's
Başmuharriri :
Ahmet   Emin   YALMAN
VATANEVÎ — Cağaloğlo, MoUa Fenart S. St Telefon: «4186 — Te**raf VATAN İst.
2 4 NİSAN   1941 PERŞEMBE
J   Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ SABAH  GAZETESİ
Alman Hariciyesinin
Şifre Kitabı
Sayı: 241
Bugün 4 üncü Sayfamızda
^—'——————
23
Nisan
Memlekette
çten
Tezahüratla Kutlandı
Valimiz ve örfî İdare Komutanı mız bü;yavruya iltifat ediyorlar . Sevimli bir Türk çocuğu nutkunu irad ediyor - Bu nutku can kulağile dinleyen küçükler, kardeşlerini candan alkışlıyorlar
Yunan Mukavsmetinden Çıkaracağımız Mantıkî Netice
Alman harp mekanizması karşı durulmaz bir kuvvet olmaktan çok uzaktır.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
talürk ne zaman Yunan askerinden bahsetse büyük bir takdir gösterir, dünyanın en cesur, en istidatlı askerlerinden biri olduğunu söylerdi.
İstiklâl mücadelesine karşıdan bakanlarda Yunan askeri hakkında böyle bir intiba hâsıl olmamıştı. Sebep basitti: Bir defa o sırada bir Yunan milleti yoktu. Ayni vatan içinde, ayni ordu içinde Kostantin taraftan, Venizelos taraftarı diye iki düşman millet karşılaşmıştı. Her Yunanlının üstünde Yunanlılıktan çok evvel kralcı veya Veni-zelosçu diye bir damga vardı. Bu iki düşman unsurun bir tek gaye uğrunda el birliği ile vazife görmesi beklenemezdi. Hisler o kadar alevlenmişti ki meselâ bir Venizeloscu; kralcı bir generalin kazandığı zafere sevinmez, parti hissile âdeta keder ederdi.
Zaten denizaşırı bir istilâ harbi de küçük bir milletin hiç bir zaman seve seve karşılamıya-cağı bir mücadeledir. Yurdunu, toprağını, malını, çoluğunun çocuğunun namusunu müdafaada göstereceği fedakârlık ve alâkayı hiç bir zaman yabancı toprakları istilâ için gösteremez. Bilhassa ki karşısında kendi yurdunu müdafaa için ölümü göze almış bir Türk askeri vardı.
Bu defaki Yunan harbi, Ata-türkün ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu; işin iç yüzünü takdir etmiyerek Anadolu harbinde Yunanlıların askerlik kabiliyetini yanlış ölçenlerin de ne kadar büyük bir hatâ işlediklerini ispat etti.
Anadoluda Yurwnlılarla yakından temas eden bütün subaylarımız Atatürkün kana-atindedirler. Hattâ şimdi mebus bulunan bir generalimiz Yunan - İtalyan harbinin başlarında Ankarada bir Yunan diplomatını meyus görünce şu sözleri söylemiştir: «Kendi askerlerinizi tanrmıyorsunuz. Bir, iki güne kadar cepheden çok parlak haberler gelecektir.»
Yunan askeri bu harpte iki büyük rol oynamıştır. Birincisi kendisinden sekiz kere fazla nüfuslu bir milleti mağlûp ede- j rek hem kendi kabiliyetini, hem de İtalyan harp mekanizmasının mahiyetini ortaya koymaktır. Bu manzara karşısında İngilizler derhal harekete gelerek kü^ük bir kuvvetle Afrikadaki İtalyan kuvvetlerini tepelemiş-lerdir.
(Devamı: S a. 5, S ti. 3 te) *=*
Alman
oıyası Taarruzları
Von Papen
Ankaraya Dönünce Türkiye ve Rusyaya Tazyik Artacakmış !
Londra, 23 (A.A.) — Reutcr ajan, sının diplomatik muharriri yazıyor:
Almanyanm siyasi taarruzu son günlerde artmıştır. Bundan da anlaşılıyor ki Almanya, orta Şarktaki zaferlerini mümkün Wrte-(Devamı Sa, 5, Sü. 7 de)
Harp Vaziyeti
YAZAN:
İhsan BORAN
(Emekli Kurmay Subay)
Habeşîstanda:
Habeşîstanda İki grupa ayrılan İtalyan ordusu, İngiliz kuvvetlerini meşgul ve tesblt etmek vazifesine elinden geldiği kadar devam etmektedir. İngiliz kuvvetlerinin - az da olsa - Balkan ve bilhassa Libya cephesine nakline engel olmak, yakın ve orta şark bölgelerinde harbin sevk ve idaresi bakımından Almanya ve İtalya için inkâr edilmez bir faydadır. I
Habeşlstanda son muharebe vaziyeti şudur: İngilizlerin cenup kolu Desiye'yl örtmekte olan İtalyan mevzilerini işgal etmiştir. Şimal kolun İleri hareketi yolların büyük mikyasta tahrip edilmesi yüzünden durmuştur. Cenup mın-takasında İse İngilizlerin muvaffakiyetleri devam etmektedir. İtalyanlardan 17 subayla 549 asker esir alınmıştır.
Kati netice yerinde ne kadar kuvvet toplansa yine azdır diye hir kaide vardır; Afrika harbinde şimdi kati netice yeri Llbyadır. Zamanımız harplerinde kuvvet-toplamakta zırhlı ve motorlu birliklerle hava kuvvetleri en başta geliyor. General Wavell Libyada tekrar taarruza başlamak İçin Habeşistanı şimdiki halde ikinci plânda bırakmıştır; ve çok doğru yaptığına da şüphe yoktur.
Libyada:
İki tarafın son resmi tebliğlerine göre vaziyet şudur:
1 — İngilizlerin Sollum'* hücumu,
2 —• Hintli kıtalarla denizden takviye edilmiş olan Tobruk kalc-slndekl zırhlı birliklerin Alman -İtalyan kıtalarına mukabil taar-ruzuı
3 — Bardla limanına İngilizlerin çıkarına teşebbüsü,
İ — İngiliz deniz ve hava filolarının Trablusgarp Umanını bombardıman etmesi.
Bunlar kati netlcell hareketler (Devamı Sa. 3, Sü. 1 d-yl
Eden Diyor ki:
Yugoslavyanm Tam İstiklâli Yeniden Tesis Edilecektir
İngiltere - Amerika Alman Kararlarını Tanımıyacaklar
Londra, 23 (A.A.) — İngiliz hariciye nazırı B. Eden, bugün Avam kamarasında . aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
Düşman tarafından memleketlerini terke mecbur bırakılan Yugoslavya kralı ve Yugoslav hükümeti, şimdi orta şarkta yerleşmiş bulunmaktadır. Yugoslav hükümeti, bütün Yugoslavyanm nizami şekilde teessüs etmiş hükümeti sıfatile, müttefiklerin yanıbaşında Almanyaya karşı mücadeleye devam etmektedir.
21 nisanda, ingiliz hükümeti, Yugoslav hükümeti reisinden, hükümetinin müttefik sıfatile îngilterenin yanıbaşında kalmak niyetini ve nihaî zafere kadar mücadeleye devam etmek azmini bildiren kati ve resmi teminat almıştır.
İngiliz hükümeti, bu deklârasyondan en büyük bir memnuniyetle kaydı malûmat eder ve Yugoslavyanm tam istiklâlini yeniden tesis etmek katî azmini beyan eyler. Buna intizaren, Yugoslav hükümeti, müşterek düşmana karşı mücadeleye devama yardım hususunda, en geni? (Devamı Sa. 5, SU. 3 de) X/X
Kat'î Karar Nerede Alınacak
Londra. 2 3 (A. A.) — Balkan cephesinden gelen telgraflar hakkında mütalâa yürüten Berlin
radyosu spikeri diyor ki:
Kat'î kararın harbin başlıca sahnesi olan İngiliz adalarında istihsal edileceğini biliyoruz.
Almanya
General Veygand'ın Geri Çağrılmasını Israrla istiyor
Mareşal Peten'in Onu Feda Edeceği Umulmamaktadır
«Vichy hükümetinin tekrar Almanya ile iş birliğine davet edildiği bildiriliyor. Almanya, Darlan'ın siyasetinden memnundur.   Yalnız,   General
(Devamı Sa. 5 , SU. 3 de) ^
avacılığımıza Yardım için
ileri!
Almanya j Çocuk Haftası
Dün Başladı
Şa nur yüzlü köylüye bakınız. Bu, Bursamn Gölbaşı köyünden Tevfik'-dlr. Havacılığın mühim rolünü Tür-kc hâs zekâsından kaçırmıyarak ve hepimize İmtisal numunesi olarak Türk Hava Kurumuna yüz Ura te-berrüde bulunmuştur. Bir köylünün dişinden tırnağından arttırarak yerdiği bu yüz Ura, havacılığımıza yardım hususunda hepimize ve hele zenginlerimize bir «İleri!» kumandanıdır.
Fransadan Geçmek istiyor
spanyadan da
Cebelittarık'a Doğru Altı Alman Fırkası Geçirilmek İsteniyor
Berne, 23  (A.A.)  — Ofi a-
jansı 'bildiriyor:
Zürih'te çıkan Nouvelle    v*a-ı
zette'tn Londra muhabirinin verdiği bir habere göre Almanya-nın İspanyada gösterdiği diplomatik faaMyet Londra mahfillerini meşgul etmektedir.
Muhabir diryor ki:
Bu mahfiller, her nekadar hemen bir karar alınacağını tahinin etmiyorlarsa da yakında nahoş hâdiseler çıkmasının mümkün o-lacağım zannediyorlar.
Bazı mahfiller ise Almanların Süveyşe karşı yapacağı hücumdan evvel Cebclitarika karşı bİT askerî hareket yapmalarını ve bu takdirde İspanyanın bitaraf kalmasını veya filî yardımda bulunmasını ihtimal dahilinde görüyor.
lar.
Londra. 23 (A.A.) — Vichy-deki bitaraf bir muhabir Daily Telegraph gazetesinde intişar eden bir telgrafında şöyle demektedir:
(Devamı: Sa. 5, SU. 5 to) /§/
Şan-Kay-Şek'e 50 Milyon Dolar
Vaşington, 2 3 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre Amerika hükümeti Şan-Kay-Şek'e yardım eli .ti ek üzere Çin parasının himayesi için 50 milyon dolar tahsis ebmeğe karar vermiştir.
Ankara, 23 (A.A.) — Hâkimiyeti Milliye ve Çocuk bayramları bugün yurdun her tarafında en içten tezahüratla kutlanmıştır. Bu münasebetle Ankarada yapılan çocuk haftasının açılış törenine Çocuk Esirge|me kurumu ve minimini yavrular tarafından Elbecü Şef Atatürkün muvakkat
kabrine çel enikler konulm asile başlanmış ve bunu lise, orta ve meslek okulları talebeleri mümes. silleri ile irk okulların son sınıf talebelerinin Ulus meydanında yapmış odukları tezahürat takip eylemiştir.
Buradaki merasimde İstiklâl marşının söylenmesini ve Zafer anıtına çelenklerin konulmasını takiben Çocuk Esirgeme kurumu. Maarif Vekâleti ve ilk okul talebelerinden bir genç kız ve erkek talebe  tarafından  günün  büyük
manasını ifadelendiren birer nutuk söylenfmişitir. Ulus meydanından önde Esirgeme kurumunun yavruları olduğu halde ayrılan gençler, küçük ve büyük Anafar-talar caddelerini takip ederek Ço
cu-k sarayı önünden geçmişler ve Samanpazannda    dağılmışlardır.
Öğleden sonra iHk okullar talebeleri arasından* seçilen 250 kiç'Jik bir mümessil heyet Millî Şef İsmet İnönü'ye- sevgi ve saygıların» izhar  için Çankayaya giümisler-
dir. ;    .
Riyaseticümhur köşkünde yanlarında Bayan İnönü ile Başvekil doktor Refik Saydam olduğu halde yavrularımızı kabul eden Milli Şef, her birine ayrı ayrı iltifatta bulunmuşladır.
Yurt içinde yapılmış olan törenlere dair aldığımız telgraflar (Devamı Sa. 3, Sü. 4 de) */*
Yunanlıların Şimal Ordusu Teslim Oldu
Dün Şehrimizde Dört Çocuk Bahçesi Açıldı
Bu Teslim Oluş Kralın Tasvibi Hılâfınadır
Cenup Cephesi Mukavemet Etmektedir
«Şimalî Yunanistanda, Arnavutluktan gelen ordu kumandanı dün saat 17.40 ta Almanlar ve İtalyanlarla bir mütareke yapmıştır.
(Devamı Sa. 5, Sü. i te) X
Elen Hükümeti Girid Adasına Nakledildi
Kral Millele
Hıfaben Bir Mesaj Neşretti
Sonuna Kadar
Mücadeleye Devam Edilecek
Berne, 23 (A.A.) — İsviçre radyosu Yunan Kralı Jorj ile Yunan hükümetinin Giride hareket e büklerini bildirmektedir. y> Kral
haree'ktrnden evvel milletine hi-(Devamı: Sa. 5, Su. 6 da) **
GÜNÜN SESİ
MİLLİ
Hâkimiyet
Valimiz B. Lûtfi Kır d ar Tepebaşındaki çocuk bahçesinin kordel asını keserken
(Yazısı üçüncü sayfamızdadır)
Yazan: REŞAT NURİ
İS nisan bayramımızı her senc-kinden daha derin bir heyecan ile kııtluladık. Çünkü zihinlerimiz inil-II hakimiyet ve istiklal flkirlerile bugün her zamandan ziyade doludur.
Bir 23 nisanda açtığımız bayrağı yarın ayni maksatla, ya müstakil
ve hâkim yaşamak yahut hiç yaşamamak ahdlle tekrar anın \ ;ı< ¦. ı -mızı bize kimse teinin edemez.
Bu İtibarla dünkü 23 nisanın telkinleri Türk milletine her zamankinden çok daha zengin olmuştur.
Bayram merasimi İstiklâl marşi-le başladığı zaman Ankara surları önündeki tepelerden birinde dolaşıyordum. Ayağımın altındaki cadde ve sokaklardan bitip tükenmez insan kalabalıklarının Ulus meydanına doğru aktığı görülüyordu.
(.özlerimi gayrilhtiyari kapıyor ve yirmi bir sene evvelki Ankarayı, toz ve kül rengi bir viraneden İbaret o eski hüzün ve ümitsizlik yatağını görüyorum. Kımıldandıkça kalpaklarından,    yıprak    elbiseler
(Lütfen sayfayı çevriniz)
"   VATA I*
a*
ı   x ı
Avrupa da
Nasıl Geçti
Eğlencesi Bir Haffa Süren Bir Çay Hikâyesi
Yazan :  Rebia Tevfik BAŞOSÇU
Telif ve tercüme hakkı tamamile   mahfuzdur
8
a» Aman rica ederim, bunları biz açmıyalrm. Müşteri bulalım, satalım i* Osman Beyin Montekarlodaki borçlarını ödlyellm. Sevaptır, çocuklar. Diyor hepimizi gözlerimizden yaş gelecek kadar güldürüyordu.
Bu çay hikâyesi haftalarca bizi eklendirdi. Her gelene bir iki paket çay hediye edilmiş, bir hafta sonra zavallı Osman Beyin o kadar itina ile gönderdiği çaylardan bir paket bile evde kalmamıştı. Kimimiz çayları fazla kokulu, kimimiz fazla buruk, elhasıl hepimiz birer türlü kusurlu bulmuştuk. Refet de bir taraftan:
— Bu çayların ağırlığı bizim keseye dokunacak. Şimdi bu zavallı Os-marta bir de hediye almak lazım, diye söyleniyordu.
Nermlnin Istanbulda kaldıfı İki ay İçinde çok gezmiş ve çok eğelen-miştik. Bu germelerin çoğunda bazen yanımızda NejaC Nazmi, bazen de Refet bulunuyordu.
Nermlnin Istanbuldan tekrar Parlse hareketi bende büyük bir boşluk bırakmıştı. Tren Sirkeci garından ayrılır'kcn boynuma sarılmış:
— Kardeşim, kuzum, Parlse bir daha gol de beraber yine gezelim, bu defa hiç sıkılmazsın. Bizim pek çok ahbaplarımız vardır. Hoşça vakit geçiririz diyordu. Ben de:
— Su istiklal harbini kazanalım da sonra mutlak Parlse yine gelece-fim diye söz veriyordum.
Nerminin Par ise dönüşü üzerinden birçok aylar geçmişti. Fakat ondan bir kart bile almamıştım. Bu onun vefasızlığından değil, ihtimal Parise döner dönmez evinin gailesi ve çocuklarının meşguliyetinden olsa gerekti... Bu geçen aylar zarfında Nejat Nazmi bize bir kere bayram ziyareti yapmış, bir kere de Stokholm sefareti baş kâtipliflne tayin edilip IstanbuMan hareket etmeden veda İçin gelmişti. Ve nihayet Nejat Nazmi Beyi memuriyetine gittikten üç
ay sonra teyzesi Sıdıka Hanım efendi vasıtasile annemden beni istemişti
Bizim tarafımızdan muvafakat cevabı verildikten sonra ben yeni seyahatim İçin hazırlanmaya başlamıştım. Hazırlıklar alasında elbiseler en başlıca meseleyi teşkil ediyordu. Şükür ki daha geçen ilk baharda Pariste bulunmuştum ve Bayan (A) ile beraber bütün büyük mezonların elbise koleksiyonlarını gezmiştik. O zaman birçok güzel esvaplar benim hafızamda hak olmuş, gözlerim üzerlerinde takılı kalmıştı.
Doğruyu söylemek lâzım gelirse her kadın gibi benim de güzel elbiselere karşı büyük bir zaafım vardır. Elbiselerin mutlak benim tipime göre yapılması ve üzerimde kusursuz durması şarttır. Vaktile on sene evvel kocamla evlendiğim zaman cihazımı Beyoğlunun meşhur Rum terzisi Bfijeni yapmıştı. Evlendikten birkaç hafta sonra üzerinde küme küme danteller ve harçlar dolu bu ağır elbiseleri bir türlü kendime mal edememiştim. Hepsini birer birer sök müş, istediğim tarzdaki sadeliği verecek surette kendime uydurmuştum. Annemden de bu kadar parayı sokağa attırdım diye güzelce bir azar işitm İştim.
Evlendiğim zamana kadar elbiselerimi seçmek hakkı bile bende yoktu. Annemin arzu ettiği bir modeli seçmek mecburiyetinde idim. Annem çok mutehakkim bir ahlaka sahip ol. duğu^için benim ve hemşiremin   iyi
rinden tozlar akan bir avuç yorgan İman dört tarafı düşman istilâsına düşmüş bir vatan İçin İstiklal bayrağı açıyor bUtün bir dünyaya meydan okumak kararını veriyor. O an için bUtün ncrmayelerl bir mavi gözün rüyacından ibarettir. Fakı 11 o rüya süratle bir zümreden br memlekete sirayet ediyor, bütün bir milletin ancak ölümle geçecek mukaddes Iptftlâ ve hastalığı halını alıyor.
Şimdi bu , caddelerden, İnişi yokuşu ara sokaklardan Ulus meydanına dökülen kalabalığa benzer kalabalıklar Anadolunun bitip tükenmez yollarından kağnılarla, sırtlarında birer atımlık cephanelerle cepheye akıyorlar.
Gözlerimi tekrar açtığım zaman bahar güneşi altında göz erimine kadar sedef ve fakfur parıltılarlle yanan mamure, adına bugün milli hâkimiyet dediğimiz, o rüyadan doğmuştur ve bu, bütün memleket-
ve temiz giyindiğimizi ister, hattâ çocukluğumda mağazalar vasıtaslle bazı kere Parlsten bana çocuk esvap lan getirtir, fakat evleninceye-kadar da hep her şeyi kendisi seçerdi.
Ben genç kızlık hayatımda yalnız bir kere anneme elbise için İsyan etmiştim. O vakit on dört yaşında 1-dim. Uzak akrabamdan bir kız evleniyordu. Annem bu yaz düğününde giymem için bana kayısı rengi bir ipekli elbise yaptırıyordu. Ben nasılsa bu kayısı rengi ipek esvabı kendime hiç yakıştıramamıştım. Annemi darıltmaktan korkarak itiraz edemiyordum. Fakat bu elbiseyi giyip düğüne gidemiyeceğim! hissediyordum. Beni derin bir düşünce almıştı. Birkaç gün evvel Parlsten gelen moda gazetelerinin birinde beyaz organtinden yapılmış, fevkalâde zarif bir esvap görmüştüm. O gazeteyi sıkı sıkı sakladım. Arada sırada gazeteyi çıkarır, benim güzel esvabım diye bakar ve gözlerimle okşardım.
Kayısı renkli elbise ısmarlanırken, bu beyaz organtin esvabın yaptırılmasını annemden rica etmiştim. Fakat teklifimi kabul etmemişti.
Düğün zamanı yaklaşıyordu. Benim de beyaz esvabın derdinden uy-kularrm kaçryordu. Nihayet bir gün nineme müracaata karar verdim. Ni. necigim (büyük valdem) beni çok se verdi. O da benim için bütün bir hayattı.
Bir sabah yavaşçacık odasına girdim. Hâla güzelliğini muhafaza eden beyaz ellerini ve yüzünü, gözünü öptükten sonra büyük derdimi anlattım. Daha İlk sözde Ninem benimle müttefikti:
— Nineciğim, diyordum. Eğer kumaşlar alınırsa ben bu esvabı kendim dikeceğim.
— Pek âlâ yavrum, diyordu. Bugün seninle Beyoğluna ineriz, ne lazımsa alırız, sen de istediğin gibi o-turur dikersin. ,
— Fakat sonra annem ne diyecek ?
— Esvap bittikten sonra ben onu
idare ederim.
— Ah, canım nineciğim, siz ne kadar İyisiniz.
— Sen de fena bir şey istemiyorsun ki, kızım. Olmryacak bir şey olsaydı bilirim, sen de benim hatırımı kırm azsın.
O gün Beyoğlundan birçok metro
beyaz organtin aldıktı.   Organtinin
altına giymek için de gayet açık pen be tafta, bu beyaz organtin esvabın
etekleri tekmil ince pilelerle balık kılçığı gibi dikilmiş, eteğin aşağılarında üzerleri düz pilelerle yapılmış geniş bir volan vardı. BUtün dikişler
incecik   krem   renginde   valânsiye
dantelleri tutturulmuş, eteğin volanında yine biraz daha geniş valânsi-yenden yuvarlak motifler yapılmış, motiflerin İçinden bir milimetre genişliğinde siyah kadife kurdelelerle birkaç sıra tutturulmuştu. Elbiseye lâzım olan bütün teferruat alınıp ak şam eve döndüğümüz zaman kendimi dünyanın en bahtiyarı zannediyordum. Çünkü esvabımı kendim seçmiştim ve sevdiğim bir esvap giyecektim, i Annemden korkumdan kumaş pa* ketini gece yatak odama girip kapıyı kilitledikten sonra açtım. Yanlış bir iş yapmamak İçin bir düziye esvabın resmine bakarak korka korka kumaşları kestim.
(Arkası var)
te yapılan şeylerin ancak bir küçük örneğidir.
Bir fikir ve duygudan yirmi sene İçinde yalnız medeni bir memleket değil, en yeni vasıtalara sahip bir müdafaa cfhazı çıkarmış olan bir memleketin istikbalden korkması abestir.
İstiklâl marşı artık durmuştur. Meydanın sesleri şimdi bir büyük kalbin hareketleri gibi bulunduğum tepeye kadar geliyor ve düşünüyorum:
O zamanki ruh yaşadıkça ve bu ruhun en yüksek mümessili İnönü kalb ve kudretimizin nâzımı olarak başımızda bulundukça bize zeval yoktur.
Bir fikirden çıkan bu mamureyi kap ederse yine bir fikre feda eder ve yerine daha iyisini yaparız.
Her şeyin başı milli hâkimiyet ve istiklâldir.
REŞAT NURl
Belediye Kooperatifi Un İşini
Yağcılara Vermiş
Bu işin, Hç Unculukla Alâkası Olmıyanlara Verilmesi iyi Bir Tesir Yapmamış, Şikâyetleri Mucip Olmuş
27T . 4 - 941
GÜNDEN
G Ü N E
40 Bin Çuval
Kahve Geliyor
Iaş2 Müsteşarı Kahve İhtiyacının Teminine Çalışıyor
Şehrimizde bazı tetkiklerle meşgul bulunmakta olan İaşe Müsteşarı §efik Soycrin memleketin kalhvc ihtiyacını da trmir* için bir stok yapmak tedbirine tevessül etttiği öğrenilmiştir. Asgarî bir senelik ihtiyaç kargılığı olara'k tahmin edilen 80 bin çuval kahvenin getirtilmesi için hazırlıklar yapılmaktadır, ilk iç o-laralk Portsaitte bulunan 40 bin çuval kahve, onar bin. çuvallık partiter halinde getirtilecek ve bunun bir kısmı piyasaya verilecek ve bakiyesi de stok edilecektir.
Kuru Kahveciler Zam İstiyor
Çekirdek kahveler şimdiye kadar kuru kahvecilere I 30 kuruşa mal olmakta ve çekilmişi 180 kuruşa satıfmakta idi. Kuru kahveciler,  Fiyat Murakabe komisyonuna müracaatla çekirdek kahvelerin kendilerine gelinceye kadar bir çok ellerden geçerek 180 kuruşa mal olduğunu    bildirmişler, ' bundan sonraki çekilmiş    kahve I satışları için yeniden fiyat takdir j edıirnesini istemişlerdir.
Esasen, badema yapılacak kahve tevziatı Fiyat Murakabe komisyonunun nezareti altında yapılacağı ve çekirdek kahvelere yeni bir fiyat tesbit olunacağı için kuru kahvecilerin bu müracaatları nazarı dikkate alınacaktır.
Bir kaç gün evvel An'karadan dönen Kahve ve Çay ithalât Bir. ligi umumî kâtibi Ticaret Vekâ-letin-in vaki daveti üzerine tekrar Ankaraya girmiştir.
Küçük haberler:
Belediye, Adalar ve civarı için yeni bir itfaiye motörü yaptırmağa lüzum görmüştür. Makineleri hazır bulunan teknenin inşaatına yakında başlanacaktır.
Belediye, un stoku yapmak üzerinde hazırlıklara başlamıştır. Bu arada kapalı bulunan fırınların da tamir ettirilerek icabında kullanılmağa müsait bir vaziyete konulma lan düşünülmüştür. Un stoklarının temini için buğday ve un nakline ya-nyacak kara ve deniz vasıtalarının ücretle çalıştırılmaları lüzumlu addedilmiş ve bunun bir mecburiyet şeklinde nakil vasıtaları sahiplerine tahmili münasip görülmüştür.
Börekçi, kadayıfçı, baklavacı, pastacı ve saire gibi esnaflara, bakkallara un tevzii işi bir kaç gün evvel Toprak Ofisi tarafından tesbit edilen yüzde üç kârla Istartbul Belediyesi memurlar kooperatifine verilmişti. Bu gibi işleri tedvir ve idareye müsait bir teşkilâtı bulunmryan kooperatif idaresi, şirket yağlarının amili ve depoziteri bulunan Taşçılarda yağcı Limnidıs kardeşlerin mağazasını tevzi mahalli olarak tayin etmiş ve burada geçen pazar, tesi günündenberi işe başlamıştır.
Belediye memurları kooperatL finin bu işi hiç unculukla alâkalan bulunmıyan etlere tevdi edişi ve tevzi işini yarpanlann tesbit edilen fiyattan fazla fiyatlarla satış yaptıklarının şayi oluşu piyasada iyi bir tesir uyandırmamış ve bir çok şikâyetlere sebep olmuştur.
Topralk Ofisi, perakendecilere
tevzi için verdiği bu ekstra ekstra unların bir çuvalı için on iki lira ve her çuval başına da on kuruş depozito almakta ve bu yekûna 146 kuruş buğday korunma vergisi İlâvesile bir çuval unun maliyeti 13 lira 56 kuruşu bulmaktadır. Bu maliyet muayyen olan yüzde üç kârla nakliye masrafı da ilâve edilmek suretile bir çuval unun azamî olarak 14 lira 7 kuruşa satılması icap    etmektedir.
Fakat, haber aldığımıza göre satışların bu fiyatlarla yapılmadığı ve yüzde üçten fazla kâr alındığı anlaşılmaktadır.
Dün bu işin tahkikine memur edilen bir muharririmize, Zindan, kapısında Taşçılar caddesinde 89 numarada uncu Abdülcemil. beş kişi muvacehesinde:
«— Fazla fiyatla un satıldığı doğrudur. Kacbköyünde Söğütlü-çeçme caddesinde 35 numarada kadayıfçı Mustafa usta, kooperatifin tevzi yeri olarak tayin ettiği Lımnidis biraderlerin yağcı dükkânından altı çuval un almıştır.
Bu adamdan beher çuvalda muayyen olan fiyattan otuz beş kuruş faztasile 14 lira 42 kuruş he-sabile para alınmıştır. Yine Fatihte Çörekçikaprsında kadayıfçı Hakkı ustaya da bir çuval un 40 kuruş fazlasile 14 lira 47 kuruşa verilmiştir ve her ikisine de fatura verilmemiştir.»
Demiş ve unculuğun kendisine sülâlesinden intikal ettiğini ve tam yirmi senedenberi unculukla geçindiğini söyledikten sonra da şunları ilâve et)/niştir:
t— Bu tevzi tarzının küçük esnaflara ne derecelere kadar kolaylıklar ve ne gibi menfaatler temin edeceği hazıkında bir şey söyliyecek değilim. Yalnız, sene. lerdenberi yaptığımız bu işin bir kaç kişinin uygunsuz hareketleri Neticesi bizden alınıp ta hiç un işi ile alâkası olmıyanlara verilmesinin ne derecelere kadar doğru bulunduğunu alâkadarların taıkdirkâr nazarlarına vaz ile iktifa edeceğim.»
Türüngümrüğünde Limoncular caddesinde 34 numarada uncu Niko Sümbüloğlu ile Tantakale-de Paçacı sokağında 25 numarada Hilmi de aynı şikâyetlerde bulunmuş ve Küçükpazarda pastacı Aslanın aldığı bir çuval un için 14 lira otuz kuruş ödediğini ve bu adama da faftıra verilmediğini ilâve eLm.ş.erdir.
Bu hususta malûmatını sorduğumuz tüccardan bir zat ta:
«—- Toprak Ofisin un tevziini Belediye memurlar kooperatifine vermesi, hiç şüphe yok ki, halkın ve küçük esnafın menfaatlerini temin maksadına matuftur. Fakat, r?te görülüyor ki son şekil de bu maksadı temin edememekte | ve şikâyetler tevlit etmektedir. Bence, bu tevzi işinin değil böyle yüzde üç kârla, hattâ yüzde birle daha murUazam surette tedvir edilebilmesi için büyük bir ticarî firmaya verilmesi daha muvafık olurdu sanıyorum..1»   demiştir.
Stokları
İçin Hazırlık
İstanbul Belediyesi Değirmen Sahipleri ile Anlaşacak
Toprak Mahsulleri Ofisinin Ayvansaray, Mumhane, Kasımpaşa, Ayakapı ve Hasköy değirmenlerini devlet emrinde çalıştırmak üzere evvelce yapmış olduğu mukavelelerden bir ikisine ait olanları bugün bitmiştir. Di-ğerlerininki de bir kaç gün içinde bitecektir. Ofis, geçen bir buçuk ay zarfında bu değirmenler vasıtaslle hem şehrimizin günlük un ihtiyaçlarını temin etmiş hem de evvelce takarrür ettirilen un stoklarını vücude getirmiştir. O-fis, bu sebeple artık mukaveleleri yenilemek ihtiyacından müstağni bulunmaktadır. Esasen, yeni un stokları teminine, dün yazdığımız gibi, İstanbul Belediyesi memur edilmiştir. Belediyemizin bu değirmen sahrplerile bugün yarın anlaşacağı ve yeni stokları temine bağlıyacağı zannolunmaktadır.
A atiyede :
Kadınlara Sataşan Biri
Tevkif Edildi
Evvelce bir matibaada makinistlik yapan Hüseyin adında bir delikanlı, dün harfendazlık su-çrle Sultanahmet birinci sulh ceza mahlkemesine tevdi edilmiştir.
Hüseyin Kara^ümrük civarındaki Aysu sineması önünden geçerken, sinemanın makinisti Meh-modin karısı Mesrure de Gülızar adında arkadaşite beraber caddeden geçiyormuş. Hüseyin ar-kadaşile birlikte kadınların peşine takılmış ve ileri geri lâf atma. ğa başlamıştır.
Mesrure evvelâ aldırmamış. Fakat Hüseyinin fazla galiz lâf-
lar söylemeğe başlaması üzerine zabıtaya müracaat etmiştir.
Hüseyin yakalanmış ve mahkemeye verümiştLr. Muhakeme esnasında Hüseyin, başka bir kadından bahsettiklerini iddia etmişse de, hâkim, Hüseyinin umu. mî âdaba mugayir harekette bulunmasından dolayı suçluyu tev-İCÜ etmiştir.
Hüseyin, kendisinin yanında bulunan arkadaşı Salimin müdafaa şahidi olarak getirilmesini talep ettiğinden, muhakeme Salimin celbi içm başka bir güne bırakılmıştır.
Muzaffer Akalın Vazifesi Başına Gitti
Çorum valiliğine tayin edilmiş olan esiki Emniyet    müdürümüz
Muzaffer Akalın, dün sabah To-ros ekspresile şehrimizden ayrılmıştır. Muzaffer Alkalini Vali ve ; l\eisi Lûtfi Kırdarla örfî İdare Komutanı ve Emniyet müdürlüğü erkânı Haydarpaşada uğramışlardır.
iktisat Haberleri:
Sümer Bankın pamuk mubayaa fiyatlarının yükseltilmesini istemek üzere Ankaraya giden Ege müstahsilleri heyeti şehrimiz yolu ile İzmire dönmüşlerdir.
^ Gümrük anbarında bulunmakta olan beş yüz çuval kahvenin bir kaç güne kadar piyasaya çıkarılacağı haber alınmıştır.
İngilizlere satılacak bazı maddeler etrafında alakadarlarla temaslarda bulunmak üzere İzmir ihracatçılarından mürekkep bir heyetin bir kaç güne kadar şehrimize geleceği haber alınmıştır.
+ Sütçülerin müracaati üzerine süt fiyatına altı kuruş zam yapılacağı söylonümektedir.
Ziraat Bankası tarafından Al-m an yay a yarım milyon liralık zeytinyağı satılacaktır. Bu yağı alacak firmalara îzmirden de 350 bin liralık Prina yağı verilmesi kararlaştırılmıştır.
Avrupanın Tarihi
23 nisan bayramı    vesîlesile
«Vatan» dün birinci    sayfasını
Atatürkün Türk gençliğine hita-besile süslemişti.
Yüzlerce defa okuduğum bu hitabeyi dün bir defa daha okudum.
Başındaki:
«Ey Türk gençliği,
Birinci vazifen Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini    ilel-
ebed muhafaza ve müdafaa etmektir.»
Cümlesile sonundaki: «Ey Türk istiklâlinin evlâdı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklâlini ve Türk Cumhuriyetini kurtarmak, tır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcut, tur.»
Cümlelerini çıkaracak olursak geriye kalan ortadaki kısımda Atatürk sanki, Avrupada bugün yabancı hâkimiyet veya nüfuz altına giren devletlerin halini tasvir etmiştir.
Çok kuvvetli düşmanlarla kahramanca dövüşmüş olan Yu-nanistanı istisna ederek ta Çe-koslovakyadan Yugoslavyaya gelinceye kadar şimal, garp, orta Avrupa ve cenubu şarkide sayısı tam düzineye varan devletleri gözönüne getirmek suretile isterseniz dediğim kısmı be-raber okuyalım:
«İstikbalde dahi seni bu hazinenden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün istiklâli müdafaa mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmiyeceksin. Bu imkan ve şerait, çok namusa 11 bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâline kasdedecek düşmanlar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümes. sili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve
daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip
olanlar gaflet vc dalâlet v* hat. tâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsi
menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emeilerile tevhit edebilirler. Millet yoksulluk içinde, zaruret içinde harap ve bitap düş. müş olabilir.»
Bu satırlar bugünkü Avrupanın noktası noktasına çok iyi hulâsa edilmiş bir tarihidir.
A11 alı a şükredelim ki bir Ata. türkümüz vardı    ve bir İnönü-
muz var.
KADI
TAKVıIÎ
24 NİSAN 941
PERŞE>IBE AY: 4 - GÜN: 114 . Kasım: 168 RÛMÎ: 1357 — NİSAN:      11 HİCRİ. 1360 — ReblUlevvel: 27 VAKİT ZEVALİ   EZANİ
GÜNEŞ: 6.0S 10,10
ÖĞLE: 13,12 5,15
İKİNDİ: 16,01 9,03
AKŞAM: 19.58 12,00
YATSI: 21,38 1.41
İMSAK: •1,16 8,19
Albay Julyan Maksime dönerek:
— Artık şüphe yok. Her halde doktorla görüştüğü şeyleri Favcll'e anlatmak İstemiş olacak.
Favell hemen atılarak:
— Evet, evet hakkınız var. Mektupla bu doktor arasında bir münasebet var. Ben de anlıyorum. Fakat acaba ne? Rebekanııı nesi vardı bilmek IsterdLm.
Hakikat göz önünde İdi de kimse anla-mıyordu. Hepsi birbirlerine bakıyordu ve bir şey anlamıyorlardı.. Ben yüzlerine ba-kamıyordunv bildiğimi onlara hissettirmekten korkuyordum. Maksim de bir şey söylemiyordu. Pencereden bahçeye bakıyordu. Sessiz ve sakin bir hail vardı. Yağmur dln-mlştl. Fakat ağaç dallarından ve oluklardan sular damlıyordu.
Frank söze başladı:
— Bunu anlamak mümkün... Doktorun adresini aldık. Kendisine mektup yazıp geçen sene Mlsls de Vlnter'e bakıp bakmadığını soralım.
Albay Julyan cevap verdi:
— Bilmem böyle bir suale cevap verir mi T Malûm ya doktorlar sır saklarlar. Fakat Mlster de Vinter bizzat gider de vaziyeti anlatırsa o zaman tabii söylemeğe mee bur kalır. Ne dersiniz?
Maksim pencereden uzaklaşarak:
— Neyi münasip ve faldell görürseniz o-nıı yapmağa hazırım.
— öyle ya.. Vakit kazanmak lâzım.., Bir
trene binmek, vapura atlamak ve yahut tayyare İle açmak kolay içlerdir, değil mi?
Misls Danvers'ln keskin bakışlarla bir Maksime, bir Favell'© baktığını gördüm. O zamana kadar Maksimi İtham ettiklerini bilmiyordu. Şimdi İşi anlamağa başlıyordu. Yüzünden şüphelendiği belli İdi. Hırslı bir tavrrla etekliğini buruşturuyordu.
Hain hain Maksime bakıyordu. OÖzünU hiç ondan ayırmıyordu. Artık bize fenalık edemezdi, olanlar olmuştu. Maksim, Albaya döndü:
— Ne dersiniz, dedi, yarın gidip doktoru göreyim ml? Bir telgraf çekip randevu a-layım...
Favell gülerek söze karıştı:
— Yalnız gidemez. Bunu İstemeğe hakkım var. Akraba sıfatile onun yalnız gitmesine razı değilim. Yanına polis alsın.
Misls Danvers hâlâ Maksime hain hain bakıyordu. Frankda bunun farkına vardı. Elindeki adres yazılı kâğıda birdenbire gözünü dikti, bir de Maksime baktı. Sonra ha klkatl hissetmiş gibi sap sarı oldu. Elinde-
ki kâğıdı masanın üzerine bıraktı. Albay Julyan söze başladı:
— Bu İse şimdiden polisin karışmasına lüzum görmüyorum. Dedi.
Sesi başknlaşmıştı. «Şimdilik» demiş olmasını hiç scvraemiştlm. Nihayet FavelVe dönerek:
— De Vinter ile ben beraber gideceğim. Ondan hiç ayrılmıyucağım ve tekrar buraya beraber geleceğiz. Bu size kâfi ml?
Favell bir Maksime, bir Albay Julyan'a baktı. Yüzünün mânâsı çirkin bir hesapçı İdi. Mavi gözlerinde bir zafer parıltısı vardı:
— Evet, dedi. Kâfi... Fakat daha emin olmak İçin ben de beraber gelsem olmaz mı T
— İtiraf edeyim ki bunu istemeğe hakkınız vardır. Fakat benim do bir hakkım var. O da sarhoş olarak gelmemenizdlr.
Favell gülerek cevap verdi:
— Merak etmeyiniz. Hiç İçmlyeceğim. Maksimi Uç ay sonra mahkûm edecek olan hâkim kadar aklı başında ol uçağını, öyle
zannediyorum kl bu Baker kör düğümü çözecek...
Hepimize ayrı ayrı bakarak gülüyordu. Zannedersem Rebekanın bu doktora gidişinin m ıiKiMiıı o da anlamıştı.
— Peki yarm kaçta gidiyoruz? VII» in  Maksime bakarak sordu:
— Kaçta hazır olursunuz?
— Kaçta isterseniz...
— Dokuz İyi mi?
— Peki dokuzda... Favell endişe İle:
— Fakat sakın bu gece kaçmasın. Garajdan arabasını çıkarmak işten bile değil Dedi.
Maksim. Albaya hitaben:
— Size söz verirsem, bu kâfi mi?
İlk defa olarak Albay Julyan tereddüt etti. Frank'a baktı. Maksim bu tereddüdün farkına vardı ve kızardı. Şnkağındaki damar hızlı hrzlı atıyordu. Yavaşça.-
— Mlsis Danvers, dedi Karımla ben yat-mafea girdiğimiz zaman odanın kapısını ü-zeriınizden kilitlersiniz. Sabahleyin yedide gelip bizi uyandırır, kapıyı açarsınız.
— Peki, efendim. Albay Julyan:
— Pek âlâ böyle olsun, dedi. Ben saat dokuzda geleceğim. Arabanızda benim İçin do yer var değil ml?
— Evet var.
— Fıvell'de kendi arabaslle bizi   takip eder« f Arkası var)
24 . 4 - 94Î
VATAN
Harp Vaziyeti
Yazan
İhsan BORAN
Emekli Kurmay Sabayı
(Başı 1 incide) delildir; fakat İngilizlerin taarruz ni.ı-ıl" teşebbüsü ele aldıklarını. Alman - İtalyan birliklerinin arlık müdafaa kayçusile İngilizlere tâbi kaldıklarını göstermektedir, llabeşlstanda İtalyan ordusu kumandanı bir tek İngiliz askerini karşısında meşgul etmekte nasıl fayda görülürse, Süveyş kanalına erisemiyen Alman - İtalyan motorlu birlikleri kumandanı <fli Libya d a bir tek İngiliz neferini tutmakla, Yunanistandaki muharebe bakımından fayda görmektedir.
İngilizlerin ikinci Libya seferine fnümkün olduğu kadar çabuk başlamaları lazımdır; yaz mevsimi yaklaşmakta olduğundan zaman geçtikçe büyük bir taarruza girişmek ve bunu başarmak müşkül olacaktır, tkinel sebep de yakın ve orta şarkta sonbahara kadar yeni harp cepheleri açılması İhtimali vardır; üçüncü mühim bir sebep daha gösterilebilir: Bu da Almanların bir sevkülceyş hatâsı olarak ihmal ettikleri Ccbelütta-rık meselesidir. Almanlar bu büyük hatâlarını anlamışlardır; bu harbin asıl kati netice yeri Atlas Okyanusundadır; Almanya, Fr»n> sayı mağlûp ettikten sonra, siyasi tesirlere kapılmıyarak ayni hızla (Pirene) dağlarını aşıp Cebelütta-nk'a inseydi, İngiltere hattA A-mcrlkaya karşı sevkülceyş vaziyeti bugün sağlam ve kuvvetli olurdu. İngiltere doğu ve cenup kolonilerile irtibatını en kısa yoldan kesmiş ve Ümltburnu yolunu da daha geniş mıntakada hava ve deniz kontrolü altında bulundururdu. Atlas denizindeki kati neticeli muharebeye girişmek ve Britanya adasını aç ve malzemesiz bırakarak istilâ etmek için İlk mühim şarttı. Bu hususta İngiltereye ve Amerikaya düşen ilk iş Asor ve Antil adalarım işgal etmek, Cebe-lüttarık'ın hava, kara ve deniz pıiidafaasını şimdiden takviye etmektir. Almanlar İspanya hududunda her ihtimale karşı bir gedik bırakmışlardır. Ve bu gedik Ga*>konya körfezinde en iyi yerde intihap edilmiştir.
Yunanîstanda:
İki taralın son tebliğlerine göre İngiliz - Yunan kuvvetlerinin yeni mevzii takriben (Lamla körfezi - Dranista - Yanya cenubu -Korfu adası hizasında Adriyatik denizinden geçmektedir. Bu mevzi, sağ cenah geride ve şimal cenah ileride kaldığından cephesi şimali garbiye dönüktür ve bizim kanaatimize göre büyük bir tehlikeye maruzdur. Bu tehlike, evvelki yazılarımızda varid gördüğümüz veçhile, sağ cenahta Lamla - Li-vadya istikametinde inkişafı muhtemel bir Alman yarmasile bütün cephenin Atina istikametinde irtibatının kesilmesi Adriyatik ve K o reni körfezi ağzına doğru sürülecek Yunan - İngiliz kuvvetlerinin matlûp ve esir edilmesidir. Almanların böyle bir maksada erişmek İçin Lam i a şehri cenubunda ve meşhur Termopil geçidi etrafında sıklet merkezde şiddetli taarruza çirişi ikleri anlaşılıyor. Buna mâni olmak için sağ cenahta bulunan İngiliz kuvvetleri mu-annidane müdafaa etmeli, merkez ve sol cenahta bulunan İngiliz -Yunan birlikleri, tayyarelerin ve kuvvetli avcıların himayesinde Navpaktos veya Livadya mevkilerine kadar geri çekilmelidir. Bizim kanaatimize göre Atina istikameti \p geri -muvasalası en emin olarak Lamla körfezi . Navpaktos veya Livadya hattında tutulabilir. Bu hattan sonra Atina ve Mora istikametinde berz.ah boyunca birbiri ardınca mevziden mevzie müdafaa etmek imkânı vardır.
Almanlar, Ege denizinde Deric-ağaç, Kavala, Selanik üslerini kâfi görmediler. Çanakkale boğazından 150 . 200 kilometre mesafede bulunan Semendere ve Limnl adalarını da İşgal ettikleri haber veriliyor. Eğer bu haber doğru ise, bu iki adanın İşgali şark vo cenup istikametlerinde muhtemel bir İstilâ hareketinin Ege denizinde İlk basamak noktalarıdır. Bu iki ada i< abında bava ve deniz, üssü olarak kullanılabilir. Almanlar, bu İki adayı işgal etmekle Trakyada-ki hudutlarını Meriç ağzından Ege denizine doğru uzatmış oluyorlar. Bu İki adayı işgal etmenin Yuna-ıılstanduki muharebe ile sevkul-ceyşi hiçbir münasebeti yoktur.
Cevap: Sayın meslektaşım B. Suphlve: Hakkımdaki takdirlerinize çok teşekkür ederim. Has isim-
lerdeki düşünceniz çok doğrudur. Buyurduğunuz şekilde temine çalışacağım. Siz büyük silâh arkadaşımı kl*;lik bir asker olarak selâmlar, en derin saygılarımı sunarını
tlı-an BOR AV
Si
ınır
inin
Müdafaa Silâhı
Bir Amerikalıya Göre Bu Silâhı Türkler İcat Etmişlerdir
Otuz senedir aramızda yaşıyor. \ milletlerin hassasiyet ve mukavemet-Otuz yıldır da kendisile tanı- lerini kaybettikleri ve adeta hayvansım. Bir vakitler Robert Kolejde laştıklan görülmüştür. Türk milleti, muallimdi, sonra bir petrol şirketine' yenilmez bir makûs talih karşısında
müfettiş oldu. En büyük merakı okumaktır. Birkaç sene evvel burada zevcesini kaybettikten sonra kendini bütün bütüne kitaplarına vermiştir.
Amerikalı dostumla birkaç gün evvel bir düğünde buluştuk:
— Buradan gidiyor musunuz? Dedim.
Cevap verdi:
— Nereye gideceğim ? Ben burasını yurt diye tanıyorum. Savuşup gitmek üzere başka bir memleket hatıra bile getirmiyorum.
— iyi ama, Amerika konsolosları harp sahası olabilecek yerlerdeki A-mcrikalılara bir düziye: «Buradan gidin, kalırsanız kendi mesuliyetiniz, üzerindedir.» diye ihtarda bulunuyorlar.
— Evet, Amerika haricinde bir tek Amerika kalmamasını ve tebaa yüzünden gaile ve müşkildt çekmemeği pek isterler, vakit vakit ihtarlarda bulunurlar. Bunlara kulak asmak istiyenler daha   ilk   hamlede
gitmişlerdir. Kalanlara bu gibi ihtarlar vız gelir.
— Neden bu toprağa bu kadar bağ lılık duyuyorsunuz ? İşiniz burada olduğu için mi? Otuz senelik bir hayata ait itiyatların sizi buraya bağladığı için mi? Zevceniz burada gömülü olduğu için mi?
— Bunların hepsinin az, çok tesiri olabilir. Fakat bilir misiniz ki ben bu memlekete en çok son aylarda bağ-landrm! Niçin mi? Çünkü kader ve kısmete inanmak ne demek olduğunu ancak şimdi kavradım ve Türklcrde-ki bu itikadın bir aciz değil, bir hâkimiyet ve üstünlük alâmeti olduğunu keşfettim.
— Yani ne demek?
— Bakınız anlatayım: Ben hristi-yanhğın Presbitiriyen denilen mezhebi içinde yetiştim. Bu mezhepte kadere iman vardır. Yani her birimizin akıbetimizin iptKktdan taym edilmiş olduğuna, evvelden hazırlanmış bir program dairesinde hayatımızı basından sonuna kadar yaşadığımıza inanılır. Ben çocukluğumda buna dair münakaşalar işitmiş, fakat üstünde durmamıştım.
Türkiyeye gelince bu memlekete dair birçok kitaplar okudum. Bir çoğunda Türk fatalizmi hakkında münakaşalar vardır. Türkiyenin terakkide geri kalmasına sebep diye kadere olan iman ileri sürülür ve her şeyin mukadder olduğuna inanan bir a-damın. hayatının seviyesini yükseltmek için emek sarfetmek ihtiyacını duyamıyacağı söylenir.
Ben hiç bu fikirde değilim. Tü/k en dinamik bir adamdır. îmkân bulursa dağlar devirir, karınca gibi çalışır, hayatta üstün bir mevkie çıkmak için her himmeti ve zahmeti göze alır.
Fakat Türk tarihinde öyle zamanlar olmuştur ki varlık, terakki ve yükselme mücadelesinin bütün yol'a-rı tıkanmıştır. Koca imparatorluğun birdenbire çökmesine mâni olmak i-çin nesillerce müddet bütün Türk vatandaşlarının hakkı ve varlığı feda edilmiştir. Bu arada yalnız bir avuç adarn, debdebe içinde yaşamış, geri kalanlar, fena bir hükümet usulü, fena bir vergi sistemi, dahili derebeylik, tegallüp, iktisadi çaresizlik İçinde sürünmüştür.
Böyle tazyikler   altında   bulunan
ezilmeyi kabul edecek yerde kader, kısmet diye bir kalkan keşfetmiş, bu sayede en makûs şartlan: insanlığını, neşesini, vekarını kaybetmeden karşılamış, daima başını yüksekte ve yukarrda tutmanın yolunu bulmuştur. Türk tarihini tetkik eden garplılar baştan aşağı yanılmışlardır Kader ve kısmet itikadı. Türkleri terakki imkânlarından mahrum etmemiştir. Böyle imkânların kat'iyyen mevcut olmadığı devirlerde mânevi ölümden, yeisten ve uyuşup insanlık hassasiyetini kaybetmekten korumuş tur.
öyle zamanlar olur ki hâdiselere hâkim olduğumuzu duymak ihtiyacındayız. Maddî silâhlarla iş görürüz. Yeni yeni varlıklar yaratırız. O zaman kader ve kısmet itikatları hiç işimize yaramaz, bunları bir tarafa atarız. Her tarafını örümcek tutar.
Fakat irademizin haricinde vaziyetler etrafımızı alırsa, çaresizlik i-çinde hâdiselerin inkişafını beklemek mecburiyetinde kalırsak işte o zaman kader ve kısmet imanı, sinir muharebesinin bir müdafaa silâhı haline gelir. Bunu raftan indirmek, ö-rümccklerini temizlemek ve kader ve kısmete itikadı bir kuvvet ve teselli kaynağı haline koymak pek fa-ideli bir şey olur. Bu iman sayesinde yıpranmaktan ve üzülmekten kurtuluruz. Sükûnumuzu, vckanmızı, muvazenemizi, neş'emizi en sinirleti-cl vaziyetler karşısında muhafaza e-deriz. Hâdiselerin İnkişafını ne istikamete doğru beklemek lâzım gelirse gelsin, ne kadar zaman beklersek bekliydim, sinir harbinde daima terü taze kalırız.
Ben Türklerin sinir harbi için icat ettikleri bu silâhı kendi hesabıma benimsedim. Dünyada olan, biten şey ler hiç umurumda değil, «Ne olursa olacak, mesele o zamana kadar key-filmi bozmamaktadır.» diyorum.
İşte böyle bir itikadın ne kadar kuvvet ve metanet menbaı olduğunu kendi nefsimde tecrübe ettiğim içindir ki eski Türklere karşı derin bir hayranlık duyuyorum ve her felâket ve sarsıntıdan nasıl olup da taze bir kuvvetle çıktıklarını şimdi anlıyorum.
— Vaziyet karşısında aldığınız ted bir, kader ve kısmet imanına sarılıp sükûnetle, içiniz rahat olarak beklemekten ibaret mi?
— Hayır, kitaplarımı Iskenderuna gönderdim. Bunları zahmetle topladım. Aralarında Türkiyeye dair yüzlerce kıymetli eser vardır. Eğer harp buralara gelir de arada bir kaza mermisi de bana düşerse mesele yok, fakat şayet düşmezse kitaplarım harap olmaktan kurtulur. Günün birinde onlara kavuşurum.
Tekrar ediyorum: Eski Türklerin yaman bir hayat felsefesi var. Yeni Türkler bunun mânâsını ve kıymetini tamamile anlıyamamışlardır. Türk tarihinin birçok devirleri sinir harbi içinde geçtiği için Türkler tecrübeden dersler almışlar ve sinir zaafına karşı kader ve kısmet imanı gibi yaman bir silâh yaratmışlardır! Maddî silâhların inkişafına rağmen bu harp te en büyük rolü manevi silâhlar görüyor. Türkler do neden ellerindeki yüksek hazineden benim gibi istifade etmesinler? Neden bunca asırlık silâhlarını tam yerinde kullanmasınlar?»
SİYASI ICİVIAL
Çocuk bayramı merasimine iştira k eden yavrulardan    bir    kısmı
23 Nisan Bayramı
Bütün Memlekette içten Gelen
Tezahüratla Kutland
ı
(Başı 1 ineidc) */*
da bu mes'ut gün kutlanırken minimini yavrularımızın bugünü en güzel bir sureUtc yaşa'maları için bir çok eğlenceler, temsiller tertip edildiği gibi yoksul yavrulara da elbiseler dağıtıldığını bildirmektedir.
,Bu arada İzmirde çocuklarımıza Cumhuriyet Halk Partisi vilâyet İdare heyetile Karşıyaka Halkevinin dclâletile Izmirin ha-yırseven halkı tarafından teberru edilmiş olan 6545 parça eşya da. ğıtılmıştır.
İstanbulda
23 nisan Hâkimiyeti Milliye ve Çocuk bayramı bugün şehrimizde tam bir neşe ve sevinç içinde kutlanmıştır.
Bu münasebetle hazırlanan program muntazam bir şekilde tatbik edilmiş ve yarman büyüklerini teşkil edecfk olan yavrular çok güzel bir gün geçirmişlerdir.
Saat 10 da Beyazıt meydanında bir tören yapılmıştır. Meydan törenden çok evvel dolmuş bulunuyordu.
Vali ve Belediye Reisi, Örfi jdare Kumandanı, Vilâyet ve Şe_ hir meclisi azaları da hazırlanan kürsünün yanında yer almışlardır.
Törene saat 10 da Şehir bandosunun çaldığı İs-tik'â! marsı ile ve bayrak çekilerek başlanmıştır. Bunu müteakip sırasile Vilâyet \e Şehir meclisi namına Necati Çilli, Şişli Halkevi reisi muallim Ahmet Halit, Çocuk Esirgeme kurumu İstanbul merkez reisi Dr. Y et-hi Erdem. Kızılay Gençlik teşkilâtı adına Salim Ahmet, 23 nisan Çocuk ve Millî Hâkimiyet bayramını tebarüz ettiren hitabelerde bulunmuşlardır,
Hitabeleri müteakip ikinci ilk okuldan Orhan, 44 üncü ilk okuldan İhsan, altıncı ilk okuldan Eçber'in okudukları manzumeleri müteakip  Bcyazıttaki    merasim
sona ermiştir.
Saat 1 I de Taksimde bashyan
merasimi seyretmek üzere binlerce halk meydanı doldurmuştur.
Cümhurivdt Halk Partisi, Bele. diye, Türk Hava kurumu, Çocuk Esirgeme  kurumu  vc   ll'k   okul Yoksul Çocuklarına Yardım ku-ruimu  tarafından  gönderilen çe-
lenklcr abideye konulduktan sonra tam saat 1 I de Şehir bandosunun çaldığı İstiklâl marşile mera. sime başlanmıştır.
Bunu müteakip Beyoğlu Halkevi reisi Ekrem Tur, kürsüye gelerek ateşli bir hitabede bulunmuş, bunu Çocuk Esirgeme kurumu azasından Rıza Azminin bir
hitabesi takip ctmlçtir.
Hitabeleji müteakip 3 yavru 2^ nisan vc milli hâkimiyeti tebarüz ettiren manzumeler okumuşlardır.
Merasim, yavruların (muntazam bir geçit resmile neticelenmiştir.
Çocuk Esirgeme Kurumunun Müsameresi
İstanbul, 23 (A.A.) —Çocuk bayramı münasebetile Çocuk E-sirgemc kurumu istanbul merkezi taraftndan Fransız tiyatrosunda bir müsamerc verilmiş ve çocuk, rafa pa*ra, sandviç ve şeker dağıtılmıştır.
Beyoğlu kaza kolu tarafından da 60 ı kız, 60 ı erkek olmak üzere 120 çocuk giydirilmiş ve Maksim salonumda bir çocuk balosu verilmiştir.
Şişli nahiye kolu da Tan sine-^masında öğleden evvel bir müsa. merc vererek gürbüz çocuk müsameresi tertip etmiş ve üç kısma ayrılan gürbüz çocuklara aldıkları derecelere göre hediyeler tevzi etmiştir.
Diğer kaza ve nahiyelerde de muhtelif müsamereler tertip edilmiş, yavrulara hediye ve yemişler ikram edilmiştir. Bir haftalık Çocuk bayramını yavruların tam bir neşe ve sevinç içinde geçirmeleri için büyük bir itina göste. rilmektedir.
Dün Şehrimizde Açılan Çocuk
Bahçeleri
öğleden sonra, Harbiye, Nlşantaş, Tepebaşı ve Aksaray çocuk bahçelerinin kuşat resimleri yapılmıştır.
Sayın valimiz Dr. Lûtfi Kırdar, Harbiye çocuk bahçesinin kuşat resminde aşağıdaki nutku söylemiştir:
«Sayın urkadaşlur, sevgili yavrular.
«Türk milleti, en kudsl bir hakkı olan hâkimiyeti eline aldığı bllyük gUnUp 23 nisanı sizo ithaf etmiş vc onu çocuk bayramı olarak kabul etmiştir.
«Her bayramda olduğu gibi size armağanlarla gelmek ve bayramınızı onlarla kutlulamak istiyoruz. İçinde bulunduğumuz şartlar, hediyelerimizin, gönlümüzün istediği gibi büyük vc dolgun olmasına mâni oldu. Bununla beraber, gene sizi memnun edeceğini ümit ediyorum.»
öğleden evvel Divanyolunda hizmetinize açılan bir çocuk yuvasının kuşat resmini yaptık. Çarşıkapısm-da da sağlık ve tedavinize tahsis edilecek olan bir dispanser açtık, öğleden sonra da burasını ve sırasile Nişantaşı, Tepebası ve Aksaray çocuk bahçelerini açacağız.
Açacağımız bahçeler arasında size hitap etmek için burasını tercih ettim.
Medenî şartlar değiştikçe, onun da yeni fakat mübrem ve zarurî ihti-yaçlarile karşılaşıyoruz. Apartıman hayatı sizleri açık havadan, güneş ve ziyadan, çiçek ve çimenden mahrum bırakıyor. Bu 'mahrumiyetten kurtulmak içindir ki, şehir dahilinde mümkün olduğu kadar çok çocuk bahçesi açmak, başlıca emelimiz olmuştur. Bilhassa bu bahçe size yalnız bu saydıklarımı getirmekle kalmıyor, güzel Boğazın emsalsiz manzarasını, yıkanarak gelen temiz deniz havasını da getiriyor.
Valimiz, bu yerin. Fatihin harp gemilerini karadan yürüterek getirdiği tarihi bir saha olduğunu da kaydettikten sonra sözlerini şöyle bitirmiştir:
Aziz Türk yavruları, koruyucularınız, sadece büyük ve muhteşem tarihinizi yapan asil neslinizin manevi mirası değil, millî kahramanımız ve büyük Şefimiz İnönü'nün etrafında sarsılmaz bir birlikle her ihtimale karşı hazır ve uyanık bekleyen bugünkü büyükleriniz, güzide, kahraman ve şanlı ordumuzdur.
Bayramınızı huzur vc saadetle kutlulayın. Bahçeniz uzun vc mesut yıllar içinde size sıhhat vc neşeler kaynağı olsun.
Divanyolu    Çocuk Yuvasının
Kuşat  Resmî  Dün Yapıldı
îlk tahsil çağma kadar 10 yavrunun himaye görerek yetiştirilmesine tahsis edilmek üzere, Divanyolunda tesis edilen çocuk yuvasının kuşat resmi dün sabah yapılmıştır.
Sayın valimiz Dr. Lûtfi Kırdar. bu merasimde bir nutuk irad etmiştir.
— Halbuki siz hemen homen hiç değişmemişsiniz Ferit Bey. Yalnız belki de biraz yanmış, biraz incelmişsiniz.
—* Uç sene bende büyük bir değişiklik yapamaz. Esasen o vakit yirmi dört ya-yapamaz. Esasen o vakit yirmi dört yaşında idim, yüzümün hatları teşekkül etmişti. Siz ise çocuk denilecek bir halde idiniz. Bugün zarif bir hanım olmuşsunuz. Yalnız zarif değil, harikulade güzel...
— O zaman Kastamonudan yeni gelmiştim. Görgüsüz, acemi bir taşralı idim.
Kezbanın sesinde acı bir titreyiş vardı. Ferit hayran gözlerle onu seyrederken bu sesteki derin sızıyı kalbinde duyuyormuş gibi içinin titrediğini hissetti.
Bir gün evvel İsviçreden gelmiş olan ağ-beysinin bu mânâsız ve mağrur kızla fazla meşgul olmasını çekemiyen Nilüfer asabî bir sesle aralama girdi.
— Haydi gidelim. Mademki Vivet evde değilmiş...
Feridln niyeti bu değildi. Bilâkis bu güzel kızla konuşmak fırsatını kaybetmek istemiyordu.
— Niliciğim. Vivet geceye kadar dışarıda kalacak değil ya; şurada oturur, biraz dinleniriz. Hem Hanımefendiyi görmeden gitmek saygısızlık olmaz mı? Seyahatten yeni geldim, kendisine hürmetlerimi takdim etmeğe mecburum.
Onun fikrinden dönmiycceğinl Nilüfer biliyordu, îster İstemez razı oldu.
EDEBİ    ROMAN
TEFRİKA No. 24
KEmm
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
— Pek âlâ. şöyle oturalım. Kezban burada olduğumuzu haber verir.
Bir hasır koltuk çekti,   bir   tanesini de ağabeysine gösterdi. ?— Sen de şunu al...
Fakat o yavaş yavaş hatıralarını toplamağa, Uç sene evvel yine bu bahçede geçen hâdiseyi beyninin hücrelerinden çıkarmağa başlamıştı. Şimdi kardeşinin sözlerinde ve tavırlarında gizlenen mütecavizligl daha iyi furkediyordu. Yine münasebetsiz bir mesele karşısında kalmamak için onun gösterdiği koltuğu Kezbana doğru çekti.
— Buyurunuz efendim.
— Teşekkür ederim, ben içeriye gidip yengeme ve amcama haber vereceğim. Buraya birkaç sandalye getirmesini de kıza söylerim. 1
Nilüfer asabiyetle doğruldu. Bir şeyler söyliyecekti, vaz geçti. O da vaktile ağabey sinden aldığı dersi hatırlamıştı. Esasen Kezbana karşı duyduğu kin o gün doğmamış mıydı? İki çift göz Kezbanı merdivene kadar takip etti. Bunlardan birinde hayran-
lık, ikincisinde husumet vardı.
İki dakika sonra Güzide ve Fûzilc Hanımlarla Ali Bey süratle merdivenleri inip misafirlere yaklaştılar.
— Hoş geldin doktor. Maşallah boyun daha uzamış, yüzüne daha kudretli bir genç İlk çökmüş.
Ali Bey kollarını uçmış, delikanlıyı bir baba şefkatilc kucaklamıştı.
— Ne vakit geldin?
— Dün sabah.
— Vay hain, insan telefon edip huber vermez mi?
Niflüfer şakrak sesile cevap verdi:
— Size sürpriz yapmak İstiyorduk.
O sırada Kezban elinde bir sandalye ile yaklaşmakta idi. Birdenbire durdu, bahçe kapısına baktı ve iskemleyi olduğu yerde bırakurak gelen misafiri karşılamağa gitti.
— Buyurunuz efendim.
Gelen,  altı  ay evvel  Bihterin ablasının
düğününde tanıştıkları ressam Faruk Beydi.
— Bir aile toplantısını ruhatsız mı ediyorum acaba?
— Rica ederim. Bilâkis pek memnun olduk.'
Oturanlara yaklaştılar. Güzide Hanım misafirleri birbirine tanıttı.
Herkesin dikkati genç ressamın üzerine çevrilmişti. O. başlarken çekingen, fakat konuştukça tabiileşen, kuvvetlenen ve ateşlenen bir sesle Güzide Hanıma hitap etti:
— Hanımefendi, altı ay evvel bana bir şey vadetmiştlniz. Bunu unutmadım, bilâkis bütün kış bu proje ile avundum. Yaz gelir gelmez size vadinizi hatırlatmağa koştum.
Güneşte tel tel parlıyan ve uçan uzun sarı saçlarını parmaklarlle alnından ensesine doğru tarıyor gözlükler arkasından bakan mavi gözlerini kırpıyor, sinirli ve biraz mahcup tavırlarla ellerini uğuşturuyordu.
Güzide Hanım, meselenin ne olduğunu bilmeyen kocasına ve dolayısile yanında bulunanlara İzahat vermek mecburiyetinde kaldı:
— Altı ay evvel bir gece Sıdıka Hanımın kızının düğününe, Park otele davet e-d^mi/tik. ömrü günü mektep sıralarında ğfgen Kezbanı da beraber götürmüştüm, işte kıymetli sanatkarımız onu orada tanıdı ve benden, gelecek seıukl sergiye hazırlamak üzere, onun bir portresini yapmak i-çin müsaade, istedi. Bir mahzar görmedim, kabul ettim.
Siz resmi ne şekilde yapacağınızı düşündünüz mü Faruk Bey?
(Arkası var)
İrakta istikrar
Yazan: M. H. ZAL
[1 rak'a İngiliz askeri çıkarıl. " mıştır. Bu asker    Mısırda
olduğu gibi, İngiliz - Irak muahedesinin şartları içinde vazife görecek, Irakta istikrar ve emniyeti temin edecektir.
'¦¦aktaki dahilî vaziyetin böyle bir emniyet tedbirine ihtiyaç gösterecek surette inkişaf etmesi, teessür uyandıracak bir sebeptir. Bugün kendini bilen her memleketin ilk ihtiyacı millî birliktir. Her türlü şahıs ve zümre menfaatlerinin milli birlik ihtiyacı karşısında pusması mutlaka Iâzımu>ı*. Irakın siyasi sistemi henüz lu ihliyaca uyamamıştır. Son senelerde şu veya bu şahsın ortaya çıktığı, siyasî rakip saydıklarını vurarak öldürerek iktidar mevkiinin zorla ele geçirile defalarla duyulmuştur. Mcşr ..eiyetten son ra biz böyle bir istikrarsızlık devri geçirdik, çok zararını gördü. Merkezî ye Cenubi A-merîka halkı ayni nevi istikrarsızlık yüzünden inkişaf ve terakkiden nesillerce mahrum kalmıştır.
Irak milleti her halde daha iyi bir âkibete lâyıktır. En iyi yol, rakip şahıs ve grupların milli bir program etrafında anlaşmaları ve şahsî ihtiraslarım unutarak Irak için tamamile milli mahiyette bir inkişaf devri açmalarıdır. Böyle yaparlarsa Irak'da istikrar kurulur, yapamazlarda memleket hiç bir zaman istiklâle kavuşamaz. Bu. gün bu, yarın şu ecnebi entrikanın âleti olur.
Biz komşu Irak'ın iyiliğini istediğimiz gibi, Sadabat paktının sahasına giren memleketler, de sükûn ve istikrar hüküm sür. meçini de candan arzu ederiz. Hele bu sırada Basra yolu Türkiyenin ihracatı için bir ama mecra halini almıştır. Böyre bir münakale hattı üzerinde emniyet ve istikrar hüküm sürmesini istemek kendi hesabımıza da hakkımızdır.
Maraton Birinciliği Bursada
Yapılacak
Bursa (Hususî) — Türkiye Maraton birinciliğinin 25 ma*yls-ta Bursada yapılmasına karar verilmiş olması dolayısile alâka- 4 darlar şehrimize gelerek temaslarda bulunmuşlar, hazırlıkları ikmal etmişlerdir.
Bu koşuya Türkiyenin muhtelif yerlerinden gelecek 20 den fazla atlet iştirak edecektir. Yarışa Atatürk heykelinin önünden başlanacak ve atletler Bademli köyü önüne kadar gidip ytadyo-ma döneceklerdir. Ayni gün stad-yomda İstanbul, Balıkesir vc Bursa sporcuları arasında (Bursa at„
letizm bayramı) yapılacaktır. Halkevi spor komitesi de ayni günde stadyomda yapılmak üze-^ re köy spor yuvalarına mensup gençler arasında güre* müsabakaları tertip etmiştir. Maraton koşusuna hazırlık olmak üzere yapılan bir koşuda Harun Çakır birinci gelmiştir.
İpeğe de Lisans Verilecek
Bursa (Hususi) — Ticaret Vekâleti. Bursa Ticaret Odasına bir tamun göndererek - lisans meselesinin akrciitif irrevokabi olarak açılmış bulunması şartlle -; koza, ipek ve teferruatına lisans verileceğini bildirmiştir. Bu haber piyasada süratle tesirini göstermiştir.
•-o
Bursada Yağmurlar
Bursa (Hususî) — Nisan ayının birinci ve ikinci haftalarında hava ve yağışlar çok müsait gitmiştir. İkinci haftanın sonuna doğru bozulan hava dona inkılâp ederek meyva ağaçlarına, bağlara, dutlara ve sebzelere büyük zarar yapmıştır.
Bu beklenilmiyen hâdise mah. suller üzerinde bir geciktirme te-öiri yapacaktır. Ayrıca zarar nis-beti tesbit edilmektedir.
—o
Mimar bedar Çefîniaş'ın Bursadaki Konferansı
Bursa (Hususi) — Şehrimize gelen yüksek mimar Sedat Çetin-taş Türk mimarî tarihinde Bursa eserleri mevzulu çok güzel ve istifadeli bir konferans vermiştir.
Konferansta Vali, Vali muavi. ni. Maarif müdürü, güzide bir dinleyici kütlesi hazır bulunmuştur.
Sedat Çetinitaş,  Türk mimarî tarihinden    misaller    getirerek, mukayeseler yaparak hâkim  bir 1 lisanla en mühim    abidelerimizi tetkikten geçirmiştir.
T*
V   . ¦ İr,
VATAN
23 . 4 - 941
Eğlenceli
Bu resimleri dikkatle tetkik ederseniz, ressamın dalgınlık, la hepsinde birer hata yaptığını görürsünüz. Bu hataları İşaret edip bize gönderenlerden 2 okuyucumuza birer kitap hediye edeceğiz   •
Mehmetçikten Mektup
Bu Vatan adlı yapının. Harcı kandır. Vergisi gür. Yurdumda gözü olanın Hesabı çabuk görülür.
Dqsta sevgiyse» kine kin: Elim önünde tullerin, şimdi etinde her erin. Çorap eldiven örülür.
Belki bir gün, belki bir an, Ölüme susarsa düşman; Yay kesilip te sınırdan Aşarsak, denize sürülür.
Türk ölür de (kader) demez, Uçan kus bordan geçemez. Umduğundan da daha tez Zamanda defteri dürülUr!
thsan HINÇ ER
l Meraklı j
r
| Biraz da
Gülelim
Lokantada
Garson — Su   İster   misiniz,   ba-
vrm?
Müşteri — Hayır! Teşekkür ederim... Tabağımda yenecek kadar su var...
Meşhur Adam
— Dün gazetelerde benden bahsediliyordu.       *
— Ne diye? Görmedim ben...
— Bu yaz Adalara, her yıldan çok giden olacakmış. Ben onlardan biri degH miyim?...
Bilgi Sevgisi
içinizde kelebek tutmıyan yoktur sanırım. Elinde, saplı bir file ile o-radan oraya koşup, bu küçük, güzel böcekleri yakalamaya çalışmak ne tatlı bir eğlencedir değil mi? File bulunmazsa eller o İsi görür. Doğrusu o zaman İş biraz güçleşir ama kelebek avı o kadar, zevklidir ki yorgunluk duyulmaz. Hele sizin gibi kü çükken... İnsan ne kadar koşsa yorulmaz.
Benim size anlatacağım kelebek avcısı tamam elli kilometre koşmuştur. Hem de yalnız bir kelebek arkasından.... Bu avcı kaç yaşında i-miş diye merak mı ettiniz çocuklar? Altmışını geçmiş bir ihtiyar. Evet.. V&kıâ bu kadar yolu bir günde değil, birkaç günde koşmuştur ama yaşını düşünün bir kere...
însanm o yaşta, koşmayı değil, yürümeyi bile canı istemez. Bu a-dam bir bilgindir. Bir gün, cinsine az rastlanan bir kelebek görür. Yak îaşıp tutmak ister. Böcek kaçar, o koşar. Kan ter içinde o gün boşa gider. İkinci gün onu yine bulur, kovalar. Üçüncü ve dördüncü günler hep böyle geçer. Nihayet beşinci gü nün akşamı böceği yakalar, rahat eder. Bilgi sevgisi insanlara   neler
yaptırıyor bakınız. Bu bir şey mi?
¦
Buzların arasına giden, havalarda uçan, yer altlarına inen kahramanları düşünün. Bütün bunları yaptıran bilgi sevgisi değil mi?..
Güzel Bir Cevap
Anne — Ben sizo gezmiyc gitmi-yeceksiniz demedim mi?
Çocuk — Evet ama, babam sizin için daima «hiç bir sözünde durmaz* der de...
\Bu Akşam SARAY5
ınemasın
A#k ve servete doğru yarış... Bir gecenin macerası... Fevkalâde bir
kaçırma vakası... Aıjk uğruna gangster...
işte M E L V T N   Û 0 U G L A S
Güzel LODİSE PLATT üc beraber çevirdikleri
ASRI BİR
sevimli ve hareketli filminde göreceğiniz başlıca sahneler. İlâveten; FOKS JURNAL son dünya havadisleri
Yarın matinelerden itibaren
TAKSİM Sinemasında
Şimdiye kadar görülen filimlerlc mukayese   edilemiyecek   derecede
heyecanlı ve meraklı bir film
 S
KAZAK
TÜRKÇE   S Ö Z L
yüzbinlcrce askerin içtirakile ve milyonlar sarfile çevrilen muuzzam
tarihi filmi.
Mehmetçiğe Cevap
Dinler minin fırtına, kar, Bekçiliğinde vatanın. Başım üstünde yeri var, Senin gibi kahramanın.
Adın değiçmez: Er oğlu er. Ha köy, ha sınır, ayni yer. Bütün vatan kal'a siper Halinde senin kalkanın.
Gönlümde sen, elimde yün, Düşüme «İriyor güldürün. Biraz da bizimle öğün: Tohumu atıldı tarlanın.
Düşman yürürse Şan gerek. Bize zafer, vatan gerek. Ansızın denlzle^erek, Ufuklarda dalgalanın!
İhsan HINÇER
Ata Sözleri:
Taş yürek dağda gerek.
Kabahatlerimizden ziyade başkalarının kabahatini görmek daha kolaydır.
insan hiç bir zaman öğrenmek için yas/lı sayılmaz.
Bir köpeğin havlaması bazan ısırmasından daha tehlikelidir.
Terbiyenin paraca kıymeti yokltur fakat her şeyi kazandırır.
Ağaçtan ilk düşen çürük mey-vadjr.
Tembel adamın bahçesi çöplerle doludur.
Her fırtınayı bir sükûnet takip eder.
Şimal Kutbunu
Keşfeden Kim?
1008 yılında, bütün dünyada mühim bir haber yayıldı: Şimul kutbu koşfolunmuç...
O sıralarda telsiz telgraf yoktu. Bu mUhim keşfin nasıl yapıldığını nnlamak l<;İn keşfedenlerin dönmesini beklemek lAzmıdı.
Şimul kutbunu keşfettiğini ilk haber veren adam Peary adlı bir Amerikalı idi.
Fakat, ayni günlerde, doktor Kuk adlı bir başka Amerikalı bu kutbu. Bearydon çok evvel keşfettiğini İddiaya başladı. Bu adam. memleketine dönmek üzere Groenlanddan küçük bir gemiye binmiş, Danimarkaya çıkmış orada, kral Krederik tarafından kabul edilmişti. Halk, bu büyük kâşifin şerefine şenlikler yapmıştı. Amerikaya gelinceye kodar, nereye ufiTadıysa hep ayni şekilde karşılanmıştı.     -   .... ;      f ¦-'
Peary'ye rakip çıkan bu adam kim di? Doktor Kuk tanınmamış bir a-dam değildi. 1S99 da, Pearyin idare ettiği bir heyet, şimal kutbuna giderken Kuk da beraber idi. Ve bütün yolculuk esnasında hem iyi bir doktor, hem do cesur ve iyi bir arkadaş olarak herkese kendini sevdirmişti. , . ,  '   !
Onun büyük cesaret ve iyiliklerini o zaman herkes gibi, belki herkesten daha evvel Peary söylemişti.
Bu heyet. Şimalde 84 üncü arz dairesine kadar gidebilmiş, oradan geri dönmeye mecbur kalmıştı. Fakat bu bir rekordu. Bu kadar şimale giden olmamıştı. Ancak dört yıl sonra bu rekoru. Nansen kırabildi. O, daha şimale çıktı.
Doktor Kuk, bundan sonra Amund senle beraber yin*> ayni keşif yolculuğuna çıktı. Bu sefer de büyük bir cesaret göstermişti.
Fakat, hakikaten Pearyden evvel
şimal kutbunu keşfetmiş miydi?
Bunu, Peary kat'iyyen kabul etmiyordu. TabU etmezdi de... Peary, kutup yolculuğuna üç kere   çıkmış,
ve boş dönmüştü, tam yirmi sene bu uğurda çalışmıştı.
Nihayot, ancak dördüncü seferinde buzlan, soğukları, mesafeyi yenmiş, kutup noktasına varmış, oraya elile Amerikan bayrağını dikmişti.
Fakat, tam memleketine döndüğü sırada karşısına, eski arkadaşı Kuk bir rakip olarak çıkmış, «ben, şimal kutbuna senden evvel vardım...» diye iddiaya başlamıştı.
Doktor Kuk, ondan evvel kutba vardığını iddia ediyordu. Pek Ala.... Fakat ha»ıgi yoldan kimlerle \e nasıl'7 Şahitleri, ispatı nerede V...
Peary, herkesi:, gözü önünde yula çıkmış, yanında birçok adam götür-.lOş, yolcuları adim adım etrafa bildirmiş, öc'U.-^-ıne yazmıştı. İspatları, şahitleri vardı. Halbuki Kuk
yanında   birkaç   Eskimodan   başka
kimsenin bulunmadığını söylüyordu.
Vftklftı anlattığı şeylerin bir çoğu hakikate pek uygun idi. Bunu, Peary de tasdik ediyordu ama yolculumun bazı kısımlarını anlatıyordu. Hem de onun gidiş ve gelişinden kim senin haberi yoktu. Birdenbire ortaya çıkıvermişti. Neden?...
Bunun üzerine iki dost müthiş bir rakip gibi ortaya çıktılar. Gazetelerde bir münakaşadır başladı. Kuk.
— Ben, 1907 yılı 21 nisanında, yani Pearyden çok evvel şimal kutbunda İdim.
Deyip duruyordu. Peary de:
— Sen olsa olsa ya Groenland'da, yahut da başka bir yerde idin. Dünyada, kutba ayak basmış değilsin. Sen ancak 81 derece şimale çıkabil-din. o da bir defacık ve benimle beraber....
Diyordu. Nihayet, coğrafya heyeti toplandı. Tetkikler yapıldı. Kuk'un bu yolculuğu uydurduğa meydana çıkarılamadı ama başka bir defa hakikate uymıyan şeyler söylediği anlaşıldı.
Garip Bir Avcılık
Kız
Yukarıda resimde, avlanmanın en garibini görüyorsunuz? Bu av Avus-turalyada yapılır.
ı .iU.ii bu, bir deve ku^u avı değildir. Bu kuşlar da, deve kuşuna benzerler ama daha çok küçüktürler. Bunlardan en çok Avusturalya-da bulunur.
Orada yerliler, tıpkı Af r İkada yaptıkları gibi, bu kuşlardan birinin postuna bürünürler,   yanlarına
so-
kulurlar. Rampam dikkatle bakarsanız avcının bacaklarım farkederslnlz. Kuşun başı gibi duran şey, yerlinin sağ elidir. Boynu da koludur, öteki kolu, postun altında gizildir. Bir a-yağının baş parmağı İle ikincisi arasında bir zıpkm taşır. Zıpkın ucu sivri bir demir ince ve uzan hlr değnektir. Hayvana yaklaşır yaklaşma/ bunu üzerine atar, onu öldürür. Ve yahut yaralar.
Bu Salonda Terbiyesi Noksan Dokuz Kişi Var, Bunların Hangileri Olduğunu Bulabilir misiniz?.
Birincisini, bu gösterelim: Soldaki kapıdan giren erkek yanındaki kadına    yol    vermesi    lâzım
gelirken önünde yürüyor. Diğerlerini   siz  bulunuz...
Umumî Harpte Casusluk
Al
man
Siyasî
Şifre Kitab
>
1
İngiliz Entellijens Servisi Bu Kitabı Nasıl Ele Geçirdi?
Toplayan: ihsan SORAN
Elektrikli telörgülerini geçmek iç in resmîn ortasında görülen tahtadan yapılmış   basit çerçeveyi   kullandı.    Diğerleri,    casusların
kullanmış oldukları  muhtelif vasıtalardır
Büyük Harp başladığı zaman, İtilâf devletlerinin casusları, Almanların bir siyasî şifre kitabını ele geçirmek için derhal casusluğa koyulmuşlardı. Alman Hariciye Nezareti, diğrr memleketlerdeki sefırlerilc gizli muhaberat için bu şifre kitabını kullanıyordu. Bu kitabın veya bir suretinin ele geçirilmesi, İtilâf devletlerinin çok işine yarayacaktı.
Sefirlerde ve ataşemiliterlerde bulunan muhtelif şifre kitapları devletin ve ordunun büyük sırla, rıdır. Bunlar kimsenin yanında kullanılmaz, demir kasalarda muhafaza edilir. Şifreler açıldıktan sonra ya yakılrr veya metinleri kasada muhafaza edilir.
Alman siyasî şifre kitabı. Alman sefaretlerinde demir kasalarda bulunuyordu. Elde etmek çok güçtü. Bir çok araştırmalardan sonra, n:ha^'et Brüksel Alman kumandanlığında bu kitabın bir nüshası bulunduğu öğrenildi. Bu kitap Brüksel'deki Alman telsiz telgraf merkezinde çok sıkı muhafaza ediliyordu. Bu telsiz merkezi, bu kitaptaki şifre ile resmî telgraflar veriyordu. Mürettebatı azdı ve tamamüc doğru adamlardı. Bunlardan birini kandırarak şifreyi aşırmak veya kopya ettirmek imkânsızdı.
Tesadüf,  casusun    masasında limon gibidir. Ele geçince suyunu son damlasına kadar çıkarıp almak lâzımdır. Olacak bu ya, bir gün telsizin verici kısınımda    bir sakatlık  oldu.   Acele tamir  için Almanlar yüksek ve kıymetli bir mühendise başvurdular. Bu mühendisin adı   (Alexandre Szek) di. İ?te vak'anın kahramanı    bu meşhur mühendistir.    2 7 ikinci-teşrin  1914 te zorla silâh altına alınmış ve süngülü muhafızlarla Brüksel  Alman  kumandanlığına getirilmişti.  Almanlar,  yapacağı işi kendisine anlattılar; fakat bu arada zavallı mühendisin evinde sıkı bir araştırma yapıldı. Bu a-raştırma  neticesinde    Almanlar, her dalga uzunluğuna göre ayar edilebilen yeni bir telsiz alıcı makinesi buldular.  Mühendis bunu kendisi düşünmüş ve kendi eJle-rile yapmıştı. Kullanmasını yalnız o biliyordu. O devirde telsiz makinesi henüz iptidaî idi, mühendisin icadı büyük bir terakki eseri idi. Almanlar bu yeni telsiz makinesine kapılarak mühendisi daimî olarak telsiz merkezinde çalıştırmaya  karar verdiler;  ailesi hakkında  yaptıkları  tahkikattan iyi neticeler almışlardı. Mühendisin babası, Avusturya İmparatorunun dostlarından    sayılıyordu. Almanlar bu yeni makine ile İtilâf devletlerinin    ve ordularının telsiz    muhaberelerini    çalmağa muvaffak olacaklardı. Mühend'is, yapılan   teklif   karsısında   boyun eğmeğe mecbur kaldı. 1915 senesinin şubat ayma kadar, bu kıy-
metli mühendis bütün gecelerini İtilâfçıların gizli telsiz muhabere^ lerini çalmakla geçirdi. Mühendisin başka bir marifeti dalha var. di; ingilizce,, fransızca, almanca, italyanca ve arapçayı mükemmel yazıp okuyordu. Bu hususta da Almanlara ç-ok yardımı dokunuyordu. Az zamanda Almanların , itimadını ve muhabbetini kazandı, bunun neticesi olarak Almanlar çok mahrem olan siyasî şifre kitabını mühendisten saklamadılar, mühendise de bu kitapla nasıl şifre kapatıp açıldığını öğrettiler. Mühendis bu işi de çabucak öğrendi. Artık bu işte de Alman, lara yardımı dokunuyordu. Fakat yeni bir tesadüf mühendisin aklini başına getirdi: Hür Belçika va-tandaslarıle dostluklar peyda etmişti. Bu yeni dostlar, memleketinin d'üşmanlarile çalıştığını, mü_ letine ihanet ettiğini söyledler, bu işten ayrılmasını tavsiye etliler. Szek aslen Avusturyalı idi, fakat Londrada doğmuştu. İngiliz En-tellicens Servis*i mühendisi kazanmak için peşine adamlar takmış, hür Belçika vatandaşlarının yardımile ve kendi ajanlarının devamlı ithamlarile mühendisin ruhunda büyük bir vicdan azabı uyandırmağa muvaffak olmuştu.
Mühend.s Szek söylenen şeylerin hepsini doğru buldu, ve haya. tını lekelemekte olduğunu anladı. Mağdur ve mazlum Belçika lehine çahşmağa karar verdi. Fakat ne yapabilirdi? Bunu sorduğu zaman Entellicens Servislin kurnaz mümessilleri, Almanların siyasî şifre kitabını istediler. Bunu yapmakla, kendi vatanına ve İtilâf devletlerine çok büyük bir hizmette bulunmuş olacağını söylediler.
Mühendis Szek bu büyük teklifi kabul etti. Mühendis önce cildi kurşundan olan kalın ve esrarengiz kitabı çalmak istedi; fakat bu fikirden vazgeçirdiler. Kitap çalınsa bile bunun bir faydası ol. mazdı, Almanlar derhal başka şifre tertip edeceklerdi Bunun üzerine mühendis kitabı baştan sonuna kadar kopya etmeğe karar verdi. iNöbetçi bulunduğu saatlerde bu işe koyuldu. Kalbinde vatan aşkı yanan mühendis, hayatını büyük ve müUhiş bir tehlikeye atmıştı. Bu arada Almanların kendisinden şüphe ettiklerine hamledilecek bir iıâdise de olmuştu. Nisan 1915 te mühendis Borsa meydanında kahvede otururken polisler tarafından tevkif edildi. Ertesi gün mukabil casusluk teşkilâtından bir Alman zabi-ti, kendisini çağırttj ve sert bir lisanla şu sözleri söyledi:
— Şimdiden sonra İzin almadan Brabant vilâyetinden bir yere gidemezsiniz, bu emri dinlemediğiniz takdirde ölüm cezasile kurşuna dizileceksiniz.
(Arkası var)
055
FERDİveIÇ TiMAî
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
JtCL€ğXŞMMk
Eski (hâkimlerimizden Bay Bayram Vch'binin haremi Fatma Leylâ öjmüş, Edirndkapısırrdaki aile kabristanına gömülmüştür.
-jç Tüccardan Zühtü Bilîmerin refikaeı Zehra Bilimer ölmüş, Merkezefendi kabristtanrna gö-mülmüskÜT.
Anlkarada  inhisarlar Baş-
müdürlüğü satış şubesi şefi Faik Ener Ankarada ölmüş, ebedi metfenine gömülmüştür.
TEŞEKKÜR:
Bayan Fıtnat Orbayın vefatı dolayısilc bizzat cenazeye gelenlere ve tariyede bulunanlara rahmetlinin kerimesi Naciye Orbay şükranlarını bildirmektedir.
Dünkü Kupa Maçlarında
Fenerbahçe, Şişliyi; G.Saray da
Perayı Mağlûp Etti
Fenerbahçe, Galatasaray, Pera ve Şişli klüplerinin aralarında tertip ettrikleri 23 nisan kupası maçları dün Fenerbahçe stadında yapıldı. Çok zevkli geçen müsabakalar neticesinde Fenerbahçe Şişliyi 4-1, Galatasaray da Perayı 2 - I mağlûp elti.
Fenerbahçe - Şişli
Sarı lacivertliler takımlarında esaslı bir tadilât yapmış bulunuyorlardı. Uzun zamandanberi müdafaada göndüğü|.T. \^ Fikret eaki mevkü solaçığa, Ali Rıza da muavin haütrna alınmıştı. Ve şu şekilde bir kadro ile sahada yer aldılar:
Cihat - Zeynel, Lebib - Ömer, Ali Rıza, Esat - Fikret, Aydın, Nairru Naci, Fikret.
Şişli de en kuvvetli bir şekilde idi. *
Cezalı olması dolaryısile çoktandır sahada görmediğimiz Sami maçı idare ediyordu.
Oyun çok seri başladı. Ve derhal oyun Şişli nısıf sahasına intikal etti. Fenerbahçeliler iki açıkları vaeıtasile mütemadiyen Şişli kalesine iniyorlar ve bu hücumlar Sşli müdafaasını bunaltıyordu. Çolk geçmeden Fenerliler ortadan yaptıkları bîr hücumda ü'k
gollerini kazandılar. Bundan sonra yapılan birbirini takip    eden
hücumlara rağmen gol kaydedjle-meden devre I m 0 Fenerbahçe lehine bitti.
Bkinci devrede yine Fenerliler hâkimdi. Sarı lacivertliler ikinci gollerini penaltıdan kazandılar. Bunu Fîkretin yaptığı üçüncü gol takip etöti. Ve bundan sonra bir gol daha kaydeden Fenerbahçeliler rjîaçı 4 - I galibiyetle bitirdiler. |
Galatasaray - Pera
Günün son karşılaşmasını Gala
tasaray - Pera yaptı. Sarı kırmızılılar Salâhatftin. Eşfak ve Salimden mahrumdular. Ve şu kadro ile Pera karsısına dizildiler:
Saim - Faruk, Adnan - Musa, Enver, Barbaros - Mustafa, Arif. Saim, Bülent, Mehmet Ali.
Oyuna Galatasaraylılar başladı. Fakat dakikalar geçiyor ve her iki taraf ta bir hâkimiyet ku-ramryordu. Maç mütevazin bir şe. kilde cereyan ederken devre ortalarına doğru ortadan bir hücumda gelen bir sütü Saim bloke edemedi. Ve bu hatalı hareket Galatasaraya bir gole mal oldu. Bundan sonra Galatasaraylıların bütün gayretlerine rağrmen netice değinmeden devre I - 0 Pera lehine sona erdi.
ikinci devrede Galatasaraylılar mağlûbiyetten kurtulmak için çok canlı bir oyun oynamağa başladılar. Ve oyunu Pera yarı saha. sma geçirdiler. Ve bu devamlı tazyik sarı kırmızılılara iki gol kazandırdı. Mac ta bu suretle 2 _ I Galatasaray lehine neticelendi.
Fener - Galatasaray Tekaütleri
Kupa maçlarından evvel Fenerbahçe - Galatasaray tekaütleri Nuri Bosutun idaresi altında bir karşılaşma yaprtılar.
Her iki takım da eksik kadVo-larile karşı karşıya gelmiş bulunuyorlardı. Bellibaşlı olarak Ga-latasarayda Leblebi Mehmet, Burhan, binicilerimizden yüzbaşı Cevat, Fenerbahçede de Ragıp görünüyordu.
Zevkli bir oyundan sonra maç 1 - 1 berabere neticelendi.
Bu maçtan evvel yapılan Fener - Galatasaray B takımları maçı da 2 - 2 beraberlikle nihayet-
lendi.
Millî Piyango
23 Nisan Keşidesi Dün Ankarada Yapıldı, 50 B:n Lirayı 139233 Numara Kazandı
Milli Piyangonun 23 Nisan fevkalâde çekilişi dün Ankarada Sergievin-de saat 17 de kalabalık bir halk kitlesi önünde yapılmıştır.
Çekilişin bütün safahatı Ankara radyosu vasıtasile neşredümiştir. Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralar şunlardır:
50.000 Lira
50.000 liralık büyük ikramiye Ankarada satılan 139233 numaralı tam bilete isabet etmiştir.
20.000
20.000 liralık ikramiyeyi 170175 numaralı bilet kazanmıştır. Bu biletin bir parçası Fethiye diğer parçası Aydındadır.
10.000 Ura
10.000 liralık ikramiyelerden biri 202154 numaralı bilete isabet etmiştir. Diğer 10.000 liralık ikramiyeyi 233571 numaralı bilet kazanmıştır. Bu biletler Ankara, Antalya, Adana v< Tarsusta satılmıştır.
6.000
. Aşağıda yazılı 6 numara beşer bin 1 a ikramiye kazanmıştır.
27797,   118142,   172999,   218090,
276081,   289720 Bu biletler Ankara, Konya, İstanbul, Antalya, înönü, Konya, Tekirdağ, Ayvalık, Lüleburgaz, Erzurum ve Bayramıçta satılmıştır.
2.000 lira İkişer bin lira ikramiye kazanan numaralar:
Son dört rakkamı (0150) ile nihayet bulan 30 numara İkişer bin lira.
1000 lira
, Biner lira kazanan numaralar şunlardır:
Son dört rakkamı (6615) ile nihayet bulan 30 numara biner lira,
500 Ura
Beşer yüz lira kazanan numaralar şunlardır:
Son dört rakkamı (0898) ile nihayet bulan 30 numara beşer yüz lira,
Son dört rakkamı (9186) ile nihayet bulan 30 numara beşer yüz lira.
100 lira
Yüzer lira kazanan numaralar şunlardır:
Son Uç rakkamı (925) İle nihayet bulan 300 numara yüzer lira.
10 Ura
Onar lira kazanan numaralar şunlardır:
Son iki rakkamı (76) ile nihayet bulan 3.000 numara onar Ura.
2 Ura
İkişer lira kazanan numaralar şunlardır:
Son bir rakkamı (9) İle nihayet bulan 30.000 numara ikişer lira ikramiye kazanmışlardır.
Bursada Bîr Köylü Hava Kurumuna Yüz Lira Verdi
Bursa (Hususî) — Gerek şehrimizde, gerek mülhakatta Türk Hava kurumuna hararetli yardımlar devam etmektedir. Bu yardım faaliyeti köylerde bile heyecanlı sahnelere sebep olmaktadır. Resmini gönderdiğim Gölba. m köyünden Tevfık ismindeki ihtiyar Hava kurumuna bir defada 100 lira teberru etrniştir.
m.ll\a»ÖIIIO.IIIUG!l
Çıkaracağımız Mantıkî Net.cs
(Başı 1 İncide) *=*
Yunanlıların ikinci muvaffakiyeti, Almanlara karşı durula-mıyacağı hakkındaki efsaneyi dağıtmaktır. Kuş beyinliler, daima neticeye göre hükümlere vardıkları ve işin içindeki âmillere tam hakkını veremedikleri için Almanların şurada burada zahmetsizce kazandıkları zaferlerin mânâsını çok yanlış anlamışlardı. Yunanlılar; küçük or-dularile, mahdut vasıtalarile Almanların bütün tanklarına, motorize kıtalarına, tayyarelerine kat kat fazla adetteki ordularına karşı durdular. Alman lar bütün gayretlerine rağmen hiç bir tarafta yarma ve çevirme gibi hareketler yapamadılar ve mücadelenin hâkimiyetini ele geçiremediler. Yunanlılar, hasımlarına her tarafta ağır zayiat verdirdiler ve Alman tazyiki karşısında en çetin manevraları muvaffakiyetle yaparak tam bir intizamla çekildiler. E-ğer Yugoslav ordusu vakit ve zamanile cenuba çekilseydi ve ingilizler Balkanlara hiç olmazsa müsavi miktarda hava kuvveti göndermeğe imkân bulsa-lardı Almanların Balkanlara saldırması, kendileri için ağır bir hezimetle neticelenir, İngilizler de Avrupa kıtasında mühim bir köprü başı kurmağa muvaffak olurlardı.
Alman askeri kudretini ciddî ve hakikî bir tecrübeden geçirmek yolundaki büyük cesaret ve kahramanlık, Yunanlılar hesabına ağır fedakârlıklara yol açmıştır. Fakat Yunan milletinin yarını ve bütün bu mücadelenin istikbali bakımından bu fedakârlıklar boşa gitmemiştir. Lehistan, Fransa ve Yugoslavya hareketlerinin uyandırdığı yanlış intibalar bu sayede tasfiyeye uğramış, efsanevî ölçüler kırılmıştır.
Balkan hareketlerinden bizim çıkaracağımız mantıkî netice de şudur:
Yunanlılar bir hareket harbinde, Almanların kat kat üstün miktar ve teçhizattaki kuvvetlerine bu-kadar muvaffakiyetle karşı durabildikten ve şid detli bir tazyik karşısında bu kadar hâkim bir manevra kudreti gösterdikten sonra Türk ordusunun iptidadan hazırlanmış ve harbin ders ve tecrübelerine göre kurulmuş müdafaa mevzilerinden Almanları geçir-miyeceklerine ve Almanlar ken dilerine saldıracak olursa bu1 savaştan zaferle çıkacaklarına iman etmek için her sebep vardır.
Bu satırları yazdıktan sonra Yunan mukavemetinin sonuna vardığına dair haberler geldi. Bundan dolavı bu yazıda değiştirilecek ve ilâve edilecek hiçbir şey yoktur. Yunanlılar vazife-iman etmek için Türkler lehine her sebep vardır.
Ahmet Emin YALMAN
Almanya ve
23 Nisan Bayramı ve İngiltere
Londra  Radyosunda Yavru   Oğuz
Dün Londra radyosundan saat on beşi çeyrek geçe yapılan türk-çe neşriyat arasında Londrada buJunan Türk ailelerinin çocuklarından beş yaşında Oğuz, radyo mikrofonuna gelerek, spikerle yaptığı türkçe    bir    konuşmada
Türkiyedeki kardeşlerine şu sözleri söylemiştir:
— Buradaki Türk arkadaşlarım adına konuşuyorum. Bütün kardeşlerimin bayramını tebrik ederim. Anavatanı çok göreceğim geldi. İnşallah yakında, gene anavatana kavuşurujm.
Spiker: — Hepimizin göreceği
geldi yavrum. Fakat bir kısmımız vatanımız içinde, bir kısmımız vatanımız dışında hizmet ediyor. İnşallah yakında hep kavuşuruz. Daha büyük bayramlar görürüz.
Oğuz: — İnşallah.. Beni dinleyen bütün kardeşlerime çocuk bayramını tekrar kutlularım. Ya„ kında hepimize güzel bayramlar geçirmeği ve memleketime sağlıklar dilerim.
Londra Radyosunda
Birdvud
Mareşal
Londra. 23 (AA.) — B.B.C.: Londra radyosu spikeri, 2 3 nisan münasebetile Mareşal Lord Bird-vud'un Türk milletine bir mesa-
jını okumuştur. Mareşal diyor ki: — 23 nisan gerek Türkler ve gerek biz ingilizler için büyük bir gündür.
23 nisan, İngilterenin hâmisi olan Sen Jorjun günüdür. 23 ni-sandanberi başardığımız işlerden dolayı iftihar edebilirsiniz.       *
1941 senesinde elimizde silâh, dünyanın istikbalini temin etmeğe azmetmiş bulunuyoruz. Alman harp makinesi bir silindir gibi garp hudutlarınıza gelmiştir.
Tanıdığım ve sevdiğim Türk milleti ve askeri bizim gibi tecavüze uğrarsa memleketini, istiklâllerini ve hürriyetlerini müdafaa etmeğe azmetmişlerdir.
Büyük Şt[\n\z Atatürfcün cenaze merasiminde memleketimi temsil etmek şerefine nail oldum. Unutulmaz bir hatıra muhafaza edeceğim. Siz büyük bir şef, biz büyük bir dost kaybettik. Fakat siz ve biz insaniyetin tekrar bula. mıyacağı bir kuvvet kaybettik.
Ankarada Şciiniz ismet İnönü-nü tanımakla müşerref oldum. Kendisine büyük dostum demekle iftihar duyuyorum.
İngiliz Mareşali, ingilterenin nihaî zaferi hakkındaki imanmı kaydettikten sonra Türk milletine en samimî tebriklerini bildirmiştir.
Alman- italyan Konuşmaları
Balkan Hudutlar nın Çizilmesi Çok Güç Bir Messle
Veygant
(Başı 1 İncide) <£-
Veygand'ın Afrika'dan geri çağ rılmasını istediği ve ısrar ettiği bildiriliyor. Veygand'ın Afrika-da bulunması Alman emellerinin husulüne bir mâni teşkil etmektedir.
«Mareşal Petain'in, General Veygand'a çok itimadı vardır. Onu feda edeceği memul değildir...»
— Radyo Gazetesi —
Eden Diyor ki:
<B«*< 1 İncide) X/X
nlsbctte ingiliz hükümetinin muzaheretine güvenebilir.
*
Londra, 23 (A.A.) — Ofl: Yunanistan ve Yugoslavya hakkında alınacak bütün kararlar ve bu memleketler üzerinde yapılacak arazi tadilâtı, İngiltere ve Amerika tarafından hiç alınmamı.? ve olmamı.? gibi telakki edilecektir. Londra, dıfter müttefiklerinin olduğu gibi bu memleketlerin de tamamiyetini ve ietiklailni kurtarmağa azmetmiş bulunmaktadır.
Yunanistan Bulgaristanla    Siyasî Münasebatını    Kesti
Sofya, 23 (A.A.) — Yunanistan'ın Sofya elçisi bugün Bulgar hariciyesine verdiği bir nota İle Yunanista-nın Bulgaristanla diplomatik münasebetlerini kestiğini bildirmiştir.
Burasının Müstakbel Hudutları Hakkında BirşeyBilinmiyorrnuş
Berlin, 23 (A.A.) — Yarı resmi bir menbadan bildiriliyor:
İtalya hariciye nazırı Kont Ciano-nun B. Hitler'e yaptığı ziyaret vc Viyanada B. Von Ribbentrop'la olan konuşmaları Berlin'in siyasi mahfillerinde anlaşılır bir alûka ile karşılanmıştır.     I
Alman hariciye nezaretinde bir kere daha ehemmiyetle kaydedilir ki, iki Hırvat devletinin kurulması üzerine ortaya çıkan arazi meselelerinde kati bir neticeye varmağı istihdaf etmiştir. Bu müzakereler daha ziyade iptidai bir mahiyette olmuştur. İkt hariciye nazın evvelâ mü-davelei efkârda bulunmuşlardır.
Bu hususta Berlin'in siyasi mahfilleri, Balkanların dünyada hudutları çizilmesi en güç mıntakalardan biri oidu&um fcşofciecityoı W»ı Eski Yugoslavya komşularının müşterek hudutta kurulacak yeni nizam hakkında kendilerine mahsus telâkki-llerl olması pek tabiidir. Berlin'in siyasi mahfilleri Almanya ile ltalya-nm bütün meseleleri objektif olarak tetkik edecekleri mütalâasındadır. Mezkûr mıntakada muhtemel hudutlar hakkında hiçbir şey bilmiyor. Ancak Alman hariciye nezaretinde, işgal mmtakaları olarak tesbit edilen hudutların heyeti umumiye iti-barilc müstakbel cenubu şarkî hudutlarına tekubül edecekse de katî hudutların tayinine dokumayacağı ihsas olunmaktadır.
Tobruk'da
Kahire, 23 (A.A.) — Tebliğ: Llb-yada 21/22 nisan gecesi Avustralya kıtaatı Tobruktantan yüksek muvaffakiyetle neticelenmiş iki taarruzda bulunmuşlar ve 17 İtalyan subayı ile 430 cr'i esir almışlardır.
Yuıanlıların Şimal Ordusu Tesl.m Oldu
(Başı 1 İncide) X
«Bir kumandanın, başkumandanının haberi olmadan ordusuna, «Teslim ol!» emrini vermesi affolunmaz bir hatadır.
«Bir kaç gün evvel, ingilizlerin Olimpos dağlarını terket'tiklerinı söylerken, Arnavutkıktalki kuvvetlerin süraüte çekilmesi lâzım geldiğini işaret etmiştik.
«Yunan orduları, daha muharebeler Kozana , Olimpos bölgelerinde iken çekilme karan vermiş, cenuba inmiş olsaydı, yardı, ma gelen İngiliz kuvvctlerile daha uzun müddet mukavemet edebilirdi.
«Çekilen Yunan ordusunun Lamya'da harbe devam ettiği bildiriliyor, iyi idare edildiği tak. drde kuvvayı külliyenin Mora'ya geçirilerek müdafaaya devam o-lunması mürrrkündür.
«Şimal ordusu teslim olmuştur. Kral. beyannamesinde, bunun kendi tasvibıle olmadığını söylemiştir.
Cenup cephesine gelince: Londra radyosu, mukavemetin devam etftiğini bildirmiştir. Cephenin nerede olduğu söylenmemck-le beraber bunun Lamya'da olduğu anlaşılmaktadır.»
Radyo Gazetesi -
Almanya Fransadan Geçmsk istiyor
(Başı 1 İncide) /§/
B. Abetz, Hitler'in bir talebini Parise bildirmiştir. Bu talep nazi kıtalarının İspanyaya gitmek üzere Fransadan geçmelerine müsaade ediümesine müteallik bulunmaktadır. İyi haber alan mahfil-* ler Mareşal Petain'in bu isteklere katiyyen muhalif olduğunu söylüyorlar. Mareşala göre böyle bir talebin kabulü İngilizlerce hasma-na bir hareiket olarak telâkki edilecektir.
Yarıresmî haberlere göre Ru-dolf Hesse, Franco ile görüşmek üzere tayyare ile Madride gitmiş ve Berline dönmüştür. B. Hesse'in Franco'ya Hitler'in şahsî bir mesajını götürdüğü zannedilmektedir. Hitler bu mesajında Cebelitarık'a gitmek üzere 6 Alman fırkasının İspanyadan geçmesine müsaade edilmesini talep etmek, tedir. Hitfer bu müsaadeye mukabil İspanyaya araziye müteallik teminat ve yiyecek maddeleri verecektir.
Alman - Fransız    İşbirliği?
Zürih. 23 (A.A.) — İsviçre telgraf ajansının Vichy muhabiri Amiral Darlan'm Paris seyahati hakkında aşağıdaki mütalâaları yürütrn ektedir: (
İyi haber alan mahfiller yakında mühim in'kjşaflar bekliyorlar. Vichy mahfilleri Fransız sanayiinin Almanya lehine takviyesine mukabil Almanların' bazı tavizlerde bulunmağa hazır olduklarını zannediyorlar. Almanların, kıtaat geçirmek ve bazı liıtıanları işgal etmek gibi askerî mahiyette taleplerde bulunmıyacakları zannedilmektedir. Maamafih Vichy kabinesinde tadilât yapmak sure, tite daha sacı bir Alman - Fransız işbirliğinin kolaylaştırılacağı hakkında şayialar dolaşmaktadır. Hariciye Nezaretinin B. Debri-non'a veya B. Bannet'ye, Dahiliye Nezaretinin de B. Lavalin şahsî doetu B. Cathala'ya tevdi edileceği ve B. Cathala'nın şimdi bütün faaliyeti Fransız ^ Alman münaeebetlerine hasrettiği ööy-lenmektedir.
İngiliz - İspanyol Münasebatı
Londra, 23 (A.A.) — Dün Avam kamarasında, geçenlerde İspanyaya yapılan iki milyon İngiliz liralrk istikraz hakkında sorulan bir suale cevaben B. Chur-chili İngiliz - İspanyol münase-betlerindeki iyileşme temayüllerini kaydetmiş ve istikrazın akdinden evvel keyfiyetin Avam kamarasında müzakere edilmemesini taveiye etmiştir.
Vişî   Sokaklarında    Silâhlı Müfrezeler
Nevyork, 23 (A.A.) — Silâhlı seyyar muhafızlar Vichy sokaklarında dolaşmakta vc yol ağızlarını nezaret altında »bulundurmaktadırlar. SokaklaTa makineli. tüfekler yerleştirilmiştir. Bu haberi Nevyorlc Times gazetesinin Bern muhabiri vermiştir.
Muhabir, hükümetin nazi taraftarı olan yeni Fransız partisi, millî halk toplantısı partisi azasının bir isyan çıkarmasından korkltuğu için bu tedbirleri aldığını ilâve etmektedir. Hü'kûlmet Mareşal Petain'i devirerek yerine Laval'in getirilmesine teşebbüs edilmesinden korkmaktadır.
Millî toplantı partisinin merke. zi Pariatedir. Partinin reisi 1933 te teşekkül eden faşizme meyyal yeni sosyalist partisinin kurulmasına yardım eden eski sosyalistlerden Marcek Deat'tır.
Nevyork Times gazetesinin Vichy muhabiri, Fransız - Alman işbirliği hakkında yeniden müzakerelere başlamak üzere bugün Pariae giden Amiral' Darlan'm yolda Laval ile görüşmesi muhtemel olduğunu yazmaktadır.
Muhabire göre Amiral Darlan, Pariste büyük bir ihtimalle    Al-
Elen Hükümeti
(Baçı 1 İncide) **
ta!ben 'bir beyanname neşrederek sonuna kadar mücadeleye devam etmek hususundaki azmine işaret eOmiçltir.
Nevyorlc. 23 (A.A.) — Ati-nadan gelen telgraflara göre Kan-diyaya gitmek üzere payitahtı terketmeden evvel Yunan Kralı bir mesaj neşrederek harbin ağır icaplarından olarak meşru hükû-metile birlikte Atinayı terketmek ve payitahtı Kandiyaya nakletmek mecburiyetinde kaldığını bildirmiştir.
Yunan Kralının . Mesajı
Londra. 23 (A.A.) — Elenler kralı Jorj, Yunan milletine hitaben aşağıdaki beyannameyi neşretmlştir:
Harbin acı mukadderatı, bugün, beni, veliahdi ve meşru hükümeti Atinayı terke ve paytahtı Girid'e nakle icbar etmektedir. Girid'den, iki imparatorluktan tarafımızdan tahrik olmadan maruz kaldığımız hücumdan sonra bütün millî-azmin ve memleketin istiklâl ve mülkî tamamiyetini müdafaa vazifesinin bizlere tahmil eylediği mücadeleye devam edeceğiz. Azmim ve şimdiye kadar bir çok tarzda teyid edilmiş olan hükümetin ve Yunan milletinin azmi Elen kuvvetlerinin sonuna kadar mukavemete devam etmektir. O Elen kuvvetleri ki, bilhassa Almanların topraklarımızı İstilasından sonra gayri müsavi mahiyet alan mücadeleye rağmen, yardımımıza koşan, parlak surette mücadele eden ve hâlâ haklı bir dava için Yunan toprakları üzerinde mücadele etmekte olan İngiliz kuvvetlerinin müzahereti ile, düşmana karşı şiddet ve şecaatle dövüşmüşlerdir. Çok daha kuv vetli düş mana karşı altı aylık muzaf fer ve ağır bir harpten bitap düşen, askerlik tarihimizin en şanlı sahife-lerini yazmış olan kıtalarımız, Alman taarruzuna karşı misli görülmemiş bir kahramanlıkla mücadeleye devam etmişlerdir. Eplr ordusunun benim haberim olmadan ve baş kumandanm ve hükümetin haberi olmadan düşmanla mütareke imzalamasına saik olan hakiki sebepleri daha bilmiyoruz. Bu fiil. milletin, kralın ve hükümetin hür azmini hiç bir surette takyid etmez ve taahhUd altına koymaz. Milletin, kralın ve hükümetin hür azmi, kalan bütün diğer kuvvetlerle, millî menfaatlerimizi siyanet için mücadeleye devamdır. Bu maksatla, milletin büyük fedakarlıklarını tamamile telafi edecek kati zafere kadar müstevlilere karşr, hür surette ve hür Yunan topraklarından mücadeleye devam edebilmek için Girid'e gidiyoruz.
Elenler,
Tarihimizin bu kederli saatinde dahi, cesaretinizi kaybetmeyiniz. Daima sizinle beraber olacağım. Hak lı davamız ve Allah, hep birlikte maruz kaldığımız ve kalacağımız İmtihanlara, yaslara ve tehlikelere rağmen, bütün vasıtalarla nihaî zafere varmak için bize yardım edecektir. Müttehit, taksim kabul etmez vc hür vatan fikrine sadık kalınız. Azminizi kuvvetlendiriniz. Düşmanın tazyikine ve düşmanın aldatıcı yemlerine Yunanlılık gururunuzu karşı koyunuz. Cesaretli olunur, güzel günler tekrar gelecektir.
man taleplerinin kat'i olduğunu ve Mareşal Petain.ın Parısteki mümessillerinin Almanlarla işbirliği yapmağı yürekten istediklerini ifşa edecektir.
Vişî - Amerika Münasebatı Nevyork. 23 (A.A.) — Vichy hükûmetile Birleşik Amerika a-rasındafki siyasî münasebetlerin kesilmesini irrtaç edebilecek olan sinsi Alman manevralarını Vichy hükümeti anlamışa benziyor. Filhakika işgal altında bulunmryan Fransada çıakn gazeteler, Temps ve Journal des Dcbats gibi nüfuzlu gazeteler de dahil olmak üzere, Birleşik Amerikanın vaziyetini harp halinde »bulunan bir memleketin vaziyeti suretinde tef. sir ediyorlar.
B. Roosevelt
Diyor ki:
Harp Ne Afrikada,
Ne Balkanlarda Kazanılacak Değildir
Harp, İngiltereyi Yaşatmakla Kazanılacaktır
Vaşington, 23 (A.A.) — B. B.C.: Reisicürrrhur Ruzvelt, dün gazetecilere yaptığı beyanatta demiştir ki:
— Harp ne Afrika, ne Balkanlarda kazanılacak değildir. Bir gün Britanya bahri zaferi üzerine nikbinliğe düşülmekte, Almanlar Balkanlarda ilerliyor haberi kar. şısında da bedbinliğe düzülmektedir. Bunlar saçma bir şeydir. Harp demokrasinin ana müdafaası olan İngiltereyi yaşatmakla kazanılacaktır. Ve İngiltere yaşatılacaktır. Britanyaya giden harp malzemesi elbette azaltıl-mıyacaktır.
Alman Siyasî Taarruzları
(Başı 1 İncide) *=
be süratle istismar etmeğe çalışmaktadır. Almanların siyasi faaliyetleri Moskova'dan Madride kadar uzanmaktadır.
Alman plânları, garpte daha müs-bet bir şekil almışa benziyor. Vichy ve Madrid bütün şiddetile Alman propagandasına maruz bulunuyor.
Şarkta, Almanyamn Moskova ve Ankara büyük elçileri Berlin'e davet edilmişlerdir. Bunlar vazifeleri babına dönünceye kadar tazyik belki de bütün şiddetile yapılmıyacaktır.
Vichy'de, Hitlerin artık bütün kozlarını oynamak zamanının geldiğine hükmetmiş olduğu düşünülebilir. Filhakika muhtelif kaynaklardan gelen haberler, Fransaya yapılan tavizlerde, esas itibarile, ittifak etmektedir. Bu tavizler Alman işgal kuvvetleri masraflarının azaltılması, harp esirlerinin dörtte birinin tahliyesi ve işgal altındaki Fransa İle işgal altında bulunmryan Fransa arasındaki hududun tashihini ihtiva etmektedir. Fakat buna mukabil Almanlar ne istiyorlar? Bu bapta sarih bir şey bilinmiyor. Ancak, Alman kıtalarının Fransa yolu İle İspanyaya geçmesine müsaade edilmesine dair şayialar vardır. Maamafih şurası aşikardır ki Almanların başlıca düşüncesi Fransız donanma&ı ve Akdenizdeki Fransız deniz Uslerldir ve bu mesele, ler, şu veya bu şekilde. Alman mümessili Abetz ile Amiral Darlan arasında yapılacak herhangi bir anlatmanın esasını teşkil edecektir. Amiral Darlan bir defa daha Parise gitmektedir.
Yine ayni kaynaklardan alman haberlere göre, İspanyadan Mihvere iltihak etmesi vc Cebelüttarık'a karşı taarruz etmek üzere Alman kıtalarının geçmesine müsaade eylemesi yeniden ısrarla talep olunacaktır.
Von Papen    Berlinde İmiş
Berlin, 23 (A.A.) — Berlin siyasî mahfillerinden bildirildiğine göre Almanyamn Ankara büyük elçisi B. Von Pnpen elan Almanyada bulunmaktadır. Alman - Türk münasebetleri hakkında buradaki Alman mahfillerinde yeni bir mütalaa Uerl
sürülmemektedir.
—-o-
General Blamey, Ortaşark İngiliz Kuvvetleri   Başkumandan Muavinliğine Tayin Edildi
Londra, 23 (A.A.) — Avus-taralya Başvekili B. Menzies irad ettiği bit nutukta General Bla-mey'in Ortaşarktaki ingiliz orduları başkumandan muavinliğine tayin edildiğini bildirmiştir.
87
VATAN
24 . 4 - 941
Adliye Koridorlarında:
Bir Kat Elbise de Caba...
Terzi Hem Parasını Alamamış Hem de Yakayı Kurtarmak İçin Bir Elbise DahaYapmayı Kabul Etmiş
— Ah beyim... Ah. Sorma başıma gelenleri. Birinden alacaklı idik, ollmaz olaydım keşke, şimdi mahkemelik olduk.
»Mahkeme koridorunda, ağrısı tutmuş kadınlar gibi bir aşağı beş yukarı dolaşıyordu. Hem dolaşıyor, hem de ikide birde elıle kafasına vurarak:
-JMcreden kaısıma    çıktı?..
Böyle müşteriyi Allah düşmanıma bile vercnesm. diyordu.
Üiraz daha kurcaladım. Anlatmağa bağladı:
— Bir gün dükkânıma şık, ter-İD«;eli, zengin bir müşteri geldi. 4ltnimi bir yerden duymuş, hatır faımıyoıum. Çok k.bar müştcrile.  sana beyim şuna dev gibi, beni
dım olması lâzım gelir. Gösterin senedi, alın paranızı. Hem siz ba. na ne hakla ayıptır diyorsunuz,
utanmıyor musunuz? •   Cinler tepeme toplandı. Sahiden delırecek gibi oldum.  İçimdeki alkol de tepti. Açtım ağzımı, yumdum gözümü:
— Bre edepsiz. Dükkânıma geldin. Seni adam yerine 'koydum. Uç kal eib.se yaptım. O Kadar göz nuru döktuK. Paraıarı iç eltin.  Buna Dolandırıcılık derler,
diye bağırdım. '
O da hiddetlendi. Amma yine kibar adammış, hiç kütür etmedi. Ben veıdrm veriştirdim. BaK-
rün vardır. Büyük bk adam. Mü. dür mü, vali mı ne?. Lh onun taşıdığı e.'üelte onun gibi olur, dedim. Derhal kendisine ikram ettim. Hürmette kusur etmedim. Çinfclar etrahnda pervane oldu. lar. Kumaşlara baktı. En pahalılardan üç tane seçti. Çıkardı elli lira kaparo verdi.
— Bunları kıık sekiz saat îçitt-de isterim, dedi. ben de ne yapayım, ister istemez emredersiniz, dedim. Kalfaları gece yarılarına kadar çalıştırdım. Üstelik başka İşçi de tuttum. Bir kaç defa evine otomobille gidip prova yaptım. Mükellef bir evi var bey un. Ağzımın suyu aktı. Kırk sekiz saat sonra elbiseler hazırdı. Dükkâna gekip alacaktı. Fakat o esnada uşağı elinde bir zarf sarsak sarsak geldi, efendisini aradı. Bekle gelir dedim. Durmada, (kendine bu zarfı vereceğim, bankadan getiriyorum), dedi. Koşarak çıktı, gitti. Beş dakika geçmemişti ki müşteri gekii. Uşağını sordu. Gelip gittiğim söyledik. krzdı. bağır-
dı, hiddetlendi:
— Ne aıpftfti uşaAc, ekindeki parayı size tmaksın demiştim, dedi.
Ben de zarar ynak beyim, canın sağ olsun, yarın getirirsiniz, isterdeniz söz rahatsız olmayın ben, gelir alırım, dedim.
— Hayır, bu akşam Ankaraya hareket ed/yorum. Beni* mutum bir İş için çaçırmt^ljr, size bir bigft vereyim, uşatean parayı a-lın, dedî.
— Hay hay, başîistüne, geldikten sonra da okır, elverir ki siz memnun olun, dedik.
Elbiseleri valizlerine yerleştirdik. Çıraklara birer Lira bahşiş verdi. Benim elime de bir kartvizit yazıp tutuştuğu. Çıktı gitti.
Arkasında büüiin dükkân oturduk, onu mertlhcUtik. Çıraklar:
— Müs*teri olursa böyle olsun. Hem hovarda, hem de zevk sahibi, dediler.
Ben de «çok kibar zat» diye ilave ettim. Aman ne kibarmış ya... Neyse uzatmıyabm, sizin de başınızı ağrıtıyoruz. Yok hani insanın canı yanınca onu anlatmazsa patlar. Kartviziti uşağına götürdük, para istedik, «ben tanımam, dedi. Bey gelir, verir.» Bekledik. Beş gün sonra çırağı yolladım. Bey gelmemiş. Beyi bir gün yolda gördüm:
— Şimdi Arvkaradan geldim, bankaya gidiyorum, paranızı derhal getireceğim, kusuruma bakmayın, bir yanlıştır ordu, dedi.
İçimden:
— Ulan kibar adamın hali başkadır, diyordum. Sorma beyim, ebbiseler de üzerine bir o-turvmıştu ki değme gitsin. O gün bekledik, gelen yok. Bir ay, iki ay, beş ay geçti, ne gelen var, ne de parayı veren. Paraları al-maktan ümit kesmeğe başladık. Niahyet bir gün...,.
Birdenbire sözünü kesti Acı acı koridorun öbür ucuna baktı: ' — Nah işte geliyor, dedi. Çizerine bak beyim, ne dikiş. Üste^ Kk te öyle kumaş seçti ki. O kadar göz nuru dök te paranı alma, üstelik ceza mahkemelerinde sürün... Ah birader. Nihayet bir gün kafayı çdktik. Bari, dedim, paraları alamıyorsak hıncımı da mı alamam. Gittim evine. Nasıl ordu o gece kapıyı kendi açtı. Beni içeri aldı. Bir kaç kadınlı erkekli misafiri vardı. Onların yanında isteyeyim de mahcup olsun diye:
— Beyefendi, yaptığınız sizin grbj büyük adamlara yakışmaz. Biz esnafız, bir iki kuruşumuz var, onu da böyle dağıtırsak ne olur>. Ayıp değil mi bana ettiğinize. Lûtofen şu borcunuzu ödeyin. Hepsini olmasa da taksit, takert verin, dedim.
Aman beyim sanki ona söyle-meonişim. Bana ne dedi biliyor musun?
— Hangi borcum? Siz delir-diniz galiba. Benrm size borcum morcum olduğunu hatırlamıyorum. Şayet borcum varsa sene-
kucaklayınca kapı dışarı etti. Hiddet .m geçmemişti. Kapı ö-nünde de bastım yaygarayı. Bari rezil olsun da paraları versin diye bağırdım çağırdım. Herkes kapıya üşüştü, yoldan gelip geçenler durdu. Bir de baKiıın. Bizim bey elinde kalem, onur. bunun adresini alıyor. Bize para versin dr/e bağırdık, o bizi mahkemeye verdi. '
Nereden önüme çıktı. Allah düşmanıma böyle müfteri vermesin. Üstelik şimdi bir de ceza yiyeceğiz.... Of Allahım... Of.
Terzi hem bunları anlatıyor, hem de bir elile başını dövüyordu. "\
Bu srrada. biraz ötemizde duran kelli ferli müşteriye baktı. Yanına sokuldu:
— Beyim, gel ben ettim sen etme, su davandan vazgeç, dedi.
Müşteri:
— Sen benim şerefimi girlet-tin, hapiste yat da aklın basma gelsin, üstelik vereceğin tazminat caba, dedi.
Terzinin rengi attı, davacısına biraz daha sokuldu. Bir şeyier söyledi. Sonra bir kağıt yazdılar. Terzi cebinden bir pul çıkardı. İmza eöti. Bu sırada mübaşir tarafları çağırdı, salona girdiler. Davacı:
— Bay hâkim, ben bu adamın yaptığını mazur görüyorum. Kendisini affediyorum. Davamdan vazgeçtim, dedi.
Hâkim:
— Bark usta, görüyor musun, seni affediyor. Bir daha elâlemin kapısı önünde uluorta bağırma, ceza yersin, dedi.
Kapıdan çıkarlarken terzinin yanma sokuldum. Bu işi nasıl hallettiğini sordum.
— Nasıl olacak, dedi. Hem eski alacaktan vazgeçtik, hem de beye bir kat elbise yapacağız. Bu belâdan başka türlü kurlulama-drk. Hey Allahım hey. Alacaklı iken, borçlu ol. Gel de şu feleğin işine şaşma.
Terzi Adliyeden çıkarken başını elile dövmekte devam ediyordu. Müşterisi ise kadınlı erkekli bir grupun ortasında:
— Cahilin kusuruna bakılmaz, ders olsun diye mahkemeye verdim, diye hâdiseyi anlatıyordu.
Mithat PERİN
Sarhoşluğun Neticeleri
Dün gece Mes'ut ve Sedat a-dında iki arkadaş içki içmişler ve eğlenmek için kalkıp Kumkapı-dalki Garbisin gazinosuna girmişlerdir. İki arikadaş tam olunca şarkı söyleyen kadınlardan birine sataşmağa ve hafif yollu kepazelik yapmağa başlamışlardır.
Sarhoşların hareketine mâni olmak isteyen meyhaneci kendilerine ihtar etmişse de onlar hiç .jidn m.ımı-lar ve rezaletlerine devam ekmişlerdir.
Meyhaneci zabıtaya haber ver. m iş ve iki sarhoş yakalanarak Adliyeey teslim edilmişlerdir. Mee'utla Sedadın, birinci sulh ce. zada cürmii meşhut olarak görülen muhakemelerinde, suçları sabit olduğundan rezalet çıkarmak ve sarhoşluktan birer lira para cezasına mahkûm edilmişlerdir.
Zabıta Haberleri:
Araba Çarptı
Dün, Bostanbaşmda 4 numarada oturan 6 yaşında Ayten a-dındnki küçük bir çocuk Boslan-bası caddesinden geçerken, o lirada karşı taraftan gelmekte o-lun Rasimin idare etliği araba çocuğa çarparak yaralamıştır. Ay ten Çocuk hastanesine kaldırılmış, suçlu arabacı yakalanmıştır.
İT
Yapının Birinci Katından Düştü
Dün, Suadıyede bir amele yapının birinci katından düşmüştür.
Kadıköyündc oturan Sadi a-dındaki inşaat (ıiiihim, Acernya-nın inşaatında, yağmur borularını tamir edeılKen, muvazenesini kayoedcrcK b.rınci kattan aşağı dürmüştür, bacımın icryadı üzerine etral'tan yetişenler ameleyj kaldırmışlar ve zabıtaya haber vermişlerdir.
Şadının kolu kırıldığından ve muhleut yerlerinden yaralandı-ğınd'an imdadı sıhhi ototnobili ile İN ü mu ne hastanesine kaldırılmıştır.
Ucuz Kurtuldu
Dün, az kalsın bir adam biı otobüsle duvar arasında kalıp parçalanacağı bir sırada tesadüfen kurtulmuştur.
Sultanahmelte, Kabasakal cad. desrnde oturan Kemzi, Sebze Hâlinde işile meşgulken Eyüp tarafından gelmekte olan Yako oğlu I Albcrın idaresindeki 39 I numaralı otobüs duvarın pek yakınından geçtiği ıçm Remziyi duvara vurmuş ve içendeki müşterilerin feryadı üzerine, şoför direksiyonu kırdığından Remzi aldığı bir kac. yara ile kendini kurtarabilmiştir. Yaralı hastaneye kaldırılmış, suç. lu şoför Aıbcr yakalanmıştır.
Alacağını   Vermeyince...
Dün Hüseyin isminde bir hama) Yenıpoatane karşısında kimyevi maddeler ticareti yapan Jaktan alacağını istemiştir. Jak vermeyince Hüseyin:
— Ben açken senin cebin dolu demiş ve Jakın üzerine saldırarak dövmeğe bağlamıştır.
Etraftan yetişenler kavgacıları ayırmışlara da. Jak gözünden ya ralanmıştır. Zabıtaya haber verildiğinden suçtu Hüseyin yakalanmış, Jak tedavi altına alınmıştır.
15 KURUŞA ^
NEFİS BİR CORB
r
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (6693) lira olan (22) kalem ölçü aletleri 5/Mayıs/ 1941 pazartesi günü saat 15.15 de kapalı zarf usulü ile Ankarada idaro binasında satın alınacaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin   (501,98) liralık muvakkat   teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün    saat 11,15 c kadar Komisyon Reislisine vermeleri lazımdır.
Şurtnameler parasız olarak Ankprada Mnîzenıo Dairesinden, Hay-darpaşada Tesellüm ve Sevk Şefliğinden dağıtılacaktır. (3016)
Ziraat BanK^Lida kumbaralr ve İtibarsız tasarraf hr.saplarmda en az 50 liram bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile" aşağıdaki plâna jrttre İkramiye dafcrtrlacaktrr.
4 adet 1,000    liralık   4.000 Ura fil . .    EA   fI   . .
100 adet   50   liralık   5,000 lira
4     »       M>0        » 2.000
120 » 40 » 4.800 160   »       20       »       8,200
»
1.000    » 4.000    »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene İçinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kuralar senede 4 defa, 11 mart. 11 haziran, 11 eylül,
11 Birincikanunda çekilecektir.
IDLMACA
Soldan safta: 1 — Kokulu bir sebze; Uzak işareti. 2 — Mukaddes değnek; Yuvarlak benek- 3 — Kara kimyon; Musibet 1 — Göfcc çıkma,
5 — Bir hayvan; Yürüyerek. 6 — Dolaşmak; Kurum. 7 — îstlmdad nidası; Hâb. 8 — Eski bir şair; Yu-goslavyada bir şehir; Asker. 9 — Su ile temizle: Çok iyi. 10 — Bir gıda maddesi; Deli. 11 — Boy atmak; Doğru.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Bir kuş; içtiklerimizden. 2 — Serkeş; Kendini gösterme. 3 — Titreme; Asayiş kuvveti. 4 — Ufacık. 5 — İnanma hassası; Eski Türk büyüğü. 6 — Etine dolgun; Bir renk. 7 — Kamer; Ak ciğer; Bir İngiliz ölçüsü. 8 — Bir kuş; Sahip. 9 — Nikap; Türk ulusu. 10 — Uzunluk; Bir maden. 11 — Suha; Bir mayi kabr.
DÜNKÜ   BULMACANIN   HALLİ
Soldan safta: 1 — Barometre; 2 — Ayak; Fu (ar); Rey. 3 — Rızk; Stok. 4 — Amasya. 5 — Ulu; Ana; Nur. 6 — Na (an); Çeki. 7 — Yiv; La. 8 — Akağa; Dal. 9 — Re; Şano.
10 — Erir; An. 11 — Talimhane. Yukarıdan aşuftıya- 1 — Barbunya; Et. 2 — Ayı; Laik; Ra. 3 — Raz; Varil. 4 — Okka; Geri. 5 — Maçka.
6 — Efsane; Şah. 7 — Tutsak; Dana. 8 — Oy; İlân. 9 — Erkân; Alo.
11 — Yamrı yumru.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji, Kırıklık re Bütün Ağrılarınızı Derhal Keser
İBModa r0«J» S kaşa • luuMlır. TARLfTLERİNOEN SAKININIZ. ME»   VLRDE  PULLU  KUTULARI  ISRARLA   İSTEYİNİZ
ıKTOK-ülMT AGKB
CEVAD TAHSİN
ÜJR V U - KAN - KAZURAT
vesairanin tahlillerini ;ıpar. Di
vunvolu ortftcmda Tel. 23334
Abone Ücreti
Türkiye dahUınüe;
Senelik      6 aylık     M aylık      Aylık
1400        750 400
Hariç memleketlere:
150 K?
Senelik      6 aylık     S aylık      Aylık
İDABESİnİ BİLEN İS BANKASINDA
İKRAMİYELİ # HESAP    AÇAR
2700
Hin
800 Ky   yoktur
BCKT02
¦0BH0B0Nİ
fCm inönü önündeki her rttn
Nimet   Abla   glfeel muayenehanesinde hastaları kabul eder. Tel. 24131
VATAN Gofttasi
ÎLAN FİYATLARI       Kuru,
Ballık maktu olarak
1 inci Sayfa Saatimi
2 »      » >
5 »      »
4   »      » »
6 » » » 6   B       > »
750 500 350 300 100 75 50
T. IŞ BANKASI
Köçült Tasarruf Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KftŞlDELER: 4 Şubat, 2 Mayo» 1 A£ıuıto0, 3 İkinclteşrin tarihicruuie yapılır.
1941 ikramiyeleri
1 adot 2000 liralık = %
ı:ı:ı
¦un
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Ahmet Emin YALMAN - Basıldığı yer VATAN MATBAASI
Harp Okuluna Havacı Subay Yetiştirilmek Üzere Sivil Liseden IVCezun Olanların
Kayıt ve Kabul Şartları
1 — Lise olgunluk Imtfhanmı vermiş bulunmak.
2 — Aldıkları mezuniyet diplomalarındaki kanaat notu iyi veya çok İyi bulunmak, '
3 — Olgunluk diploma tarihînden bir seneden fazla müddet geçmemiş bulunmak.
4 — Sağlık durumu pilotluk hizmetine müsait oimak.
5 — Yaşları en yukarı 21 olmak. Not:
Bilâhare hava muayene heyeti tarafından yapılacak muayenece 6a£lık durumları pilotluk sınıfına müsait görülmiyenler isterlerse harp okulunun diğer sınıflarına verilmek gibi hiçbir mecburiyete tâbi tutulmazlar. Tam serbesttirler. Kendilerinin arzularına göre muameleye tâbi tutulurlar.
Okul tedrisatı 15/Mayıs/941 de başlryacagından talip olanların, bulundukları askerlik şubelerine müracaat edeceklerdir. Askerlik şubeleri, yaptıracakları sıhhi muayenede müsbet netice alanlar evrakları ile harp okuluna sevkedileceklerdir. (2822)
Cumhuriyet Merkez Bankası
19 NİSAN 1941  VAZİYETİ
AKTİF
Kan:
Altın: Safi kilogram        72.603,000
Banknot......%   n
Ufaklık........
Dahildeki Muhabirler:
Türk Liraaı ...««,    «
Hariçteki Muhabirler:
Altın: Safi kilogram 11.761,848 Altına tahvili kabil serbest dövizler
Diğer dövizler ve Borçlu kliring bakiyeleri.......
L4aı«e Tahvilleri:
Deruhte edi. evrakı nakdiye karşılıgı
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine taraf m d an vaki tediyat
Seoedat Cüzdanı:
Ticari senetler
ve Tahvilat CSadam:
(Deruhte edilen evrakı npkdl-\ —   (yenin karşılı*! esham ve tahsilat (itibari kıymetle).
ü — Serbest esham ve tahvilât   ,
Lira
102.123.104.18 9.167.671,50 874.845.43
Lira
112.165.711,11
300.740,66
16.543.980.22
41.359.790.91
158.748.563,—
20.230.442.—
274.056.614,68
45.806.536,93 7.926.616.17
Alım ve döviz üzerine avana , « 'lalıvilât üzerine avaıu . « , , Hazineye kısa vâdtll avans .    f    g
Hazineye 2C50 No. lu "anuna göro acılan alim karşılıklı   avans  .    ,
4.741.69 7.808.722,— 954.000,—
130.084.026,75
i i. medarlar:.........
ı —. '.elif: •»•#••*•••«•
390.740,66
57.903.771,13
138.518.121,—
274.056.614,68
53.733.153,10
138.852.390,44
4.500.000.— 8.306.072.38
788.426.583,50
PASİF
ihtiyat
Adi ve fevkalâde . Hususi
Tedavüldeki Banknotlar:
Deruhte eûJen e\Takı nakdiye .    4
Kanunun 6-8 inci m at! delerine tevfikan hafine tarafından vâki tediyat
Deruhte edilen evrakı nakdiye bakiyesi
Karşılığı   tamamen   altın   olarak ilâveten tedavüle vazedilen ,    „
Reeskont mukabili ilâveten teda-'.İle vazedilen......4    m
Hazineye yapılan altm karşıiıidı a-vans mulcabih 3902 No. U kanun mucibince ilâveten tedavüle
Merdi
TU-!; Lirısı       .    t    f    ^    .    „
Altm: Safi Klg. 877,150
Ne. la kanona göre hazineye acılan avans mukabili tevdi atanan altınlar:
Safi küg 55.541 930
Deviz TaahJıüdab:
Altına tahvili kabil dövizler . „ Diğer dövizler ve olacukJı kliring
bakiyeleri.......
Muhtelif:
Lira Ura
15.000.000,—
6.188.666,15 6.000.000,— 12.188.666,15
158.748.563,—
20.230.442,—
138.518.121,—
17.000.000,— 250.000.000,— 82.000.000.— 487.518.121,—
55.343.063,80 1JÎ33.782.03 56^76.S45,S3
78.124.167.90 78.124.167.90
29.138.218,21 '29.138.218,21
109.SS0.564.41
Yakun 788.426.583.50
1 Temmuz 1938 tarihinden itibaren: iskonto haddi % 4 Altın üzerine avans %