1945 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1945 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
4 ARALIK 1945 Salı - No. 4
ADRES:
129 Kumbaracı Yokuşu . Beyoğlu - İstanbul Telefon : 40758
P. K. ı 2068
FİÂTI 10 KURUŞTUR
Neşriyat Müdürü : CAMİ BAYKURT
ABONE:
1 Sene .: 28 T. L.
6 Ay : 15 T. L.
3 Ay : 8 T. L.
Adres değiştirmek 25K.
☆☆☆☆☆☆ SIYASI SABAH GAZETESİ
Mısır hükümetinin istifası bekleniyor
Mısır kabinesinde buhran var. Hükümetin istifa edeceği beklenmektedir.I '
İstifaya on sekiz ihtiyar devlet adamının toplantısından evvel karar vermek niyetinde olumadığı bildirilmektedir.
Buhrana sebep. Finans bakanı Makram Abi-din liderliği altındaki Külta partisinin tarzıha-reketîdir.
Sahibi: VEDAD BAYKURT
Biz gücümüzün yettiği kadar davamıza sadık kalacağız. O dava ; memleketi hiç bir yabancı menfaatine kurban etmemek,vatandaşlarımızı ayak altında çiğnetmemek , içeride yüzümüzl kızartan haksızlıklara ve kirlere mani olacak idareyi ğörmekter ibarettir.
mabafillerdeı
Amerikan Genel Kurmay Başkanı General Ayzenhover
Kûr Partiyi kurmaya teşvik eden sebepleri, malûmdur^. memleketin .İJâindaZJhuluneJui'X^((ıcllek«nQmU(-._.
Nevyork 3, (H.) —; Fransa’nın- Almanya’daki müttefik askerî " komisyonunun- teşriki mesaisine. ■ mâni olduğu hak; kında General Eisenhover ta-
Demokrat’ Ûalk' Partisi"* feKİ
CELÂL BAYAR . (
öğrenildiğine göre - Celâl' Bayar’m gerek Millet Vekilliğinden, gerekse Partiden ayrılmaması hususunda semeresiz gayret’sarfe-di’mîştir. , / '■
Demokrata-halk ( partisine iltihak edenlerj" ar asında-daha şimdiden, Dr. T.>RüştüxAras? eski Berlin .Sefiri^ Hamdi Ar;
Mille^Ye;; kilî. R'efık_Şevket Ihce-jve- Sa-bık Aydın C, H. Partisi Reisi
Etem. Menderes'in isimleri zikredilmektedir.
Hâlen Meclis azasından olan Hamdullah Suphi Tanrı-över, Cemal Tunca ve Hikmet Bayur’un da yeni partiye iltihakları mevzuu bahistir.
Ayrıca eski İş Bankası Mü dürü ve Ankara Millet Vekili Muammer Eriş ile,- Manisa millet vekili Faik r Kurdoğlu-nun da isimleri zikredilmektedir. ' - -, . ■
.- . Yeni- partinin henüz hiçbir yayın organı yoktur. ;.Yal-nız, haber alındığına göre •/ TASVıR,, gazetesi bıi: role: talih olmuşsa 7dâ,(ş siyasi »
rafından yapılan beyanat, basın tarafından hâlâ uzun uzun tefsir edilmekte ve Fransız hükümeti tenkid edilmektedir.
Ankara 3,- (Hususî muhabirimizden) —] Celâl Bayar. bugün Ç. H. Partisinden istifa ederek Demokrat Halk Partisini kurmak üzere faaliyete geçmiştir.
Umumiyetle iyi haber alan
Şimdi- alınan son haberlere göre, Iranın Sovyetler Birliğine son verdiği notayı müteakip, bir kaç siyasî grup teşekkül ederek,Jranda daha kuvvetiljrir rejim kurulmasında İsrar etmişlerdir.
, Şimdiki hükümetin İktidarda kalacağı (şüpheli görülmektedir. .? ğ ,
Kanuna aykırı olan servetler, araştırılıyor.
■ tefik makamlar tarafından '-çıkarılmış' marklar ve şilingler, ^Ü’iir^ıîcSA945; denY, itiba^n.
İktidarda kalacağı şüpheli görünüyor
Londra, 4, (R) -- Amerika Birleşik Devletlerinin İranın i Ocak tarihine kadar tahliyesi hakkındakl notasına Sovyetler Birliği cevap vermiştir; Amerika baş kentinde bu cevaba alt tafsilât neşredllme-l mişse de, Sovyetler Birliğinin^ notada, . Amerikan teklifin,' kabul edemlyeceğinl bildirdi--ği anlaşılmıştır.
Londrada söylendiğine göre, Britanyanın dahi, Amerikanın tekllflnlni kabulünü İmkânsız kılan maddi sebepleri! vardır;
Tahrandaki muhabirlerini son verdlklerll habere göre, • muhalefet halinde olan kanlılar, İranınğ sontverdlğij no-tayakerşî tehevvüı (duymaktadırlar.
Cami BAYKURİ
- Size «Sayın Bay Cahit» diye hitap ederel başlamıyorum. Otuzyedi sene evvel genç yaşımız da politika hayatına girdiğimiz zaman sizi iş başında tanımış, o zamandanberi gazetecilik hayatınızdaki izinizi gözden kaçırmamış bir adan, sıfatiyle size, Cahit Bey, diye hitap ediyorum. Sizin «Yalçın» lığınızı, benim «Baykur;»luğumu bir ân için unutarak, iik Osmanlı Meclisinde yan-yana oturmuş iki eski arkadaş gibi, konuşalım.
t>ünkü başmakalenizde benim çıkarmakta olduğum gazeteye, ilk defa olmak üzere, hücum ettiniz. İmzalı makaleniz sizden beklediğim yazı edebine uygun; . imzasız makaleniz ise size yakışmayacak kadar çirkin. Bize beşinci kol dıyoı-sunuz. Bozuk bir makine, mahdut bir tiraj ile çıkıyoruz. Bu fakirane vasıtalarla ancak sesimizi işittirmek istedik. Siz, garp demokrasisinin müdafii efendiler; bunu dahi bize çok görüyorsunuz. Sizin cephenizdeki arkadaşlarınızın teşkil ettiği orkestrada ’ siz davulcu vazifesini üzerinize almaktasınız. Bunun içindir ki size hitap ediyor ve öbürlerini ihmal ediyorum. Orkestra şefinin de kim olduğunu biliyoruz. , _
Bugün dünya politikası ve bu meyanda yatanımızın bulunduğu mevki çok tehlikelidir. O kadar; tehlikeli ki sizin vaktiy.e mensup bulunduğunuz siyasî fırka, Türkiyeyi Balkan harbine ve soma 1914 faciasına sürüklediği zamandan daha çok tehlikelidir. Sizin o zaman ne rol oy-. (... nadığınızı, .* bugün de ne yapmakda olduğunuzu 'söylemeğe şimdilik İü2Ût^ğo?muyo’rurar^'wx^'^ Buna da fırsat Şerirseniz, bu meseleleri de, açıkça konuşmaktan çekinmiyeceğimi bilirsiniz.
Cahit -Boy 1. Biz del.sizin gibi garbın, demokra-.
' Buna da fırsat verirseniz, bu mes eleleri de, açıkça konuşmaktan çekinmiyeceğimi bilirsiniz.
Cahit Bey! Bizde sizin gibi garbın demokratik haklarının memleketimizde tatbik' olunduğunu görmek için mahdut vasıtalarımızla mücadele meydanına girdik. Öyle ki siz ve arkadaşlarınız bir küheylân üzerinde at oynatırken biz topal eşekle.kervana karıştık. Atınız, sırmalı eğeriniz ve kaşanız size mübarek olsun 1 Biz, gücümüzün yettiği kadar, davamıza sadık kalacağız. O da. va, bu memleketi hiç bir yabancı menfaatine kurban etmemek, vatandaşlarımızriayak altında çiğnetmemek ve içerde yüzümüzü kızartan haksızlıklara ve kirlere mani olacak bir idareyi görmekten ibarettir. Eğer siz de, bizim gibi, bu davaya sadıksanız aramızda çekişecek hiç bir şey yok. Hangimiz bu davanın dışında çalışıyorsa bunu araştıralım. Böyle bir araştırmağa hazırmı-sınız, Cahit Bey? Bühu açıkça söyleyin; ondan sonra konuşalım.
Cahit Bey! İnsanlar kendi sözleri ve işleriyle muahaza olunur. Adaletin en iptidaî prensipi budur. En zalim idareler ve onun başında olan cebbar hükümdarlar ve hattâ 'büyük engizitör (Tor({uemada> bile idam edeceği adamlara, hiç olmazsa cürmü kabul ettirmek için, işkence ederdi. Çünkü mahkûm' ' etmek için delil lâzımdı. Bize beşinci kol olduğumuzu, yani yabancı menfaatler hesabına memleketimize hiya-net ettiğimizi ispat eden delilleriniz nerede ? Bunu enzarı umumiyeye koymağa sizi davet ediyorum : Eğer kendi fikrinizin ismetine zerre kadar hürmetiniz varsa...
[numdiıjd TjusyaruınnuKranaır
Seçime Ayrı liste ile iştirak ediyorlar
Londra, 4 (R.) —- Bükreş ■adyosunun bildirdiğine göre, Romanya sosyal 'demokrat partisiıiin konferansında, ■ yakında yapılacak seçimlere ayrı bir liste ile girilmesi kararlaştırılmıştır. Sosyal demokratların, komünistlerle birleş-memesi için, lider Petreski’nin teklifi kabul edilmiştir.
Bükreş muhabirinin . verdiği malûmata göre, bu haber
1'1
'manidardır. Groza hükümetine dahil partilerden biri ilk defa olarak bağımsızlığını ilân etmiş demektir. Bununla beraber, sosyal demokrat partisi, Romanya birleşmiş işçiler cemiyetindeki iş birliğine devam etmeğe karar _ vermiştir. Fakat bunun içinde sosyal demokrat partisine, hükümette daha fazla yer verilmesini şart koşmuştbr.
Pravda’nın tefsiri
Basın Birliği toplandı
Cihan Hükümeti fikri milletler anayasasını hükümsüz bırakan bir projedir
Moskova- 4 (A. A.) — .
Pravda gazetesi, İngiliz basını tarafından or taya atılmış olan “Cihan Hükümeti11 fikrinden bahsederek bu fikri birleşmiş milletlerin ve bilhassa büyük devletlerin anayasalarını değiştirerek hükümranlık haklarını kısmen izale etmeğe matuf bulunan yeni bir teşebbüs gibi telâkki etmektedir. ' .
Gazete yazısına şöyle devam etmektedir:
Genel bir itimad telkini bahanesiyle, devlet-lerin işbirliğine dayanan birleşmiş milletler anayasasını kökünden kazıyacak bir proje teklif . edilmektedir. Esaslı kararların alınmasında büyük devletlerin oybirliği ile hareket etmeleri prensipi ise, birleşmiş milletler teşekkülünü filen faydalı kılmak için alınmış bulunuyordu.
tadilatı tespit için bir komisyon seçildi
İstanbul Basın birliği kongresi dün saat 14 de Eminönü halkevi konferesans salonunda toplanmıştır.
Kongre açıldıktan sonra mutad veçhile . idare heyetinin yaptığı iki -yıllık mesainin raporu okunmuş ve bi-lâhere komisyon seçimleri yapılmıştır. Dilek ve hesap encümenleri tesbit edildikten sonra günün mevzuu olan matbuat ve basını birliği kanununu tetkik etmek üzere iki heyetin seçilmesi kararlaştırıldı. Bilâhere yapıluı seçimde Hüseyin Câhit Yalçın
Ahmet Emin Yalman, S. Si mavi, Nisamettim Nazif Burhan Felek, Enis Tahsin, Yaveridis Tahsin Demiray ve Refik Halid bu heyete seçilmişlerdir.’ -
Bu heyetler yürürlükte o-olan Matbuat kanununu aralarında münakaşa ettikten sonra lüzum görülen tadilâta göre bir tasan hazırlayıp, büyük kongre vasıtasile B. M. Mec tisine vermek vazifesi verilmiştir.
Vakit geçtiğinden Kongre Cumartesi saat 14 e toplanmak üzere talik edilmiştir.'
tetik makamlar tarafından çı- ' karılmış' marklar ve şilingler, 21 aralık .1945 den itibaren, Avusturyâda geçmiyecek ve onların yerine Avusturya şi-lingleri’ikame edilecektir.
Ancak, bir ild ve beş şi-linglik müttefik kâğıt paraları yahut markları ve diğer bozuk paralar, şimdilik, geçmeğe devam edecektir. Kâğıt paralar 13 aralık ile. 20 aralık arasında' değiştirilecektir. Para tedavülünü halen mevcut ekonomik şartlara uydurmak zarurî olduğu için, hükümet, bankarara para ya-tıracajç kimselerin bu. hakkını tahdit etmeğe karar vermiştir. Bankalara para yatıracak kimseler evvelâ adam başına 150 şiling alacaklardır.
Kanuna . aykırı kazanılmış servetleri ortaya çıkarmak i-çin, yatırılan paraların kanunî menşeini tevsik edecek deliller gösterilmesi lâzım-(Devamı 4 ncüde)
KALKIN A
ey ehli faşist! F
Bay Yalçın «sancağı şerif» kaldırıp hürriyet, demokrasi taraftarlarına karşı halkı’ayaklanmaya davet edl ypr. Bu eski İttihatçı Birinci cihan harbinde de böyle bir «cihâdı mukaddes» ilân edenler arasında bulunmuştu. Halbuki cihâda çağırılan müslümanlar bu dâvete İngiliz ve fran-stz ordulariyle birlikte ls-tanbulu İşgal etmek s'ure-tiyle cevap vermişler ve •kendisini de Maltaya sürmüşlerdi.
Bugün de reaksiyonerleri ve faşistleri imdadına ça--Sırıyor. Yalnız Bay Yal-i-çın bütün dünyada «vatan cephesi» nin demokratların cephesi olduğunu unuti muşa benziyor, .
Tavsiye ederiz: eğer «kal» ' kın ey ehli . faşisti» diye bağırırsa «sancağı şerif»in altına bir hayli taraftar .toplayabilir.
MinpmKBOVırı^^
bık Aydın C. H. Partisi Reisi • CELÂL BAYAR
Toprak Mahsulleri Ofisinde yeni bir suiistimal
V
Millî korunma savcılığına mühim bir suiistimal davası intikal ederek, tokrak mahsulleri ofisi memurlarından biri tevkif edilmiştir.
İddiaya göre, toprak mahsulleri ofisi, Eminönü 2-6 numaralı depo .memuru Nazmi

Doğrul, ambardan bir nakliyat dolayıs'yle, ofis nakliyat müteahhidine 15-20 ton fazla buğday çıkaracağını söylemiş ve müşteri bulmasını istemiştir. Nakliyat müteahhidi bu teklifi kabul etmiş görünerek vazi-
( Devamı 4 üucüde )
vö Ctı-Klca»jftlfîn-n'y'ükjrida- mez-kûr Partiyi kurmaya teşvik eden sebepler malûmdur; memleketin İçinde . bulunouğu fecî ekonomik vaziyet ve dünyanın gidişine uymayan anayasamıza mügayylr kanunlar.
Celâl Bayar ve arkadaşlarının bu hususta gerek parti grupun-da, gerekse mecliste yaptıkları lenkitlerden bir netice alınma, mıştı..' Nihayet 4 haziranda verdikleri müşterek takririn meclis ıkserjyetl tarafından nasıl ayak rurma gürültüleriie karşılandığı ıı da gazetelerimiz yayınlamıştı, dunu müteakip Celâl Bayarın ar-radaşları C. H. Partisinden çıkarıldılar, kendisi de bugün kurucuları rheyanında bulunduğu C. H. Partisinden İstifa etmiş bulunuyor.
Muhafazakâr zihniyete müva--zi olarak inkişaf eden bu müte-rekki fikir ve onun bir ifadesi olan yeni demokrat Halk Partisi daha şimdiden memlekette kendisine birçok taraftar bulmaktadır.
Apaçık, Dosdoğru ...
ADİLOGLU
Son on beş yılllık İşlenmiş bütün günah- Mlietl temsil edenlerden kim ortaya çi-
tarini aylardan beri saya saya tükeiemej kıp da, ben böyle bir salâhiyet aldım diyebilir? dik. İlk sıra, bütün iddialarımız reddedij. ’ Millet vekilleri, milletin arzu ve iradesinin günahlar inkâr olundu. Fakat hakikatin dışında anayasayı hiçe sayıp ona aykırı kanunlar yaptıklarını artık inkâr edemezler. Çünkü bizim davamız sabit olmuş, delillerimiz kabul edilmiş ve bizzat cümhurrelsi bu hâtâla-ların derhal tamir edilmesini mecdsten ve hükümetten talep etmiştir. Şu halde hâlâ neyi bekliyoruz? Bu gecikmenin mâzerntleri nedir? Meclis anayasaya aykırı, vatandaş hürriyetlerini tandit veya tamamıle yok eden kanunların bir kısmini müstaceliyet kararile ve bir kaç saat içinde müzakere ve kabul etmişken hatalârın düzeltilmesinde, ayni isticali niçin göstermemektedir ?
Biz huzur ve emniyetimizin yalnız ka-
di, tunç yumruğu altında bütün münkirler dize geldiler. Hatalar ve günahlar birer birer Itlra-edildl.
' Şimdi bekliyoruz. Bütün millet gözlerini hükümete ve büyük millet meclisine çevirmiş, kanunlarla gasp ’ edilmiş olan haklarının ve hürriyetlerinin yine kanunlarla iade edileceği güne’ muntazırdır I
Cûmnurrelslnin bir ay kadar önce millet vekillerine karşı; vermiş olduğu izahal vo di-tektifler hâlâ müsbet bir netice vermiş değildir. Kulaktan kulağa dolaşan dedikodular hükletçu hazırlandığı söylenen '.kanunları tadil projelerinin hiç de maksada elverişli olmadı- nunlarla, hür ve âdil kanunlarla temin edildiği zehabını uyanmaktadır.
Hükümet kimin hakkını kimden esirgiyor? Özerinde durduğmuz mesele millet haklarının tanınması, gaspedilenlerln geri verilmesi meselesidir. Türk milleti kendini temsil eden hiç bir vekiline beni köleleştir, benim insan haklarımı, hürriyetlerimi hiçe indir, mu-
ğini görmek istiyoruz. Kimseden ' hiç bir İdarî atıfet ve müsamaha istemiyor ve beklemiyoruz. . -
Tezimiz namuskâr ve açıktır. .Türkiyenln hür kanunlar ülkesi olmasını hür milletin üzerinden korkunun, tehdidin kaldırılmasını, ..... ................................ r. ___ cumhuriyetimizin yalnız ve yalnız halk idare-kaddes masuniyetlerimi imha et ve cümhurl- sinin emrinde bulunmasın istiyoruz. Bütün yetimi cümhuriyet olmaktan çıkar, demokrasi- bu isteklerimizde bizi haksız görecek bir tek yi boğazla! dememiştir ve kimseye böyle bir vatandaş varsa ortaya çıksın ve bizi tekzip salâhiyet vermemiştir,.etsin, bekliyoruz I

2
- YENİ DÜNYA
HALKIN DOSTU :
PİERRE VAN PAASSEN
Geçen'erde Ingiliz “Britanova., ajansı garip j bir haber verdi: İngiliz*Jürk münasebetlerinde; tek eksik, müşterek bir İngiİiz-Türk ticaret oda- i siymiş? Hemen bunu kurmak İçin faaliyete geç- ■ meliymiş; bu hususta en iyi örnek de Îngiliz-Mı-| sır ticaret odasıymış.
Britanovanın böyle durup dururken baklayı; ağzından çıkarıvermesine sebep yoktu. Bu gevezeliği, Türkıyeyi sermaye bağlariyle nasıl sımsıkı bağlıyacaklarını düşünüp şimdiden ağızlarının suyunu akıtan bazi Ingiliz mahfillerini her halde epiyce sinirlendirmiştir. Bu havadis bizim üzerimizde uyandırıcı bir tesir yaptı. Çünki Mısır dediğimiz zaihan gözümüzün önüne gelen, ön beş milyon yan aç ve yan çıplak fellahla, bîr kaç yüz bin Ingiliz ortağı mısırlıdır. Bu ortaklar da s rtlarını, İngiliz müstemlekeciliğinin timsali olan bu Ingiliz-Mısır ticaret odasına dayamaktadırlar. Bu bir.
ikinci havadis dalıa garip: Anadolu Ajansının Londradan bildirdiğine göre, yabancı memleketlerde İngiliz propogandası yapmakla vazifeli “İngiliz Kültür Heyeti„nin en kalabalık kadrosu Türkiyede imiş, 141 kişilik olan bu heyete senede 103, 526 İngiliz lirası tahsisat veriliyormuş. Bu “KÜLTÜR,, heyetinin bütün cünyadaki kadrosu ise 800 kişi kadarmış. Demek ki bütün kadrosunun altıda biri Türkiyede.
Neden acaba, Ingiltereye daha bağlı oldukları için İngiliz kültürüne de daha muhtaç bulunmaları gereken yerler, meselâ Mısır, Hindistan, hattâ Yunanistan ihmal edildiği halde tür-;____________________
kiyeye bu kadar candan alâka gösteriliyor? j Kardinal Faulhaber bir ki !'
Bunu İngiliz parlâmentosunda Bevinden sor-; |;se prens; 0]maktan evveli me» l-si-rrlz» n»*nvr,r» cnrön VCılr i t • 1 • t • i
. şüphesiz kı bir limandır, fakat ne de olsa sözü bir ruhanî cemiyet sıfafile almaktadır.
İşgal kuvvetlerinin, kullanmak hususunda tereddüt ettiği nasyonal sosyalistler hakkında Kardinal Faulhaber’ı’n düstûr-lâştırdığı kanaat bir az daha genişletilerek bunlara da tatbik edilebilir: «Eğer herhangi bir zamanda parti azası olmuş her fertle İş birliği yapmamak prensibi güdülecek olursa, sanayii faaliyet haline geçirmek ’nşaat işlerini, devlet ve belediyeler idaresini kurmak için hiç bir zaman yeter derecede memur ve müstahdem bula-mıyacaksınız.» Bıi suretle ; A-merikan. makamları iş başına getirdikleri adamlardan başka iki memur tâyin ettiler k:; bunlar : Ludvighaas’ın dostu ve merkez katolik partisi azası Hans • Fuchs ile monşenyör Faulhaber'in adanıl Bavyeralı katolik Friedrich Scaeffer’dir,
> ★ ★
“Papanın yakınlarından Kardinal Von Garlach’ın da k&rıhtığı bir casusluk dâvâst bu hususta çevrilen entrikalar» meydane çıkarmıştır.
( Dünkü sayıdan devam ) Kardinal Faulhaber diyor ki: “En güç ve en âcil mesele adalet, meselesidir... Nazi vardır, naziçik vardır, hatta S. S 1er arasında bir tefrik yapmak lâzımdır. Haftalar boyunca Dachau temerküz kampına, basın Amerikan ordusu mümessilleri taşındı, bu bedbaht kampın resimleri film ve projeksiyonlarla tesbit edildi, Alman halkının fenalığı en küçük zencj köyüne vanncayâ kadar bütün dünyanın gözleri Önüne koyuldu. Fakat Amerikan' ve Britanya hava hücümleri tarafından bütün Aimanyada husule gelen sefalc-t manzaralarının
fotograflarile aynı derecede Ş i korkunç bir film yapılabil™ di»j I
muşlar, ama bizde arayıp soran yok.
A. Metin
ŞEHİROE »YENİ DtJNYA»
İnsan Oğlunun haline doğru
-2 - ’ .
— Yedikule deri fabrikalarında—işçiye ve-I rilen yemek — işçi mahalle muhtarından daha iyi vaziyette imiş — 20 gram et (kemik . dahil) | — senin yüz lira hakkın için, bin lira harcar, seni haksız çıkartırım..’.
Kazlıçeşmeye doğru giden tren fakir îstan-buldan geçer. Kafesli ’ pencereler, fesliyenli balkonlar; yamalı çamaşırlar, kansız insanlar...' Şai-râne İstanbul! Yıkık bir Bizans . hamamı, kapısında incir ağacı bitmiş bir Bizans kilişesi, bir baca görürsünüz : leyleğin yuvası boş. Bir hüzündür kaplar insanı i bir işçi kızın siyahı kırçıllaşmış çorabı bir balkonda mahzun...
içinizde bir az soiıra göreceğiniz bir insanoğlu hali,,sizi bu. Pi-yerloti aptallığının sözde şairliğinden muaf tutar.
Kazlıçeşmede' trenden indim. Yürüdüm. Bir çarşıya vardım. Saat yarım. Sokaklar bir işçi ka-
koalisyonun kurulmakta olması ve aynı zamanda şarkî Avrupa meşelerinde,. meselâ Polonya işinde, katolik Fransız dış bakanın Vatikanın-ı hareket tarzına mutabık eden vaziyetler müdafaası etmesi, ortada ' danışıklı bir yalanın bahis mevztıu olduğu > fikrini insana zorla kabul ettiriyor, tesadüf bir çok şeyler ..yapar ve tarih ne kadar tekrar eder.
Vatikan, Amerikan/ tirüst-lerinin '■menfaatlerine de hizmet etmektedir. Ronani man-iıkası büyük sanayicilerinin eşitlerde birbirine bağlı menfaatleri olduğu malûmdur. A-merikan tirilstlerinin, askerlerin hoşnutsuzluğa rağmen, almanyâdaki manfaatlerini kurtarmak . istedikleri artık bir sır değildir. Amerikadaki katolik kalanı da gittikçe kudret keyda etmekte, devlet mekanizmasının yüksek memurları- geoitlerin eski talebeleri arasından seçilmektedirler. Almanyanın gklecekteki kudretinin selâmeti için ; geniş çapta gizli bir söz: birliği, bütün bu menfaatleri mükemmel bir topluluk haline getirebilir.
Şüphesiz, bütün . bunlar, henüz ampirik ve müphem bir vaziyettedir, fakat, zamanı ge* lince, yerli ruhban yardımı ve_. işgalcilerip de muvaffakiyetle iktidarı ele geçirmek için yeter derecede kudretli bir çok merkezlerin kurulması
Vatikan politikasına âlet olan bir prusyalı general: Ludandorf.
Baden dukalığında mahallî mat kamların ortadan kalktığından beri yol serbestlemiştir ve bilhassa, Fransız istiklâlcileri vefakâr: olmaktan ziyâde mül-tefit'jölan bu gruba’" istinâd etmek temayulündedirler. Bu suretle,- ve itikatm ; Almanya-
‘ Temiz yürekler ve Kudret arzusu
Bütün bu anlattıklarımız şeyler tehlikesiz görünebilir, ve bir çok kimseler; parçalanmış sosyal varlıklarını yeniden teşkilâtlandırmakla Al-manlara ve netice. itibarile banşıçt olan bu faaliyette onlara yardım eden Vatikana muvahezedeT bulunmak için
fena niyet ve sekter fikir sahibi olmak icap ettiğini dü-
Artık Tarihe hadise ve ta- 1 rihlerin sıralanışından fazla bir i mana ifade etmeğe başlamış ı ve insanlığın mukadderatı kör ı kuvvetlerin esiri olmaktan zî- ! yade daha derin, tarihi mutalara ve determinizminin müspet gerçeğine bağlı olduğunu anlamışdun.
Hayımın kütüphanesinde hümanistlerle beraber Ernest Renen.ve Anthonie Corbon isimli bir Fransız sosyologunun yazıları beni, teshir etti. Ihiside bana Kalvanist formalizmin karanlık hudutları dışında başka Tap taze, ileri bir dünyanın doğuşunu haber veriyorlardı Cennet, Cehennem ve topraktan ibaret bu katı çevrenin dışında insanlığın halasını sağhyacak yollar vardı.
Renan, insanların mevzu oldukları sefalet, harp gibi a-fetler şeametten doğmaz di-1 yor. Sefalet metafizik bir unsur değildir milyonlarca insanın içinde boğulduğu bir rahledir.
Şunu itiraf edeyimki, bu yeni peypamberlerin beni teshir etmiş olmalarına rağmen bütün hayatım boyunca küçük yaşımdanberî aşılanmış olduğum dinî tesirlerin tefekkür melekemin üzerinde ağır bir baskıda tutmasına mani o-lamadtm. Yahudiler sbize çocuğu verin yetişmiş çağı sizin olsun> derler. Bu söz ne kadar doğruymuş. Kalvini tam otuz beş sene sırtımda taşıdım. Eğer Kee dayı ile uzun müddet beraber kalabi-ieydim belki halas yolu bulabilirdim. Fakat ebeveynimle beraber kanadaya hicret et*' ineğe mecbur kalınca o geride Hollandada kaldı. Bizi Kebeke götürecek Rotardam
262 tane. Beş sene sonra artık Hollandaya dönemiyece-ğimizî haber alınca 1919 se. nesinin yağmurlu bir gününde kütüphanesinin lâmbasını söndürmüş ve son defa olarak çıktığı yağmur gezmesinden bir daha avdet etmemiş.
Gorcum kasabasına biz sonradan gelmişiz. Babam Fhnderli olduğu için mahalli şiveye bir türlü alışamamışdı. mamafi anne tarafından on beşinci asra kadar uzanan ve kendisine mahsus ananeleri o-lan bir şecereye maiikdik Gorcurouıı her sokağında bir akrabamız vardır diyebilirim. Bazılarının karebet nisbeti ol- • bukça uzak olmasına rağmen birbirimizi kuzen diye selâmlamak adetti.
Bu kuzenderdeıı biri de, pencereleri daima kalın perdelerle örtülü intıılan bir ev-I de yalnız başına oturan Diik-de jKoter di. Uzun boylu, karanlık yüzlü, düşük bıyıklı, kabarık kaşlı bir adamdı.. Herkes onun için Cenubî Af-rikadaki muharebelerde aldığı yara yüzünden akli muvazenesini kaybetmiş olduğunu söylerdi. Her sene başı günü . kasabanın çocuklarından bir gurup keııdis'ni ziyaret eder
• ve senelerdir tekrar tekrar
• anlattığı macerasını hikâye
• etmesini rica ederdik.
I Maden kampdaydık di-: ye k->hn parmaklariyle kaşla-‘ nnı sıvazlayarak konuşmaya
• başlardı. Bir sabah kırmızı el-ı biselı atlı bir müfrezenin kam-
• pa doğru geldiklerini gördük.
Bunlar îngilizlerdi; kendilerini
• misafir ettik. Küstah hallerine rağmen zabitlerine konyak ik-
’ ram ettik, bir hayli içdi'er. ' Bir ara birisinin bakışları
Triiğinden. muâf'tütar. ’ • -■ w
Kazlıçeşmede trenden indim. Yürüdüm. Bir çarşıya vardım. .Saat yarım. Sokaklar bir işçi kalabalığı içinde, İşçiye yemek dağıtılan birlik mutfağını sordum; gösterdiler. Sol kolda küçük bir mutfağa ■ girdim. Aşçı, işçilere verilen yemeği gösterdi. Bugün kuru fasulya verilmiş, dört kişiye bir kepçe düşermiş..; Kepçeyi gördüm : pek büyük değildi.
O sırada Kazlıçeşmenin parti başkanı hem de muhtarı olduğunu söyleyen biri beni alıp odasına götürdü. Bugünkü işçi vaziyetinin gayet iyi olduğunu, hattâ öyle ki kendi geçiminden bile üstün bulunduğunu söyledi. Verilen yemeğin işçiye bol bol kâfi olduğunu da ilâve etti. Hükümetin işçiye’ yemek vermeyi fabrika sahiplerine mecburî yaptığındanberi burada yemek veriliyormuş. Bugün 523 kişiye yemek verilmiş. Işçr ekmeğini kendisi getirirmiş. Yemek bir kabmış. Bugün kuru fasulya verilmiş.
İşte rakamlar: 523 kişiye: 25 kilo et, 65 kilo kuru fasulya, 17 kilo margarin, 15 kilo soğan 5 kilo salça. Bu rakamları bay muhtarın bordrosundan çıkardım. Adam başına ben şöyle hesap ettim : yirmi gram et (kemik dahil), 120 gram kuru fasulye, 25. gram margarin, 25 gram şoğan, 5 gram salça — 197 gram. Teşekkür ederek ayrıldım. Iriyarı bir delikanlı gidiyordu, yanına sokuldum :(Ben gazeteciyim, dedim, işiniz yoksa bir kahveye gidip oturalım.» Birliğin verdiği yemekte yağ falan yoktur, suyuna tirittir. Et verdiklerine gelince : adam başına on gram ya düşer ya düşmez, öğle yemeği diye verdikleri, sabah kahvealtısınm yerini bile tutmaz : ya çorba verirler; yahut iyi pişmemiş patates, yahut mercimek... Cumartesi günleri de yalnız aşüre verirler. Yapayalnız aşûre; inşan onu yiyince büsbütün acıkır. Birisi : «Ben daha pirinç pilâvı verdiklerini görmedim», dedi. Bir tanesi de «bu sene sebzelerden yalnız patlıcanı tadabildik» dedi. Bir diğerine de ben sordum: «Sen hangi fabrikadasın?» O «Nuri bey ve ortaklanndayım» ben «iş yüzünden hasta olursan sana bakarlar nıı?» O «vicdanlarına kalmıştır. İster bakar, ister bakmazlar» bir tanesi—onun asıl ismini de yazmam lâzım : —Murad Kesedar—şunları anlattı: «Ben, Rasim Gürel fabrikasında çalışırdım. 13 senelik işçiyim. Bana angarya iş çok veriyordu, üstelik fazlada çalıştırıyordu. Bizde insanız: insan-söylenmez olurmu? Biraz söylenecek oldum. Ertesi günü fabrikaya varınca, bana: «sana burada artık iş yok!» dedi. Beni işten çıkardı. Derdimi anlatmağa’çalıştım; dinlemedi bile. Şikâyet edeceğimi söyledim. O zaman bana “bana bak! dedi. Ben bin lira harcar, denin yüz lira hakkını vermem. Vallahi bin lira harcarım; seni haksız çıkartırım. Benimle başa çıkamazsın. Dünya bir araya gelse seni yine işe almam, bunu boylece
— Devamı 4 üncü sayfada
H ani—r ucfis-ııe --monsenyor Faulhaber’in adamı Bavyeralı katolik Friedrich Scaeffer’dir.
Alman katoliklerinin şefi Kardinal Faülhabe’e aynı şekilde bağlı olan czevit papazı Leiper ve monsenyor Neuha-e üsler,'. inceliklerinin farkedil-mesi güç akıllıca bir tertibi Romadan idare etmektedirler. Bunların; zaman zaman Bav-yerada Vittelsbach’ların, Viya-nada Habsburg’ların iktidara gelmesini tavsiye ettikleri ve Vaymar cumhuriyeti eski katolik şansöliyesi Jozef Virth in idaresi altında, Isviçrede yerleşmiş siyasî bir gruba ilham verdikleri görülüyor. Hit-lerin Vatikan nezdindeki eski sefiri Von Veizenacker ise kor diplomatiğe mensup meslek-daşlariyle daima temas halindedir.
yexıe—iKtctfari—ete "^eçir mele için yeter derecede kudretli bir çok merkezlerin kurulması hususunda umumî mevzu açıkça görünmektedir. ■ Daha sonra, siyasî şartlar müsaade ettiği . takdirde küçük katolik devletler federasyonu kurmak ve yeniden orta Avrupâyı; mabedi ayakta tutan -sütunlardan biri haline getirmek..
Bu Ortaya çıkardığtmız’şey-ler- o derecede doğrudur ki Ruhr mıntıkasında kurulan yeni bir partinin . idarecileri Almanyada. ditiî tedrisatı kabul ettirmek ve müstakil devletler kurmak hususunda ka-tolikleriıı gevşekliklerine karşı koyacaklarını^söylemektedirler; zira~katolik ^jrah-'pler ■ için iavyerada ’Vestfalyada, eski
etmek temâyulündedirler. Bu suretle, ve itikatm Almanya-daki .‘politikası, general de Gaul’m Saarbrück nutkuyle de bilindiği cihetle, garp Alman-annı da içine alacak bir garp bloku fikrile birleşmektedir. Bugün bizzat Fransada, vak-tile Almanyada sosyal demokrasiyi merkez katoliklerine bağlayan ittifaka garip biı tarzda benzeyen siyasî bir
fena niyet -ve sekter «fikir-sahibi olmak icap ettiğini düşüneceklerdir.
Fakat ne yazık ki; tarih Roma usasma tâbi her milletin sosyal olarak gerilediğin ve kendi menfaatinin pek az olduğu kombinezonlar içerisinde erken veya geç ^bozulmuş bulunduğunu iıshat eder. Henüz bir yerine iyi; konma-1 (Devamı 4üncü sayfada).
ride Hollandada kaldı. Bizi Kebeke götürecek Rotardam limanında ki vapora bindirdiğimiz gün saatlerce yanımızda durdu. Gemi demir alırken. birden benbeyaz olan sevgili yüzünü unutab’leceği-mi zan etmiyorum.
Kanadada 5 sene kalacaktık. Bana her hafta muntazam uzun mektuplar yazdı. Tam
ram ettik, bir hayli içdi'er.
Bjr ara birisinin bakışları duvarda asılı duran reis Kru-gerin portesine takıldı.
Şu maymun suratlıyı oradan kaldır dedi.
Biz bir ağızdan her zamanki sualimizi sorduk.
sen ne cevap verdin Ku-zıl Durk ?
—- Devamı var
bir seyaha!
tarzı
bu yıl
hükû*
temin etmişlerdir.
Arı beyleri 44C. uçağı İle Amerika'dan Fransa’ya mütevec-
Yeni bir Hitler daha yare lle *r‘ b“ ge,irtilmeslnl îorvnırt atmiclnrrlır
Paris’teki Askeri Polis teşkilâtı son zamanlara kadar Binbaşı «Hltlerdn emri altında ça- cihan yola çıkarılmıştır, (ışıyordu. Tayyare de 2000 işçi arı
Bu zat Avrupa’da kaldığı getirilen arı beylerine hizmet et-müddet zarfında Adinin ne ka- inektedirler, dar nefretle karşılandığını bil- *a a(ne diğl İçin Amerikaya döner dön- 0 rusu mez adını değiştirmek İçin mahkemeye müracaat zorunda kaldı. ’
Mahkemeye ;
— Adolf adlı bir adam yü-
Artan disiplin
______„UW1I _____ Amerikan Ordusunda askeri zünden bütün dünyanın nefretini disiplinin bir hayli gevşek oldu-kazandığı bir İsim taşımak is- Sunu söyler dururlar... Bunun temiyorum, dedi. ((?ln de b,r hayli hikâyeler uydu-
Bu talebi yerinde bulan mah- rUlmuştur. işte onlardan bir lakeme Binbaşı Hltler’in adıriı nes,J. , ,
■ Eısenhover ile Vavel Amerikan Ordusunda disiplin olup olmadığı hakkında münakaşa ediyorlarmış.
Eisenhover, ordularında hem de gün geçtikçe arttığını . iddia
_____ , Hltler’in adıriı n Harrlson şeklinde değişmesine karar verdi.
Arı bsyi
Harpten evyel Fransız Bât* ettiği 9ircda bir Amerikan aske* cılığı dünya piyasalarında büyük H içeri 8hlp ı bir ehemmiyeti haizdi. — Helo general, Sevgilimle
; Halbuki• Almahİar?Fransa’yı randevu'n ”ar otomobilinizi ala-
işgal ettikleri sırada sistematik bilir miyim? demiş.
- ■ 1 • • • •• -r Muvafakat cevabini alan as-
ker dışarı çıkınca Vavel t /
- Gözünü kırparak :
— İyi disiplin artmış deyince Elsenhover hemen şu cevabı vermiş : .
— Gayet tabii... eskiden bana sormazlardı bile.
surette. Arı beylerini tahrlb ede* rek Fransa Balcılığını kurutmağa çalışmışlardır. ■
Bu seboble Fransa’da bal istihsali az olacaktır.
Franstzlar, Amerika metine müracaat ederek
“Tanin,, de Hüseyin | . "Vatan,, da Ahmet Cahit Yalçın
“Tanın,, de yeni bîr hareket va-. Çok-, tandır dahilî işlere dair “T a n i n„ de b aş m akâle ’ / yazmıyan Hüseyin Cahit Cahit Yalçın zısı ile “Görüşler,, mecmuasından bahsetmekte -ve ona cevaplar vermektedir. Hüseyin Cahit Yalçın önce «dünya sola doğru gidiyor,, diyenleri ileri sürerek söze başlıyordu. Bunu dünya bolşevtk-liğe doğru gidiyor mânasına söyleyebilmek için .sağını, solunu’ gerçekten şaşırmış olmak icabeder; diyor,. Sonra, Hüseyin Cahit Yalçın bir de ileri geri dâvası olduğunu fark etmektedir. Bu davada olanların dediğine göre ileri hareketler lâzımdır, gerilik de mürtecilik.ir, faşistliktir.
“Tanın,, başmuharririne göre iç siyaset dünyasında ne sağ vardır, he sol. Ne ileri vardır, ne geri. Bunların hep* si “bir lâf yığınından ibaret,, tir ki memleketimizde aldığı şekillere bakılırsa Sadece kötü bir propoganda yaygarasıdır. Bundan sonra Hüseyin Cahit, Yalçın “Görüşler,, mec-muasının yazılariyle meşgul oluyor.
Emin Yalman
“Vatâh;, başmuharriri Alime t E m i-n Yalman da söylemeğe lüzum yok ki ye ni partinin kurulmasına memnundur. ...
Tek fırka kâfi ; değildir. Ne-tekim daha 1825 de Ameri-kada bu pek . iyi anlaşılmıştı. Ahmet Emin Yalman Anglosakson memleketlerinde -siyasî hayatın nasıl inkişaf ettiğini dün uzun uzadıya anlatıyordu. Fakat sözü, yeni kurulmuş olan partiye getirmek lâzım.’ Onun için Ahmet Emin Yalman da makalesinin sonunda şöyle diyordu:
“Kanaatim şu ki, kurulmak üzere bulunan yeni parti, mevcut ihtiyaçları karşılamağı mümkün kılacak bir azim ve anlayış sahibidir. Kuvvetini adette değil, kalitede; şahıslarda değil, prensiplerde aramak istidadını kuvvetli bir surette vâdetmektedir. Anka-radâ doğmak üzere bulunan parti muhitinde , bir kaç gündenberi yaptığtm te-. maşlar bende ..bü güveni ve bu ümidi :.kuvvetli , bir şurette uyandırmıştır.,,
İlk Kemalizm
“Tan,, da Ze-keriya* Serte! i k i n c-i partinin nihayet kuru l m a kt a olmas ın d an nıemnund ur. Dünkü i ;baş-makalesi n d e de Celâl Ba-
yarın ne yapacağını, etrafta görülen merakın şu günlerde geçirmiş olduğu safhaları hülâsa ettikten sonra yeni partinin kat’î bir fikri olmadığını kaydetmektedir. Bununla beraber ortada olanları sözlerinden çıkarılacak netice şudur : Yeni partinin programı kemalizme, hür demokrasi prensiplerine' dayanacaktır,
"Atatürk, kemalizmin ilk demokratik prensiplerini Cumhuriyet Halk Partisinin ilk programında fve kısmen de anayasada belirtmiştir. Fakat sonra inkılâbı korumak ihtiyaciyle ve içten dıştan gelen bir takım sâ-iklerle bu prensipler kısmen ihmal edilmiş kısmen de bunların tatbiki sonraya bırakılmıştır. Nihayet 943 kongresinde kabul edilen yeni progrâmlâ C.H Partisi bu prensiplerden tamamen uzaklaşmıştır.,,
İşte Celâl Bayar ve arkadaşları ilk kemalizme dönmüş oluyorlar.
■ F. Rtfkı Alay ile
N. Sadak
(Ulüs»daFa-lillrRıfkl Atay yeni partinin curulmasmı 4 ‘yi karşılıyor.
Ve demokra-/-5 si için iki si-'Y^ yasî partinin • 'üzüm ve ■ e-hemmiyet ini kaydediyordu.
Akşamda “Necmettin 'Sadak,, dünkü başmakalesinde Celâl Bayar’ın
kurmakta olduğu yen partiye dair Ank aradan gelen haberlerden memnunluk duymaktadır. Sadak yeni partinin adı ve programı ne
olacağmım'şimdilik j ehemmiyeti' olmadığını -.söylüyor ve sevincini şöyle anlatıyor :
“Bizi sevindiren nokta, C. Halk partisi karşısına nihayet, istenildiği şekilde ciddî bir partinin;, çıkmak üzere olmasıdır.
Daha geniş bir demok-siye doğru gidişin ilk şartı, hükümeti uzun zamandır elifıde tutan tek partinin, karşı bi.- parti ile tartışma halinde ve her ikisi de, iktidara geçtikçe, birbirleri-ninin kontrolü altında olmalarıdır.,,
YENİ DÜNYA
4-1'2-945
HİKÂYE
Es

Eg
lngilterede
Dış Ticaret
V*
3
BÖBREK
pamuk dâvasının içyüzü
■deki pamuk
dâvasının içyüzü
Hükümet 945 yılı pamuk mahsulüne fiat tesbit ettikten sonra bu ürünün tamamının Sümer Bank tarafından mubayaa edileceğini ilân elniişli. Eğe ve Çukurova bölgelerinde ayrı el koma usulleri ihdas edilmesi bazı dedikoduları mucip olmuş ve matbuatla bir hayli neşriyata sebebiyet vermişti. Cibayet işlerinin sona ermekte olması dolayısile Eğede bu karar üzerine hasl olan en son vaziyet şöylece hülâsa edilebilir.
SÜMER BANK SATIN ALMA MÜESSESESİ MÜ-s DÜRLÜĞÜ
Sümerbânk, kendi fabri-. kalarının pamuk ihtiyacını karşılamak üzere bir satın alma müdürlüğü meydana getirmiş? tir.Bu müdürlük, teşkilat iti— barile tetkik edildiği zaman izmirdeki sabit kadrosunun dışında taşrada çalışmak üzere üçer kişiden mürekkep üç ekip istihdam etmekte idi. Bu yıl eskiden beri pamuk işleri-le iştigal eden şahış ve mües-seselerle bunların toplayıcılarına ve bazı yepyeSıi türedilere %2 komisyon vermek su-retile bütün Eğe pamuklarının cibayetine tevessü! etmiştir.
BU MAKARA ÂMİL OLAN SEBEP NEDİR?
Randıman esasına göre, Çukurova bölgesindeki usu. dışında, çiyitli pamuğun yani çekirdeğinden ayrılmamış ola-• nın müstahsilden doğrudan değruya satın alınması görünürde iki Sebebe dayanır: Biri Eğede pamuk işinin üç dört
ve insan sayinden âzamî tasarrufla çalışmak gayesini güttüklerinden ve hemen hemen sanayiin bütün kollarında bunu tatbik edegelmekte olduklarından Sav-Gin tesmiye edilen makinaları icat etmişlerdir. Bu makinalardan İzmir tarım satış kooparatifleri birliği bir kaç adedini âtide kırmağı tasavvur ettiği kombinalar manzumesinden olarak getirtmiş, fakat bu mevzu umum müdürün değişmesi ve Sümer Bankın muhalefeti Üzerine suya düşünce bir iki sene müddetle depolarda gayri faal kaldıktan sonra bir kaç ay evvel Sümerbanka satılmıştır. Bu makinaları işleje-cek ustaların yetiştirilmesi halinde diğer Platt veArmstronğ, lara nayaran daha iyi kalitede ve daha ucuza pamuk elde edı’leçeği bedihîdir. Sümer Bank, bugün altı tanesi Nazili fabrikasında ve üçü de Turanda olmak üzere dokuz adedine sahip bulunmaktadır. Bu makİnalar günde vksatî doksan bin kilo kütlü yani çekirdekli pamuk. işliyecek durumdadırlar.
PAMUK MÜSTAHSİLİ BU KARAR MUVACEHESİNDE ZARAR GÖRMÜŞ MÜDÜR?
Karar, yek nazarda tahsil lehinde ve çırçır satörleri aleyhindedir, tahsil lehindedir, çünkü çiflçi
müs-fabri-Müs-
devletin tesbit ettiği fiâtal] çiyitli pamuğun komisyoncuya i I yerinde satabilmiştir. Her ne I kadar kütlü pamuğun işlenmej neticesi alınmadan randımanı tesbit edilmezse de tesellüm sırasında müstahsil lehine hareket edildiği görülmüştür.
Ancak komisyoncuya tanılan %2 komisyon doğrudan doğruya Sümere teslim yapan müstahsile tanınmamış olduğundan köylü, pamuğunu fabrikaya kendisi namına değil, komisyoncu namına teslim et; tiğini ileri sürerek hususî anlaşma ile kiloda, yirmi para kadar bir farkı komisyoncudan almış bulunmaktadır. Bı’nnetice komisyoncu da hiç zahmet ihtiyar etmeksizin havadan büyük kazançlar temin etmiştir. Havaların tesellüm sırasında kurak gitmesi teslimatı kolaylaştırmış ise de kararsızlık yüzünden Sümerbânk azamî ve gerekli. sür’atle nakil imkânını bulamamıştır. Bu gecikme dolayısile yağmur mevsiminin hululü pamukların kısmen olsun kalitesinin bozulmasına ve • binnetice zayiata müncer olacaktır. - ’ -
ÇIRÇIR FABRİKALARI ZARAP ETMİŞMİDİR?
Ege bölgesinde otuza yakın çırçır fabrikaşı mevcuttur. Bu fabrikalara geçen yılar çalışmalarının ancak % 25 nisbetinde çalışma hakkki hükümetçe verilmiş bulunmaktadır. İlk bakışta hernekada
az işlemeden mütevellit bir kâr noksanı görülürse de.ha-I kikatte bu fabrikatörlere-ve-| rilen toplama komisyonu ile bu zararları telâfi edilmiş bulunmaktadır.
PAMUK RANDIMANLARINDAN MÜSTAHSİL
ZARARDİDE OLMUŞ-
■ MUDUR ?
Mevsimin kuraklığı dolayı-siyle, Platt esası üzerine tespit olunan, randıman fiyatları ameli , olarak edeceği randı-müstahsil lehi-bu yıl ' Nazilli istasyonunda

Sıımerbankın neticede elde mana nazaran nedir. Çünkü Pamuk Islah yapilan randıman tecrübelerine göre birinci Akala pamuğu otuz sekiz randımandan aşağı bu,unmuştıır. / \
1 - Snmer bank, pamuğun kısmı azamim kendi fabrikaları elemanları marfetîle toplamakta olduğundan, % 2. cibayet komisyonu vermek suretiyle Ege bölgesinde bir sa: tın a]ma müessesesi müdürlüğünün mevcudiyetine lüzum yoktur. Çünki, bu komisyonda masraflara intikal edeceğinden pek cüz’i dahi olsa dokuma maliyetini arttırmış olacaktır
2 - Hükümetçe tesbit oltis nan pamuk fiyatları - Köylünün diğer maddelerdeki iştira kabiliyeti kale alınmaksızın - müstahsil maliyetine nazaran elverişlidir, denebilir.' .
3 - Çırçır . fabrikatörleri, yukarıda izah ettiğimiz veçhile, himayeedilmek sure tile zarardide olmamışlardır,
4 - Cibayet şelahiyeti-verilen, kimselerin ..zahmetsizce
Bir İngiliz gazetesi öküzleri sapanın arkasına koşuyoruz, diyor. ' '
5 Londra, 3 ( A. A. ) — Sunday ekspress bugünkü baş yazısında şunları yazmaktadır: 7 Bu yılın son altı ayı içinde ihracatımızın hacni azalmıştır. Lâkin meseleyi sükû-net’e tetkik edecek olursak, endîşeye mahal yoktur.
Hükümet dış ticaretimizin refahımızın esasını teşkil ettiğine, bilhassa işaret etmiştir. Fakat fikrimizce bu hal, öküzleri sapanın ardına koşmak demektir. Zira, Başta iç piyasamızın gelmesi gerekir kendi halkımızın ihtiyaçlarını karşılamak için müreffeh bir iç piyasa ile mekanizmayı yeniden tanzim ediniz, bundan sonra ihtihsalin fazlası hakika-en rekabet edecek fiatlara ihraç edilebilir. Amerikanın bu kadar muvaffakiyetle takip ettiği siyaset işte budur. Fakat, Amerika itimat edebileceği geniş bir iç piyasaya maliktir. Halbuki bizimki dardır, denilebilir mi ? Bunu söylemek doğru değil eğer imparatorluk bakımından meseleyi nazarı itibare alır ve şayet imparatorluğu iç piyasamıza dahil edecek olursak bir iç piyasamız vardır ki, onunla anu-L kayese edince Amerikanın ki . yânında silik kalır. İmparatorluğumuzun istihlâk kudretini gereken seviyeye yükselte-, lim demiryollarımızın ve sö-. mürgelerimizin bütün halkına . ihtiyaçları olan şeyleri temin edelim, ve bundan sonradır kı çalışmamızın mahsulle: inden artakalan kısmını kendilerine , uygun gelen fiatlarla yabancı alıcılara teklif edebiliriz,' Ha? Jkiki iktisat siyaseti işte budur.
i emi laı-l.-.kâra„
SABAHATTİN ÂLİ
«No bekliyorsunuz?» diye sordu. Avni dertleşecek kafa dengi birini bulmuş gibi ona Kayseri'den başlayarak böbreğinin hikâyesini anlatmaya kalkınca, hademe eliyle sözünü kes.i:
«Doktor osman beyin burada bunları dinliyecek vakti yok. Görmedin mi, işi başından aşkın. Burası fakir fıkara yeri. Sen efendi adamsın, git derdini muayenehanesinde anlat. -Dirim yurdunun sahibidir, saat dörtten sonra hep orada bulunur. Al istersen aderesini vereyim.»
Gömleğinin cebinden çıkardığı irice bir kartı hastanın eline tutuşturdu, işine koyuldu. Kafasının içinde hep o acayip, bütün iradesini elinden a-lan ilâç kokusuyla hastaneden ayrılan Avni, ağır ağır yürüyerek otele geldi perhiz yemeğini bile yîyemiyerek sadece bir çay işti ve bir saat kadar dinledikten sonra, hemen kapının önünde duran tranvaylardan birine atlıyarak Dirim Yurdunun yolunu tuttu.
Profesşr Osman onu. hastanede-kinin tam tersine, büyük bir alâka ile muayene etti, hattâ tatlı dilini Borlu o kadar övdüğü halde suratı hep çan-sıkılmış gibi duran doktor irfanın aksine, doktor Osman sahiden tatlı dilli, güler yüzlü idi. Bütün filimleri, ra-
• porları teker teker gözden geçirdi,
• bir çok şeyler sorup soruşturdu, niha-
■ yet, aralarında tam bit itimat bağı ku-
• rulduğuna kanaat getirince, ellerini
■ Avni’nin omuzlarına dayayarak:
i “Bak kardeşim,» dedi, sana hastalığının mahiyetini iyice anlattım, cahil bir insan değilsin, hayatını, aileni düşünmeye mecbursun, kararını ver. Tek çare ameliyattır. Taşı çıkarırız, bir kaç ayda sıkı perhiz eder, vereceğim ilâçları alırsın, Allahın izniyle bir şeyciğin kalmaz.»
“Hastanede de söyledim ya doktor, emrin ne ise öyle ederim. Beni hastaneye yatınver.»
^ “Fakülte, hastanesine yatıramam; hem de hastalığın öyle fevkalâdeden yatırılmanı icabettirecek mahiyette bir
bekleme odalarında saatlerce, günlerce pineklemek, artık bunların hiç birine dayanmıyacaktı. Sönük gözlerini ağır ağır Profesör Osman’a çevirerek:
“Niğdeye mektup yazalım da bizim elma bahçesini satsmla bakalım. Şimdi mahsul mevsimidir, herhalde para e der.,, dedi.
“İstersen bir telgraf yaz, ben hemen gönderteyim. Sen de git, otelden eşyalarını al, buraya naklet. Para gelir gelmez ameliyatı yaparız.,,
Bu işlet o gün tamamlandı. Avni, hastahane için hususî satm aldığı mavi yollu tisör pijama ile beyaz karyolasının kenarına oturarak Niğdeden para ğözledj. Her geçen güd hesabını hiç yoktan onbeş lira arttırtyor ve Kasta bazan: «Bu mevsimde bir bahçe satmak bu kadar sürdürülür mü? Kendi soyumuzda bile halden anlayan olmadıktan sonra..,, diye gözlenerek Niğdedekilere kızıyor, bazan da: “Ne diye para gelesiye kadar otelde kalmadım da doktoruh sözüne uyup buraya taşındım ki? Otelin gecesi bir buçuk lira idi. Bu hastalık bende a-kıl komamış, belli.,, diye kendi kendine içerliyordu. Kliniğe yattığınız on birinci günü telgraf havalesiyle bin iki yüz lira geldi, hemen ertesi gün, ikindi vaktine doğru, ameliyat masasına yattı.
Henüz narkozun tesiriyle sersem bir halde gözlerini aralayınca ilk gördüğü şey doktor Osmanın gülümseyen yüzü oldu.
«Nasılsınız? İyisiniz ya!» diyordu, «On beş güne varmaz kalkarsınız. Çıkardığım taşı görmek ister misin? Fındık kadar... Bak!»
Avni daha iyice açamadığı dumanlı gözleriyle doktorun elindeki yuvarlak şeye baktı, sonra biraz geride duran asistanla hemşireyi de süzerek güçlükle mırıldandı: ■
«Teşekkür ederim doktor,.. Öbür taş da böyle kocaman mı?»‘
Profesör Osman'karşısındakinin ne dediğini ânlam(iyarak:iri.’fcamlırşg5z-lüklerini arkasındakilere 'çevirdi: Genç -asistan yatağa yaklaştı:
ı
değruya satın alınması-^görünürde iki sebebe dayanır: Biri Eğede pamuk işinin üç- dört büyük fabrikatör ve tüccaı (■ elinde kalmış olması ve bü kimselersn sümere her yıl kendi lehlerine yonutmak üzere bir takım müşkülat çıkarmaları olduğu gibi, ikinci bir sebep olarak da bu müesse-senin satın almış' olduğu Savv-gin makinalarının işlemelerini temin ederek iyj kalitede pamuk elde edilmesini sağlamak gayesine matuf olduğu görünürdeki sebeplerdendir.
SAV-GİN MAKlNALARH
NEDİR?
Ham pamuğun içindeki çekirdeği ayırmak için iki usul mevcuttur: Bunlardan biri Platt veya Armstrong, namı verilen makinalarla, diğeri de hususi-le Amerikada tatbik olunan Sav - Giıı aletleri tarafından elde edilen pamuklardır.
Amerikalılar, her işte olduğu
«ibi en rasyonel, yani madde normaldir.
4 - Cibayet şelahiyeti verilen kimselerin zahmetsizce büyük kazançlar temin ettikleri kabul edilmelidir^
M. Ü.
kiki iktisat siyaseti işte büHur.
Berlin, 4,(Yeni Dünya) — DORNlER FABRİKALARI Müttefik kontrol polisi Reichs-bank’m müdürü Dr. Baçhu- t fer’i tevkif etmiştir. Dr.Funk-un mesai arkadaşı olan Bach-ufer 1945 senesinde Italyan Bankasının altınlarına el koymuştu.
Diğer taraftan, Amerikan işgal bölgesinde neşrolunan yeni bir kararname nazilerin ticaretle meşgul olmasına mani olmaktadır. Bunlar işlerini 1 ocak 1946’ya kadar tasfiye etmek mecburiyetindedirler. havzasının 200,000 maden
POOAS VE GÜBRE amelesine ihtiyacı vardır. Ha-Bu maddelerin istihsali ^n istihsal normal yaziyetin-den % 50 noksandır.
Meşhur Dornier tayyare fabrikaları sulh : zamanına ait ‘ , imalâta başlıyacak şeklo ifrağ edilmiştir. Şimdi bu büyük teşkilât ziraat makinelerini imâl, eski fraktör, otomobil motörleri tamir etmektedir
JOHN STEINBACK

Kadının tebessümü yavaş ; yavaş kayboldu. Hatları hiç değişmeden yüzü hiddetlendiğini belli ediyordu.
Kuru bir sesle:
— Bir hafta önceden çıkacağınızı haber vermeliydiniz Âdet böyledir. Haber vermediğiniz için peyinizi iade et-miyeceğim.
Jim:
— Biliyorum, dedi, öyle olsun. Ne kadar kalacağımı bilmiyordum.
Ev sahibi kadın yeniden gülümsedi:
— Ciddî, sakin bir kiracıydınız. Eğer şehire işiniz dü-
ve
Ruhr kömür havzası: •
Potsdam konferansında kör ınür istihsali hakkında verilen kararın tahakkuku için Ruhr _________ı 200,000
Tefrika No. 2 i
•...:i
şerse doğru buraya gelin. Sizi yerleştirmek için elimden geleni yaparım. Benim bahriyeli müşterilerim vardır, her seferinde doğru bana gelirler. Onları misafir ederim. Başka yere gitmezler, anlıyorsunuz ya? •.
— Unutmıyacağım bayan Meer. Anahtarı kapının üstünde bıraktım. .
— Elektriği söndürdünüz mü ?
— Evet
— Âlâ, ben odaya ancak yarın sabah çıkarım. Odadan
■ almak istediğiniz bir şey var
UunKU piyasa
hareketleri
1 Sterlin . . . . 5.24
100 Dolar . . . . .1.32 '. ...
100 İsviçre Fr. . . 30,32,55
1OO Pezeta. . . . 12.93,74
100 İsviçre Kr. . 31.13,25

Tahvilât
% 5 Ikramlyeli 1930. 21.80 % 5 „ 1933. (Ergani) 24.25 % 7 Demiryolu ili 1941 19.55 % 5 ıı M.M.
M.M. M.M.
Borsa
Reşat:
Ingiliz : İsviçre: Golden:
Külçe :
IV 1941 98,68
I li IV harici
19,14
20.—
19.08
altın
35.—
31.10
33.10
33.10 ‘ 5.2c
Ford, işçileri kâra iştirâk ettiriyor 'Detroit, 3, (A.A-) — İşçilere kâra iştirak hakkı vermeğe hazır bulunan Ford fabrikaları müdürü ile sendika temsilcileri arasındaki görüşmelere dün devam olunmuştur. Sendika temsilcileri ücretlerin yüzde 30 arttırılmasını istemişlerdir. Kollektif bir mukavele yapılması için Chrysler şirketinde de müzakereler vara etmektedir.
General Electric İttiham Altında
35 Nevyork 3, (A. A.)— Elektrikçiler sendikası, Ge-1 neral Electric kumpanyasını, büyük şehirlerde hükümet tarafından inşa edilmiş fabrikaları bırakarak gündeliklerin daha az olduğu küçük merkezlerdeki fabrikalara yerleş-1 mekle ittiham etmektedir.
de-
sa sizde benimle beraber ge-ll lin. i
— Hayır. Teşekkür ederim. Gitmeliyim. ' ı
Kadın göz kapaklarını yarı 1 kapatarak:
— Hiçbir sıkıntınız yok-mu ? . diye mırıldandı. Belki size bir yardımım doknnur.
— Hayır, lüzUnr yok, Ta-kibedilmiyorum. Dışarıda iş buldum. Hadi: hoşça kalın, bayan Meer.
Kadın beyaz pudralı bir el uzattı. Jim torbasını koltuğu altına sıkıştırarak kadının elini tuttu, parmaklan arasında yumuşak bir ten hissediyordu. . .
Kadın:
— Unutmayınız, dedi. Sizi misafir etmek için her zaman elimden geleni yaparım. Gemiciler. olsun, gezici tüc-carlsr olsun döner dolaşır, hep bana gelirler. /
— Unutmıyacağrm, hadi hoşça kalın. ! ’
Kadın, onu sokak kapısm-
unu □ua(İK Kapısın-dan, kaldırıma geçen ağaçlık
lı beton yolun sonuna kadar gözleriyle takibetti. • ■■ '■■■ ■
Jim köşebaşına kadar, yürüdü. Orada, bir saatçi dükkânının cemekânında saate baktı. Yedi buçuktu. -Hızlı adımlarla doğu tarafına doğru yollandı. İlkin büyük mağazalarla dükkânların bulunduğu bir semtten, arkasından büyük evli bir mahalleden geçti. Herşey sessizlik içindeydi. Dar sokaklar bomboştu.j Emtia ambarlarlarının kapıları tahta direkler ve demir tellerle kapatılmıştı. Nihayet üç katlı tuğla binaların yer yer toplanmasiyle meydana çıkmış eski bir sokağa geldi. Evlerin alt katlarını, faizle para’ işle-’ ten, şunun bunun işini tâkibe-
• den adamlar işgal ediyördu.
• ' Üst katlarını ise, yüksek ' ücretli semtlerde tutunamamış
dava vekilleri, dişçiler kiralamışlardı. Jim aradığı riumara-rayı buldu. Karanlık bir meb halden içeriye daldı. Dar merdiveni, kenarlarr- bakırla kaplanmış basamaklara kadar
çıktı. İlk koridoru bir gece lâmbası aydınlatıyordu. Koridor üzerindeki camlı kapılar-d ın yalnız bir vardı. Jim bu yürüdü. Camın yayla yazılı on ferini okuduktan sonra kapıy, vurdu.
Kuru bir ses:
— giriniz, dedi.
Jim kapıyı itti. Küçük biı odanın içinde, bir yazı masası bir madenî dosya dolabı, bi. portatif karyola, iki de iskemle gördü. Masanın üzerindeki küçük bir elektrik ocağında, bir kahve ibriği kaynayıp duruyor, ibriğin ağzından ince ince buhar sütunları fışkırıyordu. Yazı masasının başında oturan adam Jim’i ciddiyetle karşıladı. Önüne bırakı-lan karta bir göz attıktaı.
. sonra:
— Jim Nolan, öyle mi ? diye sordu.
— Evet.
(Devamı var)
tanesinde İşık kapıya doğru özerinde boşaltı» kelime-
hem de hastalığın öyle fevkalâdeden * yatırılmanı icabettirecek mahiyette bir ‘ şey değil. Basit bir böbrek taşı. Yeı açılmasını beklemek ister de sıraya girersen aylar sürer, halbuki hastalı- ' ğinın buna tahammülü yok. Bak dü- ' şün, taşın, istersen benim kliniğe ya- I tırayım, ama senin için biraz masraflı olur.,, ’ '
. Avni doktorun gözlüklerinin içine : bakarak:
“Yani ne kadar olur doktor bey?> nedi. Burnunu, kafasını gene o uğursuz ilaç kokusu dorduruvermişti. Gözleri kararıyordu. Dökförun zayıf yüzünün hafif bir gülümseme ile buruştuğunu hayal mayal farketti ve oğul-dâyan kulakları onun yumuşak, cana yakın sesini uzaklardan gelir gibi işitti: «Yatak parası ve ameliyat için bin lirayı göze almalısın.»
Avni’nin kafasını saran bulut bir an için açılır gibi oldu. Boğuk bir sesle: «Aman doktor!» dedi. Profesör ! hep o tatlı gülümsemesiyle sözünü . kesti: -
«Söyledim ya, biraz masraflı olur. İstersen Kayseri hastanesine baş vur. Ama vilâyet hastaneleri ve doktorları... Sen ' daha iyi bilirsin ya, başından ge'çti...^ ’ ■ ■ . ■
«İyi ama doktor, bin liranın yolu nerde?»
öteki bütün yüzünü kaplıyan tatlı bir gülüşle:
«Bunu bana mı soruyorsun? Bilsem vallahi söylerdim.» dedi. Şakaya «atılacak ' halde olmayan Avni eliyle kulağının arkasını kaşıyarak kendi «endine mırıldandı: «Çoluk çocuğa, yazıp bağla bahçeden birini sattırma-üstün.» biraz ik-taleben-
.1 mı ki? Can her şeyden Sonra doktora döndü: «Bana ram edemezmisin, bak sana den mektup da getirdim.»
«Ha, kim o çocuk? İsmi
lUKlCnill arMSjıııuaruıvıv yvvuu.v ---
asistan yatağa yaklaştı:
“Hani taş?»
O zaman hastanın gözleri büyük bir korkuyla açıldı, karşısındaki üç beyaz gömlekliyi birer birer dolaştı, sonra hırıltılı bir. sesle sordu:
“İki taş olacaktı, doktor! Ocağına düşdüm, birini içerde mi koydun yoksa?,,
«Kim söyledi iki taş diye?»
“Kay seride söylediler. Röntgen iyle gösteriyormuş.,,
Profesör ve asistanı filimlerin bulunduğu zarfı açtılar, pencerenin yanına pidip uzun uzun baktılar; biri baktıktan sonra elindekini ötekine veriyor, yeni aldığını gözden geçiriyordu. Odada çıt yoktu. Arasıra iki doktor birbirlerine filimde bir şey gösteriyorlar, fakat tek söz söylemiyorlardı. Nihayet profesör Osman hastaya yaklaştı:
«Zannetmiyorum!» dedi, «Gerçi filimin orası biraz bulanık ama, Kayseri hastanesinin röntgenine pek güvenilmez, bu taşın gölgesi düşmüş olacak. Belki sen de filim çekilirken biraz kımıldandı.. Ben böbrekte başka bir taşa râslamâdım. Hiç merak etme.”
Bundan sonraki günler, hattâ haftalar, hattâ aylar Avni Bulut için yarı rüya halinde geçtiler. Sanki ameliyat gününde yapılan narkozdan hâlâ kurtulamamıştı. Doktorlar o gün fi-limleri alıp götürmüşler ve bir daha ortaya çıkarmamışlardı. Her gün bir kaç kere yanma geliyorlar, “Nasılsın? Bir şikâyetin var mı?” diye soruyorlar, bazan hemşire pansuman yaparken bulunuyorlar, fakat ikinci taş meselesini hiç açmıyorlardı. Bu halde bir ay kadar yattıktan sonra,- dikişler almalı daha sekiz gün olmuştu, - Avni’de tekrar sancılar başladı. Yeniden röntgenler,’ idrar tahlilleri, konsültasyonlar yapıldı. Profesör: “Senin bünyen taş yapmağa. çok müsait, böbrekte gene kilsî bir teşekkül ihtimali var. Esaslı bir müdahale daha icab edecek galiba!”-dedi.
Niğde'ye tekrar acele tegraflar çekildi, satılan bağın parası bu sefer yirmi "günde geldi. . İkinci ameliyat için Avni'yi masaya yatırdıkları zaman, eski nüfus memeru bir deri bir kemik kalmıştı. (Devamı var)
ö1
yabancı ama,-bir türlü hatırlıyamadım. Neyse şimdi seninle bakkal pazarlığı yapacak değiliz; dedim ya, düşün, taşın «ararını ver. Ben hergün öğleden sonra hurdayım.» • '
İlaç kokusu, yorgunluk,' açlık,' ge-çeleri sancılar yüzünden Uyumamak lastayı-öyle bir hale getirçnişti ki, kafasında şu anda: «Ne olacaksa hemen olsun,» düşüncesinden başka bir ey yoktu. Tekrar doktor doktor dolaşmak, röntgenlerde soyunmak, iğnelerle kan aldırmak, şişelere işemek,
Bugün dünya politika sahnesini meşgul eden en mühim mesele, Truman’ın son sözleri ile meydana çıkan meseledir. Bu sözlere nazaran-Amerika Potsdam kararlarını tâdil etmek fikrindedir. Bundan başka Amerika Reisicümhu-ru, üç büyüklerin birleşmesini de faydalı görmüyor. Bütün dünya bu sözlere bakarak Amerikan politikasının yeniden istikamet değiştirmiş olduğunu anlamakta güçlük çekmedi. Gerçek Amerika milletlerarası siyaset zemininde henüz sabit bir vaziyet olmamıştır. Hemen her gün istikamet değiştirmektedir. Fakat, zamanımızın _ politika inkişafı hakkında bir fikir edinmek isti-yenler için başlıca ehemmiyetli olan nokta bu hareket tarzının sebeplerini anlamak Ve neticesini kavramaktır. Bu noktadan Londrada aktedilmiş ve ' bir mnvaffakiyetsizlik ile neticelenmiş olan beş büyük devlet hariciye vekilleri konferansına kadaı ' geri gitmek lâzım. Hatırlardadır ki o zaman bu konferans, Anglosakson delegeleri tarafından ileri sürülmüş olan bir arzu üzerine çıkmaza girmişti, Bu delegeler, sabık muharip devletlerle yapılacak sulha Çinin ve Fransanın da teşrik edilmesini istiyorlardı. Sovyetler Birliği kendisinin bir ekseriyet kararı karşısında bırakılacağından çekinerek ve Potsdam kararına sadık kalmalarını Anglosaksonlardan talep ederek onların bu arzusunu reddetti.
/ âûsâaaiââffiBfr3
Yunan İşçi Seçimleri
Moskova 3, (A.A.) — Komünist gençliği birliğinin, ondördün-cü kongresirde söylediği bir söylevde Başkan Kaiinin, yeni beş senelik plânın tatbiki İşinin şimdi komünist gençlik teşkilâtının en baş vazifesini teşkil etmekte öldüğüne belirtmiştir.
Milletlerarası münasebetler-, den bahseden Kalinîn, Sovyet gençliğini,.diğer milletlerin genç-
eriyle olan münasebetlerini takviye etmeğe davet etmiştir. ■
Başkan, genç komünistlerimizin yabancı milletlerin hayatlarını, kültürlerini ve millî karakterle! İni daha iyi tanımalarını temenni ederim, demiştir,
Kaiinin, gençliği, mil), harbin büyük annanelerine sadık kalmağa davet ederek 'sözlerine Ison vermiştir.
Şimdiki halde yalnız Amerikaya ait olmak şartıle bu vaziyet tamâmep değişmiştir. Amerika Alrnanyanm tarzı idaresi ve müstakbel mukadderatı hakkında müttetiklerarası berJin komisyonunda Fransa ile ihtilâf haline düşmüştür. Şım di; bu - komisyonun vereceği reyler haKkında Potsdamda aıınmış olan kararı tebdil etmek istiyor. O karara göre komisyon ancak ıttıfanla rey verebilirdi. böy.ece Amerika iaaıasıni kabul ettirebildiği takdirde otomatik bir surette üç büyük devletlerin karan ile hareket lâzım ge.ecektır k( Sovyetlerın} bunu kabul eaecegı kuvvetli zanno-lunur- ~
Diğer bir zaviyedenjbakıldığı] zaman^görü.ür.k* bu ihtuâf Fransaua ye.ıı^teşekkuı^edeo^nuKUmeu.. politikası manim Olduktan sonra^meydana^çikuuş-tır. Amerikanın Alman ,sanayiini tanrıp eçmekteı, kurtarmak ve A.manyaya kınıiiKÎ ıda1e_-jstiKialın‘ vermek hususundaki arzusu maıû.ndur.^A.ne.ıcu sermayesi bu sanayi ile sıkı M munaseue?
Almanlar İngilteredki depoları yağma edeceklermiş
Londra, 4 (R.) —-Nü-.en-berg’da bugün harp suçlularının. muhakemesinde meydana çıkan vesaik arasında, In-giltereye ait uçak meydanları i e gıda malzemesi ve petrol depolarını hedef plarak gösteren haritalar meydana çıkarılmıştır. 25 Ağustos 938 de Alman genelkurmayı tarafından, Eylül 938 den evvel bu depolardaki malzemenin Alman aske.rî makamlarına dağıtılması hakkında bir emir bulunmuştur.
Nüenberg'deki mahkemenin son celsesi hakkında henüz mufassal haberler alınmamıştır.
Bulgar meclisi
Sofya, 3 (A, A.) — «Zeme-de’.sko Zname> gazetesinin yazdığına göre, sobranya, 15 Aralıkta açılacaktır. Sobranya’nın açılış toplantısına yeni seçilmiş- olan saylavların en yaşlısı olmak itibariyle Dobruca saylavı Jordan Bekarcı başkanlık edecektir.
Avusturya Hükümeti
Viyana, 3 (A. A.) —- Komünist ve sosyalist partileri kendilerine, halkçı partisi tarafından sunulan hükümet programına cevaplarını verdikleri vakit, yani salı günü, Avusturya hükümetinin kurulması muhtemeldir.
Serbest İspanyolların notası
Cavadaki 'durum
Batavya, 3 .(A.A.) — HollandalIların, ^Sokarno rile değil Şahrir ile -görüşmeye hazır olduklarını ^belirten- Loge-man’in sun beyanatı dolayısıle istihbarat baltanı_Seraeddin
Kndosia-hükûraetrhiç birjıa-rici tazyik Jtabul^etmeyecek-j
Meksiko, 4 ( R.) — Mülteci İspanyol hü.rûmeti büyük devletleıe, İspanyol cümhurıs yet hükümetinin aerhal tanınmasını taıep eden diplomatik bir nota vermiştir." Parıste yapılan muazzam bir niifing-ue İspanyanın en meşhur kadın lideri komünist Dolore tbarurı (tarihî" rolü dolayısıfe t.a Tassıonara diye tanınmıştır) şöy.e aemıştir: Dıkta-I tor Frankonun mevcudiyeti | Avrupa için son de. ece buyun.
Avıısturyada
(Birinci sayfadan devam) | gelecektir. Bankalardaki he- 5; saplara- gelince, Avüstuıyanı, I kurtuluşundan evvel yatırı-j mış paralar arasında bir far 1 gözetilecektir. 9
Viyana, 3 (A. A.)— Ing liz kabine üyelerinden v( Avu3turyayı kontrola memu Komisyon murahhaslarında. John Hynd dün basma beya natta bulunarak ^Ingiltereniı bu memlekete karşı takibetttiğ siyaseti izah etmiştir,
M, Hynd^demiştir^ki-:
«IngilizTsiyasetî^bu memle-lekette ilk gıye olarak müm kün olur olmaz askerî idarey sivil bir idare ile değiştirme) tasarlamaktadır, zira hiç, bı, zaman devamlı bir idare kurmak arzusunda değiliz. Teş' kilâtın ^ihdası, j^idarenînj sivilleştirilmesine-ve işgal kuv vetlerinin çekilmesine doğrı bir âdım telâkki edilmelıdiı, Avusturyanın en kısa bir za manda hür, bağımsıza ve de-mo'-r-iÇbir devlet olmasını-is tiyoıuz.,,
Bundan sonra, Ingilteren’ı Unrra nezdinde, Avusturyay bu teşkilâtın yardımından faydalandırmak için yaptığı teşebbüslerden bahseden Hynd Avrupa milletlerinin iaşesi işinin lngiltereye çok pahalıya mal olduğunu söylemiş . ve Ingiliz milletinin Avrupa milletleri ve hattâ Almanyânır. açlıktan ölmesine seyirci ka-lamıya’csğt içindir ki bütün bu güçlüklere göğüs gerdiğini ilâve etmiştir.
Bakan bunuj-müteakipHn-gilterede _Avusturyaya karş beslenen sempatiyi ve pek yalanda yeni hükümetin daha bazı sorumları üzerine alacağı ümidini izhar ederek de miştir ki: ; •
«Sendika £ve kooperatifler gibi demokrat müesseselerln tammanıısiyjeJ:eeşsiiş redece-
ııber alan birfkaynaktan öğ-jnildiğine göre, üç büyük .evletin bir konferans yapma-,ı yolundaki son gayret Sov-'et Rusvariin" orta şark meşelerini görüşmek üzere bir leşler konferansı toklanması jin tekliflerde bulunmuş ol-aasi ile ortaya atılmıştır.
Bu telkin müsbet bir tekliften ziyade bir zemini /oklama mahiyerinde olmak-ı beraber, diğer ilgililerin de ıatta suriye. hakkındaki anlaş-nazlık devam ettiği zaman,
ini taleb etmiş olan Fransa-nın bile müzaheretini elde edeceği beyan olunmaktadır. Rus teklifi orta-sark meselelerinde kendilerini ilgilendiren cihetleri halletmek yolunda İngiltere, birleşik Amerika ve Fransa tarafından yapılan gayretlerden doğmuş olabilir.
Sunday Timse meharriri de, Suriye hakkmdaki Ingiliz Fransız görüşmelerinin şimdi bir anlayış ve birlik havası içinde yapıldiğını ve bütün Akdeniz bölgesine teşmil olunacağını yazmaktadır.
Fransız bankaları
Nevyork-, 4 (R.) — Fran-1 lacaktır. Milletîeştirilen 5 ban-: cumhuriyeti, Fransız ban- kanın 425 bin hisse se.ned1 vardır.
Bu aks iyonların ekseris1 malî gurupların elindedir. Bu bankalardaki depositolar bütün Fransanın % 50 sini teşkil etmekte ve . 7 billion frank olarak takdir edilmektedir. Frarsız Cumhuriyeti hisse senetlerini 50 senede satın alaeak ve her sene 133 milyon frnk tediye edecektir.
sız. cumhuriyeti, Fransız ban-çasmıc millileştirilmesini karni etmekle Fransanın en büzük bir kredi şebekesi kuru’-nuş olacaktır. Bu ehemmiyetli fiııans reformu Fransız sanayi ve mâliyesini ve dolayı-siyle İktisadî hayatını cezri olarak değiştirecektir. Bilâhare e’ektrik sanayii de. devletleştirilecektir. Bütün kredi müesseslerine sahip olan 200 aile saltanatı artık nihayet bu-
İtölyan demiryollarının uğradığı büyük kayıp
Roma 3. (Hususî) — Italyan demiryolu malzemesinin harpte uğradığı zararlar 400 milyar İtalyan lirası tahmin edilmektedir." Italyan demiryollarında ■ 194(>’da 130.000
m arşandiz ve 7.300, yolcu vagonu olduğu halde şimdi ancak 60.033-marşa, ndiz ve, 1
Dünya işçiler birliği federasyonu müşahid gönderecek
Londra, 4 (R.) — Dünya işçiler birliği fedarasyonu,Yunan işçiler birliğinin aza seçimlerine nezaret etmek ve Yunan işçi hareketinin yeniden teşkilâtı hususunda tavsiyelerde bulunmak üzere mü-şahidler ğö.-ıde. ecektır.
Dünya işçiler birliği fede rasyonunun sekreteri, Fransız işçi birliği reisi Jouhau“ ile Britanya işçi birliği reisi Mr-Feder bu mesele üzerinde bir anlaşmaya varmışlardır.
işçi hareketinin dört rakip kısmı anlaşmaya imza koymuşlardır. Genel idare heyeti seçiminde iş birliği esası konul-" muştur.
Yalan Tebliğler
Kudüs, 3 (A. A.) — İngilizce yayımında, gizli ■ radyo i istasyonu, Filistindeki karışıklıklar hakkında şimdiye kadar I yayılanmış "olan bütün tebliğ-ı ıerin hepsi yalan olduğunu ve yüksek komiserin p'oııs tarafından verilmiş olan yanlış malûmatla aldatılmış bulunduğu-1 nu söyleyerek yükşek komi-serden yeni bir tebliğ yayınlamasını istemiştir.
Kimyevî maddeler
Dessau ve Dresdeu’de fabrika tifo, dizanteri ve difteri aşılan hazırlamağa başlamıştır.
Belgrat,4, (H.)Devlet traktör ve ziraat fabrikaları UNRRA’ anın tavassutile 30 büyük makine ve alet atölyesi almış ve yedek aksainı imâl etmeğe başlamıştır. ' .
Vaşington görüşmeleri
iki
Ticaret mektebinin adı değişti
Yüksek İktisat ve Ticaret mektebinin adı değiştirilerek “Yüksek ticaret ve Ekonomi O.(uiu„ haline konulacağı bildirilmiştir.
Tekel Bakam ve Genel Müdür aleyhine açılan davalar
Tekel eski baş müdürü Fikri Faik tarafından vexii öu-at Hayrı Ürgüplü yo gene?" Ç müdür Hür: em Şeren aleyhine 11 inci Husuk mahkemesinde açılan maddi tazminat davası-varrv-Ari » ra.î ------
kurtarmak ve Aunanyaya kmüı«î ıda,e -.ıstucıalın1 vermez husüsunaaKi arzusu maıû.ndur.,^A.ne.,r.u sermaytsi bu sanayi ile sıkı 4 munaseoe, tedir ve onun tanrip edilmesi . AmertKau-laıın ^menfaatlerine hiç uygun değildir. Eğer miittefıkıerarası Berlin komisyonunda " ittitaKia karar vermek prensibi baki kalırsa Amerikanm kendi arzusunu yürütmekte daha büyük müşkülâta uğrayacağı muhakkaktır. AmeıİKa her ne suretle olursa olsun bu politikasını muvaffakiyetle yürütebilirse_dünyanın yeniden bir maceraya atılacağına hÜKmeaebı.iriz; hususile, Uzak Şarkta Japonyayı yeni bir harp kudreti haline getirmeğe çalışmamalarken. Fakat Fransayı hariç bırak- I inakla beraber Sovyetlerin rıza ve muvafakatini ■ ■ almak icabeder ki bu noktada kolay kolay yapılır bir şey değildir.
Her~ne suretle olursa olsun Amerikan poUti-kası Almanyayı tekrar bir harp unsuru] haline getirmeğe muvaffak olursa bu seferki mücadelenin merkezi sıkleti doğrudan doğruya Asyadır ve neticede en büyük, ziyanı' gören£iki Anglosakson devletidir. Fakat böyle olmakla j-beraber Avrupa harp âfetinin dışında kalmış olmaz. Dün de bahsettiğimiz gibi son defa istifa etmiş olan Çunking’deki Amerikan sefirinin dediği olur. Ne yazık ki Mister Roosevelt sulh savaşını başarmadan öldü. Halefi dünyayı yeniden karıştırmak için sabırsızlıkla çalışan büyük Amerikan sermayedarlarının baskısına karşıgelemi yor. Ve Beyaz Sarayın politikasında görülen bu dalgalanma ıztırap içinde sulhu bekliyen dünya milletleri için çok meş’um alâmettir.
YENİ DÜNYA .
istihbarat 'T>~âgânî~~'SerâeaafH' KndosiaşhükûmetLhiç bıYha-, nci tazyik -kabuT^etmeyecek-tir,gdemiştir.( . i • —
4^, Istihbarat^bakanı^şöyle'de-vamjetmiştir:
samı n,
ha- llÜ iOy*e QemlVt,r —. • »A» t- ranko
Diktatör hran.konun mevcudiyeti Avrupa ıçm son de, ece buyun bir tenukeair. La ’ Passıonâra falanjist İspanya ile bütün ae-mokratılc memıeserıenn İktisadî ve siyasî münasebetlerini kesmeleri^içirT.bir karar ; alın-
«Sendika «ve kooperatifle» gibi demokrat müesseselerln tam manasiyle teessüs »edeceğini umuyoruz.’
Hynd, Renner, Filg . ve doktor Gruber ile görüşmelerde bulunduğunu söyliyerek sözlerine nihayet vermiştir.
marşandiz ve 7.3ÖÖ, yolcu vagonu olduğu halde şimdi ancak 60.030 marşa ndiz ve 1 350 yolcu vagonu kalmıştır.
İtalyan hükümeti -Alman-lar tarafından götürülen malzemenin iadesini . taleb et miştir.
etmeğe başlamıştın '
Vaşington görüşmeleri
Londra, 4, (R.) — İn-
giliz kabinesi bugün Vaşing-ton malî görüşmelerini müzakere etmiştir. Bu hususta temsilcilerine çok ehemmiyetli bir telgraf gönderilecektir.
söylemişler-
sâl
Vatikaııın entrikaları
I
Basıldığı yer: NAM BASIMEVİ
o1 arak gös-şahitlerinin ,
* s
__Kanzuk eczanesi sahibi Mu-! h ttin Kanzuk, bu defa limon-
meselesi şimdilik halledilmişi
hayvan getirilecektir. Naki-
meseldi ,1____
tır. Bu itibarla getirilecek olan j Ziya ve
j masını teklif etmiştir. __
H I !*. V S V UM
g Başkanımızın’hiç;bir[zaman hata - etmeyece^nı5söyhyebı-liriz.j
ı
I



İstihsal bölgelerinden ** dÖVGIl I yapılacak ', ' |
Kesilmiş kasaplık hayvan getirmek BOinİ/et niOHlUflan k ve dış ticaretimizin ge-
... mahkpmprlp hîmes! yolunda yapılan onem-
- manKemeııe H iîlerden biri de lzmir Iima.
için şirket kuruldu
öğrendiğimize göre: istih-— bölgelerinden kesilmiş kasaplık hayvan getirtmek üzere şehrimizde .büyük bir şirket kurulmaktadır. Bu husus için bazı zevat Ankaradâ alâkadarlarla temas halindedirler.
Bu teşebbüs müsbet bîr' netice verdiği takdirde Erzurum, Konya, Trakya ve Cenubî Anadolu gibi istihsal bölgelerinden, kesilmiş hasâplık
koyunlar ve sair kesilmiş hay- I vanlar, istihsal bölgesi kesim ve pay __________'
ücreti de dahil olduğu halde ucuza mal olduğundan şehrimizde azamî fiattan 25-30 kuruş aşağı satılabilecektir. İlerde fiatların daha da ineceği tahmin edilmektedir.
. Emniyet İkinci şube komiser ve polis memurlarından Suat, Ahmet, Halid, Şaban, 17', ; Seyyar adındaki kim-
seler bir iplik kaçakçılığı meselesinden Ali Mercantepe ve
İnsanoğlunun haline doğru
(2 nci sayfadan)
bil.» dedi, Murad Kesedar, ağhyacak gibiydi. «Mahkemeye başvurdum. Hakkımı sonuna kadar anyacağım» deaikten sonra yer iskemlesinde kara kara düşüncelere daldı. , ■
Kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilemem: Mahkemeye verilmiş bir iş. Murad Kesedara mahkeme gününü bana bildirmesini, bu mahkemeyi okuyucularıma yazmak istediğimi söyledim, söz verdi. Gelip söyliyecek.
Kahveden çıktığım zaman sokak bomb- şhs Herkes işine gitmişti. Ben de bir başka fal İka yı gezmek üzere darsokakHrdan birine d ak im»
S. F.
Şehir meclisi toplantısı
Dün de blitçe müzakerelerine devam edildi.
Şehir meclisi dün de top- ı lanarak bazı meseleleri incelemiş ve kararlar ■ almışlardır.
Belediyede yapılan bu toplantıda bütçe üzerinde görüşülmüştür. Bu arada elektrik meselesine de temas edilmiş ve bütçesi, gözden geçirilerek tetkikler yapılmıştır. ..
Ayrıca ilçelerin tahakkukuna dair vergilerin tahsil
ItlflSîl DU'.gcs, ...
mahallinde, nakliyat Abdullah Durmuşoğlu adla- ( rında iki kişiye dayak atmak ve işkence yapmak iddiasiyle birinci toplu miliî korunma mahkemesine verilmişlerdir.
Mahcemeye yalnız 2 nci şube kaçakçılık bürosu komiseri Ahmet gelmiş, sorgusunda kimseyi dövmediğini söylemiştir.
Mahkeme diğer maznun-- ların mahkemeye zorla getirilmeleri için başka bir güne bırakılmıştır.
Muhittin Kanzuk yine millî Korunmanda
' Millî Savunma bakanlığına sattığı bidonlarda ihtikâr yaptığından 1 nci toplu millî j korunma mahkemesinde 3 yıl ağır hapse mahkûm olan
edilip edilmediği üzerinde durulmuş ve bu hususta bir hayli münakaşalar olmuştur.
Netice itibariyle ' bu vergilerin tahsil edilemediği an: laşılmıştır. Bundan dolayı da bu vergilerin terk edilmesini nin muvafık olacağı meclise arzed'ldiğiııden teklife uyulması karar altına alınmıştır.
İçtima geç vakte, kadar
. sürmüştür. _
tuzu ihtikârı yaptığı iddiasi-yle milli korunma savcılığına verilmiştir.
| Savcılıkta yapılan sorgucunu müteakip tevkif edilerek,' ceza evine gönderilmiştir.
Üşmesi yolunda yapılan önem- ] li işlerden biri de İzmir limanının yeniden inşasıdır.
Alsancakta yapılması dü-ı şiinülen bu yeni liman için denizyolları işletme idaresi tarafından hazırlanan raporda yapılacak olan önemli inşaat şu şekilde gösterilmiştir : Demiryolu iskelesi 45 metre daha genişletecek, bu iskele demiryolu ve motörlere tahsis olunacaktır.
Buna muvazi olarak kurulacak ikinci iskele 70 metre genişlikte olup 6 Şilebin yanaşabilmesi müsait olacaktır. Bu iskeleler arasına da büyük şilepler yapılacaktır.
Plâna. nazaran,. şimdiki iskelenin şehir tarafında bulunan Koy doldurularak kazanılacak arazide yolcu salonu ve otomobil parkı yapılacaktır.
Üniversite de stenografi derleri
Ticaret lisesi stenografi muallimi Avram Benaroya’nın riyasetinde, Üniversite talebelerine mahsus,. İktisat fakültesinde açılan Stenografi kurslarına yarın saat 8 de başlanacaktır.
I Der s’.er 2 ay devam ede-I çektir.
Reylerinî kullanmayan ikinci seçmenlere 1
tebligat yapıldı ‘
Çarşamba gününe kadar j İstanbul milletvekiliği se- , çimi için rey snndığı muhafaza altına alınmış ve bir komiser muavini ile bir polis bu işle vazife’.endirilmişlerdir.
Diğer taraftan dün Belediyede reis vekili Rifat Ye-nalın başkanlığında toplanan seçim teftiş heyeti, reylerini kullanmamış bulunan 405 i-kinci seçmenin isimlerini tes-bit ederek kaymakamlıklara bildirmişdir.
Yarın bu 405 ikinci seçmenden 50 si reyini kullanmamış olursa nisab yine dolmamış olacaktır.
Toprak mahsullerinde suistimal ;
(Baştarafı İnci sahifede) yeti ofis müfettişlerine ihbar etmiştir.
Müfettişler bir cürmümeş-hut tertip tbederek kendierin alıcı olarak göstermişler ve buğdayın kilosunu 17 kuruştan almayı kabul etmişlerdir. Kaparo olarak 500 lirayı verirken Nazmi Doğrul suç üstü ( yakalanmıştır.
Bilâhara tadat edilen an. barda ayrıca 13.966 liralık hububat açığı da görülmüştür.
Maznun derhal milli korunma savcılığına verilmiş ve sorgusunu' müteakip tevki edilerek cezaevine gönderilmiştin
mn(ıur~'HüHeın’Şeren aleyhine 11 inci HukuK mahkemesinde açılan maddi tazminat davasına dün devam ediiiniş.ir.
Dünkü duruşmada bakan ve genel müdür tarafından gösterilen müdafaa şahit.erî dinlenmiştir.
Şahitler baş müdürün keyfi ve kasdi olarak tekaüde sevkedilmediğini dir.
Mahkeme son terilen müdafaa
dinlenmesi için başka bir güne bırakılmıştır.
Ayrıca' Fikri Faik tarafından Tekel Vekili ve genel müdür aleyhine 1 inci hukuk mahkemesinde açılan manen tazminat davasına da dün devam edilmiştir.'
Duruşmada ehli vukuf raporu alınmıştır. Raporda gazeteler Bakan ve genel müdürün yaptığı beyanatların ha-kaıeti tazammum etmediği zikrediliyordu.
Fikri Faik’in avukatı itirazları olduğunu söylemişlerdir.
Mahkeme bu itirazları dinlemek üzere başka bir güne bırakılmıştır.
(2 nci sayfadan) mış bu destekler bir az fazlaya kaçarak “garp duvari„ fikrin, telkin etmektedirler ki-işte asıl tehlike buradadır. Bu hususta mazur görülelim, salip seferleri için hiç bir sempatimiz yoktur, Vatikanm, buna benzer bir şey tasavvur edebileceği düşüncesinden de uzağa, faka) ne de olsa in‘ sanlar neticede yine insandırlar ve “kudrkt. arzusu,, Tanrısal rahipliğin temiz kalblerin-de bile tahrik yapabilir. İstikbal ne olursa olsun, geçen harbin sonundaki gibi “zavallı Almanya „ davasının kilise mukaddes 'makamları tarafın-. dan müdafaa edilmesini duymak can sıkıcı bir şeydin

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
Sahibi : VEDAD BAYKURT
Neşriyat Müdürü : CAMİ BAYKURT
Fransız Bankası millet malı oldu
Paris 2, (R) Fransız Müessesan Meclisi Fransız Bankası’nın millîleş-dirilmesini gürültülü münakaşalardan sonra kabul etmiştir.
S A o a H ü A Z t T t S I

Cami BAYKURT
Türkiye, Sanfransiskoda imzaladığı «Birleşmiş Milletler Misakı» nı Büyük Millet Meclisine getirmekte iken bu misakla -üzerimize almış olduğumuz vecibeleri yerine getirmek zamanı da gelmişti. Bu zarureti ilk defa olarak idrâk eden ve bu yolda bir takrir ile hükümeti vazifeye davet eden dört millet vekili çıkmıştı. Bu küçük grubun başında eski Başvekil Celâl Bayar bulunuyordu. Devletin cumhuriyet şeklini tesbit, Türk vatandaşlarının siyasî haklarını teyid eden ana yasaya aykırı kanunların değiştirilmesini istiye-rek demokrasi inkılâbı yolunda ilk adımı atan • bu küçük heyet, bugün yeni bir fırka bayrağı altında toplanmış- olduğunu ve yakında programını halkın gözü önüne koyacağını haber alıyoruz. Celâl Bayar tu adımı attıktan sonra kendisinin ve arkadaşlarının karşısına çıkan kuvvetli bir hükümet muhalefeti önünde iki şıktan birini ihtiyara mecburdu: Ya ekseriyet fırkasından istifa edeıek Meclis içinde bir muhali! grüp teşkil etmek veyahut bugünkü hükümete karşı müdafaasını üzerine aldığı davayı milletin huzuruna çıkarmak ve halkı bu davada hakem kılmak... Faşist kanunların tâdilini isteyen takrire imza koyanlardan üçü, Halk Fırkasından çıkarılmış ve Meclis içinde^ muhalefet safına atılmış bulunuyorlar. Celâl t> a var ise yukarda söy-ledığrmız şıklardan İkincisini ihtiyar-edeıek bay-rağını açmış, davasını, mil.etin huzuruna çıkarmıştır. İstiklâl mücadelesine ve cumhuriyet inkılâp tarihine adı. karışmış olan Celâl Bayar. ... acmıs oldusru bu bayrağr-.elînden düşüremezdi.
Londra,3,(R)—TahranRadyo-stınuıı bildirdiğine göre", İran Dışişleri Bakanlığı Sovyet’ere mukabil bir nota verilmiştir. Bu notada şöyle denilmektedir t «.Notamıza verilen cevaptan Sovyet memurlarının Kuzey İrandaki dahilî işle-e müdahale etmedikleri anlaşılmıştır. 942 de imzalanan üçlü pakt hakkında verilen teminat memnuniyetle öğrenilmiştir.-'
İranın tam tahliyesine kadar, Sovyet memurlarının Kuzey İranda harekâta müdahale etmeyecekleri umulmakta-, dır. ı
Notadaki Kuzey İrana, ( Iran kuvvetlerinin şimdilik j girememesi ve girdiği takdirde ( İrandaki Sovyet kuvvetlerinin takviye edileceği endişe u-yandırmıştır, Zira Kuzey Irana İran kuvvetleri girmediği takdirde isyan mahallelerinin emniyeti imkânsızdır.
Iran, üç devletin Iranı tahliyesini beklemektedir.
. Tahran, 2,. (A.. A.)— Başkente takviye kuvvetlerinin gelmesi üzerine, hükümetin uuıumun duzelığdini bildirmesine rağmen, Tanran halkının endişesi gittikçe artmaktadır.
sı'yet'er. olmalarına rağmen, en ufak bir hadisenin’karışıklıklar çıkarabileceği ve kd'n dökülmeşine sebebiyet verebileceği ' cihette, kendilerine dokunmaktan korkulmaktadır.
İş adamları aileleri ile defterlerini güney bölgelerine göndermektedir.
Arazileri Tebriz ile İrak hududu arasında bulunan ldü bin kişilip Şahsuvar kabilesinin Azerbaycan demokratlarına karşı isyan etmiş olması, Oovyetıerin doğrudan doğruya bir müdahalesine sebebiyet verebileceğinden korkulmaktadır.

Kuzeydeki hadiselere büyük bir alâka gösteren Amerikanın Tahran .Büyükelçisi, dutum hakkında mufassal bir rapor .vermeleri için tebriz’e ikinci bir murahhas heyeti göndermiştir.
Dışişleri bakanlığı, mahfillerinde hayal sukutuna sebebiyet veren Rus cevabı hakkında, Londra’da l an hükümetinin şimdilik cevap vermek niyetinde olmadığı düşünülmektedir. Sovvet büyük elçisiğile İran hükümeti arasında temaslar tekrar başla-yfmamıştır. Buna mukabil İran dışişleri bakanlığı ile Amerika ve Ingiltere büyükelçilikleri arasında ehemmiyetli bir gidiş geliş hareketi göze çat pmaktadı, .
Tahran, 2(A,A.)—Resmen teyid edildiğine göre, Merag-he'de otomatik silâhlarla şehre hücum eden demokrat un-
surlar valiyi ve garnizon komutanını idam etmişlerdir.
Londra, 3 (R.)— Moskova radyosunun tefsir.cisi Sov-yet.erın, ıran' hükümetine verdiği cevabî notasında, Rus-ya..m görüşlerini açıkça bildirmiş olduğunu söylemiştir.^
Tefsiıci, "silahlı hiçbir iov-yet kuvvetinin, İran dahilî işlerine . müdahale etmediğini bildirerek Şimalî İramdaki millî demokratik hareketin
Diğer vilâyetlerden: Sedad Dikmen, Cemil Çölgiiııer, Faik Abası-yanık, Şükrü Okan seçildiler
Dün, İstanbul da dahil olduğu halde 4 vilâyetimizde milletvekili seçimi yapılmış, fakat şehrimiz ikinci seçmenlerinden otuzu reylerini kullanmadık-arı için milletvekili seçilememiş ve seçim çarşamba gününe bırakılmıştır.
Diğer vilâyetlerden seçilenler şunlardır :
İzmirden 892 reyle Sedad Dikmen, De-
Adaylardan biri konuşurken
nizliden Cemil Göigü-ner.ızmltten 370 reyle Adapazarı eski belediye reisi Faik Abası-yanık ve 356 reyle Donanma Kumanlığın-dsn emekli amiral Şükrü Okan.
İzrnitin en kuvvetli
namzedi sayılan İsmai Rüştü Aksal 346 rey alabilmiş ve bu suretle seçimi kaybetmiştir.
İstanbulda neticesiz kalan seçim nasıl oldu ? Buna dair tafsilâtı dördüncü sayfamızda bulacaksınız.
Londra 2 (A A).-r Siyasî mahfiller yeni senenin başlangıçlarında kabinede deği-
■“^aigTmir^îlcIârSan^îRînciSinı ~îti tîy ar e de r eK~Day-^onte' takVîye kuvve Serinin
rağını açmış, davasını miLetin huzuruna çıkarmıştır. İstiklâl mücadelesine ve cümhuriyet inkılâp tarihine adı karışmış olan Celâl bayar,. açmış olduğu bu bayrağı elinden düşüremezdi. Deruhte ettiği yeni vazıte onu bu yolda sonuna kadar yürümeğe mecbur ediyordu. Kendi nefsine hürmet eden t.er erkeğin böyle yapması icabeder-’ di. ’lürkiye. Cümhuriyetinin yemlenmesi uğrunda mücadele meydanına atılmış olan bu küçüx grubun, şimdi asıl yapıcılık vazifesine başlamiç olması günümüzün en mühim meşe.esidir. Çünkü demokrat partinin programını yazmaktadır-
gelmesi üzerine, hükümetin uuıumun duzehğdini bildirmesine rağmen, Tanran halkının endişesi gittikçe artmaktadır. Hükümet kuvvetleri şehrin çevresinde müdafaa mevzileri tutmuş bulunmaktadır.
Takriben 2000 yolcunun gelmiş olduğunu bildiren polis raporları üzerine hükümet mahfillerinde endişeler uyanmıştır. Yolcuların şüpheli şah-
öovyetıerin doğrudan doğruya bir müdahalesine sebebiyet verebileceğinden korkulmaktadır.
Siyasî faaliyet
Tahran, 2. (A. A.)—Tebriz’e gitmiş olan Amerikan büyük elçiliği heyeti Tahrana donmuştur. Bu seyahattan Azerbaycan mukavemet hareketinin faaliyeti hakkında edinilen intiba müsait bir intiba değildir.
TefsiİcI^fahlı hiçbir Sovyet kuvvetinin, İran dahilî işlerine müdahale etmediğini bildirerek Şimalî İramdaki millî demokratik hareketin tamamiyle İranın’dahil işlerini alakadar ettiğini söylemiş ve «Sovyet komutanlarının bu hareketlerle ilgisi yoktur* demiştir.
Bv. meyanda, Irandaki bâzı mültecilerin esassız haberler neşri için hiçbir fırsatı kaçırmadıklarını da ilâve etmiştir. ■ ‘ •
. Londra 2 (A A).-r Siyasî mahfiller yeni senenin başlangıçlarında kabinede değişiklikler olacağını tahmin etmektedirler. Bu değişikliğin bir çok îşçi partisi saylavları, faal üyeler ve hattâ bunlar haricinde bulunar müşahitler tarafından istenilmekte • olan bir «kadro gençleştirilmesi* şeklini alacağı zannedilmektedir.
milyon kişi tahmin ediliyor
lar. Bu fırkanın kendi ismile halka karşı deruhte ettiği vazife büyüktür. Onların teşkil edeceği yeni siyasî uzviyeti halkın mahrum olduğu hıkları müdafaa edecek ve mâruz kaldığı haksızlıklardan onu kurtarmağa çalışacaktır. Biz, Celâl Bayar ve arkadaşlarının teşebbüsünü bu mânada anlıyoruz, ileri demokratik bir anayasa ile kurulmuş bir cümhuriyet içinde halkın fer’î kanunlarla maruz kaldığı* tazyikler ve tecavüzler vardır. Bundan başka kuvvetini kanundan almayan suiistimallerin, -soygunculuk ve vurgunculuğun binbir çeşidi var. Yeni fırka., kendi bayrağına ve davasına sadık kalacaksa bütün bunlarla mücadele etmek icabedecektir. Zaten etmeyecekse bu yola girmeğe ve fırka teşkiline lüzum yoktu.
Totaliter devlet sistemleriyle memleket idare etmeğe alışmış olan muhafazakâr reaksiyonez Cümhuriyet Halk Partisinin bu" yeni teşebbüsü batırmak için bütün kuvvetlerini seferber etmesi tabiî idi. Nasıl ki de böyle oldu. Hükümet fırkası, elinde bulunan bütün vasıtaları, memurları, polis kuvvetini, para kuvvetini, her çeşit tezv?r vasıtalarını kullandı „ve kullanmaktadır. Fakat Millet Meclisinin büyük bir ^karaltı teşkil eden muhalefet cephesi karşısında yılmadan halk davası bayrağını kaldırmış olan dört kişinin bugün karşılaştığı tezvir kuvvetleri ve entrika vasıtaları önünde rirkilmiyeceklerine inanmak Js-teriz. , .
Hükümet fırkası, bu memleket halkına karşı vazifelerini yapmış; adaleti, temizliği, doğruluğu müdafaa etmiş olsaydı, bugün, bu çirkin vasıtaları kullanmak mecburiyetinde kalmazdı, Bir avuç muhalefetten korkuyorsa, bu korkunun mânası, geniş halk yığınlarının bu muhalefete göstermiş olduğu teveccâlidendir. Millet ıztırap içindedir. Kendisini kurtaracak adanılan arıyor. Hükümet fırkası, bu ıztırapları kaldırmak ve halka hizmet etmek suıetiyte vazifesini ifa edeceğine, halkın dertlerine ter ceman olan üç cö.t kişinin kafasını ezmekle uğraşıyor. Cüm-huriyeti kuranların, halk namına memleketi idare ettiğini soyliyenlerin bu hale düşmesine acımak-Un başka yapılacak bir şey kalmadı,
Yorkshire Post gazetesine göre değiştirmeler bilhassa sivil ve askerî havacılık ve iş bakanlarına şâmil olacakktır. Şubatta çekileceği malûm olan istihbarat bakanı bunlardan hariçtir.
Paris, 2 (A.A.)— Rusya’nın uğradığı insan kayıpları hakkında Rus hükümeti tarafından şimdiye kadar resmî hiçbir rakam yayıklanmamış olmasına rağmen Sovyet iktisadiyatı hakkında araştırmalar yapan Paris enstitüsü. Rus kayıplarını T 7 milyon olarak tahmin etmektedir.Bu tahminlere goıe muharebe meydanında aldıktan yaralar neticesinde ölen askerlerin sayısı 7 milyona varmaktadır.
Sivil halkın- uğradığı kayıp ordunun, kayıplarına nazaran
daha (azladır. 5 milyon, sivil öldürüjpüş, 5 milyon sivil de açlık ve soğuktan ve Almanların sürgün etmesi neticesinde ölmüştür. Yaralıllarm sayısı 11.500.000 olarak tahmin ediliyer.
Bu rakamlara göre, Rusya harpten evvelki halkının/ yüzde onunu kaybetmitşir.
e
YENİ DÜNYA- — Kaynağı tamamıyla mevsuk, ölmiyart yukarıdaki haberin İhtiyatla karşılan* ması daha doğru olur. .
Londra, 3 (R.) — Tiran radyosunun bildirdiğine göre bugünkü seçimde, seçmenlerin yüzde sekseni reylerini kullanmışlardır. Köy bölgelerinde yüzde yetmiş beş, Tiran ve Avlonya şehirlerinde yüzde doksan ııisbetlerinde halk, seçim hakkını kullanmıştır. Seçim tam bir sükûnet ve intizam içinde ceryan etmiştir.
Yunan milliyetçilerinin seline boykot ilânına kulak asmayan güney Arnavutluklaki Yunanlılar seçime iştirak etmişlerdir.
Çarşaflı müslüman kadın-arı da millet vekili seçimi
için rey sandıklarına koşuş -muşlardır. - -
Londra, 2 (R.) —- Arnavutlukta bu sabah seçimlere başlanmıştır. Netice saai 21 den sonra belli olacaklır.
Moskova, 2 (R.) — Bugün Arnavutlukta son derecede mühim bir bayram kullanmıştır. Dışarıdan hiç bir müdahale yapılmadan, Arnavutluk tarihinde birinci defa olarak gerçek demokrasi seçimleri yapılıyor. Bu demokrasi halk yığınlarına seçip seçilmek hakkını sağlayacaktır.
Bir avuç faşist hariç olmak üzere, 18 yaşını bitirmiş olan kadın ve erkek bütün
Beşiktaş Enosisi I - 0 Yendi
— Spora alt tafsilât 4 üncü sahlfemlzdedlr •—
Arnavutlar, seçimi kampanyasına birinci defa olarak katılmışlardır. v .
Geçici Arnavut hükümeti reisi korgeneral Enver Hoca, Arnavutlar kan pahasına bu hakkıe’de ettiler, demiştir. Cumhuriyetin ilân edilmesi yakındır.
Belgrat, 3 (R.) —• Arnavutluk MiHet meclisi ocak ayının ortalarına doğru toplanacak ve ilk iş olarak da Zogo ailesini iskat ile bir Arnavutluk demokrat cumhuriyeti kuracaktır.
■KAPATMAK, 9 Toplamak l J[ O
Mahkame“va Meclis kapatmak elbet de kimsenin aklından geçmez. Gazete kapatmak, kitap toplatmak fikri ise bir türlü hükümetin kafasından çıkmıyor. Onun bütün düşündüğü bu işin merciini değiştirmektir. Halbuki devleti teşklT eden teşriî, icraî ve kazaî üç kuvvetin safında bir d* basın ve yayin kuvveti vardır kî, bu* na da dördüncü kuvvet der-
■ ler. Ve bu kıiyvet demokraside bizzat milletin kendisidir. Millet İse kapatma, toplama mevzuu olamaz I
I / ★
Apaçık, Dosdoğru „»|
Polis teşkilâtını DemokratÎEşlırmalıyız
Siyasî edebiyatımızda “Hükümeti Hafiye,, diye bir tâbi-ıe rastlanır. Bu tâbirin manâsı şudur : Devleti idare İçin kanunlarla kurulmuş olan hükümetin mekanizmasının dışında gizli ve siyasî bir otorite vardır. Ve bu otorite kanun dışı çalışır. Vatandaşın budan hak ve büriyetlerini islediği zaman tahdit veya gasp edebilir. Herkesten korkar, şüphe eder .ve herkesi korkutur. Gizli mahkemeler, gizli tevkifler yapar, hattâ cinayetler işler ve hiç bir kuvvet kendisinden hesap soramaz. O, legal teşkilâtı emrinde tutup gizli icraatını serbestçe yürütebilmek için kanunları sertleştirir. Bu suretle mukaddes insan haklarını, vatandaş hürriyetlerini hiçe indirir.
Abd.ülharnit devri tam bir “Hükümeti Hafiye» devri idi. Görünüşte devlet idaresi az çok kanunlara bağlı idi. Fa-, kat gizli kuvvet her şeye hâkimdi. Her şey onun irade-sile olurdu» İttihatçılar da başka türlü yapmadılar. .Onlar da meşrutiyeti başka bir “Hükümeti Hafiye» idaresi kılığına şoktular» Kendilerine muhalif
AÖİLOÖLU olanları bu kuvvet sayesinde ezdiler, dağıttılar.
Cümhuriyet devri, millet hâkimiyetinin, millet iradesinin üstünde gizli hiç bir kuvvet bulunamaz. iddiasile ortaya çıktı. Demokratik bir idarede yflnız kanunlar hâkimdir, kanunlar da milletin serbest iradesinin, mahsulüdür, dolayısiyie vatandaşın haklarının ve emniyetinin koruyucusudur, prensibini kabul etti. Fakat uzun yıllar hükmünü yürütmüş olan “Hükümeti Hafiye» ananesi yavaş yavaş canlandı, şartlan elverişli bulunca birdenbire meydana çıktı ve bütün devlet kuvvetlerine nüıuz etti.
Demokratik cümhuriyet kanunlarını, bilhassa ceza kanununu sertleştirdi. Anayasanın ileri prensiplerine kulak asmadı ve bu arada kendi gizli icrââtının legal bir vasıtası olan po’is’n vazifesini ve salâhiyetlerini lüzumundan fazla arttırdı. Her türlü siyasî fikirleri devlet emniyetine, daha doğrusu kendi emniyetine aykırı bulduğu için sivil mahkemelerden ayrı mahkemeler icat etti. Halkın her
türlü teşkilatlanma haklarını ortadan kaldırmak suretiyle rtek otorite,, sistemini sağlamlaştırdı.
«Hükümeti Hafiyeridaresini yoketmek içûı onun en kuvvet-! li istinat ve icraat merkezi olan polis teşkilâtını- hem kanun-lariyle, hem zihniyeti ile * tamamiyle demokratlaştırmak-taıı başka çare yoktur. Polis kuvvetleri yalnız demokratik kanunla’m mümessili, vatandaş hak ve hürriyetlerinin koruyucusu haline getirilmelidir.
Gerek .jandarma, gerek polis teşkilâtı kanun ve zihniyet bakımından demokratlaştırılmadıkça bu büyük icra kuvvetIerini“Hükûmeti Hafiye,, Ierin elinden .kurtarmak, dolayısiyle «Hükümeti Hafiye* sistemini sınırlar .. dişini atmak imkânını göremiyoruz.
Türk demokrasisinin gelişmesini geciktiren sebeplerin başında gelen bu büyük siyasî problem artık çabucak çözülmelidir. Ve bunun mü, sebbipleri bu mesele üzerinde daha fazla İsrar ederek tarihî mesuliyetlerini büsbü tün ağırlaştırmamahdırlar I
2
YENİ DÜNYA
Adese Altında
PIERRE VAN RAASSEN

Milletler cemiyetinin babası sayılan Groçıusı: hayalini gerçekleştirme yolunda 25 haziran 1919 tarihinde miyeti . toplantısının açılış inişti:
“Sayın delegeler biz mümessilleri olarak değil, rak bulunuyoruz.
O zamanlar, Vi'sonun tan bu sözlerini Davning Street ve Kua’sJD ors-ay pö'etikaciları umursamadılar bile ve meydana getirdikleri sulh muahedelerinin tecellisi is* tikbale yazılan bir davetiye olmuştu.
İkinci dünya harbinin sonunda, mes'ut bi dünya kurmak gayesiyle toplanan birleşmiş mi: letler konferansı da şatafatlı protokollar, parla nutuklar arasında nihayete erdi, Ve zıt menfaatlerin çeşitli ihtilâfların üzerinde hukukî kalıp lar hazırlârlarken asıl düğüm noktalarını beşleıe - üçlere,; haric'ye-vekilleri toplantısına, ekonomi/ /konseye bıraktılar. :
- Bu neden böy’e oldu? Çünkü hükümetle, temsil eden' bu sayın baylar. V.Ison'un tarihî söylevinden hisse payı çıkarmamışlar, insanlığın, halkın menfâatlerinden ziyade Ingilic, Franslz,A-Dierikan menfaatlerinin mümessilleri alarak haıe-ket etmişlerdir. " . .
Eric JVİariâ Remark «Garp Cephesinde yen. bir şey yok,, isimli romanında bir as(eri . şöy.e konuşturur:
“Mademki harp etmek geliyor bü kadar milyonla, pisi pisine feda etmes ne, sarılmasına ne lüzum var.
“Karşılıklı geçsinler, harp ilân eden devlet ■"'şefleri ellerine birer kaİın sopa alsınlar, kimkimi alt ederse sağ kalanın milleti galip sayıIsın.Haıp kundakçıları hakkında Er'c Maria Remark’ın.nalk psikolojisinin mükemmel bir ifadesi olan bu sözünü sulh yapıcıları için de neoen teşmil etmı yelim?
Devletlerde hakikî bir sulh dünyası kurmak insanları istikbaldeki daha kanlı ve daha geni4 ölçüde bjr Habii-Kabil boğazlaşmasından ku.tar-mak istiyorlarsa sulh konferanslarına ipek gömlek giymeğe alışmış, tahta kurusu ısırmasından müteessir olacak kadar nazenin temsilciler yerine Guadalcanal da doğuşmuş bir as :er, konvoylarda türlü tehlikeler içinde vatani vazifesini yapmış biı- denizci, halk cephelerinde doğuşmuş bir idealist, btalingrat da vuruşmuş bir fedai, ■ doksan-lira maaşla beş lıârp yılı içinde üç çocuklu ailesini geçindirmek zarureti ile ezilmiş haysiyetli bir memuru gönde.-şeydiler her halde insanlık Yeni bir diinva c-örüıü davasında haki-
yürüyen Vilsoı Parişteki" milletler ce-nutkunda şöyle de-
■ -
burada - hükûmetleriı halkın mümess’Irjola-
olması gereğini anla-

ve döğüşmek lâzım cı insanın hayatlarını biı birinin gırtlağına
NİÇİN HALA HİMAYE GÖRÜYOR?
■ ★ ★
“Papanın yakınlarından Kardinal von Garlach’ın da karıktığı bir casusluk dâvâsı,'[
bu hususta: çevrilen entrikalarımeydana çıkarmıştır...
r
-Dünkü ajans; Mitlerin sağtolduğuna dair verilen haberlerle beraber tıristiyanlık Islahatçıları cemiyetinin yayınladığı demeç etrafında yorum lar vermiştir.
Demeçde Mitlerin dünyayı birleştirmek için gönderilmiş bir mesih olarak telakki edildiği anlaşilıyor.«Vatlkanın entrikaları» adlı bu yazımızda görüldüğü gibi Nazizmin teessüs ve inkişafında, himayesinde Papalık müessöşesrnin büyük rolü görülmektedir.
ve hakikî büyüklüğü kim buldu?.. KatoÜkler... Şüpes'z hepsi değil;.- Fakat hür jolnı:-yan ve meşru vaziyeti me,-kûk bir hükümeti “katolik, denilen kimselerin herkesten evvel mukaddes ve , kurtarıcı olarak tes'it etme’.eri ne'radaı acıdır. • "
Roma'da «ekseriya, 'mensubiyetleri do'ayısile reddedilmesi kolay olmıyan çömezlerin karıştırıcı budalalık hareketlerine. teessüf edilmeli-
Bu eser 1938 senesinde ilk defa neşredilmiş ve 21 defa basılmışdır. ' Son yir-m.lbaş- ■ senenin politikasında rol oynanrş nüfuzlu si-JTyas_et ve devlet adamlarının 4 hakikî .çehrelerinijneydana;
- vurduğu vs bilhassa^ dünya jt .devlatler_arası politikasında $ oldukça kaypak ve tek taraf-.J
.11 menfaate dayanan İngiliz politikasının karakterini müspet vakalara dayanarak açıkladığı için İmparatorluk topraklarında okunması nüve
Amerikâya . gitti Monsenyor Ludvig . Haas Alman işleri hakkında Papalığın mütehassıs müşaviri oldu. Romada Dışişleri Bakanlığı yapmakta olan Mon-senyor Pacelli’yi yeniden buluyordu. Ka.d.'nal Pacedi.Mü-nihte, ihtilâl.n hadiseleri sırasında bulnnmuş ve bundan dolayı sol cenah insanlarına çarşı ileri de,ecede bir ner-.et muhafaza etmişti. General von Epy, otomob’lle dolaştığı bir sırada onu çok müşkül bir vaziyetten kurtarmağa mecbur olmuştu. -
Ne oluısa olsun, Kardinal Alman hürriyetlerinin can çekişmesinin şahidi oldu. Papa ve katolik dirijanı olan ougiinün harp mücrimi von Papen gibi münasebette bulunduğu kimseler onu ancak cumhuriyete ve hürriyetin son müdafiierine karşı koruyabili-yorladı. Zaten Kardinalin/ 1923 ae, Ruhr havzasının işgaline Karşı Papalığın protesto etme-s.ni âmü olanıı rapotuıi müellifi olduğu söylenilir.
de muahede:
okunduğu vakit J Versayk , tamirat, cumhuriyet, demokrasi, herşey papas cübbesi darbes'yle süpürülmüş oldu: •
■ “Devletin yeni makamları; egoistliklerine adaleti feda
eden, vazifeleri'© sarhoş o-lan . galiplerin bize vurmuş oldukla? ı ,zincirleri kırmak istiyorlar. Irkın sıhhatini mükemmelleştirecek tetbirler sayesinde, hükümet . halkımıza taze bir hayat vermek .ve o-nu yeni ve . büyük bir mukadderata . hazırlamak ; istiyor. Bunların hepsi katolik fikirle-rile tam ahenk içindedir". Millî birliğin partiler ' mücadelesinin yerine geçmesi hepimizi tam ve .hamiyetli bir iş birli-L-_._ L..I______l.ı._ ■-
ç’ııl? bu’u.ıan antidemokratik unsurların açık ve kapal: muvafakati ile desteklediğini hatırlatmak lüzumsuz mudur?, ...“Bugünkü Zaman,, isimli cesur: bir gazete «politikaya karıştıkları zaman katoliklerin
şansları yoktur,, diye yazıyor ve 2 mayıs tarihli “Informac:. ones„ İgazete3:nde çıkan i-şu metni zikrediyor: “Hıristiyan kilisesi/çocüğu Adolf Hitler hıristiyanlığı müdafaa ederek ölmüştür... Ölümün külleri arasından onun muzaffer ahlâkı, Çehresi yükselmektedir. Dini uğrunda ölen bedbaht kahraman Hitle.e cenabılıak zaferin çelenglerini tevdi eder Avrupada ölümünün yarattığı deıin ve kesif mistisizm bütün insanlık üzerinde zafer
-Ne olursa' olgun, mukaddes-makam tatbiki 1918 de olduğu gibi barış - hazırlık l.arile muvazzaf büyük konferansların- .dışında tutulacak Alman meselesile karşı karşı' yâ ’ bırakılmış bulunmaktadır. Böyle olmakla beraber 1918 senelerinde bahis mevzuu yalnızca Alman, ihtilâlini boğmak, sonradan sosyal - de mokratların müzahe.eh'e bir Burjuva biloku kurmaktı. Bu defa . ise, Ortodoks • Rusya kendi nüfuzunu, birleşmiş ye vatansever-bir kilisenin yaı-dımi'e merkezî Avrupaya kadar genişletmekte, buna karşı Alman devleti parçalanmış bulunmaktadır. . Amerikan ve Ang'o - sakson işgalcferile sempati halinde olan ■ ıslâh edilmiş Alman kiliselerinin rekabetine rağmen, Vatikan kendi nüfuzu altındaki, insanların namzetliklerini destekliye-rek konformist olmıyan Islâvla-ra karşı bir set teşkiline çabalamaktadır." Bu, nankör ve. u-zun süren bir iştir, fakat bu gibi birçok başka şeyler becermiş olan' Papalık- için za-
■ kûmeiçe yasak edilmiş kitap toplattırılmışdır.
Oldukça uzun olan bu eseri karilerimize toplu bir halde vorebilmek İçin bazı parçalarını telhis ve hatta atlamak mecburiyetinde kaldık, ilk sayfalar Hollandada Gorcum kasabasında geçen çocukluk günlerine aittir.
Dayırnın melânkolik olduğu kadar cazip bir adetini daha hatırlıyorum.
Yağmurlu san bahar akşamlarında muhakkak bize gelir beraber çabuk yürümek için İsrar ederdi. Böyle gezintilerimizde, yağmurun bolca yüzümüze çarpacağı bu kaya üstü veya viran bir kale burcu seçer yanyana o-tururken kee dayı dişleri arasında sıkıştırdığı piposunu tüttür© tüttürc keyifle gülümserdi. . i.';;.-.
Her pazar sabahı dayımla civar köylerin kiliselerinde vaaz dinlemeğe giderdik. Kazanda başında Paristen hususî getirdiği “Flombard,, şapka e-ünde ince baston, bir tarafdan şeker atıştırıp eve dönerken dinlediğimiz vaızlar'.n münakaşasını yapardık.
:.“Kee dayı trinitanizm doktrini hakkında söyledikleri oldukça kapalı değil aniydi ?
boş geçmesini sevmediği için daima uyanık kalmayı sever ve orgunun; başına geçerek Hyden’den Vagnerden parçalar çalar. Eğer neş'eli olduğu saatlere tesadüf ederse “ Vâterlo - muharebesi „ adlı parçayı tercih ederdi.
Sonraları dayım gibi aıı-tirnilitarist düşüncede bir insanın harp ruhunu-, alevle-yen bu parçayı bu kadar sevmesinin sebebini çok düşündüm. Sade bu neviden parçaları değil dayım he» tüylü askerî - gösterilere de meraklı bir adamdı. -
Onunla Gelderlend de senede bir defa yapılan askerî gösterileri hiç kaçıröiâzdık.
Pazar geceleri ekseri eline bir kitap alırken bana da u zatırdı. Onun kitap okuyuşunu seyretmek zevkli olduğı kadar da eğlenceliydi.-Okurken etrafında her şeyle alâ kasını kaybeder ' fakat haki katte okümakdan ziyada ade ta müellifle münakaşa eder.
Odada her şey söküne içindeyken birden bir se.-yükselirdi.
.“Hayır beğim, hayır...Bira! hepsini,, çok ileri gidiyorsun Bütün bunlar saçma.. Hey böyle koriuşmakda devat edersen seni ocağa fırlatırım Ben on altı yaşıhdâyke: dayım ellisine yaklaşıyordu Uzun boylu, mavi gözlü, muh kem vücudu, kadınların hıızıı rundan sıkılan ve daha fazl mütekait bir adamı, hatırlata haliyle kasabamızın e-ı me; hur slmasıydı.,
16 met yaş-günümün sen yi devriyesinde dayım, tava arasında duran- siyah. meşi I....I,--j.x.„ ■. a,.
cüklu ailesini ğeçin3irmek^^§rm-etF?dİe^e^İmış haysiyetli bir memuru gönderşeydiler her halde insanlık Yeni bir dünya görüşü davasında hakikî başarılar elde etmek-imkânını bulurdu,
Oğuz ORAN
Apidig^ınzprotesto/etme-'
ilmiş . / , *■*(>' - - '
YENİ NEŞRİYAT:
GÜN
Bu haftalık Kültür ve Aaktüelile gazetesinin 4üncü sayısı çıkmıştır.
Bu sayıda: Esad Adil, E. Ö. Toprak, Kemal Yalazkan, Hüsameddiiı Bozok, Doğan Rü-şenay. Cemil Meriç, Orhan Kemal.Aziz Nesin, Haşmet Akalx Adilğolu, Ilhan Berk .imzalı makale.ve. .hikâyeler, şiirler veKültür haberleri vardır. Sayısı 10 kuruştur. T avsıye ederiz.
GÖRÜŞLER
. Reaksiyoner matbuatın, bütün kışkırtıcı neşriyatına rağmen halkın büyük bir rağbetine, uğramış olan “Görüşler,, mecmuası öğ: endiğimize göre iki üç gün :çnde Tainamile satılıp tüken-miştir.
s hi âmil oianri Yapöıun. mü? ellifi olduğu söylenilir.
Nasyonal -sosyalizm, milletlerarası mevkiini 1939 üa hey etlerle Papalık arasında imzalanan muahede sayesinde almıştır. Yon Papen:“Uçür.çü Rayh papalığın yüksek prensiplerini yainız tasdikYetmekıe değil, onları ayni- zamanda, a-, melî sahaya geçirmek hûsü-sunda da .dünyada Ytek ,.iktidardır.,, demiştir.
Artık, “dindar,, insanların içine kabul edilen sergüzeştçinin büyük sevinci aşikârdır. Yon Papen, ’ az sonra radyo ile yayılan bir nutkunda “Hitlerizm 1789 ruhuna karşı bir Hıristiyanlık reaksiyonudur.,, diyecektir. Tam bir program, doğru değilmi?
Son olarak; - aşağıdaki pasajı, içinden aldığımız Papalığın dinî., beyannamesi 1933 Haziranında Almanya-daki bütün kilise kürsü’erin-
tt -Dirıtg^m/paruier ~.
sİnin yerine geçmesi hepimizi tam ve hamiyetli bir iş birliğine hazır bulacaktır.»
Artık temerküz kampları açılmaya bâşlıyabilirdi.
Katollklerln şansı yoktur
Filhakika Vatikan, hiç bir zaman ırkçı nazariyö’er ileri sürmemiştir. Ruhanî re'slere yazılan beyannamelerde hit-lerizm daima mahkûm edildi; fakat Papalığın totaliter rejimlerin iktidar mevkiine 'gelişleri lehinde bulunmakla'ateşle oynamadığına emin Solunabilir mi?
Hüküm hatası .mı? Her hangi bir- • “nizâm,; ın; .taraftarlığındaki fıtrî meyilmi?
"Mukaddes makamın-Habeş harbini tasvibettiğini/Fran-. ko’yu, Mosolini’yi, . Sîdâzar’ı, Petaine’i, Dollfs’u, Shuschnîg’i, fitoyu, Belçika kralı .Leopol-du ve diğerlerini her milletin
zun -süren, bir iştir, fakat bu gibi birçok başka şeyler becermiş olan Papalık- için zamanın; ehemrniyett yoktur. Seçilen namzetler hiç şüpesiz Hitler aleyhtarıdırlar, -fakat onların, çok şükür kİ -pânceri manistlikleri hususundaki . referansları'itimada lâyıktır.
Avrupa'da ölümünün yarattığı deı in -v.e kesif mistisizm bütün,. . insanlık üzerinde ' zafer kszanâcaktır. Bu .ölüm' cesur bir kahramanın, bir büyüğün ölümüdüı..... Allah asil kahramanlarla beraberdir. Gökyüzünde büyük bir bayram vardır. Yeryüzünde, de ./insanlar tanrının bu türlü • bir ölüm •nasib; etmesini dilerler. : “Bugünkü Zaman,, gazetesi devam - ediyor “Fransada ; da ordularımız mağlûp olduğu vakit devlet adamlarımızın en; DSîHGkrcıi şerefsizinde, bir fazilet örneği • Derç

SH
Beyoğlu
. Ar:
' ipek: Saray: Sümer: Melek: Taksim: ' •• Elhamra:
isilnbul
Narmara:
Alemdar s. Mızraklı Fedailer Alayı
as Millî
Kadıköy
: Hale:
Çifte tazminat
. Gizli Vazife ten Gide i ceh Gideli
BeJr.cİ senfoni
Aşk ve Feda arlık
Alaska 'Fedaileri
Tuzak - Caz Yıldızları
Çin Gangsterleri
Beşinci Kol-Kahire
Yolcuları
Caz Çiçekleri
öper®
L—
İç Politikanın Büyük.. Meşe*eleri;î
8/ fi* ■* B 83
.S
L
- Hürriyet İçin söylenilen şu Arka yansı, benlmdiı, senin hakiki sözün güzelliğini her hürriya- km yok. Hakikaten, pazarlık bu ce âşık adam nasıl tatmaz. İşte,şekilde, yapılmıştır. Bu variyet birincisi: Söyleyen İngiliz feylo-r; karşısında mahkemeye b.aş vu-so?u, H. Spencer «Bütün dünya rurlar. Neticeda pazarlığın ine-
içla mümkün bir hürriyet ola- ğln ön ■ yarısı İçin yapıldığır'şa-mezsa kimse hürüm diyemez.» Âm6rika Cümhurreislerinden B.
Frahklin de şöyle diyor: /
«Benim memleketimi harriye-tln hüküm sürdüğü her-yerdir.
Dünyanın en hasis adamı
hitlerle: Isbat edilir. Bununhüze-rine .zavallı damat, ineği .-..besle-, lemeğe de mecbur edilir. Hattâ bir defasında İnek ön .ayakİârile bir çiti devirdiği Jçin (kâyi’hpe* ■ der "damadından tazminat da
alır.-/’.’-*.?- :
Tuzun şu marifetleri olduğu1 kozanda bir boşanma davası, nu billrmiydlnlz?
görülürken kadın kocasını dün» yanın en hasis adamı diye İtham etmiştir. Senede 40ÖÖ00 Frank geliri olan adamın karısına haftada verdiği 100 Frânkmış.
Bu cömertlik sayılabilecek hasislik karşısında insan ihtiyarsız Mark Tvain’ln bir hikâyesinin Jekelerini temizler, kahramanını hatırlıyor > Mark T valilin kahramanı bir köylü, damadına bir ineğin yansını satar. Damad, satışın ertesi günü sağılan sütün yarısınî almak İsteyince köyiü, hiç öyle şeymi olur? der. Ben 6âna İneğin yarısını sattım, amma ön yarısını sattım
Tuz;: sönmek üzer® ©lan ateşi alevlendirir. . .
Büyük parça halinde kaya tuzu demirin pasını giderin
Suyun ve herhangi bir mayi-in kaynamasını’geciktirir. .'''
Porselen takımlarında çay
Soda ile karıştırılırsa âri...sökj masına karşı birebirdir; Ilık suya katdmış tuz donmuş bira bo», rularıni ve her nevi .soğuktan donmuş boruları açar. • t?.
Soğuk suda eritilen, tuz, çamaşırlardaki kan lekeUrtnl. giderir.
-
■—Kea -aayi'Tnrntarnzın trini hakkında söyledikleri oldukça kapalı değil aniydi ? anlayamadım.,, .
“Her şeyi anlamayı istemek doğru değildir. Yalnız şu sözümü iyi dinle Hollanda da her kasabanın bir allahı ■yardır. Yaşadığın müddetçe insanlar iç.n ou hakikatin daima varit olabilebeğini hatırından çıkarmamalısın/,
Grocumun sakinleri gündüzleri muayyen saatlerde uyumayı adet edinmişlerdi
Fakat ; Kee dayı dakikaları Çrvh
---ne. yi devriyesinde dayım, tavan arasında duran- siyah .'/meşin kaplı ■ sandığın/anahtarını hediye etmişdi.? Hayatımda bundan daha kıymetli, bir hediye -aldığımı . hatırlamıyorum-Bu meş'n sandıkla Voltairlerin Prudhamlârm, Goethelerin dün yasma girebildim.
Kendimi zindanda kapatılmış bir adamın birden çiçeklerle, dolu bir bahçenin hür havasındı bulması gibi bir ruh ha’etlnde his ediyordum.
(Devamı var)


//
S ■ Sj
Celâl BayarTıı kuracağı yeni parti etrafında•' dün de. sabah. gazetelerinin neşriyatı az ehemmiyetli olmamıştır. Bu da birkaç bakımdan • böy’edîr: 1 Bir kere muhalefet- mevkiinde Celâl Bayâr’ın vazıyeti, -sonra Celâl Bayar’ın adından muhaliflerin istifade etmek istedikleri yolundaki nejriyat itiba-rile' dünkü sabah '. gazete'eri-hin yazdıkları tekrar bu bahsi ön sıraya geçirmiş oldu.
Dün de yeni parti etrafında daha ziyade tafsilât vermek merak ve arzusu görülü7 yordu. Partinin adı «Demokrat Halk Partisi > olacaktır-Parti merkezi Anlcaradadır • Sonra Halk Partisinde tasfiye yapılacak, Hikmet . Bayur da bu tasfiyeye tabi tutulacak. Yeni partinin ismi üzerinde dünkü gazetelerin istihbaratı ittifak edemiyordu.
Cumhuriyet, yeni parti için .topladığı malûmatı gerçj etraflı olarak vermektedir. Fakat Celâl Bayar Cumhuriyet muhabirine ; sadece ■ pârti’nin kurulmakta olduğunu, şü var-
ki bir kaç-giln/geçmeden taf; s ilât veremiyeceğin'söylemiştir.
Verilen malûmat. daha ileri geçmemektedir. Yeni partinin programını hazırlamakta olduğu ve nihayet bir kaç güne kadar hükümete müracaat edeceği söylenirken bu programın
esasları - hakkında yazılanlar . şimdiye kadar ölan haberlerin’ daha -genişlemiş : şekillerine benziyor.- . ..... ■
“Son Feste,, da Salim Rağıp Emeç
“Son Posta» da Selim Ra-ğıp Emeç de muhaliflerle Ce-: lal Bayar mevzuuna gelmektedir. .'Celâl Bayar' İzmir millet vekilliğinden istifa etmişti. İstifa etti edeli nisbeteu sessiz ve’ .tamamiyle- . hareketsiz durmuştu. Fakat başkaları durmamış. Celâl Bayar, fikir birliği etmesine imkân olmayan bir takım zümre ve neşriyat ocakları için bir istismar vesilesi olmuştu. Celâl Bâyarıh adı bu suretle «bir nevi setir nikabı Tıâline gelmişti. Kıpkızıl bir mecmua» onu yazılar kadrosunun ’ başına geçiriyor, Selim R ağıp, i Emeçin - merak ettiği şudur: Celâl Bayar'bu mecmuaya yazı yazmağı gerçekten vâdetti mi Muharrir bundan sonra bunun... tahlili rile? meşguldür- Ondan sonra Celâl ; dayarın .sön/ günlerde PârtLdışı bırakılmış bazı millet vekilleri -ile birlikte yeni bîr parti kurmak kararından do-layı , da Selim Rağıp Emeç memnundur. Çünkü Celâl Ba- ; yarın bu kararı-, vuzuhsuzluğu 1 aydınlatıyor ve kendisine vu- ı
rulmak istenen|(kızdhk^ ..damgasından " bü bahiste ne kaçlar müdafaa istiğnası içinde bulunursa bulunsun- onu kendi hesabına da, memleket hesabına de kurtarmış bulunuyor. Sözün kısası «Son Posta» ya göre dava bir hüriyet davası ise de, bir de işin, şu tarafı vardır :
«Ufak bir zümre için dava I ortalığı karıştırmak ve bu arada dayanılabilir her kıymeti yıpratmaktan ibarettir. Çe-âl Bayar da bu zümrenin yemek istediği başlardan biri gibi örünmektedir.»
© “Tasvir,, i’a "Körse®,,
“Hürseş,, yei.i partinin adı “Kemalist Demokrat Partisi» olacağını5 yazıvorau. Manisa millet vekili Hikmet Bayürun yeni partiye geçmesi muhtemel olduğunu yine “Hürses» söylüyor. Fakat “Tan,, Halk partisinin tasfiye edilerek Hikmet Bayurun da tasfiyeye tabi tutulacağını yazıyordu. Hikmet Bayur bu tasfiyeyi bekli-yecek mi, beklemeden mi kendiliğinden çekilerek yeni partiye iltihak edecek ?
“Tasvir,, de Ziyad Ebiizzi-’yaıun Ankaradan telefonla bildirdiğine göre partiyi . şimdilik şu dört kişi kurmaktadır: Celâl Bayar, Adnan" Menderes, Fuat Köprülü ve Refik
Koraltan. . Ziyad çok. konuşmuş, fakat Köprülü ile mülakatının . ancak hülâsasını veriyor. O da şudur:. Daha tatmin edecek kadar tafsilât vermek zamanı . gelmedi. Bu da olacak. -
“Tasvir» e göre’de yeni siyasî partinin âdi «Demokrat Çiftçi Partisi,, dir.
©
Zekariya Sertel ve “Sors Fosie,,
Son Posta dünkü sayısının baş tarafında “iktidar ve nüfuz gayrimeşru kazanç vasıtası imiş,seriehası ile bir bahis açmış. Zekeriya Sertel evvelki gün Millet karşısında hesap soruyordu.
«Sön Posta» da bunu tazelemektedir. Lâkin bahsi daha genişletiyor: Rivayet ederler ki, diyor, hüküm'-1 938 ve 939 tarihlerinde vekillik ve mebusluk etmiş bazı kimselerin servetleri hakkında derin tahkikat yaptırmış, merkezi İsviç-rede bulunan -teşkilat vasıta-sile bir listede hazırlanmış, fakat bu liste neşredilmemiş-tir. «Son Posta» şunu da söy-ıiyor: .. .
«Çünkü bu listenin .- neşri dün ve bugün başımın üstünde tuttuğumuz birçok kimselerin foyasını meydana çıkaracak, iktidarın .ve nüfuzun naşı gayri meşru bir kazanç vasıtası olduğu anlaşılacaktır.»
m
3*12-045
YENİ DÜNYA
l
3
SABAHATTİN ALİ
i. T
bir
İHÎ-
Bu gidip gelmeler, üç hafta kadar sürdükten ve Avnİ Akbulut,., hemşe-
Temsilcileri bugün
Millî ekonomimizin inkişafı seyrinde bugüne kadar dev-. Iet sermayesiyle muhtelif istihsâl sahalarına kredi vermek , ve finanse etmek maksadde birçok bankalar kuruldu.
Bugün bu bankalar şebekesine yeni tertip olan Kredi Fonsiye. bankası katılmak üzeredir.
Meclis bankanın ihdas î.ç’n teklif lâyihasını bugünlerde müzakere edecektir. Her .türlü gayrimenkul (arazi, ev,
yapı) üzerinde vâdelerle 23 — 40 seneye kadar) ucuz kredi vermek suretiyle ’ halkın ey, mülk sahibi olmasını sağlıya çaktır.
Banka ayrıca devlet arazî iş’erile de meşgul olacaktır. 1939 danberi artan tedavül hacminin, «inflâsyon» neticesi olarak artan arazi spekülâsyonunun önüne geçmek, bankaya düşen v ızifeler arasındadır.
Müessese bu bakımdan bir
İÇ. HABERLERE
Ankarada bir Amerikan ticaret bürosu kuruluyor
İstanbulda da Beynelmilel Ticaret Odası tesis edilecek '
Ankarada bir Amerikan Ticaret bürosu kurulmaktadır. Bu büro, ithalat ve ihracat işlerinde Türkiye ile Amerika .nrasında mûtavassıthk ve -komisyonculuk yapacaktır.
Diğer taraftan merkezi Paris te bulunan Beznelmilel Ticaret Odası ile irtibatta bulunmak üzere Istanbuîda da bir Beynelmilel Ticaret Odası kurulması kararlaştırılmıştır.
İngiltere ile yeni Ticaret anlaşması Haber . verildiğine göre Ingiltere ile mevcut ticaret anlaşmasının tâdili yerine yeni esaslara dayanan bir başka ticaret anlaşması yapılması daha muvafık görülmüştür, j. Bu maksatla sene başından sonra Londraya Ticaret; Ba-; j>ıkânlığ.t mümessineri-vile- Tica-ret Odası delegelerinden mürekkep bir heyetin gönderil-•’mesi tekarrjir etmiştir. ’■ , Zeytinyağı, r un , tevziatı
Yıınanistana buğday ve hububat gönderiliyor
Amerikan bandıralı Eme-ricoi adlı gemi yakında limanımıza geleıek Yunanistana götürmek için buğday ve hububat alacaktır.
Amerjkadan 50 bin ten eşya ithal edilecek
- Amerikadân memleketimiz için 50 bin ton kadar ithal eşyası gelmesi beklenmektedir. Yakında Amerikaya gidecek olar Bakır şilebi bu eşyadan bir kısmını alarak limanımıza dönecektir.
Bakır şilebi Amerikaya gidiyor
- Bakır , gemisi. Amerikaya sefere hazırlannıaktadır. İhracat emtiasile beraber . tahsile gidecek olan talebeyi götüren gemi dönüşte ithalât eşyasiyie birlikte tahsilleri biten talebemizi de geri getirecektir.
âmme müessesi karakteri taşımaktadır, Müessesederi lüks semtlerin ayarını hedef eden yapı koperâtiflerinin kurulması ve finanse edilmesinden ziyade ‘ elinde mütevazı paraları bulunan küçük tasarruf sahiplerinin kuracakları inşaat kooperatiflerine öncülük vazifesi de. terettüp etmektedir.' Böylelikle halkımızın çektiği mesken yokluğu derdi le azalmış- olacaktır;
Diğer taraftan Kazhçeşme
--........;-------- ---....>
İpek çorsp ihracı meselesi
lngiltereys ipek çorap, ih-racı için şimdiye kadar kimseye lisans verilmemiş ve bu yolda birliklerden hiçbir talimat gönderilmemiştir.
ihraç, havadisi fiyatların artmasına sebep olmuştur. Havadisin, - spekülâsyoncular tarafından çıkarıldığı söylenmektedir.
İngiltere de ipek çorap imalini "tahdit eden kararlarını kaldırmıştır. İhracat ancak bir iki tüccarın ânzî kazançlarına karşılık yerli çorap istihlâkâ-tını altüst edecek ve halkımızın tamanıen aleyhine olacaktır. Ingilterenm daimî müşteri olmasına asla kânı yoktur/ -
Haliç.gibi işçi semtlerinde sıh" hî işçi apartımanları kurarak işçilere ucuz meskenler.; kiraya vermek suretiyle banka kendisine hem sağlam bir irat temin edecek ve sermayeyi temin hususunda ye cmükeffe! olarak- feraında bulunan hakikî müstahsil halk' kütlesine birâmme hizmeti” ifâ etmiş olacaktır.
Banka faaliyeti, esnasında spekülâsyonlara ve * dalavere yapan müteahhitlere kredi vermemelidir. /
Bugünkü Emlâk ve Eytam Bankası, bankanın nüvesini teşkil edecektir... Gayrimenkul kredisi ile meşgul diğer malî mÜesseseleri malî murakabesi altına alacak müessese-nin önünde toprak reform tatbikatı da bir faaliyet; mevzuu olarak bulunmaktadır. Neşriyatımızda sırası . geldikçe müessesenin faaliyetine temas edecekler.
Kazanç vergisi kanununun şimdilik tatbik
... .... ' surauKten ve nvnı rtKuuıur, nemse-
edllmemes. .Stamyor vHerden tedarik etüm diye cebindeki
Ankara, İzmir ve İstanbul. paranın dört yüz liradan fazlasını dok-tiçaret odalarının İzmirde yap-!töi. vİ2İte&ine; tahlillere, filimle» ve fakları devre kongresinde ve ■. iu Iara [ yat!rdlktan men kararlar hakkında go-lD_____
rüşmeler yapmak üzere odaların mümessilleri bugün Ticaret Bakanlığında toplanacaklardır.
Şehrimiz "Ticaret odasını temşilen Mithat Nemli .ve Su-t ad’ Kara Osman dün akşam ekspresle Ankaraya hareket etmişlerdir. Aynı toplantıya' İzmir Ticaret odasından Hak-; kı Balcı ile- Şerif Remzi Re-yent ve Ankara Ticaret Odasın/temşilen de «Vehbi-' Koç i’e Uzeyir - Avundukiştirak etmektedirler.
■ Ticaret.. âlemimizin alınacak ka arları merakla -bekledikleri bu -'toplantılarda, konuşma mevzuu olacak meseleler şunlardır ; • ’ ” :/
Eh- Fransız Ticaret Heyeti Moskova’da
Moskova 2 (A A.)— Bir fransız ticaret heyeti, Fransız-Rus tî'caretmünasebetleri hakkında müzakerede bulunmak iizeıe Moskova’ya, gitmiştir.
Fransız heyetinin, Ruhr ve Rönenyanın istikbali hakktnda-_kjLz.Dİaıi.Iat-ın£ .Rjıg'.rlıülaAjırieıfctrifeC
İtalyan limanları . ROMA 2, (A A.) — Itaİ-yan limanlanma işe yarar bir hale getirilmesi için 100 milyar liret para, ve 7 sene çalışma lâzım gelmektedir. Bu iş içir» İtalya şimdiye kadar. 10 milyar para sarfetmiştİr. İtalya,. yabancı menbalardan kredi elde /edebileceğini- .ümit etmektedir. - - , - -
İtalya - İsviçre hududu
Bern, 2 (A. A.) Öğrendi-.gimg(.gore^muttefik?m^ajgljfe
---—---------------
Kısa Haberler :
Nevyork 2, ( Â.A ) — İngiliz - Amerikan malî ğöiüşmelerinin önünıüzdekH. günler içinde sona ermesi beklenmektedir. Ingiliz maliye . şeflerinden M. Bridğe’in ..Vâşig-ton’a hareketi bu kanaati desteklemektedir. Sanıldığına gö-. re, M. Bridge son " bîr kere daha vaziyeti düzeltmeğe , çalınacaktır. /
Zürih 2, (A. A) '-'-/ İsviçre federal meclisi dün aldığı bir kararla malî araştırmalar. merkezine, _ Ahnan alacaklarına ait tatbikat.^ap’hrken bahka-lardaki,.kasalar : açmak salâhiyetini yermiştir. Bu karar, şimdiye kadar mukaddes tanınan ve' mecburî olan banka sırlarının( muhafazası * - hakkin-
1 —-1939 senesındenberİ kurulan bütün teşekküllerin bir an evvel ilgası ve bilhassa ticarî sahanın 'tamamen hususî teşebbüslere bırakılması.
2 —. Sümer Bank .manı dilerinin . diğer toptancı . ve, pe • rakendecilere de tahsisi, Yerli-malların ilk teşekkülündeki zihniyetle idare edilmesi.
- 3 —: Harbin sona .ermesi dolayısıyla . 510 numaralı;, kararnamenin- ve /Millî Korunma kanununda, bu kararname .ilgili maddelerin kaldırılması.. . . 4 — ithalatçı, ve ihracatı. ı birliklerinin lağvı -
■■ 5 — Birikmiş’ olan dövizlerle, istihsalâtımızi çoğaltacak maddelerin ithali
6 — Takas usulünden sarfı nazar edilerek, dış- ticaretimizde: serbest dövizi‘siste • minin ön plâna; alınması/. -■ ’bakânlığıuca Lazırlanmâkfa olan yergi kanununun şimdilik tatbikatından ’sarfı' nazarla bir- defa da Ticaret odalarının tetkikinden geçiriImes^Cîst.ertnıektedir. ;
ı sonra, bir gün Borlu Hayır sahibi ortadan kayboldu. Otel kâtibine sorunca, '• “Nufus. kâğıdını aldı gitti.,, ybllu kısa bir cevapla karşılaştı. Bir ön.lirayı daha, gözden çıkarıp tekrar ’ baş' vurduğu doktor İrfan, yüzünde o korkunç can sıkıntısı ifadesiyle, ilâçlara devam etmesini ve bir kaç'ay. sonra bir daha gelmesini söyledi’,
Nasıl bir tuzağa düştüğünü yavaş yavaş anlıya n Avni, büsbütün halsiz ve perişan, yatağına uzanıp düşüncelere daldı:
' “Ülen allahın sersem kulu nasıl ol-dir da; basiretin bağlandı ? Borlunun. kır sakalıma mı kandın, tatlı diline .mi? Sen böyle dolaplara girecek • • adam-miydin/ gel geleliin şu kör olası hastalık insana -göz açtırmıyor.;. Aman anam bü sancılar, böyle gelip geçtik;. Çe karşıma azrâil: çıksa medet ya me-lâike diyip .eline sarılacağım. İlâçların da bir’, faydaısnî 'görmedik!’.’ İnsaniyetine kurban olduğum doktorun bir ke-’.e yüzünün güldüğüne raslamadım. Ne gidersin bilmediğin adama? Niğde doktorunun verdiği.mektubu nerelere tiktik acaba? Koskoca profesörü* bırakıp" soyguncuların elinde- kâz gibi yolundun, Avni • Akbulut-, senin ettiğini parmak kadar çocuklar etmez.”
İnleye inleye . karyoladan inip bavulunu karıştırdı, ikiye-katlanmış mektubu buîûûca' cebine" yerleştirdi. Son-tl ra iskemlenin kenarına ilişerek komodinin mermerinde n parasını hesapladı: Oda kirasını haftadan haftaya ödemiş; perhiz . yemekleri pişirtttiği şişman hizmetçiye masrafları günü gününe vermişti. Şimdi {yanında yol parası içinde, yüz yirmi. ■ beş lirası vardı. Böbreğinde: iki. tâşile , kolunu sallaya sallaya. Niğdeye dönmeli miydi, yoksa şu profesörü - bîr‘ denemek daha mı akıl kârı idi.:.- Borlunun hastaneler-için söylediklerini şimdi şüphe ile karşılıyor, "Devletin hastanesinde adamı çoluğa çocuğa doğratırlar mı?-Attı
doğru, oldukça ağır bir eklampsi, ..yani hayale geçirmiştir. Bu hastalığın böbreklerdeki komplikasyonlarını •. -bi-liyocsünuz.. Yani böbrek ensüfisya'nsı.» Yani ademi kıfayesi... Evet 'efendim.. Ama bü aradan’ bu kadar .aylar geçtikten sonra.. Nasıl, efendim? Üç hafta mı? Evet, üç hafta geçtikten sonra bu şekilde egü bir üremi halinde tezahürü tıp literatüründe; pek ender görülür. İnzarı ekseriyetle, vahimdir. Nasıl efendim? Zevcimisiniz efendim? Merak etmeyiniz, geçecek efendim. Hastayı kaldırsınlar.» '
Iki_ hademe, yakardaki nisaiye koğuşundan sedye ile indirdikleri hasta kadını tekrar alır götürdüler. Kocası as.:stanlara ve talebeye sokularak, .«inzarı »vahim/ tabirinin , ne demek . olduğunu öğrenmeye çalışıyor, fakat hepsinden kaçamaklı çevaplar alınca .telâşı -büsbütün artıyordu,.... Nihayet profesöre başvurdu: -
«Ölecek mi!» ' - ' -
■ Öteki, gözlüklerinin arkasında kaybolan. gözlerini karşısındakine dikerek yumuşak bir ses’e:
.«Biz doktor Lir hiç bir. hastadan ümidi kesmeyiz efendim!» dedi.
. Hasta kadının kocası, bu cevabın derinliğini kavramak . istiyormuş gibi düşünceli-ve şaşkın, dışarı çıktı.
.Profesörün gözleri bu anda önün-de beliriveren Avni Akbulut’a ilişince bir şeye.hayret ediyormuş gibi kaşları, yukarı kalktı, alnı buruştu, o yumuşak fakat her şeyden uzak şeşiyle sordu:
«Sizin neyiniz var efendim?»
Avnİ bîr şey söylemeden Niğde hükümet doktorunun mektubunu uzattı. Profesör, her kaşları kalkık ve al-nı. kırışık, zarfı açtı ve içindeki kâğıda şöyle bir göz ge/dırdi. . Altındaki imzayı hatırlamak ister gibt biraz düşündü, sonra haçını salladı ve Avni’-ye dönerek: ,? y
«Peki, ne istiyorsunuz?» dedi.
Hasta hemen - derdini anlatnuya başladı. Cebinden raporları; tahlil neticelerini, koltuğunun, .alündan, sayısı onu geçen röntgen filimlerini - çıkardı. İlk defa nasıl ■ ameliyat olduğunu, son ra. hastalığın nasıl yeniden teptiğini
reCÖdasi Tteİcğe’erinde'n mii -rekkcp bir heyetin gönderilmesi tekârrjir etmiştir.
Zeytinyağı, un ievziaiı
Ayin lû’ undan itibaren vilâyet mutemetliğine zeytinyağı verilecektir.
.. Önümüzdeki: iki ay için nüfus başına ikişer kilo un 'dağıtılacaktır.
kında müzakerede bulunmak tize) e Moskova'ya gitmiştir.
"Fransız heyetinin, Rulır ve Rönenyanın istikbali hakkında-ki planlarını Rus hükümetine tevdi edeceği zannedilmektedir.
Fransız heyetine, Dış İşleri Bakanlığının ticaret dairesi nıüdüıü M. Alphand (başkanlık etmektedir. ■
İtalya - İsviçre hududu
Beni, 2 (A. A.) Öğrendiğime göre, müttefik makamla-n İsviçre İtalya sınırının kontrolünü İtalyan makamlarına tevdi etmişlerdir.
Buhdan sonra vizeler İtalyan konsolosluğu tarafından verilecektir.
DIŞ HABERLER
Almanya ihya olursa?..
Londra 3(H)— İngiliz ve Amerika Fabrikatörleri İsveç-re, ispanya, Portekiz, İsveç ve Amerikaya iltica etmiş Ala-man tabaları elinde bulunan hisse senetlerini spekülasyon maksadiyle satın aimaktadır-4ar.- ' - . . .
■ Ataman sanayilerinden İ.‘ G. Farbeıı, Hermaiın Göring ■Verke ye Krupp'a, ait otan bu hisselerden, Alanıaııya zararsız kurtulduğu takdirde spekülatörler istifade etmeyi düşünüyorlar. -
; . İrsnhlsr İngiliz i tesisatını satın alıyorlar
Tahran 3 (H.)— Amerikalılar tarafından, inşa edilen demiryollaı mı hükümet 2.5()0. 000 Ingiliz lirasına satın almıştır. Şimdi Ingilizler tarafından Iharp. içinde yapılan telefon ı ve telgraf tesisatının da sa-: tın alınmasına karar verilmiş-! tir. Mezkûr tes’sat İngiliz or-• duşuna 1,500.000 Sterline mal İ olmuştu,.
I
Deniz nakil vasttalart üzerinden kontrol kaldîrtlacak
Londra 3 (H.)—17 Müttefik Devletin eksperleri harp içinde deniz nakil yolları üzerine konmuş olan, kontrol ve tahdidatın 2 mart 1946 da kaldırılmasına karar vermiş» lerdir.
Mamafi bundan ________...
bazı kararların ilgası mevzu-
Fransız Altınları
Paris 3(H)— Tedirikte bulunan kâat paraya karşılık olmak üzere Fransız Bankası
evvel de
TiTgetîni^ry®îmfşTîr;sfiTl3u’ karar, şimdiye kadar mukaddes tanınan ve mecburî olan banka sırlarının muhafazası- hakkın-daki nokiai- nazardan vazgeçilmiş olduğunu göstermektedir. ' ■ - '
Londra 2, (A.A.) — lıigi-tere’nin geçen eylüle kadar olan devre zarfındaki dış ticareti hakkında Ticaret Bakam tarafmdkn verilen raporda işaret edildiğine göre,- eylül ayında yapılan ihracat harp malzemeleri hariç olmak üzere 29 milyon 600 bin İngiliz lirasına yükselmiştir. Bu ili-racat, ağustos aynıda 36 milyon beşyüz bin ve 1944 eylülünde de 23 milyon 100 bin İngiliz lirasını bulmuştu.
elinde bulunan 250 ton altın Maliye Vekâletinin emrine tahsis edilmişti. Son rakamlara göre altın miktarı 1327 tona çıkmıştır. Tedarikte : bulunan kâat para 65 milyar franktır.
1iazi'rTâ'önıaRta'(:oıân'jyergi^ili^7:' nûriun'un şimdilikfatbıkâtîri-dan sarfı nazarla bir defa da Ticaret odalarının tetkikinden geçirilmesi. İstenmektedir. -* Ticaret odaları 510. numaralı kararnamenin lağvı hakkında' aşağıdaki sebebleri ileri sürmektedirler; , . .
1 — Kanunen tatbiki' baş-
lar başlamaz derhal isteklerin ve maliyetin tespiti yapılmamıştır. ' ’
2 — Tevziat sistemi sadece bazı maddelere tatbik
edilmiş.ve muhtelif zamanlarda şekil değişiklikleri yapıl-•mıştır. ’
3 .—■' Bakanlık harp yıllan
içinde bir çok kararlar vermiş ve bu karar yekdiğerini bozmuştur. ’’.,:■ . .'
4 İ ktîsadîi ■ devlet - teşekkülleri, mîllî korunma kanunu' haricinde. bırakılmış ve fiatlerini istedikleri . şekilde tanzim. etmişlerdir. ;
5 — Kanntıun verdiği geniş salâhiyetle bir çok tüccar sebebsiz lekelenmiş veya bu korku , ile iş yapmaktan! vaz geçmişlerdir. •
JOHN STEİNBACK Tefrika No. 1
Sayısız silâhta melikler, i
Onun hükümranlığından nefret etmeğe Şi? Ve behi üstün tutmaya T?
Ve onun hudutsuz kudretine karşı '
Göğün ovalarında, SONU BİLİNMİYEN BİR ' MÜCADELEDE i Ona karşı gelip tahtını 'sarsmaya cüret ettiler i ■ Bu savaş kaybedilmişse ne çıkar? '
I Her şey kaybedilmiş değildir: eğilmiyen irade
İntikam hırsı, ölmeyen kin Ve aslî boyun, eğmeyen cesaret.
sa s s
John Sieînbeck — Günümüzün en büyük Amerikan romansılarından biridir. (Doğumu: 1SO2). Eserlerinde daha çok Amerikan ziraat İşçilerinin hayatından, dert-
Mlllton (Kaybolmuş co/met)
Serinden, sosyal müordsle-r-nden bahseder. En büyük eseri oîan -Gazap üzümleri» Bankalar ve malî sermaye tarafından satın alınıp, rna'-klnelerle işletileı. topraklar-
dan açıkta kalan, yüz bin-ferce köylünün uçsuz bucaksız, Amerika'da sefil ve perişan dolaşmalarını anlatır.
Tercümesini sunduğumuz Sonu bilinmiyc-n mücaceiede - İn Dubious Baitle - adlı e-serl de ziraat işçilerinin büyük arazi sahipleriyle mücadelesini aksettirir- Andre Giderin kanaatine göre Jhon Stelnbeck-in bu romanı işçi kitlelerine önderllk'edenlerln psikolojisin! inceleyen en derin bir tetkik' eseridir.
Kent Cumalı
Nihayet akşam olabilmişti. Dışarda, sokakta ışıklar yanıyordu. Köşebaşmdaki lokata-nm neonlu reklâmı,' kesik kesik, bir sıra küçük sıçramalarla yanıp sönüyor, kırmızı ışığının yumuşak aksi Jim Notan’ m odasına doluyordu, Jim, salıncaklı. koltuğunda, ayakları yatak örtüsü üzerine uzalı, iki saattir oturmuş kalmıştı. Hava iyice kararınca ayaklarını yataktan çekerek döşemeye bastı. Ellerinin ayasıyla birkaç defa uyuşmuş bacaklarına
vurdu. . Baldırlarında müphem karıncalanmalar dalgalar halinde inip çıkıyordu. Bir müddet daha öylece oturduktan sonra, kalktı, e'.ektirik düğmesini çevirdi. Döşeli odanın eşyası, abajursuz lâmbanın çiğ ışığı altında ortaya çıktı: büyük, beyaz yatak: beyaz yatak örtüsü; meşeden açık renk yazı masası; havı dökülmüş, eski, takat temiz hali.
Köşedeki lavaboya yaklaştı. Ellerini yıkayıp ıslak parmaklarını saçlarına götürdü. Sonra başım kaldırarak aynada küçük, kül rengi gözlerine baktı. Cebinden tarağını çıkardı. Saçlarını yandan ayırarak taradı. Sırtında koyu renk bir elbise, yakası; açık kiil rengi pazen bir gömlek, vardı. Sabunun ‘havluyla kutulayıp, yatağın üzerinde duran, ağzı açık bir torbaya attı. Torbanın içinde,, bir Gillette marka traş makinesi; - dört çiif yeni çorap, bir başka* kül rengi pazen gömlek daha vardı.
Odanın içine şöyle bir göz gezdirdi . Arkasından kâğıt torbayı ağzını bükerek kapattı. Bir daha aynaya baktı, ve elektiriği söndürüp odadan çıktı. . . ■ ': ' !
Daracık merdivenden indi. Sokak kapısının yanında küçük bir' kapıyı çaldı. Kapı aralandı; İri sarışın bir kadın Jim'i gördükten sonra kapıyı açtı. Kadının ağzının bir tarafında i büyük kahve rengi bir beni' vardı. Gülümsiyerek:
— Bay Notan, dedi.
Jim:
— B.en gidiyorum, deye cevap 'iverdi.'
— Tabi döneceksiniz? O-danızı' muhafaza edeyim mi?
-—Hayır büsbütün gidiyorum'. Bir mektup aldım.
Kadın güvensiz bir edayla: —. Burada mektup almadınız? ' *' ’ •
’ ■ -— Çalıştığım yere geldi. Tekrar gelmiyeceğim. Bir haftalık borcumu peşin ödemiştim. (Devamı var)
fâ r f ri'd t>İ fe'r
için . söylediklerini şimdi şüphe ile karşılıyor, “Devletin hastanesinde adamı çolıığa çocuğa doğratırlar mı? Attı köpoğlu köpek!,, diye kendine cesaret veriyordu. . '.. _ . . '
Hemen erte's’, gün hastanenin yolunu futtu. Elindeki mektubu önce kapıcıya, sonra koridorlara rasladığı, doktor mudur, kademe mi belli olmı-yan beyaz gömlekli ■. bir kaç- kişiye gösterdi. Nihayet “Bevliye,, kliniğinin önünde sıra bakliyenleriri arasına karıştı. Etrafında şahirli, köylü, kadın, erkek, yaşlı, genç bir çok insanlar, ellerinde birer kâğıtla, başkt servislerden gönderilmiş dar ve kısa pija-mah hastalar, koridorun bîr başından öbür başına apış■■' apış gidip gelen delikanlılar vardı. Öğleye kadar bir kenarda durdu. Doktoru yalnız görüp mektubu vermek istediği: için ortalığın tenhalaşmasını. beklemeyi muvafık bulmuştu. Kapının önündekileri teker teker içeriye bırakan hademeye bir kaç. kere sokulup, doktorun 'yanı kalabalık rftı? diye , soracak oldu, fakat öteki cevap olarak: “Numara aldın mı?» diyince elindeki mektubu gösterdi, “Hususi konuşacağım!» dedi,. Hademe Avni Akbulut’un bütün ümidini bağladığı mektubu bir. göz bile atmadan onu eliyle kenara, itti :
“Bekle öyleyse, çıkarken yanma sokulabilirsen verirsin!,,
Orada durdukça bazı beyaz gömlekli asistan,ve doktorların, sıraya filân bakmadan, hastalardan tanıdıkları her hangi birini arkalarına takip içeri soktuklarını gören Avni, açıkgözlük ederek bunlardan birinin peşine takıldı.) içerde oribeş, yirmi kadar.de-likadlr-ile iki kız'vardı. İkisi de gözlüklü ve kısa boylu olan kızlar, orta yerde bir hastayı muayene eden küçücük, sıska, buruşuk yüzlü, kır bıyıklı bir adamın etrafında dönüp ağzının içine bakıyorlar, delikanlılar kendi aralarında konuşup gülüşüyorlardı.’ Profesör olduğu anlaşılan . ortadaki sıska adam, camları pajadıgı için gözlerini göstermiven kocaman gözlükler I rini bu gençlere dikerek!
I “Bakınız hanımlar... : Zahmet öl-! m azsa siz de bakınız efendiler... Bu ! hasta bayan, bir müddet evvel lohu-| salık sıralarında... Nasıl, efendim.? Doğumdan önce mi ■ başlamıştı?... Evet | efendim, şu halde hamlin sonlalına
’tîce’.erîhîjTkoltüğüriuff-taltındart,sayısı onu geçen röntgen fİlimlerini -çıkardı, ilk defa nasıl ameliyat olduğunu, iŞon ra hastalığın nasıl yeniden teptiğini saydı döktü.
■ Bu sırada doktor muslukta ellerini yıkıyor, ispirto ile oğuşturuyor, beyaz bir havluya- kuruluyordu. Onun kendisini pek can kulağıyla ■ dinlemediğini farkeden Avni şimdi asistanlara, talebelere dönmüş, hikâyene devam ediyordu. Sözünü tamamladığı zaman doktor da gömleğini çıkarmış, beyaz sadakor ceketini giymişti. Başasistana dönerek sordu: :
«Neymiş?»
öteki bir kaç doktorca kelime mırıldandı ve {ilimlerden birini uzattı. Profesör az önce yıkadığı ellerini kirletmemek için filme dokunmadı, asistanına tutturarak gözlerini büzdü ve dikkâtle baktı. Sonra Avni’ye dör.dü : . ... > ; .:
«Böbreğinizde taş var.»
«Biliyorum efendim.»
«Aldırmanız lâzım.»
«Başüstüne efendim.»
- «Ama hemen ameliyat olmalısınız. Her geçen gün sizin için tehlikelidir.» «Hemen olsun efendim. Emredin bu günden yatayım.»
Profesör karşısındakinin ne demek istediğini ilk anda anlıyamamış gibi başını arkaya atarak bir an düşündü, sonra baş asistana dönerek:
«Bizim serviste boş yatağımız var mı?» diye sordu. . , '
«Hiç yok efendim.»
Avni atıldı:
«Bir kaç gün beklerim, belki o zamana kadar boşalır.»
Asistan cevap verdi:
- «Zannetmiyorum, yakında çıkacak hastamız yok. Sonra bir çok da sıra bekleyen var.».
Profesör kapıya doğru yürüyerek ilâve etti: . i
«Siz bilirsiniz, fakat hastalığınızın beklemeye tahammülü yok.. Hemen bir hastaneye, yatıp taşları aldırmaksınız.» • ■
Bunlarrsöylerken kapıdan çıkmıştı. Avni’nin cevabını beklemeden koridorda hızla yürüdü gitti. Talebelerle asistanlar da arkasından odayı boşalttılar. Avni elinde raporları, filimler! ile orta . yerde kalıverdi. Bu sirada içeri gelip ortalığı düzeltmeğe koyular, o kapıdaki hademe, onun hâlâ onu odada dikildiğini görünce :
(Devamı var)
Bugünkü dünya ne halde?
'. Huzdısuzluk, emniyetsizlik ya'nız Tü.kîyeye mahsus değil, bütün bünyayı sarmışı bütün dünyayı sardığından dolayıdır-ki bizde huzursuzluk içindeyiz. Daha altı ay evvelisine gelinceye ka dar faşizmi ezmek ve demokras yi kurtarmak için bir safda muharebe öden mil.et’.er, bugün ayni faşizmi kurmuş olan kara kuvvet.er tarafından bir emniyetsizlik ve tehlike havası içme atılmış bulunuyorlar. Bugünkü halimizi anlatmak için küçük bir fıkrayı şuracığa kaydedelim: On sekizinci asırda ya-amış pacifiste (barışçı) bi. Ingiliz diyor ki: Köpek yavrularını bir torbaya kapayın. Torbayı sıkıca sallayın. Duydukları rahatsızlıktan bu hayvancıkların sinirleri o derece bozulur ki birbirlerini ısırmağa başlarlar. Fakat torbayı sallayan eli ısırmak ® hiç birinin aklına gelmez. İşte, zalim faşizmin kalesini yıkmak ve yeni bir adalet dünyası kurmak’ sevdasiy’e car. vermiş olan milletler daha evlerine veni dönmüşken onların şimdiki hâlini yukarıdaki fıkra lâyı-kiyle gösteriyor. - ■
Kendi zümı» menfaatları, sınıf roenfaatları uğrunda dünyayı kana bulayan finâns enternasyonali, cüziyetlerin kara enternasyonali yeniden bir üçüncü dünya harbi haziılamakla meşguldürler. Kendilerinin imt.yazlı sınıf ve kilise menfa-atlarını kurtarmak için harpten başka çareleri , olmadığına inanmış görünüyorlar. Almanyayı yeniden bir tecavüz kuvveti haline getirmek, sanayimi tahrip ettirmemek yolunda milletlerarası yüzsek finans mahfillerinin gayreti, Avrupanın garbinde yeniden bir dörtler bloku ihya etmek maksadile Ingiliz diplomatlarının sonsuz faaliyeti, bunu gösteriyor. Ingilte.e Haric.ye Ijlezaıeti-nin 1936 danberi Papalığın nufuzu altına düşmüş olduğunu pek' iyi btLyoıuz.' Ayni makamın Amerika politikası üzerinde nasıl hâkim olduğunu da herkes bilir. î ■
Cümhurıeisî Roosevfe't’in ölümü ile bu kara kuvvetlerin serbestçe 'çalışmalarına müsait geniş bir meydan hasıl.oldu. Diğer taraftan ayni kuvvet.er Japonyayı Asyâda yeni hir tecavüz unsuru oiara.khazirlamaktalar.Roossvelt'in ölümünden' sonra b.rçok alâmetleri gö.uıen bu politika değişme halı ve Japonyanın yıkılması ile uzak şarkta ve Çin üıkesı ıç.nde kendisini göste.en alâmetler, .Sovyet bmiğınin: ga.p mem.e.»et.en'ne kanji taşımakta olduğu e.nn.yers.zliğı son oeiece arttırdı, - boy.ece ■- mıı.et.e. a, ası umumî vazıyet Ç°x ge.g.n.e^uıştır. ‘I ru.uaıı m gaçe.ı hafta zar-fınaa İran etmiş ;olduğu bu kaç soz bu ge. ğtn.i-ğın çabuk zan oımây-cağmı. au.atıyor, Luadıâ konle.aus.nda tesb.t u.uuaıı KUv»eç tec.ubes.ni daûa geniş m.i.-etjsra.as. bn aem.n. u^e.ıüe nakletme.» .st.yur. be.ı.u’ue açga vu.u.an maksat
4 sene içinde işler iki misli artacak, fakat gündelikler 2 milyar dolar azalacak •
Nevyork 2, (A A.) A-merika’da gelecek sene 7 milyon işsiz ve aralık ayından itibaren de bir milyon grevci bulunacaktır. Harpten sonra maruz kalacağı kaçınılması güç sınaî karışıklıklara karşı lk defa olarak son derece güç bir mücade’eye girişecek olan bu memleket için en fer na ihtimallerden biri de bu-dur.
Resmen tahmin edildiğine göre 7 milyon kişi işsiz kalacaktır. Bir kaç zamandanben bilinen bu tahmin gizli tutulmakta idi.
Ticaret bakanlığı sekreteri M. Henry Vallace iş verme komitesine verdiği bir raporunda bu meseleden bâhs etmişti. . Bu rapor Başkan Tru-man’a verilmeden evvel; yar yınlanmıştı.
Raporda tahmin edildiğine göre, ge’ecek . dö.t sene zarfında iş sayısı eskisine ıia-
zaran iki misli artacak fakat buna karşılık gündelikler ve gelirler, geçen sene yüz doksan dört milyar dolara varan millî ge'ire nazaran iki milyar dolar azalacaktır.
Şikago 2, (A.A.) — Konserve fabrikalarında ve mezbahalarda çalışan ve ücretlerinin günde iki dolar arttırılmasını isteyen 100.000 işçi bir grev ihtimali üzerinde konuşmak ve karar almak üzere bir toplantı yapmışlardır;
Gelen ilk haberlere göre, i çilerden ezici bir çoğunluk g.ev lehinde bulunmuştur. Küçük sanayide çalışan işçilerden yüzde 94 ü bu karara iştirak etmiştir.
Detroit 2, (A.A.) — Kayda değer bir nrt'ceye yaramadan sona ermiş olan patron ve işçiler konferansının ‘muvaffakiyetsizliği, kongrede, grevle: e karşı bir kanun çıkarılması nakkında yeni taleplere sebebiyet verecektir. ,
• Sanfıransısko, 3 ( R )— Cavada yerli hükümet, kuvvetleri bütün demiryolu hatlarını ve bütün telgraf ve telefon merkezlerini- son hücum-iarile zaptetmişlerdir.. Yerli kuvvetlerin son tat iyesi muvaffakiyetli neticeler vermiştik. Bu. tabiye ile, yerli kuvvetler evvelâ Ingiliz’erih şehirleri ve köyleri işgal etmesine müsaade ediyorlar veşe-hirin cenup kapılarında top’a-nıyorlar. tngilizler m uy af fak olduk diye başka yerlere hücuma kalktıkları zaman onların bıraktığı şehirleri tekrar işgal ediyorlar.
Gerek saylavlar meclisinin gerek ayanın tali komisyonlarında, hükümet hakemliğinin mecburî olması hakkında yapılan teklifler İncelenmektedir. Bununla beraber Başkan Truman ile İş Bakanı Sche-vellenbach’ın, kararlara bir mecburiyet mahiyeti verilmek sîzin uzlaşma usulünün tensi-kihe taraftar bulundukları zannedilmektedir.
ingiliz. kuvvetlerinin çıkarılması isteniyor
Kahire, 2 (A. A.) Mısır maliye bakanı dün akşam hükümet başkanına bir muhtıra vermiştir. Burada söylenildiğine göre bu notada Nokraşî Paşa’nın derhal İngiliz dışişleri bakanı M. Beyin ile temasa geçip şu noktalar üzerinde tam bîr teminat alması isten? oektedir: ,
1. —’ Ingiliz kuvvet'erînin geri alınması. .
2. — Sudan’ın Mısır'la birleştirilmesi.
Nota,görüşmeler için mümkün olduğu kadâv yakın bîr tarihin tesbitini de istemekte dir. ' • •
Dün başbakanNokraşi Paşa ile diğer partilerin şefleri sarayda toplanmışlar ye uzun uzadıya görüşmelerde bulunmuşlardır. Verilen bir karar üzerine sah günü 18 devlet adamından kurulmuş olan komisyon toplanacak- ye meseleyi inceliyecektir. Bir cinayete kurban gitmiş olan Ahmet Mahir Paşa tarafından kurulmuş olan bu komisyonda 4 esri başbakan bulunmaktadır.
tinin bir teşebbüs
Budapeşte 2, (A Â.) — Ma-caryhükûmeti, Budapeşte’deki müttefik komisyonu ile mutabık kalarak, İktisadî müzakerelere başlamak için İsviçre Federal B ürosuiıa- müracaat etmiştir.
Diğer taraftan Başbakan Renner’in, Avusturya hükümetinin macar hükümeti ile olan İktisadî münasebetlerini yeniden kurmağa hazır olduğuna dair yaptığı beyanat ü-zerine, ilgili bakanlıklarda bu husustaki ilk hazırlıklar başlamıştır.
Rusya d ışı nifak i erme-niler istcrlerss Rusya-da yerleşebilecekler
Paris, 2 (A.A.) — Sovyet radyosunun bildirdiğine göre, ■ halk komiserleri konseyi özel bir kararname ile dünyanın ■muhtelif yerlerinde bulunan ermenilere arzu ettik’eri takdirde Rusyada yerleşmek hakkını vermiştir.
Macar dışişleri bakanı
Londra 2 ( R ) -- Macar dış işleri bakanı Tildy maiyyetils beraber Prağa hareket etmiştir. ; Tildy geçan hafta parlamentodan , Slovakyadaki Macar azlıkları için 1 Çekoslovakya ile anlaşmaya varılacağını umduğunu söylemiştir.
Yunan takımı dünkünden daha İyi bir; oyun çıkarmasına rağmen yenildi
Enosis takımı dünaü kar-[ akrobatik ka'ec.si bütün se-şılaşmasmdaa sonra bazı spo. [yuçilerin takdirini kazanmış-
Hakkı kuvvetle istihsale,,çalışanlar nazilige mâ| edilecaklsrdir-ikinciseçmehler kahye içiyorlar-ıtkaüt sandığı olan Millet Meclisi r ..............2,2 .11
den çıkarılmış, bay radarla | segime haşlandı.
Rey sandığı dün akşam muhafaza edildiği yer-
Bahçede yer alan bando- leri cezaî kayıtlarla menedil--şile miş kimselerdir. Şu halde bu hâdisn tek partili bir rejimi
nun çaldıği istiklâl mar;
maraya g
On b'eş ğündenberi şehrimizde bulunan Berar Prensesi ve son Halîfe Abdülmecidin kızı Dürrüşebvâr bû akşam eks pre sle Ankaraya gidecektir.
Doğduğu şehiri özlediği için Türkiyeye geldiğini söy. liyen Prenses, şehrimizde kaldığı müddetçe Cumhur Başkanı İnönünü ziya:et etmiş ve kendisine Savarona yatında bir ziyafet çekilmişti.
Prensesin Ankarada ne kadar kalacağı belli değildir. Ankaradan .Suriyeye geçecek olan Prenses bu seyahati bir ’ akrabasını ziyaret maksadile-yapacağını evvelce bildirmişti, büriyeden doğruca Hindistana döneceği sandan Prensesin, yolculuğunu Kahireye kadar da uzatması ihtimalinden bahs edilmektedir.
Malûmdur ki Osmanlı hanedanı mensuplarından kadın ve erkek cümlesinin Türkiyede ikamet eri .ebediyyen yasak edilmişti.
Araba ile Tranvay çarpışması
Saraatyada fırıncı Melımed in yanında araba' sürücülüğü yapan Angilo adında biri, evvelki gün 1569 numaralı araba ile Kocanıustafapaşa cad-. desinden geçerken, 2991 sayılı vatman Ahmedin idaresindeki tranvayla çarpışmıştır.
Araba parçalanmış, arabacı Argılo muhtelif'yerlerinden ağır surette yaralanmıştır.
Yaralı Cerrahpaşa hasta-hanesine kaldırılmış, tahkikata başlanmıştır.
İhtiyar bir kadın merdivenden düştü
Küçükpazarda Hacıkadın mahallesinde Darülhödır sokağı 1-3 numaralı evde o-turan 85 yaşlarında Azime adında bir kadın, evin; üçün-
■ >,
fırida irau etmiş-olduğu bnkaç spz bü"ğe7g5nT-ğın çabuk . zan öımay-cağaıı. . (iu.at.yo,-, Lv.ıd.a konie.aı.s.nda tesb.t o.Uıian KUv.ec tec.ubes.ni dafla ge.uş m.he.-.e, a.as, b.r zem.n. u~e.ıi.e naK-letme- .si.yo.-. be.i.oue aç g^ vu.u.ân massat Moş.rovr (-e..et - auauı.a.ı.u ,(cı ı-vagıosa.moıi,
Yunan takı m iünkiin d e -fdâhaifyi W ı r oyun çıkarmasına rağmen yenildi

ikinci seçni ehler kâlıy e içiy orfar-Tekatit sandığı olan Miiiet M selisi
Enosis takımı . dünaü karşılaşmasından sonra bazı spo. , .. muharnr.e.inin zayıf bir takım
Fransa ve v.nuea ıba.et mu te.ek b.. cepnemnj..
• v . oıarak hukum ve.me.e.ını sa-
ekse-.yec basK.s.a.tu.a almaK ıu>. Ş.mdi luosyo.
lıumanın aa.ıa uog.usu onun a.kas.ıiuan yu.u-mezıe oıan yen. ra^.sı.fcUvvec.e.'.n maksadı oov-ye.[.e»'i, bır.eşmış mıı.et.e.’ cepaesı karşis.na çıkarıp ekalliyete düşürme.ctır.tsu yanlış politikanın sonu ûovyet.er Birliğini infirada sevkeder. Birinci dünya harbinde Amerika infirada çekilmiş : olmakla beraber gaiip devletler bir Ve. siy muahedesi yapabilmişlerdi. Fakat bugün 3ovyet.er birliği infirada çekilirse yeni bir Versay yapılamaz. Dünya iki hasım cepheye ayrılır ve üçüncü dünya harbi başlar. I4te vaziyet budur. Bu tehlikeyi Çunkingdeki müşahede mevziinden görmüş olan Amerikanın sefiri Mister Hurley hükümetine verdiği- istifanamesinde bunu açıkça ifa-
■ de ediyor. Sefirin hükümetine gönderdiği bu tarihî vesika, bir ithamnamedir. Gizli diplomas:yi, çıkacak yeni harbin yegâne mes'ulü olarak gösteriyor. Öyle bir ha.-p ki Mösyö Hûrley’in işaıet etiiği gibi bu sefer garp medeniyeti denilen nizamın tamamen harap olmaşiy.e nihayet bulacaktır. Millet eri yeniden harhe sürmek isteyen-
- lerin bu arzuları açıkça görülüyer. Fakat açıkça gö.ü’.en birşey daha var; Milletler harpten nefret ediyorlar. Onların bu duyguları gayet tabiidir. Mösyö Çö, çil, işçi husûmetinin politikas aleyhine vermiş olduğu son takrirde Ingilte.ede geniş halk yığınlarının ne istediğini anlatıyor:Harp • sanayiinin sulh sanayiine tahvili, silâh altında -durmakta olan asker.erin hemen evlerine dön .mesi, yıkılan evlerin yeniden, yapılması... Onlar sulh, ve sükûn iç.nae ekmeklerini kazanmaktan başka birşey istemiyorlar. Ame. ikadaki halk yı ğınları da ba,k şey istemiyor. Avrupanın perişan, aç miliet.eri ise harpten bahsolunmasına
■ katiyen razı olamazlar. Eri başta Fransızlar olmak üzere - işte milletler, bu halde..,' Üçüncü dünya harbinin olmasını bekleyenler de boş ye re'kendilerini aldatmakta..
YENİ DÜNYA
balarımızda e.ıder gö.üen e-nerjik ve teanİK bir oyun.» butun seyuCûerm taKdirin. Kazanmış, maa.esef Feridun Kılıç in verilmemesi icab eae.ı bir penaltıyla haksız bir mağ-lûb.yete,.düşmekle beraber, bütün spor sevenlerin takdirini kazanmıştır.
Evvelki- günkü maçı idare eden Şazi Tezcan’ı iyi idaresinden dolayı tebrik ederken Feridun Kılıç’a da bilhassa böyle haricî temaslarda’ kararlarında çok dikkatli olmasını hatırlatmakla sporumuza yardım etmiş oluruz.
Enos’s: Devolinyas — Pa-padopulos, Gasparis—- Spiri-, ais, Canetis, Maginös — Mar-kopulos, Yalamid:s, Mavropu-los. Nikolaidis, Kondo’.emis.
Beşiktaş : M.'Ali —• Yavuz Vediî — Hikmet,' Hristo, Ça-çi — Vecdi, Şükrü, Kermi, Şe-ef, Faruk.'
Hakemler: Feridun Kılıç Şazi, Sami. -
Beşiktaş takımında Ömer, Hakkı ve Hüşeyinin yer almamış olmasından dolayı Beşiktaş beklenilen oyununu gösterememiştir. Enosiş ise dün-(ü oyununda ■ kat ve kat üstün teknik ve enerjik bir o-
akrobatik ka'ecisi bütün seyit çilerin . takdirini kazanmıştır. Kendisi ilk devre sonlarında güzel bir. kurtarış ne-c.cesnue sakatlanarak oyunu cer-etmiştir. ;
Birinci devre 0 — 0 netice enmiştir.
; İKİNCİ DEVRE
. ikinci devıe Beşiktaşm üst üste, yaptığı tehlikeli akınlar Enosıs müdafaaıının güzel tak-diği karşısında neticesiz kalıp oyun havadan oynanıyor ve sahalarımızda ender göıülen güzel kombinezonlarla kaleden kaleye akınlar teati ediliyordu.
15 inci dakikada Enosiş takımı,” takımlarının sağ açığı aksadığından dolayı değiştir; mek mecburiyetinde kaldığını gördük, * ’ .
Rey sandığı dün akşam muhafaza edildiği yerden çıkarılmış, bayraklarla süslenm.ş olarak ' Beyazîftari univeıe.te' konferans salonuna getirilmiş ve teftiş heyeti tarafından kontrol edildikten sonra, mühürlenerek- reylerin atılmasına başlanmıştır. Rey sandığı yanında, teftiş hey eti ede-bir
üyelerine daimi kontrol bilmeleri için muayyen yer almıştı.
Seçim teftiş kurulu
Karaborsacı sinema artisti
Paris, 2 (Radyo) •—- Nazi şerlerinden Otto Abetz'in met.esi olan meşhur sinema artisti Dita Parlo Pariste tevkif edilmiştir. Aktris karabor Sanın en meşhur ajanlarından biri olan Fochs'uı. yardımc sı idi. Örerinde 800 milyon frank bu lunmuştur. BundanbUşka özentide 27 kratilk biı pırlantadan maada »yüzlerce küçük büyük taşlaı bulunmuştur. Paris mahkemelerinde hain sıfatile tnahkeme edilecektir.
20 ncî dakikada Şerefin kaçırmaması lâzım gelen bir j voleyi avuta5 attığını ve 2 5. inci dakikada hakemin düdüğü île herkesin hayreti mucip olan penaltı Şükrünün enfes bir şutiyle gole çevirdi.
Bu gol Enoşis takımını harekete getirdi ve arka arkaya Beşiktaş kalesine güzel kombinezonlarla akınlar yaptığını, fakat vaktin gecikmiş olmasından en az, beraberliği yapabilmek imkânım bulamadıklarından dolayı bütün ^akımın yorulmuş ve eksik o-yunla, hemen-hemen bütün [an Beşiktaş takımına böylece oyun müddetince Beşiktaş'a ..endi oyununu kabul ettirmiş ve sağlı söıiu. yaptığı akınlar-a Beşiktaş ka.esmi tehlike altında bırakmıştır.
Hakemin bütün oyun müd-detirice karaısız ve yanlış ha-■ .eketle.-i büyük zevkle devam eden maçın “seyrini değiştirmiştir. ■
İlk devre ' Beşiktaşm Şük-rüşü Çok çalışmış,, fakat Eno-s'S'iıı Sistematik defansı' karşısında net'ceSÎz kalıilıştır. Bilhassa fevkalâde güze! öynıyan
başkanı sıfatile vali ve belediye reisi Lütfi Kırdar seçimden evvel, ikinci seçmenlere hitaben bir tebliğ . neşretmiş ve adaylık için müracaat edenlerden kanunî şert ve vasıfları haiz olanların isimlerini bildirmiştir. ’..- 5
Millet vekili namzedleri sabahın erken saatinden ..itibaren seçim salonu etrafında propagandaya başlamışlardı. Bir kısım namzetler avlusuna konmuş olan kürside/ halka hitaben nutuklar söyliyorlardı.
İlk Reyler
Saat 9,15 de Beşiktaş i-kinci seçmenleri üzerinde "hususî araba, yolcu almaz,, levhası asılı iki • tramvayla gelmişler ve seçim salonunda yerlerini almışlardır.
mağlûp olmaları oyunu neticelendirdi,
ÖZDEMİR
Ankara at yarışları
Ankara 2 —(Yeni Dünya) Sonbahar at yanşlaıı bugün yapılmıştır.
Birinci koşu yapılmftmış-t!r>. . ' ‘ T .
ikinci koşüt Fettan birinci, Gelincik ikinci. Ganyan 180/ plaseler 105, 105i J ‘
Üçüncü koşul Miria birinci 2)5, .1
Dördüncü koşu:. Kovboy birinci, Yunt ikinci. Ganyan 225,. plaseler 145, 183.
- Beşinci koşu: Fışfış, . juan, Çağlayan. Ganyan plaseler 200, 410, 193.
Çifte bahis 10 lira.
İkili bahis 58 li ra 65 ruş vermiştik.
Don
549,
ku-
.Nam BAoIMEVİ
Hakkı Oynanıyor
Beşiktaş kaptanı Hakkı bir kalp krizi geçirdiğinden doktor oyun oynamamasını tavsiye etmiştir.
. Hakkı bir müddet maçlara çıkmıyacaktır. Şifalar dileriz.
■ y • '■ ' -.V - ■ ■
Bahçede yer alan bando; r.un çaldıği istiklâl marşih seçime başlandı.
Bandığa ilk evvel tam saat 9,33 da Fatih ikinci seçmenleri taraflndan atılıhıştır. Bu sırada dışarıdaki kürsüden namzetler nutuklar vermeğe başlamışlardı. Meydan karşısındaki 2(5 numaralı evin pençe, esinden baş öğretmen Adi Ü.kü boru ile halka,
“İkinci seçmen! Oyunu partili arkadaşına, Arif Ülkü ye ver.,, diye durmadan propaganda yapıyordu.
Kara nakil vasıtaları cemiyetinin reisi Senibi, Yürüten de salonun bulunduğu sokakta 16 . numaralı evin
penceresine yerleştirdiği hoparlörle:
-, . — Sayın ikinci seçmenler I Reyinizi Senibi Yürütene veriniz., diye bağırıyordu. ’ ' ■Bütün gün halk arasında en kuvvetli namzetlerin, Vasfi Aktik, Zühdü Çubukçuoglu, Mekki Hikmet Gelenbeg oldukları söyleniyordu.
Fakat bütün bu rivayetlere rağmen yukarıda da yazdığımız gibi 33 ikinci scçriıe-cuk da bflir' ’ nin reylerini kullanmaması neticesi olarak seçim çarşan-bu günü saat 16 dan sonra tekrar edilecektir.
Hoparlör önünde propaganda
Hoparlörlü kürsiye Şair Asaf Halit Çelebi lan söylemiştir :
“Aziz vatandaşlarım 1 Ben halk içir, den çıkdım, ancak sizin aranızdan halkın teker teker arzusiie rey kazandığım taktirde seçilmek islerim. Burada beni sçmek hakkı verilmiş oıan kimseler mahdut bir zümredir, bîr ekalliyettir, mens.ub olmadığım bir fırkanın azalandır. Fırkalarının disiplinine göre, kendilerinden olmâyanlanseçme-
Ieri cezaî kayıtlarla menedilmiş kimselerdir. Şu halde bu hâdisn tek partili bir rejimi olan- bu memlekette iş başında bulunan tek part> tarafından göz boyamak için tertip edilmiş bir oyundur.
Belki ikinci seçmenler ara-sındada demokrasi hidayetine erişebilecek olanlar vardır. Ben burada halk fırkası men-şuhlarına değil, demokrat dü-şünce’ere alışabilecek olan vatandaşlarına hitap ediyorum.
Uygurcclarla dil Değiştirmek
Size eski yararlıklarını,ken-ağızlarından menkul reva-
yetlerile hamiyetlerini sayıp döken ve timar, zeamet, arpalık gibi bir beylik hakkı istiyenleri, meb’uslvğu bimevi dere beylik imtiyazı şeklinde göstermek istiyenleri gördük ve duyduk. Boğazları yırtılarak, hamiyeti kendi . aralarında bile paylaşamayan hasut, egoist propagandacıları gördük ve dinledik.
Bu şartlar altmda meb’us seçilemeyeceğimi biliyorum. Bunu beş yaşındaki bir ço-
di
çıkan
şun-
Egoist düşüncelerle böbürlenenler, halckı .kuvvetle istihsal edilece.c bir imtiyaz gö-ien.er, başkalarının tıkir ve spz hürriyetlerine tahmil ede-uuyece.( olanlar kim olurlarsa o.sunıar, nazıliğe mal edileceklerdir . hur, demokrat insanlık bugün zincirlerini kırmış, egoısc ve kan ıçm nazılıği ezmiş, ı>ır kaç kişinindi men-îaatı uğuruna butun insanların çektiği ceraya nihayet vermiştir.
İrkçılık ve turancıhğı şimdilik dilimize hasretmek isteyenler var. Tat a: çalar ve ;uy-du, çalarla güzei dilimizi zorla değiştitrmek, bütün halka zorla değiştirmek, bütün halka zorla belletmek istiyenler'var Evlâtlarımızı başka bir millet-
Küçskpazardâ~~'Hâcıkadın mahallesinde Darülhödır sokağı 1-3 numaralı evde o-turan 85 yaşlarında Azime adında bir kadın, evin üçüncü kat merdiveninden düşe-rex ağır surette yaralanmıştır. •
İhtiyar Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
Sarhoş şoför Elektrik direğine çarptı
- Evvelki gece. Niyazi, Rıfat ve Ali adlarında 3 arkadaş, beraberlerinde Aliye, Fahrîye ve Melâhat adında 3 kadınla Farlarda eğlenmişler ve sabaha karşı şoför Ahme-.din idaresinde 2503 sayılı taksi otomobili ile Taksim Büyük-dereye doğru gezintiye çıkmışlardır.
Şoför Ahmet fazla sarhoş olduğu halde direksiyona o-turmuş, otomobil Şiş iye geldiği zaman şoför uyuyakalmış ve araba hızla bir elektrik direğine çarpmıştır.
Bu mçsademe neticesinde Rıfat başından ağır, şoför Ahmet ve kadınlardan Aliye de hafif surette yaralanmadır.
Yaralılar hastaneye- kaldırılarak tahkikata başlanmıştır.
denmiş gibi uydurma dille bizden ayırmak isteyenler ve bunu hükümet otoriteşile zorla yaptırmak istiyenler var, bütün bu yaraları sizde görüyorsunuz.
Müteakiben kürsüye gelen Nazmi lyidoğan başka namzetler gibi gazetesi ^olmadığı için propagandasını yapamadığını, ikinci seçmenlerin adayları tanımadığını söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
’ — İçerdeki salonda Vali ve diğer ileri gelen'erin çevirdiği bir kürsü var, eğer konuşacaksak, biz orada konuşalım. Gazete dağıtmak, beyanname dağıtmak suretile yapılanlar, kötü propagandalardır.