Başmuharriri:
Au^+   ErT);n   YALMAN
\ A İANE VI — CagaJoğlu, Molla Fenarl S. 32 Telefon: 24186 —   Telgraf VATAN İst.
24   MART   1941
PAZARTESİ
fiyatı: 5 Kuruş
SİYASİ   SABAH  GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 210
I  Adliye Vekilimizden Açık Bir istirham
Yazan: A. E. YALMAN
(Bugün 3 üncü sayfamızda)
Harbe Daima Hazırız
Her Birimiz Biliriz ki Harbi Yüzde Yüz
Göze Almak ve İçimize Yatırmak; Sulhu Koruyabilecek Yegâne Yoldur
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Harp    bizim   kapılarımıza yaklaştıktan    sonra    her lürkün ruhunda hh üzüntü    be-
rafı elbette yoktur. Fakat, diğer ihtimal, bin kere kötüdür.
Harpte hiç oLmazsa kazanmak, muzaifer otmak, hiç de-ğn'se şerefle ölmek imkânı vardır. Mihver; yurdumuza ister düşman «ıfatile, ister dost nılca-bile, ister kapıdan, ister bacadan girsin, mille* sıfatıie bizi mutlaka ve mutlaka şerefsiz bir ölüm bek. ler. Almanlar kendüerrnd-en başka bir milletin istiklâl iddiasında bulunmasını cn büyük günah ve cinayet sayarlar. Her gittikleri yerde istiklâlin bütün unsurlarını, bütün istinat yerlerini budamağı, rdhber sınıfından münevver insan lan imha etmeği iş edinirler. İşgal ettikleri 3rerler halkının açlığı, hastalığı, ıstırabı umurlarında bile değildi.. Ayakları altına düşen bir sürü karıncaya belki daha çok acırlar. Her işgal ettikleri memleket kendileri için ancak yiyecek, içecek, giyecek vesaire mevcut eşyanın talan edileceği yeni bir sahadır.
Asırları dolduran acı ve olgun tecrübelerle Türk milletinin gözü dört açılmıştır. Vuruşmak dakikası geldiği hakkında Millî Şefinden bir işaret alırsa derhal bilecektir kî, şerefli ve emniyet-
(Devamı: Sa. 5, Sti. 2 de) =
malımızı, hepimizin rahatı-1 mızı kaybetmemiz   demek-!
lırmiştir. Bir dostuna tesadüf e- tir. Sevilecek, istenecek ta-
dince içini döküyoı ve onda da ayni üzüntü bulunduğunu keşfediyor.
Bu üzüntünün hikmeti ne? "lürklerin gözleri mi yıimıştır? Harbe girmemiz ihtimalinden mi korkuyorlar? Yarın başımız üstünde üüşman tayyarelerinin uç-nva-sı ve göklerden «düşecek bombanın tesadüfe göıe birimizi ve-pa diğerimizi ölldürımesi düşüncesi mi kendilerini ürkütüyor?
Hayır, .taunam:1c aksine... Başımızdaki tedbirli, akub, cesur rehberlerin görüşüne, ¦ bilgisine, tecrübesine karşı duyduğumuz bütün güvene rağmen içimizde vakit vakit şu endişe beliriyor: Acaba geç kalmıyor muyuz? Aca ba suıh sevgisi biz' gevşetti mi? Acaba gafil mı av*anacağız? A-caba mihverin sözüne aldanmak ihüya.tsızuğını gösterecek mıy.z.J
Hemen »her Türk t e bu yolda fcısıere tesadüf edıldığ'ne göre kısanın hatırına şöyle bir sual gelebilir:
Türk milleti   acaba harp mı istiyor?
^ayır, Türk mUiet* harp istemiyor. Harbi hiç bir nevi millî sjyaeetan tatmini için meşru bir ve-sua saymıyor. Türkler bu bakımdan insanlığın en yüksek mer tebesine errruşierdir. Bütün emelleri, harbin her zaman ve her yer |rin imkânsız bir hale konulmasından ve bütün insanların sevgi, Cjnniyet ve tesamüh içinde iş be-*.ûi>cıiği yapmasından ibarettir.
bizim kendimizin harp yoiıle varılacak, hiç bir hedefimiz yoktur. Mukabilinde bize dünyayı ve. reeeklerini temin etseler bir tecavüz hajibi yolunda bir tek adım atmayız.-
Yoksa bütün dünya dövüşüp dururken Türkleri dövüş heyecanı mı sardı? Acaba kuvvetlerini ve cesaretlerini denemek için mi dövüşü göze alıyorlar?
Hayır, hiç de değil... Bizim cesaretimiz var, şevkimiz, heyecanımız var, fakat bunlar, yurdumuzu imaT ve inkişaf ettirmeği, güzelleştirmeği yükseltmeği hedef tutajı mücadelelerimizde kullanmak içindir. Elimizden gelirse harp tufanındaro hariç karmağı, hakikî suıha, hürriyete, emniyete eit düşünceleri bütün insanıvğın bir emaneti diye gerecek nesillere ulaştırmağa vasıta olmayı tercih ederiz. Rehberlerimizden istediğimiz şey, harbe karışmamak mesuliyetini taşıyalbilecekleri müd detçe bizi harpten uzak tutmaktır.
Buna rağmen Türk vatandaşlarının hatfbi pervasızca göze almalarının ve geç karmak endişesile üzüntü duymalarının sebcfbi, hayret verici bir siyasî olgunlukla şu n ok tayı iyice kavrama 1ar id ı r: Memleketimiz için şerefli bir sulhu ve bununla beralber varlık ve istik la fimizi haTpsiz korumanın Jbiricik yolu harbe hazır bulunmak ve harp ihtimalini içimize iyice yatırmaktır. Mihver tarafı bunu yüzde yüz bilirse bizim gibi ytimaz (bir askerî kudreti harbe rrtedbur edecek hareketlerden belki de geri durur.
Bize yaklaşan kara bulutları bu cüretli ruhla karşılarken, harbe tutuşmak ihtimali de elbette var. Harp kimimizin canımızı,  kimimizin
Belgrat Kararsız
Büyük Britanya İle Türkiye, Yunanistan;
Balkanlar İstiklâlini Muhafazaya çalışıyor
Prens Pol
Yugoslavyala Son Vaziyet
Bir Hukukçu, Prens Pol'e Vaziyeti Bütün Açıklığıyle Anlattı
Reuter ajansının Belgrattan Anadolu ajansına   verdiği bir   telgrafa
£öre:
Belgrattaki muğlak vc karışık variyet her türlü imkânlarla doıudur. Hükümeti temsil eden altı partiden yeJnız Maçekin riyasetindeki Hırvat çiftçi partisi. Alman şartlarrnm lehine vaziyet almıştır.
Stratejik vaziyetin Almanya ile lir harp vukuunda Hırvatiatanın en büyük kısraınm terkini intaç edeceği kabul edilmektedir.
Diğer taraftan, Hırvatistana yapılan Alman tekliflerinin Zagrepte katî surette reddedildiği de malûmdur.
öğrenildiğine göre, dün akşama kadar istifa İle münhal kalan nezaretler 20 - 30 Sırba teklif edilmiş, fa kat bunların hepsi reddetmişlerdir.
Dün gece, geç vakte kadar kabine buhranı devam ettiğinden dolayı,
Yugoslav devlet adamlarının pazartesiden evvel Viyanaya hareket ede-miyecekleri muhtemel görülmektedir Prens Pol, cuma günü Balkanlarda enternasyonal hukuk ve hukuku esasiye üstatlarının en eskisi olan vc (Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) —
Ordu İle Köylü Hertürlü Tavizata Muhaliftir
2 Binbaşı, 1 Yüzbaşı, 4 Pilot, 3 Tayyare Yunanistana Ueçti
Londra, 23 (A.A.) — Tay-mis'in diplomatik muhabiri yazıyor:
Belgraddalci siyasî mücadele Türkiye tarafından (büyük bir a'lâ-ka ile takip edibm^ktedir. Türk siyasî mahfilleri, Altaanyanm kendbine derhal aevkutoeyşî menfaatler temin etmiyen bir itilâf ile (Devamı Sa. 5, Sü 4 de) +*+
italyan Taarruzu Yine Akim Kaldı
Atina, 23 (A. A.) — Atina radyosu, matbuat nezaretinin şu leb Çiğini neşretmiştir:
«İtanyanlaT, merkezî Arnavutluk cephesinde yeni bir taan«z yaparak Ros ırmağının şimalin-ddki müstahkem Yunan ınvevzile-rinc hücum etmişlerdir. Fakat, iki saat sonra büyük zayiat vererek perişan bir halde ilk mevzilerine çekiımeık mecburiyetinde kalmışlardır.
italyanlar cuma günü piyadelerinden daha iyi neticeler elde etmek arzusile tanklarla yaptıkları son taarruzda üç defa hücuma geçmişlerdir. Fakat bu hücum da, Yunan topçusunun ateşi karsısında, kırılm- ve bir tank tahrip edilmiştir.
Yendi
Dünkü maçta Fenerbahçe kalesine bir hücum esnasında
Pravda gazetesinin «Nihaî zafer denizlerde beÜi olacak» makalesi münasebetile: îngîKı
dretnotlarından birinde büyük toplar temizleniyor
M.
Cebelüttank'm tayyareden görünüşü
Cebelitarık'a
Büyük Toplar   Vaziyeti Ve
Yugoslavya
Yerleştiriliyor
On Ticaret Gemisi Limana Dsmir Attı
Elcezire. 23 (A.A.) — Ofi: Cebelüttarrkta büyük bir faaliyet görülmektedir. 10 ticaret gemisinden mürekkep bir kafile, üç torpidonun himayesinde Atlas denizinden gelerek limanda demirlemiştir.   Limanın   müdafaası
için büyük çapta yeni toplar yer-leştirflmektedir. Kışlalar askerle dolu olduğundan yeni gelen kıtalar vapurlarda yatıp kalkmaktadır.
Selanik Limanı
Nihaî Zafer Denizlerde Belli Olacak
Her Tebeddülün Ucu Kime Dokunur?
Londra, 23 (A.A.) — Times'in A-tina muhabiri bildiriyor:
Selanik limanınm vaziyetinde husule gelecek herhangi bir tebeddülün Yugoslavya için yüksek menfaatlerine herhangi bir tehdit mahiyetini alacağı şüphesizdir. Bu sebeple Yugoslavyanın Almanyaya yaptığı mukabil tekliflerde imza olunacak muahedenin kendisi için Akdenize yegâne mahreç teşkil eden Selanik (Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) X
J^pon Hariciye Nazırı Matsuka
Moskovadan Berline Hareket Ediyor
Moskova, 23 (AA.) — D.N.B. bildiriyor:
Berline gitmekte olan Japon   Hariciye Nazırı Matsuoka, Moskovaya muvasalatında Sovyet Hariciye Nazır muavini Losovski ve Protokol şe-(Devamı: Sa* 5, SU. 1 de) —
Dün, Fenerbahçe Beşiktaş kar. şısında 7 . 1 gibi ağır bir mağlûbiyete uğradı.
Diğer taraftan Galatasaraylılar da İstanbı*! sporu 4 . 2 -mağlûp et- f millerdir. 'Bu surede Siyah beyazlılar dörtler kupasını   kazanmışlardır.
Maçın tafsilât;rvı spor muharririmiz dördüncü sayfamızda ertra-
file anlatmaktadır.
Beşinci   sayfamızda da Sadun
Galip    Savcı'nın    «Her gün on
eatırv   sütununda    «yedi gofünv
tahlilini okuyacaksınız.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim  Hâdiseleri
Yugoslavyada istifa eden nazırların yeri kime teklif edilse reddediliyor. Ordu ve köylünün m. i.i pakla İltihak aleyhinde olduğu bildiriliyor. Üç yüksek zabitin, tayyarelerlle dört pilotun Yunanistana gererek müttefikler emrine amade olduklarını söyledikleri
bildiriliyor. ^   Cebelitarık yeniden takviye ediliyor.
Japon Hariciye Nazırı Moskovaya vardı. Oradan Berline gidecek. Uzaksarkt.ı, Fransız İmparatorluğu cüzülerlnden Annam'a istiklal verilmek mevzuu bahis oluyor.
İtalyanların Arnavutluk vc AfrJkadaki taarruzları akim bıraktırıldı./
Dünya — Tıraş uzun sürecek mi?
Harp — Tabiî bayım, yirmi senedir elime düşmediniz. Sakallarınız o kadar çoğalmış ki perdah etmeden koyvermem!
Yirmi BeşTonluk Tayyareler
İngiltereye 20 Tane Gönderildi
Nevyork, 23 (A.A.) — Tasa: Associated Press'in verdiği bir habere göre, ConeoEted Airraft Company firması a'kmda inşa edL ren 25 tonluk ve beiKeri dörder motorlu 1 2 'bomİbafrdıman tayyaresi İn-gHtereye »evıkediiknek üzere 15 şubatta Amerikanın şark. sahfli*erinde bir yere gelmiştir. İngiliz hükümetini temsil eden bir zatın Ibeytanatma nazaran tesrini-sanidemberi bu tayyarelerden İngiltereye ve Uzak Şarka 20 tane gönder ilrn iştir.
11 Harp Vaziyeti 11
Bugün tfçiincü Sayfamrzda
Bir Sovyet Gazetesi Böyle Düşünüyor
Moskova, 23 (A.A.) — Pravda gazetesi (Motor harbi) başlığı altmda yazdığı bir makalede mihver devletlerinin muarızlarına   nisbetle rrasrî
bir vaziyette bulun duklarıru tahhl e-diyor.
Bu gazete, İngiltere ve Amerikanın maden ve petrol stoklarrna dair rakkamlar zikrederek bu bakımdan mihverin gayri müsait vaziyette bı_ lundugiinu yazıyor ve diyor ki:
Buna mukabil Almanyanm Îng3-tereye nisbetle rüchanlr olan tarafı, (Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) +
/—-
Yedi M.lyarlık Tahsisat
Amerika Ayanı Maliye Encümeni Kabul Etti
Vasington, >S ı.VA.ı — A-yan mecllbinin maliye encümeni demokrasilere yardım için talep edilen 7 milyar dolarlık krediyi mUttefikan tasvip etmiştir. Ancak, daha evvel, ba miktarı yarıya indirmeği istihdaf eden bir teklifi reddeylemlştir.
Negelli Düştü
Kahire, 23 (A.A.) — Orta şark In giliz umumî karargâhının tebliği:
Libyada: Kaydedilecek bir şey yok tur.
Eritrede: Keren mmtakasmda muharebeler devam etmektedir. Dün kıtalarımız bazı mevzii muvaffakiyetler elde etmrşler ve dü.?mana agrr zayiat vcrdu-mi-şlerdü". Elimize yeniden 130 esir geçmiştir.
Habeşlstanda: Mühim Negelli şehri zaptedllmiştir:
Diğer bütün mıntakalarda harekât lehimize inkişafta devam ediyor.
GÜNÜN SESİ
Yugoslavların Eksiği
Yazan: REŞAT NURİ
BeJgradın, ücJü pakta iltihakı artık bir emri vâki gibidir. Bunun i-çin formalitelerin tamamianraasın-dan ve Almanyada yapılacak merasimin salonunu donatmaktan başka bir iş kalmamışa benzer.
Yugoslavların Berlinin tazyikine nihayet boyun eftraesi hazin bir zaaftır. Fakat garip değil midir kl, ha zaafa karşı dünyanın hiç    bir
tarafından bir nefret   ve istihkar
I
sesi yükselmiyor. Haber doğru Isel Bulgarları ağır vo acı bir Usanlaj haşlamış olan Sovyet Rusya bile o-, na karşı âdeta sempatik, çaresizi bir felakete kurban giden bir insana olduğa gibi hemen hemen müşfiktir.
Ba, karakter sahibi temiz bir millete Insanlığm son bir cemilesi ve hürmeti gibidir. Onun miskinliği yahut kötü hırs ve tamalarile mihveri el altından Balkanlara çağırdığına dair kimsede bir şüphe yoktur. Dünyanın gözü önünde bir millet, feci bir şekilde boğazma basılarak tehdit ediliyor. Halk ve ordu başta olarak   milletin bütünt
(Lütfen sayfayı çeviriniz),
VATAN
24 - 3 . 941
Casuslar C
5
asusu   j
Liokoln'un
Hayaf ve
Maceraları
Toplıyan ve nakleden: İHSAN BORAN
Trc'biç iher ne işe gird'iyse hasılını te'hıikeye »atmafttan sakınmamıştır. O tehlikeyi mesleğinin * a ta'bıi mecburiyetlerinden sayı-yoidlL Zevk duytmaJc, yaşaîmak içdl tehlike arıyordu, Macarıstan-Od ytş.ı gözıü a<Lamİ!arm (tehlikeden zevk •aldıklarını ve kanı sev-r M'erkni söryle-rıer. Trcbiç de ye-j . gözlüdür, hayatını kaderin yüzüne fırtaltan adamdır.
1914 - 1918 harbi başladığı zaman, Trcbiç Atman gızıi hizmet şeii 'general NVıcaulai dle teni asa ge.dıi. Bu cürette Trcbiç çabuğu k ta eski o'Jan bir kaidenin coğıuıuğunu göstervrJiş ooryordu. Lu kaideye göre bir casus ekseri-5 a baıcaç şet 'hesabına çalışır. Bir tek şef hesabına casusluk yapma-

nadirdir. Trcbiç 5 - Ağustos -1914 e (kadar Alman hesabına çalıştı. İngi/terc bu tarihte büyük harbe girmişi i. Londranın Berime ültimatom gönderdiği gün Trebiç Enti-ücens servis tarafından Alman ve MacaT düîerindeki muhaberedir tiçin sansürcü tayin edildi Harp ba^ıadığı zaman Inıgiıtere-de takriben 3 bin ALman casus bulunduğu zannediliyordu. İngiliz polrs teşkilâtı 1914 - 19 15 e ka-<?ar geçen bir sene zarfında bu ©uçuşların ancalk yarısını yakalı-yalbuUL Bu igıte Trcbiç'in şeytan zekâsı büyük Ihizmet gördü.
Trebiç 1915 senesinin 1 - Kânun ayında harjbiye nezaret indeki Lnte^ccns servis sansör vazifesinden ayrıidı. Gece gündüz ka-' paaıp çalıştığı siyah çalışma odasında ruhu daralmıştı. Yeni bir vaz^fe alarak Holandada (Roter-dam) cehrine (gitti. Burada şef o-larak kalabalık bir casus teşkilâtını idareye başladı. Vazifesi askerî meselelerdi. Bitaraf m in takada ve düşman arazisinde çalışan seçmie harp ajanlarını idare ediyordu. O sırada Holandada in gikere için casusluk ve mukabil casusluk (merkezi pek lâzımdı. Trebiç'd'en evvel Roterdamda deniz seyrüsefer ajanlığı altında bir büro açılmış ve bu büro İngiliz konsolosunun idaresine verilmişti. Konsolosa yardımcı olarak da yarbay Francis Oppers-heimer memur edilmişti. Trebiç Roterdama gedince «bu gizli teşkilâtın idaresini eline aidi; ajanlarını çoğalttı. Otellere, matbuata, posta ve telgraf merkezlerine deniz şirketlerine soktu. İstasyon larcla ve hudut yollarında araba -cılaT bile Trebiç hesabına çalışıyorlardı. 'Bu sayede 1916 senesinin ikinci kânununda Trebiç AL manyanın her türTü nakliyatını kontrol altında bulunduruyor, Londraya muntazam rapor veriyordu. Teşkilâtında her tmilletten casuslar vardı. Her yere girip çı-kabiityorlardı. Sahte pasaportlar sayesinde Holanda ile Almanya arasmda mekik dokuyorlardı. Mesela en atılganlarından olanı Kooyıper garp cephesine »ekiz defa ve ABmanyaya dört deia gi dip gelmişti. Bu ajanın cesareti sayesindedir ki İngiliz ordusu ku mandanı Sir Douglas Haıîg garp cephesinde Alman müdafaa mev zilermin plânlarını ve fotoğraflarını elde etmeğe muvaffak olmuş tu.
Bütün bu işleri tertip eden Tre-biç'di, 1 .Temmuz 19 16 da müthiş bir topçu hazırlığından sonra İngLi.z ordusu taarruza geçti ve Bapaume istikametinde ilerlemeğe muvaffak oldu. Fakat Alrnan-yanın basma çorap ören Trebiç,
diğer taraftan görülmemiş bir cesaretle Alman ı'ızVı hizmet teşkı-fâtının üçüncü kısmii'e temasa gel di. Bu üçüncü kısım, «asker kaçaK. larından ve esirgerden istifade etmek usulünü bulmuştu. Bunlar gizli bir vazife görmek şarbile ser best bırakılıyordu. O zamanlar Holanda hududu boyunca elektrikli tel örgüleri uzaıtumıştı. Hududu geçmek çok müşküldü. Vazife aıan aısıker kaçakları ve esirler bu huduttan geçiriliyordu. Memıeke'tierine dönünce onıarı catsusîuğ'a karıştırmak kolaydı. Trebiç kullanmak için böyle asker kaçakları ve esirı'er de bulmuştu.
Bu usulü ifk defa ileri süren meşhur Aıiman casusiarmdan Dr. Froiayn diğer ismrle Lıısabeth Sehragmuiter dir. General Nutalai bu hkri güzel buJmuş ve Aıiman genel kurmayana İkabul ettinm'iş-ti. Bu usul garp cephesinde tatbik edildi. Anversfce Doktor Fro-layn ve Roterdam ide Maestrih'da Trebiç idare etti,
Trebiç'in garp cephesinde Alman müdafaa (mevzilerine dair elde ettiği plânfiaT ve fotoğraflar İngiPizlterin çok işine yarmadı. Bunların sayesinde İngilizler Som havzasındaki Alman tahkimatını tahribe ve Som taarruzunu yapmağa muvaffak oldular. Pazieres ve Maupas İngilizlerin eline geçti İngilizler zafer kazandılar, fakat zaferden bir şey anlamadılar. Çok zayiat verdiler. Fransız ku-manîdan/larınidan Jofr ve Foş taarruza devamı -teklif ettikleri zaman İngiîiz ordusu kumandanı Sir Dauglas Haig reddetti.
Harp Avrupa cephelerinde bü tün dehşetihe devam ederken, yakın şarkta Erutelicens servisin gizla müjrn'essili oIWn Albay Lav-rens Orabistan çöillermin hâkimi olan Türklere yeni bir muharebe açmakla meşguddü. Kızıl deniz sahilinde servkuloeryşî bir mevki olan Yambo'dJan (Emir Faysal) a bir Arap kralWığı kazandırmağa çalışıyordu. Fakat Türk. ler mukavemet ediyorlar, Emirin eüvarıüerine ve ingilizlere meydan okuyorlardı. İngiliz amiralliği o zaman Kızıl deniz sularına küçük bir himaye filosu (gönderdi. Diğer taraftan Hint yolunun Britan ya nakliyatına kapalı kalmaması için (bu işi çabuk yapım'aîk lâzımdı. Süveyş kanalının açık kalması, İngiltere için hayaıtî bir mesele idi.
Süveyş kanalının 'kapatılması fikrini dik düşünen ve 'bu hususr ta bir plân hazırlayarak Atananlara veren Entelioens servis casusu Trebiç'dir. Trebiç'(in teklifi çok basitti: Süveyş kanalı içinde çimento yüklü Ibir veya iki gemi batırmayı ileri sürüyordu. Alman genel kurmayı bu plânı kabul etti. Bu maJksaJtlia bitaraf İspanyadan gemi tedarikine çalışıldı. Fakat kâfi ebatta gemi bulunamadığından H o randada Amsterdam nehrinde 'bir gemi kumpanyasından istifade edilmek istenildi. Bu iş A!im\an -gizli hizmet teşkilâtı tarafından Trebiç*e verildi, Trcbiç gemileri temin etmek üzere iken, Fransız ükinci bürosu - yani Fran sız gizli istihbarat şefliği tarafından haber alindi. Bu haberden, Trebiç'in teşkilâtına girımeye muvaffak olan ki Fransrz istihbarat zabiti ikinci büroyu vaktinde haberdar etmişti.
(Arkası var)
Peynirciler Teneke İstiyor
Trakya, Balıkesir ve Bursada bulunan peynir amilleri, ihtiyaçları nis-betinde teneke bulamadıktan    için. halen beyaz peynir yapmaktan sarfınazar etmek mecburiyetindo   kalmışlardır. Ellerinde birer miktar tenekesi bulunanlar krema yapmağı bu gün İçin daha menfaatli bulmakta, teneke tedarikinden ümitlerini    kesenler de ka:?ar peyniri imalini tercih etmektedirler.     Peynir   âmillerinin söylediklerine   bakılırsa,     piyasada mevcudu zaten umumi ihtiyacı karşılayamayacak kadar az bulunan tenekelerin gazcılorla sade ve zeytin yağcılar tarafından   toplattırılması-nın beyaz peynircilik işini bu suretle sekteye uğratacağı iddia edilmektedir. Bu sebeple peynir amilleri bulundukları   mrntakalardakl   ticaret müdürlüklerine mUracaatla    teneke ihtiyaçlarını bildirecek    ve nihayet bir ay zarfında kendilerine teneke temin edilmediği takdirde, elde mevcut peynir fiyatlarının tabiatl ile artacağını ve gelecek mevsim İçin beyaz peynir bulunamıyacağını    İleri süreceklerdir. ı
3.000.000 Vatandaşa Hitabeden Türk Gazetesi
Radyo Gazetemiz Dünyanın İlk Hava Gazetesidir, Gittikçe Cenişliyecek, Hattâ Yakında
Resimlenecek
Külleme İle Mücadele
Bağlara arız olan külleme hastalığı ile mücadele için Ziraat ve İktisat Vekâletleri iş birliği yapmak kararını vermişlerdir.
Külleme ile mücadelede en lüzumlu bir madde olan kükürt istihsalimizi arttırmak için tedbirler alınmıştır. İktisat Vekâleti, Keçiborlu fabrikasında stok olarak bulundurulan 56 bin torba kükürtü Ziraat Vekâleti emrine vermiştir.
temiz kuvvetleri tasavvur edilmez bir İsyan yeisi İçindedir. Kabinedeki üç boş koltuğu doldurmak için koca memlekette Uç vicdansız a-dam bulmak âdeta mesele olmuştur, thtiyat zabitleri hükümetin kararını protesto için teşekküllerini lâğvetmlyc kalkryoıiar. Başka zabitler vasiyetnamelerini kılıçlarına yazıp bırakarak mihverle derhal döğuşmeye başlamak İçin Yu-nanist&na kaçryorlar.
Bu İnsanların cesaret ve fedakârlıklarından şüpheye hiç birimizin hakkı yoktur. Şu halde « ısıl oluyor da bu büyük isyan bulanık bir yeis halinde ruhların derinliğinde çöreklenip kalıyor ve kurtarıcı bir hareket ve faaliyet halinde kendini açığa vurmuyor? Mihveri, pek mühim fiilî neticeleri olmryu-cak bir İmza ile yatıştırmak ümidi ml? Fakat en büyük hukuk profesörleri bu imzadan sonra Yugoslavya bitaraflık ve İstiklâlinin bir hayal olacağını dün Kral Naibine açıktan açığa söylemiştir.
Bize öyle gelir ki. istiklâli için canını vermeyi bugün bile zevk bildiğine şüphe etmediğimiz bu milletin eksiği kısa boyla, beyaz kirpikleri ara* m da munis parlak bakışlı bir Metaksaslan bulunmamalıdır. Bu korkunç tereddüt ve buhran günlerinde bir Metaksas bir tek kelime İle her şeyi ne çabuk ve ne kolay halledecekti. Bu memleketi, bugün beyhude bir isyan içinde kıvrandıran hep öyle bir milli şefin yokluğudur. Evet, zavallı Yugoslavya, emsali tarihte pek az görülmüş bir tazyike kurban gitmek üzeredir.
Belki yarmdan itibaren mihver radyo ve telgraftan Yugoslavya nın kendi arzu ve ricası üzerine lütfen mihvere kabul edildiğini habor verecekler, sonra da kendi saadeti 1-çin kendi İrade ve arzusu e bir yeni ni/.um kabul eden yekpare bir Av-rupodan, tııgütere ve Amerikanın ne istediğini masum bir hayretle dünyaya soracaklardır.
Reşat Nuri
Piyasa Hareketleri:
Yapüklı Derilerin İhracı Başladı
üzerinde yapağı bulunan derilerin ihracına müsaade edîîd-ikr ten sonra piyasalarda koyun derisi kalımamışitır. Ticaret Vekâleti, evvelce verihrns olan kararını d eğ iştirirüc en tü ccar 1 ann   <m e vcu t stoktan için beyanname a!|mfcmış-tjr.   Vekâlete   müracüat  ettîkîerî zaman   tüccarların   ellerinde büyük bir ebok bulunmadığı söyleniyor. Vekâletten müsaade alındıktan «sonra hemen Ibü-tün koyun derileri    toplanmrştır.    Derilerin üzerin-cleki yıapaglarınd'an istifade malcsadiTe koyun derilerine o kadar faz'ia talep oOmuştur ki fiyatlar derhal yükiseJmiştü*. Bu hareket karşısında dabalkhanelerin aL malkba olduğu deriler bile pryasa. dan çekilmiştir. Yedikule ve civarında kınka yakın  dabaklhane deri bulamadığından   işlerini bırakmayı   kararlaştırmışlardır.   E-sasen yarı işlenmiş denilen meşinin ihracının menedîlmiş bulunması da Anadolu ve İstanbul da-bakhanelerrnin faaliyetini kirim işti. Fakat yerli ühtîyaç âçin lüzumu kadar deri bulunmadıkça dabak-haneterin çalışabilmesi   mümkün olamryacaktır. Ecnebi memleketler, üzerindeki yapağıdan dolayı koyun derilerini çok isteki* alıyorlar. Meşin   ihracına müsaade edildiği takdirde yapaglı deriler memlekette işlenecek ve palamut, tuz, mazı #lbi yerlî 'ham maddelerimiz dahi sarfedilmiş olacaktır. Tüccarın eline 36 . 40 kuruş arasında bir f"yatla geçen koyun derileri 48 kuruşa kadar fırlatmıştı. İhraç müsaadesi    üzerine ise 68 kuruşa yükselmiştir.
Türkiyede her gün en az üç milyon vatandaş tarafından okunan, daha doğrusu dinlenen bir gazete vardır:  Radyo rgazetesi...
Ankaranın radyo gazetesi, dün yanın bu şekildeki ilk gazetesidir. Bundan sonra da bir gazete halinde inkişafı için yeni yeni tedbirler alınmıştır. Yakında radyo gazetesi diğer gazeteler gibi resimli çıkmaya başlıyacaktır. Bu gazete gözle değil, ku'ıalkla uğraştığına göre pek tabiî olarak resimleri de çizgi ve renk şeklinde değil, gürültü halindedir. Rad yo gazetesi, dünya'hâdiselerine a-ît birçok plâklar getirtmiştir. Me. selâ Londranın bombardımanından, bir haiva veya deniz muharebesinden, bir kara ihücutmundan bahsederken size hâdise yerlerinde alınmış plâkları dinletecektir.
Gazetelerde okuduğunuz havadis fer, onlara ait resimlerle canlan-dirildiği gfbi> radyo gazetesinde duyduğunuz haberlere ait gürültüler de tıpkı gazetedeki resmin oynadığı  rolü oynıyacaktrr.
Yakında (gazetenin daıhilî haberler kısmı genimi iyecek, müşküllere cevap, mülâkatilar vesaire gibi kraırrrfarı olacaktır.
Ankara radyosunun müdür vekilliğine matbuat umum   mü-
dürlüğü baş mücavirlerinden Vedat Nedim Tör geçmiştir. Radyo gazetesinin hizmet sabasını genişletmek içm pek çok yenilikler düşüneceğine ve yapacağına şüphe edilemez.
Diyeceksiniz ki:: «Radyo gaze. tesi. milyonlarca dinleyicisi olduğuna göre gazete okuim'ak ihtiyacını ortadan kaldırıyor, memleketin en iyi tutmuş, vasıtaları en büyük gazetesi sıfatıle diğer gazetelerin en büyük rakibidir. Bu kadar kuvvetli bir rakip için reklâm teşkil edecek malûmatı ne di ye neşrediyorsunuz?»
Harp zamanında uzakça yerler için bu iddia belki de doğru-d/ar. Fakatı ncvrmaı' zamanlarda radyo gazetesi, diğer gazetelerin okuyucusunu almryacak, aksine o-
larak mTİyonParca vatandaş arasında umumî hava ta alâka uyandırması itîbarile gazete okumak ihtiyacını genişletecektir. Dahilî işler hakkmda radyo gazetesinin neşrettiği hafberlere merak aardı-ranlar, muh t eli f gaz e te 1 e rin bu meseleleri kendi mesleklerine gö, re nasıl münakaşa ettiklerine merak edecekler, kendi fikirlerine göre tercih ettikleri gazeteyi alacaklardır.
Münakalât Vekili Cevdet Kerim
Incedayı Trakyadan Döndü
Veki
Sahi! İskeleleri İl3 Demiryollarında Tetkiklerde Bulundu
Bundan bir kaç gün evvel tetkiklerde bulunmak üzere Trakyaya giden Münakalât Vekili Cevdet Kerim
tncedayı bu tetkik seyahatinden Is-
tanbula avdet etmiştir.
Vekil, Trakyada sahil iskelelerin-
deki işlerin teşriî ve devamı    için
tetkiklerde bulunmuş ve alınması lâ-
zım gelen tedbirleri gözden geçirmiştir.
Trakyada demiryollarının hiç aksamadan cereyanı için istasyonlarda iş hacminin genişletilmesi için de tedbirler alınmıştır.
Vekil, Istanbulda da bir kaç gün tetkiklerine devam ederek Ankara-ya dönecektir.
Bilecikte Ağaç Bayramı
Bîreoik, 23 (A.A.) — Her sene olduğu -gibi bu yıî da burada yapılan ağaç bayramı vesilesfle Kırkılar tepesine vilâyet fidanlığında  yetiştirilen   binlerce   ağaç
dikildiği gîbi Arifiye fidanlığından getirilen eîma, vişne, erik, kiraz ve şeftali fidanlan ile Bursa Ziraat mekte/bi fidanlığından önü. bayaa edilen binlerce kaysi, şeftali fidanlarından da yeni mey-
valıklar tesis olunmuştur.
o
TOKATTA BAHÇELİ EVLER
Tokat, 23 (AA.) — Yeni imar plânına uygun olarak burada yapılmasına karar verilmiş olan bahçeli evtierle vali konağının temel atma merasîîmi dün yapı ltn ıştır.
Üsküdar Tramvaylarında Tek Bilet
İstanbul tramvaylarında tatbik e-dilen tek bilet usulünün Üsküdar ve Kadıköy HaJk Tramvaylarında da tatbiki belediyece düşünülmektedir, öğrendiğimize göre, Üsküdar ve Kadıköy Halk tramvayları idaresi, tek bilet usulünün bilhassa Üsküdar — Kısıklı hattında tatbikinin aksi neticeler vereceği endişesile bundan sarfınazar edilmesi hususunu belediyeden rica edecektir.
KASTAMONU DA BİR KOOPERATİF
Kastamonu, 23 (A.A.) Dün valinin başkanlığında olmak üzere ticaret odasında toplanan urgancı esnafı, aralarmda bir kooperatif kur-mıya karar vermişler ve içtimada bulunan urgancılar 524 hisse Ue kooperatife iştirak eylemişlerdir.
Pasif Korunma Tecrübeleri
Adalar ve Üsküdar kazalarında da pek yakında pasif korunma ve paraşütçülerle mücadele tecrübeleri yapılacaktır. Her iki kaza kaymakamları bu husustaki teşkilât ve hazırlıklarını bitirdiklerini Vilâyet Seferberlik müdürlüğüne bildirmişler, dir. Diğer kazalar dahi hazırlıklarını ikmal ettikçe vilâyeti haberdar e-decekler ve deneme günlerini tayin ettireceklerdir.
GÜNDEN
e İl N E
Vaiz ve İmam Maaşlarına
Zam
Vaiz, imam ve müezzinler gibi hayrat hademeleri az maaş almaktadırlar. Bunların hariçte iş a-rama mecburiyetinde bulunduklarını nazarı dikkate alan Evkaf idaresi, hazirandan itibaren bu gibilerin maaşlarına münasip birer miktar zam yapacağı haber alınmıştın
Vali ve Parti Reisi Trakyada
Vali ve Belediye reisi Doktor Lût-fi Krrdarla Parti vilâyet idare heyeti reisi Reşat Mimaroglu tetkiklerde bulunmak üzere otomobille Trakyaya gitmişlerdir.
Vali ve belediye reisi evvelâ Çatalca kazasında kaymakamlarla alâkadarlardan izahat almışlardır.
Diğer taraftan Üniversite Rektörü Cemil Bilsel de Edirneye gitmiştir.
o-
Urfanın Bütçesi
Urfa, 23 (A.A.) — Vilâyet umumi meclisi vilâyetin 1941 bütçesini «tasvip ederek içtimaına nihayet vermiştir. 415.000 liralık yeni bütçeden Maarif işlerine 1 30 bin, Naiia işlerine 70 bin. Ziraat
işlerine 80 bini, SağMc işlerine de 32 bin lira ayrılmıştır.
Tahsisatın mütebaki kısmı vilâyetin diğer   müşterek    işlerine
tefrik oluTrmuştur ,
--o-
DENİZLİDE TEK TİP EKMEK
Denizli, 23 (A.A.) — Yüzde 15 çavdarlı undan tek tip ekmek yapılmasına fiyat murakabe komisyonu tarafından karar verümiştir. Bu kararm tatbiki neticesi olara* unları Denizli fabrikalarına götürmekte olan Muğla vilâyeti Ue Nazilli kazası dahilinde tek bir ekmek istihlâkine ba-şlanacaktır.
-o-¦—
SAMSUNDA HASTABAKICI-LIK KURSU
Samsun, 23 (A.A.) — Asker! has-tahanede açılmış olan üçüncü fahrî hastabakıcılrk kursu dün kapanmış, ve müdavim 62 bayana merasimle diplomaları tevzi edilmiştir. Bu münasebetle orduevinde yapılan törende vali, ttimkomutanı, parti müfettişi, resmî ve milli müesseseler müdürleri fie seçkin bir davetli "kütlesi hazır bulunmuştur.
Hikâye İle Tarif
*Tp anıdıklarımdan görmü* geçirmiş, umumî bilgisi kuvvetli olduğu için her mevzu-dan konuşulabilir, genç veya yaşlıların meclislerine aykırı gelmez, hikâyeleri bol, hoş sohbet bir zat vardır.
Tanıyanlar hepimiz ona «Bey baba» deriz. Çünkü, hiç de yaşlı görünmemekle beraber onda, hepimizden fazla gün görmüş* hali vardır.
En bariz vasfı konuşmasını mevzua çok uygun güzel fıkralar, hikâyecikler, hakikî vakalarla süsleyebilmesidir.
?
Dün akşam bir mecliste buluştuk. Sekiz on kişi vardık. Söz döne dolaşa değil, dönüp dolaşmadan Yugoslavyanın vaziyetine geldi.
İçimizden biri, tatlı sohbete vesile vermek için:
— Kuzum Bey baba, şu Mihver siyaseti, beşinci kol, üçlü pakt denilen şeyler nedir? Şunu bize bir anlatsana! dedi.
— Anlatayım evlât. Müsaade et de evvelâ bir hikâye $öy-liyeyim:
«Malûm a, İskoçyahlar dünyanın eri hesabi, en hasis tanınmış insanlarıdır. Dişi ağrıyan bir İskoçyalı çocuk dişçiye geliyor ve diyor ki:
Babam gönderdi, dişimi
kaça çekeceğinizi öğrenmek istiyor,
«—- İki liraya.
öyleyse siz dişimi yirmi
«
1 Al KVİM
24 MART 941
PAZARTESİ
AY: S - GÜN: 83 - Kasım: 137
RUMİ: 1357 — MART:       11
HlCHt; 1360 — SEFER:     25
VAKİT ZAVALt   EZAM
GÜNEŞ: 6.57        11,32
ÖĞLE: 13,20         5,55
ÎKÎNDÎ: 16,49         9,23
AKŞAM: 19,25       12,00
YATSI: 20.57          lf31
İMSAK: 5,16         9.51
Ya MİMİs Van Hopper'ln bu sözleri:
— Karısının ölümünden beri bambaşka bir adam olmuş...
Tekrar yanma oturdum, EDerinl tuttum ve kendisine sokuldum. SözUnc devam ediyordu:
— Sana bütün bunları bir gUn anlatmak İstemiştim. Hani Jasper'ln peşinde <1 - ı / kenarındaki kulübeye girdiğin gUndlL Fakat tam o aralık odaya Frlth çayı getirdi. Bir şey söyllyemedim.
— Keşke o zaman söyleseydln. Bak no kadar vakit kaybettin. Kaç hafta evvel bir birimize yaklaşmış olacaktık. Yazık degll ml bu geçen günlere?...
— Seni kendime o kadar uzak hissediyordum ki Jasper'i peşine takar bahçelerde gezerdin: hiç. bir r_Mi*a böyle yanıma sokulmazdın ki...
— Niye bana bunları söylemedin? Niye?
— Seni bedbaht zannediyordum. İçinin sıkıldığını sauıyordum. Ben sana göre çok yaşlıyım. Frank İle arkadaş gibi konuşuyordun, beıı.n*le sH*""önlun. İvedimle ^aîdngen ve sıkılgan duvranıyonlıın.
— Senin Rebekayı (UisUndlIğüııÜ farzettl-ğrm İçin sana yaklaşmıyordum. Rebekayı sevdiğini zannederken beni sevmeni nasıl Is-tlyebilirdim?
Beni kollan urosında sıktı ve gözlerimin içine bakarak:
— Ne dedin? Ne demek İstiyorsun? Diye sordu.
— Her dakika beni Rebeka Ue mukayese ettiğini farzederdim. Benimle bahçede dolaş tığın, sofrada oturduğun, bana baktığm zamanlar btttun bunları Rebeka ile yapmış olduğunu düşünüyordum.
Anlamıyormuş gibi saskm saskm yüzüme bakıyordu;
— öyle değil ml? Doğru değil ml? Diye sordum.
— Aman yarabbl...
Dedi ve yerinden fırladı. Odanın içinde dolaşmağa başladı:
— Ne var? Ne oldun Maksim?
Diyebildim. Bana döndü ve yüzüme gözlerini dikerek hiç nefes almadan bir hamlede bu sözleri söyledi.
— Benim Rebekayı sevdiğimi mi zannediyordun? Hayır ben ona sevdiğim için öldürmedim?.. Ben ondan nefret ederdim, tik gUndenbcrl izdivacımız bir oyuna, korkunç bir oyuna benziyordu. O fena, ahlâksız, ru-
hu fesat dolu, kötü bir kadmdı. Birbirimizi hiç sevmedik. Bir an İçin bile olsun mesut olmadık. Rebeka açk, şefkat, âr ve edep tu-nınnyan bir İnsand'. Hiçbir şeyden utanmaz ûi> gayrit^bil bir mahlûktu.
Ben yerde oturuyordum, dizlerimi kollarımın arasına almış Maksimi dinliyordum. Devamla:
— Evet dedi. Bir balama göre akıllı bir kadındı. Şevr&ni bir zekası vardı. Kendisini az tamyunlar dUnyanm en İyi, en merhametli, en güzel ahlâklı kadını farzederlcrdl. Herkese söylenecek sözü bilir ve bulurdu. Eğer seni tanımış olsaydı, sana göre, seni alâkadar edecek sözler bulup söylerdi. Sana çiçekten, musikiden, resimden, senin an-lıyacağın şeylerden bahseder ve sonl de diğerleri gibi teshir ederdi. Sen de ona tanımış olsaydın severdin. Onunla evlendiğim zaman heıkes beni dünyanın en mesut adamı addetti. Nazik, mükemmel bir kadın görünüyordu. Büyük annem bile kimseleri beğenmezken ona bayıldı: «Bir zevcede bulun-
beş kuruşluk yerinden oynatın, üst tarafını evde babam tamamlar.
«İşte evlât, Mihver siyaseti ve beşinci kol bu hikâyede mündemiçtir: Mihver bir memlekette evvelâ zemini yoklar, sonra beşinci kola direktifini verir:
«— Sen biraz karıştır ve yerinden oynat, üst tarafını ben tamamlarım!
«Üçlü pakt meselesine gelin-cej. Mademki dişçiden açıldı, bir dişçi hikâyesi daha anlatayım:
«Dişi   ağrıyan   adamın biri
dişçiye gelmiş, derdini anlatmış.
«Dişi muayene eden dişçi:
«— Ya dolduracağız, yahut
da çekeceğiz.
«— Üçüncü bir yolu yok mu?
«— Var: Evvelâ doldururuz,
sonra çekeriz.
«Bu da, üçlü paktın hikâyesidir. Bir gün Mihver, göz koyduğuna veya gözüne kestirdiğine:
<ç— Haydi, ya üçlü pakta gir, yahut canına okurum, der.
«Bu tehdide maruz kalan eğer korkak ve müteredditse sorar:
«— Bunun bir üçüncü yolu yok mu?
«— Var: Evvelâ üçlü pakta
girersin, sonra canına okurum!
KÖRKADI
Kış Sporları Filme Çekiliyor
Uhıdagda yapılan kış sporlarına ve dağın güzel {manzaralarına art bir fîlim çekilmesi kararlasın ıştır. Bunun için şehrimizden Bursaya filim operatörleri gitmiştir. Filim çoğcltılacak ve ecnebi menvlekettere de gönderilecektir.
ması lâzım gelen üç mühim vasrf Re bekada var, derdi. Bunlar da terbiye, zekâ ve güzelliktir.» Ben de İlk önce ona kapılmıştan. Herkes beni kapılmağa âdeta mecbur ermişti. Fakat İçimde yine bir şüphe vardı. Gözlerinde hoşuma gitmeyen bir şey sezerdim.
Bu sözlerden sonra biraz sustu. Bilmecenin mühim bir kısmı çözülüyordu. Rebeka hayalimde sanki onun hakikî simasını tanı-yorraaşum gibi canlanıyordu. Herkese meydan okuyan Rebekanın hayatta hiç bir şeye aldırmayan mağrur ve muzaffer Rebckanm iç yüzünü öğreniyordum.
Sahildeki aptal Ben'in sözlerini hatırladım:
— Siz onun gibi değilsiniz. Beni deliler hastahanesine koymıyacaksınız, değil mi? Siz ona hiç benzemiyorsonuz..
Maksim hem odada bir aşa&ı bir yukarı dolaşıyor, hem de sözlerine devam ediyordu:
— Evlendikten beş gün sonra hakiki Rebekayı keşfettim. Montckarloda İdik. Hani seni götürdüğüm tepeyi hatırlıyor musun? Orada otomobilde oturuyordu. Siyah saçları rüzgârda dalgalanıyordu. Bana kendinden bahsetti. Birçok şeyler anlattı. Bunları hayatımda bir daha tekrar edemem, utanırım.
(Arkası var)
VATAN
mm
On Uç Yaşındaki
Zavallı Anne
Taş Bebekle Oynıyacak Yaştaki Yavru, Adliye Kcsidorlannda Annesine Baktı:
"Anne Gidelim, Çocuk Ağlıyacak „ Dedi
Yazan: Mitat PERİN
Henüz <on üç yaşmda bir kızcağız... Taş bebekle oymyaîbüc-ceîk fair yaştan..
Uzalktaın göstencJBer:
— Safhğmdaoı istifade edile-rel: viod-ansız bir namus hırsızı tarafından felâkete uğratılmış bir zavallı... Üç aylık hu bebeği
var.
Adliye binasının I*oş koridorlarında «Avukatlara (mahsustur» diye yazılı (bir sıraya ilSşmiş, oturuyordu, kabahatli ibir mektepli tavrı 1 e önüne bakıyor, 'birini bekliyordu. Taş bebek gibi b*r yüzü vardı. Uzun kirpikleri, koyu mavi göz Ferini rerçiveliyor, ince narin Iburnu L~rrmzı dudaklarına doğru inivordu. Bîr mektep talebesi ^ibi dağınık kumral saçları, ayakla/rında rugan atkılı alçak ökceli avakıkabılaırı vardı.
KaTşrmda hayatın pek insafsızca, pek vakitsizce ezdiği bir zavallı yavru duruyordu. Hayatının acı "hikâyesini dinlemek istedim. Konuşmadı, konuşmfek istemiyordu. Annesi yanında îdi. Kızile konuşmak ostiyenlere kinle balktı:
— Bizden ne istiyorsunuz? pedi.
Ne istiyeoelldtik > Dertlerine or-*ak olmaktan îba^ka ne SstiyebtHr dik? Küçük anne büyük acnsmı belîi etmek istemedL Yalruz dişlerini sıktı ve gıcırdattı.
Aması rrihajvet anlattı: Bir vicdansız adam bir saniyelik zevki için zavallı yavruya kıymış, hayatını vıktnış, kendisini tuzağa uüşüramiş. Sonra kaçmış, gitmiş.
Üstelik d'e: «Sak m mahlk emeye müracaat etmesinler, şöyle yaparım, (böyle yaparım.» Diye tehditler dç savunmuş.
Şimdi ana kız Adlaye huzurunda Kak anyorfar ve taş ıbebekle oyrayacak İbir yaştaki zavallı yav ruyu henüz cn üç vaşında anajlı-ğa mahkûm «den vicdansız adamın lâyık olduğu cezayı görmesi rai istiyorlar.
Bir aralık zavallı çocuk feaşı-ru kaldırdı:
— Anne, haydi gidelim, çocuk aelar, dedi.
Bunu söylerken bir yandan da bizden utanıyor, 'başını öte yana çevirivordu. Göiîerrnde bir ana şefkati vardı. Fakat Pa>ş bebeğilc annelik, evciKk oymyan küçük bj kızın annelik ihtimamı gibi döğündü. •
Adliyenin tozîu ve loş koridorundan giderlerken arkalarından baktüm: İki ana Ihiç ses çıkarma^ dam yürüyorlardı- Büyük anne yır tıcı ibir kuş gibi, etraftan «bakanlara saldıracak gibi idi. Kuş kadar yavrusunu ımu!haıfa<za edememişti. Bunun eltemi yüzünde okunuyordu. Çocuğun kolundan çek ti. Adımlarını sıklaştırdılar. Bu sıkıcı (havadan bir an evvel uzaklaşmak istedikleri 'belii idi
A rkaîar md fem e tem le 'bak t ım ve ne adını, ne de hüviyetini b'A-m'ediğim kötü adama lanetler o-kudurru Bdr saniyelik "bir zevki için ibu masum yalvrüya nasıî kıyabilin işti! Bu büyük ana, ana ve yavruyu felâketlere sürüklemenin günahı nasıl ödenir.
Mithat Perin
DOKTOR
DİYOR Kî
Barsak Kurtlarının Zararları
Barsak kurtlan, çengelli olan a-ğızlarile barsağın iç zarına yapışmış vücutlarını barsak boyunca uzatmış, güzelce beslenip yaşamak için bedenin bu yerini kendilerine çok mü salt bulmuşlardır. Vücutlarile gıdalarımızı çekip alırlar.
Agızlarlle yapıştıkları mahalden kan emerler. Bu suretle insanları hem gıdadan hem kandan mahrum etmek gibi çifte bir fenalık yaparlar.
Barsak kurtlan taşıyanlarda, her şeyden evvel, sebepsiz gibi görünen bulantılar, kusmalar ve karın ağrıları olur. Bu haller kurtların bir nevi hazımsızlık yapmasından ileri gelir. Bazılarında kurtların kör barsak İçi ne dolup apandisit yaptıklan bazılarında ise bir çoklarının küme halinde bir araya toplanıp bir yumak teş kil ederek bardağı tıkadıktan bile görülmüştür. Safra yollarına girerek karaciğerde haftalıklar ve sanlıklar yapanlara tesadüf edilmiştir.
Devamlı kan emmeleri dolayruilo vücudu kansız bırakarak insanın zayıflamasına, sararıp   solmasına   ve
başka hastalıklara da İstidatlı bir hâle gelmesine sebep olurlar. Kurtların yaptığı zehirli tesirler, bilhassa küçük yaştaki çocuklarda pek mühimdir. Bunlarda saraya benzer sinir halleri, gece korkuları hattâ görme ve İşitme bozuklukları olduğu da varittir.
Bardaklarımla kurt taşıyan İnsanların, geceleri uyku esnasrnda, sal-yalan aktıgma, göz bebeklerinin bü yüdUğUne ve burunlarının kaşındığına dikkat edenler bu arızaları kurtların mevcudiyetine bir delU saymış lardır.
Bunlar hafif sıkıntılar olduğu için ehemmiyetsiz görülebilir. Fakat kurt lann bazıları pek azgındır. Meselâ bunlar İçinde (Anldlostom) dedikleri bir nevi vardır kl barsağında otur duğu İnsanları, az zamanda, derin bir kansızlığa düşürür. Bu kansızlık, baş dönmeleri, baş ağrıları, çarpıntılar ve halsizliklerle vücudu az zamanda düşkünleştlren ayn ve tehlikeli birer hastalık halinde kendisini gösterebilir.
Dr. Nuri ERGENE
Harp Vaziyeti
Yazan:
İhsan BORAN
Balkanlarda Yunan ve ingiliz Müdafaası:
Yugoslavya bitaraf kaldığına göre, Yunan ve ingiliz müdafaası kolaydır. O zaman Selanik limanına yapılacak İngiliz çıkarması Norveçteki Narvik çıkarmasına benzemlyecektlr. Alman ordusu Selanik mıntakasına Stroma vadisinden ve Serez yolundan taarruz 'edecektir. Bu iki taarruz istikametini kapatmak için Selanik şehrinin 70 - 80 kilometre şarkında tablaten kuvvetli bir müdafaa hattı vardır. Bu müdafaa hattı şudur:
Orfen körfezi - İst roma nehri -Tahinos gölü - Yugoslavya hududunda Belatica balkanı.
Bu müdafaa hattı, yansını göller ve yansını nehir ve Balkan teşkil ettiğinden az tahkimata elverişlidir. Sağı denize ve solu Pela-nlça balkanına ve bitaraf Yugos-lavyaya dayalıdır. Genişliği takriben 100 kilometre, derinliği de Vardar vadisine kadar yine 100 kilometredir. Cephesinde Astroma nehrinden meydana gelen Tahinos gölü 40 kilometre uzunluğundadır. İki göl ve nehir, geçilmesi güç birer mâni olduklarından müdafaası kolaydır.
Yunan ordusu, yardıma gelecek İngiliz krtalarile bu dar ve kuvvetli müdafaa mevziini iyi ve muvaffakiyetli şartlar altında elde bulundurabilir.
Fakat, Yugoslavya bitaraf kalmaz, yani Alman ordusunun Yu-goslavyadan geçmesine müsaade ederse Yunanistan fena vaziyet karşısında kalır:
Vardar ve daha garbinden Selanik, Vodlne, Florlna şehirlerine I-nen demiryol ve yollar Yunan müdafaası için tehlikeli İstikametlerdir. Bu yollardan harekete geçen Alman ordusu, hem Selanik mevziinin ve hem de Arnavutluktaki Yunan ordusunun arkasına düşer ve Yunan ordusunu ikiye bölerek ayrı ayrı mağlûp etmiye İmkân bulur.
Alman ordusu hem Serez ve As-tromadan ve hem de Yugoslavya* dan taarruza geçtiği takdirde Yunan ordusunun müdafaa İçin yerleşeceği İki mevzi vardır:
Birincisi: Sağ cenahını Vardar nehri gerisine çekerek Vardar nen ri garp sahili - Vodlna - Florlna -Prespa gölü. Bu hat 200 kilometre kadar uzundur ve Arnavutluk cephe» ile, daha uzayacağından Yunan ordusu İçin geniş ve müdafaası güç bir müdafaa hattıdır.
İkincisi: Daha cenupta Lârisa üssüne dayanan Ollmpos - Kesriye hattıdır. Bu hat daha dardır; önün de mâni olan bir nehir vardır. Lâ-rlsadan şarka ve garba demiryolu mevcut olduğundan İkmal kolaydır. Arnavutluk cephesinden daha fazla kuvvet tasarrufuna da İmkân hasıl olur.
Benim kanaatime göre, Alman ordusu hem Bulgaristan ve hem de Yugoslavyadan taarruza geçtiği takdirde hudut üzerine düşen birinci hat değil, dağlık mıntaka-ya İsabet eden İkinci hat tutulmalıdır. Motorlu ve zrrhlı birliklerin taarruzuna müsait olmıyan mınta-ka, müdafaaya elbette daha elverişlidir.
Kim Kimle Evlenmeli?
Bay Mustafa Söker
42 yaşındadır. Orta boylu, tombulcadrr. Diplomalı di><;i doktorudur. Anadoluda bir vilâyet merkezinde muayenehanesi vardır. Kendine İrat alabilecek kadar para toplamıştır. Babacandır. Yemek pişirmesini bilir. Akşamlan bir kaç kadeh atmak mutadıdır. Oieıı
karısından küçük bir çocuğu kalmıştır.
Bayan Ganîye Gedik
Kendi rivayetine göre 40 yaşına henüz basmış, Halbuki..» Cami yıkılmış ise de mihrap yerindedir. Gençlik ve güzellik hevesinden zengin bir hatundur. Büyük bir han, iki apartman vo bir çok mücevheratın sahibidir. Üç d»facık evlenmiştir. Çapkın ve genç erkeklere zaafı fazladır.
V*t**"" MTrjahnlcn Kuponu
21
Çok Sayın B. Hasan Mene-mencioğlu, İlk söz olarak sizi yeni vazifenizden dolayı candan tebrik eder ve muvaffakiyetler dilerim. Bundan sonra, başka mukaddemeler üstünde durmadan asıl maksadıma gireyim:
Bir, iki gün evvel Vedat Nedim Tör'Un (Imralı insanları) adlı piyesini seyrettim. Size bu sütunlarda yapacağım maruzatın saiki işte bu piyestir.
Eğer bugünlerde Istanbuîa yolunuz düşerse piyesi mutlaka seyretmenizi tavsiye ederim.
Vedat Nedimin piyesinde hayal mahsulü olan hiç bir nokta yoktur. Mevzuu, selefiniz Şükrü Saraçoğlu zamanında Adliye Vekâletinin attığı mühim bir adımdan ibarettir. Bunu, bir takım tabloların ve konuşmaların yardımile sahnede olduğu gibi canlandırıyor.
Atılan adım, yalnız vekâletinizin ve memleketimizin çerçevesinde kalmış bir iş değildir, tmralıda bir içtimaî sanatoryom kurmak fik rl ve bunun az zamanda verdiği müsbet neticeler bütün dünyada alâka toplamış, günlük gazetelerde meslek mecmualarında, ceza sisteminin islâhile meşgul cemiyet ve kongrelerin toplantılarında uzun münakaşalara sebep olmuştur. Bir çok Avrupa ve Amerika gazetelerinde tmralı işi ve ceza usulünün Islâhına ait diğer tecrübelerimiz hakkında verilen hüküm şudur:
«Türkiye şimdiye kadar hep hariçten alıyordu. Bugün medeniyet âlemine yeni kıymetler vermeğe başlamıştır.»
Bu devirde hor memleket, pro paganda yolile üstünlüğünü başka milletlere tanıtmak İçin uğraşıp duruyor. Bu arada memleketimiz hakkında gazetelerde, mecmualarda, ilmî muhitlerde böyle bir hüküm yapılabilmesinin mânâsını ve kıymetini izaha hacet yoktur^
Böyle bir yenüigi benimseyip tatbik etmenin ve harici âlemde Türkiye hakkında bu kadar derin bir takdir uyandırabilmesinin şerefi doğrudan doğruya vekâletinize aittir.
Fakat projeyi esasen yaratan Mutahhar Şerif isminde ödemlşli bir genç vardır ki admı TUrkiyede bilen pek azdır. Fakat hariçte ceza islâhatile meşgul olan âlimlerin muhitinde, yeni bir çığırın bir öncüsü sıfatilo, pek iyi tanınmış ve çok takdir görmüştür.
Vedat Nedim Tör'Un piyesinin adsız kahramanı işte bu Mutahhar Şeriftir.
Piyesteki kahraman, «elinden kaza çıkan» zavallı görenek kurbanları hakkında tetkikler yapıyor, görüyor kl bunlar düşkün ve içtima! smrfa mensup bir takrm cemiyet düşmanlan ve döküntüler değildir. Muhitler indeki yanlış mertlik ve namus telâkkilerine kur ban olan temiz ruhlu ve mert Anadolu ve Rumeli çocuklarıdır. Bun-lan zindanlarda çürütecek, âtıl bırakacak v% cinayeti meslek edinen bir sınıf diye yetiştirecek yerde bir içtimai sanatoryomda kendilerini tedavi etmek ve cemiyete o-lan bağlarını kuvvetlendirmek mümkündür. Bu sayede her biri nakıs bir içtimai kıymet halinden çıkar, zait bir kıymet haline yükselebilir.
(Imralı insanları) piyesi, bize eski tip zindanın korkunç manza-rasile beraber bize, bir memleket davasını kendine dert eden bir idealist gencin mücadelelerini ve bu mücadelelerin nihayet lmralıda ver diğl güzel ve asil mahsulü gösteriyor.
V
edat Nedim, piyesini beş sene evvel yazmıştır. Bu piyes, Imralı İçtimai sanatoryumunun yetiştirdiği yeni nevi Insanm eskisinden ne kadar farklı olduğunu gösteren bir müsamere İle bitiyor.     ' ' ™
Bu piyesi teşkil eden Uç perdeyi gördükten ve Mutahhar Şerifin güzel ve asil eserinin sahnede bulduğu ifadeyi heyecanla seyrettikten sonra zihnimde bir dördüncü, bir beşinci perde açıldı.
Dördüncü perde piyesin mevzuunu parlak bir surette tamamlıyor. Eğer Vedat piyesini beş sene evvel yazmış olmasaydı mutlaka böyle bir perde yaratır vo o zaman (Imralı insanlan) dramı başladığı kadar canlı ve kuvvetli bir surette sonuna gelmiş olurdu.
Dördüncü perdenin sahnesi Er-zlncandrr. Imralı sanatoryomunda tedavi gören mahkûmlar, yeni u-sul bir hapishane binası yapmak üzere Erzincana gönderilmişlerdir. Tam o sırada Erzincan zelzelesi o-luyor. Kftrgir bir binada yatan mu
Tnfr^lnr ttUlvnr. nh0">n hlr hnrnVo-
ilimizde
r isti
m
Yazan: A. Emf n YALMAN
da barınan mahkûmlara hiç bir şey olmuyor. İşte o zaman Mutahhar Şerifin sanatoryomda kanlı ka til nev'inden bir İnsan malzemesinden no gibi ideal vasıflarda Türk vatandaşları yetlştirebildlği meydana çıkıyor.
Kanlı katiller başı boştur. Ellerinde kaçmak fırsatı var, bol yağma fırsatı var. Bu fırsatların cazibesine mukavemet etseler bile bir zelzele sahasından uzaklaşmak istemeleri tabiî ve mazur görülebilirdi.
Hayır, îmralılılar kaçmıyorlar, tcşobbüîjü kendi ellerine alarak ve canlarını tehlikeye koyarak felâket görenlerin yardımına koşuyorlar, enkaz altından can kurtarıyorlar. Yaralılara el uzatıyorlar, hayret verici bir disiplin içinde içtimaî vazifeler görerek kıydıkları canların bedelini cemiyete fazlasile ödüyorlar.
Mutahhar Şerifin yarattığı yaman eser, bu suretle de, bir felâket gününde hiç beklenmez bir imtihandan geçmiş oluyor.
Imralı insanları piyesini seyrederken, İnsan bu piyesin asıl kahramanı olan Mutahhar Şerife karşı elbette sevgi ve bağlılık duyuyor. Hele Imralı eserinin Er-zincanda geçirdiği imtihanı hatırdan geçirince bu sevgi, bir hayranlık derecesine çıkıyor.
O zaman insan kendi kendine soruyor: Hapishane İslâhatını kendine dert eden, bu sahada bütün dünyanın sayılı mütehassıslarından biri sıfatile yetişen, fikirlerini yüzde yüz hakikate çevirmek iktidarını gösteren idealist Türk genci nerededir ? thtisasma ait sahada ne gibi yeni faaliyetler hazırlıyor?
Bu sualin cevabını aradığınız zaman büyük bir acı ile karşılaşırsınız. Vedat Nedimin piyesinin bir beşinci perdesi olabilir kl bu perde yazılabilse pek tatlı biten bir vatanî piyes ve faciaya döner.
den kulaktan kulağa yaparak, fakat Mutahhar Şerife bunları hiç duyurmıyarak ve müdafaa fırsatı vermiyerek...
Bilmem, Reşat Nurinİn (Yeşil Gece) adlı romanını okudunuz mu? Bu piyes idealist tiple hususî menfaat ve şahsî nüfuz anyan riyakâr tipin mücadelesini pek canlı bir surette takdir eder, sonrakinde şerri ve riyayı temsil eden tipin yüksek ve asil idealisti nasıl ezdiğini gösterir.
Mutahhar Şerife karşı Yeşil gece romanının mevzuu aynile tatbik edilmiştir. İhtisas sahasından çekilmeğe mecbur bırakılmış, büyük muvaffakiyetlerle başlıyan eseri durmu<j, kendİBİ de geçinmek için posta müfettişi sıfatile ihtisasından uzak bir vazife kabulüne   mecbur
olmuştur.
(Imralı insanları) piyesinin idealist kahramanı, bugün Anadoluda şehir şehir dolaşıp posta muamelelerini teftiş etmekle meşguldür!
Bir işin dertlisi olarak yetişen, Imralı gibi bir eserle kendisini gös teren bir idealist, bir cemiyet için başlı başına bir kıymet, bir kuvvet aayılabUir. Böyle bir kuvvetin israfı her memleket için acıdır. Hele biz eskiden israf ettiğimiz zaman ve fırsatları tamir mecburiyetinde bir milletiz. Böyle bir kuvvet ve imkân israfını hiç göze alamayız.
M
M
utahhar Şerif, dünyanın her yerinde ve her devirde idealistleri bekliyen zarurî âkibete uğ ramıştır. Güzel eserini kıskananlar ve bu tarzda çalışmayı kurulu bir basma kalıp krrtasl muamelelerin gidişine aykm görenler kendisini asıl ihtisas sahasından uzaklaştırın ıslardır. Hem de nasıl?Yine daima İdealistlerin uğradığı âkibete uygun bir şekilde gizli iftiralar uydurarak, bunları   fısıltı   şeklin-
uhterem B. Hasan Menemen cioglu, sizden istirhamım şu dur: Kıymetli bir Türk idealistine karşi işlenen faciayı bizzat tetkikten geçiriniz, entrika perdesini yırtınız, içinizde tereddüt kalırsa Mutahhar Şerife söz fırsatı veriniz. Sonra Mutahhar Şerife itimat   e-
dlp faaliyet fırsatı veren selefiniz Şükrü Saraçoğlu kabinede arkada-şmızdır, Mutahhar Şerif hakkında ondan malûmat İsteyiniz.
Gazetelere beyanatınızda ceza sistemimizin İslâhatından da bahsediyorsunuz. Dünyanın bu sahadaki 6ayılı ihtisas adamlarından birinin elimiz altında olduğunu, bu a-damın memlekette cinayetin asn sebeplerile mücadele etmeği ve e« ünden kaza çıkanları tedaviden ge* çirmeği kendine dert eden bir idealist bulunduğunu hatırda tutunuz.
Birkaç sene evvel başlanan asil ve güzel teşebbüse taze bir hızla devam etmek, bütün dünya içm güzel örnekler yaratmak ve Türk cemiyetine zararlı olabilecek un-Hurları faideli unsurlar haline koyarak memlekette mal ve can emniyetini yükseltmek sizin elinizdedir. Böyle bir imkânı bizzat tetkik itmeden feda etmeyin!*
Trenler Durduran Çocuk:
Mehmet Külah
cimdi 'burada ankrtacagnrı vatk'a olmuş hakikî bir hikâyedir. Fakat bu kendine sergüzeşt arayan macera delisi pervasız bir çocuk romanından gelişi güzel bir parça değildir. Küçük bir köylü çeybanm Mehmet Külahın maharet ve kah raim antlı ğ rd ı r...
Bana da Aydında amlatttrlaT. Bir kişiden, iki kişiden değil o-nu bir çok kimseden dinledim. O günlerde bu havalide Mehmet Külah âdeta günün adamı olmuştu. Herke» hayranlıkla ondan bahsediyordu.
Peki diyeceksiniz bu çocuk ne
yaıpmış?..
O, koekooa bir trerti bütün haşmetiyle, hızıyle, bir cehennem alevine doğru giderken durdurmuş, *-itelerce insanın hayatını kurtarmış. Bu şirretle de yüreklerimize çökecek olan bu faciayı öntlemiştir.
Hâd&e Garbı Anadolu hatlarından «birinde cereyan- ediyor. Bir akşaom o, eürüaiyle her zaman kî yotundon köyüne dönerken bir çocuk dikkati ve tecessüsü île görüyor kî suyu delicesine akan yağmurlarla, taşkdarla beslenmiş derenin üstündeki köprü hafif haiif salTanıyor. Vazıyeti derhal kavnyan Mehmet birkaç dakika sonra buradan geçecek treni düşünüyor. Gece zifiri karanlıkta ne yapabilirdi de kosîkoca bir treni durdururdu. Hemen de pratik çareyi buluyor. Köprünün başında etraftan topladığı çalı çırpryı yakıyor, koyunlarını da hat boyuna diziyor ve beklemeğe başlıyor. Fakat tam trenin görüneceği sırrada alevler sönmek istidadını göstermiş. O, bu sefer sırtındaki  ckepeneğ»i çıkararak
gayretle haykırryor....
Tren de Meİımet Külahın pususuna düzüyor, acı acı düdük-rcrle uçurum başında duruyor, amma bu defa makinist ve şef tren aşağıya atbyarak onun yakasına yapışuyorl ar. M eram ı n ı anlatıncıya kadaT bir sürü lâkırdı işitiyor. Çocuğu üstelik bir de
az a r 11 y j ra k :
— Hat boyunda bulunman m yasak olduğunu biEmtiyor musun cezasını ver de aklın bağına gelsin diyorlar.
Bir gürültü, bir kıyamet ko-puyoT. Neden sonra iş anlaşılıyor. Möhmet kucaktan kucağa dolaşıyor. Beklemediği bu işleri yaparken akandan geçirmediği maddi ve manevî taltifler karşısında kaJıyor.
İşte bu hikâyeyi dinilerken iftiharla göğsüm kabardı, onun bu şecaati kargısında gözlerim yaşardı.. Türk köylüsü, Mehmetçik hudutlarda en şerefli bekçiliğini yaparken onun torunu, kardeşi, çocuğu da demiryolTanmızda fahrî bekçilik veztfesini ifa ediyor.
Onun yaptığını şöytte bir düşününüz. Onu nekadar iyi tanıyacak ve arrlıyacaksınız..
NERİMAN HtKMET
SİYASİ İCMAL
Balkanlılar Davetsiz Misafir
İstemiyorlar
Yazan: M. H. ZAL
«î| 7 Şubatta Sofyada^birçok
u mağazalar halk tarafından
yağma edilmişti. Sebebi nedir, bilir misiniz? Bulgaristanm ü-çuzlü paktı imza ettiğine dair o tarihte bir rivayet çıkmıştı. Bulgar halkı bunu duyar duymaz ilk aklına gelen iş, mağazalar yağma etmek olmuştur. Çünkü Bulgarlar, Romanyadan sızan hj beri ere bakarak şunları düşün, müşlerdir:
«Bir iki güne kadar Almanlar buraya sokulacaklar, matbaa ma kinelermde basıp durdukları markları bize uzatarak mukabilinde her tarafta ne var, ne yok toplayıp sömürecekierdi. Onun iyisi biz bu eşyayı vakit ve za-manile ele geçirelim de bari bizim işimize yarasın .»
1918 harbinin sonundaki muahedeleri değiştirmek istiyen ve haksızlıktan şikâyet edip duran yegâne Balkan milleti Bulgarlar, dır. Bu sıfatla Almanları gönül hoşluğu ile karşılamaları beklenebilecek yegâne millet yine on. lardır. öyle olduğu halde; bîr ts viçre gazetesinin Sofya muhabirinden duyup yazdığı talan hadisesi şunu gösteriyor ki Bulgar, lar bile Almanları davetsiz bir misafir sayıyorlar ve istiskal e-diyorlar.
Romanyalılar, davetsiz misafirlerini bir kaşık suda boğmak için fırsat gözetlemekle meşguldürler.
Yugoslavyada hükümetin bazı unsurları zaaf göstermişler, mihverle bir uzlaşma yolu aramışlardır. Fakat halk böyle isyanla, nefretle karşı gelmiştir.
Yugoslavya, davetsiz misafirin yüzüne karşı kapı lamı kapamazsa bu ancak mahdut bir» kaç iradesiz ve cesaretsiz devlet adamının ihaneti yüzünden olacaktır.
Yunanistan, davetsiz misafirleri bîr saniye bile söyletmemiş,
lâyık oldukları muameleye uğratmıştır.
Hakikat şudur ki Bulgarlar bile dahil olduğu halde bütür Balkan milletlerinin ruhunda bk Balkan monreosu prensipi iyic« kök salmıştır. Balkanlılara soku) mak isteyen kim olursa olsun, davetsiz bir misafir gözfle bakıyor ve istiskal ediyorlar. Bu duy. gunun şümulünü kavramayarak Balkanlara sokulmağa cüret e-den her mütecaviz, korkunç bir pusuya düştüğünü pek çabuk arrlıyacaktır.
Çorlu Kadastrosu Tamamlanıyor
Çorlu, (Vatan) — Muntazam vq mükemmel bir tablo tertip ederek: her müracaat ve isteğe derhal cevapj veren, fenni, idari ve adli teşkılâUla muhtelif postalar halinde mesaisine devam eden Çorlu Kadastro müdürlüğü, Bu yoldaki çalışmalarını hayli ilerletmiştir.
Halkm daire ile alâkalı bütün işlerini sürat ve kolaylıkla gören teş-küât merkezin kadastrosunu ikmal etmiş ve bunu 500 mikyasında 3600 parselli bir plân ve harita ile de tes-bit etmiş bulunmaktadır.
Köylerden de Karamehmet, Muratlı, Seğmen, Maksutlu köylerinin de kadastroları bitirilmiştir.
Bundan başka Banarlı nahiye merkezi, Ballıhoca, önerler, Aşa£ı Se-vindikli köylerinde de tapu tahriri yapılmış bulunmaktadır. Kadastro muameleleri biten bu yerlerin tapu 'senetleri mal sahiplerine tevzi edilmek üzeredir.
Bir Cami
Yaptırılıyor
İzmir, (Hususi) — İhracat tüccarlarımızdan Bay Ahmet Ragrp Ü-zümcü asrî mezarlıkta bütün müş-temüâUle bir camitşerif yaptırmak istediğini belediye reisliğine bildirmiştir. Camiin yeri tesbit edilmiş ve plânı belediye başmühendisliği tara-
fmdan hazrrlnnmTfitrr.
Ağaçlar ilaçlanıyor
Bursa, (Vatan) — Ağaçlara ârrz elan Diysapis hastalığı ile mücadele eden Ziraat Vekâleti teşkilâtı faaliyetlerine devam etmektedir. Şimdiye kadar Bursada 12500, Gemlikte 32500, Orhangazide 15000, Mu-danyada 7000, Iznikte 15000, M. Ke-malpaşada 8500, Karacabeyde 4500 agaç llâçlanmıştır.
* Türk Hava Kurumuna büyük miktarda teberrularda bulunan zatlara verilmek üzere yüz elli adet madalya gelmiştir. Bunlar, önümüzdeki pazartesi günü Bursa Hava Kurumu şubesi binasında yapılacak hususi bir merasim ile alâkadarlara tevzi edilecektir.
* Köycülük komitesi tarafından numune köyü İttihaz edilen Demir-taş köyünde önümüzdeki pazar günü toprak ve köy bayramı yapılacaktır. Bayrama koroju kty-i.Ttn lifti-Vt di rirıvı»t edilmiştir.
VATAN
24 - 3 . 941
Apartman Kiraları
fhlıl. ırl.ı   mm -mIcIc     I. i m . i m i i i . I i
kiraların arttınlmaması hukkın-daki httkümlcı yani ev ve apartman Rahiplerinin kiralan keyif ve arzularına göre takdir ve tayin ©dem$eceklcrl, kanunun emrine boyun eğecekleri herkesçe malumdur. Bu böyle olduğu halde kiralık bir yer ariyan her vatanda* bir apartman dairesi görmek İçin bazan 5-6 kat merdiven tırmandıktan sonra gördüğü apartman h\.ilmin bütçesine uygun olmadığını görüyor ve yok yere yoru-
luyor bir yer arama bnska yerlerde de ayni hal İle karşılaşıyor yine bir Kürü merdivenler çıkıp İnmekle zaman kaybediyor. Binaenaleyh sunu teklif ediyorum:
Kiralık apartman ilûnlarımn altına numara aıraslle her boş dairenin İcra miktarlarının yazılma sı ve bu suretle yer arıyanların yorgunluktan kurtarılması. Acaba apartman Rahipleri bu lütufkarlığı yapmazlar mı?
Flruzağa Batarya Sk. No. 12
Vasfl Altın
Şirin Köyünden Hasan
4ine, incir, üzüm mevsimi yaklaşıyordu.
San, kehribar gibi üzüm salkımlarını, çatlayan dört yanından ballar akan incirleri toplamak İçin yollara çıkmak icap ediyordu.
Bir tek ağaçtan mahrum, kerpiç kulübeler yığını Şirin köyünde, her hafanm düşündüğü şey, buydu, incir üzüm mevsimi yaklaşmaktadır, yollara düşmek icap ediyor.
Onlar, mevsim mevsim, uzun diyarlara doğru kanat çırpan kuşlar gibi, köylerinden çıkarlar, tarlalara 'göç edenlerdi. Hiç birinin tarlası yoktu. Mevsimler geldikçe, bu toprak amelesi, kafileler halinde, şarka, garba, şimale, cenuba doğru akın ederler, hangi tarlada bir lokma ekmek verecek bir İş bulurlarsa, orada kalırlardı.
Üzerinde, bir yapraklık büe olsun ot yetiamiyen bu nankör toprak
sahipleri, yine, yola düzülmek üzereydiler.
lîasan, henüz bir ay evvel evlenmişti. Karısı da, diğer köylü lazlarınm bir nümuneslydi: Zayıf ve çelimsizdi. Göğsü, bir körük gibi inip çıkıyordu.  -
Hasan da, köyün diğer erkeklerime benziyordu: San ve yorgun yüz-'iüydü. ince, uzun bir boyu, kocaman bir karnı vardı. Göz tırmalı-^.'an bütün bu çirkinliklere rağmen, bnlar, yine birbirlerinde sevecek bir şeyler bulmuşlardı.
Hasan bu sene tarlalarda çalışmak için acele ediyordu. Biraz para kazanınca hemen köyüne dönecekti-
Evinde son akşamını geçirmesine rağmen, heyecanlı değildi. Ertesi sabah arkasından su dökülmeden birkaç damla yaş akmadan, kerpiç kulübesinin kapısını çekti, kendisile beraber, yola düşecek arkadaşlarına iltihak etti.
On kişiydiler, onu da, donuk bakışlarla birbirlerini süzüyorlardı, tç lerindcn biri:
c— Henüz güneş yükselmeden biraz yol alsak, dedi. Bu İlk gün, çabuk yoruluruz. Güneş de takatimizi keser.
Köyün karşısındaki ilk sırtı aştıkları zaman, hıfzıssıhha kitaplarının hayat kaynağı olarak vasıflandırdıkları güneş, bir kurşun süratile semada yükselmiş, genLş maviliği sa rartmıştı. bomboş ve kurak topraklara yürüyen, bu on kişilik sefil kafileyi, ayrı ayrı yakıyordu. Onlar, çeşit çeşit renkli, yırtık ve yamalı mintanlarımın kollarına terlerini sile sile, yollarına devam ediyorlardı.
Konuşmuyorlardı. Sarf edilen her kelimenin, kendilerini biraz daha yormaktan başka, bir işe yaramıya-cağını biliyorlardı..
Hayattan pek büyük istekleri yok tu. Yalnız, tarlalara çabuk varmak, çabuk i$ bulmak, köylerine çabuk dönmek, onlar için erişilmez bir saadetti.
Geniş tarla sahiplerini gördükçe, onların bir yarı ilâh olduklarını, bir
birlerine söylerler, onların karşısında elpençc divan dururlardı. Allanın bu, sevgili mahlûkatı karşısında her hangi bir tarlaya, her hangi bir suretle sahip olmak, onlarm aklına bile gelmezdi. Bu, kendilerine benzc-miyen, kalın enseli, ellerini ceplerine soktukça, avuç dolusu para çıkaran insanlar, şüphesiz, kendilerinden değildi. Hiç şüphesiz ki, onlarla bir olmağı iddia etmek, kabahatin üstünde bir şeydi.
Yürüyorlardı. Vakit, öğleyi geçmişti. Mola verdiler. Omuzlarına astıkları çıkınlarından kuru ve siyah ekmeklerini çıkardılar.
?
Bu, yedinci günün akşamıydı. Biraz daha sıskalaşmış, biraz daha çök müşlerdi. Fakat, yollarına çıkan bir kaç tarlaya üç arkadaşlarını bırakmaktan başka bir şey yapamamış-ladı. Hepsinin bir tarlaya kapılana-bilmesi için, daha yürümeleri icap ediyordu.
Hasan, çöktüğü yerde belini bir ağaca dayamıştı. Kendini, çok halsiz hissediyordu. Çıkınından çıkardığı kuru ve siyah ekmeği süzüyor, onu, bir türlü ağcına götüremiyor-du. Su içiyor, içtikçe gırtlağı daha ziyade kuruyordu,  içlerinden biri:
«— Gelecek sene, bu tarafa gel-miyelim, dedi. Buradaki tarla sahiplerinin yerli hizmetkârları var.
Hasanın başı, alev alev yanıyordu. Arkadaşının bugünden gelecek seneyi düşünmesine kızdı, gırtlağı biraz daha kurudu. Sanki, biraz daha, büyümüş olan karnını okşadı.
c— Niye yemiyorsun Hasan? O, bir kütük kadar cansız olan, kadit elini alnına götürdü.
«— Canım istemiyor, dedi. Başım yanıyor. Arkadaşları,
€— Her halde soğuklamışsın. A-teş yaıkalrm da, tabanını aleve tut, geçer, dediler.
Çalı, çırpı toplandı, büyükçe bir ateş yakıldı. Hasan, çatlak topuklu ayaklarını alevlere doğru uzattı
Ertesi sabah, Hasanı uyandırama-dılar: ölmüştü. İçlerinde en tecrübelisi olan, yaşlıca biri, civar köylere koştu, muhtarı buldu, vaziyeti anlattı. Hasanın koynundan kafa kâ gıdını aldılar ve onu, ismini bile bilmediği bu köyün mezarlığına gömdüler.
Bütün bu işleri beceren tecrübeli köylü, '
«— Böyle yapmazsak insan suçlu düşer, diyordu. İki sene evvel, ö-len birisini bıraktık, bürüdük de, başımıza gelmlyenler kalmadı. Jandarma karakollarında günlerce kaldık. İfadeler verdik. Meşhur sözdür: Her şeyin, yolu, erkânı var. Altı kişi kalan kafile, yürümeğe geç kalmış olduklarından, biraz canları sık km, küçük çıkınlarını omuzlarına as Ular, çarıklarının bağlarını sıktılar ve nasiplerini aramak üzere, tekrar yola düzüldüler.
Ertnğrul ŞEVKET
Türk »azı Uc özenilen... Türk mualkİAİ ile güzellemen... En güzel Türk I
şarkılarüe süslenen:
SİHİRLİ YÜZÜK
Türkçe sözlü
Dertli bir aşkm feryadını, sonsuz bir sevginin ıstırabını, çıldırtan bir Jıaaretln acı nağmelerini terennüm eden; dünya destan ve efsanelerine karışan, batıl itikatlar ülkelerinin sihir ve efsunla dolu maceralar
f masalıdır. Çarşamba matinelerden İtibaren
TAKSİM Sinemasında
Beşiktaşın Dünkü Farklı Galibiyeti
F. Bahçe, Tarihinde Olmıyan 1 lik Bir Mağlûbiyete Uğradı
G. Saray, Istan bulsporu 4-2 Mağlûp Etti

Dörder kupasının son maçla dün Şeref stadında be§ altı brn kişifrk »bir seyirci kütlesi önündt-yapıldı. Fenerbahçeliler Beşiktaş önünde tarihlerinde karydedi'ltmı-yen ço'k acı bir mağlûbiyete uğradılar. Ve 7 - I gibi büyük bir farkla yenildiler. Galatasaraylılar da lstanbulsporu 4 _ 3 /mağlûp ettiler. Bu suretle Siyah 'beyazlılar dörtler kupasının sa'hjbû oldular.
Günün en (mühim maçından başlıyaraık »müsabakaların tafsilâtını veriyoruz:
Fenerbahçe - Beşiktaş
Geçen (hafta Beşiktesin Galata-saraya mağlûbiyeti bu oyun üzerindeki alâkayı arttırmış, bulunuyordu. Takımlar sahaya çıktıkları vakit Sarı lâcivert'Ulerin garip bir kadro ile Beşiıktaş karşısına dizildiği görüldü. Her zaman sağ açıkta muvaffakiyetli oyunlarını seyrettiğimiz Küçük Fikret merkez muhacime alınmış bulunuyordu. Bu suretl'e Fenenbahçelûler atkrlla-ra hayret verecek bir hatâya düşmüştüler. Takım şu şekilde id.:
Cihat - Naci, Leb ip - Hüseyin, Fikret, Ömer - Naci, Yaşar, Fikret, N:yazi, Rebiî.
Buna mukabil Beşiktaşlılar da Pe rad an H ı ristoyu müda fa aya atmrş bulunuyorlardı ve şöyle W kadro ile Fener karşısına dızildi-er:
M. Ali - Yavuz - Rifat, Halil, Memduh • Sabrı, Hakkı, Saim, Şeref, Eşref.
Haktim1: Saim Duransoy.
Beşiktaşlılar Fenerbahçenin garip kadrosu karşısında daha ilde dakikadan oyuna hâkim oldular. Ve çok geçmeden de soldan bir hücumda ortaya gelen topu Sabri kafa vuruş il e gole çevirdi. Fenerin hiç denecek müdafaasını sıfıra indiren bu golün şaşkınlığı arasında ikinci ve üçüncü goller de oldu ve on yedi daîkika içinde oyun 3-0 Beşiktaş lehine girdi.
Fikret tekrar sağ açığa alındı ve Fenerliler canlanır gibi oldular. Fakat hücum hattını ikiye bö. len Yaşaır, netice alınmasına mâni oluyordu. Neticenin 3-0 aleyhte olmasına rağmen Sarı lâcrvertli-l'er kısa paslarla fantazi yapmıya da kalıktılar. Bir taraftan Naci, bir taraftan Yaşar ve Naci âdeta fena oynamakta ve topu ezmekte birbirlerine yarış, ediyorlardı.
Nihayet bir Fener hücumunda sağdan Fikretm indirdiği top ortaya geldi ve Naci Fenerbahçenin yegâne golünü 'kaydetti. Bundan sonra brr .ilci gol fırsatı da geDdi ise de istifade edilemedi. Devre de 3 - I Beşiktaş lehine bitti.
Fenerbahçelrler ikinci devrede tamamen ortadan erlindi. Ne müdafaa, ne muavin hattı kaitdı. Hü„ cum hattı da Yaşarın bozuk oyu-
Dünkü   Galatasaray - Istan bubpor maçından bir görünüş
nu ile ikiye ayrılarak sahada birbirlerini bulmadılar ve dördüncü, beşinci gofoer de olmakta gecikmedi. Yalnız beşinci goldeki hendbol her nasılsa hakemin gözünden kaçmıştı.
Bundan sonra da daha iki gol kaydeden Beşiktaşlılar maçı 7 - I gibi büyük bir faric'la kazandılar.
Dün Siyah beyazlılar galibiyeti haJc edecek bİT oyun oynamakla beraber, galibiyetin bu derece farklı olmasına Fenerbahçeliler de büyük yardımda bulundular.
Hiç denecek bir müdafaa, topa vurmaktan bezmiş, karşısındaki oyuncuyu marke etmekten âciz, sıfırı tükebmiş bir muavin hattı, hücum hattını ikiye bölen bir mer. kfc muhacim, topu daima ezen iki tç gözünüz önüne gelsin. Buna akıllara hayret verecek bir takım tertibi haftasını, yerinin en muvaffak bir oyuncusu olan bir oyuncuyu sağ açık küçük Ftkreti de merkez muhacimde oynatılmak garabetinin gösterildiğini tasavvur ediniz, bu acı mağiûbiyetrin neden ireri geldiği amfafilknış ohur.    *
Fenerbahçe takımı esaslı tadilâta muhtaçtır. Eğer bu acı mağlûbiyet bir ders olur da bu yapılırda, bu farklı yeniliş San lâciverttiler için hayırh olur. Aksı takdirde bu mağlûbiyetlerin devam edeceğini kabul etmek lâzımdır.
Geçen hafta Beşiktaş . Galata, saray müsabakasını yazarken şampiyonada hiç yeniümemiş Beşiktaş takımı için mağlûbiyeti biı çoraba benzetmiş ve iş ciddî tutulmazsa mağlûbiyetlerin çorap söküğü gibi gidebileceğini kaydetmiş t irru
Belki de dünkü galibiyetten sonra, bir çok kimseler bu düşüncenin ne -kadar yanlış olduğunu Beşiktaş tak mim m isbat ettiğin» söyleyeceklerdir. Fakat şunu da bilmelidir ki; Gatataearayın çorapta açtığı söküğü, Siyah beyazlılardan ziyade San lacivertliler düğüm lfedil'er.
Galatasaray - Istanbulspor
Şeref stadmmiik dörtler kupası maçı Galatasaray - lstanbulspoı arasında oldu. Şazi Tezoanın idaresindeki bu oyuna takımlar tam kadrovari'le çıktılar.
Oyun çok canlı başlaıdı. İstan-bulsporlular Ga.a-tasarayın oyununa enerji ile mukabefte ediyorlardı ve maç mütevazin bir şekilde devam ederken 14 üncü dakikada soldan açuan bir hücuf.nda Gaialaearaynl'ar Mehmet Ali va-srtaerle ilk gollerini kazandılar.
Bu sayıdan sonra daha canlı bir oyun oynaanıya başbyan Sarı siyahlılar Ga.atasaray müdafaasını epeyce tazyik ettiler ve 32 nci da. kıkada Tarık bir frikik atışını gole çevirerek beraberliği temin ettL Devre 1 - I berabere neticelendi.
ikinci devre yine ayni canlılıkla devam etti. Fakat ilk dakikalarda Galatasaraylılar oyuna hâkim oldu ve birbirini takip eden hücumlardan sonra kalecinin hatâsından istifade eden Eşfak ikin. ci 'Gana tasa ray golünü kaydetti.
Bu gol Istanbuîsporu tekrar canlandırdı ve Süleyman beraberlik golünü de kaydetmekte gecikmedi.
Devrenin sonlarına doğru yine oyuna hâkim olan Sarı kırmızılılar iki gol daha yaparak maçı 4-2 galibiyetle bitirdiler,
KEMAL ONAN ?
Vefa - Pera
Şeref stadmda sabahleyin Vefa . Pera hususî bir müsabaka yapmışlar ve bu maçı 2 - I Pera-hlar kazanmışlardır.
B Takımlar Maçı
Galatasaray - Beşiktaş arasındaki rmaçta da her iki t ak un I - I berabere kaldılar.
Terfi Maçı
Kadıköy Fenerbahçe stadında oynanan ikinci küme terfi maçı Davutpaşa ile ŞişM arasında oy-nammuş, bİTİnci devresi 0.0 berabere biten bu oyunda Şişli 2 - 1 galip gelmiştir.
Franklen ve Paraşütçüler
Düşman hatlarının gerisine paraşütle asker İndirmek modern askeri bir strateji gibi görünüyorsa da bu doğru değildir.
1783 de, Mongolfleres kardeşlerin uçuş tecrübelerinden Benjamin Franklln, bir dostuna gönderdiği mektupta şöyle yazmıştı: «Bu İhtiraın bir faldesi de, hükümdarlara harbin büyük bir cinnet olduğuna anlatmak olacaktır. Orduların en kuvvetlisinin memleketini müdafaa edebilmesi kolay olmryacaktır. Zira, havadan İnen binlerce düşman askerine karşı koyacak kuvvet bulmak, bunları memleketin her şehrine, kasabasına dağıtmak imkanı olmryacaktır. Bunlar, kuvvet sevkedlllncc-ye kadar köprüleri, yolları, asker! bina vo depolan tahrip edeceklerdir. Stratejik noktaları İşgal edecekler ve gelecek kuvvetlere karşı koyacaklardır...»
ı -11ıııı, Almanların yaptıkları da hu değil mi?..
Büyük Zırhlılar Senesi
İlkbahar muharebelerinde yeni silâhlar görecek miyiz?.. İhtimal... Fakat, en şiddetli muharebelerin denizlerde olacağı muhakkak gibi.
Bu muharebelerin, büyük zırhlılar arasında, yapılacağı zannediliyor. İn-
gilizler, Lord Haltfaksı, yeni yaptıkları «Kral JorJ» dertnotu Ue Ameri-kaya gönderdiler. Kral JorJ, yapılmakta olan beş zırhlının birincisidir ve 35,000 tonilatodur. Diğerleri de Prlnce of Woles, Duk of York, Jel-lleoe ve Beatty'dlr.
Almanya, 1939 da ve 1940 da üç zırhlı suya indirdi: Bİsmark, Amiral Von Trlpitz ve ismi meçhul bir zırhlı dalıa. Bunlarm İnaatı bittiği ve hlz mete girdiği zannolunuyor. Almanlar bu hususta çok ketum davranıyorlar.
Birleşik Amerika bu sene 35 şer bin tonilâtoluk Vaşlngton ve Narth Carollna zırhlıları hizmete koyacaktır. Bunları, ayni büyüklükte dört zırhlı daha takip edecektir. Amerika bunlardan başka 15 şer bin tonilatoluk İki süper zırhlı daha İnşasına baş lam ıstır.
Nihayet Japonya, 1938 de 43 bin tonilâtoluk 3 zırhlı İnşadına başlamış ti. İhtimal şimdi inşaatı sona ermiştir. Takat, her haldo harbe İştirak e decek bir halele değildir. Olsaydı, şüphesiz Japonya pasifikte sesini da ha ziyade yükseltirdi.
Alman Filmleri Kısaltılacak
Alman Propaganda nazın Doktor Göbelsln bir emri Ue Alman sinema lal ricali sırasına geçti.
sanayii bazı takayyüdata tâbi tutulacaktır. Bundan böyle Alman fl-llmlerl, mümkün olduğa kadar kısaltılacaktır. Filmler   2,500   metrodan fazla olmıyacaktır.
Diğer taraftan filmlere sarfoluna cak paranın miktarı da hükümet tarafından tayin edilecektir. Bu tedbirlere sebep, İptidai maddelerin yok suzluğudur.
147 Cins Sinekti Bir Ada
ılaj \.m. Çin denizinde ve Japonların iMiıhıııı bir deniz üssüdür. Japonlar, son aylarda bu adaya bir çok asker   vo tayyare gönderiyorlar.
Adanın merkezi Ilal-Nao'nun 10 blu kadar nüfusu vardır. Fakat, her sene, mart ile kanunuevvel aylarında şiddetli sıtma vo san humma hastalıkları halkı kasar kavurur. Bu hastalıkları nakleden 147 cins sinektir.
Marat
Şarlot Korday'ın hançeri Ue can veren halk dostu Marat, İsviçrede doğmuştu. Ailesi İtalyandı. Holandu, İngiltere veya İspanyol tabiiyetine geçebilmek İçin tamam yirmi sene uğraştı. Nihayet Fransız oldu. Ihtl-
İKİ Paris
Fransız Parisi
Alman Parisi
Yazan: FebîaTevîik BAŞOKÇJJ
24
Bir Sabah Yarım Saat İçinde Şanzelizede Yedi Sekiz Mağazanın Camı Parçalanmıştı
Vaktile Paris salonlarında aala konuşulmryan yemek lâkırdısı bugünkü Parisin en mühim mUbahe-se mevzuu olmuştu. Herkes birbirine daha az madde İle pişecek yemek tarifleri veriyordu.
Bir İhtiyar Fransız hizmetçim vardı. Fakat artık çalışamıyaca-gmı kendisi de hissetmiş, birkaç senedenberi kendi kendisini tekaüde çıkarmıştı. Gençlisinde biriktirdiği paralarla ihtiyarlık devrini rahatça geçirebilirdi. (Klodln) çok sevimli, çok namuslu ve çok zeki bir kadındı. Bana karşı son derece de bir sadakati vardı. Ara sıra beni görmeye gelir, bende ona eski dadılarımız gibi muamele ederdim. Bir gün yüzü gözlerinin içine kadar kızarmış, heyecan içinde geldi: ;t ¦ - - .
— Ne var Klodinim, dedim hasta mısmız?
— Hayır, Madamcıgrm, dedi hasta değilim, fakat aklımı kaybetmekten korkuyorum.
— Niçin, ne var?
— ÇünkU doymuyorum. Yediğim şey beni beslemiyor. Geceleri uykudan aç uyanıyorum. Yiyecek şey bulamıyorum. Açlık insanı deli e-der diye işittim. Bu yaşta deli olmaktan korkuyorum. Tam üç haftadır ağ-zrma şeker koyamadım. Para ile bir şey alınamıyor..,
Harp başladığı zaman ihtiyaten biraz şeker almrş, saklamıştım. Bir küoluk bir kutu şeker getirdim, Klodine verdim. Zavallı kadın sevincinden cidden çıldıracaktı.
— Klodln, dedim, dua edin de memleketime çabuk gideyim. O vakit siz de benim şeker mirasımdan birkaç kilo daha yersiniz.
Paristeki bu açlık sıkıntıları ye-tişmiyormuş gibi Almanlar halk arasında düşmanlık hislerini arttır mak için Fransızlar ar as m d a Yahudilik meselelerini ortaya çıkardılar. Her gün gazete ve radyolar Yahudilerin Fransayı mahvettiğini Yahudilerin Fransadan atılması lâzım geldiğini söylüyorlardı.
Bir sabah kendi hisseme düşen iki Uç saatlik süt bekleme nöbetinden avdet ederken Şanzellze caddesinde biraz önümde (Löruva) is-
mindeki bir gözlükçü magazasınn camlarına bir takım genç ve kılıksız çocukların   taşlar   attıklarını, şangır şangır kalın camlan kırdık larını ve;
cGebersln Yahudiler!* Diye ba g-ırdıklarmr işittim. Oradan geçenler dehşet içinde bunları seyrediyorlardı. O esnada caddenin kenarında bu vakalar hazırlanıp gelmiş bir Alman film otomobili bu vahşi manzaraları Abnanyada, Fransız milletinin yahudilere karşı bir isyanı gibi göstermek için filme alıyordu.
O sabah, yarım saat İçinde Şan-zelizede yedi sekiz bUyük mağaza nm camlan böyle   parçalanmıştı
Fakat parçalanan camlarm ekserisi Yahudilere dcfil, asıl Fransızlara aitti.
Almanlar, ne kadar rpten kazıktan kurtulmuş milliyetini ve ahlâkını kaybetmiş adam bulurlarsa pa ra ile tutuyorlar, Fransızlık nam' altmda memlekette kanşıklık çı karmak için onları öne sürüyorlar dL
Yine o günler Yahudilik aleyhinde bir de gazete çıkarmışlardı. Fakat bu gazeteye Parisliler tarafından hiç bir rağbet gösterümedigl için nihayet kendi kendine kapan mak mecburiyetinde kalmıştı..
Bir gün dostum Madam de Bon-val sokakta giderken yolda bir ser seri çocuk: <Madam, bu gazeteyi herkes okumalıdır» diye mahut ga zeteyi uzatmış. O da çocugıın eline yirmi beş santim sıkıştırarak demiş ki:
— Oğlum, bu parayı sana bu sat tığın paçavra için değil, ekmek a-lrrsm diye veriyorum. Çünkü akşama kadar bağırsan yine bir tane satamazsın, bu işten on para da kazanamazsın.
Ne mağazaların camlarını kırmak, ne de boşa gazete çıkarmak Almanları bıktırmadı. Bü defa yine Şanzelizede eskiden İngiliz seyahat ofisi olan bir binada (Jeune Front), yani genç cephe ismlle bir daire açtılar. Güya orada Hitler gençleri tarzmda müteassrp kindar bir Fransız gençliği
(Arkası var)
U İL MI A C A
Soldan Sağa: 1 — Bağışlama -Halisi bulunmadığı için arpa ve nohut ile içilen şey - Köpek 2 — Küçük şehir- - Parıltı 3 — Sırası gelin iyen - Nida 4 — Tersine okununca bir renk - Huzur 5 — Eski bir silâh - Bir uzvumuz - Mas et 6 — Yün atkı - Erkek ismi, 7 — Ahz-et - Melez, 8 — Kırmızı - Hastalığa karşı bir tedbir - Namus 9 — Elbise asmağa mahsus âlet - Yarım
10 — Ateşe   vermek   -    Mütalea
11 — Geniş değil - Beyaz - Düğüm
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Beyaz Meşgul et 2 — Cüzi - Basma (A) gelince bir kıta 3 — Gizli şey - İrat 4 _ Karışıklık 5 — Kalın yün kumaş - Sıcak mevsim - île 6 — Ka-rışıksız - Senelik büyük takvim 7 — Soy - Abus 8 — îlân yapılan madde - Ters okuyunca tecrübe et 9 — Hor biri - Soy 10 — Erkek ismi -Belâ 11 — İbadet - Nur - Fikir, mütalea.
DÜNKÜ BULMACANIN RALLİ
Soldan Sağa: 1 — Kanlı   kavak
2 — Ara - Revir 3 — Raf - Laz -Ar 4 — Alişan - Arpa 5 — Mızık*;.
- Eis 6 — Ek - Arı 7 — Hırka - Um 8 — Aşırı - Kilit 9 — îz - Ha -Rum 10 — Vız - Bais 11 — Serazat
« 1b,' ! r,
Yukarıdan   Aşağıya: 1 — Karamela 2 — Aralık - Şive 3 — Nafiz -Hızır 4 — Şıkrr - Za 5 — Islak -Rıh 6 — Ancak - Aba 7 — Arz -Irak - At 8 — Ve - tri 9 — Avare
- Ulus 10 — Kirpi - Mim 11 — Asi
- Ne
SORUNUZ
ÖYLİYELİM
[Sanatkâr Ramiz'in Tipleri Hayalîmidir?\
Beyazıtta Behçet Sıtkı Imzasi-le: Açtığınız çok meraklı müsabaka, her gün evimizin başlıca eğlencelerinden biridir. Daha inin sonuna beklemeden kadın ve erkek tipleri keelyoruz. Her gün en »on neşredilenleri de araya katarak hangi numara erkeği, hangi numara kadınla evlendirmenin münasip olacağım araştırıyoruz. Fakat bunlar orasında kiminin yüzünü, kiminin halini tanır gibi o-luyoruz. Bunun İçin merak ettik: Acaba sanatkâr Ramlzln her gün bulup resimle ve yazı ile tarif et-
tiği tipler hayali mi, yoksa bayattan mı alınıyor î
Cevap: Sanakâr Ramizin tiplerinden çoğu, biraz değiştirmek su-retile hayattan alınmıştır. Bunun resim ve tarifleri gözünüzün ısırması haksız değildir. Hattâ şunu İtiraf edelim ki, tipler arasında kendi resmini ve vasrflarmı sanatkâr Rainize gönderilip resminin çıkmasını bizzat istiyenler de vardır. Bunlarm arzusu, kendilerine hal km ne gibi bir eş münasip gördüğü hakkında bu güzel vesileden istifade ederek binlerce vatandaş ile âdeta tanışmaktır.
24 - 3 - 941
VATAN
Ferd
ve
imaî Hâdiseler
Ban okuyucularımızdan şikâyetler aldık. İçtimai hayat İçinde mevki sahibi İnsanlara alt evlenme, ölüm, doğum, nişanlanma, hastalık, seyahat gibi hâdiseleri gazeteler ancak ilan şeklinde yazıyorlar. Bunun için hiçbir gazetede bu havadisler toplu ve tasnif edilmiş bir şekilde görülmüyor. Halbuki Avrupa ve Amerika gazetelerinde bu gibi İçtimai hareketler için esaslı havadis sütunları vardır.
Dünden   bağlıyarak   biz de   böyle bir sütun   açıyoruz. Bu   sütuna havadis olarak girecek haberler hiçbir ücrete tâbi değildir. Bunların doğrudan doğruya gazetemize bildirilmesini rica ederiz.
Bu haberlerin alakalıların arzu ettikleri bir şekilde ayrıca İlân diye derci arzu edilirse ancak bu ilanlar mutat bir ücrete tabidir.
Günü gününe haber alamadrğrmız evlenme, ölüm, doğum, nişanlanma gibi haberleri, bir iki gün geç bile duysak neşredeceğiz. Çünkü maksat, içtimai hayatm bu gibi hareketleri hakkında okuyucularrmrzı haberdar bulundurmaktır.
Yugoslavyada So,ı Vaziyet
(Başı 1 incide) — son yirmi sene içinde   Srrblstanda çok büyük bir hukuki nüfuz sahibi olan Profesör Yovanoviçi kabul  etmiştir.
Prens Pol üe beraber, teklif edilen anlaşmanın muhtelif hükümlerini tetkik eden profesör, bu hükümleri kabul etmekle Yugoslavyanm bitaraflık siyasetini terkedeceğini ve mihverle birleşmiş olacağını söylemiştir.
Baş metrepolit Gavrilo da, Alman şartlarmm memleketin istiklâli için teşkil ettiği tehlike üzerinde ısrar etm iştir. >
o
Yugoslavya Vaziyeti Ve Ssfâıik
(Başı 1 incide) X Bmanı statüsündeki hayati menfaatlerini nazarı dikkate alması lâzım geleceği bildirilmiştir. Almanya tara fından bu menfaatlerin tasdik edilmemesi Yugoslav siyaseti ve Hırvat - Sloven efkârı umumiyesi üzerinde tesir husule getirebüir.
Diğer taraftan Balkan vaziyetinin son İtalyan taarruzunun uğradığı fcanh akametle de müessir olması İhtimali vardır. Burada tahmin olunduğuna göre bir taraftan italyan hezimeti, bir taraftan da Amerikanın e cm yardım kanunu Yugoslavya ya yeniden cesaret vermiştir. -o
Japon Hariciye Nazırı Berlir.de
(Başı 1 İncide) = fi Barkof ve Uzakşark dairesi   şefi Zarapkin tarafından karşılanmıştır.
İstasyonda Japon büyük elçisile Japon elçilik erkânı, İtalya büyük elçisi, Bulgar, Romanya, Macaristan ve Slovakya elçüeri dc hazır bulunmuştur.
Yarın akşam Berline gitmek üzere yoluna devam edecek olan Matsuoka Sovyet hükümetinin misafirlere tahsis ettiği binada oturacaktır.
Bu akşam Japon büyük elçisi misafirler şerefine bir ziyafet verecektir. \   v'
o-
Nihaî Zaf
r
(Başı 1 incide) -f-harpten evvel hazırladığı ham madde stoklarının kamilen eli altında bulunmasıdır. Bu stoklara işgal ettiği memleketlerdeki stoklar da inzimam etmiştir.
Binaenaleyh şimdiki deniz harbi, nihai zaferde en mühim unsurlardan biridir. Maamafih muharebeyi kazanacak olan esas unsur adamdır. Nihai zafer en çok ve en iyi mütehassısları olana aittir. Bir tayyarenin imali 11 ilâ 16 İşçinin bir sene çalışmasını icap ettirir. Almanya uzun zamanlardanberî endüstrisini tayyare vc tank imalâtına hazırlamıştır ve adam unsurunun ehemmiyetini ta mamile müdriktir.
İNGÎLtZ ELÇİSİ JAPON HARİCİYE NAZIR MUAVİNİ İLE GÖRÜŞTÜ
Tokyo, 23 (A.A.) — Domei ajansının verdiği bir habere göre, İngiliz büyük elçisi Sir Robert Craigie, dün hariciye nazrr muavini Ohaşi'yi ziyaret ederek İngiltere ve Japonya-yı alâkadar eden meseleler hakkında yarım saat görüşmüştür.
Harbe Daima Nazırız
(Btujı 1 İncide) =
li bir sulhu korumak, istiklâli muhafaza etmek için dö-ğüşten ba§ka yol kalmamıştır.
O zaman bütün 'heyecanımızla, bütün şevk ve cesaretimizle mücadeleye arıtacağız, Atatürkün bize bıraktığı emanete lâyık olduğumuzu ispat edeceğiz. Az mile, birliğile, yılmazlığile bütün dünyayı titreten ebedî bir milletin ve asıl evlâdı olduğumuzu bütün dünyaya bir defa daha göstereceğiz.
İşte halt anızdaki üzüntü, ancak ve ancak münasip dakikayı gecrktirmek ve gafil avlanmak endişesinden .îleri geliyor.
Yolcsa her Türk, harbi ve bunun icap ettireceği bütün gayret ve vazifeleri, doğuracağı bütün tehlikeleri ve acılan, içine iyice yatırmış, her şeyi iptidadan gözüne almıştır.
İcabında iki milyon Türk süngüsünün savleti harbin    seyrine
kuvvetli bir âmil olacak, Türk sivil halkının metaneti, mukavemeti, mücadeleye "hazırlığı dla İngiliz halkının gösterdiği örnekten hiç geri kalmıyacalotır.
Ahmet Emin YALMAN
YUNANLILAR SELÂNİGİ SETREDEN CEPHEYİ HER GÜN TAKVİYE EDİYORLAR
Londra. 23 (A.A.) — B. Garvin, Observer gazetesinde Balkanlardaki vaziyeti tetkik ederek ezcümle şöyle demektedir:
Müttefiklerimiz Yunanlıların vaziyeti, gerek maddî gerek manevî bakımdan» bundan 15 gün evvel1 ümit edüebileceğinden çok kuvvetlidir. Cenubî Arnavutlukta Yunanlıların şiddetli müdafaa ettiği dağlık arazinin yalnız İtalyanlar tarafından zaptedilmiye-ceği anlaşılmıştır. Almanlar, Balkanlarda muharebelerin en şiddetlisini yapmak mecburiyetinde İcaracaMarı için telhevvür içindedirler ve tasavvur ettiklerinden daha uzaklara sürükleneceklerinden korkmaktadırlar.
Yunanlılar Selâniği setreden cepheyi her gün takviye ediyorlar. İngilizlerin yapacağı kara, harva ve deniz yardımı ile bu cephenin daha ziyade kuvvetleneceği şüphesizdir. Muhtelif ihtimaller düşünülerek alınmış olan tedbirlerimiz mükemmeldir.
Diğer taraftan Almanlar büyük kuvvetlerlle taarruza geçmek için hazırlanmaktadırlar.
TAYİNLER VE TERFİLER:
Vilâyet maiyet memuru Mümtaz, (Bilecik nüfus müdürlüğüne tayin edilmişt'rr.
Taksim nahiyesi ımüdürü Hulusi Akpulat ile Küçükpazar nahiyesi müdürü AH Rıza Erman Da-hÜiye Vekâletince birer derece terfi ettirilmişlerdir. Her iki müdür vazifelerini (büyük bir fedakârlıkla yapan idarecileTİmrzdendir. Kendilerini tebrik ederiz.
İHTİDA:
Telgraf, Telefon ve A]
Haberleri
Gümüçsuyunda Yarmati apar-tımanmda oturan Şirketi Hayriye isletme müdürü İzale Bahar ve karnı,     Beyoğhı    müftülüğünün
Plymouth
-o
Mühim Taarruzlara Hedef Oldu
Londra, 23 (A.A.) — îki gece arka arkaya Plymouth üzerine yapılan hava taarruzlarından müteessir olan yerlerin temizlenmesi askerlerin ve bahriyelilerin de yardımı ile süratle ilerlemektedir. 48 saatten fazla e-kiplcr hemen hemen fasılasız çalışarak yıkılmış evlerin altında kalan ö-İU ve yaralıları çıkarmışlar ve tehlikeli binaları yıkmışlardır. Askeri makamat mcskenslz kalanlarla meşgul olmakta ve onlara yiyecek tedarik etmektedir.
Kral, Plymouth belediyesine bir telgraf göndererek, kraliçe ile beraber yaptığı ziyaretin ertesi günü ma
I9/3/1941  tarihli ve 55  sayılı venkaaife .Ühtida «ümitler ve Ishak  ruz kaldığı  çetin imtihandaki hattı
9 DÜŞMAN TAYYARESİ DÜŞÜREN BİR TAYYARE MÜLÂZIMI NİŞANLA TALTİF EDİLDİ
Atina, 23 (A.A.) — Yunama. tandaki İngiliz kuvvetleri umumî karargâhından dün tebliğ edilmiştir:
Hava mareşali Sfr Arthur Longmore'in tavsiyesi üzerine Majeste Kral, I6 gün içinde yapmış olduğu hava muharebelerinde düşmanın dokuz tayyaresini tahrip etmiş olan tayyare mülâzımı J. F. Fraıser'e «imtiyazlı hava salibi» ni ihda etmiştir.
Tayyareci, bu dokuz tayyareden beşini son hava harbinde tahrip etmiştir.
Her Gün -
On Sattr
S. G. SAVCI
1 2
9
10
Fenerbahçeli bir arkadaş ağzından köpük haç arak haykırdı:
— Ne demektir yediğimiz bu yedi gol?
— Bu yedi gol mü ne demektir.. Dur da anlatayım; Birinci gol: Her maçta olağan şey, demektir. . İkinci gol: Müdafaanız hafif gHmtye bağladı, demektir.
ı i-iıim iı gol: Muavinlerinim de bir İne yaramıyor, demektir. Dördüncü gol: Takrmmız baştanbaşa bozuktur, demektin Beşinci gol: IUç çalışmamışsınız, demektir. Altıncı gol: İdarecileriniz de uyuyor, demektir.
Yedinci gol: Bir duha bu şekilde karşımıza çıkmayım/, demektir.
l'Jhıan ve Havva Livan isimlerini almışlardır.
EVLENENLER:
Vilâyet Zebirligaz bürosu memurlarında/n Vedia Tüzün ile Sıh_ hat ve İçtimaa Muavenet müdürlüğü Tnemurrarmdan Mustafa Tüzün evlenmişlerdir.
Antalya mebusu Dr. Münir Soykanın kızı Neriman ile Dr. Faik Gündbğun Ankarada evlenmişlerdir.
ÖLENLER:
Taunum? Rizeli ailelerden Ali Rıza Mataracı Alman hasta* hanesinde ötmüş, Eyüpde aile kabristanına gömüHmüştür.
Varnada ve Bulgaristanın muhtelif kasabalarında Türk yavrularını yeriştfrnmek içm gençliğini ve hayatını feda eden muallim Abdu Kah Tümsa va ş C e ıra h p aşa hastahanesmde öOmüş, Topkapı ka'br ist anma -gömülmüştür.
Bursa mebusu Dr. Galip Kahramanın validesi Bayan Pakize Kahraman Antalyada ölmüştür.
* * *
Yüksek mühendislerimizden Mustafa Nadir Antman devamlı bîr hastalık neticesinde Allahın rahmetine kavuşmuştur.
DOĞUM:_____
Ankara foto muhabirimiz Nasır Yazıcıoğlunun bir kız çocuğu dünyaya geLmiş ve yavruya Oktay ismi verilmiştir.
Yavruya uzun ömürler dileriz.
Hava Harbi
Londra, 23 (A.A.) — İngiliz hava ve dahilî emniyet nezaretlerinin dün akşamki tebliği:
Bugün çründüz İngiltere üzerin, deki düşman faaliyeti, yeniden küçük mikyasta olmuştur. Şarkî rngil'terede bir noktaya bombalar atılmış, bu bombalar bazı hasan ve pek az zayiatı mucip olmuştur. Başka hiç/bir vaka olmamıştır.
*
Londra, 23  (A.A.) — Hava
nezareti istihbarat servisinin bildirdiğine göre, cumartesi gecesi LoTenti denizaltı üssüne yapılan İngiliz hava akını -esnasında bir İngiliz bombardrrnam tayyaresi, İngiliz tayyarelerine hücum teşebbüsünde bulunan bir Alman av tayyaresini düşürmüştür.
İNGİLTEREYE İLK TAYYARE KAFİLESİ GÖNDERİLDİ
Londra, 23 (A.A.) — Öğrenildiğine göre, dött motorlu askerî tayyarelerin ilk kafilesi At-Tanliği geçerek Aımerikadan In-giltereye gelmiştir. Bunlar uzun mesafeli Liberator tipinde ağır bombardıman tayyareleri olup Kaiiforniyada San Diego şehrinde Consoiıtated Arrcraft Corporation fabrıkaTan tarafmdan imal edilmiştir. Liberator tayyareleri 20 metre uzunluğunda tek satıhIı tayyarelerdir. Kanat urlun arasındaki genişliği 34 metredir. Bunlar 1200 beygir kuvvetinde 4 tane Pratt Wrtney motoru rle mücehhezdir.
o
FAŞİST İDEOLOJİSİ MEKTEBİ MÜDÜRÜ DE MAKTUL DÜŞTÜ
Roma, 23 (A.A.) — D. N. B.
bildiriyor:
Mifânodaki «Faşist ideolojisi» mektebi müdürü, Pavie üniversitesi profesörlerinden B. Nicola Giani Arnavuttuk cephesinde Alp avcı kıtalarına mensup bir keşif müfrezesinin başında düşmanla çarpışırken ölmüştür. Profesör Giani daha önce italyan hududunun garbinde ve şimalî Afrika
da cereyan eden muharebelere de
iştirak etî-ntstir.
hareketinden dolayı Plymouth halkını meth ve sena etmiştir.
Belgrat Kar
arsız
(Başı 1 incide) +*+
iktifa edebilmesine gayri kabil nazarite bakmaktadır. Bu sebeple Yugoslavyanm bu tarzda vu-kırbuıan ağrr 'talepten reddedip etmiyeceği ve binnetice muavenet talep etmek üzere müttefiklere dönüp dörumiyeceği cayi sual görülmektedir. Herhalde Türkiye eskiden olduğu gibi bugün de Yunanistana karşı yapılacak olan bir taarruz halinde Yugoslavya ile müşterek bir hareketten içtinap ebmiyecektir.
Yugoslavya Mühim Kararlar Arifesinde
Londra, 23 (A.A.) — Man-c'hester Guardian gazetesinin diplomatik muhabiri bildiriyor:
cYakın Şarkta büyük kararlar zamanı yaklaşmaktadır. Büyük Britanya, Türkiye vc Yunanistan
Balkanlar istiklâlini muhafazadan ibaret olan gayelerini şiddetle takip etmekle, Attmanya ise bu istiklâli ortadan katdırmıya çalışmaktadır. Bugün Yugoslavya hükümeti, parlâmentosu ve miııeti kendi istiklâllerini, Romanya ve Bulgaristanın yaptığı gibi, feda etmek veya etmemek ve Almanların, Yugoslavya için bir »müttefik olan, Yunanistaru vurmak hususundaki kararlarını Jc o1, ay 1 aştırmak hiyanetini yapmak veya yapmamak hususunda karar vermek mevkünde bulunmaktadır. Yugos lav mil'ietinin şerefine muhalif bir harekette bulunacağı tahmin edil--memektedir. Fakat AlmanlaT tarafından yapılan tazyik o kadaT acırdır ki bunun altından kuTtul-mak için Yugoslavıann bazı mü-saadatta bulunmaları ve geniş bir iktisadî itilâfla bir ademi tecavüz paktına yanaşmaları ihtimal da-hülinde görülmektedir. Herhalde Vrcme gazetesinin Yugoslavya t ara tından hastahane trenlerinin geçmesine müsaade edildiğine dair verdiği haber bu dakikaya kadar teeyyüt etmemiştir.
İngilizler Kerende
Şiddetli İtalyan Mukabil Hücumunu Püskürttüler
Hartum, 23 (A.A.) — Keren mevzilerini büyük bir şiddetle tutan İngiliz kuvvetleri İtalyanların yeni ve şiddetli bir mukabil hücumunu püskürtmüşler ve 80 esir alınışlardır. Bu hücum şehrin gar-bındaki tepelere hâkim Dologo-rodoik »ka'lesine tevcih edilmişti. Keren e şimali şarkiden hücum eden hür Fransız kuvvetleri İtalyanların muannrdane mukaveme. tine rağmen ilerlemektedirler.
Habeşistanda İngiliz kuvvetleri ile Habeş cengâverteri İtalyanları Dcbra - Markos etrafında sıkıştırmakta devam ediyorlar. Bu kıtalar şimdi Adis-aba/ba'nın I 70 kilometre kadar şimali garbisinde bulunmaktadırlar. Debranmarkos civarında müstahkem bir mevkie yapılan hücum esnasında* düşmana zayiat verdirilmiştir.
MUHAREBENİN NETİCESİ ERİTRENİN AKIBETİNİ TAYİN EDECEK
Hartum, 23 (A.A.) — İngiliz topçusu ve hava kuvvetleri. Keren de ve Keren etrafında bulunan İtalyanları durmadan bombalamakta ve bu müstahkem mevkiin zaptı için yapılan muharebe şayanı memnuniyet bir surette inkişaf ermektedir. Bu muharebenin neticesi bütün Eritre-nin akıbetini tayin edecektir.
İngiliz kuvvetleri, tabiî müdafaalara ve müthiş bir sıcağa rağmen, elde ettikleri mevzileri tutmakta, müteaddit mütekabil' hücumlarla düşmana ağır zayiat ver. direre'k tardeü/nektedirler.
Alman Sefirlerinin Gizli Toplantısı Peru Hükümetini Kuşkulandırdı
: Santiago, 23 (A.A.) — Lima'dan vorilen bir habere göre, Almanya-nın Arjantin, Şili, Peru ve Bolivya elçilerinin Santiagoda yaptıkları gizli toplantı efkarı umumiyeti telâşlan dırmıştır.
<La Cronlca* gazetesi bu hususta şunları yazmaktadır:
Peru hükümeti Santiago'da nasıl bir suikast kazrrlandığını düşünmek mecburiyetindedir. Hariciye Nezareti Alman elçisine ansızın niçin hareket ettiğini sormalıdır.
-o-
Matsuoka Ne Diyor?
Moskova, 23 (A.A.) — Japon Hariciye Nazırı Matsuoka Moskovaya gittikten biraz sonra Japon büyük elçiliğinde Alman basınının Moskova mümessillerini kabul etmiştir.
Matsuoka, bu seyahate ümitler dolu olarak çıktığını söylemiş, Hitler, von Ribbentrop ve diğer Alman ric*-lile tanışacağından dolayı duyduğu sevinci bildirmiş ve demiştir ki:
Bu devlet adamlarile yalnız tanışmağı değil, fakat ayni zamanda onlarla daha sıkı temasa geleceğimi ümit ediyorum. Bilhassa üçlü pakt ile biribirlmize bağlanalıdanberl Hitler ve arkadaşlarile iyice tanışmağı kendime bir vazife telâkki ediyo-rum.
Matsuoka, bu seyahati, Alman ve İtalyan hükümetlerinin daveti üzerine yaptığını, bunun kendi arzularına da uyduğunu, bu vesile ile Almanya ve İtalya hakkında şahsen intibalar toplıyacağını ve bu iki devletin zafere giderken nasıl iş gör düklerine bakacağını söylemiştir.
Londra, 2 3 (A.A.) —Tayrnis gazetesinin Nevyork muhabiri bildiriyor:
Behgraddan buraya gelen bir tergraf bütün Yugoslavya dahilinde vazıyetin gergin olduğunu bildirmektedir. Ordu rl'e köylüler Almanyaya verilecek bütün tavi-zata şiddetle muhaliftirler. Hafta bidayetinde Yug03İavyanın cn meşhur generallerinden dördünün azledıl'miç olması bu gerginliği daha ziyade arttırmıştır.
Yugoslavyada So.ı Vaziyet
Londra, 23 (A.A.) — Tay-mis'in Belgrad muhabiri bildiriyor:
Kabinenin son gürültülü' içti-maından sonra hasıl olan vazıyeti, iyi haber alan ımahfiıier şu suretle hulâsa etmektedirler:
Yugoslavya şimdiye kadar takip ettiği kati bîtaraflık siya/setini, bir taraftan Balkanlardaki son vaziyet doflayısile ve diğer taraftan kendi coğrafi variyetini nazarı dikkate alarak değiştirmek mecburiyetinde bulunacaktır.
ALMAN TEKLİFLERİ
Kabinenin bu içtimaında hariciye nazırı Markoviç, Almanya tarafından Yugoslavyaya yapılan teklifleri izah etmiştir. Bu izahata nazaran Almanya, Yugoslav-yaya üçlü paktı imza talebinde bulunmamış ve fakat haddi zatın, da, yalnız aslkerî yardıma dair maddeler müstesna olmak üzere, ayni paktın imzası ve pek ağır ol'an bazı teklifler eerdetmiştir. Bu arada Alnaçların harp leva-7imı,   mühimmat   ve  mecruhların
nakline müsaade edümeai talebinde bulundukları ve Yugoslav matbuatı üzerinde en sıkı bir kontrolün tatbikini -isledikleri aniaşrl-makcadır. Bun'ara mukabil Yugoslavya üçiü paktı imza etm:ş olan bütün deVittler tarafından mülkî tamamiyetinin garantisine nail olacak ve kendisine rLge denizinde bazı arazi iıhakı da va-dolunacaktır.
ŞAYANI DİKKAT BİR NOKTA
Yugoslavyada açılan hükümet buhranının birinci derecede biı ehemmiyeti haiz olmasına intizar eduebiiir. Kabinede buıunan bütün demokrat Sırp nazırlar Alman tekliflerini kabul etmekten ise istifayı tercih etmişlerdir. Buna mukabil Hrrvat nazırlarla hariciye nazırı ve Sırplardan Alman taraftarlığile maruf o.'antlar tekliflerin kabulü lehinde rey vermişlerdir. Sayanı dikkat bir nokta başvekilin, Sloven partisi reiai Kuioveç/rn ve diğer iki nazırın lehte ve aleyhte herhangi bir rey dermeyanrndan içtrnap ermiş olmalarıdır. Başvekili bu yolda b-tinkâfa sevkeden sebep ^özönün-d*en uzak tutulması icap eden mühim bir âmildir ki o da ordu ve halk arasında gittikçe büyüyen mukavemet fikridir.
PRENS POL BAŞVEKİLİ    | KABUL ETTİ
Belgrad, 23 (A.A.) — D. N. B. bildiriyor:
Kral naibi Prens Pol bugün saat M de başvekil Tscvctkoviç/; kabul etmiştir.
Başvekil, muhtelif siyasî ricalle son 'günlerdeki konuşmalarını anlatmış ve btifa eden üç nazırın yerine tayin edjlecek namzetleri arzetmistir.
YUGOSLAV  HÜKÜMETİ HALKIN  HİSSİYATINI DİKKATE ALMİYA MECBURDUR
Kahire, 23 (A.A.) — Rcuter: Yugoslav hükümetinin ekseriyeti tarafından son Alman şartlarının kabulüne karar veıilmcöt üzerine istifa eden üç Yugoslav nazırının hattı hareketi resmî İngiliz mahfillerince takdir edilmekte ve bütün Yugoslav milletinin bu hareketi iyi karşıladığı kanaati izhar olunmaktadır. Ke-zalik bu mahfillere göre, Yugoölav hükümeti halkm hissiyatını nazarı itibara almak mecburiyetindedir. Yu goslav hükümetinin nazarı dikkatten uzak tutamryacagı diğer noktalar da şunlardır:
1 — Saraçoğlu ile Eden arasmda Kıbnsta vukubulan mülakat, Ka-hirede vo Ankaruda tebarüz ettirildiği veçhile bu mülûkut İngiliz ve Türk hükümetleri arasındaki tam görüş birliğini bir kere daha müşahedeye vesile olmuştur. İngilizlerle Türkler arasındaki bu temaslar İngiliz - Türk münasebatını bozmak 1-çin Alman propagandası tarafından son zamanlarda yapılan teşebbüsleri akamete uğratmıştır.
2 — Yugoslav hükümetinin gözö-nünde tutmak mecburiyetinde bulun dııfhı dlfccr bir nokta da İngiltcrenln
Yunanistana dalma yaptığı ve yapacağı malzeme, mühimmat, hava ve deniz yardımıdır. Eger Yugoslavya, Alman hücumuna ugrıyacak olursa Yugoslav hükümeti de İngilizlerden her türlü yardım göreceğine tabiati-le güvenebilir.
3 — Yugoslavya, Balkanlarda a-çılacak bir harbin askeri tehlikeleri Almanların da ehemmiyetli telakki ettiklerini her halde farketmiştlr. Bu tehlikeler italyanların Arnavutlukta ve şarki Afrikada uğradığı mağlûbiyetler dolayısile büsbütün artmrştır.
Bu mülâhazalar, Yugoslavyayı gerek menfaatleri ve gerek komşularının menfaatleri bakımından Yuna-nistanla TUrkiyenin hattı hareketini takip ederek Alman manevra ve tehditle ine karşı metanetle mukavemet etmiye sevketmektedir.
İHTİYAT SUBAYLARININ PROTESTOSU
Belgrat. 23 (A.A.) — Reuter: İhtiyat     subayları   federasyonu. Kral Naibi Prens Pole aşağıdaki telgrafı çekmiştir:
Milli şeref vc millî istiklâllo gayri kabili telif bir anlaşmanın akdi arifesinde bulunduğumuzu öğrendik. Bu na karşı protesto makamında, biz İhtiyat subayları teşkilâtımızı feshet-mlye karar verdik. Ayni zamanda, istiklalimizi, hükümranlığımızı ve hu dutlarrmızın tanumlyetini canrmrzla müdafaa etmiyo vo milli anane ve ideallerden mülhem olarak krala ve memlekete sadık kalmağa hazrr bulunduğumuzu   da beyan ederiz.
VATANPERVER TEŞEKKÜLLERİN TEŞEBBÜSLERt
Bolgrat, 23 (A.A.) — Reuter: öğrenildiğine göre, başka vatan-pervfi teşekküller dc iht'yıt subay-lormın yaptığı   teşebbüse   müşabih teşebbüsler yapmışlardır.
Almanların Yugoslnvyaya 48 saat-' İlk mühlet verdiği hakkındaki haberler sanıldığına göre yalandır.
İHANETE BOYUN EGMİYENLER
Belgrat, 23 (A.A.) — Rcuter: Huduttan gelen bir habero göre, ikisi binbaşı, biri yüzbaşı olmak ü-zere Uç Yugoslav kurmay subayı, «kılıçlarını Yugoslavyada bırakarak» Yunanistana geçmişlerdir. Kılıçlarına bağlı olarak bıraktıkları bir beyannamede, bu Uç subay hemen derhal çarpışmak arzusunda bulunduklarını bildirmişlerdir.
Diğer bir habere göre de, dört Yugoslav pilotu, tayyarelerini müttefik kuvvetlerin emrine vermek üzere, Uç tayyare ile Yunanistana gitmişlerdir
PAKTIN İMZASI TEHİR EDİLDİ
Berlin, 23 (A.A.) — Bir husus! muhabir bildiriyor:
Alman • Yugoslav müzakereleri nihayete ermektedir. Macar Hariciye Nazırı ile Munihto yapılan görüşmeler, son ihtilâflurın hallini mümkün kılacaktır. Belgradm kati kabulü, bu gün için beklenilmektedir. Üçlü paktın imzası Matsuoka'nın Berline gelmesini müteakip olnmktır.
Annam'a
IstfklâVmi?
Tokyo, 23 (A.A.) — D.N.B. bildiriyor:
Nişi Nişi Şimbun gazetesinin Ha-noi'den öğrendiğine göre, Uzak şark. Fransız imparatorluğuna dahil bu-, lunan Annam'a istiklâl verilmesi me selesi tetkik olunmaktadır.
Fransız Hindicini valisi Jecouks 1-lc umumi kâtip de Salle'de hazır olduğu halde Hindicini makamatı Annam'a bir intikal devresi olmak üzere, geniş bir muhtariyet teklif etmişler ve Annam kralına da Hue'de oturmasına müsaade eylemişlerdir. -o-
Eir Fransız Gazetesi Şöyle Diyor :
Almanya, Scvyatleri Göz fmiye Mecbur
Clermon Ferrand, 23 (A.A.) — Action Française gazetesinde Dele-bek şunları yazıyor:
«Bazı Balkan devletlerinin vaziyeti kati olarak teabit edilmiş bulunuyor. Fakat, Türkiye İle Yugoslavyanm siyasetlerinde, son dakikaya kadar, meçhul ve şüpheli noktalar bulunmaktadır.
TUrkiyenin, icabında boğazları ve kendi topraklarını müdafaa edeceği temin olunabilir. Lâkin Türkiye, Yunanistan bir Balkan devleti tarafmdan tecavüze uğradrgı takdirde bu memleketin yardımına koşup koşmı-yacağırıı sarih bir surette bildirmemiştir.
Yugoslavyada henüz mili! birlik tamamile teşekkül etmemiştir. İşte Belgradm takıp ettiği politikada gö rülen tereddütler vc tezatlar bundan ileri geliyor. Yugoslavyanm, bazı ihtiraz! kayıtlarla üçlü pakta iltihakı hiç kimse için bir sürpriz olmıya-caktır. -^BF
Geriye yalnız Sovyet muamması kalıyor. Sovyetler bahis mevzuu o-lunca «muamma» tâbirini kullanmak bir âdet olmuştur. Rusya, bugün yakın ve orta şarkta olup bitenlerin, hazırlananlara karşı kayıtsız kalamaz. Almanya, Rus menfaatimle a-çıktan açığa çarpışmadan nereye kadar gidebileceğini pek Alâ. büir. Daha ileri gidebilmesi için, iki memleket arasının açılmasını göze almak lâzımdır ki, bunu Berlin istemediği gibi Moskova da istemez.»
AMERİKA FRANSAYA İKİ VAPUR UN GÖNDERİYOR
Vaşington, 23 (A.A.) — Hariciye müsteşarı Velles, İşgal altında bu-lunmryan Fransaya gönderilmek ü-zerc iki vapur unun hazır bulunduğunu bildirmiş ve demiştir ki:
Büyük Britanya hükümeti, un ha-mulesile bu iki vapurun ablokadan geçerek işgal   altında   bulunmryan bir Fransız limanına gitmesine müsaade etmiştir.
Mühim Haberler
^L. Roma, 23 (A.A.) — Stefanl: ttalya, bugün faşizm façyolannm 22 inci tesis yıldönümünü tesit etmektedir.
^ Madrlt, 23 (A.A.) — D.N.B. Ar jantinin Medrit büyük elçisi Escobar, Lizbona yaptığı kısa bir ziyaretten Madride dönmüştür. Escobar, Por-tekizde Salazarla, Arjantinin Portekiz elçisi ile ve İspanyanın Portekiz büyük elçisi ile görüşmelerde bulunmuştur.
^ Kalküta, 23 (A.A.) — Genera Şangçen'ln riyasetinde bir Çin askeri heyeti Kalkütaya gelmiştir.
^ KâbU, 23 (Tass: Cicil And Mi-litary gazetesinin verdiği bir habere göre İngiliz ve Hint hükümetleri Ghizry*de 9 mil murabbaı bir arazi üzerinde tayyare dafi topçusu yetiştirmek için bir mektep yapılmasına karar vermişlerdir.
Ayni gazetenin bildirdiğine göre, Bhopal'da italyan harp esirleri için bir kanıp inşa edilmektedir. Hâlen Ramghorı ecir kampında 12 bin, Bengalore esir kampında da 24 bir İtalyan harp esiri bulunmaktadır.
^ Belgrat, 23 (A.A.) — D. N. R Vrcme gazetesinin verdiği bir habere göre, son günlerde iaşe nezareti tarafından fiyatların yükselmesini meneden bir emirname neşredilmiş olmasına rağmen Belgrat belt diyesi tramvay, otobüs vo elektrik fiyatlarını arttırmıştır.
Budapeşte, 23 (A.A.) — Stefani Bir Macar ticaret heyeti, dün akşam Belgrada hareket etmiştir. Heyet gelecek hafta   iktisadi   müzakerelere
bnslıvnrAktır.
VATAN
-  24 - 3 . 941
Yurdun En Çok Keten istihsal Eden Bir Merkezi: Kocaeli
Halk, Keten Bezlere lılığı Dolayısiy.e Çalı
izmit (Hususi) — Kocaeli vilâyeti, yurdun cn çok keten istihsal eden merkeplerinden biridir. Vıî.âyci daıhihnde geçen yıl. 15574 hektarlık bir arazide 4 milyon 65 7 bin kı.o keten elyafı elde edilmiştir.
Keten İzm itle, Kandırada, Gebzede, Karasuda ekilmektedir.
Kandnada istüısal edilen mik-daı   2,30   mı.yon   kilodur.
Hükû.ı.et, vilâyetin bu mühim gel ir kaynatma büyük ve ye rinde bir ehemmiyet vermekte diı. Evvelâ Kandırada keten tohum ve tecrübe tarlası vücude gelinimi; vc bu şekilde ketenin iptidai bir şekilde olan ekim vaziyetini ısiaha başlatmıştır. Diğer taraftan ketenden daha bol ve daha randımanlı bir şekilde müs tahsilin istifadesini temin için dokuma tezgâhları göndererek, dokuma kursları açmıştır. Bu gün Kandırada 200 dokuma tezgâhı vardır. Bu tezgâhlarda, köylü ve şehirli kadınlar ve kızlarla erkekler çalışmakta ve yeni bir şeki'de dokumacılık öğren-91 ektedir. İktisat Vekâleti Sanayi Umum Müdürlüîjii Kandıra bölgeline geniş bir ehemmiyet ver-«nistir. Bu ehemmiyet Kandıra da takdirle karşılanmıştır. Halk yeni tezgâhlarm kendilerine 'bah şedecegi refahı müdrik olarak açılan kursa devam etmektedirler. Yahıız ont&n fazlasıydı endişeye ©evkeden mühim bir âmil, rdolennıa us tasım n yakmda başka 4>ir tarafa giderek başlanılan
Sağlamlığı, Dayanık-Yırıan Adını Tdkiı-ar
işin yarıda kalmasıdır. Çünkü kursa devam edenler henüz bu san'atın incelilerine ve teferruatlı işleriyle lâyıkıyle üi'fe't peyda etmemişlerdir. Kursun 'birkaç ay daha açık kalmasını bu sebeple arzu etmekte ve başlanılan ışın yarıda kalması tchLke.-ıni (inlemek istemektcdır'eı. Kandıra dakı kursun büyük hususiyetlerinden ıbtni de tezgâhlara lâzım olan ipliğm bizzat kendi muhitlerinden çıkması ve harice muhtaç  olmamalarıdır.
Bu yazın Kandırada dokunan ve enferı 70-75 santim olan yazlık kttenlı kumaşlardan giymek hepimize kısmet olaca'lütır. Bu kumaşların ihya ve ıslâhı için büyük gayretler göze çaı pmak-tadır. Ketenden yalmz yazlık ku-tmüş değil, her türlü ev eşyası, yatak, masa, çay. sofra takımları, perdelikler, peçeteler, gömleklikler, bez de dokunmaktadır. Keten öyle bir madde ki. durdukça ve eskidikçe güzelleşmekte ve ipek gibi yumuşamaktadır. Ketenin tohumundan Bezir denilen yağ çıkarılmaktadır. Burada köylüler bu yağı yemeklerde kullanmaktadır.
Kandıra köylüsü ve İzmitin ekseri köyleri hep ketenden imal edilrnis elbiseler ve iç çamaşırları giymektedir.
Keten (bezlere sağlamlığını ve dayaıukTıgını gösternvek üzere uygun bir isim de bulmuşlardır.
Buna:
— Çalı yırtan..
Diyorlar.
izmitte Köylüye Sinema
İzmit (Hususî) — Şehrimiz Halk sineması, lzmıtın pazarı o-lan perçembe günleri Kocaeli köylüsüne parasız sinema göstermektedir. Köylülerimiz 'bu sinemaya akın akın dolmakta ve çok istifade etmektedirler. Köylüye gösterilen sinema bilhassa sıhhî, içtimaî, ziraî filmlerdir.
Halkevi Kıyafet Balosu
İsparta (Hususî) — Halkevi Sosyal Yardım Kolu tararından tertip edilen kıyafet ba:losu, Halkevi salonunda verilmiştir. Başta Vali Bay Tevfik Hadi olmak üzere baloya iştirak edenler hem neş'eli bir gece geçirmiş, hem de Sosyal Yardım Kolunun yapacağı büyük mikyasta yardrmlara maddî imkânlar temin etmişlerdir.
^ Martın dokuzuncu pazar ŞÜnil İsparta bölge merkezinde İsparta^ Burdur, Eğridir, Ulubur-tu avcılar klüpierine mensup atıcılar tarafından atış müsabakaları yapıllmıştır. 22 çapında tüfeklerle uçara yapılan atışlarda bi-Tİnciligi Burdur takımı kazanmıştır.
Fuar İnşaatı İlerliyor
izmir (Vatan) — Fuar sahasında yapılması kararlaştırılan inşaat proj eUnmin hazırlanmasına devam edrlrnektedir. Bu serdeki fuarda ziyaretçilerin daha hoş ve eğlenceli vakit geçirmelerini temin için birçok şeyler ve bu arada ikiyüz 'kişiyi birden eğlendirecek büyük bir şeytan dolabı yoptıriracaktır. Hyvanat ve nebabat bahçelerinde de bazı ye niLkter vücude getirilmektedir. Kültürparktaki tarhların yeniden tanzimine ait faaliyetlere hararet le devam edilmektedir.
^ Urla kazasında yaptırılrnak ta olan yüz evden bir kısmının çatıları biürikniiş ve icrrernAtreri döşenmiştir. İç kısımlarının noksanları da pek yakında bitirilecek ve göçmenlere Tapuya bağlanmak suretiyle verdirecektir.
Küçükyalıda    Açılan    İlkokulda Tedrisata    Başlandı
Kartal (Hususî) — Kazamıza »bağlı Küçükyalı köyünde yeniden yapılan ikinci pansiyon lu ilokur da tedrisata başlamıştır. Kaza dahilinde münasip görü Iecek köylerden birinde yine pansiyonlu olarak üçüncü bir mektebin de açılacağı söyltenil-mekte  ve  bu  rivayet  halkımızı
çok sevindirmektedir.
Lüleburgaz Panayırı
Lüleburgazda her sene açılmak ta olan hayvan panayırı bu sene de önümüzdeki ayın ikinci çarşamba günü Köprübaşı mevkiinde yapılacak ve üç gün devam edecektir. Panayıra geleceklerin istirahatl erin i temin için Lüleburgaz belediyeci, şimdiden icap eden tedbirleri almağa başlamıştır.
Kızılay Balosu
İzmit Hususî) — Kandıra Kı-cıîay Kurumu Kızılay menfaatine Kandıra Halkevmde bir balo vermiştir. Balo çok güzel olmuş, iştirak edenler geceyi nezih bir eğlence ve neş'e içinde geç-ç irmiklerdir.
İzmit (Hususî) — Şehrimiz Halkevi temsil kol'u Kandıraya giderek Has BahçeF İstiklâl, Kar (a Tamircisi isimlti eserleri temsil etmiş ve çok muvaffak olmuşlardır.
Aksehirde    Kar
Akşehir (Vatan) — Martın on dördüncü »gecesi ansızın baş-Iıyan ve fasılasız yirmi dört saat tipi halinde yağan kar, ıhk bir bahar yaşryan kasabamızı, dağları ve ovaları beyazlara bürün-dündü. Sultan dağları ve kasaba civarı bir buçuk metre kar ile örtülüdür. Zarar ve ziyan yoktur. Demiryolları ve -telgraf hatları .intizam ile işlemektedir. Yalnız Karaağaç ve Yalovaç kazalarına giden yollar kapanmış olduğu için gidip gelme güçlenmiş ve bu sebeple posta kestim iştir.
Çiftçiler fasıla iîe yağmakta o-lan bu karın mahsuller için çok faydalı olduğunu söylryerck sevinmekte ve bu sene ekinlerin p ek b e r e k etli ola cağını ta hm i n etmektedirler.
ACIKLI BİR VAK'A
Amasya (Husufei) — Şehrimiz halkından İsmail Hakkı ve Necati adlarında iki kişi, bir müddettenberi tamir edilmekte bulunan Maydanoz köprüsünden geçerlerken köprünün bir a-ralığından her nasılsa ırmağa düş müşlerdir. Feryatlarını kimseye işittiremedikleri için boğulup gitmişlerdir. Yapılan araştırmalara rağmen cesetleri de bulunamamıştır. Hâdise şehirde derin bir teessür uyandırmıştır.
Kızılay Kurumunun Senelik Kongresi
Kartal (Hususi) — Kızılay Kurumunun yapılan senelik kon gresinde hesabatı tetkik, vaıidat ve mesaisi takdir edildikten sonra Zehra Eren, Sadiye Tan, Şera-fettin Tuzer, Tatyos Hancı, Nuri Yclentepe, Nesime Bozkurt ve Ali Şefik azalığa ve eski reis hükümet doktoru Ali Rrza Gülekin ittifakla yine reisliğe seçilmiştir. Hatayda  Dokumacılık   Kursu
Hatay (Vatan) — Yurdun her yanında olduğu gibi vilâyetimizin birçok yerlerinde ve bu arada Bey landa da eltezgâh-ları ite bir dokumacılık kursu a-çıtmıştır. İlk devresi geçenlerde biten bu kurs, yirmi üç kadın ve on ikisi erkek    olmak    üzere
yirmi üç usta yetiştirmiştir.
-!—o-
Uludağda Bir Film Alınıyor
Bursa (V<atan) — Dört arka-daşıyle birlikte Istanbuldan şehrimize gelen İstanbul Dağcılık ajanı Profesör Doktor Muhterem Uludağa çıkmıştır. Profesörün refakatında bir de sinema o-peratörü bulunmaktadır. Operatör, bu hafta Uludağda yapılacak spor hareketlerini, dağın gü-*el manzaralarını filkne alacaktır.
¦jfc- Kar sporları yapmak için Halkevi spor komiteleri arasında bir kayak gezintisi tertip edilmiştir. HaJkevi kayakçrları önümüzdeki cumartesi günü Uludağa çıkacak ve diğer gruplarla bir gezinti yaptıktan sonra avdet edecektir.
-fa Tütün piyasamızda satışlar hararette devam etmektedir. Başta inhisarlar İdaTesi olmak üzere müteaddit firmalar mü-bayaat yapmakta ve fiyatlar müstahsilleri cidden memnun bırakmaktadır. Yakında mubayaaya bağlıyacağı haber alınan Yer-f Ii Tütünler Şirketi ile Türk Limitet Şirketi de piyasaya girdikten sonra fiyatların biraz dana artacağı kuvvetle ümit olunmaktadır. Bu sene Bursada 5183 aile tütün ekmiş, şimdiye kadar bunlardan; I 700 ü tütünlerini Batmıştır.
Müsabakamız
Nasıl Yapılacak ?
Otuz Çift Birbirlerile Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip Olup Olmıyacağı Nasıl Ölçülecek ?
-o
Torbalı Bataklığı Kurutuldu
İzmir, (Hususî) — Yarım asırdan-beri muhitlndeküerin sıhhatlerini ten dit etmekte olan Torbalı istasyonu civarındaki büyük çukur bataklık. Devlet Demiryolları tarafından gönderilen kömür tozları ile kamilen dol durulup kapatılmış ve bu suretle o havaliyi yıllardanberi tehdidi altında tutan sıtma belası artık tamamile ortadan kaldırılmıştır.
* Memleketi güzelleştirme faaliyetine durup dinlenmeden devam e-den belediyemiz, Göztepenin tzmir -Karşıyaka şosesine doğTU uzanan kısmına çam fidanları diktirmektedir. Ayrıca, Karşıyaka ve İzmir asri mczarlığrnın ağaçlandırılması a-meliyatma devam edilmektedir.
* Devlet Denizyolları İzmir şube müdürlüğü, İzmir - Karşıyaka arasında işlemekte olan vapurların boyalarını değiştirmektedir.
ŞElrtR TİYATROSU
Komedi Kısmı
BU AKŞAM Saat 20,30 da DADI
VATAN Gazetesi
ÎLAN I tYATLARI     Kur
Baçlık makta
1 taoi Sayfa
t   » »
8   » »
4   » »
6   » »
6   » >
750
MO 300 100
76 50
Müsabakamızın birincisine hediye görüldüğü üzere Philips acentası
gazasının vitrininde
Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen soruyorlar: Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalım: Bir defa hergiin gazetede namzetler çıktıkça keseceksiniz. Kuponlu beraber saklıyacaksınız.
Otuz erkek ve otuz kadından ibaret seri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcut içinde her erkeğe en uygun kadmı seçerek btuz çift kendi takdirinize göre teşkil edeceksiniz. Meselâ beç numaralı erkefte 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla 30 numaralı erkek diyerek bize neticeleri listo halinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevaplan Noter Galip Blngöle tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından İsteyenler de hazır   bulunduğu halde
edeceğimiz radyo, bu resimde nın Voyvoda caddesindeki   ma-teshir edilmektedir.
bir tasnif yapılacak. Meselâ bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlen* m esi hakkmda ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için tam numara alacaksınız. Her çift hakkmda bu tasnif ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birinci  ikramiyeyi, yani 275
lira krymerindeki Filips radyosunu kazanacaktır. Diğerleri isabet srra-sllo diğer yüz elli hediyeyi alacaklardır.
275 liralık radyo, Galatada Filips müessesesinin camekânında teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks radyo.
İkinciliği kazanan iki kişiye: Birer çay takımı.
Üçüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer evrak çantası.
Beşinciliği kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası.    ^
Altmcılığı kazanan üç kişiye: Birer likör takımı.
Yedinciliği kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Seklzincüiği kazanan beş kişiye: Beyoğlu sinemaları için altışar büet.
Dokuzunculuğu kazanan beş kişiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan altı kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins mendil.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıduki teselli hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ :
Kazananlardan on dördüncüden itibaren verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileri, on kişiye tanmmış romancılarımmn birer eseri, on kişiye (Ramlz) in birer karikatür albümü, on kişiye Gül Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kitabı, on kişiye (Yedlgün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettlnln hlkûyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Radyo) Galatada Bankalar caddesinde (Filips) mağazasının vitrininde teşhir edilmiştir.
DOKTOR
H0RR0R0NÎ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder. Tel. 24131
Abone lıcrdci
1 urkiye dahilinle:
Senelik    6 aylık    S aylık    Aylık
1400 750 « Hariç pır»nlnkfıtUrı
150 K:
Şenelt*    0 aylık    S «yük    Ajlık
2700
1410
C00 Kr   yoktuı
DOKTOR-KİMYAGER
CEVAD TAHSİN
İDRAR - KAN - KAZURAT
vesairenln tahlillerini yapar. Di-vanyolu ortasmda Tel. 23334
i
DİI1ADİŞ SUYU İSTİMALİ AĞIZDAKİ SUNİ DANTIYELERİ KÖPRÜ KIU A VE KURONLARI ANTİSEPTİK OLARAK MUHAFAZA EDER
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji. Kırıklık ve Butun Ağrılarınızı Derhal Keeer
IcabfodA eflode 3 ka#« ılınabilir. TAKLİTLERİNDEN SAKİNİN 12. MFR   VERDF.   PULLU   KUTll.ARf   ISRARLA   İSTEYİŞİZ
İstanbul Üniversitesi A.E.P. Komisyonundan
Edebiyat Fakültesi binasının 1041.06 lira keşifli tamir işi 27/3/941 perşembe günü saat 15 de rektörlükte açık eksiltme Ue ihale edilecektir, isteklilerin 79 liralık muvakkat teminat makbuzları ve bu gibi isler yaptıklarına dair İstanbul vilâyetinden 1000 liralık vesika almaları ve 941 yılma ait Ticaret odası kâğıtlarını göstermeleri lâzımdır. Keşif, şartname, mukavele projesi her gün rektörlükte görülür. (1877)
.IT2AMİ YELER!
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesaplan ikramiye Plânı
1 adet 2000 Liralık = 2000 3   >   1000   >       =S000.— >
-Urmjj
2 >
4 >
8 >
35 >
80 >
300 >
750 500 250 100
20
>
> > > >
= 1500.— > = 2000— > = 2000.— » = 3500.— > = 4000— » = 6000.— >
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs. 3 İkinciteşrin   tarihleri]
pıiır.
Türkiye Cantiuuij^il
Ziraat Bankası
Türk lirası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100.000,
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28,000 lira ikramiye veriyor
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
1 — 6.m.941 tarihinde kapalı zarf usulile ihale olunamıyan «10.000.000> adet bira şişesi kapsülü yeniden pazarlığa konmuştur.
2 — Pazarlık 7.4.941 puzartesi grünü suat 15 tc Kabataşta levazım vc mübayaut şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartname ve numune levazrm şubesinden ve îznıir. Ankara başmüdürlüklerinden parasız alınabilir
4 — isteklilerin pazarlık İçin tayin olunan gün ve saatte teklif edecekleri fiyat ve miktar üzerinden yüzde 7,5 güvenme paraslle birlikte mezkûr komisyona müracaatları  (2191)
DOKTOR
İ P R U T
Cildiye ve Zühreviye MUtehaa-»ısı Beyoğlu Yerli Mallar Pazarı   karsısında   Posta   sokaftı
i..........Ic Meymenet apartımaııı
Tel: 48353
r LİRA
İDRAR TAM TAHLİLİ
Beyoğlunda Agacamli karşısınde Bursa sokak No. 1. yeni açılan Mmya laboratuarında halka ko laylık olmak Üzere yalnız (Pazartesi) günleri BÎR LİRA üc retle idrar tam tahlili yapılmaktadır.
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında cn az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a Ue aşağıdaki plana göre İkramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1,000 Urahk 4,000 Um 4   v      500     9      2.000   »
Sahibi ve Neşriyat Müdürü  AHMET lMİ.\ VALALVN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
1
i! T»
100 adet   50   îirUık 5,000 Ura 120   »        40     9      4.800   » 160   *       20    >      3JS00   a
4 > 250 > 1. 40   »       100     »      4*
DİKKAT; Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan gi düşmiyenlere ikramiye çıktımı takdirde % 20 fazlasilc verilecektir Kuralar eenede 4 defa, 11 mart, 11 haziran, 11 eylül, 11 Blrinclkânunda çcküocoktlr.