Pazartesi 1 Basmuharrirh Mümtaz Faik Fenik Denizciler Caddesi 2
16 Posta Kutusu: 193 ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara
OCAK 1950 Başmuharrir tel: 15619 Yazı işleri İdare 15315
Yıl 1 — No. 262 Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
AFER
[DEMOKRASİNİNDİR*]
Bugün 2 nci nahif ede
SAN AT BAHİSLERİ
Tiyatro üzerinde ikinci konuşma
Celâl Bayar dün
Kırşehir9 e gitti
Ankara’da H. Partisi teşkilâtı çözülüyor
Kongresinde söz alarak
mühim bir konuşma yapacak
D. P. Başkanı akşam Kırşeliîrden avdet ediyor
D. P. Başkanı Celâl Bayar seyahatlerinden birind
Korkulu Dünya
Demokrat Parti Başkanı Celâl Ba yar, beraberlerinde Kayseri Milletvekili Kâmil Ğuncfeş ve Demokrat Pârti Ankara 11 İdare Ku?ulu Başkanı Osman Şevki Çiçekdag bulun; duğu halde dün sabah saat 11.30 da* otomobille Kırşehir’e hareket et-
Celâl Bayar bugün toplanacak o-ı Kırşehir kongresinde hazır bu-nacak ve mühim bir de konuşma pacaktrr. Demokrat Parti Başkanın bu konuşmasında, 7 Ocakta alanan D. F. istışarî kongresi hak kında izahat vermesi son siyasi hadiselerden bahsederek seçimlerin evvele alınması ihtimalleri üzerinde de durması kuvvetle muhtemel-
Ce^â-B^ar ve arkadaşları yarın öğledçn sonra tekrar otomobillcrlc-Ankara/y^t avdet edeceklerdir.
Halâ “Millî Husumet;, bühtanı
. u asır, yarısını tamamlayıp, öbür asra* yüz tutunca, bir çok münevver, san’atkâr, mütefekkir, bü asm» karakteristik vasfı hakkında Iıer şeyi yazdılar. Filhakika, karakteristik vasıf bakımından bu bizim derir oldukça zengin bir devirdir. Fakat en göze çarpan-noktaşınuı korku olduğunda şüphe yok.
Korkunun, harpler, ayrılıklar, sefaletler neticesi doğduğu sanılmasın. Evet, harpler, ayrılıklar, yokluk, insana, insanlara nek çok eziyet çektirmiş ise de, korkuyu doğuran unsurlar bunlar değildir. Yahut, bunlar kısmen âmil olmuşlardır.
Harpte kaybolan şeyin, evin, tarlanın, insanın sayısı'malûmdur. Yine bu masum sayıya göre, Amerikalılar tarafından, zarar telâfi edilmekledir. Ve sadece ıbu sayıya istinat edildiği içindir ki, deneb'.lir: Bu yardım, harb psikozunu yenememiştir. Çünkü, kaybedilen şey, ev, tarla, evjât, ve karı değil, bütün bir âlem, bütüıı bir emniyet ve huzurdur. Bu, rakamlarla ifade edilemiyecek kar elar dçrin, büyük ve o kadar da rifi.bjr realitedir. Bunda, evi rağın, .hat'tâ kadının ve kiz de'ikinci - derecede kalır.
Tahammül, cdilemiyen eşrar, Ibu devrin bizi -nereye götürdüğü sualidir. Yani, insan, nereye gittiğini soruşturmaktadır. İnsan atom bombasının sırrını elde etmeğe çalışma maktadır, insan üçüncü bir dÜDya harbini kazanmağa çabzlamamakta-dır. Çünkü bundan evvelki harbi kazanîpış olanların halini görmüş-tjir. İnsan, yeni ülkeleri fethetmeğe ___ _______ . ....
niyetli değildir. Çünkjı sömürgeci Vedat Dicleli de hazn mîlletlerin hali meydandadır. Iıısan, Evvelâ, söz hiç bir şey kazanmak iddiasında değildir.
Nilıat Erim yine bu silâhı kullandı
Kayseride dün bir nutuk iradeden Bajbıkan Muavininin hayrete ş-)ynn sözleri
ahabirımı;-Bugünkü C. II. P. ıl kongresinde Başbakan Yardımcısı Nihat E-rimle Ticaret ve Ekonomi Bakanı ~ ' .L ' ’___________ bulunmuştur.
___________alan Vedat Dicleli yap-ı tığı uzun konuşmada - memleketin I ziraî durumuna, çiftçiye yapılan to-î humluk yardımına, hayvancılık ve I et endüstrisi mevzularıria,-ya *
Vedat Dicleliden kürsüye
gelen Başbakan Yardımcısı Nihat E-rim, sözlerine Meclisin feshine üç beş ay bir şey kaldığını hatırlatmakla başlamış herkesin artık ezbere bidıği yeni Seçim Kanunu üzerinde C. H. P. nin birinci plânda tuttuğu men-4r (Devamı Sa: 5 Sü: 4 de)
Balâda geniş ö'çüde istifalar vukubuldu
C. II. P. nin Ankara ili çevresindeki malûm olan zayıf durumu, son zamanlarda muhtelif ilçe teşkilâtında başgösteren ihtilâf ve istifalar ile artık saklanamaz bir hale gelmiştir...
Bundan bir müddet evvel C. II. P. Ayaş ilçe kongresinden sonra kasabadan GO, 70 vatandaşın D. P. yo iltihakı, Kızılcahamam ilçe kongresinin ihtilâflar yüzünden yapılamayıp feshedilmiş olniası bu zaaflar cümlesinden idi.
Bu defa aldığımız malûmata göre C. H. P. Bâlâ ilçesi de tam bir çöküntü haline düşmüş ve isimleri aşağıda yazılı vatandaşlarla beraber ilçe idare kurulundan: Ali Ercan, Mevlut Öz-türk, İsmail Özer, Süleyman Gökçe, Muharrem Kılıç da
C. II. . P. den istifa ederek
D. P. ye kaydolunmak için müracaat etmişlerdir.
A (Devamı Sa: 5 Sü:7 dc)
saytıye yerlerinden güzel bir gonınuş
Kıbrıs için gençliğin bııgiin İstanbulda yapacağı miting
Dünkü Akademik içtima vakur bir hava içinde sona erdi
Ziraatimizin ciddiyetle ele alınması icap ediyor
bakanı bu hususla bir konuşma yaptı
Türk Yüksek Mühendisleri Biri, ğinin yıllık Genci Kurul toplantıs Tarım Bakanı Çavid Oral, Bakanlıl Müsteşarı Süreyya Gencu, Bakan .ık ileri gelenleri ve kalabalık b. ay e huzurile Halkevi'nde toplanmış
Birlik İdare Heyeti Başkanı Prı Lütfü Ülkümen kongrenin, her y ki toplantılara iştirak etmek su: tiyle Birliğin mevzuiariyle çok y 'cin ilgilerini gösteren Bakan ta ’ından açılmasını kendilerinden :a: etjııiş ve- üyçlerin alkışlan a unda kürsüye gelen Tanıtı Şak. Gavit Oral/ kusa bir hitabe ile kon jreyi açmıştır.
Raporların okunmasından sonrr îöz alan üyeler; yurdumuzun gene ziraî dorumu, yurd ziraatinin haki ki bir inkişafa kavuşmasında Birli *e ve yüksek ziraat mühendislerin taallûk eden vazifeler, Birliği zira it hayatımızda özlü hizmetlerini gö rebilecek duruma yükseltecek ted birler üzerinde çok-samimi rhütalâ ve açıklamalarda bulunmuş, bu a rada memuriyetlerinin ilk kade sinde bulunan genç ziraat mühendi' 'erinin maaşlı kadro darlığı ve ba kanlık teşkilât kanununun gecik mesi yüzünden çekmekte olduklar üzüntü ve Sıkıntılar üzerinde etraf Uca durmuşlardır.
■4r (Devamı Sa: 5 Sü: 5 de)
"Glascow Herald,, isimli Ingiliz gazetesi de şayanı dikkat bir yazısmdaz Yunanlılara kendi iç işlerini yola koymalarını söylüyor
İstanbul, 15' (Telefonla) Milli Türk Talebe-Birliği Yönetim- Kurulu, ; Kıbrıs ’ için 'Atina gençliğinin1 nü mayişlerini protesto etmek ‘maksa-diyle yarın sabah "• bütün - gençlik ■ teşkilâtının iştiraki - ile. İdrjDİ*. ting yapmağa karar- vermiştir.
Yönetim Kurulu • kararı gereğince derhâl bir miting komitesi'teşkil edilmiştir. 25 ■ kişiden ■ teşekkül e-den komite gerekli hazırlık-ve propagandaya başlamış bulunmaktadır.
Ayrıca hazırlıkları devam etmek-★ (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
Yugoslavya
Amerika'dan
silâh alacak
Kında yirmi dereceyi aşan soğuk. Gençlik Parkının havuzunu dondurmuş ve dünün pazar olmasından İstifade eden gençler, burada ak şama kadar natinaj yapmışlardır. Vuk Tidaki resimde ayrıca Maraton tHB» kulesi arkasında patenlerle kayan ları gos ermektedir.
Kar,tipişimalde
yollan tıkadı
Komünist Çin
•k -(Devamı Sa:
Milli Piyango
açlerbirliği maçında, halk, soğuktan stadyuma (battaniyelerle gelmiş tauiyeierle sarılıp oturmak mecburiyetinde kalmıştır. Yukarıdaki resim batianlyeli meraklılardan bir gru-pun dikkate şayan görünüşünü tesbit etmektedir. 4—1 yenildiğimiz dünkü maçın tafsilatı 6 ucı sayfamızda.
Igilendlren çeşitli tnese artıgabilmek için Moskova daki ikametini bir kaç lıaftn dahi ünmektt !. Pekin'
Moo ise tııng'un Moskova tsnnaslorı
Paris Radyosu. 15 (Basın - Yayın,'
Tam Liste bugün
5 inci Sayfamızda
Amerika'n.n kaorı kat iyet kesbet i
Belgrad, 15 a.a. (United Pres) — i Yetkii kaynaklardan bildirildiğioe ' göre, Amerika bir taarruz vukuun-I da Yugoslavya'ya silâh yardımında bulunmaya karar vermiş olduğundan Yugoslavya Amerika'dan yardım istiyecektir. Amerika'nın bu ka ran son günlerde Birleşmiş Milletler güvenlik konseyince de teyit e-dılir.
Diğer taraftan bu kararın, sıhhatinden şüphe eden yabancı vç yer lı müşahitler de Amerikanın yeni Belgrad elçisi George AUenı'in cöz ■k (Devamı Sa: 5 Sü: 6 de)
^aradenizde pek çok motor karaya vurdu, kamyonlar yollarda kaldı
Yurdun her yerinde olduğu gibi ‘ncbolu ve havalisinde de kış bütün şiddetiyle hüküm sürmektedir.
Günlerden beri fasılasız yağan kar inebolu • Kastamonu yolunu tama' rnjyJe kapamıştır.
Uç gün evvel bu yolun açılmaşı çin kar makinesi gönderilmiş ise | le kâfi mazot bulunamaması yiteün [ ien kar makinası da muattal kat-, niştir, inebolu'dan -Kastamonu'ya1 gitmekte iken kara saplanan ve gün erden beri karlar arasında- gömül
I
müş' bulunan 10 kamyon y açlık ve öldürücü soğuklar! cadelee bitektedirler.
Diğer taraftan bundan bir hafta evvel Akaryakıt götürmek üzere İstanbul’dan Trabzon'a hareket e-den ve bugüne kadar hiç bir haber alınamadığı için battığı zannedilen Aktaş, Evvelzamân vc Aydın isimli üç motordan ikisi İstifan burnuna iltica eden Evvelzaman ve Aktaş motorları mürettebatı sağ salim ka-* (Devamı Sa: 5 Sü: (1 de)
AKINTIYA
KÜREK
Mason Derneği yıllık kongresi
Ankara şubesinin yıllık toplantısı dün yapıldı. Genel Kurul B şkanı Masonluğa dair mühim konuşma yaptı
Mason Derneği Ankara Şubesi ı Yenişehir'deki lokalinde senelik toplantısını yapmıştır. Toplantıda eski İdare Kurulunun ve Müfettişlerin raporları okunmuş ve bu raporların ittifakla kabulü üzerine
eski İdare Kurulu ibra olunmuştur.
Üyelerin dilek ve teklifleri hararetli müzakerelerin ceryanına imkân vermiş, bir çok hatipler bu vesile ile fikir ve görüşlerini açıklamıştır. ★ (Devamı Sa: 5 Sû: î ile)
Rufailer karışırsa !
otörlü vasıtaların seferleri artmış!
1948 senesine nazaran 1949 da benzin sarfiyatı bir misli fazla imiş!
Hesap meydanda! Eskiden şehirlerimizde bu kadar otomobil var mıydı? Bakanlarımız, hiç durmadan orası seuin, (burası benim, diye dolaşırlar mıydı?
Yaz, kış, bir senedir propaganda tekerleği boşuna mı döndü sanıyorsunuz?
Fakat artan sade benzin sarfiyatı mı?
Daha neler, neler arttı! Uzun uzun «nefes» 1er, parti kongrelerinde dağıtılan kitaplar höP-slnln baskısı artmadı mı? pio propagandası mı, mızraklı ilmihal mi, ne İsterseniz var. Bu gidişle nefesten geçtik kâğıt, mürekkep sarfiyatının da bini bir paraya...
Fakat yine her revaçta olan itlim satım mavi boncuktur! Çünkü sade onun ipliği pazarda (bedava satılıyor! — YEDEKÇİ
bih'ıİ*
/ \ f Lb
GUN GEÇERKEN...
itiraf
Muhip DIRANAS
Genel seçim. | SAN,AT bahisleri
Çok defa, yahut arada sırada, hepüuiziu yaptığı, yapmak ihtiyacını duyduğu şeydir: Bir kaç arkadaş bir masada, bir salonda, bir yerde loplanırız: duyanlarımızı denizden esen rüzgârlar gibi rahat, kayeıisuz, başıboş bırakır, düşüncelerimize siyasetdışı bit- akın vermeğe inadına dikkat ederek, üzerinde yaşadığımız vatanın, kendisine ten vc ruhla bağlı olduğumuz toplumun asıl dertleri, meseleleri üzerinde konuşuruz. Bu koli tısına-laroa hemen hepimiz İsa kadar saıiıimı ve çıphıkîzdır. Yalnız muhabbete ve aşka râıueohnus öpüşü satabilen bir Yahlıda'nın bile, böyle bir dost meclisinde, dudakları-mu yalan söylemediği, iiıanet etmediği olur.
Ben bu gibiı halvetlere, soyunun dökünüşlere »ek teşneyinıdir. Sık sık bulur buluşturur, yaratır, meselelerimizi ast) milli ıstırabımızın ışığında tartışmaktan, alavere etmekten biivük bir rahatlık ve tuh huzurluğu duyarım. Ama ne yazık ki. her seferinde vardığım sonuç sinilir: Geriyiz. Bugünkü dünyaya bakarak, bugünkü insanlara, şartlara, ileri veya geri topluluklara bakarak, -lânet olsun- geriyiz. Ve bu geriliğimifci, kendi kendimize a-çık olarak itiraf edcmiyeoek. bir kaç kişi bir ardyu gelmedikçe, -eğer o du biraz aklımız eren kişilersek feri fert hatifi aksinj su vunmaya ga)ret edecek kadar gc.-
ve sayım hazırlığı
1950 Milletvekili seçimi ve nüfus sayımı hazırlıklarına başlanmıştır. Aldığımız malûmata göre; Milletvekili, İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi ve muhtar seçiriıleriyle, genel nüfus sayımının esuslarını mahalle sokak ve hane üzerine tes-bit edilecek olun defterler teşkil e-lecektir.
Bu itiburla numarotajı olup ta düşmüş veya eskimiş olan ev dükkân, haıte, otel, vasairenin numaraları değiştirilecek, numarası olmayanlara ise yeniden numara verilecektir.
Bütün bu hazırlıklar Nisan içinde sona ermiş olacaktır.
Bir usûl mes'elesi
D. Partinin
son kararı
Malöınduı- ki Demokrat Partinin geçen yıl Anka ra Un topladan iklimi «bıi-gr(’si sonunda vatandasın seçim emniye- I tini müdafaa hakkı yolunda- bir karor alınııııs vc bu karar üzerine evvel A Akranı gazoteşinde çıkan bir telgrafla hükümetin Çelil Boyar'la arkadaşlarının memleketi ihtilâle teşvik cttiöl kanaatine erdlpl ve kongre kararının incelenmek (lzoro MüKukculara havhln edildiği haber verildikten sonra. Günnltay i Kabinesi tarafından, oldukça seyt İfadeli Bir tebliğ yayınlanarak t’ehdlttclı kor kulmaması, Hükümetin elindeki kudretlerle aaayisi muhafazaya muktedir bulu- I nacağı İfade edilmişti. Hiç kimse Hükü- I metin oaayiiri nıiilıafâzaya muktedir ol- . ın.;ıdıgı veya olamıyâcagı tamında bir a- I caylp söz söylemediıtiue ve esuwıı 11u-tunı muhnfozn keyfiyetinin her memlekette her hükümetin başlıca vazifesi ol-
. düğü da herkesçe bilindiğine güre ya-! .vınlanan tebliğin bir kongre kurarının sakız gibi iteri geri çekilebilecek nokta- I sini ustalıkla yâk&lıyarak
1 İt ika oyunu ile kargı tarafı fena ■ zı aUmda bulundürfnak maksadı güt t ütü ptujikâr. besbelli idi.
Nitekim Demokrat Parti ikinci ’ kongresi kararının bir tek terkibi, bir yıldan-bnrl durmadan işlenerek ve mütemadiyen oekilip gerilerek fırsat addedilen vaziyet alabildiğine istismar edilmek için asla vakit kaybedilmedi. Malûm tebliğle husule getirilen havanın halkta ve basında kötü bir İntiba yarattlgi görülünce tedhişi and’rır hareketlerden vazgeçilmiş gi-tl kararlar alınarak bu sefer Demokrat Parti liderinin şahsına matur - daima sistematik - bir aleyhtarlıktı. Propagandasına girişildi.
ı
Tiyatro üzerinde ikinci konuşma ••'•‘ro iner-akllsi aydın dostum- ksın vovn bir Francı-z tivatrr"-'
teş olmıyaıı yerden duman tütmez, sözün,im doğruluğu Bil* kere daha nleydaıia çıktı. Olacak, olmıyacak derken, artık seçimlerin vaktinden eVVe! yapılacağını herkesin aklı erdi.
İlk haberden sonra yapılan bir çok fekzipler arasında C. H. P. Gene) Buşkıinvekili ve seçimlerinin kafir imanı Hilmi Uran da konuşlu. Kendileri, ıbu mevzuda te-cahülü arifanede bulunarak :
— Biz, seçimleri .ancak muhalefetin nıziHu verine gelsin diye fine alabiliriz» den'.. Bu leyaııat' muvafık gazeteler büyük manşetlerle neşrettiler, adeta keramet buyurmuş gibi bu sözler önünde secdeye kapandılar.
Fakat hakikat yrtvaş yavaş meydana çıkmağa başladı. İlk olarak, parti i-iyle hükümet işi birbirine karıştırıldığından Başbakan, Bakanlar bazan birer birer, bazan beşer altışar, artık gidilecek yerin ehemmiyetine göre tertip edilen, kafileler halinde yollara revan oldular.
Şimdi de İlmi Heyetin göz nuru dökerek Hiçe eleyip sık dokuyarak, özene bezene hazırladığı seçim tasarısını aniiişılmaz hale getirmek i-çiri geceyi gündüze katacak derecede çalışmalar başladı.
Söylendiğine gere. Milli Hâkimiyetin ilânı günü olan 23 Nisanda seçimler yapılacakmış. Hayırlısı ne ise, o olsun! Genel Başkan vekilinin sözleri üzerine ve muhalefetin isteği gereğince seçimlerin ileri a-lındığina şu Türkiye Cumhuriyetini teşkil eden fertlerden bir tekilim dalıi Snanırayacağını bilmiyor-_ hır mi?
Buna karşı, şunu söyliyelim ki, her şeyin bir usulü, adabı, erkânı vardır. Evvelâ tatlı, sonra pilâv, yenmez ve üzerine de çorba içll-
iklidar, mükemmel bir kanun hazırlıyabiür! Fakat, bu hiç bir vakit iyi ve dürtîst bir seçim yapılacağına dair ıbir teminat teşkil e-demez. Seçimlerin ileriye alınması, 1!M6 daki lertiD ile karşılaşacağımızın ilk alâmetidir. Seçim tasarısı iddi a ettikleri gibi, iyi ve güzel o-labilir, lâkin, bu kanunun hakkiyle tatbik edilebilmesi için evvelâ alfabeden başlamak, yai ilk olarak muhtar seçimlerini sonra sırasiyle, belediye, genel meclis seçlmleif.ni yapmak, ondan sonra Milletvekilliği seçimlerine geçmek lâzımdır.
Seçimleri muhakkak evvele almak mecburiyeti varsa, esbabı mucibe gösteriD muhtar seçimlerine başlamak, iktidarın hüsnüniyetle hareket edeceğine bir delil olacaktır. Aksi halde, yapılan tasanlar, harcanan emekler, dökülen göz nurları heba olup gidecektir. Bu sebepte, ne derlerse desinler, muhtar seçimlerini yapmadan Milletvekili seçimlerine geçildiği takdirde Demokrasinin yne lâfta kalacağında hiç şüphemiz yoktur.
Millet, ancak bu şekildeki seçimlerin dürüstlüğüne inanacak ve elbette hakkına razı olacaktır.
Hikmet YAZICIOĞLU
î Tiyatro nu)i;aklı.«ı aydın dostumla, söyleştiğimiz gibi, ertesi gün tekrar buluştuk. Bundan önceki konuşmamızda beni tatmin etmeyen bazı sözleri vardı ki, bu defa kendisinden onların etraflı bir i ı zalunı istemeyi aklıma koymuştum.
, Söze şöyle başladım :
| - Dün sizden ayrıldıktan sonra,
| konuştuklarımızı bir kdıe daha u-1 zun uzun düşündüm. Bazı noktalarda künuailarımı2ın tıpatıp uyuştuğunu. bazı noktalarda da uyuşmadığını arıladım.
Dostum söylediklerinden de, söy- dedi, liyeceklerinden de emin bir eda i- rn~1, |le:
' — Nelermiş bakalım bu uyuşa-
madığımız no.ctalar? diye sordu.
ı — Birincisi, memleketimizde tiyatronun varlığı, yokluğu meselesi. Hatırladığıma göre ben, bizim gibi kültürü geri toplulukların tiyatrodan öğrenecekleri birçok gerçekler olduğunu söylediğim zaman siz, bu gerçekleri öğretecek tiyatronun ki-I min ve nerenin tiyatrosu olduğunu I sormuştunuz. Ben de,'bizim' kendi I memleketimizin tiyatrosu
■ nu söylcınittim. Bunun üzerine yiz.
[ ortada henüz böyle bir şey görı^ıe- 1 muştu. i-n«ddwmız vc değerli 'senç sanatkâr- , vel sây ' larıınız var ama, tiyatromuz, yok, j Bu saal
i Dostum — Aradan göçen 24 sa-ı atiik bir zaman kanaatimde hjçbir ' değişildik hasıl etmemiştit*; şimdi de aynı şekilde düşünüyor ve gene tiyatro binalarımız, işinin ehli, tecrübeli idarecilerimiz, değerli genç sanatkârlarımız var ama. tiyatromuz yok, diyorum.
— İşte bu sözünüzü biraz açıklamanızı istiyorum. Çünkü ben ta-mariieh sizin dediğinizin aksine inanıyorum.
Dostum — Peki, size soruyorum:
Tiyatro bina midir?
— Değil tabii.
Dostum — Miiöür, müdür mu-avihleri, şefler, memurlar v. s. midir?
— Hayır.
Dostum — Zanaatkârlar ve sa-
natkârlar mıdır?
— Bir dereceye kadar. Dostum — Piyes midir? — Bir dereccyö kadar. Dostum — Yerli piyes ‘midir, yabancı piyes midir?
— Piyes piyes olduktan sonra, yerlisi de bir, yabancısı da.
Dostum — İşte, sözün dönemeç
- noktasına geldik. Daha ileri gitmeden burada duralım ve hızla yürüyüp geçtiğimiz yola şöyle bir bakalım. Dediniz ki, tiyatro bina değil; müdür, müdür muavinleri, şefler v. S; değil.
[ — Evet.
Dostum — Evet ama, tiyatı'o aynı
' zamanda binadır, müdürdür, şeftir
v. s( dir değil mi?
‘ — Tabii aynı zamanda Öyle. Fa-
kat birinci derecede değil.
Döştüm — Peki, sizce birinci derecede olan, yani tiyatro deyince : aklınıza bunlardan en evvel gelen : hangisidir ?
— Bu sualinize bir benzetmeyle
■ cevap vereyim.
1 Dostum — Verin de ne ile verir-’ şeniz verin.
------ _„o—j | zihnimin, muhayyeletnin, hafıza-Bunun tdkdi*' mın çarkları son süratle dönmeye_________, -
ırakıyoruz. , başladı. Gelişi güzel etrafıma bakı- genç
Sayın gazeteniz vasıtasiyle yapık nırken kitaplığın üzerinde şık ma- . rağmb» ujauuıuu^ yun. «cmcu, ıhması, bizce çok zaruri olan isteği- röken mahfazası içinde zamanı in- ) te .:astım bu idi. Çünkü kabul eder-mizin ilgili- makama duyurulması ce ince kemirip duran saat gözeme siniz ki, bir Yunan, bit* Lâtin, nı rica ederiz.» I ilişti. Çölde susuzluktan- yanıt) kav- 1 bir İrlanda, bir İngiliz, bîr Ameri-
Buzdan tekerlekleri kayan bir taksi devrildi
Dün sabah şehrimiz Bahçelievler ■semtinde bir taşıt kazası olmuş vc buzdan tekerlekleri kayan bir taksi takla atarak devrilmiştir.
Şoför Şükrü Kâmil Canlısoy idaresinde 33SW plâka numaralı taksi
Bahçelievler semtinde Ulus mey- ı dam istikametine 50 kilometre süratle gelirken buzdan tekerlekleri kaymıştır. Bu vaziyet karşısında şoför direksiyona hâkim olamamış ve taksi yolun kenarındaki bir e-iektrik direğine çarpmıştır. Taksi direğe çarptıktan sonra takla ata- . vak devrilmiştir. Taksi elektrik di- | reğine çarptığı vc aynı zamandp ' devrildiği için tamanıiyle harap ol- j muştur.
Diğer taraftan şoför Kâmil Çan-llsöy dö muhtelif yellerinden ağır surette yaralanmış ve derhal hdsta-haneye kaldırılarak tedavi akına alınmıştır.
Aynı takşi içinde bulunan bir A-merikah pilot ise ıpucize kabilinden ufak bir yara dahi olmamiştu-.
Savcılık hâdiseye el koymuş ve tahkikata başlanmıştır.
Memlekette dürüst bir seçim, efendice bir seçim, karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan Hilesiz bir seçim istiyorsak, yani elimizi vicdorünıımiı Üzerine koyarak ger çekten demokrasiyi kurmak emelinde ol-dutumuza inanıyorsak, bunun yolu, lıor-baeka bir po- halde bütün hükümet azasının valizlerini ele alarak futbol ekipi halinde kasaba kanalla dolanmaları ve partilerine ait isleri Hükümet otoritesiyle bagarmıya kalkmaları yolu olmamak gerektir. Bu bir yol olsa bile Her halde tutulacak yolliarın ki-1 sası ve dofiTueu delildir. Hükümetin vazifesi nihayet Biralısın iki partisi olraı-I yân Halk PartlBl ile Demokrat Partiyi karşılıklı ve vatenpori-eranc bir görüş-ı ine ile dürüst bir radın prensipihin tatbik «eklileri etrafında konuşmağa vc an-1 1 anmağa teşvik olması icap eder. !
Küsbe ihracına miisade edildi
Bölge Sanayi Birliklerince kiisbe ihracına izin verilmesi için Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı nezdinde yapılan teşebbüs müsbet şekilde neticelenmiştir. Bakanlık, talebi çok yerinde gördüğünden; Mart İ950 tarihine kadar yapılacak 30 bin tonluk küsbe. ihracının, memlekette hayvan yçmi darlığına tesir etmi-yeceğı kanaatine vararak, küsbe ihracının serbest bırakıldığı vd 200 tonu geçmiyen ihraç taleplerinin hemen yerine getirileceğini, yüzdd bir buçuk yağ ihtiva eden ihraki-velik pirina ihracına de izin verildiğini bildirmiştir.
Neticenin, fabrikatörlerimizi faz-lasiyle memnun bırakacağı gibi e-linde fazla mal bulunanların da, bugünkü şartlar altında iyi fiyatla satmaları mümkün olduğundan bol miktarda döviz de sağlanacaktır.
Ulua arkadaşımızın birinci sahifesinde b&elıyan ve üçüncü, dördüncü sahibelerinde nihayet bulan bir takım çerçeveli, fık- 1 ralar içinde gûya alaylı, fakat üslûbu nüktesinden, nüktesi üslûbundan daha âdi hücumlarla Ceiûl Bayar’ın diploma-sıZlıpnndan, cahilin biri olduğundan bahisle terbiyeli bir insanın söylemekten aıkriacakı tezyiflere hız verildi ve bu tezyifler gazetenin diğer kiBtmikrında imzalı makalelerle desteklendi. Arkadan «Siz Ve sevgili Nlhad Erim’in tafsilatı' malûm olan Ege seyahati baggösterdl. Devlet Reisinin tfcmlr seyahatinin vatandaşlara iyi geçim tavsiyesinde bulunan niitukiıınnın du Um bu s meal İse Halk Partisin 'layı iator istemez takvi sadüf vc iktidar partisi için talih tevkil etli.
Bir taraftan .husumet istemiyoruz!i)
dîye bağırmak, diğer taraftan hasmano şekillerin en katmerlilerini tavır diye kuşanmak politika olarak kimseyi aldata-mıyaeak iptidai ve sarkkûrl Bir harekettir. Hükümet, madem ki Halk Partisinin avukatlığını üzerine almıştır, madem ki Demokrasiyi gerçekleştirmek istemekte, milli- iradeyi saklafnak için dürt|8t seçimden başka yapılacak iş olmadığına 1-nanmaktadır. O halde hiç olmazsa Hükümet olarak daha tahammüllü, daha üs-1 lüplu. hiç olmazsa kışkırtıcı değil; yatış-1 tırıcı. hülfisa daha hükümet oktlasnııbM-
ANKARA TİCARET LİSESİ TALEBELERİNİN HAKLI İSTEĞİ
Ankara Ticaret Lisesi talebeleri imzasiyle dün şu mektubu aldık:
-Okulumuzda bilhassa meslek ki tapları ile oldukça zengin bir kütüphanemiz var. Fakat bu sene, her nedense, bir çok müracaatta bulunduğumuz halde, idaremiz açmamak ta ısrar ediyor. Öğretmenlerimiz meslek derslerine ait yardımcı kitaplardan ders verdikleri halde, biz bunları da yapamamaktayız. Şu za manda, okul kütüphanesinin kilitle kapatılması Eğitim amacına uygun mıidur, değil midir? tik ’’
rini büyüklerimize bırakıyoruz.
najrmegc Uğram yılın iç pollthtn faaliyetleri
Bir taraftan bu tezahürler dev rok Demokrat Partiyi nerede 18 tefcetf Kıyam ettirmek için kurulm komiteciler hlzjıi şeklinde ve bu yolda telkinlere det CeAl Boyar ve arkadaşları, tuklârtâ milli h
ırtılıı‘casın'1 gayfetleı ldütar1. Fakat Hâlk Partisi rnmel bir tftbiri ■rfilekÇti ilıtllfile
lıyorglt bütün
neleri gibi arka arkaka gözüeıı «ecirdi-&İIHİ2 zaman, Demokrat Pûrtl Istlşarl kon gresinin kendi aleyhine takip edilen bir neVİ tedhiş politikasının tesiri altında kalış ol muin na ve bu tesirlerin yarattığı, yaratmağa nihayet ınuvu/tak olduğu hava içinde zeçlmleıo güAiek irtenromeeliıc, yo but.ıdı'iy d~ htte yepıtaı^mı görürse Mee-uu/ret edvbUu-ü.
-Gizli Polonya hükümeti ve Gizli Polonya Ordusu idarecileri harptan sonra, Sovyetler Birliği aleyhine bir Polonya-Alman askeri bloku kurmayı tasarlamışlar. 1945 başlarında Okulicki, Almanların, intikam almak için hazırlandıkları ve bundan da Polonya Mülieoi Hükümetinin faydalanabileceği faraziyesine dayanarak, Almanlar la anlaşıp Gizli Ordunun mahallî birliklerine Sovyetler Birliğine karşı silâhlı bir harekete hazırlanmaları yolunda talimat vermiş.
XIII — -CANLI CESETLER» ŞAHADET EDI YOR İddianamenin okunmasından sonra General Ulrich sıraslyle bütün sanıklara suçlu olduklarım ifrat edip etmediklerini sordıi. Fiilen, hepsi de iddianamede yazılı bulunan suçları teyid ettiler. Bununla beraber dikkatli bir müşahit bunu bazı kaydı ihtirazlarla yapmış olduklarım farkedebilirdi. Biri ■ her şeye rağmen bazı kaydı ihtirazlarla» dedi. Bir diğeri «genel olarak itiraf ediyorum., diye cevap verdi. Bir üçüncüsü de ifademde yazılı olanları kabul ediyorum» dedi. Bazıları, Almanlarla işbirliği yaptıkları hususundaki itham-lan reddotmiye ve böyleoe önceki beyanatlarını çürütmeğe çalıştılar. Bana gelince:
«Suçlu değilim» diye cevap ver diın.
galonda kopHih uğultu, Sovyet halkının bu nevi boyanatlara ulr 111 şık olmadığını götrtermiye kâf idi.
Samklaem isticvabı başladı. 11u
kan veya bir Fransız tiyatrosu deyince. herşeyden evvel o memleketlerin kendi öz benliklerinden doğan eserler akla gelir. Kanaatimde doğrusu da budur. Üst tarafı i-kinci plânda kalan şeylerdir. Tıpkı saatin ana çarkına, yayma veya zem ' hereğine nazaran mahfazanın durumu gibi. Söyleyin rica ederim : Tiyatrod.-.n öğreneceğimiz gerçekleri tiyatro binasının kendisinden mi, yoksa sahnede olup bitenlerden mi, yani piyesten mi öğreneceğiz?
— Böyle bir suali bir an için dahi akla getirmek ve tereddüde düşmek, insanı insan yapan tek kuvvete, yani mantığa karşı en azından saygısızlık etmek demektir.
Dostum — Hem sonra, bize lâzım olan, üstelik süratle lâzım olan da kendi gerçeklerimizin ele «ılınıp sahneye çıkarılması değil midir?
— Şüphesiz. Döştüm — Bu dâ kimin işidir? Aktörün mü, yoksa direktörün ve- ■ ya marangozun mu ?
— Hiç birinin değil.
Dostum — O halde kimin?
— Meseleyi bilmece haline getirmeye ne lüzum var? Belli bir şey I ki. piyes yazarının.
Dcstum — Tamam! Hakiki piyes yaziriarımız yetiştiği, hayatımızın her j. aıımı dilim dilim sahneye serdiği gün, birim diyebileceğimiz bir ı tiyatro da doğmuş olacaktır. İşte ] benim görüşüm ve düşüncem... Bil- j mem sizi tatmin edebildim mi? I
— Ettiniz. Yalnız şu var ki, o güne kadar elimizi kolumuzu bağlayıp durmamız da herhalde akıllıca bir hareket olmaz sanırım.
ıe aog Dostum — Ben böyle bir şey de-«« yru.uv. oır nokta ınedin’- Arn" y»P»Kinuz,. nereye
r Bir vida ile bir çarkı, yahut ''“K™ de düşünmek zo-
roken mahfazayı, saatin isle- randayız.
..---., . —Siz de DoVlet Tiyatrosu dergisi
nin Kasım sayısı var mı ?
Dostum — Olacak. Ne yapacak-
Onda Muhsin Beyin Çok güzel _ ısı var; piyes yazarlarından _______ bahsedeh kısmı bir kere daha oku-Saatin yacaktım.
| Kitaplığın dolabını açtı, dergiyi
Yaxm:
Suat T A ŞER
rulan bir yolcu, karşısına birdenbire bir pınar çıktığını görünce nasıl sevinirse, ben de hemen hemen aynı sevinçle yerimden fırladım vc saati aldım. Yüzüm, sevinç gülüm-semesile aydınlanmış olmalı ki, dostum müstehzi bir eda ile :
| — Aradığınızı buldunuz galiba!
ı
Olduğu- oznltıyt inne ai2, '■ settim.
Tekrar yerime oturarak :
— Evet, buldum. Hem de aradığımdan âlâsını buldum. Şimdi ben de size soruyorum : Bu saat çark mıdır, vida mıdır, yay mıdır, zemberek midir, yoksa şu maroken mahfaza mıdır ?
Dostum, teşbihimi küçümsemiye çalfşarak :
— Hepsidir, dedi.
Ve bir cıftara yaktı.
Zihnimin, muhâyyelemip, hafızalı n çarkları yavaş yavaş hızlarını ı du. İçimde bir serinlik his-liedöfe lam isabet v&ki ol-
i
Küçücük bıı* vidası ekrik a kusurlu olunca saat nasıl iş- , ’iyernezse, yukandû snydtğmız unsurlar da eksik veya ktiöurlU olduğu takdirde aynı şekilde tiyatro da işliycmez. işleme bakımından tiyat- I ro ile saât kadar birtiirlnd Benzeyen pek az şey vardir sanırım. Nb der siniz ?
Dostum — Saat ve tiyatro... E-vet, Benzetmeniz esas itibariyle doğ ru ve yerinde. Ancak bir n ' ‘
şu mart ----------
mesl bakımından aynı değerde,, ay- | nı önemde göremeyiz değil mİ? Biri ötekinden daha az, yahut daha I çok lüzumlu olabilir. ı
— Meselâ ne gibi ? '
Dostum — Meselâ ne bileyim, vi- bir yazış daya yahut çarka nazaran şu maro* U"1 J~*
ken mahfaza lüzumsuzdur. işlemesinde mahfazanın, hele ma- --------r —
roken bir mahfazanın payı nedir? çıkardı :
— Saat mşhfazasız olmaz. Ama ' ~
mahfazanın ille maroken veya altın olmsı da gerekmez.
Dostum — Saatin mahfazanın gördüğü işle, bir çar-- | km veya bir yayın gördüğü iş, hiç şüphesiz değer bakımından birbirin den farklıdır. Mahfaza ister marokenden, ister tenekeden yapılmış olsdn, saatin işlemesinde en ufak fiilî bir rolü ve tesiri voktur, değil mi?
— Yoktur tabii.
Dostum — Pekâlâ, dediklerimizi şöyle bir toparlıyalım ve sonra yolumuza devam edelim. Size göre tiyatro : Bina, müdür, müdür muavinleri v. s., zanaatkar, sanatkâr, yerliliğine yabancılığına bakmadan, piyes gerçekten sanat eseri olmak şartile de piyes demektir. Böyle mi?
— Evet, böyle.
Dostum — Bana göre ise, tiyatro herşeyden önce ve bilhassa piyes demektir. Bütün ötekiler bundan sonra ve sadece bünun hatırı için vardir. Geçen ki konuşmamızda size, tiyatro binalarımızın, değerli sanatkârlarımızın varlığına rağmen tiyatromuz yok derken, iş-
— Bu değil mi?
— Evet, o.
Detgiyi aldım, açtım ve aşağıdaki işlemesinde satırları dikkatle dostuma okudum. ' Tiyatro muharrirleri bütün dünyada en az ve en güç yetişen bir nesildir. Bu nesil bizde daha yeni yeni gelişecektir. Fakat şimdilik Avrupa ve Amerikalı muharrirlerin eserlerini alarak ve onlara, az dal olsa, kendimizinkileri katarak ihtiyacı karşılıyoruz».
Tiyatromuzun en yetkili insanı bu sözlerile bir gerçeği belirtmiş oluyor.
Saate baktım, ayrılma zamanı. Hem de acele etmezsem geç kalmak tehlikesi bile var. Üzerinde etraflıca konuşalım diye bir iki nokta daha tespit etmiştim ama, vakit kalmadığı için onları da başka bir | sefere bırakmaktan başka çare yoktu. Vedalaşıp ayrıldım.
Bir otobüs kazası
Dün Altındağ mahallesinde bir otobüs kazası olmuş ve bir belediye otobüsü yoldan geçmekte olan bir askere çarparak yaralanmasına sebep olmuştuı.
Yaralı hastahaneye kaldırılarak tedavi altına alınmış ve şoför hakkında tahkikata başlanmıştır.
r = = Ruslar Mahkûm etmek istediklerini nasıl söyletirler ? —■
Rus usulü itiraflar
h- Yazan : Stypulkovsky (Polonya Millî Partisi (Gizli Konsey Başkanı N 0. 29
rada onların cevaplarını yorumlamak beııiın için çok güç olşcak, ünki; içlerinden bazıları lıâlfi Rus ya’da, Loııbituıka’da veya başka yerlerde bhiuninaktadırlar. Davalara »yeniden bakıhuaıun» Sovyet geleneklerinden biri olduğunu unutmamak lâzımdır. Ceza müddetini dolduran bir mahkumun yeniden yargılanması ve yediden bir çok sene hapse veya küreğe mahkûm edilmesi sık sık vakidir.
Fakat arkadaşlarımın durumunu müdafaanamemin sonunda hülâsa ediyordum.
Savcılığın, sanıkların ifadeleri ile ilgili kanaatini tamanıiyle paylaşıyorum ve onun gibi, bunlara hiç bir değer affedilmeyeceğini de teslim ediyorum. Filhakika, karşılarında ölüm cezasını derpiş eden hükümlerle silâhlı bir savcı bulunurken sanıkların bu ifadelerinin ııe önomi olabilir?»
Arkadaşlarım zamah zaman, yüzden fazk. İsticvabın kendilerine ğizmiş olduğu yoldan ayrılmaya teşebbüs ettiler. Fakat savcılar ve
bilhassa Ulriclı teyakkuzu elden bırakmadı. Onlara derhal ifadeleri okunuyor ve şu veya bu cüm leyi pek âlâ* kend .terinin söylemiş oldukları teyid ettiriliyordu. General Okulicki, ceza kanununun kendisine verdiği haklard-uı faydaannııya çalıştı. Gizli orduda yakın silâh arkadaşlarından olan 6 general ve albayın mahkemeye celplerini istedi. Kendisi ile aynı zamanda tevkif edilen bu subaylar halen Rusların elinde idi. Yüksek Mahkeme bu hususta şu garip karan aldı:
Bu mevkuflardan üçü, şahit o-larak mahkemeye celbedilecekli. Bunu mukabil diğer üçünün çağı rılması reddediliyordu; Zira bunlardan ikisini .aovyotler Birilgi sınırları içinde bulmak mümkün olamamıştı, altıncısı ise, uzak bir yerde bulunun bir kampa gitmek üzere yola çıkmış bulunuyordu. Bunuıı kısaca manası, Sovyetler Birliğinin sadece esirlerinden ikisini «kaybetmiş» olduğu idi. Üçüncü-ise y-yu olarak Kilometrelerce
yol kateimelcte idi ve onu ele geçirmek imkânsızdı.
Zaten tıcüce itibariyle diğer üç şahit de dinlenmedi. Duruşma sonu ermeden öuce, mahkeme, au tanı lıkır m dinleııemiycceğiııi çünki fenıı hava şartlarının by şahitlerin ne bugün ve ne de başka giin mahkemeye getirilmelerine» imkân bırakmadığını beyan etti.
Buna mukabil savoılar tırafıır tap temin edilen şahitler dinlendi. Zaııııınıa göre hepsi de istisnasız olarak Doğu Polonya illerinden geliyorlardı. Aynı zamanda hepsi de uzun zamandunberi Sovyet hapishanelerimle bulunuyor larılı. Bunu söylemelerine lüzum yoktu. Endişeli bakışları, yararmış yüzleri, zayıflamış ve titrek vü oütleri, Moskova’ya şehadete gelmeden önce neler çekmiş olduklarını açıkça gösteriyordu, Can çekişeli insanlara benziyorlardı.
ŞAHİTLERİN GETİRİLMESİ BİR SİRK NUMARASI G’Rt TANZİM EDtLMtŞTİ.
Şahitlerin mahkeme salonunu
girişU, birinci sınıf bir sirkte, ehli hayvanların çıktıkları kafesler seyirci gözünden saklanır. Moskova’da da aynı şekilde. General Ulrich’in emri üzerine mütnşir vazifes.ni görmekte olan N.K.V.D. Albayı, kapıyı açıyor ve içeriye, hür olduğu hissini veren bir adamı alıyordu. Arkasında bir gardiyan bile yoktu. Bacakları üzerinde sallanarak hakimin masasının ö-ııüne kadar ilerliyor ve kendisine öğretilmiş olan dersi okuyordu.
Hepsi de bu dersi ezbere biliyorlardı. Onu çabuk çabuk ve te-rbddütsüz okuyorlardı. Ne başkan vb ne ile savcılar için bir endişe mevzuu teşkil etmiyorlardı. Yalnız bunlardan biri, aleyhindeki it-luunlarl bariz bir mübalâğa ile an* latuıiya koyulduğu zaman sözünü kesmek durumu güçleştiriyordu. Fakat tanıklar kendileri için son kurtuluş çaresi olarak inandıkları şeyi müdafaada ısrar ediyorlardı: «fakat daha size lrensini söylemedim... diyerek sinirli bir halde ■ suçlarını» ve Polonya mukavemet hareketiuiıı kurtarıcı Sovyetlere karşı «alçakça hareketlerini» anlatmakta devam ediyordu. Sond-m bir önceki şalıldin ifadesi alındıktan sonra Ulrlch, Polonya Konseyi Başkan Vekili Jankovski’yo dönerek: i
»Gizli ordu üyeleriniz bunlar mı» diye sordu.
Jankoıvski : — Hayır, bu alça- I ğın biri, diye cevap verdi.
(Devamı var) I
Denizli Lisesinden Yetişenler Derneği Ankara Şubesi feshedildi
Denizli Lisesinden Yetişenler Derneği Ankara Şubesi dün saat 15 de Ankara Halkevinde şubenin feshedilmesi hususunu konuşarak Genel Kurul üyeleri tam bir anlayışa varmışlardır. Uzun ve hararetli münakaşalardan sonra üyelerin hepsi şubenin feshedilmesi teklifini kabul etmişlerdir. Yönetim ve denetleme kurulları raporları sıra ile okundu. Ciddî münakaşalardan şonra Yönçtîm kurulunun çalışmaları övülmüştür. Aynı zamanda her iki kurul da ibra almışlardır. Üyeler bazı dileklerde bulunarak, kurulacak olan -Denizli Kültür ve Ökütma Derneği- nin bir an evvel teşekkül etmesini ve faaliyete geçmesini temenni etmişlerdir.
Ayrıca bir tasfiye komisyonu se-çllbfok toplantıya son verilmiştir.
Konferans
Eğridir ve Çevresi Yardım Derneği, Öğrenci Yurdu Okuma Salonunda dün gece Mustafa Reşit Cesur un verdiği -Demokrasi - Eğitim konulu konferans; öğrenciler ve kalabalık bir dinleyici tarafından alâka ile takip olunmuş, uzun uzun alkışlanmış ve başarısından dolayı da. Yurt Müdürü Tevfik ^ığlı tarafından. Gesur’a bir kitap hediye e* diİtniştir.
Önümüzdeki Cumartesi gecesi, Dil, Tarih - Coğrafya Fakültesi öğrencilerinden Halit Turan Anamurlu Türk Edebiyatına toplu bir bakış konulu konferansını verecektir.
Ankara Barosu Genel Kurul toplantısı
Ankara Barosu Genel Kurul toplantısı yârın saat İ? de Birinci A-ğıı-oeza mahkemesi salonunda yapılacaktır.
Geçen Salı günü nisap teşekkül etmediğinden dolayı yarına bırakılan bu Genel Kurul toplantısında Avukatlık Kanununun 5 inci maddesinin meriyete girip girmemesi hususunda umumî bir müzakere yapılacaktır.'
Mosko(: dünyasında hayat:
zuhüRÎ danişman^J n ıtriB» | ■ ■ ■ *■ ■ ■
Rusya’da her aile başına
Tüfke zillet yaraşmaz. Hayır, bir Türk Padişahı kimseden izin almaz. Neden babam Vorna
sovcştnda ordusunu buradan geçirirken B z ansılardan, Cinevizlılerden izin istiyordu ?
— G2 —
sadece bir odadüşüyor
ANKARA RADYOSU
18 OCAK İMİ-PAZARTESİ
Falcı kızı esrarlı bir gülüşle cevap verdi:
— Hakkınız var asilzadem...
Sonra Kostantinin elini avuçlarına alarak.
(Garip şey. Sevgi çizgisi çok karışık-. • Çö.t hercai meşrepsiniz, iler çiçekten koklamak istiyorsunuz. Hattâ...
Kostantin heyecanla titredi ve elini çekerek:
(Meryem hakkı için bir şey anlamıyorum, diye mırıldandı. Aynı fikirleri bana yarım saat evvel bir köşebaşında da söylemişlerdi.
Kız tatlı ve esrarlı bir gülüşle cevap verdi:
(Elin içindeki çizgiler her vakit aynı şeyi söylerler...)
Kostantinin beyni ateş içinde yanıyordu. Bir türlü karar veremiyordu. Acaba?... İçini bir şüphe ve tereddüt kemiriyordu.
Bu sıkışık vaziyetin yirmi sene sürmesi muhtemel
7.30 M. S. Ayan — 7.31 Müzik: (Pl) _• 7.45 Haberler ve huva raporu — 8.00 Mll-zik: Saz eserleri (Pl) •— 8.15 Müzik: (Pl)
— 8.25 Günün programı — 8.30 Müzik: (Pl) — 9.00 Kapama.
12.28 Açılıa vo program — 12.30 Müzik-j BcBtO ve şarkılar — 13.00 Haberler — 13.15 Müzik: (Pl) — 13.30 öğle gazetesi
— 13.45 Müzik: (Pl) — 14.00 Hava raporu, Akgorn programı ve kapama.
Kostantin, bir kere daha bu garip kızın evinden sarsılarak çıktı. Kumandanla beraber köşeyi döndükleri sırada karşı taraftan ürkek adımlarla hır delikanlı geldi ve aynı kapının önünde durdu. Kapı, ona da derhal açıldı. Falcı kızı bu delikanlıya fazla iltifat ediyordu:
— Demek unutmadınız?
Delikanlı nefes nefese cevap verdi:
— Ben mi? Ben mi unutacağım? Ah bir bilseniz!. Bu on ffünii nasıl geçirdim?
— Sahi mi? Ben ise unuttunuz sanmıştım.
— Allah aşkına hana daha fazla zulmetmeyiniz.
— Hakkınız var. Siz bir an evvel, söylediğim prensin hizmetine girmek istiyorsunuz değil mi?
Delikanlı afalladı. Böyle bir cevâp beklemiyordu.
— Hangi prenses?..
— Canım, falınızda öyle okumamış mıydım? Siz bir prensin hizmetine gireceksiniz dememiş miydim?
Delikanlı kendini topladı:
— Doğru... Nasıl da unutmuşum!.. Ama... Ben daha ziyade ... . Kı2» gülgrek sözünü.-kesti:
— Daha 'ziyade iıe bekliyordunuz bakalım,?
Delikanlı şaşırdı, yut tundu:
— Hiç... dedi, bilmem ki...
— Öen sizin'ne beklediğinizi.bi-llyorum.- Fakat çok acelecisiniz^ |
Bu sırada falcı kızı bir kâğıt çıkardı. ( Delikanlıya uzattı;
—- Bunu alınız, dedi.
— Bu kâğıdı ne yapacağım?
— guk.aleon sarayına gideceksiniz.
Ben mi? Benim orada ne i-
|
Hp size verdiğim kâğıtta Başvekil (Garndük Notarasın imzası vardır. Prens Orhanın hizmetine tâyin edildiğinize dair bir emirdir.
Aman Allahım!.. Bu da ne denmek?-
— Fazla meraklısınız. Şimdi derhal oraya gidiniz. Sarayın muhafızına veriniz. Şehzade Orhanın en yakın muhafızı öldünüz Evvel e© (Söylediklerimi unutıpayımz. ila-yatınız onun hayatına bağlıdır.
— Vazifem?.
— Onu kollamaktır. Size yine vaktinde emir verilecektir.
— Hiç..; Ama hiç bir şey anlamı-
— Ben anlıyorum ya, kâfi.
— Hakkınız var. Sizin -anlamanız kufi ...
— filmdi artık gidiniz.
Delikanlı, sanki bir kuyuya itilmiş gj.bi sarsıldı. Bütün hülyaları yıkılmıştı. Öyle perişan, öyle mahzun bir tavır almıştı ki... Falcı Kızı onun bu haline acıdı.
-t Fakat dedi, sîz çok ücret istiyorsunuz.
Dclikanldar. başka bir dünyada imiş gibi bu tatlı sesi çok uzaklardan duyuyordu.
— Halbuki...
— Fazla ücret istiyorsunuz delikanlı. Bununla beraber...
Böyle söyliyerek elini uzattı. Delikanlı bu yumuşak eli sonsu bir iştiyakla örtü. Ve sonra... Bir sarhoş gibi salkınarak sokağa çizil'. Hiç bir şey düşünmeksizin Bu-kaieön sarayına doğru yürüdü.
Edirne’de
i Mevsim kış... Edirne ovusı baş- 1 tan baçu bembeyaz karlarla ka[ -|e-.. Şehrin içinde dondurucu b.r rüzgâr ıslıklar çalara ; sokakları yalıyor. Herkes evine çekilmiş, kapı ve pencerelerini sımsıkı kapamış...
Gece, hiç bir tarafta ışık gö rünmüyor. Bütün Edirne halkı ak-şamdon uy .«uya dalıyor.
Yalnız, bir tek bin i var ki pen ccrelerinden kıpkırmızı alevler fışkırıyor ve beyaz karlar üzerinde garip akisler yapıyor... Bu bina, bir saraydır. t
Cephesindeki çini mavileri, beyaz karlarla garip bir ahenk içinde. karışıyor.
Ve, içinden kızıl ışıklar fışkıran peıyıe^elprin perdelerinin arkımın-dlı heybetli ve vakur bir adam ülklüyor.
\rnold York
imtiyazlı
şafiıya doğru
başarılabilecek bir iştir, tiitaruf müşahitlerin 1 naati paylaşfnaktadır. Sı büklerini daima öven Ralph Parktı , dapi inşaat faaliyetinin en fazla temerküz ettiği bir bölge olan Sovyet başkentinde bile mesken sayısının daha yirmi sene kifayetsiz kalacağını iliraf etmektedir. Ralph Parker -Times» ve »Nevyork Times» •gazetelerinin ve bilâhare Neıvs Chronielc» in muhabiri olarak uzun seneler Rusyada kalmıştır. Eı e.leriek Muller basımevi tarafından (949 da neşredilen -Moskova Muhâbiı’L adlı eserinde şöyle lemekledîr :
Başkentin e.v buhranı halledilinceye kadar Moskova'da gittik*, t.m bir tenı) edilmemesi Bununla be mi seneden evvel halledilebileceği en nikbinler dahi ümit dir. .Şehir nüfusunun er kişi için yeni evlere ihti Merak edebileceğiniz nokta da, mesken sayısı artışının nüfus artışına muvazi olup ölmıya-cağıdır. Halen Sovyetler Birliği nüfusu 210.000.000 tahmin edilmektedir, ki bunun üçte biri şehirler dışında yaşamaktadır. Halbuki 1940 senesinde 193 milyon tahmin edilen nüfusun beşte dörü şehirler dışında yaşanmakta idi.
Tıkabaşa hayat:
Bir milletin ilk ihtiyacı, bin va-hjı olara.ç ailenin istikrar kazanmasıdır, Mesut ,ve sıhhî bir , aile ha yatı ,ise raha^Bir meşk,en olmaksızın .başarıjğmaz. Bu .bakımdşn,* Rus haya| tarzına inanıp Rusya'yı kiya-reto gidon ve orada Ruslar gihji yaşamış olan lâkin netice. itibariyle hayal liiriklığına uğrıyan müşahitler niüşahed/Cİerini açıklamışlardır.^ Bun laı-â göre,-inşaat plânlarına rağmen, umumiyetle Ruslar kalabalık bir halde yaşamaktadırlar. İmtiyazlı sr-nıflar dışında,.roes.ten şartları o kadar kötüdür ki RusLar âdeta dirsek dirseğe yâ.şamaktaıdır, ve. kimse'ihti-yacı olan oturma yerini bulamatnak-tadıı-. ’ '
.Gollan.cz basımevi tarafından 1949 da basılan,-İki Diktatör İdaresinde» adlı kitabıhda Marğaret Buber,' Rus ya'dâki kendi hayatını anlatırken şöyle demektedir: Moskova’da pek az, ailenin yaşama ve uyıupa, için birden fazla odası vardır». Bir Rus
■ I Macar, arkadaşı hak
pıouısta son kayzer Kostantin kında da şu satırları, yazmıştır!
bir falçı kızına âşA olup onun ha- | -Altı, odadan ibaret tipik bir, Rus valine daldığı ged?'ultan Mehmet eyinde tek bir odaları vardı... Mut-de yukarıda işimlcrini saydığımız fak iİ'e banyo diğer kiracılarla' müş devlet adâmlurıpı bir içtimaa da- , tereken kullanılmaktaydı... Her ai-vet etmiş bulunuyordu. leye kendi yemeğini hazırlaması i-
Ocaktaki odunlar durmadan kızıl çin ufak bir yer ayrılmıştı...-alevler çıkarıyordu. Devrin meş-I Bp tafsilât, 1937. seiıesinc hur âlimleri ve devlet adamları Lâkin aurye; , . ' '
geniş masanın etrafında toplan- leşmemiş, bilâkis,kötüleşmiştir. Moı mışlardı. Hepsi de genç Sultan Mva'ria. çıkan -Vecemvava Mosku Mehmedin bu anı davetinin sebe- ı' bini merale etmekte idiler.
(Devamı var)
Bu .jialon çok geniştir. Bir tarafındaki süslü ocakta yanan bol o-dunların isli alevleri kıvrılırken, geniş bir masa önünde dimdik dikilen genç biı- adam alevlerin kıvrıntılarında derin bir hülyaya dalmış bulunuyor.
Odada başka kimSe yoktur. Genç ve vakur adam uzun dakikalar esrarlı bir dalgınlıkla vakit geçirdi :ton sonra I na vurdu Atlas esrarlı bir ses di:
(Daryüs... Bir milyonluk ordusunu buradan geçirmiş. Demek buladan geçiliyor. Ceddim Yıldırım, babam Murat da buradan geçmişler. Faka'ı... Türke zillet yaraşmaz. Havi’, bir Tiirk padişahı kimseden izin alma2. Neden babam Varna savaşında ordusunu burhdun geçirirken BizanslIlardan, Cincviz-lilendçn izin istiyordu? İstememc-liydt Buzusuıııın -zoru ile geçmeliydi... Geçemedi.
Riuneli tarafında ıbir köprübaşı yo tıı. Riea etmeğe mecburdu. Fa-k-ıt ben kimseye riea clnüycceğim. Ben. vatanımın bir köşesinden ö-bür köşesine hiç bir canlı mahlûka sormadan rüzgâr gibi, yıldırım gibi atlayabilmeliyim, Anadoluhi-sarının tam karşısına isabet eden noktaya müstahkem bir kale yapılmalıdır. Tâ ki Boğuz benim hakimiyetim altında olsun. Sade Boğaz değil... Bin yıllık Bizans da...)
Bü son kelimeyi söyledikten sonra durdu. Bir mırıltı halinde:
(Bizans... Bizans... Ah-- Bu Bclde-i Tayyibe miletimin .olmalıdır. Ve ben Hazrcti Peygamberin Hadisi Şerifinde işaret ettiği emir olmak isterim. Neden olmayım?!. Ecdadım hazırlıklarını tamamlamadan işe bğşlaınasalardı, fotilı onlara -müyesser olurdu. Mademki onların tedbirde kusuru vardı. Ben kusur etmezsem fetih neden bana müyesser olmasın!...)
Gözlerinden ateş fışkırıyordu â-detâ. Yumruklarını sıkmıştı. Meçhul noktalara dalarak ve sıkılmış dişlerinin arasından sonsuz bir-azmi ifade eden garip bir sesle: -
(Ah’... Yârâbbim. Bana, bu âciz kuluna Fatih‘unvanını nasib ve müyesser eyleye. Ecdadıma nasip olmıyanı bana- nasip eyle. Ben; İs tanbulun Fatihi olmak istiyorum. Bu şehirlerin incisini mülkü İslama katmak istiyorum. Fatih olmak istl/orum. Alı... Fatih... Falihk..-)
Ve sesi l}ir mıi-ıllı hâlinde gittikçe alçaldı, sonra susarak oturdu. Yumruklarını şakaklarına dayıya-rak saatlerce masanın üzerindeki bir tayloyu tetkik etti.
Sonra birdenbire ellerini vurarak seslendi:
— Çabuk bana Molla Güranîyi, Molla Hüsrevi, Ak Şemsettini, Halil Paşayı, Sarıca ve Zağanos pa-şahpa çağırınız!..
kaya
l ika basa hayat - Boşanan karı kocalar bir arada - İmtiyazlılara tercihli muamele- Kendinizi onların yerine kovunuz-Ki raların devlet tara tından yapılan kontrolü V.
ların çıkarıl kamlara yapılan ı rağmen, bunlar Bu arada, diğer 17 aile mut fağı aılık kullanamamakladır.» Boşanan karıkocalar bir arada : Bu durum, hazan beklenmedik ne-almaktadır. Moskö-- mesken, lerini mu ya bunların başka-ıhliyesinl sağlamak inşanla dolup taş-
,lik imtiyazlı parti azalan bıınla-binlerçe ruble mukabilinde koca kiralıy.abilınektedır. Lâkin tanınmış Rus muharrirlerinden Frrda Utley’bu durumun yıırı hazin, yarı komi i bir cephesine şöyle temas etmektedir.
-Mahkemelere getirilen afle davalarının çoğu meskep buhranından ileri gelmekledir. Bir karı ile koca boşanmak istemeleri halinde bu na ekseriya imkân bulamamaktadırlar, zira hiçbiri hâlen oturduğu yerden ayrılabilmek için başka bir oda bulamamakladır. Tanıdıklarırtıdan bir çift vardır ki iki kere boşandıkları luılde gene birleşmişlerdir, zira gene ayni.odada yaşama.: zorundaydılar...»
-Kîıybolan ümitler» adlı eseri Gcölge'AHen .ve Unwin firması -tarafından 1949 da' ne.şredİhınş olan FlĞila Utl’cy ateşli hir İngiliz komünisti iken-iû2f dt Rusya’ya gitmiş, • lâkin 1936 da. tam bic liayalkırıkh-ğıııa uğrayarak oradan ayrılmıştır. Kocasiyle birlikti) -- mesken olu Tak— 36ü X’ 450-anı' Hk-blr-adadş ya- , şamıştır.. Kncasr 1936 dş-, tevzif-ölün- ' muş, onu bir daha-görmemiştir. j
Mesken -tizliği Moskpya'ya h-s değildir. Rus cumhuriyetlerinden birinin başkentinde çıkan bir gazetenin neşrettiği bir ilânda .bir öğretmen enstitüsünde talebeler için evler, apartmanlar, odalar, ve oda köşeleri» mevcut olduğunu bildiriyordu.
İmtiyazlılara tercihli -muamele:
Rus cemiyetinde sınıf farkı olmadığı zehabına hâlâ kapılmış bulunuyorsanız, içtimai tabakalar hakkında Ruş hü’.ciimetinin neler düşündüğünü anlamak için aifâğıdaki satırlarr okuyunuz. Bizzat Ralph Paı ker'hı izah ettiğine göıç:
»Sovyet makamlarının niyeti, Mos kova'da -herkesin ergeç aynı boyda ’lbir apartman işgal.etmesi değildir, aittir. Bir vatandaşın kendi emeği nisbe-ım o yamandan beri iyi- j tinde ve mukabilinde nelere müste- .
" ■ •*- hak olduğunu nazarı-itibara almak- 1
I sızın bütün farkları kaldırmak Sov-Iyet hayatının umumi temayüllerine , aykırı .olur.»
Durum böyle, olunca, halk kütle- I
kovada çıkan ■ Veçernyaya Mosku-ıVlı; gazetesi/jün .^Ağustos 1949 tarihli sayısına göre:
I »Bir. kaç. ay evvel, bir »Gasıplar.
ı Komîlmstlfi-, tröst baş canları, Sov ; vol Merkez Komitesi azalan ve Komün::.! paılişi liderleri; kızı lordu s-ubuylun, yüksek rütbeli devlet ıne-| ınuıları, ilim adamları, mühendisler, ı artistler, ve bilhassa tiyatroya rnen-| suı olanlar; daha ufak rütbeli parti I mensupları partiye bağlı olmıyan teknisyenler, öğretmenle;, doktorlar ve ticari ve mali mütehassıslar. Bunlardan sonra, işçiler gelir ki bun lar da elde cdcbildizleriyle iktifa etmek zorundadırlar.
Norveçli sosyalist mecmuası For-ste Mail- in başmuharriri Trong l llogna’ya atfen -Stavangeren» gaze-. leşinde çıkan bir beyanata göre, Mo»; kova'da mesken durumu .ümitsiz-I dir . ve -Sovyetlerin karşılaştıkları en hiiyük içtimai dert budur».
Kendinizi onların yerine koyunuz:
Kendinizi Rusya'da farzediniz: ya şıyacak bir köşe bulmıya uğraşıyorsunuz. Evvelâ, polisten müsaade almanız lâzımdır. Ondan sonra, sizin ıcaç incire karelik yer işgal edebileceğinizi tesbit eden kaı-arnamçlere uymak zorundasınız. Bunları, Genel İktisat ll.dk Komiserliği ild Adalet | Halk Komiserliğinin neşrettiği taîi-1 matta bulüi-sundz. Bunlar, -sıh|ıi ()-’ da. nıh (arifini ihtiva edefleı'. Yani, .] nazariyatla, herkes « ila 9 metre ıhtı’ ı ı abLuı yer işgal cdebiİıı. Şehirlerde 1 bçı şşlra t) metre ıı^urabbama indirilebilir. Bu rakama’ mutfaklar, ko-
■ rıdurlar, belâlar gibi baş.;a ailelerle müştereken kullanacağınız yerler
, dahil değildir. ;
Rusya’da hizmetçi derdi olup ol-luadığım belki merak etmişsinizdir. Bu deı-t mevcuttur, ve bir dare-ce halledilmiştir, lâkin hizmetçiler için ayıl bir yer tahsis edilmez. Bun lar, knuvinın odasında yatıp kalkabilirler ve odanın bir kısmı onlar içııı bir, bölme veya sair bir.vasıta ile ayrılır. Hizmetçiler, umumiyetle .itliğin hüküm sürdüğü köylerden gelme kimselerdir. Mesai saatleri u-zunduı-, yedikleri yemek azdır, ve ekseriya mutfakta yerde yatarlar.
Elektrik ucuzdur, hisbeten boldur, lâkin işgal edilen zemin sathına göı’e tahsis-edilir. Havagazı tesisatı geniş kdilmektedir, lâkin Moskova'da ;is-tiljlâk edilen gazın istihsal olunc|uğlı Saj-atof’.ta halk gazsızdır, zira gaz boruları mevcut değildir. Yemek u-,mqmiyel!e mayi gazyağı ocaklarında pişiçilir. Teshin - mevcut olduğu yerlerde - odunla veya kaloriferledir. Lâkin Moskova’da teslıinsiz, musluksuz ve lâğımsız ahşap evler ıhevâuttur'.
Kiraları devlet kontrol eder:
Kiralara gelince, bunlar fahiş değildir. Lâkin insan barınacak bir yer bulamadıktan sonra, kiraların e-sas itibariyle düşük oluşu neye yarar? Sonra, su ve teshin masrafları kiraya dahil değildir ve bütün kiralar sıkı bir kontrola tabi olup dev-leto ödenir.
IJk nazarda, şehirler dışındaki böl gclcrde durum daha müsait görünebilir, zira ekseri ziraat işçilerinin bir ev veya kulübesi vardır. Lâkin harpten zarar gören bölgelerde durum Moskovadakinden kötüdür. 1-Iarb yüzünden 15 milyon insan evsiz kalmıştır ve bazı yerlerde halk hâlâ mağaralarda ve çukurlarda ya şamaktadır. Bunlara bilhassa Bri-yansk, Kuısk, Poskof ve Kaluga böl gelerinde rastlanmaktadır.
l'J48 deki tahminlere göre, cari beş senelik plân 1950 do sona erdiği vakit, yeni veya yeniden inşa edilen evlerde corri’an 780.535.750 kadem mu-rabbalık bir saha temin edilmiş olacaktı. Buna ilâveten, inşaat malzemesi temin edilebildiği takdirde, hu .' usi şahısların da iki veya üç odalı kârgir veya ahşap evler inşa etmek suretiyle 129.162.000 kadem murabba-lık bir saha sağlıyacakları umulmaktaydı. Böylcce elde edilecek ceman 909.515.750 kadem murabbalrk saha - adam başına dokuz metre mu rabbaı esasına göre - 941.235 kişiyi barındırabilecekti. Hakikatte ise, imtiyazlı kimselere daha geniş yer tahsis olunduğundan, bu rakam daha düşük olacaktı.
Kusurlar itiraf ediliyor:
Sovyetler Yüksek Şûrasının son toplaptısına iştirak eden delegeler tarafından söylenen nutuklar karşılaşılan güçlükleri belirtmiştir. Meselâ, ikinci bir Bakû addolunan Baş-kiriya’da inşaat programının ancak beşte biri tahakkuk edebildiği, Sa-ı-atof ile Ulyanovsk’ta programın ge ri kaldığı, Omskta kereste kıtlığı ol duğu, Novosibirsk’te programın keza .arıcık beşte birinin tatbik edilebilmiş olduğu itiraf -edilmiştir. İnşaat programı ancak Leningradda yüzde 99 A nisbetinde başarılabilmiş, lâkin, burada da bir çok mimarî kifayetsizlikler başgöstermiştir.
inşaat malzemesi Sanayii Bakam, malzeme kifayetsizliği mes’uliyetini kısmen-kabul etmekle beraber kısmen-de mahallî makamlara yüklemiş.’ Bunların bir evvelki sene zarımdaki tuğla imalâtının 360 milyon -adet eksik olduğunu iddia etmiş ve verimin arttırılması için merkeziyete doğru daha fazla kayıtmasını talep etmiştir.
inşaatın karşılattığı engeller:
İnşaatı engelliyen sebepler arasın da, idari ve sınaî inşaata verilen ter eihler; inşaat malzemesinin savunma işlerinde kullanılması; malzeme ye teçhizat azlığı, nakil vasıtası yokluğu ve mevcut stokların suiistimal edilmesi vardır.
17.68 Açılış ve program — 18.00 M. S. Ayarı — 18.00 Müzik; (Pl) — 18.30 Konuşma (Kitap saati) — 18.45 Müzik: (Pl) — 10.00 M. S. Ayarı ve haberler — 19.15 Geçmişte bugün — 19.20 Müzik: Şarkılar, türküler — 19.45 Müzik: Iarihl Türk müziği — 20.15 P-adyo gazetesi — 20.30 Müzik: Radyo Senfoni Orkestrası — 21.16 Konuşma — 21.30 Müzik: Hafif earkılur ve varyeto müzikleri (Pl) — 22.(T) K -nuçma: B. M. M. Saati — 22.15 îiüzllc (Pl) — 22.45 M. S. Ayan ve haberler • 23.00 Program vo Itapanıs.
İSTANBUL RADYOSU
19 OCAK U5« PERŞEMBE
12.67 Açılış ve programlar —13.00 Haberler — 13.15 Karışık şarkı ve türküler (Pl)
— 18.60 Süt çocuğunun bakımı — 14.00 Sor kı vo türküler, Okuyan Lütfl Güneri —
— 14.40 Balelerden kısımlar (Pl) — 16.00 mtalfi-i (Pl) — 18.30 Karışık hafif müzik Programlar vo kapanı?.
17.57 Açılış ve programlar — 1S.00 Caz (Pl) — 18.45 Saz eserleri — 19.00 Haberler — 19.15 Dans müziği (Pl) — 19.25 San bo-loları, — 19.45 Şarkı ve türküler Okuyan: Akllo Artun — 20.15 Temsil: lbsen... Per GUnt, Oynıyonlar: Cahido Sonku, Nevin Alckaya, Zihni Rona ve arkadaşları — 21.15 Fası heyeti konseri (Hüzzam) — 22.00 Küçük orkestradan melodiler — 22.20 Varyete müziği (Pl) — 22.30 Dans müziği (Pl) — 22.45 Haberler — 23.00 Caz müziği (Pl) — 23.15 Karışık lıaflf gece müziği (Pl) —23.30 Programlar vo kapanış.
ozmssa
LÜZUMLUTELEFONLAB Yangın ............. 00
Sıhhî İmdat ......... 91
Trenler ........... 12028
Hava Yollan ...... 14881
Yataklı vagonlar . 11566
Su Ûnza .......... 21575
Elektrik .......... 24848
Havagazı .......... 24848
Başkent taksi ..... 22222
Yeni Güven Taksi . 22333
Sizin Taksi ....... 23333
Merkez Takti ...... 11111
★
SİNEMALAR VE
EĞLENCE YERLERİ
(15031) : Ölümden kuvvetli (23432: Berlin Ekspresi (22294): istiklâl fedaileri (14040): İhtiras
kurbanlan (11131): Bir yabancı (14072): Kendi kurşunu ile kaplan pençesi
(14071): Bir yabancı
★
NÖBETÇİ ECZANELER
Büyük
Ankara Ulus Yeni
Park Sümer
Sus
Yenişehir, Ankara, Ulus,
T
Matematik
Fransızca
Fizik Dersleri
Zafer Gazetesine müracaat
Tel:15315
I TAKVİM I
I
i
Hicri) 1369 — Rebiül’evvel: 27
Rumî: 1365 — Ocak: 3 16 OCAK 1950 PAZARTESİ
Kontla Şövalyenin, yürüdükleri yoİa nazaran Şatönin önünden geçmeleri lâzırhgeliyordu. Nitekim oradan geçtiler. Şanj köp-nüsünden göçjp şehrin iç kısmına girdiler.
Rospinyâk, tarassut için arkasında durduğu bir pençereden bakıyordu. Onların binayı döndüklerini görür ’ görmez hemen pen-çereyi kapadı. Odada bekliyen iki adama bir şeyler söyledi. Bunlar, cinayet yargıcı yardımcısı Mösyö dö Brogelbn ve devriyeler kumandam Mösyö Gabaston idi.
Her iiçü birlikte aşağıya, avluy; indiler. Askerler halde bulunuvorl lâ Roş-Sür-Y leri bir yarg devriyeler
kumandanı hu zabitin yanına giderek onunla bir İki dakika konuştular. Rospinyak ortadan kayboldu.
»Şövalye ile Kont dö Luvr şehrin merkez kısmım henüz taına-miyle geçmedikleri bir sırada askerler Şatölden çıktılar.
Başta, arakasında elli okçu bulunan Brajelon gidiyor ve bunu, «ili altı okçu yaya okçunun
başında giden np&baston takip e-divordü. Teğmen de seksen muhafızla en geride gidiyordu. Hepsi :i3(ı askerdi.
PAPAZ ÇAYIRI
Yazan
Herkesin hafızasında yer tutmuş olmalarından dolayı lüzumsuzluğuna kani bulunduğum talihi tafsilâtı beyhude yere tekrar etmekten .çekinerek sadece şunu hatırlatmak isterim ki bu devir: Lü-kalvinist taassubunun
Mijel Zevako — Çeviren ı Ragıp Rıfkt
ediliyor, ocağına incir dikiliyordu. Çünki, yağma ve gasbın birini faydalandı bulunuyorlardı.
Prpsteslanlar, kendilerini emniyette bulunmadıklarından sur dışındaki kenar ıslarda oturmay
| • Bu hikâyemizdeki hadiselerin -Büyük din muharebeleri devri» )’ denilen bir devirde cereyan /ettik-| lerini hatırlamasını okuyueuınuz-1 dan rica ederiz.
.... kendisine g( 'dindar bir kalol
zavallı .âdâmı parçalamak sini üzerlerine aldı kim idi.
Bu, lam, otuzbeş şı kunç zulümlere, işke yik ve şiddete isyan tahammül eden prostestanla teşkilâtlanmaya karşı koymağa muktedir olduklarından daha i kı misilleme bulunmağa başladık lan devir idi.
llylûsa, bu: kanlı kavgaların, gammazlıkların, işkence, tazyik, gasp ve yağma devri idi. Yeni dine mensup olmasından şüphe edilen herkes takip, tazyik edilerek malı, mülkü yağma olunmuş, ha-1 nuinûpı söricjürülmiiş,,hapse atılmış, bir celladın eliyle katledilmiş idi. Bilhassa evi barla harap-
oplanmalaı-ın ı da, ani bir halinde birbirilorine yöreyi sağlamıştı. Bu baskın-apılıyordu. Bu sebep-ı -delâlet merke-
k prosteslanların bu okaklarda oturmaları-■bebini bilmiyoruz.
sokağı ile (Piyorinda’pın oturduğu) Maro sokağının bir kısmı bu sokaklar nıeyanında idi. Burası küçük bir mahalle halini alınış bir yer olduğundan Küçük Ceneve» adı Verilmişti. Dahası var: Genç kızın bizzat ikâmet -■ttiği ev, ekserisi prosteslanlaı- ta rafından kiralanmış olan bir kaç daireden teşekkül etmişti... Bu i İtibarla, fazla ücretle kiraya .veriliyor ve böylece mükemmel bir irat oluyordu bu evler....
56
Bu meseleyi kısaca izah ettik; şimdi size Rospinyak’ın plânını bildireceğiz.
Kardinal dö Luvr bu plânı ay-kâbıil etmiş ve Barona, bu atbiki için, âdeta muvakkat i diktatörlük mahiyetinde salâhiyet vermişti. Kale-liııce, o bu plânı açıkça ne ’e ne de reddetmişti, ımr , ruhu hılblsi olan Rospinyak’a bol keseden, elli bin frank hediye ederek taltif eylemesi ve ona Glz'-loı-e itaati tavsiye etmesi bu plânın tatbik mevkiine konulmasına e| altından yardım ettiğine delâlet ediyordu.
Cehennemi bir kurnazlıkla yapılan bu plân pek sade idi’: Bo-röver’le Kont dö Luvr müstear ad ve klyafeti ile dolaşan Kıal'ı «Küçük Veneve'nin cn şüpheli evlerinden birine celbetmek... Bu küçük mahalleyi kâfi miktarda polis kuvvetleriyle sardırmak ve arama yapmak bahanesiyle bir kaç evi aramaktı. Yargıç yardımcısı ile dövriyeler kumandanına ve muhafız kıtası teğmenine plânın yalnız bundan ibaret olduğunu-söylemişti. Biz, bu hareketin başku bakımdan mühim diğer bir esrarlı hareketi maskelemek için yapılmış olduğunu onlaruı anla-
mapnş olmasına ihtimâl veremi-yeceğiz. Fakat onlar, anladıklarını hiç sezdirmediler, verilen emre körü korüne ve şuurlu olarak itaat ettiler. Bu hareketin bilhassa ' Kralın şahsına yapılmış olduğundan şüphe etmek meselesine ge-liııceği muhakkak ki böyle bir fikir onların aklına gelemezdi ve gelmedi de...
Bu işin gizli yani yalnız Kate-rin ,dö mediçi ve Şarl dö Loren tarafından bilinen kısmına gelince o da şöyle idi?
Halkı teşvik etmek; küçük isyan husule getirmek; halkın ara-sınjı, onları teşvik, telıyiç ve idare- etmek vazifesiyle mükellef yirpii kadar mutemet adam sokmak .... meydan döğüşünü kaçılmaz bir hale getirmek için her türlü tedbir alınmıştı. Mel’un dinsizler, kendilerini müdafaa etmeksizin kolay kolay öldiirmiyecek-lerdi. Bu sebeple, karşılıklı döğüş muhakkaktı. İler iki tarafın da yaralı ve ölü olacaktı... İşte, lâzım olan da bu idi.
Bu-meydan döğüşü esnasında Rospinyak’ın adamları Boröver’le Kont dö Luvr’a saldu-acaklardı. Boröveı* diri olarak yakalanıp, elleri ve ayakları bağlı olarak cinayet yargıç yardımcısına teslim olunacak ve o da, muhafaza altında Şövalyeyi, mükemmel surette tertiplenmiş ve kaçma imkân bırakılmamış bir kaç zindanın hazır bulunduğu Şatöle’yo götürecekti.
COevuıu var)
Sabah öfcle ikindi Ake&nı Yatsı
12.00
1.37
12.34
12
a
aaFJEE’in Abone Şartlan Memleket içi oy ıık
38 lira
15 )
8 )
Memleket dip
M 11TB ... 80 ) ... 16 »
ZAFEB’ln İlân Şartlan Baslık .................... 15 lira
2 ve 8 üncü eayfada cm. ..... 4 »
4 ÜncO »aylada «m. .....«... 8 »
6. va 6. cı sayfada em..... 2 »
Doğum, Nlkûh, Nlgaa. ölüm, ve Mevlût İlanları 6 santimi geçmemek (arilyle lö lira.
Devaınlı Hânlar İçin hususi tarife tatbik edilir
12 ylık
8
Sahibi ve Başmuharriri MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada yüzüşlerini fiilen İdare eden: Hikmet YAZICIOĞLU
Basıldı*: yer;
Gt’NEŞ MATBAASI
Sahi f e: 4
«•A'FElî
İMDYÜ* TELEFON •TELGRAF HABERLERİ
İM-19941
Fransanın
Polonya, Fransa'
durumu
yı protesto etti
D üyük devletlerin dünyayı bir- I birinden ayırdığı iddia edile- I mez artı»; dünyayı birbiriyle kavuşturduğu da elbette kabul edilemez.
Meselâ, Fransız Dışişleri Bakanı Sohuman’m Batı Almanyaya seyahati buna delildir.
Fransız Dışişleri Bakanı, Batı AlmanyalIm merkezi olan Bonn şehrine gitti. Bir çok mâkamatla tema- 1 sa girdi. Sonunda bir tebliğ yayınlanmadı, lâkin belli ki işler yolunda ■ gitmiştir. Esasen, Batı Almanya Baş- j bakanı Adenauer, yapmış olduğıi demeçte, Frânsa ile Almanyanın ' ..işbirliği» etmesi lüzumundan ıbâb- 1 setti.
Meselenin aslını aydınlatmak arzusundayız:
Amerika; gerek İktisadi yardım babsında, gerek askeri yardım bahamda, İngiltere ile uyuşamamakta-dır. Çünkü, iktisadı yardım sahasın da, İngiltere, dominyonlar münasebetlerini asla terketmemekte, askerî yardım bahsına gelince, Ada müdafaasını esas tutarak bir sistem tutturmaktadır.
Buna mukabil, Fransa, Doğudan gelecek ilk sadmeye maruz bulunan bu menıleketdir. Kıt’a müdafaası, ada müdafaası meselesi bundan münbaistir.
Hatırlanacağı gibi, Amerika geçen hafta, İngiltereye yardımı kısmıştır. Fransa, Almanva i’e sulbe teşvik olunmuştur. Amerikanın bundan kesbedeceği kâr nedir? diye sorulabilir. Bu bir muvazeneyi te- . m in etmekten başka bir hedef takip ! etmemektedir.
Lâkin bu muvazene ileride nasıl bir netice verir? o da bilinemez, çün kü XI inci asırdanberi bu neticenin nyn^ ne olacağı hiç bir zaman bilineme-mlştlr. Çünkü, hiç beklenmedik zamanlarda Cermenler hücum etmişlerdir.
Atom bombası hariç -ki o zaten ıbir çocuk oyuncağı olmuştur- fakat Fransanın, ondokuzuncu asır sonuna kadar bir atom bombası olarak kabul ettiği Almanyayı, hâdisaltın zoru altında belki, bu kadar sükûnetle karşılaması enteresandır. Şu bakımdan ki, hayat ve memat meselesi, dünkü düşmanları dahi, icap e-derse dost edebilmektedir.
Klt'3 meselesi
Fransız hükümeti 35 PolonyalIyı hudut haricine çıkarmış bulunuyor
Londra Radyosu, 15 (Basın Yayın) — Fransa’daki Pölbnya sfeliri. geçenlerde Fransa’da ■ PolonyalIların tevkifi ve leh teşekküllerinin dağıtılması dolayıâiyle. Fransız Dış İşleri Bakanlığına prötesto mahiyetinde bil- notâ tevdi etmiştir. Po lonya notası Sefaret ve konsolosluklarındaki memurların Fransa’- i dan Hudut harici edilmesinin beynelmilel kanunlara ve Fransız ve Leh konsolosluk anlaşmasına mu- '
• halif olduğunu zikretmiştir. Nota devamla Fransız, makamlarını Fı-ân sa’nın, işgali esnasında mukavemet ı hareketinde kendilerine düşen rolü oynamak suretiyle PolonyalIların sahip bulundukları emniyet ruhunu öldürmiye çalışmakla itham etmektedir. Fransız hükümeti şim-î di 35 PolonyalIyı hüdut harici etmiştir ki hükümet bunların Fı-an-sanın dahilî işlerine müdâhale et-' tiğini bildirmiştir.
'Açım, karnımda ekmek durmaz,/ nerede kaldık! fikir...
Üniversiteli gençler, bugünkü şartlar altında Anado-luyu fikren kalkındırmak mümkün müciUir, değil midir? diye bir münazara tertip etmişler.
Haber aldığımıza göre, Kara-denizin açlık bölgelerinden bir çok köylüler, Üniversiteli gençlere şu atalar sözünü cevap olarak göndermişler:
— Aça dokuz yorgan örtmüşler yine uyuyamamış!
Zengin şehirliler tok kamına düd&nedursunlar; köylü, gece gündüz uyanıktır, vesselam. —
A. F.
YerleGök Arasında
Tefriko
Yazan: A. S. Esuper.v
Amerika’da
kar fırtınası
ı
Yunan Genel
seçimleri
Muhtelif bölgelerde 18 kişi öldü
ÜreVyörk, 15 (a.a.) — «Afp»: Son 24 sâat içinde mühim hasara sebep . olan kdr fırtınası yüzünden Birleşik Amerikanın müKtelif bölgelerinde 18 kişi ölmüştür.
BaZı yerlerde saatte 150 kilometre hızla esen rüzgârla karışık yağan kar Vaşington, Oregon ve Kuzey Kaliforniyada ulaştırmayı dur-l durmuştur. Doğuya doğru seyreden kar fırtınası şimdi Montana, Wyo-Ve DakOtas eyaletlerini tehdit etmektedir. Fırtına bütün Nev-| york eyaletinde hüküm sürmüş, sa-ı atte 100 kilometreden fazla hızla esen rüzgâr ağâÇlan, telgraf direk-I lerini sökmüş, evleri çok hasara uğratmıştır. Hal ca sokağa çıkmamaları tavsiye edilmiştir.
Amerika’ya son gelen altınlar
Cakland (Kaliforniya) 15 a.) — Bugün Cakland’a her
(a.
Bu duruma göre, Fransa, Avrupa G.590.000 dolar kıymetinde çubuk al-kıt'ası üzerinde, malûm ve müttefik tın yüklü dört motörlü bir kaç u-
rolünü almış değil; yazık ki, eğilmiş bir rol almış bulunmaktadır.
İngilizlerin, kendilerine göre, büyüklüğü belki de bundan ibarettir.
Mücahit TOPALAK
Modam Peron hastaneden çıktı
Buenos Aires, 15 a.a. (Afp) — Perşembe günü apandisit ameliyatı geçirmiş bulunan Eva Peron, akşam aidiyetinde bir general ve bir kaç yüksek memur olduğu halde hasta-h’âneden çıkıp Cumhurbaşkanlığı sarayına gitmiştir.
Sovyet Rusya ve Çar emperyalizmi
Vaşington, 15 a.a. — Birleşik merika’nın eski Nukden başkonsolosu Angus Ward, dün yaptığı basın toplantısında: «Sovyetler Birli’-gi, Çarların eski emperyalizm rüyasını, daha da genişleterek ihya ettiler demiştir.
Sovyetlerin Çin’in büyük bir kıs mini ele geçireceklerini söyleyen Acheson’un hû demecini îttıa eden Ward, bu konuda da şunları söylemiştir: »İktisadî bir bağlantı olduğu rinuhakkâkfır. Fakat meselle siyasî bağlantı olup olmadığını anlamaktadır. Eğer siyasî bağlantı' varsa iş dfeğişir».
Suriye'nin istikraz anlaşması
Şam, 15 a.a. — Evvelce Hüsnü Zalm tarafından görüşülmeğe başlanmış olan altı milyon dolarlık istikraz anlaşmasını imzalamak üzere iktisat bakanı, genel sekreterlerle beraber uçakla Mekke'ye g’tmiş-tir. Hinnavi’nin hükümet darbesinden sonra kesilen görüşmelere azm hükümeti tekrar başlamış ve Edip Çiçeklinin başkanlığındaki askerî heyet görüşmeleri neticelendirmiştir.
A-'
çak gelmiştir.
Japonyadaki Amerikan işgal i-daresi tarafından bulunan bu altınlar Birleşik Amerika hükümetinin emri ile Siam’a nakledilmiştir. Cakland’a gelen dört motörlü u-çaklar ya Aleut adaları yahut Orta Pasifik üzerinden geçerek gelmişlerdir. Geri kalan altınlar gelecek hafta getirilecektir. Dışişleri Bakanlığı bu konuda tam bir ketumiyet muhafaza etmektedir.
Mısırda örfi idare^
Kahire, 15 (a.a.) — Mısır kabinesi dün toplanarak sıkıyönetim kanununun kaldırılması meselesini in celemek üzere bir Bakanlar komitesi teşkil etmiştir
Seçimleri kazanan Vefd partisi seçimlerden önce, iktidara gelirse sıkıyönetim kanununu ve basın sansürünü kaldıracağını vadetmiş-ti. İçişleri Bakanı Fuat Paşa bütün Mısır gazetelerine basın sansürünün kaldırıldığını bildirmişse de yabancı muhabirlerin verdikleri haberler sıkıyönetim kanunu kaldırılıncaya kadar, safleü'r edilecektir.
Bir Ingiliz dergisinin mühim bir mokalesi
Londra, 15 a.a. (Lps) — Time and Tide dergisi gelecek Yunan seçimleri hakkında şunları yazıyor:
Seçimlerde aday gösterecek 82 kü dar parti olacaktır. Memleket, seçim savaşını parti politikası üzerinde tuttuğu için komünistleri mağ lûbetmek için büyük bir birlik göstermiştir, Bu birliğin seçim savaşı ile tehlikeye düşebileceğini gösteren hiç bir belirti yoktur. Kralcılarla cumhuriyetçiler arasındaki an laşmadliktıa eskiden olduğu gibi Yünanistariı tehlikeye maruz bırakacak derecede değildir.
Seçimlerden komünist partisi hariç bırakılmıştır. Zira bu parti Yu nan milletine karşı harp halindedir ve Yunan devletine karşı harp açmıştır. Bu partinin kuvvetleri büyük bir mağlûbiyete uğramışsa da geri kalân kısmı, az dahi olsa kuzey bölgedeki dağlan ve kasabaları dolaşmakta ve cinayetler işlemektedir. Bu partiye, teşkilâtlı par ti statüsü tanınarak meşru sayıldığı takdirde Yunan idaresinde beşin ci kol kurmak Olan vazife kolaylaştırılmış olur.
Korenin en büyük hava meydanı
Tökyo, 15 a.a. — Kore istihbarat ajnasınm bildirdiğine göre, Korenin en büyük hava meydanını Biı-leşik Amerika ile Güney Kore hükümetinin kontrolü altına koyan anlaşma dün Seul’de imzalanmıştır.
Bu meydan, dört motörlü uçûklar için çok elverişli ve bir zamanlar Amerika’nın mühim hava üssü olan Seul’un 15 kilometre uzağındaki Kimpo alanıdır.
Anlaşma gereğince, Birleşik Amerika ticaret ulaştırmasını geliştirmek üzere Kimpo tesislerini, 630 bin dolar harcıyarak ıslah edecektir.
I Dünya Basınından I
Hulâsalar J
— 15/^/1950 _—ml
Sunday Time» Gazetesi Komünist lerin Çekoslovakya’daki faaliyetlerini ele almakta ve komünistler ta-! rafından elde edileli bazı müsbet neticelere rağmen halkın kendilerini sevmediğini ve komünistlere ! karşı koyanların başında bilhassa teşkilâta mensup işçilerin bulunduğunu önemle kaydetmektedir. Gazete bundan sonra şunları diyor:
Hakikat şudur kiı Çekoslovakya-da işler, Sovyetler Birliğinin arzu , ettiği bir şekilde yürümemektedir. Çekler Komünistlere karşı nefret hislerini açıkça belli etmekte ve ko miinistleri sevmedikleri her fırsatta söylemektedirler.
Geçenlerde Yugoslavya’ya bir z’ yaret yapmış bulunan bir İngiliz saylavı tanınmış solcu gazetelerden Reynold News’da seyahat intihalarını yayınlamıştır. Muharrir bilhassa demektedir ki:
Kominform tarafından çıkarılan bütün güçlüklere rağmen Yugoslav ya büyük gayretler sarfetmek sure tiyle İktisadî ablukayı tesirsiz bırakmayı bilmiştir. Bütün Yugos lâvyalıların ayni gaye uğrunda ça lıştıkları söylenebilir. Yugoslavyr bugün baştan aşağı kominform memleketlerinin entrikalarına kar şı koyrtııya hazır bil- vaziyette bu lunmaktadir. Tito rejiminin devam edeceği katiyetle söylenebilir.
Scrutateur Komünizme karşı A
merikamn açmış olduğu mücadele
yi ele almakta ve Marşal plânınır İ952 yılında nihayet bulduğu za
man Amerikanın ne yapacağını sor
maktadır.
Banliyö trenleriiide gidip gelen I ihsanîrı anlamaz oldum artık. Kendilerini insan zanneden, bununla beraber, karıncalar gibi, * hissetmedikleri bir tazyikin altında, bütün bu tazyiklerin mecmu- ı undan başka bir şey olmayan iş- I lerine kadar inmiş kurumuş, küçülmüş insanları artık anlıyamrl yorum. Serbest oldukları zaman, i bu adamcağızlar, o saçma, o ma- i nasız pdzdrlarını ne ile doldurur- I lar acaba?
Ben, bir kerre Rusyada, bir fab- I likada Mozart’dan parçalar çalın- | dığını duymuştum. Yazdım. Yaz- | mamla beraber, iki yüz mektup- ı birden geldi. Bütün bu mektup- ' lar, bana küfürle yüklüydü. Kız -madım. Yüksek sesle şarkı söylemekten başka bir şey bilmiyenle-re nasıl kızabilirdim? Mozart’ı anlamıyorlar ve bana küfür ediyorlar diye nasıl hiddet edebilirdim? Ben, razı değilim, insanlara sevmedikleri şeyleri yaptırmalarına... Ben insanlara kıyılmasına razı değilim.
Doğrusu ya, ben memnunum mesleğimden. Kendimi meydandan meydana sürten; dolaşan bir göçebe gibi hissediyorum. Aynı zamanda, meydanların ® çiftçisiyim. Halbuki, banliyö trenindeki can çekişmem büsbütün başka türlü. Orda can çekişme hissediliyor. Hal buki burada, ne lüks, lüks.
Hiç bir şeye esef etmiyorum. Oynadım, kaybettim. Bu da beriirri mesleğimin icabatındandır. Evet, kumar oynadım, kaybettim. Ama, ne de olsa, deniz rüzgârını köklâ-dımya...
Bir kere bu rüzgârı tadanlar, artık bu nimeti, bu nzkı unutamazlar. Değ’l mi arkadaşlar? Değilini dostlar? Hem de, bizimkisi öylesine bir «Tehlikeli surette yaşamak» değil. (x). Zira bu fikir, bu tertip, fazla iddialı. Ben, boğa güreşçilerinden hazzetmem. Benim sevdiğim tehlike değil. Benim sevdiğim, hayat.
Zannederim, hava ağarıyor. Bir kolumu kumdan dışarı c’karıvo-rurn. Elimin hemen altında bir levha var. Su toplamak için sermişiz. Elliyorum: Kup kuru. «Bekli-yelim» diyorum. Çiğ. fecirle beraber düşer. Fakat, fecir kendisini iyiden iyiye belli ettiği halde, çamaşırlarımızda en ufak bir rutubet eseri yok. O zaman düşüncelerimin karıştığını anlıyorum. O zaman kendime deli gibi mırıldandığımı duyuyorum: «Bu kalp kurumuş... kurumuş... Bir damla yaş bile çıkarmıyor...»
— Kalk bakalım Prevot, diyorum. Boğazlarımız henüz tama-rhiyle tıkanmadı. Yola çıkmak lâ-
N°: 45 _____
Çeviren: Mücahit TOPALAK
lâzım.
Manzara değişiyor. Taşlar seyrekleşiyor. Şimdi, düm düz bir kum üzerinde yürüyoruz. Önümüzde, İki kilometre mesafede kum tepecikleri var. Bu tepele rin ürerinde bir takım bücür nebatlar üremiş.
Çölün diğer kısımlarındaki madeni manzaradan çök. bu düm düz kum hoşuma gidiyor. Saı-ı kum, sarı çöl.... Onu evvelden beri bilir-
Şimdi artık, her iki yüz metreci© bir çöküyoruz.
— Yürümeliyiz, diyorum, hiç olmazsa şu yeşilliklere kadar yürü-, meliyiz.
Bu ağaçlar en son hudut.
Sekiz gün sonra, otomobille tay yareti aramaya gittiğimiz zaman, bu son yürüyüşümüzün sekşen kilometre olduğunu anlayacağız. O halde, ben tek başıma, iki yüz kilometre kadar yol katetmişim. Nasıl başa çıktıth, bilmiyorum.
(Devamı vârj
(x) Muharrir burada, Alman fi» lozofu Nietzsche’nin «insan üstü» nazariyesihi ima ediyor.
İlle de Ercine»3
t ansatlonfığınde qrev
Paris, 15 a.a. (İpsi) — - İle de Fran ce» adlı Fi'ansiz transatlantiğinin Sahipleri Ve mürettebatı arasında ' üc.tdtle*£n arttırılması yüzünden çıkan anlaşmazlık neticesinde, ge rtii Söuth'haınptön Ve Nevyork’a hareket edememiştir.
Hindistan’da
Komünizrflie mücadele
Yeni Delhi. 15 (a.a.) — Eyaletler polis şefleri arasında üç gün Sürecek olan konferans bugün başlamıştır. Bu konferansta Hihdistanda komünizmle mücadele için alınması lâzim gelen tedbirler müzâkere e-dilcektir.
Konferansın sözcüsü komünist fâaliyetlerin bugün bir kaç bölgeye inhisar etiğini söylemiştir.
Çekoslovakyada bir hapis
Brno (Çekoslovakya) 15 (a.a.) — Temyiz mahkemesi, İsveçli iş adamı Helger Hejelm hakkında verilen üç yıl ağır hapis cezasını tasdik etmiştir.
Hejelm, iktisadi casusluk ve Çek vatandaşlarının memleketten kaçmasına yardım suçlarından mahkûm olmuştur.
Nahoş Paşanın bugünkü nutku
Kahire. 15 a.a. (Alp, _ Baska. kan Nahas Paşanın, yarın Kıral Faruğun huzuru ile toplanacak her iki meclisin önünde okuyacağı nutkun ana hatları şunlardır;
1 — Hükümetin Mısır ■ İngiltere münasebetlerini normalleştirmek ve Nil vadisinin Htr iki yönünü Mısır Kırallığı himayesinde birleştirmek suretiyle, Sûdan meselesini halletmek için İngiltere ile kesin olarak müzakereye girmek istediği,
2 — Aıap memleketleri müşterek güvenlik tasarısının tahakkuk ettirileceği.
3 — Halkın güvenliği ile ilgili bazı kanunlar hazırlanması şartı ile sıkı yönetimin kaldırılacağı, kampların kaldırılacağı ve siyasî
4 — Enterne edilenlere mahsus bakımdan enterne edilmiş bulunan ların serbest bırakılacakları.
5 — Öğretimin parasız olacağı.
Kuzey kutbunda
yaşıyan hay/an|ar
Saint Louils, 15 (a.a.) — Tabiatın halledilmemiş muammalarından biri. Kuzey Kutbunda yaşayan hayvanların o soğuğa nasıl dayanabil-dikîeridir. Bu muammayı halletmek mâksadiyle, Saint Loılis Ü-niVersitesi Kuzöy Kutbuna bir sefer tertip ettniştîr.
■ St. Louis Üniversitesinden Dr. i Charles G. IVilbuFlâ, Di-, X. I.
Mussacchianın başkanlığındaki ilk heyet $ubat avında hareket edecektir.
İkinci bir heyet de yaz ayları içinde Alaskaya gidecektir. Sefere iştirak edecek 30 kadar Bioloji talebesi bir nıüdddt Eskimolarla birlikte yaşamak için birbirleriy-le adeta yarış etmektedir.
Dr. Mussacchiaj birinci heyete i-[ ki talebenin dahil olacağını ve yazın yapılacak sefere de bir çok talebelerin iştirak edecğlni açıkla-
Dr. Wilbur Kuzey Kutbunun jeolojik ve eoğrafî vaziyetinin tetkik edildiğini, fakat 1899 yılmdanberi Kuzey Kutbundaki hayvanlar âlemi hakkında araştırmalarda bulu-r nulrnadığını tasrih etmiştir. | Dr. Wilbur ile Dr. Mussacchia
■ biolöji sahasında tetkiklerde bulun-I rriak ma.csadiyle Alaskâyâ iki defa
gitmişlerdir. Dr. Wilbur da 18 ay Kuzey Kutbu bölgesinde kalmış-
Yeni Neşriyat I
Snvvet - İran hududunda
Tahran, 15 a.a. (United Press) — Genelkyı-may Başkanlığı sözcüsü, Sovyet hudut nöbetçilerinin Araş nehri civarında bir İran hudut nöbetçisini öldürdüklerini ve bu münasebetle İran Dışişleri Bakanlığının Moskova'ya sert bir nota gön' derdiğini bildirmiştir
Avustralya - Hind münasebetleri
Yeni Delhi, 15 (a.a.) — -United Press»: İnanılır kaynaklardan verilen bir habere göre, Avustralya Dışişleri Bakanı Percy Spender 16 ocakta buraya gelerek Hindistan hükümetinin davetlisi -oftırak üç gün kalacaktır.
Hidrojen bombaları
Vaşington, 15 (a.a.) — Birleşik A-merikanm Hidrojen bombası yapması ihtimali yine Amerikan fen ve siyasetinin ön plâna geçen günlük konusu olmuştur. Geçen Ekim ayında bu tasavvurun uygun olup olmıyacağmı incelemek vazifesiyle kurulmuş bulunan özel komisyon incelemelerini bitilmek ve hükümete bu bombanın- yapılmasını tavsiye etmek üzeredir. Bu hususta kafar vermek Başkanla kongreye aittir. Fakat böyle bir karar çok güçtür ve neticesi bakımından çok ağırdır, çün.cü bu bombanın maliyeti çok yüksek olacaktır.
Atom tesislerinin mevcut bulunmalarına rağmen Hidrojen bombalarının iki milyqr dolara çıkacağı söylenmektedir.
Yeni Iran Kabinesi
Londra Radyosu, 15 (Basın Ya’ yın) — Royter Ajansı İran Başbakanı Muhammed Said’in dün gece Şah’a yeni kabinesini takdim ettiğini bildirmektedir. Yeni Kabinede Dışişleri Bakanı eskiden Tahran Üniversitesinde dekanlık yapmış o-lan Ali Abban siyasisidir. Dr. Ali Abban sandalyasız bir Bakan olan Ali Asgar Hikmetin yerini almıştır. Maliye Bakanlığına Reyli Bey-şeyan İçişleri Bakanlığına ise Asab dullah Alem gelmiştir. Muhammet Said’in son kabinesi çarşamba günü istifa etmiştir.
Ağrının mahiyeti
Nevyork, 15 (a.a.) — «United
Press»: Ağrı, hekimler için henüz halledilmemiş bir meseledir. En eski zamanlardanberi insan oğlu, bilhassa muhtelif mide hastalıklarında çok sancı çekmektedir. Filhakika ilim çok ilerlemiş vaziyettedir. Fakat insan oğlu hâlâ sancılanmaktadır.
Illinois Üniversitesi Fizyoloji profesörü Dr. M. I. Crossman'ın ka-naatlnce, tıp ilmi hastalıktan doğan ağrılara bir çare bulmağa elbet bir gün muvaffak olacaktır.
Dr. Grossman «batın» rahatsız-1 tıklarının çok defa hazım cihazında mevcut bazı aksaklıklardan ileri geldiğini ve bu çeşit rahatsızlıkları önlemek için ideal bir ilâç kullanmak gerektiğini bildirmiştir.
Dr. Grossman, bu mevzuda spz-lerine şunları ilâve etmiştir:
«Bugün Atropin adı verilmiş o-lan bir ilâç kullanılmaktadır. Fakat gaye Atropin kadar müessir, hem de Atropin gibi ağzın kurumasına göğüs ağrılarına ve şiddetli çarpıntıya sebebiyet vermeyen bir ilâç keşfetmektir. Ne yazık ki, henüz böyle bir ilâç bulunamamıştır.
Görünürde Atropinden daha müessir bir ilâç olan Dibutelin’le bazı tecrübelere girişilmiştir.
Midedeki asid ifrazatını durdurmak imkânı bulunduğu takdirde, mide ülserlerini müessir şekile tedavi etmek mümkün olacaktır, zira bu gibi vakalardan anlaşıldığı gibi, mide ülserlerinin gelişmesi için a-sid unsurunun da mevcut olması şarttır. Bununla beraber, mide ül-seslerinın aşırı derecede asid ifrazatından ileri geldiği fikrinde de ğilim. Fakat bir ülserin gelişmesinde asidin «lüzumlu unsur» olması ihtimal dahilindedir.
Hâlâ müessir bir ilâç aramaktayız. 500 den fazla terkip tecrübe ettik, fakat istediğimizi henüz bulamadık.
★
Bugünkü Haftalık Fransız basın-milletlerarası konular alanında ba: lıca mevzu olarak Uzak-doğu meşe lelerini ele almaktadır. Endonezya devletinin kuruluşu olayını inceli yen La Reforme dergisi, yeni dev letin geleceğinin ne olacağını in celemekte ve şunları yazmaktadır Her şeyden önce Endonezyaya bah şedilen bağımsızlığının hakiki ve tam bir bağımsızlık olduğunu an lamak lâzımdır. HollandalIlar kaça mak yollarla gerek siyasi sahadr ve gerekse ;ktisadî sahada Endonezya üzerinde tesirli bir kontrol sağ-lâmıya muvaffak olamamışlardır. Hollanda - Endonezya Birliği, ik müsavi ve eğemen devlet bitliğidir. Fakat EndonezyalIlar sağlamış oldukları bu zafere rağpıen, iç ni zamı sağlamak hususunda büyüt güçlüklerle karşılaşacaklardır. E ğer yeni hükümet salâhiyetli bir otorite göstermiye muvaffak olursa Yeni Asya Cumhuriyeti Pasifik te bir istikrar ve refah unsuru haline gelebilir.
Çin Komünist rejiminin îngilte re tarafından tanınması olayını ve bünun doğurduğu çeşitli meselele ri inceliyen Populaire Dimanch der gisi şöyle demektedir:
İngiltere, Çin meselesini mecburiyet ve realite zaviyesinden ele almıştır. Bu da aklı selime uygun bir harekettir. Mao Tse Tung, lkti darını hemen bütün Çin üzerinde kullanmaktadır. Bu iktidar hakiki dir ve bunun hiç değilse kısa bir zaman içinde dahilî bir tehdide maruz bulunduğunu gösıeren hiç bir belitti de yoktur. Bu hakikati gör meyi reddetmek bir deve kuşu siyaseti takip ötmek olur. Madem ki bunu tanımak mecburiyeti vardır, beklemektensâ bunu biran evvel kabul daha makul bir hareket olur.
Bundan sonra Gazete Mao Tse TUng’un Moskova’ya karşı durumunu incelemektedir. Mao Tse Tunm’da j'eni bir Tito görmek, kadar hatâlı bir şey olamaz. Komü nist Çin’i Komünist Yugoslavya’ya benzetmek çok yanlış bir hareket olur.
Stalin Polonya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan-da iktidarını kullandığı gibi Çin-de kumanda etmeyi ümid edemdZ. Mgo Tse Tung’un, Yugoslavyanın bağımsızlığını kurtarmak için Tifonun yaptığı gibi Stalin’e karşı İ9-yan etmesine lüzum yoktur. Zira daha başlangıçta Mao Tse Tung, Stalirte tâbi bir insan gibi değil o-nunla müsavi hakları olan bir kimse gibi hareket etmektedir.
Mao, Tse, Tung Stalin’lrt müttefikidir. Kendisiyle hesablaşmak i-cap eden bir müttefik.
Meydan
Vârlık Yayinevi tarafından yayınlanan haftalık siyasî miiöh mecmuası MEYDAN’ın ikirlci saylsı kuvvetli hicivler, güzel yazı ve karikatür-leıTe çıkmıştır.
İnsanı on dokuz sâatte kebap den bir Batı rüzgârı esiyor. Gırtlağım henüz tamamen tıkanmadı, fakat sertlik ve ağrı var. baha şimdiden, garip bir hırıltı duyuyoruz. Az sonra, bana vaktile bahsetmiş oldukları öksürük başlayacak. Onu bekliyorum. Fakat, işin en kötü tarafı şu ki, parıltılı noktalar gözlerimin önünde uçuşmaya başladılar. Bu noktalar, birleşip bir alev halini aldığı zaman, biliyorum, düşüp kalacağım.
Hızlı Hızlı yürüyoruz. Sabah serinliğinden istifade etmemiz lâzım. Çüiıkü, terlemek bizim için yâöak. Gayet iyi biliyoruz ki, güneş altında yürümenize imkân yok. Güheft altında... Güneş a) -nihdâ...
Artik bekleyeiiıeyiz. Bu serinlik, ancak, yüzde on sekiz nöbetinde su buharı taşıyan bir serinliktir. Halbuki esöıi rüzgâr, çöldep kopuyor. Ve bu yalandı ve yıirntı-şak okşamalar altinda kânımız kâ- —* o-------------------------
Hiilen kuruyor. Bunu biliyoruz. | nfıamen doldurmuştu, Kürsüye ge-îlk gün bit’âz'tizütn yemiştik. Üç ’*—’*—*• r'~‘
günden beri de bütün içtiğimiz, 6uyla karıştırılmış biraz beyaz şa» tapla, kurumuş bir portakalın suyu. Yiyecek olsaydı, yiyebilitmiy-dik? Ağzımızda salya kalmadı ki çiğneyebilelim. Zaten, aç da deği-
Geçen hafta büyük bir halk k itlesin in iştirâkile ve tezahüratla kutlandı
Diyarbakır, (Hususi) — Ege ga-1 zinosunda-Demokrat Partinin ku-rulü^Uhun cldfdÜücii yıldönümü mü I naselietiyle yapılan törene büyük bif rağbet gösteren halk, salonu tâ-'
I ederek sürekli alkışlâı- arasında küı-südöıi indi.
I Bu sırada kürsüye gölen Mahmut ' Güven, idare sistemini, ve zihniye-I ti tenkit ederek Halk ağziyle hazır-I ladığı şiiri okudu.
' Küi'süye gelen il idare kurulu 2 n-______ -------------- -- ci 'başkanı avukat Remzi Bucak, demokrat Partinin kuruluşu sebeple- mökratik hayâtın güzelliğini belir-ı-ini ve dört senelik tarihinde elde tefek hiç bir mania engfel tanıma* ettiği başarıları belirteiek sözü dan Demokrat Partinin muvaffak il idare kurulu azasından Samet olacağını Başbakanın tevliyete dair Avşâr’a terketti.
lim. Yalnız, susuzum. Ve bana öy- | Samet Avşal-, le geliyor ki, artık açlıktan çok, açlığın tesirlerini hissediyorum. KurümuŞ bil- boğaz. Seftleşmi, şiş* miş bif dil. Bü hırıltı ve ağızda duyulan buberbat koku. Bu ihsasların hepsi, benim için yeni şeyler. Belki su olsaydı, bunların hepsi geçerdi, fakat, suyun bu dertlere no türlü deva olabileceği hak-, kında hiç bir bilgim, hiç bir hatı-1 ram yok. Susuzluk yavaş yavaş bir arzu olmaktan çıkarak bir hastalık halini alıyor. j
Bana öyle geliyor ki, artık, u- ____ ....
zaktaki çeşmelerin, uzakta, dallar bunun Türk Milleti için ecıuı ve yı üzerinden sarkan sulu meyvaların kıdı olduğuna temasla milletimiz hayali eski tesirini kaybetti. Şim- . ' "" ’ ’ 4’ ' '
di, onları o derece yırtma yırtma aramıyorum. Portakalın rengi gözlerimin önünden siliniyor. Tıpkı j eskiden sevdiğim kadınların rengi l ve hatları gibi uzaklaşıyor. Kim i bilir, belki-te artık her şeyi unutuyorum.
Bir afa, yine oturduk. Lâkin,___________,________ __________— _____________
yine kalkıp yürümek lâzım. Uzun fiye telâkki etmelini vo Ö. H. P süren molalara tahammülümüz J 1. z” .’ı’...;.:-.'?
yok. Fakat uzun süren yolculuğa söylemesinin teessüfe şayan bulun da katlanamıyoruz. Beş yüZ metre! duğtınu. binaenaleyh ülkemizin yürüdükten Sonra yıkılıyoruz. Yı- liyetle idare edilmediğîhi Ve kilmak, boylu boyuhaa kuma uzan- 1 lemiyeceğini aziz vatanımızın vegâ-mak... Bu, bâna tarif edenieyece- I ne sâhiBi mutlâki Tüi'k millet oldu ğim kadar derin bir haz veriyor. | ğuriu bilmesini ve bu tesahübe hür-Ama, tekrar yürümeğe başlamak 1 met edilmesi lâzım geldiğini ifade
len tice Başkam Dr. Kâmil Tayşı töreni açarak içtimain sebebini, De
------
| sözlerinin manasızlığını beliğ bir , öameı Avşaı-, rejimlerin esaslı beyanla milletin hakkına hütmet e-tetkik mahsulü olan güzel ifadelerle dilmesini işaret edefek alkışlar ara-mUkayesesini yaparak totaliter zih , sıiida sözüne -«-J: niyetin nasıl yıkıldığını, binaena-' ____ ‘
leyh demokrasi âlemihin büyük za- alkışlar ______________ ________________
fer Ve varlıklar kaydettiğini bu ta- Mustafa Ekinci, devletçilik anlayı* rihlerde artık demokratik hayattan şımız üzerinde duravQV '«»vant if-başka rejimlerin dalma ölüme mah-1 rat cereyanlarının kûm oladağını beyan ettikten sonra'ya favdalı olnı ' ’ Demokrat Partinin • — -- ---- )-bugüne ' '
dettiğini izah etti. ..............—_________—_—„rr.
Kürsüye gelen gönç Avukat Meh-1 ladığını izah ederek içtimai niza-met Ünal heyecanla söze başlayıp -"■•Vavvat hnlnnduiu-
totaliter zihniyete hücum ederek,
' ........... ezici ve yı
son verdi.
Arzuyi umumi ve ısrar üzerine arasında kürsüye gelen
üzerinde durarak mevcut if-......................................... sosyal kalkınmı-........................ ya faydalı olmadığını, bugünkü ik-kuruluşundan tişadi buhranın mesulü iktidar ol' kadar parlak zaferler kay-1 duğunu. heı- ekmek kapısının anahtarlarını iktidar kendi cebinde sak
. için refâh ve saadet getirici yolun ' yalnız ve yalnız, demokratik hayatın tam teessüsünde olduğurit ne götürmezken iktidarın ve _ P. nih bunu hâlâ anlamamasına ve anlamak istememesine müteessii-oldüğuriu beyan ederek sözü Başbakanın sözüne intikal ettirdi ve Başbakanın Türk ülkesini bir vak-
I
ı nin de bunün mütevellisi olduğunu
tev
' mın kanunla mukayyet bulunduğunu, binaenaleyh her ferdin kanuna itaati bir lâzime olmakla beraber devlet memurlarının siyasetle iştigallerini Jçanun men ettiği halde buna muhalif küçük ve büvük her memurun tarafgir hareketleri veyâ siyasetle iştigali la ahlâkî olduğu-nu beyan ederek alkışlar atasıhda kürsüden indi.
Celseyi kapatmak üzere kürsüye gelen Dr. Kûpıi Tay.şı, Milli teminat andının izahını yaptı ve iktidarın bunu bilerek tevil ettikleri husumetin millete deği linllletin meşru haklarına e) uzatanlara ait olduğu-nu bildirerek hazruna parti namına teşekkürlerini beyan ederken ayni toplantının ilih yedi kazasında O-cak ve bucaklarında da ştl saatte yapılmakta olduğunu söjdiyerek tö renin sona erdiğini ilân etti.
Nahife : 5
E
81 İ K A y t
I Başmakaleden davam ı
GÜLEN SAM
asabamda. onbeş seni her zaman güldüğü için kendisine gülen Sam denilen bir erkek 1 çocuğu vârdı.
O. dünyanın her şeyinden korktu- i gundan yine Het- şeyine gülen ve ı böylece binbiı- türlü güçlüğe uğır yan fevkalâde hassas çocuklardan 1 dı. Hiç olmazsa bir kısmını hatalı yapmadan hiçbir iş beceremezdi.
Kasabamdaki erkek çocuklardan birçoğu 20 yaşma gelmeden Ölmüşlerdi; Sam da bunlardandı. Fakat o ölürken bile yanlış öldü ve ihtimal ki u zaman da gülüyordu. Veya hiç olmazsa asansörün altında ezılece ğini farkedinceye kadar gülmüştür. ‘ Asansörden ödü patlardı. Daima kendisiyle alay eden riöfret ettiği 1 o insanlara gösteriş vapartken kayıp 1 düştü ve asansörün altında kala- ’ ı-âk ezildi. '
Bu hâdise olduğu zaman onattı 1 .vaŞlârında idi. ; 1
Orttı öhdörl senedehberi tanıyor-
Kendisini ilk defa olarak Buzz 1 Martiri’le (Evehing HeraJd) in ba ' sın odasına giden taş merdivenleri j inerken görmüştüm. Ziıvallı Buzz c Martin Gazetenin dağıtma menajeri Ve iyi bit amatör düğüsçü idi., 1 1924 veya 1925 senelerinde 27 yır ' ■' şında iken bir otomobil kazasına kurban gitmişti. Şam’a ilk nüsha- -lar çıkıncıya Kadar beklemesini söyledi. Sam da mühim bir iş ya- c pıyormuş gibi bekledi, durdu. Kor- ’ kak korkak Rus, İtalyan, Ermeni c gazeteci çocuklara, siyah basma m;, t kinesine bakıyöTdu. Nihayet yoruldu ve bunaldı. t
Hen dokuz, on yaşlarında idim: 5 o da bir iki yaş büyüktü) fakat o-nun içinden neler geçirmekte oldu- ( duğtinu biliyordum. O dünyadaki fa ç kil- çocuklardan biri idi. Hem de yanlış cinsinden. İlerisinin güçlük-lbHfe dölü olaüğütiü seztriişti. c
Ona acıyor, biı-şeyler söylemek istiyordum, fakat olmadı. Bekle. \ aldırış etme, fieyeçanlânıtıa, korkma, hiç bir fevkalâdelik yok, de- : meyi düşünüyordum.
Bununla beraber hiç bir şev söv- e liyemedim. j
Gözİerînde dehşet ve ıstıraba c benzer birşey gördüm ve ağlıysca-ğını tahmin ettim. 2
Halbuki o gülüyordu. s
Bif cins yahudi idi, küçük ve me- | üq. d
Büyük bir burnu, simsiyah saçları, dar bir alnı, ergenlik dolu yüzü» kalın dudakları ve acaip kulakları vardı.
Şimdiye kadar gördüğüm insanların en çirkini idi. Fakat yine de r suratında, hattâ bütün görünüşün- . de asillik, dürüstlük ve insahıh içi- . ni sızlatan bir hal vardı.
Kolları kısa ve pamiakları küttü. Orriuzsuz ve kocaman ayaklı i-di. Aylardan temmuzdu ve hepimiz j gibi onun da ayakkabısı yoktu.
Onu ilk gören şöyle düşünür: lş; te bir insan; işte tarihî bir esirin işkence çekmiş vücudu, gıdasız, ta* c hammül üstü çalıştırılmış, hasta, yaralı, çirkin, aptal; Allahımızın 1 dünyaca kovulmuş bir vücudu. c İlk gün onunla konuşmadım. On-dan biraz korkuyordum; kendisin- s den değil, temsil ettiğinden: Dün 1 yanın kurbanından. Asırların öldü- 1 rücü bir hatâ ve zulmünün zavalb, s günahsız varisinden.
Fakat onu iyice tetkik ettim. 1
Tamamen yersiz, tamamen kayıp tı: sadece basın odasıhda değil bü- J tün dünyada» zamanda, mekânda, f tarihte ve hayatta yersizdi. Kav-minin kanındâki sevkıtabiinin hatı- ı rası onu sanki büyülemişti. Kaç, j sıyrıl, 'başka bir yere git, koş, »ak- i lan onların arasında kalma, seni Öl- i dürecekler. x
Onu, Buzz Martin’le konuşmıya _________
çalışırken işittim. Kortuşamıyördu. i ydrflü. Paraya çok iytiyaçları vaı-Kekeme değildi, fakat ağzı ve du-1 dı. Sam da var kuvvetiyle çalışıyor daklârı söz söylemek üzere açılın-1 du. Bir yere tam vaktinde varmak ca kelimeyi telâffuz etmek için sar zorundaymış gibi koşuyor, bağırı fettlği gayreti görüyor. lâkin hiçbir vor ve gülüyordu, şey işitemiyordunuz. I Çok tuhaf bir çocuktu ve herkes
Buzz Martjn’le, nerede bekliye-' onunla biraz eğlenmekten kertdini ylriı, diye sordu. alamazdı. İtalyan kopilleri ona sttal,
Buzz Martin çok iyi bir insandı, sprarlar. ’ ........
J
evvel. | Sırayı bozanları tokatladı ama. ge-1 ğil içirt alay ederlerdi. Biraz sonra ııe de çok iyi bir insandı. Hic 15ir ■ cîtı unu sırt üstü yuvârlarlar ve yi-zaman Çocukların korkusundan is ne güldüğünü görerek keyiflenirlef-tifadeye kalkışmazdı. Kasabamızda (di. Onlın kıZıp kavga etmesini ve AıPeı-ikalı denenlerdendi, fakat dk- i ’ ’’ ' - • =*• - —
söri Amerikalılar gibi değildi. On ce beş serte evvel kasabamda bir Amc ve ı ikalı diğer ıı'klardari nefret eden !
i ağlamasını beklerler, fakat o sade-e gülerdi. Bir gün onu soydular ■ ve bacaklarını Mürekkeplediler. O 1 vitte güldü. İtalyan çocuklar) buna ııe mânâ vereceklerini şaşırdılar.
O. bu çılgın kopillerin ortasında ‘dürniıiş, mürekkebi silmeye çalışı-vor ve beni mürekkeplediniz, ha ha, hı(, ha... Çıkmıyacak. diyordu.
Bu bana çok dokundu. Onun müthiş surette korkmuş ve kirilmiş öldüğünü anlıyor ve yalnız kalmak için no büyük bir arzu duyduğünu biliyordum.
Bütün bir hafta herkes onnla a-lay etti. Fakat biraz sonra kahkahaları yeniliğini kaybetti ve rahatsız edici bil- hal aldı. Herşeye gülmek doğru değildi Biı-gün acele ile çi----------------------ı mento merdivenlerden inerken düş---------- bekle, bir yere tü, canı çok acıdı. En arsız en yır-dedi. Beş dakika sonra ilk tıcı çacuklar bile yardım etmek için on fime ve-! etrafına düştüler, fakat, o .kanayan „ "---------------koluna ve yırtılan paltosuna rağ-
olduğu yerde dur- men hâlâ gülüyordu.
Düştüm, ha ha ha..
' En aptal çocuklar bile onun bu haline pıüteesşit oldular.
Herkes,- ne biçim çocuk? diye birbirine soruyordu. Biraz sonra herkes yanından uzaklaştı ve o matbaada yalnız kaldık.
Her gün aşağıya ahbaplık etıftS1 yc inerdi, fakat konuşmaz, sadece hep gülerdi.
Bir gün gazetenin başlığı bir otomobil kazasına dairdi. İkisi çocuk olmak üzere beş kişinini ölümünü ve üç kişinin yâtalandiğıhı bildiriyordu. Hem başlığı bağırıyor, hem de gülüyordu.
Benim köşemden geçerken, (bir yol kazasında beş kişi öldü, ha Ha ha..) diye bağıriyordü.
Onu düi'düi-dum.
Kendisini ne seviyor, ne de nefret ediyordum. Onu sovmiye çalıştım , olmadı, fakat nefret dd edemiyordum. O gazete satan çocüklardâri lıbıhafıgi biri değildi. O yeryüzünde bir ihsandı; en feci durumda bii insan. Hdfşeyî kabulleniyor ve gülüyordu.
Bir dakika dur. bunda gülünecek birşey yok, dedim.
Birden durdu.
Gülmüyorum ki dedi.
İşte o zaman herşe-yi anladım: gülmüyordu. Gülüyor gibiydi, fakat ağlıyordu. Kalbi paralanarak, her-şey için ağlıyordu. Onun ağlaması gülmektir.
Dinle, o insanların öldüğüne memnun değilsin, değil mi? dedim. Bütün gayretiyle tebessümünü dur-durmıya çalıştı.
Hayır dedi.
Müteessirsin, değil mi? dedim. Tabiî müteessirim, dedi.
Ben de burtll bilmek istiyorum, dedim.
O koşarak uzaklaştı, bense ağlamak üzere idim.
On beş yaşına gelinceye kadar gazfete süttı.
Sonra bir ardiye kumpanyasının anbarında iş buldu. Haftada sekiz, dokuz dolar kadar alıyordu. An-bartia ne yaptığını bilmiyordum, fakat ara sıra navlun asârisör'ünü işletmesi gerekiyordu. Herhalde ezilmekten korktuğu için diğer işçiler de onu bu işi yapmıya zorluyorlar-dı ve o da sırf bu adamlardan uzak kalmak için bunu yapıyordu. Muhakkak ki yine gülüyordu. Nasıl olduğunu bilmiyorum, fakat' bir gün ökaKm haberlerinde oıiun asansör altında kâlarök dörhfll Öldüğünü okudürn.
Herkes buttıfn kehdî hatası yüzünden olduğunu söylüyötdü. A-sanBÖt, dUrrtüisı gereken yerde dür-mayıhca fena halde korkmuş ve nu vaziyete ğülmkte olanların gökleri önünde asânsör hareket halinde iken kendisini dışan atmış, beceriksizliği yüzünden ezilmiştir.
O. bd dünyada on altı yıl yaşadı ve daima güldü. Ağlamıya, doğuşunda, on asır Önce başladı ve ha-------------------------, yatının sonuna kadar, yani on beş da cevap verirken güldü- I yıl önceye kadar devam etti.
Yazan : Wılliam Saroyan
Çeviren : S. T.
dar görüşlü bir insandı Buzz Mailin böyle değildi. O. ileri görüşlü idi. Eğer ivi bir inssnsari deyin nesi olduğun onuh için ehemmiyetli değildi ve eğer iyi bir insan değilsen fenalığını ırkına yormazdı. Bu sebeple çocuğun sualine şaşmasına rağ men ona karşı sert davranmadı.
Olduğun yerde ’ ’’ gitmt. ‘ nüshalar çıkacak, saha_________ . _
rir ve nasıl bağıracağını söylerim.
Sam güjdü ve * ’ ’ ’
du.
Konuşacak birini acıyarak etra-1 fma bakındı. Ve Rum Nick Kouros'u seçti.
— Nasıl gazete satarsın? dedi, ; sonra da güldü.
Kouros, bilmem, dedi (ve gülmedi): O kasabanın en melânkolik gazetecisi idi. Herkesten ve her.şey den nefret ederdi ve sik sık hiç se- ( bep yokken ağladığını görürdük.
Sam, ben hiç gazete satmadım, ı bağırmam mı lâzım? diye sordu, ve ı yine güldü. Köurös Hayır, dedi.
Sam. sen bağırıyor musun? dedi. : (Ve öyle güldü ki. Kouros dehşet i- 1 çinde kaldı.
Kouros, evet; dedi.
Sam, nasıl bağırıyorsun, diye sor- • | du.
' Kouros, ağzını açıyor ve bağırıyorum, dedi.
Nö diye bağıracağım? Gazete, ga- 1 zete diye mi? dedi. Sam.
Kouros, evet gazete, gazete. Ak şflm haberleri diye bağırırsın ve fie ' havadis vatsa onü da ilâve eddrsin, dedi.
Sam, ben şimdiye kadar hiç gazete sâtmadım( dedi. Annem parasız olduğumuzu soj'ledi ha ha ha... İşte ben de onun için -buraya geldim. Çok kaianır mısın?
Kouros, hayır, dedi.
Sam, hiç mi kazanmıyorsun? diye metakla sordu.
Kouros, her sattığım gazetede iki nikel kazanırsın, dedi.
Sam. eğer çok çalışırsam heıgün kaç tane satabilirim? diye endişe ' ile tekrar sordu.
Kouros, eh belki tane, dedi.
O sırada tabı fhakinesi faaliyete geçti ve Safh. ha ha ha. bak. diye bağırdı.
Kötıros, ne oldun? dedi.
Sam. ha ha ha bak, diye tekrar etti.
O günkü başlık savaşa dairdi. Buzz ; Martin Şam’a on tane gazete ver di ve (Müttefikler büyük ilerleme : kaydediyor) başlığını bağırmasını , söyledi. Biz de gazetelerimizi ala- | ıak kasabaya doğru koşhny.ı haşladık. Benim köşem pöstane köşe siydi. Kim halkı iteliyerek iyi sa- : tış yapabilirse ona en iyi köşe ve , rilirdi.
Eğer yeni iseniz çok satabilmek ıçiiı bütün şehri dolaşmanız gerektiğini söylerlerdi.
Sam kasabayı yürüyerek dolaşmadı. Koştu, saatlerce koştu, o pa ra kazanmıya çıkmıştı. O iyi bir itici olmak istiyordu. Buzz Martini ve Akşam haberleri sahibini memnun etmek ve böylece evdeki anne- : sine birkaç metelik götürmek isti-
Korkulu Dünya
İhsanın tek iddihsi, dalın doğrusu lek korkusu ne olacağı merkezinde loplanmaktadır.
Mihanlk, insanlar kurtluğuma göre, EinMein insan.olduğuna göre, orduları «nsaniııv tertip ve tensik etlik terine göre] insana kaı-şı gelen bütün bu kuvvetlerin derdi insanın yüreğine çökmektedir. Filhakika, insanın, sösval sahada olsun, ilim ve fen sahasında olsun, muharebe sahasında «İslin, kendi eliyle hazırladığı her şey ağır bir yük gibi ü zerine çökmektedir. Ve bu yüzdendir ki bug’üııün insanı bedbahttır. Evi Ibaı'kl dağılmağa, hendesesi altüst olmağa, hayatı varı kalmağa rtıahkûıu bir hlalılıîk olarak, perişan ve nııizmahil yaşamağa ıntıhkûmdur. Ve... korkmakladır.
Korku, denebilir ki, yâŞaınağa e tiil nııhlOllhi-lıı kârıdır. Çünkü korkmak, yaşamağa Heves etmektir. Yaliıız, körknıadah yaşanabilecek bii- dünyayı bıihnak mümkün değil mi? Mürrikiitl... Fakat oûuıi içinde bir ıHüdflet olsılii körkuyu (Crket-mek lâ'Zlıit. Yeni bir dünyayı bulmak itin, eski dünyanın miskin zevklerinden ve rahatlıklatindan vazgeçmek lâzım. O halde, korkanların iletisinin korkudahn ölhıeleri lâzım. Btlııa bittahi iıiıkân yok. Korkaklar ydşavacaklhr ve yarısnu i~ rak eltiğinliü dsl'i, (Ömürleri vefa . derse eğcı) schitiııâ kadar sürükle- , yefceklcrfliı'. 220X32
Bülüiı Cesıtflaı-, asiriânnı doldur- ' mlıdan evvel Ölmüşlerdir. Tarihi koıTâkTai- tdihamtamisiahlır.
Milli Piyangonun Ankarada H.Partisi dünkü çekilişi
100,000 lira 281048 numaraya çıktı |
Milli Piyangonun 15 Ocak çekili- | şi dün Seat 13.30 dâ Ankara'da ğa- I pılmıştır. Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralar şunlardır:
281048 Numara 100.000 J.ra
072104 .. 20.000
034143 10.000 ,
277032 .. 10.000 .
112296 .. 5,000
116422 . .ı . ,. 5.000 ..
178121 ■) 5.000 „
190865 . 5.000 ..
197068 .. 5.000 »
234363 , 5.000 ..
251420 .. 5.000 ..
441441 .. 5.000 »
ikişer Hin Jif’a ikramiye kazanan numaralar: . .■
013821 017380 005316 006603 078894 087256 097285 ÖÖÖÖ41 119Ö3Y 119685 142961 155796 160453 164752 185656 214709 234209 237715 240304 251430 287990 319574 3S73G4 340746 348943' 3878.67 307956 417969 4493B6 473996
Biner lira ikramiye kazanan nır maralar.' 0028Ö1 067387
,tV ' İÖ6ÖÖ1
’ " 18Ö110
216'088
husumet „ büthanı
016185 018457 024589 055312 081358 104101 116390 119110. 127129 12PS8B 13Ö7*J 4»ÖOÖf5; 196052 190177 .10401'0 2Ö77İJ0 r-, !ı 2ı(ı"-'l! 219523 220987 22S134 226580 ?39Ö89: 244300 250102 26Ö273 275005 298371! 30(1994 :J0Ö418 31^816 322805 ""
177646
450766 15690'i
. 297726 j :H5ÖÖ1
★★ 34-1807 i373077
412105 ________
| Beşer ytiz lira iktamiyö kazıman nûrHar'aliirî
• 004010 01Ö137 0211247 030281 040173
• 040302 045800 047ÖÖ6 047710 0ÖÎÖ74
323839 324477 320950 357744 351)706 365406 382456 401.750 406045
404058 408282
1053477 054216 054619 055734 057786 I062532 062629 00747! 072146 072152 075904 085111 Ö88100 U02OO4 094440 100042 102865 105430 111473 114053 139168 142599 149033 151789 J52799 161768 106İ29 174549 180364 197899 199523 204140 205794 206232 215472 223780 233168 239304 240281 245032 248611 256661 257451 257582 250067 261454 267885 269215 278112 280480 281109 292125 293223 296020 297133 296875 308055 309054 3J2255 329362 332028 348681 353068 357101 35.ÖÖ51 303847 369024 372564 378680 378Ö49 380996 392461 394175 396449 399449 414819 419529 421491 445188 447028 448692 449092 454053 -154807 459835 464499 469835 472974 49'7068 498648 ikiseryüz liFd İkramiye kazımın
1 numaralar:
J Son üç rakamı 160 ile nihayet bulan 50Ö numara ikişer’ yüz lira.
Yüzer lira ikramiye kazanan nu mhfalâr:
■ Söh üç rakam. 050 veya 970 ile nihayet bitirtil 1.000 numara yüzer : lira,
Yirmişer lira ikramiye kızartan numaralan
, Stıri iki rakamı 66 ile nihayet bu-j km 5.000 ritımaı-a yirmiler lira:
Oıtar lii'a ikramiye kazaııhn nu-
. maralar:
İl Sofi iki rakamı 16 veya 69 ile ni-|] riayet bülart 10.000 numara ortaı- li-
Beşer lira ikramiye kazanan nu-• mtıralnr:
Sört bakamı 1 veya 9 ile nihayet I buları 100:000 nuniâra beşer-lira ikfâmiye kazanmışlardır.
Üfr (Baştarafı ftlfincide)
İstifa edenlerin hemen hepsinin bucak ve .ocak başkanlârı ile ocak idare kurulları üyelerinden bulup, masının mânâsı ise gayet mühimdir Ve bu vatandaşların ekserisi. C. II. P. içerisinde gördükleri keyfî idare ve parti tüzüğüne aykırı hareketlerden haklı olara|ı müteessir bulunarak uygunsuz hareketlere â-let olmamak için partiden âyiılmış-laı-dır. C. H. P. den istifa etmiş bulunan vatandaşların isimleri aşağıdadır:
İsmi Köyü
Alit Ercan İlçe idare kurulu üyesi Mevlut Öztürk
İsmail Özer • ı$»c. .iî ,
Süleyman Gökçe ) • »' -■
Muharrem Kılıç . » »,
Abdulah Yılız, Karakeçili bucflk Bs. Azer Kaya Sülübük ocak N. Tanı-ıverdi, Karahamzalı ocak . Fevzi Yılmaz, Karaalı bucaW Karaca Öztürk, Boyalık ocak Tevıp Akangür, .Boyalık ikinci I-Ialil Özçelik, Boyalık ‘ö.dâı'e kııru. Kemal Arslan, Boyalik idaueku. .Ali Osman Solay Boyalık muhtarı Enver Öztürk, Boyalık öcak'ü^esi Hüseyin Elâgöz, Yenîköy O. Başk. Osman Aydın, Yeniköy ocak üyesi İbrahim Aydın • w
Sülfan A'ydî'rt • • »;I' -
* (Baştarati Birincide) (beklendiğine delâlet etmez. Ancak, 1 birleşmişlerdir. Komünistlerin bu te olan Akademik toplantı bugün kilisenin himayesi altında tertip e- ’ ' ’ ~ ' ' ‘‘
saat 15 de Eminönü Halkevlnde ya- dilen plebisit münasebetiyle bugün pılmıştır. Bu toplantı İlmî bir şekil- bazı hâdiseler çıkması mümkündür de cereyan etmiş ve neticenin Bir- ve bu yüzden burada fazla asker leşmiş Milletlere aksettirilmeğine bulunması faydalıdır. Hatırlardadır karar verilmiştir. I ki, Kıbrıs garnizonunu bir tuğay
Toplantıda Dr. Derviş, Manizade mevcuduna yükseltmek kararı bir ve Profesör Hâmit ve Klbrısı tem- ka« “V önce bildirilmişti ve Selâ-silen Ankaıaya gelen heyetin baş- n,kten Ir)eiliz kuvvetlerinin tahliye kani Dr. Fazıl, küçük birer kontıs- ■ sl InRilterenin Kıbrıs’a daha çok ma yapmışlardır. •kuvvet göndermesini mümkün kıl-
Bu mevzuda gençliğin kâfi derede olgun ve şuurlu bir hasssasiyet göstermiş bulunduğu ve mitingin çok heyecanli bir hava içinde geçe- , yŞr ceği bilhassa kaydedilmektedir. 1 h”'
Bir İngiliz gazetesinin şayanı dikkat
yazısı
Londra, 15 (a.a.) — Glascovv He-raid gazetesi Kıbrıs'taki drumu in-celiyerek şunları yazıyor: l şan komünistler, mümkün olduğu î
Kıbrıs'a İngiliz takviyelerinin gel- kadar çok karışıklık çıkarabilmek ! inesi, burada ciddi kargaşalıkların ................... ' ' ' ' ’ ' 1
' kuvvet göndermesini mümkün kıl- ı iniştir. ,
i Gelelim plebisit meselesine, Ada- I nın Yunan krallığına ilhakını isteyen Kıbrıs Yunanlılarının ihtirası i
i hiçbir tarihî köke dayanmamakta-! dır. Ortodoks kilisesi Kıbrıs Yurian-
I lılarının hislerini kamçılamıştır. 1 Türk azınlığı Yunanistanla birleşme aleyhindedir. Son zamanlâra kadar adanın tam bağımsızlığı için çarpı- j
I şan komünistler, mümkün olduğu 1
ümidiyle şimdi Ortodoks kilisesi ile
taktiği Ortodoks kiUaesitii İkaz etmeliydi ve tuttuğu yöluri tehlikelerini anlamış âlması gerekirdi. Kibrisin Yunanistanla birleşmesi ihtimali yoktur. Demek ki her türlü tahrik zararlıdır. Bizzat Atina hükümeti bu kargaşalığın Yunanista-nın Milletlerarası durumtina zarar vermesinden korktuğu için endişe-lenmiştir. Gelecek seneler zarfında Yunanistanm, yıkıcı bir iç harpten sonra, memleketin kalkınmasıyla meşgul olması lâzımdır. Ruslar dikkatlerini başka tarafa çevirdikleri içindir l(i, Atina biraz nefes-alabilmiştir. Fakat Yakındoğunun diğer bir noktasında yeni tazyikler olabileceği ihtimalini unutmamak lâzımdık. İngilterenin askerî durumunu zayıf düşürmek hdr halde Yunaj nistan için kiyasetli bir siyaset ol-1 maz. Ortodoks kilisesinin de bunu * unlaması lâzımdır:
Ar (Baştai'âfi BirinCide) faatlcrini idamO kasdiyle’ yaptığı değişiklikleri müdâfâa için uzun boylti kötiuŞnidk Mecburiyetinde kalmış, C.’ H. P. li Milelvökillerinih I ■acılan bu değişiklikleri aynen kabul ve taSdik etmekte gösterdikleri rrtdhâret ve tehalükü de -hhSSasiyet- ) kdli/ne.Siyib tavsif etmiştir. Nihat E-rlm:
(İşte biz 1950 seçimlerinin tam bil emniyet içinde yapılması için böyle bir kanun tasarısı ile Büyük Millet Meclisine gittik, dedikten sonra ştlnlarî ilâve etmiştir:
• Hükümetiniz bu büyük iyiniyeti gösterirken muhalefet bunu nasıl ' :arşıladi? Hepinizin bildiği üzere geçen Haziran avında .top’ladığı bir ' kongrede millî husumet kararı veıv di. Bu karar nedir? Cumhuriyet ka- | bunları karşısında herhangi bir lâubaliliğe meydan verilmiyeceği, buna .cür’et etmek isteyenlerin başlarını gene kanunun sert duvarına çarpacakları bilinmelidir. Hükümet bir yandan bu husustaki görüşünü hig bir şüpheye mbydan vefmiyecek şekilde vatandaşlara duyururken, diğer taraftan husumet kararını vermek gâfletihe düşmüş olanları Ur yandırmaya çalışmıştır. Vatandaşlar arasına düşmanlık fikrini sokmanın kötülüğünü her vesile ile anlatmaya çalışmıştır. Daha 15“ gün Öhee, ben, İzıriitte Söylediğim bir nutukta, düşmanlık kararından artık dönüleceğini ümit edebileceğimizi söylemiştim. Hakikaten altı aydır bu karara karşı bütün vatandaşlarda hasıl olan derin tepkinin uyandırıoı bir ders olduğunu zannetmiştim. Öyle ümit etmiştim ki 7 Ocakta yapılacak toplantıda bu karar iptal edilir, hiç değilse izah edilir. Fakat ne yazık ki, aksi yapılmıştır. Demokrat Partinin İ Odakta başlayan ve üç gün siirdtı toplantısı hakkında, aynı partinin geriel idare kumlu tarafından 13 Ocak günü gazetelerde yayınlanan tebliğde, millî husumet kafârından bâhsolunmakta Ve: «Bu husustu yeni bii* cevap vermek lüzumünu asld duymuyoruz» demektedir.
Bu söz milli husumet kararının kabulünden itibaren tekrar edilen tehditlerin teyidinden başka bir mânâ taşımamaktadır.
Arkadaşlar, sanki millî husumet kararı ne mânâda tefsir edilitse e» dilsin, memleketin siyasî havasını bulandırmak için kâfi değilmiş gibi, yeni bir tehdit daha öne sürdüler: Seçime girmeme, Meclise iştirak etmeme tehdidi.
Şimdiye kadar uluorta savrulan tehditler seçim kanununun eksik öldüğü veya kötü tatbik edileceği, iddiasına dayandırılmakta idi. Öyle anlaşılıyor ki, yeni seçim kanunu tasarısı karşısında, kanunun kötülüğü bahanesinin artık kolay tekfâr edilmiyeceği görülmüştür. Bu sebep*-ten olacaktır ki, Demokrat Partinin 13 Ocak tarihli tebliğinde çok garip ve ortaya atanlar hesabına hakikaten acıklı yeni bir bahane öne sürülmektedir. Bu bahane «hava» efir. Evet arkadaşlar, sadece .hava», tebliğde söylendiği gibi, sükûn ve siyası emniyet havası, muhabbet havası, saygı havası, baskı havasıdır:»
Eğer bu havalar kendi istedikleri gibi olmazsa seçime girmiyeceklâr-nliş. Meelifee iştirak" etmiyeceklet-miş.
Aziz arkadaşlar,
I-Tep hatırlarsınız ki, 12 Temmuz 19-17 beyannamesinden ödce de Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir tehdit karşısında tutulmak İstenmiştir. Şimdi millî hüsumet ka-rarlyte birlikte bU' tdhdit tekrar ele alınmaktadır. Bütün-bunlar» ilk de-
i çin başta- gelen bir .vazife sayıVö-’ rtnn. Toprak tertıihi meselesine gelince; Fakülteden çıkıtıiş, yüksek ! ziraat mühendisi unvanım almış bil gili ve azimli insanlarla zirâât mek | teplerinden ıfibzun değerli ölemân-ı lâtııhızin memlek&tin muhtelif yör-] lerîne dağılarak blZzat ziraat yap-. rhalkri. metpleketin_istiHsarhşydn* j en bû) ük payını toprağından ajan ıW Cllîen kdtılarak muhitlerine eti 1'yurdumuzda .»im’diyr kadar çoklan başmıli örnekleri atanoleri Yurdu inkişaf etmiş plınası gereken ziraat nuzun menfaatleri bakımından eh mizin teknik bakımçlan. henüz iste- ! önemli noktayı teşkil eder. Bugürte diğimifc seviyeden _ 1 —UJ- - )- ««« sı-
ğunu, memleketin bu ------------
. vasinin he yazık ki geç anlaşılmış olduğunu, memleketin 6u en örtem-li davacının ne yazık ki geç anlaşılmış olduğunu. Türkiye ziraatiniıi ciddiyetle ele alinhıası gerektiğini ve bunda e,n büyük hizmet ve ıncsü lîyetlerih ancak okumuş, yükselmiş, memleket ihtiyaç_ ve realitelerini kavramış yüksek ziraat mühendislerimizin ve ziraatçilerimizin uhdesine teveccüh, ettiğini izah etmiş-. tir. Ziı-aatin ancak bilgili ziraatçile;
ı-in hakikî ve daha ileri bir misyoner ruhu -ile çalışmalarile ve yalnız bir ilim olarak yükselebileceğine işûVöl edCn Bakan, bugüne kadar elde e-dilmiş olan inkişafların gözetileli a-maç önünde henüz kifayetsiz bulunduğunu, ziraâtimiZin milletin bftşta geleli hayatî bir ıhevzüu olarak yeni ybiii sesini duyurmağa Başladığım ve tekhik zıraate doğru hayırlı bir istikamet almıya yöneıdlğlrtl, bil hassa Mârshall plânlyle Vâki yardımların ziı'aâtîmize poR büjfülc ğe-üşmeler getireceğine kâanî bulunduğunu fakat bütün bunların yanında eh mühim başarı unsurunun, Zi-’rdâtçiîeıiniizih kendi 'davalarında çök ahlâ.Vişlî ve daha kuvvetli bir tesanüt göstermelerinin zaruretini belirtmiştir.
Yerii şart ve icaplar karşısında Ba kariliğin, kendi bünyesinde esaslı bii- yenileme yapmak mecburiyetinde bulunduğuna ve şimdiye kadar ziraat Hayaûriıızâ taallûk eden ö-nemİi kanunlarda yapılan değiŞlk-' likleröten sörira artık bir zaruret şeklini altaış olan yeni bit teşkilât kanunu tasarısının ele alındığını, bakanlık' mütelıâs&'ıslariyle Fakülte profesörlerinin iştirak ettiği geniş bir heyetin ciddi ve uzun çalışmaları sonunda hazırlanan tasarının muayyen formalite yollarını sür’atle geçirerek bir an önce Meclis'e sunulması üzerinde ehemmiyetle dur-ıduğunu açıkladıktan sohra arkadaşlarımın bu taleplerini tamamen I haklı görmekte sizinle beraberim, j Bu büyük derdin halli yblühda hazırlatarak hükümete şevketliyim tasarıyı müdafaa etmeyi Kendim ı
) (Başlatalı Birincide)
Meslek dert ve ihtîy?çlaı*i1e Bîi-, lığın önemli, kopülârinı' belirtbn bu I njütalâaîar üzerindi; yepideri scJz a-ı lan Tarım Bakanı Cavil Ol'âl; Tüı-' kiye Ziraatının eh” özlü noktalarını bütün pzfelîlkieriyle. açıkhyan çök santimi bir .hitabede bulunarak köye
V- köylüye ,Jny.■ ı'.-'ı'„ mİİH ....lirinin
İlçe. bucak ve ocak idare kurullarında vukubulön bu istifalardan sotira kayıtlı bulunan diğer üyelerin istifaları beklenmektedir.
D. P. Beypazarı ilçe kongresi
Beypazar, (Hususî) — Demokrat Parti Beypazar ilçe kongresi havanın çok soğuk olmasına râğröen o-cak ve bucaklardan gelen delegeler ve yüzlerce dinleyici huzurunda Havuzlu kahvede yapıldı. Kongrede bulunmak üzere Demokrat Parti genel kurulundan Adnan Menderes, Fevzi Lûtfı Karaosmatıoğlu ve İzmir Öemokratlarından Osman Ka-pahi ve Ankara il idare kurulu baş k-m Osman Şevki Çiçekdağ, ikinci başkan Muhlis Bayramoğlu ve il i-''•ue kurulu üyesi Ramiz Eren, Ham di Bulgurlu, Abdullah Gök, Yaşar Kuşoğlu da üç otomobille gelmişler dir. Evvelce kararlaştırıldığa üzere kongreye saat 10’ da başlanmıştır.
Üçe Başkan) Kemal Çayırlıoğlu-nun hasta olmaöı dölhjûâfyl'e ’kön-gi-eyi ikinci başkan Ya₺$£ Kuyum-cuoğlu açmış ve delegelerin yoklamasını müteakip Büyük Atanın aziz hatırası için bir dakika' ayakta durulmuş ve müteakiben il idare kurulundan Yaşar Kuşoğlu riyaset divanına seçilmekle ilçe idare kurulu faliyet raporu okunmuş:ve delegelerin rapor'üzerinde tenkit edici söz-lerindeılT sonra rapor oya 'İconüîmuş ve ittifakla kabul edilmiştir.
Müteakiben dileklere geçilmiş O-eak ve bucakların dileklerinin üst kademeye, bildirilmesine karar verilmiştir.
Bundan sdnry Ankara Ü İdaı-e Kurulu Başkanı Osman Şevki Çiçekdağ, i’zmip demokratlarından Osman Kapanî ve Fevzi: ,Lütfi Ka-raosmanoğlu: bîr kontışma • yapmışlardır.
Bu konuşmalardan- sonra İl idare Kurulu seçimine geçilmiş Ethem Kös, Kâmil Dinçe», ıMuarrimer İnce-oğlu; Necati Ertürk, Riza Pekalp Necmi K-ırcıoğltı. ı Osman Karaalp idare Jıeyetine seçilmiş ve araların da gizli oyla yapılan seçimden sonra Ethem Kös’ün başkanlığa, Kâmil Dinçer’in ikinci başkanlığa ve Muammer İnceoğlu’nun muhasipçiliğe getirilmesine karar veJ-Jlmiştİt.
uzak bulundu- kadar her yerde ve her vesile île en Önemli dâ ! bil kanaati izhâr ve Müdâfâa etti-j ğifh ğiBİ buhıiri aksirii düşürtebilecek insan da tasavVûı- cdeıhiycirum. Halen B M. Meclisinde ’ müzakere cdiİmekte olan buıiünkv'ilgili tasarı tasvibe iiıâZhâr ohirisâ Öüliü 1 süratle tatbik v€ tahakkuk ettirmek bertim içih en zevkli bîV vâfeiîff olll-çaktır, demiştir.
Gizli oyla yapılan seçimlBı- sonun db. alınan oylar ’sîraöiyle: -Mıistofb Uluöz, Târik Rond. Celâl Tbrırrtâh, Sufihi Rıza Doğukan-, FCridün Üb-tün. Sedat Kaosu, Sabahattin Ö’zbbk tdaı-e Kuı'ulu asli üyeliklerine; Ey-yup Hizalan. K^zım Bayraktar'. Haindi Özkan, Süreyya Çakıroğlu. Necmi Yüceer, yedek iıyeliftlere: Halit Evliyaı-, Ömdç Rüştü Tatman. Yunus Özsaıı Denetleihe KurUluna; Süreyya Genca; Yâçaı- Özey, Muhlis Erkmen de Haysiyet DiVanına seçilfhişle'rdîr.
Yugoslavya Amerika’dan silâh alacak
★ (Baştarafı Birincide) lerindeıı sonfa Irlına taMaihiyle inân mışlardır.
Ailen demiştir ki:
Amerika bir taarruzun yapılmasını dahi beklemiyecbktir. Yabancı kuvvetlerden yardım gören bir da1-hilî ihtilâl bile Amerika tarafından bir tecavüz telâkki edilacoktir
Son günlerde Yugoslavya • Amerika’dan parasını peşin Üdrmek üsb* re 400 tayyare rnotörü istemişti. Bunlardan başka hava meydanları tesislerinin geliştirilmesi içirt de tek i nik yardım talebinde bulunmuştur.
Diğer taraftan Yugoslavya hükü-1 metı Rusya ve peyk devletlere dit' ı uçâklarinm Yugoslavya üzerinden uçmalarına mahi olmak içirt bü'iln hava nakliyatı sistrmirulc i lik yapmıvn karar vermiştir.
Kar, tipi Şimalde yolları tıkadı
* (Başlurıü'ı Birincide) raya çıkmışluı-clif*. Aydın mcflbriı İse gdr.trrct :..llc;'.dc!e ettik
teıi sonra Hamulesi bulunan 201İ0 ............................’öy
fa olarak Türkiyede görülen şeyler değildir. Başka iklim ve başka top-'rdklarda bir takım siyasi parti ve-ytı zümrelerin'bu usulleri kullandık lâl’i görülmektedir. Ama, onlaı‘ın programları ve hedefleri büsbütün l); ı.şlrıu 11 r. Tüıl.ç.- olarkk’ tikinim ----a------ ..---- ....
kelimesi ilb ifâde edebileceğimiz gühlerce dalgalarla mücadele • ObstrUction. usulleri memlbkcti-ıhizde tatbik edilmeden önde, türlü. telıeke gazı denize dökmüş ve şekilleri ile başka yerlerde tatbik’ İçlikle İnce Feneri yakınında olunmuştur. Usul yeni değildir. Fa- kayalıklar,arasında bulutlar kat, bi‘z Türkiyede yükselecek olan I ra olurmdfclür. çok partili siyasî hayatın bu türlü] haSthklatdbn daima uzak kalmasını yürekten temenni etmekteyiz.*
Icumltı-
AVdıif motorunun knpt'ant karâ ,W lü ife Sîhob-â gitmiş vi) tâyfh'laVtı d/ • bir şey olmamıştır.
Mason Derneği yıllık kongresi
ir (Baştarafı Birinoiûv/
Pek sâmiriii bir tıaya içerisinde cereyan eden bu toplantı sonunda Genel Kurul Başkam toplantıyı şu cümlelerle kapatmıştır:
-Masonluk nedir? Hiz, fprdqn ve müştereken içtimai terakkiye hadim bir teşekkülüz. Fikrî ve içtimai tekâmül gayemizdir.
Müsamaha, nefsine ve. ahara hürmet, tam bir hürriyeti vicdpn esas düstürkınmızdır.
Oihalet, hürafa. her türlü taassup ve mücadele hedeflerimizdir.
Öihalet, hüröfe ve taassubun- ajıa sidir, ve bizce taassUbtuı hei- türlüsü sapık bir görüştül’.
Faziletli, hak ve adaleti.'akıl ve hikmeti, ilim ve irfartı tebcil ede-
İnsanlığın maddî varlığı üstüne insanlığa yaraşır bir nevî bina kürrriâk) yani rulü vb fikri tekâ-'mille ddğru yürümek nefsimize karşı vazifemizdir.
Tekâmül için bile şevki tabii-'lcı iyle mukaddes- bir Hâğ 'ölân aile hayatım ve hütüti hayâtıfnıZın, ben 'liğirtıüîlrt ve duygularımızın mönbaı, : muhit’ Ve muhatı olatf, Vktîfoi en •bliytlk aşkla Şevmelc ailâİHiZe ve yurdumuza karşı vazifemizdir.
1 Nihayet, insanın içtimâîllk Vasilinin tabii bir icabı olatalt i(}tithaî hn-Vtıtta insaniyet mefk'îlft’SİHti hftdim ;l)iv ruhî tekâmülü erişmek dte insanlığa kdrşl vhziferfıiZdir.
Sevmek, sev'lî-rtâk' t-eltâmlll hanv ^elerimizde h'scmüt için vazifemiz; •lir.
İyi bir masun deme!:, ivi bir vatandaş. mülHtâthîl bir insan olmak
Simi Âzaırtı Kât not tuh, vorti İdare i'lnTuIunnri’inv örrifnıuzdekî yıl için-‘-ioki ı. • in :' 1)as-artlı'bln6aSinı ni-:ytiz rderiin.
SaJıifc: 6
M M J V Z
ta-i-ım
First Wienna dün de
Gençlen birliği karma takımını 4-1 yendi
Türk - h an Millî maçı 2 Nisanda
İran Futbol Federasyonu, Türkiye ve İran Millî futbol takımları lirasında memleketimizde bir temas yapılması için Futbol Federasyonumuza müracaat etmiş ve bu teklif memnunlukla kabul edilmiştir.
Türkiye - İran Millî Maçının 2 Nisanda Ankarada yapılması kuvvetle muhtemeldir.
Kartal ve ÛUADRAT
Çizmelerini Tercih Ediniz. p
Vatandaş! Rekabetten doğan ucuzluk işte böyle olur ra
pahalılıkla mücadele ediyoruz. Çizme fiyatları r
759 kuruştan değil 5 liradan başlar
Quadrat çizmelerinin fiyatları
dan 26 No.ya kadar 500 Krş.
Ankara Şoför Okul’unda
YENİ DEVRE KAYITLARINA
I BAŞLANMIŞTIR. OCAK SONUNDA DERSLERE BAŞLANIYOR
1 — Okulun müddeti 2
2 — Okulun ücreti (N reksiyon dersleri dahil
Oyunun ilk devresi 0-0 sona erdi
Gençlerbirliği kalecisi, Avus turyalılann ikinci golüne yaptığı p lonjone raömen mâni olamıyor.
First Wienno kafile reisi ne diyor ?
Maçtan sonra kendileriyle görüştüğümüz First Vienna kafile başkanı şunları söyledi:
•— Sahanın don olması yüzünden oyunumuzu lâyikiyle gösteremedik. Zaten her iki taraf için de bu durumda fazla bir şey beklenemezdi.
Her iki maçın hakemleri umumiyetle İstanbuldakilere nazaran iyi idi.
İstanbul takımları, biraz sert oynamakla beraber Ankara takımları-m 1 taran futbolu daha ivi anlamış oyunculara malik bulunuyorlar.
İlk maçta en fazla beğendiğimiz oduncular Mustafa ve Bülenttir. I-kinci maçta da llasanı beğendik.
Umumiyetle Türk futbolunu Mısır futbolundan üstün bulduk. Bir Mısır - Türkiye temasında Türk takımının kazanacuğını muhakkak addediyoruz. •
Maraton koşusn tehir edildi
B. T. Ankara Bölgesi Atletizm A-janlığından:
Bugün yapılacak olan 35 kilometrelik maraton denemesi, havanın çok soğuk olması dolayısiyle tehir edilmiştir. İlgililere tebliğ olunur.
Kartal çizmelerinin fiyatları
22 No.dan25 No.ya kadar 700 Krş.
diş tabibi
HALİL) SUNGUR
ÇankırıdakJ muayenehanemin) AnafartaJar Vakıf tş Hanı kat I No J1B e nakiMmijtlr
— Amatörl
ŞABAN KULAK: G Çıkrıkçılar Yokuşu Saraçlar Çarşısı N Telefon : 11919
First Vienna takımı dün ikinci ve son karşılaşmasını Gençlerbirliği takımiyle yaptı. Havanın bir gün evvelki gibi çok soğuk olması yüzünden maçı seyre ancak iki bin kadar seyirci gelmişti. Daha evvel ilân edildiği gibi Gençler, Demir-spordan takviye almıyarak sahaya kendi kadrolariyle ve şu şekilde çıktılar:
Orhan, Muzaffer, Sait, Ali, Haşan, ’ Ayhan, Hamdi, Korhan, Ali, Şahep, Mustafa.
larda netice almak istedikleri göze çarpıyordu. Üstüste iki korner kazandılar fakat ikisi de neticesiz kal-
Vienna’lılar da ise, en iyi oyun- . cuları olan sağiç Decker oynamı-
dı. 5 inci dakikada santrforlarının uzaktan kuvvetli bir şütü kalemizin üs^ zaviyesinde direğe çarparak geri geldi ve uzaklaştırıldı.
7 inci dakikadan sonra toparlanarak Avusturya kalesine inmeğe başladık. Sağaçık Hamdinin arka arkaya iki inişinden sonra Avusturya kalesinin önü karışmağa-başladı. Oyun bir müddet karşılıklı akutlarla geçti.
yordu. Sahada şu kadro ile yer âldılar:
Engelmeier, Ribitzki, Novotny, Schachinger, Sabetitsch, Doidold, Machan, Schafer, Micherl, Strittich, Probst.
- Maçın hakemi Muzaffer Ertuğ-du.
Oyuna saat 14,35 de başladı. Hemen ileri atılan Viennalıların ilk iki hücumu ofsaydla kesildi. Fakat üçüncü akutlarında en tehlikeli o-yuncularmdan biri olan solaçıklan içeri kaçarak 18 çizgisi içinden şü-tiinü attıysa da kalecimiz topu tuttu. Viennahların daha ilk dakika-*
14 üncü dakikada AvusturyalIlar soldan tehlikeli bir iniş yaptılar. Kaleci Orhan 18 dışına kadar çıkarak'Avusturya sol açığım elle tutup topu dışarı çıkardı. Firikik atışları neticesiz kaldı. Akabinde sağdan indiler. Sağiçleri Schafer, kendisine kalemizin içinde denecek kadar yakından verilen topa yetişemedi
ve hatırı sayılır bir fırsatı kaçırdı. AvusturyalIların pek uzun sürmeyen bu defaki baskılarından kurtularak 2 inci dakikada tekrar
hücuma geçtik. Fakat bizimkilere nazaran çok daha usta olan AvusturyalIlar hâkimiyeti elden bırakmıyorlardı. Nitekim çok geçmeden
Ingiltere liğlerinden gelen en son resim
IVçdnesmay’i da ancak 1—o gibi ııfak bir farkla yenmeğe muvaffak olan Arsenal ligdeki uıevkihıl biraz daha iyileştirmiştir. Yukarıdaki resimde bu maçla Slıeffield kalecisi Mc. İntosh’un Arsenal sağ-içi Jimuy Loglc’deln topu kurtarışı görülmektedir.
DİKKAT
(I i Rt-.T ’eızie.vi
llıırlyodaki parazit kalkınca sos nasıl net gelirse. Aradan patroK
Dikiş ücreti biıylc «löşer: Birinci sınıf m.ıl'i-mr ile Hatldrcs 35 45 hraya * Gay ret Terzlevi İZZET KÖROĞLU
Anafartalar . (‘ad. Evkaf ishnnı Kat 4 No. 410 (97)
Satılık EV
■ Yenişehir Meşrutiyeti caddesi llatay sokak No J l de muntazam ve (güzel bir bahçe içinde çok kullanışlı bir ev satılıktır
J 2 büyük salon, bir fümuarlı şömine, iki büyük yatak odası (bun-
| lur merkezi teshinle ısınır), ayrıca iki oda. .
İ Bahçede hizmetçi odası, kömürlük ve odunluk vardır Ev boş teslim edilecektir.
Müracaat 24627 Basri Aklaş.
IIEVLET TİYATROSU
BÜYÜK lTYATROda
Kapelman Yaylı Şatlar Kuarteti lkınc-ı konseri
17 Ocak 1950 Salı saat 21 de Her yer 50 kuruş Biletleri satılmaktadır.
Telefon: 10370-40
yine kalemizin önünde oynamıya başladılar. 30 uncu dakikada kalecimiz yerinde çıkışlarla iki kurtarış yaptı. 32 inci dakikada Santrfor A-li topu ayağında çok tutması yüzünden çıkan bir fırsatı kaçırdı.-
Oyun süratli bir tempo ile devam ediyor. Fakat iki taraf da neticeyi değiştirecek golü yapamıyor.-Devrenin son dakikalarında-sağdan gelen tehlikeli bir Avusturya • akınım Santrhaf Haşan, topu • kornere atmak suretiyle savuşturdu. Ve biraz sonra da devre-0—0 bitti.
İkinci • devrede Gençler solaçığa Mustafanın-yerine Küçük Kemali getirmişlerdi. Neticesiz kalan bir iki akımınızdan sonra, 6 ncı dakikada AvusturyalIlar sağdan indiler ve bir korner kazandılar. Kornerden gelen topu kaleci Orhan uzaklaştır-dıysa da sağaçıklannın tekrar ortaya verdiği topu santrforları yakın mesafeden kalemize sokarak ilk gollerini çıkardı.
Oyuna başlamasiyle beraber tekrar ortadan indiler. Kaleci Orhan-dan topu söktülerse de kurtardık. Top Hamdiye kadar uzandı. Fakat kalecileri sağaçığımızın ayaklarına atılarak kaptı.
AvusturyalIlar rahat bir oyun tutturdular. Cenahlardan yaptıkları akınlar kalemiz için her zaman tehlikeli oluyor.
13 üncü dakikada sağdan Aliye kadar uzanan topu santforumuz solaçjğa aktarmak isterken sol haf-ları elle kesti. AvusturyalIlar, hakemin, haklı olarak verdiği penaltıya itiraz ettilerse de penaltıyı Haşan httı ve yerden bir vuruşla gole çevirdi. Vaziyet 1—1.
Beraber duruma girdikten sonra gençler hücumlarını sıklaştırdılar. Bu arada sinirlenen AvusturyalIlar evvelâ Şahaba, arkasından da Kor-hana kasdî favuller yaptılar. 19 uncu dakikada soldan indik, ortaya gelen topa kimse gitmediği için A-vusturya kalecisi çıkarak kaptı.
20 inci dakikada sağdan kalemize bir firikik atıldı. Top avuta çıktı. Avut atışını Haşan yaparken oyuncularımızdan birine çarpan top A-vusturyalıların ayağına geldi ve i-kipej gollerini de kazandılar.
23 üncü dakikada Ayhan çıktı, yerine solhaf Hüseyin girdi. AvusturyalIlar oyuna tam mânâsiyle hâkim oldular ve 40, cı dakikada san-
trforları geriden aldığı pası üçüncü defa kalemize göndererek üçüncü gollerini de yaptı.
44 üncü dakikada Ali Avusturya 18 pası içinde müsait bir vaziyette bir top aldı ve önündeki beki de geçerek hemen gülünü attı fakat top dışarıda. Biraz daha sürebilsey-di ikinci golümüzü kazanabilirdik. Oyunun bitmesine pek az kala kalemizin önünde aradan topu kapan sağiçleri dördüncü gollerini de çıkardı ve maç da böylece 4—1 First Viennalıların galebesiyle sona erdi.
Burada işaret etmek istediğimiz bir nokta da, First Viennalılar, ken dileri aleyhinde verilen her karara itiraz etmekte ve hakemlere uluorta hakaretâmiz hareketlerde bu-
lunmakta, bu yetmiyormuş gibi, değil mağlûp vaziyete, beraber durama, girince bile sert hareketlerle oyunu çığrığından çıkarmaktadırlar. Centilmen olarak tanıdığımız Avusturya futbolcuları hesabına, First ViennaLıların bu defa memleketimizde yaptıkları temaslarda bıraktıkları kötü intibaı esefle belirtmek isteriz. Nİvaz.I fiRi.
Basın-Yayın ve Turizm
Genel Müdürlüğünden
1 — İstanbul Radyosu için yazıhane, koltuk, dolap ve emsali 18 kalemden ibaret 218 parça eşya kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır, lemden ibaret 218 parça madeni eşya kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
3 — Eksiltme 20/1/1950 tarihine tesadüf eden Cuma günü saat 15 de yapılacaktır.
4 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak ve hu eşyaya ait resimleri görmek istiyenlerin Ankarada Çankırı caddesinde Nurettin Baki Ersoy apartmanında Genel Müdürlüğümüz İdarî İşler Müdür -lüğüne müracaatları ve talip olanların muayyen gün ve saatten bir saat evveline kadar Ticaret Odası belgesini ve koyacakları kapalı zarflarını Nurettin Baki Ersoy apartmanındaki Genel Müdürlüğümüz Satın Alma Komisyonu Başkanlığına vermeleri ilân olunur (35) ■ (12)
Şık Avizeler
Nadide Porselen sofra takımları
ENGLISH ELECTRIC BUZ DOLAPLARI
Avrupadıuı getirdiğimiz görülmemiş hediyelikler
Amerikan Gaz Sobaları, Gaz Ocakları Çamaşır Makineleri
Bilûmum Mutbak ve Balon Eşyalarlyle Süslü Salonlarımızı ziyaret ediniz.
Hiç bir yerde şubemiz yoktur. Telefon: 14671 (1591)
Tecrübe Ettiniz mi?
YILDIRIM DİŞ SUYU
Diş ağrı ve nezlesini derhal geçirir. Fiyatı : 50 Kuruş
YILDIRIM EL SUYU
El ve yüzdeki çatlaklık ve sivilceleri geçirir, cildi pamuk gibi yumuşatır.
Fiyatı : 75 Kuruş
Şark Merkez Ecza Deposunda ve
Büyük Eczanelerden arayınız. (1577)
'ııl lll Tl IIHlıTI
Satılık Otomobil
Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkezinden :
Dört kapılı, altı silindirli, henüz 8577 kilometrede modeli
«CHRYSLER» marka yeni bir otomobil kapalı zarf usulü ile satılacaktır.
1000 liralık teminat mektup veya makbuzu eklenmiş ulan kapalı teklif mektuplarının 2ü/Ocak/1850 günü saat on sekize kadar Genel Merkeze verilmesi lâzımdır.
Otomobil her gün iş saatlerinde Genel Merkez garajında görülebilir.
Dernek ihaleyi yapıp yapmamakla serbest olup kesin karar 25 O-rnk r-arsnmh» «Hlnll ö&UcUn «nnm teblifr edilir. (15®5)
7
fazdtafıJrta yeEiA!
tableti accak-cAfa/nui veya çay
GRİP
BAS «O-»”"- (
feSPRO’
iUMtSULİ. ILV6R ITO 3Tİ »utlu ««Tğg. (ST«Mguı
Ankara Birinci Erkek Sanat
Enstitüsü Müdürlüğünden:
Oksijen kaynakçılığı öğrenmek istiyenler için: Oksijen kaynağı kursu
a) Enstitümüzde çalışmalarına devam eden Kurslarımızdan IV. devre oksijen kaynakçılığı kursu 6/11/1050 pazartesi günü öğretimine bağlıyacaktır.
b) Kurs, cumartesi ve pazar günleri hariç olmak üzere, hergün saat 18.30 dan 21.30 kadar devem eder. Süresi 3 aydır.
c) Kursun kadrosu 15 öğrenci olup buraya, demircilik, karoseri motorculuk, kaynakçılık, demir yapı işlerinde çalışanlar tercihan ve müracaat sırasiyle kabul edilirler.
d) Kayıt edilmek istiyenler kayıt şartlarını öğrenmek üzere en kısa zamanda akşamları 17.30 - 19 arasında Ankara Birinci Erkek S)
ı nat Enstitüsü - Akşam Erkek Sanat Okulu Müdürlüğüne baş vurmalı ılırlar. I (298) (23)
......... '
KIZILAY DERNEĞİ GENEL MERKEZİNDEN:
Elli bin adet çadır kazığı satın alınacaktır. Şartname ve sözleşme tasarısı Genel Merkez Tekel Servisinden ve İstanbul Depocu Müdürlüğünden verilir. Örnekler aynı yerlerde görülebilir- Tek lifler kapalı zarfla yapılacak ve 500 liralık geçici teminat mektup veya makbuzu eklenecektir. (27 Ocak 1950 Ocak akşamı) na kadar tekliflerin Genel Merkezde bulundurulması lâzımdır.
Postada vaki olacak gecikmeler kabul edilmez. (1602)
Muhasebe
Enis Behiç Koryürek
iu en son. kitabı
Varidat-ı Süleyman
Akba Kitabevi
Yeni Vergi Kanunu işleklerin-göre uygun fiyatl.ı Muhaseb» (Defler) tutulur ve ıfiuhasel» dersi verilir. |-
Müracat: Zafer’de Muhasip.
Comments (0)