   dükkânların ' nünde nöbet beklenildiği halde tam kendi sırası geldiği vakit ylyer maddelerin tükendiği   ve   satılır durduğu haber veriliyordu. Bu su retle iki saatlik ayakta bekleme* boşuna gidiyor, sonra belki başk" bir yerde bulabilmek ümidile ha!1 yeniden başka bir dükkânın önün deki bir insan srrasmm arkasın takılıyordu.
Birçok ihtiyar kadmlar, açı!* kapanır iskemlelerini getirip otu ruyorlar, gençler de ayakta tarik örüyorlardı.
Hele süt meselesi büsbütün fc bir hal almıştı. İstilâdan   bir -sonra Almanlar trenleri bir par yoluna koymuşlar ve Parise süt i haline müsaade vermişlerdi. Fakr süt alabilmek için mutlak dokto" dan hastalık şahadetnamesi tedari' etmek lâzımdı. Sütün miktarını d yine doktor tayin edecekti.
îlk günlerde bu iş biraz   kolc-geçmişti. Fakat bir hafta geçmeden sütçü dükkânlarında şah ad e tn ameli has talar m adedi bir tabur hali ni almıştı. Bu   taburlar   dükkâ* kapremin iki    tarafmda   sokakt kuyruk yapıyor, bazan da kavga ya tutuşuyorlardı. Süt almak içi sokaklarda    bekliyenlerin    içinde yüksek şahsiyetlere de tesadüf e-diliyordu.
Bütün Parislilerin sabahtan öğ leye kadar vazifesi bu    olmuştu öğleden sonra da nereden ne alabi leceklerini birbirlerine   anlatıyorlar, birbirlerine birçok dükkân adresleri veriyorlardı.
(Arkası var)
Zararlı  Tabelâlar
Şirketi Hayrlyeye alt bütün, büyük vapurların alt kamaralara ini lirken merdivenler üzerinde birer tabelâ göze ilişir. Sigara İçmek ve yatmak yasaktır:
Bu yasaktır keliınesUe biten cüru le cidden İyi düşünülmüş bir şey olmakla beraber maatteessüf zarar verici bir tabelâ mahiyetindedir. Nasıl diye soracaksınız izah edeyim:
Sigara kokusundan hoşlanmryan veya sıhhatleri yerinde olmryan kimseler,    tabelânın    işaretlediği
yere sigara İçilmiyor kanaatile iniyor, yerleşiyor fakat ne yazık ki oturmaslle kalkması bir oluyor. Zira etrafta herkes kendi keyiflerinde. Sigara dumanlan alçacık tavanlı olan burayı kaplıyor.
Tabii bu vaziyet karşısında, kaç mağa mecbur oluyor.
Soruyorum: Bu tabelâda ilân e-dllen yasağa kimse tarafından riayet edilmediğine ve ettiril m ediği ne göre acaba hikmeti vücudu nedir?...
Sabrl Bayrı
23 - .3 - 941
VATAN
ve İçtimaî Hâdiseler |
Bazı oknyuculanmızdan şikâyetler aldık. İçtimai hayat İçinde mevki sahibi İnsanlara alt evlenme, olum, doğum, nişanlanma, hastaJık, seyahat gibi hâdiseleri gazeteler ancak llûn şeklinde yazryorlar. Bunun için hiçbir gacetedo bu havadisler toplu vo tasnif edilmiş bir şekilde görülmüyor. Halbuki Avrupa ve Amerika gazetelerinde bu gibi İçtimai hareketler İçin esaslı havadis sütunları vardır.
Bugünden başhyarak biz de böyle bir sütun açıyoruz. Bu sütuna havadis olarak girecek haberler hiçbir ücrete tâbi değildir. Bunların doğrudan doğruya gazetemize bildirilmesini rica ederiz.
Bu haberlerin alâkalıların arzu ettikleri bir şekilde ayrıca ilin diye derci anu edUirse ancak bu ilânlar mutat bir ücrete tâbidir.
Günü, gününe haber alamadığımız evlenme, ölüm, doğum, nişanlanma gibi haberleri, bir tkl gün geç bile duysak neşredeceğiz. ÇUnkU maksat, içtimaî hayatın bu gibi hareketleri hakkında okuyucularımızı haberdar bulundurmaktır.
1
Snönünün EtrafındaTekBirKaleyiz
bilir ki Canakkalede ve İstiklal Harbimle kendisinden kat kat üstün kuvvetleri yenmiş olan kahraman Türk ordusu tarihin hiç bîr zamanında gerek talim ve terbiye gerek teçhizat itibarîle bugünkü kadar mükemmel değildi. Ayrıca Atatürk ve tsmet tnönü-nün kumandalarında cephelerde yararlıklar gösterdikleri gibi büyük tecrübeler de görmüş olan büyük kumandanlara    malikiz.»
Men fi propagandacrlalrla dia her Türkün mücadele etmesi lâzım geldiğini hatırlatan Şemsettin Günaitay sözlerine şöyle nihayet vermiştir:
«— Buna şükretmeliyiz ki dün yanın bu karışık zamanında Inön-lerinde, Lozanlarda milletin makûs tahini yenen kahraman İnönü başımızdadır.»
O -'
Hava Kurumu   Umumî   Merkez
Heyetinin   Son   Toplantısı
Ankara, 22 (A.A.) — Türk H*ava Kuruımiı umumî merkez heyeti son toplantını bugün yapmış ve tetkiklerini tamamladıktan sonra 'bütçeyi tasvip etmiş, Eti-mesgu*taki tayyare ve planör a-teiyesinîn fabrika hadime getirilmesi için, İhtiyat paradan beş yüz bin lirasının, ihtiyaç olduğu takdirde, tbu maiksadia sarfına salâhi. yet vermiştir.
0:v Tayyare
(Başı 1 İncide) -f-
(Başı 1 incide) —
parlak nutuk dünyaya bir defa (daha anlattı ki lürk milleti insanlığı esarete sürükleyin yeni nizamcılardan değil, fakat dünya [milletlerini sulh ve sükûna ve /hürriyete kavuşturacak olan demokrasilerden yanadır.
Şemsettin     Günaltay     sarih,
»mukni bir ifade île Türk milletinin istiklâline olan bagiırığmı bu nutkun her vesilesinden istifade
Jederek tekrarlarken Halkevi   sa-
HonJarı coşkun tezahüratla çınlamakta idi
Şemsettin 'Günahay son harbin loşa bir tafrfhçesini yaparak ruh
•çöküntüleri, sınıf kavgaları yüzünden bugün kahır ve perişan
'edı.tniş bir sürü memleket bulunduğunu hatırlatmıştır.
Sözü bize getiren Reis vekili, Atatürk inkılâbının, her memle-
1 ketin başına bir belâ olan içtimaî tezatları bertaraf etmiş bulunduğunu tebarüz ettirerek Türk gençliğini övmüş ve Türk mületinin Mülî Şefin etrafında yekpare bir kale gibi durduğunu söylemiştir.
Sözüne masal oiarak Fransa ve YunajtJstandan 'beJhsetmiş, birinin sınıf tezatlarından düştüğü acfklı akfoeti, diğerinin de ruh bütünlümü sayesinde kazandığı kahra-manhkJarı *itAyxsle göstermiş, ve
d ttti:* Ur ki:
— Milletleri tanklar ve makineler değil ruh çöküntüleri iz-mıh lâle sürükler.
Sözü tekrar yeni nizamı diyen mihvercii'ere getiren Şemsettin G una M ay:
-+Y*m—nizaracıiar kimseden muayyen bir ar*zd parçası istemi» yorlar. Onlar sadece kendilerinden (başka milletlerin bütün varlıklarını, her «vanasile esaretlerini istiyorlar.» demiştir.
Bundan sonra Şemse W in Günaltay hükümetimizin dikkat ve basiretle dünya hâdiselerini taJcLp c Yogini ve su.lo.un bozulmaması iç.n ekinizden ge;en her şeyi yaptığımızı biıklirmiş, şöylîe demiştir:
«— Yalnız, Türkiye Cumhuriyetinin bu sulhseverlık siyaseti bazı şartlarla mukayyettir. Başka milletlerin de aziz yurdumuza karşı kötü hırslar beslememesi lâzımdır. Şayet bir gün Yakın Şarkta suito bozulacak olursa, bu. nun mes'uüyeti asla bizde olmı-yacaktır. O zaman son ferdimize kadar kanımızın son damlasını da feda ederek atalarımıza lâyık insanlar olduğumuzu isbat edeceğiz.»
Şemsettin Günaltay İngilizlerle akdertUürmz munlhedenamenin sebebini her iki devletin de mîlletler aratemda sulhun idamesine matuf bir siyaset takip etmekte ojduklarma istinat ettirerek bu suih davasının bir prensip davası mahiyetinde buhmduğunu anlatmış ve mihverin 'bir rüknü olan Musso.ini'nin eski Rotmayı ihya etmek maksadile aziz topraklarımıza göz diktiğini ve eakd Romalıların istiîâ yolunu takip ederek Arnavutluğa çeldiğini eöyliyerck dünya sulhu için bizimle ayni ga^ yeyî takip eden İngilizlerle anlaştığımızı tebarüz ettirmiştir.
Şemsettin Günaltay bütün milletleri iliklerine kadar emmek maksadile bİTİe$en mihveroilere, bu korkunç emellerine bir daha ibaret ettikten sonra sözü Türk milletinin eşsiz tarihine ve onun kahraman ordusuna getirmiş ve demiştir ki:
«— Bizim gibi bütün dünya da
Douglas B-19 Douglaa B-10 tipinde 82 ton Vux bir tayyaredir ve 1 8 tortlulk bomba lH*mule*tU A-mterikadan Avrupaya gidebilecek
ve hiç yere inmeden Amerikaya dö nebil ec ektir.
Tek Ayakla Mihvere Giriş
(Ba-v 1 İncide) =
imza, fırsat düştükçe revrrizyon istemelerine mâni olmuş mudur? Yarın ayni iddialara dönmelerine kuvvetten -başfka hangi engel tasavvur edi»Wbilır?
Hele Yugoslavyanın yeni nizam yol il e temin etmek istediği menfaatler arasında Adaiiardeni-zinde »bvr mahreç talebi de bulunması, bir Bai'kan memleketi ve henüz şeklen olsun mevcut Balkan bİnığüıin bir azası sıfatile Yugoslavya için ağır bir lekedir. Adaîardenizinde ibir mahreç tedariki ancak Yunanbtanın zararına olabii'ir. Yugoslavya, Balkan tabletlerinin emniyeti, istiklâli vc varlığı içuı kendi tabii düşmanı da oıan bir memleketle kahramanca dövüşen Yunan İstan m a-leyhîne olarak böyle bir ücret istemedi veya kabul etmeği hatırın, dan nasıl geçircbilmiştir?
Üç Yugoslav nazm, kabinenin kararlarını prensiplerine aykın bulmuşlar ve protesto makamında ist ifa 1 ar rn ı ve r-mişle rdir. Eğ er duyulan haberin esası doğru ise böyle bir istifa Yugoslavyanın namusunu kurtarmağa kâfi gelmekten uzaktır. MihveTe bu şekilde bir giriş, bugünkü Yugoslavya hüküm et üvin yalnız Balkan tesanüdüne karşı değil, kendi memleketin'in varlığına ve istiklâline de ihanet etjmesi demektir.
Ahmet Eroin YALMAN
ÖLÜM  HABERLERİ
Doktor Reşat Rıza Öldü
Bakteriyolog ve verem mütehassısı Doktor Reşat Rızanın uzunca bir hastalıktan sonra öldüğünü büyük bir teessürle haber aldık. Roşat Rıza, Türk İlim hayatının iftihar edeceği bir ilim adamı nUmuncsiydi. Kendi halinde yaşar, şöhretten, mevkiden kaçar, doktorluğu ticari unsur lardan uzaklaştırmak ve hastaya ve ailesine candan bir yardımcı olmak İçin elinden geleni yapardı. Merhumun teşhisi çok kuvvetli idi. Tesadüf ettiği Arızalar karşısında muhtelif ihtimalleri sayar, döker, akla uzak olanları hazfede ede cn kuvvetli ihtimali teşkil eden teşhise yaklaşırdı. Bunda da tereddüdü varsa ve ilâçların ve tedbirlerin tesirini yoklıyarak teşhisin doğruluğunu tec rübeden geçirmek ihtiyacını duyuyorsa bunu da ayrıca söylerdi.
Doktor Reşat Rıza kitapları, böcek kolleksiyonları ve bahçesindeki çiçekleri arasında kendine mahsu6 bir inziva hayatı geçirirdi.
Reşat Rıza son zamanlarda hastalanmış ve muayene için gelen hastalarını geri çevirmiye başlamıştı. Cenazesi Gülhane hastahanesinden kaldırılmrştır.
*
Avukat Cemil Krvn'cığın oğlu inhisar idaresi eksperlerinden Orhan Cemil Krvırcık vefat etmiştir. Feriköy mezarlığına defnedllmiştlr.
Nafıa Vekili Aü Fuat Cebesoyun teyzesi Bayan Adviye vefat etmiştir. Cenazesi dün kaldırılarak Kuzguncukta Nakkaşbaba mezarlnjına def-ne4ilmiştir.
Profesör Doktor Akü Muhtar özdendin refikası Bayan Doktor Saniye özden vefat etmiş ve Karacaah-metteki aile mezarlığına defnolun-m ustur.
İNGtLTEREYE YARDIM   VAPURLARINA AMERİKA HARP GEMİLERİNİN   REFAKATİ KARARLAŞTIRILMIŞ
Havana, 22 (A.A.) — Stefani: Nevyork Times gazetesi, resmî tek ziplere rağmen Beyaz Sarayın İngil-tereye gönderilecek harp malzemesine harp gemilerinin refakat etmesini kararlaştırmış olduğunu yazmaktadır.
Bu gazete, Şimali Amerika hükümetinin harp gemilerine tayyarelerin refakat etmesi için de hazırlıklar yaptığını iddia eylemektedir. A-merikan tayyareleri Terre - Ncuve, Labrador, Groenland ve İzlandada hazırlanmakta olan üslerden istifade edeceklerdir.
Her Gün
On Sattr
S. G. SAVCI
s
6 7 6
9 10
Dün Sandal Bedestenine uğradım. Bir müzayede vardı:
— Beş!.. On!.. Yirmi!.. Elli!.. Yüz elll!~.
Kıvamını bulunca arttıranın üstünde kalıyor.
Hayalimde derhal başka bir müzayede canlandı:
Fogradeç!.. Küsura!.. Ifimara!.. Tobrukî.. Bardla!.. Blngazi!.. Bor
bera!.. Clclka!.. Hurargeyşa!.. Ccrabub!..
Galiba krvamım bulunca:
Tiran!.. Trablus!~ Adlsababa!.
Diyenin üstünde kalacak.»
Haydi hayırlısı Lm
EULMACA
t      t
v f g
Soldan Saga: 1 — îstanbulun meşhur bir suyu 2 — Fasıla - Askeri hastahane 3 — Tahta bulma -Karadeniz uşağı - Namus 4 — Erkek ismi - Hayvan yemi 5 — Oyun da hile yapan - Basma (R) gelince baş 6 — ilâve - Bal yapan 7 — Caket - Ümit et 8 — Fazla - Anahtarla kapamağa mahsus Alet 9 — Eser - Nida - Gayri müsllm bir vatandaşımız 10 — Uçmayı tarif e-den ses - Sebep 11 — Başı boş -Eklet
Yukarıdan Aşafrya; 1 — Bir nevi şekerleme 2 — Çatlak - Tarz, uahıp 3 — Nüfuz eden - Sıkmtıda-kilere yetişen 4 — Bir şeyin akmasını tarif eden ses - Sonuna (R) İla vesile oyun âleti 5 — Islanmış -Eskiden mürekkep kurutmak için kullanılan bir nevi kum 6 — O kadar - Kaim kumaş 7 — Dünya • Komşu bir millet - Beygir 8 — Edat
- Büyük 9 — Serseri - Millet 10 — Bir hayvan - Eski alfabede bir harf 11 — îsyan eden * Sual edatı.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan Safta: 1 — Kırlangıç 2 — Şap - Ara - Af 3 — Aslan - Zurna 4 — Hain - Pilot 5 — İpka - Okumak 6 — Hal - Salı 7 —   Tatsız
- Nal 8 — Kara - Sil 9 — Esir -Fas 10 — La - Sütlü 11 — Rozet
- Aöı " " . \ Yukarıdan Aşağıya: 1 —   Şahin
- Kel 2 — Kasap - Tasar 3 — iplik
• Ari 4 — Anahtar 5 — Lan - As _ Se 6 — Ar - Polis - Üt 7 — Nazik
- Zift 8 — Ulus - Lala 9 — Roman
- Süt 10 — Çantalar 11 — Fa - Kıl
* Arr
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Millî ŞeFin Bir işaretini Bekliyoruz
Buraa, 22 (A.A.) — Bugünkü Bursa* ga-zete»}, MfıVK Şefin bir işaretini bek'Kyoruz başlığı atımda yafcdrğı ıb'ir batşmak^Icde Bol-kanlfennd^a hâıdis otan son variyeti tahlil ed-erek ezcümle diyor ki:
Millî Şef emreUftgi zaiman onun
emrinde çelök bir kahe orarak göa.
terdiği hedefe koşacağız.    Milli
Şefin bir işaretini bekliyoruz.   O
işarettir ki dünyaya» asıl kimin ni-
zatin vereceğini gösterecektir.»
Gelecek Varsa Göreceği de Var
Edime, 22 (A.A.)
Bugün
saat 15 te Edirne Halkevinde Parti Urn-u-mi rdare (heyeti azasından Mara's mebusu Ha9an ReşH Tan-kut, Evin şaton ve sokağını doTduran ıkesif !bir dinleyioi karşısında dünya o'hvaîi mevzulu konferansını ver'di.
Hatip, haricî tehlikenin    Bal-
kanlara inerek hududa yaklaştığını bildirdikten1 aonra mihver cfevletîerrmin maksat ve gayesi hakkı ndta izafhaıt verimi*, M »akı Mrîlî ile hifdutîanmı» topraklaTi-t-rtızdan İbir -karışına ve dünyanın
neresinde olursa olsun «tâkl&lirni-
ze teveccüh ettecck her tecavüzü milisçe ıkarsıllajnaga hafcrr buîun-
dugumuzu söylemiştir.
Dinleyicilerm talkın tezahirratı içinde hatip sözünü çok kudretli kahraman fedakâr ordumuza ve millî deha ve birfigin timsali olan MîltI Şefimofe yenilmez bir millet »İduğumuzu ifaude efemiş ' ve aözl«rine su cümle ile nihayet vermiştir:
Gelecek varsa göreceği de
var-
ır.
Yugoslav Ordusu
(Baaı 1 İncide) +*+
dıirde, Türkler ve İnıgdfeler beraber oısun veya oLmtaısın Atananlarla mücadele ed'eceilctir,
?
Bern, 22 (A-A.) — Basler Nachrichte gazetesinin Budapeş-tedeici muhabiri yazıyor:
Yugoslav Başvekili ille Hariciye Nazırınm ıpazar :günü Aiman-ya\ya hareket edectfKitera ha'ber ve. rilmektedır. Bu seyaıha^in, Yugoslav kabinesinin perşembe akşamı a»kiığı kar^n'ar üzerine hasrl o tan hükümet ıbuh(ra*nı j^izün«den bir kaç gün tehir ednd'ığr bi'iîdıri-liyor.
Muhabir üç nazırın istifa-sı üzerine husûmetin karşııamaJc mecburiyetinde olduğu büyük zorlukları Ibi.'nassa kaydetmektedir, istifa eden nazıri'ar arasında çiftçi partisinin en nafiz şeflerinden Ziraat Nazın Branko Şubrutoviç te bulu nmatittadır.
Be.grat, 22 (A.A.) — Görünüş, mJhvcrle pakjt imzasına karşı muhalefetin ve ımemi'okette ruhî vaziyetin gittikçe kuvvetlen-mek'te oiduğu merkezindedir. Ve riıen ıma^fûımaiba göre, bu sabah A.|.T)-an sefaırcti civann'da tâU derecede ehemmiyeti haiz bazı tezahürat vukubuÂmışaa da bu tezahürat ekkü ibir ımahiyet kesbet-memoştir.
Be.gratta çok büyük bir diplomasi fato'.iyeti devam etmektedir. Bugün Hariçify© Nezaretine gidenler ui a>\ııda Vunjncstan eıçssi de
bulunmakta idi.
Beigra-t, 22 (AA) — «Ofi»:
Naip tarafından ta yün edilen »İti aenato azmamın evvehki akşam, nazır'ılar »meclisi tarafından drş siyaset balkkında alınan kararları tasvip cUmediklenmli göstermek i-çin istifa ettikleri budiu-iimeKİedir, Verüen malûmata göre bunlar müsbalkil demokrat ve çiftçi partilerine |m<ensupKuriar. Bu partinin kabinedeki tmüme^sHIeri de dün istifa etmişlerdi.
*
Bern, 22 (A.A.) — «Ofi Fran sız ajansı»:
Mo^konradan İsviçre teîgraf a-jansına bdidinliyor:
Bazı mai.'ûmata göre, Yugoslavyanın Moakova elçisi B. Gav-
ril^viç İstifasını vermiştir.
«Yugoslavyanın vaziyeti büsbütün
aydınlanmış değildir. Gelen haberler bir araya getirilince anlaşılan şudur: * " < " \ T'." - î «Almanya, Yugoslavyaya, üçlü pakta girmesini teklif etmiş ve mülki tamamiyetinln garanti edileceğini söylemiş. Yugoslavya bu teklifi reddederek mukabil bir teklifte bulunmuş.
Uzun süron müzakerelerdon sonra bir anlaşma yapılmış vo bu anlaşma kabineye gelmiştir. Üç harp nazırından başka bütün nazırlar anlaşmayı kabul etmişler.
«Prens Pol, nazırların istif asını önce kabul etmemiş, fakat ısrarları üzerine kabul etmiştir. Yakında, Yugoslav nazırları Almanyaya gideceklerdir
«Londra radyosuna göre, müzakereler yarı kalmıştır. Kabinedeki azalar tamamlandıktan sonra yeniden başlanacaktır.
«Amerikan ve İngiliz elçileri, Yugoslav hükümetinin niyetleri hakkında malûmat almak üzere dün öğleden sonra B. Svetkoviç/le görüşmüşlerdir. Fakat, iyi haber alan mem-balardan bildlrildlg-ine göre, no Amerikan elçisi ve ne do İngiliz elçisi yeni teklif ve tavsiyelerde bulunmamış lardır.v
— Radyo Gazetesi—
SOVYET  ELÇÎSİNİN TAVSİYESİ
Beyrut. 22 (A.A.) — B. B. C. Radyo vLcvant», Bclgrattan bir Havas ajuneı telgrafı neşrotmiştir. Bunu göre Sovyet Rusyanın Belgrat elçisi Lavrentlcf, Moskovadun döner dön mez, Yugoslav Hariciye Nazırı ile u-zun süren bir mülakatta bulunmuştur. 4:-  -\ "İ&^tSfc^ "      .*>• «V
Bu telgrafa göre, Yugoslavya, top faklarından yabancı kıtalar geçirilmesine müsaade etmemek şnrtile üç-
Bir Muhtekir 2 Sene Sürgüne
Mahkûm Edildi
Dün de bir muhtekir muhakeme edilerek Millî Korunma kanununa göre sürgün cezası ile cezalandırıldı. Bundan bir müddet evvel taşradan
gelen Sabri Kayaya sattığı 35 liraya satılması lazım gelen bir sandık nlşadın 75 liraya satan ve yüzde yüzden fazla İhtikâr   yapan Balık-
ereye
50
İngilt Gemi Veriliyor
NcvyorJc, 22 (A.A.) — Nevyork Journal of Corrvmcrce yazı-
yor:
SalâıhJyetTi deniz kaynaklarından bhd»iriidi£ine göre Büyük Brûanyaya 50 vapur veretillmek için ticaret vapurlarına derhal el kıonfui'ması Ihaıkkmd.a'ki p^ânJlafrın hazırîanma-sı tamamiajvrnışrtır.
IU pakta iltihak etmesi tavsiyesinde
bulunmuştur.
MÜCADELE  SARAYA İNTİKAL ETMİŞ
Belgrat. 22 (A.A.) — Reuter: Naip Prens Pol, bugün, kabinenin 24 saat içinde akdettiği ikinci toplantıdan sonra Başvekil ile muavini Maçek'l kabul etmiştir. Üç nazır istifasını vermlşttr. Dl£er bazı nazırların da. Alma/ı şartlarınm kabulüne muhalif olduklarından dolayı istifaya hazır oldukları bildirilmektedir. Bu şartlar, Almanların evvelce istedikleri üçlü pakın imzası ile Yugoslavya tarafından teklif edilen dostluk paktı arasında bir kompraml teşkil etmektedir.
Bu şartların, memlekette yabancı kıtalar bulunmasını bertaraf ettiği bildirilmekle beraber, harp malzemesi ve sıhhiye trenleri geçmesi   gibi
büyük nakliye tavizleri derpiş etmek tedir. Şartların, mihver aleyhinde her türlü faaliyeti men ve buna mukabil üçlü paktı imza etmiş olan üç devletin, Yugoslavyanın bütünlüsünü tekeffül ettiği bildirilmektedir.
Kabine azasından dokuzunun şartlan kabule taraftar oldukları ve bunlar arasında Hırvat Partisinin Şfl fl Maçeklc Hariciye nazrrı Markovi-çln de bulunduğu bildiriliyor. Şartları kabule taraftar olan di£er yedi nazır arasında Uç Hırvat, üç nazl taraftarı Sırp, bir de Slovak vardır. Svetkoviç İle Müslüman ve Slovon grupları da dahil oldug-u halde diğer üç partinin şefleri İhtiyatlı bir ihtiraz göstermektedirler.
İstifa eden Uç nazır Sırptır. Şartlar kabul edildiği takdirde la?e Nazırı da istifasını verecektir.
Mücadele şimdi, hükümetten saraya intikal etmiştir. Bu suretle Başvekil vo muavini bu subahki kabine toplantısından sonra saraya gitmişlerdir. Bunlar sarayda iken Sloven Halk Partisi şefinin de bugün Prens Pol tarafından kabul edileceği öğrenilmiştir.
PRENS   POL  İNGİLİZ   VE AMERİKAN  SEFİRLERİNİ KABUL  ETTİ
Belfcmt, 22 (A.A.) — Kral Naibi Prens Pot. dün öğleden sonra ingiliz ve Amerikan elçilerim ıka'bul etmiştir.
Yugoslavya
MERTLİK    GÖSTERİP MUKAVEMET  EDEBİLİR
Londra, 22 (A.A.) — Müa-
takıl Fransız ajansı bi.ldiriyor:
Daily Maîl' gazetesi bawmaka-leain<İ€ şunları yazıyor;
Sırp. Hırvaıt ye Slovenler arasındaki \rk |îhitîliâfla*u daima Prens Pofun bertaraf etmeğe ça-hatığı (bir zâf teşkil etmiştir,
Yugoslaıvyûnın vaziyeti müg-kül'dür. Bu memleket mihver dev 1 e 11 e ri tara f ı nd a n hemen h e m e n çevrtlmiş gibidir, fakat Yupo»Iav-la*. Büyük Brrtanya, Türkiye ve Yunaınintanın yanılbaşında taarruza karcı mertçe mukavemet su-retile Romanya ve Buigariötanın akıbetine uğra/m«Jvtan kurtulabilir.
pazarında Maksudiye hanında nidadır ticareti yapan Marko Pardonun sucunun sabit olduğu anlaşıldığından dün aallye İkinci ceza mahkemesinde yapılan duruşmasında   İki sene
Kırsehire sürgün gönderilmesine ve 500 lira ağır para cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir.
Başkumandan Yine Değişiyor
Atina, 22 (A.A.) — B.B.C.:
Yunan re#mî sözcüeü dün, italyanların son taarruz.armda çok ağır zayiatta ugrad"ıl]darVnı teyit et-meJİcte oildugunu 'baiM'irmiçtir.
Sözcü; MuisAolini'nin, Amavut-luk-talki İtalyanİbaftkuma^danı General CavaJıero'yu değiştirmesinin muha'kık^ık o.vdu^unu da söylemiştir. Başkumandan lığa I I inci ordu kumandanı General Gelesco getirilecekitir.
FARİNACİ   MAKTUL DÜŞTÜ
Atina, 22 (A.A.) — B.B.C:
Asosyated Pres ajansmm muhabirine göre, 1926 ya kadar faşist partisinin umujm'î kâtipii'girir yapmış, sonra Devlet Nazırı olmuş o-ları FaTİnaçî, Tep-ed«len civarında göğüs gögüse yapılan 4>hr çarpışma emaarnda, kurnanda ettiği «SiyahgömîeJcli» ta'b uru nun b a-şırvda ma'ktul dügmüçtür.
Mühim Haberler
^ Tampa, (Florida) 22 (A.A.) — Tampa üniversitesi rektörü James Modney talebelere hitap ederek şunları söylemiştir:
«Vaaingtonda yaptığım temaslardan sonra hasıl ettiğim şahsî kanaate göre iki aya kadar Avrupa harbine ve Atlantik muharebesine fiilen iştirak edeceğiz.»
+ Vaşington, 22 (A.A.) — Kredileri tetkike memur komisyon, bugün mebusan meclisine bir kanun projesi tevdi etmiştir. Bu projede hükümet ordu ve donanmanm ihtiyaçlarına sarf edilmek üzere ceman 4,073,810,074 dolarlık munzam tahsisat talep etmektedir. Bu para savaşa hazır dört milyon kişilik bir ordunun levazım ihtiyaçlarını temin e-decek şekilde fabrikalar kurulmasına vo mevcut fabrikaların ıslahına sarf edilecektir.
^ Nevyork. 22 (A.A.) D.N.B.: Qe neral Veygand, United Press'in muhabirine beyanatta bulunarak Fransız Afrlkasmın Mareşal Petain'ln gös terdiği yoldan gideceğini vo her türlü taarruza karşı Fransız müstemleke imparatorluğunu müdafaa etmek kararında bulunduğunu söylemiştir.
^ Vaşington, 22 (A.A.) — Amerikan hariciye nazır muavini Sum-ner Vclles, Amerikan hükümetinin yaptığı talep mucibince, iki Fransız ticaret gemisinin hububatla yüklü olarak Marsilyaya serbestçe gitmeleri için İngiliz müsaadesini alnın? olduğunu Fransız büyük elçisi Honri Heye'e bildirmiştir.
+ Londra, 22 (A.A.) — İngiliz Hava Nezaretinin tebliği: Dün gece bomburdıman tayyarelerimiz üstüste ikinci defa olarak Atlantlgin mühim limanlarından biri ve bir deniz üssü olan Lorient'a hücum etmişlerdir. Hücum bir kaç saat sürmüştür.
Başka bombardnnan tayyarelerimiz Ostendc doklarına hücum et-milerdlr.
Dün gündüz düşman gemilerine karşı yapılan hava harekfttı esnasında bir bombardıman tayyaremiz bir petrol vapurunu, başka tayyareler de Frist* adaları açıklarında ve Heligo-lant koyunda diğer harp gemilerine ve iaşe vapurlarına hücum etmişlerdir.
Sulhu ökse Yapıyorlar
(Başı 1 İncide) **
haydut tıyneti aldı kl, İlk önce kendisine candan âşık olanların canını alıyor. Varlığını ıstırap, açlık, yağma ve ölümle teçhiz c-den sulh. koyun milletlere aç kurt gibi haykırıyor:
— \ .ilanım bana ver. Yoksa, aulhü bozarsın ha! Varlığını bana esir et, yoksa sulh havaya u-çar! İstiklâlini çizmemin altına ser, yoksa harp gelir ha!
Zavallı masum harp! Zavallı faziletli, İnsaniyetli harp! Zavallı, günahsız, suçsuz harp! Haydut sulhun zorba elinden neler çekiyorsun?
Sulh artık bir çamur olmuştur, bir zifos olmuştur, bir âfet olmuştur. İnsanlığın canına bilerek kasteden bir Taun olmuştur.
Sulhe inanan kaç ve kaç milletin cenaze alayını gördük. Bu milletler sulh İstedikleri kadar harp etmesini ve harbe inaiMna-flmı bilmiş olsalardı bugün cihanın çehresi daha şen, kalM daha ferah, emniyeti daha »ağla/n olurdu.
Bunun kindir kl, artık sulhe değil, harbe inanıyoruz. Ve sulhe inanmakta İnat edenleri kendimizden saymıyoruz.
AKA  GÜNDÜZ
Cerabub Z^edildi
(Başı 1 incide) X
/on ıra iaşe maddeleri tayyfelcr-le temin ediliyordu.
?
Kahire, 22 (A.A,) — B.B.C:
Britanya ıkıt'afan tarafından    i$-
gal edilen Cera'bub vahası, Bar-dfanın   150 mil    cenu,bundadfr.
ingilizler, Bıngazi (mıntakaoım işgal etmelere meşgulken buraya karşı haîekâta girişmeğe lüzum görmemişler ve vahayı, hatfif keşif 'müfrezelerinin Itontrolfcına bırakmayı tercih etmi?urrdi.
Son günlerde vaziyet bk hücu. ma [müsait görülmüş vc perşembe günü hücuma (geçilmiştir. Dün öğleden sonra İtalyan garnizonu, başlaTinda (kumandanları olduğu haltdc teslim olmuştur.
İngiltereye 20 Bin Tayyare Verilecek
Nevyork, 22 (A.A.) — Vaşlngton-dan alınan telgraflara göre, hükümet erkanı önUmUadeki 18 ay içinde İngiltereye 20 bin muharebe tayyaresi vermeği istihdaf eden bir istihsal plânı hazırlamışlardır. Bu pl&n mucibince ödüne verme ve kiralama kanununa tevfikan yarısı ağır ve ya rrsı ağır bombardıman tayyaresi olmak üzere 10.700 tayyare ile kanunun kabulünden evvel ingiltere tarafından sipariş edilen 9000 tayyare In?a edilecektir.
CENUP  AMERİKASINDA ALMANYA   SEFİRLERİNİN GİZLİ   TOPLANTISI
Santiago, (Şili), 22 (A.A.) — Almanyalım Arjantin, Peru ve Boliv-yadakl elçilerinin dün Santiago'da bir toplantı yapmış olmaları diplomatik mahfillerde hayret uyandrrmrş tır. Dahiliye nezaretinden öğrenildiğine göre, Almanyanın Arjantindekl elçisi. Şili hariciye nezaretine giderek memleketi ziyaret etmek ve Silide bir efclcnce gezintisi yapmak niyetinde olduğunu söylemtiştır. Diğer iki elçi mütenekkiren gelmişler ve Silide bulunduklarını düne kadar Şili makamlarından gizlemialordŞir. Akşam gazetelerinin bu hususta yürüttükleri mütalûular bu toplantının sebebiyet verdiği derin tesiri göstermektedir.
Gazeteler, bu gizli içtimain Cenubî Amerikaya karşı takip edilecek yeni bir Alman siyasetinin hareket noktası olup olmadığını sormak ta-Hırlar.
VATAN
23 - 3 - 941
Müsabakamız
Nasıl Yapılacak ?
Otuz Çift Birbirlerile Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip
Olup Olmıyacağı Nasıl Ölçülecek ?

....   i

birincisine hediye görüldüğü üzere Phüips acentası
gazasının  vitrinmde
Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen soruyorlar: Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalım: Bir defa hergün gazetede namzetler çıktıkça keseceksiniz. Kuponla beraber saküyacaksınız.
Otuz erkek ve otuz kadından ibaret seri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcut içinde her erkeğe en uygun kadını seçerek otuz çift kendi takdirinize göre teşkil edeceksiniz. Meselâ bes numaralı erkeğe 20 numaralı kadm, 1 numaralı kadınla 30 numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste halinde bildireceksiniz- Biz bütün bu cevaplan Noter Galip Bin gök- tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından isteyenler de hazır   bulunduğu halde
edeceğimiz radyo, bu resimde
nın Voyvoda caddesindeki   ma-
teşhrr edilmektedir.
bir tasnif yapılacak. Meselâ bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlenme»! hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için tam numara alacaksınız. Her çift hakkında bu tasnif ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birinci İkramiyeyi» yani 275
Ura krymetlndekl FDlps radyosunu kazanacaktır. Diğerleri isabet sıra-sDe diğer yüz elli hediyeyi alacaklardır.
275 liralık radyo, Galatada Filips müessesesinin camekâmnda teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks radyo.
ikinciliği kazanan iki kişiye: Birer çay takımı.
Üçüncülüğü kazanan   iki  kişiye:
Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kişiye:
Birer evrak çantası.
Beşine iliği kazanan iki kişiye: Birer kadm el çantası.
Altıncdığı kazanan üç kişiye: Birer likör takımı.
Yedinciliğl kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Sekizinciliği kazanan beş kişiye: Beyoğlu sinemaları için altışar bilet
Dokuzunculuğu kazanan beş kişiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan altı kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikincüiği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins mendü.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki teselli
hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ:
Kazananlardan on dördüncüden itibaren verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmış romancılarımızın birer eseri, on kişiye (Ramiz) in birer karikatür albümü, on kişiye Gül Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kitabı, on kişiye (Yedigün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettin!n hikâyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Radyo) Galatada Bankalar caddesinde (Ftttpe) mağazasının vitrininde teşhir edilmiştir.
Kıskançlık Yüzünden Feci Bir Cinayet Vuku Buldu
*
İzmir (Hususî) — Hatkapı-norında şayak fabrikası civarında kadın yüzünden çok acıklı bir cinayet vuku Ibuknuştur.
Katil, şayak fabrikası amelesinden Kurtiş Hergün adında yirmi yaşında ve evlft bir    gençtir.
Maktul de, yine ayni fabrikamın işçilerinden on dokuz yaşında Yaşardır. Her ikisi dfc artkadaştır
ve fabrikanın ayni dairesinde ça-
hşmadc'Ladır. Yaşar, katü Kurtîşin oturduğu evin sahibi bulunan on
altı yaşlarında Bahriye adında bir kızla sevişmektedir. KaAil Kurtiş
te, evli olması ve haJttâ kanamın gebe bulunmasına rağmen, ev sahibi Bahriyeye karsı şiddetli   bir
sevgi beslemekte ve kızın bütün hareiketLeruıi daima gözlemektedir. Arkadaşı Yaşarla bu kız a-
rasmdaki ©evgiyi farkedince kıskançlığı depreçmiş ve Yaşan kızdan soğutmak için elattmdan çalınmağa. Bahriye hakkında aunlaız dedikodular uydurmağa basla-mugtıı. Hattâ, kızın babasını da
vaziyetten haberdar etmeği bile utıudmaımtatır.
Çinayertiı vukuundan on beş gün evvel. Bahriyenin babası kiracısı olan kaıtîli çağırmış ve:
— Kızım Bahriyeyi sana emanet ediyorum. Fabrikada ve yolda gö^kulak oliuver.
Dernişrtr. Vak'agürrii, Bahriyenin fabrikadan çıkıp diğer brr isçi kızla kolkola gittiklerini ve Yaşarın Salih adında biri 3e kızı takip ettiğini gören katil, İMffifnnr lığın verdiği hrrsla Yaşarı önlemiş, brr tokat vurduktan    sonra
kamasını da zaval'llnm göğsür*e yerfceştSrmişrir.
Yaşar, can acısile o esnada yerden aldığı bir taşla Kur.ti.sin başım varmıştır. Bu darlbenrn teshile büdbütün çileden çıkan katil, tekrar Yaşarın üzerine saldırmış, kamasını rasgele saplamağa başlamıştır. Yaşar a'İdığı yaraların tesirile olduğu yere yığılıp kalmış, ka±ü de hadiseden biraz sonra yakalarurrrıştır.
Kıtrtişin suç deliller m i tama-
Maarif Haberleri:
Maarif Müdürü Geliyor
Bir kaç gündenbeıi Ankarada bulunan Maarif müdürümüz B. Tevftk Kutun yarın şehrimize gelmem vntuh* emeldir. Tevfik Kut, An karada ar» tartan meselde, ri etrafında temaslar yapmış ve Vekâletten bazı direkıtâflcr almıştır.
Üniversitelilerin Yaşayış Tarzları Açılan Ankete 3800 Cevap
Verildi
Üniversite talebesinin yaşayış tarzlarını teabit etmek üzere* bir anket açılmıştı. Rektörlük tarafından acılan bu amkete gelen ce-vajplann müddeti bitmiştir.
Talebe tarafından doldurulan fişler İktisat Fakültesi Dekanı B. jÖmcr Celâl Sarçın riyasetinde İçtimaiyatı Enstitüsü profesörlerinden müteşekkil bir heyet tarafından ilmî bir şekilde taenif edilecektir.
Fişlerin tasnifi nisan başına kadar yetiştirilecektir.
Şimdiye kadar 3800 kadaT fiş doliduruljarak 'tetkik komisyonuna verilrmştir.
Talebeye Gösterilen   öğretici
Fikriler
Hava Kurumu tarafından hazır liattmlrnış olan filmlerin Halkevlerinde öğretmen ve talebeye gösterilmesine devam edilmekte.
dir.
Bu filmler iki gündür Eminönü Halkevinde bütün Kız Enstitüsü taiebclerile orta ve aanat okullarının son sırui talebelerine göote-
rüjmeJotedir.
Fitimle r bu ayın 24, 25, 26 ve 27 inci giinieri ilk okuiuann son sınıf talebeicrıne gösterilecektir. Bu fıirnier Eyüp, Adlaiar ve Yeşilköy gibi uzak semtlerde nisanın iik haftasından itibaren mahalli Halkevlerinde talebelere gösterilecektir.
o
Sahte Üniversiteli
Sahte Üniversite »kâğıdı «tanzim ederek Üsküdar Tramvay şirketine girmek isteyen Zekâi Çağatay isminde bir gencin dün duruş-, masına 'başlandı.
Zekâi Çağatay 'tanzim etmiş olduğu sahte vesika üzerine on kuruşluk parayı icftaımpaya basarak mühür olamak basmış ve bunu ibraz etmiş tir. Şüphelenen daire müdürü tarafından Tıp Far kültesine soruHduğu zaman böyle
bir şahsın -talebe olmadığı anlaşılmış ve kendisi (mahkemeye sev-kedilmiştrr.
Zekâi mıdıaflceme esnasında: — Bu kâğıtları benim şirkete girmememi isteyen ve benim düşmanım olan biri tanzim etti. Benim kabahatim yoktur, demiştir.
Muhakeme tahkikatın ikmali için başka brr güne bırakılmıştır.
22 MART 941
Kapanış
Sterlin Dolar
İsviçre Fracfc
Drahmi
Peçeta
Dinar
Yen
İsveç Kronu
Esham ve Tahvilât
L.   K.
1933 Türk Borcu I 18 85
1918 İstikrazı dahili 21 60
1938 İkramiyclı 19 85
1933 İkramiyeli Ergani 20 12
1934 Srvas - Erzurum 19 30 1932 Hazine Tahvilleri 60 50
1934 > > 15 50
1935 > > 29 50 1938 > > 52 85 Anadolu Demiryolu Tahvili 42 50 Demiryolu Mümessil Senet 38 50 T. C. Merkez Bankası 108 75 Osmanlı Bankası 26 50 T. İş Bankası (Nama muhar.) 10 15 Aslan - Eskihisar Çimento Ş.   7 60
> y>    Müessis Hissesi   10
Şirketi Hayriye 26
Türk Altını (Reşat) Türk Altını (Hamit)
Not: 14 Mart 941 tarihinde Ankara borsasının dolar fiyatı yanlışlıkla 129,20 olarak neşredilmiştir. 132,20 olarak tashih ederiz.
men tedbit eden Ağrroeza mahkemesi meşhut cürümler kanununa tevfiikan, ka/tîîi on beş sene a-ğır hapse ve müebbeden âmme hizmetlerinden mahrumiyete m ah kûm ederek hapisaneye yollamıştır.
DOKTOR-KİMYAGER
CEVAD TAHSİN
İDRAR - KAN - KAZURAT
vesairerün tahlillerini yapar. Di-vanyolu ortasında Tel. 23334
Abone üctöu
Türkiye daMUnce:
|Anî Tesir!
Senelik    6 aylık    3 ayfak    Aylık
1400 750 400 Hariç memleketler:
150 Kr,
Senelik     6 aylık     S aylık     Aylık
2700
1410
800 Kr.   yoktur
Isianbuj  Komutanlığı Satmalına Komisyonu İlânları
Müteahhidi nam vc hesabına 432 ton kuru ot 29/3/941 günü saat 11 de açık eksiltme ile satm alınacaktır. Muhammen bedeli 25488 lira ilk teminatı 1911 lira 60 kuruştur. Şartnamesi her glln komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınaima komisyonuna gelmeleri. (3804)
Kendinize Beyhude Yere Eziyet   Ediyorsunuz.
N LVE0ZİN
Varken Istırap Çekilir mi?
BAŞ,   DİŞ,   NEZLE
GRÎP    ve    üçütmekten mütevellit   bütün   ağrı sızı,    sancılarla    nezle ve  romatizmaya    karşı
NEVROZİN
kaşelerini alınız. İcabında Günde 3 Kaşe Alınabilir.
Maliye Vek
Dantelsiz Bir Kuruşlukların Tedavülden
Kaldırılması Hakkında İlân
Dantelsiz bir kuruşlukların 3'erine dantelli bir kuruşluklar darp ve piyasaya kafi miktarda çıkarılmış olduğundan dantelsiz bir kuruşlukların 31 Mart 941 tarihinden sonra tedavülden kaldırılması kararlaştırılmışın".
Dantelsiz bir kuruşluklar 1 Nisan 941 tarihliden itibaren artık 1a-vül etmiyecek ve bu tarihten itibaren ancak bir sene müddetle yalnız mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cumhuriyet Merkez Bankası şubesi bulun mryan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabul edilebilecektir.
Elinde dantelsiz bir kuruşluk bulunanların bunları mal sandıklan ile Cumhuriyet Merkez ve Ziraat Bankaları şubelerine tebdil ettirmeleri ilân olunur. (9035)  (12523)
dok 0rh0r0ne
Eminönü   Nimet  Abla  gişesi önündeki      muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder. Tel. 24131
ZAYÎ — İstanbul jandarma taburundan aldığım vesikamı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. — Celil oğlu Abdullah
r lira
ÎDRAR TAM TAHLİLİ
Beyoğlunda Ağacamü karşısmde Bursa sokak No. 1. yeni açılan imya laboratuarında halka ko laylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BÎR LİRA ücretle idrar tam tahlili yapılmaktadır.
DOKTOR
Ç İ P R U T
Cildiye ve Zühreviye Mütehassısı Beyoğlu Yerli Mallar Pazarı karşısında Posta sokağı köşesinde Meymenet aparrtmam Tel: 4S35S
Kartal Tapu Sicil Muhafızlığından :
Kartalın Savakderesi mevkiinde 1651 No. il iki kıta tarla Cebeci oğlu Hüsnünün ve Kanlıkuyu mevkiinde 1658, 1741 No. lı bir kıta tarla Hesna ve oğlu Merim edin kadimln-denberi bilâ senet uhtelerinde olduğu iddia edilmiş ve bu yerlerin tapuda kaydı bulunmadığından senetsiz tasar ruf a ta kryasen muamelesi yapılacağından bu yerler hakkında tasarruf iddiasmda bulunan varsa 19 nisan 941 cumartesi gününe kadar vesaiki resmiyelerile ya bizzat veya musaddak vekillerinin Kartal Tapu Sicil Muhafızlığına ve yahut ayni günde saat 14 ten 17 ye kadar mahallinde tahkikat yapacak tapu memuruna müracaat eylemeleri ilân olunur.
vatan Gazetesi
tUV:: 1 lYAILABI     Kur
olarak Santimi
750
Türkiye Cumiıuri/3 ii
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi: 266. Zirai ve. ticari her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28,000 Ura ikramiye veriyor
,7*>
J
Ziraat Bankasında kumbaraiı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plana göre ikramiye dağıtılacaktır. 4 adet i,000 liralık 4,000 Ura 4   »      500     »      2,000   » 4   >      250     »      1.000   » 40   »      100    »      4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene irinde 50 liradan ayağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasüe verilecektir. Kurcalar senede 4 defa, 11 mart, 11 haziran, 11 eylül, 11 Blrinclkânunda çekilecektir.
100 adet   50   liralık 5,000 Ura
120 » 40 » 4,800 » 160   »       20    »      8>2e#  a
RADY O
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMÎN YALMAN ^asıldığı Yer: VATAN MATBAASI
ATEL YESI
Hor kudrette Transformatör, Redresör ve Amplifikatör tesisatı. Her nevî radyo makinaları imal ve tamir atelyesL Bilûmum radyo aksamı, Amerikan ve Avrupa lâmbaları.
Radyo NÜZHET Ately
Galata Voyvoda Caddesi No. 123 Keçecizade Han
Birinci Kat
YEŞİLKÖY PALAS OTELİ|
AÇILMIŞ TIR
Her türlü Asri Konfor, İtinalı Matbah, Kusursuz Hizmet Yeşilköy, Klüp sokak No. 4 Telefon: 18 - 86
iktisat Vekâletinden :
Maadin Umum Müdürlüğünden:
İzmir vilâyetinin merkez  kazasına  baglr  Cumaovası  nahiyesinin Sandı köyünde şimalen: Çamurdere tepesindeki beton sütundan Çakallar tepesindeki beton sütuna hattı müstakim, sarkan: Çakallar tepesin deki beton sütundan Murtad köprüsüne hattı müstakim, cenuben: Mur» tad köprüsünden başlayıp Seyitali tepesindeki beton sütundan ve San* köprüsünden geçerek Cınıkoğlu tepesindeki beton sütuna hattı mün-kesir, garben: Cınıkoglu tepesindeki beton sütundan hudut başlangıcı olan Çamurdere tepesindeki beton sütuna hattı müstakim ile çevrüi ve 810 hektardan ibaret arazide Profesör MUSTAFA HAKKI NALÇACI tarafından 15/10/1935 tarihli ve 1/2 numaralı ruhsatnameye müateni den bittaharri meydana çıkarılan linyit madeni 99 yıl müddetle mumaileyh uhdesine ihale olunacağından maadin nizamnamesinin 36 ve 37 maddeleri mucibince bu ihaleye itirazı olanların 6/2/941 tarihinden it* baren iki ay içinde Ankarada İktisat Vekâletine ve mahallinde vilay't makamına istida ile müracaat eylemeleri ilân olunur.
İstanbul Nafıa Müdürlüğünden:
31.3.941 pazartesi günü saat io te Istanbulda Nafıa Müdürlüğü eksiltme komisyonu odasında 1453,36 lira keşif bedelli İstanbul arkeoloji müzesi taraş tamiri açık eksiltmeye konulmuştur.
Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje keşif hulâsasüe buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
Muvakkat teminatı 110 liradrr.
İsteklilerin en az bir taahhütte (1000) liralık bu işe benzer İş yaptığına dair idarelerinden almış olduğu vesikalara istinaden İstanbul vi* lâyetine müracaatla eksiltme tarihinden tatü günleri hariç 3 gün evvel alınmış ehliyet ve 941 yılma ait ticaret odası vesikalanyle   gelmeleri
(1873)
S KANON
AYLAR GEÇTİKÇ
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları ikramiye Plânı
1941 RtRAMlYELERi,
1 adet 2000 fclraük = 3000.—
»II
1:1:1
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayo, 1 A
tc , 3 İkine ite? ruı   tarihler in de pıîır.
ŞEHİR   TİYATROSU  TEMSİLLERİ
TEPBBAŞINDA        jr +STİKIA1, CADDESİNDE
D B A M   KISMI    WŞ$SS       KOMEDİ KISMI
Gündüz saat 15,30 da   NLj IJflfl      Gündüz saat 15,30 da Akşam 20.30 da       fl||r'f||f|     Akşam saat 20,30 da imralırun İnsanları      ^uifl||||{(illl*^ DADI
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet vardır. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkaprya otobüs temin oltu