I
u h a r r I r i
Ahmet Emin Y A LM AN
VATAKEVÎ — Cagalogta. Molla Fenarl S. 82 Telefon: «4186 — Telgraf VATAN tat.
19 NİSAN 1941 CDMARTESİ
Fiyatı: 5 Kuruş
siyasî sabah gazetesi
Yıl: I — Sayı: 236
Çocuk Haftasının Tam Programı
Altıncı Sayfamızdadır
Koordinasyon Heyeti Kararları
Kömür Nakliyatı Navlunları Yeniden Tesbit Edildi
İnsanlık ve Erlik Meydanında İmtihan
Balkanlardaki hâdiselerin bizim esas kararlarımızda en küçük bir tadile sebep olacak tarafı yoktur-
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
iz Umumî Harbe girdiğimiz sıralarda bir Amerika gazetesinde bir karikatür çıkmıştı. Bizi, kılcımızı çekip | harbe karışmış vaziyette gösteriyordu. Altında şu yazı vardı:
— Türk ne diye harbe karışıyor?
— Dünyada bal gibi dövüş olurken, Türk seyirci kalacak değil ya, ağzının tadıyla elbette harbe karışır.
Bugün de dünya yüzünde bal gibi harp oluyor, fakat Türk seyircidir. Yirmi yedi seneden-beri dünya çok değişmemiştir. Fakat Türk bir bakımdan çok değişmiştir. îstilâ, zorbalık, emperyalizm gibi kötü şeylere ait I alış verişle alâkalarını tamami-le kesmiştir. Kimseden bir şey almak istemiyor, hiçbir yabancı milletin başına buyruk olmak hevesinde değildir. Hiçbir vaatle, hiçbir hedefle yabancıların âleti haline indirilemez. Hiçbir saikle ne şuna, ne buna karşı saldırması ihtimali yoktur.
Türk milleti, bu çıldırmış, kudurmuş dünyanın ortasında aklı, muvazenesi, emniyeti, dürüst lüğü ile yarının insanlığını temsil ediyor.
Biz kendi sulh ve emniyetimizle beraber böyle emanetlerin de bekçisi sıfatile herkese karsı vekarlı, dürüst bir siyaset tuttuk. Kimseye meydan okumadık, kimseyi tahrik etmedik, kimseye bize karşı tecavüz e-meli beslemek için hak ve fırsat vermedik.
Buna rağmen bize tecavüz et-nek istiyenler bulunur mu? Elbette bulunur.
Bize diyorlar ki: «Aldanıyorsunuz, Bizim size karşı fena niyetimiz yok. Dün müttefiktik. Beraber kan döktük. Biri-birimizin kanını dökmek hatıra bile gelemez.»
Bizim de cevabımız şudur: «Sözünüzü senet tutuyoruz. Fakat taahhüt tutmak bakımından dünya yüzünde krediniz kalmamıştır. Bizim ihtiyatlı olmamızı tabiî görünüz.
Eğer fena niyetiniz yoksa ha-.zırlıklanmızın size zaran yok-|tur. Fena niyetiniz varsa bizim itam bir birlik içinde her şeyi i göze aldığımızı iptidadan bilme-' lisiniz.»
Şunu da ilâve edecekler: «iyi ama, görmüyor musunuz? Biz (tuttuğumuzu koparanlardanız. Fransayı vendik, Avrupayı esir ettik. Balkanlarda zaferler kazandık.»
Bizim cevabımız: «Fransa i-çinden çürümüştü. îlk dokunuşta yıkılmağa mahkûmdu. Balkanlarda harbe henüz ha-zrrlanmamış bulunan Yugoslav-yanın kuvvetlerini muattal bir halde bırakmak ve asıl kuvvetleri Arnavutluk cephesinde bağlı olan küçük Yunanistanm bir kısım kuvvetlerine karşı arazi kazanmak parlak bir imtihan savılmaz. Bu muharebelerde a-sıl şan ve şerefi, miktarca ve
(Devamı Sa. 5, Sü. 2 de) /=/
Dün akşam Radyo gazetesi, bugün iki Koordinasyon kararı sıkacağını bildirmiştir.
Bunlardan 'birincisi, çiftçiye
yardım için millî korunma ser-mayesile getirilen ziraat makineleri ve aletlerinin tevzii ve kullanılması için tayin edilecek teknis. yen ve memurlar hakkındadır.
İkincisi ise, Zonguldak kömür madeninden diğer limanlarımıza yıapı lacak 'kömü r nakl iy a tm da tatbik edilen ücretleri yeniden teabk etmektedir.
Istanbulun Ahşap
ısım
lan
Almanların idareyi ellerine almak üzere oldukları Fransanın Şimalî Afrika şehirlerinden Cezair
Proje Hazırlanınca İstimlâk İçin Tahsisat İstenecek
Ankara, 18 (Telefonla) — Şehrimize gelen maLûmata göre İstanbul ve Trakyadan Anadolu, ya gitmek için verilen beyannamelerin tasnifine devam edilmek, tedir. Hangi mımtakalara daha kesif nüfusun gideceği test it edilecek ve ona göre vesait temin olunacaktır. Diğer taraftan gidilecek mıntakaların iaşe kudretleri
de nazarı itibara alınarak ahali se vık edilecektir.
Kiracı olarak bulundukları ev, leri terkederek Anadbluya gide-
ceklerin ev sahiplerini hiç bir suretle mutazarrır et^rücm^k için tetkiklere devam edilmektedir.
Süratle neticelendirileck bu tetkikler sonunda ev sahiplerinin
ellerinde bulunan mulkavele müd_ detleri nazarı itibara alınarak kiraları alabilmeleri için bir hal çaresi bulunaca'ktır. Yalraz Anado-
luya gibmek için içlerinde bulunanlar tarafından tahliye edilen bu evler tekrar kiraya verildikleri
takdirde ev sahiplerinin ifk kira-(Devamı Sa. 5, SİL 7 de) * —
Nisan Merasimi
BunuTesbit İçin Kaymakamlar Dün Vilâyette Toplandılar
Bir Muhabire Göre
Almanlar
Fransız Fasında
İd
Al
areyı
EH
ma
kü
erine
dir
Atlantik Kıyılarında Hücum Lsleri Kuruyorlarmış
¦
İstanbul kaza kaymakamlarının dünkü toplantısı
Dün, Vali muavini Ahmet Kınık'ın riyasetinde kaymakamlar toplanmış lar ve 23 Nisanda yapılacak merasim hakkında görüşmüşlerdir.
O gün merasim, şehrin her tarafında saat 10 da başlıyacak ve her kaza merasim tertip edecektir.
Vilâyet namına Beyazıtta yapılacak merasimden sonra Taksime gidilerek Cumhuriyet âbidesine bir çelenk konacaktır.
Taksimdeki merasim saat 11 dc bağlıyacaktır.
Yugoslavyada
İşgal Birçok İhtilâfları Belirtti
Hırvat - İtalyan ve Macar Menfaatları Karşılaşmakta
Londra, 18 (A.A.) — niclc gazetesinin Li?.bo yazdığı uzun bir maisj vaziyet hakkında fazla1' teren İngiliz efkârı ııını ederek Almanların Frı idareyi ellerine almak < nu bildirmektedir. Bu re, Almanlar Faşta yal (Devamı: Sa. 5, I
ı.
Nc-vs Chro-mııhabiri, le, Faştaki rbinlik gös-ivesıni ikaz
Taşınma Biletleri
Tasnif Bittikten Sonra Beyanname Verenlere Dağıtılacaktır
u. (i .la) **
ingiliz
Harbiye Nazırı Dedi ki:
\m»<lo1uvıı pHrınek istiyenlerln beyannameleri tasnif olunuyor
Müteveffa Korizis
Yunan Başvekili Vefat Etti
Atina, 18 (A.A.) — Atina radyosu, Başvekil Korizîs'in, üç aydan az bir müddet vazifede kaldıktan sonra bugün jfüceten vefat ettiğini bildirmiştir.
Korizis 1885 te Poros adasında doğmuştu
Vaziyet Düzelince italyanların Sesi \ ükselmive Başladı
Radyo (Gazetesi
Yugoslavya hakkında Londra ve Berlindcn gelen haberler birbirlerine uyımaımaktadır. Bcr'in, Yugoslav ordusunun bilâkaydü.
şart teslim olduğunu ve silâhiarı-(Dcvamı: Sa. 5, Sü. 7 dc) —
Almanlar Küçük Bazı Milletleri Daha Ezseler Bile Ingiltereye Mağlûp Olacaklardır
Anadoluya gitmek istiyenlerin vilâyete verdikleri nakil beyannameleri tasnif edilmektedir. Tren ve vapur biletleri vilâyete gelmiştir. Bunlar, numaralıdır. Beyannamelere de numara konulacak ve polis memurları tarafından alâkadarlara verilecektir.
Beyannamelere, hangi gün, hangi saatte ve hangi vasıta ile gidileceği yazılacaktır.
Biletlerin ve beyannamelerin doldurulması işi bugün akşam üzeri bitecek, bilâhare beyanname verenlere dağıtılacaktır.
Londra, 18 (A.A.) — Harbiye Nazırı Yüzbaşı Margesson, Cenubî Amerikalılara hitaben radyoda söylediği bir nutukta Almanyanın harbi kazanmasının büyük bir hayalden ibaret olduğunu beyan etmiş ve şöyle demiştir:
<Graf Spee zırhlısının delik deşik olmuş teknesini görenler Almanyanın denizde galip gelmesine imkân olmadığını biliyorlar. Kezalik İngiliz hava kuvvetlerinin geçen sonbaharda Alman hava kuvvetleri ile nasıl boy ölçüştüğünü görenler Almanların harbi artık havalarda da kazanamıyacağını anlamış bulunuyorlar. Fakat Almanya, harbi acaba karada kazanabilecek midir? Hayır, Almanlar buna da muvaffak olamıyacaklar-
dır. Filhakika fevkalâde mü-(Devamı: Sa- 5, Sü. 5 te) /§/
Yunanistanda
Larisa Alman Kuvvetlerinin Eline Geçmiş
Bir Geçide Sürülen
10 Alman Fırkası Muvaffak Olamadı
Son Çarpışmalarda Almanlar 50.000 Maktul Vermişler
Atina, 18 (A.A.) — Aüna radyosu, MaMbuat Nezaretinin harekât hakkımda aşağıdaki bültenini neşretmiştir:
Muharebe, şimali Yunaniatan-
da cephenin heveti umunıiyesin-(Devamı Sa. 5, SU. S ile) X/X
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radvo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hâdiseleri
İngiliz Başvekâleti neşrettiği bir deklârasyonda, Atina ve Kahire şehirleri bombalanırsa Romanın da harp nonuna kadar mütemadiyen bombalanacağını bildirdi.
Yunanistanda vaziyet ciddi olmakla beraber çok kanlı muharebeler olmaktadır. Almanlar, hlr geçidi muhafaza eden Avustralyalılara 10 fırka askerle hücum ettiler. Fakat bütün taarruzları mmaffakıyetslzllge uğradı. Yunan Başvekili B. Korizis vefat etti. ^ Son - aı i'i: malarda 50 bla Alman öldü.
Dr. Todt
Dr. Todt
Polonyada Ne Yapıyor?
Berlin, İS (A.A.) — Doktor Todf-un, Varşovada bulunuşu hakkında iyi malûmat alan mahfillerden öğrenildiğine göre, bu Alman mütehassısı, Polonyada cephane ve silâh imal eden fabrikaların yeniden işletilmesi işiyle meşgul olmaktadır. (Devamı Sa. 5, Sü, 1 de) + *-f-
r ingiliz >
Başvekâleti Deklârasyonu
Atina Ve Kahire Bombalanırsa
Roma da Harbin Sonuna Kadar Bombalanacak
Büyük Britanya Adaları Bombalansın, . Bombalanmasın, Almanya Üzerine Hava Akınlarına Harbin Sonuna Kadar Devam Edilecek
Londra, 18 (A.A.) — İngiliz Başvekâleti bu akşam aşağıdaki deklârasyonu nemretmiştir:
Almanların Atina ve Kahireyi barribardıman tehditleri karşısında Büyük Britanya hükümeti şu cihetin iyice anlaşılmasını ister ki, bu iki şehirden birine veya diğerine taarruz edildiği takdirde Romanın mıütitarid bir tarzda bombardımanına tevessül edilecektir. Ve bu bombardıman, bir kere de başladı mı, harbin sonuna kadar devam edecektir. Papalığın bombardıman edilm«mesi için âzami itina gösterilecektir. Bu babda icap eden en kat'î emirler verilmiştir. Fakat İngiliz hükümetinin öğrendiğine göre İngiliz akını takdirinde bir İtalyan hava filosu İtalyanların ele geçirdiği İngiliz bombalarını Papalığın üzerine abmak için Romada hazır bulunmaktadır. Binaenaleyh bu kurnazlığı daha evvelden ilân etmek gerektir.
Dün gece İngiliz hava kuvvetleri tarafından Berlin ürerine yapılan bomubar d imanın evvelsi gece Londraya yapılan bombardımana bir karşılık olarak tasvir etmtfk hatadır. Beıllinm bombardımanı, mücrim iki mkemlreketin (Devamı: Sa, 5, Sti. 5 to) —
Millî Kümenin İzmir Maçları
Spor muharririmiz Kemal Onan Izmire gitmiştir. Bu hafta orada yapılacak olan Millî Küme maçlarını bütün tafsilâtile VATAN okuyucularına bildirecektir.
GÜNÜN SESİ
ı
Yunanistanda harp harekâtının cereyan etti ği saha
Fransanın Meselesi
Yazan: REŞAT NURİ
Bugünlerde Fransadan yine fazlaca bahsedllmlye başlandı. İngiliz efkârı umumiye»! Alman kuvvetlerinin Sictlyadan Trablusa geçirilmesi İsinde ona fena bir rol yüklüyor, asker ve mühimmat yuklti düşman vapurlarına Tunus kara sularında kılavuzluk e t mis olmasından şüpheleniyor.
öte taraftan bir İki gün evvel Amiral Daraln'ın Almanlara henüz
tafsilatı öğrenllememl} bir gizli lıl/mm ı maksadlle bir kısım Fransız donanmasını Tulona çağırdığı vo buna son dakikada Mareşalin mani olduğu hakkında rivayetler var.
Bütün bunlar son zamanlarda Vlşl Fransasında İngiliz düşmanlığının yeniden teptiğine birer İşaret saydıyor. «Fransa ne yapacak?» suali yeniden canlanmıştır. Fakat bizce bunu sormağa lüzum yoktur,
Fransa, bugün hareketlerinden mesul tutulamıyacak bir sinir hastasıdır. Aşağı yukarı bir seneden-bert en korkunç bir kararsızlık l-çinde galibin hükmünü bekliyor ve bu vaziyetin daha kaç sene süreceğini bilmiyor. İtiraf edilmeli ki,
(Lütfen »ayfuyı çe*nrmo)
9
V A T A N
19 . 4 - 641
Avrupa da
Nasıl Geçti
İlk Kocamla Boşanmamın Ve Tekrar Evlenmemin Hikâyesi
Yazan Rebia Tevfik BAŞOEÇU
Telif
ve tercüme hakkı tamamile mahfuzdur
Beunn tasavvur ettiğim evlilik hayatı bu değildi. Kocamın kullandığı b» lisanı tıpkı Çince dinler gibi an-laDiıyarak dinliyordum. Böyle ehemmiyetsiz küçük teferruatla uğraşa-'i-m mutlaka karısına UstUnlük iddı-ısında bulunmaya ne lUzum vardı? Ben ona karşı ne isyan etmek, ne ı Ihanel etmek fikrinde değildim ki... Evlenmekten beklediğim şey iki t rafın hislerinden ve anlatmalarında!, toplanan karşılıklı bir İtimatla yeni yuvaya yeni bir hayat vermekten i-baretti.
Kocam, bu Çinceye benzettiğim münakaşalarına rağmen bir iki sene kudar izdivaç hayatımızdan çok mem nun göründü. Nihayet beni istediği gibi bir disiplinle idare ettiğine inanıyordu. Buna inanmakta hakkı da vardı. Ben evlilik gayelerimin birdenbire benden uzaklaştığını ve tanınmaz birer gölge gibi uzaklarda kaybolduklarını görmekle beraber kararımı vermiştim ve azmetmiştim* Kocamla aramıza tatsızlık verecek hiç bir mesele olmıyacaktı. Ve nihayet bir gün o da beni anlıyacak, bu çocukça fikirlerini bırakacak, kamile samimi bir arkadaş gibi konuşacaktı. Bu samimiyeti ona telkin edecek hiç bir fırsatı kaçırmıyordum. Fakat kocam kendisine karşı yaptırım his ve gaye fedakârlığının asla farkında değildi. Seneler geçtikçe her arzusu yapılan, fazla şımarık bir çocuğa benzemeğe başlamıştı.
Bana hazmettirdim zannettiği disiplini benim akrabalarım hakkında da tatbik etmek istemişti.
Evlendiğimizden dört sene sonra bir gün akrabadan bir yaşlı eniştenin sözlerine kızarak sırf enişteden intikam almak arzusiie kendisine bir mektup yazmış, beni boşadığını bildirmiş, bana bu haberi götürmesini istemişti.
Bir akşam kocamı beklediğim saatlerde eniştem elleri titreyerek mek tubunu bana getirdi. Zavallı İhtiyar adam, hayatımı parçaüyan bu mektubu bana verirken bir taraftan da beni teselli edecek kelimeler arıyordu.
Şûrayı devlet azahğında ihtiyarlattığı hayatmda daha böyle acaip bir İşle karşılaşmamıştı.
Ben ise bütün hayatımda hiç bir mühim haberi bu kadar sükûnetle karşılamadım. O saniyede gözlerimin önünde bir duvar yıkılmış, koca nun içi boş mahiyeti bu yıkık duvarın enkazı altında ezilmiş, kalmıştı. O gece bu yıkık duvarların harabesi karşısında hiç gözlerimi kapamadım.
Daha yirmi dört saat geçmeden onun yazıhanesi, kitapları, elbise dolapları hepsi toplanmış sandıklara yerleştirilmiş, halasmm evine gönderilmişti. Çünkü kocamın hem annesi hem de eniştesi Akil Bey bizim izdivacımızdan bir müddet evvel dünyadan çekilmişlerdi.
Bu meş'um hayat sayıklaması bununla kapanmış zannettiğime aldan-mışım. Daha boşanma mektubundan on beş gün geçmeden kocamın tarafından ricacılar sökün etmiye başladı. Her gün akrabalarından birisi bize geliyor, kocamın beni çok sevdiğini, benslz yaşıyamıyacağını, çocukça işlediği bu hatayı affetmemi, bunu sırf enişte Beye kızdığı için düşünmeden yaptığım söylüyorlardı.
Ben kocamm akrabalarına yalnız bir cevap vermiştim:
— Eğer siz beni seviyorsanız bu bahsi bir daha tazelemeyin. Düşüncesiz bir çocuğun istediği zaman kırıp atacağı bir oyuncak olmak istemem...
Birkaç aylar böyle geçti. Nihayet İsrar ve tazyikten kurtulmuş, valde-
3 —
mln yanında sakin bir hayat geçiriyordum. Hayattaki ilk tecrübem fena çıkmıştı. İş bundan ibaretti.
Bir gün kocamın teyzesinin kızının bir çocuk dünyaya getirdiği haberini bize gönderdiler. Dedim ya kocamın aktabalarile aramızda hakiki bir sevgi vardı. Bu haberden birkaç gün sonra yeni doğanı tebrik için Kızıltoprakta kocamın teyzesinin kocası Halil Beyin köşküne gittik. Yanıma bizde oturan eski adam larımızdan Ru^ye Hanımı almıştım. Halil Bey büyük bir servet sahibi, son derece muhafazakâr, ince ve terbiye görmüş, kibar bir adamdı. Köşke gidenler kapıda bekliyen hare'/ ağası Bilâlin müsaadesi olmadan içeri girip çıkamazlardı. Hanım efen diler sokağa çıktıkları vakit de Bili] ağanın arabacının yanında bulunması da şarttı.
Ev sahipleri beni taşkın bir sevinç le karşıladılar. Salonda Halil Bey beni yanma oturttu. Birkaç hoş beşten sonra:
— Kızım, dedi. Merhum pederinize çok hürmetim vardı. Bu sebepten sizi biraz da kendi evlâdım gibi far-zedlyorum ve onun için size büyük bir ricam var: Kocanız bugün buradadır. İçeri girip sizden kendisi af talep etmek istiyor. Buna müsaade ediniz.
Daha bir cevap vermeğe vakit kal madan salon kapısından teyzesi», t arkasından kocam İçeri girdi ve hiç bir söz söylemeden bana doğru koştu. Kendisini yere attı dizlerime sarılarak:
— Beni affet kadınım, diye yalvarmaya başladı.
Ben tıpkı talâk mektubunu okuduğum zamanki sükûnetim ve boşalmış nişlerimle onun zavallı şahsiyetine hiç hareketsiz bakıyordum. İçinde yaşadığrmız cemiyetin verdiği fena bir terbiyenin zayıf bir kurbanını karşrmda görüyordum. O bir düzJ-ye bensiz yaşıyamıyacağını, bundan sonra her İstediğimi yapacağını, fakat bugün buradan tekrar nikâh olmadan beni kat'iyyen çıkartmryaca-gını söylüyordu.
3u aralık odaya ev sahiplerinin biri gidip biri geliyordu. Kapmrn yanındaki sandalyede oturan Ruziye Hanım da karşı tarafı tuttu:
— Elbette efendim, bunların hepsi ımıtulur, geçer. Böyle küçük şeyler için ev dağıtılır mı?
Bu koskoca köşkün içinde yalnız kaldığımı anlamıştım. Tanımda götürdüğüm adam bile onların tarafını İltizam ediyordu. Kocam yine bir taraftan:
— Kadınım, diyordu. Sen başlı başımıza ev sahibi olmayı çok isterdin. Hemen yarın beraber gider, satılık bir ev ararız. Ben ev almaya karar verdim. İstersen Bebekte yerleşiriz. Sen orasını seversin. Hem annene de yakın olur...
Bunlar söylenirken bir taraftan lstanbula telgraf çekiliyor, vaktlle nikâhımızı kıyan imam efendi Kızıl-topraga davet ediliyordu.
Ertesi sabah Halil Beyin köşkünden yeniden evli olarak çıkarken kapıların kilitlerini açan Bilâl Ağa:
— İnşallah yakında daha uzunca gece yatısına bekleriz, gelin hanım efendi. Diye beni teşyi ediyordu.
Bebekte kocamın aldığı eve yerleş tikten bir sene sonraya kadar bazı küçük anlaşamamazlıklara rağmen kocam bu müstakil ev hayatından son derece memnun görünüyordu. Girer, çıkar, elimi öper:
— Sen ne akıllı kadınmışsın. Her vakit ayrı ev isterdin. Meğer hakiki saadet insanın kendi evinde imiş. Der di.
(Arkası var)
böyle gururu çiğnenmiş, yarı av ne olacağını bilmeden asılı bir kılıç altında bekleme vaziyeti tarihte pek az milletin başına gelmiştir. Fransa geçen yaz kendi çöküşünde müttefikinin de kati mağlûbiyetini görmüş, ım-ıiı.-renin bu darbeden kalkınmasını aklına sığdıramamış-tır. General de Gaull'ün açtığı bayrak altında hemen hemen yalnız kalmasının sebebi bu ümitsizlikten başka ne olabilir?
Vlşl Fransasına o gün yapılacak tek iş, Almanların insafına sığınmakta İngilizlerden evvel davranmak ve müttefikine karşı bir avantaj kazanmak görünüyordu. Hattâ İnglltereye İndirilecek son darbede kendinin de ufak bir payı bulunması işine gelebilirdi. Yıkılıyor sanılan İngiltere o gün bugündür kâh altta» k&b üstte dövüşüne devam
etmektedir. Onun partiyi kazanacak gibi göründüğü zamanlarda VI. şl Fransanı, İçinde canlanan hafif ümitlerle Almanyaya bir parça kafa tutmağa cesaret etmiş, İngiliz cephesinde bir sarsmtı sezdiği zaman İse derhal politikasını değiştirmiştir.
Bugünlerde ise Fransanın Almanyaya yaranmaya çalışmasından ve el altından ona ufak tefek hizmetlerde bulunmasından daha tabii şey olmaz.
Fransa hastadır. Sağlam insan, dan beklenecek ahlâkı ve stoylk vckarı bir hastadan beklemek abes. tir. Onun İçin bu kargaşalıkta yarı
batmış kayığını, kâh o yana, kâh bu yana dümen kırarak herhangi bir selâmet ve sükûnet kıyısına u-laştırmaktan başka mesele yoktur.
REŞAT NURİ
Üniversitede Dersler Kesildi
imtihan Günleri Tayin Edildi
Vilâyette
Idarei örfiye Kumandanı Kor. çcneral Ali Rıza Artunka!, bu sa'bah Vilâyete gelerek Vaii ve Belediye Reiai dcûtor Lûtfi Kır-durla bir 'mû'cüdct görüşmüştür.
Şehir Meclisi
Şehir meclisi, dün saat 14 te, fleinci reis vtfkili Faruk Derelinin reisligîrtde toplanmış, tir aralık toplantıya Vali cfaktor Lûtfi Krr-dar da iştirak ebmiştir.
Prost'un Mukavelesi
§eivirciHk mütehassısı Mösyö Prost'un mtfkarvelesi üç sene daha uzatılmıştır.
Bozuk ve Damgasız Ölçüler
Bozuk ve damgasız ölçü'ıerin mağaza ve satıcılarda 'bulundurulmaması, ölçüler hak'kın'dakj belediye talimatnamesine eklenmiştir.
Sıhhî İmdat Teşkilâtı Kuvvetlendiriliyor
Belediye, sıhhî imdat merkezleri ve sıhhî imdat -teşkilâtının faaliyeti hakkında bir talimatname hazırlamaktadır.
Bu talimatnameye göre, yeni teşkilâttaki sihhî imdat merkez-lerirtde bulunan doktor ve otomobiller âcfl ihtiyaçlar karsısın da derhal harekete geçecek ve ©alicisinden daha fazla bir süratle çağırılan mahallere yetişeceklerdir. Kaza merkezlerinde bulunan belediye doktorları da emirlerin, de bulunan otomobillerle ani o-larak vuku bulan hastalık veya yaraVanma mahallerine gidecek-lend ir.
Smlhî imdat teşJclâtının yeni şekilde vazife görebiDmesini ve çok geniş oJan şehrin her tarafma ihtiyaç zamanında yetişebilmesini temin için teşkilât daha başka vasıtalarla da takviye ve teçhiz olunacaktır.
At Pazarı
Rami ve Topçularda kurulan at pazarıma, Edirnekapı dışındaki Mısır tarlasına nakdinin münasip olacağına dair Mülkiye encümeni tarafından verilen rapor kabul edilmiştir. Bundan böyle at nazarı, bu tarlada kurulacaktır.
o-
Orta Avrupa Yolu
Balkanlarda harbin başlaması üzerine merkezî Avrupa ile olan ticarî nakliyat durimustu. Fakat son günlerde vaziyetlerin değişmesi üzerine yakında bu yolun a-çılacağı tahmin edilmektedir. Bu suretle yeniden mal naklinin
mümkün olacağı anlaşılmaktadır. -o-
Dünkü İhracat
Dün yabancı memleketlere yaptığımız ihracatın yekûnu 250 bin liradır.
Tütün, deri, tuzlu balık gibi bir çok maddeler ihraç edilmiştir. ¦ ' *
Utanbul Üniversitesinde tedrisata bu sabahtan itibaren nihayet veriim >tir. İmtihan günleri tayin edilmiçtir. Hukuk Faikükesinde eleme imtihanları nisanın 24 ve 28 inde, İktisat Fakültesinde 2 5 ve 28 inde yapılacaktır. İmtihan kâğıtları tetkiklerinin mayısın dö.ıdLncü günü akşamına kadar bitirilmesine ve sözlü imtihanlara mayısın yedinci çarşamba günü ba-.anijxasma çalışılacaktır.
Bu sene Edebiyat Fakültesinde yeni iisans talimatnamesi tatbik edilecektir. Bu talimatnameye göre imtihanlar sözlü olarak ve en az üç profesörün önünde yapılması icap etmektedir. Bu sebeple sömestr irrttrhanrannın
günleri değiştirilmiş ve profesörlerin muhtelif fakül'telerdeki imtihan günleri gözönünde tutularak sömestr imtihanlarının günleri şöyle kararlastırrmiîftır:
5 ve 6 mayısta Psikoloji, 8 mayısta Umumî felsefe ve mantık, 9 mayısta Tek^t, 12 ve 13 mayısta Filozofî tarihi, ve 14, 15 mayısta Sosyoloji ve ahbâk imtihanları yapılmağa başlanacaktır.
Üniversite Haberleri
| ı
Üniversiteden mezun olacak talebelerin devlete takdimi me-rasrmi bu sene de yapılacak ve meıasumde Maarif Vekili Hasan Âli Yücel hazır bulunacaktın
Merasim günü, imtihan neticeleri ilân editdıiüten sonra ayrıca ıjân edilecektir.
Üniversite profesörler mec. lisi, bir sene sınıfta kalan, ikinci sene de yalnız üssü mizanı dolduramadığı için muvaffak olmuH adUed'ılnıiyen talebenin ikinci bir imtihana tâbi tuıtulmaları hususunu iîJtifaikla kabuJİ etmiştir. Rektörlük te buna taraftar bulunmaktadır. Bu husuıta Maarif Vekâletine müracaat edilmiş, bu gibi talebeye yeniden bir imtihan hakkı ver>!rmesi istenilmiştir.
laküjte dekanları talebenin kitap ve not ihtiyaçlarını karşılamak için icap eden tedbirleri almaktadır. İçtimaî doktrinler tarihinin basılması b tmiştir. önümüzdeki pazartesi sabahı talebeye tevzi edilecektir. Hukuk Fakültesi üçüncü sınrfına ait olarak basılan kVtaplar da şimdilik forma halinde satışa çıkarılacaktır.
Anadoluya Gideceklerin
Maaş Nakilleri
Vilâyet Defterdar muavini Bay Vahit, Anadoluya gitmek isteyen emeklilerle eyttam ve eramilin maaşlarını ne suretle nakleetire. çekleri hakkında bir muharririmize şu malûmatı vermiştir:
— Istanbuldan Anadoluya gidecek mütekait, eytam ve eramil isterlerse gittikleri vilâyet veya kazanın muhasebesine müracaat ederek resmî senet, nüfus ve maaş cüzdanlarını göstermek su-
retile kendilerine maaş bağlatabil lecelderdir. Uteyenler de burada hangi kaza Mal dairesinden maaşlarını alıyorlarsa bu daireye müracaat ed.p gidecekleri yeri söyliyerek maaşlarını nalolertire-
bileceklerdir. Istanbuldan çıkmak istemryenler de maaşlarını bulundukları kazalar Mal müdürlükle, rinden eskisi gibi ahmakta devam edeceklerdir.
Darülacezeye Teberrular
Darülacezeye yeniden yaptırılacak paviyonlar için şehrimiz tüccarları teberrulara başlamışlardır. Dün Ticaret Odasında bir toplantı yapılarak tüccarlar arasında yapılan teberruatın şekli te^bit edilmiştir. Bu yardımın çok geniş mfkyaeta olacağı tahmin edilmekledir. Tüccarlar bu iş için memnuniyetle teberruatta bulun, maktadırlar.
Beyoğlu Halkevinde
Bu ayın yirmi yedinci pazar günü saat I 5 te Beyoğlu Halkevinde, Reisicumhurun Halkevme ihda buyurdukları imzalı fotoğrafları merasimle büyük salona
talik olunacaktır.
Bu merasimden sonra, askeri hastanelerdeki kurslarını bitiren 120 gönüllü hemşirelere diplomaları verilecektir.
Nezakette de mi ihtikâr?
"S
Tramvay, vapur, otobüs gibi âmmeye hizmet İle mükellef bulunan nakil vasıtalarında müstahdem memurların halka karşı dalma nezaket ve İyi muamele İle mükellef bulunduklarına şüphe yoktur. Teessüfle söyllyellm ki, a-ra sıra bu mükellefiyeti unutarak terbiye hudutlarını asanlar, muhataplarını ¦ ıı ı. m hitap ve itaplarla başlamağa kalkışanlar da pek çoktur.
Evvelki sabah Kısıklıdan Uskü-tlara inen 33 numaralı tramvay a-rabası böyle bir nezaketsizliğe salı ne oldu. İkinci durak yerinden hareket edileceği esnada arabaya binmek Istlytn 272 numaralı polis
memuruna, kasketinde 232 rakamı bulunan bir bilete!, kaba bir hitap ile dürüst bir muamelede bulundu. Bu memurun tehevvüre kapılmamak, mukabele tenezzülünde bu linini .m ıi, ve valnız, kasket numarasını almak suretlle gösterdiği sekinet ve sükûnet, vekar ve ciddiyet yolcular tarafından takdirle karşılandı.
Blletçlnln bu küstahlığını haz-meclemeylp homurdanan arkadaşı-ına sordum:
— Nedir bu adamın yaptığı?
—- Ne olacak? Diye bağırdı. Bal gibi nezaket ihtikarı!.
GEZENER
Piyasada
Son günlerde a'ltın fiyatları artmakta devam ©bmcktcd'ir. Dün bir altının kıymeti I&tanbul piyasasında 28,20 lira idi. AHmın daha da artacağı tahmin edilmektedir.
Manifatura Getirtmek İçin
Manifatura ihtiyacımızı önlemek üzere İstanbul Manifatura İthalâtçıları Birliği, hariç memleketlerden manifatura getirtmek için teeçbbüslerde bulunmaktadırlar. Bu meyanda Ticaret Vekâletinden bir milyon liralık akreditif ta leb edilmiştir. Ticaret Vekâleti bu hususta tetkikatını yaptıktan sonra akreditifin verileceği tahmin edilmektedir.
Ticaret Vekâleti Manifaturacı, lar Birliğine bu akreditifi verdiği takdirde manifatura getirtmek için yabancı firmalarla temaslara başlanacaktır. Bu suretle cn ileri ihtyaçlardan biri olan manifatura ihtiyacımız kısmen önlenmiş olacaktır.
Almanlar Prina Yağı ve Palamut Alıyor
Evvelce lzmirden külliyetli miktarda palamut almak üzere bîr mukavele akdetmiş olan bir Alman firmalın m mümessili, yeniden bir rruictar daha palamut atmetk ve bu partiyi de bir muika-veleye bağlamak üzere Izmire gitmiştir. Mümessil, İzmirde İhracat Birlikleri umumî kâtibi A-tıf İnan ve Palamut İhracatçılar Birliği idare heyetile temes ve müzakerelerde bulunacaktır.
Diğer bir Alman firmasının mümessilinin de 350 bin liralık prina yağı almak üzere Izmirde bulunduğu haber alınmıştır.
Çivi ve Lâstik Geldi
Ahnan haberlere nazaran, son günlerde memleketimize yeniden 850 ton daha muhtelif boyda çivi ile altı bin çift otomobil lâstiği getirtilmiştir. Çivi ve lâstiklerin
tevzii için iaşe Müsteşarlığı her vilâyetten birer ihtiyaç listesi is-temi?tir. Bu defa gelen çivilerle bütün memleketin çivi ihtiyacı kararlanmış olacaktır.
Alâkadarların söylediklerine göre, evvelce sipariş edilmiş olan mühim bir lâstik partisinin de Basraya vâsıl olduğu ve bunların on beş güne kadar yurdumuza yollanacağı anlaşılmaktadır.
T Al KVİM ı
19 NİSAN 941
CUMARTESİ
AY: 4 - GÜN: 109 - Kasım: 163
RUMÎ: 1357 — NİSAN; 6
11'; Kİ; 1360 — Reblülevvel: 22
VAKİT ZEVALİ t . * GANİ
GÜNEŞ 6.17 - 10.25
ÖÇLE: 13,14 5.23
İKİNDİ: 16.59 9,03
AKŞAM: 19,52 12.00
YATSI: 21,28 1,38
İMSAK: 4.28 8.37
GÜNDEN
G Ü N E
Unutulan No^ta
T\ ünkü Son Postada Er-cüment Ekrem bugünkü vaziyet karşısında «Kulağımızı tıkayacak ve dilimizi tutacağız» başlıklı bir yazı yazmış. Bunda muharririn unuttuğu mühim biı nokta var ki onu da biz îUv« edelim: «... Ve gözümüzü açacağız.»
Evet, bilhassa gözümüzü aça cağız.
Şerefsiz Zafer
Y
ugoslavyanın Moskov. büyük elçisi, Romanya Başvekili Antonesko'ya gönder, diği açık bir mektupta: «Şerefsiz zaferi diğerlerine bırakınız-) demiş.
Güze] bir talep amma, nerede yakalayabilirlerde «şeref sû zafer» in üstüne çullanmak için alesta bekleyenler var. Onun için ortada bırakmak doğru de,
ğil.
Va - NÛ ya İthaf
Şöyle bir ajans telgrafı: «Londra, 17 (A.A.) — Dün Amirallik dairesi tarafından batırıldığı bildirilen M >¦ havk muhribi...»
Bu İngiliz muhribini batıran İngiliz Amirallik dairesi değildir.
«Batırıldığı dün Ami» allık dairesi tarafından bildirilen...» Demelidir.
Yıldırım Havadis
Dünkü Vakit gazetesinde bîr havadis başlığı gördüm: «Münakalât Vekili ya. kmda İskenderiyeyt. gidecek.»
Merak ettim, havadisi okudum, meğer Iskenderuna gidecekmiş.
Bu, bir «yıldırım havadis»
galiba. Vekilimizi dört satır
içinde lskenderiyeden Iskende-runa naklediveriyorlar.
Kör Kadı
Küçük Haberler:
* Üç sene için bir müteahluda kiralanan Florya plajının teslim muamelesi dün yapılmıştır. Plaja yeni beton ve lüks kabineler ilâve olunmuştur. Plajlar ay sonunda açılacaktır.
* Tramvaylar idaresi yazlık hareket tarifesini hazrrlamıştır. Yeni tarife bir kaç gün sonra ilân olunacak, biraz sonra da tatbikine başlanacaktır.
* Mayısın ilk haftasında şehrimiz de gece ve gündüz olmak üzere u-muml bir pasif korunma denemesi yapılması kararlaştırılmıştır. Kartal ve Fatih ile Adalarda yapılacak de ncmelerin hazırlıklarına başlanılmış ür.
* İstanbul posta teşkilâtında mün hal bulunan memuriyetlere orta mek tep mezunları müsabaka ile alınacaktır. Bunun için İstanbul merkez postahanesinde bu ayın yirmi beşin de bir imtihan açılacaktır.
* Belediye Sular idaresi, hâlen hariçten getirilmesi imkânı buluna-mryan su saatlerini Istanbulda yaptırmak kararını vermiştir. Yakında teşebbüse geçecektir.
* Münakale Vekili Cevdet Kerim Incedayı yakmda lskenderuna gidecektir. Bu arada Limanlar umum müdürü Raufi Manyasın da lskenderuna gideceği söylenmektedir.
— Onlar sofraya otursunlar, ne zaman geleceğimi bilemem.
Diye cevap verdi. Sonra saatine bakarak:
— Ne diye telefon ediyorlar? Diye söylendi.
Frank albayın cevabını vermek üzere telefon başına gitti. Albayın kızım düşündüm, her halde golf oynıyan kızı olacaktı. Babasının yemeğe gelmediğine sıkılarak sofraya oturacaklardı. Bizim yüzümüzden herkesin rahatı kaçıyordu, âdetleri bozuluyordu. Maknlm Rebekayı öldürmüş olduftu İçin her şey karma karışık oluyordu. Maksime baktım, yüzü ciddi ve sararmıştı.
— Galiba otomobil geldi. Dedi.
Favell bu sözler üzerine başını kaldırdı ve gözlerini kapıya dikti. Yüzünde kötü bir tebessüm vardı. Biraz sonra kapı açıldı vo Frank içeri girdi. Arkasında olan birisine şöyle soluyordu:
— Haydi BcnJ çeri giriniz. Misler de Vinter size sigara verecek, korkacak bir şey yok geliniz.
Ben sıkılgan bir tavırla geldi. Şapkasını elinde tutuyordu. Bası açık acalp bir hail vardı. Başının traşlı olduğunu farkettlm. Çok müthiş ve korkunç bir kafası vardı.
Sanki ışık kamaştırmış gibi gözlerini kırpıyor, budala bir tavırla etrafa bakıyordu. Hafif bir tebessüm İle hana baktı. Fakat tanıyıp tanımadığına emin değildim. Favell llerllyerek Ben'ln yanına geldi:
—- Merhaba, dedi. Seni çoktunbcrl görme-
dim it ı-ıl-ın ¦
Ben ona bakıyor, fakat gözlerinde hiç hlr mânâ okunmuyordu. Cevap vermedi. Favell
devam etti:
— Benim kim olduğumu bilemedin ml? Ben şapkasını elleri arasında yuvarlıyor
ve aptal aptal yüzüne bakıyordu. Favell bir sigara kutusu uzatarak;
— Al bakalım, dedi.
Ben Maksime ve Frank'a bakıyordu. Maksim Ben'e:
— Al al. İstediğin kadar al dedi.
Ben dört sigara aldı ve kulaklarının arkasına yerleştirdi. Yine ses çıkarmıyordu. Favell İsrarla soruyordu:
— Beni tanımadın mı? Söylesene...
Ben yine cevap vermiyordu. Albay Julyan meczuba yaklaşarak şu suali sordu:
— Size hiç kimse fenalık yapraıyacaktır, Ben. Birazdan geri gideceksiniz. Sade birkaç sual soracağız. Onlara cevap vermeniz lâzım. Mlstcr Favell'i tanıyor musunuz?
Ben başını sallıyarak:
— Ömrümde görmedim dedi.
Favell öfkeli bir tavırla yanına yaklaştı:
— Budala budala lftf etme. Beni nasıl tanımazsın. Beni kaç defa deniz kenarında Misis de Vlnter'in evinde görmedin miydi?
— Hayır, ben kimseyi görmedim.
— Yalancı budala., Geçen sene beni kırlarda MIsIs de Vinter İle kol kola gezerken görmedin miydi? Sonra biz eve girmiştik. Sen do pencereden bizi gözetlemedin miydi?
—- Bilmiyorum.
Albay Julyan müstehzi bir tavırla:
— Bu yaman bir şahit doğrusu... Dedi. Favell hiddetle:
— Bu hazırlanmış bir İş. Mutlaka bu aptala bir şey söylememesi için para vermiş olacaklar. Beni birçok defalar görmüştür, simdi İnkâr ediyor. Dur sana hafızanı harekete getirmek İçin bir şeyler vereyim.
Diyerek cebinden biraz para çıkardı ve Ben'e uzatarak:
— Şimdi beni tanıyor musunuz? Dedi. Ben başım sallıyarak:
— Ben hiç kimseyi görmedim, dedi.
Sonra Frank'm koluna sarılarak korku
ile:
— Beni deliler hastahancblne nıl götür*
çekler? Diye sordu.
— Hayır. Ben, hayır merak erme...
— Ben hastahaneye girmek istemem. O-rada bana fena muamele ederler. Ben evde kalacağım. Kimseye fenalık yapmadım ki..
Vlbay yine söze karışarak:
— Ben merak etmeyiniz. Kimse sizi hastahaneye göndermlyecek. Fakat sade bana şunu söyleyiniz. Bu adamı hiç görnıedlnlı
mit '
— Hayır, hiç görmedim.
— Peki Misis do Vlnter'l tanıyor musunuz?
Ben korkak nazarlarla bana baktı. Albay devamla:
— Hayır, bu Misis de Vinter değil... öteki deniz kenarındaki eve gelen..
— Anlamıyorum.
— Hani kotraya binen Misis de Vinter yok mu İdi?
Ben gözlerini kırparak:
— O gitti. Dedi.
— Evet. Biliyorum. Gitti. Fakat eskiden kotraya binerdi. O denizdeki kotrasına bin-dıftı zaman onu görmediniz ml? Hani bir aksam bir sene evvel.. Gitti de bir daha gelmedi.
(Arkası var)
V A 1 AİT
Harp Vaziyeti
19.4- 941
Yaman Babanın Dedikleri:
Yazan
İhsan BORAN
Emekli Kurmay Subayı
f
Libyada:
i obruk ile Şeydi Baranı arasındaki bölgede duraklryan Alman-İtalyan motorlu birlikleri, Tobruk müdafaa hatlarına bir hücum yaptılar, bu im. um Tobruk kalesini müdafaa eden İngiliz kıtaları taralından kuvvetle karşılaridı. Alman - İtalyan birlikleri 32 zabit, 856 asker eeir verdiler ve 200 ö-1U bırakarak geri çekildiler. İngiliz donanması, Şeydi Baranl, Solcum ve Capurro bölgelerini ağır ve uzun toplarla tahrip ve imha ateşi altında bulundurmaktadır. Bu «uretlo Alman - İtalyan birlikleri, garktan, şimalden ve garptan Uç a ten arasında kalmış bulunuyorlar. Diğer taraftan, Sicilya - Trab lusgarp deniz yolunu da sıkı kontrol altına aldığı anlaşılan İngiliz donanması asker, cephane vo motorlu vasıta yüklü 5 nakliye gemisi İle Uç torpido batırmıştır. Bu suretle üç ateş arasında kalan Alman - İtalyan motorlu birlikleri ikmal İhtiyaçlarını ancak tayyarelerle temin edebilmektedirler. Yakında Marsa Matrah mıntaka-srada toplanmış olan İngiliz takviye kıtalarının bir mukabil taarruza başlaması, Tobruk kalesin-deki İngiliz kuvvetlerinin ve do-, nannıanın da topçu ateşlerile bu taarruza iştirak etmeleri çok nıuJı temeldir.
¦
Yugoslavyada;
Roma ve Berlinden gelen haberlere göre. Yugoslav orduları silahlarını bırakarak tanı amile tes-; tun olmuşlardır. Şerefli mağlûbl-\ yeti önceden göze almış olan Yugoslavlarla s ilanlarını bırakarak teslim olduklarına inanmak bize çok güç geliyor. Bu haber belki doğru olabilir, fakat bazı Yugoslav birliklerinin dağ ve çete mu-| harebelerUc harbe devam etmele-' ri de çok muhtemeldir.
Yugoslav orduları seferberlik • nakliyatını bitirmeden ve stok \ yapamadan harbe girdiler, Almanlar, zırhlı ve motöriU birliklerini en fasla cenubu şarki ve şimal garp cephelerinde kullandılar. t?s-fciıp mıntakasında 3. ordu İlk Alman taarruzu karşısında sUratle garbe çekildi, bu suretle Yugoslav
ordularının şimalden kuşatılmasına >f Vardar şarkjodaki Yunan kuvvetlerinin geri muvasalasının kesilmesine sebep oldu. Şimali garbide 4. cü ordu da Saray Bosna istikametinde çok çabuk çekildi, bu sayede Alman - İtalyan motorlu birlikleri şarkta bulunan 5 cl 3. cü ve 1. cl orduların gerilerine dönmiye ve ihata etraiye muvaffak oldular.
Yunan - İngiliz Müdafaa
Cephesinde:
Alman zırhlı ve motorlu birlikleri, asıl mevzie büyük bir taarruza geçmişlerdir. Taarruzun istikametleri şöyle görünmektedir:
1 — Serfiçe - Yenişehir İstikametinde; bunun hedefi Olimp dağını garptan dolaşarak Yenişehir ovasına İnmek,
2 — Kozan - Kaiabaka istikametinde; bu taarruzun hedefi de Tırhalaya doğru sarkarak Vunan-İngUlz mevziini İkiye ayırarak, şar ka ve garba çark ederek ayrı ayrı gerilerini kuşatmak,
8 — İtalyan blrllklerlle Koniçe-Yanya İstikametinde; bunun hedefi Arnavutluktaki Yunan kuvvetlerini tespit ederek geri çekilmelerine mani olmak.
Almanların Yugoslavyadakl zırh Iı ve motorlu birliklerini Yunan-fnglllz müdafaa cephesi önüne getirdikleri ve taarruza soktukları anlaşılıyor; Arnavutluktaki Yunan kuvvetlerinin, daha dar bir cephede müdafaa yapmak maksadile Yunan arazisine çekilmeleri varit olabilir. Almanlar bütün şiddetli taarruzlara rağmen müdafaa mev /ünde cepler açmağa muvaffak o-laınamışlar, ağır zayiat vermişlerdir. Fakat İnsan ve malzemeye a-i mıayan Almanların Yunan - İngiliz müdafaasını sağ cenah ve deniz mıntakalarınrian yarmak ve Yenişehir, Tırhale istikametlerinde cenuba doğru fazla ilerlemek ivin daha büyük kuvvetlerle taarruza devam etmeleri muhtemeldir. Almanlar, Yunan - İngiliz kuvvetlerinin İcabında mıntakadan mıııtakaya çekilerek müdafaa yapacaklarını hesaba kalmışlarsa, hu na mâni olmak için yarma taarruzlarını çok derin yapmaları beklenebilir.
şimdiki halde İngiliz - Yunan nıüdaraası sağlamdır. Hlisura'nın tahliye edilmesi ve o mıııtakadakt Yunan kuvvetlerinin gerideki mev /ilere çekilmesi müdafaa bakımından faydalıdır. Yunan arazisinin cenuba doğru olan derinliği oynak müdafaaya çok elverişlidir. Zırhlı ve motorlu birliklere l<arşı
îir;ı/lnin mttssfi şartlarından İsti-
Şom Ağızlılara
Mecbur oldum çıkarmağa ağzımdaki baklayı Cambaz mı ki (EUba) atsın kolay kolay taklayı
Istanbula lâyık mıdır demek kadın hamamı \ Dedikodu çıldırtıyor (Baba) ile (lmam)ı Bu ne iştir boşboğaza kumkuma mı bil şehir Şom ağızlar öte dursun bana hepsi vız gelir ı Nene gerek behey şaşkın elâlemin dübeşi Bilmiyorsan yazık sana çoktan attrk düşeşi Her duyduğun söze kanma patlar zarı kulağın Kötek olur akıbeti söz tutmıyan salağın Ne çekersin akıntıya boş boşuna küreği Sabredenler ende sonda yerler helva, böreği Eli kopsun yanık saza bozuk teli sokanın Pişmiş aşa soğuk suyu harıl harıl katanın
Nene gerek siyasetin dolabında işin ne Doğru otur kulak verme ağzı kara sözüne Türk ilinde iş göremez fitne fücur alayı Bozguncuya rastgelınce durma bas sen kalayı Kurnaz ırkım şaKa bilmez, gelmez kolay aiayaj Aldatmayı istiyenler avcunu yalaya (Baba) artık saklamıyor baklasını dilinde Açtırtmayın hiç ağzını, küfretmesin yerinde!...
YAMAN BABA
DOKTOR
DİYOR Kİ
BAHAR NEZLESİ
Baharı herkes sever. Çünkü, bahar, güneşin parlak ısıklarile etrafı ¦sıttığı, tarlaların yeşillendiği, çiçeklerin açılmağa başladığı, bütün tabiatın canlanıp dirtldlği mevsimdir. Böyle olmasına rağmen; diğer mevsimler gibi, baharın da sebep olduğu bir takım hastalıklar vardır.
Baharda havalar, yaz ve kıçta olduğu gibi, sabit olmaz. Sabah ve aksamların serin olmasına mukabil gün düzleri epeyce sıcak olabilir. Bu süratli değinmeler İnsanı aldatıp vücudun soğuk almasını mucip olurlar. İhtiyatsız İnsanların bahar aylarında sık sık hastalanmaları bu yüzdendir. Fakat bizim burada söylemek İstediğimiz bu uiak tefek üşütmelerden doğan âdi nezleler değildir.
Bunlardan başka olarak bahar aylarında bazı İnsanlarda görülen ayrı bir burun nezlesi vardır ki bu nezlenin, husule gelmesinde, üşümek» soğuk almaktan ziyade, bahar aylarının hususi mahiyette bir tesiri olduğuna dikkat edilmiştir.
Bahar nezlesi, en ziyade nisanın so nu ile mayıs ve haziran aylarında görülür. Ortada hiç bir şey yokken
birdenbire bunîn kaşınması ve şiddetli aksırıklarla başlar. Bu aksırma larla beraber burunda tıkanıklık olur ve su gibi şeffaf bir akıntı görülür. Bu akıntı bazı hastalarda o kadar fazladır kl birçok mendilleri as zamanda kirletmeğe kafi gelir. Hattâ eski hekimlerden banları bu hail renksiz bir burun kanamasına benzetmişlerdir. , Ayni zamanda gözlerin İçinde de kaşınma, batma ve kırmızılık hasıl olur.
Bu nezlenin en mühim vasfı aksırıkların, günde birkaç defa nöbet tarzında zuhur etmeleridir. İki nöbet arasında zahiri bir iyilik hail mevcuttur. Bahar nezlesi her insanda olmaz. Bu hastalık bilhassa (Artl-rltlk) dediğimiz bünyelerde husule gelir. Çünkü bu gibi bünyelerde muhitten, her ne şeklide olursa olsun, vürude girecek yabancı albümln maddelerine karşı derin bir hassasiyet ve tahammülsüzlük vardır. Bahar nezlesini yapan bu yabancı albümln cisimleri hassas şahsa nereden gelirler?..
Bunları da ayrıca bildireceğiz.
Dr. Nuri ERGENE
Görülmemiş Vahşet
Canavar Tıynatli Adam Anasını Namaz Kılarken öldürdü!..
Alaşehir (Hususi) —Kasaba, nuzın Sogukkuyu mahallesinde oturan 26 yaşında Ahmet namında biri 50 yaşlarındaki anası Arşeyi öldürmüştür. Cinayetim vukuu hakkında şu malûmat alınmıştır :
Maktul Ay$e vak'a gecesi yatsı namazını kırmakta iken ansızın böğrüne saplanan bir darbenin leşinle sarsıliTuş. ve gayrühti-yarî namazını bozarak arkasına bakmıştır. Bu sırada vahşi evlât, kanlı bıçağını kullanmış, neye uğradığını bilmıyen zavallı ananın gözlerini oyup ç>kanmı§trr. Şahlanan vahşetini yenernjyen hain, bununla da iktifa etmemiş, eline geçirdiği iki kenarı koskin bir bağ küreğile, seccadesi üzeninde inli-
EDEBİ ROMAN
I yerek kıvranan kadıncağızın başını parça parça oHmiştıir.
Katil evlât kudurmuş kurtları bile tiksindirecek bu cinayebi işledikten sonra kaçmış, fakat çok geçmeden yakalanmıştır. Tahkikata bağlanmıştır. Vahşi adam. an atım öbdü irmekteki saik ve sebebi kat' iyy en aöy 1 om om ek t e, haltta ned&mot bile eümemekte-dir.
Tek Tip Ekmek
İzmit (I i u su-i) — Umûtte tek tip ekjmek fiyatları bir türlü istikrar bulaımamalldtadır. İlk önce kilosu 12,30 iken. bilâhare 13 olmuş, sonradan 12,10 paraya dü-HÜrülmüflibü. Simidi 12,20 paradır.
TEFRİKA No. 19
Tarihin En Pahalıya
Ma
Adamı
(Bugün B. Hitlerin Doğumunun 52nci Yıl Dönümüdür. Bu Münasebetle Bir Amerikalı
Muharririn Bir Yazısını Neşrediyoruz.)
D Hitler in-sanlara en pahalıya mal o-lan adamdır: Es ki şampiyon Na-polyon'u bu bakımdan çok göl. gede bırakmıştır.
Harbin arifesinde bütün Avrupa'da dolaştım. Almanyada çok kaldım. İşvece Danimarka-ya. Fini and iya-ya, Fransaya, I-talyaya, Rusya.
ya, Yugjo#lavya-ya gitltim. Ha ip iateyen bir tek adama rasgel-
medim.
Seyahatlerimden çoğu tayya„ re île olmuştu. Bir memleketten diğer memlekete geçerken hudut fark* duyjmuyondVırn: Ayni yeşillik, aynî güzellik, insanların sulh zamanına mahsus ayni nevi faaliyetleri...
Evet, karaya inince farklar görülüyordu. Her millet, kendine mahsus bir takım emeller besliyordu. Bu emeller komşuların arzularına <iaima uygun değildi. Fakat dövüş yolile milli bir emele kavuşmak isteyen adama; Almanya dahil olduğu halde, hiç bir yerde rasgelme-dirn.
Buna ragjmen bir tek adam, bir rüyacını harfi^ harfine hakikate çevirmek azmile bütün dünyayı ateşe verebilmiştir. Günün birinde Avrupanın üç yüz elli milyon halkı kendilerini bir tren içinde buldular. Tre. nin pencereleri kapalı idi. Etraflarını görmüyorlardı. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı, hayatlarına ait hiç bir plân yapmola-ı ına imkân kalmamıştı. Bas, dön. dürücü bir süratle bir uçuruma doğru gittiklerim bilerek nefes alıyorlar ve bu nefeslerin neka. dar süreceğini kestiremiyorlar-dı.
Yazan: John HantUton
ve devam
Y
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
Münakaşa fena bir safhaya gtr-
mek üzere idi. Vivet öfke Ue söze
karıştı;
— Kczban, arkadaşıma hakaret etmekten seni mcncdlrm. Haddini bil, yoksa ben seni sustururum.
Kezban da yerinden kalkmıştı. Ağzını açmağa vakit kalmadan Fc-rld'in sesi İşitildi:
_ NÜUfer, mânâsız sözlerinin nereye kadar gideceğini merakla beklediğim için şimdiye kadar lâfa karışmadım. Evvelâ hakkın olmadığı halde Kezban Hanımın husus! hayatına çok çirkin bir şekilde müdahale ettin, sonra da ona hakaret ettin. Bunu sana yakıştıramadım. Vivet te hiç dlişünmeden, her zamanki gribi seni müdafaaya kalkıştığı için kabahatlidir. Rica ederim artık bu mev zuu kapayalım.
Nilüfer öfkeden, utancından kızarmıştı. Ağabeyisi ilk defa olarak her kesin içinde kendisini böyle aharlıyordu.
— Lâfı uzatma şekerim...
Nilüfer önüne baktı. Dünyada en çok çekindiği kimse ağabeyi idi. Takat Vicdan ikisinin de İntikamını almak için onu kolundan çekti:
— Eğlencemizin tadı kaçtı. Gel seninle denize gldolim NılL. Tezgah ve dokuma hikâyeleri dinlemekten bıktım. Siz de gelir misiniz Necini? Mümtaz? Bihter?
îkt genç kız kolkola uzaklaştılar. KeZbanm dudakları bembeyaz olmuş gözleri yaşarmıştı. Hiç bir şey belli etmeden yerine oturdu. O kadar müteessirdi ki, hattâ kendisini müdafaa etmiş olan Feride teşekkür edecek
kuvveti bile bulamıyordu.
Rir İki dftfelkfl sonra kalktı, h*»r-
alnız altı büyük devletin Hitler yüzünden bir senede harp için sarfetıtigi para hesap edilirse elli milyar dolar, lık bir yekûna varılır. Bu elli
milyar dtoları yakmak için değil, dünyayı ve insanların yaşayışını
güzelleştirmek için sarf etmek imkânı bulunsaydı dünya cennete d'önerdi.
Yalnız İngiltere bir senede 20.000.000.000 dolar sarfet-<mi?tir ki orada yalayan kırk yedi tmilyon insanın bir senede kazandıkları bütün paradan aş. kındır. Yani İngiltere bir senede yalnız kendi iradını değil,
bütün hakkının millî gelirini de son şilinge kadar harp için cl-dem çıkarmıştır. Bir senelik millî geliri dört milyar dtolar olan Kanar r.-nın bu seneiki harp bütçesi 810.000.000 dolardır.
•Harbin baaındanberi Amerikanın- milli müdafaa maksatları için loongreden aldığı tahsisat 24.000,000,000 doları bulmuştur.
Almanlar da aenelerdenberi tereyağı yerine topa saTfederek varlarını, yoklarını, sıhhatlerini,
kesin konuşmağa dalmasından İstifade ederek sessizce oradan uzaklaştı, odasına sığındı. Bu fena kalbll ve mağrur insanların yanında daha fazla oturmasına İmkân yoktu. Onların her saniye kendisini bir başka suretle iğneleyeceklerini anlamıştı.
Bir akşam evvel FAzilo Hanım.
— Onları affet! Dern,tst|.
Belki de bugünkü facia olmasaydı yavaş yavaş soğuk kanlılığını bulacak, İlk öfkesi yatıracaktı ama şimdi İçindeki kinin arttığını hissediyordu. Bu kin genişliyor, etrafındaki bütün İnsanları içine alıyordu.
Hayır, no şımarık Vivetl, ne fona kalpli Nilüferi, ne de onun ağabeyisi Feridl affcdemezdl. Hattâ bu sonuncusu bugün kendisini müdafaa ettiği halde... Onların hepai zalim insanlardı. Sözlcrile, hareketlerile, kıya-fotlerlle, bakışlarile ve sahte merhametledir zavallı kimsesiz bir kızı ezmek, hırpalamak istemişlerdi.
Kezban şimdi kendisini, toprağından söküldükten sonra yabancı diyarlara atılmış bir ota benzetiyordu.
Bu ot belki kuruyacak, ölecekti. Fakat bütün fırtınalara göğüs gererek, «on nefesine Undar vere seril-
Büyük Fredrik, Bîsmak ve Hitler
[Naziler Hltleri, Büyük Fredrik ve Bismarkla bir hizaya koymaktan pek hoşlanırlar. Neşrettiğimiz resme Almanyada sık sık tesadüf olunur.]
varlıklarını harp kumarına koymuşlardır.
¦ ş nereye kadar gidecek, * nerede duracak ? Bunu bugün B. Hitler de bilmiyor. Cinleri ayaklandırabilmek için icap eden tılstmh kelimeyi biliyordu, fakat bunları tekrar in-«lerine sokacak, milletleri yalnız kâğıt üzerinde değil, fakat kalplerde yer alacak şekilde sulha kavuşturacak tılsımı o da bilmiyor.
Bir tek adaım nasıl oluyor da para, hayat, sıhhat, medenî kıy. metler balkım ınd an bütün insanlığa bu kadar pahalıya mal oluyor? Ne sebeple bütün milletlerin mukadderatı, yüzlerce miL yon ferdin hayatı ve akıbeti o-nun kotu bir niyeti yüzünden normal seyrinden uzaklaşmış, bütün medenî 'kıymetler tehlikeye düşmüştür? Cevap şudur:
Harpten sonra tasavvura sığmaz hatalar ve belâfhetler bir araya gelerek (Hitler) tipinde bir adamın nefsinde cihan ölçü. sünde bir kudret toplamasına imkân verilmiştir.
Bu adam bir defa ortaya çık-trktan sonra 1914 harbinin zaferleri üzerinde uykuya dalan, küçük entrikalar ve eski usul ve telâkkiler arasında vakit öldüren bütün memleketlerin orta ve aşağı seviyedeki devlet adamlarına karşı esaslı bir noktada üstünlüğünü göstermiştir: Hitler fazla tahsil görmemiş, siyasî ve idarî hayat içinde dirsek çürütmemiş bir adam sıfatile kat'iy-yen yol ve e rican bilmiyor. Başkaları: «Bu iş eskiden böyle yapılıyordu, yine öyle yapalım.» diyerek itiyatların kurduğu yallarda ilerlemeğe çalışırken, Hitler, bir işin icabı ne ise onu gözüne keptirerek en kısa yoldan gayesine gidiyor. Başka, lan um dörüJtlük, ahlâk, fazilet, söz tutmak, <vdün böyle dedim, bugün ba^ka türlü söyleyemem.» diye düşünmek yolunda endişeler birer engel teşkil eder. Hitler yolu üstünde böyle engel de tanımıyor.
Edkiler, öğrendikleri mu, ayjyen usuller dairesin, de meç kullanan adamlara benzerler. Karşılarındaki şöyle yaparsa kendilerinin ne yapacağı iptidadan öğretilmiştir. B. 1 lıt-Icr bu usulleri hiç öğrenmemiş olduğu için karşısındakiler usul, kaide, mem'u'liyet cPiye yol arar-
meden başı yüksekte kalacaktı. Kez ban buna kat'lyyen azmetmişti.
vnı
Bir pazar grünü Ali Bey yazı odasında meşgulken kapısına vuruldu, Kezban mütereddit ve korkak bir tavırla başını aralıktan uzattı:
— Bir kaç dakika sizi rahatsız e-debilir miyim amca?
AH Bey sevgi dolu nazarlarile ona baktı, gülümsedi.
— Gel çocuğum... Bana biraz da-nlacağım ama; bir aydan beri burada olduğun halde hâlâ bir misafir çoklngenllği gösteriyorsun. Sana kaç defa söyledim yavrum: Burası senin evindir, sen de burada Vicdan kadar serbestsin. Dilediğin gibi yaşar, dilediğin yere gider, hizmetçilere dilediğin emirleri verirsin. Şimdi gel şöyle yanıma otur da derdini söyle
bakalım.
Kezban önüne baktı. Gördüğü teşvike rağmen cesaretsiz olduğu belli idi. Ali Bey onun saçının ucunu olç-şıyarak yüzüne bakıyordu.
— Söyle yavrum... Yoksa sen de
Vivet gibi bönden olmıyacak bir şey mi ıstıyeceksin ? No dersin, küçük Hnnım kendine mahsus bir otomobil arzu etmivnr mu* Henüz on beş ya-
ken o sadece ka masını çekerek
işini bitirir yoluna eder.
Bu iş diktatörlük ve demokrasi davası değildir. Sadece gözönündeki ga_ yelere usul yolumdan değil, ih tıyaç yoıundan gıdebjlmek tarzıdır. Hitler, en buyu* üstünlüğü kırtasî usullerin haricinde kalabilmek, mes uUyet telâkkilerini ilkinci plâna bıraiümak ve bu sayede sür'at temin etmek suretile elde etmektedir.
Harbin başlarında Alman
generallerinin çoğu Hitler'in harp plânlarını delice bulmuşlar ve arkasından gitmek istememişlerdir. Hitler, Bü^ük Fredrik'in, ayni nevi tereddüt gösteren generallerine söylediği bir sözü tekrar etmiştir: «Öyle ise harbi te'k basjma yaparım.»
Hitler zaten Büyük Fredrrk'in âşıfkıdır. Fredrik'in şu dört prensipini bu harpite tatbik etmeği iş edinmiştir: 1 — Her türlü hareketlerde; sür'at ve cüret; 2 — Baskın; 3 — Kuvvetleri kat'î hareket noktasında toplama'k; 4 — Yandan ve arkadan çevirme...
Büyük Fredrik sür'at sayesinde küçük muhtarda kuvvetlerle büyük kuvvetlere üstün çıkmıştır. Hitler de yine harekette sür. at, iş usullerinde sür'at sayesinde mesafeyi ve miktarı yenmeğe uğraşıyor.
B. Hitler bugürb dünyaya çok pahalrya mal oluyor, fakat neticede görülecektir ki sırf yıkmak, istilâ eümdk, tahalrfküm et-m ek için israf ettiği hudutsuz enerjileri Akman milleti pek a-ğır bedellerle ödeyecektir. Böyle israflar hiç bir milletin yanına kalmamıştır.
Halbuki B. Hitler'in bir de
artiet tarafı vardır. Hâdiselerin
sevkile topladığı kuvveti Almanya hesabına bir istibdait ve istilâ sistemi kurmağa hasredecek yerde vakit ve zamanında
yolunu çevirip bütün insanlık hesabrna bir yeni nizam kurmağı gaye edinseydi ve yabancı
milletlere errmiyot telkin etmeğe muvaffak olsaydı tarihte cş-siz-bir mefvıki sahibi olur ve kendi milletini de menfur bir hale
düşürecek yerde iteri medeniyeti itifbarile lâyık olduğu saygı mevtkiine yeniden yükseltirdi!
Uludağa Kar Yağıyor
Bursa, (Vatan) — Uludağa, üç gündenberi kar yağmaktadır. Dağda hararet srfırm altında 15 dereceye kadar düş-müştür. Kayakçılar, göz gözü görmiyen tipiye, ve sert bir soğuğa rağmen neşe içinde kayak lanna devam etmektedirler.
şında iken onu bu kadar serbest bı-rakamryacağmn söylediğim İçin iki gündür evde hırçınlığından geçilmiyor.
Genç kız gülümsedi.
— Ya? Vicdanın siniri demek bun danmıs.
— Sen makul çocuksun, böyle a-caip heveslere düşmezsin, bilirirn. Bu nun için istediğini serbestçe söyliyc-blllrsln.
— Ben mektebe gitmek istiyorum amca.
— Çok güzel. Orta mektebi bitirdiğini söylemiştin. Seni de Amerikan kollejino yollıyulım. On beş güne kadar Taksime, apartmana inooe-ftlz. Oradan Vivetle birlikte otomobille Arnavutköyüne gider gelirsiniz.
— Ben bir liseye leylî girmek istiyorum amca.
AH Bey kaşlarını çattı.
— Mademki Türkçe tahsiline devam etmek istiyorsun. Seni hususi liselerden birine kaydettiririm. Ncha-rl gidersin. Gece orada kalmakta bir sebep yok.
— Müsaade ederseniz leyli yazıla-yrm amca.
(Arkası var)
| SİYASİ İCMAL
Balkanlarda Miras Kavgası
acar Başvekili U U (Teleki) nin intil
Yazan: M. H. ZAL
Kont intiharda
pek haklı olduğunu hâdiseler gösteriyor. İstiklâl pren .ipi uğruna kahramanca vuruşan Sırp ve Yunan milletlerine bir takım Macarların, Rumenlerin, Bulgar, ların arkadan saldırmalarına ait kötü ve iğrenç (manzarayı görmemek için <mert bir Macar devlet adamının ihtiyari surette gözlerini hayata yumması pek yerinde bir harekettir.
Ecnebi yumruğu altında inleyen üç memleket; komşularını ölmüş sayarak miraslarına cebren konmağa hazırlanmışlar ve leş kargaları gibi üzerlerine saldırmışlardır.
Moskovadakî Yugoslavya nefiri Gabriloviç bunlara bağırıyor: «Topraklarımıza girmek iş değildir. lYİesele, biz döndüğümüz zaman oralarda kimler* b ulaca ğımızdadır.»
Macar, Rumen, Bulgar milletlerinin lehlerine olarak şu kadarı söylenebilir ki Gabrilo-viç'm şikâyet ettiği hareketleri alakalı milletler yapmıyor, ecnebilere dayanarak başlarına geçen hükümetler yapıyor.
Miras davası yalnız Balkan ve Tuna memleketleri arasında da kalmıyor. İtalya da işe karış, mıştır. Dalmaçya pek kıymetli bir inerdir. Bunu Hırvatistana karıştırmağa hiç niyeti yoktur. Şurası gariptir ki Hırvatistan in eski sahibi sıfatile Macaristan ortaya atılıyor ve Hırvatistanur Bosna-Hersek'e de, Dahnaçya-ya da tarih en pahip olduğuna şahit çıkıyor. Buraları İtalyanların eline düşmekten kurtul ursa Macaristan günün birinde Hırvatistanın gönlünü hoş edeceğini ve kendisine bağlayacağını ümit ediyor. Belki de Macarların İtalyanlara karşı kullandıkları lisan Almanyanın il-hamiledir. Dalmaçyayı İtalyanlara peşkeş çekmeğe Almanla-nn hiç te niyetleri yoktur. Bu miras kavgalarının şimdiden çık. masından da rahatsız oluyorlar ve bu münakaşaların bugünün işi olmadığını sÖyliyerek harp zamanında tatsızlıkların önüne almağa çalışıyorlar.
Yugoslavyadan ve Yunanis-tandan toprak çalmağa çalışan hükümetler şurasını düşünemiyorlar İki esirin malı, zaten efen. dişinin malıdır. Bunun çok veya az olması hiç bir mana ifade etmez. Bugün için akıllarınca mirasa konsalar bile bundan kendilerine hiç bir hayır gelmez.
Halbuki demokrasi nizamı zafer kazanırsa ve hak ve adalet esasları yerine gelirse; hürri. yet ve istiklâl akşilo bütün küçük milletlerin ve bütün intanların hesabına kan döken kahraman Yugoslavların ve Yunan. Iıların malına cebren el uzatmak gibi çirkin hareketler herhalde cezasız kalmayacaktır.
iktisat Haberleri.
Bu sene balık ihracatımızda geçen seneye nazaran büyük bu fazlalık vardır. Bu seneki ihraca, timiz Yunanistan, Romanya, Bul. garistan, Filistin, Macaristan, Çekoslovakya ve İtalyaya yapılmıştır. Bu ihracatımızın yalnız geçen şubat ayındaki miktarı 954 bin liraya baliğ olmuştur. Bu yekûndan 780 bin lirası taze balık ve I 76 lirası da tuzlu balık bedelidir. Geçen senenin ayni ay daıki ihracatımız 679 bin liradan ibaretti. Bu miktarın 601 bin li-rasa taze balığa ve 78 bin lirası da tuzlu balığa ait bulunuyordu. Bu hesaba nazaran yalnız bir ay* lık ihracatta 277 bin liralık bir tezayüt vuku bulduğu anlu|ll-n i İm ektedir.
Şchrimizdeki birlik idare heyetleri, birliğe mensup ve gay-rimoiYsup tüccarların ellerindeki e^ya stoklarını tesbit ettirmiş ve neticeyi umumi kâtiplik vasıtasile Ticaret Vekâletine bildirmiştir.
^ Şehrimrzdekı kuru meyva 'tüccarlarından bazıları islerine ait bazı hususlar hakkında Kuru .Meyva İhracat Birliğile temas et. mek üzere İzmire gitmişlerdir. Bu tüccarların, Romanyadan yapılan külliyetli miktarda bir incir talebi teklifini de götürdükleri söyle-nl muktedir.
Izmirden alınan haberlere göre son kırağı ve sislerden E/mir. âlem nahiyesi ballarının tama-milr ma'hvold'ugu anlaşılmıştır.
VATAN
19 - 4 - 941
Yazan: Necla MAKAS
Otomobilin iki yan tekerleği üzerinde süratli bir yarım daire çevirerek dıudugunu Milyonun» Nt olduğumuzu anlamak için etrafrma bakmağa vakit kalmadan kendimi yerde buldum. Sag tarafımızda sarp ve baş döndüren bir uçurum vardı. Solumuz, birbirinin üstüne büyük bir intizamla yığılmış kayalardan ibaretti. Tepelerini görmek için gecenin karanlığı maniydi. Rüzgar bütün şid detile dar yoldaki toprakları etrafa savuruyor, beş - on adım Ötesi büyük bir müşkilâtla seçiliyordu. Daha iki saat evvel çiftlikten ayrıldığımız zaman gök yüzünde birbirine *1<arrşan bulutlarm böyle umulmaz bir kıyametle ortalığı ayaklandıracağını kimse ümit ermemişti. Hepimiz, eoğuğun tesirile çarpan çenelerimizi paltolarımızın yakasına saklıyarak birbirimize baktık. Yanımızda büyük bir ölüm kuyusu gibi karanlık ağzı-bizc doğru uzatan uçuruma yuvar iunmamamız İçin yarım adımlık bir nesafe kalmıştı. Bu sarsıntıda hep V irden kendimizi dışan attığımız ' \lde yerinden kıpırdamıyan şoför kittU bir «Geçmiş olsun)dan sonra j es ine daha âmir bir ton vererek: — Buradan öteye bir adım gide-dedi. Fırtına makineyi paralı-
Herkes birbirine hakti, şaşırmıştık. Sorduk:
— Peki nereye gideceğiz? Şoför
'ftne ayni vekarla:
— Biraz ileride Kanlrpınar köyü
var belki oraya sığınabiliriz diye söy îendi.. Soğuğtrn, frrtmanm, tehlikesin dehşetine bir de Kanlrpınar ismi İnzimam edince hafif bir ürperti geçirdim. Fakat, çaresiz buradan ayrılmamız lâzımdı. Ufak bir kafile halinde karanlık dağ başlarında ilerlemeğe başladık...
?
Ufak bir çocuk tahta kapryı ayağı İle aralryarak:
— Anağı diye bağırdı. Bak konuk var, yolda kalmışlar da... Yukarıdan telâşlı bir kadm sesi cevap verdi.
— Buyur et, buyur et!
Bizde zaten teşrifata bakacak takat kalmamıştı. Muhtar m karısı «Buyur et» diye seslendiği zaman biz zaten merdivenin üst başmda idik... Emine Hatun odunların yanarak birbirinden ayrılmış olan uçlarını birleştirdi, ocağa yeniden kocaman iki çam kütüğü attı. Bana büyücek bir minder uzattı. Başımı isli duvarlara dayryarak oturdum. Kulaklarımda hâlâ, vahşî uğultularla inleyen fırtınanın sesi, üstümde büyük bir mücadeleden çıkmış insanların yorgunluğu ve hissi vardı. E-mine Hatun sıcak taze fakat şekersiz süt kâsesini bana doğru uzatırken: * *
— Hey gidi, dedi. tnsan buncağız yoldan yoruluverir mi? Rahmet olsun canma, Mehmedimi sırtıma bağ-layrp o karlı dağlarda seğirtirken ben 3enin kadar bilem yoktum.. Gayri ihtiyari yerimden doğruldum. Kendimi bu dürüst ve cesur kadıma karşısında o kadar küçük buluyordum ki elimi alnımdan geçirerek şakaklarıma vuran ağnyı koğmak istedim. Fakat nafile, mağlûbiyeti kabul etmekten başka çare yoktu.. E-mino Hatun uçları korlaşan odunları tekrar yerleştirdi. Bakışlarım, yukarı doğru uzanan alevlere daldırdı. İçini sıkan bir havayı güçlükle boşalttı.
— Ne idem, dedi. Yavrumu toprağa kurban verdim. Emme ben o-nun büyüyüp kardeşlerinin öcünü aldıktan sonra şehit olmasını isterdim. Yarasına pek fazla temas etmekten korkarak:
— Mehmet çok mu küçüktü Emine Hatun dedim.
— Küçüktü ya, emme nice büyüklerin erişemediği mertebeyi buldu o.. Yine korkak ve çekingen bir sesle:
— Yakında mı öldü diye sordum. Başını iki yana salladı.
— Ah dedi. Düşman bağrımızı deldi. Evimize ocağımıza girdi. Am-
Rüşvet
Vermiş
Dün sekizinci asliye ceza mahke-nesindc kereste deposundaki mühürsüz keresteleri görmemezlikten gelsin diye orman muhafaza çavuşların dan ikisine kahve, tütün parası ver-miye kalkan Artin adında bir kerestecinin muhakemesi yapılmış ve niha jete erdirilmiştir.
Artinin deposunu kontrole gelen orman muhafaza çavuşlarından Fu-ada ve Nurettlne ayrı ayn olarak birinin önüne dört lira koymuş olduğu ve: t
— Al canım kahve parasıdır, dediği, diğerinin de cebine dört gümüş lira bırakmak istediği srrada çavuşun bu ne demesi üzerine:
— Al canım tütün parası, demiş olduğu, dinlenen hukuku âmme şahitlerinin ifadelerinden anlaşıldığından, Artinin rüşvet vermeğe tam teşebbüs olan suçundan dolayı kendisi-1 ay 22 gün hapis cezasına ve 33 lira para cezasına mahkûm edilmiştir.
barımızı davarımızı aldı. Erkeğimizi kardeşimizi kesti. Anamıza kızımıza sataştı. Kendini kurtaran kaçtı, kaçtık. Mehmedimi sırtıma bağladım. Ekmeğimi katığımı boynuma astım. Hiç bir yana bakmadan kaçtım. Köyden çıktığımızda on - on beş kadın vardık. Fırtına çıktı, yağmur başladı, gece oldu- Hepimiz birblrimi zi kaybettik. Bir de baktım bir tarlanın ortasında tek başıma kalmışım. Emine Hatun nefesi bitmiş gibi sustu. Elini göğsüne bastırdı. Kuvvetle içini çekti.
— Tam dört gün dedi. Gece gündüz, aç susuz yol aldım. Bacaklarımda derman kalmadı, göğüslerimde süt kalmadı. Güneşin doğduğu tarafa gidiyordum. Bir sabah ilk ışıkla bizim askerleri gördüm. Son kuvvetimi bacaklarıma vererek o yana doğru seğirtmeğe başladım. Yanlarına gelince düşmüş kalmışım..
Köylü kadm, bir nefeste anlattığı hikâyesinin burasına gelince birdenbire durdu. Yaşlı gözlerinden derin bir zafer pırıltısı geçti. Tabiatm temizlediği sağlam ve beyaz dişlerini gösteren hafif bir gülümseme üe söz
lerino devam etti. |
— Gayri bundan ötesi düşmanı memleketten atana kadar dağlarda geçti, bu kez Mehmedimi göğsüme bağlıyor srrtrma cephane sandıklarını vuruyor, siperlere taşıyordum.Çok soğuk bir kış günüydü. Karayel bağrımı deliyor, ayaklarım çamurlara saplana saplana zor yürüyordu. Birden iti bir yağmur başladı. Üstüm-do başımda kalmca bir örtü yoktu ki sarılayım. Çocuğu biraz daha ken d ime çektim. Omuzlarımı eğerek o-na siper oldum. Yağmur pek fazla ıs latamryordu emme aklıma sırtımdaki cephane sandıkları geldi. Ya onlar ıslanıp içleri su alırsa ne işe yarardı. Hemen durdum. Mehmedl arkama sandıkları kucağıma aldım. Yürümeğe başladım. Yağmur gittikçe artıyordu. Ah yavrumu tekrar kucağıma aldığrm zaman sırsıklamdı. Kesik kesik öksürüyordu. Ben onu düşman süngüsü altmda dünyaya getirdim, dağ başında kurşun yağmurlarına karşı korudumdu emme ne idersin Allah öyle istedi. Su içine işlemiş satlıcan oluvermiş. Kurtulamadı gitti. Emine Hatun gözlerine hücum eden yaşlan büyük bir mahcubiyetle koluna sildi. Yüzüne zoraki bir tebessüm vererek:
— Kusura kalma, dedi. Şuncağız şeye ağlamak bize yaraşmaz. Varsın Mehmedim kurban gitsin vatanım kurtuldu ya!. Büyük felâketler karşısında hayatını seve seve hareryan
bu cessur ve şefkatli anaya söyliyc-cek kelime bulamıyordum. O başım j tekrar yukarı doğru kaldırdı. Acı ha tıralarla titreyen sesine sert bir a-henk vererek:
— Düşmanı tek tanesine kadar koğduk dedi. inancımız büyüktü, doğru çıktı. Gayri dönme zamanımız gelmişti. Emme köyü bıraktığımız yerde bulamadık. Çıkarken evimizi ocağımızı ateşe vermiş, kaçmışlar. Aşağı yanda bir pmar vardı. Köyde *Tatlıpmar> denirdi. Bir de ne görelim, Tatlrpmar ağzına kadar yakaladıkları kan kardeşlerimizin kellesi ile dolmuş, işte ondan sonra buraya «Kanlrpınar» dedik çıktık...
Bu ismi işittiğim dakikada üzerime gelen ürperti tekrar vücudumu sardı. Ne yalan söyliyeyim o gece sabaha kadar hep tepesine kadar insan kafası dolu kuyular, alevler İçinde kalmış evler, küçük göğdell kocaman kafalı ejderhalarla uğraştım. Bu korkunç kâbusun arasmda Emine Hatuna benzlyen binlerce sima karşıma dizüiyor, «Korkma, korkma biz varız. Gayri müsait şartlar arasında evlâtlarını, yuvalarım feda e-derek çalışan bizim gibi binlerce a-nalar kardeşler var, korkma* der gibi yüzlerinde mukaddes vaatlerin iz-lerile bana teselli ve sevinç veriyorlardı...
Necla MARAŞ
Affedilen Erzincan Mahpusları
Erzincan zelzelesi esnasında fevkalâde yararlık gösteren otuz iki mahkûmun geri kalan mahpusluk müddetlerinin affma dair olan kanun Büyük Millet Meclisince kabul
edilmiştir. Affedilen mahkûmlar şun-lardrr:
Dursun Çelik, Ahmet Çamurlu, Sabri Şahin, izzet Deli, İsmail Coşkun, İkrahhn Kor, Yusuf Deli, Asım Kılavuz, Mehmet Yıldrrım, Ahmet Bayraktar, Ramiz Yücecl, Sadettin YUceel, Neşet Aydoğan, Yusuf Taşkın, Ali Yavuz, Haydar Taş, Rahim Çetinkaya, Ramazan GUnüuğur, Meh met Doğan. Ruşen Namlı, Kâzrm E-regli, Osman Bay, Şaban Bayer, Mehmet öztürk, Dursun Şimşek, Ah met Kırbryık, Bekir Tarakçı, ismail özeren, Sabri Uçar, Ali Bilcyci, Nuri Yılmaz, Nazif Bölükbaşı.
*4
Kayserin Alfıncı Oğlu Nasıl Casusluk Etmişti?
Harpten Sonra Kendini Vuran Yovahim'ı
Ve Fransız Casusu C. 25 in
Korkunç Maceraları
m
/Of ?^ V
Haftanın filmlerinden: «Züppe Kızlar» filminden bir sahne
Nasıl Meşhur Oluyorlar?
Sinema Âleminde Parlamak En
Umulmadık Bir Anda Olur
Sinema âlemi tuhaf bir âlemdir. Dün hepimizin meçhulü o-lan biri, bir de bakarız, dillere destan olmuş, şöhreti almış yürümüş.. Diğer taraftan müzik hollerde, tiyatroda tanınmış, uzun zaman hep kendinden bahsettirmiş başka birisi, bir fîlrn çevirmeğe özenmiş ve her şeyi altüst etmiş, seyircilerin üzerinde fena bir tesir bırakarak sağlam vaziyetlerini de yıkmışlar. Bunlar a-rasın'da. her şeye rağmen, ilk mu-vaffakiyetsizlikten îrVrnfrstziiğe ka,
pılrruyarak, film çevirmekte israr edenler, ve en sonun'd a tekrar
şöhrete kavuşanlar vardır. Gra-ce Moore, Nelson Ed/dy, Fred As'taire, bunlardandır. Karioka filmi ile ortaya atılarak, parlak bir muvaffakiyet elde etmezden evvel Fred Astaire, Joan Grav-ford'un çevirdiği bir filmde küçük bir rol almış, şöyle bir görünerek kısa bir dans numarası yap mıştı. Bu danea hiç ehemmiyet verilmedi ve Fred Astaire'in de
ismi bir daha ağza alınmadı. Stüd yodaki fişinde haklkında söyle yazılı idi: «Saçları biraz dökülmüş, pek az şahsiyeti bulunan, orta yaşlı çok zayıf bir adam, sesi hoşa gidecek mahiyettedir, dans etmesini de »bilir.»
Bu hususiyetlerle Fred Astaire'in hiç bir fifmde parlıyabilme.
sine imkân yoktu. Bereket versin talih karşısına Lou Brock'u çıkar.
du * i.r\ •
Lou Brock, Fred Astaire'in Ho'llyvuda gelmezden evvel kız kardeşi Adelc ile dansettiğini ve iki kardeşin şöhretini işitmişti. Adele evlenip Fred'den ayrıldık tan sonra Fred Astaire bir müddet yalnız başına dansebmiş; tam o sırada Hollyvud'dan bir teklif yapılmış, o da bunu kabul ederek Joan Gravford'un dansing kraliçesi ismindeki filminde kısacık b'r rol almıştı. Filhakika bu rolde nazarı dikkati celbedeme-miştiL Fakat ondaki dans kabiliyeti fevfkalâde idi.
Lou Brock böyle düşünerek, Fred Astaire'in hünerini lâyikile
meydana koyabileceği bir film vücude getirdi: Karioka.. Bu film tam bir muvaffakiyet oldu.. Eleanor Povel'in hikâyesi de aynen Fred Astairenirrkine benzer. O da sinemaya geçmezden, evvel tiyatroda tanrrrmış bir dansözdü. Bu sanatinden istifadeyi düşünen Foks sirîteti onu angaje etti Skan dals l_935 Groge Vhites filminde kssacık bir rol çevirdi. Sonra ortadan yok oldu. Bu rolde kimsenin nazarı dikkatini ccibedemedî ve kunturatı da temdit edilmedi. Fakat Metro Goldvynde onu bir kere tecrübe etmek hevesine kapıldı 1936 Brodvay melodiyi çevirttiler. Eleanor birden yıldızlık mevkiine fırladı.
Eleanor Povel 1913 de Masa-şoset'in bir şehrinde doğmuştur.
Mülhis utangaç bir tabiatı vardı. Küçücükken onu dans mektebine göndermişlerdi. Dans öğrenmesi
için değil dc daha ziyade mahcubiyetini yenmesi için. I 3 yaşında Gus Edvarda isminde meşhur bir aktör onunla alâ'kadar oldu. Eleanor bir plajda, iâf olsun diye camlbaz hareketleri yapıyordu. Edvarda'm nazarı dikkatini çekti ve kabarede dans etlnesi i-çin angaje edildi. Ve yüksele yüksele Nevyor'kun en büyük sah nelerine kadar yükseldi ve en tanınmış dansözler arasına girdL işte film çevirmezden evvel o kendisine mevki yapmış bir artist di. Film çevirince unutulmak teh. ilkesine maruz kaldı ve sebat, çalışkanlık ve biraz da şans sayesinde tekrar şöhrete kavuştu.
Bir gün Eleanore Povelle son filminde yapacağı darrs figürlerini prova ederken stüdyoda bütün dama arkadaşları kendisini hayranlıkla seyrediyorlarmış. Çalışmasını bitirince seyircilerinin hiç biri kendisini alkışlamamış fakat hepsi ayaklarındaki iskarpini çıkararak, piste Elearuor Povel'in ayaklarına abrruşlar. Bu hareket, bir dansözün, diğer bir dansöze gösterebileceği en büyük hayran, lık işareti imiş.
Film şirketi son zamanlarda»
bu iki dans ilâhını, Fred Astaire ile EJcanor Povell'i sahnede birleştirmekle herhaüde çok isabet etti. Fred Astaire, böylece kız kardeşi Adeleden sonra, yine kendi ayarında bir partonere kavuştu, t Sinema Haberleri
-fr Loratte Youıtg, ehemmiyet w li bir otomobil kazası geçirmiştir, Bereket versin kendisine bir şey olmamış hafif birkaç sıyrıkla kazayı atlatmıştır. Fakat ne geldiyse yedi siondirli muhteşem ara-basınr.n babına, gelmiş, zavallıcık param parça olmuştur.
İC Mariene Dıctnch «Ne garip kız» isminde yeni b:r film çevirmiştir. Söylendiğine göre bu film de Mariene tabii, sade, bir genç kız rolünü yapmaktadır. Oyun ar kad aşları Gary Cooper, Gary GTant, Raudo'.ph Scott ve Brian Ahemedir. Mariene teker teker bu dört gencin her birine tutulmuş ve her zaman yarattığı tipten apayn bir tip yaratmıştır.
Brenda Marshaalr Holly-vudda yepyeni bir moda yaratmıştır: Rengârenk ayakkabı modası. Kendisine sorulursa renk renik derilerden yapılan bu ayakkabılar fevkalâde ekonomik imiş çünkü her c'.'bise ile ayrı bir ayak kaibrya u. j aç hiss ediliyormuş. Bunlorı her renk elbise ile giymek kabilmiş..-
Brenda acaba tasarrufa her za man bu kadar riayet ediyor mu?
Conrad Veidt «Esape» isminde tnti nazi bir filmin baş rolünü yapmaktadır. Uzun zaman-dan.be ri görmediğimiz bu artist son zamanlarda İngiltereden ay-nümış vc artık Hollyvud'da yer-leşnn ştir.
Errol Flynn ile kamı Lily Damita uzun bir deniz seyahatine çıkmışlardır. Cenup denizlerinde bir iki ay balık avladıktan sonra Hollıyvuda döneceklerdir. Hol-lyvudlda Errot ile karısının bu seyaSatteri meşhurdur. Her sene böyle bir iki ay süren bir balık a-vına çıkarlar ve dönüşte bütün aKpaplarma rmfhakkak hediye o-larak balık getirirler.
Memleketimizde ilk defa olarak TÜRKÇE ve TEKNIKOLOR (tabiî renkli) ve son
5 senenin en muazzam filmi
b o
(KAHRAMAN FEDAİ) TÜRKÇE SÖZLÜ 2 DzîVRE 16 KIİIM FRANSIZCA SÖZLÜ
BİRDEN
(Teknikolor renkli)
K'te
Saat 1,43 - 4 - 6,15 vo 8.15 do
Saat 2 - 15 . 4,30 - 6,45 vc 9 da
Euvün Hepiniz
TAKSİM
Sinemasına
| Koşunuz
KIVIRCIK0—
P A
- 3
yetle Devam Ediyor
Bugün Saat 1 dc Tenzilâtlı Matine
— Fransızlar â<Ai bir casus sa-naraik, saraya 'mensup bir prensi yakaJİarruş ve haps« t»kmı**lar. Bu prensi muhakkak kurtarmak lâzımdır. O böyle isler yapamazdı.
Fakat büyük Almanyaya Kiz-met etmek arzusunda »rar etmiş, prensin kahramanı!ilk aşlarva hayran kalan bizim şefler efe ona Fransada bir vazife vermişler. Fakat beceremeden yakalanmış, Fransrzlar bunun bir prens olduğunu hâlâ 'bilmiyorlar.
Düşününüz bir kere: İmparator Kay&er, ailesi efradından olan bu prensi süratle kurtarmaklığiım için bana şiddetli emir verdi. Maddim kabul e*diyorsunuz, derhal Frattsaya dönünüz ve prensi kurtarınız. Fransızların prensi kur §una dızecekLerini düşündükçe tüy lerim ürperiyor. Fakat muvaffak olacağrnızı bana vadediniz, bir Alman generali olarak size söz veriyorum. Ne isterseniz isteyiniz dierrı'al yapacağun.
Bumdan sonra General C. 25 e bir fiş verdi. Bu fişin üzenrfde 0»Lo Zmamermann isminde pren sin müUtefikler lehine Fransada casusluk suçile tevkif edildiği, askeri bir hapishaneye atıldığını ve harp divanında muhakeme edile^ ceğî yazılı idi.
General devam etti:
— Anladınız ya? ispanya kra lı bile kurtarmak için şahsen bu işle meşgul oluyor. Rica ederrm, prensi kurtannrz, Prusya ailesinin 'k^ytmetli bir uzvudur. Yoksa şu
lanmızı panıöolormıtar (Fransızlar) preasi bir köpek gibi kurşuna dizecekler.
Ertesi gün İspanyol asrlzadesı Palencia F r an saya donmeOc ürere Madriüten tekrar trene bindi. Bu sefer aldığı vazifeden çok memnundu. Artik büfcüiv Fransa Oüt'o Zi/mmesmamı'm imparator ailesine mensoıp casus bir prens oLduğıunu öğrenecek» Almanlar m maneviyatı bozulacak, prens itilâ/f askerlerinin önlünde kurşuna dizilecdklti. Bu surede vazifesi bi_ ten C. 25 de karısına kavuşacak ve çocuğunu loıcaklıyacaktı.
Faflcat işler C. 25 in umduğu gibi çıksnadu 1918 senesinin baharında idi İtilâf ordülarmın casus teşjkilâîtı müttefikler tarafın dan perişan edilmişti, Almanlar 1918 mayısında Alman ordularının işgal altındaki mmtakalarda çalışan Frarcsrz - İngiliz ajanlarının bir listesini ele geçirmişler; bunlardan yüzlercesini yakalrya-rak kursuma dizımişlerdl Bunların yanlarında da birçok kıymet-
Zabıta Haberleri:
Metresinin Yanaaını Kesmiş
Bcyoglunda oturan Ahmet kızı Hadice bir kaç zamandanberi beraber yaşadığı dostu Hüseylnle konuşurken Hüseyin kendisinden para İstemiştir.
Hatice, kendisine para vermekten bıktığım söylemesi ve para vermeyi reddetmesi üzerine Hüseyin cebinden jileti çıkarmış ve her iki yanağına ikişer defa vurarak kadını yaralamıştır.
Yaralı Hadice tedavi altına alınmış ve jiletli dostu yakalanmıştır.
Otomobil Altında Kalan
Çocuk
Dün Beyazıtta çok feci bir kaza olmuş ve baş yaşmda bir çocuk otomobil altmda kalarak ezilmiştir.
Boyazıttan geçmekte olan beş yaşındaki thsan caddeyi katetmek İsterken şoför Alinin İdaresinde, hızla gelen bir otomobil çocuğu altma almıştır, îhsan, Şişli Çocuk hastahane-slne kaldmlmış ise de almrş olduğu yaralarm tesirlle iki saat sonra ölmüştür.
Kartal Römorkörünün Tayfası
Bundan bir müddet evvel bir gece Haliç limanında dururken neden olduğu henüz anlaşılanıryan bir sebepten kendi kendine batan Kartal römorkörü sudan çıkarılmıştır. Römorkörün içinde bulunan iki tayfadan biri kaza günü sudan çıkarılmış ve teşhis edilmişti. Dün çıkarılan tayfanın hüviyeti henüz meydana çıkarılamamıştır. Adliye doktoru Enver Karan cesedi muayene etmiştir.
ölü tayfanın kim olduğunun anlaşılması için teşhir edilmesi muhtemeldir. Römorkörün batış sebebi hakkında tahkikata dovam edilmektedir.
li vesikalar bulunuşlardı. Fransız . İngiliz casus teşiKuâıtı müthiş bir ihanete uğramıştı. Bunun uzerjne rtıiât devletlerinin büyük şcherı umumî karargâhta bir toplantı yaptılar. Mareşal Foş meseleyi şöyle izah eJtti:
— Bu müUhış ihanete rağmen r^uhbarat hizmetimizin 'büyük mutyasta çalışmaya devam etmesi lâzımdır. Düşmanın niyet ve plânları haıkkınaa her gün haberdar olmalıyız. Bu bızjm için hayatî bir meseledir. Rica ediyorum, ALnanyaya yeni ajanlar gon deriniz, istihbarat teşkilâtını yeniden kurunuz. Düşman gerilenle münasebetlerimizi kesem ey iz. UnutJmryaiım: En kıymetli casuslarımız imha edilmiştir, bu noksanı süratle gidermeliyiz. Müştak bel harekâtımızın muvaffakiyeti buna bağlı-dur.»
işte? C. 25 ın Pariste istihbarat | şefine gizlice verdiği haber böyle bir zarmana raatlanuşt». C. 25 in sofinden atdığı cevap ju oldu:
— Adi casus olarak yakalanıp hapse tıkılan Alman prensini sız kaçıracaksınız. O size minnettar kalacak, onunla beraber A km ariyaya döneceksiniz. Ondan sonra
prensin vamnda kalarak vazifenize devatm edeceksiniz.
C. 25 Derhal işe koyufidu. Ça-kıhnaması için» prensi bizzat kaçırmağa karar vercü Fakat C-ı 25 in prensi nasıl kaçırdığına dair hiç bir bilgi ve vesika yoktur, C. 25 d« ve prens de bugün hayatta degiilerdrr. Denilebilir ki C. 25 prensin höeresme girmeğe muvaffak oldu ve prensin kulağı
na fısıldadı:
— Sizi kaçıracağım. Beni General Fon Şuttih gp ad erdi. Bana itimat etfrmz- Yarın sabah saat dörtte hazır olunuz.
Sonra nöbetçilere göstermeden ferr ince deatere ile bir kp bıraktı.
Ertesi gün saat dörtfee bir otomobil hapishane ervarmda durdru. Ve birkaç dakika sonra da. prens demirleri kesilmiş pencereden iple aşağı inerek otorrüotile atladı. Nöbetçi otomobilin motor gürültüsünü duydu, fakat ortada bir fevkalâdelik görmediğinden ha. rekerine mâni olmadı. Ancak me sele sabahleyin anlaşıldı. Fakat C. 25 ile prens artık çok uzaklar da idi.
Prens küçük bir otelde iştira hat ederken C. 25 Sentsebastiye ne bir telgraf çekiyordu:
«Sipariş yapıldı. Yakında gön.. derilecek.*
Balep'aı (Arkası var)
Fikir Hayatı:
İslâm Ansiklopedisi
Haber aldığımıza göre Maaril Vekâletinin oüz cüz çıkardığı ls-1 âm A nsikjop edişi um uld uğ u r. -dan çok fazla ragibet görmüştür. İlk sayı bin beş yüz nü^ ha olarak basıflmış ve tamam U satılmıştır. Bu gibi ilmî eserlerde âdet old*uğu üzere ilerisi için sSoi olarak bir tek nüsha kalmamıştır. Bereket kalıplar muhafaza edildiği için derhal ikinci tabı yapılmış, ikinci sayı da doğrudan do<j. rüya iki bin beş yüz nüsha olarak basılmıştır.
Üniversitedeki heyet üçüncü sayayı memleketimizde eşini görmediğimiz bir ilmî titizlikle ve derin bir sevgi ve alâka ile hazırlamaktadır. Bu sa3'idaki yazılardan çoğu teliftir.
İslâm Ansiklopedisi teşebbüsü memlekete yalnız kıymetli bir eser kazandırmakla kalmıyor, ilmî mahiyette neşriyatımız için güzeJ ananeler ve örnekler kuruyor.
Bîr Katil İdam Edildi
Adapazarı, (Vatan) — Kazamıza bağlı Kemaliye köyünden Caferoğlu Hasan adında biri Kirazca köyünden Hüseyin oğlu ömerin metresi Hediyeyi taammüden öldürmek ve Hüseyin oğlu Ömerle Kara Çomaklarkö yünden ismail oğlu Toplu Ömerin de öldürülmesine iştirak etmek suçundan dolayı ölüm cezasına mahkûm edilmişti. Büyük Mil.et Meclisi tarafındın tasdik edilen bu hükme uyuîa-rak Cafer oelu Hasan Cumhuriyet meydanında idam olunmuştur.
FER Dîye İÇTİM A i
fıcuiise&r
ÖLENLER:
Kazanç Temyiz komisyonu ra-
¦ portörü Tahsin Gtfnçayın hayat
I yoldaşı Bayan Sıdrka Gençay öl-
! müşs E/dSrnekapı Şehitliğine gö-
' müttmüfşjbür.
* Tüccardan Bay Mehmet
' Kmacımn eşi Bayan Sıdıka Kına. ı cı ölmüş, EdirndktfpBsında aile kabristanına göm'ülmüş'tür.
•jr İzmir Parti idare heyeti ve ; Belediye daimî encümeni aza-sm. •dan eczacı Bay Faik Errer İzmir'de ötmüş, Asrî kabristana gömül-ImüşjtüT.
MELODÜ ŞERİFt
Emekli liva kumandanı Hafız [Besim Aldbarın zevcesi rahmetli Bayan Meleğin ruhuna ithaf edil. mek üzere yarınki pazar günü öğle namazından sonra Beyoğlunda Ağacaımirnde Mevlûdü Şerif okunacak/tır.
İt Şark şekerleme ve çikolata fahrikası sahiplerinden rahmetli hafız Muhittin Başarının ruhuna hediye edilmek üzere yarınlki pazar günü öğle namazından sonra Beyazıt camiinde Mevlûdü Şerif okunacaktır.
NAKİLLER:
Karacaköy 'kaymakamı Bay
Remzi inegöl kaymakamlığına nakledilmiştir.
EVLENENLER:
Eski Darphane müdürlerinden rahmetli Fazılın kızı Bayan Saci-de ile eski deniz kumandanlarından Azmi Varolun oğlu Emlâk ve Eytam ban'kası memurlarından Sait Varol evlenmişlerdir.
ir İstanbul Be.edive reisliği mütercimi Bav Cihatla tüccardan rahmetli Bay Faikın kızı Dürdane Kentemen evlenmişlerdir.
TOPLANTILAR:
Fenerbahçe klübünün umumî heyet toplantısı yarınki pazar günü saat 10,30 da yapılacaktır.
Kayıp Aranıyor
Gümrük müdürü bulunduğu sırada Antalyada vefat eden Giritli Eminin evlâtları, hemşirezadelerim askerî doktor Hayrı Emin ve hemşireleri binbaşı Behçet eşi Leylâ ve baytar binbaşı Kadrinin refikası Nimetle Öğretmen Hikmetten on senedenberi bir haber alamıyorum. Bunları tanıyanlardan adreslerini bana
bildirmelerini rica ederim.
Akçaâbatta Yazıcıuataoğulla.
Tından Hayri oğlu
Mahmut Üstün
T. B. Millet Meclisinde
Ankara, 18 (A.A.) —Büyük Millet Meclisi bugün Şemsettin Günaltayın başkanlığında toplanarak ra^socakları nizamnamesinin birinci maddesinin tefsirine ait
mazbatayı tasvip eylemıiş ve jandarma eratı hakkındaki kanuna ek kamun lâyihasının birinci müzakeresini yaparak içtimaına nihayet vermiştir.
Türk Hava Kuru- İnsanlık ve Erlik
muna Teberrular
Ankara, 18 (A.A.) — Türk Hava Kurumuna yapılmakta o-lan yardımlara dair aldığımız ha, berlere göre istan'bulda Jak De-
kalo kuruma 3040, VitaK Poli-kar 2300, Davit Levi ve Rifat Keribar 1250, Leon Semerciyan 1000, Öziç ecza deposu 750. Mazon ecza deposu 600, Şark Merkez ecza deposu 750, Türkiye eczaları laboratuarı. Şark İs-penciyar 5_ er yüz, Yasef 350, Kiırnya ve eczacı. L. $. mÜmcssı. li, Mustafa Nevzat üçer yüz lira vermişlerdir. Yine İstanbulda M. Galip ecza deposu. Stok ecza deposu. Bitar ve Akavi, D. E. A-laboratuarı iki yüzer, Mustafa Cavit, İbrahim Etem laboratuarı, Ohannes Giritliyan yüz ellişer, FaLk Bektas, Celâl Nevrol laboratuarı, Lı.T.aed ecza deposu, îti. mat ecza deposu, Vitali Farhi, Agop Arakelyan, Mürteza, Ar-tin Hecinli oğlu Hayik Camus, Vahan Abacıoğlu, Yusuf Ziya Başak, Haçikos ecza deposu da kuruma yüzer lira teberru etmişlerdir.
Gemlikte Ali Şirin kuruma
200, Hüseyin Avni Beceren 75,
Ahmet Gülenç, Ali Kadri Gür-
çay, Ali, Yusuf Toplu, Ali Reşat
Kına ellişer, Hamdi Ersöz, Muiz
Sason, Yako, Avram, İsmail Kahraman, Fuat Sarsılmaz, Nazif Girgin, Esat Testereci, Mehmet Dikim, Hasan Soydan 25 er, diğer bir kısım vatandaşlar da 150 lira vermişlerdir.
Başvekilimiz Portekiz Elçîsile Görüştü
Ankara, 18 (A.A.) —Başve. kil doktor Refik Saydam bugün saat I 1,30 da Portekiz elçisi B. Francesco Gaitheiros E. Menzes'» kabul etmiştir.
Doktor Todt
(Başı 1 incide) +*+ Şarkta bir Zigfrid hattının inşa c-dümekte olduğu şayiaları hususunda şu cihet kaydediliyor ki, şarkta böyle bir hatta lüzum yoktur. Tabi! manialar, bataklıklar, nehirler ve
dağlar ve keza Polonya istihkâmları fazlaslle kâfidir.
Meydanında İmtihan
(Başı 1 İncide) /=/
teçhizatça üstün kuvvetlere karşı kahramanca mukavemetler göstermekle Yunan milleti kazanmıştır. Mütecavizlere, ö-vünmek değil, utanmak ve sıkılmak düşer.
Bize gelince: Biz ateş yağdıran İngiliz ve Fransız donanmalarına ve bol vasıtalı üstün ordulara karşı Çanakkaleyi kazanan*. Umumi Harpte o zamanki noksan teşkilâtımızla on dört cephede dövüşen, silâhtan tecrit ediVlikten sonra bütün bir âleme karşı İstiklâl ! Mücadelesini yapan ve bizzat Hitlere millî namusu kurtarmak yolunda örnek olan milletiz. Tecavüze uğramazsak bizim sulh azmimizi nasıl hiçbir kuvvet bozamazsa tecavüz karşısında da müdafaa ve mücadele kararımızı hiçbir hâdise tadil edemez. Başkalarının yapamadığını yapmak hususunda kendimize güveniyoruz. Savaşa mecbur edilirsek zorbalığın hak kından geleceğimize eminiz.
Fakat ezilmek tehlikesi olduğunu farzetsek bile kararımız değişmez. İşgal altında olan her yerde misalini gördüğümüz gibi, köpek muamelesi görmekten, açlıktan, hastalıktan öl-mektenee; yann müstemleke
halkı haline inmenin zilletlerini göze almaktansa bugün istiklâl meydanlarında şerefle, namusla ölmeği her birimiz bin
kere tercih ederiz. Dünyayı ken di fânî varlığından, kendi zevk ve safasından, kendi hasis ve
dar menfaatinden ibaret gören kem ruhluların nisbeti Türk milleti içinde başka her milletten azdır.
Hâdiselerin her türlü inkişafını sükûnetle, rahat bir vicdanla bekliyoruz. İstiklâline kıymet veren hür bir milletin neler yapmağa kadir olduğunu Yunan milletinin askeri de, sivili de, kadını da, çocuğu da gösterdi. Bizde binlerce senelik ananeleri olan askerliğimizin her türlü ihtirrtallere cesaretle, muvaffakıvetle karşı koyabileceğini icabında erlik meydanında en parlak surette isbat edeceğiz.»
Ahmet Emin YALMAN
Her Gün
On Satır
s. e. savci
JiZlm radyo gazetecinin de söylediği gibi »on günlerde Itulyan-arın da sesi yüksclmlye başladı. :
Biraz soğuk aldık nü, nenemiz kaçar, süngümüz düşer, sesimiz kidir, gözlerimiz ferini kaybeder.
>oktor imdadımıza yetişir dc bir kac kaşe verir; anamız karımız va hizmetçiler tmak »M.m..urları sunarsa yavaş yavaş kendimize liriz, celalleniriz, sesimiz açılır.
ört beş aydanberl karlı Arnavutluk dağlarında fena halde soğuk ',1an İtalyanlara da Alman imdadı bir ıhlamur gibi teftir edince kı-w<l«'rinH fl'-ılmiHi ve yüksrlmrsl pek tıbilılir.
Yunanistanda
(Başı 1 incide) X/X
de büyük şiddetle devam etmektedir.
Sarandoperon geçidini müdafaa eden İngiliz kuvvetleri, kuvvetli Akman piyade ve tank hücumlarını tardetimişlerdir. Buradaki muharebe, bilhassa şiddetli
ve kanılıdır.
Almanlar, Olimpos dağının cenubundaki diğer geçidi müdafaa eden Avustralyalılara karşı on fırka ileri sürmüşlerdir. Fakat bütün hücumları ımuvaffakryet-sizliğe uğramıştır.
Daha garpta, kuvvetli motorlu kıtalar, Kalambaka'nm şimalinde Yunan hatlarına hücum et-mckLedir. Fakat bu hareket de
önlenmiştir.
Daha garpta. KalamJbaka'nın Şimalinde, büyük Alman motör-iü kuvvetleri Yunan hattına hücumlar yapmaktadır. Fakat Yunanlılar sağlam durmaktadır ve d&lga önlenmiştir.
Bu suretle, düşmanın esas hedefini teşkil eden Tesalya ovasına inmek için yarma yapmak teşebbüsü, çok büyük kuvvetler kullanmasına rağmen, şimdiye kadar akim kaAmıgtur. Bununla beraber, vaziyet, ciddî olarak tavsif edilmektedir. Almanlar, Yugoslavyadan durmadan takviye kıtaları göndermektedir.
İngiliz hava kuvvetleri, yürüyüş halindeki düşman kollarını dağıtarak» düçmanın tanklarını, iaşe ve nakliye kamyonlarını tah. nip ederek, haıva üslerine hasar yaparak, yollan bomlbardıman ederek ve münakalâttı bozarak, cephe hatÜarmın gerisindeki Alman mevzilerine karsı durmadan şiddetli hücumlar yapmaktadır. Radyo Gazetesi
«Son gelen bir hafcere göre, Ege denizi sahilini takiben ilerleyen Alman kuvvetleri Larisa'yı (edki Yenişehir) işgal etmişler.
dir. '
«Kozana mıntakasında Alman kıt'alarmın Tırhala istikametindeki tazyikleri şiddetti bir surette artmıştır.
«Yunan kuvvetlerinin müşkül bir duruma düştükleri inkâr edilemez. Tırhatanın cenubuna çekilen kuvvetler, düşman tazyikr-na mukavemette devam ederlerse, Arnavutluktan çekilen kuvvetlenin kurtulması kabil olur.
«Biraz evvel, Londra radyosunun verdiği bir habere göre, müttefik kuvvetler, gittikçe artmakta olan tazyik karşısında cenupta, daha dar bir hatta çekilmektedir.
«Almanlar, son çarpışmalarda 50,000 maktul vermişlerdir. Düş. man, hedefine vâsıl olmak için en mümtaz kıt'alarını, en modern motorlu kuvvetlerini israf derecesinde kullanmaktadır.»
Askerî Harekat Müttefikler Lehine Gitmiyor
«Yunanrstandalci askerî harekâtın iyi inkişaf etmediğini İngilizler de, Yunanlılar da itiraf etmektedir.
«Vakıa İngiliz cephesinin yarıklığına dair bir haber gelmemiştir. Fakat, ger&k İngiliz ve gerek Yunan gazeteleri halkı, kötü haberlere hazırlayacak yazılar yazmaya başlamışlardır.
«ingiliz donanması, Sicilya ile Trablus arasında hâkimiyetini a rttırrmşt ı r. L Jby adak i A Wn a n -İtalyan ileri hareketi durdurulmuştur. T obruk mahsur bulunduğu halde Almanlar burayı işgal edememişlerdir. Almanların bu duraklamaları hazırlanmak için de olabilir.
«İngilizler harbin neticesinden nikbin görünüyorlar. Buna sebep, evvelâ Britanyaya karşı istilâ hareketinin yapılmaması, A-merikan yardımının gittikçe artmasıdır.»
• Radyo gazetesi -
Yunanistan Harekâtı Hakkındaki Haberler
Yunanlılar Silâhlarından Ziyade
Ruhlarile Çarpışıyorlar
Atina, 18 (A.A.) — Of» bildiriyor:
Garbi Makedonyadakl son askeri İnkişaflar neticesinde vaziyet her halde daha ziyade ciddileşmiştir. Ma-amaflh bazı mahfiller vaziyetin düzeltileceğini ümit ediyorlar.
Gazeteler bundan evvelki günlerde olduğundan daha az nikbindir. Gazeteler cereyan etmekte olan meydan muharebesinin neticesi henüz taayyün etmediği ve İngiliz - Yunan kuvvetlerinin harbe devam ettiklerini yazıyorlar. Yine gazeteler, Yu-nanlstanm muaheze götürmez bir tarzda hareket ettiğini, memleketin *?eref ve istiklâlini iki kuvvetli imparatorluğa karşı silâhla olmaktan ziyade ruh İle müdafaa ettiğini kaydediyorlar.
Bilhassa ecnebi radyoları vasıta-stle vaziyetten haberdar olan halk, soğukkanlılığını tamamile muhafaza etmektedir. Halk arasında katiyen telaş eseri görülmemektedir. Avustralyalılar Şiddetli Bîr
Taarruza Uğradılar
Atina, 18 (A.A.) — Reuter ajansının Yunanistanda İngiliz kuvvetleri
nezri İndeki mııhnbiri bildir i vor:
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Gl. Sikorski
Roosevelt'le oruştu
General" Nihaî Zafere imanım Vardır» Diyor
Nevyork, 18 (A.A.) — Polonya başvekili General Sikorski, radyoda söylediği bir nutukta İngiliz milletini tebcil ettikten sonra demiştir ki:
Amerika reisicumhuru Roosevelt-le görüştüm. Bu mülakatım, Roose-velt'in yalnız Amerika için değil, fakat bütün dünya için Allahın bir i-nayeti olduğu hakkındaki imanımı kuvvetlendirdi. Bu büyük adam sayesinde- Amerikanın sonsuz mânevi, ve maddî kuvveti, hak ve adaletin fenalık ve fütuhata karşı yaptığı mü cadelenin neticesini tayin edecektir. Bu arada Polonya davasının mukadderatı da çizilecektir.
«Niha! zafere imanım vardır. Bu
imanı muhafaza etmemiz lâzımdır.
Başımızı yüksek tutalım ve istikbali
mizden emin olarak Büyük Britanya milletinin şanlı misalini takip e-delim.»
General Sikorski, harpten veya
harp esiri bulunan Polonyalılara kah
ramanlıklarından ve memlekete yap tıklan hizmetlerden dolayı teşekkür etmiş ve demiştir ki:
«Onların verdiği örneği pek çoklarının takip edeceğine eminim. Polonya ordusu, milletin ona emanet ettiği sancağı asla düşürmiyecektir.»
li
ıgiliz Harbiye I Şimarî Afrikada | Yugoslavyada
Nazırı Dedi ki:
(Başı 1 incide) /§/
kemmel bir surette teçhiz edilmiş olan muazzam Alman or-duşu belki küçük bazı milletleri daha ezebilecektir. Fakat bu ordu sonunda İngiltere ile karşılaşmak mecburiyetindedir. İngilizler bu harbi kaybetmiyecek-lerine kani bulunuyorlar. Evet, İngiliz ordusunun gerek insan, gerek modern silâhlar bakımından Alman ordusuna üstün olduğunu isbat edeceğiz. Ingilte-rede tek kişi yoktur ki, Almanyalını Ingiltereyi istilâ ederek galip gelebileceğinden korksun.
İngiliz Başvekâleti Dek'arasyifiu
(Başı 1 İncide) —
asfleerî veya sınaî kabiliyetini a-zaltacak hedeflerin bombardımanı haMomda Büyük Britanya hü_ kûmetinin. verdiği talimat üzerine hava kuvvetlerimizin iUtihaz ettiği siyasete dahilidir. Bu siyasete harbin sonuna kadar devajn edilecektir, ingiliz adalarına yeni taarruzlar vuku bulsun bulmasın mezkûr siyasete daima artacağını ümit ettiğimiz bir şiddetli e devam
olunacaktır.
Londra, 18 (A.A.) — Başvekâlet tarafından bu akşam neşredilen t ©bliğ h akk roda Reuter ajan« diyor ki:
Tebliğde mevzuubahis İngiliz adaları tabiri yalnız Birleşik Krallık adalarına inhisar etmeyip Büyük Britanyamn hükümran oldu, ğu veya hîrmayesi ailltında bulundurduğu bütün adalara şamildir.
B. Roosevelt
İngilterenin Balkanlardaki Muvaffakiyetsizliğini Telâfi Çarelerini Arayor
Nevyork, 18 (A.A.) —Tass:
Amerikan gazetelerine göre, B. Roosevelt, İngilizlerin Balkanlardaki muvaffakiyeraizlrk'lerini telâfi için ingiltereye yardım bahsimde yeni tedbirler a>Pmağa hazır. 1 anmaktadır.
Nevryork Herald Tribüne gazetesine göre, Beyaz saray mahfillerinde hüküm süren hava, yeni çok büyük tedbirler hazırlanmakta old'üğunu göstermektedir.
Va$ington Post gazetesinin bil-d'irdjğine göre, eğer Amerika İn-giLterenin Atlantik muharebesini kazanmasına yardım ederse. Balkanlardaki v< Afrikad'aki Alman muva/ffa-kiy etleri ehemmiyetleri, ni kaybedecc-ldtir.
o
BERLİNE 39 UNCU HAVA HÜCUMU
Londra, 18 (A.A.) — ingiliz hava kuvvetleri dün gece Berlin Üzerine bu harbin 39 uncu akınını yapmışlardır. Bundan evvelki akın 9 - 10 gecesi yapılmıştır.
İngiliz ve imparatorluk kuvvetleri, Olimpos dağına karşı hemen hemen fasılasız taarruzlar yapan Alman piyadesinin mütemadi dalgalarını şiddetle harp ederek pUskürtmüşlerdir. Bu satırları yazdığım anda şimali Yunanistanı müdafaa eden ve müttefik orduların sağ: cenahını teşkil e-den İngiliz hattr İyi tutunmaktadır. Yunanistan büyük meydan muharebesinin ba.şındanbcri kıtalarını zayiata katiyen bakmaksızın ateş hattına süren Almanlara o^im zayiat verdirilmiştir. Hattın bir mm takasını tutan Avustralyalılar bilhassa şiddetli taarruza uğramışlardır. Meşhur Olimpos geçidini yeni Zelandalılar müdafaa etmektedir. Şimdiye kadar düşman esas İngiliz hattında hiçbir yarık vücude getirmeğe muvaffak olamamıştır. Fakat düşmanın sol cenahtaki ilerleyişleri İngiliz hattının da tashihini intaç edebilir. ¦,^, \mtK Kiafekiare Boğazı Kaybedildi
Londra, 18 (A.A.) — Atina radyosu dün gece yarısı şu deklarasyonu neşretmiştir:
Ordumuz vc müttefikimizin ordusu anudane mukavemet etmekte ve millî toprakları karış karış müdafaa eylemektedir. Her tarafta çok şiddetli muharebeler olmaktadır.
Düşman kuvvetleri üstünlüğüne rağmen, ağır darbelere uğramıştır. Salahiyetli kaynaklardan alınan en son haberlere göre, müttefikler hattının Katcrinrden Serfiçe'ye kadar uzanan sug cenahı Almanların şiddetli taarruzuna İyi mukavemet göstermektedir.
Alman hava kuvvetleri büyük bir faaliyette bulunuyor, fakat ağır zayiat vermiştir.
Garbi Makedonyada Aliakmon'-un yukarı vadisine giren vo dün Grevena mıntakasında taarruza uğrayan Alman kıtaları Kalambaka istikametinde İlerlemek gayretlerine devanı ediyorlar.
RMtll'i cün Krfrirl mıntoknamrln
Cebelitarıkta
Deniz, Kara Ve Hava Erkânının Mühim Toplantısı
Lalinea, 18 (A.A.) — Ofi: Cebelitarıkta bulunan B. Samuel Hoare, Irngilterenin deniz, kara ve hava erkânının akdetmekte oldukları çok mühim toplarttıya iştirak edebilmek için Cebelitarıkta bir kaç gün daha kalacaktır. Abluka Yugoslavyaya da
Teşmil Edildi Londra, 18 (A.A.) — Reuter:* "~"
Bu akşam, İngiliz Ticaret ve Ekonıomik Harp nezaretleri, Yu-goalavyanın düşman işgali altında bulunan bir arazi telâkki edilmesi icap eütiğini ve düşmanla tL caret ve abluka kanununun Yu-[ goslavyaya tatbik olunacağını bildirmiştir.
Sovyet Gazetelerinin Macaristanı
Tenkitleri
Londra, 18 (A.A.) — Daily Te-
legraph gazetesinin Moskova muhabiri yazıyor:
Sovyet gazeteleri, Yugoslavyaya hücum eden Macarlstonm hattı hareketini tenkit etmekte devam ediyorlar.
Progonatl'ye karşı ve Drinos nehrinin garbına tevcih edilen İtalyan taarruzları pUskUrtülmüştür.
Kllsura mıntakasında da diğer 1-talyan taarruzları pUskUrtülmüştür. Fakat düşman Apsos'un şimalinde devamlı bir taarruzdan sonra vo mühim kuvvetler kullanarak Kiafekiare boğazını nihayet ele geçirmiye muvaffak olmuştur.
Egriboz Körfezi Bombalandı
Atina, 18 (A.A.) — Tebliğ;
Alman tayyareleri bugün Egriboz körfezinin bazı mmtakalarınr bombardıman etmişlerdir. İnsanca zayiat yoktur. Alınan haberlere göre, iki düşman tayyaresi düşürülmüştür.
Vaziyet Ciddî Safhada
Londra. İS (A.A.) — BBC:
Atlnada ve Kahirede bildirildiğine göre, vaziyet Arnavutlukta ciddi bir safhaya girmiştir. Yunanlılar belki İtalyanlardan zaptetmiş oldukları yerlerden çekilmeğe mecbur kalacaklardır.
Almanlar mutat usullerine göre, büyük zayiatı gözönUnde tutmaksı-zın müthiş kuvvotlcr vo yüzlerce tay yareler kullanmaktadırlar. Dün cepheden gelen bir müşahit Almanların İki günde iki fırka zayi ettiklerini söylemiştir. Almanlar bazı geçitleri zaptetmek için binlerce asker feda etmektedirler.
KHsura Ve Ersek Tahliye
Edildi
Atina, 18 (A.A.) — B. B. C: Yu-
ııı
n.'iıı resmi
Garbi Makedonyada vaziyette hiç bir mühim değişiklik yoktur.
Arnavutluk cephesinde, kuvvetlerimiz bazı tahliye hareketlerinde bulunarak bu meyanda Küsura ve Ersek şehirlerinden İntizam dahilinde çekilmişlerdir.
Atina, 18 (A.A.) — B. B. C.î -Tebliğde zlkrolunan Kllsura şehri Yunan hududuna 35 kilometre ve Ersek şehri ise 17 kilometre mesafededir*.
İngiliz Tayyareleri
Düşmana Çok Büyük Zararlar Verdirdiler
Kahire, 18 (A.A.) — Libya-da dün buttun gün ve bütün gece ingiliz ve Avusbralya hava kuvvetleri bombalar atmak ve mit-ralyöz ateşi açmak sur e t il e düşmanı durmadan izaç etmişlerdir. Düşman nakil vasıtaları, kıta te-cemmüleri, tayyare meydanları ve muhtelif depolar bütün gün bir çok defa bombardıman edilmişlerdir. Düçmana çok büyük zararlar verdirilmiştir.
Derned'e tayyare meydanına a-tılan bombalar yerde bulunan tayyarelerin arasına dürmüşlerdir. Yangınilar çricımiftır. 500 metre irtifada uçan pilotlar şiddetli infilâklar vulku bulduğunu görmüşlerdir.
İngiliz Mukavemeti Kendini Gösteriyor
Viöhy, 18 (A.A.) — Ofı ajan. sı bildiriyor:
Afrikada, İngiliz mukavemeti kendini göstermekltedir. Sollumda, kalyan ve Alman 'kuvvetleri hiç bir yeni taarruzda bulunmamışlardır. Tobrukta Vaziyet İngilizlerin
Lehinde
Kahire, 18 (A.A.) — Dün TobruJkftaki harekât tamamile İn. Kilizlerin lehine in'kişaf etmiştir. İngilizler İtalyan mevzilerine gir-mislerdir. Bu harekât ksft'î mahiyette telâkki. edilemezse de Alman taarruzunun akim kalmasın, dan aomra italyanların uğradığı bu muvaffa'kiyetsizlik Tobrufcun münferit bir vazuyette ikaldığı hakkındaki mihver iddialarını cerhetmeğe kâfidir.
Dük d'Aosta'mn Habeşistan-da'ki İngiliz karargahına gönderdiği mümessilin vazifesi hak/kında henüz yeni malûmat yoktur.
Bir Muhabire Göre Almanlar
(Başı 1 incide) **
kontrol yapmakla iktifa etmiyorlar, ayni zamanda bu memleketin Atlantik sahillerinde hücum üsleri tesis ve tanzim ediyorlar. Bu üsler İngiliz gemilerine ve Atlantikteki Amerikan üslerine karşı kullanılacaktır.
Diğer taraftan Fransız Afrlkası ile Fransa arasındaki seyrüsefer de Almanların emri üzerine ve İspanya İle mutabık kalınarak Vişi hükümeti tarafından yeniden vâsi mikyasta tanzim edilmektedir. Ayni muhabirin iddiasına nazaran general Vey-gand Alman kontrolünü bile bile gör. memezllg'c gelmekte ve Alman üslerinin mevcudiyetini inkâr etmektedir.
Esasen, Bizerte/Cezair, Oran, Ke-nitre ve Casablanca'da muhtelit mütareke komisyonları teşkil edildikten sonra Almanlar daha llkkânundan itibaren bu komisyonlardaki İtalyan murahhaslarının yerine kendi adam larını ikame etmişlerdir. Şubat bidayetinde ise sivil kontrol yerini tamamile askeri kontrole bırakmıştır. 8 Şubat tarihinde Casablanca'daki kontrol komisyonu 200 Alman subayından terekküp ediyordu. Bundan başka diğer bir çok Alman subay ve erleri de Mcsscrschmitt avcı tayyarelerinin himayesinde uçan Dornler nakliye tayyarelerinden mürekkep bir filo ile Casablanca'ya gelmiştir. Bu tayyareler şimdi Casablanca hava meydanını işgal etmekte olup şehir üzerinde de sık sık uçmaktadırlar. Casablanca yakınlarında kâin Anfa ve Aindiab sayfiyclerindcki bütün oteller Almanların emrine tahsis edilmiştir. Almanlar buralarda üniforma ile dolaşmamakta olmakla beraber limanı ve bütün tayyare meydanlarını kontrolleri altında bulundurmaktadırlar.
Kezalik Rabat, Safi, Agadlr ve Marakeche'e de kontrol müfrezeleri gönderilmiştir. Son günlerde Casablanca civarındaki villâların sahipleri evlerini Almanların İkametine tahsise davet olunmuşlardır.
Diğer taraftan Casablanca Ingiltereye ve General de Gaulle'a karşı müdafaa edilmek bahanesile hemen hemen örfi bir idare altına konulmuş bulunmaktadır.
-o-
Edirnedeki Kadın Muallimler
Anlkara, 18 (Telefonla) — Maarif Vekâletinin bugün vermiş olduğu bir karara göre Edirnede bulunan ve henüz imtihanlarını bitirmemiş olan ortamek'tep ve li. sererdeki kad'ın muallimler imtihanların neticesini beklemeden vazifelerini erkek arkadaşlarına devrederek Edirnrden ayrılabile-
- 'eydir.
(Başı 1 İncide) —
nı bugün (dün) saat 12 den itibaren terkedeceğini bildirmişti. Londra radyosu ise mükerrer neşriyatında bu haberi yalanlamıştır. Ancak Londrada, Yugoslav mukavemetinin kırıldığını ve harekâtın gerilla, yani çete muharebelerine inhisar etitiğini kabul ediyor. Bu haber, üç dört gün evvel verildiğine göre, Berimin iddiası veçhile tealimin varit olmadığı anlaşılmaktadır. Esasen böyle bir teslimin muntazam bir genel kurmay tarafından yapılması lâzımdır.
«Yugoairavyanın işgali bir çok ihtilâfların be'lirmesine sebep olmuştur. Şfrnidilik mevcut ve ha^ ledilece'k mesele bu memleketin mukadderatının ne olacağıdır.
«Yeni Hırvat devletinin tabiî hudu*tları Fiyumeden Zareye kadar uzanmaktadır. Burası Hırva. tis-tana aittir. Halbuki İtalya buralarını benimsemiştir. Demek bidayette Hırvat - italyan menfaatleri karşılaşmaktadır. Bu mıntakada Macarların da istekle, ri vardır.
«Son zamanlarda İtalyan gazeteleri Franaaya da hücuma başlamışlardır. Libyada, Balkanlarda Al'manfların sayesinde kazandıkları zaferden sonra İtalyanların sesi yükselmeğe başlamıştır.
«Fakat, rki mihver d'dvleti a-
rasında müsavat bahis mevzuu
olamaz. Her tarafta malûm olan
şudur: İtalyayı, Alman silâhları
kurtarmıştır...»
¦¦
Yugoslav Kıtaları Çete Harbine Devam Ediyor
Vrchy, 18 (A.A.) — Ofi a-
jansı bildiriyor:
Yugoslavyada Yugoslav ordusunun mukavemeti tamamen kırılmış bulunmaktadır. Yugoalav-yanın şimali şarkî ve cenubu şarkîsinde Yugoslav kıtaları çete harbine devam etmektedir. Bilhassa Drave nehrinin şimalinde. Yugoslav arazisine ginmöş bulunan Macar müfrezelerinin harekâtını en modern otomatik silâh, larla mücehhez olan Yugoslav kıtaları zorlaştırmaktadır.
Rumenler Banata Girmemiş
Bükreş 18 <A.A0 — Stefa-
n i:
Bazı ecnebi ajanları ve radyoları dün akşam Rumen kotalarının eslki Yugoslav Banat eyaletine girerek Alman kttalarile irtibat tesis ettiklerini birdirmişJer.
dir. ' ı '
Bu haber, tamamile asılsızdır.
Alman Tebliği
Berlin, 18 (A.A.) — Resmî tebliğ:
Hususî bir haberle bildirildiği gibi şimdiye kadar silâhtan tecrit edilmemiş olan bütün Sırp kuvvetleri 1 7 nisan akşama silâhlarını teslim etmişlerdir. Bu suretle Yugoslavyadaki muharebeler 18 nisan öğleyin bitmiştir. Alman kuvvetlerinin eline düşen harp esiri adedile harp malzemesinin miktarı hakkında hattâ tahminî rakamlar bildirmek şimdiye kadar mümkün olamamıştır.
Sırp topraklarının son kısımla-rının işgali bitmek üzeredir.
İstanbulun Ahşap Kısımları
(Başı 1 İncide) *=
cılarile akdettikleri mukaveleye feshedilmiş nazarile bakılacaktır. Yaptığım tahkikata nazaran bilhassa İstanbul şehrinden bazı ailelerin Anadoluya nakledilmeleri keyfiyeti bir emniyet tedfcir* olmakla beraber ayni zamanda Belediyeyi alâkadar eden bir iştir. Hükümet Istanlbuldaki nüfus kesafetini kabil olduğu kadar a-zaltîtıktan sonra ahşap mahallelerden mühim bir kısmını isti'mlâk edecektir. Istanbuldan Anadoluya aile nakletmek keyfiyeti biraz da istimlâklerden sonra doğacak mesken buhranının önüne geçmek içindir. Hazırlanmakta olan bu istimlâk projesini (müteakip hükümet Meclise bir kanun teklif ederek yapılacak yeni istimlâkler için tahsisat isteyecektir.
--o-
Vekiller Heyetinin Tasdikine İktiran Eden Tayinler
An'kara. 18 (Telefonla) — İaşe Müsteşarlığına bağlı Ticaret Ofisi birinci umum müdür muavinliğine Nevyork ticaret ataşesi Muzaffer, ikinci umum müdür muavinliğine Hakkı Abdullah vc Petrol Ofisin umum müdür muavinliğine Petrol Limitet şirketi müdürü Sedadın tayinleri Vekiller Heyetinin tasdikına iktiran ct-p v 91 i r.
VATAN
19 . 4 - 941
23
Nisan Çocuk Haftası
Çocuk Esirgeme Kurumu istanbul Merkezi İle Şubelerinin Programı
ı-ı mi.ııi Merkezi:
23 Nisan perşembe günü saat 14 te Beyoğlunda Fransız Tiyatrosunda büyük bir müsamere tertip etmiştir. Bu müsamere günü çocuklara pasta, sandviç, şeker dağıtılacaktır.
Adalar kaza kolu:
23 Nisan sabahı BUyUkada Cumhuriyet meydanında yapılacak tören den sonra çocuklara şekerler dağıtı-Jlacak, akşamı saat 17 de BUyUkada (îskele gazinosunda bir müsamere tertip olunacaktır.
Heybeli nahiye kolu:
23 Nisan günü Cumhuriyet meydanında yapılacak törenden sonra, ilk okulda, bir talebe müsameresi tertip olunacak ve çocuklar arabalarla gezdirileccktir.
Bakırköy kaza kolu:
23 Nisan münasebetile kendi mıntıkası dahilindeki çocuklara halkevi, yahut Bakırköy Bez Fabrikası salonlarında eğlenceli bir müsamere verecektir.
Beyoğlu kaza kolu:
tt Nisan münasebetile, €0 kız, 60 erkek olmak üzere 120 çocuk baştan aşagr giydirilecek, gündüz Maksim salonunda bir çocuk balosu verilecek, çocuklara hokkabaz, kukla, Ka-
ragöz gösterilecektir. Ayrıca, ayni günün gecesi yine Maksim salonların da müessese programına ilâveten DümbüllU İsmail tarafından bir gocc eğlencesi tertip olunacaktır.
Şişli nahiye kolu:
23 Nisan günü Pangaltıda Tan sinemasında sabah saat 10 dan başlı-yarak II e kadar çocuklara bir müsamere verilecektir. MUsameredc Karagöz, hokkabaz, kukla vardır. Şişli nahiyesi ayni zamanda gürbüz çocuk müsabakası hazırlamıştır. Müsabakada kazananlara hediyeler verilecektir.
Taksim Nahiye kolu:
23 Nisan günU kendi merkezlerinde 50 çocuğu baştan aşağı giydireceklerdir.
Eminönü kaza kolu: .
23 Nisan günü, sabah saat 10 da nahiye mümesslleri ve beraberlerinde getirecekleri çocuklar, Divanyolu çocuk kütüphanesinde toplanacaklardır. Daha sonra kütüphane mUda-vimlerile birlikte Gülhane parkına gidilecek ve Atatürk heykeline bir çelenk konacaktır, öğleden sonra saat 15 te, Çarşıkapı çocuk dispanserinin ve Alemdar çocuk yuvasının resmi küşatları yapılacak ve saat 16 da Divanyolu çocuk kütüphanesinin
altıncı yılı kutlanacaktır. î
Alemdar nahiye kolu:
23 Nisan günü akşama kadar çocuklara hokkabaz, kukla gösterilecek ve monoloklar söylenecektir. Ayrıca 20 kız ve 20 erkek çocuk ta giydirl-lecektir.
Beyazıt nahiye kolu;
23 Nisan günU çocuklara şeker ve kuru yemiş dağıtılacak, ayrıca altmış çocuk ta giydirilccektir.
Eminönü nahiye kolu:
23 Nisan pazar günü, Gülhane parkında çocuklar İçin eğlenceli bir müsamere tertip olunacaktır. Ayrıca 20 erkek, 20 kız çocuğuna elbise ve kundura dağıtılacaktır.
Kumkapı nahiye kolu:
23 Nisan günü Cinci meydanında muhtelif eğlenceler ve oyunlar tertip olunacak, çocuklara şekerler dağıtılacak, ayrıca 50 çocuk giydirilccektir
Küçükpazar nahiye kolu:
23 Nisan günU giydirilecek çocuklarla nahiye hududu içinde bir yürü-yüş yapılacak ve akşam da Gençler birliğinde bir mUsamerc verilecektir.
Eyüp kaza kolu:
23 Nisan sabahı yapılacak rosm! merasimden sonra 900 çocuğa kır eğlencesi tertip olunacaktır. Saka ha-
vuzunda oyunlar tertip olunacak, çocuklara fındık, üzüm dağıtılacak, ay rica 900 çocuğa peynirli pide tevzi olunacaktır,
Kadıköy kaza kolu:
23 Nisan gUnü Fener stadında bir toplantı ve tören yapılucak ve çocukların bayramları kutlanacaktır. Hava müsait olmadığı takdirde bu merasim mekteplerde yapılacaktır. Hafta içinde bazı kaza ilk mektepleri salonlarında ve Kızıltoprak halk partisinde çocuklar için Karagöz ve kukla oynatılacaktır. Erenköy ve Kızıltoprak nahiyeleri de ayni şekilde hareket edeceklerdir. Bundan başka Erenköy nahiye kolu tarafından 50 çocuğa elbise dağıtılacaktır.
Kartal kaza kolu:
23 Nisan günü sabah saat 9 da yapılacak resmî bir merasimle hafta açılacak ve hafta içinde, 150 çocuk için Yakacıkta büyük bir kır eğlencesi tertip olunacak, çocuklara yemek verilecektir.
(İstanbul ve Beyoğlu semtlerindeki bütün sinemalar bazı seaslarrnı Çocuk Esirgeme Kurumuna tahsis etmişlerdir. Kurum şubeleri kendi mrntakaları dahilindeki mektep çocuklarının intizamlı bir surette ve bir program dahilinde sinemalardan istifadelerini temin edeceklerdir.)
Adliyede ;
Sahte Pasaportluların Muhakemesine Başlandı
Maznunlardan Biri Harp Patlayınca Ital yada Kalmaktansa Türkiyede Hapse Girmeyi
Tercih Etmiş
Dün İstanbul ikinci ağırceza mahfkeme^mde sahte pasaport kutlanmaktan ve Ralya<±a Milano şehrinde Koben kalpazan şebekesinin basttğı sabite paraları Tür-kiyeye sokup sürmeıkten suçlu. Alman, Çedcoslovalc ve Polonya tebaasından se&iz erkek ve üç kadının muhakemesine başlanmıştır.
Bunların iaimleri şunlardır: Kadınlar:
Arrtonya Bodler, EJfride Ber-ges, Elice. •
Eritökler:
Rudolf Heim, Arnols Guten-tag, J-ozef We*wer, Aırfon Rab, JuiİUB Werner, Jacob Weiss, Martini Sanders, Rudtoif Bodner-dir.
Mahkeme, suçluların ifadeleri, ni yeniba^tan almış ve bilhassa suçhı olduğu ileri sürülen Rudolf Heim'e, s ah-1 e olduğunu bildiği bir pasaportu na-ıl kullandığı so. rulduğtı zaman, kendisi şunları anlatforçitır:
— Milano'da Dam'da İtalya-dao çrkabilmdk için bir pasaport anıyordum. Çün!kü 1937 senesinde Almanyada tecrit kamplarından* birinden çıkarıldıktan »onra Almanyayı terke mecbur oldum, kalya harlbe girmişti. Orada kalamazdım, kalyada kalmaktansa Türtciyede hapse girmeyi tercih ettim.
Kendisine sahte para meselesinde ilk tahkikatta poliste başka türlü ifade verdiği söylenince de:
— Tercüman Bülenit metrecim Erfride'e âşfk olmuştu. Bu yüzden benim mahkûm olmamı istediği için ifadelerimi yanlış tercüme ertt'i ve metresime musallat oldu, demiştir.
Suçluların dört Hanesi pasaportlarında tahrifat yapmış ve bu sahıte pasaportlarla Türkiyeye girmek/ten ve hepsi de sahte İngiliz liralarını Türkiyeye sokmak ve sürmekten suçlu oldukları kendilerine söylendiği zaman hep si teker teker, kimimi bilmediği halde bu paralan taşıdığını, kimisi işle hiç alâkadar olmadığını söyhyerek itiraz etmişlerdir. Ba-zrları da Alfred Heim'in dediği gibi polis tahkikatı esnasında tercüman Bülendin ifadelerini istedi, ği gibi yazdığını söylemişlerdir.
Maznunların hepsi muhacir olduklarını ve Filistine git/meğe çalıştıklarını, bun/un için memleketimize geldiklerini artlaıfrnışla-rdır.
Julius VerneT'den sahte para meselesi sorulduğu_zaman kendi. sinin ilk tahkikat esnasında Ko-hen kalpazan şebekesinin Balkan mümessili olan Zillbermann Türkiyede bu işleri Alfred Heim'e verdiğini ve onun bu idleri idare ettiğini söylediği okunimuş, Ju-lius Verııer de:
— Bülent ismindeki tercüman kabahati Alfred Heim'in üzerine abmak için böyle tercüme etmiş-
tir, demiştir.
Sorguları yapılan» iki kadın da kendilerinin ne sahte pasaport işinde, ne de sahte para meselesinde alâkalan olmadığını söylemişlerdir;
Muhakeme sonunda bütün erkek maznunlar tahliyelerini istemişlerdir.
Müddeiumumilik makam» Jacob Weiss ve Rudolf Boduer a-leyhine beşinci asliye cezada açılan kaçakçılık davasının mahiyetinin sorulmasına ve maznunların tahliye taleplerinin reddile gel-miyen suçluların celbine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme gereğini düşünmüş ve maznunların tahliye taleplerini reddederek gelmemiş olan Jozef We»ser, An ton Role ve Elice'in celbine karar vererek »muhakemeyi I 4 mayısa talik ebmiştir.
Diğer taraftan haber aldığımı, za göre tercüman Bülenft hakkında takibataı kanuniye yapılmağa başlanmış ve Bülent tevkif edilmiştir.
Tecrübesiz Güreşçiler Müsabakası
İstanbul Güreş Ajanlığından:
Tecrübesiz güreşçiler arasında tertip edilen Grekoromen müsabakaları 20.4.941 pazar günü Fatih Güreş Klübü salonlarında yapılacaktır.
Tartı saat 11 den 12 ye kadar yapılacak ve müsabaka 15 te bağlıyacaktır. 2 kilo tolerans vardır.
Yüzme Muallimi Alınacak
İstanbul Su Sporları Ajanlığından:
Su Sporları Federasyonu tarafından yüzmede geri olan bölge yüzücülerini çalıştırmak üzer© hazirandan itibaren dört ay müddetle 3 mu allim yüzücü alınacaktır. Bu vazifeye tayin olunacak gençlerin antrenör den ders görmüş olması ve iyi yüzme bilmesi şarttır. Talip olanların her gün Taksim Sıraselvilerde Beden Terbiyesi müdürlüğünde Su Sporları ajanına müracaatları tebliğ olunur.
M. Sami Karayel Beraet Etti
Bozkurt mecmuasında neşredilen bazı yazılar dolayısile sekizinci ceza mahkemesi tarafından altı ay hap se mahkûm olup mahkûmiyeti sabıkası olmadığından tecil edilen M. Sami Karayel hakkındaki karar bu kere temyiz mahkemesince nakz ve bu nakza sekizinci ceza mahkemesi de uyarak beraetinc hükmolunmuş-tur.
M. Sami Karayel arkadaşımızı beraet karan aldığından dolayı tebrik ederiz.
Mahmut Saîm Tevkif Edildi
Dün yazdığımız gibi bir çok kimseleri abone yazarak ve iş bulacağını vadederdk kendilerinden para alan meşhur Mahmut Saim akıncı asliye ceza mahlkemesinin kararile tevkif edilmiştir.
Mahmut Saimin davasına mcv.
küfen bakılacaktır.
iAnkara Maarif Kooperatifi
Ankaradan aldığımız bir habere göre. Maarif Vekâleti merkez teşkilâtında maag veya ücretle çalışan memurların anî ve zarurî ihtiyaçlarını önlemek için, Maarif mensupları kredi ve yardım kooperat'fi adile bir şirket kurmuşlardır. Otuz sene devam ede-ceîk olan şirketin merkezi Ankara, da bulunaca'ktır. Kooperatif, meslek mensuplarına borç para verecek, ölenlerin ailelerine bir nisbet dahilinde yardım edecek, giyecek ve yiyecek, yakacak ihtiyaçlarını, bedelleri talösitle öden mek üzere temin eyliyeoek ve menfaati u-mıfmi olmak üzere her türhi ticarî teşebbüslere girişecektir.
-—o-
Askerlik İşleri
Beyoğlu yeril askerlik şubesinden:
312 - 313 - 314 doğumluların senelik ihtiyat yoklamaları aşağıda yazılı dört gün zarfmda yapılacaktır. Bu günlerde nüfus hüviyet cüzdanları ile beraber şubeye müracaat edilmesi.
22/4/911 Salı. 23/4/941 Çarşamba. 24/4/941 Perşembe. 25/4/941 Cuma.
Eminönü Askerlik Şubesinden:
Lise ve daha yüksek okul mezunu muamelesi tekemmül etmiş olan kısa hizmetli askeri ehliyetnamesi ol-mıyanlarla yüksek askeri ehliyetnamesi olanlar 28 Nisan 941 tarihinde Yedek Subay okuluna scvkedilccek-lcrindcn şimdiden şubeye gelerek kayıtlarını yaptırmaları, gelmiyenler hakkında kanunî takibat yapılacağı ilân olunur.
Büyük bir alaturka musiki gecesi
Bu Akşam TAKSİMDE
KRİSTAL Gazinosunda
C.H.P. Eminönü Halkevi Sosyal yardım kolu menfaatine îstanbulun
en kıymetli sanatkârlarının lştirakile
BUYUK KUME SAZI
Bu müsamereye: Kıymetli bestekâr: SALAffADDtN PINAR Kemani Necati Tokyay, Cümbüş Dramalı Hasan, keman Nubar ve memleketimizin maruf diğer sanatkârları bu fevkalâde geceye iştirak edecekleri gibi, sevimli ses kraliçesi Bayan
HAMİYET YÜCESES
Gardendeki seansını bitirdikten sonra müsamereye iştirak edecektir. Sololar.. Sürprizler.. Duhuliye serbesttir. Tel. 10099
ECI1A
18 NİSAN 941
Kapanış
Sterlin 5,22
Dolar 132,20
isviçre Frc. 30,79
Drahmi 0,9950
Peçeta 12.89
Dinar 3,1625
Yen 31,175
İsveç Kronu 30,6275
Eehanı ve Talıvilât
I* K.
1933 Türk borcu I 18 50
1918 İstikrazı dahilî 21 65
1938 tkramiyeli 19 90
1933 İkramlyeli Ergani 19 00
1934 Sivas - Erzurum 19 00
1338 > » 51 75
1932 Hazine Tahvilleri 61 00
1934 > > 15 50
1935 > > 29 50
1938 > > 51 75
Anadolu Demiryolu Tahvili 10 50
Demiryolu Mümessil Senet 38 35
T. C. Merkez Bankası 107 50
Osmanlı Bankası 26 00
T. İş Bankası (Nama muhar.) 9 05
Aslan - Eskihisar Çimento Ş. 7 55
* > Müessis Hissesi 9 50
Şirketi Hayriye 26 00
Türk Altını (Reşat) 28 20
Türk Altını (Hamit) 27 20
Türk Altını küçük (Hamit) 27 10
Türk Altını küçük (Aziz) 26 20
Yalnız Yazlık Veya Bütün Sene İçin
Kiralık Ev
Nişantaşında Vali Konağının karşısındaki Eytam çıkmazında B. Mehmet Eminin hanesi yalnız yazlık veya bütün sene için, mobilyalı veya mobilyasız kiralıktır. Yedi büyük oda, sayfiye sükûneti, deniz manzarası, güzel bahçe... Telefon numarası: 80664
DOKTOB-KtMYAGEB
CEVAB TAHSİN
tDBAB - KAN - KAZURAT vesaireoin tahlillerini yapar. Divanyolu ortasında TeL 23334
BULMACA
Soldan safta: 1 — llçebay - Kuzu feryadı, 2 — Evin taksimatından -Taharri etmek, 3 — Söz, 4 — Kör -Takım, 5 — İnsan eti yiyen - Bir İçki, 6 — Eski bir silahın torsl - Saz dan örülmüş halı, 7 — Askerlerin su kabı, 8 — Kuru yeşillik - Nezir -Bol olmıyan, 9 — Evin taksimatından, 10 — Bir renk - Mayi haline gelmek, 11 — Hususi olmıyan - İnce iplik.
Yukardan aşağıya: 1—Güç değil -Kâğıt çıkını, 2 — Nezretmek - Erkek gibi, 3 — Suyun fosforlanması, I — En büyük baba, 5 — Bir hayvan - Canlı, 6 — Ayak - Bir renk, 7 — Temiz - Maç idare eden, 8 — Su - Gelir - Vazıh, 9 — Dağınık -Rabıt edatı. 10 — Canın yongası -Kırılmış parça, 11 — Yama - Bir nehir - Uç.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan safta: 1 — Melek Sima, 2— Şahin - İdare, 3 — Elim - Anut, 4— Kiler - Meze, 5 — Ek - Aynen, 6 — Yafa - As, 7 — Po - Havi - İri, 8 — Aya - Deni - İz, 9 — Ra - Saldır, 10 — El - Enli - Ece, 11 — At} -Efe.
Yukardan aşağıya: 1 — Şekerpare, 2 — Malik - Oyala, 3 — Ehil, 4— Lime - Ah - Sc, 5 — En - Rafadan, 6 — Yavello, 7 — Şi - İndi, 8 — İdame - İl, 9 — Manen - Ret, 10 — Aruz . Ari - Ce, 11 — Edcbsizce,
Romanya İle İlgisi Olanların Dikkatine
Hariciye Vekâletinden tebliğ edilmiştir:
Romanyada ahiren neşredilen bir kararname mucibince, ecnebilerin Millî İktisat Nezaretinden verilmiş bir müsaade olmadıkça Romanyadaki emlâk, hukuk vc menafiine ait tasarruf muamelelerinde bulunamıyacakları; böyle bir müsaade istihsal edilmeksizin yapılacak tasarruf muameleleri ile normal idare muameleleri ve bankalarda mevdu kıymetlere müteallik tasarruf muamelelerinin hukukan batıl addedileceği; Romanyada ikamet etmemekle beraber orada bu gibi emlâk, hukuk ve menafie malik bulunan ecnebilerin ise, Romanya arazisinde tedavüle çıkartılmış bulunan bilûmum tahvillerle nama muharrer olmıyan kıymetli senetleri hâmil oldukları takdirde bunlar hakkında nisan 1941 nihayetine kadar, Romanya sefareti ile konsolosluklarına bir beyanname vermekle mükellef oldukları; ayni mükellefiyetin bu gibi esham, tahvilât ve senetleri mevduat o-larak kabul etmiş bulunan bankalara da şamil olduğu Ankara-daki Romanya sefareti tarafından bildirilmiştir.
Keyfiyet alâkadar Türk vatandaşlarının ıttılaına vazolunur.
D03TOR
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehaneflfnd^ her gün hastalan kabul eder. TeL 24131
_ Dr. İHSAN SAMt
İSTAFİLOKOK AŞISI
Istafilokoklardan mütevellid (ergenlik, kan çıbanı, koltuk altı çıbanı, arpacık) ve bütün cild hastalıklarına karşı pek tesirli bir aşıdır. Divanyolu No. 113
Devlet Demiryolları İlânları
D. D. Yolları 10 cu işletme Müdürlüğünden :
İşlctmemizce kapalı zarf usulile eksiltmeye konulan boş bin beş yüz metre mikâp çam tomruğa talip çıkmadığından (şartnamede müteahhitler lehine tadilât icra edilerek) 2490 sayılı kanunun 40. cı maddesine tevfikan yeniden kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Mezkûr bes bjn beş yüz metre mikâp tomruğun muhammen bedeli yüz yirmi bir bin lira olup ihalesi 29.4.941 salı günü saat 15 te Erzurumda 10. cu işletme müdürlüğü binasında yapılacaktır.
Bu işe girmek istiyenlerin yedi bin üç yüz liralık muvakkat temi-natlarile kanunun tayin ettiği vesaiki ve bu işi becerebileceklerine dair olan bir belgeyi ve teklif mektuplarını ayni gün saat 14 dc kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Beş bin beş yüz metro mikâp tomruk orman müdürlüğünce işletmemize tahsis edilen Olutunun Köroglu ormanlarından tefrik edilen 16 a ve 29 a No. lı maktalarından katedilecektir.
Teslim yeri Sarıkamış Hızar fabrikasıdır.
Şartnameler Haydarpaşada 1. ci, Ankarada 2. cl, Erzurumda 10, cu işletme müdürlüklerinden ve Sarıkamış, Kars, Trabzon istasyonlarından 6 lira mukabilinde tedarik edilir. (2921)
Baş, Diş, Nesle, Grip. Romatizma
Nevralji. Kmkhk ve Bütüo Ağrılarınızı Derhal Keser
İcabında ffOotfe S ka*e alınabilir TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ HER YERD6 PULLU KUTULARI ISRARLA İSTEYİNİZ
SİZİN DE TAKDİR ETTİĞİNİZ ÜZERE
v mm/ modacının zarafet ve İnceliğine inzimam eden üstad terzilerin mahareti, kadraa da gençliğe matuf $a-" yanı hayret bir beden tenasUbÜ arzeder. *
Fakat yüz ve onun hututu gevezedirler. Eğer bu noktaya lâzım gelen ihtimam gösterilemezce, neneler bu hatları bankalarına pek çabuk fark ettirirler» Bu, »izin bir hir-rınızdır kl, ufak bir dikkatsizlik veya üunal neticesi ra-klbelcrinizin dikkat nazarından uzak kalamaz. İşte senelerin (bilhassa nazik vo hassas çitlere musallat olan o tahripkâr senelerin) elidinize çizmekte olduğu on binlerce (bidayette gayri mahsus) İnce çizgilere ihmalkâr kalmayınız.
Zamanla cildinizi solduracak olan vc sizi pek çok defa vakitsiz harap eden bu arızalan aksam ve sabah KREM PERTEVle yapacağınız ufak masajla refedlnlz. KREM FERTEV'İn bu mucizesine yüz binlerce hemcinsiniz gibi siz de hayret ve memnuniyetle şahit olacaksınız. Göreceksiniz kl, simanız, ebedî gençliğinizi herkese mağrura ne söyllyecektir. ^
KREM PERTEV'in terkibindeki faal naaır en derin çizgileri bile İzalede gecikmlyccektlr. Bugünden İtibaren siz de bir tüp KREM PERTEVİ tuvalet masanızda bulundurunuz. O, ayni zamanda sert rüzgârların ve kuvvetli güneşin en iyi muhafızıdır.
îstanbul Belediyesi İlânları
İtfaiye Haliç motorunun makine aksammın tamiri 2490 numaralı kanunun 46 inci maddesinin B fıkrasına göre pazarlıkla yaptırılacaktır. Keşif bedeli 698 ttra 50 kuruş ve teminatı 104 lira 78 kuruştur. Koşif ve şartname zabıt ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir, ihale 24.4.941 perşembe günü saat 14 te daimî encümende yapılacaktır. Taliplerin teminat makbuz veya mektupları ve 941 yılına ait ticaret odası vesikalarile ihale günü muayyen saatte daimi encümende bulunmaları.
(3088)
Harp Okuluna Havacı Subay Yetiştirilmek Üzere Sivil Liseden Mezun Olanların
Kayıt ve Kabul Şartları
1 — Lise olgunluk imtihanını vermiş bulunmak-
2 — Aldıkları mezuniyet diplomalanndaki kanaat notu iyi veya çok iyi bulunmak.
3 — Olgunluk diploma tarihinden bir seneden fazla müdde*" «esmemiş bulunmak.
4 — Sağlık durumu pilotluk hizmetine müsait olmak.
5 — Yaşları en yukarı 21 olmak. Not:
Bilâhare hava muayene heyeti tarafından yapılacak muayenede sağlık durumları pilotluk sınıfına müsait görülmiyenler isterlerse harp okulunun diğer sınıflarına verilmek gibi hiçbir mecburiyete tâbi tutulmazlar. Tam serbesttirler. Kendilerinin arzularına göre muameleye tâbi tutulurlar.
Okul tedrisatı 15/Mayıs/941 de bağlıyacağından talip olanların, bulundukları askerlik şubelerine müracaat edeceklerdir. Askerlik şubeleri, yaptıracakları sıhhi muayenede müsbet netice alanlar evrakları ile harp okuluna sevkedüeceklerdir. (2822)
Türkiye Ccmünrlydtl
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi; 265. Zirai ve ticarî her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere JS 000 lira ikramiye veriyor
*-
Ziraat Bankasında kumbaralj ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecek kur'a üe aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır.
4 adet 1,000 liralık 4,000 lira | J ^ ^ 4 » 500 »
250 100
2,000 1,000 4.000
50 liralık 5,000 lira 40 » 4,800 »
20 » 8,200
DÎKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kurcalar senede 4. defa, lı mart, 11 haziran, 11 eylül, lı BirincLKânımda çeküecektlr.
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığı Ter: VATAN MATBAASI
?219