1945 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1945 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


STERNE STERNE STERNE İNCİLİZ BUZ DOLAPLARI Knk« Kollektlf şirket!
A K ŞAM
Sene 27 — No 9468 — Fiatl her yerde 10 kuruştur. SALI 27 Şubat 1945 Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
KOLONYA MUHAREBESİ BAŞLAMAK ÜZERE
Yeni bir kanun tasarısı
Biiyiik şehirlerimizdeki 5000 metre kareden büyük arsalar istimlâk edilecek
Bunlar ev yapmak için arsası olmayanlara taksitle verilecek
Ankara 27 — Şimdilik kadastrosu yapılmış büyük şehirlerde tatbik edilmek üzere bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Tasarıda bu gibi şehirlerde bulunan arsalar hakkında hükümler vardır. Tasarıya göre günden güna nüfusu artan büyük şehirlerde arsalar muayyen kimselerin ellerinde toplanarak spekülâsyon yapılmaktadır. Bu yüzden birçok kimseler arsa bulamıyarak evsiz kalıyorlar.
Toprak kanununun tatbiki dolayı-•11e çlfllklerl alınacak olan vatandaşlara büyük şehirlerde birer ev sağlamak için, bu şehirlerin imar hudutları İçinde beş bin metre kareden fazla olan arsalar devlet tarafından
Kızı lordu Saksonya hududuna vardı
Breslau’da ev ev savaşılıyor, Kızılordu yeniden bazı bina bloklarını zaptetti
Londra 27 ıR.) — Alman Haberler ajansı, Sovyet kıtalarının dün Gör-lltz İstikametinde ilerlediklerini ve bu şehrin 22 kilometre doğusunda bulunan Laüban'ın kapılarında çarpıştıklarım bildirmiştir. Ajans, akşam üzeri, mareşal Zukov kıtalarının Saksonya hududuna vardıklarını haber vermiştir.
Almanlar, Kızılordunun Ponıeran-yada yeni bir taarruza giriştiklerini bildiriyorlar. Bu taarruz Stettln istikametindedir. Almanlar Sovyet kıtalarının bir miktar ilerlediklerini kabul ediyor. Taarruz gelişirse Danzig İle Gdynla çevrilecektir
Dıin hava kuvvetleri iki seneden-
beri görülmemiş faaliyet göstermiş- ' lerdir. Sovyet hava kuvvetlerinin hava hâkimiyeti devam ediyor.
Doğu Prusyada Koenigsberg'ln kuzey batısında Almanlar devamlı taarruzda bulunuyor. Hedefleri denizle münakale yolunu açmaktır. Taarruzlar Alınanlara pahalıya malolmuş-tur. Sovyet kıtaları Almanların çetin mukavemetini kırarak birçok yerleri zaptetmiş tir.
Breslau’da şiddetli muharebeler devam ediyor. Her sokakta ev ev har-bedillyor. Ruslar bazı bina bloklarını ele geçirmişlerdir.
Himler, Vistül cephe»! komutanı
Londra 27 (R.ı — Moskova radyosu. bu sabah Gestapo reisi Himmler’in Vistül kesimindeki Alınan ordular gurupuııa kumanda ettiğini bildirmektedir
Moskova 27 ia.a.i — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine göre, Bres-laıı sokaklarında kanlı çarpışmalar cereyan etmektedir Almanlar şehrin merkezine çekildikçe her blnayi havaya uçurmaktadırlar.
Dantzig ile Stettln arasında Sovyet ileri hareketi devam etmekledir, Sovyet bitlikleri Neu Stettln şehrine 25 kilometre mesafeye gelmişlerdir. Neu Stettln Battık kıyılarına 80 kilometre mesafede bulunmaktadır.
Sovyet tebliği
Moskova 28 (A A» — 28 şubat tarihli Sovyet tebliği: Sanıland yarı-madaauıdû. Koenigsberg’ln kuzey batısında. kıtalarımız düşmanın büyük tank ve piyade kuvvetlerile yaptığı hücumu muvaffakiyetle püskürtmüş-lerdir. Koenigsberg’ln güney batisında kıtalarımız birçok meskûn noktayı ele geçirmişlerdir,
Koenigsberg’ln kuzey batı ve güney batısında kıtalarımız 69 Alman tankını ve müteharrik topunu taiırlbet-mlşler veya savaş dışı bırakmışlardır.
Breslaıı bölgesinde çember İçine alinmiş olan Alman gurupunun İmhası için yapılmakta olun savaşlar devsru etmektedir. Bu savaşlar sıra-
1843 vergi kıymeti üzerinden latlml&k edilecek ve istimlâk bedeline mukabil bono verilecektir. Bu arsalar arsası olmıyanlara parası taksitle ödenmek üzere dağıtılacaktır.
Bu suretle dağıtılacak arsalar İhtiyaca yetmezse, evi olup da ayrıca arsası olanların veya 500 metre kareden fazla arsası bulunanların arsaları İstimlâk olunacaktır. Evsiz ve or-sasız olanlara dağıtılacak arsalar 500 - 1000 metre kare miktarında olacak, burada aile barınakları inşa edilecektir. Bu suretle köylerde olduğu gibi, şehirlerde de küçük mülkiyet sahiplerinin arttırılması mümkün olacaktır.
Kızılordu kumandanlarından mareşel Rokosovsky
unda kıtalarımız İB bina blokunu ele geçirmişlerdir. Cephenin diğer kesimlerinde keşif faaliyeti ve mahalli ehemmiyette savaşlar olmuştur.
Yeni muharebeler
Paris 27 (A A.i— Sovyet kuvvetleri Battık denizi istikametinde yeni bir taarruza girişmişlerdir. Bu yeni taarruz esnasında birçok yeni kasabalar ele geçirilmiştir. Bu Sovyet ileri hareketi Pomeranyada ve Polonya koridorunda vukua gelmiştir
Moskovadaki Reuter muhabiri, Sovyet zırhlı birliklerinin Dantzig ile Stettln arasında yarı yolda bir noktada çarpışmakla olduklarını bildirmekledir. -Kızılordu Neu - ■istettin’® 30 kilometre yaklaşmıştır.
Berlin radyosu, Könltz İle Neu -Stettln arasında Alman hatlarının delinmiş olduğunu kabul etmektedir.
Sllezynda Breslau muharebesi sona ermek üzeredir. Almanlar, Viyana ve Bratislava İstikametindeki Malinovs-ky taarruzunu durdurmak İçin Heri hatlara durmadan yeni kuvvetler atmaktadırlar.
Emin Çelebi seyahatnamesi
—■-------
Yazaıı: A. ADNAN - ADI V AR Yarınki Akşam'da
t................
Fransız Hariciye Bakanı dönüyor
Fransa San Franıuco konferansına iştirak edecek
Londra 27 (R.) — Frang» Hariciye Bakaıu M. Bldault burada yaptığı görüşmeleri bitirmiştir, bugün Fransa'ya dönecektir. Fransıs Hariciye Bakanı iki güıı süren kısa siyaretinde mühim görüşmelerde bulunmuf-tur. Bakan dün akşam bir ziyam vermiş, bunda İngiliz Başbakanı M. Churchlll, Başbakan muavini Attly de bulunmuştur. Fransız Bakanı daha evvel Kıral tarafından kabul edilmiş ve uzun müddet görülmüştür
M. Bldault'nun seyahati ve yapılan görüşmeler hakkında resmi mahfillerden şu malûmat veriliyor: Görüşmede Fransa'nın Almanya İle sınırları, Almanyanın işgalinde oynıya-cağı rol, Rhln vilayetlerinin Akıbet! tetkik edilmiştir.
Times siyasi muharririne göre dünya emniyetinde rey verme sistemini Fransanın kabul etmiyeceğini ve Fransa'daki iktisadi güçlüğün görüşüldüğünü bildirmektedir.
Fransanın Sanfranslsko kon tiransın a Lştlrâkl muhakkak sayılıyor. Cuma günü Gl. de Oaulle Fransanın siyaset! hakkında mühim bir nutuk söyllyecektir _________
Berlin’i müdafaa
Bu iş 3 müteassıp naziye verilmiş
Stokholm 27 (A.A.» — ferlini ve bu şehirde bulunan 6000.000 nufusu muhasaraya dayanmağa hazırlamak vazifesi Almanyanın en mutaassıp 3 adamına verilmiştir.
Bunların birincisi. Berlin muhaliz komutanı İken Bitlere suikast teşebbüsünden sonra âsi generaller tarafından 20 temmuz 1944 tarihinde kendisine verilen emirlere İtaat etmeği reddeden general Relımer,
İkincisi: Berlin İn müdafaa plânını hazır Uyan ve bu plânı kabul edilen 8. S. generali Ritervon Haunsbeildt.
Üçüne usu de 1943 te İta) yanın çökmesinden sonra Abruzel dağlarındaki hapishanesinden Mu&solinlyl kurtaran 3 S. binbaşı Otta Skerze-ny’dlr.
Rütbesi yalnız binbaşı olmakla beraber skerzeny bu üç şahsiyetin en kuvvetlisidir Bazı mevkilerde ve askerliğe hazırlık teşkilâtında bulunanlar da dahil olmak üzere Berltnin bütün silâhlı kuvvetlerine mensup olanların hayatı Skerzeny'nin elindedir. Bu yüksek mevkiini Skerzeny merhametsiz tablalına borçludur. Mussollniyl kurtardıktan sonra, Mitlerin hususi muhafız alayının kumandanı olmuş ve Hltlere hazırlanan suikast teşebbüsünden aonra bir çok generallerin ve yüksek rütbeli subayların meydana çıkarılmasında ve «tasfiye» edilmesinde başlıca âmil olmuştur.
Londra 27 (R.I — Birinci v® dokuzuncu Amerikan orduları 80 kilometre genlşllğlnd» bir cephe Uzerlnd® Kolonya ve Dusseldorf'a doğru İlerliyorlar. Dtln bu kuvvetler 5-8 kilometre İlerlemişler. Alınanlardan 4500 esir almışlardır. Şimdi Amerikalılar Kolonyaya 17 kilometre mesafede bulunuyorlar.
Birinci Kanada ordusu da dün sabah taarruza geçmiştir. Bu ordu Sleg-fried hattının sol müdafaa kalesini delmek İçin çarpışmaktadır. KanadalIlar dün 5 kilometre ilerlemişler, 1000 esir almışlardır.
Üçüncü Amerikan ordusu Sabit Wlth ile Echternach arasında taarruza geçmiştir. Tarruz Almanları şaşırtmıştır. Amerikan ordusu birçok kasabaları ele geçirmiştir. Bu kuvvetlerin hedefi Coblenz’dlr. Bltburg şehri şimdi Amerikan topçusunun ateşi altındadır. Amerikalılar şimdi Al-manyanm 28 kilometre İçerilerinde ilerliyorlar.
Paris 27 (AA.ı — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine göre, Prum He Echternach arasındaki Alman muka-I vemetl birdenbire çözülüvermlştir. General Patton birlikleri süratle İlerlemektedirler.
Nevyork 27 (AA.» — Almnıı kasabaları blrlbirl ardısıra ele geçiriliyor. Her üc saatte iki kasaba İşgal edilmektedir. ,
Brüksel 27 (A A ) —■ Kolonya muharebesi başlnmak üzeredir. Dün Amerikalılar 12 şehir ve kasabayı zaptetmiş! erdir.
Londra 27 (AA> — Harb muhabirlerinin bildirdiklerin» göre, Amerikan birlikleri şimdi Kolonyanın büyiik kilisesini görmektedirler Almanların bu şehre 15 kilometre mesafede bulunan Erst nehri boyunca son bir müdafaada bulunacakları tahmin ediliyor.
Kolonya v® mühim sanayi merkezleri olan ürefeld. Oladbach şimdi Amerikan topçusunun ateşi altında bulunuyor, önümüzdeki günler bu kesimde şiddetli muharebeler bekleniyor,
Son durum
Parts 27 (A A.ı — Bari cephesinde vaziyet şöyledlr; General Hodges'ln birinci Amerikan ordusu Blakhelm’i ele geçirmiş ve Kolonyaya 17 kilomet re mesafeye gelmiştir. Dünkü gün esnasında bu birlikler 10 kilometre ilerlemişlerdir.
Dokuzuncu Amerikan ordusu Er keleni şehrini zaptatmlşllr. Bu birlik ler 4 şehri daha işgal etmişler ve mühim Alman sanayi merkezi Münc-hen Oladbach'a lo kilometre yaklaş-j muşlardır. I
DİKKATLER:
Beyaz ve esmer ekmekler
Eski tip ekmek katık kullanan orta seviyede hir aileye kâfi geliyordu. Şimdiki beyaz kâfi gelmiyor. Esmerse şehrin bir çok yerlerinde bulunmuyor,
Bazı gazetelerde, iki c,lna ekmekten ortalama btr halita çıkarılması istenilmektedir. Biz, halkın, pek sevdiği beyaz ekmekten mahrum bırakılmamasını tavsiye ediyorsak da, ban semtlerde hiç esmer ekmek bulundurmayı!» beyazın kara borsa satışından istifade edenlere meydan verilmemesini diliyoruz.
t---------------------1
İLİM KÖŞESİ
Sıtma yapan parazitleri keşfeden j4. Laveran
Yazan: Dr. Akil Muhtar özden Bugün beşinci sahifemlzde
■ »,!. ...
Müttefikler her üç saatte
2 kasabayı ele geçiriyorlar
Müttefik kıtalar dün her tarafta ilerlediler, Almanlardan çok miktarda esir aldılar
Amerikalılar şimdi Kolonya büyük kilisesini görüyorlar. Bir kol da Düseldorf’a yaklaşıyor
Kolonya şehrt ve meşhur büyük kilisesi
Created by free version of 2PDF
Amerikan kuvvetleri dün akşam Erst nehrin® 5 kilometre yaklaşmış bulunuyorlardı. Roer nehri geçildiği günden beri, Amerikan kuvvetleri 4380 Alman subay ve erini esir al-mıjlardır. Üçüncü Amerikan ordusu kesiminde şiddetli bir Alman karşı taarruzu geri atılmıştır.
AlîSLS cephestnde, Almaniarm 81-rasburg'un cenubunda Rhln nehrini geçmek İçin yapmış oldukları teşebbüsler akamete uğratılmıştır.
Biiyük tank muharebe»!
Bcrne 27 (AA.) — Harb muhabirlerinin bildirdiğine göre Batı cephesinde birinci ve dokuzuncu Amerikan orduları kesimlerinde şimdiye
Günler Geçerken
Hayat cezası
Aluıaıl kaynaklarından çıkıp Londraya sızan haberlere göre iki politika adamından öldü sandığımız birinin yaşadığı, yaşadığına hükmettiğimiz öbürünün öldüğü anlaşılmıştır: Edouard Hcrriot sağdır: Jacqucs Doriot bir hava bombardımanında son nefesini vermiştir. Hcrriot tanı mânasile demokrat ve idealist derecede namuslu idi; bağlandığı ve başında çalıştığı derme çatma partiden kuvvet almak şöyle dursun onur ve intanı ile o partiyi destekliyor, şereflendiriyordu. Lyon gibi bir şehrin bir çeyrek asır Belediye reisliğinde bulunduğu halde — ne han, ne hamam — tek dikili ağacı yoktu. Bir zaman Başbakanlıktan Fransanın Anıerikaya harb borcunu ödemesi lâzım geldiğini İleri sürdüğü için düşmüştü: FinlandiyalI kadar dürüs ahlâklı olduğuna bu da bir misaldir. Ayrıca bilgindi; edib idi. musikiden anlardı; sanat, tarih ve müzik üzerine değerli kitaplar yazmak fırsatını da bulmuştu. Lejyon donör nişanını Mareşal Petain’c geri vermek v« öldürülmeği hiçe sayarak Millet Meclisi Reisi sıfatile Fransa da kalmak cesaretini de göstermişti- Hapse tıkıldı, gözaltına alındı ve nihayet Alnıanyaya sürüldü.
Doriot’da o meziyetlerden hiç b.iri yoktu: koyu Faşistti va Alman aleyhtarı Fran sızlan yakalayıp cezalandırmak için kurulmuş milis teşkilinin şefi idj. Ellerini vatandaş kanına boyamış, haydut vicdanı takınmış olan bu en âdi mânada politikacı, zaman geldi Geslapo'nun cnırilc değilse de durumun icabı — tıpkı Her-riot gibi — Fraıisadan ayrıldı; Demokrat ve Faşist aynı ülkede birleştiler. Şu var ki birincisinin yüreği ümitle dolmağa başlamış, İkincisinin kolu kanadı kırılmıştı. Herriot ölse de gamyemevdi: Vfukta yükselen kurtuluş güneşini salânılayabîlmişti. Doriot için İkbal güneşi batmış, zillet gecesi çökmüştü; öliinı bir lütuf oluyordu; zamanında imdadına yetişmişti.
Sırrına akıl erdiremediğimiz huyat ve ölüm ikisine de yaradı. Herkes, hele politikacılar ölümün vaktinde gelmeyeninden ve hayatın lüzumsuz süreninden korkmalıdırlar. Çok defa ölüm de hayat kadar faydalıdır ve lıavat ise çok defa ölümden beterdir Tabiatta öliinı cezası gibi bir de hayat cezası yok mudur?
Refik Halid Karay
kadar cereyan etmiş olan tank muharebelerinin en büyüğü yapılmaktadır.
8 Amerikan tank tümeni savaşa girmek emrini beklemektedlrieı.
Almanlar Kolonya müdafaa hatların* çekilmektedirler Tahminler® göre. Alman başkumandanlığı Rhur havzası kapısını burada müdafaa •-decektlr.
Beri İn den gele»ı haberlere gör®, Amerikan kuvvetleri Llnlsclı He Dur-ren arasında mühim kuvvetlerle taarruzlar yapmakta ve Alman hatlarında gedikler açmaktadırlar. Alman tebliği de şunu Uâve etmektedir:
«Rhur muharebesi gitgide arlan bir şiddetle devam ediyor
buııue 2
A K s a M
27 Şubat 1345
SÖZÜN GELİŞİ
Suriye de Almanyaya
I
Mahkeme koridorlarında:
Canlı bir ihtiyarlık
Garplı ihtiyarların yetmiş, seksen yaşında hâlâ dinç, hâlâ canlı oluşlarının sırrını mücadele ruhunu bir an bırakmamalarında bulan «Bir Muharrir , arkadaşımız, bizde ihtiyarlıkla yatak arasındaki sıkı bağa işaret ederek doktorlara şöyle sesleniyor:
— Ey doktorlar! Tansiyon âletlerinizi kutularınıza yerleştiriniz ve ihtiyarlarınızı yataklarına değil er meydanlarına gönderi-Bİt!»
Kapı aralığından giren rüzgâra zor dayanan ihtiyarlanınız! topyekûn kırıp geçirmek niyetinde isek elbette ki bundan daiıa etkili bir usul bulamayız. Ama eminim ki merhametli doktorlarımız bu tavsiyeye uymıyacak, jiıtiyarlanmızın yataklarından pek de uzaklaşmasına izin vermiyeceklerdir.
Bizim yaşlılarla Orta, Batı ve Kuzey Avrupab yaşlılar arasında bir ihtiyarlık farkı olduğu doğrudur. Bizim yetmişlik yatağından çıkamazken onların yetmişliği golf oynuyor; bizim seksenlik artık göremez olmuşken onların seksenliği eski daktilosunu yirmi yaşında bir daktilo ile değiştiriyor. Bu böyle aına sebebi bizimkilerin mücadele ruhunu vaktinden evvel, emekliye ayrılır ayrılmaz bırakmaları, gevşemeleri, ruhlarına «ateş kes» emri verip kendiliklerinden ölüm hazırlığına geçmeleri değildir. Bizim erken yaşlarda ihtiyarlamamız onlannkiıfHen daha yıpratıcı şartlar içinde ömür sürmemizdendir. Bizde bir adamın yalnız hayatını kazanmak uğrunda haıcıyacağı kuvvet elli senede yapısının çürüğe çıkması için kâfidir. Dinç bir seksen yaş sürdüğünü gördüğümüz AvrupalI, çalışmasını olduğu kadar dinlenmesini de, eğlenmesini de bilir. Refah içinde bir çocukluk, geçim kaygusun-daıı uzak bir gençlik, her zaman tam gıda bu ihtiyarlığın sağlam temelidir. Bize gelince ömrünün yansını bu şartlar İçinde geçiren kaç kişi tanıyoruz? Ya dinlenmesini bilmeyiz, yahut da dinlenmeye vakit bulamayız. Motörii bir kere kızdırdık mı artık durmak, dinlenmek yoktur. İdare ile yetmiş sene sürecek kuvveti elli senede harcıyan, silindirleri aşınıp yatakları yanan makine tamirciden çıkamazsa şaşılır mı?
İhtiyarlarımız! biraz daha yaşatmak istiyorsak onları yataklarının yanından pek ayırnuunalıyıı. Canlı bir İhtiyarlık ümidi daha rahat bir dünyadadır. Şevket Rado
harb ilân etti
Hükümetimiz tarafından verilen karar hakkında İsviçre mahfillerinin mütalâası
Böyle Havacılığa can kurban amn^l
3000 ton tahrip, 500000 yangın bombası
Beyrut 26 (A.A.) — Suriye
Başkanı Şükriı El Kuvvetli, bugün öğleden sonra, parlâmentoda Suriyenin Mihver devletlerilc harb halinde bulunduğunu bildirmiştir. Bu beyanat Başkanın Kahlre’de yaptığı görüşemeleri takibetmekte ve Fransa ile muallakta bulunan meseleler hak-kmdakl müzakerelere tesir edebilecek mahiyette bulunmaktadır.
Kudüs 26 (AA.) — Hayfa’da bu anda ehemmiyetli görüşmeler olmaktadır. Nekahet halinde bulunan Lübnan Başkanı, Başbakan Şeyh Abdülhamid Karameli Hariciye müdürü Şeyh Sami El Khoury ve Meclis Başkanı Sab-gapcog Hamadi'yi kabul etmiştir. Afi ajansı muhabiri tarafından kendisine sorulan bir suale verdiği cevapta, Sami El Khoury, Lübnan'ın Almanyaya karşı harb ilân edeceği hakkındakl şayialara dair kati olarak ortada bir şey bulunmadığını bildirmiştir.
Türkiyenin kararının akisleri
Cenevre 26 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Türkiyenin Mihver devletlerine harb ilân etmesi İsviçrede pek de hayretle karşılanmamıştır. Beş harb senesi boyunca Türkiyenin aldığı vaziyet İsviçre halk oyu tarafından umumiyetle anlaşılmış bulunuyordu. İsviçre halkı İngiliz ittifaklyle mukadderatını demokrasilere sağlamış bu-
lunan Türkiyenin, sonunda Müttefik devletler safında yer alacağından şüphe etmiyordu, bazı kimseler Türkiyenin bu kararı almakta geciktiğini zannetmekte ve bunu yalnız, Almanyanın ve Japonyanm tecridi neticesini doğuran bir Jest gibi telâkki etmektedir,
La Tribüne de Genâve gazetesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararının, harekâtın seyrini değiştirmek hususunda pek geç kaldığını yazmakta ve İngiltere hükümetinin, Yalta kararını mütat usullerle Türkiye hükümetine bildirmesinden de anlaşıldığına göre, bir İngiliz teşebbüsü karşısında bulunduğunu ilâve etmektedir. Bu gazete, M. Haşan Sakanın Türkiyenin İngiliz ittifakına sadakatini teyidetmesini pek manalı bulmaktadır. Gazete, şimdi Türkiye Birleşmiş milletler konferansına kabuî edileceğine göre, doğü Akdenizin müstakbel nizamını İlgilendiren meselelerin ancak genel bir anlaşma yollle çözümlenebileceğini ilâve etmektedir. Gazete, yazısını şöyle bitiriyor:
«Türk karan Almanyada büyük bir hayal kırıklığı uyandıracaktır. Zira bu karar, Suriyeyi İşgale memur Alman kıtalarının Türk iyeden geçebilmesini temin etmek İçin Von Papen’i Ankara-va gönderen Almanyanın kurduğu bir hayalin iflâs ettiğini gösterir.

Belgrad’daki görüşmeler
Londra 27 (R.> — Amerikan uçan kaleleri diin Berlin'e bu harbin en büyük hava akınım yapmışlardır. 1400 uçan kale, 700 avcı refakatinde olarak öğleye doğru Berlin’in üzerinde dalgalar halinde uçmuş ve hedeflere 3000 tondan fazla tahrip ve 500 bin yangın bombası atmıştır. Başlıca hedefler şimendifer garları İdi. Şehirde biçok yangınlar çıkmıştır.
Bu akından sonra gece İngiliz Moskito uçakları, arka arkaya yedinci gece olmak üzere. Berlin’in üzerinde uçmuşlar ve çok miktarda bomba atmışlardır. Bu uçaklar gündüz çıkan yangınların şiddetle devam etliğini görmüşlerdir.
Dünkü akın Alman radyo yayımını da alt üst etmiştir. Berlin radyosu İki buçuk Saat çahşamamıştır. Uzun dalgada neşriyat yapan istasyon programına bir saat geç başlıyabll-mlştir.
Dün İngiliz avcı bomba uçakları Holandadakl hedefleri bombalamış, ltalyadan havalanan uçaklar da Brenner geçidine ve Yugoslavyadakl hedeflere taarruz etmiştir. Bu hedefler arasında Llubliana*nın doğusunda motörlü nakliye kollan ve vagonlar vardı.
Kuzey batı Almanyada münakalât durdu
Paris 27 (AA.) — Bitaraf harb mu-
hablrlerlnin bildirdiklerine göre, şimal batı Almanyada münakalât ta-mamlle durmuş bir vaziyettedir, şiddetli ve devamlı hava «kınlan buna sebebiyet vermiştir.
Tokyo’ya atılan bombalar
Nevyork 27 (AA.) — Bir harb muhabirinin bildirdiğine göre, geçen gün Tokyoya karşı yapılmış olan çifte akın esnasında Japon başkentine 2000 ton bomba atılmıştır.
Japon fabrikaları Mançuko’ya taşınmış
Londra 26 (AA.) — Tokyo radyosu, Müttefikler tarafından Japonyaya yapılan hava taarruzları neticesi olarak belllbaşh fabrikaların Man-çuko'ya taşınmış olduğunu bildlrmlş-tir.
imparatorun iki sarayı haraboldu
San Francisco 26 (AA.) — Tokyo radyosunun bildirdiğine göre, Amerikan uçaklarının attıkları bombalardan İmparatorun iki sarayı harabol-muştur. Japon radyosu bu hasarlardan dolayı Başbakanın İmaparator ve lmaparatoriçeye özür dilediğini İlâve etmiştir.
Mareşal Alexander ile Tito arasında anlaşma ■ oldu
Polonyadaki Almanlar
Lodz’da 17 yaşından itibaren bütün Almanlar inşaatta çalışacaklar
Moskova 27 (A.A.) — Lodz’da 17 yaşından İtibaren bütün Almanlar kaydolanaklardır. Bunlar İnşaatta kullanılacaktır Lublin radyosu bu hususta demiştir kİ:
Memleketimizde yapılan cinayetlerden Alman milleti sorumludur. Varşova harabelerinin onlar tarafından temizlenmesin! İstiyoruz.
Fransa - Suriye
Londra 27 (R.) _ Suriye hükümeti reisi Şükrü Ekuvvetll dün bir nutuk söylemiş, Suriyenin Fransa He münasebetlerinden bahisle iki memleketin kültürel münasebetlerini tan-xim eden bir muahedeyi imzalamağa hazar okluğunu söylemiştir.
Franaız büyük elçUi şerefine ziyafet
Ankara 27 (Telefonla) — Hariciye Bakanı Haşan Saka yeni Fransız büyük elçisi B. Maugraft-ln şerefine bir öğle ziyafeti vermiştir. Ziyafette Hariciye Bakanlığı umumi kâtip birinci muavini Feridun Cemal Ergin, Hariciye erkânı ve Fransız sefaret erkân: hazır bulunmuş'ardır.
Umumî müfettişlerin vazife ve yetkileri
Ankara 27 (Telefonla) — Dahiliye Bakanlığı umumî müfettişliklerin vazife ve yetkilerine daiı yeni bir talimatname hazırlamıştır. Bakanlar kurulunca İncelenmekte olan talimatname yürürlükte bulunan talimatnamenin uygulanmasından alman sonuçlara ve bugünkü şartlara göre hazırlanmıştır. Talimatnamede bir takım yeni hükümler bulunmaktadır.
Bu tasarıya göre umumî müfettişlerin salâhiyetleri tilmekte, ' ' '
bulunan _ .___________ ________
memurları üzerinde en geniş bir şekilde murakabe, teftiş ve idare salâhiyetleri verilmektedir
. . genişle-
min takaları dahilinde vilâyetlerin bütün
Romanya’da kargaşalık
Durumun vahim olduğu bildiriliyor
Roma 26 (AA.) — Akdeniz Müttefik genel karargâhından bildiriliyor:
Resmen haber verildiğine göre, sir Aîexandçr, Yugoslavyada mareşal Ti-to'yu ziyaret etmiştir. Bu hususta neşredilen resmi tebliğde bu ziyaret sırasında şu meselelerin görüşüldüğü bildirilmiştir:
1 — Müttefiklerin İlerideki hareketlerinin Yugoslav Milli kurtuluş ordusunun hareketlerile ahenkleştirilmesi;
2 — Müşterek düşmana karşı savaşında Yugoslav ordusuna" Müttefikler tarafından başka maddi yardımlarda bulunulması;
3 — Mareşal Tito ve mareşal Alexander ordularının muhtemel olarak aralarında irtibat tesis etmeleri takdirinde bu kuvvetler arasında bir, anlaşma» yapılması.
Mareşal Alexander Belgrad’dan ayrılmıştır.
Bu ziyarette güdülen gaye, mareşal Tito’nun İtalyayı ziyareti sırasında teessüs etmiş olan şahs! dostluğun İdamesi ve müşterek savaşın sevk ve ’ İdaresi hususlarının müzakeresi İdi. ,
Tebliğde ilâve edildiğine göre, sadece 8skerl mahiyette olan bu görüşmeler çok dostane bir hava içinde , cereyan etmiş ve bütün noktalarda ■ anlaşmaya varılmıştır.
Bükreş 26 (A.A.) — Romanya'da vaziyet vahimdir. Bükreş'te halk atasında ölenler ve yaralananlar vardır. Muhalefet. General Ra-*escu hükümeti ile bu hükümeti devirmeye çalışan milli demokrat cephesi arasında hüküm sürmektedir.
Moskova radyosu dün, hükümeti, nümayişçiler üzerine ateş açmak tu-retlle tahrikte bulunmuş olmakla İtham etmiştir. Pravda gazetesi de, hükümetin vaktiyle Antonescu’yu desteklemiş olan Faşistlerle blrieşme&e uğraştığını yazmıştır. Gazel? şunu İlâve etmiştir.
Romanya’nın KızıJordunun gerilerinde bulunduğu ve Faşist dostu her türlü zümrelerden mürekkep makamların tasfiye olunması gerektiğini unutamayız.
Mahallc arasında kaydırak oynarken: «sayım suyum yok» diye biriblr-lerlne küsüp duvar köşelerinde somutta somutta göğüs geçiren şımarık çocuklardan hiç de farkları yok. Bulh hukuk mahkemesinin koridorunda delikanlı kapı yanına dikilmiş, dişisi de karşı köşede kıldan ince kılıçtan keskin kaşlarını kaldırarak somurtuyor. Fırsat buldukça göz ucuyla da blriblrlerinl süzüyorlar.
Bilhassa kışın bu koridorlarda 15&12 güçsüz mü ararsınız? B güç sahiplerinden kat kat fazla Rastikl! kaşlarının üstünden sımsıkı sardığı siyah çarşaf pelerininin uçlarını çenesinin altından iğnelemiş kırkını aşkın, çopur yüzlü bir kadın mahkeme kapısından başını uzatıp salonlara bir göz attıktan sonra döndü, sağa sola bakındı, ve nihayet gönül eğlencesi bulmu? bir âvâre sevinciyle karşı köşeye yaklaştı Köşe boşluğuna soku iup burun kanadlarını oynata oynata parmaklarını kemiren gene kadını tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra biraz daha yaklaştı, sesine yapmacık bir ahenk vererek mifrflk bir edâ İle mırıldandı:
— Hanım kızım, sen ne bekliyorsun buralarda?.. Allah dostlardan ırak etsin, yoksa anneciğinle babanın arasında hoyratlık mı başladı?..
Öteki, yavrusuna el uzatılmış d İsi bir kaplan hırçınlığı İle burnunu kıvırdı, dudaklarını büktü, kaşları çatıldı, göz aklarını belerterek karşısındakini azarladı:
— Aââ’.. Ne münasebet? Sen benim anneme, babama ne karışıyorsun? Neçede İstersem orada dururun» kâhyam mısın benim?...
Çarşaflı bayan sudan yeni çıkmış karabatak gibi başını Heri geri uzatarak pişkin bir Mw*sthnle görierlnl süzdü-
_ Darılma hanım kızım! Bunda gücenecek ne var ki? Hani, buralara gelenlerin hepsi benim gibi dert sahibi oldukları İrin seni böyle gencecik, körpeçlç görünce içim sızladı. Acaba yavrucak bu yaşta ana baba hırgürlerine mi karıttı diye efkârlan-dım. Maltım ya. kahbe dünyanın çarkı feleği dc-ğiştl. Kırk yıl bir yastıkta kocayan karı kocalara bakıyorsun ki günün birinde hâkimin karsısına dİ kilmişler. İstemem de İstemem diye tepiniyorlar. Seni de övie bir ana babanın maksum (masum olacakı yavrusu sandım da, bu yaşta böyle şeylerle gönülcüğü üzülüyor diye yüreğimin bası s 121 adı. Yok «a. Elin üc bacaklı bes keçisi neme lâzım benllilm?.. Senin isine ben ne knşırım? Genç ki2 değil misin? Cenin nerede isterse orada durursun elbet İstersen, desturun fistanını, gömleğini çıkar da dört, yol ağzında göbek çalkala. Dönüp de bakarsam gözüm çıksın. Benim de yetişkin bir oğlum var. Velâkln hayırsız bir şey. Şöyle variyetlice, senin gibi eli ayağı düzgün bir gelin arıyorum
— Aman, ne terbiyesiz şeysin sen0
— Hımmm... Anlaşıldı, anlaşıldı Sen de benim gibi dertlisin Canının sıkıntısı bevn’nç vurmuş. Benden hlc çekinme kızım' Dünya yüzünde heî dertlinin bir dert ortağı vardır Belki Cenabıhak hen! de sana dert ortağı göndermiştir Hele bir söyle bakalım, senin derdin nedir? Malûm ya. kanı kanla yıkamazlar, kanı su ile yıkarlar. Her zorluğun bir kolavlığı bnlıı-
nur elbet, sen anlat da Ocraıiıe ou çare düşünelim Merşeyln bir kolayı vardır.
çarşaflı hanımın sözleri karşısındakinin üzerinde müspet tesirini gösterir gibi oldu. Çatık kaşları da düzeldi. minimin! kızıl dudaklarında hatif bir tebes- um belirdi, ümit ışıkları parlıyan gözlerle çarşaflı hanımı tepeden aşağı süzdükten sonra mırıldandı;
— Biri birim izden davacıyız.
— Blrlblrinız de kim oluyormuş?..
— Nah, şu kapının yanında duran vefasızdan davacıyım. o da beni dftvs etmîş.
Etrafımdaki dinleyici halkımı epeyce kalınlaşmıştı. Bütün başlar genf kadının İşaret ettiği tarara dondu Kapı yanında duran yirmisini yeni aşmış. mektep kaçağı tavırlı delikanlı hu bakışlar altında sıkılmş gibi başını öteye çevirdi O arada çarşaflı hanını yine suallere başladı;
— Neyin oluyor o yumurcak senin?
— Neyim olacak? Sözüm ona kocam İşte. Evleneli daha bir sene bile olmadı «Babam çok zengin, sana apar t iman yaplıracağım» diye beni kandırıp annemden kaçırdı, evlendik. Fakat nafile Kulüp meselesinde anlaşamıyoruz Artık Kaprislerine tahammül edemez oldum
— Ne meselesi d'din? Anlıyama-dim
Beri taraftan seyrek, tinton sakallı latadan bozma aba paltolu, buruşuk yüzlü bir adam söze karıştı:
— Kulüp, Arapçadır. Kalbin cemidir. Yani kalbler demektir Anlaşılıyor ki
Çarşaflı hanım sozîı kesti:
— Haaaa... Anladım şimdi. Sizin kalblerlnlz. yani yürekleriniz uyuşamıyor. Bunlar bir şey değil hanım kızun. Vâktile bizim zamanımızda bıyığından adam asılmıyan delikanlılar- namahremin yüzüne bile bakanı azdı. Gelgeldim, şimdi yanağı ayva tüylüler bile çoluk çacuk sahibi oluyorlar Bugünün eyyamında her şej para İle dönüyor. Paran varsa kundakta iken bile evlenirsin. Sizin ço-luğımuz çocuğunuz da var mı?
Genç bayan isyankâr bir tavırla başını salladı
— Ne münasebet? Ben çocuk doğurmak İçin evlenmedim ya. Kocamın yanında dünya göreyim, asri hayat süreyim diye nikâhlandım onunla çocuk ne gezer bizde?.
— Demek şimdi boşanacaksınız?..
— Ne yapacağım ya? Kulüp meselesinde uyuşa mayınca elbet de boşanırız O benim kulübümü sevmiyor, ben de onun kulübünden nefret ediyorum. Böyle hayat olur mu? Bugünden tez i yok. hâkimin karşısına çıkar çıkmaz boşanacağım.
Delikanlı da etrafına toplananlara bir şeyler anlatıyordu. Yanlrma gitmeğe vakit bulamadım. Müoaslr seslendi. İkisi de mahkemeye girdiler.
Ben gene türlü dertler anlatılan başka gruplar arasında dolaşırken mahkeme kapısı açıldı, genç bayanla -delikanlı vanyana çıktılar Biribirle-rlnden çekinir, etraftan utanır gibi bir müddet kızara boyara bakıştıktan sonra kol kola girdiler, süratle ufaklaştılar.
Böyle dâvacılıfia can kurban amma övle evliliğe ne buvunılıır’’
re Re.
Created by free version of 2PDF
Yunanistan’da
Liberal parti cumhuriyet lehinde
Hudut gümrüklerini tetkik
Ankara 27 (Telefonla) — Gümrükler umum müdürü B. Celâdet Barbarosoğlu, beraberinde personel ve sicil iğleri müdürü Feridun Tokay olduğu halde Ankara, Mersin, İskenderun, İslahiye, Nusaybin, Antalya ve güney hudutlarındaki gümrüklerimizde yaptığı tetkik gezisinden şehrimize dönmüştür. Umum müdür gezisinin sonuçlarım bir raporla Bakanlığa verecektir.
Atina 26 (AA.) — Liberal partisi şefi M. SofuIis Yunanistan'daki meşru rejim meselesi hakkında basına aşağıdaki demeci yapmıştır:
Partim, kayıtsız şartsız bir Cumhuriyet rejimi lehlndedir. Şuna kuvvetle kan! bulunuyoruz kİ. Yunanistan! ancak kuvvetli bir Cumhuriyet rejimi kurtarabilir. Ssasen. Liberal partisinin CfMnhurlyciçî dUrıımu. bu partinin geknek prensiplerinin tarih! bir neticesidir. Cumhuriyet iki cephede savaşmak sorunda kalacaktır. B>j savaş müfrit solculara ve ILırsUvetçl sağcılara karşı olacaktır.
Avrupamn en çok veremlisi olan şehri
Sofya M (AA.) — Belgredda çıkan •Borün» gazetesi Faşist idaresi lamanındı çok büyük mahrumiyetlere katlanmak zorunda kalan İşçi sınıfı arasında öliim nldbetlnln pek yükseldiğini yasmaktadır. Bu gazeteye göre, her sene veremden ölenlerin «ayısı yüz binleri bulmaktadır. Bclgrad, Avrupa şehirleri arasında, veremden ölenlerin sayısı bakımından başta geliyor.
Mısır Başbakanının katli tahkikatı
Kahire 28 (A.A.) — Mahir paşanın katli hâdisesi hakkındakl tahkikat devam etmektedir Mihvere karşı bağlılık beslemesinden şüphe edilebilecek muhtelif çevrelerde araştırmalar yapılmıştır. Tahkikatı İdare edenlerin öğrenmeye çalıştıkları nokta sadece gazeteciler ve parlâmento üyelerinin kabul edildikleri parlâmentoya kastilin nasıl girebildiğidir.
Dünya emniyeti
Şimdiden silâhlı bir kuvvet teşkili isteniyor
Londra 38 (R.) — Meksiko konferansının dünkü oturumunda Birleşik Amerika Hariciye Bakanı Stettinius, harbin bitmesinden «vvsl, dünya emniyetini korumak İçin silâhlı bir emniyet teşkilâtına lüzum olduğunu söylemiştir.
Harb ne zaman «ona erecek?
Londra »e (A.A.) — Büyük Britan-yada pazar günleri çıkan v« çok okunan gazetelerden biri olan «Sunda; BKpress» harbin 2007 ne! gününe girmesi ve Türkiye'nin Müttefikler safında doğrudan doğruya savaşa katılması mttnasebstlle neşrettiği bir yazıda diyor kİ:
«Üç ay evvel ljdınserler kati zaferin Noelde «İde edileceğini söylüyorlardı. Fakat Rundstedt’ln. taarruzu bİKİ hakikatle karşılaştırdı. Şimdi İyimser şayialar yeniden ortaya çıktı, bu sefer «afer mart ayı İçin vadedl-llyor.s
İlk Müttefik vapur kafilesi Boğazlardan geçti Kahire 26 (AA.) — İlk Müttefik vapur kafilesinin bir kaç hafta evvel Çanakkale'den geçtiği bildirilmektedir.
Bu vapurlarda bulunan hamulenin bir kısmı Yalta konferansına giden Anglo - Sakson murahhaslarına aitti
Türk - Yunan dostluğu
Atina 26 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Türkiye büyük elçisi Enis Akaygen Helen basını şerefine bir çay vermiştir. Bu çayda. Hariciye Bakanlığı müsteşarı, M Georges Mllâs, yabancı ve yerli basın müdürleri mümessilleri hazır bulunmuşlardır. Davetliler, fırsattan İstifade ederek Türkiye'nin Müttefikler safında harbe giriş! münasebetiyle Büyük Elçimizi tebrik etmişler Türk - Yunan milletlerin! birbirine bağlı yan dottluk hissine İnanışlarını ifade etmişlerdir
Romanyada harb suçlularının yargılanması Bükreş 26 (A.A.) — Anadolu ajansının öşel muhabiri bildiriyor: Halk mahkemesi savcısı, dün. eski Başbakan Gigurtu'yu dört saat zorguya çektikten sonra eski Başbakanlardan • Manlu ve Tatarescu İle eski Dış Ba- ; kanı Gafencu’yu »ahit olarak çağırmıştır. Memleketi felâkete «ürülde-mlş olmaktan suçlu eski Dış Bakanı Manoüeşcu tifüsten hasta yattığı İçin sorguya çekllemerniştlr. Viyana hakem kararını lmsalıyaiı Valeıe Pop da hapishanede karantina altında bulunduğundan mahkemeye getirilememiştir- ___
Yeni bütçe tasarısı
Ankara 27 (Telefonla) — Maliye Bakanlığı yeni yılın genel bütçe tasarısını tamamlamıştır. Bu tasan Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki çalışma günlerinde konuşulacaktır.
Türk - Alman diplomatlarının mübadelesi
Londra 26 (A.A.) — İsveç radyosunun bu akşam GotthelbuTp'dan bildirdiğine göre. Jottlngholm ‘snın-'ek) İsveç gemisi İngiltere ve Lizbon yolu 11e İstahhııİH gitmek üzer? ayın 5 t 1le 1(1 ıı arartndn bu limandan aynlabllecekt’r.
Jottlngholm gemisinde sadece Alman ve Arjantin değil aynı zamanda Alman ve Türk diplomatları di mfi-bndel? edilmektir

ROP
26/2/1945 flaticrl
Londra üzerine i sterlin Nfvyork üzerine 100 dolar Cenevre 100 İsviçre Fr Madrid üzerine 10(1 pezefe Stokhoim üzerine 100 kuron
Esham te rabvilit
Ergani % 5 1933 tkramiyelı % fi 038 % 5 ikramiyen M M.
% 7 MIH! Müdafaa
Milli Müdafaa 2
MIHI Müdafaa 3
% 5 845 Millî Müdafa Sivas - Erzurum 1 Sivas - Erzurum 2-7 % 7 1611 D Y I
1941 Demiryolu II
1941 Demiryolu IH 194! Demiryolu % 5 Anadolu D Yolu 60 Anadolu tahvili I - II
Anadolu Mümes. Merkez Bankası İş Bankası nama.
İş bankası hamiline Aslan çimento
BURSA DIŞINDA
Reşadiye altını Gulden Külçe anın mı gramı
/ w1 w V
5 24
132.— 303255
27 Şubat. 19-15
AKŞAM
AKŞAMDAN AKŞAMA
Halkevleri ve istihsal hayatı
Halkevlerinin yıl dönümünü, şu harb ilânı sıralarında bile, bütün memleket ilgi ve sevgi ile kutlamak fırsatını buldu. Resmî nutuklar söylendi, törenler yapıldı. Makaleler yazıldı,
Cunüıur Başkaııının takdirleri bu müesseseler için başlı başına bir iftihar vesilesidir.
Beş altı il’ûnizde, sekiz on il-ce'nıizde ben de Halkevlerinin çalışmalarile ilgilendim. (İl, vilâyet; ilce, kaymakamlık demektir.) Bunlardan pek çoğunun, muhitleri üzerine umulduğundan pek fazla tesir ettiklerini gördüm. Meselâ Fatsa Halkevi-nin on sene evvel halini hiç unutamıyorum. Şayet o zamandan beri bozulmadı ise, bu müessese, kasabanın bir coşkunluk merkezini teşkil ediyordu. Antalya Halkevi gördüklerim arasında iyi nota lâyıktır. Son zamanlarda tstanbulunkilerde de bir canlanma olduğu dikkatten kaçmıyor. Bütün bunlara karşılık menfî bir tip: Gayet «kibârâtıe • kurulmuştur: öyle ki Halk içeriye adımını atmağa cesaret edemez. Kendilerine mânevi payeler verenler burasını âdeta hususî klüp yapmışlardır. (Keza on sene evvelki bir müşahedemdir. Dilerim, o zamandan beri düzelmiş olsun). İkinci bir menfi tip: Kuş uçmaz, kervan geçmez! Haftada üç kişi uğramaz! Resmî daire hademesi gibi bir hademesi vardır. Pinekler, durur. (Geçen sene, bir il merkezinde böylesîni gördüm. Bir kere tafsilâtile ve ismile, cismile yazdığım ic.in şimdi tekrarlayıp ısrarla teşhir etmek istemiyorum A
Donuk yahut ters kuruhııuş olan Halkevlerini faal ve coşkun olanlara benzetmek lâzun: Bu, birinci mesele.,. Fakat ikinci bir mesele daha olacak zennedivo-runı. O da. Halkevlerini şimdiki pek yüksek faaliyetlerine sekte vurnıaksızın daha alelade işlerle uğraştırmak.
Evet: sık sık ilmi konferans... Sık sık resim sergisi... Sık sık şiir gecesi... Bunlar iyi şeyler,.. Meselâ iplerimizden birinde, resmi şehsiyctlerin de iştirâkjle bir şiir müsabakası yapılmış; l'ahya Kemalin bir gazelini okuyan birin-ci, Tevfik Fikret'in . Rübabın Cevabı •( şiirini okuyan ikinci, Mehmet Emin Yurdakul'un bir şiirini de okuyan üçüncü gelmiş
Mükemmel... Hele benim gibi aruzu, heceyi, rubaiyi, serbes nazmı seven bir muharrir: . Bunlara paydos!,, diye ııasıl boru çalar? Fakat diğer cihetten de in-saflı olmalı; Halkevlerinin faaliyetine bu gibi toplantıların merkez teşkil etmesini isteme meli. Zira, bîr kaside, bir rubai; devrini bitirmiş ve lisanı anlaşılmaz bir Tevfik Fikret, daha ziyade bir «halk» mevzuu değil, bir ilim ve edebiyat mevzuudur. Olsa olsa, bununla güzideler, Halkevînin bir odacığında uğraşırlar. Aynı odanın duvarlarında da. bir resim sergisi teşhir edilir, köşelere heveskâr heykeltıraşların eserleri konulmuş olabilir.
Lâkin, bütün bıı «abstre* konuların dışında. Halkevleri, halkımızı. ..yan güzel sanat» işlerde, hattâ «kaba sanat» ve «zenaat» işlerile uğraştırmak gayretinde bulunmalıdır:
Muhitimin istihsalde ve isti-datlarile ilgilenerek, onların birincilerini bulmak, öğmek. korumak... Bunun için de vasıtaları biz hatırlatacak değiliz: Sergisinden panayırına, ustaların mü* kâfatlandınlmasına kadar türlü çareler vardır.
Bundan sonraki faaliyet senelerinde, Halkevlerini istihsale, zc-naate daha yaklaşmış gömek temennisini ileıi sürerken, böyle bir amacın önünde belirecek güçlüğü de bilmiyor değiliz: Atelye yoktur; hususi ve umumi iş yerleri kendilerini tecrübe tahtası haline sokmak istemezler; imalât sergileri için mevcut salonlar kâfi değildir. İlh... Hasılı güç iş! Lâkin bir memleketi kalkındırmak da kolaydır dîye kimse bize teminat vermedi. Bazı Halkevleri, köycülük kollan ile köy istihsaline kadar nüfuz etmek gayretini göstermiştir. «Yolunda bulunmak» lâzımdır. Daha fazla bu yola girmek lâzımdır.
Şiir gecelerini, «iş öğrenme ve meslekleri geliştirme» günlerinin gölgede bırakmalarını dilerini.
(Vâ . Nü)
[ I ŞEHİR HABERLER l| j
Tramvay durakları
Arabalara binmek için parmaklıklar yapılması olamıyor
Tramvay duraklarında halkın arabalara sükûnetle binmesini sağlamak üzere parmaklıklı duraklar yapılması hususundaki incelemelere devam olunuyor. Bu duraklar Emtnonünde, Harblyede ve Beyoğlu cihetinde Tünel ağzında olmak üzere şehrin üç semtinde yaptırılacaktır. Ancak durakların ayrı ayrı semtlere giden tramvay sayısına göre yaptırılması mecburiyeti. işi güçleştirmektedir. Yalnız Emlnönilnde Beyoğlu cihetine çıkan tramvayların Yenlcami'nin önünde durdukları yerde 7 ayrı parmaklıkla. gene Emlnönünde Bebek tramvaylarının durduğu yere de 4 parmaklık yaptırmak İcabetmekte-dlr. Bundan başka Tünel önilne de 4 parmaklık yaptırılması lüzumlu görülmektedir. Bu parmaklıkların o civarı tamamen kaplamaları mahzur 11e birlikte kapalı sarı tramvay arabala-rırfın İnip binme kapıları yan yana olduğu İçin bu parmakltklı duraklara uymamaktadır.
Et işi
Dün mezbahada fazla koyun kesildi
Birkaç gündenberi mezbahada az koyun kesildiğinden, kasaplarda bu cins et bulunamamakta İdi. Esasen her yıl bu mevsimde koyun miktarı azalmaktadır Son haftaların hava durumu, Erzurum bölgesinden getirilmekte olan koyuntorın düzenli bir şekilde şehre gelmesine mâni olmuştur. Bu İş kara nakliyatını da kesintilere uğratmıştır. Şehre getirilen koyun miktarının azlığı, mezbahada fazla miktarda kesilmekte olan kuzu ile telâfi edilmektedir. Sığır da bol kesiliyor. Bir sığırın 7-8 koyuna muadil olduğu kabul edilmektedir. Canlı hayvan piyasasında 1500 kadar koyun mevcuttur. Sığır ve kuzu miktarı âdeta İhtiyaçtan fazladır.
Belediye et flütlerini tesblt ederken kuzu eti satışının faturaya göre, yapılmasını kabul etmişti. Bu suretle gittikçe artan kuzu kesimlle bu çaşıt et flattnln inmesi sağlanmıştır. Cumartesi günü mezbahada 225 koyunun kesilmesi, lk! gündür kasaplarda koyun eti darlığını meydana getirmiştir. Bu 225 koyuna mukabil 1655 kuzu kesilmişti.
Dün mezbahada 1700 koyun, 2000 kuzu ve 500 den fazla sığır kesilmiştir. Dünkü kesimde koyun adedinin fazlalığı, birkaç gündür hissedilen koyun eti darlığını ortadan kaldıracaktır.
Satışa çıkarılan ithal malları
İst. Yenipostahane cad. 68 de Mehmet Cemile metal kurşunlu, ve kalay halitası, metal. İst Aşırefendl cad. No. 31 de A. Mazon ve S. Bottona Ichthammol, Eminönü Nail bey handa Abdürrahm&n İmreye porselen biblo, İst. Ankara cad. No. 88 de Arif Neşet Uzmana saf kükürt tozu, İst. Rızapoşa yokuşunda Kula mensucat fabrikasına anilin boya, Oal. Sigorta handa tmperlal Kemlkalft sud koAtlk vç karbonat dc sud, İst Bestekâr :o-kakta Anadolu Baharat deposuna bikarbonat soda, fîzmlr Birliğinden) İst. Büyük Kınacıyan handa Haydar Balkana zımpara kâğıdı. İst. Sııltan-hamnınında No. 12 de Atana« Papa-dopuloya yünlii palto.
Doktorların gece nöbeti
şehirde geceleri vukua gelecek &nl hastalıklar İçin hususi doktorların nöbet tutacaklarını yazmıştık, İl Sıhhat müdürlüğünün bu hususta doktorlara yaptığı teklife cevapların gelmesi devam ediyor. Şimdiye kadar yüze yakın husus! doktorun Sıhhat müdürlüğüne nöbet teklifi hakkında yolladıkları cevaplar müspettir. Bu cevapların sonu nlınınca, semtlerin nöbet cetvelleri hazırlanacak ve halka ilân edilecektir. Nöbet tutpıa İşine önümüzdeki haftadan İtibaren başlanacağı tahmin ediliyor.
Tramvay idaresinin rayları
Elektrik, tramvay idaresine alt olup harb dotayısUe Bulgaristan'da katmış bulunan tramvay raylarının Bul-garlstanın hangi şehrinde kaldığını tesblt etmek ve bu rayları memleketimize getirmek üzere İdare yakında Bulgaristan'a bir memur gönderecektir, Gidecek memurun pasaport mu-aoıejelerUe meşgul olunmaktadır. Bulgarlstanda .kalan rayların 7 kilometre kadar olduğu tahmin edilmekte ve bu rayların .Filibe'de olması da muhtemel görülmektedir.
Esnaf odası
Bir kısım esnaf aidat vermek istemiyor
İstanbul esnaf odasına yazılanların sayısı 80 bini aşmıştır. Daha bir kısım esnafın Odaya yazılmadıkları ve kaçak olarak ticaret yaptıkları anlaşılmıştır. Esnaf odası kurulduğu sırada yazılı esnafın 50 bini bulacağı umulmuştu. Halbuki umulan tutar aşılmıştır. 510 numaralı kararname, ticaret ve esnaf odaları İle ticaret borsalarnıa yazılanların sayısını arttırmıştır. Bir kısım esnaf, bu arada Büyükdere esnafı, para İstemeğe gelen tahsildarlara aldat vermek lste-miyerek kendilerinin esnaf odasına yazılmalarının yanlış olduğunu İleri sürmüşlerdi. Ticaret ve esnaf odaları ve ticaret barsalar! kanunu İncelenmiş. İstanbul ticaret odası He esnaf odası, her İki Oda'ya girecekleri teshil: etmişlerdi. Esnaf odası buna göre bir cetvel hazırlıyor ak para toplama işini düzenlemiş' Yapılan itirazlar üzerine Ticaret bakanlığına sunularak kanunun açıklaması İstenmiştir. Ticaret Bakanlığı, yapılan İtirazları ve İstanbul esnaf odasının düşüncesini İnceledikten sonra bir karar* varmış ve kararı İstanbuldakl İlgililere bildirmiştir. Bakanlık, kime esnaf denebileceğini bildirmiştir.
Açıklamaya göre ticaret odası ile esnaf odasının, kanunun yürürlüğe girmesinden sodra taklbettlklerl şekli doğrudur. Esnaf odasının aldığı aidatta Ur yanlışlık yoktur. Yeni karara uyularak hareket edileceğinden esnar odasının esnaf bakımından üyesi azalmıyacağı gibi bütçede de bir sarsıntı olmı ya çaktır.
Esnaf odasının yeni sene kayıt İşler! mart sonunda bitecektir. İtirazlar üzerine bir duraklama geçiren tahsilflt tekrar başlamıştır. Oda. bir kışım esnafın durumunu gözden geçirmektedir. Alınacak sonuç Ticaret Bakanlığına bildirilecek ve ondan sonra verilecek karara uyulacaktır.
Ahşap binalar
Belediye yeniden teblig-at yaptı
Dün sabahlan İtibaren Erenköy kız lisesinde derslere başlanmıştır. Evvelce de yazdığımız gibi orta kı«ım talebeleri Göztepe orta okulunda. llsa talebeleri de Erenköy klz 11 esinin yan mıyan kısmında okumaktadırlar Dün maarif müdürü B. Halil Vedat Fırat l her Ud kısma giderek yeniden yapılması gereken işler hakkında İncelemeler yapmıştır.
Yangin etrafındaki tahkikat polis tarafından neticelenmiş ve ateşin elektrik kontağından değil, soba borusundan İleri geldiğini meydana çıkarmıştır.
Bu sonuç, ahşap binalar etrafınds yeniden dikkati çekmiş, okul, otel, pansiyon, tiyatro gibi çatısı altında binlerce insanı barındıran yapılarda güven tertibatını sağlamak lâzımgel-diği düşüncesini ortaya atmıştır. Son yıllarda yanan okul binaları, hep bu glb! tertibat noksanlığının kurbanı, olmuştur. Bunların hemen hepsi ahşap pek azı da yarını kâglrdlr On I beş sene içinde yanan yatılı okullar şunlardır:
Feyzlâtl lisesi: 5 şubat 1930 da. Üniversite fen ve edebiyat fakültesinin bulunduğu Zeynep hanım konağı: 28 şubat 1942 de. Beylerbeyin deki yirmi yedinci ilkokul: 28 ocak 1943 de, Nişan taşında İşık lisesi {bir kısmi! 27 aralık 1943 de, Saraçhaneba-şındak! Hayriye lisesi: 17 Ocak 1944 de ve nihayet Ercköy lisesi de 21 şubat 1045 de yanmışlardır. Bunlardan başka oda oda kiraya verilen bazı eski konaklar da bir gecede yanıp kül olmuşlardır.
İtfaiye müdürlüğü, şehirde yangın çıkabilecek bu gibi ahşap binalardaki okul ve yurtları zaman zaman kontrol ederek ateşe karşı korunma tedbirlerinin alınmasını bildirdiği halde bir çok müesseseler yapılan İhtara büyiik ilgi göstermemişlerdir,
Meselâ Kendili! lisesinin soba bacasının çatlak olduğu ve bu çatlak bacanın bir yangın tehlikesi teşkil edeceği itfaiye müdürlüğü tarafından lise müdürlüğüne ihtar edilmişse de bacanın henüz yapılmadığı görülmüştür.
Belediye, bu durum üzerine bıı gibi ahşap yapılarda bulunan müesseseler? bir daha tebligat yaparak umumi meclis tarafından son zamanlarda çıkan karara göre — yangından korunma tedbirleri almak şartlle — bu gibi müesseselerln ahşap binalarda kalabileceklerini, aksi takdirde kendilerine münasip birer yapı tedarik etmelerini bildirecektir. Yangından korunma tedbirlerine nc dereceye kadar riayet edildiği İtfaiye müdürlüğünün yapacağı teftiş neticesinde vereceği raporlardan anlaşılacaktır,.

Umumî Meclis
Çarşının tamiri meselesini görüştü
Umumi meclis B. Faruk Dcreil’nln başkanlığı altında toplanmıştır. Belediye başkanlığından gelen bir tezkerede, meclis şubat toplantısının 15 gün daha uzatıldığı bildiriliyordu. Bundan sonra meclis üyelerinden B. Atıf Ödül tarafından meclise verilen bir takrir okunmuştur. Takrirde İstanbıılun eski ve ta-rllhi bir eser! olan Kapaiıçarşının gayet çabuk olarak tamire muhtacol-duğu kaydedilerek çarşıdaki su yollarının bozuk, şatafların çatlamış olduğu. dükkânların oturulmaz bir halde bulunduğu bildirilerek çarşının daha çok hnrabolmaması IçLn, yeni sene bütçesine tamir İçin ödenek konulması ve esasen geçen senek! bütçeye de biraz para konulduğundan, tamirin senelere bölünerek yapılması ve parasının da mal sahiplerinden tahsili İsteniyordu.
B. Nuri Dağdelen bu teklifi pek yerinde bulduğunu söylemiş, neticede tamirin kaça maiolacağının tâyini ve keşif plânlarının yapılması İçin takririn Belediye başkanlığına havalesi uygun görülmüştür.
Bundan sonra bütün taşıtlarda arabalara takoz konumasmn dair Belediye zabıtası talimatnamesine bir madde ilâvesi hakkında mülkiye encümeni mazbatası kabul edilmiştir.
B, Mehmet Sipahi, fren tertibatı olan arabalara takoz konulmamasmı İstemiş, fakat kabul edilmemiştir. Meclis, perşembe günü toplanacaktır. ____________
* Dün şehre 220 bin kilo mangal kömürü getirilmiştir. Bunun 120 bin kilosu Bulgaristan'dan diğer kısmı civar İskele ve İstasyonlardandır. Gelen kömürler Kumkapı İstasyonu 1le Unkapanı ve Kasımpaşa iskelesine indirilmiştir.
Yivecek fiatleri
Yeni yükselişler var
Dün hafta başı idi. ilgililer, piyasayı gözden geçirmişler, yiyecek fl-atlerlnde yeni yükselmeler olduğunu görmüşlerdir Fiat yükselişi hemen hemen bütün mallar üzerinde vardır.
Genel olarak düşünüldüğü takdirde flat yüksekliği, bir takım kimselerin bulanık suda balık avlamak İstemelerinden İleri gelmektedir. Mal-
lar eksilmiş değildir.
Pirinç flntlcrl önce yükseltilmişti. Senenin İlk ayında toptan 100 - 120 kuruşa satLİan viyolan cins pirinçler dün 150, 90 - 100 kuruşluk pembe cins pirinçler dün 135 - 145, 95 - 150 İlk top pirinçler 125 - 135, 110 - 115 kuruşluk Diyarbakır cinsi pirinçler 135 - 138 kuruşa çıkmıştır.
Fasulye flatlerinde de yükselme vardır. Sene başında toptan 80 - 90 kuruşa satılan Dermesen fasulyeleri toptan 95 - 100. 00 - 05 kuruşluk horoz fasulyeleri 70 - 75 kuruşa satılmaktadır.
I Sade yağlar da yükselmektedir. Trabzon yağları toptancılarda 390-dan 420 kuruşa, Diyarbakır yağları 460 kuruşa. Ur fal ar 525 kuruşa çıkmıştır.
Zeytinyağı bu hafta da yoktur. Sabun fiatı perakende 170 kuruşa kadar yükselmiştir,
Tutuşan bacalar
Dün gece de Paııgaltı'da Süleyman Nazif sokağında Dr. B. Şükrü'nün. Tepebaşmda Meşrutiyet caddesinde Ankara apartmanının, îstlkftlftl caddesinde B, Cemall’ye alt Yıldız sinemasının, Harblyedo Cumhuriyet caddesinde Pangallı apartmanlarının bacaları tutuşmak suretlle yeni yangın başlangıçları olmuş, İtfaiye tarafından vaktinde alınan tertibatla söndürülmüştür,
-A- Son haftalarda İthal edilerek piyasaya çıkarılan malların sayısı azaldığı gibi cinslerde de değişiklik vardır. Piyasanın ötedenberl İsteği olan mallar, listelerde görünmez olmuştur. Bu hal, İstanbul,ticaret birlikleri genel direktörlüğünün de gözünden kaçmamıştır. Son günlerde getirilerek piyasaya çıkarılan malların listeleri gözden geçirilmek suıa-tlle bundan sonra yapılacak ısmarlamalar üzerinde durulacaktır.
Maarif Bakanlığının bir tamimi
Ankara 27 (Telefonla) — Maarif Bakanlığı mtlesseselerlne gönderdiği bir tamimde Bakanlığa tabi mü&sseaelerln Toprak ofisinden temini mümkün ve aynı zamanda mecburi olan ekmeklik ve yemeklik hububatı oradan, diğer maddeleri de serbes piyasadan temin etmek cihetine gitmelerini bildirmiştir.

Zeytinyağı satışı
Perakende satacaklar yakında ilân edilecekler
Zeytinyağı meselesi için vilâyetteki çalışmalara dün de devam edilmiştir. Şehirde perakende olarak yağ satacak bakkallarır tesblt İşi sona ermiştir. Vilâyet bunu yatanda alâkalılara bildirecektir. Yeni koordinasyon kararına göre perakende zeytinyağı satacaklar tesblt ve İlân edildikten sonra ellerinde yağ bulunup da satmalarına İzin vcrllmlyenler en geç bir hafta içinde bu yağlan İzinlilere devretmeğe mecbur olacaklardır. Şehre muhtelif istihsal mıntıkalarından zeytinyağı gelmeğe başlamıştır. Fakat bu yağların kimlere satılacağı henüz belli olmadığı İçin yağlar bekletilmektedir. Bu sebeple vilâyet perakendecilerin tesbill hususunda acele etmekte İdi. Şimdiye kadar perakende satış yapmnk üzere tesblt edilenler 2-3 yüz kişi kadardır. İlerde bunların sayısı şehir ihtiyacına yetmez görülürse bu miktar arttırılacaktır.
Diş fırçası
Yemden bir parti mal geldi
Gümrüklere yeniden diş fırçası getirilmiştir. Malların muamelesi birliklerde tamamlanmaktadır. Geçen sefer fırçalar, eczanelere verilmiş, fakat ortadan kayboluverme-slne mani olunamamıştı. Yen! maldan — hiç olmazsa bir kısmının — gerçek İstek sahiplerinin faydalanabilmeleri için dağıtılması düşünülüyor.
Sahte ipotek muamelesi dâvası
Tapu müdürlüğünün Eminönü kazası Sicil muhafız memurluğunda bulunduğu sırada, sahte tapu ve ipotek senetleri tanzim etmekten suçlu Mehmet Gökhan'ın mevkuten duruşmasına birinci ağır ceza mahkemesinde devam edilmiştir.
Mehmet Gökhan, ötedenberl bu işlere kendisini teşvik edenin şU Rıza İsminde biri olduğunu söylemekte bulunduğundan, mahkeme, bunun şahit olarak davetini kararlaştırmıştı. Şahit Ali Rıza bu oturumda mahkeme ye gelmiş ve Mehmedl aynı dairede memur bulunmak dotayısUe tanıdığını. arasıra rakı âlemleri tertfbet-tlklerlnl. Mehmedin yaptığı bir İpotek muamelesini bildiğini, fakat sahteliğin! bllmedlğtnl anlattı
Mahkeme, gelmlyen son lk! şahidin çağırılması İçin muhakemeyi başka güne bıraktı
Kadıköy Halkevinde İngiliz mimarî sergisi
Kadıköy Halkevinde yeni bir İngiliz mimar! şerglsl açılmıştır. On beş gün devam edecek sergide yüzden fazla tarihi ve modern tııgill? binaları teşhir edilmektedir.
Mangal başında uyurken entarisi tutuştu
Rumeli Feneri caddesinde bir evde oturan İlyas kızı Fatma, dün mangal başında oturmakta iken uykuya dalmış, bu sırada entarisi ateşe girmiş ve kadın bu suretle yanıklar aldıktan sonra uyanabllnılştlr. Fatma, ıstıraplar İçinde Beyoğlu hastanesine kaldırılmışsa da, bir müddet sonra Ölmüştür _______ _
Jimnastik bayramı hazırlıkları
10 Mayıs Jimnastik bayramı için yapılmakta olan hazırlıklar ilerlemektedir. Bu yıl jimnastik hareketleri müzikli yapılacaktır. Şehirde İlse ve orta olmak üzere 52 okul vardır. Bunların şenliklere hazırlanırken müzikle çalışmalarını sağlamak özere hareketlerin ritmini meydan^ getirecek müziğin plâğa alınmasına ve okullardaki çalışmaların bu plâklarla yapılmasına karar verilmiştir. Okullardaki Jimnastik hareketleri çalışmalarında beden terbiyesi öğret-menlcrlle müzik öğretmenim İşbirliği yapmaktadırlar. Cuma günü maarif müdürü B. Halil Vedat Fıratlıntn başkanlığında kız lisesi beden terbiyesi salonunda beden terbiyesi ve müzik öğretmenleri toplanacaklardır Toplantıda 19 Mayıs İçin yapılması gereken İşler konuşulacaktır.
İzmir’de yeni bir liman inşası
Ankara 26 — İzmir Umanının İlerdeki ihtiyacını karşıtıyacak peklide yeni bir liman İnşası İçin Münakalât Bakanlığı tetkikler yapmaktadır.
Liman Alsancakta yapılacak v« 360 milyon liraya çıkacaktır.
Kaptan Nemo’nun dünyası hakikat oluyor
Büyük İskender'in efsanesi hakikat oluyor. Bıı efsane şöyledır:
İskender deniz dibindeki hayatı merak ediyor. Buı-alaru ımp bir deniz altı seferi vapâmusa bile oraların esrarını öğrenmeğe katiyen karar veriyor. Büyiik cihangirin arzusuna kini «hayır!.* diyebilir ki?. Etrafındakiler düşünüp taşmıyorlar, İskender deniz dibine nasıl inebilir? Şimdiki gibi fçk kişilik cep tahtelbahirleri yok ki kendisini içine yerleştirip dalgaların altına salıversinler. Fakat yer yüzünde akıllı insau buhranı yok ya... O zaman da bir akıllı kişi çıkmış. Hemen kavanoza benz'ıyen bir kap yapmışlar Koca cihangir bunun içme girmiş, yavaş yavaş kendisini denizin altına salıvermişler ..
İskenderin yaptığı bu tecrübeyi bir mecmuada çıkan cok eski bir İran minyatüründe görmüştüm.
Bilmem ki Büyük İskender çok merak ettiği bu deniz altı hayatını görebildi mi?.. Zannetrn.yo-rum. Fakat muhakkak olan bir şey varsa o da deniz altında bir insan hayatı başladığı bir devirde yaşıyoruz. Dün buna dair bir rakam gördüm. Buna nazaran harbin ikinci senesinden beri muhtelit denizlerde. muhtelit milletlerde 107.000 inşân deniz altında çalışmaktadır. Ve deniz altındaki insanlar gün geçtikçe de gayet kalabalıklaşmaktadır. Bunların içinde bazı deniz altıları yalnız muayyen zamanlarda hava, su ve erzak almak ivin su üstüne çıkıyorlar, bunun haricindeki zamanı hep da i galatın altında geçirivoNarmış-
Bu gidişir dünyanın bir de •■deniz altı nufuâh» meydana gelecektir sanırını..
Bundan başka deu zaili gemileri de eskisine nazaran pek ziyade hızlandırılmış olduğu ıç.n barış zamanında belki de bunlardan sivil işlerde dc istifade el inek mümkün olacakmış... Bıı tafs iât karşısında aklıma -Kaptan Nenin-• geldi. Belki:
— Bıı Kaptan Nem» da kimdir?.. diye soranlar olabilir O bizim çocukluğumuzun en hayret verici dostu, en bayıtd ğımız tiplerden biri idi, Kaptan Nrmo Jul Vern’in meşhur «200fHl fersah deniz altında seyahat» romanının harikıı'âde kahramanıdır O herkesten önce — tabii Biiyuk İskenderin kavanozu müstesna — denizaltı kullanmış bîr adamdır.
Kaptan Nemo bir gün cem.yete küser, kendisine, romandaki tâbirle, «tahtelbahir bir sefine* yaptırıp denizlerin altına dalar. Tas basması resimlerine nazaran çok uzun boylu, zayıf sakallı, mahzun yüzlü bir adamdır. Kabil olsa da dünyaya her darılan kendisinde Kaptan Nemo’nun imkânlarını bulsa Bu â'eme mi küstünüz?.. Kendinize başka, dalgaların ötesinde bir dünya arayınız. Ne güzel şty!..
Kaptan Nemo bulduğu arka, daşlarile âdeta yeni bir «deniz altı dünyası» kuruyor.
Artık Kaptan Nemo’nun hayalî dünyası tamami'c hakiki olmuştur, Hem de bu âlemin veni sakinleri Kaptan Nenin gibi dünyaya küsen kimseler de değildir.
Yeni terakkilerle deniz altı dünyasının istikbali parlak görünüyor.
Hikmet Feridun Es
Created
Memur ve mütekaitlere martta altışar kilo şeker dağıtılacak
Ankara 27 (Telefonla) — Ayni yardım kanunundan faydalanan memur, müstahdem, mütekait, dul ve yetimlere mart 1945 ayı için memur başına altışar kilo şeker dağıtılması hakkında Ticaret Bakanlığınca yapılan hazırlıklar bitmiş ve bu hususta valiliklere tebligat yapılmıştır. Şekerin satış flat i fabrikalarda teslim 120 ve 140 kuruştur. İlgili Ziraat bankaları şubeleri bu fiate yalnız sigorta ve nakliye masraflarını ilâve edeceklerdir.
İlkbahar Ekspozisyonu
Terzi ve kürkçü Saadet. İLKBAHAR ekspozisyonunu pek yakında, kendi salonlarında sayın müşterilerine teşhir edecektir.
Bu ekspozisyonda, bütlin yenilik v» güzellikleri kendilerine yakışabilecek bir şekilde bulacaklarından yeniden müşteri olmak Lstlyen bayanların da müessesemizden hususi davetiye aldırmaları tavsiye olunur. İstiklâl cadde»! No. 292, Tel: 41492
AHŞAM
27 Şubat 1945
Sahtfe 4
KARAR ZAMANI
|Ya;an: SUMHER »ELIS .Şrsjg | (• |
BİRİNCİ KISIM ÜÇÜNCÜ BAHİS
Avrupaya misyonum; 1940
Almanya, Fransa ve İngiltere’ye seyahatten dönüşte Mussolini ile yeni bir konuşma
Kısa notlar ve kiiçiik fıkralar
- 5 —

Sonra, Komaya dönüşümden aşağı yukarı 24 saat evvel Berimden Hitle-rin kendlslle görüşmek istediği haberini aldığını bildirdi. Mülakat 18 mart pazartesi günü saat ond? Brenner'de yapılacaktı. Ribbentrop Komayı son ziyaretinde, Almanyanııı askeri bir zaferden başka çare görmediğinde ve her hangi bir sulh konuşmasının İmkânsız olduğunda ısrar etmişti. Klb-bcntrop, Mussollnlye Aîmanyanın derhal büyük bir taarruza geçeceğini, üç dört ay içinde Fransayı işgal edeceğini ve sonra İngiiterenln diz çökmeğe mecbur edileceğini bildirmişti. Mussolini, Alman taarruzunun pek yakın olduğuna ve bu tan uzun birkaç hafta içinde değil, blraac gün içinde yapılacağına inanıyordu Kendi tabl-rlııce (akrep saat on İkiye bir dakika kalayı* gösteriyordu
Mussolini. sörüne devamla dedi ki. Bitleri askeri harekâtı geciktirmeğe kandırabilmek için, müzakere başladır ı takdirde, Müttefiklerin Alman-yaya hayat sahasını elde etmek hususunda muhalefet etmiyecekierini ünıidedebilmeşi lâzundır. Binaenaleyh Hltlere. Avrnpanın siyasi ve arazi meselelerinin sulh yeliyle halledilebileceği hakkiDdûkl intihalarımı bildirmesine salâhiyet verip vermlye-cHftnl öğrenmek İstiyordu.
Kendisine böyle bir salâhiyet vermeğe mezun olmadığım cevabını verdim. Bir cevap vermeden evvel Amerika Cumhurrt İsinden sarih talimat Istiyeceğlmi söyledim. Kelse telefon eder-eğifiıl.alıçcağım cevabı akşam üstü kont Clann vasıta s* le kendisine bildiireccğlml söyledim
Emniyet meselesi
Sonra Mussolini sözüne devamla, emniyet meselesi mühim olmakla beraber. onca arazi meseielerlle siyasî meseleler halledilmedikçe, emniyet hakkında hiçbir anlaşmaya vanlamı-yacağtni söyldi. Dedi kİ, kendi kanaatimce iki şeyin aynı zamanda birden halli lâzımdır: ve bu yapıldığı takdirde. iktisadi meselelerin aynı suretle beraberce halli İcabetler
Polonyanın istiklâli meselesine gelince, Mussolini. Polonyanın artık hudutları içinde PolonyalI olmıyan unsurları muhafaza etmek hakkını haiz olmadığına, ve polonyanın yeni hudutlarını kararlaştırırken Almanya tarafından son zamanlarda yapılan tehcire "kati bir nazarla bakmk lâzım geldiğine kani İdi. Meselâ Alman Polonyasından bir milyon PolonyalI Varsovaya ve diğer Polon/a şehirlerine nakledilmiştir Bu vakıayı bir anlaşma asası olarak kabul etmemek mümkün değildir
Yeni bir Çek devletine gelince, Mussolini, yeni çek devletinin taraf-Hzlaştırdmakla kalmıyarak, Büyük Almanya İle hususi iktisadi münasebetler tesis etmesi lâzım geldiğine kani idi.
Keza umumî bir tasfiyede. Macarıs-tanın hudutlarının tadili, ve Macar azlıklarına iyi muamele yapılması gibi haklı İddialarının göz önünde bulundurulması lâzımdı
İtalyanm bütün talepleri memnuniyet verici bir tarzda halledilmeliydi.
Mussolini, eğer bir anlaşmaya varılacaksa, Avrupadakl azlıklar meselesinin de bir defaya mahsus olmak üzere kati surette kökünden sökülüp atılması lâzım geldiğine kani İdi Bu hususta, kendisinin Yukarı Adlge de yaptığı gibi, İcabında zalimane görünen tedbirlere de başvurmalıdır. Çünkü bazı kimselerin maruz kalacakları sıkıntıya karşılık elde edilecek nihai iyilik büyüktür.
Mussolini. Avrupanın Milletler Cemiyeti tarafından vadedllen , fakat hiçbir zaman tatbik edllmlyen, hayali emniyete bir daha dönmek Istl-yeceğlne İnanmıyordu. O, dört devletin federasyonundan teşekkül edecek bir Avrupa tahayyül ediyordu. Bu dört devlet, Avnıpada İstiklâle lâyık diğer küçük milletlerin de tama-mlyet ve İstiklâllerini garanti edecekti. Ancak böyle bir sistem kurmak ruretlle hakiki sllâhsızlığın elde edilebileceğini ve Avrupa milletlerinin ağır silâhlanma yültfinden ve dalma tecavüze uğramak korkusundan kurtulabileceklerini zannediyordu,
Onca, Avrupa hakiki bir harbe dayanamazdı Avrupa her yirmi senede bir harbe katlanamazdı.
Sonra konuşmayı, tekrar bahsettiği arazi meseielerlle siyasi meselelerin derhal halli İşine çevirdi ve varılacak her hangi bir analşmeda, İlle noktanın «âdil bir siyasi sulh» olması lâzım geldiğinde ısrar etti.
Kendisine, geçen dört sene İçinde Bitlerin her iki üç ayda bir yaptığı anlaşmaları bozması karşısında. Müttefiklerin önce kati bir emniyet garantisi almadan böyle bir anlaşmaya nasıl razı olabilecekleri hakkında ne düşündüğünü söylemesin! rlra eltim. Dedim kl: «Müttefikler, bahsettiğiniz şekilde bir anlaşmaya vardıkları takdirde, bu anlaşmanın rizin hayli himmetiniz sebkeden Mü-nlch anlaşması gibi yarın süratle bo-zulmıyacağınn nasıl emin olabilirler?*
Bu sualime Mussolini, doğrudan doğruya cevap vermedi; yalnız em-
niyet meselesinin siyasi sulh mesele-sile birlikte tetkiki lâzım geldiğini tekrarla İktifa etti.
Ayrılmak üzere İken, Mussolini, bence hususi bir mânası olan şu son cümleyi söyledi: «Şunu unutmamalısınız ki. Alman - İtalyan paktının mevcudiyetine rağmen, ben hareket ser beşliğimi tamamen muhafaza ediyorum.
Ayrılırken de:
«— Beni görmeğe geldiğinizden dolayı fevkalâde müteşekkirim. Komayı terketmezden evvel, salı günü sizinle tekrar temas edeceğim.» dedi.
Vaşingtonla telefon görüşmesi
Palazzo Venezia'dan ayrıldıktan sonra Reisle telefonla konuştum ve ona mülâkatımın ana hatlarını anlattım. Londra ve Parlstekl intihalarımın, Berllne bildirmesi hususunda Mussollnlye salâhiyet verildiği takdirde. bundan, Reisin Hlllerin teklif edebileceği siyasi esaslar dahilinde bir sulha taraftar olduğu neticesinin çıkarılacağı kanaatinde bulunduğumu ilâve ettim.
Reis de, tabii, bu fikrime İştlrâk etti. Ayrıca. Mussollnlye cevap verirken, esas meslenln emniyet meselesi olduğunu, çiinkü emniyetin hakiki silâhsızlanmayı icabettlrdlğinl belirtmem! İstedi. Hakiki bir silâhsızlanma İnsanların tekrar yapıcı işlere dönmelerini temin edecek, bu da yaşayış seviyesini yükselteceği için devamlı bir sulh İçin lâzım olan İktisadi İntibaka imkân verecekti. Reis, bundan maada, ne İngiltere, ve ne de Pranganın Almanyayı veya Alman milletini mahvetmek gayesini takibetme-dlklerine, onların biricik İsteklerinin her nesil geçtikçe bir Alman tecavüzü yüzünden tekrar harbe sürüklenmekten kurtulmak olduğuna kani bulunduğunu İlâve etmemi istedi
O gece gayrı resmi surette Ciano İle yemekte buluştuğumuz zaman, kendisine,'Reisin talimatını tebliğ ettim. Ciano’nun bu cevabı sarih bir tasvip ile karşılamasına hayret ettim Bu sırada Amerika hükümetinin. Hltler tarafından nazari dikkate alınabilecek her hangi bir siyasi teklife İştirak ettiği İntibaını vermemesinin daha doğru olduğu fikrinde idi. Ana meselenin emniyet meselesi olduğunda mutabık olduğunu, ve Mussolini gibi, o da «âdil bir siyasi sulh» üzerinde esas itibarile anlaşmadıkça emniyet meselesinin halledilcmlycce-ğlne kani olmakla beraber, bu iki meselenin aynı zamanda tetkik edilmesi İcabettlğlnl söyledi.
Ciano, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya arasında akdedilecek dörtler paktının hakiki en.niyet plânının temelini teşkil edebileceği hakkında-kl kanaatini tekrar etti. Bu pakta, dört devletten her hangi bir! bir tecavüz hareketine teşebbüs ettiği takdirde, diğer üç devletin derhal blrle-şerek mütecavize karşı harb ilân edecekleri kaydı konacaktı. Bu temel üzerine, esaslı bir silâhsızlanma plânı hazırlanabileceğine, bu suretle her türlü tecavüz silâhlarının ortadan kaldırılabileceğine, ve tecavüz silâhı yapan fabrikalar da dahil olduğu halde bütün bu kabil silâhların tahribi İsinin milletlerarası bir kontrola tabi tutulabileceğine emin görünüyordu.
(Arkası var!
TEŞEKKÜR
Babamız Tevfik Öneş'ln ebediyen aramızdan ayrılması dolayısile gerek cenaze merasiminde bulunmak, gerekse bizzat veya telgrafla acımıza İştirak etmek lütfunda bulunan akraba ve dostlarımıza teşekkürlerimizin iblâğına sayın gazetenizin tavassutunu rica eyleriz.
Oğlıı: Fikri Öneş,
Damadı: Ahmet Ünsal
TEŞEKKÜR
Kıymetli Eşim Mlhriye Suher'in ftnl vefatı dolayısile yalandan alâka göstererek bizzat cenaze merasimine İştlrâk etmek, çelenk yollamak sureti! e kederlerimizi paylaşan vc beni teselliye çalışan, sayın meslek duşlarıma, dostlarıma akrabama ayrı ayrı teşekküre kederim mâni olduğundan minnet ve şükranlarımın arzına sayın gazetenizin tavassutunu rica ederim.
Anadolu Sigorta Şirketi Fen müşaviri Kemaleddln Suher
ÎN || HWİ| ŞEHİR rlVATKOSÜ
II l||]l|| Saat 30.3u da
Dram kısmında
Biıııııııllll1 yatla kartali
TİYATRO ŞENLİĞİ
Eminönü Halkevlnde
3 Marttan
12 Marta kadar
Numaralı kolluk biletleri Halkevi gişesinde satılmaktadır. Fazla malûmat için Büroya müracaat Tel 23940
Napoleon Bonapart Fransada mahpus tutulan Papa yedinci Plc'ye yirmi milyon franklık tahsisat teklif etmişti. Meternlh arada tavassut ediyordu. Papa şu cevabı verdi: (Hesabımı yaptım. Bana günde on beş su
— yirmi su bir frank eder — yeterli
Meternlh: (Bunıı Nopolâona bildirdiğim zaman hlsseyledlğlm gururu ömrümde duymadım!’ demişti.
•»»
Şair Arif Hikmet bey Halil efendi isminde çok söyliyen. nıüz'iç bir adamın derdini dinlemekten bıkmış, irticalen şu kıtayı Iradetmiş:
CeiT-ii cefası nehrin bitmez Halil e fendir
Bu çileye tahammül yetince Halil efendi.' LtH/ejfteyüp de bari burdan Hûda gidersunf
Kendiliğinden illâ ditmez Halil efendi' **•
İkine! sultan Mahmud'un devlet kethüdası meşhur Halet efendi ile ser etibba Behçet efendinin bir zaman aralan soğumuştu.
Bir gün Hûlet efendi yalısının Bo-ğaz’a nazır bir odasında şair Keçeci-zade İzzet molla İle oturup müsaha-bet ediyordu. Hâlet efendi Behçet efendinin kayıkla yalıya yanaştığını görür. İzzet mollaya:
— Aman, Behçet efendi geliyor Ellerimize birer kitap alalım, Şöylece uyku kesUriyormuş gibi davranalım
Der: ikisi de öyle bir vaziyet alırlar. Halel efendinin ağası Behçet efendiyi yukarıya (buyur) eder Behçet efendi de alışkanlıkla ve teklifsizce odadan içeriye girer: hali görür; kendisinin İstiskal edildiğini anlar. Hemen:
— Eifitnetü nâimetiin; lâan a'.lahü men eykazeha!
lUyuyan fitneyi uyandırana Allah l&net etti) hadisini Iradederek kapıdan çıkar ve avdet eder.
Böyle bir mukabele göreceğine ihtimal vermemiş olan Bilet efendi yaptığına bir taraftan pişman olur, diğer taraftan da BrhcCt efendiyi nefyettirmeme tesebhiis eder!
Üçüncü sultan Selim zamanında İngllterenin İstanbul büyük elçisi Robert lislstpn OsmanlI ricali tarzında mühür kullanmak hevesine kapılmıştı H 1208 tarihli (1793- olan, fakat ismiyle bir münasebeti görül-miyen bıı mühür Farsça şu iki cümleyi İhtiva ediyordu
Katre katre ab cuyd
Akıbet derya şüd
(Su katre katre akar; akıbet deniz olur.)
***
Misel Anj’m İstanbul a gelmek tasavvuru
Berlin üniversitesi sanat tarihi profesörü Her man Grimin'in ( Mişel Anj ve zamanı) uııvanlyle 1934 de basılmış Fransızeaya da tercüme edilmiş olan eseri bu büyük adamın hayatında bize taalluk eden münasebetler dahi bulunduğunu gösteriyor. Eserde bildirildiğine göre
Mişel Anj'm Papa ikinci Jul ile arası açılmıştı. Hayatını tehlikede gören ressam Saint Plerr? kilisesi inşaatını yanda bırakarak Floransa’ya kaçmıştı. Papa takibine adamlar çıkarmış. fakat Mişel Anj*ı yakalatama-mıştı. .
Satnt Pierre kilisesinin tezyinatı İtmam edilemeden kalması Papa için önemli bir mesele İdi Floransa hükümet reisi Soderlnl Papa ile muharebeye girişmek İstemediğinden Ml-şel Anj’ı Romaya dönmeğe kandırmak İstiyordu Papa Misel İçin davet mektupları gönderiyordu. Arada tavassut eden Soderlnl Papa he anlaşmak tavsiyelerinde bulunuyor, fakat Mişel razı olmuyordu. Nihayet Sode-rinl Mlşel'l kandıramadığını Papaya bildirdi. Floransa'da mevkiinin müşkülâtını takdir eden Mişel işin aldığı rengi görerek bu şehirden kaçmağı düşündü.
Mişel Anj'in şöhretini duymuş olan Türk sultanı (1) İstanbuldan Galata-ya bir köprü yaptırmak üzere bir Franslsken rahibi vasıtaslle kendisine teklifte bulunmuştu.
İstanbul'un Türkler tarafından fethinden beri Floransalılar padişah İle mükemmel münasebetlerde bulunuyorlardı. Floransa donanma sahibi değildi; şarkta menfaat politikası da taklbetmlyordu. Bu sebeple şark hükümdarına Venedik ve Ceneviz gibi İtimatsızlık telkin etmiyordu.
Bir de Floransa ile İki rakibinin
— Venedik ve Cenova — plânlarını İfşa etmek suretiyle İstanbul hükümetinin emniyetini celbeylemlştl. Bir çok Floransa ticarethaneleri îstan-bulda şubeler açmışlardı: İstanbul İle Floransa arasında faalâne münasebetler vücuda gelmişti.
Birçok İtalyan üstatlar İstanbul» ceîbolunmuştu. Mişel An] da gitmiş olsa sahabet görecek, dostlar bulacak, temayüz edecekti
Mlşcl'ln İstanbul'a gitmek tasavvuruna agâh olan Soderlnl Papaya
-fi) Papa ikinci liil 1503 senesinde — H. 300 — Papalık makamına geçtiğine göre bu Tilrk sultanı İkinci suttan Baııeztt almak lâzım gelir.
Mlşel’e teminat vermek lâzım geldiğini bildirdi,
İkinci Julün üçüncü bir mektubu istenilen bu teminatı muhakkak İhtiva ediyordu kl Soderlnl Mlşel’e Komada Papanın yanında ölmek padişahın yanında hayat sürmekten evlâ • !!> olacağını söyledi. Papanın bu sonuncu mektubu üzerine Mişel Anj İstanbula gitmekten vaz peçtl.
Bizim tarihlerde ne İstanbulini zaptı esnasında Haliçte gemilerden bir köprü kurmuş olan Fatih sultan Mehmcd'in, ne de oğlu ikinci sultan Bnyezid'ln İstanbul ile Galata arasında bir köprii yaptırmağı düşündüklerine dair bir kayda tesadüf edilmez
¥*•
Kars kalesi hakkında bir şarkı:
Bayraklar çekildi; t] elin mf sandın?
Davullar çatındı; düğün mil sandın?
Bu yola gidenler gelir mi sandın? Buna (Kars’ın yolu) derler; giden . gelmedfl
***
Mareşal dö Villcroy 1714 de Ll-yon'A gitmişti. Bütün kadınlar Mareşalin etrafında dolaşıyorlardı. Bunu duyan Paris kadınlarından biri Llyon'dakl bir refikasına Mareşal'in hangi kadına «mendilini attığını* bir mektupla sorar. Bu mektubu gören söz ebesi ihtiyar bir kadın Li-yonlu kadına:
— Parisli dostunuza yazınız kl: Mareşal artık sümkürmüyor! deri
***
Bir kapıcının oğlu büyük bir servet kazanmış, yükselt bir mevki sahibi olmuştu. Prens dö Sağandan kendisini kibar âlemine takdim etmesini ve Rue Royale’deki Berklin kapısını kendisine açmasını «İstedi * Prens:
— Ben babanızdan böyle bir hizmet istedikçe (rica ederim) cümlesini İlâve ederdim' cevabını verdi.
¥»*
Meşhur antikacı Mösyö Edouard Jonas mebusluğa namzet olmuştu. Paris'te Wagram salonunda münte-hiplerle bir toplantıda birisi kendisine şu suali iradeli!:
— Ya milyonlarını nereden kazandın?
Antikacı şu cevabı verdi:
— Ben bu milyonlarımla iftihar ederim. Fabrikatörler, tacirler prole-teryanm sırtından kazandıklarlle büyük servetlerini yapıyorlar. Ben İse zenginlerin, işi gücü olmıyanla-rın. ecnebilerin keselerinden kazanıyorum ve bu suretle adalet vazifesinden başka birşey yapmıyorum!
Süleymaniye kütüphanesinde Esat efendi kitapları arasındaki bir mecmuanın kenarında gördüm: Kemal paşazadenin bir îugazı:
İsmi dilber acep tılsım cim aş'. Ehli aşk bunda ikt ktsm olmuş! Biri dal ile îâmını Beler;
Biri ba ile r âsini gözler: Ol. kl kaldırdı arada?: lâmt Ehil aşk tere yokdilrür nâmı!
«Eski Arap harflerini bilenler bu muammayı kolayca halledebilirler.) ¥¥*
Madam dEstampes Mareşal dö Brlssac İle âşıkane münasebette bulunurdu. Fransa kıralı birinci Fran-sııva da Madam’a gelirdi. Bir gün Mareşal Madam'ın yatak odasında iken kıral geldi. Mareşal yatak altında saklanma!, mecburiyetinde kaldı. Kıral ev sahibesi İle Mareşal arasındaki münasebeti biliyordu, Gördüğü halden durumu anladı Madam'la birlikte portakal Şekerlemesi yerlerken bir kutuyu köpeğe kemik atar gibi yatağın altına doğru fırlattı.
— Al Brlssac! Herkes yaşamalıdır! dedi.
**•
Üçüncü Napolğon musikiden hiç anlamazdı.
Bir defa Avusturya sefarethanesinde konserler veren meşhur Macar artisti Franz Liszt'l Tulle rles sarayına davet etti. Büyük artist çaldığı Rossinl’in (Hazretl Musanın duası1 parçasını kuvvetli tremololarla bitirince üçüncü Napolâon şu takdiri sarfettl:
— Gök gürültüsünü ne kadar iyi taklidedlyorsunuz!
¥*•
Şair Baki bir gün bir gulâmini şarap almağa gönderir. Gulâm tebdil gezen padişaha tesadüf eder, padişah elindeki ne olduğunu sorar. Padişahı tanıyan zeki gulâm:
— Su! der.
— Fakat rengi kırmızı?
____ Aslında su İdi! Fakat padişahımızın huzuruna çıkınca hicabından kızardı I
*4*
(Lizyö) piskoposu Fillp dö Kospo bir piskoposu kilisede takdis etmişti. Yeni piskopos teşekküre geldi. Fillp:
— Asıl ben size teşekkür etmeliyim çünkü siz piskopos olmadan evvel Fransız piskoposlarının en çirkini ben İdim! dedi,
V*«
tstanbulda bir alay günü meşhur Hâle t efendi önde, en biiyük ve kuvvetli rakibi rclsiilküttab Canip Salih efendi arkada gidiyorlardı.
Canip Salih efendi şahsen çirkin bir adamdı.
Alayı seyredenlerden birisi Hftlet efendi geçerken yüksek sesle:
Batıda müttefik nakil vasıt alan bir Alman kasabasının sular altındaki sokaklarından geçiyor
Batı cephesinde Amerikan kıtaları bir nehir üzerindeki muyakkat köprüden geçiyorlar
Japon sulannda harekette bulunan Amerikan gemileri
®u akşamdan itibaren
SÜMER SİNEMASINDA
I Pasifikte geçen, dünyanın en tehlikeli ve hakiki tarih
! TEHLİKELİ DENıZLER
Emsalsiz ve heyecanlı film başlıyor. Baş Rollerde:
I John Hoıvard - Marguerite Chapman ve Nino Kawakami
I PEARL HARBOURG baskınının bütün teferrüatını tasvir eden I bu emsalsiz filimde: Denizaltı muharebelerini.. Pearl HarI bourgda Japon casuslarını... Limanın torpillenmes;.. Hırana-I mu Japon tayyarelerini göreceksiniz.
Yerlerinizi evvelden aldırınız.
....... SENELİK ZAFER
Dünyanın en güzel sesli kadını, 28 yaşlarında vakitsiz ölen ve bii- ■ tün dünyayı 10 sere müddetle mesteîmlş bulunan LA MARİBRAN'in ■ müstesna flldml
I
I Devlet Deniz Yolları ve Limanları îşletme I Umum Müdürlüğü İlânları |
Denizcilere ilân
İnebolu feneri arıza aebeblle sönmüştür. Yakılacağı ayrıca ilân olunacaktır. (2532)
Acıklı bir ölüm
Merhum eczayı tıbbiye müteahhidi Sarıyerll bay Mehmet Kâzmı oğlu, Bölge Sanayi Birliği reisi Dr. Halli Sezer yeğeni, Miiteahhld Osman Mü-eyyet Blnzet'in kayın biraderi, Rahmi Özimer, Teğmen Adnan Özîmer, Adalet Binzet, Muzaffer Feray’m biraderi, Lüleburgaz ve Çorlu sinemaları «ahibi
HUR REM ÖZİMER
duçar olduğu amansız hastalığın pençesinden kurhılamıyarak pek genç yaşında Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 27 Şuba! salı güıııi saat 12-30 da Çtmberlitaş karşısında Giızel I apartımarundan kaldırılarak, Beyazıt. camiinde öğle namazını müteakip namazı eda edilerek Tokmak Tepe aile makbereslne defnedilecektir.
Cenabı Haktan gani gani rahmet dileriz.
j — Allah seni padişahımıza şirin göstersin' temennisinde buymur.
| Bunu İşltlncı Halet efendi:
— Sen o duayı arkamdan gdsn Iadam için etmiş olsan daha yerinde olurdu I cevabını y*rlr.
Süleyman K&ııi îr t cm
RADYO
ANKARA RADYOSU
Bugünkü program
18 Radyo dans orkestrası, 18.30 Sağlık saati, 18.45 Radyo dans Orkestrası, 19 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Saz eserleri ve oyun havaları. 19.45 Kahramanlık menkıbeleri, 20 Mandolin birliği. 20.15 Radyo gazetesi, 20.45 Marşlar. 21 Radyo sn-lon orkestrası, 21.30 Tarihî Türk musikisinden örnekler, 22 Radyo salon orkeslarsı. 22.20 Dan-, müziği ’Pl-b 22.45 Haberler.
Varın sabahki program
7.30 Spor saati (Vücudumuzu çaktıralım), 7.40 Haberler, 7 55 Müzik (P1V30 Şarkı ve lürkîlhT, 12 45 Haberler, 13 Radyo salon orkestrası.
I—• Takvim •—
I Reblfil'evvel 14 — Kasım 112 I imsak Güneş Öğle İkindi Ak Yatsı I E. 11.04 1143 6.31 0.35 12.00 1.31 I V. 0.00 7 39 13.27 16.32 18.57 110-29
Created by free version of 2PDF

İLİM KÖŞESİ:
Sıtma yapan parazitleri keşfeden A. Laveran
Taznn: Dr. Akil Muhtar özden
mayı yapan parazitler olması çok muhtemeldi. Bir müddet La var en bu kanaatini neşretmekten çekindi. 6 kasım 1880 de bir hastanın kanım mikroskop altında muayene ederken, bu kara habbeclklerl havi cisimciklerden bir kaçının çevresinde süratle hareket eden kılçıklar gördü. Demek bunlar yaşıyor) elementlerdi. O andan sonra bunların malaryayı yapan parazitler olduğunda hiç şüphesi kalmadı. Buluşunu tıp cemiyetlerine bl'dlrdl. İlk tebliğini 23 kasım ayında' Paris Tıp Akademisine yaptı. Pus-teıır’iln tanıttığı mikroplardan çok farklı olan bu parazitler bir zaman tereddütle karşılandı. Hattâ hangi sınıfa konacağı da bllinemlyordu. Odesa’da bulunan Elle Mettchnlkoff Laveran'ın yaptığı resimlere bakarak bunların fcocldleî koksidllere benzediğini yazdı.
1884 de Laveran tekrar Paris'e geldi. Val-de-GrAce hastanesine hljlyen profesöıil oldu. Orada bu keşfine karşı yapılan bütün tereddütleri kaldırmak İçin yorulmak bllmlyen bir surette çalıştı. Sıtmalılar koğuşu ona verilmişti. Hemalozoerleri buluyordu. Bir gün mlkroskopu altına bir güzel hematozoer koymuştu. Koştu Pas-teur’ün l&boratuanna geldi. Bunu askeri hastaneye kadar gelip görmesini rica etti. Pasteur, hemen yanına Chamberland ve Roux*yu alarak La-veranı taklbetti Pnsteur. parazitin hareket eden, kıllarlle, kırmızı kan kürettiklerini uzaklaştırdığını hayranlıkla seyretti. Yavaş yavaş Lave-ran’ın keşfinin bir hakikat olduğu anlaşıldı. Bu hastalık yapan ilk (Sporozoairel İn keşfi İdi
Mühim iş bu hemntozoaJre’lerin İnsan haricinde nerede yaşadıklarını bulmak İdi. Laveran bu meseleyi ele alarak incelemişti Daha 1884 de he-matozoerlctin sivrisinekler tarafından hastaların kanından alınarak sağlamlara götürüldüğü fikrine varmıştı Lâkin o tarihte Cezayir! terlettiği irin bdnu katiyetle İspata zaman bulamamıştı. Bunun ispatını Ronald Ross yapmak şerefine nail oldu. Bu zat 1895 - 1898 senelerinde Hlndlstanda yaptığı çalışmalar sayesinde Malarya plasmodlterine çok yakın olan, kuşların bir hematozoer-1 lerinin. sivrisinekler vasitaskle hayvandan hayvana taşındığını ispat etmiş ve bunu bildirirken Laveran‘ın bu husustaki fikrinden bahsetmişti. Sonra İtalya!) Grassl. srkadaşlarlle beraber çalışarak anofel (anophöle) cinsinden sivrisineklerin İnsan sıtmasını naklettiğini İspat etti, ve bu sinekte hematozoerln geçirdiği üreme devresini gördü ve bildirdi. Anofellere İnsanları ısırtmak suretlle katiyetle hastalığın bu sinekle geçtiğini İspat etti. Bü keşifler sayesinde sıtma ile mücadele yapılabilmeye başladı. Laveran'ın küçük laboratuarında yaptığı araştırmalar sayesinde yüz binlerce İnsanın hayatını kurtar-dı.
1897 de Laveran asker hekimliğinden çekildi. Duclauk ve Roux onu Pasteur enstitüsüne aldılar. İlk sonelerde ona ancak bir oda verilmişti. Burada çalıştı, plroplasmao ve lelsh-manloses, tryponomiases üzerine yenilikler buldu. Tip üzerine Nobel mükâfatını alınc3. aldığı parayı şlnıdl kendi İsmini taşıyan, protozooiogle laboratuarının teşkiline sarfetti. 1922 de vefat edinceye kadar burada muntazaman tetkiklerine devam etti. Yarım asır devam eden çalışmaları sayesinde hekimliğe çok büyük hizmetler etmiş, dünyanın hemen her tarafından takdir ve mükâfatlar almıştır. Birçok İlmi cemiyetlere âza olmak şerefine nail olmuştur. Laveran’ın bütün hayatı çalışma ve şerefle geçmiştir.
Dr. Sadi Konuk Giresun fahri hemşerisi oldu
Giresun (Akşam) — Uzun zamandır mıntakamiz Parti müfettişliğini yapan yc-nl Sıhhat Bakanımız Dr. Sadi Konuk Belediye meclisinin şılbat. oturumunda İttifakla Giresun fahri hemserlllğlne kabul edilmiştir.
Hükümetimizin atmaya karşı yeniden şiddetli bir savaşa karar verdiği, ve Sıhhat Bakanlığının da büyük bir ilgi ve anlayışla, mevcut şartlar içinde, en verimli bir neticeye varmak için çalıştığı şu günlerde, sıtmayı yapan parazitleri keşfeden ve bunların sivrisineklerle yayıldığını bildirip, bu sayede' sıtma ile İlmi sfe-vaşı kurmak suretile İnsanlara en büyük hizmetlerden birini yapmış olrnı Lavoran’dan bahsetmeyi düşündüm.
Charles - Loııis - Alphonse Laveran bir asker hekimin oğludur. 18 haziran 1845 de Paris'te dünyaya gelmiştir. Babasının gittiği yolu intl-habetmlş ve Strasbourg Askeri Tıbbiye mektebine girmiştir. 1866 da Strasbourg sivil hastanesine linteriie olmuş, 1867 de de sinirlerin yeniden tamir olmaları meselesi üzerine, yazdığı bir tez ile doktor unvanını almıştır. 1870 de Fransız - Alman savaşında Metz’de asker hekimi olarak vazife görmüş, harbden sonra yeniden çalışarak 1874 de Parls'deRl Val-de-Grâce hastanesine tagrege1 olmuştur.
Bil öğretme ödevinde genç Laveran çel: büyük bir gayret ve ciddiyetle ç-'^ıırs, tnlebeierme her hususta ç-k iyi bir misal olmuştur. Hastaları çok İyi muayene eder, aranması lâ-ırm hiçbir seyt geri bırakmazdı. Ya-, pında çalışanlardan da bu suretle hareketi katiyetle isterdi. Talebeler samanında müşahedelerin! almak ve yazmak, bütün muayeneleri İyi yapmak zorunda İdiler içlerinden sevk, gayret ve kabiliyet gösterenleri beller ve onlara, hususî bîr lütuf olmak üzere, hijlvetl müzesinin bir penceresi önünde kurmuş olduğu laboratuar masasına kabul eder ve orada kendi çalışmalanra onları da teşrife etlerdi
Laveran gördüğü Jütün olaylara çek dikkat eder ve yakından incelerdi. Vâl-de-Grâce'da kaldığı senelerde birçok müşahedeler yapmış ve cemiyetlere tebliğ etmiştir
1878 de Laveran Cezayire gönderildi. Evvelâ Bon hastanesinde çalıştı, soııra Konstnntln hastanesine geçil Kuzey Afrlkadn malarya, sıtma çok tahribat yapıyor, binlerce insanın hastalanmasına, bir kısmının ölümüne sebebiyet veriyordu O zamanlar bu dehşetli hastalığın sirayetini bataklıklardan çıtan bir nevi zehirli gazla, miyasma İle izah ediyorlardı. Çalışmak ve araştırmayı kendisine bir âdet haline getirmiş olan Laveran bu hastalığı tetklka başladı. Bu senelerde Pasteur tıpta malum İnkılâbı başarmıştı. Sâri hastalıkların yaşıyan ve vücutta üreyen virüsler tarafından meydâna getirildiklerini söylemişti. Pasteur metotlarım tatbik eden bazı Italyan hekimleri bu hastalık İçin de bir mikrop keşfettiklerini yazmışlardı, Thomasi Crudell'nin malarya basiline İnananlar vardı.
Laveran evvelâ Bon'dahi sonra Konstantln'dekf hastane laboratuarında yalnız başına, metotla devamlı bir surette çalıştı, Çoklarının gittiği malarya İçin tanılan mikroplardan biri arkasından koşmadı. O kendi ince yolunu taklbetti. Evvelâ patolojik anatomiye ehemmiyet verdi. Bütün malaryadan ölenlerde hususî siyah hnbbecikierfn varolduklarını tes-blt etti, pernlslozalılarda bu siyah noktaların beyin ince kan damarlarında pek çok olduklarını buldu. Hastaların kanında bu kara habbeclkle-ri yorulmaz bir İlgi ve dikkatle aradı.'Bunlara lökosit İçlerinde ve dışında rastlandıklarını gördü. Bazen bunlar kırmızı toparlacıklnra yapışık cisimciklerde bulunuyorlardı. Bu cisimciklerin amlblmsi hareketler yaptıklarını gördü Bu cisimcikler çok genç iken İçlerinde siyah habbeelkler bulunmuyor. Büyüdükçe, bir taraftan kırmızı toparcıkların renkleri uçup giderken diğer taraftan cisimciklerde kara habbeelkler meydana geliyor ve çoğalıyordu Demek bu renkli madde büyük bü ihtimalle, kırmızı toparcıkların renkli maddesinden hasıl oluyordu. Bunların sıt-
(İkinci basılışı) Derliyen: Cemil Cahit Cem
Yalnız memleketimizde değil, biltün dünyada bir eşi daha bulunmayan biricik kadın güzelliği ve zarafeti ansiklopedisidir. Bu kitapta bugünün kadınını şiddetle alâkadar eden bütün güzellik ve maklyaj bahisleri- Almanya, Fransa, İngiltere ve Amerlkada İntişar etmiş bir çok eserden toplanarak bir araya getirilmiştir.
Kitaptaki mevzulardan bazıları. Oval, yuvarlak, uzun Ve kemikli yüzlere göre maklyaj usulleri — Siyah, Barı, kumral ve kızıl saçlılar İçin maklyaj renkleri — Yağlı ve kuru ciltlere bakım İhtimam,
kirpiklere, kaşlara ve saçlara nasıl bakılır? — Sivilcelere, kimi lekelere beyaz kabarcıklara, siyah noktalara, çillere karşı çareler ve meşhur doktorların reçeteleri, güzel ağız, güzel diş, güzel burun, güzel çene, güzel el nedir ve nasıl elde edilir? Ve güzellikle alâkadar 00 den fazla meselenin cevapları?
240 sayfa, 200 resim, 300 güzellik formülü. 4 renkli bir kapakla ciltli olarak flatı 250 kuruştur.
çıkaran: TÜRKİYE Yayınevi — İstanbul ■bbbhmb4
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Besim Omerin hayatında iki meraklı hâdise..
Hocafendi merdivenlerin başına dikildi: “Hayır... Hasta benim kanmdır!... Size onu taş çatlasa göstermem!,, dedi
) Besim Ömer bütün hayatında iki kişiye tokat atmıştı — İnsanlar kulak-ı tan doğurtulur mu? — Iki tokat, iki hikâye — Hocanın tombul yanağı — ' Betim Ömer’in doğurttuğu keçi — Bir zamanki cemiyette
doktor telâkkisi
v
Besim Ömer paşa 10 sene evvel
Besim Ömer paşaya a.t hâtıralar toplansa dünyanın en meraklı eseri meydana gelirdi. Ve bu eserde memleketin bir zamanki tıp telâkkisini, cemiyetin doktoru nasıl karşıladığını görmek pekâlâ kabil olduğu gibi, içinde tıp tarihimizden ehemmiyetli fasıllaıa da sık sık Taslardık. Zira Besim Ömer bizde hekimliğin modem bir hale geliş devresini baştan başa yaşamıştır. Onun hayatındaki bazı mühim hâtıraları en yakınlarından alarak yazmağı faydalı görüyoruz.
Bunların İçinde cidden pek dikkate lâyık ve meraklı olanları vardır. Mı-selâ Beşirh Ömer paşa daima:
— Dünyada
nu hocafen-
bir tavırla
ömrü vefa
hiddetlenmeği sevmem... Fakat buna rağmen bütün hayatımda iki kişiye iki tokat attım... Ne yapayım kendimi tutamadım... derdi.
Hakikaten Besim Ömer paşa son derecede halim İnsandı. Onun birisine tokat atması için mutlaka çileden çıkartılması lâzımdı. Simdi bu iki tokadın meraklı hikâyesini dinliyelim...
Birinci tokadın hikâyesi--

Hoca cüppesini savuıa savuca merdivenin iki başına dikiliyor ▼e:
— Şuradan şuraya geçemezsl-niz... Ebeyi çağırayım, onunla konuşunuz... diyor.
Bu sırada hasta yukarıdan avaz avaz bağırmaktadır. Besim Ömer paşanın bütün ısrarlarına rağmen hocafendi Nuh deyip Peygamber dememektedir. Yalnız ara sıra merdivenin yukan-Kina doğru seslenmektedir:
•— Ebe hanım!.. Ebe hanım... Besim Ömer feryat eden hastanın imdadına zorla koşsa kocası tarafından mühim bir mesele çıkarılacak... Ebeye ezberden talimat vermek İse İşi büsbütün karmakarışık edecek, belki de hastanın hayatına malolacaktır.
Böyle bir vaziyette yapılacak tek şey kalıyor; Kapıyı vurup gitmek!... Besim Ömer de öyle yapıyor. Gece yarısı geldiği evden. kocası hastayı göstermediği için, hiddetle dışarıya çıkıyor. Arabasına atlıyor.
Aradan 10 - 15 gün geçmiştir. Besim Ömer'in aklı hep yüzünü görmediği hastada. Bir gün Ba-yezitten geçerken bir de bakıyor kİ o geceki hoca... Hemen arabasını durdurtup yanına yaklaşıyor, Onun, vaka gecesi yaptığı uygunsuzluğu affeden bir müsamaha ije soruyor:
— Kız mı?. Oğlan di?..
Hoca gayet sakin şu cevabı veriyor:
— Ne yapalım ki
etmedi. Doğururken çocuğüe birlikle sîzlere ömür, gitti... Ben de iki çocukla yalnız kaldım,..
Bu söz üzerine paşa hiddetleniyor:
— Kaatil herifi.. Sen üç cinayet işledin!.. Karını öldürdün, çocuğunu Öldürdün... öteki İki çocuğu da öksüz ve bakımsız bıraktın: Nerede kaldı senin hocalığın?..
Böyle söyiiyerek Bayezit meydanında ve hocanın tombul yanağında bir tokat şaklıyor!..
Bu lıûdise memlekette doktor telâkkisini ve ilk doktorların | ne gibi müşküllerle karşılaştığı-
Besinı Oıner paşa bu hâdiseyi m göstermesi itibarile de son heı- zaman anlatırdı. Vaka şöyle| derecede dikkate şayandır.
Besim Ömer Avrupadan yeni İkinci tokadın hikâyesi-donmuştu. Lâkin pek çabuk ta-1 jk)nc, tokadln hikâyesi daha nmmış ve^ kısa bir zamandâ yaL meralthdır: Besim Ömer paşa Q i aJnız jnsaman değil, arasıra meselâ keçisini de doğurturdu. Onun İçin sadece «ıstırap çeken mahlûk» vardı. Şimdi tokadın hikâyesine gelelim:
1325 senesi... Besim Ömer’in evinin bahçesinde güzel bir keçisi var. Hayvan gebedir. Zaman yaklaşıyor ve bir yavru doğuruyor. Fakat keçi hâlâ bağırmakta. Paşanın hastabakıcısı Mart geliyor, doktora:
— Paşafendi... Keçi ilk yavruyu doğurdu. Lâkin İkincisini bir türlü doğuramıyor!.. Acaba ne yapalım?, diye soruyor.
Bunun üzerine paşa hastalarından müsaade bahçeye çıkıyor, hayvanı muayene edince yavrunun ters geldiğini arılıyor. Ters yavruyu çevirip düzelterek alıyor, bahçedeki arabacısını da çağırarak şu tembihte bulunuyor:
— Hayvanın bir yavrusu, daha var. Başında bekle... Hiç bir yere ayrılma. Çünkü bu üçüncü yavrunun da ters gelmek ihtimal! çoktur. Hayvan fazla bağırırsa katiyen İhmal etmeden hemen beni çağır... Anladın mı?..
Doğurttuğu keçisini çok sevdiği için hattâ bu sözü İki kere tek
nız İştanbulda değil. Anadoludal da şöhret yapmıştı. İşte bu sıralarda bir gece yarısı kapısı çalınıyor:
— Aman pek fena vaziyette bir hâmile kadın var... Yetişiniz!.. diyorlar.
Besim Ömer paşa kupa aı abasına atlıyor. Kendisini çağıranla beraber Şehreminlne geliyorlar. |Tahta bir evin önünde araba duruyor.
Doktoru getiren adam kapıyı açıyor. Taşlıkta idare lâmbasile onları sarıklı bir hoca karşılıyor. Besim Ömer;
— Hasta nerede?., diye soru-
yor.
Hocafendi merdiven başında durarak şu garip cevabı veriyor:
— Hasta benim zevcenidir... Kendisini asla göremezsiniz..,
— Peki o halde beni niçin çağırdınız?..
— Bir ebe bulduk. Yukarıda., lâkin bu ebe İşi başaramıyacak-mış... Kendisini çağırayım. O-sl-ze hâmllenin vaziyetini anlat-sın... Siz de ona göre ilâç veriniz. Ve Icnbedenleri kulaktan yaptırınız..,
— Canım böyle ezbere iş olur
mu?. Kulaktan insan doğurtulur mu?.. Bırakınız hastayı gö- -----------,
reyim... (Tavlıyor. Bonra içeriye, hastala-
hemen alarak
1000 altın dolu çan a le geien memur!
Londra’da çıkan Times gazetesi geçende kuruluşunun 280 n-cı yıldönümünü kutlamıştır. TL mes Ingiliz gazetelerinin en mu-hafazakârı, geleneğe en bağıl olanıdır. Reader's Digest buna dair şu garip vakayı naklediyor:
Lord Northcliff 1908 senesinde Times gazetesinin idaresini üzerine almıştı. Lord bir akşam odasından çıktığı zaman koridorda ufak tefek bir adam görmüştür. Elinde büyükçe bir çanta tutan bu adam bir odanın önünde durarak cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açmağa çalışıyordu. Lord, tanımadığı bir adamın koca bir çanta ile teklifsizce kapıyı açmasına şaşmış ve yanına yaklaşmıştır.
O zamana kadar kapı açılmıştı. Lord içeriye baktığı zaman bir karyola, eski taız bir kaç kut-

tuk, bir köşede küçük bir ocalî, önünde bir masa, masanın üstünde! bir kaç tabak görmüştür. Bunun üzerine merakı bîr kat daha tartmış ve yabancıya sormuştur:
— Kimsiniz, burada ne arıyorsunuz?
— Coutts tmusaat nıemurla-nndan âhorter'im. Her hafta cumartesi günü öğle vakti bana şu çantayı verirler, doğruca buraya gelirim. Pazartesi sabahı saat dokuz buçuğa, yani bankanın açılacağı vakte kadar bu odada kalırım. 23 seneden beri bu işi yapıyorum...
— Çantada ne vaı.
— Altın para... Tamam altın, fctnrrpniî? bakın.
Bıluiıii-j-n ouiuıı çantayı . hakikaten içerisi altın doluydu!.. Lord Northciiff'ın şaşkınlığı arttı. hemen odasına girerek telefonu açtı, Coutts bankası müdüründen bu memurun gazete idarehanesinde ne iş; olduğunu sordu. Kendisine bankadan yüz seneden beri cumartesi günü öğle vaktinden pazar sabahına kadar Times idaresine bir memur gönderildiği, bunun bir anlaşma neticesi olduğu cevabı verildi. Memur gönderilme’,r,T- s bl şuymuş:
1815 senesi hazırammu uu sekizinci günü Waterlo muharebesi olurken Times gazetesinin o zamanki müdürü harb sahnesine bir muhabir göndermek istemiş. Muhabire müh imge bir para vermek lâzım geliyordu. Hemen bankalara baş vurulmuş, fakat o gün pazar olduğu için açık hiç bir müessese bulunamamış, Bu yüzden muhabir de vola çıkamamış. Gazetenin müdürü ertesi günü hemen Coutts bankası ile bir anlaşma yapmış Anlaşmaya göre her hafta cumartesi gıinü öğle vakti bankanın bir memuru, yanında 1000 altın lira dolu bir çanta ile Times idaresine gidecek, pazartesi sabahına kadar buradan hiç bir yere çıkmıyacaknuş. Bu suretle mühim b[r vaka çıktığı zaman para tedariki işi halledilmiş. Ö za-mandfjı beri her hafta muntazaman bir memur Times idarehanesine giderek orada kalıyor, kendisine tahsis edilen odada yemeğini yiyor, kitabını okuyor ve yatıp uyuyormuş.
Aradan yüz seneden fazla za-man gretljl halde iki (araf d“ anlatmaya riayet etmiştir.
Birleşik Amerikada bütün doktorları kadın olan 3 hastane vardır
Birleşik Amerikanın 3 hastanesinde bütün doktorlar ve bunlara yardımcılık yapanlar kadındır. New York. Şikago ve Boston’da bulunan bu hastanelerde kadın ve çocuklar tedavi edilmektedir.
Bertn Ömer paşa Avrupadan dönüşünde 1891 de nna koşuyor. Bir çocuk kadar mesuttur. Meşhur doktor İnsanların aıasında, bir keçi de doğurtarak onun ıstırabına nihayet vermiştir.
Muayenehanesinde bir çok hastalarla meşgul oluyor. Onları muayene ediyor. Hastaların sonu gelince paşa keçiyi hatırlıyor. Bir de aşağıya iniyor ki hay-vanın bağırmaktan sesi çatallaşmış, gözleri dışarıya fırlamış. Üçüncü yavru da ters geldiği için saatlerden beri acı çekmekte...
Hemen lâzım tedbirlere baş vuruyor. Keçinin ters gelen üçüncü yavrusunu alıyor. Lâkin çok geç kalındığı için iş işten geçmiştir. Yavru ölmüştür.
Paşa, o hiddetle, yanında aptal aptal sırıtmakta olan arabacıya:
— Ben seni bu hayvanın yanına bekçi koymadım mı?. Niçin bana haber vermedin?...
Diyor. Ve ikinci tokat!.
İşte Besim Ömer'in bütün ömründe iki fevkalâde hâdise...
Kim olursa olsun başka bir mahlûkun ıstırabına sebebiyet verenlere, hattâ bu ıstıraba karşı lftkayt davrananlara o derece kızardı.
Fırsat düştükçe Besim Ömer’e dair bu gibi enteresan fıkraları da anlatacağız...
Hikmet Feridun Es
Ş. Karahitarda elli yataklı hastane yapılıyor
Giresun (Akşam) — Senenin O1U ayı U merkezUe münakalâtı kapalı olan Ş. Karahlsar kozamıza Sıhhat Bakanlığınca elli yataklı bir hastana inşasına karar verildiği haber alınmıştır.
KOZANOGLU
(İkinci basılışı)
Türkiye Yayınevinin neşrine başladığı 8AHNE YAYINI serisinin I üçüncü kitabı olaıı bu eser, Osmanlı Baltanalı sıralarında sarayın haksızlıklarına, zulmüne dalma karşı gelmiş hakiki ve tarihi şahsiyetler olan Koznnoğlulanna alt komedi erolk tarzında bir piyestir, içinde Cevdet paşa Dadao&lu gibi miihlni şahısların yer aldığı ve vaktiyle Cumhuriyet Halk partisince yazdırılarak basılan KOZAN-ÛÖLÜ bütün Anadoluda defalarca temsil edilmiş bir eserdir.
asan: Abdullah Ziya Kozanoğlu, Flatı 100 kuruş.
çıkaran: TÜRKİYE Yayınevi — İstanbul
Sahife 6
fTlER AKŞAM I
Daha vapura bindiğimiz gün onun-1
la ahbap olmuştum. Herkes gibi ben dağına mı, yoksa başka bir yere mi dc kendisini »Deniz kurdu» diye ça-1 çarpmıştı?.. Birdeublre yataklarımız-ğırıyordum. Gayetle iri yarı bir, dan fırladığımız zaman bunu anlaya-adamdı. Mavi gözlerinde uzak deuiz-' madik. Can kurtaran sandallarına .—... ----—.... uı- dolarken az kalsın müthiş bir facia
daha oluyordu. Fazla yolcu bindiği için sandallardan biri battı. Bunların arasında biz de denize döküldük. Eyvah I ar olsun, boğuluyordukI.. Bereket kİ henüz yanmakta olan bir projektörü üzerimize çevirdiler ve başka bir sandal indirdiler
İşte bu sırada, denizde çırpınırken gözüme «Deniz kurdu» İlişti. Yeni indirilen boş sandala kadar yüzemiyece-ğiml anlayınca ona yapışmağa, ona tutunmağa karar verdim. Bir iki kadın da Deniz kurduna doğru, su üstünde çabalıyordu. Fakat bir de ne göreyim? «Deniz kurdu» son derece acemi hareketlerle ve batmamak içiıı kendisine yaklaşanlara tutunmağa çalışıyordu. Katiyen yüzmek bilmediği belit dİ, Biz haydi şöyle böyle su üstünde durabilecekleri ya kal ayınca,her tarafımızdan çekmeğe başladı. Cana-, var gibi bünyesile ve son derecede te- [ lâşla çarpın arak hepimizi az daha boğacaktı. Onu bin müşkülâtla sandalın kenarına kadar getirebildik, yukarıya çıktık.
Bizi kurtaran gemide artık o deniz kurtluğundan falan balısellyor;
— Kabahat bende değil, ismimi öyle çıkarmışlar, yoksa ben bir deniz tablosuna baksa m, yahut vakası denizde geçen bir roman okusam fena olurum. Kitabın karşısında deniz tutar beni... Hattâ bir kere fırtınalı bir denizi gösteren bir tablo karşısında heyecandan tükürüğüm boğazıma kaçtı da az daha resim sergisinde boğuluyordum. Siz ne diyorsunuz?.. Ben kürdüm amma karada azizim, karada... Siz beni gelin de asıl orada görün!..
lerin hâtırası saklı gibi idi. Eski bir deniz kurdu ile bir vapur yolculuğuna çıkmak herkese neşe ve itimat veriyordu.
Genç, giizel. şık kadınlar barda on» soruyorlardı:
_ Deniz kurdu'.. Vapur batarsa bizi kurtarırsm değil mİ?..
O kocaman göğsüne bir İki yumruk atarak cevap veriyordu,
— Hiç korkmayuuz... Ben bu de-' nlzlere.deniz mİ derim?...
Ve bunun şerefine geminin en gü-pal kaduı yolcuları onunla dansedi-yorlardı.
Mekteplerde bir sınırın içinde, şehirlerde biitiin halkın arasında bazı seçilmiş tipler vardır ki her zaman kendilerde meşgul olunur. Seyahatler esnasında da öyledir. Koca geminin İçinden dört beş kişi âdeta bir piyes eşhası gibi ele alınır, bundan sotıra herkes dalma onunla meşgul olur.
Bizim geminin meşhur çehreterl arasında da «Deniz kurdu» birinci plânda geliyordu. Hakikî ismini bilmediğimiz bu insan aramızda birdenbire son derece meşhur olmuştu. Ne millettendi?.. Nereden gelip nereye gidiyordu?.. Evli mİ İdi. bekâr mı idi? Bütün bunları bilen yoktu. Fakat onun eski bir deniz kurdu olması biz, bütün gemi yolcuları için kâfi idi.
Üç, dört gün seyahat gayet güzel geçti. .Deniz ktırdu» zaman zaman güvertede bizi etrafında topluyordu. Geçtiği yoldun dolayı, kaptanı tenkid fazla salladığı için kaptanı tenkid ettiği de oluyordu.
— Böyle güzel bir transatlantiği elime verseler yarım derecelik bir meyil ile olsun sallatmam alimallah!., diyordu.
Her halde tatlı konuşan bir adamdı ve biz onun sohbetinden pek memnunduk.
Yolculuğumuzun sekizinci günü hafif bir fırtınaya tutulduk. Geminin «alinuması arttı. O gün Deniz kurdu kamarasından hiç çıkmadı. Gidip hatırını sorduk:
— Karnıma kulunç girdi!., dedi.
Yüzü sapsarı idi. Dedikoduc dutlardan biri:
— Bilmem amma, bu kulunç sancısına benzemiyor. Bizim dostumuzu galiba deniz tuttu., dedi.
Herkes oııa şiddetle karşı koydu:
— Hiç eski bir deniz kurdunu deniz tutar mı?.. Kulunç girmiştir.
Bu mesele hakkında epeyce münakaşa ettik. Zira Deniz kurduna pek alışmıştık. Onun güvertede, başında beresi, sırtında mavi denizci fanilâsı, boynunda asılı dürbünü ile yampiri yampiri yürümesi hakikaten hoştu. Kam sıcak adamdı vesselam...
Havalar düzelince Deniz kurdunun meşhur kulunç ağrıları kesiliyordu. Fırt ma çıkıp da gemi sulanmağa başlayınca haydi ağrılar tutuyordu. Galiba dedikoducu kadın yolcunun biraz hakkı vardı.
Bereket seyahatimizin son günlerine doğru deniz iyiden iyiye düzeldi Ve «Deniz kurdu» da tekrar ortaya çıktı. Güvertede elini kolunu, sallıya sallıya, dürbünü ile uzaktan geçen vapurları tetkik ederek dolaşmağa başladı. Eski, müthiş, korkunç deniz hikâyeleri yeniden ortaya çıktı, Tekrar İtaptan tenkid edilmeğe başlandı.
Arada bir de içini çekiyor, kaptan köprüsüne doğru uzun uzun bakarak:
— Ah şu transatlantiği bir güncük olsun bana verseydller... Yalııiz bir güncük!.. Fakat nerede efendim?.. Nerede?, işte o zaman ben bir geminin nasıl İşletilebileceğini bütün dünyaya gösterirdim.. I
Böyle söylerken başını mAnalı manalı iki tarafa sallıyordu..
Vapur Atlantik ortasında bir buz.
Amerikalı Higginbottom’un açtığı mektep Hintliler üzerinde büyük bir tesir yapmıştır
27 Şubat 1945
Kanun bilgileri
KEFİL
Kefalet bir akittir ki onunla bir kimse borçlunun borcunu ödemesini alacaklıya karşı teahhüt eder. Kefil bu taahüdünü muhakkak yazı ile yapmalı ve mesul olduğu miktarı da açıkça tâyin etmelidir. Kefalet ancak kanunen muteber bit borç için olabilir.
İki türlü kefalet vardır: Âdi ve müteselsil. Âdi kefil, ancak borçlunun iflâs etmesi veya borçlu hakkında takibat yapılıp da verimsiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiyede takibat yapmanın imkânsız hale gelmesinden sonra borcu ödemekle mükellef olur. Müteselsil kefil ise daha sağlam kefildir. Alacaklı isterse borçluya müracaat eder, isterse ona mü-racaat etmeden ve rehin varsa onları dahi paraya çevirtmek zahmetine katlanmadan müteselsil kefile müracaat edebilir.
Bir alacak için bir kaç kişi birden kefil olmuşsa bunlardan her biri kendi hisseleri miktannea âdı kefil gibi ve diğerlerinin hisseleri için kefile kefil sıfatile mesul olurlar.
Kefil borcun aslı île beraber borçlunun kusur veya gecikmesinin kanunî neticelerinden mesuldür. Faiz verilmesi şart edilmişse kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber işlemiş faizden bir . seneliğini vermekle mükelleftir.
Bir kimse iflâs ederse borçlan muacceliyet kesbe-der. Yani hemen vadeleri gelmiş gibi ödenmeleri lâzım gelir. İşte bu suretle borçlunun iflâsı sebebile asıl borç vadenin hulûlünden evvel muacceliyet kesbetmiş olsa bile kefil asıl borcun ifası için tâyin olunan vadeden evvel borcu ödemeğe zorlanamaz.
Mahdut bir zaman için kefalette alacaklı bu zamanın sonundan itibaren bir ay içinde borçlu aleyhine icraya ve-. ya. mahkemeye müracaatla hakkım takibetmezse. yahut takibatına uzun zaman ara verirse kefil taahhüdünden kurtulur. Kefalet böyle mahdut bir zaman için akdolun-mamışsa asıl borç muacceli-yet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icraya veya mahkemeye müracaatla hakkını takibetme sini ve uzun müddet ara ver-meksizin takibata devam et meşini isteyebilir.
Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklı tarafından borçluya ihbar yapılmasına bağlı olmadığı takdirde kefil kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu ihbarın yapılmasını ve borç bu suretle muaccel olunca yukarıda yazdığımız gibi icraya veya mahkemeye müracaatla hakkını takibetmesi-ni isteyebilir. Alacaklı kefilin bu isteğini yapmazsa kefil kefaletten kurtulur.
Avukat Emcet Ağış
Hindistanda yeni usulde ziraatı yaymak İçin ömrü boyunca çaLışımış olan Amerikan misyoneri Higginbot-tom buradan ayrılmıştır. Bu münasebetle Hindlstandakl bir Amerikan ajansı muhabiri bu adamın garip maceralarını İlk defa şu suretle hikâye etmiştir:
Higginbottom’un asıl şöhreti Hin-distanın başlıca ritİmune çifilğl ve ziraî tecrübe müessesesl olan Alluh-âbazl’dakl zirai enstitüyü kurmuş olmasından İteri gelmiştir. Dfnllcblllr ki son asırda hiç bir adam Hlndista-[nın ziraatını ıslah İçin bu kadar çalışmamıştır.
Bu zirai muvaffakiyetin ehemmiyeti Hindistan gibi nüfusunun yüzde sekseni ziraatla yaşayan bir memleket için pek büyüktür. Hindistanda 390 nlr. Bundan elli milyonı son derecede mahsul idrak etmediği nenelerde mil-j yonlarcası açlıktan ölür. ___
Hlgglnsbottom bu sefil ve aç İn- Hintli sanlara yardım için fasılasız çalış-' sına rağmen bu eraziden ancak ölmi-mıştır. Servet ve İhtişam içinde ya- yecck kadar mahsul almakta ve ku-şayan raca. Mihrace ve diğer prens- rakiık senelerde ise bundan da malilerin saraylarında konferanslar ve- ( rum kalmaktadır.
rerfk bunları fakir halka giyecek ve' Sabanlar da ağaç olduğundan top-yiyecek Marnında bulunmasa te,vlk «tanertn ancak Wle bev:.
elliği gibi Amerikadakl2««lnlerneZ-|,,™’l’”*“K1” B" ,fi' dinde Hindistanda Seııni tlıaat uau-| nto 'r"’W s“rml’l‘ t,:‘n HlnUI CİW İlintin tekinine yardımın tn haylili i, m« mesafe katatmekledlr. olacağını anlatmağa çalışmıştır. | Hintli çlfçllerln evleri, üstü toprak Hlgglnbottom, Iııgiaterecie doğmuş- ile örtülü kulübelerdir. İnek ve şığır-tıır. Fakir bir ailenin çocuğu olduğun- lan derme çatma ahırlarda barımdan talihini yeni dünyâda tecrübe yoriar etmek için hayvan nakline mahsus, bir gemi ile bedava Amerlkaya gitmiş vc- burada bir garsonluk bulmuştur. Garsonluktan arttırdığı paralarla Prıncetovvn üniversitesini parlak surette bitirmiştir, û kadar parlak bitirmiştir ki üniversite kendisine uygun bir ilmi rütbe bulmak İçin philanthropy doktorluğu diye yeııl bir unvan ihdas etmiştir. Hayır işleri doktoru demektir. Sonraki hizmetleri mensup bulunduğa Presbyterian kilisesi tarafından ziyadesiyle takdir edildiğinden kendisine bu kilise teşkilâtının en büyük payesi olan Umu-____ _
mi Meclis Nazırlığı unvanı verilmiştir, vcrsitesl ziraat fakültesine girmiş ve Higginbottom’un Hindistan İle a!û- ’ fevkalâde gayreti sayesinde buradan kadar eden hâdise Pricetown üniver- ziraat doktoru çıkmıştır.
sitesi talebesi iken oınnbü&te bhj misyoner İle tanışmış olmasıdır. Mis-1 yöner Hindistanda kendileri ile temas caiz olmayan Paryaların, feci durumundan bahsetmiş, bunların arasına giderek muvakkat bir zaman İçin çalışmak en büyük bir hayır olacağını genç üniversiteliye anlat- 'nın kulakları sağırca olduğundan korniştir- ' * ”
Bu sözlerden ateşlenen genç İlk fırsatta. 1903 senesi 8 temmuzunda bir vapura binerek Hindistan yolunu tutmuştur. Maksadı birkaç ay burada kalarak Paryalar arasında çalışmak ve sonradan Amerlkaya dönmekti. !. ____„ _ _____ _____________
Fakat evdeki pazar çarşıya uyma- bakmak da İngiilzlcrln İşidir ı dığından Hindlstana gittikten sonra bağırmış je hiddetinden kulak boru-burada tam 40 sene kalmış ve çalış- sunu düşürmüştür.
»niştir. Bu arada para toplamak İçin 1 Yeğeni boruyu yerden kaldırıp ha-ancak birkaç defa Amerikayı kısa bir lasına verdiği zaman genç misyöne-zaman için ziyaret etmiştir. ! rin kendisinin mektep arkadaşı ol-
Hlndistana geldikten sonra _ .
misyoner Allahabattaki Evving hıris-J tiyan kolejinde iktisadiyat muallimi tâyin edilmiştir. Bu ateşti genç derslere, d iğçr-muallimlerin usulü hllâfı-j na olarak, talebesini sık sık Hinöis-’ tan yeril ehnlisinin yaşadıkları yerlere götürerek görmek surttile öğretmekle başlamıştır.
Bu seyahat ve tetkikler talebesin- layan zengin

milyon
insan ziraatla geçl-iu dalma zaruret içinde olup
den ziyade kendi üzerinde derin intibalar bırakmıştır. Çünkü gördüğü fakru sefalet havsala almıyacak kadar feci ve derindi. En fenası bunun çaresiz ve tabii olduğunun Ingiliz memurları ve halk tarafından kabul edilmiş bulunmasıdır. Bunun için sefaletin ortadan kaldırılması lıakkvıda hiç bir esaslı teşebbüs yapılmıyordu.
Hlgglnbottom İşe İngiliz mernuria-nndan başlamıştır. Fakat bir memura: «Bu sefalet ve fakrın izalesi için ne yapıyorsunuz?» diye sorduğu zaman daima şu cevabı almıştır: »Hiç bir şey yaptığımız yok. Çünkü bunun önüne geçmek imkânsızdır.»
Bunun üzerine meseleye bizzat el koymuş ve İşe Hintli çlfçllerln durumunu tetkik ve müşahede ile başlamıştır. Bu esnada görmüştür ki her aileye vasati olarak dört arre (İngiliz dönümü) erazi isabet ediyor.
Fakat bu toprağın besleme kuvveti «on derecede azalmıştı. Bunun için çlfçl bütün sene çalışma-
(Bir yıldız)
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı
1 — Sorum.
2 — Tasdik edatı - Abdal.
3 — Tutumsuzluk - İşaret edatı.
4 — Hicabedilir.
5 — Sürat peyda eden.
6 — Tersi İskambilde bir kâğıttır.
7 — Yatak odası.
8 — Bir âzannz - Müzekkere.
9 — İnşaat malzemesinden - Tersi aşağı demektir - İçilen bir şey
10 — Uçan hayvan - Âdi palto.
GEÇEN BULMACAMIZIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı
1 —Yargılamak, 2 — Asırdide, 3 — Rıka. Talep, 4 — Gramer, Acı, 5 — Id, Erednec, 6 — Litre, Ak, 7 — Ada, Dakor, 8 — Melânkolik, 9 — Eee, Rica, 10 — Kapıcı, Kan.
Aklımızdan bile geçıniyen tüyler ür- , pertici facia bir gece yansı oldu. I
CGömlekiş"l
BİKİNİM SINIP GÖMLEK Çİ |
■■ Te). 20090 8lrkeci ■■■■■
i
f
AŞK VE MACEKE ROMANI
|| Yastan: Stanley Shaw Çeviren: (Vâ Nû>
K................ Tefrika No 10 —p, _______ d
I
I
A
Çifçiler böyle sefalet İçinde yaşarken 3000 mahpusun bulunduğu bir cezaevinin devlet parasiyle mükemmel bir bahçe ve tarlası bulunduğu Amerikalının dikkatini çekmiş, buna bakarak para ve mütehassıs yardımı İle köylülerin de tarla, bahçe ve hayvanları ıslah edebileceğine kanaat getirmiştir.
Bunun için bilgi ve İhtisas ve para temini İcabeyledlğinl anlamakla beraber cesareti kırılmamıştı. Hem zlraatte ihtisas kazanmak, hem de para toplamak üzere 1909 da Ameri-kayo gitmiş, ilk iş olarak Ohio üni-
Bu arada pata toplamak üzere eski mektep arkadaş ve dostlarına başvurmuştur. Bunlardan birinin zengin bir halası vardı. Bu adam arkadaşını, bir orak makinesi icadcclcrek çok zengin olmuş bir adamdan dul kalan halasına takdim etmiştir. Kadının Kumkîurı sağırca oıûugunüan ıw-’nuşurken boru kullanıyordu.
Genç misyoner Hindistanda insan -. lnrın ne kadar sefalet çektiğini beliğ bir lisan ile anlattıktan sonra bunlara yardım etmek en hayırlı bir iş olacağını söylemiştir. Kadın bu sözleri dinledikten sonra «Hindistan İn-Iglltereye aittir. Buranın halklarına - - - (jjye
genç duğıınu söylemiştir.
Kadın bunun üzerine: «öyleyse 1000 dolar verdim.» demiştir. Yeğeni tekrar yaklaşarak ayın zamanda kendisinin şahsi dostu da olduğunu ilâve etmiştir. Kadın:
«ö halde 2ÖÖÛ dolar daha verdim.» demiştir.
Daha sonra işin ehemmiyetini an-ihtiyar kadın genç
misyonerin emrine elli bin dolar vermiştir. Bu paraları alan ziraat doktoru genç misyoner hemen Hindistan» gitmiş ve tasarladığı ziraat enstitüsü için her sene milyonlarca Hintli ziyaretçinin geldiği Allahabat şehrinin Ganj ve Yunna nehrinin .birleştiği noktayı seçmiştir
Burada 275 dönüm erazi satın alan ziraat doktoru bütün paralan damızlık hayvan ve tohum ve sair ziraat makinesi ve âlâtma sarf etmiş, birinci sınıf İçin bir bina vücuda getirmeğe para kalmamıştı.
Higglnbottam talebesine bir büyük Ağacın altında ders vermiş ve bir traktör İle üç sabanı kullanarak talebeye tatbikat da yaptırmıştır.
Modern sabanlar erazlyi derin sürmekte olduğundan muzır ve hastalıklı otları kökünden çıkarıp güneşe maruz bırakıyordu Vücuda getirdiği sedler ile de feyezan zamanında suların erazi yüzündeki toprak tabakasını aşındırmasına mâni olmuştur.
Hindistanın her tarafından gelen ve halkın zengin ve fakir muhtelif sınıfına mensup olan talebe geceli gündüzlü çalışıyordu. Bidayette Brahmanlar bunların şeytan İşi olduğunu soy) iverek halkı soğutmağa çalışmışlardır. Fakat köylüler beş dolar ile tedarik edilen bir modern saban ile beş altı misil fazla mahsul alındığını gözleri İle gördükten sonra yavaş yavaş enstitünün usulünü benimsemeğe başlamışlardır.
Hlgginbottom hayvanların ıslahına da çalışmıştır. Hintlilerin inekleri senede ancak 700 litre süt veriyordu. Halbuki enstitüde beslenen İnekler senede 10.00G litre süt vermeğe başlamıştır. Ganj nehrinin mukaddes sularında yıkanmağa gelen Hintliler sahilde memeleri dolu ve beşli enstl-* tü ineklerini gördükçe merak ederek
Created by free version of 2PDF
bunların nasıl beslendiğini öğrenmek istemişlerdir.
Bu suretle enstitüyü ziyarete ge len Hintliler çoğalmıştır.
Hlgginbottom bunlara İnek ve tarlaları gösterdikten başka yer altında ucuzca meydana getirdiği siloları da gezdirmiş ve bunlar içinde hububatın nasıl saklanacağını anlatmıştır.
Yeşilken hayvan taralından yen-miyen bazı otların kurutulup saklandıktan sonra hayvanların bunları seve seve yediklerini de İspat etmiştir.
Mektebin talebesi yaptıkları tetkik seyahatlerinde yeşilken hayvan yemediği halde kuruduktan sonra seve seve yediği 22 cins ot bulmuşlar v® bunları numune tarlalarında yetiştirmişlerdir.
Seneden seneye enstitü ilerileıniş ve talebesi 200 kişiye çıkmıştır. Numune çiltiği de 600 dönüm erazıyl kaplamıştır.
Son senelerde meyyali ağaçlar yetiştirilmesine ehemmiyet verilmiş ve Ganj nehri boyunda meyva dolu dalları nehrin sularına kadar sarkan numune bahçeleri vücuda getirilmiştir — F.
Zayi — Fener nüfus memurluğundan aldığım nüfus cüzdanımı ve Fatih malmüdürlüğündeıı almakta olduğum maaş cüzdanımla beratımı ve tatbik mührümü, ana karnemle 21473 bono numaralı, 28958 hesap numaralı Emniyet Sandığı eüzdanınu zayi ettim. Yenilerini çıkaracağımdan mayilerinin hükmü yoktur.
Fatih Çırçır Fazilet sokak No. 33 Huriye Sait
Hilkle’nin kuzeyde Jensen’in yanına bir yardımcı göndermemesi ise, oradaki işi pek ciddi saymamasından İleri geliyordu. Bununla beraber, oradaki Springvale’in şahsiyeti etrafında ’blr anket yaptırmıştı.
Bu vazifeye tâyin edilen İki ajandan biri olan Crewly, geri döndü: şimdi İşte lıürınetkâr bir tavır takınmış duruyor, şefinin kendisine sualler sormasını bekliyor.
Şef, nihayet söze başladı:
— Ne öğrendiniz?
— Springvale dedikleri adam, Du-luth’luymuş. Aslı İnglllzmiş. Zenginmiş. Harvard üniversitesine devam ederek bilhassa orada geoloji, kimya, mineraloji tahsil etmiş. Üniversiteye bağlı bir maden mektebi varmış, orasını bitirmiş. Tahsilini tamamladıktan sonra Cenubi Amerikaya gitmiş. Orada Vastro aleyhinde Arjantin isyanına da iştirak etmiş. Memleketine döndükten sonra. Kerrlson sendikasına girip Alaska madenlerinde «. pruspeeter> yani altın arayıcı
tâyin edilmiş;
şef:
— Demek Kerrlson’lar hesabına çalışıyormuş? — diye memurun sözünü kesti. — İşte bu cihet enteresan! Hattâ belki de mülılm.
Gizil emniyet âmiri, iki Kerrlson birader hakkında alelâde halktan başka fazla olarak bir şey bilmiyordu. Yalnız bunların bir Kerrlosn sendikası teşkil ettiğinden haberi vardı. Bunlara umumiyetle «Altın kıralİarı» derlerdi. Alaska madenlerini işletmek hususunda fevkalâde gayret göstermişler, işlerini inkişaf ettirmeğe de muvaffak olmuşlardı. Fakat, pek de sevilen kimseler değillerdi.
Ağabey vaziyetinde olan J. J. Ker-rlson’a ( Altın J. J.» sİ derlerdi. Bunun iki büyük gazetesi mevcudolmak-ia beraber mebusluğu bile temin edilememişti. Senelerdenberi çalıştırdığı adamlar arasında mütemadiyen kargaşalıklar, grevler zuhur etmişti. Büyük bjr zalim olduğu iteri sürülürdü. Onun hesabına çalışmak pek
güç bir işmiş derlerdi.
Crewly, devamla:
— Arkadaşım varlek ve ben Jen-sen tarafından işaret edilen oduncuların kulübelerine gittik. Oradan Springvale’in cesedini aldık. Kendi şehrine götürdük. Adamın annesini gördük. Matem haberini alınca perişan oldu. Biricik oğluymuş. Babası ölmüşmüş. İhtiyar kadın Kerrison’-lardan çok nefret ediyordu amma, bunun sebebini öğrenemedim. Belki de onların hizmetlerlndeyken oğlu öldü diye bu kini besliyordun. Fakat ihtimal başka sebep de vardır.
— Springvale ne ahlâktaymış?
— Sevdiği şey ancak maceraymış. Riskmiş. Tehlikeymiş. Gayet âlim mühendis olduğu için, kendine sağlam bir mevki temin edebilir, her türlü istirahat vasıtalarına sahibola-bilirmlş. Fakat, tehlikeli İşleri, konfora, hattâ paraya tercih edermiş. Annesinin İyi bir serveti olmasına rağmen, ona bile ehemmiyet vermezmiş.
— Bazı yakın dostlarüe görüşebildiniz mİ?
— Evet. Hepsi de bu adamın medhii senasını yapmakta söz birliği etmiş bulunuyorlar. Vahşi hayata karşı duyduğu aşk bir tarafa bırakılacak olursa. Springvale dünyanın en İyi adamlarından biriymiş. Tanı mâna-
slyle namuskârmış. Hattâ safiyetin ta kendisiymiş.
— öyleyse, kalpazanlar teşkilâtına giremiyeeek bir karakter!
— Tamimiyle öyle, efendim. Bu cins İşlerden birine giremiyeeek karakter. Fakat mademki kendisinde tıayalât peşinde dolaşmak meyli varmış, kazanç gayeslle değil, sırf cesaretini tecrübe etmek için her hangi bir maceraya atılmış olabilir. Atılmışsa şaşılmaz! Lâkin, arkadaşım Va-rlck’le ben mühendisin Cenubi Ame-rikadan döndükten sonraki bütün İş ve hareketlerini öğrendik. Bunlar arasında karanlık, yahut esrarengiz hiçbir elhet yok.
— Evli miymiş?
— Hajjır. Bütün vahşi ruhin İnsanlar gibi, o da kadınlar karşısında daha ziyade mahcup.
— Oduncuların kulübesine gittiği vakit ne tarafa doğru hareket etmek niyetinde olduğunu öğrenebildiniz mi?
— Kuzeye doğru gidiyormuş, efendim. Kerrlsonlar, birkaç senedeııberl Ungava cihetiyle pek İlgileniyorlar. Oralara gidiyormuş. En İyi arayıcılarını Kerrlsonlar hep o taraflarda yollamışlar. Sendika, o taraflarda altın madenleri ve diğer kuvvetli madenler sezmiş olacak. Springvale, onlara raporlarını vermiş. Ve geriye dönmüştür. İşte bu sırada başına
böyle feci bir kaza gelmiş.
Emniyet âmiri, düşünceli düşünceli:
— Evet. evet. — dedi. — Şüphesiz ki, Springvale’e sahte paralar verilmiştir. Bize verildiği gibi. Mademki tedavülde bu. kadar var... Ona külliyetli bir para verilmiştir. Evet, evet!-. Tasavvurum böyle.
Şef. bir müddet, başı elleri arasında dalgın dalgın oturdu. Sonra kalbine yeni bir İlham gelmiş gibi yerinden kalktı.
— Buraya bakın! — dedi. — Arkadaşınız Varlck le derhal yola çıkacaksınız. Jensen’in takibettiğ! 121 bulunuz, Lukan gölünden Küçük Babos’a doğru gitmektedir. Gerçi pek muayyen bir adres değil. Coğrafya enstitüsünden o havaliye dair malûmat almağa çalışınız. Jenseri'in izine dört elle sanlınız. Onu bulunuz, ve Vartck’l en yakın telgTaf İstasyonuna göndererek bana malûmat veriniz. Buzlu kuzey iklimlerine dalmak İçin mevsim gecikmiş bulunuyor. Fakat, her şeye rağmen bu macerayı göze almak lâzım. Niçin olduğunu sonradan öğreneceksiniz. şimdi artık, tahkikatımızda doğru bir yola girmiş bulunduğumuzu zannediyorum.
Crewly. ayağa kalktı, Kararım vermiş bir tavırlı pardesüsünü ilikledi. 3ankl şimdiden kutup rüzgârlarını hissetmiş de titriyor gibiydi. Böyle
sol emirlere alışmış bir insandı
Sordu:
— Avcılarla, kırmızı derililerle ve maceracılarla meskûn olan bu havalinin emniyet teşkilâtını şu anda üzerine kim almıştır?
— Kuzey doğu Bindirilmiş polis teşkilâtı. Fakat bilirsiniz kİ, bu memleketlerde zabıtanın filân o kadar kıymeti yoktur ha! Göllerin ötesindeki bu Ungava arazisinin birçok kısımları keşif bile edilmemiştir Elinizden gelen her şeyi yapın. Tavzif edildiğinize dair mektupları ve talimatı dikte edeceğim. Gece yarısı, on İkiyi kırk geçe CJuebec istikametin* hareket edecek sürat katarına bininiz. Lucan golüne nasıl gideceğinizi orada tafsllâtlyle öğrenirsiniz, Ve Icabeden kıyafet ve salreyt de gene orada tedarik edersiniz. Mümkün olduğu kadar uzun müddet benimle telefon temaslarım devam ettirin. Hani şu küçük portatif telsiz telgraf âletleri var ya. onlardan da bir tane alın. Varlek kullanmasını bilir. Benimle bu suretle irtibatı tesis etmeniz de ihtimal mümkün olur. Sable burnunda tir telsiz istasyonu var. ondan istifade edersiniz.
şefin konuşma şekli, onun zihnen pek ınescul olduğunu gösteriyordu.
(Arkası var)
A K M A İU
HrtKTW T
Çöplüğe alılan kırıntılarla milyonlarca insan beslenebilir
Bu kırtntılarda pek çok besleyici maddeler ve vitaminler bulunduğu meydana çıkarıldı
Tük milyonlarca İnsan müthiş bir tehlikenin tehdidi altındadır: Açlık... Halbuki İnsanlar, yeryüzündeki bü-tOn milletleri açlıktan kurtarabilecek besleyici ve hayret edilecek kadar çok kırın tatarı korü körüne imha ediyorlar
Bu israf nesillerden beri devam etmektedir. Fakat bu hal, ancak ilmin dünyaya muazzam gıda ihtiyatları temin edecek yeni bir branşında; BLoşlmide teşebbüs, edilen lâboratu-v&r çalışmaları esnasında son zamanlarda keşfedilmiştir.
Bu kırıntıların ekmek ve etten daha fazla besleyici bir hassas olduğunun farkına yeni varılmıştır. Beğenilmiyor ek atılan hu maddelerden pc-k çok miktarda vitamin, maden, protein, hydrate de carbone çıkarıla-blknekte ve bunlar aynı zamanda muazzam bir zenginlik Ve refah kaynağı teşkil etmektedir. Fakat çlfçl-ler şimdiye kadar bUmlyerek bu maddeleri çöplüğe atmışlardır.
Hakikatte bloşlmlk endüstri nedir?
Bu, şimdiye kadar bilinmeyen gıda maddelerini meydana çıkarmak üzere hububatın işlenmesinde İnkılâp yapan yeni bir usuldür.
Her şeyden evvel, bütün dünyadaki gıdaların esas unsurunu teşkil eden buğday hakkında bloşlml endüstrisinin ne yaptığını tetkik ede-Vm:
Her buğday tanesinde birbirinden farklı balıcu iki kısım vardır: Ekmeğimizi İma! ettiğimiz -ye endaspernu-adı verdiğimiz nişasta ve protein kısmı ve bundan daha küçük olan embryon — filiz veren kısım — üir. Biolojik bakımdan bu iki kısım birbirinden tamamen farklıdır. Değirmenciler. bu farkın mahiyetini uzun zamandan beri pratik olarak öğrenmişlerdir.
Filhakika bu filiz veren kısım, unu kullanılmaz bir hale getirdiğinden ve çabucak bozulan maddeleri İhtiva ettiğinden hemen daima endosperme'-den ayrılmakta idi.
Biologun görüşü ise bunsa tam aksidir. Onun nazarında unumuzu İstihsal ettiğimiz endoksperme mahdut besleyici hassası olan bir koruyucu kabuktan başka bir şey değildir. Halbuki embryon — fll« vercu kısım — buğday tanesinin öe tohumunu teşkil ve asıl hayatın besleyici esrarını ihtiva etmektedir.
Bununla beraber insanlar tarafından istihlâk edilen buğdayın % »O ında «nbryon yoktur. Çünkü bunlar unun bozulmasına meydan verilmemek üzere İstenerek çıkarılmıştır.
Buğday tohumundan faydalı bir gıda maddesi çıkarmak İçin birçok teşebbüsler yapılmıştır. En belli başlı usullerden biri de içindeki yağı ayırmak teı-re tohumu baskılamak -tan ibarettir.
Ezra Levin Te kendislie birleşen başka ilim adamları tarafından yapılan araştırmalar/ buğday tohumunun işlenmsel için esaslı olduğu kadar da sade yeni bir usulün tekemmülü İle sonuçlanmıştır.
Kimya endüstrisinde çok tanınmış Wr teknik kullanmak suretUe bu adamlar, tohumun içindeki yağı, fûtla olarak tohumu ihtiva edebileceği bütün yağlı maddelerden de temizleyen ayırıcı bir mayi Ue kelimenin tam m ân asile yıkamakta, ayırıcı mayi olarak umumiyetle «dlthloride d'ethyleı kullanmakta ve yağı düşük hararette iken çıkarmaktadırlar. Ayırıcı mayiden temizlendikten sonra gerek yağ, gere* un lezzetli bir çeşni peyda etmekte, çok kolay hasnedll-mekte. çok miktarda vitaminle zenginleşmekte ve bunlardan başka fos-fûtld, sterol, tokoferol ve muhtelif maddeler de dahil olmak üzere birçok proteinleri İhtiva etmektedir. Bu eayede, baskı usulü İle işlendikleri gaman tahrlb olunduklarından dola-
yı tohumlarda o ana, kadar nıuçin-l kalmış olan .yeni bloşimlk maddeler de meydana çıkarılmaktadır.
Bu blojimlk macıdölerden çoğunda gerek yağ ve gerek unu bozulmaktan koruyan esrarengiz bir hasea vardır.
Netle?: Buğday esasına dayanan iki yeni gıda maddesi bozulma korkusu olniâdan depo edilebilmekle, sevk ve istihlâk olunabllmektedir. Bunlar bütün dünya İaşesinde inkılâp yapabilecek mahiyettedir.
Şimdiye kadar israf edilen buğday embryon'larmdan şiddetle ihtiyaç hissedilen muazzam miktarda besleyici unsurlar çıkanlabilvceği gibi bunlar sonuna kadar muhafaza edilebilecek çok proteinli «engin gıda kaynağı teşkil etmektedir.
Bu keşiflerin cn dikkate değer sonuçlan hakkında fikri sorulan M Lewln, Avrupa vc Asya'da milyonlarca insan hayalının kurtanlûbileceğı-nl ve başka gayelere tahsis edilebilecek nakil vasıtalarında da tasarruf yapılabileceğini söylemiştir.
Ticari istihsal daim şimdiden elde mevcut buğday tohumu tutarının 1 nispetine varmış ve bu da Kanada, güney Amerika ve Sovyet Rusya'ya gönderilmiştir.
Buğday tohumlarını ayırıcı mayi İle İşlemek hususunda yapılan tecrübelere 10 yıl devam edilmişse de elde edilen netice, harcanan devamlı gayretleri geniş ölçüde telâfi etmiştir.
Ciizam hastalığına tutulmuş olanların laşfal İçin deniz yollle Peru'ya gönderilen bu yeni undan mühim bir miktarı mükemmel bir halde yerine i varmıştır. Kanada ve Rusya'ya yapılan sevklyat İçin de vaziyet aynıdır. 9 yıldan beri âdi ambalaj kâğıtları içinde muhafaza edilmiş numuneliklerin yeni İmal edilen unlardan hiç bir farkı yoktur. Bunlar çocuk gıdalarının, makarna, hamur İşleri ve suyu çıkarılmış şehriyelerin imalinde daha şimdiden kail amini aktadır.
Embr yanlar'dan çıkarılan yağın da besleyiol hassaları olduğundan annelerin ve bebeklerlnto beslenmesinde geniş ölçüde kullanılmaktadır.
Bfoşimlk endüstri, gençlerimizin gıdasını iyileştirmek hususunda birçok İmkânlara yol açmıştır. Filhakika Kanada ve Birleşik Amerika'da her şene yüz milyonlarca kilo buğday tohumu İstihsal olunabilir, işte bunların üç buçuk milyon fakir mektep çocuğuna tahsis edildiğini farzedlnlz.
Çocuk ordusuna t ahtAs edilecek bu munzam gıda, çocukların İhtiyacı olan B -1 vitaminlerin hepsini ve çok miktarda, Riboflavln, Niacln ve Pyri-doadne'i temin edecektir. Bu suretle çocuklar kansızlığa karşı demir, kemik ve dişlerin teşekkülünde elzem fosfor ve proteinle en «epgtn gıda maddelerindeki kadar protein alabileceklerdir.
Buğday, bloşlmlfc endüstrisinin işlediği hububattan yalnız birini taş-Mİ eder. Mısır embryonunun işlen-metile elde edilecek sonuçla hakkında beslenen ümitler dt oesaret vericidir. Filhakika Birleşik Amerikanın yıllık mısır istihsali 360.000,000 kilo tahmin edilmektedir.
Buğday İçin olduğu gibi unun boşalmasına meydan verilmemek Önere mısır tohumlan da çıkarılmakta ve böylelikle insanlara hiç bir faydasi olmamaktadır.
Yapılan araştırmalac. ayırıcı mayi ile İşlenen mımr embıyon'unun hayret edilecek «.varta bir gıda maddesi teşkil ve normal her hantd bir gıda maddesindeki miktardan fazla demir de dahil olmak üzere madenlerin % S unu İhtiva ettiğini İspat etmiştir.
Illinois eyaletinde gıda maddeleri imaİLle meşgul olan bh- şirket, mısır embryon'lannı işleyerek yüksek besleyici hassalı ve bosulmac bir un ile bebeklerin çorba ve gıdalarına konan bir yağ İmal etmektedir.
TOKATLIYAN
KUAFÖR SALONU AÇILDI
TokatJJyan otelinin eafcı Pattaöri daire«inde ka-
dın ve erkek Kuaför Salonu açılmıştır. BU salon şehrimirtn «ı maruf k; İfaları tarafından idare edilmektedir. Telefon: 44718.
İstanbul Vilâyetinde»;
1 - iş ariyanlar SATILIK APARTMAN — Sirkeci Hocapaşa Dervişler sokağında 18 - 20 No. lı ajtında mağaza, dört daireli yanında ve etrafında oteller bulunan otel yapmağa elverişli kıymetli apartman Sultanahmet 5 İnci Sulh mahkemesince 5 mart 945 pazartsl günü saat 14 ten 16 ya kadar kat! ihalesi yapılarak satılacaktır. Fırsattır. 944/ 838 No. İle Başkâtipliğe müracaat. 977 — 2
TİCARET — Devlet muhasebe, muamelât ma vakıf, hesap, yazı makineleri kullanabilir ambarcılıkta, buharsa taahhüt İşlerinde tecrübe, ihtisası olan yiMtsek tahsilli genç günün muayyen saatlerinde, haftanın muayyen günlerinde çalışmak üzere İş aramaktadır. Birkect Hüdovendl-gftr caddesi Hocapaşa muhtarlığına müracaat. 975 — 1
SATILIK EV — Hasköyde Keçeci-piri mahallesi Comlşcrlf sokak 15 No. ahşap İçinde kiracı bulunan ev ve arsa satılıktır. Bakmak İçin İçindekilere görüşmek için Akşamda (Mühendisi rümuzuna mektupla müracaat, 978 — 1
2 - işçi ARİYANLAR
TESVİYECİ, TEI.EEONCU VE İŞÇİ BAYAN ARANIYOR — Telefon İşlerinde yetiştirilmek üzere zeki ve namuslu. askerlikle İlişikleri olmayan Enstalâtör (4) tesviyeci ve muhtelif telefon Branşlarında çalıştırılmak üzere namuslu bayanlara ihtiyaç vardır. Her gün saat 17-19 arasında Galata Bankalar caddesi Voyvoda han zemin katta Telefon mütehassısı Alı Sait Önere müracaat 946 —
FATİH — Kıztaşmda yüz 13,5 m. 212 m2 arsa: 7 bfn liraya. Beyazılta 3 oda bahçeli kâgir ev 5 bin liraya. Yine Beyazıtta Alipaşa hanında 2 kâglr dükkân, bir ardiye: 8 bin liraya satılıktır. Müracaat: Pr.zar günleri Fatih Eski Saraçhane sok. No. 49 üst kat. 974 — 1
KADIN ÇAMAŞIR ATÖLYESİNDE — Çalışabilecek tecrübeli bir makastar İle makinede brode yapan bir bayana İhtiyaç vardır. Adres: Beyoğlu Mis sok. No. 29/1 957 — SATILIK APARTMAN - Bcyoğ-lunda Aynalıçeşmede dükkânı bulunan denize manzarası olan beş kat on daireli konforlu 57 ■ 59 No. «Deniz apartmanı» satılıktır Oalutada Büyük Balıklı hanında 37 No ya 9-10 ve öğleden sonra 5 - 8.30 arasında müracaat. 964 — 1
YARDIMCI BAYAN ARANYIOR — Ateîyemlzde yardımcı olarak bir bayan arıyoruz. 25 - 40 lira arasında ücret verilecektir. Bankalar caddesi No. 66 Osman Güzel adresine her gün saat 9 - il e kadar müracaatları. 969 — 1
SATILIK Gt'ZEL ARSA — Cihangir Firüzağa mahallesinde iki caddeye 16.50 ve 12 metre yüzlü 468 metrekare mesahasında ve her İlci caddeye çift daireli iki apartmana ve yahut bir garaj İnşaatına müsait imar plânına uygundur. Almak İstlyenlcr: Beyoğlu Biiyilk Parmakkapı köşeboşı 4 No kat 2 Tel 4239-6 Suhulet Emlâk Zarif Özalp 935 — 2
EV İŞLERİNE YARDIM ETMEK ÜZERE — Yaşlı bir bayana ihı»/aç vardır. Ayda otuz beş Ura ücret verilecektir. Bankalar caddesi No. 68 Os man Güzel mağazasına her gün saat 4 - 6 ya kadar müracantları. 970 — 1
NATAMAM İNŞAAT — Bllümum İnşaat ve fenni mesuliyet hesap işleri deruhte edilir. Ev ve. mağazaların tamire muhtaç olanları derhal işe başlamak vP yıkılması Icaheden emlâkin enkazını kabul eder Beyoğlu İstiklâl caddesi Büyük Parmakkpaı köşcbaşı 4 No. kat Tel: 42398 Suhulet Emlâk Zarif Özalp 011 — 10
İNGİLİZCE BİLEN DAKTİLO İSTENİYOR — Müracaat Dördüncü Vakıf han kat 1 No. 37 - 30. Telefon: 22951. 9-76 - — 2
- SATILIK EŞYA
HER TÜRLÜ KÂĞIT — Gazete, mecmua, kitap, defter İyi flatle satın alınır. Satmak isteyenlerin numuneleriyle Eminönü Tahmis cad. Kalçın sok. No. 13 e müracaatları. 959 -
23000 LİRAYA SATILIK APART1-MAN — Yarı bedeli 10 seneden Kurtuluş tramvay hattında 3 kat banyo bahçe beton taş merdiven 2 kat çıkılablİlr saat 12 - 15 Galata Kürekçiler Demir han No. 23 934 —
BİR ADET YEKPARE — Yirmi göz taael ve on altı göz bobin Aleksandr satılıktır, ş Gözelkazzaz Büküm Evi Fatih Türbe caddesi No. (49) 958 —
DEVREN SATILIK GAZİNO — Bütün tesisatı tamam 500 sandalya alabilir. Arnavutköyü ile Rumellhasarı arasındadır. Tafsilât İçin: Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosuna müracaat Galata ömerâblt han 2 nci kat 23 No 980 -
ACELE SATILIK — Yeni buz dolabı (Frlgidalr) 52.158 telefona müracaat. 985 —
— Kiralık — Satılık
SAYIN MÜŞTERİLERİME - 10.006 -1OOÖ.Û0O lira arasında muhtelif semtlerde, muhtelif villâlar. köşkler apartmanlar, evler, çiftlikler, yalılar sunar. Arzu edenlerin. Ömerâblt han 2 nci kat, No. 23. F. 3. T. E. Bürosuna teşrif buyurmaları ve yahut 42368 numaraya telefon etmeleri. 857
5,000 LİRADAN 500.000 LİRAYA KADAR _ istanbulun öct yerinde apartman, ev. mağaza. İmalâthane, fabrika, arsa ve çlfilk almak ve satmak Lstİyenler. Kârlı W olup da devretmek Istlyen veya almak Istl-yenler Beyoğlu İstiklâl caddesi Büyük Parnıakkapı köşe başı 4 No. kat 2 Tel: 42396 Suhulet Emlâk Zarif Özalp 910 — 10
Ij-MUTEFERRİK
İSTANBUL'UN HER HANGİ BİR SEMTİNDE — Her cins emlâki en kısa bir müddette paraya çevirir. Arzu edenlerin derhal Galata Ömerâblt han 2 nel kat No. 23. Ferdi Selek. Türk Emlâk Bürosuna müracaat etmeleri tavsiye olunur, Telef. 42368 858 — FRANSIZCAYA LAYİKİLE VAKIF RİK madam — Evinde Veya hariçte ders veriyor. Şartlar elverişli mesai ciddi, sonuç garantilidir. Adres: Taksim Parmakkapı Pembe Çıkmaz sokak 4 No. da madam Katya'ya. 002 — 2
SİRKECİDE — Bos olarak bir dükkân satılıktır. Sirkecide Hor a paşa hamamına müracaat. 983 —2 MEKTUPLA IHINIZI Al,HIKINIZ Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş otan karlierimlz-dan E A — M.M.E — 9 D namlarına gelen mektupları idarehanemizden aldıivnalan rioa olunur.
SATILIK EV — Kadıköy Talimhane Halldağa sokak No. 84 yedi oda, manzara İçindekilere, ve Recal sade sokak 8S No. da bayan Remdyeye. 966 -4
SATILIK ERAZt — Arnavutköyün-de Fenerli Hırlnto mevkiinde 15 dönüm eraxl satılıktır Müracaat pazar günleri Fatih eski Saraçhane sokak 40 NO. tUt kata. 913 — 1 Zayi — Kilis nüfus memurluğundan almış olduğum ve İçinde askerlik durumum yazılı nüfus tezkeremi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Ahmet oğlu Mehmet Veysl Algill 324
PANSİYON — Bir odadan beş odaya kadar çeşitli kaloriferli banyolu pansiyonlar ayrıca beş ve yedi odalı konforlu aperüman katlan. Telefon: 43378 948 —
Zayi — stanbul satış gümrüğünden aldığım 186383 hesap.ve 22/2/945 tarihli 173 liralık veenc makbuzunu aayl ettim yenisini çıkaracağımdan «kişinin hükmü yoktur. Mehmet Gölge
HEYOÖ4.UNDA — TÜn«( başında imalâthaneye müa< apartmanın
bordum katı kiralıktır. Müracaat: Beyoğlu Umum Emlâk Büromı Mia sokak 17/1 Telefon: 4a&86. Wfi — 1 Zayi — Petürge aAcrlIk şubesinden almış olduğum terhis tezkeremi
SATILIK EV — Kadıköy Oevlzllk Ahter S. 14 No. h ev satılıktır. İsteklilerin Taksim Talimhane Topçu cad No. 2 Uygun Ap. 3 No. daireye mü- »İğimden ve yenisini almak üzere müracaat edeceğimden eskisinin hükmü efanadjğını İlân ederim. Adree: Balıkpozar caddesi 72 No. da
yacaat.
Şükrü Yıldırım
81 — î
Şef, Kontrolör, Revizör ve Memur alınacak
Toprak mahsulleri ofiıi umum müdürlüğünden :
I — Mt-rkeadekl muhasebe teşkilâtımızın kayıt, kontrol ve muamelât şubelerinde:
a- Şeflik, sabit kontrölör ve revlzörlük
b) Muhasiplik, fiş memurluğu,
c) Kısmen gezginci yardım ekibi memurluğu;
II — Vilâyet merkezlerindeki şubelerimizde ve bölge şefliğimizde; a İhtisas mcvkJi muhasebecilik, hesap mütehassıslığı ve kısmen gezginci revlzörlük
b Muhasiptik, Fiş Memurluğu gibi vazifelere memur alınacaktır, in — Ambar şefliklerimizde:
a) Veznedarlık
b) Fiş memurluğu
IV — Birinci ve ikinci maddelerin (a) fıkralarında yazılı memuriyetlerde 3659 sayılı kanunun (5) İnci ve (10> uncu maddelerine ve 3908 sayılı kanunun hükümlerine göre 170 liradan 300 liraya kadar.
Aynı maddelerin (b> ve (e)'fıkralarında ve 3 üncü maddenin (al ve (b) fıkralarındaki yazılı memuriyetlerde 3059 sayılı kanunun (5> İne) ve (10) uncu maddeleri hükümlerine göre 120 liradan 210 liraya kadar aylık verilecektir. Bundan başka, 3650 sayılı kanunun (5) inci maddesi ve 3988 sayılı kanunun hükümlerine göre Ankara dışında tayin edileceklerden, 100 liraya kadar aylıklılara . ayda (20) Ura, 100 liradan 170 liraya kadar aylıklılara (15) Hra tazminat verilecektir, veznedarlara ayrıca kasa tazminatı da verilecektir.
Birinci vc İkinci maddelerin ta) fıkralarında yazılı memurluk-
V —
lora:
1) Yurdda ve yabancı memleketlerde yüksek İktisat ve Ticaret tahsili görenler,
2) Yurdda ve yabancı memleketlerde ticaret lisesi tahsili görenler,
3) Diğer yüksek okullarda ve liselerde okuyup da muhasebe işlerini»
en az üç yıl çalışmış ve re’sen İş yürütmüş durumda olanlar alınacak ve bunlar yukarda yazılı sıra dahilinde tercihe tabi tutulacak, ilk İki sırada yazılı tahsil şartını haiz olanlar arasında tecrübelerine ve evvelce çalıştıkları yerlerdeki durumlarına göre ayrıca tercih ~“ •**—*-**-
VI — Birinci maddenin (b) ve (e), ikinci fıkralarında yazılı memurluklara:
1) Ticaret lisesi mezunlarından olanlar,
2) Ticaret iLsesl mezulann
3) Lise mezunlarından muhasebe
4) Lise mezunları
5) Maarif ve Ticaret orta okullan tecrübe görmüş olanlar,
alınacak ve bunlar yukankl sıra dahilinde terciye tabi tutulacaktır.
VH — 3 iincü maddenin (âi fıkrasında yazılı veznedarlıklara İlk ve orta tahsil görmüş olup da bu İşte tecrübesi olanlar alınacaktır. Aynı zamanda İkinci maddede yazılı vasıflan haiz ( olanlar tercih olunur.
VIII — İsteklilerin fiil askerlik hizmetini yapmış olmaları ve 38 yaşım doldurmamış olmaları şarttır.
IX — isteklilerin en gtç 10/3/1045 gününe kadar aşağıda yanlı belgeleri ekllyecekierl bir mektup ile Ankaradfikl’ Umum Müdürlüğümüze başvurmaları rica olunur.
a) Genel durum kâğıdı
b) Evvelce çalıştığı yerlerden a’inmiş ’yt hizmet kâğıtlarının suretleri,
c) Son mezun olduğu okuldan aldığı vesikanın sureti.
X - Adana, Afyon. Burdur, Balıkesir, Çankırı, Çorum, Eskişehir, Erzurum, Elâzığ, İzmir, İskenderun. Edirne, Konya, Sivas, Samsun, Urfa, Yozgat şehirlerinde oturan isteklilerden 9 uncu maddede yazılı mektup vc veslkların birer suretini de bu yerlerdeki şubelerimize ve bölge şefliklerimi-» vermeleri İşlerinin sür'atle neticelendlrilmesl bakımından rica olunur.
XI Genel durum kâğıdında şu sualler açıkça cevaplandırılacaktır;
1) Adı
2) Doğum yeri ve günü
3) şimdiki adresi _ „ ,
o İlk okuldan başlayarak sırası İle hangi okullardan hangi yularda mezun olduğu
5) Medeni hail .
6i fili ve İhtlyathk htanetlerinden hangi tarihlerde terhis olunduğu
7) Evvelce çalıştığı yerlerde ne gibi işlerde ne kadar çalıştığı ve ha birinde ne mlkdar ücret aldığı,
8) Ofiste hangi şehirlerde iş almak istediği,
t- 3K3 sxypı tanımım (S> İnci H01 uncu sildikleri 11, 3966 »•
* . . ... ■■ _ı.—ü>>rof nlmalr İstedim.
sırası gözetilecektir. Te üçüncü maddelerin (b)
muhasebe
işlerinde
İşlerinde tecrübe görmüş
tecrübe görmüş olanlar,
mezunlarından muhasebe işlerinde
oı SOSU sayın kuiiuiiiui iv/ --j- —---------------- ...
yılı lhtba» kanunu hükümlerinden hangisine güre ücret almak istediği,
101 Haklarında malûmat alınacak kimselerin adları Ve adresleri.
.. . > __ —u ve* VBSİI—*" ŞCTT — k vc ıv uııv» >»-•- o----------- -
pul mtalm»! litoun yok lor Mektup «dtUnln d S» İte. Okular daktilo İle ve terelh.n hepd 31 X 33.7 Cc. .»dulda kojıca W-almalıdır.
J 9 ve 10 uncu maddelere göre gönderilecek mektup vc vesikalara
. . .».u— ı-t-Mi-u— -i ti», diğer
ızz
Keşif bedeli L. K.
6837
1749
1840
26
32
İstanbul Belediyesi ilânları
İlk teminatı L. K.
612.70
191.22
138.02
teminat
J
Mezarlıklar müdürlüğü tarafından mayıs 945 sonuna kadar kaldırılacak cenazeler için yaptırılacak 375 aded tabut
Ahırkapıdakl Zührevi hastalıkla.’ hastanesinin tamiri.
Aııadoluhlsarındn. Küçüksudp inşa edilen hel ânın harici su tesisatı.
nnktarlan yukarıda yazılı İşler ayrı ayrı
Kesif btdellerlle Uk ---------- -
ucu. «tainmey. konulfnu,tur K.ph. ^u-tnamckrl Zubıt »e MutaklSl müdürlüğü kaleminde görülebilir.
İhaleleri 14/3,'945 çarşamba günü mat 14 te Daimi Encümende yapılacaktır Taliplerin i>k teminat makbuz veya mektupları, ihale tarihinden ÜÇ gün evvel Belediye fen işleri müdürlüğüne müracaatla alacakları Icnnl ehllvet k .nunen İbra., ianm e«lu> 4IBcr VKItalurll. MrUtU İhale günü muayyen saatte Daimi Encümende bulunmaları. «2406.
*
fak teminatı
972,82
Keşif bedeli
12970,02
GÖztepede Nadir ağa çayırındım İstasyona giden yolun inşası Belediyece kaldırılacak cenazeler için Mayıs 945 sonuna kadar yaptırılacak 200 adet lahit.
Keşif bedellerllc İlk teminat miktarları yukarıda yazılı işler ayrı ayrı kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur. Mukavele, eksiltme, nafia işleri umumi, hususi ve fenni şartnameleri, proje, keşif hûlasaslle buna müteferrl diğer evrak yol inşaatına alt olanı zabıt ve muamelat müdürlüğü kaleminde görülecek ve diğer İşe ait olanı da belediye fen İşleri müdürlüğünden 89 kuruş bedelle verilecektir. İhaleleri 14. 3 . 945 çarşan-ba günü saat 15 de daimi encümende yapılacaktır. Taliplerin İlk teminat makbuz veya mektupları, ihale tarihinden 3 gün evvel 1 inci kalemdeki hş için vilâyet nafla ve diğer iş İçin belediye fen İşleri müdürlüğüne müracaatla alacakları fenni ehliyet ve 1 inci kalemdeki İş için şartnameyi okuyup İmza ettiklerine dair vilâyet nafia müdürlüğünden alacakları vesika tc lahit İnşaatı İçin imzalı şartname ve teferruatı ve kanunen ibrazı lâzım gelen diğer belgelerle birlikte 2400 No. lu kanunun tarlfall çevresinde hazarhyacakları teklif mektuplarını İhale günü saat 14 de kadar daimi encümene vermeleri lâzımdır. (2405)
18781,00
1033,57
Zeytinyağı, pamukyağı ve diğer nebati yağların aatiçi hefckındaki İT» Nö lı kararname İle 510 No. h karûrtemenln değişik kft taei maddeatne dayanılarak Ticaret Vekâletince tanrim ve kabul edilen ateköter b&kÜBde-rine göre aşağıda yazılı hususlar ilgililere tebUğ olımur,
1 - Zeytinyağı, pamukyağı ve diğer her türlö nebati yağların ticaretiyle Iştiğal eden toptancılar ve bu maddelerle imalât yapanlar ticaret odasına müracaatla bu LştfğaHerinl gurup veûiikal&rma Vny» İşaret edeceklerdir.
Perakendecilerin bu kaydı yaptırmak için ticaret ve esnaf odalarına müracaat tarihi ayrıca Uân edilecektir.
2 — İstihsal bölgelerinden nebati yağ getiren tacirler getirdikleri yağların cins ve mlkdarını (kilosu ve kap adedi gösterilmek surctlle) yağlar gelir gelmtz bir beyanname İle İstanbulda milli korunma kontrol Şefliğine ve mülhak kazalardan en büyük mülkiye âmirine bildirmeğe mecburdurlar
Nafia Bakanlığından:
1 — (3750.001 Ura açın tutarlı Gerede kaaabosı halihazır haritasının alınması işine yapılan eksiltme tonunda istekli çıkmadığından yine aynı şortlarla bir ay içinde pazarlığa çıkarılmıştır.
2 — İstekliler bu süreye tesadüf eden çarşanba günleri saat 16 de Matla Bakanlığı yapı ve İmar İşleri eksiltme komisyonu reisliğine müracaat edebilirler.
J — Eksiltmeye girebilmek için Mehillerin usulü dairesinde C412.50) liralık kati teminat vermeleri ve bu ifi yapabilecek durumda olduklarına dair Nafia Bakanlığından alınmış yeterlik vesikası göstermeleri lâ-aımdır.
Bu vesikayı almak İçin İsteklilerin bir dilekçe İle Nafla Bakanlığına başvurmaları ve dilekçelerine bu gibi İşleri yapmış olduklarına dair İşi yaptucm İdarolarden alınnuş veolka boğlamatan şar Hur. (3604)
Memur alınacaktır
latanbul mıntakası liman reisliğinden:
İstanbul ve taşra Liman dairelerinde münhal bulunan 15 lira asil maaşlı Liman memurlukları için askerliğini yapmış orta veya İlse nıcauu-lan arasında yapılacak müsabaka Ue memur alınacaktır.
İstekliler:
1 _ Dilekçelerin mektep şahadetnamesi 11e nüfus ve askerlik tezkerelerinin asıl veya tasdikli suretlerini
2 — zabıtadan verilecek İyi hal kâğıdı Belediye veya hükümet tababetinden alınacak rapor ve 4 adet, vesikalık fotoğraf iliştirilecektir.
3 — İmtihan 5/3/Mö saat 14 de mıntaka Liman Reisliğinde yapıla-
.oaletar. 42459)
Sahile 8
NEVROZİN
Baş, Diş, Grip, Romatizma, Nevralji, Kırıklık ve bütün ağrıları derhal keser
İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Heıyerde ısrarla NEVROZİN lıteylnlz.
B Kelepir satılık konak ——
Sultanahmet, Mehmet paya karakulu sokak No, 21 ulun en güzel mevkiinde Marmaraya nezareti v» 400 meÇr» rinde, 11 oda, büyük sofa ve taşlığı havi tam konforlu v» büzeli bir konak, Sultanahmet 5 inci Sulh Hukuk Mahkemesi e 1 mart 945 tarihinde naat 10 İle 12 arasında »atılacaktır, fsilât mahkmedekl dosyasında görülebilir.
—-------SUM ER BANK ——
İplik ve Dokuma Fabrika ları Müessesesi
Bursa Merinos Fabrikası Müdürlüğünden:
SATILIK MALZEME
Fabrikamızda mevcut aşağıda cins ve miktarı yazılı malzeme va boş kaplar 21. Mart. 945 çarşamba günü açık arttırma sureti!» satılacaktır.
İsteklilerin muhammen bedelin % 7,5 u olan 4500 liralık muvakkat teminat mektupları ile belirtilen günde Merinos fabrikası müdürlüğüne müracaatları.
Malzemenin ismi
Talimin miktarı

Hurda hortum
» çadır bezi
> Makine kayışı
• Silindir muşambası ve kâğıt
» Kadife
» Halat
> İtfaiye hortumu
» Kösele çizme
> İP
» lâstik horlum
> Kumaş makas kesinti parçası Yağ varili «saç»
Büyük boya varili «saç» Orla boya varili «saç» Küçük boya varili «saç» Karpit, varili
Bidon
Turyağı tenekesi Pamuk yağı teneke? Ağaç fıçı
Hematck tenekesi Katran fıçısı 'Kontrplâk boya fıçısı
Büyük sabun torbası «beyaz» Büyük Sabun torbası «sarı» Şam ut torbası
Soda çuvalı Sülfat dö sut çuvalı Naftalin çuvalı Tamire muhtaç çuval İncir torbası
Damacana 70 Kg. hk Damacana 25 Kg.lık Hurda çenberler
4 mm, İlk çubuk çeııber Yassı çenber 20x1 mm.
8000 15000
Adet
Kg
İstanbul idrofil Pamuk Fabrikaları
jTapıısu
Ak kapı Bahç« Köprü sokağı > Ak kapı ■ Paşa sokağı »
Seyhan Vakıflar Müdürlüğünden
ttfevkll Cin-j MLkdarı Muhammen kıymeti

BAŞ, DİŞ, NEZLE, GRİP, ROMATİZMA ve bütün ağrıları KESER.
BİR TEK KAŞESİ aCRILARINIZI DERHAİ KESER

Günün en çok OKUNAN ROMANLARI
158 Dönüm »a »
120 »
77 ■
36 .
225 »
Lira Kuruş 23700 "
8200
8000
11550
8000
10875
00
00
00
00
00
00
ve kapalı
N13an 932 T- 284 N
Nisan 932. T. 184 »
Nisan 932 T 208 .
Nisan 932 T. 296 »
Mart 927 T. 201 »
Mart 927 T. 49 »
zarfla satılacaktır. İhaleleri
Ziya şaklr
Kiralık Ktılb
Şark Yıldızı
Sönmeyen Ateş
1 Aşkın Peşinde
Şeytan
Şeytanın Piçi
Semranın 2 Kocası
Yeşil Babanın TeSblhl İlhaml Sata
Yukardakl kitapların beheri 125 kuruştur.
İsmet Ziya Behçet Safa

Kalaycı zad»
Tuzsuz zad»
Balcı oğlu
Boz zade Hacı Ail
Battal Mehmet ağa
Dar en deli Oğlu Ada sokağı
Yukarıda yazılı vakıf gayri menkullerin mülkiyeti peşin para
2/3/945 cuma günü saat 10 da Seyhan vakıflar müdürlüğü binasında yapılacaktır. Gayri menkulleri v* şartnamesini görmek isteyenler her güıı Seyhan Vakıflar müdürlüğüne müracaat etmelidirler
Arttırmaya gireceklerden yüzde yedi buçuk muvakkat teminat alınır.
Kapalı zarflar ihale saatinden bir saat evvel komisyon reisliğine verilmiş olmalıdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. «2205»
GECELERİN KOYNUNDA
Turan Aziz Beler: 150 kuruştur.
BIRAKMA BENİ
İhsan Taşyıli: 75 kuruştur. Taşradan posta ücreti alınmaz.
İSTANBUL Maarif Kitaphanesi
KARBON
alınca
KİLOLAR
(İHYANIN
İNSANLICA YARDIMI
ÖKSÜRÜK., BROKSİTİ OERHAl ÜElİRİH
REOSİL
tabletler gibi erir.
X,
Dr. Zeki Tektaş ■■»
Doğum ve Kadın Hastalıkları Mütehassisı '
Kadıköy, Bahariye Caddesi 94
Telefon: 80177
Saat 14 ten 18 e kadar her gün
KARMEN —i
FOTOĞRAFHANESİ kapanacağından sayuı müşteri- I lerimln resimlerini almaları rica ■ olunur. Ijj
- Foto - Karmen (Yıldız Sine- I majdahiUnd^^. I
Maden Teknik ve arama Enstitüsünden
Enstitümüzün Ankarada Akköprüdeki anbarında mevcut
Cins
Adet
Diş Doktoru Aranıyor
Orta Anadoluda sınai bir işletmede ücretle istihdam edilmek üzere bir diş doktoru aranmaktadır.
Kendisine evli veya bekâr oluşuna göre mefruş bir oda veya bir ev tahsis edilebileceği gibi çok yakında bulunan kazada haftanın İki giinü İş yapmasına da müsaade edilecektir.
İsteklilerin çalıştıkları yerleri gösterir bir dilekçe ve bir fotoğrafla posta kutusu İst. 176 (E.D.) rumuzu İle müracaatları.
Dahiliye Bakanlığından
1 — Bakanlığımız Arşiv dairesinde havalandırma tesisatı yaptırılacaktır.
2 - Keşif bedeli 22437,5 liradır.
3 — Bıı İşe ait şartname Bakanlık levazım müdürlüğünden parası» verilir.
4 — Eksiltme kapalı zarfla 12 mart 945. pazartesi gilffü saat 1S d» Bakanlık levazım müdürlüğünde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
5 — Muvakkat teminatı 1683 liradır.
6 — Teklif mektuplarının eksiltmenin yapılacağı gün ve saatten btr
saat evveline kadar levazım müdürlüğünde toplanacak komisyona verilerek makbuz alınması ilân olunur. (2458)
Türk Anonim Şirketinden:
Ticaret kanununun ve şirketimiz esas mukavelenamesinin madde! mahâusasındakl ahkâma tevfikan hissedarlar umumi heyeti 23 mart 945 tarihine müsadif cuma günü saat 14 de Yedikulede Kazlıçeşmede Klrlş-hane sokağında 3/1 No. fabrika binasında alel&de olarak toplanacaktır. Mezkûr gün ve saatte sayın hissedarlarımızın toplantıya. İştirak etmeleri rica olunur.
Esas mukavelenamemizin maddel mahsusasma tevfikan en az asaleten veya vekâleten 25 hisseye sahip olan hissedarların İçtima gününden sn az bir hafta evvel hamil oldukları hisselerini veya bu hususta bankalardan alacakları makbuzları Galatada rıhtımda Kefeli Hüseyin hanının üçüncü katında idare meclisi rt|«l bay Haşan Rtza Temellinin yazıhanesindeki şirket memurundu veyahut fabrikada müdüriyete teslim ederek mukabilinde duhuliye kartı almaları rica olur-ur.
., İdare mecllai
Alealde içtimaa alt ruznamel Müzakerat;
1 — 944 senesi muamelat va hesabatına alt meclisi İdare ve milraklp raporlarının okunması ve kabulü,
2 — 944 senesi bllânço, kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve kabulüle meclisi idare azalarlle müraklplerln İbrası,
3 — idare meclisine aza İntihabı.
4 — 1945 senesi İçin milraklp seç İlmesi va ücretinin tespiti.
İmalâtında
Sun’î ipek kullanan Müesseseler
Bölge Sanayi Birliği Umumî Kâtipliğinden
Sun'i İpek ihtiyaçlarının temin »dilebilmesi için, imalâtında bu maddeyi kullanan, birliğimiz» kayıtlı olsun olmasın, büyük küçük bilcümle sanayi müesseselerlnln muhtaç oldukları suni İpeği aşağıda yazılı açıklayıcı maddelere göre en geç 28. 3. 1945 akşamına kadar birliğimize bildirmeleri lüzumu Hân olunur.
I — Beyannameye tabi müesseseler:
İmalât defteri kayıtlarına göre, 1942, 1943, 1044 yıllarında kullandıklar! sun*! İpek miktar ve denyelerlni,
n — Maktu vergi İle mükellef müesseseler:
Suni ipek Işllyen İstihsal makineleriyle bunların eb'at ve evsafı ve kullanmakta oldukları denyeleri,
In — Gerek beyannameye tabi ve gerekse maktu vergi ile mükellef olan müesseseler.
Bugünkü durumlarını göz önünde tutmak ve denyelerinl d» tasrih etmek sureliyle aylık ihtiyaçlarım kilo olarak bildireceklerdir.
4
3
1
1
1—Karoseri (Hurda)
1
1
Şevrole v» Fort kamyonları (Kullanılmış)
Oazojen maklnası (Kullanılmışı
Ester marka motor (Kullanılmış)
Doyç motörü ve Donkl tulumbası fKııllanılmumış)
Kırma maklnası (Kullanılmamış)
Siilyer marka marka asma tulumba motörü (8o metro yüksekliğe dakikada 3000 metre su verir, Kullanılmış) Vinç motoru (Kullanılmışı Rezistans (Kullanılmış)
1
2
1 Motor (190 volt, 42 perlyoltluk 25 beygir kuvvetinde» (Kullanılmış)
3 --------- • ’ —.............................. ■
1
3
1
1
Kayışla işler santrlfüş tulumba (Kullanılmış)'
Transformatör (Takati 50 KW 13000 voltu 116/220/tahvil eder) Mâden kuyuları kule makaraları
CLvalı ozalit kopya maklnası (Kullanılmış) Tekerlekli ve dingilli araba (Kullanılmış)
Ve çelik tel halat (Sağ büküm 15 m/m kutur), kazan su boruları, hurda demir parçaları ve kullanılmış çadır bezleri, Asit sülfrlk, Amonyak, Ateş tuğlası, demir el arabaları kullanılmış eğer takımları ve yol keçesi satılacaktır.
Talip olanların 4 Mart 1945 pazar günü satış yerine gelmeleri ve kıymeti 500 liradan fâzla olan malzeme İçin müzayedeye lştirâklerini temlnen bulundurulacak mutemede % lo nlsbetlnde teminat akçesini peşinen vermeleri lâzımdır. «2455»
CAM-PORSELEN TÜRK ANONİM ŞİRKETİNDEN:
Cam-Porselen Türk anonim şirketi hissedarlar umumi heyeti 20 mart 1945 salı günü saat 10 da şirketin îstanbulda tahtakale caddesinde 16-18 numaralı merkezi ticaretinde adi surette toplanacaktır.
* Hissedarların o gün mahalli mezkûra gelmeleri ve esas mukavelenamenin mevaddı mahsusası mucibince malik oldukları hisse senetlerin! veya müsblt vesaiki toplantı gününden bir hafta evvel şirketin merkezi idaresine tevdi ederek mukabilinde duhuliye varakaları almaları rica olunur.
MÜZAKERAT RUZNAMESİ:
1 — İdare meclis! raporunun okunması,
2 — 1944 yılına ait bllûnço, kâr va zarar hesaplarll» murakıplar raporunun okunarak tasdiki ve İdare meclisi azalarının ibrası,
3 — Müddetleri biten murakıplar yerine tayin edilecek adette yeniden murakıp seçilmesi ve ücretinin tesbltl;
4 — İdare meclisi azalarına ve murahhas ezaya ücret veya hakkı huzur vorlilp verilmlyeceğl,
I 5 - İdare meclisi azabğıııdan istifa eylemiş olan Lütfl Erişenin ya-
i rine esas mukavele mucibince muvakkat i ırak İntihap edilen Haşan Ekinin İdare meclisi azahğımn-tasdiki.
6 — 1944 safi temettüilnün tevzi suren hakkında müzakere ve karar,
7 — Umumi heyetin karan dahilinde ı >vzl sureti tesbit edilecek olan 1944 senesi safi temettiiunün nizamname hükümleri mucibince ldara meclisi tarafından yapılmış teklife gör» şekil ve tarihi terzil hakkında
müzakere ve karar. İdar» meclisi
İstanbul vilâyetinden:
Ticareti tanzim ve ihtikârla mücadeleye dair olan 610 No, h kararnamenin değişik 18 İnci maddesi hükmüne dayanılarak Ticaret Vekâletine» sabun imalinde kullanılması menedilmiş olan % 8 (sekiz dahil) v» daha az asitli yağlardan sabun İmalcllcTİnin ellerinde bulunanların înlkdar v» nevilcrinin 28 Şubat 1945 akşamına kadar birer beyanname İle vilâyet» bildirilmesi tebliğ olunur. «2477»
Dahiliye Bakanlığından
3 mart 945 pazartesi günü yapılacağı İlân edilmiş olan Bakanlığımı! arşiv dairesi havalandırma tesisatı eksiltmesinin 12 mart 945 posarteM günü saat 15 de yapılacağı ilân olunur.(2457)
KIZILAY CEMİYETİ
UMUMİ MERKEZİNDEN:
1 — İstanbul Kızılay satış deposunda ve Etlmesğut anbarımııda mevcut
ŞEKERSİZ KO.KDANSE NESTLE VE İNEK SÜTLERİ kutuları takriben 3Ö0 gramlık ve 48 kutuluk her sandığın Etimesgut anbannda teslim flatı 38 çp İstanbul depomuzda tealim fiatı 38 liradır.
2 — Her İki markadan müsavi miktarda ve sandıkla almak ltay-dlle, toptan ve perakende satın almak lstlyenlerln umumi Merkezimize ve İstanbul'da Kızılay satış deposuna baş vurmaları İlân olunur,
Bilecik nafia müdürlüğünden:
1 — Eksiltmeye konulan İş: Blleçlkte İnşa edilecek muhaşebel hususiye binasının «29964» Ura «02» kuruş keşif bedeli inşaatıdır,
2 — Bu İşin muvakkat teminatı (2247» Ura «30» kuruştur.
3 — Eksiltme 21. 3. 945 cl çarsan ba günü saat 15 d» hükümet konağı binasında toplanan daimi encümence kapalı zarf usuUylt yapılacaktır.
4 — Eksiltmeye girecekler bu İş» alt şartname Ve buna mütaferrl »v-rakı nafia müdürlüğünde görebilirler veya 150 kuruş bedel mukabilinde nafia müdürlüğünden alabilirler,
5 — İD bin. liralık yapı İşlerini yapmış isteklilerin eksiltme tarihinden en az üç gün evvel bir İstida İle Bilecik vilâyetine müracaatla bu gibi İşleri yapabileceklerine dair ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
0 — Eksiltmeye İştirak edeceklerin beşinci maddede yazılı vesaik 11» 944 mail yılma ait ticaret odası vesikası ve muvakkat teminatlarını hâvi olarak 2490 sayılı kanunun tarlfatı dairesinde hazırlıyacakl&n kapalı zarflarını 8 üncü maddede yazılı vakitten bir saat evveline kadar daimi encümen reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. (2503»________
Kalem ucu satışı
Maliye bakanlığından:
İstanbul depomuzda mevcut ve arap harflerde yazmağa mahsus 203387 kutu kalem ııeu 28 şubat 1945 tarihine rastlayan, çarşamba glln'll saat on dörtte depo komisyonu huzurunda şartnamesi mucibince satılacaktır,
Teminatı 11594 liradır, tsteklllcrln temlnûtlarlle tekliflerini kapalı zarf İçinde komisyona tevdi etmeleri ve şartnamesini görmek ve lzanat almak için Beşiktaş kırtasiye deposu müdürlüğüne müracaat eylemeleri İlân olunur. (1859»