18 Temmuz 1950 Akşam


AKŞAM
Sene 32 — No. 11412 — Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
SALI 18 Temmuz 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Yazarı: A. Adnan - ADIVAR
Yeni Meclis açılıp Demokrat Parti iktidara gelince hükümetin, amiyane bir tâbirle. başını kaşıyacak vakti olmadığını ve Vekillerin rahat çalışabilmesi için, bir iş için müracaat edenlerin muayyen saatlerde kendilerini ziyaret etmeleri lüzumundan geçen gün bu sütunlarda bahsetmiştik. Hakikaten onların bu kadar az bir zaman içinde uzun uzun birçok maddeleri ihtiva eden hai saniyesi olacağını Halk kanunları çıkarabilecekleri-Partililer de farketmiş olanı beklemek biraz fazla olur.1 Fakat dört yüzü geçen bir ekseriyetle Mecliste itimada mazhar olan bir hükümetin kolaylıkla yapacağı bir İki iş vardı ve eğer yapılsaydı Demokrat Partinin en esaslı meselelerdeki teşebbüsleri, ve bu esas meşelerde tuttuğu demokratik prensipler halk nazarında tezahür etmiş olurdu.
Bu maddelerden biri Anayasadaki ikinci maddenin tâdilidir. Anayasanın birinci maddesinde tTürkiye devleti bir Cumhuriyettir» denilmiş olduğunu evvelâ hatırlattıktan sonra ikinci maddede i'Türkiye devleti Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı. devletçi, lâik ve inkılâpçıdır., denildiğini Söylersek bir kere Cumhuriyet şeklini kabul eden bir devletin Cumhuriyetçi olması pek, zaruri olduğu için, ' zumsuz tekerrürü m ek pek tabi îdir.
Halkçı sıfatı da Cumhuriyettir denildikten sonra fazladır, Çünkü Cumhuriyet kelimesi hem Garp ve I-em Şark lisanlarındaki mânasına göre halkçı mefhumunu da ihtiva etmektedir. O halde o da çıkarılabilir. İnkılâpçı vasfına gelince. bir devletin en başlı karakteri istikrar olduğuna göre, devletin inkılâpçı ol-m(osu izah biraz güçtür. E-ğer bundan maksat Türkiye Cumhuriyetinin muhafazakâr olmadığını söylemek ise ona terakki taraftan (yahııt (ci.. edatı ile söylemek sevdasından vazgeçemezsek te-rakklci) demek daha muvafık olur Netekim bir vakitler Anayasamızın Fran-sızcaya yaptınlan tercümesinde bile bu inkılâpçı (devrimci) sıfatı revolutioniste kelimesi gibi temiz ve dürüst Fransız dilinde bulunmıyan bir kelime icadiyle mümkün olabilmişti. Çünkü Fransızca revolution kelimesinin sıfatı olan revolu-tlonnaıre kelimesini kanunu Fransızcaya tercüme c-denler dahi bir devlet için münasip görmemişlerdir. Çünkü Garp telâkkisinde durmuş oturmuş bir devletin inkılâpçı veya ihtilâlci olmasının mantığa uymazlığı bedihidir.
Milliyetçi karakterini, bu dünyada milliyetçi olmı-yan Cumhuriyetler dahi mevcut olduğu için, muhafaza mecburiyeti vardır Lâikliğin de bazı Cumhuriyetlerin mümeyyiz bir karakteri olduğu nazarı dikkate âlimim Anayasaya konulacak bu vasıf pek kuvvetli bir hükümdür. Ancak birkaç kere söylediğimiz gibi bu lâikliğin mefhumu iyice anlaşılmış, vanl hiçbir suite-fehhümc meydan vermiye-cek surette Anayasanın şerh ve tefsirinde vevahut müzakere zabıtlarında izah edilmiş olmak gerektir. Yani dini devletin işine karıştırmamak İsti,yenler, devletin de dinin ruh ve cismini teşkil eden ibadet kısmına kalınmamağı taahhüd etmesi-pf- taraftar olmalıdırlar. Bu teiAkkf çerçevesi İçinde lâiklik vasfının da maddede ip-] denize yuvarlanarak boğulan ve kflTi mönasilj olur. I CMCdl buluiıatnıyan sekiz ya-
Slmctİ 3tra devletçiliğe ge-14üida Onman ismindeki çocuğun llvrr Devlet-«tik maltım ol- de bu sabah aynı yerde
duğu üzere Halk Partisinin cahile vurmuştur.
tuttuğu bir yoldu. Yeni iktidar Partisinin bu yoldan, birdenbire ayrıldığını şimdiye kadar tesbit etmek kabil Olmuştur diyemezsek de tutulan yolun devletçilikten adım adım ayrıldığını da görmemek mümkün değildir.
Esasen maddede hâlâ mevcut duran altı şarta riayet ederek kurulacak bir partinin Halk Partisinin bir nüs*
Yalovada bugün mühim bir toplantı yapılıyor
Fevzi Lûtfi Karaosman oğlunun demeci
bu lü-hazfet-:
devlet
' caklar ki seçim beyanname, ilerinde veyahut seçim nu-: tuklarmdan birinde bu maddenin Anayasadan kaldın-; lacağmı vadetmişlerdi. Demokrat Parti de bu altı prensipten devletçiliği fiilen büsbütün başka mânada ve başka şekilde telâkki etmekte olduğunu teşebbüsleriyle göstermiş olduğundan, bu maddenin tâdili pek kolay olabilirdi. Ve öyle beklerdik ki demokrasiyi daima göz önünde tutan bir parti işe bu maddenin tâdiliyle başlasın, Geçen iki aya yakın zamanda bu bir madde tâdil edilseydi teşekkül etmiş ve edecek partilerin program, lafının tertibinde bir ferahlık temin edildiği gibi Anayasamızda hükümsüz gibi duran bir madde de berta-; rıf edilmiş olurdu, işte e-j saslı ve fakat yapılması ko-Ilav maddelerden biri budur.
Diğeri de Beden Terbiyesi Kanununun esasen bir türlü işletileni emiş olan birinci maddesidir ki bütün genç vatandaşları beden terbiyesi ekzersizleri yapmağa gûya mecbur tutar. Gûya diyoruz, çünkü bu madde yazıldığından beri asla tatbik olunamamış. Alman Nazi kanunlarından bizim kanuna nakledilmiş bir hükümsüz madde halinde kalmıştır. Böyle bütün bir memleket halkına şamil ve kati ifadeli bir maddeyi yazıp kanun kitabına geçirdikten sonra, karşısına geçip bakmak, en hafif tâbiriyle çocukça bir heveskârlığın, bir özentinin ifadesi olmaktan ileri gidemez. İşte bu maddeyi bir madde ile derhal Ilga edip demokrasiye muhalif bu hükümden kanunlar mecmuamızı temizlemek de kolay bir işti. Umarız ki her iki madde Meclisin tekrar toplantısında derhal nazarı dikkate a-lınır.
A. Adnan - ADIVAR
Denizde boğulanlar
Boğulanların sayısı artıyor
Dûn yazdığımız muhtelif yerlerdeki dört boğulma vakasından başka, dün akşam yeniden boftulma vakaları olmuştur.
Fatihte Esklalldc Al tay apartı m anında oturan tb ruhimin on beş yaşındaki oğlu Yüksel Sertçi. Yenlkapıda sandalla gezinirken yıkanmak üzere denize girmiş, fakat suların ecreya-nlyle boğulmuştur.
Kum kapıda İskele caddesinde 53 numarada oturan 25 yaşında Fikri Ayaz adında bir genç Flor-yadakl Belediye plâjındu yüzmek üzere denize girmiş, ve sahilden bir hayli açıldıktan sonra Büyük plajla Küçük plâj a-naındaki kısımda boğulmuştur^.
Ceset, su üzerine çıkınca adalet doktoru tarafından muayene edilmiş, fakat ölüm şüpheli görüldüğünden, morga kaldırılmıştır.
Bir hafta evvel Cîballdo Ayg-kapıda sahilde ayaklarını yıkamakta iken suların hücumlyle
Başbakan ve Bakanlar
Arife gününden beri şehrimizde huiunan Başbakan Adnan Menderes. Başbakan Yardımcısı Samel Ağaoğlu ve Di; Bakanı Fuat KöprLÜ bu sabah. Yalovaya gitmişler ve Cumhurbaşkanına mülâki olmuşlardır. Diğer Bakanların da iştirakiyle bugün Yalovada bir toplantı yapılması mukarrerdir. Bu ve bunu taklb edceek olan toplantılarda 1951 bütçesinin esasları hazırlanacak ve ele alınması ıcab eden dahili ve harici me-sall üzerinde görüşüleceği tahmin ediliyor.
Siyasi mahfillerin kanaatine göre. bu. resmi bir kabine toplantısından ziyade Bakanların devlet işleri hakkında Cumhur-başkanıyle uzun fikir teatisinde bulunacakları bir görüşme olacaktır.
Şehrimizde bulunan birçok ecnebi ajans muhabirleri Yalovaya hareket etmişlerdir. Toplantıda beynelmilel meselelere de temas edileceği ve bu hususta da görüşmeler yapılacağı söylenmektedir.
Başbakan Adnan Menderes. D. P. Başkanı sı fa tiyle yarın
Balkanlarda
Yunan Başbakanı bir ithamı reddediyor
Atina 18 (R.) — Yunan Başbakanı PlösUras Yunanistanın Arnavutluğa hücuma hazırlandığı hakkuıdaki komünist ithamlarının gülünç olduğunu söylemiştir. Plâstlras Yunan hükümetinin sulhtan başka bir şey düşünmediğini söylemiştir.
Mucize gibi
Bir işçi toprağın altından sağsaKm çıkarıldı
Şile kazasının Harman meı-kiindc dolmuş bulunan büyük bir kuyuyu temizleyip kullanmak İsleyen 26 yaşında Süleyman Akgün İsminde biri, kuyu duvarlarının ûni surette yıkıl-oıasiyie altında kalmıştır.
Çöküntü mühim olduğundan Şile zabıtası, İstanbul itfaiyesine müracaat ederek tahlisiye grupu islemiş ve İstanbul itfaiyesinin tahlisiye grupu süratle Şileye gitmiştir. Enkazın temizlenmesi altı saate yakın bir zaman sürmüş, herkes Süleyma-mn cesedinin çıkacağını beklerken mucize kabilinden iki bü-l yük taş arasında kalan Süleyman Akgün hafif yaralı bir halde kurtarılmış ve tedavi altına alınmıştır.
:ı>
Meclis Başkanı geldi
Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan bu sabahki ekspresle An karadan şehrimize gelmiştir.
Birleşmiş Milletler binası
. Nevyork 18 iNafcnl — Birleşmiş Milletlerin esas binasının . 30 katı olduğu ve 5400 penceresi bulunduğu bildirilmektedir. 2700 delegenin bürolarının bulunduğu bu binanın yapılması İşinde 4 milyon tuğla ve 13,770 ton çelik kullanılmıştır. Hususi bir tertibata göre her memleketin delegasyonu bürolarında memleketinde alvıtığı İklimi i «unl olarak yarala bilecektir.
şehrimizde bulunan Yalovaya gittiler
Yalova kaplıcalarından bir görünü;
Demokrat Parti merkezinde Parti ilçe başkan lan ve diğer partililerle uzun bir görüşme yapacaktır.
cumhurbaşkanı Celâl Bayar da, yakında Doğu illerine bir seyahate çıkacak ve galip bir ihtimalle, İlk olarak Erzuruma uğ-nyacaktır.
Yalovada yapılacak olan top-
lantı hakkında «Son Telgrafın verdiği malûmata göre, toplantıda yeni ithalât rejiminden doğacak vaziyetle diğer iktisadi meseleler ve bu arada Raman petrollerinin işletilmesi için yabancı petrol şirketlerinden birkaçının yaptığı müracaatlar da ele alınarak konuşulup bir karara bağlanacaktır.
“Bu memlekette artık kanun, nizam,dürüstlük hâkim olacaktır,, İzmir 17 — Şeker bayramı münasebetiyle An karadan İz-mire gelen Delvet Bakanı Fevzi Lû Lfl Karaosmanogiu şu demeçte bulunmuştur:
(-— Basın kanunu yıllardan beri Demokrat Partinin gerek Türk milletine ve gerek matbuat mensuplarına taahhüt ettiği bir kanundur Türkiyede matbuat hür çalışmalıdır, fakat bu hürriyet teminltlı olmalıdır. Basın kanunu bu teminatı meydana getirmiş bir kanundur. Bugünkü şekliyle eksik tarafları ve ihtiyacı tam mantisiyle kar-şılamıyan kısımları bulunabilir. Fakat gerek 9 uncu Büyük millet Meclisi ve gerek hükümet bu eksiklikleri tamamlamağa her zaman hazırdır.
Bundan sonra Türkiyede hürriyet nizamını hâkim tutmayı en büyük emel edinmiş olan D. P. hükümetinin daima uyanık olacağı ve hürriyeti rencide e-der vaziyetler olunca onları gidermeğe çalışacağı en tabii bir şeydir .
Biz tefekkürde vicdanda ve hayatta hürriyetperver otamakla övünmeyi dalma fazla bulan insanlarız. Hürriyet hava gibi, su gibi hayatın en İptidai şartlarından birincisi telâkki etmekteyiz. Basın hürriyetinden
Devlet ila kan t reni Lûlfi Karaosmanoğlu
ve bunu lemln edecek olan sın kanunundan anladığımız şûO dur: ÇD
Muharrir yazısını yazarken^j ancak vicdaniyle, düşüncesiyle^} ve memleket menfaatlerinin,1; icaplâriyle başbaşo kalmalıdırtLP Muharririn kaleminin üstüne başka bir ağırlık gelip oturmamalıdır.
Gerek Af kanununun, gerek Basın kanununun acele çıktığın dan şikâyet edenler ve bunu bir dedikodu mevzuu yapanlar bulunabilir ve hattâ. bunları bir
(Arkası sahile 2 sütun f de»
Kore harbini sulh
yolile hal için yeni
teşebbüsler yapılıyor
Ingilterenin Moskova büyük elçisi Gromiko ile yeni bir görüşme yaptı
Amerikan kuvvetleri güney Korenin muvakkat başşehri Taejon’u boşaltaıak bu şehrin güney doğusuna çekildi
Londra 18 (R) — Ingilterenin Moskova Buyiık Elçisi Sir David Kelly, Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı □romyko'nun davet! üzerine dün akşam Sovyet Dışişleri Bakanlığına gitmiş ve Gromyko ile yeniden görüşmüştür. Bu mülakat. Kore harbinin başladığı günden beri yapılan görüşmelerin dördüncüsüdür. İngiliz Büyük Elçisi Amerikan ve Fransız Elçileriyle yakından teması muhafaza ediyor.
Avam Kamarasının dünkü toplantısında bir mebus görüşmeler hakkında tafsilât verilmesini islemiş, hükümet: rBu-nun faydadan Ari olduğundan» bahisle malûmat vermeyi kabul etmemiştir.
Diğer taraftan Sovyet Haberler Ajansı bu sabah, Hindistan Başbakanı Nehru'nun mesajına Stallnin verdiği cevabı neşret-mİştir. Stailn. bunda Kore meselesini tetkik etmek üzere. Çin Halk Hükümeti dahil, beş büyük devletin Güvenlik Konseyi va-sıtııslyle görüşmelerde bulunma sı hususunda Nehru İle aynı fikirde olduğunu bildirmiştir. Cevap Amerika ve İngll tereye bildirilmiştir. Amerika bu husus lakl mütalâasını 24 saat zarfında tebliğ edecektir.
tnglitcrcye gelince Daily He-rnld'ın siyasî muharriri İngil-terenln cevabının kabinenin dünkü toplantısında görüşüldüğünü yazıyor. İngiliz görüşüne göre müstevli Kuzey Korelilerin evvelâ hudut dahiline çekilmeleri zaruridir.
ingiltrrenin Moskova Büyük Elçisi Sir David Kelly
Askerli harekât
Nevyork 13 (R.) _ Amerikan kuvvetleri Güney Korenin muvakkat baş -şehri laejoru boşıû-tarak bu şehrin güney doğusuna çekilmiştir. Geride komünist lerin hareketini geciktirmek Çizere küçük bir kuvvet bırakılmıştır. Komünistler ağır top a-teşi açmışlardır. Ardcı Amerikan kuvveti yirmi misil fazla kuvvetle karşılaşıyor.
Komünistler Kum nehrinden ancak İki tank geçirebllmlş'.cr-dir. Amerikan ve AvustralyalI avcı uçaklarının durmayan hücumları Kuzey Korelilerin hareketini yavaşlatın ıştır. Atılan yangın bombaları Rus tanklarına karşı çok iyi neticeler almıştır.
(Arkası sahife 2 sulun 2 de)
Bir casus
Amerikalı dördüncü bir casus yakalandı
Londra 18 (R.) — Amerikan federal tahkikat bürosu atom esrarını Rusyaya vermekten suçlu bir kişiyi daha yakalamış tır. Bu adanı, evvelce tevkif e-dllen üç kişi İle birlikte çalışıyordu.
Berlin’de mücrimlerin ele geçirilmesi için bir teşebbüs Londra 18 (R> — Batı ve Doğu Berlin emniyet kuvvcıl-.-ri temsilcileri mücrimlerin de geçirilmesi İçin işbirliği yapmağı görüşmeğe başlamışlardır.
■ ımuRU
İyi ve kötü haber
Güney Kore elçisi Aljun
BiL-şkanı Syiıgman Rhce. RÜney Korenin Vaşlnşlon Chang, Korcde Amerikan mümessili John Muçcio
İstanbul Üniversite kiitiip. hanesi her sene olduğu gribi bu yıl da bu bir sene içinde tedarik ettiği yeni kitapların sergisini açmıştır. Orayı gezen bir dostumuz az adette, fakat çok iyi seçilmiş kültüre dair eserleri görmüş. bilhassa Paris millî kütüphane, sinin 180 ciltlik tam bir katalogunu orada bulunca pek memnun olmuştur. Fakat on gündenberi açık olan ve a. çıldığı üniversite muhitine bildirilmiş bulunan hu kitap sergisini şimdiye kadar kaç kişinin ziyaret ettiğini öğrenmek istemiş ve ancak on iki kişinnn geldiğini duyunca derin bir yes’e kapılmıştır. Dostumuzun derin bir ye’se düşmesine pek derin bir yt’se düşmesine pek mahal yoktur. Çünkü bizde henüz kitap sevgisi, her yeni kitabın insanların ufkunda yeni bir dünya açtığını anla, mış ilim heveslileri o kııdıır çoğalmamış tır. Fakat bu yeni kitaplar sergisi üniversite, nin burnunun dibinde olduğu halde gündı- ancak bir kişinin ziyaret ctnıiş olması cidden hazindir. Acaba İstanbul sergisiyle aynı zamana tesadüf ettiği için mi ziyaretçiler bu kadar az olmuştur dersiniz?.
Bahlfe 3
n. rt $ n M
18 Temmuz 1950
Başbakana dair bir hikâye
SabahEazfeMeriNe Diyor?
Tolebe
Tiftiklerimize
Yeni hükümetin temsil ettiği çalışma zihniyetini teshil etmek için vakü henüz erkesidir. Devir alma muamelesi tamam otsa bile hükümetin işe dört elle aantması «imanı ancak Meclisin tatil devresine girmesiyle başlıyor. Acaba Demokrat Parti hükümeti işleri çabuk yürütecek bir zihniyet getirmeğe namzet midir?
Ankarada t «Ilığını dört beş gün sarfında bu sualin cevabmı bulmaya çalıştım. Vakit ne kadar erken olursa olsun, böyle bir zihniyeyin bilhassa Başbakanda mev-cud olduğunu gösteren işaretler var. Bir fikir edinmeye yarar ümidiyle. İşlerini takib etmek üzere Ankarava giden bir zatm bana anlattığı hikâyeyi nakledeceğim:
Bu zat nakliyecilikle meşgul olmakta imiş. Aylardan beri memleketin bir tarafında duran bir fasulye stokunu memleketin başka bir tarafına nakletmek için uğraşır. bu isi vapabiimek için resmi makamlardan alınması zaruri olan bir vesikayı bîr türlü alamazmış. Baş vurmadığı makam kalmamış. Kunt gitmiş ise nizamnamelerin, kararnameterta böyk bir müsaadeyi vermeğe elverişli olmadığım söylemişler Adam nihayet dayanamamış, Ankaraya gid*P Barakan Adnan Menderes’e kadar çıkmış. Hikâyeyi bütün tafsıtatıyie anlatmış:
_______ Fasulye çüriimeğe başladı beyim, demiş, bunun gideceği yere gönderilmesine emir vermenizi -reden taleb ediyorum.'
stste:
__ Peki, ben taleb etmiyorum da, kim taleb ediyor?
diye sormuş. Başbakan:
— Fasnlye laieb ediyor] diye cevap vermiş. Baksana, «Beni nakletmezseniz çürürüm» demeğe başlamış!
Ve Başbakan telefonu açmış. alâkahlara evvelâ fasulyenin naklcdîlmcânî, muamelenin andan sonra yapıt masını emretmiş. Şevket RADO
Kore harbi
iBm tarafı 1 inci «ahifede)
İngiltere asker gönderecek mi?
Londra 18 (AP.) — İyi haber alan bir kaynaktan verilen malûmata hatıl irs* Karede savaşsa .Amerikan askerlerine yardım etmek üzere Ingllterenln askeri bir kuvvet göndermesi muhtemeldir Malumatı veren şahsiyet şöyle demiştir:
«Uzaması ihtimali görülen Kere harbine İngiltere ve Birleşmiş Milletler diğer üyelerinin semboıik mahiyeti aşın bir mlk tarda asker göndermeleri zarurîdir Yardım taahhüdünde bulunan İngiltere ise taahhütler*-
Sembolik yardım mı?
CUMHURİYET, bu başhkiı makalesinde diyor ki:
«Üçüncü bir dünya harbinin patlaması İhtimalinin, çok kuvvetlendiği bir sırada, Türkiye kalesinin zayıf kalması nasıl tecviz edilebilir? Kora harbi, yarım ve eksik tedbirlerin nasıl fena neticeler verdiğini göstermektedir. Kaldı kİ Türkiye, bir taarruza uğrarsa Kızıl Kore gibi bir peykin değil; peykleriyle beraber bizzat Sovyet Rıısyanın tecavüzü karşısında kalacaktır. Böyle bir vaziyette Türkiye kalesinin dayanabilmesi İçin, bize sembolik değil; ciddi ve esaslı yardımlar yapılması gerektir.
Türk iyeye yalnız 35 milyon dolarlık yardım yapılacağı hak-kındakl haber doğru İse, hükümetimizin bunun .siyasi ve askeri mahzurlarını dost Amerikan hükümetine ciddi bir lisanla anlatması lâzımdırj
*
Eski tetkikler
Habip Edip Törehan. YENİ İSTANBUVda diyor M:
«Bitim İçin senelerden beri en lâzım olan çey tetkikler yaptırmak ve sonra bun lan dosya ar-kadaşlariyle raflarda küflendirmek değil. Takat hepsini birer birer dikkatle gözden geçirmek ve halta tatbikini dahi tetkikat yapanlara vey* onların münasip görecekleri kimselere bırakmaktır. Daha bundan on üç sene kadar evvel memleketimize
getirilmiş olan Amerikan heyetinin yaptığı tetkikler birçok hakikatleri ortaya koymuştu. Fakat ondan sonra geçen zaman zarfında bu tetkikler gözden uzak kalmış, İhmale uğramış ve bundan memleketimiz şüphesiz kİ, büyük zararlar görmüştür. Ne garip bir tecellidir kİ şimdi Marshall Plânının memleketimizdeki salâhiyeti! mümessili bulunan Misler Dorr*un babası o zaman gelmiş olan bu heyetin başında bulunuyordu. Şimdi oğlu, uıemleketimiz balkındaki birçok tetkiklerin lüzum gösterdiği İmkânları temine çalışıyor kİ memleketimiz hesabına bir kâr addolunmak iktiza eder.
Bizim İçin kalkınma hareketlerimizde ilk yapılacak iş yeniden tetkiklere girerek vakit kaybetmektense, memleketimiz hakkında yaptırdığımız veya ecnebi ve mitil mütehassıslar tarafından yapılmış tetkikleri hemen göz önüne zbnak ve bunların içinde bir zaman hoşumuza gitmediği için aeı neticelerini gördüğümüz ve hlr köşeye attığımız Hkirleri tatbik sahasına koymaktır. Biz. ancak bu sayede kaybedilen zamanların telâ fiti imkânını bulmuş ve bn suretle de kıymetli Tİklriere hürmet ye kadirşinaslık göstermiş oluruz»
*
Bir diğer istifaya dair
Selim Kaçıp Emeç, SON POS-TA’da MİUÎ Eğitim Bakanının İstifası haberinden bahisle diyar M: 1
«Milli Eğlllın Bakanı haklı İse, kendisine sual soran ve bu şule verilen cevaplan kâfi bul-mıyarak hücuma geçen milletvekiline karşı noktiü nazarında ısrar etznell idi. Bu hususla kâfi mukavemet göstermemesi; Avni Başmanın za'iına hükmettiren bir âmil olmuştur kİ, bn da, dâvasına kuvvet vermekten uzak olan bir kazlyye-dlr. Mamafih sayın Avni Başman İster istifa etmemiş olsun; İsterse istifa etmiş bulunsun; Millî Eğilim Bakanlığına bağlı teknik öğretim müsteşarlığının vaziyeti ve onunla irtibatı hulu-nnn bütün müesseseler elden ve tetkikten geçirilmek icab eder. Bu dairenin mazi İle alâkasını başka türlü kemreye İmkân yoktur.
Dünyada hiçbir şeyin değişmez olmadığı, D. P. iktidarının vazife kabul ettiği zaman kadar, bugün de. İnsan topluluklannın idaresine hâkim ana prensiplerden biri olmak, üzere göz ö-nûnde tutulan bir noktal nazardır.
şahsiyeti her suretle muhterem ve muteber olan sayın Av-nl Başmanın kabineden çekilmesi. elbette kİ teessür doğuran bir hâdise olacaktır. Fakat ehlini. ehil olduğu yerde kullanmak nazariyesi de, Adnan Menderes gibi hakikatleri derin bir nüfuzla gören İnsanlar için, gözden uzak tututanyaeak bir gerçektir.
Bu, bugün İçin olduğu kadar yann İçin de beyledir ve demokrasinin kuvveti de, bunun bu-rasındadırj
gezileri
rağbet var
İran ve Yunan talebeleri geliyorlar
Fransızlar 180 ton tiftik almışlar
Son zamanlarda tiftiklerimi-
Ankara 18 (Akşam) — Son Son zamanlarda tlftiklerlmi-günlerde Türkiye Milli Talebe ze karşı ecnebilerin talepleri Federasyonuna, komşu devlet-I gitgide artmaktadır. Son olarak lerden karşılıklı talebe gezileri ! tür Fransız firmasının
(Baş tarafı 1 ire» sabîfcdr) muhalefet malzemesiymiş gıta alıp kullananlar da çıkabilir.
Halbuki bu tan unlar payet dikkatle hazjrlanmış ve Mer üsteli ıkler ve şiddetli münakaşalardan mra şekideru*! alarak çıkmışları! ır.
iktidarın muhalefete karşı sert hareket ctiıguıl söyleyenler var Bu sertliğin ııişanesiııı. bazı intihap dairelerinin seçim mazbatalarının üstündeki müzakerelerin şekli ise bu noktada muhalefeti haklı gibi gören gazeteci artadaşlavnmnn hata ne sadık olan bir memlekettir.» ettiklerine karraüm. Bunlar â- *-
deta ve ha »a açıkça sunu söylüyorlar:
Muhalefeti temsil eden C. H P. nln Mecliste 89 mebusu var, bunu azaltmak doğru değildir
Bn: de diyonız ki eğer gerek, bu 69 mıletTr-kilindm bir tas-1
İşte Başbakan AtUeeHln İn-gil te renin bugünkü durumu hak kında beyanatta bulunması bek lenilmektedir.
Truman bir mesaj neşredecek
Vaşlngton 17 «AF.) — Curı-
Millî korunma kanunu
Kiraların »erbeı bırakılacağı haberi doğru değil
Ankara 17 — Ba» gazeteler. Milli Korunma kanununun kaldırılıp kiraların tamamlyle serbest bırakılacağı hakkında haberler neşrefcmişlertlir. Alâkalıların bildirdiklerine göre hükümet bu kanonun daha epey bir müddet meriyette kalması taraftandır. Bilhassa kira bedeline ait bükümlerin her hangi şekilde kaldırılmasına en küçük bir temayül dahi mevcut değildir.
Kâğıt paralar
Yeni paralarda şahı* resmî bulunmıyacak
Ankara 17 - Tedavüldeki kâğıt paraiann, daha İyi cins kâğıda ve daha ufak çapta olmak üzere basılması hakkında Maliye Bakanlığınca alman bir karar ı işerine haşiri ıklar a başlanmışla-. Paraların iki yüzüne konacak resimler İçin ressamlar arasında müsabaka açılmış, bunlarda şahsî retim buhmma-ınası bilhassa karariaşmıştır.
üfak paralardaki kargaşalımı otıüne geçilmesi için de bir hal şekil düşünülmektedir.
mının gerek 408 mllletvekfll o- hurbaşkanı TrumaJ çarşamba lan iktidar partisi ırıflletvekll-hTinden tur kısmının srrrau--rinde yolsuzluk iddia ediliyor-n ve edilmişse gâe mü yumalım?
Bizim Halk Partisine karşı kin »e iğbirarımtz yoktur, Fakat 948 yı da tekrar yaşatmıya niyetimiz de yoktur Muarota-rrmi71 a mııiahıJr ka«nmarizim lz nokta budur. Onlar ifâ politikaya mal etmek istiyor, biz iac kanun bahsinde ve seçimlerin (lü-
Grev hakkı
rûstülügn üstünde politika olmaz diyoruz
Biz sertlikten hoşlan mıyan te esasen sertliğin ezasını çekmiş bir parti İçinde terbiye görmüş insanlar a CHP iktidarda iken kanunların üstünde ve ancak politikada sert âdi. DJP. ise politikada yumuşak, kanun bahsinde serttir Eğer şikâyet ettikleri sertlik bo ise biz buna
günü Birleşik A mert Ha kongresine Kore harbine dair bir mesaj «OnOerecek ve aynı gere m illete radyo ile bir demeç verecektir.
ı Demetle Kongreye sunulacak
■ raporun henüz son şeklini *1-l madiği Beyaz Saraydan belirt 11-
■ miş'.ir. Kongreye mnulaezk me-ı saj, Amerikanın komünist müs-' tevilleri Güney Kereden atmaz
için giriştiği gayretlerle İlgili
• bazı tavsiyeler İhtiva tderek-
tir
İngiliz harb gemilerinin yardımı
Tokyo 18 lAPJ — Komftntit Kuzey Kareye karşı alman abluka ve yıpratma tedbirlerinde İngiliz hart gemilerinin bugüne kadar dört deta fiili müdahalelerde buhmduklan ve keza dört defa taarruza uğradıtaan
Belediye vergileri hakkında mükelleflere yapılacak tebligat
Ankara İC — Belediye gelirlerinden dolayı mükelleflere yapılacak her tüTİü tebligatın bundun böyle vergi usul kanunu hükümlerine göre yapılması ve es-kl hükümlere göre İşlem yapıl-mamıs dûn İçişleri Bakanlığı tarafından valiliklere tebliğ e-dite iştir
fedayız. Bununla beraber bırm-Cİ emel âmir prlilpr »mıır.rlj açık, dostane ve aüvazişkâr miı-naııe te-ileri «esis eUnûpc çiıla,-
Halk Partililer bu bahiste bize yandım ederlerse çek seviniriz. Yıllarca partiler arasındaki ger-gtnlikten «a duymuş dlanlar burum «cismi taflntera
İsrail 16 devlete «îyasî mümessil gönderiyor
Ttelariv 17 (AP.) _ Dışişleri Bakam Moşe Şareıte İsrail® İC derlet neadtodttei «Mpimnatefr temsilcileri arasında dışişlerine dair görüşmeler bugün başlamış! ır. İsrailli diplomatların ekserisi yıllık mezunlyelJerinden İffTfade ederek hükümetin daveti ürerine Telnvfve dönmüş telimm kiri ,»dirin r,
İsrail devletinin teşekkülün-Amberi Hk defa olarak böyle hir diplomatlar konferansı ya-pthn aktadır. K-nnfrransın £k zerimi oturumunda İngiliz,Fran-■z, İtalyan ve Rus orta elcileri Oitııi THarivdrkı yabana diplomatların eksertaû hazır telim Oluşlardır,
Mae Art hur genei karargâhından bugün hildiriliniştir.
İngiliz kıraliyet bahriyelinin Kore sularında Amerikan bahriyeliyle birlikte giriştiği faali-yetieri hülâsa eden bir tebliğde 3 temmuzda tür İngiliz Brkatey n ininin doğu sahilleri açıklarında îlk defa iki düşman uçağı i-İt giriştiği mücadeleden az zayiatla çıktığı bOdirilmektedlr.
Ertesi günü tftÇcr bir Ingiliz firkateyni ile bir Amerikan kruvazörü doğu sahillerinde Samchok kuzeyinde bir demiryolu köprüsünü bombardıman ctznifterdîr.
Öte yandan 7 temmuz tarihinde hafif bir lrıriliz kruvazörü Chmnunjta bölgesinde düş man petrol depolan Oc köprü ve deniz nakliye vasıtalarını bombardıman etmişler fakat «k* e-rlilen hasar hakkında bir malûma! edinücmemiştlr.
Yelkenliden denize düşenler kurtarıldı
Banyende sönmeı sokakta 8 numarada oturan Ekrem İle Yenlköydc Köybaşmda 170 numarada oturan Necdet temıle rinde iki arkadaş bindikleri bir yelkenli Ue Yeniköydcn Tatin-yeye ederlerken yelkenli birdenbire devrilmiş, iki arkadaş denize dökülmüşlerse de, etraftan yetişen sal d alçılar tarafından kurtarılmışla»- w tedavi gj-tına al mm »fardır
Dünyanın en ağır adamı öldü
Roma 18 (Nafen) — Dünyanın en ağır adamı olarak tanılan Palermo'lu kunduracı Ro-saro Mistretta geçenlerde ölmüştür. Kunduracı 218 kilo gej-
Kuduz köpek ısırmış
Gala tada Arapça mide Mahkeme sokağında 3 numara «i» oturan Dursun ve Hüseytn adlarında iki çocuk, kuduz bir köpek israfından ızınimışlar ve Ka duz hastanesine kaldırılmışlarıdır. Kopek öldürülmüştür.
Kıral Faruk evlendi
Londra 17 (Rj Mısır kı-ralt Faruk De Neriman Sadıkın evlenmeleri Kahlred* gizlice- icra edilmiştir.
Ortada dolasan rivayetlere gö re, nikâh Bektaşi usullerine göre yapılmıştır.
43 ton çay geldi
Tekel id tiresinin kışa hazır-bk vnaksadtyle satın aldığı Hint «aylan peyderpey gelmektedir. Dun de yeniden 43 ton çay gelmiştir.
Kasımda toplanacak kongrede görüşülecek
Ankara 17 — Çalışma Bakan lığı bu ay İçinde şehrimizde bir çalışma ve İş kongresi tertip etmiştir Bn kongreye iş veren ve İşçi mümessilleri iştirak e-decr-klerdlr Kongrede, grev hak ki için hükümetin, bir kasımdan sonraki Meclis faaliyetlerinde görüşül mvfc ürere hazırbyacagl tmumuiT! esaKlan da tesbit e-dllecektir İşçi sendik alarmın grev hakta ürerinde tesblt ettikleri noktai nazarlar, raporlar halında şimdiden çalışma Bakanlığına gönderilmektedir.
Tütün kongresi
Ankara 1? — Türk tütünlerinin her hususta yükseltilmesine çalışmak için ieap eden kararlını almak ürere Türk tütün tacir ve ekicileri ağustosun o-nunctı perrembe günü bir kongre akdedeceklerdir. Kongrede, tütünlerimizin clna ve kalitelerinin teshili, ziraat usulleri, has ■alıklarla mücadele, ve tütün «•kimi sahalarının tesbiti. ekimin tahdidi, tütün ekicilerine lüzumlu maddelerin kolaylıkla ve ucuz temini meseleleri görüşülerek ayrıca tütün ıslah istasyonları. ziraat sigorta mevzuları de derhal alınacak kararlar arasındadır.
Futbol şampiyonası
Brezilyada millî matem
Rio de Janriro 17 (A.P » — Dünya futbol kupasının final maçında Brezilyanın Vruguaya mnğlûp otması neticesinde hemen hemen tam bir milli matem manzarası arşeden Rio'da durum normaJlaşrnağa başlamıştır.
Btidirüdiğine göre, bir adam pazar günü maçın ta İsıl âtını radyo başında dinlerken, milli takımın yenildiğini öğrenince teessüründen ölmüştür. Stadyumda vukua gelen muhtelif düşmeler, tehacüm ve diğer sebeplerden de takriben 17C kişi yaralanmıştır.
Dünya kupası maçları cem an C5(ı.000 sterlin hasılat teııun el-mlşur. Dün gece tehevvüre gelen 3 B rezilyalı Şehir otelinde kalan UruguaylI oyunculara taarruza kalkmışlarsa da polisin seri hareketi hadisenin büyümesini önlemiştir. Karışıklık sırasında bir Uruğbaylı yaralan mış ve bir Brezilyalı hapse atılırı iştir.
yapmak İçin birçok müracaatlar vâki olmaktadır. Bu me-yanda İran Ziraat Fakültesi talebelerinden bir grup önümüzdeki günlerde Ankaraya gelecektir. Şehrimizde bir hafta kadar kalacaklar ve sonra Eskişehir - İstanbul ve İzmire gideceklerdir. Bundan başka Irak Tıp Fakültesi talebesi ve Suriye Üniversitesinden birer kafile de yatanda beklenmektedir.
Türkiye MI)il Talebe Federasyonu. Turizm komisyonunun
misafiri olan hâlen kırk
kişilik Yunan kolejinin öğ-
rencileriyle İsveç ten yaya olarak gelen üç kişilik hlr grup bulunmakta ve bunlara gereken kolaylık ve ağırlama yapılmaktadır. Diğer taraftan Dünya Gençlik Birliğinin Türk tertip komitesi de hazırlıklarını tamamlamaktadır. Bu çarşamba günü Daimi icra komitesi üyesi ve Türk delegesi Mükerrem Taşçıoğlu hazırlıkları yakından takib etmek üzere Ankara va-puriyle İstanbula gelmiş olacaktır.
Taşçıoğlunu karşılamak ve çalışmalara katılmak ûze/e Türkiye Mili Talebe Federasyonu Genel idare kurulu üyesi ve Ankara turizm mümessili Alp Doğanşen dün akşamki ekspresle Ankaraya hareket etmiştir.
deblo-kaj yoluyla 360 bin liralık ISO ton tiftik satın alması üzerine diğer Fransız firmaları da Türk tiftiklerine karşı gösterdikleri alâkayı adamakıllı art-tırmışiardtr. Fransadan bajka Amerikan firmaları da tiftik almak için piyasada tetkiklerde bulunmaktadırlar.
durum tesir ı ha-|ı et-Q ;n;û_
CN
Diğer taraftan bu istihsal bölgelerine de etmiştir. Şehrimize gelen herlere göre malının para tlğlni anlıyan köylü şimdi kendi ev ihtiyaçları için ayırdığı. tiftiği bile satmaya başlamıştır.,.
O
Şikago milletler arası C
£ (D > (D P
Mar-gören(
satış sergisi
Verilen malûmata göre 7 ağustosta Amerikanın şikago şehrinde açılacak olan Milletlerarası Satış sergisine, shall plânından yardım
19 memleketten biri olması iti-barıyle Türkiye de İştirak ede-çektir. Bu maksatla Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından^ tertiplenecek bir paviyonda ıh-Jü racat maddelerimiz teşhir edl-lecektir. Paviyonun hazırlıkla-riyle meşgul olacak Bakanlık^^ heyeti ay sonuna doğru Amerika’ya hareket edecektir.
Çin Hindistanında
vugos!avya’da
Pariste farelerin zararları
Paris 18 (Nafen) — Parlstekl farelerin her gün 8(10 ton malzemeyi tmha etmekte oldukları bildirilmektedir. Aynı za manda bn farelerin sari bastiı-lıklardan çoğunu taşıdığı ve UıkrlİK-n her gün İki kişiyi aşıladıkları anlaşılmıştır. Bunlarla mücadele şlddttiendiriltcek-tir.
Bur «a da bir futbol
maçı
Bursa 17 (A At — Şehrim irde misafir bulunan Göztepe ve Be şiktnş ftrtfcöl takınılan bugün Atanspor ve Çeliksporla karşıla; onslardır.
Bu maçlar BursalIların büyük ölçüde alâkasını eelbetmlş ve ztadyomu havan m çok sıcak olmasına rağmen kalabalık bir reyirel topluluğu doldurmuştur.
Ik maç. Türtaye birincisi Göztepe ile Akınspor arasında yapılmış ve 3-2 Göztepenin galibiyetiyle bitmiştir.
Bu maçtan sonra ise Beşlk-taşla Çelikspor karşılaşmışlar ve Beşiktaş üstün oynamasına rağ men fazla gol çıkaramamış ve maçı 3-2 kazanmıştır.
Bir Fransız ressamının seyahat resimleri sergisi
Kıızey Afrika ve Ortaşarkta yaptığı tetkiklerinin sonunda bu ülkelere dair bir resim sergisi hasırlıyan ressam Pierre Zer-blninln bu eserleri dünden itibaren Fransız hayır cemiyetinin salonlarında gösterilmektedir. Sergi 23 Temmuz akşamına kadar açık kalacaktır.
Yemekten zehirlenmiş
Küçükpazarda Hallaç Abdur-rahnıan sokağında oturan Hıi-teyln Kılıç İsminde biri, yediği yemekten sonra zehirlenme â-razı göstermiş tc Cerrahpaşa haşlane&tac kaldırılmıştır.
Komünizme karşı hareket plânı hazırlanıyor
Saygon 17 (A_P.) — Amerikan ve Fransız askeri şeflerle ileri gelen diplomatlar, stratejik önemi haiz Çin Hindistanında komünizme karşı girişilen savaşı plânlaştırıp hızlandırmak İçin bugün Saygon'da toplanmışlardır.
Kore harbiyle komünistler tarafından idare edilen Vletaılnh hareketine mensup çetelerin son zamanlarda Çin Hlndista-nında tethişçi faaliyetlerin] arttırmış olmaları, toplantının önemini fazlalaştirmaktadır. Ök görüşme 4 saat sürmüş ve bildirildiğine göre, Çin Hin d is tanındaki siyasî ve askeri durum gözden geçirilmiştir.
Diğer taraftan dün Charles Rivera adlı bir Fransız polis komiseri Saygon'un merkezindeki işlek bir caddede güpegündüz metminhli tethişçllerin taarruzuna uğramıştır. Tethişçiler el bombalan ve tabanca kullanmışlar ve Fransız polis komiseriyle diğer 12 kişi yaralanmıştır. Mütecavizler kaçmışlardır.
Rusyanuı hareketi takbih edildi
Midede büyüyen karides
Helsinki 18 (Naren) — Ulloa şehrinde yaşamakta olan bir FinlandiyalI kadın şiddeti! mide sancıları çektiğinden hastaneye kaldırılmış v« kendisine ameliyat yapılmıştır. Ameliyatı yapan profesör, kadının midesinden yedi santim uzunluğunda bir karides bulmuştur. Zannedildiğine göre, kadın içtiği su ile birlikte gayet küçük otar* karidesi de yutmuş ve bu hayvan mide içinde istediği gıdayı alarak büyümüş ve sancılara sebebiyet vermiştir.
Yılanın karnından alman yumurtalar Uuıdra 18 (Nafen) — Afrlka-da Monbassa yatanlarında Mt-wapa'da bir çlfçt nadir tavuklarından birinin 6 yumurtasının bir yılan tarafından yutul-duğunu tesblt etmiş ,bu yılanı takip etmiş öldürerek karnın: yarmış ve yumurtaları yeniden almıştır. Bu yumurtalar yeniden tavuğun altına konmuştur.
Uzakşark mallarının fiatleri fırladı
Uzakşarkta siyasi durumun bozulması sebebiyle o taraflardan gelen malların fiatleri yükselmeye başlamıştır. Bu arada karabiberin tonu 800 sterlinden sterline yükselmiştir.
Belgrad 17 (AJ?.) — Yugosicv hükümetinin himayesinde tertiplenen bir «Sulh kongresinde» bugün Rusyanın Yugoslav yay a karşı giriştiği kampanya takbih edilmiştir.
Konferansın kabul etliği 9 maddelik bir takrirde, Yugos-lavaynın Doğu Ue Batı arasındaki soğuk harbde tarafsız kalmak hususundaki aznıl yeniden belirtilmiş, milletlerarası bütün münazaaların anlaşma yolu ile halledilebileceği belirtilmiştir. Sulh uğrunda çalışmak üzere Yugoslavyada mevcut cemiyet ve teşekküllere mensup binden fazla temsilcinin kabul ettikleri takrirde «ifa goslavyanın diğer memleketlere karşı mütecaviz niyetleri yoktur ve olamaz; Yugoslavya milli siyasetinin bir vasıtası olarak, asla silâha müracaat etnıiye-cektir» denilmiştir
Tito hükümetinin sözcüsü Mi-lovan Cilas daha evvel verdiği bir demeçte, Rusya tarafından sevk ve idare edilen komlnfor-ınun yalan ve tehditler kampanyasını takbih etmiştir.
Amerikan elçisinin seyahati
Ankara 17 — Amerikan büyük elçisi George Wadswwrîh bu sabah saat 10,30 da askerî bir uçakla Antalyaya gitmiştir. Büyük elçinin Antalyada bir gün kabp şehri gezdikten sonsa Kıbrısa geçmesi muhtemeldir. Wadsworthun bu seyahatine şehrimizdeki yabancı mahafi] ehemmiyet vermektedir
Seyahati İngilizlerin Akde-ılı filosunun Eğede yaptığı manevralardan sonra önümüzdeki gün ler içinde Akdeniz bloku Ue Atlantik Paktı blokuııu birbirine yaklaştırmak üzere girişilec-k zemin hazırlama teşebbüslerim alâkalı görenler de vardır.
Balı kesirde boşanma dâvaları artıyor
Balıkesir — Şehrimiz mahkemelerine İntikal eden boşanma davaları günden güne artmaktadır. Şehrimizde rüyet edilmekte olan boşanma davalarının yekûnu, dikkati çekecek miktardadır.
Bu cümleden olmak üzere bir gün şehrimiz birinci ve İkinci sulh hukuk mahkemelerinde il boşanma dâvasına bakılmr'.ır
Öğrendiğimize göre, vilâyet)-m iz mahkemelerine intikal eden boşanma dâvaları, smırla-rıınız dahilindeki iller arasında bir rekor tegkLl etmektedir.
18 Temmuz 1950
AK» A M
Sahile 3
Seyahat Mektupları:
Hürriyeti sağlayan zihniyet
Belediye otobüsleri
(^AMERİKAN MASALI is
Yazan: Şevket OAOOI- —
Londradayken. günlerden bir gün, 'hava açtı. Pazardı da... «Aman, yüzme havuzuna gidelim'. fikrine kapıldık.
İki katil otobüslerden birine atlamak istedik. Biletçi bayan:
— Yalnız bir kişilik yer varl
- dedi
İçerisi bomboştu. Meğer ancak oturacak kadar yolca alırlarmış. iMamatih. yerini boş bırakıp ayakta durmak da kabil.)
Arkadan gelen diğer bir otobüse binip modern yüzme havuzuna giderken nerede ineceğimizi sorduk. Yabancı olduğumuzu anlıyan biletçi:
— Halinize acırım. Kim bilir ne kadar nöbet bekllyen vardırt
- dedi.
Oraya da. muayyen sayıda a- ( dam alırlarmış. Sokakta sıra o-Jur, yerler boşanınca, İçeri girerlermiş. ,
Talihimiz varmış kİ, biz böyle bir tahammtıifersa mevkie düşmedik. Yüzme havuzuna doğruca girdik.
Bizde de emsali olduğundan, sinemalarda daha âlisi görüldüğünden. yüzme havuzunun tarifi üzerinde durmıyacağım Şu kadarını söyllyeyim id. soyunmuş vaziyetlerinde de tetkik ettim: Bariz bir İngiliz ırkı yok gibi. Onlar da. İmparatorluk do-layıslyle, çok karışmışlar. İlle hususiyet aranırsa, dolikosefallere fazlaca raslanıyor. Boyların uzunluğuna da. bacak kısımları müessir oluyor, ihtiyarlayınca. ayaklar — harem ağalarının kİ gibi — dışarı doğru çarpılıyor. İngiltere rutubetli memleket olduğundan, topallı-yanlar da haylidir.
Strast gelmişken bir nokta tize rinde daha durayım: Ingilte-rede. ya genç, ya İhtiyar var. Orta yaşlıların bolluğu dikkate çarpmıyor. İngiliz kadınının, tazeliğini kaybeder etmez ihtiyarlar fasilesine girdiği başkalarınca da söylenmiştir. Anglosakson kültürü bizim memelke-te de tesir ettiğinden, Türkçe-mlzden (orta yaşlı! tâbiri onun için kalkmış olacak. (Gençlik gitti, ihtiyarladım!) gibi fikirlere bu yüzden kapılıyoruz. Halbuki kırkla altmış beş arasında bal gibi bir orta yaşlılık devresi vardır Rica ederim, e-fendlrn. milli usullerimize riayet edelim! Gençliği kaybeder etmez İhtiyarlamak da ne demekmiş? Orta yaşlılıkta uzun bir istasyon gerek!
'Bu bahisleri Burhan Felek üstatla da uzun uzun konuştuk. O, orta yaşlılığa da razı olmuyor gibi. Pazarlıkta anlaşamadık. Gençlikle diretiyor.)
*
Asıl ürerinde duracağım meseleler. ne yüzme havuzu, ne de çağdır İngiliz terbiyesinden, bahsetmek İstiyorum. Plajlarda’ bile Ingüizler çarşaflı, peçeli' gibidirler. Birbirlerinin hürriyetine riayetkar oluyorlar, gözleriyle birbirlerini yemiyorlar.
Hakikaten de yolda bir kadın, güya peçetenmiş, gidiyor. Yüzüne bakılsa, sebebin! anlıya-mayıp daralıyor: «Acaba bir tanışıklığımız mı var? Acaba benden bir şey mİ soracak?» diye tereddüt geçiriyor.
Üzerimde hâsıl ota» hisse göre. başka memleketlerde, herkes kendi hürriyetinin peşindedir. ingllterede İse. aksine: «Aman. başkasının hürriyetini bozmıyayım!» endişesi hâkim Otellerde bu sebeple alçak sesle konuşuluyor. Otomatik müzik Aletler! bu sebeple bir tarafta duyulmuyor. Mânevi peçeli kadınlara bu sebeple göz ve Si» tasallutu yapılmıyor. Parklarda koyun koyuna yatan sevgililere onun İçin yaklaşılmıyor (iı.
Şu sıra beklemek meselesine avdet edeyim Polisten malûmat alıyordum Bir de baktım,; arkamda iki kişi daha belirmiş ' Onlar da bir şey soracaklarmış; kiraya dizilmişler. Böyle bir mevkide bile sıra... Dükkânlar-1 da alışveriş ederken de »jra,,,l Bozan, sıralar pek uzuyor. Baş-' ka memleketlerde, bu vaziyetlerde, eğer hak çiğnlyen biri zuhur edem, yakalanır, arkaya
Otobüsçülerin teklifi, ciddî bir teşebbüs diye addedilmiyor
Şehrimizdeki hususi otobüs sahipleri Belediye otobüslerini satın almağa teşebbüs etmektedirler Bu maksatla aralarında yapılan toplantı sonunda otobüs sahiplerinin kuracağı bir şirkete taksitle ödenmek üzere satılmasını İs t Ijr e çeklerdir.
Belediyeler kanununa göre, şehirlerde otobüs işletmenin hakkı Belediyenindir 'Ancak şimdiye kadar Belediye, şehrin ihtiyacım karşılayacak derecede otobüse sahip olmadığından, bu ihtiyacı temine kadar hususi şahıslara da otobüs İşletmek hakkını muvakkaten tanımıştı. Bu hak ne bir imtiyazdır, ne de zamanla mukayyeddlr.
Belediye, yakında 50 otobüs daha sipariş ederek hâlen hususi Otobüslerin çalıştığı bir çok semt lerdc Belediye otobüslerinin İşletilmesi mümkün olacağından hususi otobüs sahipleri bu halden telâş ve endişeye düşmekte ve Belediye otobüslerine bu sebeple talip olmaktadırlar.
Şehrimizde İşleyen hususu! otobüsler hemen umumiyetle Be-tediyenin İşlettiği otobüs servisine nazaran çok İptidaidir. Belediye otobüsleri 5 kuruş daha pahalı olduğu halde halk dalma bunları tercih etmektedir. Bu sebeple şehrin otobüs servisini perişan hale sokmamak İçin hususi otobüs sahiplerinin belediye otobüslerini satın almak istemeleri ciddiyetle mütalâa edilecek bir teklif telâkki edilmemektedir.
Ekmekler bozuldu
Fırıncıların iddiasına göre unun kalitesi düşükmüş
İ
Belediye
teşkilâtı
Bir Amerikan ailesile
Nevyorktan dışarı çıkıyoruz
fielediye seçiminden sonra yeni teşkilât işi görüşülecek
T ramuaylarda aktarma bileti
Geçenlerde otobü» durakları ve dobnuş otomobili şoförlerinden bazı lamı ın münasebetsiz hareketleri hakkında yazdığım yazryj Vali ve Belediye Reisi ta rafından verilen cevapta; Lramvav du-raklarivle otobüs durakları, nın ayrılması hususunun tetkik edildiği ve neticede bunun, halk için de. İdare için de manzuriu olduğu an. laşıldığı cihetle tatbik mevkiine konulamadığı, diğer seyrüsefer uygunsuzlukları, nın ıslahı için de icap eden tedbirlerin alındığı bildirildi.
Neşriyata karşı göstetiira alâkaya teşekkür ederken savın Vali ve Belediye Reisine, İstanbul hemşehrilerinin bir dileğini daha sunacağım. LL
Aziz okuyucularımda ".“O dıgım müteaddit ıııt-ktıı (ilayı da. tramvaylardı aJcnrm^ bileti usulünün yeniden biki isteniliyor. Haklıdır!ırQ Tramvay işletmek bir aınmt hizmetidir. Bu gibi mü esse şefe lerin birinci vazifesi vatandfvSi şı memnun etmek için kuvvetiyle çalışarak gcr(-k‘ nQ) tedbirleri almaktır. Tramva^ İdaresi Belediyeye bağlı oljjj duğuna göre, hemşehriler^) âzami kolaylık göstererek iş»— tifadelerini temin etmek' mükelleftir. Hayat pahalılı ile mücadeleye girişen Bel diye, bu gayretini kendi elinö deki vasıtalarla da destekle® mclîdir. İstanbul gibi meden^ ve çok geniş bir şehirde yaşı (D yan vatandaşların ihtiyaJr huduttan da o nispette gp-* niştir. Halk, nakil vasıtalarından âzami derecede faydalanmak zaruretindedir. Bir çok istikametlerde şehrin bir başından öte başına kadar giden tramvay yoktur. Meselâ Topkapıdan Beyoğlu-na veya Bebek istikametine gitmek istiyen bir yolcu, Be-yazıtta. Eminönünde tramvay değiştirmek ve ikinci tramvayda yeniden tam ücret ödiyerek bilet almak mec. buriyetindedir. Mukabil istikamette sevahat de aynı mec buriyetin tazyiki altındadır. Bir zamanlar bu cihet nazarı dikkate alınarak aktarma biletleri ihdas edilmiş, hemşehriler faydalanmışlardı. Fakat sonradan bu usul kaldırıldı.
Enıirgâııdaki basın toplan, tısında belirtilen dilekler arasında bu mevzua da temas edilmiş ve sayın Gökay bunu tetkik ettireceğini söylemişti. Aradan uzunca bir zaman geçtiği halde henüz bir haber çıkmadı. Acaba tetkikat mı bitirilemedi, yoksa tramvay idaresi maddi bakımdan mahzurlar ileri sürerek buna yanaşmadı mı. bilmiyoruz. Gerçi 1949 yılı sonunda tram vay idaresinin bilânçosunu bir buçuk milyon liraya yakın zararla kapadığını geçenlerde gazeteler yazdılar. Fakat kanaatimizce, rarar diye gösterilen bu meblâğın bir kısmı harbden sonra yapılan geniş mikyasta malzeme mubayaası ve tâmirat masraflarıdır; mütebakisi de bir türlü önüne geçilemiyen israfların açtığı gediktir.
Sayın Vali ve Belediye Reisinin bit mevzu üzerinde esaslı tetkikat yaparak aktarma bilet usulünün tatbiki imkânlarını sağtamasını dileriz.
Kanuni toplantı müddetini bitirerek dağılan İstanbul Umumi Meclisi son zamanlarda şehri yakından alâkadar eden bir çok kararlar vermişti. Belediye, yeni belediye seçimi başlamadan evvel bu İşlerin tatbiki muamelele rine başlayacak ve belediye seçimi üzerine yeni teşekkül edecek meclis resmen toplantıya başlamadan evvel eski meclisin verdiği kararlar arasında geciktirilmiş her hangi bir iş bırakıl-mıy ocaktır.
Belediye reisliği İstanbul un şehir İşerini yeni baştan ele almak. bunları âdeta yeni bir belediye kurulur gibi esaslı surette düzene koymak üzere umumi bir tanzim programı hazırlamak fikrindedir.
Esasen Umumi Meclis toplan-arına Vali ve Belediye başkanı profesör doktor Fahreddin Kerim Gök ay, muhtelif işler bahis mevzuu olurken İstanbtılda 5 eni bir tesis İşine başlamak lâzim geldiğini bir kaç defa söylemişti.
Belediye seçiminden sonra teşekkül edecek yeni mecllin meşgul olacak mutat işlerden maada başta yeni bLr belediye kurul ması ve bu belediyenin bugünün icaplarına göre tanzim edilmesi etrafında Belediye reisliği tarafından bizzat meclise bazı mühim tekliflerde bulunulacaktır.
- Yeşile hasret — 7 den evvel başlıyan yağmur — Dünyanın en bakımlı yeşillikleri arasından geçen güzel . otomobil yolları — Levhalar yol gösteriyor — Bu yollar hususî şirketler tarafından yapılmıştır- Parasını otomobil sahipleri öder — Köprü parasını kaldırmak için ne kadar uğraşmıştık
! Daimi surette Nevyorkta t>-1 turmak her halde tahammül ‘ edilir bir şey değildir. Göklere 1 yükselen binalar, ufalt cadde-1 1er. yeraltı irenleri ve asma • hatlar yaparak toprağı, çimeni ! ve ağacı her taraftan silmiş ı olan bu çıplak, beton ve cam şehrinden uzun zaman çıkmı-. yan adam kasvetten boğulabl-I lirdi. Şehirdeki apartunanlar . güneşsiz, dar ve manzarasızdı. ‘ Her tarafta işliyen vantllâtor-( 1er sayesinde hava ahnablU-yordu. Burada tabiat çocukları , yeraltına girip çıkarak duvar ' görmeğe mahkum edilmiş gibi idiler. YeşHe bakarak dinlenmeye alışmış insanlar İçin bu mahkûmiyet ağır bir şeydi. Ni-i tekim Nevyorka geldiğimizin pazara tesadüf eden üçüncü günü sabahleyin ruhumda bir yeşil hasreti ile uyandım. 33 katlı St. Morltz otelinin on beşinci katındaki odamda pencere avluya bakıyordu, çelik putrellerle örülü olan bu avlunun ı aşağısına bakmak berbat şeydi. Başımı yukarıya çevirdim: Demirler arasından görülen avuç İçi kadar gök parçaları dışarıda havanın kapalı olduğunu haber veriyordu. Ağlamaklı bir halde giyinirken telefon çaldı. Koştum. Nazlı Tektaş hanım. Mr. Jones İle karısının otomobille bizi gezdirmek üzere otele geldiklerini, öğle yemeğini kırda, akşam ye-ineğini de şehirden 50 kilometre kadar uzakta bulunan sayfiye yeri WTılte Plalns’teki evlerinde beraberce yememizi rica ettiklerini söyledi. Cümledeki «kır» kelimesi bana müthiş tesir etmişti. Hemen topar-
■ lanıp asansöre atladım. Mr.
Jones İle karısı, yüzlerinden hiç bir zaman eksik olmayan tebessümleriyle bizi otomobllle-rine aldılar.
Dışarıda yağmur yağdığı İçin i üzülüyorduk. Mr. Jones: «Merak etmeyin, dedi, bizim bir
7 den
doğru çıkan
meşhur otomobil
tik iki gün İyi ve beyaz çıktığı halde son günlerde ekmekler adamakıllı bozulmuştur.
Fırıncılara göre bu halin yegâne sebebi değirmencilerdir. Zira verdikleri unun kalitesi çok düşüktür. Değirmenciler de ka-bahatl onsle bulmakla, varım „„ etafyln dedl bkJm buSdaylann e.sat İtibariyle M-, a„b>masellı»lz vardır: şuk olduğunu bildirmektedirler.' . . . -
Tabii Ofis böyle bir İthamı asla kabul etmemektedir. Toprak mahsulleri ofisi, vaziyeti Ticaret Bakanlığına bildirmiştir.
Yarın bir Belediye heyeti değirmenleri, ofis depolarını ve bazı fırınlan dolaşarak ekmeklerin bozuk çıkma sebeplerini tesbit edeceklerdir.
i evvel başlıyan yağmur on birden evvel diner, derler. Hiç yanlış çıkmaz. Yağmur yediden evvel başlamıştı.
Unutmadan söyllyeyim: Saat 10 da yağmur yağarken söylenen bu soz 11 e gelmeden doğru çıku.
Son hafta içinde gelen ithal mallan
Son bir hafta içinde Umanımıza gelen 19 ecnebi şileple 120 ton yün, ?2o ton deri, 252 ten kanavlçc, 84 ton oto lâstiği. 169
ton radyatör, 15 ton fayans, 660 ton çelik ve saç lezha. 201 ton tel. 266 ton tebeşir tozu, 817 ton madeni yağ, 5 ton ampul. 170 ton kimyevi madde. 373 ton demir boru, 10 ton radyo, 192 ton kâğıt. 50 ton kurşun. 343 ton ziraat âleti. 9L ton tüp, 17 ton demir çubuk. 10 ton çivi, '»4 ton cam. 42 ton kazma. CO ton çinko levha, 11 ton kafca telJ gelmiştir.
Emekli General Kemal Er güçten kızı AYHAN ERGİDEN Ue
Genç avukatlarmiLzdan SUAT HÜSAMETTİN GİRAY nlkâhlandılar
Bır pamuk müesseseslnln İlân işlerine bakaQ Mr. Jones kırkına yaklaşmış bir zattır. Karısı Vaşington üniversitesinden mezun olmuş, ikisi de tipik Amerikalı. Biri 5 yaşında kız, öteki 8 yaşında erkek iki çocukları var. Onlar da otomobilde, Kızın adı Cissy. erkeğin Mac. Nazlı Tektaş hanım Ame-rikaya birinci gelişinde bu aile İle tanışmış, dostluklarını, i miâafirseverliklerinı anlata anI lata bitir emiyordu. Buna ben | de şahit oldum. Nevyorku bize idaha iyi gösterebilmek İçin âdeta çırpındılar. Göstermek I istedikleri candan sevgiyi hiç bir külfet gölgeleyemiyor. bilâkis coşturuyordu. .
| Bizi mşehur Central Park’ın içinden geçirerek Zenci mahal-I lesl Harieml dolaştırdılar, Kolombiya üniversitesinin etrafında gezdik. Buralarda profesör ve talebe evleri, enstitüler vardı Hepsinin kapısında
bir İsim yazıyordu. Bu isimler, bu binaları yaptırarak ünlver-diteye hediye eden zenginlerin İsimleri İmiş. Kolombiya üniversitesinin rektörü meşhur müttefik kuvvetler kumandanı Eisenhower bu evlerden 60 numaralısında otururmuş.
Nevyorkun en mühim ziya-retgâhjanndan biri olan hürriyet savaşları kumandanı general Grant'ın mezarını gezdikten sonra şehrin dışına çıkmak üzere «Highvray» dedikleri ve Amerikanın, her tarafını sarmış olan dünyanın en güzel otomobil yollarından birine geçtik. Bu yolların üzerinde sessiz sadasız akıp gitmekte olan binlerce otomobil arasına biz de karıştık. Otomobili Mr. Jones kullanıyordu, şehrin içinde 35 kilometreden hızla gitmemek mecburiyeti olduğu halde bu yollarda 60 kilometreye kadar müsaade ediloyordu. Otomobilimiz hızlanmıştı. Zaten daha yavaş gidemezdik: arkadaki otomobiller kıyameti koparırlardı. Her otomobil saatte 60 küomtre hızla gitmeğe mecburdu.
Sahili takiteden yolda üç sıra bir istikamete, üç sıra aksi istikamete olmak üzere 6 sıra otomobil hareket halinde kdl,
Henry Hudson köprüsünü geçip de Manhattan adasını terk eder etmez harikulade bir tabiat başladı. Yeşillik her tarafı. ağacın her türlüsü ile itinalı bir adamın başı kadar bakımlı, temiz, taranmış, göz alabildiğine uzayan bir tabiat! Asfalt caddenin üzerinde ilerlerken kâh ormanlar içinden geçiyor, kâh göllerin etrafını dolanıyor; bülbülleri dinliyor: tavşanların, sincapların
şuştuklannı görüyorduk. Belli kİ bu göz alabildiğine uzayan tabiatın her noktasına İnsan eli değmiş, bütün çimenler taranmış, yerlerdeki dallar, yapraklar toplanmıştı.
Asıl garibi ortalıkta bir tek yaya görülmüyor, bir tek eve
ko-
Nevyorktan şehrin dışına yollan odan biri
Taslanmıyordu. Yalnız giderken üzerlerinde «Burada
durmayın», «Buardan yavaş geçin». «İleride inşaat var. dikkat!» ibareleri yazılı tabelâlara süt sık Taslıyorduk. Yollardaki bitip tükenmek bilmez otomo-
Muhtar ve belediye seçimleri hazırlığı başladı
Geçen hafta kabul edilen mahalle ve koy muhtarı, ihtiyar
heyetleri seçimlerile belediye seçimlerinin Ağustos ve Eylül i aylarında yapılması İcap et-mektedlr.
Mahalle ve köy muhtarlarile ihtiyar heyetleri ve İhtiyar
bil akmım bu İmhalar İdare ,„ç.clİ51.:ri K5tol 6 A?u!Wi pa.
Zaîen »eryorkla za, B„a yapHao^ındMi «n-
ediyordu. Zaten 1 âmme hizmetinin biiyük bir kısmı insanlardan alınmış, levhalara devredilmişti. Eğer-okumak biliyorsanız Nevyorka ayak bastığınız andan İtibaren bu levhaları okuyarak, kimseye sormadan, istediğiniz yere gidebilirsiniz.
Arada bir. yolda sıkışanların
yette seçim kütüklerinin zırlanmasına başlanmıştır, kütüklerin hazırlıkları, ması ve bunlara itiraz milletvekili seçimlerinin olacaktır.
Bayram tatiline rağmen vilâyette başlayan hazırlıklarla birlikte C. H P. ve D. P. de
ha-
Bu
şekil aynı
(h Öpüşmek, her turlu variyetle çimenlere yatmak ve müşterek bir örtü ile örtünmek, mübahlır. Ancak ritmik hare-| ketler umumi âdaba murayir •■yılıyor. Müdahale ondan «on-İnciliz parkları, çiçekleri», çimenlerle. eevl»enlcrlr bezenmiş bir cennet-t âlâdır.
atılır. Halk onu azarlar, terbiyesini verir.
İngilterede ise halk, hiç müdahale etmiyor:
— Elbette fevkalâde bir ihtiyacı olacak kİ bizi çiğnedi, birine davranıyorlar.
Geçene:
— Buyurun, buyurunI Rica e-dertz! - diyorlar
İşte, hürriyeti, rahatı saftlıyan böyle bir zihniyettir
(Vâ - Nü)
17,5 mil uzunluğundaki Trıboruugh koprusa

ihtiyaçlarını gidermek üzere , bu seçimler için hazLrlanmağa apteshane levhaları, benzin is- , bağlamışlardır, tasyonları göze çarpıyordu, ba- ““
zan da levhalar az sonra 10 sent. 25 sent vermeğe hazırlanmak lâzım geldiğini ihtar ediyor. hakikaten az sonra yolun üstüne çıkan kulübelerdeki adamlara şoförümüz bir takım paralar veriyordu.
Mr. Jones'in anlattığına göre bu harikulade yollar, bu muazzam köprüler belediye tarafından değil, hususi şirketler tarafından yapılmıştı. Bir şirket muayyen bir sahanın yollarını yapmaya talip olur, belediye İle müzakereye girişir, bLr mukavele hazırlan irmiş. Şirket bu yollara ne kadar para yatıracaksa faiziyle beraber hesap edilir, muayyen bir kâr ek-lenlr ve şirkete meselâ 10 senede bu parayı toplamak üze- '• re yoldan geçeck otomobiller-efen İlk beş sene 50 sent, bunu takibeden 5 sene 25 sent tahsil , etmek üzere bir imtiyaz verilirmiş. Şirket parasını toplayınca başka yola talip olur, fakat yoldan geçen otomobillerden bu sefer belediye 10 sent toplamaya devam ederek bu paraları yolun bakımına harCarmış.
Bir otomobilin Nevyorkta ve cviannda bir yoldan, bir köprüden parasız geçmesi kabil değildir. Fakat bu sistem bütün Amerikayı kısa zamanda dünyanın en gürel otomobil yollarına kavuşturmuş, yol dâvasını kökünden halletmiştir. Deha otuz sene evvel Nevyorkun İçindeki yollar toprak olduğu gibi, şimdi otomobille yağda kayar gibi geçtiğimiz bu yolların yerinde de bataklıklar varmış.
îstanbuida köprü parasını kaldırmak için belediye İle ne krıdra uğraştığım un hatırladım. «Köprüden geçerken para toplamak utAnılacak bir iptidailiktir» diyorduk!
Ama yollarımız hâlâ yapılamamıştır Yapılanlar da, bakım parasını bulamadığımızdan çoktan bozulmuştur bile.
Şevket RA DO
RADYO
İSTANBUL RADYOSU öğle re aksam programlan 1İS7 1300 13.15
13.45
H.20
MJ9 ______________
15.00.Oyun havaları
15.30
İS. M
17.57
18.00 ıaao
19.00
I9J0
30.19
HM
İ1.30
Z2.10
AÇüıS ve programlar. Haberler.
Dan» müziği «PL». Şarkı ve türküler.
Serber 5a.1t
Öğle konseri «Pl.».
ve türküler «Pl» Dans mılrıZI «Pl.».
Programlar ve kapanış. Açılış Vt programlar.
Dans müziği «Pl.».
Sadi Yaver Ataman memleket havalan Ses ve Saz Birliği kon->»erl
Haberler
Kadro senfoni orkestran kon-
Sor» t Opera ve balelerden rahneler «Fi».
Alırlar boyunca Türk musikisi. Fazıl heyeti kameri «Hicaz».
A «tilmizin tnûtzlgındn örnekler .Pl.
Ara müziği «Pl_».
Haberler.
Karışık hafU gece m dalgı «PL» Programlar ve kapanış. Yurttan »ester
M s ayan ve Haberler. Hafif melodiler «PL».
Öğle Gazetesi.
Dana tn liri 41 «Pl.» Hava raporu, akjam programı ve kapanış.
ANKARA RADYOSU öğle ve aksam programları
Cemal Refik
17.54
IBM
Afili; ve program.
M. S. ayarı ve Zeybek, çiftetelli ve oyan haviları.
Salon orkestran «PL».
M. S. ayarı ve Haberler. Geçmtjtc Bu(ün
Yuman Saalcr.
Radyo ile inpllzea. GUzeİ »eılcr «PL».
Radyo Gazeten ineesaz «BcyaU faali». • Temsil
Scrbcs *.u
KonU+oı»
Dana müziği «PL». M. S. ayan ve Haberler. Procram ve kapanıg.
Tana Mb«hld program Açılı; ve program.
M. S. ayan. Hafif müzik Haberler.
Cunlln program ı
Hafif orkestralar çalıyor «TL» Kapantı.
Orhan metresi Müyesseri bıçakladı
Kasımpaşada Çubuk sokağında oturan Orhan İsminde bir gençle metresi Müyesser Akbaba. geçimsizlik yüzünden, birbiri? le kavga etmişler, Orhan, Müyesseri bıçakla yaralamıştır. Hâdise hakkında lâzım gelen tahkikat yapılmaktadır.
■t.
Bütün dünyada güzeller
A K a a M
18 Temmuz 1950
SahifE 4
Galata ve Unkapam köprüleri
Galata köprüsünün bugünkü vaziyeti ve bakım meselesi hakkında üç yazı yazarak bazı mü-taL'uılar serdetmiş ve Belediyeye bazı tavsiyelerde bulunmuştum. Şehrin ana damarları mesabesinde olan bu Ski köprüde bakım çetelerinin fena bir durumda olduğunu ve bunların hara biye yüz tuttuğunu ve hele teker teker tamir edilmekte olan Galata köprüsü pontonlarının feci faalini tekrar Belediyenin dikkat nazarına arzelmok istiyorum.
Nispeten yeni yapılmış olan fjnknpanı köprüsü, on sene-denbcrl hiç boya tamiri görmemiştir. Halbuki çelik İnşaatın bokum her beş senede bir boya tabakasını yenilemekle mümkündür. Çeliği tahrip eden pası izale için el çekiçlerde raspaya artık kanaat ctaılyc-rek süratle makine eelbetmek ve bilhassa ponton içerilerini ve köşe noktalarını kum püskürtme nıâkinelerile temizlemek lâzımdır.
Sondaj yaptırmağa hiç de lüzum olmadan Halicin altmış metre derinliklere kadar çamur tabakalarından mürekkep olduğu ve sağlam zemin bulunmadığı bir çok tecrübelerle ve Ünltapanı ve Galata, köprüsü kenar ayaklar inşaatı vesilelerde sabit olmuş hakikatler-* dlr. Köprü kenar ayaklarının arkasına fazla yükler talimli etmemek ve dafiayı arttırmamak en esaslı ve en ziyade dikkat edilecek bLr husus iken Un-kapanı köprüsünün İstanbul ta rafı kenar ayağının arkasını kömür deposu gibi kullanmak hayretimi mucip olmuştur. Bu kömür deposunun süratle ayağın arkasından uzaklaştırılması lâzım dır.
Kırk sene evvel ve o zamanki yüklere ve fenni şartlat a
Iranda tehlike
Toğlu gazetesi, İran harb tehlikesin-dedir diyor
Yazarı: Yüksek mühendis Sait DEMİRFN
Galata
Tahran 17 (Afp) — Toglu gazetesi İranın harb tehlikesine maruz olduğunu bildirerek Ko-redckl durumun İnkişafını tefsir etmekte ve birleşmiş mll-| letler kuvvetlerinin Karede uğrıyacakları hezimetin, Orta-doğuda vahim akisler uyandıracağını ynzarak İranın bu bölgenin başlıca kapısını teşkil elliğini hatırlatmaktadır.
Mamafih, gazete yabancı yardımına fazla güvenmemek lâzım geldiğini, zira yabancıların ancak kendi menfaatlerini hesaba kalacaklarını yazmaktadır. Makale şöyle son bulmaktadır:
alnındaki durumu düzeltmenin yegâne çaresi, bizi tehdit eden tehlikeyi bertaraf etmek için birleşmektir.»
Yerliler arasında dikkate şayan ayaklanma alâmetleri
- 15 -
Statik hesaplar yardınılle tetkike lüzum olmadan köprüye zarar vermekte olan bazı noktalan görmek mümkündür, fakat bunların İzalesi çaresine neden tevessül edilmediğini anlamak mümkün değildir.
Meselâ köprünün memba cihetinde ve Eminönü tarafında köprüye bağlı duran bir takım _ dubalarla büyük bir tamir du- [ münakaşaya konup ihale edllc-bası köprünün o cihetlerini iı- mez. Zira bu mevkide temel ve Iramakta ve ihlâl ederek manevrasını bozmaktadır. — -------- .
dubaların o mevkiden uzaklaş-[ rasındu münakaşa olamıyacağı UrıLuıası lâzımdır. gibi burada da ameliyat, teerü-
Pountonlor tamiratına teker be ve bilgisine İtimat edilen bir teker devam etmeyip üç dört, mütehassısın direktifi İle yü-pontonu birden kızağa çekmek Tümelidir, ve tamirata hızlandırmak İcap ” J-,_
eder. [1
Evvelki yazımda da bildirdi-, ğün gibi şehir dahili ha Harına işleyen vapurların tonajı köp-Pıcrıc ısıuyyıııı eııuı, ıııuıu.awcı , rû inşaat şartnamesindeki mlk-'olduğuna göre tekrar sondajla tartardan fazladır. Bu vapurlar, para ve vakit israf etmek bey-dalnıî müsademelerlle köprü hude olmuştur, pontonlarım tahrip ettikleri | üzün tulde bctor.arm’ kazık gibi anlrajlan da bozmakta ve Ve palpalataşlarla rıhtımın in-. mafsalları sıkıştırmak tadır. Bo-şası tasavvur edilmekte oldu-
köprüsü
sile de olsa, her halde Belediye ödiyeceklir, Binaenaleyh Belediye tarafından etütler yapılıp kati projeler tâyin ve tesbit edildikten sonra İşi bir müteahhide ihale etmek en doğru ve normal bir sistem olurdu.
Bu işin etüt safhası yanı tâyin edilecek temes sistemine göre projelerinin yapılması İŞİ
Henry VVallace
su cereyanlarını rıhtım yapmak gayet nazik bir açılıp kapanma meseledir ve vücutta operasyon Bu yaptırmak İçin operatörler a-
Amerikanın Kore siyasetini tasvip ediyor
17
South Salem (Nevyork) (A.A.) — (Afp): Birleşik Amerika eski başkan yardımcısı Henry Wallace, eğer terakkiperver parti üyeleri Kore ihtilâfına ait kendi görüşlerini [ kabul etmezlerse, bu parti baş-, bildir-
Ttfabent mütemadiyen korkudan bahsediyordu. «Korku kokusu alıyorum, evet korku kokusu alıyorum» diyerek beni teshir etmeğe uğraşıyordu. Gayet tuhaf bir sön, fakat aynı şekilde gayet dikkate şayan bir tarzda o bu sözü tekrarlıyordu.
MdabulTnln kulübesine pek yakın olan çit kapıya, ve bu kapıdan Twabcnl’nln kulübesine uzanan İplere bakıyordum, her şey aynı şekilde duruyordu Benim kulübenin İçine kadar varan toz üzerindeki ayak izlerim silinmişti, bu izleri herhangi birisi alelacele bertaraf etmişti.
Bu izler kimin tarafından vo ne maksatla silinmişti. Her ne kadar düşüncesiz bir hareket olmasına rağmen, sırtımı Twa-benlye çevirerek kasten yerlerde silinen ayak izlerimi etraflıca aramaya başladım. En nihayet aradığımı bulmuştum. Bir topuk İzim unutulmuştu. Bundan maada bir vahşi hayvanın pençesinin izi de tozlar arasında beliriyordu.
Twabeni nln yüzüne ve ayaklarına baktım. Bunlar tozdan bembeyaz olmuştu. Kendisine;
— İyi olmadı azizim dedim. Fakat şu karşıdaki kapı pek istifadeli bir tertibat, açın bakalım.
Bu hareketim kraşısmda bana küfür edeceğini veyahut mizrağiJe hücum cdect-ğLni zannediyordum. Fakat Twabeni çok kurnaz bir herif LL Güiûm-slyordu., kapıyı açtı »e ayni zamanda benim son ayak izimi de bu suretle bertaraf etti. Bunu baştan yapacaktın ve bu İzi silecektin artık bu işte gecıkdin dedim.
__ Çeviren : __
Hamı BEKEM
yordum. Yolda aslanlardan biç [ mirine bir daha Taslamadım.
Beni son derece rahatsız e-den bir mevzu Twabenl idi. MdabuU Ue Nguo da fevkalâde bir tehlike İçinde bulunuyorlardı. Ben de lüzumundan fazla bu İnsanlar hakkında malûmat elde etmiştim. Nokta! nazarıma göre kabilenin baş reisi Xipoo-so bütün bu olaylardan mahı-mattar olması lâzım geliyordu. Benim sözlerime o tamamen lmiiinacaklır. Ertesi günü sabahleyin derhal gitmeği ve o-na her şeyi olduğu gibi anlat-j mayı düşünüyordum.
Kawenayı bulduğumuz gün-denberl Zamani'nin heyecanı sönmüştü ve arlık o kadar heyecanlı değildi ve şimdiye kadar onu bugünkü gibi heyecanlı görmemiştim; kötü havadisler diye etrafla mırıldanıyordu. Bu esnada uşaklarımızdan biri bana yemek getiriyordu: Fevkalâde kötü haberler Mussungu diyordu.
Kötü haberler
Bu başlangıçtan sonra derhal söze başlayarak bana anlatıyordu: Tanı Tamlar bütün gün öttüler, İki çlfliğe daha aslanlar hücum etmşiler, profesör İle Bili kısa bir lstirahat-teıı sonra tekrar yola çıkmışlar.
En kötü haber Batiden geliyordu. Bu mmtakada yerliler isyan etmişler.
İsyan mı, kime karşı şüpheler ile soruyordum.
Kabile reislerinin ve sihir-I bari arın aleyhinde ayaklanmışlar diyordu, çünkü bunlar aslanların Son zamanlarda vuku bulmakta olan hücumlarına karşı bir hal çâresi bulamamışlar, ve bir çok erkekler, kadın ve çocuklar ve hattâ bir çok sığırlar parçalanmış ev aslanlar tarafından yenmişti. Bun-
Zeminin tabiatı kil ve çamur-| terkedeceğinl
dan mürekkep olduğu ve derin uruklara kadar sağlım zemin Bilindiği gibi Wallace, ctımar-1 bulunmadığı birçok tecrübe- Usl akşamı, Kure'deki nstllM terle taayyün etmiş hakikatler j Bir|Cşıfc Amerikanın
* ,»ı.— bİTleşmşi milletlerin takın-
dıkları tavrı tasvip etmişti. Halbuki partinin diğer mensuplan Uzak-Doğuda yabancı müdâhalesinin bu harbi ancak daha uzatacağı kanaatln dedirler.
TVallace, parti ekseriyetinin , memleketinin politikası olan l kendi siyasetine Utihak edeceği ■ümidinde olduğunu bildirmiştir.
— ..----- ._--------,--------.muısuuaıı sutışuımujıuıaır. tasavvur eoumeaie oıuu-
göre İnşa edilen Galata köprü- g^çj ve adalar hatları içlu de ğunu haber aldım. Galata kop-»ünün bakımına dikkat ve İti- (Kadıköy iskelesinde olduğu gl- rüsünûn Eminönü kenar ayağı, na edilmemekle beraber bugün köprüye amut uzun ponton- içi boş betonarme kesoııla ve köprü tahammülünün fevkinde Jar yapönp vapurların bu ma- havai mozaikle İnşa edilmişti, «tikler»- ve sndmelere marnı bu- u„ıı_____________ ,___„ ... . . ......
yüklere ve sadmelere maruz bu-lunınak ladır.
Bazı noktalardaki makLalar- , da cer ve tazyik gerilmeleri , bugün kabul edilen emniyet , «ikicilerinin fevkin dedi r. Bugünkü imkâna göre bu noktalan talikim etmek, seyrüseferi ona göre ayarlamak köprüyü genişletmek veya elli metre ka-l dar memba tarafta yeni bir sablh köprü inşasına tevessül etmek lâzımdır.
Hâlen köprü üzerinden geç-j
hallere yanaşmasını temin etmek ve yolcu solanlarını. bilet gişeleri ve memur odalarını ve dükkânları köprü altından kaldırıp buralara nakletmek köprünün hayatı için elzem bir I tedbirdir.
Bu ameliyat esnasında ihtizaz ve sarsıntıya mahal verecek oir şey yapmamak İçin gayet İhtiyatlı hareket edilmişti,
Üzün tulde ağır betonarme kazıkların şahmerdanlarla ça-I kılması esnasında hlr heyelan | vukuu varittir ve Eminönü ke- 1 I Köprünün Eminönü kenar a- n8r ayağının uçması mümkün-1' yağ: -Z „ arasında öûf- Boyle bir hal zuhura gel-j
Çökmûç dan mahal için rıhtun roe5e blle ',₺Ir ^^darın vezin- . Ilnçacma tevessül edlMlSI sürül- ,lert- ta“““ vukuuna sebeboU-' .İmiktedir. Bu nhtımın yapılma- Çından r.ht.mı tesis ve teçkU( İnekte olan en akır etütleri r»'"™ b,r müteahhide İhale e- **' bUak15 Cuknnluye sete. . alarak köprünün rar teum!a-|dllmi’ »'du6unu re sonda; yap- " ri^n
nnn »e puntomanten Kadı'mak mateahhldln taahhüdü ."“t» «uramıyan bu kanklar hesaplarını yeniden yapmak ve bu surette zayıf noktalan bulup meydana çıkararak bu noktalan tahkim etmek lâzımdır. Pak at maatteessüf Belediyede böyle bir köprü akşamının statik hesaplarını yeniden yapacak teknik kabiliyet olmadığından bu husus İçin köprüyü İmal eden Maşîncn tahrik av-gosburg Nuremherg fabrikasına [ve ne suretle ihale edildiğini müracaatla, yardım İstemek anlamak kabil olmamıştır. Son-Belediye için en kestirme yol- daj masraflarını, müteahhidin, dur. | Belediyeye hediye etmesi varit
». I olmadığından bunlan, dolayı-
Rusyada havacılık günü gösterileri geri kaldı
Moskova 17 (AP) — Havacılık günü münasebetile yılda bir defa yapılması mutat olan gösteriler dün havaların bozuklu-BieMr »«.. imi «azmıarın vezin- 8“ y««ûndMi 1-»“* edilmiştir, teri, tasman vukuuna sebcboLa- I &»»?«* gazeteleri ise havacılık bayramı dolayısile general-j 1er ve mühim şahsiyetler tara-bolacakiır ve esasen sağlam ze- I hndp.n kaleıne alınmış S tali-"turan,,yan bu kartkİM >’•«"‘1'8™ "'«»
'tl.bunalr bulunduğunu haber' d“fll> U’M' “ “manda ,.. . nrşjreUnltli'rtlr
I ain.m külden tanınır edeceklerdir. I Bn arada Pravda gruttesl
, | başmakalesinde »Sovyet hava
Sondajdan maksat zeminin [ - tasıvîuı hiivûk tirmi^r kuvvelİtri Rusyanın hava sı-, tablama anlayıp onu göre öir, h„ înırlarmı emniyetli bir şekilde
™ ^n-k^r.
kazık ve pUpklata^arm eb‘at1 i""'”"1”' iaku> U‘
■e tullerini tesblt etmek oldu-1 * bt"“‘ f***^»»
, «ıına «a™ mevrut „ „.ır..„' IKTKtalerte deniz
(kenarında kısa tulde çakılacak paJpaiataşlan; bağlıyarak rıhtımı İnşa etmek hem en sağlamı ve hem de en ekonomik bir hal tarzı olduğu kanaatindeyim.
Sait DEM İ REN
ı ğuna göre aıevcut ve malûm ■ ’olmıynn bir proje ile hangi Işın
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: V al enlin VVilliams
.Tefrika No.
— Evet, efendim. Fakat gitmeden önce de dedi ki. eğer fikrimden cayarsam ve tavassuta kabul edersem, kendisini a-ramalı imişim.
— Demek size adres verdi?
— Hayır, bir telefon numarası bırkari. O numarayı aşağıya. tuvalet masasının gözüne koydum.
— Kuzum, alıp getir misiniz?
— Getireyim.
Boulot, bir elinin yumruğu ile öbür elinin avucuna vurdu:
— Talihsizlik bizi mahvedecek galiba... Ah, eğer bütün bunları dün öğrenseydik, ne olurdu. İşte Ramon'un geceleyin eve niçin girdiği anlaşılıyor. Şimdi artık mücevherleri ele geçirdiği lenl, nıöbilye tacirinin yanına tur daha uğramayacaktır şüp-
Tercüme eden: Vâ-Nû
51
heslz. Hay Allah cezasını ver-
Agnes, elinde bir kâğıtla içeri girdi:
— İşte, etendim. Jack Harris imiş. Telefon numarası da, Vestern 999i.
Manderton, telefonu gösterdi:
— Kendisine hemen şimdi telefon edin. San divanın satılığa çıkarıldığını ve vakit kaybetmeksizin gelmesini bildirin Bir de, kızım, vaddctllgl bileziği ona hatırlatın. Böylece daha tabii İmiş intibaı hasıl olur.
Genç İtiz, mütereddit bir sesle numarayı aradı. Sükût içinde bekledi. Epeyce bir müddet geçti. »991 numaradan cevap gelmediği merkezden bildirildi.
Mandetron, müfettişi istedi.
Tvvabenl yüzile gülüyordu. Fakat gözlerinin içi ateş pıiı-kürüyorda. Göz bakışları daha keskinleşmişti, Pek muhtemel olarak benim ayak izlerimin bir kısmını kasten sllmemlşü. Benim bunlan gonnemle kendimi ele vermemi düşünmüştü. Bütün bunlan tetkik etmemle her şeyi İyice anlamış olduğumu hissediyordu. O Mda-bull'nin kulübesinde kızîle olan bütün konuşmamı dinlemiş ve derhal kulübesine giderek, iplerle çit kapıyı açmış, bir aslanın Ireriye girmesine imkân vermişti. İnatçı kirile bu sakil bevaz insanı bu suretle aslanın pençesine tevdi Ue, onlardan bu suretle kurtulacaktı. Etenim silâh seslerim onun bu kötü plânının tahakkuk etmediğini kendisine blldrlmiştl.
9991 numara üzerinde ısrar e-dlldı, yine cevap yok. m
Manderton, sordu:
— Kuzum, bu numaranın adresi nedir?
Smilth, telefona yaklaştı.
Detektif, ona dedi kİ:
— Hayır, hayır, telefon merkezindekiler bize bu izahatı vermeğe mezun değillerdir. Beni bay Lefrey İle konuşturunuz.
— Bay Lefrey’ln kim olduğunu kesliretnedlnlz galiba? Durun ben bulayım. (Telefonda, konuşarak) Ben polis müfettişi Manderton’um. Çok rica ederim. efendim. Western 9991 numara kime alddlr bana söyler misiniz? Evet, telefon numarasından bahsediyorum. Peki e-fendlm, bekliyorum.
Başını tavana kaldırdı. ıslık çalarak beklemeğe koyuldu. Sonra, birdenbire davrandı:
— Ha, mersi, pekâlâ... Not a-hyorum. Bay İssy Söker... 8*1 Arbor sokağı,,, Ham meram i Ih... Çok teşekkür ederim, Allaha ısmarladık.
Smilfa, titreyen parmağını üs-
bekli-herif yeni-
SUIIEYLA YAZ AL ile
Yüksek Mühendis ALİ CVMALI nikahlandılar.
Hakikatte son derece kurnaz dit herifti. Bugünkü olaylar her halde Nguos'un babasının ölümüne müşabih bir hareket şekli İdi. Tıvabmi tarafından bir aslanın açlığından istifade ile, kinini bu suretle yatıştır-] makta olduğu kanaatine varmıştım.
I Bütün asabım son derece gergindi, Doğru kampımıza gidi-
tadına uzattı, heyecanla:
— Fakat... — diye bekledi. — Fakat, bu adres, bizim bayan Rosa'nm kardeşinin, adresi... Han! şu möbilyc taciri...
Manderton, yumruğunu masaya indirdi:
— Hay Allah belâsını versin! Evvelce neden aklıma gelmedi? Demek ki, o cadı karı bu işin içine de burnunu sokmuş. Hem nasıl sokmuş. ,
Hemen şapkasını ve eldivenlerini kavradı:
— Bay Cranmore! Sizin arabanızdan faydalanabilir miyim? Çok teşekkür ederim! Siz de bizimle beraber geliyor musunuz, Boulot ?
— Acele ediniz, kaybedecek bir anımız bile yok. Siz de bizimle beraber gelin, Smlth!
Jim Cranmore, epey zanıan-danberi devam eden passif rolünden ayrıldığı için, gayet meni nundu. Arabaya doğru süratle yürüdü. Boulot ve Smlth de arkasından gittiler.
Manderton da yürümeğe hazırlanıyordu ki, Dolores, yolunu kesti:
— Peki, ressam Quayre„. — ıljyv söze başladı. Sonra te-
reddütle gözlerini iğerek tekrarladı. — Ressam Quayr(*'m variyet!?
Detektif, buz gibi soğuk bir tavurla cevap verdi:
— Peki, ressam Quayre ne olsun İsliyorsunuz? Galiba sizin aranızda gayet müessif bîr variyet var.
Genç kız, ona yalvarırcasına baktı Bu som urluk suratlı, insafsız polis âmirinden bundan evvel başka genç kızlar da, başka kadınlar da .başka erkekler için merhamet ve şefkat dilen-mişlerdl. Lâkin beyhude zahmet,.. Manderton'un çehresinde [yirmi beş senelik bir mesleki hayat neticesi, hiç bir tesirin nüfuz edemediği bir kalkan hasıl olmuştu. Genç kızın yalvaran bakışları da bu kalkanı delip bir heyecan uyandırama-dılar.
Genç kız, haykırdı:
— Sizi aldattığım İçin affınısı dilerim. Hareketlerimden dolayı mesul sayılama®. Ressam Qu-ayre'ıp bu işe dolay isiyle karıştığına dair en ufak bir şüphem yoktu. Zaten, o tamamiyle masumdur. Şuna emin olunuz kİ, kardeşimin kaalUini bulmak nıe
dlye
Tamtamlar çalıyor, etrafa kuraklık haberleri veriyor dan maada küçük bir kâbıle reisi, baş kabile reisi Xıpoo;o _Q İçin vergi toplarken bir okla -q öldürülmüştü. Tabii bu kötü q bir hareket, bundan dolayı baş -J-f kabile reisi başta olmak üzere *9 iki yüz cengâverle oraya doğra JJf yola çıkmış. Bu haber benin&O için pek hoş değildi. Zira XI-poosos müdahalesi bu suretle imkânsız kalıyordu.
Zaman! sözüne devamla;
— Ve Sukumbana da . . derken derhal sözünü keşti ve hemen mutfağa gitti.
Bu Sukumbana denilen bertti tanıyordum. Bu adam avcıların hekim! İdi, vahşi ve pek güç idare edilebilen bir herifti ve bundan maada Troabenl-nın pek az olan dostlarından bir! olarak sayılırdı.
Kötü bir hlsle önümüzdeki vukubulacak olanları yordum. Bu iki cani Sukumbana ve Tvabenl
den bîr şey kuruyorlardı ve bu tehlikeli olacaktı. Yemekten sonra Zaman!‘yi çadırıma çağırdım ve ona yarın için usulüme göre talimat vereceğimi söyledim. Fakat bu talimatı vermiyerek Sukumbana mevzuuna başladığımda Zamai'l-nin gözleri fal taşı gibi acildi. Bu mevzuu bana açtığından dolayı müteessir görünüyordu. Fakat ben kati kararımı vermiştim. Bu işin ne olduğunu tamamen öğrenecektim. En nihayet ve yavaş yavaş, kelli ııesi kelimesine diğer uşaklar işitmemek şartile, bana variyeti anlatmaya başladı. En nihayet Xipossû'nun müdahalesini is-tcmiyeceğüne dair söz verdikten sonra. Zaman! bütün vaziyeti bana açıkça anlatmaya başlamşıtı.
Bana anlattıklarını yazıyorum: Yağmur Tanrısı Üngiana bütün dua ve ricalara ve yapılan merasimlere rağmen tamn-l men alâkasızlığım göstermiş ve yağmur yağdırmamış. Bu kor-
(Arkası 7 nci sahifcıle)
selesi, ben! herkesten fazla ilgilendiriyor. Kaatilln bulunmamasını değil, bulunmasını kolaylaştırmak arzusundayım. Lâkin, ressam Quayr« gibi namuslu bir insanın böyle bir cinayete karıştırıldığını öğrenmek zihnimi altüst etmişti. Onun bu İşteki masumiyeti şimdi artık tamamiyle anlaşıldı ya, bay müfettiş? Ressam, yanılmıyorsam artık serbest bırakılacaktır, değil mİ?
Manderton. bir an bile gözlerini muhatabından ayırmamıştı. Soğuk bir İfade ile cevap verdi:
— Onun masumiyeti meydana çıkmıştır, diyemem.
Bu cevaptan dolayı ,genç kız hayrette kaldı:
— Peki ama. bay Boulot, şu Ramon'un aleyhine esash deliller bulunduğunu bana söyledi? Quayre'ın atehinde hiç bir vaziyet olamaz.
Detektif, yine kuru kuru cevap verdi:
— Bilâkis, ressam, cinayet sırasında nerede bulunduğuna dair delil göstermiyor.
Bunun üzerine, Dolores, tabiye değiştirmek hususunda bir an bile kaybetmedi:
— Quayre size faydalı olabilir, yardım edebilir. Romonu Londra'da görmüş olan tek adamın o olduğunu unutuyorsunuz. Ramon’u ancak Quayre teşhis edebilir. Quayre, sizin araştırmalarınıza yardım edebilir. Halbuki, siz, onu, kilit altında tutuyorsunuz.
Manderton, cevap verdi:
— Ramon’u ele geçirdiğimiz zaman bütün bu noktalan tekrar görüşürüz.
Genç kız hiddetle haykırdı:
— Peki, sizin bu ressama niçin kininiz var? Onun aleyhinde niçin böyle cephe alıyorsunuz?
Manderton. soğukkanlılıka cevap verdi:
— Mesele şundan ibaret: Ben, ancak vakıflar üzerine hareket ederim. Ele geçirdiğim maddi deliller öyle kİ, ressam Quayrel kardeşinizin öldürülmesi yüzünden tevkif etmek zorunda kaldım. Meslektaşım Boulot. yeni ve mühim bir iz üzerinde olduğu: kanaatini besliyor. Hakkı da var, çünkü bu iz miihİmdir. Fakat, ben, maddî delillerle hangi noktaya varmışsam ,o naktacla setri t elmek zorundayım. Bu
(Arkası var)

Tarihi ulaştırma hâdiseleri
Ingiliz gazeteci M. de Blowitz in Sultan Hamitle mülakatı
Bir adam kudurdu
ilk Orient Express’le Istanbula gelen gazeteci Abdülhamitle neler görüştü
Kuduz köpek tarafından ışınlan Ahmet hastanede öldü
Abdülhamit’in hürriyet hakkındaki düşünceleri - Berlin kongresindeki hatalı hareket
JWS te flk Ortent Kzpress 1le Istanbula gelen Ingiliz gazeteci M De Blovitz seyahatnameıln-de Sultan HamlLle ne suretle görüşmeğe başladığını ve görüşmelerinde nelerden bahsedildiğini şöyle anlatıyor:
«Sultan Avrupa lisanlarına 4-şlna olduğu İçin düşüncesi doğ-i ru olarak tercüme edildiği zaman çehresinin hatlarından tercüme edilenleri memnuniyetle tasvip ettiği ani asılıyor. Bu gibll mülakatlarda protokol İcabı tercümanlık yapması mutad olan Münir beyin bu vazifeyi yapacağını bekliyordum. Fakat Münir beye kolaylaştırmaktan kapadığı bir görüşmede tercümanlık yapması mecnuri ye tinin ynk’edl-mesl biraz garip olmaz da değildi. ,
Sultan, görüşmenin basamazım işaret eder etmez hürmetle eğilerek:
«— İstanbulu terketnıetien evvel yüksek huzurunuza kabul e-dllmek şerefine nail olduğumdan dolayı çok bahtiyarım.»
Dedim. Çünkü burada gördüklerime ve işittiklerime nazaran bu memleketin bütün üm'tlerini ve ıstırabını çektiği bir çok fenalıkların en tesirli ilâcını kendilerinde gördüğüm zâtışahanelerlni ziyaret ederek selâmlamak suretiyle en münasip bir hareket tarzı seçtiğim kanaatindeyim
Sultan Hamit benimle tanıştığın tl an ötürü çok memnun olduğunu beyan etti.
«— Yakından görmek ve tetkik etmek rahmetine katland-maksızın Avrupada sistematik bir surette iftira edilen bu memleket hakkında bizzat, bir fikir ve kanaat edinmek ve ona göre hüküm vermek istemeniz hasebiyle size çok teşekkür ederim.» diyerek sözlerine devam etti. Halkının yüksek vasıflar? vc Türklyenln mühim ve büyük gelir kaynaklarına mâlik olm-JSi. bana bu memleketin ıstırabını çektiği fenalıklara çare bulmak hususunda cesaret vermektedir. T&rkiyentn şifa buiamıyacağını ddla edenler, hususi bir maksat güderek bu memlekete ve millete İftira ediyorlar dedi vc şunları da İlâve etti:
(— Bu memleketin mâliyesinde. adllyeslnde ve idare makinesinde ıslahat yapılmasına lüzum ve İhtiyaç vardır Hazlnci Hakanın muhasebe teşkilâtında lüzumlu ıslahat yaptım. Hükümet! epey zamandan beri hiçbir taraf- siz de bulundunuz mu?» lan İstikraz akdi tmlş değildir, sordu. Müşterek bir anlaşma İle Duyu- | — Evet haşmetmeâp, eğer sü-
rt u Umumiye faizleri ödenmiştir tı şahaneleri bu kongreden bah-■■■•■■■■■«■■■■■■■■■■•»(■•■■»■« lil »■■«■■ IKttt •■«■*»(*« MM» HIİIIIII
! Dalgalı borçlar denildiği kadar I çok değildir. Bununla beraber.
■ gittikçe büyüyen bir engel teşkil
- etmemek üzere bu meseleye dc
- bir hal çaresi bulunmazı lüzu-I muna İnanıyorum.
Sultan Hamid’in hürriyet hakkındaki düşünceleri
Sultan Hamlt hürriyet hak' kuldaki fikirlerini şöyle anlatı-1 yor:
‘ «— Beni hürriyete aleyhtar o-1 larak göstermek haksızlıktır. Bir
■ memleketin yaşadığı asrın sevi-yeslne yükselmesi lâzım geldiği-
’ nl idrak ediyorum. Fakat kulla -nılması bilinmeyen bir hürriyettin fazlası da büsbütün yokluğu kadar tehlikelidir. Kullanılmasını bilmeyen bir memlekete hür-riyetln verilmesi silâh kullan-masını bllmlyen bir kimseye verilen tüfek gibidir. Bununla babasını, anasını ve kardeşlerini, sonra da kendisini öldürür.
Bu sebeple memleketi hürriyetin kullanılmasına hazırla-m ak lâzım geldiğini, kendisinin de bu İşle meşgul bulunduğunu söyledi. Bir çok mektepler açtırdığını ve balkın hürriyeti kullanmağa hazırlanması için en kestirme ve münasip vasıtanın maarifin gelişmesi olduğundan bahsetti. Siyasal Bilgiler Okulunu açtırdığını ve iyi neticeler aldığını ve bu mektepten çıkanların hükümet dairelerinde çalıştırıldığını, kendilerine tercümanlık yapmak üzere mûlâkatta hazır bulunan Ragıp beyin de o mektepten mezun olduğunu ve hürriyeti kul an m ağa kabiliyetli İnsanları yetiştirmek fikri ı kendisini hiç de korkutmadığını söyledi.
Sultan konuşmasına şu sözlerle devam etti:
«— Fenalıklarımızdan hiçbiri de şifa bulmaz değildir. Bizde milleti âcil bir şifaya ulaştıracak kuvvet ve vasıflar mevcuttur. Maalesef çok dostlarımız yoktur.Fakat, bu memleket güzel ve cazip olmalı kİ bunu ele geçirmek istiyenier çoktur. Bizi kendilerine kolay şikâr yapmak emeliyle bizim İtibar, şeref ve haysiyetimizin İhlâl edilmesi politikası takip ediliyor.
İngiliz gazeteci görüşmesini anlatmağa devam ediyor:
«—Az bir müddet sonra Sulatan bana «Berlin kongresinde
setmekllğlme müsaade buyururlarsa ben de düşüncemi arşedeyim. dedim. Türklyenln bu kongrede hataların en büyüğünü işlediğini söylemek İsterim. O kongrede Türkiye en mühim ve vakarlı şahsiyetlerle kendini temsil ettirecek yerde şüphesiz İyi niyetli ve sâdık, fakat hiç otorite sahibi olmıyan vc Blsmartan önünde tltriyen adamlarla temsil ettirmiştir kİ. Blsmarkın bir bakışı bu adamları sükûta dâvete kâfi geliyordu. Bilmiyorum. bu büyük hatanın İşlenmesindeki sebep ve âmil nedir’’ Fakat Berllnde herkes bu hâle hayret etti. Ve orada Tiirk hükümetinin hırlstlyan delegelerini Berline göndermesinin, Berlin muahedesi muhtemel avakiblnln Müslümanlar üzerine yükletilmek lsteniimediğlnden dolayı bu tarzda hareket edilmiş olacağına ihtimal verildi.
Sultan Berlin kongresi hakkında söylediklerime şu yolda cevap verdi:
«— Evet hakkınız var. haklı olarak büyük bir hata diye vasıflandırdığınız bu keyfiyete pek müteesslf oldum. Elân da teessüf ediyorum. Kongrede Yunanlıların bulundurulmasını haklı gösterecek hiçbir sebep olmadığı halde onların da iştirak ettirildiğini ve bu vaziyet karşısında murahhaslarım protesto makaramda müzakereyi terketmedlk-lerinl görür görmez, bu hatayı anladım.» dedi.
- Bitmedi- -
Mersin — Dün sabah saat a ûa tabakhane mahallesinde bir adam feci bir şekilde kudurmuştur.
Aslen Adanalı olup Mersinde tabakhane mahallesinin gece kondu evlerinde oturan tşlelcer bundan 40 gün kadar evvel ayni mahallede iki küçük köpek dönüşürlerken görmüş ve bunlan ayırırken köpeklerden birisi Ahmedln elini ısırmıştır, Bu köpekler ayrıldıktan sonra her ikisi de ayni yerde ölmüştür.
Ahmet bu köpeklerin ısırık, lığına aldırış etmemiş ve babası He aralarında geçen nafaka dâvasında da 4Bç lira vermeye mahkûm edilmişti. Bu mahirimi) et üzerine Ahmet eve gelmiş ve:
«Bu parayı ben nasıl vereceğim» diyerek karısı ile kavga etmiş ve salı günündenberi dc mütemadiyen:
■Ben deli olacağım» demiştir. Bu müddet zarfında Ahmet her su istedikçe sudan korkan bir hal almış ve bu sabah saat 9 da etrafa saldırmağa başlamıştır. Civarda bulunan adamlar tarafından. Ahmet yakalanmış elleri kollan bağlanarak iılr taraftan da emniyete haber verilmiştir.
Emniyet memurları kuduran Ahmedl bir arabaya bindirerek Memleket hastanesine götürmüşlerdir. Ahmet hastanede ölmüştür.
Kedi âşıkı bir kadının vasiyeti Londra 17 (Nafen) —.
yorktan bildirildiğine Rhode tslan'da bir kadın vasiyetnamesinde 16 odalı evini üç kedisine bırakmıştır. Kadın öldükten sonra vasiyetname 16 odalı bakmaya Fakat bir mahkemeye
Ner-göre,
Taylor, 44 yıl evre] kalktığı köşede oturuyor
Marmara adasından notlar
Taylor, Marmaranın her tarafındafilim çevirtti
Elâzığ'da feci bir cinayet
Elâzığ (Akşam) — Elâzığ merkezine bağlı Ahşam köyünde, bir demet kız saçı yüzünden feci bir cinayet İşlenmiştir. Hâdise şudur:
Nişanlı bulunan Mehmet Keskinin kızı Ayşe, çeşmede su doldururken. köyün bir kaç delikan lısının hücumuna maruz kalmış ve saçından bir demet kesilmiştir. Vakadan haberdar olun kızın nişanlısı ve babası, bıçak ve tabanca ile delikanlıların üzerine saldırmışlar. Bir müddet devam eden müsademe neticesinde Mehmet Keskin öldürülmüş ve ayrıca iki kişi ağır surette I yaralanmıştır.
Bir demet saçtan dolayı İşlenen cinayet, burada hayretle karşılanmıştır.
sonra gereğince bir kadın evde bu üç kediye memur edilmiştir, müddet sonra iş _
intikal etmiş ve kediler mahkeme karan İle evden çıkarılmışlardır. Bunlara şimdi bir kadın kendi evinde bakmakta ve bunun için de senede 1400 İngiliz lirası almaktadır.
Asırlık kadın üç defa mahkûm oldu
Neryork 17 (Nafen )— Mosh3 Byron adında bir kadın »İhtiyar günahkar» sıfatını tam mâna-siyle hakketmiştir. 1843 senesinde Kudüs’de doğduğunu iddia eden bu yüzlük kadın olduktan sonra bir defa şatsız ilâç sattığından
defa kumar oynadığından, üçüncü defa da küfrettiğinden mahkum olmuştur.
asırlık ruh-ikincl
Amerikalı milyoner Taylor’u l*J Marmara adasına çeken üç kuvvetli hâtıra var: Bunlardan biri 14 yaşında iken ayrıldığı Marmara adası sokaklarında dolaşarak — aradan 44 yd gibi yarım asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen — bir türlü unutamadığı sıçraya koşa arkadaşlariyle oynaması; İkincisi doğduğu ve İçinde 14 yaşına kadar büyüdüğü evlerini bulması; üçüneûsü de olta attığı kıyılarda avlayacağı balıkları taze taze yemesi...
Yazan

Batı Ahnanyada harb cmannda hava bom bar dumanlan neticesinde harap ofan Frankfurt uma,Un,n 1Jc| y-ka5jnı blrWrtlw yuyacak olan sulh kftprüsıioûn Jn.Mİ.jnB uudannu,^ anlı klişe 30 kaUı bir binanın uzırindep Umanın manzaram gurunujur.
Taylor, yalın ayak balık avlarken
Seyyar vapuru İle İstanbuldau ayrıldığımız zaman iki üç kelimeden başka Türkçe bilmeyen milyoner, Marmara adasına çıktıktan. kendi yaşında birer çocuk olarak bıraktığı yerlileri yaşlanmış ve bazısını sakal salıvermiş vaziyette bularak onlarla sarmaş dolaş olduktan, Amerikada kaldığı 44 yıl zar-hâtıraJan İçinde yaşamağa başladıktan bir kaç saat sonra, fında konuşmadığı İçin unuttuğu Türkçeslnl de bulmuştu! Milyonerin Türkçesi o derece zenginleş! ve rm iştir kİ Rumca konuşmalarında araya, zihninde yavaş yavaş beliren Türkçe kelimeleri de ilâve ediyordu. Eski tanıdıklarına «Benim amca evi duruyor mu? Bir mezar olacaktı? Baba evi nc oldu?» gibi sualler sorması hepimizi hayrete düşürdü.
Taylor, peşini takip eden kalabalık önünde bir çocuk gibi sevinerek sıçraya koşa ilerliyor, sokakları birer birer dalaşıyor, amcasının haraplaşan evini doya doya seyrediyor, üzülüyor, fakat —44 sene sonra da olsa— adayı bir kere daha görmüş olmanın sevinci göz yaşı dökmesine galip geliyordu. Baba evi dediği doğduğu ahşap evi de, rn ıaradığı mezarlığı da buluyor ve 1‘ ziyaret ediyor Balık da tutuyor _ Bu tabii güzellik Amrrlka-1 ve taze taze yiyor amma kendl-’ sini bir türlü tatmin edemediği her halinden anlaşılıyordu. Bunun İçindir ki Taylor, ertesi gü-1 nü dönmek kararlyie gittiği Marmara adasında beş gün kaldı. Eminim kl Taylorun aklı, Amerlkaya döndükten sonra yine Marmara adasında kalacak ve bu defa hâtıralarını adada her adım başında çektirerek A-merlkaya götüreceği sinema fl-İlmini seyretmk surtiyl canlandırmağa çalışacaktır. Milyoner Amerikada bu filimler! seyredecek de bir daha Marmara adasına gelmlyecek mi? Hiç sanmıyorum. Çünkü elinde 800 - l(»0 metrelik bir filim bulunmasına, rağmen Marmara adasına yine gelecektir. Bunu «Marmara adasına doyamıyorum. Bir İki sene sonra iki kızımı da alarak gelmek niyeijndeyim.» demesinden anlıyoruz.
Bu arada refikası bayan Ma-rlka Taylor’a soruyoruz:
0*
Alacak yüzünden yaralamalar
Halatta Camllçl sokağında
turan Ah metle Fenerde Kiremit mahallesinde oturan Sezai, aralarındaki alacak meselesinden kavga etmişler. Ahmet. Sezaiyi bacağından bıçakla yaralamıştır.
Karagümrükte Hatice Sultan mahallesinde oturan Osman Gürgen İsminde biri, zabıtaya müracaat ederek, evvelce araları bir hesap meselesinden, açık bulunan Arap Nuri isminde biri tarafından bıçaklandığını iddia etmiştir.
Zabıta, bu İddia önerle, icab eden soruşturmayı yapmaktadır.
Haçik’in cesedi denizden çıkarıldı Samatyada bir sandal gezintisi yaparken denize uzanarak yüzünü yıkamak İstediği sırada düşerek boğulan Haçlfc ismindeki gencin cesedi, dûn aynı yerde sahile vurmuş ve savcılık haberdar edilerek adalet doktoru tarafından muayene edildikten sonra gömülmesine İzin verilmiştir.
Silâh araştırmaları
Dün şehrin muhtelif yerle-I rinde ve şüpheli şahıslar üzerinde yapılan aramada bir tabanca ile 13 bıçak bulunmuş, taşıyanlar mahkemeye verilerek hapis ve para rezalariylc cezı-iflnd ı rılmıslardır.
(•) Biranı i yazı 16 temmuz ,1950 tarihti gazetede çıkmıştır
— Ada hoşunuza gitti mİ? Yine gelecek misiniz?
Bayan Marika Taylor bu sua-llmlze:
da yok ki... Taylor, ne zaman gelmek İsterse ona katiyen mâni olamam. Çünkü benim de pek hoşuma gitti .cevabını veriyor
A
14 yaşında İken Marmara adasından ayrılan Taylor o zaman ne sinema biliyordu, ne de filim... Fakat şimdi adada hâtıralarının canlanması ile yeniden çocuklaşan Taylor. 14 yaşında bulunduğu zamandan farksızdı ve yolda rastladığı bir sıpayı da kulağından tutarak yanına çekiyor, filim makinesinin karşısında poz alıyordu Anlaşılıyordu kİ Taylor, adanın yalnız taşma toprağına değil, sıpasınn bile hasret kalmış...
Sahil boyunda yürüyerek doğduğu evin önüne geldiğimiz zaman Taylor, bu evin o zamanlar adzh'n en güzel yalılarından bLr| olduğunu söylüyor, şimdiki harap halini içi salaya sızinya seyrediyordu Lâkin zamanla evin yalnız sahibi değil. biinyiHİ de değişmiş Hele üst katı yıkılarak İKİ kattan Iba-
ret kalması Tayloru epeyce üzdü-..
— Doğduğum ev bodur! diyerek parmağını şakağına dayayan Taylor, evi dışından doya doya seyrediyor, İçerisini gezmesine müsaade edilmesini istiyordu.
Pencereden yarı beline kadar sarkarak Tayloru dinleyen köylü kıyafetli yaşlıca bir bayanın. Taylor» Rumca olarak:
— Ev gene sizin sayılır. Buyurun bir kahvemizi İçin... diye cevap vermesi milyoneri son derece memuun etti.
Bayan Taylor önde, milyoner . arkada, denize karşı açılan büyük kapıdan içeriye girdiler Bv Taylurların İken butiın aile bu kapıdan girip çıkarlarmış. Fakat ev harap olduğundan bu kapı körlei İlmiş, yandan başka küçük bir kapı açılmış... Merdivenlerden üst karken basamaklar yur. trabsan zmgırdıyordu.
Üıt kata çıkınca Taylor, refikasını yan tarafla küçük bir odaya çekerek kulağına bir şeyler fısıldadı. Sonradan ö£ren-dik ki Taylor bu küçük odanın çocukken yattığı oda olduğunu
kota çı-saiianı-
(Arkası 8 inci su hilede)
Sahile 8
AKŞAM
18 Temmuz 1950
Barbara Stanreyck plâj kıyafetiyle (Foto Paramount»
Bir gazetecinin meslek hayatında karşılaşabileceği güç durum, hiç şüphe yok sinema yıldızlarına kaç yaşında olduklarını sormak mecburiyetidir. Yıldızlar kazançlarının hesabını bile son meteliğine kadar vermeğe hazırdırlar ama, yaşlarının hesabını asla. Bro-adıvay’da çalışan aslen İngiliz bir yıldızın vaktiyle biyografisini yapmıştım. Yazımı yazmadan evvel. bütün İngiliz mecmualarını karıştırarak .hakiki yaşını tesblte muvaffak olduğumu hatırlıyorum. Hakkın-I dakl yazıyı okuyan genç kadın [beni az kaism mahkemeye verecekti:
Ben yazdığınızdan on beşi küçüğüm. Saçmalamak olur amma, bu kadarı fazla.
Mecmuaları bir kere daha karıştırmak mecburiyetinde kaldım. Bahis mevzuu yıldız İlk defa sahneye çıkışında hizmetçi rolü yapmış. Kendi hesabına göre bu role İki yaşında çıkmış olması lcabedlyordu, yaşında hizmetçi. mİ?
Barbara Stanwyck’l ziyarete gittiğim zaman da hayli tereddi! tim:
— İlk filminizi çevireli yirmi sene oluyor. İsmi de «T‘ Locked Door« dıı zannedersem, Siz halâ o vakltki kadar taze ve kıvraksınız. Halbuki yanılmıyorsam kırka merdiven dayamak üzeresiniz...
— Tam kırk iki yaşındayım, diye birdenbire lâfımı Kadının yaşı, erkeğin uıa*> sorulmaz ve söylenmez derleri0 değil mı?.. Kadının da. erkc-’~ ğin de yaşı İle maaşından evvel saklıyacağı o kadar çok şeyler var kİ... Yalnız size şunu da İtiraf etmeliyim ki yaş mev-! zuunda bile bile bir kere yalan _ korkudan
den canının sıkıldığı pekâlâ anlaşılıyordu.
Böyle basit ve ufak lılr hesap arızast için patronu rahatsız etmek doğru muydu yû?
Şu iki müşteri görünüş itibariyle gayet şık birer centilmenden farksızdı. Fakat görünüşe aldanmamak da lâzımdı. Para yemek ve hâdise çıkarmak için merkeze gelmiş İki taşralı da olabilirdiler.
Garson olduğu yerde sert bir soldan geri yaparak. İlerdeki sütunun altında duran gök mavisi fraklı şefe doğru yürüdü.
Biraz sonra şef 78 numaralı masaya gelmiş nezaketle eğiliyordu :
— Zahmet olmazsa şikâyetinizi bir kere de bana tekrarlayınız.
Taşralı baylar, yani James Trott İle Normun Huglı, her ne pahasına olursa olsun patronla konuşmak arzusundnydılar.
Yemeklerle servisten şikâyetçi oldukları zannedilmesin. Hayır hayır... Burada her .şey mükemmeldi. Yalnız hesap, kendilerine bıra2 yüklü görünmüştü Gerçi listede lokantaya has bir sürü hususiyet vardı. Gül çorbası, menekşe tavası, güneş kokteyli. Okyanus ananası, balpeteği dondurması ve buna benzer bir sürü şey... Bııntar İyi güzeldi. Fakat hiçbirinin yanında fiyatı yazdı değildi.
İki arkadaş bu lokantaya tesadüfen girmişti zaten. Niyetleri biraz da bozukçaydı. İyi eğlenmek, lezzetli yemeklerle doymak, baş döndürücü içkiler İçmek şartiyle paradan çıkmayı da göze almıştılar. Fakat bir tek akşam yemeğine, ancak bir ayda harcanacak paracı vermek?.. Bu olmazdı işte. Ale-
■S
kesti: maaşı
bir portresi
1 .• . :.Î G r.I >
Barbara
(Foto; M. O, MJ
ı pek Oltıl-sunacağmvzı bildiririz.
butun samimiyetini ifade eden resmi
Sağdan sola doğru: Ava Gardner. dansöz Pepsin ve Frank
Sinatra (Foto: M. G. M.)
Estiler VViiliams’tn denîı kıyafetiyle çekilmiş çok güczl bir resmi
Gece yarısından sonra yüzme talimi
■ ■
■-------------------------
Şehrin merkezindeki lüks lokantalardan birine giren iki müşteri büyük bir iştahla yemeklerini yiyip içkilerini içtikten sonra, garsondan hesap istiyorlar. Fakat yekun tahmin ettiklerinin çok üstündedir. Bir yanlışlık olduğuna şüphe yok. Lâkin bu işin i-çinden ancak patron çıkabilir. Öyle ise patron gelsin. Patron gelir gelmez yelkenler hemen suya iniyor. İyi amma bu patron kim?.,..
Daha sonra da cebinden çıkardığı kocaman bir puroya yakarak kendisine hayretle bakan garsona soğukkanlı bir tebessümle güldü.
Garsonun Suratındaki ifarie-
Hayaller Hakikatler
arson 78 numaralı masanın hesabını getirdiği elini cüzdanına atsn yİ. yanındaki diğer müşteri k( 1 undan tutarak öfkeyle dar durdu. Bu İlk hamleden sonra, ayni öfkeyle garsona dönere homurdandı:
— Patronu çağırın... Burada yolunda gitmeyen bir şey var .
n senelik sinema fallye-'-J tinden sonra güzel Ar-İlene Dahi de nihayet hakiki yıldız mertebesine ulaşmış bulunuyor. Henüz çocuk denecek çağda başlayan bu faaliyetin şu neticesi, uzun seneler boyunca mütemadiyen görülen İlk rüyanın bir nevi hakikat olması şeklinde telâkki edilebilir
Artistliğe İlk defa, Broad-vay'in İkinci sınıf vc tozlu sahnelerinde başlamıştı. Diğer perde ve sahne heveslileri gibi onun da bütün ümidi tesadüflerin karşısına çıkaracağı herhangi bir
Judy Garland’ın intihar teşebbüsü
ütün filimi erinde söylediği şarkılarla olduğu kadar yaptığı kıvrak danslarla da seyircilerini hayran bırakan Judy Carlandın intihara teşebbüs ettiği haberi bilhassa Holywood' da adeti bomba tesiri yaratmıştır. tik günlerde bu haberin doğru olmadığı İddiası İleri sürülmüşse de. intihar teşebbüsünün yüzde yüz hakikate dayandığı artık tamamlyle anlaşılmış bulunmaktadır. Çeşitli dedikodulara yol açan bu vak'a hakkında gelecek hafta etraflı bilgi vereceğiz.
(Foto: M. □. M>
«Arkası 1 ncl sahil ede)
kadını aldattı
Evet, dünyanın en güzel sesiyle d i nliyenleri kendisinden geçirecek kadar teshir eden yumuşak kalbli, muti ve ağırbaşlı Sinatra, hayatında ilk defa bir kadını aldatmış bulunuyor. Fakat bunu durup dururken mi yaptı? Yoksa bir maksadı mı vardı? Yazımız hu suaierin cevabını vermektedir.
Senejerdenberi. harikulade sesiyle bilhassa kadınlar üstünde büyüleyici bir tesir yapan sevimli Frank Sinatra. bütün ümitlerini kendisine bağlayan güzel bir İspanyol dansözünü hayal kırıklığına uğrattı. Garip ve oldukça karışık bir hikâyedir bu. Neticenin dünya kadınlan tarafından hem merak hem de tecessüsle beklendiğini ilâveye lüzum yok artık.
Aşk maceralarının karışık ve entrikalı olması, maceraya iştirak edenler nispetinde uzaktan seyirci kalanlan da İlgilendirdiğini biliyoruz. İşin içine bir de Amerikalılar girdi mi bunun böyle olacağım daha başlangıçta talı-
mln etmek gayet kolay zaten.
Mesele şut İspanyanın
Tossa şehrinde bir çevriliyor. Umumiyetle pıldı&ı gibi mevzuu hareketlendirmek ve senaryoya heyecan çeşnisi katmak için
(Arkası 7 nci sahifede)
Barbara Stanwyck
42 yaşında
zanıanlar. Hayatımı kazan- Ş* mak İçin çalışmam lcabediyor-du. Brooklyn'dekl mağazalardan birinde İş bulmuştum. Kaç yaşında olduğumu soran müdüre «on altı» derken emin olun .—»—j titriyordum. Beni söylemiştim. On üç yaşındaydım şöyle tepeden tırnağa bir süz-
----------------1
Bir ecnebi muharririn ■ Barbara Stamvyck ile yaptığı çok enteresan bir [ konuşmayı neşrediyoruz. Bu vazıd;ı. bütün dünyaca meşhur bir kadının hakiki yaşını gizlemeden iftiharla itiraf ettiğini, belki de hayretle okuyacaksınız. Fakat şunu da unutmayın ki kadınlar içtn sahici tehlike vaş-lj lanmak değil, sadece D >2ıaşl^^öziiknıektiı^^^^^î
dü ve Kaouı etti, şimdi de kırk iki yasındaysam ne çıkar yan1.? İntihar mı etmeliyim’ Ecelimiz gelinceye kadar yaşamak zorundayız? Mesele yaşlanmaktı değil, yaşlı görünmemesini *>ü-meKtedir.
Farbaca Stanwyck’in bu hamiyetine hayret etmemeıc lâzım. O yaradılıştan nüyledir; Açık sözliı. dürüst, olgun ve ta-mamiyle sade. Vücudunun çevikliği. cildinin pürüzsüzlüğü ve tazeliği karşısında insan takdir hisleri duymaktan kendini alamıyor. Yüzü, güneşten hafif bronzlaşmış, gümüşi tutamların yer yer süslediği kahverengi ( Arkası 1 nci sahifede >
Elizabeth Taylor'un hâtıra defteri
llzabeth Taylor henüz on sekiz yaşında olduğu halde yıldızlık payesine erişmiş Talihli artistlerden biridir. Yalnız Amerikanın değil, bütün dünyanın en güzel yıldızı sayılan Elizabeth Taylor’un çok enteresan bir hatıra defteri vardır. Amerikan mecmualarında neşrine başlanan bu hatıraları yakında tercüme ederek c y uçulanınıza memnuniyetle
18 Temmuz 1950
X K 3 A M
Safilfe T
HER AKŞAM nııı hikâye
Ayrılık
Filiça, erkenden yıpranmış, çökmüş genç bir kadındı. Istırap, solgun ve zayıf çehresinde silinmez izler bıraüunıştt. Yeşil güzleri, sık sık ağlamaktan kızarmış olmakla beraber, parlaklıklarını muhafaza ediyorlardı.
Her cuma günü mezarlığa gider. biricik küçük kusı Bianşrn kabrine taze çiçekler götürürdü. O sabah da bermutat mezar başında ağladıktan sonra başını yukarı kaldırınca, kendisine ısrarla bakan bir adam gördü, fok bakışta kim olduğunu anlayamadığı bp adamın bakışlarında kinle karışık sevgi okunuyordu. Bu şahıs elem ve ıstırap dolu bir sesle, kendisine:
— Filiça, diye seslendi.
Genç kadın, yumuşak ve şefkatli bir sesle söylenen İsmini İşitince yıpranmış çehresinde esklı sevgilisini tanıdı.
İkisi de bir kaç dakika sessiz, «adaşız bakıştılar.
Fillçanin eski hâtıraları birdenbire canlandı. Şimdi genç kızlık hayatini, daha kalbini kimseye kaptırmadan evvel yaşamış olduğu mesut ve kaygısız zamanlan, sonra kendisini pe-. restlş edercesine sevmiş olan bir del i kalı ya çılgın blr aşkın esiri olarak kalbini nasıl vermiş olduğunu hatırladı.
Fakat babası, kendisini, sevgilisi fakir olduğu ve bütün geçimi çalıştığı bankadan aldığı küçük maaşa inhisar ettiği için o delikanlıya vermek istememiş, sıcak yaşlar dökerek aynUlarına kapanıp yalvardığı zaman babası:
— Ben. seni, bu meteliksiz herife vermek İçin biiyıilmedim Onunla evlenebileceğini aklından çıkar, ölürüm de seni o zübbeye vermem. Benim, senin hakkında başka plânlarım var. Bu boş ve manasız sevdadan kurtulunca sana anlatırım.
Diyerek bütün ricalarını reddedince:
— Baba, ben onu seviyorum. Ancak onunla evlenirsem mesut alu ram. cevabını vermişti.
— Hayır kızım, hayır! O delikanlıyı kalbinden söküp at. Beni başka şeklide sana muamele etmeğe mecbur etme.
Filiça, odasında kapanarak klmsye derdini söylemeden günlerce kanlı göz yaşları dökmüştü Annesi öldüdûğü ve öksüz Kaldığı için babasının çelik azım ve inadına tek başına karşı koyamamıştı,
Genç kadın, kasvetli ve yağmurlu bir sonbahar günü sevgilisi Armanın askere gitmek için kendisiyle vedalaşırken hüngür hüngür nasıl ağlaştıklarını. karşılıklı aşk ve sadakat andlarını. teali ettikleri buselerin lezzet ve hararetini gözle-rini/ı önüne getirdi.
Flllça başını. Armanın cöğ-rüne dayayarak ve hıçkırıklarını tutamıyarak:
— Hiç bir kuvvet bizi ayıramaz diyor, delikanlı da kendirlini sessiz sadasız, göçlerinden, yanaklarından ve dudaklarından öpmekle mukabele ediyordu.
ğıım hayatıma biraz eşe ve ferahlık veriyordu Fakat İnsafsız talihim- bana bunu çok görerek elimden aldı. Kızım BJanş, yedi yaşında öldü.
— Avdetimi beklemediğin İçin senden nefret ediyordum. Hayatımı niçin mahvettin? Askerden döndüğüm zanum evlenmiş olduğunu öğrendim ve nereye gideceğimi bilmeyerek buradan kaçtım. Istırap çektim, sürünüp aç kaklım ve günahsız olduğum halde üç sene de hapiste yattım. Fakat bunları ne diye sana söylüyorum. Şimdi sana söylemek istediğim, artık senden nefret etmedlğimdir. Çünkü sen de benim gibi bedbaht oimuşsufidur.
Genç kadın, vaktiyle sevmiş olduğu Armanın bedbahtlığı karşısında kendi ıstıraplarını u-nutarak büyük ümitsizlik dakikalarında kadınların söyleyebilecekleri şefkatli ve tatlı sözlerle onu teselli etmeğe ve gönlünü almağa çalıştı.
Aralarında kısa bir sensizlik hüküm sürdü. Bu sükûtu Arman bozdu:
— Yarın buradan gidiyorum. Bir daha seni rahatsız etmlye-çeglm. Yalnız şunu bilmelisin, seni daima sevdim ve sevmek- ; ten bir an bile vaz geçmedim., Ebediyen elveda Filiça!
Genç kadın. Armanın kollan araşma atıldı, iki eski âşık, çılgın bir hasret ve hararetle dakikalarca öpüştüler, ve dar kafalı ve menfaatperest bir babanın inat ve ısrarı yüzünden ikisi de betbaht. ve meyus ebediyen ayrıldılar.
Çeviren A. HİLÂLİ'
Barbara Stanwyck 42 yaşında
daha
Mahkeme Koridorlarında |
yarısından sonra yüzme talimi
(Baş tarafı 6 ncı sahifede)
(Baş tarafı G ncı sahifede) saçları İtina ile taranmış, koyu mavi gözleri ışıl ışıl. Boya olarak yalnız dudaklarında bir parça ruj var. Bu haliyle on(ı kırk İki değil, ancak yirmi sekizinde zannedersiniz. Düşüncemi kendisine de söyledim.
— Olduğumdan çok
genç göstermek hoşuma gider, diye gülerek cevap verdi. Ne ce olsa kadınım. Diğer bütün hemcinslerim gibi benim de zayıf taraflarım var. Hem bu sayede daha uzun müddet tercih ettiğim rolleri oynayabileceğim demektir Buna mukabil, oy-nayamıyacak hale geldiğim raman da. güzellik enstitülerine koşarak bir takım yersiz işkencelere katlanacağımı zannetmeyin sakın. Masajcıdan çık berbere dal, berberden çık banyoya gir, banyodan çık kük tür fiziğe koyu).. Hayır Bütün bunlar hiç de işime gelmez. Katlıların çoğu ihtiyarlamamak İçin lüzumundan fazla didindiklerinden vaktinden evvel ihtiyarlıyorlar.
Görüyorsunuz kİ HoUyvootfda yaş mefhumu diye bir şey yoktur. Marlene DieLrich, Gloria Bwanson, Joan Bennet gibi yıldızlar hep büyük anno olmuşlardır. Bunu gizlemeğe yeltenmiyorlar da. Bette Davis, Joan Cravrford. Claudette Coibert de böyle bir şeye lüzum görmüyorlar. Hem niye lüzum görsünler? Hiç birimizin mazide gözü yok. Mazi akıp gitmiştir. Bunu gayet iyi biliyoruz. Hal de çok kısa «ürüyor.
Barbara yalnız yaş bakımından değil, saçlarının ağarması bakımından da gayet sarnimL
— Son i ilimlerimden birini çevirirken hayli müşkülât çekmiştim. O aralık saçlarım biraz daha ağardı Rejisör bir gün bana dikkatle bakarak: «Sarışın olmağa başlıyorsunuz» dedi.
— Amma yaptınız? diye güldüm. Mehtapta fazla geziyorum da, saçlarını gûmüşHeşiyor,
Rejisör üzgün görünüyordu:
— Blr yıldıza ağarmış saç hiç de yakışmıyor. Boyam alısınız Barbara...
— Sahi mi? Fakat niçin?
Barbara Slanwyck, boyalı saçların kimseyi aidatmıyacagı-na tamamiyle kani. Tabiat ananın şaşmazlığına yürekten İnanmış:
— Tabiatın hükümlerine karşı şelmek. bünyeyi temayüllerine aykırı istikamete zorlamaktır, diyor Bunun da muhakkak ki, faydadan ziyade zararı var.
Barbara, güzellik bakımından temizlikle itinanın büyük rolünü kafiyen inkâr etmiyor:
— Temizlik insana sonsuz bir
Filiçanın bu aşk sergüzeşti bir yd kadar sürdü, sonra Armanın hasret ve hicranı terennüm eden aşk mektuplarına softuk bir kaç satırla cevap vermeğe başladı, sonunda da muhabereyi kesti.
Genç km, sevgilisini beklemekten manmış, sonunda da babasının şiddetli ısrar ve tel-' kinlerine boyun eğerek zz-ngin bir tacirle aşksız bir izdivaç yapmış, bir sene sonra dünyaya getirdiği BTanş namındaki kızı kalbinin 'bojluğıtnu doldurmuştu.
Mezarın yanında duran Arman:
- Fliça! diyerek kendisine bir daha seslendi:
Genç kadın, gözlerinden yaşlar akarak titrek btr sesle:
— Arman butada İşin he? Nereden Rciiyorsıuı? diye sordu.
— Geldiğim yerin ne dumunU yeti vu? Mesele, şimdi karşın-^ da bulunmaklıftımdır. Seni görmek ve konuşmak istiyordum. Uzaktan hayatını takip eııim. M tut olduğunu ranarak sana ““>ı kin beşliyordum.
— Demek hiç sctmediftUm kocamın yanında çektiğim mânevi lattrapiard^n. •ardUgum cehennem hayalından dolayı I Du-nüea nefret ediyordun Çocu-
nen tırtıklanmak demekti. Blr t aksam yemeğine bu kadar para vermektense, yiyip içtikleri . burnundan gelseydi daha iyi.
Patron da görünürlerde yok-
tu. Görünürde olsa bile tanımıyorlardı kİ. Kimblhr kimdi?
Belki de iri yan, Izbandut gibi
bir adam. O zaman felâket..
1 Belki de ufak tefek, minimini nıariz bir adamcağız. O zaman iyi. Hakkından gelmek kolay
• olurdu.
Şu lokanta sahipleri de hep böyle olurlar. Ya iri yarı, yahut
■ da ufak tefek, İkisinin ortasına,
■ yani şöyle normal birine tesa-
; düf edemezsiniz.
ı tkl arkadaş hem patronu . bekliyor, hem de etrafa bakı-1 . nıyordu. Yapı bir kat üstü.1-. deydi. Orta yer büyük ve yu-, varlak bir salondu. Salonun et-
rafı çift sütunlar üstüne kurulmuş kemerlerle örtülüydü. Sütunların geniş aralığında dans ediliyordu. Öbür tarafta ayrıca küçük salonlar ve geniş, çiçekli blr teras varili.
Buraya girmek fikri Koman
Htıghün aklına esmişti. Zaten böyle eciz kamaştırıcı yerlerden kendini alamazdı blr türlü. Her şey oiup bittikten sonra, ilk pişmanlığı duyan yine kendi- sonra İtiraz etmek kimin ha l-ı siydi. Bu sefer de gelsin İtiraz- ■“ " ” ——
■ lar. gitsin münakaşalar.
şimdi de. gok mavisi fraklı
• tefe ters ters bakarak ille de patronun gelmesini istiyordu.
— Ba^ll blr hesap meselesi |
için bayanı rahatsız edemeyiz.
Hem kendisi şimdi dansta... 1
— Bayan mı dediniz?
— Evet bayan... Sayın ba-
yan...
' — Buranın rahibi demek ba- |
yan... Fazla olarak da
1 riler hesaba itiraz ederken
1 dansla meşgul... Eterdim?.,
— Öyle...
Bu aralık, vakaya uzaktan şahit olan sarışın, uzun boylu bîr delikanlı esrarengiz bayan patron aleyhinde kaba saba sözler duymaş olacakki 78 numaralı moraya yaklaştı: '
— Bira2 gtırullü yaptiğuıızbi l
rarkmda mısınız baylar?..
James Trott bu sözler üze-
rine olduğu yerden boynunu uzatarak blr şeyler homurdanırken, az rabırlı Morinan Hu*b blr yerine İğne batırılmış gitl ayafa fırlayarak yakışıklı deilkonhnın çenesine okkalı blr yumruk indirdi.
Bayan patron da kargaşalığı'piyasan
uzaktı----- ‘
rafc hnrekcllerle oynadığı 3am-j buyı yarım bırakarak 78 ntım-ı-rulj masaya gelmişti. Dudak-' Inrında ruyet-ince gayet tatlı', bir teber^üm urptriyordu.
müşte-
o
bünye ve nefis itimadı verir. Her gece yatmadan evvel, çamaşırlarımı, çoraplarımı, eldivenlerimi yıkamam tenkld mevzuu oluyor ama, bana vız gelir.
— Eskiden saçlarınız uzunJn. Sonra niye keştiniz?
— Kocam Robot Taylor bile beni buna razı edememişti ama, terzimin blr sözü üzerine kestim.
— Bu söz?,,
— Maziyi ifade eden saçlarınızla, İstikbalin tuvaletlerini giyemezsiniz... demişti.
— Kadm güzelliği İçin tavsiyeleriniz?
— Tavsiyede bulunmak âdetim değildir, zira blr kadına iyi gelen herhangi blr şey başka blr kadına zarar verebilir. Ben yüzümü sadece su ve sabunla yıkar btr de krem sürerim. Filim çevirdiğim zamanların dışında rujdan gayrı boya kullanmanı. Derimi yakıp kavurmayacak kadar güneş banyosu yaparım. Yemek saatlerim hiç şaşmaz. Fazla obur olmadığım İçin daima elli beş kilo civarında kendimi muhafaza edebiliyorum. Tatlılarla aram hoş değil, Ancak allı ayda blr kere pasta yerim.
Bence iyi görünüş, iyi sıhhate bağlıdır İyi sıhhat de. yerinde alışkanlıklarla kaim. Normal blr uyku. Muntazam yemek, faydalı gıda. Vücut hatlarının güzelliği ile bünye çevikliğinin muhafazası için sporun ve yü-riiyüşfın şart olduğunu unutmamak lâzım. Sabahları soğuk, akşamlan sıcak banyo çok faydalıdır. Su, insanın dışına olduğu kadar -içine de İyi geliyor. Bunun için sabahlan kalkar kalkmaz üç bardak su içerim. Başını yastığa koyar koymaz uyuyanlara hayranım. Bu meziyet bende yok. Biraz güç uyuyorum amma, uyuduktan sonra da kulağımın dibinde atom bombası patla tsalar uyanmam.
Koyu mavi gözlerine dikkatle bakıyorum, fearbara’da üzüntü, bıkkınlık, ean sıkıntısı namına hiç bir şey yok. Can sıkıntısına karşı kuvvetli bir silâhı var : Çalışmak. Gençliğini muhafaza bakımından en çok faydalandığı da bu olsa gerek.
— Hayatıma hükmeden en büyük kuvvet. İştir, diyor Barbara. Artistler ölmek istemiyorlarsa. durmadan çalışmalıdırlar.
— Meslekten ne vakit çekileceksiniz? .
— Sedye ile hastahaneye kaldırılmak zorunda kaldığım vakit...
Kocası öbür taraftan ilâve etti:
— Sizin anhyacağmız yüz iki yaşma geldiği vakit.
arkadaş daha İlk bakışta bunun. hiç de diğerlerine benremlycn nevinden müstesna bir patron olduğunu anlamakta gecikmediler.
En ölçüsüz hallerle bile olsa, yemek yenen lokantanın sâhibi Esther Williams bulunduktan
dine'’ Şaşılarak şey değil mİ?. Her iki Amerikanın da yüzme şampiyonu meşhur sinema yıldı» Esther TOllliams lüks blr lokantanın sahibi.
Biraz sonra Hugh. sinirleri tamamlyle yatışmış vaziyette onu kollarının içil blr tangoya ayak yordu.
Nihayet vakit gece geçince, Esther daima gibi tuvaletini çıkararak harl-kıılfide mayosu İle terastaki geniş ve berrak havuza dalarak müşterilerinin hayran bakışları altında günlük yüzme talimine başladı.
O gündenberi taşralı kafadarlar, fırsatını bulur bulmaz ayni I lokantaya gidip yemek yemek-ı ten kendilerini alamıyorlar.
Hesaba İtiraz etmek akınann -dan bile geçmiyor artık.
arasma almış
uydunı-

yarısını yapttğı
Hayalli©? hakikatler (Baş tarafı 6 no sahifedc!
.kabiliyet kâşif indeydi». 1
Amerikada, hiç değilse Cumhurbaşkanı kadar önemli sayılan bu müşkülpesent kâşiflerle umulmadık yerlerde burun buruna gelmek mümkündür. Genç ve güzel yıl- ■ dizi İkinci sınıf tiyatroların tozlu sahnesinden alıp perdeye aksettiren tesadüf de bu kâşiflerden birinin sayesinde olmuştur. Bilhassa son çevirdiği «Üç büyük kelime» İsimli filimle yıldız hakiki şöhrete erişmiş durumdadır. Bu filimde Arlenc tam kendi arzularına uygun rollerde dansetmek’te, şarkı söylemekte ve bütün hususiyetlerini göstermektedir. Bu başarı faali blr numaralı hayallerinin hakikat olması şeklinde telâkki ediliyor. Güzel yıldız şimdi İki numaralı hayallerinin hakikat olmasını beklemektedir. Yani nıes'ut bir İzdivaç. Bu da uzak değil her halde?
(Foto M. O. M.J
İnşaat malzemesi piyasası hayli canlı
Yaz mevsimi münasebetiyle memlekette İnşaat adam akilli arttığı için İnşaat, mataemeri _ . - ( - hayli canlı gltaıckto-
görmü.1 olııcak kİ ftıv-'dlr. Bu nıradn bilhassa çimento ' ihtiyacı hissedilmektedir.
Yerli fabrikalar ihtiyacı Ihlamaktan uzak olduğu son olarak yeniden 10OT İki, çimento İthal edilmişttr.
kar-Içln ton
1951 yılı bütçesi
Ankara Ifl Hükümetin Büyük Millet Meclisinin tatilini müta-aitıp 1951 bütçesinin hazırlıklarına bağlıyacağını anlatılmakladır.
Öğrenildiğine göre, denk bir bütçe tanzimine çalışılırken bütün Bakanlıkların memur kadrolarında tensikat yapılmak suretiyle tasarruflar temin edilmesi guzönündc tutulacaktır.
(Baş tarafı 6 ncı sahifede) ara yere boğa güreşleriyle biraz da kan ilâve etmek muvafık görülüyor. Çalışmalar boyunca. filimde baş kadın rolünü oynayan Ava Gardner boğa güreşçilerinden birisine gönlünü kaptırır gibi oluyor. Güreşçinin adı Mario Cabre'dlr. Yakışıldı olmaktan ziyade tam erkek tipli kara yağız bir delikanlı. Filimdeki rolü kısa olmakla beraber çok atak ve sürükleyici. Kırmızı pelerini ile malûm gösterileri tıklan sonra azgın bir öldürûveriyor. Fakat leğinde hakikaten tad. Hareketleri ölçülü soğukkanlı. Görüp de fen m emek, takdir etmemek mümkün değil.
Boğa güreşçilerinin, bütün ömürleri boyunca her şeyden ziyade boğalarını düşündüğü tecrübeyle sabittir Bana mukabil gözlerini kamaştıran güzel blr kadınla da, boğaları ile otluğu kadar ilgilenmekten geri kalmıyorlar. Mario Cabre’de Ava Gardnet'in kusursuz bünye şekilleri kar-şısında bitaraf kalanııyaca-ğını anlamakta gecikmiyor. Aksi gibi çıtı pıtı bir de nişanlısı var. Adı: Pepita Ma-, res. Kendisi de İspanyanın birinci sınıf dansözlerinden.
— Boğaların böğrüne sapladığın İnce ve keskin kılıçlardan birini benim kalbime batırmışsın gibi içimin sızladığını hissediyor, ölmek üzere olduğumu zannediyorum Mario...
Nişanlısını çıkmak üzere bulunduğu doğru yola tekrar getirebilmek ümidiyle bunu söyleyen dansöz Pepita'dır.
Sesinde ve gözlerinde yalvaran blr ifade var.
Fakat ■delikanlı nihayet hakiki aşkı bulduğunu ileri sürerek kendini mazur göstermece çalışıyor:
— Çok rica ederim Pepita Yolumun üstüne çıkma arlık. Birbirimizi boş yere ilzüp kırmayalım! Olur mu?.
Zavallı Pepita büsbütün hi tkinleşmlşttr. Kafasında tasarladığı cüretkâr plânlarla neredeyse bir faciaya meydan verecek. Bereket tam bu aralık etrafta rivayetler dolaşmağa başlıyor. Tossa şehrine Amerikadan yeni bir yolcu gelmektedir. Hem hiç de yabana atılacak biri değil bu., şu halde Pe-pita'nm biraz daha sabretmesi lâzım. Gerçi Ava hem dayanılmazdı, hem de çok güzel. Amerikada iki kere evlenip kısa bir zaman sonra boşanmıştı. Üçüncü defa nişanlandığı halde, düğün arifesinde nedense caymıştı. Bozulan nişanı takib eden günlerde de Frank Sinatra 51e pek sıkı fıkı olmuştular. Sınat ra, Avarya karşı mütemayil olduğunu gizlemeğe lüzum görmeden tırf onun için gece kulüplerinde kaç Kere şarkı söyleyip şerefe kadeh kaldırmamış mıydı? İşte şimdi de Tossa’ya gelen yeni yolcu da Frank Sina Iranın tâ kendiliydi. Ava Gardner onun buralara kadar geldiğini gürünce boğa güreşçisini ister istemez unutacaktı. Bu macera da Pe-plta'mn lehine olarak boy-Jece bitip gidecekti...
Ne yazık 1 Netice hiç de böyle olmadı. Frank Sina t ra daha tayyareden iner inmez olanı biteni duymuştu. Ava'nın şu son cilvesine hayli İçerlediği de muhakkak. Filimde rolü olmadığı halde Tossa’ya niçin geldiğini soran gazetecilere verdiği cevap adamakıllı başlan savma:
— Dinlenmek, İstirahat etmek İçin geldim. Fakat buranın havası oldukça sert. Fazla knJamıyacagım galiba...
Hakikaten blr kaç giin sonra Slnatra palas pandras geldiği yere dönünce Pepita artık butun ümitlerin tama-mtyle suya düştüğünü anlı-jacuktL
Kendisine dr mücadele sahnesini terke tünekten başka çnrt- kalmıyordu. Pilisini pırtımı toplayıp, New -York'La «Greenwlch VİUage'O gitti. Simdi orada danscdl-yor. Ava Gardnerin de boğa
yap-boayı mes-ös-ve be-
ı Küçük hanını pek sevimli.
Davacı imiş. Sorduk:
— Kimden davacısınız bayan?
Minimini yumruğunu u-zattı, kızıl tırnaklı, incecik parmağiyle karşıdaki delikanlıyı işaret etti:
— Nah, ona sor.
— Sen. anlatamaz mısın? Mavi gözleri buğulandı, koltuğunun altındaki paketi göstererek hıçkırıktı bir ses-' İe:
— İşte, dedi. Hepsi bunun içinde. Hâkim beye göstereceğim. Cezasını keserler tabii.
— Paketin içinde ne var?
Biraz durakladıktan sonra çömeldi, paketi dizlerinin üstüne koyup açtı, içinde çıkan şık bir emprime robu uzattı:
— Al da bak, ne hâle geldi?
Bizim kasketli delikanlı robu ahp açtı. Arka tarafı cini uzdan eteğe doğru kesilmiş. Sırtı da lime lime olmuş.
— Vah vah! Kim yaptı bunu?
Başım eğdi, nemlenen göz-j 1 erin i oğuşturarak mırıl dan-1 dı:
— İşte o terbiyesiz kesti.
— O delikanlıyı tanıyor musun sen?
Küskün bir eda ile dudak büktü:
— Evvelce tanıyordum anıma tanımıyorum artık. Bir daha yüzüne bakmayacağım ki.
, — Kendisiyle evvelce ah-
baptınız demek?
— Konuşuyorduk. «İllâ nişanlanalım., diye ısrar ediyor amma annem razı olmuyor, mektepte okumamış, bir dükkânda çalışıyormuş. Aldığı para ile kendisini bile geçîn-diremiyor. Bir kaç defa beraber muhallebiciye gittik, parası yetişmedi de üzerini ben tamamladım.
— Nişan meselesinden mi kavga ettiniz?
— Hayır, bâyfam meselesinden. «Bayramın birinci günü beraber gezelim» diye tutturdu. Halbuki biz Üskü-darda teyzemlere gitmeğe karar verdik Oradan teyzemin oğlu ile gezmeğe çıkacaktık. İşte bu robu da bayram için diktirmiştîm. Görüyorsunuz ya. giyilecek hâli kalmadı.
— BaiTamda beraber gezmediğin için mi kesti bunu?
— Elbisemi giyeceğim gün gene beni yakaladı, beraber gezmemiz için ısrar etti. «Annem razı olmuyor, bayramda teyzemlere gideceğiz» dedim. «Eğer benimle beraber gelmezsen bir daha yüzüne bakmam, evlenme kararından vazgeçerim.» dedi. Ben de; «Bakmazsan bakma. Sana yalvaracak değilim ya. Teyzemin oğlu benim etrafımda fini fırıl dönüyor» dedim.
— Vayyy! Delikanlının damarına bastın, dcser.e.
— Naapim? Yüzüme bakmıyor diye yalvarayun mı? Zaten parası da yok. Nişanlanmamıza annem de razı olmuyor..
— Nerede kavga ettiniz?
— Sokakta münakaşa ediyorduk. Ben teyzemin oğlundan bahsedince cızdı: «Ben de seni bayramda süslü püslü gezdiriri (eceğîm-> diyerek cebinden bir bıçak çıkardı, beni bir köşeye s'kıştınp elbisemi parçaladı. Derilerimde dc bıçak yaralan vardı, eczanede tentürdiyot sürdüler.
— Şimdi davacısınız öyle mi?
— Tabi dâvacıysnî. Hapishaneye sokturacağın onu. Robumun parasını da istiyorum.
Delikanlı gayet sûrdu gö-
güreşçisi 11c evlenip evlen-miyceeğl henüz belli değil.
Hikâye bundan İbaret işte. Şayet Sinatra, Ava'yı güreşçiden koparıp almağa muvaffak olsaydı, durum şüphesiz büsbütün karışacaktı. Zira Sinatra hem evlidir hem de çocukları var... Bağa güreşçisinin ağır basması vakayla ilgili bütün şahıslar İçin daha mı hayırlı oldu dersiniz? Her halde öylc7_
runüyor. Yanına gittik. Biç bir şey olmamış gibi kayıtsızca jsSzümüze bakıp gülümsedi. fton uşttik:
— Küçük hanımla kavga etmişsiniz.
— Boş ver be ka’’de.1in*.. □-lur .böyle şeyler.
— Kızcağızın elbi.'cpini parçalamışsın
Şahadet parnugiyie güzünün alt kapağını bası ’.«.(lı.
— Ben enayi değilin bey kardeşim. Nıımaı.ı yit n ıyız. Bayramda beraber gezeriz diye evvelce söz ve/cii bc.ı para verip diktirdim, sonra-ten caymış, teyzesine gitmeğe karar vermiş. Orada teyzeminin oğlu ile beraber gezer(knûş.| ı
— Annesi öy’c istıyoıcıuş,pk kız ne yapsın? br
— Ne kanşıvaGJii-; ;ınne-“ si? Benim nikâhımın a t’n-^ daki kız, annesini dinler roiî'fe
— Onurda nikahlandınız
j—1 İvediye nikâhı kıydar-,2 matlık amma ev!enj,-ek için CD
O günden .
ı ııftâlı Hm sayılır. >
Kız sana söz vermemiş.
(D ma sen öyle nııma-,1^ faiaı- açık kenus-
ki..
-i- Hkki! ralara! Ör..„. mâttar amma gönüllerinden gebeni gözlerinden anlannv ben. Akh sıra beni kıskandwr_'O mak için teyzesinin oğlunu ortaya kovuyor. Böyle nunya- Rj
O
— Yatmadın iane di’-c öf-Jr ketendin de elbisesi) ı parça.*-* ladin?.
— Sen onları bilmezsin be-yabi. Kan milletiüir. İlk evvelâ gözünü yıldırırsan sonra balmumu gibi yumuşar. İyi ama bu işin cezası var.
—- Ne yapalım? Een cezayı çekeceğim amma o d:ı bayramlık ‘elbisesini giyinip teyzesinin oğlu ile gezeıtıiyecek y»:
Mahk-erne açıldı, ylı»'- keyifsiz eda ile halim salona giı'di.
Ce. Re.
Vahşi Afrika
(Baş tarafı 4
üncü «ahifcde)
hâlâ berdevam-
kunç kuraklık
dır. Aslanlar mütemadiyen fao-1 lalaşıyor ve atılgan bir hale geliyorlar. Butun bu gibi olayları fevkalbeşer kuvvetlere atfeden hu Zulu İnsanları, sihirbazlardan bu olaylara bir nihayet verilmesi için harekese geçmelerini İstiyorlar.
O aslanı vurduğunuz çün TurabeniTtin oğullan kardeşinin çifllgine çit kurmak ürere gitmemişlerdi. Onlar bir çlfUk-ten öteki çifllğe giderek, her tarafta İsyan etmeğe hazır o-lan unsurları toplamağa ve seferber etmeğe gitmişlerdi Su-kumbanA’niA köyüne geldiklerinde oldukça büyük bir kalabalık toplanmıştı. Zamanının ifadesine göre Su kum ban a l’n-gianaya bu kuraklığın sebebini sotmııştu.
Buraya kadar giy d sarili re dite konuşan Zamatıi birdenbire titremeğe ve kekelemeğe banladı. Gayet hürmetfcârane bir tavırla ve fısıldayarak Sn-kurnbana’y» görünmüş ve ona sebebini anlatmış bu diyarın batıldan geçmekte olan bu Kuraklık felâketi sırf bir -cengâ-verin kabahatidir ve ona nazar degpıüvUr. Bu diyarda sükûnet ve sulhun temini ancak, bu kötü: ‘nazarlı insanı bularak ona cezalandırmak suretile olacaktır. Ve bu adamı da bulinaıc için lüzumlu olan bir şey varsa fo ir «Koku Ayini» nln yapılması ile kabil olacaktır. Bu gibi bir âyini yapacak kimse İsa çay* t kuvveti! gözlere sahip o-iocak ve baş kabile reisi onu kiskanacaklir. Taun Ungiana dediğine göre bu son haksızlıkmış ve son günlerin fecaatine sebep teşkil ediyormuş.
(Arkası var)
Yozgat ve Çoruh şilepleri
Verilen malûmata göre Ame-rikada bulunan «Yozgat» şilebi tarailc götürmek üzere Amerikanın *1 limanından mal ahp yola çıkacaktır.
Diğer taraftan «Çoruh» şilebi hâlen Amcrlkuda olup Ortadoğu limanlarına mal götürmek üzere kiralanmıştır.
18 Temmuz 1950

AKSAM
aife 8
Marmara adasından notlar
(Baş tarafı 5 inci sahifede) söylemiş. Kan koca 44 yıl evvelki yatak odasına girdikleri zaman blzler mecburen 'dışarda kaldık. Çünkü oda iki üç kişinin daha İçeriye giremlycceği kadar küçüktü. Amerikada 1000 odalı ve konforlu bir otelin sahibi olan Taylar da, konfor içinde büyümüş bayan Marika da bu mini mini sıvaları yer yer dökülmüş ahşap odayı pek sempatik buluyorlardı.
— Haydi, dedi, gel şimdi de günlük oturma odamıza girelim...
Taylor, refikasının koluna girerek yatak odasından çıkıyorlar ve yanda, genişçe bir odaya giriyorlar. Denize bakan pencereler önüne bir sedir yaptırılmış... Arkaya ot yastıklar dayanmış... Yere de bir kaç minder atılmış... Odada mobilya nam ma iki iskemle ile bir de üstünde bir su sürahl-M ile bir kaç sigara tablası bulunan beyaz örtülü bir masa var...
Taylor, annesinin de ayılı yere bir sedir kurmuş olduğundan bahisle 44 sene evvel kaldığı köşeyi işaret ediyor ve p-rava oturarak eşi ile karşılıklı kahvelerini içiyorlar
Bayan T8ylor, odanın her köşesini gözden geçirirken masanın ilerisinde üstü yatak çarşafı ile örtülü bir yığın göste-tererek bunun ne olduğunu
öğrenmek istiyor. Ev hayatı yaşamış olan Taylar, yerinden fıriıyarak yığının yatakların üst üste konması ile meydana geldiğini söylüyor ve örtünün kenarım kaldırarak yatakları eşine gösteriyor.
Milyonerin eşi böyle bir şeyi hayatında İlk defa görüyordu.
— Peki! diyor. Hani karyolaları...
Taylor, bir kahkaha atarak cevap veriyor:
— Karyola böyle yerlerde her babaylğltin evine girecek bir mobllye değildir Yatakları akşam olunca yerlere sererler ve yatarlar. Sabahlan da kaldırıp buraya yığarlar.
Bayan Marika Taylor bu işe pek şaşıyor, akşam yalak yapmanın, sabahlan onlan toplayıp kaldırmanın külfetli bir İş olduğuna işaret ediyor.
Bir dahaki yazıda da milyonerle balık avına çıkışımızı anlatacağım .
Omalcddiıı BİLDİK
Karabük Belediyesinden:
1 — 3 No.Ju caddenin toprak hafriyatı parke kaldırım döşenmesi ve bordur vaz'ı işleri vahit flat üzerinden açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Birinci keşfi 29476 lira olup buna göre muvakkat teminatı 1985.50 liradır.
3 — Bu İşe alt eksiltme evrakı 132 kuruş mukabilinde belediyeden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için gününden 3 gün evvel belediyeden yeterlik belgesi alınması lâzımdır.
5 — Eksiltme 1/8/950 salı günü saat 16 da belediye encümeninde yapılacaktır. (0644)
1TALO MEDİTERRANEAN 1.1 NE Ltd.
TIRiESTE
Limanımızda bulunun
ANNA MARiAL Vapuru doğru VENEDİK ve TRIESTE İçin eşyayı ticariye tahmil etmektedir.
Umumi ACENTALARI
LEVANT EKSPRESS T.L.Ş. İstanbul İZMİR
Sümerbank
Sermayesi ; 200.000.000 Tiirk Liran
Merkezi : ANKARA
Şubeleri : İSTANBUL, GALATA ve Bahçekapı
Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatlyle ticari mevduatı en müsald faizlerle kabul eder,
Askerî Fabrikalar Tekaüt ve Muavenet Sandığı Müdürlüğünden:
Askeri fabrikalar Tekaüt ve Muavenet Sandığı İhtiyacı için kapalı zarf usulü ile ilâç alınacaktır. Şartname vc liste hergûn sandık müdürlüğünde görülebilir,
înale 31/Temmtız/195o sent 15 de sandıkta müteşekkil komisyon tarafından yapılacaktır. İhalenin yapılacağı saat 15 den bir saat evvel zarfların sandığa verilmiş olması şarttır. Postadaki gecikme kabul edilemez. (9935)
Hac seferleri için gemi kiralanacak Devlet Denizyolları Genel Müdürlüğünden
1 — idare bu senekl haç mevsimi için İki yolcu gemisini Akdenlzde Kıbrıs dahil Lazklyc ile İskenderiye arasındaki Arap limanlarından Cidde'ye yapılacak haç seferlerine kira suretiyle tahsis etmeği kararlaştırmıştır.
2 — Bu maksatla kiraya verilecek gemiler Ordu tipi motoriü bir gemi İle İzmir tipi bir gemidir.
3 — tki gemi arttırma yolu ile kiraya verilecektir.
4 — İstekliler Devlet Denizyolları deniz hatları işletme müdürlüğü yük ve iskele servisine müracaatla mukavele projesile şartnameyi bedeli mukabilinde alabilirler. (0512)
Tel: 44791/2 Tel: 2227
Mahkeme, tapu, icra ve noter iânları
Bedelleri hussui şahıslar tarafından ödenen mahkeme. İcra, tapu ve noter Hâni an gibi resmi İlânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya • AKŞAM» idaresi tarafından kabul edilmektedir.
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları |
1 — idaremiz atelyelerile Havuzlar ve tsünye fabrikaları sahalarında birikmiş takriben 2346 ton hurda demir pazarlıkla satışa çıkarılmıştır.
2 — Pazarlık 1/Eylül? 1950 cuma günü saat 14 de Istan-butda Tophanede genel müdürlük Alım Satım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Hurdanın takrlbJ tasarlanmış değeri 99.662,50 Ura güvenmesi de 12.466 lira 25 kuruştur.
4 — İsteklilerin, pazarlıktan önce komisyondan alaç&kları bir yazı İle güvenme paralarını idare veznesine yatırmaları ve pazarlık gün ve saatinde şartnamede yazılı belge ve makbuzlarile birlikte komisyonda hazır bulunmaları.
5 — İstekliler (5) muhtelit mahalde toplanmış olaıı hurdaların heyeti unıumiyesi İçin veya her gurup için ayrı flat teklif edebilirler. Bu takdirde güvenme paraları da buna göre hesaplanır.
fl — şartnamesi 498 kuruş bedel mukabilinde İdare veznesinden alınabilir, (9596)
TOrklyv Ecnebi
Senelik 2800 kuruş 5400 mini;
a aylık 1500 * 2900 »
3 aylık 800 * 1600 ■
1 aylık 800 * -
Adres tebdili lcin elli kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksı takdir-
Telefonlarımız Bagmuhnrrlr 20565 razı isleri 20765 - idare 1O6B1 MudUr 204U7
Şevval 3 — Hım 74
Irmak Cu Odla İkindi Ak Y«Uı
E. 8,54 0.03 4.41 8.40 12.00 1,56
V 3,XI 5,42 13,20 17,111 20,30 22.34
İdarehane BatnflU elvan
Cemal Nadu sokağı No 15
HUBUBAT UNLARI İLE BAJLA
I Eylül 950 tarihinde yapılacık çatılışa ait tasarruf hesapları iara nıya F 0 S ra o
Creâred by free version of 2PDF
Kızıltoprağın deniz gören mutena bir yerinde 567,5 metre karelik 10.000 lira değerinde bir arsa.
Ayrıca nakit olarak: Tutarı
1 adet 2500 liralık ikramiye 2500
2 » 1000 » » 2000
3 » 500 » » 1500
5 » 200 » » 1000
10 » 100 » » 1000
40 » 50 » » 2000
31 Temmuz 950 akşamını kadar Merkez ve şubelerimize
en az 50.— lira yatıranlar ve keşide tarihinde de hesapla-
rında bu kadar parası bulunanlar bu çekilişten faydalanırlar.
Hesaplarında fa2İa parası olanlar tevdiat miktarlarına göre kur'aya daha çok numara ile iştirak ederler.
Tafsilât almak için gişelerimize müracaat edilmesini rica ederiz. (9599)
İstanbul
Emniyet Sandığı
İLAN
M.S.B. Kara Kuvvetleri Komutanlığından
1 — 1950 - 1951 öğrenim yılı için aşağıda isimlen ve ou-iunduklar) yerler yazılı olan As. Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den İtibaren Başlanacaktır Bu müracaatlara as Liselerle Muzika meslek ve Od Erb HzL Orta okulları tein 15 Eylûl'de. As Orta okut için 1 Eylülde ve Musiki Od Erb Hzl. Orta okulu için de 20 Ağustos 950 de son verilecektir
2 — Okulların muhtelif sınıflarını (Musiki Gd' Erb Hzl Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğilim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastlknamelı öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacakların Türk vatandaşı olmaarı, yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenimi bırakanlar, bulunduktan sınıflariD imtihanlarında başarı gösteremlyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına İki yıl öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarım tashih ettirenlerin tashlhden evvelki yaşlan esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında bu imtihan-lan başarı ile verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula Bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartlan taşıyan istekliler bulunduktan yerlerin As. Ş. lerlne vg aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine Birer dilekçe Ue baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örneklerile 3 adet vesika fotoğrafı ekllyeceklerchr.
Okulların bulunduklan yerlerde istekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler. (6906)
Okullar:
İstanbul’da: Kuleli ve Maltepe As. liseleri.
Bursa'da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As' orta okul
Ankara'da: Muzika Meslek ve Musiki Gd. Erb Hri. orta okulu.
Merzifon'da: I ve EL Gd. Erö. Hzl, Orta okulları.
Caddebostan AYTEN Gazinosunda
a
19 Tcmınııı ÇMşamba akşamı
MUNıR NUREDDıN SELÇUK un
Umuma mahsus
İLK BÜYÜK YAZ KONSERİ
Tei: 52 - 223

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder