Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
Sene: I — Sayı: 6
Cumartesi
8 —MART — 1947
Sahibi ve Neşriyatı fiilen idare eden:
Mehmet • Ali AYBAR
c
Posta kutusu. 486 İstanbul
J
HÜR
CUMARTESİLERİ ÇIKAR HAFTALIK SİYASİ GAZETE'
Utanılacak şey
Ankara Cnlv*rs1tmlae raenanp bir inip «ifrencJ, Profesörlerdim Mrtaln veret-etl konfcnuMi» UıhUtiertjrie mut olmuylur. Vtancımudan yere ılri/prur
Bu b«lyox yumruklu flkirebı «meler, üniversite tarihlmird* kara bir lekn
olarıık kaİAcnkl&rdır.
t______________________________________________f
FİKRÎ HÜR * ÎRFANI HÜR V VİCDANI HÜR
“Yeni Sabah,,in kapa tılması münasebetile
İşlerine gelince talebenin
Mehmet - Ali AYBAR
S STANBUL Sıkı Yöne-
“ tim komutan! ğından gazetelere gönderilen beş satırlık tamimden öğrendi': ki. -■Yeni Sabahn gazetesi müd-detsiz olarak kapatılmıştır.
Bu tamimi her halde ga zetcierde okumuşsunuzdur Deniliyor ki: e Yeni Sabah • gazetesi Genel Kurmay başkanı Orgeneral Salih Omur * tağın Çorluda söylediği söz -leri tahrif ederek neşretmiş ■ tir. Ve böylelikle orduyu gün lük politika işlerine karışı r-mak gayesini gütmüştür.
«■Yeni Sabah- gazeteci nin bu şekilde kapatılması maalesef matbuatla hiç bir a kis uyandırmadı. Yalnız An-k e. ra d a çıkan («24 Saat» ila ■ Kuvvet- gazeteleri bu ölü sukutu bozdular:
«24 Saat** de Adnan Cem giî. Hüriyet ve Deınckıa i uğrunda daima ön safta mü-t-den «Yeni Sabeh in ©pimünden duyduğu teessürü ifade etti. Hikmet Ba* yur da Kuvvet» de, Oılje-net al Salih Oınu: tağın Çorluda söylediği sözler üzerinde durdu.
Halbuki kanunlar.n çember içinde zaten yok denecek kadar boğulmuş olan yazı hürriyetimize, Sıkı Yönelim ko* mutanlığı bu son karaıı ile öldürücü bir darbe indirmiş tir. Gönül isterdi ki. bu ha':-sız darbe karsısında bütün matbuat âlemimiz şahlans'iı ye «Yeni Sabah» m müdafaasını yapsın.
Sırı Yönelim dilediği gibi hareket eden leri dilediği yok edebilen değildir. Sıkı
nihayet kendisine kanunun tanıdığı bir takım selâhiyet-leri, kanunî şartlar dairesin -de kullanan bir-idare şekli olmak icabeder. Bizim Ana* yasamız Ski Yönetimin ancak « harp halinde, veya har bi icabettirecek bir voziyette. veya isyan zuhurunda, veyahut Vatan ve Cumhuriyet a-leyhinde kuvvetli ve fiili te* şebbüsler olacağını den te# yor.
tını
'cibe lâyiha&nda da, bu ka’ nunun. Sıkı Yönelim ilânı ile istihdaf olunan gayelere uygun bir şekilde vazife görül meşini temin edeceği beyan olunmakmd'.r. Bundan çıkan netice şu oluyor ki: Sıkı Yönetim Komutanlığı kendisine verilen selâhiyctleri, ınün haeıran Sıkı Yönetim ilân:n»
icabettir m 14 olan sebepler çerçevesi dahilinde kullan * mağa mezundur. Yani Sıkı Yönetim Komutanlığı. Türk vatandaşlarca Anayasamı • zın ve diğer kanunların ta -nıdıkları hak vc hürriyetleri ihlâl ve tatil edebilmek için. Sıkı Yönetimin ilân nı ica-bettirmi* olan .sebeplere dayanma’: mecburiyetindedir.
■ i i Jbuki Sıkı Yönelim Kor. anlığının son kar ka on aradığı bu şartlı uy Igörünmiyoı*. Çün! «k Sabah» .n neşrett
ha hakikata uygun ol
sa e Hbrif edilerek yayı
la- . bulunsa bile, hak vc
in «ahibi herkes tesiim tide . ne memleketin asa
yi \ sükûnunu ihlâl edecek m ettedir, ne de
ku bi
ı Vatan
Cumhuriyet aleyhinde ili ve fiili bir teşeb-iür.
t edeUn: Yi. *Y«4i Sa-Ongcneral Salih Omur* sözlerini tahrif etmiş -
bî
ta
tir I de pek şiddetli bir mat
[®ıat tanunu vardır. Ve bu
m at kanununun 34 ün-
ci. adderinde: (• Uydurul-
m ’eya tahrif edilmiş ha
b( » neşreden İerin pâra
v« pis cezalarına çarpılaca
ğı zilidir. Binar.aleh * Ye
ni >ah» Genel Kurmay
B. nım'za söylemediği söz
le
63 >
g»
Tl İn
B. normal yolun h taktla* r₺k Yönetim rr.ekaniz masınm harekete geçirilmesi v( üdafaa imkânı bile ta m n m
J^ıpatılması kanun ruhuna ay jfcjP» ve diktatörce bir muamr U olduğu gibi. Genel Kurmay!
>yletmişse, gerek şah->rgeneru| Salih Omurla erekse resmi makamla-ızeteden davacı olrna-abederdi.
siyaset yapmasını öğüyorlar
Gençliğe ilân-ı aşk •
Gençliğğe bir ilân-! aşktır gidiyor. Üniversitelileri paylaşam yorlar. C. H. P. liler davet ediyor: arkasından r-----------------------------—*—“—■>
Yaşasın Gençlik!
Ankara Caiv(*rsttewlnden 108 gt-netn I önderdi klor! bu mek-
tu bu ıv£»0miir. kıılıanıruk nr(jrcdiyo(nz: l'nlvcrNİteli dedirin büjlo olur: Senelerdir hasretini çektJiltnîr (imelljHn Kür »mini dııynuıklu bnhliyartı. f
Size Komünlntdlr diyenler, »u mvi.tubtınurdu fikir hürriyetinin müdafaaaındnn ve illin cllınlyetllUn ifadeelndrn Uu-luı. tek bir Mtlır. Tek bir kelime lüvlcreblllrlcr a»IS
Ankarcılı 108 Kene. lıorhUdur olun
ve hürriyet-şekilde kıs p bir idare şekli Yönetim dr
teyit e* kati emareler görüldük-ilân edilebileceğini yazt-3832 saydı Sıkı Yöne • kanunumuzun esbabı mu
ta
BıncJİıu-Mc
Çünkü »y
Eğer «Y^R ^Bâlet önüı^H ^Bfaa etrneM^| .■yorsa bunlın ^^£_ol«a gereli
Hür Gazeten Yazı İşleri Müdürlüğüne : ilişik mekt ıbumuzu gazetenizde m retmenızı sangılarımızla ri« ederiz.
★
Son ay atfında memlekeimiz bı değerli profcSr ve doçentlerimin ad rıştınldığ: tarB.maları teessürle L>krp ctj ti': memleketli*de bu çeşit tartı* nalar ( fakat sözü IgcBcn tartışmaların, ( enüz ıl has'nda bulurla üniversite muhtariyetin r iye t in i ihlâl el neye doğru yön knesi H düşündü* dü. B nunla ■ I
la itham edil* sele hakkında üz söylemeğe di’;. Fakat mâ.ıleket genç-lığiı etli bir iddia He ortaya atılan v.Bayrak», birinci sayısmc ı, 67 gencin bütün Ank^H* tesi öğrencileri adına konuşmak yrtkı^H bularak resmi makamlara öğretmcnlerSRı müracaatlar dâ bulunduğunu okuyunca, Ibu ierin doğrudar îoğm\a öğrencileri m bizler hakikat adına baz: noktalan Türk Halkovtfl önünde belirtmeyi bir «ev bildi' :
1 — öğı .'nenlerimizin Tuı j. • içliğini zehirli dikleri ve men lekrt. z arlı telkinin«:a bulundukları hakkında ileri sürülen iddialar tanTamm asılsız ve uydurmadır Y’llardır onların der«l**rir>i takip etmiş olan bizler. ıncak, b*.ı hususta yetkiyle söj söyliyebi lecek durumdayız. Bu iddiaların tam tersine biz on* lardan, olayları ve şartları ilim anlayışı ile değer-lendirmeyi. gerçeklerden korkmamay*. ilim ve haki-* (at uğrunca teragat ve cesaretle çalışmayı ve bu çalışmalarda hususî ve şahsı menfaatler üstünde daima
bir gençliğe yakış r şekildr-bütün meselelerde yalnız ı "*,“**l>—*“***^-| le (arar verip kendi irademizle hareket etmeyi öğren- | dîlr I
2 — Atatürk'ün, memleketin istikbalini emanet ettiği biz inkılâp gençliği bu öğrendiklerimizi, kendi
| ■.Jfflzihniyellcjiyle hoş görmeyen, dar ve karanlık gö- | ruşlü deı'gı ve guzete yazarlarının ve Türk gençliğinin MpAinBteinMnHiliğin'-rBizlerj^ lanasır^kı
erimizin
as.nında bazı darının da ka-tik. Demokra-laima olabilir, k gelişme saf-M. m.ıv.- nı >ı ırivctı.-ii ve ilim hür-Km(-v( *11105 »izleri bilhassa
K -- d.a =.--t *.—ofec-... fer. makamlar-* H. öğretmenlerimizi ilgi 1 d ir en bu me-a töz söylemeğe kendimizijyetkili sayma-tmek gibi cür‘-derg isinin Üniversi-kendinde aleyhinde öğretmen
anların ■asiliğine J
Binlcdıllcriıniziı^ Rnlıyaciflc il^Baçların faydalıyı kö anlay şlı ve
îinkân v fi be t bir Sakın tahrif edildiği iddia adilen sözler hakikat**! uygun olmasın?!.
Evet böyle düşünebiliriz. Böyle düşünmekten bizi hiç bir diktatörce müdahele men j edemez. Hatta tamamile a'ı- | «ine. itham ettiği kimselere müdafaa hakkı vermeyen diktatörce hareketler bizim böyle düşünmemize sebep olurlar. Bu da mudalyanın tersi vr bizlerirı yegane teselli medarımızd r.
I metot
I verebMtccğinı^^B^edccek. iyiyi v den zararlıdnB^^Bttiedecek kadı i gin g«f vatandâşlofl^B^aençliğe az oluyoı dı bizimAıanııniza telnHİafiplar boşun^Bzülmesinl^ jf— Üniversitede »Kiirsüleıi■ en ızaklaşt mar. fa uKenjcn öğı*Bh|^nl^ğP^ kendi ahaı, \ind________kili
l^^ve bu yetkiyi demokrat memeketlerin ilim âlemine d'-kabul ettiımiş değerli ilim adamlarıdır. Memleket ilminin sesim dünya ilim âlemine-duyurmakla mçmlc-kete ayrıca hizmet etmiş olan kimselerdir.
Atatürk’ün «Hayatta En Hakiki Mürşir llimdiı -şiarını benimsemiş olan Ankara Üniversitesi öğreact ı ler topluluğu arasında, -küçük bir azınlık tarafından da olsâ* ilim hürriyetini baltnlayıc bir teşebbüsün be* lirmesine ne kadar teessüf edilse azdır. Bu arkadaşla' unutmuş olacaklar ki. ilim hürriyeti, memleket davalarının ilim ziyniyeti ve metodu ile hür bir hava içinde halline doğru gidilmesi gerçek millet ve vatanseverli-| ğin ta kendisidir.
, kniar* Üniversitesi Dil ve Tnrih-Coğrafya
Fakültesinden ilişikte isimleri bulunun 108 öğrenci.
D. P. liler. Sualler soruluyor; izahat veriliyor... Bir müddet evvel de. baz: Üniversitelilere elbiselik kumaşlar, paltolar dağıtıldığını duymuştuk-
Yine yapılacak bir iş olsa gerek. Zira son zamanlarda Üniversitelilerin adından faydalanmak adet oldu. «Gençliğin saf ve temiz duyguları.» denildi mi akan sular duruyor. Fakat işin garibi şudur ki. İstanbul Üniversitesinden bir guru* bun Ankaraya gidip C. H. P. den falanla görüşmelerini, oradan çıkıp D. P. den filândan izahat almalarını daha bir hatta evvel: «Talebeye s.yasetle uğraşmak yaraşmaz: on-MU*pıanyıc. ucmhc iyi • meşgul olmalıdır.» diyen feaze-er büyük puntolu ha ı fl( rle ve kol kadar başlıklarla ilân e diJ alkışlıyorlar. Düny hali bu; sırtlarında yumurta küfesi k ya? I..
67 üniversitelinin hükümete mektubu
Üniversitelilere k; gösterilen resmî ve sıcâk aiâka-ı bir neticesi midir leyiz. Fakat. 67 Anka radı gençm - mektupla hükûmeı aş vurduklarını öğreniyoruz. Bu
mektupta diyorlar ki: işleri bakanm n komünist tahrikatı hakkındaki açıkla arı bir dereceye kadar bizlerin
endişelerimizi giderdi. (at «Yurt ve Dünya» ve «Adım*
lar» gibi komünist de :ri ç karmış olan kimseler, bugün
hâlâ Üniversite kürsül den ders vermektedirler. İçimiz
sızlıyor. Kökü dışarda n ve memleketimizi yabancı ellere teslim edecek bu i( in peşinde koşan kimselerin, ço'c
kısa bir zamanda faa ilerine son verilmesini saygılarla
rica eder, ellerinizder »eriz...
Allah afiyet ver . Olgun Üniversitelileri göldünüz
- rnü? o^icrfeL” versin !• >unl«ı «dîylo, »le v«....«.ı. £»«
kişidir. Ya mazallâh mektup Yüksek tahsil gençliğimiz adına gönderilmiş ols !..
Bu mektubun neı iden işe başlamalı bilmem? Eğri, hatalı tarafı bir değil . Bir kere bu delikanlılar «Yurt vc Dünya» ve «Adın dergilerini çkaranlann tekzip
yazılarını okumamış o azlar. Ulus'ta ve daha bir çok gazetelerde çıktı. Bu tel yaz.smda. iç işleri bakanının na-, sil tenakuzlara düştüğ paçık gösterildikten sonra. Ankara Üniversitesinden bı 7 gencin, kendi hocaları hakkında bu tarzda idafe-i kel. etmeleri hüsnü niyetle kabili telif değildir. Dahası var ı gençler mektuplarında malûm basma kalıp tekerlen .i. «kökü dışardan, «memleketimizi yabancılara tealin lecek ideal» gibi sözleri sıralamak tan ve («kökü dışarda dikleri idealin ne olduğunu vc itham ettikleri kimseler özleri ve yazılariyle bu ideal arasında bir münasebet ınup bulunmadığını göstermeden, sadece karşılarındaki! lekelemek istiyorlar. Bu biçareler-el öperek bitirdikleri mektupla alkı başında temiz va -tandaşlannı ne kadaı ksindirdiklerinin acaba farkında mıdırlar?..
Bas Bakanın deme.
IBa-bakan gazetec ler e görüştüler; bir de demeçte bu-.uill-uL... Bu suretle c ndik ki. Moskova konferansında bizi ilgilendiren mesel ir\ dr görüşülmesi muhtemedir ve bîr tetikte ve uvanığır Harp başladı, senelerce sürüp bitli. Biteli de bir hayli zaman oldu, biz hep ve hâlâ teticteyir Bakalım daha ne kadar sürecek?..
I meselelere gelince : Baş'bâkan muhtar seçimlerinden biitabıi ba İletmediler. Gazetecilerden, soıan da olmamı» . I f»kat,
hal
anımızın bugünden daha iyi ola*
H.. ,__RındâbolB K a. larda bulundular. Hele, memleketi gK ı.'ik h.« sapıldıktan, sonra bol miktarda
petrG da buluıy'cağı hMuşundaki sözleri herkesin kalbını i* :ahj«i!i ı □-> : yı .’.ü görmiyen evleri ve arada s ra-. j « ıra da anan : ağara kovuklarını bu sözler nura
‘•’/'-n :? OMl i-
ına mul
Hürriyet yulu arayanlara!
yorlar...
Aklınızın nurunda yürü • yün genç arkadaşlarım; Si • ze telkin edilen fikirleri ten* kilsiz kabul etmeyin; tahakkümün karşısında boyun eğ meyin ve ne zaman islemeci ğiniz, tasvip etmediğiniz şey leri sizin ad'nıza söylemek küstahlığında bulunanlar çıkana. tekzibinizi tokat gibi yüzlerine çarpın. .
Hüriyet mücadelesinin ilk merhalesi bucl\ır. M. A, A.
_________________________
Bbûkersitcli^fden mek V tuplar aldım. «Bir Ünirj versiteli gençle hasbıhal >M başltğnı taşıyan yazımı oku* muşlar. Söylediklerime işli rak ediyorlar. Düşünmeden hareket edenleri takbih ediyorlar.
Yalnız «Üniversitelilerimiz hüıİyetsizliğı duymuyorlar» demiş olmama gücenmişler. «Kim demiş hürriyetsizliğin ac sini duymadığımızı? Ne yapmamızı istiyoısunuz?» di
3.0.: 2
HÜR
Gazeteleri Okurken
Demokrasi lâfmış...
28 Şubat 947 tarihli «Cunı hüriyet» de Nadir ıNadi: Mil letlerarası münasebetlerde Demokrasi prensiplerinin değil. sadece menfaatin hüküm sürdüğünü anlattıktan sonra, sözü bizdeki Hürriyet mücadelesine getiriyor ve:
«Sakın kendimizi aldatmı-yalım: Moda olan demokra sinin sadece lâfıd r» diyor.
Bu satılarm fikirleri şüphe ile bulandırmak maksadıyla yazıldığı aşikârdır. Tevekkeli: «Dünyada faşizm hortluyor » demiyorlar. Zaten bizde faşizm asla yere serilmcmişti. İki senedir sadece bir az sinmişti. Şimdi tekrar baş kaldırıp konuşmağa başladı...
Gençliği kazanma siyaseti
Ahmet Emin Yalman 28 Şubat 947 tarihli Vatan’da bir başmakale döşenmiş: An karada D. P. merkezinde gördüğü Üniversiteli gençler müspet kanaatlerini kuvvet ' lendirmişler. Gençlerimizi şöyle olgun bulmuşmuş; böy le mes’uliyetli görmüşmüş: hele partiler üstünde rol oynamalarına — Tıpkı kendisi gibi — bayılmışmış...
Biz burada Üniversitelile -rimizin olgunluğu üzerinde söz söyleyecek değiliz.-Bizim durmak istediğimiz nokta başkadır. Şu son günlerde Partilerin güldüğü «gençliği kazanma» politikası içinde. Yalman'ın: «Bizim de tuzumuz bulunsun- demesi pek manalıdır. Malum ya. Cle-veland* dan döndü döneli Ahmet Emin yine Amerikan meddahlığına başladı. Amerikan sermayesi için durma -dan (• plasman» zemini hazır-Lyor. Poypohlarıyla gençliği bu davaya kazanmak istemiş olacak...
Fakat Ahmet Emin’in gay reli beyhudedir. Çünkü bütün milletle beraber, gençlik IC uyanıktır. Bizi İstiklâlimizden mahrum etmeğe mücer ola' cak «Sermaye- dalaverele rine karşı, O. dededen mev-rus hasaslığı ile karşı koyma roı bilir. Hele bu oyun 1919 senesinin, istiklâle ınanmı* yan «Vakit» başyazarının kaleminden çıkmış olursa...
Ingiltere bugün her zamankinden sağlamdır
Bu ad- taşıyan yazı bit Ingiliz gazetesinde ç kmış ta, türkçeye çevrilmiş sanırsınız. Hayır. Bu yazı 22 Şubat tarihli Ulusta çıkmıştır, yazan da Nihat Erimdir. Meğer biz bilmiyormuşuz: İn' gilterenin Yunanislandaki iş gal kuvvetlerini besliyeme-yip Ameıikadan borç iste' mesi, Ameiikaya petrol hissesi devretmesi. Türkiyeye iktisadi yar d mı ve askeri malzeme şevkini kesip bunları Amerikaya yüklemesi, ve nihayet Avrupa kıtasına dön miye doğru gitmesi, halt:» Orta doğudaki menfaatleri •
nin bazısından vazgeçmeğe hazırlanması, İmparatorlu ğun zayıflaması değil, aksine son derece kuvvetli olması demekmiş. Nihat Erim böyle buyuruyor. Türkiyeyı Ingilterenin peşine takanla • rın gerçekten bu mühim hâ' diseyi bizden saklamağa ib tiyaçları vardır. Ne çare ki. Lord Keynes bile Ingiliz İmparatorluğunun çökmekte olduğunu itiraf etmiştir. Bize göre, İmparatorluğu zayıf lıyan İngiltere, kendi adala rında gerçekten kuvvetlene • çektir. Ama, o zaman da İn giltere'nin menfaatleri Fran* sa ile, Sovyet Rusya ile daha sıkı münasebetler kurmağı icap ettirecektir. İngiltere bu yola gidiyor, emperyalist e-mellenen vaz geçmek zorun dadır. Nihat Erim bu acı hakikati öğrendiği zaman, bakalım buna ne kulp bula' »tak?
Çal m atan kim?..
3 Mart tarihli Son r fta Elem İzzet Benice s- lir demokrasi yolu kayc ettiğimiz terakkileri tiı.-. en ve bunu Inönünün iı- ı varl gına borçlu oldu-İ U.u söyledikten sonra i alefetin demokrasi ruhu r. ı nalesef kavrayamadığını v - çok feodal devirlerin na fi/ imalarına hâs bir ruh i-.*■■ sine sahip- olduklarını eşraflık çahmi» sattıkla-yazıyor.
jjelg-iki inda
iv
Gören allah için söylesin: aflık çalım :» satanlar
k.) . > Senelerin senesi dere-eri gibi saltanat süren' ■ni? Yoksa Hürriy etsiz -n boğuluyoruz; işler yü-iiyor; açlıktan, sefaletten anıyoruz, diyenler mi?
• • •
İÇ bir gazete, hiç ’ bir kitap, ve hiç | bir siyâsi lider Türk halkına ' son bir senelik demokrasi devrinin öğrettiği şeyleri öğ-retemezdL Türk halkı de' mokrası için giriştiği mücadeleden. kısa bir zamanda, uzun senelerin öğretemediği muazzam dersler siyaseten eskisine çok olgunlaşmıştı», si mücadelesinden şey elde edilememiş olsa bile bu dahi .bir kazançt r. Ve galiba yegâne kazancımız da bu derslerden ibarettir.
Son zamanlarda cereyan eden hâdiselerin vatandaşla rın kafalarında bıraktığı in -tibalar Türk siyasi tarihinin müteakip devirlerini tayin c decektir. Art k eski şartlar altında bir diktatoryânm devamına imkân yoktur. Tekrar böyle bir devir gelse bile yerinde eskisi kadar rahat oturamıyacak ve daha şiddetli tedbirlere baş vurma : mecburiyetinde 11 kalacaktı. Burgün artık 2 1 {temmuz seçimlerini aynı şaltlâr alt'nda ve aynı şekilde tekrarlama : mümkün değildir. Hal; Pa;’ tisinin malûm velbeylik leke İtrini rast gelenejkürerek hal’ kı aldâtması bira:- zordur.
Bu iftiralar it tik yanını o olmuştur; tutntmo.-. Hükümetin yeni vaadlfrrlr her h e. gi bir tedbir için halkın yar dım'nı temin eqnc:u im .Ansız 'bir hâle girn ’.ı> Halk artık kimin ne yaptığını ve ne için yaptığ nıj! kimin ken' dişi için çalıştığın) ve kimin kendisi için Çal şmadığını
*•
Ankara Mektubu
almış vc nazaran Demokra hiç bir
1 gayet iyi anlamağa başlıyor. ’ Halk hakkını almak için gi -1 riştiği mücadelede bunu biz ; zat tecrübesile anlamıştır. Demokrasi devri ’hâdisele rinden nazari olarak faydalanan yalnız halk kütlelerinden ibaret kalmamıştır. Muh telif partiler ve memleket »i yasetinde büyük bir rol oy nayan aydmlar da halkın siyâsî olgunluğu hakkında bir fikir edinmişler ve samimi demokratların yürümesi devam eden ’ yolu görmüşler-J dir. Bundan başka bu hâdiseler. üzerinde bir sürü mü* nakaşalar edilen Türkiyenin içtimai bünyesinin ortaya çıkmasına yardım etmiş, bu hususta yapılan indî tefsirleri bir miktar önlemiş ve bu suretle Türk halkının ve ay-d nlarının birleşeceği müşterek bir nazârî zemin hazırlamıştır.
Bugün artık yalnız oku ' muş aydınlar değil halk da bu şartlar altında demo ıra -si davasm n nasıl gerçekieşe-bileceğini __________________
Bütün bunlar demokrasi devrinin
hanesine .-taydedilebilirse de bu mücadelenin muvaffak ol mamasından doğân menfi neticeleri vardır. Son zaman larda bazı gazetelerde bazı bedbine yazılara rasgelme -ğe başlad’k. Bu yazılarda bir bezginlik. C. H. P. nin demokrasi davasının etrafını çevirdiği duvar karşısında bir şaşkınlık sezilmektedir.
Demokratik gelişmenin son zar nlarda takib ettiği seyir hakikaten insan: bıktır*»
--------------------------
cak ve bezdirecek bir yal al mıştır. Esasen hükümetin de demokrasi siyasetinde takîb ettiği gaye halkı bıktırmak, yıldırmak, ve onun bütün ü-mitlerini suya düşürmektir. Bu yeni şaşkml-k ve belginlik devrini açanlar C. H. P. nin ekmeğine yağ sürmektedirler.
Bugün için her samimi demokratın vazifesi halkın ı-çinde tutuşmuş olan hürriyet ateşini, her şeye rağmen, söndürmemektir. Eğer bu a teş tekrar sönecek olursa o-nu yeniden yakmak uzun bir zamanâ ihtiyaç gösterecektir. Her muvaffak olamıyan, uzun süren mücadelenin sonunda îherkesî istilâ eden hık kinlik ve yıig nlıkla mücade-:
enerjisine yeni bir kuvvet ve hız vermiş ve bu gibi yılgın aydınları uykularından ve bedbinliklerinden uyandır-mışt-r.
Sayın Mareşalin verdiği cevapta Türk tarihinde u-zun zamandanberi hasret kaı dığımız erkek sesini işittik. Cesur, namuslu, ve hiç bir şeyden korkmayan insanlarla dolu olan Türk tarihi Mareşalin şahsında yeniden canlanmakta ve bir müddet-tenberi bir çok hâdiselerin tesiri ile başı eğik olan Türk milletinin göğsünü iftihar ve ümitle kabartmaktadır.
Remzi GÜRTAN
anlamıştır.
müsbet neticeleri
ir etmek, hüriyet dav.ısının
'.virt.....
tiki)
ma|
Kara Kaplı Kitap
Emperyalizm insanlığın düşmanıdır
Ahmet Emin Yalman, Vr tan ın 26 Şubat sayısındaki yazış nda. her zamanki gibi sırtını Amerikaya dayayıp konuşuyor; Ingiliz liz mini, Sovyet' Hemperyaliz-mini kötülüyor. Emperyalizmi ÜSnmik düşmanlığ' sayı yor. Fransız, Hollanda impa Ç ratorluklarını da unutmuyor. -
Buraya kadar güzel, düşünüş B rjrkî Ç*MUU- -/Yum» /kjllcljfi A . nın^rmprfyaiist pinellerin-gelince, A^Sct Emmin nût -ku tutulu idare. Çil
•ı Orta Doğ!
■ Emniyet M
JaponyaHki eki müdaİMtfi^r. eki faaliy^ur, öseyine raSriçn
Adalarda yAİeşme, AlıffiL yadaki politika. frB lı
hayet Ingiliz imparatorluğunun mirama konma h»kk n-da gık diyemiyor. Demek ki, onca iki zâlimden biri sempatik olunca, yaptıklarının insanca olmayan vasıfları si' liniveriyor. Yani Amerika elinde olunca, en şeni hareketler bile derhal insani olu-ve.iyor. Aman yarabbi. bu muharrir ne kadar çok ak-I fikir ermiyecck şeyler düşünebiliyor?
■FLf^^^^^nmkâfat^pıye^rmİabakası ter*
° tip etti. Bir çok muharrirler musaba .aya i^tırnk eserler» lWtk&in*
den Necip Fazıl’ın «Sabır Taş » adlı eserini birinci saydı. Diğer bazı muharrirlerin eserlerini de rkinej, ü çüncü olarak kabul etti. Birinciye üç bin. İkinciye iki bin, üçüncüye üç bin lira mükâfat vaad olunmuştu.
Eserinin birinci olduğunu gazetelerde haber alan Necip Fazıl soluğu Ankaıada aldı. Üç bin lii'ay al-mak için alâkalılar nezdinde teşebbüste bulundu. Zavallı üç bin lirayı alamadığı gibi, bir çok masraflar da yaptı. Arkasına baka baka, geldiği yere döndü.
' B” l, — 1»L• **#4 — »nİFVtf» nnr* iti» «
heycu^Sabt f dı
hu(yştaki Jntrnatna^H meWb!-H.|.
buiL.
r
dülSa ..
mhBve milcı'afaa ( Hjgteti, (bj^mükâ
I -UU
“^kararlaştırmıştır^
Bu işin iç yüzü hakkında söylenenlere göre, jüıi ^-jficmbtir. Bu eseri vermek d, dirine bırak
mel bir rffijr hassıs İî İdare bulShrrıaktaW^^^.
||Yıllardanr'eri çıkardığı mecujipa
'a görüşür./- byîoBymı
(e mi*" ' içti.
lefet etrfc&aunüj kararlaştırmıştı?^
Bu haberi alan bazı kimseler: «—Can ın, müsabaka ba^ka, ncşıolunan bir mecmuada muhalif bir yol tutmuş olmak daha başka» demektedirler. Herkes ne derse desin. Keyfiyet, bu üç bin lirayı Necip Fazılın alamamış olmastdır. Bazıları da diyorlar ;i: — «•Büyük Doğu» mecmuasında yılla’cn dini mevzuatı nc«re çaİişm ş olan bir adama, lâyikliği prensip ola' rak kabul elmiş olan bir parti tarafından bu mükâfat verilemezdi ve verilmemelidir. Bu fikir bize daha doğru görünüyor.
Ama diyeceksiniz kt. C. H. P. hangi işinde bu kadar hns-.asiyet göstsrmişli' ki. burada bu hassnıi • yet» gösterivor?.. Bu da doğru. Partinin ideoloji mii* dafiiliğîni Pcyami Sefa yaptıktan sonra, piyes müsa-bakas nı N( -ip Fazıl niçin kazanmarın?..
ANKARALI
düı
mi»
Hj
ıdn C. H.
1 e r i l e. C. H. verilme .tertip ç
I > 1 , l I . I
i türlü râfhalardan ç-
li ve geçeceğini, t-
lâzımdır.
Nitekim hakikat |d« bu m rkezdedir. 1946 d«, başın demokrasi hr keti Türk halk nin tâ on dc un cu asrın sonundan beı giriş tiği hürriyet mücade . nin ancak yeni bir safh !ır. Fakat, eskilerin bir t arı değildir. 1946 da b; an hareketin en bariz va:' ır-tık hüriyet mücadelesi: bir
iki aydının malı- oh tan çıkmtş bulunması, el- mı-yetinin bütün’ halk kit tarafından kavranmış , ası, mücadelenin en ücra • ' '-dere kadar girmiş bulu asıdır.
Bundan evvelki ye',
inkilâpları İstanbuldan $ar
çıdamamış ve bu yüzde i bas tmlması gaye,t kolay üş-
tü. Halbuki içinde bı du-ğurnuz demokrasi hr- etinin kökleri o kadâr :1da olmayıp çok derinb tdir ve tesir sahası da çok niştir. Bundan dolay dır G bu sefer diktatoraya ge : mesi biraz güç olacaktır.
l ak.ıt bu. hiç bir zanian hükûıncty şiddetli teribirİe-ic ve daha karışık mu ra-manasına gelmez. Bilâkis hükümet hürriyet mücadelesmin ne kadar kuvvetli olduğunu ■'«JUUIİVC. !") ll'"|
a n Tgffla r m a k v||H j.v iğin rBr 5 t i rayt.yi önl| inek i(™k elindi
ve
Ikoki- ınîş o -I l-!.|.ıde ■
kıl
raz
J
■ Haftaya Gel,, e razıyız
U hafta bir okuyucumuzdan mektup Diyor ki:
Memulların» yarın demesinden biz altık sr etmiyoruz. İşimizin er
gel!» kâyet tesi güne kalmps na çoktan razıyız. Çünkü çok defa -haftaya gell», «Bir ay sonra gel!» diyorlar.
Aylıklara yapılan zamlardan dul ve yetimler daha yeni faydalanıyorlar. Geçen perşembe yetmiş nemle Fatih mal ne gittik: zamm' Evvelâ hademe:
beşlik an ' müdürlüğü* almak için.
— Hanım nafile beklemeyin; veznede parh yok de' di. İnanmadık. Müdüre çıktık. O da ayni şeyleri söyle* di ve:
— Haftaya perşembeye gelin dedi.
Neden parayı dağıtılacak ve yetecek ‘tadar almazlar. Maliye Vekâleti hesapsız kitapsız bir yer olmasa gerek. Fatih Mal Müdürlüğün -den aylık alacakların adedi, ve alacaklar! para malûmdur. Niçin vezne parasız kalır? Zaten elimize geçen üç buçuk kuruştur. Hasta ve yaşlı anamla, bir çok masraf ederek. Fatihe kâdar gitmiş' ken eli boş dönmek ve bir yafta be demek. . Görüyor sunuz ki «yarın gel», e çoktan razıyız.
yol-nalk
e -
ya*
Ikla
h
geleni beri hal
,u/ı akideler ktir.
ta kökleri inlere gitm««HL ve her safha ile beraber ni yeni tecrübeler kazanmak ta olan Türk halkının huri -yet mücadelesi Tiirkiyedc demokrasi kuruluncaya kadar sönmeden, nydınlar bu davada yılg nlık gösterseler .bile, devam edecektir. Çünkü halk demokrasi ve hüri -yet davasını benimsemiştir. Bu d h vatım vagâııe kuvveti de buradan gelmektedir.
Geçenlerde sayın Mareşalin verdiği cevap yavaş ya -va» sönmekte olan mücadele
bi -
y=-
Ne denir sayın okuyucu? Rahmetli Refik Saydam söyleneceği söyleyeli seneler geçtiği halde hep eski tas eski hamam. Haydi A dan Z ye kadar değiştirmek su dört sene içinde kabil olamadı. Fakat hiç değilse A dan baş" layıp C ye; haydi o da olâ -madı B ye: kadar bir değişik kil ve temizlik yap Isaydı... Biliyorum siz diyeceksiniz ki: «B» den vaz geçtik: «A» ııın değişmesine razıyız. Hep razıyız.
KANUNCU
★ ★
V
HÜR
S.yf.: 3
Kültür ve Sanat Hareketleri
taı—________________ —
Yeni Şiir ve Sosyal meseleler
1
Sosyal mes'elelerden söz açmağa uğraşma şiirimiz için yeni bir geliş me kaynağı olacaktır. Şiire cesaretle bakmasını bilen bütün yeni Türk . ! sesleniyoruz. Kollarımızı sıvayalım.
şairlerine
İR
lar
takım sanatçi-vardtr ki hayat kavgasının en civcivli noktasında göz açtıklar , yetiştik leri için ister istemez sanat -rında da bu kavgayı güder’ ler. Bunlar faydasız bir güzelliğe inandırmanın, al «tırmanın hemen hemen imkânı yoktur.
öyle sanatçılar da vardır ki. ^güzelliğin, güzellikten ay n bir gayesi olabileceğini a-kllarına sığdıramazlar. Bu i-•:inci çeşit sanatçılar arasından meselâ bir şaire, şiirin ne biçim bir şey olduğunu şoracak olursanız, size şiirin bir kelime sanatı olduğunu, bütün hünerin güzel söyleme de, güzel bir bütün kurabilmede toplandığ nı söyliyc-çektir. Belki de Alain’in bir cümlesini tekrarlayarak di -yeccktir ki:
— Sanat bir düşünüş tarz-değil, bir yapış tarzıdır.
Bana kalırsa bu cevabın doğru bir tarafı vardır. Hem yani ş da oba şaire, bu sözlerinin yanlış olduğunu söylemek onu büsbütün çileden çıkarmaktan, küstürmekten başka işe yaramaz.
Amâ şaire bu suali soran adama da susup yüz geri etmek yaraşmaz. Şaire demeli ki:
— Mademki iş güzel söy lemekte. kelimeleri güzel bir çekil kurmak amacile us talıkla istif etmekte, madem ki bütün mesele söylenende değil, söyleyiş tarzında, öyle ise ha aşktan bahsetmiş -sin, ha hüriyetten: ha yanlız lıktan bahsetmişsin, ha adaletsizlikten, haksizi ktan; ha »ç macerandan bahsetmişsin, ha büyük yığınların macera* sandan.
Bu şair eğer aklı başında bir adamsa:
— Doğru aradâ fark yok diye cevap verecektir. Güzel söyle de ne söylersen söyle.
Ama bu çeşit şairlerin hep
l
si bu kadar uysal değildir, içlerinden, söylenecek şeyi, bu söylenir, bu söylenmez di ye ikiye ay racaklar da çıkacaktır.
Bir büyük gerçekler dâvâ rı var. hani şu insan oğlu yer yüzünde durdukça değişme yen gerçekler, aşk gibi, ö-lüm gibi, her çağda ayni ka lan. insanı daima heyecan -landıran konular. Şair bize:
— Sanatçı-ancak bunlardan bahşederse dayanıklı o -lur, za:nan-n yıpratıcı tesir ne kar kor. diyebilir. Ama bizim de b; cevabı hemen suya düşürmek mizdedir.
Öy! sânıyorum ki açlığı:. yüri> e 11 r>, saadete ulaşma uğ:x. . ki sürekli çırpınma-n n, ganin da aşk kadar,
ölür: k '.dhr, hiç olmazsa bun lar ... iar değişmiyen, ayni kalan kır tarafı vardır.
T cası, bu şairle de pek
âlâ şabiliriz. Yalnız bir
nok ar. Her hangi bir me
mes ı bir şair için ele alıp
söyl ermek o kadar kolay b iş değildir. Bütün örn]
rün(■' jktan. yalnızlıktan, ö-
lüm ir bahsetmiş bir şairin bire- ire sosyal dediğimiz
mes (:rden söz açması o
kad :olay olmaz. Bu mese
le!e:in güzellikte [güzellikten baş a !>ir gaye aramayan şai rin »tile uzlaşmayan, hat
tâ l ınatâ aykırı düşen bir
çok afları olabilir.
Mc ela sosyal meselelerden açılması bazen belagat yebilir, daha erkek,
dal -i: bir se», ayr bir c-da. ı bir zevk gerektirebi-
lir.
Halbuki, şair, Verlainc'-uyup jelâğatin çoklan boynum) koparmış, Eluard’a u yup ahengi, musikîyi bir vana bırakmış, sadece göz için $iir yazmağa başlamıştır. A-ma ne zararı var. şiir çitin bir del ' ililiriz bi[ raşt rn
Geçenlerde Fuat Köprülünün bir yazsı çıktı, kuvvet gazetesinde çıkan bu yazıyı. Kuvvet gazetesini göremediğimiz için. Vatan gaze' leşinden o :uduk. Üzerinde durulması, hem de ehemmiyetle durulması [şerçken r bir yaz- idi. Ama hemen he men hiç kimsenin gözüne i lişmedi. Yalnız Son Posta da Ahmet Hamdı Başarın güzel bir mektubunu oku duk. o kadar. Böyle bir hâdiseyi susarak, yahut da «Ha Hain diyerek geçiştirmenin kabil olamıyacağıni düşündüğümüz için bu bahis te biz de bir kaç lâf edelim, dedik.
Sayın profesör, sözü, liselerde okutulan Türkçe ki’ I laplarından açm ş. Bu kitap- ı ların gençlere fena şeyler öğ I rettiğinden dem vuruyor. I • şin. bir edebiyat tarafı var. | bir de politika tarafı. Fuat ı Körülü edebiyat tarafı üze > rinde fazla durmuyor. O ci- ; heti kötü, berbat, iptidai fa* lân gibi doğmatiquc. baştan | sa k^iıâ h-, Jıallettik |
ten sonra politikaya ---oyor. Bu kitaplara koydukları •.
r
zılar Türk idaresinin adaleti-
ni. medeniyetimizin yüksekli
ğini, dinin büyüklüğ ünü an -
latacak yerde bir tak ım meni
leket derdlerini deş iyotmuş.
Bir mahkûmun hây ’atndan.
Biz sosyal mese İçlerden
Çaptığı gibi, di ■“a, kısaca:
hlİNYADAN---
E__HABERLER
söz açmağa uğraşma; rimiz için yeni bir kaynağı olacağına, tırmalar sayesinde y..........
lelef yapılabileceğim lik gönlümüzce itib > miyen yeni şiirin ha diı büyük bir rağbet i. . . cağına inan yoruz.
Yakından tanıdığımız biı |_____
iki şair şimdiden bu çetin, ı ,kU,n ’ çetin olduğu kadar Ha «r «a- 1 Tiirk a ir için zevkli dencuı^t o...v mi? bulunuyor, önce kendi !fta|z(“~ rfî. rf r.Cı rCalKrO kenaı zcvk çevreleri ıçııuiv başlıyan bu denemenin, şahsiyetlerini de top yekûn de I ğiştirme.ri ihtimali vard r.
hapishanelerin pisliğinden, , elbise kuponunu satıp çocuğuna ilâç alan memurun sefaletinden bahsediyormuş. Bunları gençlere okutmak bir nevi solcu propagandası yapmak demekmiş.
Meseleyi her şeyden ev -vel bir edebiyat meselesi ola
rak ele almak lâzımdı. Ama 1 mademki s&yın profesör o tarafa yanaşmamış -çünkü ' yanaşsa iş daha bir sarpa sa lacak-'Biz ıe geçelim. Sarece politika taraf nı düşünelim. Böyle bir söz söyliyebilmek için iki ihtimal vardır. Profesör yh memleketimizin bu türlü deıdleri olmadığını san makta, yahut ta bu derdlerin gençlere duyurulmamağı lâ ■ zina geldiğine inanmaktadır. Birincisi olamaz: çünkü men sup olduğu siyasî parti halkı bu türlü derdlerden kurtarmak için kurulmuş bir parti, hiç değilse öyle olduğunu söyliyen bir partidir. Şu halde ikinci ihtimal doğru. Yani derdlerimizi gençler bilmesin. Ama niçin, diyeceksiniz. Çünkü :ncmie;et meseleleri üzerinde düşünmek herkesin han ı değildir. Bu. ancak. Fuat Köprülü gibi yüksek şah .-etlere verilmiş
T>ir imtiyazdı®-,.®
Biz. Den.okrat Partiyi hü rİyet müc a deresine çıkmış parti olarak tanıyoruz. Acaba Fuat Köprülü bu söz lerinin hiiriyci fikrile taban Ntbana zıd d iiflnhfcelerin ifade si olduğunu 'fark etmiyor mu ?..
Sayın pı( fesörün devirdi ği çam küçük değildir. Bu günkü Türk gençliği yar'nkt Türk milletidir. Onları gözleri bağlı koyunlar gibi yetiş ti-mek milleti ölüme mah -um cııncK demektir. Bir ------avdım bövle bir şey is" ^^mnçz^Üsteh^Bhalkı kalkındırma, refaha ula?t*rma.
Marshall iki Çinden de memnun değil
Birleşik Amerikanın yeni d ş işleri bakanı ıgeneral Mar shall Çin meselelerine vukufu ile tanınmıştır. Bu kere Çinden avdetinde hükümete verdiği raporda hem Chiang Kai-Shek hükümetini, hem de komünistleri tenkide şayan görmüş.
Komünistleri neden ten" kit ettiğini anlamak için çok düşünmeğe lüzum yok. Fa -kat Amerikanın sadık dostu Chiang Kai - Sheki niçin tenkit ettiğini anlamak doğrusu kolay değildir. Sadık dostlar da artık kendi yâğlarile kav rulmak istemiş olmas-nlar...
Aynaya Oâkmışu gtbi
İ.-r-anyada bulunan Tc(i Allan adındaki bir Ameri! zo.teci Franko'nun adi-Cuesta ile bir mülâ!
>aPnı'ğ-,
Al um — İspanyada Bn Kdüai siyası mahkûm var
Cuesth — İspanyada si; sı mahkûm yoktur.
Allan — Ben 50000 100000 arasında zannedj} dum.
Cuesta — Söylediğim bi ispanyada siyasî mahk yoktur. Sadece hârp suçlı n var. Bunlar eski halk c heri mensuplardır. Bilin; gibi bu teşekkül kanun d
ka-iye tat
ıe
a-
ile
R>-lûm
e.!.’'!
I : dır. Binaenaleyh mensup harp mücrimidirler. Bun] rın yekûnu da 61 I6dır.' Allan O kadarcık r Cuesta — 30000 kiş ■ serbest bıraktırdım. Yeri, ne 40000 kişi alındı ar bunlar harp suçlusu bile ğil. Bunlar alelade ca niteldir; yani, komünistdirle Bu satırları okuyunca
san aynaya bakmış gibi oluyor.
Cteevland'a davet edilen yabancı delegelerin ittifak ettikleri notta
>• Timc i mecmuasının Cle veland da tertip İttiği konfe-ranst’a. yabanc- delegeleı: Amerikanın Dünya liderliği rolünü elden bırakmaması noktamda ittifak etmişler...
Amerikalılar bu konferan sı dünyanın istediğini öğrenmek için toplam alardı. Top lantıya verdikleri irim bunu açıkça gösteriye.: « Dünya ne istiyor? » Biz re yapacağız...»
Koca Amerika kendi seçip davet ettiği delegelerin arzularından dünyanın ne istediğini öğrenmiş bulunuyor. Şimdi sıra bu isteği yerine getirmeğe gelmiştir.
Amerika demek at bir memlekettir. Mademki, dün ya onun liderliğini istiyor, çarnaçar liderlik vazifesinin mesuliyetini omuzlar na yüklenecektir.
Amil siz diyeceksiniz kt: ıı kendilerinin seçip davet le tikleri bu on bir kişiye, dün* ya adına konuşmak yakkmı tim vermiş,,.» Orasını sizin, benim gibi konferansa davet li olmayanlar düşünsün.
Byrnes’in sözleri
Ayni Clcvelfind konferan sında Byrnes de şöyle bir hi tabede bulunmuştur:
« Dünyan n bize verdiği liderliği muhafaza edeceğiz. Ve ister »veto» lu, ister »ve to» suz olsun, kuvvet kulla -nılmasına asla müsaade etmi yeceğiz. Anchk hakkı ve ka nunu müdafaa etmek için kuvvete baş vuracağız.»
İnsan düşünüyor: Birle ’ •ik Amerikanın Birleşmiş milletler nezdinde'ti sözcüsü: ı( Konsey kabul etmese-He biz Pasifikteki adalardan çıkm yacağız» derken, Hak ve Kanun adına mı konuşu • yor? Ha': ve Kanun ya Birleşmiş milletlerin taralındadır: yahut Birleşik Amerika* nın ..
Fakat her halde Pasifikteki adalar n aciz sakinleri tabında olmasa gerek...
Basın hüıiyeti. fikir riyeti için bar bar bağ; bir partinin. Halk Partisi kûmetlerini hüriyeti zin, ruçland'ian I !>•. par!inin bu mühim a®mı. yazısının .«onunda, bu işin t kibini lçi»leri bakanlığına ha vale etmiş.
Eğilim işlerimizi de poli se, yahut jandarmaya dev* re isek bari... |
| adamı olursa...
Bilmem ki anlıyorlar m ’
Bu işe bir gaf demekle ne ı kadar insaflı, ne kadar nazik I davranıyorum! Yoksa o ya- | zıyı en aşağıdan bir irtica be- [ yannamesi saymak, bir gerilik, bir softalık, bir yobazl'k | hâ mi
Şiire cesaretle bakması- | nı bilen bütün yem Türk «a I irlerine sesleniyorum: Bu skimiz için kaçırılma kadar büyük ve güzel I İ£- Koll^uyui. >-vamuiıyu i
'yTt»y Jp
[•»i !-MW* I LU
andırmak, j
Ali Osman Çimen, düşünceye daldığı lerinin arasında bıyıklarını çiğnedi, hesap etti, .onr
Olmaz! dedi.
Bu sefer Palabıyık ısrarla ve inandırıcı bir dili başladı:
— Neden olmazmış? Beni beğenmedin mı yok hazır param var. Günlük kazancım da yolundu-. Öyle; mazmış? Sonra düşün bir-kere: Ben elliyi aştım gayrı, şurada hepsi hepsi birkaç senelik ömrüm kaldı demektir. Halbuki Bahriye şimdi on yedisinde, önünde yaşayac«»« daha bh çok sencai vur. öldüm müydü her şeyim ona kalacak. Eğer genç koca istiyorsa, öylesini de ben öldükten sonra bulur. Hem o zaman istediğinden âlâsını bulur. Başında böyle bir evi, cebinde de bol parası olduktan sonra!., öyle değil mi ya?..
Ie konuşma ğ®
Palnbfl
ılsnfir kaj
mL Bahı^Bsj •'■'Jr’f
«m
Cevdet Kudret SOLOK
— Daha ne düşünüyorsun yahu? Bir defa, ben Rukiyc için bin lira isliyorum, halbuki sen Bahriye’ye yedi yüz istiyorsun, öyle değil mi? Aslım ararsan, bu işte sen değil, ben zararlıyım. Üç yüz lira az para ını? Ama arkadaş lirasında bunun ne ehemmiyeti var! Beş aşağı, on yukarı. Adam sen de! Ben o kadar ince hesap yapan insanlardan değilim.
— İyi diyorsun ama, senin kızı ben kendime almıyorum ki!.
- Hana! Bak ben orasına karışmam! İster kendine al, isler başkasına ver, orası senin bileceğin iş. Ben kiminle konuşuyorsam onu bilirim, başkasını tanımam. Sonra şunu da düşün ki, bana ge-
lecek kadın evde oturur, öyle her gün sabahtan akşama kadar fabrikada, şurada burada çalışmaz: ivin hanımı olur, rahat eder, toplanır. Hem de belediye nikâhı yapacağım ha! öyle imam nikâhı filân değil. Bizde çürük iş yok! Öldüm müydü, karım hemen mirasıma konmalı; sonradan kavga gürültü filan olmamalı. Ru-kiye'yi de öyle veririm; onun da çalıştırılmasına razı değilim, ben kızımı nazlı büyüttüm; onu alacak adam, eğer evde oturup bakacağına söz veriyorsa çıksın karşıma. Yoksa vermem!
Demindenbcri kafasının içinde bir hal çaresi ariyan Ali Osman Çimen, nihayet, aradığım bulmuş gibi, birdenbire kalktı:
Hele bizimkilerle bir görüşeyim, dedi.
anlaşmış oldukları mânasına aldı, yumuşak bîr sesle:
rum. dedi. Kız her gün çalışıyor, • u ı nedir? Gelecek pazar tıen ona şöyle
b-.ı da ı\ı flOk-nı
'^ra; öteİM i. -m, t .(■, yemiş lân götüreyim; yesin de, biraz top-I -nsuı o zam; adar da s.jn düşünmüş olursun! Haydi güld â® -
Ali Ospıan Çimen eve dm düğünde vakit Öğleyi bulmuştu. Yemekten sonra baba oğul, hiç kimseye bir şey söylemeden, evden çıktımı. Kil« Üugıu iuiuiUfci: haşladılar Konuştııklaımın başkaları tarafından duyıılınıyııcağına »nivondikleri zaman, delikanlı sordu:
Ne haller?
İhtiyar adam bir Inşın üstüne oturdu, yumuşak kabartılarla ufka kadar uzanan lx»s toprağa kayıtsızca bakarak:
Olmuyor.
Dedi, öbürü hemen atıldı:
Neden? Parasiyle değil mi? Para islemiyor mu? Hayır, Hayriye'yi istiyor.
Sustular. Sonra, delikanlı yine sordu:
— Peki, sen ne dedin?
Ben buraya kız verniğe değil, kız almağa geldim, dedim. Versen ne çıkar sanki?
lA
(Devamı var)
r
Amerika mecburi
askerliği kaldırıyor
Ka*kju\ Trunıun kongreye Könder-dUi bir mmajda 31 Mürit* »omı ere-
cek «Ua/ı mecburi askerlik kanunu-
nun uratUttDUUasını Utcmiştlr.
Kura, deniş ve hava ordusunun
mevcudu iki rolljMn kadar olacak vo
rdnUllÜlarle doldurulacaktır:
J
HUR
CUMARTESİLERİ ÇIKAR HAFTALIK SİYASİ GAZETE
r
Fiyatı: 10 kuruttur
ABONE ŞARTLARI:
Seneliği : 500 kuruş
Altı aylığı: 250 kuruş
Üç aylığı; 125 kuru?
İlan: (Başlık kenarı) 20 lira
FİKRÎ HÜR « İRFANI HÜR * VİCDANI HÜR
Orta Şark Efendi değiştiriyor
Mehmef-Ali AYBAR
OSKOVA konferansına tekaddüm eden şu günlerde fevklâde büyk ehemmiyette bir hâdise oldu. Gelen haberlere gö-re. Birleşik Amerikanın Yakın Şarkta İrigikcreyi istih lâf etmesi için görüşmeler yapılmaktadır.
Hattâ Amerika ayanın -dan bir zat lngilterenin Is -koçya, Gal ve İrlanda ile bir likte Birleşik Amerika Fede rasy onuna iltihak etmesini teklif etmiştir.
lngilterenin imparatorluk siyasetinde karşılaştığı güç ' lü :1er, I- »• c'istaı dan ve Mı -sırdan çekilmeği kabul etmiş ı v; Filistin işinde aczi-ı:* .er ı . ederek meseleyi Birleşim»; Milletlere havale kararını vermiş bulunma* . bu «on habere eklenecek o-lursa İngiiterenin imparatorlu': siyasetinde bir gerileme ve çözülme olduğu meydanı çıkar.
Halbuki bundan bit*-kaç gün evvel çıkan «Ulus» gaze t esinde Prof. Nihat Erimin, »Ingiltere Bugün Her zaman kinden sağlamdır, » başlıklı bir baş yazış nı okuduk.
mayrp hâlâ tahakküm politikası gütmektedir. Ve Türki -yeyi bu oyunda kullanmak i.* temekte veya kullanmakta -’ dır. Türkiye hiç kimseye bağ
1' olmayan müstakil bir poli tika gütmelidir.
Bu görüsün, ne kadar ba-sit ve zavallı bir politika anlat â yol açacağı meydi da » ■
I ekiyenin. cvlâtlaun ka ayasına, elde ettiği i tik A her ne pahasına olu olsun muhafaza edelim d m- mi, yoksa ince siyahı ar yapıyoruz diye bu i İngiliz emellerine â-ı nenin mi «zavallı bir a anlayışı» olduğunu ketini seven her Tür* olayca Anlayacağına e-
m» r. in
hesapl|j ıstı fa
poiitil
nv kü m
::ı
hat Erimin «basit» vej illi» lıkla vasflandırdı-; «Moskova radyosu ağ-, konuştuklarını söyle -mselerin, l.âkikatı gör*
...
gl
71
di.
m Iduklar' bu gün tebey-
yi miştir. lngilterenin Ya
kı
m.
Hata etmek insanlık halıdır. Fakat hükümetin sözcü lüğünü eden bir gazete ba$ yazarının, hâdiselerin üç gün sonraki inkişafını tahmin e -demiyecek '-adar aldanması veyahut okuyucularını aldat-m₺ğa çalışması eşine nadi -ren tesadüf edilen bir gaflet numunesidir. Bu makalede, imprt.atorluk siyasetinde lngilterenin gösterdiği yeni şartla) a intibak kabiliyeti ö viildükten ve İmparatorlu ğun bugün her zamandan daha «ağlâm olduğu iddia edildikten sonra, »öz Irğilte-renin Türkiye halkmdak-politikasına getiriliyor ve deniyor ki:
vBu arada, batit görüş lüle:in yântnda, muayyen bir hedef güdenler de. Inkiltere yi çürük göstermeğe gayret ediyorlar. Bu gayretleri harayanlar orasında Moskova radyosu ve seslerini ondan a leord eden radyolar gelmektedir. Memleketimizde liberal geçinenler ile kızıla ka çanlar da aynı taktiği kulla.ı maktadrlar.
Bunların iddialarına göre Ingiltere imparatorluğu gaflet içindedir. Her yantndan parça parça dökülmeğe başlamıştır. Bu haline hiç bak ’
Dört Büyüklerden herbirinin Moskovada istiyecekleri Moskova Konferansı
iki gün sonra Moskova konferansı başlamış bulunacaktır. Şimdiye kadar büyük devletlerin hallettikleri sulh meseleleri Moskovada karşılaşacakları meselelere nispetle pek basit kalır. Şimdiye kadarki konferanslarda Almanya meselesi en sonraya bırakılmış, diğer meseleler üzerinde de anlaşmaya mani olur korkusu ile bu mesele daima en son-raya bırak™,t,r.
Harpten sonraki Almanyanm muvakkat durumu Post dam konferansında kararlaşmıştı. Bu anlaşma mucibince Almanya dört bölgeye ayrılara : her bölge büyük '’evlclleı-den birinin idaresine verildi. Büyük devletlerden her biri sulh konferans! başlayıncaya kadar kendi bölgelerinde na-zi faaliyetlerine nihayet verecek, askerlikten tecrit edece';, o bölge halkının iktisadi ve siyasî hayatlar nı idare edeceklerdi.
Potsdamdanbcıi geçen müddet zarfında büyük devlet loWcı^ıc^bir^jCndi bölgelerinde bir takın^Uskilâlla^çu^ dular. tecrübelere edindiler ve istikbaldi Almanyaya teklif edilmesi lâzımğöen sulh şartları üzerin ıs kendilerine göre bir takım fikiı1 r edindiler. Şimdi Moskova konferasm* da bu tecrübelerin neticeleri uörüler :• ti-.p »■
Geçen bir M- e ıçindr hrı kendi müstakbel
maksadına göre I endi bölgesin (• bir t kim emri vakiler vücude getirmeğe -alıştı. Rusiar nazi/n temizlediler, harp işine yarayan SMayiin hemen hepsini sökiip taşıdılar, siya-ai partilerin teşekkülüne imk uı vrrni'-kle beraber bunlar.ıı Sosyal demokrat e K«^ş»ünist birliği h - nde bir müşterek cephe halinde »leşrneh•:mi temine çalıştın^ Toprağı halka dağıttılar ve kar.ayii millileştirdiler. H
Ingiliz ve A : - kaiılaı ise nazizmin temizlenmesine
ehemmiyet vernu- iler Bilâkis dahiVr .pılacak tc-kilât n başına eMeriyeth nazileri getirdiler. -.ndi bölgelerinin sanayiini kalkınd nak için bunların büyint Amerikan sermaye sahiplerine eçın-.sini temine çalıştılar. Diğer bir tâbir ile hususi aajıayiin yeniden cardan: aşna ehemmiyet, verdiler. Halkı b lemek için ' ülliyr-t! ikrarda masraflara katlandılar. İp*-ilterr nihayet bu masrafların alt ndan kal kamıyarak kendi jesinin M. Igesilc birleşme-
sine muvafakat e:1
Siyasi partilerden *e daha «ziyade sosyalist ve sağcı partilerin kux veT‘Tîr:T^^^^^^enen?nTÎv-'’—\-'-”dliler.
Anglo-Amerrkan ve Sovyet görüşü
Potsdam ânlaşmasıntn bu tatbik şekli Almanyanm müstakbel şekil ve rejimi hakkında iki bariz görüşün meydana gelmesine sebep oldu. Filvaki Almanyanm tecavüzüne uğramış diğer milletlerin de Almanya ha'&ın-da istekleri ve plânlan vardır. Meselât ikide bil* Alman istilâs na uğrayan Belçika bazı hudut tashihleri yapılmasını. Ruhr havzasından kend'sine de istifade hakkı verilmesini istemektedir. 1 follar. Ja. hattâ Lüksen * urg bile tazminat talcbindedir. Fa'.at .Almanya hakkında belli başlı iki plân vardır. Biri vyet plânı, diğeri A > - Amerikan plânıdtr. Bunların
mda bir de Fransız üşü vardır ki. o da ayr ca müna-
ka ta mevzuu olmağa r.
Fransa ne istiyor?
.Almanyaya veril» >şekil ile birinci derecede ilgili n devlet hiç şüphe* Fransadır. Yanın asırdanberi üç
a Alman istilâsı gö ş olan bu memleket, bası ucundaki bu belânın artı’a defa olarak tamamen ortadan
kalkması için hepsinde ıha sert ve daha insafsız olmak* ta haklıdır.
Fransa Almanyayı ıf düşüınıek ve bir daha bir tehlike olarak baş.nı kak asma imkân vermemek için bu
memleketin tamamen i rlikten tecridini, nazizmin temizlenmesini. Alman sana in üçüncü dereceye indirilmesini
ve bu sanayiin temelini kil eden Ruhr havzasının Almanyaya bırakılmamasını mektedir.
Fransanın bu gÖrı daha ziyade Rusyan n görüşüne
yakın olduğu için. Jngi - onunla »on dakikada bir ittifak
muahedesi imza edere’ >u Alman tehlikesine karşı sigor-
ta etmek ihtiyacını du ıştur.
Sovyetler ne istiyorlar?
Alman militarizmi n Fransa kadar ıstırap çekmiş olan Rusya da Alman? ı karşı insafsızbkta Fransızlardan geri kalmaz. Çünkü on için Alman demek harabe, sefa
let ve felâket demekti lele nazizmi Rusiar için korkunç
bir kâbus halini almıştı manya hakkındaki göl ve Amerikal'lar Faşizn lirler. Fakat Rusiar iç: olmak isterler. Be n.azi tahammül edemediler.
Artık intikbal için ortadan kaldırmak için sına taraftardırlar.
Rusların bu nokt? rar edecekleri, fakat b ları muhtemeldir.
ı ırkdan çekilmesi ve Yj
in ve Türk iyeye karşı i fi taahhütleri Birleşik
i’caya devre kalkınman: imparatorluğunun«paı' rça» döküldüğüne ve mik zorluklar içinde! dığına inkâr götürmez i delil olsa gere’:.
u»" ıı Nihat Erimi ve P. nin İngiltcreâeıı | uman zimar. ’nrTarS * ıtalatile baş baş» b raka ■ ı Siz geçelim Birleşik (A Yakın Şarka yeı çmesi meselesine:
C m ha
ra
m
le
H
a? İteri birer üa haline gctiı
mesi pek az muhtemeldir. ■Senm- -efe - w —
ki. Yakın Şark ingille:eye
A-l *4-‘yn«c,(, Birleşik Amictmc^i-rer*| Ç»n daha az. ehemmiyetlidir.
Bugün açtğa .vurulan bu kühim hâdise aylarca
tur | ierhJresidir J
İz dokuz a Lrabistanda umpanyalat rini Ameri hnyalar. na aşlar. Dr
Jfogilterenîn
rr b rr. k-A ’« lc.
p.ı b.ı
evvel ■
«on i
se
! hareketi: ı _
■vvel İran ve 1
Ingiliz petr^H ı hisse M-njH petrol retmeleli iJ€| > zamandı malardaki men finallerini koruyacak s&ğlam bir İMtnuyu muhl«*v olduğu anlatıl'.yordu.
Demek ki, bütün Yakın Şarkin yeni efendisj, bundan böyle Birleşik Amerika olacaktır. Bu değişikliğin insan lığın atisi için hayırlı olabileceğine ve şimdiden vaziyette nisbi bir salâh görüleceğine inananlardan /. Çünkü, şa yet bir üçüncü dünya harbini, kendisi hazıi lamıyoraa. Birle |
hıun için Rusya nin müstakbel Al’ biraz sert ve çetindir, lngilizler artık ölmü? olduğuna kani olabi-anaat
i karşı
yetmez. Onar buna emin müsamaha gösterilmesine
nazi ve Alman tehlikesini
buun^r ^m^îr’h
Ciirk «an'at dünvası ■ buyuK !•:: ıııkr.umi kai-
mi? tarzına rağmen takli-
Yakın Şark bilindiği gibi lngilterenin Hindiatana ve laki ülkelerine gi , w. ÜTerindcGir[)cnıch Rr 1c-
tan JBdilik vida
1 a n ac a k -■
ürürü ^yasciui?e.
erinej anca'
den yol ürer oluyor
Yakın Şa$ nız iki İsa tır. Bu sö
Birleşik e İtk prensi millet içi
f*l inanmış ı’:1’,; umhuriyS ı k-ldıl
tatbik ^^fl^ilir ve ergeç terk edilmeğe mah kûmdur.
lngilterenin yerini birleşi': Amerikamn alınası, Yakın Şark Milletlerinin istiklâle bi raz daha yaklaştıracak, çetin mücadelelerini birâzict': ol • sun kolaylaştıracak», r. Ama her halde, ehveni şer olduğu için tutar göründüğümüz bu istilâcı siyaset, Amerika tarihinin altın yaz lı sah i f elerin * den birisi olmıyacaktır.
j-
de kaçmıyan ve icat etme sini bilen bir san’atkârdı. Ağaçları ve hayvanlarıyla bütün • tabiat insanların ortak ett«esi; e ı hHli bizl^|-e uydu ması Cent'l Nadirin simlerin - babayani sempati klg veril ne yazıl® ki. şu nelerin Hu riyet m lcsindc^Epmal N nur: ıfdpfrraST’bi dan beklediğimiz işi gör* uıtdı. -Lku* bit-atuhls £.. H. P. nin fikirlerine tercüman bile ojdu: «Amca Bey’dcn gayri hiç bir karikatürünün mes uliyetini taşmam. Mevzu’u verirler; ben ben çizerinin demi? olması cidden acıdır. Halbuki Cemal Nadir bu mücadelede neler yapmaz. ne roller oynaya"
i mazdı...
türlü
vyetîer radikal tedbirler alınma-
üzerinde son dereceye kadar îs-noktalarda uzlaşmaya yanaşma-
Ameri ahların istepilderi
n görüşü birbirine çok yakın olların görüşünü tahlil etmek ye" nin müstakil veya muhtar küçük jonra bu devletler arasında fede-taraftardnlar. Nkziçmin tnsfiye-
irdi-
o-
Ingiltere ile AmBikm duğu için yâlnız Ameri ıal: ter. Ameriknhlar .Almanya! devletlere ayrılmasına ve a ratif bir rejim kurumasına^
>ı işinde Huşlar kadar n:utam«hasız değildirler. Alman sa* na^ujıind^ha ger k e ndlBftnd ilerini
Ruha- 'havzasının k
tara fdıHkeğildirle
, ağır binHü: sanayiinuBrıüsi layi halinşe n
ıkişaf imkânına mazhar olarak etmelerini tercih etmektedirler, ta Rusya yı iştiıak ettirmeğe pek Azmnvat mrselesinde Almanyaya vûl.i(:ıiı-nc~ e şiddetle muhaliftirler. Alman
■etine gelince; bunun husuaî sa-Jtnrd rlar. Yalnız bu noktada in-
ilizicrin affid'ltfl.ırı göıüldr. Çünkü Ingilizler sanayiin mil"
Vfetirilmesi
er.
bva kontrt.msı bu muhtelif görüşler arasın-..... anl.ışffiA zemini atamakla meşgul olacaktı-.
Bu plâıılrın arkasında gizli maksatlar olmasa belki müşterek bir anla-ma zemini bulmak o kadar güç olmayacaktır. Fakat, hcı- bir devletin kendine göre takip ettiği gizli emelleri vardır. Amerika .Alman sanayiini Rûıb iktisa-riyhtına ayarlamak ve bu suretle Avrupayı gaip demokrasilerine bağlamak emelindedir. Rusyaya karşı, her ihtimale karşı elinde bir koz olarak kullanacağ bir Almanya bulunması onun menfaati icabıdır.
Fakat bunların üstünde Almanya meselesinde çarpışacak olan muhtelif ideolojilerdir. Amerikalılar Alınanynda bir kapitalist sis', t m kurmak. Ingilizler bir sosyalist nizam vücude getirme':. Rusiar da Alm&nyayı komünizme müsait bir tarla haline getirmek isterler. İşte bütün bunlar'n arkasında bu gizli maksatları aramak ve süslü kelimelere «I-danmıyarak Moskova müzakerelerini bu gözlükle takip etmek daha doğru olur fikrindeyiz.
Sene: I — Sayı: 6
Cumartesi
8 —MART — 1947
Sahibi ve Neşriyatı fiilen idare eden:
Mehmet • Ali AYBAR
c
Posta kutusu. 486 İstanbul
J
HÜR
CUMARTESİLERİ ÇIKAR HAFTALIK SİYASİ GAZETE'
Utanılacak şey
Ankara Cnlv*rs1tmlae raenanp bir inip «ifrencJ, Profesörlerdim Mrtaln veret-etl konfcnuMi» UıhUtiertjrie mut olmuylur. Vtancımudan yere ılri/prur
Bu b«lyox yumruklu flkirebı «meler, üniversite tarihlmird* kara bir lekn
olarıık kaİAcnkl&rdır.
t______________________________________________f
FİKRÎ HÜR * ÎRFANI HÜR V VİCDANI HÜR
“Yeni Sabah,,in kapa tılması münasebetile
İşlerine gelince talebenin
Mehmet - Ali AYBAR
S STANBUL Sıkı Yöne-
“ tim komutan! ğından gazetelere gönderilen beş satırlık tamimden öğrendi': ki. -■Yeni Sabahn gazetesi müd-detsiz olarak kapatılmıştır.
Bu tamimi her halde ga zetcierde okumuşsunuzdur Deniliyor ki: e Yeni Sabah • gazetesi Genel Kurmay başkanı Orgeneral Salih Omur * tağın Çorluda söylediği söz -leri tahrif ederek neşretmiş ■ tir. Ve böylelikle orduyu gün lük politika işlerine karışı r-mak gayesini gütmüştür.
«■Yeni Sabah- gazeteci nin bu şekilde kapatılması maalesef matbuatla hiç bir a kis uyandırmadı. Yalnız An-k e. ra d a çıkan («24 Saat» ila ■ Kuvvet- gazeteleri bu ölü sukutu bozdular:
«24 Saat** de Adnan Cem giî. Hüriyet ve Deınckıa i uğrunda daima ön safta mü-t-den «Yeni Sabeh in ©pimünden duyduğu teessürü ifade etti. Hikmet Ba* yur da Kuvvet» de, Oılje-net al Salih Oınu: tağın Çorluda söylediği sözler üzerinde durdu.
Halbuki kanunlar.n çember içinde zaten yok denecek kadar boğulmuş olan yazı hürriyetimize, Sıkı Yönelim ko* mutanlığı bu son karaıı ile öldürücü bir darbe indirmiş tir. Gönül isterdi ki. bu ha':-sız darbe karsısında bütün matbuat âlemimiz şahlans'iı ye «Yeni Sabah» m müdafaasını yapsın.
Sırı Yönelim dilediği gibi hareket eden leri dilediği yok edebilen değildir. Sıkı
nihayet kendisine kanunun tanıdığı bir takım selâhiyet-leri, kanunî şartlar dairesin -de kullanan bir-idare şekli olmak icabeder. Bizim Ana* yasamız Ski Yönetimin ancak « harp halinde, veya har bi icabettirecek bir voziyette. veya isyan zuhurunda, veyahut Vatan ve Cumhuriyet a-leyhinde kuvvetli ve fiili te* şebbüsler olacağını den te# yor.
tını
'cibe lâyiha&nda da, bu ka’ nunun. Sıkı Yönelim ilânı ile istihdaf olunan gayelere uygun bir şekilde vazife görül meşini temin edeceği beyan olunmakmd'.r. Bundan çıkan netice şu oluyor ki: Sıkı Yönetim Komutanlığı kendisine verilen selâhiyctleri, ınün haeıran Sıkı Yönetim ilân:n»
icabettir m 14 olan sebepler çerçevesi dahilinde kullan * mağa mezundur. Yani Sıkı Yönetim Komutanlığı. Türk vatandaşlarca Anayasamı • zın ve diğer kanunların ta -nıdıkları hak vc hürriyetleri ihlâl ve tatil edebilmek için. Sıkı Yönetimin ilân nı ica-bettirmi* olan .sebeplere dayanma’: mecburiyetindedir.
■ i i Jbuki Sıkı Yönelim Kor. anlığının son kar ka on aradığı bu şartlı uy Igörünmiyoı*. Çün! «k Sabah» .n neşrett
ha hakikata uygun ol
sa e Hbrif edilerek yayı
la- . bulunsa bile, hak vc
in «ahibi herkes tesiim tide . ne memleketin asa
yi \ sükûnunu ihlâl edecek m ettedir, ne de
ku bi
ı Vatan
Cumhuriyet aleyhinde ili ve fiili bir teşeb-iür.
t edeUn: Yi. *Y«4i Sa-Ongcneral Salih Omur* sözlerini tahrif etmiş -
bî
ta
tir I de pek şiddetli bir mat
[®ıat tanunu vardır. Ve bu
m at kanununun 34 ün-
ci. adderinde: (• Uydurul-
m ’eya tahrif edilmiş ha
b( » neşreden İerin pâra
v« pis cezalarına çarpılaca
ğı zilidir. Binar.aleh * Ye
ni >ah» Genel Kurmay
B. nım'za söylemediği söz
le
63 >
g»
Tl İn
B. normal yolun h taktla* r₺k Yönetim rr.ekaniz masınm harekete geçirilmesi v( üdafaa imkânı bile ta m n m
J^ıpatılması kanun ruhuna ay jfcjP» ve diktatörce bir muamr U olduğu gibi. Genel Kurmay!
>yletmişse, gerek şah->rgeneru| Salih Omurla erekse resmi makamla-ızeteden davacı olrna-abederdi.
siyaset yapmasını öğüyorlar
Gençliğe ilân-ı aşk •
Gençliğğe bir ilân-! aşktır gidiyor. Üniversitelileri paylaşam yorlar. C. H. P. liler davet ediyor: arkasından r-----------------------------—*—“—■>
Yaşasın Gençlik!
Ankara Caiv(*rsttewlnden 108 gt-netn I önderdi klor! bu mek-
tu bu ıv£»0miir. kıılıanıruk nr(jrcdiyo(nz: l'nlvcrNİteli dedirin büjlo olur: Senelerdir hasretini çektJiltnîr (imelljHn Kür »mini dııynuıklu bnhliyartı. f
Size Komünlntdlr diyenler, »u mvi.tubtınurdu fikir hürriyetinin müdafaaaındnn ve illin cllınlyetllUn ifadeelndrn Uu-luı. tek bir Mtlır. Tek bir kelime lüvlcreblllrlcr a»IS
Ankarcılı 108 Kene. lıorhUdur olun
ve hürriyet-şekilde kıs p bir idare şekli Yönetim dr
teyit e* kati emareler görüldük-ilân edilebileceğini yazt-3832 saydı Sıkı Yöne • kanunumuzun esbabı mu
ta
BıncJİıu-Mc
Çünkü »y
Eğer «Y^R ^Bâlet önüı^H ^Bfaa etrneM^| .■yorsa bunlın ^^£_ol«a gereli
Hür Gazeten Yazı İşleri Müdürlüğüne : ilişik mekt ıbumuzu gazetenizde m retmenızı sangılarımızla ri« ederiz.
★
Son ay atfında memlekeimiz bı değerli profcSr ve doçentlerimin ad rıştınldığ: tarB.maları teessürle L>krp ctj ti': memleketli*de bu çeşit tartı* nalar ( fakat sözü IgcBcn tartışmaların, ( enüz ıl has'nda bulurla üniversite muhtariyetin r iye t in i ihlâl el neye doğru yön knesi H düşündü* dü. B nunla ■ I
la itham edil* sele hakkında üz söylemeğe di’;. Fakat mâ.ıleket genç-lığiı etli bir iddia He ortaya atılan v.Bayrak», birinci sayısmc ı, 67 gencin bütün Ank^H* tesi öğrencileri adına konuşmak yrtkı^H bularak resmi makamlara öğretmcnlerSRı müracaatlar dâ bulunduğunu okuyunca, Ibu ierin doğrudar îoğm\a öğrencileri m bizler hakikat adına baz: noktalan Türk Halkovtfl önünde belirtmeyi bir «ev bildi' :
1 — öğı .'nenlerimizin Tuı j. • içliğini zehirli dikleri ve men lekrt. z arlı telkinin«:a bulundukları hakkında ileri sürülen iddialar tanTamm asılsız ve uydurmadır Y’llardır onların der«l**rir>i takip etmiş olan bizler. ıncak, b*.ı hususta yetkiyle söj söyliyebi lecek durumdayız. Bu iddiaların tam tersine biz on* lardan, olayları ve şartları ilim anlayışı ile değer-lendirmeyi. gerçeklerden korkmamay*. ilim ve haki-* (at uğrunca teragat ve cesaretle çalışmayı ve bu çalışmalarda hususî ve şahsı menfaatler üstünde daima
bir gençliğe yakış r şekildr-bütün meselelerde yalnız ı "*,“**l>—*“***^-| le (arar verip kendi irademizle hareket etmeyi öğren- | dîlr I
2 — Atatürk'ün, memleketin istikbalini emanet ettiği biz inkılâp gençliği bu öğrendiklerimizi, kendi
| ■.Jfflzihniyellcjiyle hoş görmeyen, dar ve karanlık gö- | ruşlü deı'gı ve guzete yazarlarının ve Türk gençliğinin MpAinBteinMnHiliğin'-rBizlerj^ lanasır^kı
erimizin
as.nında bazı darının da ka-tik. Demokra-laima olabilir, k gelişme saf-M. m.ıv.- nı >ı ırivctı.-ii ve ilim hür-Km(-v( *11105 »izleri bilhassa
K -- d.a =.--t *.—ofec-... fer. makamlar-* H. öğretmenlerimizi ilgi 1 d ir en bu me-a töz söylemeğe kendimizijyetkili sayma-tmek gibi cür‘-derg isinin Üniversi-kendinde aleyhinde öğretmen
anların ■asiliğine J
Binlcdıllcriıniziı^ Rnlıyaciflc il^Baçların faydalıyı kö anlay şlı ve
îinkân v fi be t bir Sakın tahrif edildiği iddia adilen sözler hakikat**! uygun olmasın?!.
Evet böyle düşünebiliriz. Böyle düşünmekten bizi hiç bir diktatörce müdahele men j edemez. Hatta tamamile a'ı- | «ine. itham ettiği kimselere müdafaa hakkı vermeyen diktatörce hareketler bizim böyle düşünmemize sebep olurlar. Bu da mudalyanın tersi vr bizlerirı yegane teselli medarımızd r.
I metot
I verebMtccğinı^^B^edccek. iyiyi v den zararlıdnB^^Bttiedecek kadı i gin g«f vatandâşlofl^B^aençliğe az oluyoı dı bizimAıanııniza telnHİafiplar boşun^Bzülmesinl^ jf— Üniversitede »Kiirsüleıi■ en ızaklaşt mar. fa uKenjcn öğı*Bh|^nl^ğP^ kendi ahaı, \ind________kili
l^^ve bu yetkiyi demokrat memeketlerin ilim âlemine d'-kabul ettiımiş değerli ilim adamlarıdır. Memleket ilminin sesim dünya ilim âlemine-duyurmakla mçmlc-kete ayrıca hizmet etmiş olan kimselerdir.
Atatürk’ün «Hayatta En Hakiki Mürşir llimdiı -şiarını benimsemiş olan Ankara Üniversitesi öğreact ı ler topluluğu arasında, -küçük bir azınlık tarafından da olsâ* ilim hürriyetini baltnlayıc bir teşebbüsün be* lirmesine ne kadar teessüf edilse azdır. Bu arkadaşla' unutmuş olacaklar ki. ilim hürriyeti, memleket davalarının ilim ziyniyeti ve metodu ile hür bir hava içinde halline doğru gidilmesi gerçek millet ve vatanseverli-| ğin ta kendisidir.
, kniar* Üniversitesi Dil ve Tnrih-Coğrafya
Fakültesinden ilişikte isimleri bulunun 108 öğrenci.
D. P. liler. Sualler soruluyor; izahat veriliyor... Bir müddet evvel de. baz: Üniversitelilere elbiselik kumaşlar, paltolar dağıtıldığını duymuştuk-
Yine yapılacak bir iş olsa gerek. Zira son zamanlarda Üniversitelilerin adından faydalanmak adet oldu. «Gençliğin saf ve temiz duyguları.» denildi mi akan sular duruyor. Fakat işin garibi şudur ki. İstanbul Üniversitesinden bir guru* bun Ankaraya gidip C. H. P. den falanla görüşmelerini, oradan çıkıp D. P. den filândan izahat almalarını daha bir hatta evvel: «Talebeye s.yasetle uğraşmak yaraşmaz: on-MU*pıanyıc. ucmhc iyi • meşgul olmalıdır.» diyen feaze-er büyük puntolu ha ı fl( rle ve kol kadar başlıklarla ilân e diJ alkışlıyorlar. Düny hali bu; sırtlarında yumurta küfesi k ya? I..
67 üniversitelinin hükümete mektubu
Üniversitelilere k; gösterilen resmî ve sıcâk aiâka-ı bir neticesi midir leyiz. Fakat. 67 Anka radı gençm - mektupla hükûmeı aş vurduklarını öğreniyoruz. Bu
mektupta diyorlar ki: işleri bakanm n komünist tahrikatı hakkındaki açıkla arı bir dereceye kadar bizlerin
endişelerimizi giderdi. (at «Yurt ve Dünya» ve «Adım*
lar» gibi komünist de :ri ç karmış olan kimseler, bugün
hâlâ Üniversite kürsül den ders vermektedirler. İçimiz
sızlıyor. Kökü dışarda n ve memleketimizi yabancı ellere teslim edecek bu i( in peşinde koşan kimselerin, ço'c
kısa bir zamanda faa ilerine son verilmesini saygılarla
rica eder, ellerinizder »eriz...
Allah afiyet ver . Olgun Üniversitelileri göldünüz
- rnü? o^icrfeL” versin !• >unl«ı «dîylo, »le v«....«.ı. £»«
kişidir. Ya mazallâh mektup Yüksek tahsil gençliğimiz adına gönderilmiş ols !..
Bu mektubun neı iden işe başlamalı bilmem? Eğri, hatalı tarafı bir değil . Bir kere bu delikanlılar «Yurt vc Dünya» ve «Adın dergilerini çkaranlann tekzip
yazılarını okumamış o azlar. Ulus'ta ve daha bir çok gazetelerde çıktı. Bu tel yaz.smda. iç işleri bakanının na-, sil tenakuzlara düştüğ paçık gösterildikten sonra. Ankara Üniversitesinden bı 7 gencin, kendi hocaları hakkında bu tarzda idafe-i kel. etmeleri hüsnü niyetle kabili telif değildir. Dahası var ı gençler mektuplarında malûm basma kalıp tekerlen .i. «kökü dışardan, «memleketimizi yabancılara tealin lecek ideal» gibi sözleri sıralamak tan ve («kökü dışarda dikleri idealin ne olduğunu vc itham ettikleri kimseler özleri ve yazılariyle bu ideal arasında bir münasebet ınup bulunmadığını göstermeden, sadece karşılarındaki! lekelemek istiyorlar. Bu biçareler-el öperek bitirdikleri mektupla alkı başında temiz va -tandaşlannı ne kadaı ksindirdiklerinin acaba farkında mıdırlar?..
Bas Bakanın deme.
IBa-bakan gazetec ler e görüştüler; bir de demeçte bu-.uill-uL... Bu suretle c ndik ki. Moskova konferansında bizi ilgilendiren mesel ir\ dr görüşülmesi muhtemedir ve bîr tetikte ve uvanığır Harp başladı, senelerce sürüp bitli. Biteli de bir hayli zaman oldu, biz hep ve hâlâ teticteyir Bakalım daha ne kadar sürecek?..
I meselelere gelince : Baş'bâkan muhtar seçimlerinden biitabıi ba İletmediler. Gazetecilerden, soıan da olmamı» . I f»kat,
hal
anımızın bugünden daha iyi ola*
H.. ,__RındâbolB K a. larda bulundular. Hele, memleketi gK ı.'ik h.« sapıldıktan, sonra bol miktarda
petrG da buluıy'cağı hMuşundaki sözleri herkesin kalbını i* :ahj«i!i ı □-> : yı .’.ü görmiyen evleri ve arada s ra-. j « ıra da anan : ağara kovuklarını bu sözler nura
‘•’/'-n :? OMl i-
ına mul
Hürriyet yulu arayanlara!
yorlar...
Aklınızın nurunda yürü • yün genç arkadaşlarım; Si • ze telkin edilen fikirleri ten* kilsiz kabul etmeyin; tahakkümün karşısında boyun eğ meyin ve ne zaman islemeci ğiniz, tasvip etmediğiniz şey leri sizin ad'nıza söylemek küstahlığında bulunanlar çıkana. tekzibinizi tokat gibi yüzlerine çarpın. .
Hüriyet mücadelesinin ilk merhalesi bucl\ır. M. A, A.
_________________________
Bbûkersitcli^fden mek V tuplar aldım. «Bir Ünirj versiteli gençle hasbıhal >M başltğnı taşıyan yazımı oku* muşlar. Söylediklerime işli rak ediyorlar. Düşünmeden hareket edenleri takbih ediyorlar.
Yalnız «Üniversitelilerimiz hüıİyetsizliğı duymuyorlar» demiş olmama gücenmişler. «Kim demiş hürriyetsizliğin ac sini duymadığımızı? Ne yapmamızı istiyoısunuz?» di
3.0.: 2
HÜR
Gazeteleri Okurken
Demokrasi lâfmış...
28 Şubat 947 tarihli «Cunı hüriyet» de Nadir ıNadi: Mil letlerarası münasebetlerde Demokrasi prensiplerinin değil. sadece menfaatin hüküm sürdüğünü anlattıktan sonra, sözü bizdeki Hürriyet mücadelesine getiriyor ve:
«Sakın kendimizi aldatmı-yalım: Moda olan demokra sinin sadece lâfıd r» diyor.
Bu satılarm fikirleri şüphe ile bulandırmak maksadıyla yazıldığı aşikârdır. Tevekkeli: «Dünyada faşizm hortluyor » demiyorlar. Zaten bizde faşizm asla yere serilmcmişti. İki senedir sadece bir az sinmişti. Şimdi tekrar baş kaldırıp konuşmağa başladı...
Gençliği kazanma siyaseti
Ahmet Emin Yalman 28 Şubat 947 tarihli Vatan’da bir başmakale döşenmiş: An karada D. P. merkezinde gördüğü Üniversiteli gençler müspet kanaatlerini kuvvet ' lendirmişler. Gençlerimizi şöyle olgun bulmuşmuş; böy le mes’uliyetli görmüşmüş: hele partiler üstünde rol oynamalarına — Tıpkı kendisi gibi — bayılmışmış...
Biz burada Üniversitelile -rimizin olgunluğu üzerinde söz söyleyecek değiliz.-Bizim durmak istediğimiz nokta başkadır. Şu son günlerde Partilerin güldüğü «gençliği kazanma» politikası içinde. Yalman'ın: «Bizim de tuzumuz bulunsun- demesi pek manalıdır. Malum ya. Cle-veland* dan döndü döneli Ahmet Emin yine Amerikan meddahlığına başladı. Amerikan sermayesi için durma -dan (• plasman» zemini hazır-Lyor. Poypohlarıyla gençliği bu davaya kazanmak istemiş olacak...
Fakat Ahmet Emin’in gay reli beyhudedir. Çünkü bütün milletle beraber, gençlik IC uyanıktır. Bizi İstiklâlimizden mahrum etmeğe mücer ola' cak «Sermaye- dalaverele rine karşı, O. dededen mev-rus hasaslığı ile karşı koyma roı bilir. Hele bu oyun 1919 senesinin, istiklâle ınanmı* yan «Vakit» başyazarının kaleminden çıkmış olursa...
Ingiltere bugün her zamankinden sağlamdır
Bu ad- taşıyan yazı bit Ingiliz gazetesinde ç kmış ta, türkçeye çevrilmiş sanırsınız. Hayır. Bu yazı 22 Şubat tarihli Ulusta çıkmıştır, yazan da Nihat Erimdir. Meğer biz bilmiyormuşuz: İn' gilterenin Yunanislandaki iş gal kuvvetlerini besliyeme-yip Ameıikadan borç iste' mesi, Ameiikaya petrol hissesi devretmesi. Türkiyeye iktisadi yar d mı ve askeri malzeme şevkini kesip bunları Amerikaya yüklemesi, ve nihayet Avrupa kıtasına dön miye doğru gitmesi, halt:» Orta doğudaki menfaatleri •
nin bazısından vazgeçmeğe hazırlanması, İmparatorlu ğun zayıflaması değil, aksine son derece kuvvetli olması demekmiş. Nihat Erim böyle buyuruyor. Türkiyeyı Ingilterenin peşine takanla • rın gerçekten bu mühim hâ' diseyi bizden saklamağa ib tiyaçları vardır. Ne çare ki. Lord Keynes bile Ingiliz İmparatorluğunun çökmekte olduğunu itiraf etmiştir. Bize göre, İmparatorluğu zayıf lıyan İngiltere, kendi adala rında gerçekten kuvvetlene • çektir. Ama, o zaman da İn giltere'nin menfaatleri Fran* sa ile, Sovyet Rusya ile daha sıkı münasebetler kurmağı icap ettirecektir. İngiltere bu yola gidiyor, emperyalist e-mellenen vaz geçmek zorun dadır. Nihat Erim bu acı hakikati öğrendiği zaman, bakalım buna ne kulp bula' »tak?
Çal m atan kim?..
3 Mart tarihli Son r fta Elem İzzet Benice s- lir demokrasi yolu kayc ettiğimiz terakkileri tiı.-. en ve bunu Inönünün iı- ı varl gına borçlu oldu-İ U.u söyledikten sonra i alefetin demokrasi ruhu r. ı nalesef kavrayamadığını v - çok feodal devirlerin na fi/ imalarına hâs bir ruh i-.*■■ sine sahip- olduklarını eşraflık çahmi» sattıkla-yazıyor.
jjelg-iki inda
iv
Gören allah için söylesin: aflık çalım :» satanlar
k.) . > Senelerin senesi dere-eri gibi saltanat süren' ■ni? Yoksa Hürriy etsiz -n boğuluyoruz; işler yü-iiyor; açlıktan, sefaletten anıyoruz, diyenler mi?
• • •
İÇ bir gazete, hiç ’ bir kitap, ve hiç | bir siyâsi lider Türk halkına ' son bir senelik demokrasi devrinin öğrettiği şeyleri öğ-retemezdL Türk halkı de' mokrası için giriştiği mücadeleden. kısa bir zamanda, uzun senelerin öğretemediği muazzam dersler siyaseten eskisine çok olgunlaşmıştı», si mücadelesinden şey elde edilememiş olsa bile bu dahi .bir kazançt r. Ve galiba yegâne kazancımız da bu derslerden ibarettir.
Son zamanlarda cereyan eden hâdiselerin vatandaşla rın kafalarında bıraktığı in -tibalar Türk siyasi tarihinin müteakip devirlerini tayin c decektir. Art k eski şartlar altında bir diktatoryânm devamına imkân yoktur. Tekrar böyle bir devir gelse bile yerinde eskisi kadar rahat oturamıyacak ve daha şiddetli tedbirlere baş vurma : mecburiyetinde 11 kalacaktı. Burgün artık 2 1 {temmuz seçimlerini aynı şaltlâr alt'nda ve aynı şekilde tekrarlama : mümkün değildir. Hal; Pa;’ tisinin malûm velbeylik leke İtrini rast gelenejkürerek hal’ kı aldâtması bira:- zordur.
Bu iftiralar it tik yanını o olmuştur; tutntmo.-. Hükümetin yeni vaadlfrrlr her h e. gi bir tedbir için halkın yar dım'nı temin eqnc:u im .Ansız 'bir hâle girn ’.ı> Halk artık kimin ne yaptığını ve ne için yaptığ nıj! kimin ken' dişi için çalıştığın) ve kimin kendisi için Çal şmadığını
*•
Ankara Mektubu
almış vc nazaran Demokra hiç bir
1 gayet iyi anlamağa başlıyor. ’ Halk hakkını almak için gi -1 riştiği mücadelede bunu biz ; zat tecrübesile anlamıştır. Demokrasi devri ’hâdisele rinden nazari olarak faydalanan yalnız halk kütlelerinden ibaret kalmamıştır. Muh telif partiler ve memleket »i yasetinde büyük bir rol oy nayan aydmlar da halkın siyâsî olgunluğu hakkında bir fikir edinmişler ve samimi demokratların yürümesi devam eden ’ yolu görmüşler-J dir. Bundan başka bu hâdiseler. üzerinde bir sürü mü* nakaşalar edilen Türkiyenin içtimai bünyesinin ortaya çıkmasına yardım etmiş, bu hususta yapılan indî tefsirleri bir miktar önlemiş ve bu suretle Türk halkının ve ay-d nlarının birleşeceği müşterek bir nazârî zemin hazırlamıştır.
Bugün artık yalnız oku ' muş aydınlar değil halk da bu şartlar altında demo ıra -si davasm n nasıl gerçekieşe-bileceğini __________________
Bütün bunlar demokrasi devrinin
hanesine .-taydedilebilirse de bu mücadelenin muvaffak ol mamasından doğân menfi neticeleri vardır. Son zaman larda bazı gazetelerde bazı bedbine yazılara rasgelme -ğe başlad’k. Bu yazılarda bir bezginlik. C. H. P. nin demokrasi davasının etrafını çevirdiği duvar karşısında bir şaşkınlık sezilmektedir.
Demokratik gelişmenin son zar nlarda takib ettiği seyir hakikaten insan: bıktır*»
--------------------------
cak ve bezdirecek bir yal al mıştır. Esasen hükümetin de demokrasi siyasetinde takîb ettiği gaye halkı bıktırmak, yıldırmak, ve onun bütün ü-mitlerini suya düşürmektir. Bu yeni şaşkml-k ve belginlik devrini açanlar C. H. P. nin ekmeğine yağ sürmektedirler.
Bugün için her samimi demokratın vazifesi halkın ı-çinde tutuşmuş olan hürriyet ateşini, her şeye rağmen, söndürmemektir. Eğer bu a teş tekrar sönecek olursa o-nu yeniden yakmak uzun bir zamanâ ihtiyaç gösterecektir. Her muvaffak olamıyan, uzun süren mücadelenin sonunda îherkesî istilâ eden hık kinlik ve yıig nlıkla mücade-:
enerjisine yeni bir kuvvet ve hız vermiş ve bu gibi yılgın aydınları uykularından ve bedbinliklerinden uyandır-mışt-r.
Sayın Mareşalin verdiği cevapta Türk tarihinde u-zun zamandanberi hasret kaı dığımız erkek sesini işittik. Cesur, namuslu, ve hiç bir şeyden korkmayan insanlarla dolu olan Türk tarihi Mareşalin şahsında yeniden canlanmakta ve bir müddet-tenberi bir çok hâdiselerin tesiri ile başı eğik olan Türk milletinin göğsünü iftihar ve ümitle kabartmaktadır.
Remzi GÜRTAN
anlamıştır.
müsbet neticeleri
ir etmek, hüriyet dav.ısının
'.virt.....
tiki)
ma|
Kara Kaplı Kitap
Emperyalizm insanlığın düşmanıdır
Ahmet Emin Yalman, Vr tan ın 26 Şubat sayısındaki yazış nda. her zamanki gibi sırtını Amerikaya dayayıp konuşuyor; Ingiliz liz mini, Sovyet' Hemperyaliz-mini kötülüyor. Emperyalizmi ÜSnmik düşmanlığ' sayı yor. Fransız, Hollanda impa Ç ratorluklarını da unutmuyor. -
Buraya kadar güzel, düşünüş B rjrkî Ç*MUU- -/Yum» /kjllcljfi A . nın^rmprfyaiist pinellerin-gelince, A^Sct Emmin nût -ku tutulu idare. Çil
•ı Orta Doğ!
■ Emniyet M
JaponyaHki eki müdaİMtfi^r. eki faaliy^ur, öseyine raSriçn
Adalarda yAİeşme, AlıffiL yadaki politika. frB lı
hayet Ingiliz imparatorluğunun mirama konma h»kk n-da gık diyemiyor. Demek ki, onca iki zâlimden biri sempatik olunca, yaptıklarının insanca olmayan vasıfları si' liniveriyor. Yani Amerika elinde olunca, en şeni hareketler bile derhal insani olu-ve.iyor. Aman yarabbi. bu muharrir ne kadar çok ak-I fikir ermiyecck şeyler düşünebiliyor?
■FLf^^^^^nmkâfat^pıye^rmİabakası ter*
° tip etti. Bir çok muharrirler musaba .aya i^tırnk eserler» lWtk&in*
den Necip Fazıl’ın «Sabır Taş » adlı eserini birinci saydı. Diğer bazı muharrirlerin eserlerini de rkinej, ü çüncü olarak kabul etti. Birinciye üç bin. İkinciye iki bin, üçüncüye üç bin lira mükâfat vaad olunmuştu.
Eserinin birinci olduğunu gazetelerde haber alan Necip Fazıl soluğu Ankaıada aldı. Üç bin lii'ay al-mak için alâkalılar nezdinde teşebbüste bulundu. Zavallı üç bin lirayı alamadığı gibi, bir çok masraflar da yaptı. Arkasına baka baka, geldiği yere döndü.
' B” l, — 1»L• **#4 — »nİFVtf» nnr* iti» «
heycu^Sabt f dı
hu(yştaki Jntrnatna^H meWb!-H.|.
buiL.
r
dülSa ..
mhBve milcı'afaa ( Hjgteti, (bj^mükâ
I -UU
“^kararlaştırmıştır^
Bu işin iç yüzü hakkında söylenenlere göre, jüıi ^-jficmbtir. Bu eseri vermek d, dirine bırak
mel bir rffijr hassıs İî İdare bulShrrıaktaW^^^.
||Yıllardanr'eri çıkardığı mecujipa
'a görüşür./- byîoBymı
(e mi*" ' içti.
lefet etrfc&aunüj kararlaştırmıştı?^
Bu haberi alan bazı kimseler: «—Can ın, müsabaka ba^ka, ncşıolunan bir mecmuada muhalif bir yol tutmuş olmak daha başka» demektedirler. Herkes ne derse desin. Keyfiyet, bu üç bin lirayı Necip Fazılın alamamış olmastdır. Bazıları da diyorlar ;i: — «•Büyük Doğu» mecmuasında yılla’cn dini mevzuatı nc«re çaİişm ş olan bir adama, lâyikliği prensip ola' rak kabul elmiş olan bir parti tarafından bu mükâfat verilemezdi ve verilmemelidir. Bu fikir bize daha doğru görünüyor.
Ama diyeceksiniz kt. C. H. P. hangi işinde bu kadar hns-.asiyet göstsrmişli' ki. burada bu hassnıi • yet» gösterivor?.. Bu da doğru. Partinin ideoloji mii* dafiiliğîni Pcyami Sefa yaptıktan sonra, piyes müsa-bakas nı N( -ip Fazıl niçin kazanmarın?..
ANKARALI
düı
mi»
Hj
ıdn C. H.
1 e r i l e. C. H. verilme .tertip ç
I > 1 , l I . I
i türlü râfhalardan ç-
li ve geçeceğini, t-
lâzımdır.
Nitekim hakikat |d« bu m rkezdedir. 1946 d«, başın demokrasi hr keti Türk halk nin tâ on dc un cu asrın sonundan beı giriş tiği hürriyet mücade . nin ancak yeni bir safh !ır. Fakat, eskilerin bir t arı değildir. 1946 da b; an hareketin en bariz va:' ır-tık hüriyet mücadelesi: bir
iki aydının malı- oh tan çıkmtş bulunması, el- mı-yetinin bütün’ halk kit tarafından kavranmış , ası, mücadelenin en ücra • ' '-dere kadar girmiş bulu asıdır.
Bundan evvelki ye',
inkilâpları İstanbuldan $ar
çıdamamış ve bu yüzde i bas tmlması gaye,t kolay üş-
tü. Halbuki içinde bı du-ğurnuz demokrasi hr- etinin kökleri o kadâr :1da olmayıp çok derinb tdir ve tesir sahası da çok niştir. Bundan dolay dır G bu sefer diktatoraya ge : mesi biraz güç olacaktır.
l ak.ıt bu. hiç bir zanian hükûıncty şiddetli teribirİe-ic ve daha karışık mu ra-manasına gelmez. Bilâkis hükümet hürriyet mücadelesmin ne kadar kuvvetli olduğunu ■'«JUUIİVC. !") ll'"|
a n Tgffla r m a k v||H j.v iğin rBr 5 t i rayt.yi önl| inek i(™k elindi
ve
Ikoki- ınîş o -I l-!.|.ıde ■
kıl
raz
J
■ Haftaya Gel,, e razıyız
U hafta bir okuyucumuzdan mektup Diyor ki:
Memulların» yarın demesinden biz altık sr etmiyoruz. İşimizin er
gel!» kâyet tesi güne kalmps na çoktan razıyız. Çünkü çok defa -haftaya gell», «Bir ay sonra gel!» diyorlar.
Aylıklara yapılan zamlardan dul ve yetimler daha yeni faydalanıyorlar. Geçen perşembe yetmiş nemle Fatih mal ne gittik: zamm' Evvelâ hademe:
beşlik an ' müdürlüğü* almak için.
— Hanım nafile beklemeyin; veznede parh yok de' di. İnanmadık. Müdüre çıktık. O da ayni şeyleri söyle* di ve:
— Haftaya perşembeye gelin dedi.
Neden parayı dağıtılacak ve yetecek ‘tadar almazlar. Maliye Vekâleti hesapsız kitapsız bir yer olmasa gerek. Fatih Mal Müdürlüğün -den aylık alacakların adedi, ve alacaklar! para malûmdur. Niçin vezne parasız kalır? Zaten elimize geçen üç buçuk kuruştur. Hasta ve yaşlı anamla, bir çok masraf ederek. Fatihe kâdar gitmiş' ken eli boş dönmek ve bir yafta be demek. . Görüyor sunuz ki «yarın gel», e çoktan razıyız.
yol-nalk
e -
ya*
Ikla
h
geleni beri hal
,u/ı akideler ktir.
ta kökleri inlere gitm««HL ve her safha ile beraber ni yeni tecrübeler kazanmak ta olan Türk halkının huri -yet mücadelesi Tiirkiyedc demokrasi kuruluncaya kadar sönmeden, nydınlar bu davada yılg nlık gösterseler .bile, devam edecektir. Çünkü halk demokrasi ve hüri -yet davasını benimsemiştir. Bu d h vatım vagâııe kuvveti de buradan gelmektedir.
Geçenlerde sayın Mareşalin verdiği cevap yavaş ya -va» sönmekte olan mücadele
bi -
y=-
Ne denir sayın okuyucu? Rahmetli Refik Saydam söyleneceği söyleyeli seneler geçtiği halde hep eski tas eski hamam. Haydi A dan Z ye kadar değiştirmek su dört sene içinde kabil olamadı. Fakat hiç değilse A dan baş" layıp C ye; haydi o da olâ -madı B ye: kadar bir değişik kil ve temizlik yap Isaydı... Biliyorum siz diyeceksiniz ki: «B» den vaz geçtik: «A» ııın değişmesine razıyız. Hep razıyız.
KANUNCU
★ ★
V
HÜR
S.yf.: 3
Kültür ve Sanat Hareketleri
taı—________________ —
Yeni Şiir ve Sosyal meseleler
1
Sosyal mes'elelerden söz açmağa uğraşma şiirimiz için yeni bir geliş me kaynağı olacaktır. Şiire cesaretle bakmasını bilen bütün yeni Türk . ! sesleniyoruz. Kollarımızı sıvayalım.
şairlerine
İR
lar
takım sanatçi-vardtr ki hayat kavgasının en civcivli noktasında göz açtıklar , yetiştik leri için ister istemez sanat -rında da bu kavgayı güder’ ler. Bunlar faydasız bir güzelliğe inandırmanın, al «tırmanın hemen hemen imkânı yoktur.
öyle sanatçılar da vardır ki. ^güzelliğin, güzellikten ay n bir gayesi olabileceğini a-kllarına sığdıramazlar. Bu i-•:inci çeşit sanatçılar arasından meselâ bir şaire, şiirin ne biçim bir şey olduğunu şoracak olursanız, size şiirin bir kelime sanatı olduğunu, bütün hünerin güzel söyleme de, güzel bir bütün kurabilmede toplandığ nı söyliyc-çektir. Belki de Alain’in bir cümlesini tekrarlayarak di -yeccktir ki:
— Sanat bir düşünüş tarz-değil, bir yapış tarzıdır.
Bana kalırsa bu cevabın doğru bir tarafı vardır. Hem yani ş da oba şaire, bu sözlerinin yanlış olduğunu söylemek onu büsbütün çileden çıkarmaktan, küstürmekten başka işe yaramaz.
Amâ şaire bu suali soran adama da susup yüz geri etmek yaraşmaz. Şaire demeli ki:
— Mademki iş güzel söy lemekte. kelimeleri güzel bir çekil kurmak amacile us talıkla istif etmekte, madem ki bütün mesele söylenende değil, söyleyiş tarzında, öyle ise ha aşktan bahsetmiş -sin, ha hüriyetten: ha yanlız lıktan bahsetmişsin, ha adaletsizlikten, haksizi ktan; ha »ç macerandan bahsetmişsin, ha büyük yığınların macera* sandan.
Bu şair eğer aklı başında bir adamsa:
— Doğru aradâ fark yok diye cevap verecektir. Güzel söyle de ne söylersen söyle.
Ama bu çeşit şairlerin hep
l
si bu kadar uysal değildir, içlerinden, söylenecek şeyi, bu söylenir, bu söylenmez di ye ikiye ay racaklar da çıkacaktır.
Bir büyük gerçekler dâvâ rı var. hani şu insan oğlu yer yüzünde durdukça değişme yen gerçekler, aşk gibi, ö-lüm gibi, her çağda ayni ka lan. insanı daima heyecan -landıran konular. Şair bize:
— Sanatçı-ancak bunlardan bahşederse dayanıklı o -lur, za:nan-n yıpratıcı tesir ne kar kor. diyebilir. Ama bizim de b; cevabı hemen suya düşürmek mizdedir.
Öy! sânıyorum ki açlığı:. yüri> e 11 r>, saadete ulaşma uğ:x. . ki sürekli çırpınma-n n, ganin da aşk kadar,
ölür: k '.dhr, hiç olmazsa bun lar ... iar değişmiyen, ayni kalan kır tarafı vardır.
T cası, bu şairle de pek
âlâ şabiliriz. Yalnız bir
nok ar. Her hangi bir me
mes ı bir şair için ele alıp
söyl ermek o kadar kolay b iş değildir. Bütün örn]
rün(■' jktan. yalnızlıktan, ö-
lüm ir bahsetmiş bir şairin bire- ire sosyal dediğimiz
mes (:rden söz açması o
kad :olay olmaz. Bu mese
le!e:in güzellikte [güzellikten baş a !>ir gaye aramayan şai rin »tile uzlaşmayan, hat
tâ l ınatâ aykırı düşen bir
çok afları olabilir.
Mc ela sosyal meselelerden açılması bazen belagat yebilir, daha erkek,
dal -i: bir se», ayr bir c-da. ı bir zevk gerektirebi-
lir.
Halbuki, şair, Verlainc'-uyup jelâğatin çoklan boynum) koparmış, Eluard’a u yup ahengi, musikîyi bir vana bırakmış, sadece göz için $iir yazmağa başlamıştır. A-ma ne zararı var. şiir çitin bir del ' ililiriz bi[ raşt rn
Geçenlerde Fuat Köprülünün bir yazsı çıktı, kuvvet gazetesinde çıkan bu yazıyı. Kuvvet gazetesini göremediğimiz için. Vatan gaze' leşinden o :uduk. Üzerinde durulması, hem de ehemmiyetle durulması [şerçken r bir yaz- idi. Ama hemen he men hiç kimsenin gözüne i lişmedi. Yalnız Son Posta da Ahmet Hamdı Başarın güzel bir mektubunu oku duk. o kadar. Böyle bir hâdiseyi susarak, yahut da «Ha Hain diyerek geçiştirmenin kabil olamıyacağıni düşündüğümüz için bu bahis te biz de bir kaç lâf edelim, dedik.
Sayın profesör, sözü, liselerde okutulan Türkçe ki’ I laplarından açm ş. Bu kitap- ı ların gençlere fena şeyler öğ I rettiğinden dem vuruyor. I • şin. bir edebiyat tarafı var. | bir de politika tarafı. Fuat ı Körülü edebiyat tarafı üze > rinde fazla durmuyor. O ci- ; heti kötü, berbat, iptidai fa* lân gibi doğmatiquc. baştan | sa k^iıâ h-, Jıallettik |
ten sonra politikaya ---oyor. Bu kitaplara koydukları •.
r
zılar Türk idaresinin adaleti-
ni. medeniyetimizin yüksekli
ğini, dinin büyüklüğ ünü an -
latacak yerde bir tak ım meni
leket derdlerini deş iyotmuş.
Bir mahkûmun hây ’atndan.
Biz sosyal mese İçlerden
Çaptığı gibi, di ■“a, kısaca:
hlİNYADAN---
E__HABERLER
söz açmağa uğraşma; rimiz için yeni bir kaynağı olacağına, tırmalar sayesinde y..........
lelef yapılabileceğim lik gönlümüzce itib > miyen yeni şiirin ha diı büyük bir rağbet i. . . cağına inan yoruz.
Yakından tanıdığımız biı |_____
iki şair şimdiden bu çetin, ı ,kU,n ’ çetin olduğu kadar Ha «r «a- 1 Tiirk a ir için zevkli dencuı^t o...v mi? bulunuyor, önce kendi !fta|z(“~ rfî. rf r.Cı rCalKrO kenaı zcvk çevreleri ıçııuiv başlıyan bu denemenin, şahsiyetlerini de top yekûn de I ğiştirme.ri ihtimali vard r.
hapishanelerin pisliğinden, , elbise kuponunu satıp çocuğuna ilâç alan memurun sefaletinden bahsediyormuş. Bunları gençlere okutmak bir nevi solcu propagandası yapmak demekmiş.
Meseleyi her şeyden ev -vel bir edebiyat meselesi ola
rak ele almak lâzımdı. Ama 1 mademki s&yın profesör o tarafa yanaşmamış -çünkü ' yanaşsa iş daha bir sarpa sa lacak-'Biz ıe geçelim. Sarece politika taraf nı düşünelim. Böyle bir söz söyliyebilmek için iki ihtimal vardır. Profesör yh memleketimizin bu türlü deıdleri olmadığını san makta, yahut ta bu derdlerin gençlere duyurulmamağı lâ ■ zina geldiğine inanmaktadır. Birincisi olamaz: çünkü men sup olduğu siyasî parti halkı bu türlü derdlerden kurtarmak için kurulmuş bir parti, hiç değilse öyle olduğunu söyliyen bir partidir. Şu halde ikinci ihtimal doğru. Yani derdlerimizi gençler bilmesin. Ama niçin, diyeceksiniz. Çünkü :ncmie;et meseleleri üzerinde düşünmek herkesin han ı değildir. Bu. ancak. Fuat Köprülü gibi yüksek şah .-etlere verilmiş
T>ir imtiyazdı®-,.®
Biz. Den.okrat Partiyi hü rİyet müc a deresine çıkmış parti olarak tanıyoruz. Acaba Fuat Köprülü bu söz lerinin hiiriyci fikrile taban Ntbana zıd d iiflnhfcelerin ifade si olduğunu 'fark etmiyor mu ?..
Sayın pı( fesörün devirdi ği çam küçük değildir. Bu günkü Türk gençliği yar'nkt Türk milletidir. Onları gözleri bağlı koyunlar gibi yetiş ti-mek milleti ölüme mah -um cııncK demektir. Bir ------avdım bövle bir şey is" ^^mnçz^Üsteh^Bhalkı kalkındırma, refaha ula?t*rma.
Marshall iki Çinden de memnun değil
Birleşik Amerikanın yeni d ş işleri bakanı ıgeneral Mar shall Çin meselelerine vukufu ile tanınmıştır. Bu kere Çinden avdetinde hükümete verdiği raporda hem Chiang Kai-Shek hükümetini, hem de komünistleri tenkide şayan görmüş.
Komünistleri neden ten" kit ettiğini anlamak için çok düşünmeğe lüzum yok. Fa -kat Amerikanın sadık dostu Chiang Kai - Sheki niçin tenkit ettiğini anlamak doğrusu kolay değildir. Sadık dostlar da artık kendi yâğlarile kav rulmak istemiş olmas-nlar...
Aynaya Oâkmışu gtbi
İ.-r-anyada bulunan Tc(i Allan adındaki bir Ameri! zo.teci Franko'nun adi-Cuesta ile bir mülâ!
>aPnı'ğ-,
Al um — İspanyada Bn Kdüai siyası mahkûm var
Cuesth — İspanyada si; sı mahkûm yoktur.
Allan — Ben 50000 100000 arasında zannedj} dum.
Cuesta — Söylediğim bi ispanyada siyasî mahk yoktur. Sadece hârp suçlı n var. Bunlar eski halk c heri mensuplardır. Bilin; gibi bu teşekkül kanun d
ka-iye tat
ıe
a-
ile
R>-lûm
e.!.’'!
I : dır. Binaenaleyh mensup harp mücrimidirler. Bun] rın yekûnu da 61 I6dır.' Allan O kadarcık r Cuesta — 30000 kiş ■ serbest bıraktırdım. Yeri, ne 40000 kişi alındı ar bunlar harp suçlusu bile ğil. Bunlar alelade ca niteldir; yani, komünistdirle Bu satırları okuyunca
san aynaya bakmış gibi oluyor.
Cteevland'a davet edilen yabancı delegelerin ittifak ettikleri notta
>• Timc i mecmuasının Cle veland da tertip İttiği konfe-ranst’a. yabanc- delegeleı: Amerikanın Dünya liderliği rolünü elden bırakmaması noktamda ittifak etmişler...
Amerikalılar bu konferan sı dünyanın istediğini öğrenmek için toplam alardı. Top lantıya verdikleri irim bunu açıkça gösteriye.: « Dünya ne istiyor? » Biz re yapacağız...»
Koca Amerika kendi seçip davet ettiği delegelerin arzularından dünyanın ne istediğini öğrenmiş bulunuyor. Şimdi sıra bu isteği yerine getirmeğe gelmiştir.
Amerika demek at bir memlekettir. Mademki, dün ya onun liderliğini istiyor, çarnaçar liderlik vazifesinin mesuliyetini omuzlar na yüklenecektir.
Amil siz diyeceksiniz kt: ıı kendilerinin seçip davet le tikleri bu on bir kişiye, dün* ya adına konuşmak yakkmı tim vermiş,,.» Orasını sizin, benim gibi konferansa davet li olmayanlar düşünsün.
Byrnes’in sözleri
Ayni Clcvelfind konferan sında Byrnes de şöyle bir hi tabede bulunmuştur:
« Dünyan n bize verdiği liderliği muhafaza edeceğiz. Ve ister »veto» lu, ister »ve to» suz olsun, kuvvet kulla -nılmasına asla müsaade etmi yeceğiz. Anchk hakkı ve ka nunu müdafaa etmek için kuvvete baş vuracağız.»
İnsan düşünüyor: Birle ’ •ik Amerikanın Birleşmiş milletler nezdinde'ti sözcüsü: ı( Konsey kabul etmese-He biz Pasifikteki adalardan çıkm yacağız» derken, Hak ve Kanun adına mı konuşu • yor? Ha': ve Kanun ya Birleşmiş milletlerin taralındadır: yahut Birleşik Amerika* nın ..
Fakat her halde Pasifikteki adalar n aciz sakinleri tabında olmasa gerek...
Basın hüıiyeti. fikir riyeti için bar bar bağ; bir partinin. Halk Partisi kûmetlerini hüriyeti zin, ruçland'ian I !>•. par!inin bu mühim a®mı. yazısının .«onunda, bu işin t kibini lçi»leri bakanlığına ha vale etmiş.
Eğilim işlerimizi de poli se, yahut jandarmaya dev* re isek bari... |
| adamı olursa...
Bilmem ki anlıyorlar m ’
Bu işe bir gaf demekle ne ı kadar insaflı, ne kadar nazik I davranıyorum! Yoksa o ya- | zıyı en aşağıdan bir irtica be- [ yannamesi saymak, bir gerilik, bir softalık, bir yobazl'k | hâ mi
Şiire cesaretle bakması- | nı bilen bütün yem Türk «a I irlerine sesleniyorum: Bu skimiz için kaçırılma kadar büyük ve güzel I İ£- Koll^uyui. >-vamuiıyu i
'yTt»y Jp
[•»i !-MW* I LU
andırmak, j
Ali Osman Çimen, düşünceye daldığı lerinin arasında bıyıklarını çiğnedi, hesap etti, .onr
Olmaz! dedi.
Bu sefer Palabıyık ısrarla ve inandırıcı bir dili başladı:
— Neden olmazmış? Beni beğenmedin mı yok hazır param var. Günlük kazancım da yolundu-. Öyle; mazmış? Sonra düşün bir-kere: Ben elliyi aştım gayrı, şurada hepsi hepsi birkaç senelik ömrüm kaldı demektir. Halbuki Bahriye şimdi on yedisinde, önünde yaşayac«»« daha bh çok sencai vur. öldüm müydü her şeyim ona kalacak. Eğer genç koca istiyorsa, öylesini de ben öldükten sonra bulur. Hem o zaman istediğinden âlâsını bulur. Başında böyle bir evi, cebinde de bol parası olduktan sonra!., öyle değil mi ya?..
Ie konuşma ğ®
Palnbfl
ılsnfir kaj
mL Bahı^Bsj •'■'Jr’f
«m
Cevdet Kudret SOLOK
— Daha ne düşünüyorsun yahu? Bir defa, ben Rukiyc için bin lira isliyorum, halbuki sen Bahriye’ye yedi yüz istiyorsun, öyle değil mi? Aslım ararsan, bu işte sen değil, ben zararlıyım. Üç yüz lira az para ını? Ama arkadaş lirasında bunun ne ehemmiyeti var! Beş aşağı, on yukarı. Adam sen de! Ben o kadar ince hesap yapan insanlardan değilim.
— İyi diyorsun ama, senin kızı ben kendime almıyorum ki!.
- Hana! Bak ben orasına karışmam! İster kendine al, isler başkasına ver, orası senin bileceğin iş. Ben kiminle konuşuyorsam onu bilirim, başkasını tanımam. Sonra şunu da düşün ki, bana ge-
lecek kadın evde oturur, öyle her gün sabahtan akşama kadar fabrikada, şurada burada çalışmaz: ivin hanımı olur, rahat eder, toplanır. Hem de belediye nikâhı yapacağım ha! öyle imam nikâhı filân değil. Bizde çürük iş yok! Öldüm müydü, karım hemen mirasıma konmalı; sonradan kavga gürültü filan olmamalı. Ru-kiye'yi de öyle veririm; onun da çalıştırılmasına razı değilim, ben kızımı nazlı büyüttüm; onu alacak adam, eğer evde oturup bakacağına söz veriyorsa çıksın karşıma. Yoksa vermem!
Demindenbcri kafasının içinde bir hal çaresi ariyan Ali Osman Çimen, nihayet, aradığım bulmuş gibi, birdenbire kalktı:
Hele bizimkilerle bir görüşeyim, dedi.
anlaşmış oldukları mânasına aldı, yumuşak bîr sesle:
rum. dedi. Kız her gün çalışıyor, • u ı nedir? Gelecek pazar tıen ona şöyle
b-.ı da ı\ı flOk-nı
'^ra; öteİM i. -m, t .(■, yemiş lân götüreyim; yesin de, biraz top-I -nsuı o zam; adar da s.jn düşünmüş olursun! Haydi güld â® -
Ali Ospıan Çimen eve dm düğünde vakit Öğleyi bulmuştu. Yemekten sonra baba oğul, hiç kimseye bir şey söylemeden, evden çıktımı. Kil« Üugıu iuiuiUfci: haşladılar Konuştııklaımın başkaları tarafından duyıılınıyııcağına »nivondikleri zaman, delikanlı sordu:
Ne haller?
İhtiyar adam bir Inşın üstüne oturdu, yumuşak kabartılarla ufka kadar uzanan lx»s toprağa kayıtsızca bakarak:
Olmuyor.
Dedi, öbürü hemen atıldı:
Neden? Parasiyle değil mi? Para islemiyor mu? Hayır, Hayriye'yi istiyor.
Sustular. Sonra, delikanlı yine sordu:
— Peki, sen ne dedin?
Ben buraya kız verniğe değil, kız almağa geldim, dedim. Versen ne çıkar sanki?
lA
(Devamı var)
r
Amerika mecburi
askerliği kaldırıyor
Ka*kju\ Trunıun kongreye Könder-dUi bir mmajda 31 Mürit* »omı ere-
cek «Ua/ı mecburi askerlik kanunu-
nun uratUttDUUasını Utcmiştlr.
Kura, deniş ve hava ordusunun
mevcudu iki rolljMn kadar olacak vo
rdnUllÜlarle doldurulacaktır:
J
HUR
CUMARTESİLERİ ÇIKAR HAFTALIK SİYASİ GAZETE
r
Fiyatı: 10 kuruttur
ABONE ŞARTLARI:
Seneliği : 500 kuruş
Altı aylığı: 250 kuruş
Üç aylığı; 125 kuru?
İlan: (Başlık kenarı) 20 lira
FİKRÎ HÜR « İRFANI HÜR * VİCDANI HÜR
Orta Şark Efendi değiştiriyor
Mehmef-Ali AYBAR
OSKOVA konferansına tekaddüm eden şu günlerde fevklâde büyk ehemmiyette bir hâdise oldu. Gelen haberlere gö-re. Birleşik Amerikanın Yakın Şarkta İrigikcreyi istih lâf etmesi için görüşmeler yapılmaktadır.
Hattâ Amerika ayanın -dan bir zat lngilterenin Is -koçya, Gal ve İrlanda ile bir likte Birleşik Amerika Fede rasy onuna iltihak etmesini teklif etmiştir.
lngilterenin imparatorluk siyasetinde karşılaştığı güç ' lü :1er, I- »• c'istaı dan ve Mı -sırdan çekilmeği kabul etmiş ı v; Filistin işinde aczi-ı:* .er ı . ederek meseleyi Birleşim»; Milletlere havale kararını vermiş bulunma* . bu «on habere eklenecek o-lursa İngiiterenin imparatorlu': siyasetinde bir gerileme ve çözülme olduğu meydanı çıkar.
Halbuki bundan bit*-kaç gün evvel çıkan «Ulus» gaze t esinde Prof. Nihat Erimin, »Ingiltere Bugün Her zaman kinden sağlamdır, » başlıklı bir baş yazış nı okuduk.
mayrp hâlâ tahakküm politikası gütmektedir. Ve Türki -yeyi bu oyunda kullanmak i.* temekte veya kullanmakta -’ dır. Türkiye hiç kimseye bağ
1' olmayan müstakil bir poli tika gütmelidir.
Bu görüsün, ne kadar ba-sit ve zavallı bir politika anlat â yol açacağı meydi da » ■
I ekiyenin. cvlâtlaun ka ayasına, elde ettiği i tik A her ne pahasına olu olsun muhafaza edelim d m- mi, yoksa ince siyahı ar yapıyoruz diye bu i İngiliz emellerine â-ı nenin mi «zavallı bir a anlayışı» olduğunu ketini seven her Tür* olayca Anlayacağına e-
m» r. in
hesapl|j ıstı fa
poiitil
nv kü m
::ı
hat Erimin «basit» vej illi» lıkla vasflandırdı-; «Moskova radyosu ağ-, konuştuklarını söyle -mselerin, l.âkikatı gör*
...
gl
71
di.
m Iduklar' bu gün tebey-
yi miştir. lngilterenin Ya
kı
m.
Hata etmek insanlık halıdır. Fakat hükümetin sözcü lüğünü eden bir gazete ba$ yazarının, hâdiselerin üç gün sonraki inkişafını tahmin e -demiyecek '-adar aldanması veyahut okuyucularını aldat-m₺ğa çalışması eşine nadi -ren tesadüf edilen bir gaflet numunesidir. Bu makalede, imprt.atorluk siyasetinde lngilterenin gösterdiği yeni şartla) a intibak kabiliyeti ö viildükten ve İmparatorlu ğun bugün her zamandan daha «ağlâm olduğu iddia edildikten sonra, »öz Irğilte-renin Türkiye halkmdak-politikasına getiriliyor ve deniyor ki:
vBu arada, batit görüş lüle:in yântnda, muayyen bir hedef güdenler de. Inkiltere yi çürük göstermeğe gayret ediyorlar. Bu gayretleri harayanlar orasında Moskova radyosu ve seslerini ondan a leord eden radyolar gelmektedir. Memleketimizde liberal geçinenler ile kızıla ka çanlar da aynı taktiği kulla.ı maktadrlar.
Bunların iddialarına göre Ingiltere imparatorluğu gaflet içindedir. Her yantndan parça parça dökülmeğe başlamıştır. Bu haline hiç bak ’
Dört Büyüklerden herbirinin Moskovada istiyecekleri Moskova Konferansı
iki gün sonra Moskova konferansı başlamış bulunacaktır. Şimdiye kadar büyük devletlerin hallettikleri sulh meseleleri Moskovada karşılaşacakları meselelere nispetle pek basit kalır. Şimdiye kadarki konferanslarda Almanya meselesi en sonraya bırakılmış, diğer meseleler üzerinde de anlaşmaya mani olur korkusu ile bu mesele daima en son-raya bırak™,t,r.
Harpten sonraki Almanyanm muvakkat durumu Post dam konferansında kararlaşmıştı. Bu anlaşma mucibince Almanya dört bölgeye ayrılara : her bölge büyük '’evlclleı-den birinin idaresine verildi. Büyük devletlerden her biri sulh konferans! başlayıncaya kadar kendi bölgelerinde na-zi faaliyetlerine nihayet verecek, askerlikten tecrit edece';, o bölge halkının iktisadi ve siyasî hayatlar nı idare edeceklerdi.
Potsdamdanbcıi geçen müddet zarfında büyük devlet loWcı^ıc^bir^jCndi bölgelerinde bir takın^Uskilâlla^çu^ dular. tecrübelere edindiler ve istikbaldi Almanyaya teklif edilmesi lâzımğöen sulh şartları üzerin ıs kendilerine göre bir takım fikiı1 r edindiler. Şimdi Moskova konferasm* da bu tecrübelerin neticeleri uörüler :• ti-.p »■
Geçen bir M- e ıçindr hrı kendi müstakbel
maksadına göre I endi bölgesin (• bir t kim emri vakiler vücude getirmeğe -alıştı. Rusiar nazi/n temizlediler, harp işine yarayan SMayiin hemen hepsini sökiip taşıdılar, siya-ai partilerin teşekkülüne imk uı vrrni'-kle beraber bunlar.ıı Sosyal demokrat e K«^ş»ünist birliği h - nde bir müşterek cephe halinde »leşrneh•:mi temine çalıştın^ Toprağı halka dağıttılar ve kar.ayii millileştirdiler. H
Ingiliz ve A : - kaiılaı ise nazizmin temizlenmesine
ehemmiyet vernu- iler Bilâkis dahiVr .pılacak tc-kilât n başına eMeriyeth nazileri getirdiler. -.ndi bölgelerinin sanayiini kalkınd nak için bunların büyint Amerikan sermaye sahiplerine eçın-.sini temine çalıştılar. Diğer bir tâbir ile hususi aajıayiin yeniden cardan: aşna ehemmiyet, verdiler. Halkı b lemek için ' ülliyr-t! ikrarda masraflara katlandılar. İp*-ilterr nihayet bu masrafların alt ndan kal kamıyarak kendi jesinin M. Igesilc birleşme-
sine muvafakat e:1
Siyasi partilerden *e daha «ziyade sosyalist ve sağcı partilerin kux veT‘Tîr:T^^^^^^enen?nTÎv-'’—\-'-”dliler.
Anglo-Amerrkan ve Sovyet görüşü
Potsdam ânlaşmasıntn bu tatbik şekli Almanyanm müstakbel şekil ve rejimi hakkında iki bariz görüşün meydana gelmesine sebep oldu. Filvaki Almanyanm tecavüzüne uğramış diğer milletlerin de Almanya ha'&ın-da istekleri ve plânlan vardır. Meselât ikide bil* Alman istilâs na uğrayan Belçika bazı hudut tashihleri yapılmasını. Ruhr havzasından kend'sine de istifade hakkı verilmesini istemektedir. 1 follar. Ja. hattâ Lüksen * urg bile tazminat talcbindedir. Fa'.at .Almanya hakkında belli başlı iki plân vardır. Biri vyet plânı, diğeri A > - Amerikan plânıdtr. Bunların
mda bir de Fransız üşü vardır ki. o da ayr ca müna-
ka ta mevzuu olmağa r.
Fransa ne istiyor?
.Almanyaya veril» >şekil ile birinci derecede ilgili n devlet hiç şüphe* Fransadır. Yanın asırdanberi üç
a Alman istilâsı gö ş olan bu memleket, bası ucundaki bu belânın artı’a defa olarak tamamen ortadan
kalkması için hepsinde ıha sert ve daha insafsız olmak* ta haklıdır.
Fransa Almanyayı ıf düşüınıek ve bir daha bir tehlike olarak baş.nı kak asma imkân vermemek için bu
memleketin tamamen i rlikten tecridini, nazizmin temizlenmesini. Alman sana in üçüncü dereceye indirilmesini
ve bu sanayiin temelini kil eden Ruhr havzasının Almanyaya bırakılmamasını mektedir.
Fransanın bu gÖrı daha ziyade Rusyan n görüşüne
yakın olduğu için. Jngi - onunla »on dakikada bir ittifak
muahedesi imza edere’ >u Alman tehlikesine karşı sigor-
ta etmek ihtiyacını du ıştur.
Sovyetler ne istiyorlar?
Alman militarizmi n Fransa kadar ıstırap çekmiş olan Rusya da Alman? ı karşı insafsızbkta Fransızlardan geri kalmaz. Çünkü on için Alman demek harabe, sefa
let ve felâket demekti lele nazizmi Rusiar için korkunç
bir kâbus halini almıştı manya hakkındaki göl ve Amerikal'lar Faşizn lirler. Fakat Rusiar iç: olmak isterler. Be n.azi tahammül edemediler.
Artık intikbal için ortadan kaldırmak için sına taraftardırlar.
Rusların bu nokt? rar edecekleri, fakat b ları muhtemeldir.
ı ırkdan çekilmesi ve Yj
in ve Türk iyeye karşı i fi taahhütleri Birleşik
i’caya devre kalkınman: imparatorluğunun«paı' rça» döküldüğüne ve mik zorluklar içinde! dığına inkâr götürmez i delil olsa gere’:.
u»" ıı Nihat Erimi ve P. nin İngiltcreâeıı | uman zimar. ’nrTarS * ıtalatile baş baş» b raka ■ ı Siz geçelim Birleşik (A Yakın Şarka yeı çmesi meselesine:
C m ha
ra
m
le
H
a? İteri birer üa haline gctiı
mesi pek az muhtemeldir. ■Senm- -efe - w —
ki. Yakın Şark ingille:eye
A-l *4-‘yn«c,(, Birleşik Amictmc^i-rer*| Ç»n daha az. ehemmiyetlidir.
Bugün açtğa .vurulan bu kühim hâdise aylarca
tur | ierhJresidir J
İz dokuz a Lrabistanda umpanyalat rini Ameri hnyalar. na aşlar. Dr
Jfogilterenîn
rr b rr. k-A ’« lc.
p.ı b.ı
evvel ■
«on i
se
! hareketi: ı _
■vvel İran ve 1
Ingiliz petr^H ı hisse M-njH petrol retmeleli iJ€| > zamandı malardaki men finallerini koruyacak s&ğlam bir İMtnuyu muhl«*v olduğu anlatıl'.yordu.
Demek ki, bütün Yakın Şarkin yeni efendisj, bundan böyle Birleşik Amerika olacaktır. Bu değişikliğin insan lığın atisi için hayırlı olabileceğine ve şimdiden vaziyette nisbi bir salâh görüleceğine inananlardan /. Çünkü, şa yet bir üçüncü dünya harbini, kendisi hazıi lamıyoraa. Birle |
hıun için Rusya nin müstakbel Al’ biraz sert ve çetindir, lngilizler artık ölmü? olduğuna kani olabi-anaat
i karşı
yetmez. Onar buna emin müsamaha gösterilmesine
nazi ve Alman tehlikesini
buun^r ^m^îr’h
Ciirk «an'at dünvası ■ buyuK !•:: ıııkr.umi kai-
mi? tarzına rağmen takli-
Yakın Şark bilindiği gibi lngilterenin Hindiatana ve laki ülkelerine gi , w. ÜTerindcGir[)cnıch Rr 1c-
tan JBdilik vida
1 a n ac a k -■
ürürü ^yasciui?e.
erinej anca'
den yol ürer oluyor
Yakın Şa$ nız iki İsa tır. Bu sö
Birleşik e İtk prensi millet içi
f*l inanmış ı’:1’,; umhuriyS ı k-ldıl
tatbik ^^fl^ilir ve ergeç terk edilmeğe mah kûmdur.
lngilterenin yerini birleşi': Amerikamn alınası, Yakın Şark Milletlerinin istiklâle bi raz daha yaklaştıracak, çetin mücadelelerini birâzict': ol • sun kolaylaştıracak», r. Ama her halde, ehveni şer olduğu için tutar göründüğümüz bu istilâcı siyaset, Amerika tarihinin altın yaz lı sah i f elerin * den birisi olmıyacaktır.
j-
de kaçmıyan ve icat etme sini bilen bir san’atkârdı. Ağaçları ve hayvanlarıyla bütün • tabiat insanların ortak ett«esi; e ı hHli bizl^|-e uydu ması Cent'l Nadirin simlerin - babayani sempati klg veril ne yazıl® ki. şu nelerin Hu riyet m lcsindc^Epmal N nur: ıfdpfrraST’bi dan beklediğimiz işi gör* uıtdı. -Lku* bit-atuhls £.. H. P. nin fikirlerine tercüman bile ojdu: «Amca Bey’dcn gayri hiç bir karikatürünün mes uliyetini taşmam. Mevzu’u verirler; ben ben çizerinin demi? olması cidden acıdır. Halbuki Cemal Nadir bu mücadelede neler yapmaz. ne roller oynaya"
i mazdı...
türlü
vyetîer radikal tedbirler alınma-
üzerinde son dereceye kadar îs-noktalarda uzlaşmaya yanaşma-
Ameri ahların istepilderi
n görüşü birbirine çok yakın olların görüşünü tahlil etmek ye" nin müstakil veya muhtar küçük jonra bu devletler arasında fede-taraftardnlar. Nkziçmin tnsfiye-
irdi-
o-
Ingiltere ile AmBikm duğu için yâlnız Ameri ıal: ter. Ameriknhlar .Almanya! devletlere ayrılmasına ve a ratif bir rejim kurumasına^
>ı işinde Huşlar kadar n:utam«hasız değildirler. Alman sa* na^ujıind^ha ger k e ndlBftnd ilerini
Ruha- 'havzasının k
tara fdıHkeğildirle
, ağır binHü: sanayiinuBrıüsi layi halinşe n
ıkişaf imkânına mazhar olarak etmelerini tercih etmektedirler, ta Rusya yı iştiıak ettirmeğe pek Azmnvat mrselesinde Almanyaya vûl.i(:ıiı-nc~ e şiddetle muhaliftirler. Alman
■etine gelince; bunun husuaî sa-Jtnrd rlar. Yalnız bu noktada in-
ilizicrin affid'ltfl.ırı göıüldr. Çünkü Ingilizler sanayiin mil"
Vfetirilmesi
er.
bva kontrt.msı bu muhtelif görüşler arasın-..... anl.ışffiA zemini atamakla meşgul olacaktı-.
Bu plâıılrın arkasında gizli maksatlar olmasa belki müşterek bir anla-ma zemini bulmak o kadar güç olmayacaktır. Fakat, hcı- bir devletin kendine göre takip ettiği gizli emelleri vardır. Amerika .Alman sanayiini Rûıb iktisa-riyhtına ayarlamak ve bu suretle Avrupayı gaip demokrasilerine bağlamak emelindedir. Rusyaya karşı, her ihtimale karşı elinde bir koz olarak kullanacağ bir Almanya bulunması onun menfaati icabıdır.
Fakat bunların üstünde Almanya meselesinde çarpışacak olan muhtelif ideolojilerdir. Amerikalılar Alınanynda bir kapitalist sis', t m kurmak. Ingilizler bir sosyalist nizam vücude getirme':. Rusiar da Alm&nyayı komünizme müsait bir tarla haline getirmek isterler. İşte bütün bunlar'n arkasında bu gizli maksatları aramak ve süslü kelimelere «I-danmıyarak Moskova müzakerelerini bu gözlükle takip etmek daha doğru olur fikrindeyiz.