1946 Ekim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1946 Ekim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar:
Yakında çıkacak günlük siyasî gazetemizi bekleyiniz.
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sayı 9
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
26 Ekim 1946
Sendikaların resmen tanınması lâzım
Memleketimizin belli başlı sanayi merkezlerinde, bir kaç aydanberi yeni cemiyetler kanunu hükümlerine uygun bir tarzda işçi sendikaları kurulmakta ve faaliyete geçmekte olmasına umumî efkâr yakından ilgi duymaktadır. Hareketin, beklenmedik, bir sür’atle gelişmesi, Emekçiler sınıfının teşkilâtlı bir uzviyet haline gelmesine ne büyük bir ihtiyaç bu lundıığunun parlak bir delilidir
Emekçi kardeşlerimizin dağınıklıktan kurtulmak hususunda gösterdikleri uyanıklık, bıı verimli gayretlerin gittikçe daha sistemli şekiller almasıyle, sendikaların gittikçe daha geniş yığınları içlerine almağa, ve şimdiki mahallî teşekküllerden en yüksek bir millî teşkilât bünyesine kadar ( rişıueğe muvaffak olacaklarında şüphe bl rakmamaktadır.
Bu iç imal gelişmenin, bütün milletimiz Jçiıı, ne kadar sevinilecek ve övünülecek bir hâdise olduğu meydandadır. Dörtte bir asra yaklaşan bir za-uıandanberi sağlamlaştırmağa uğraştığımız, millî istiklalimiz kakımından, bunun değer biçilmez bir kazanç olduğunu her vatandaşın kolayca idrak edebileceğini sanıyoruz.
Bir millet fertlerinin teker teker, insiyaki bir tarzda, bir gayede birleşmeleri iyi bir şey olmakla berab'r, muayyen bir millî gayeye ulaştırmağa yetecek, sağlam bir istinatgah teşkil edemez. Bunun için birbirlerine sıkı tesanüt bağlarivle perçinlenmiş içtimai ve İktisadî tabaka ve zümrelerin mevcudiyeti şarttır.
Ceniş halk kitlelerinin sınıf ve meslek teşkilâtlarında b:rle-şerek, memleket mes’elelerini muhtelif zaviyelerden incelemek ve omuz omuza mücadele etmek suretiyle, hem kendi hak ve menfatlerine, hem de millî varlığımıza ve istiklâlimize, bilgi ve şuurla bekçilik etmeleri, kıyas kabul etmiyecek derecelerde büyük, bam başka bir kuvvet ve irade yaratır.
Umumî menfaatler çerçevesi içinde, muhtelif İktisadî faaliyet ve istihsal şubelerinde iş-Üyelilerin, insanca yaşayan, müsavi vatandaşlar haline gelmelerini sağlayacak, kudretli teşkilâtlarda, tam bir serbestlik dahilinde toplanma imkânlarından, âzaınî ölçülerde faydalana bildikleri nisbette ancak, milletler medenî âlemin saygı ve sevgi ile münasebette bulunmak istiyeceği, modern mânada İçtimaî ve siyasî varlıklar önemini kazanabilirler.
Aynı zamanda, hiç bir vesayete tâbi olmayan, bu ııev’î teşkilâtlar memleketi —âdeta bir ağ gibi— kapladığı, emekçi halkın büyük çokluğunu faal ve müteşebbis vatandaşlar seviyesine yükselttiği taktirde ancak, demokrasiden babsolunabilir vc İçtimaî tartışmalardan ınüsbet neticeler alınabilir.
Bunlar ilk bakışta kendiliğinden anlaşılır, sâde hakikatlar gibi görünür. Fakat bir çoklarının ve bilhassa memleketin idaresinden ınes’ul olanların pek o kadar bu fikirlerde olmadıkları göze çarpıyor Ta-mamile kanunî bir tarzda teşekkül ettikleri ve kanunlar çerçevesi içinde çalıştıkları için, sendikalara karşı açıktan açığa bir şey demeğe kimse cesaret etmiyor. Bu günkü durumda, resmî makamların, bu “Emri-vaki„î hoş görmediklerini his ettirir, bir seyirci tavrı takındıkları görülüyor.
Halbuki mes’ele hoş görüp görmemek meselesi değil, diğer Demokrat memleketlerde olduğu gibi, sendikaların mevcudiyetini tanımak, ve işi ve çalışanları ilgilendiren her hususta onlarla münasebete geçmek, istişarede bulunmak ve tekliflerini verilecek kararlarda esas olarak kabul etmek meselesidir.
Bu olmadıkça, emekçilerin hak vc menfaatlerini doğrudan doğruya temsil eden sendikalarla, hükümet adına emek gücünün kullanılmasını tanzim vazifesini gören, resmi daire arasında daimi bir görüş ayrılığı olmas nın ve ihtilâflar çıkması nın önüne geçilemez. W
Gerçi, ekser ahvalde, bu daireler daha zi menfaatlerini bu ihtilâflar kalkamaz.
Bununla be kendilerine
adına konuşm lere geçmek tanıyacak olursa, mâkul bir tarzda, çalışanların
istek ve arzularının ifade ve müdafaa edilmesi sayesinde, hakiki durumun iyice anlaşılması ve bir çok sahalarda görülen, hudutsuz söm irme ihtiraslarına sed çekilmesi kolaylaşmış olacağını sanıyoruz.
Bu sebeple, bütün soğuk karşılamalara rağmen, sendika hareketine katılmış ve katılacak olan emekçiler, teşkilâtları etrafında onların vazife
eden bir kanun yapılına-] hu-| Sonu üçüı.cüde
y de işletenlerin gözettikleri için, tannmile ortadan
DEMOKRAT PARTİ VE İŞÇİ SINIFI
Demokratlar, işçi sınıfının kendi himayeleri altında teşkilâtlanmasını istiyorlar.
Evet, pek muhterem Celâl Bayar, siz bunu istiyorsunuz ve bizim de tas tamam istemediğimiz işte budur.
--------- ------------
Demokrat Parti erkânı İzmirde başladıkları konuşmalara İstanbulda da devam ediyor. Bu konuşmalarda demokratların işçiye ve işçi mes’elelerine karşı yakın bir alâka göstermek-olduklarını, gazetelerde her gün çıkan söz-
lerinden anlıyoruz. Tezatlarla dolu olduğu ilk bakışta göze çarpan bu muhtelif konuşmaların
te
eıı açık tarafı, parti kurucularının işçi davası* nl ne kadar yanlış anladıklarıdır. Biz daha evvel İzmir işçisine karşı söylediklerini, İstanbul ve İzmir gazetelerinde yayınlanan metinlerine istinaden, tenkit etmiş ve görüşümüzü açıklamıştık. Fuat Köprülü bu def’a büyük bir (Sonu Sa. 3 Sil. 1 de
İnsan Haklarını Koruma Cemiyetine karşı Faşistler ateş püskürüyor.
Sayın Maraşalımiz Fevzi Çakmağın, insan haklarım koruma ■ceaıiyeti adile bir c mi yet kurduğunu geçen sayımızda haber vermiştik. Maraşalın bu hayırla teıebbüsü Burjuva gazeteleri iarafindan büyük bir porvakas
(
i
yonla karşılanmıştır. Bilhassa, cemiyetin, kapılarını Faşitlere kapamış olması, kıdemli faşistlere ateş püskürtmektedir. Bu arada en fazla gayrete g-'len bazı gazeteler her şeyden ev
Devamı üçüncü Saufacl
İstanbul inşaat işçileri sendikası pazar günü ilk kongresini aktedecek. İnşaat İşçileri Sendikası bu hafta pazar günü s»at ıo 12 arasında ilk kongrelerini ak(v. deceklerdir. Bu sendikanın bundan bir müddet evvel kurulmuş olan Türkiye mikyasındaki inşaat işçileri sendikası ile hiç bir alâkası yoktur. İnşaat işçileri sendikası kongresini Beşik-taştaki Has fırın caddesinde ye-Soûu üçüncüde
P. T. T. İstanbul Başmüdürlüğüne
Gerek abonelerimize ve gerekse bayiJerimize gönderdiğimiz gazeteler zamanında gitme-mek-’tedir.
Şeiıir dahilindeki abonelerimiz dahi gazetelerini dört beş günlük teehhürle almaktadırlar Bu halin önüne geçilmesi için lâzım gelenlere emir buyurulma sıtıl saygı ile rica ederiz.
n doğrusu:
s 'ne bir
saflarını sıklaştırarak resmen tanınmaları ve salâhiyetlerini tanzim
ur ve İşçi
anlsç memurlarına her aaş nisbetlnde ikr yrıca bir maaş nisbe* temettü verir. Bunlar dan başka, her ay, maaşlarının dörtte biri n is betinde de pirim öder. Bu, memurların fevkalâde gayretinin mükâfatıdır. Aferin!. İşte böyle olmalı!
Fakat, memurlarına karşı fevkalâde lüiufkâr olan bu mües sesenin fabrikalarında ömür tüketen yığınlarca işçisi de var dır ve bu işçiler bütün bu lûtuflardan mahrum kalırlar. Bunların kabahati sadece ellerinin nasırında mıdır acabal yoksa banka bu tefriki yapar ken daha başka şeyler demi düşünmektedir?!

Her şey pahalılanıyor, işçi ücretleri olduğu yerde sayıyor
■ ■■ ■ — --------------------
Hükümetin vapur biletlerine yaptığı zamlardan sonra posta ücretlerine de zam yapacağını Münakalat Vekili açıklamıştır. Bu zamlar ay başından itibaren tatbik edilecekmiş.
Hükümet, mecliste programını okuduğu zaman, millete ucuzluk tedbirleri alınacağını vadetmişti Aksine olarak, yine hükümet ınüesseselerinin yaptıkları zamlarla karşılaşıyoruz. Evvelâ, paranın kıymeti düşürüldü. Bunun daima fiyatların artması neticesini vereceği bütün dünyaca malûm b;r hakikattir. Hükümet bunun bu defa böyle olmayacağını anlatmak için Sümer Bankın bazı mamullerinin fiyatlarını düşürdü. Fakat bu tedbiri para et-nkü bütün resmi mal piyasadan çekildi ve kara borsaya i. Elindeki stokun bir anda eriyivcreceğiııi hükümette, satışları durdurmak zorunda kaldı.
Vapur biletlerine, .yapılan zammı kıskanan tramvay idareside zam diye tutturmaktadır. Bütün yiyecek maddeleri, belki bir azda mevsimin tesirile, boyuna yükselmektedir Bu gittikçe artan pahalılığa karşı, memurlar kendilerine maaş zammı getirecek olan yıl başını sabırsızlıkla bekliyor, öbür taraftan her türlü yardımdan mahrum olan işçi sınıfıda, eli böğründe hükümetten insaf bekliyor.
Bn gidişin sonu nereye varacaktır?
Celebler, işkembe ve paça fiyatlarına zam yapmak istiyorlar. İşkembeci dükkânlarının camekânlarmda sırıtan kuzu başları bile, nerede ise, bir arslan başı heybetile kaş satacak, iştah açmak, yerine, adam korkutacak.
Hükümetten işçi ücretlerine karşı alâka beklediğimizi bir defa daha tekrar ediyoruz. İşçinin geçim şartları gittikçe kötülemektedir. Bu hakikata karşı gözlerimiz kör, kulakları ı iz sağır kalmamalıdır. Bu noktaya karşı bu güne kadar esirgenen dikkatin ve alâkanın zamanı çoktan gelip geçmiştir.
snlayan
belki bir
İŞÇİ
Sayfa! 2
Sendika Gazetesi
26 Ekim 1946
Sosyalizmin yolu adlı kitap hakkında bir tavzih:
28-9 46 Tarihli “Sendika,, da “Sosyalizmin Yolu„ başlıklı ki-kitabın mahiyetini belirten kısa bir yazımız çıkmıştı. Yazı fazlalığı ve yer darlığı yüzünden Labour party nın başkanı Attle tarafından kaleme alınıp partinin görüşünü bildiren bu kitap üzerinde uzun boylu durmağa imkân bulamamıştık.
Yunancadan dilimize çeviren Bay Ekmel Mola kitabtan aldığımız bir cümlede tek tek başına yanlış mânaya geleceğini ve bir evvelki cümle ile beraber hakiki mânayı ifade eylediğini iddia ederek bu noktanın açıklanmasını istiyor. Mektubu biz aynen alıyoruz.
Kitabı
Sayın Bay,
Kıymetli gazetenizin 28 Eylül 1946 tarihli nüshasında, benim Türkçeye çevirmiş oldnğum «Sosyalizmin Yolu» isimli kitabın tenkidine bir sütun ayırmış olduğunuzu bu günlerde haber alarak bende okudum. Bu hususta teşekkürlerimi arzederken fikir ve münakaşa hürriyetine dayanarak, bir noktada kanaatimi bildirmeme müsaadenizi reca ederim.
Ben, Attlee’ııin adı geçen kitabını tercüme ederken, gazetenizdeki fıkrada iktibas buyurulan cümleyi, metinde bundan evvel gelen cümle ile mânaca doğrudan doğruya münasebetti bulmuştum Bu suretle, mezkûr cümlede bahis mevzuu olan ve muhafazası istenen ecdat mirası demokratik hürriyetlerdir. Cümle, ibarenin tamamı ile birleştirilerek mânalandirıl-dığı takdirde, kıymeti idrak edilen içtimai miras — kapita Iizmlc uyuşmak maksadile — liberal burjuaziniu İktisadî usu) ve an’aneleri değildir. Sosyalizm içinde bile korunmak ferdin şahsiyeti, hürriyetleridir-
Yoksa tenkidi olan muharrire sosyalizminde bu kıymetleri de liberal burjuaz.mln köhnemiş an’aneleri sayarak feda mi et inek lâzım gelecek ?
Demokrasi meselesi bakımından 'pek mühim, pek hayatî olan bu nokta üzerinde Atlee’ nın eserini okuyacak Türk okuyucularının (veya Sendika gazetesi okuyucularının) düşebilecekleri bir yanlışlığı tashih etmek üzere vaki olan bu tas diimiıı mâzur görülmesi recasi-yle saygılarımı sunarım.„ Bay Ekmelin yukarıda dilediği gibi yaparak mezkûr cümleyi bir evvelki, hâttâ bir sonra ki ibare ile beraber aşağıya aynen alalım :
“İşçi Partisi cemiyet hakkın-daki kat’î telâkkilerinde ve muvaffakiyet temin edeceklerini ümit ettiği vasıtaların seçiminde, Demokrasi ve hürriyet lehindedir. Memleketimiz ahalisinin cedlerinden almış olduğu İçtimaî mirasın kıymetini idrak etmektedir. İstikbalde daha büyük terakkilere doğru ilerlerken bu güne kadar kazanılmış kiymetle.ri muhafaza etmeği istiyor.„
Şimdi bizde mütercimden; soruyoruz; Attle nin “Memleketimiz. ahalisinin,, derken kast ettiği mâna nedir?.. Büyük Britanya’da ki dünyanın 1-4 ne ve onun hududsuz nimetlerine sahip çıkan insanlarmı yoksa kitap
\ muharririnin Common VVealth | diye maskelemiye çalıştığı ve I bir milletler cemiyeti minyatürü olarak göstermeğe özendiği sömürgeler halklarımı? Tabiîdir ki sömürge halklarının “cedlerinden almış olduğu İçtimaî miras» yoktur.
Sömürüş ve söınürülüşün ayni tempo ile devam ettiği bir imparatorluk dahilinde sosyalizmin yolundan nasıl halledilebilir ?
Mütercimin mektubunda tebarüz ettirilmek istendiği bir noktayı da ehemmiyetle açıklamalıyız. Bu nokta şudur: Sos yalizın içinde ferdin şahsiyeti, siyası hak ve hürriyetleri elbet-teki Liberal burjuvazideki»-den mukayese kabul etmiyecek kadar fazladır. Zira liberal burjuvazinin ferde sözde bahşettiği siyasî hak ve hürriyetler İktisadî üstünlüğü sayesinde kuvveden fiile çıkmamakta ve bu hak ve hürriyetlerinden ikLsaden hâkim zümre ve sınıflar geniş ölçüde ve tek taraflı olarak faydalanmaktadırlar. Hakiki Demokr3si ancak halk kitlelerinin üzerinden İktisadî baskılarını kaldırıp iş gücünün sömürülmesine engel olunduğu zaman mevcüt olanın mütercimin mektubundaki sosyalizmin içinde bile korunmak istenen ferdin şahsiyeti, siyasî hak ve hürriyetleridir.” Cümlesindeki (bile) den kast ettiği mâna nedir? Yoksa kendisinin sosyalizmin ferdin şahsiyeti ve siyasî
--------- ---------------------
Bir Cevap
Samsun’dan A. Murat imza-sıyle yazan arkadaşa: bir işçinin hem sendikada hem de siyasî bir partide âza olmasında hiç bir mahzur yoktur. Bunlar başka başka işlerdir.
Evvelcedc açıklağlmız gibi sendikalar tamamen iktisadidir. Fakat bu değildirki sendika azalan siyasi partilere giremez-It-r yani her sendika azası istediği siyasi partiye girebilir.
I
acaba ne
kendini Common
siyasî
bendi göre,
istenen hak ve
yazmış hakikî
Endüstride kullanılan zehirli madde ler ve fabrika artıklarının işçide yaptığı toksik kansızlıklar

haklarını tahdit edeceğine dair bir şüphesimi vardır? Sosyalizm ancak burjuvazinin insan gücünü sömürmesini ön-liyecektir. Eğer kapital sahiplerince kabul edildiği gibi mütercimcede bu sömürülüş ferdin haklan olarak kabul ediliyorsa buna hiç bir diyecekimiz yoktur. Mütercim aynı eserin İngiliz emperyalizminin maskelenmesi için ortaya atılmış bulunan Common Wealt ı faslındaki şu cümleye buyuruyor:
“İşçi Partisi kendi idare etme sistemini
Wealth içinde yapacaktır. Hin-distanın kendi kendini idare etmesine taraftar olduğunu ilân etmş ve şarkla garp, beyaz ve esmer ırklar arasındaki boşluğa onları bir konfederasyon içinde müsavi şartlarla toplamak sıı-retile köprü kurabileceğimize inanmaktadır.,,
İsterseniz bununda daha üze rindeki cümleyide alalını :
“Bir Common Wealth, Domin-yon’dan ayrılmağı istese idi işçi partisi onu zorla tutmak isti-yecek büyük cemaât içinde kalmağa onu ikna etmak için her şeyi yapacaktı.,,
Şu satırları okuduktan sonra bu gün Hindistanda ve Mısırda olanlara bir göz atacak olursak Common vvealtlı’ın ne mene m şey olduğunu çok iyi anlarız. Hulâsa: bir dalıa teki arlıyalım-kitap “Sosyalizmin Yolu„ değil “Labour Partpi„ n n yoludur.
Aroıuatrik nitro uıllrek-kepleri :
( Trinitrotoluen ) (T. N. T)
patlayıcı maddeler sanayiinde ve diğer bir çok sentetik kimya sanayiinde kullanılan bu madde bilhassa kanın hemoglobini methernoglobin haline sokarak oksijen taşıma hassasını bozar. Bunun neticesi olarak burun ııcû, kulak, dudak ve parmak uçlarında morarmalar yapar. Soluk zorluğu, çarpıntı, tansiyonun düşmesi şiddetli baş dönmesi ve daha ileri safhada ölüm görülür. Al yuvarlaklar ve hemoglobin birdenbire yarıya düşer. Bu maddenin birdenbire yaptığı zehirlenme belirtileri bunlardır.
Sinsi sinsi trimitrotoluen zehirlenmesinin başlıca arazı şunlardır; Karaciğer bozuklukları sarılığın artması buna baş ağrısı, halsizlik, zayıflama, çarpıntı ve baş dönmesi eklenir, yuvarlaklar ve hemoglopin yıst gittikçe azalır.
(T.N.T.) Tri-nitro-toluen
ak yuvarlakların noktalı çeşitleri o kadar azalirki bunun sonuncu olarak öldürücü Agra-nulocytose tablosu meydana çıkar. (T.N.T.) sinsi surette bu sanayide devamlı olarak çalışan işçilerin karaciğer hücrelerini harap ede ede nihayet bu organın küçülüp büzülmesine sebep olur. Bu zehirin bir taraftan karaciğer ve öte yandan kan üzerine yaptığı devamlı yıkıcı tesir neticesinde ölüm mııhakkatir.
Çalışanlara T.N-T. gibi zehir tesiri yapan diğer kimya sanayii maddeler: dinitro benzol dinitro fenol Fenil hidrozin benzidin vardır. Bunlardan Ben /.idinin ayrıca sidik torbasında
al
sa-
ile
Ve hermemlekette sendika şuuruna

varmış sendikacılar, ayni zamanda işçi dâvasını gören partilere âza yazılırlar. Hatta bir işçinin siyasî partilere girme den evvel, sendika âzası olması çok daha iyidir. Kendi çalıştığınız iş grupunvn sendikası yoksa, sizde en yakın bir sendikaya girmelisiniz. ı
Eskişehirde de muhtelif lar kuruluyor
Bir işçinin parmakları koptu.
Bakır köy bez. fabrikasında çalışan 8040 numaralı Mustafa, bu ayın birinci günü Haşıl dairesinde çalışırken parmaklar! kopmuştur. Bu kazaya Mustafa-nm yerlere dökülen makine yağlarını sildiği bezi makineye kaptırması sebep olmuştur.
Bu arkadaşa geçmiş olsun deriz.

kanser husule getirdiği bugün artık muhtelif müşahideler ve hayvan tecrübeleri ile meydana konulmuştur. Yani benzidin kanserojen = kanser yapan bir cisimdir.
Kurşun zehirlenmesi;
Sanayi maddeleri içinde işlenmesi sırasında çalışanların sağlığına muzır tesirler yapan maddelerden birisi de kurşundur. kurşunun organizmada meydana getirdiği en mühim harabiyet kanda yaptığı müterak ki kansızlıktır. Kurşun zehirlenmesinin diğer belirtileri arasında, yüzde solukluk, barsak kulunçlari ayaklarda ve ellerde husule gelen sinir ağrıları, diş etlerinde siyah birikintiler, beyinde meydana getirdiği bozukluklar ... vardır. Burada kan tablosunda al yuvarlaklar daima hemoglobine nisb^tle daha az azalmıştır. Ak yuvarlaklar arasında bazofil noktalı hacre-ler görülür. Vahim lıallarde çekirdekli al yuvarlaklar da görülür.
Radyo iktifa maddelerin canlı organizmalar üzerine etkisi:
Radiyom gibi radyo aktif maddelerle çalışan fabrikalar amelelerinde radyom şualarının tesiri ile yine bir kansızlık meydana gelir, böyle müesseselerde çalışan kimselere altı ayda bir muntazam kan muayeneleri yapmak ve ak ve al yuvarlak serilerini iyice kontrol etmek gerektir, radyom şual ak ve al yuvarlakları harap eder.
Şuai dediğimiz (röntgen) şuaları da kan üzerine menfi tesir yaparak toksik bir kansızlık meydana getirir.
SAĞLIKÇI
arı müracaattan
rde
ve işletm
ıılmak üz
ayirlı ha
ir işçileri
laşl yap ğım mes lar
B
şehirde muhtelif meslek-ı gazete | idarehanemize ili-l|if liB-tun
öğreı muhb şendi
ir.
isleri bü emnuniyetle
efelen
Kayseriden işçi Osmana : Mektubunuzu aldık, fakat im-za ye adresiniz olmadığından maalesef neşretmemize imkân hasıl olamadı.
İstediğimiz şartlar dahilinde ikinci bir mektubunuzu bekli*
Okuyucularımızdan işçi
A. C. Mehmet’i :
iş olduğunuz zıda birçok en bahsed vereceği ve adreslen mak şartile göndermenizi rica ederiz.
İzmit kâğıt fabrikası işçilerinden Ali Karasu
Göndermiş olduğunuz mektubunuzu aldık. Bugünkü sigorta kanunumuzun hakikaten çok eksik tarafları vardır. Meselâ, bunun da misali kendinizsini/. İş başında hasta olduğunuz halde sigortalar kanunu sizi hariç tutmaktadır. Yakında bu hususta gazetemizde neşriyat yapacağız. Kendinize elinizden geldiği kadar bakmanızı tavsiye ederiz.
aldık, rin d(
k
yardımı yapabilmeleri için elbir-
liğiyle şimdiden hazırlıklara başlamışlardır.
♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
yazıyı işçile-“ Miy°rsu* eğiniz haber-rî bizde kal
Samsun tütün sendikasıı
Çocuğu ezilen 1 ısını 5 inci saj ik. Bu hıısust;
malûmat var!
macera!
retmişti diğiniz i niz.i rica ederiz.
işçileri
ıa :
adnıcağizm rımizda ııeş-ı yeni edin-a bildirme-
ABONE: Yıllığı— 500, 6 aylığı—250, 3 aylığı — 125 kuruştur
t
SENDİKAYA ABONE OLUNUZ
Çarşı kapı kürkçüler pazarı sokak No: 14 F-K Basımevi
♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
İzmit Sellüloz sanayiinde çalışan işçi ömere:
Mektubunuzu aldık, gazetemiz hakkında gösterdiğiniz itimada teşekkür ederiz. Ekmek derdi belinizi büktüğüne göre, usta başınızla mümkün mertebe temas etmemenizi tavsiye ederiz.
Bavın Yayın kol ve kafa işçileri sendikası kuruldu.
Haber aldığımıza göre, Basın yayın sendikası resmen teşekkül etmiş bulunmaktadır. Yeni sendikaya başarılar dileriz.
Emekçi Arkadaşlar !
İstanbul Sendikalar Birliğinin himayesinde kurulan İşçi Klü-bümüz çalışmalarına başlamıştır. Kısa zamanda çok faydalı başarılar göstereceğine inandığımız bu teşebbüse bütün işçi arkadaşların, işçi ana ve babaların yakından ilgileneceklerine şüphemiz yoktur. İşçi gençlerimizin bedenî ve fikir kültür seviyelerini geliştirmek maddî olduğu kadar manevî refahlarını sağlamak; sağlam irade kuvvetleriyle mücehhez, sağlam bünyeli ve sağlan kafalı ergin işçiler haline getirmek başlıca amacımızdır. Bütün bunların başarılması ve gerçekleşmesi ancak işçi arkadaşlarımızın kendi klüblerine gösterecekleri ciddi ve hararetli alâkalariyle başlıyaeaktır. Bu maddî ve manevî alâkanın artışı nisbetin-de kuvvet ve muvaffakiyet kazanacaktır. İşçi klüblerimizi dolduralım arkadaşlar.
İşçi Klübü Umum Kâtibi İbrahim ATILAL
İstanbul Sendikalar Birliği 29 Ekim Cumhuriyet bayramındaki merasime iştirak için vilâyete müracaat etmiştir. Henüz geçit sırası ve içtima yeri hakkında bilgimiz bulunmadığından maal’esef daha fazla izahat verememekteyiz. Sendikalar Birliği geçit resmi komisyonundan alacağı talimata görs içtima yerini işçi arkadaşlara ayrıca bildirecektir.
iaîuı
26 Ekim 1946
Sendika Gazetesi

Demokrat Parti ve işçi sınıfı
(Baştraafı Binincide) manevra çevirerek, bizim kendisine söylemeği aklından geçirmediği şeyleri mal ettiğimizi ve bu suretle kötüniyctleriınizi tahakkuk ettirmek istediğimizi beyan ediyor.
Demokrat parti kurucularının tıpkı halk-partisinin yaptığı gibi evvel ve ahir söyledikleri çok sarihtir. Memlekette kapital ve kapitalist bulunmadığını, sınıf ayrılığı üzerine hareketin imkânsızlığını, memleketimizde sınıf cereyanlarını icap ettirecek bir durum mevcut olmadığını söyliyen kendileridir.
Memlekette, onların iddia ettikleri gibi, böyle bir durumun mevcut olmaması, sınıf ayrılığı üzerine hareketin imkânsızlığı demek, bu memlekette işçi sınıfı yok demektir. Eğer sayın Köprülü bu sözlerin bundan başka bir mânaya gelebileceğini sanıyorlarsa, bize kötü-niyet isnadından evvel, o mânayı açıklamalıydılar. Fakat bunun imkânsızlığını anladıkları içindir ki işte bu demagoji havası içinde da vanin esasını örtmeğe çalışmaktadır. Akıl için yol birdir. Biz. kendilerinin sözlerini gazetelerde okuduk. Eğer bunlar yalan idiyse neden tekzip etmediler ? Buna bile lüzum görmemiş olmaları, yine bizatihi işçi sınıfını umursamamak değil midir ?
Diğer taraftan Parti Lideri Celâl Bayar, işçiye hitaben söylediği sözlerinde, (biz sizin saadetinizi istiyoruz ve bunun Sendikalarla, cemiyetlerle temin olunabileceğine inanıyoruz) diyor ve (ancak böylelikle kötü patronlara karşı, kanunlardan daha büyük bir kuvvete sahip olabilirsiniz ) sözlerini ilâve ediyor.
Celâl Bayara şunu hatırlatmak isteriz ki, kendisinin bu sözleri, arkadaşı Köprülünün bize kötü niyet isnat eden sözleri karşısında pek hazin bir tezat manzarası arzetmektedir. Zira, kendileri sendika hareketlerini tasvip ve teşvik ediyor, diğer taraftan yine kendi arkadaşları bu işi yapanlara, sendikacılara, kötü niyetli, millet düşmanı, kızıl diye hücum ediyorlar. Bu ne perhiz, bu ne turşu!..
Fakat hayrete düşmeğe lüzum yoktur. Zira Celâl Bayarin, işçiye sendikalar kurmasını tavsiye eden sözlerine ilâve ettiği şu kelime ler, demokrat partinin tıpkı halk partisinin yaptığı gibi hakikatta işçi sınıfından neyi istediğini apaçık göstermeğe yeter : (Demokrat partinin himayesinde, fakat işçilerin kendi ellerinde, bir teşkilâtları bulunmasını istiyoruz).
Bu şekil bağımlı sendika arzusu dernekçiliğin yeni bir tezahürüden başka bir şey değildir.
Evet, pek muhterem Celâl Bayar, siz bunu istiyorsunuz. Ve bizim de tas tamam istemediği, miz işte budur. İşçi teşkilâtları kurulması, evet, fakat demokrat partinin himayesi , asla!. Çünkü bizler, işçi sınıfının uıüte vazi ve sîzlerin de söylediğiniz gibi milletin şerefli fertleri olan bizler, sizin vadettiğiniz himayenin bizim için ne olduğunu, elhamdülillah çok iyi biliyor ve anlıyoruz

insan haklarını koruma cemiyetine karşı
(Jinftarafı Birincide) vel, cemiyet neden faşistleri içine almıyor diye tahrik edici yazılarla sütunlar doldurmaktadır ve bu cemiyete gizli maksatlar atf etmektedirler.
İnsan haklarını korumak için kurulan bir cemiyetin faşistleri memnun etmemesi gayet tabiidir. Zira faşizm insan hakla riniıı inkârım esas olarak alan ve bu gün artık her bakımdan iflâs etmiş, ölmüş ve külleri havaya savrulmuş olan, meş’um bir idare sistemi idi. Bunun taraftarları kendilerinin inkâr ettiği hakların korunması yolunda atılacak her adımı gevşekle-ineği vazife sayarlar." Fakat Maraşalımızın, kendisine çelme takmak isteyen bu ayakları metin adrnlanyle kırıp geçeceğine inanmayan tek bir insan tasavvur edilemez. İşçi sınıfı bu insanca teşebbüsle büyük bir hümanist mevkiine
Pasta ve şekerli maddeler Sendikası kuruluyor.
Yakında İstanbul p kerli maddeler işçileri sendikası kurulacaktır. Bu yeni sendikaya başarılar dileriz.
İstanbul, inşaat işçileri kongresi
Baştarafı birincide ni kurulmuş olan sendikalar binasında yapacaklardır.
Sendikanın kısa bir zamanda aza adedi çok fazla olduğundan kurucular nizamname mucibince heyeti idare daimi meclisinin yeniden seçilmesini ve sen-jdikayıfalâkadar^eden diğer meseleler hakkında karar alınasım istemişlerdir
İstanbul İnşaat İşçileri Sendikasına bışarılar dileriz.
Evet sayın -'Celâl Bayar, müsaade buyurunuz, işçi sınıfı, kendi haklarının müdafaası vazifesini, kendisinin muhalifi olan sınıflara emanet etmesin. Himayenizi, size, bir tahtada on bin lira verdiklerini kendiniz söylediğiniz. Zengin toprak ağalarına, tüccarlara, fabrikatörlere saklayınız. Onlar sizin himayenize belki muhtaçtırlar. Fakat işçi sınıfı asla 1 .Çünkü siz, işçi davasını feragatle omuzlarına yüklenen şerefli Türk evlâtlarına kötü niyet isnadı peşinde koşuyorsunuz ve meclis kürsüsünde Toprak Kanunu aleyhine konuşurken milyonlarca topraksız köy işçisinin değil, o topraklara sahip olan köy ağalarının menfaatlerini müdafaa ettiniz I ..
Size düştüğünüz bir diğer hazin tezadı daha hatırlatmadan geçemiyeceğiz : İş Kanununun sizin devrinizde hazırlandığını söyliyen yine sizsiniz. Size sormak istiyoruz; İş Kanunundan memnun olabilecek bir tek işçi var mıdır ? Buna yoktur cevabını yine siz veriyorsunuz. Bu cevabı biz verirsek inanmamanız için hiç bir sebep yoktur. Çünkü İş Kanunundan memnun bir tek Türk işçisinin bulunmadığı hakikatin ta kendisidir. Sizin işçi sınıfına karşı olan vaziyetinizi tayinde bu eseriniz başlı başına bir vesika mahiyetini haizdir ve siz, esefle söyliyelim ki, bu eserinizle öğüne-ınezsiniz.
Bundan başka, bu kanunun bu günkü ihtiyaçlara göre düzeltmek vaziyetinde bulunduğumuzu herkes. biliyor. Bunun için birçok ha zırlıklar vardır Halbuki bu faaliyete demokrat partinin de iştirak ettiğine dair en küçük bir delil yoktur. Malûmdu rki, kanunlar zamanın ihtiyaçlarını takip etmelidir, diyen de bizzat sizsiniz. Şu halde bu hazırlığa neden iştirak etmiyorsunuz ? Yoksa İş Kanunu, sizin içiıı hiçbir ehemmiyet taşımıyor mu ? .
Bütün bu sözlerden sonra, hâlâ işçi sınıfı mevzuu ile alâkanızı, partinizin propaganda vesilelerinden biri saymakta olduğunuza şüphemiz kalmamıştır. Sizin işçi sınıfından istediği-
Son olarak şunu da belirtmek isteriz ki, demokrat partinin asıl bünyesini teşkil eden tezadla dolu be-
halk kütlelerinin fikirleri,
yanatları ile işçi sınıfı karşısındaki görüşlerini açikiiyaıı liderlcrinkine uymamakta olduğu demokrat parti ocak ve bucak kongrelerinde vatandaşların liderlere tevcih edilen suallerinden ve aldıkları kaçamaklı cevaplar karşısında va ziyetierinden mutmayın olmıvarak muhtelif vesilelerle ayni meseleleri tekrarlamalarından anlıyoruz.
AH ALTAN
Altı aydanberi cevapsız kalan dilekçe
Sümer Bank bez fabrikalarından bîrinde bundan altı ay evvel işçiler tarafından yövmiye-Icrine zam yapılmak üzere bir tir. Fakat her
bu dilekçeye bu güne içbir cevak verilmemiş-
iniştir.
Aklımızda kaldığına göre her hanği bir dilekçeye on .beş^jgü zarfında cevap verilmesi icap ederdi.
nede
kada
ZAFER t ÂBİDESİ /İM£(a'ıca Mfotıesı
şL YAZAN : ERICH
& MARİA v REMARÇUE
■tf
Jr
Vf ÇEVİREN: ZERİA KARADENİ2 yy
bütün KİTABEYİ
Fiyatı 300 kuruş
n
Demokrasinin çeşitli manaları
Bir kâse ki içersine istediğiniz manayı koyabilirsiniz» Yeterki o mana za manın politika icaplarına uygun olsun
Hitler, demokrasi namına insanları fırınlayıp yağlarından sabun çıkarıyor, parmaklarından altın ve elmas toplıyordu.
sonra [Hatta Alman
yazan
Son zamanlarda arzuya göre mana verilen demokrasi sözünden çalışan halk kitleleri bakımından ne anlaşılabileceği hak-kındaki fikirlerimizi bundan evvelki sayılarımızda belirtmiştik Faşizmin inhizamındatı her kes demokrat oldu, harp yıllan esnasında zaferlerine mersiyeler
emekli generallerden Kafkas tepelerine dikilen faşist bayrağına alkışlar tutanlara kadar her kes, her kes demokrattır.
Halkın, halk için, halk tarafından idaresi tarzında basma kalıp birde ilmi' tasrifi yapılan bu sözün bazı memleketlerde neyi ifade ettiğini anlamak için hâdiselerin ışığı altında bazı noktalara dokundurmak kâfidir Amerikada renkli insanlara karşı savaş açılmıştır. Hürriyetin söz götürmez timsali olan bu memlekette Zenciler linç ediliyor, faşizmin bayrağını tuttuğu ilkçilik uğruna kan dökülüyor. Ücretlerine zam istiyen işçiye karşı grev yasağıj konulmak isteniliyor. Dünyanın dörtte birine hüküm eden büyük Biri-tanya İmparatorluğunun asker-
niz şey, sadece bu sınıfın sandık başında kullana‘er*’ Cavada Hollanda impeirya-cağl seçim reyinden ibarettir. Bu reyi alacak ve
size bu reyi veren milyonları değil, zengin tüccarları, bankacıları, ve çift çubuk sahibi toprak ağalarını müdafaa edeceksiniz. Bu böyle olacaktır ve bunun böyle olacağım çok şükür işçi sınıfı çok iyi anlamıştır.
iizminin müdafaası uğrunda, o toprağın asıl sahiplerinin kanını akıtıyor. Lâbur parti, sosyalizm namına geniş imparatorluğına yeni topraklar katmak uğrunda çırpmıyor. Hatta ve hatta, daha yirmi sene evvel padişahları bütün hanedan azası ile beraber kapu dışarı eden Türkiyenin demokrat (evet yine demokrat) gazeteleri, Bulgaristandan, Yu-goslavyadan kovulan kralların matemini tutuyor.
Ve bunların hepside demokrattır. Bir kâseki içersine iste diğiııiz nnnayi koyabilirsiniz, ye terki o mana azılı menfaat-
lere dokunmasın ve zamanın politika icaplarına uygun olsun
Demokras’nıu kendine göre ve memleketten memlekete değişmesi mümkün ol nayan bir takım klâs k icapları vardır. Milletin istediği adamı başa getirmek için serbest rey kullanması, söz ve vicdan hürriyetine sahip olması, fikirlerini şerbetçe neşredebilmesi ve saire gibi... Fakat tatbikatta bunların neyi ifade ettiğini düşünmek insana ne büyük bir hüzün vermektedir. İnsanlığa karşı zulüm yapmakta, insan muhayyeleşinin kudretini bile aşan usûller tatbikinden çekinmiyen Hileler de bütün bu meş’um işle-lerini Alman milleti 'namına yapıyordu. Çünkü resmî Alman rakamları flitleri, dünyada şimdiye kadar hiç kimseye nasip olmiyan bir miktarda rey toplamış olarak gösteriyordu. (Dünyanın doğrudan doğruya halk tarafından verilen en fazla reyine sahip olan biricik adamı benim) diyordu. Ve demokrasi namına insanları fırınlayıp, yağlarından sabun çıkarıyor, parmaklarından altın ve elmas topluyordu.
Çalışan insanların izdırap çektiği yerde demokrasiden bahis etmek hatadır’ Belki hatadan daha fazla bir şey, bu ız-dlrapla alay etmektir. Dünya yüzünde, sözünü duyuramıyan, aramayan, kaim ökçe altında ezilen ayağı için of diyemiyen insanlar durdukça demokrasiden bahsetmek, lüksün sefaletle istihzasıdır ve bu demokrasi üniversitelerde okutulan bir ders değil, olsa olsa bir mizah mevzuudur.
Ali ALTAN
İ
i t
♦♦♦♦♦♦♦♦
fa-
♦ XX. Yüzyıl kitapları
Hans bahrend
AMAN FAŞİZMİNİN PERDE ARKASI Milliyetçilik maskesi altında sahneye çıkan
şiznıin kimlere ve nasıl hlzeet ettiğini Öğrenmek İçin, vesikalara dayanarak yazılmış bu kıymetli eseri muhakkak okuyunuz. Okuyucularımıza kuruş yerine 80 kuruştur.f
/ v \ -♦**»««£(—
Romain rolland
Shakespeare
Büyük insan ve dâhiyi bir başka san atkârın kalemi ile tanımak için bu kitaptan bir tane edininiz. Okuyucularımıza 50 kuruş yerine 40 kuruş.
Maksim Gorki
btrasti - Mordasti
Büyük halk san’atkârının nefis bir eseri yucularımıza 40 kuruş yerine 30 kuruş.
i t
i
100
oku-
Stefan Zweig
ILD1ZIN PARLADIĞI ANLAR
Fatihten Lenin’e kadar beşyüz yıllın tarihli bütün ihtişamını burada bulacaksınız. Okuyucularımıza 150 kuruş yerine 120 kuruş.
F—K Basımeviııden tedarik edebilirsiniz.
t
t
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Mitat Kemal Akkanaf Tertip ve Baskı F - K Basımevi
Sayfa : 4
Sendika Gazeteii
26 Ekim 1946
Sendikaların resmen tanınması lâzım
Bas tarafı birincide
susunda ayak diremelidirler.
Bu yalnız arzu izhar etmeğe ve lâfını etmekle elde edilecek bir gaye değildir. Faaliyet sahasında mücadele ile tahakkuk ettirilecek bir davadır.
Sendikalar, geçim pahalılığı veya iş şartlarına geçiş ile ilgili, önümüzdeki metalip hareketleri esnasında, bu hareketlerin daima başında hoş yüz görmeseler bile, işverenler ve. resmî daireler nezdinde, ait oldukları işletme veya istihsal şubesi işçilerinin keskin bir şekil alan, şikâyetlerini ve metalip listelerini aksettirmeğe ve her vasıta ile müdafaa etmeğe girişme İldirler. Tekrar tekrar onlar tarafından yapılacak, sebatlı teşebbüsler ve cabalama-lar ergeç bu faal durumun resmî bir mahiyet alması neticesini doğuracaktır.
Seudikacilık hareketinde bu istikamette, ümit uyandırıcı, zayıf bir ışık belirmiştir. İstanbul çalışma dairesinin, değiştirilmesi düşünülen, iş kanununda ne gibi düzeltmeler yapılmasını İstanbul emekçilerinin dilediklerini, il işçi sendikaları birliğin den sormuş olduğu lıakkındaki habere işaret etmek istiyoruz. Bu, İçtimaî gelişmemiz yolunda atılmış, bereketli neticeler verecek doğru bir adımdır.
Sendikalar Birliğinin mevcu diyetini bilmemezlikten gelerek reyini almağı ihmâl etmek, ağır tariflere uğrıyacak bir kusur olurdu. Umarızki bu yerinde teşebbüsü, mahallî çalışma hayatının her günlük amelî meselelerine temas eden bir sıra istişareler takip etsin.
Tabiatile ana dava bu tarzda münasebetler tesisiyle halledilmiş olmaz İş kanununun değiştirilmesi vesilesiyle, ya ona geniş bir sendikalar faslı eklemek veya demokratik ruhta ayrı bir (Sendikaların vazife ve salâhiyetleri) kanunu yapmak önümüzde duran en müstacel işlerden biridir. Bu ödevin gerçekleşmesini kolaylaştırmak için, İstanbul Sendikalar Birliğinin böyle bir kanun tasarısı hazırlaması çok münasip olur.
SENDİKACI
I
Hırvatistanda çocuk ba kim evleri :
llalyaya kaçan meşhur YugoslavyalI hain Paveliç’ın evi, bugün Hırvatistanda çocuklar için bir kreş haline getirilmiştir Bu çocukların babalan istilâcı Almanlara karşı yapılan gerilla savaşlarında ölmüşlerdir. Fakat bugün oraya gidilirse onların yetim olduklarını anlamak imkân-sızdıa. İstirahatleri yerindedir, her tiirlü ihtiyaçları en iyi şekilde temin edilmiştir. Pavcliç’in geniş yemek silonu, çocukların uyumasına, çalışm ı odası ise çocukların yemek yemesine tahsis edilmiştir. Ders odalarını sorarsanız birer küçük şaheserdir: Yuvarlak masalar, ortada bayan öğretmene yer ayrılmış, ve sonra küçücük, küçücük tabureler. Doktorlar büyük titizlikle çocukların sıhhatleriyle ilgilenirler. Bu çocuklara dünyanın her tarafından hediyeler gelmektedir.
l — İzmir Terziler Sendikası adı altında gayri siyasi bir cemiyet teşekkül etmiştir. 1303 sokağında 2 numaradaki dairedir.
2— Sendikamızın faaliyet konuları şunlardır:
A — Sendikamıza kayıtlı işçileri haklarını her fırsatta korumak ve onları iş verenler karşısında ve hükümet makamları önünde temsil etmek.
B - İş kanunu ve sair iş gücünü koruyucu kanunların hü-hükiimlerine göre hareket edilip edilmediğini aralıksız incelemek ve bu çeşit kanunlara aykırı muamelen ve çalışma usullerini ve-sairi haksızlıkları ortadan kaldırmak için hanuni yollardan işçileri harekele geçirmek, gereken makamlara baş vurmalarına delâlet etmek ve onlar adına icabında dava açmak bir zaruret halini aluığı takdirde hep birden iş bırakma hareketlerini teşkilâtlandırmak ve bu hareketlerin muvaffakiyetini sağlamağa uğraşmak.
C — Memleket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanatlar dersleri vesaire tertiplemek vc bu gibi_kültür faaliyetlerine elverişli bir işçi kulübü ve meslek kursları açmak, işçi katagorisıni tayin etmek, iş bulma bürosu açmak, hastaha-nc, doğum evi, çocuk yuvaları tesis etmek.
D Teker teker muhtaç bir duruma düşen sendika azalanna eşya, gıda ve para yardımlarında bulunmak geniş ölçüde işsizliğin umumi haline karşı bir sağlam ihtiyat akçası vucuda getirmek ınaksadiyle karşılıklı yardım sandığı yaratmak.
3 — Sendikaya girmek ve Sendikadan çıkmak :
Mesleğimizde çalışan tekmil işçiler dinleri, milliyetleri, siyasi görüşleri ne olursa olsun sendikaya aza olabilirler. Bunlar için bu nizamname hükümlerine göre hareket edeceğine söz vermek kâfidir.
Sendika mesleğimizde çalışanların hepsini içine almak gayesini güdecek ve sistemli bir tarzda sendika hareketi dışında kalmağa meyil gösteren pasif işçilerinin gözünü açmağa çalışacaktır.
4— Yalnız ahlakça sükût etmiş oldukları, arkadaşlarını bir birine kattıkları ve dagmiKİıga sebebiyet verdikleri ve ırkçılık yaptıkları belli olanlarla işçilerin metalip hareketlerinin sabote edenler sendika azası olamazlar. Bu gibiler hçr hangi bir suretle onun içine sokulabilmişlerse gtrçek hüviyetleri meydana çıkar çıkmaz teşkilâttan çıkarılırlar.
5 — lzmirde gâyemize uygun bir işletme sendikaları birliği ve memleket ölçüsünde bir Türkiye Sendikalar Umumî Federasyonu kurulduğu takdirde teşkilât,mız derhal bu birliğe dolayısile umumî federasyona iltihak edecektir.
6 — Sendikanın çalışmalarını 7 kişilik bir idare hey’eti tertiple yürütür bu hey’eti bir sene için sendika azalarının umumi içtimai çoğunlukla seçer tekrar seçilmek kâfidiı. .’n ;;z bir seneden beri sendikaya kayıtlı olan her aza idare heyeti azalıgına koyabilir.
7 — Muvakkat hüküm :
Sendikanın kurucuları ilk üç aylık kuruluş devresinde idare hey’eti vazifesini görürler. Bu üç ayın sonunda yazılı olan azalan umurnî bir toplantıya çağırırlar. Bu toplantıda alınmış olan il* kuruluş tedbirleri ve bu nizamname olduğu gibi veya değiştirilerek tasdik ve' kabul olunur. Umumî toplantı dağılmadan evvel yeni ve devamlı bir idare hey’eti seçer.
8 — İdare heyetinin vazifeleri :
İkinci maddede sayılmış olan gayeleri gerçekleştirmek, çalışan aza aidatını ve teberrülerı toplam; gündelik ücretlerini, çalışma mûddt türlerini ilgilendiren her mesele ile uğr _______ __________
olarak her çeşit teşebbüslere girişmek icabında göze çarpan hale sızhklara karşı protesto mitingleri yaptırmak ve tuzum görüldüğü takdirde azalan fevkalâde umumî içtimalara davet ederek hayatî meseleler hakkında bizzat karar vermesini sağlamaktır.
9— İdare heyetine seçilen azalar umumi toplantıdan sonra ilk içtimalarını yapar aralarından birini Sendika mesul kâtipliğine bir diğerini muhasip vc veznedarlığa ve bir üçüncüsünü de kültür işleri kâtipliğine seçerler. Günlük işleri bu üç aza sevk ve idare ederler.
10 — Mesul kâtibin -sendikanın bütün işlerinden ve bilhassa teşkilât ödevinden idare heyeti Önünde sorumludur. Kararların ger-et et__________________________
a aittir. F

la!, veya kabul etmek, işçilerin etlerim, irim ve kül
onların mümessili

Bakırköy Bez Fabrikası İsçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — Bakırköy Bez Fabrikası İşçileri Sendikası adı altında gay-siyasi bir cemiyet kurulmuştur.
2 — Sendikanın uğraşacağı mevzu ve maksatlar şunlardır :
a) Bakırköy bez fabrikası işçilerini, fabrika ve diğer idareci
amir ve hükümet makamları önünde temsil etmek, her sahada işçilerin hak ve menfaatlerine uymayan durumlara ve muamelelere karşı teşebbüslerde bulunmak ve icabında yetkili makamlar nezdinde haklarını aramak.
b) İş kanununun ve çıkacak diğer iş gücünü koruma ve içtimai sigorta kanunlarının hükümlerine riayet edilir edilmediğini daimi surette araştırmak onlara aykırı haller ve muameleleri ortadan kaldırmak için kanuni yollardan gereken yerlere baş vurmak veya işçiler adına dava açmak.
c) Sendika üyelerine ve ailelerine Ölüm, hastalık, doğum ve kaza gibi hallerde süratle yardım etmek.
d) İşçilerin fikri ve bedeni oerpilmelerini sağlamak için sanat kursları, spor talimleri ve oyunları, konferanslar ve korolar organize etmek ve bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir işçi kulübü açmak ve idare etmek.
3 — Girme ve Çıkma î
Bakırköy bez fabrikasinda çalışan tekmil işçilerin dinleri, milliyetleri ve siyasi görüşleri ne olursa olsun Sendikaya aza olabilirler. Aza kaydoluumak için bu nizamname hükümlerine riayeti teahhül etmek kâfidir. Sendika Bakırköy Bez Fadrikasmda çalışan tekmil işçileri içine almak gayesini güder ve bu yolda sistemli bir teşvik faaliyeti yürütür.
Yalnız ahlâkan sükût etmiş olonlar, işleticilere hafiyelik ettik-ıleri veya onların;, propagandasını yaptıkları ve nihayet faşizm ve rkçılık miinaferetlerine alet oldukları kati surette anlaşılanlar Sendikaya giremezler. Bu gibiler her hangi bir surette sendikaya so-fttılmuş olsalar dahi mahiyetleri meydana çıkar çıkmaz Sendikadan idare heyeti karariyle derhal çıkarılırla.
(Devamı gelecek sayıda)
Kocaeli Nakliye İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — Kocaeli Vilâyeti sınırları içinde Nakliye İşçileri Sendikası altında gayri siyasi bir cemiyet kurulmuştur.
2 Sendikanın adı bu nizamnamede kısaltılmış olarak “N. İ. remzi ile gösterilmiştir.
3 — Maksat ve Gayeleii :
a) Kocaelinde mevcut nakliye işçilerini, işverenler ve hükümet makamları nezdinde temsil etmek, işçilerin hak ve menfaatlerini korumak ve icabında mücadele etmek.
b) İşçilerin içtimai ve kültürel sahalarda inkişaflarım sağlamak için okuma odaları açmak, konferanslar tertip etmek, işsiz kalan Sendika azalanna iş temin etmek çarelerini aramak ve ilah..
c) Sendika azasının sıhhi durumlariyle alâkadar olmak nun temini için parasız muayene v«- tedavt çarelerini temin Kaza ve işsizlik neticesi sefalete düşen arkadaşlara idare karariyle maddi yarımlarda bulunmak.
4 — Giriş ve Çıkış 5
Nakliye işlerinde çalışan bütün işçiler ve müstahdemler
milliyet farkı gözetilmeksizin Sendikaya aza olabilirler. Sendika menfaatine apkırı harekette bulunanlar ve işçi sınıfının umumî menfaatlerini baltalayanlar İdare Heyeti karariyle Sendikadan çıkarılırlar.
adı
s.„
ve biletmek, heyeti
din ve
Devamı geleek sayıda
17 — Sendikadan arkadaşlığa ve tesanüde yakışmıyacak halleri görülenler hakkında tatbik edilecek cezalar, ihtar, levbih ve muvakkat çikarmalarda temelli çıkarma ancak 4 cü maddede gösterilmiş olanballerdc tatbik olunur.
18 -- İdare hey’eti her on günde bir mesul kâtip başkanlığında toplanır. Yapılmış işleri gözden geçirir ve gelecek on gün zar-
yapılması gereken faaliyetleri tesbit ve tayin eder. Vazifeleri azalar arasında taksim ederler.
Sendikanın Gelir Kaynakları
19 - Azanın muntazaman yegâne mecbur oldukları duhuliye
ve aidat. Ttberrular "ve seı jdika favdasma yapılacak müsamere temsil kârları, her aza sendikaya yazılırken bir lira kaydiye Öde-—---------“’^İur.
I mukabil kendisine bir aza defteri verilir aidat öde-
edecek fırsatlar- fmda yapılması
uhaiîp ve vezne-
esine
da t
darla beraber imza koymak ve mek ödeviyle de mükelleftirler.
.1 — Veznedar aidatı ma nıukabiii teberrüaj |c hibelerin man hesabını tutar mutad masrafları yapar i, idare heyeti karariyle yapabilijf send kı kasası para saklıyamaz. T-ara iktar
kada açılmış cari hesa ptırılır.
12 - Sendika varidatının üçte birinin büyük leleıinde sarfolunmak üzere ve intiyat akçası mecburiyetindedir.
13 — Kültür işleri kâtibi sendikanın kayıtlarını tutar. Dersleri müsamereleri, sipor oyunlarına, musiki, temsil vesaire güzel sanat talimleri, İlmî konferansları teşkilâtlandırır.
14 — Umumî toplantının her altı ayda yapılması mecburidir. Bu toplantılarda dağılmazdan evvel idare hey’eti teftiş ve müra-kabc komisyonu seçimleri yapılır.
15 — Teftiş ve mürakabe komisyonu 5 azadan mürekkeptir Ödevleri î
16 — Senede dört defa sendikanın hesaplarını incelemek ve aldığı neticeleri mufassal bir rapor şeklinde umumî heyete sunmaktır. Ayrıca bu komisyon sendika azalan arasında idare heyetiyle azalan arasında zuhur edecek ihtilaflarda hakem rolünü oynar. 4 cü maddeye uygun olarak sendikadan çıkarılması gereken azaiarın müdafaalarını dinler, edineceği kanaate göre sedika dan çıkarma kararı verir. Veya buna lüzum olmadığını ilân eder.
namına taahütlerl giriş-
uz
plar yine makbuz unların nflntaza-lâda m israfları 25 liradan fazla r hangin, bir^ban-
metalip ınücade olarak saklamak
ineğe mecbıl
1, 20 — Uu_ meleri buraya yazılır.
21 Aidat her ay azaiarın aylık ücretleri tutarından verecekleri 54 liraya kadar 50 kuruş 100 liraya kadar 100 kuruş 100 liradan yukarısı yüzde üç nisbetinde verecekleri bir miktar paradır. Bu 50 kuruştan az 1 liradan fazla olamaz.
22 Sendika aidatından fazla para yardımında bulunacak kabiliyette olan azanın bu yardımı memnuniyetle kabul ed ilir ve
bu yardım bağışlamalar şeklinde yapılabilir. Vaziyeti ve sair meş ru sebeplerle aidatını vermeğe kudreti olmıyaıı azaya idare hey’eti-geçici olarak aidatını ödemeğe mecburiyeti kaldırabilir.
23 — Sendika faaliyetini tatil etmek zorunda kalırsa emvali lzmirde mevcut Sendikalar Birliğine devir olunur. Böyle bir birlik henüz yoksa mevcut diğer kurulmuş işçi sendikaları arasında taksim olunur.
24 Kurucuları :
Emin Emek terzi, Harun Şahin terzi, H. Fikret Tezcr terzi, Ethem Çelik terzi, Şeref Birol terzi, İsmail Tunalı terzi, Kemal Akman terzi.

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar:
Yakında çıkacak günlük siyasî
gazetemizi bekleyiniz.
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sayı 8
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
19 Ekim 1946
Siyasî Partiler karşısında Sendikalar
Devlet Maden işletmeleri işçi ücretlerine yapılacağı bildirilen zamlar
Buudan bir kaç ay evvel yayınladığı bir broşürde, İstanbul işçi sendikaları birliği, siyasî partiler hakkıııdaki görüşünü, umumî bir tarzda ve kısaca izah etmişti. O sıralarda bir çokları tarafından tenkide uğrayan, bu açıklamaya göre, bu teşekkülleriu, şimdilik lâftan ibaret kalau, vaidlerine kapılmamak lâzımgcidiği, filiyatta emekçiler sınıfı faydasına ne gibi faaliyetlerde bulunacakları ve neler yapabilecekleri anlaşılmadan, hakklannda bir hüküm vermek muvafık olmiya-cağı ileri sürülüyor; ve hiç birine bir meyil gösterilmiyordu.
Böyle tedbirlice hareket ve bir intizar vaziyeti muhafaza etmekte sendikaların yerden i göğe kadar haklı olduklarını j olayların akışı, kısa bir zaman- j da isbat etti.
Seçim patırdılan sona eriuce herkesin şikâyet ettiği parti izdihamı heman dağılıverdi. Sağlam bir temele dayanmaksızın talih deneme kabilinden boy göstermiş olanların çoğu — hele amele sınıfı ile karabet iddiasında bulunanların heman hepsi — sahneden çekildiler,
Bu partilerden bir kısmının, siyasi burjuvazi teşekkülleri faydasına, emekçi halkı şaşırtmak gayesini güden, temelsiz partiler olduğu bugün, şüphe götürmez bir tarzda anlaşılmış bulunuyor. Kendilerine verilmiş olan ödevi başarmağa vakit bulmadan, foyaları meydana çıkması üzerine, bunlar heman mücadeleyi bırakmak ve bir keuara çekilmek açıkgözlülüğünü göstermişlerdir. Diğer bir kaçı ise, t-------
rülebilmesi, büyük bir tecrübeye, etraflı ve derin bir bilgiye bağlı olan, bu işin azameti önünde yapacaklarını şaşırmışlar, adetâ kötürümleşmişlerdir.
Bu defa herkesin gözüne çarpan ve yüreklere ren, mesut vaka denenmemiş, kendi hizmeti geçmemiş içinde pişmemiş, kendilerinden herlere artık kolaylarının korunmasını medi kleridir,
Şuurlu eme kçiler bu olgunluğu ve uyanıklığı sayesinde, az zamanda ortalık duruldu, her kese hak ettiği numara verildi. Emekçiler milleti de yadırgadığı, derme çatma partiler tarafından izaç edilmekten kurtuldu.
Şimdi artık emekçi kitlelerinin ve sendikalarının, büyük anı; adeleler esnasında destek-


.erimli bir tarzda gö-j
ferahlık ve-emckçilerin savaşlarına vc bunlar meziyetleri “menkul„ reh-kolay hak-emanet et-
tabakasının
az
İçmeleri ve yardımlarından faydalanmaları icap eden, kendile rine en yakın parti hangisi olduğunu iyice seçebilmelerine elverişli bir durum hasıl olmuştur.
Sandikaiar emekçilerin iktisadi hareketlerini idare eden teşekküller olınak itibarile, umumî kaide olarak, mensupları diledikleri partilere girmekte serbesttirler. Fakat partiler müşterek bir düşünüş ve görüşte birleşmiş, müşterek bir hareket tarzı (Program) kabul etmiş, muayyen sınıfların menfaatlerini ve tarihi vazifelerini benimsemiş, ve bir tek plân ve aynı tâbiye mucibince faaliyette bulunmaya azmetmiş mücahitlerin siyasî savaş teşekkülleridir.
Sınıflar.ıı dışında parti tasavvur edilemez? Bu bakımdan sen-dikalariıı, bir bütün olarak, hizmetinde bulundukları sınıfa (Emekçiler sınıfına) yabancı sınıfların — meselâ burjuvazi veya büyük toprak sahipleri sınıflarının — partileriyle, ne şekilde olursa olsun, münasebet tesis etmeleri bahis konusu bile olamaz.
Sendikalar münhasıran, emekçilerin başında yürüyen, bütün gayretlerini hakiki sosyalismi gerçekleştirmek gayesi üzerinde toplanan, emekçi partisiyle iş birliği yapmağa ve icabında onu de ■iteklemeğe mecburdurlar.
Kasden Emekçi Partisi dedik. Zira emekçi kitlelerinin birden ziyade partisi olamıya-cağı aşikârdır.’ ,
Var ise, muhakkak bunların
llerdir. Veya takındıkları , itiraf edile miyvcek bir t
kül
ad, kim gayeleri gizlemeğe mahsus bir maskeden ibarettir. •
Sonu *agja 4 tutun 4 de
:a-
Zam, Zam, Zam!..
Vapur bitetlerine zam yapıldı. Yük tarifelerine zam yapılacakmış. Tranvay ve otübüs-lerdc zam istiyormuş. Vergilere zamlar yapılacakmış. Piyasada bakkalı çakkalı kendiliğinden ve insafından başka hudud tanımadan her şeye zam yapıyor.
Zam , Zam , Zam 1...
Bunun sonu neye varacak ? !
Hükümetten ucuzluk bekliyorduk. Oda öyle vait etmişti zaten !... ucuzluğun adı fiyatlara zam mı oldu acaba ?!
Devlet maden işletmelerinde işçi ücretlerine zam yapılacağının bildirilmesi hepimizi pek sevindirdi. Ama bir yandan da bu kararın sebebi, yapılacak zammın nisbeti ve memleket ölçüsündeki payı üzerinde durmadan geçemedik.
Eti Bank tarafından bu yıl yayınlanan “Eti Bank» adlı broşüre göre, Devlet maden işletme® lerinde çalışar: işçilerin 1945 de günlük ortala® ma sayılan şunlardır ;
Ereğli kömürleri Garp linyitler Ergani bakır Divriği demir Guleman kroın Keçiborlu kükürt
29.000
5.000
1.400
1.200
400
320
Yekûn 37.320
Üindiği g|bi. hu işletmelerden,
, umum ı,,. .sayısının %77 isini toplayan Ereğli (Zonguldak) kömürlerinde İ940 yılından, %13 ünü toplayan garp linyitlerimde de 1942 yılından beri ücretli .ş mükellefiyet tatbik ediliyordu. Her ikisinde
işçi
%90. Btı iki işletmedeki serbest işçileri hesaptan çıkarırsak, Devlet madenlerinde çalışan işçilerin %70-75 i mükellef işçi idi, diyebiliriz. Kaldı ki, son bir habere göre, zam kararı yalnız Erağli kömürleri işletmesiyle ilgili imiş.
Bu asırda iş mükellefiyeti» nin ne demek olduğu ve bunun son derece sert tatbik tarzı üzerinde şimdilik durmayacağız. Bu mevzuda cilt cilt kitaplar, çeşit çeşit romanlar yazılabilir. Yazılacaktır. Yalnız, bu yüzden Milletlerarası İş Bürosu’nun bir de protestosuna uğranıldığtnı burada hatırl ıtmak isteriz. Bu protesto, mükellefiyeti yürütmek için yapılan masrafların ehemmiyetli yekûnlcr tutması ve nihayet ortada «harp mazereti» de kalmaması gibi sebeplerle, 1945 sonunda Garp linyitlerinden, son haftalarda da Ereglı kömürlerinden ücretli iş mükellefiyeti kaldırılmıştır. Tabii mükellefiyet kalkınca da, bu güne kadar ki ücretlerle işçi bulma imkânı kalmamıştır. İşte Devlet maden işletmelerinde ücretlere zam yapılması sebebi: İşçi bulmak.
(Sonu S. J Sû. I de)
Ybrdun her tarafında yeni sendikalar kuruluyor.
Şehrimizde başlıyaıı sendikacılık hareketlerinin bütün memlekette yapılmakta olduğunu memnuniyetle görme kteyiz.Yur-duruuzau muhtelif vilâyetlerinde daha evvel kurulmuş olanlarına ilâveten bu def’a A d anada mensucat saayii işçilerinin de sendikahrtM kurmuş olduklarını Uabcr vermekle iftihar duyuyoruz. Adınadaki işçi arkada darımız daartık kendi sendikaları etrafınla toplanmış bu- |
lunuyorlar.
îzmitte de iakliye işçileri sendikası kurıimak üzeredir. İzmitli nakliye işçileri sendikaları için icabetin hazırlıklarını tamamlamışlardı-.
Bunlardan h«ka şehrimizde sendikacılık treketleri yeni başarılar kayfctmektedir. İki sayınüzdanber/ ilân ettiğimiz’ men I lauıtşfır.
İstanbul işç ligi Beşiktaşta fırın namiie anlan büyük binayı kiralamıştır. Burada gerek işçi kulübü, gtrek diğer bazı sendikalar bir (atı altında toplanacak, bilhasa sosyal yardım ve spor faaliyetleri bu binada temerküz cdecq(tir.
etetgimiz fç kurulmuş 5e
nizamnamesini çi kulübü res-i faaliyete baş-I
Sendikaları bir-»tedenberi Has
Güzel sanatlar kol ve kafa işçileri sendikası
Haber aldıjımıza , göre pek yakında güzel sanatlar sendikası kurulacaktır.
Yeni sendilaya başarılar dileriz.
îş kanunu "değıştırııeceK
Çalışma bakanlığı iş kanununda bazı değişiklikler yapmak için bazirlanmaktadir. Bu arada sa nayicilerle temaslar yapmaktadırlar. Ayrıca bölge çalışm ı müdürlüğüne davet edilen işçi sendikaları birliği umumi kâtibi arkadaşımız Ferit Kalmuk, çalışma bakanlığının Ingiliz mütehassısı ile uzun bir görüşm yapmıştır.
Mütehassıs, Umumî kâtipten iş kanunu üzerindeki mütalâalarımda sormuş ve kendisinden iş kanununda yapılması istenilen tağdilâtı gösteren birde proje istemiştir.
işçi sendikaları birliği bu projenin hazırlanması için hususî bir komisyon toplayıp çalışmalarına başlamıştır.
Hayat pahallılığı ve işçi ücretleri
İşçi ücretlerine zam istiyoruz...
Hükümetim 7 Eylülde aldığı yeni İktisadî kararlar^karşısında işçi, sınıfının?vaz'iyyetini bundan?evvelki sayılarımızda mütalâa * etmiştik. Fikirlerimizi, âsa?olaraktan tekrar gedersek, diyebiliriz ki bujkararlar mevc İktisadî güdükleri ve geniş emekçi kitlelerinin geçim zorluklarım "ortadan_kaldırmaktan uzaktır.
Bil’akis paranın kıymeti üzerindeJyapılan değişiklik, pek kısa bir zaman içinde bütün? fiyatların birden yükse 1 mes i^net i ce s i ni verecektir.
Aradan bir ay geçmeden bu nokta maal’esef tahakkuk etmiştir. 13 ütün yiyecek fiyatları gittikçe artan nisbetler dahilinde yükselmektedir. Ve7bıı yüksclınenin|daha ne kadar devam edeceği malûm değildir. Ayrıca, kükümetin bütün vaadlerin aksine olarak, pahallıllk yaratmakta hükümet müesseseleri ön ayak olmaktadırlar. -;te bir iki gündenberi şehir hatlarında yolcu biletleri’yüzde kırkı aşan nisbetler dahilinde pahalılaştinlmiştir. Ayrıca diğer hatlarda yük târifelerinindc yükseltileceği rivayeti dolaşıp durmaktadır.
Bu"artışlar daha ne kadar devam’ edecektir? İşçi ücretleri daha ne kadar, ayni seviyede kalacak ve hatta bazı şubelerde düşmekte devam edecektir? Hükümet, eğer halkı düşünüyorsa, alacağı tedbirler halkın lehine olmalıdır.
Biz üç haftadanberi iş kanununun maddelerine dayanarak işçi ücretlerine zamlar yapılmasını istiyoruz. Buna karşı hiç bir makam harekete geçmek tulumunu his etmiyor. Oalar sesimizi duymamak için kulaklarını tıkamakta, bizde isteğimizi tekrarlamakta devam edeceğiz:
İşçi ücretlerine yüzde yüz zam istiyoruz.
I
Sayfa : 2
Sendika Gazetesi
19 Ekim 1946
Sosyal ve sıhhî bakımdan:
Ortaköy, Beşiktaş, Kasımpaşa gibi tütün işçilerinin toplu olarak bulundukları semptlerde gördüğüm hastalardan, yap/ığim hasbıhallerden edindiğim kana-ata göre tütün ameleleri arasında sıhhatli diye gösterebileceğimiz tek insan mevcut değildir. Hasta olarak muayeneye gelenlerin % 80 nide tüberkülozdur.
Bu afet tütüncüler arasında adeta salgın halinde olup gittikçe artmak istidadını göstermektedir. Buna sebep olarak tütünün vücude zararlı tesirini tek sebep göstermek çok saflık olur. Tütün tozu içinde çalışmanın mühim rolü olmakla beraber burada en fazla müessir eleman tütüncülerin iktisa-den en fena şartlar altında bulunmalarıdır. Bir tütün amele-1 sinin aldığı yevmiye vasati iki yüz elli kuruştur. Bunu da
“senenin her ayında bulsa! Senenin onik’ ayinin ancak beşin-I de çalışır, ondan sonra işsizdir Memlekette işlenecek tütün-mü yok diye işçilere soruyorum; bana cevaben:
Mevcut amelenin işiiyemiye-ceği kadar çok tütünlerimiz var Fakat bunların 4/3 ü işlenmiş tir. {damgası vurularak işlenmeden gitmektedir.
Halbuki işlenmeden tütün ihracı kanunen yasaktır, senelerce bu hakikati bağırıyoruz fakat duyuramıyoruz diyorlar.
Amelenin çalışmadığı ayları da vasati yekûna katarsak günlük vasati kazanç yüz kuruşa düşer. İşte tütün amelesini mahveden bu yüz kuruştur.
Bizde halk arasında acıkmaz, yemez, içmez, yatmaz, uyumaz, yorulmaz, üşümez v.s, VJ„ diye bir tekerleme vardır. Bana sorarsanız bunun hakikî sahibi |
işçi Sağlığı
madde
Tütün işçisi nasıl yaşıyor?!
Endüstride kullanılan zehirli ler ve fabrika artıklarının işçide yaptığı toksik kansızlıklar
Sanayide kullanılan zehirli mıddelerlc fabrika artıklarının işçi bünyesi üzerinde birdenbire veya sinsi sinsi bozukluklar husule getireceği ve bilhassa kanın al yuvarlaklan ve hemoglobine, (jpzucu tesirler yapacağı aşikâr-] rikatörün müessesede hasıl olan] bu zehirli maddelerle amelesinin temasını kesmesi yolunda heıf türlü teknik tertibatı almasını icap ettirir. Çalışma esnasın d J husule gelen sinsi zehirlenmelerde daha önceleri bu gibi araz dikkati çeker : Daimi yorgunluk, çöküntü, iştahsızlık, çalışma sıra- | Sinda husule gelen nefes rhp verme zorluğu, mide ve bağır* sak bozuklukları....... bunlar
umumî zehirlenme belirlileridiı. Bir de ayrıca kendine mahsus zelrrlennıe işaretleri gösteren sanayi zehirleri mevcuttur.
Arumatik nitru mürekkebafi zehirlenmeleri siyamız yani yüzde, dudaklarda kulak kıkırdağı ve pmmak uçlarında morarmalar meydana getirir.
Nizol zehirlenmeleri; buııın kanamaları, diş etleri kanamalın ve âdet kanamaları yapar. Kur şun zehirlenmesi; diş etlerinde siyah çizgiler, şiddetli karın ağrıları ve kabız yapar. Toksit maddelerle çalışan işçilerin sık sık kan muayenesine tabi tutulmalar: bu zehirlerin kanda yap tığı tahribatın derecesini öğretmesi bakımından elzemdir. Zehirli maddeler kanın el yuvarlakları homoglobini ve ak yuvarlakları üzerine yıkıcı ve sayılarını azaltıcı bir tesir icra eder. Bu itibarla emekçilerin basit kan muayeneleri yapılırken bu üç noktanın dikkatle gözönünde tutulması gerektir.
Böylece petrol sanayiinde çalışanlarda farklı bir kansızlık meydana gelir. Petrolle çalışan kimya sanayii müesseselerinde bu maddenin havaya karışarak işçilerin bünyesine girdikleri bilindiğinden çalışma mahallini hava-alınmalıdır. Petrol zehirlenmesi çok sinsi olarak kendini belli ed?r. Baş ağrısı, devamlı yorgunluk ve iştahsızlık, bulantı hatta arada kusmalar, faaliyette görülen nefes darlığı, burun ve diş etlerinde kanamalar, kadınlarda âdet ve âdet dışı kanamaları mühim arazdır. Bilâhare ölümden az evvel noktalı ak yuvarlakların azalmasile görülen agranulactose bütün vücudu kaplıyan iğne burnu gibi küçük kanamalar, optik belirliler, şiddetli burun, .dh ç.t- ı leri, bağırsak kanamaları başgös-terir. Kan tablosunda ilk bc-ürti | daha henüz ak yuvarlakların adedinde bariz bir azalma olmadan cinslerinde bir tahavvül gö rülmesi yani nisoî bir lymphocy ı tore’nin meydana çapasıdır. Bu I safhada iken zehirllnr ıeyi Itesbit etmek. VŞ -jo1 (C)
• ini \ irmek -erektir. I
Sanayide petrol birçok madde-
1 lerin eriticisi olarak geniş mikyas-i ta- kullanılmaktad r. Bu itibarla 1 kimya sanayiinin hemen her kolunda benzolden olma komitik
1 kansızlıklar başgöstermektedir. rtçnzol zehirlenmesinde önce ka-
1 nın el yuvarlaklarına nazaran I homoglibini daha azalır. Bilâhare el yuvarlakların tahribi çok arttığından kansızlık hiperkurum bir vasıf alır. Elyuvarlakların şekil* leri ve büyüklükleri birbirinden I farklı bir hal alır.
Benzin ve petrol sanayiinde çalışanlarda da kansızlıklar görülür. Katranda çalışanlarda da kansızlıklar başgösterir.
Klorlu karbon hidrat zehirlenmeleri :
Karbon tetra klorür trikloret* len de yukarıda saydıklarımıza benzer. Kansızlık tabloları meydana getirir. _____ ____ ____

Arumatık karbon hidrat zehirlenmeleri:
Buiil ir aras.nda bilhassa benzol başta gelir. Bu madde kan yapıcı sisteme' kemik iliğine tesir ederek daimî tahrip halinde bulunan al kürreciklerin yerlerini yenilerinin almasına mani oiur.
Şağlıkçı
tütün amelesi, bilhassa tütüncü karısıdır.
Sizlere kısaca kasımpaşa tütüncülerini tasvir edeyim: Tozlu, çamurlu, rutubetli bir semt insan emeği, görmemiş dar, 1 pis. çıkmaz sokaklar, içiçe girmiş viran evler. Kapısı, penceresi tutmayan zemin katta bir oda. Bu bir odadır amma pir odadır. Ana, baba, çoluk, çocuk burada oturur, işten gelince geceden geceye burada ocak yakılıp, burada yemek pişirilir, hep birden koyun koyuna burada yatılır. Sabah şafak sökmeden mum ışığile kalkılır ana, baba, çoluk, çocuk eli iş tutan herkes Ortaköye gitmek üzere yola çıkılır. Kıştır, yağmur kar yağmaktadır. Onlar yağa dursunlar, bizim tütüncüler üşümeden, ıslanmadan, yorulmadan!,, paltosuz, muşambası?, delik ayakkaplarla işe yayan giderler. Yol kısadır, Bey-oğlunnır kâin olduğu tepe çıkılıp inilecektir, işte o kadar geldik ortaköye, bu basit ame liye gündüz sekiz saat çalıştıktan sonra (ne yapmışlardı ki oturdukları yerde muhabbet etmişler veya çok sıkılmışlarsa hep bir ağızdan tütüncü kız» türküsünü söylemişlerdir.) Akşamı tersinden tekrar olunur. Ve Kasıınpşşaya gelinir. Bütün gün çalışmış, üstelik soğuk ve yağ ıur altında saatlerce yürümüş yorulmuşlar, ıslanmışlar, üşümüşler, akşam olmuş acık-mışl irdi’’. ' ıcak bir yeme* * ve
JHCrtK Ûır G’^UCla ■ o«.>a.>atA*.an etmemişler midir? Ana hemen Sivtınır, çalı çırpıdan ocak yakar, kazan kaynatmağa çalışır. Ka ynatir amma aldığı yövmiye ile bu pahalılıkta ne kaynatır. O sorulmaz soruyu bir kaynatan bir de erenler bilir. Benim bildiğim ve gördüğüm bir şey
—B M(r şey ! varsa o kaynadıkça sararılır I solunur, gözler »çeri çöker, I oı. deri,, bû kuuıik .kah ıır, • nihayet yatağa düşülür. Anıa o i hem' kasımpaşah W de fütün f-işçısıdir, nasıa vırnaz.
Ateşi 38-39 olurmuş, öksü-rürmüş, kan t uçurur mİ! ş,‘ d'eY^1 ı! manı yolmuş. Varsın olmasın, o allahııı bileceği iş. Onun bri- 1 di*i Kastnpaşalı tütüncü hasta olmaz, isirahat etmez,
Bir güı arkadaşları zorlar, iki gün iç kalır, bir doktora jor u düder, Ök-SO lra Ju emıh gururla reçd-r şurup veriyorum
»lacaksııı, pehriz et B iyi ve çok yiye hassı piryola, bö
I gider. L>g(
1 sörtür tsjrkr dinler teşhisindeki ( yi yy »ar: *ı içeceksin, ufak haplar veriyorum yutaksın, iğne veriyorum idamarda’ miyecekı çeksin, 1 «««■■,
rek, beyi». karaciğer y.s. gibi etli şeyla*. üstüne mutlaka makarna vejı pilav sabahları bol bol tereyıği yiyeceksin. Çalışma yok, liçbır iş yapruiyacak-sın, havahr ve sakin bir odada yalağjHa yatacaksın, uyu mazsau da uzun oturup istirahat edeceksin, hiçbir şey dü şünıniyetüksİB. Bak söylediklerim içince en mühimi yatakta istirahattır. İkinci olarak iyi ve çok yemtk üçüncü olarak ilâç gelir. İyi olmak istiyorsan bilhassa bui tekrarımı unutma der.
Yolda düşünür; çalışmıyacak sonra da düşünmeden yatakta /Devsoıı 5. 4 Sû. 3 de )
{ p?k ala mümkündür.
i-İkat b bir veçhes lagünün a . . _
ha derinlerde ve bu günkü İşlet lenin ınes’ul olmıyacağı, eski senelerde ‘aramak lâzımdır.
Hıvza faaliyete geçtiği giin-denberi bir çok sahipler değiştirilmiş ve muhtelif gayelerle sö-mürülmüştür. Birinci cihan harbinde «her ne bahasına olursa olsun > denerek sadece kömür çıkarılması düşünülmüş, daha evvelki gayri muntazam çalışmalardan doğan plânsız, fena istismar usulü bir kat daha takviye edilmiştir. Fransız ve İtalyan şirketleri, millî ekonomiyi hiçe sayarak çalışmışlardır.
Ereğli kömürleri işletmesi, hav zıyı teslim aldığı zaman onu delik deş:k edilmiş bir halede bulmuştur.
Buraya kadar, bu günkü işlet-
ir'"*
ibJ Sentl
Kömür havzasında vasıflı işçi meselesi
--------------—- -2-----------
Vatan gazetesinde bir haber : “Zonguldak kömür havzasında, istihsal yan yarıya düştü!„ Bu mealdeki yazıyı okuyan kömür işçileri, haklı olarak hayret ettiler ve bunu kendilerine edilmiş bir hakaret saydılar. Çünkü hiç biris: tenbcll’ği kabul etmek islemiyor .
Bizzat alâkalı kimselere giderek işin iç yüzünü öğrendim. Hadise şudur : Pazar günün de ilâvesi ile her zamankinden fazla uzayan bayram tatilinde, hayatî iş yerlcrindckiler müstesna; bü-, tün mâden amelesi çalışmamış ve ocaklar kömür istihsalinde bulunmamışlardır. Bu sebeble Ağustos 1946 istihsali 1945 senesinin ayni ayına nazaran 60. 000 ton kadar noksan olmuşur. Bu vak’a, henüz bilinmiyen kanallardan bazı gazetelere bam başka bir şekilde aksettirilmiş ve on beş gün evvel Zonguldak ta bulunan üç bakanın seyahatleri ile alâkalı gösterilmiştir.
İstatistiklerin ve alâkalı memurların ifade ettikleri şeyler burada bitiyorl Bitiyor, fakat bununla dâva bitnrş olmuyor.
Hakikaten istihsalde mühimse-necek bir düşme yoktur. Fakat istihsal organlarının faaliyetinde ki aksaklık yüzünden elde edilen randıman on sene evveline nazaran yarı yarıya düşmüştür.
On sene evvel çıkarılan kö mür işçi adedine taksim edildiği vakit daima 800 ün üstünde bir rakkam elde edilirdi. Yâni, bir aü ölârak TMir-Riro TÖ7 mür istihsal ederdi ki; buna yardımcı işlerde çalışan ve doğrudan doğruya müstahsil vaziyetin de olmıyan işçiler de dahildir.
Bu gün ise bu rakkam 500 civarındadır
Tenkit için tenkit gibi, sakat bir düşünceye kapılmadan sebeb-1er araştırılırsa; bazı entresan neticeler elde etmek mümkündür. Resmî ağızlar bu neticeyi şu şekilde göstermektedirler “Harp senelerinde hariçten istihsal malzemesi getirtmek mümkün olamamış ve eldekihrde miadlarını doldurmuştur. Eski
,le yapüan 3.5000.000 tonluk istihsal âti ^çın^anve r i c i d
Bu bir hülâsadır, bu müdafaa ' tezi üzerinde işlenerek; sahifeler, |hattâ.ciltler dolusu yazı yazmak
bu tez, ‘dâvanın ancak >idir Randıman düşük-asıl sebeplerini çok (ia-
menin en ufak bir sui taksiri olduğu iddia edilemez. İşletme faaliyete geçtikten sonra en büyük hatasını, bir asra yakın bir zamandan beri ihmal edilmiş olan vasıflı, yâni: ihtisas, sahibi işçi mes’elesini işe başladığı anda bir dâva olarak ele almamakla işlemiştir.
Gerçi havzada mâden tetkik ve arama enstitüsünün kurduğu bir mâden mektebi vardır. Bu mektep bu gün halâ faaliyettedir. Ders programı güdülen maksada göre gayri kâfi olgunluktadır. mezun sayısı mahduttur ve mezunlardan bir kısmı mesleklerini bırakıp kendilerine başka sahalarda iş aramak mecburiyetinde kalmışlardır. Sebepte aldıkları paranın kendilerini geçindirmekten uzak oluşudur.
Ereğli kömürleri işletmesi zaman zaman vasıflı işçi yetiştirmek mes’elesi üzerinde durmuş, ı fakat alınan yarım tedbirler daima çalışmaların yarıda kalmasına sebep olmuştur.
60.000 ne yakın işçinin çalıştığı kömür havzasında vasıflı işçi miktarı acınacak derecede düşüktür. Çünkü ; işçi sınıfının uyandırılması ve kendi kendine teşkilâtlanması işi alabildiğine geç bırakılmıştır.
Bir çok işçilere neci olduklarını sordum. Aldığım cevaplar entresandır.
Vaktiyle köyünde nalbant çıraklığı yapmış, birisi üç senedir mâdende çalıştığı halde :
' — NaTbanHmT dedi.
Bir başkası :
— Rençber.
Bir diğeri;
— Çoban 1
Hiç birisi madenciliği kabul I etmiyordu. Hepsi madenci olmadıklarını, madende muvakkaten çalıştırıldıklarını iddia ediyorlardı.
Halbuki kömür havzası köylerini m.ıdencilerle dolu bir hale getirmek için tabiat bir çok imkânlar vermiştir. Arazi dağlık ve geniş ölçüde ziraat yapılmasına müsait değildir. Köylüler ancak kendi ihtiyaçlarını karşılı-yabilmektc ve senelik vergilerini ödeyebilmek için köy dışında çalışmak mecburiyetin de kalmaktadırlar. Bu gün mükellefiyetten şikâyet edenlerin büyük bir kısmı, yarın mükellefiyet kaldırıldığı zaman belki bir kaç ay istirahat edecekler fakat gene ocaklarda iş aramak mecburiyetinde kalacaklardır İşçi yetiştirme dâvası bundan on sene evvel ele alınmış olsa idi; ikinci dıinya harbinde çekilen büyük sıkıntilarm bir çoğu çckilmiyecek ve belki de işçi hürriyetinin tahdidinden başka bir şey olmıyan ücretli iş mükellefiyetine ihtiyaç dahi kalmıyakhr..
İş, bu günkü medenî dünyada, bazı kaidelere göre yapılan bir faaliyettir. El işi ile entelektüel, yâni hususî bir bilgiye ihtiyaç gösteren iş arasındaki fark bu gün âzamî haddini bulmuştur.
Maden ocaklarının istismarı ekonomide “ Yıkıcı Ekonomi — Economie Destructive „ bahsine girer. Çıkarılan her tonun yerine yenisi kaim olmamakta ve
(Sonu S. 4 Sû. 3
1 9 Ekim 1946
Sendika Gazetesi
Sayfa: 3
Devlet maden işletmeleri işçi ücretlerine , yapılacağı bildirilen zamlar
Kadınişçiler davasına çare bulmak lâzım
♦♦♦♦
(Baş tarafı Birincide)
Yapılacak zammın nisbetini henüz kesin olarak öğrenemedik. %10 diyen de var %30 diyen de. Biz hesabımızı bu sonuncuya göre ya paeağız.
Ereğli kömürlerinin 1938 den, içinde bulunduğumuz yılın 6 inci ayına kadar ortalama yöv-miyelerini ve bu yevmiyelerin 1938—100 itibariyle endeksini aşağıya yan yana kayuyoruz. Devlet sanayi ve maden işletmelerinde 1942 den beri işçilere parasız yemek ve ekmek verilmektedir. Madenlerde, ağır işlerde en az 4500 kaloriye ihtiyaç varken, kâğıt üzerinde bile 3800 kaloriyi geçmiyen ve protein, yağ ve vitaminler bakımından son derece kifayetsiz olan bu yemeklerin günde işçi başına düşen masrafını da 1942-1946 yövmiyelerinde ilâve ettik.
Ortalama yevmiye (vergiler dahil) Kuruş
Endeks
1938—100
1938 114 100
1939 112 98
1940 120 105
1941 130 114
1942 200 175
1943 245 215
1944 263 230
1945 276 242
1946 278 243
Görülüyor ki, 1938 yılında
ruş olan işçi yevmiyesi, meselâ 1940 da 120 kuruşa, 1943 de (yemek ve ekmek dahil) 245 kuruşa yükselmiştir. Ama, paranın alım kabiliyeti hesaba katılmazsa bu rakamların hiç bir mânası kalmaz. İşçi 1938 de giinde 114 kuruş alıyormuş, 1946 da ise günde 278 kuruş alıyor, demek ne ifade eder? İşçiyi alâkadar eden, meselâ yüz kuruşla 1938 dc ne kadar, 1946 da nc kadar mal veya hizmet satın alabileceğidir. Bu hesabı yapmak için de elde Zonguldak bölgesine ait “gıda masrafları mıntıka endeksi,, var. Zongulgak bölgesi işçi aileleri bütçelerinde mesken, yakacak ve ısınacak masraflarının ehemmiyetli bir yer tutmadığı, giyinme masraflarına giren maddelerin fiyatlarının ise gıda maddeleri fiyatlarından daha yüksek olduğu göz önüne getirilirse, kömür işçisinin eliae geçen yövmiye-nin alım kabiliyetini «gıda masrafları mıntıka endeksi» ile ölçmek hiç de hatalı olmaz
Ortalama yövmiye endeksi
ortalama 114 ku-
Zonguldak gıda masrafları endeksi
1938 =100
Hakiki ücret endeksi
i
♦♦♦♦
1938 -100
1938-100
1938 100 100 mn

1939 98 101 I 97
1940 1941 ' 105 114 112 - 93 8’
VI
1942 175 305 57
1943 215 432 49
1944 230 415 55
1945 242 4İ ■ v
1946 243 435 S

Rakamlar gözden geçirilince görülür ki, yöv-miye artışları fiyat artışlarına hiç te ayak uyduramamıştır. Bu yüzden işçinin alım kabiliyeti 1938—100 den 1943 de 49 a kadar düşmüş, 1946 da ise 1938—100 itibariyle ançak 55 i bulabilmiştir Yani yuvarlak hesap yarı yarıya bir kayıp. Ayda 26 gün üzerinden hesap yaparak ve vergileri de çıkararak düşünürsek, kömür işçisinin aylık kazancının 1938 yılında 25 lira civarında olduğunu anlarız. 1946 daki kazancı ise, yukarıki hesaba göre, 1938 in 13 lirası. İşte, yer altında bir aylık yıpratıcı, tüketici, öldürücü çalışmanın karşılığı. Bunları bildikleri halde susmayı tercih eden yüksek iktisatçılarımızın bu netice karşısında yüzleri kızarır mı, bilmiyoruz. Biz yine mevzuumuza dönelim.
Son zamlar vaziyeti ne derece değiştiriyor ?.
Bu zammın %30 olduğunu kabul edersek şu neticeye varırız :
Yemek ve ekmek hariç (vergiler dahil) 1946 yılında ortalama yövmiye 208 kuruştur. Bunun

%30 ıı 62 kuruş eder. Demek ki zamdan sonra ortalama yövmiye (vergi dahil) 270 kuruş olacaktır. Yemek ve ekmek için de 70 kuruş ilâve ve edince, 340 kuruş tutar. 1938 ortalama yövmiyesi 114 kuruş olduğuna göre, 1938—100 itibariyle bu 340 kuruş endeksde 298 demektir. Yani son zamla itibari ücretler 1938 e nazaran %198 artmış olacaktır. Gıda masrafları endeksi ise 1938—100 e nazaran 1946 nin ilk üç ayında ortalama 435 dir. Yani Zonguldakta gıda maddeleri fiyatları 1938 e nazaran %335 artmıştır, ikisini karşılaştırınca, hakiki ücret 1938—100 e göre 68 olur. Yanı bu zamlardan sonra da kömür işçisi 1938 yılına nazaran alım kabiliyetinin %32 sini kaybetmiş vaziyette olacaktır. İşte yapılan zammın nisbet ve derecesi de bu.
Yukarda da söylediğimiz gibi bu zamlar mükellefiyetin kalkması üzerine işçi bulmak endişesiyle yapılmıştır. Ücretli is mükellefiyetine tabi olmayan yüzbinlerce işçinin vaziyetine gelince; geçen yazimızda da belirttiğimiz gibi, bunlar da alım kabiliyetinin 1938 e nazaran en az %20 sini kaybetmiş bulunmaktadırlar. Bir çok işletmelerde bu kayıp %401 geçmektedir. Türk işçisinin 1938 deki hayat seviyesi ise diğer memleketlerin en aşağı seviyelerinin de çok aşağılarmdadır.
7 eylül kararlariyle Türk lirasının dış değeri karar kâ^1 Paranın ’Ç de&ri‘ nin de düşmesine sebep olmuştur. Bunun neticesi olarak da mal ve hizmet fiatları artmağa başlamıştır. Buna karşılık, hususi işletmelerdeki ücretlerde alçalma temayülü vardı.
Ne tarafından alsak, ücret meselesi bu gün işçi sınıfının başta gelen meselelerinden biridir. Bu işin Türkiye öİçüsnde ele alınması sırası gelip geçeli yıllar olmuştur.
12 haziran 1936 tarihli İş Kanunu’niin 32 inci maddesi şöyle der :
•İktisadi ve içtimai zaruretler dolayı siyle İktisat Vekâletince teklif edilecek işlerde gerek saat başına veya gündelik, yahut haftalık veya aylık hesabiyle ve gerek parça başına, yahut yapılan iş miktarını göre ödenecek işçi ücretlerinin en aşağı hatları bir nizamname ilq tesbit edilir.„
Kanun çıkak tam on vıl olmuştur. İşçiye kar^ı hükümlerin Utb|kİJ^L ,hi$_ te kusur edilmemiştir. “Asgarî ücret,, nizamnamesinden ise bîr ses yoktur? ■-■.-■■■
işçinin 1938 yılındaki geçinme seviyesi res-vılında Istanbulda iş-çi aileltrinin aylık ortalama kazancı 30 lirayı bile bulamazken, 45 hra Kazançlı ade numune-1988 de Istanbulda yapılmış olan bütçe anketi, hakiki ortalama seviyesinin üs. tündeki ailelerin geçinme seviyelerinin bile başka memleketlerin en aşağı seviyelerinden çok aşağı olduğunu açrkca göstermiştir. O halde bir gün dahi beklenmeksizin, jdiğer memleketlerdeki hayat seviyeleri, sağlık bilgilerimizin emrettiği gıda, yakacak vt ısınacak miktarları, mesken, giyinme, dinlenme vc kültür ihtiyaçları ve paranın günden güne düşen alım kabiliyeti göz önünde tutularak asgarî! ücretler tesbit edilmeli ve bilhassa hususi işletmelerde, türlü yollarla ücretleri bu seviyelerin altına düşürme teşebbüsleri önlenmelidir.
Gıdasızlık, mesken, ısınma ve giyinme şartlarının perişanlığı, ayda yılda bir gün dahi güneşte, denizde şöyle bir nefes alma imkânını bulamamaları yüzünden türlü hastalıklarla vücutları her gün biraz daha yıpranan' Türk işçilerinin hemen halledilmesini istedikleri en acele meselelerden biri budur. Son günlerde sık sık lafı edilen randımanları arttırma meselesinin de düğüm noktası buradadır.
Sendikalarımız, asgarî ücretlerin tesbiti ve bunların kontrolü işinde üzerlerine düşecek vazifeleri eksiksiz başaracaklarına kanidirler.
Zaman zaman teper, teptikçe nasırlaşır ve bu nasırlanmış yaraya neşterle değil de gül dikeniyle dokanılır.Kalemşorlar sütunlara sığamazlar. Yorumcuların ka fa taslan, şairlerin mısraları, romanların dar sahifeleri, sergilerin mermer galerileri, sinama holleri, ilim metodları sersemletici bir alabora içinde lıepbirden çıl-gınlaşivrirler. Holivut estetiği cazritmiyle dillenir, radyo dalgalarının sırtında Okyanuslardan kıtalara atlar.
Yatak ve kadın, içki sofrası kumar masası vc kadın, romanlar, mısralar, sergiler, sinema lar ve kadın, ilim, felsefe, ahlâk ve kadın, medeniyet ve kadın, konfür ve kadın, çıplak kadın, öpüşen kadın, otomobilli kadı: , lüks kadın, bu kadının bir tek meziyeti olacaktır; fevkalâde n.üstehlik kabiliyet,
Bırakalım gül diken'ek-.rile müsellah şövalyeler bu hint kumaştı;! didikliyc dursunlar..
Çocuğunu pençere demirine bağlıyarak işine koşan, soylu bir fedakârlık d uygu sile eşinin hayat yükünü hafifletmeyi va zife bilen, kizssa evlenmeyi, gebeyse doğurmayı tercih eden gündüz iş yerlerinde gece ev işlerinde sorumlu, çocuğuna ana kocasına eş ve yurduna yalnız faydalı ve şerefli işçi kadınlarımızın hayat ve mukatderatla rinı bütün tesadüfleri aşan bir hassasiyetle koruyup kurtarmamız lâzımdır.
ikinci dünya harbinin bütün kahır ve yoksulluklarını sekiz sene zaif omuzlan üzerinde taşıyan dört buçuk milyon köylü kadınımızla, yiiz. biuden faz la işçi kadınımıza saygılarımızı yalnız sözlermizle değil bütün genişliği ve etrafile alacağımız tedbirlerle göstermeliyi/.
Bu yüz binlerin emekçilk
haklarını olduğu kadar, kadınlık ve analık haklarını da aynı titizlikle korumak yalnız emekçi kitlelerinin menfaati değil hakikî yurtseverliğin de başlıca vazifelerindendir.
■^Yalnız İstanbulda elli binden fazla kadın işçi dokuma, tütün, müskirat, şişe ve cam, kibrit, boya, ip ve halat, konserve sanayilerinde çalışmaktadırlar. Biz burada iş kanununun kadın işçiler hakkındaki zayıf müeyyideleri ve iş verenlerin ucuz iş kuvveti avcılıklarının derecesinden ziyade kadınlık haysiyetleri ve analık hakları üzerinde durmak istiyoruz.
1 Temmuz 1946 dan itibaren yürürlüğe giren analık sigortası kanunî her bakımdan kifayetsiz ve adaletsizdir.
Bu kanunu daha çok genişletmek, iş kanununun uygulandığı yerlerdeki işçiler gibi iş kanununun uygulanmadığı iş yerlerinde ki işçilerede bu haktan istifadeyi sağlamak,fl ödenekler hakkındaki lüzumsuz formaliteleri basitleştirmek, doğumdan evvel ve sonraki hadleri üçer haftadan altışar haftaya çıkarmak, emzirme ö-deneğini umumiyetle iki ay kabul etmek ancak bu kanuu-nu faydalı bir hale getirebilir.
Unutulmamalı ki kireşler, ana oukrlar ve bakım yuvaları davası ve analık hakları davasından ayiramyız. Baktıracak kimsesi olmayan kadın işçilerimizin doğurmaktan . "kaçınmaları veya doğurduktan nı-ı ij tu/1tu lıı çitil. meleri emekçi ailelerini oldu-duğu kadar yurdumuzun İktisadî ve sosyal gelişmelerimde baltalamaktadır.
Gerek devlet sermayesiyle “ve gerekse hususî sermayeyle 'işleyen iş yerleri kendi arala-
(Devamı S. 4 Sû. £ de) i
.i.S I N E M A ~ 2Z mamıııiBEiBiBiııııazKiıaıaıı laaaaaaaaaaaaaaâaa MİLLETLER ARASI SİNEMA FESTİVALİNDE ■ ■■■■kbbbbbb BİRİNCİLİĞİ KAZANAN FİLM aaBBaaaaaa!
“ Raylar Savaşı „ (La Bataille Du fcaiı) İşçi aktörlerle çevrilmiştir..
SENDİKACI
1939 dan beri ilk defa olarak, muhtelif memleketlerde çevrilmiş en kuvvetli filmlerin bir araya gelmesine imkân hasıl olmuş ve Canııes şehrinde bunların arasından en kuvvetli olanı bir jüri tarafından seçilerek milletler arası filim birinciliğini kazanmıştır. Bu küçük-senmiyecek başarı, “RAYLAR SAVAŞI* isimli bir Fransız filmine aittir. Ve" asıl işin en meraklı tarafı şu ki: meslekten gelme aktörler tarafından çevri lmederse, demir yolu işçileri tarafından mükemmel bir surette oynanmıştır. “Raylar Savaşı,, Fransada, Alman nazı saldırganlarına karşı açılan ö'üm dirim kavgasında, işçiler, ezcümle demir yolu işçileri tara, findan açılan zorlu mücadeleyi temsil etmektedir- Nasyonal sosyalist istibdadına karşı işçi sınıfının ön safta kahramanca savaştığıma hikâyesi, artık bütün tarih kitaplarında inkâr edilmez bir gerçek olarak kabul edildiği halde, filimlerde
buna rastlamak mümkün olmuyor. Tarihî hakikatların canlı bir şekilde beyaz perdeye ak-settirilmesi Holivut markalı filmlerde pek seyrek bir olaydır, bunun sebebini, sinema stüdyolarının gerçeğe düşman bir ^takım bez.irgâulariD elinde bulunması ile izah etmek lâzımdır. Memleketimiz ise, Holi-vuduıı sinema te kelliğine dahildir ve bu yüzden, (pek sey-rek'istisnalar hariç), Türk işçi seyircileri, kafayı doyuran fikirli ve realist filmlerden mahrum kalıyorlar.
Ne tek tük yerli filmler, nede Mısırdan gelen filmler bu boşluğu giderecek şeylerdir. Dünyanın diğer film yapan memlekatlerinin eserleri ise çok nâdir olarak semtimize uğruyorlar. Gönül ister ki sinema sahiplerinin cebine giren parada kabarık bir payı olan Türk işçileri, RAYLAR SAVAŞI gibi, kendinden olanların filimlerini seyredebilsinler.
Ucuz Matinecı
Şayia : 4
Sendika Gazetesi
19 Ekim 1946
Dikkat.. Dikkat!
Demokrasimizin galişmesine yardımcı olacak yeni teşekkül “İnsan Haklarını Müdaffr Cemiyeti» başta Maraşal Çakmak, Cami bay kurt, Zekeriya sertel Tevfik Rüştü Araş ve Kenan Öner ve arkadaşları olduğu halde memleketin demokrat unsurları tarafından (İnsan Haklarını Müdafaa Cemiyeti) adiyle gayri siyasî bir teşekkül kurulmuştur
İnsan haklarını müdafaa cemiyeti Rosvelt’in 4 hüriyyet prensibini programına esas olarak almıştır.
Cemiyet ana yasamızın bu husustaki özel maddesine dayanarak fertlerin ve toplulukların kanunsuz muamelelere karşı haklarını koruyacak ve bu nıeyan-da her hangi bir sebeble hüküm giymemiş veyageymiş olarak mevkuf bulunanlara karşı yapılacak kanunsuz muamelelere ve tazyiklere mâni olabilecektir.
Hakiki demokrasinin memleketimizde gelişebilmesi bakımından bu cemiyetin önemli bir rol oynıyacağına şüphe yoktur.
Sendika gazetemiz işçi arkadaşların bu cemiyeti desteklemelerini ve bununla ayni zamanda Ankarada kurulmuş resmî bir teşekkül olan ve ismende benzeyen (insan haklarını ve ana hüriyetlerini koruma cemiyeti) ile karıştırmamalarını ehemmiyetle açıklar.
siyasî partüer karşısında sendikalar
Baf makaleden İJee/nm
Geçirdiğimiz dört beş aylık tecrübe ile, memleketimizde, şaşırtıcı kaynaşmalardan, mahiyetleri meşkuk çeşitli teşebbü slerden sonra, emekçiler sınıfının öz koruyucusu ve siyasî klavuzu ödevini görecek, hakiki sosyalizmi temsil eden, bir inkılâpçı partinin sür’atle gelişmekte olduğu ve plânlı ve sistemli çalışmalariyle emekçi kitlelerin güven ve sevgisini kazanmak yolunu tuttuğu meydana çıkmıştır.
Bu partinin hangisi olduğunu biz söylemeden, okuyucularımız keşf etmişlerdir. “ Sosyalist emekçi ve köylü partisi „ üzerine aldığı şerefli vazifeyi yapmakta kol ve kafa emekçi terinin şuurunu ve siyasî savaş rotasını aydınlatan bir meş’ale rolünü oynamakta devam ettiği müddetçe.. Gittikçe daha ziyade sendikacılarında partisi olacak sendikaların daha ziyade İktisadî, partinin daha ziyade siyasî mücadeleleri — Büyük sosya-lizim nazariyecisinin, geçen haftaki makalemizde yorumladığımız, fikirlerine uygun bir tarzda — birbirlerini tamam-lıyarak emekçi halkın sömürülmekten ve sömürme sisteminden kurtuluşunu çabuklaştıracaktır.
işçi Sendikaları Birliği Umumî Kâtibi
Ferit KALMUK
Tütün İşçileri nasıl yaşıyorlar ?
f Scijlora/ı 2 mcı «ey/adu/ yatacak ve heın de bol ve iyi yiyecek. Reçeteye bakar şurup, hap, iki kutu iğne, her gün iğin- yaptırma parası biraz düşünür, sonra doktorun tavsiyelerine gülmeğe başlar (başka elinden ne gelir ki ) ve içinden doktorlar işçinin halinden ne anlar der ve arkasından ekler onlar bizim için değil yalnız zenginler için okumuşlar.
Kasımpaşalı çalışmamanın is-tirahatin aç ölınck olduğunu pek iyi bilir O evde açlıktan ölmektense işte yavanda olsa tok ölmeği tercih eder. Hem o çalışarak daha çok yaşanacağını gorğüsüyle öğrenmiştir. Bövlece depolarda, kasımpaşa ile Ortaköy arasındaki yollarda hayatını sürterken bir gün genç yaşta eceli gelerek öldüğü duyulur. Allah rahmet eylesin iyi adamdı, tenbel değildi, kimseye el açmadı,' çalışır, ekmeğini taştan çıkarırdı denir.
Dr. H. AÇIKGÖZ
Kömür havzasında işçi meselesi
(Baftarafı 2 incide)
(ANA NİZAMNAMESİ)
9 — Senelik kongreleri İşçi Sendikaları Birliği Reisi veya umu-kâtibi kısa bir nutukla açar, kongre hemen kendine bir re-
mi
is ve lüzumu kadar reis vekili ve kâtip seçer, bu suretle teşekkül eden büronun idaresi altında müzakerelere girişilir. İlk iş olarak, gündeme kati şekli verilir, ve müzakerelerin kaç gün süreceği teshil olunur. Kongre faaliyet ve hesap raporlarını tetkik eder, idare meclislerini ibra veya geçmiş faaliyetinden dolayı alınması icabe-den tetbirleri karar altına alır. Bu noktalar münakaşa edilip karara bağlandıktan sonra kongre 11 kişilik bir idare meclisi ve ayrıca 5 kişilik bir kontrol komisyonu seçer ve dağılır.. Ana nizamnamenin tadili de ancak kongre kararile yapılabilir.
10 — Kulüp İşçi Sendikalar Birliğinin himayesi altında bulunduğu cihetle İ. S. B reisi kulübün reisidir. Reis bulunmadığı takdirde İ. S. B. umum kâtibi vekâlet eder ve icabında kulüp içtima-larına riyaset ettiği gibi kulübü de hariçte temsil edebilir,
11 — Kongre kararlar.1, toplantıyı takip eden 4 hafta zarfında bir risale şeklinde bastırılır ve azalarına küçük bir bedelle tevzi olunur.
12 — İdare meclisi ayda bir defa toplanarak azalan ilgilendiren meseleleri inceler ve iki toplantı arasında yapılacak işleri kararlaştırır. Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve 1. K. nün günü gününe sevk ve idaresi, idaıe meclisinin ilk toplantısında aralarından seçecekleri 4 kişilik daimi icua komisyonuna aittir. Daimi icra ko-komisyonu başkanı ve İ. K. mesul kâtibi İşçi Sendikaları Birliği idare meclişi tarafından intihab edilerek gönderilir. Bu mesul kâtip 1. B. nin bütün faaliyetlerinden ve muhaberatından dolayı hem 1. S. B. ye ve hem de t. K. nün idare mezlisina karşı mesuldür. Mesul kâtip faaliyetinin muhtelif şubelerini ahenkli bir tarzda sevk ve
ABONE: Yıllığı — 500, 6 aylığı—250, 3 aylığı—125 kuruştur
SENDİKAYA ABONE OLUNUZ
Çarşı kapı kürkçüler pazarı nokak No: 14 F-K Basımevi
w ♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
cevher günden güne maktadır.
Böyle »r çalışma sahasında vasıflı işçinin bulunmaması ve ■/erimli iş ;n:fhrnıaı > t:şekkûl etm:mş bulunması, men eket ekonlmisi bakımından acınacak bir haldir.
Mıdm işçileri sendikası, vasıflı işçi yetiştirmek mes’elesini faaliyet pragramınJa ele almış bulunmakladır. Sendika şeflerinin beyânatarına göre, çalışacak ve işletmenin bu sahadaki müsbet faaliyetlerini bütün kuvveti ile destek liyecektır.
Dâva, fikir ayrılıkları yüzünden yapılacak faidesiz münakaşalara mevzu teşkil etmemelidir. İleriye atılacak her müsbet adım; bize /eni 'ııftta mrMerisi olacaMir. -TC»-—7—- .
f—♦ XX. Yüzyıl kitapları ********
t
İ
:
:
I
:
t
:
:
:
:
:

:
:
:
♦♦♦♦♦♦♦♦ (♦♦(♦♦♦*♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦ ♦«♦♦♦♦♦♦♦♦
Hans Bahrer J
ALMAN FAŞİZMİNİN PERDE ARKASI Milliyetçilik maskesi altında sahneye çıkan faşizmin kimlere ve nasıl hîzeet ettiğini i _ için, vesikalara dayanarak yazılmış bu kıymetli eseri muhakkak okuyunuz. Okuyucularımıza 100 kuruş yerine 80 kuruştur.
- *>J(X
Romain
Shakespeare
Armağan KEKİMOL


Kadın işçiler dâvası
idare eder. Bu şubeler şunlardır.
1 — Teşkilât
2 — Hesap vc vezne
3 — ispor
4 — Yardımlaşma kolu
5 — Çocuk bahçeleri ve kreşler
6 — Sıhhi kol ve teşkilâtı
7 —
8 — Kadınlara çocuk bakımı
9 — Dikiş dersleri ve benzerleri
10 Kültür kolu
11 — Müzik kolu
12 — İhtiyaç görüldükçe işçi sınıfının refah vc saadetinin temini için diğer şubeler de açılabilir.
13 — Bu şubelerden her biri için bir mesul kâtip tayin olunur ve bu kâtibi 1. K. idare meclisi kulüp azası arasından seçer.
14 Şube kâtipleri faaliyetlerinden dolayı i. K. daimi icra komisyonuna karşı mesuldürler ve faaliyetleri hakkında oradan direktif alırlar.
15 — Hesap ve vezne şübesi kâtipliği Daimi İcra Komisyonu azalanndan biri tarafından idare edilir. Bu kâtibi idare meclisi seçer.
16 - I. K. mesul kâtibi bütün şubelerin hepsini kontrol etmek mecburiyetindedir.
17 — Hesap ve vezne şubesi varidatı toplamak, geliıleri teslim alıp hesabını tutmak, gelir kaynaklarım daimi surette teftiş etmek, yeni yeni kaynaklar bulmaya çalışmak, mutad masrafların icap ettirdiği tediyatta bulunmak vc fazla varidatı bankaya yatırmak ödevleri ile mükelleftir. Kulübün banka hesabı mesul kâtiple vezne kâtibinin müşterek imzaları altında işler. Hesap ve vezne kâtibi 25 lirayı gecen olağan üstü sarfiyatta bulunmak için !. K. mesul kâtibinin reyini almak mecburiyetindedir.
18 — Kontrol komisyonu reisini kendisi seçer ve onun başkanlığında her ay muntazaman bir defa toplanır. Kendisine havale edilen ihtilaflı meseleleri ve doğrudan doğruya yapılan şikâyetleri -ilgilileri dinlemek suretile- incelemek ve bir karara bağlamak kontrol komisyonunun başlıça ödevidir. Her üç ayda bir olmak üzere senede 4 defa kulübün hesabatını kontrol eder. Komisyon reisi yapılmış işli dim etmek mcc çıka, findi
Gösteri kolu
liaf tarafı 3 ncü sayfada
__________ rinda anlaşarak, ayni saııyi böl-öğrenmek * grsinde birbirlerine vakln yerlerde kollektif bakım yuvaları ve kireşler kurabilirler.
Eyüp, Cibali, Yedikule, Bakır köy, Orta jdfr, 'tophane, Beykoz, Üsküdar gibi İŞ yerleş i hailelerinin toplu semtlerde en az elli kıreş otuz bak ihtiyaç var çelerinden, lığının ■ alâkasından, sıh-
hat müdürlüklerinin teşkilâtlarından ve İş Bakanlığının vazifeli uzmanlarından derhal harekete geçmelerini beklemekteyiz. İcap ederse bütün iş yerlerini ve iş verenleri mükellefiyete tâbi tutmalı, yurt mikyasında kireşler ve bakım yuvalar! seferberliği açılmalıdır. Bu dâvayı en kısa zamanda en kestirme yollardan başarmak yüz binlerle emekçi yavrusunun, on binlerle emskçi kadını ve emekçi babacının olduğu kadar medeni dünyaya katılma hamlelerimizin ve insanlık haklarımızın başlıca icablarindandir
Hâdî MALKOÇ

Büyük insan ve dâhiyi bir başka san atkârın kalemi ile tanımak için bu kitaptan bir tane edininiz. Okuyucularımıza 50 kuruş yerine 40 kuruş.
Maksim Gorki
Strasti - Mordasti
Büyük halk sanatkârının nefis bir eseri yucularımıza 40 kuruş yerine 30 kuruş.
oku-
Stefan Zweig
YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR
Fatihten Lenin’e kadar beşyüz yıllın tarihli bütün ihtişamını burada bulacaksınız. Okuyucularımıza 150 kuruş yerine 120 kuruş.
F—K Basımevinden tedarik edebilirsiniz.
: :
:
:


♦ ♦
ı
1
: t : :
ve' Kasım paş5! iş yerlerinin ve işçi ma-bulunduğu
, , ve uvasına şiddetle Belediye büt-llî Eğitim Bakan-alâkasından,
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Âdil Yağcı Tertip ve Baskı F-K Basımevi
bilançosunu, bir rapor şeklinde kongreye tak-_'dindedir.1 tdare meclisi tarafından verilecek
ma, veya diğer disiplin cezalarını da kontrol komisyonu tara-n verilecek kararlara ancak kongrelerde itiraz olunabilir.
9 — Müstesna hallerde idare meclisi veyahut 1. S. B. idare
meclisi olağan üstü bir kongreyi toplantıya çağırabilir. Bir evvel-ki murahhasların istenmesi üzerine de böyle bir kongrenin toplanması gerektir. Bu takdime daveti İ. S. B. reisi yapar. Olağan üstü kongreler çağrılmalarını icap ettiren meseleden başka hiç bir işle meşgul olmaz ve seçim yapamaz.
20 — Bu ana nizamname en az üç kaza merkez şubesinin istemesiyle, senelik kongrelerde rey sahibi murahhasların yarısından fazlasının tasvibiyle değiştirile bilir. Yalnız bu teklif kongre toplanmazdan en az bir ay evvel idare meclisine bildirilmekle ve İşçi Sendikalar Birliği tarafından yayınlanması şartilc mümkündür.
21 — Kulüp dağılacak olursa mallarının tutarı İstanbul işçi Sendikaları Birliğine devrolunur. Böyle bir teşekkül mevcut değilse İstanbulda azası en çok üç İşçi Sendikası arasında taksim olunur.
22 - t. K. nün merkezi şimdilik, Ankara caddesi İzzettin han ikinci kat 10 numaralı mahaldir.
23 — Kurucular :
İbrahim Atılan Tütün işçisi, Emin Atıl Tütün işçisi, Recep BerkuS Tütün işçisi, Zıya Tıizmen Tabelacı, İsmail Marçak Tabelacı, Nişan Torhunoğlıı Kâtip, Talât Ölçin Tesviyeci, Hakkı Taşöz Şapkacı, Necdet Dcmiray Matbaa işçisi, Fikret Bozyar Şoför.

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar :
Yakında çıkacak günlük siyasî
gazetemizi bekleyiniz.
Sen- : 1 Sayı 7
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
12 Ekim 1946
Kari Marksa göre Sendikalar VE
Emekçilerin inkılâpçı Partisi

Demokrat Parti İşçi sınıfını inkâr ediyor
Bilindiği gibi “Birinci Beynelmilel» in nizamname tasarısını kari Marks kaleme almıştı.
Bu vesika dikkatle okununca görülürki Marks emekçilc' rin bu milletlerarası teşkilâtını, bir araya toplanmış hem İktisadî hem siyasî emekçi cemiyetlerinin - yani sendikaların ve inkılâpçı partilerin - kudretli bir ittifakı olarak tasavvur ediyordu.
|nk lâbın temel taşı, en basit şeklinde, emekçi hareketi, yani sendikacılıktır.
Partili inkılâpçılarla diğer emekçiler arasındaki fark, birincilerin esas olarak (daimî mer.faatlara, umum hareketin menfaatlarina» kıymet vermeleri ve sınıf mücadelesinin ileri müfrezesini teşkil etmeleridir* Marksiz.muı Sendikacılıkta inkılapçılığı birbirine yaklaştır masından her ikisi de aynı derecede faydalanmıştır: Birincisi inkılâp ülküsü bakımından, İkincisi amelî zekâ bakımından inkılâpçı parti varılacak gayeyi gösteriyor; sınıf savaşının yalnız bir ücret ve iş saati kavgası olmayıp ayni zamanda bir siyasî savaş olduğunu öğretiyor. Fakat sendikacılıktan varılacak gayenin ona yol açan, faal gündelik hareketler olmazsa, hiç bir kıymeti olmadığını öğretiyordu.
Bu gün artık çok iyi bilini-yorki s nıf savaşı, her günlük maddî ihtiyaçların baskısı altında, insiyakı bir tarzda hareket eden kütlelerin, önüne du rulmaz bir faaliyetidir. İnkılâpçı partinin kadroları bu geniş kaynaşma içinde pişer ve o! gunlaşır.
Bugün çok sade ve açık görünen bıı hakikatler milletlerarası sınıf mücadelesinde uzun seneler anlaşılamamış, sendikacılar ve partili inkılapçılar bir birlerine kem gözle bakmışlar ve çekişmişlerdir. Birinciler İkincileri, şeeni vakıalardan uzak, hayaller peşinde koşmakla ittihaın ediyor ve arkalarla dan yürümeyi reddediyorlar inkılâpçılar ise, sendikacılara, iş gücünün sömürülmesine ilişmedikleri için, kendilerini hiçe sayar gibi, yukarıdan bakıyor lardı. Marksın bütün müşterek menfaatleri ve bağlılığı göster me gayretlerine rağmen elbirli ğile çalışmaya karşı mukavemetler senelerce devam etmiştir. •
Bahsi geçen nizamname mu-kaddemesinitı 3 ve 4 ncü b?nd-lerinde, o ; “Bütün esaretin kay-
nağı emekçinin sermaye tabii yetine konmasındadlr. Bunun için emekçilerin İktisadî kurtuluşu en büyük gaye olup siyasî hareket ise bir vasıtadan ibarettir,, der. Bu sözle Marks’ın demek istediği partinin sendikaya bağlı olması değil, fakat asıl gayenin -demokratlar için olduğu gibi- siyasî olmayıp iktisadi olduğu vc siyasî mücadelenin bir vasıtadan ibaret bulunduğudur.
Lâyihasının sendikacılığa ait kısmında Marks, (sermayenin müstebitçe emirlerine karşı savaşan emekçilerin, kendiliklerinden yaptıkları tecrübelerden doğan, emekçi cemiyetlerinin -Ortaçağda nahiye meclisleri ve belediyelerin burjuvazi için ol duğu gibi- yavaş yavaş “teşkilât merkezleri,, (önemini kazandıklarını) anlatmaktadır.
Bunlar yalnız hemen tesirlerini gösteren savaşlara atılmakla iktifa ederek, bizzat kapitalist nizamına karşı temsil ettikleri, muazzam kudreti iyice takdir edemediklerinden dolayı tarize uğramışlardır.
Marks yarının -yani zamanımiztn-inkılâpçı sendikacılarına şu programı tavsiye etmektedir : “Kapitalizmin miiziç manevra ve entrikalarına karşı günü gününe hareketlere geçmekle beraber, emekçiler sınıfının kat’î kurtuluşundan ibaret olan büyük gayesi için de, şimdiden ______ _____(Sonu S. 4 Sü. 3 de(


D> Parti kurucuları, memlekette sınıf meselesi diye bir şeyin bahis mevzuu
Bu niemlc’ ette bir işçi sınıfı bulunduğunun, bu sınıfın bir takım dertleri ve istekleri olduğunun, bu dertlere çare aranmaz ve istekler taııınmazssa memleket iş gücünün ne kadar yıpranacağının farkında olmıyan vatandaş varandır ?
Gören bir gözle sadece etrafına bakıvcrmek bu sınıfın mevcut olduğunun, hem de Cemiyetin en ağır şartlarının ve mahrumiyetlerinin, gittikçe artan iztiraplar halinde bu sınıf üzerine yüklendiğinin farkına varmak için yeterde artar bile ! Eğer bu cemiyet içersinde bir adam çıkar da, bu memlekette işçi sınıfı yok-
r
i

olamıyacağını söylediler
tur. Onun uğraşılacak dertleri yoktur derse, bu adanı, ister bir ilim adamı, ister bir politika adaını ne olursa olsun,"bu adamın hüsnü niyetinden şüphe etmekte bizzat işçi sınıfı yerden göğe,kadar haklıdır.
Ve işçi sınıfının mevcudiyetini ve dolayısile İstıraplarını inkâr eden b.r adam demokrat parti kurucularından profesör Fuat Köprülüdür.
Bu sözlerin, Bay Profesörün şahsına ait değil de temsil ettiği partinin noktai nazarına uygun olduğunu yine bu partinin kurucularından Adnan menderesin de buna müvazi sözlerinden anlıyoruz. (Devamı S.4 Sü. 4 de)
İşçiye zam istiyoruz

Hükûmctii; yeni bütçe vesile sile memur maaşlarına yüzde yüze kadir varar) nisbetler dahilinde bir zam yapmak knı ;rı hakkınd ıg« çrn sayımızda düşündüklerimizi söylemiş ve b.ı zamları m:\azi olarak işçi ücretlerine du ayni nisbetlerde ı zamlar yapıim o lüzumunu ileri sürmüştük.
G-çen harranın habt rieri arasında; İktisat Vcknktinm ko nıür ş;.!: rine bir mi-dar zam yapmak kararında olduğu ||d i vardır.
">u zı.n mikdarınm ııs olacağı henüz bilinmemekle beraber bunun memnuniyetle karşıladığımız! kayıt etmek ister vc hükümetin bu katan diğer devlet endüstrisine de tatbik , etmesinin ve bu suretle devlet elindeki fabrikaların hepsinin de i yüz le yüz bir zam kabul edilmesinin bugünün en zarurî ihtiyacı olduğunu, bu fırsattan faydalanarak bir kere daha hatırla ti -îz. "
Aksi takdirde alınmak istenilen tedbirler yarım ve hatta neticesiz kalmağa mahkûm olacaktır. Şayet devlet is-! te eliğimiz bu zuntnı kabul edersi diğer lıvsusi endüstri şubelerinde de buna muvazi yükselmelerin gccikmiytceği tabii-‘ dir. işçinin bu en mühim davası için hükümetten dikkat ve i alâka bekliyoruz.
i
i
enoiKası
İşsiz kalacak tütün işçileri hakkında »yerinde bir talep
Haber aldığımıza göre Tütün işçileri arasında işsizlik mevsimi yine başlamak üzeredir. İşsiz kalacak vatandaşların adedi öğrendiğimize göre 400 - 500 erkek işçidir.
Bu işsizliği önlemek maksadde tütün işçileri Sendikası ve İstanbul Sendikalar Birliği tarafından bir heyet Çarşamba günü Tekel Genel Müdürlüğüne gitmiş ve tütiin işçilerinin bu feci durumlarım açıklıyarak ’ bir salon açılması lüzumunu ileri sürmüştür. Alâkadar makam hu teklifi gayet müsait karşılamış ve lâzımgelen kolaylığı göstereceklerini vâdetmişlerdir.
Yüzlerce ailenin sefaletten kurtulması için, bir an evvel neticeye varılmasını temenni ederiz.
|

(

SENDİKA, İST
1 7 - 10 - 946 Pazartesi gü
Çemberli taş .( jen bahçede İsi;
bul ayakkabı işçileri şendi
sının olağan üstü toplaıd
ntı çok samimî tezahürlere yol açtı
En Doğrucu
'' ■■ IHTI ITTjr ı JUII.JL

AN3UL SENDİKALAR. BİRLİĞİN

.a-
yapık ı.
Kunduracıların Pazartesi gününü seçmeleri tesadüfi değildi. Ustalar sayaları kesip makineciye verdiklerinden tezgâhlar iş başı yapamaz. İşçiler o gün atölyelerine Purstancalarmı almak üzere "ğrarlar.
işçiler daha saat ona gelme den kol kola arkadaş grupları halinde yürüyüp salondaki masaları dolduruyorlar. Sevinçli ve gözleri ışıl ışıl parlayan delikanlılar etraf masalardaki arkadaşlariyle selâmlaşıyorlar ve derhal kendilerine has tabirlerle şakalaşmağa başlıyorlar. Bu arada kucaklaşanlar bile var.
ITam sant 11 de salon dolmuş buhnıuyor du. Kurucular heyetinden^ Yusuf San Mustafa o/l" ’ŞÇİ arkadaşlarının alkışlan ırasında sahnede göründü.; Heyecanlıydı. Kûnffutâ? adfiÇfr' kendilerine gösterilen itimada teşekkürle başlayan kısa ve özlü hitabesini söylerken âdeta işçi sınıfının rüştünden şüphe edenlere meydan okuyan hali vardı. Senelerdenberi bu çeşit toplantılara susayan arkadaşlarına biraz evvelsi sıcak havayı hatırlatarak bu sevinçli dakikaları bir havran günü olarak vasıflandırdı:
“Arkadaşlarl sendika ne bir hayır cem i re ti, ne de bir takım menfaat düşkünlerinin basamağıdır. Sendika işçinin yal ı ız menfaatlerini değil haysiyetin: de koruyan bir mekteptir.
DAHİL OLDU
Biz bu mektebin hem yapici-rı hem talebeleriyiz. Başladığımız bu yapıyı tamaınhyaca* ğız arkadaşlar, dedikten sonra üç aylık sendika hesapları hak-ve sendika nizamnamesinin 6 ncı maddesi dolayısile kuruluşundan üç ay zarfında olağauüstü toplantılarını yapmayı amir olduğunu ve şimdi kongre reisliği seçimi yapılacağı bildirdi. Gösterdiği iki namzetten Haşan Gedik oğlu açık oyla ve çoğunlukla kabul edildi. Kâtipliklere de Süren Gravaryan ve Vahdet Tuna seçildiler.
Hasjıı Gedik oğlu teşekkür ettikten sonra daimi idare heyeti ve kontrol komisyonunun seçilmeğe geçileceğini bildirdi. Seçimin gizli mi yapılması (Devamı S. 4 Sü.£ de)
yapı jBa?
adma 5ında izahlarda bulundu
İçtimaî Mevki
Bir lisenin açılış töreninde mektep miidürii talebesine bir nuiuk vermiş. Sayın müdür, sözleri arasında, neden lüzum gördüğü bilinmez, işçi ile talebe arasında bir nukayese yaparak «Siz işçi değil, içtimai mevkii yüksek kimselersiniz» demiş.
İçtimaî mevki meselesi de nereden çıktı! Talebesini yüksek görmek istemekte mektep müdürü haklı olabilir! Fakat işçiye senin mevkiin aşağıdır, demek kiniae-nin hakkı değildir.
Mesele, şunun bunun sözlerinde değil; memleket münevverlerinin zibniyciindedir. Ağzından böyle sözler çıkan kimselere, ilim ve ahlâk öğretsin diye evlâtlarımızı teslim edebilir miyiz!
Uçi
Sayfa : 2
Sendika Gazetesi
12 Ekim 1946
Dünya îstihsalâ-tında kadın
Hemen her memlekette kadı nın toplu olarak istihsal hayatında yer alması, endüstrileşmenin geliş n iiile artmş ve ehemmiyet kazanmıştır. Kedin emeği daima kolay istismar edilir bir emek olduğundan çok defa bir tercih sebebi olmuştur. Zira kadın emeği erkeğinkinden daha geç teşkilâtlanmıştır. Bu emek mişiniz-min istediği birtakım faydalara kolayca uyabilmiştir. Kadın gücü, bilhassa harp zamanlarında kullanılmak üzere bir ihtiyat olarak istifade edilmiş, fakat haze-rî devre başlayınca kadının eve dönmesi teranesi ortaya çıkmış tır.
Bütün bu arızî durum, kadının iş hayatında esaslı rolünü almasına engel olmamıştır. Hayatın her sahasında erkekle omuz omuza istihsal hayatına atılan kadın bir yandan mütchassısla-şırken, bir yandan da, “müsavi işe müsavi gündelik,, dâvasını ortaya atmıştır. İş giicü pazarında kadın emeğinin erkeğinkine nazaran çok düşük bir seviyede olması işçi birliklerinin esas bir dâvası haline gelmiştir* 1 fakat kadın gündeliklerinin yükseltilmesi savaşı bugün bile hiçbir yerde tamamen neticelenmemiştir.
Dünyanın her yerinde kadın gündeliği az veya çok bir düşüklük göstermektedir. Meselâ Japonya’da ortalama olarak yüzde 35, Arjantin’de yüzde 39 olarak erkekten azdır. Bazı totaliter memleketlerdi ise kadının yuvaya dönmesi bahanesi altında kadın gücü daha çok istismar caıimeKiedir. Zira bu gibi yellerde ne meşru bir himaye, ne de bir sendika yardımı mevzuu bahis olmuştur. Bu duruma karşılık İskandinav memleketlerinde kadın gündelikleri nisbeten yüksek bir seviyeye ulaşmıştır.
Meselâ Danimarkada ortalama yüzde 56, İsveç’te yüzde 43 nisbetinde erkek gündeliklerde bir münasebet tesisine muvaffak olmuşlardır. Anglo-Sukson memleketlerinde ise nazarî olarak erkekle müsavat ileri sürülmekte ise de, yukarıda sıraladığımız rakamlar bu gibi memleketlerde İskandinav memleketlerinden pek üstün değildir. 1944 yıl; için Kanada'da yüzde 65, Birleşik Amerika'da yüzde 60 ve Ingiltere'de yüzde 55 dir. Buna makabil bu rakam Çin’de 19İ0 da yüzde 67 dir ve dokuma en-düsTisinde yüzde 85 e kadar yükselmiştir.
Bu değiş k rakamlar karşısında kadın işçilerin de, emeğinin kaış-hğını al.-n brer vatand ş lı.dine grines. müşur-.k bir dava haLne gelmiştir Fransa’da Çinde 8r«.z:F. uda, Arnavutlukta, Kumanya ve Yugoslavya’da bu yolda, çok müsbet adımlar aLlrmştır. Memick: ii/.ıiz gibi yalnız kadınların değil, erkek işçi lerın de, i aşka memleketlere nisbetle ezici şartlar altında ve. himayesiz bir halde bulunuşları gözden kaçmamaktadır.
Bundan ötürü işçi meselelerinin konuşulduğu her yerde ve bilhassa kadın ve socuk ücretlerinin azlığı kaışısında tedbirler düşünüldüğü sıralarda bu hususların da tetkik «dilmesi ve Türk kadınının cemiyete daha faydalı birer uzuv imi ne getirilmesi katiyen unu tulmu malıdır.

1
Yurt içinde iş ve işçi durumu
Ayvalıkta Zeytinyağı İşçilerinin Durumu
Ayvalıkta Zeytinyağı çıkarımı : Zeytinyağı istihsaline yarayan 20 zeytinyağı fabrikası ve 25 kadar da iptidai usullerle çalışan mengene vardır. Fabrikalardan biri vakıflar idaresinin, biri zeytinyağı satış kooperatifinin ve geri kalan 18 i dc hususi sermaye sahiplerinindir. B ı 20 zeytinyağı fabrikacında ortalama 800-1000 işçi çalışır. Zeytinyağı işçileri gördükleri işlerin mahiyetine göre şu guruplara ayrılırla:
1) Makine ile meşgul makinist, makinist yardımcıları ve ateşçiler, bütün amelenin onda birini teşkil ederler.
2) Yağcılar, depolara yağların yerleştirilmesi ve sevkiyatta kaplara doldurulması gibi işlerle uğraşırlar. Sayıları 100-120 arasındadır.
3) Baskıda çalışanlar (presçi-ler), başlarında biri baskı ustası olmak üzere her baskıda beş kişi çalışırlar. Sayıları 400 ü bulur.
4) Hamallar; mevsim mevsim değişen ve uzaklardan gelen muhite yabancı kimselerdir. Miktarları 300 - 400 arasındadır
Zeytinyağı işi bir mevsim işidir. İşin bitiminde birkaç fabrika makinisti ve yağcı müstesna olmak üzere bütün işçiye yol ve-verilir. Ayvalıkta bütün fabrikalar (İŞ KANUNU) nun hiç bir maddesine riayet etmemekte ve bildikleri gibi hareket etmektedirler. 8 saatlik iş günü hiç bir zaman tatbik edilmemektedir. İşverenlerin öteden beri işlerine gelen baskı başına ücret takdiri usulü ameleyi karnı duyabilecek kadar bir yövmiye alabilmek için günde (onbir saat) çalışmak zorunda bırakmaktadır. 8 saatten fazla mesai için iş kanununun kabul elliği %25 zam ise fabrikatöılcrce bir hayal olarak vasıflandırmaktadır. Esasen köylerden şehirlere doğru mevsim mevsin tekrarlanan işsiz akını çalışmakta olanların durumlarını büsbütün güçleştirmekte, iş verenleri ise yevmiyeleri indirmeye elverişli hale getirmektedir.
Hamal adı altında ellerinde bağaz tokluğuna yedek işçi kadroları bulunduran her fabrika çalışanları yeni mclalibutta bu lunmıyacak feci bir durumla teh-dıl et mele fediı.
Zeytinyağı işçilerinin çalışma devresi kasım ayında başlar İve şubatla sona erer. Bunlar senede ancak döıt -ıylık bir !■.. i et * göslercbilirber; H ıstalık, sakat lanma h tilerinde hemen işlerine son verilip yerlerine başkaları almır. Zeytinyağı işçilerinin harta tatilleri fabrikanın mecburi duracağı kazınların Hnizbği gü-rıii yapıjtr. \
CcrcucFe gelince; nffftffflfT.r in içinde en yüksek ücret alanı ayda 200 lira, yardımcılar ayda 100 lira, abşçileı 80 lira alırlar. Günde onbir saat durmadan çalışan presçiler ar..s:nda ustalar günde 6 1 ra, yan baskıcılar 4 lira, torba bağlıyıcılar 4 hra, torba silkiciler 3,5 lira ve kava (acılar 2,5 lira yövmiye ahrtar.
Günde onbir sanLiik ağır mesaiden sonra hamallar 4 İha gündelik alırlar. İşçiler fabrika türlerin işçi simsarları olan meydancılar tarafından temin olunurlar.
Ayvalıkta Sabun Sanayii.
Ayvalıkta 10 u büyük ve 6 sı
sı küçük olmak üzere 16 kadar sabunhane vardır. Üç yıl Öncesine kadar sabunhanelerde daimi işçi çalıştırılırdı. Halen işçi ekipleri yapılarak -iş verenlerin hesabına uygun düşen- bir çalışma şekli tatbik olunmakladır. Muvakkat işletmeler haline konulan sabunhaneler pişirilen kazan başına ücret tayinini teamül haline koymuşlardır. Ekipler üç dört günde hazırladıkları sabun kazanını pişiriıler, sergiye dö-ketler, üzerini işler ve ambalajı m yaparlar. Böylece ekibin işi betmiş olur. Ücretlerini alan ekip bundan sonra başka sabunhanede iş varsa orada çalışır, yoksa yeni bir iş çıkana kadar boşta kalırlar veya İzmir ve civarındaki sabunhanelere iş aramaya giderler. Ancak daimi iş bulabilen eli altında işçi ekipleri bulunduran simsarlaşmıs bir kaç sabunhane ustasıdır.
Ayvalıkta zeytin ziraatı: Zeylin ziraati ile meşgul amele iki kısma ayrılır: 1) Zeytin a-ağaçlan ile meşgul işçiler. Bunlar çiftçi, budayıcı ve çapacılardır. Çiftçiler boğaz tokluğuna denecek kadar küçük bir ücretle çalışırlar. Diğerleri 2,5-3 lira yövmiye alırlar. Bunlar şubattan mayısa kadar çalışırlar. II) Zeytin toplayıcılar; memleketimizin en ucuz ve en zavallı vaziyette ki işçileridir. Bu maksatla Ayvalığa Balıkesir ve Çanakkale civarından 4/5 i kadın olmak üzere yılda 10.000-15.000 işçi akın eder. Zeylin toplayıcılar uzak vc yakın köylerden şu suretle derlenmektedir. Her yıl zeytin mevsimine bir, iki ay kala (tay-fabaşı) denilen kâhyalar köylerden gelip zeytinliklerin kâhya başılarını bulurlar Her bir tayfa başının emrinde 20-30 işçi vardır. Kâhyalar işçileri namına işe angaje olurlar ve maiyetlerinde getirecekleri işçi adedine göre önceden b’r miktar avans alır-
I

sine yardım ed( çelikleştirip y( talik temayüllerini düşünce ve ahlâk yükseltece!® Vrer Bu gürelle çalışma çında -Ler. işç’ 1
Bağımsız, işçi sendikalarımı zın bağırlarından doğacak olan ( İşçi Klüpleri) türk işçisini kafa ve beden bakımından tı-mamen olgun bir duruma ge tirecek birer teşekkül olacaktır. İşçi klüpleri; sporu işçi kit lelcriııe sevdirecek ve onların S beden kabiliyetlerinin geii/uıe- ■ lecv-k, gövdeler ni 'örgünlük ve has-önleyccek s -viyc ini mekteptir saaKri di-klübüıu gidip odada hem güzel bir vakit geçirebilecek hem de vücudunu işletip kabiliyetli olduğu şubede melekesini artıracak arka daşlan ile baş başa verip güzel sanatların herhangi bir dalında çalışmak, okumak; konferans dinleme’:, temsilde oynamak, resim veya heykel yap mak, müzikle meşgul obna’c gibi türlü yollarda inkişaf imkânlarına indik bulunabilecektir. İşçi klüplerine ayrica sendikalara yazılı olsun olmasın her vatandaş .girebilecek ve klübün inkişaf için sağladığı nimetlerden imkân ııisbetinde faydalanabilecektir.

lar. Zeytin topluna mevsimi baş lar, başlamaz her patron eline geçirebildiği vesaiti köylere yol-lıyarak işçilerini zeytinliklerine çeker. Zeytin lopl ıvıcılar bu iş için kalmaya mecbur oldukları 100-120 günlük yiyeceklerini de (un, bulgur, soğan) bir torba içi ne koyup beraberlerinde getirirle». İşçiler koyun ahırları gibi dam altlarında en sefil şartlar içinde gecelerler. Eğer zeytinlik dama çok uzaksa -ekseriya böy-lcdir- sabah işndcn kaybetmemek için toplayıcı kafilesi gece yarısı yola düzülüp her gün 2-3 saatlik yel katcderler. Sabahın alaca karanlığında başlayan toplama işi akşam hava iyice ka-ranneaya kadar devam eder, toplayıcılar silkiciler tarafından yere düşürülen zeytinleri toplarlar. Zeytinlik sahipleri her amele yemek pişirmek için zaman kaybetmesin diye aralarından her gün bir kaçını bu işe ayırır ve aşları için de biraz yağ verir.
Zeytin toplayıcıların aldıkları ücretler : Son yıllarda zeytin fiyatlarının görülmemiş şekilde artmasına ve hayat pahallılığının tahammülün hududunu aşmasına rağmen zeytin toplıyanların ücretlerinde hiç bir değişiklik olmamıştır. Zeytuı toplayıcılar 100 kuruş ve sırıkla dallardan zeytin silkici erkekler 200 kuruş gündelik alırlar. Sırıkla zeytin silkme işi olmayınca onlarda kadınlar kadar ücret a-larak aynı işi görürler. Tayfa başları 300-400 kuruş yövmiye alırlar. Zeytin toplama bir kış mevsimi işidir Havaların ekseriya yağışlı gitmesi yüzünden işçiler çalışma boyunca ancak 40 -50 gündelik yapabilirler. Yağışlı günlerde zeytin toplanamaz. Damda beklenir. İşçi işin bilişinde parasını tayfa başısından alır. Bu ancak delinen çarığı ve par-çalanrn entari ve şalvarını yeni-liyccek kadardır.
Diğer hususî spor klüplerine ve teşekküllere maddî imkânsızlık yüzünden girmeyip ancak kapılarından bakan vatandaşlar, işçi ve köylü çocukla-ıı, kadınlar sendikalı arkadaşlarının kendilerine temin etti ği işçi klüplerine hiç bir kayde bağlanmaksizin girebileceklerdir. âı meğe başına klüplerinin Tü nıfıu
hizmetleri dokunacağına şüphe yo’;tur. iler türk işçisi çeliğe d-ıha dayanıklı olması için ı».a sxi su verebilmek gerektiğini bili se insan ve gövde ve ka fası ancak beden vc fikir sporu yaparak mükemmelleştirmenin kabii olacağım belleuıelidir. Bazılarının hatırına şöyle bir sual gelebilir: sabahtan akşamı kadar balyoz sallayan, kürek çeken veya torna tezgâhında çalışan, eğe kullanan bir kim s: kâfi mikdar spor yapmış olmayormu?. . Evet arkadaşlar her arka arkaya tekrarlanan muayyen beden hareketi bir spordur. Fakat muayyen ve mecburi vaziyette çalıştığı için bu spor ancak bir kaç adelenin inkişafına yardım eder. Diğerleri ise bu st
kerre gelişip serpîll başladıktnsonra işçi Irkiye emekçi sı-olgunlaşmasında büyük
İşç’ Sağlığı:
Fertçi ve Sosyal Hekimlik
Endüstri hekimliğini, belediye hekimliğini, salgın hastalıklarla mücadele teşekküllerini, her türlü sosyal yardım vc kalkınmayı, sigortalar», bayındırlık işlerini, ekonomik meseleleri ve istatistiği nefsinde toplıyan sosyal luj yenin kurucularından büyük lııfzıs-sıhhacı Grotjalm fertçi tababet dediğimiz halihazır tababetle sosyal tababeti birbirinden ayırırken derki: fertçi tababet yani ınuleiif ihtisas kollarına ayrılmış eski hekimliğin bütün gaye ve mesaisi nadir hastalık tabloları bulmak bunları neşredip tıp edebiyatına ismini kaydettirmek şeklinde hülâsa edilebilir. Sıtma gibi, Verem gibi, Tifo, Tifüs, Kuşpalazı. . gibi en sık görülen vakalara klinikçiler ehemmiyet bile vetın iden geçerler. Onların kaygusu ve endişesi başkadır. Halbuki sosyal tababet tamamen fertçi tababetin aksi bir istikamette yürümeyi kendisine prensip edinmiştir. O tıp edebiyatına isim kaydettirmek merakında değildir. O klinikçile-rin alelâde kabul etliği bütün salgınlar vc kitleyi tehdit eden hastalıklarla sıkıdan sıkıya alâkadandır Onların sirayet kaynaklarını bulup yayılmasını önlemek, salgın hali baş gösterince koruyucu işler tatbik etmek hülâsa insanları hastalandırmamak için ne mümkünse yapmak azmindedir. Fertçi tababet çok defa hastalığa yakalanmış fertlerle uğraşır. Tıpkı zabıtanın ancak cürmün vukuundan sonra hâdise/e el koyması gibi. Halbuki yangın saçağı sarmadan afeti önlemek çok defa onu pek ilgilendirmez. Sosyal tababetin ise ana davası insanlara hastalandırmadan yaşatmak imkânlarını önceden sağlamaktır. Biri önleyici ve koruyucu öteki tedavi edici ödevini görür. İkinci dünya harbinin yer yüzü mikyasında seferber bir hale getirdiği dünya halkları bugün artık sosyal tebabetin lüzumunu tamamen idrak etmiş bulunuyorlar Amerika, İngiltere, Sovyetler Birliği vc Fransada sosyal tababet alanında muazzam teşkilâtlar kurulmuş ve bunlar işlerini harp şartlarından sulh şartlarına göre de ayarlamışlardır. Sosyal tababetin en yak?n bir istikbalde dünya halklarının sağ-l.ğır.ı garantisi altına alacağına ,şüphe yoktur
Dr. M. HnlUsi dosdoğru
--------------------
| rada tamamen hareketsiz kai-İ dığından belki hamlaşir. Böyle bir kaç adalenin diğerlerinin ‘zararına olarak büyüy üp kabar-l ması ise gövdeye faydadan 1 çok ziyan verir. Bu itibarla
| spor yaparak hamlaşmış adete-! leri işletmek ve gövdenin a-’ henkli bir tarzda gelişmesini ‘ temin etmek şarttır. Sonra • ham adeleleri çalıştırıp diğer-İlerini istirahata koyma tarzında yapılan spor da insanı yormak şöyle dursun bilâkis dinlendirir.
Her Türk isçisinin gövde sporu ile beraber fikir idmanına da ayni derecede önem vermesi, zayıf ve muhakeme kabiliyetlerini işletip olgunlaş iirrnası şarttır.
Bu da, ancak bir kollektif çalışma yuvası olan işçi klüp lcriııe yazılıp muntazam surette devam etmekle olabilir.
SAĞLIKÇI

1
|
Sendika Gazetesi
12 Ekim 194»
Cenubî Afrikada amele şuurlanıyor
Cenubî Afrikada zencilere ve Avrupalı olmayan ameleye karşı tatbik edilen ezici şartlar, buradaki amelenin sür’atle teşkilâtlanmasına yardım etmiştir. Son aylarda amelenin demokratik haklarını müdafaa için bir çok teşkilâtlar bilhassa sendikalar kurulduğa görülmektedir.
Cenubî Afrikada en çok in kişaf eden sendikalar maden amelesi sendikalarıdır. Madenciler sendikası yeni olmakla beraber ücretlerin çoğalmasında ve çalışma şartlarının düzeltilmesinde âmil olmaktadır. Şimdiye kadar teşkilâtsız kalan aınelc, patronların keyfine tâbi asgarî ücretlerin çoğaltılmasında hiç bir rol oymyamıyordu Üc retlerin çoğaltılması için madencilerin yaptığı son greve 165 bin zenci amele iştirak etmiş, fakat grevcilere karşı polis kuvvetlerinin kullanılması ve zecrî tedbirler alınması bu grevi semeresiz bırakmıştı.
1944 senesinde madenlerde çalışan 91,500 Avrupalı işçiye 20,400,000 sterlin tutarında ücret verildiği halde, 306,600 zenci işçiye 12,400,000 isterlin ödenmekte idi. Bu adetler Afrikalı işçilerin ne şekilde istismar edildiğini gösterir.
Şimdi grevcilerin talebi ücretlerin çoğalması ve iş şartlarının düzeltihnesidir. Fakat Smuts hükümeti çalışma şartlarında kötü bir şey görmediği iddiasiyle baskıyı artırmıştır.
: Amerikada deniz ve I : amelesinin grevi
--------tutuıt--■

Sayfa: 3
■■ ■ ■■ Al ■ 1 ■
liman tpugunku Almanyada şendi i dika hareketleri ne halde?
:

Şimdiye kadar kendine tabi sendikalarda grev hareketine teşebbüs etmiyen Amerika işçi birliği (^. F. L.) nihayet hükümetin (Ücretler Yükseltmez» kadarına karşı greve teşebbüs etmiştir.
Bu sendika tarafından teşkilâtlanan deniz ve liman amelesi, gerek Atlantik gerekse Pasifikdeki bütün limanlarda grev ilân ederek gemilerin hariç hareketini durdurmuş, bu suretle Amerika’nın hariçle bütün temasını kesmiştir. (C. 1. O.) sanaî teşkilâtlar konferansı sendikalarıda bıı greve sempatilerini göstererek Amerikan işçi birliğine yardım etmişlerdir.
Bu grev, amelenin ücretlerin yükselmesine mani olanlara karşı büyük bir tecavüzün başlangıcıdır. Bu grev hükümeti gayet müşkül bir mevkiye düşürmüştür. Bu grev yüzünden patronlarda büyük zararlara uğramışlardır. Bu vaz’iyyet karşısında ücretlerin yükselmesine patronlar razı olduğu halde hükümet muhalifet etmektedir. Şimdi mücadele sendikalarla hükümet arasındadır. Hükümet intihabın arifesinde amele ile böyle bir mücadeleye girmekle amelenin yardımını tamamiyle gaip etmeğe mahkûmdur. Şimdiye kadar Amc-r ika d a politikaya karışmıyan Amerikan amele birliği (A. F. L ) şimdi siyasete karışmağa karar vermiştir. Bir «Siyasî faaliyet komitesi* kurmuştur. Amerikan işçi birliği bu hususta C.C.O. dan da ınüzaharct göreceğini ummaktadır.
MISIRDA SENDİKALAR
Romanyada sendikalar
Harpten sonra şarkî Avrupa» da sendika ve kooperatif hareketleri görülmemiş bir süratle kuvvetlenmektedir Dünya sendikaları federasyonunca neşredilen son bültende Romanya umumi amele konfederasyonunun gazetesi olan Viatza Sindikale gazetesinden alınan mühim bir rapor vardır. Bu rapora göre 1946 senesinde Romanya sendikalarına yazılan azanın mikdarı eskiden 26,000 olduğu halde, şimdi 120,000 nc çıkmıştır. 47,000 âzası olan yağ ve gaz sendikaları hükümetle işbirliği yaparak hat piçinde tahrip edilen yağ kuyularının imarında büyük bir faaliyet göstermişlerdir. Bu sanayide çalışan amele, iş \e hayat şartlarını yükselttikleri gibi, bu' kuyular etrafında amele ihtiyaçlarına cevap veren 30 kooperatif kurmuşlar, bir | çok istirahat evleri meydana getirmişlerdir.
İzmir işçi sendikalar birliği kurulmuştur
♦+ ♦♦ e* ♦ o

Mısırda sendikalar ancak 1942 de kurdukları için daha pek başlangıçtadırlar ve bir çok ka yıllara tabidirler. Buna rağmen kısa zamanda 135 sendika kurulduğu gibi 150,000 amele de teşkilâtlanmıştır. Mısırda amele mikdarı bir milyon olduğuna göre az zamanda bu mikdar mühimdir. 100 sendikanın iştirakiyle toplanan kongre amele haklarını koruyan kanunların çıkması için mücadeleye karar verdiği gibi, istiklâl mücadelesinde de amelenin mühim roller oynamasına karar vermiştir.
Son aylarda Mısır sendikaları İktisadî ve siyasî çok muvaffakiyetli grevler yapmıştır. Temmuz ayında Sıtkı paşanın demokratik haklaıı tehdit etmesine karşı ilk hücum sendikalar tarafından gelmiştir. Hükümet umum send.ka liderlerinin tevkifine karar vermiştir. Bunlar arasında dünya sendikaları federasyonuna dahil üç mümessil de vardır.
Ingiltere'deki s-.ndika konferansı tarafından davet cd'.l-n bîr Mısır heytti İngilteredekı sendika hareketlerini tetkik etmektedirler. Mısırın dünya sendikaları federasyonumda mümessili olan El Modarrek 10 Temmuzda tekrar tevkif edilmiştir. ( Haziranda tahliye edilmişti.) El Modarrek’in Mısırdaki beyanatına göre: bclngiltrreye gönderilen heyet değil ken îdcönı umsîl -.tidirler. Bunlar Mısır agıe-
Harafınd an M dunlar iş vekâ'.d vazife ılı- Işıltı In ışkıd.r ıı kİ t?rede ) .»pi i,
s
♦tatara -i-e(-*
İşçb Arkadaşlar 2
Hitlerci Almanyamn kayıtsız şartsız teslim olmasından beri bir yıldan fazla zaman geçti. Almanya bu müddet içinde demokrasiye doğru nasıl bir ilerleme kaydetmiştir? Bu suale verilecek cevabı hazırlarken ilk tetkik edi’ lecek şey, şüphesiz ordaki işçi teşekküllerinin bugünkü durumu olmalıdır. Biz burada sendika hareketlerini ele alacağız. Almanyada bugün sendika hareketi nasıl inkişaf ediyor ?
Berlinde sendika azalarının ilk toplantısı geçen sene haziranında olmuştu. Bu toplantıda söz alan sendikalistler, sendikaların antifaşist teşekküller olması ve kendi aralarında bir birlik teşkil etmeleri lüzumu üstünde bilhassa durdular. Bu tarihten sonra 17 sendikanın Berlinde “Alman-ye Serbest Sendikalar Birliğini,, kurduğunu görüyoruz. Bütün a-mele ve memurlar, cinsiyetleri, dini ve siyasi inanışları (faşizm tabii hariç) ne olursa olsun sendikalara girmekte serbesttir. Sovyet işgal bölgesinin bütün vilâyetlerinde Berlindeki modele uy gun olarak sendikalar süratle knrulup faaliyete geçtiler. Her gün büyük kitleler sendikalara aza yazılmaktadır.
Alman sendikaları, yıkılan binaları onarma ve harpten zarar gören endüstriyi halkın istifadesine yarar bir hale getirme işinde rol oynıyacaktır. Şimdiden bir çok binalar oturulabilecek bir hale konmuş ve harap yol* lar tamir edilmiştir. Sendikalar amelenin mesleki terbiyesine ve harpten sonra p( k fazla bir yekûn tutan kadın işçi meselesine de büyük ehemmiyet veriyor. Bundan başka sendikalar toprak reformunun tahakkukuna çalışıyorlar. Kaçan naziierin atıl kalan işletmeleri yine bu teşekküller tarafından faaliyete sev-kedilip oralardan istifade edilmektedir.
r'u ;ün karşılaşılan en mühim ı mesele iktisadi teşkilât ve idare işlerinde faşist temayüllülerden sakınılmns', eski faşist kadrolar-da rol alanların lesbit ve tas fiyesidir. Bunun için muhtelif teşkilâtlarda varış denilecek ka dar hummalı bir faaliyet baş göstermiştir.
Muhtelif işgal bölgelerindeki sendika hareketi h-rnedense ay; ' m gelişmeyi kaydedemem'ştir. Sovyet işgal bölğesinde 1916 nisanında sendika ’zası 2 000.000 (>. vardı. Bunlar kendi ı rala- | Inda demokratik bîri” ı yaprak, seçtikleri 1.’ klege Sovyet bölgesi SerhesfZScııdika- âr BYfiğmm“i!k konferansımı aktettiler. Bu konferansta birliğin muvakkat nizamnamesi münakaşa ve kabul edildi. Birinci başkan olarak Hans Jendretzki isminde bîr Alman seçilmiştir. Birliğin idare heyetinde bütün d.-rnokrtik partiler temsil edilmiş bulunuyor. Thuringcn delegesi Hoffman (bu vilâyetin sosyal demokrat parti başkamdir) kon-feransda söz alarak şu şiarı tek i lif etmiştir “Bir tane sendikalar birliği, bir tane kooperatifler birliği, Alman işçisinin tek prensiple terbiyesi,,. Hazır bulunanlar bu teklifi coşkun bir tezahüratla tasvip etmişlerdir.
Garp işgal bölgelerinde sendika işleri biraz yavaş gidiyor. İngiliz bölgesinde ilk sendika geçen sene ekim ayında faaliyete geçebilmiştir. Bu sene şubat ayında Dünya Sendikalar Federasyonunun bir komisyonu Alman-yayı ziyaret ettiğinde İngiliz bölgesinin bir çok büyük şehirlerinde sendikalar henüz tamamlanamamıştı. Fransız bölgesindeki vaziyet de hemen aynıdır.
Garp bölgelerindeki sendikalarda göze çarpan karakteristik nokta, teşkilâtlarında birleştirici bir gayenin bulunmamasıdır. Geçen sene ekim ayından beri Almanya Serbest Sendikalar Birliği (Die Freie Gevvekschafte) ismindeki organını neşretmekte devam ettiği halde, İngilizler böyle bir organı Hamburgda ancak bu senenin şubatında çıkarabildiler.
Alman sendikaları için bu gün idareci kadro meselesi gayet mühimdir. Eski anti faşist mücahitler hemen tamamen Hitler-ciler tarafından öldürülmüştür. Bugün yeni ve genç kuvvetlerden istifade edilecektir.
liz hükümetinin bunları amele liderleri gibi göstermek isteme-sindendir. Hükümet tarafından tevkif edilen hakikî amele liderleri tahliye edildikleri zaman ancak ameleyi temsil edebilirler.» demiştir El Omna 13 Ağustos) ki heyetin Mısır hükümeti büyük bir kıymet verildiği için Paristc toplanan dünya sendikaları federasyonuna mümessil olarak gönderilmişsede kendisinin ameleyi temsil etmediği anlaşılınca müzakerelere misafir olarak kabulüne karar verilmiştir.
Zeynettin Sanfransisko konferansına da iş vekâletinin mümessili olarak gönderilmiştir Eskiden kendisi büyük bir toprak sahibinin şoförü idi. Sonraları Kahirede Ingiliz sefaretinin şoförü olmuştur. Şimdi kendisinin hususi bir otomobili vardır. Şoförler cemiyetinin rcis-I idir. Son zamanlarda verdiği bir nutukta kendisinin ameleyi temsil etmediğini göstermektedir;
“Mısırda herkes ameleye yardım için büyük faaliyet göstermektedir. Kral Faruk’a amele dahi en büyük amele sdatmı vermektedirler. Kral Faruk Mısırdaki âmcTc Hareketinin başın-’ dadır. Kralın amele meselelerine gösterdiği alâkayı en heye-canlı sendikacılar hile göstermemektedirler. | Bu nutuk en mühim amele liderlerinin t_.‘.7 'i«fcn üç gnn sonra söylenmiştir.
'.hsır sendikaları, İngiliz sen-î dikalarr tarafından butuk bir iimaye rr örmektedirler. | Ingilte-red-- bir sendika gazetesi Mısır ® ndikaiarna yardım için şut lifi yapmaktadır,

i (a) Hükümet tarafından gönde e rilen heyetlerin her tarafta reddi.
- ( ) Mısıra bir sendika heyeti / göndererek buradaki sendikala-? r:n vaziyetinin tetkik edilmesi.
(c) Dünya send'kahrı fede-ras ( yonunıın Mısırda tevkif edilen j sendika ve amele liderlerinin j tevkilini protesto etmesini istemek, M.sır sendikaları liderlerinin tev-. k«f edilmesine ve gördükleri | müşkilâta rağmen faaliyetlerine I büyük bir ş;vk ve haraıctle ’• devam etmekledirler.
gazetesi Ingiltercdc-reisi Zeynettin’e tarafından
tcvkî-



I
ABONE: Yıllığı— 500, 6 aylığı — 250, 3 aylığı — 125 kuruştur
SENDİKAYA ABONE OLUNUZ
I
f ı
Çarşı kapı kürkçüler pazarı sokak No: 14 i’-K Basımevi
♦♦♦♦•♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦«•••••a****'******-*--........- ■
Şimalî Kanadada fena beslenme neticesi görülen hastalıklar
Harp yılları sırasında şimalî Kanada da 120,000 yerli arasında fena beslenme ve gayri müsait hayat şartları neticesi büyült vefiyat kayıt etmiştir. Bura halkı avlanmak, balıkçılık ile hayatlarını kazanmaktadırlar 1942 de yeni doğan çocuk olü-m i 400/1000, verem vefiyatı 1400/100,000 tüberkiloz. musabı 761/100,000 Zatürreeden ölüm 383/100,000 kalp hastalıkalrin-dan ölüm, 172/100,000 enflüen-zadan ölüm, 126/100,000 enteri-tis ve ishalden ölüm 110/100000 kanserden ölüm 94/100.000 yaşlı ölümü 74/100.000 boğmacadan ölüm 66/100.030 halkın çoğu teneffüs yolu hastalıklarından telef olmaktadır. Son derecede iptidai ve dar barakalarda 10-12 kişi bir arada yatmakta ola:: halkın giyim ve ısıtma durumu çok bozuktur. Vasati g'i.ul? 1420 kalori alabilen şimali Kanada halkı iklim ve arazi Şartlarına uyarak uzun süren kış mevsimlerinde konserve, tuzlu balık ve saire ile geçinmekte ve vitaminlerden mahrum kalmaktadır. Bu yüzden beriberi, keratoına-lacia, Skorbut, pellagra raşitizm çok görülmekledir.
görme bozuklukları ada bulunmaktadır.
% 10 vak’ada diş etlerinde iltihaplar ve % 81 vak’ada diş etlerinde bozukluk vardır. Burada halk İngiliz lerin indian dedikleri Amerikalı yerlilerdir. Bunlar 1700 de şimali Kanada-ya hicret etmişler ve Amerikanın kurtuluş mücadeleleri sırasında bu hicrete devam inişlerdir. Buradan kürk reli için geniş imkânlar lanmaktadır.
Hastalarda
%U vak’
et-tica-sağ-
(The Lancet 22-7-946)
Sayfa : 4
Sendika Gazetesi
12 Ekim İ 946
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — İstanbul Vilâyeti sınırları içindeki mevcut emekçi kütlelerini etrafında toplamak ve onların müşterek hareket ve faaliyetlerini sevk vc idare etmek ve bütün İstanbul işçi ve küçük müstahdemin tabakalarının manen ve maddeten yükselmelerini temin maksadiyle İstanbul İşçi Sendikaldıı Birliği himayesinde -İstanbul İşçi Kulüt-ii-adı altında gayri siyasi bir cemiyet kurulmuştur.
2 — Cemiyetin adı bu nizamnamede kısaltılmış olarak (1.-K.» remzi ile gösterilmiştir.
3 — Maksat ve Gayeler î
a) İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’nin ana nizamnamesinin 3 üncü maddesinin (c) ve (d; fıkralarında yazılı gayeleri gerçekleştirmek. : .-
Bu Fıkralar Şunlardır ;
c) Mahalli işçi hareketlerini dağınıklıktan kurtarmak, her birinin tecrübelerinden diğerleri için dersler çıkarmar muhtelif hareket ve faaliyetlerin birbirlerini tamamlamaları vedcsteklemeleıi imkânlarını hazırlamak, muhtelif istihsal şubelerinde çalışan işçi tabakaları arasında tesanüt duygularını kuvvetlendirmek.
d) Memleketimizin en büyük sanayi merkezi olan lstanbulda işçi sınıfını kültürlü ve meslek bilgileri yüksek ve iş gücünün hak ve serbestliklerini korumağa kadir, teşkilâtlı bir varlık haline getirmek sureliyle vatanın teknik ve ekonomik seviyesini süratle yükseltmek ve böylece medeni dünyada lâyik olduğu mevkii işgal etmesi için icap eden maddi şarilaıı olgunlaştırmak.
b) işçi sınıfının sıhhi durumlariyle alâkadar olmak ve bu nun temini için parasız muayene ve tedavi çarelerini temin etmek, klinik, hastahane, sanatoryum ve dinlenme yurtları açmak.
c) İşçilerin fikri ve bedeni serpilmelerini sağlamak için ihtisas kursları, şpor talimleri ve oyunları, menleket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanat dersleri, korolar ve sair? organize etmek. Tetkik seyahatleri tertip etmek ve geniş ölçüde karşılıklı yaıdım teşkilâtlan meydana ğetirmek
4 —- Giriş ve Çıkış :
a ) İstanbulda mevcut bütün kol ve kafa emekçi kütleleri vc bunların aile efradı siyasi kanaatleri nc olursa olsun, din, milliyet vc ırk farkı gözetilmeksizin işçi kulübüne aza kaydolunabilirler. Tek girme şartı bu nizamnamede yazdı hükümlere riayeti kabuı vc taahhüt eylemektir.
b ) Cemiyetler kanununun 3 üncü maddesine göre 18 yaşını bitirmemiş olanlar her ne kadar İ. K. ne aza kaydolunamazlar sa da bu gibi işçi, çırak ve işçi çocuklennın işçi terbiyesi almaları bedeni ve kültür seviyelerinin yükselmesi için kulübe devamlarında spor talimleri yapmalarında ve kulüp kütüpkanelerinden istifade etmelerinde bir mani görülmez.
c ) Yalnız ahlâkan sükût etmiş olanlar, işçi sınıfının ana prensipleri aleyhinde çalışanlar, irtiça ve Faşizme alet olanlar hemen idare hey’eti karariyle kulüp safları dışına çıkarılırlar.
5 — Gelir Kaynakları :
İ K. nün başlıca gelir kaynakları azaların ilk girişte ve bir defaya mahsus olmak üzere verecekleri bir lira kayıl ücreti ile her ay verecekleri 25 kuruş aylık aidatları, ihtiyari teberrüler, kulüp namına ve faydasına verilecek müsamere ve temsillerin bırakacakları kârlar ve benzerleri.
Demokrat Parti işçi sınıfını
çı Partisi |
( iiaştnakdledciı Devam)
sonra şuurlu faaliyetlere giriş-meli... bu istikamette baş gös teren, her İçtimaî ve siyasî harekete yardım etmelidirler. Kendilerini emekçiler sınıfının temsilcileri ve şampiyonları saymak ve. kendi smıflarile beraber savaşmak suretile, teşkilât iarlnin dışında kalmış bulunanların da güvenini kazanacaklar; en aşağı gündelik ücretlerle çalıştırılan emekçi tabakalarını korudukları takdirde de, geniş emekçi yığınları tarafından, takip ettikleri gayenin, sayılı arkadaş gruplarının menfaatlerde sınırlanmış olmayıp, hakları çiğnenen miİj'onlarca emekçilerin kurtuluşu olduğu kanaatini uyandıracaklardır.»
Bu metinden çıkan manâ her zamandan ziyade temerküz, etmiş ve hiçbir silâhı kullanmaktan çekinmiyen bir kapitalizme karşı savaşın, birbirini tamamlıyan iki türlü emekçi teşkilâtının-istiklâllerini muhafaza etmekle beraber - birbirine sıkı bir tarzda yaklaşmasını zaruri kıldığı dır.

inkâr
( fiaştııralt l inci fVtf’tıâu) Profesör Köprülü diyor ki : “Memleketimizde siı:if meselesi diye bir şey yoktur. Biz Anglo-Saksonlara benzeriz soğuk kaniiyizdır. Bu memleketteki demokrasinin onlarınkine benzeyeceğine kaniim kökü dışarıda ota ideolojilere bıı memlekette yer yoktur. Sosyalist veya komünist olanlar, yani yabancı kitaplardan edinilmiş fikirlerin sahipleri bizim köylümüzle ve çiftçimizle anlaşamazlar.
Türkiyede kapital ve kapitalist diye b>r şey yoktur»
Bu sözlerden anlayoruz ki, demokrat parti, ilk iş olarak bu memlekette sn ıf meselesini inkâr ile işe başlıyor.
Bu noktaya bütün emekçilerin dikkatini çekeriz.
Bir ilim adamı olduğu iddiasında bulunan köprülü tezatlarla dolu olar. bu sözlerde de mokrat partiyi işçi sınıfıflın düşmanı olarak ilân etmiş demektir.
Bu zat bundan evvel verdiği beyanatında c!a “işçilerin aralarına tatlı diller, dökerek bir yı lan gibi girecek olan» lardan
SENDİKACI
Ayakkad; işçileri sendiası
Baştarofı Birinci Saî'tJcCe.., ;
6 — Teşkilât :
I. K. nun en yüksek idareci organı kongredir. Kongre senede bir defa idare Meclisi tarafından toplantıya çağırıhr, iki kongre arasındaki devrede, kulüp faaliyetleri bu ana nizamnameye ve kongre kararlarına göre idare olunur. Kongre vilâyet kaza (veya bölge) şube merkezlerinden gönderilecek mürahhaslar tarafından yapılır. Bu murahhasların seçimi Kaza (veya t’=’"' ~“L* rine bağlı şubelerin hep bir arada yapacakL Kaza (veya Bölge) Merkez Şubeleri |idare h(
lv(ı>«. ••• — —• ——f — -------- f— --------r • BT
kâtibidir. Diğer şubeler birer mümessillikle idare olunur ve bu mü mümeesillen (lüzumu kadar) Kaza şöüe merkezleri idare heyeti tarafından seçilir.
(Muvakkat hİîküaı. ilk koagr-ve merkez şubeler kurucular heyeti ta hey et ilk kongreyi kulübün resmen teşekkülünden en çok allı ay sonra, toplantıya çağırması mecburidir. 8u kongre nizamı kulüp idare meclisini seçecek vc bu ana nizamnameyi ya aynen veya tadiien kabul edecektir.
7 — Her Kaza merkez şubeleri mevcut aza sayısı nisbeliııde ve her sabiyle kongrelerde temsil olunurlar.
8 — İ. K. kongrenin toplanma onun gündemini İlân (İşçi Sendikaları başlıca karar tasarılarını neşretmek mecburiyetindedir,
{Devamı Gelecek Sayıda)
j (yeya böl-afin dan ya-(veya Bölge) şube merkezle-' lan kongrede yapılır, idare heyetleri üç kişiden iba' rettü. Bir mesul kâtip bir veznedar ve muhasip ve bir de teşkilât
sorusuna azalar gizli yapılması arzusunu gösterdiler.
Gizli olarak yapılan seçim sonucunda (25) kişilik adaylardan: Yusuf San Mustafa oğlu, Kasını Pektaş, Vahdet Tuna, Kemâl Severge, İraklı Öz dur-oğlu, Salih Sefer Ulusoy, Boğuş Avadyan. Mustafa A|msn, Hüseyin Yücel, Reşad Kalkan-delen, daimi idare heyetine ve kontrol komisyonu için de İslâm Pektaş, Süren Cravaryan, Hüseyin Gürer, Haşan Gedikoğlu Sait Tpzbük’ün çoğunlukla seçildikleri anlaşıldı.
Oyların tasnifine cü kıdem li sendikalı ile, aralarında misafir bulunan esîu cemîyetçı-' ierden Halit Akün, vazifelen- ? dirilmişlerdi.
Neticelerin bildirilmesini müteakip dakikalarca süren alkış ve bu arada başarı dilekleri ve. sevinç tezahürleri henüz du- 14 rtılmamıştı ki kongre reisi gü- |î nün en candan tezahürlerine vesil^^lan ve uzun umun alkış-
tt
toplanınc ıya ka afmdan idare1 ol
Bu
kendi çevreleri dahilindeki
25 azaya bir mürahhas he-
tarihini en az bir ay evvel
Birliği yayını vasıtasile) ve
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Adil Yağcı Tertip ve Baskı F - K Basımevi
ediyor
lavuzluk ettiğini açıklamaktanı r. Ona, uyanık Türk işçileri adına verilecek cn kestirme cevap şu ata sözümüz olacaktır:
Görülen köy kılavuz istemez. Bu kısacık tezat dolu beyanatın bir diğer noktadan ehemmiyeti de şudur :
Profesör Fuat Köprülü beyanatında “çiftçimizin sefaleti topraksızlıktan mıdır ? diye soruyor. Toprak kanununun kabulü sırasında» şimdi demokrat partinin ileri gelenlerinden olan bir kaç büyük toprak sahibinin hiç bir esasa dayanmıyun fer yatlarını meclis kürsülerinden çok dinlediğimizi herkes hatırlar. işte Fuat Köprülünün beyanatından bu noktaya da işaret edivermcsı Sayısı her halde topraklılardan çok fazla olan Türk köylüsüne karşı demokrat parti ileri gelenlerinin ne düşündüklerini göstermektedir
Beyanatının sonunda iktisat ilmi ile telifi kabil oltnıyan diğer bir şeyi ileri sürüyor(;) hayat standardı bakımından gerilik, hayat standardı bakımından düşük veya yüksek seviye de bulunabiliriz ama geri tabiri ile hayat standardı mefhumu yan yana nasıl bağdaşabilir ?
Hayat standardımızın düşük olması - o geri diyor - nedendir? işte profesörün asıl buna karşılık verip kapital ve kapitalizmi külliyen inkâra varacak yerde hakikati olduğu gibi görüp bugünkü iktisat ilminin icaplarına göre makul neticelere varması icap ederdi.
Profesör neticeyi sebep gibi gös-termeğe çalışıyor zira hayat standardımın düşük oluşu bir sebep değil neticedir. Asıl sebep ise onun inkâra yeltendiği nokta larda ınîindemiçdir. Demokrat parti ileri gelenlerinden Adnan l'.Tenderes’de aşağı yukarı Fuat Köprülünün beyanatının ayni beyanatta bulunuyor vc güneşi balçıkla sıvamaya çabahyarak : “Memleketimizde sınıf çeryan-larır.ı icap ettirecek bir durum mevcut değildir» diyor. Anayasamızın Türk işçisine sağladığı teşkilâtlanma ve sınıf esası üzerine siyasî cemiyet kurma haklarından faydalanarak Türk işçisini kendi öz varlığından meydana getirdiği bağmisiz işçi sendikalarını kurmaktadır. Bu vaziyet mukabil sınıfın öteden-beri işine asla gelmediğinden bu temiz demokratik hareketi yersiz iddialarla kirletmeye çalışmaktadırlar.
i
t
İ
bahsetmişti.
Bu def ak i beyan atından anlıyor uz ki, bu \ ilanlardan maksat s sı a!istir terdir
Profesör Köj leri yabancı kil miş fikirlere sahip kimseler olarak telâkki etmekte ve beyanatının biraz ötesinde biz İngiliz.lere benzeriz, demektedir. Buradaki müthiş tezadı kendisinin farketmeden söylemiş bulunn-asına imkân yoktur. Önce bugün İııgiltercde sosyalist bir hükümetin resmen iktidarı elinde tuttuğunu hatırlatır ve İngilizlere jjenzemeğe özenmenin bir yabancıyı taklit etmek demek olduğunu ayrıca açıklamak isteriz. Netekinı Profesör Fuat Köprülünün her şeyi kiil-liyen yabancılıkla damgalayıp reddetmek kaydında yürürsek Atlantik beyannamesi de, demokrasi de, medenî kanunları-iniz, ceza kanunlarımız.. herşev herşey yabancıdırlar...
Fuat Köprülü ayni tezatlarla dolu beyanatr ınbaşka bir yerinde de “Türkiyede kapital ve kapitalist yoktur diyerek asıl bu beyanatı vermekteki maksada ı görülen köyü göstermemek Türk işçisini şaşırtmak için ki-
r ve kumünist-
prülü sosyalist-laplardan edinil-
>
. , XX. Yüzyıl kitapları
M 53 r* er. K a k a m
’pra yol açan teklifin? yap-
Hans Bahrend
ALMAN FAŞİZMİNİN PERDE ARKASI
Milliyetçilik maskesi altında sahneye çıkan fa Ş'.eaıin kiaii^ire ve nasıl hıyanet ettiğini öğrenmek için,
Tjstaübul sendikalar b katılma te -.lifinin ist'sn;-tün ayakkabı işçileri tarafın lan en içlen gelen karşılanıl bW
Ve bir kueaklaşma halini aldı.
Sendikalar birliği adına Hu- -> lûsi., nin kısa teşekkür sözleri ç bu coşkunluğu daha da arttır- a mıştırki kundura işçilerinden Alij^ Tokueıın orada hazır bulunan- v lan ihtiyar meslek arkadaşları * na saygı ve selâma dâvet eden > , kısa hitabesi ve yeni seçilen o idare hey’eti adına Kasım Bet £ taşın teşekkürleri salonun her > tarafını elektrikliye n büyülü « birlik havasını dahada yükseltti e Yüzlerle İstanbul ayakkabı iş-1 çisinin bu olağan üstü toplan- •> tısı saat 14 de doğru yine kol f-kela arkadaş grupları halinde salondan dışarılara değru aktı.
lirliğine asıs bü- •
g öst
İS! yalnız ark; n misafirleri d
vesikalara dayanarak yazılmış bu kıymetli muhakkak okuyunuz. Okuyucularımıza
r.
3(- ~
100
yerin© 83 kuruştur
Ronjaîn Rolland Shnkespeare insan ve dahiyi bir başka san atkârın kalcı;-: iie tanımak için hu kitaptan bir tane edininiz. Okuyucularımıza 5>) kuruş yerine 43 kuruş.
- .y;x(T,î(. - -
Maksim Gorki Strasti - MorcSasti Büyük halk sanatkârının nefis bir eseri yuctlarımiza 40 kuruş yerine 30 kuruş.
oku-

Stefan Zweig
YILLIZ1N PARLADIĞI ANLAR
Fatihten Leniıı’e kadar beşyiiz yıihn tarihli biitün ihtişamını harada bulacaksınız. Okuyucularımıza 150 buruş yerin© 1.20 kuruş.
Arpad Yayınevi *
I