w
Başmuharriri:
Ahmet  Emin   YALMAN
VATANEVt — Cagaloğla, Molla Fenarl 8. 52 Telefon: — Telgraf VATAN İst
2 5 NİSAN   1941
CUMA
Ryatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Trablusgarp Bombardımanı
Yazan: Hüsamettin Ülsel
^
Yıi: I — Sayı: 242    V
Bugün 3 üncü Sayfamızda
V
Yukarıdaki resimler bütün
Çocuklarının babası ve anası Millî Şefimiz İsmet İnönü ile refikaları Bayan İnonünü minimini yavrular arasında gösteriyor. Ortadaki resim Çocuk Esirgeme Kurumunun bayrağı   altmda   toplanan yavruları tesbit etmektedir. Aşağıdaki resimde Millî Şefimizle Başvekilimiz Çocuk Esirgeme Kurumunu ziyaretleri esnasında görülmektedir.
Balkan Hareketinin Neticeleri
Akdenizin hâkimiyetine ait mühim harp, şimalî Afri-kada devam ediyor. Cepheye her taraftan kuvvet geldiğini gösteren emareler var
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
(Ankara, 24 Nisan) — Yunan mukavemeti sonuna ermiştir. Balkanlardaki inkişaflar karşısında bunu çoktan bekliyorduk. Hayret edilecek bir taraf varsa o da mukavemetin nihayete yaklaşması değil, bu kadar zorlu ve intizamlı bir şekilde, bu kadar devam edebilmesidir.
Eski hükümetin ihaneti yüzünden Yugoslav ordusu parmak bile oynatmadan hareketsiz bir hale düştü. Yunan krta-laıının büyük kısmı Arnavutlukta bağlı bulunuyordu. Yugoslav yolunun açılması üzerine bu kuvvetlerin cenuba çekilmesine imkân ve vakit kalmadı.
Alman tazyikini bir avuç Yunan kuvvetile bir miktar Avustralyalı ve Yeni Zelandlı kuvvet karşıladı. Bunlar Almanların miktarca kat kat üstün kuvvetlerine karşı hayret verici bir mukavemet gösterdiler. Cephe hiçbir zaman yarılmadı ve çözülmedi. Almanlar, süratli bir netice alabilmek için adam ve malzeme zayiatına hiç de ehemmiyet vermiyorlardı. Yalnız Sofyaya getirilen yaralıların miktarı Bulgar halkına dehşet vermiştir. Telefat da büyük olmuş, malzeme hesapsızca israf edilmiştir.
İngilizler için bu sırada şimalî Afrikadan az bir kuvvet bile ayırmak bir fedakârlıktı. Bu gibi vaziyetlerde hissiyat tarafını da ihmale imkân olmadığı için buna rağmen Yunanistana epeyce kuvvet gönderdiler. Fakat öyle tahmin ediliyor ki Mısır tehdide uğrayınca motorlu kıtaları tâli bir sahada bıraka-mıyarak daha muharebenin başlarında Mısır'a geldiler. Yugoslav vaziyeti karşısında Balkan cephesinin muvakkat bir mahiyeti olduğu pek belli idi. Onun için İngilizlerin muntazam çekilmelerle yaptıkları iş, yeni bir Duncerque manevrası hazırlamaktı. Yunanlılar da istiklâllerini azamî derecede pahalıya satarak hem düşmanı ve malzemesini yıprattılar, hem de gayri müsavi miktarda Alman askerile boy ölçmek için cüret ve cesaretin kâfi olduğunu fiilen ispat ettiler.
Şimalde kalan Yunan küvetleri teslim olmuştur, hükümet Girid'e çekilmiştir. Devam eden mukavemeti; askerin ta-kınv takım vapurlara bindirilmesine vakit bırakan ve bunu himaye eden bir dümdar mücadelesi saymak hatâ olmaz.
tor
Yunanistandan çekilebilecek kuvvetler, şimalî Afrikada Wa-wel cephesine katılacak ve burasını kuvvetlendireceklerdir. Şimdi Akdeniz hâkimiyeti hakkında kati ve mühim mücadele bu cephede olacaktır.
Öyle görülüyor ki   ingilizler % Libya cephesine epeyce kuvvet toplamışlardır.     Balkanlardan çekilebilecek kuvvetlerden başka Akdeniz yoliyle buraya tn-
(Devamı: Sa. 5, SU. 5 te) —
Veygand
Ne Sebeple Değiştirilmek
İsteniyor?
Bunu İsteyen Peten mi, Darlan mı Henüz Belli Değil
«Fransa hakkında gelen haberlere göre General Veygand ile Amiral Darlan arasında da noktai nazar ihtilâfı olduğa anlaşılmaktadır.
Bütün resmî tekziplere rağmen General Veygand'm değiştirilmesi kuvvetle düşünülmektedir. Yalnız, bunu, Veygand'm çok müstakil hareket etmesi dolayısile Mareşal P< tain'in mi istediği, yoksa Alm8j ve İtalyanlarla    jsbirlıği    yapılmalına
i
5
I
General Veygand
muhalefet ettiği için Darlan tarafından mı ileri sürüldüğü henüz m avlum değildir., .û
— Radyo Gazetesi —
Berline Göre
İspanya Üçlü Pakta Girecek
Portekize Karşı Hareket Yapılacak
Belgrat Kül Olmuş
Berlin. 24 (AA.) — Bir hususî muhabir bildiriyor:
Yakında İspanyanın üçlü pakta iltihak etmesine ve Portekize karşı bir hareket yapılmasına intizar etmelidir. Aslkerî mahfiller Balkan muharebesini filen bitmiş addediyorlar.
Berline gelen iMc filmde görüldüğü gibi Belgrat tamamile kül haline gelmiştir.
Fransa Ve Portekiz Tehdit Altında
Zürich, 24 (A.A.) — Nüe Zürcher Zeitung gazetesinin Vidhy muhabirine göre, Mareşal Petaân, B. Laval'i tekrar kabineye almadığı takdirde Yugosiav-yanın akıbeti Fransayı da tehdit
etmektedir. ^^^^^^
Ayni gazetenin Berlin muhabirine göre de, İspanya ve Portekiz meselesi anî bir ehemmiyet» haiz değildir. Fakat Berlin menafin İngilizlerin Almanlardan çabuk davranarak Portekize asker çıkarmaları ihtimali hakkın daki Aİmerikan haberlerinden dolayı endişe duymaktandır.
w*
1
fi
Almanya İle 3.300.000 LirahkTicari Bir Anlaşma
Ankara, 24 (Telefonla) — Almanya ile aramızda üç milyon üç yüz bin liralık bir
anlaşma parafe edilmiştir, ı bil Almanyadan ecza ve Anlaşmaya göre Almanya- malzemei sıhhiye alacaya vereceğimiz mala muka-| ğız.
Bitaraflık Paktı
Bugün Meriyete Giriyor
Sovyet Kuvvetleri Garbe Naklediliyor
Tokyo, 24 (A.A.) — Sovyet - Japon bîtaraflık paktının bugün Japon imparatoru tarafından tasdik edildiği resmen bildirilmektedir. Pakt yarın meriyete girecektir.
Stokholm, 24  (A.A.) — Reuter:
Demokraten gazetesinin Berlin muhabiri diyor ki:
Berlin'de öğrenildiğine göre, Sovyet kıtalarının Uzak Şarktan çekildikleri hakkında bir Japon menba-mdan verilen haberler teeyyüd etmektedir. Sovyet . Japon bitaraflık paktı imzası üzerine Sovyetler Birliğinin Uzak Şarktan bilhassa Vla-divostok, Karbarovsk, Şita ve Vikuç-dan bütün kadroları ile ordular çekerek bunları Baltık devletlerine, Sovyet Polonyasına ve Besarabyaya sevkettikleri anlaşılmaktadır.
ALMAN
Hücum Botları Ege Denizinda Faaliyete Geçti
B. Hitler
Amiral Horti'yi Kabul Etti
Budapeşte, 24 (A.A.) —Macar ajansı bildiriyor:
Macar Kral Naibi Amiral Horti bugün B. Hitler tarafından umumî karargâhında kabud edil' mistir.
«Alman hücumbotları Ege denizinde faaliyete geçmiştir. Bunların hareket üssü Kavaladır.
«Tekneleri ufuk, fakat süratleri 45 mil olan bu hücumbotlar, nerede harekette bulunacaklar ise oraya yakın bir yerde üslerini kurarlar ve geceleri harekete geçerler.
«Ege denizinin dar «İması ve bir çok adalar bulunması bunların faaliyetini kolaylaştıracak, İngilizler tarafından yapılan nakliyatı güçleştirecektir.»        — Radvo Gazetesi —
Trablusgarp Bombardımanı Nasıl Oldu ?
ŞehirVe Limana553 Ton Ağırlığında Obüs Atıldı
Londra, 24 (A.A.) — Reuter ajansının Akdeniz saffıharp filosu amiral gemisinde bulunan nu-(Devamı Sa. 5, Sü. 4 te) X
20Serî Torpido
Amerika Bunîari da Ingiltereye Veriyor
ingiliz Donanmasına Yen. Bir Dretnot daha
Vaşingbon, 24 (A.A.) — A-merüka Birleşik devletleri Bahriye Nazm atbay Knox, gazetecilerle yapıtığı bir görüşmede, 20 serî corpıfconun Ingiltereye teslim edilmeik üzere hazır olduğunu ve bunların halen belki de yolda bu. lunduğunu bildirmiştir. Bu torpi-tolar saatte 96 kilometre sürate
malik bulunmaktadır.
Albay Knox, ayni zamanda A-merika Birleşik devletlerinin Ka-nadada bir miktar harp gemisinin mulhıtemel olarak korvet gemisinin inşası için müzakerelerde bulunduğunu da etmiştir. Al-
bay Knox, Kanad-anın A|merika Birleşik devletleri hesabına inşa edeceği gemilerin ödünç verme ve kiralama sistemi mucibince Ingiltereye verilebrlmesinin de mümkün olduğunu kaydetfmiştir. Bu mesele, bu gemilerin inşasının bitmek üzere olduğu zaman kara rlaştırıl acıktır.
Prens of VVales
Londra, 24   (A.A.) — Yeni
«Prens of VVales» zırhlısının ik-(Devunu Sa. 5, SU. 7 de) *=
ingiliz filosu tarafından şiddetle  bombardımanı »edilen Trablus limanının Şimali Afrikadaki vaziyeti ve Sicilya .arasındaki mesafeyi gösterir harita
Darlan
Mihvercilere El Alından Benzin Vermiş
Meraşalîa Amiral Arasında Şiddetli Münakaşa Oldu
«Haber verildiğine göre, bu defa Almanya ile sıkı işbirliği yapmak taraftarlarının başında Amiral Darİan gelmektedir.
«Mevsuk haberlere göre, Dar. lanın emrile Tunus ve Trablusgarp arasındaki muhtelif üslerde büyük benzin stokları vücude getirilmiş; ALman ve İtalyan kara ve hava kuvvetleri bu stoklardan istifade etmiş. Bu şüyu bulur bul-
Alman Hariciyesi
Almanyanm Türkiye Boğazlarını Kontrol Etmek IstediğiHaberi
Maksadı Mahsusla Çıkarılmış Buluyor
Berlin, 24 (A.A.) — ,Yarı resmi bir kaynaktan bildiriliyor:
Almanyanm Çanakkale ve Karadeniz boğazlarının kontrolünü istediği hakkındaki haberler bugün Alman hariciye nezaretinde düşmanm bir şaşırtma manevrası suretinde tavsif edilmiştir.
Bir suale cevaben Alman hariciye nezaretinde denilmiştir ki:
Bu haberler, Almanyanm İspanya üzerinde tazyik yaptığı neviden haberlere dahildir. Bu gibi haberler çıkarılmakla, Yunanistandaki elim hâdiselerden nazarı dikkati başka taraflara çekmek ve ayni zamanda yeni sahalarda yeni karışıklıklar ihdas edilmek isteniyor.
Lim

Ad
ası
Amiral Darlan
maz Mareşal Peten'le Amiral Darlan arasında şiddetli bir münakaşa olmuşt-UT.
«Mareşal, bu benzin stoikları-(Devamı Sa. 5, Sü. 2 de) /=/
Mütareke
EpirVe Makedonya Ordusu Kumandanile
Mihver Başkumandanları Arasında
Selânikte İmzalandı
Selanik, 21 (A.A.) — Stefani;
Epir ve Makedc%ya Yunan ordusu ile mütareke, Alman, İtalyan ve Yunan delegeleri arasında, Selânikte Tepe mahallesinde halen Mareşal List'in ikametgahı olan villâda im-(Devamı: Sa. 5, Sü, 6 da) **
İşgal Edilmedi
<Bir kaç gün evvel, Berlin kaynaklarından gelen haberlerde Limni adasının Alman kuvvetleri tarafından işgal olunduğu bildirilmekte idi. Son alınan haberlerden bunun aslı olmadığı anlaşılmaktadır...»
— Radyo Gazetesi —
-o
Termopil
Buranın Müdafaa E dilip Edilm iy eceği Belli Değil
«Buigün öğleyin Betlinden gelen bir haberde, İngilizlerin Ter-mopil'den çekildikleri bildirilmektedir.
«Londra radyosu, müttefiklerin mukavemete devam ektiklerini, sol cenahın varıldığı haberinin d'oğru olmadığını söylüyor.
«Termopil dar ve müdafaası kolay bir geçitJtir. Eğer, İtalyan radyosunun söylediği grbi bütün Yucnan orduları tesJifm olmuslar-sa, üç tümen kadar olan İngiliz kuvvetlerinin bu geçidi müdafaa edebilmeleri im'kânı yoktur.
«Eğer MaJkedonya ordusu mukavemette el'a,n devam ediyorsa bu kuvvetlerin daha geri çekilmeleri ve bilâhare Mora adasına geçerek urun müddet d'ayanma-ları kabildir.»
» Radyo Gazetesi -
GÜNÜN SESİ
Çocukların Bayramı
Yazan: REŞAT NURİ
Çocuk bayramının Milli Hâkimiyet bayramik» bir güne tesadüf ettirilmesi gUzcl bir buluştur. Netice Itlbarlle milli hâkimiyet te, cumhuriyet te hep onlar ivin, hep onların ve daha ilerde onlardan gelecek sayısız nesillerin bizden dalla rahat ve bahtiyar yasamaları
irin defcll midir? Huduttaki nöbetçinin gözlerini diktiği nokta, o-uun mukaddes İstikbalinden başka ne olabilir?
İki gündeııberl şehir, onların masum şenliglle dolup taşıyor. Kendileri kadar yeni ve genç baharın güneşi altında şarkılar söyliyerek sokaklarda dolayşıyorlar; üstüste arabalara dolarak kırlara çıkıyorlar; bahçelerde salıncak sallunıyor-
lar.
Onlardaki neşe ve fütursuzluk gayri ihtiyari bize de geçiyor; zaman zaman uyuşuyor, her şeyin 1-yi ve hayatın bir bayram olduğuna İnanacak gibi oluyoruz. Fakat;
(Lütfen sayfayı çevirinu)
Avrupada
VATAN
25 . 4 - 941
@n@ınnı
^^^= Nasıl Geçti
"Gelinlik Bir Kıza Beğenmediği Esvap Zorla Giydirilir mi?„
Yazan : Rebia Tevllk BAŞOKÇU
Telif ve tercüme hakkı tamamile   mahfuzdur
Beyaz organtin esvabın bitmesi iyirmt günden fazla sürdü. Çünkü esvabı rahatça dikebilmek için annemin evde olmadığı zamanları bekliyordum. Bir de geceleri yatak odama çekildikten sonra birkaç saat elle yapılacak yerlerini dikiyordum. Esvap büyük bir dikkatle dikildiği için muvaffakiyetle bitmişti. Ve bana cidden iyi gitmişti.
Bir gün annem evde yokken beyaz organtin esvabımı giydim, saçlarımı itina ile topladım. Ninemin odasına gittim. Sert organtinin altına giydi-•ğim penbe tafta uzun geniş kombinezon yürürken pek frofrolu bir ses çıkarıyordu. O seneler de esvaplardan çıkan bu fro frolu fısırtı pek moda idi. Hattâ Parisliler bundan kinaye olarak fro fro İsminde bir de şarkı çıkarmışlardı.
Odadan içeri girince ninemin bana gülümsiyerek bakan gözlerinden ben don memnun olduğu belli idi.
Kendime esvabımla mütenasip bir eda vermiyc çalışarak ninemin elini Öptüm:
— Nineciğim. size teşekküre geldim. İyi olmuş mu? Dedim.
— Aferin. Rebia, dedi. Çok beğendim, Allah bahtından güldürsün yav rum. Senin böyle becerikli oluşun elinden her iş gelişi benim çok hoşuma gidiyor. Saçlarını da   bugün ne
tgUzel toplamışın. Kadın kısmı biraz 'da koket olmalı, yoksa kadın sayılmaz. Gel seni bir öpeyim.
Ben esvabımın buruşacağını bile unuttum. Kollar um nicemin boynuna bütün kuvvetimle sardım. Uzaklardan gelen iki hasretzede gibi birbirimize sarılarak öpüştük.
Ninem elbisenin her tarafını ayrı ayn muayene ettikten sonra:
— Hiç kusuru yok dedi. Şimdi çıkar as da buruşmasın, ben yarın annene iyi açarım...
Ertesi gün bu işin anneme açılışı pek kolay olmamıştı. Annem, nineme benim her istediğimi yaptığını ve beni fazla şımarttığı için itiraz ediyordu.
— Bu sinsi kız. diyordu. Her istediğini yaptımaya bir çare buluyor. Anne, sen de onun istediklerini bir keramet sayarsın, hemen yaparsın. Sonra bu kızı itaate kim alıştıracak?
Ninem, anneme:
— A kızım, diyordu. Bu bir İtaatsizlik değil ki... On dört yaşında gelinlik bir kıza zorla beğenmediği bir esvap giydirilir mi? Diktiği esvabı bir görsen, bakalım senin o Efijeni-nin şatafatlı esvaplarına benzer mi? Tam yaşma münasip, hem de ne kadar da yakıştı. Sen buna kızacağın yerde memnun olmalısın.
Ninem annemi biraz yatıştırdığını anlayınca annemin odasından çıkmış, benim kapalı duran oda kapımın önünden bana dışardan seslenmişti:
— Rebia, haydi diktiğin esvabı getir de annene göster, kızım. O da memnun olsun.
Ben tekrar azar işitmek korkusundan yüreğim çarpa çarpa esvabı anneme götürdüm. Annem:
— Sen, dedi, bu dik   başlılığının cezasını mutlak çekersin...
Ben organtin esvap davasının bu kadarla neticelenmesinden çok memnun olmuştum. Bu davada annemin ftfkeye kapılarak esvabı makasla kesmesi ihtimali de vardı.
Hele on beş gün sonra Erenköyü-nün mükellef bir köşkündeki düğünde herkes benim esvabımı beğenmiş, herkes bu beyaz esvaplı zayıf kızın kim olduğunu sormuştu.
Anneme karşı ilk zafer bayrağını çekmiştim. Bundan sonra benim ara sıra evde kendime bazı elbise dikmeme müsaade ederdi. Hattâ gelin o-
ne çare ki, bunlar çok kısa ve süreksiz bir kaç dakikadır. Ondan sonra şuur ve hafızamız tekrar iş-lemlye başlıyor. İstilâ edilmiş mem l' Ut t|ı-rin, Norveçln, Polonyanın, Fransa tun kim bilir ne halde olan çocuklarmı düşünüyoruz. Yugoslav yanın henüz dumanlan tüten harabeler ortasında dehşetten yan çıldırmış bir halde dolaşan, sığındıktan kaya ve dağ kovuklarından belki hâlâ çıkmağa cesaret cdeml-yen çocuklarını gözönüne getiriyoruz. Yanan kasabalar ve köylerde bomba ve mltralyöz sağnaklan 1-çlnde, öteye beriye kaçışan, yol ke-narlannda dizi dizi yatan, caddelerde top arabaları altında ezilen Yunan çocuklarım hatırlıyoruz.
Onlar da çocuktur ve gerek hay \ anlık, gerek insanlık tarihinin hiç
lurkcn Paristen getirtilen beyaz tül üzerine küçük beyaz mat boncuklarla beyaz krizantemler İşlenmiş gelinlik esvabımı kendim dikmeme de razı olmuştu.
Burada hakikati söylemek ihtiyacı ile itiraf edeyim ki, ben çocukluğumda annem için ideal bir kız olmadım. İki kız, iki erkek dört kardeşin ben ikincisi idim. Biraderim Refet benden beş altı yaş büyüktü. Annemin, çocuklarını emzirecek kadar sütü olmamıştı. Biz dört kardeş daima sütninelerle yetişmiştik. Annemin çok genç ve çok zayıf oluşundan ninem biraderimle beni kendi himayesinde büyütmüştü.
Zeyrekte Kilise camii karşısındaki büyük babamın eski konağında ninemin üç odalı ayrı bir dairesi vardı. Orada sadık halayığı Tiryal kalfa ile otururdu.
Bu eski konağın otuz beş odası vardı. Konağın altındaki fevkalâde sağlam yapılmış büyük mahzenlerin Bizanslılardan kaldığını, vaktile o mahzenlerin sonradan cami olan kiliseye ait olduklarını ve oralarda papaslann yattıklarını ninem bize anlatırdı. Sonraları büyük babamın ceddi Okçubaşı merhum Ali Efendi, bu mahzenleri almış üzerlerine bu konağı kurdurmuştu. Binanın önünü kilise camlinin kapamasına mukabil arka taraf çok açık ve manzarası, Boğaziçini, Beylerbeyine ve Hay-darpaşaya kadar alırdı.
Konağın etrafını biribirinden ayrı üç bahçe kuşatmıştı. Bu bahçelerin, aşağı bahçe, harem bahçesi, selâmlık bahçesi diye ayn ayrı isimleri vardı. Aşağı bahçe yüksek duvarların arkasında kalmış sıkıntılı bir yerdi. Ancak kurban bayramlarında kalabalık ailenin kurbanları orada kesilir, bir de koca konağın yüzlerce çeki odun ve kömürlerine depo yeri o-lurdu.
Harem bahçesinde asırlardan kalmış nefis armut, erik ve kaysı ağaçları vardı. Bahçenin bir tarafına büyük bir harem mutbağı, bir tarafında da duvarlarla ayrılmış bir binada ahır ve arabalık, uşak, aşçı ve arabacı odaları vardı. Bu binadan aynlan bir de büyük selâmlık mutbağı vardı. Selâmlık bahçesine gelince burası ortasında büyük bir havuz, etrafında büyük çam ağaçları, köşelerde kameriyelerin üzerlerinde mavi salkımlar ve beyaz yaseminler örtmüş Halice karşı güzel manzaralı büyük bir bahçe idi. Bu bahçenin muntazam yollarında biraderim Refetle ben üç tekerlekli volospitlerde çark çevirirdik.
Büyük babamın vefatından sonra, konağın selâmlık tarafını annemle, babam, harem tarafını da teyzemle eniştem taksim etmişler, yazı Boğa-ziçlnin ayrı ayrı sayfiyelerinde geçirdikten sonra kışm Zeyrekteki konakta birleşirlerdi. Ninem daima küçük kızı olan annemle otururdu.
Refet beş, altı yaşında iken ben dünyaya gelince onu dadısı Ncvtcr kalfanın himayesinde annemin tarafına göndermişler. Ninemin dairesinde boş kalan şefkat köşesine süt ninemle beni yerleştirmişler. Ben on yaşına gellnciye kadar anneme biraz uzak kaldım.
Ninemin derin bir şefkat kaynağı olan sıcak ruhu yüksek duygulan, ruhumu beslemiye ve çocukluğumu hâlâ unutamıyacağım kadar mesut etmiye kâfi gelmişti.
Fakat Refet, ailede doğan ilk erkek çocuktu, Bu, ona öyle yüksek bir imtiyaz veriyordu ki, dadısı Nevtcr kalfa küçük (paşa) çığını nasıl şımartacağını bilemiyordu. Bu sadık Çerkesin iptidai kafasında yalnız (paiya) sının her arzusunu yapmaktan başka hiçbir emel yoktu.
(Arkası var)
bir devrinde harp şimdiki kadar şeni bir kıtal olmamıştır.
Fakat ayni zamanda yine düşünüyoruz kl, çocuklarmı kendllerile göz göre bu ateşin İçine atmış o-lan Yugoslavlar, Yunanlılar bu fedakârlığı yine onların İstikbali 1-<;in göze almışlardır. Dava görüldüğünden çok daha büyUktür. Makineye karşı diş ve tırnaklarlle uğraşan neslin boynunda yalnız bugünkü «iMukların değil, seneler ve asırlar İçinde onlardan gelecek sayısız nesillerin mesuliyeti ve vebali vardır.
İnsanlığın mânasını anlamış milletler İçin hiçbir fedakârlık, hattâ cephe arkasındaki çocukları gözden çıkarmak bile asla çok değildir.
REŞAT NURİ
Kooperatif Namına Un Satan
Yağcılar ihtikâra mı Saptılar?
Satışlarda Fatura Vermek Kanunen Mecburi Olduğu Halde Satışı Yapanlar Fatura Vermekten İmtina Etmişler
ünden
Istanbulu Terk
Edecek Olanlar
Bu Hususta Vilâyet ün Kazalara Bir Tamim Gönderecek
Bug
Kendi arzularile Istantulu ter. kedecdlc olanların'beyannamelerinin tasnifi-le seyahat biletleri Vilâyetteki nakil bürosunda hazırlanmaktadır. Bu büroda kaza-lardap gönderilen memurlar   ça.
Iıjmakta ve her kaza İtendi biletlerini doldurmaktadır.
Limanda Devlet Denizyolları Umum Müdürü İbrahim Kemal Bayboracun başkanlığı altında te-seikkül edip devamlı bir şekilde çalınmakta olan nakil komisyonu bir talimatname hasırlayarak dün Utarabul Vilâyetine göndermiştir.
Vilâyet te bu talimatname üzerine biletler kaymakamlıkların ne «ureble tevzi ve halkın nakilde ne şekilde hareket edeceklerini bildiren bir tamim hazırlamıştır. Bu tamim bugün kaymakamlıklara gönderilecektir.
Tasnif neticesinde halkın gidecekleri yerlere göre kara ve deniz yolları için ayrı ayn biletler tajızim edilmiştir. Bu biletler üç nüdha yapılmaktadır. Birisi kaymakamlıklarda kalacak, birisi nakil vasıtalarında verilecek, üçüncüsü de   yolcuların   elinde
bulunacaktır.
Vilâyetin bugün kaymakamlıklara    göndereceği    tamimden
sonra kazalarda yolcuların biletleri tasnif sırasına göre tevzi olu. nacaktır.
19 Mayısı Mektepler Bir Geçit Resmile Tes'id Edecekler
Verilen son bir emirle evvelce de haber verdiğimiz gibi her sene yapılmakta olan 19 mayıs mektepliler idman şenlikleri bu sene yapılmıyacakhr.
Bu yıl 19 mayıs gençlik ve spor bayramı kız ve erkek talebenin yeknasak spor kryafetlerile Taksimde bir geçit resmi ve spor müsabakaları yapmak suretile t es'it olunacaktır.
Kız, erkek orta okullarla lise talebeleri 16 mayıs 1941 cuma günü saat 10 da Taksrm meyda. nında toplanarak 10,30 da bir prova yapacaklardır.
Beden terbiyesi öğretmenleri 2 mayısta Maarif müdürlüğünde toplanarak programı hazırlayacaklardır.
Börekçi, kadayıfçı, 'tatlıcı ve ounların benzeri küçük esnafla mahalle bakkallarına un tevziini deruhte eden İstanbul Belediyesi Memurları kooperatifinin, şirketin ayni zamanda yağ dopozıterü. ğinı de yapan Limnidis biraderlere ait mağazayı tevzi mahalli ittihaz ettiğini ve bu mağazadan un alan bazı esnaftan çuval bacına 30 - 40 'kurut* arasında fazla para alındığını Ve satılan bu unlar için alıcılara fatura verilme-dibini dünkü sayımızda, isimlvri-ni tasrih ettiğimiz bazı esrrafın şikâyetlerine atfen, yazmıştık.
Dun. bu husustaki mütalâa ve noktai nazarını sorduğumuz Toprak Ofisi müdürü, perakende un tevzii i#inin kooperatife bir tecrübe mahiyetinde olarak muvakkaten verildiğini ve tevzide muvaffakiyet gösterildiği takdirde işe devamlarına müsaade olunacağını, aksi takdirde işin şirketten geri alınacağını söyledikten sonra, kooperatifin, değirmenlerden ve. ya Haydarpasadan alacağı unların depolarına kadar olan nakliye masrafları da tesbit edilen yüzde üç kâra dahil bulunduğunu ve bir çuval ekstra ekstra unun, satışı bedeli olan on iki liraya, 146 ku. ruş buğday korunma vergisile on kuruş çuval depozitosunun ilâvesi suretile baliğ olan 13 lira elli altı kuruşa yalnız yüzde üç zam edilerek satılabileceğini ve eğer bunun aksi vaki ve sabit olursa! bu hareketin bir suç addedilerek suçlular hakkında muktazi muamelenin yapılacağını ilâve etmiştir.
Ofis Tnüdürünün verdiği bu malûmata nazaran, bir çuval unun, maliyet fiyatı olan I 3 lira elli altı kuruşa, nakliye masrafı da içinde olduğu halde 40 kuruş 68 santim ilâvesile I 3 lira 96 ku. ruş 68 santime satılabileceği anlaşılmaktadır. Halfc-iki, dün yazdığımız veçhile Fatihte Çörekçi-kapısında kadayıfçı Hakkı ustadan 50 kuruş 32 santim fazlaeile 14 lira 47 'kuruş,  Kadıköyünde
Söğütlüçeçme caddesinde kadayıfçı Mustafa ustadan 45 kuruş 32 sanıl in fazlasile 14 lira 42 ku. ruş ve Küçükpazarda pastacı Aslandan da 35 'kuruş 32 santim fazlaeile 14 lira 32 kuruş alınmıştır ve bu alıcıların hiç birine de fatura verilmediği anlaşılmıştır. Bu vaziyette, tevzi işini yapanların tesbit edilen kârdan fazlasile satış yapmakla ihtikâra saptıkları isimlerini yazdığımız bu esnaf ta. rafından alâkadar makamlara şikâyet ve isbat edild;ği takdirde, kooperatif hakkında t jkibaîa başlanacağı açrkça anlaşılmaktadır. Öğrendiğimize göre, kendilerinden resmi fiyattan fazla para alınan esnaf, Toprak Ofise ve Fiyat Murakabe 'komisyonuna müracaatla haklarını arayacaklardır.
Limnidis biraderler mağazasın, da dün de ayni şekilde satışa devam edilmiştir. Kadıköyünde Sö-ğütlüçeşme caddesindeki kadayıf, çı Muatafa ustaya dün de beher çuvalı 14 lira 42 kuruştan altı çu. val un verilmiş ve vaki talebe rağmen, henüz faturalık kâğıt yaptırmadıkları söylenilerek fatura verilmekten de imtina edilmiştir.
Tüccarların yüz kuruştan fazla satışlara fatura vermek mecburiyetinde bulunduğunu bilmekle beraber, bu hususta malûmatına
müracaat ettiğimiz Vali muavini
Ahmet Kınık, bu mecburiyetin müşterinin talebiie meşrut olduğunu söylemi* ve istediği halde fatura alamıyan esnafın müracaatları halinde, suçlular lıa'kkında derhul takibata başlanılacağını ilâve etmiştir. Müteakiben, mütalâalarını sorduğumuz Fiyat Murakabe Müfettişliği de, ayni mütalâaları dermiyan ettikten sonra, kendilerinden fazla para alınan ve istedikleri halde fatura al. mağa muvaffak olamıyan esnafın müracaat ve şikâyetleri halinde derhal harekete geçileceğini söylem içtir.
İaşe Müsteşarı
TetkiklerYapıyor
Ticaret Ofisi İthalât
İşlerinde Nâzım Rolünü ifa Edecek
Ticaret Vekâleti İaşe Müsteşarı sayın Bay Şefik Soyer, şehri-mizdeki tetkik ve temaslarına devam etmektedir. Dün Fiyat Murakabe komisyonuna Ibir müd_ det riyaset ettikten sonra, iaşe komisyonu toplantısında bulunmuştur.
Müsteşar, faaliyetini en ziyade teşekkülü henüz «ıkimal olunan ve daimi bir yer gösterilemediği için muvakkat binalarda çalınmak mecburiyetinde bulunan Ticaret ve Petrol Ofisleri muamelâtı üzerinde teksif etmektedir. Ticaret Ofisine, bilâhare ihtiyaç (hasıl olması muhtemel bulunan maddeleri te?bit ettirmektedir. Bu me-yanda kahve ve şeker ön safta bulunmakta ve diğer maddeler de nazarı «dikkaUten uzak tutulmamaktadır. r
Ticaret Ofisi, ithalât işlerinde nâzım rolünü ifa edecek ve bazı formaliteler sebebıle hususi şahıslar tarafından ithali kabil ol-mıyan bir kısım maddelerin celbi işini de üzerine alacaktır.
r
Konferans
Londra üniversitesi Terbiye Profesörü Eminönü Halkevinde üç Konferans Verecek
Londra üniversitesi terbiye profesör ü ve Terbiye Enstitüsü mümessili II. R. Hanıley Istanbuldakl İngilizce hocalarlle İngiliz llsanllo meşgul olanlara nisanın 26, 28, 29 uncu günleri Eminönü Halkevinde ingilizce lisanı, ingilizce okuma ve yazma, İngilizce grameri mevzulu Uç konferans verecektir.
Profesör Avusturyada doğmuş, Milborn üniversitesinden mezun olmuştur. Milborn üniversitesinde
V__
riyazi fizik profesörlüğünde bulunduktan sonra 1014 de Bombay üniversitesi profesörfüğünü işgal etmiş ve Kollcj direktörlüğünü yapmıştır. 192i> du Ncvyork Ko-lumbia, 1930 da Londra üniversitesi profesörlüğünde bulunmuş, 1932 de de Londra üniversitesi terbiye enstitüsü mümessili, doktora ve fenni araştırmalar kısmı rclsl, beynelmilel İmtihan komisyonu âzası olmuştur ve bir çok eserler yazmıştır.
iktisadî Haberleri:
aiât ve ihracat birliklerinin temin ettikleri 'menfaatleri tebarüz ettirmek üzere Ticaret Vekâletinin tenaibile bir broşür hazırlanmaktadır. Bu broşürün, bir. İlklerin iki sene zarfındaki ithalât ve ihracat işleri üzerindeki faaliyetlerile, iki sene evvelki vaziyeti mukayese bakımından pek faydalı malûmatı havi olacağı söylenibnektedir.
İC Fiyat Murakabe komisyonu süt fiyatlarına altı kuruş zam yapılmasını muvafık bulmuş ve keyfiyeti Belediyeye bildirmiştir. Bundan sonra süt .25 kuruşa satı. lacak ve fakat hrfzıssıhha kanunu mucibince krema lan alınmış sütlerin satılmasına Jcat'iyyen meydan bırakılmıyacaktır.
Elyevm Romanyada bulunmakta olan Petrol Ofisi müdürü HaJim Sabuncu ve Ofis sa-iış şubesi müdürü Nejat Bükreş-teki temaslarına devam etmektedirler. Petrol Ofisi namına ayn bir mukavele akdine memur bulunan bu zatların mesaisi müsbet neticeler verecek bir şekil almış vc mamleketimize petrol ve benzin ithali imkânlarrı bulunmuştur.
u u _
un
Bu Ne Hesap!
n ngiliz Akdeniz filosu U son Trablusgarp bombardımanında şehre ve limana elli dakikada 550 ton obüs atmış. Yani İngilizler hesapça Trablusgarba saniyede 185 ve dakikada 11,000 kilo demi/ yağdırmışlar.
İngilizlerin hesabına akıl ermiyor: Bir taraftan mihvere ham madde gitmesin diye sıkı bir abluka tatbik ediyorlar, diğer taraftan da halen bir Alman - İtalyan üssü olan Trablusgarba kendi ellerile   dakikada
11,000 kilo demir gönderiyo--lar!
Şahsî Teminât
j
aponya Hariciye Nazın B. Matsuoka, Moskova, yı ziyareti ve Sovyetler - Japon, ya bitaraflık paktının imzalanması münasebetile B. StalbVe gönderdiği bir telgrafı şu cümle ile bitirmektedir:
«Bütün hayatrmca şiarımın sözüme sadık kalmak olduğunu ve olacağını ilâve etmeği lüzumlu görürüm.»
Birçok paktların zımbalı defter kâğıdı gibi purrrt diye kolayca yırtıldığı bir devirde yaşadığımızı teyit rçin Japon Hariciye Nazırının bu cümlesinden daha kuvvetli bir şey belki de olamaz.
Böyle bir devirde yaşadığı, mızı B. Matsuoka da o kadar iyi ajılamış ki imzalanmış bir pakta ekser ticari muamelelerde olduğu gibi şahsî bir teminat ilâvesini faydalı görmüş.
KÖR KADI
Belediye Meclisi Dün Toplandı
Belediye meclisi nisan devresi toplantılarına dün öğleden sonra reis vekili Farulk Derelinin başkanlığı altında devam etmiştir.
Günün en mühim müzakere mevzuu Sular idaresinin teşkilât ve vazife talimatnamesi teşkil et-mi?, Kavanin encümeninin bu hu. sustaki mazbatası kabul edıLnış-tir.
o
Dâhiliye Vekâleti Tâyinleri
Ankara, 24 (Telefonla) — Malatya vali muavini Cav it Eski. şehir vali muavinliğine, Diyarbakır vali muavini Orhan Seyhan idare heyeti azalığına, Diyarbakır vali muavinliği kadrosunun Kocaeli vilâyetine verilerek Seyhan İdare heyeti azası ismailin Kocaeli vali muavinliğne, Bayındır kaymakamı Remzinin Manisa idare heyeti azalırına, Erzincan vali muavini Haminin de Antaİ-ya vali muavinliğine naklen ve yeniden tayinleri tensip edilmiştir.
T A K VI
25 NİSAM 941 CUMA
AV: i - GÜN: 115 - Kasuu: 160 RUMİ: 1357 — NİSAN: 18 HİCRİ: 1360 — Reblülevvcl: 28
VAKİT ZEVALİ EZANI
GÜNEŞ:' 6.08 10,10
ÖĞLE: 13,12 5,15
İKİNDİ: 17,01 9,03
AKŞAM: 19,58 12,00
YATSI: 21,38 1.41
İMSAK: 4,16 8,19
— Hem <lc nasıl? Bir adım bile ayrılmadan...
Albay Julyan bana doğru gelerek ellnıl tuttu ve;
— Allah rahatlık versin, dedi. Sizi çok üzdük. Erkenden yatınız. ÇlknkU yarın Maksim İçin yorucu bir gün olacak.
Bir an elimi elleri arasında tuttu. Gözlerimin içine bukaımyor, tltrlyeıı çeneme bakıyordu.
Odadan çıktı. Favell, masanın üzerinde du. ran sigaralardan alarak tabakasını doldurdu. Bir tane do yuktı ve küstah bir tavırla:
— Beni her hulde yemeğe alıkoynuyu-caklardır.
Dedi. Hiç kimse cevap vermedi. Dunun-lan Kavurarak:
— Ben de bu civardaki bir otelde kalırım. Yarını düşünerek uykum kaçacak ama
ne İne. Allah ra_Mık versin, Danny, Mlster
de Vlnter'l kilitlemeği unutmayınız.
Elini uzatarak bana doğru geldi. Ben terbiyesiz bir çocuk gibi İki elimi urkama suk-ladmı. Arsız herif gülerek:
— Yuzık, dedi, ilsin İslerinizi bozdum. Bunu İstemiyordum, fakat aldırmayın, gazeteler İlk sayfalarında büyük baslıklarla sizden söyle bahsedeceklerdir:
«Montekurlodun Munderlcy'e...» «Bir katilin zevcesi neler anlatıyor?» Bir daha sefer evlenirseniz size daha İyi tali dilerim.
Maksime de veda makamına cl sallıya*
rak:
— Yakında görüşeceğiz. Güzel rüyalar lmmii.ii/ Kilit altında geçen İlk geceniz, fakat sonuncusu değil...
Tekrar kahkahalarla gülerek odadan çıktı. Mlsis Danvers tc arkasından gitti. Maksimle İkimiz yalnız kalmıştık. Pencerenin önündo duruyordu. Bana yuklosmıyordu.
Jasper, bütün aksam bizden uzak durmuştu. Ben de kocama sokuldum:
— Ben de seninle beraker geleceğim Maksim, dedim. Londraya araba İle ben de geleceğim.
Hemen cevap vermedi. Hûlû pencereden bakıyordu. Nihayet:
— Peki, dedi, hukkın vur, beraber olmamız lazım...
Frank, tekrar odaya geldi vc haber verdi: 1   — Gittiler. Favell de, Albuy da gitti. Sonra İlave etti:
— Ben bir şey yapabilir miyim? Telgraf çekelim ml? İsterseniz bütün gece sizinle beraber kalayım. Eğer faydalı olabilirsen», bunu yapayım. Şimdi   gidip telgrafı çeke-
yim.
— Üzülmeyin Frank... Yapılacak bir şey yok. Sonra belki olur. Zamanı gelince düşünürüz. Bu aksum yalnız kalmak istiyoruz, unladınız mı?
— Evet, hakkınız var, Allah rahatlık versin.
— Size de Frank...
Frank odadan çıktıktan x>nra Maksim yanıma geldi. Kollunnu açtım. Kucağmıa tıpkı bir çocuk gibi atıldı. Kollurımı sımsıkı kapattım. Vzım zaman böylece hiçbir şey söylemeden durduk. Maksimi bağrıma bas-ımştuıı, tescili etmiye çalışıyordum. Tıpkı Josper'e yapacağım gfbl yapıyordum. Jaa-per de yaralanmış olsaydı bana böyle İltica edecekti. 0
Maksim bir nazlı çocuk tavrlle sordu:
— Sen de benimle beraber geleceksin, değil ml?
— Evet.
— Albay Julyan bir şey demez, değil mi?
— Hayır!
— Yarın gece de beraber olacağız. Hemen
bir şeye karar vermezler. Hiç olmazsa yirmi dört sautin geçmesi lâzım, değil mi?
— Her halde...
— Şimdi kanun o kadar sıkı değil. Akrabaların ziyaret etmesine müsaade ediyorlar. Fakat çok uzun sürer her halde...
Hastlng'l avukat olarak tutacağuıı, babamı tanır, eski bir aile dostudur.
— İyi olur.
— Fukat ona hakikati aıılutmam lâzım. Avukat için daha iyi olur. Hiç olmazsa no söyllyeceglnt bilir.
Kapı açıldı. Frith içeri girdi. Maksim hemen benden ayrıldı. Ben de dimdik durdum. Vekarlı bir tavırla suçlarımı düzeltiyordum.
Uşak:
— Yemek hazır, dedi.
— Peki, Frith, bu aksum giyinmeden yiyeceğiz, dedim.
Frith, perdeleri kapamağa, odayı toplantıya başladı Yastıkları düzeltiyor, masanın üzerinde karmakarışık duran gazeteleri topluyordu. Viski hardağile, kirli tablulan oradan kaldırıyordu. Bütün bu işler ben Man-derley'e geldim geleli hep bu şekilde görülürdü.
Fakat bu akşam, bu tabii hareketlerin benim için bambaşka bir mânası vardı. Çok /aman sonra başku bir hayat yaşarken bütün bu teferruatı hutırlıyurak bu anı tekrar^ yaşamak İstiyordum.
(Arkası var)
25 - 4 . 941
VATAN
3
Harp Vaziyeti
YAZAN:
İhsan BORAN
(Emekli Kurmay Subay)
Yunanistanda:
Her iki tarafın son resmi tebliğlerine göre Yunanistanda vaziyet şudur:
İl-, 'h/ kuvvetleri bir cenup grupu halinde Lamya körfezllc Llvadia arasında bulunmakta ve devanı eden Alman taarruzlarını karşılamaktadır. Şimalde Yunanlıların Eplr ordusu çarktan ve cenuptan Alman kuvvetlerile ihata edilmiş ve ba-ş kumandanlığın emri hilâfına teslim olmuştur. Yunan Eplr orduslle Alman ve İtalyan orduları arasındaki mütareke Selânlk'de İmza edilmiştir.
Müdafaa mevziinin »ol cenahında İleride kalan Yunan ordusu böyle bir akıbete lâyık değildi; bir sevk vo idare hatâsı bu fena neticeyi doğurdu. Arnavutluk Yunan ordusuna çekilme için geç emir \ erildi. Almanlar Olimp dağı mın-takasına girdikleri zaman Yunan ordusu hâlâ Arnavutluk arazisini tahliye etmemişti. Çekilme emrini alan Yunan Epir ordusu, maalesef yolsuz ve dağlık arazi müşkülâtı dolayıslle süratle çekilemedl; dalma ileride kaldı. Evvelki yazılarımızda tahmin ettiğimiz veçhile bu vaziyet tehlikeli İdi. Fakat sağ cenahla merkezdeki kuvvetlerin ınuannidane dayanması halinde düzeltilmesi kabildi. Fakat sağ cenahta İngilizler seri çekildiler; Merkezde bulunan Yunan kuvvetleri de Alman taarruzları karşısında süratle çekildiklerinden sol cenahta bulunan Yunanlılar Variya ve Pendos dağlarında cepheden İtalyan ordularının, şark ve cenuptan Alman kıtalarının İhata taarruzlarına uğradı. Geri muvasalası kesildiğinden cenuba çekilmeleri imkânı kalmadı. Kati netice yeri sağ cenahta İdi; Almanların Olimp dağı muharebesinden sonra da Yenişehir - Lamla İstikametinde taarruza şiddetle devam edecekleri muhakkaktı. Bu düşünce ile sol cenahta Epir ordusu süratle geri alınsaydı, bu fena vaziyet olmıyacaktı.
Bundan başka Almanlar, İki muhtelif ordunun arasına taarruz etmeyi İhmal etmezler; garp cephesinde, cenubi Yugoslavyada böyle yaptılar. Yunanistanda ayni tabiye usulünü tatbik etmeleri çok muhtemeldi. Ve öyle yapmakta gecikmediler.
Bundan sonra hatıra gelen iki sual vardır?:
1 — Yunan Eplr ordusunu teslime mecbur eden Alman - İtalyan orduları ne yapacak?
1 — Büyük kısmlle Lâmia körfezi - Llvadia hattı gerisinde toplanan İngiliz orduslle mütebaki Yunan kuvvetleri ne yapabilirler?
Alman ordusu, İtalyan ordularının yardımına İhtiyaç göstermeden Lâmia - Livadia hattına taarruza devam edecek ve Termopil geçidini garptan düşürmeğe çalışacaktır. Mora adasına Korent körfezinden asker geçirmesi veya paraşütçü kıtalar indirmesi muhtemeldir. Alman ordusu sevkul-ceyş hedefine epeyce yaklaşmıştır. Artık Atina istikametinde süratle ilerilemeğe çalışacaktır.
ı.ı-.'iiı/ orduslle Yunan kuvvetleri kap ederse Mora ya kadar müdafaaya devanı edebilirler; Mora-ya dofcru uzanan berzah müdafaaya müsaittir. Fakat Morada şimdiden kuvvet bulundurmak lâzımdır. Almancın, İngilizlerin ikinci bir Dunkerk irkâp hareketi yapmalarına meydan vermeleri muhtemel değildir. Bilhassa Yunan arazilinde üsler temin eden Alman hava kuvvetleri bu Irkâba mâni olmağa çalışacaklardır. Zira, Alınanlar da biliyorlar kl Yu-nanİHtaııdan kurtarılacak kuvvetler, Lihyava nakledilecektir.
Adliye KoriĞoriarımia
"Baba, Sen Bunak Değilsin!
•Dağcılık Kulübü Yanındaki Yol Müteahhide Verildi
Ta'ks;m bahçesinin köşesindeki Dağcılrk klübünün yanından Dolmabahçeye açılacak olan yolun inşaatı 20 bin lira üzerinden yüzde on üç noksanile müteahhide ihale edilmiştir. Diğer taraftan Darülacezedeki halâlar da müteahhide verilmiştir.
İnşaat bugünlerde başlayacak
ve süratle bitirilecektir.
—       o
zmır İthaldtçılâ rının Bir Teşebbüsü
İzmir (Hususi) — İzmir İthalâtçılar Birlikleri, dış memleketlerden mühim 'miktarda manifatura getirtmek için bazı teşebbüslerde bulunmuşlardır. Getirtilmek istenilen manifaturanın kıymeti bir milyon liraya yakın olacakı *f>vl*»nm/*k t^^ir.
Oğlu Tarafından  Bunaklık Atfedilen İhtiyara, Muayene Eden Doktor Böyle Demiş Ve Öyle Rapor Vermiş
— Be kuzum... Bu mahkeme bitr miyecek mi? Bitsin de paraları alalım.
Koridorda bekleşen üç beş adamdan biri artık bu beklemeğe tahammülü olmadığını anlatıyordu.
Dolanır gibi yaparak yanlarına sokuldum. Çünkü hepsinin yüzlerinden açıkgöz adam oldukları anlaşılıyordu. Buna rağmen benim de bir mahkemelik olduğumu sanarak, hiç aldırmadan konuşuyorlardı. Bir diğeri ona cevap verdi:
— Yüzdük yüzdük, kuyruğuna geldik. Sabır ol yakında paralan alacağız.
— Paraları alacağız da lâf mı? Hem üste de yüklü bir müşteri tutacağız.
Konuşmalarını kestiler. O sırada bir eliyle bastonuna, diğer eliyle kendisi gibi yaşlı karısına dayanmış olarak yürüyen ihtiyar bir adamı birbirine gösterdiler:
— işte para babası. Oğlunun borçlarını ödeseydi de bu hale düş-meseydl.
Bu sırada genç bir adam, koridorda sinirli sinirli dolaşıyor, elindeki şapkayı kâh havaya atıyor, kâh yumruğu ile vurarak eziyordu.
İhtiyar adam küme halinde toplanmış olan bir kaç kişinin yanından geçerken, yere doğru tükürdü:
— Tuh Allah müstahakınızr versin, leş kargaları, dedi.
Karısı onu bir sıraya oturttu. Sonra yaşlı gözlerini avucu İçinde tuttuğu mendili ile silerek genç adamın yanına gitti. Bir şeyler konuştular. Genç adam dik başlılık ediyor:
— Ben ona dedim, pişman olursun, öde şu borçları diye. Al şimdi, ne yapacak bakalım?!..
Kadm bir eliyle oğlunun sırtını sıvazlıyor, diğer eliyle gözlerini si-liyordu:
— Baba evlât arasında böyle şeyler olur mu hiç'*?. Gel oğlum babanın elini öp de barışın, alacaklılar da elbet paralarını alırlar, dedi.
Hâdise oldukça celbedici bir hal aldığından, oturduğu yerde dudaklarını kıpırdatacak dua okuyan ihtiyarın yanma sokuldum. Kendisine ne için mahkemelere düştüğünü sorunca, yüzüme şöyle bir baktı ve içini çekerek':
— Ah şu kadın taş doğuraydı da, ele güne rezil olmıyaydık, dedi.
Fazla anlatmak istemedi. Ben dc ürkütmemek için ısrar etmedim. Biraz sonra yaşlı kadın gelince ona sordum. Ne kadar olsa kadın, deşince anlatmağa başladı. Fakat kadının hissiyatına kapılarak yanlış anlattığını gören ihtiyar, lâfı aldı ve devam etti:
— Allah bir evlât verdi, iyi ki iki vermemiş, yoksa beni ölmeden mezara korlardı.
Kadın dayanamadı atıldı:
— Bey., belki o hayırlı çıkardı. Yaşlı adam dudaklarını büktü:
— Oğlum har vurmuş, harman sa-vurmuş. Herkes benim oğlumdur diye veresiye vermiş. Binlerce lira borç etmiş. Evden alıp harcadığı da caba. Alacaklılar bana müracaatle paralarını istediler:
— Gidin, kime verdi iseniz o ödesin, dedim. Nihayet borç arttıkça artmış, gırtlağına kadar çıkmış. Benim bir ayağımın çukurda olduğunu görenler çocuğa krediyi açmışlar. Oğlan da alabildiğine sarfetmlş. Bir gün oğlum bana ya bu borçlan ödersin, yahut da pişman olursun, dedi. Ben de elinden geleni ardına koyma, diye cevap verdim.
Bir de ne görelim., oğlan Adliyeye müracaat ederek, benim babam bunaktır ve ailenin servetini çarçur ediyor. Onu hacir altına alın beni dc vasi tayin edin diye bir istida yazmış, vermiş. Kim verdi bu aklı. Hangi kör şeytan cahil çocuğunu kandırdı bilmem. Herhalde alacaklıları olacak. Çünkü hepsi şahin olmuş. Maksat belli. Oğlum bana vasi olacak sonra ver yansın.
Mahkemeye geldik. Aman Allahım neredesin?.. Neler çıktı, neler?.. Yirmiye yakın şahit Yok ben kumar oynarmışım. Yok hovardalık eder-mişim. Yok içki içermişim. Falan filân, üstelik bunakmışım, ne yaptığımı bilmiyormuşum.
Hep bir ağız olmuşlar. Bir yandan mahkeme oluyor, bir yandan da beni tehdit ediyorlar, paraları istiyorlar. Ver paraları mahkemeden vazgeçelim diyorlar. Ben de «memlekette adalet var, hakikat meydana çıkarv dedim. Evvel Allah abu-kut bile tutmadım. Onlar şahit gösterdi. Ben de gösterdim. Hem benimkiler beş vakit namazında. Nihayet hakim; Allah ondan razı olsun, b^ni doktora muayeneye gönderdi. Doktor baktı, baktı da ne dedi biliyor musun oğul?
— Bı ba!. Sen bunak munak değilsin. Bizim gibi ne gençleri suya götürür, susuz getirirsin, dedi. Böylece de rapor verdi...
Mahkeme salonuna girilmişti. İhtiyarın oğlu ve alacaklılar raporun okunmasını heyecanla takip ediyorlardı. Kâğıtta ihtiyarın salim bir akla sahip olduğu yazılı olduğundan hepsinin rengi atmıştı. Son ümitleri de kırılmıştı. Mahkeme kararını vermek üzere tarafları dışarı çıkardı.
İhtiyarın oğlu alacaklılarının birbiri ardınca gelen suallerine boynu bükük cevap verirken, ihtiyar da karısının koluna dayanmış, müte-bessim bir çehre ile ağır ağır yürüyordu. Tekrar yanına yaklaştım.
— Geçmiş olsun bey baba, dedim.
— Eyvallah evlât. Geçti o devir, dedi ve anlatmağa başladı:
-t"* Vaktile (Karakuş) diyarında zengin bir adamın benimki gibi hayırsız bir evlâdı varmış. O da alacaklılarına «babam ölsün paranızı alırsınız» dermiş. Nihayet bir gün alacaklılar adamdan paraları istemişler. O da vermeyince adamcağızı yaka paça bir tabuta koymuşlar, sırtlayıp mezarlığın yolunu tutmuşlar. Karakuş kadısının evi önünden geçerken kadı gürültüyü duymuş, kalabalığı önlemiş. Tabutun içindeki adam da:
— Oh kurtulduk, demiş. Kadı adama sorduğunda:
— Bunların oğlumdan alacakları var. Benden istediler, vermeyince: (Sen öldün) dediler, beni tabuta koydular, demiş.
Fakat kadı bu sefer ötekilere sorunca onlar da:
— Hâşâ, öldü efendim, gözümüzle gördük, demişler.
Kadı da adama dönerek:
— Bire küstah., bu kadar adam sana öldü der de sen nasıl sağ olduğunu iddia edersin, yat aaağr, demiş. %
Ama şimdi o devir değil; geçti evlât. Şimdi cumhuriyet hâkimi palavradan şahit dinlemiyor.
Yanlarından ayrıldım. Senelerin ağırlığını sırtlarında taşıyan bu İki ihtiyarın arkalarından baktım. Onlar birbirlerine dayanmışlar, ağır ağır yürüyorlardı.
Mıi.ı Terin
Sicilya'dan Libya'ya bilhassa Alman kuvvetleri geçirilmiş olması ve Trablusgarbm ingiliz donanması tarafından son bombardımanı münasebet ile Akdenizde mühim muvasala hatlarını   ve
uzunluklarını    gösterir    harita
/^ebelitark'a büyük bir In-^gitiz filosunun demirlediğini bildiren ajans haberlerini tıpkı Cenova limanı bombardı-nvannvda olduğu gibi, Akideniz* de yine düşman sahillerine bir deniz taarruzunun takip edeceğini beklemek tabiî bir harekettir. Bu taarruza hedef o-lacak olan düşman sahillerinin, nakliye üslerini tenkil ed«n kalkış noktalarını veya askerî kıtalarının ihraç edildiği varış limanları olacağını düşünmek askerî mülâhazaların bir neticesini kabul etmek olur.
lngilterenin Mısırdaki kuvvetleri karşısında Alman kıtalarının bulunması, bu taarruzun Alman askerî kuvvetlerinin irkâp ve ihraç limanlarına karşı yapılmasının mantıkî olacağında tereddüde düşmemek haklı bir mülâhazadır.
Alman askerî kuvvetlerinin Sicilyadaki limanlardan irkâp ve Trablusgarp limanına ihraç edildiği ise haritaya küçük bir bakış ile teeyyüt eder. Tunue hududundan Trablusgarbe kadar olan sahil mıntakasmda tabiî ve mahfuz ve ayni zamanda müdafaa edilmek üzere tah. kim edilmiş Tralblusgarpten başka bir liman yoktur.
Binaenaleyh taarruzun Mal-taya istinat suretile Trabluagar-be matuf olacağı bir emri tabiidir. İngiliz istihbaratının kuvveti, bu asker geçirme hareketini tam amil e tesbit ettikten sonra buna mukabil tedbirleri etrafile ihzar ederek harekete geçmek, ingilizlerin (batı, fakat emin) siyasetlerinin icabıdır. \J
İngiltere deniz kumandanlığı daima kontrol faaliyetlerinde bulunmağa başlatmıştır. İlk tesadüf ettiği bir düşman kafilesine taarruz ederek düşmanın beş nakliye gemisini ve iki torpidosunu batırmıştır.
Trablusgarp
Deniz
Bombardımanı
Yazan:
Hüsamettin Ülsel
Eski Bahriye Müsteşarı
kati bir darbenin donanma rafından indirileceğini kabul
ta-et-
i
n^ilterenin Sicilya - Trab lusgarp yolunu kesmek ve düşmanı. ımümkün olduğu kadar kaçak bile olsa bu yoldan uzaklaştırmak için her türlü harekete tevessül edeceği aşikâı olarak görülmektedir. Düşmanın Trablusgarbi emin bir liman olarak kullanmaması için burayı tahrip etmek zaruridir. Zaman zaman tayyarelerin Trab lusgarp limanına taarruz ederek bombalarını bu Umana salıvermekte olduğunu okuyoruz. Tayyareler bombalarının isa'be-tindeki endişeli ihtimaller, donanma toplarının değişmez isabetleri iîe mukayese edildiği takdirde düşmana en sarih ve
m ek çok tabiidir.
Bunu nazarı dikkate alan İngiliz Akdeniz kumandanlığı, Trablusgarbe karşı tayyare tarassutlarının katı vaziyeti tesbit ederek donanmaya müsbet malûmat verdikten sonra İngiliz donanmasının 15 pusluk büyük toplarile semereler almağa karar vermiş ve Trablusgarp önlerine sabaha karşı vararak en ağır topları ile Trablusgarp limanının hizmete yarar mevzileri üzerine ateş açmıştır. Hemen bir saate yakın bir zaman donanma toplarının öldürücü ve şaşmaz mermileri ile Trablusgarp limanını dövmüştür. Şehrin rıhtımları, petrol depoları, şimendifer ietasyonu, deniz kumandanlık dairesi, askerî depolar tamamile tahrip e-dilmis, limanda demirli bulunan altı nakliye gemisi batırılmış, bir torpido fena hasara uğratılmıştır.
Sabahın besinde başlıyan bu taarruzu, hava filolarının ve donanma tayyarelerinin müthiş? borrtbaları takip etmiştir.
Trablusgarp istihkâmlarının İngiliz donanmasına karşı kâfi ve müessir bir süâh olacak kadar kuvvot gösteremediğini de görüyoruz.
Son on *beş yirmi gün zarfında lngilterenin Akdeniz filosu İtalyan filosunu bir deniz muharebesi yapmağa icbar etmiş ve donaamanın mühim kısımlarını batırmağa muvaffak o'jmuştıfr. Bir Convoy kafilesini yakalıyarak tamamile imha ebmiş ve bir italyan petrol gemisini batırmış ve en nihayet Trablusgarp limanını da bombardıman etmiştir.
Bütün bu taarruzlar karsısında Alman zabitleri idaresinde çalışan İtalyan deniz vasıtalarının göstermek istedikleri faaliyetin acı darbeler yediğini gördükten sonra artık İtalyan donanmasının en azimkar ellerde bile  ingiliz donanmasına  karşı
müessir bir kuvvet olamıyaca-ğını itiraf ebmek icap eder.
lngilterenin gerek hava ve gerek deniz taarruzları ile daima tahrip etnıiye karar verdiği Trablu9garbin artık bundan son ra Alman ihraç kıtaları için e-min bir istinaügâh olamıyacağı a. şikâr bir hakikattir. Donanmanın taarruzundan bir gün sonra İngiliz tayyarelerinin de bu lima na tekrar taarruzda bulunması bu hakikati tamamile teyit etmektedir.
Mısırdaki Alman askerî kuvvetlerinin bu suretle ikmalden mahrum bırakılacağını da tabiî telâkki ebmek icap eder. Bunun neticesi olarak ingiliz kuvvetlerinin yakındı bu mıntakada baş lıyacak olan taarruz! hareketlerinin muvaffakiyete erişeceği de çok kuvvetli ve itiraz edilmez bir hakikat olacaktır.
İngiliz donanmas-na Akdeni-zin kapatılacağı hakkında yapılan italyan ve Alman iddialarının ne kdar hazin tekziplere uğradığını gösteren bu faaliyetler karşısında elân daha faydasız propagandalar ile dünya efkârını velveleye vermek için uğranmalarına hayret etmemek kabil olamaz.
tki «enedir devam eden harbin Akdenızdekı ingiliz mevkilerine ve topraklarına karşı küçük 'bir muvaffakiyet bile temin edememesi mihver devletleri hesabına çok 'hazin ve acıdır.
Kudret ve kuvveti ayni ayarda ve belki teknik kabiliyeti daha fazla bulunan İngiltereye karşı muvaffak olamıyan İtalyan ve Alman kuvvetlerinin bu acizlerini örtmek için küçük hükümetlere saldırmaları kadar da gülünç bir hareket olamaz.
İki senelik harp gösteriyor ki, Almanya, İngiltere a-dalarına ve İngiltere topraklarına karşı taarruzî hareketten çekinmektedir. İngiltere adaları Alman kuvvetlerini beklemekte dir. ABmanya, İngiltere hâkimiyeti altında bulunan hiç bir noktayı bugüne kadar İngiltereden koparmağa muvaffak olamamış tır. Almanya bu hedefini bırakarak kuvvet ve nüfus itibari-le kendinden çok küçük hükümetleri zapt ve isttiamar ermekle vakit geçirmektedir. Fakat bu yol Almaynyayı beklediği zafere bilmem ki götürebilecek mi?
Bugüne kadar cereyan eden harpte bir muvazene ve mukayese yaparsak çok açık olarak görürüz ki, İngiltere imparatorluğuna bağlı  bir karış  toprak
ı
— Düşünmeğe lüzum yok efendim. Kez-ban Hanımı ilk defa nasjl görmüşse m ayni kıytfette portresini yapacağım. Yani, arkasında topuklarına kadar inen mercan rengi tülden bir elbise, saçları kulaklarının arkasından ensesine indikten sonra omuzlarına doğru iri bukleler halinde düşmUş... Yalnız müsaade ederseniz saçları arasına, tam kulağının üstüne, mercan rengi bir gül koyacağım.
Bütün bu teferruatı aylardanberl düşündüm, etütler yaptım, eskisler hazırladım. Şimdi artık tam mânasile işe başlamak zamanı geldiği için Hanımefendiye vaatlerini hatırlatmak İstedim.
Bu sözleri daha ziyade Ali Beyle Feride bakarak söylediği için cevabı da AH Bey verdi:
— Hayhay beyim, memleketin iftihar ettiği büyük sanatkârlarrmızın bu arzusunu yerine getirmek bizim için çok büyük bir memnuniyettir. Ne zaman ve nerede çalışacaksınız?
— Bu maksatla Bostancıda bir oda kiraladım. Sizi rahatsız etmezsem haftada bir kaç defa gelir, burada çalışırım. Bu bahçede bir ressamın fırçasına mevzu olacak öyle nefis köşeler var ki...
— Anlaşıldı, siz Kezbanm portresini bitirdikten sonra da bizim bahçenin köşesini bucağını resmetmekte devam edeceksiniz. Bu savede biz de meşhur insanlardan olacağız.
AH Bevin lAü'esl herkesi crüldürmüştü  o
EDEBÎ   ROMAN
TEFRİKA No. 25
KEZBAM
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
vakte kadar söze karışmayan Ferit sordu:
— Asıl alâkadarın sesi çıkmıyor. Acaba resmini yaptırmak istiyor mu?
Dolayıslle kendisine sorulan bu suale Kez-ban helecanını yatıştırmağa çalışarak cevap verdi:
— Büyük Ustada modellik etmekle mesut olacağımı kendisine söylemiştim.
— Teşekkür ederim Kezban Hanım. Ferit, başka söyliyecek sözü kalmamış ve
bu mesele ile alâkadar olmak istemiyormuş gibi yerindon kalktı, Alı Beye yaklaştı. Alçak sesle konuşmağa başladılar:
— Beyefendi, size ne kadar müteşekkir olduğumu ööylcmekliğlme müsaade eder misiniz?
— Bana müteşekkir misin? Niçin oğlum?
Anladığı halde anlamamış görünüyor, delikanlıyı müşkül bir vaziyetten kurtarmak İstiyordu.
— Dün akşam babanı bana her şeyi söyledi. Ben Avrupada tahsilde iken geçirdiği mail buhranı anlattı. Eğer siz imdadına yetişmemiş olsaydınız, benim derhal stajımı yarıda bırakıp Istanbula dönmekliğim icap
edecekti.
— Babanla biz İki kardeş sayılırız çocu* ğum, onun müşkül bir zamanında yardımına koşmak vazıfcmdi. O da banu az iyilik ml etmiştir?
— Tahsilime sizin himmetinizle devam et. tlğimi ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.
— Şu para bahsini kapa Ferit. Hem ben sana bir şey söyliyeyim mi? Senin iyi bir doktor olarak avdet etmende benim de menfaatim vardı.
— Menfaatiniz mi? Nasıl?
Yavaş sesle, fakat etraftan işitilecek tarzda konuşmakta mahzur görmüyorlardı. Esasen aralarında yabancı addedilecek olan ressam Faruk, Fâzilc ile birlikte bahçenin güzel köşelerini görmek İçin uzaklaşmıştı.
Ferldm hayretle sorduğu sual Alı Reyi güldürdü. Onun onuızunu okşadı:
— Seni düşünürken ayni zamanda kızımın istikbalini de düşünmüş oluyorum.
Ferit evvelâ anlamamış gibi Alı Beyo baktıktan sonra hafifçe kızardı. Onun yerine Nilüfer cevap verdi:
— Artık yakında nişan merasimini yaparız değil mi? Geçen gün annemle dc bunu
konuştuk.
— inşallah.
Bunu Güzide Hanrm söylemişti. Genç ndam hiç beklemediği bir anda açılan bu bahisten sıkıldığını belli etmemek için o sırada bastonuna dayanark merdivenlerden inmlye çalışan Nigâr Hanımın yardımına koştu. Üç sene, esasen mütemadiyen hasta olan yuşlı Hanımı büsbütün sarsmışken yürümek için sarfettiği gayret te yüzünü daha fazla sarartıyor, dudaklarına, gözlerine acayip bir huşunet veriyordu. Buna rağmen Ferldl iyi karşıladı.
— Bana senin geldiğini şimdi haber verdiler oğlum, çok memnun oklum, çok.. Vivet nerede?
Bu sualde gizlenen mânayı anlamamış rünmek Feridin işine geliyordu. Her ne kadar İki aile arasında ötedenberi verilmiş o-lan karan unutmamış ise de henüz Istanbula döner dönmez ve Vicdanı görmeden böyle mühim bir meseleyi bahis mevzuu etmek doğru olamazdı.
— Vivoti görmedim efendim. Galiba Nec-mi ile gezmlye çıkmışlar.
— Sonin geleceğini bilmiyordu da ondan? Yoksa evden ayrılır mıydı?
Bir elile onun kolunu tutmuş, bir elile de bastonuna dayanmış yürüyordu. Ferit o-na geçirdiği kaza hakkında bir .şey söylemediğini h»tırladı. (Arkası var)
SİYASÎ İCMAL
İğne ve Çuvaldız
Yazan: M. H. ZAL
imanların hiç öğrenemeyecekleri bir sistem vardır. O da; başkalarına çuvaldız sokmazdan evvel kendî üzerlerinde bîr iğne tecrübesi yapmaktır.
İngilizlerin Iraka asker yolla, maları üzerine Almanlar kıyametler koparıyorlar.    Diyorlar
ki: «Koca İngiltereye bakın, küçücük Irak üzerine asker yollamaktan çekinmiyor.»
Hafızasız olmak ne rahat bir şeydir! Almanlar komşuları Lüksemburg Büyük Dokalığınin
otuz kişiden ibaret ordusu üzerine tecavüzde bulunduklarım, Belçikayı, Holandayı, D an imar. kayı, Norveçi, LehUtanı, Çekoslovakya, Yugoslavya, Yunanistan gibi bir çok küçük memleketleri ist»! ettiklerini pek   çabuk unutmuşlardır.
Irak, harpteki istilâ ve Milletler Cemiyetinin mandası neticesinde lngilterenin eline geçmiş bir kıta olduğu halde
İngilizler Irak milletinin istiklâl arzularına saygı göstermişler, kendilerile bir ittifak muahedesi imzalayarak askerlerini buradan gönül rızasile çekmişlerdir. Bu muahedeye bir harp ve buhran zamanında saygısızlık gösterilirse ve strateji bakımından büyük kıymeti haiz noktalar düşman entrikalarına saha olursa İngilizlerin emniyet tedbirleri almalarından tabiî bir şey tasavvur edilemez.
Almanların bu kadar hiddeti de herhalde Iraktaki dahilî karışıklıklara bağladıkları ümitlerin boşa çıkmasından ileri geliyor. Bunu açıktan açığa söylemeğe dilleri varmadıkları için Iraktan bahsederken, birdenbire «küçük milletlerin istiklâline şiddetli bîr taraftar» kesilmişlerdir.
Almanların hele bir ağızlarının söylediğini kulakları işitsin ve bu güzel istiklâl nazariyesini Avrupanın küçük milletlerine tatbika candan razı olsunlar, ortada harbîn devamına sebep olabilecek bir dava kalmaz, kavga kendi kendine paydos o. lur.
Darphanede 30 Bin Liralık
Suiistimal
Darphanede çok zaman evvel vuku bulup o esnalarda yapılan takkikatla 1000 liralık kadar pula münhasır kaldığı tesbit edilen bir suiistimal işi, vaki ihbar üzerine son günlerde 'tazelenmiş ve işe el koyan Mülkiye müfettişleri tarafından keyfiyet tekrar incelenmiştir. Bu defa cereyan eden tahkikat neticesinde suiistimal cür'etinde bulunanların zimmetleri otuz bin liraya baliğ olduğu anlaşılmıştır.
Bu işle ilişikli olanlar sorguya çckımektedır. Bu arada zan altında bulunan bir kaç 'memurun tevkif edilmeleri ihtimalinden bahsedilmektedir. Tahkikat bugünlerde bitecek, kanunî formaliteler ikmal olunduktan sonra suçları tahakkuk edenler Müddeiumumiliğe teslim edileceklerdir.
üzerinde tek bir düşman askeri yoktur. Fakat İngiltere,  İtalya-
nın Afrikada-ki arazisini, Erit-reyi, Habeşistanı tamamile istilâ etmiş, İİtaLyantn büyük bir ordusunu Trablusgarp çöllerinde imha eylemiş, İtalyan donanmasını esas itibarile işe yaramaz bir hale sokmuştur. Almanyayı da her türlü ebeniz tazyiki altında kıvrandırmaktadır.
Küçük devletlere karşı merhametsizce yapılan askeri hareketlerin, harbi kati bir neticeye 'bağlıyacağını tasavvur etmek bile çok garip olur.
Zaferin, ancak iki büyük dev letten birinin ıteslimiyetî ile elde edileceğini unutmamak lâzımdır.
İki senedenberi askeri harekât ile yıpranmakta bulunan ve daha fazla yayıldıkça daha fazla yıpranacak olan Almanyamn, deniz ve askerî kuvvetleri zinde bir vaziyette bulunan İngiliz «kuvvetlerine İngiliz adaların da taarruz cdeimiyeceği ciddi bir teemül ile muhakemeye değer. Zaman en iyi hâ'kirrudir ve âmildir. Zaman ile terazinin İngiltere lehine daha fazla basacağını tereddütsüz kabul etmeği icap ebtiren sebepler göz ö-nündedir. Bunu görmek için biraz daha beklemek icap ed'ecek tir. Ve biz bundan katiyetle e-1 m in iz.
Aşkta Küfüv Aranır mı ?
Yazan: Fuat SAMtH
Zavallı Sacit,   babasınm   verdiği tati cevaba karşı nasıl mukabele e-jcccgini şaşırmıştı. Babası ona demişti ki:
_ söyledim sana, Sacit... Bu izdivaç iyi bir şey değil. Sen, âdi, fakir bir işçi kızla izdivaç edemezsin. Herkese, kendi küfüvü lâzımdır. Biricik cvlftdrm sensin. Ben, senin için çalıştım, zengin oldum. Vaktilc bir amele iken bir tütün tüccarı oldum. Şllftdl, senin bir âdi işçi kızla evlendiğini istermiyim ya?„ Düşün. Artık beyhude yere başımı şişirme. Nafile, ben bu izdivaca hiçbir zaman söz vermem. Artık yeter. Bunu \atiycn böyle bil...
Hakikaten, tütün tüccarı «Rauf t.billr» bir şey için kati surette fikir beyan etti mi. onu artık bundan vazgeçirmek İmkânsız gibi idi. Hu-m*ilc bu defa pek kati söylemişti.
Basit, almak istediği kızı en sa-mrni ve hakikî bir muhabbetle sev-1 ffl için ümidi kesmiyor ve her ih-'Jfllale karşı babasım ikna eylemek tetiyordu. Mahzun ve meyus bir tavırla dedi ki:
— Fakat babacığım, ben onu seviyorum.
^- Ya? Demek şimdi bana bir a$k eşidesl okuyacaksın,   insan, senin yaşında iken kendisini   her kadına
V-ıık zanneder.
Hayır! öyle def il, babacığım.
0rn cidden seviyorum.
— Sen artık işi azıttın.. Bir aktör gibi karşımda durmuşsun, bana Jtomedl oynamak istiyorsun.
— Bunu hiçbir zaman kabul etmem. Her halde size karşı derin bir hürmet ve muhabbetim olduğunu bilirsiniz. Hiçbir zaman nazarı teveccühünüzden uzafle olmak istemem. Lütfediniz, merhamet ediniz.
— Bunda, lûtfa ve merhamete taallûk eden bir şey yok. Pek iyi bilirsin ki, ben, bu izdivaca razı ol-mryacağrm. İşte bu kadar...
— Fakat, siz de...
— Ha... Bunu mu söylemek istiyorsun ? Evet, pek doğru. Valden de bir işçi kız İdi...
— O halde...
— Fakat ben de o depoda ustabaşı idim'. İki lira yevmiye ile çalışıyordum, îkfrniz, biribirimizin küfümü idik. Ben fakirdim, o da fakir... Ben işçi idim, o da işçi... Bunun I-çin biribirlmizi sevroiye ve izdivaç etmiye hak kazanmıştık. Hem de öyle hakiki bir sevda İle ki...
— Bizimki de öyle...
— Hiç bu mümkün mü? Onun -nuhabbeti hakiki değil. Senin servetine göz dikmiş. Bunun için sever gibi görünüyor. O, seni sevmiyor, Darana âşık...
— Rica ederim, onun aleyhinde böyle suizanda bulunmayınız...
— Ah oğlum! Sen hayatı bilmezsin. Tecrüben yok. Onun İçin böyle düşünüyorsun. Her halde benim dediğim olacak. Sen, bu kızı alamıya-caksm...
Rauf tşbllir, bu sözü müteakip hiddetle yerinden fırladı. Odanın i-çinde gezinmiye başladı. Zavallı Sa-cit, meyus ve ümitsiz bir halde çıktı, odasına gitti. Kendini zaptetmiye hiç kuvveti kalmamıştı. Ağlamrya başladı.
?
Artık akşam olmuştu.   Depodaki işçi kızlar, evlerine   gitmek üzere sokağa çıkmıştı.
Cavide, her günkü gibi sevgilisi Sacidi, tramvay istasyonunda göremeyince gözlerine inanmadı. Evet, sevgilisi mutat hilâfına orada yoktu. Bu, genç kızın son derece merakını mucip oldu. Güzel çehresi birdenbire sarardı. Dudakları titremiye başladı. Acaba niçin gelmemişti?
Zavallı kızcağızi Bunun sebebini uzun uzadıya düşündü. Elbette bir mühim mâni zuhur etmişti. Acaba bu ne olabilirdi?
Halbuki dün, ölünciye kadar biri-birlerinl seveceklerine yemin etmişlerdi. Cavide, Sacidin babasının bu izdivaca hiçbir zaman rıza göster-miyeceğini zaten biliyordu. Hattâ bunu sevgilisine söylerken, Sacit, sü kûnet ve ciddiyetle reddetmiş, nazarında servetin değil, hiçbir şeyin e-hemmiyetî plmadığmı, dünyada en büyük emeli onunla hayat birliği yap mak olduğunu söylemişti. Ailesine gelince: Onları razı edeceğine katiyen söz veriyordu. İşte bu, Cavideyc biraz ümit vermişti.
Zavallı kız! Sacidi o kadar seviyordu ki, bir gün görmemek en müt hiş bir felâket kadar ıstırabını mucip oluyordu.
Şimdi, gözleri derin bir teessürle dolmuş, fikri perişan, dizleri mecalsiz bir halde evine giderken düşünüyordu:
Mutlaka.. Mutlaka Sacidi ailesi menetmişti. Onlar gibi zengin bir tütün tüccarı ailesinin, böyle hakir, fakir bir işçi kızı almak istememeleri tabii bir şey değil mi idi? Her halde aralarrnda bu izdivaç mümkün değildi.
İşte, biçaro Sacit, ailcslie başa çı-kamıyarak vazgeçmiye mecbur kalmıştı. İhtimal ki, bir daha hiç gel-mlyecek, hiç görünmiyecekti.
Yazık! Bu halde Cavido niçin ya-şıyacaktı? Bu son ihtimal ile kalbi parçalandı.
Bugün kendisini son derece seven Sacit, her halde yarın aUesinin arzusuna tâbi olacak, başka bir kızla evlenecek, Cavidcyi unutup gldecdk-tl. İşte, bu akşamdan itibaren gol-memiye başlamıştı.
Zavallı kızi Bunu düşündükçe ağlıyor ve meyuslyeti artıyordu. Nihayet, karar verdi. Bu derece bahtsız olmaktansa yaşamıyacaktı.
Sacidin, mülakat yerine gitmeme-sindeki sebep pek sade idi. Babasının yanından çıktıktan sonra o kadar ağlamıştı ki, gözleri kıpkırmızı olmuştu. Bu hal ile sevgilisini beklemek için gidccok olursa o, sebebini soracak, yemin ettirecek ve hakikati öğrenince meyus olacaktı, işte, bu nun için gitmemişti. Yoksa her ihtimale karşı onu almıya, onun uğurun da her şeyi fedaya karar vermişti.
Ertesi gün, biraz kendini toplıya-rak Cavidenin çalıştığı depoya kadar gitti. Onu görmeyi, hakikati söyledikten sonra kaçıp evlenmeyi teklif edecekti. Onunla evlendikten sonra iş bulmak, geçinecek kadar para kazanmak güç bir şey mi idi? Onunla beraber yaşamıya muvaffak olduktan, mesut bir yuva kurduktan sonra...
Sacit, bu katî kararla depoya gelmişti.
Kapıcı, Cavidenin gelmediğini söy ledi. Sacit şaşırdı, sordu;
— Acaba hasta mı?.
— Hayır! Bilseniz.-      ' |
— Ne var? Söyle
— Biraz acıklı habor ama...
— Çabuk söyleyiniz...
— Cavide bu sabah evden çıkıp kaybolmuş...
— Nasıl?
— Evet... Annesi ağlayarak buraya geldi. Söyledi. Akşam hiç yemek yememiş. Sabahleyin, her zamanki saatte evden çıkmış. Az sonra odasında bir kağıt bulmuşlar...
— Sonra?...
— Bu kâğıtta, hayatına nihayet vereceğini yazıyormuş. Sizinle evlenmek mümkün olamıyacağmı. bu halde yaşamaktan ise ölümü tercih ettiğini bildirmiş...
— Eyvah!
Sacit, birdenbire oraya düşüp bayılacaktı. Fakat,   kendini    topladı.
Cavidenin, mutlaka kendisine iki satırlık bir mektup yazacağına, bu mektup sayesinde -nerede bulunduğunu anlayacağına hükmetti. Hemen yalıya koştu. Fakat orada, bir mektup bulacağını ümit ederken sevgilisi Cavldeyi buldu.
Cavide, hakikaten hayatına nihayet vermiye teşebbüs etmişti. Sabahleyin depoya giderken yolunu değiştirmiş. Paşalimanma gitmişti.
Geçen pazar günü burada, deniz kenarında Sacitle ne âşıkane, ne u-nutulmaz saatler geçirmişlerdi. Burada, en evvel bütün metanetini kaybederek ağlamıya başlamıştı. Ah Yarabbi! Sacitten ayrılmak ne güç şeydi!
Nihayet, bütün yeis ve akıbetini düşünürken kendini kaybetti. Sen-deliyerek denize düştü.
Fakat, bu biçarenin denize düştüğü, biraz İlerdeki yalılardan birinin rıhtımı üzerinden görülmüştü. Bunu gören de Sacidin babası Rauf îşbilir idi. Bir zavallının hayatının tehlikede olduğunu gören bu yüksek ruhlu adam hemen denize atıldı ve yüzmek teki mahareti sayesinde genç kızın yanına yaklaştı. Hayli uğraştıktan sonra onu, muhakkak bir ölümden kurtardı. Bir doktor çağırdı, işte, bir tesadüf sayesinde genç kızın hayatı kurtulmuştu ve zengin tütün tüccarının yalısında bulunuyordu. Sacit, bunu görür görmez sevincinden donmuş, kalmıştı.
*
Artık, ne şairane, ne hazin, ne mü essir bir manzara husule geldiğini tasvire hacet yok değil mi?
Rauf îşbilir, hakikati anlayınca hayrette kaldı. Bu ne garip, ne hsu-rikulâde bir tesadüf olmuştu. Sacidin annesi de şaşırmıştı. O da, oğlunun bu kızla evlenmesini istemezken, artık hiçbir şey söylemiyordu. Eu işte öyle hayrete değer bir manevî hikmet vardı ki...
Sacit, en samimi bir tavırla babasına yalvardı;
— Baba.. Mademki onu sen kurtardın. Onu mesut etmek tc sana düşer, dedi.
Rauf Îşbilir düşündü. Tereddüt e-diyordu. Nihayet, muvafakatten baş ka çare olmadığına hükmetti, cevap verdi:
— Doğru, hakkın var, oğlum, dedi. İkiniz dc mesut olunuz!
Fuad Sam İh
Devlet Şûrasında Bir Spor Davası
İzmirde Bir Hakemin Verdiği Rapor, Doğansporu
Böyle Bir Dava Açmıya Mecbur Etmiş
I
zmir hakemlerile Iznürdc maç yapmanın imkânsızlığını ve bu imkânsızlıkları doğuran sebepleri bundan evvelki yazımda yine şu sütunlarda hâdiselerle tebarüz ettirmişim.
izmir futibolunu olduğu kadar Izîmirc giden diğer takımları da bu derüten kurtarmak yani hariçten gidecek takımlara hak edecekleri neticeyi alabilecek tarzda maç yapmak imkânını vermek için Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün esaslı tedbirler alması lâzımdır.
Bundan iki üç sene evvel, çok yerinde bir kararla, milli küme maçlarında hakemlere de deplasman yaptırılıyor; Icmirle İstanbul arasındaki müsabakaları Ankaralı, Anlkara - İstanbul karşılanmalarını İzmirli. Ankara - İzmir maç larını da İstanbullu hakemler idare ediyordu. Son senelerde her nedense bu şekilden sarfınazar edildi.
Bugünkü şerait dahilinde İzmirde maç yapmanın irrrkânsızlı-ğı artık bütün açrfklığile meydandadır. Geçen y^ımda İzmirde hakem derdinin halli için Federasyon başkan ve ajbaşkanından değil, Beden Terbiyesi Genel Direktörünün şahsından bir hareket beklediğimizi yazrmıştıjm.
Federasyon ba^kanıle asbaşka-nı İzmir fuübolunun basında ve içinde senelerce bulunmuşlardır. Bu iki zat, futlbolun ve idareciliğin bu şehirde tohumlarını atanların başında gelmektedirler. İşin içyüzünü bildikleri ve düzeltmek
yoluna gitmedikleri için onların yapacakları hareketlerin faydasız olacağını pekâlâ bildiğimiz içindir ki, bu hareketi onlardan -değil Beden Terbiyesi Genel Direktöründen bekledik.
Izrrurde, yine oranın hakemleri
Hakemlerimizden Şazi
yüzünden doğan öyle hâdiseler dinledik ki, bunları duyunca hayret ettik. Çünkü bunlar havsalanın bir türlü kabul etrrriycceği a-kılları durduracak hâdiselerdi.
Bunlardan bir tanesi de öyle bir mesele doğurmuş ki. bugün Şûrayı Devlete intikal etmiş bulunuyor.
izmirliler, izmir haUâ memleket fui'bolunu Al'tay, Altınordu meselösi olarak kabul etmekte ve bu işi daima bu zaviyeden görmektedirler.
izmir Hk maçlarında Doğan-spor, b r takımla yapacağı karşılaşmayı kazandığı takdirde millî kümeye giriyormuş. Ve nitekim bu maçı da açık bir farkla ve galibiyetle neticelendirmiş.
Izımir idarecileri için millî kü-
meye Altay ve AUınordunun girmesi matlup olduğu için düşünmüşler taşınmışlar ve şu formülü bu İm j$lar.
Maç hakemi şöyle bir rapor vermiş ve demiş ki: «Maç şu netice ile Doğanspor lehine neticelendi. Fakat 'her iki takım oyuncularının 'snhadaki samimî konuşmalarından müsabakanın danışık, il olduğunu seadınru
Hakemin bu raporu üzerine İzmir spor teşkilâtı hem Doğansporu ve hem de rakwp bakımı danışıklı maç yaptıklarından dolayı nükmen «nagıûp eLmışler. Ve bu suretle istenilen olmuş. Altayla Altmordunun millî kümeye girmeleri temin odumış.
Bu vaziyet karşısında Doğan-*f>or klübü doğrucLan doğruya şûrayı Devlete müracaatla dava ikame etmiştir. Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü teşkilâta men sup bir teşe'kik'üIün davasına Şûrayı Devletin bakamayacağını iteri sürmüşse de. Devlet Şûrası, Beden Terbiyesi Genel Direktör, lüğü devlecleşmiş bir teşkilât olduğundan bu davaya da bakabileceğini resmen bildirmiştir ve bugün bu mesele Şûrayı Devlette tetkik edilmektedir.
Bunun gibi daha bir çok hâdiseler dinledik- Görülüyor ki, izmir spor idarecileri fena bir vaziyete dü^.r.üştür. Genel Direktörlüğün bu işi düzeltmek için esasJı tedbirler alması bir zaruret oLmuşttur.
Evvelâ yapılacak iş millî küme maçlarında hakemlere deplasman yaptırmaktır. Bu suretle klüplere normal şartlar akında maç yapmak imkânı verilecek ve klüpler
şahsi emellerle hareket eden kimselerin elinden »kurtulmuş olacaktır.
Kemal ONAN
Beşiktaştaki Kol Ve Bacakların Sahibi Feci Bir Cinayete Uğramış
Beşiktasta Şenlikdede parkında bulunan kol ve bacakların cinayete kur'ban giden bir adama ait olduğu zabıtanın tahkikatı neticesinde arı la silmiştir.
Halen tahkikata devam olunmaktadır. Şimdilik zan altında bulunan Osman, Kâzım ve Fat-manın isticvaplarına devam edilmektedir. Cinayeti bunların işlediği ve parasına tamaan yaptıkları ve Şenlikdede parkında cinayeti işledikleri söylenmekte ise de; parkta kan lekesi görülemediğinden cinayetin burada yapıldığı hakkında bir kanaat yoktur.
Zabıtanın suçlular hakkında yapmakta olduğu tahkikat neticesinde bu cinayetin esrarı meydana çıkacaktır. Şimdilik hiç bir tahmin ve ffkir yürütülemefrneflete.
dir.
Cesedin bulunup bulunmadığı da henüz öğrenilmemistir. Zabıtanın ameleler arasında yaptığı tahkikat neticesinde bu içucu elde edilmiştir.
Tahkikata Müddeiumumilik ve zabıtaca devam edilmektedir.
Meryem   Ana   Kandili Devrilince Evi Ateş Sarmış
Dün, Tarlabaşında oturan Ele-
ninin evinde bir yangm çıkmıştır.
Yapılan tahkikat neticesinde yangının Meryemana kandilinin devrilmesinden çıktığı anlaşılmıştır.   Yangm  neticesinde  evin
ikinci kaltı tamamen yanmış ve diğer tarafa sirayete meydan ve-rilrmeden itfaiye tarafından söndürülmüştür.
' Satye Davası, Yine Talik
Edildi
Satye davasına dün Ağırcrza mahkemesinde devam edilmiş, binanın satın alındığı tarihteki kıymetini takdir edecek ehlivukuf henüz raporunu hazırlamadığından muhakeme 26 mayısa talik edilmiştir.
su
29 Nisan önümüzdeki Salı Aksamı
R Sinemasında
Sinemanın ilci büyük vo meşhur Yıldrzı
Z AR AH LEANDER
ve
M ARİK A RÖ K K
tarafından fevkalâde bir tarzda yaratılan ve milyonlara mal olan
UNUTULMAZ BİR
BALO
CESi
Süper filminin ilk iraesi çerefine verilecek GALA MÜSAMERESÎ için
yerleriniz şimdiden aldrrılabilir MUSİKÎ... DANS... BALET vo SENFONİLER FÎLTVtt sinema mevsiminin en büyük hadisesi
Erkek Çocuk Dayak Yiyince Kadınlar da birbirine Girmişler
Dün birinci asliye ceza mah-keemsinde birbiri eril e dövüşmüş olan iki ailenin muhakemesine devam edilmiştir.
Bundan bir müddet evvel Mustafa isminde bir çocuk karşılarında oturan Teofoni tarafından dö_ vüLmü^tür. Mustafa gidip, da>rak yediğini  kız kardeşi  Münevvere
anlatmış. Münevver de, komşusuna giderdk hesap sormuştur. Bunun üzerine hiddetlenen Pepi-na adındaki 'kadın Münevveri merdivenlerden itmiş ve kızın kolunun kırılmasına ve bir ay hastanede yatmasına sebep olmuştur. Hâdiseler birbirini takip etltiginden bu sefer Münevverin büyüğü Veysel, Kevser, Münevver ve Ahmet komşularının evine girmişlerdir.
Bu suretle kavga iki aile arasında başlamış ve birbirlerine küfür, tehdit yollu hareketlerde bulunmuşlardır.
Dün Teologos, Milâritos, Des-pina,  Teofani,   Kevser,   Ahmet,
Münevver ve Mustafanın davasına bakılmış ve Müddeiumumi iddianamesinde Mus^afadan gayri bütün suçruların cezalandırılmalarını istemiştir.
Bir çocuğun dayaik yemesinden çıkan kavganın suçluları müdafaalarını yapmak için mühlet istediklerinden muhakeme başka bir güne bırakılmr^tnr.
Çorluda 23 Nisan Bayramı
Çorlu, (Hususi) — 23 Nisan Millî Hâkimiyet günümüz tanzim edilen programına göre içten ko. pan bir istekle kutlanımı^, bu mü nasdbet'e tir orta «okul ve üç ilk okulda o'kuyan bir çok taldbe giydirilmek suretile sevindirilmiş-lerdir. Mektepler 'himaye heyetleri bu hususta iyilik «ever vatandaşlardan da 'muavenet görmüşlerdir.
AKSİ
Şimdiye   kadar   görülen   filmlerle mukayese    cdllemlyocck    derecede heyecanlı    vo    meraklı    bir    film
BUGÜN MATİNELERDEN" İTİBAREN
SİNEMASINDA
K
TÜRKÇE       SÖZLÜ
YUZbinlerce Askerin lçtirakllo ve milyonlar sarfilo çevrilen muazzam tarihi film.
Umumî Harpfe Casusluk
Alman Siyasî Şifre Kitabı
ngiliz Entellijens Servisi Bu Kitabı Nasıl Ele Geçirdi?
1   Toplayan: İhsan BOR&N
Harpte Almanların Belçika - Holanda hududu boyunca
koydukları  tel örgüleri
Fakat mühendis Szek bu tehdide aldırış etmedi, kitabı kopyc etmiye muvaffak oldu. Şimdi i-kinci mühim iş bu kopyeleri 1-tilâf devletlerine verebilmekti. Mühendis babasını meseleden ha berdar etfcL Holanda hududunu geçmek çok güçtü. Hudut boyun, da baştanbaşa elektrik cereyanlı tel örgüleri vardı. Szek ilk teşebbüsünde hududu geçmiye muvaffak olamadı. Bunun üzerine Ver_ rerie sokağındaki apartmandan taşınarak Madam Gille isminde Brükselli bir vatandaş kadının yanma sığındı. Buradan De Bok adında bir Belçikalıya müracaat etti. Bu adam İngiliz Entellicens servis ajanlarındandı. Bu adam mühendise sahte paaaport temin etti ve İngiliz binbaşı Oppen-heim'e verirmek üzere bir mektup yazdı. Bu binbaşı Lâhey şehrinde Entellicens Servisin umumî müjmessili idL
Mühendis Szek I 2 ağustos 9 1 5 gecesi bisikletle yola çıktı. Ya-nmda kılavuzluk etmek ve hududu geçmesine yardım etmek ü-zere De Bo'k tarafından seçilen emniyetli bir arkadaş vardı.
Talileri varmış. Alman lann muhafız karakollarına yakalanmadılar ve hudut boyundaki e-lektrikli tel örgülerim geçmiye muvaffak oldular. Mühendis, Szek'in kullandığı bu tahta çerçeve Zee Bru>-e askerî müzesin-dedir.
1 5 ağustos sabahı, sağ ve salim olarak Holandaya geld:ler. Fakat bundan sonrası meçhul kal dı. Mühendisin akıbeti hakkında hiçbir şey öğrenilemedi. Bilinen bir nok;ta varsa o da şudur:
Mühendisin şifre kopyeleri Lâ-
hey'de Entellicens servis miimes. sili Binbaşj Oppenheim vasıtasi-le Londraya yetiştirildi ve İngilizler bu sayede Alman Hariciye Nezaretinin telsiz muhaberelerini açmağa muvaffak oldu. Fa kat oğlunun hayat ve mematın-
dan haber alamıyan zavallı baba her yere başvurdu, o zaman İngiliz Entellicens Servisi baş şefi olan Amiral Hali bile bedbaht babaya baştan savma cevap verdi. Bedbaht baba, oğlunun Ro-terdamdan İngiltereye geçip Almanların şifre kitabı kopyesini kendi elile Entellicens servisine verdiğine ve ondan sonra kaybolduğuna kanidir.
Mühendisin ortadan kaybolmasını düşünürken hatıra iki nok ta geliyor: Almanların intikamına kurban gitmiştir; fakat bu da pek varit olamaz. Zira böyle bır şey olsaydı, Almanlar çalınması ihtimalini düşünerek siyasî şifreyi değiştirirlerdi. Bunu yapmamış 1 ardır. Veya 1 ngiliz Entellicens servisi mühendis Szek'in hayatta kalmasını mahzurlu görmüştür. Almanlar mühendisin Londra>'a kaçtığını öğrendikten sonra, siyasi şifre kitabını derhal değiştirirler, Entellicens servisin emekleri boşa giderdi.
Harp böyledir: Terazinin bir gözüne vatanın yüksek menfaatlerini, diğer gözüne de bir tek insanın hayatını koyunuz. Bunun feda edilemiyecek kadar büyük bir kıymeti olabilir mi? Devlet sırları, ölümü kendilerinde taşıyan zehirli oklara benzerler. Vatan ve millet uğrunda casusluk yaptnak, mukaddes bir vazifedir, insan bu vazifeyi üzerine alınca artık ölüm hatıra gelmez. Sır sunduğu eller tarafından yok e-dilen mühendis Szek, casusluk tarihinin büyük bir kahramanı o-larak yaşıyor. Ve daima yaşayacaktır. Bir düşmanın devlet sırrını  vermiş,   fakat  mukabilinde
mükâfat olarak ölünce  taltif e-
d i İm iştir.
İşte bu vakadan anlıyoruz ki% zamanımızda devlet sırlarını biie saklamak çok güçtür. Casusluğa ne kadar ehemmiyet veriise yine azdır.
BİTTİ
an Babanın Dedikleri:
HELVA SOHBETİ
Bu fıkracık çok güzeldir, sabrederek bekleyin
«Bir var imiş, bir yok imiş!* masal bu dinleyin Günün biri açıkgözün biri demiş safdile Sende süt var, yağ yapmanın yolu gerek, gel hela Fabrikamız çok geniştir, biz yapalım orada İsteyene biz satalım, peşin para burada Kâr istemez, durmaz satar, diyar diyar gezeriz, Sütlü yağa, hile katıp satmak günah biliriz. Biraz sonra yine bakmış, un da varmış elinde Ayni halle yine gelmiş, tatlı sözler dilinde Un da gelip çuval çuval girmiş hemen anbara Başlanılmış birer birer çekilmeğe kantara... Bitmek için masal artık gözlüyorlar şekeri Helva kavurup yemek elbet açıkgözlük eseri.. (Baba) sen de geviş getir onlar yerken helvayı Boş midene hibe etmiş Allah sana havayı.
Yaman Baba
25* - 4 . 941
-1-
VATAN
5
İstanbul Kadınları Memleket Müdafaasında Vazife Almak İçin Faaliyete Geçiyorlar
Bayan Inönünün yülcsek direktifleri üzerine İstanbul kadınları i da memldket -müdafaasında üzer-; lerjne düşen vazifeyi canla başla 'başarabilmek için geniş bir şdkiL de faaliyete geçmeğe hazırlan-| ma'ktadırlar.
! İstanbul kadınlarının ilk faali-iyet programının ana hatlarını çiz. mek üzere evvelâ bir merkez komitesi teşekkül edecöktir. Bu komitenin Bayan Lûtlfi Kırdar, Ba-jyan Reşat Mimaroğlu, Bayan Ha-»scne İlgaz, Bayan S?dı(ka Demir-; taç. Bayan Nilüfer Kınfk, Bayan Terfik Sağlamda diğer münevver kadınlarımızdan teşeik&ül etmesi j kuvvetle muhtemeldir.
Bu 'komite çalışma programı-!*nın ana hatlarını çizerek faaliyete ge^ikien sonra bütün kazalarda da kaza komiteleri -kurularak faaliyet gjeaişleyecök    ve İstanbul ! J-axİjnîaaı da memleket müdafaa-1 mda üzerine düsen vazifejri ba-
armadc için eHerimien geleni yapacaklardır.
tüylenenler î
t Kereste tüccarlarından Asaf , Tuai Doğamoğlunun kızı Nefise
Doğanoğlu ile, sigorta komisyoncusu Mehmet Âdil Tezduyar evlenmişlerdir.
NAKİLLER:
Meslekî ve teknik tedrisat dairesi müdür muavini Bay Nurettin Baymen Yüksek tedrisat şube müdürlüğüne, Üniversite Fen Fakültesi doçentlerinden Celâl Saraç Orta tedrisat şube müdürlüğüne tayin edilmişlerdir.
NİŞAN LANANLAR:
Nıkbaht Soyakın kızı Nezihe Soyakla, avukat Emin Dramanın oğlu Demirbaş Draman nişanlanmışlardır.
ÖLENLER:
Eski İmalâtı Harbiye Umum Müdürü emekli albay Bay Necmi Raci İnel ölmüş, Eyüpte aile kabristanına gömülmüştür.
-JC Eski Hariciye Tercüme kalemi erkanından Bay Refet Ömer Tagay ölmüş, Merkezefertdideki aile kabristanına gömülmüştür.
TOPLANTILAR
Şirketihayriye    hissedarları ö-
nümüzdeki cumartesi günü saba. hı fevkalâde bir toplantı yapacaklardır.
Kadın Hekimleri   Aylık Toplantısı
Türk 'Ginekologi cemiyeti bu ayın toplantısını Dr. Ahmet A-sim Onurun başkanlığı altında yaptı. Bu celsede, azalığı teklif edilen üç mütehassıs meslekdaşın intihapları yapıldıktan sonra. Dr. Hâdi Kbsan Gediz tarafından bir (gazlı kangren ba-sili intanı) vakası takdim olundu.
Bu hastalık hakkında yapılan münakaşalara: Prof. Kenan Tev. fik Sezenel. Prof. Baha ettin Lût-fi Varnalı, Dr. Ahmet Asım O-nur, Dr. Orhan Tahsin, Rt. Hâdı İhsan Gediz, Dr. Şükrü Fazıl İlkel iştirak etti.
İstanbul öğretmenleri Yardım cemiyetinden:
Cemiyetimizin. 26 nisan 1941 cumartesi günü Eminönü Halkevi salonunda toplanacağı bildirilen, yıllık kongresinin İstanbul Kız liseli salonunda yapılacağını sayın arkadaşlara arz ve teşriflerini rica ederiz.
Çocuk Bayramının İkinci Günü
Memlekette Binlerce Yoksul Çocuk Giydirildi
î>ün Çocuk haftasının ikinci günü îdi. Her kaza ve nahiyede tesbit edilen programlara göre müsamereler tertip edilmiş ve sinemalarda talebelere terbiyevi filmler gösterilmiştir.
İlk okul   talebelerinden bir kısmı da şehrin muhtelif yerlerinde gezin-! tilere çıkarılmıştır. Saat 15 de Emi-'.nonü Halkevinde çocuklara millî bir j film gösterilmiştir.
Fransız   tiyatrosunda   çocukların
verdiği bir müsamere çok muvaffakiyetli geçmiş ve kalabalık bir seyirci kütlesi bulunmuştur.
*
Ankara, 24 (A.A.) — Hâkimiyeti milliye ve çocuk bayramı münase-betile dün yurdun her köşesinde yapılmış olan coşkun tezahürata ait haberler bu güzel yü dönümü vcsile-sile Çocuk Esirgeme Kurumları ile C. H. Partisi ve Halkevleri ve yar-
dım seven bayanlar tarafından binlerce yoksul çocuğun giydirilmiş vc muhtelif hediyelerle sevindirilmiş olduklarını bildirmektedir. Bu meyan-da İzmir'de C. H. Partisi tarafından İzmir ve Karşıyaka'daki miniminilere içinde üzüm, incir, fındık ve ceviz bulunan ûltr bin paket dağıtıldığı gibi Giresun'da da" 85 yavru giydirilmiş ve çok çocuklu 130 ailenin de ihtiyaçları tenün olunmuştur.
Cumhuriyet Merkez Bankası
Hissedarlarına Yüzde Yedi Kâr Tevzi Edecek
Ankara, 24 (Telefonla) — Cumhuriyet Merkez Bankası umumî beyeti saat on beşte idare meclisi reisi Nusretûv riyaseti altında toplanmıştır. Bu toplantıya bankanın yüz elli bine baliğ olan hissesinden 106 bine yakın hisseyi temsil eden hissedar iştirak etmiştir. İçtimaa başlanmasını müteakip idare meclisi raporu okunmuştur. Bu raporda cihan vaziyetile bu vaziyet karşısında
m emi ek et imiz in umum î vaz iy e t i hulâsa edilmiş, ziraat, sanayi ve ticaretimiz ve devlet maliyesinde klering vaziyetleri ve para piyasası hakkında "mücmel malûmat verilmiştir.
Bankanın 1940 senesi muamelâtı hakkında tanzim ve mura-kıplarca tasdik edilmiş olan bilançosuna nazaran bu sene zarfında 3,645,028 lira 84 kuruşluk
safî kâr temin edildiği anlaşılmıştır. Bu kâr âdi ve fevkalâde ihtiyat akçelerinin tefrikinden sonra hissedarlara beher hisse için safî yüzde yedi lira temettü bırakacaktır.
İdare meclisinin senelik raporunun okunarak kabulünden aonra bankanın bu sene müddetleri hitam bulan iki (murakıplığına İzzet Sirmenle Vehap Kocamemi seçilmişlerdir.
Vekâletinin Lise Talebelerine Tebliği
Ankara, 24 (A.A.) — Maarif Vekilliğinden tebliğ edilmiştir:
I — Resmî ve hususî liselerin
birinci ve ikinci sınıf talebelerinden askerlik dersinin tozİü imtihanlarına girmeden kendi okullarından  ayrılıp  başka şehirlere
gitmiş bulunan talebe, halen bulundukları mıntakalardaki liselerde bu dersin sözlü imtihanlarına alınacaklardır.
Bu imtihanlara girmek isteyen
talebelerden hiç bir vesika aranmayacaktır. Yalnız talebelerin ka„ zaridıkları  notlar fotoğraflı    bir
kâğıda yazılarak mensup oldukları okullara gönderilecek ve Vekilliğe de malûmat verilecektir.
2 —— Durumları bu şekilete o-
lan talebelerin imtihana girmek üzere bulundukları yere en yakın lise müdürlüklerine hemen müracaat etmeleri lâzımdır.
Silâh Altındaki Köylü Ailelerine Çabuk Toprak Tevzii işi Tesri Edilecek
Ankara, 24 (Telefonla) — | manda adedi fazlalaştmlacak o-Millî Emlâk müdürlüğü tevzii a-   |an tevzii arazi komisyonları va-
razi komisyonlarını çoğaltmağa karar vermiştir. Topraksız köylü_ yü topraklandıracak olan bu mü-hım teşebbüs pek yakın bir za-
sıtasile bütün memlekete  teşmil
edilecektir. Öğrendiğimize göre alınan bu kararlar, bilhassa silâh
altında bulunan köylü ailelerine verilecek araziye ait muameleler süratle neticelendirilecek ve arazi taksiminde silâh altındaki köylülerimizin arazi ihtiyaçları herkes. ten evvel karşılanacaktır.
MiAı Şefimizin Resimleri
Ankara, 24 (A.A.) —Bugün Manisa, Bilecik, Niğdeden aldı-
f";ımız telgraflar Millî Şef İsmet nönünün imzalarile hediye ettikleri fotoğrafların bu vilâyet merkezlerindeki Parti ve Halkevlerinde şeref mevküne konulmuş olduğunu bildirmektedir. Bu münasebetle yapılan toplantılara iştirak etmiş olan onbinlercc
halk Milli Şef İnönü'ye karşı sar^ sıLmaz bağlılık ve sevgi d uygula, rını bir defa daha en içten tezahüratla üfhar ve ifade eylemişlerdir.
Da
rlan
(Başı I İncide) /=/
nın mevcudiyetini ve bunların Almanlara ve İtalyanlara teslimini kendisinden gizli tuJÜtuğu için Amirali şiddetle tenkit etmiştir. Bu sebeple Darlan'ın vaziyeti zayıf laim ıştır. Mareşalin, Dahiliye, Hariciye nezaır etiler ini uhdesinde bulunduran Darlan'ı değiştirmek tasavvurunda bulunduğu da soy. leniyor.
«Amerika; Amiral Darlan'ın aldığı vaziyete hayret etmektedir. Brlhaıssa Şimalî Afrikada takip ettiği hattı hareket hakkında
izahat istemesi beklenmektedir.»
- Radyo Gazetesi m
Bulgarların İşgal Hareketi Bitmek Üzere
Sofya. 24 (A.A.) — D.N.B.:
Bulgar kıtaları Mcriçle Struma a-
rasındaki Trakyayı hemen hemen
kamilen işgal etmiş bulunuyorlar.
Bulgar kıtaları Kavalaya bugün
gireceklerdir.
Maked'onyada ilk merhale o-
larak tes/bit edilen yerler işgal o-
lunmuştur. Gelecek günlerde Pir.
lepe, Brttolja ve Resen işgal edi-ec ektir.
Telgraf. Telefon ve Ajans Haberleri
B. Churchili IfeSugunku narp
Avam Kamarasında
«Hâdiselerin Vahameti Ve Sairesi Hakkındaki Nisbet ölçüm üzü  Kaybctmiyelim»
Dedi
Londra, 24 (A.A.) — Başve. kil B. Churchili] bugün Avam ka. marasında demiştir ki:
«— Avam kamarasının Yakın-şark harp vaziyeti hakkında yakında bir müzakere istediğini ha. ber aldım. Meclis, herhangi bir müzakerenin vaziyete bağlı olduğunu takdir eder. Böyle biı müzakere için kat'î zamanın gelip gelmediğini tayin etmek hükümete ait olmak lâzım geldiğini beyana iotisar ederim-»
Muhafazakâr mebus Southley «son hâdiselerin vahametinden» bahscümesi üzerine, B. Churchili «bu hâdiselerin vahameti vc sairesi hakkındaki nisibet ölçümüzü kaybetliyelim» demiş ve alkışlanmıştır.
Trablusgarp
Bombardıman
ı
(Başı 1 İncide) X
susî muhabiri bildiriyor;
İngiliz Akdeniz filosunun zırhlı ve hafif cüzü'tamlarinın 50 dakika içinde Italyanın Şimalî Af-rikad'aki başlıca limanı olan Trab lusgarba nasıl 55 3 ton sıkletinde obüs attıklarını seyrettim.
Pazartesi günü şafaktan az ev, vel başlıyan bombardıman bu harbin en şicfdetli bombardımanı olmuştur. Tayyarelerle yapılan tarassutların şimdiye kadar teyit ettiği neticeler arasında torpito muhriplerinin demirlemesine mah sus mahalde bir düşman torpito muhribinin ağır hasara uğraması ve beş ticaret vapurunun tama-mile yanmış ve batmış bulunması vardır. Bunlardan başka diğer dört vapura da isabet vaki olmuş ve bu vapurlar batmıştır.
Bombardımanın başlıca hedef, lerinden birini teşkil eden ispanyol rıhtımına 36 santimetrelik iki salvo isabet etmiştir. Ayni çapta topların iki isabeti daha vaki olduğu zannedilmektedir. Bunu takip eden altı dakika içinde en hafif toplarla depolar ve bürolar tahrip ediîmiştir. Elektrik santra, lı, bir gar ve bir adkerî iaşe ve levazım deposu hasara uğratılmıştır. Ordu umumî karargâhı olduğu zannedilen büyük bir binanın yrkıldığı görülmüştür. Bir mazot deposuna tam isabet vaki olması üzerine depo ateş almıştır. ¦
Açık denizde geçirdiğimiz beş gün içinde donanmaya mensup pilotlar Cant tipinde iki tayyare ile kıtaat nakline mahsus dört büy ü!k A İm a n nak'l iy e t ayy a r es i düşünmüşlerdir. Büyük bir Dor-nier tayyaresi de denize inmeğe mecibur edilmiştir. Bu harekât esnasında yalnız bir avcı tayyaresi kaybettik. Ne insanca ve ne de maddi başka bir zayiatımız yoktur.
Pazar akşamı büyük bir süratle Trablusgarba doğru yol aldığımız sırada düşman niyetimizden tamamile gafil bulunuyordu. Trablusa iki saat bir mesafede tayyare dâfi toplarının şiddetle ateşe başladığını gördüğüm zaman İngiliz tayyarelerinin hücuma geçtiğini anladım. Deniz çok sakindi. Hava bombardımanı do. layısile şehir toz ve du-man a kaplanmış bulunuyordu. Onunla beraber ilk salvomuz şehir üzerine büyük bir gürültü ile düşerek ortalığı toza, dujmana karıştırdığı sırada büyük bir geminin limanda demirli bulunduğunu gördük, tik endaht bütün harp gemilerimizin ateşe başlamak için bekledikleri bir işaret oldu.
Hedefimizin önünden geçtiğimiz halde gemi hiç kırml'danmı-yor gibi idi. 25 dakika hiç bir mukabele görmedik, Müdafiler, şehri aydınlatîmak için tayyarelerimizin attığı tenvir fişeklerini düşürmeğe çalışmaktan başika'bir şey yapmıyorlardı. 25 dakika sonra istikametimizi değiştirdiğimiz sırada düşmanın sahil bataryaları üzerimize ateş etmeğe başladı. Saat 5,50 ye kadar bütün gemilerimiz ateşe •d'evaırı etti. Bombardımanın bu ikinci kısmı da 25 dakika sürdü. Trablusun bende bıraktığı son intiba bu sehvin kesif bir duman ve kum perdesi altına gömülen büyük bir enkaz tabakasından ibaret kaldı, ğıdır. Duman sütunları arasından alevler yükseliyor ve petrol deposu mütemadiyen yanıyordu.
Filomuz üç bin kilometrelik bir mesafeyi katedertrk büyük bir bombardıman başarmağa muvaffak olduğunu bir kere daha işba t etmiştir.  Bu harekât esna-
Vaziyeti
(Times'e Göre)
Yunanistanda:
Reu-
Londra, 24   (A.A.)  — ter:.
Londra askerî mahfilleri, ingiliz kıtalarının Yunanistanda tedafüi mevzilerini tutmakta devam ettiklerini bildirmektedir. İngiliz sol cenahının çevrildiği ve yahut yarıldığı hakkındaki şayia, tamamile asılsızdır. Yunanlıların italyanlara değil fakat Almanlara teslim olmasının mani-darlığı tebarüz ettiril m ektedir. Londrada Almanların Limni a-dâsını atmış olmaları çok şüpheli gözükmektedir.
Lîbyada:
Tobrulktaki Avustralya kıtaları bazı huruçlar yapmışlardır. Bir gece içinde asgarî üç huruç yaptlmıştır. Fakat ingiliz kıtaları tarafından bu tarzda hücumlar yapıldığından dolayı, İngiliz ordularının Libyada yeni bir ilerleme yaptığı sanılmamalıdır.
General Blamey'in Ortaşark başkumandan muavinliğine tayi-nile alâkadar olarak, muhtelif İngiliz cepheleri arasındaki büyük mesafeler dolayısile GeneTal Wavellin, kendisi uzak cepheler, de iken büyük kararlar alabilecek bir muavinin lüzumunu hisset m iş olmasının pek tabiî olduğu tebarüz ettirilmektedir.
General Wtlson, Yunanistan-daki harekâtı idarede devam ey. liyecektir.
Şarkî Afrikada:
Şarkî Afrikadaki vaziyet hakkında, Dük d'Aosta'nın- General Cunningham'a bir mümessil göndermesinin ne gibi şerait içinde vukua geldiği bugün anlaşılmıştır: 15 nisanda, mümessil, Gene_ rai Cunningham'ı görmek için Hartuma gelmiş ve tam bir teslimiyet üzerinde ısrar eden bir mesaj almıştır. I 7 nisanda, mümessil yeniden ehemmiyeti dolayısile Romaya gönderileceğinden şartların tahriren bildirilmesini istemiştir, italyan mümessiline, Roımaya gönderilmek üzere bir mesaj verilmiştir.
Paristeki Talebelerimiz Geliyorlar
Berlin, 24 (A.A.) — Paristen gelen Türk talebeleri Berline varmışlarda. Türk talebeleri çar-aımlba akşamı Köstence yolile sJtarrbula hareket edeceklerdir.
Balkan Hareketinin
I
Neti
çelen
(Başı 1 incide) —
giltereden de asker ve motorlu kuvvet gönderildiğini farzet-mek caizdir. Cebelüttan^a birbiri arkasına iki filo geldiği hakkındaki haberler bunu zannettirdiği gibi Trablusgarba yapılan deniz hücumundan maksat, düşman kuvvetlerini meşgul etmek, bu sırada nakliye kafilelerini Mısır'a aşırmak olduğu tahmin edilebilir. Nitekim italyan donanması da Mataban muharebesile ayni yolda bir perde çekmiş, Alman kıtalarının geçmesini mümkün kılmıştı.
Balkan hareketinin Almanya için bilançosu yapılırsa istiklâline âşık bir millete hücumun Almanlara çok pahalıya mal olduğu görülür. Almanlar, küçük bir milletin bir kısım kuv-vetlerile elde ettiği neticeye kıyas suretile de, meselâ bize yapılacak bir tecavüzün bedelini kolayca hesap edebilirler.
Millî şeref ve namusu sonuna kadar müdafaa ettikten sonra işgal altına düşen komşu ve dost Yunan milletinin elemine candan iştirak ederiz. Bu elemin muvakkat olduğuna ve bütün dünva için emniyet, hak, tam istiklâl ve hakikî sulh gününün uzak olmadığına sarsılmaz imanımız vardır.
AKm*f F~:« VATMAN
sında gemilerimiz düşman tayya. relerine karşı bir mermi bile endaht etmeğe ihtiyaç hissetmemişlerdir. Bu da donanma tayyarelerinin düşmanın bir hava hücumu hazırlamasına meydan vermi-yecek şekilde düşman tayyarelerini yakalamağa muvaffak olduklarını gösterir.
ingiliz
Havacılığı
Kuvvetleniyor
Londra, 2i (A.A.) — Dün Lord-!ar kamarasında Amerikan tayyareleri meselesi görüşülmüştür.
Tayyare İmalât nazın Lord Bea-verbrook beyanatta bulunmuş ve bunu müteakip meclis sorulacak suallere nazırın daha serbestçe cevap vermesini temin etmek üzere hafi bir celse akdetmiştik
Lord Beaverbrok demiştir ki: Son günlerde Amerika da 95 tayyare. 355 tonluk motor aksamı ve 326 motor teslim etmiştir. Amerikanın tayyare teslimatı süratle artmaktadır. Bu teslimat teşrinievvel-denberi hava yolu ile yapılmıştır.
Mütarek
e
(Başı 1 incide) **
zalanmıştır.
Daha evveli 22 nisanda Larisa ve Yanya'da iptidaî görüşmeler yapılmış bulunuyordu.
Yunan Tabliği
Atina, 24 (A.A.) — Yunan başkumandanlığının dün akşam neşrettiği 181 numaralı tebliğ:
Yugoslav cephesinin beklenmedik inhilâli, Alman kuvvetlerinin Manastır yaylasında seri ilerleyişi, bunun neticesi olarak Yugoslav ordusu ile irtibatrmızm kesilmesi ve Arnavutlukta bulunan kıtalarımızın arkadan tehdit edilmesi kuvvetlerimizin tuttuğu hattı tamamiyle bozmuş ve geniş ve seri bir çekilme yapmaklığrmızı icap ettirmiştir.
Alman motorlu vasıtalarının Ma-nastrr'dan cenuba doğru yaptıkları seri ileri hareketi ve Arnavutluk cephemizin sol cenahmm başlıca ricat yolunun kapatılması burada bulunan kuvvetlerimizi dağlık mınta-kaya teveccüh etmeğe mecbur etmiş ve bu mmtakada çekilme hareketi ve iaşenin temini meşkûk bir hal almıştır.
Epir'de bulunan ordumuzun son dakikaya kadar iki misli İtalyan kuvvetine muzafferane karşı koyan başlıca kuvvetleri de umumi çekilme hareketine iştirak etmişlerdir. Bu hareket, İtalyan kuvvetlerinin anudane hücumuna rağmen intizam içinde tahakkuk ettirilmiştir. Kuvvetlerimiz bir çok defa mukabil hücumlar yapmışlar ve hattâ düşmandan esir bile almışlardır.
Diğer taraftan iz'aç edilmeksizin ricat etmekte olan kıtaatımızı ve gerimizi vuran Mihverin bol hava kuvvetleri Arnavutluk cephesindeki Yunan kuvvetlerinin gayri müsavi Alman ve İtalyan kuvvetlerine karşı mücadeleye devamını güçleştirmiş ve 20 nisan akşamı yukarda zikredilen kuvvetlerimizin Alman kuvvetlerine teslimini intaç etmiştir.
Alman Tebliği
Berlin, 24 (A.A.) — Alman orduları başkumandanlığının tebliği, Yunan Epir ordusunun teslimini bildiren dünkü hususî tebliğini tekrar ettikten sonra, şöyle devam eylemektedir:
Teslim, bir taraftan müttefik baş kumandanlıkları ve diğer taraftan Yunan ordu kumandanı arasında Se-
s
lunikte aktedilmiştir.
İngiliz dümdarlan ile yapılan çarpışmalarda, arazi vaziyeti dolayısile hususi avantajı olan Tcrmopil mev-züne girmeğe muvaffak olunmuştur. Larisa ile Lamia arasında 30 İngiliz tankı alınmıştır.
İtalyan Tebliği
Roma, 24 (A.A.) — İtalyan orduları umumî karargâhının 325 numaralı tebliği:
Yunan arazisindeki ileri hareketi, dün saat 18 e kadar durmadan devam etmiştir. Saat 18 de 9 uncu ve 11 inci ordular cephesinde muhase-mat durmuştur.
Bu son günlerdeki muharebeler esnasında tahminen bizden 6000 kişi harp harici kalmıştır ki bunların ara Bulda ölü ve yaralı 400 zabit vardır.
Yabancı Gazeteciler Hîtler Ve Mussolini    Hakkında    Malûmat
Verem iyecekler
Berlin, 24    (A.A.) — Bir hususî
muhabir bildiriyor:
Epir ordusunun teslim oluşunu İtalyanlar Almanlardan 12 saat evvel haber vermişlerdir. Bununla beraber İtalyanların Yunan cephesini hiçbir zaman yarmağa muvaffak olamadıkları ve Epir ordusunun yaptığı ricatin yalnız Alman ileri hareketinden doğan sevkulceyş vaziyetin icabı olduğu kaydedilmektedir, ayni müddet içinde Alman ileri hareketi İtalyan ilori hareketinden on bir defa seri olmuştur.
Resmen bildirildiğine göre Alman-yada ve İtalyada bulunan yabancı gazeteciler B. Mussolini ve B. Hit-ler hakkında malûmat vermiyecek-İcrl gibi Alman ve İtalyan hariciye nazırları ve bunların yabancı devlet adamları ile yapacakları mülakatlar hakkında da malûmat vermiyecek-lerdîr.
Elen Başvekili
Milletine Diyor ki:
«Bu İmtihandan   Galip Ve Genişlemiş   Olarak
Çıkacağız»
Atina, 24 (A.A.) — Yeni başvekil Sunderos, Elen milletine hitaben aşağıdaki mesajı neşretmlştir. Bu mesajda ezcümle şöyle denilmektedir:
«Milletin yapmakta olduğu büyük mücadelenin yüksek sembolü, kahraman kralla beraber, Giride hareket ettiğim bu elim, fakat aynı zamanda bu derece yüksek dakikada şunu bildirmek ihtiyacını duyuyorum ki, yenilmez. Elen ruhunu bu derece tam surette gösteren ve hepimizin müstevlilere mutavaat etmemek kati azmimizi bildirerek bu siyasi ve millî hareketten hakikaten gurur duymaktayım.
Sıkı durunuz.
Yeni büyük Yunanlstanm kurulmasını mucip olacak manevî kazanç-' lan bu suretle toplıyacağız. Şereflerini muhafaza eden ve dostlarına karşı taahhütlerine hürmet eden milletler, menfaatleri hesabına haklar kazanırlar.
Bizim haklarımız, kanla yazılmıştır. Fedakârlıklar ve en büyük kahramanlıklarla kendisini göstermiştir. Emin olunuz ki millî günün parlak güneşi, doğmakta gecikmiyecek ve o gün Llenizmin en büyük günü olacaktır.
Habeşistanda
Dessie  Zorlandı, Majî İşgal
Edüdı
Nairobi, 24 (A.A.) —Tebliğ:
Kıtalarımız Dessie mıntakıpın. da düşmanın ileri müdafaasını zorlamıştır. Düşman ricat etmekledir.
NeghelLi mıntakasından daha garpta, kıtalarımız MeriIIe kabilelerinin merkezi olan Maji'yi işgal etmişlerdir.
Tobrukta 1500 Esir Alındı
Kahire, 24 (A.A.) — İngilizler halen, Sollum ve Tobruk mıntakalann-da mahalli taarruz hareketlerinde ilk teşebbüsü ele almış bulunmaktadır. Bu salı gecesi hurucu yapılan bir çok huruçların en sonuncusudur.
Kuvvetli Bir İngiliz Filosu Cebelitarıkta
Vidhyf 24 (A.A.) — Fransız ajansının Algesiras'dan öğrendiğine göre, Ark Royal tayyare ge-misile RenaWn zırhlısı, 5 destroyer, 3 denizaltı ve 2 torpil nakliye gemisi Cibelitarric'a gelmiştir.
o
Hava Kurumuna Yardım
Ankara, 24 (A.A.) — Türl Hava Kurumuna yapılmakta o lan yardımlar hakkında bugün bize verilen malûmata göre A-zıg'da Taşo llyas kuruma 300, Karakin Koatan 250, tüccar Mev-kud< Bensen, Sadık Saf ikişer yüz, tüccar Mehmet İşeg 125, kunduracı Zülfükar Aklkuş, Beyzar Nallar, Ve*cm Nallar, tüccar Muhittin Sabuncu, Hilmi Pamukçu, Bayram Yalçın, Hüseyin Dinç, Süleyiman Tecimer, Tahir Metin, ibrahim Aslan, Şerif Kömürcü yüzer, tüccar Civan Metin 75, Ke mal Zırhlı, kahveci Rıfkı ve Sab-ri, AbdülmeJih, İhsan Turan ellişer ve diğer bir fcrsım vatandaşlar da yekûnu 390 lirayı bulan teberruda bulunmuşlardır. Emir-dağda Dağnric köyünden hacı İsmail de kuruma 100 lira vermiştir.
o-
Tokatta İsmetpaşa İlkokulu
Tokat, 24 (A.A.) — Tokat merkezinde yeniden yapılacak İsmetpaşa ilk okulunun temel atma merasimi bugün yapılmıştır.
20SerîTorpido
(Başı 1 incide)  *n=
mal edilmek üzere olduğu *e şimdi toplarının yerleştirilmesine başlandığı bildirilmektedir. Bu zırhlı «Beşinci George» tipindeki yeni ingiliz harp gemilerinin ikincisini teşkil etfmekte olup pek ya* kında servise girecektir. Beşinci George bundan bir müdldet evvel Lord Halifaks'ı Amerikaya götürmüştü. Prens of Wales 1939 da denize indirilmiş ve o zaman, danberi inşaatının bitirilmesine ve teçhizatının tamamlanmasına çalışılmıştır. Yeni zırhlı 35,000 tonluktur. 33.6 lric 10 tane topu vardır. Bu toplar yeni bir modele göre imal edilmiş olup eski tip 36 lık toplara nazaran daha müessir ateşli ve daha uzun menzillidirler. Bundan ba^ka yeniden daha küçük çapta 16 topla müteaddit tayyare defi topu vardır.
Sürati ™
m
^n fi
\£ ınır.
95
< ,8
VATAN
Şişli
Bayramı Merasimi
Cumhuriyet Halk    Partisi ve Yoksul  çocuklara  yardım  cemiyetleri İmliği adına Şişli Halkevi  Reisi   Muallim   Ahmet   Ha üt Yasaroğlu şunları söylem iştir:
«Sevgili Türk çocukları,
«Bugün 23 Nisan çocuk bayramıdır. Şu dakikada yurdumuzun dör bucağındaki bütün Türk çocukları sizin gibi bu büyük bayramı sevinçle 'kutlamakladırlar. Bayramınız, sizin için de. bütün yurttaki kardeşleriniz için dc kutlu olsun.
«Aziz çocuklar,
«Biliyorsunuz ki„ 2 3 Nisan, Türk milletinin bundan tam 21 yıl önce bugün Milli hâkimiyetine kavuştuğu ve Cumhuriyetin temelini kurduğu bir tarihtir. Bu sebeple ehemmiyeti çok büyüktür. Bıigün hem milli hâkimiyet bayramı, hem de çocuk bayramıdır.
«Hepiniz Atatürkün gençliğe hitabesini  bilirsiniz.  Ebedi Serimiz bu hitabında diyor ki:
«Ey Türk genci Cumhuriyeti sana emanet ediyorum.»
«Hakikaten, sizin ağabeyleriniz olan gençler, bugün Türk Cumhuriyetinin birer bekçisıdır-ler. Bu ağabeyleriniz dünün çocukları idiler, siz de yarının gençleri ve büyükleri olacaksınız. Bir gün bu vazife nöbeti sizin de elinize geçecektir, o şerefli gün sizin için *de uzak değildir.
«Sevgili yavrular,
«Yurdumuzun her köşesinde olduğu gibi güzel İstanbulumuz-da da çocuklarımıza büyük kıymet verilmektedir. Bugün değerli valimiz ve belediyemizin büyük himmetlerile Istanbulda ye-
niden dört çocuık bahçesinin daha açılıma törenleri kuşanacaktır. Demek ki, İstanbulun her tarafında bir kaç sene sonra çocuk bahçesi olmayan bir semt kal-rmyacakiır. Böylece sizin sıhhatinizi, eğlencenizi düşünen büyükleriniz, il'k okullara giden ve yardıma muhtaç olan arkadaşlarınızı da düşünmüşlerdir. Nitekim onlardan 10444 çocuğa par timizin teşkil ettiği i.k okullardaki yoksul çocuklaıa yardım cemiyetleri birljği 'bir sene içinde 68012 liralık 'bir yardımda bulunmuştur, önümüzdeki sene i-çin daha geniş mikyasta yardım esasları da hazırlanmağa başlanmıştır. Çok umarız ki, gelecek yıl yardim görmiyen bir ick muh taç arkadaşınız kalmıyacak ve onların sevıncile de hepiniz sevinmiş olacaksınızdır.
Bütün bunları doğrudan doğruya Türk Cumhuriyetine ve Partimize borçluyuz. Başımızda Millî Şefimiz Büyük inönü oldukça milletimizin her gün daha mesut, daha bahtiyar günler geçireceği şüphesizdir.
Burada, bize, sulh ve sükûn içinde yaşatan Büyük Cümhurre-İsimız ve Millî Şefimiz İsmet Inö. nüne ve onun yüce hükûmetüc değişmez balkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisine sevgi ve saygılarımızı tekrarlarken hudutlarımızı arslan gibi bcklıyen tunç çehreli kahraman askerlerimize de minnet ve şükran borçlarımızı unutmamalıyız.
Başımızdaki İnönü, sınırlarımızdaki kahraman Mehmetçik ve karşımızdaki Türk çocuğu... Sen bin yaşa.»
Edirnede Millî Hâkimiye Bayramı
Merasimle Kutlandı
Edirnede nakil beyannamelerinin
müdürü B
Edirne, (Vatan) — Büyük Millet Meclisinin 'küşadı yıldönü. münc rastlıyan bugün şehrimizde de halkevlerinin tertip ettiği
¦ Program dahilinde merasimle kut
; landı.
Ayni zamanda çocuk bayramı ve çocuk haftasının başlangıcı o-, lan bugünün tesit merasimi de I halkevi salonu önünde    yapıldı.
Merasime başta umumî müfet tişimiz General K. Dirik, C. H. P. Trakya mıntaka müfettişi, Ko« caeLi müfettişi Ragıp Akça, vali Ferit Nomer olmak üzere umumî müfettişlik vilâyet rüesası, adliye erkânı çocuklarımız ve halk iştirak etmiştir.
Törene, Ebedî Şef Atatürkün 23 Nisanda B. Millet Meclisinin açılrşma ait büyük nutuklarından bazı parçalar okunduktan 9onra İstiklâl marşı ile haşlanan ıştır.
Bunu umumî müfettişimiz General K. Dirik" in yavrularımızın bayramını tebrikleri ve bugünün
425 Kuruşluk Makarayı Yedi Liraya Satdn Muhtekirler Mahkemede
Dün asliye ikinci ceza mahkemesinde altı suçlusu olan bir ihtikâr davasına bakılmıştır.
Mişon, Salamon, Alber, İsak, Davut ve Şaban adındaki bu muhtekirler makaraların maliyet fiyatlarını artıtırma'k için zincirletme satış yaptıklarından ve maliyeti 425 kuruşa olan makaraları yedi 'küsur liraya sattıkları meydana çıkarıldığından mahkemeye seVkedilmişlerdir.
Son zamanlarda bu gibi ihtikârların artması yüzünden halk büyük zarar görmektedir. Halkın zarar görmemesi için meriyete konmuş olan millî korunma kanununa muhalif hareket eden bu muhtekirler,    ihtikâr    suçlarının
fahiş olduğu içm mahkeme aıtı suçlunun da tevkiflerine karar vermiştir.
Bunlar fabrikadan çıkan makaraları dört el değiştirerek maliyetini arttırmışlardır. Mahkeme
(köşede    Seferberlik ay Şevket)
taşıdığı mânayı tebari^z ettiren kıymetli  sözleri  takip  etmiştir.
•¥¦
Edirne (Vatan) — Anadolu-ya gitmek istiyenler/n, hükümetin tayin ettiği mıntıkalar dahilinde arzu ettikleri yerlere mec-canen sevlcediBmeleri için merkezde polis karakollarına, mülhakatta mahallerin en yüksek mülkiye âmirine vermek mecbu-riye.lnde bulundukları beyanna-rrr'erin verilme müddeti evvelki akşam sona ermiştir. İk. gündür hu beyannameler Ed'rnem:zin faal seferberlik müdürü Şevketin nezareti altında tasnif edilmektedir.
SeVkleri hakkında emir geldiği zaman beyanname verenlere gidecekleri tarih ve temin edilecek vesait için tebligat yapılacaktır.
Gönderdiğim resim beyannameleri tasnif etmekte olan çalışkan memurlarımızı gösteriyor.
1 Polise Hakaret Eden ' Hayrullah Mahkûm oldu
Bundan bir müddet evvel Hay rullah isminde bir sabıkalı sarhoşluk neticesinde kendisini yakalayıp rezalöt çıkarmasına mâni olmak isteyen polislere hakaret etmişti.
Dün sekizinci asliye cezada Hayrullahın duruşması nihayete ermiştir. Mahkeme suçlunun polislere hakaret ettiğini sabit gördüğünden Hayrullahı bir ay hapse ve otuz lira ağır para cezasına mahlkûm etmiştir. Fakat Hayrullahın bundan evvel mahkûm olmuş olması yüzünden cezası altıda bir nisbetinde arttırılarak bir ay beş gün hapse ve 35 lira ağır para cezasına çıkarılmıştır.
Fiyat Müraakbe "bürosunun kâr yüzdesi hakîkında vereceği rapoı
için başka bir güne talik edilmiş, tir.
Bug
Küçük Sermyaelî Kasaplar ünkü Et Narhından Şikâyetçi
Fiyat Murakabe k'ommyonu tarafından etkre konulan yeni narhın, işleri münhasıran perakende iş yaipmakta olan küçük sermayeli kasapları, hiç te memnun bırakmadığı haber alınmıştır. Bunlar, toptancıların kcndile_ rine narh fiyatile satış yapmak imkânını selbedecek bir fıyaHİa mal verdiklerini iddia etmekte ve son 'tetkiklerden evvel karaman etinin azamî fiyatı 70 kuruş olduğu sıralarda, toptancıların bu eti kendilerine 65 kuruca vermelerini misal olara»k göstermektedirler.
Perakendecilerden bir kısmı, toptancıların bu s*ek il satışlarını örtîbas etme'k, herhangi bir şekilde yapılmasını muhtemel gördükleri bir cürmü mc*hudu önlemek için Mezbahada para almaktan çekindiklerini söylemekte ve muayyen fiyatlardan fazla para almalarına rağmen faturaları noksanına verdiklerini d e ileri sürmektedirler.
Kasapların bu^V-inkü şikâyetleri bilhassa yeni tayin olunan narhın kendilerinden eskisinden daha fazla zarara maruz fbıraka-cağı üzerinde toplanmaktadır.
ş
îrketi Hayriye Hissedarları Toplanıyor
Şirketihayriye hissedarları, ö-nümüzdeki cumartesi günü sabahı fevkalâde olarak bir toplantı yapacaklardır. Haber aldığımıza göre bu toplantıda, şirket nizamnamesinin 9, I 6, I 7, 26 ve 30 un cu maddelerinin tadili hakkındaki idare meclisi teklifi müzakere olunacaktır. Şirket nizamnamesi çok eski zamanlarda tanzim edilmiş bulunduğu için tadili teklif olunan bu maddeler, elyevm meriyette bulunan medenî ve ticaret kanunlarının hükümlerine uyma. makta ve şir'ket bu yüzden bazı müşküllere maruz bulunmaktadır, idare meclisi, bu maddelerin bugünkü kanunî mevzuata uyacak bir şekilde tadilini istemiştir.
ılıırra^f ^
wmm sjhhatcehbiri
Unutmayınız ki:
Bir dişin    çıkarılması,    sıhhatin
temel    taşlarından    birinin
çıkarılması demektir
Bu akıbetle karşılaşmadan evvel
dişlerinize itina ederek hergün tem iz liy erek   onların   çürümem*
sine,    bozulmamasına    ihtimam etmek lâzımdır.
RADYOLİN
Diş macunile    sabah,    öğle    ve akşam her yemekten sonra günde 3 defa fırçalanan   dişler   daima sağlam ve temiz kalır
Daima Radyolin
'A
¦m
A m M AR
'/,///'/'/'/'/'|iM|.,'!MM,l,\ll,Pİ
Pirinç, mercimek, bezelya, yulaf, irmik, arpa, patates, kornflaor,  nişastalar ve sair hububat unlan
el dokunmadan otomatik vasıtalarla imal ve ihzar edilir.
ÇAPA MARKAYA DİKKAT!
M. Nuri Çapa
Kuruluş tarihi 1915
doktor HOBflOEOtfİ
Eminönü Nimet Abla glaeal önündeki muaycûohaneemd« her glln hastalan kabul odar. TeL 24131
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (8197) lira olan 21 kalem muhtelif ebatta am-buvatmanh dökme boru ve teferruatı flançlı dökme boru ve çelik çekme fren hava sevk borusu ve teferruatından mürekkep malzeme (8.5.941) perşembe günü saat (11) on birde Haydarpaşada gar binası dahilindeki komisyon tarafından taahhüdünü ifa edemiyen müteahhidi nam ve hesabına pazarlık usulile satın alınacaktır.
Bu işe girmek istiyenlerin (1229) lira (55) kuruşluk kati teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte pazarlık günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (3152)
Küçük Haberler:
İstanbul tramvayları için elli adet bandaj temin edilmiştir. Elyevm depolarda bulunmakta o-lan bandajsız arabaların sefere çıkarılmalarını temin edecek olan bu bandajlar, limanımızdan Bey-ruta gönderilmek üzere transit o_ larak geçecek olan Beyrut tramvaylarına ait 86 bandajdan tefrik olunarak alınacaktır.
Yeni et narhının tatbikına dün başlanılmıştır. Badema dağlıç ve kıvırcık etleri 70 ve karaman 65  kuruştan satılacaktır.
•JC Eminönü Halkevi salonlarında, Halkevleri neşriyat sergisi açıl\mı?tır. Sergide, Evlerin ku_ rulusundarvberi neşrettirdiği eserler teşhir edilmektedir. Binden fazla kitap, risale, mecmuayı ih-tiva etmekte olan bu sergi bir hafta devam edecektir.
BULMACA
•   y  f e   ?  / 9 ro *>
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünden
Keşif miktarı Lira K.
Muvakkat teminat Lira
İhale günü
1521.37 114 5/5/1941
Topkapı sarayı müzesindeki 1521 lira 37 kuruşluk tamir açık münakaşa ile 5/5/941 pazarjesl günü saat on beşte Yüksek mektepler muhasebeciliğinde İhale edilecektir.
Taliplerin yüksek mimar veya mühendis olması ve bu gibi eski eserleri tamir etmiş bulunması meşruttur. İhaleden evvel mahallen görmek ve keşifnamedeki evrakı tetkik etmek üzere Topkapı sarayı müzesi müdürlüğüne müracaatları. (3030)
BORSA
24 NİSAN 941
1 Sterlin Dolar
İsviçre Frc.
Drahmi
Peçcta
Dinar
Yen
İsveç Kronu
Kap°'
5,2025 132,20 29,90
0.99 12,8150
3,1530 30,9150 30,5250
Zîraai Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi; 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28,000 lira ikramiye veriyor
CEVAD TAHSİN
Soldan sağa: 1 — Meşhur bir casus; 2 — Kısa zaman. Yavaş yavaş. 8 — Bulaşma; Evin taksimatından. ¦1 — Nezir; Bayağı. 5 — Söz; Tabiî musibet. 6 — Bir nevi şeker. 7 — Bir oyun kâğıdı; Nefsi kudreti ol-mıyan. 8 — Ele giyilen. 9 — Kaba kumaş; İşgüzar; Nota. 10 — Nota; Aşikâr; Yama. 11 — Beraber; Uzak işareti; Bir uzvumuz.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Bir yemek; Serkeş. 2 — Bir bamye yemeği; Hayır için dağıtılan su. 3 — Padişah imzası taşıyan; Nota. 4 — İlgi; Bayram. 5 — Tabiat; Hüner.
6 — Bal;   Yunanistanda   bir şehir.
7 — Barutda bulunur; Hayalin gayesi. 8 — Vilâyet; Kızrldenizde bir mevki ahalisinden. 9 — Kuş evi. 10 — Hazır; Coşkun su. 11 — Hırçınlığın bir nevi.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan «ağa; 1 —¦ Sarımsak; Ta. 2 — Asa; Pul. 3 — Kişniş; Belâ. 4 — Miraç. 5 — At; Maşiyen. 6 — Gezinmek;   İs. 7 — Aman;   Uyku.
8 — Nabi; Niş; Er. 9 — Yıka; Alâ. 10 — Süt; Kaçık. 11 — Uzanmak; Sahi. L"
E*hanı ve Tahvilât
1933 Türk borcu I 18 50
1918 İstikrazı dahili 21 75
1338 İkramîycli 20 00
1933 İkramiyeli Ergani 19 00
1934 Sivas - Erzurum 19 10 1Ö32 Hazine Tahvilleri 61 00
1934 >          > 15 50
1935 > > 29 50 1938 > > 52 00 Anadolu Demiryolu Tahvili 40 90 Demiryolu Mümessil Senet 39 00 T. C. Merkez Bankası 110 00 Osmanlı Bankası 26 00 T. İş Bankası (Nama muhar.) 9 05 Şirketi Hayriye 26 00 Türk Altını (Reşat) 27 90 Türk Altını (Hamit) 26 90 Türk Altını küçük (Hamit) 26 80 Türk Altını küçük (Aziz) 25 85
İD RAB - KAN -veealrenin tahlillerini yapar EH-vanvolu ortasında TeL 23334
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde;
Kadıköy Yerli Askerlik •       Şubesinden
Şubemize mensup 336 ve bu doğumlularla muamele gören yüksek ehliyetnamelilorle ehllyetnamesizler yedek subay okuluna sevkedllecekle-rinden en geç 28 nisan 941 gününe kadar şubeye müracaatları, bu ilânın davetiye yerine kaim olduğu, icabet etmiyenler hakkında kanuni muamele yapılacağı ilân olunur.
Senelik     6 aylık     3 aylık     Aylık
1400        750 490      156 K-.
Hariç memleketlere:
Senelik     6 aylık     3 aylık     Aykk
Ziraat Bankasında kumbaralr ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a üe aşağıdaki plâna göre ikramiye dağrtdacaktrr.
4 adet 1,000 liralık 4.000 Ura
4      > 500 » 2,000   »
4     » 250 » 1.000   »
40     » 100 » 4.000   v   II 160   »
00 adet   50   liralık   5,000 lira
120
»
4.800 31 8,200   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı dtişmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir.
Kurcalar sonede 4 defa, 11 mart, 11
11 Birine ikân un da çekilecektir.
11 eylül.
2700
1410
300 Kş.  yoktur
orludâ Konferanslar
Çorlu, (Hususî) — C. H. P. nin tertip ettiği dünya ahvali karşısında Türkiye -mevzulu konferansları merkezde orta mektep müdürü Hüseyin Temeçin büyük köylerde de Parti kâtibi Mustafa Sunar ve P. T. T. memurlarından Azmi Sclâl tarafından ve. ı ilmiklerdir.
r T. IŞ BANKASI
Küçük Taaamrf H etapları
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KEŞİDELER: 4 Şubat, 2 Mayıa, 1 Ağustos, 3 Iklncitaşrln tarihlerinde yapılır.
on
1941 ikramiyeleri
1 adet 2000 liralık = 2000 8   >   1000     >     =3
2 > 750 > 4 > 500 > 8   >     250     >
35   *     100     > g0   >      50     > 300   >      20     >
ı:ı:ı
= 15
= 2
= 2000 = 3500 = 4000 = 6000
> > > >
1
Sahibi ve Neşriyat Muduru: Ahmet Emin YALMAN - Basıldığı yer VATAN MATBAASİ
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünden;
Kesif mikdarı Lira K.
Muvakkat teminatı Lira K.
İhale günü
1500 00 H2 50 9/V/1941
Süleymaniyedeki Türk ve İslâm eserleri müzesinde yapılacak tamir
açık eksiltme ile mayısın dokuzuncu cuma günü saat on beşte Yüksek mektepler muhasebeciliğinde ihale edilecektir.
Taliplerin yüksek mimar veya mühendis olması bu gibi eserleri tamir etmiş bulunması meşruttur. Kesifname ve şartnameyi görmek arzusunda olanlar Topkapı sarayı müzesi müdüriyetine müracaat etmelidir. (3233)
İstanbul Fiat Mürakaba Komisyonundan:
62 No. lu ilân — 24/4/041 tarihinden itibaren kasaplarda karaman 65, dağlıç 70 ve kıcırcık 70 kuruştan etiketli olarak satılacaktır.   (3213)
17
1740
13?73033