Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
re*»^: MİM — M^raf YATAN tut.
18 NİSAN   194 İ
fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH  GAZETESİ
Yıl: I — Sayt: 235
Amerika Nasıl Hazırlanıyor
Yazısı 3 üncü Sayfamızda
Yugoslav
Ana Kraliçesi
Mari
Cebelitanka geldiği  bildirilen   Atlantik   filosu   askeri   liman   önünde
Balkanlarda
Almanlar neden
Kolay zafer Kazandılar?
Amiral Dadanın Bir Entrikası
?
Harbin umumî cereyanı bakımından Balkanlar tâlî bir cephedir. Ingilterenin Akdeniz mukadderatı bugünlük Marsa Matruh'da halledilecektir.
Mareşal Peten Manevrayı Önledi
Hiçbir Harp
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
alkan cephesinin istikbali hakkında büyük ümitlerde bulunmağa imkân yoktur.
Sırplar ve \unanhlar kahramanca dövüşmüşlerdir. Bugün-gü maddî dünyada şeref ve na-jnus uğruna, istiklâl -uğruna bu kadar cüretli hareketleri göze alacak milletler bulunması insanlık hesabına büyük bir tesellidir.
Ne çare ki, türlü türlü âmiller, burada demokrasi cephesi aleyhine ittifak etmiştir. Hepimiz biliyorduk ki, nasıl bir Osmanlı ordusu yoksa bir Yugoslav ordusu da yoktur, ancak bir Sırp ordusu vardır. Eski Yugoslav hükümeti, memleketi düşmana teslim etmek niyetinde olduğu için bu orduyu mukavemet maksadile hazırlamak i-•çin parmak oynatmamıştır, aksine olarak her türlü vatanî a-lâkalan takibata uğramış, boğmuştur. Simoviç hükümeti, her bir kısmı memleketin birer tarafına dağılmış olan orduları seferber hale koymağa, plân dairesinde birleştirmiye ve yü-rütmiye imkân bulamamıştır. Sırp olmıyan subay ve neferler de içm için bozgunculuk âmilleri olmuştur. Bunun için Yugoslav kıtaları ancak ayn ayrı kısımlar halinde düşmanla karşılaşmış, az çok mevziî çırpınmadan sonra birer birer erimiştir.
Yunanlıların büyük kuvveti, İtalyanlara karşı toplanmıştı. Almanların kendilerinden kat kat iyi mücehhez olan, adetçe üstün kuvvetlerini, ancak küçük ordularının küçük bir kıs mile karşılamışlar ve bir hareket muharebesinde kahramanlıklarına âlemi hayran bırakmaktan fazla bir şev yapamamışlardır.
İngilizlerin rolü bir esrar perdesi altındadır. Balkanlara ne kadar İngiliz kuvveti gelmiştir? Bunlar da işin ümitsiz olduğu görülünce, Almanların iddia ettiği gibi, küçük limanlardan Afrikaya kaçırılmış mıdır? Bunu bilmiyoruz. Her halde Yuna-nistana iyi bir surette mücehhez iki yüz bin kişi gönderildiği
(Devamı Sa. 5 , SU. 3 de) ^
G
emısı
Yer
Değişmiyecek
'4
Amiral Darlan
Röy.
Vaşington. I 7 (A.A.) -ter:
Vaşingbon'dan gelen haberlere göre, Mareşal Peten, Amiral Darian'ın Almanya lehinde ve İngiltere aleyhinde bir 'manevrasına mâni olmuştur.
iki emin kaynaktan teyit olunan haberlere göre, Şimalî Afri-kadalci Fransız harp gemilerinin, Dünkerk zırhlısı da dahil olmak üzere, Tulon'a gelmesi için Amiral DajJan'ın emir verdiğini Mareşal haber almış, Darlan'ı davet ederek izahat istemiştir. , Amiral Darlan evvelâ kaçamaklı cevap vermiş vc sonra İngiltere aleyhinde bulunmuştur. Mareşal Peten, kendisinin malûmatı olmadan hiç bir harp gemisinin yer değiştirtmemesi için tahrirî emir vermiştin.
İran - Sovyet Münasebatı
Balkanlarda     Bdşlıydn Harbin   İran'a   Doğru Yer   Değiştirme Tehlikesi Var
Tokyo, 17 (A.A.) — Ofi a-
jansı bildiriyor:
Japon gazetelerinin en mühimlerinden biri olan Asahi gazetesi başmakalesini İranın vaziyetine talhsis ederek bu memleketle Sovyetler Birliği arasında (Devamı Sa. 3, SU. 6 da) /X/
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hadiseleri
* *
? ?
Atlanüklcn Akdeııize büyük bir İncili/ filosu «ermiştir. Yunan cepkeninin  yarıklığına dair Berlin haberlerini Yunanlılar \alanlı>orlar.
Berlin, YuRosla\>u ile mütareke yapacağını söylüyor.
I,ihyada  Alman   İlerlemesi durdurulmuştur,   Marsa   Malruh'da
muharebe, oluyor.
Ilahcşlstanda İtalyan başkumandanı teslim müzakerelerine girişmiştir.
İngiliz Filosu Cebelitarıkta
Filo Askerî Limanda Demirli Bekliyor
üç İtalyan Torpidosu Batırıldı
Elcezire, 17 (A.A.) — Büyük bir İngiliz filosu Atlan-tikten Cebelüttarık'â gelmiştir.
Filo, kalenin askerî limanında demirlemiştir. Filoda bir tayyare gemisi ile Re-nown zırhlısı da vardır.
Londra, 17 (A.A.) — E. B. C.Sicilya vc Trablusgarp arasında bir düşman gemi kafilesinin İngiliz deniz cUzütamları tarafından batini, dığı hakkında bahriye nezaretinin neşrettiği tebliğe ilâve olarak batırılan ticaret gemilerinin kramen harp malzemesi ve kısmen de asker taşımakta olduğu bildirilmektedir.
Oğlu Piyerden Bir Haftadır
Haber Almamış
"Memleketime Itimad Ediniz Sonunda Her Şey Düzjlecektir,, Diyor
Londra, 17 (A.A.) — İngiliz sayfiyel er ind en birinfefe küçük bir evere oturan Yugoslav Valide Kraliçesi Mari, bir mülakat esnasında şunları söylemiştir:
Yugoslav ana Kraliçesi Mari
«— Oğlum Kral Piyerden en son olarak bundan bir hafta evvel haber alabildim. Bu haber oğlumun sadece sağ ve sıhhatte olduğunu bildiriyordu. O gün nerede bulunduğunu bilmediğim gibi» bugün de nerede olduğunu bitmiyorum. N>
Kraliçe Mari, Yugoslavyaya dönmek istediği halde hastalığının buna mâni olduğunu, oğlunun iktidarı ele almasının kendisi için tamamile bir sürpriz teşkil ettiğini söylemiş ve şunları ilâve etm içtir:
«— Kraliçe sıfatile bu hareketten büyük bir iftihar duydum,
fakat bir ana sıfatile    üzüldütn. (Devamı: S*. 5, SU. 3 te) *=*
İstanbulun Müdafaası
Hak ve Toprak
ümüz Tehlikeye
Uğradığı Vakit Kendimizi Müdafaa Edeceğiz
Anadolu Kalesine Sahip Olan Türk, İstanbulun
Ve Boğazlar Bölgesinin de Sahibidir s
Ankara, 17 (Telefonla) — Bugünkü Ulusta yazmış olduğu bir makalede Bursa mebusu Hüseyin Sami şöyle demektedir:
«İlk günlerdeki bazı telâşlara rağmen Cumhuriyet hü-hükûmetinin İstanbul halkının emniyeti  hakkındaki  kararı
bütün hemşerilere huzur vermiştir. Herkes biliyor ki hak
Afrikada
AlmaniarÇskiliyor
Alman İtalyan Taarruzu Durdu
İngilizler Takviye Kuvvetleri Getiriyor
cAlman - italyan kuvvetlerinin üeri hareketi Sollum'da durdurulmuştur.
«İngilizler, Tobruk'ta mukabil bir taarruz yaparak 7 subay, 30 nefer esir almışlarıdır. Almanlar, harp sahasında 200 ölü bırakarak çekilmişlerdir.
«Kapuso'da bulunan motorize Alman kuvvetlerine donarıma tarafımdan açılan şiddetli bir ateş neticesinde 100 tank ve bir çok motorlu vasıtalar tahrip edilmiştir.» 4,
- Radyo gazetesi -
?
Vidyy, 17 (AA) — Fransız askerî mahfillerinde Tobruk ve Sollum mıntakalarında İngilizlerin gösterdikleri mukavemetin İngilizlere Şarkî Afrıkadan gelecek olan takviye kuvvetlerıle Mersa Matruh müdafaa hattının tensik ettirilmeleri için vakit kazandırmak gayesine matuf olduğu söylenmektedir.
*
Londra, 17 (A.A.) — Times
(Devamı: Sa. 5, su. ı te) =+
Bremen'i
ingiliz Tayyareleri Bombaladılar
Borkum Yeniden Hücuma Uğradı
Londra, 17 (A.A.) — Evvelisi akşam hava kararırken, Blenheim tipinde İngiliz bombardıman tayyarelerinden mürekkep bir hava filosu, Borkum'a yeni bir hücumda bulunmuşlardır. Tayyareler, kışlaların bom bardımanına başlamadan evvel topçu mevzilerine hücum etmiştir. Digcr bir tayyare de Borkum'un garbinde dört bin tonilâtoluk bir vapurun ortasında vukubulan infilâk neticesinde sıçrayan parçalar 60 metre irtl-faa kadar çıkmıştır.
*
Londra, 17 (A.A.) — İngiliz bombardıman tayyarelerinin   dün gece, Almanyanın şimali garbisinde bulu-(Devamı Sa. 5, SU. 3 de) X/X
Yugoslav Ordusu
t
Teslim Olduğu Teeyyüt Etmedi
-Yugoslavya hakkında pek az haber gelmektedir. Bir habere göre, Saray - Bosna'daki Yugoslav ordusu teslim olmuştur. Fakat, bu haber teeyyüt etmemiştir.
¦Yugoslavyada hareket devam ettikçe Almanların buradaki kuvvetleri ba^ka yerlere göndermeleri kabil dcflldir. Bu da, müttefik kuvvetler için büyük bir fayda ve kardır.»
— Rudyu Gazetesi —
Berline Göre Yugoslavlar Teslim Olmuş
Berlin. 17 <A.A.) — D. N. B. bildiriyor: Yugoslav ordusu bugün saat 21 de şartsız olarak silâhlarını bırakmıştır.
Londra
Şiddetli Bir Hava Hücumuna Uğradı
Çıkan Yangınları Kadınlar Söndürdü
Londra. 17 (A.A.) — Dün gece Londtaya karşı yapılan hava hücumu şimdiye kadar yapılan en şiddetli hücumlardan biri. dir. Gece olur olmaz, Alman tayyareleri dalgalar halinde gelerek Londra ırurrt akası üzerinde uçmağa başlamalardır. Vc gecenin büıyuk bir kısmı hücumlarına devam etmişlerdir. Bütün mıntaka-da yangın bdkçilcri atılan yangın bombalarının üzerine atılarak çıkan yangınları söndürmeğe gay. ret etmişlerdir. Bir mahallede umumi bir bahçeye cfüşen bir Alman tayyaresini gören gönüllüler
sevinçle haykırmışlardır.  Londra (Devamı Sa. 5f SU. I de) /=/
ve toprak bütünlüğümüz masun kalırsa harp dışı vaziyetimiz devam edecektir. Bu ma-sunlıık tehlikeye uğradığı vakit,   bütün   kuvvetlerimizle
kendimizi müdafaa edeceğiz. İstanbul hakkındaki tedbirler de işte bu müdafaa sahasına ait hazırlıklar arasındadır.»
Muharrir cumhuriyet hükümetinin bu husustaki çok
Habeşistanda
Dük d' Aost'un MümassiliDiredau
¦ —
Müzakereye Başladılar
Kahire, 17 (A.A.) — B.B.C: İngiliz askerî makamlarile müza_ kerelerde bulunmak üzere Dük d'Aoata'nın hususî bir mümessili,
nin. Şarkî Afrikadaki İngiliz kuvvetlerinin kumandanı General Gujıning'ham'm karargâhı Dire-dau sefirine gelmesi Kahinede bü_ vük bir alâka uyandırmıştır.
Habeşistanda italyan orduları başkumandanı Dük d'Aosta
öğrenildiğine gÖTe, Dük cTA-oata'njn mümessilini taşıyan tayyareye bir çok himaye tayyaresi refakat etmekte idi. Müzakereler esnasında harekâtın durdurulması için lâzım olan emirler verilmiştir.
ingiliz
Büyük Elçisi
Perapâlas Bomba Hâdisesinde Zarar Görenlere Beş Bin Lira Verdi
Ankara. 17 (A.A.) — İngiltere büyük elçisi Sir Hughc Knatchbull Hugessen, Hariciye Vekaleti emrine, bomba hâdisesinde zarar görenlere ingiliz hükümetinin sempatisi eseri olarak 5.000 lira tevdi etmiştir. Bu meblâğ, evveleo Ingilterenin Sofya elçisi B. Rendcl tarafından verilmiş olan 1.000 ve İngiltere ticaret korpo-rasyonu tarafından tevdi edilmiş bulunan diğer 1.000 liradan ayrıdrr.
yerinde bir karar aldığını tebarüz ettirerek makalesini şu şekilde bitirmektedir:
«Anadolu kalesine sahip ve hâkim olan Türkv İstanbulun ve Boğazlar bölgesinin de sahibidir. Kati mücadele bölgesinde en çok kuvvete dayanan Türk sevkulceyşine sarsılmaz itimadımız vardır.»
— ULUS —
Yunanistanda
Kanlı Muharebeler
Cephe Yarıldığı Tekzip Ediliyor
Almanlar Büyük Zayiat Verdiler
Londra, 17 (A.A.) —Yunan ofcköi», Makedonyanın garbında yeni Alman kıt'alarını tardetmiş ve düşmana pe'k ağır zayia* ver-drrmiştir.
Atina radyosu, Almanların bütün gayretlerine rağmen Yunanlıların yeni mukavemet hattını, hiç bir yerde yaramadıklarını bildirmektedir.
Bu Katı m muh'telif bir çok noktalarında İngiliz motorize kolları muharebe etmekte ve düşmana ağır zayiat verdirmektedir.
Muharebe Kati Olacak
Atina, 17 (A.A.) — Askerî mahfillerde, Olimpos mıntaka-sında cereyan eden muharebenin kat'î olacağı söylenmektedir.
Berlin, 17 (A.A.) — Bir muhabir bildiriyor: Yunanistanda Yunan - İngiliz esas kuvvetle, rile çak şiddetli muharabclcr oluyor.
Atina. 17 (A.A.) — BB.C: Radyo, Arnavutluk cephesinden, tebliğde bildirilen ilerleyişten başka bir haber gelmediğini ve garbı Makedonya cephesinde muharebelerin devam ettiğini ve ağır çarpışmaların vuku bulduğunu 'bildirmiştir.
Ratiyo. vaziyetin ciddî olduğunu, fakat ümit emarelerinin henüz mevcut bulunduğunu ilâve etmiştir.
İngiliz Tebliği
Londra. 17 (A.A.) — B.B.C: Harbiye Nezaretinin tebliği:
Olimpos mıntakasında müttefik hatlarının yarılmış olduğu ve Larisa ovasının, Atman ilerleyişine açılmış bulunduğu   hakkında
(Devamı Sa. 3, Sü. 5 de) /-/
Vekiller Heyeti
Toplandı
Ankara, 17 (A.A.) — İcra Vekilleri heyeti bugün :>aat 16 da Başvekil doktor- Refik Saydamın riyasetinde haftalık içftunaııu akdetmiştir.
GÜNÜN SESİ
Şimali A frikadaki harekât sahasını gösterir harita
Muvazene Ve Sükûn
Yazan: REŞAT NURİ
Dedelerin hayat İvin güzel bir kaidesi vardı; «Ulv ölmiyecekıuls gibi fîdftg. Yarın ol e* ekmiş gibi bazır bulun» derlerdi. Bu kaideyi yaladığımız fcvkalıide zamanlara .su şekilde tatbik etmek lâzımdır: «IIİV muharebe olmıyacukıııış gibi bakin kal vo İşin gücünle meşgul ol. Takat yarın tabulı top patlıya-cakmiK gibi lıaıtır ve tetik bulun».
Devletin ve onun her tarafa yayılıp kök Hulmış her nevi teşkilâtının bugün yııptıfcı bundan başka bir şey değildir. Vekâletler, daire-
ler, resmi ve yan revmi bütün cndtisf rl, kültür, ticaret, ziraat, ttunat, halk hizmeti ve hayır müesseseleri     normal     zamanları
......en    hemen    yadırgatmıyacak
bir bükün ve İntizam içinde çalışıyorlar. Adalet ve kanunlar sulh vo bükün devri adalet ve kanunları. Hattâ bir bakıma müdafaamızla yukın alakası olan ve zamanın ehemmiyetli bir icabı sayılan İhtikâr mücadelesi bllo bir sulh hizmeti gibi İsliyor.
Fak.ıt yine bakıyorsunuz. Bu bir ebedî sükûn havası neşreden müesseselerin hepsinde >arm patlaması muhtemel bir harbe karşı her .şey evvelden düşünülmüş, hemen hichlr büyük tedbir ihmal edilmemiştir. Mekteplerde çocuklar çalışıyor; köylü vifti çubuğu İle uğraşıyor, Anadolu yollarında şimendiferler intizam ile gündelik seferle-
(Lütfen sayfayı çevirinb)
VATAN
18 . 4 - 941
Avrupa da
m
^^^= Nasıl Geçti
Tuhaf Bir Tesadüf: Ben Kocamın Tarafını da Sevmiştim....
Istanbulu Terkedecek
Yazan :  Rebîa Tevfik BAŞOKÇU
Telif ve tercüme hakkı tamanıilc   mahfuzdur
— A kızım, hiç bir şey bulamazdan fınıu. ut    ı-juı MMUUIIİII senuen
jatııı* UU| >n« .>"¦,¦ UUyUıv OlUÇUllU, Ql( K wCiililViniv  Uutiaolill   KUSUI   £UİU^Ot-
' — AlUlOOİfÜnı çünkü erkeklerimi-i-ıu his.v4i.il oiiiyofum. Şımaı karar \crw..., m. ay sonra nısnıun olurıar. i/^..uii uıiırmu niçin   Kemlimi   bir
......o., ueıu aaaa   bedbaht   edeyim?
ncjut tazminin ağır   çeKcn
^w.4 cu.dil tarsa o aa çok esaslı tahılı       ı**vı/ti guıniesıaır. Hu bırçoK-
'İU4Ü.U uatuü sayılabilir. Daha dogru-
•>u uu taiep o kadar beklenilmez bir :.<ıiıianua uıdu kı buna dair hiç bir îııuııu yok. bizin belki bu   hususta
' uaakuuz vardır. Bizde genç bir kadın ' evıenmege adeta mecbur sayılır. Ben <^ üu şarla riayet etmiş olmak için >\ izdivacı kabul etmeliyim. Annemin yüzü güldü:
— Elbette, dedi. O da kimi istese almazdı! Teyzesine şimdiki kızlardan pek korktuğunu söylemiş. Hakkı yok
[ mu? Aklı başında evini seven kaç 1 kadın var? Sen de e kadar seyahat » seversin. Onunla evlenirsen bol bol dünyayı dolaşırsın işte...
İşte bu nokta bana pek cazip görünüyordu. Bende seyahat etmek ve her şeyi görmek, bilmek merakı, ço-cuklu&umdanberl ruhumun derin bir ihtiyacıdır. O halde?
• halde bu işin olması benim orguma ve menfaatime uygun görünüyordu. Evlilikte bir kere daha talii-mı tecrübe etmek istedim:
— Peki, dedim, kabul ediyorum. Teyze hanımefendiye ne vakit cevap vereceksiniz ?
— Bir iki gün sonra ziyaretini iadeye giderim muvafık cevabını da götürürüm. Sıdıka Hanımefendi bu cevaba pek sevinecektir. Seni çok seviyor. Onun kanaatince sizin evlenmeniz Pariste olacakmış. «Nejat Kaz miye şu aralık Istanbula gelmek için İzin vermezler» diyor. Zaten İsveç sefareti başkatipliğine tayin edileli Uç ay olmuş. Gitmeden evvel bize de gelip veda etmedi mi ? Demek daha o vakitten fikrinde varmış, ama belli etmemiş.
— Demek ki, ben de buradan Pa-rise gideceğim. Orada mı yerleşeceğiz?
— O halde Parlse bu benim ikinci seyahatim olacak.
— Evet, öyle diyor. Nejat Nazml-nln Parlse gelmesi daha kolay olurmuş.
Sonra Parlste onların bir akrabaları var ya: Nermin Hanrm.. Nikâhça Nermin Hanımın da bulunmasını Nejat Nazml çok İstiyormuş.
— Bu gayet İyi bir fikir... Nermlni ben de çok severim. Parlse gidersem o benim hakiki bir kardeşim olur.
— Gördün mü, bak, ne iyi?.. Böyle istekli olan bir şeyde inşallah hayır da vardır.
Ben tekrar yukan odama çıktığım zaman, anneme derhal muvafık cevap verdiğimden hiç pişman değildim. Mademki nasıl olsa evlenecektim, o halde sevdiğim bir aile içine karışmak elbette iyi bir tali eseri 1-di.
Tuhaf bir tesadüf ama, ben eski kocamın tarafını da çok sevmiştim. Hele görümcemin aüesi ve çocukla-rüe aramızda karşılıklı ve derin bir sevgi ve halâ devam eden bir dostluk vardı. Fakat bütün bu sevgiler neticeyi değiştiremedi. Sevgi bahsinde kocamın da beni sevdiğine hiç şüphem yoktu. Fakat ananelerin o kadar kurbanı olan ve mutlaka yerinde saymak istiyen bir ruhu vardı ki, benim dalma ileri yürümek istiyen âsi ruhumla imtizaç edemiyordu. Istanbulun tarihe karışmış büyük ailelerinden birinin çocuklann-dandı. Evlendiğimiz zaman ancak yirmi Uç yaşında vardı. İkinci Mahmut devrinde ceddinin büyük bir şe-
refle idare ettiği bir nezarette küçük bir kâtipti. Sarışın, uzunca boylu, ol dukça yakışıklı, kibar lavını bir gençti, ingiliz modası giyinir, aadeil-go pek İtina ederdi. Babacının vefalından sonra, annesi bir lek oğlu İle beraber damadının yanında oturmayı tercih etmişti, melek hasleti! bir kadındı. Damat Akıl Bey sefirliklerde dolaşır, ismi gibi âkil, muhterem, kıymetli bir adamdı. Son zamanlarında harici işlerden çekilmiş, yüksek dahili memuriyetlerde dolaşıyordu.
Akıl Beyin eşi pek gençliğinde ölmüştü. Kocasına İki güzel kız bırakmıştı. Eşini çok seven Akıl Bey, bir daha evlenmemiş, kendi saadetini çocuklarının varlığında aramıştı. Mülkiye mektebinden aldığı karibiftlâ şa hadetnamesini onişteeile temasları sa yesinde biraz yaldızlamış, oldukça 1-yi fransızca da öğrenmişti. Canı istedikçe ara sıra da hukuk mektebine devam ediyordu.
Akil Bey, Boğaziçlnde bizim yalı komşumuz idi. Kayın valdesilo ve kız larilc pek iyi görüşürdük.
Bir gün bizim el İşleri hocamız Madam Marl vasıtasile beni gelin o-larak istedikleri zaman tıpkı bugün Nejat Nazmiye verdiğim gibi derhal «peki> demiştim, izdivacımın dış yüzü fena değildi. Hariçten görünüş itibarile kocamı da beğenmiştim.
Madam Marl, ahlâkını çok methediyordu: cYalnız bir şeyden korkuyorum, diyordu. Pek yeni fikirlidir, belki ailenizin hoşuna gitmez.»
Halbuki benim rüyalarımda yeni fikirli bir koca vardı. Ananeleri kıracak, yepyeni fikirli, ©şile açık bir emniyete dayanır, sağlam bir yuva kuracak, becerikli bir koca... Bu kurulacak sağlam ve yeni yuvaya neşe ve güzellik verebilmek İçin bütün kuvvetimi sarf etmeğe azmetmiştim.
Kocam bize iç güveyisi gelmişti. Evlendiğimizden bir kaç gün sonra, mutat olan aile ziyaretlerine başlamıştık. Fakat kocam benimle beraber sokağa çıkmak İstemiyordu. Ben bermutat annemin bizde oturan ihtiyar dadısını beraber alıyor, onunla bu ziyaretlere gidiyordum. Gittiği-miz yerlerde kocamla buluşuyorduk.
Bir gün tesadüfen eve dönmek 1-çln son vapurdan ayni zamanda çıkmıştık. Bozuk rıhtımlarda bize yolu aydınlatmak için bizim bahçıvan Şaban a£a, iki mumlu fenerle bizi İskeleden karşılamış, önümüze düşmüş, yalıya götürüyordu.
Çarşıyı geçtikten sonra rıhtımlardan yürürken kalın peçemi biraz kal dırdım. Taşlardan ayağım kayıp denize düşmekten korkuyordum.
Kocam bir kaç adan uzaktan kendi kendine gidiyordu. Yalıya girip te odamızda karşı karşıya geldiğimiz zaman bana gayet ciddi bir nezaketle;
— Rica ederim, hanımcığım, sakın bir daha sokakta yüzünüzü açmayın, dedi.
' — Yüzümü sokakta açmadım. Karanlıkta rıhtımda düşmemek için biraz peçemi kaldırdım, başka türlü nasıl yürüyebilirdim?
— Evet ama, benim böyle şeylere tahammülüm yok. Kendinizi buna a-lıştırmalısmız. 1
O günden İtibaren kocam evde bulunduğu zamanlarda kendislle münakaşamız, kadmlann kocalarına kör körüne ltaata mecbur olup olmadıklarına aitti. Diyordu ki:
— Hayat bizde böyle kurulmuştur. Onu biz bozamayrz. Her millet ananelerini olduğu gibi muhafaza etmeli...
Buna misal olarak Çinlileri ve Japonların muhafazakârlık sayesinde elde ettikleri terakkileri gösteriyordu.
(Arkası var)
İçin Haz
Devam Ediyor
_ _       • _
Limanda Bir Komisyon Bu işle Meşgul Oluyor Halka Hareketten İki Gün Evvel Biletleri Verilecek
rlnl yapıyor. Fakat biraz dikkat edince görüyorsunuz kl yarın İstiklâlimizi silâhla müdafaa mecburiyetinde kalırsak bu bizim >« m bir baskın olmryacakUr ve devlet hizmetlerinin hepsi bir muntazam ci-haz halinde faaliyete geçecektir. Hulasa devlet müesseselerinin bu nazik zamandaki vaziyeti emniyet verici Mr muvazene ve ahenk vaziyetidir.
Ancak bu kâfi değüdlr. Devletin temel taşı olaa halk tabakasında: sen, ben, o bütttn fertlerde de ayni muvazene ve sükûn ruhunun mutlaka yaşaması lâzımdır.
Tertemiz Anadolu kasaba ve köyleri için mesele yoktur. Fakat için-
de insanın çeşidi yaşıyon büyük şehirler İçin dikkatli olmalıyız. Büyük şehirlerin garip bir psikolojisi vardır ve her türlü heyecanın oralarda sirayeti kolay olur. Bakarsınız İyi bir haber havada lüzumundan fazla bir ümit dalgası yapar; bir başka haber sebepsiz bir korku ve heyecana sebep olur. Bize lâzım olan ne bu; ne de ötekidir. Sinir bozukluğu denen hastalığı meydana getiren şey ruhların müte madlyen müfrit ümitler ve korku' lar arasında bocalamasıdır. Her birimiz ruhlarımız ve hareketlerimizi devlette gördüğümüz muvazeneli sükûna ayar etmeliyiz.
REŞAT NURİ
Hava Denemesi
Mâyısın   İlk   Haftasında Umumî Şekilde Yapılacak
Kazalarda yapılan hava denemeleri devam etmekledir. Bu denemeler bütün kazalardu nv so-nuna kadar bitirilmiş olacaktır. Ayın 25 inci günü saat 14 tc la-ti.hte deneme yapılacaktır.
Bu denemeler bitlikten sonra umumi deneme mayısın uk lıafbasında yapılacaktır.
Kadın Bîletçiler
Üsküdar - Kadıköy Halle tram. vavları idaresinin hizmete aldığı ilk kadın bîletçiler evvelki günden itibaren stajiyer olarak servise çrkarılmiîjJardır. Numaralı kasketleri, parlak düğmeli caket. lerile gözlere çarpan bu kısa çak-lı ve eteklikli biletçj namzetleri, arabalarda ciddî ve vekarlı bir eda ile erkek ımeslekdaşlarına re. fakat etmekte, şimdilik servisin inceliklerini öğrenmektedirler.
Muharrirlerimizden biri, dün bu bayanlardan ikisile görüşmüştür. Bunlardan biri:
— Bu kıyafetle tramvaylarda görünüşümüz bir kısım halk tara. fından tabiî olarak karşılandı amma yadırgayıp ta taaccüple yüzlerini kınştıranlar, hayretle pozJerini açanlar da olmadı değil. Kendi hesabıma, j*te bir güçlük görmedim. Bir iki gün içinde bilet kutusunu koltuklayrp ise bağlıyacağımı sanıyorum.
Demiş, diğeri de biletçilikten ziyade gözünün vatmanhkta olduğunu söylemiş ve bunu menfaat] i bir spor gibi telâkki ettiğini ilâve eylemiştir.
Kaymakamlar bundan evvel Va
bir  top
Istanbulu kendi arzusile terkedecek olanların kaza kaymakamlıklarına verdikleri beyannameler iki gürıdenberi Vilâyette kaza kaymakamlarının iştirakile yapılan toplantıda tclk.k ve tasnif edilmektedir.
Tasnif isinin bu akşama kadar ikmal edileceği kuvvetle ümit edilmektedir. Limanlarda kurulan bir komisyon da bu nakil içleri üzerinde çalışmaktadır. Bütün hazırlıklar ikmal edildikten *onra bir rapor halinde vaziyet Ankaraya  bildirilecek ve  alma-
lının başkanlığı altında    yapılan lantıda
cak emre göre nakil başlayacaktır.
Kaymakamlıklara verilen beyanname numaralarına göre, hal-ka hareketten iki gün evvel biletleri verilece'ktır. Vapur ve tren lerdeki mevki meseleleri üzerinde henüz bir karar verilmiş değildir. Bununla limandaki komisyon oneşgul olmaktadır.
Deniz nakliyatının muntazam bir şekilde yapılması için Devlet Denizyolları Umum Müdürü bu ıs üzerinde bizzat çalınmaktadır.
^GözeÇarpanlar^
Pazarlık   Yasak Değil mi?..
Sirkeci, Eminönü İskeleleri İle Kadıköy, Üsküdar ve diğer Anadolu sahilleri arasında İşllyen sandalcılar, bilhassa 9u son günlerde karşı tarafa yük naklettirecek müşterilerden çok yüksek ücret İstemektedirler. Bunu bir vatandaştan öğrendik. Keyfiyeti dün telefonla mıntaka Liman reisliğine bildirdik ve 9u malumatı edindik:
«Bu sandalcılar hiçbir tarifeye tabi değildir. İskelelerde bulunan kâhyalarının nezaretleri altında ücretlerini pazarlıkla kendileri tayin ederler.»
Hayretler İçinde kaldık ve kendi kendimize mırıldandık:
Bir kanun İle her sahada memnu bulunduğunu bildiğimiz pazarlık usulü İskele sandalcılarına ne İçin mubah bırakıldı acaba?..
OEZEMCR
Vilayetlerin Lastik İhtiyacı Tesbit Ediliyor
Şimdiye kadaT Mıntaka Ticaret müdürlüğünde tevziatı yapılmakta olan otomobil lâstiklerinin badema Ticaret Vekâletinde temerküz ettirilmesi alakadarlarca karar altına alınoruştrr. Ticaret Vekaleti, hej vilâyetin lâstik ihtiyacını daha şimdiden tesbit ettirmiş bulunmaktadır. Bu sebeple, İstanbul çin evvelce Mıntaka Ticaret müdürlüğü tara-fıydan tanzim edilmiş olan l?ste üzerine şimdilik bir muamele ya. -•lmavacak ve tevziat için Vekâletten gelecek emre intizar olunacaktır.
İki Manavın Dükkânı üç Gün Kapatıldı
Pazarlıksız satış kanununa aykırı hajeketten dolayı Şalide Er-genekon sokağında 55 numarada manav Agopla Valikonağı caddesinde manav Hasan Gülün dük kânlarının üç gün müddetle kapanmasına karar verilmiştir.
Bundan başka 2 3 esnafa daha muhtelif para cezaları kesilmiştir.
o-
23 Nisan Çocuk ve Hâkimiyeti Milliye Bayramına Hazırlık
Bugün Vilâyette bir toplantı yapıiara'k 23 nisan Çocuk ve Hâ_ kimiyeti Milliye bayramı programı tesbit edilecektir. Bayramın bu sene daha parlak bir şekilde olması için çalışılmaktadır. Ayni günde Istanbuldaki inşaatı bitirilen bütün çocuk bahçelerinin de küsat resmi yapılacaktır.
Fırınların Hamur Ekmek Çıkardıkları İçin Kontrol
Belediye İktisat müdürlüğü fırınlarda hamur ekmekler üzerindeki kontrollarına devam etmektedir.
Ekmeklerin hamur çıkısının fı. rıncıların ekmeği hamurdan çekmelerinin sebep olduğu anlaşıl-r""hır. Ve bunun içindir kı ekmekler fazla pişirilmektedir. Teşebbüsün tam oflması rçin Jcontrol-lar sıklaştırılmıştır.
o-
Havagazı Şirketi Tekrar Zam Telebinde Bulundu
Havagazi şirketlerinin bazı sebepler ileri sürerek tarifelerine zam yapılması talebinde 'bulun, doklarını ve Belediyenin de bu hususta tetkiklere başladığını geçenlerde yazmıştrk. Öğrendiğimize göre, yapılan tetkikler neticesinde, istenilen zammı icap eCtİTecek sebeplerin varit bulunmadığı görülmüş ve şirketlere ret cevabı verilmiştir.
Bunun üzerrne Belediye Reisliği ikinci bir müracaat karşısında katmıştır. Yapılan bu talepte, havagazi abonelerinin azaJdığı bildirilmiş ve rağbete medar olmak üzere tesisat masraflarının ucuzlatılmasına müsaade istenilmiştir. Bu talep te etraflı bir surette teükik edilecektir.
Malzemenin bol zamanında tesisat masraflarında tenzilât yapmaca yanaşmıyarı şirketlerin bu yeni tekliflerinin, alâkadarlar üzerirtde pek te iyi tesirler bırakmadığı söv lejvilm ektedir.
iaşe Teşkilâtı
Ticaret Ofisi Faaliyete
Geçti
İaşe teşkilâtına bağlı olarak yeniden te«kil edilmiş olan Ticaret Ofisi faaliyetine başlamıştır. Ofis, Ticaret Vekâletinden alaca, ğı direktifler dahilinde yapılacak itlhalât ve ihracat işlerini idare edecektir. Ofis, yeni Valide hanında tahsis edilmiş olan yeni dairesindeki hazırUkların hitamına kadar şimd.'ki bulunduğu    Kutlu
handa kalacaktır.
-o-
Bîr Şoför Elektrik Cereyanı İle Kömür Haline Geldi
Dün sabah Üsküdarda bir şoförün feci bir surette ölümile neticelenen bir kaza olmuştur.
Ürküdarda Atikvalideçeşmesj sokağında ikamet eden müteahhit Vahdet ad'ında bir zat, ev eşyasını diğer bir mahalle taşıtmak üzere bir kamyon kiralamıştır. Kamvonun şoförü Ali ile muavini Hüseyin, dün sabah mezkûr eve gelmiş ve eşyaları içeriden a-
lıp kamyona yüklemeğe balamalardır. Bir aralık demir bir karyolayı merdivenlerden indirdikleri sırada karyola, açık bulu. nan bir elektrik teline dokunmuş ve kontak hasıl olmuştur. Şoför Ali o anda kömür hatme gelerek ölmüş ve muavini Hüseyin de kendini bilmiyecek bir halde Numune haatane^ıe götürülmüştür.
Üıküdar Müddeiumumiliği vak aya el koyarak tahkikata başlamıştır.
r Kira İhtikârı -N
Bir okuyucumuz. Acıbadem ve Çamlıca taraflarındaki klrahk köşk sahiplerinin İhtikâr ve İnsafsızlıkları hakkında dün verdiğimiz haberleri teylden, telefonla aynen şunları söylemiştir:
«— Şimdiye kadar seneliği İki yüz liraya verilen bir köşkün altı aylısına altı yüz eUI lira İstenildiğini yazıyordunuz?.. Bu habere ben de başımdan geçen bir vakayı ilâve etmek isterim. Bu sabah Göztepede altı aylığım, pazarlıkla dört yüz elH liraya tuttuğum ve pey vermek suretHe bağlnndığnıı bir köşkün sahibi, akşam üzeri benden sekiz yüz elli lira İstemek ve verdiğim peyi İade etmek gibi bir garabet gtts-terdi. Rica ederim bunu da yazınız.»
Okuyucumuzun bu ihbarına ihtikârın da önlenmesini rica Ue İktifa ediyoruz.
OH N İDEN
Bir Teşekkür Vesilesiyle
ir «teşekkür» okudum: Bir ana ölmüş; kızları» oğullan   ve   damatları cenaze
merasiminde bulunanlara gazetede teşekkür ediyorlar. Saydım: Maşallah dört kız, beş oğul, dört damat.
Tanımadığım halde, vatana dokuz çocuk yetiştiren, dört kı. zını da ayni maksatla başgöz eden bu hatunun cenazesinde bulunamadığıma hayıflandım. Buğunun  dünya siyaseti nüfus
siyasetine dayandığına göre her Türk anasının, merhume kadaı
verimli olması nekadar arzu edilir bîr şeydir.
Bu satırlar, rahmete vesile oldu.
Yerinde "Zam„ Nasıl Olur?
B
H
îr bayanın şikâyeti vesi-lesilc dün de yazdım. Bir çok yerlerde evlere, apartmanlara verilen havagazı pek hafif gelmektedir.
Havagazi şirketleri Belediye, ye müracaat ederek tarifelerine zam istemiş, Belediye de bu ta* lebi - çok isabet - reddetmiş.
Havagazi şirketleri tarifelerine zam peşinde koşacaklarına evlere, apartımanlara verdikler^* havagazine uzam» etseler çok yerinde olur. Zira iplik gibi bir alevde herkes kahve dahi pişirmekte güçlük çekiyor.
Açıkgöz Karga
ikroet Feridun «neredt La Fontaine'in o saf kargaları?» dîye soruyor. Hakikaten kalmadı onlar.-
Zamane kargalarından    biri ağzına bir peynir almış, bîr ağa. cin dalına tünemiş. Bunu gören bir tilki ağacın dibine gelerek1 dil dökmeğe başlamış:
— A benim güzel kargacığım. Senin ne güzel bir sesin vardır! Ne olur, şöyle bir şarkı söyle de sesinin letafeti]e mesto-layrnı!
Karga, gagasındaki peyniri iki bacağının araşma sıkıştırdık, tan sonra şu cevabı vermiş:
— Zahmetin boşa gitti tilki kardeşi La Fontaine'in o meşhur hikâyesini ben de bilirimi
Yirminci asır bu, şaka değil
Kör Kadı
Kuru Bakla İhracı İçin Lisans Müsaadesi Geldi
Alrnanyaya ihraç edilmesi mukarrer bulunan kuru baklalara ait lisans Vekâletten gelmiş ve ihracat hazırlıklarına geçilmiştir. Fiyatları üzerinde alakadarlarca mutabakat hasıl oKmuş bulunan derilerin de şevkine başlanacaktır. Gerek baklalar ve gerekse derüer Karadeniz ve Tuna yolüc gönderilecektir.
takvim
18 NİSAN 941 CUMA
AY: 4 . GÜN: 108 - Kasım: 16* RUMİ: 1357 — NİSAN": 5
HİCRİ: 1360 — Reblülevvel: 21
VAKİT ZEVALİ   EZANİ
GÜNEŞ 6,17 10.25
ÖĞLE: 13.14 5.23
İKİNDİ: 16,59 9.03
AKŞAM: 19.52 12,00
YATSI: 21,28 1.38
İMSAK: 4,28 8.37
hiç kimseye bir şey söylemedim» «onu bir daha kimse bulamaz. Balıklar yedi. Goıi gelemez.»
Ben'ln meczup Ben'ln sHzIerl birer birer hatınma geliyordu. Ben biliyordu. Ben gör-mtlştU. Acalp aptal kafaslle bUtün bunlara şahit olmuştu. O geec ormanda saklı İdi Maksimin kotraya bir jey tuşıdı$ını ve sonra sandalla yalnız geldlftlnl görmUştlk.
\ .ı/uııı.ı. renk kalmamıştı. Olduğum yerde yığılıp kaldım.
— Bu civarda yaşıyan bir aptal adam vardır. Her zaman deniz kenarında dolaşır Rebekayı görmeğe geldiğim zaman onu hep oralarda görürdüm. Sıcak gecelerde donlz kenarındaki kumsalda yatardı. Ben aptaldır. Kendi kendine gördüklerini haber veremez. Fakat ben onu hrtylctlrlm eğer o gece bir şeyler gÖrdUysc mutlaka tınlatır. Görmüş olmasına da çok İhtimal var.
— Bu adam kimdir? \ Frank MakHİmc bakurnk cevap verdi:
— Ben aptaldır. Anadan dnftma meczuptur. Ne söylediğini bilemez. Bu adam bizim köylülerden blrİHİnln oğludur.
— Nc olur? Gözleri görüyor ya... Elbette bir şeyler gördüyNo MÖylIyecektlr. Sorduğum suallere ya evet. veya hayır dese kAfi.. İşinize gelmiyor değil mi? Nefolnizc itimudınız jok ta ondan l»temlyornıınuz.
— Bu adamı bulup suuller sorsuk olınuz
mı? .
Bu sözleri Albay söylemişti. Maknlm he-
men cevap verdi.
— Tabii olur. Frank uşaklardan birisine söyleyiniz de gidip onu bulup getirsin.
Frank tereddüt ediyor. Yan gözle bana bakıyordu. Maksim sinirlendi ve;
— Haydi Frank söylediğimi yapınız. Bu İşi artık bitirmek lazım.
Frank odadan çıktı. Midemde hissettiğim o garip ağrı tekrar başladı. Bir kuç dakika sonra Frank geri geldi:
— Gönderdim. Huttft benlin otomobille gitti. Eğer Ben'i buluma on dakikaya varmaz, burudadırlar.
— Mutlaka onu bulacaklardır. Göreceksiniz onu nasıl söyleteceğim.
Maksime bakııruk gülüyordu. Kıpkırmızı İdi. Heyecandan terliyordu. Alnında küçük ter damlaları vardı. Bir sigara daha yaktı.
— Buradat Manderley'de herkes ne kadar blrlblrlne bağlı. İliç kimse, başkasını ele \«rmlyor. Hâkim bile hu çeteye dahil. Genv zevceyi tabiT mazur göreceğiz. Bir kadın kocası aleyhinde nasıl bulunabilir? Frank ta ekmek parasını kaybetmemek İçin o taraflı
olacak. Sade o da değil. Frank'ın bana hıncı sar. Rebeka ona ytta vermedi. >î|htap ^e-zlntlsl t-snusmda bir şeyler olam#v 1,11 i a-kat bu defa tahiniz belki daha yaver olur. Bu İkinci zevce bayıldığı zaman sizin kollarınızın arasına düşüyor. Kocası mahkûm olduktan sonra size daha çok İhtiyacı olacaktır değil ıııl Frank?
O kadar çabuk bir şeyler oldu kl anlayamadım. Maksim bir hareket yaptı. Favell sendeledi ve yere yuvarlandı. Maksim yanında uyakta duruyordu. Ben çok fena olmuştum. Maksimin Favell'l dövmesi beni çok sık mıştı. Bunu bilmemeği, görnıemlç olmayı tercih ederdim.
Albay Jullyan bir şey söylemiyordu. Yüzü asık idi. Onlara arkasını çevirdi. Bana doğru gelerek yavaşça böyle söyledi:
— Siz yukarı çıksanız daha iyi olacak. Ben başımı sallıyuruk «hayır, hayır»   dedim.
— Fakat bu adanı ne yaptığını bilmiyor. Münasebetsiz, bir şey söyllyebUlr. Bu gördüğünüz manzara da güzel değildi. Kocanızın
hakkı var. Fakat sizin yanınızda bunu yapmamalıydı.
Hiç cevap vermedim. Favell'e bakıyordum. Ağır ağır yerden kalkarak mindere oturdu. Mendlllle mi/umu sUlyordu.
— İçecek bir şey veriniz, diye mırıldandı. Frank odadan çıktı. Hiç kimse konuşmuyordu. Biraz sonra Frank, elinde viski ve »oda olarak geldi, Favell'e bardağı uzattı. Favell,
susamış bir hayvan gibi İçti. Bardağı ağzına götürüşü çirkin ve hayvani İdi. Dudakları, acayip bir şekli alıyordu. Çenesinde bir kırmızı leke vardı. Bu Maksimin vurmuş olduğu yer İdi. Maksim tekrar pencerenin önüne girmişti. Albay Jullyan'a baktım. Dikkatle Maksime bakıyordu. Garip, keskin bir bakışı vardı. Kalbim hızla çarpmağa başladı. Albay yine Maksime bakıyordu?
Acaba bu şüphelenmeğe başladığına m* ulumettt? Maksim kendisini görmüyordu. Yağmura bakıyordu. Yine yağmur sıkı vc IH damlalarla yağıyordu. Gürültüsü bütün o-dayı dolduruyordu. Favell, viskiyi sonuna kadar İçti. Bardağı masanın üzerine bıraktı. Soluk soluğa İdi, hiçbirimize bakmıyordu.
Bitişik odada telefon çaldı. Frank cevap verdi. Biraz sonra odaya geldi ve Albay Jı<-liyan'u:
— Kızınız yemeğe gelip gclmiyeı'eğiniz!
soruyor, dedi.
Albay sinirli bir tavırla elini sallıyuruk:
(Arkası var)
3   -
VATAN—
18 . 4 - 941
Harp Vaziyeti
Yazan
İhsan BORAN
Emekli Kurmay Subayı
Libyada:
General \Vavcll, Mısır hududunda bulunan Alman - İtalyan motorlu birliklerini yeni bir meydan muharebem 11 e mağlûp ve İmha etmek için hazırlığa bağlamıştır. Bu hazırlık simdik! halde ju iki esasa dayanmaktadır:
1 — Alman - İtalyan motorlu birliklerini Tobruk - Mersa Mat-ruh arasındaki nımtakada onco yıpratmak,
2 — Bu kuvvetlerin donunma Uo deniz irtibatını kesmek.
Bu hazırlık İki gündeııbori başlamış bulunuyor; Alman - İtalyan taarruzu iki gündUr bir karış ilerlememiştir; bundan başka Slcilya-dan Trablusgarba gitmekte olan himayeli bir düşman kafilemi 15 nisanda İngiliz donanması tarafından imha edilmiştir. 3 İtalyan torpidosu İle 5 nakliye gemisi batırılmış, İngiliz donanması, bir kruvazör kaybetmiştir. Batırılan 5 İtalyan kemisiniıı ikisi motorlu vasıta, birisi «ephaue ve ikisi asker ile yüklü bulunuyordu.
Su haJdc Alman - İtalyan birlikleri Mısır hududunda münferit kalmışlardır; deniz irtibatı kesilmiştir; İkmal ihtiyacını ancak hava kuvvetlerilo temin edebilecektir. Alman - İtalyan birliklerinin ilerisinde taarruz için sığınak mrotakac* seçilen mtkstahkem bir mevki ve gerisinde mukavemet eden bir Tobruk kalesi vardır. Bu vaziyet ve şartlar içinde Alman -İtalyan birliklerinin Süveyş kanalına taarruza geçmesi ve bir meydan muharebesi kazanması artık pek ocak bir Dıttmıakttr.
Yugoslav Cephelerinde:
Artık Yugoslav ordularıma Yunan - İngiliz kuvvetlerilo birleşmeleri ihtimali kalmamıştır. Bir tarafta tasarlanmış bir harekât plânına göre taarruz eden üstün Alman orduları, diğer tarafta müşterek bir harekât plânı olmryan vo
her biri müstakil hareket eden zayıf Yugoslav orduları vardır. 3. c4i ordunun cenupta Ustrumca vadisinde süratle çekilmek suret ile yaptığı hatâyı, şimalde 4. cü ordu da aynen tekrar etmiştir. Bu ordu süratle çekildiği Kin Alman motorlu birlikleri Saray-Bosnaya girmiştir. İtalyanlar da Zara ve Slbe-nik üzerinden Mosta4'a doğru ilerlemektedirler. Yani Yugoslav orduları şarkta mukavemet ederken şimali garbiden ve garptan gerileri tamamile ihata edilmiş vaziyete düşmüşlerdir.
Yugoslav ordularının yapabilecekleri şey, dağlık araziden istifade ederek kahramanca dayanmak, rayıf oldukları muhakkak olan ve Mustad'a doğru ilerlemek istlyen İtalyan kollarına taarruz etmektir. Yugoslav orduları, Yunan - İngiliz orduları lehine olarak üzerine Alman orduları çekmekle büyük bir iş görmüştür. Bu vazifeye devamdan vazgeçmesi Yunan - İngiliz cephesinde beklenen meydan muharebesi bakrmıııdan doğru değildir. İcap ederse, daha küçük gruplara ayrılarak çete muharebelerine devam edecektir.
Yugoslavlar mağlûp olurlarsa, onların mağlûbiyeti, Almanların zaferinden elbette şerefli olacaktır.
YUNAN CEPHESİNDE
1--— — -
Yunan - İngiliz kuvvetleri, ileri mevzii tahliye cttjkten sonra Alman ordusu büyük kısımlarile Ollmp dağı - Karakarye - Kesrlye şimali hattına İlerlemiş ve İleri kı-talarlle asıl müdafaa mevziinin Heri karakollarile mulıarebc temasına başlamıştır.
Asıl müdafaa mevziini yarmak İçin, Almanların Yugoslavyada cereyan eden hu/ekâtın neticesini fazla beklemiyeceklerl anlaşılıyor; Yugoslav ordularının Yunan - In-ÇİIiz kuvvetlerlle birleşmeleri ihtimali kalmadığından, Almanların Yunan - İngiliz mevziine yakında taarruza başlaması beklenebilir. Evvelce tahmin ettiğimiz veçhile, asıl taarruzun demiryolu \c İnce Karasu \ adisi istikametlerinde yapılması çok muhtemeldir. Yunan -İngiliz müdafaasının ihtiyatları sa£ cenah ve merkez gerilerinde tertiplenmiş olmalıdır. Muvaffakiyet, tank ve motorlu birlikleri taarruzla tahrip \e imha İçin hususi hava bombardıman filoları ihtiyatı aynlnhllmcslne bağlıdır.
Futbolumuzun Başlıca Derdi Hakem Meselesidir
Hakem İşinin Halli Teşkilâtın Başlıca Vazifesi Olmalıdır
Bugün İzmîre gidecek olan Fen e
maçta   kar
Ytfllar var 'ki, Türk futbolunu için için kemiren bir dert var. O da hakem derdidir.
Geçen hafta Fenerbahçe — Be?Irktaş, latanbulspor - Beşiktaş maçlarında hakem bulamamak vc buna takaddüm eden hâdiseler artrte bu işin bir kangren haline gerdiğini gösterdi.
Düşününüz ki, bir hakem tayin ©diKyor ve gazetelerle ree-mî brr tebHğ şeklinde ilân olunuyor.
Maçın hakemi, üç gün evveı herhangi bir sebeple maçı idare edemiyecegini bildirdiği halde Fuöbol Ajanı, Hakem Komitesi Başkam bir tedibir almak yoluna bile gitlmiyor. Diğer taraftan Is-tanbulspor - Beşiktaş maçının hakemi, bölgeye haber vermek lüzumunu bile hissebmejden sahaya gelmiyor.
Nihayet sa'hada malûm hâdise doğdu, lstanbukpor - Beşiktaş maçının muayyen saati geldiği halde beş dakika bekledik, on dakika bekledik, onbeş, yirmi, yirmi beş dakika bekledik. Sonra öğrendik ki, maçın hakemi gelmemiş. '
Futbol Ajan», birisine teklif e-diyor, hastayım diyerek kaçıyor. Diğer birine teklif yapıyor, yalvarıyor, o da mazeret beyan c-derek kabul ebm'ryor vc kulak bile akmıyor. |
Futbol ajanı, boynu bükük, hakem bulmak için sağa sola baş vuruyor ve her kime teklif etti ise red cevabı alıyor.
Tam yirmi beş dakika sonra, maçın idaresi lisanssız bir adamın eline kaldu Tabiatile bir buçuk saat bir kör düvüşüdür, gitti. Eğer yirmi çocukta hüsnü niyet olmamış olsa idi büyük bir hâdise bile çıkabilirdi.
Görülüyor ki, teşkilâtta işi nereden tutsak bozuk çıkıyor. Dert bir değil, bini aşrnı$ bir vaziyettedir.
Sporda esas disiplindir. Halbuki bugünkü teşkilât tarrıamilc otoritesini kaybetmiş bir vaziyet, tedir. Bu işin lâubaliliğe hiç bir suretle tahammülü yoktur.
istanbul Futbol Ajanı bu iş için gecesini gündüze katacak kadar gayret sarf edebilir. Fakat yalnız çalışmak kâfi değildir. Yukarda da kaydettiğimiz % tbı bir futbol ajanının, bir teşkilât adamının her şeyden evvel otoriter ollması lâzımdır.
EDEBİ  roman
rbahçe . Galatasaray klüpleri bir şı   karşıya
Bugün hakemler ile Futbol a-janı ve Hakem komitesi başkanı arasında daha ziyade arkadaşlık hâkimdir. Yani iş bir parça lâubaliliğe vurulmuştur. Bunun neticesidir ki, hakemlerimiz bu arkadaşlık hislerine dayanarak ;3tedrkleri gibi hareket ediyorlar vc böyle hâdiseler doğuyor.
Neticede klüpler telâfisi imkânsız zararlarla karşılaşıyorlar. Klüplerin mukadderaUe oynanıyor.
Bir kaç kişinin lâüoaliliğine bir gençlik kurban edilemez. O-nun içindir ki. bu işi hal:etme4c Beden Terbiyesi Gen-İ Direktörlüğünün başlıca vazifesi olmalıdır.
Kemal ONAN
İstanbul Klüpleri Bugün Ankara Ve   İzmke   Gidiyor
Bugün Fenerbahçe ve Galatasaray klüplerimiz İzmir ve Is-tanbulspor Beşiktaş'ta millî küme maçlarını yapmak üzere An-karaya hareket ediyorlar.
İrmelilerin    hariç -  şahlarda
yaptıkları  maçlar her  ne  kadar
tabii neticeler vermekte ise    de
kendi    stadlarında    ovnadıkları
müsabakalarda  sürpriz  denecek
neticeler doğuruyor.
Nitekim «ecen sene yalnız Fenerbahçe klübü Izmirdcn iki galibiyetle dönebilmiş, diğer takım larm hepsi de mağlûbiyete uğramışlardır. Bunun sebeplerini burada birer birer saymak zait olur. Bugün Fenerbahçe de Galatasaray da İzmire tam kadrolar ile gitmektedirler. Tabiî netice kazanmalarıdır.
Fakat maçlar Izmirde olduğu için tehlike de yok değildir.
İstanbul ve Beşiktaş klüplerimiz de Ankara maçlarını tam kadrolarile oynıyacaklandır. Biz ce Fenerbahçe, Galatasaray'dan ziyade Istanlbulspor, Beşiktaş i-çin tehlike daha büyüktür. Ufak bir ihmal mağlûbiyet doğurabilir.
İkinci Küme Terfi Maç
ı
İstanbul Futbol Ajanlığından:
Fenerbahçe stadı:
Saat 14 Alemdar - Davutpaşa. Hakem: Sarmih Duransoy. Yan hakemleri: Sekip - Muzaffer Çizer. 1
TEFRİKA No. 18    /
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
— Herkes kendi havasında, umumi bir konuşma yok, bari siz de bana Kastamonudaki hayattan bahsedin. £
— Orada lstanbuldaki gibi yaşanmıyor. Daha doğrusu, belki böyle yayvanlar da var ama ben o muhitlere girmediğim için sizi alâkadar edecek bir şey anlatamıyacagım.
— öyle ise bana kendinizden bahsedin. Orada vaktinizi nasıl seğiriyordunuz?
Yanlarındaki masada oturan Şaziye, Feridin kolunu dürttü, yavaşça kulağına fısıldadı.
— Nah ide bak. niyeti kızın aklr-nı başından almak.
Fent dudak büktü. Kezbanla alakadar olmak istemiyordu fakat onların mükalemesi kulağına kadar geldiği için gayet tabii bir surette dinlemeğe başladı.
Kezban sakin, tatlı bir sesle söylüyordu:
— Annemin ölümüne kadar hnva-
tım çok muntazamdr. Her sabah şafakla beraber kalkar, evin işlerini gördükten sonra çayımı içer, mektebe giderdim.
— Mektebe mi? Siz okumak biliyor musunuz?
Nahidin yüksek sesle vc hayretini gizlemeden sorduğu bu sual etrafta-kilerl de alâkadar etmişti. Yavaş yavaş hususi mükalemeler durdu, hepsi Kezbanı dinlemeğe koyuldular. O, karşısındakinin manâsız sualine acıyan bir tavırla vc mağrur bir eda ile cevap verdi:
— Kastamonu orta mektebini bitirdim. Lise programını hususi surette takip ediyordum. İmtlhun verecektim.
Bu cevap ortalıkta derin bir akis uyandırmıştı. Herkes gelişi güzel sualler sormağa başladı:
— Kendi kendinize ml çalışıyordunuz?
— Orta mektep hocalarından biri
Amerika Nasıl Hazırlanıyor
Senede Bir Dolay Maaş Alan Bir Adam
Harikalar Yaratmakla Meşgul
Ford, Millî Müdafaa İçin Kârsız Çalışmayı
SİYASI İCMAL
Tarihe Karışan
Biri
sim
Amerika Sanayiine Teklif Ediyor
A
merika. demokrasinin tersanesi ve fabrikası haline girmeğe karar verince B. Ruzveh filân veya falan memuru bu işin 'bastına geçirmeği bir saniye için bile düşünmemiştir. Amerikanın sanayi vc ticaret hayatında amelî surette pişmiş, cıı verimli, en teşkilâtçı dimağını aramıştır. Nihayet Gc. nerel Mobors fabrikalarının U-mum Müdürü William S. Knud-son'un üzerinde durmuştur.
Ruızvclt, Knudson'a î;U teklifte bulunmuştur:
— Amerikada millî müdafaa istihsallerini idare teşkilâtının başına geçer misiniz? Size ayda on bin dolar maaş vereceğiz.
Knudaon şu cevabı vermiş-tir:         \^ '
— Benim çok şükür geçineceğini var. Böyle vattan' bir işin basma geçmek öyle bir şereftir ki maddî menfaat görmek soretilc bunu azaltmak istemem. Çalınmama mukabil ancak senede bir dolar maaş 'kabul edebilirim.
«Senede bir dolar» maaş talebinin hikmeti var. Amerika kanunları, ücretsiz memur kullanılmasını meneder, tebenrOa da müsaade ehmez. Bunun için bir adam hükümete parasız hizmet etmeği veya meselâ bir evini, bir yatını parasız 'kiralamağı tdklif ettiği zaman kanunun ica'bı yerine gelsin diye bir dolar seneTik ücret veya kira kesilmesi âdet ofcnuçtur. Bunun için Amerikada çok zengin a-damlar için lâtife makarnanda «senede bir dolar kazanan a-damlardandu» demek âdet olmuştur.
Bu Knudaon, seri imalâtı usullerini millî müdafaa sanayiine tatbik ederek öyle harika, lar gösteriyor ki harbin uzaması şartile Almanyamn bu gidişe mukavemet etmesi ihtimal haricindedir.
D
üşünün bir kere ki yalnız Ford fabrikası günde bin» taryyare   yapmak   esası üzerine tadiller geçiriyor. Günde bin tayryarenin manasını şöy-
le bir düşünün... îngilterenin yalnız Kanada, Avustralya ve Hindidtanda elli bin pilot yetiştirmekle meşgul olduğunu da hatırlayın. Yarın için hava kuvvetine ait öyle ihtimaller vardır ki Avrupa şartlarile bunlarla boy ölçüşmek hatıra b;ie gelemez.
Büyük bir bombardıman tayyaresinin dört yüz elli bin perçine ihtiyaç gösterdiğini tasavvur edebilir misiniz? Bu perçinlerin çoğunu elle yerlerine yerleştirmek icap ediyor. Ford faıb-
rikası perçinleri otomatik surette yapmak için bir usul bulmuş, tur ki ÇOK gizli tutuluyor. Bu sayede tayyare imalâtı birdenbire büyük bir sürat kazanacaktır.
Amerika otomobil vc kamyon sanayii bu eene yeni modeller çıkarmamağa, otomobil istihsalini asgarî   dereceye indir-
evimizde kiracı idi. Bana ders veriyordu.
— Klrucı mı? Sizin eviniz ml vardı?
— Evet.
— Nasıl bir ev? Burcjakıler gibi ml yoksa basık bir köy evi ml?
Bu suali Nilüfer sormuştu. Kezban müstehzi bir sesle cevap verdi:
— Kastamonunun vilâyet merkezi olduğunu unutuyor musunuz? Orada het ur kadar İstanbul apartmanları kadar büyük binalar yoksa da bir-kaç katlı vc muntazam evler vardır.
— Ya? Demek sizin kocaman bir konağınız vardı.
NllUfer İstihzaya hakaretle mukabele etmek istemişti. Kezban sükûnetle ona baktı.
— Evimiz Uç odalı idi.
— öyle İse kiracınızı nerede barındırırdınız?
-r< Odaların birince hoca hanım o-Liırurdu, ikincisinde annem1.c bor. yatardık, üçüncüsünde de annemin Icz-Kolıi vardr.
¦-- Tezgâhı mı?
Bu suali umumi bir hayret içinde bir kaç ses birden sormuştu:
Evet, annem fayet iyi vo ince sez dokurdu. Arkamdaki entariyi de o dokumuştu.
Yazan : . H. ZAL
mukabilinde Krayaler'e kiralanmıştır. Bu sayede resmi bir mü. esseseyi bir hususi fabrika gibi serbestçe idare etimek müm/kün olacaktır. Bu fabrikada tanık yapılacak ve masrafını Krays-ler'c yüzde on kâr ödemek su-retile hükümet ödeyecektir. Bu yeni fabrikaya tanlk imalâtı için ille sipariş olarak 5 3.000,000 dolarlık bir sipariş   verilmiştir.
F
Amerikada millî müdafaa istihsallerinin kudretli şefi Knudson
meğe vc tezgâhlarının büyük kısmı ile ham malzemelerini milli müdafaa ihtiyaçlarının emrine tahsis etmeğe karar vermişlerdir.
Zaten her türlü imalâtın esası olan otomatik tezgâhlar, Amerikada gcnıs ölçüde yapılmaktadır. Tezgâh ve alet yapan fabrikalar genişletilmiştir ve bunlara bu sene için iki yüz elti milyon dolarlık sipariş verilmiştir. Bu tezgâh ve aletlerden yüzde 30,5 u ordu ve donanmanın emrine, yüzde 25,1 i Amerikan ha'va sanayiine, }'üzdc 28t8 i Ingiltereye, yüzde 2,2 si bizzat tergâ'h yapan fabrikalara, yüzde 3,4 ü muhtelif maksatlara tahsis edilmiştir. Bu umumi yekûnden yüzde 99 u millî müdafaa maksatları içindir.
Doğrudan doğruya tayyare yapmak için kurulmamış olan bir kısım otomobil fabrikaları tayyarelerin bazı kısımlarını seri halinde yapacaklar ve bu kısımlar somadan diğer bir montaj yerinde tayyare haline konulacaktır.
A
mertkan otomobil fabrikalarının hemen    hepsi tayyare motoru imalâtı ile meş.
güldürler. Buiök 1200 beygirlik bir motor tipi yapmış, beğendirmiş ve seri imalâtına geçmiştir. Yakard vc Ford ayrı ayrı tayyare motor tipleri yapıyorlar. Eskidenberi tayyare motoru yapan Rayt fabrikası eski fabrika, sını genişlettikten sonra dört yeni fabrika yapmıştır.
Kraysler fabrikası orta büyük-hikte tank imalâtına memur edilmiştir. Bunun için Illrayelcr evvelâ icap eden fabrikayı vü-cude getirmekte serbest bırakılmıştır. Tesisat kaça mal olursa olsun müesseseye yüzde    dört
kâr bırakmak esası üzerine hü-kûlmct tarafından ödenmiştir. Bundan başlka vücude gelen büyük fabrika senede   bir   dolar
Bu defa Vivetin hırç*n sesi duyuldu:
— Demek ki, annen dokuduğu trzleri satar, par^sılo seni geçindi-rlrdl öyle mi? Bunu da bilmiyordum.
— Babamın yolladığı para ile yaşayabilirdik ama benim mektep n asrafkırımı karalamak için a.mem çalışmağa mecburdu.
— Bizim de bir çamaşırcmuz var. kadın ille de çocuğunu okutmak, hoca yapmak heveslndedir. Kocası hamallık eder, kadın tekne başında vücudunu yıpratır ve kızlarını mektebe yollarlar. Aşağı tabakada böyle büyüklük merakı var şimdi.
Bu sözler yine Nilüferindi. Vivet, neşeli bir kahkaha llo onu tasdik etti. Fakat diğer misafirler birdenbire buz gibi donmuşlar, Kezbana bakmağa cesaret edememişlerdir. O, ilk defa olaruk öfkelendi, titrlyen dudaklarından şu sözler döküldü:
— Benim annem, köyünde yüzlerce sonedenberi ağalık eden bir sülalenin kızı İdi. Babama gelince, o da İstanbullu bir mühendisti. Gördünüz ya, hattâ sizin nazariyenizi kabul etsek bile bunun bana şümulü olamaz. Maamafih, ben sizin fikrinizde değilim. Yüksek tahsilin yalnız zenginlere injıisar etmesini doğru bulmuyorum. Çalışkan ve kabiHyetli    bir
ord, millî müdafaa kon-tranliarına mukabil fab. rikaların kâr aramasına şiddetle muhaliftir. Eger diğer büyük fabrrkalar da ayni esası kabul ederse kendi »âyini ve fabrikalarını Amerika hükümetine senede bir dolar mukabilinde bahşetmeğe hazırdır.
Knudson bütün sanayi hareketini bir merkezden idare ediyor, işçi davalarile uğraşıyor, haım madde düşünüyor, halk a-rasurda propaganda yapıyor.
Geçen gün A'llıs-Chalmers fabrikalarında grev çıktığı ?a-man Knudteon, fabrika sahiplerine ve işçilere ayrı ayırt telgraflar çekerek derhal anlaçmaları hakkında vatani hislerine müracaat etmiştir. Bunun üzerine işçilerin üçte biri hemen işe dönmüş, diğerleri de ertesi günler taKT^ takım çalınmağa başlamıştır.
Knudson nerede yeni bir fikir burursa derhal harp maksatları için bundan is'tifade etmek-i' d.- Meselâ hem denizde, hem karada giden harp tanklarının imalâtına ginisilmesi bu sayede olmuştur.
Amerikanın mühim bir köprü ma kem esi fabrikasına direktörlük eden Roebling adında bir mühencüs geçen sene feyezanlar esnaoında Fiorrda'da bu. lunuyormuş. Kurtarma vasıtala. rınm azhgı vc kifayetsizliği do-layısile yüzlerce insanın boğulmasına yüreği yanmış, oturmuş, hem karada, hem denizde gide. cek bir tankın plânını yapmış. PlânlaT tecrübeler geçirmiş mu. vaffa-k olmuş. Tank, yedi buçuk ton ağırlığında imiş. Elli üç kist alacak yeri vaamış. Yani bir feyezan sahasına dalarak 53 kişi toplayarak ve suları ve aradaki karaları asarak selâmete kavu^uruyonmuş. Amerika Bahrîye Nezaretli bu tanka kendine mal ederek tadiller yapmış, teçhizat ilâve etmiş, otuz ah» kişi veya top tüfek nakledecek bir vasıta haline koymuştur. Tanklardan gemilerden karaya asker çıkarmak için istifade etmek mürrtkünmüş.
Amerrka bugün cidden büyük bir fabrrka halindedir. Mil, li müdafaa hazırlığı bakamından
Amerikanın, hakikî reisi Knud-son'dun. Bu çalınma landan gitgide Avrupada eşi tasavvur edilemeyecek ölçüde verim alınıyor ve alınacaktır. \$te Almanlar da bunu bildikleri için bu kail i- acele ediyorlar.
çocuk, okumasına sonuna kadar devam eder. Tarih kitaplarını açarsak, dOnyanın en büyük dahilerinden bir kısmının fakir aile evlatları arasından çıkmış olduğunu görürüz. Okumak herkesin hakkıdır, basan bir İşçi çocug-u. içtimai bakımdan kendilinden yüksek olan bir başka talebeden çok daha büyük kabiliyetler gösterebilir.
Benden bahsederken kullandığınız «aşağı tabakam kelimelerine gelince, bunları sadece size iade ediyorum.
Misafirler arasında bir kaynaşma oldu. Herkes Kezbana bakıyordu. Ku laktan kulağa şu sözler fısıldandı;
— Kızın hakkı var. Nilüfer kavga aradı. Eyvah, şimdi kıyamet ko-pacuk! Aşk olsun kıza, köyrü möylü ama yamanmış. Şu şımarık ve kibirli NUiyi paçavraya çovirdi, pek memnun oldum.
Filhakika Nilüferin yüzü kıpkırmızı olmuş, gözleri büyümüştü. Yc-rindon kalktı, bir kaç adım ilerledi ve Kczbanın karşısında durarak bağırdı:
— Bana m i iade ediyorsun'.' Bana QU iade ediyorsun? Kıyafetine bak ta sonra konuş, köylü kızı!
— Köylü olmak bir kusur değildir. Kıyafetimde de utanacak bir şey yok...
/Arkası var.)
Yazan: M. H. ZAL
ugosla v    devlet    gemisi,
"    Hırvatistan  bölmesi tarafından su aldıktan sonra suyun üzerinde pek çok duramadı battı.
Sırp milleti, varlık mücadelesinde gösterdiği mukavemet-sizliği, başka başka «emellerde unsurlardan mürekkep bir ha-î lita olmasına borçludur.
Bu unsurlara karşıdan bakılınca aralarında dil, din, kültür bakımından pek az fark bulunduğu sanılır.. Nitekim cenup b-laviarı, Avuaturyaya, i lacarista. na, tâbi buLunuıkcn Sırplılara çok yakınlık duymuşlar, günün birinde birleşebilmek için pek çok fedakârlıklar etmişlerdi.
Günün bîrinde retler kavuşunca ahenkli u aile kurulamadı. Çok gariptn ki, biribir-lerine yakın olmakla beraber a. ralarında muayyen farklar bulunanların kaynaşması, Amerikada görüldüğü gibi, tamamile yabancı unsurların bir tek hamur haline gelmesinden daha güçtür. Sırplar bu aile içinde yavuz koca rolünü oynamak ve Hırvatları, Slovenleri, Boşnakları sindirmek istediler. Bunu başaramadılar. Neden sonra iş birliği yolunu tecrübeye kalkıştılar. Her şey iyi gitseydi belki de uzun bir zaman içinde az, çok kaynaşma olur, Yugoslavyada maksada kâfi derecede birlik kurulurdu.
Fakat bu birlik sıkıntı ve felâket karşısında imtihan geçir-miye bugün için pek uzaktı. Gemi bir taraftan su almağa başlayınca, tabiî bizim de mütarekede gördüğümüz gibi, Sırp ol-mıyanların hepsi: «Biz onlardan değiliz» diye kendilerini dışarıya attılar, bizim yapabildiğimiz gibi, asıl gemi kurtarılamadı.
Sırplar, kendi milli evlerinde tek başlarına yaşayacak yer. de debdebeli bir konak sahibi olmak, istemenin bedelini ağır bir surette ödediler.
Şuna şüphemiz yoktur ki, bu harbin sonunda Sırplar umumî zaferden pay alacak ve istiklâllerine yeniden kavuşacaklardır. Fakat geçh-Hcn tecrübe karşısında o zaman için şimdiden temenni edilecek şey, Sırp milletinin t ec an üşün kuvvet olduğunu takdir etmesi, kendi evine sahio olması ve kendisine yakın unsurlarla olan bağlarını tam gönül rızasına dayanır bir federasyondan ileri götürme-meleridir.
M. H. ZAL
Darülacezenin Kadrosu I 100 Kişiye Çıkarıldı
Darülacezenin kad'rosu 800 kî-şi iken »on verilen bir kararla bin yüze çfk&nlmı^tır. Fazla müracaatlar dolayısile İstanbul Belediye, si âcrl tedbirler almak zarureti karsısında kalmışttır.
Küçük Haberler:
•jf Üniversite ve yüksek okul-Itmn İnkılâp Tarihi dersleri imtihanlarda başlanıradır, ilk imtihan evvelki gün Hukuk Fakültesinde, dün de Tıp Fakültesi son sınıfında yapılmıştır. Fen Fakül-tesile Yülcsek Ticaret ve Diş Tabipleri 'mekteplerinde de bugünden itibaren imtihanlara baslana. ca'ktır.
^ Sıhhat müdürlüğü, şehrimizde her ay vuku bulan ölümlerin miktarlarilc semt ve sebepleri hakkında bir istatistik hazırlamaktadır.
Galata rıhtımınım Tophane cihetinde bulunan Yolcu salonunun yıktırılması ve yerinin caddeye kal'bolurrması kararla^tırrl-mtştır.
^ Taksi ve hususi otomobille, rin kavn-yonet haline ifrağına müsaade edilmiştir. Ototnobil sahip^ leri dündcnlberi Polis Altıncı şube müdürlüğüne arabalarını ka*m. yönet haline koymak için müracaata baş,lamı$krrdır.
İç Deniz Ticaret mektebinin mezuniyet imtihanları bitmiş, son sınıfîta bulunan on üç gencin hepsi dc ço»k iyi derece ile geçtmj?ler-dir. İmtihan neticesi Vekâlete bil. dirümi?tir. Genç denizcilerin diplomaları yakında merasimle verilecektir.
^ Tünelin tek hat üzerinde ış-Icükmcsı kararı verilmiştir. Bade.
ma bir tek tünol arabası bir hat üzerinde gidip gelecek ve bu suretle kayınların daha çabuk eskimelerinin önüne geçilecektir.
Beyoğlu, Beşiktaş, Ortaköy ve Bebek cihetlerine giden tramvayların' Erninönündeki bekleme yeri. Sirkeci tren istasyonu önüne getirilecektir. Bu suretle iki nakil vasıtası birleştirilmiş olacaktır.
VATAN
18 . 4 - 941
Mi K AY E
AŞK KORKUSU
Ben, inanır mısınız? Hor şeyden• nında dokuz on yasında küçük bir
goU aşktan korkarım. Zannederim ki, seversem, bütün şahsi mevcudiyetimi, hayat meşgalelerimi imha edeceğim. Kalbim, aşkın elinde oyuncak olup kalacak. Bunu düşündükçe titrerim. Bu, bir mânevi tesir, müphem bir histir. Fikrimi iyice izah için mad di bir misal göstereyim:
Bilfarz muhabbetten korktuğum korktuğum kadar, kumardan da korkar vc çekinirim. Yalnız kumarın insanları, suiahlâka, yolsuzluklara vc felâketlere sürükllyeceglni düşündüğüm için değil.. Hayır, bu içtinabını tabiatimin hükmündendir. Bir kere kumara başlarsam, biliyorum ki, bütün hissiyatımı, mevcudiyetim,! servetimi kaptıracağım. Hevesime, •leylime bir had tayin edem iveceğim. İşte. bunun gibi birini sevecek olursam, biliyorum ki her şeyi ona feda »deceğim. Bütün düşüncem, bütün tasavvurlarım, sevdiğimden ibaret o-lacak. Bütün zamanımı ona hasredeceğim. Artık benim için akıl ve man ttga göre hareket edebilmek imkân tıaricine çıkacak, işimi ve gücümü bırakacağım, uykumu kaçıracağım, •naJrmı ve mülkümü sarf ve heba e-deceğim. maddi vc manevi mevcudiyetimden kendime hiçbir şey alıkoymadan ona vereceğim. İşte bunun i-çin sevmekten korkuyorum. j
Bu halimi bilmiyenler. beni hissiz, -e ruhsuz bir adam zannederler. HaJ->uki ben aşktan korkuyorum, sevmekten çekiniyorum ama muhabbeti tahkir etmiyorum. Bilâkis takdis ediyorum. Sevdalıların haline en çok gıpta edenlerin biri de benim. Sevenleri takdir eder ve pek severim. Daha doğrusu onların bahtiyarlığına İmrenirim. Çünkü ben sevemiyorum. Elimde değil. Ne olurdu ? Kalbim hissiz bir taş parçası olsaydı.- Hayır! öyle de değil. Zira bir zaman bu Icalb sevdi, hem de pek safiyane. pek fedakârane bir muhabbetle sevdi. Lâ-•rin bu muhabbetin neticesinde öyle %İt sadmeye uğradı ve bu sadmenin dehşeti öyle bir tesir boraktı ki, seneler geçtiği halde yine zail olmuyor, ebedidir. O darbeyi ilk hissettiğim! vadetti, ayrıldık, zamanı   hatırladıkça   hâlâ   titriyo-
kız vardı. Bu da kutuyu taşıyordu. Yolda kendisinden sordum. Babası, annesi ölmüş. Teyzesile oturuyormuş. Teyzesinin hali vakti yerinde değil. Çalşmaya mecbur olmuş, peçeleri hazan geç vakitlere kadar çalışıyormuş.
Yediden evvel çıkamıyormuş. Sabahları da ayni saatte gidiyormuş. Günde on iki saat iştigal!.
Pazarları çıkıp çıkmadığını sordum. Sonra, terzihaneden evine hangi yollardan döndüğünü de - dikkat nazarı çekmiyecek tarzda - öğrendim. İşte bu kadar...
Artık akşamları eve geç gelmlye başladım. Yediden yedi buçuğa kadar - onun geçeceği yollarda dolaşıyordum. Ninaya tesadüf etmek Umi-dfle...
Bir akşam, tam saat yediyi çeyrek geçe, iki kızın sıçrayarak ara sıra başlarının biribirinc eğip fısıldayarak geldiklerini karşıdan gördüm. Uzunca boyundan, düz siyah şapkasının altından daima kaşlarının ü-zerine doğru bir kaç kıvrım ile sarkan perişan zülüflerinden, keskin ve tatlı bakışlarından Nina olduğunu tanıdım. Hemen karşı gittim, teklifsizce selâmladım. Bunu yapabilmek i-çin kendimi ne kadar zorladım. Bu cesareti alabilmek için ne kadar tereddütler geçirdim. Bunu tarif edemem. Beni görünce biraz irkildi. Yanındaki de. terzihanede çalışan kızlardan biri idi.
Üç dört gündenberi. Ninaya tesadüf edersem, nasıl hareket edeceğimi kararlaştırmıştım. Muamelem, sanki ezberlediğim bir parçayı okumak ka-büinden idi. Lâkin fazla titriyordum. Güç hal ile bir yerde oturmak tekli-1 finde bulundum. Bir pasta, bir dondurma ikram etmek istedim. Tereddütler gösterdi. Kabul edemiyeceğini söyledi. Nihayet beni kırmayı da - her nedense - muvafık bulmadı. Bir pastaerya girdik.
Orada bu iki kız. ne kadar açıldılar, şevk ve neşe gösterdiler. Bu. | dostluğun bir başlangıcı oldu. Pazar sabahı Taksim bahçesine geleceğini
Kayserin Altıncı Oğlu
Nasıl Casusluk Etmişti
Harpten Sonra Kendini Vuran Yova-him'in Ve Fransız Casusu C. 25 in
Korkunç Maceraları
r
V
Maziden Canlı Masallar
C. 25 ~ecevi geçirmek üzere bir oclava kapatıldı. Yandaki o-dada General yü^basile Alman Imnaratoru (Kayzer) in şerefine içiyordu. Ertesi sabah C. 25 yüzbaşının karcısına çıkarıldı:
— Kabul etttiniz mi?
— Evet kabul ettim, öyle lâ-Zim.
Yüzbaşı sert bir sesle devam etti:
— Epcr bizi aldatır veya sahte vesikalar yetinirseniz ölürsünüz. Bir köpekten ayrrlır gibi siz; derhal yok ederiz. Nasıl olacağı nı söylemece lüzum yok. O halde bunu iırza ediniz.
Yüzbaşı bir kâğıt uzattı, şunlar ya/.ılı idi:
«Bugünden itibaren vatanım o-lan Almanva'-a bütün mevcudiyetimle hizmet edeceğimi şerefim üzerine taahhüt ediyorum. Bana verilecek vazifelerde kerum. basiretli ve cesur olmayı vadediyo-rum ve Allahın huzurunda yemm edivorum.»
Kanla İmzalanan
Vesile,
Nakleden:
İhsan EORAN
Aaker kaçağı, bundan sonra, bir İspanyol asilzadesi kesildi. Ertesi gün Barsclondan Madrıde gitti vc oradan Paris trenine binerek yataklı vagona kuruldu. Yaptığı içlerden memnundu. Beç lerkurmayının itimadını kazanıp kendi vatanı olan Fransa aleyhinde mahrem vazife koparmak az büyük muvaffakiyet değildi. I rrn hududu peçtıkten sonra kompart.manda genç ve güzel bir kadın belirdi, C. 25 bulunduğu kompartımanın önünden i-kide biîde geçiyor, çaktırmadan
İspanyol asilzadesini kontrol ediyordu. C. 25 bunu anlamakta geciklmedi. Bu kad.n beşler kurmayı tarafından C. 25 i takip vc kontrol için gönderilmişti. Gördükleri ve intibaları hakkında muhakkak rapor verecekti. Almanların krymetli nazariyesidir, kadına meyli olan erkekleri casusluk islerinde asla kullanmaz-lar. İşin farkına varan C. 25 kadına aldırış bile etmedi. Pariae geldikten sonra C. 25 aldığı e-mır mucibince Pale Dorsey oteline   yer'eşû   brr   hafta   geçirdi.
rum. İşte o hatıra beni muhabbetten korkutuyor.-
?
İşte, o günden itibaren muhabbetin ne kadar ıstırapları, ne kadar mâ nevî ve ruh! zevkleri varsa hepsini
Tinni iki yaşında idim. Gönlüm he-: hissettim, hepsini gördüm.
nüz pek saftı. Aak bahsinde hiç tecrübem yoktu. Kendi halimde idim. Her akşam evime gelirdim. Eğlencelerim pek mahdut, sade tenezzühler-den ibaretti.
Fakat bir tesadüf beni, bir an i-çinde değiştirdi. Ailemizden birinin kızı evleniyordu- Bizim evdekiler, annem, teyzem ve hemşirem hep. cihazın hazırlanmam ile meşgul. Ben de boş durmuyorum, yardım ediyorum. Geline bir çok rob dikliyor. Beyoğlu-
Aksamlan. terzihanenin kapısına yakın bir yerde bekliyordum. Gün-j düz bu apartımanm etrafından acılamıyordum. Yazın pazar sabahları, bir iki saat bahçede vakit geçiriyor, yahut tenha yerlerde geziyorduk. Nina bir aralık terzihaneyi   terketti. | Evini bana öğretmedi. Kendisini a-1 ramaktan beni menetmisti. Muhab-İ betim saftı. Konuşmak, dertlenmek, çehresine ve ilâhma bakmak., işte. benim zevkim, saadetim bundan ıba-
nun meşhur terzilerinden birine bir ^ retti.
çok dikişler verilmiş. Ben de, annem ve teyzem üe kumaşçı, terzi ve dan-
Bir pazar günü - tesadüfen- kendisine   Bomonti bahçesinde tesadüf
gün:
— Gül rengi ceketin devirme kapaklarına al ipek hare konulsun!
Derler. Ben gider, terzi madama, bu yolda talimat veririm- Akşam eve gelirim, fikirleri değişmiş.
— Aman: Al renk ne kadar çiy dü şecek. koyu nefti olsun. Bu daha kibar!-
. Ertesi gün haydi yir.e terziye. Ah! Keski gitmeseydim. Bu sık sık gidiş gelişler beni hayli yordu, fakat, son-
telacı mağazalarını dolaşıyorum. Ek-, etmiştim. Yanında bir delikanlı var-seriyetle siparişleri ben yapıyorum, j dL İşte o gün bu muhabbetin ilk fe- I Kadınların halini, kararsızlığını, mü- lâket devri başlamıştı. Ömrümde ilk | televvin tabiatini izaha   hacet yok. \ defa kıskançlık ve şiddetli bir ıstı-Tabu bizim evdekiler de öyle«   Bir rap ile mütehassis oldum. Ertesi gün
buluşmak için evvelce sözlesiniştik. Benden evvel gelmiş, beni bekliyordu. Sitemler ettim
— Ailemden biri— Onu mu kıskandın ? Çocuksun sen!
Diye bana teselli verdi. Fakat, ben de artık şüpheler uyanmıştı.
Nır.a, ısrarıma dayanamadı, bir kordelâcı dükkanı gösterdi- Ara sıra kâğıt yazıp buraya brrakryor-dum. Artık bütün hayatım, mevcu-
ra alıştım. Hem de o kadar alıştım diyetim bu kıza münhasır kalmıştı. kL- Rob lar dikildi, kızm düğünü ol- ylr,ntn tereddüleri, ihü-
du. her şey bitti. Fakat ben. halâ ter razlan çoğaldı. Bir kaç defa sözünde durmadı, vadettiği yere gelme-
zi madamın evine gitmek için vesile arıyorum. Njçir. ?
Niçin olduğuru tabii keşfettiniz. Orada birine tutuldum. Terzinin evine gittikçe, orada çalışan beş altı kız
C. 25 masa üzerinde duran yazı kalemine uzandı. Fakat yüzba. sı birdenbire elini tuttu:
— Dostum alay mı ediyorsunuz? Böyle bir taahhüt mürekkeple değil kanla îmza edilir.
Bunun üzerine casusun sol ko. lurru sıvadı, altın kalem ucile kazıyarak kan çıkardı vc kalemi uzatarak ilâve etti:
— Şimdi imza edebilirsiniz.
Ute C 23 kendi kanma banmak >ur etile taahhütnameyi imzaladı. Ve beşler kurmayının kıymetli bir mesai arkadaşı ordu. Er. î D L * IS J »esi ^ün Banselon şehrine gönde- YemeK, /Kanat, AüCZ/H rikJi ve burada bulunan Alman istihbarat bürosu şefinin emrine girdi. Burada da uzunca bir sorgu ve imtihandan sonra \ erite -Hakikat gazetesinde vazife aldı. Bu Almanlar tarafından fransız-ca çıkarılan bir propaganda gazetesi idi.
Verite'nin Vazifesi
Fransızlar bu sırada İspanyaya ajarrlar göndermişlerdi, bunlar asker kaçaklarının Fransaya avdet ermeleri için çalışıyorlardı. Tekrar cepheye gitmeyi ve kahramanca harbetmeyi kabul etmek fartile kaçakların suçlan affediliyordu.
Kaçakların "bir çoğu nedamet eederek dönmüşlerdi. Bu propagandaya mâni olmak için Alman, lar bu gazeteyi çıkarıyorlar, Fran sızlar aleyhinde müthiş yalanlarla dorduruyorlardı. Meselâ bu gazetede çıkan bir yazıda Almanlar söyle diyorlardı:
cBu memlekette asker kaçakla, rını kandırmağa ve memleketleri, ne göndermeğe çalışan ajanlar çoğalmağa başladı; bu fakir insan ruccarlan, kendilerine ina-nanlara bol keseden vaitlerde bu. lunuyorlar.
Fransız kaçaklar!
Yarının
Temiz, Doğru Lideri
NcllSİ   YetlŞeCekmiŞ | vc hareketlerinden, sorgularından
I şüphelenmiş gibiydi.  C.  25  bu-
tmtihan Mevzuları:
Bu müddet zarfında ne General Fon Şukç'tan ve ne de yüzbaşı Krafcıtberg'den bir haber alama, dı. Sfkılmağa başlamışı, uzun sükûtlarına bir mâna veremiyordu. Nihayet bir gün öğleden »on. ra otelden çıkarken, genç öir yabancı yanına sokuldu Vt eline bir kâğıt sıkıştırarak acele uzaklaştı. Kâğıbta ertesi gün <«;tn saat 16 da Nötre - Dame kilisesinde mülakat verilmişti. C. 25 oraya gitti, beş dakika gecjmıe-den keçi sakallı ve bir mantoya bürünmüş bir adam yanına gei-di, alçak sesle:
— Arkadaş, dedi, Harbiye Nezaretinde hava şubesine yeni verilmiş olan bir tayyare motorunun plânlarını istiyoruz, F/11 i-şi acele yap, ve vakit kaybetmeden Sen Sebastiyene avdet et. Orada seni bekliyorlar.
C. 25 yabancı adama, tek kelime söylem iye vakit bulamadı. Yabancı süratle uzaklaştı. C-25 in aklına bir sürü şeyler geldi, hemen gidip şeflerine haber vermeyi ve Almanları bu suretle kepaze etmeyi düşündü. Fakat Almanları bir defa değ.! bir kaç defa aldatmayı ve daha bir çok şeyler öğrenmek fırsacını kaçırmamak istedi, işi sonun* kadar götünmiye karar verci, bir tayyare subayı kryafetine girerek Bourget hava meydanına gitti. Bir kaç gün bu meydanda v cifesi varrms ^İbi dolaştı, hangarlara girdi. Makinistlerle, tamircilerle ve pilotlarla arkadaş oldu.   Fakat  bir  zabit  onun  tavır
Ortalı Hacı ûhmet Ağa
Günde 50 Dirhem Afyon Yutan Ve 134 Sene Yaşayan Adam
I I
Profesör   Sorok in
Harvard üniversitesi sosyoloji muaHrm; profesör Sorokinm or-
nun farkına vardı vc artık meydana girmeyi tehlikeli buldu. Bunun üzerine brr gece yarısı, ikinci büro yani istihbarat çjbçsjn-de çalışan şeflerinden birisinin evine "itti. Gece yarrsı yatağından kaldırarak mesel ey i anlattı. Bu !.onu^ma ü- saat kadar sürdü. C. 25 sözlerine şöyle devam etti:
— Vazifemi başarmak ve Almanları  inandırmak   için,   onların istediği şekilde bir motor plânı pötürmeklığım lâzımdır.
İstihb arat sefi, muvafık buldu. Plânı almak üzere bir hafta sonra uğramasmı söyledi. Bu plân tabiî pek ince hesaplarla uydurulmuş sahte bir olandı. Fakat zavallı C. 2 5 Pariste bulunduğu haide karısını bile göremiyordu, kadıncağız krm  bilir nasıl    me-
Istanbul, Hicri hesapla 488 yıl ©wel Türklere geçmiştir. Is/tan-buj 12 sene sonra Türklüğünün bea yüzüncü yılını tesit edecektir. Islan bulun muhtmf çağlardaki nüfusu hakkında ılım henüz kati sözünü söylememiştir. Şehrin nüfusu vaıo.ti bir heea/pla $00 bin \e her insan için de 50 senelik vısati bir ömür kabul edilirse bes -cırda latanbulc'a ölen Türklerin sayısı ben milyonu bu-İur. iste asgari bir hesapla beş tftih on i ürk istanbul mezarlıkla. ında gömülüdür. Beş milyon Türk bu şehrin Türklüğünü bu •topraklara kendi keımiklerile çi-.vd!J em işlerdir. İstanbul mezarlıklarının bu bakımdan büyük bir kıymeti vardır. Mezar tasları tedvin ve tasnif edilmemiş müzelik çanat eserleridir.
Türkün taşçılık, güzel »anat-ler ve güzel yazılardaki tekâmül merhalelerini mezar taçlarında takip edebıurız. Üzerinde manzum kitabe taşıyan her taş milli dıva.ırmızdan bir yapraktır. Yine her mezar taşının yazısı hat tarihimiz için bir örnektir. Başlıklarda serpuş tarihimizi aydınlatacak birer vesika olarak tetkik edebilirler. Bu ta.şlann üzerin dc dil ve inVıâmızın tarihî seyirlerini takip eü.Tiek t e mümkündür. Riya, garaz ve rvazdan tamamen uzak olarak yüksek ve temiz hislerle ; azılan manzum mezar kitabelerinin pek çoğu divanlarımıza, mir mecmualarımıza g< ~mem_«tir.
Huiâsa mezar taslarında ve lâ-hitlerde eski Türk içtimaî şartlarını, güzel sanatlar, tezhip, haU hâk, dil, imlâ, şbr, tıp vc folklor
bakımlarından terk2c etmek mum kündür.
Bu yazımda Edirnekapı haricinde Otakçılar caddesinde Lâli çe^mcainin önündeki mezarcı kulübesinin arkacında ve şair Bakinin  mezarımn   solunda   büyük
Fevt olan Rühavi Esseyit Elhaç Ahmet Efendinin Ruhuna fatiha Sene 1216
Dünya tıp âleminin önüne yep yeni bir tetokik mevzuu konuyor. • Kuhalı  rUrfahv  Hacı Ahmet E-fendi, günde elli dirhem sülümen ve  afyonu • emiş gibi     yiyerek tam   134 sene yaşamış ve   144 j aene  evvel  dc  öllmüftür.   Bizim' 150 sene yasılan bir Zaro ağamız vardı. Fakat o afyon ve sülü-( men yemiyordu. Urfalı Hacı Ah| met ağa da karı dırıltısından ö-len Halil ağa ve 99 kadın alrp; la yüz yapamadan evvel Beyler-' bevi imamı Hacı AH Efendi gibi' hayattaki    şöhretini    ebedileştir.; mek için mezarına böyle bir taj dikilmesini vasryet cfcrrviçtir.
Tıp fakültemiz zehire şerbetlenen bu zatın kemiklerini tetkike bilmem luzırm gördü mü) Böyle bir lüzum hasıl olsa da Urfalı Hacı Ahmet Ağanın kemikleri buluryatmıyacaktiT. Çünkü onun mezar taşı bir istitımar mataı olmuyjtur. Bazı açık göz mezarcılar bu şöhretli taşı seyyahlara ve meraklılara kolayca gösterebilmek için sık sık yerini değiştirmeye başlamalardır.
Ben bu taşı on sene kadar evvel yine Edirnekapı mezarlığında Kemal Pasa zade ve İbrahim Çelebi mezarlarından musikişinas Itrinin mezarına inen yolun solunda yaşlı bir servinin dibinde burmuşrum. Taşın kitabesi kısmen toprağa ^ölmüldüğü için de bir keserle meydana çıkarmıştım. Burası Edirnekapı ve umumî güzergâha uzak olduğu için mezarcılar onu şimdiki yerine kal-dırmıçlaT. Bajgka mezarlıklarda da bu fena usule müracaat edildiği görülmektedir. Bunlar /Taş yerinde ağrrdır» atalar sözümüzü unutuyorlar.
Her mezar, taşry'a, lâhtiyle, toprağrvla bir âbidedir.  Olduğu
bir servinin önünde bulunan çokl^. v,rin<,c munafaza ,g.
bar moar tabını tanıt- |        i      »* ı ı-
zımdır. Mezar taştan gezdin bir
hale getirilirse ıstrkbakieki tar^h. çilerin tetkiklerini zorlay.rrmış o-hıruz. Bu hususa İstarVbul Belediyesi Mezarlıklar Müdü/lüğünün
nazarı dikkatini ceibederun.
İbrahim Hakkı Konyalı
w.
mak :*tr>*orum. Ta«iin güzel bir sülüs ile - zrian sekiz satnlık kitabesini  beraber okuyalım:
Meşhur Yevmiye elli dirhem Sülümen ve afyon ekleden Yüz otuz dört yaşında
Lise ve Or+a Mektep Muallimlerinin Toplantısı
Dersleri tMil edüen lâse ve or-tamektep muallimleri, dün mekteplerinde ve heyet halmde topla nmiîfiardiT.  Muallimler, talebe-
Çoculc   Bayramında Açılacak Bahçeler
23 nisan çocuk bayramında Ni$anta*o, Harbiye vc Çiftemek-tepler çocuk bahçelerile Aksaray-da eaki Sütçü bostanının yerine yapılan parkm açılmaları tören:e
len hakkındaki ders notlarını or~
rak * inde idi   Ona bir —    *-az    t3*'3 koymuş ve kanaatlennı bil- yapılacaktır, bu münasebetle ço-
r      ıç     e ı ı.                                dirmitflerdir. Bu suretle talebele- cuk bahçeleri için bir ook tahi"-
mamıs.   haber  de  bırakmamıştı.          ^ .    .   .     ^       ,            J; .          .       .        .            .    ,
nn vazıyetimi müştereken ve dı- kanapeler alınacak ve bahçelere
ger derslerden aldıkları dereceler içme  sulan  getirilerek  birer  de
de gözden geçirilmek suretile in- zarif çeşme yaptmlacaktır   Bah-
di. Mektuplarım cevapsız kaldı. Kur deiâcı, son iki mektubumun alınmadığını söyledi- Acaba bunları, hiç o-kumadan bana iade etmek mi isti-
dikkat nazanmı çekmıçtL   «Dikkat yordu? Bümiy^rum, haber a)amryor-
da nedj- ya! B:r sevk: taba i"e o-2ara baktım- içlerinden birile, hem en grüreît Nır.a ile konufmıya
Nır.a. işçi kızların ustalı grbi kL. Mad»rr. daima:
Diye onu ça£mr. O da - daima ö-nûne eg~,lm:p - baçmı kaldmr, e..n4en
Diye koşardı. İki dam: buiamAdnn.
— Malmaze: Nisa,
Diye ona müracaat ettim. Fakat <na hitap etmekte o kadar f^ciûk çekiyordum k: Ne söylryecelimi bfl-mryordum. O da î-upVzmmzı kntar!-yerda- Aramızda ba^L^an bu a»nna-l:^m daha öenye vanama bîr tesadüf hizmet ettL Bir gün Wtm prova için bize gelmişti. Evdekiler meraklı. Prova uzadı. Akşam oldu. Ortalık iyice karardı. Zavallı kızcağız.'
d um. Ne yapacağımı şag ya dan, hayattan usan
n-
taya attığı bir fikir Amer ikada heyecanlı münakaşalar uyandır, mrftır.
Bu genç âlimin fikrince bugünkü nesil, rahata ve zevke fazla düşkündür. Bunların arasında ancak fena politikacılar, yabancı liderler yetişir. Halbuki bir milletin hayatında liderlerin mevkii pek mühim olduğu için mühendis, doktor mektebi bulunduğu Sizin hakikî düşmanlarınız  o-   gn>i^ Amerıkada &ry^i lider yeti*.
tirmek üzere sert ve disiplinli bir mektep kurulmalıdır.
Bu mektebin başhea kabul şartı şu olmalıdır: L:der rmmzeti ol. dugunu iddia edenler, nefislerine
Ah bir gün . bu ne unutulmaz acıklı bir gün İdi - Taksim meyda-anda pek avare, pek biçare bir halde dolanıyordun], karşıdari bj* kaç Gtomobü geldiğini gördüm. Bir dü-ğ-ir ala>x- Kendi ker^Lme:
— Ah!. Ne mesut inşalar var. A-
9
lan bu ajarrîardan sakır.înrz. Onların boş tekliflerini istihfafla reddediniz. Hükümet sizj çağırıyor, çünkü derhal ölecek insanlara ihtiyacı var. İnanınız ki Pire-ne'leri aşıp ölüm toprağına ayak bastığına gün sizi asla affetoiye-çektir. >
Senyor Palansiya
İyi bir casus ailesine aeg^l, vazifesine ve vatanına aittir. Mesleğin bu gibi acı cilvelerine tahammül edemiyen kimseler casusluk yapamazlar.
Bir hafta sonra C. 25 tekrar fedain evine gkti ve plâm alarak otele döndü, tayyare zabiti tekrar İspanyol asilzadesi kryafe. tine girdi ve İspanyanın yolunu tuttu. İhtimal Fransız jstihbarat şefinin evi'-- *nrip çıktığını görenler olmuştu, fakat Fransız tay yare subayının İspanyol asilzade, si olabileceğini hatırlarma getir-memilçerdi.
Bir kaç gün sonra C. 25 Sen Sebasıryen'e vasıl olduğu zaman, besler kurmayını telâç içinde buldu- Acaba ne oîmıtf.u, bir
ceden inceye tetkik edilmiştir. Bu şekilde heT dersten iyi olup ta bir dersten pek az farkla zayrf olan talebeler lehine not vermek imkân; an temin edifrm?tir.
çelerde çocukların oynamaları için birer genişçe kum havuzu da ilâve olunacaktır.
Sandılc Fiyatları da Yükseldi
Muallimler, dün bitirme tmti-hanlarına girmeğe mecbur ohnı- Bavullar ve el çantalarını mü-yan suufların talebelerine ait sı-; teakıp e^ya sandıklan fryaflanr-nıf geçme notlarını mektep ida- t da da göze batacak bir yüksekl.ît relerine tesljm ctmı^ercrir. g6rü4nrü«rür.    Alâkadarlar      bu
Bu toplanttarda   talebelerden  yükselişe hiç bir sebep olmadığı-
büyük felaket mi vardı?  Çenene  kadar  hâkim bulunduklarını I raj pon Sufeç iki gündenberi ma-
ve ne dereceye kadar feragat ve fedakârlık yükü tadabileceklerini ispat için ağır bir imtihan geçir ec eklerdir.
Namzet, gayet iyi döşenmiş, süslü. raKat bir apartmana kapanacaktır. Bu apartmanda en ne-
Casus C. 25 gazetecilik içini şeflerin istediğmden â.'âsmı yaptı. Bu- ay soma aidiğı bir telgraf üzerine acele Sen Sebastiyen'e fis yeyip içecek se^-leT. en rahat dondu. Baştan tırnağa kadar yeni bir kıyafete girdi, eline drploma-
Yoî bayii ha bir
etsin- Hicrete: ile gtr.derrr.eic .5*^-
Dedim- OtomobıEer yaklaştı. Hâ Jc bakıyordu- Ben de bakıyordum. Eyvah! îfte hayatımın en müthiş darbesin b-j anda hissettim. Otomobili* içindeki gelin Nfaıa idi, güreyi de Bo-monlı bahçesinde yîr^r.da gördüğüm delikanlı idî.
Muhabbetimin fiddetıni. Nır.a :> peçırdıgım aevdalı gürJerin sevk ve ıstırabını unuta-Tadı^rm gibi br. darbenin tesinni de tasvire kadir değilim. Sanki kalbimdeki muhabbet kay r.a£ı ebedjyen kurada. Şimdi, böyle bir darbeye daha hedef olmamak i-çın sevgiden kortıryoruni- O rakit-i
5e.Tned.in re seve-
ni^
tik bir pasapx>rt tutuşturdular. .Arljk Serrj'or Palarrsoa idi, va-züesi be>*nebnilel kırrozzj salibin resmî murahhası.
Yüzbaşı Krakeuberg veda ma-kanunda:
— Yarm Madride hareket ede-cekaimz, dedi, oradan trene binerek Par ise gideceksiniz. Pale Dorsey otelinde talimatımızı bek.
Uy ©çeksin iz.
Bundan sonra yüzbaşı, C. 25 in avucuna Ok masraflarını karşılamak üzere 10 bin pesata sıkıştırdı:
— Masraftan çekinin e>Trûz. Biz tekrar gönderwix, harbi kazanmamız lâzım. Biz paraya
yataklar, HoIİ3*\"udun en guzeı kızları bulunacaktır. Namzet üç gün üç gece bu apartmana kapanacaktır. Nefis yemeklere el sür-
&a*ı babından ayrılmamıştı. General Nauen'den fena bir haber al-miftı, üzünfütflinü e rrafmd a kilerden saklrvamıyordu. C. 25 derhal geneıalm huzruna çıkarıldı. General memnuruverle:
— Getirdiğiniz plânı tetkik ettim. dedi. çok mühim. Siz iyi hır a i ansınız. Sizi methetaaıye lü. zıim görmüyorum- Ifte mükâfat olarak 5 bin ne^eta^.
General para destesini uzatırken gözlerini kaldırdı ve C. 23
miyerek peynir ekmek    yemeğe
katîaiin». hafif g*ûu»i* HolJy- fle .ö,-,zc  -Wl  W«
vud kızUte kar^ nefetne hakmı bjf jUmat lJe d<;vam ^ olursa, rahat dosekJere rağbet et.
Sor.; a   dc;ır.
ac:-
me>Tp yere uzanıp uyursa imriha~ 7T3 geçirmiş sayılacak, liderler üniversitesine talebe olacaktır. Mümeyyizler heyet: münasip deliklerden talebenin bal ve tavrını tetkik edeceklerdir- Tam numara 100 dür. Ancak lam numara alanlar lider nafezeda diye mektebe kabul edileceklerdir...
Amerika hele bir şo yaman mektebi kutsun da feragatli siya-si liderin nasıl jrettştrğıni dünyaya
— Evet. Sîz aradığım adam-smız. Fakat bu defa ~?k mühim çak- MuvafYak olana 100 bin peçeta verilecek.
— Bu çok mühim iç nedir ge-r. yalım? Mümkünse vapanrn, mümkün denilse, ha-aUmı tehfa-keve  ko>*makiön  çekemem,   e-
r   berinize hazırım.
General C. 25      kolunu tuttu sesi titre* --ek kulaema eğü-
d*:
(A/ka-tı varj
vaziydi hazıra icabı taşraya gidecek olanlara vaziyetlermın jı-fahen bDdinhnesi ve karnelerini b:lâhaı e a İd ırmaî arının aö> -i en -mest kararlaştırılmış ve bunun üzerine arzu eden talebelere vazıyetlerinin biH iriîm esine başlan, mı^trr.
--o-
Kezzap Şişelen Devrildi Ve İki Kişiyi Yaktı
nı söylemekte ve vakayı açık bir
ihtikâr    addetmektedirler.    Bazı
iandıkçıiaı bu hususta çivi ve ke,
reste pahalılığının amil o'.duğunu iddia ediyorlarsa da, bu söz hiç
te hakikat ifade    etmemektedir Çünkü, üzerleri muşamba    veya renkb tenekeletie kaplı bulunan bu sandıklardan hemen hapsinin bozma portakal ve limon kurula-
nricfan v>küKrp çıkarılmış ince tarrtalardan yapıldîgı ve üzerleri
içleri de
Eaiıkpazarı iskelesine bağlı İsmail kaptar.a ait motörden kez- ! teneke veya
zap şişeleri taşıyan hamal KeroaJ j renkb ve çiçeJdi kâğıtlarla kapa ve Ali Rrza şişelen yuldeyip gö-ciir-jrken b:: tane» kınîm^ir. Bunun üzer.ne doku:en kezzap ber iki harnalm a^*aklarını yai-mı? olduğundan yaralılar Cerrah-ha-stanesice kaMnnrıt^v-
ila r ak tabtalarm nevj ve cinsi rfaklamidığı yapılan muayenelerle anlaşılmıştır. Muhtekirler fid-deıde takip edilecek ve suçları an*açıîanlar AdSyeye verilecektir.
rmın en büyük Muvaif akrye
D
KIVIRCIK PAŞA
Yaln, TAKSİM
s
ınemasın
da
Bir kaç gün dahd gösterilecektir
I
TiHAî
hcıdiısemn
EVLENENLER:
Tütün tüccarlarından »keçeli Nuri işerinin kızı Saıdc İşeri ile genç eksperlerden U-'keceli İsmail Hakkı Başaran Üslküdarda evlen, •nişlerdir.
İT Esîki Rüsumat jneclisi azalırından emekli İbrahim Çengüllü. nün torunu K er iman Çengüllü ile komisyonculardan Aziz Arif Korel Fatihte evlenmişlerdir.
ÖLENLER:
Emekli mümtaz topçu binbaşısı Hüsnü Tamcrsoyun kızı Me-düSa Tamcrooy pek genç yaşında ölmüş, Feriköyündeki aile kabristanına gömü-müştür.
* Nafw Vekâleti Neşriyat âmiri Nedim E^ıdemcn vefat etmiş, Bakırköy roezarlrgına gö-Tvülmüştür.
•Ar Kazanç Temyiz komisyonu raportörü Tahsin Gençayın refikası. Müddeiumumilik ikinci tetkik bürosu başkâtibi Bayan Muzaffer Gençay, öğreömen Necat Gençay ve Maarif matbaası en-tertibi Zeki Gençayın anneleri ve teğmen Hasan Tükelin kayın vali.
desi Bayan Sıdfka Gençayın vefat ettiğini büyük bir    teessürle
haber aldık.
Cenazesi yarın saat 1 3 tc Çar. şıkapı Tiyatro caddesinde 8 numaralı Hulûsrbey apartmanından kaldırılarak Beyazıt camiinde namazı kılındıktan sonra Edir. nekapı Şehitliğine defnedilecektir. Gençay ailesine beyanı tazi-yet ederiz.
DOĞUM:
Gürhane hastanesi hekimlerin, den Hasan Avşarın bir kızı dünyaya gelmiştir.
Alaturka Büyük Müsamere
Eminönü Halkevi Sosyal Yardım Kolundan tebliğ edilmiştir:
Kolumuz tarafından 19 nisan | 941 cumartesi akşamı. Taksimde Kristal gazinosunda Istanbulun en maruf ve kıymetli alaturka musiki sanatkarlarının içtirakile büyük bir alaturka musiki müsa-meresi tertip edilmiştir.
Bu müsamere, alaturka musiki muhiplerinin, en ince musiki zevk lerini tatmine müsait fevkalâde bir fırsat olacaktır. Giriş serbesttir.
100 Liralık ve 50 Kuruşluk
• ____
ihtiyat Banknotlarımız
Banknotları Getiren Vapur Pire Limanında Bir Kazaya Uğradı
Ankara, 17 (A.A. — Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından bildirilmiştir:
Yeni baaltırılan  100 liralık ve
•50 kuruşluk ihtiyat banknotları 'getirmekte olan vapur Pire limanında kazaya uğradığından bu banknotlar ortalığa dağılmıştır.
Bunlardan 100 Hrahk banknotlar halen   piyasada   bulunan
yüz liralık   'banknotlara    ayrıen
müşabih olup tedavüldekilerden yegâne farkları üzerlerine büyük Reisicumhurumuz İnöntünün resimleri bulunmaktadır.
50 kuruşluklara gelince esasen bu kıymette tedavülde banknot bulunmadığından bunlar için evsaf bildirmeğe lüzum yoktur.
Bu 100 liralık ve 50 kuruşluk banknotların kıymeti bulunmadığını ve a İm/mam asını say m halkı, miza ilân ve tevsiye ederiz.
Türkiye - Holandal Mirasa Konmaya
Tediye Anlaşması
Ankara, 17 (Telefonla) — Türkiye - Hollanda tediye anlatması vc İktisadî iş birliği protokolünün beş gün daha uzatılması kararlaştırılmıştır.
Türk - Alman
: Hususî Anlaşma sı
Ankara, 17 (Telefonla) — 25 temmuz 940 tarihli Türk - Alman hususi anlatması protokollarmdan tamamen veya kısmen feshedilecek mukavelelere ait tediyeler ve mahsuplarının icrası için tayin edilmiş olan dört aylık müddet hitam bulmuş olduğu halde tasfiye muameleleri ikmal edilmemiştir. Bu vaziyet karşısında her iki taraf alâkadarlarım:» serdolunan talep nazan itibare alınarak müddetin iki ay daha uzatılması, bu suretle tediye ve mahsupların tamamlanmasına imkân verilmesi muvafık görülmüştür.
Diğer taraftan anlaşmadaki bir milyon liralık üzüm kontenjanı kaldırılarak yerine bir milyon liralık ceviz ve fındık kontenjanının iki .nilyon liraya çıkarılması piyasa vaziyetimize daha uygun bulunmuştur. Bu hususta Almanya ile aramızda kabul edilmiş olan bu esaslara ait bir kanun layihası hazırlanmıştır. Layiha yakında Büyük Millet Meclisinin tasvibine urzcdilecektlr.
Türk - Bulgar Ticaret anlaşması
Ankara, 17 (Telefonla) — Türkiye ile Bulgaristan arasında mevcut ticaret anlaşmasına bağlı takas müddeti altı aydan bir seneye çıkarılmış ve her İki hükümet arasında teati olunan notalar tasdik edilmek üzere Büyük Millet Meclisine verilmiştir.
Başladılar
Bükreş, 17 CA.A.) — Resmi mahfillerde, Yugoslavyadaki Banat eyaletinin Romanyaya verilmesinin doğru olacağı söylenmektedir.
Bu bakrmdan Banata, Macar kuvvetlerinin değil, Almanların girmiş olmaları Romanyada memnuniyetle karşılanmıştır.
Fraruaya Un Getiren   Vapurlar
Vaşington, 17 (A.A.) — İngiliz vesikasını hâmil iki Fransız vapuru, işgal altında bulunmıyan Fransa için 13,000 ton unla bugün Nev-yoktan Marsilyaya hareket edecektir. :,1 -i     ıH»
LONDRA
Bombaland
ı
(Bası 1 İncide) /=/
mıntakaeı üzerine irk gelen düşman tayyareleri grup halinde tenvir fişekleri ve bunları takip eylemekte olan tayyareler de infilâk bombalarını atmışlardır. İtfa. rye ekipleri muhtelif yerlerde çıkan yangınlarla kahramanca mü. cadele etmişlerdir.
Reuter ajansının bir muharriri şafak sökerken şehirde bir gezinti yapmış, yangınları söndürmeğe uğraşan gönüllülere kadınların da yardım ettiğini görmüştür.
Herkesin işine gücüne gittiği sabahın ilk saatlerinde şehir tabiî halini almıştır.
BEŞ   DÜŞMAN   TAYYARESİ DÜŞÜRÜLDÜ
Londra. 17 (A.A.) — Dün gece avcı tayyarelerimizin İngiltere üzerinde iki düşman tayyaresi daha düşüldükleri öğrcnil'miş-tir. Bu suretle dün gece düşürülen düşman tayyarelerinin adedi beşi bulmuştur.
Her Gün
On SşUr
, S. 6. SAVCI
9*
10
İyi tanışan bir çift kan koca vardı.
kc/JiüJarrT _ her biri, ötekinin kendi kocasını ayartmasından korkuyordu.
Nihayet bir gUn oturdular, konuştular, anlaştılar ve birbirinin korularına «ademi teravUz» puktı İmzaladılar.
Taktın enas müddet»! de birbirlerinin «hayat sahası» ııa girıııe-ısrM'  t*w b-r müddet düzeninde gitti.
I'akat günlerden bir gün olarak oldu: Bir numaralı erkek İki numaralı kadınla, İki numaralı erkek de bir numaralı kadınla kaçtı. Bahaneleri, paktın yalnız kadınlar arasında İmzalanmış olmasıydı!
Balkanlarda Almanlar Neden Kolay Zafer Kazandılar?
(Başı 1 incide)
hakkındaki haberleri, esassız bir propaganda diye karşılamak lâzımdır. Balkanlarda bu kadar büyük bir İngiliz kuvveti bulunduğunun hiçbir izine tesadüf edilmemiştir. Öyle görünüyor ki, İngilizler, cesur Balkan milletlerine karşı manevî bir a-lâka göstermiş olmak için Mısır kuvvetlerinden bir miktar ifraz etmişlerdir. Fakat bu kuv vet Balkan cephesini sağlama bağlamaea kâfi gelmediği gibi, Şimalî Afrika cephesini de boşuna zaafa uğratmıştır.
Bir kaç hafta evvel (Balkanlarda Fiilî Mütareke) başlığı ile yazdığımız bir makalede bu vaziyetleri tahmin etmiş ve Yunanlıların .Arnavutlukta muayyen bir hatta çekilmesi şartile muhasemelerin durması ve Balkanların bütün alâkalılar için bir emniyet sahası haline konulması fikrini ileri sürmüştük.
Bu yazıdan dolayı çok tarize uğradık. Fakat hâdiseler bize hak verdi. Almanları Balkanlarda bir, iki hafta oyalamış olmak ve bir kısım malzemelerini yıpratmak İngilizler için belki de bir faydadır. Fakat bunun mukabilinde hem Şimali Afrika cephesi zaafa uğratılmış, hem de Almanlara pek kolay bir zafer elde etmek imkânı verilmiştir, îşin içinde her halde yanlış bir hesap vardır.
Bununla beraber harbin u-mumî cereyanı bakımından Balkan cephesi talî bir cephe sayılabilir. Bugünlük İngilterenin Akdenizdeki mukadderatı Marsa Matruh muharebesine tâbidir. Wavel'in burada kendini göstermesi ve Balkanlardaki hataları tamir etmesi kuvvetle ümit edilebilir.
Ahmet Emin YALMAN
Yugoslav Ana Kraliçesi
(Ba?ı 1 incide) *=*
Bununla beraber Kralın yapmağa mecbur olduğu şeyi yaptığına
kaniim.
«Ben iki senedenberi Yügos-lavyaya gidemedim. Fakat köylüler de dahil olduğu halde bütün Yugoslav milletinin İngiltere, yi vc Amerikayı candan sevdiğine eminim. Umumî Harp bizim için çetin bir mücadele olmuştu. Bu harbin de öyle olacağına şüphe yoktur. Fakat Yugoslav mil* İr ti tonun,ı  kadar dövüşecektir.
FakİT olan küçük memleketim İngilterenin ve Amerikanın yardımına mtı'htaçJtır. Ztıftılı ve muazzam bir orduya karşı ancak cesaretimiz ve vücudumuzla mukabele mecburiyetindeyiz. Lâkin biz Yugoalavlar, hürriyetimize ve şerefimize düşkün insanlar olduğumuz için bu mukaddes mefhumlar uğranda mücadele edece, ğiz.»
Kraliçe Mari, İngiliz milletine şu kısa mesajın bildirilmesini istemiştir:
«Memleketime itimat edüvz. Sonunda her şey düzelecektir.»
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Avustralya Alman -Yugoslav | Yunan Londra Ata-
şsmiliter Muavini
Askerî vaziyeti İzah Ediyor
BREMEN
Bombaland
ı
1 inrtde) X/X nan şehirlere karşı şiddetli hücumlar yaptıkları öğrenilmiştir.   En büyük hücum Bremen'e karşı yapılmıştır.
?
Londra, 17 (A.A.) — İngiliz hava kuvvetlerinin dün gün batmadan evvel Manşın ötesindeki hedeflere akınlar yaptığı zannedilmektedir. Çünkü avcı tayyareleri himayesinde bir İngiliz bombardıman filosunun Fransız sahilleri istikametinden gelerek İngilterenin cenubu şarkisi üzerinde uçtuğu görülmüştür. Biraz önce de Mantın karşı taralından ağır İnfilâk sedaları Isitilmtstlr.
Yunanistanda
100 üncü Düşman Tayyaresi Düşürüldü
Atina. 17 (A.A.) — ln«iliz hava kuvvetlerinin Yunanistanda yaptıkları son hareketler hakkında aşağıdaki malûmat verilmektedir :
Bu muharebe sahnesinde kısa bir müddet cereyan eden hava muharebeleri esnasında bir ingiliz hava filosu 100 üncü düşman tayyare«;ni düşürmüştür.
Bahriye Nazırı Diyor ki:
"Bizim Tek Bir Düşmanımız Vardır O da Almanyadır»
Sydney, 17 fA.A.) — Avustralya bahriye nazırı B. Hughes Japon -Sovyet bîtaraflık paktı hakkında şunları söylemiştir:
Alnıanyanıu karıştığı her hangi bir mesele bizim hayrımıza değildir. Bu paktı Almanlar ilham etmiştir. Bizim bir tek düşmanımız vardır, o da Almanyadır. Almanya yenildiği gün şimdi kendisi ile beraber olan devletler ondan ayrılacaklardır.
Japon
Kabinesinde Neler Görüşülecek ?
Tolcio. 17 (A.A.) — D.N.B.:
Hariciye Nazır muavini B. Ohaşi dün Prens Konoye ile uzun müd_ de t görüşmüştür.
Tokyo Nişi Nişi gazetesi aşağıdaki noktaların kabinede münakaşa edileceğini haber vermektedir:
1 — Zahiren gitttjjkçe İngiliz ve Amerikan nüfuzu altına giren Ho. landa Hindistan! meselesi. Maa-mafıh Japonya Batavya müzakerelerini inltaç etmeğe gayret edecektir.
2 — Fransız Hindicin isini ve Siam'la henüz muallâkta kalan meseleler. Japonya bu iki memleket arasındaki hudut ihtilâfını muvaffakiyetle neticelendirdiği için taviz olarak arazi mutaleba-tında bulunmağı düşünmemekte ise de Japonya bu ikb memleketle olan ticarî münasebetleri kat'î bir surette tanzim ve halletmek arzusundadır. Yakında bu hususta Tokio'da, Havai'de ve Bangkok-ta müzakereler başlamasına intizar edilmektedir.
3 — Japonya ile Amerika ara. sındaki münasebetler, Soryet -Japon muahedesine rağmen A-merikanın İngiltereye ve Çun-king'e karşı takip ettiği siyaseti değ:»?tLtnıiyeceği ¦ muhtemeldir. Hailbu'kiı Japonya her şeyden evvel ileride vaziyetin vahimleşmc sine mâni olmak için gayret edeceği anlaşılmaktadır.
Çin murıarebesi ımeselesilc paktın imzasından sonra Sovyet -Japon münasebetlerinin iktisab edeceği mahiyet te tekrar kabinede görüşülecektir.
Afrikada Alman ar Çekiliyor
(Ba^ı 1 İncide) =+
gazetesinin askerî muharriri bildiriyor:
Almanların Tofcruk'a karşı yaptıkları hücu(ma mukavemet gösterilmiş olması iyi karşılanmıştır. Düşmana ağır zayiat ver-dirirmiçtir. Fakat Tobruk harekâtında Almanların mağlûp oldu. ğunu adddbmek hatalı olur. Filhakika hücum, İngiliz kuvvetlerini d*nemek için yapılmış olabilir. İtalyanlardan müzaheret gören Almanların insanca ve silâhça büyük bir üstünlüfkte olduğu tahmin edilebilir Almanların şimdL ye kadar tanklarının benzin ihtiyacını tayyarelerle temin ettikleri anlaşılmaktadır. Diğer mühim mesele su meselesidir. Almanlar ilerledikçe bu meselenin halli de
o nisbeüte güçleşecektir.
o
Müdafaaya Elverişli
Bir Cephe
«Alman tazyiki günden güne aramaktadır. Alman kuvvetleri Serfiçeyi işgal etmişlerdir. Harekât, Kozana ve Kozanın cenubu isrtrkametinde inkişaf göstermektedir Müötefik kuvvetler bir geri hareketi yaparak müdafaa mevzilerine çekilmişlerdir.
Yunan kuvvetleri Lamya ile Arta gölü arasında 100 kilometrelik ınıntnkada bulunuyorlar. Burası müdafaaya çok elverişlidir.
- Radyo gazetesi -
Türkiye - Bulgarutan    Takas
Müddeti
Anlcura, 17 (Telefonla) — Türkiye - ı :.ıi- arist r arasındaki takas mUddotl altı av daha uzatılmıştır.
Mütarekesi
Hatıra Bile Gelmiyormuş
Berlin, 17 (A.A.) — Yan resmi mahfillerde söylendiğine göre, Yugoslav ordusunun mukavemeti artık tamamen kırılmış olduğundan Almanya ile Yugoslavya arasında bir mütareke akti hatıra gelemez.
Ayni mahfillerde, Kral Piycr'lc Sİmoviç hükümetinin şimdi nerede bulundukları malûm olmadığı bildirilmektedir.
General Pesanti Nasıl Esir Düştü
Adiaababa, 17 (A.A.) — İmparatorluk kuvvetleri tarafından esir edildiği bildirilen İtalyan fırka kumandanı General Pesanti, uzak bir dağ köyünden    katırla
Adrsababa'ya gelirken yakalanmıştır.
Albay Rolle de, 1 I zabitten mürekkep kurmay heyeti ve 700 askeri ile Avaş ırmağı civarında 2 zabit ve I 7 kişiden mürekkep bir Cenup Afrikası grupu tarafından esir edilmiştir.
•      ?
Kap, 17 (A.A.) — İçlerinde zabitler de bulunan 2,500 İtalyan esiri dün, Afrika Unvanlarından birine çıkarılmıştır. Bu suretle Cenup Afrrkasına gelen düşman esirlerinin sayısı 10,000e
baliğ olmuştur.
-o
Vardar Köprüsü
Nasıl Atıldı?
Atina, 17 (A.A.) — İngiliz hava kuvvetlerinin Almanlar tarafından Köprülüde Vardar nehri üzerine kurulan bir köprüyü muvaffakiyetle bombardıman et. meleri sayesinde cenubi Sırbıstan-daki Alman ordusunun ileri hareketi durdurulmuştur.
Bir pilot, dört defa pike yaparak bom/balarının tesirini iyice tesbit etmek istemiştir. Bu pilotun attığı ilk bombalar hedefe isabet ederek köprüyü tahrip etmiştir. İkinci defa attığı bombalar civardaki bir demiryolu üzerine düşmüştür. Diğer İngiliz tayyareleri bombalarını o civarda bulunan Alman motorlu kıt'aları ve zırhlı arabaları üzerine atmışlardır. Mütemadi bir dalga halimde bu köprüden geçen Alman kıtaları şimdi durdurulmuş bulunmaktadır. Salahiyetli mahfiller bu köprünün bir harabe enkazı haline getirilmiş olduğunu söylemektedirler.
Yunanistanda Muharebeler
(Başı 1 İncide) /-/
Alman kaynalklanndan gelen haberler, ne Yunanistartdaki İngiliz kuvvetleri başkumandanlığı, ne de Yunan kumandanlığı tarafından teyit edilmiştir. Bununla beraber, sözü geçen mınlakada kanlı ve şiddetli çarpışmalar olmaktadır.
Yunan Teblfci
Atina, 17 (A.A.) — Yunan ordusu başkumandanlığının 16 nisan akşamı tarihli ve 174 numaralı reamî tebliği:
Garbi Makedonyada Aliak-mon vadisine giren Alman kuvvetleri Kalembak'a doğru ilerlemeğe çalışarak Gerebene mmta-kasında harekât yapmaktadır.
Kozan yaylasında Alman kuv. ve 11 eri Aliakmon'un cenubuna ilerlemişlerdir.
Göricc'nin cenup mınıtakasın-da Kiaffe boğazında Karits mevkii düşman taralından ı?gal edilmiştir.
Atina, 17 (A.A.) — Umumî Emniyet Nezaretinin 16 nisan akşamı tarihli resmî tebliği:
Alman tayyareleri dün yekdiğerini takip eden dalgalar halinde Euve körfezini bombardıman etJmişlerdir. Zayiat yoktur. Bazı hasarlar olmuştur. Düşman, tayyareleri Halkı şehrini ve Aîdibsos kaplıcasını ve bazı köylerle bazı balıkçı sandallarını bombardıman etmişlerdir. Zayiat ve hasar olmam>stır.
Londra, 17 (A.A.) — Dün, Yunanista-nın Londra elçiliği ata-şemilker muavini a(ba*y Konte-leon, Almanların Yunanistana karşı harbe girmesini takip eden gürtlerde cereyan eden hâdiseleri izah etmiştir:
«İrrgiliz kuvvetlerinin yardı-mile de bütün şimalî Yunanistan cer>hcsini müdafaa etmek imkânı olmadığı aşikârdır. Bu sebeple topraklarımızdan bir kısmını muvakkat surette feda etmek zarureti hasıl olmuştur. Bu topraklar arasında garbi Trakya mrmta-kası da vardır. Bu mıntakamn müdafaası ancak Türkiye ile beraber hareket edildiği takdirde | kabil olabilirdi.»
Ataşemiliter, Yunan başkumandanının, şimalî Yunanistanın geri kalan kısmının müdafaasını, Yugoslavyanın miıhvere mütema. yil bir siyaset takip edeceği esasına göre tanzim etmiş olduğunu söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
«Bu suretle bu istikametten Yunanislana giden yol kapanmış sayılabileceği cihetle bir çok Yunan frrkaları şarkî Makedonya-nın müdafaasını daha müessir bir hale koymak için bu mıntakadan alınıp Makedoyanın şark kısmma gönderilmiştir. Mantıkan makul oIsti bu nakil keyfiyeti maalesef çok fena bir netice vermiştir.»
Elen Radyosunun Amerikaya Hitabı
"Yunanistan Bu Savaşta Yaptığı Mücadele Kudsiyetinden ilham Alıyor»
Atina, 17 (A.A.) — Atina radyosu dün akşam Amerikaya hitap ederek şunları söylemiştir:
«Cereyan etmekte olan muha^ rebe, anavatan topraklarının ve insaniyetin müdafaası için yapılan bir savaktır. Yunanistan, 1 30 milyonluk bir kütlenin müttehit ordularına karsı koyması, yığınla hareket eden motorlu kuvvetlere göğüs germesi nihaî zaferin manasını daha ziyade tobarüz ettirmektedir.
| «Yunanistan bu savaşta, yaptığı mücadelenin kutsiyetinden ilham almaktadır. Bir insan için oksijen ne ise hürriyet te Yunanistan için odur. Yunanistan, bunu müdafaa ediyor...»
iran - Sovyet Münasebatı
(Başı 1 İncide) /X/
mevcut gerginlikten endişe duyduğunu yazarak diyor ki:
Yunanistanda ilerleyen Alman ordularının şimdi Balkanlardaki barut fıçısını ateşlemesi    üzerine
muharebenin İrana doğru yer de-ğiçtirme tehlikesi vardır.
Emin bir membadan alınan haberlere göre mühim İran kuvvet, leri şimal hududuna gönderilmiştir. Tahranla Bakü arasındaki hava nakliyatı 15 nisandanberi tatil edilmiştir. Ve şimal hududuna giden yolların hepsi kapatılmıştır. Bu gerginliğe sebep Sovyet ordusunun Iran hududunda büyük bir askerî manevra yapmış olmasıdır.
Gazete, Sovyetler Birliğinin Basra körfezinde bir mahreç temin etımok arzusundan doğan bir münafcTCtiıı lıan - Sovyet müna. sebetlerinc hâkim olduğunu hatırlatmakladır. Geçen temmuzda Sovyetler Birliğinin İrandan arazi rrvetalibatında bulunduğu hakkında isae edilen haberler bütün dünyada büyük bir heyecan uyandırmış fakat her iki devlet bu haberleri yalanlamışlardı. Gazete, Japonların 1904 te Rusyayı hezimete uğratması üzerine Çarlık Rusyanın Iran hakkında beslediği ecellerin frenlendiğini hatırlatmakta ve Sovyet inkılâbını takiben Ruslar ve ingilizlerin işgali altonda bulunmakta olan Iranın Şah Rıza Pehlevi tarafından hürriyet ve istiklâline tekrar ka-vr ı uC'iınu lehurii/    '    tvv r.
Hırvatlar
Hırvatistanı
Tanımıyorlar
Hırvatistanı A*man Ve italyanlar Tanıyor
«Yugoslavyanın Almanlar ta-, rafından mağlûp edilmesi üzerine! şu vaziyet hasıl olmuştur:
«Yugoslavya parçalanmıştır, hk adımı atan Hırvatlar olmuştur. Hırvatistan istiklâli Almanya ve İtalya tarafından tanımıştır.
«Fakat, ekser Hırvatlar, Kral Aleksandr'ın katillerini kabul et" memekte ve şef olarak doktor Maçek'i istemektedirler. Ameri-1 kadaki Hırvatlar, Alman ve İtalyan himayesinde bir Hırvait hükümetini tanıtmayacaklarını ilân etmişlerdir.
«Mihver, Hırvatlardan başkasına istiklâl vermemiştir. Yugoslavya, komşuları tarafından da J tecavüze uğramıştır. ilk evvel j Macarlar, Yugoslavya ile aralarında bulunan dostluk paktına rağmen bir kısım topraklarını işgal etmişlerdir. Diğer komşular , da, fırsattan istifade ebmek, pay ; kapmak istiyorlar. Bulgaristan I da buna hazırlanıyor...» I
- Radyo gazetesi -
Romanyaya Bir ihtar
Yugoslavyanın Moskova Elçisi Diyor ki:
Topraklarımızda Kimleri Bulacağız
Moskova, 17 (A.A.) —Reuter bildiriyor:
Yugoslavyamn Moskova büyük elçisi B. Gavriloviç, Romanya Başvekili General Antonesko. ya gönderdiği bir açık mektupta, «şerefsiz zaferi diğerler.r.c bırakınız» demektedir.
B. Gavriloviç, asırlık Rumen -Sırp dostluğunu General Anto-neseo'ya hatırlattıktan sonra diyor ki:
cBizim çekilmekte olduğumuz topraklara kimin gireceği değil, oraya tekrar döndüğümüz zaman kimleri bulacağımız bizi alâkadar eden Orada bulacaklarımız için de bunun ehemmiyeti vardır. Şimdi tehdit edecek zaman değildir ve bu bir tehdit de değildir. Yalnız riyazi bir katiyettir.»
GavTİloviç'in böyle bir mektup yazmasına sebep; Yugoslav-yada yüz bin Rumenle meskûn arazinin Romanya tarafın/dan işgal edilmesine dair Bükreş gazetelerinde ileri sürülen taleplerdir.
General dö Golün Beyanatı
Londra, 17 (A.A.) — General de Gaulle Hartum'a hareketinden evvel müstakil Fransız a-jansının Kahire muhabirine şu, beyanaftita bulunmuştur:
«Hür Fransız kuvvetlerinin, harp gayretleri çok şümullü bir mahiyet almaktadır. Şimdi harekât sahnelerinde mühim kuvvetlere sahip bulunuyoruz. Bu kuvvetlerin bir kısmı Trablus'la, E-ritre'de ve Habeşistanda muvaffakiyetle halletmişlerdir.»
General de GauÜe Fransanın düşmanlarile dövüşen hür Fransız kuvvetlerinin tanzimi işini ta--marnlamak için Mısıra geldiğim
söylemiştir.
Tayyarecilik
Sanayiinde inkılâp
OttaVVa, 17 (A.A. — Amerikan tayyarelerinin yeni bir usul sayesinde dökülmüş elâstiki bir maddeden imal edilmeleri imkânı Amerika tayyarecilik sanayiinde bir in'kılâp yapacak mahiyettedir. Üzerine elâstikî bir madde sürülerek kontrplâktan imal edilen gayet büyük bir bombardıman tayyaresi dün en çetin tecrübelerden geçirilmiştir. Tecrübeler muvaffakiyetle neticelendiğinden bundan böyle bu tayyareler Kanada hesabına toptan ima! edile. çeklerdir. Sivil haıvacılık mücavirleri ve Ing'liz .rü.*eha$sv*1arı ver i ii :uii î. sv jö • et m.*, e rdîr.
9
TA TAN
18.4-941
A dliyede :
Meşhur Mahmut Saim Mahkemede
Mahkemede Kimseyi Dolandırmadığı ilim Sahasına Hizmet Etiiğini Söyledi
BULMACA
¦t   t   S   V   5
Dün Sultanahmet birinci sulh ecza mahlkûinesintdc »on günlerde yeııidlen meydana çıkan Mahmul Saimin sor/usu   yapıhnı^ır. Mahmut Saum bu sefer do her zaman olduğu g.bı hareketlerini kanuna uygun  olarak     göstermek İ İçin bir çok tedbirler almış, hatfâ (Ticaret Odasına bile    kaydettir-jnr. işitir.
• Mahmut Saimin Uu def ak i suçu şudur:
Bundan bir müddet evvel Mah mut Samı «Dünya kız ve eı4t©k ünfvcrsitetilcu    d-ye b.r mecmua tçıkaumatk için tedbirler almış, bir İ çak kr^iyi 25 lira mukabilinde bu (mecmuaya abone yazmış ve mecmuadan da b.r nuwha çıkaunnştır. Yalnız bu intihanın    nvundericalı ilândan ibaıet kalmıştır. Mahmul Sabrı bu defa mecmuaya bayiieı aramış    ve    bulduğu bayilerden 40 ar lira dcpozMo aûçe»i topla-^isUır.  Vakit geçince ortada nc tıccmua ve ne de bayıHk oî'ma-
15 jikIc gittim, yazıhaneyi kapalı
buldum, demiştir.
Bugünlerde şikayetçilerin artacağı tahmin edilmekledir. Suçlu hakkında tahkikata devam edilmektedir.
İHTİKÂR   DAVALARI
Dün ikinci asliye cezada bıı çok ihtrkâr muhakemesine bakılmış ve bunlardan; Kûçükpazarda, Hacıkadın mahallesinde Darüı-hadis sokağında, 4 numaralı dükkânda bakika'ihk yapan Tahanm. Fiyat Murakabe komisyonunun 155 kuruş olarak fiyat koyduğu çiy kahvenin kilosunu 200 kurusa sattığı sabit görüldüğünden, suçlu 25 Ura ağır para cezasına, vermediği takdirde hapse mahkûm edı.mışlır.
BİR DİŞÇİNİN MUHAKEMESİ
Dün Sultanahmet birinci sulh cezada bıı dişçinin muhakemesine başlanmıştı!    Sı kc». ide    dişçi
dığını görenler bu adam hakkın- Abdü.balc* isminde bir adam taş--fe şikâyette bulunmuşlar ve Mah   radan gehmiş olan Kazan ve Mus.
mut Saim bu suretle mahkemeye ^»vkediımıştiT. Dün yaptlan »ordusunda M atarı ut Sakır»:
-— Ben ilim vc irfana hizmet adıyorum, kimseyi dolandırma-ci4.ti- Yaptığım bütün muamelelej kanunîdir. Ticaret Odasında kay-dun vard 1 r, d em iştfir.
! Vakıa Mahmut Saimin Ticaret Odasında kaydı vardır. Fakat k^mfiarrün  Adliyece  sicili  oldu-
;ğ\ı unutulmamalıdır. Mahmut Sa.
, mı bundan bir "ka^ sene -evvel de
Ifcir njmurni itlhakât v« ihracat acen-rıii<*:ı kurmuş vc biir sürü acenta-latdan depozito almıştır. Bu hu-•udta mahikemoye    verilmiş    bir
: adamdır.
Sorgu neticesinde hâkim, Mahmut Sakni fotoğraflı bir kkamet-çâh sen^dile serbest bırakılmasına karar venmijtir.
Öorgu esnaoırada Mahmut Sa-kru ker*disirun evli olup olmadı-jğı sorulduğu zaman, ben 65 yakındayım, bu yaftan sonra bana ' kim kız verir, d-omigftu*.
j Mahmut Sa imden şikâyet eden la yaimz bu bayiler ve aboneler değildir. Usta adam bu çok kimseye *ş bulacağım diye kendilerinden depozito alöçesi toplamıştır. İşin tuhafı Mahmut Saimin İhep böyle depozito akçesi aUna-îcak işlerle uğranmakta olmasıdır.
İsin şaryanı dikkat olan diğer tarafı da Mahmut Saimin Ticaret Odasına bunca hâdiselerden sonra kaydedilmiş bulunmasıdır. Ti. caret Odasına herkes kaydedilebilir mi bitmiyoruz. Fafkat Mahmut Saimin kaydedilmesine şaşıyoruz. Müddeiumumilik Mahmul Saim hakkında vuku bulan şikâ-yellerden dolayı kendisini dün birinci sorgu hâkimliğine gönder.
tafa adında iki kişiye:
— Ben size beşer liraya onar dkş yaparım, demiş, bunun üzerine ağızlarına pırıl pırıl on tane dışın gireceğini düşünen Kâzımla Mustafa razı olmuşlardır.
Abdüfbakı her ikisine de dişleri yapmış vc ağızlarına takmış, fakat gel zaman git zaman adam. lar ağızlarında rahatsızlık duymağa başlamışlar ve dişler de paslanmış.
N-eticede Dişçi mektebine giderek bu kalp dişleri söktürünce dişlerin fena bir madenden yapıldığı anlaşılmıştır.
Dün şikâyetçiler dinlenmiş ve
Abdülbaki mahkemeye gelmedi.
ğinden kendisinin celbine    karar
verilmiştir.
Romanya İle İlgisi Olanların Dikkatine
Hariciye Vekâletinden    tebliğ edilmiştir;
Romanyad* aiuren neşredilen bir kararname mucibince, ecnebilerin Milli İktisat Nezaretinden verilmiş bir müsaade olmadıkça Romanyadaki oml&k, hukuk vc menafime ait taearrul muamelelerinde buiunamıyacaklan; böyle bir müsaade istihsal edilmeksizin yapılacak tasarruf muameleleri ile normal idare muameleleri ve bankalarda mevdu kıymetlere müteallik tasarruf muamelelerinin hukukan batıl addedileceği; Ro-manyada ikamet etmemekle beraber orada bu gibi emlâk, hukuk ve menafie malik bulunan miş, usta adam bir de orada sı- j ecnebilerin  ise,  Romanya arazi-
Solrlan safta: 1 Melek yüzlü, 2— Bir kuş - Kullanma, 3 — Acı - I-natçı, 4 — Evlerde erzak »aklanan yer - İçki İle yenen şeyler, 5 — 1-hıvc Ayniyle, 6 — Akdcnlzdc bir liman - İskambil beyi. 7 — İspanyada bir nehir - İhtiva eden - Büyük,
8 — Avuç - Alçak - Ayafcm yerde bıraktığı, 9 — Başına (A) gelince fasıla - Hücum et, 10 — Bir uzvumuz - Geniş - Kraliçe, 11 — Su -Zeybek ağası. 1 * "    ,
Yukardan aşağıya: 1 — Bir nevi kaysı. 2        Sahip olan - Meşgul et.
3 — Erbab, 4 — Parça parça - Nida - Üç, 5 — Genişlik - Sulu pişmiş yumurta, 6 —Habeşistanda bir şehir. 7 — Nota - Kendine göre, 8 — Devam ettirme - Bir noktalı bir noktasız iki harf, 9 — Ruhen - Kaldırma, 10 — Nazmı vezni - Mısra -Küçültme edatı, 11 — Hayasızca.
DCNKC BULMACANIN HALLİ
«oldan safta: 1 — İlkbahar, 2 — Ne - Ulaş - Yün, 3 — Sistem - Sani, ¦1 — Ama - Mutedil, 5 — Mİ - Lâtif, 6 — Minder, 7 — Cami - İzale, 8 — Ehil - Azar, 9 — Bu - Tir - Na, 10— irmik - Firar, 11 — İdare.
Yukardan aşaftıya: 1 — İnsaf - Cebin, 2 — Lelm - Mahur. 3 — Samimi - Mİ, 4 — But - İnilti, 5 — A-lem - İki, 6 — Hamule • Ar, 7 — Aş - Tariz - Fa, 8 — Set - Zahir,
9 — Yadigâr - Re, 10 — Münif -Na, 11 — Nil - Kenar.
17 M8AS! ?*1
gaya çekilfn iştir.
Bundan başka Mahmut Saime ha)â postane vasıta-sile havale o-larak depozito akçeleri gelmekte devam etmektedir*
Dün mahfkeme koridorlarında
muharririmize tesadüf eden kan. dtfiimrş adaımlardan biri:
— Beni sinemada gişe memuru yapacaktı. Beyoğlu posta kutusu 299 numaraya müracaat et-tim. Mektubuma oevap vendL Benden etli lira nakdi kefalet istedi. İzmirlioğlu hanı 21 numaraya müracaat et'tim, kefaleti verdim. Ayın on beşinde gel, dedi.
sinde tedavüle çıkartılmış bulunan bilûmum tahvillerle nama muharrer olmıyan kıymetli senetleri hâmil orduklan takdirde bunlar hakkında niean 1941 nihaye. tine kadar, Romanya sefareti ile konsolosluklarına bir beyanname vermekle mükellef okduklan; aynı mükdkffycbin bu gibi esham, tahvilât vc senetleri mevduat o-larak kabul etmiş bulunan bankalara da şamil olduğu Ankara-daki Romanya sefareti tarafından bildirilmiştir.
Keyfiyet alâkadar Türk vatandaşlarının ıttılaına vazolunur.
Sterlin 5.24
Dolar                           182.»
fevlffe Fra. 110,79
Drahmi 0,9975
Peçeta 12.9375
Dinar S.11M
Yen 31,1375
İhveç Kron »0,7450
E*haııı ve Tahvilât
L-    K
1933 Türk borcu I 18 50
1918 İstikrazı dahili 21 60
1938 İkramiyeli 19 85
1983 İkramiycli Ergani 19 00
1934 Sivas - Erzurum 19 00
1338      >         > 51 50
1932 Hazine Tahvilleri 61 00
1934      >          » 15 50
İ&35      >          >     . 29 50
1938      >          > 51 75
Anadolu Demiryolu Tanvnli     40 40
Demiryolu Mümessil Senet 38 2ft
T. C. Merkez Bankası 107 75
Osmanlı Banka6i 26 00
T. İş Bankası (Nama muhar.)   9 05
Aslan - Eskihisar Çimento Ş.    7 65
>         >    MÜcssls Hİ99eei    9 5€
Şirketi Hayriye 26 06
Türk Altını (Re.şat^ 27 76
Türk Altım (HamcO 26 80
Türk Altını küçük (HflvnAt)     26 65
Türk Altını küçük (İMİ) 25 75
Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Mütfttrlöğünden: Eksper ve Muhasip Alınacak
Atom merfeezkernmzcte çahştırılmak rtoore eksper ve muhasip ye»trşt»-nlmrk mak.<*;rch)e 1.5.941 tarthmde Arrkaıoda 2 - '6 hafta ekovam ccteoek iki kurs Rçrtaoaktn. Kur.su iştirak eden-leı- hursun sonunda yapflacak müsabaka imtihanına girerek kazandıkları tahdirde »lat-akrarı derece sırasına pöre a*»parl 60 ve azami M0 zer hra kadro tahslsatlı vazifelere 3659 - 3968 sayılı kanunlar nıiKrbincc alabilecekleri ücretlerle tayin edileceklerdir.
MiNperllk kursuna: 1
¦ •
Sabah, Oğle ve Akşam Her Yemekten Sonra D iş ler i Niçin Fırçalamak Lâzımdır?
Mecburi hizmete tabi olmayan Ziraat mektebi mezunlarile en aiiafcı orta veya buna muadil tahsil görmüş olup zahire islerinde tecrübe ve ihtisas sahibi olduğunu tevsik edenler vc 50 yadını geçmemi» bulunanlar.
Ve Muhariplik kursuna;
KADYOliN
----_ 0*>  M*( «MÜ,**"
«*Sİ«>V
1
Devlet veya nıüessesat muhasebe islerinde çalışmış hulunanlarla en az orta veya buna muadil tahsil gören vc 50 yadını geç-meml^ olanlar girebileceklerdir.
Kurs sonunda yapılacak müsabaka İmtihanında kazananlardan Ankara haricinden gelenlere kanuni harcırah ve yevmiyeleri verilecektir.
İsteklilerin fcfagıda yazılı vesikalarile nihayet 25.4.941 akşamına kadar bizzat veya yazı ile Ankarada umum müdürlük zat işleri müdürlüğüne müracaat etmeleri luzımdır. (2083    ^017)
1 — Nüfus hüviyet cüzdanı
2 — Mektep şehadetnamc veya tasdiknamesi
3 — «Varsa* hizmet vesikası
4 — Zahire İşlerindeki ihtisasına dair resmi vesika
5 — Askerlik terhis tezkeresi
6 — Doğruluk ka&gıdı
7 — Sıhhatlerinin vazife ifasına müsait olduğuna dair rapor
8 — 3 adet fotoğraf.
' imiKii geceleri afcız guddelerinin ılı ı/aMle dişler ve diş, etleri dolmuştur; . 11 ni. n yemekler, sigara ve kah\e gene ayni tesiri yapmıştır. Binaenaleyh dişleri hergün 3 kere bilhassa
yemeklerden «onru ve her halde bol bol «RADYOLİN» İle fırçalamak vc tcmi/Jemek şarttır. Bu sayede dişlerin de, a£/ın da sa£lı£ı ve »aglarn-
Devlet Demiryolları İlânlan
Muhammen beden (6693) lira olan (22) *kaTem ölçü aletleri 5/Mayrs/ 1911 pazartesi günü saat 15.15 de kapalı zail usulü ile Ankarada idare binasında satın alınacaktır.
Bu işe girmek İsteyenlerin (501,98) liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları vc tekliflerini aynı gün saat 11,15 e kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Şartnameler parasız olarak Ankf rada Malzeme Dairesinden, Hay-darpaşada Tesellüm vc Sevk Şefliğinden dağılacaktır. (3016)
DOETOB
IB0BH0R0Nİ
I  önınonO   Nimet  Abla  gû<wl ocüzutekl      muayenehancemde I  her gün hastalan kabul eder. ¦¦¦¦¦¦    Tel 24131
Askerlik İşleri
Beyoğlu yeril askerlik ^ubctdnden:
312 - 313 - 314 doğumluların senelik ihtiyat yoklamaları aşağıda yazılı dört gün zarfında yapılacaktır. Bu günlerde nüfus hüviyet cüzdanları ile beraber .şubeye müracaat edilmesi.
Yalnız Yazlık Veya Bütün Sene İçin
Kiralık Ev
Nişanlarında Vali Konağınm karşısındaki Eytam çıkmazımda B. Mehmet Elmûıin hanesi yalnız yazlık veya 'bütün sene için, mobilyalı veya mobilyamız kiralıktır. Yedi büyük oda, sayfiye sükûneti, deniz manzarası, güzel bahçe... Telefon numarası: 80664
22 4/911
23 4 941
24 4/941 25/4/911
Salı.
Çarşamba.
Perşembe. Cuma.
CEVAD TAHSİN
fDRAB - KAN - KAZURAT
vesalrenin tahlillerini yapar, ihvan yolu ortasında Tel. 23334
'¦t»; güzelliği garanti edilmİM olur.
Sabah, öğle v) Akşam Her Yemektsn Sonra
RADYO LİN
İLE ÜİŞLüKİNlZI FIRÇALA\h\\Z.
İstanbul Defterdarlığı Muamele ve İstihlâk Vergileri Merkez Tahakkuk Şefliğinden:
Mükellefin
a£ı ve soy adı     Adrcetl
lleNap ihbarname yo.      Tarihi
Tarh    Verginin No.   devresi        «ev'i
Hrant Höseoglu Kapalıçarşı   8/980    30.7.910
Perdaiıçılar 4 No. 15
, Matrahı *•   Vergi
1103      910     İstihlâk
1050 küo kösele 15,75
Yukarıda isim vc adresile nev*i iştigali yazılı nVukellef yapıla^ araştırmalarda ^nıJunamamı.ş ve yeni adresini veya tebellûfa salâhiyettar bir •timseyl de şubeye bildirmemiş olduğundan taallûk ettiğe devreler ile dflomege mecbur bulunduğu vergi nukdan ismi hizasında gösterilmiştir.
Mezkûr vergi 3692 sayılı kanunun 18 inci maddesi hükmüne göre 30 gün zarfında itiraz edebileceg-i; aynî kanunun 10. 11 inci maddelerine mllstoniden tebliğ yerine kaim olmak üzere ilân olunur.     :    (3036)
İstanbul Belediyesi ilânları
Pasif korunma İşlerinde kullanılmak üzere almaç ak maa teferruat 50 adet yangın tulumbası 2490 numaralı kanunun 46 noı maddesinin L fıkrasma tevfikan pazarlığa konulmuştur. Mecmuıınun tahmin bedel 1 12874 lira 50 kuruş ve teminatı 1931 lira 18 kuruştur. Şartname Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhale 21/4./M1 pazartesi günü saat 14 de daimi ^nrüm^rxle yapılacaktır. Taliplerin tam inat makbuz veya mektupları ve 941 yılma ait Ticaret Odası vesikalarile ihale günü muayyen saatte daimi encümende bulunmaları.       (2987)
7sm
W:
r T. IŞ BANKASI
|    Küçük Tasama* Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNk
KEŞİDELER-, 4 Şubat, 2 May* 1 A£u*tofl, d tkicciteşrte tarihieriiMk yapılır.
194 i ikrârnîyelen
1 adet 2000 liralık = 2000— L.
s > ıoou   >    =aooo. — >
2 >     760     >     =1600. - >
4 > bOO > =2000.— >
5 > 250 > ES 20M > M > 100 > =3ö0t- > 80 > 60 | =4M0^- »
300   >      20     >      — 6000 — i
IDABt SIHI BIUH IJ BASİNA S «UDA
XRAM«V£Uİ     HC3AP
Abone Ücreti
Türkiye daJüliade:
Keaellk   6 ajhk   3 aylık   Aylık
1406        766        460 150 Ka.
nariç memieİK*Uer;
Senelik     6 aylık    3 aylık     Aylık
VATAN
ÎLAJs   FlYATLAfiJ Kam,
Ballık maktu olarak 766
1 inci Sayla Santimi 566
2   »      » a 366
3   »      » 366
4v     a ,   > 106
6    9        » s 75
6   »      > s 60
2700
1110
800 Ka.     yoirtnr
Sahibi ve Xe«rlyat Müdürü: Ahmet Emin YALMAN - Basıldığı >er VATAN MATBAASI
0
23 Nts«« 194 i b«yrdaww malısus fevHcafade pîyango plSo^
İkramiye   n**M tkrarrri^ miMarı    ikramiye tutan
Uea
Lira
50.000 20.000 10.000 5.000 2.000 1.000
500 100 10
2
YelcÛ
un
33.430
Tam bilet 2 lira ya

50.000 20.000 20.000 30.000 60.000 30.000 30.000
30.000 30.000 60.000
_ 360.000
m biM I lira
0
^^^^^
?779