13 Haziran 1950 Akşam


Paslanmaz ve

Oyulmuş
PAL
TRAŞ BIÇAKLARI
Sene 32 — No. 11377 — Flatl; her çerde 10 kuruştur.
SALI 13 Haziran 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
flmerikaılaki unluklar
Bir yandan Başkan Truman. öbür taraftan Dışişleri Bakam Acheson. Amerikan dış siyasetini anlatıp müdafaa eden bir sıra nutuklar vermektedirler. Bilhassa Başkan Trumanın son iki nutku çok şiddetlidir ve Sovyet Rusya aleyhinde sert ithamlarla doludur. Truman geçen cumartesi Saint -Louis'de söylediği nutukta Sovyet Rusyamn açıktan açığa harbe hazırlandığım büdlımişlir. Truman. Sovyet Rusyamn beş yıldır güttüğü emperyalist siyasete ve dolambaçlı yollardan tecavüze geçerek milletleri esir haline getirmesine hücum ederken Amerikadaki infiratçıları da acı acı tenkid etmiş ve demiştir ki: «Bizi dış politikamızdan ayırmak isti yen infiratçılar yalnız dünya sulhu için değil, kendi milli güvenliğimiz içtn de tehlike teşkil ediyorlar.»
M Acheson un, Londra Atlantik PakLı konferansından dönüşünde, Amerikan f entarim aydınlatmak ve kendi tâbiriyle rTopyekûn siyaset» sistemini izah etmek İçin yer yer nutuklar söylemesi ve Başkan Trumanın da kendisine yardım etmesi sebepsiz değildir. Bu sebepleri şöylece hulâsa edebiliriz:
Avrıtpaya ekonomik yardım. Atlantik Paktı devletlerine geniş ölçüde silâh yardımı Amerikalı vatandaşa pahalıya malolmaktadir. Tasarruf istiyenler Amerikana dR çoğalmıştır. Bundan istifade eden eski cinfiratçılar-. yani Amerikanın Amerika dışında işlere karışmasını istem ive nler son zamanlarda yeniden canlanmışlar, harekete geçmişlerdir. Batı -•Avrupada baş gösteren bir nevi «tarafsızlık* cereyanı, Batı Avrupanm milli müda-» fanları için fedakârlığa girişmekte ağır davranması ve her şeyi Amerikadan beklemesi, bu yüzden Atlantik Paktı emniyet teşkilâtının yerinde sayması Amerikada bir derece kırgınlık yaratmıştır.
Komünist Rusya ile kapitalist Amerikanın pekâlâ yan yana yaşayıp geçinebilecekleri ve Sovyet Rusyamn sadece barış istediği hakkında Moskova ricalinin zaman zaman söyledikleri sözler, harb istememesi ye Avrupa uğruna bu kadar ağır yüklere katlanmaktan kaçınmak istemesi tabiî olan Amerika halkı üzerinde tesirsiz kalmıyor. Solcu «Terakki» partisi bu ruhi haleti boyuna istismar etmektedir.
Bundan başka, bazı iç po-*, lif ika sebepleriyle Dışişleri Bakanının siyaseti ve sahsa hücumlara uğramaktadır.
İste gerek Başkan Tru-gerek M. Acheson A-merikadaki bu hava ile mücadele etmek. Amerikanın Avrupaya yardım etmesindeki zarureti anlatmak. Sovyet Rusyamn gayelerini iyice açıklamak, dünya sulhunu ve binnetice bizzat Ame-rikayı bekiiyen tehlikeyi belirtmek zorundadırlar. Amerikan milleti verdiği milyarları körü körüne ve kolay vermiyor. Onu. tarihte eşi görülmemiş bu muazzam fedakârlığa razı etmek 1-çin cebinden çıkan bu paraların (yalnız Marshall iktisadi yardımı için her Amerikalı vatandaş başına senede ortalama 62 dolar düşüyor) yerine harcandığına inandırmak lâzımdır. İnandır- manın çaresi de yalnız Av-rupanm haline acındırmak değildir. Amerikanın kendi hayati menfaatleri göz önünde tu tu İmalıdır. Amerika idarecileri yıllardır bu guc işin peşindedirler ve dünyayı yeni tanımaya baş-lıyan kalabalık bir millete kendi hakiki menfaatlerini
anlatmaya muvaffak olmuşlardır.
Yeniden başlıyan bu gayret. gittikçe sertleşen nutuklar hem tehlikenin gitgide yaklaştığını, hem de yeni fedakârlıklar isteneceğini göstermektedir.
Batı âleminde kararsızlık, anlaşmazlık, bol lâkırdılı konferans edebiyatı ve mukaddes hodbinlik siyaseti devam ederken kesin bir programla hazırlanan Sovyet Rusya, adım adım yürümekle, hiçbir açık tecavüze girişmeden, ordularını kullanmadan emellerini gerçekleştirmektedir. Bunu yaparken Sovyet Rusya, bütün Batı dünyasında olup biteni, Amerikada, İngiltere ve Fransada neler yapıldığını. milletlerin hangi ruhî hâlet içinde bulunduklarını kendi evinin içi gibi biliyor, fakat Sovyet Rusva-da neler hazırlandığından kimsenin haberi yoktur. Buna rağmen, atom bombasını tahminden iki yıl önce keşfettiği söylenen Sovyet Rusyamn, İ952 yılında Amerika ile boy ölçüşecek bir duruma geleceğini, bu işlerin hesabını kitabını tutan bilginler iddia etmektedirler.
Buna karşı Batı cephsi ne vaziyettedir?
Batı âleminin tek dileği sulh ve emniyettir. Rusya-ya taarruz etmek kimsenin aklından geçmez. Fakat Rusyamn İsteği dünya hâkimiyetidir. Bundan da kimsenin şüphesi kalmamıştır. Rusvayı bu emelinden alıkoyacak tek engel, onun tecavüzüne set çekecek yeter kuvvettir. Yazıktır ki dünya sulhu, bundan böyle ancak kuvvet muvazenesine dayanacaktır. Sovyet Rusya Batıdan kuvvetli olduğu gün sulh bozulacaktır. Amerikanın bütün gayreti, sulhun tek temeli olan bu üstün kuvveti yaratmaktır. İtiraf etmek lâzımdır ki bazı Batı Avrupa efkârında bu zaruret, henüz. Amerikada olduğu kadar kavranmamış-tır. Daha doğrusu, bazı çevreler. Avrupa müdafaasını yalnız Amerikadan beklemektedirler. Mayıs ortasında Londrada toplanmış olan Atlantik konferansı Avrupa müdafaa teşkilâtına bir hız verdi mi? Umalım ki öyledir. Çünkü önümüzdeki iki yıl bu büyük işler için çok kısa zamandır. Başkan Truman da Rusyamn harbe hazırlandığını haber vermekle yalnız Amerikaya değil, bütün dünya milletlerine hil#b ediyor.
Necmeddin SADAK
■-■■■(■( ılgaâ
«Mens sana,..»
(Sağlam ruh, sağlam vücuttadır) meselinin aslı Lâ-tincedir, malûm: (Mens sana in corpore şano.)
Spor faaliyeti vücutları epey geliştiriyor. Zarf olgunlaşıyor, mazrufun da aynı şekilde gelişmesi icab eder. Şampiyonlarımızdan birçoklarının, hele beynelmilel karşılaşmalara göndermekle şeref duyduklarımızın LiirJii zabıta vakalarında isimlerinin duyulmaları hapse girip çıkmaları, hapisten çıkıp sahaya, sahadan çıkıp hapse girmeleri pek elim tesir bırakıyor. Yalnız bizim milli muhitimizde değil, bilhassa milletlerarası çevrelerde bu vaziyetler hayli garip kaçmaktadır.
Delikanlılık, evet, ismi üstünde. Fakat, iyi inkişaf etmiş bir sporcunun, kendi sinirleri. kendi iradesi üzerinde de baskısı, idaresi olabilir. Sporculardan, bilhassa rekcrcutanmızdan, şanını-yonlarımızdan bunu bekliyoruz.
«Meııs sana-. isteriz.
Arapça ezan, grev hakkı ve af tasarıları
Birçok D. P. Milletvekilleri, Arapça ezan tasarısının ramazandan evvel kanunlaştırılmasını istiyorlar
Af kanunu tasarısı cuma günü Meclise veriliyor. Bakanlar müstacel tasarılar hakkında bugün Parti Grupuna izahat verecekler
Ankara 13 CAkşaınl — D P. Meclis grupunun bugünkü toplantısında. Arapça ezan meselesi görüşülecek ve bir prensip karan alınacaktır. Bu karar alındıktan sonra, hükümet icab eden tasarıyı hazirlıyarak Meclise sevkedec ektir. Kastamonu Milletvekili Muzaffer Mütto ile bazı arkadaşları Grup başkanlığına verdikleri takrirde Arapça ezan okunması tasarısının ramazandan evvel hazırlanarak Millet Meclisine acele verilmesini laleb etmişlerdir.
D. P. Meclis grupunun bugünkü toplantısında hükümet süratle kanunlaştırılmasını lü-
zumlu gördüğü tasarıları, gru-pun tasvibine sunacaktır.
Bu tasanlar hakkında Başbakanla alâkalı Bakanlar, gru-pa gereken izahatı vereceklerdir. Tasarılar arasında işçilere grev hakkı verilmesi ve af tasarısı da vardır.
Diin Bakanlar Kurulunun yaptığı toplantı beş saat sürmüştür. Toplantıda bugün Parti grupuua sunulacak Arapça ezan, grev hakkı. At tasarıları son defa güzden geçirilmiş ve İdare âmirleri arasında yapılan ve yapılacak değişiklikler görüşülmüştür.
Istanbulda Millî Eğitim Ba-
kanının incelediği meseleler
Pazar gününden ben şehrimizde bulunan Milli Eğilim Bakanı Avni "Başman dün milli eğitim müdürlüğünde meşgul olmuştur.
Bakan, burada göreceği işlet hakkında şunları söylemiştir;
—( Burada bulunduğum miid det içinde Teknik üniversitenin not meselesini tetkik edeceğim. Okullarda lisan meselesinin düzeltilmesi için de çalışmaktayız.
Istan bul da 6 ay kurs gören beden terbiyesi öğretmenleri, miinhall "re tâyin edilecektir.
Istan buldaki munhaller kapa r.ırsa diğer öğretmenler Ana-doluyu tâyin edileceklerdir.
Evli öğretmenlerin durumunu da inceliyoruz. Evli öğretmen.-
ler eşlerinin bulunduğu yerlere en kısa zamanda tâyin edileceklerdir.»
Milli Eğitim Bakanı Avni Başman
Dedeağaç Yunan öğretmenlerinin ziyareti
Yunan öğretmenleri valinin nezdiılde
İslanbula gelmiş olan Dede ağaç Yunan öğretmen Akademisi profesörleri Vali ve Belediye Reisini ziyaret elmişler ve Istan bulda gördükleri iyi kabulden ve kolaylıktan dolayı teşekkür etmişlerdir.
Tarsus'la Amerikaya seyahat
Arkadaşımız Şevket Rado’nun mektuplarını bugünden itibaren üçüncü zahiremizde neşretmeğe başlıyoruz.
Maziye ait hesaplar
5 dosya üzerinde tahkikat yapılacak
Mecliste kömür ihracı yolsuzluğu tahkikatının niçin durdurulduğu ve evkaf erazisi-nin ecri misille kimlere satıldığı sorulacak
Ankara 13 — Ulus ve Ankara gazeteleri C. H. P. Meclis Gru-punun neşrettiği resmi tebliğde
kında tahkikata başiıyacak ve
Af tasarısı cuma günü Millet Meclisine scvkedilecektir.
Yeniden 15 kadar valinin nakil ve tâyinleri mevzuubahls olmaktadır. Bunlardan bazdan tekaüde sevkedilecekllr.
Başlarına sarık saranlar
Samsun 12 — Arapça ezanın serbes okunacağı şeklindeki haber üzerine, Samsunun Kavak ve Vezirköprü kazalarına bağlı bazı göylerde başlarına sarık saranlar olmuştur. Bunlar hakkında İcab eden kanuni takibat yapılmaktadır.
hükümetten maziye ait hesapların tahkikini ve suiistimal yapanlar varsa cezalandırılmasını hükümetten vaki olan talebi üzerinde ısrarla duruyorlar.
Hükümet mahfilleri, suçlu □lanlar varsa, elbette ki bunlar hakkında kanuni yollara başvurulacağını bildirmektedirler.
Temin edildiğine göre, beş suiistimal dosyası üzerinde durulmaktadır.
Demokrat Parti milletvekillerinden bazıları da sırasiyle bu suiistimaller hakkında Meclise sözlü soru takrirleri verecekler, hattâ icap ederse gensoru açılması yoluna gidecekle t d Lr.
Hükümet bunlara cevap vermek üzere bu hâdiseler hak-
bu suretle de suçlu görülenlerin dosyası adalete tevdi edilecektir.
Sorulacak sorular meyamııda İstanbul kömür tevzi müessese-sine verilen kömür ihracı işinde bazı yolsuzluklar olduğuna dair evvelce yapılmakla olan tahkikatın sonradan durdurulmasının neden ileri geldiği ve İstanbıılda Evkafa ait yerlerden bir çoğunun 030 senesine göre ecri misil tâyini suretiyle son senelerde bazı kimselere ne şekilde satldığı meselelerinin bulunduğu söylenmektedir
Ayrıca söylendiğine göre, evkaf tarafından 930 senesindeki ecri misil esas tutulmak üzere satılan bu arazinin bugünkü para ile 160 milyon lira tuttuğu ileri sürülmektedir. ,

Cumhurreisli-ğı bütçesinde tasarruf
Hükümet bütçeden indirmeler yapmak kararındadır
Ankara 12 — Hükümet, bütçede tasarruf temin edecek tedbirleri tetkike devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı emrindeki 18 otomobilden on beşi. Başbakanlığa tahsis edilen üç otomobilden ikLıl veya Başbakanlığın hizmet arabası servisten kaldı-rldığı ve bunların masrafları tasarruf edildiği gibi Cumhurbaşkanlığının masraflarında da tasarruflar yapılacaktır.
Cumhurbaşkanlığının aylık maaşı 15.000. mutfak masrafı ISO.000, hususi tren masrafı 150.000, Savarona yatı 600.000, otomobil masrafı 150 000 lira tutmaktadır. Muhafız kıtasının ve bu sene kadroya ilâve edilen jandarma bölüğü ile polis kıtasının tahsisatı da vardır.
Bunlardan bir kısmının mühim miktarda tenzil olunacağı, bir kısmının da doğrudan doğruya lâğvolunup tasarruf edileceği anlaşılmaktadır.
İnÖnüne bağlanan tekaüt maaşı
Ankar3 12 — Eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü nün tekaüt muamelesi emekli sandığınca ikmal edilmiştir. Emekli san dığı emekli kanununa dayanarak İnönüntin Cumhurbaşkanı iken almakta olduğu tahsisatın yüzde yirmisi nöbetinde kendisine tekaüt maaşı bağlamıştır. Bu maaş ayda 2643 lira tutmak tadır. Fakat maaşın 900 küsûr lirası vergiye çıktığı için tnö-1 nünün eline ayda ancak IDOO I küsur lira para geçecektir.
Hava kuvvetleri komutanlığı
Ankara 12 — Hava kuvvetleri komutanlığına Muzaffer Gök-senin tâyin edilmiş ve bugün vazifesine başlamıştır.
11 genel meclisi seçimleri
Ankara 13 (Akşam) —İçişleri Bakanlığı İdarel umumiye! vl-lâyat kanununun bütün esaslarım değiştiren yeni bir kanun tasarısı hnzırlıyarak Başbakanlığa scvketmiştlr. Bu tasarıya göre, İl genel meclisi seçimleri de gizli oy ve açık tasnif esasına göre yapılacaktır.
Kömür istihkakı
Memurlara borç psra
Halka verilen kömürün arttırılmasına şimdilik imkân görülmüyor
Ankara 13 (Akşam) — İşletmeler Bakanlığı kömür havzası için dört kişilik bir heyet teşkil ederek havza amenajman plânını tetkik ettirmeyi kararlaştırmıştır. Heyet Zonguldağa hareket etmiştir Bu heyetin yapacağı tetkiklerin neticesi raporla hükümete bildirildikten sonra havzanın muhtelif anonim şirketlere devrine gidilip gidllemlyeceği üzerinde bir karara varılacaktır Diğer taraftan heyet kömür fiatlerl ve halka verilen kömür İstihkakını da tetkik edecektir. Kömür flütlerinde bir indirme olamıyacagı. yalnız yakıt olarak halka verilen istihkakın arttırılmasına gidileceği tahmin edilmektedir. Fakat şimdilik buna da İmkân görülemediği ilgililer tarafından İfade edilmektedir.
Tenzilâtlı şeker satışları
Ankara 12 — Tenzilâtlı şeker satışlarının önümüzdeki pazartesi günü başlıyacağı ümid e-dtlmektedlr.
Emekli sandığı cumaya tevziata başlayacak
Ankara 13 (Akşamı — Emekli Sandığı Genel müdürlüğü tarafından memurlara yüzde beş faizle para ikrazına cuma günü başlanacaktır. Genel müdürlüğe müracaat edenlerin sayısı çok yüksek olduğundan, sandık, yadımdan faydalanacak olan memurlarda bazı şartlar aramak mecburiyetinde kalmış bulunmaktadır. Bu vaziyete göre, müracaat edenlerin içinde ev yaptırmak İstiyenler. ev satın alanlar, ev kiralıyaniar, hastası olanlar, çocuklar mı başka şehirlerde okutmak mecburiyetinde olanlar, ölüm ve doğum halleri bulunanlar, seylâp ve zelzele felâketine uğramış çalanlar bu yardımdan ilk plânda faydalanacaklardır. Verilecek olan avanslar İki buçuk sene vade ile verilecektir,
14 Mayısa dair son söz
Yazan: Halide EÖİB ADIVAR Yarınki oAkşamvda .1
Eminönü ilkokulları elişleri sergisi
Valf, dişleri sergisini geziyor
İmtihanları biten ilkokulların tatil edilmiş olması dolayı-slyle bütün oktlardakl bir senelik faaliyeti gösterir işlerden birer sergi açılmıştır.
Eminönü bölgesindeki ilkokulların eserleri Beyazıt ilkokulunda teşhir edilmiş, Vali ve Bddiye başkam Fahreddln Kerim Gokay dua bu sergiyi ziyaret ederek küçükleri takdir eylemiştir.
Bahife 2
ft il 5 o M
13 Haziran iüöu
Fennî balıkçılık için esaslı adımlar
Balta limanında küçük bir istasyon kuruluyor
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Haber aldığımıza göre hükümet balıkçılık meselesini ehemmiyetle ele almıştır. Toprak mahsulleri ofisi bu İçle ciddi suretle meşgul olmaktadır. Sularımızda bulunan balıklar, bunların yumurtladıkları sahalar tesbit ediliyor. Başlangıç olarak Balta limanındaki eski balıkçılık enstitüsü binasında ıdrobiyolojik etüdler yapmak üzere küçük bir İstasyon kurulacaktır.
Bu hususta İstanbul üniversitesi Fen Fakültesi ve Ro-bert Koilej Toprak Mahsulleri Ofisi ile işbirliği yapmaktadır. Üniversite Fen Fakültesi, radyoloji enstitüsü müdürü Ordinaryüs profesör (Kozvlk)l. Kol-lej de hocalarından doktor Elyot'n bu işe memur etmişlerdir. Bu iki zat dünyaca tanınım; ilim adamlarıdır. Her ikisi
de uzun zamandanberi Türkl-yede bulunduklarından türkçe öğrenmişlerdir.
Yapılacak İlk İş bütün kara sularımızın tabiatını, deniz diplerinin cinsini, muhtelif derinliklerde deniz sularının hararet ve tuz derecelerini, yaşayan nebat ve balıklan tayin etmek olacaktır.
İki mütehassıs profesör en ziyade torik balığına ehemmiyet veriyorlar, memleket İçin en büyük gelir kaynağımızın bu balık Olduğunu söylüyorlar. Fakat bu balıkların nerede yumurtladıkları henüz tesblt edilememiştir. Yapılacak tetkikler bunu meydana çıkaracaktır.
Tetkiklerin mümkün olduğu kadar çabuk neticelenmesine çalışılacaktır. Bundan sonra fenni balıkçılık bağlıyacaktır.
Tarikatçı’arın muhakemesi
Sanıklar mahkemede ve hapishaneye götürülürken Allah Allah diye bağırmaya başladılar
Ankara 12 — Ticanî tarikatı reisi Kemal Pilâvoğlunun muhakemesi esnasında Adliye koridorlarını dolduran, tekbir getiren ve mahkemelerin mesaisine mani olan tarikat mensuplarının muhakemesine bugün başlanıldı. Sanık olarak Ticanl tarikatı halifesi Yusuf özcan. Muzaffer Karadeniz ve 17 arkadaşı mevkuf olarak mahkemeye getirilmişlerdi.
Bugünkü celsede sanıkların sorgulan yapıldı. Yusuf Özcan. sorgusu için ayağa kaldırıldığı zaman ağlamağa başladı. Bir müddet sonra tekrar getirildiğinde bu sefer de (Allah Allah) diye bağırmağa başladı. Diğer sanıklar da buna katıldılar. Hâkim (Allah Allah) diye bağıranları dışarı çıkardı. Sırasiyle hepsinin ifadesi alındı. Sanıklar. o günkü hâdiseyi reddederek. Pilâvoğlunun muhakemesini dinlemek ve şehadette bulunmak üzere Adliyeye geldiklerini. Pilâvoğlunun muhakeme edilmesinden müteessir oldukları için tekbir getirdiklerini ve AlUah Allah diye bağırdıklarını söylediyler.
Müta&Inben. hâdlseyt gören dokuz polis memuru şahid olarak dinlendi. Şahitler de o günkü hâdiseyi tafsllâtiyle izah ettiler, Cezaevine götürülürlerken tarikatçılar yeniden (Allah Allah) diye bağırmağa başladılar. Duruşma bazı hususların tetkiki için başka bir güne kaldı.
Devlet demiryofları umum müdürlüğü
Ankara 13 — Devlet Demiryolları umum müdürlüğüne 2 nel işletme eski müdürü AJâeeldin Ansanın tâyin edileceği söyleniyor. Başbakanlık muhasebe müdürü Sad) Kıyak, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı muhasebe müdürlüğüne, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı muhasebe müdürü Mukbll Yu-ia ila Başbakanlık muhasebe müdürlüğüne nakledilmişlerdir.
Operatör Faruk Tüzünere Tokat fahrî hemşehriliği Tokat (Akşamı — Tokat belediye meclisi haziran toplantısında aldığı bir kararla, devlet hastanesi operatörü ve baştabibi bulunan Faruk Tüzünere Tokat fahri hemşehriliğini tevcih etmiştir.
Merkeze çağrılacak büyük elçiler
Fransız amirali îzmirden ayrılırken valiye bir teşekkür mektubu gönderdi
İzmir 12 (A_A.) — 3 haziranda limanımıza gelmiş olan ve Fransız Akdeniz filosu komutanı visamiral Lambertin’ln forsunu taşıyan Monlcalm kruvazörü bugün İzmir den ayrılmıştır.
Kruvazörün hareketinden evvel öğleyin gemide bir kokteyl parti verilmiştir. Visamiral Lambertin hareketini mülaakıb İzmir Valisine şu mesaji göndermiştir:
«Sayın bay Vali,
Montealm'm İzmirde bulunduğu müddetçe gördüğü fevkalâde misafirperverlikten ve gerek şahsıma ve gerekse subaylarıma izhar edilen bususl alâkadan dolayı derin minnettarlığımı arzetmek isterim. İki memleketin an'aenvî dostluk bağlarının Montcalm’m bu ziyareti dolayıslyle daha ziyade kuvvetleneceği ümidini beslerken sayın bay Validen derin hürmetlerimin lütfen kabulünü dilerim.»
İzmirdekî İngiliz filotillası
İzmir 13 — Bir kaç günden beri limanımızda bulunan İn-gilte renin Akdeniz donanmasına bağlı İkinci mayn filotillasının komutan gemisi Fierce’de dün akşam saat 18 de bir kokteyl parti verilmiştir.
Misafir İngiliz gemileri bugün limanımızdan ayrılarak Mal taya gideceklerdir.
Bulgaristan-dadurumfena
Komünist kongresinde cereyan eden müzakereler
Kaderde birlik
Nadir Nadi, Cl'MHURİYET’U» yazdığı başmakalede diyor ki:
«Bir noktayı unulmıyalım: Millet bir bütündür, parçalanmaz. Hangi parti iş başında olursa olsun, yapılan ve yapılacak işlerden hepimiz toptan so-ruml uyuzdur. Başbakan falanın yaptığı hatada derece derece benim de, senin de, onun da, bütün milletin de payı vardır. 14 mayıs seçimleri bir zaferse, bu zafere seçimi kaybeden Halk Partisi de milletle beraber ortaktır. Demokratik İdarenin bu sorum vc kader birliği prensi-plnl gözönünden uzak tutmazsak mânâsız asabiyetlere ve fikirsiz tartışmalara yer olmadığını kolayca görürüz.»

Kimi af etmeli?
Ahmet Emin Yalman VATAN” dahi başmakalesinde af meselesine temas ile diyor İd:
«Hakkaniyet cihazında birlik esasının başlangıcı olmak üzere askeri mahkemeler tarafından askeri disiplinle alâkalı olmıya-rak, verilen hükümlerde umumî bir tasfiye yapmak doğru olur.
Komünistliğe gelince, bu meselede dar bir zabıta zihniyetinin çerçevesinde kalmıyarak, suç sayılan hareketleri tesblt etmek, komünizm tehlikesinin mânasını anlıyanlardan mürekkep bir heyet, bir jüri kurmak ve kızıl Moskof emperyallzmi-
nln gizli ajanlığı ve nizamın kundakçılığı mahiyetini taşıyan bir sistem! kökünden tasfiye etmek, apaçık Moskova yaftası taşıyan neşriyatı anlayışlı bir Jürinin karan He yasak etmek, Türk vatandaşlığının şerefine Moskovanın köleliğini tercih edenleri tabiiyetten iskat ederek, hasretini duydukları cennete göndermek en doğru ve kestirme yoldur.
Adi suçlara gelince, yalnız bir defa, kazaya uğramak kabilinden, suç, hattâ cinayet işleyenleri ve at sayesinde tövbe etmelerine ve namuslu bir vatandaş olmalarına ihtimal bulunanları affa dahil etmek, İtiyat halindeki suçlulara karşı cemiyeti ko rayacak tedbirleri almak elbette muvafık olur.»
*
Millî iradenin
bir tarzda ifade eylediği bir fikre bünyesinde taşımadığı ve taşımak U-lemiyecegi o kadar geniş mâna verilmek İsteniyor ki bir tavzih hiç de zait değil — Halkçıların organlarında milletin 14 mayıstan pişman olduğunu bile söyllyecek müzevirler peyda olmadı mı? Milli hâkimiyetin tecelli ettiği o kudsal " ki henüz bizden üç hafta uzak değildir.»
★ ’
Ezana dair
Selin» Raptı Emeç, SON FOS-TA’da yazdığı başmakalede ezan meselesinden bahisle diyor ki:
«Memleket mefahiri büyük insanların yanlış bir karar neticesi olarak kapanan mezarlarının tekrar umumî ziyarete serbest bırakılması bahis mevzuu olurken: bunu: bir «tiirbe» tabiriyle umumileştirmiş olan ve altında kimin yattığı veya yatmadığı beJli bulunmıyan yerlere kadar teşmilinde yine kimler âmil olmuştur?
Bunu hiç düşünmüyorlar mı? Uzun seneler lüzumsuz ve tamamen vahime mahsulü endişelerle memleketi tazyik eden bir zihniyetin: bugün meydana getirdiği bir vaziyeti llletlendir-mek için, ayni zihniyet sahiplerinin; kendisine bir mezon dahi şu ana kadar çok gördükleri Atatürk gıbj bir Büyük Adamdan İstiane etmeleri de, bu arada, hayli hazin oluyor.»
gün bile
Bayındırlık bakanı F. Belen’in demeci
Sonbahara kadar Eskişehir seylâpzedeleri yeni evlerde barındırılacak
Ankara 12 (A.A.) — Eskişe-hirde sel felâketine uğny anlar İçin yaptırılmakta olan evlerle Porsuk barajını mahallinde tetkikten sonra şehrimize dönen Bayındırlık Bakanı General Fahri Belen, İntibaları hakkında şu izahatı vermiştir:
«— Sel felâketinden zarar gören vatandaşlarımız İçin 1000 kadar ikametgâh inşa edilmektedir. Bunların yerleri, binaların yapılış ve buna mümasil işler birçok müracaatlara vesile oldu. Halkla görüşerek salim bir karara varmağı uygun buldum ve Eskişehire giderek tetkiklerde bulundum.
Seyahatim iki gün sürmüştür. Her meseleyi yerinde görmek. ve rtıevzua esas otan halkta dertleşmekten çok büyük istifadeler temin ettim. Vatandaşlarımın değerli mütalâalarından mülhem olarak teknik ve mail takatımızia ahenkli bir çok kararlar aldık.
Bütün çıplaklığıyle ortaya konan ıstıraplar müşterek çare
aramamızı, muvaffakiyet imkânımızı arttıracağına İnanıyor ve memnun oluyorum.
Sonbahara kadar hiçbir vatandaşın açıkta kalmamasına ve her voatndaşın bir dam altında barınmasına bütün hızımızla çalışmak azmindeyiz.
Muhtemel her hangi bir sel felâketine karşı İlk tedbir olmak üzere Eskişehir yakınında Sarısu üzerinde bir set inşası için hazırlıklarımız tamamlanmaktadır. Yaz içerisinde bu 1-şin bitirilebileceğini umuyorum.»
Porsuk barajına da temas eden Bakan, «Birçok dedikodulara mevzu olmasına ve mesullerinin adalete teslim edilmesine rağmen, bu baraj olmasaydı Eskişehirin daha büyük bir felâketle karşılaşacağını bilhassa belirtmek İsterim.» dedi.
General Fahri Belen, sözlerini bitirirken, Porsuk barajının bir enerji kaynağı olarak da etüd edileceğini İlâve etmiştir.
Karadeniz bölgesinde açlık tehlikesi var mı?
D. P. li Fevzi Boztepe ile C. H. P. li Yusuf Ziya arasında şiddetli bir münakaşa
Ankara 12 — Karadeniz bölgesinin bazı kısımlarında açlık tehlikesi olduğuna dair Meclise verilmiş olan bir sözlü soru, biri Halkçı, diğer Demokrat İki Ordu milletvekili arasında münakaşayı mucip olmuştur.
Ordu milletvekili Fevzi Boz-tepe, sözlü sorusunda pazarların mısırla dolup taşmakta olmasına rağmen çok fakir düşmüş olan köylülerin satın atacak halde olmadıklarından bahsetmekte, eski iktidarın bu vaziyetle bir türlü alâkadar olmadığını ilâve eylemekte îdi.
Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Veli Beşe, bu hususta incelemeler yapıldığından hafta-
ya pazartesi günü gereken ce-cabı vereceğini bildirdi.
Fevzi Boztepe, Meclis salonundan koridora çıkamkta iken, Ordu'nun Halk Partili milletvekili Yusuf Ziya Ortaç, Boztepe’ ye hitaben «Sözlü sorunuzda bile eski İktidarın aczinden bahsediyorsunuz» demiş ve bu •açlık» hikâyesinin hakikate tevafuk etmediğini ilâve eylemiştir.
Yusuf Ziya Ortaç’in bu sözlerine Fezvi Boztepe de mukabele etmiş ve: «Sizin gibilerin hakikatleri örtbas etmelerindeki inatçılıktır ki Halk Partisini bugünkü perişan haline getirmiştir» demiştir.
Tokyoda önemli
görüşmeler
Japonya ile sulh yapılması görüşülecek
Ingiliz işçi partisi veSchuman plânı
İşçi partisine göre âza memleketler sosyalist kontrolü kabul etmedikçe plânın tatbiki kabil olmıyacak
Küçük bir çocuk su fıçısında boğuldu Şehremlninde Saray meydanında oturan Nazifin iki yaşındaki oğlu Erkin, dûn akşam bahçede oynamakta iken içinde iki metre derinlikte su bulunan büyük bir fıçı İçine düşmüş ve boğulmuştur.
Az sonra ortalıkta gözükmeyen çocuğu arayan ev halkı, ancak fıçı içinde onun cesedini bulabilmişlerdir. Tahkikata savcılık el koymuş, ceset morga kaldırılmıştır.
Londra 13 (Nafen) — Sofya-dan gelen haberlere göre, Bulgar Komünist partisinin şenelil toplantısında şiddetli müzakereler cereyan etmiş ve birçok İleri gelen komünistler tehlikeli bir duruma girdiklerini görmüşlerdir.
Son toplantıda konuşan genel sekreter Stankof'un memleketteki vaziyetin gayet fen3 olduğunu ve bunun «otokritiklerle» önlenemiyecek kadar fena olduğunu kaydettiği belirtilmektedir.
Muhabirler, köylünün şiddetli muhalefeti yüzünden hasadın toplanamadığını ve geçen sene
Turistik seferler
A kö en izde başlıyan turistik faaliyet devam etmektedir. Bilhassa tatil aylarına rasthyan temmuz, ağustos, eylülde Amerika Birleşik devletleri. Kanada, İrlanda ve diğer memleketlerden tahminen 2 milyon turistin Avrupa ve Akdeniz memleketlerini ziyaret edecekleri öğrenilmiştir.
Bu hareketten İstifade etmek maksadı İle Denizyollarının Amerikan Ekspres firması İle müştereken tertip ettiği turistik seferler 15 temmuzda baş-lıyacak vc eylül ortasına kadar devam edecektir.
Belediye murakıplarının kontrolleri
Belediye iktisad murakıplar dün şehrimizin muhtelif yerlerinde 350 esnaf ve müesseseyl kontrola tâbi tutmuşlardır. Bunlardan belediye yasaklarına aykırı hareket ettiği görülen. 13 esnafa ceza zabtı tutulmuştur. Ayrıca cumartesi gecesi Uskiidarda fırınlar kontrol edilmiş bir fırında noksan vezinli ekmekler görüldüğünden 261 ekmek de müsadere olunmuştur.
Emniyet S. ncı şube memurları da 385 nakil vasıtasını kontrol etmişler ve 38 zabıt tut muşlardır.
New-York 13 (Nafen) — Ya- . kında Tokyoda yapılacak olan askeri ve siyasi görüşmelere büyük bir ehemmiyet atfedilmek-taclir. Bu görüşmelerin askeri cephesini genel kurmay başkanı Omar Bradley ile general Mac Arthur idare edeceklerdir. Siyasi görüşmeler ise Amerikan Dışişleri Bakanlığının U2ak Şark uzmanlan ile Japon siyasi liderleri arasında cereyan edecektir. Tokyoya hareket etmiş olan şahıslar arasında Dışişleri Bakanj Acheson’un Cumhuriyetçi başmüşavirl Foster Dulles de bulunmaktadır,
Tokyo görüşmelerinde hazır bulunacak olan diğer mühim bir şahsiyet de Amerikan Savunda Bakanı Louis Johnson-dur.
Muhabirlerin belirttiklerine göre, bu görüşmeler esnasında Japon sulh andlaşmasının da Rusyasız imzalanması meselesi incelenecektir.
Londra 12 — İngilterenln tş-çi partisi «Schuman Plânı» hak kındaki resmi ve kati düşüncelerini açıklamıştır: «Schunıan plânı» na girecek memleketle-m hepsi sosyalist kontrol esaslarım kabul etmedikçe bahsi geçen plânın muvaffak olmasına İmkân yoktur.
İngiliz işçi partisi «Schu-man plânı» nın tatbiki bir kabiliyeti olabilmesi için »Âza memleketler» kömür ve çelik sanayiinin devletleştirilmesi lâ zım geldiği kanaatindedir. Hususi teşebbüs, İşe karışırsa, plânı kendi şahsî menfaatleri uğruna harcayacaktır.
İşçi partisi. Avrupa konseyine teşrii salâhiyetler verilmesine
BORSA
Ürdün ve
Arap Birliği
Amman hükümeti konsey toplantısına iştirak et mi ye c ek
Ruhsatsız inşaat
Sur dışında ruhsatsız yaptırılmasına teşebbüs iki ahır yıktırılmış, bir mühürlenmiştir.
olarak edilen ev de
çilerin merkeze çagnhnası ta-'bir buhranlar karşılaşacağını kamir etmiş gibidir Bu arada sakhyamamaktadylar Son iki temleri geçen elçiler şunlardır: • halta zarfında birçok Bakan-Vaşlngion büyük elçisi Fer'- îarın ihtarlar aldıktan ve bundun Cemal Erkin. Londra oû-Jiardan Ziraat Bakanının azle-yuk elcisi Cevat Açıkalın, Roma dilmek üzere olduğu ilâve cdll-ve Madrit büyük elçileri (inektedir.
Millet Partisi kongresi
Ankara 13 (Akşam! — Millet
Partisinin büyük kongresi 17 haziranda Ankarada yapılacaktır. Bu münasebetle Millet Partisinin yapılan hazırlıkları tamamlanmıştır.
aıırıırnııııııııııııuııııııııııtıııııııııııımıııııtııııııııımnnnıııııııııııtıııınııııııııiKiıiıııiıiıiııııııııııııııtiHn
Eskişehir milletvekili Hakkı Çevik öldü Ankara 12 — Eskişehir Demokrat Parti milletvekili İsmail Hakkı Çevik, bugün kalb sek fesinden vefat etmiştir.
İsmail Hakkı Çevik’in cenazesi, İstanbula gönderilmiştir
Profesör
Ekrem Behçet Tezel
Avrupa seyahatinden dönmüştür.
İskenderiye 12 (A.A.) — FP): Amman resmi tebliğine göre, Ürdün edvleti Arap Birliği konseyi toplantısına iştirak et-miyeceğlni, fakat konseyde alınacak kararlara şimdiden taraftar olduğunu, Arap Birliğine resmen bildirmiştir.
Arap Birliğinin genel sekreteri Azzam paşa Ürdün devletinin Birlikten kendi arzusu ile mi ayrıldığı sorusuna şu cevabı vermiştir:
«Ürdün, bilhassa diğer Arap devletleri tarafından kendi hakkında verilecek mahkûmiyet kararında bulunmamağa çalışıyor.»
İstanbul tenis
(A.
Sayın Diş Hekimlerine
“BAYER,, Diş İlâçları Gelmiştir.
Bahçe kapı Rahvancıiar Sokağı yeni Volto han 6-7
HAYREDDİN ZEKİ
Deposu^^^
şampiyonası
Dîin Dağcılık kulübünde tanbul tenis şampiyonasının tek erkekler finali oynanmış ve Sıızan Gürel, Bchbut Cevanşir! 6/1, 6/3, 6/3 yenmiştir.
Tek kadınlar finalinde Mu-ailâ Grcdeski, Mnıo Bean’e I hükmen galip gelmiştir. ________
Mtıht^lit firiaii ise vaktin Gu|(Jcn müsait olmaması dolayıslyle1 IÜTh ,,rB“ çarşamba günü «aat 15 e bira- «,»( kılmıştır. [ Külte
ts-
İalahbu) Dçnasırün 12/4/1950 llall.rl ÇEKLER
Kan.ru>
Londra 1 SICTİln Tl»
Ncw Kork 100 Dolar 3"osc
Parlt 1W Fransa 1 OM)
Stoknolm 100 İsveç Kr. 54 1I5O
Cenevre ioo İsviçre r M 03
Amcstcrcam 100 Florin T3 4840
Brüksel 100 BclÇİU F. 5«
LtiBon ioo Sskuae* (7390
ESHAM VE TAHVİLAT
% » FAİZLİ TAHVİLLER
Sıva? . Erzurum 1 SI 35
SlVa» • Erzurum l-l 11.50
İMİ DemlrvolU 1 USD
1911 DemtrvolU fi 21 10
İMİ Demiryolu tö 31 10
Milli Müdafaa 21 13
Milli Müdafaa il 21 10
Mıiil Müdafaa (11 2125
Milli Müdafaa IV 21 40
% « FAİZLİ fAHVİLLEB
Kalkının» l 100 30
Kalkınma (1 100 30
Kalkınma IH 100.40
İH t istikrazı 1 100.30
94t istikran İl 100 25
1941 Demiryolu >9 20
1M9 tattrazı L 39.—
% 4.5 FAİZLİ IAHV İLLER
IMS un v ılı N.ro
% S FAİZLİ rABVİLLCT
1933 Ergani aw
IWŞ Ikraml veli m.—
Milli MOdafaa 21 10
Demiryolu ıv »JO
Demiryolu V WS5
ARADOLO DEHİBYOLO GHVPD
Tahviller l-J 112-50
Hisse «netleri î W 2230
Mümessil senet «a —
ŞİHKET HİSSELERİ
Merkez BunKasr 121.-
Arsiun Çimento 155»
T Ticaret Bankası 5.-
U Bankası 30-
SAHRAF^AHDA ALTIM
SsUflaı
d° muhaliftir. Çünkü bahsi geçen konsey an ti - sosyalist olr ekseriyet tarafından kontrol edilecektir. «Schuman plânı» n-da olduğu gibi, bir otoriteyo konstitüsyonel salâhiyetler in tevdii fikrine de işçiler aynı sebeplerden dolayı itiraz etmektedirler.
Batı Avrupanın Coğrafi bir tarafsızlık siyaseti takip etmesiyle .Üçüncü bir kuvvet» teşkili ve Amerika ile Rusya arasında bir köprü kurulması fikri gayet tehlikeli ve' şayanı kabul olmryan bir nazariyedir. ■
İşçi partisi, daha bir müddet için Avrupanın ekonomik muvazenesinin ve stratejik müdafaasının Amerika ile yapılacak işbirliğine bağlı olduğu kanaatindedir. Avrupanın tarafsızlığı mevzuubahls olamaz, çünkü Rusya esir ile düşmandan başka bir şekil tanımamaktadır.
Hububat
ticareti
Amerika, Avrupa île hububat ticaretinin gelişmesine aleyhtar değil
Vaşlngton 13 (AJL) — AFP; Dışişleri Bakanlığı sözcüsü. Birleşik Amerikanın Doğu ve Batı Avrupa arasında hububat ticaretinin gelişmesine hiçbir suretle muhaüf olmadığını, bilâkis böyle bir İnkişafın lehinde bulunduğunu bildirmiş ve demiştir ki:
«Birleşik Amerikanın bir Avrupa hububat anlaşması karşısında takınacağı tavır her hangi bir mübadele anlaşması karşısında alacağı durumun aynı olacaktır.»
Mamafih sözcü, böyle bir anlaşmanın Vaşlng tonda iyi karşılanması İçin mllletleraraşı ticaret teşkilâtı anayasasında derpiş edilen prensiplere uygun olması lâzım geldiği, yani fark gözetici olmaması icab ettiğini bildirmiştir.
4.07
İngiliz tepkili uçağı Ankaraya geldi
Ankara 12 (AA.) — Şehrimize gelmesi beklenen I-ngUle Wlkers müessesosine ait-bir tepkili uçak bugün saat 14,25 de Etimesgut askerî hava alanına inmiş ve Ingiliz hava ataşesiyle Türk hava subayları tarafından karşılan mıştu-.

I" Har!ran Î950
AKfAM
Bahlfe 3
lAtfŞÂMafoAKŞAMg]
htikrarsızhk ıstırabı devam ediyor
Denizcilik bayramı
Tarsusla Amerikaya seyahat
Halk Partisi hükümetleri birbirlerini takib edip duru Harken. başlıca şikâyet istikrarsızlıktandı. İşini yoluna koymuş, yahııt projelerinin yumurtası kapıya gelmiş bir adam, sabahleyin bin bir hayal peşinde, memnun. mesut gözlerinin kopçasını yeni hayata açıyordu; gazetelere bir bakıyordu ki. meded Allah! Her şey alt üst Eski kanunlar, nizamlar, kararlar, emirler, vait-ler bîr üfürükle alt üst edilmiş; yenileri çıkıyor. Binaenaleyh: Sil. yeni baştan! İstanbulun lodos, poyrazı gibi kısa devreler içinde esinti istikametleri değişti durdu; halkımız da bundan çok mutazarrır olmuştur.
Demokratlar iş başına gelirlerken, ahalimizin onlardan bilhassa beklediği, bir değişmezlik, bir iş ve meslek emniyeti olmuştur. Yok hâlâ da ümit kesilmiş değil. Halkın güveni var. Hep birlikte bekleşip duruyoruz.
Fakat, sayın Demokratların hu istikrarı nasıl yaratacakları hiç malûm değildir Çünkü bugünün iktidar partisi, daha muhalefette iken etraflı bir program ve bir plân yayınlamamıştır. I-tiraf etmeli ki. bir kapalı kutu ile karşımıza çıktılar: «Hele bizi seçin, ne iyilikler olacağını göreceksiniz.» fikrini etrafa aşıladılar. Ekserisinde iyi niyetler de olduğu muhakkaktır.
Aradan bir ay geçti. Gerçi, milletin hayatında bir aynı kıymeti hiç de büyük değildir. Ancak, dört yıllık seçim devresinin, bir ay. kırk sekizde bir parçasıdır. Eğer program ve plânlar vaktiyle etraflı hazırlanmış, yayınlanmış olsaydı, şimdi ahali. hiç değilse bir ruhi istikrara kavuşmuş olacaktı. Ne olacağı, hangi neticeye Varılacağı bilinecekti. Halbuki pasif durumda olanlar değil, faal mevkide bulunanlar bile mütebaki kırk yedi ayın öbiiı üniteleri i-çindc neler yapacaklarını pek iyi bilmiyorlar galiba...
Kapalı kutu, önümüzde -*• hâlâ kapalı duruyor.
Eskisinden bile daha büyük 4ur istikrarsızlık içinde bütün millet bocalamaktadır. Yalnız valilerin değişmesi mi? Kaymakamlarınki de mi var? Hangileri değişecek? Bidayette değişmelerin aleyhine sözler söylenmemiş miydi? Değişenler, başladıkları işlerden hangilerini varım bırakıp gidecekler’’ Halefleri hangi cins işleri tamamhyacak? Genel müdürler, muavinleri, kadroları duracak mı*’ Yoksa, bazı fenel müdürlükler lâğv mı edilecek? Hangileri? Ticaret ve Sanavi Odalarının kaldırılması hile konuşuldu. Kaldırılmıyacakmış, doğru mu’ Kâh evet kâh hayır, deniyor. Bakanlıklardan barılarına lüzum vokmus.Han-gilerme? Onların faaliyetini kimler devralacak? Devlet nıücsseselerindcn baüları satılığa çıkarılacakmış, bunun ucu acaba kimlere, nelere dokunacak? Dış ticaret serhes bırakılıyor. İleri ecnebi sanayiin yaman rekabeti yüzünden lıangi fabrikalar kapanacak? Kimler top atacak? Yeni işsizler çoğalırsa, çaresini nasıl bulacağız? Bütün bu endişelerin ziraat nüfusumuza da şümulü yok mu?
Görülüyor ki, bir rahatsızlık var.
Yalnız eski devrin işlerine bulaşmış yüksek memurlar değil, 100 binlerce, hattâ milyonlarca insanımızın hayatına eskisinden daha fazla bir istikrarsızlık hükmeder oldu. Bu da. tekrarlıyorum, program ve plânların önceden ilân edilmemiş bulunmasmdandır. Daha doğrusu, plânların mcvcud olmamasından ..
Hani kum bataklıkları varmış; öyle bir müteharrik zemin üzerindeyiz.
Bakalım, devrenin kaçıncı avında istikrara kavuşacağız.
(Vâ - Nû)
Denizyolları şimdiden hazırlıklara başladı
Her yıl I Temmuzda kutlanan Denizcilik bayramı için Denizyolları idaresinde çalışmalar başlamıştır. Bu maksatla hazırlanan programa göre sabalı Taksim abidesi önünde, ondan sonra da Beşiktaşta Barbaros abidesi önünde birer tören yapılacak, mülaakıben deniz şenlikleri başlayacaktır.
Moda'rta ve yarışlar
bu yılki De-nı ü Hasebe tiyle
Girişi berbat, içi güzel
bir şehir: Cenova
Banka binasının üst katında sallanan çamaşırlar — üç metrelik sokaklar — Çarşaf gibi paralar — Dişi Venedik erkek Cenove — Zenginlik ve nezaket
Belediye kanunu
Kanun yeni baştan değiştirilecek
ifflTOMimi
Şehrin temizliği
Diğer taraftan nizellik bayramı balo verllmiyeceği tahmin edilmektedir. Lüzumsuz masraflara yo! açan bu balo yapılmıyacağı gibi gemilerden birinde toplanan davetlileri izaz etmek adı altında harcanan binlerce lira-' nın da yine bu yıl tasarrufu temenni edilmektedir.
İ. E. T. T. İdaresinin yeniden 50 otobüs ısmarlıyacağını ev-^ i velce yazmıştık. İdarenin bu' maksatla açtığı .İhaleye bir çok firma iştirak etmiştir Teklif verme müddeti de geçenlerde sona ermiş ve Bayındırlık Bakanlığı. Teknik Üniversite. Belediye ve idareyi temsllen birer üyeden mürekkep bir muhtelit teknik komisyon, verilen teklif-j 11er üzerinde çalışmalara bağlamıştır. Adı geçen komisyon işin yalnız teknik kısmıyla meşgul olmakta, paraya müteallik teklifler İse ayrı bir kasada kilitli bulunmaktadır. Komisyon mesaisini bitirip uygun bulduğu teklifleri seçtikten sonra sıttı muhtelit mali komisyonun faaliyetine gelece» ve mı komisyon tarafından da en nvisait mali teklifler seçilince o zaman İ. E. T. T. İdaresi uygun görülen teklif sahipleri ile temasa geçip otobüsleri marhyacaktır.
ıs-
Denizyollarına teşekkür ve iki dilek
Yaz mevsimi için mümkün olabildiği kadar iyi bir tarife hazırlayarak halkın istirahatını temine azamî gayret sarf-ettiği görülen Denizyolları idaresine teşekkür etmek borçtur, Ancak tecrübe İle meydana çıkan tek tük aksaklıklar var;a bunların İzalesi kanaatimizce güç değildir:
Birinci dilek: Akşamları Köprüden 5.50 de kalkan ve doğru Büyükaria’ya, oradan da Pen-diğe giden ve Pendik'te yarım saat kaldıktan sonra Kar’a'a uğrıyarak Buyukada'ya dönen bir vapur var. öğleden sonra Adalardan gelerek Büyukada’ da toplanan yolcular Pendik ve Kartala bu vapurlarla giderler. Pendik yolcuları İçin mesele yok. fakat Kartal yolcuları - ki bunlar arasında her gün gidip gelen sütçüler ve bazı memurlar vardır - evvelâ Pendiğe gitmekte ve orada yarım saat bekleyen ayni vapurla ancak dönüşle Kartala gelebilmektedir îşin garibi memurlar nu yolcuları ayrıca Pendik-Kartal bileli almağa mecbur tutmaktadır.
Flkrlmlzce bunun cn mantıki çaresi vapurun - tarifeye dokunmadan ve fazla masrafı, mucip olmadan - giderken Kartala uğraması ve sonra Pendiğe giderek yarım saat yerine orada on beş. yirmi dakika kalmasıdır. Hele Kartal yolcularından munzam bir bilet istemek fikrim izce doğru değLl-dr.
İkinci dilek: Adalarad kalabalık arttığı için Büyükada'dan sabahları saat 9 da kalkan ve Heybeliye uğrayan Kınaltada* vapurıı kâfi gelmemekte, halk fazla kalabalık yüzünden zahmet çekmektedir! Eski senelerde olduğu gibi bu postaya daha büyük bir vapur tahsisi tııuna-1 sip olacaktır. I
— Cenova 20 Mayıs —
Biz her şeyi biraz büyütüyoruz, her şeyin en lylsLni, mükemmel olmasını istiyoruz galiba. Bu fena bir istek değildir Fakat bilhassa bir şehir bahis mevzuu olunca dört başını mâmur etmek, hayaldeki mükemmelliğe eriştirmek kolay değil zannederim.
îstanbula giriş yollarındaki çirkinliklerden oldum olasıya şikâyetçiyiz. Ne yapsak da buraları düzellsek, o kötü evleri, kulübeleri, gecekonduları kaldırıp yabancıların şehre kâşaneler seyrederek girmelerini ti min etsek diye çırpınır duru ruz. Bu çirkin mamurlarda hem utanırız, hem de güzel İstanbullunuz hakkında yabancılar fena intibalar edinecek diye ödümüz kopar.
Bütün bu istekler iyi, fakat üzüntüler boşuna1 Bir şehir hiç bir zaman giriş kapısında görünenden ibaret değildir. Eğer öyle olsaydı kimse, meselâ Ce-nuvaya uğramak lüzumunu his-1 setmezdi. Limandan girerken seyredilen panorama burada güzel bir şehir olduğunu haber veriyor. Fakat toprağa ayak bastıktan sonra görülen ilk manzara hiç de güzel değildir. Rıhtım boj'unca büyük, şeddadi binalar sıralanmış, Bunlardan çoğu banka veya U-1 carethane ama hepsi este! ve suratları son derece pis.
Daha fenası, cumartesi günü Cenovada çamaşır günü müdür nedir, o koca binaların pencerelerinde, hem de caddeye doğru ipler germişler, çamaşırları asmışlar, kurutuyorlardı. Banca Commerçlale İtaliana’ntn Credito İtallano'nun üs katlarındaki pencerelerden İç çamaşırları sallanıyor. Daracık sokak başlarında tenteli, kerevetli pazarlar kurulmuş, sebze, balık, ve cincik boncuk satıyorlar.
Rıhtım caddesine dik açılan sokakların darlığı görülecek şey. Bizim Kara köydeki domıu sokağı bunların yanında vardır. Otomobil girmek dursun, üç kişi yanyana geçiyor, iki tarafındaki beşer, altışar katlı. Çıkıntılarından gökyüzü görünmez olmuş!
Ben bir İstanbul çocuğu ola* rak «Cenova Belediyesi bu manzaralardan hiç utanmıyor mu?» diye düşündüm, şu caddeyi sü-pürtmek akima gelmez mi dedi- " ğim oldu. Yabancı olduğumuzu Muhtar Acar rahat-anlayınca etrafımtzı sarıp resmi kur 630 olduğu halde 700 lirete kaçamak olarak bozacaklarını kulaklarımıza fısddıyaü karaborsacıları, tütün satıp satmadığımızı yo kİ ıy an kaçakçıları, kaldırım üzerindeki çığırtkan işportacıları gördükçe AvrupalI hakkındaki fikirlerimin hayli tashihe muhtaç olduğuna inanmak lâzım geldiğini hissediyorum. Hele İtalyanları bir-birleriyle alış veriş ederken saatlerce beş aşağı beş yukan pazarlığa girişip, sonra aldıkları çarşaf gibi liretleri — sahte olmasın diye — güneşe tutar görmüyor muydum, hepsinden sıd-kım sıyrılıyordu.
Ne idi o liretlerin hail? Bu adamlar daha para basmasını bilmiyorlardı! 100 liretlik kâğıt hakikaten çarşaf gibi. Sekize katlamadan cüzdanınıza sokamazsınız. 5000 liret uzunlamasına bir kâğıttır. İki tanesi üç uca konsa bir arşın, eder! Öteberi satın almağa kalkarsanız yüzler, binler, on binler ödemek üzere tomar tomar kâğıtları üstüste koymak mecburiyetindesiniz. Bizde hükümet böyle paralar bastım klnıbillr ne kadar feryat eder, maliye bakanlığına. Merkez bankasına neler söylemeyiz!
, Tramvaylar eski ve gürültülü. Taksiler daha eski, öyle pırıl pırıl otomobillere hiçbir yer: de rastlanmıyor. İnsan. tstan-bulda olmadığını biraz da bundan. otomobillerin eskiliğinden
. anlıyabiltr.
1 Ama büliın bunlar, otomobll-1 İtrin eskiliği ve paral&ruk bu-
Ankaradan gelen haberlere göre, değiştirilecek kanunlar arasında Belediye kanunu da ön plânda bir mevki tutmaktadır. Belediye Kanunu 1930 tarihinde neşredimiş ve o zamandan beri tatbik edildiği halde, birçok aksaklıkları görülmüştür. Halbuki kanun, o zaman halk idaresinin kurulması gayesiyle çıktığı halde, 20 senelik tecrübeler neticesinde görülen aksaklıklardan başka bugünkü demokratik telâkki ve gelişmelere uymadığı anlaşılmıştır. Şehrimizin alâkadar çevrelerine gelen malumata göre mevcut kanunun tâdilinden ziyade yeni başlan bir kanun yapılması maslahata daha uygun görülmektedir. Bilhassa Belediye seçimine ait hükümler baştan başa değiştirilecektir.
yüklüğü müstesna, o banka binasının üslünde çamaşır kurut malar, o dar ve pis sokaklar, o yaygaracılık, o sokak ortası satıcılığı Cenova şehrine denizden girişte rastlanan ilk manzaradır. 16 veya 18 numaralı tramvaylara binip şehir içine doğru girmeğe başladınız mı, Avrupanın 'geniş caddeleri, muntazam binaları ve âbideleriyle eski, büyük ve temiz bir şehrinde, son derece terbiyeli ince zevkli insanlar arasında olduğunuzu anlıyorsunuz.
Şehre girerken gördüğünüz o çirkinlikler. Emil Ludwlg'in dediği gibi kudret ve servet İfade eden bu «Erkek şehri» beğenmenize, hattâ hayran kalmanıza mâni olmuyor.
Tarafları hemen unutuyor. Bankanın üçiincii katındaki pencerelerden sarkan gömlekleri. yelekleri tekrar gördüğünüz zaman hattâ sevimli bl-
le buluyorsunuz. Bu birbirine bitişik, eski, göz alabildiğine uzanan muazzam evlerde oturanlar çamaşırlarını nerede kurutsunlar diye düşünerek onları mazur görmeniz bile mümkündür.
Cenovada şehlı içinde boş bir aralık kalmamıştır. Sahil boyunca yayıiabildigi kadar yayılan bu şehir artık yükselmek ihtiyacını hissediyor. Nevyorka giderken ilk Gratte-Ciel’l Cenovada gördük. Otuzuncu katındaki lokantaya çıkmadan evvel kapısının önünde, kaldırım üzerine yapılmış kahvehanede birer portakal suyu İçiyoruz. Garson elimizdeki bir doları büyük' bir nezaketle bozdu ve verdiğimiz küçük bahşişi daha büyük bir nezaketle kabul ederek bizi prensler gibi uğurladı.
Şimdi Avrupada dolar, paraların en sevimlisidir.
Şevket RADO
Yeni kanun, ayn: zamanda İstanbul Vilâyetiyle Belediyeyi ayıracaktır. Halk Partisi hükümetleri, Vilâyetle Belediyenin ayrılması takdirinde seçilecek Belediye Reisinin — mevcut Belediye Kanunu hükümlerine göre — Belediye Meclisi tarafından ya kendi âzası arasından, yahut da hariçten seçilmesi fikrini iltizam etmişlerdi. Yeni hükümetin bu husustaki fikri henüz belli değildir. Hükümetin prensip olarak vereceği karardan sonra İstanbul Belediye Başkanının ne suretle seçileceği belli olacaktır.
Ccnovarun cn büyük
W Sepicnıbro
kon-
tSTANBUl RADfOSÜ
(İğle ve aksam programlan
D.ıns mllzlgl «Pl
Şarkı ve türküler Okuyan: Semahat JETStSkmen. Çalanlar Hakkı Derman, Şerif içli. İz-eceldin ökte.
Ev kadını - Pastal ar
Şarkı ve türküler.
Car. müziği «Pl • Programlar ve kapanı». .. .
sizliği yüzünden emekliye ayrılmasını istedi
1 Sinop valisi ve İstanbulun eski belediye reis muavini Muhtar Acar rahatsızlığı dolayıslle tedavi için şehrimize gelmiştir. Muhtar Acar sıhhi vaziyeti do-layısllc emekliye ayrılması için buradan İçişleri Bakanlığına . müracaat etmiştir. Kendisine afiyet temenni ederiz.
Erenköy kız lisesi resim - iş sergisi
Erenköy Kız Lisesi Resim - İş sergisi 12.6.1950 tarihinden 23.6.1950 tarihine kadar saat 14 - 16 arasında açık öğrenilmiştir.
Talebc
öksürüğü
akşam programlan
ve nrögramlar. müziRl «Pl.». ekel havaları.
Haberler.
İstanbul haberleri, nail yo senfoni orkeürnsı
20,0 İstanbul Üniversitesi Blrilftl adına konulma. Piyano »otoları, Operalardan sahneler ve orkestra eserleri «Pl ».
Faul heyeti konseri »Acem Kürdi*,
Anadolu köy' havalarından İzahlı örnekler.
Oda mUr.4i «Pl ».
miUlfiı »Pl,».
ANKARA RADYOSU
Bankamızda bir tasarruf hesabı açtırınız. Hem para biriktirir, hem faiz alır, hem de ikramiye kazanabilirsiniz!
İKRAMİYE ÇEKİLİŞ
31 Ekim:
25 Ağustos:
TARİHİ
29 Aralık:
1
2
Ev
1 Ev
2 Ev
Dükkân
1 Dükkân
1 Dükkân
ve çeşitli para ikramiyeleri...
EV ve DÜKKÂN LAR’ın veraset ve intikal vergisini bankamız öder.
Türkty® Öş Bankası
Sayın Doktorlara
Seherine Berlin
CORTİRON CORTİRON
müstahzarları
5 mg. 4 Amp.
10 mg. 4 Amp.
Yeniden gelmiş, Eczanelere dağıtılmıştır.
Açılı» ve programlar
12.30 M. S. njan ve Şaı kılar. 13.00
13.»
13.30
13,15
19,30
18. OT
ı»oo
ı#*>
19.45
20,00
20.15
20. OT 21,00
21.15
22 OT
32.13
22.45
23 00
Haberler.
Melodiler «Pl.».
ÖAle Gar ot mi Fitim millikleri «Pl ». Ak?am programı, bava ve kapanış.
Açılış ve program.
M. S. oyarı ve Klitne şatlardan saz eserleri ve oyun havaları.
Radyo salon orkestoru .---------
Radyo salon orkestrası «Şet : Halil Onuyman»
MS. oyan ve Haberler. Geçmıjtc bugün. Yurttan sesler.
Radyo ite İngilizce Varyete müzikleri (PI ».
Radyo Gazetesi.
İncesaz «Bey o t i Araban faslı». Temsil «AtcS Hakkı» Gcvlrea: Servet LUnel-
Serbcs saat.
Konuşma
Dans orkestraları çalıyor (PI.*. M. S. ayarı ve Haberler. Program ve kapanış.

Öteden beri âdettir, İstaa-bula gelen yabancıların etrafına gazeteciler toplanır, intihalarını sorarlar ve şehir hakkında dinledikleri methiyeleri ballandıra ballandıra yazarlar.
Ben de bir Türk vataııda-şiyle böyle bir mülakat yaptım. Vazife icabı yedi sekil sene kadar Anadoluda kalan bir dostum geçenlerde îstanbula gelmişti. Kendisiyle beraber şehrin muhtelif semtlerini dolaştıktan sonra kahvelerimizi içerken İstanbul hakkındaki intihalarını sordum. Dostum gülümsedi ve kısaca anlattı:
«— Ben görmiyeli İstan-bulda bir hayli değişiklikler olmuş. Yeni yollar açılmış, otomobiller çoğalmış, inşa- , at süratle ilerlemiş, yangın. arsalarından birçoğu irili u- “ faklı binalarla dolmuş. Yal- LJ mz, şehrin çehresinde değiş* û-miyen bir şey var, o da pis- CM lik. İstanbul pislikten ktır-kutulamıyor vesselam.» O
Bunun aksini iddia edecek bir kimse bulunacağını sanmıyorum. Hakikaten İs- OT tanbuîu pislikten kurtara- q mıyoruz, Şehrin temizlen- >, meşinde belediyenin vazife hissesi büyüktür. İstanbul 9? Belediyesi bu işleri lâyıkıyle C başaramıyor. Fakat pisliğin günahım tamamiyle bele- î>» diyenin omuzuna yükleme- -O ğe hakkımız yok. Şehrin te- "O miz tutulmasında hemşeri- (0 lere terettûb eden vae.Ukr de var ve ueulerek ıtıral e- qj delini ki birçok vatandaşlar t— bu vazifeyi hic benimsemi-O yorlar. Meyva mevsiminde sokaklar, yaya kaldırımları çöplük haline geliyor. Herkes yediğinin kabuğunu, çekirdeğini etrafa savuruyor. Hele kavun, karpuı mevsiminde sokaklarımız, en işler caddelerimiz yüz kızartıcı manzaralar arzediyor.
Yolcular inerken biletlerini atmaları için tramvay sahanlıklarına konulan tahta kutular bomboş duruyor. Duraklarda elektrik direklerine takılan demir sepetleri de kimsenin gözü görmüyor, inen yolcular biletleri yere at ive rıyorlar.
Ev yaptırmağa kalkan vatandaş. kireç, kum, taş vı-ğınlariyle umumi yolu tıkamaktan çekinmiyor ve inşaat bittikten sonra yol üstünde kalan döküntüleri temizletmeyi hatırına bile getirmiyor.
Tramvay İdaresi sık sık ray değiştiriyor ve işçiler, sökülen parkeleri tekrar yerleştyirdikten sonra, aralarının sıkışması için üzerine kum döküyorlar. Kumların kaba kısmının süpü-rülmesi icab ederken süpürmüyorlar. rüzgâr ve otomobil tekerlerleri bunları halkın yüzüne savuruyorlar.
Havagazı .elektrik, telefon kablosu tamiri için caddelerde çukurlar açılıyor. İş bittikten sonra kaldırım taşları yerlerine iyice yerleştirilmiyor ve çıkan toprakların bir kısmı oralara yığılıp bırakılıyor.
Bu temizliklerin hepsini belediyenin dar kadrolu temizleme teşkilâtından beklersek İstanbul hiçbir zaman pislikten kurtulamaz.
Cemal Refik




Roma’daki hakkında hır
maç tavzih
Akşam 'da bir mek-
12 mayıs tarihli Komadan gönderilen tuba atfen, Ordu boks takımının İtalyanlarla yaptığı maçta barebar kaldığı yazılmıştı. İtalyan Boks Federasyonundan aldığımız bir mektupta, bu yazıda bir yanlışlık olduğu bildirilmektedir, Mektupta hulasaten deniliyor ki:
7.M M S ayart
7.31 M«M: «Pl.».
7 15 Hubrler.
8.0Ö Hu Of parçalar «Pl».
9 23 Günün nıottriitrıı ve bava raporu
8.30 Mildik' «Pl.».
[ V.00 Kapan ■*.
I
'i
«Kalyaya Türk ordusu bola takımı değil, Ordu futbol takımı gelmiştir. Bu takımın bir sene evvel feci surette terki hayat eden İtalyan futbolculariyle karşılaştığı yolundaki haber doğru değildir ve bu acı bir tesir yapmıştır.»
İtalyan Boks Federasyonunun tashihini kaydederken. Komadan bize yanlış haber veren karilinize teessüfümüzü büdlrlrla.
13 Haziran 1950
Nezlenin ilâcı niha yet bulunuyor mu ?
Şimdiye kadar elde edilen neticeler cesaret vericidir
A K 8 A M
Sadi Işılay
Bir devrin tarihi
Bu sene havalar her tarâlta iUıratsız gidiyor. Bu yüzden grip, bilhassa nezle pek çoktur. Nezle hemen herkes taralından ehemmiyUiz telakki edilir, Fakat hakikatte çok itina edilmesi lazım gelen bir rahatsızlıktır. Kiiçuk bir İhmal ve kayıtsızlık büyük ârızaiara scbcbo-Labilir.
Amerikalılar nezleden çok korkarlar. Cenubi Amerika'nın bazı kısımlarında zelzele günlük bir hâdisedir. Hemen her gün bir kaç defa yer sarsılır. Halk buna alışmıştır, zelzeleye pek ehemmiyet vermez. Fakat yağmurlar yağmaya başlayınca herkes telâşa düşer. Telâşın sebebi yağmur, rutubet yüzünden mütevellit nezlenin baş göstermesidir.
Şimali Amerikalılarda nezleyi en müalç, en ziyade itina edilmesi ic&beden bir hastalık sayarlar. Büyük bir sigorta kumpanyasının yaptığı istatistiklere göre yalnız Birleşik Amerika nezle yüzünden senede bir milyar dolar kaybetmektedir. Bu paranın 400 milyonu doktor ve ilâç. 440 müyon günlük ücret kaybı içindir. Yalnız Birleşik Amerikanın nezle yüzünden bir milyar dolar kaybettiği gözönüne getirilirse bütün dünyanın kaybının ne kadar büyük olduğu anlaşılır.
Filhakika nezle deyip geçmemeli. Ehemmiyetsiz telâkki edilen adi nezle yer yüzünde en çok rastlanan hastalıktır. Bu hastalık yüzünden ne kadar kaşe, pastil, şurup sarfedillr, ne kadar mendil kirletilir! Ayaklarına, ense köküne hardal koyanlar, hardallı sıcak suda aya-: hanyosu, gargara yapanlar boğaza mldillimâvısi sürenler her sene yüzlerce milyonu bulur.
Bir zamanlar dünyanın en ( zengin adamı olan RokleUer’c «zengin olmak için ne yapmalı?- diye sormuşlardır. Meşhur milyarder şu cevabı vermiş:
— Nede olmamağa dikkat etmeli. Zira nezle insanın kafasını altüst eder, doğru düşünmeğe İmkân bırakmaz. Nezleli. ekseriya ters iş görür.
Nezleye İlâç bulmak için uzun müddettenberl çalışanlar vardır. On beş sene evvel Amerikalı doktor Docbez nezlenin mkirohunu bulmuştu. Bunun üzerine bu milirobun tesirini önleyecek ilâçlar aranmış, fakat bir türlü kati ve müessir bir ilâç bulunamamıştır.
Nezleye İlâç bulmak için uğraşanların rastladıkları en büyük güçlük tecrübe yapacak hayvan buiu nam amasıdır. Memeli hayvanlar arasında nezleye tutulan yalnız şempanze maymunudur. Bunu da pek bol tedarik etmek imkânsızdır. Ucuz ve tedariki kolay başka bir hayvan bulunamamıştır.
İngiltere'de Salisbury yatanındaki Harvart hastanesinde
nezle üzerinde tetkikler yapan'
doktorlar tıp fakültesi talebesi arasından gönüllü aramıştır. Bunlara nezle mikrobu verilerek müşahacle altına alınmışlardır.
Amerikada (Westcrn Rescrve Ünivcrslty) tıp fakültesi, de gönüllü 42 asker üzerinde tecrübeler yapmıştır. Bu tecriibe-ferden anlaşıldığına göre iki türlü nezle vardır. Bunlardan birincisi mikrobu aldıktan 24-48 saat sonra başlar. Evvelâ burunda tesirini gösterir. İkinci tarz nezle boğazda başlar ve 5-7 gün sonra tesirini gösterir.
Amerikada başka bir hastanede 60 kişinin burnuna nezle mikrobu atılmıştır. Bunlardan 57 sİ şiddetli bir nezleye tutulmuştur. Bunlardan büyük bir kısmının burnu ve boğazı sulu vesair maddelerle yıkanmış, iyi netice alınmıştır. Mamafih henüz kati bir ilâç bulunamamıştır. Fakat bir kere mikrobu bulunduktan, üretilme şekli anlaşıldıktan sonra nezleye karşı tesirli İlâcın da çok geçmeden hazırlanabileceği ümit ediliyor.
Karaşi milletlerarası sanayi fuan
İstanbul ticaret ve sanayi odasına gelen malûmata göre yakında Pak Islan da milletlerarası bir sanayi fuarı açılacaktır. 1 Eylülde Karaşi şehrinde açılacak olan fuara bazı Türk firmalarının da katılacakları blldirllm ek tcdlr.
Mesut bir nişan
Gazetemfe makinistlerinden Onnik Sırmakcş’in kızı Sona Sırmakeş ile Vahe Ekserdyan' ın nişanlan 11/6/1950 pazar günü iki tarafın aileleri arasında İcra edilmiştir. Genç nişanlılara saadetler diler, Onnik Sırmakeşi tebrik ederiz.
Mevlûd.
Ankara eski baro reisi çok sevgili aile reisimiz:
AVUKAT IIAYRUI.LAH ÖZBUD'tm aziz ruhu için 16/6/950 cuma günü öğle namazını müteakip Şişli; camiinde okunacak mevlide akraba; dost ve arzu e-denlerin teşriflerini rica ederiz. özbtıdun
Ailesi
TEŞEKKÜR
Refikamın Irtihah münasebetiyle gerek bizzat cenazeye iştirak ve gerekse telgraf ve telefonla kederimizi paylaşmış olan sayın zevata ayn ayn minnettarlığımı bildirmek kabil olamadığından teşekkürlerimin gazete vasıtasiyle iblâğının mazur görülmesini hürmetlerimle rica ederim.
Osman Kemal Görener
Tetrika No.: 71
Adeta kızarcasına yeniden seslendi. öğle yemeğinden sonra epey uyumuş, saat yediye doğru uyanarak Donateilaya seslenmeğe başlamıştı. İstediği bir çok şeyler vardı... Bir şey istemediği zaman da yine zevki İçin, onu yanında hisssetmek İçin çağırırdı.
Bereket versin Armando u-yurken ısmarladığı yeni elbise ile şapka gelmiş ti. Fakat alelacele salona sakladığı kocaman beyaz kutuyu daha açamamıştı. Sabırsızlıktan yanıyordu. Saat sekize gelmek üzere idi. Davranmağa. süslenmeğe başlamalıydı. Fakat Armando rahat bırakmıyor, muttasıl çağırıyordu.
— Donatclla ...
— Söyle sevgilim.
— Eve döndüğümüz zaman İçin bir şeyler hazırlamağı u-nutmadin ya. Kahve, hafif bir yemek.
— Evet, zaten daha evvel de tembih etmiştin. Hattâ unuttun mu? Sana konserden sonra dı-
«Merhum Hazımda da aynı merak vardı» — On sene sonra açılacak musiki mektebi — Gelecek sene tamamlanacak kırkıncı yıl — Eftalya ile seyahat — Eski bestekarlar ayarında üç bestekâr — Binlerce bestesine rağmen bestekâr olmıyan sanatkâr
Alaturka keman çalanların SADEDDİN GÖKÇF.PINAR
üstadı kıymetli Sanatkâr Sadi | ----........................■■■■■■■■■■
Işılay ile radyoevinde buluştuk. _ Onu musiki kadar bağlıyan 1-kinci bir şey daha varmış: o yemek plşirmeki
— Buna çok meraklıyundır. Rahmetli sanatkâr Hâzım çocukluk arkadaşımdır. Onun da aynı şeye merakı varili. Onun ve benim evlerimizde en itina ettiğimiz yer mutfaktır. Benim mutfağımda bulunan levazımın bir çok lokantalarda olmadığını söyliyeblllrlm. Bütün bunlara rağmen ben çok yemek yemem. Merakım, yapıp yedirmektir.
— İçirt İçer misiniz?
— Eskiden çok İçerdim.
yüzden geçirmediğim macera, yapmadığım hezeyan kalmamıştır. Arta içmiyorum, dokunuyor da.
— Kumar?
— Onu hiç oynamadım diyebilirim.
Hayatı ve yetişmesi
— Ben çalışmasını bilen ada* m mı. Bu meslekte benim kadar para kazanan olmamıştır. Fakat tutmasını bilmedim. Hayatta e-llme bir çok fırsatlar geçti, fakat heder oldu. Şimdi bir arsa aldım. Ev yapıp çoluğıi çocuğu için sokmak, on sene sonra da Ali Aıza beyi başımızın üstüne oturtarak evimde bir musiki mektebi kurmaktan başka tasavvurum yok, diyen Sadi Işılay hayatını ve yetişmesini şöyle anlattı:
—■ 1315 te Aksarayda doğdum. Babamın Lâlelide Baba türbesi karşısında bir kıraathanesi vardı. Kıraathanenin bir tarafında berber salonu, arkasında da Lütuf Paçalılar denilen bir musiki meşkhanesl vardı. Devlet memuru olan musiki münte-siplerl — kİ içlerinde Şevki bey merhum, Kanuni Hacı Arif bey. kemani Tatyos, Hafız İsmail etendi, meşhur okuyucu Prens Nedim bey de vardı — buraya devam ederlerdi. Babam İsmail efendi de musikişinasfcL
O vakit ufak olmama rağmen bende kabiliyet ve istidat görerek 8 yaşında iken elimize bir keman tutuşturdular ve onların arasında yetişmeğe çalıştık. İlk defa sahneye çıkışım 12 yaşındadır ve Musikil Osmaniye Cemiyetin Selânikte verdiği konserde olmuştur ki gelecek sene 40 inci yılı tamamlanacaktır. İnşallah jübilesini yapacağım.
Meşkhancnin ve buradaki büyük sanatkârların ilhamlvle tahsili yanda bırakıp hayatımı musiki ile kazanmağa karar verdim ve o yaştan İtibaren çalışmağa başladım.
Bir müddet piyasa sahnele-
Sadi Işılay
bep olacaktır. Bizim arzumuz vjjv yalnız İstanbul konservatuva-nnda değil. Ankara konserva-tuvarmda da, Batı musikisinde olduğu gibi bizim musikimizin de enstrüman ve şan dersleri verilmelidir. Bu dersler için ellerinde metod yok diyecekler çıkacaktır. Bunlara, bu fırsat verilse her şeyimiz hazır olarak karşılarına çıkacağımızı Büyüyebilirim.
Gelecekteki Türk musikisi, yeni yapılacak ve öz musikimizden alınacak melodileri garp tekniğine uydurmak suretiyle vücuda getirilmelidir. Bu da kıymetli musikişinaslarla garp tekniğine vâkıf âlimlerin bir a-raya gelmesiyle mümkün olabilir. Yoksa yolnız Türk musikişinaslan Batı muisikîsine, Batı musikişinasları da Türk musikisine müdahale edemezler. İki j taraf birleşmeli ve bir araya ge-| lecek sanatkârların hayatlarına huzur vererek çalıştırılın alıdır.
Yeni bestekârlar
— Alaturka musikide eski bestekârlar û yarın da yepl bestekârlar yetişiyor mu?
— Eski bestekârlarımızın â-bideler gibi bıraktıkları eserlerin yapılmasına saik o devrin bolluğudur. Huzur, refah ve saadet İçinde yaşıyan bu beste-kârlarm yegâne endişesi musikiyi yükseltecek eserler hediye etmekti. Bugünkü bestekârlan-mız arasında eski devirde yetişenler kadar kabiliyetli bulduğum bir kaç şahsiyet vardır. Fakat bunlar zamana uymak vegeçinebilmek gayretiyle eser yaptıklarından asıl kabiliyetlerini gösteremiyorlar.
Musikide bestckârlık karakter yaratmaktır. Kopya suretiyle eser yazanlar onların hakikî sahibi değildirler Bahsettiğim bestekârlarımız tesir altında kalmıyarak doğrudan doğruya hissiyatlarını, karakter yaratarak eser haline getirmişlerdir kî asıl bestekârlar da bunlardır. Bu kıymetli bestekârlarımız Sadeddin Kaynak, merhum Le-mi Atlı ve Salâhaddln Pınar'dır.
— Kemandan başka şey lar mısınız?
— Biraz da ud çalarım.
Eserleri
— Besteleriniz var mı?
— Ben bestekâr değilim, ö-tedenberi bütün gayem çaldığım eseri İyi bir şekilde ifade e-yalnız
rinde dolaştıktan sonra Şehzade Sabahaddln Efendinin haftada İki gün köşkünde yapılan musiki toplantılarına devam ettim. Oraya başta Tamburi Cemil bey olmak üzere hocamız meşhur bestenlgâr Ziya bey de geliyorlardı. Bunlardan 33 fasıl meşkederek İnkişaf ettim.
Memleketle kendimi piyasa sahnelerinde tanıttım. 928 de Deniz kızı Eftalya ile evlendim ve Avrupaya gittim. Fate şirketiyle yaptığım angajman münasebetiyle 3.5 sene Avrupa ve A-rabîstan taraflarında seyahat ettim, ve her gittiğimiz yerde öz musikimizi tanıtmağa gayret ettik. Çok rağbet ve alâka gördük. 932 de avdet ederek tekrar Eftalya İle piyasa sahnelerinde çalışmağa başladık. 939 da Eftalyanın vefatından sonra Konservatuvara İntisap ettim. Hariçte yine konserler vermeğe devam ediyorum.
— Tekrar evlendiniz mi?
— Evet, İki de küçük oğlum var.
Alaturka musikinin.
istikbali
— Alaturka musiki gelecekte nasıl olacak dersiniz?
— Gençler bu musikiye büyük alâka gösteriyorlar. Bu musikinin mektebi olmadığından genç 1er ellerinde sazlariyle kapı kapı dolaşarak hoca anyolrar. .Bu musikimizin iyi hale gelmesi 1-çin kanaatimce yapılması lâzım olan şey evvelâ hükümetin debilmektir. Yâni ben müzaheretidir, tstanbııl Konser-] çaiıcjyun. En klâsik eserimlz-vatuvarında Batı musikisi ferruatîle öğertildiği halde Türk musiki nazariyatı haftada bir saat tedris ediliyor. Bu hal musikimizin sönüp gitmesine se-
ça-
te-
den en basit olanına kadar çaldığım zaman dinleyicilerime o-nu dinletebilmek emeliyle çalışmış ve iyi kötü bu hale gelmişim.
şarıda mı yemek yiyeceğiz, diye sormuştum. Sen de, konserden sonra kahveye, lokantaya gitmekten hoşlanmadığım söylemiştin.
Asabiyetle:
— Evet, evet, dedi. HatLâ hoşuna gitmemişti galiba. Hem ne kadar da oynaksın Donatclla, bir türlü ele avuca sığmıyorsun.
— Bunu söylemek için mİ beni çağırdın?
— Canım çarçabuk kızma, rica ederim. Neden beni her zaman seni çağırmak mecburiyetine sokuyorsun? Neden mütemadiyen kayboluyorsun? Bunu anlayamıyorum. Yanımda bulunman lâzım değil mi?Ben de evin bütiin köşesini aramak mecburiyetinde kalmıyayım.
— Ne İsliyorsun? Söyle sevgilim. Ben de giyinmeliyim, hazır-lanmBlıyun değl mİ?
Uzun müddet Donatellanın yüzüne acayip acayip baktı. Sonra soğuk bir tavırla:
— Evet, evet, peklâ. Odada mı kalacaksın, yoksa banyoda nu hazırlanmağı tercih edersin?
— Sen nasıl istersen Armando.

Biraz düşündükten sonra:
— Şu halde ben banyoya gideyim, sen de odada tuvaletini yaparsın. Saat nerede ise sekiz olacak. Pek az vaktimiz var.
— Otomobil gelip bizi alacak mı?
— Evet, tam sekiz buçukta. Gecikme.
Banyoya kapandığını İşitince geniş bir nefes aldı. Düşündü: «Dünyayı dolaşacağımız zaman otellerde herblrlmlzln ayrı odası, ayrı banyosu bulunacak. Tek odada müşterek hayat, bir nevi esarete benziyor. İnsan ötekini rahatsız etmekten korkuyor, hiç bir zaman harekâtında serbest olamıyor.»
Evet, elbise arkasına fevkalâde oturmuştu. Müşterilerinin yalnız vücudunu giydirmek değil, elbiseyi ruhuna da uygun düşürmeği bildiği terzi bayan
söylemekte haklı İmiş. Yalnız vücuduna değil, solgun rengine, saçlarına da uygun bir elbise idi.
Dudaklarım boyadı, yanaklarına biraz ruj sürdü. Aynaya baktı. Hem memnun oklu, hem de bu tuvaletle kendi şahsiyetini bulamamaktan korktu. «Terzi bayan beni görecek ve memnun olacak. Belki benden fazla para almıyacak. Kendisine reklâm yapmış olacağım.»
Armandonun banyodan çıkmak üzere olduğunu işitince içine birdenbire bir korku girdi, kaçtı. Salona gitti ve hiç düşünmeden kapıyı İçerden kilitledi.
Armandonıın oda İçinde dolaştığını duydu. Donatclla karanlıkta ayakla duruyor, niçin gizlendiğini kendi kendine soruyordu.
Armando hiddetle seslendi:
— Donatclla, şimdi de nerelere kaçtın? Anlayabilir miyim? Saat sekizi yirmi geçiyor.
— Geliyorum, sevgilim geliyorum... Bir dakika. Bir şey ler hazırlıyorum.
Koştu, elektriği yaktı. Salondaki aynanın önüne gitti. Bu dela biraz evvelki hissiyata kapılmadı. Yanaklarındaki rujla, kirpiklerindeki boya ile kendisini pek yabancı buldu. Ruju silmek için bir mendil aradı.
Armando kapıya yaklaşmış, kapının kolunu çevirmek üzere idi.
— İçeriden mİ kilitledin? Canım buna ne lüzum var? Allah aşkına Donatclla saat sekiz buçuk oldu.
— Hazırım, .sevgilim, hazırım.
— Hazırım diyorsun, fakat I dalıa v»ii«î hazırlamadın.
Tarihi konuların istismar] edildiği son yıllar içinde, ciddi bir tetkik eserine pek raslaıı-mcız oldu. Millî terbiyede büyük, bir payı olan tarih bilgisinin kazanç düşkünü dergilerin elinde kaba insiyaklara, bitap edip durması, okuyuculara, hatalarıyla sevaplarıyla birlikle asırların birikmiş tecrübeleri içinden, günün geleceğe intikal edecek olayları üzerine ışıklar serpecek yerde, istila menkıbeleri, mezbaha manzaraları sunmanın mesuliyetsizliği gerçekten acınacak bir haldir.

Halûk Y. Şchsuvaroğlu’nun bu yılın başlarında yazdığı’ (Sultan Aziz (’)» adlı eser tamamen İlmî bir hüviyet taşıması ve yakın geçmişimiz üzerine objektif bir zihniyet ve anlayışla eğilmesi bakımından dikkate değer bir kitaptır.
19 uncu yüz yılın İkinci yarısı bizim tarihimiz bakımından çok mühim bir devirdir. Bizde ilk meşrutiyet hareketleri bu devirde başlamıştır Tanzimat Ferman'ından sonra birinci Meşrutiyetin Hânına kadar geçen zaman içinde bir çok İdarî yolsuzluklar, siyasi hatalar yapılmış. Abdülmecld'in son yıllarındaki gevşeklik ve mali buhranlar, Abdülâzîz'in aşırı İstibdadı memlekette meşrutiyete taraftar bir zümrenin belirmesine sebep olmuştur
Sultan Aziz adlı kitap, Mithat paşa ve arkadaşlarının ilk meşrutiyeti hangi şartlarla hazırladıklarını, veliahd Murat efendiyi nasıl kendi taraflarına kazandıklarını, orda ve donanmanın da yardımı İle, Sultan Azizi nasıl devirdiklerini, arşiv vesikalarına ve ciddi kaynaklara dayanarak izah etmektedir
Meşrutiyeti ilân etmek üzere tahta çıkarılan V inci Murad’ın hastalanması, Basna-Her.w?jc ihtilâlleri. inkllâp yapan vükelâyı müşkül duruma sokmuş, bu esnada veliahd Abdülhamlt efendi bir an evvel tahta geçmek üzere teşebbüslere girişmiştir. Softalarla, kumandanlarla,
devlet adamlarıyla, hattâ İngiliz büyük elçisiyle doğrudan doğruya ve bilvasıta yaptığı bu teşebbüsler neticesinde Mithat
1*1 Sultan Aziz Hayatı, Hal'i, Ölümü - Hilmi lutabevi, İst fiyatı 250 kuruş
Yazan: Vcdııt GCN'YOL
■ paşa ve sadrazam Rüştü paşa* Abdiılhamldi tahta çıkarmayı Kabul etmişler. Abdülhamit dfr tahta çıkar çıkmaz, Kanunu Esaaı'yi ilân edeceğini vadîtmiş, bu suretle, hasta padişah hal’cdilerek, yerine II nel Ab-dûlhamid Osmanlı tah'ına oturtulmuştur.
II nci AbdüLhamıd. amcasını ve büyük kardeşini kolaylıkla hareden vükelâyı ortadan kaldırmayı ilk esaslı lş edinmiş, bir yandan ve mecburen Kanunu Erasf’jd hazırlatmış, diğer yandan da, hal’ ricalini bertaraf etmeye başlamıştır.
Kitap, V İnci Muıad tahta çıktıktan sonra yapılan Kanunu Esasi müzakerelerine ve IL Abdulhamid zamanında hazırlanan ilk Kanunu Esasi projesine geniş yer veriyor. Bilhassa II nci Abdülhamid'in kendi eliyle koyduğu meşhur 113 ncü madde ve Ana Yasa’nın hazırlanış) hakkında, o hâdiselerin şahidi bulunan mabeyn feriki Sait paşanın henüz yayınlanmamış hatıralarından faydalanıyor.
Abdiilaziz devrinin son yıllarında memleketin arzettıgİ buhranlı manzara ve iktisadi zorluklar üzerinde vukufla durulmuştur Ayrıca, halkın ve bazı zümrelerin padişaha karşı besledikleri memnuniyetsriliğl ve bunun neticesi olarak çıkan Kuleli Vajr’asi da hep ayni vesikalara göre ele alınmış ve bu hususta dikkate değer bilgi ve tafsilât verilmiştir
Eserin bizce en canlı tarafı. Kanunu Esasi mücadeleleri, U nci Abdülhamid'in çevirdiği dolaplar, Mithat paşayı ortadan kaldırmak İçin kurulan Yıldız Mahkemesi oyunu, inkilâp ta-rfatarlarmm ortadan kaldırılması için sarf edilen gayretlere ayrılan tasımlardır. Eserin bu ksımı, bize, hürriyet uğrunda yapılan gayretlerin istibdat canavarları tarafından nasıl kös tellendiğin i göstermek bakımından ibret dolu dersler vermektedir.
Şimdiye kadar neşredilmemiş bazı siyasî ve mühim mektuplar ve orijinal fotoğraflarla değerlendirilmiş yakın bir devrin tarihini objektif bir ciddiyetle anlayışımıza sunan Halûk Y. şehsuvaroğlu’nun gelecek eserlerini sabırsızlıkla beklemekteyiz.
Bestekâriığıma gelince; şimdiye kadar üç yüz kus tır filim müziği yazdım. Herhalde en a-şağı 5-6 şarta ve bir çok da ara müziği, jenerik ve final müziği vardır. Banlan yekûn ederseniz binlerce eser yazdığım meydana çıkar. Bununla beraber ben bestekâr değilim. Bunlar, filmin havasına göre yazılmış ve filimle beraber çıkıp onunla kaybolmuşlardır. Yalnız kendi zevkim İçin ve hiçbir endişeye kapıl-rnaksızm huzur İçinde bestelediğim bir kaç şarkım da vardır. Meselâ 20 sene evvel yaptığım ■«Ruhunda ölen nağmede sevda sesi var mı?» gûftell segah şarkım elân okunmaktadır.
İstanbul radyosu
— İstanbul radyosundaki a-lalurka musiki neşriyatı mükemmel midir?
— Hangi valizi?
Armando hiddetlendi, bir küfür savurdu:
— Hey Allahım! Değiştireceğim gömlekleri, yakaları, mendil ve taravatlan demek istiyorum. Biliyorsun ki konser esnasında çok terlerim. Terden gömleğini, yakalığım ıslanır, berbat olur. An trakitte bunlun değiştirmeğe mecburum. Fakat Allah aşkına artık dışarı gelse rus...
Kapının tokmağını şiddetle çevirdi, kapı âdeta yerinden oynadı.
— Geliyorum. Armando. geliyorum. Değiştireceğin şeyleri hazırladım. Hepsi yatağın üstünde duruyor. Yalnız valize yerleştirmek işi kaldı.
Kapıya koştu, açlı. Arman-donun gözünden kaçmak İstiyordu. O akşamki tuvaletinden, zarafetinden âıleLa utanıyordu.
Armando evvlâ hayretle, sonra hiddetle Donalellayı süzdü. Müstehzi bir eda ile:
— Bu ne, dedi, baloya mı gidiyorsun?
— Bu elbise hoşuna gitmedi mi? Bak bana ne kadar yakıştı değil mi?
— Maalesef değildir. Sebebi de bu musikiyi programlıyacak bir kimsenin bulunmamasıdır. Neşriyata iyi olabilmesi için bence lâzım olan şeyler şunlardır: Evvelâ Türk musikisi neşriyatını İdare edecek bir şef olmalıdır. Yanında da biri piyasada okuyan ve çalanları iyi bilen, diğeri de klâsik musikiml-okuyan ve çalanları tanıyan birer müşavir ile programları tanzim edecek üçüncü bir yardımcı bulunmalıdır. Ayrıca dı-şarda çalışan arkadaşların neşriyattan evvel uzun saatler prova yapmaları temin edilmelidir. Şu vaziyet gösteriyor ki radyo İdaresi hiç olmazsa 15 kişilik bir kadro yapmadan bu İşleri yürütemez. Bugün yannı saatlik bir prova ve dışardaki işlerine yetişebilmek heyecanı ile çalışıp mikrofon başına geçilirse daha fazla ne beklenir?
— Tahmin ederim ki buılU bilhassa ısmarladın. Galiba konseri benim idare edeceğimi unuttun.
Bu sözlerden müteessir olan Donetella ağlamak istiyordu.
— Senin hoşuna gidecek diye bu elbiseyi ısmarladım, bu tuvaletimle konserine ehemmiyet vermek istedim. Koltukların kabarsın diye güzelliğime itina et-Um.
— Benim için mi? Eğer benim için ise mutfakta çalışırken arkana giydiğin brostela ile de gelebilirdin. Ben de zannediyordum kİ sahne orkasındaki odada, yanımda oturacaksın.
— Odada seninle mi? Peki ben müziği dlnlcmiyccek diyim? Seni, İdare ederken görmiyecek miyim Armando? Bana bir loca tutacağını söyleyen sen değil misin?
— Loca tutacağım demedim, müdürün bana ayırdığı locaya bir çok arkadaşlarımı davet etlim. Sen de o locanın bir köşesine çekilir, kimse tarafından görülmeden rahat rahat müziği dinlersin, dedim.
(Arkası var)

C Gazeteler, Gazeteciler ]
Mizah gazeteleri
Adaların su meselesi
Adalet
sarayı

(Diyojen) ve (Hayal) in gördüğü rağbet — Meşrutiyetin ilânına kadar çıkan diğer mizah gazeteleri
Sular idaresinin izahı
Sarayın inşasına Eylülde başlanacak
- 2 -
Türkiyede İlk mizah gazetesi |
1868 senesinde çıkmıştır. Bu, başlı başına bir gazete değil' Fiiip efendi ile Ali Raşit beyin) neşrettikleri (Terakki) gazete-j sinin haftalık mizah nüshası idi. İptida çok basit bir şekilde çıkarken sonra münderec&tnn ıslah etti, karikatür de koymağa başladı. Fakat, bütün gayretine rağmen, büyük mevki tutamadı.
İlk esaslı mizah gazetesi
1869 da çıkan (Diyojen) dir. Gazetenin sahibi Teodor Kasaptır. Muharrirleri arasında Ây bey gibi zamanının en kuvvetli kalem sahipleri vardı. Fakat gazetenin bütün neşriyatına Teodor Kasap hâkimdi, mevzuların çoğunu o verirdi. İyi tahsil görmüş. Fransızçaya hakkiyle vakıf olan Teodor Kasap ne Fiiip, ne de Mihran efendiye benzerdi. Tam mânası! e münevver bir İnsandı.
(Diyojen) İn bütün yazılan çok kuvvetli idi. Bu sebeple gazete, daha ilk nüshasından itibaren rağbet gördü. (Diyojen) İn her sayısı büyük merak ve alâka île bekleniyor, yazıları etrafında tefsirler yapılıyordu. Denilebilir ki bu gazete memleketin umumi bayatı ü-zerinde diğer siyasi gazetelerden büyük tesir yapmış ti. A-laylı tenkîdleri her tarafta derin izler bırakıyordu.
(Diyojen) her nüshasında bir parça daha mükemmelleşiyordu. 120 nci numaradan itibaren karikatür de koymağa başladı. Rağbet bir kat daha arttı.
Abdülâzîzin hiddeti
(Diyojen) İn alayb neşriyatı, kuvvetli tenkidieri AbdûJ azizi çileden çıkarmağa başlamıştı Hiç bir tenkide tahammül ede-miyen bu azametli padişah gazetenin kapatılmasını emretti. Bu emir hemen yerine getirildi, (Diyojen), La Turqtıie gazetesine dair bîr karikotürü bahane edilerek, iki ay mıid-. üstle kaptaıldj. Teodor -Kasap tatil müddeti dolduktan sonra da gazeteyi çıkarmadı, bir kenara çekilerek beklemeği daha münasip gördü.
1871 de vaziyeti müsait görünce (Hayal) adiyle bir mizah mecmuası çıkarmağa başladı (HayalJ. Diyojen gibi kuvvetli yazılar, lâtife ile karışık tenkillerle dolu idi. Derhal büyük rağhet gördü, Gazete her tarafta kapışılıyordu.
Abdülâziz (Hayal) in çıkma-, »m: hiç de hoş görmedi. Bir müddet sabretti, sonra mizah gazetelerinin sansüre tâbi tutulacağını ilân ettirdi. Beşinci Murat, zamanında da bu tazyik devam etti. Abdülhamit 1876 senesinde tahta çıkıp Kanunu Esasi ilân edilince, bütün gazeteler gibi, (Hayal) de bunu büyük memnunlukla karşılamıştı. Fakat »Matbuat kanun dairesinde serbesttir» maddesine ilişerek bir karikatür yapmıştı. Karikatür eli ayağı bağlı bir adamı gösteriyordu. Altında •Matbuat kanun dairesinde serbesttir» yazılı İdi. Teodor Kasap bu suretle gazetelere hareket imkânı bırakılmadığını anlan yordu. Karikatür çok be-genUdl, her tarafta bundan bahsedilmeğe başlandı. Fakat Abdiilhamit müthiş imli, bir balıane İle gazeteyi kapattı. Hayal bunu karilerine şu suretle haber verdi:
«Aldığımız bir ihiarnamf ğ-zerine şimdi âieml fenaya veda ctmekiieimlz lâzım geliyor. Allah rahmet eylesin, iyi adam idi deyiniz. Sakın ağlamayınız, güliiouz. Bu dünya kimseye baki değildir. Canım boğazıma geintiş olduğu halde bile herkese selâmda kusur etmek İstemeni. İşte sesim kısılmağa başladı. Ca... nım... çt... yor... çık... dı!>
Bu yaa üzerine (Hayalı hibi Teodor Kasap Babıâlide matbuat suçlan İçin teşekkül eden meclisi ahkâmı adiiyeye revkedildl. Meclis kendisini üç sene hapse mahkûm etli.
Matbuat tarihimizde iz bırakan (Diyojen) ve (Hayali gazeteleri tam manasil» siyasi mizah gazeteleridir
den
Diğer mizah gazeteleri
l i Diyojen) ve (Hayal)
1 başka çıkan mizah gazeteleri
'şunlardır: 1870 de Asır gazetesinin mizah ilâvesi. 1872 de Teodor Kasap’ın (Hayal) yerine çıkardığı (Çıngıraklı Tatar), 1873 de Beykozluoğlu Zaharya efendinin neşrettiği (Latife), aynı sene Antuvaıı efendinin (Kamer), 1874 te Mihalâki’nLn (Şafak), aynı sene Baslretçi Ali efendinin (Kahkaha), Medeniyet gazetesinin mizah nüshası. 1875 te Tevfik beyin (Geveze). 1875 te (Meddah), 1876 da Mehmet Tevfik beyin (Çaylak) mizah gazeteleri.
Rahmetli Selim Nüzhet Ger-
, çek’ln «Türk Gazeteciliği» adlı eserinden aldığım bu malumata ve gördüğüm bazı eski nüshalara göre (Diyojen) ve (Hayal) den başka esaslı mizah
! gazetesi Mehmet Tevfik beyin (Çaylak) ıdır. Baslretçi Ali e-fendi (Kahkaha) yı Basiret gazetesine çatanlara mukabele etmek İçin çıkarmıştı. İçinde tuhaflık yoktu. Keza (Geveze) gazetesi de daha ziyade yer.ıız tarizlerde bulunarak mvekl temin edememişti.
(Çaylak) edebi mizah gazetesi İdL Bilhassa münevverler arasında çok rağbet görmüş, hattâ bundan dolayı sahibine «Çaylak Tevfik» adı verilmişti. Fakat şiddetli tazyik karşısında Tevfik bey (Çaylak) ı ancak bir sene kadar çıkarabildi ve mizah gazeteciliğinden vazgeçerek evvelâ (Osmanlı) adiyle gündelik bir gazete neşretti, bu gazete bir mevki temin e-demeyînce muhtelif memuri-riyetlerde bulundu.
Gelecek yazıda mizah gazetelerinin çıkmasına müsaade edilmemesi için Matbuat Kanununa konulan kayıttan ve Mebusun Meclisinde cereyan eden müzakereden bahsedcce-tiz-
Sular İdaresinden: Akşam gazetesinin 31.5.950 tarihli nüshasında «Adalardaki susuzluk» başlığıyle çıkan yazı incelendi.
İdaremiz Ada su ihtiyacının çok artacağını göz önüne alarak Devlet Denizyolları umum müdürlüğüne kıştan beri mayıs nihayetine kadar beş defa yazı İle müracaat ederek mayıs 1950 başında idaremize ayn bir su gemisi tahsisini İstemiş ve saatte 150 ton su verecek Kandilli su ağızlarından mayıs başından İtibaren her istenilen saatte su alınabileceğini bildirmiştir.
Devlet Denizyolları umum müdürlüğü mayıs başına kadar yapılan müracaatlara cevap vermemiş ve mayıstan sonra gönderdiği 2 mektupla bu sene İdaremize su gemisi tahsis ede-miyeceğlnl resmen bildirmiştir. Aynı zamanda bütün ricalarımıza rağmen. Kandil» su ağızlığından su almamış ve yaz aylarında az su veren Üsküdar a-ğızlığından su almakta ısrar etmiştir.
Suitanahmctte yapılmasına karar verilen yeni Adalet sarayının temel hafriyatı geçenlerde 110 bin liraya bir mütaahhl-de ihale edilmiştir. Yapılan keşfe göre 13 milyon küsur liraya malolacağı anlaşılan yeni Adalet sarayı iki kısım olarak inşa edilecek ve birinci kısmını teşkil eden yedi buçuk milyonluk inşaata eylülde başlanacaktır. Bu birinci kısımda 50 mahkeme salonu bulunacak ve bina üç kat üzerinde yapılacaktır.
Binanın bu birinci kısmı nihayet iki senede tamamlanacaktır.
Adalet sarayı, müştemilât 1-tibarlyle tamamiyle modern tesisatı ı olacağı gibi, mimari bakımından Türk tarz ve üslûbunda olacaktır. Bu bakımdan binanın Sultanahmet camisi mimari tarziyle ahenk teşkil fiden bir estetikte olmasına dikkat edilecektir.
Leo Hochstetter
Mayısın son haftasında. Devlet Denizyollarının İhtiyacım kendi vasıtalariyle temin edileceğine dair resmi valilerine rağmen Büyükada susuz kalınca, tabi a tiyle şikâyetler çoğalmış ve mezkûr idare 31 mayıs 950 günü akşamı 550 tonluk Beykoz gemisini idaremize tahsis etmek mecburiyetinde kalmıştır. Beykoz gemisi 1 hazirandan İtibaren Kandilli su ağızlığından su almağa başlamış ve bu suretle Büyükadanın susuzluğu önlenebilmiştir.
Dün Paris’e hareket
etti
İktisadi işbirliği idaresi Türkiye basın temsilcisi Lee Hochstetter yeni vazifesi babına dönmek îizere dün uçakla Parlse hareket etmiştir.
Beden terbiyesi yardımcı öğretmenlerinin müracaatı
Savarıma’da Cumhurbaşkanlığı dairesi
Savaronayı geziyoruz
Atatürk’ün yattığı dairede gördüklerim
Naftalin kokusu — Bej rengi halılar — Otomatik yangın söndürme cihazları — Demir sürme kapılar — Siyah mermer banyo ve tozpembe fayanslar — 16 metre genişlikte bir daire...
Ayvalıkta bir hâdise
Ayvalıktan C. H. P. üçe idare kurulu başkanı Nejat Varlı-calı imzasiyle bir telgraf aldık. Telgrafta hulâsa ten deniliyor kl:
«Şehrimize gelen Balıkesir Milletvekillerinden Vaclt Ase-nan, halkın dert ve İhtiyaçlarını dlnliyeceginden, cumartesi akşamı saat 21,30 da Halkevl-niin bu işe tahsisi, Demokrat Parti İdare kurulu tarafından partimizden rica edilmiştir. Bunun üzerine Halkevi salonları istenilen saatte açık bulundu-nılmuştur. Fakat gelen Demokrat Partililer Halkevini işgal ettiklerinden bahisle iki salonda Atatürk'ün büst ve fotoğrafla -riyle beraber asılı bulunan İnönü’nün büyük mikyasta yağlı boya İki resmini indirmişler, camlarını kırmışlardır. Salonun perdeleri parçalanmış, bazı iskemleler lorılrnıştır.*
I
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geçen yıl alınan bîr kararla yardımcı öğretmenler doğrudan doğruya asil kadroya geçirilmişlerdi. Ancak, yar= dımcı beden eğitimi öğretmenleri bu yeni haktan istisna edilmiş ve kendilerine, yetkisiz öğretmen oldukları söylenerek altı aylık bir kurs daha gördükten sonra asli kadroya alınacakları bildirilmişti. Bunun üzerine bu durumda bulunan öğretmenler Çapa erkek lisesinde açılan tekamül kurslarına başlamışlar ve geçen Mayıs ayı başında da kursu bitirmişlerdir. Bundan sonra bu öğretmenler ilgililere müracaat etmişler ve müktesep haklan göz önünde bulundurularak artık kadroya alınmak suretiyle tayin edilmelerini ve son altı aylık kurs müddetlnce alamadıkları maaşlarının kendilerine ödenmesini istemişlerdir. Fakat bu defa da ilgililer, kadro imkânsızlığını İleri sürerek bu isteklerin yerine getlrijemlye-ceğlnl bildirmişler ve bu cevap öğretmenler arasında derin bir teessür uyandırmıştır.
Mr. Hochstetter hareketinden önce kendisi ile görüşen arkadaşımıza şunlan söylemiştir:
«— 1943 senesinden beri Tür-klyede bulunduğum müddet zarfında, bir çok İlerlemelere ve bir çok değişmelere şahit oldum. Türkiyeden çok tatlı hatıralarla ayrılıyorum ve Türk halkının misafirperverliğini her zaman lıatırlıyacağım. Bugün bütün dünya Türkiyenln siyaset sahasında gösterdiği büyük gelişmeyi yakından takip etmiş ve demokratik inkişafı büyük takdirle karşılamıştır. Türkiye, muhakkak pek yakında ekonomik sahasında çeşitli gelişmeler yapacak ve hayat seviyesini daha çok yükseltecektir. Marshall yardım plânında Türkiyenin ekonomik gelişmesinde büyük yardımı olacaktır. Türkiyenln yabancı sermayeye ihtiyacı olduğu kadar yabancı sermayenin de Türkiyeye ihtiyacı vardu
Tiftik piyasası

Savarona'nın birinci katının Yazan ; Cemaleddİn BİLDİK mazot ve safra tanklarına, ...........................................■■■■■■■....■■■■■■■»■■«■■■■■■■■a
Savarona'da Cumhurbaşkanlığı dairesindeki banyo
hurbaşkanlığı kamarasını gezmeme müsaade etmesi ricasında bulundum.
«■— Hayhay! dedi. Şu halde dördüncü katı gezeceğiz, buyurun...»
Faruk Ekin ile dördüncü kata inerken, itiraf edeyim, kİ kendimi Atatürk’ün mânevi huzurunda hissediyorum. Kim bilir şu merdivenlerden kaç defa indi ve çıktı... Şu koridorlardan kaç kere geçti... Şu kapıya, şu pencere kenarına kaç defa eli değil diye düşünmekten kurtulamıyorum. Dikkat ediyorum, aradan 12 yd gibi hayli uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Faruk kaptan da aynı tesir altında-. Ayaklarımızın uçlarına basarak yürüyor ve ses çıkarmamağa çalışıyoruz. Kuvvetlice de basılsa zaten yerlerden ayak sesi çıkmasına imkân yok. Çünkü her taraf halı ile kaplanmış... Fakat bunlar bildiğimiz gibi katın ve alh güllü halılar değil, bej rengi ince yün halılar... Keskin bir naftalin kokusu genzimi gıdıklıyor.
Faruk Ekin: Güveler dokunmasın diye halılar üstüne naftalin serplldlğini söylüyor ve kenarlan işaret ediyor:
«— Bakın! Bu beyaz tozların hepsi naftalindir.»
Yangın söndürme muslukları
Naftalin kokusu İçinde İlerliyoruz. Geçtiğimiz uzun bir koridorun yan tarafından bir kapak kaldırarak yangın söndürme musluklarını ve hortumlarını gösteriyor. Takriben 10 adımda bir yangın söndürme, musluğu var ve hepsi dc gizil aynaların arkasında... Kaptan İzahat vererek:
«— Gemide tamam 42 tane yangın musluğu, ayrıca da köpük cihazları var.» diyor.
Koridorda, kamaralarda, dolap İçlerinde, salonların muhtelif yerlerinde motif şeklinde duran küçük, hava deliğini andıran dairecikler göze çarpıyor. Bulunduğu yerin tavanına yerleştirilen ve kutru 12 santimi aşmıyan bu mini milli daire-ciklerin neler olduğunu sorduğum zaman Faruk kaptan izahat vermekten kaçınmıyor:
(— Farzedellm kl, diyor, geminin her hangi bir kamarasında, bir dolap İçinde yangın başladı. Kimsenin farkında o-lamıyacağı bu yangın başlangıcını İşte bu dairecikler İçinde gizli cihazlar haber verir,» — Alarm düdüğü gibi bir dü-
Şehrimize her gün 2-3 kamyon dolusu yeni mahsul tiftik gelmektedir. Fakat bu setteki Hatlar geçen yıhnkilerden kiloda ortalama 100 kuruş yüksek olduğu ve piyasada da para darlığı bulunduğu için her tüccar bu yıl tiftik alamamakladır. Bıı senek! tiftik mahsulünün tabiî durumdaki flatlan şöyledir: Afyonkarahisar
Yozgat - Eskişehir - Bolvadin mallan 320-350 kuruş; Ankara-Beypazan - Polatlı - Çerkeş -Aksaray - Konya - Kastamonu
Bu durum karşısında bulunan yardımcı öğretmenler haklarını aramak için, şehrimizde bulunan Milli Eğitim Bakam malları 300-325 kuruş; Gerede-AvnJ Başmana bugün müracaat Bolu - Konya ova mallan 280-etmeye karar vermişlerdir. I 300 konış.
,1
kimscye
rezen Atlaııtık devletleri

I •] Bu yazılar «Akşama ın 10 ve 11 haziran tarihli nüshalar la d a çıkmıştır.
dük sesi falan mı başlar?
(— Hayır! Dairecikler içindeki otomatik cihaz, 40 derecel hararette derhal harekete geçer ye bunu yukarıda bulunan yangın tablosu üstündeki numaralı lâmbaların yanması ile haber verir. Tablo başındaki nöbteçi, lâmbanın yanması ile geminin neresinde, hattâ bir dolap içinde de olsa, yangın başladığını anlar. Bunun üzerine de derhal söndürme faaliyetine geçilir.»
Gemide yangın tehlikesine karşı son derece tedbirli davra-nıldığı anlaşılıyor. Hattâ o kadar kl salonlardan veya kamaralardan birinde yangın başlasa, ateşi diğer saiona ve kamaraya geçirmemek İçin kapılara sürme şeklinde bir de demir kapı İlâve edilmiştir. Bu tarafta yangn devam ederken aradaki demir kapı çekildi mİ ateş geride kalıyor ve bu tarafa sirayet tehlikesi bertaraf edilmiş oluyor.
Atatürk’ün yattığı kamara
Konuşa konuşa koridorda ilerlerken gayet lüks bir kamaraya giriyoruz. Salon salaman-jcll büyük bir apartıman katı kadar geniş olan bu kamarada aralarında bir komodin bulunan İki karyola var. Faruk Ekin izahat vererek:
«— Atatürk, diyor, İşte burada yatmıştı. Fakat o zaman tek karyola vardı. Ölümünden
sonra aynı yere biri İsmet İnönü, diğeri eşi bayan Mcvhibe İnönö İçin iki karyola kondu. Atatürkün yattığı yatak ve yaygıları toplanarak kaldırıldı.»
Sağ taraftan bir kapı açılıyor ve buradan Cumhurbaşkanının yakın akrabalarına tahsis edilen kamaralara geçiyoruz. Fa-TUk kaptan:
(— Burada, diyor. Atatürk zamanında mânevi evlâdı Sa-blha Gökçen, sonra da İsmet İnönünün annesi yattı.»
Her kamarada soğuk ve sıcak su veren musluklar olduğu gibi, deniz suyu akıtan musluklar da var. Banyo fayanslarının hususi surette imal edilmiş olduğu anlaşılıyor. Çünkü ne o renkte ve ne de o nefasette fayans hiç bir yerde görülmüş değildir. Hele Riyaseticumhur kamarasının banyosu pek şahane... Küvet siyah mermerden, fayansları ise toz pembe.. Burada bir de berber salonu var. Siyah deri kaplı koltukları, gene siyah renkte pırıl pırıl lavabosu İle bu salon, renklerin hep siyah olmasına rağmen hiç de kasvetli değil...
Bir noktaya işaret etmek isterim kl, Rlyaseticuhmur kamarasından balıseredken ■‘kamara» kelimesini küçük buluyor um. Çünkii kamara, göz ö-nünde küçük bir yer canlandırıyor. Faruk kaptanın izahatı arasında bu kamara genişliğinin 16 metre olduğuna İşaret
«Arkası i nel $abifed()
S'ihlfe ö
A K Ş A M
13 Haziran 1950
Zorla çirkinlik olur mu?
Rosalind Russel
Esrarlı bir seyahat
Makyaj ustaları güzel Linda Dantelli çirkinleştirmeğe çalışıyorlar!
Yeni filminde avukat rolü yapacak
Rosalind Russel: «Hâkime bildir» adlı filimde avukat rolünü yapacaktır. Bu münasebetle avukat olan babasından bir çok şeyler öğreniyor. Rosalind bir zamanlar Holly-wood'nn inatçı bekâr kızı idî-1941 de Freddie Brlason ile evlendi. O zamana kadar kendl-sile görüşenlere hep şu cevabı verirdi:
— Evlenmeyi tasarlıyorum, fakat hoşuma siden bir »ipe henüz Hışlamadım.»
Artist evlilik hayatından memnundur. Şimdiye kadar 3 defa birinci mükâfatı almıştır. Hollyvvood’da inceliği ve zarifliği İle meşhurdur.
Thais filmi
Daima büyük, şaşaalı filimler yapan Cecıl B. de Mille geçen sene «Samsun ve Dalllâ» Vı filme çekmişti. Bu sene de Analole France'ln «Thais» es-’î-! rini filme çekmeğe karar vermiştir. Baş rolü «Sumson ve I Dalllâ- da olduğu gibi H?dy Lamarr yapacaktır.
Ava Gardner uzun müddetten-beri İspanyada ne yapıyor?
Linda Darnell
Makyaj I mak en büyük zevkidir İçki, sigara kullanmaz, perhiz nedir
Sakallı ihtiyar!
Ramon Novarro ihtiyar rolü yapıyor
Kadınların hepsi fazla güzel I görünmek isterler. Bunun için, tuvletlerine. giyinişlerine çok itina ederler. Bu hal HoIIywood' da da göze çarpar. Rejisörleri filim yıldızlarını mümkün ol- I duftu kadar güzel göstermeğe çalışırlar. Stüdyoların hepsind? makyaj, saç tuvaleti mütehassısları vardır. Bunlar ellerine aldıkları artistin güzelliklerini bir kat daha meydana çıkarmak için uğraşırlar.
Linda Damell Hollyaood'un cidden güzel kadınlarından biridir. Şimdi 26 yaşında bulunan bu yıldızın endamı çok mütenasip. çehresi çok güzeldir. Gözleri, bakışı çok tesirlidir. Linda makyaj yapmağa iiizurtt hlşset-tirmiyecek güzellerdendir. Artist şimdi ^Gidecek yol yok., adlı bir filim çeviriyor. Bu filimde ilk defa olarak makyaj ustalarının eline verilmişi ir Fakat güzelleşmek için değil,
çirkinleşmek için!..
mütehassısları Linda'yı bu filimde çirkin göstermeğe çalışı- bilmez. Kalabalığı sevmez. Bo-yoriar. Artist âdi bakışlı bir so- yu 1.62. ağırlığı da 51.5 kllu-kak kızı rolü yapmakladır Bu- dur.
nuo için kaşlart lüzumundan '
fazla siyaha boyanmakta, du-t ! «■ ■« ı İni’" '
doklarına mübalâğalı ruj sürül-, ■ 01616013. nflucr-ICri • mektedir. Cildine sürülen pud-
ra âdeta kurşunî renktedir. Fa- Tiemey Londra'da
kat biıtün gayretlere rağmen 1 ,,Gcce ve şehir» adlı bir filim arlislL çirkinleştirmek kabil 0“1 çevirmektedir. Baş erkek rolii-iamamakta, daima bir güzel nü Rtçhard Widmark yapıyor, tarafı görülmektedir. Makyaj Bu Gcnc’nin ilk şarkılı filmi mütehassislan -Kusursuz giızeb 1 olacaktır. Artist bu münase-«Konuşan gözler sahibi» diye'het.]rt ders almakta ve her gün tanınmış olan Linda'yı bir tür-! ckserslz yapmaktadır.
lü çirkinleştirenılyorlar!.
Bu münasebetle artist hak-’ kında şu kısa malûmatı ver»...,
Linda çocuk gibidir. M" fotoğrafçı Peverell Marley l'.o beş şenedenberl evli olmasına rağmen haşarılıktan hoşlanır, merdivenlerden athyarak iner, merdiven trabzonlarmdan kay-

Yeni bir yerli filim
hak-' * Hollyroood’da şeklini en
, ■ Cök değiştiren artistlerden biri
ır d”- Jose Ferr£‘rdir- Artist cvvel-lev5 iv'ce Otello filmini çevirirken 2 sene sakallı gezmişti. «Cyrano de Bergerac filmi munasebeti-le bıyık bıraktı, «Tatlı ıslık» filmini çevirirken saçlarını beyaza boyadı. oCharlie'nin • Teyzesi» adlı filimde kadın kılığına girdi. Artist şimdi çe-, vireceği »Girdap» adlı filimete ilk defa makyajsız, tabii şekilde görülecektir .
Bu sakallı ihtiyar, sessiz filim zamanının en gözde artis-!i Ramon Novarrodur. Üzün müddet stüdyodan uzak kal- ] diktan sonra şimdi Arlene Dahi ilt birlikte bir filim çevirmiştir. Artist filimdeki rolü icabı sakal bırakmıştır. Sakalın beyazı siyahtan çoktur. 1899 da doğan artist şimdi 51 yaşındadır. Bir zamanlar çe-| virdiği filimler, bilhassa Ben |Hur her tarafta büyük akisler yapmıştı.
Ar Beyaz perdenin tanınmış simalarından Bette Davis ile ayrılmış olduğu kocası artist ve eski boksör WHIiam Grant arasında üç yaşında bulunan kız çocuklarının velayetinin Bette Davis'de kalacağına dair yapılmış olan anlaşma, mahkeme tarafından edilmiştir.
Loretta Young ve moda
yüksek tasdik
lar Nevyork'un sahne [erinden Luther Adler vvöod'da «Büyük Düşüş» bir filim çevirmeğe tır.
artUt-Hplly-> adlı başlamış-
«Modaya uymak için kendini üzmek akılsızlıktır»
ta-
Halk Film müessesesl tarafından «Bırakılan çocuk» adlı bir filim çevrilmiştir. Sosyal bkr dâvayı ele alan bu filmin artistleri Handan Karaokçu, şükran Özer. Vedat Karaokçu, Cahit Irgat. Şadl Şener. Kemal Tahriri yer, Ali Küçük, Lütfü Güneri, Bayram Aracı'dır Eser Nurullah Tllgen'indir. Rejisör Cahit Irgat dır. Yukarıda filimden bir sahne görünüyor.
★ Hollywood'da ( »Kırık Ok» filminde • yılanların büyük rolü tır. Bunun için kâfi yılan tedarikine çalışılıyor.
★ Betty Gruble çevireceği yeni filimde daha sarışın olacaktır. Stüdyonun berberi bunu temin için her uuu iki saat uğraşıyor.
çfcvrilecek çıngıraklı ı olac ukde recede
Ho)lyv.'oocl'un güzelliği İle nmmış artistlerinden Loretta Young kendLsile görüşen bir gazeteciye moda hakkında şunları söylemiştir:
— Modaya uymak İçin ken-; dini üzenin aklı yok demektir, ı Bir kadın kendisine ne yakışı-
■ yorsa onu yapmalıdır. Koyu ı dudak boyası yakışmıyorsa modadır diye bunu yapmamalıdır.
i Elbise hususunda da vaziyeti boyledlr. Bugünün modası bLr
■ kadına uymazsa ona harfi har-
; fine riayet etmeğe çalış mal» .gülünçtür.
Hollyvood’un genç ve güzel yıldızlarından Ava Gardner u-zun müddettenberl İspanyadadır. Artistin bu seyahati ve ispanyada haftalarca kalması A-merlkada merak uyandırmıştır. Herkes «Ava İspanyada ne yapıyor?» diye soruyor.
Artist Amerlkadan ayrıldığı uman bir dinlenme seyahatine çıktığını, Avrııpada bir ços memleketleri, bilhassa İspanyayı' ziyaret edeceğini söylemişti. Fakat şimdiye kadar İspanyadan başka bir yere gitmemiştir.. Ava Gardner Barselon’da oturuyor. vaktini gezmek, eğlenmekle geçiriyor. Fakat Avrupa-da gezip eğlenecek diğer bir çok yerler vardır. Böyle olduğu halde artist neden bu şehirden ayrılmıyor ?
Geçende Hollywood'un tanınmış artistlerinden Frank Sinat-ra Barselon'a gitmiş, Ava île bir hafta kadar beraber vakit geçirmişti. Buna bakanlar Ava Gardner'in İspanyada Frank Sina trayı beklediğini, İkisinin yakında evleneceklerini söylemişlerdi. Fakat Slnatra bu haberi kati şeklide yalanladı; karısından ayrılmak niyetinde olmadığını söyledi ve Barselon'dan ayrıldı.
Frank Slnatra filhakika evlidir ve dediği gibi karısından ayrılmak niyetinde değildir. Ava Gardner’e gelince, şimdi 27 yaşında olan bu güzel yıldız iiç defa evlenip boşanmıştır. İlk kocası Mlckey Rooney’dir. Bu evlilik bir sene devam etmiş, ayrılmışlardı. Ava bundan sonra; orkestra şefi meşhur Arlhle Shaw İle evlendi. Bir sene sonra bundan da ayrıldı. Üçüncü kocası Peter Lawford’du, Bun-
dan da epeyce zaman evvel ay-1 rılmıştır, Binâenaleyh şimdi serbesttir.
Ava siyah saçlı, yeşil gözlü, çok mütenasip vücutlu, cidden güzel bir kadındır. Bir yere gi-
rince herkesin dikkatini çeker. Bu genç ve güzel kadın ispanyada ne İle meşguldür? Herkes bunu merak ediyor. Fakat şimdiye kadar bu merakı tatmin e-decek bir haber alınamamıştır.
Hollyvood'un tanınmış yıldızlarından Olnger Rogers «Mükemmel yabancılar» adlı bir filim çevirmiştir Bu fiilimde şimdiye kadar görülmemiş bir saç tuvaleti yaptırmıştır. Yukurıdı» artist bu tuvaletle görülüyor.
13 Haziran 1950
AKSAM
Sahlf? T
HER AKŞAM
J^I^HİKÂY^
Karter, caddede nöbet bekli-yerek bir aşağı, bir yukarı dolaşan polisin muntazam ve yeknasak adım sesleri uzaklaşıncaya kadar büyük bir kapının arkasında saklandı. Talihi daima kendisine yardım ettiği için polis geri dönmezden evvel işini bitirip gideceğini u-muyordın
Karanlık sokağı, süratle geçerek terzihanenin önünde durdu, etrafına sert bir göz gezdirdikten sonra arka tarafındaki pencerelerden birini büyük bir maharetle açarak içeriye girdi, bir an durarak kabartİL Karanlıkta soluğunda başka bir şey işitmedi.
İçi ferahlıyarak terzihanenin içine kadar uzanan holde sessiz sedasız yürüdü. Kimsenin kendisini rahatsız edeceğinden korkmuyordu. İhtiyar terzi Conson bekârdı ve yapa yalnız yaşıyordu. Yalnız sabahlan bir biı kadın gelir, işlerini görür, ortalığı silip — o------------r--------------
giderdi. | içeriye daldılar. Komiser, du-
Conson dvradaki kilisenin vardaki elektrik düğmesini çe-mütevellisi Mi O pazar günü v,rerek oda>" »l-lıntatt' " kilisede Hayır İğleri Kin büyük Karterl sürür sürmea derhal bir oara toplannüstı Bankalar tanıyarak alayl. Mr sesle: o «ün kanal! n.luMndan İMİ-1 - Mayallah, gece■ «1-
yar maf.eUmin iane paralan- “«ne baslannssm dedikten m dükkânındaki küçük kasa- ™”a hayretle firar,na bakıda muhafaza ettigûm şüphe narek: ...
k[u | — Acaba bize kim telefone
etti diye sordu. Karter süklüm,
Karter tehlikeye «üşmeden vcrdt: ■
bu paralan ele geçimi n-, „ teleI0„la ,aemu, bc. muyordu. Çuli ü ıy nlm. burada saklannu, dian
Sdinr Mdaklan başira hem İka- tehdidiyle
metgah hem terzihane olarak. jcbaf kullandığı bu eıde bekçi köpe Komiser, terzihanenin her ği de yo u. tarafım araştırdı, sonra Karte-
Kartur, atölyeye girer girmez, ıe yadlaşarak ağzını kokladı: tabii büyüklükte sıraya dizil-( _ Bu gcce içkJ jÇtln mi
miş hır takım Kuklalar gördü, ^4,, kasanın yanına giderek kilidi-, Hırsız, bu suale başiyie nl muayene elti Çehreleri ha- menfî cevap vcrirken -
r.u«ruir — Terzihanenin içinde biri var. Tabanc asile bana nişan vehmine ajmişta. Kasayı açar açmaz o a-kapii.'.rnk kısa bir tereddüt ge- (jamın «esini işittim. Zarınım a çirdl. Sonra asabi bir hareket- _öre sl^yB dizilmiş olan klikle omuz silkti: |- ..........
— Aman.jle vesveseli ve kuruntulu adammışım diyerek kasayı açmak için cebine yerleştirmiş olduğu aletleri çıkararak işe koyuldu, bir kaç dakika içinde kasayı açarak içinde yüz Înglll2 lirası İle bir nıik-l tar gümüş para gördü.
Derken pek yakınında hafif ’ bir gıcırla duyar duymaz tüyle-j rt ürperdL Sanki üzerine ta-
kulak kendi
halinde bulunduğumu söyllye-ceğlm.
Kaderin damarlarındaki kan buz kesilmişti. Elinden düşmemek için elektrik fenerini sımsıkı tuttu. Sonra telefonun yanına giderek 999 numarayı buldu.
Karanlıkta duran meçhul muhatabı sözüne devmala:
— Polis karakoluna nerede bulunduğunu söyle, bir hırsızlık teşebbüsü vukubulduğunu ilâve ct. İçeriye nereden girdiğini de onlara tarif et. Ha şöyle... şimdi de polisler gelinceye kadar durduğun yerde bekle. Canından bıkmış isen elektrik fenerini söndürmeğe veyahut kaçmağa teşebbüs et.
Karter, donakalmışü. Kendisine söz söyleyen adam acaba nerede idi? Terzihanenin arkasında polislerin geldiğini bildiren ayak seslerini doyuncaya kadar geçen müddet, kendisine asır kadar uzun göründü, gelir, işlerini görür, or- Bir komiserle üç polis, kendlsl-süpürdükten sonra nln girmiş olduğu pencereden
Beşiktaş - Manchester maçı tafsilâtı
Askerlik aleyhtarlan Amerikada bir rapor neşrettiler
Mahkeme Koridorlarında
Dertlerimi külahımdan baş ka birine dinletemiyorum!
saya clöğru yöneltilmiş olarak aralanmış olan bu kuklaların kendi-'dne bâktıldan
göre sıraya uızıınıo uıau kuk-
■ lalardan biri canlıdır diye iddiasında ısrar etti,
• O sırada ihtiyar terzi Conson
■ içeriye girdi. Polislerden biri
• yatak odasına giderek onu uyandırmıştı. Karter İle polisleri görünce:
I — Ne oluyor? diye hayretle I sordu. Komiser kendisine açık !kasayı göstererek izahat verdi:
I — Kasanız açJmtş, içindeki paralar çalınmak istenmiştir, bancannın namlusunu çevir- şn kuklalardan biri hırsızı ya-miş birini görecekmiş gibi kor- kalatmıştır. Bu hâdise, vicdan ku ile etrafına bakındı. Fakat sesinin suçluya ne fena bir ( odada kimsecikler yoktu. lyun oynadığını gösterir dedi.
İçinden «mutlak fare idi» dİ-! ihtiyar terzi, komiserin sö-- -„,.ı...,_„ıı „ı_ zünii kesti:
o-
İngilizler gollerini birinci devrede yaptılar. Şükrü sakatlanmasına rağmen oyuna devam etti ve Beşiktaş golünü penaltıdan yaptı
Keamy (New Jerşey) 12 (A. A.) — (United Press): İngiliz Manchester United futbol takımı dûn Beşiktaşı 2-1 yenmiştir.
Manchester 'Ünited’in santrforu birinci devrenin dokuzuncu dakikasında Beşiktaş kalecisi Fevzi'nin müdahalesine rağmen birinci golü kaydetmiştir. Gayet canlı bir oyun oynıyan Manchester United takımı 35 inci dakikada ikinci golünü kaydetmiştir. Birinci devrenin son dakikalarında Türk solaçj-ğı Şükrü’nün Manchester takımının kalecisiyle çarpışarak yaralanmış ve oyundan çıkmıştır. Şükriî'yü muayene eden doktor onu hastaneye göndermek istemişse de Şükrü
reddetmiş ve İkinci devrenin başında yeniden oyuna girmiştir. Bir kaç dakika sonra fazla Lstırp çektiği İçin oyunu ter-ketmek mecburiyetinde kalmışsa dn on beş dakika sonra yeniden oyuna girmiştir. Şükrü oyunun mütebaki kısmını oynamış ve oyunun son dakikasında Manchester Ünited'in beki John Creg’ln topu eliyle tutması üzerine Şükrü penaltıdan Türkiyenln yegâne golünü yapmıştır,
İkinci devrede yedek kaleci Mehmet, Feyzinin yerine geçmiş ve gayet güzel oynıyarak Türk takımına son derece fay-
Savaronayı geziyoruz
Savarona'nın Riyaseticuhmur dairesini gezerken Atatürk'ün bu yata ne zaman girdiğini ve ne zaman çıktığını da tesbit etmekten kendimi menedemedim. 1 Temmuz 1947 den itibaren ölünceye kadar Atatürkün yanında bulunan sofracısı Cemal Granda, Savarona'ya girdiği günden çıktığı tarihe kadar da Atatürkün yanından ayrılmamıştır. Hastalığı zamanında da kapısı önünde nöbet bekliyen Cemal Granda, Ata-lürkün Bavarona bayatını yakından takibetmiştİr. O sıralarda Savar on anın kamarotu olup Atatürkün hizmetine verilen Cemal Grandanın anlattıklarını da perşembe günkü gazetede aynı sütunlarda bulacaksınız.
Cemalcddin BİLDİK
Erzurum lisesinin yıl dönümü
ye söylenerek endişesi zail ol- zünii kesti:
du. Fakat paralan almak İçini — Bunda vicdanın hiç bir kasanın içine elini uzatırken rolü yoktur. Benimle beraber arkasında alaylı bir ses duydu: ’ Beliniz diyerek komiseri kuk-
— Yakaladım seni külhan»! .laların sıraya dizilmiş olduğu Söylediklerimi yapmazsan iize-Jycre götürdü. Kuklaların arka-rine ateş etmlyeceğim. Söyle- sında küçük bir gramofon var-diklcrimi iyi işittin mi? Evvelâ'(h- Conson. bu gramofonu gös-neraıle bulunduğuna iyi gör-' irerek izahat verdi:
mek için elektrik fenerinin ışı-j — Müşterilerimden birinin ğını ayaklarının istikametinde,icat hkri vardır Bu gramoto-lııtacaksın. Ha şöyle imana n« o müşteri bana hediye etti, gel Şimdi de telefonun yanına Kasanın kapısı açılınpa, gra-glt ve 9B9 numarayı, yani po- mofon otomatik surette İşletiş karakolunu ara... jmeğe ve hırsızın İşittiği sözleri
Meçhul ses. bir kaç saniye ihtiva eden plâğı çatmağa baş-kesUciikten sonra aynı tonla lar- Hırsızı yakalatan İşte bu devam elti: | gramofondur dedi.
— Yaman bir nişancı olda- Karter, hırsla yumruklarını ğıımu aklından çıkarma. Üze- sıktı, acemi bir hırsız gibi faka rine ateş edersem ceza görml- basmış ve yakayı ele vermişti, yeceğim. Zira meşru müdafaa
Soldan sağa: 1 — KUsat edemeden. 2 — Masura Imnl edn. 3 — Asık suratlı - Ses şada yok. 4 — Tersi çiy yenen .«brelerden - Nota. 5 — Karpuzun kesilmiş parçalardan bir çlktL. f, — Tersi gelinin bası - Garbi Trak-yada bLr kasaba. I — Tersi bir içkldor - Mollpnm başı, a — Tersi yürektir - İnsan. 9 — Tahsisat -
Nida. 10 — Kökleşmiş Adetler.
Yukarıdan a»glyâ: 1 — Hesabın dürt İşlemi, 2 — Geç kalmayın, 3 — Eski bir kavim - Ondan başka. 4 — Tasdik edilmiş olarak, 5 — Güzel sanal - Bey - Bir harlın OkUlıııJU, C — Tersi lezzettir - Hir erkek adı, 7 — Limonun acısını ye. B — Tersi tesadüf etmesin.
CEÇEM BULMACANIN HALLİ
Soldan cağa: 1 — Kabadayı, 2 — Umulainaz. 3 — Zekâvet, 4 — Ulamalar. 5 — Kel. Hlca. « — Edep. Yad. 7 — Blm, Sak», » — Alumnl. 9 — Binek, Ya, 10 — ir, çUelr.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Kuzukebo-bı. 3 — Amel edilir, 3 — Bukalemun. 4 — Alam. Meç. 5 — Duvar. Saki, e — Ameliyat. 7 — Yatacak, Ve, a — Iz. Radafak. .
Washington 12 (A.A.) — Mecburi askerlik aleyhtarı milli konseyin himayesi altında neşredilen bir raporda aralarında âlim A]bert Einstein ve muharrir Louls Bromfleld'ln de bulunduğu 16 şahsiyet, Birleşik Amcrlkayı umumi silâhsızlanmayı samimiyetle istememek ve bu işe ancak sözde alâka göstermekle itham etmişlerdir.
Raporda şöyle denilmektedir:
Birleşmiş Milletlerdeki resmi Amerikan temsilcileri silâhsızlanmayı arzu ettiklerini, fakat buna Rusyanın mâni olduğunu dünyaya ilân etmektedirler. Bununla beraber diğer memurlar bu yolda cesaret kırmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Birleşik Amerika-da askeri bütçenin ehemmiyetine bağlı iktisadi mahiyette menfaatleri mevcuttur. Bundan başka gene Birleşik Amerikada silâhlara karşı hissi bir bağlılık ve memleketin siyasetinin vücut bulduğu hukûûmet çevreleri üzerinde askeri tesir mevcuttur.
Ne Birleşik Amerika, nc de Sovyet Rusya harbei sistemden kurtulmak istediklerini gösteren sarih bir delil vermemişlerdir. Ne biri, ne diğeri bundan kendi milli siyasetlerinin bir hedefi gibi bahsetmemiştir. Bununla baraber ikisi de umumi efkâra, silâhsızlanmadan neşet edecek iktisadi faydalara alâkasız kalamazlar ve her ikisi de harbi bertaraf etmek istiyorlar. Bütün ümit buradadır.
Raporda, 5 noktayı ihtiva eden bir silâhsızlanma programı ileri sürülmektedor;
1 — Atom bombaları yapılmasının derhâl durdurulması ve bomba stoklarının birleşmiş milletlere nakli.
2 — Her tüttü kitle halinde İstihsali meneden bir anlaşma ile atom bombasının milletler arası değil, milli mal olarak kabulü yolunda Sovyet teklifinin kabulü.
3 — Atom stoklarının milletler arası teftişe tabi tutulmasına dair Amerikan plânının kabulü.
4 — Milletler arası kontrolün yürürlüğe girmesinden evvel veya sonra stokların imhası.
5 — Atom silâhlarının imhası İle muvazi gitmek üzere klâsik silâhların imhası.
Çeviren A. HİLÂLİ, m iştir.
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Valcntin IVillîams Tercüme eden: Vâ-Nû
l Tr-frika NO. 16
Guhnauve isimli, hasır şapkalı muretUş, boynunu uzattı; aheste aheste başını kaldırdı; hızlı hızlı soludu. HİÇ fikir beyan etmediyse de, Fransalı meslek-daşj pek de” takdir etmediği anlaşılıyordu. Manderton da ağız açmadı. Elinden asla bırakmadığı piposunu dol durarak lan uzaklaştı.
Boulot. çok geçmeden belirdi. Taş merdivenlerde bu sefer daha yavaş, daha itina ile yürüyor. Elektrik lâmbasını bir çok defa yaktı, söndürdü, Aşağı varınca durdu. Uzaklaşan Mandcrton'a: (Pss) diye seslendi.
Manderton, döndü.
Fransız:
— Hiç bir kan lekesi yok. — dedi — Bununla beraber, lekeyi aramak nıunuaıp olacak.
Zayi — 7860 sicil No. lı şoför
Kamamı
Abone bedeli
r — ^1
Erzurum (Akşam) — Erzurum lisesinin 61. yıldönümü merasimle anılmıştır.
Merasime saat 10,30 da başlanmış. konuşmaları mütaakıp liseye uzun seneler öğretmenlik
yapmış bulunan emeldi öğret- ehliyetimi kaybettim. Yenisini men Ahmet Somunoğlu'nun alacağımdan eskisinin hizmetinin karşılığı olarak bir - •
dershaneye «Ahmet Somunoğij dershanesin adı verilmiş ve bu cümleyi taşıyan levha toplantıda bulunan Somunoğlu hocamız tarafından dershaneye çakılmıştır.
Bunu mütaakıp ayran çorbası İçildikten sonra eski liseye (halen kız orta okulu) gidilmiş | kası merkez şubesindeki 130698 tir. Burada mahalli oyunlar,No .11 ikramiyel] aile cüzdanım oynanmış ve vefat eden öğret- hesabında kullandığım miıhrü-menlerin mezarları ziyaret mfı 2ûyt ettim, yenisi yapıia-edllerel: toplantıya son veril- cağından eskisinin hükmü yok’. Itur. Narha tun Toros
rUrkiya Benci»
yoktur.
hükmü
Muharrem Paçal
Zayi — İstanbul Tıp Fakültesinden aldığım 6710 No. lı şe-' be komi kaybettim Hükmü yok- [, tur. Mustafa öz
Senelik aaoo m>ru$S4uo kuru* 0 aylık 1500 • 2900 ■
3 aylık Uöü • 1900 .
l aylık S» . -
Adree tendllı için elli kurupuk pul gönderilmelidir A*ai takdirde adrea değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir 20505
Va£> İsleri 20765 - İdare 20691 Müdür 20491
Zayi — Yapı ve Kredi Ban-
inuak Q(1 Oğla İkindi Ak Y«uı
E. B.45 4,33 H.34 12.00 2,03
V 3.09 5.20 1 3.14 17,15 20.41 22.44
İdarehane Babıâlı civan
Cemal Nadlı tokagı No 13
Kanapede bacak bacak üstüne atıp kasketini sag dızi-ne geçirmiş, gözlerini kaskete dikmiş- kendi kendine bir şeyler söyleniyor. Kırçıl, seyrek saçlı, çökük avurtlu, ufak tefek bîr adam. Yanına gittik, aldırış etmedi. Sorduk:
— Ne düşünüyorsun ahbap?
Yavaş yavaş başını çevirdi:
— Bana mı söylüyorsunuz?
— Çok düşünceli görünüyorsun.
— Düşünecek bir şey yok bey kardeşim. Düşün, düşün, berbattır işin. Kimseye meram anlatamıyorum da şimdi oturdum, kendi külâ-hıma dert yanıyorum.
— Dertlisin demek?
— Dünya yüzünde dertsiz insan olur mu, efendi kardeşim? Herkesin, kendine göre bir derdi vardır amma benimki hiçbirine benzemez.
— Külâhma yandığın dert nedir bakalım?
— Haa, onu anlatmadan evvel müsaade ver de ben sana bir şey sorayım. Dünyada senin en çok kızdığın şey nedir?
— Benim sinirlerim sağlamdır, çok kızmam.
— Duur, hemen kestirip atma, efendi birader. Sinir meselesini bırak şimdi. Her kesin kızdığı bir şey vardır. Meselâ, kavgadan hoşlanır mısın sen?
— Hayır, ondan hiç hoşlanmam.
— Hay babana rahmet! Al benden de o kadar. Kavga dedin mi, tüylerim ürperiyor. İki kişinin dönüştüklerini görsem öyle içerlerim ki hemen ikisinin de kafalarını kesip koltuklarının altına veresim gelir.
— Yapma be ahbap! Hem kavgadan hoşlanmam diyorsun, hem de adam kafası kesmeğe kalkıyorsun. Nasıl iş bu?
Yılıştı:
— Korkma, efendi birader. Keserim derim amma kulak asma, tavuk bile kesmem ben. Amma velâkin, kavgadan hiç hâzetmem.
i Bende yalan yok.
— Peki, buna inandık, şu derdini anlat bakalım.
— Benim gibi adamın | derdi ne olur? işin başı kav-1 ga meselesi. Karşıda duran şu iki kişiyi görüyorsun ya, kılıklarına, kıyafetlerine ba-| kıp da ağır uslu adamlar zannetme sakın. İkisi de fa-safiso şeyler. Akıllı insan sokakta kavga eder mi?
— Olur ya, ikisi de genç adamlar. Bir meseleden dolayı birbirlerine sinirlenmiş olabilirler. Adı üstünde, delikanlı.
Ciddileşti, çatık kaşla reddetti:
— İşte bunu kabul edemem, efendi kardeşim. Gençlik başka iş, kavga başka iş. Akıl yaşta değil, baştadır derler, bilmez misin?
— Onlar birbirleriyle kavga etmişe benzemiyorlar ki. Baksana, bas başa vermiş ler, muhabbet ediyorlar.
— Sen onların görünüşlerine bakma diyorum, efendi bitfader. Sokaktaki hallerini gelseydin şaşırırdın. Bereket versin, Cenabı Allah beni Hızır gibi yetiştirdi. Aralarına girmeseydim kan gövdeyi götürürdü. Baktım ki birbirlerinin yakalarından, o-muzlarmçlan tutmuşlar, itişip kakışıyorlar. Hemen yanlarına vardım; «Yapmayınız, etmeyiniz, siz efendiye benziyorsunuz. Bırakınız şu kavgayı» diyerek aralarına girip ayırdım, yüreğim rahatladı.
— Peki, böyle bir iyilik ettin de polisler ne diye ke-leçpe takıp seni buraya getirdiler?
Biraz durakladı, sonra masum bir eda ile içini çekti:
— İyilik ettim amma sonunda iftiraya uğradım, bey abi. Hani bir söz vardır; «El için yanma nâra, yak çubuğunu, salanı ara!» Benîm başım da el için nâra yandı. Kavgayı ayırdıktan sonra oradan savuştum. Ben doğru dürüst yoluma giderken bir de başımı çevirip baktım ki ikisi birden arkama düşmüşler, koşarak geliyorlar, «Ne var? Ne oluyor?» demeğe kalmadan üzerime çullandılar.
— Ne diye üzerine çullanıyorlar? Ne istiyorlar senden?
—i Orasını bilmiyorum ki. Her halde kavgalarına karıştığım .için öfkelenmişler, acısını benden çıkarmağa kalkıyorlar. Sözüm ona, ceplerinden paralarını çalası i-mişim' Bunlar hep iftira.
— Tabii karakolda senin ceplerini aramışlardır. Bir şey bulabildiler mi?
Bu defa daha uzun düşündü ve yutkuna yutkuna mırıldandı;
— Bir şeyler çıkardılar amma onlar benim cebime nasıl girmiş, farkında değilim. Allah cümlemizi kuru iftiradan saklasın. Her halde ayırmak için aralarına girdiğim sırada cüzdanları benim cebime kendileri soktular, sonra da üzerime iftira attılar.
Delikanlılarla da konuştuk, hâdiseyi şöyle anlattılar:
— Biz şakalaşıyorduk, şu adam koşarak gelip aramıza girdi; «Yapmayınız, kavgayı bırakınız» diyerek itmeğe başladı. «Biz kavga etmiyoruz. şakalaşıyoruz» dedikse de dinlemedi, ikimizi de birer birer kucaklayıp geriye çekti. O gittikten sonra bir de baktık ki bizim para cüzdanları uçmuş. Hemen arkasından koştuk, kovalıya kovalıya nihayet bir köşeye kıstırıp yakaladık.
Mahkeme açıldı, kavgadan hoşlanmıyan adam dişlerini gıcırdatarak salona girdi.
Ce. Re.
Çünkü, bir cinayet bıçakla İşlendi mİ, ister istemez kan akar. Meselâ, zavallı Başkan Carnot'u hançerleyen Cazeriyo’yu hâtır-larun. Kana bulanmıştı, azizim Biçare bayan Carmen'in dc kor-sajında çok kan lekeleri vardı. Eğer, cürüm burada işlenmişse, kı burada işlendiği bence muhakkaktır, behemehal leke bulmamız icabeder.
Böyle konuşaraktan koridorun sol tarafına doğru âdeta sıçradı.
Manderton, hem şişmanca, hem de ihtiyar böyle ufak tefek bir adamın bu kadar çevik olmasına hayret etti. Fakat, Boulot, diz çökmüştü bile. Lambası da koridorun beyaz mozaytkleri üzerinde bir lekeyi aydınlatmıştı.
Başını çevirdi ve Manderton'a bağırdı:
— Size söylememiş miydim? Gelin de bakın!
Bir taşın üzerinde, hakikaten de kahve rengi lekeler vardı.
Fransız, memnuniyetle:
— Almanmış olmamıza imkân yok .— dedi. - Bir idam hükmünden sonra, kan lekelerinin ne gibi İzler bırakacağına dair, giyotin etrafında İncelemeler yapmıştım. Bunda yanılmam. Kan lekesi öyle bir berbat şeydir kİ, celladın muavinleri yıkarlar yıkarlar çıkaramazlar. İşte bakın göreceksiniz.
Mozaiklerin kenarına kadar İzleri takibe t ti; zeminde, lüzu-cetll. siyahımsı bir birikinti hâsıl olmuştu. Parmağını değdirip ışıkla baktı. Hakikaten, parmağının ucu kana bulaşmıştı.
Manderton, yerinden sıçradı: — Arlık mesele kalmadı. Kapıyı açabilir nysinlz? Eğer aça-,otıyorsanız, içinizden biriniz adalet sarayına gidip resmi çilingiri getirin.
Hasır şapkalı polis:
— Bu İşi ben başarırım, şef. — dedi. — Lütfen bana ışığı ve-
rir misiniz? — diyerek Smith'e döndü.
Üç. dört dakika müddetle Smlth, deliği aydınlattı; o da, kilitten içeri tel soktu, işini ypatiği sırada hızlı hızlı soluduğu duyuluyordu. Nihayet, tel anahtarın vazifesini gördü; kanat açıldı.
İçeriye ilk giren Manderton oldu. Elektrik düğmesini çevirdi. Penceresi olmayan bir hole girmişlerdi. Bir tarafta elbise askısı, öte tartta meşeden yapılmış eski bir komod... Dip kısımda küçük bir kapı vardı. Aralık durduğundan, atölyenin orada bulunduğu anlaşılıyordu. Bu atölye gayet büyük bir oda. Şimale nazır camekânları var. Cnsnckânlan da kısmen perdeler örtmüş.
Merkezde, tam orta yerde, yağlı boyalar İle lekelenmiş bir ressam sehpası duruyor. Yanında. cilâsız tahtadan büyük bir mâsâ; ve ' masanın üçlünde karmakarışık vaziyette paletler, fırçalar, el destekleri, yağlı boya tüpleri...
Uzak bir köşede, modele mahsus bir masa varıll Aralıklı is-
kemlesi üzerinde bir Çin seccadesi atılmıştı.
r Noter gri duvarların önünde, bazı güzel eşyalar dikkate çarpıyordu. Şurada, burada bazı fanteziler var. Meselâ, siyah bir vazonun içinden bir haşhaş buketi fışkırmış gibi... Fakat, iyi eşyanın arasına kötüleri de karışmış. Yıpranmış bir kanape-ııin üzerine sardı kırmızılı, İşlemeli bir örtü atılmıştı. Odanın her tarafına yüzleri duvara dönük levhalar dayanmıştL
Atölyenin sonunda, İki basit perde yere kadar İnmekteydi. Camekânların ortasına doğru bunlar birbirinden ayrıktılar. Bu aralıktan da, bir başka o-öaya geçildiği anlaşılıyordu. Ancak, burası karanlıklı. Uzunlamasına bir yatak odasıymış burası... Dipte yüksek bir penceresi vardı. Ait camlar buzlu. Bu odada, basit bir portatif karyola dikkate çarpıyordu. Ya-nıbaşiniia bir iskemle duruyor. Havagazı ile ısınır bir ocak var. Duvara bir lavabo yapılmış. Bir dc dolap...
îki detektif yine faaliyete giriştiler. Bunların birbirlerine
zıt usullerle neler yaptıklarını seyretmek hakikaten zevkliydi.
Manderton, geniş adımlarla dolaşıyor. Şapkasını ensesine eğmiş. İri çenesinden aşağı doğru sarkan sönük piposunu ha çekiyor. Bütün daireyi süratle gözden geçirdi. Nüfuz edici ba-kışlariyle gri duvarların esrarına ermek için, çalışıyordu. Ba-zan yatak odasına giriyor; hazan atölyeye geçiyor. Sonra, sofada bir şeyler ölçüyor. Fakat bütün bunları yaparken yüzünde bariz bir İfade bellrmemek-teydl. Ne düşündüğü anlaşılmıyordu.
Fransızın çalışma tekniği ise bambaşkaydı. Atölyeye kadar İnglllzl süratle takibetmlştl. Sonra, odanın ortasında birdenbire durdu. Aheste aheste etrafına bakınmağa başladı.
Elle sarılma ince sigarasını püfürdetiyor. Tavukları kümesine hükmeden bir horoza benziyor. Atölyeyi tavanından yere kadar böylece gö2den geçirdi.
O sırada, Manderton, fırtına gibi içeri girdi:
— öbür adanın camında parmak izler] var. — diye nefes nefese söylendi. — Yanınızda
icabeden kimyevi maddeler var mı?
Boulot, demin eczanede, cesedin yanında kullandığı şişeleri ve sair edevatı cebindtn çıkardı.
Manderton. bunları alıp kayboldu.
Fransız, onunla ilgilenmeyip döşemeyi tetkikle meşguldü. Alelade boyalı tahtalardı bunlar. Üstüne, kadifemsi bir keçe yaymışlar. Sehpanın yanında bir kaç Şark halısı durmaktaydı. Illnd işi bazı eşya da vardı. ,
Az zaman sonra, Manderton, atölyeye tekrar girdi; ve meslektaşını seccadeye varmış vaziyette buldu. Onun ancak ayaklarını gördü. Vücudunun üst kısmı, sehpa He ve tablo ile gizlenmişti.
İngiliz polisi:
— Yatak odasında iki fincan, çay içilmiş. — (llye haber verdi. — Parmak İzleri buldum. Kaba ayak izleri de var. Bunlara, pencere dayanağının boyası yapışmış. Bu vaziyete göre, ressam Quayre, buradan çıkmakta gayritabü bir acele göstermiş.
(Arkası var i
FJılfe 8
AKŞAM
13 Haziran 1950
Lütfen Okuyunuz
Taksit Listemize ilâve olunanlar
Bay, Bayan saatleri Mücevherat eşyası Buz dolapları
Çocuk arabaları Hor marka radyolar Otomobil radyoları Gramofonlar
Gaz sobaları Dondurmalık dolaplar
NOT:
Fotoğraf makineleri Elektrik süpürgeleri
Altın bilezikli saatler Duvar saatleri
Çıplak, möbleli pikaplar Yazı makineleri Motosiklet, bisiklet Gazlı buz dolapları Buzlu havuzlar
Çamaşır makineleri
olması rica olunur.
Kefilin İslanbnldan
Adres gayetle basit
Herkesin tanıdığı Rıdvan l'MAY MüessCsesi Sirkeci, eski tramvay durağı. Telefon: 25440.
=TÂE=
ELLEN HAVA YOLLARI
I.A.T.A, Kurumunun Azası G.K. 305 seferi
İSTANBUL- ATİNA
Her CUMA günleri
İSTANBL'L'dan kalkış 09.00
ATİNAya varis 10,00
(Mahalli saatlerde)
Bilet satışı ve izahat almak için Karaköy Havayolları umum acentalığma müracaat edilmesi. Tel: 42835 - 42871. Aynca butun seyahat acenlMaruıdan bilet temin edilebilir.
İstanbul 1 ci icra memurluğundan: 948/32
Borcun temini istifası İçin mahcuz açık arttırma İle satışı mukarrer 200 lira kıymetinde Erle marka 5 lâmbalı işler durumda radyo satışa konularak 19/6/950 pazartesi saat 14 de Beşiktaş Şairnedüıı Cd. Harem-ağası sokak No. 6 da satılacaktır. Satış tutarı talimin o-lunan kıymetinin % 75 İni bulmadığı takdirde 2 cl arttırmaya bırakılarak 21/6/950 çarşamba günü aynı mahal ve saatte en fazla arttırana peşin para ile icra iflâs Ka. 112 ilâ 122 cl md. hükümlerince sat ilaç ağt ilân olunur. 943'32 dosya ile
(10512)
(Salılık Emlâk)
İstanbul Defterdarlığından:
Kıymeti Temin ta ı
Dosya N(». Cinsi Lir: ı Lira
511—292 Burğâzda. Cayır ve Sarnıç so. 14 ada, 3 parsel yeni 4 ta) 27 kapı sayılı 104 M2 ahşap evin 57/1680 payı. 114 8.55
511—681 Hevbeliada, Düzayak so. 31 ada, 10 parsel eski 36 yeni 13 taj 11 kapı sayıh 34 M2 3h§ap evin 1/2 payı- 2000 150.—
511—1718 Kınalıada, Macar t Korkut) ve Manastır cad. 39 eda, 5 parsel 687.50 M2 arşa. 3438 257,75
511—2147 Büyükada. Maden malı. eski Ayanikola yeni Yılmaz Türk so. 70 ada, 5 parsel eski 34 kapı sayılı 1304 M2 arsa. (İmarda sokak isini Cami Tepesi kapı No. sû 15,17 dir.) toooo 750,—
511—2924 Kınalıada. Narçiçeği so. 69 ada, 5 parsel 209 M2 arsa. 1045 78.38
511-1987 Kınalıada, Çandarlı ve Macar cad. 48 ada, 2o parsel 491 M2 arsa. 2200 165 —
511-3083 Kınalıada. Yarbaşı, Tevfikiye ve Fincancı so. 138 -ıda, 1 parsel 874 M2 arsa. 2800 210.—
5 i 1—3299 Kınalıada, Çandarlı ve Serap so. 32 ada, 3 parsel 143 M2 arsa, 574 44 —
513—786 Beşiktaş. Ortaköy malı. Bulgurcu so. 41 ada, 7 parsel en eski 30, 32 kapı sayılı 21.70 M2 arsanın 3/4 payı. (Vergiye göre yeni 52, 54 No.lu) 83 8.03
517—I Eyüp, Nişancı Mustafa paşa mah. Ahmet çelebi so. 128 ada, 3 parsel yeni 5 kapı sayılı 132 M2 arsa. 680 49.50
Yukarıda yazılı gayrimenkuller 28/8/950 çarşamba günü
İstanbul 1 ci İcra memurluğundan: 949/1879
Borcun temini istifası için mahcuz açık arttırma He satışı mukarrer 225 lira kıymetinde Singer e! dikiş makinesi ve taban halısı satışa konularak 29/6/950 perşembe günü saat 14 de Fatih Hocaüveys mahallesi Hacıfidan sokak No. 2 de alenen satılacaktır. Satış tutarı tahmin olunan kıymetlerinin % 75 ini bulmadığı takdirde 2 ci arttırmaya bırakılarak 30/6/950 cuma günü aynı mahal ve saatte en fazla arttırana peşin para ile icra iflâs Ka. 112 ilâ 122 ,ci md. hükümlerince satılacağı ilân olunur, 949/1879 dosya ile. (10511)
saat 15 de Milli Emlâk Müdürlıiğüsdeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle satılacaktır. İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarlle bitlikte satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe'başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir.) (7797)
Kırıkhan Soğuksu Boğa yetiştirme İstasyonu Müdürlüğünden
1 — Kırıkhan Soğuksu Boğa yetiştirme istasyonu müdürlüğünde yaptırılacak elektrik tesisatı işi kapalı zarf usuliyte eksiltmeğe konulmuştur.
2 — Bu işin keşif bedeli (12.773) lira (46) kuruş ve muvakkat teminatı (958) Hra (01) kuruştur.
3 — İhale 26/6/950 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 9,30 da Kırıkhan veterinerliğinde toplanacak komisyonca yapılacaktır. Teklif mektuplarının 2490 sayılı kanunun hükümleri dahilinde belirli gün ve saate kadar komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri veya göndermeleri lâzımdır. Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez.
4 — İsteklilerin 1950 yılı ticaret odası vesikası İle eksiltme gününden itibaren (Resmi tatil günleri hariç) olmak üzere üç gün evvel 11 makamına müracaatla ve yeterlik belgesi almaları şarttır.
5 — Daha fazla İzahat ve parasız şartname almak İsteyenlerin Antakya Bayın dıriıknıüdürlüğirne ınüracaaUarL
(77W
PERTEV Alıislıhziirâtı Lâburatavan
DİŞLERİ PARLATMAK
için yapılmış bir terkip olmayıp dişleri temizleyici ve diş etlerini kuvvetlendirici mevad ile imal edilmekte olduğunu muhterem halka bildirmeyi vazife bilir.
İstanbul P. T. T. Bölge
Başmüdürlüğünden:
1 — Mukavele şartnamesine bağlı özel şartnamesine göre sekiz adet telefon kabini açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır,
2 _ Muhammen bedel (5630) lira geçici teminatı 420 liradır.
3 — Bu işe ait eksiltme 26.6.950 pazartesi günü saat on beşte Başmüdürlük alım satım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Alâkalılar mukavele, özel şartnamesini görmek,, ge-
çici teminatı yptırmak üzere çalışına saatlerinde Başmüdürlük levazım şefliğine belli gün ve saatte de Ticaret Odası vesikası, geçici teminat makbuzlariyle birlikle komisyon başkanlığına müracaatları ilân olunur. (7496)
|1STANBUL BELEDİYESİ İLÂNLAR1|
Belediye Temizlik İşleri teşkilâtı için lüzumu olan 300 ki-| lo sıklete mütehammil 3 tekerlekli ve sandıktı 10 adet bisiklet açık eksiltme suretile satın alınacaktır,
Tahmin bedeli 4.500 lira ve ilk teminatı 337,50 liradır. Şartnamesi Divanyolunda Belediye Merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale, 26 Haziran 950 pazartesi gün iisaat 14,30 da Belediye Merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektubu 950 vıh Ticaret Odası vesikası ile birlikte ihale günü saat 14,30 Daimi Komisyonda bulunmaları lâzımdır. (7440)
İstanbul 1 ci icra memurluğundan; 950/637
Borcun temini istifası İçin mahcuz açık arttırma ile satışı mukarrer 300 lira kıymetinde büyük boyda İsparta taban halısı satışa konularak 4/7/950 salı günü saat 14 de Maçka Muradiye Kalıpçı sokak No. 30 da alenen satılacaktır. Satış tutan takdir olunan kıymetinin % 75 i.nı bulmadığı takdirde 2 ci satışa bırakılarak 6/7/950 perşembe günü aynı mahal ve saatle en fazla arttırana peşin para ile İcra İflâs Ka. 112 İlâ 122 ci md- hükümlerince satılacağı ilân olunur. 950/637 dosya Ue. (10510)
ilan
M.S.B. Kara Kuvveleri Komutanlığından
1 — 1950 - 1951 öğrenim yılı İçin aşağıda İsimleri ve bulundukları yerler yazıl» olan As. Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den İtibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara As. Liselerle Muzlka meslek ve Gd. Erb. Hzl. Orta okullun için 15 Eylûl'de, As. Orta okul İçin 1 Eylülde ve Musiki Gd, Erb Hzl, Orta okulu İçin de 20 Ağustos 950 de son verilecektir.
2 — Okulların muhtalLf sınıflarını (Musiki Gd. Erb. Hzl, Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastiknamell öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacakların Türk vatandaşı olmaarı, yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenimi bırakanlar, bulundukları sınıfların imtihanlarında başarı gösteremlyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına İki yıl öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarım tashih ettirenlerin tashlhden evvelki yaşlan esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında btı imtihanları başarı İle verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartları taşıyan İstekliler bulundukları yerlerin As. ş. ferine Ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe İle baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örneklerile 3 adet vesika fotoğrafı ekUyeceklerdir.
Okulların bulundukları yerlerde istekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler, (66063
Okullar:
İstanbul 1 ci icra memurluğundan: 950/654
Borcun teinini istifası için mahcuz açık arttırma ile satışı mukarre 170 lira kıymetinde üzerleri kristal camlı iki büyük yazıhane satışa konularak 27/6/950 sah saat 14 de Tütün gümrüğü Karakol sokak No. 4 Adapazarı - Bolu Nakliyat şirketinde satılacaktır. Satış tutan takdir olunan kıymetlerinin % 75 ini bulmadığı takdirde 2 cı satışa bırakılarak 28/6/950 çarşamba günü aynı mahal, ve saatte en fazla arttırana peşin para İle İcra iflâs Ka. 112 İlâ 122 ci md. hükümlerince satılacağı ila nolunur. 859/654 dosya ile. (10513)
İstanbul’da: Kuleli ve Maltepe As. liseleri.
Bursa'da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta Okul
Ankara'da: Muzlka Meslek vs Musiki Gd. Erb Hzl. orta okulu.
Merzifon'da: 1 ve II. Gd. Ere. Hzl. Orta okulları.
NANE ESANSI İLE HAZIRLANMIŞ
AMERiKADtN ~
HUSUSİ suretti GETİRTİLEN OUHnNHTLHSM (N NESHUR
MUM FEVKALADE KOFUNU HOf RAYİHALI BIK SERİNLİK BIRAKIR EN EKONOMİK VE EN SIHHİ DİS MACUNUDUR

ğ İstanbul
Sergisi
1 — Bira satış hakkile
2 — Büyük Lokantayı
3 — Büyük Gazinoyu
4 — Kır kahvesini
5 — Açıkhava tiyatrosu büfesini
6 — Lüııa park büfesini
İşletmek arzu edenlerin büromuza müracaatın bunları ait şartnamelerden almaları ve’tekliflerini 16/6/950 cıınm giınıı saat 15 e kadar sergi komiserliğine bizzat tevdi ötmeleri Uân olunur. (7813)
T. C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasarruf Hesaplan
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve A N K A R A da
8 Ev,
Ayrıca:
200.000 Liralık
Para ikramiyeleri
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRLNÎ2.
Her I.’C lira için ayrfbir k .ra numarası .ektir 10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para ikrami yeleri; 30 Haziran. 31 Temmuz. 29 Ağustos. 30 EvlfU 23 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise bazılarında ikişer ev olmak üzere hem ev. hem para ikramiyeleri vardır.
İkramiye (firig. şartlarını Bankalarınızdan öğreniniz
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları
1 — Müteahhit namı ve hesabına 225 paket demir ağaç vidası PAZARCIKLA satın alınacaktır,
2 — Pazarlık 14/6/1950-çarşamba günü saat İS de Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım KomUyonunda yapılacaktır.
3 — Tasarlanmış değeri nıecut olmayan bu malzeme alı-mmda istekliler, teklif edecekleri mal bedelinin % 15 nöbetini güvenme parası olarak hesaplamaları ve pazarlıktan önce komisyondan alacakları bir yazı Ue güvenme paralarını İdare veznesine yatırmaları ve belirli tarihte komisyonda bulunmaları lâzımdır. 17604»
Zavl — Devlet DenizyolUnu-dan aldığını gemici pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
8 No. lı araba vapurunda gemici
Ahmed oğlu Ali Osman özdeni İr Sicil No. U254
Zayi — Taksim nüfus memurluğundan almış olduğum ve içindo askerlik muamelelerim yazık kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan' eskisinin hükmü yoktur.
1339 doğumlu
Ahmed oğlu Haşan öemırbılck

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder