25 Temmuz 1950 Akşam


AKŞAM
on/muf
f PAL TU&ÇAi(Uft
HAKİKAOlk
Sene 32 — No. 11419 — Flatl: her verde 10 inıruştur.
SALT 25 Temmuz 1Ö50
Sahfblr Necmeddln Sadak — ?azj islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
İkinci Trumaıı doktrini
Z"
Bu yeni kararla mütenasip [gayretler de istiyecektır, i Avrupada, kendi kuvvetine dayanarak, varını yoğunu
Bütün gazeteler, Truma-p nm son kararını ve Kongre-1; den istediği yetkileri Ameri-1 ka tarihinde müstesna b*x Uu,anuı«n> .».un hâdise saymakta birliktirler, vererek Amerikanın sulh si-Bu senenin milli müdafaa yasetini destekliyen tek bütçesini on üc milyardan'memleket, Türkiyedir. Yeni 23 milyar dolara çıkaıan,1 durum karşısında Türkiye-Başkana iki milyondan da-|ye silâh yardımının artaca-ha fazla askeri silâh altına'ğı şüphesizdir. Fakat Ame-almak slâhiyeti vereıı. A-jrika. bir tecavüz karşısında merlka ekonomisini sulh ha- hazırlıksız müdafaanın ve linden harb iktisadiyatına işbirliğinin ne derece güç ol-dc.ğr j götüren bu kararlar duğunu nihayet anlamış ol-sad??e bir Kore harbinin şu- sa gerektir. Kore harbi, teca-mulünü aşmış görünüyor, vüze karşı koymak için Tür-Trumanın, mesajında söyls-jkiye - Amerika işbirliğinin diği gibi, komünist âlem te-•zaruretini ispat etmiş, önce-cavüze geçmek niyetindedir. ' Karsı cepheyi zayıf bulmaktadır. Bugün Cenubi Kerenin istilâsiyle başlıyan hareketin. yarın başka yerlerde tekrarlanması ihtimali çoktur. Onun için, tâviz ve müsamaha siyaseti sona ermiştir. Amerika, bundan sonra her nerede bir tecavüz görü r.-e kuvvetle karşı koymak azmindedir. Dünya sulhunun bozulması pahasına bu vazifeyi verine getirecektir. Fakat, bu görevi yerine getirmek, mütecavizden kuv-
-"yvetli olmaya bağlıdır. Amerika kuvvetlenmeye karar vermiştir.
Kore harbinin netiec-si, süresi ne olursa olsun, uzlaşma voktur. Tecavüze prim veri'miyecektir.
Kore harbini hazırlıyan-lar. tahrik edenler, destekii-yenler, beş yıldır ilk defa, h e-saolarında aldanmalardır. Bu deneme Amerikan a-yaklandırmış, Korenin hudutlarını aşan bir siyasetin belirmesine sebeb olmuştur. Her tecavüzün, karşısında Amerikayı bulacağına, ve A-meri kanın her tecavüzü karşılıyacak kuvvette olmak için her türlü fedakârlığı göze aldığına kimsenin şüphesi kalmamıştır. Kore tecavüzü, bu bakımdan, dünva sulhu için hayırlı olmuştur denebilir.
Hitler Almanyası harbden önce «Tereyağı yerine top» parolasını ortaya, atmıştı.
- Bununla, İkinci Cihan Har-
■ ■> bini hazırladı. Amerika şimdi, otomobil, frijider, radyo yerine silâh,, diyor ve bu fedakârlıkla Üçüncü Cihan Harbini önlemek istiyor.
Tecavüzleri önlemek için yalnız Amerikanın bu gayretleri yeter mi?
Amerika bu fikirde değildir. Her memleketin, kendine göre kuvvetlenmesini istiyor. Batı Avrupanın millî müdafaa uğrunda hâlâ fedakârlıktan kaçınması Amerika. efkârında kötü tesirler yaratmaya başlamıştır. A-merika, bir taraftan kendisi: hazırlanırken, Batı Avrupa müttefiklerine, diyor ki: Ben elimden geleni yapıyorum. I Fakat Amerika, tek başına her sevi yapamaz ve her yere koşamaz. Amerika, her muhtemel tecavüzü önlemek L, için şimdiden Avrupa memleketlerine ordular gönderip konaklatamaz. Kore harbi gösterdi ki tecavüzü durdurmak için kara orduları mühimdir. Avrupa memleketleri. bütçelerinden fedakârlık edip ordularını kuvvet-lendirmelidirler. Evvelâ kendiniz gayrete geçiniz, ben size vardım ederim.
Amerikanın dileği haklıdır. Bütün Balı Avrupa beş yıldır, iktisadi kalkınmasını tamamlamış, millî müdafaasını ihmal etmiştir. Her şeyi Amerikadan bekliyor. Aı-rupanın en zengin memleketi Belçikanın yalnız altmış bin kişilik ordusu var-. dır. Millî müdafaa maşrafla-nna- bütçesinin yüzde yedl-smi harcamayı lüzumsuz buluyor.
Fakat Amerika, daha sert konuşmaya başlamıştır. Başka memleketlere silâh yardımı için Trııman beş milyar dolar daha istemiştir.
neşe içinde kutlandı
Cumhurbaşkanı, Mecîis başkanı, Başbakan, Başb. kan yardımcısı, Vali, vilâyet erkânı, basın mensupları bayrama iştirak ettiler
Donanma hare hele geçerek aramalar yapmağa başladı
tttLlUCllIll ISpUL CULUŞ. uııuc-den hazırlanmış plânlara dayanmıyan gelişigüzel yardımların birçok verimsiz fedakârlıklara malolduğunu göstermiştir.
Amerikanın yeni siyaseti ve kararlan harbi önlemiştir. Umumî kanaat bu merkezdedir. Bu karar ve bu siyasetin, sulh yolunda daha tesirli olması için. Batı cephesinin daha plânlı olması lâzımdır. Atlantik paktından dalıa geniş ikinci Truman doktrini karşısındayız.
Necmeddin SADAK
Başbakan bu akşam
Ankarava dönüyor
Bir müddettir şehrimizde bulunmakta. olan Başbakan Adnan Menderes bu akşam Anka-raya dönecektir.
Üç Bakan E&kişehire gitti
Ankara 24 CA.A.) — Ulaştırma Kokanı Tevfik İleri, çalışma Bakanı Haşan Pcılatkan ve İşletmeler Bakam Profesör Muh lis Ele bugün saat 14.45 te trenle tetkiklerde bulunmak üzere Eskisehire hareket etmişlerdir.
Bakanlar çarşambaya kadar Eskişehlrde kalarak tetkiklerde bulunacaklardır.
Çalışma Bakanlığı müsteşarlığı
Ankara (Akşam) — Çalışma Bakanlığı müsteşarı Fuat Erciş dûn akşam vazifesinden affedilmiş, yerine aynı Bakanlık hukuk müşaviri Müslü Fer tâyin edilmiştir.
Millî Eğitim Bakanı vazifesine başladı Ankara 24 — Milli Eğitim Bakanı Avnl Başman Ankaraya gelmiş ve vazifesine başlamıştır.
■ >1114^5,
Cemiyetimizi kim nizama sokacak?
Uçan kaleler dün birçok akınlar yapmış, mütaaddlt hedefleri bombardıman, etmiştir.
Yukarıda dünkü toplantıda Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan, misafirler büfede
W f. £
■■ ■ - / •/: " '
W -
İzmitten şehrimize gelen bir habere göre, dün öğleye doğru Marmara-da Yalova ile Danca arasında meçhul bir denizaltı görülmüştür. Birkaç defa gözüküp kaybolan bu denizaltının vaziyeti alâkalılara bildirilmiş ve alâkalı makamlar da Gölcükte bulunan donanmaya, meçhul denizaltının aranmasını söylemişlerdir.
Dün akşam geç vakte
kadar ve diin gece lâzım gelen arama yapıl- ı iniştir. Meçhul denizaltı- Q hin Boğazlardan kaçma- (s sına mân olmak iizere >■ Karideniz ve Çanakkale _ Boğaz kumandanlıklarına t tir. ö
Bu hadisenin sıhhati — hakkında bıı sabah An- ** karada temas ettiğimiz salâhiyetli makamlar, vakanın doğruluğunu te-yid etmişlerdir.
jaz kumandanlıkları- □ da vaziyet bildirilmiş- _
Kürede Komünistler
£2 (D
(D
s
■o (D ra 2? O Amerikalıların sevkıyat merkezi olan Pusan limanı tehlikeye düştü
Nevyork 25 (R) — Tokyodan gelen haberlere göre Kuzey Koreliler Taejon’un güneyinde 150 i millik bir cephede taarruza geç-ı mişlerdir. Amerikan kuvvetleri [şiddetli mukavemet gösteriyor.
Bir komünist kolu batı kısmında Kwangju'yu zaptetmiş t ir. Burasının zaptı İle Amerikan hatları gerisinde bulunan Pusana taarruz edebilecek vaziyete gelmiştir. Pusan Amerikalıların mühim sevkıyat merkezidir.
yeniden ilerlediler
Tokyo 25 (AP) — Kuzey Kore komünist radyosu bu sabahki yayınında, kızıl birliklerin, güney batı limanlarından Mokpo ile, Conju'nun günçy doğusunda bulunan Nam won'u almış olduklarını bildirmiştir.
İstanbul valiliği
Vali ve Belediye reisliğine tâyin edildiği söylenen Yusuf Ziya öniş
Cezaevlerinde mahkûmların çalışması için tezgâh-(lar vesaire yapılmıştı. Hele İmralı adası, baştan aşağı bir çalışma yeriydi. Af Ka-[ııunu üzerine, at bir yanda, meydan bir vanda kaldı: Tezgâhlar âtıl; adamlar işsiz!
Zaten ceza görmemiş vatandaşlara iş bulamazken, şimdi bir de affa kavuşmuş vatandaşların işsizliğiyle karşı karşı yayız:
— Efendini ben kaatil-likten, (yahut) hırsızlıktan, (yahut) komünistlikten, (yahut) komünistlikten, (yahut) casusluktan on küsur yıldır yatıyordum. Birdenbire tahliye edildim. Mü-essesenizde bana münasip bir iş var mı?
Böyle tekliflerle karşılaşan hususi müesseseler! nasıl bir telâş alıyor; tasavvur edilsin.
Diyeceksiniz ki, mekteplerden diploma alanlarımızın bile mahreçleri taayyün etmemiştir.
Ve diyeceksiniz ki. nüfusumuzu arttırmak hevesin-deyiz...
Ve nizamlı, intizamlı bir cemiyet haline gelebilmek kaygısındayız...
Her halde, çok fırın ekmek yememiz lâzım.
Dün. Gazeteciler bayramı o- Başbakan Ve diğer hükümet larak kabul edilen gündü. Bu .mensubinl saat yirmide ora-münaseb&tle Gazeteciler cemi- [dan ayrılmışlardır. Basın men-yeti saat 18 de Yıldız parkında Malta köşkünde bir kokleylparti verdi. Çok neşeli geçen bu kokteyle cumhurbaşkanı Celâl Ba-y&r. Büyült Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu.
Meclis Başkan vekili Sıtkı Yır-çaiı, şehrimizde bulunan milletvekilleri. Basın vc Yayın genel müdürü. Üniversiteler Rektörleri, Vali, Emniyet müdürü Vilâyet erkânı, yerli ve yabancı basın mensupları işlirak etmişlerdir.
supları geç vakte kadar hoş saatler geçirmişlerdir.
—-----------•
Askerî yardım
Millî takımın yeni antrenörü
Mc Arluhr genel karargâhından yayınlanmış olan tebliğde, komünistlerin bu mahallere yakın oldukları bildirilmekle Beraber adı geçen şehirlerin Amerikalılarda olduğu belirtilmekte İdi.
Bu sabahki gazeteler eski De-nizbank ıınııım müdürü Yusuf Ziya önişln İstanbul Vali ve Belediye reisliğine tâyin edildiğini yazarak bu vazifeye başlamasının bir gün meselesi olduğunu söylüyorlar.
Amerika iktisadı yardım yerine askeri yardımı düşünüyor
Cemiyet başkanı, gerek meslektaşlarına, gerek davetlilere boyanı hoş âırıedi ettikten ve «Bugünü hürriyet dâvasının bir millet dâvası olarak ele alınan bir gün» şeklinde vasıflandırdıktan sonra hazır bulunanları büfeye davet etmiştir. Kadehini İlk kaldıran Cumhurbaşkanı: «Hür matbuatımızın, şerefine içiyorum» demiştir.
On dokuza doğru kokteyle gelmiş olan Cumhurbaşkanı,
Ziraî donatım kurumu umum müdürü istifa etti
Ziraî donatım kurumu umum müdürü Nurullah Tarım istifa etmiş, yerine zirai kombinalar, başkam Remzi Ayözgen vekâle-l ten tâyin edilmiştir, i
Vaşington 25 (AP.) — Senatör Tom Connaly, Amerikan idarecilerinin, Avrupa devletlerine. Marstın!! yardım plânı ile yapılmakta o-lan iktisadi yardım yerine, askerî yardım yapılması meslesini planlamakla meşgul olduklarını bildirmiştir.
Connaly, Başkanı olduğu komitenin. Dışişleri Bakanı Dean Aehcson ile görüşmesinden sonra gazetecilere beyanatla bulunmuştur,
Aclıeson ile konuşmasından sonra, Kore ihtilâfına benzer hallerin başka yerlerde ele derhal tezahür edip ctnıiycceği hususundaki intibaı somlan Senatör; «Ila-yır» demiş ve «Bir çok ihtimaller mevcuttur, bunlar hakkında talimin yürütülemez,. diye ilâve etmiştir.
Mc Cormick
ta-ge-
İki gündür gazetelerde İstanbul Vilâyetinde değişiklik olacağına dair bir haber tekrar ve fakat bu defa kuvvetle dolaşmağa başladı. Vali ve Belediye Reisinin halefi olan zatın ismi vc bilhassa bir istikbal resmindeki gayet dürüst ve vakur variyetli resmi de intişar etti. Bunlar pek tabiî havadislerdir ve gazeteler bu havadisin kıymetini ilıınal edemezler. Ancak dünkü gazetelerde bu havadis üzerine valinin en yakın âmir ve mercii olan İçişleri Bakanı kati surette resmî veya hususi bir malûmatı olmadığım söylemiştir. Halbuki havadisi ilk veren bir sabah gazetesi, verdiği haberin doğruluğunda ve yeni valinin bugün, yarın işe bavlıyacağında ısrar ediyor. Bugiin işe başlaması biraz güç olsa gerektir. Çünkü Vekiller Heyetinden geçecek olan tâyinin müzakeresi şöyle dursun, kararnamenin ihzar ve imzası ve 'tasdiki bile hiç olmazsa kırk (sekiz saat ister. Diğer taraf-
Futbol federasyonu, milli kimimiz için bir antrenör _ iletmeğe karar vermiş ve İngiliz federasyonuna başvurarak münasip bir antrenör tavsiye etmesini rica etmiştir.
İngiliz federasyonu da Mal tada antrenörlük yapan. Mr. Ja-mse Mc Cormick'! tavsiye etmiştir. |
Futbol federasyonumuz, bu
zat İle muhabere ederek anlaş-
maya varmıştır. Bugünlerde w»aı-
mukavcle imzalanacaktır. Mc tan aynı havadisi, aynı kuv-Cormick 36 yaşında olup halen vetle bugün diğer bir sabah I futbol oynamaktadır. j gazetesi daha tekrar ediyor.
Şimdiki valinin ise böyle bir şeyden haberi olmayıp İstanbul halkına hizmetinde berdevam olduğunu ve olacağını söylediğini üçüncü bir sabah gazetesi yazıyordu.
İşte îstanbulıı alâkadar eden bu havadis etrafında dönüp dolaşan sözler bunlardır. Bunlardan, gazetelerin verdiği havadislerin doğru çıkıp çıkmaması o kadar ehemmiyeti haiz olınıyabi-li.r. Çünkü çabuk ve birinci olarak havadis yetiştirmek gazeteciliğin pek lâzım bir müsabakasıdır ve bazan gazeteleri yanıltır. Fakat işin diğer cephesi daha ziyade dikkate şayandır. İçişleri Bakanı, «Eğer böyle bir şey olsaydı mutlaka benim haberim olmak lâzım gelirdi» diyor. O halde eğer bugün bu haber doğru çıkarsa, bu tâyinin bir devlet sırrı olarak gizlenmek istenildiğine ve fakat muvaffak olunanıadı-ğına hükmetmek, elbette içişleri Bakanının meseleden haberdar olmadığına inanmaktan daha muvafık olur. Bunun için bu gibi sır syılan işlerde susmasını bilmeli.
23 Temmuz ju
/. ..
Bahlîe 1
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Kaza belâ emniyeti
stanbuJda ne kadar çok insana rasbyorum: Bir _ inşaat altından geçerken kafasına bir şey düşmüş, hafif bir yara ile mucize kabilindin kurtulmuş. Kimisinin ayağı düşen bîr kalasla ezilmiş, kimisine bir şey olmamış amma ödit kopmuş; «Bu nasıl iş?» diyerek ağzına geleni söylüyor.
Kalabalık caddelerin üstünde kurulan yeni inşaat İskeleleri, tâmirat iskeleleri mevsim icabı çoğaldığı için kazalar da çoğalmıştır. Hepimiz, farkına varmadan bunların altından günde birkaç defa geçmekteyiz. İskeleler o kadar tedbirsiz kurulmuştur ki her an başımıza bir şey düşebilir.
Bizde kazalar ancak ölümle neticelenirse polisler, mahkemeler harekete geçer, velvele kopy. Dâva en az bir sene sürer, inşaatın mühendisi tedbirsizlikten mahkûm olur, ölenin ailesine de birkaç kuruş tazminat.
Bu gibi kazalarda hafif yaralanmalar ise çok zaman şikayetsiz geçmektedir. «Kim uğraşacak?» sözü boşuna değildir. Uğraşmak hakikaten işi gücü bırakıp didinmek demektir. Halbuki vatandaşın şehir içinde em-niyctlc dolaşmasını belediye gözetmek mecburiyetindedir. Bu gibi inşaat sahipleri, başka memleketlerde olduğu gibi, inşaattan mütevellit kazalar için muhtemel yaralıları sigorta ettirmeğe zorlan malı dır lar. Bu bir medeniyet vazifesidir. Benim tanıdığım bir delikanlı böyle bir İskelenin civarından geçerken ayağına bir tahta düşmesi yüzünden üç gün işine gidememiştir. Bunun mesulü yok mudur?
İnşaat yaptıranlar bu inşaattan doğacak kazalara karşı küçük bir sigorta primi ödemeğe mecbur tutulurlarsa kıyamet kopmaz. Bilâkis masum vatandaşların başında kopacak kıyametler önlenmiş olur.
Şevket RADO
I
Lozsn günü
İstanbul ve Ankara-da merasim yapıldı
Lozan barışının 27 nd yıldönümü münasebetile dün saat 16 da üniversite merkez binası hukuk fakültesi doktora salonunda bir tören yapılmıştır. Törende, üniversite rektörü profesör Dr. Ömer Celâl Sarç. Edebiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Ali Tevfik Tanoğlu. dekanlar, profesörler ve tedris heyeti mensupları hazır bulunmuşlardır. I Toplantıyı Ord. Prof. Muammer Raşid Scvig açmış ve günün ö-nemlnl belirten bir konuşma yapmıştır,
Ankara 24 (AA.) — Lozan ■afetinin 27 nci yıldönümü münasebetiyle Ankara Halkevinde saat 18 de bir tören yapılmıştır. Kalabalık bir dinleyici kütlesinin bulunduğu törene İstiklâl marşlyie başlanmış ve bundan sonra Harene Dgaz te rafından bir konuşma yapılmıştır.
Hasene İlgaz, konuşmasında BLrincl Dünya Harbinin kısa bir tarihçesini yaparak Osmaniı İmparatorluğunun son günlerde içinde bulunduğu kötü vaziyetten, Mondoros mütarekesinin ve Sevr muahedesinin, diğer ağır şartlarından bahsetmiş ve bunlara karşı Türk milletinin giriştiği İstiklâl Savaşını anlatmıştır. ,
MüLaakıben Lozan konferansının ehemmiyetini belirten hatip. Lotanda büyük Atatûr-kûn direktifleri altında sekiz ■yiık bir çalışma sonunda yapılan anlaşma Ue Türk milletinin istiklâlinin bütün dünyaya resmen tanıtıldığını söylemiş ve anlaşmanın ana hatlarından bahsetmiştir.
Konferanstan sonra şiirler okunmuş ve milli oyunlar oynanmıştır.
İşçi Partisine verilen karar suretleri
Londra 25 (A.P.) — İktidarda bulunan Ingiliz İşçi Partisine dûn, Sovyet Rıısyaya yaklaşması, soğuk harbi durdurması ve Iatom bombasını kanun (hşı e^* mesl saadetinde karar suretleri sunulmuştur.
Bunlar, Kore İhtilâfının meydana çıkmasından evvel İşçi Partisi şeflerine verilmiş Olan «dış siyaset ve harb tehlikesine alt* 27 karar suretinden ibarettir Ve henüz açıklanmışlardır
Ekimin 2 nci gününden 6 nci gününe kadar devam edecek olan İşçi partisi genel kongresin de 30 kadar teklif görüşülecektir.
Partinin Novood kısmı, İn-glİte ren in Amerika ya karşı tatbik etmekte olduğu siyaseti tenkit etmekte ve B-2D uçaklarının tngll terede bulunmasını kasdederek, îngil terenin bir Amerika üssü haline geldiğini iddia etmektedir.
Diğer bazı karar suretleri de tngilterenin şimdiki dış siyasetini, Amerikan siyaseti İle çok sıkı sıkıya bağlı olmak cihetinden tenkld etmektedir. Bunlar, tngllterenln, komünist doğu ile kapitalist batı arasında bir mutavassıt rolü ile barışa daha İyi hizmet edebileceği kanaatin-dedirler .
Diğer bazıları da hükümetin bir silâhsızlanma ve ticaret manilerini ilga etmek siyaseti takip etmesini İstemektedirler.
Fakat umumiyetle partililer, dış siyasetten riyare, iç meseleler 11e alâkalanmaktadırlar.
Muhabere- subaylarına diplomaları verildi
Ankara 34 (AA.) — Mamak Muhabere okulunda, birinci dönem muhabere subayları temel kursunu başarı He bitiren subaylara bugün saat İS da törenle diplomalın verilmiştir.
Bir eroin kaçakçısı yakalandı
Ahmet Sekban isminde bir ŞûJii.*ı. eroin imalclllğl suçundan adllyeye verilmiş ve üçüncü sorgu yargıçlığı tarafından isticvabım müteakip tevkif olunmuştur. Ahmet Sekban hakkın-‘ dakl tahkikat gcnişletlLmektc-
Bizim bayram
Nadir Nadi CÜMIIURtYETte diyor ki:
«Uygun şartlara rağmen gazetelerde çalışan meslektaşların durumu kırk yıl öncesinden pek farklı değildir. Yazı ücretlerinde ve aylık kazançlarda İlerleme şöyle dursun, gerileme kaydedilmiştir. Gazeteciler, aralarında esaslı bir teşkilât kurmamışlardır. Fikir işçilerinin hastalığa ve ihtiyarlığa karşı durumları güven altına alınamamıştır. Tevzi işleri henüz en İptidai şekillerden kurtarılamamıştır.
Haber alma ve haber verme bakımından da kendi ayarımızdaki memleketlere kıyasla geriyledir. Bugünkü baskı seviyesi, en büyük gazetelerimizi bile başlıca dünya merkezlerine özel muhabirler göndermek imkânlarından mahrum bırakıyor. Bu vazifeyi başaracak kudrette, bir milli ajansımız da olmadığından, dünya haberlerin! yabancıların gözü Ue görmek, onların kulağı ile dinlemek zorunda kalıyoruz. Dikkat edecek olursanız, bütün dış haberlerin başında bir ecnebi firmanın damgasını görürsünüz. Politika yazarlarımız tefsirlerini bunlara dayanarak yazarlar.
Bütün bu kusurların çeşitli aebepleri bulunabUlr. Bunlardan bir kısmı doğrudan doğruya gazetecilere aittir. Mânâsız ve iptidai bir rekabet duygusu birbirimize yaklaşmamıza, mesleğimize ve menfaatlerimize dokunan konularda anlaşmamıza engel olmaktadır. Bununla be-
rnber kusurların bir kısmı da şimdiye kadarid siyasi bünyemizin gerektirdiği zaruretlerden doğmadır. Sansür resmen kaldırılalı gerçi kırk yıl oldu amma, gelip geçen iktidarlardan hangisi haber verme ve düşünme hürriyetinin değerini İdrâk edebildi? Basını amansız bir hükümet düşmanı, vücudu zararlı bir mahlûk sayan kötü zihniyet her fırsatta ona tekme atmak, ağzını açtığı zaman çenesine yumruk savurmak hevesinden İçendin! kurtaramadığı için basınımız da tablatiyle rahatça serpilip llerllyemedl.
Fakat, ortada ümitsizliğe düşmek için hiçbir sebep yoktur. Önümüzdeki yıllar boyunca kaybettiğimiz zamanı giderecek şekilde çalışırsak milletimize daha faydalı hizmetler göreceğimizden şüphe etmiyoruz.»

Şahsî teşebbüs llahih Edib Töre han. YENİ TANBULda diyor id:
«Biz, hususi teşebbüsün himayesine değil, engellere maruz bırakılmamasını İstiyoruz, Zaten himayelere Istfnad ederek kurulmak İstenen teşebbüslere hususi adını vermek de doğru olamaz. Onun İstediği himaye keyfi hareketlere karşı müdafaa edilmesi ve hakkım dalma emniyette görmesidir. Memleke-mlzde İstikrarlı bir iktisadi siyaset teinin edilmedikçe ve bilhassa hususi teşebbüse her hangi bir suretle engeller çıkarmak ihtimalleri kanunla çok sarih bir surette menedilmedik-
is-
çe hususi teşebbüsün teessüsünü beklemek boş hayalden başka bLr şey olmıyacaktır.»
*
Hoşlanmadığımız bir politika: Kemkümcülük
Selim Ragıp Emeç, SON POSTA'd* diyor İd:
«İstanbul valisi de, devletin birçok memurlarından biri sayılır. Bu hususta yapılan veya yapdacak olan değişikliği, zamanında matbuata vermek; hele bu hususta bu matbuat tarafından bir sual de tevcih edilmiş olursa; devlet yayın teşkilâtının en tabii vazifelerinden biri olur. Hele, bugünkü gibi demokratik bir rejimde, bu vazifenin yerine getirilmesi, ayrıca, hususi bir ehemmiyet alır.
Bu bakımdan biz; Istan bul un eski valisi Prof. Dr. Pahreddln Kerim yerine Yusuf Ziya Önl-şLn getirilmesi hâdisesini garipser gibi bir vaziyet aimıyoruz. Sadece, böyle tabii bir hâdiseye ait yayınların, türlü şekillerle serzenişkârane bir surette tek-zlb edilmek suretiyle matbuatın, âdete haber uyduruculu vaziyetine sokulmak istenmesi gibi teşebbüslere üzülüyoruz. Ne yalan aöyllyellm: Bu gibi hareketlerden de, ayrıca hoşlanmadığımızı İfade etmekle, bu husustaki sarih noktal nazarımızı ortaya koymuş oluyoruz. Biz, demokraside vuzuh istiyoruz. Eski İktidar zamanında olduğu gibi kemkümcülük değil,»
s Yaptığım temaslar Tür biyenin milletler, arası sahnede işgal ettiği hayati ehemmiyetteki mevkie olan inancımı teyid etti» dedi
!
Mayıs ayında terfi edemiyen orta öğretim öğretmenleri
Ankara 25 (Akşam) — Kadrosuzluk sebebiyle mayıs ayında terfi edemeyen 30 orta öğretim öğretmeni bu ay sonuna kadar ya? haddi dolayıslyle emekliye ayrılan öğretmenlerden açılacak kadrolara yerleştirilmek suretiyle terfi ettirileceklerdir.
Geçen yıl orta öğretim kadrosuna alınan İlkokul öğretim kadrosunda çalıştırılan 120 yüksek okul mezunu öğretmen, bu yıl orta öğretim kadrosunda çalıştırılacaktır.
Bir kız patlıyan gaz ocağından yaralanarak öldü Çaltalcanın Baban akbaş köyünden Sırrının üç yaşındaki kızı Semtha Pekşen, patlıyan bir gaz ocağının alevleriyle muhtelif yerlerinden yanmış ve dün akşam tedavi tçta İstanbu-la getirilirken yolda ölmüştür.
Basın kanunu yürürlüğe girecektir
Dün bir gazetede neşredilen Ankara mahreçli bir haberde basın kanununun henüz yürürlüğe konulmamış olmasının bazı şayialara yol açacağı ve hattâ Cumhurbaşkanı Celâl Sayarın bu kanun aleyhinde (Veto) hakkını kullanması İhtimalinden bile bahsedildiği kaydedil mette İdi.
Dün Başbakan Adnan Menderes bu mevzuda şunları söylemiştir: «Bunun aslı ve esası yoktur.»
suliyetler yüklemektedir. Bu mesuliyetleri deruhte ediş şeklimiz, hep birlikte sulha ve hürriyetimizi İdame ettirmeye hak kazanıp kazanmadığımızı gösterecektir. Amerikanın memleketinizle giriştiği İktisadı ve askeri işbirliği, vatandaşlarımın sulh uğrunda sarfettlğiniz gayretler karşısında duydukları büyük saygımın bir delilidir.
ikinci dünya harbine Afrika, da, SîcUyada, İtalya ve batı Av-. rupada vazife görmüş bir albay sıfatiyle, müşterek Türk - A-O merlk&n gayretlerinin Türk si-^A lâhlı kuvvetlerinin takviyesi CM bahsinde büyük ve hakiki ne-M— tlceler sağladığına kaniim. An- O karadaki zıhlı birlikler okulunu gezmiş bulunuyorum ve bu- O gün ve yarın sabah başka Türk'” askeri tesislerini de ziyaret e-deceğiml ummaktayım.
Son üç sene zarfında Tiirkl-yeye büyük miktarda Amerikan askerî teçhizatı teslim edilmiştir ve sair teçhizat da halen' yoldadır, öğrendiğime göre, Amerikan askeri heyetinin Tur- O klyede faaliyete geçişindi >.beri _ askerî eğitim kurslarına yirmi bin kadar Türk askeri personeli -w İştirak etmiştir. Bu. prk ümit JJ5 vericidir. Mamafih silâhlı kuv-yelleriniz için daha farla ta-/\ lim ve eğitim şarttır. Zira her'** hangi bir modern askeri teşkil-lât için talim ve terbiye büyük bir ehemmiyeti haizdir.
Sözlerime son verip sîzlerle vedalaşırken ve tekrar gelmek ümidini izhar ederken, hepinize şunu söylemek İsterim ki. Amerika, Türkiye ile otan dostane bağlarının hepimiz İçin daha İyi bir dünyanın yaratılmasında rol oynıyacağından emindir. Bana gösterdiğiniz samimi misafirperverlik İçin tekrar teşekkür ederken, bir noktaya daha temas etmek isterim. Birleşik Amerika senatosundaki arkadaşlarımın benden Türkiye hakkında bir çok sualler soracaklarından emin olabilirsiniz ve ben de bu pek kısa lâkin pek mesut ziyaretim esnasında mem lekeliniz hakkında görclukleri-riml onlara anlatmakla bahti-lyar olacağım.
Ankara 24 — Dün şehrimize gelen Amerikan Ayan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu û-yelerinden Mr. Caln, dün MIHI Savunma Bakanını, Genelkur-m ay Başkan ım ziyaret etmiştir. Mr. Coln, müLaakıben Dışişleri Bakanlığına gitmiş ve Rakor Fuat Köprülüyü ziyaret etmiştir.
Amerikan Yardım heyeti, Mr. Caln'in şerefine bir öğle yemeği vermiş, bunda Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve İkinci başkanı, kara, deniz, hava kuvvetleri komutanları, Amerikan Büyük Elçisi, İktisadi İşbirliği Türkiye icra Komitesi Başkanı Mr, Dorr ve diğer bazı zevat bulunmuştur.
Akşam üzeri. Milli Savunma Bakanı tarafından bir ziyafet verilmiştir,
Mr. Cain’in demeci Ankarada bulunan Amerika Senatörü Mr. Caln, Türk milletine hitaben, Ankara radyosunun bir muhabirine şu mesajı vermiştir:
«Türklyeye yaptığım bu İlk ziyaret esnasında bana gösterilmiş olan mlsaflrseverllği büyük bir şükran ve takdirle karşıladım. Bu ziyaretimi başkalarının da taklb edeceğini ve yakın bir istikbalde diğer senatör arkadaşlarımla birlikte Türkl-yeye tekrar gelebileceğimi ümld etmekteyim.
Bu defa Türklyeye, Birleşik Amerika Senatosunun bir temsilcisi sıfatiyle ve gerek memleketiniz, gerek Türldyedeki Amerikan askeri yardım heyetiyle İktisadi İşbirliği Heyeti hakkında mahallinde bilgi edinmek İçin gelmiş bulunmaktayım. Bamdaki ziyaretim esnasında mümkün olduğu kadar fazla Türkle görüşmeyi ve Türk milleti hakkında mümkün olduğu kadar fazla şey öğrenmeyi bilhassa arzu etmekteyim.
Gerek Dışişleri Bakanınız sayın Fuat Köprülü ve Milli Savunma Bakanınız sayın Refik ince ile, gerek buradaki Amerikan dostlarınız, yani Amerikan Büyük Elçisi Wadsvorth, Mr. Russell Dorr ve General Mc Brlde İle yaptığım görüşmeler Türkiyenln milletlerarası sahnede İşgal ettiği hayati ehemmiyetteki mevkiine olan İnancımı teyid etmiştir. Türkiyenln bir yıldırma havisi İçindeki yılmamak azmi beni ziyadesiyle leşçi etmiştir.
Bugünkü dünya dunum her Türke ve Amerikalıya ağır me-
2 o > o P
Amerikan basın ataşesinin kokteyli Memleketimizde uzun müddet Amerikan basın ataşeliğinde bu lunduktan sonra terfian Amerikan haelriye nezaretinde önemli bir vazifeye tâyin edilmiş cilan Huntington Damon tetkik maksadlle tekrar memleketimize gelmiştir. Amerikan Basın Ataşesi Carter dün bu münasebetle Ayazpaşaciakl evinde Da-şerefine bLr kokteyl verir. Kokteylde basın -men an hazır bulunarak eski lan Damon ile görüşmüşler Damon tekrar memleketi-ı geldiğinden dolayı memnu tini belirtmiştir.
Patrik ve Melropoiîdler Cumhurbaşkanı ile görüşüyorlar
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, [Başbakan Adnan Menderes, dün vilâyette Patrik Alhenago- Başbakan Yardımcısı Samet A-ras ile Kadıköy Hlyopoiis ve ğaoğlu. şehrimizde bulunan bazı Konya metropolitlerinden mü- milletvekilleri olduğu halde saat rekkep heyeti kabul etmiştir. Heyet Başbakan Adnan Menderes’le de görüşmüştür.
Patrik Athenagoras, Cumhurbaşkanına daha Ameri kaçla bulunduğu sıralarda şahsına karşı duyduğu sempatiden bahsetmiş ve Rum Patrikhanesinin ve cemaatinin tebriklerini çok samimi bir lisanla araelmlştir.
Cumhurbaşkanı, Athenago-ras’ın tebriklerine şu sözlerle l mukabele etmiştir:
«Patrik hazretlerine ziyaret-lertnden dolayı bilhassa teşekkür ederim. Rum vatandaşlarımızın saadeti ve refah içinde yaşamaları İçin elimizden geleni yapmakta asla tereddüt etaılyeccğiz. Bugün mevcut olan vatandaşlığı kuvvetlendirmek ve beraber yaşamanın samimi ar-rumuz olduğunu tekrar etmekle bahtiyarım. Patrik hazretlerini ben de çok zamandan beri gıyaben tanımaktayım, Kendilerinin büyük zekâ ve devamla vazifelerini İfa ettiklerini görmekteyim. Tebriklerine teşekkürlerimi bildiririm.»
Bundan sonra Cumhurbaşkanı Patrikle yarım saat kadar hususi görüşme yapmıştır.
Patrik Athenagoros, vilâyetten çıkarken gazetccHere: «Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiş olmakla çok mesut ve bahtiyarız. Cumhurbaşkanımızın ve vatandaşlarımızın saadet ve refahı şerefine dualar etmekteyim» demiştir.
Cumhurbaşkanı sergiyi ziyaret etti Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, btrabcrlnde Büyük Millet Mec-
20.15 de İstanbul sergisini ziyaret etmiştir.
Cumhurbaşkanı gelişlerinde ve ayrılışlarında sergiyi gezmekte olan halkın şiddetli sevgi tezahürleriyle karşılaşmıştır.
Ankara hukuk fakültesi eylül dönemi imtihanları
Ankara 25 (Akşam) — Hukuk Fakültesi eylül dönemi İmtihanları tesblt edilmiştir. Programa göre, 27 - 23 eylül tarihlerinde yazılı eleme imtihanları, 11 ekimde de sözlü İmtihanlar bağlıyacaktır.
BORSA
Başbakan adliyede
Başbakan Adnan Menderesle Adalet Bakanı Halil Özyörük ve Başbakan Yardımcısı Samed Ağaoğlu dün akşam geç vakit _______________B__, __.
Adllyeye gelmişler ve İstanbul (mlzde misafir bulnunan Tahran Cumhuriyet savcısı nail Özkan “ ve baş yardımcı Hicabl Dinç tarafından karşılanmışlardır.
Başbakanla Yardımcısı ve Adalet Bakanı yarım saat kadar savcılık odasında meşgul olmuş fardır.
Ankara ya gelen komşu memleketler üniversitelileri
Ankara 25 (Akşam) — Şehri-
Ünlversltesl öğrencileri dûn Es-klşehlre gitmişlerdir. Irak Üniversitesinden 53 öğrenci İle Suriye üniversitesinden 110 öğrenci de dün şehrimize gelmişlerdir.
talanbul Borvasmın I4/7/ISJ0 Halleri
C E K L E B
l.onc'.-» t Sterlin Kaptın* 7M50
No w York 1Ö0 Dolar K»S (
P«rlr 100 rraruu. F. 0 80
Stokhotro K» İsveç Kr •4.1S50
Cenerre 100 İsviçre V 5403
Ames'.-z.-aun 100 Florin t3.6»4C
BrOksel 100 BelçllCB S B.60
t.trhnn 100 EsİCUdes »T3W
ESHAM VE TAHVllAl
% l FAİZLİ TAHVİLLEB
Slrnf ■ Emırum 1
Sivas - trnırum M Zl 10 1
1W1 Demiryolu 1 S>55 T
1941 Demiryolu U M2t' r
İMİ Demiryolu Ol . «020 j
Milli Müdafaa 11 « b
Milli Müdafaa U ti 10
Milli Müdafaa m »35 a
Milli Müdaina IV »W k
% • FlAzLl TAHVİLLEfl Y
Kalkınma i S5»
Kalkınma □ •e—
Kalkınma III #4.—
MS İstikrazı 1
(HB istikrazı □
UM1 Demiryolu
IMS istikrazı L tto - t.
K (S rAfad TAHV İU-KB
İM» laövtu •8.SS 2
% S FAİZLİ TAHVtLLEB
1933 Frpanı 23 -
>838 Lkrnmiyeli X2 -
MLU1 Müdafaa »80
Demiryolu IV •e-
Demiryolu V 99.—
AKADOLO DEMİftYOLO OROPO
Tahviller ı-j 112 50
ucae teııeUerl * w 22 3U
MOnıusU şenel 83.- '
gtHKL"l HİSSELKU
Herke- BnııJrnK. 123 - ;
Azslan Çimento 18 25
I Ticarcl Bankası a-
l-ı Bımtensı
Yürürlüğe giren kanunlar
Ankara 24 _ Basın, matbua-ar, pasaport ve yabancıların fürkivede İkamet ve seyahatlc-i hakkmdaki kanunlarla Mil-ellerarası imar ve kalkınma ianknsı 11e akdettiğimiz kredi ınîaşmasına dair kanun bugündü resmi gazetede yayınlanarak iirürlüğe konuldu.
Seyahatten avdet
Doktor MEHMET KÂMİL ERK seyahatten dönerek hasılanın kabule başlamıştır.
Fatih Akşehir Apt. Telefon: >915. Yazlık Telefon: 52 649
Parmaklarını et makinesine kaptırdı Kumkapıda Saraç İshak mahallesine bağlı Tatlıkuyu Hamımı sokağının başında (Atlas) apartun anının altında (4) numaralı dükkânda kasaplık eden Muhlddin dün gece et kıyma makinesine kazaen elini kaptırmış, pnrmaklan makinenin İçin de kalmıştır. Celbedllen Cankur taran otomobile He makine İle beraber yaralı Esna! hastanesine kaldırılmıştır.
Tevhid Bilge ile Ayla Karaca evlendiler
Ankara 24 Muammer Karaca heyetindeki sanatkârlardan Ay-lâ Karaca ile Tevhid Bilgenin nikâh törenleri bugün Ankara Halkcvinde yapıldı.
Törende seçkin bir davetli kütlesi bulunmuştur. Yen] evliler şerefine bu gece temsilden sonra Gar Gazinosunda bir top Jantı tertip edilmiştir.
Tank okulunu bitirenlere diplomaları dağıtıldı
Ankara 84 (AA.) — Tank o-İcııJunun sekizinci dönemini haşan ile bitiren 26 genç teğmene bugün saat İ6-30 da zıhlı birlikler okulunda törenle diplomalım dağıtılmıştır.
Vefat
Ziraat Bankası Umum Muhasebe İkinci miiduru FERİD GÜNVER kısa bir hastalığı müteakip rahmeti rahmana kavuşmuştur, Cenazesi 25/7/350 salı günü saat on iki'de Erenköy Kozyûtağındaki hanesinden kaldırılarak Kadıköy Osnıanağa camisinde namazı kılındıktan sonra Üsküdarda aile makbere ne defnedilecektir. Kedi dide ailesine baş saldı dileriz. Çelenk gönderilme mesl rlea olunur.
. UIMUIII’IIHK DU/UK A11IİUV Mt'C-lUsl Başkanı Refik Koraltan,
önüne konulan HMü. dûn saat zm hazır buJunuıalan rica oiu-n de törenle açılmış tır.
manii ııuııuı nıuumHiu ııııııııııııınumııtnrtıınnınımıııııtıııı nııııııtıııııı ııı m iimii ımıı m ııı ııı ımntıı
SAYIN DOKTOR re ECZACILARIN BEBUSL^ NAZARI DİKKATİNE
Dünyaca taammış hakiki
SI erlin Kdlee
Dr. Ziya Günün büstü dün törenle açıldı
Kurmuş olduğu tesisle İstanbul Üniversitesine kıymetli yardımlarda bulunan göz profesörü merhum Dr, Ziya Günün. Cerrahpaşa hastanesi göz kliniği
A İstanbul üniversitesi talebe birliği başkanlığından: Birlik idare heyetimiz 2B temmua 950 Çarşamba günü saat 14 de fevkalâde bir toplantı yapacağından idam heyeti üyclerlml-
Validol Zimmer
SİMPLE ve CAMPHER olarak Orijinal 5 ve 10 Or. lık ş|
1 lerde bol miktarda tekrar geldi, ve piyasaya arzedüdi.
ur
6*
J₺mnr~i
E liiTK J*r~
Karı mektubu
" N>
yı-
(Vâ - Nû>
1
i
en ba-ediyo-
V» . va: K.'.ja . K A> A*
IWHM
HllllllH
VHIlİMtl hxıılu| Hıllhll II* •»Irfll IKlll» IKHİIIIİIİKI
K*hlvWsM klw** 's-M ırthlMıv KaW**AlM »aVU,*
A M** m(Mih v'Vnv
AwM Mv.Mvu
v lAmıAn hw
Mmyk Vak AuiMsm hnHı «•*■*>*

te
&e=_ EraejbcT-~L2iı dBye bir hets^-i ira-ry -n-» =?—n
fJS2İm teSnırrle ırn'gvr*. se edSsm.)
_4 — Meadefcetin rârâlT:-patrrdrsrzlırı. neza-keti. nâam*_ intizam* ora Tj^Hrmmı iftihar Tesüesfıfir-
fMemleket»mÎ2deki dtı-kjjts kendinsizi tatmin ediyor ratı?|
5 — Oteller. lokantalar re taksilerde esas, beynelmilel bir -tandarttır. O seviyeden yüksek olmak sayesinde seyyah celbedilir.
(Bizim birinci sınıf otellerde kaça ba anıldığı malûmdur. Londranm o seviyede bir otelinde günde 35 şiline yedik, içtik, yattık, kandık. Bahşişi dahil Kiliz lirasına, demek 20 lira.)
Fakat asıl yazımın şındaki suale avdet rum:
«— Fazla nara sarfetmek niyetinde değilim, ne yapayım?» bahsine.
Milyoner turist azdır. Asıl mesele orta seviyeli seyyahların cclbindedir. Bunlar da her memlekette olduğu gibi bizde «aile pansiyonlan-> bulmak isterler. Bizde ivi seviyeli aile pansiyonu âdetinin başlamayışının asıl sebebi ne olursa olsun, turizmin ilerlemesi için ben şu teklifte bulunacağım:
— Bir satndart tâyin etmelidir; o standardı bulan pansiyonlar, belediyenin, polisin, verginin hiçbir tazyikı-na. velev birkaç sene, maruz kalmamalı.' bizde pansiyonculuk inkişaf etmelidir ki, turizmin istinatgâhlarından biri belirsin.
Pansiyonsuz memlekette turizm aksamağa mahkûmdur.
Mahalle arasında odun deposu
Kananırlar.
TURAL
öksürüçü keser
SaClir

Kadıköy'ünde pa^ar yo-lunda mahalle arasında büyük odun depolan tesis edilmiştir, Burslarda meydana gelen muazzam odun yığın-lannın mahalle içindeki çirkin manzarasını bir yana bırakalım, depoların bulunduğu semt her an tehlike altındadır. Oralarda çalışan-Innn Söndürmeden ata-caklnn bir kibrit veya sigara, yerdeki kuru talaşları ve odun kabusu döküntülerini tutuşturmağa kâfidir. Nitekim geçenlerde bu yüzden n-.ahallemk büyük bir tehlike atlattı.
17 Temmuz gecesi odun deposundan çıkan yangın bütün mahalleye dehşet saldı, halk, korku İçinde evlerinden dışarıya fırladı, herkes can ve mal kaygusuna düştü.
Kadıköyünde Kuşdili ve Haydarpaşa çayırı ve daha bir çok boş yerler dururken, odun depolarının mahalle aralarına sokulup halkın tehlikeye maruz bulundurulmasına belediyenin nasıl müsaade ettiğini anlamıyoruz.
Muhterem gazetenizde bu ciheti belirterek alâkadar makamların dikkat nazarlarını celbetmenlzi saygı İle rica ederiz.
Kadıköy Pazar yolu semti sakinleri namına Asım Ayaş

SK^hanı c&f'ıa Eeîı u
! peşi» artım »a-şıyan malik Anjine seldin. Bum» ww*ıu» n«ı-ritulitfe hır >vr Kapıdan ,•*.-rerten karçuna R^len bir k'^ûk havuı ortasındaki adanın ilerinde bir Noel a^acı yükseliy or Ev ahşap, kaim kirişlerle yapıl' mış ve pek eski oldpjln >rîw çarpıyor El rafı 8«( altUMMHRtm» aSaçhk MalikAne H hektayhk bir araalyl kaplyormuj. Arka bahçedeki büyük haıu&a gitmek üzen evin içinden geçerla'n •>-turma aalonundtıkl büyük bir teİevEİyonda bir şarkıcının şarkı söylemekle olduğu norll-IÜyordiı.
Ev halkı blul büyflk bir nııı-habljt-Uc kıırştiadı Büyük mer-, rtter tıftvııziüi clriıflhda. şemsiyeler nilındakl kolluklara ,ı-tıııdtık. Havuzun baş tarafııv.ln büyük bir bayrak diredi yükıu*-Uyorrlıı. Mr Slephaııltlls İm (11-ırefte her pazar nünü üç bayrak çekermiş. Bunlardan en tlınıltolU Amerikan buyraftı, tıllındıı İlci tarafında da Tllrk ve Yımun bayrakları. Ev rtnhlbl direk yeni boyanmış olduğu İçin hıııjün bizim şereflinize buyrukları çektiremediftlne üzülüyordu.
StophanidİB bize hemen Türk usulü kuzu çovlrmok için yap tırdıgı fırını gösterdi, Çimenlikte biraz yürüyünce etraftan tavşanlar kaçışmaya buglıyor.
Stephanldis’ln karısı Amerikalı. Fakat Türk usulü şişmanlamış. Onun İçin renim çektirmek bitemiyor. Hemşireni In-tanbııl Kolejinden mezun. 30 .senedir Iataııbuiu görmemiş I hasret çekiyor. Kızı Betty Stcphanldln M yaşında boylu boslu jjüzel bir hanım 1 Bir milyoner kızı olnüuına mfj-men çalışıyor, Oüze-I Banaller Akademisinden çıkmış. Modelcilik bferenmJş. Rwirn yapıyor. |
ey^rcıe gutmnuum jvfc, Dinteniyvn fırsatla latanr Çalıjınak ti buvUK bir m'vK

HADYO
N*taV**M**U
Ekrrın Am*ç AVukalhıiA tıaçlnıh KmM htaHİıul ıniıii’iv* kili l' 11 1* ÜAhılkkıilft lı«*lıiv (viıifi nvııküi Wh v«|»ı icslmlrılmlri k»'mın M** İmlimin
UH» iK'iUı'ık üVıtkıılltk >'« lıınuştır,
SlvphAnİdUtn ki» kurthsılnin kut Sı*n Vrıihııos da Tim» rarenumsınih UAn kı»ının*l« ç(v lışıyotmut.
A
Akşam nlınuş. havıı klırit't» mışiı Dcuıi.uınuM Krnınl Vuku» hıdiv» nı**ıU hnvtt» bnşımift çekli, Ev sahibi ııkşıını ğh)| koııdlalhtn de Anını (Mdıi^ll iblr üiıyfiye klılbUıulu yemeınU^ llekllf c'll IhıVunlıı hulnjndm Sl«riyv'llr lıirnlrl llllll r ti'lu’iıi’tlı,lıl«t' ıılrdlk hır iiuv.tr da evin tıırihl ynkılı İtil. Hıı m-kl cv 1U3 de y(i|Mİıııış i’oihiiio-tleut'iın lınşkıı bir liAHiıluirıUHhı İmiş, İlli Hiılıllıl bir mı kuııpnıtb varil müdürü, mm hiılılbl bir hl
ıımn» opt-rıdmil İmiş I vi "•.•mleh. ll. ıdt* bllym bir ınniu-ı
dun Itııldlıt'ip bıiîiıyn g«llrmli|- ' ............ ■’Aİ*
k(r vo hu lıfiürdıı 11(10 hlıı dı.ılıd1
1 hftrcnnuşlttr.
BlcplınnldİH UlUıırölfl
— Hrikm be il 71 Kİ hlıı d»ı| ııpı
1 mitin iticimi annnelınııylıı. on
1 lıır hıı kutlar pıırtt lıuıcıınnplıır ama bon volt mıuzıi ıtldıın, dİ
yor.
lıırlıl ı-nijlırt nlh'Uv(ır
| t>ıi.u„ırh vo V.ıhıı ....... ııv
' ii'lifiilurlmlpn Triml Iiiiuoh
1 yıtptlıuı »ttllı ıtı’iukllıtn lUılııp) (luiH ıplrn Trlml ııuuııtıllml
ıriHOİıtv vh ÇOİı uıılmlı cııılıl Hlllllillllll1 11*1 lii'lllill l|WI(lllm'l,|M' Hm-tyıtyu 7ll lılıı i|l«»> »>l
ih bir itlimin «ftt.|ll|l ililH*1||lI*’ hlıııi' hu iwnılnh«l|ı-t'tı »IiiIk* fıı.'lh ıııııl nnvlıolıııulı lıımıvvıl rıııut tırtır.
A IkMridl, lıjlerl M ı Ilı 1(1 rlll (| Ibı * ulun Alışılın Hiunl-Iiılllllllı II 7,0(1 l.ıullıll tıltnhııtıiıırlıı «ArııiiViılkAv pılMirı lıuihn M*Hi»ıı rny(hılı ula ıııiyııi** hıiQİıQlln yılı ıl(ı|»|) 4|,
ArnuYiıtk4yihııl»Mi Itıııjırll |» Artıl f. ifiuıol matına Mitin rlln İMirıılımış ulun idiİvmAIuiI imiz im' orii'ibuliiiı bııliMionı lılıı dır. Ihı pM«nr yıujnıl luırı»» i'(ıi'"JKIrıiı»i nulıııh »uui. ti d« fon llynl/ı bıifllıyarni Iın4lyul|r>/hıl Huut |» ya jürini (|»VMin Mİ-H» trı*İt bitil r. ftıı İlil, urlu pttouih
biıtljfi gibi ıİL'«Hiııi»|| Uıııbı lıjhı ayrım bk oınamNİ* lfu«tı aa
A 1
13411110 ov iıullcı lln hortlhri* kupıdft hpklfiyıoı dÖi’t ınııiıüı şom Güdlllııo oUınmkılIliKi ym leşlik WEflTCHffiH,l'l«R ().»ıı.ıy C'lub'n gidiyoruz. O(om(ıhll>1« il((rrı itilip lıtdıkmıla blrıız malûmat. kıplmlım. Hıı kinim Iizh. olabilmek için buyır ciırriiy'ibld-rlno tfhfffnm*y«tll ndlriaMu I” rmrrudü bulunmuş olınuk v« ' âzımın moziJiind») bir İM» bulunmamak başlıca şartmış. J*u-halı bir klüp olduğu İçin tabii zengin olmak da icap ediyor-1 muş, Olrlş aidatı MW tWur-j mut, lütn (k'AMi varmış Azuiur, i'irMIr,
ISt 1 h. M'U'M
.İHhUkuMU t»
’iıAhü.t M*Vh hav>t
dUllv »lm-skl.s.h iv»İS' mİ * ı s.thİHi uhv»n Hıı rtm-ıkUıı»
Iu0v»ıkhk st'tH bU • > » ımiıilı Ihllmhlhuûm mftU
İtti VriklVal
Itsh Ww * 4 İHUıHltUl Mkh bmıtuih* ılvtlml ■" I.likit bkllı.lHb^i Uh IvI.H il ııun'-'mhu h*««v ı«» •hiimirt liu.tM tt'iH |tiıt| ııj|hmvw»lılh «llfh'lhvu Mılımu İni kihlIlt'Mıi tin hm'thlUİ
vHıl» hl hlrtiıhııhln İm KmlilU llplt'il Hİhıılvn |tllll» Vitfinltvm • ııun*4 üdtilu m lıııltbh! bııl»,*lıit tı Rl*nnnıblıt un ut ıtb lıit ı hIIuüIh vm
İDİH IHİ'M Ull VH|«U»»t
riıihlevnlİAFI bİHt^Ilhl Mdl VMfl Ahhi»I0(i Iıl-Mlllhl IIIH IH ııunhi'lıniı 'İlimi bıiilıilı ■ltıhiul>« ııııı. vıııuılıı llllinllHI II*- MÜH Dhimi iihiiI-zhIIii'• Iimvi(I|*İh hm İlli) ihHİIiiIm IİHIHH HMIlİH H« lhiu.*|. Ii|ilıull(ı|ıııl ıln ll>»l((ı,a IflIlIlMH
h|(i|»I>I)|(HI IIIII VIHIIIIH hıı llllf İH |ıllı|lllİllM VH|IH Ülllhn|lw|HM llllll.» liHŞİllllft İİIIIHIIİIII»*» II" |ıll.l>|l vu AlflIül'HM m »I IIHüHUİa ıiHfvhH mİmj»‘jI* ıılunlIUl» İm •"»* ImiiIu ihlliü muIHu llllıt*-» l'ultk i|Hİ|i|»l-Mİ*l|i
Çııvnl plvnRHti tHİ t l/IH
ihm*Ii»i| pIHyl İlil 1*1* ylb>ı(irl MfA» ilh^lll- ' iHtHi HıM »‘in abiıiKt'i', -‘»n «O MMHH* »hmidHI'f Ilı il>l p»ı|i« hıihi» M#
kıımııiHf
Kan tfülrne dâvalarından
OelterdaryokııŞBEidaki esrarlı tiııayH
Jmralı Cezaevinde geçen bir muhavere — Yirmi dört seneye mahkûm iken affedilen Ali Dilber nasıl ve niçin vuruldu?
Son İktidar hükümetin. Ada-İre tahliye olunarak îstanbula let Bakanı Fuat SLnDenle bera- gelmiş bulunan Ali Dilber fiber asri Cezaevlerinden biri o- mimle bir şahıstır, lan «hnraiı» yı ziyaret ettiğimiz1 Ali Dilber, az sonra başına «aman tatil saatinde İstirahat gelecek Akıbetten bihaber, ağır etmekte olan mahkûm grupla- ağır yokuşu Inedurusn. artarından birine yaklaşmıştık. Ba- sından birbirini takiben bir taç kan huni .-»ra birer birer mad-'e! silâh patlar. Kurşunlardan kemiyetlerinin müddetini, se- biri vücuduna biri koluna, biri heplerini, burada nasıl çalıştık- de bacağına saplanıyor. Ali — aralık Dilber olduğu yere düşüyor.
Yoldftn geçen diğer tek tük kişiler de eli tabancalı bu adama bir müdahalede bulunamadıklarından carlh sırra kadem basıp gidiyor. Silâh sesine yetişen zabıta memurları, bir taraftan yaralıyı Beyoğlu hastanesine götürmekle beraber diğer raftan da soruşturuyorlar:
— Seni kim vnrdu ?
— Bilmiyorum.
— Görmedin mİ?
— Göremedim.
— Kimseden şüphen var
— Bir şey söyliyemem.
İşe emniyet müdürlüğü cina-
Larını soruyordu. Bir bunlardan birine hitabetti:
— Sen neden yalıyorsun?
— Adam öldürmekten.
— Kimi öldürdün?
— Amcamı öldüren adamı Amma şimdi ben de tehlikedeyim. Beni de giinün birinde onlardan biri öldürür.
Mahkumun bu sözü üzerine Bakan oracıkta kısa bir konferans vermişti. «Kan gütme» İşinin koyu cehalet eseri olduğu, kanunun İşlenen her suç için Icabcden cezayı vrediğini anlatmıştı.
Amcasının kant yerine karı dökeıı kaatilin bütün korkak- yet kısmı memurlan el koyrmış-hğı da üzerinde İdi: 1ar, sağdan soldan yapılan so-
•— Buradan çıktıkatn sonra ruşturmalar da zabıtanın eline benim yapacağım İş, izimi oı- müspet bir İz verememiştir, tadan kaybettirecek bir yere Yaralanan adamın kijn oldu-giimektir.» diye söylenlyorda. ğu öğrenilince mühim bir nok-
Af kanunu tatbik rahasma taya parmak basılmış ve Ali konalı on gün oluyor. Tmrniı Dilberin bir «Kan gütme» tc-■duı da diğer Cezaevleri gibi, cavüzüne uğradığına muhak-hıuıtn ’ ’
ycıte... Fuat âirnıeııie adam öldürmekten mahkûm gen; a-rasındaJcl muhavereyi hatırlatan ve ona benzer bir vaka He İstanbul zabıta.-,ı karşı karşıyadır ve gûpe gündüz tabanca üe işlenen kanlı bir vaka, esrarlı mahiyetini muhafaza ediyor.
Gündüz saat on... Sıraserıi-Jrrden Boğazkesene giden Defterdar yokuşu üzerinde bir adam derliyor. Bu kör yokuşun tenha bir saati... Bu adam İz-mlrin İpekbaşı mahallesinin Makara sokağında 32 numarada oturan İzmirli Refik isminde birini öldürdüğü için 24 seneye mahkûm olmuş, İzmir hapishanesinde bir hayli yattıktan sonra orada bırakılması mahzurlu görüldüğünden Sinop Cezaevine nakledilmiş re nihayet af kanun o hükümlerine gö-
la-
mt?
Sudanda vahşî boğa avcılığım — Mehmet namında madrabaz bir kılavuzun palavraları
Biz tabü, eşyalarımıza taşıyan Zulu cengûverleri gibi çıplak değildik. Bundan dolayı sağanak halinde yağmaya bşlayan yağmur bize tesir etmiyordu. Fakat pek âni olarak Zululand’-dakl ikametimize son verilmesi, bütün plânlarımı tamamen alt üst etmişti.
Ylpooso ve Zamanj İse ita yeni gelin arasında durarak, bu yağmurlu günde, göz yaşlan atatarak bize veda ettiler.
Koku alma âyininin suçluları olan ve bizim eşyalarımızı ta-şıınayu mahkum olan bu cen-gâverlerle en nihayet kamyonlarımızın bulunduğu mın-takaya vardık. Eşyalarımızın kamyonlara iyice yüklenmesini temin ettikten sonra daima asık bir surat taşıyan bu heriflere bolca tedlyalta bulunduk. Keyifleri gene yerine geldi. Biz üç arkadaş ciddi bir şekilde ve her birimizin hattı hareketini tâyin nıaksadiyle aramzıda bir görüşme yaptık ve muhtelif kararlar aldık. Profesör ile Bili Güney Rodezya ve Mozambik yollyle geri döneceklerdi.
Avrupa ve Amerikaya geri dönmek için vapura binmeden evvel. Bili burada çok arzu ettiği bir fil avına çıkacak ve arzusu bu mıntakada tahakkuk edecekti. Ben ise Kapsladt’a giderek, ay sonunda profesör İle buluşacaktım. Buradan da vapurla Londraya ve mûtaakı-bon Amerikaya giderek yeni bir araştırma programiyle Dev Go- j rilla maymunlarının vatanı o- I lan. dağlık Klvu Çengel orman- ‘ larında seyahat İçin hazırlık ( yapacaktık. Evet bize göre her . şey yolunda idi. Fakat program , ve düşüncelerimizde bizim bütün plânlarımızı alt üst eden a mukadderatı nazarı dikkate al- ( mam iştik.
O gece bir düzine yumurtayı f tavada kızartarak akşam yeme- ( ğinl yedik. O gece üçümüz de midelerimizden rahatsızlandık. Bu olaylardan sonra BiU sarışın 1 bir güzele rasladı. Profesör ise ’ harb başladığından deıhall ■ , memleketine döndü, çünkü Av- ’ rupa yeniden ateşe sarılmıştı. ,
Benim Dev Gorillere olan me- ' rakım ise üç yüz kiloluk kudurmuş boğalara raslamamla, ‘ oldukça soğumuştu.
Vahşî boğalar
Bu eseri yazarken itiraf ede-1 ylm kİ, aradan üu kadar sene • geçtiği halde, yanımda boğalardan bahsolunurken. hâlâ 1 âsabım dehşetli geriliyor, bugün 1 dahi 1000 boğanın, bu ıssız ve : tozlu vâdlde, muazzam bir dalga halinde bana yaklaştıkla- .
hüviyetini tâyin etmiş gibidir.
Bîr tene! ç-ü/rli
Çeviren :
| Hami BEKEM |
hemen boşalmış vsri- kak nazarlle bakılmıştır. Bunun
1 üzerine Ali Dilberin öldürdüğü «Refik» ismindeki şahısın hu-viyeti üzerinde de durulmak mecburiyeti hasıl olmuştur.
İzmirin oldukça tanınmış sİmalarından olduğu anlaşılan «Refik» in yatan akrabalarının kimler olduğu ve bunlardan bl-rinin İzmJrden ayrılmış bulunup bulunmadığın inin tali kiki için tzmlr zabıtasına telefonla ı müracaat edilmiştir.
İzmir zabıtası kısa bir miid-ı det sonra İstanbul zabıtasının • istediği cevaplan yollamış ve
■ cinayet memurlan da takibat-1 lanna ona göre bir veçhe ver-
■ mlşlerdlr.
. şimdi, emniyet müdürlüğü, ı dört meçhullü bir muadele şek- (şimdi yalnız bu şahsın er geç l ünde eline aldığı bu * -------,_1 -
■ cinayetin hemen bütün
■ hülle rlnl
nnı ve beni çiğneyip parçah-yacakiarım düşündükçe tüylerim ürperiyor.
Bu unutulmaz hâtıratımı site daha yazmadan evvel, ne için ve neden dolayı Afrikada mevcut memeli hayvanlardan, boğaya düşman kesildiğimi izah etmek islerim.
46 senelik hayatımdan yarısını Afrikada. şehirlerde, maden kuyularında ve yahut misyoner olarak değil de, «Veldt» denilen v&dilrede, çöllerde ve Çengel ormanlarda seyyah olarak geçirdiğim İçin pek tabii olarak Afrika hayvanat Alemi hakkında etraflı malû-
mat toplamıştım. Bu hususta bir çok hayvanlara dehşetli an t i patan vardır. Fakat boğa — Bu hayvan bilhassa en sevmediğim hayvanların başında gelir ve bunun muhtelif sebepleri vardır.
İlk Afrika seyahatimden beri, boğalardan korkum, bu vahşi hayvanların sonsuz mücadele kuvveti, hassasiyeti ve saldırganlıkları hakkında bilgim vardır.
Ben daha o zaman yirmi yaşlarında idim. Büyük baş vahşi hayvan avcılığı hakkındakl eserleri, çocukluğumdan beri yu-tarcasma okuduğum ve AJri-kadakl Arap ve bedevilerin anlattıklarını bildiğim halde ehemmiyet vernılyerek, daha (Arıtası î acı «abıfedel
esrarlı yakalanması İşi kalmış bulun-meç- maktadır.
halletmiş ve failin
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Valentin ftiUiams Tercüme eden: Vâ-Nû
- _ /»frika Nö. 58 ■
•Üç yıl, tam bir bahtiyarlık içinde yaşadım. Resim yapmakta. devam ediyordum. Çünkü. bir kere bu benim çok hoşuma gidiyordu. Sonra, Car-
men e, hayatımı nasıl kazandığıma dair izahat vermeğe do mecburdum elbette... Ona, yaptığım resimleri satarak yaşadığımı aöylüyordum. İşte, o ■ıralarda şu PJtsburg İşiyle ilgilendim.
Yine sustu. Parmakları örtüyü lırmalıyordu. Gitgide daha büyük bir zorlukla nefes almaklaydı.
— Ben, bu İşi daha ziyade İn od olsun, caka olsun diye yaptım. Çünkü, böyle tanınmış mücevherleri elden çıkarmanın ne kadar zor olduğunu biliyordum... Fakat, arkadaşlar, bu işi beceremezsin diye beni çileden
çıkarıyorlardı .. Eh, gençlik o zaman...
«New-York’ta böyle hırsızlama mücevher satın alanların hiç biri, bu gerdanlığı almağa yanaşmadılar. Çünkü, sigorta şirketi, her ne b&hasuıa olursa olsun, gerdanlığı ele gcçlrebll-mak İçin ortalığı birbirine katıyor. Ben de, fırtına geçene kadar gerdanlığı gizil bir yerde saklamağa karar verdim Zulayı kendim yaptım. Siz de biniyorsunuz... Çin divanının ayaklarının birini İçini oydum. Car-men, otolyesinde o divanın üstünde yatardı. Hem, Carmen'in her ne bahasına bu divanı elden çıkarnuyacağına da emindim. O bizim zifaf yalağımızdı.
«Sonra, New-York'ta birinci karımın ihban üzerine Brady beni Levkif etu Beni polise
Yabancıların ikameti ve pasaport kanunları
Emniyet müdürü Kemal Aygiin’ün pasaport kanunu hakkındaki izahatı
î
»T Zarafet
İstanbul Sergisi
AÇIK H AV A
T5ya%F@suiinıda
ve güzelliklerle dolu
Remzi TOZANOftLt \c
satmasını affedebilirdim. Fakat Carmen'le olan münasebetimi de keşfetmişti. Zavallı kızca gıza gidip her şeyi anlatmıştı... Size şunu söyliyeyim kİ. ben, bütün bunları hapisten çıktıktan sonra öğrendim.
«Carmet, Ne w - Y ork'a gelip beni hapishanede ziyaret etti. Ordakl görüşmemizi unutmama İmkân yok. Şimdi biliyorum, dalıa o zaman kendisini nasıl aldatmış olduğumun farkında İmiş, Fakat, bana hiç bir şey belli etmedi. En uTak sitemde bulunmadı. Yüzüme hiç bir şey vurmadı. Her zamanki gibi soğukkanlı ve becerikliydi. Bana, sadece .benim İçin tuttuğu avukattan bahsetti... Sonra, gitti ve geçen akşama kadar ressam Quayre'ın atölyesinde onu gördüğüm ana kadar bir daha kendisini göstermedi.
Ramon'tm sesi, artLk bir fısıltıdan bile hafifti Fakat şuurunu kaybetmemişti. Uzandığı yerde şöyle bir kıpırdadı
— Ortalık da ne kadar karanlık. — diye mırıldandı. Ve ürkek bakımlarını etrafa dolaş-tirdi, — Hiç sabah olnııyacak mı?
MONTEMAR
ISPANYOL REVÜSÜ
Bütün ihtişamiyle son temsillerinde.
-i— — 199921
Büyük Millet Meclisinin bu devrede kabul ettiği mühim kanunlar arasında yabancıların Türklyede ikametiyle pasaport kanunları esaslı surette değiştirildi. Bu kanunlardaki esta hükümlerle yenisi arasındaki farkları Emniyet Müdürü Kemal Ay günden dinledim Dünkü nüshamızda yabancıların ikametine ait yeni hükümleri yazmıştım, Bugün de Emniyet Müdürünün, Pasaport kanununda yapılan değişiklikler hakkında-kl sözlerini aş»S(y* naklediyorum :
— Pasaport kanununun, yapılan değişikliklerin başında vatandaşları alâkadar eden en güzel tarafı Tiırtayeye giriş vitesinin kaldırılmış olmasıdır. Biliyorsunuz ki dışardan gelecek vatandaşlar, konsolosluklardan vize atalardı. Bundan başka Türk vatandaşların pasaport almak için vaziyetleri askerlik şubelerinden sorulurdu. Yapılan tadilâta göre hazırlık tâlimleri, manevra, seferberlik gibi hallerden başka pasaport alacak Türk vatandaşına askeri ihraç tezkeresi görülmeden pasaport verilecektir.
Yeni tâdil İle pasaportların meriyet müddeti de değiştirilmiştir. Evvelce müddet bir sene İdi, şimdi İki seneye çıkarılmıştır.
Yeni değişikliğe göre pasaport ücreti de İndirilmiştir. Evvelce bir senelik otuz lira iken şimdi İki senelik on beş lira olarak kabul edilmiştir. Bir senelik pasaport alacaklar sekiz lira ödl-yeceklerdlr.
Ayrıca tahsile gideceklerden, yoksul kalan vatandaşlardan pasaport parası alırım ıyacaktır. Müşterek pasaportlarda her şahıs için, bir senelik pasaport parası dört lira olarak kabul e-dllmiştir. Ayrıca Türklyeye yapılacak seyahalterden kültürel, ticari ve sosyal mahiyette olanlarla Millî Eğitim Bakanlığının müsaadesiyle yapılan seyahatlerle müşterek turizm gayesiyle tertip edilen seyahatlerde pasaport İçin para alınmıyacak’ir.
Yine pasaport kanunundaki yeni hükümlere göre yabancılara Türklyeden çıkışlarında — talep ettikleri takdirde — bir dönüş vizesi verilecektir. Bu dönüş vizesi münferit pasaportlara verilecektir. Dönüş vizesini alanların — Türklyeden çıktıkları tarihten itibaren — bir se-Ine İçinde dönmeleri lâzımdır. Bu girip Çıkış vizesinin parası da | tesbit edilmiştir: Üç ay için dert ılira, altı ay için altı lira, bir sene İçin de on Uradır.
Kanun, harçsız vizeleri de tesbit etmiştir: Bunun İçin milli veya milletlerarası tarih, kültür, güzel sanatlar şenlikleri, fes Ovaller, spor müsabakaları, kongreler, konferanslar için gelecek ve geçeceklere harçsız vize ve' rllecekUr.
Ayrıca Bakanlar Kurulu ka-rarlyle tâyin edilecek yerlerden turizm, tedavi maksadlyle geleceklere — muayyen şartlar İçinde — harçsız vize verilecektir, Bu suretle verilecek vizele-
re turistik vize denilecektir.
Bundan başka çıkış vizeleri harca tâbi değildir.
Pasaport kanunundaki cezai hükümler yine taklsl gibidir. Yalnız bazı ıslahat yapılmıştır. Ezcümle hüsnü niyet sahibi kimseler, lüzumsuz yere cezaya çarp tırılm ıyacaklardır.
— Yeni kanunda yapılan değişikliklerle eskiden beri mevcut bir çok takyidatm kaldırıldığı görülüyor. Bu memleketin emniyet ve asayişi bakımından mahzurlu değil midir?
— Bu kanun, emniyet ve asayişin temini bakımından bize endişe verecek mahiyette değildir. çünkü zabıta, bütün hususlarda .bilhassa asayiş ve emniyetin temini hususunda gayet hassastır.
Kanunda yapılan değişiklikle bilâkis yabancılara güçlük çıkarmamak, vatandaşlara kolay pasaport vermek bakımından bize daha çok salâhiyetler vermiştir.
İstanbulun çalışkan Emniyet Müdürü Kemal Aygün’e verdiği bu kıymetli İzahattan bilhassa teşekkür ederim .
M. R. E.
Elazığ’da
Yeni bir çalışma hamlesi başlıyor
Elâzığ 20 'Akşam! — El azığın yeni genç valisi B. Muharrem Balasygunu, AKŞAM gazetesi namına makamında ziyaret ettim. Beni, nezak-'.ie kabul eden vali, memleket hokkandaki ihtisaslarım ve neiîr yapmak istediğini şu suretle anlattı:
—. Türkiyenın çok güzel hır şehrine gelmiş bulunuyorum. Buranın bir kat daha güzellemesi ve iman için elimizdeki bütün vasıtalardan istifade etmeği düşünüyoruz,
Memleketin içme suyu ve kanalizasyon gibi sıhhî ihtiyaçlarından birincisi yani içme suyu meselesi, İller Bankasındaki fonla yardım yapılmak sureti* le halledilmiş durumdadır Önümüzdeki eylül ayında Elâzı-ğın su ihtiyacı halledilmiş olacaktır.
Kanalizasyon meselesi, henüz ele alınmış değildir. Tahakkuku milyonun fevkinde paraya İhtiyaç. gösteren bu mesele ba?lı-ca meşgalemiz olacaktır. Hasta-ı nelerin durumu iyidir. Bunların | yanında bir de verem dispanseri açılması için İl özel idaresinden lüzumlu ödenek sağlanacaktır, Bu suretle Amerika-daki yurttaşların yardımlarım gelen röntgen cihazları da dispanserde monte edilecek ve faaliyete geçmiş olacaktır.
Bunların dışında, ilk olarak .ekonomik kalkınmayı sağlamak üzere sığır neslinin ıslahı ile meşgul olacağız, İlin diğer ihtiyâçları. mali İmkânlar nispetinde ele alınacak ve teminine çalışılacaktır.»

Dışarda kurşunî renkli bir şafak söküyordu. Asma güller, pencerenin parmaklıklarında hışırdayarak kıpırdanıyor gibiydiler.
— Beni sekiz yıla mahkûm ettiler. — diye devam etti, — Bu ilk lıapîsllğlmdL Dell olacaktım Bu azaba dayanabilmek için Carmen'in hâtırasmuan gayri bir tesellim yoktu O da beni arayıp sormuyordu. Bana bir tek mektup olsun yazmamıştı, Kendisine gönderdiğim mektuplar da açılmadan iade ediliyordu. Bütün bunlara rağmen .bana ihanet ettiğini bir an bile aklıma getirmedim. Sadece. acaba kızcağızın başına ne geldi diye meraktan ve û-züntüden kahroluyordum Hapiste sekiz sene ondan uzak, ondan habersiz yaşadım Sekiz sene çekmediğim İşkence kalmadı. Bütün bunlar, şişko bir kadının mücevherlerini çaldım diye...
«Tahliye edildiğim vartan on parasızdım. Yaşamak için tutunabilecek tek bir dalım yoktu. Hâtıralarımla bir başıma ıdı.a. Fakat, kararımı atmıştım Cemiyetin zararına dolu dizgin
yaşayacaktan Bunun İçin de ilk iş, şu gerdanlığı satmak olacak ti.
«Karım, beni hapishanenin kapısında bekliyordu. Bütün o-iup bitenleri kendisi, bana, orada anlattı. Bana ve Carmen'e yaptığı kötülükten dolayı, onâ lanet ettim. Ve kendisini sokağın ortasında bırakarak yürüdüm, Tek bir isteğim vardı. Carnıen'i bulmak... Onun, tekrar benimle yaşamağa razı olup olnııyacağını düşünüyordum. Eğer, razı olmasa bile gerdanlığı koyduğum yerden bulup çıkarmak vardı. New - York kazan, ben kepçe Cannen'i aradım. Nihayet. İnpiltereye gittiğini öğ-redlm. Fakat, orada nerede oturduğunu bilmiyordum Sonra, okul arkadaşımız olan Quayre’ın de Londra’da ressamlık ettiğini haber verdiler .Ben de Londra’ nın yolunu tuttum Oraya geta gelmez. Quyre’in ııçireslnl öğrendim. Hemen koştum. Atölyesinin kapısı açıktı, fakat lçer-!(1e kime yoktu. Tam bu sırada Carmen geldi.
Derinden bir »ah» çekti, Du-jdaklan sap ■uıuiı Gözleri yaşla doldu. Onu görür görmez.
beni büsbütün unutmadığını hemen anladım. Tek kelime tahuşmakaızın yürüdüm, kollarımın arasına aldım .
«Bir an, saııki şaşırmış, ürkmüş gibi yüzüme baktı. Sonra, kollarımın arasından sıyrıldı. Ve: «Niçin böylesln?... Ne yaptılar sana?» diye tekrarlayarak ağlamağa başladı. Anlıyorsunuz değil mİ? Hapiste geçen sekiz yılın yüzümde yaptığı değişikliğin farkında değildim. Carmen' in hatırladığı Ramon, kıvır tavır kara kaşlı, şık, yakışıklı bir delikanlıydı. Halbuki şimdi...
Ramon’un sapsan dudaklarında kanlı bir köpük belirdi. Manderton, doktorun yüzüne bir şeyler sorar gibi baktı. Doktor, başını ümlslzlike salladı.
Polis, ölen adamın üstüne iğlldl:
— Onu niçin öldürdün, Fiag? — dedi.
— Onu ben öldürmedim, şef. İnanın bana... Onu ben öldürmedim. Ona gerdanlıktan, divandan bahsettiğim zaman, bana birdenbire sırtını döndü. Ve, beni olduğum yerde bırakarak kaçtı. Hançerlenmiş olduğunu gazetelerde okudum.
Ramon'tın başı, göğsüne düştü. Sesi artık İşitilmiyordu. Yine dudaklarında kan belirdi. Bo-ğuluyormuş gibi nefes alıyordu. Buna rağmen, son bir gayretle başını kaldırdı ve tekrar konuştu:
— Ona karşı suçluyum. Zavallı, küçük!... Fakat, Allah şa-hidimdir kİ. ona el kaldırmadı m. Onu öldürmedim. -
Sesi bir hırıltı içinde kayboldu, söndü.
— öyieyşe kim öldürdü?
Jim Cranmore, Ranıon'un üstüne lğilmiş. ağzını onun kulağına yaklaştırmış soruyordu:
— Kim öldürdü onu, söyleyin bana... Ben ,onun kocasıyım... K oc tısıyım...
ölen adam, bankerin yüzüne bakabilmek İçin başını a fır ağır çevirdi. Konuşabilmek İçin son bir gayret sarfelti. Gülümseme-ğe çalıştı. Fakat, beceremedi. Camlaşmış gözlerinde sonsuz bir merhamet İfadesi belirdi; başını hafifçe salladı. Sonra 611, Jim'in elini buldu. Sıktı, hafifçe sıktı ve hareketsiz kaldı.
Masanın üstündeki lâmba tütüyordu. Doktor söndürdü.
(Arkası var)
[ —kesimli hikâye == |
İsianhuiun eşsiz haynahları:
Meyhanenin garsona Frıuı-fUTB, aabl'nin oturduğu masasın yanına giderek:
____Haberin var mı Gabi? Dostun Joje hapishaneden çıka. Ben! görmek istiyor; Dd arka-daşiyle beraber hususi odada bekliyor, dedi.
Gabi, bu sözler özerine diz bağlarınca kesildiğini hissetti. Bunca aydanberi korku ve heyecanla beklediği müthiş an nihayet gelmişti. Kaçsın mı? Fakat nereye kaçsa, nerede sak lansa Joje, muhakkak onu bulacaktı. Bu düşünce ile burası odaya doğru yavaş adımlarla ve tam bir tevekkül İle yürüdü.
Joje, kendisi gibi apaş iki ar-kadaşıyle bir masada oturuyordu. Hapiste geçirdiği Üç yıl. onu hiç değiştirmemişti. Yalnız çehresi eskisinden daha soluktu.
Üç apaş, odaya giren Gabi'yl kayıtsız bir tavırla «üzdüler. Fakat genç kadım en ziyade korkutan ve ürperten cihet, bu «özde sükûnetleri İdL Kadın, elini Jojeye uzattı. Fakat, o, görmemiş ve anlamamış gibi davrandı.
Gabi, rnaonm kenarındaki İskemleye çökerek hakkında verilecek mahkûmiyet kararını beklemeğe başladı. Jojenin kendisi hapishanede iken şarkıcı Fernando'yu sevmiş olduğunu re uğrunda gediği hırsızlığın mahsulü olup saklamak İçnl kendisine vermiş olduğu on. beş bin frangı yeni âşıkı ile beraber yediğini öğrenmiş bulunduğunu seziyordu. Şimdi de Joje. bu ihanet ve sadaka tsız-hğından dolayı kendisinden intikam alacaklı
Talihsiz hayata, bir sinema şerit! gibi bir an gözlerinin önünden geçti. Sokak kaldırım-lannda, bar ve meyhanelerde apaşlarla beraber büyümüştü. Kimse kendisine İyiliği öğretmemiş olduğu için sık sık gö-tülük işliyordu.
Vahşi ve İntikama aşıklan tarafından öldürülmüş olan arkadaşlarını hatırladı ve kendisinin de bir gün aynı âkıbete uğrayacağına hükmetti.
Nihayet Joje ağanı açtı:
— Her şeyi biliyorum Gabi! Ben hatırın İçin kodeste çürürken sen Fernando'yu dost tutmuşsun. Zam an ıs gelince onun hesabım göreceğim. Fakat daha evvel senin hesabını görmeliyim. Beni tevkif etmeden evvel saklamak İçin sana on beş bin frank vermiştim. Paranın sende bulunduğunu itiraf etmektense hapse girmeği tercih ettim. şimdi eve gidelim de parayı bana ver.
Demek Joje, borçlarını ödemek. yeni bir kostüm ile bir akordeon satın almak İçin bu parayı Fernando'ya verdiğini bilmiyordu. Mademki İş böyle İdi. Bütün kurtuluş ümitleri kesllmemlştl. Bir bahane ile vakit kazanmağa çalışacak ve belki de bir kaç gün sonra Jojenin hiddeti geçecekti Bu ümitle gülümsiyerek cevap verdi:
— Paralan saklamak İçin bir arkadaşıma verdim. Yarın akşam getirip sana vereceğim. Femandoya gelince..
Fransuva sert bir sesle sözünü kesti:
— Sesini kıs! İzahat İstemem. Bu arkadaşın nerede oturuyor?
Gabi:
— Nöyl'de! sözlerini kekeledi.
— Uzak yer değil Şimdi derhal gidip arkadaşını bulacağız.
Gabi, bu talep karşısında afalladı, zihni ışliyemez oldu. t>ç apaşın ayağa kalktığını görür görmez, o da ayağa kalktı.
Meyhaneden çıktılar bir taksiye binerek Nöyi'ye hareket, ettiler.
Taşdelen ve çevresindeki sular
Yazan: Prof. Dr. Kerim Öcter Ç’AfJLAR
Ihdın
dereceleri Fransız
Miky asıma derecesiyle
bakımından ilerdedir. 53,5
İstanblun en iyi sulan Alem- .su 30 metre mesafede iknlci bir 141,7 miligramdır, dağı ormanları içinden çıkar. Bu ormanlar Karadeniz Boğazından 25 kilometre, Marmara-nın Kartal sahillerinden 35 ki- açık depodan akıp geçmekte ve
ıssız yerlerde hiç ümidi kalmıya-
bütün kuvvetini
lacakiar ve o bir kurtuluş çaktı.
Birdenbire
topladı, takdntn kapısını açarak birdenbire kendisini dışan attı.
Kapısı yan açık bir barın İçinden akordeon nağmeleri aksettiğini İşlttL Bu nağmeleri derhal tamdı.
Bu. sevgilisi Femando’nun sık sık çalıp Okuduğu bir şarkının nağmeleri İdL Fernando .barda bulunduğuna göre kendisine yardım edebüecektl.
Fakat birdenbire zihninden şimşek gibi bir fikir geçti. Fer-nando'nun başına bir felâket gelmemeli idL Gabi, kapısı yan açık bara gireceğine, karşı istikamete, ıssız tarafa doğnı koşmağa başladı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Yalnız Azrailin kendisini kovaladığını hissediyor ve-görüyordu. Kalbi hat ve dehşet İçinde, deli gibi koşuyordu.
Jaje, vaidt kaybetmedi. Ga-bi’nin kaçtığını görür görmez, dehşetli bir küfür savurarak kovalamağa başiadu
Gabi, apaşın kendisini hızlı hızlı kovalayan ayak seslerini İşitir işitmez, damarlarındaki kan korkusundan dondu.
Apaş arkadan kendisine:
— Dur! diye haykırdı. Kadın duracağına koşmasını hızlandırdı.
Haydut, yine arkasından:
— Dur namussuz kahoe! diye gürledi.
Zavallı kadın bütün korkusuna rağmen mütemadiyen koşuyor, âdeta uçuyordu.
Şimdi bulunduğu yer, ıssız ve kapkaranlıktı.
Joje, bu kapkaranlık yerde ona yetişti. Hiç bir söz söylemeden elinde tuttuğu sivri uçlu
keskln bıçağını. İki küreğinin arasına sapladı:
Gabi, dudakları arasından çıkan:
— Ah. yandıml feryadiyle yere yuvarlandı.
Kaçarken arkasında bıraktığı kapısı yan açık bardan âşikı Fernando'nun çaldığı akordeonun nağmeleri aksediyordu.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Müthiş sıcaklar
İspanyada sıcaklık
58 dereceye çıktı
Madrlt 24 (A.A.) — İspanyada sıcaklık günden güne artmaktadır, Sıcaklık derecesi 40 a yükselen Madrlt, Cordon şehrine nazaran serin addedilmektedir. Zira bu şehirde termometre 58 i göstermektedir. Kuraklık bir çok orman yangınlarının çıkmasına sebeb olmuştur. Bilhassa Sevll’de 50 bin ağaç yanmıştır. EJescorial’de balen büyük bir ölüler âbidesinin inşa edilmekte olduğu «Kahramanlar vadlshnln etrafını çeviren ormanda 7 kilometre boyunca bir yangın çıkmıştır. Askeri kuvvetler yangını önlemeğe çalışmaktadırlar.
Belediyenin Cumhurbaşkanı şerefine ziyafeti
Şehrimiz belediyesi, Cumhur-, başkanı Celâl Bayar perşembe günü akşamı Taksim belediye gazinosunda 250 kişilik bir ziyafet verecektir.
Ziyafetin hazırlıkları hararetle devam etmektedir. Davetiyelerin tevziine bugün başlanmıştır.
Bebek sergisi
İstanbul sergisinin ,( sergi sarayındaki 37 r İştirak ettiği milletler bebek sergisinin İzmlre miyeceği anlaşılmıştır,
İstanbul sergisinin en ve orijinal bir köşesi ve lekelimizin ince bir sanat eseri bulunan bu serginin İzmlrdeki fuara iştirak edilememesi şayanı teessüftür.
Üç apaşın tehditkâr sükûtu. Gabi'nln kalbini bir kerpentl gibi sıkıyordu. Rüya mı görüyordu, yoksa gerçekten müthiş bir sahne mi yaşıyordu? Bilmiyordu. Beyni zonk 1 uy ordu.
Birdenbire vaziyetin fecaatini kavradı. Parayı almak İçin Nö-yi’ye gidiyorlardı. Fakat hangi paralan alacaklardı? Paralan çoktanberl Fernando yiyip bitirmişti. Gabi, şarkıcı Fernan-do'nun vaziyetini daha ziyade vahimleştirmemek için katiyen bunu söylemlyecekti.
Fernando’yu, kendisi gibi sürtük kadınlara bas ateşli ve sönmez bir aşkla seviyordu.
Şlmdo kaçıp kurtulması lâzımdı. Taksinin ram!?ırı arkalından dışan baktı Pek az ay-dmhk »r yoldan geçiyorlardı. A» «onr* geç kalmış olacaktı. F*ri» şehrinin dışına çıkmış o~

çeşmeye verilmişti.
Mütevelli suyu üstünde de-1 Büyükelmalıda 0,09, Müıevelli-|mir kapak bulunan bir tarafı*de 1 raddelerindedir. Mikyasıma derecesi en yüksek görülen lonıetre, Karadenizin Şile kıyı- Jbundan kimse faydalanmamak- Defneli suyu aslında yine mem-larından da 40 kilometre bir ,1a idi. Bûyükelmalı suyu İse a- leke Un en yumuşak sularından uzaklıkta bulunan Alemdağı ğaçlık bir yerde kayalar arasın- . köyünün etrafını çevreleyen ' binlerce hektarlık sahayı kaplamaktadır. [•]
Alemdağı ve buradaki mem-baları ihtiva eden arazi 990 hicri tarihli bir vakfiyeye göre ü-çuncü Muradın anası Nurbânu (Atik Valide) sultana alt bulunmakta idi.
Yalnız İstanbul’un, değil, dünyanın en yumuşak sularının kaynadığı Alemdağı muhitinin galip jeolojik yapısını silisli kayalar teşkil etmektedir. Ru-subi kayalardan Silur devrinin kuarsitleri, Devon devrinden de killi şistler hâkimdir. Yüzlerce senelik meşe ve kestane ağaçlarından mürekkep dalgalı orman arazîsinin denizden en yüksk noktası 500 metreyi bulur. Kaynak mahalleri ' İtibariyle bu yükseklik Küçûk-elmalıda 70. Taşdelende 210. Malkuyusunda 220, încirll ve Saray sularında 224 Taflanlıda 240. Bûyükelmalı suyunda 284 metredir.
Biz bu yazımızda Taşdelen! merkez tutup onun etrafında çevrelenen on dakika mesafedeki Mütevelli, on beş dakika u-zakta bulunan Bûyükelmalı ve Taşdelenin otuz beş dakika uzağındaki Defneli sularının hususiyetleri üzerinde duracağız.
Suların 18 yıl önceki hali Osnıanlı İmparatorluğu zamanında devletin geniş hudutları İçinde eşine ender rastlanan şerefinel'3,r şöhrete sahip olan Taşdelen 'kaynağına, bundan 16 yıl evvel 1934 senesinin sonbaharında İlk defa giderken duyduğum heyecanı hâlâ bütün şiddetiyle nasıl muhafaza elliyorsam orada gördüğüm iptidailiği de o nispette bir acı ile asla unutamıyorum. Nasıl olmuş da asırlarca sultanlara. vezir ve vükelâya sağlık dağıtmış bLr kaynak. İstanbul gibi çeşme Ve sebillerin en muhteşemlerine sahip olan bir yerde bu derece İptidai vaziyette bırakılmış, şaşılacak işlerdendir. Benim Taşdelen kaynağını gördüğüm tarihte toprak seviyesinden üç metre kadar aşağıda. merdivenle inilen iki oluklu basit, bir çeşmeden akmakta idi. Halk Taşdelen suyunu sağ ve sol çeşme diye ikiye ayırmakta ve sağ çeşmeye ötekinden fazla kıymet vermekte ıdl. Su bu çeşmelerden tenekelerle alınıp yukarıda pek İptidai ve her türlü sağlık şartlarından uzak bir halde damacanalara dolduruluyordu. Taşdelende yegâne fennî tedbir, kaynağın bir kaç yüz metrelik çevresinin telle kapatılmış ve bir himaye mintaka-sının kurulmuş olmasından ibaretti.
Bu manzume İçinde fenni kaplaja salılp olan tek su Defneli Idl. Rahmetli Atatürk bu suyu beğendiği için kaynak toprak seviyesinden 12 ayak iner- . divenle İnilen bir mermer çeşmeye alınmış, filtre tesisatı yapılmış ve her zaman kilit altında tutulan bu çeşemeden akan ;
ye
spor milletin r arası s gide-
cazip mem-
Tahran Ziraat Fakültesi talebeleri Atatürk’ün muvakkat kabrine çelenk koyarken
.ıcKeun en yumuşsa suıarınuan 'biridir. Bu bakımdan Bııyükel-malı suyu Taşdelenden de üstün bir durum göstermektedir. Bununla beraber ameli olarak, Defneli hariç Taşdelen, Büyük-elmalı ve Mütevelli suları gerek kuru madde itibarile birbirlerinden farklı sayılmazlar. Radyoaktivite Dfenell suyu en Eman ölçülen radyoaktivitesiyle bu su bölge içinde bir rekor kırmaktadır. Büyüksımnlı-da radyoaktivite 215 Eman. yetlerini yazmaBan önce Taş- Mütevelli suyunda 5.9 Umandır, Radyoaktiviteyi muhafaza bakımından sular şu sırayı takip ederler: 15 gönle Büyün elmalı birinci, 14 günle Defneli ikinci, 9 günle Taşdelen üçüncü. 7 günle Mütevelli suyu dördüncü gelir. Suların hizalarında gösternlen gün sayıları onların radyoaktiviteyi tutma sûrelerini göstemekle beraber bu müddet geçtikten sonra sularda ema-nasyon kalmadığı sanumama-Jıdır. çünkü aradan 25 gün geçmiş olduğu hâlde dahi bu sular yine muayyen bir miktar radyoaktivite göstermişlerdir. Bu hal bize Taşdelen çevresi sularının üç hafta sonra içilmeleri halinde dahi radyoaktivitelerini korumakta olduklarını göstermektedir.
Taşdelen ve civarındaki sular hakkında yapılmış olan bu analizlerden umumî bir netice çıkaracak olursak bu suların litrelerinde erimiş türlü emlıih yani kuru madde miktarının 42 - 57 miligram arasında ta-havviil eylediği ve mikyasıma derecelerinin 0,1 İle 1 Fransız derecesi arasında radyoaktivitelerinin 6 - 53.5 Eman aracında değiştiği görülür Bu evsaftaki sulara İstanbul civan hariç, şimdiye kadar ne Tîirkl-yenln başka yerlerinde ve ne diğer memleketlerde rastlanmamıştır. Bu sular en nefis sofra suları arasında olup mide, karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarından muz-tarip olanlara bilhassa şayanı tavsiyedir. Mikyasıma dere-celerlle radyoaktiviteleri bakımından tesbit edilmiş olan farklar sulann birinin diğerin» tercihini icapettirecek ehemmiyette sayılmamalıdır Sulardaki hafif asid reaksiyon son zamanlarda tesbit edilen organik asldlerden ileri gelmektedir ki bunların bazı bünyelerin yaptığı taşları eritmek, noktasından çok ehemmiyeti vardır. Yalnız yazımızı tamamlarken mikyasıma dereceleri pek düşük, yani kireci az olan Taşdelen sularının, bu madde ile vücut İskeletlerini teşkil çağında olan çocuklara şayanı tavsiye olmadığını söylemek doğru olur.
dan kaynıyan başı boş bir su İdi. Burada hiç bir tesisat yoktu. Bir zamanlar. İştanblun başta gelen ziyaret yerlerinden o-lan Taşdelen ve çevresinde bizim gittiğimiz gün sakalardan ve Evkaf adına mühtırdağıtan bekçiden başka kimseler yoktu. Taşdelenin bugünkü hali
Taşdelen ve yakın çevresindeki suların, vasıflarına ve hıısl-
, delen kaynağında bugün mev-, cut olan tesisleri anlatmak isterim. Bir tarihte iptidailiğe ör-. nek gösterilebilen Taşdelen bu-ı giın fennin ve hıfzıssthha şart-larınuı en güzel bir numunesi şeklinde temsil edilmektedir. Vakıflar umum müdürlüğü burada suyun İnsan eline değmeden şişelere doldurulması İçin ne icabedlyorsa hepsini yapmıştır. Su kaynağından emaye borular İçinde gelir, faynas ve cam kaplı depolarda toplanır, buradan otomatik makinelerle temizlenmiş damacanalara dolar, mühürlenir ve temiz bir şekilde sevkedillr.
Taşdelen suyunun evsafı
Taşdelen suyunun eskiden olduğu gibi şimdi de sağ ve sol çeşmelerinden akan sular ayn borularla alınmış, ancak bunlar aynı depoda birleştirilmiş bulunmaktadır. İki su arasında pek az bir fark, hâttâ nazarı itibara alınnnyacak derecede bir fark olduğu için bunun üze-rnlde durmaya bile lüzum yoktur.
Sağ çeşmenin suyunun litresinde 45. 8 miligram sol çeşmede İse 47 miligram kuru madde vardır. Aradaki 1,2 miligranılık ufacık fark hiç de önemli değildir. Bu hassaslyle Taşdelen suyu âdeta imbikten çekilmiş bir malmukattan andırmaktadır. Taşdelen mikyasıma derecesi 0,1 Fransız ve 0,0? Alman derecesidir. Sağ ve sol kaynaklar arasında bu bakımdan hiç bir fark yoktur, rkl çeşme arasında esaslı fark radyoaktivite bakımındandır. 1934 de, yani sular üzerinde bugünkü ıslahat yapılmadan önce tesblt edilen radyoaktivite sol çeşmede 17.6 sağ çeşmede ise 6 emandı. O tarihte Taşdelen suları, kaynaklarından çıktıktan sonra geniş ve iptidaî kanallarla çeşmeye geldikleri İçin su kaynağından çıkar çıkmaz radyoaktif em ana-slyonlarını derhaJ atmosfere veriyordu. Kaydettiğimiz radyoaktivite miktarları 1934 te çeşmelerden akan sulara alt o-lup aradaki fark sağ çeşmenin bozuk ve hava alan bir kanalda akmasından ileri geliyordu. Modern tesisat yapıldıktan sonra İki su arasındaki aslında bulunmayan fark kalmamıştı.
Taşdelen çevrelerindeki diğer sular
Taşdelen çevresindeki diğer sular evsaf itlbariie Taşdelen-den az farklıdırlar. Kuru madde tutan Büyükelmal] suyun-
1*1 Dr. Saadi Nazım Mirven: uv SUyun-
Istaııbul Sulan. 350 büyük sahi- da 44 5 miligram, Defnende 53 felik resimli bir kitap. 1946. ) miligram. Mütevelli suyunda
Çok miktarda inşaat malzemesi geliyor
Son aylar içinde şehrimize külliyetli miktarda İnşaat malzemesi gelmektedir. Bu ise, yaz aylarının inşaat mevsimi olması sebebiyledir. Nitekim son günlerde şehrimize yeniden on bin torba çimento gelmiştir. Yerli istllısalâL ou hesabın dışındadır.
(Foto: J. Arthur Rank»
(Foto: J Arthur Rant
faz‘a vücut muba-
ha lar ha onların açık, sizin de kapan havada yaşamanızdır. En çirkin bir kadın bile açık havada güzelleşebilir. Bunu asla unutmamak lâzımdır.
2 — Bu bluz, şeffafa yakın İnce bLr kumaştan yapılacaktır. Göğüs kısmı-boydun boya beyaz İştir. Etrafı kırmalıdır. Arzuya göre dantel
de olabilir Lş de. Kolları Japonedir. Kol ağızları yaka gibi işlemelidir.
3 — Bu çok orijinal blûz beyaz ketendendir. Yaka vc kolları delik İşidir. Üstü de yine ketendir. Fakat koyu olması şarttır.
Yukarkl üç model yapılması ve giyilmesi bakımından hakikaten pratik ve cazip olduğu için, bilhassa yazı sayfiyede geçirecek genç kızlarla genç kadınların mevsimlik gardrobunu zen-
ginleştirmek bakımından şayanı tavsiyedir.
Yazlık kıyafetlerde artık lükse ve şatafata ehemmiyet verilmiyor. Kadın modalarının yazlık cephesinde tabiiliğe ve sadeliğe doğru kuvvetli hamleler kaydedilmektedir. Ayakkabıların tefer-ruatsızlıgı, yaka ile kolların basitliği, kısa saçların kendi âlemine bırakılması...
Bütün bunlar, kadınların lehine olarak hiç de yabana atılmayacak şeyler. Az masraf çok rahatlık.
Açık havanın faydaları
az gıda aldıkları halde imsizden. daha sıhhatli ve dı-mütehammildirler. Sebep,
1— Plaj ve sayfiyeler için bu sene çok moda olan bir kıyafet. Pantalon beyaz ketendendir. Kapak, pantalo-nıınun yan dikişleriyle beraber çıkarak dışarı dönmektedir. Bel kısmındaki kemer giyip çıkarmayı kolaylaştırmak için ya arkadan. yahut da yandan fer-muarlı olacaktır. Pantalo-nun en orljinat tarafı cepleridir, Üstü yollu bir kumaştandır. Basma yahut tafta da olabilir. Bu kısım da çok basittir. Üst kenarları kırmalıdır. Göğüs kısmına o-lurması için tel geçirilmiştir.
hem eğleniyor, hem de zahmete katlanmadan hatlarının kıvraklığını faza için en faydalı sporu yapmış oluyor. Yıldızın adıt Sally Ann Hoves’dur. İngiliz arUst-lerindçndir. Kollarlyle bacaklarının güzelliği sayesinde çaoui: parlamak imkânını bulmuştur. Bunu da spora borçlu olduğunu söylüyor.
En bıty-mıdıı 3alık takılmış, besbelli.
En bezdirici, en bunaltıcı yaz günlerinde insana neşe, hareket ve çeviklik veren deniz olmasaydı ne yapardık acaba? Sahi isiz memleket İnsanlarının lüzumundan fazla durgun ve soğukkanlı olması meselesini âlimler bu noktadan çözmüş bulunuyorlar. Hakikaten de öyle. Yukarda resimlerini gördüğünüz iki İngiliz yıldızı da bunun böyle olduğunu İspat etmiyor mu? Gözlerinde ürperen, dudaklarında açılan tebessüm. yüzde yüz denizin verdiği neşeden ileri gelmiyor mu? Sol-dakirılrı adı Barbara Murcuy'thr, sağdaklnln de Lana Morriş.
(Foto: J. Arthur Rank)
Kol ve bacak güzelliği
Hava karın doyurmaz diyorlar. Fakat aslen RomanyalI, hâlen de İngiliz yıldızlarından bulunan sevimi Nadla Gray hiç de aynı riktrae değil. Güzelliğinin ve şuhluğunun yüzde yetmiş beş nispetini açık havayla güneşe borçlu olduğunu sık sık tekrarlamaktan I çekinmiyor. Nadla bakın ne dli yor: «Köylülere dikkat ediyor | musunuz? Şehirlilere nazaran 'çok daha fazla çalışıp, çok da-
Aınerlkalı gazetecilerden biriyle Esther Wllliams arasında» güzellik mevzulu ve hafif tertip münakaşalı bir konuşma oluyormuş. Çene yarışında gaz Keçiyle başa çıkamiyâcağını an-Jjyan yıldız, münâkaşanın daha fazla hararetlenmesine meydan vermemek irin şöyle bir sual sormuş:
«Benim için tamamiyle kusursuz bir kadın diyorlar. Siz de bu fikirde misiniz?» Gazeteci, yıldızı alıcı gözüyle şöyle tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra- »Hayır» demi.«Aynı fikirde değilim. Sizin kimsede olmıyan çok büyük bir kusurunuz var.» Bsther hayret etmiş ■ «Nedir bu çok büyük kusur acaba?» Gazeteci de oıyık altından gülmüş: «Sizin en büyük kusurunuz, kusursuzluktur Esther. kusursuzluk...»
Yukarıki resim. Esther Wllliamsın çevirdiği «Duchess of î-dao- isimli iek^lkolor filminden bir sahneyi gösteriyor.
"oto M. (3. ş₺)>
Eşte, tıayll uzun ve yorucu süren bir çalışma devresinden sonra yaz tatilinin gamsız günlerine kavuşmuş bir yıldız. Mutad banyosunu yapmadan evvel yarım sa3t kilreıs çekecek. Maksat bir taşla iki kuş vurmak. Zira kürek çeke.vK
Silk kucaklaşma
Soyunup dökündükten sonra denizle ilk defa kucaklaşma faslı, toy ve tecrübesiz bir genç kızın sevgilisiyle kucaklaşması kad3r ürpertlli ve mütereddit oluyor. Bünyedeki hararetle, sulardaki soğukluğun çarpışmasından »eri gelen bir nevi tepki şeklinde kabul edebiliriz bunu. Fakat sıcakla soğuğun bir kere de Ayarı bulundu mu. değme keyfine artık. İşte yukarıda diğer bir resmini gördüğünüz Sally Ann Hoıves da kayık gezintisini bırakmış, şimdi kendini denizin serinliğine hazırlıyor. Braz sonra sularla kucaklaşacak.
(Foto: J. Arthur Raııkı
K arter, kısmet, mukadderat nevinden mefhumlara hiç Kıymet vermez olduk. Bunlara, mâzlnln karanlıklarından fırlamış birer hortlak nazariyle bakıyoruz artık. Yirminci asrın makina gürültüleriyle dnıup taşan kulaklarımız, bâtıl Itı-kadlara iyice kapanmış bıüuntiyor. Yahut böyle zannediyoruz da. hepimizin ruh âleminde ou mefhumları besliyen gizli ler var. Olmasaydı, yaşamamıza İmkân kalmazdı zaten, ümitsiz, en bedbin anlarındı. «Ne yapalım1’ Kaderimiz mu? ...» diye kendini teselliye çalışmayan bir tek Jclşi var acaba9 İngiliz yddızlarından Jean Kent de aynı fikirde, tutmak niyetiyle attığı oltaya, sadece eski bir pabuç Fakat yüzündeki tebessümden kaderine razı olduğu Öyle ya. olta bomboş da çıkac lirdi.

25 Temmuz 1950
AKSAM
Sahlfe T
Formoza'ya taar ruz hazırlıkları
Cört komünist ordusu hazırlanmış, Amerikalılar tedbir alıyorlar
Talpeh M (A.A.) — Dört komünist Çin ordusu Formoza’ya karşı hücuma geçmek maksadıyla Formoza’nuı karşısında bulunan Fukien mıntakasında toplanmaktadırlar.
Tchar.g Kal Chek milliyetçi çin hava ve deniz kuvvetlerine, komünistlerin hücumuna karşı Formnza. boğazındaki milliyetçi çtn adalarını müdafaa etmeleri İçin emir vermiştir.
Resmi askerî kaynaklardan açıklandığına göre Amey U-m anının bir kaç kilometre açığında bulunan Klnen »dalarının bombardon anına son verilmişi ir ve şimdi bu mmtakada her an havadan ve denizden bir hücumun başlaması beklenmektedir.
Hükümet sözcülerinden birinin, açıkladığına göre beklenilen hücum vukubulduğu takdirde bu. Formoaa'ya karşı girişilecek savaşa başlangıç teşkil edecektir.
TaJpeh 23 (A.A.) — Amerikan yedinci filosuna Formoza'nın
..........................
Yusufelideki
müdafaasını emreden Başkan Truman. milliyetçi Çinlilerden çin kıtasına karşı yapılacak herhangi bir hareketi durdurmalarını İstemiştir.
Dışişleri Bakanlığına mensup bir sözcünün dûn Talpeh'de açıkladığına göre hücum başladığa zaman çin kıtasındaki komünist tahşidatuıa karşı, milliyetçi Çin deniz ve hava kuvvetlerini yollayıp yollamamak mevzuubahls değildir.
Milliyetçi Çin askerî istihbarat subaylarının İşaret ettiklerine göre Formoza ordusunun 100 mil ilerisinde bulunan Che-kiang ve Fukleıı eyaletlerinde Çinli komünistler geniş çapta hazırlıklarda bulunmaktadırlar.
Bildirildiğine göre komünist general Chenyl, sahil mmtaka-sına dört komünist ordusunu toplamaktadır. Sahilde yeni hava üslerinin kışa edildiği ve ağır bombardıman uçakları İçin uçuş pistlerinin uzatıldığı da aynca ilâve edilmektedir.
ısnunıııııııııııtımunıımıııııııııııuıiıımıııiiiııirtiK
hâdise
Hâdisenin takipsiz kaldığı doğru değil
Vahşi Afrika
(Baş tarafı 4 üncü sahi f ede)
tam mânaslyle şıpır bir heriftim. Buna ilâveten mağrur ve kendimi çok beğenmiştim.
Ben yanımda bir çadır, bir Od at. silâhlar, cephane ve gıda maddeleri bulunursa kendimi bu diyarda dolaşmak 'için tamamlyle teçhiz edilmiş zannediyor ve Sudana giderek hiç bir güçlük çekmeden dolaşacağımı ve fevkalâde kahramanlıklar göstereceğimi f arze diyordum-
BULMAC
1 3 3 « 6 « T 8

1 1 1 ■ 1 1
1 1 1 1 1 1
1 1 I ■ 1
o- l ■İlil
■ 1 1 1 1 1
- M 1 1 1 1 1
1 ■1 1 1 1 1
*■ 1 1 1 1 ■ 1
- II ı 1 n
Soldan sagu: 1 — Tekerielc. 5 — Kısa defti! - ijarctlc «ulatma. 3 — Koymak. 1 — Dikine - Nota, • — Yol - Tersi tas demektir. S — Basma «t» fir lirse geriye rlcftlL 7 — Tersi bundan sonradır. 8 — Soru eki -ÖldOrmr. J — Çabuk - YajdSO fır-
1949 senesi Martında Yusufeli ilçesinin Vanishav köyünde köy muhtarı ve jandarmalar tarafından işlenen bir cinayetin takipsiz koldığı hakkında son günlerde yapılan neşriyat üzerine vaziyeti tahkike çalıştık Şehrimize mezunen gelen Yusufeli savcısı Basri Akkiray'ı bulan!: bitlise hakkında İzahat İstedik. İlçe savcısı bize şu izahatı verdi:
— Hâdise, Vanisav köyü muhtarının: bu köyün Ciiât mahal-______________ _ ______
Icsi sakinlerinden salma para- iar. 10 — pou» mevkii, sini haczen tahsili sırasında
kuuntı mutaaınp savcılığıma dcJfI( 3 _ Açıfc . Erkek. ( _ İşe el koymuş ve hükümet tabi- , Terci denaetln yarıdan fn-Lun - Terci b) ıie birlikte mahallinde gerekil |₺ir m«nn B. ~ Lg_r;,r(la!.0?_n.ak' tahkikat yapılmıştır. Tahkikat sırasında olayın köy muhtarı ve jandarmaların İdarî vazifelerini ifa sırasında cereyan ettiği anlaşılmış ve dosya Memurin Muhakemat Kanunu hükümlerine uyularak İlçe idare t _ ____________r
kuruluna gönderilmiştir. İlçe idi. uix 10 — Kesmemek, idare kurulu gerekil soruştur-j madan, sonra yet İdare yollamıştır.
heyeti, muhtarla jandarmaların bilediği fiili, ağır ec-zaya müs-telzom mevaddan görerek dosyayı Artvin ağır ceza mahkemesine tevdi etmiştir. Bu dâva,] halen mezkur mahkemede gö-1 rülmekte olup iddia edildiği g+bl hâdise takipsiz kalmış de-1 fildir.
' ( — Tersi d«ılx tnesjft 6!çUsQ -Haykırma. T — öperalCr masasına 1 yat, g — Cici bebek deftiL
I GEÇEN BULMACANIN HALLİ
I Soldan »gs: 1 — Mı-ödere*, ı — ı ÛrOrmcU. 3 — Temerküz, 4 — Esasi.
• De, I — Yunan. e — AJav, Ton. , 1 — Hanay, • — Rl. Rahip, • —
— | Yutandan aşağıya: 1 Milharrlk.
dosyayı vliâ- s _ E£ci K^e, j _ «omayan. u. heyetine,4 — Drcsuvar. 5 — Emrin, Y»Je, « — Vilâyet İdare Kek- *’• Hnm- 7 — Eiüdno. ue. ı — • ■ - ' Size, b’apak.
YENİ YAYINA
i 5
On bej seneden beri İMilnan olarak İntişar eden «İŞ» mecmuasının «on nüshası dn çıkıt.
HAYATİN ZEVKLERl
İnsan ruhunu yUkselUr. ıstıraplar-dan kurtarır. gerçek saadet yolunu fıÇretlr. Mütercimi: Enver Hnlll Ka-laklı. >taU; J50 K*. tur.
TÛBlK FÖUtLOR A HA 5 Tl HM AL AHİ
Bu tümdeki aylık halkiyat ve hflT-■lyat dergisinin 12 nel sayısı da dcftcrll yaîilnrla çıkmıştır. İçinde folklorumuzun çesilll kolla rina ali derleme ve etütler yer Mimlidir.
Bcyoftiunda Saray. BabıSMdc İkbal. *By azı t La Akgiın. Ankarada Bcrkalp. izmlrdc Ccrrhoglu KHabcvile bağlıca bayilerde bulunur. Sayın 25 kuruştur.
ZAYÎ — Tokat Reşadiye nüfus m r-m urluğundan aldığım ve İçinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı ve »49 yılına ait yol makbuzu ve muayene cüzdanımı kaybettim. Yenilerini alacağımdan eskilerinin hükmü yoktur
1926 Dokumlu
Mustafa ojin Hüseyin Şimşek Çiftlik köyünden
Mahkeme Koridorlarında
Bayan Müjgâmn pervanesi!
— 2 —
ılanmak lâzım. Kendisi Müj-_ . . . gâncığıma pervane oldu am-
Hanım teyze, zabıta mc- mj ^j7tm tıiraz ağırdan a)ma-■ ıvıınnn oanınrla r»rjı mn | , . _ _ . -. ,
imiz jcab eder. Ben böyle şeylerin yolunu yordamını iyi bilirim .
I — Pekâlâ, teyze hanım. Si-
SAÇLARINIZI
KUVVETLEN D İRMEK
İçin
l;te. Parislen gelen bir reçele
Ankara BeYdıye Başkanlığından
1 — Ankara - Şehir duhıiı yollarda yaptırılacak muhtelif makadam şose, asfalt ve bitümlü şalini kaplama işi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen keşif bedeli (332493.8ü) liradır.
3 — Teminatı (170491 Ura (75) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır,
5 — şartname ve keşif cetveli ve sair evrak her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
8 — İhalesi 7/8/950 pazartesi günü saat IS da Belediye de toplanan Komisyonda yapdacaktır.
7 — Bu işe girmek İsteyenlerin ticaret odasına kayıtlı bulunması ehliyeti Fen İşleri Müdürlüğünce kabul edlleeslî asfalt mütehassısı bir mühendis ve Y. Mûhendlu Ue teşriki U12-tal ederek sözleşmeyi birlikte imza etmeleri, asfalt maKinesi ve püskürtme kazanı bulunduğunu lsbat etmeleri, asfalt makinesi ve puskrtme kazanı* bulunduğunu lsbat etmeleri ve (150.000) liralık beton asfalt işi yapmış olduklarına dair vesika Ibrazlle. İhaleden üç gün evvel (tatil günleri hariçı müracaatta yeterlik belgesi alarak teklif mektubuna eklemeleri şarttır.
8 — İsteklilerin 2490 sayılı kanun gereğince hazırlayacak-
İ8rı teklif mektuplarını belUgünde saat on beşe kadar komisyon başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve Kale'de hazır bulunmaları lâzımdır. (9632 1
muıujıun yanında oturan | maznunu tehditkâr bakışlarla süzerek:
— İşte böyle, dedi. İyi bir ___________
kısmet çıkınca kızı daha faz- zin mücevherlerinizi kâtip la bekletmemek lâzım. Biz a- mi getirdi?
damla konuşurken Müjgân — Ne kâtibi ayol? Ertesi da geldi. Dışarıda kulağına'gün akşam oldu, kimse gel-fısıldadım, sonra misafirin J çpedi. Bir gün daha bekle-yanına soktum. Ne desin ( j:1- --------—1—
yavrucak? Cenabı Allah nasıl yazmışsa öyle olur tabiî, «Sizin mücevherat mağazanız nerede?» diye sordupı, tarif etti; «İsterseniz yarın buyurunuz. Ben mağazada her za-
Şeytan ve şarlatan bir kılavuza çattım
Sudan'ın merkezi olan Har-tum'da. bir çok kişilerin tavsiyesini nazarı dikkate almayarak, tek başına, her hangi ilmi ve pratik malûmata sahip olmadan. hareketim, İlk akılsızlığı teşkil ediyordu.
Nll vapurundan çıkar çıkmaz, ilk olarak bana ve eşyama bir sülük gibi yapışan Mehmet Ali namında bir Sudanlı olmuştu. Bu herif hakkında oradaki beyazlar, beni İkaz etmişlerdi. Ben bu İkazları nazarı dikkate almadım.
Şehirde herkes bu adamın anlattıklarının tamamen yalan olduğunu ve bu heriflerin Har-tumun hudutlarının dışına çıkmadığını ve hattâ şehrin civarını bile tanımadığını,. Sudanda büyük baş vahşi hayvan avcılığı hakkında hiç bir malûmatı olmadığını söylüyordu.
Benim bu adam hakkındaki aoktal nazarım İse tamamen başka İdi.
İtiraf ediyorum: Mehmet hakikaten at'P tutmasını pek 8evlji*(>rdu. Mehmet bana mütemadiyen bu gibi vahşi hayvan hikâyeleri anlatıp duruyordu. Kanaatimce ondan daha iyi bir yolculuk arkadaşı bulamazdım.
Netice §u oldu. Hartamdaki bir çok kişilerin gücenir bir şekilde taaccüplerine rağmen, bu şeytan herifin dramatik gösteriş ve oyunlarına ve Arapça, İngilizce, İtalyanca, Fransızca ve Rumca lisanlarına aşinalığına kapılarak, kendisini kervanımızın şefi olarak, fâhlş bir ücretle angaje etmiştim. Fakat bu işte ne kadar yanıldığımı — Mehmedta anlattığı hikâyeler hariç — anlayıncaya kadar kervanımız, Fung eyaletine varmışta.
Daha vali konağının önüne vardığımızdan bir İki dakika geçmemişti, yanımıza yaklaşan birisi, vilâyetin güneyinde cehennem gibi sıcak bataklıklarında muazzam bir sürü boğanın mevcut olduğunu anlattı.
Bu boğa sürüsü 800 kadar tahmin ediliyormuş. Şimdiye kadar yalnız pek az kimselere bu boğaları yakından görmek vc sağ olarak geri dönmek nasip olmuş imiş.
Uzun bir mücadeleden ve bağırmadan sonra şu Arabın ağzım kapatabildim ve kendisinden İzahat İstedim.
Mehmet azametle: Bütün yabancı lisan bilgilerini ortaya atarak Allah yihafazak, diyor ve bir kaç Rumca kelime de araya karıştırarak, beni bu haber karşısında heyecanlandırmak İstiyordu.
Ertesi sabah yola koyulduğumuz zaman, uşaklarımız küskün, buna mukabil Mehmet gayet keyifli IdL
Ben de yakında göstereceğim kahramanlıkların İlk scvlnçl İçinde idim. Yolculuğumuzun üçüncü günü, yanımdaki altı Arap, gece malûm olmayan bir cihete doğru kaktılar. Mehmet küfür ederek atinin eğerini takıyordu.
dik, gene gelen giden yok. .Adanı hastalandı mı, ne ol-ı du, diye meraka düştük. 0-çüncü gün ben kalkıp mağazaya gittim. Kendisini bulamadım. Orada oturan adama: «Bu mağazanın saman bulunmam, fakat sizin hibi Hamdi beyi arıyorum, geleceğiniz saati bilirsem Me zaman gelir acaba?» de-beklerim» dedi. «Yarın saat......................... " “
on birde inşallah geliriz» dedim, o da: «Peki, beklerim» diyerek veda edip gitti. Ertesi gün kızı arkama takıp da götürür müyüm hiç? Kendim kalkıp gittim, kapısındaki levhaya bakarak dükkânı buldum. Sahiden de büyük bir dükkân. Sağıma soluma baktım, her taraf mücevherat dolu. Kapıdan girince a-dam beni karşıladı; «Hoşgel-dinız, vaJdeciğim. Yorulmuşsunuz. Hava ’ Gel bakalım»., lıp bir mahajk na götürdü., şerbetler ısmaı yiyip içtikten sonra adam; «Valde hanım, bizim dükkânın fena zamanında geldin. Bu saatlerde içerisi sıcaktan kaynıyor, ben tahammül e-dıp oturamıyorum, kâtibi bırakıp savuşuyorum. Sabahleyin serin zamanda gelsen, oturur da çaylarımızı dükkânda içeriz» dedi. «Zaran yok. Gelip gördüm ya. elverir. İnşallah başka bir zaman sabahleyin de gelirim» dedim. Dondurmacıdan çıkıp eve döndüm. Ertesi gün Müj-gân da gitti, içeriye girmeden dükkânı karşıdan gördü. O gün akşam üstü adam gene bize geldi. Aman Yarabbi Müjgâmn etrafında pervane-le rgibi dönüyor. Hediye olarak bir de altın bilezik getirmiş kıza. Amma yelâkin ben bu işleri mahalleliye duyûr-mak istemiyorum. Komşularımız çok kıskançtırlar, araya binbir fitne sokup işi bozmağa kalkarlar. Mahallede koca bekliyen Müjgân gibi daha bir sürü kız var. Mücevher tüccarını görürlerse tabiî kapmak isterler. Uzat-mıyalım efendim, herif bizim kız için yanıp tutuşuyor, benden cevap istiyor. «Bu işler birdenbire kesilip atılmaz. Hele biz de bir düşünelim, sonunda Allahın emri nö ise o olur.» dedim.
Bir aralık Müjgânın par-mağındafld yüzüğü gördü; «Elmasın yuvası çok kirlenmiş. Bunu getiriniz de mağazada temizlettireyim» dedi. «Bizim şimdiden mağazaya gidip gelmemiz münasebet almaz. Zahmet olmazsa sız götürünüz de temizlettiriniz* dedim. O sırada rahmetli efendiden kalan altın saat hatırıma geldl.Sandığm İçinde dura dura küflenmiş. Gidip onu da kordonlyle beraber getirdim. Adam baktı; «Saatin de kordonun da altını cok iyi amma rutubetten küf tutmuş. Bunları da bir defa altın suyundan geçirmek lâzım. Daha başka bir şeyler varsa hepsini birden götüreyim de ustalarım elden geçirsinler» dedi. Benim rahmetli amcam zengin a-damdı. Gelin olduğum zaman bana bLr çift pırlanta küpe vermişti. Tabiî sonradan ben de kızıma verdim. Yavrucak onu her ____________
takmaz, düğününe saklar. Madem ki yapacak adamımız var, onlar da bir defa elden geçsin, dedik. Küpeleri, yüzüğü, saatli e kordonu bir kâğıda sardık, adam alıp cebine koydu. «Bunlar yann yapılır. İsterseniz akşam üs-! tü kendiniz gelip alınız, isterseniz gene ben getireyim veyahut kâtibimle göndereyim» dedi. «Biz gelmiyelim, siz bir zalı m et ediniz de kâtip efendi ile gönderinizi dedim. Adama: uSen kendin getir» dersem, üzerine düşüyoruz da eve çağırıyoruz zanneder. Bu islerde sivaset kul»
. da çok sıcak-■>, diyerek beni a-"lebici dükkânı-dondurmalar, .adadı. Onları
ne zum tu ı gcuı u.c-
' dim. Adam dik dik yüzüme bakarak; «Mağazanın sahibi ı Hamdı bey benim. Ne istiyorsun hanım?» diye sorunca şaşalayıverdim. «Nasıl o-luyor da sen bey oluyorsun? Bu mağazanın sahibi Ham-di bey başka bir adam. Geçen gün geldiğim zaman burada idi ya. Hani, beni aldı da dondurmacıya götürdü. İşte o Hamdi beyi a-■ rıyorum» dedim. Bu sefer de adam şaşırdı, biraz düşündükten sonra: «Evet böyle bir şey hatırlar gibi oluyorum. Birkaç gün evvel buraya geldi, yüzük alacağım söyledi, o sırada bir de hanım geldi, müşteri de onunla beraber çıkıp gitti. O hanım sen miydin?» demez mi! Üzerime iyilik sağlık. Herif deli inidir, nedir? «Ayol, bizim küpeler, yüzük, saatle kordon ne oldu ya?>» dedim. Ben söylüyorum, karşımdaki herif alık alık yüzüme bakıyor. En nihayet, meseleyi başından sonuna kadar anlattım. Adam bu sefer, «Sizi aldatmışlar, valide hanım.
1 Benden başka bu mağazanın sahibi Hamdi bey yok. Bize saat, filân da gelmedi. Anlaşılıyor ki o adam, kendisini mağaza sahibi gibi göstererek sizi dolandırmış. Sen buralarda boşuna vakit geçirme karakola koşa dedi. Bak şu başımıza gelenlere! Kızın kısmetinin kapandığına mı yanarsın; saatleri, küpeleri mi düşünürsün? Oradan kendimi eve attım, Müjgârn yanıma aldığım gibi karakolları boyladım. Orada İkimiz de herifi sıkı sıkı tarif ettik. İki gün sonra yakalamışlar. Evvelâ işi külliyyen inkâr etti. Evimize gelip kahvelerimizi içen herif karakolda yüzümüze karşı; «Ben sizi tanımıyorum» demez mi! Sinirimden çatır çatır çatlıyacağım geliyor. Meğerse herif bu işlerin ustası İmiş. Sonradan polisler hepsini ikrar ettirdiler. Pırlanta küpeleri satmış da, saatle yüzüğü satmağa vakit bulamamış.
Mahkeme açıldı, bayan Müjgâmn pervanesiyle konuşamadık!
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünden:
Emlnönünde Şeyh Mehmet Geylâni mahallesinde Yeni-cami caddesinde kadastronun 413 ada, 12 parselinde kayıtlı ve Vakfa ait 413 ada. 11 parsel ayılı Hünkâr Mahfehnjn altına müsadif eski 18 yeni 60, 80/1 taj 80/6 kapı. 413 ada. 12 parsel sayılı ve 5/6 hissesi Ralum kızı Emine Muallâ ve f/6 hissesi Habib paşa kızı Nazıme uhdesinde müseccel ve 48.50 metre kare sahasında bulunan gaynmenkulûn Yenlcami mahfe linin altına müsadif olması dblayısı ile (25/HazIran 1330) tarihli cevamllşcrlfc vesalr müessosâtı hayrlyenln tahtmdn. fevkinde veya harimü mügtemılâtinda bulunan mahallerin İstimlâki hakkında kanun) hükümleri dairesinde istimlâke tâbi tutulmuş ve 1295 tarihli rnenafiiumumiye İçin yapılacak Lstlmlâkât hakkındakl kararname hükümleri dairesinde müteşekkil hey’et tarafından tamamına konulan 2425 hra kıymete 5/6 hisse mutasarrıfı Emine Muallâ tarafından vaki itiraz üzerine İstanbul genel meclisi daimî komisyonunca tetkik edilmiş ve kıymetin 7275 yedibinikiyüzyetmlşbeş liraya iblâğına 21/6/1950 gününde karar verilmiştir.
Mülke aceltf el konulacaktır. Keyfiyet kararnamenin 33 üncü fıkrası hükmüne tevfikan ihtar makamına kaim ülıı'.r.k üzere İlân olunur. CS9591

İzmir ili Daimi Komisyonundan
İzmir — tlrla — çeşme turistik yolunun 22+ 009—?!? - r.?0 kilometreleri arası şose onarım ve katran kaplama işi 23,7.950 gününden itibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usulü Ue eksiltmeye konulmuştur.
EksUtme 15/8/950 salı günü saat 11 de İzmir EL daimi komisyonunda yapılacaktır. Keşif bedeli 118200.20 lira ve geçici teminata 7160.10 liradır.
Bu işe ait keşif ve eksiltme evrakı İzmir, Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüklerinde görülebilir.
Bu işe İştirak edebilmek üzere yüksek mühendis veya mühendis olmak veya yüksek mühendis ve mühendis çalıştıracağını taahhüt etmek ve 60000 liralık bu nevi bir İşi başarı İle bitirdiğine veya İdare ve denetlediğine dair belgeleri İle valiliğe müracaatla yeterlik belgesi olmaları şarttır.
İsteklilerin 2490 saydı kanunun tarlfatı dahilinde hnzıc-lıyacakları teminat makbuz veya banka mektubu İle yeterlik ve bu yıla alt ticaret odası belgelerini muhtevi teklif zarflarını yukarıda yazılı tarihte muayyen saatten bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına tevdii İle makbuz almaları lâzımdır.
Postadaki gecikmeler kabul olunmaz. (9785’
Devlet Orman işletmesi Dursuııbey Müdürlüğünden:
1 __İşletmemizin orman dışı fabrika İstif yerinde meix.it
(9) partide (402.279) M3. normal çam kereste ile çamlık bölgesi orman içi istif yerinde mevcut ti) partide (138.5931 M3. çam kalası 21/7/1050 tarihinden itibaren İD1 gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Arttırma 8/8/1950 salı günü, saat 10 da işletme müdürlüğü. binasında toplanacak komisyon, önünde yapılacaktır.
Kerestelerin beher metre küpünün muhammen bec> 11 (100) Uradır. Kalasın beher metre küpünün muhammen bedeli (110) Hradır. Her parti için % 7,5 hesabile geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe ait şartname Ankarada orman genel müdürlüğünde, İzmir. İstanbul, Balıkesir. Bursa. Bandırma. Eskişehir, Adana işletme müdürlükleri ile Konya orman bölge şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin beli! gün ve saatte müsblt evrak ve ilk
temlnatlarlle komisyona müracaatları (9735'
M. S. B. İst. Sa. Al. Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon İlânları
1 — kapalı zarf Ue 6840 kilo vişne reçeli ve 6840 kilo ka-yısı rçryj satın alınacaktır. Tahmin edilen bedeli 19152 lira geçici teminatı 1437 liradır.
2 — İhalesi 9/Ağustos/950 gıinû saat 15 de Harbiye M.S.B. İst. 1 No. Sat. Al. Kom. da yapılacaktır. İstekliler teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri. Şartnamesi her gün komisyonda görülür. (3090 — 9612).

1 — Kapalı zarfla 210.000 adet yumurta satın alınacaktır. Tahmin edilen bedeli 15750 lira geçici teminatı 1182 liradır,
2 — İhalesi 9/Ağustos/950 günü saat 11 de Harbiye M. S. B. İst, 1 No. Sat. Al. Kom. da yapılacaktır. İstekliler teklif mektuplarını İhale saatinden bir saat evvel korai»yöüa vermeleri Şartnamesi her gün komisyondu görülür. (3070 — 9500•:

1 — Kapalı zarfla, aşağıda cinsi, miktarı, tutan ve geçici teminatları yazılı ot ve saman 14/Ağustos/1950 günü saat 11.00 de Harbiye M. S. B. İst. 1 No. Sat. Al. Kom. da İhale edilecektir. İstekliler teklif mektuplarını İhale saatinden bir «aat evvel komisyona vermeleri. İşbu ot vo saman ayrı ayrı İsteklilere İhale edilebileceği gibi bir istekliye de İhale edilin Şartnamesi her gün komisyonda görülür. (310Ö — 9753i
Ce. Re.
(Arkas» var)
_ JJ.tır 11
İdarehane: Babıftl) elvan Cemal Nadir «olengı No L»
Saçlarınızı parlatmak ra “ daha fazlı beslemek" İçin Fransız alimlerinin keş-loililtlerlnl okuyunuz.
Suriyeli öğrenciler geliyor
Ankara 24 (Akşam) — Bir kaç gün evvel şehrimize gelen îranlı öğrencilerden sonra bu hafta içinde Surlyeden 110 kişilik bir öğrenci ve öğretmen kafilesi şehrimize gelecektir. Kafilede 60 kız öğrenci vardır. Misafirler İçLn İlgililer şimdiden hazırlıklar yapmaktadır. Aynı günler çlnde Bağdattan da bir Iraklı öğrenciler kafilesinin gelmesi İhtimali vardır.
zaman

nm Kurua frwu kurun
3BW .
Zayi — Ayvnlk nüfus memıır-luğundari aidğım ve İçinde askerin: muamelelerim yazılı
kimlik Cüzdanımı kaybettim. Yenirini alacalımdan eskirinin hükmü yoktur,
1926 doğumlu Yaşar Gözren
Stsdla açan bilir göl
(Baş tarafı 6 ncu sahifede) narak bu fikri en müşkül pesentlere varıncaya kadar kabul ettirebiliriz. Suda gül açar mı? Hayır değil mİ? ne-le bu su tuzlu olursa, iki kere bayır. Fakat açıyor İşte. Hem de taptaze, bembeyaz bir gül. Gon çalıktan yeni kurtulmuş hcııiiz. Gülün a-dı: Anouk’tur. Kendisi ancak on sekiz yaşında bir İngiliz yıldızıdır. Geçen sene çevirdiği «Golden Ealaman-der» isimli filmde çok beğenildi.
(Foto: J. Arthur Bank)
Cinsi_________Miktarı____Tutan Geçici teminatı
Kuru ot 140 Ton 14700 Lira 1103 Ilı. ;■ nâş
Tel balyalı saman 90 Ton 0300 Lira -172 lir? âil kuruş
HEPStNtN ............ 21000 Lira 1575 lira
Saîılfe 8
AKSAM
25 Temmuz 1950
büyük
Noter huzurunda dağıtılacak bazıları:
manto, kol sa- LÇ? kumaş '
Gayet şık bir kürk marka bir altın
Avrupa markalı bir
vs.
Tafsilât WARNER‘ln kutularındadır.
WARNER RÜJU, LÎON mağazasında diğer bütün Itriyat mağazalarında P. K. 83. İstanbul - Tel: 25537
Deniz Gedikli Erbaş orta okulu Komutanlığından
1 — Türk Donanmasının gedikli erbaş kaynağı olan «Da nlz Gedikli Erbaş Ortaokulu» ve »Deniz Gd. Erbaş Sınıl Okuluna» öğrenci yazımına 1 Haziran 950 den 1 Eylül 950 gununs kadar devam edecektir,
2 — Birinci sınıfa bu yıl ilkokulu bitirenler II sınıfa ortaokullarda ikinci sınıfa geçenler, üçüncü sınıfa da ortaokulda m cü sınıfa geçmiş bulunanlar ve gedikli erliğe de ortaokulu bitirerek diploma alanlar kabul edilirler.
3 — Birinci sınıfa 13 - 18. ikinci sınıfa 14 - 17 ve üçüncü sınıfa 15 - 18 yaşlan İçinde olanlar kabul edilirler.
4 — Gedikli er olacakların 18 yaşından küçük olmamalar şarttır.
5 — isteklilerden îstanbulda bulunanlar Kaşımpaşadakl
okııl müdürlüğüne başka yerlerde bulunanların Dulundukları yerin askerlik şubesi başkanlığına aşağıdaki yazılı vesikalarla müracaatları. (0318)
A — Dilekçe,
B — Nüfus cüzdanı - Fotoğraflı -
C — Bir seneyi geçmemiş aşı kâğıdı.
D — Ailesinin ve kendisinin iyi ahlâk sahibi olduğuna dair iyi ha) kâğıdı.
E — Okul tastlknamesl veya diploma,
F — 12 adet vesikalık fotoğraf.
Zabıta memuru alınacak
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Belediyemiz Zabıtası teşkilat kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı Zabıta memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar-arasından yarış sınavı İle memur alınacaktır.
A) Belediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazdı nitelikleri haiz olmak,
B) En az orta okul mezunu bulunmak.
C) Fi'lî askerlik ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmuş bulunmak.
ç> 30 yaşından yukarı yaşda olmamak,
D> Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak,
E) Fena hallerle tanınmış bulunmamak,
Fi Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
G> Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak,
H> Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak.
Bu şartları tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talip sınava kabul edilmez.
2 — Tukanda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 27/7/950 perşembe günü saatlî ye kadar dilekçelerine bağlıyacakları kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hâl tercümesi, 9 x 12 eb adında dört adet fotoğrafları ile birlikte Ankara Belediye Başkanlığına baş vurmaları ve 29/7/950 cumartesi günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi kitaplığında hazır bu-lunmalan İlân olunur. (9925)
■âNTIDOTI^t
Gayri menkul satış ilânı
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan: 949/5270
Vahdettin öztuğ'a borçlu Ya-koml Teoharidis'e alt ve mahcuz Beyoğlu Bülbül mahallesi Turan sokak eski 87M., yeni 89 Ta], 89 kapı. 41 pafta, 573 ada, 28 pafta sayılı, cephesi Turan cad. arkası 15 parsel, sağı 27, solu 29 parselle mahdut yüz ölçümü 42,75 M2. mesahada kârgir ev’iıı paraya çevrilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Üçüncü İcra Memurluğundan: 950/3219
Naci Baharoğlu, Marlka An-blreno aralarında taksimi kabil olmadığından Beyoğlu birinci sulh hukuk yargıçlığının esas 950/23 karar 950/412 sayılı ve 1/6/950 tarihli İlâmına göre lzâlei şuyu suretile paraya çevrilmesine karar verilen ve tamamına 3040 lira kıymet takdir edilen Beyoğlu Duatepe mahallesinde Evrenos zade sokağında en eski 28 Mu. kapı No. lı 1258 adanın 8 parsel sayısında kayıtlı 140 M2. dakî arsa ve yine tamamına 3550 lira kıymet takdir edilen aynı mahalde ve aynı sokakta en eski 28 Mü. kapı No. lı 1258 adanırı
9 parselinde kayıtlı 142/80 metre murabbaı arsa, ve yine aynı mahal ve sokakta en eski
28 M2. kapı No .lı 1258 adanın
10 parsel sayısında kayıtlı ve tamamına 3450 lira kıymet takdir edilen 138 metre murabba-ındakt arsa ve yine aynı mahalde ve aynı sokakta 28 kapı No. Lı 1258 adanın 11 parsel saıysında kayıtlı 126,50 M2, da-kl ve tamamına 3060 lira kıymet takdir edilen arsa 2004 No. 11 kanuna tevfikan açık arttırmaya çıkarılmıştır.
Arsalar zemini yol seviyesinden hafif aşağı doğru meyillidir. Arsalar yan yana ve bir müstalLl teşkil edecek surette her birinin Evrenos zade sokağına sıra ile 6, 6. 6 ve 5.5 metre cepheleri ve vasati 23,5 metre derinlikleri mevcuttur.
İşbu gayri menkullerin şartnamesi 1/8/950 tarihinden İtibaren herkesin görebilmesi için dairede açıktır. Satışa iştirak edecekler takdir edilen kıymetlerin yüzde yedi buçuk nis-betlnde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mekutbu-nu İbraz etmekle mükelleftirler. Satış peşindir. İhtiyati olarak müşteriye 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satış bedelinin ödenmemesi halinde icra İflâs kanununun 133 ncii maddesi ahkâmı tatbik olunur. İşbu gayri menkullerin birinci açık arttırması 2/9/950 tarihine gelen cumartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar İstanbul 3 üncü icra memurluğunda yapılacaktır. Bu arttırmada verilen bedel takdir edilen kıymetlerin yüzde yetmiş beşini geçmek şartı iel en çok arttırana ihale edilir, aksi takdirde satış on gün daha uzatılarak 12/9/950 tarihine gelen salı günü aynı mahalde ve aynı saatte ikinci arttırması yapılacak ve en çok arttırana ihale edilecektir. İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların gayri menkuller üzerindeki haklarını hususile faiz ve masrafa dair olan iddialarını evrakı müsbl-telerlle 15 gün İçinde dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicilli ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar.
Tapu ferağ harçları, ilıale pulları, tellaliye rüsumu varsa
29 senelik taviz bedeli müşteriye diğer vergiler hissedarlara aittir.
İşbu gayri menkullerin Hân ve şartname dairesinde satılacağı ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin ‘ dairemizin 950/3219 No. 11 dosyasna müracaatları İlân olunur. (11315)
Evsafı: Binanın beden duvarları kagir dahili akşamı ahşaptır. Elektrik tesisatı mevcut olup cephels Murç sıvalıdır. Bir penceresi Armonik şeklinde demir parmaklıdır.
Zemin kat — Tek kanatlı ahşap kapıdan girilen zemini ka-romozayık döşeli antrenin sağında duvar dolaplı 1 oda, 1 sofa üzerint arkada diğer 1 oda ve aratıktır, Bodrum kat— Ahşap merdivenle inilen zemini çimento şaplı, gömülü kazan ve Maltız ocaklı mozayık döşeli tezgâhlı bakkal tavanlı mutfak ve alaturka helâ ve kömürlük ve arka cephede bir oda olup bu odanın altı da ikinci bodrum kömürlüktür. Birinci kat — Biri ön diğeri arka cephede 2oda, mozayik tez-gâhlı tek Maltız ocaklı içinde ayrıca emaye taşlı helası bulunan mutfak vardır. Ahşap aksam yağlı boyalıdır. Hududu tapu kaydı gibidir.
Muhammen kıymeti: Tamamı 12.660 on İki bin altı yüz altmış liradır.
Yukarıda evsafı yazılı ve 1/8/950 tarihinden İtibaren şartnamesi dairede tıçık bulundurulacak olan gayri menkul açık arttırma ile paraya çevrilecektir.
Birinci açık arttırma: 21 Ağustos 950 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar İstanbul 4 üncü icra dairesinde yapılacak ve muhammen kıymetin % 75 ini bulduğu (ve 1 ve 2 ııci ipotek bedelleri tutan 3330 lirayı geçmek şartı De takdirde gayrı menkul ihale edilecektir. Aksi halde satış1 İkinci arttırmaya talikan on gün uzatılacaktır.
İkinci açık arttırma: 31 A-ğustos 050 tarihine rastlayan perşembe günü yine dairede ve ı saat 10 dan 12 ye kadar yapıla- ( cak olan ikinci açık arttırma da diğer alacaklıların bu gayri menkulle temin edilmiş (1 inci ve 2 nci ipotek beden 3330 li- 1 radır) alacakları tutarını geç-, mek şartile en çok arttırana İlıale edilecektir.
Satış bedeli peşin olup arttır-1 maya gireceklerin muhammen kıymetin % 7 buçuğu nisbetin- , de pey vermeleri veya Millî bir Bankadan teminat mektubu getirmeleri icap eder.
Gayri menkul kendisine İhale olunan kimse derhal (veya verilen mühlet İçinde) bedeli ödemezse icra cc İflâs kanununun 133 üncü maddesine göre işlem yapılır.
Birikmiş vergi ve vakıf borcu satış bedelinden ödenir, 20 yıllık taviz bedeli, dellâllye rüsumu, ilıale pulu ve tescil masrafı alıcıya aittir.
İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadaranın ve İrtifak hakkı sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını, faiz ve masrafa dair olan İddialarını ilân tarihinden itibaren 15 gün İçinde evrakı müsblteleri ile birlikte dairemize bildirmeleri ve aksi halde hakları tapuda kayıtlı olmayanların paranın paylaşmasından hariç kalacakları, arttırmaya iştirak edenlerin şartnameyi okumuş ve münderitacını kabul etmiş ad olunacakları ve fazla izahat almak İsteyenlerin 949/5270 dosya numarası İle müracaatla şartname, tapu kaydı, çap ve vaziyet raporunu görüp anlayacakları İlân olunur.
yüzûnüzTçamaşir oEĞiiDÎR.-r.r
100 de 1OO saftır )
HUSUSİ BİR f°RMULt£
sabunu ,OIC'X'
5 ,mUhof«oede'
pUROnJVA^’
sabunu Vaıönul' kQdİe
.Et SABUNU
PURO wvMI
ET SABUNU
PURO
TUVALET SABUNU Cildinizin Arzuladığı Sabundur.
PURO wvw

Deniz banyolarında
Güneş ve rüzgârın cilt üzerinde yaptığı tahribata karşı kullanılır ...
İstanbul 3 üncü icra memurluğundan: 9501529-950/708
Bîr borçlan dolayı hapsi eşya suretile Çarşıkapı İskender boğazı Karadeniz handa bulunan karyola (48 adeti ve 36 adet somya dolap ve 36 adet ve pamuk yalak ve 48 adet yeni pamuk yatak ve matbaa hurufatı gibi eşyalar yukarıda gösterilen Çarşkapı İskender boğazı Karadeniz hanında satılacaktır. 1 inci arttırması 28/7/050 cuma günü saat 10 dan 11 e kadar yapılacaktır.
Sürülen pey muhammen kıymetlerinin 100 de 75 ini bulmadığı takdirde bırakılacakları İkinci artırması 31/7/950 pa-zatresl günü aynı satte ve ayn: mahalde yapılacağından almak isteyenlerin orada bulundurulacak memurluğumuza müracaatları ilân olunur. (11321)
Zayi — Fatih nüfus memurluğundan aldığım kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1926 doğumlu
Osman oğlu Cemil Balkan
Harb yıllarındaki eksikliği günbegün telâfi etmekte ve çeşitlerini imkân nisbetlnde arttırmaktadır.
Hâlen muntazam olarak piyasaya orzedilen müstahzara-
tımız:
Tıbbi Müst ihzarlar
PERTEV ŞURUBU EKSİRİ SÜREYYA ÇOCUK PUDRASI DIS MACUNU DİS TOZU RADYOSEPTYL, DAWEL KARBONAT NEVRISAL KOMPRİMELER
Itriyat:
KREM PERTEV yağlı KREM PERTEV yağsız TUVALET PUDRALARI BRİYANTİN BRİYANTİN MAYİ SÜRME
VESAİRE
Almak, Satmak
g» _____ ( I
ân


En

|îSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI |
İl Bayındırlık Müdürlüğü emrindeki motorlu araçlar için I uzumu olan 17 adet iç ve 17 adet dış oto ve kamyon lâstiği açık eksiltme suretiyle satın alınacaktır,
Tahmin beden 2777.30 lira ve ilk teminatı 208.30 liradır.
Şartnamesi Divanyolunda belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak ve görülecektir.
ihale 7 Ağustos/1950 pazartesi günü saal 14.30 da belediye merkez binasında müteşekkil daimi komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektupları ve 950 yılı ticaret odası vesikası ile birlikte ihale günü saat 14.30 da daiııü komisyonda bulunmaları lâzundır. (9591)
Pazarlık ilânı
Yeşilköy Hv. Meydanı İnşaatı Emanet Komisyonu Başkanlığından:
1 _ Y. Köy Hv. Meydanı ihtiyacı için şartnamesine göre satın alınacak (73441 lira keşif bedelli UGtn adet kaneviçe örtü pazarlıkla eksiltmeye çıkarılmıştır. Eksiltme 28/7'950 tarihinde, cuma günü saat 15 te Y. Köy Hv. Meydanı Şantiye Şefliğinde toplanacak emanet komisyonu marifetüe yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evraklar şunlardır:
Mukavele, eksiltme ve hususi şartname İle diğer müte-ferrl evrak Bayındırlık Müdürlüğü Hv. Alanı Bürosu ve Y.Köy Hv. Alanı Şantiye Şefliğinde görülebilir. Eksiltmeye İştirak için taliplerin (550) Ura (80) Krş. muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz göstermesi ve 950 yılında Ticaret Odasında kaydı bulunduğuna dair bir belgeyi hamil bulunması ve yukarıda İkinci maddede yazılı evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğini imzalaması şarttır. (9915)
ulmak için
emin vasıtadır
1“-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder