Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
VATAN E Vt — Cafcalofclu, MoUa Fenarl S. 32 Telefon: 24136 — Telgraf VATAN İst
9 NİSAN    1941 ÇARŞAMBA
T C
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 226 '
Mimar Sinanın
\7 11......
Yıldönümü
Bugün 3 üncü Sayfamızda
İngilizler Yunan topraklarına asker çıkarıyorlar
Hatalarının Bir Plânçosu
B. Hitler, hâdiselere hâkim kalacak yerde bu harbin  başındanberi hep arzu  ve prensipine aykırı kararlara sürüklenmiştir.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Kendi kerametine inanan bir adam, bir tek adam...
Böylelerinin misalini tarihte çok gördük.
Zaman olur ki kurulu anan-neleri hiçe sayarlar, gözlerine kestirdikleri gayeye en kısa yoldan yürürler ve oraya varırlar. Seyredenler hayran kalır. Cinsinden olanlar kendisine kul köle olurlar, yabancılar böyle gözü pek bir yol göstericisi olan millete gıpta ederler.
Zamaa olur ki en ince ihtimalleri sezerler, her türlü tehlikeleri hesaba koyarlar. Aklın icaplarını yüzde yüz yerine getirirler.
Fakat yine öyle bir zaman gelir ki kuvvet  başlarına vu-
1 rur, sağı solu görmez bir hale gelirler.   Akıllı   zamanlarında
• ileri sürdükleri fikirlere, prensiplere tamamile aykırı yollara sapıtırlar. Nihayet milletlerinin ba^mı yerler,  kendi  başlarım
' da beraber...
Bu harbin cereyanı tetkik edilirse B. Hitler'in ilk günden-beri kendi ilân ettiği esaslara aykırı kararlar verdiği ve hâdi-
I selere hâkim kalacak yerde bunların cereyanına kapılıp sürüklendiği görülür.
B. Hitler'in (Mücadelem) adlı incilinde ortaya koyduğu esas
' fikir; ingiltere ile hoş geçinmek ve İngilizlerin denizlere hâkim olduğunu, iradesi bükülmez insanlar bulunduğunu hesaba katmaktır.
In-giltereye emniyet vermek ve dost geçinmek azmile epeyce yol aldıktan sonra Avrupa kıtasında gördüğü frrsatlann bolluğu karşısında iradesi elinden gitmiş, îngiltereye Münih-ı te verdiği sözü tutamıyarak İngiliz milletini kavgaya zorla sürüklemiştir.
Yine (Mücadelem) de Alman hayat sahasını Rusyada gördü-
' ğü halde İngiltere aleyhine dönebilmek için Sovyetlerle bir anlaşma kabulüne mecbur kal-
, mış ve Sovyet Birliğini kuvvetlendirerek ve genişleterek başı üstüne çıkarmıştır.
Lehistana karşı meydan o-kurken, işin bir cihan harbine varacağını ve pek ağır bir bedel ödemek lâzımgeleceğini görememiş, Almanya yi bütün insanlığın nefretinden ve düşmanlığından mürekkep bir sur zçine sokmuştur.
İki cephede dövüşmekten ne
(Devamı Sa, 5, Sü. 4 te) X
S. Rusya'nin
Vaziyeti Taayyün Etmiş Bulunuyor
Alman - Sovyet Münasebatı Bozul mak Tehlikesinde
Londra, 8 (A.A.) — Times gazetesinin askerî muhabiri, yazıyor:
Rusyanın vaziyeti, Yugoslavya ile akdedilen dostluk ve ade-mrtecavüz misakı ile taayyün etmiş bulunuyor. Rusyanın müspet müzaherette (bulunacağı -tahmin edilmekte ise de bu müzaheretin ne dereceye 'kadar müessir olacağı imalûm değildir.
Vaşing tonda $&yle düşünülüyor:
Moskovanın Almanlar tarafın, dan Fransa, Finlandiya ve lsveç-te Sovyetler aleyhinde propaganda yapılmağa başlanılmış olduğunu anladığı andanberi Alman - Sovyet münasebatı bozulmak tehlikesini arzetmektedir.
Almanyanın makine yağları tedariki ihtiyacı tehlikeli bir hal almıştır. Bir de Bakü yolunun Uk-ranya'dan geçmekte olduğunu unutmamak lâzımdır.
Parti Grupu Dün Toplandı
Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu İzahatta Bulundu
Ankara, 8 (A.A.) — C. H. P. Meclis Grupu umumî heyeti ıbugün - 8/4/94 I - salı günü saat 15 te reis vekili Trabzon mebusu Hasan Sakanın reisliğinde toplandı:
Celsenin açılmasını -müteakip kürsüye gelen Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu son günlerde inkişaf eden siyasî ve askerî hâdiseler hakkında beyanatta bulunmuş ve bu izahatı umumi heyetçe tasvip olunarak ruznamenin diğer maddesine geçilmiştir.
Bu ımaddede Kütahya mebusu Alâettin Tıriioğlu ve Burea mebu_ su Nevzat Ayasın asker ailelerine yardım hususunun kanunlaştırılması hakkındaki takrirleri vardı. Heyeti umumiyece bu işi tetkik etmek üzere Parti idare heyeti tarafından bir komisyon teşkili karar altına alınarak ruznamede başka madde olmadığından riya-seitçe celseye nihayet verildi.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim Hâdiseleri
Yugoslav orduları Arnavutlukta tşkodrayı İşgal etmişlerdir. ^   Yunan kuvvetleri Alman taarruzlarına mukavemet ediyor.
Klel şimdiye kadar görülmedik bir şiddetle bombalanmıştır. İtalyan ve Almanlar Derneyl zaptetti.
+   Amerika Yugoslavyaya yardıma bağlıyor.
İngiltere muazzam bir harp bütçesi kabul cttL
Yugoslavlar
Tazyik Altında Cenubî Sırbistanda Çekilmektedirler
Atina, 8 (A.A.) — Yunan orduları başkumandanlığının 8 mart sabahı neşredilen 165 numaralı tebliği:
Cenubî Sırbistanda muharebe eden Yugoslav ordusu tazyik altında çekilmekte ve hududumuzda kahraman ordumuzun cenahını açık bırakmaktadır. Buna rağmen, ordumuz, tasavvur edilemiyecek derecede yüksek şahsi fedakârlıkla çarpışmakta ve ecdadımızın topraklarını karış karış müdafaa etmektedir.
Yugoslavlar Işkodrayı
Zaptettiler
Bulgaristan, Romanya ve Macaristanda
Askerî Hedefler
Bombaland
ı
Atina. 8 (A.A.) — B.B.C: Lubliana radyosunun bildirdiğine göre, Yugoslav kıt'aları dün saat 10 da Arnavutlukta Işkodra şehrine girmişlerdir.
İşkodra, Draça 112 kilometre mesafededir. Yunanistanda, Yu-goslavyanın askerî durumu fevkalâde şayanı memnuniyet görünmektedir.
Mihverciler Derne'yi
Almış
Roma, 8 (A.A.) — Stefani ajansı bildiriyor;
İtalyan ve Alman kıtaatı Demeyi tekrar işgal etmişlerdir.
NiFA
GeçidineGiren Alman Zırhlı
Ku
v veti
Püskürtüldü
Atina, 8 (A.A.) — Salahiyetli mahfillerden öğrenildiğine göre Gümülcünc'ye giden ve Yunanlıların daha evvelden tahliye ettikleri Nifa geçidine bir Alman zırhlı kolu girmiştir. Maamafih geçitten biraz ötede bulunan bataryalar şiddetli bir ateş açmışlar ve Almanları püskürt-müşlerdir.
Yunanlılar Struma'da Mukabil
Taarruza    Geçtiler
Atina. 8 (A.A.) — Yunan hücum kıtaları Struma vadisinde dün kaybetmiş oldukları kuvvetli mevzii tutan Almanlara karşı şiddetli bir mukabil taarruzda bulunmuşlardır.
Alman    Paraşütçüleri
Atina, 8 (A.A.) — Trakyada Yunan hatları arkasına inen 120 Alman paraşütçüsünün 70 i esir alınmış, 20 si öldürülmüş, diğerleri ise kaçabilmiştir.
v_
İtalya Kralı Viktor Emmanuel
italya
Kralı Sulh istiyor
Nevyork, 8 (A.A.) — Ohris-tian Science Monitors'ün Roma muhabiri bildiriyor:
Kral Victor Dmmanuel münferit sulh yapmak istemektedir. Prens Humbert Italyanın harbe nihayet vermesini görmekle çok
mes'ut olacaktır.  Fırsat düştüğü (Devamı: Sa. ö, SU. 3 te) *=*
0%
r
0
4
lî*
m
s
İngiliz ve Yunan
bîr arada
Ölüm Vadisi
Her Türlü Tecavüzü Efzonların Süngüsü Mahvediyor
Atina, 8 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
İngiliz Hariciye Nazırı, İngilte. renin Yugoslavyadaki elçisi B. Campbell ile temas etmiş ve B. Campbell vaziyet hakkında B. Edene malûmat vermiştir. Yugoslav hükümeti, bombardımana mâni olmak için ıbildirilmiyen bir mahalle naklolunmuştur.
Askerî vaziyet, bu sabah saat 8 de aşağıdaki üç noktada hülâsa edilebilir:
1 — Cephenin arkalarını bozmak için indirilen paraşütçüler derhal esir edilmiştir.
2 — Allmanlar, büyük gayretlerine ve motorlu vasıtalarına rağmen, Rupel üzerinde, iki mcv. zi hariç, hi^ bir husolunur terek-
ki    kaydetmemişlerdir.    Alman (Devamı: Sa, 5, Sü. 5 te) /§/
Türkiye -
Münassbatı
Berline Göre Ankara Çok Sakin
Berlin, 8 (A.A.) — Bir hususi muhabir bildiriyor: #
Alman hariciye nezareti sözcüsü Ankara'nın çok sakin olduğunu beyan etmiştir. Türk gazetelerinin fikirleri mütehalif olmakla beraber ekserisi tatmin edici mahiyettedir.
Bir suale cevap olarak sözcü demiştir kl:
Türk - Alman fikir teatisi esnasında. Balkanlardaki vaziyet karıştığı takdirde TUrkiyenln takip edeceği hattı hareketin bahis mevzuu olup olmadığını bilmiyorum.
Almanyanın hariçle İrtibatı pazartesi sabahı saat 7 ye kadar mün-katl İdi. Yunan ve Sırp tebaalarına karşı hiçbir tedbir alınmamıştır. »
Alman kıtalarının ileri hareketinin bir yıldırım harbi mahiyeti arzetme-diği kaydedilmektedir.
BALKAN   SEMASINDA  ALMAN   MELEKLERİ
Bombayı, neden  büyüklerden ziyade küçüklere atıyorsun?. Günahım daha az okun diye!
Yunanlıla
Harp Vaziyeti
r
Bütün Taarruzlara Mukavemet Ediyor
Bir Yunan Zabiti Aldığı Emirle Bir Köprüyü Uçurdu
Atina, 8 (A.A.) — B.B.C: Yunan orduları Başkumandanlığı tarafından dün akşam neşrolunan resmî tebliğ:
Mühim miktarda Attman kuvvetleri, Stroma vadisi ve Nevro-kop mıntakasında şiddetli ve muannidane taarruzlarına devam etmişlerdir. Küçük Yunan kuvveti, düşmanın yeniden ilerlemesine mâni olmuştur. Stroma vadisindeki Yunan kıt*alan »onuna kadar mukavemet eylemişlerdir.
Rupel    ımntakasında    Yunan (Devamı: Sa. 5, SU. 3 te) =*
Sovyet - Yugoslav Dostluk Paktı
Berlinde Büyük Bir Tesir Yaptı
Berlin, 8 (A.A.) — Bir hususi muhabir bildiriyor:
Sovyet - Yugoslav paktının imzası hakkında Pravada'nm neşrettiği makale, Berlinde çok büyük tesir yapmıştır. Resmi mahfiller, vaziyet almamaktadır. Fakat Moskovanın hattı hareketinin bugünkü vaziyet üzerinde mühim bir tesir icra ettiği sanılmaktadır. Berlin'deki Sovyet mahfilleri, çok Ihtiyatkar ve bedbin gözükmektedir.
Yazan
İhsan BORAN
Emekli kurmay subayı
Ballcanlard
a:
İlk hudut muharebeleri başladığı zaman karışık ve nokran haberler gelir, büyük muharebeler baslayıncıya kadar bunlara fazla ehemmiyet vermemek lâzımdır.
İleride cereyan edebilecek hareketleri takip için Yugoslav ordusunun seferi konuşunu ve esas cepheleri gözden geçirelim:
4. cü Yugoslav ordusu — Merkezi (Zagreb) dedir. Bu ordu İtalya, Almanya ve Macaristan hududunun garp kısmını korumaktadır. Alma ny ada (Graça) üssünden hareket eden Alman kıtaları hudut üzerinde bulunan (Drava) nehrini germiş ve bir köprü başı tutmıya muvaffak olmuşlardır.
1. ci Yugoslav ordusu — Merkezi (Belgrad) dadır. Macaristan hududunun şarki kısmı De Romanya hududunu korumaktadır. Alman kıtalarının Macar ve Romen hudutlarından muhtemel İleri hareketleri hakkrnda henüz bir haber yoktur.
Bu iki Yugoslav ordusunun vazifesi üstün düşman taarruzları karşısında oyalama müdafaasına (Devamı Sa. S, StL 1 de)
Valiler Arasında Yeni Tayinler
Ankara,  8     (Telefonla)    — Açık (bulunan Kayseri valiliğine Zonguldak valisi Halit Aksoyun: Zonguldak valiliğine,   Gaziayın-(Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) +
GÜNÜN SESİ
Değişmez Kurt Masalı
Yazan: REŞAT NURİ
Almanya geçen bahar İskandinavya yarım adasında yaptıfcını bu bahar da Balkan yarım adasında tekrar etmek ve Avrupa istilâsını tamamlamak iddiasındadır. Bahane artık ezberden öğrendiğimiz derişmez kurt masalıdır: «Yunanls-tanla Yugoslavya İngİlizle el birliği ettiler; bize karşı topraklarında yeni bir cephe açtırmıya savaştılar; canrmızı korumak için biz ilaha evvel davranarak onları bastırmı-ya mecbur oluyoruz.» Halbuki Balkanların bu İki asil ve dürüst devletinin bu harpta mutlak surette bitaraf kalmak istediklerine ve hiç bir entrikaya girmediklerine tarih şahittir. Yugoslavlarla Yunanlılar İngilizlere karsı da ayni çehreyi almışlardı. Kimseden kimseye karşı Balkan dağlarından kuş uçurup kervan geçirmemeye kati a/.tenleri vardı. İlk bn-şlıyan İngiltere olsaydı bugün Almanyaya yaptıklarını ona yapacaklarına şüphe yoktu.
Bu hakikati Almanya bilmesin olamaz. O istese bu bölgeyi yangınların bir kenarında, kendisinin de otundan ve sütünden istifade ede-
ceği bir sakin bahçe halinde alıkoymak çaresini temin edebilirdi. Fakat ne çare kl onun raeş'ura İstilâ planının fırsat buldukça ad mı ad mı yürümesi ve hiçbir zaman kendisini doyurmrya kafi gelmlyen kan ve göz yaçı nehirlerinin çoğuiraası lâzımdı.
YunanKtan ve Yugoslavya bitaraflıklarının muhafazasına son derece gayret edlyprlarch. Fakat gecenin birinde kendinin on misil büyüklüsünde bir devin hücumuna maruz kalan küçük Yunanistan İngiliz yardımını kabul etmez de ne ynpaı di? Günün birinde boğazına basılarak zorla elinden bir kölelik vesikası alınan Yugoslavya İngilizden nasıl yardım istemeyebilirdi?
Hakikat   şudur kl İngiltere heri tarafça dünyayı   kurtarmaca mc-, mur bir Mesih gibi görülmeye başlanmıştır. Valnız hürriyetini muhafaza eden milletlerin değil, bugün, zor süngüsü altında Mihver marşı nı okuyanların da alttan alta gönülleri ve ümitleri ondadır. Çaresizlik İçinde ölümlerin en uğursuz-lu£Uc kıvranarak ölen Kont Tele kl'nln bile son dakikada memleketi İçin son tesellisini o ümitten aJ madiğini ne biliyoruz? Ve yine ha klkat şudur kl Almanlar rakiple-} rine bu büyük zaferi kendileri kazandırmışlar, onun kainler ve UmitJ ler üzerinde   gittikçe kuvvetleneni saltanatının tacını ona kendi elle-* rile takdim etmişlerdir.
2967
9.4. 91T
Yakın Tarihin Acı Hakikatlerinden biri
Av şar oğlu
- Büyük Hikâye -
Yazan: Ertuğrul Şevket
Başta Avşaroğlu ve jandarma kumandanı olduğu halde ^tlı jandarmalar, şehrin sokaklarından bir ölüm kasırgası gibi geçtiler.
Ormana yaklaştıkları zaman beygirlerinden indiler, kumandan kısa emirlerle askerlerini avcı hattına yaydı.
Avşaroğlu, müsademe etmek tc olan jandarmalardan eşkiya-lar hakkında malûmat aldı.
Mavzerler, durmadan işliyor-Jdu, Altı kişi kadar olduğu tah-invn edilen kaçakçılar, ormanın sol tarafında bir tümseği kendilerine siper yapmışlar, durma dan ateş ediyorlardı.
Avşaroğlunun dindeki mavzerin namlusu, ateş kesilmişti. [Birden acı bir feryat koptu. Bir jandarma:
— Birisini tepeledik dedi.
, Bu feryadı, uzun ve birbirinden uzak ıslık sesleri takip etti. Kumandan yeniden emirler Terdi. Tecrübeli jandarma çavu ,şu, hafifçe Avşaroğluna fısıldadı:
— Kaçakçılar çekilmek istiyorlar, dedi. Fakat, biz arkalarını çevirmiş bulunuyoruz. Hep İcâ de keklik gibi elimize geçecek.
Uzun ve keskin ıslıklar, sıklaştı. Jandarmalar, kısa sıçrama 'larla kaçakçılara yaklaşmağa :gayret ediyorlardı.       t
Avşaroğlundan beş altı met-;re daha ileriye gitmiş olan jandarma kumandanı, dehşetle ba £rrdı:
— Vay anasını, demin vuru-llan kaçakçının başını kesmiş-1er ve alıp götürmüşler.
Sonra, yanına gelen Avşaroğ lluna mırıldandı:
— Öyleyse, dedi. Bunlar, kazada tanınmış adamlar olacak rW ip ucu vererek bilâhare yakalanmamalarını temin etmek istiyorlar. -
Avşaroğlu. başsız cesede kor !kuyla baktı. Sağ yumruğu, göğ sünün üzerinde duruyordu. Boy ınundan akan kanların kırmızıya boyadığı bu yumruk, göğsünün içinde saklı olan bir1 şe-•yî, sanki kendisine bakanlara »anlatmak istiyordu. Mavzer ses leri seyrekleşmîşti. Islık sesleri, [çok uzaktan ve fasılalarla geliyordu. I
Sağ tarafta bir çat irdi oldu. Avcı koluna yatmış olan jandarmalar, kısa sıçramalarla o ttarafa doğru ilerlediler. Kuman dan da peşlerini takip etti.
Avşaroğlu, yalnız kalmıştı. Hava kararmak üzereydi, orman hafif bir rüzgârla uğuldu-yordu. Avşaroğlunun kalbi, bir ¦mengene içinde sıkılryor gibiydi. Güç nefes alıyordu. Yirmi •defadan fazla kaçakçı ve eşkıya takibine çıkmış olduğu halde bu seferki gibi kendini kay-*bedecek bir hale geldiğini hatır lamıyordu. Bir aralık yanındaki başsız ceset aklına geldi. Buz gibi oldu. Cesede bakmadan yer de sürüklenmeğe başladı. Yirmi otuz metre kadar ilerdeki de teye yaklaştı. Yüzünü yıkadı.
Bir müddet sonra, jandarma çavuşunun sesi işitildi.
— Teslim ol!
Bu sese bir mavzer cevap verdi. Ve bu mavzer sesinden fconra ormanda bir kıyamet kop bu. Bütün jandarmalar, hep birden ateş ediyorlardı. Kısa ve keskin pırıltılar, ormanın toprağa yakın kısmında bir şimşek r^îbi parlayıp sönüyorlardı. Tiz bir feryat, Avşaroğlunun tüylerini diken diken etti:
— Uy anam!!
Bu iki kelime, bir defa söylenmesine rağmen, ormanda derin ve korkunç akisler yaptı. .* 'i
— Uy anam!!
— Anam!!!
Ve sonra, güneşin ^ltmda da ğılan bir sis tabakası gibi, perde perde söndü. Orman, başını eski sükûtuna dayadı. Birkaç dakika içinde, ıslık sesleri ve mavzer patlayışları işitilmez oldu.
Jandarmalar, son feryadın koptuğu tarafa doğru yürüdüler. Onları, kumandanla Avşaroğlu takip etti. Biraz ilerleyince siyah bir taşın arkasına yüzükoyun vurulmuş bir adam gördüler. Bu adamın bir elinde, bıyıklan diklenmiş, dudakları-
nın aralığından bembeyaz dişle ri görülen, gözleri yarı açık bir baş duruyordu. Diğer eli mavzerini kavramıştı. Yüzükoyun yatan kaçakçıyı çevirdiler. Avşaroğlu dehşetle irkildi. Maktul, hademesi memoydu.. O zaman Avşaroğlu, kesik başa dikkatle baktı: Baş, Memonun kayın biraderine, Hano bacının kardeşine aitti.
Avşaroğlu, anasını babasını öldürmüş bir insanın azabını çekiyordu. Kazaya yaklaştıkça, beygirinin başını çevirmek ve kaçmak istiyordu.
Şehre, başı önüne düşmüş bir halde girdi. Hükümet konağına gitmek için Hano bacının evinin önünden geçmek icap ediyordu Avşaroğlu, jandarma kumandanına yolu değiştirmek teklifinde bulunmak istiyordu. Kuman dan beygirinin üzerinde biraz daha irileşmiş gibi görünüyordu. Avşaroğlu, kendisini çok za vallı buldu.
Hano bacı, kapılarının eşi-ğindeydi. Korku ve merak dolu gözlerle Avşaroğluna bakıyordu. Avşaroğlu, kuvvetsiz ka lan kolile beygirinin gemini kas ti. Donuk gözlerini Hano bacının gözlerine dikti. Bu gözlerde her şeyi bilen anlıyan, ağlıya-mıyan kimsesiz kalmış insanla nn yıkıntı dolu mânâsı vardı. Memonun kaim erkek sesi kulaklarında çınladı:
Demirciler demir döğer tunç
olur»
Memonun, kızıl renkleri altında beygirile uzaklaştığı akşamı hatırladı.
«Sevip sevip ayrılması anam
güç olur»
Ve ormanda muhtelif akisler yapan bir çift kelimeyi duyar gibi oldu.
«Ben gidersem  senin  halin
nicolur»
Bir daha Memonun eli değ-miyecek olan kapının tokmağına baktı ve Memonun bir şikâyeti aklına geldi:
— Bu mültezimler, çok zulüm yapıyorlar.
İ
Aşar memuru sükût ediyordu. Avşaroğlu masanm üzerine açılmış olan paftaya bir yumruk vurdu.
— Bu halaca günahtır, dedi. Bunları mültezimlerin elinde esir etmeğe kimsenin hakkı yoktur. Kaçakçılığın önüne geç mek için, bu zavallı halkı mültezimlerden kurtarmak lâzımdır.
Avşaroğlunun yaptığı küçük bir tahkikat gözlerini faltaşı gibi açtırmıştı. Senelik öşrü, yirmi beş altına devredilen bir köy, mültezimine ana parayı çıkarttıktan sonra, yetmiş altın dan fazla bırakıyordu.
• Avşaroğlu, bu vaziyet karşısında, en isabetli tedbiri almağa karar verdi. Bu sayede kaçakçılığın da önüne geçilecekti. Vaziyeti nezarete bildirmeği kararlaştırdr. Zaten vilâyetten de haftalar geçmiş olduğu halde cevap alamamıştı.
Avşaroğlu, vilâyet ve mutasarrıflığa yazmış olduğu tahriratlarla beraber, mutasarrıflıktan aldığı cevabı ve kaçakçılığın önüne ne suretle geçilmesi nin kabil olduğunu nezarete arzetti. Şöyle, diyordu:
«Yapmış olduğum tahkikat neticesinde öğrendim ki, fakir halk, mültezim tarafından kaçakçılığa sevkedilmektedir. öşrü yirmi altın tahmin edilen bir köyden yüz altınlık mal ciba-yet etmek, onu zorla kaçakçılığa sevketmek demektir. Elinde yiyeceği bırakılmıyan ahali, geçinebilmek için kaçakçılık yapmkatadır. Halktan tahmin edilen öşrü, tahsildarlarımız va sıtasile doğrudan doğruya alacak olursak, kaçakçılığın tama mile ortadan kalkacağına kani bulunmaktayım.»
*
Avşaroğlu, merak ve heyecan içinde nezaretten gelecek cevabı bekliyordu. Acaba, yazdıkları orada nasıl karşılanmıştı? Yine itaatsizliğinden dolayı muahaze edilecek ve azli cihetine mi gidilecekti?
(Arkası var)
O SUNİDEN
l.
Belediyede:
Sayfiyelerde
KiraMukaveleleri Tetkik Edilecek
Boğaziçinde vc diğer sayfiye yerlerinde kıra bedellerinin yuK-seldiği nazarı dikkati celbe t m İştir, istanbul Belediyesi Heaap iğleri müdürlüsü bugünden itibaren Anadolu yakasındaki bütün evlerin kıra mukavelenamelerinin sıkı bir surette kontrolünü başlayacaktır. Bu kontrol neticesinde kira bedellerini lüzumsuz bir şekilde arttıran ev sahipleri hakkında kanuni muamele yapılacaktır.
Yeniden Yapılacak Yollar
Uskiidarda lcadıye, Müneccim-başı, CambazaIi, Türkânhatun, Kefçedede, Atvkvalide, Bağlar-başı. Doğancılar, Bağdat caddesinin parke olarak yapılmalına karar verilmiştir. Bu yollar derhal müteahhide ihale edilerek in. şaata bağlanacaktır.
Diğer taraftan Suad iyedeki Cami sokağı 4 bin lira sarfile makadam .şose olacaktır.
Çöp Fırınları
Müteşebbis fcir Türk genci tarafından yapılarak lstarrbul Belediyesine teklif edilen çöp fırınlarının tecrübesi müsbet bir netice vermiştir.
Deniz vasıtalarının azlığı dola. yısile müteahhit, çöpleri Hayırsız-adaya nakledemiyec&k vaziyettedir. Binaenaleyh bu çöp fırınlan bir zaruret haline gelmiş, bulunmaktadır.
Şimdiki halde İstanbul, Beyoğlu ve Üsküdar cihetlerinde merkezler yapılara'k ikişer çöp fırını olacaktır. Ve bu altı fırın Istarfbulun bütün çöplerini yakabilecektir.
Belediye Umumî Meclisi Toplandı
Belediye Umumi »meclisi dün öğleden sonra nisan devresi toplantılarına devam ederek muhtelif meseleleri müzakere etmiştir.
Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünde bulundurulacak Belediye müra-krplerinin sureti intihapları, vazife ve salâhiyetleri hakkındaki talimatname, diş macunu, tuvalet levazımı ve gıda maddeleri konulan tüpler hakkındaki belediye zabıtasının mazbatası, «diğer teklifler müzakere edilmiştir. -o-
Bir Yolcu Vapur Vincinin Çarkları Arasında Ezildi
Ege vapurunda bir yolcunun ölümü ile neticelenen çok feci bir kaza olmuştur.
Vapur Salıpazarı açjklarındayken tayfalardan »biri biraz sonra işletilecek olan vinç makinesini tecrübe etmek maksadile harekete geçirmiştir. Bu esnada vincin yanında oturmakta olan yolculardan Aziz adında biri işleyen viç-ten uzaklaşmak üzere telâşla ayağa kalkmak isterken sendelemiş, ve kendini iki çarkın arasına kaptırarak ağır surette yaralanıp ezilmiştir.
Vapur rıhtıma yanaştıktan sonra yaralı 'baygın 'bir halde hastaneye Saldırılmış, fakat tir müddet sonra hayata gözlerini kapamıştır. Tedbirsizliği ve dikkatsizliği tahakkuk eden tayfa yakalanmıştır.
ilkokullarda 100 Talebe
Bedava Okutulacak
İstanbul Vilâyeti Bu İş İçin
15 Bin Liralık Tahsisat Ayırdı
İstanbul Vilâyeti pansiyonlu ilk okullarda kendi hesabına yüz talebe okutacaktır. Bu hayırlı iş için de bütçeye 15 bin lirulık bir tahsisat konmuştur.
Bu karar dün toplanan Beledi, ye meclisinin tasvibinden de geçmiştir. Yalnız Belediye meclisi pansiyonlu ilk okullarda okutulacak talebelerin İstanbullu vc İstanbul nüfusuna kayıtlı bulunanlardan olmasını da ayrıca karar altına almıştır.
Vilâyet hesabına okutulacak talebelerin kabul şartları şu şekilde tesbit edilmiştir:
A) Darülaceze kreşlerinde yetişmiş veya Darülacezede bakılarak tahsil çağına gcUniş normal vaziyette olan çocuklar,
B) Kimsesiz Çocukları Kurtarma Yurdunda normal bir duruma girdiği Yurt mütehassıs doktoru raporile tevsik edilen ve A. B, C, Ç, D, E fıkralarında kayıtlı şartlan haiz olanlar,
C) Anasız, babasız olanlar ve bakacak kimseleri bulunmayanlar.
Ç) Babaları şehit, anaları fakir düşmüş olanlar,
D) Babaları ölmüş, anaları fakir olanlar ve bakacak kimsesi bulunmayanlar,
E) Ana ve babaları çok fakir olan ve bir iş yapmaya kudreti bulunmayanlar. Ve sağlık kurulunun sıhhatte bulunduğu tesbit edilen çocuklar alınır.
40 Bin Liralık
Suistimal
Emrazı Akliye Hastanesinde Bazı Memurlara Işfen El Çektirildi
Sıhhiye ve içtimaî Muavenet Vekâleti Başmüfettişi Sait Emrazı Aklîye hastanesinde yaptığı teftiş neticesinde 40 bin liralık bir suiistimal meydana çıkarmıştır.
934 «enesindenberi devredilen hesaplarda 40 bin liranın yolsuz sarfedildigi yapılan tetkikler neticesinde anlaşılmıştır.
Bu yolsuzluk tesbit edildikten sonra, Emrazı Akliye hastanesindeki bazı memurlara isten el çektirilmiş, ve vaziyet raporla Sıhhi-
ye ve İçtimaî Muavenet Vekâletine bildirilmiştir.
Vekâlet müteahhitlere ait bu sarfiyat dolayısıle alacaklıların yolsuz sarfiyatı yapanlardan mah kemeye müracaat suretile istemelerini bildirmiştir.
Vekâlet bu evrakı ikinci defa olarak istemiştir. Ve esaslı bir tetkik yapılacaktır. Yolsuzlukları sabit olanlar derhal mahkemeye verileceklerdir.
İktisat Vekili
Ankaraya Döndü
İktisat Vekilimiz Hüsnü Çakır Alpullu seker fabrikasındaki teftişini yapmış ve bu seneki faaliyetle ileride alınacak tedbirler hakkındaki direktiflerini verdikten sonra şehrimize avdet etmiştir. Dün Sümerbanka gelerek uzun müddet meşgul olmuş ve a-lâıkadarlarla bazı meseleler hakkında görüşmeler yapmıştır. Bilhassa, iplik tevziatı ve millî fabrikaların çıkardığı mensucatın halkımıza vasıtasız olarak satılması işi üzerinde alâkadarlara mühim direktifler vermiştir. Sayın Vekilimiz dün akşam Ankaraya avdet etmişlerdir.
-o-
Talimhanede Kurulan Pazar Kaldırılacak
Taksimde, Talimhanede haftada bir gün kurulmakta olan pazarın üç ay müddetle kaldırılması İstanbul Belediyesince bazı sebepler dolayrsile lüzumlu görülmüş ve bu teklif Belediye Umumî meclisine sevkedilmiştir. Mecliste bu teklif tetkik edilerek mazbatasını 'hazırlamak üzere ait olduğu encümene havale etmiştir.
H
azıneye
Ait Eşya
Gazetemizde Hazineye ait bazı kıymetli eşyanın satılacağını yaz-mıştık. İstanbul Defterdarlığı makamından bildir ildiğin^ göre hâdisenin mahiyeti şudur:
İstanbul Malsandığına tevdi edilip zaman zaman tasfiyesine zaruret hasıl olan ve Hazineye intikal eümis. bulunan bir kısım ayniyatın bu defa da kanun ve usulü dairesinde yapılmış olan tasfiyesinden fbarettir. Bunların satılması için Maliye Vekâletince verilmiş bir karar olmadığı gibi bir karar istihsaline de    zaruret
yoktur. Kıymetinden ehemmiyet, le bahsedilen bu eşya. Adliye sarayı yangınında kasalar içerisinde yanmış ve sahipleri tesbit oluna-
madığından satılmak üzere İstanbul Adliyesinden devredilmiştir. Heyeti umumiyesîni teşkil    eden
(131) adedi de 7/4/941 tarihinde ancak (6694) lira (50) kuruşa satılmıştır. Tavzih ederiz.
Piyasa Haberleri:
Ticaret Ofisi
Teşkilât Tamamlandı
Şehrimizde tesis edilen Ticaret Ofisi teşkilâtını ta ma m I almıştır. Ofisin 'müdiri umumî muavinliklerine eski Nevyork ticaret ataşesi Muzafferle Hakkı Meçek tayin edilmişlerdir. Müdiri umumî Ahmet Cemil Con (teşkilâtın kadrosunu hazırlıyarak tasdika göndermiştir. Ticaret Ofisi Bahçeka. pıda Kutlu handa kurulmaktadır, Ofisin İthalât müdürlüğüne Alpullu şeker fabrikası müdürlerin, den Haydar Tayin edilmiştir. O-fis bu ayın on beşinden itibaren ticarî faaliyetine başlayacaktır.
^ Berlin ticaret ataşeliğine tayin edilen İzmir Mıntaka Ticaret müdürü Mehmet Ali şBmdilik Bcrline çitmiyerek vazifesini Ticaret Ofisinde çalışmak suretile ifa edecektir.
Bir Günde  1,200,000 Liralık İhracat
Dün ihracat için verilen menşe şchadetnamclerine göre bir milyon iki yüz bin liralık mal sevk için hazırlanmıştır. Bu mallar a-
rasında İngiltere'ye satılan 12 bin balya tiftik bulunmaktadır. Fi-listinc pestil, İtalyaya balık, Ma-caristana  yerfıstığı.  Bukgar Latana
zeytin gönderilmiştir.
Almanlar Tiftik İstiyor
Almanların piyasamızdan tiftik almak istedikleri anlaşılmak-tadır. Tiftik Birliği tarafından ya. pılacak satışın esaslarını görüşmek üzere Almanyadan iki mü-tnessil şehrimize gelmiştir. Mümessiller iki gündenberi tiftik mubayaası için temaslarda bulunmaktadırlar, jngilterenin aldığı tiftiklerden geriye kalacak tiftik stoku I 5 bin balya kadar tahmin edilmektedir. Almanlar bu cins malları almak istiyorlar. Fiyat hususunda uyusulursa bu senenin tiftiklerinden belki de hiç stok kalmıyacaktır.
Gümrük Varidatı
Avrupa harbi yüzünden ithalâtın azalması üzerine gümrük varidatı bir miktar azalmıştı. İlk zamanlarda bir milyon iki yüz bin liraya kadar inen gümrük varidatı 1941 senesinden itibaren artmıştır. İkincikânunda gümrükleri, tnizın varidatı 2.800,000 lira, şubatta 2,900,000 lira, martta 2,350.000 lirayı bulmuştur. Nisan ayının ilk haftasında ise bir haftalık varidat 640 bin lira tutmuştur.
Muhtekirler Adliyeye
Verildi
Fiyat Murakabe bürosu kontrolörleri muhtelif maddelerin satış fiyatlarını kontrol etmektedirler. Dün hırdavat satışlarının kontroluna başlanmıştır. Bu sırada Galatada Makaracılar sokağında tornacı Koçonun tonu yedi liradan olan hurda demiri 15 liraya sattığı tesbit edilerek Müddeiumumiliğe verilmiştir.
Tütüngiimrüğünde bir kahveci
karışık kahve sattığından ve cehrimizden aldığı karyolaları Ankaraya götürerek faturasını tahrif ettiğinden dolayı bir mobilyacı hakkında kanunî takibata başlan, mistir.
G İÜ N E
Para, Yine Para
rf\ jans telgraflarım    oku-
yorsanız, İngiltere yine
muazzam bir harp bütçesi kabul etti.
Şimdikileri bilmem ama, şimdikilerden önce gelen kumandanların en büyüğü, hiç şüphesiz, Napolyon Bonapart. tır.
Büyük kumandan Napol-yon'un koyduğu bir harp nizamı vardır; Para, para, yine para!
Mihver tarafından para bahsi yoktur. Paradan bahsetmek için paraya sahip olmak lâzımdır.
Mukabil taraf, insanı paradan bıktıracak kadar paradan bah şetme k t e d ir.
Napolyon'un hakkı vardır * Bu harbi, her harbi olduğu gibi, para kazanacaktır.
Para!... Mihver, dönüp dolaşıp bu paranın etrafında perva-1 ne gibi yanıp tutuşmazsa bana da Kör Kadı demesinlerL..
BAYRAK   MESELESt      '
Habeştstanda Haile Selâ* siye'mn sarayında şim-ı di İngiliz bayrağı dalgalanmağa başlamıştır. İngiliz bayrağı   bb timsaldir: Hürriyet timsali!
İcap eden yerlerde   hürriyet* bayrajp dalgalanmağa başladığı zaman korkmak lâzımdır. Kimler korkacak?
Hürriyetten korkanlar!
Herhalde bizler değil... Çüıt-j
ku biz nuruz.
BELGRATTAN  AYRILIRKEN
goslavyada hükümet B e 1 grad ı t e r ke t mist ir. Bir adam tasavvur ediniz ki, sevgilisinden ayrılıyor, öper ve gider... Aradan aylar, yıllar geçer. Tekrar gelir ve öper...
Şüphe etmiyekm ki, böyle olacaktır, öptü ve gitti... Gele* cek ve öpecek-.
Kör Kadı
Şehrimizdekî Yugoslavlar Vatanlarını Müdafaaya Çağrıldılar
İstanbul Yugoslavya general konsolosluğu, Türkiyede oturan ve askerî sınıflara dahil bulunan Yugoslav tebaası, dün sabahtan itibaren konsoloshaneye müracaatla, memleket müdafaası için çarpışmak üzere cepheye gönderilmelerini istemişlerdir.
Y
»
Kahve Geldi
Edirne, (Hususi) — Şehrimize ayrılan kahvelerden ikinci parti sekiz çuval gelmiştir. Bu kahveler geçer defaki tevzide kahve almıyan memurlara tevzi edilmektedir.
T A K VI
'       9 NİSAN Mİ ÇARŞAMBA AY: 4 - GÜN: 98 - Kasım: 15:2 RUMİ: 1357 — MART:       26 HİCRİ: 1360 — Rebiülevvcl: 11
VAKİT ZEVALİ   EZANI
GÜNEŞ;
ÖĞLE:
ÎKİNDÎ;
AKŞAM:
YATSI:
İMSAK:
6,31 13,16 16,56 19,42 21.16
4.46
10,59 5,35 9.15
12.00 1,35 9,01
— Yürüyebilirim. Fakat burada kalmağı tercih ederim. Maksimi beklemek İstiyorum.
—MakHİm daha çok geç kalabilir. Niye böyle söylüyordu? Ne demek İstiyor (lu? Niye yüzüme bakmıyordu? Koluma girerek beni kapıya kadar yürüttü. Sonra yine beruberce merdivenleri İndik. Demek kl Maksim daha uzun zaman burada kalabilirdi!
Hiç- konuşmuyorduk. Frank'ın küçük otomobilinin yanına varmıştık. Kapıyı açarak İçeri yerleşmeme yardım etti. Sonra o da binerek otomobili yürüttü. Çarşı meydanından boş sokaklardan geçtik. Manderley yolunu tuttuk.
— Niye bu kadar uzun sürüyor? Ne yapacaklar?
— Belki de şahitleri tekrar dlnllyecekler. Frank önünde uzanan   beyaz ve dümdüz
yola bakıyordu.
— Herkes söyllyeceğlnl   söyledi.   Başka
dinlenecek İnsan kalmadı kl..
—Bilinmez... Belki hakim başka sualler sorar. Kotrayı tamir eden Tab bütün İşin şeklini değiştirdi. Şimdi hâkim meseleyi başka türlü tefsir ediyor.
— Ne şekilde? Ne demek İstiyorsunuz, Frank?
— Söylediklerini siz de işittiniz Tab'ın söyleyişine göre gemi bir kazaya kurban gitmemiş.
— Fakat bu pek mânâsız, saçma bir şey Frank... Tab'ın sözlerine aldırmamaları lâ-
zım... Bu kadar zaman sonra teknede açılan deliklerden nasıl bahsedebilir. Hem nasıl ispat edebilir?
— Bilmem kl.
— Hûklm Maksime birçok sualler soracak, sabrraı tüketecek, düşünmediği şeyleri zorla söyletecek. Maksim de bu kadar suale, sorguya dayanamıyacak» biliyorum da-yanamıyacak...
Frank cevap vermedi. Otomobili çok çabuk sürüyordu. İlk defa olarak bir konuşma mevzuu bulamıyorduk. Frank her zaman faz la ihtiyatla ve tedbirle otomobü kullanırdı. Dört yol ağızlarında durur, sağa sola bakar, her dönüm noktasında korna çalardı.
Kendisine dedim kl:
— O fena adam da orada İdi. Bir gün Manderley'e gelen, Misk* Danvcrs ile gizli
görüşen udam...
— Evet... Gördüm..
— Ne diye mahkemeyi dinlemeye gelmiş? Ne hakla?
— Akrabası idi.
— Fakat Mlsls Danvcrs İle o adamın bu
eözlerl İşitmeleri doğru değil. Benim İkisine de hiç emniyetim yok, Frank
Frank yine cevap vermiyor. Maksime kar sı o kadar derin ve sadık bir dostluğu var di kl Benimle bile bu mevzu üzerine konuşmak İstemiyordu.
Benim ne bildiğimi bilmiyordu. Onunla müttefikti. İkimiz de ayni yolun yolcusu İdik. Fakat birbirimizin yüzüne bakarmyor-duk. İkimizde de fazla bir söz söylemeğe, Iza hat vermeğe cesaret yoktu. Nihayet eve var dik. Merdivenlerin önünde durdu:    %
— Şimdi daha iyisiniz ya... Biraz uzanmanız, rahat etseniz.
— Evet.. Belki biraz uzanırım.
— Ben tekrar Lanlyon'a dönüyorum. Muk simin bana İhtiyacı olabilir.
Hemen tekrar otomobile bindi ve uzaklaştı. Maksimin belki ona ihtiyacı olabilirmiş; Yine böyle söylemişti? Belki hâkim Frankada bazı sualler soracaktı. Bir sene evvel Maksim koza gecesi Frank ile beraber yemek yememişini İdi? Belki o geceye dair bazı şeyler soracaktı. Maksimin evde
olup olmadığım uşaklardan soracak, Maksimin uyuyup uyumadığını anlamak istlye-cektl. Ya Mak9İm sinirlenir, sabırsızlanrr ve sararmağa başlarsa...
Odama çıkıp yatağının üzerine uzandm. Frank öyle yapmamı söylemişti. Gözlerimi ellerimle kapadım. Fakat mahkeme salonunu ve oradaki insanların yüzlerini görüyordum. Hâkimin buruşuk, dikkatli, ciddi bir yüzü, bir de altın gözlüğü vardı. Ağır ağır konuşan sesini duyuyordum. Acaba bu dakikada orada neler oluyordu? Ne söylüyorlardı? Ya biraz sonra Frank yalnız olarak geri dönerse?
Olanları bilmiyordum. İnsanların ne söylediklerinden haberim yoktu. Sadece eskiden gazetelerde gördüğüm resimler gözümün önüne geliyordu. Mahkeme salonlarından çıkarılan insani ar rn resimleri, muhakemeden sonra şüpheli bulunduğu adamları götürürlerdi. Ya Maksimi de götürürlerse... Beni onun yanında bırakmazlardı. Belki de görmeme müsaade etmezlerdi. Ben burada Manderley'de kalacaktım. Günler, geceler geçecek.. Vc ben böyle beklediğim gibi bek-
llyecektlm. Belki de bazı dost insanlar bana alâka gösterecek,   bana   acıyacaklurdı.
Yalnız kalmayınız gelip bizimle görüşünüz diyeceklerdi. Sonra telefon çalacak, gazetelerden beni arıyacaklar.. Ben de cevap vermlyeoek, «Mlsls de Vinter kimseyi ka-
(Arkası var)
9 . 4 - 941
VATAİT-
3,
-  3
Harp Vaziyeti
_      ¦ -
YAZAN:
İhsan BORAN
(Emekli Kurmay Subay)
(BaKi 1 incide) * = geçmek, Tuna vc Sava nehirleri gerisinde dayanmak \n icabında adım adrnı orta Yngoatavyadald dağlık arazide tekrar müdafaaya geçmektir. Şu halde Yugoslav ordusunun tlçte biri yani 12 tUmo-ni Mimiı Yugoslavyadadrr. Yugoslav genelkurmayı bu VI tümeni üstlin düşmana karşı kati ne-Ucelî mulıarebelere sokmaktan «Hnap edecektir. Macaristan hududunun orta kısmından Saray Bosna istikametinde cenuba doğru bir Alman yıldırım taarruzu her zaman muhtemeldir. Böyle bir ta-arruıla 4. cü Yugoslav ordusunun gerisi kesilir ve 1. cl ordu da garp-V ¦ ve cenuptan ihata edilebilir. . 5. cl Yugoslav ordusu — Merkezi (NTç) dedir.
S. cü Yugoslav ordusu — Merkezi (Üsküp) dedir.
Bu iK ordunun vazifesi, Bulgar hududunda kati müdafaadadır. Bu cephe, şimdilik kati netice cephesidir. Dağük araziden İstifade ederek Alman taarruzlarının hudut boyunda kırılması ve bir karış yer verilmemesi lâzımdır. Zira beş Vngoslav ordusunun erzak ve cephane İkmali, kıta kaydırmaları, Yunan ve İngiliz ordularlle takviye ve irtibatı, hududa yakın bulunan (Selanik - Üsküp - Nis demiryoluna bağlıdır. Bu ana demiryolu hattın (Paraçln) cenuptan gar be Saray Bosnaya yani 2. cl ordu raıntakasına giden mühim bir iltisak hattı vardır. Bu sebeple sevkülceysî kıymeti çok büyüktür.
Bu Cephede Alman ordusu» Yugoslav ordusundan evvel arazi müşkülâtını yenmek mecburiyetindedir. Arazi çok dağlıktın yollar azdır ve hepsi de dağ geçitlerinden geçmektedir. Sevkulceyşl Kiriş istikametleri açacak geniş vadiler yoktur. Büyük meydan 'muharebeleri yerine grup grup •ağ muharebeleri cereyan edecektir. Kazma ve küreğe, ateş plânlarına ve süngüye çok İş vardır. Yugoslav askeri ise dağ muharebelerinde usta bir muhariptir ve çok cesurdur. Bu cephey; dair de henüz bir haber yoktur.
?. ci Yugoslav ordusu — Merkezi (Saray Bosna) «ladır. Bu ordu Macaristan hududundan muhtemel bir "AJrnan taarruzuna kar-m Sava nehrini müdafaa edebilecek vaziyettedir. İcabında Saray-Bosna - Paraçln - Nis - Üsküp demiryollyle 5. ve S. cü ordu mın-1 akasına da nakledilebilir. Bu ordu düşündüğümüz veçhile bazı kuvvetlerile Arnavutlukta İtalyan ordusunun şimal cenahına doğru 'yürümüş ve tskodra şehrini işgal chuiştir. Işkodra şehri DraçM limanından 11? kilometre kadar mesafededir. S. cü ordudan bazı kuvvetler dc Tiran - Draça istikametinde taarruz ederse İtalyan orduları çabuk denize dökülür. Yugoslav, Yunan. İngfliz orduları İş birliği yapıp bu Işl herhalde becermelidirler; belki daha sonra böyle bir teşebbüs İçin kuvvet ayırmıya fırsat ve imkân olmaz.
Yunan cephesinde ALnuın taar-»ruzu Bciş balkanından Gümülcine-ye kadar uzanıyor. Fakat Alman taarruzunun sıklet merkezi Ustru-ma vadisile Belş balkanı arasındadır. Alınanlar Yunanlıların (Ta-lıos göliyle - Pot kova gölü) gerisinde ve daha sonra (Beşik dağ-Korsa dağ - Bciş dağ) hattında muannldane müdafaa edeceklerini hesap etmişler; buna şimdiden mâni olmak İçin Vstruma vadisllc Belş dağı arasından asıl kuvvetlerile taarruza geçmişlerdir. Belş dağı Yugoslav ve Yunan ordularının omuz omuza verdiği noktadır. Böyle mühim noktalar Lehim kıtalarile tutulur. Yunan ordusu Belş ve Korsa dağını kaybederse Selanik şehrini tahliyeye ve Var-dar garbine çekilınlyc mecbur kalır. Fakat Almanların ilk teşebbüsü boşa çıkmış ve fazla zayiat vermişlerdir. Motorlu ve zırhlı vasıtaların taarruzuna müsait olmı-yan bu mmtakada Alman taarruzlarının muvaffak olması çok müşküldür. Yunanlılar Ustruma garbinde Belş ve Korsa dağları mın-takasında dalma kuvvetli bulunacaklar vc Alman taarruzlarını kır-mıya muvaffak olacaklardır.
Afrikddd:
stefanl ajansına göre, Llbyada (Deme) Alman - İtalyan kuvvetleri tarafından İşgal edilmiştir; olabilir. Bunun sevkulceyş bir kıymeti yoktur. Doğu Afrikada serbest kalan İngiliz kuvvetleri Lftb-yş çöllerinde tekrar bir meydan muharebesine girişebilirler. Libya-
daki zayıf İngiliz kuvvetlerini takviye maksadlle. Doğu Afrlkadan şimdiden kuvvet şevkine başlandığı kabul edilebilir. Balkanlarda kuvvetli bulunmak İÇİn lngUule-rin (Tobruk) u da ieda etmeleri muhtemeldin
Mimar Sinan'ın Bugün Edirne'de Yapılacak Yıldönümü
Merasimi Vesilesile
Dâhi Mimarın
Koca Sinan, Seferlerde Orduyu Takip Eden Ve Alınan Yerleri Ölmez Eserlerile
Süsleyen Bir Sanatkârdı
Yazan : Mitat PERİN
Türk güzel sanatlerine öl^ mez eserler bırakan dâhi mimar Sinanm bugün ölümünün yıldönümüdür.
Mimar Sinan yalnız bir mimar değildir, o Türklüğün Avru pada yayılışı esnasında Osmanlıların propagandacısı ve hâlâ o memleketlerde sapa sağlam duran camilerin, çeşmelerin ve köprülerin yapıcısıdır.
Sinana Macar derler. Sinana Rum derler. Fakat şurası muhakkaktır ki Sinan Orta Ana-dolunun Kayseri vilâyetinin öa-be öz evlâdıdır.
Türk mimarların, olduğu kadar Şark Mimarlarının da dede* si olan koca Sinan 1490 tarihin de Kayserinin Kesi nahiyesinde doğmuştur. Sinan çocukluğunu ve gençliğinin bir kısmını Kayseride geçirmiştir.
O zamana kadar Osmanlı ordusunu teşkil eden Yeniçeriler yalnız Kümeliden devşirilirken Birinci Selim devşirme usulünün Anadoluya da teşmilini irade ettiğinden Anadoludan da çocuk devşirmeğe başlandı.
lstanbula gelen ilk devşirme de Sinan da vardı.
Sinan ilk bilgisini Atmeyda-nmda tbrahim Paşa sarayında bulunan acemi oğlanlar mektebinde aldı. Orada dülgerlik öğ rendi.
Selim bundan sonra Osmanlı ordusunda acemi oğlan olarak seferlere iştirak etmiştir. O Sultan Selimin Çaldıran seferinde bulunmuştur.
Sinan için bu sefer öğretici bir yolculuk olmuştur. Sivas Erzurum, Amasya, Tebiz şehirlerinde gördüğü eserler ona ileride meydana getireceği eserler hakkında bir fikir vermiştir. Istanıbula döndüğü zaman Yeniçerilikten çıkmıştır.
Sinan işte bu andan itibaren kendisini mimarlığın şahikasına yükseltecek yola girmiş bulunuyordu*. Sınanın, ordunun se ferlerinde gösterdiği büyük hiz metler kendisini bir anda atlı sekban sınıfına geçirtmiştir.
Sinan 36 yaşında yaya başı vc biraz sonra da   zemberekçi
başı olmuştur.
Sınanın busırada göstermiş olduğu yararlıklar onun mimar lığa olduğu kadar askerliğe de kabiliyetli olduğunu ispat etmiştir.
Mohaç seferinden sonra Bağ-dada dönen Osmanlı ordusu Van gölüne gelince nakliye müşkilâtı ile karşılaşmıştı. Sinan burada da kendini gösterdi. Veziri azam Lütfi Paşa gölü geçmek için lâzım gelen kayık ve gemilerin yaıprlması ihtiyacını hissetti. Veziri âzam ü-meradan İzmitli Yedibelâ Mahmut Beyin tavsiyesi üzerine bu işin basma usta başı olarak Sinan getirildi. Sinan bu suretle kendini vezire tanıttı. Sinan o zaman askeri harekâtta büyük bir rol oynuyordu, bütün seferlere iştirak ediyor ve lâ-zrmgelen köprüleri yaptırıyordu. Sinanm Buğdan seferinde Prut nehri üzerine kurduğu köp rü onun padişah tarafından tanınmasına vesile olmuştur.
— Hakkın var Kezban, sen zeki ve metin bir çocuksun, seninle uzak yollardan gitmeğe lüzum yok. Hemen maksada geçeceğim. Beni anlı-yacagında şüphem yoktur.
— Çok İyi edersiniz. Efor hayatta benim içi nannemin ölümünden daha büyük bir felâket olabileceğini tasavvur etseydim belki bu sözleriniz beni telaşlandırırdı. Fakat şimdi artık hiç bir şeyden korkmuyorum. Bu sebepten benimle açıkça konuşmanızı rica ediyorum.
— Peki kızım, öyle İse dinle: Babanın en samimi dostlarından mühendis Ali Bey, uğradığın felâketi haber almış.
— Mühendis Ali Bey mi? Benim babam mühendisti, adı da Ali idi.
— Evet çocuğum, baban Ali Niyazi Bey imiş. Ona bazan bir ismile, bazan diğerıle hitap ettiklerini annen söylerdi. Hattâ, vaktılc ikisi de Taşköprü civarındaki inşaatta, yani babanın anneni gördüğü yerde çalışırlarının. Babana Kara Ali, arkadaşına da Sarı Ali derlermiş.
— Bu tafsilâta no hacet? İsın» benzerliğinden bir şey çıkmaz teyze, çiz bana asıl meseleyi anlatın.
Koca
(1490
Sinan
1588)
Mimar Sinan bu hâdiseden sonra kendini daha çok mimarlıkta göstermiştir. 1529 da Ser Mimar Hassa Acem îsa ölünce Sadrazam Lütfi Paşanın teklifi üzerine Sinan 49 yaşında mimar başı olmuştur. Koca Sinan
98 yaşına kadar bu vazifesinde büyük eserler meydana getirerek çalışmış ve Yavuz Sultan Selimden sonra Kanuninin, I-kinci Selimin ve Üçüncü Muradın zamanlarında Mimar başılı-ğına devam etmiştir.
Sinanm dehası bugün onun eserlerile dolu olan memleketimizin her tarafında kendini gösteriyor. Yalnız anavatanda
değil Kümelinde ve Balkanlarda da onun meydana getirdiği eser ler hâlâ ilk anlarının sağlamlığını, güzelliğini ve âbideliğini muhafaza etmektedir.
Sinan yukarıda da söylediğimiz gibi yalnız cami çeşme yap makla Osmanlı imparatorluğuna hizmet etmemiştir. O Çaldırandan Mohaça ve Mohaçdan Bağdada, Buğdana kadar yapılan seferlerde orduların sevkül ceyşini kolaylaştıracak köprüler, yapmıştır.
Sinan mimarlık hayatı müd-detince dünyanın en muhteşem âbidelerinden olan 81 cami, 51 mescit, 26 Darülkere 18 imaret 3 şifa yurdu 6 büyük su kemeri 8 büyük köprü, 18 kervansaray, 6 mahzen 33 saray, 35 hamam, 17 türbe ve birçok sebil ve çeşmeler inşa etmiştir,   e
Sinanm eserleri bugün Türkiye hudutları haricinde kalan yerlerde olduğu kadar, Türkiye dahilinde de Türk sanatinin bir sembolü olarak kendini göstermektedir. Onun eserleri bütün medenî dünyanın nazarlarını ireerine çekmekte ve onun la bizim kadar bütün sanat â-lemi de iftihar etmektedir.
Bugün Mimar Sınanın yıldönü. fcrtü tmünasebetile Edırnede fevkalâde bir merasim yapılacaktır. Bu merasim için Sınanın reamini tanıyan rozetler tabedilmiş ve Edirnelilere dağıtılmıştır.
Bu münasebetle Halkevinde konferans verilecdk ve büyük Türk mimarının hayatı anlatılacaktır.
ULUDAĞ
Yarının Isviçresidir
Dokfor Oberndorf a Göre Uludağ'a Yefmiş Yaşında Giden Ofuz Yaşında Döner
Bursa - Uludağ Bahçeli Evler Kooperatifi
Faaliyete Geçmek Üzeredir
B
ursa, Doktor Voronofun pabuçlarım dama attrracak-mı?. Genç kalmak için artık maymun aşısına filân lüzum yokmuş. Senede bir ay Bursaya gitmek, U-ludağın hafif, temiz havasını ciğerlerinize doldurmak kâfi imiş...
Bu söylediklerim, Bursalıların icat ettiği bir turizm propagandası değildir. Tıp Fakültemizin profesörlerinden meşhur kanser mütehassısı, Doktor Obcrndorfun vardığı hükümdür. Bu meşhur profesör, Uludagda bir ay kaldıktan sonra dağımızın kerametini kendi nefsinde tecrübe etmiştir. Bursa-dan ayrılmazdan evvel Bursa valisi B. Refik'e demiştir ki:
— Buraya yetmiş yaşında geldim otuz yaşında gidiyorum.
— O halde gençlik mucizesi bulundu demek... Doktor Voronofla filân boş yere nefes yormasınlar.
— Muhakkak... Kendi nefsimde tecrübe ettim.
Meğer eski Konya mebusu B. Refik, Bursaya vali olunca dimağında şöyle bir düşünce peyda olmuş:
— Acaba ne yapsam da Buraaya faideli olabllsem?
Doktor Obcrndorfun cevabını duyunca arşimet gibi:
— Buldum, diye bağırmış, Uludağ1 Jşine sarılacağım.
B. Refik, başkalarım hareketo getirmeğe çalışmazdan evvel Ulu-dağ imanmı şu şekilde kendi ken-dlne aşılamış:
Uîudağa ihrVif* gelen genç gider, yorgun " dinç gider, kederli gelen fcraw ¦•vinçli gider* 1     -i
Gençlik, dinçlik, ferah vc sevinç... Dünya yüaünde saadet harcı diye başka ne arıyabillrsiniz ?
Biraz himmet, bira; teşebbüs, biraz propaganda; Bursa ve Uludağ Avrupanın, hattâ dünyanın en belli başlr seyahat merkezlerinden biri haline gelebilir.
Yazan: A. E. Y.
UludajH» Kayakevi
B
ursa civarında bir seyyah için toplanan cazibelerin bir misline dünyânın hiç bir yerinde tesadüf edilmez: Istanbuldan üç saat, denizden 20, 25 dakika mesafede büyük bir tarih! şehir, cidden krymetli sanat eserlerile ve tarihî hatıralarla dolu... Ayni zamanda dünyanın en güzel kaplıca sahalarından biri... Etrafında varlık fışkıran güzel bir ova, TÜrkiyede ipekçilik, tütüncülük, sütçülük gibi ticaret ve sanat şubelerinin şlm diden mühim bir sahasr halinde... Bıçakçılık sanatı pek incelmiş.
Tîuraa ipekçilik ve havluculuk ile beraber bu çakı bıçak, oyuncak kama vc hançerleri sayesinde seyyah muhitlerinin hatıra ihtiyacını karşılamak   istidadını   gösteriyor.
Sonra bu güfcel ovanın üstünde ebedi karlı tepelerllc yükselen, denize, güzel göllere nazır baştan aşağı ağaçlı, ormanlık Uludağ... Dünyanın en nefis havası, en güzel iklimi, dağ sporları için en uygun şartlar...
Eğer böyle unsurlardım dünyanın cazip, en canlı bir turizm muhitini yaratama^sak vc Bursaya ve memlekete b'-vUk bir servet çekmezsek    kabahati   kendimizde
aramamız luzım gelecektir.   Issız
Uludağ oteli
bir çöle benziyen İsviçre dağları ancak insanlım himmeti sayesinde dünyanın mühim turizm merkezlerinden biri olmuştur. Bursa ve Uludağın tabi! cazibelerine aynı nevi himmet katılacak otursa Uludağ, îsviçreyi pek çabuk gölgede bırakabilir. Zaten seyahat e-den insan daima yenilik arar. Uludağ: etrafında cihan ölçüsünde bir turizm modası yaratmak işten bile değildir.
ve kayak sporu yapanlar
naktan su içen çanakçıya   benzemek niyetinde değiller...   Uîudağa bütün   dünya   Uşüşmezden   evvel dağın nimetlerinden paylarını   al-1   mağa hazırlanmışlardır. Yeni ku-j   rulan Bursa - Uludağbahçeli evler 1   kooperatifi nizamnamesini   hazırlamıştır.   Nizamname    Ankarada
tfffdlk edilir edilmez faaliyete geçecek- r. ia <-p**-a'.i'ı Çekirgede yapılacak **vler için fiftididen altmış beş ntağı vardır. Bu sene dünya vartyetl müsait olursa vasi inşaata girişilecektir. Olmazsa bire otuz, kırk tv olsun yapılacaktır. Çekirgeda lir saha hazırlanmıştır.
Ayrıca Uludağda Kirazlı yayla ile dolu baba arasında kurulacak sayfiye köyü için krrk, elli kişi kooperatife ortak olmağa hazırdır. Uludağda iki, üç odalı, elektrik ve her türlü rahatlık imkânlarına mücehhez evcikler yapılacaktır.
D
aha bugünden Buraada bir İsviçre havası var. Dağcılık klübünün önündeki kara tahtada, İsviçre istasyonlarında tesadüf e-dilen levhalarda olduğu grbi şöyle yazılı:
v Bugün kar üç buçuk metre...»
Ovada sıcak bir yaz havası esiyor, karlı tepelere bakıp üç buçuk metro kar sözünü okuyunca tatlı tatlı Urperiyorsunuz. Klübün merkezi önünde vakit vakit kayak yük lü seyyah arabaları duruyor, iyi hava vc dağ sporu taraftarları U-ludağdan İstifade fırsatını hiç ka-çırmıyorlar.
Bunlar gidip gelirken Çelik Palasta gece geçiriyorlar. Yarın Ulu dağda kurulacak Türk otelciliğinin iyi bir örneğini orada görmüş oluyorlar. Çelik Palas cidden İyi idare ediliyor. Temizlik, yemek, rahat bakımından İnsanın yüzüne gülüyor. ?
Yarınki Uludağ İçin şimdiden ha zjrlıklar var. Bursalılar, kırık ça-
EDEBt   ROMAN
TEFRİKA NO. 9
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
$1
— Evet, mühendis Ali Bey bura-1 dendjr. *
daki dostlarından annenin ölümünü — Yani bu daveti kabul ctıncKH-haber almış, senin dünyada yapyal- gjmı mi tavsiye cdiyomjnuz?
nız kaldığını öğrenmiş. Bana bir mektup gönderdi. Seni Istanbula, kendi yanına duvet ediyor.
— Istanbula mı? Ne münasebet!
— Babanla her zaman konuşurlar-mış. Baban senin için üzüldüğünü kendisine aöylcrmlş. Ona karşı duyduğu dostluk namına ve onun ruhunu şad etmek için seninle meşgul o-
lacakmış.
Genç kız hayretle yerinden kalktı.
— Siz buna ne dediniz teyze?
— Ben bunda bir fevkaladelik gör müyorum kızım. Zengin bir adamm ölen bir dostunun kızını yanına alıp tahail ve terbıycsilo meşgul olmak istemesi her zaman görülen şeyler-
— Hiç tereddüt etmeden.
—Siz bunu gerçekten tuhaf bulmuyor musunuz teyze? Babam yaşadığı müddetçe boni bir defa arayıp sormuyor da onun vo annemin ölümünden sonra bu yabancı kimse benimle alâkadar oluyor. Garip tecelli!
— Hayır ben bir acaiplik görmüyorum yavrum. Annen sağken bu ba ba dostunun seninle meçgul olmasına
bir sebep yoktu.
— Bu teklifi kabule cesaret edemiyorum. Yabancılar aramnda nasıl yaşarım ben? Bahusus lstanbulda, zengin bir aile...
—Alışırsın. Unutma kl baban İstanbullu İdi, sen de İstanbullu sa-
yılırsın.
— Acaba orada babamın ailesinden kimse var mı?
— Bilmem kl... Onlara alt hiç bir
malûmatım yok.
Kezban tereddüt vc heyecanla o-dada dolaşıyor, karar veremiyordu. Birdenbire Nazire Hanımın karşısında durdu, telâşla:
— Hayır, oraya gidemem. Dedi.
— Niçin kızım?
— istanbula gitmek beni korkutuyor. Kimsesiz, taşralı   bir   kıznn
ben.
— Bundan no çıkar? Sen orta mektebi bitirmiş. İlse İmtihanına hazırlanan bir insansın. Çok okuyor, okuduğunu hazmediyorsun.   Zekisin
kabiliyetlisin. Binaenaleyh bir ay geç meden oraya alışacağına eminim-
— Bir yabancının ekmeğini yemek onun ianesile geçinmek kolay mı? Hatırlıyor musunuz, anneciğim benim vaktilc babama müracaat etmemi bile kabul etmemişti.
— Fakat bunu sen istemedin Kezban, seni o çağırıyor.
(Arkası var)
u
ludagm   bunun   haricindeki bugünkü imar programında 1200 metre yüksekliğindeki   Dolu
babada, çamlığın başladığı sahada yapılacak büyük otel vardır. Tansiyonu yüksek olanlar burada ka-labUeceklerdir. Müptedüerln kayak tajlmi yapmaları için bu civarda düzlükler de vardrr. Bursa - Orhaneli şosesi dört, beş kilometre uzaktadır. Fazla kış olmazsa Buralara senenin hemen her günü otomobille çıkılabilecektir.
1100 metre yükseklikteki Kara Belende bugün yalnız bir sığmak vardır ki bundan jandarma karakolu diye istifade ediliyor. Doktor İhsan Rifat bu civarda modern bir sanatöryom kurmağa teşebbüs etmiştir. IÇara Belenden bir yol (Bağlı) üzerinden gererek Uludağ menba suyu menbalarına gider.
1700 metre irtifadaki kirazlı yaylada binalar yapılacak ve ailelere dağ kulübü tarafından kiraya verilecektir.
1&00 - 1850 rakımındaki Dcve-
taşı civarında bir büyük otel yapılacaktır.
2060 rakımında bugün bir otel vardrr ki icabında elli kişiye kadar barındırıyor. Ayni civardaki sporcuların dağ evinde koğuş halinde iki yüz kişiye kadar sporcu yatıyor. Buralarda da ileride yeni oteller yapılacaktır.
İstanbul vc Ankara Belediyeleri Uludağın imar plânına yardım etmeği ve programdaki otellerden birer adedini yaptırmağı vadetmlş lerdir.
Dünya vaziyeti düzelince elbette hariçten sermaye ve ihtisas temin etmek dc güç olmıyacaktır.
B
unlar yarına ait projeler.... Fakat bugünden dahilt turizm için canlı bir merkez olmuştur. Çelik Palasa 1930 da 14,000 müşteri gelmişken 1040 da 21,000 kişi gelmiştir. Otelin kâfi odası olsa bu miktar derhal iki misline çıkarılır. Otelde şimdiden oda bulunmuyor. Yazın aylarca evvel yer a-yırtmak lâzım gelecek... Bursa vilayeti vc belediyesi önümüzdeki mevsime şimdiden hazırlansalar ve şehir otellerinde kaplıcalarda ve diğer bina vo evlerde istifade edilebilecek odaların bir listesini yap-tırsalar Bursa hesabına da, Bursa-dan istifade etmek istiyenler hesabına da iyi bir iş yapmış olurlar. Dünya yerinde durursa Bursaya bu serıe ne kadar hücum olacağını, geçen seneki hallere bakarak şirrıc|iden kestirmek mümkündür.
A. E. Y.
SİYASÎ İCMAL |
Ya Kuş, Ya Deve.
.Yazan: M. H. ZAL
alkan maceralarına atılırken Almanya; Alman
işgaline boyun eğerken de Romanya, Macaristan ve Bulgaristan çok yanlış bir hesap yapmışlardır. Oyle sanmışlardır ki Alman askeri bu üç memleketin arazisine rahat rahat girebilecek, üsler, meydanlar, depolar kuracak, buradan her dilediği memleketin varlığına ve istiklâline saldıracak, takat ingiltere ve diğer alakalı memleketler bu araziye Almanlara ait düşman bir saha gözıle değil, Kümenle-re, ıv 1 acarıara ve tiuıgariaua ait bitaraf ve dost bir toprak go-ziie bakacaklar, Alman askerinin toplanma yerlerinıy uii«uıni karargahını, depolarını, n^«.ye hatlarını, Kümen petrollan gıbiı harp hedeflerini rahatsız etmek, ten geri duracaklar...
Uevekuşunun canı istediği zaman kuş, işine geldiği zaman d» deve rolünü oynamak memesi işte buna derler, böyle bir rolü dünyada kimseye oynatmaztar. Balkanlardaki devekujlarının; deve mi, yoksa kuş mu olduklarına; Almanları yurtlarının har im ine sokmazdan evvel karar vermeleri lâzımdı. Ya menfaat hesapları yüzünden ve yahut korkaklık ve iradesizlik yüzünden bir defa Alman işgaline meydan bıraktıktan ve topraklarının komşularına karşı düşmanca maksatlarla kullanılmasına müsaade ettikten sonra: «Aman ben bitarafını, bu topraklar benim topraklarım, ben cepheye bir tek asker bile göndermedim.» diye protestoda bulunmaları ve fer yad ü figanı basmaları doğrudan doğruya gülünçtür.
Almanya nasıl masum ve barışçı milletlerin istiklâline ve varlığına saldırmanın bedelini ağır bir surette ödeyecekse bu milletler de hem deve, hem de kuş olmak istemenin ceza ve ukubetini çekeceklerdir. Nitekim Macar Başvekili, tam harbin arifesinde bu vaziyeti olduğu gibi görmüş ve memleketi hesabına işlediği iradesizliğin cezasını kendi eile kendi kendine vermiştir.
M. H. ZAL ^—^—¦—ı——
İthalât Eşyaları Vilâyetin İhtiyaçlarına Göre Dağıtılacak
Ticaret Vekâleti, ithalât eşyası tevziatının daha esaslı bir şekilde yapılabilmesini temin için yeni 'bir proje hazırlami-^ır. Bu brojeyc göre, ithalât eşyası badema Mıntaka Ticaret müdürlük, leri tarafından tevzi edilecektir. Bu sebeple bilhassa İstanbul Mıntaka Ticaret müdürlüğü kadro-, sunun biraz çcnişıcinmesi icap; etmektedir. Bundan sonra yapılacak ithalâtın listeleri Mıntaka, Ticaret müdürlüğünde hazırlana-) cak ve bu listeler Ticaret Vekâ-: 1 eti tarafından tasdrk edildikten; sonra tevziata esas ittihaz oluna-! çaktır.
Kim, Kimle Evlenmeli?
Müsabakamıza hazırlanıyor musunuz
Buçün »binlerce Türk evinde bir münakaşadır gidiyor: Kimi kimle evlendirmeli? Filân numaranın en uygunu 5u mudur, yoksa bu unudur? Filân erkek mevcut kadınlardan acaba hangisi ile en çok mes'ut olur? Şu ebe hanıma kfrni vermeli?  Mazisinde    biraz
macera olan $u diğer 'bayanı ki-rninle ba?göz etmeli?
Bu »münakaşalarla hoş vakit geçiyor. Bu yüzden ciddî içtimaî meseleler de münakaşa »mevzuu oluyor.
Kendinizi bu güzel eğlenceden mahrum etmeyiniz. Bksik nüshalarınız varsa matbaamızdan tedarik ederek müsabakamıza mutlaka giriniz. Reylerinizde isabet o-lup olmadığını tetkikten geçirmek için dostlarınızla danışınız. Neticede hem hoç vakit geçirmiş, hem kendi düşüncenizle diğerimi, nin düşünceleri arasında bir mukayese yapmı§ olursunuz, hem de 275 liralık radyoyu ve diğer hediyelerimizi 'kazanmak ihtimalini elde edersiniz.
Müsabaka şartlarında anlamadığınız bir nokta varsa 'bize vakit ve zamanile sorunuz. :
9.4. 94r
LEFON DA
Kloş etekler bu sene de hüküm sürüyor. Yarım daireden kendinize istediğiniz etekliği hiç düşünmeden kesebilirsiniz.
Etekliğinizi uzun veya kısa yapmak istemenize göre dairenin nısıf kutrunu uzun veya .kısa tutmanız lâzımdır. Meselâ şort uzunluğunun, plaj için kısacık bir etekliğe 40 cm. lik nısıf kutur kâfidir, spor elbisesi
meselâ diz kaipaklanndan biraz yukarıda kalan bir tenis elbise si için 60 cm, şehirde giyeceğiniz bir elbise için 72 ve gece elbisesi için 102 cm. sınıf kutur almanız icap eder. Eğer kumaşınızın eni darsa ve yanm dairenizi tamamile sığdıramıyor-sanız arkada bir kup teşkil edece kşekilde ortalama bir parça ekliycbilirsiniz.
Pratik Tavsiyeler
tik bahar.. Daha birkaç gün |
'evvel renksiz, srska kollarını ümitsizlikle göklere uzatan a-
:ğaçlar, nosıl bu kadar az za-ma nda değişiverdiler. Daha dün, her şeyden nasibini almış, yaş yaşamış, artık ölümü bekler gibi bir halleri vardı, bugün benizlerine kan gelmiş, yüzleri peDbeleşmiş, kollan dolgunlaş-mış, sıhhatli güzel bir genç kızı hatırlatıyorlar.
tik bahar her şeye her şeye yeniden bir hayat, yepyeni bir güzellik vermiş. Adeta kıskanıyorum. Niçin   bugün   rengim
tber zamankinden daha solgun,
i gözlerim her zamankinden daha cansız? Niçin ilk bahar bana da gençlik getirmedi?
: Bvet, haklısınız renginiz ha-kikaten solgun, gözleriniz do-nuk. Fakat her şeyi ilk bahardan beklemekte haksızsınız. On dan güzellik hissenizi alabil mek için şikâyet kâfi değildir.
'Mükâfatı hak etmek için çalışmak lâzım, tşte sizi en kısa  yoklan  en
Myi neticeye ulaştıracak bazı tedbirler:
Renginizin uçukluğu belki de karaciğerinizin lâyikile işliye-mediğinden ileri geliyor, birkaç
,tane enginar yaprağı (baş en-
inar yaprağı değil, kök enginar yaprağı) alınız, bir litre suda on dakika kaynatınız. Elde edeceğiniz suyu yemek aralarında günde birkaç defa küçük bir bardak dolusu içiniz.
Belki de barsaklannız iyi işlemiyordun O zaman bir yeşil salatayı iyice yıkayıp temizledikten sonra yarım litre suda kaynatınız her sabah aç karnına bir bardak bu sudan içiniz. Barsakta teraküm eden bütün zehirleri dışarı atar ve iyi işlemelerine yardım eder.
Renklerin solgunluğu hiç bir dahilî sebepten gelmiyorsa yine   yukarıdaki   yazdıklarımızı
yapınız. Bundan hiç bir zarar görmez bilâkis her zaman faide | elde edersiniz.. Bundan başka bir ay müddetle her gün yüzünüze yeşil salata suyu sürünüz, cildinize alastikiyet verir; hatmi suyu sürünüz, cildinizi yumuşatır; mürver çiçeği suyu sürünüz cildinize ferahlık verir; arpa suyu sürünüz, cildinizi besler. Eğer cildiniz kuru ise, bu sulara biraz badem yağı, eğer yağlı ise biraz limon suyu I ilâve etmeği unutmayınız. El-1 de edeceğiniz neticeler sizi de hayrette bırakacak.
Bir Düşünce:
Sebze Fiyatları Kontrol
Edilebilir mi ?
Her Semtde Günlük Pazar Yerleri Açılırsa Rekabet Sayesinde Fiyatlar Ucuzlatılabilir
Bir mesele ki senelerdenberi I lirse kontrolü belki kabildir. İstanbul belediyesi bir türlü Fakat fiyat tesbiti gayet gücümden çıkamamış bu meseleyi tür. Hale civar mıntakalardan halledememiştir. Filhakika hal j mal gönderenler belki toptan idaresine sebze satışları için ye satışta mallarını daha ucuz fini pavyon ilâve edilmiş ise de! yata verebilirler. Fakat bu malkoça İstanbul şehrinin ihtiya- 1ar mahalle aralarına dağılınca cini karşılıyacak olan sebzenin 1 ya kadar vereceği firayı hakki-
bu pavyonlardan geçirilmesine hiç bir suretle imkân görülememiştir.
Meyve ve sebze halinde yaş meyve ve sebze satışlar oluyor sa da buradaki satışların perakende satışlarla hiç bir güna alâkası görülmüyor, tstanbu-lun her semtinde sebze bostan-
le hesa/p edebilmek, sebzelerin taze ve yaş olması dolayısile fazla dayanmıyacağını göz ö-nünde tutarak fiyat verebilmek kolay bir iş değildir.
Sebze ve yaş meyve meselesi için Istanbulun muhtelif semtlerinde ufak haller yapmak ve yahut büyük toptancı satış ma-
lan var. Anadolu tarafından ğazalan veya pazarları açmak sebzeler doğrudan doğruya Kalve ondan sonra bunlara fiyat
dıköyüne ve Üsküdara getiriliyor ve buralarda satılıyor. Seb zelerin ne fiyata satılacağına dair elde bir güna talimat olmadığı için her manav istediği fiyata satıyor.
Haldeki sebze fiyatları   her
koymak doğru bir hareket olabilir. Yaş mahsulü kolaylıkla elden çıkarmak için rekabet daima artıcıdır.
Kadıköy ciheti için mevcut halden pek âlâ istifade edilebilir. Üsküdar tarafına da buna
zün gazetelerle ilân   edilse veı her semt için tesbit   edilen fi-; benzer bir hal yapmak ve ya-
yatlardan fazlaya satanlar cc- bttt belediyenin murakabesi al-zalandırılsa bu işin önü alınabilir mi? Vaziyeti bilenler «a-hnır diyorlar. Fiyat tesbit edi-
tında günlük pazar yerleri kurmak en muvafık çaredir.
S. B. C.
Ankara
Enstitüsünde Gururdan
Ümitten Doğan Bir Kuvvet Gözlerimi Islattı
— Alo, l . v ı... İşte. yine ben.-
— Nasılsınız kardeşim? Telefonun tfnllııdo bekliyordum.
— Teşekkür ederim, İyiyim, An-kurumu havanından çok memnunum. Fakat sıcuklar şimdiden bastırdı.
— Ben sıcaktan şikayet etmem, daha İyi, uzun bir yaz geçi relim. Bir haftadır ne yaptınız? Bana neden mektup göndermektiniz?
— I a \ lu iğim vakit öyle çabuk geçiyor kl... Birkaç ziyaret, bir İki misafir, otelde bazı eski ahbaplara tesadüf... İnsan akmamı buluyor.
— Evet, bilirim. Vakit çabuk göçer. Fakat birçok dostlarımız bizden şikayetçi:
— Niçin?
— Niçin ml? Canmı Vatanda yazı merilerinize banlarken yirmi senelik Avrupa hatıralarını eakl bir hayat albümü gibi size göstereceğim diye vadetmtştlnlz. Bütün tanıdıklar «Ne vakit bağlıyacak?» diye bana soruyorlar?
— Lcylâcığım gösterdikleri alâkadan minnettarım. Ben de bu hususta Vatan gazetesinin delâleti le birçok okuyucularmuzdan mektuplar alıyorum. Hepinize derin teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderirim.
— Sevgiden memnunuz. Fakat bize teşekkür değil, yazı gönderiniz.
— Bu hafta okuyacaksınız. Yirmi senelik vakaları birer birer hatırlamak pek çabuk olmuyor. Evvelce hiç not almadığım İçin hakikati Biraslle toplamak biraz vakit kaybettiriyor.
— öyle İse dostlara telefon edip haber vereyim...
— Lcylâcığım, posta İle size güzel bir model göndermiştim. Aldınız mı? Vapılışındakl muvaffakiyete bakarsanız benim mahut çizgilerden olmadıkını elbette anladınız.
— Cidden çok güzel... Bunu Pa-rlsten ml getirmiştiniz?
— Hayır, güzelim. Bu güzel e-ser sırf millidir. Ankarada İsmet Paşa Kız Enstitüsünün resim muallimi Bayan Melek Gürfırat eski Türk kıyafetlerinden ve eski Türk İşlemelerinden bir araya getirmiştir. Hem güzel hem dc yeni modaya uygun-. Bir Türk kızının yepyeni bir Türk eseri, modelin yanındaki küçük krokiye bakarsanız eskinin nasıl bir yenilik doyurduğunu görürsünüz.
— Cidden tebrike lâyık... Pek beğendim. Bayan Gürfırat genç mütehassıslardan olacak, değil ml?
— Evet, beş sene Bclçlkada güzel sanatlar tahsil etmiş zeki ve kıymetli, Türk kızıdır. Tahsil hayatı kendisindeki büyük kabiliyeti büsbütün İnkişaf ettirmiş. Vatanımıza kendi şahslyctlle bir moda hazinesi getirmiştir. Bayan Melerin defterler dolusu koınpozosyonla n var. Gece esvapları, sabahlıklar, bluzlar, gündelik esvaplar, hepsi ayrı ayrı güzel vc İnce bir zevkle
yaratılmış.
Meselâ hu gördüğünüz esvap siyahtır üzerine giydiği bulero gayet soluk bir penbe, beldeki kemer
Kadın Biletçi
Üsküdar - Kadıköy ve havalisi Halk Tramvayları idaresinin ka. dm fciletçiler alacağını yazmıştık. Haber aldığımıza göre, ortahallı ailelere mensup tir -çok kadınlar idareye müracaat etmiş ve biletçiliğe tayin dileğinde bulunmuşlardır. Dün -bu hususta malûmatı, na müracaat ettiğimiz umumî direktör Feridun Manya», müracaat eden bayanların umulduğundan çok fazla olduğunu söylemiş ve müracaat edenler hakkında icap eden tetkikler yapıldıktan sonra, kadrodaki münhal-lere tayin edilmek üzere şimdilik on 'beş kadar tayanın hizmete a-hnabileceğini ilâve etmiştir.
(1
beyaz, hürün bu siyah esvabın, bo-yaz kemerin, ve penbe buleronun üzerine bizim sarı sırma İle karışık İpek İşlemeler öyle zengin ve nefis bir suretle işlenir kl neticede elbise bir şaheeer olur.
— Bazı genç kızlarımız ne kadar İstidatlı, değil ml? Siz enstitüyü tekmil gezdiniz ml?
— Yalnız zerafto katındaki elbise atelyeslndon mûda hepsini gezdim. Enstitüde hemen yarım günü geçirdim, gezmekle bitmiyor. Gördük çe de İnsan ayrılamıyor. Bu ziyaret mükemmel bir mektebi gezmek ve görmek kabilinden bir şey de-£11... Her ziyaretti gibi beni de oraya çeken ve bağlıyan bir zlneir var. Bu zinciri yaratan oradaki mualllmelerln vazife ve sanat aşkı... Tanıdığım bütün genç mualllmelerln güzel gözlerinde hep bu sanat askının heyecanını okudum. Bu heyecanı yalnız kendi talebelerine değil, bizim gibi ziyaretçilere de telkin ediyorlar. Bu kadar arzu Ue, sevgi ile yapılan eserlerde mu-vaffaklyetslzllk olabilir nıl?
— tsmet Paşa Enstitüsünde pek kuvvetli teknik var diyorlar.
— Her noktada... Dikiş, biçki, çamaşır İşlemesi, kroki, emprime kumaş desenleri, biçki ve hesap defter tutma usulleri ancak kuvvetli bir teknik neticesinde elde edilebilir. Bu teknik vc san'at hay ranlığında enstitünün yapma çiçekler kısmına da büyük bir hisse düşmektedir. Emin olun Leylâ, ora da gördüğüm çiçekler Parlsln meş hur yapma çiçekçisi Barbler'ln çiçeklerinden zerre kadar farklı de-
lildir. Çiçek mualllmeslnln do Av-rupada tubsll etmiş çok kıymetli kızlarımızdan biridir. Enstitüde bir müddetten beri bir do ameli pedagoji kısmı açılmış. Küçük bir dairede yedi tane talihli Türk yavrusu fenni çocuk büyütmek usulle-rlle büyütülmekte, bu sayede pedagoji muallimlerine canlı bir tatbikat mevzuu olmaktadır. Hele bu kısmı harlkulûdc buldum.
— Bunlara ne kadar, ne kadar İhtiyacımız var.
— Mektebin temizliği, İntizamı, hele hademelerin terbiye ve saygı Uo hizmetleri her dakika göze çarpıyor...
— Bütün bunlarda müdirenln de büyük bir hissesi vardır, elbet...
— Aman hemşire müdlreden bahsetmlyellm!
— Niçin? Onu İhmal etmek hak sizlik olmaz mı?
— Evet ama söz verdim. MUdl-re Bayan Ayşe Ege çok hürmet ettiğim bir eski dostumdur. Geçen gün enstitüye sabahleyin on bire doğru gitmiştim. Biz o güzel sanatlar dairelerini heyecan vc hayranlıkla birer birer gezerken yemek zamanı derhal gelivermişti ve ekseri kısımları henüz görmemiştik. Bayan Ege benim mutlak yemekto kalmamda Israr etil. Hat tu fıtri nezaketlle Karplçtc yemek yememizi İstedi. Fakat ben mektepte kalmayı ve mektebin samimi sade muhitinde mektebin yemeklerinden yemeği tercih ettim. Geniş bir balkonda tertemiz bir sofrada neşeli neşeli yemeklerimizi yedik.
— Yemekler nasıl ?
— Pek güzel... Bilhassa yağlar da mahlut değil. Ikl türlü yemek, bir de tatlı veriyorlar. Eğer her gün o günkü kadar IştUıa ile yemek yesem tenkit ettiğimiz şişman
Iara ben de dönerdün. Yemekten sonra tekrar görmediğimiz dalrele rl ve yatakhaneleri gezdik.
Saat on «tltıya doğru Bayun Ayşe Eğeye teşekkür ve veda edip ayrılırken dedi ki:
— Sizden büyük bir ricam var. Mektepten, hocalarımızdan, talebelerimizden, her şeyden buhsedlu, fakat ciddi surette rica ederim, bana bu eserlerden bir hisse ayırmayın.
Ben dc kendisine söz verdim.
— Ne tavazu değil mi?
— Bütün,    hayatlarını    meslek
askına hasredenler gibi... Nihayet yüreğim sevinç ve gururla dolu ens tltüden çıktım. Geniş caddenin kenarında otobüs beklerken bir kere daha döndüm, o muazzam binaya baktım. Orada Uç yüze yakın Türk kızı geceleri de yatıyor ve binden fazla Türk kızları da güudüzlerl genç hayatlarının ebedi temellerini kurmak İçin çalışryorlar. thtiyarıın haricinde, sevinçten, gururdan ve ümitten doğan bir kuvvet gözlerimi ıslattı. Daha üzerinden yarım asır bile geçmlyen kara maziyi düşündüm. Bütün kuvvetimle:
— Büyük İsmet İnönü diye bağırmak İstedim. Adını taşıyan bu mektep seni ne kadar sevse yine hakkının zerresini ödemiş olamaz.
AyaklanıpYürüdüğü Söylenen Taş
Evliya Çelebinin Bahsettiği Bu Taş Okmeydanındadır
Âlem; âlemi 'mekândır. «Ol-fcnaz» olmaz. Her şey mümkündür. Eski kelâm âlimleri olamayacakları, ımuhallerı ikiye ayırırlardı. Birisine «âdı muhal», ekincisine de «akli muhal» derlerdi.
Devir ve teselsül gibi şeyleri aklın alamıyacagı muhallerden sayarlardı. I aıbiat, yaradılış kanunlarına aykırı du§enleri «âdi muhal» şeklinde vasıflandırırlar-dı. Su yukarıya akmaz, taş koşmaz ve konuşmaz... Bu tasnife göre suyu yukarıya akıtana, taşı koşturan ve konuşturana harikulade bir iş yapmış nazarile bakılırdı. Bu gtbı harikuladelikleri gösterenlere de nebi ve veli denirdi.
Bütün dünyada röportaj tarzında yazı yazmanın vazıı ve mucidi »ayılması lâztfm gelen büyü'k ve dâhi Türk âlimi ve seyyahı Evliya Çele'bi bazı fevkalâdelikler gösterenlere ne ncbîlık ve ne de velilik veriyor. Onları «hezarıfen ve cemşıdkâr üötad» şeklinde tava f ediyor.
Dördüncü Sultan Murat sportmen - tarihi tabinle . pehlivan bir adamdı. Eskiden yalnız güreşenlere değil sporun her çeşidinde muvaffak olanlara pehlivan dcrierdı. Bu padişah 200 okkalık sumakiden yapılan bir gürzü ; elma gibi sağ elinden 60İuna atar I ve tutardı. Dev cüsseli bir adam olan -silâhtarı Musa Ağayı şahin gibi "kemerinden kaparak kolunu bükmeden fini fırıl döndürürdü. «Her ^birerleri ejderha misal birer pehlivan olan» Melek Ahmet Paşayı sağ eline, Silâhtar Musa Ağayı sol eline alarak bunları da top gibi elden ele değiştirirdi. Bir gün Nemse hükümdarının kendi-' sine hediye gönderdiği her biri o-nar deve derisinden yapılmış on kalkanı bir sıraya dizerek Nemse elçisinin önünde bir ok attı, hepsini birden deldi. Sonra elçiye dönerek:
- Bunları Çasar hazretlerine
gönderiniz. Türk 'böyle ok atar. Türkün kuvveti önünde her şey delinir. demişti. Ndmse Çasarı i bu kalkanı tPeç» kap'ısının üstüne astırmıştı. Evliya Çelebi seyahati esnasında görmüştür.
Bir defa da dokuz incir ağacı kökünden yapılmış 'bir Arnavut kalkanına bir cirit oku atmış ve iki karış saptamıştı.
Sultan Murat bir gün Noğay-clçisi adını verdiği atına binmiş, Eskisaray meydanında cirit sporu yapıyordu. Beyazıt camiinin sağ minaresinin âlemine bir karga konmuştu. Noğayelçisi dörtnala koşarken padişah attığı cirit oku ile kargayı vurmuş ve yere düşürmüştü. Padişahın bu hüneri mabedin muvakkithane davanı.a konan    bir    mermere   kazıhmış-
tu (D
Dördüncü Murat iyi bir okçuydu da.. TürkVtm İsUnbulda en edki spor sahaları olan Ok-meydanına sık sık çıkar, ok atar, kemankeşlerin müsabakalarında bulunurdu. Yıldız rüzgârı ayağın, dan lodos üzerine attığı bir ok meşhur birer kemarrkeş olan Sultan Beyazıt, hattat şeyh    Ham-
Meliha Avnİnİn  I '§ Yerleri Kontrol Edilecek
YARİN AKŞAM
K'te
Dayanılmaz derecede komik
Palavracılar
sahnelerle dolu
YARIŞLARIN
Başrollerde: Meşhur komik  RİTZ   KARDEŞLER   ve   RİCHARD   ARLEEN
Kanferansı
Eyüp Halkevinde, Bayan Meliha Avni tarafından millî 'birlik hakkında çok heyecanlı bir konferans verilmiştir. Konferans esnasında salon tıklım Uklı/m dolmuş, yer hulamıyan bir çok kimseler bina önünde toplanmışlarda M       -   \7   ' • ..A<
Bayan Meliha Avni, tfünün bi. rinde tehdit ve tecavüze maruz kalındığı takdirde büyük (milletimizin istiklâl ve şerefi uğruna çarpışmağa ve dövüşe dövüçe öl. meğe hazır bulunduğunu söyledikten sonra:
«— Millet hayatının devamında en büyük, en ileri amil, vatandaşlar arasındaki birlik ve beraberliktir. Dünyanın kan ve ateş saçtığı şu zamanlarda Türk milleti birbirlerine sarılmış, 'birbirlerinden asla koparılamıyacak tam şuurlu, tam ahenkli biı -kütledir..»
Demiştir. Ateşli hatip hitabesini şu sözlerle bitirmiştir:
«— Dünyada benzeri yok Türk askerinin. Bükülmiyen süngüsü ve delinmiyen göğsü, her kuvveti ve her tehlikeyi karşılı-yacak cn büyük kudrettir.v
İş yerlerinde işçilerin sağlıklarını koruma için elde mevcut nizamnamenin hakkile tatbik edilip edilmediğinin kontroluna 15 mayıstan itibaren başlanılacağı haber alınmıştır. Bu kontrollarda, nizamname hükümlerine riayetle işçilerin sari ve mesle'kî hastalık ve .kazalara karşı tedbir almıyan müesseseler hakkında şiddetli ta_ krbat yapılacaktır. Bu arada i$ yerlerinin kurulma ve işletilmesine müteallik bulunan hükümler üzerinde birhassa dikkatle durulacaktır. İşçi 'kullanan ve bu nizamname hükümlerine riayetle mükellef    bulunan    müesseseler
şimdiden faaliyete geçerek noksanlarını ikmale çalışmağa başlamışlardır.
YURT  YAVRULARINA YARDIM
Yirminci yılını idrak eden Çocuk Esirgeme Kurumu yirmi senede 3,460,990 çocuğa muhtelif yardrm-larda bulundu. Bu önemli yurt davasında yardımların çoğalması, yurtta sağlam ve gürbüz bir nüfus mey-duna getirmek İçin Çocuk Esirgeme Kurumu üye olmanızı saygı ilo diler.    .
dullah, Kara Lenduha, Şucağ, Demir Leyse, ve Mıeırlı Üivid-darın menzillerini yetmiş gez geçmişti. Bu rekor buraya dikilen altınlı bir menzil taştle tesbit edilmişti.
Ben bu taşı iki gün evvel   mezarcılardan  Refet    ve    Hasımın rehberliklerde buldum.    Şimdiye kadar kitabesini kimse okuyama-mış ve tarrhıni de tesbit edememişti. Ben kttabeyi okumağa muvaffak oldum. Spor tarıhıle meşgul olanlara bir hizmet yapabilmek için aynen aşağıya alıyorum: Hazreti Murat kim ömrü Ola damanı rüzgâra tıraz Her hünerde seramed illâ kim Cümlesinden ok atmada mümtaz Gördü çûn zor desti hazâsın Ok atarken o şahı bendenüvaz Tir düştü bin sekiz gez ardınca Cüstücûda çok eyledi tekûtaz Bulmayup «tiri» ni dedi tarih Aferin ey Hidrvî tirendaz
Son mısradaki «tir»    kelimesi | çıkarılınca ebcet hesabile    1035 hicri yılı bulunur.
Genç ve sportmen padişah sal. tanatmın üçüncü yılında bir bahar günü muhteşem bir alayla ı Okmeydanına çıkmıştı. Orada ok attı. Rekorları tesbit etti, mükâfatları kendi elile dağıttı. Bu sırada Miğripli Nasır Habip isminde bir hezarıfen meydanda göründü, yerde yatan müstatil bir taşın önünde durdu. Bu taşın üstüne altı elif, üç mim, üç sin, bir de kuş resmi yaptıktan sonra yürüdü. Biraz sonra taş ayaklanarak araba tekerleği gibi Migriplin in arkasından yürümeye başladı. Bütün seyirciler gibi Sultan Murat da bu hüner 'karşısında donup kalmıştı. Musahip ağa Nasır Habibi huzura davet etti. Kendisine bir kese altın ihsan etti.
Şen seyyahımız Evliya Çelebi de orada idi. Canlanan ve takla ata ata yürüyen taşın önüne geçerek elile tutmak istemişti. Fakat elinin parçalanacağını görüne o vazgeçmişti. Çelebimiz bu hikâyeyi şöyle anlatıyor:
«Muradı Han Tersane bahçesinden Okmeydanına çıktı. Nasır Habip Mığribi bir ta^ın yanma varup üzerine altı elif, üç mim, üç sın. bir kuş çelengi resrneylc-di. Kendisi bir tarafa gidince hemen taş da arkası sıra araba tekerleği gibi harekete başladı. Nasır hangi canibe müteveccih olduysa taş dahi o tarafa gitti. Hat.j tâ taşın önüne elimi tuttum. Hurda olayazdı. O taş nice zaman Ok mevdanında kaldı. Nasır Habip i dc bir kese ihsan aldı.»
Masal meraklısı bir sahibi hayır; o taşı sonradan toprağa gömmüştür. Ben de tecrübe ettim. Üstüne altı elif, üç mim, üç sin yazdım.î Bir de kuş resmi yapmak istedin-.. Ressam olmadığım için yaptığım^ resmi beğenmemiş olacak ki taşı hareket ettiremedim.
ibrahim Hakkı KONYALI,
(1) Bu kitabe>'i bir hoyrat kazı-, mıştır. Sonradan  Topkapı sarayına) kaldırılan bu taşta   satırların izleri hâlâ görülmektedir.
MİDE YARALARI
Karnında sık sık a£nlar hisseden bir okuyucum var. Bu ağrıların bir mide yarasına delalet etmesinden korkuyor: (Acaba bu ağrılar mideni de husule gelnılM bir yaranın alâmeti midir?) diye soruyor.
Mkle ağrıları, hakikaten müzlçtlr. Bunlar mide yaralarının da en boşta gelen ûlârnetlerlnden sayılırlar. Fakat midede duyulan her ağrının bir mide yarasına delalet ettiğini duşun mek fazla bir evhamlılık olur.
Hekimlikte ınlde yaraları oldukça çok tesadüf edilen hastalıklardandır. Mide yarasına duçar olanlarda ağrılar, ekseriyetle, yemeklerden sonra başlar. Bu ağrılar, böbrek ve karurl ğerdekl kum, tas ağrıları gibi çok şiddetli bir sanrı şeklinde değildirler Yemeklerden sonra mide nahiyesinde tuhaf bir e/.lntl tarzında haşlayıp yavaş yavaş zlyadclcsirler vo yine yavaş yavaş zail olurlar.
Vara, midenin muhtelif muhallerin de olur. Bacıca yaralar, raide ve bar sağın birleştiği yerin yakın veya u-zağında husule gelirler.
Yemekten sonra erken başlıyan. ağrılar, midenin barsakla birleştiği deliğin uzağındakl yaraya, yemekten ('Z - -I) saat sonra başlıyan ağrı lir Iso bu deliğin yakınında bulunan yaralara delâlet ederler. J
Mide yaralının ağrıları, tam   gö-j ğüs kemiğinin altındaki karın   kıs-, ııırnda duyulur ve çok defa sol tara-; fa ve arkaya bel kemiğine doğru vururlar.
Mldo yarasından ileri gelen ağrılar, şahsın nefes alması öksürmesi ıı<< zlyadeleşlp azalmazlar, öne doğru ^ gitmekle hafif bir rahatlık duyduklarını söyllyen hastalar vardır.
Müsekkin ilâçlar almak, karın
fino sıcak tatbikler yapmakla ağ^ rılar yavaşlayıp zull olurlar.
İste bu söylediğimiz vasıftaki ağı rıhırdır ki, kut'i değil ancak takrlb^ bir surette, mide yarasına delâlet e-ılebUlrler.
Mide yarasının insana verdiği daha başka   sıkıntıları da   bildirene-,
gı*.   ,       ;\ •
Ur. Nuri ERGENE,
1  ı
I   \   \   \
w
FER Di yc İÇ TİM A i
VATAN
TAYİNLER:
Çanakkale belediye reisliğine Cumhuriyet Halk Partisince nam. zet gösterilen ihsan Berkin seçilmiştir. Ticaret hayatında «muvaffak olmuş, azim sahibi bir genç olan yeni reis vazifesine başlamıştır.
iç Kandıra Cumhuriyet Müddeiumumiliğine genç adliyecilerimizden Lsat tayin edilmiştir.
KU İLAMA TÖRENİ:
iviaarif sahasında büyük hizmetler ifa etmiş olan kıymetli ir-îaiı müesseselerimizden Darüşşa-ıdKa mektebinin altmış sekizinci 'yıldönümü nisanın on üçüncü gü_ *nu zengin bir programla kutlana-caKtır. iVJerasıme o gün saat on-
da başlanılacak ve merasime işti-ia\ edenler fasulye, pilâv ve kızüfm hoşafından mürekkep yerinmesi anane haline giren bir fcgİe yemeği ile ağırlanacaklardır.
NİKAHLANMA:
Kırklareli kadısı merhum Müs-lakımzadc Rasıh kerimesi Zü-le>na Doğruerle doktor önyüz-ba=-ı Fuat Cankatanın nikâhları Beyoğlu Evlenme dairesinde yapılmıştır.
GEZİNTİ:
Tıp Fakültesi talebeleri hoca-larile birlikte nisanın on üçünde bir Ada -gezintisi tertip etmişlerdir. Sabahleyin hususi bir vapurla Adaya gidilecek, Plaj otelde öğle yemejji yenilecek, gezilip eğle. nilecek ve akşam dönüşünde Boğaziçinde bir mehtap âlemi ihya edilecektir.
ÖLENLER:
Bosna eşrafından Şah in paşa oğullarından hacı Selim Şahın ölmüş, Edirnekapıda aile kabristanına gömülmüştür.
KONFERANS:
Bu akşam 20,45 te Eminönü Halkevinde İngiliz piyes muharrirlerinden Derek Patmero (İngiliz dramı Ve modern Anglo Sak-son tiyatrosu) mevzulu bir konferans verecektir. Konferans İrfan Kunur tarafından türkçeye çevrilecektir. Konferanstan sonra evin Temsil kolu (Saadet Perdesi) piyesini temsil edecektir.
Nisanın on ikinci cumartesi çünü saat on dörtte, Yeşilay Gençlik şubesinin ayjrk toplantısı, Eminönü Halkevinde yapılacak-tır.
İtalya Kiralı Sulh İstiyor
(Bav 1 İnekle) *—*
takdirde Papa bir İtalyan mütarekesine derhal müzaheret edecektir. Eski ordu kumandanları böyle bir mütarekeyi imzalamağa hazırdırlar. Faşist partisinin sağ cenah muhafazakârları İtalyayı bitaraflığa götürecek herhangi bir yolu kabul etmeğe hazırdırlar. Fakat Almanlar mâni olarak «hayır» diyorlar. Almanlar Kalyanın kontrolünü ellerine almışlardır. Cenubî Akdeniz sahillerinde yapacakları harekât için Almanların köprübaşı vazifesi görmekte olan Trablusgarba ihtiyaç, lan vardır. Almanlar iyi biliyorlar 'ki kendi kendilerine bıraktıkları takdirde Trablustaki italyanlar günün birinde İngilizlere müracaat ederek Italyaya nakillerini istıyeceklerdir.
o
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Yu
nanlılar
Valiler Arasında Yem Tayinler
î (Başı 1 incide) +
İtap valisi Cavit Umerin; Gazia-fyıntap valiliğine, Erzurutm valisi JBürhanettin Tekerin; Erzurum Jvaliliğine, Sinop valisi Fehmi U-[rajra; Sinop valiliğine. Çorum [valisi Salth Kılıcın ve Çorum valiliğine de İstanbul Ejnniyet mü-;dürü Muzaffer Akalının yeniden >ve naklen tayinleri İcra Vekilleri »Heyetince kabul edilmiştir.
MÜLK İYE   MEMURLARI ARASINDA
Ankara, 8 (Telefonla) — JAnkara vali muavini Dilâver Ar-jgunun, talebine binaen, nüfus iş-neri umum müdürlüğü ikinci şube
I
»müdürlüğüne; emniyet umum »müdürlüğü Arşiv müdürü Kenan •Tunanın, mahallî idareler umum imüdürlüğü şube müdürlüğüne, lAkd ağmadeni «kaymakamı Rem-jzi Üzkanın, İnegöl kaymakamlığı-|na; Hassa kaymakamı Halil Telkinin, Reyhaniye 'kaymakamlığına; Trabzon nüfus müdürü Ka-mazan Dinç'in, Eruh kaymakam-
f'ığına; Salihli kaymakamı Necati i ardarın, §arköy kaymakamlığına; Reşadiye kaymakamı Necati, Gökmeğıün, Göynük kaymakamlığına; Manyas kaymakamı Hilmi Besim    Tozyılmazın,    Erzurum tmeKtupçuluğuna; Seycfihisar kay-pnakaımı. Vehbi Güneşin, Kızıltepe -kaymakamlığına;    memurlar {sicil ve muamelât umum müdür-Müğü ikinci şube şeflerinden Ke-pnal  Ozgüneyin,    Akdağmadeni [kaymakamlığına; Hatay   maiyet ^memuru Edip Boztepcnin Hassa 'Jıaymakavnlığına; Soma    kayma, [kamı  Necmettin Kutesin, .Salihli .kaymakamlığına;    İsparta    eski lmektuocusu  Tevfik     Ermelinin, Diyarbakır mektupçuluğuna; Niksar kaymakamı   Hayri   Dişlioğ-lunun,   Reşadiye ıkaymakamlığı-('na; nüfus işleri umum müdürlümü dördüncü şube müdürü Necip »Soydanın,   Niksar    kaymakamlığına; Vize kaylmakamı Abdullah Zeki Kömenin, nüfus işleri umum müdürlüğü dördüncü şube    müdürlüğüne;  Trakya umumî  müfettişliği evrak    müdürü    Vahit Okyayuzun, Viee kaymakamlığına; Karapınar kaymakamı Recep -Aydının, Trakya umumî müfettişliği evrak (müdürlüğüne;    Bü-•yük Millet Meclisi muhasebe kalaminde Hukuk mezunu    Hilmi Keçecinin, Karapınar kaymakamlığına; Keban kaymakamı Sırrı Yılmazın, Manyas kaymakamlığına; Gölcük kaymakamı    Nedim i-Hıvelin, Keban kaymakamlığına; [Başvekâlet  kararlar    dairesinde 'etajını bitirmiş Mülkiye tmezunu
Namık Erverdinin Seydihisar kay. makamlığına; Silvan kaymakamı Halil Mümtaz Arkanın, Soma kaymakamlığına; Mahallî idareler umum müdürlüğü mümeyyizlerinden stajını bitiren Selim Ay-barın Silvan kaymakamlığına; Gemlik kaymakamı Ehlin Cos-kanın, Gölcük kaymakamlığına; Adapazarı kaymakamı İhsan Kılıcın, Gemlik kaymakamlığına; Yalova kaymakamı Niyazi Ülkünün, Adapazarı kaymakamlığına; Savur kaymakamı Nurettin Ay-nuksanın Yalova kaymakamlığına; Urfa emniyet müdürü Hâdi lntepenin Savur kaymakamlığına; Köyceğiz kaymakamı Fethi Bu-rakın, Datça kaymakamlığına; Datça kaymakamı Memduh Palazın, Köyceğiz kaymakamlığına naklen ve yeniden tayinleri ve Diyarbakır mektupçusu Nurettin özelcının da Vekâlet e»mrine a-lınması tensip edilmiştir.
? "
Ankara, 8 (Telefonla) — Köstence konsolosluğu kançiları Feridun Hotınlı, görülen lüzum üzerine Vekâlet emrine alınmış-
mm
tır.
m •     *
Ankara, 8 (Telefonla) — Emniyet memur ve müstahdemlerinin kıyafet ve teçhizat nizamnamesinin bazı maddeleri değiştirilmiştir. Yeni nizamna)meye gö. re emniyet memur ve müstahdemlerinin kıyafetlerinde esaslı değişiklikler yapılmaktadır. Yeni nizamname I ağustos tarihinden itibaren meriyete girecektir.
Ankara, 8 (Telefonla) — Deniz yollarındaki nakliyat zorluğundan dolayı Suriyeden yurdumuza ithal edilecek meyvala-rın, Meydanıekber yolile gönderilmesine mecburiyet hasıl olduğu anlaşıldığından bu kabil zirai nebat ve mahsullerin, bu yıl için bu yoldan ithali Vekiller Heyetince  kararlaştırılmıştır.
*
Ankara, 8 (Telefonla) •— İktisat Vekâleti Taftiş heyeti reisliğinde açık bulunan doksan lira maaşlı başmüfettişliğe, birinci sınıf müfettişlerden Nahit Pekca-nın terfian tayini tensip edilmiştir.
?
Ankara, 8 (Telefonla) — Erzurum Sıhhat ve İçtimaî Muavenet memuru doktor Salim Ü-çüncü, Umumî Müfettişlik Sıhhi Muavenet müşavirliğine terfian tayin kılınmıştır.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
— Yerim «eni.
— Etim serttir, rahatsız olurdun!
— Yutarım seni.
— Kıl- i.- mı boğazında kalır!
— Sömürürlim «eni.
— Midene çeki taşı gibi otururum!
— Yok ederim seni.
— Yok olmıya »en namzetsin!
— Peki, ne halt edeyim?
— ıı.iıı im ye! Otur oturduğun yerde! Fazla konuşma!
(Banı l İncide) =*
müstahkem mevkileri düşmanın şiddetli hava taarruzlarına ve topçu ateşine mukavemet etmektedirler. Nevrokop mıntakasmda Almanlar bir kaleye girmişler fakat geçitlerinde Yunan kuvvetlerinin fevkalâde kuvvetli mukave. metj «karşısında müstahkem mevkilere giren Almanlar imha edilmiş ve Yunan kuvvetleri yeniden mevzilerine hâkim oilmuşlardır.
Arnavutlukta Yunan kıt'alaıı İtalyan mevrilerine taarruz etmişlerdir. 500 esir alınmış, külliyetli miktarda harp malzemesi iğtî-nam olunmuştur.
Tebliğ Nevrokop şimalindeki bir köprüyü uçurmak emrini alan ve bu emri Alman kıt'aları köprüden geçerken infaz eden bir Yunan zabitinin kahramanlığından bahsetmektedir.
Alman   Taarruzu
Atina, 8 (A.A.) — B. B. C:^ Almanlar Bulgaristan hududunun cenubu garbi köşesinde Beleş dağından GUmUlcUneye kadar olan bir hat üzerinde taarruz ediyorlar. Harbin Struma vadisine doğru temerküz etmesi muhtemeldir.
Alman tayyareleri Trakya ve Ma-kedonyada muhtelif şehirleri bombardıman etmişler ve propaganda kâğıtları atmışlardır. Altı tayyare düşürülmüş, bazılarının pilotları esir edilmiştir.
Paraşütçüler
Atina, 8 (A.A.) — B. B. C:( Yunan resmî sözcüsü Almanların Yunan cephesinde paraşütçü birlikleri kullandıklarını bildirmiştir. İlk paraşütçü birlikleri Yunan kuvvetleri tarafından çevrilmiş ve esir edilmiştir.
Resmi sözcü bundan sonra Almanların Beleş mmtakasından başlayıp Gümülcüneye kadar uzanan yeni bir cephe açmış olduklarını bildirmiştir.
Garbî Trakya Tahliye   Ediliyor
Atina, 8 (A.A.) — B. B. C: Füzüll insan zayiatına mâni olmak için Garbî Trakyanın bazı kısımlarındaki tektük kıtalar plân mucibince geri çekilmiştir. Fakat bazı müstahkem mevziler düşmanın harp malzemesi nakliyatına mâni blmak için mukavemete devam etmektedir.
Yunan Sözcüsünün    Beyanatı
Atina, 8 (A.A.) — Yunan resmi sözcüsü dün akşam şu beyanatta bulunmuştur:
Almanlar Makedonya muharebelerinde paraşütçü ve beyannameler kullanmışlardır. Bir kaç paraşütçü ele geçirilmiştir. Alman tayyareleri Trakya ve Makedonya şehirlerine Almanların Yunan milletine karşı hissiyatını ifade eden ve Almanların Yunan milletini harbin dehşetlerinden esirgemek istediklerini bildiren beyannameler de atmışlardır.
Bellesden itibaren bütün hudut boyunca Alman fırkaları esas ordumuz başka bir mütearrızı karşılamakta iken bizi arkadan hançerlemiş ve modern makineli harbin bütün vasıtalarını kullanmış olmalarına rağmen, kendilerine bir geçit temin ede-memişlerdir. Alman hududundaki askerlerimiz her türlü sitayişin üstünde bir maneviyat yüksekliği göstermişlerdir. Yunan askerleri bütün emirlere itaat ederek bütün scvkul-ceyş hareketlerini harfiyen tatbik etmişlerdir. Yunan askeri sürekli mitralyöz ateşlnL karşılamış, ilerll-yen tankları tahrip etmiş ve mukabil hücum yapmıştır. Yunan hava kuvvetleri ve Yunan hava dafi bataryaları altı Alman tayyaresini tahrip etmiş, tayyarecileri esir almış, buna mukabil en küçük bir hasara bile uğramamıştır.
Arnavutluktaki batı cephesinde İtalyan ordusu faaliyet gösterememiştir. İtalyanlar hiç şüphesiz başkalarının gayretlerinden İstifade ü-midindcdirler. Yunan devriyeleri 1-talyan hatlarına giderek düşmana zayiat verdirdikten sonra hareket üslerine dönmüşlerdir.
İngiliz Kuvvetleri
Londra, o" (A.A.) — Röytcr ajan-
Türkiyenin Vaziyeti
Paris - Soir Diyor ki :
"Her Şey Bulgarista-nın Hattı Hareketine Bağlıdır,,
Lyon, 8 (A.A.) —/Gayrimu-harip Avrupa memleketlerinin vaziyetini gözden geçiren Paris-Soir gazetesi başmakalesinde Türkiyenin vaziyetini de tetkik ederek diyor ki:
«Türkiye bugünkü ihtiyatlı vaziyetinden ayrılacak mı? Her ş©y Bulgaristanın hatlı harekeline ve askerî harekâtın seyrine bağlıdır. Meriç vadisinde ıbir inişin Türk hükümetini azamî derecede endişeye düşüreceği aşikârdır. Zira Meriç Çanakkaleye giden sahadır. Muharebeler şimdilik Struma koridorunda cereyan etmektedir. Fırtına yakındır. Fakat patlamamıştır.»
İNGİLİZ  ELÇİSİ YUGOSLAV HÜKÛMETİLE   BERABER BELGRADI  TERKETTİ
Londra, 8 (A.A.) — Reu-ter'in diplomatik muhabirinin öğrendiğine göre, Yugoslavyadaki ingiliz elçisi B. Campbell ile elçilik azasının hepsi «Yugoslavya-daki bir mahalde» sağ ve salimdir. B. Campbell ve arkadaşları, Yugoslav hükûmetile beraber Belgradı terketmişlerdir ve halen, emniyet sebepleri yüzünden ifşa edilmiyen 'bir mahalde bulanmaktadırlar. B. Campbell, bu yeni mahalden İngiliz hariciyesils teması muhafaza etmektedir.
Hatalarının Bir Blançosu
(Başı 1 i ur i de) X
kadar korktuğunu normal zamanlarda hig^gialerüezken, tam bütün kuvvetini İngiliz adalarına çevireceği sırada şeytana uymuş, harbin ana hedefini ikinci plâna atmış, Balkanlarda İngilizlere kuvvetli bir cephe kurmak fırsat ve imkânını vermiştir. Bu suretle Britanya imparatorluğu kuvvetlerinin ken-disile boy ölçüşmesi için bir dövüş meydanını kendi eliyle hazırlamıştır, hem de Afrika gailesinin sonuna kadar temizlenmesini elleri bağlı bekledikten sonra...
Balkan milletlerile hoş geçinmeyi ve Balkanların sulh ve sükûnunu bozmamayı aklına koyduğu ve İtalyanın hatâsından dolayı küplere bindiği halde kendisi de ayni hatâyı tekrar etmiş, masum Balkan milletlerinin üzerine saldırmış, ebedî düşmanlıklarına Alman-yayı hedef yapmıştır.
Daima hiddetine mağlûp olmamağa ve hesapla hareket etmeğe çalıştığı halde Yugoslav-yaya karşı duyduğu gazaba mukavemet edememiş, Sovyet Rusyanın takındığı düşmanca tavrı da aldırmıyarak Balkanların bir kaç yerinde birden hesapsız, çılgınca maceralara sürüklenmiştir.
Harp talihinin daha ilk günden arzettiği manzara, bütün bu hatâların az zamanda ödeneceğini göstermektedir. B. Hitler, bir Balkan zaferi sayesinde temin edebileceği nihayet çok tâli hedeflere mukabil karşısında bulunanlara kendini tâ kalbinden vurmak için hiç ummadıkları bir fırsatı vermiştir.
Mihveri Balkanlarda çok kötü sürprizler bekliyor. B. Hitler şunu da unutmamalıdır ki daima muvaffakiyetle beslen-miye alıştırdığı Alman ejderi, filosof bir ejderdir. Şüpheye ve yeise düşürülmeğe hiç gelmez.
Ahmet Emin YALMAN
sının Yunanistandakl ingiliz kuvvetleri nezdindeki hususî muhabiri bildiriyor:
Bir çoğu doğrudan doğruya Libya hurp sahasından gelmekte olan imparatorluk ve Britanya kuvvetleri buğlln memleketin her tarafında yerleşiyorlar. Halen Yunanistan m şimalinde cereyan etmesi İcap eden muharebeler hakkında henüz haberler mevcut değilse de cenuptaki üslerin teşkilâtı mükemmeldir. Bütün kıtaat tam formlarında ve derhal harekete müheyya bir haldedirler. Asker çok neşeli vc inanlıdır.
Sof H
ava
yaya Akın
t
istasyon ve Depolar İyice Bombalandı
Kahire, 8 (A.A.) — Dün akşam neşredilen tebliğ:
ingiliz hava kuvvetlerine mensup İngiliz tayyareleri Sofyadaki Alman askerî tahşidetını bombardıman ederek Almanların Belgrada karşı yaptıkları hava hücumuna derhal mukabele etmişlerdir.
Başlıca demiryolu istasyonu, depolar, bir demiryolu iltisak nok tası, antrepolar, motorlu vasıtalar atclyesi ve büyük bir fabrika şiddetle 'bombardıman edilmiştir. Bombardıman neticesinde bir çok infilâklar vuku builmuş, biri çok büyük olmak üzere bir çok yangınlar çıkmıştır. Bombalardan birinin infilaki üzerine vagonların havaya fırladığı görülmüştür.
Bombardımanı müteakip tayyarelerimiz hedeflere ve Stroma vadisindeki yolda motorlu nakliye kollarınajnke hücumları yapmışlar ve bunları mitralyöz ateşine tutarak büyük hasara sebebiyet vermişlerdir.
Bu harekâta iştirak eden tayyarelerimizin hogsi üslerine dönmüşlerdir.
Bir Tehdit
İngiltere İle bjrlİk olan
her memleket ayni muameleyi görecektir
Berlin, 8 (A.A.) — Hususî bir muhabir bildiriyor:
Siyasî tmahfiller, halihazırdaki taarruz hareketinin yalnız Balkanlardaki İngiliz kıtaatına müteveccih olmayıp ayni zamanda Belgrat hükümetinin tecziyesine de matuf olduğunu kaydediyorlar.
İngiltere ile birlik olan her Avrupa memleketi Avrupa davasına ihanet etmektedir ve Alnv^nya tarafından ayni muameleyi görecektir.   _q___
alman   matbuatının
itirafı
¦  Zürich, 8 (A.A.)_ —   Natio-
nale Zeitung'un Berlin muhabiri
yazıyor:
Alman basını, Alman ordusunun cenubu şarkide işinin kolay olmıyacağını tdbarüz ettirmektedir. Alman radyosu da arazinin nekadar çetin    olduğunu    tasvir
eylemektedir.
-o-
BulgaristanaYapılan
Akınlar
Sofya, 8 (A.A.) — Dün neşredilen resmî tebliğ:
6-7 nisan gecesi tayyare dâfi bataryaları Sofyaya hücum eden yabancı tayyarelere ateş açmışlardır. Şehir üzerine yangın ve infilâk bombası atılmış ve bunlardan dördü patlamamıştır. Bir kaç ölü ve yaralı olduğu haber verilmektedir. Yaralılar hemen tedavi altına alınmışlardır.
?
Sofya, 8 (A.A.) — Bulgar a-
jansı bildiriyor:
Dün sabahki gazetelere göre, hava bombardımanını müteakip Kral derhal hücuma uğrayan yerleri ziyaret etmiş ve yangınların söndürülmesinde hazır bulunmuş, tur. Yangınlar süratle söndürülmüştür.
Şüyük ıbir alâka gösteren Kral hücumlar ve alınan tedbirler hakkında izahat istemiştir.
Ulûm Vadisi
(Başı 1 İncide) /§/
kıt'alarının kuvayi külliyesi, Yunan arazisine girmek üzere Nevrokop ımıntakası vadisine sokulmuş, fakat otomatik silâhların a-teşi altında kayıplar kaydetmiştir. Bu vadiye bundan böyle «çölüm vadisi» denecektir.
Maarif Nazırı, Trakya ve Ma-kedonyadaki yüksek ve orta tedrisat müfettişlerine, halkın maneviyatını ve itimadını takviye için halkın yanında kalmalarını bildirmiştir. Esasen, hatırlardadır ki halkın büyük ekseriyeti şimdiye kadar tahliye edilmiş bulunmaktadır.
Gazetelere göre. Almanlar, ca. navar düdüklü ve kaynana zırıl-tılı etukalar kullanmaktadırlar. Fakat Efzonların süngüsü, hiç bir heyecana kapılmadan, işine devam etmektedir.
Bu sabahki harekâtın raporu henüz-alınmamıştır.
Ceneral Dö Gol Diyor ki:
Hür Fransanın Balkan Harbine İştirakini Umarım
Londra, 8 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının bildirdiğine göre, hür Fransızların şefi General de Gaulle İskenderiyede bir mülakat esnasında demiştir ki:
«— Balkanlar harbine hür Fransanın da iştirak edeceği ümidindeyim. Oraya gitmekliğim pek muhtemeldir. Balkanlarda Alman gayretinin büyük ve müthiş olacağını zannediyorum. Fakat mukavemeti tercih etmiş olan Balkan memleketlerinin pişman olmıyacaklart kanaatini muhafaza ediyorum.»
m
ingiliz Maliye Nazırı
Yeni Bütçeyi Avam Kamarasına Verdi
Londra, 8 (A.A.) — Maliye Nazırı Kingsley Wood, I nisanda başlayan mali sene bütçesini dün Avam kamarasına vermiştir.
Nazır bu vesile ile söylediğ' nutukta ezcümle demiştir ki:
€— Evvelemirde harbe taallûk eden malı ve iktisadî vaziyetimizi gözden geçinmek ve önümüzdeki meseleleri tetkik etmek istiyorum. Bize yalnız nakil zorluklarını karşılamak imkânlarını değil, millî maliyemizi sağlam esaslar üzerinde muhafaza imkân-larını da verecek bazı tekliflerde bulunacağım. Taki vakti gelince hepimizin başarmak arzusunda olduğumuz harp sonrası inşa tedbirlerini tatbik edebilelim. Malî cephe harbin bidayetinderiberi sağlam ve kuvvetli kalmıştır.»
ingiltere
Hava
Kiel Üzerine, Beş Saat Süren Bir
Hücum Yaptı
Londra, 8 (A.A.) — İngiliz Hava Nezaretinin tebliği:
Pazartesi - salı gecesi, bombardıman servisine mensup tayyareler, çok güzel bir hava ile, Kiel mühim limanına şiddetli ve muvaffakiyetli bir hücum yapmıştır. Şehirde büyük yangınlar çıkmış ve en büyük çapta yüzlerce bomba, denizaltı inşaat a-telyelerinde ve havuzlarda büyük tahripler yapmıştır. İngiliz hücumu, beş saat kadar sürmüş ve bilâhare İngiliz tayyarelerinin pilotları, Kiel koyunun bütün şimal kısmının dumanla kaplanmış bulunduğunu bildirmişlerdir.
Bremerhaven ve Emden limanlarına da çok iyi neticelerle hücumlar yapılmıştır.
B. Matsuoka
Moskovada İkameti Uzatmıya Karar Verdi
Moskova, 8 (A.A.) — United Press'in muhabirine göre, Japon Hariciye Nazırı B. Matsuoka bu aksam Moskovadan hareket edecekken ziyaretini 1 3 nisana kadar uzatmağa karar vermiştir.
B.   ROOSEVELT   PİYER'E TELGRAF  GÖNDERDİ
Vaşlngton, 8 (A.A.) — Reisicumhur B. Roosevelt Yugoslavya Kralı İkinci Plycr'e bir telgraf göndermiştir. B. Roosevelt bu telgrafında diyor kl;
Birleşik Amerika milleti, Yugoslav milletinin hiç sebebiyet vermeden uğradığı merhametsiz tecavüzden dolayı fevkalade müteessirdir. Birleşik Amerika hükümeti ve milleti, Yugoslav milletinin ananevi kahramanlığına parlak bir misal olan cesaretli müdafaasını hayranlıkla takip etmektedir- Majestenizin hükümetine de temin etmiş olduğum gibi, Birleşik Amerika mevcut kanun-lnrı mucibince mümkün olan her türlü maddî yardımı süratle yapacaktır. Memleketinizin istiklâl ve bütünlüğüne yapılan bu cantyone taarruza karşı muvaffakiyetle neticelenecek cesaretli mukavemetinizden samimi olarak Ümitli bulunduğumu arzederlm.
MihvereKarşı Balkanlar
Almanlara karş Toplanan kuvve!
İki Milyon Asker Hazır Vaziyette
Nevyork, 8 (A.A.) — Bal-j kanlarda bulunan Amerikan ga-r zete muhabirlerinden gelen haberlere göre Avrupanın cenubu şarkisinde harekât yapan muhtelif ordular mevcudu şu suretler ayrılmaktadır: \
150,000 kişilik bir Alman or-' duşu Bulgaristandan Yugoalavya-ya hücum etmektedir.    300.000' kişilik bir Alınan ordusu da şimalden hücum etmektedir, Muh-\ telif cephelerde Almanlara karşı* koyan kuvvetler I milyon Yugoslav, 800.000 i Yunanlı   ve I00< ilâ 300 bini İngiliz olmak üzere 2 milyon raddesindedir.
ALMANYAN1N   YUGOSLAVya ya   taarruzu   TACİL etmesine sebep ne?
Stokhol'm, 8 (A.A.) — Stok-
holm Tidingen'in mütalâasına göre, Balkanlarda Alman taarruzunun hedefi Süveyş kanalıdır. Bu gazetenin askerî muharriri diyor ki:
Almanlar Yunanistana karşı taarruza tamam il e hazırdılar. Fakat Yugoslavyaya karşı taarruz hususunda belki de hazırlıkların: bitirmiş değillerdi.
Degens Nyter'in askerî muharririne göre de Almanlar taarruzlarını tacil etmişlerdir. Bunun sebebi Türkiye ve Rusyanın vaziyetlerinden emin bulunmamaları ve İngilizlerin    Yunanistana
asker getirmeleridir. Bu muharrir diyçr ki:
Almanlar, her şeyden evvel, ingiliz, Yunan ve Yugoslav kuvvetlerinin birleşmeline ve ayni zamanda Yugoelavların Arnavut luktaki İtalyan kuvvetlerine ta-arruz eHmelerine mâni o-lmağa lışmaları muhtemeldir.
Irak Vaziyeti
Raşid Ali Yeni Bir Hükümet Kurdu
Beyrut, 8 (A.A.) — Of i: Bağdad'dan alman haberlere göre B. Raşid Ali Geylanl, yalnız askerlerden mürekkep bir hUkûmet kurmuştur. Kabineye ezcümle, Genelkurmay başkanı General Emin Zeki, motorlu kıtalar kumandanı General Fehmi Sait, hava kuvvetleri kumandanı General Mahmut Selman ve millî müdafaa direktörü Namık Pa şa bulunmaktadır.
Her tarafta Sükûn hüküm sürmektedir.
Kral Naibinin Beyanname**
Kahire, 8 (A.A.) — Milliyetperverlerin lideri Seyit Raşit Geylâni'-nin hUkûmet reisliğini deruhte etmesi üzerine Basraya giden Irak naibi Emir Abdullah radyo vasıtasile Irak milletine bir beyanname neşrederek memleketi tehlikeye maruz bırakan âsi unsurların bertaraf edilmesini istemiştir.,
Naib. ikametgâhının Seyit Raşit tarafından sarılması üzerine hükümet merkezini terketmek mecburiyetinde kaldığını beyan etmiştir.
Beyannamede ezcümle şöyle denilmektedir:
Efkârı umumiyeyl hesaba katmadan Seyit Raşit silâhları yalandan ibaret olan ve memleketin istiklâlini mahvetmek için yabancıların elinde alet bulunan âsi unsurları tahrik ederek iktidar mevkiini ele almıştır.
Eski    Başvekiller    Bağdadi
Terketti
Şam, S (A.A.) — Ofi bildiriyor:
Siyasî adamların ve bilhassa bü tün eski başvekillerin bilinmlyen bil yere gittikleri kaydedilmektedir. BU tün memlekette bir çok tevkifat yapılmaktadır. Kral naibi Basradan ayrılmıştır. Ya iran'a yahut da Türkl-yeye gitmektedir. Irak kıtaları Bağdat civarındaki Clneldebane ingiliz tayyare meydanını işgal etmişlerdir.
Diğer taraftan Amman'dan ögre nildigine göre Nur! Sait Paş. Amman'a gelmiştir.
Budapeştede Tehlike İşareti
Ha-
Budapeşte, 8  (A.A.) —
vas: ,
Dün gece saat 9,45 te Budapeşte'de bir alarm işareti verilmiş ve saat 10 a kadar devam et mistir, ,. _ .,____
A?1C
VATAN
9 . 4 - 941
Adliyede :
Dördünüzde Azrail Olsanız
Yaparsınız
Başkasını Vurmak Vuran Sadullahın Mu
Evvelki gün Karagümrükte A-tikalide arkadaşı Abdullahı bıçakla vuran badullahm muhakemesine dün İstanbul birinci ağır-ceza mahkemesinde cürmü meşhut olarak başlandı.
Muhakeme  esnasında     hâdise
şahitleri ve vaka esnasında Sa-duılah ve Abdullah ile beraber olan arkadaşları hazır bulunmuşlardır.
Maİıkemede Müddeiumuminin iddianamesi    okunduktan   sonra Ssuçluya hâdiseyi anlatması   soy- , lennıiî ve baduiıah vak ayı şöylece anlatmıştır:
v— ben baiatta Draman cad-acaınae Karapapa\ soKagınaa o-|tururum. Mercanda Kuçukyenı-haı.ud sanaaıyauuıt cLmeıueyım. bana meıcanoa Mıeıyemn ışı lazıa olduğunu soyıediıer, gei ç j-iış, dcaner ve *>eıı ac cumaıtesı
^unu oıQlP oraua çauşıy.n. İsten 1 usul, Mıoduuah ve Kcceple «oır-11k ; c çiKtık vc ^chzadeoaşında Oir yere girerek şarap ıçtutten bonra tekrar dışarı çıktık ve ba-îavnanede yeniden şarap içtik, i umutla Recep burada kaldılar. UiZ ae Aaauııah ile beraber A-•iKalıye doğru yürüdük ve tam ayrılacağımız sırada \ usufla Recep antadan yetiştiler, bu sırada > civardaki Aysu sinemasından oeş tane sarhoş çıitı ve bunların içinden uzun boylu biri bize:
— Sız dört kişisiniz, dördünüz ae Az/aıi -olsanız ne yaparsınız?
İsterken Arkadaşını hakemesine Başlandı
! diye bağırdı ve bir çelmede Recebi yere yıktı. Arkadaşları ona yar dun ettiler. Ben aralarına girdim. Para etmedi. Bu ara uzun boylu adam elim arkasına attı. labaıı cadan koıktum. Bıçağımı çekimi Savulun diye bağırdım, açnuııar Bir ses duydum. Uzun boyıu a damı vurdular zannettim, kaç mağa başladım. Meğerse Abdul lah vurulmuş. Ben mi vurdum bilmiyorum.»
Suçlunun bu ıfadesıle karakolda vermiş olduğu ifadeleri birbirine benzemediği ve hangisinin doğru olduğu sorulunca suçlu Sadullah mahkemedeki ifadesinin doğru olduğunu söylemiştir.
Mahkeme diğer şahitleri dinle, miş ve karar vermek üzere muhakemeyi diğer bir güne bırakmıştır.
Tabancalı Kavgacı 1 Sene 2 Aya Mahkum Oldu
Dün sekizinci asliye ceza mahkemesinde Hüseyin Üzer adında birini üç hafta çaiışamıyacak surette ayağından tabanca ile yaralayan haydarın «muhakemesine devam edilmiştir.
Haydarın o gün arpacı Abdullah ile kavga etmeğe gittiği ia-kal yolda 'kendisine raslayan Hu-seyınle kavga ettiği ve iabanca ile ayağından yaraladığı sabit olduğundan kendisi 1 urk ceza kanununun mevaddı mahsusası mu. cıbınce bir sene ıkı ay hapse mahkûm edilmiştir.
8 NİSAN 04I
Sterlin Dolar
İsviçre Frc. Drahmi Peçeta Dinar Yon
İsviçre Kronu
Esnam ve Tahvilât
Kapanış
5.22 129,5275 29,08
0.995 12.89
3.1625 31.0175 30.6275
_ abda Haberleri:
M ıvûr Kız Az Kalsın Oto-
InOUtl Mil.Jlua IVdıauaKtl
Dün de iki otomobil kazası neticesinde ıkı otomobil hasara uğramış ve ıbır kör kız başından yaralanmıştır.
.o; i numaralı otomobil şoför
Muradın idaresinde kasımpaşada Hamalbaşı Aralan sokağından gedmekte iken yine Kasımpaşada Kanser sokağında 5U numarada oturan (Haydarın iki gözü kör kızı Hüenıyeye çarparak başından yaralamıştır. Yaralı tedavi altına
alınmış, suçlu yakalanmıştır.
laı&sünde. Gümüş caddesinde Haylayf apartımanında oturan İbrahim oğıu Kadri 2376 numaralı otomobilile Hanbryeden geçerken o esnada manevra yapan Dunonun idaresindeki 2064 numaralı otomobille çarpışmış ve her iki araba da hasara uğramıştır.
İki Rakip Birbirlerini   Vurdular
Cıbalide Yeşiltulumba pazar ycnrıde iki rakip sevdikleri kadın yüzünden kavga etmişlerdir.
Hacıkadın malhailesinde oturan İdmail oğlu Mustafa ayni ma. hailede oturan Mehmet oğlu Hü-s ey ini e uzun zamandanberi bir kadın yüzünden kavgalı olduklarından, evvelki gün birbirine raslayan rakipler kavgaya tutuşmuşlar ve Hüseyin yerden aldığı bir taşla rakibinin çenesini yara-1 akmıştır. Yaralı tedaviye alınmış ve suçlu yakalanmıştır.
Dün de Bir Çok Esnaf Cezalandırıldı
Dün belediye zabıtası İstanbul dahilinde yaptığı teki-kaıt neticesinde, Eyüple Keresteciler arasında işleyen 3121 numaralı otobüs biletçisi bilet vermediğinden, 15 şoför muhtelif suçlardan, I 7 kişi yürüyen tramvaya atlamaktan, 50 esnaf ta belediye talimatnamesine aykırı hareket ettiklerinden cezalandırılmışlardır.
Askerlik İşleri
Eminönü Askerlik Şubesinden:
Yedek Levazım teğmeni: Hasan Fehmi oğlu Mümtaz Fehmi. 329 -Rize (48721)
Yedek Eczacı Teğmeni: Hakkı oğlu Mehmet Bekir. 318 - Şijtav. (37342).
Yedek Piyade Asteğmeni: Nedim oğlu Ali Rıza Barkut. (30630) m kayıtları tetkik edilmek üzere acele şubeye müracaatları ilân olunur.
Beyoğlu Halkevinden:
1— 10/4/941 Perşembe günü saat 18 de Evimizin Tepebaşındaki Merkez binasında Konservatuvar Müdürü B. Yusuf Ziya Demirci tarafından «Türk Halkiyatı üzerinde tetkikler» mevzuunda mühim bir konferans verilecektir.
2 — Konferansı müteakip Halke-vimlz Triyosu tarafından konser verilecektir.
3 — Herkes gelebilir.
Maarif Haberleri:
Üniversitede «sista.ılık İmtihanları
Üniversite İktisat Fakültesinde münhal bulunan coğrafya asistanlığına talip olan sekiz k.sinin mıiıhanian. Yüksek Öğretmen o-kulunda yapılmıştır. Netice bir iki gün içinde belli olacaktır.
1t Şehrimizdeki lise ve orta-mekteplerin beden terbiyesi muallimleri, dün Vali muavini Bay Ahmet Kınıkyı riyaseti altında toplanarak 19 mayısta yapılacak olan jimnastik bayramına ait bir konuşma yapmışlardır.
BULMACA
Soldan Hağa.- 1 — Bir çiçek; Bağlama vasıtası 2 — Horozun tacı; Gelir 3 — Etten yapılan bir gıda maddesi 4 — Eserler; Modern Karagöz
5 — Bir şimal milleti 6 — Islak; Çoğun aksi; Bir nota 7 — Güzel sanat; Ceylân; Ferahlık nidası 8 — Alaylı; Bir ingiliz ölçüsü 9 — Kumaşların en âdisi; Bir erkek ismi; Zarf edatı 10 — İnleme; Yenileme 11 — Büyük ana; Eski postacı.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Bir maden suyu; Vücuttaki nokta 2 — Asık; Bir millet 3 — Niyaz; Azat 4 — Kudurmuş; Karadeniz uşağı; Bir istifham 5 — Dünya 6 — Fiyatın kısalmışı; Tarihte bir Peygamber harbi 7 — Yükseklik; Gelir 8 — Bir nota; Kavga; İşaretle anlatma 9 — Katar; Bir hayvan 10 — Bir devlet merkezi 11 — Boğaziçin-de bir semt.
DÜNKÜ   BULMACANIN   HALLİ
Soldan »ağa: 1 — Çakal; Kurak 2 — Emek; Sade 3 — Kamber; Nim 4 — Ak;   Asi 5 — Edebiyat;   Ak
6 — Canan; Re 7 — Eva; Delmek 8 — Ulumak; Ibo 9 — Klarinet; An 10 — Nutuk 11 — Re; Re; Zevk.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Çekmece; Kör 2 — Ama; Davul 3 — Kem; En âlâ 4 — Akbaba; Ur 5 — Ekin; Mine 6 — Er; Dana 7 — Hareket 8 — Us; Tel; Tuz 9 — Rana; Mi; Ke 10 — Adisabeba 11 — Kemik;
Konak.
¦i DOKTOR-KÎMYAGEB
CEVAD TAHSİN
•BAR - KAN - KAZURAT
veeairenlc tahlillerini yapar. Di-vanyolu ortasında Tel. 23334
1933 Türk borcu I 1918 İstikrazı dahili 1938 lkramiyell
1936    lkramiyell Ergani
1934 Sivas - Erzurum 1932 Hazine Tahvilleri
1934 »      * >
1935 y > 1838       > > Anadolu Demiryolu Tahvili Demiryolu Mümessil Senet
L. K.
19
21 80 20
20 32
19 38
61 00
15 50
29 50
52 87
40 85
38 75
T. C. Merkez Bankası no 50
Ormanlı Bankası 26 50
T. İş Bankası (Nama muhar ) 10 25
Aslan - Eskihisar Çimento Ş. 7 75
> »    MUcssis Hissesi 9
Şirketi Hayriye 26
Türk Altını (Reşat) 25 35
Türk Altını (Hamit) 24 35
Türk Altını küçük (Hamlt) 24 20
Türk Altını küçük  (Aziz) 23 30!
PİYASA HAREKETLERİ:
Tavşan Derileri Yükseldi
Dünkü piyasada geniş hareketler kayded ilmem uj*ir. Setışa çıkarılan bir va>gon ketentohumu kilosu 28 kuruştan satılmıştır. Av derileri üzerinde biraz canlrlhk görülmüştür. Trlki derilerine talipler çıkmış ve cinslerine fçore çifti 4-12 lira arasında olmak üzere üç bin deri satılmıştır. Sansar, zerduvaya da alıcı vardır. Porsuk derilerinin çiftinde elli kuruş kadar yükseklik olmuştur. Tavsan derileri de istenilmektedir. Son satışlarda fiyatlar iyidir. Amerika için tavşan derileri 31 kuruştan alınma'k'tadır.
Hububat «atışları gevşektir. Zeytinyağ, sabun, kuru sebze, pirinç fiyatlarında tebeddül olmamıştır. Koyun ve keçi derileri aranmakta ve tabakhaneler tarafından istenilmektedir.
IH »IyI OK
Ç i P R U T
Cildiye ve Zühreviye Mütehas-nui Bevo£lu  Yerli Mallar Paran   kargınında   Fonta   *oka£ı kftffftlrMİc Meymenet apartımam Tel: 433»
KER
*    BIÇAĞI
İyi ve güzel tıraş olmak istarseniz:
POKER
Tıraş bıçaklarını
MUHAKKAK KULLANINIZ
vo her yerde POKER tıraş bıçakları isteyiniz.
Bahçe ve Çiçek
Bahçelerini   tanzim,   çiçeklerini yetiştirmek, fidanlarına bakmak için mütehassısı tarafından yazılmış eserleri okumalıdırlar. Bu eserler arasında en ziyade   tavsiye   olunabilecekler:
Gül Bahçesi 100 Kuruş
Salon Çiçekleri 100
Karanfil Yetiştirmek     '     50
Yurdumuz ÇiçeklerininTarihi 75
Pratik Çiçekçilik 50
Park ve Bahçe Plânları Tanzim Olunur .
Matbaamıza Müracaat    hh/
Doktorların Nazarı Dikkatine
General Electric marka, yeni, bütün teferruatile beraber
yalnız teşhis için portatif rad yografi ve radyoskopi yapar röntgen makinesi satılıktır. Beyoğlu, Agacami, Sakızagaç 3 numaraya müracaat edilmesi.
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
Cinsi
Miktarı   Muhammen Be.   % 7,5 teminatı     Eksiltmenin
Lira K Lira Kr    Şekil C.ünu Saati
Mühür kur. şunu
Şişe imi».
kâğıdı Çadır
1000 Kg.
30000 Kg.
15 Adet
—   — MUtcahhidi na-   Pazarlık mına
15.000.00
1.165.00
1125,00
89.00
16/4/941
Kapalı zarf 16/4/941 Açık ek. 16/4/941
11
15
16
1 — Şartname ve numuneleri mucibince yukarda cins ve miktarları yazılı 3 kalem malzeme hizalarında gösterilen usullerle satm alınacaktır. ,
2 — Muhammen bedelleri muvakkat teminatları, eksiltme gün vc saatleri hizalarında yazılıdır.
3 — Eksiltme tayin günlerde Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnameler sözü geçen şubeden parasız alınabileceği gibi numuneler do görülebilir. .
5 — Kâ£ıt münakaşasına girecekler mühürlü teklif mektuplarını kanuni vesaikle yüzde 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek kapalı zarflarını ihale günü eksiltme saatinden bir saat evveline kadar mezkûr komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
6 — Diğer eksiltmelere gireceklerin yüzde 7,5 güvenme paralarlle birlikte yukarda adı geçen komisyona müracaatları. (2581)
İstanbul Belediyesi İlânları
Yıllık İlk teminat klrunı      (1 sene)
300,00      22,50
30,00
2,25
Eminönünde Şeyh Mehmet Goylânl mahallesinin Balık-pazarı caddesinde 142/96 numaralı dükkân (1 sene müddetle) [
Eyüpte Nişanca mahallesinin Sarısamur sokağında 36 numaralı Rumi Mehmetpaşa mektebi binası (1 İlâ 3 sene müddetle)
Yıllık kira bedeli muhammenleri ilk teminat miktarları yukarda yazılı 2 parça gayrimenkul hizalarında gösterilen müddetler için kiraya verilmek üzere ayrı ayrı açık arttırmaya konulmuştur. Şartnameleri Zabıt ve Muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhale 24/4/941 Perşembe günü saat 11 de daimi encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektuplarile ihale günü muayyen saatte daimi encümende bulunmaları. (2794)
KÜÇÜK  İLÂN
Okuyucularımız arasında
EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ
vasıtadır. Alimi, satım, kira üslerinde i? ve kjçl için fe*ttfat*e ediniz. I
1 LİRA
İDRAK TAM TAHLİLİ
Be yogi unda A&acomU karşısuıcL Buna sokak No. 1. yeni açılan \lrrya laboratuarında halka kolaylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BÎR LİRA ücretle idrar tara tahlili yapılmak
tadır.
Baş, Diş, Nesle, Grip, Romatizma
Nevralji, Kırıklık ve Bütün Ağrılarınızı Der bal Keser
tcatmtf» r**ds S tsss »iıaaMhr. TAKLtTLEftlNOEN SAKININIZ* HE*   VLftOC   PULLU   KUTULARI  ISRARLA   1STEYİHİ2
Devlet Demiryolları İlânları
VATA*  feneUli
İLAN FİYATLARI       Kuma
Ballık maktu olarak
1 inci Sayfa Santimi
2 »      » »
3 »      »
4 »      » »
5 »      » »
750
500 350 »00 100 75 50
Muhammen bedeli (710.000) lira olan iki kalem bakır levha ve beş kalem bakır antrtuvaz çubuğu 2 haziran 941 pazartesi günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü İle Ankara idare binasında satın alınacaktır.
Bu işe girmek istlyenlerin 32150 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14,30 kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Şartnameler 200 kurusa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinden satılmaktadır. (2650)
Muhammen bedeli (2683) lira olan 10000 metre ince amerikan bezi (21/4/1941) Pazartesi günü saat (11) on birde Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından açık eksiltme usulüe satın alınacaktır.
Bu İse girmek isteyenlerin (201) lira (23) kuruşluk muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu ise ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (2594)
PHILIP*
x
1
X
T. IŞ BANKASI >
Küçük Tasarruf Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KEŞİDELER: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 İkine i teşrin tarihlerinde yapılır.
1941 ikramiyeleri
1 adet 2000 liralık = 2
>     =3000. > >
> > >
•im
III
>j;ı:ı
1:1:1
Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1S8&— Sermayesi: 100,000,000 Törk Urasj
Şube ve ajans adedi: Te tfcmrt hsr nevi banka
8*000 Ura ikramiye
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik   6 aylık   S aylık   Aylık
1400 750 400 150 Mş. Hariç memleketler:
Senelik    6 aylık    S aylık    Aylık
2700
1410      800 Kş.     yoktur
DOKTOR
H0RH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehanesinde her gün hastalan kabul oder. Tel. 24131
Ziraat Ban&âvuuâa kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en as 00 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküeoek tcur'a ile aşa£b fljkfri plâna gtire OVramiye dağıtılacaktır.
ooo   s    -.000 »   lig 100        '    ^Mkyom^
130 J 40 > 1-800 » 100   a        W     »      3*400   e
1,04» 4.000
4   9      2*0     *
40 »     ıto
DİKKAT t B<wa?lanndaM paralar bir sene içinde 50 liradan asa g! dOsmiyenlere ikramtve çıktrjj tekdirde çt 20 faalaslle verilecektir. Kofalar »radde 4 <Wa 1« mart» 11 haziran, 11 eylül, 11 BtrtnrlkftnnodS çcfcUecefctlr.
Sahibi vc Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI