Başmuharriri:
A^^   Em?*ı   YALMAN
* A1A>EVI - Cağaloglu, MoUa Fenarl 3. 32 Telefon:  2-1136 —   Telgraf VATAN tst
NİSAN    1941
cıjd Ritabaan
Y. ı .11
Nisan Ayının Takvimi
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 218
Altıncı Sayfamızda
eniz
Li
ısesın

ören
Dan Heybelide mezunlar şerefine yapılan törenden
, Amiral Şükrü Okan nutkunu okuyor, mektep müdürü talebe hep bir ağızdan İstiklâl marşını söylüyor
macun talebeye diplomalarını  tevzi  ediyor  ve
Yaptıkları Yanlış Hesap
Almanlar, Balkanlardaki istiklâl aşkının mânasını anlamamanın bedelini pek ağır surette ödeyeceklerdir.
Genç Mezunlara Merasimle
Diplomaları Verildi
Yazan: Ahmot Emin YALMAN
eğer Yugoslavya mucizesi
olmasaydı,   Aiman-lar   bu
saniyede Yunanistana karşj te-ca/vüze geçmiş bulunacaklardı. Muhtelif membalardan gelen ba. berler şu noktada birleşiyorlar ki Almanlar, Yugoslav işini akıllarınca sağlama bağladıktan sonra cuma veya cumartesi günü için ordularına taarruz emri vermişlerdi. Yugoslav istiklâl hareketi karşısında bu emir son saniyede durdurulmuştur.
öyle görülüyor ki Almanlar Yu^oslavyayı çantada keklik sanıyorlardı. Bütün hesaplarını ona göre yapmışlardı. Yugoslavların esaret altına girmesi şartüe, Romanya ve BuLgaristanjdaki 20, 25 tümen kuvvetlerini Yunan taarruzu için kâfi görüyorlardı.
Faıkat Yugoslavyada ker*düe, rinden emir alan Altıncı Mehmet tipi kral naibi ve Damat Ferit tipi biikûimet yıkılınca ve bir istiklâl ve kurtuluş harefleeti kopunca bütün plânları altüst olmuştur. Yugoslavya taraflarına sevkedilebi-lecek en yakın kuvvetleri, Graç-taki bir, iki tümenden ibaret olduğu için Balkan işini geri bırak-(mafk, yeni hazırlıklara girişmek lâzamgelmiştir.
Bu hazırlıklar tamamlanınca ne olacak? Almanlar yeni bir plânla Balkanlara taarruza kalkışacaklar JTU?
Basit düşünenler «Evet» de mdkte «tereddüt etmiyorlar. Delil olarak da diyorlar ki:
— B. Hitler, Yugoslavyada uğradığı ağır darbeye kızmıştır. Bunu Yugoslavların yanına bırak, maz. Mutlaka üstlerine saldıracaktır.
Almanlar bugüne kadar siyasî hatâlar da, askerî hatâlar da yapmışlardır. Fakat herhalde hisse ve hiddete kapılarak değil, plânla, hesapla hareket etmişlerdir. Yu-goslavyanın kurtuluşu üzerine Balkan davası, mahdut genişlikte bir macera 'halinden çıkl/n ıştır. Bugünkü şartlarla burası harbin en mühim ıkara ceptheai haline ge. lebilir. Almanlar (böyle çetin bü işe hisle, (hiddetle, yanlış hesapla girişiyorlarsa feci bir şefkilde bir Balkan pususuna düşdbilirler. Arkalarında uzun bir münakale haötı bulunduğunu, bu 'hattm kendilerine baştan başa düşman memle-k eti erd en gegtigin i, «ab o ta j m önüne geçmiye ihtimal olmadıkını hesaba katmıya mecburdurlar.
Almanlar ikinci Cihan harbini zannedildiğinden çaıbuk kaybedeceklerdir. Bunun başlıca âmili, ne İngiliz donanması, ne İngiliz tayyareleri, ne de Amerikan yardı-(Devamı: Sa. 5, 8Ü. 4 te) X
Bü eene Deniz lisesini bitirerek Deniz Harp okuluna geçen 83 talebeye, dün merasimle diploma ve mükâfatlan tevzi edilmiştir.
Merasime tam saat 16 da mektebin deniz kenarındaki geniş bahçesinde Î6tiklâl marşı ile başlanmış ve bütün talebe hep bir ağızdan gür ses lerile Heybelinin yeşü sırtlarını in-letmişlerdir.
İstiklâl marşını müteakip, mektep müdürü Kurmay Albay Mümin,   bu
sene mektebi bitirerek Harp Okuluna geçen talebeye diplomalarını vermiştir.
Diploma tevziinden sonra Amiral Şükrü Okan, talebeye bir hitabede bulunarak, onlara vazifelerinin ehem miyetini ve ahval dolayısile nasıl bir şekflde çalışmaları lâzım geldiğini anlatmış ve gençlere ilerisi için muvaffakiyet temennilerinde bulunmuş tur. \     £!± /
Bundan sonra, mektep müdürü al-
bay Münir de talebeye kısa, fakat veciz bir hitabede bulunmuş ve müteakiben resmi geçit yapılmıştır.
Geçit resminden sonra, davetliler kazırlanan büfelerde izaz edilmişler ve bu arada en genç mezun heyecanlı ve güzel bir nutuk söylemiştir.
Mezunlar sahile yakm, kendilerini bekllyen Hamidiye mektep gemisine küçük kardeşleri tarafından u-ğurlandrktan sonra merasime nihayet verilmiştir.
Almanlar
İhtimaller Karşısında
Gl. Simoviçin Bir Beyannamesi
Yogoslavyanın   yeni Başvekili General Slmoviç, Belgratta    şu beyannmeyl ne^retmiştir
"Ordu, donanma ve hava kuvvetleri vazifelerini görmiye hazırdırlar. Ahali, memurlar ve ruhban, her ne olursa olsun, oldukları  yerlerde kala-
General Simoviç
caklardır. Tahliye hakkında yazı ile verilmiş hususî bir emir olmadıkça kimse yerinden kımıldanmı-yacaktır.,,
Yugoslavyayı Terkediyorlar
Ücretli Memuriar, Aslî Memurlarla Bir Tutulacak
Ankara, 31 (Telefonla) — Ücretli memurların tekaütlükleri hak km da tetkiklere devam eden komisyon çalışmalarını Uerletmlş bulunmaktadır Komisyonun tesbit etmiş olduğu e-saslar ücretli memurlarla asi! maaşlı memurlar arasındaki ikiliği kaldıracak bir mahiyette barem kanununun hükümlerinden de istifade e-dllmek suretüe, mütehassıs memurlar hariç, ücretlilerin terfileri de sureti katiyede zamanla mukayyet olacak ve aslî memurların tâbi oldukları muayyen müddetleri doldurdukları takdirde alacakları tekaütlük maaşlarında ufak tefek farklar bulunmakla beraber tekaüde sevke-dıleceklerdir.
Komisyon, diğer taraftan ücretli memurların izin ve hastalık zamanlarındaki alacakları, mezuniyet müd deüerile de     meşgul     olmaktadır.
Malûm olduğu üzero ücretli me-m urlar bugünkü hükümlere göre senede 15 günden fazla izin alamamakta ve hasta oldukları takdirde de i-
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hâdiseleri
B. Eden Genelkurmay Rclsüe beraber tekrar Al in a ya gelmiştir. Belgrada gideceği söyleniyor.
Belgratfean Alman ve İtalyan tebaamı, m^lınr «Turistler» dahil, ayrılıyorlar. İngiliz kadınları da İstanbula gönderiliyor. Maçek, henüz hükümete girmemiştir. Almanlar   Hırvatları kazanmağa çalışıyorlar.
Mpt«noUa. Rmn«va VHrmulır.
ki aydan ziyade vazifelerine devamsızlık edememektedirler. Komisyondaki azaların temayülü ücretli me-murlarm da asıl memurlar gibi senede bir ay mezuniyet almaları, hastalık, ölüm vesair hallerde de hiç olmazsa attl memurların haklarının bir kısmına sahip olabilmeleri merkezindedir.
Yakında hazırlanacak olan bu kanun projesi, önümüzdeki içtima dev-reeinde meclise sevkedilecektlr.
Tahliye işi Bugün Bitecek
Belgrad, 31 (A.A.) — B. B.
C: Yugoslavyada bulunan Alman ve italyanların tahliyesi işinin yarına kadar sona ereceği sanılmaktadır.
YUGOSLAVYANIN RENGİNİ BELLİ ETMESİNİ İSTİYORLAR
Belgrat 31 (A.A. )— Reu-ter: Yugoslavya hükümeti, Almanların bir buhran çıkarmaya çalışmalarına rağmen sükûnetini muhafaza etmeiktedir. Zannedildiğine göre Almanya, üçlü pakta karşı vaziyet alması için Yugoslav hükümetini tazyik etmektedir.
Mihver propagandası Sırplarla Hırvatlar arasına nifak sokmak ve bu suretle bir ayrılık husule getirmek için çok uğraşmıştır.
BİR SUÇ ORTAĞI YERİNE BİR DÜŞMAN
Londra. 31 (A.A.) — Daily Telegraph başmakalesinde diyor-ki:
ALmap propaganda makinesi, Yugoslav hâdiselerinin faillerine karşı henüz hücuma geçmemiştir. B. Matsuoka'nın şerefine hazırlanan şenlikler üzerinde soğuk bir hava esmektedir. Balkanlar hakkındaki plânlar da altüst olmuştur,
B. Hitler, Yugoslav topluklarına göz attığı (takdirde orada, bir suç ortağı değil, vekarlı ve müthiş bir düşman bulacaktır
Yugoslavyada
İhtiyat Hazırlıkları
Muhtelif Sınıflar Silâh Altında
Amsterdam, 31 (A-A.) — D. N. B.: Re ut er ajansının Belgratta n bildirdiğine göre, bu gece yeniden muh telif sınıflar silâh altına çağırılmıştır.
BULGARLARA GÖRE VAZİYET VAHAMET PEYDA EDİYOR
Sofya, 31 (A.A.) — D.N.B.; Hükûmet Partisine mensup mebuslardan Sotir İaneff, Duma gazetesinde neşrettiği bir makalede Yugoslav ya vaziyetinden bahsetmekte ve buh ranm vahamet peyda ettiğini yazmaktadır.
Muharrire göre, Yugoslavyada hükümet değişikliği üçtü pakta karşıdır. Almanlar aleyhine yapılsın nümayişler de bunu göstermektedir.
[Yugoslavyaya dair diğer haberler beşinci sayfada]
Üstü Kapalı Tehdit mi ?
Balkanların Esir
M
em
aketl
eri
YUGOSLAV  HÂDİSELERİNİ NASIL KARŞILAMIŞ?
Berlin, 31 (A.A-) — Yan resmi bir membadan bildiriliyor:
Alman siyasi mahfilleri, Yugoslav hâdiselerinin Yugoslavyaya komşu memleketlerde uyandırdığı tesirleri büyük bir alâka ile takip etmelcte-dir. Almanya Ue dostane münasebetler peyda eden memleketler Bel-gradm siyasetinden hiç bir şey anlamadıkları Bcrllnde müşahade edilmektedir. Bu gibi komşu memleketlerin Afcmanya île daima temasta oldukları Alman Hariciye Neza-retince ileri sürülüyor. Bunlardan Bulgarlstanın kendi siyasetinin ne-flne olarak ne derece teşebbüste bulunmak mecburiyetinde kalacağı Berllnde şimdiden tahinin olunmaktadır.
Bugün (Nisan 1), kimseye Puvasson Davrîl yapacak mısın?
Hayır, b*n astıafım, müfterilerime her gün Puvasson Davrfl yapıyorum 1
Makûs Talihimizin Yenildiği
Günün Yıldönümü
Yeni Bir İstiklâl Mücadelesi
Mukadder se...
İkinci İnönü muharebesi İstiklâl MUcadelesinln şaheserlerinden birisidir. Bu eseri, şimdi Milli Şefimiz olan, yirmi »ene evvelki Garp cephesi Kumandanı İsmet İnönü yaratmıştır. Yirmi sene evvel silâhlan az, teşkilâtı henüz iptidai bir halde olan Türk ordusu, İnönünde büyük bir zafer kazandı. Çünkü başında kumandan İsmet İnönü, İçinde coşkun bir İstiklâl ruhu, göğsünde sonsuz millî iman vardı.
İkinci İnönü muharebesinin nasıl cereyan ettiğini Atatürk, nutkunda canlı bir şekilde anlatmıştır. Ebedi Şefimizin bn tasvirini ve İnönü muharebesi vesUesüe Garp cephesi kumandan! Ue Başkumandan arasında teati edilen telgrafları üçüncü sayfada bulacaksınız.
İnönü zaferini, geniş kısımları İşgal edilmiş bir memlekette, nakıs silâhlarla kazandık. Bugün silâhlarımız yepyeni, kaynaklarımız bol, tecrübelerimiz   geniştir.
İnönünde milletin makûs talihini yenen kahraman İnönü
Milletimiz de tek vücut halindedir. Başımızda ayni kumandan, 1-çimizde ayni ruh, ayni iman var. Yeni bir istiklâl mücadelesi mukadderce İkinci İnönü zaferini ka zan anlar ve o kahramanların evlâdı hem şerefli ölmeği, hem de yeni zaferler kazanmağı bildiklerini Isbat edeceklerdir*
[Tarihi vesikalar üçüncü sayfamızın başmda~]
İmâ
ar*
V
Eden
AtinayaDöndü
Belgrada da Gitmesinde
İh ti
ma
Var
«Almanyanm, itibarına karşı indirilen bu darbeyi harmedemlyerek harekete geçmesi muhtemeldir.
«Bulgar radyosu, dün, Hitlerle Ma reşal Göring ve Keitel bir görüşme yaptığını bildiriyor. Bu görüşmede, Yugoslavyaya karşı hareket kararlaştırılmış olabiliT.
«Ayni gün, İmjütere Hariciye Nazırı B. Edenle Genelkurmay Başkanı General Slr John Dili, Atlnaya gelmiştir.
B. Eden'în İngiltere ve A-merika tarafından vado-
(Devamı: Sa. 5, 8Ü, 5 te) —
Yunan  Başvekili  ve General bir arada
ingiliz
Kuvvetleri
Selanik
Cephesine Yakınmış
Londra, 31 (A-A.) — Balkanlarda vaziyeti tetkik eden Observer gazetesinin başmuharriri Garvin, şu satırları yazıyor:
«Balkan vaziyeti hakkında İyi malûmat alanlar, Almanların, Yunanistana karşı taarruzunun bu hafta sonunda başiıyacağmı tahmin ediyorlar. . ' .
«Alman Genel Kurmayı, Yugoslav
ya cihetinden emin olmayı bekllyor-du-Yunanlılanrı, Selanik bölgesindeki vaziyeti mükemmel surette takviye edlîmiş bulunmaktadrr.
«Kahraman müttefiklerimiz,   Ar-(Devamı: Sa. 5, Sü. 4 te) —
GÜNÜN SESİ
Ahmet Vefik
Paşanın Ölüm
Yıldönümü
Yazan: REŞAT KUBİ
Tesadüfen öğrendiğime göre 1 Nisan Ahmet Vefik Paganın ölüm yddönümüdür. Büyük ihtifalden bahsedecek değilim. Fakat Şehir Tiyatromuzun kendi sezon sonuna tesadüf eden bugünde merhumun piyeslerinden birini oynaması en büyük tiyatro adamımızın mezarına güzel bir hürmet kuronu olacaktı.
Ahmet Vefik Paşa, Türk tiyatrosunun hakiki piri ve natronudur. Onun zamanında ve ondan sonra memleketimizde nazı tiyatro hareketleri olmuştur. Tek tük piyes muharrirleri ve tiyatro idarecileri
görülmüştür. Fakat hakfld sanat ( tiyatrosunu onun kadar iyi aniı-yan yetişmemiştir. Eakiaile kıyas kabul etmlyecek kadar İleri ve parj lak zamanlara girdiğimiz halde bu iddiayı bir gün bile münakaşayı çok tahammülü olan bir mesele gibi görürüm.
Ahmet Vefik Paşa, Molyeri a-dapte etmekle İşe başlamıştır. Bu demir gfbl bir başlangıçtır.
Paşa, memlekette yeril malı e-4 serle tiyatro kurulanuyacağnu biliyordu. Fakat yabancı eser tercümemle bunun kabil olaıruyaeağnu anlıyacak kadar da mütekâmil kafalı ve sanat İşlerinin vâkıfı idi.
Tiyatroda vaka İcat etmek ve bunlarla enteresan bir piyes çarpanını kurmak çok güçtür, uzun tecrübelerle kazanılan bir nevi teknik ve hendese İşidir.
Şiir ve romanda kabiliyet gösteren bir edebiyatçı uydurduğu bir vaka etrafında bir takım İnsanları konuşturup boğuşturmakla bu işi oldu sanır ve bizde her zaman ol-
(Lûtfen sayfayı
VATAN
1-4-941
Trebiç
13
inkolıı'
Hayat ve Maceraları
Toplıyan ve nakleden: İHSAN BORAN
Bunun üzerine Londradan en-tellicens servis vasıtasile Hindistan hükümet makamlarına ve gizli hizmet müdürlerine aşağıdaki
©mır gönderildi:
«Hindiatanda Lahur'da bulunduğu haber verilen Trefeis Lin-koln'un, rahip Chao Kunfc'un diri veya ölü olarak derhal tutulmasını ve buı husueta acele cevap verilmesini emrediyıoruz.»
Fakat Pencap merkezine tevkif emri geldiği zaman, Chao Kung keyan bir yıldız gibi Sind çölünün kum tepeleri arkasında kaybolmuştu.
Rahip Chao Kung Efganıstanda ve Casus Lâvrens'e karşı yaptığı
Muharebe
•¦Van İstan 1921 senesinde 0,,-ctkil 'bir devlete kavuştu. 1924 de bir Rus mühendıisi, Ef-^an ıstan dağlarında zengin madenler bulunabileceğini ileri sürdü. Ü tarihten itibaren Ruslar Kkhi\ Emiri Kral Amanullah ile oir dostluk muahedesi yaptılar, itganistanda Rusyanm nüfuzu In^ilterenin işine gelmedL Rus aûruzuna mani olmak için Kral Amanullahı elde etmek lâzımdı. İngiliz Entelicens Servisi, bu nazik vazifeyi görecek tecrübeli bir adam seçti: Casus Albay Lâvrens.
fcivrens Şarik memleketlerini ~ tanıyor, parklıların âdetlerini de iyi 'biliyordu. Uzun eeneler fark işlerinde çalışmış, büyük zaferler elde etmişti. Yiıfcni seneden beri Entelicens Servisin seçme a-damJan listesinde görünüyordu. "Londralı hanımlar ona (Üç milletin taçsız krah) diyorlardı. Oks «ord üniversitesinin eski talebesi, *ıyni zamanda bdr arkeoloji âlimi îdi. Arapça, Acemce ve Türkçeyi nfeketmımel biliyordu.
Hükümet, Entelicens Servisin Jntihabmı muvafık buldu. O sıra_ da Albay Lâvrens (Şam) da idi. Gizli bir ajan acele Şama giderek Lâvrense Londradan getirdiği talimatı verdi. Lâvrens derhal Ef-gaeistanın hükümet merkezi olan Kabil şehrine hareket etti. Lâvrens, bir şeyhi, ve emiri kandırma da üstattır; bizce meçhul olan ve kendisine mahsus usulleri vardır. Kabil şehrine muvasalâtından altı ay sonra Kral Amanullahı avu-cu içine aldı. Efganisitan kralının (Askerî ve fennî müşaviri) oldu.
Lâvrens Kabile geldikten sonra Rusların yıldızı, Hintkuş dağla, rı üzerinde sönmeye yüz tuttu. 'Amanullah Ruslara da, ingilizlere de 'hüsnü kabul gösteriyordu; fakat Lâvrensi dinlemeden bir iş yapmıyordu^ Para kuvvetile, Kabil, Heran, Kendehar şehirlerinde açtırdığı İngiliz bankalarile işi kolayca halletti. Kralı elde ettikten sonra, Rusları Efganistandan uzaklaştırmak kolaydı. Bu iş te birkaç aydan fazla sürmedi. Bulduğu sebep gayet basitti:
Efgan Kralı Amanullaha Rusların bir suikast tertip ettikleri ve bu suikastın bir Entelicens Servis ajanı tarafından haber verildiği şeklinde bir yalan uydurdu. Ve Rusya elçiliğinde yapılan bir ara? tırmada kral saravının bir plânı • bulundu. Bunlar Lâvrensin mari-fetile hazırlanmıştı. Can 'korkusuna dû*en kral Amanullah, dostları olan Ruslara danldı ve onları Efganistandan çıkardı. Fakat bu sıralarda dilenci bir Buda rahibi, Herat şehrinden birkaç kilometre uzakta bulunan bir manastıra sığındı. Bu -manastır küçükitü; fa-
duğu gibi buna bir kısmı halkla beraber kendisi de İnanır.
Yeril edebiyatçı birdenbire tiyatro yapamaz. Fakat hazır patron üzerine elbise biçip diken terzi gibi hazrr bir yabancı piyes üzerinde lyl çalışmak suretile İyi bir a-daptasyon meydana getirmesi dalma mümkündür. O zaman kendisinin yapacağı İş orijinal piyesteki yabancı tip ve vakaların muadillerini kendi muhitinde arayıp bulmak ve evvelkileri bunlarla değiştirmekten İbaret kalır. Bu takdirde sahne yeril bir hayatın tecelli-ierlle dolar; tercümeler de oynryan aktör gibi dlnllyen seyirci için dc olrer anlaşılmaz kukladan ibaret kalan kontlar, kontesler, şövalyeler vesaire karşımızda kendimizden insanların sıcaklıglle tabii hayatlarını yaşamağa başlarlar.
Muharrir ve aktör gibi tiyatro seyircisinin de başka türlü yetişmesine ve normal yoluna   girerek
kat eski bir şöhreti vardı.
Dilenci rahipten biraz sonra altı yolcu daha manastırdan tanrı misafirliği diledi. Bu suretle muh telif pürlerde azar azar bas rahip Ohao Kuriig'un adamları manastıra yerleştiler. 1929 senesinin ni. san (güneşleri başlayınca, Manastırın bahçesi açan meyve ağaçları lc güzelleşti. Rahipler hücrelerinden çıktılar, aşağı mahallelere indiler, göçebe kabilelerin yaşadıkları kayalıklara tırmandılar, vadilerde ve ovalarda dolaştılar. Hat tâ bazıları Herat şehrinin pazarına kadar giderek köylülerle gizli gizli konuştular. Gündüzleri manastırda kayboluyorlar, fakat ak samları hepsi de rapor vermek üzere hazırlanıyorlardı.
Bir gün, dilenci kıyafetile gelen ilk. rahip Efganistanın merkezi olan Kabil cehrinin yolunu tuttu ve bir daha manastırda görülmedi. Birkaç gün sonra, Efga-nistanda kulaktan kulağa Chao Kung'dan bahsedilmeye başlandı. Budistler az zamanda Kral Amanullahın muhafızları arasında da gizli gizli entrikalar çevirmeye koyuldular. Halk için için kaynaşıyordu. Herat şehrinde köylüler toplanarak hapislhaneya yaiklmaya ve içindekileri kurtarmaya teşebbüs ettiler. Kandhar şehrinde haPtalardanberi grev yapan bir inek fabrikasının işçileri Emırin «arayı önünde toplandılar ve Kral Amanullaîhın tasvirini yaktılar. Müdahale eden polislere taşlarla ve sopalarla hü cum ettiler.
Bu irk (hâdiselerle şüphe ve en diseye düşen Kral Amanullah, Lâvrens ile »dertleşti. Lâvrensin cevabı krsa oldu:
— Bütün bu hâdiselerde Trebiç Lincoln'in parmağı olsa gerek. Rahip Chao Kunıg'un Lâhur. da olduğunu evvelce haber vermişlerdi. Her halde buralara gelmiş olacak. Çabuk öğrenirim.
Lâvrensin bulduğu usul basitti: Bir gün Efganlı muhafızlar Kabil şehrine iki budist rgetirdiler. Muhafızlar iki budisti civarda köy Kilere (ecnebilere karşı mukaddes cihad^ dan bahsederken yakalamışlardı. Bu iki budistten birisi. Siyamda Yankot şehrindeki Buda mabedinde Chao Kung'un •klavuzu olan keşiş Tek idi. Lâvrens ikisini dc sıkı bir sorguya çdkti, fa'kat bir şey öğrenemedi. Amanullahın muhafızlarından bir subay. Kabilde çok tatbik edilen usulü tatbik etti; bu usule (Dokuz kuyruklu kedi)  derler.
Tek ile arkadaşı eHerinden birer demire asıldılar. Sonra vücut larının belden yukarısı çırçıplak soyularak kamçılarla döğülmeğe başlandı. Bir çeyrek saat sonra etlerinden İcanlar fışkrrmca Efgan Iı subay sorgulara cevap vermek şartile 'kendilerini rahat bıraktı. Ellerini çözdüler ve iskemlelere oturttular. Tek kan ve ter içinde idi, arkadaşı baygm ve bitkin hale gelmişti. İçmek için biraz su istedi. Efganlı subay:
— Sana su değil şarap vereceğiz, dedi, ama söylemek şartile. Eğer söylersen 3en: de arkadaşını da serbest bırakacağız; yoksa ikinizi de avluda kurşuna dizdiririm.
Lâvrens söze karıştı:
— Haydi, cevap vermek iste-mivor musun)
Tek son kuvvetini toDİıyarak Efganlı »subaya cevap verdi:
(Arkası var)
Derlemesine imkân yoktur.
Bu bilhassa aktör için mühimdir. Dikkat edilsin. Bizim Fehhn merhum tipinde hakiki aktörlerimiz Ahmet Vefik Paşa mektebinden yetişmiştir. Mınak tercümelerinden gelenler sahnede TUrke ve hatta insana hiç benzememlş mankenlerdir. Tiyatroyu da, edebiyatı da lyl anlıyan Ahmet Vefik Paşa, bu usul Ue bir seri Molyer tercü-rresl meydana getirmiş ve adamsızlıktan tiyatroyu da kendisi kurmak vaziyetinde kalarak aktörlerine İfade edecekleri karakterleri bizzat kavratmağa çalışmıştır. Ylr mi beş sene evvel İstanbul Darül-bedayilnl kurmağa gelen büyük tl-jıtro adamı Antölne'nin de ayni L»ıbdeden işe başlamış olduğunu u- utmamak lâzımdır. Çünkü akıl Jçln olduğu gibi bu neviden İnce bir teknik ve sanat İşi İçin de takip edilecek iki yol yoktur.
REŞAT NURİ
Belediyede;
Taksim-Harbiye Yolunun Yokuşu
Dolmabahçeden Açılan Bir Yolla Hafifletilecek
Taksim - Harbiye j olu üzerin, de vesaiti nakliyenin gidiş ve gelişleri zorlukları (mucip olmaktadır.
İstanbul belediyesi bunun önüne geçmek için gerek otomobil ve gerekse arabaların geçebileceği ayrı bir yol açmıya karar vermiştir^
Bunun için Dolmabahçede yeni yapılacak şehir stadının arkacından doğrudan doğruya Belvü bahçesinin önünden tramvay caddesine çıkacak bir yol yaptırılacaktır. Diğer taraftan Maçkaya çı'kacak nakil vasıtaları için de yine Dolmabahçeden ve Taşlığı takiben ayrı bir yol açılacak ve bu suretle vesaiti nakliyeden çok yüklü bir vaziyette olan Taksim -Harbiye yolu üzerinden otomobil ve araba gibi nakil vasıtaları ge-çemiyecektir.
Belediye Meclisi Bugün Toplanıyor
Belediye umumî meclisi bugün Nisan devresi toplantılarına bağlıyacaktır. Bugünkü toplantıda, kimsesiz çocukları kurtarma yurdu doktorlarının vazifelerini gösteren talimatname ve pansiyonlu ilk okullarda vilâyet hesabına okutulacak talebenin sureti kabu. lü hakkındaki mazbata ile belediye zabıtası talimatnamesi tetkik edilecektir.
Beyazıt ve Galata Kuleleri Tamir Edilecek
Uzun zamandanberi tamir edı_ lememek yüzünden esaslı bir tamire muhtaç olan Beyazıt ve Galata kulelerinin. İstanbul belediye, since tamirine karar verilmiştir. Dün Vali ve Belediye reisi Dr. Lûtfi Kırdarın da hazır bulunduğu belediye daimî encümeni bu iki kulenin tamirini 10 bin liraya bir müteahhide ihale etmiştir. Tamirat derhal baslryacaktır.
Hastaneler İçin 40 Bin Lira Temin Edildi
İstanbul belediyesi, hastahane-lerin iaşe, erzak ve ilâç ihtiyaçlarını (karşılıyabilmek için 40 bin liralık bir tahsisat lâzım geldiğin. den kırk bin liralık münakale yapacaktır.
Boğazın İmarı
istanbul belediyesi Boğazın güzelleştirilmesi için plânlarını ha-zırlalmaktadır. Bu plânlar derhal Belediye meclisine verilecektir ve bu arada Vaniköyle, Beykozda Abra'ham Paşa korusuna bıı istinat duvarı yapılmasına karar verilmiştir.
Belediye Kooperatifi Bir Terzilik Şubesi Açıyor
Belediye kooperatifi   ortaklar için Sultanhamammda bir terzilik şubesi   açmıya   karar   vermiştir. Burada ortaklara beş taksitte elbise yaptırılacaktır.
Balatta Kanlı Kovalama
Lâf, Kadın Meselesine Gelince Çilingir Sofrası Kan Çanağı Oldu
Katil Kaçarken Atılan Kurşun Zavallı Salamonun Nasibi İmiş
Evvelki sabah Balatta bir cinayet olfnug ve cinayetten sonra da kaçan katili yakalamak için bir kovalamaca cereyan etmiştir.
Balatta ahçılık yapan Ahmet, u*un zaımandir görmediği arkadaşı ömerle çilingir sofrasını kurmuşlar ve dağdan, tepeden ko-nuflmıya başlamışlardır. Bu hasbi, hal arasında lâf edki bir aşk hikâyesine intikal edince hasbıhal de kavgaya dönmüştür. Bu kavga neticesinde Ahmet bıçakla arkadaşı ömeri muhtelif yerlerinden yaralryarak kaçmıştır. Dükkândan elinde bıçak fırlıyan ve kaçmıya başlıyan Ahmedi görenler evvelâ korkmuşlar ve toplanarak yüz, yüz elli kişilik bir kafile halinde Ahmedin peşine düşmüşlerdir. Ahmedi takip eden polis memuru
Kadri üç defa dur emri verdiği halde suçlu durmamış ve kaçmasına devam etmiştir. Bu arada eli bıçaklı bir adalmm karşısına çrkan Balatlılar sağa sola çil yavrusu gibi dağılmışlardır. Polis memuru Kadri suçlunun durmadığını ve elindeki bıçakla kendisini yakalamak istiyenleri yaralı-yacağını düşünerek bir el ateş et. miş kurşun Ahmede tesadüf etmediğinden katilin önünde kaçan Salamonu bacağından yaralamıştır. Yere düşen Salamonun üzeri, ne yuvarlanan Ahmet yetişenler tarafından yakalanmıştır.
Yaralı Ömer ve Salamon can kurtaran otomobili ile Cerrahpaşa bastabanesine kaldırılarak tedavi akına alınmışlardır. Suçlu Adliyeye verilmiştir.
Her Gün İstanbulda
3 Ein Küo Ekmek Israla Uğruyor
Çaresi: Etiketten Vazgeçmek...
Meraklı bir zat d'ln matbaamıza geldi. Şu hesabı yapmış: Her elemeğin altma frrmcmın adını gösleren bir etiket yaprştrniryor. Bazan bu kağıdı farkında olmadan   midemize
indiriyoruz. Ekseriya da görüyoruz. O zaman ekmekten kopar amadığı-mız için bir lokma ekmekle beraber atıyoruz. Bu lokma   meraklı zatın
hcsabmca vasati olarak bir ekmeğin yllzde biri kadar tutar. îstanbulun ekmek sarfiyatı günde üç yüz bin tahmin edilirse bu yüzden hiç far-
kında olmadan her gün üçer bin kilo ekmeği israf ediyoruz. Senede tamam bir milyon yüz bin kilo eder.
Bu israf neden? Bu kâğıt parça-si ne işe yarıyor? Buna hangimiz bakıyoruz? Eğer mutlaka belediyenin farkedici bir alâmete ihtiyacı varsa soğuk bir damga vurduramaz mı?
Her gün, pek yerinde olarak tasarruf sözleri işitiliyor. Günde Uç bin ekmeklik bir ısrafm önüne geçilmesi doğru olmaz mı?
Mekteplihrin 19 Mayıs Bavramı rtezlrl karı
Lise, orta okul ve sanat mektepleri beden terbiyesi öğretmenleri dün maarif müdürlüsünde toplanarak 19 mayıs idman şenlikleri, disiplin, kumanda ve idare heyetlerini seçmişler ve prova kuvvetlerini de tesblt etmişlerdir.
21 Nisanda kız ortalar, 25 nisanda erkek ortalar, 29 nisanda da kız liseler 30 nisanda erkek liseler saat on beşte prova yapacaklardır.
14 mayısta kızlar, 16 sında erkekler ikinci provalarını yapacaklardır. Liselerin provası Fener stadmda, ortaların da Şeref stadmda olacaktır.
o
Pasif Korunma Pazardan Başka Günlerde Yapılacak
Kazalardaki pasif korunma tecrübelerinin pazar günlerinden tnaada haftanın diğer günlerinde de yapılmasına karar verilmiştir. Bütün kazalardaki denemeler Nisanın on beşine kadar bitirilecek, burudan sonra aktif ve pasif olmak üzere umumî bir tecrübe ya. pılacaktır.
Edebiya Fakültesi Dekanının Konfaraısı
Maltepede çok mühim bir konferans verilmiştir. Edebiyat Fakültesi dekana Hâmit Maltepeye gederek Kültürev* gençleri ve köy halkının toplandığnmahfelde millî birlik ve duruya hâdiseleri hakkında konferansını vermiştir Din. leyiciler hatibin pek heyecanla söylenen koTnetli sözlerini alkımlarla karşılamışlardır. Reis vekili Muhittin, Belediye reisi Kahraman, Kızılay cemiyeti reisi Naci konferanstan    sonra hatibi teşyi
etmişlerdir.
-o
Çivilerin Tevziine Bugün
anıyor
Son hafta içinde ithal edilmiş olan büyük bir parti çivilerin iLk kısım olarak or iki vagonunun tevzüne karar verilmiştir. Ticaret Vekâleti çivilerden hangi firmalara tevzi edilmesi lâzımgeleceğini gösteren bir tevzi listesini tasdik etmiştir. Tevziata bugün başlanacaktır.
BaşI
Piyasa Haberleri:
Mal Almak İstiyenler
Vagonlarını da Kendileri Temin Edecekler
Balkan memleketlerine gönderilecek mallar için her memleket kendi vagonlarından bir mktarı-nı şehrimize göndermektedirler. Geçen hafta Macarlar pamuk yüıklomeık üzere kendi vagonlarından on tane göndermişlerdir. Bu vagonlar ithalât malı olarak bazı eşya getirmişti. Yugoslavya dahi tiftik yüklenmek üzere bir kaç vagon göndermişti. Bu usul, hha. lât malı getirecek vagonlara ihraç malı yüklenmek suretile iki memleket arasındaki sevkıyatı kolaylaştıracağı için muvafık görülmektedir.
Yunanistana Arpa ve Fasulye Gönderiliyor
Komşumuz Yunanıstana arpa ve fasuiye sevkedıimöiUedır. bon günlerde 3UU ton arpa gönderilmiştir. Yunan piyasalarının istediği maıiar sırasne ve zamanında ^oııderiimeK-tcaır. Dün de torik ve ketal baıığı sevKOıunmu^tur.
Kuru Bakla İhracına tvıusaaae Veriliyor
1 ıcaret V etvaıeunce evvelce tesoıt euuere.< ınıacat bırLuUenne buaııııen r on tıaculı o auta Kaamait §aru.e seroest aovız veya muinim Unaıat maaaeıerının ıtnaunın temini nıu<*a'Oijır Uf- Kuru o^.a ihracı ıçm lisans verueceıtUr. 1 üc-canarın taıepıerını oogıuca V eKâ-iete yapnıaıarı lazunaır. laıepıe-re sırasııe müeaaae verüeceKtır. t^yıcıaen yû.pu.Tuş taiepıer nazarı ıtıDare aiinmıyacaıaır.
-o
Yazma ve Dokumacıların Toplantısı Bugün
Yazma ve dokuma kooperatifinin umumî toplantısı bugün Ticaret Odasında yapılacaktır. Toplantının biri âdi diğeri fevkalâde olmak üzere bir kaç saat süreceği söyleniyor. Toplantının hararetli olacağı ve yeni idare heyeti seçileceği bildirümektedir.
-o-
Şehir Parkları İçin 5000 Liralık Çiçek
Mevsim dolayısile istanbul belediyesi şehirdeki umumi bahçeler için 5000 liralık çiçek ve fidan alrarya karar vermiştir. Bu suretle bütün bahçeler tanzim olunacaktır.
GÜNDEN
GÜNE
TAKVİM
1 NİSAN 941
SALI
AY: 4 - GÜN: 91 - Kasrm. 145
RUMİ: 1867 _ MART:       19
HİCRİ: 1360 — ReblUlevvel: 4
VAKİT ZAVALI   EZAM
GÜNEŞ: 6,42       11,08
ÖĞLE: 13,18         5,44
İKİNDİ: 16,53          9,19
AKŞAM: 19,35        12,00
YATSI: 20,08          1,33
İMSAK: 4,59          9,24
Nisan Balığı
'renklerden  kısmen  bize
de geçmiş, «Nisan balığı»
denilen kötü bir âdet var: Muzipliklerle, yalan haberlerle aldatmak.
İşte size bîr «Nisan balığı».
nın   kar i katur ize   edilmiş   bir
şekli:
Tokyo, 1 Nisan (N. B. nin Roma muhabiri bildiriyor) — Nihayet bugün şafakla beraber İ6tilâ teşebbüsü muvaffak olmuş ve İngatereye ayak basılarak bütün şehirler işgal edilmiştir. İstilâ sırasında Londrada bulunan «Nevyork Falavreyşin» ga. zetesinin harp muhabiri bu mu-v a/ı anıy etli bar eke Un sal balarını gazetesine şöyle budırmekie-oır: I
doğarken, karşı sahil-
ae*u uzun meozmi topıar mut-üış oır raaııyete ve inguıere uze. rıne muyomarca uıatt mermi ya^mıya Da^ıaoı. Ana vatan muuaıueri neye uğradıklarını «uucLmjya vakit ouıamauan, m er. mu erin ner Dun, yere temas eder eıraez ortasıooan yarılıyor ve ner oırınaen rıruyan yumı Deşer rnetreuK ıpıer bir ıngııızın üzerine auıarak onu kıskıvrak bağlıyor ve merıuç bir naie getiriyordu, bu ıpıer, - nasıl teoarık eumşıer,  oralını henüz  tanıtı* j
euemcoım» öğrenince ayrıca bü-1 a ireceğim . ingıkz    siciminden
meydana getirildikleri için Dagıa numarın uumarı koparmalarına imkan olmuyordu. 3unu da kay-oeuneoen geçemıyecegım kı, bu şekuoe bagıanan İnguızıerın, sı-camerinin sağlamlığım muşane-oe etmekten man oır gurur auy-aukian yüzlerinden belli oluyordu.
Bîr saat sonra mermi yağmuru kes Udu bütün Londraua ve hattâ tahmin ederim ki bütün İngııterede biz bitaraf gazete muhabirlerinden başka bağlanmamış kimse kalmamıştı. Anlaşılan ipler bitaraflara dokunmamak için emir almışlardı. Hattâ yanlışlıkla «Atmasyonal Holi-vut INıyus» un muhabirine saldıran bir ip muhabirden derhal özür diledi ve bu hareket bana refakat eden «Tele-sine-foto»-muz tarafından renkli ve sesli olarak hemen filme alındı.
Ufak mermiler yağmuru kesildikten yarım saat sonra büyük mermiler yağmıya bağladı. Bun.
lar - şimdi öğrendiğime göre onar bin tonluk cep mermiler imiş. On dakikada bir gelen bt mermiler havada dönüp dolaşıyor ve boş bir saha bulunca bir serçe nezaketile  oraya yerleşiyordu. Bu yerleşmeden  sonra, merminin   kapaklan    açılıyor, binlerce müsellâh düşman muntazam bir şekilde çıkarak bağl» İngilizleri teslim alıyor, boş kal. mış şehirleri işgal ediyordu. Bu harekât, bir günde tamam.
landı.
Bu telgrafımı verdiğim sırada Londramn meşhur «Big ben» . saat yirmi dördü vurmıya başladı. Şehirde normal hayat baş lamak üzeredir: Zira 2 Nisanı girmiş bulunuyoruz.
Ajansın notu: Yukarıdaki tel grafın başında   görülen N. B. «Nsan Balığı» nın ilk harfleri-
KÖR KADI
— Kaptan Searl dUn boraya geldi ya Frlthe kasabada demişler kl: «Dalgıç koyda m adam m kotrasını bulma?»,   öyle mi?
Doğru mu?
— Belki... Fakat bunu efendi eve döndüfcu zaman kendisine sorsanız daha İyi olur.
— Neden bu kadar erken sokağa çıktı?
— Bu ona alt bir şey...
HA1& yüzüme bakmakta devam ediyordu:
— Frltlı kotranm kamarasında bir eeset bulduklarını söyledi. Bn nasıl mümkün o-lur? Misin de Vinter dalma denize yalnız çıkardı.
— Banları bana sormanız manasız, Mlsls Danver», ben de sizden fazla bir şey bilmiyorum kl...
— Doğru... Doğru...
Bu sözleri söylerken halâ yüzüme bakıyordu. Ben çiçeklerle dola vazoya pencerenin önüne koydum:
Bir an bekledi benim bir ş< \ söylemediğimi görünce:
— Gidip yemek için söyllyeylm. Diyerek odadan çıktı. Artık ondaa kork-
nıuyordum. O da Rebeka gibi üzerimdeki nüfuzunu kaybetmişti. Artık yapacağı ve söyllyeceği şeyler bana dokunamazdı. Runa düşman olduğunu biliyordum. Fakat buna lâkayıt kalabiliyordum. Fakat kamaradaki ceset hakkında doğruyu öğrenirse Maksime de düşman olacaktı.
Bir koltuğa oturdum. Elimdeki   makası
masan m üzerine bıraktım. Artık canım çiçekleri düzeltmek İstemiyordu. Maksim ne yapıyordu acaba? Gazete muhbiri ne diye telefon etmişti acaba? Midemi kemiren ağrı tekrar baş gösterdi. Pencereden baktım.
Hava çok sıcaktı. Fırtına nerede ise kopacaktı. Biraz balkona çıktım. Saat on bir buçukta Frlth gelip haber verdi: Maksim beni telefona çağırryormuş.
Telefona tutan ellerim titriyordu:
— Sen misin? Ben Maksim.. Sana Frank m yazıhanesinden telefon ediyorum.
— Peki...
Bir an sustu sonra devumla:
— Frank llo Albay Julyan'ı saat birde yemeğe getireceğim, dedi.
— Peki...
Daha bir şeyler söylemesini istiyordum, bekliyordum. Nihayet şu haberi verdi.
— Kotrayı çıkardılar. Şimdi oradun döndük.
— lyl...
— Kaptan Searl Albay Julyan Frank ve ötekiler de orada İdiler.
Acaba Frank telefonun yanında mıydı? Maksim neden bu kadar soğuk konuşuyordu?
— Saat birde yemeğe geleceğiz.
Dedi ve kapattı. Hiç bir şey söylememişti Onları bilmiyordum. Frith yemekte dört kişi olacağımızı söyledikten sonra tekrar balkona çıktım.
Bir saat bitmek tükenmek bilmiyor bir türlü geçmiyordu. Arkama başka bir esvap giymek üzero odama çıktım. Aşağıya İndim. Bekledim vakit geçmiyordu. Nihayet bire beş kala bir araba sesi duydum. Sonra merdiven başından sesler geldi. Aynanın karşısında saçlarımı düzelttim. Rengim sap sarı idi.
Yanaklarına biraz renk gelsin di ye yüzümü uğuşturdum. Tam o aralık odaya Mak sim, Frank ve Albay Julyan girdiler. Bu a-ılamı baloda görmüştüm fakat bana bugün başka türlü göründü, sanki daha küçülmüş, zayıflamış gibi idi. Bir doktor gibi ağrr ve yava$ Ur sesle konuşuyordu: ,
— Nasılsınız? De4L
Maksim söze karıştı:
— Frlth'e söyle de bize biraz Porto şarabı getirsin. Ben ellerimi yıkayıp geleceğim.
Frank.-
— Ben de.. Diyerek arkasından çıktı. Ben Frlth'i çağırmadan uşak   bir   tepsi
ile odaya girdi. Üzerinde Porto şarabı ve
bardaklar vardı.
Albay Julyan şarabı içmiyordu. Ben bir şey yapmış olmak için elime bir   bardak aldım. Albay pencerenin önünde ve yanımda duruyordu. Nazik   bir tavırla dedi kl:
— Ne aksi bir şey oldu, değU ml efendim? 8lzin İçin ve kocanız İçin o kadar U-/uluyorum İd...
— Teşekkür ederim diye cevap verdim ve bir yudum şarap içip bardağı masanrn üzerine bıraktım. Elimin titrediğini görmesinden korkuyordum.
— İşi karıştıran nokta, kocanızın geçen sene bulunan cesedi tanıdığını söylemiş olmasıdır.
— Ne demek İstediğiniz anlamryonım.
— Bu sabah bulduğumuz cesetten haberiniz yok mu?
— Bir ceset bulunduğunu işittim. Dalgıç bulmuş
Adam etrafına bakmdıktan sonra daha yavaş sesle söze devam etti:
— Evet korkarım ki bu   ceset   onundur.
(Arkası var)
9531
97
385
1 - 4 - 941
VATAN
ioüflö Zaferini
Atatürk'ten Dinleyiniz
İM
Düşman Muharebe Meydanını Silâhlarımıza Terketmişti
Harp Vaziyeti
İkinci TnonüıuTe parlak bîr raf er
yenen İnönü Ebedî
Atatürk, büyük nutkunda İnönü zaferini şöylece anlatıyor:
«Yunan ordusunun Bursa ve U.şak grupları, 23 mart 1337 günü ileri harekete geçtiler. İsmet Paşa kumandasında bulunan garp cephesi kıtaatı, Eskişehirin şimali garbisinde talhaşşüt etmişti. Karar, muharebeyi İnönü mevaziin-de kabul etmekti. Ona göre teda. bir ve tertibat alınıyordu. Düşman, 26 mart akşamı, İsmet Paçanın işgal ettirdiği mevaziin sağ cenahı ilerisine yanaştı. Ertesi ıgiî-nü, bütün cephede temas oldu. Düşman, 28 de sağ cenahımıza taarruza geçti. 29 da her iki cenahtan taarruz etti. Düşman, mevzii, mühim muvaffakiyetler elde ediyordu. 30 mart günü şiddetli muharebelerle geçti. Bu muharebelerin de neticesi düşman lehine tecelli etti.
Bundan sonra, srra bize geliyordu. İsmet Paşa, 31 mart günü mukabil taarruza geçti ve düşmanı mağlûp ederek 31/1 Nisan gecesi ricate meöbur etti. Bu suretle, tarih inkılâbımızın bir sayfası ikinci İnönü zaferile imlâ edildi-
Efendiler,  düşman   çekilirken
garp cephesi kumandanı ile 1 nisan günü cereyan eden muhaberat, o günün tahassüsatını tesbit eden vesaiktir. O tahassüsatı ihya için müsaade buyurursanız o günkü muhaberattan bazı telgrafları aynen okuyacağım.»
Garp Cephesi Kumandanından Başkumandana
Metris tepeden
1 .4 m 337 Saat   6,30 da   Metristepeden vaziyet:   Gündüzbey
le,    sabahtanberi    sebat
eden ve dümdar olması muhtemel
bulunan  bir düşman  müfrezesi,
sağ  cenah  grupunun  taarruzile
gayr im un ta zam çekiliyor. Yakın, dan takip ediliyor. Hamîdîye istikametinde temas ve faaliyet yok, Bozök yanıyor. Düşman, binlerce maktulleri ile doldurduğu muharebe meydanını silâhlarımıza terketmiştir.
Garp cephesi Kumandanı
İsmet
Başkumandandan Cevap Gazi nin meşhur tarihi cevabı fudur:
«Bütün tarihi âlemde sizin İnö-
BlRlNCt    KISIM I
Bir çadırın içi.» K*5?edeki tahta IiaMMh üsrr.nde bl; karpit lâmbası yanıyor. İki seyyar karyola, bir su testisi vc testiye kapaklık eden kalın bir bardak, çadırın iDine asılmış iki yüz havlısı, karyola üzerinde iki eeket vc iki kasket...
Taşköprü ile Kastamonu arasınla yapılmakta olan bir yol inşaatında çalışan iki genç mühendis, karşılıklı akak iskemlelere oturmuş konuşuyorlar. Bunlardan biri şişman vc esmer - Niyazi - öteki sarışın vc zayıf - Ali - İkisi dc bir sene evvel mühendis mektebinden diploma almışlar vc hayata atılmışlar.
— Adı ne idi? Hatice ml? '
— Hayır, hayır.
— Kendisilc her gün görü^Uyor musun ?
— Evet, şu uzaktaki ağaçlıkta bu luşuyoruz. Kız bana tutkun ama namuslu; ölürüm elini elime değdirmem diyor. Babası da dik kafalı, mağrur, müteafiflip bir adammış, Haccr ondan pek korkuyor.
— Bırak kardeşim, şu maceradan vazgeç. Köy ağasının kızı kendine göre bir delikanlı ile evlenip ruhat ctHin. Ne diye zavallının karşısına çıkıyorsun? Aradığın eğlence ise, bir hafta daha sabret, Kastamoniyc gidince gönlünü eğlendirecek bir ka-
kazanıp milletin  makûs talihini Şef Atatürk'le beraber
nü meydan muharebesinde deruh. te ettiğiniz vazife kadar ağır bir vazife deruhte etmiş kumandanlar enderdir. Milletimizin istiklâl ve hayatı, dahiyane idareniz altında şerefle vazifelerini gören kumandan ve silâh arkadaşlarınızın kalb ve himmetine büyük emniyetle istinat ediyordu. Sîz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. İstilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan bugün müntehalanna kadar zaferinizi tesit ediyor. Düş. manın hırsı istilâsı, azim ve himmetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdehaş oldu. Namınızı tarihin kitabei mefahirine kaydeden ve bütün mületi hakkınızda ebedî minnet ve şükrana sev-keden gaza ve zaferinizi tebrik ederken üstünde durduğunuz tepenin size binlerce vatan ölülerile dolu bir meydanı şeref seyrettirdiği kadar mîlletimiz ve kendiniz için şaşaai itilâ île dolu bir ufku istikbale de nazır ve hâkim olduğunu söylemek isterim.»
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Zulüm vc istibdat dünyasının en zalimane hücumlarına karşı, yalnız ve şaşkın kalan milletimizin maddî ve mânevi bütün kabi. Iiyet ve kuvvetlerini ruhundaki ateşle toplıyan ve harekete getiren Büyük MUlet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa!
Kahraman askerlerimiz, zabitlerimiz ve askerlerimizle avcı hat. farında omuz omuza vuruşan fır» ka ve kolordu kumandanları namına takdirat ve tebrikâtınıza kemali fahrile arzı şükran ederim.
Garp cephesi Kumandanı
tsmet
Çocuk Bahçeleri 23 Nisanda Açılacak
Belediye reis muavini Lûtfi Ak-soy bugün Istanbuldaki çocuk bahçeleri inşaatını teftiş edecektir ve inşaatın biran evvel ikmali için bazı direktifler verilecektir. Çocuk bahçelerinin 23 Nisan çocuk bayramında açış törenleri yapılacaktır.
EDEBÎ ROMAN
Yazan :
İhsan BORAN
Şarkı Akdenizde Deniz Muharebesi:
Kruvazör ve torpido muhriplerinden mürekkep bir İtalyan filosu. Yunan denizinde, İngiliz filosuna -.'Mı İtalyan filosu dağılarak muharebeden kurtulmak istedi. Fakat İngiliz filosu vo deniz tayyareleri peşini bırakmadı. İtalyan filosundan yirmi santimetrelik toplarla mücehhez. (Ful-me, Zava, Tola) kruvazörlerini vo büyük (Vlecnzo Clolurtl, Ma-estrale) destroyerlerini batırdı. Bu zayiat ta ilâve edilirse, İtalyan donanmasının harbin bidayeti ndenbcrl kaybettiği gemi miktarı şöyledir:
Mevcut 6 zırhlıdan üçü ağır hasara uğratmış, 20 kruvazörden dör dü batmış, üçü hasara uğramış, 8 İtalyan torpido muhribi batmıştır.
Acaba İtalyan filosu Yunan dc-nlzinde ne arıyordu? İlk hatıra gelen sudur: Asker nakleden İngiliz gemi kafilelerine hücum ötmek maksadllc denize açılmış o-lablliıs belki de Atlas denizinde Alman denizaltı vo tayyarelerinin hücumlarına benzer hareketlerde bulunmak istemiştir. Fakat İtalyan filosunun keşif yapmadan Yunan denizinde dolaşması bir İngiliz fUoslle yakından karşılaşması tabiye ve sevkulceyşe sığar bir hareket değildir. İngiliz donan masına çatacağını düşüne/fek denize daha kuvvetli filo İle açılır, keşif ve emniyete ehemmiyet ve-tlrdl. Dağılıp kaçmasına bakılırsa İngiliz filosunun kuvveti ve mevkii hakkında yanıldıkları akla daha yakın 'geliyor. Bir rivayete göre, ttalyan filosu Glrldl bombardıman etmek İstemiş, bu maksatla casuslar vasıtasllo İngiliz filosu hakkında malûmat almış, casuslar şarki Akdenizde İn-glliz filosunun bulunmadığını ve Olıidin bombardıman edilmesi için vaziyetin uıüsait olduğunu haber vermişlerdir. Casusların yanlış malûmatına İnanan İtalyan Amiralliği filoyu denize çıkarmış, fakat Glrldl bombardımana giderken, İngiliz filosunun havadan ve denizden bombardımanına tutulmuş, vc feci akıbet başına gelmiş...
Birinci fikir, benim kanaatime göre daha doğrudur. Asker nakleden gemi kafilelerine hücumda sevkulceyşi bir maksat vardır; fakat Glrldl bombardımanda askeri bir fayda yoktur. İtalyan Amiralliğinin arzusuna tevfikan Akdenizde böyle bir harekete girişmesi daha altfiTyakındır. Fakat 1-talyan filosu yanlış hareket etmiştir. Tayyare 11e keşif yapmı-yan ve tayyarelerle himaye gör-mlyen bir deniz filosu kör hareket eder ve hava hücumlarına karşı koyamaz.
İngiliz tayyarelerinin bu dculz muharebesinde de - Tarantoda olduğu gibi - Büyük İş gördüklerini tahinin edebiliriz, İngiliz filosunu görür görmez dağılan vc üslerine doğru kaçan İtalyan gemilerini, tayyareler kovalamış, hava torplllerllc bombolıyarak batırmışlardır Bazı İngiliz tayyarelerinin uçuştan dönmedikleri bunu göstermektedir. Bu deniz harbinin Ufsllûtı ve sonu henüz malûm değildir.
MİKEZBAM
mm
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
No. ı
musallat olma!
— Tuhaf konuşuyorsun Niyazi! Sen sevmek nedir anlamıyor musun? Şu köylü kızının uzun kumral saçları, iri siyah gözleri, nar gibi kızıl dudakları, bol fistanının altında giz-liycmcdlgi emsalsiz vücudu, çetrefil dili benim rahat vc huzurumu kaçır dı. GUndUz çalışırken karşımda o; gece yatağımda iken yanımda o... O-nu düşünürken içime ateş düşmüş gibi yanıyorum. Ne yapıp yapacağım, cn büyük deliliği işllycccgim, Haccr benim olacak.
— Sen aklını kaçırmışsın Ali. îü-tanbulda da çapkınlıklarını görmüştüm ama böyle gözlerinin kapandığına hiç rastlamamıştım.
— Bu kız bende akıl ve muhakeme bırakmadı.
— Eir aydır buradayız, içimizde yaşlı vc genç bunca mühendis ve a-mclc var, hiç birimiz Hacerl farket-
1
im
rünen sen onu nereden buldun?
— Hikâyenin başını biliyorsun: Ça dırlarımızı burada kurduktan iki gün sonra hastalanmıştım ya; hani baş mühendis köy agasilc görüşmüş beni köyün misafir odasfnda yatırmasını rica etmişti; orada kaldığım bir hafta zarfında ağanın karısı vc kızı bana bakmrştıJar. tşte ona o zaman tutuldum fakat şimdiye kadar bunu herkesten, bilhassa senden saklamağa muvaffak oldum. Bugün beni köyde yakaladın, artık hakikati gızliyemem; Evet, Hacerl seviyorum
— Saçma söylüyorsun. Seninki aşk değil sade bir arzu, gözlerini bürüyon, vücudunu saran bir ihtiras, daha doğrusu bir alev.'
— Sen buna ne isim verirsen ver Niyazi; ben o alevde yanmak istiyorum, anlıyor musun? Hacer benim olacak, bunun İçin icap ederse...
— Ne yapacaksın? Kızı at sırtı-
i Sene Evvel
Ahmet Vefik Paşa
Bugün Ölmüştü
Bu Büyük Türk Fikir Adamı, İstibdada Meydan Okuyan, Ferman Dinlemiyen Yüksek Bir İnsand
Tinıt/dn   on   durmın   r^-   nn knvıtn Unrımrılc minin ? O *»ün-
irfan hayatımızın eşsiz simaların dan biri olan Ahmet Vcfik Paşa, tam elli sene evvel ölmütU. istibdatta hiç bir zaman baş egmiycn, ferman din lemiyen, prensibinden ayrılmıyan, bilgi vc edebiyat sahalarında oriji -nal eserler yaratan bu büyük adamımızın kıymetli hatırasına saygı vo alâka göstermek için bundan iyi bir vesile olamaz.
Eski (Tercümanı Hakikat) koleksiyonunu karıştıranlar 2 nisan 1891 tarihli nüshada şu satırlarla Ahmet Vefik Paşanın ölüm haberini okur -lar:
— IRTİHAL —
"Cenabı Hak ezeli vo ebedi ömrü v \ keti şahaneyi müzdat ve feravan buyursun âmin.. İlim vc fazliylo me-maliki şarkiye ve garblycde İktisabı şöhret feravan eylemiş olan ülo -mayı vüzaradan ve vüzerayı ulemadan Sadrı esbak Alvnet Vefik Pasa Hazretleri, ahvali pirlden neş'et etmiş olan maluliyetin netlcel tahliyesi olarak enfası kafiye! hayatlyesl vâsılı gayeti mukaddere olmakla dünkü gün Rumeli hisarında kâin sahlHıaneierlndo irtlhall dan naim eyledikleri samiahıras teessüf olmuş tur. Merhum müşarünileyh memle -ketimizde nadlıilvücut zevattan olup malûmatı külliye ve umumiye*! va -tanımıza hakklyle şeref vermiş İdi... Merhum EyyttbU Ensari razlyyülln -delb&rl civarında metfenlnl tehiye ettirmişti, nâşı gufranı nakşı bugün Ihtlfalâtı lûyıka ve tekrlmatl faika ile kaldmlıp orada vediai rahmeti, ilâhiye kılınacaktır. Rahmetullahl a-leyh rahmeti vasıa...,,.
Ahmet Vefik Paşa 1235 (1819) yıl larına dogTu doğdu. Çok geniş vc e-saslı bir tahsilden sonra devlet hizmetine geçti, müderrislik, sefirlik, valilik, nazırlık gibi mühim mevkilerde bulunduğu gibi, birincisi iki buçuk ay, ikincisi İki buçuk gün sür mek üzere başvekillik vazifesini dc gördü. Kurulu gidişlere katiyen uymadığı için hemen her memuriyetini uzunca azil ve istirahat devreleri takip etmiştir. İşte bu devreler onun memleketin bilgi vc sanat hayatına, siyasi hayatından daha faydalı olma sını mümkün kılmıştır. Son defa kafi olarak memuriyet ve siyaset hayatından ayrıldıktan sonra Rume-lihisarındaki yalısına çekildi, kendisini tetkik ve takibe verdi. 1801 yılında vefat ederek oradaki kayalar mezarlığına gömüldü. Gazeteler E-yübe gömüldüğünü yazmışsa da belki do padişahın bir iradeslle sonradan vaz geçilmiştir.
Nevi şahsına mahsus bir tip olan bu büyük adamın, denilebilir ki, bütün hayatı daimî çalışma, okuma ile ve candan inanmış olduğu milli davaya ait eserler vücude getirmekle geçmiştir. Kulaklarına kadar geçen fesi, iri burnu, sevimli ve her zaman güleç yüzile çok sevimli bir hail vardı. Ahlâk vc karakter itiba-rilo çok temiz, dürüst bir adumdı. Neşesi nüktedanlığı, hadiseleri filozofça görüşile tanınmıştı. Biraz da müstebit ve keyfi oluşile tarihe geçmiştir. Abdurrahman Şeref Bey ken dişinden bahsedeni bir yazısında bu
ler geçti yavrum.
— Onu nikâh edeceğim.
— Nikâh mı? Sen sahiden çıldırmışsın Ali.. Gel biraz dolaşalım, hava alalım.
Dışarda dağları vc ağaçlan yer yer gölgeleyen çok yıldızlı bir gece vardı. Tatlı bir çam kokusu rüzgârla beraber havada dalgalanıyordu.
Niyazi ve Ali bir saniye çadırın önünde durup etrafa baktılar. Bu gecede, her gece gibi ağaçların altın da, çadırların dibinde ameleler birkaç kişilik gruplar halinde oturmuşlardı. Yere bırakılan, yahut bir taş yığını üzerine, veya bir el arabasının kenarına dayatılan fenerlerin yarım ı.şıftı altında bu işçilerden kiminin yorgun yüzü, kiminin çıplak ayakla n, bazısının da kolunun yalnız bir parçası farkcdiliyordu.
Daha ileride, taş kümelerine, kum yığınlarına dayanan kazmalar, kürekler, çekiçler, yıldızların ışığında parlıyordu.
Birer «sigara yaktılar, yanyana ve
konuşmadan yürüdüler. Mümkün olduğu kadar amele gruplarından u-zakluşmak istedikleri halde gecenin sessizliği içinde kulaklarına kesik muhavere parçaları geliyordu.
— Baksana Mehmet, sen bir yol bize o hikâyeyi anlatıver.
— Hangisini? •
Yazan:
Şemsettin Kutlu
Ahmet Vefik Paşa
cümleden olarak der ki: cPaşayı karar verdiği bir karardan çevirmek imkânsız gibi idi. tnat derecesine varan sebat ve metaneti, mübalâğaya meyli, hareketlerindeki istibdat darbımesel hükmüne girmiştir.»
Zamanın pek nazik olan haline rağmen Ahmet Vefik Paşa kimseden perva etmemiş, hattâ Padişaha bile boyun cgmemiştir. Bur6a valili-gi gibi bazı vazifelerinde muvaffakiyetler göstermesine rağmen umumiyetle İdareciliği, fikri meziyetlerinin ayarında değildi. Anadolu müfettişliği meselesi buna bir misaldir: Bir aralık Anadoluda çıkan bazı kargaşalıkların sebeplerini araştırmak ve halkın dertlerini vc şikâyetlerini dinlemek üzere Vefik Paşa yı müfettiş tayin ediyorlar. Bir müd det sonra teftişe gittiği yerlerden kendi aleyhinde o kadar feryat vc şikâyetler yükseliyor ki, hükümet göndermiş olduğu müfettişi teftiş etmek üzere ikinci bir heyet yollamağa mecbur kalıyor.>
Ahmet Vcfik Paşanın şahsi azameti kadar milli gururu da büyüktü. Pariste sefir olarak bulunduğu sıralarda bir aralık, Fransa saltanat arabasına pek benziyen süslü ş?ta-fatlı bir arabada gezmeye başlamış, bu hale oldukça içcrliycn Fransızlar, bunun önüne geçmek istiyorlar. Nihayet mesele Babıâliyc kadar aksediyor. Uzun muhaberelerden ve hü kûmetin kan İhtarından sonra Paris sefiri, nihayet Istanbuldaki Fran sız sefirinin Osmanlı saltanat kayığına çok benziyen kayık kullanmasından vazgeçmesi şartile, arabasın dan feragat ediyor.
Onun ne celâdette bir insan olduğunu şu hikâye gösterir; Sultan A-ziz, saltanatının son zamanlarında Rıımclihisarını kim bilir nasıl bir fikre uyarak yıktırmayı düşünüyor ve bu İş için oraya bir heyet yolluyor. O sırada yine bermutat yalısında mazullyet hayatı geçirmekte o-lan Vefik Pş. bunu haber alır almaz celâdetle karşılarına dikiliyor:«Bura sı ne Padişahındır, ne dc Osmanlının... Burası bütün insanlara aittir. Ben dc buranın bckçlslyim. Yıktır-mıyacağım!..» Diyerek mani oluyor.
ı
Nazırlığı sırasında memurun biri esnafa birikmiş borçlarını vermemiş. Paşa, bir iş bahanesile kendisini makamına çağırarak lâfa tutuyor. Bu sırada avluda bıraktığı binek hayvanını hemen çarşıya yollayıp sattırıyor ve parasile esnafın borcunu ödetiyor. Adamcağızın şaşkın vc sersem bakışları önünde paradan artanını kendisine iade etmesi; Bursadakl tiyatrosunda vazifelerini iyi beceromiyen veya Türkçe telâffuzda muvaffak olamıyan aktörleri falakaya yatırması gibi hayli a-caip icraatı vardır. Ahmet Vefik Pa şa Bursa valisi iken birçok binaları yıkarak sokaklar açarken «Yürüyen Dede» isimli bir delinin de türbesini yıkmak icap etmiş. Halktan bazıları ve softalar buna şiddetle muarız imişler, böyle bir adamın mezarını çiğneyip geçmenin günah bulunduğunu ileri sürüyoriarmış. Paşa bunu işitince derhal oraya gitmiş:
«— Madem ki Yürüyen Dedesin. O halde yürü ya dede, yürü ya dede. yürü ya dede!* Diye üç defa türbeye hitap etmiş, sonra etrafa dönerek «Gördünüz ya! Şimdiye kadar yürüyüp gitmiştir.» Diyerek kazmacılara emir vermiştir...
Ahmet Vefik Paşa, tiyatronun muntazam işlemesi ve muhite maddi mânevi faydalı olabilmesi için Bursa-nın zenginlerini, memurlarını biraz da cebren tiyatroya abone yazdırmış bunlardan meeleğl icabı böyle yerlere gitmesinin muvafık olamıyacağı-nı söyliyen Bursa müftüsüne kızmış, bir gece adamlarına emir vererek müftünün hayvanlarının bulunduğu ahır kapısını taşlarla ördürmüş vc hayvanları içerde mahsur bıraktırmış. '
Bir defa Mudanya kaymakamına,
Bursayla Mudanya arasmda kısa bir
mesafeye ağaç diktirmesi için emir
veriyor. Birkaç gün sonra kaymaka
mm tayin edilen sahadan daha fazla
sına ağaç diktirdiğini haber alınca «bugün istenilenden fazlasını yapan, yarın da noksanını yapar, marifet emri tam ifa etmektir» diyerek faz la dikilenleri söktürüyor ve kaymakamı tekdir ediyor.
Devlete yaptığı iki mühim siyasi hizmet vardır kl her İkisinde de kendine mahsus yollardan yürümüştür. Bunlardan birisi Şam vakası müna-sebetiledir. Şanda vukua ge'cn bir katliâm hadisesi üzerine Osmanlı devleti ile Fransanm arasında bir gerginlik baş gösteriyor. Fransanın şiddetli tazyiki ve ültimatomu yüzünden Babıâli Fransayı yatıştırmak için bazı fedakârlıklarda bulunmayı kabul ederek, bunu Fransa hükümetine bildirmeye Paris Sefiri Vcfik Paşayı memur ediyor. Fakat bu fedakârlığa veya yumuşaklığa şahsen razı olmıyan Vefik Paşa her şeyi göze alarak bu mukabil teklifleri saklıyor. Böylece dört beş gün kazanryor. Nihayet iki hükümetin de bu vaziyeti haber almaları üzerine işi inada bindirerek sefarethaneden ayrılarak izini Uç dört gün kaybettiriyor. Böylece aradan epey bir Devamı: Sa. 5, Sti. 3 te) —
SİYASI İCMAL
İngilizlerin Ustaca Bir Harp Hilesi
Yazan: M. H. ZAL
1941 ilkbaharı İngilizlerin üstünlüğü ile başlamıştır. Her sa hada teşebbüs İngilizlerin elim geçirmiştir. Afrîkada İngilizle son temizlikleri yapmakla meş güldürler.
Mihverin Afrika harp sahnesindeki tamamile mevziî bir hâ diseyi göklere çıkarmak ihtiya cını duyması, zafer iddialarına ne kadar aç olduklarına en iyi
¦ • 1    ¦*  i*.
olcudur.
Balkanlardaki Rus siyasetiniı küskün tavırlar takınması, Yugoslavya sürprizi ve İtalyan M camlarının akamete uğratması neticesinde Mihver, hc^met ü-zerine hezimete uğıamışür.
İngilizlerin her çuhada gös-termiye devam ettikleri üstünlük bakımından üzerinde durulacal diğer mühim bir hâdise de Ci rid açıklarındaki deniz muharc-besidir.
Şimdiye kadar hep kenarda köşede gizlenen İtalyan harp ge. mıicri birdenbire cesaretle orta. lığa saldırmışlardır. Bu cesaret herkesi hayrette bırakmış ve Almanların kumandayı ele aldıkları fikrini uyandırmıştır.
Son alın?,n malûmata göre işin içinde iş vardır. İngilizlerin Akdeniz filosunun, Okyanus muharebesine iştirak etmek üzere Akdenizden uzaklaşacağı ha. berini İngilizler her vasıta üı yaymışlardır. Bu filonun bir kısmı, cidden Cebelüttanktan geçmiş ve İtalyan ve Alman casusları bu geçişi kendi hükümetle-rine derhal bildirmişlerdir.
Bunun üzerine ttalyan donan, ması, İngiliz sevkıyatını ve Gi-rid adasındaki tahaşşütleri vurmak ve Akdenizde yalnız kalan İngiliz gemilerine karşı kolay bir zafer kazanmak niyetile ortaya atılmıştır.
Halbuki İngiliz gemileri, harp hilesi diye Okyanusa açıldıktan sonra gizlice Akdenize dönerek pusuya yattıkları çtn İtalyan do. nanmasını gafü avlamışlar, üç kruvazör, iki torpito batırmışlar, iki harp gemisini de zedelemişlerdir. Pek şiddetli olması lâzım gelen bütün müsademeler esnasında İngiliz gemilerinin hiçbir hasar görmemesi dikkate lâyıktır. Eğer şu veya bu İngiliz gemisi hasar görseydi İngilizler bunu itiraftan çekinmezlerdi. Be$ düşman gemisinin battığı bir muharebede bir veya iki İngiliz harp gemisinin hasara uğraması, normal bir ihtimaldir; tereddüt-v süzce itiraf olunabilir. Hiçbir hasar olmaması şunu teyit ediyor ki İtalyan harp gemileri, muharebe etmek için değil, zayıflara ve müdafaasızlara vurup kaçmak için yapılmıştır. Yalnız süratlerine ehemmiyet verilmesi ve kuvvetli toplarîle zırhlı tabakalarının kıçta olması, vurup kaçmak prensipine göre yapıldıklarına delildir.
Bütün bu hâdiselere İngilizlerin Almanyaya olan hava hücumlarının son zamanlarda kes-bettiği şiddeti de ilâve edersek* şu kanaate varmaktan kendimizi alamayız:  1941   ilkbaharına.
ait dövüş faaliyetleri her sahada ı İngilizlerin üstünlüğü ile basla-j mıştır. Böyle devam edeceğini) de ümit etmek caizdir, her şey bunu gösteriyor.
Kim, Kimle Evlenmeli?
Bay Samim Altınçark
•*l yaşındadır. Devlet fabrikalarından birinde makine mühendisidir. Tahsilini Almanyada   yapmıştır.
Ayda iki yüz lira alıyor. Fakat istikbali parlaktır. Zeki, atılgıın, becerikli bir gençtir. Taşrada annesi ve hubaoı vardır.
Bayan Neriman Halclcorur
20 yakındadır. Hukuk mezunudur. Vilâyetlerde müddeiumumi muavinliklerinde bulunmuş şimdi baroda mukayyet avukattır. Henüz pek tanınmadığı ivin ayda yüz eli) liradan fuzla kazanmıyor. Boşanma da- • valurınde ehliyeti vardır. Kendisi asabi, hırçın fakat vok iyi konulmasını bilir.
Vatanın Mikaba Ira Kımontı
VATAN
1-4-941
m KAY,
Yağız Ahmet
V
O gün bütün köy halkı şiddetli bir korku içinde uyandılar.. kö> sarsılıyordu.. Dışardan canhıraş feryatlar pcliyoıdu herkes bir an evvel dışarı fırlamak için çırpmıyor... ^
*
Ahmet köyün en yiğit delikan
hal idî.   Koyu   siyah   göçlerini
çeı^ıveliyen uzun kirpikleri ve kalın kaşları ona ayrıcı bir heybet veriyordu. Ona köyde Yağız Ahmet derlerdi.
Yağız Ahmet bu hengame için de birden evden fırladı. Ne yapacağını, avını niçin terkettiğini kendisi de bilmiyordu... Yalnız bir şey düşünüyordu. Köydekile-ri kurtarmak, ama nasıl?..
O evden çıktığı sırada yanına emmisinin oğlu Recep geldi. Ağlamaklı bir sesle:
— Emmi oğlu sen nirdesin?! Bizim ocak da yıkıldı. Diye inledi. Ahmet neye uğradığını sasır misti. Demek emımisinin de evi yı kılmıştı. Bir defa daha kendi evine baktı, henüz hiç bîr şey olmamıştı. Zaten köyün en sağlam e-vi dıe kendi evi idi. Birden, Recebe döndü:
— Seyret emmi oğlu diye haykırdı. Ve beraberce koşmaya baş ladtlar.
Eve vardıkları zaman her ikisi de yorgunluktan (bitmişlerdi. Ev tam mânâsile bir harabe maru zaraeı arzediyondu.
Ahmet emmisinin yanma yaklaştı :
— Emmi. hepiniz tamam mwı-nır? DedL
Emm^i Ahmede yaşlı gözlerle baktı;
— AA\, Ahmet nirde idin Eminem ne taşların altında inliyor. Onu kimse kurtaramıyor. Emine A hm ©d in yavuklusu idi. Onunla tam iki senedir sevişiyorlardı. Ahmert (bir an baktı. Bu hâlâ yıkılmakta devam eden anıkaza na. od atılacağını d*ü*ündü. Henüz bir karar vermemişti ki bir çocuk yanına yaklaştı. Aghya ağlrya:
— Ahmet Ağa. DedL Sizin ev de yakılıyor. Kardeşlerin hep içerde isaldılar. Kimse varıp kur-taramıyor melerim?
Ahmet şaşırdı ne yapmalı idi?
Burada canı kadar sevdiği Emine si ölümle çarpışıyordu. Diğer taraftan anası, kardeşleri ölmek ü-zere idiler- Bir defa daha Emine-sine baktı. Onun yalvaran gözleri ne daldı. Sonra anî bir kararla ilerledi. Herkes ona bakıyordu. Henüz bir iki adım atmıktı ki ana. sının mustarip yüzü kardeşlerinin yaşlı gözleri hayalinde canlandı.. Daha fazla dayanamadı. Bütün kuvvetile evine doğru koşmaya başladı. Eve geldiği zaman bütün oradakilerin anasını ve kardeşlerini kurtarmaya uğrattıklanm gör dü. Nefes nefese haykırdı:
— Sız gidin Emmeyi kurtarın ben anamları kurtarırımı. Ve enkazın içine atıldı uzun bir çalışmadan sonra hepsini kurtarmıştı. ŞJmdi buradaki işini bitirmiş Eminesine koşuyordu. Elbiseleri parçalanmış, yüzü gözü kan içinde idi. Emmisi onu görünce üzerine doğru yÜTÜdii:
— Haydi defol kancık eniği sen de korkup kaçacak ne vardı. Diye itti.
Ahmet onu dinlemiyor. Emine yi kurtarmak için uğraşanların yanlarına koşuyordu. Nihayet bütün kuvvetini sarfederek onu da kurtardı. Kolları arasına aldı:
— Eminem diyordu. Korkma gayri kurtuldun. Fakat Emine çok tan bayılmıştı. Çayıra vardıkları zaman onun da takati kesildi. OL duğu yere yıkıldı.
*
Gözlerini açtığı zaman Emine, sini başı ucunda ağlarken buldu. Yavaşça yerinden doğruldu. Takatsiz kollarını zorla Emmenin boynuna doladı:
— Kurtulduk mu Ehline? A-namlar da kurtuldu mu? Emine bir an baktı. Düşündü sonra:
— Anan gil seni aramadan sor madan ağasının yanına gittiler. Şimdi onlar köye varmışlardır bile.
Ahmet ayağa kalktı.
— Nasıl dedi. Beni aramadılar mı? Ben seni bırakıp onları kurtarmaya gittiğim halde onlar beni aramadılar ha? Gayri ben de onları aramam. Sen yetersin bama Eminem...
Beysan KEYDER
Eski Kadın - Yeni Kadın
Hanımnine Sordu:
Şehirde Bağırınca Yerleri Titreten Erkekler Nerede?
Türk Filmciliğinin Büyük Zaferi- Şimdiye Kadar Yapılan Filmlerin En Güzeli
KIVIRCIK
İflttbdat devrinin gülünç, âdetlerini, cahil bir paganın dalkavuklarile münasebetini, Jurnalcilik korkularım, esirci evlerindeki esir ticaretini gösteren şaheser
Pek yakında Beyogiunda 2 Büyük Sinemada birden
su
neması
Bu hafta emsalsiz bir muvaffakiyet kazanmış ve   umumi bir rağbet görmüş olan •
D E AN N A   DU R B I N'in
KAY     F R A  N C I S İle beraber yarattığı
Şayanı hayret filmi
D AH
Karar vermiştir. Herkesin hoşuna giden bu filmi mutlaka görünüz.
Suareler İçin yerlerinizi evvelden aldırınız.
Yarın Aksanı
Sansın ve Güzel Yıldız
¦    F[/ ANN   SOTHER
( ÇAM SAKIZI)
SİnemaM
FRAN CH OT   T ONE
İle bir çok güzel kadınların iştira kilo oynudıkları
KOCAM GÜZELLER PEŞİNDE
Senenin en güzel ve en parlak komedisini gösterecektir.
Lira K.          Lira Kr Şekil Günü Saati
Mühür kur- 1000 Kg. _ — Müteahhidi na -   Pazarlık
şunu mm a 16/4/941         14
Şişe arab. 30000 Kg. 15.000.00 1125,00 Kapalı zarf
kâğıdı !   16/4/911        15
Çadır 15 Adet 1.185.00 89.00 Açık ek.
16/4/941        16
Gcth.ş vücuckioui .sulrajı rrum -tosunun yakalarını açt*:
— A doatlar, alakam lar boğdu beni. dedi. Sonra odadaki genç kız ve erikeJklerin boşalttıkları baş köşeye geçti, oturdu. Makamına yerleşen yeni bir ida re âmiri gibi başladı hepimizin hürmetlerini kabul etmeye... Oda da bulunanların çoğu zamane gen ci olduğu halele yine onun elini öptük. Züppe bir arkadaşım var. Bu eli alafranga sekilide dudağına getirecek ofdu. Kadın derhal ç&ıştı:
— Bana bak, oğul, ben öyle baştan savma el öpmeler istemem. Elimi öpeceksen başına koy...
Daha aramıza girdiğinin ilk dakikasında züppe gence tepeden inme bir sille atan valide hanıma hayran hayran baktım.
Aradan 'bur müddet geçtikten sonra kadınlar aralarında konuş »maya başladılar, içlerinden biri dert yandı: Kocası geç gelirmiş, lâf dini em ezmiş, evde 'karısına nefes aldtnTuyormu§--
İşte bu sırada bizim hanım nine gözlerini açtı, ağzını yumdu. Diğerlerinin   ne   söyleyeceklerini
bekledi. İçlerinden ıbiri patavatsızlık edip protesto etti:
— A Hemşire, ne susuyorsun? Sırasını getir de bir çıkış, bağır, ağla, tepin, o zaman görürsün, bir haftaya varmaz mum gibi o-lur. Hem öyle erkeğin dizginlerini boş bırakmamalı, bir daha durdunmak imkânı olmaz.
ihtiyar hanin derhal söze karışta:
— Kızım, tkızım, bana bak, ben kırk senelik evliyim, torunumun torunu var. Hâlâ kocamdan korkarım. Bizim zamanımızda beyimiz gekli mi, tmtir titrerdik, bir dediği iki olmazdı. Ayaklarına su döker, konuş derse konuşur, sus derse susandık. Bütün bunlara rağmen mesut idfk.
Şimdi siz vaktinizi kavga ile •ge^Tİryıok-sumız.       Çooaldlaıtnıza
bakın da gözlerrmz acırsın. Biz çocuk yetiştirirdik, çocuk... Evi-
miz sakız gibi pakta. Sandıklarımız mis kokardı. Hele yediğimiz yeVnekler temiadi, güz e Mi. Ama siz âlimsiniz, okumuşsunuz. Kocanız bir söyleyince yüz cevap alıyor. Sizden örnek alan çocuklarınız da «ize ajyni şekilde cevap veriyor. Maşallah maşallah böyle giderseniz ividir. Biri atıldı:
— Ama siz o zaman eöirmişsi-niz..,
— Aman kızım, sen böyle e-sarete kul köle ol. Efendilerimizin gözü hiç olmazsa evde idi. Gönlünün istediğini alır, karı diye getirirdi. Hiç olmazsa haberin olurdu. Şimdi kocalarınız nerede dolaşıyoT biliyor musunuz?
Hanım nineyi, genç kadınlar angarya diye dinlediler. Sözünü bitirince penis nefes aldıklarını gördüm. İşte bu arada bir kız bir erke/k iki kardeş kavgaya baş ladılar. Bunlardan erkek bir tokat atınca kız ağlamaya başladı. Derken annesi yerinden kalkınca oğlunun suratına bir tokat askerli. Bu sefer çocuk ağlamaya başladı. Kadm kızını aldı kucağına öptü ve oğluna dönerek:
— Kızın suratını berbat edeceksin dedi.
Jsjte o zaman han un nine açtı ağzını, yUmdu gözünü:
— Kızın suratı berbat oIut da erkeğin olmaz mı? Siz ne biçim anasınız? Erkek çocuklarınızı kı İrfbık yetiştireceksiniz. Ben erkek evlâtlarım kadın eline alışmasın diye onları kendim dögımez, babaları geldiği zaman dayak attırırdım. Siz ise onları kadından dayak yemeye   alıştırıyorsunuz...
ihtiyar nine söyledfleçe gençler öfkelendi. Ama ne yapsınlar? Hanım nine ağız açtırmıyordu ki cevap versinler. Nihayet içlerinden birisi lâfı değiştirtmek için odadaki gençlerden birine:
— A- Dodi, sama bıyık biç yek ı ¦ < m a i m->...
— Neden yakışmasın kızım?.. Erkek dediğin bıyıklı oDmalı. O ne öyle kadın suratı gibi dümdüz. Surat, bıyıklı, hem de pos bıyıklı olmalı... Sakın ha, «keseyim» deme çocuğum. İşte şimdi erkeğe dönmüşsün.
Hanım nine bryık davasına da karışınca genç kadınlar ya*vaş ya vas. tası tarağı toplayıp dağılmaya başladılar.
Aklıma hemen bir muziplik geldi:
— Hanım nine, bak senin kar smda dikiş tutturamadılar, dedim»
— İlâlhi evlât, ben gençken karşımda bütün mahalle dikiş tut turamazdı. Onlar susardı da bu zamane tazeleri mi bana karşı koyacak?
— Hanım nine, dedim, sen <rkoc al aranızın karsısında tıs pis olurduk» dedin bak maşallah çenen öyle susacağa benzemiyor.
— Acemi çocuk, kocamın yanında susardım ama ertesi gün bütün sermayeyi komşulara dökerdim. O zaman bugünkü gibi kadın erkek iç içe oturmazdık. Kadınlar haremde, erkekler selâmlıkta otururlardı.
Biraz kızdırayım,  dedim:
— Hanım nine, bak, ama şim diki kadınlar âlim oluyor, avukat oluyor.
— Olurlar, olurlar, ama kadın olamazJar, çünkü onlar binayı çatısından yapmaya başlıyorlar.
Baktım, az daha dertlerini deş sem,   elinden  kurtulamiyacağımv
— Hanım nine, eve geç kaldım, dedim.
Demez olaydım keşke... Yine üst perdeden ağzını açtı:
— Zamane erkekleri değil misiniz. Hepinizin ödleriniz patlıyor, hepiniz kılıbık oluyorsunuz. Ah nerede o bağırınca yerleri titreten erkekler!
Bunun üzerine daha fazla durmadan kapıdan sıvıştım.
?       Mithat PERİN
Kadıköy Vakıflar Direktörlüğü
Muhammen kıymeti L. k
Semti
Mafcalkei   Sokağı  No. 01
Cinsi
3268 25    Kadrköy
Caferaga   Moda   96-98   227 metre   murabbaı
arsanın tamamı
Yukarda cins ve mevkii yazılı gayri menkul 28.3.941 tarihinden itibaren bir ay müddetle pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin müdürlük Akarat ve Mahlûlât mümeyyizliğine müracaatları. (2549)
Cinci
Miktarı    Muhammen Be.   % 7.5 teminatı    Eksiltmenin
l L I     a ¦
İDRAR TAM TAHLİLİ
Beyogiunda Ağacamil karşısında Bursa sokak No. 1. yeni acılan \irc_ya laboratuarında halka kf* laylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) grünleri BÎR LİRA ücretle idrar tam tahlili yapılmaktadır.
1 — Şartname ve numuneleri mucibince yukarda cins ve miktarları yazılı 3 kalem malzeme htzalarmda gösterilen usullerle satm alınacaktır. ' ¦ - i
2 — Muhammen bedelleri muvakkat teminatları, eksiltme gün ve saatleri hizalarında yazılıdır.
3 —Eksiltme tayin günlerinde Kabataşta Levazım ve MUbayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnameler sözü geçen şubeden parasrz alınabileceği gibi numuneler de görülebilir,
5 — Kâgrt münakaşasına girecekler mühürlü teklif mektuplarını kanunî vesaikle yüzde 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek kapalı zarflarını ihale günü eksiltme saatinden bir saat evveline kadar mezkûr komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
6 — Diğer eksiltmelere gireceklerin yüzde 7,5 güvenme paralarilo birlikte yukarda adı geçen komisyona müracaatları. (2584)
Adalar Kazası Malmüdürlüğünden:
Semti
Mevkii
Cinsi
Köyönü
Manastır
Halik
Patrik - Pctrlş
Burgazda Burgazda Burgazda Burgazda
Balrk voli mahalli
Balık voli mahalli
Balık voli mahalli
Balrk voli mahalli
Muhammen Kirası
100 Lira 300 Lira 2100 Lira 391 Lira
Yukarda ad ve evsafı yazılı Balık Voli mahallerine 26.3.911 gününde yapılan arttırmada talip zuhur etmemiş olduğumdan 10 gün müddetle müzayede uzatıldığından talip olanların 5.4.941 cumartesi günü saat 10 da malmüdürlügünde müteşekkil satış komisyonuna müracaatları İlân olunur. (2561)
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
ZAYİ
Perşembe günü saat 7 de Kartalda düşürdüğüm nüfus ve askerlik tezkeremi bulup adresime gönderene masrafını veririm. — Tophane Yeni Salon karşısmjia B. Velinin garajında Alî og-lu Hasan.
DOKTOR
Ç İ P R U T
Cildiye ve Zühreviye Mütehassısı Beyoğlu Yeril Mallar Pazarı  karşısmda  Posta  sokağı köşesinde Meymenet apartrmanı Tel: 43358
DOKTOR
H0RH0B0Nİ
Eminönü   Nimet  Abla  gişesi önündeki      muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder. TeL 24131
Beyoğlu Tapu Sicil Muhafızlığından:
Kasımpaşada Camiikebir mahallesinde Dörtkuyu Dcrcboyu caddesinde eski 29, yeni 51, 53 kapı No. lı bahçeli evin 1/4 hissesi Dürüye'ye in tik al etmek üzere babası Osman m uhtesinde olup bu hisseyi Dürüye sağ* lığında birader vc hissedarı Rüştü-ye haricen sattığa bahsile bu hissenin 1515 No. lı kanun vc nizamnamesi hükümlerine kryasen tescili talep olunmaktadır.
Bu hissenin filhakika haricen mü-teveffiye Düriyc tarafından kardeşi Rüştüye satılıp satılmadr&ı tahkik olunmak üzere 11 nisan 941 cumartesi günü mahallinde tahkikat icra kılınacaktır. Bu hakkında bir gûna tasarruf iddiasında bulımunlarm 941/1641 dosya No. silo Muhafızlığımıza veya tahkikat gününde mahallinde bulunacak memura müracaatları ilân olunur.
DOKTOR-KÎMYAGER
CEVAD TAHSİN
RAB - KAN - KAZURAT
vesairenin tahlillerini yapar. Di vanvolu ortasında Tel. 23334
Maziden Canlı Masalkr
Kıyamet
Zencir!
Zencir Yere Değdiği Zaman Kıyamet Kopacakmış
Beyazıttaki şehir ve İnkılâp (müzesinde engerek yılanı gibi ÇÖ-
reklenmiş bir dır. Üstündeki zincir yığını var etikette şu satırları okuyoruz:
«Bu zincir ye re değdiği zaman kıyametin kopacağına ina nılırdı.»
Nasrettin ho ca kıyameti şah sî ve dar bir çer çeveden görmüştü:
— Karım ö-lürse küçük kı yamet kopacak demişti.
Bu zincirin yere   değmesi-
le kopacak kıya met Hocanınki gibi değil, eski kitapların kastettiği kıyametti:
Kudretin muazzam eli fezaları dolduran yıldızların arasına bir hallaç tokmağı gibi girecek ve bunları pamuk gibi atacaktı. Bu suretle umumi tecazüp kanunu bozulacak, yıldızlar birbirlerinin üstlerine düşecekler, çarpışacaklar, kabuklanmış kiirreler içlerindeki ateşleri boşaltacaklar... İşte bu tmuazzam hercirmercin adı kıyamettir.
Bu zincir I I 74 yıl evvel yapılan ve 895 H yılında camiye tahvil edilen Kocamusiafa Paşa Camiin in = eski ekizlar manastırı» nın havlusundaki asırdide servinin dallarında asılı idi. Türkler Istan-bula girdikleri zaman mabedin havlusunda Bizarısın bu en yaşlı ağacını bulmuşlardı.
12 asrın yükünü taşıyan servi (17) inci asırda ateh getirmeye ve dallarını çekmemeye başlamıştı. Bizanslılar bu ağaca bir nevi muhteremlik ' veriyorlardı. Bu ihtiram duygusu Türklere de ıgeçti. Kutsal bir ağacın dallarını tutmak için zincirler sardılar. Kut silik yavaş yavaş ağaçtan zinciıe geçmişti. Küflü halkaları arasında k»yamet fırtınaları saklanan zincir için daha başka hassalar da tanınmıştı: Kadıların karakuş hü_ kümlerinden yılan halk bu serviye hakemlik rolünü de vermişlerdi: İstanbulluların alacak ihtilâflarından doğan davaları «bu zincirin altında görülürdü. Eğer birisi borcunu inkâr ederse alacaklı o-
oa: '.      _
— Zincirin altına buyur.. Derdi
Alacaklı ile borçlu servinin altına gelirler. Meraklıların çevirdiği geniş bir halkanın ortasında borçlu zincirin altındaki iskemleye çıkar ve hükmünü beklerdi. Eğer borçlu haklı ise zincir yavaş yavaş sarkar, onun başına do kunmak suretile tebrie eder ve bu hüküm de halk tarafından alkışlanırdı.
Bir Müslümandan para alan Yahudi borcunu inkâr etmişti Zincirin hakemliğine karar verildi Tayin edilen günde alacaklı ile borçlu zincirin altına geldiler. Borçlu murafaa iskemlesine çıkar ken elindeki asasını alacaklısına vermişti. Müslüman davasında hakh olduğunu bildiği için neticenin tamamen lehine çıkacağından emindi. Halbuki zincir yavaş yavaş sarkmaya başlamış vc Yahudinin başına kadar inmekle onun haklı olduğunu söylemişti.
Alacaklı ^ibi hakikate vaikıf olar\ meraklı seyirciler de hayrette kaj
mıslardı. Filhakika Yahudi: alacaklısına tutmak için verdiği asanın içine borçlu olduğu altınları istif etmişti. Mukaddes zincir de; paranın tediye edildiğini tasdikten başka bir şey yapamazdı.
Sonraları bu zincirin verdiği kararlar kıymetlerini kaybetti Ar tık ona baş vuran da kalmadı.
*
Istanbulun ve belki de dünyanın en yaşlı ağacı olan servi beş on sene evvel kurumuş ve asırların sıkletini çekemiyerek şimale doğru eğilmişti. Kadit olan dallar da k-optuğu için zinciri tuta-mıyorlardı. Müzeler idaresi; yere düşmesile kıyametin kopacağından korktuğu için değil, asırlar-danberi üstünde hurafeler yaşatan eski bir eserin mahvolmaması için bu zinciri ımüzeye kaldırtmış ve ağacın gövdesine de iki destek vurdurmuşUı. Eski inanışlara göre bu servinin altında bir çok kim seler Hızıra kavuşmuşlardı. Birçok âşıklar bu ihtiyar ağacın altında muratlarına ermişlerdi Burası bir methetti de..
İkinci SulUn Mahmut; Kerbe-lâ şehidi Hazreti Hüseyinin iki kızının Bizanslılar tarafından bu servinin dibinde boğazlandıkları m keşfettirmiş ve 1813 yJiTLda servinin cenubuna tunç şebekeli bir türbe yaptırmıştı.
Bu şebekeyi saran levhalara büyük hattat Yesari Zade Muşta-fa İzzetin hattile vazdırdığı bir kaside de bu ;ddia tekrarlanmıştı.
Servinin etrafı da ahşap bir perde ile çevrilmiştir. Mesamele rinde peygamberin iki torununun kanları da bu.unduğu için ağaca bir nevi türbe yapılmıştır. Bu tür benin etrafına çivilenen levhalarda 30 mısralık çok yüksek bu manzume dolaşır ki bazı mısralarını kopya ediyorum-
Dikibniş ayağ üzere durur hizmette paberca
Hıram eyler havayı sünbül ile
özge halinde
Bu servin sayesinde   çok kişi
maksude ermiştir.
Ki zira bu makama vasıl olmak çok saadettir.
Bu servü salhurde bir çile çek
miş piri fanidir Kıyamen vecd ile zikri hüda
Kendüye adettir
Kazayı nagihanile olup birca-
nibi işkest
Ana yani  bu halet  secde etmekten kinayettir
Bu bir haroûşü sakft pîru meczup ilah iken
Kemali vecd île zincir kırmak cayi ibrettir.
Eskiden minarelerde kandil yakılmazdı. Birinci Sultan Ahmet ilk defa bu servi ile boy ölçüşen Koca Mus. tafa Paşa camii-nin minaresinde kandil yakıldığı, nı görmüş ve tamim edilmesini emretmişti. Bu mabedin böyle bir hususiyeti-daha vardır.
İbrahim   Hakkı KONYALI
A3D
18
1 . 4 - 941
VATAN
'RDİyeİCTîMAî
İtCLClİŞgmk
Yeni Hâkimlerimiz Vazifelerine
Başladılar
Adliye V ckâletirıin son tayinlerinde Üsküdar icra" hakimliğine tayin edilen Rauf, Beyoğlu Sulh ceza hâkmliğine tayin edilen Kadri, dördüncü sorguya tayin edilen
Sülevman dünden itibaren yeni vazifelerine başlamışlardır.
TAYİN VE TERFİLER:
Edirne Cumhuriyet müddeiumumisi Aşır Aksu ile sulh hâkimi Kcmaleddin Ergin maaşları altmış liraya iblâğ suretile terfi ettirilmişlerdir.
İT Ticaret Vekâleti teşkilât mü. dürlcrinden  Ekrem  Bediz  İzmir mmiaka 1 icaret müdürlüğüne tayin edilmiştir. ÖLENLER:
Tselya yenişehiri eşrafından B. Reşat Elmas ölmüş ve dün Bakır-köyündc aile kabristanına götmül. muştur.
İT Vakıflar Umum Müdürlüğü muhasebe müdür muavini Recai Bozdemirin kızı Ankara lisesi talebelerinden Saime Bozdemir öl-nıüştÜT. Yeni mezarlığa gömülmüştür.
TEŞEKKÜR:
Dişindeki Kist ameliyatını pek büyük bir itina ve muvaffakiyetle yapan dişçi mektebi profesörlerinden B. Kantaroviç ve muavini
doçent Şeşkete profesör L. Üstel
teşekkür etmektedir.
KONGRE ve KONFERANSLAR
Beylerbeyi Gençlik kulübünün fevkalâde olarak yapılmasına lüzum görülen kongresi nisanın altıncı pazar günü icra edilecektir.
TOPLANTİ TEHİRİ:
Belediye kooperatifi umumi heyet! dün saat 17,5 da senelik toplantısını yapacaktı. Ekseriyet olmadığından içtima on beş gün sonraya tehir edilmiştir.
?
Beyoğlu Halkevinden:
İkinci İnönü zaferinin yıldönümü münasebetile 1 Nisan 941 salı günü saat 18,30 da Evimizin Nurziya sokağında Parti binasındaki temsil sa lonunda merasim yapılacaktır.
Üsküdar Halkevinden:
İkinci İnönü zaferi yıldönümü mü-nasebetile 1.4.941 salı günü akşamı saat 21 de evimiz salonunda İhsan Tezer tarafından bir konferans ve onu müteakip bir de temsil verilecektir.
Matbuat Teknisyenleri Birliğinin Senelik Kongresi
Birliğimizin mutat senelik kongresi 6 Nisan 941 pazar günü saat 14 te Eminönü Halkevi salonlarında ak tedileceğinden azamızın behemehal hazır bulunmaları ehemmiyetle rica olunur. .
E E LG R ATT AKİ   İNGİLİZ KA-1 DINLARI İSTANBULA GELİYOR
Belgrat, 31 (A.A.) — Reuter: Almanlar, Belgradı terke devam ediyorlar. Gidenler arasında meşhur «Turistler» den de yüzlercesi var dır. Bunlar, apartrmanlarını, mobilyalarını bırakmışlar ve ev sahiplerine, bir ay sonra döneceklerini söylemişlerdir.
İngiliz elçisi Campbell'in talebi ü-rerine hemen bütün İngiliz kadınları, dün akşam İstanbula hareket etmişlerdir. '   Yugoslavya hududuna Alman kı-Italarm tahaşşüdü hakkındaki şayia-| lan teyit etmek güçtür. Avusturya hududunda bir miktar motorlu kıta ' mevcuttur. Garbi Romanyadan başka kuvvetler gönderilmesi de kolay-dır.Bir tecavüz vukkuu takdirindeYu poslav ordusunun derhal dağlardaki I me\"zilerini işgal etmesi beklenmek-tedir. Almanyanm,    Yugoslavyaya j . karşı bir taarruz   hazırlamak   için | en azı 15 güne ihtiyacı vardır. Ül- 1 tımatoma kadar varacak bir tehdit | • te beklenebilir. Fakat bunların bir' çok gün geçmeden yapılamryacağı
tahmin olunuyor.
3*
Tuvaletinizi    yaparken pudra altına daima
KREM PERTEV
sürünüz. Pudrayı sımsıkı tutar ve akmasına mâni olur. Yağlı ve yağsız olan tüp \e   vazoları   vardır.
POKER
Traşbıçaklarile Traş olmak bir zevktir.
Traştan sonra cilde yanıklık vermez. Yüzü yumuşatır.
Her Yerde Israrla Poker Traş Bıçaklarını İsteyiniz.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji,  Kırıklık   ve   Bölün   Ağrılarınızı   Derhal Keser
İcabında güode 3 keşe alınabilir TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ HER   YERDE   PULLU   KUTULARI   ISRARLA   İSTEYİNİZ
Yedikule
Fabrikası T. A. Şirketi
Fabrika    Teslimi    IpKk   Salış   Fiyatları:
Vater No. 12    Paketi 577,5 kuruj
»       »20        » 682,5 »
»       »24        »  . 732,5 »
Tire     »    20/2    » 752,5 »
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
Elli Sene Evvel Ahmet Vefik Pş. Bugün Ölmüştü
(Bacı S Üncüde)
zamanın geomesile asabiyetin yatışmasını mlimkUn kılarak meseleyi daha mutedil olarak bizim lehimize hallediyor. Fakat bu hâdiseden sonra Paris sefirliğinden atılıyor.
Diğer hizmeti Başvekilliği zamanında olmuştur.
93 harbi sıralarında Rusların İstanbula pek yaklaşmaları üzerine bir takım fesatçıların fıskırtmasüc Tatavlada oldukça mühim bir isyan vukua geliyor. Bunu bastıramıyaca-gından korkan Zaptiye Nazırı Taksim krşlasından bir tabur asker istiyor. Paşa buna fena halde hiddetleniyor. Sabahleyin erkenden arabasına binerek hemen isyan sahasına gidiyor. Orada birikip bağırıp çağıran bir sürü kalabalığın araşma girerek baston, tokat, yumrukla ilk önüne gelen birkaç kişinin kafasını adam akıllı pataklıyor. Bsasen Paşanın celâdetini besliyen diğerleri de çil yavrusu gibi dağılıyorlar.
Makamına döndüğü zaman bile sl nlrl hâlâ geçmemiş olan Vefik Paşa derhal Zaptiye Nazırını çağırarak: cSeni miskin herif seni. Taburlarla asker sevkedeceğina kendin gidipte o karga derneğini neden dağıtmadın? Devletin basma gaile mi açacaktın!-* Diye azarlıyor.
Fuat Paşa Ahmet Vefik Paşa için: tMisk taşı büyüklüğünde bir pırlan ta.. Fakat yazık ki ne taş olarak kullanılır, nc de parmağa takılır..^ dermiş.        \
Ahmet Vefik Paşa bütün garipliklerine rağmen yurduna ve milletine âşık denecek kadar bağlı bir adamdı. Gururunu ve pervasızlığını da örn rünün sonuna kadar muhafaza etmiş, kimseye minnet etmemiştir. Millî adat ve ananelere çok bağlı ol duğunu, hattâ o da karısına çedik pabuç ve ferace giydirdiğini söylerler. Çok mühim mevkilerde bulunmuş olmasına rağmen para biriktirmeyi ve zengin olmayı asla düşünmemiş hattâ hayatının son .nenelerini oldukça zaruret içinde geçirmiştir. Abdurrahman Şeref Bey der ki: «Hayatının son senelerinde üç dört ayda bir kere ziyaretin© giderdim, parası yoktu. Zaten her ay çıkmn-yan mazulıyet maaşı evinin idaresine kâfi değildi. Eşya fersude, hattâ minderler yamalı idi. Tenezzül edip de ne maaş zammı ve ne de işlemiş maaşlarının ödenmesini istemiştir^
Ahmet Vefik Paşa eserlerinde lisan meselesine çok ehemmiyet vermiştir. Lisan sayesinde en değerli eseri (Lehçei Osmanl) adlı lügat kitabıdır. Fenelonun Telhak adlı eserini sade ve temiz bir lisanla Türkçüye çevirmiştir. Bu eseri üç defa basılmıştır. Türk Ata sözünü toplayıp neşretmiştir. Mulyerin piyeslerini büyük bir maharetle Türkçe adap te etmiş ve tiyatromuzun ileri gitmesi için çalışmıştır. Telif ve tercüme eserlerinden bir kısmı basılmamış, belki de şimdiye kadar kaybolmuştur. Kendisini ilk Türkçülerinden biri saymak caizdir. Şu küçük yazımızla Ahmet Vefik Paşanın bir çok itiyatlarla örnek sayılabilecek hayatı ve fikri alâka ve faaliyetleri hakkında etraflı bir fikir iddiasında değiliz. Maksadımız, sadece ölümünün ellinci yıl dönümü münase-betile bu büyük Türkü anmaktan I-barettir.
B. M. Meclisi Toplandı
Ankara, 31 (A.A.) — B. M. M. bugün Refet Canıtezin başkanlığında toplanarak ruznamode bulunan kanunlardan 1941 yılı muvazenei u-mumıyc kanununa duhil bazı daireler bütçelerinin muhtelif tertipleri a-rasında 1.851.217 liralık münakale yapılmasına ait kanun lâyihasını kabul etmiş vc Milli Piyango idaresinin 1941 mail yılına ait bilanço hakkm-daki Divanı Muhasebat Encümeni mazbatası okunmuştur.
Meclis, gelecek toplantısını çarşamba günü yapacaktır. ,
?
Ankara, 31 (Telefonla) — Yarın saat 15 te Parti Grupu umumî toplantısını yapacaktır.
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
İngiliz - Fransız Hâdisesi
Fransadan Almanya-ya Harp Malzemesi Gidiyormuş
Londra, 31 (A.A.) — İngiliz -Fransız deniz hâdisesi hakkında tef-siratta bulunan hür Franeızların organı La Franco gazetesi diyor ki:
Amiral Darlan Almanların oyununa âlet olmakta, Hitlerle iş birliğini son haddine vardırmaktadır. Darlan, Berlinin emrine tâbidir. Fakat Fransız milleti bu kadar meşum bir gidişi red ve takbih eylemektedir.
Daily Ekspres gazetesi, Vişi hükümetinin İngiltere ile bir kavga çı-karmrya çalışmak suretile Hltlerin arzusunu yerine getirmekte olup olmadığını merak etmektedir.
Londradan bildirildiğine göre, İşgal altında bulunan Fransadan Al-manyaya türlü türlü eşya ihraç e-dilmektc ve bu arada 30 bin ton bakır, 10 bin ton alüminyum. 1700 ton ham kauçuk, 2000 ton nitrat ihraç edilmiştir.»
Yaptıkları Yanlış Hesap
| Ba.sı 1 incide) X
mı olmıyacaktır. Bu â(milt kendilerinin korkunç bir hatâlarından ibarettir.
Almanlar plân yapmakta mahir askerlerdir. En küçük şeyleri hesaba 'koyuyorlar, fakat bazı küçük (milletlerde sarsılmaz bir istik, lâl aşkı buluruduğunu, varlığı için ölümü göze alan bir milletin şakaya gelmediğini ve bir kaç ay evvel Yunanistanda, şimdi Yugoslavyada gördüğümüz yokla mucizeler yaratabileceğini bilmiyorlar, anlamıyorlar, hesaba koyamıyorlar.
Yugoslavyadaki değişiklik Almanların gözünde bir İngiliz entrikasından ibarettir. Halbuki hakikat, Yugoslav miliî ruhunun is, yan etmesinden ve bir Alman entrikasını yo'k etmesinden ibaret, tir.
Yugoslav istiklâl hareketinde en küçük bit ecnebi re^^re telkini, çok şükür ki, bu kadar. Eğer olsaydı hareketin temeli çürük olur, halkı sürüklemez, fedakârlıklara sevketmezdi.
Almanlar, altı milyonluk Yu-nanistanın 'kırk altı milyonluk İtaL yanlara verdikleri dersten hiçbir şey öğrenemediler. Yugoslav hareketine «İngiliz entrikası» yaftasını yapıştırmakla dünyayı değil, kendilerini acı surette aldatıyorlar.
Mevcut hal ve şartları olduğu
gibi görmiyerek vc hesaba katmı-
yarak yapılan her plân akim kal-
mıya mahkûmdur. Almanlar, Almanlar, dünyaları yerinden oynatan temiz, asil ve coşkun istiklâl duygularını hiçe öayrmanın bedelini pek ağır bir surette ödeyeceklerdir.
Ahmet Emin YALMAN
ingiliz Kuvvetleri
(Başı 1 İncide) —
ııavutlukta bütün İtalyan taarruzlarını püskürttüler ve bütün cephede bir karış toprak bilo kaybetmediler. Şimdilik ve oldukça uzun bir zaman için Yugoslavya üzerinden gelecek bir taarruzdan masundurlar. Selanik cephesine gelince müttefiklerimiz, İngiliz takviyo kıtalarının yakında olduğunu vo ihtiyaç hissedildiği takdirde yardıma hazır bulunduğunu biliyorlar.
«Yunanlıların, Türkiye Ue Büyük Britanyaya güveni vardır. Naml kl, Türklerin de onlara vc bizlere güveni vardır.»
Hürriyet ve Beraberlik Sulhu İstiyoruz
"Böyle Bir Hengâmede Başımızda İnönü Gibi Bir Şef Bulunmasına Mes'uduz,,
Büyük Millet Meclisi Reis Vekili Şemseddin- Güncltan dün ak-saım Kadıköy Halkevinde dördüncü konferansını vermiş ve alkışlar arasında demiştir ki: «Bulgaristan memleketini yabancı kuvvetlere teslim ettiği için tehlike hudutlarımıza dayanmıştır. Hükümet, yurdun istiklâlini korumak i-in icap eden tedbirleri vakit ve zamanında, tereddütsüz, ce ve metanetle almakta devam edecektir. Bu hususta hükümete itimat etmek lâzımdır.
Bizim dikkat ve itina ile kurmak istediğiniz sulh, teslimyet ve kölelik sulhu değil, beraberlik
ve hürriyet sulhudur, istiklâlimizi ve emniyetimizi tehdit edecek vaziyetler karşısında vatanımızı kahramanca müdafaaya hazır bulunuyoruz.
Milli Şefimiz bu aziz yurdu kurtarmak için yıllarca didindiği
Eden Tekrar
Atinada
lun
(Bafli 1 incide) _
an yardım  meselesini görüşmek üzere   Belgrada   gitmesi   muhtemeldir.,,
— Radyo Gazetesi — ?
HARP BALKANLARA SİRAYET ETMESİN DİYE...
Atina, 31 (A.A.) — Bugün aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir:
ingiliz Hariciye Nazın Antony Eden ve imparatorluk Genelkurmay Reisi General Slr John Dili, Atina-ya gelmişler ve Yunan hükûmetile harbin Balkanlara sirayet etmesine mâni olmak gayesine matuf konuşmalara yeniden başlamışlardır
HİTLER MEĞER YENlLEBİLİRMİŞ
Nevyork, 31 (A.A.) — Ncvyork Tımes'in Londra Muhabiri Diyor kl:
Hitlerîn Yenilmez diye bir şöhreti vardı. Yugos-lavların son hareketi, bu şöhreti bozmuştur.
Atina istişarelerinin Hedefi
Londra, 31   (A.A.)   —   Reuterin
diplomatik muhabiri yazıyor:
İngiliz Hariciye Nazırı ile General DIHMn Atinayı son ziyaretlerinden sonra bu kadar erken oraya dön meleri Balkanlardaki son hâdiselerin bir neticesidir. Atinadaki istişarelerin hedefi, harbin Balkanlara yayılmasına mâni olmaktır.
Almanların Yugoslavyadaki yeni rejime karşı tavır vc hareketleri, şu iki nevi propaganda ile kendini belli etmiştir:
Birincisi Sırplarla HırvaUar arasını bozmaktrr kl, bu teşebbüstleri suya düşmiye mahkûmdur.
İkincisi, Alman tebaasına mezalim yapıldığı hakkında radyo ile neşriyat yapmaktır kl. bu usulü SUdet meselesinde de tecrübe etmişti. Sır-bistandaki gürültülerden şikâyet e-derken Hırvatistan vaziyetinin ta-mamile sakin olduftunda ısrar etmeleri çok manalıdır.»
Amerikanın
Yunanistana Yardım Projesi
Vaşingtm, 3i (A.a.) — b. b. c.:
Rooscvelt, Potonac yatile, Karolın adasında seyahat ediyor. Amerikanın, yunanistana yardım projesi imzalanmıştır.
1 rw
İngiltere Akdeniz, filosu başkumandanı    Amiral    iunnlnghanı'ın parlak  bir    muvaffakiyetini daha « ı    nml»j bulunuyoruz. Gerenlerde hinemalarımı^dan birinde bir hurp fİlmi seyretmiştim.
Bu film, Akdeniz İngiliz filosunun Alman pik© tayyarelerllc hakiki bir muharebesini gösteriyordu. Bir Alman tayyarecini dü-Mirdıiicr vc paraşütle denize İnen pilotu da kurtardılar, tşte bu filmde muazzam bir harp gemisinin kumanda köprülünde Amirali gördüm. Amiral beyaz üniformasUe ve otoriter haille ora>a öyle yakılıyordu kl, batmıya istidadı olanların her zaman kendisine müracaattan zevk duyacaklarına hiç şüphe etmiyorum.
YERLİ MALLAR PAZARLARI
Müessesesi Müdürlüğünden :
1 — Nazilli Basma Fabrikasiyle Kayseri ve Ereğli Bez Fabrikalarında mevcut tuTunan parça bezler her tüccar ve esnafa ayda bir defa olmak sartiyle azami 250 Krahk partiler halinde Fabrikalarımızın bulunduğu mahallerdeki mağazalarımız tarafından aşağıda yazıh Vilâyetler esnafına verilmek üzere satışa arzedilmiş bulunmaktadır.
Konya, Antalya, Kırşehir, Amasya, Çorum, Ankara, Çankırı, Niğde, Erzincan, Tokat; Sivas, Yozgat, Urfa, Mardin, Tunceli, Bingöl, Muş, Ağn, Siird, Bitlis, Van, Hakkâri.
2 _ Yukarıda yazılı vilâyetler tüccar vc esnaflarının bulundukları mahalli Ticaret Odalarından (Ticaret Odası bulunmayan mahallerde Belediyelerden) alacakları vesikalarla müracaat-lan lâzımdır.
Alâkadarların mezkûr mahallerdeki Mağazalarımıza müracaatları ilân olunur.
gibi yeni bir badireye uğramasın diye görülmemiş bir basiretle tedbirler almıştır.
O Milli Şef ki, bütün gayretlere rağmen şayet vatanımız bir tehlikeye uğrarsa müdafaa için maddi ve mânevi bütün kuvvetlerimizi hazır bulundurmak yolunda durmadan vc dinlenmeden sonsuz bir enerji ile geceli gündüzlü çalışmaktadır.»
Böyle bir hengâmede İnönü gibi büyük bir Şefin başımızda bulunması (bizim için çok büyük bir kuvvettir. Onun etrafında sarsılmaz bir kale şuurlu bir ordu halindeki topluluğumuzu sıklaştıralım. Millî mücadele zamanlarındaki heyecanlı ve imanlı hayatı yeniden yasayalım. Milli kudretimize, Milli Şefimizin dehâ ve uzak görüsüne güvenelim. Birdenbire baş gösterebilecek herhangi bir tehlike karşısında sarsı'J/nadan vc metanetle duralım.»
Yugoslavyada İhtiyat Tedbirleri
TEKAÜDE SEVKEDİLEN GENERALLER
Belgrat, 31 (A.A.) — Ofi: Kral İkinci Piyer, 27 marttan evvel Genelkurmay Başkanı bulunan General Piyer Koslç ile eski Bahriye Nazır Muavini General Aleksan-dr Stoyadinovrç'i tekaüde sevket-miştir. •
BAŞVEKİL PATRIK1 ZİYARET ETTt
Belgrat, 31 (A.A.) — Avala: Başvekil General Simoviç dün, patrik Gavrilo'yu ziyaret etmiştir. Patrik, beraberinde Sen Sinotun bütün azası ile kilise erkânı bulunduğu hal de Başvekili Patriklik sarayında kabul etmiştir.   (
KRALIN   KARDEŞLERİNDEN SADAKAT TEMİNATI
Belgrat, 31 (A.A.) — Kral Piyer, kardeşleri Prens Tomislav ile prens Andrea'dan aşağıdaki telgrafı almıştır:
«Bütün sevgi ve sadakatimizle seninle beraberiz.»
Kardeşlerin: Tomtelav ve Andrea
ALMANLAR ALEYHİNE NÜMAYİŞLER DEVAM EDİYOR
Berlin 31 (A.A.) — Ofi Fransız ajansı bildiriyor:
Alman radyocunun bildirdiğine göre, dün Yugoslavya'da yeniden Alman aleyhtarı nümayi^rer yapılmıştır. Drava nehri üzerindeki Marturg'da    Sırp    nümayişçileri
3'ollardan geçenleri kendilerine iltihak etmiye icbar etmişlerdir.
Sırbistan'da Noviçat'da iki Al-Vnan yaralanmıştır.
İTALYANLARIN   HAREKETİ TACİL EDİLDİ
Belgrad. 31 (A.A.) — Ste-fani: Alman cemaatti, Yugoslav-yayı terketmiye başlamışlardır. Almanları hâmil olan bir nehir vapuru. Tuna yolu ile Belgrad-dan ayrılmıştır.
İtalyanların hareketi tacil edilmiştir.
ALMANLARA TEMİNAT: DEĞİŞİKLİK DAHİLİ SEBEPLERDENDİR
LondTa, 31  (A.A.) — B. B.
C: Yugoslavyadan gelen haberle, re göre bütün memlekette sükûn hükülm sürmdktedir.
Hükümet değişikliğinin, dahilî sebeplerden ileri geldiği hakkında Alman sefiri .Von Heeren'e teminat verilmiştir. Sefir, dün hariciye nazın ile yeniden görüşmüştür.
Alman elçai, bir kaç gün evvel Zagrdbi zryaret ettiği zajnan Hırvat liderlerine, Hwvatistana «yeni Avrupa nizamr» nida imtiyazlı bir mevtki verilmesi teklifinde bu. lunmuçtur. Hırvatlar bu teklifi katiyetle reddetmişlerdir.
ALMANLAR SIRPLARLA HIRVATLARIN ARASINA NİFAK SOKMTYA ÇALIŞIYORLAR
Politika gazetesi, dün t>ir ma-î vütün Yugoslav
hafkınm tesanüdünü töbarüz ettir, miş ve yeni hükümetin, ıbütün Yugoslavyada imi 11 etin hudutsuz itimadına mazhar olduğunu yazmışta*.
ALMAN VE İTALYAN DİPLOMATLARININ AİLELERİ DE BEGRAPI TERKEDİYORLAR
Belgraid. 31 (A.A.) — Bel-grad'daki Alman kolonisi ve Alman elçiliği ve konsolosluğu memurlarının aileleri, bu sabah, Tu-
ingilizlerin Büyük Zaferi
İtalyanlar
Üç Kruvazör iki Torpito
Kaybct.i.er
Londra, 31 (A.A.> — Amirallik dairesinden tebliğ edilmiştir;
Şarkî Akdenizde cereyan eden harekat hakkında Başkumandanlıktan başka tafsilât gelmiştir. Bu malûmat şudur:
«Bu harekât esnasında cemilerimizden hiçbiri hasara uğramamış, vc hiçbirinde insan zayiatı da kaydedilmemiştir. Sadece iki tayyaremiz kayıptır.
c27 martta Sicilya adasındaki Pas sero burnunun şarkında doğuya doğru seyahat eden bir düşman donanmasının mevcudiyeti haber verilmiştir. 28 mart sabahı, hafif kuvvetle-I rimiz Girit adasının doğu cenubunda, Llttork) sınıfından bir zrrhlı görmüşlerdir. Zırhlının refakatinde kru-J vazörler vardı. Keşif uçuşu halinde bulunan tayyarelerimiz, bu noktanın< şimalinde iki zırhlı ile kruvazör ve torpido muhriplerinin mevcudiyetini bildirmekte idiler. <
Düşman, görüldüğünü anlayınca) büyük bir süratle gartoe doğru dönmüştür. Bir Yunan filosu, filomuzla birlikte bildirilen noktada bulunmak; üzere hareket etmiştir. Gündüz Lit-torio sınıfından bir zrrhlıya bahriyeye mensup tayyarelerimiz tarafından müteaddit defalar torpillerle muvaffakiyetli bir surette hücum edilmiştir. Zırhlı ciddi surette hasara uğramış ve sürati pek ziyade düşmüştür.
Evvelce de bildirildiği gibi Pola, Zara ve Fiume kruvazörlerilc büyük Vincenzo Gioberti torpido muhribi, bir de Maestraio torpido muhribi batınlmrştır.
Bir diğer torpido muhribile 150 milimetrelik toplarla mücehhez Gi-ovanni Della Bande Nere kruvazörünün de batmış olması muhtemeldir.
Yunkers 88 modelinden 2 pike bombardıman tayyaresi gündüz harekâtı esnasında düşürülmüştür.
29 martta sabahleyin denizden. 1000 kadar İtalyan bahriyelisi kurtarılmıştır. İtalyan bahriyelilerin.1 toplamakla meşgul olan tahlisiyeler* AJman bombardrman tayyareleri ta arruz etmeselerdi daha 200. 300 kl sinin kurtarılması mümkün olacaktı. Akdeniz filosu kumandanı, İtalyan deniz genelkurmayı reirine 1-talyan bahriyelilerinin yerini bildirmiş ve hastahane gemisinin gönderilmesini tavsiye etmiştir. Bu tebligata cevap alınmıştır. Denizden toplananlar arasında Pola kruvazörünün kaptanı DeflpİBİ de bulunmaktadır. Kruvazörler filosunun kumandanı Cantoni kayıptır.
na yolu ile Almanyaya dönmek üzere, hususî bir vapurla Belgrad. dan hareket etmiştir.
italyan elçiliğinin arşivleri, bu sabah kamyonlarla taşınmıştır.
İki veva üç gün sonra gerek Belgradıda gerek bütün Yugoslav, yada yalnız Ailman ve Kalyan elçilik ve konsolosluklarının erkek memurlarile bir kaç gazeteci kalacaktır.
ROMANYA YUGOSLAVYAYA PETROL GÖNDERMİ YOR
Bükre«. 31  (A.A.) — D. N.
B: Romanya, dündenberi Yugoslavyaya petrol ihracını durdurmuştur.
Dr. MAÇEK KABİNEYE HENÜZ GİRMEMİŞ Z^*db. 31 (A.A.) — D. N.
B: Dr. Maçek'in hükümete girmeği kabul ettiği hakkında bazı yabancı radyoların verdiği haber, hakikate uymuyor. Bu husustaki müzakereler, hâlâ devam eyleri dk tedir.
İHTİYAT SINIFLARI SİLÂH ALTINA ÇAĞRILMAMIŞ
Belgrad. 31 (A.A.) — Ofi: Yalbancı memleketlerde dolaşan şayialara rağmen, ihtiy-t sınıflan kütle halinde askere çağrılmış de-ğildir. Yalnız, prensip itibarile b& talim devreâi için şahsi davetler yapılmaktadır.
B. Matsuoka Romaya Vardı
Roma. 31 (A.A.) — B. Mat-
suoka, saat 1.6 da Romaya gel-^ mis ve istasyonda Kont Ciano ta* rafından karşılarvmştır.
NİSAN
Cumartesi
Muazzez Tahsin Berkand'ın
Zevkle okuyacağınız bu telif romanının Vatan sütunlarında İNisanda neşrine Balanmıştır.
Maziden Canlı Masallar
VA TAN'ın 1 Nisan Sayısında Çok Meraklı Bir Sütun Açıldı
tklnrl inönü Zaferi    (1921)
»Nisan balığı» nı unutmayınız ve al-daıımnyınız.
^ ölçülerimizde   met-
re ve kilo sisteminin kabulü (1081)
Bismarck'ın doğumu (1815)
I
Güneş
öğle
ikindi
5.43 Akşam 18,34 12,18    Yatsı 20.07
15.53    İmeâk        4.01
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Aç gözönö, acarlar gözünü.
Hatırından çıkmasın dünyaya üryan geldiğin.
Nadan elinden su İçme abıhayat olsa da.
Çlvlslz tahtayı rüzgâr alır.
Yolu lyl ImI. m yorulmaz.
GUneş
Öğle
İkindi
5.42 Akçam : 18.35 12.18 Yatsı : 20.08 15.53    İmsak   ;    3.59
1617 de Scvlllâda doğmuş olan İspanyanın en büyük ressamların dan Murello'nun ölümü (1682)
U
•o
GUneş
öğle
İkindi
540    Akşam 12.17    Yatsı 15.53    imsak
18.36 20.09 3.57
Çiçeklerin Açılması
Bu sene bazı yerlerde güzel hava-' lanı aklanıp erken açan    bahar çiçekleri    geçenlerdeki     soğuklardan müteessir oldu.
Bülbüllerin
Ötme Zamanı
Güneş
öğle
İkindi
5.39    Akşam 12.17    Yatsı 15.54    imsak
18.37 20.10 3.55
C. II. P. Grubunda lâiklik nın kabulü (1928)
esası-
Güneş
Öğle
ikindi
5.37    Akşam 12.17    Yatsı 15.5-1    imsak
Amerikalı Kâşif R Peary
1909 da bugün ilk defa olarak şi kutbuna vmaftı,
Güneş
Ögie
İkindi
5.36 12.16 15.55
Akşam
Yatsı
imsak
T8.39 20.12 3.52
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Mal İşler, sen içlersin; öyle genişlersin.
Her dttdük istediğin gibi ötmez.
Dokuz at bir kazığa bağlanmaz.
Altın ateşte, İnsan mihnette betti olur.
Güneş
Öğle
ikindi
5.34 AJfşam : 18.40 12.16 Yatsı : 20.13 15.55    İmeak  s    3.50
Mevlût Kandili Kırlangıç   Fırtınası
Şer*iye mahkemelerinin    kaldırıl-(W24)        *     ,
Güneş
öğle
İkindi
5.33    Akşam 12.16    Yatsı 15.56    imsak
18.41 20.15 3.48
Mevlûdu Nebevî
Peygamberimiz milâdı İs anın 569 uncu yılında ve kendi hicretlerinden 58 sene önce Reblüievvelln 12 inci pazartesi sabahı güneş doğmadan biraz evvel dünyayı şereflendirrniş-lerdi.
Güneş
öğle
İkindi
5.31    Akşam 12.16    Yatsı 15.56    İmsak
18.42 20.16 3.46
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Aç katmak, borçlu olmaktan 1-yldlr.
Kaynayan yağa sinek konmaz. Gafil baş, düşmana yaraşır.
Saygısız ağız, analı ta rs ız açılır Bir ağızdan çıkan,   bir orduya yayılır.
Güneş
öğle
ikindi
5.29    Akşam 12.15    Yatsı 15.57    Imeak
18.43 20.18 3.44
Hayvanların Çiftleşme Zamanı
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Cahilin sofusu, şeytanın maskarayıdır.
Güneş
Öğle
İkindi
5.2$ Akşam : 18.44 12.15 Yataı : 20.20 15.57    Imeak   :    3.42
HAMURSUZ
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Yurdamsız elin kazası çok olur,
Karıncanın ne İşarettir.
kanatlanması zevali
Güneş
öğle
İkindi
5.26 Akşam : 18.45 12.15 Yatsı : 20.21 15.57    İmsak   :    3.40
Müteveffa     General Metaksas
1936 yılında bugün Yunanistan I Başvekili olmuştu.
Güneş
öğle
İkindi
5.24    Akşam 12.15    Yatsı 15.58    Imeak
18.47 20.22 3.38
İspanya kralı on üçüncü Alfon sun tahtından fc ragati ve İspanya cumhuriyetinin ilâm.
Alforus bugün hayatta değildir, İspanya cumhuriyeti de tarihe karışmıştır.
Güneş
öğle
rkmdi
5.23    Akşam 12.14    Yatsı 15.56    İmsak
18.48 20.23 3.36
e
Mevsimi
Güneş
öğlo
ikindi
Türk tarihi tetkik kurumunun kuruluşu   (1931)
5.21 Akşam : 18.49 12.14 Yatsı : 20.25 15.58    imsak   :    3.34
Kuğu Fırtınası
Yeni Belediye Kanunu (1930)
Güneş
Öğle
İkindi
5.19 Akşam : 18.50 12.14 Yatsı : 20.26 15.59    imsak   :    3.32
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Çabuk par Uyun çabuk söner.
Her şeyin yenisi, dostun eskisi.
Asılmış adamın   evinde   İpten bahsolunınac.
Güneş
Öğle
ikindi
5.18 Akşam : 1&51 12J.4 Yatsı : 20.27 15.59    Imeak   :    3.30
Radyum Kâşifi Pierre Curie
1906 da bugün Pariste bir kam-yon tarafmdan çiğnenerek ölmüştü.
Güneş
Öğle
İkindi
5.17   Akşam 12.14    Yatsı 15.59    İmsak
18.52 20.28 3.28
Sanayi ve ma-adin    bankasın m ¦ kuruluşu    (1925)
Dana sonra» bul banka   genişlet i lerefc Sümer bank ve Etibank   mey dana getirilmiştir.
Üçüncü Napolyonun doğumu 1808
Güneş : 5.15 Akşam : 18.53 öğle : 12.13 Yatsı : 20.30 ikindi   :   16.—    İmsak   :    3.26
Öküz fırtınası. (Bn fırtına altı gün sü rer. Eskiden buna Sittel sev ir - kapıyı çevir derlerdi
Teşkilâtı Esasiye Kanunu (*924>
Güneş
öğle
ikindi
5.13 Akşam : 18.54 12.13 Yatsı : 20.31 16.—    imsak   :    3.24
K
ırmızı
Hayatımıza Rehber Olacak Sözler
Yumurta
Güneş
öğle
ikindi
5.12 Akşam : 18.55 12.13 Yatsı : 20.33 16.—    imsak   :    3.22
Kale içinden alınır.
Evi ev eden kadındır.
Güneş
öğle
ikindi
5.11    Akşam 12.12    Yatsı 16.—    İmsak
18.56 20.35 3.20
Millî Hakimi.
yet   bayramı /^*^k' (
Çocuk Bayramı
B. Millet Meclisinin ahdisi (1920)
Güneş
öfk ikindi
5.09 Akşam : 18.57 12.12 Yatsı : 20.36 16.01    imsak   *    3.18
ti:' 8l*&4
m
Büyük italyan şa ir Dante'nin   doğumu   (1265) Dantenin en kud retli ve   meşhur
eseri (ilâhi Komedya) dır.
GUneş
öğle
ikindi
15.04    Akşam 12.12    Yatsı 16.01  Imeak
19,01 20.42 3.10
Mısır Kralı Sa Majeste Birinci Faruk'un tahta çıkışı (193$)
Bugün reblülahı-
rın ilk günüdür.
Güneş
Öğle
ikindi
1*02 Akşam : 19.02 lî J2 Yatsı : 20.43 16.02    imsak   :    3.09
FIRTINA
Hiyaneti Vataniye Kanunu (1920)
Hayat
Olacak Sözler
Her işin başı sağlık.
Dilini tutan başını kurtarır.
Güneş
öğle
İkindi
15.01 Akşam : 19.03 12.11    Yatsı    :  20.45
16.02 imsak   :    3.07
GAZİ MUSTAFA KEMALİN
Türkiye B. Millet Meclisi Reisliğine İntihabı  (1930)
Öküz Fırtınasının Sonu
Güneş
öğle
İkindi
5.08 Akşam : 18.58 12.12 Yatsı : 20.38 16.01    İmsak   :    3.16
Fransızlar uzak Şarkta Hanoi'yi bugün zaptetmişlerdi (188£)
Güneş
Öğle
İkindi
5.07    Akşam 12.12    Yatsı 16.01    İmsak
18.59 20.39 3.14
Macellân boğazı
nı keşfeden ve ilki
dünya devri seya.
hatlni yapan meş hur Portekizli kâ|
şif Maceilanm ölümü (153*)
Güneş
öğle
ikindi
5.06    Akşam 12.12   Yatsı 16.01   İmsak
FIRTINA
1 Mayısta VATAN'da Mayıs teikvimini bulacaksınız
NİSAN AYININ HUSUSİYETLERİ
Jüjiyen, hatmi, lobelya vesaire.
Güneş Öğle
İkindi
*5.— Akşam : 19.04 12.11 Yatsı : 20.47 16.02    imsak   :    3.05
Nisan yağmur ayı olarak tanınmıştır. Bu ayda havalar »umuya başlar. Fakat geceleri batan soğuk olur. Havaların değişmesine karşı tedbirli olmak gerektir. Kışlık elbise ve çamaşırları birdenbire çıkarıp atmak, neticesi fena olabilecek nezle ve soğuk algınlıklarına, göğüs hastalıklarına meydan verebilir.
*
Nisanın oıı günü fırtınalıdır* Bunların en azılısı altı gün süren Öküz fırtınalıdır. Bu altı gün, bazı seneler âdeta kıs günlerini aratır.
?
Çiçek bahçelerinde sık fidanlar seyrekleştlrümelldlr. Kışlık ca-mekânlar sık sık havalandııüma-
lıdır. Camların üzerine kireçli toprak badanası yapılmalıdır. Yağ: mursuz havalarda çiçekleri sula-malıdır. Güllere ârrz olan yeşil bitleri, beş gram sabunu bir kilo suda eriterek üzerine bir kahve fincanı zeytin yağı koyup karıştırmadı ve bitlerin akşam üstü ü-zerine serpmelidlr.
Bu ay tohumlan ekilecek çiçek ve nebatların başlıcalan şanlardır:
Ay çiçeği, ipek Çİçeft*- ***** y*>* ni dünya. Keten, aiouzoa, adonlt,
gece safa, çan çiçeği, horoz ibiği, santurca, krizantem, klarkiya, Kobea, Obretla, lâtin, yıldız, koz-moz, Amerika güzeli, tatula, yüksük oto, yüz otu, kadife, Göden-ya, Jlpsofiila, İspanya   fasulyesi.
ayda ağaç dikimi nihayet bulur. Asmaların budamaları tamamlanmış olar. Meyvalarrn kurt lanmaması, yaprakların hastalan numiMT için her yağmurdan sonra İlaçlanması lâzımdır. Bağların birinci göztaşı ve birinci kükürtlemesi yapıkr.
Nisan ayı en lezzetli balıkların çıktığı bir aydır. Gümüş, usta ru, pisi, barbunya ve löfer bu me-y andadır.
Yine nisan körpe kuzular mevsimidir. Kuza boklar, stl lezzetlidir >e körpe oiduklan için hazmt
kolaytlj.
Bu ayda midy* ve isiridye yemekte mahzur yoktur.