1947 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1947 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

8 — Şubat —• 1947 Cumartesi
Sene: I — Sayı: 2
Fiyatı hec yerde 10 kuruştur.
HÜR
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü:
Mehmet - Ali AYBAR
Cumartesileri çıkar haftalık siyasî gazete
İstanbul, Posta Kutusu: 486
^krl diıir « drfcLnı 5'iitr
’djicdcLnı SMiir

■■ ■

r
muhalefeti ezmektir
L
YURTTA BİR HAFTA
'i
Mehmet - Ali AYBAR
Geçen hafta içişleri Baka, anı memleketteki Komünist tahrikatı batkında beyanatta bulundu. Bu beyanattan an. taşlıyor ki, bizde komünizm tahrikatı 1919 senesinde baş lamtş ve beş safha içinde son Sıkı Yönetim tev afalı, na kadar süregelmiştir. Ve yine bu beyanattan anlaşalı, yor ki. 1925 _ 1928 senele Tinde Türkiyede faaliyette bulunan komünistlerin adedi 38 kişiden ibarettir. Bugün Sıkı Yönetimin el alt'nda bu. lıuıdurduğu kimselerin adedi ise 45 civarındadır. Demek oluyor kr komünistlerin yir. mı senede kazançları ancak on kişi olmuştur; yani iki senede bir kişi... Nüfusumuz aşa yukarı on sekiz milyon olduğuna göre, bu gidişle bütün Tür’riyenin komünistleş. m esi. 36 milyon senede tamamlanacak demektir.
başlanmıştır. Bunlar saf hari' ci edilince Cumhuriyet Halk , Partisi hücumunu. Mareşali -Demokratlardan ayırmak nok' tauna teksif etmiştir. Ve den naiştir ki; Demoksat partiyi Mareşalden ayırmağa muvaf. fak • Itırsak. Mareşalsiz kalan Drrn eratları sonradan yere sermek işten bile değildir.
Bu bibiye böylece kararlaş ur; sonra harekeleme,
çil ir; ve Mareşal Solcula. ru mı düşmekle ittihan ol. m r. İçişleri Bakanının m- teki uzun beyanatında. | D> krat partinin komünist. | leûin oyununa düşmediğini I isi belirtmesinin hikmeti,
işt dur: Mareşali vanhz bi: ’■ ıak; ve yanlızca vur. nvık .
İçişleri Bakanının beyanatı
İktidar Partisinin gün geçtikçe sertleşen muhalefet kar. Ş'sında baş vurduğu çareler, yalnız vilâyet kanununda bir değişiklik yapma tasavvurundan ibaret değildir. Halk Par. tisi başta Demokrat Parti olmak üzere hüriyet için her mücadele edeni şu veya bu bahane ile bertaraf etmeği, hiç de. ğilse halkın gözünde kötülemeği bir an ihmâl etmiyor. Geçen Aralık ayı içinde İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığınca yapılan tevkifat ve Sosyalist Parti ve gazetelerin ve Sendikaların kapatılmasından iktidar partisi bu yolda fayda, lanmak istemiştir. Filhakika Hale Partili bir milletvekilinin sual takririne cevap vermek üzere B. M. M. de kürsüye ge. len İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer hadise hakkında uzun bir beyanatta bulunmuş ve Komünist tehlikesinin cid. diyetini ispata çalışmıştır. Bunda ne dereceye kadar muvaf. fak olduğu malûmdur. Fakat, bu arada Türk milletinin dü. rüstlük ve vatana bağlılık şembolü olarak saydığ’ Sayın Mareşal Çakmağı da bu hâdiseye karıştırmak istemiştir. Ca. mi Baykurtun ve Zekeriya Sertelin seçimlerden sonra Ma. reşale yazdıkları (b;r mektup müsveddesine dayanarak, içişleri Bakanı. Sayrn r’evzi Ça inağı da komi ıist entrikalarına al memlekette haldi
Latife bertaraf İçişleri Ba. kanının beyânatı şunu ispat etmiştir ki. «Kızıl Tehlike*) dedi deri şey de, sadece. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar' elden kaçırmamak için kullandığı bir silâhtır.
Evet, bütün bu gürültülü açıklamaların artık bugün ha kikî mânasını hnlamış bulu _ I nuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, hürriyet hareketlerini tekrar boğma*: için bir plân haz*Tİamiştır. Bu plân gere . gince memleketin bir «Kızıl Tehlike» ile karşı karşıya bulunduğa iddia edilecek ve «Kızıllan» temizlemek baha, nesiyle bütün muhalefet orta dan kaldırılacakta-.
Esefle kaydedilmelidir ki, I D krat parti, bu pek ba. J sit aset taktiğini bidayette j anlı' madı. İçişleri Bakanının j D^n krat partiyi komünist ot ır.'na düşmediğinden d» ■ ; ■ 1 öğen sözlerini Demok ra t lar geçer akçe sandılar. İçlerinden biri derhal kürsüye i: - lip bu beyanatın hakikî m.m. «nı açıklamadı. Fakat b( (et versin Demokratların bu gafleti uzun sürmedi. Va. | zi. - t: olduğu gibi feören Ma. re-alirt, hürriyet mücadelesi ne atılan merd insanlara ya. 1 ra .m bir edâ ile Sesim yük. ( se nesi ve: «Bu beyanat) Cumhuriyet Halk Partisi li. | derlerinin yeni bir iç politika ' ^biyesidir» demesi üzerine, •Denilip ' ' diler;
ilet edilmek istendiğini iddia etmiştir. b5*L sözler, bütün nemlekelte haklı ‘rir infial uyandırmıştır. (
Mareşalin cevabı
Sayın Mareşal Çakmak İçişleri Bakanına verdiği sustu, rucu cevaplar. Ha k Partisinin bu yem r anevrasını açk. lamış bulunuyor. Mareşal şöyle diyor: «Yi tseverlikleri tür. İÜ imtihanlardan Jr( •. mi> ve I ( kimseden «İri kalmamış in. sanları, vesika der ilmeğe değeri olmayan kâğıtlarla, indî tefsirlerle, hep birlikte iyi görmediğimiz ' -münistlerin araşma katıştırmağa çabalamakla milletçe darımızın aksine olmak üzere bilere'-; Komünistlere yardım etmiş olmayor. lar mı? Halk Part û liderlerinin, halkın h. • gün artan mem nuniyetsizliği karşı .ında memnuniyetsizlik ıdbeplerinî azalt, mağa gayret edecekleri yerde yürekleri nemleket aşki 1 e dolu devlet adamların, birbirlerinden ayırmağa çalışmaları, meşru muhalefetin açık ifadeli olan Dem(»'erat Partiyi türlü iftiralar denemesirin muvaffakiyetsizliğindçn sonra şaştrt. mağa uğraşmaları, yeniden yanlış bir adını.değil midir?»
Demokrat Parti muhitinde aksütamel
Mareşal Fevzi Çakmağın bu cesur ve cesur olduğu kn. daT da uzağı gÖTen cevabından sonradır ki. Demokrat Paı. ti muhiti de teMîkev? buhmuvor. Prof. Fuat Köp.
P7 . it-
_____
rülü «Kuvvetn gazetesinde çıkan» Daha açık konuşalım»* adlı başyazısında, Ulus'un sorduğu suallere uzun uzun oe_ vap verirken, antidemokratik kanunların iddia edildiği güt komünizm tehlikesini önlemek için değil, hüriyet hareketle, rini durdurmak ve bu meyanda Demokrat Partinin inkişâfı, na mâni olmak için elde tutulduğunu ileri sürüyor.
C. H. P. Genel sekreterinin tamimi
İktidar Partisinin muhalefet kuvvetleri karşısındaki endişeli durumunu göstermek itibari! e C. H. P. genel sekreteri Hilmi Uranın Parti kongresi münasebetile teşkilâta gön_-derdiği tamim de enteresan bir vesikadır. Genel sekreter* bu tamimde: Demokrat Partiyi zehirli propagandalar yap. m.ıkla ittiham etmiştir. |V(- bu tâmimin gazete sütunlarma aksiRmesi üzerine "kendisi!,- görüşen bir gazeteciye; bu ta_\-mimin cebinden ne sırı-:1e aşınldığrnı bilmediğini. faka£\ bu tamimle Demokrat Partinin komünistlerin telkinlerine1 kapıldığı harkındaki hükümet beyanâtı arasnda bir tezat olmadığını söylemiştir. il laibuki biz İçişleri Bakanının bilâ. kıs Demo’srat Partinin K( nünist telkinlerine kapılmadığını söylediğini zannediyord k Meclisteki uzun beyanat gazetelere yânlış aksetmemi- bu bilgimiz doğrudur. Ama bu_ ray bizi ilgilendirmez; ; :1 sekreterle İçişleri Bakanı var-
an kozlarını aralarında pa taşsınlar.
• Ekrem Tur'un sözleri
C. H. P. nin acıklı nzaraynı göstermek bakımından Partinin İstanbul Vilâyr .ongresinde Ekrem Tur’un söylediği »özler de şayanı ( attir. Ekrem Tut şöyle konuştu; »Arkadaşlar teşkilâtımı ok zayıftır. Son Deneler içinde
fikir ve kanaat yerine, iî ihtiraslar partimizde rol oyna-
dığından maalesef parti zafa ve inhilale doğru gitmiştir. , Halk ihtiyaçlarını yapaı iğimiz için halkın karşMma çıkacak ne yüzümüz, ne de umumuz kainuşVr. 21 Temmuz. .. da Parti teşkilâtımızın >•••.fnı sakat hareketlerimizle yarat. 4-mış bulunuyorduk. San( baş 1 arma çöpçü onbaşısını kolan
dan tutarak rey atmağ. . »türen bizdî’c. Talebeleri arkası. na takıp sandık başların.* getiren doçent ve profesörler bizdendi.»
Bilmeyiz C. H. P. erkânı Ekrem Turun bu sözlerin» ne buyururlar? Belki senelerdir içlerinde çalışan bu zata da «bozguncu derler; s; niş derler; kökü dışarda derler.^ Bu kendi -bilecekleri bir tir. Fakat her halde C. H. P. nin . yolunu şaşırması ve . ilale doğru gitmesi memleket
hesabına esefle kayd ecı! ■ ek bir hâdisedir.
HAYATA KARSI BESER
Muhalefet deyince akla: Mareşal Fevzi Çakmak gelir: Demikrat parti gelir; Sosya. îist partiler gelir; Millî Kal. kınma Partisi gelir: ve müs. takiller gelir... Cumhuriyet Halk Partisi şöyle düşünmüştür: Zafer, karşıdaki kuvvet., leri birbirinden ayırarak ve en zayıfından işe başlıyarak, bunlar birer birer yere seril, mekle elde edilir. Millî Kalkınma Partisi şimdilik bir teh li:ç değildir; onu geçelim. Müstakiller dc devede kulak meaafesindedir; onlar da ge çelim. Elde kalıyor: Mareşal-Demokrat Parti ve Sosyalist1 Partiler... Sosyalist partileri bu (iç kuvvetin en zayıfıdır; ve eldeki silâhla en kolayca vurulacak durumdadırlar. Bi ruınelih işe evvelâ onlardan
•;kve hür Net ve ^emefc
'■
re Kül
et ve^ yasinin mükı ® eratı mev b.’ıh-> olduğu: Banlayarak Ttkete geçtffl®. «KuvvfflK ^gazetesinde Ijftjat KöpriÖffl maksadın Demokrat part yıkmak oU4İRftUy*zdı.
«
I Hürriyeti kurtarmak için mücadele edenler, ellerinde Hac ve Halktan tarafa ol maktan başka maddî bir kuv vet olmadığmâ göre, hiç de. ğilse Halk Partisinin oyununa düşmemelidirler. En ufak 'bir ihmal, en küçük bir ted. birsizlik hürriydt dâvasının maihfına sebep olabilir. Uyn. mk olmak bütün hürriyet mü cahillerine ve evvelâ «Hür . riyet misakını» ilân eden De mokrat partiye düşen millî bir vazifedir.
EMSoooo
Demokrasi
B »A . ..
1
Okumak yok!
Millî Eğitim Bakanlı . ğı ilân ediyor: «Köy Enstitülerinde bundan böyle yalınız mektep ki. taplannın okutturulma. sına dikkat edilecektir. Diğer kitapların talebelere okutturulma*! men edilmiştir, m
Gazetelerde çıkan bu tebliğ üzerine kendi ken d im iz e soruyoruz: Köy Enstitülerinde okutulma münasip görülmiyen kitaplhr acaba hangile. ridir?
Bizim bildiğimize göre bunlar klâsik felsefe, sosyoloji ve edebiyat ki laplarıdır. Köylerimizi kalkındıracak gençlerin kafalarına nur saçan ki. taplâr... Dünyanın her tarafında Millî Eğitim Bakanlıkları ve mektep idareleri talebeleri ders kitaplarından başka ki. tap okumayâ teşvik e. derler. Bizde ise işte böyle. Nazi Almanya, sındaki gibi hoşa gitmi. yen kitapların meydan larda yakılma sefası ba. kalını ne zamana?!..

ıdd^ yapılmıâft, kanu.
değil, uyulacaJ^^anujjfiınn va* ve Wkriy« tanıyacak' şekilde edilmesindtöçUr. BunuA îiVsini yap. Kİece, Ort^figfejdareleriWe kanunsuz hare'cet leri kanunlaştırmak demektir. Türiyede hiç kimse kanuna uymamaktan bahsetmiyor: ancak, uyulacak kanun ların tahammül edilir ağırlıkta olmasını istiyor. Bir memlekette vatandaş hak ve hürriyetlerini çiğnîyen kanunlaT ç'kanldığı za. man. o memleketteki «kanun otoritesi» ne «kanun istibdadı» demek daha doğru olur. İşte bunun içindir ki. kanun istibdadiyle idare edilen memleketlideki rejimlere «otori. ter veya totaliter rejim»» denir ve böyle bir rejimle idnre edilen ülkelerde de dlemokrari bulunduğu iddia edilemez, ama her şeye rağmen bu iddiada ısrar edilirse, o zaman bu yeni çeşit demokrasiye «Eli sopalı demokrasi» demek yerinde olur.
le her «erkanı nâ uy tanda tanzi
m
nndan Atar «d kın halk®' Lr> taTİf e®r-fi üstünde kÖT'
Bu tarife iStorc, hiâkûmet hal kuvvM^Lj metlerini görmekle vazifeli Hükümetin bu mânadaki izahım bizde Halk Partisi daima, «devlet otoritesinin zayıfla’ ması» şeklinde kabul etmiş, hatta Başbakan Recep Peker, «eğeir icap ederse daha da şiddetli kanunlar çıkarılacağından» bahset, miştir. Eldeki kanunlardan dlaha şiddetlilerinin neler olabileceğini sırtım’z ürpermeden tahayyül edemiyoruz. Bu meseleden her bahsedilişte C. H. P. li yazarlarla milletve. killeri hep bir ağızdan «her hürriyetin kanunla sınırlanmış bulunduğunu, devlet oto. ritesinin kanun otoritesi demek olduğunun söylerler. Elbette öyledir, artık Yirminci a’ sırda da. Ortaçağda olduğu gibi, iktidar sahipleri hiç bir kitaba dayanmadan hareket edecek değiller ya. Hitler Almanyasındn bi-
Ameri ham Linccfl rafından lıl
BEŞER
J
SA»Ia: 2
ii ü F.
---------

HAFTANIN YAZI/I
Gazeteleri Okurken
X

Fransa ve Hindiçini münasebetleri
r
Sömürgecilik ve tahsil
Vietnam seksen yıldan faz. ladır Fransz hâkimiyeti altın dadır. Bu müddet zarfında, Oondorcct’nin ima ettiği insan zihninin terekkisi bu mem lekette kaplumbağa yüriiyü. vii ile gelişmiştir. Oysaki, bu «eksen yıl zafnnda insanlık iç teknik inkilâp safhası geçirmiştir- makine, elektrik «om enerjisi.
Lâkin, Vietnam dünya me ^deniyetmin bu büyük fırtınaca dışında kalmıştır. Her tür la terekkinin ve her türlü medeniyetin inkân demek o. Lan sömürge rejimi onu bu medeniyetten uzaklaştırmış -tır. oysaki, bu rejim, insanlığı geri götürmeğe çalışan e-sctİ içinde terekkinin ve medeniyetin taraftan olduğunu söyler.
Sömürge memurlarına ve * I rilen muazzam tahsisatlarla
l
Fransa lir bir «öınUrKe*! olan Hindi Cini ıtrıiAtnltakl »on «11A IJı mücaılc'lrlcri raıetclcnl» okuyun h'f'rkratr, bu mem-Irkrtln bir «ünıürsc nlumk Fran*n tarufındnn Suuııl lılnra cdll-dlâLni. bturOnktl tuıln»nınzlıiın no »rlıcpln doğduğunu ve bu İki memleket ara*tnda ne gibi bir kUllür mUnn*rlM'ti oldııtuuu M*, ren inek merakı uyanmıştır.
İlindi Çini İle Fra'nna anatndııkl »lyaal unlu?nınxlıldun hnlirtmek ürere Furise çeten Vietnam murabba* heyetinin başkanı Phnm-V&n-Donır'ıuı her UU memleket arasındaki mtlnn-•cl»etlrrk? dair t'nion Fnuıçal»e‘dc 0 Slayt» ISIS tarihinde ver. dljtl ve Iu» PcnsAc mecmuasmı^n K LnrJ »aynımda neşredilen konferansının — bu »onrulnra revan vercc«etlnl umarak — bir hülA*a«ını okuyucularımıza sunuyoruz.
Kara kaplı
Kitabın
Dedikleri
i" İyi Kanun
Kötü olurmuş... J
Bir türlü anlıyamadığım bir takım tekerlemeler var. Bun-budan bir tanesi de kötü tat-fdc edilen iyi bir kanunun ka. I ■unlann en kötüsü ve iyi tatbik edilen kötü bir kanunun da kanunların en iyisi olduğu ba'demdaki sözdür.
Nasıl akıl erdireyim ki iyi bir kanunun kötü tatbikine ve tötü bir kanunun iyi tatbikine I hnkân yoktur. İyi kanun zaten I iri tatbik şeklini de düzenle-■uş olan kanun değil midir? Ve kötü kanun bütün noksan taril«* birlikte bir de bu huşu. sw, yani tatbikat* da ihmal et. rraiş olan kanun değil midir?
Sonra meselenin bir de fu z-ceçjlıesi var: Kanunu ya hükû ■aet ve idare tatbik eder; ya Mahkemeler tatbik eder, ya da halk... İyi kanunu hükû met ve idare fena tatbik ediyorsa derece derece şikâyet . mcecileri vardır. İd.--Tenin fena tatbikatından hükümete ▼eya idari mahkemelere baş-vıarulur. Hükümetin kötü tat-bdcatmdan da ya Millet mec. jfair.g yahut yine idari mahkemelere gidilir. Mahkeme i yâ kanunu fena tatbik ederse daha yüksek dereceli mahkemeye müracaat olunur. Niha yet halkın fena tatbiklerini hem hükümet, hem idare, hem de mahkemeler düzeltirler.
. Her halde bütün bir milletin ▼e bütün bir devlet mekanizmasının elbirliği edip iyi ka-Mna kötü tatbik etmeleri ta-•avvur olunamaz. Şayet kanun ihmali ile buna cevaz ve-vi^orsa o kanun esasen kötü kanundur.
hemen "tamamen sömürülen bir bütçenin artLlariJe, seksen yıl içinde, yİTmi milyon nüfusu olan bu memlekette bir kaç bin ilkokul, üç veya lört ortaokul ve altı kadar yüksek okul açılabilmiştir. , Dünyanın gözünde Descar* tes’in, Diderot’nun, Voltar re’nin, Pasteur’ün. iHugo’nun. Anatole Franee’m. Langevin’ in.^Curic’ninvatanını temsil eden insanlardan dahi iyisi n beklemek hakkımızc
Vietnam’da tahsil ve terbi-yettin bugünkü vaziyetini an. la abilmek için, halkın 90 ınııi okuma yazma bilmedi-ni söylemek kâfidir. Bu k.tdar yıl süren Fransız sö. rge idaresi zamanında millî çalışmaların türlü branş iaıinda ehliyetli kimseler yeti iremey işimizin, ki biz bu z tmızı gizlemiyoruz - hata sırı kimse bizim omuzlarımı* / yükliyemez. Vietnam hal k zeki ve istidatlı bir milletti Bu memleketin, yabancı m mleketlerde hayranlık u* y radıran ve onu dünyanın denî milletleri seviyesine ç: .ıran binlerce yıllık bir kültürü de vardtr. Fransanın yi ;sek mekteplerinde profe* sö.- ve talebe olan siz dinle’ yi( lerim, münevverlerimizin ve talebelerimizin edebiyat, ilim ve teknik sahala.ında ne bi /üt başarılar elde etrikle' riı gözlerinizle görmüş bir /iyette bulunuyorsunuz. Ne yazık ki, bu başarılar, Fran’ 1 sa m sömürge hâkimiyeti altında bulunduğu müddetçe mrmleketimizitt fiıeaenı inler*] ma şartlan bulamamışlardır. 1 1 I indi Ç:~- Ü**î—— denen ve 1918 dr bir yüksek mektepler gurubu bir kaç yüz doktor, eczacı İlkokul muallimi.
1
ııa erilen
hizmet jç in gerekli*
Çini Üniversitesi»
kurulara
kamtannı bu gençl sinden d tadırlar.
irlerine vı îr Fransız az maaş a
mücadele ederken, ayni zâ-ı manda kültürce de azad al-
Bu şar ketimi
KANUNCU I
hal’; idaresidir» teklinde »arif eder. Yukarkı bütün röjjl^ rile bu tarifi carşılaştmr ‘ 3ak netice şu çıkar: I. Siz o kitaptaki lâflara bakmayın, nazariye ile tatbikat birbirine uymaz, bir baktırsın demokratik monarşik oluverir; bir ba' .arsın sosyalist faı-İJt olur çıkar, 2. Polis, jandarma, ordu kuvvetlerine ve idare teşkili* (tına hangi parti hâkimse, mern lekette onun borusu öter. ge. risi lâftır. 3. Partiler fazla şey istemeyip uslu uslu otur * du’cça C. H. P. onlarla doat. tur:, milleti temsil ettiklerini iddiaya kalkarlarsa bozuşur, partilerini dağıtır; çünkü, milletin arzular? hilâfına da olsa, milleti temsil eden, halk aleyh tan kanunlar yapan C. H P d ir. Hayattaki demokrasi bu dur. İşinize gelirse. '
Maksat Mareşali vurmaktı
Mümtaz Faik Fenik, Vatan gazetesinin 31 Ocak 1947 tarihli sayısında »Komünist tah. 'nuntara gelince. D. P. gibi. karşısında muhalefetin
kültesi ac ilave etmiştir. Sa*, yazar da Polis vazife Le (alâhi sa^lam durumu.» adile yazdiğr nat yc edebiyat çalışmalar. ] vetjeri konunu. S^i “ ’ ' * - - -
I harflerini öğrenmeğe sava,tu
kün terde quocngu yani msıeleketimiz dilinin lâtin harflerde öğretimini gen«) halk kitleleri arasında yaydılar. Lâkin, sömürgecinin, mahiyeti icâbı, ne kadar kuş kulu ve dar bir insan olduğu malûm. Okuma bilen her köylüyü, o. sömürge rejimi, nin tehlikeli bir düşmanı, «kargaşalık ç karan hır fa* sanın okuyup yazma öğrenme: karşılar. Resmen yasak edil* ı memeklc beraber, sömürge makamları lâtin harflerde o* kutmanın yayılmaması için] türlü güçlükler çıkarmaktan, sabotaj yapmaktan geri kal-1 mamışlardır. Millet mektepleri kapatılıyor. muAİlimler hapsediliyor. Başlanan işin muvaffak olmaması için lâzımsa yapılı«>rdu.
Koca karısına, çocuğuna, ilh.. okuma öğretiyordu. Bu fua* liyeti idare etmek üzere. Mil li Eğitim Bakanlığına bağlı bir Halk öğretim dairesi kuruldu. Bu daire 1945 yılında. dört ay gibi kısa bir zaman zarfında bir milyon insan okuyup yazma öğrenmesini sağlamıştır. Bugün bir çok yabancılar, işportası başında bir gazetenin baş meka leşini okuyan Vietnam’lıya hayretle bakıyorlar. Harbin.
Demokratik, Antidemokratik
Necmettin Sadak- Akşam gazetesinin 28 Ocak 1947 ta. rihli şayiandaki baş yazısın * da. kendi sÖzünce matbuatta alıp yürüyen »Demokratik. Antidemokratik» tabirlerini ve sile ederek. demokrasi, ve D. P■ nm istekleri Üzerinde duru, yor. Yazara göre, bir kanu nun demokratik ve antidemok' rati; oluşu, bunu söyliyenin r-dcnıokrasiyi Anlayışına göre değişir. Esasen, demokrasi öyle eti kemiği belli bir şey değildir ki. Zemine zamana, milletin reşit olup olmayışına, daha bilmem nelere göre her dem değişen bir şeydir. Me .
fathğın, »efâletin. mâlî sı km- memleket
| tıların azamiye vardığı en
acı günlerde bile hükümet
i tahsil vo terbiye işine azami | ehemmiyet vermiş, Hanoy
Üniversitesi kapılarım tekrar
. ardına kadar açtığı gibi, bu*
Üniversiteye yeni bir içtimai|
ilimler ve yabancı diller fa-

te bir çok inkilâplar oldu, bunların hepsi de milletin arzusuna rağmen yap,İdi. Şimdi, bu inkilâplar antidemokratik tir mi. diyeceğiz? öyle ise. bugünün demokrasisi bunları yıkmalıdır.
Antidemokratik denen ka‘
ve cMco.yaı çatışmaları jetleri konunu. Seçim nunu. te?v,k ed,lmi?. bir ..Millî Kal iihS değiçsin İ9liyor kmma, Komıtesn. kurulma,-|bu|knn değişmesi i,, D.
------------------------------a. um ; kucağında toplayan bu komi ]Tr,.-s|BWI te Vietnamm iktisadı, siya, sî,
bir makalede, geçen hafta i* çinde içişleri' Bakanının kapa tılan Sosyalist Partileri men-
tur. tuhye yakın münevveri P. nın xart zur, etmeânr. olli. «“Pİ»™»» faaliyetleri hak’un.
vermesine tahammül verdiği izAhatı ve bu faa*
tom vermesine taban
emiyor. Demokrasi kg el i ime-. —
|sosyali ve fikri kalkınması"ancak ve ancak B. M. M. »U»»UKU yolu beğenip, bu işler, tçm mu zzam bir plân hazır-j^mde cereyan edeceğine, ora" P. yi temize çıkardıktan
n re’l
. öre. jÇ^mak için söylediği sözlere
, —----------- --------o... î fikirlerini 1
ıruz. Çünkü, yukar- zorla çoğunluğa kabul - ttir.
biı mesi antidemokratik bi hare-
liyetler hakkında hü’cûmetin
lanıakta lir.
li teknik adamları- yile mümkün olacağım* ıç olduğumuzu itim, biı- azlığın kendi
fa mec ! ' ’* '
ylediğimiz gibi, Lİ. ____2____22____2..»^ w.
Jetle fikri sefaletimi ket olmayor mu? öyle D. nge menfaatlerinin P. nin yapacağı ilk iş(k(* dini ıbı telekkî edenler;bu Antidemokratik yoldan dön l in O itibarla, giriştiğimiz dürmeğe çalışmasıdır. E . dön. Ikınma işini gerçek* meyi ispat ettikten soı an*
hususunda lüzumlu cak. isteklerinin dem atık
rı v . r kitlesinden mah* olup olmadığı üzerinde i işü-nuyoruz, ve yine bu nüldbilir.
-e'nepi- ransanm büyük yari dm i nin bekliyoruz. Hüriye* te Jn Vietnam’ın bu ilk ilerleme adımlarını attığı günler..: yeni Fransanın o*
C.HU uzatacağından. hiç ı bir karşılık beklemiyen dost* 1 , ai dırnin mı esirgemiye. * şehirli, köylü, herkes lâtin ceğinden eminiz.
nel
da değişmeler çoğunlu ı:
soma- bakarın Mareşal Fevzi
Vietnam demokrat Cum huriyetinin b( sarısı
Ancak 19 Zğustos 1945 te’ri ayaklanmadan sonri ku- * Zi, rulan Vietnam demokrat Cumhuriyeti sayesinde lâtin harfleriyle öğret im işi inkişâf etmeğe başlam ştı: Devlet reisi Ho Chi M nh bir nut* kunda: «Okumt yazma bil-memenin, yabar cı bir istilâcı kadar tehlikeli olduğunu soy lemişti». Bir yıl içinde oku ma yazma bilmemek işini tas fiye parolası ortaya atıldu Halk büyük bir tehalükle Lu. davete koştu, Erke'c, kad.n.1 çocuk, ihtstn ^ngin^aki^^^yı
geliyor. Onu da temize çıkarmak için Zekeriyâ Serteli. Tevfik Rüştü Arası, ilk., ’cö . tülemeğe çalışıyor.
Yazının birinci kısmındaki meseleye dair gazetemizde ay dmtatrcı yazılar bulunduğun * dan, biz burada ikinci kısmile meşgul olacağız. Önce şunu söyliyelim ki, bir kimseyi te. mize çıkarmak gayretile bir başkasını kötülemek: I. Bu su retle temize çıkarılmak istenen kimseyi rencide, eder, bu
Bu yazar, herkes L ki. mekteplerde okutulan l ir sosyoloji kitabının müellifidir. Bu kitabında o* deme k r siyi, bir gazeteci için mazur görü -«partiler halinde teşk lât an. pendyecek derecede çirkin bir mış cemiyetteki türlü 'menfa-,hareket olur; 2. Bu temize çr at guruplarının parlamentoda kendilerini temsil ve hukûme. te iştiraki suretile sağla: an bir
ANIAH MEfTVBI
içinde, urtuluş
Ankara, son günlerde* iki hadisenin dedikodusiyle çalkalanmaktadır? I — |r İşleri Bakanmn beyanatı, 2 — İdareciler kongresi kararlan.
tl — Hemen söylemce lâzım gelir ki, :ri Bakanının beyanatı, beklenen tesiri
anı meşhur bir soz vardır; fimizin mütaalasm*., Jİft iare c ^rduÇelerleri ı İşle "Söylemek istiyorlar: da, hemen İler «flnıf halk ara ' -^Wfcnlekel, ’ Krak ■kalkmn*y]^L.*2a.._ aksakİAİan^taık s H sa. lak bff im’caAzlık •o «eta:.
ma’c için mücadele etmiş olu yordu. Sömürge idaresinin ortalığa saldığı sefaletten, cahillikten ve ahlak bozukluğundan birazcık kurtulabil menin biricik şartı halka o* kuma öğretmekte bulan mem leketteki terekki sever un _ surlar, Fransada Halk cephesinin iktidara geldiği
L karma, hAlkrn sefâlerini istismar eden karaborsacının ha.
. reketine benzemesi bakımından feci bir fikir karaborsacı., lığından başka bir şey değildir. Çünkü Zekeriyâ Sertelin. Tev fik Rüştü Arasın Mareşalle o* lan münasebetleri gayet açık, t r. ve Zekeriya Sertelle Tevfik Rüştü Araş bugün ittiham edilen Sosyalist Partilerden hiç birinin azası olmadıklarını» göre* Mareşali B. M. M. nden çıkmağa teşvik teşebbüsle -ri * yazarın da söylediği gibi I. bir vatandaş temennisinden öteye geçemez. Eğer. İnsan Hnklan Cemiyeti meselesi bahane edilerek Mareşale yapı tanları hatırlarsak. Sosyalist tahrikleri arasında Mareşalden bahsedilişte mutlaka gizli bir m âk a a t güdüldüğünü bizim kadar Mümtâz F. Fenik te bilir. Onun bilip te söyle* mek istemediğini apaçık bir söyliyelim: Milletvekili seçim, peri sırasında Mareşal Türk ]milleti tarafından Cumhur Baş kanı namzedi olaıak karştlan* mışV, ve Türk milleti ona göa »erdiği muhabbeti Atatürkten sonra hemen hemen hiç bir devlet adamına karşı göster, memişti.
ruyorsunuz bu adamları neden adâ r:; ra pençesin*- vemratvaTmınıır? Vesikalar m I
mâna ve kıymeti ancak orada belli olur.
2 — Üzerinde konuşulan diğer bir mesele de- idareciler kongresi karartandır; | Kongreyi yakından takip eden bir arkada, pınızın ndkaalâan» göre, idarecihm nu
Hanı .meghı
ağ bi*, nat & u mBhr sözün-dı. I
mokratla^ bu beyanatı ukiz® s
•Öfliyorum. gelirtfii^n anla» şeSfn( ,
kabul' bdiyoıfar. Ontarğtfj iddiasına Jpre. nu, Jjuna bcnzjfr diğer ki ıanİ4T "’-’-atllnın beyanatında ileri sürülen nameler vatantMUar ü.-rvmtîe.' hı •p Ocmo'aJrPaTtiye s-.oZgağı y Orftrsini tesise kâfi gelmeî^ktt ra '»özlfflffiTş sözlerdir. Zekerıy t m yelimizin arftınınıası lâzınıoır.
na soj
ta kendisi pli
ide
İts \ azıic ve
(Ipühtaç 'b
■ tek sebeb :lık içim ıiyet ka
bakı m d
haldcdi
islâhdj Bütün İdarecilerin mut. Imaljhd.r. Po. au. kanu^
M .Tl__________ T
xmek için rsözWfflfiş sözlerdir. Ze’kerîy.ı Sertelı’n Cami Baykurtta beraber, Mnreşala yazdığı mektup ve yapt,ğı tayşjye, herha’. de kanun dışı bir muamele. Komünizm tahrikatı olmasa gerek. Hele Tevfik Rüş. tü Arasın mektubu. Otuz çuval mühim vesika (!) içinde, çıka çıka bu mektuplar Çıktı. Şimdide diyorlar ki: a— Bulunan vesikalar,*n hepsinin ilânı doğru görülme miştir. Daha neler var neler...»
Şimdi herkes içişleri Bakanına soru, yor ve diyor ki:
« — Bir an için kabul edelim ki, bu mektuplar, buyurduğunuz gibi, yıkıcı Ko. m ün ist tahrikatıdır, O halde dahn ne du.
luna bediğer k.ıfiunl ır ve nizam, lü'cûmet oF tedir. Salâ_ nyelimizin aruınfması lâzımoır. Savcılar bizimle iş birliği yapmalıdırlar. Dâvaları süratlendirmek, mahkeme safhaları hakkın da malûmat istemek grbi salâhiyetlerle teçhiz edilmemiz* memleketin yüksek men. faati icîbıdır. Bu "da kâfi değildir. İcabın, da, kara, deniz ve hava askeri kuvvetlerini kullanmak imkânına sahip olmalıyız.
öbür taraftan Adâlet Bakanlığı hay. retler içindedir. Ama yalınız o hayret edî. yor.
İlâhî Adâlet Bakhm. Anayasaya ay. kırı işler yapıldığının farkına varmak için idareciler kongresini beklemek mi lâzımdı?
ANKARALI
HUR
Sayı»; 3
Kültür v® Sanat
Hareketleri
Sanatçının hürriyeti meselesiS
Köy Enstitüleri
Bir çok memleketlerde ol*ı düğü gibi. memleketimizde ( de Harp sonrasının mühim j meselelerinden bir Sanatçının hür-yeti meselesi olmuştur. | Sanat bahsinde, son bil’ ay ' içinde yapılan münakaşala. i nn mihverini bu mesele teş- i kil etmektedir. Ankarada çı_ kan Sanat ve Edebiyait gazetesi ilk saysından itibaren bu mevzuu ele almış, sayfa _ ferini buna dair yazılan yazılara açmıştır. Birinci sayı, mrzda bir arkadaşımız, Peya mi Safanm bir başka gazete. , efe çıkan ve Sosyal roman . mevzuunu inceliyen yazıs’n. ! dakj şaşırtıcı fikirleri incele* j miş, cevaplandırmıştı. Biz i. se, bu mevzua dair yazılmış | olanları hülâsa edeceğiz, gelecek sayılarımızda da kendi düşüncelerimizi etraflı bir kilde izaha çalışacağ’z. r
Suut Kemâl Yetkinin fikirleri.
Suut Kemal Yetkih- Sanat ve Edebiyat gazetesinin 1 nci sayısında çıkan Zorlanan sanat adlı yazısında, öted'enbe. ri taraftan olduğu «Sanat sa ■at içindir» fikrinin müdafa-j asmf yapıyor. Ona göre sa. I natçı ferdiyetçidir, sosyal veı politik meselelerin üstünde ‘ dir, sanatını propagandanın, bir parti ideolojisinin esiri yapamaz. Onun biricik endişesi güzelin peşinde koşmak, mükemmel şekle ulaşmaktır. Büyük eserler hep böyle doğ oıuştur. Bu itibârla sanatkârı ■bir kayda tabi tutamayız, o realiteyi dilediği gibi izah, tef sir eder, şekillendirir. Yeryü. zünde söyleneeek yeni bir şey buluınmadi-ğına göre, sa-«at'uâr söyliyeceklerini en gü zet ve en tam şekiller içinde yeniden söylemeğe çalışmalı. Ar. Meselâ- Zola gibi bir sanatkâr kalemini cemiyetin emrine vermekle insanlığa bir şeyler kazandırmakla beraber, sanata ihanet etmiştir. Yine bu yazar, ayni gazetenin 2 nci sayısında yâzdığj İşte b^rj-J anlatıyor yazısında yukarıki fikirleri başka söz -•erle tekrarlamaktan başka bir sey yapmıyor. Nihâyet muharrir, ayni gazetenin 4 ncü sayssmda kendi dilekte -hne uygun genç şair Cahit
Ş«-
.1
S. Tarancının şiirlerini ele a. j lıyor, bir Şairin cemiyetten ne kadar uzaklaşâbileceğini ve ferdiyeti içine kapanıp ha| rikuılade muvaffak ve güzel I şe çiller içinde mız mız bir I edebiyat yapabileceğini ispat ediyor. Onca, gerçek şiir budur, bunu yapabilen de gerçek şâirdir.
Sanat ve Edebiyat gazetesinin patronajı Suut K. Yetkine bırakılmış olduğuna göre, bu gazetenin *1 nci, 2 nci 4 ncü sayılarında Râymond Cogniat’dan, Francis de Mi. omandre’dan ve Jean Tex. ier’d'en tercüme edilip neşredilen yazıla’r, Suut K. Yetkinin yukanki fikirlerini ispat için tercüme edilmişe benziyor. Tuhafı şu ki, bu muharrirlerin hepsi de ikinci, üçüncü derecede fransız muharrir Teridir.
Saiâhi+tin Batu neler söylüyor?
Yine ayni gazetenin sayısında Salâhittin ■tuh ratkârm dünya görüşü adlı bir yazış,' var. Bunda muharrir, sanatçının bir fikrin adamı, bir düşüncenin olamıyacağını- çünkü böyle bir esirliğin ondaki duygular ve imajlar dünyasını, yaratı-c, iç hüriyeti öldüreceğini söylüyor. Yine çünkü, sanatçı yâratabilmek için her şeyden! önce ferah bir yüreğe, I den tır, yas şünj araş gazetenin 2 nci sayısında
t S; z isindi şeyden önce aydın sınıfından (yani münevver sınıftân) o* lacağpni söylüyor. Aydın sanatçıyı anlayan işçi de, köylü d( aydin olacağına .göre1 artık bunlara alelâde işçî, köylü diyebilir miyiz? öyle ise, aydın olan sanatçının bütün sosyal sınıflar dışnda ayn bir sınıfı olmak lâzım gelir. Böyle olunca da, sanatçının sosml ve politik meseleler gibi âdi işlerle uğraşmıyacağı m e-ydandadfr.
Bu gazetenin bütün öteki muharrirleri, Eşref Örenler-Mehmet Kaplanlar, ilk., he]
nci tunun
sanatçıyı cemiyet dışı ve sos. yal meselelerle uğraşmaz gös termek için elbirliği etmişler, onun kendi içine kapanmış) bir insan olduğunu göstermeğe çalışıyorlar. Muayyen bir düşünceden hareket etmiş görünen ve bis nevi siyasî görüşün sânattaki aksinden başka bir şey olmayan ve İstanbul dergisinin Ocak 1947 tarihli sayısında Hate-mi S. Sarp tarafından biri telif (Sânatçıri/n bağlılığı), biri de tercüme (Otoriter ö“ nünde okur yazarın hüriyet-çiliği) iki yazıda da destek * lendiğine bakılırsa- C. H. P. nin sanat telekkisini güttüğüne şüphe bu olmayan bu an. layışa ilk ve biricik hücumu yapan Nurullah Ataç olmuştur.
Nurullah Atacın tenkidi
Nurullah Ataç, Ulus gaze" tesinde çıkan Söyleşi’ferinden birinde, eski sevgilisi Kezi* banla bir sohbetinde ona bu bahsi açıyor. O, sanatçının hüriyetini istiyor, lâkın bu hüriyet tam olmak şartile.
ünkü,_Qnlar_(Suut K. Yet-
in nefes almağa muhtaç-yaratıcı da ancak iç dün-mda hür olabilen, hür dü üp, hür kalabilen kimseler sındân çıkar. S. Batu ayni çr Sanatkârın sınıfı adlı yala ise, o sanatçının her
•(in ve Arkadaşları) güdümlü] sanatın tenkidini yaparken, bunun sanatçının hüriyetini sınırhpacağım söylerken,» su
blliua Hl\uy L.UOULU1V., »V. .
nu yapmalı- 'bunu yapmama*ı , „ . jı > • „
1. ____: W>gl fı tirler» adlı bir yaz.
Prof. Ffndi'koğlu (Ziyaettin Fahri), Cumhuriyet gazetesi, nin 1 Şuibat 1947 tarihli sayı* sında «Köy Enstitüleri ve da.
İl, böyle düşünmeli, düşünmemeli» derken güdümlü sanat prensiplerin -ı den hareket etmiş olmıyorlarj mı?» diyor. Nurullah Ataç işi burada bırakıyor, daha, ilerisine gitmiyor. Ama, ne I olursa olsun, tenak-uzu apa*, çık .gösteriyor ya! Demek o; luyor ki, sanat meselesi- de hüriyet telekkisine sıkı sıkıya ( Enstitülerinin felsefî bir meşe, bağlıdır. Hüriyet» şöyle layan bir cemiyette şöyle, başka türlü anlıyan ce miyette de başka türlü oluyor. Eğer- filân cemiyetin sa natında, Suut K. Yetkinin sandığı gibi, bir güdüm varsa, bir gerçekte bir güdüm olmaktan çok, sanatrn cemiyetin öteki sosyal müessesele rine srkı sıkıya bağlı oluşu * nun tabiî bir neticesidir. Suut K. Yetkin meseleyi aydın olarak göremiyor. Nurul lah Ataçın sözlerinin mânâsı budur..
hlİNVADAN =
— HABERLER
bil-
... hep I listele.
Yunanistana dair Ingiliz raporu
Londradan Reuter’in dirdiğine göre:
Geçen Ağustosta Yun an is. tana giden ve üç parti temsil-cilerinden mürekkep İngiliz murahhas heyeti raporunu neşretmiştir. Bu râpora göre. «İngiliz Ihüklûmeti, bütün partileri temsil edecek * belki müfrit sollar hariç bir hükû met kurmak hususunda k u nanistana yarAm etmelidir. Diğer tarafın hükümet si yasî suç işlemiş kimselere ka-m mutrdîl bîr politika gütmelidir. Meııılekettc asayiş ve Anayasa haklan yürürlüğe girmeli- ve sıyası^ sebep., lerle Adalara sürülmüş kim*] selerin memlekete dönmeleri sağlanmalıdır. Nihayet, yeni baştân tertip edilecek seçim lerine dayanarak yeni se
— 2 — r ■
Burada başpıı sokâcak bir y(
isüyen kimse, fceresteşini, çivisini, kerpiçini bir yere depo sonra bir gece sabaha kadar arkadaşları ve komşuları ile be sabahleyin penceresine perde diye i®M?z parçası takar,
içme bir su testisi, bir şilte, birkaç da kapkatmj^ koyar. Artık fcu bir meskendir, yıkılamaz; her türlü taarruza karşı kanun tarafımdan korunmaktadır. Ev sahibi, sadece, bu yapıyı i#n.sız kurduğı^Bn yirmi lira para cezasına çarptırılır: bu da zatpnkiilinmektedir, pa ra da, evin malzemesiyle beraber, önceden iıazırhuınn ur. Fakat çok dikkat etmek lâzımdır, sabah olduğu zaman dam dâ örtülmüş bıdunmahdır; yoksa, daha evvel yakalanacak olursa, hemen yıktırır. çünkü daml örtülmediği için henüz mesken sayılmamakladır. Dmi denilen şey de, bir takım ince kalasların üstüne tahta döşenmesi. onun üstüne da toprak atılmasiyle meydana gelmiştir; bu toprak, yağmurun işlememesi için, «yuvak» adı verilen ağır bir tapa saatlerce gezdirilmesi suretiyle sıkıştırılmıştır. Yapının kurul-«lhsı Cumhuriyet Bayramı gibi resmi bayramlardan birine rasda-^.rsa, yakalanmak tehlikesi daha azalırdı; çünkü o gece, polislerin çoğu, şehre götürülmüş olurdu.
Güneş ufka yaklaşmıştı. Saat yedi buçuk, sekiz sularında olsa gerekti. Genç köylü karşıya, telsiz direklerinin çakılı bulunduğu gmiş arazi parçasına ve sola, kendisinin gelmiş olduğu şoseye hayretle brfayordu. Kesif bir toz bulutu arasında, binlerce insan, eğile kalka, dora yürüye, yavaş hızlı, kendi bulunduğu yöne doğru Herli-
. sında, son bütçe müzakerele.
1 ri sırasında Köy Enstitüleri ve bu Enstitülerin istikametini de ğiştirmek. meselesi etrafında B. M. M. nde cereyan eden konuşmalardan cesaret alarak bu meseleyi kendince izah ediyor. Son derece karışık o* lan bu fikirler arasında Köy .-...ı . • • c_ı__r- il- __
an_ le olarak ele alınması gibi bir sanat garabet var. Yine bu karışık fikirler arasından Köy Enstitülerinin kendi içine kapanmış biı- köy yaratmak gibi bir temayülü olduğu mânâsını çıkarıyoruz. Yazara göre _ Münir Raşit Öymen adlı bir pedaga* ga dayanarak ", şehide köy a r a ^^^kımüna^betleri kes"
m«k doğru değildir. Köy he’, zaman için kasabanın bir mü. t emmimi, hatta kasabi endüst bakımından inkişâf ederse, onun aradığı el emeğin: sağ ’ 1; ması bakımından yar d, mcısı
T
J
da olabilir. Bu» bahiste- yazar bize Amerikan köylerini mi _ sal olarak gösteriyor. Memleketimizdeki köyler sağlık mü. esseselerinden, mahkemeler ' den, jandarmad'an. Ziraat Ban kasından, devletin ve sermaye sahiplerinin teşkilât vasıtalarından en az şehirli I cad ar faydalanıyor. O hâlde, köyii şehirden ayırmak, '.endi içine kapamak neye?^
Gerek Fmd’koğlunun, gerek Prof, un dayandığı pedagogun Türk köyünü, • bilhassa Köy Enstitülerini tanımadtkla-n- ve ya tanımamazlıktan geldikle* ıi anlaşılıyor. Çünkü, Köy Enstitülerinin gayesi köyü şehirden ayırmak, köyü kendi içine kapamak değil, âksine köyü tabiatla mücadelesinde kuvvetlendirmek, teknik -ten faydalanmasını sağlamak ve kültürünü arttırmak sure _ tile kasaba ile olan münasebetlerini daha dâ sıklaştırmış oluyordu. Köy Enstitülerinin sağladı ğı köy kalkınması, köy lünün müstehlikle kendisi a. rasma giren tufeyli aracılar tarafından sömÜTÜİmesini de
I lerle döğü,medi deri jSn,emdt «ibi bir maksa> «*’
kaktrr, köylülere kar etki; me:4e Wl- TüAıyenin zirâi kal hareketleri yaptıkları zen' ^’n^n_d^eCe l“zuxn-
ginlerin paralarını --------
tespit ed'ilmiştİT.
Ispanyol mukavemet harekatı
Franco ve Fâlanjirn geçici zaferi, İspanyol I halanın yenilmiş olduğu n ısına gelmez. İspanya halk Fran. co diktatörlüğüne k( mücadeleye devam etmekte ve bh’ gün muvaffâk o ağrha emin bulunmaktadır.
Şu son günlerde memleket içinde Franco aleyhti arı hareketler göze batacal kadar artmıştır. Mukavemet hareketi teşkilâtını tamamlamış, mücadele usûllerini deriştirmiş, ve idare merkezleri çalışmalarını olgunlaştı n ş 1 umuyorlar.
Ne olursa olsun, panyol halkı millî, sosyal
çim yapılmalıdır. Strateji ve i umumî politika mülâhazata . rını göz önünde tutarak Britanya orduları mümkün oldu ğu kadar kısa bir zamanda geri çekilmelidir. Yeni sendika .--içimlerine intizaren, sen d ika hırca seçilen temsilciler faaliyetlerine yeniden devam edebilmelidirler. Yunanistan a borç para, ancak, Britanya İktisadî misyonunun nüfuzunu bu memlekette sağlamağı, şart koşarak vermelidir.
Yine hey erin raporuna göre, iç harp Makedonyanm bir kısmı ile, Tesalyâ dağla" rynda solcu partizanlarla Jandarmalar Sırasında cereyan etmektedir Yeni hükümet icraata başlıyahberi tazyik ve
Ikınması için son derece lüzum.
• aldıkları Pu °^an müessesenin bütün faydalarını bir tarafa atarak, onu «şehirle münasebetini kesiyor, kendi kabuğuna çekiliyor» gibi sözlerle tenkit etmek, aslında «bu Enstitüler, yarm karşımıza kültürlü ve böyle olunca dia tehlikeli bir köy çıkaracaktır» demenin bir baş ua türlüsüdür. Bu mânâda, köy müessesesinin bu türlü bir inkişafını önlemek, köylünün cahil kalmasını, uyanmamasını, ve her zaman için sömürülecek bir unsur olarak kalmasnı istemek demektir. İşte, Fındıkoğluna köre, yeni bir istikamete yöneltilecek köyün sonunda olacağı bu. dur. Eski ileri köye ve bunu yetiştirecek Köy Enstitülerine karşı bu zihniyetle çıkmak, o-nu geri döndürmek, demektir. Her ilerilik karşısında geriliğin ne mânâ ifade ettiğini a' çıdamağa lüzum yok.
bu
İ3_
ve
işkence artmıştır, bağcı 4®Us. Jlüriyetleri ka-
ler komünizmin yayılmasına karşı geldiklerini id'diâ ettik" leri halde, sadece komünist'
vuşmak için şu sözü kendine hayrak yapm'ştrr: «Ya zafer, ya ölüm.»
Ş.H.
^hner yalnız değildi, bu yeni geleni oda arkadaşlariyle tanışttr-önerek:
Gi
yordu, Bu akın bir iki saat evvelden başlamış, şimdi bir sel halini almıştı. Memur, amele, esnaf, daire hademesi, odacı, hamal, çöpçü, seyyar satıcı, çamaşır yıkayıcı, taş yontucu, döşemeci, marangoz, gazete satıcısı, bekçi, sucu, kadın, erkek, genç, ihtiyar, çocuk, binlerce, binlerce insan, belki on beş bin kişi, bu mahallenin daracık sokaklan arasına dalıyor ve şu evler tarafından yutuluyordu. Genç köylü, bu koskoca kalabalığın şu küçücük evlere nasıl sığdığına bir türlü akıl erdlremiyordu. Ağzı açık kalmıştı.
Amcası oğlu Ömer, onu işte bu durumda buldu. İkisi de dünya gözüyle bir kere daha görüşebildiklerine memnun görünüyorlardı. Ömer gülerek soruyordu:
— Ulan İsmail, nasıl buldun burayı? Ulan İsmail, yaman adamsın sen!
T.
diktan,-sonra yine
-&Gel bakalı burat|jgggeklz kişi biraz dah:( sıkışı
dedi, hele bir içeri girelim. Bugüne değin
tardık, şimdi seninle dokuz ettik. Ne yapalım,
dedikleri bu bannak haydi haydi iki metre kare rdular:
Eee,z a at bakalım niçin geldin?
Baharın öküzün teld öldü, çift zamanına değin bir öküz parası edinm^Tiçin!
Hiç canlan istemediği halde dudaklarında hafif bir gülümseme
bir yeı
belirdi. Onlar da buraya ayni düşüncelerle gelmişlerdi. Ya ölen öküzün veya aün yerine bir başkasını almak; ya, ailesini geçindiremi-yecek kadar küçük tarlaya biraz daha toprak ekliyebilmek; yahut da, yeryüzünde bir dikili ağacı bile bulunmadığı için hiç değilse biraz olsun toprak alabilmek için lâzım olan parayı toplamak ümidiyle buraya gelmişlerdi. Gelip saplanmış ve bir daha çıkamamışlardı. Burada, Ziraat bahçesinde çalışıyorlardı. Günde 125 kuruş alırlardı. Tatil olan dört pazarı düştün müydü, ayda 32,5 lira kadar bir para ellerine geçerdi. Günde, bunun 10 kuruşu karne ekmeğine, 30 kuruşu kamesiz kaçak ekmeğe, 40 kuruşu da katığa gider. Etti mi ayda 24 lira? Buna, adam başına 1,5 lira da ev kirası koy, eder 25,5 lira.
(Devanı edecek)
8 — Şubat — 1947 Cumartesi
Sene: I — Sayı: 2
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
Basıldığı yer: STAD MATBAASI
ABONE
Cumartesileri çıkar haftalık siyasi gazete
Seneliği : Altı Aylığı : üç Aylğı :
ŞARTLARI
500 kuru,
250
125 ..
DÜNYADA
Bu hafta beliren Sulh işaretleri
Mehmet - Ali AYBAR
Bu hafta bir taknı yeni sulh işaretleri belirmiştir: Stalin'le mesajlaşmAsmdan hemen sonra, Bevin, Sovyet* lerin Londra elçisi ile uzun bir görüşme yaptı. Bu göıüş menin Sovyet . İngiliz itti fa* kının şümullendirililerek u* zatılması meselesine taallûk ettiği sanrlmaktadır. Diğer taraftan yeni Fransız _ İngiliz ittifak muahedesinin, Sovyet* îngiliz andlaşması örneğine göre hazırlanacağı da haber veriliyor ve bu i’ci hâdise ara. sında bir münasebet kuran Londranın siyasî çevreleri bu gelişmelerin üçlü bir ittifaka, bir İngiliz * Fransız . Sovyet anlaşmasına müncer olacağı nı söylüyorlar.
Bu söylentilerin Sovyet en dişelerini uyutmak maksadına dayanması mümkündür, ve bu üçlü ittifak da yalnız sözde kalabilir. Fakat buna rağmen Sovyet * İnciliz müna sebetlerindc yakın bir istik, balde hayırlı bir değişiklik ol ması şimdiden beklenebilir. Çünkü işçi partisinin «âsiler» denen yüz yirmi mebusu ge* rek parlâmentoda, gere ise Iş çi Partisinde ağrr basmağa başlamışlardır, ve Bevin'i er* geç Sovyetlere karşı dost bir siyaset takrbine. ya da çekilip gitmeğe mecbur edeceklerdir.
Fakat bizce meselenin na* zik tarafr böyle bir yakınlaşmanın Amerikh tarafından ra sil karşılanacağı noktasında idi. Zira atomcu Byrns ile Be* vtnin harladıkları Ameri, kan * İngiliz ittifa’arvn henüz mürekkebi kuramamışken, bir İngiliz . Sovyet yakınlaşması, Cumhuriyetçilerin »özü geçen bir Birleşi’c Amerîkada hiç de hoş karşılanmayabilirdi.
Halbuki hâdiseler bu şekil de inkişaf etmemiştir. Birleşik Amerikada, İngiliz _ Sovyet münasebetlerinin düzelmeğe yüz tutması bilâ’tjs memnunluk uyandırdı. Bunda Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığın da vukua gelen son değişikliğin mühim bir rolü olduğu muhakkaktır. Filhakika yeni Dışişleri Bakanı General Mars hail, Roosevelt mektebinde yetişmiş ileri görüşlü bir dev. !et adamıdır, ve atom siyase tinin dünyâyı ergeç yeni bir harbe «ürükliyeceğini bilen* terdendir. Nitekim vazifeye başlar başlamaz Cindeki Ame rikan as'ceri kuvvetlerinin geri çekilmesi işini ele alması da General Marshall’ın büyükler &ra-rnda anlaşma ve işbirliği siyasetine ne derece bağlı olduğunu açıkça gösteriyor. Zi.
ra Çinde Amerikalılann asker bulundurmalan, Sovyet, lerle Birleşi’c' Amerika arasın da daimî bir ih'ilâf mevzuu idi.
Hulâsa, bütün bunlardan çıkan mâna şu oluyor ki, önü müzdeki Mart ayında Mosko vada toplanacak olan büyükler ’voııfejajtsı njüsaJt-bjı hava içinde çalişmalanna başlıya, çaktır. Bu, bütün dünya mil' letleri için mutlu bir hâı ; sedir Fakat büyüklerin anki yışlı bir, işbirliği siyaseti takı; etenelerini, herkesten ço’s kü çük -iiilletler temenni erin ! diılrr. Zira ancak bu takdir-deci: ki. onlar müstakil birer varlık halinde yaşayabilir ler Büyükler, karşılklı düş* man lolârı kurdular mı, bun laı an birine ginfıekten baş. ka çareleri kalmayan küçükler n istiklâl artık boş bir kehnıe oluyor. Peyk sözü, bu dvnmıu pek güzel ifade eden bir • elimedir. Bâlâdan feden bir i ı ret üzerine haribe sürük lenrn. hâttâ evvelâ filân bü_ yüğün emrinde iken, sonra* dun harp talihinin dönmesi üz- rıe, falan büyüğün emri. n(- çeçen küçüklerin ne de* rece n üst a kil olduklarını bu harpte hepimiz gördük.
Düayanın sulha doğra yol aldığı şu günlerde, bu hare, keti hrzlandırm&k, hiç değilse yav latmamak. büyük küçük bütün milletlerin en mukad* des \ tzifesidir.
Cl)icdctn.ı
BİR HAFTA
•“1
Geçen gün Amerika Cumhur Reisi Truman. mutat günün dışında gazetecileri Beyaz Saraya davet etti. Bu bek’ lenmiyen davet merak uyandırdı. Sonra anlatıldı ki. Tra-man Staline cevap vermek için bu toplantıya lüzum görmüştür. Amerika Cumhur Reisi bu vesile ile üç büyüklerin yakında buluşmalarından memnun olacağını bildirdi. Ve kendilerini Waşhingtona davet etti. Trumamn bu daveti Stalinin geçen hafta üç büyüklerin toplanması lüzumundan bahs eden sözlerine bir cevaptı.
Amerika Cumhur Reisi şahsan birleşmek için müstacel bir lüzum görmememekte ise de, ilerde üç büyükler arasında bir çok toplantılar olacağına işaret etmekte ve böyle bir teklif beklediğini ima etmektedir. Filhaki ta Potsdam buluşmasından beri on sekiz ay geçmiş, ve bu müddet zarfında bir çok pürüzlü meseleler çıkmıştır. Sovyetlerle Anglo-Saksonlar arasındaki münasebetler hayli gerginleşmiştir. Böyle bir buluşma, hele Almanya meselesinin konuşulması arefesinde pek faydalı olabilir.
S^dmile^^raman -böyle bir buluşmanın lüzunnHrakknr daki fikirlerini söylemiş olduklarına göle imdi teşebbüs sırası İngiliz başvekil;ue gelmiştir, lrigiliz başvekilinin böyle bir fırsatı kaçınmak »temiyeceği tahmin ( i ilmektedir.
Hava Aydınlanmamış+ır.
Anklo’Saksoal arla Sovyetler arasındaki münasebetleri düzeltmek ve aydınlatmak için yapılan te bbüsler müspet netice vermemiştir.
Ingiliz * Sovy. - ittifakı hakkında Sinimle Bevin arasın da geçen muhabeı iki taıaf münasebeti^-irini karartan bulutlan gidermeğe kâfi gelmemiştir. İngiliî matbuatının anlaşmak için gösterdiği telâş Moskovadaki ; şüpheyi arttırmıştır. Moskova gazetelerine göre Bevinin takip ettiği dış siyaset Çörçilin dış siyasetinin aynıdır. ( hurchil ise harp içinde bile bir taraftan dost görünürken öte taraftan Rus* yayı zayıf düşürme A çalışmıştır. Bevin de simdi ayni oyunu oynamaktadır. Bir taraftan İngiliz ‘ Sovyet ittifakından bahs ederken öte taraft-s Amerika ve Fransa ile Askerî ittifaklar akdine teşebbi etmiştir. Almanyada Amerikalılarla •birlenerek yerli nnri teşkilâtını himAyc - tmekte, büyük sanayii İngiliz ve Amerikan büyük serin ay'.-sine devretmektedir. Fransa ile yapılmakta olan ittifak hakkında da Sovyetlere hiç bir teminat verilmemiştir. Onun için İngiliz Hariciye Nazırının Sovyet ittifakı hakanda teminat vermekte gösterdiği ac(-!r rfıphelî-gUrtînmektedîr.
Moskovanın bu şüpheli hâreketi ise ingilizleri sinirlendirmeğe başlamıştır. Bu defa da onlar Moskovanın hare* Iceffiüftin'şupÜe elmcgcoaşlf^mşTardır.
Bu vaziyet te üç büyükler arasında gene bir şüphe buhranının hüküm sürmekte olduğunu gösteriyor. Bu şüpheyi ancak üç devlet reisinin bir araya gelerek baş başa konuş* malan ile halletmek mümkündür.
Moskova Konferansına Hazırlık.
Mart başında Moskovada başlayacak olan Hariciye Nazırlan konferansı hazırlıkları hararetle devam ediyor. Londrada bu konferans için hazırlık yapan Hariciye nazırları muavinleri günde iki defa toplanmakta ve muhtelif dcvlçtlcu turafuıduii Almanya hakkında gelen muhtıraları ta if ederek raporu haz. damaktadır.
Şimdiye kadar yapı i an müracaatlardan Şark memleket* leriie Garp memleketlerinin iki ayn görüşte birleştikleri anlaşılıyor. Anglo * Sak ar ve onlânn görüşlerine iştirak 3 Garp devletleri Fr *atif bir Almanyaya taraftardır* lar. Merkeze yalnız ileti.* adi meselelerde salâhiyet verip diğer işlerde federasiyona iren vilâyetlere nisbi ^ir muhtarı, yel verilmesi lüzumunu dafaa ediyorlar: Sovyetler ve onların fikrini kabul eden Şark devletleri iş Almanyanm gerek siyasî ve gerek ik t i; idî birliğini muhafaza etmesini ve bir merkezden idare i ilmesini istiyorlar.
Anglo * Sakson de terinin korkusu merkerden idare edilen birleşmiş bir Air yanın yarın komünistlerin eline geçmesi ihtimalidir. Böyle bir ihtimali önlemek için Alman* yayı federasiyonlara ayım ağa taraftardırlar. Sovyetler ise Almanların teveccühüm ızanmak için onların birliğini ister bürünmeğe itina edi lar.
Bu iki ayrı görüşü ıştırmak Moskova konferansının üzerine aldığı en mühir tir. O vakte kadar da iki taraf Almanyada bir takım olup bittiler yapmağa çalışıyorlar. Onun için Moskova konferansı toplanmadan evvel üç büyüklerin bir araya gelerek ana güçlükleri çözmesi çok fay. dalı olur.
abancı memleketlerde^
Hürriyeti nasıl kullanıyorlar?
Fransada çıkan Le C-mord E«dmi.w gazetesinden:
lo^rada dolaşıldı
stKTln«n bdSf-,
IcTccede jpjevcut olduğu g( rtusas «_^rs-s-z enı'ınri- blİİ t
c...
İçten satın ifauvH karar
____daha mükenmirl byh
i buhlQumazdı. Btîyle bir laikti raTFıtA-'ûİâhdaşlann kalpîernfî
leprada dolajddt^ı takdirde, !xd nm lazıma olınaop biIeHl ıuımda herpeyin Jtâf» derecede taevcut olduğu görülür.
BuruBrîz önünde met son toplantılarındı ketimizde çjevcut olan delerini ium mistir.
Bun( lan
suroti
doldurmuştur. Midesini doldurmnktonsa. milletin dalağnı şişirmek elbetteki daha hayırlıdır.
Fi’ırimizce, bu alcilânc tetbir daha da ileriye götürülebilir. Şöyle ki;
Masalanmızn eksiği sadece biftek ve şarap değildir.
Yeşil çuhalı masalarda, ehliyetli ba. kanların da yokluğunu çelmekteyiz.
Hiç bir şâhsı rengide olmiye taraftar olmadığımız için, şahıslan de vermek iste, miyoruz.
Ama şahsiyat yapnıamanpz («unlan söylememize mâni değildir:
Bakanlar gıda maddesi karnelerine fazla iltifat göstermedi'cleri gibi, vazifeleri, ne de pek iltifat etmiyorlar.
’ (craî hükümet edenlere baktığımız ra.
lunduran hSku. birinde- menle, layı ve gıda pıaa
"er.
f hal
_Rimet sevinçle
man, bunların çoğunun «Erzatz» olduğu görülür. Şu anlaşılıyor ki. bize artk yeni vej?bliyet|j şahsiyetler lâzım.
Btıgüçkülcrot çoğu, bayatlamış canlı. :trny kimseler. (( ,k
istihsâlimiz™ geçirdiği bu]
fiğim kayl | BakJ, .
KU^ınnda- yabancı i lata pev âlâ baş vura!
Yaban malı bal
. zi açalılHk
L GüuMc . ___
■ttacaklardHf J
r —- özerinizde »ümrüğu .uâkaiandıran
birşey var mı?
Bu yabancı bakanlaıyn bize mühim programlar getirmeleri ihtimal dahilinde, dir.
Rusyadan. Amerikadan, Ingiltereden ve hatta Doktor Schacht boşta olduğuna göre Alnjanyadan Bakan getirtebiliriz.
Tombuk’to ya, Mek'.ceyc Vatikhana si. parişler verebiliriz.
Sandviç adalan ve M^sır 'bize pek âlâ bir iyaşe bûkanı temin edebilir.
Bugün üçlü bir hükümetimiz var. Ya. rın beş kıtadan gelenlerin kurduğu bir hü_ kumet olur. Hem böylelikle çeşid de artar. Fransanın Fraıısızlar taraf ndan idâre edilmesi lâzım geldiği ileri sürülecektir.
Kabul... Fakat... Fakat, bu daha açık ve millet için daha faydalı bir siyaset ol. maz mı?
ni ân geçirdiği buhran | mjlpleketlerden Jİha'il raKiz. / ■
akjgjlara gümrüffirimi.
ıruy-rimi.
memurUıSBonlara su^uali so.
Mısır Birleşmiş Miller ere başvuruyor:
İngiliz imparatorlu! rihinde ilk defa görülen mühim bir hâdise; Mısır ingıltrrr\ri Birleşmiş Milletler Emniyet Konseyine şikâyet ediy( .
Şikâyetin mevzuu 1 > • 4: İnciliz askeri Mıa*r topraklarını bırakmalı. Harp esna :nda yapılan bu fuzulî işgale bir nihayet vermeli.
İngiltere bu zarurel ı çoktan anlamıştır. Er geç buradan çekil ece .c tir. Fakat bu emrivaki tahakkuk etmeden evvel Msira bir ittifak muah imzalatmak azmindedir. Ba
muahede ile Mısırı ingiltc renin Orta Şark müdafaasına bağlamak tasavvurandadır. Ayni zamanda Sudandaki hâkimi. | yetini muhafaza etmek hcvesindedir. Aylardanberi bu mak. satl.ı Mısır ve İngiliz hükümetleri arasında müzakereler cjs. Teyan inektedir. Nihayet Mışr Hükümeti İngilterenin bâ. tün isteklerine bir kocaman HAYIR la mukabele etmiştir. Mısır, kendi toprakların İngiliz askeri istemiyor; kendisini İngiliz İmparatorluk müdutaasına bağlıyacak olan bir ittifak istemiyor: Sudanda İngiltere ile bir ittifak muahedesi imzalamak istemiyor.
Ingilto-e girdiğiyerdeJ kolay çdcar mı) Mı?,r hükümet vc Mlletinın bu aı-ztfirfûı ı ığmen İngiltere Mısırdan çıkmak irtemivoe, Onun içiJMiMr Birle,m., Milletlere hayvurrmy. mecbujgHd-yor. f
Yeni yeni üsler... I *n8lit.^eJ^lf,r^an arl’b hayır olmadığını anlamamış dr ı ( ın attû «aha »ımdiden imparatorluk yollarnvn miL daıaası için kendi ine başka üsler tedarikine teşebbüs etmiş. tır. .• rabist.-.ndr kurduğu kukla Ürdün Hükümeti, bu yeni ?"I"d'‘n Şimalî Ald’ıada yem ü.ler kurmaktadır.
İmparatorluk yolu üzerinde Yemen vo Kenya yeni ünler !>.'iınde orgımiic «dilmekledir. Bunlar kurulup bitinciye ka. dar İngiltere Mısırdan çıkmıyacaktır.
Stâlinirı E. Roosevelt'e beyanatı
Bundan bir müddet evvel Stilinin Elliot Roosevelt'e yaptıg beyanat da hâdiselerin seyrini ve bilhassa iç yüzünii «Saterme'c itibarile fevkalâde ehemmiyetlidir. Bu beyanat tın B.rlepk Amerikayl. Sovyet Rusya arastnda yeni görü., melerin açılma» na bir zemin hazırlaman muhtemeldir. No tekim bu göremeden pek az sonra Ba,';an Truman yukar. d“ .. . i?tlİSin’iz ‘■'yanatta bulunmuşuz. Fakat bu beyan, tın ıkı büyüt arasında münasebetleri yeni bir zihniyete d«. yandırması halindedir ki- asıl ehemmiyet ve kIymeÜ mevda na çıkara ct-r. Z.r. dünya sülhu Bi.lejik Amerik.yla Sor' yet Ru.yamn aralarında, müteveffa Roozovell'in hayatindi kı münasebetleri yeniden kurmalanna şiddetle müht.çtır.

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

— — 1947 Conunm
Saoe I — Sayı: I
Fij-aXj her yerde 10 Umiftur.
SmKİm ve Ya» İfleri Müdürü
Mehmet - Afi AY8AR
lvUnbvl, Posta Kutum: 406
_____________________Fihrl Hür • İrfanı Hür • Vicdanı Hür
Apaçık Diktatör olsunlar..
Mehmet - Ali AY8AR
Demokrat Partinin büyük. Bu ana kadar tereddüt eden kcfngresiti HaSc Parti-; 1er de a^tik anlamahdırlar ki, rinbo divan toplantısı takip et- Halk Partiti otoriter n^onuj ti. Tjn basit bi- politika sadece, maskelemek «neliode|
icn» ettiridi ki, öcümüzdeki! Zaten iki senedenberi H.j kâmAay görüşmelerine hazır. Pbrt“i heP bu o/h™ oyrvunı. hk mahiyetinde olarak HaL'cİ rr*1'! Komedya devam ede Partim divanı, Demokrat Pfc-. c^k demektir. Tıpkı Doktor tide» daha ileri kara Ur akın; vp
daha bürrîyetperver görünsün. tatij^ vc
Halbuki böyle olmadı.
çeyrek asırdır, nıuhalifsiz bir Sctidann akla verdiği durgun, hıkla Halk Partisi kurtuluş yoj hmo maalesef yine bulamadı/ Faitei basiretsizlik bu s(fer o d«veeye vardı ki, Halk Parti. ânx₺ istikbalinden endişe eden hak vermerr-ck kabil de-l ğildır. Tasavüur buyumınuj!! Bu ane kadar inkılâpçıhğı ve iaidıği ile öğunen bu parti, si. yad hayatının «en krilZc bir ir.i manv-d» ne-c.it; dine smıhpai*. ta wCâxsrrU^ttu \ Tıpkı ölîLn do$«n »eğin-de kelime» şahadet geti-ı w «m ağzı Lalaiballk münkirler gîbâ.. 1
___| tati* yç _yugyy>lc
BJr! sözlü kâh kork unç çehreli ve der: r yumruklu olacaktır. Z>e_ roo ra4 ve hürriyetten dem vu rarken, anasayacya aykırı ve he biri bir Bartille rejin • beı'el o toptancı otoriter nuı n hâlâ yürürlükte Miw ma an şikâyet edenlere, H. bt» mnlann tatbik edileme.! diğ soyliyeeek; fakat buı
söı kampta kendisini huri
rai enler çJcacplc ohtrsat
hiç eklenmedik bir günde ı
o k edilmediği söylenen
kaı u- hâ dcet« ektirilerek
î k* eldivenli denir yumru.
“ l Halk Partisi gafillerin
tep e inecektir.
. ( YURTTA BİR 1TAFTA
^2 EÇEN haftanın iç üyaıet havası umumiyetle hare, ketli geçmiştir. Demokrat Partinin Aakarada toplanan ilk kongresi, burada alın m kararlar, bilhassa «Hürü yet Misakı» nın ilânı memleket umumi efkârın; alacalandırmakta devam etmiş ve bu hâdise karşısında Halk Partisi mahafiiinde d.- bazı tep'tiler meydana gelmiştir.
Hürriyet Kahramanı Atıf bay
«-Hüriyet Misakf» n«n ilân il s başlayan münakaşa ve mü. cadde sırasında hüriyet davasına en büyük hizmetleri ifa etmiş olan bir vatandaşın ölümü bütün hüriyet sevenlerin kaiblerîni acı ile burkmu^tur.
Türk milletinin yeniden ‘dtietiğ? hüriyet m&sâdeleti telinlerinde hay.tta gözlerini yunan Atıf bey, zülüm ve is. tîbdada faı«ı ilk kurşunu akan bir kahramandır.
Kahraman Atıf bey. müstebidin âleti olan Şemsi paşa, yı. bir «abah telgrafhaneden çıdarken iki ktrrşunla yere ser. iniş ve bundan nonta. hâdisele" birbirini takip ederek Tür’c milleti hüriy.etc kavuşmuştu.
Kahraman Atıf bey. pelı çoklan gibi, vatanın* karş( yaptığı vazifeleri, bir taha .kûm ve şahsi menfaat vesilesi saymamış vc ölünceye kadar namuslu ve şerefli bir vatan a aş olarak yayamı t t.
Türk milletin . yeniden «> iş t iği hur; yet mücadelesi m. ra«unda hayata gö derini y.ıınan hüriyet hramanını hayırla anmak bütün hüj^yrt sevenler :çin en buı iik borçtur.
C. H. ?, Büyük Divanı
H m ve aHünyet Misakı* n-o
U*" -ukua gtten a’^süllâraeller d İA • -ye • -Vk etmiş ve hattâ svçıÂcc ı i .Gc Partisini drrilt.
"âic . uzete Martinin büyük Du
işaret etmiş. Bir zamanlar ileri ve inkılâpçı olan bu Partiyi-diriltme : için irticadan medet uman bu teklifin bütün müza. kerelerin aiklet merkezini teşkil etmiş ve münakaşaların bu nokta üzerinde cereyan etmiş olduğunu bugün anlamış bulunuyoruz. ’fj
27 Ocak tarihinde Hal t Partisi Genel Başkan Vekiliom yayınladığı resmî tebliğ, gizli öğretim veya arap harflerde öğretim yapılmasına karşı uygunlanan kanun yasağın m botun olduğu gibi kalması tabiî görülerek cumhuriyet rejimi nin esaslarından olan lâikliği en küçük ölçüde dahi bozacak her türlü anlayıştan uzak kalmak noktası üstünde tam biz görüş birliği tetirit edilmiştir, diyor ise de aşl ma'aadı gizlet, ineğe mûvaffak rdnmıyftrak, hususî surette yapılacak ola© din öğretimini hükümetin düzenleyeceğini ilâve esmekte» ken dini alamıyor.
U rt Belediye seçimleri
Demokrat Partinin ko ıgresindcn ve alman kararlarda© aştıkları ilk müşulât U;ak bde.
Cidi d.vm topiantumm A>'« o»™1» X» *5
«rrt tebtği zevahiri kurtar- * rr“ hapattinurh ? |
n«al. »tiyan lisanu-a ragroen, P( * n» dafrlmadı? Vatan bu hakikati ziziî/aniyo , hiçi b””e Bu"|
Jeği» din derdmnin okutul. ,ar hep,i
rraama miis-ade edileceğini a. 1 mul"bf mebusun Mec
sfcyur. Ortada Mâm «*^düklarow bile ^hit| kanaatinin kalkuunam diye! °’ bir sor de dolanma göre, F la* bu oyunajHaV Par iimbdir baüri tekke ve zaviye tisi İn ne kadar cazip olursa ksrirt ihynsı bile düşünülmek, okun . m tık bir son vermenin terü-. Ataftür’riin kzı duğu ve »v-raıu çoktan gelip geçmiştir, bir zamanlar ileriliği temsil e- partisinin avcılık nw
dea> bu partinin, velevki bir politika oyxmu için dahi olsa, yıkuğ putlara Mpar görünme, ti; halkın teveccühünü kazan.- *>nu K«b»>elidîr.
n» ümidine kalarak, kendi An„ bu söde idenj
tâbirlerince Kara beflı olan ir benim de fü menhm kanımla, fiosa, el uzatmaları cidden ac>- n„ J^ti ilmesini istediğimi dır.
Dununla yu sabit olmuştur b'n beyhu iti, Halk Partisi şaşkın bir hal ®*rn-dedirt fakat iktidaı kaçırma. nin yüzimd mak için de ber vasıta ve ça. reye baş vurmaktan çekinmiye »ykm çektir. BasbUcanın idM-ecile di’J - inc vo kongresinde irat buyurdkAcla ı r’no ^rc» !"aa’ (Mtıuk ve yeni VHaydi Teşkilâtı, torrter k.ATfcmlara uy (1 unun la 't** halikındaki Kanun projeleri,j vo ^pediiz, apaçdı di'r.Zör ol Ha& Partisinin dinle beraber um^r. Halk Partisiaim, bir daha ne g i b i vartalardan Nmyonal . Sosyalist partisi; faydalanacağım açığa vurmuı Faşist partisi; bir Falanjist
Halk Partuı mah îaiâşa dû »Ürmiiştü mek ve ona yeni >:r c^-phe ___ Hl
vafrinm toplandı] m. haber alt’.k. F dan mevzular ve münakaşaların cer- yan tarzı. Halk Parti nün yirmi beş senelik geleneği ol ara -f .ân umtmiyede- - ,’ltı bir suretle giz-
leniyordu. Ve tviatile bu da Partinin •leyb ine tecelli et. mekte geç i km ed i. «Demir perde nrka>ında» cereyan eden müzakereler hdd m da dolaşan rivayetler j en çok Hamdul. lah Suphinin teki ■ üzerinde i-.rarla duruyordu. İstanbul milletvekili Partij i gençleştirmek ve ona yeniden hayat ver. mek için din mi -• «setrine dört elle »ar limanın lüzumuna
ma Demokratların lu
■: seçimleri oldu. Efkâr umumiye. Mecliste geçen hâdise, ler en, cumhur reisinin iki tarafı uzlaştımaundan sonra ya. pnacak bu ilk mücadele Recep Peker hu oû m elinin ne gibi bir tavır takınacağını n kla bekliyordu. HaUc Partisini»
bu seçime çok büyü'c t hemmiyet verdiği ve bir prestij
meşeleri telâkki ettiği t lüyordu. Halkın teveccühünü kazanmak için her tÜTİü afârlığa baş vurmuştu. Belediye kanaliyle odun, kömür. tak dağıtılıyor, istikbal için cazip
vaadlar veriliyordu. t ok rat lar bütün varlt'tlarile seçim
mücadelesine atılmıçlaı İlk tartışma seçim kurullan m&_ "li, 6 ocakta içimleri bakanlığı Uşak ı" ’.a. seçimlerdi- k»nun«uzluğa rrey-ya valisine emir edildiğini ve bir * *. seçim kurullarında D®,
ı kbileceğinî bildirmişti. Seçim günü !. eçti. Fakat, tasnif sırasında durum ı kaymakam ve mülkiye müfettişi zası Demokratlara karşı cephe »L netice vermiyen münakaşalarda» ı şikâyet ettiler. Fakat, bütün te. ıl Partisi namzedi erinin seçimi ka-
natcbetile vukua geld Domokrat parti b*;kı*r dan verilmemesinin Ki , _
mülkiye müfettişinin g- cTİİdîğini.
mokrat müşahitlerin bu kbileceğin
umumiyetle sükûn içind birdenbire bozuldu; be olmak üzere butun kur dılar. Demokratlar hiç sonra, hâdiseyi hü :ûm »ebbuslere rağmen Ha zandığı ilân edildi.
Arada-Str^n
.^HAYATA KARSI BESER
i
i
rakını vatandaşlar üzerinde fc n etmeğe h» yoktur. hkı'.'.Aa, mutlaka tu ijin. artık
1 K)n trıhrw*>âdtr
m teklife
Kerameti
Hanelik i ime mecmu, asının 2 Ocak 1947 tarih li nüsbasr. gelmiştir. Bu jıüshada ismi geçen mec. \jjjhMnin tertip ettiği Cleev land konferans’ hakkında sr
od( hail bu dej
____________nap hakkında nî^that cdorç delegelerin ^Lacsf h»l.iercüt^|ari yâpıllrken meyan a»____Emin I
H de yöyP^BMbedili.
Hayata karşı beşer, Tevfik Fik ret'in bir şiir inin adıdır. Ayni adı bu küçük yazılara başlık diye seçişim, hayatı Fikret'in büyük ruhunun ışığı altında görmeyi kendime yol edindiğim içindir. Zulme, hürr yetsiztiğe, riyaya, dal kavuk la-h*r türlü ııolsuzluk ve geriliğe kıyasıya saldırmak isterken, yanımda kıla-.uuz alarak u^nız onu buluyor ve şimdiye kadar en küçük bir lekeyle kirlenmemiş olan namuslu hayatımdan kuvvet alıyorur Vicdanım huzur içinde ve daima P’nrrm yukarda. alnım açık vc dul a darımda Fikret'in bir mısrm,
yürüyorum
♦ur. Filhaika korgre Boşba. kanin direktiflerine cryar ve kanun projelerini tas-i't ede ceîc ohırta, Nazi Gaulcitcr toy | kilâtjiın Türkiyede canlanışı aa şahit olmamız mümkün dür. Zira merkeze mutlak b’r itaat göûtermele ine mukabil vilâye'krirde mut'rdı ım-eHc hâkim ola*1 bu yirmi bey vali yo başka bir isim verilemez.
tc^’(ilâtı kadar dürüstlük ve a. -Alık beklemek, öyle zannedi. yorum ki, hepimizin hakkıdır. Hepimiz kimlerin ve neyin kar şısında olduğumuzu hele bir hilelim. Bilelim ki, bu memle ketle hür iyet mücadelesi çok çetin ve çok zor olacaktır. Ve nihayet anlıyalım ki, Türkiye, de anr’ardanberi değiş-niş hiç bir şey yoktur.
L
muharriridir. Kendisi tab. »ilini Birleşik Aınenkada Kolumbia Üniversitesinde ikmhl edere’: memle. ketine dönmüş ve fırtına lar koparan AtatürkGn mevkii iktidara gelmesine yardım ettikten sonra, ve-6aire vesaire...w
Büyük Atatürkün ikti. dara gelmesine yardım et mij ol&n adam... Ahmet Emin Yalman?!..

__________________________l
Kıran üu ui»a kırıl düş, faka1 jilme sakın!
Sevgili okuyucularım, karşınıza işte böyle kıyorum. Dimdik durmıya çah facağını. tabii kırılıp ılüşiinceyckMÎaıFy
Evvelâ Hürriyet Micadeleal
dn müşterek bir zeminde, bir hürriyet zrınini üzerinde birleşmeleri pek Air mümkündür; herşeyden önce hürriyeti ele geçirmek lâzımdır, çünkü hürriyet olmıyan yerde ne demokrasi, ne liberalizm, ne sosyalizm, ne şu. i bu olur. Bugün İçin yapılabilecek cıı hayırlı iş, istibdat kuvvetlerile sadece hürriyet mücadelesine girilmektir. Bizim memlekete liberalizm mi (i ıha uygundur, yoksa devletçilik mi - Siyasî demokrasi ile mi yelinim li. yoksa iktisadi demokrasiye geçmeli mi? gibi fikirlerin münakaşa, halk; mücadeleni ancak hürriyete kavuştuktan sonra yapılabilir. Daha evvel yapılacak bütün münakaşalar hürriyet kuvvetlerini iktidar partisi lehine parçalamaktan başka bir şeye yaramaz. Celâl Bnyar’ın Demokrat Parti kongresini açış nptkunda söylediği şu cümleleri, bu birleşme yolunda atılını? hayırlı bir adım sayabiliriz:
«Gönül ister ki, Türk demokrasisinin tekâmül ettirilmesi dâvasında türlü partilere mensup bütün vatandaşların el birliğiyle çalışmaları ideali tahakkuk edebilsin vc yarının hür ve ileri Türk iyesi hepimizin müşterek eseri olarak kurulsun.»
Ingilterenin şimdiki Dış İşleri Bukuuı Mr. Beviifc harp içindesöyk-pnokrasraHzah e-bir şfgir ki, e istibdada başvur-
Bukuui M diği lntWhutııklaj Krken Jöyle d« ■ «Denıökrns Hıvvcte, zora raaksızın lın müsaade et Hasına gö K lıür n Bu nıües

-ses(lrrin;ti»>ûnıasnfR>y elerin (!( vlct ? ve nıi^Bv "Mrmel resine İmkAn Verir. Orijin içindir ki, son senelerde ortaya çıkan diktatörlüklerde ilk yok edilen müessese, işçilerin ınüdaiıtusı içiu kurulan sendikalar, kooperatifler vc diğer kültür teşekkülleri olmuştur.» Bevin’in Almanya ve ortaklarını kasdederek söylediği bu sözler, ne yazık ki. bugünün Türkiyesine tıpatıp uymak ladır.
Tarih göstermiştir ki. bütün istibdat idareleri siyasi hareketlerde, tıpkı askeri hareketlerde olduğu gibi, düşman saydığı kuvvetleri evvelâ parçalar, sonra her birini teker teker yok eder. Buna karşı koyabilmek için başvurulacak tek çare, memleketin bütün kuvvetlerinin parçalanmaz bir bütün halinde birleşmesidir. Bu kuvvetlerin, ideoloji münakuşnlıiH dışın-
S«j4b: 2
HÜR
Gazeteleri Okurken
Hallt Partisi denen 5u kapalı kutu
\yk Kare’cetfeaile isbat etmiş oldu. Yalnız bununla da kal. madt. Cumhuriyet Halk par. tisine türlü iftiralarda bulun, du. Anayasaya aykırı kanun, .lann değiştirilmesinden dem [vurdu. Hele, hûriyet misakını bir ültimatom olarak ortaya 'atmasına sinirlenmemek müm
UaftahihVazi/i
Mümtaz Faik Fenik Vatan ı gazetesinin 24 ocat 1947 ta. ı rihli sayısında yazd.ğı baş ya. .1 zkU H&ik Partisinin kapalı J bir kutu olduğunu söylüyor. I Bu parti içinde olup bitenlerin *. halk tarafından bilinmesine I îttin değil. Tecrübeli baş ya. katiyen imkân yoktur. Halk —- ’------------J J — ------
Partisi Meclis gurübu toplanır, ’ ne konuştu bilinmez. Halk ( Partisi 1da t e Heyeti toplatur. ne konuktu bilinmez. Divan toplanır, ne konuştu bilinmez. Mümtaz Faik Fenik bu parti, nin bu gizli kapaklı çalışma, emdan uzun boylu şikâyet e.
diyor.
Bu şikâyetine hak verme, m ek elden gelmez. Ama. ne yalan soyliyeyim: bu yazıyı o meleri dahh doğru kurken, her ssat.rda yazann mı?* diye ilâve ediyor, bu kutudan kir şeyler çıkara cağını umdum. Nasıl ummaya yim ki, bu yazar 1937 yılın. : dan 1946 y, lı başına kadar i Halk Partisinin resmi organı ; olan Ulus gazetesinde yazı iş teri müdürü olarak çalışmış tır, bir çok gizli kapaklı içler, den haberi vard’r. Ama. um. düğüm gibi çıkmadı. Kapalı kutudan o da dışarı bir şeyl:r aızdrrmıyor. «Acaba küfranı nimet etmekten mi korku. 1 yor? ı» diye düşündüm. Bizim muharrirlerimiz zeki adamlar, dır, muhalefetleri bile hesaplı kitaplıdır. Daima açık kap bırakmak iri erler, ne olur- ne olmaz, betki bir gün gelir de...
Amerikanın yeni bir Partiye ihtiyacı var mı?1'1
zar, burada demokrat partiyi jnihbyrt bir zekâ oyunu ile de yere vurmaktan çekinmiyor. Nihat Erimin Ulusta çı'can bir yazısına dayanarak: «Bu Ana yasaya aykırı kânunları siz teklif ettiniz, bunların knbulû! için siz de Tey verdiniz. ı> di. yor ve «böyle bir cevap ala. j bilecek bir durumda bulunan kimselerin bu cevaplan icap edecek hare’tetlerden çekin.
olmaz
Amcrikadaki siyasi mücadele 1946 yılında cn aşağı seviyesine ' düştü. Et temini meselesinin orta halli bir Amerikalı için ön safta gelen bir mesele olduğuna inanacak kadar sinik değilim. Bununla beraber, her iki Parti adamlan-■ nin üzerinde çekiştikleri belli h başlı mesele bu oldu. Her iki Parıl de birbirini yerdi, iklsJ do haklı I idi.
Q Peari L. Willen J
ümit kinci, daha da kötü olacak- ımcrika Birleşik Devletlerini bir tır.
İşçi teşkilâtlan, her iki eski Parti içinde bugüne kadar kuvvetle mücadele ettiler; şimdi, birtakım neticeler karşısındayız. Lâkin, Emekçi teşkilâtlarının kazan- , malan için mücadele ettikleri ı namzetlerin hepsi seçilmiş olsalar Cumhuriyetçilere doğru kayış., ... ,
bile, sonunda mutlaka ıpao-la- ı
Cumhuriyetçi Partiye karsı bir bcurs ve deri hır hükümete mi ı itimat reyi vermek demek değil- . ■ n ,
(kavuşacağız? Bu namzctk.n seçip di. Bu, Demokratlar idaresinin ı
,, _ çıkaranlar gerçekten Emekçiler kanaat sarsıntısına ve yokluğuna
, . . , . 'midir? Bu mesele, sadece bir bc-
karşı duyulan hoşnudsuzluğun ap-lügat, bir iyi söz söyleme mesele- : açık ifadesi ıdı. Amerika milleti
.... • • u v • • ıv si^*r- Emekçiler sadece iki kötü-
geçiri bir zaman ıçm hnreketsizlık .
dm daha az kötü olanı seçmişler-yonne, reaksiyonu seçti.
d ir, ve çoğu hallerde de bu seç-
N^-York Devendeki BrMf. £ .5^
un buçında bulunan ve Demokrat b' İT'“
Partinin eski milli reisi olan Ed
| Bütün bu âmiller, liberaller-[Emekçiler muhitlerinde ümitsizliğin olmosa bile, bir nevi uyuşukluğun inkişaf etmesine sebep olmuştur. Amerikalılar bu uyuşukluktan nasıl silkinip kurtulacaklarını bilemiyorlar. Gevşeklik, si-
Türkryede bugün bir de mokrasinin vadığndan habc rimiz yoktu. Hele bunun yü’c sek oluşunu Hüseyin Cahidjn ağzından işitince, yalan oldu yunu bilse biîe. ’ır. ran m sevine fi /iclıyor. E^-tr, bir Jc
krasi varsa. Tanin İ n? ya.. Flynn 5İyasi bir Partinin vazifesi1 nm telâşına sebepfiıe? Ve
kendisi bu yüksek demokrasi yi rtnemîckete ihsan «fîlen par tinia bir ferdi olduğunu gör., bu derece ağır bafk bi. parti sözcüsünün, karşı partiyi L>t.
,--------V “-
İçsiz, iptidai züıniyetli.
çalışmasının, her ir
| 'istemimizin sanın bir şeylere sahip olmtunr. —ki bu, uğrunda mücadele etmek zahmetine değer bir şeydir— şarlamak olduğunu ilân r-dccektis. Bu sebeple, Amerikayı ırk fark: gözetilmesine ve zencilerin tahrik edilmesine göz yumduğu için manen suçlu halden kurtarmak mai.-sadile bütün gayretini Murfeâ*-ceklir. Daha ucuza, namuslu bir dünya kurabilir miyiz? Yok>-namuslu bir dünya ile nü IkUfn edelim?
rinan hükümeti için mücadeleye b!’c sürüklemekten korkmamalıdır Bu Parti, Amerika Birleşik Devletlerinin veto hakkını kullanmaktan resmen vazgeçmesi hususunda ısrar etmedikçe, Sovyet Rtsyayı dört elle vato hakkına sa-n’dığı için yerilemesine müsaade ctmiyecektir. Bu Parti, toprak emperyalizmine olduğu kadar, iktisadi emperyalizme de bir son verilmesini istiyecektir. Yine bu Parti, işgal ettiğimiz veya nüfuz mıntakanuza dahil memleketlere demokrasinin dış şekillerini getirmenin kafi olmadığını Amerikan milletine anlatacaktır. Bundan çok-
•l nyanın birçok yerlerin iosya-t teşebbüsü inkişaf ettırn..*k su* lile iktisadi muvazene \ i > ıkişaf ■ i :u fırın Doğu-öı ürgc k Herle mem-V(* sos-ıkian birliği
Bu gayelere ancak yeni Rı* Parti ulaşabilecekse, hu partfe**. yaratmak imkânlar» nelerdir? O~ runla birleşmesi icap eden ku* -veUer nelerdir? Şüphe vok ki. sapılacak ilk is, buna Emekçiler «-rasında bir temel aramak ok-caktır.
İİ!
Amerikan İs Federasyonunum • A. F. L.) yedi milyondan faz!: erkek ve kadın azası vardır. Eğer, bu insanların hiçbir ıımudlun yoksa. o takdirde her tiirlü siyası faaliyet umudsuz bir şekilde terakki edecek demek olur. Muhal -
«•t t;,-.-i-, fıkı: .-j-.bıp til.'i.ak de-
fol. :Ib c'ın-.- o-/uladığı
).;• n :;-.'..--inı v.-m.*-n!n
:r-. r.dktr. ‘-‘'I.. ; ■/.«•
; '..n, ;.ur> kiciv u !>;r değ-
ru soziuiükie Kon > rdu
Bu İzaha göre, î' .rtilenn
şefleri hiçbir sun '.mu-
miyeyi sevk ve ,K ( tır. mıfi, onun peşi sıra git büyük şefler, seç: ( i •
teklerini büyük b
yarl&mo&mı bile dır
Şüphesiz kİ, bıı, r.
J etmekte olan hail miş bir ifadesidir, görünen kıymeti . ■ uJ - > ’ önce, ııu programın, | yine bu Parti, hüküm : t, sa-
bu, Partileri, ken ■ rml ' Liberalini sadece (belki dece geniş istihsal ve lulmn
geliştiren ve bun. m. *' Mki *>i deW> mcs’uliyetini istfyen de ayni
';>rn ort • •- -
'r. .-ı.n-ı ! " le İJ
. fikrinden bizi kurtar- ve millileştirme işlerini
:ek derecede kafi ol-’;
eder •
peyce belirli bir guyısi r taraftar kütlesi Toplı------------• dc’ bu gnyeye yeUr
~~dı olmnsı lâzımdır.
cevap îson derece ümit Kırıcı oldu. Hiç' Hu parti. Diziın kendi hüküm-raı.’iığımızın zararına da olsu, A-
ıfirip, cıvı’: diye vasıflan, rre. bir «kalaba!gın» toplan, m .-a diye göstermesi münasip r mu? Unutuyor ki, o tiyi Cumhuriyet Halk Par. dogurmujtur. Ama, büyü t : Sarrir bu vesile ile ağzın, ı lâfta kaçırıyor. Anayasa, aykırı kanunların varlığını ul ediyor. Biz bu kanunla değiştirileceğinden ümidi ik. Çünkü, bu yüksek de krasi sözcüm her porti lide -î «Anayasaya aykn bu unJar kebul edildiği zaman Tiirkjyedc değil miydin?*» î sorabilir, ve önce insaft ., dişine böyle kamlık verile 1 «ekilir meseleyi ortaya [konsre fizaİBnnı destekledi. 79 un- ly-lblInlcsl >«” 1 •■•mamahdır. Demagojinin bu [cu kongrenin : . ; ■ “’"‘l
ecesine verilecek cevap . ‘ ...
kadar yaptığı avamfirip ve cı ' amıyoruz. Içüphc yok kİ 80 inci kongre daha]1
Son münakaşalar
Hüseyin Cahit Yalçın. Ta nin gazetesinin 26 ocak tarih li baş yazi9.nda Demo’ırat par ti ile Cumhuriyet Halk Partin arasındaki son münakaşaları e le alıyor. Yazara göre, meni lekette yüksek bîr demok az? vardır, Bu demokrasiyi bece. riksiz ve iptidaî zihniyeti olan demokrat parti haz m edeme dirini millet vekili seçimle Tinden su »on bütçe ve d* mokrat kongresinde bir akala balık** tarafından kabul edile* hüriyet mirakına varıncaya
nas».bu partinin kongı
I
Genç köylü. Âtıfbey mahalle knünden telsizlere doğru giden şosede ilerliyordu. Ayağında I çarıkların ‘■■ih’.’nc. giyılc glyıle yıpranmış ve asıl renglnlı olduğu belirsiz h*ı'-' relr*lş livarına, dirsekleri ve omuzbaşl . tmşka başka renate bez par-çaJariyle yamanmış mintanına bal ;or yerinde olmadığı anlaşılıyordu. B:ı ip’I ganin sırtına vurmuçttL Amcası qi*lu Ömer'in Altındağ mahallesinde oturduğunu köye gelen bir mektuptan öğrenmişti. Şiındi onu an-yordu. İstasyonda mahallenin adını söylediği zaman ona burasıt tarif etmişlerdi. Mahalle deyince, o, yirmi otuz evlik bir yer zannetmişti. Halbuki Altındağ mahal Ankara Kalcsl'nin -'tsınder başlayıp kuzey batıya doğru TelsJzlereBTıdar JHnuakt^Llan filn n-gili tepeyi baştanbaşa kaplı yan |foca*bir yeıfiar ’*
radın ayrı, onun plânı dışında kı 1 yen doğruya halkın keyfine güre ve B* cdjyı-ye ı..."^»r tikçe büyümüş ayn bir şehir, br ka bir idi. C
Attfbey mahallesinin başladığı polo -a k ; ■.
(₺ğı bir karpuz satıcına Ömer’in o' • ■ rdı• sor
omuzlarını kaldırmış:
Bilmem, demişti, burada iki birici n va..
Geriye dönmüş, sağdaki nirr «i nokta . ile soldaki Telsiz direklerini eliyle göstererek:
- Bak, demişti, Teec oradan ■.•ra^-a kadnr h._p . hep *.v..
Sonra, şehri hiç tar.ımıyan şu anemi köylünün garipliğine acımış olacak ki. ona bîr kolaylık göstermişti:
Bu yoldan doğru yttrft; yere kakıh şu koca direklere kadar git. O direklere Telsiz derler, içte oraya kadar git. öradn, sağda yol üstünde bir bakkal göreceksin. Ona sor, belki bilir.
Genç köylü, gösterilen yere doğru yüpümlye başlamıştı. Simdi işte o yol üzerindeydi. Nihayet bakkalı buldıı vo hiiicjiri oğlu Örneri ona da rzırdu. Bakkal*.
Nereli senin bıı Ömer? dedi
Çnnkınlt. Ben ek- oradan geliyonım
Bakkal, Çankınlıların lıep o blflgcdr oturduğunu: şuraya, tepeyi* doğru çıkıp orada çocuklara sormasını söyledi.
Genç köylü, on beş yirmi rıdıın daha yürüdükten sonra. Telsiz
[Burası, Tuıl . fin değil, dog n kurulmuş i |ı idi. Genç 1 Ünce, orada ı muştu Kar
i r-i:....
> tirmiye yardım edcceğ ı. sadece Afrikanın, Ya m ve Uzak Doğunun
; ırlerindeki milli -nursamazlık hep o 1 talin ^iJ, ayni zamanda
• cin s neticeleridir. Zihnimi- lckederin iş kuvvetleri) ini, gücümüzü kuvveti-. i karne t fikrimizi tekrar
İlke satmak husıftunda en iyi reklâm tekniklerini bir takım ticari te « bt ( !(-r halin* getirmektedir.
1044 de. PAC (C 1.0 nun siyasi faaliyet koinitcsiı kendi se-Içim itibarını Jffl’.anarak bir çvk •
ve Uzak Doğunun derindeki milli
yalist halk kuvvetlerile açığa ve cömertçesine
j. :u : nak için, bu midi rami- yapmaktan korkmıyacak Böyle
rvr-fnrlnrt ı_ • v.__• . . ■ .
erini ortadan kaldırma- bir Parti gen kaimi.-, r «tır. Bu da uncak. çişe- |en sanayil-rtirn.ıye ve asıp. «hıtün.- bir n-.cka. her yerinde hayul seviy. ymakla ve ortaya Mr rjeltmkyv davet için İrin I ogramı atmakla olur, 'geçektir.
»n fince, bu programın, [ Yine bu Parti, hüküm
lekct-yanın yük-•n go
kak ki, şefler meselesi pek mıhlın bir noktadır: Bununla beraber, A.F.L den veya C.I.O. dAn a-sun, herhangi bir Emekçinin temayülleri aynidir. Onun karabet, bilhassa yerine bağlıdır .
■tası bir adamdır, mü- jumanda umumun meni icap
iyi niyet sahibi bir i ttirdikçe hükümet tese'. lerini
tekii-derecedc kafi ol- yen iktisadi bir program inki-!
Böyle bir yeni Şaf ettirecektir Plânlaşı ı ke-1
lur.esine rağbeti arturac *. İktisadi, sosyal ve hükûnu inde-1
ki müesseseler!, insana olmadığı ve onun refah; ağla-1
yıp sağlomadığ.ı noktası .i de-
ğcrk-ndirecektir. Bu Par asyııl
ıca, bunun pek de hali vakti
Öbür Ankara
CnwH Kui-t SOLO»!
rul
tavuklar e|
niş baş)
direkle tâ etol mlye b sile ke 1 unduk releri: ka yedi *.*'kiz yaş]
rşısındaj M^a saptı. B'J yi en ılık Dok
Baştanbaşa kııplıyan^ffi ayrılmıştı. Une İmiş toprş büyüle, bir çukuriMbre ile lepd
•rev eve do ; Kilerci* insanır jlMlzerinde iler ik-bir çukııi\®|H«- ile tepı^Bie doldurul dtLtavuklar c^^nıŞortlu. fAa ileride, ulgtomij b.ışkRjir çukuranjnpdekı j ■ ırgata çocuk’koşup koşun
Çiftlik Sahipler M-fbCst «u*>k-sahiplen, ev işi görenler, ıs n chu-lan yalnız reylerik defti), ayni armanda programın ve taktiğin inkişafı işinde dr Emekçilerin yanında yer alacaklardır Bu. işe; hareketinin on çetin vazifeleri? -den biri olacaktır*, çünkü, onları? şeflerinde iktidun paylaşmak alt-kanlığı yoktur.
(11 Bu sazının muharriri M -
Peari L. WUlcn, Liberal Partini* ikinci reisidir; ve bu yazıda aor geçen «üçüncü bir Parti »çin biye milli komitesi*nin veznedt • rıdır.
reyanstna doğru, seviı rün bütün macerası, bı ie geçerdi. He.
*n veya esklnıl
vtu un;ı vardı, bunlar a • ane idi. Genç köylü, kapıların Önünder toprak yolun ortasına u akmış ve bazan toprağın çukur york--îrr*r- b*?bvw- bulaşık sularını atlıyor. bJr yandan dı*
anıv; >1 oğlu Ömer'in oturc^uğû yeri sorabileceği uygun birisini on-yordıı Gid- gide tepenin tn yerine kadar yükselmişti. Orada, top-nığın tozu, hayvanların j İsliği, evlerin çirkefl lirasında oyn&tar doku/ on v.i',’.-undaki birkaç çocuğa sordu. Çocuklar, ona. tl«>u T'tanp”*' lr,5
■mis, n
i; doğum, ölüm, herşvy, herşey, bir un> ı girdisi çıktısı şu birkaç metre kare »e-übenin gerisinde, İki uç metre ötede yinr -ıtaiardan derme çatma yapılmış bire.-
ahin bir yerde, sırtını buyuk bir kaysyt sıvanmamış, badanasız, kara yüzlü, ufak Gene köylü o yana doğru yürümiy*
nüz ağzın
lerin üstüne uşak gü
___ ______ lar koşup
renin içine kıçustü düştükçe kahknlıa>’la gülüşüyorlardı. Sağda, sıcaktan yer yer çatlamış, esmer,'yeşilliksiz, kısır toprağın üzerinde, yeni yapthrno oiduğy aniuşıian tkerpıçier güneşte kurutuluyordu. G(?nç köylü-burayı hiç yadırgamadı. Kendi köyünün dekorunu burada lıemen hemen eksiksiz olnrak bulmuştu. Şchiri kendisi İçin pek yabancı bir Ülke diye hayaflcdlği ve Orada böyle bir yer bulunabileceğini köyde iken aklına bile getirmediği için, şimdi umduğunun dışında bir manzara İle karşılaşınca, içi güvenle dolu olduğu halde, yavaş ve sağlam adımlarla llerlemiye devam etti. Artık evlerin arasına girmişti, sokaldapn kıvrılışına uyarak rastgele gidiyordu. Ev adı verilen bu yapıların kimisi kireçle badanalı, kimisi luıdnnasrz, fakat hepsi kenMçtun ve birer katlı IdJ. Çoğu bir oda veya bir oda ve bir aralıktan İbaretti; içlerinde pek azı Üç, dört odalı İmiş gibi görünüyordu. D*ba içine girmeden anlaşılıyordu kİ, ayni odanın içinde hem yemek pişirilir, hem bulaşık yıkanır, hem ailece otururlur. yatılır ve nramnı, çocuklar uyduktan sonra, ge-
içip baktı, içeride kinişe yoklu; .valrn..
4 testisi, köşelerde kendtelninkine ber-pencerenin ününde de ufak bir g«.
yerde ^Mkbir
z.lyvn dtfflki lâmbası.
t'.'vri (
gerlsin(Wi)lr __ _ _ ______________
du. kendisi de «nun önüne oturdu, arkasını yorgana dayadı, gerilir soluk aldıkt.tn sonra rafı rahat rahat seyretmiye ba|ladl. Şimdi dolıu ıy; Ku.ubihyurdu. Burada ne çok ev vardı; demek ki. *j(-hir, şehir dedikleri bu İdi: Evlerin sayısı köydeklnden daha çoktu, o kadar!
Onun yabnncı olduğunu unladıktan İçin merakla yanına sokular, çocuklar, kim olduğunu ve buraya niçin geldiğini Öğrendikten son-rn. mahalle hakkında bilgi vermiye haşladılar: Bu tepeye toydan boya Altmdai mahallesi denirdi; tepenin sol İlerisindeki su bıraı daha btljllkçc evlerin bulunduCu sırta du Atıfbey mahellesi denileli şurada, tepenin sajında, ti İlerideki o ftbUr tepenin eteSIndekl evte-rin bulunduüu yerin adı da Yenldodan mahallesi idi Onun burada» yalnız bir ucu Bürünüyordu; yoksa Ycnldojun mahallesi de Allındad kadar bilyüktO. Çocuklar bütün bu evlerin nasıl yapıldıjım du anlattılar. Buralara ev yapmak yusakıt; butu,, 5U Knrtılen yaptlat kaçak olnrak kurulmuştu (Devam KİccUc)
mı, bir
rkn.? yo» can,
Fbu kadar!
■ ti. kapıyı ekti, sırtından yorgunını indirdi, kulübe
I duvar i yükselen kayanın uygun bir yerine ko>-
HÜR
J
[
İt
r ve
anat
a re
etleri
]
Sanat ve Sosyal Meseleler
Son zamanlarda resmi sa. nat piyasasına bakarsanız, b.ı T» politiğe, edebiyatçılarm i. ğız birliği etmiş gibi, aanalçıla nnuzın politika ile, sosyal me selelerle uğraşmalarına engel olmağa çalıştıklarım görürsü nüz. Bunlar diyorlar ki:
— Sanatçı kısmı, yüz yıl. lar boyunca değerleri değiş memtş büyük meseleleleri. bü yü’c gerçekleri ele al r. Ruh. Allah, kâinat gibi koca koca davalarla başetmeğe çalışır. Büyük sanatçılar, toplum işle, rine karışmış, '{anşmamışlar. dır da.»
Bu iddianın e>âkatlığuıı be lirtmck için, hemen bütün bü yük sanatçıların sosyal meşe 1 Meriç ilgilendiklerini, hattâ belirli politi ;a hedefleri uğrun: da çeşit çeşit çarelere baş vu_ j rarak mücadeleye giriştikleri.1 ni hatırlamak yetişir. İşte Beau, delaire. Hffeo. Balzac. işte bü yü’: besteci Beethoven, işte bizim bütün şairlerimiz. Ziya Paşa. Namık Kemal. Fi':ret. A Icif. Saymakla bitmiyen irili u fakl. bir sürü sanatçı.
L«te memleketlerinin nazi çizmesinden kurtulması uğrun da bir elde silâh, bir elde ka iem savaşmış yeni fransız sa. natçıiarı. Evet, sadece hatırla, mak bu iddianın ne kadar çü rük olduğunu ispata elverir.
Gel gelelim, reemı sanat pî yaran, mn riirümcüsü bu politi. kaçı edebiyatçılar, her zamun bu -adar çocukça söz etmekle kalmayıp, çoğumuza doğru gî bi görünebilecek yazılar da kaleme alıyorlar.
Meaelâ: Bay Peyami Safa, her Tornana sosyal roman gözü ile bakılabileceğini. bu yüz den Ayrıca tosyal roman diye bir >ey olamayacağnı iddia eden bir yazısında ( 1 ) kısaca şöyle laflaT ediyor: «Edcbiya* tın da bîr takım sözde mesele I leri vardır. Bu sözde meselde, rin harekete getirdikleri fikir.ı , Jer Arasındaki zfddıyet, tenm . . 1ere verilen manaların indili . ğinden meydana gelir. Her] patça, kendisinden daha kü ’ çük parçaların bütünü ve her] bütün kendisinden daha bü | yük bütünlerin parçası oldu.,
- , , t gö r.
i ğunfı göre fert ve cemiyet mer .
. . , .. . ba-ş'abam ız. Zira oct.ın tr.n
, bumıarı arasında bir mahiyet, , , . . , ...
- . . .. . , .. I lum’ııl:!.to;-Iun:ur. k>
farkı yo-.tur. Mutlak manasıle. . .
l-w m -t j j t d6n avn Kr • ..■hK ol '. mda bölünmezlik ifade eden ferdi yete ne fiziko-§imik. ne biyolo toZ JK» ne de ruh ve cemiyet âlem] mar‘ »erine rodan r. Bu müşahede ° . \k‘
edilire h«'d'r- f 1
hay »(
İnsır ■ ıl( puro ■ bflirfi
f.Tlî • :n kon:ısu insan c4iğb
Idır. İman r K,/; ,ı,. .ı-rui
dır. $u halde tıp BOsyald. r. „ p^P^r^îzny n bozkırı. stto hükmü ne kadar ba-, ne k ı ri'r-' pH(-n telgraf direkleri ve
DUNVADAN
MABEPLED
I tarafların.- büyük gerçekler di ye bi'câye eden romancıların j romanlannı sosyal romana so , uımaytz Peki ama acaba bu | çefjt romandaki kahramanlar.
Bay Peyami Safa'nzn iddia et tiği gibi bir ba'uma toplum
Olctay Rıfat
Yo’oia bunlardan hiç biri değil de her roman sosyal romandır demek mi? Eğer böy 1c ise. biz de şunu diyelim ki. romanın konusu insandır diye] her roman sooyal roman ola ! gerçeği aksettirmezler mi? maz. Sosyal romanın özellikle' kahramanlar, olsa olsa
ri vardır. ' kendi toplum şartlaırnı akset
Sosyal roman deyince, sos- »irebilirler ki. bu da toplum yal olaylar n şuuruna srnhip ro I gerçeğinin kendisi değil, göl . mancılarm, bu şuurun ışığında geri, ’tınnttsıdır.
yazılmış eserlerini anlamak
lâz mdır. Böyle bir şuura sa j politikucı yazarlarla beraber hip olmadan, tuhaf yahut gaJ Bay Peyami Safa’nın da. »a rip bulduğu, yahut kendisini naiçılan sosyal meselelerle her hangi bir şe'ıilde ilgilen-; uğraşmaktan alakoymağâ. sos d irdiği için kişilerin yaşayışla . val romanı psikolojik roman* nnı. ruh hallerini, maceraları i ilhak etmeğe çalşması a'unt: nı kaleme alan, bazı ikinci dr ya kürek çekmekten başka reccdc. hattâ ehemmiyetsiz l bir «ey değildir.
da iseler. mr»ele değişir. Sa natlü politika arasındaki hege (nonya havasına lur, tezli romanın bahsi açılır. Yine meseleye dahnışız
Romarvn her çeşitL ister is ı ternez bir telâ'tkinin ifadesi ol ı duğu için zaten tezsiz roman yoktur. Ancak bu tezin ro- . manda zımni bir halde kalma j sı mı. hendese davası gibi sa- ( rih ve ispatli olması mı gerek]' tiği conuşulabiiır. Bundan d? | yine meselelerin meselesi do gar. aynı soruyla karılaşırız:'| roman gerçeğin aynasıdır? Demek ki romanın en haliı meselesi onun gerçekle müna »ebelinde karar kılyor.» Doğ ru fcibi görünüyor oma doğru değil. Bir kere kiri ile toplum kavramları araanda bir bütün ve purçai münasebeti kurma çalışma yanlış. Yânlış, çün ruhbilimi dediğimiz nefis I gisinden ayn bir toplum b gisin bir . toplumbilim meydan^ çıkşı, toplumun (> şileri’. »tünde, kişilerden a> bir nesne olmasına bağlı. ' Bu: mız filozof» öğretmeni I Man • 1 Dâat, Sociologie adi ' 'îital h ne diyor: «Toplu 1 mun ilerden kurulduğu doğ ' ruavr. Xma bu. toplumun, tahlil r ildiği zaman bu psişi: çoğu ra müncer olması Je mek -ildir. Dur\hcrm*in or taya ğı bu görüş, çekirdek halir.de Auguste Comte’ta da vardı.- |
.heim ise Les Regles ı adlı .-^Vnın ön sözünde «Ko if şuur hali, kirinin •jırur h inden ayn bir şeydir. Toplun ın zihniyeti kişinin zihn nden başkadır. Toplu mun zihniyeti özel kanunlara bağl » diyor. Daha farias'.her gidişimde biraz . v m n- sıy>me’t, bilgiye rvnüritc hyorum. nazı ' sinin, büyük sayılar kanı fikrinin uygunlanma-
»onra. tekle çok. ki .?_.j arasında bünbii dr- inleşcn uçuruma dair adıya söz etme'-. irtc . Görülüyor •fÇrri. Safn’ntn top! t k.
girilmiş o-yasamalığı bir sözde demektir.
Sözü uzatmıyuhm. ba.
iFâristeki Türk resim sergisi
Türk ressamlarından bir gurup Paristc bir sergi açtı. Fransız sanat âleminde ne tesir yaptığını bir türlü Öğrenemedik. Nihayet La depeehe de Paris gazetesinde bir tenkit yazısı okuyabildik.
Her ressamın ismi basma kalıp b r ciimle ile bağlanmış.
uUhra sonunlar üzerindeki keşifleri ile şöhretim dünyaya yaymıştı. Eüurtcin izafiyet n«( zariyesinden Langevin - Eins. tein nazariyeri diye bahseder, miş.
Kolej dö Fransın bu iistad profesörü sosyal ve siyasî meselelere de bigâne kalmamu tır. in&ın haklani. koruma ce miyeti reisi idi. Fransanın K gali »ırasında Mu'tavemett ha
r.(uıp u 4 in. w(i£iaııııııj. --------- ---------------------
Bundan sonra yazının muhar- rc ö®(*ne bilfiil iştirak '-em ıs ve
? alan, ban ikinci ar, y« xurcx çcxr hattâ ehemmiyetsiz bir şey değildir.
Abıdin Dıno’nun
resim sergisi
Cevdet Kudret SOLOK
Tüıkiyede Abıdin Dino ad. I buldum, bir ressam yaşadığım bilir.i
M— dim. devlet sergiler adc bir ’ kaç resmini de gö mü/üm; fakat, doğrusunu söyleyin:, sanatı hak unda henüz bcEi bir fikrim yoktu. Nihayet, 14 Aralı':ta, Ankarada, iller bani kası altındaki resim galerinn. | de açtığı hususî ser« ıd>- c .
1 erin i hep bir ai'ad-- sıöırnc.; mümkün oldu.
Hemen şunu söyl: (im ki, hayat mda ilk defa resim sergisinde sarsıldım. Resmin j müthiş bir kuvvet oldu;:;:. _ı. A'hidininkileri gördü ten son. 1 ra azıladtm. işte üç jündür o. raya taşınıyorum; belki bir o ı ’cadar daha gidip $• lcccyin. Beni çeken şey nedir? On .
çiyle ılum
tiin >
uzun miv,_>
Pey
çi a .da bir mahiyet fark'
hîûrvl*
Şimdiye kado manzara di . ye görmeğe alıymış bulundu, ğumuz tabiat, ortasında mavi akan yeril vadisi, dere.
nin kenunnda boş sandalı, ya *hwt da. dsllsr» bi'birin^ I mîş yeşil ağaçlan veya çiçcK | uttaıuc IvUıâiıiık Ljı ı tabiatı. Ben o resimlerin kari
lerine raslaryr. edebiyata t’ıtbi. roman,, ayni zamanda hem ferdin, hem de cemiyetin ifa. dendir. Roman kahramanla, •rımn buy. fikir ve hareketleri,] Sosyal âmillerin birer netice*^ olduğu için her tip. cemiyet hayauna açılmış bir pencere, dir. Sosyal roman diye bir -ry olam-’ız. Na.nl nliun ki. hrr ro man »osyaldır. Çürikü insan tosyal bir hayvandır ve roına-hm ’oonuau insandır.
Sosyal roman iatiyenlerin çoğu, sosyalim roman davasın
Almanlar tarafından hapse a bimıştır.
Damadı fizik âlimi
Salomon’u Almanlar kurşuna dizdiler; kızını da temerküz kamplarına gönderdiler Bu tün bu felâketlere Langevin göğüs germesini bildi ve 1944 yıhnca Fransız komünist par tisine resmen aza olarak mü. cadeleye devam etti, ilerlemiş vaşiria rağmen insanlığı ve cemiyeti alâkalandıran hiç bir meseleye karşı bigâne kalma, yan Langevin'o bir dostu:
— Siyasî ve içtimai
İçler uğrunda harcadığın zurnanı ilme versen kim bilir da. ha ne keşifler yaparsın
Demişti, luu gerin nin ccv-ı bı şu olmuştur :
------ Bugün ilme küçuc. bü parça ilâve etmek değil, onu bütünü ile korta it-i i» kin miikrl
I tefiz...»
Üniversite içinde ve dı?ın. .i da’û irili ufaklı âlimlerimizin - kulakları çınlasın.
riri şöyle ısnumî bir tenkit i yapmış olma': içmt «»Yeni Türk. ressamla n şarkı ka:an-ilk gösteriyorlar-, nerede De. lacroia’nın aydınlık şar: tab. loları... Halbuki bu genç Türk rc^-amlan Matis-'• gibi parlalfr I bir . .-tâdm yabancısı da d .. ı liyor. Biz ise Parisc ■ r .inderilen . ressamla. I bu tenkit no tefekkür ederiz.
hâlâ Lamartir.
i - in, ykhut Delacrob1 gözü ile gören, o gafil Avr-ı pahlara Şarkın sefalet ha nı bilereke, yahut bümiy k
bi razıcık olsun verebilir r
demek...
Ama ne çare kı bu .üç ( sevincimiz bile u(un süm Lettres FrançaUcs’in »On hasında Tiiık ressamları» ı bahseden Philippr Souı I şunlar; yazıyor:
•'Cumartesi. Cernuschi ••.«ii zesinde bir Türk sanatı st açıldı. Tahminden fazla *etçi vardı. Çiniler. tezh> kumaşlar seyrediliyor. F genç Türk ressamlarının 1 -kılarına hayret ediliyordu Modern resim muh.» ki art/k 'beynelmileldir bir şey keşfetme dik. Umd ___ _
mu bulamadım. Gerçi h -|Arallk aymda Pariate bu lardır binlerce tablo gl - k„nf„an»lar tertiblrmiçtı Bir ğüro için götlerim berral . liflerin
söz aldığı bu m kaybetmiş olabilir. 1 ı1 buna rağmen bu genç Tü r de ne hareket. ne de cüre
Çplak san toprağı, istasyonda yerlere serilip sır. 1 tından indirdiği yüküne yasla. ; nan köylüsü, kaval çalan kö. | rû, yol ortas nda el açmış di- 11 lenci’i. yan..di yorgan» altın. I da boylu b> \imca uzanan har tası, yalınayak tek müşteri)'» kahvesi; diz vurun, sıçrayan. ı donen zsybı ,ji; fabrikası, çâr- ! şu: hülâsa lü’iin fakirliği ve. i dertJerile, i İliği ve güzelliği. Ic, tenhajıj Ve kalabalığı ile benim olan memleket.. Sonra, bu toprağa basan, hem de ' çok defa y lınâyak basan in. sanlar,n ayaklan. Müthiş ayal, lar. Bunlar *ak değil, belki badı başına jirer şahsiyet; bi ayağın bu kadar belagatla ko-nurabileceğinj nasıl tasavvur
| edebilirdim? '■
| Sonra, bütün bunlann «ra . sı oda nly büyü’; portre: Ana. | dolu in anının yüzü, içlerin.
I den valnm ikisini, avni köse-^i^^u^an^kournUTbulunnn lan unlatacağım. Bunlarda ı
vensizlikle, daha doğrusu bun |eri »urette bitaraf ,1 tann hepsılt bıraen oakan bir ; | kadın yüzü. Resinin önünce ; | duruyorum. lağınâ geçiyo. ı . rum. solunu geçiyorum, göz | ler de sonki benimle beraber (l hareket iyor. Bu gözler , adı. Ö düHıen biS insan zü; bur.uri göz kapaklar: gözlerin »BgörünmüyorjJLma,Wkmun me kafanın içîiidrn neler anlaşılıyoıgg| j
Düny
SIT 301
gün lây. kile genişliyemiyen şöhretinin asırlar içinde ne»ıl.
r.üJ
t
Y mî luğuSl
Unesco ve kfiltflr
girleşmiş Milletler teşkilâtına bağlı müessese]erden biri de. UNESCO harflerik- ifade edilen kültür tnüesaeseeidit. bu müessese geçen îir sıra
konferanslarda UNESCO'nun hakiki çehresini aydınlatanlardan dan biri de, Faşist Alman-yanın kuklası Vichy Fransa, tundaki mukavemet hareketi nin belli başk şahsiyetlerinden e| değerli Fransız şairi Arogor ■ :ı ’ ' 1 a olmuştur. Bu konuşmanın hu ” lâsası şudur:
Kültür parçalanamaz bn küldür, onu mümtaz bir sini, fin eline veremeyiz. Çünkü, o. büûin insanların müşterek ma. Ldır. kökleri bütün insanlığın dcri.-.liklerindedir. kaynağım ve her dem artma ve yenilenme hızın dır.
Böyle lvm-umûl teryalist bir felsefeye dayan-ması icap eder. Kültürü munu 'az bir sınıfın eline verme ğe ta: af dar olan idealizme karşılık, kültürü bütün insanlı, ğa şamil kılacak biricik felsefi sistem odur. İnsana refahı sağ kıyacak, 'um gizli maktan rn sanlığa cıık olan
n?ı ı " ı ûnMckaktrr: Rc m•
| Ynl zıkl Halbıi ’î Türk ressa.nlam arasında cemiyet hâdi- | bigâne vardır. Onlsnn tablolar P.ı, *’ risc gönderilmiş olsaydı, »u aM ra Iık p^^harekelli ohn^Pa- i» , n at n d r
iresmine ^Krgun
ik; geçmiş
^kCÎ n& \ Sana
Tn m
M
] «ısında, sanki 'muş da, i hinine Kf nzaaîSÎ la beraber ya o tabiat la beraber içinde deği ta 'bir in
ektedir.
omnn
n sosyal kH hanın konııfl [erine gelin pk isteriz
bir zelzele ol. insansız kalmış bo1-|aya bakıyormuşum kapılırdım. Abidinm RT lıyor.M bu innlH için(M»ir. onunl aşıyorde. ir uma. •-» tabia.
baktğı hîs^BL
ti,'i Irfttı yüklen*
.... _ "“MLv.nderı
H Jr .i ■ sink komisy(^Bfmu? YokJ
LinvalM eenden ©ir ıkı 1A, w I
. / . ■ uhıtit■■ mı ve Wcmleketlen ;
•n»-a .c’Mlmt -oimavı, hu. T .
ni tablolarında aksettirmeği
beceremiyen ressamlar nv? J
mii'ehak?
a
da oradan almakta
bir müeeeeeenin. â. olabilmek için, ma
yollara düçmüş tek yolcusu ile ’ tenha orta Anadolu. Sonra, beri tarafta işte evleri, çatıla. i rr, baealariyle bir İstanbul * manzarası: Ortada insan dL ye bir şey yok. fakat seyre. , dendo müthiş bir kalabalık görmüş hissini uyandırıyor.
Bu sergiye günlerce gidip demek mi? Yoksa i geldim, çün’cü orada kendi toplumla ilgilidir demek mi? | yurdumu vo kendi insanımı
dar zoraki, ne radar şişirme ise. bu cümleler de -o kadar boş, o kadar zoraki, şişirmedir.
Şişirmeliği sosyal ne belirli brr anlam istenmeyişinden de belli, öyl» , ya, buradaki sosyal sözü ne (1) Roman ve Cemiyet demektir.? Roman aosyul bir adli ya», 12/12/1946 tarihli üründür, Uhry gozetesind© çıkmıştır. t,---------
o kadir
kelimesi.! verilme’: '
den nerile geçtiğini, gktikçe yayıldığını, hudutların dar çer cevcsi dışına çrkıp bütün insan lığa mal olduğunu, hayranla, nnın böyle benim gibi bir kaç yüz kişiyi değil, milyonları bulduğunu görmeyi ve senin f manda ebediliğe ulaşabilmiş Türk sanatın- Asırların ötesin, den p-lamlamayı çok isterdim, büyük üstat..


Paul Langevin öldü
Büyük fizik âlimlerinden Paul Langevin, geçen ayın 19 uncu günü öldü. Fransa ve dünya matem içindedir.
Langevin dünyaca tanının ş bir âlimdi.
«RaditKictivile» ve «reîa-(tiviten bahislerinde üstad idi.
mü^ıet ilmî bir ta. menfaatlerin «iri oL ku taracak, velhasıl geniş ufuktan aça.
yine odur.
> — Şubat — 1947 Cumartesi
Sene: I — Sayı: I
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
Basıldığı yer: STAD MATBAASI
HÜR
ABONE ŞARTLARI
SmeK£i : 500 kuru?
Altı Aylığı : 250 », üç Aylğı : 125
Cumartesileri çıkar haftalık siyasi gazete
Fikri Hür • İrfanı Hür • Vicdanı Hür
SULHA DOĞRU|
Mehmet - Ali AY8AR
Baz» muhitlerden durma-' tün banlan ve ikinci derecede dan tekrarlandığı gibi,'ki ihtilâf mevzularını bele bir dfcnya üçüncü bir harbin arife-. hatırlayınız... Bugün bunlar. ss»de bulunmuyor. Ge çi cephe dan ortada hangi* i kaldı? krde muhasamat duralı iki se-' neye yakın bir zaman geçtiği' halde henüz sulh kurulmamış-far; vt sulhu kurmak vazifesi ni üzerlerine atan büyük galipler nra-sında hâlâ ihtilaflı meşe ' tatar vardır. Fakat tAı pürüzlü meselelerden büyük bi.- kısmı, nar. geçen «ene içinde bir hal «üretme bağlandığı ha tır lan a. eah ve iktisat kanonlarının bü yGJerden her birine verdiği brarıekft imkânları da besabe Icahtacnk olursa, dünyanın harbe değü sulha doğru yol aldı İHBkda *5ph* edilemez.
Hele 1945 senesi Eylû. londe Londrada toplanan bü yükler konferar-.ınin havasın ve fct»7MT3'z neticelerini bir gör örfine getiriniz ve bandan «on ra bir buçuk rne içinde top knan çeşitli konferansları bi hatt>-b>7Tmz.
Bu konferansların ele aldığ ihtilâfları da bir düşününüz; Sovyet Iran ihtilâfını; îngFiz elahh kuvvertlerinin Yunan is t5*u bir tj 15 terletmemeleri] çrfra Sovyet . İngiliz ihtilâ fmi; yine İngiliz silâhlı kuvvet krirm Endonezya'da kaHala rmclhn çıkan Ukrayna . Ingi! tere ihtilâfını. Bırnîan, İngiliz Fransız kuvvetlerinin Lübnar d* bulunmasından çıkan yer.; bir ihtilâf lak.’p etmi$ti.Ve yine bir hatırlayınız, dö t büyüklerin Nisası ayı içinde Pariste top İmdıklan günleri. Daha ilk görülmelerde bir Trieste dâ. vteu ortaya çıkmıştı; kötü ni-yctE krmselee: «Bu ikinci bir , Danrig olacaktır» dedirte I Trieste ihtilâfı... ChurchiD’in ■ FYAon’da söylediği harp ko. kan rTJtkunu hatırlayınız: Hani W» Sovyetlere kar*ı bir Angf lara bu harbin doğurduğu bîr Amefan blolcunun kurulm i.ûmL ■'kar,'». bonr-cAnr»» dîye, «mı istediği Ttztuk... Sonra Dış »Teri bakanlarının Pariste .i İophmtıanı ve Almanya mt leşini düşününüz: Sovyet! er her şeyden evvel Almanyan . Nazilikten temizlenmesi ve demokratlaştırılması «ası üzeıin'bi er de ısrar ederlerken, Anglo cılar
Amerikanlar Almanyanm İtti- de görürler. Üçüncü bir | «a-di bütünlüğü meselesinin onjdünya harbinden bahsedenK-r, plâna alınmasını istemişler; karanlık kombinezonları için Fransızlar da Ruhr ve Sor böl.'şimdiden zemin hanrhyan Beynelmilel kara borsacılardan baş’ a kimseler değildir. Fakat ger/rctleri heybededir. Ne «öy lese’er, ne yapsalar dünyayı hemen ynnn harbe sürekliye mczler. Mutlaka bir «uîh dev.| resine kavuşacağız. Ve bizi bekliyen bu taılh devresinde} |Kara bo sacılarn f rsat vırme-meği Lilivek insanlığın bir,
DÜNYADA
BİR HAFTA
E*a5İi olarak Ahnany» mes’ , eleri ve bir de Boğazlar işi... I Almanya işi cidden çetindir. 1 Fakat dışişleri bakan muavin-[terinin çalışmalarına dair Lon 'ı-adan srelec miabet havadislere bakılacak olursa, bunda d. bir anlaşma zemini buluna, fim ümit etmemek çin sebep yoktjar. Boğazlar neşe leşine gelince: Hâdiselerin mü. sait bir şeyi raldığı bi stada B ğazlar ihtilâfının muıL'âktı k.-.lacağını ve hele fljŞnca bir d nya harbine yol açacağını d jünınek kötümser bir kısa -uşîülük olur.
Hulâsa variyet bazı kimse-b in göstermek istedikleri gı. bi ümitsiz olmaktan çok luzak-tr . Dünyanın harbe değil, «uL h doğru gittiği o derece aşırdır fkî, her birinin iktisadi nmırru incc’ıyerek . Birle-: Amerika müstesna - bu. y Iderden hiç birinin iiçnucu dünya harbini göze alemi' y cağını «Öylcmeği lüzumsuz ( yiyorum. Birleşik Ameirica. I nın müttefiklerini finanse ede. b 'eteği düşünlüse bile - bu da' rr ıiha'fkak değil ya - ha p ct-l m ek için en aşağı «M» olmak, i zun geldiği unutulmamahdır. j Ve sonra Birîerik Amerika bal . k nj yeni bir harp macerasına rütelemek de bugün için ko-i ilay bir mesele değildir.
O halde bütün bu harp yay ([g falannı; itimasizlık yaratan| j zehirli «özler H*-.
iz İkincisinin yaralarını iar. lamrşken, üçüncü İH, wu,«|
' arbînden bahsetmeğe dili ra-' .ranlar acaba kimlerdir, Hiçll I şüphemiz üçüncü bir dünya har. • binden menafat umanlar. Şllb ı

Harpten soura herkes bir sulh dünyasının teessüs etmesini bekliyordu. Halbuki birbirine düşman iki dünya ortaya çıktı. İnsanlığın uzun bir müddet için mukadderatı bu iki dünya arasındaki münasebetin alacağı şekle bağlıdır. Onun için Sovyet Rusya ile Anglo-Sakson âlemleri arasındaki münasebetler milletlerarası meselelerin başında gelir.
Geçen hafta içinde iki dünya arasındaki bulutlu havayı temizlemek için Sovyet Rusya tarafından hayli gayret sarfcdildiği görüldü.
Bevînin sözleri
Önce Stalinle İngiliz Hariciye Kuzin Bevin arasında yapılan konuşma, Nevyorktan dönüşte Berin tarafından yapılan beyanat üzerine bozulan havayı az çok dü-zeltmiye vardım etti. Bevin bu beyanatında «İngilterelim Birleşmiş Milletler teşkilâtından başka İliç kimseye karşı bir taahhüdü» olmadığını söyledi. Sözüne pek itina etmiyeıı. ve ikide bir bu yüzden hücumlara ıığnyan İngiltere Hariciye Nazırı, bu sözü ile Amerika ile gizli bir askerî ittifak akdettiği hakkında yapılan hücumlara ce-vap vermek istemişti. Halbuki Stalin bunu İngiliz - Sovyet ittifakını ) İngilizlerce hükümden düştüğü mânasına aldı.
Bunun üzeri m Bevin Stnline busıı4 bir mektup göndererek sözlerinin yanlış anlaşıldığın^ Ingilterenin mevcut Rus illiflıkm ı sadakatle kalını .arak buııım elli sene uzatılmasına taraflar okluğunu bi lirdi. Fakat bu beyanat Moskovayı tamamen tatmin t medi. Staliıı Mister Bevin’e verd ği cevapta, ittifakı u ıtma teklifinin ciddî surette yapılabilmesi için önce mevcut ittifak muahedesini zayıflatan hükümlerin oıtadan! kaldırılması lâzım geldiğini ile» uıdıî Maksadı. İn iliz - Rus ittifakında karşılıklı yardım ta ıhhüdünü tahdit eden kayıtların kaldırılması idi Çünkü bıı muahedenin dördüncü maddesine göre, taraflar Birlı-şmiş Milletler teşkilâtının tecavüzü öııliy ıcek tedbirler alabilccl^ yardıma koşmaktan vazgeçebilirler. Stalin ittifak mua-ıtların kaldırılmasını >u teklife cevap ver-olan şüpheyi ortadan
Maksadı. lnuVz -ıhlıüdüııü taldlitP
enL. letl eğine kani olurlarsa, •. Stalin ittifak muahedesini zayii (liis'iı-cıı bu gibi Icıyif-leklif ediyor. (l( (ktir. Ingiller, '>ı Hiçmiş, bu Si; i''İl.' Moskov:ifi:ı basıl r1 kaldirmiya imı\ • 11'tk olamamıştır : Birleşik Am••-ika İngiltere itrifakı
Sovyet Lusy.yvı şüpheye düşurı| Bevin, Birleşmiş Milletler v- Ih lantılarındıı l.uluıun ık sih sil- \ı müddet zarfında Amerika ile bir asi____________,____
imza etmısHr Ph «ora Ingiliz ve Amerikan
j(skcrkuja\miasL^Hiilimvcterbr ; e tâbi bulunacak, kara, deniz ve.hava kuvvetlerinin kullanacağı silâh ve malzeme ayni olacak, iki taraf kuvvetleri Amerikan vc |_ln^^dcnizvcbu^ıüslcrimlcnınüşterekenvemgsari
Dominyonu olan Kanada, Avustralya. Yeni Zelanda Ame JrîVn'n mndntfrn jffrrrrMfr. PT’rfftfc
ve Allaulik denizlerinin müdafaası Amcrikaya, Avru-
1
en hâdise şudur: ıriciye Nazırları top-nıerikada bulunduğu ikerî ittifak anlatması
____KaiBN! .. . . .. _____ askerleri nıUışku'Mrdinıveterbiv ( ye tâbi bulunacak,
kedilecektir, iki taraf Genelkurmayları beraber çalışacak lardır.
Bıı ittifak muahedesi öııce ingilterede Lahor Party saflan arasında bir fırtına kopardı. «Asiler» ismi verilen 120 kadar İşçi Meb'us Berinin bu siyasetine hücum etliler ve hükümeti harp siyaseti takip etmekle itham eltiler.
İngilterede muhalifler ne istiyor
Berinin Rusyayn karşı düşman bir cephe alıp Amerika ile askeri bir ittifak imzalamasına muhalif olan İşçi Partisi âzası günden güne kuvvetleniyorlar.
Bunlar Berinin dış siyasetini tenkid ederek diyor* tat k*r Lic»iu huûlteıeyi Amerikuya sntmıştır. Amcrika-dan yaptığımız isti az ile zaten İngiliz ekonomisi Amerikan ekonomisin bağlanmıştır. Şimdi de askeri bir ittifak ile ingilter Amerikanın bir peyki haline gelmek tehlikesine düşmı r. Amerika ile yapılan ittifak In-gilterenin Sovyetlerle olan münasebetini de bozacak mahiyettedir. Onu ı için İngiltere, Amerika ile Sovyet dünyaları arasını, bir mutavassıt rolünü oymyabiiir ve müstakbel bir harbin önünü alabilir.
«Asiler» Beriı i ı İspanya, Yunanistan ve Orta Şarktaki siyasetine de uuh a lif lirler. İngiliz Hariciye Nazırını buralarda iri ı müdafaa için İngiliz kuvvetleri
bulundurmakla it n ediyorlar. Bu yüzden, dahilde isçiye ihtiyaç varkt bir milyondan fazla İngiliz askerinin hariçte silâh nda bulundurulmasından şikâyet
ediyorlar.
Bu muhalif g un sözcülerinden sayılan Zilline» son nutuklarında birimle düşüncelerini kısaca şöyle anlatmıştır:
«Hükümet di; yaseline temel olarak od sene içia harp (»Imıyacuğı asipini kabul etmelidir. Bıı siyaset ordunun azalülm: m. Orta Şarkta bulunan 500 bin askerin istihsale dc esini, mecburi askerlik hizmetinin kaldırılmasını, Rı »ya karşı sert bir cephe alınmamasını temin edecek bu suretle Ruslarla silâhsızlanma ve. Atom enerjisiı kontrolü hakkında bir anlaşmaya varmak mümkün ( I «çaktır.
«Orta Şarkta! i petrollere Fransa ve Sovyetlerin dc iştirakini temin ( elidir. Süveyş Kanalı ile Cebelüt-
tarık Boğazı Biri «İş Milletler teşkilâtının kontrolü
altına konmalıdır nuakkale Boğazı da milletlerarası
teşkilâta bağlan; ıdır. Yalnız Amerika. Panamama
milletlerarası koı liine razı olmadıkça. Boğazların
kontrolüne iştirak tirilmemelidir. Yıınanistandan as-
kerlerimizi çekin» li. orada faşizmi ezerek demokrasinin kurulmasına inik vermelidir. Avrupa siyasetimizde
İngiliz - Fransız \ İngiliz - Sovyet ittifakına dayan-
malıdır.»
Görülüyor ki B( vinin siyaseti ile muhaliflerin görüşleri arasında 1 ik farklar vardır. Ve Bevin bu muhalifleri hergün i ız daha tatmin etmek ihtiyacını duymaktadır.
IngrÜzlerin Yunanistan siyaseti Yunanhtandiı Ingiliz siyaseti her bakımdan ifîâ» --------------- — --- - ---------manzarası gösteriş >ı. Halk şikâyetçi, sağcılar şikâyetçi, ||«« " ı*----i | il--------| ) solcular şikâyetçi tlökûmet zorla ayakta duran tufey*
nllrriVBÎI nasil KUlianiVOrlar nu-î. ingilh re de bu vaziyetten memnun de^L
ııuı 1 ıjüiı ııaoııjuıııaıııjuı laı i |Fjıka( kiınsevi (ılnsil rlınivrn Knıh vc Caıd:ıri> BE I kümelini tutmazsa, hu memlekette komünistlerin galebe ! çalacağından ve Yunonistnnın Rus nüfuzu altına gireceğindin korkuyor. Onun için bugünkü antidemokratik 'Yunnn i l i -İni Ir.t iltere muhafaza ctıniye mecbur olu-
> W»
1 'tıkat Ingiliz İşçi Partisi içindeki muhalifler Devinin Yıınanistanda irticai koruyan bu siyasetini beğe»-nıivorl tr. t »al ırın şikâyeti üzerine vaziyeti mahallinde icl’Jk etin k .zere 'ı'unanistana giden İngiliz İşçi Partisini meı- ır nıeb’ııslar hey’eti iki ay evvel neşrettiği raporda. «jı.lfhlı s iğci çetelerin pervasızca memlekette d(X' l, r”r " hinhree insanın adalara sürüldüklerini,
(’ Kralcı Hükümetin İşçi sendikalarına karşı tazyik tedbir-» • n ’r 1. ı i iildıgını♦ bildiriyor ve hükümetten İngiliz askerlerini bir ân evvel buradan çekmesini tavsiye ediyordu. Çıdansın istifası
Halbuki bu raporun neşrindenberi vaziyet büsbütün fenalaştı. Çete faaliyeti memleketin münakale faaliyetini kötürümleştirecek bir bal aldı. İktisadî bayat yürüyemez oldu. Yunan parası kıymetini kaybetti. Nihayet Başvekil Çaldaris tutunnmıyacağını anlıyarak son bir ■ çare olmak üzere Birleşmiş Milletlere başvurdu. Birlenmiş Milletler teşkilâtı da Yunnnistandaki vaziyeti tetkik etmek üzere bir hey’el gönderdi. Bu hey’et tetkikata .başlar başlamaz. Çaldaris istifaya mecbur oldu. Kral I gûya bütün Partilerin iştirakile bir kuvalisyon kabinesi kurmıya teşebbüs etti, Fnknt eski Hariciye Nazırlarından Sofulis ve solcu partiler bu oyuna gelmediler. Yeni
Lo Can ar d enehaine'dun:
felâket
zanneıülmı
lordan
bitirir. "Kar
L«u'.(a
r&plannoftâ kendileri di m enâ* P»X> çJt ı Çünkü |«Kj>
dedir; adalet, ancak bir kör kandil kadar ziya veriyor; û. plumba&u hızlle, bir kjfilval a.
►r
geltri için İktisadî muhtariyet talebinde buhımrrjşlındı. Geçen Ağustosta Pariste açılan «ulh konferansTiı, ve daha iVt celselerde tusul yüzünden ko. pun Artmayı hatırlayınız.
üstelik Trieste mesele » de ( eski vehamcûni muhafaza edi. yordu...
Nihayet Boğazla- meselesi, megı uıarreK ms&nugm oır ni; Ispanya m ese! esir i; ve Tu. daha harp yüzü görmemesi na ihtilâfım hatırlayınız... Bü 1 do pek âlâ mümkündür.
vu. Mabu'i.v r ırkının llftu gibi I blcrle biz!® tehli. lerden luâJfruın e. erlerken, bizleroe boş za. mantarımız da onları dGçun. mek, onlarla meşgul olmat zo runda kalıyoruz.
Ben mebuslarımız,!) yerin, de olsa idim, işte asıl buna meydan vermezdim. Çünkü takdir edilecek, hayranhğımî-» çeVccek hiç bir taraftarı yok. Halkı kendisile' meçgul etmek hükümetler- için akıl ’:ân değildir. Erinde «onunda insan endi kendine şöyle bir sual soruveriyor:
— Peki oma şimdiye kadar no yaptılhr?
İmar işleri mefluç bir hal.
CHâben:
—Genel evkhi |J& tı;
yal diyebilirler. • _
m dcrecesiıy artık btT.'erik «izlİ&ieğil. ikd hırsızlık .dr^-j M^hAlet-iB*Hlya«ındl rezalet oturuyor: vekâle.
ü birleri münhasıran tiksinti mevzularile besliyor; millî nıü daf.ıa vekâleti Vichy artıklar! m naftalinde muhafaza etmek le mcçguldür. iktisat ve'tâleti hayatı pahnlılatmağı iş edin. mi$; İstihbarat vekâleti de «öp he ve suiniyet tevzi etmektedir. İpliğimiz pazara çık mı?.
Genel evleri ’capatmrçlar!
Alâ. Fakat kapatılacak da. _ _ ______ ______________
ha başka şeyler de var. Zira, knnlisyon knbinesinc girmediler. Bu itibarla kurulduğa teslim edersiniz ki, bugünkü
bildirilen yeni knbineııin de hayatı kısadır. Ingiliz askerleri bıırndıın çekilip memleketi kendi halkına hırak-
. . rviivu ııuıııumı un iiiivmu KC11U1 IlIllKlUil IJir.lK-
hu: met ve idaremiz ac acaıp mn(j|kçn komşumuz Yunanistanm buhrandan kurt ilktir kerhanedir. 'ması beklenemez.