1949 Mart etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1949 Mart etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


’ SP O R1 AKŞAM pöçük ilânlar
SON SAHİFEMtZDE 1 ı |______________________~
Sene 31 — No 10939 — FlaU: har yerde 10 kuruştur. PAZAR 27 Mart 1949 Bahlbl: Necmeddin Sadak — Vaa İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaan
Sualler, cevaplar ve sonrası
Amerikanın ilk zenci elçisi
Rus - İran hududunda hâdise
Millet Meclisinde hükümetten Sual sormak suretiyle hem umu-pıi efkârı tenvire vesile olmak Jıc m de hükümeti harekete getirmek usulü büsbütün terkedüecek bir murakabe tam olmamakla fte aber şekli, müddeti elbette münakaşa mevzuu olabilir. Zaten fcüvük Millet Meclisi en hayali kanunları müzakere etmek, en mühim vakalar üzerinde hükümetleri suale değil istizaha çekmek için vakit bulmak istiyorsa ergeç bu hususta bir tedbir bulmağa mecbur olacaktır.
- Sualin şu söylediğimiz maksat ve mahiyetten birinci kısmın hemen her sual ile bir dereceye karlar temin edildiğini inkâr edemeyiz. Fakat ikinci kısmı yâni hükümeti harekete getirmek maksadı ne dereuevc kadar hâsıl oluyor, onu sarahate tayin etmek kabil değildir. Cevaplar yüzde doksan kere belki yirmi beş seneden beri gelmiş, geçmiş hükümetleri müdafaa, suâlde pek â-Çtkâr bir surette mesuliyeti mucip görülen noktalan tevil veyahut tahfif ile bittiği gibi yüzde on veyahut dâha az bir nisbette de kusurların itiraf ile sona erer- Bu cevaplan tetvic eden cümleler hemen her vakit şunlardır;
c llükûıııetiniz bu işin üzerindedir»: «Hükümetiniz bu hususta bir karnın tasarısını yüksek heyetinize sunmak üzere hazırlıyor; yahut uHrikûmetinizîn bu hb1 ustaki hassasiyetine emin olunuz.» veyahut «Mesuller hakkında takibat icrasına Adliyece başlanmıştır n.";:.!e mesuller hakkında icabeden cezalar verilecektir. ,
•Birbirine pek benzeyen, ekseriya vaitll ve bazan vaidlerle dolu bulunan bu sözlerin bugünden varına kadar neticesini beklemek idare mekanizmasının bizde değil hemen her yerde ne olduğunu bilenler için doğru olamaz. En basit bir va’din bile yerine getirilmesi için az cok bir zaman İster; fakat bu zaman hudutsuz ve hatta hudutsuzluğa yakın derecede uzun olmamalıdır. Halbuki dikkat ederseniz Türkiye Cumhuriyetinin tek partiden ayrıldığından beri birbirini takip eden suallerin neticesinde şimdiye kadar hükümetin dedikleri gibi, suallerin bir çoğunun mevzuu olan İşin üzerinde durarak yürümesini, tâ-til değilse bile, güçleştirmiş veya kanun projeleri Meclis komisyonlarının yolunu bile henüz tutmamış, yahut da bahsettiği hassasiyeti parlak, heyecanlı nutuklar halinde israf etmekle kalmıştır.
Yalnız hepsinden daha mü-(ahhax olan ( Mesuller hakkında takibat lcrasile haklarında kanuncu lâzım gelen muamelenin yapılacağı» şeklindeki vaitlerin şimdiye kadar ne netice verdiğini soran. ariyan olmasa bile hükümetin muhtelif usullerle umumî efkâra bildirmesi icabederdi. İşte vatandaşları en çok üzen noktalardan biri de budur. Vâkıa kaballat, cürüm ve cinayet şu fâni dünyada hususî eşhas tarafından irtikâp edildiği gibi resmî makamlarda bulunanlar tarafından da irtikâp olunabilir. Fakat bu sonrakilerin irtikâp ettikleri cürümlerin ne gibi cezalan mucip Olduğunu bilmek milletin sarih hakkıdır. Yine tekrar edelim ki böyle millete, ve devlete karşı irtikâp edilmiş cürümlerde «adli takibatı gü ■!eştirmemek» diye beklediğimiz mâhud formüle uymak bahanesiyle hükümetin Meclis huzurunda va’dettlğl takibatın durdurulduğu, kendisinde Yücudiinü hevecanla temin ettiği hassasiyetin körleştiği zannmı ve bir do alâkasızlık manzarasını yerecek gecikmeler, hükümetin hesabına iyi bir hareket, tarzı o-Iarak kaydedilecek değildir.
Bu hususta misaller getirmeği fav'la buluruz. Hemen hepsi şimdiki hükümetin ■'«.■’ tJ zâhıa-mhda vâki olmuş hâdiselere ta-âllûk eden sualtı.'' en coğıı ya -4 suiistimale, yafiut yanlış, haksız muamelelere ve fazla sarfiyata ve israfa ve nihayet vaktinde alm-mâ.'! ihmal edilen tedbirlere dairdir Bunlardan karı hakkında 6U veya bu neticeye varıldığını bi- (
tazan; A. ADNAN - ADIVAR
liyorüz?. Vâkıa bunu tâkip, me-| seleyi bir sual takririyle evvelâ
Meclisin ve Meclisin müzakerelerini kaydeden gazeteler vasıtasile milletin gözü önüne koyan millet-I vekillerine düşer gibi mütalâa e-| dillise de hükümetin 1 ndiliğiu-1 den, ya kendi veya selefi olan bir hükümet zamanında yapılmış bir muameleyi tashih ettiğini veyahut bu muameleum «b? az üzerinde sıyalı» kadar âşikâr delillerle doğruluğunu isbat edecek tetkikler neticesini arada bir u-mumi efkâra Meuliste ve matbuatta beyanat suretiyle bildiriver-mesi hem o suaiierle (dedirgın) edilmiş efkârı teskin hem de suallere zemin olan mesele tamamen asılsız ise bu gibi sualler Meclis huzuruna getirilirken iki kere daha fazla düşünmeği temin etmiş olmak gibi bir faide sağh-yabilır. İşte en son suallerden bîr misal: Hükümet partisi âzasından bir milletvekili metruk emvalin mübadele dolayısiyle tevzii esnasında 300 000 liralık suiistimali! bir muamele yapıldığını I-sim tasrihiyle beyan etmişti. Bu işi tahkik etmek on beş günlük sıkı bir çalışma ile bol bol mümkün olabilir. O halde sual tarihinden on bes gün sonra ya hükümetin kürsüye gelip bu işin pek yolunda ve kanunî olduğunu veyahut hâdisenin hakikî iç yüzünü ortaya koyarak bu cürmü ce-f adlandırmak için kanunu tatbi-ka başladığım söylemesi ve eğer bu muameleye müsait bîr kanun yoksa hazırladığı kanun tasarısını cebinden veya cüzdanından çıkarıp Meclis bürosuna oracıkta tevdi etmesi demokrasiye yakışacak bir hareket olur. Biz bu hâdiseyi sadece en yakın bir misal diye aldık. Zaten Meclis kürsüsünde şiddetle, heyecanla haber verilen ağır, hafif her suiistimal hâdisesini hic kimsenin haysiyetim tecavüz etmeden kanun dışına çıkmadan takİD etmek demokrasi matbuatının vazifesi değil midir?
A. ADNAN — ADIVAB
Ürdün - İsrail görüşmesi Londra 27 (R) — Rodos'ta Ürdün ve İsrail delegeleri arasında yapılan görüşme bugüne bırakılmıştır. Talika sebep, tâli komite tarafından tkl tarafın kuvvetlerini azaltabilmekti İçin bir şekil buhınamamasıdır.
Amerika'da zenci aleyhtarlığı
New-York 27 (Nafen) — Alabama eyalcUndo Birmingham'da zencilere satılmış üç ev zenci aleyhtarı gruplar tarafından dinamitle havaya uçurulmuştur.
Dr. Bunche Moskova'ya büyük elçi oluyor
Londra 25 ı Nafen) — Birleşmiş Milletlerin FUlMlndekl arabulucu vekili Dr Bunche'nln Başkan Tınman tarafından Moskova'ya büyükelçi tâyin edileceği bildirilmektedir.
Eğer Dr. Bunche, Moskovaya Amerikanın büyükelçisi olarak tâyin edilirse bu Amerikan diplomasisinde bir dönüm noktasını teşkil edecektir. Bunche böylelikle Amerikanın ük zmel sefiri olacaktır.
Prenses Fevziye
î**:n Şahından boşanan prenses evleniyor
Prense* Fevzi ye
(Yazısı beşinci sahlfemlzdel
Celâl Payar Ayvalıkta bir nutuk söyledi
“Çiftçiye en yakın dost olacağız, onların ıstıraplarını bertaraf edeceğiz,, dedi
Ayvalık 28 — Bugün Bahkeslrden Ayvalığa gelen Demokrat Parti Genel başkanı Celâl Bayar, yolda Havran ve Burhaniye D. P. İlleriyle konuştu, Havrandaki hasbıhali sırasında Bay ar;
(— Vaktiyle buradan geçerken, delvetln otoritesine sırtım dayayıp kanunlardan aldıkları salâhiyeti keyfi ve gayrlkanunl şekilde kullanan bazı kimseler, beni, sizin beldenize sokmak istememişlerdi. Bugün görüyorsunuz kİ, sîzlerle memleket dâvaları fi zerinde burada ser beşçe konuşabiliyoruz. Hem de gür sesimizle ve kimseden perva etmeden. ve kimseye düşmanlık duymadan konulabiliyor ve mukaddes haklarımızı tanıtmak yolunda yürüyoruz» dedi.
Celâl Bayar, Ayvalık D P merkezinin balkonundan verdiği nutkunda da, Demokrat Parti iktidara gelince bu memleketin yükselmesini sağlıyaca gını, gayenin memleketle niza ruh bîr
İçtimai ve iktisadi hayal kurmak olduğunu söyledi. Bayar, sözlerine şöyle devam etti:
(— Çlfçlye en yakın dost olacağız, onların ıstıraplarını kati surette ber-' taraf edeceğiz. Birinci hedefimiz. A-naya3anın fertlere tanıdığı hak ve hürriyetin tecellisine çalışmaktır. İlk İstediğimiz Seçim kanununun emniyetli bir şekilde tanzim olunması ve böyle bir kanunla seçim yapılmasıdır.»
Sayardan Sonra Balıkesir D. P. başkanı Sıtkı Yırcalı da bir nutuk söylemiştir. Yarın (bugün) Edremitte D. p. iller tarafından bir miting yapılacak ve Celâl Bayar bu mitingde de bir nutuk söyllyecektir.
Eisenhovver rahatsız
New-York 27 (Nai?n) — General Elsenhower’ln rahatsız olduğu bildirilmektedir General bir müddet İstirahat edecek ve normal İsleri He ug-r aşmayacaktır.
50 Rus askeri 3 Iran askerine ateş açtı
Iran askerlerinden biri öldü, ikisi Sovyet topraklarına götürüldü
Rusya, İranın kendisine karşı düşmanca tavır takındığından bahisle İran’daki bütün konsoloslarım geri çekmeğe karar verdi
Londra 27 (R) — Tahrandan gelen haberlere göre Sovyet Rusya, İrana karşı baskısını arttırmıştır. Son 34 saat zarfında bir hudut hâdisesi olmuştur- Assocladet Press muhabirinin Tahran yüksek askeri kaynaklarından aldığı habere göre hâdlso Hazer denizi kıyısında Gurgan bölgesinde olmuştur. Burada elli Rus askeri üç İran askerine ateş açmıştır İranlı askerlerden biri ölmüş, İkisi esir edilmiştir.
İran komutam Gürgen Sovyet konsolosu nezdlnde hâdiseyi protesto etmiştir.
Rusya, İranın kendisine karşı düşmanca tavır takındığından bahisle İrandaki konsoloslarını geri çekmeğe karar vermiş ve İranın da Sovyet Rusyadakl konsoloslarını geri çekme-'erini İstemiştir. İran, bunu kabul etmiştir.
İran'ı ve Sovyet - İran hudutlarını gösterir harita
Londra 27 (R) — Rusya, Atlantik
paktına karşı İlk hareket olmak üzere j koruyacak İlk gayret diye selâmla-tran üzerinde baskısını arttırmış ve | iniştir.
İspanyanın Lizbon büyükelçisi dün Pot tekiz Dışişleri Bakanı He görüşmüş, pakta girmek İçin yapılan teklife Portekizli» ne cevap vereceğini sormuştur. İspanya İle Portekiz arasındaki andlaşma mucibince iki memleket yapacağı İttifaklar hakkında İstişarede bulunmağı taahhüt etmiştir.
ıran üzerinde oasKisım arttırmış ve( Rus Ortodoks kilisesi patriği AlekslsJ İsvestlya gazetesinde bir makale neşrederek Rusyanm sulh istediğinden, Batı devletlerinin harb hazırladıklarından bahsetmiştir.
Amerika’nın bir kararı
New-York 27 (R) - Birleşik Amerika. komünist tecavüzüne karşı mukavemete hazır memleketlere büyük ölçüde askeri yardımda bulunmağı kararlaştırmıştır. Yardım dört sene sürecektir. Temmuzdan İtibaren ya-' pHacak yardımın ilk senesi için bir-
Created by free version of 2PDF
Rusya ve peykleri Birleşmiş Milletler Kurulundan ayrılıyorlar mı?
Londra 26 (Nafen) — Nafen Bjan-sının diplomatik yazarı bildiriyor: Basınla muhtelif siyasi çevrelerde dolaşan şayialara göre nisan ayında. Lake Succes'de yeniden toplanacak olan Birleşmiş Milletlere Rusya ile peykleri son defa İştirak edeceklerdir.
Berlinde ümit satanlar
milyar 800 milyon dolarlık tahsisat istenecektir Bunun üçte ikisi Atlantik devletlerine, üçte biri Türkiye, Yunanistan, İran, Latin Amerika devletlerlnedir.
Portekizîn vaziyeti
Londra 27 (R) — İspanya hükümetinin bir sözcüsü, Atlantik paktını Avrupayı Sovyet emperyalizminden
DİKKATLER
Göçen sermayeler
tstanbuldaıı Beyruta sermayeler kaçıyormuş. Beyrut'un Orta Doğu için mühim bıı tevzi merkezi olmaya başlaması, piyasamızda endişe doğurmuş. Mısır'la, Suriye ile ilgili ferdî teşebbüsler, burada senelerce kazanmış olduklarını oraya aktarıyorlarmış.
Netekim, Filizlinle ırkaıı, dinen, hamiyeten ilgili olanlar, gizli aşikâr kayıp gidiyorlar: ve daha gidebilirler.
Devletin bunca kayıtları, şartları nerede kalıyor? Tiiccar sermayesi işte böyle kolayca gidebiliyor; keyif seyahatlerine çıkmak istiyenler ise İIollywoodu'u beğenirlerse Ho1lywood’da, Monte Karlo’yu beğenirlerse Monte Kar-lo’da aylarca, senelerce kalabiliyorlar.
İşiııl uyduranlar gidiyor, işini uyduranlar geliyor.
Öyleyse bunca döviz müsaadelerine, gümrük muayenelerine ne ihtiyaç var? Bunlar, olsa olsa devlet bakımından bir sürü külfetli tesisata, millet bakımından da kaçakçıya para kaptırmağa yaramaktadır: bes,
İnsan aldatmaksa maksat aldanan yok nafile
Falcılık çok genişlemiş, falcılar bir çok kehanette bulunuyorlarmış I
Bugünkü Berlinden bir görünüş
i Berlin 27 (AP) - Bugünkü Berlin falcılar İçin bir efsane şehri olmuştur. Bunlar, harab olmuş bu şehir ahalisine en fazla İhtiyaçları oldukları «ümit» satarak servet yapmaktadırlar.
İstikbale bakmak, ümit saUn almak hastalığı, ev kadınlarına olduğu kadar, şık artistlere, üniversite profesörlerine. zengin karaborsacılara, hattâ şişman siyaset adamlarına vn-einciya kadar sirayet etmiş bulunmaktadır.
Bir falcının şöhreti ağızdan ağza yayılmakta, ve aradan kısa bir zaman geçtikten sonra, (alcının kapısında sıra beklenmeye başlanmaktadır. Gazete ile ilâna lüzum hile kalmamaktadır.
Bir falcının asgari vizitesi 3 dolardan başlamakta ise de zenginler çok daha fazla ücret vermektedirler.
Falcılar sırasında ön plânı astrologlar işgal etmekte, ve bunları manya-tizmacılar, el falına bakan çingeneler taklb etmektedir. «Hint Yoga» sistemiyle, İstikbali gördüğünü iddia eden, tanınmış bir falcı, sert bir hasır üzerine oturup kendi avucuna bakarak, karşısındakinin calibini okuduğuna İddia etmektedir.
Başka birisi de, karşısındakinin göbeğine bakarak istikbali görmekledir. Kendisine Inanmıyan birisine bu göbek falcısı şöyle demiştir: «İnşanın göbeği, mazi İle olduğu kadar İstikballe de ilgilidir Göbek .hayatın merkezini teşkil etmeatedir.
şimdi, birçok Alman gençleri ken dişine inanmaktadır, ve herkes 194'f senesinde gıda maddelerinin arttır lacağma dair yaptır» kehanetin ku\
(Arkası salıife S; sütun 6 da)
AKSAM
27 Mart lM4fy
SÖZÜN 6ELİŞİ
İyi çalışan dairelerimiz de vardır
Vilâyette bir şikâyet bürosu açıldı. Buraya yağ»*» şikâyetleri gazetelerde okuyorum. Vatandaşlar resmi dairelerde işlerinin çabuk görülmediğinden şikâyetçidirler. Ya alâkalı memur ve* va müdür vaktinde işinin başını gelmemiştir; ya vatandaşa alâka gösterilmemiş, işi sürüncemede bırakılmıştır; yahut da, İiizunı-»pz gibi görünen hir takını form ali tel erin tamamlanma® İsten e rek iş sahibine müşkülât çıkarılmıştır.
Bütün bu şikâyetler arka arkaya okununca İnsana şöyle bir !üs geliyor: Resmî dairelerimizde memurlar veya mil dürter Iş görmez, vatandaşa müşkülât çıkarmak için fırsat arar, iş sahiplerini atlatmak hususunda birbirleriyle yarış ef:rter.
Elbette ki haMkat böyle değildir. İşlerini intizamla yttrHton, vatandaşa hizmet etmeği, kolaylık göstermeği vazifesinin ilk şartı bilerek çalışan 'nüdürler ve ni'^nurlardan mürekkep dairelerimiz olduğu giM, vazifelerini gersküği şeklide yapnıay» ilııupl eden memurlarımız da vardir. Şikâyetler* bunlar sebep olur ve bu müııfe* rit hâdiseleri kolaylıkla umumileştirtrllz.
Meselâ tstanhıılda bir «şikâyet bürosu., açıldığı gibi, resmi dairelerde işleri vaktinde görülen vatandaşların memnunluklarını bildirecekleri bir «takdir bürosu - açılsaydı, ben taze bir intiba olarak geçenlerde Galata Belediye tur.-il şubesinde bir işimi takip e-derken şeflerden ve memurlardan gördüğüm kolaylık ve anlayıştan dolayı teşekkürlerimi*o bürnva bildirirdim. Bu dairede, kim o-Iursanız olunuz, daha kapıdan girince memurlar ne İstediğinizi ■ize soruyor alâkalı mabada işinizi kanunlar» gerektirdiği şekilde ve âzam! kolaylık göstermeğe çalışarak süratle bitirmeyi vazifelerinin İlk şartı sayıyorlar.
Bundan başka meselâ İstanbul Sağlık Müdürlüğünü ve aynı J'iizel vasıfları taşıyan başka daireleri vatandaşlar dalma şükran-a hatırlarlar. Biitlln mesele btr dairede vazifelerini ivl kavramış leflerlo onlann etrafına topla imiş memurtarm tam bir â-
benkle yürilt.-.;sterine bağlıdır, Şevket HADO
Ankara’da bir baloda
kaybolan çanta
Eski Ticaret Bakanı Atıf İnan, Ulus muharriri Çetin Altan'ı itham ediyor
Sakıt hanedan
azalan
Bunların emvali hakkında Meclise bir sözlü soru verildi
Ankara 2fl — Seyhan Milletvekili Remzi Yüreglr, Meclise bir takrir vermiştir. Bunda. OsmanlI hanedanı mensuplarının memleketten çıkarılması hakkmdaki kanon mucibince bunlar tarafından cebren milletten gozpedllmlş emvalin millete ladesi kabul edilmiş iken «on yıllar sarfında müsamaha Gösterildiğinden bahisle deniliyor kİ:
«şimdi hflMmetten şunları öğren-mek İstiyorum:
1 — Bugüne kadar Ham İt u veresesi isrifiulan hükms bağlanmış ve hazîneden geri alınmış emval sayısı kaç parçadır ve banların değeri ne tutmaktadır?
2 — Muamelesi derdest olan emval mlktan kaç parçadır ve bunların da bedeli ne tutmaktadır?
3 — Millet hâzinesi hakkının zamanında müdafaa edilmesinde neden İhmalkârlık gösterilmiştir ve bu ka-unsuz halin zuhurun» neden sebebiyet verilmiştir ve bunun müsebbipleri hakkında ne muamele yapılmış ve ne nete* alınmtfür? Bu sörulann Maliye Bakanı tarafından Kamutay dnünde sözlıi olarak açıklanmasını rica ederim.»
Ekim vaziyeti
Ankara 28 (A_A.ı — Bize verilen malûmata göre, 1942 yık sonbaharının fazla kurak gitmesi ve bunu da şiddetli ve devamlı soğukların takip etmesi yüzünden yeteri kadar kışlık ekim yapamayan ve tohumluk temin edemiyen Ankara 111 çlfçUerine genişçe bir yazlık ekim yapmak fırsatın! sağlamak üzere İlimiz teknik ziraat teşkilâtınca Ödünç olarak tohumluk dağıtımına başlanmıştır-
Buğday ihracı
Ankara 3fl - GalatasaraylIların geçenlerde Ankara Palas salonunda verdikleri baloda bir kadın çantası kaybolmuş, eski Ticaret Bakam Atıf tna’m şehndetile ülus gazetesinin muharrirlerinden çetin Altım bu çantayı almakla İtham olunmuştu.
Dâvaya bugün de asliye birinci hukuk mahkemesinde devam edildi. Çetin Aluuıın, şimdiye kadar hiç bir mahkûmiyeti olmadığma dair Kadıköy savcılığından gelen tezkere okunduktun sonra hâdisenin tek şahidi Atıf İnan dinlendi. Eski Ticaret Bakanı ezcümle dedi kİ:
(— Biz O akşam, Kemal Satir ve Sahfr Kurtaglu ailelerimizle birlikte baloya gitmiştik. Büyük salonu yemek salonuna bağlayan kapı kenarındaki masada oturduk. Yüzüm, çantanın kaybolduğu masaya dönüktü. Bir aralık bir el, çantayı aldı ve bu alıştaki gizillik nazar dikkatimi çekti. Kemal Satıra, çantayı alan genel göstererek tanıyıp tanımadığını sordum. Niçin sorduğumu öğrenmek İstedi. Masa üstündeki çantayı aldığını ve cebine koyduğunu söyledim. Dans bitip de kadınla erkek masalarına dönünce çantayı göre-
medller. telâş ettiler. Kemal alâkalandı, pavlyona İndik.
çantayı alan genel kendirine gösterdim.n
Yargıç Atıf İnan’a sordu:
— Genç, çantayı alıp götürürken neden harekete geçmediniz?
— O raman çok tuhaf olurdu.
— Çantayı bu gencin aldığına emin miriniz?
— Evet bu gençtir.
Çetin Allan, Atıf inanın bir gencin İstikbalini mahvedecek kötü bir iftirada bulunduğunu, «bu genci eskiden tanımıyordum.» dediğini ho-tırlatarak kendirini eskiden tanıdığını İspat edeceğini söyledi.
Bundan sonra dinlenen özcun Bülent, çantayı üst katta tuvalet önünde bulduğunu anlattı. O geçe Çetin Altanla birlikte baloya giden Musah-har, Merih ve şahab da ifadelerinde, yukarıkl salonda yer bulamadıkları İçin pavlyona İndiklerini, Çetinin yanlarından, hiç ayrılmadığını söylediler ve Çetinin hırsızlık yapacak karakterde olmadığını da ilâve ettiler.
Duruşma, müdafaa için başka güne bırakıldı.
Satır Orada tekrar
tahkikatı
Tahkikatın yalanda biteceği tahmin ediliyor
Ankara 26 — Atıf İnan İşini tetkik eden karma komisyon bu haftaki me-salrinl bitirmiş ve gelecek hatta perşembe, cuma ve cumartesi günleri tekrar toplanmak Özere dağılmıştır.
Karma komisyonun tetkike t ve tahkikatını ancak nisan sonunda tamam! ıy a cağı tahm'n edilmektedir.
Bu haftaki toplantıda Trak şirketinin saltığı yirmi bin ton buğday 1le Çanakkale Milletvekili Bingöl tarafından yapılan beş bin tonluk yulaf satışı İşi ele alınmış, Bekir Kara ve diğer birçok şahitlerin bilgilerine müracaat edilmiş ve sorgulan yapılmıştır.
Karma komisyona bazı mazeretler .«ardederek gehntyen şahitlerin İfadeleri de önümüzdeki hafta alınacaktır.
Karma konısyon perşembe gününden itibaren Atıf înan'a Jsnad edilen diğer konular üzerinde görüşmelerine devam edecekllrr
A tıkar ad a futbol madan
Ankara 25 (AA) — Bugün 19 Ma-, y» stadında bölge lig maçlarına devam edilmiştir. Emniyetle Maltepe ( arasındaki maç. 5-3 Emniyetlilerin , galebesiyle neticelenmiştir.
Demlrspor - Atıttrey arasındaki kar-i çılaçma İse. 5-1 Demirspor lehine | bitmiştir.
Ankaıa Üniversitesi fakülteleriyle yüksek okullar arasında tertip edilen} Fener kupası maçların» bu hafta de-vam edilmiştir.
Hukuk fakültesi 1le Siyasal BUgller okulu arşındaki karşılaşmada Siyasal Bilgililer takımı sahaya çıtemadıfîın-dan Hukuk fakültesi hükmen galip erimiştir.
Veteriner fakültesi - Polis enstitüsü arasındaki maçı 3-3 VetertaerlllCT kazanmışlardır.
lzzeddin Çağpar 1784 Hra tazminata mahkûm oldu
Konya 20 — Hâlen Gametin vall-il olan İzzeddin Çagpar'ın Konyadn vali bulunduğu sırada bir memuru usulsüz olarak başka bir yere naklet-, meşinden dolayı açıla” tazminat dû-vasmd.a îzzeddln Çagpar 1784 Hra zarar ziyan ödeme# a mahkûm edilmiştir.
Dünkü yangın
Maltepede 12 odalı bir ahşap bina tamamen yandı
Dün akşam üzeri Maltepede vapur iskelesi caddesinde Pergo'ya alt İki katlı 12 odalı büyük ahşap binada yangın çıkmış ve odalarında muhtelif kiracıların oturduğu bina, tamamen yanmıştır.
İtfaiye ateşin etrafa sirayetini önlemeğe çalışmış, bitişiğindeki «Maltepe hamamı» güçlükle kurtarılmıştır. Ilımamın soyunma mahallinin çatısı yanmış 7e o sırada hamamda bulunan müşteriler, heyecana kapılmışlardır. Tamamen yanan Pergo'ya alt binanın alt katındaki Kayseri nakliyat ambarı ardiyesinden hiç bir eşya kurtarmak mümkün olmamış, ardiye de tamamlyie yanmıştır.
Vapurda yangın
Dün Sirkeci rıhtımında demirli bulunan İtalyan bandıralı Marlya Vlktorya vapurunun ambarındaki 140 balye pamuk arasında yangın çıkmış, ateş itfaiye tarafından oksijen kullanılmak ve ambar havasız bırakılmak suretlle söndürülmüştür.
Firuzağada
Blruzağada Türkgücü sokağında Dr. Kemale alt 12 numaralı binanın birinci katında kiracı Arman Marl-yanın katında da dün yangın çıkmıştır. Yalnız bir odanın bütün eşyası yandıktan sonra ateş İtfalyn tarafından söndürülmüştür.
Kuruçeşme yolu
Kuruçeşme yolunun seyrüsefer bakımından güçlük verici ve tehlikeli durumu dolayıslle Belediyece bu yolun genişletilmesi kararlaştırılmıştır.
Genişliği 18 metreye çıkanlacak cilan yol İçin, bu bölgede Denizyollarına alt bazı yerler istimlâk edilecektir. istimlâk bedeliyle şerefiye resmi takas edilecek ve bu suretle Belediye ayrıca istimlâk bedeli ödemlyscefctlr.
GÜNÜN MESELELERİ
Doktorların bir toplantısı
Etıbba odası Muğla milletvekilinin ithamlarını ret ve protesto ediyor
Finlândiyanın güç durumu
Nevyorktan gelen haberlere bakılırsa Sovyet Rusya Fini J;ıdf« ya'ya karşı bazı tedbirler almağa hazırlanıyormuş. Finlandiya htf kümeline şimdiye kadar dört defa müracaatla banş andlaşmakırı» na uymayan hareketlerde bulunduğunu ihtar etıniş. Finlandiya-da Komünistler sabotaj hareketlerinde bulunuyorJarmış. 1 Mayısta hükümeti devirerek fş başına geçmeğe çalışacaklarmış. Yine Amerikan mahfillerine göre Sovyetlerin, Skandinavya memle’sef-lerl üzerinde tesir yapmak İçin Finlandiya'ya karşı bazı tedbirler almaşı mümkün imiş.
Rusya, Flnlandiyayı Batı devletlerine meyletmekle itham er diyor. Finlandiya Başbakanı bunu reddetmektedir. Başbakan 'jlt kaç gün evvel söylediği nutukta Finlandiyanın Atlantik Paktına girmlytceği gibi Komünist aleyhtarı herhangi bir pakta da iştirak etmlyeceğinl bildirmiş, Rusya île olan dostluk andlaşmasma saygı göstermenin Finlandiya için bir şeref meselesi olduğunu ilâve etmiştir.
Moskova radyosu Finlandiyada Faşist unsurların hâlâ faaliyette bulunduklarını İddia etmektedir. Başbakan bu iddiayı da kati surette reddetmiştir.
Finlandiyada rş başmda bulunan hükümet Sosyalistlerle ' çi partisinden mürekkeptir. Bu iki parti Mecliste yalnız başına t o-q ğunluğa maliktir. Liberaller. İsveç azınlığını temsil eden '; ç\]
lavlar ve bazı müstakiller de icabında hükümet blokuna miizzhe-* rete hazırdırlar. Komünistler kiicük bir azınlık (eskil cdiyıntar- 0 Fakat buna rağmen büyük faalivet gösteriyorlar ve iş başına geç- _ mek İmkânlarım ha7irlamnğa çalısıvorkıı Kom ınMIerin lideri q Kuzinen hükümeti Faşistleri himave etmekle itham ediyor. Bit-— tün sanayiin, bankaların millileştirilme - i j ı i istivor. Sosyalist -Çift-(2 ei hükümeti bu toptan millileştirme sivasetini kaimi etmen.ek- G) tedir. >
Finlandiya Başbakanı, Komünistlerin faaliyetlerine karsı 9? km dikkatini çekerek: «Günün birinde bir Komıinüt bükün’ îi g* İş başına geçmesi felâketine uğrarsak bütün hücrivetler ortadan.*-kalkacaktır.» demiştir. Başbakan ve hükümet halkuı dikkatini >ı çekmekten başka bir şey yapamamaktadır. Çiinkii hükümet ğüç-O durumdadır, herhangi bir bahane île memleketin işgal edilmesi*O tehlikesi her zaman için mevcuttur.
■ L , ■ ı ... 1 r, ■ ; ■" , rxo
s?
O
İstanbul üçüncü bölge Et taba odası, Cenevrede toplanan Dünya Tıp Birliğine iştirak eden Prof. Dr, Murat Cankat'm izahatını dinlemek ve Dr. Bedri Noyanın affına e İt müracaatı B. İL Meclisinde görüşülürken hekimleri İtham edıen bir konuşma yapan Muğla Milletvekili Dr. Mithat Sakaroğlunun İt hamlarını ret ve protesto etmek maksadiyle dün saat 14 te fevkalâde bir toplantı yapmıştır.
Toplantı başkanlığına seçilen Prof. Dr. Murat Cankat kısa bir konuşma yaparak toplantı sebebini açıklamış ve vereceği izahatın başka bir toplantıda dinlenmesini teklif stmlş-tir.
Bu teklifin kabulünden sonra, Mithat Sakarozunun sözlerini İçin Odanın harekete geçmesini y«n, 99 İmzalı takrir okunmuş
takririn izahı İçin söz alan Ord. Prof. Şükrü Hazım Klncr, uzun bir konuşma yaparak, bütün hekimleri haksız para kazanan, devlet hastanelerine para 11c hasta yatıran kimseler diye vasıflandıran Sokaroğiu-nu. İddiasını İspata davet etmiş. Meclis zabıtlarından parçalar okumuştur.
Dr. ret' latl-ve
BHAh&ra sJx alan Dr. Kemal Saraçoğlu da Sakaroğluna şiddetle hücum ederek, mesel ryl tavzih etmesini, delilleri ortaya koymasını istemiştir.
Bundan sonra konuşan İstanbul Milletvekili Prof. Dr. M. Kemal Öke de, hekimlerin öteden beri türlü haksız hücuma maruz kaldığını, simsar kullanan bazı doktorların, mesleği kötülediğini, Mecliste Sakarozunun sarfettlğl sözlerin de teessüfle karşı* landığını, meseleyi bir sözlü soru halinde Meclise aksettireceğini söyledi
Dr. Ahmet Raalm de. Odanın Meclise ve Sakaroğluna bir protesto mektubu göndermesini teklif etmiş, 8>-karoğlunun, İddialarını. İspat etmesi veya tarziye vermesini İstemiştir.
Bundan sonra Dr, Ttvflk İsmail ve Dr. 6edat Kumbaracılar da aynı konuda birer konuşma yapmışlar, neticede B. M. Meclisi Başkanlığına, Milletvekillerine, 8akaroğluna birer teessüf ve protesto mektubu gönderilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca başkanın teklifi üzerine, Sağlık Bakanlığına da müracaat edilmesine ve yapılan İthamların İncelenmesine karar verilmiştir.
Ingiltere ve flmerikadan Rusyaya yapılan ihracat
İki hükümet de bunu şiddetle kontrol etmeğe karar verdi
Londra 37 (Nafen) — İngiltere hü-l listesi Dışişleri Bakanlığında hazırin-kümetLnLn Rusya İle peyklerine gön-1 nacaktır. Brüksel, paktına iştirak eden dermekte olduğu malzemeyi daha memleketlerin. de bu liste üzerinde fikirlerini beyan edecekleri açıkiau-mak tadır.
Birleşik, Amerikanın da. Rusya ya yapılacak ihracatı şiddetli bir kon-trola tabi tuttuğu bildirilmektedir.
İlgi İL bazı çevrelerde bellşfilldıginp
şlddetll bir surette eleyeceği haberi verilmektedir- Daily Telegraph gaze-! terine göre yeni ihracat listeleri ha-: nrlan&cak ve Rus harb sanayiini destekllyebllecek mahiyette en ufak' malzeme dahi gönderllmlyeeektir.l Çimdi güdülmekte olan siyaset, Rus göre Rusya ve peyklerine karşı geniş harb potansiyelinin batidan gelecek! c-lrüde bir abluka hazırianmaktacîır. ihraç malları İle artmasını önlemek- Sinir harbinin artması Ue bu abiuka-tir.
Bu gibi İşlerle Ticaret Başkanlığı meşgul olmaktaysa da bu sefer Rusya İle peyklerine gönderilecek malların
I B O R S A j
run da şiddetlenmesi meselesi göz önünde tutulmaktadır
IVhtarya ile mücadele
Bu hastalığın yakında yeryüzünden kalkması iimit ediliyor
Londra 27 (Nafen) — önümüzdeki seneler İçinde malarya âfetinin tamimiyle yer yüzünden kaldırılacağı kuvvetle tahmin edilmektedir. Bu sahada yapılmakta olan çalışmalar süratle terakki etmekte ve gayet lyl neticeler elde edilmektedir- Tropik hastalıkları üzerinde çalışmakta olan Londra Tıp mektebi tarafından yapılan bir açıklama, malaryanın yenileceğini kaydetmekte, yapılan araştırmalar vc elde edilen neticeler hakkında uzun izahatta bulunulmaktadır.
Bu Tıp mektebi tarafından neşredilen rapor şöyle demektedir:
«Neslimiz malaryanın sonunu görecek ve bu hastalık yer yüzünden kaybolacaktır.»
Türk Ticaret bankası
Türk Ticaret Bankası, 1048 yılı bilançosunun verimli bir şeklide Ortaklar genel kurulunca tasdik ve mevcut sermayenin İ.IOO.ÜDO liralık bir İlâve Ue tasvibi münasebetiyle diln saat 17 de İstanbul şubesi binasında basın mensuplarına bir kokteyl vermiştir.
Genel müdür Sadi Bata, önce kısa bir hitabe İle toplantıda hazır bulunanları selâmlamış ve nıüiaakıben bankanın şimdiye kadar olan faaliyet safhûlariyle İleride yapacağı hamleler hakkında İlgi ile dinlenen geniş izahlarda bulunmuştur.
Almanyanın istikbali
Üç devlet arasında görüşmeler olacak
Londra 27 (R) — Amerika. İn gülere, Fransa Dışişleri Bakanlan Al-nıanyanın İstikbali hakkında görüşmelere hazırlanıyorlar, üç Bakan. Atlantik paktının İmzası mûasebetly-le Vaşingtonda karşılaşacaklardır Görüşme resmî olmıyacaktır. İşgal devletleriyle Alman hükümeti, arasındaki münasebet, Atman hükümetinin durumu, salâhiyetlerin taksimi tetkik edilecektir. Berlin nbluknsına son vermek hususunda görüşülmesi muhtemeldir.
Alman hudutlarında hafif değişiklik yapılmasını B&tı devletleri kabul etmişlerdir. Alman siyasi liderler de bunu muvafık bulmuşlardır. Değişiklik 31 noktadndır. 115 kilometre kare arazi başka tarafa geçecektir. Bu arazide 13.500 Alman yaşıyor. Bu Almanlar tabiiyet değiştirmeğe mecbur ertlimlyeceklerdlr-
Beyrut elçiliğimizde kabul resmi
Beyrut 26 (A.A.) — TllrkLye elçisi Abacıoğlu bu akşam elçilik salonlarında Uzlaştırma komisyonu üyeleri şerefine parlak bir kabul resmi vermiştir. Başbakan. Rlyad Sulh, Dışişleri Bakanı Hami d Fıangle, Dışişleri Bakanlı Genel sekreteri Fuad Anı-raun, Fransa, Birleşik Amerika vç A-rap memleketleri diplomatik temsilci eri ile mühim siyasi şahsiyetler kabul resminde hazır bulunmuşlardır.
hunimi BuuuMI
Ç B K L E.R
■ •ptmi
Londra 1 St«rllo 1J.3856
Kew York 100 Dolar 282 SC
Par!» 100 fYann» r t.0630
CChovra !(M I«vl0t r. •5.12ta
Amestcrdam ITO florin OSMıö
Brüksel 11» ÇiltO «.ttri
Praj- 100 İsveç Kr. fl.flö
Stokholm 100 Erkodeo Tlfflül
Lizbon 100 Belçika F. UM95
ESNAM VR TAHVİLAT
% 7 FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas ■ Erzurum 1 20 50
Sivas ârurum 7-7 20.ro
1B-41 D«mlryâ!u l 30.00
İMİ Demiryolu U 20.211
1041 Demiryolu (u 21 İS
MIHI Müdafaa ı 20 05
MIHI Müdafaa U 21 5a
MIU! Müdafaa m 20.35
Milli Müdafaa IV 20 60
% 6 FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma l 89.85
K al km ma O »7.-
Kalkınma LU •7.-
»O istikrazı I 86.70
MB islUtrazs n •0 95
imi Demiryolu VI P7.T8
% 5 FAİZLİ TABTtLLRB
IS3U trsflnl >3.10
1S30 ikramiyen 11 İS
Milli MüdaJaa M.-
Demiz yolu İV H.K
Demiryolu V 97 -20
ANADOLU DEMtRIOLB GBUPU
Tanvuieı l-J 108.50
HU»» taneUerl W ao M.-l
MllmcsaU «enet 76.75
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankan 188 -
h Banka» U 30
T. Tlfarel Bankaaı
Arslnn Çimento IB 75
SARRAFLARDA ALTIN
Batışlar
Gulden 87 15
Türlr lira» 39 10
stcrlia 5090
Külçe 5,87
n*s*i 41.30
Sait Koçak Ankara’ya gidiyor
İstanbul fethinin 500 üncü yıldönümü programını tesbit etmek üzere Milli Eğitini Bakanlığında kurulan komisyonda İstanbul Belediyesi ai na hazır bulunacak olan Bcledjye başkan yardımcısı Sait Koçak bu akçam Ankara'ya gidecektir
Berîinde iimit satanlar
(Baş tarafı i lııci salılfeta(*> veden fille çıkmasını sabırsHlıkla beklenme!:., dir.
j Bazı astrologlar ise, Berlin şehri ' hakkında kehanette bulunmanın qok j zor olduğunu söylemekte ve buna sebep olarak da bu şehrin kati kuruluşunu İfadede tarihin âda olduğunu ileri sürmektedir- Buna rağmen bir falcı Berlin'in Venüs’ün tesiri altında olduğunu ve onun için İçinde blilrtû-duğumuz sene zarfında son derece müsait bir gelişme kaydedileceğini söylemektedir.
Drsula Von Kardos İsmindeki bir falcı- 1949 senesinde Berlin şehri için şu kehanette bulunmuştur *1949 se-. nesinin. İlk aylarında, Berllrde her zaman rasgelinmekte olunan cüzi ka> ' nşıklıklar vuku bulmakta devam ede» .cek, fakat yaz aylarında önem» te-[ rakkiler kaydedilecektir. Çok şüküı harb olmıyacaktır. Müttefiklerin havadan iaşe hareketleri normal vüsate te devam edecektir. Sovyet ablukası 1950 senesinin başında kaldırılacak» tır. Bir çok kimselerin tahmin ettik» leri gibi, Berlin batan bir gemi man* «arası arzetmemektedlrj
Ekseri BerllnHlerln, falcılardan öğrenmek istedikleri çay ler, Berilnta âklbetl olmakla beraber, harbde kayi bolan akrabaların âklbotleri ve dünyf kurulduğundan beri devam edegete mekte olan ailevî durumlar hakkuıd( malûmat edinmek iateyen BerilnlH«te rln nispeti de fadadır-
. Bugün Berllnda, falcd* kûrlı bl| ticaret halini almış bulunuyor, Birai belâgat, biraz da kendinize itimat hissi. İyi bir falcı olmanızı mümkün kılmaktadır.
F
27 Mart- 1949
AKSAM
Sahi re 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Ecnebi müelliflerin telif hakları
Şikâyet bürosu
A- tıpalılar, tözlerden bir hak arıyorlar. «Bizlerdcn» demekteki kastili, matbuat mensupla nn-,taa. Fakat, daha da geniş saba-1 rda hak aramaktadırlar. Sinemacılardan, gramofon plâkçıların Jan, harcılardan, gazinoculardan ve dolayısivle, bilvasıta, bu-tiin Türkiye halkından.
Telif hakkı arıyorlar,
Yazdıkları romanları, çevirdik* feri f ilimleri, besteledikleri şarkıları. çektikleri fotoğrafları, çizdikleri karikatürleri, ilh, istifademize bedava arzetınektc devam niyetleri yok. Bunlardan, maddeten, mânen zevk aldığımız nis* pette yakamıza yapışacaklar:
— Sökülün paraları!
Meselâ sinemacı, filmi kira ile almak ücretinden başka, — defalarca oynattığından dolayı — Pa-tagonvadaki müellife her seteri için, ince hesaplarla tutulmuş bir minimini lira milimi verecek. Buradaki sinemacı rla, her bilet üzerinden bunu halktan sızdıracak.
Barda, bir Avrupa lıavası çalındı mı:
— Uçlan, hacı ağa! Zevk ediyorsun...
Gazete sekreteri eline makası aldı mı:
— Davran muhasebeci! Yerli muharrir derkpn başına bir de ecnebi kalem, fırça ve objektif sahipleri çıktı. Onlara da hisse.
Ve bu hesaplan ecnebi diyarlardaki müellifler namına toplamak üzere — bizce muğlâk, onlarca değil — bir kontrol cihazı mevcutmuş. Garplılar, şimdi, Turkiyeye bunu vaz'etmek için yollar aramaktadırlar. Ban kanunlar, bize vaktiyle izah ettiklerine göre, zaten ıarmış; bazı yenilerini de çıkarmak bahis mevzuu.
Bunun neticesi ne olacaktır?
Kaba bir görüşle; Vay efendim, çok döviz çıkacak, az döviz girecek. Çünkü ithalâtımıza nazaran ihracat devede kulak. İhracat, bir iki romanla, bir iki beste ve fasa-fiso birkaç filim. (Gerçi, Garplılar. kendi eserleri için az telif hakkı alacaklarmış, bizimkileri kullandıkları takdirde müelliflerimize çok verecekler. Amma, kullandıkları takdirde. Nerede o kuyruklu yıldız?)

Sanırım, bu mevzuu, döviz ölçüsünün fevkinde olarak mütalâa etmeliyiz.
Evvelâ; barda, bardaktan içkiye. kemanın kirişinden garsonun gömleğine kadar her unsur maliyete bir katrn ilâve eldiyor. Peki, neşe uyandıran şarkının bestesini yapan niçiıı parsa harici kalsın? Onun da bir emeği geçmiştir. Saksafoncunun hakkını saksafoncuya, bestenin hakkını bestekâra. Bundan daha mâkul bir hukuk nazariyesi olamaz.
Bu teşebbüsün ilk kademesi, elbette. Türk müellifini, gümrük himayesi altına girmiş yerli mal derecesinde derhal siyanet etmi-yecektir. Çünkü istenilen telif hakkı, esasen lâşey kabilinden; ve batı maddelerde büsbütün sembolik. Lâkin, yerli telifin himayesine de ancak bu yoldan a-dıın adım gidilebilir.
Unutmamalı ki, bugün, Türk müellifi mucize kabilinden ve belki de iktisat tarihine garibe diye geçecek şekilde bîr mevcudiyet idaıne edebilmektedir. Tasavvur edilsin: Dünyanın bütün şaheserleri Türk iyede bedavadır; bunların rekabeti mevcutken, yerli müellif eser yazacak da geçinecek! Vay benim köse sakalım!
Avrupa mobilyesi bedava olsa, (ve daha iyi mobilye olduğu malûm) bu rekabet karşısında bizim mobilyeciler dükkânlarını kapatmazlar mıydı? Halbuki, Türk müellifi:
Telefonla yapılan jikâyetleri de dinliyor
Vilâyette teşekkül öden şikâyet bürosu faaliyetine hararetle devam etmektedir. Bu büroya müracaat eden kimselerden muhakkak surette dilekçe istenmemekte, mektupla ve telefonla yapılan şikâyetler de takip e-d ilmektedir.
Büronun teşekkül ve faaliyeti şehrimizdeki resmi dairelerin daha lyî şeklldo çalışmalarını sağlamaktadır FUvâkl şikâyetçilerin nıüracaatlerlne daimi şekilde açık bulunan böyle bir teşekkülün mevcudiyeti, memur ve â-mlrlerl İş sahlplerlna mümkün olan koiaylıklaıgöstermcğe r llyToll yab kolaylıkları göstermeğe sevketmekte-dlr.
Buraya yapıan nıdraca&tlerlu bir kısmı da daire müdürlerinin zamanında vazifeleri başına gelmediklerine dairdir. Büronun başkam mülkiye müfettişi olduğu için kendisine yapılan bu şikâyetlerle meşgul olmak esasen vazifesi lcabındadır. Diğer tara ttan şehrimizdeki dairelerde iş! o-lanlaruı diğer vilâyetlerle de alâkaları varsa büro, o vilâyetlerle de muhabere etmektedir.
Büronun telefon numarası 21780 d!r Dairelerden şikâyetçi olanlar bu telefonla dileklerini blldiretollmektedlr-ler. ,
piyango
1948 yılı kân 9,233,445
liradır
Milli Piyango idaresi, IMS yılı hesaplarının neticesini almış, hazırlanan bllânço Murakabe Kurulunca . tasdik edilmiştir. Btı yılın bilânçosu da fasla satış ve fazla kârla kapanmıştır.
Bir yıl İçinde 23.305.521 liralık bilet satılmıştır, şimdiye katlar sağlanan en yüksek satış rakamıdır. Bunun 13.578.414 lirası halkımıza İkramiye olarak dağıtılmıştır.
idarenin her nevi yönetim giderleri İçin bir yılda 381,016 Hra harcanmıştır. Giderlerin satış gelirine nispeti 9! 1,63 tilr. Harcamalarda tasarruf İllerine, en geniş ölçüde, bağlı kalınmıştır. 194B yılı bütçesine, bllâmum idare giderleri için konulan 435,243 liralık ödeneğin 381,018 lirası harcanmış. 54,227 lirası tasarruf edilmiştir. Sağlanan tasarrufun nispeti %12,45 tir.
1948 yılının. Devlet bütçesine gelir yazılacak, Bafl kân 0.233.445 Uradır, şimdiye kadar temin edilen en yüksek kârdır.
Milli Piyangonun «atışlarında, do-layıslyle safi kârında kaydedilen bu gelişme halkımızın daima artan rağbeti ve tasarruf tedbirlerinin hayırh neticeleri sayesinde elde edilmiştir,
2000 metrelik koşu
Şehrimizdeki liselerle sanat okul ve enstitülerine ve ticaret liselerine mensup öğrenciler -arasında tertip edilen 2000 metrelik koşunun finali bugün saat 11 de Haydarpaşadakl Anadolu lisesi civarında yapılacaktır. Bu koşular »onunda liselerle sanat okulları ve ticaret liseleri koşu şampiyonları belli olacaktır.
Mülteci doktorlar
Sağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğünde toplanan Tıp fakültesi profesörleriyle tanınmış doktorlardan müteşekkil komisyon, dün memleketlinize gelen mülteciler arasında bulunan doktorları imtihan etmişlerdir.
İmtihana girenlerin sayısı 20 kişi kadardır-
Neyleyim kurtalamam
tab’ı hevesnakimden
fehvasınca hâlâ sabi t kadem.

Telif hakkının yoluna sokul-masiylc onun da hayatı normale doğı-u gidecektir.
(Vâ - Nû)
Komedi Fraıuez artistleri
Temsillerine muvaffakiyetle devam etmekte olan Komedi Fransez artistleri gördükleri alâka üzerine son olarak vedft miisameresl tertip etmişlerdir. Alphona Daudel'nln L’Arleslenne piyesini sahneye koyacaklardır. Bu eser bilindiği üzere orkestra refakatinde oynanmaktadır. Bunun için şimdiden büyük bir orkestra ve koro eserin provalarına başlamış bulunmaktadır.
Amerikadan aldığımız Ankara vapuru
Denizyolları idaresinin Amerlkadan «alın aldığı altı yolcu gemisinden •Ankara» vapurunun da tamir ve tadilâtı sona ermiştir. Yakında 3eylr tecıubelerl yapdacak olan geminin BÖvarlSl Bey» Gezerin başkanlığında' İkinci kaptan. ikinci makinist, üçüncü makinist ve maklna lostromosun-■'j dan m-?"ekkep beş kişilik bir heyet _ ____________„ TC Mli o_
Önümüzdeki p -rşembe günii uçakla ce kaldıktan sonra hastaneye kaldın-Amerlkaya hareket edecektir. | lan Wr kadıma olduğu anlaşıluuıtır.
Çöp tenekesinde bulunan çocuk
Ankara 28 — Şehrimizdeki Nevşehir Hanında kapıcılık yapan Mustafa Süvari, hanın çöp tenekesinde gazete kâğıdına sarılı bir paket bulmuş, açınca, düşürülmüş bir çocuk cesecM çıkmıştır. Tahkikata göre, çocuğun bir gün evvel bu hana gelen ve bir ge-
Sanayiciler heyeti Ankaradan döndü
Sanayicilerin istedikleri döviz kredisi — Muamele vergisi için yapılan teşebbüs — Hususî sanayiin Marshall plânından istifadesi
burada maliyeci, sanayici ve İlim a-damlarlyle temas ettikten sonra kail bir Tapor hazırlayıp hükümde verecek. Maliye Bakanlığı da buna göre muamele vergisi mevzuunda hazırlı-yacağı bir tâdil tasarısını Meclise sevk edecek tir. Hükümetin, hâzineye senede 234 milyon lira varidat tenılıı eden muamele vergisinden vazgeçebilmesi İçin, çıkarak gelir vergisinin bu miktarda vergiyi bağlıyacak şeklide olması lâzımdır. Yapılacak tetkikler sonunda hakikaten yeni gelir vergisinin bu miktarı Bağlıyacağı anlaşılırsa muamele vergisinden vazgeçilebilir. Yoksa, vergide bazı tâdliât yapılır kanaatindeyim. Bundan başlm Marshall plânından yeril hususi sanayiin faydalanmasını temine mfttuf raporumuzu da Devlet Bakanı Nu-rullah Esat Sümere verdik. Kurulacak Sanayi Bankası projesi de bu rapora dahildir. Ayrıca İş verenlerle işçiler arasında tahaddüs edecek İhtilâfla-rtn halli İçin kurulan hakem heyetinin faaliyeti ve ileride alınması gerekli kararlar hakkında Çalışma Bıkanıyla görüştük. Her »kİ tarafın da bu mevzuda görüşleri birdir. Devlet Bakanı İle İnönü heyetimizi kabul etti. İnönü, sanayicilerin hükümete karşı vazifelerine devam etmelerini söyledi ve hususî sanayiin inkişafı 1-çln her tedbirin alınacağını vsadettV
Bir hafta önce Bolse Sanayi Birliğini temsllen Ankaraya gitmiş alan Idaro heyeti üyesi İhsan Altıokh sanayicilerden Abdurrahman Malta dûn sabahki ekspresle şehrimize dönmüşlerdir. Heyetin diğer üyesi Hilmi Naili Barlo bugün gelecektir.
Dün yapılan temaslar hakkında kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza İhsan Altıok şunları söylemiştir;
«— Ankaraya bizden başka İzmir sanayicilerini temsllen Muhitini A-lam, Muammer Eğriboz ve Osman Kibar geldiler. Hep blrîtkta çalıştık ve muhtelif meseleler hakkında Maliye ve Ekonomi ve Ticaret Bakanlıklaılle görüştük, önce sanayicilerin ip ldal maddeler, makini ve akşamı lthıl etmeler! için zaruri olan dolar ve sterlin dövizlerinin temini hususunda E-konpmi Bakanlığıyla görüştük. Bakanlık, döviz tahsisinde sanayici İhtiyaçlarının ön plâna alınması, geri kalan dövizlerin de diğer zümrelere ayrılması tezini kabul etti. Sonra muamele vergisinin bugünkü şekliyle büyük sanayiin doğuşuna ve inkişafına engel teşkil etl iği hususunda Maliye ve Ekonomi Bakanlıklariyle görüştük ve bu verginin âdil bir şekle sokulmasını veya tamamen kaldırılmasını İstedik. Bu meseleyle ilgili olarak yakında her iki Bakanlığı tem-silen bir heyet şehrimize gelecek ve
r--------------------------------------------------------------s
I Sabah gazeteleri ne diyor?| '---------------------------------------------------------------ı
beka mücadelesi yalnız müstebit hükümdarlara ve ecnebi emperyalistlere karşı yapılmamıştır, herşeyden evvel aklın yolunu kesen ve geriliği körkörüne destekleyen riyakâr taassuba karşı cereyan etmiştir. Tanzimat devrinde dinle siyaset, adaleti ve maarifi ayırmak vazifesi büyilk zahmetlerle yürütülmüş, fakat herhalde bazı neticeler alınmıştır. Abdülhaml-din taassubu boğduğu ve taş kesilmiş bir hale götürdüğü devirde de, tan-zimatın bu sahada elde ettiği neticeler hiç olmazsa olduğu gibi kalmıştır. ittihat ve Terakki devrinde esaslı bazı İleri adımlar atılmıştır. Atatürk. bu gidişi müphem uzlaştırma yollarından kurtaran, aklın yolunu açan ve Türk cemiyetini esaslı bit terakki gidişine namzet kılan görüşlü dâhidir.»

Züppe ve yobaz Mithat Cemal Kuntay SON TArtaki fıkrasında züppelikle yobazlığın memleket için iki baş belâsı olduğunu belirterek şöyle demektedir: «Yerli olmaktan ödü kopmak bizde. bu mübarek yirminci yüzyılda başladı. Merhum Nusret Sadullah Ayaşlının oTallı su türkü* dediği bu züppeler, az olsalar da. hâil, var: Bayrama Fransızca sevinirler, İngilizce sükût ederler, ve sevinçlerinden yaslarına kadar her şeyleri kopyadır. Yurdumuzun bir ıstırabı budur.
Fakat bir cemiyete bu kadar musibet yetmemiş gibi, bir ıstırap daha vardır: Yobazlar. Olineş Avrupa-dan doğsaydı bunlar nura garaz olurlardı; ve Fatihin devrinde dünyaya gelselerdi, İstanbul fethinde bir yabancunn yaptığı toplara frenk icadı diye yan bakarlardı.
Başımızda İki belâ var: Biri Anneye »nıaman» diyenler; diğeri .Se-lâmilnaleyküm» il dine sokanlar.»
Petrol kokusu
Cl'MHL'ltlYET’in bugünkü başmakalesinde Ticaret ve Ekonomi Bakanının geçen gün Mecliste petrol meselesine temas etmesi dolayısile. petrolün milletlerarası siyasette oynadığı rolün ehemmiyeti ürerinde durularak şöyle denmektedir:
İkinci Dünya harbi bir petrol harbi olmuş ve harbi daha çok petrolü olan taraf kazanmıştır, Yıllardanberl de gizil ve açık bir petrol harbi, yani petrol İçin hârb devanı etmektedir.
Dünya, o kadar petrol a susamıştır ve petrol o kadar çok kullanılmakta bulunmuştur kİ bazı büyük petrol memleketleri, kendi kaynaklarının bir müddet sonra kuruyacağından endişe ederek başka yerlerdeki petrollere gözlerini çevirmiş ve onlardan faydalanmak yoluna glrııılş bulunuyorlar.
Bizim petrol araştırmalarımız da iyi neticeler verdikçe dışarıda bazı arzular, iştthalar ve ihtiraslar uyandıracaktır. Petrolü bulmakta çektiğimiz güçlükler ve zahmetler kadar petrolü İşletmekte de. — hattâ daha fazla — güçlükler ve zahmetlerle karşılaşacağımızı unutmamak lâzımdır. Bu düşünceler, dünyada açık ve gizil cereyan eden petrol harbinin muhtelif safhalarını ve çekişmelerini takib edenler için, meçlıui bir hakikat değildir. Onun İçin, petrol meselesinde çok dikkatli ve uyanık bulunmalıyız ve devletimizin muayyen bir petrol siyaseti olmaldır..
*
Din ve vicdan
Ahmet Emin Yalman VATANdakl makalesinde dinle taassubun birbirinden ayrılması icab ettiğini, taassubun her zaman cemiyetler için büyük bir tehlike teşkil ettiğini belirterek şunları yaunakUdır:
•Tiirk milletinin asırları dolduran
Maltepe sigara fabrikasının kati plânı Tekel İdaresi tarafından Mallepe-cle yeni bir sigara fabrikası inşasına karar verildikten sonra bu İşi yapacak American Machlne and Found-ry flrma-'lyle fabrika projeleri üzerinde temaslar başlamıştı. Uzun zamandan beri devam eden görüşmeler sona ermiş ve Amerikan firmasının bir mümessili şehrimize gelmiştir. Kati projeler de hazırlanmış olup bir kaç güne kadar idareye getirilecektir. Tekel idaresinin girişliği en mühim İnşaattan biri olan bu fabrika üç senede bitecek ve takriben 37 milyon liraya malolacaktır. Fabrikanın senelik sigara htlhsalâtı 12 milyon kiloyu bulacaktır. Tekelin hâlen sigara yapan beş fabrika ve bir atölyesinde yılda ceman 18 milyon kilo sigara imal edilmektedir.
Sanayi Bankası
Bölge 8aııayI Birliği reis vekili Şakır Zümre dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiştir. Kendisi Ekonomi va Ticaret Bakanlığına, tesisi düşünülen Sanayi Bankası hakkında arzu edilen nıalûmtı götürmektedir.
İstanbulini 500 üncü
İSTANBULHA Y ATI
fetih yılı
Sait Koçak kutlama hazırlıkları için An karaya gidiyor
Belediye reis muavinlerinden Sald Koçak bu akşam Ankaraya hareket edecektir. Sald Koçak Ankarada bir hafta kadar kalacak ve bu müddet zarfında Milli Eğitim Bakanlığında İstanbulini Beşyüzüncü felllı yılını kutlamak İçin hazırlıklarla meşgul olan komisyonun toplantılarına şehrimiz namına iştirak edecektir.
Sald Koçak, Belediyenin Beşyiızüıı-cii fetih yılında yapılmasını zaruri gördüğü işlere ait plân ve dosyalan da Ankaraya götürmektedir. Bu İşler arasında en mühimi, Fatih meydanının. Fatih türbesinin, medreselerinin tûmir ve resture edilmesidir. Ru-mellhlsarınm tânılıl de bu İşler arasındadır.
Fransız süt mütehassısı
Belediyeye raporunu verdi, yarın memleketine dönüyor
btı-
Bir müddettenberl şehrimizde luııarak süt vuiyctlnl tetkik eden Fransız mütehassısı Fıappe yarın sabah uçakla memleketine dönecektir Mütehassıs dün vali ve belediye baş-karunı ziyaret edere!-: tetkiklerinin neticeleri hakkında izahat vermiş ve kendisine veda etmiştir.
Süt mütehassısı, tetiklerinin neticelerini bir raporla Belediye başkanlığına bildirmiştir. Bu raporda şehir ve civarında İhtiyacı karşılıyacsk miktarda süt istihıal edildiği, İstihsal şartlarının umumiyet'? fena olmadığı, yâlnız sütlerin, »ıio .talullden müstehlike intikal ederken evsafını kaybettiği yazılmış ve buna mâni olmaz İçin İstanbulda süt sanayiinin vücuda getirilmesindeki zaruret belirtilmiştir.
■ Bu maksatla yapılması düşünülen POS- pastörize süt fabrikasının 3,5 milyon liraya kurulacağı nesaplaumaktadır.
Sut mûtehass»! Frappe. aynı zamanda Fransanın en tanınmış aut sanayii nıümessillaviiK'endlr. Mütehassıs memleketimizdeki tetkikler! hakkında firmasına da bir rapor ve recektir. Bu firmanın İstanbulda yapılma» istenen fabrikayı kurabik':ek durumda olduğu söyleniyor. Bu maksatla Nisan ayında bu İşleri görülmek üzere Fransadü'i bir münt»ssilln şehrimize geleceği haber veriliyor.
ge nlg
Şehir içindeki fabrikalar
İmalathanelerin durumları vilâyet ve belediyece inceleniyor
y/rmi dakikalık seyahat notları

Demiryolları konferansı yarın toplanıyor
Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan Demiryolları idareleri yarın sabahtan İtibaren Demiryolları idaresinde birkaç gün devam edecek olan müzakereler başlayacaktır. Her yıl yapılan bu görüşmeler tarife mevzuunda olacak ve dört kişilik Türk heyetine Demiryolları İdaresi Hâsılat da iresi tela muavini Hablp başkanlık edecektir.
Gece Kaılıköviindcn dönüyorum. Vapur tenha. Kanapclcrde birer, ikişer voltu oturuyor.
Saçları itina ile taranmış, sinekkaydı tıraşlı, kaytan bıyıklı, şık giyimli bir delikanlı çalımlı bakışlarla etrafı güzden geçirerek geldi, karşımdaki bos kanapeye oturdu ve cebinden piposiyJe kauçuk tütün dağarcığını çıkardı. Pipoyu pencerenin kenarına tak tak vurarak küllerini döktü, tekrar doldurup yaktı.
Bu amrli.vcden sonra istirahat faslı başladı. Şık ddikalnı, kana* peıte vücudunun alt kısmım ileri ye doğru kaydırarak sırt üstü yatar gibi bir vaziyet aldı, bacaklarını uzattı, ayaklarını benim o-lurduğum kanapenin kenarına dayadı. Arasıra kımıldandıkça ayakları da oynuyor, çamurlu pa hurları, kanapenin üzerine geçi rilen beyaz örtüyü berbad ediyor
İhtar edecek oldum, yüzünü öyle gazaplı bîr bakış baktı ki püsküllü belâyı başıma sarma mak için sesimi kestim.
Vapur Köprüye gelinciye kadaı delikanlı vaziyetini bozmadı, vı lıer halde bana inad olsun dîyt ayaklarını mütemadiyen sağa so la oynatarak çamurlu pabuçtan m kanapenin beyaz örtüşüm sürttü:
Sağ tarafta karşmıa gelen ka napede biri yaşlı, öbürü genç ik bayan, üç dört yaşlarında bir oğ lan çocuğu ve bir erkekten müte şekkil bir aile oturuyor. Çocuk çamurlu pahuçlariylc kanapenir üstüne çıkmış. Elindeki çikolata parçasını ağzında ıslatıp kanape nîn arkalığındaki beyaz örtüyı çizgiler çiziyor, anıda bir annesi nin omuzuna vuruyor:
— Anne, bak, resim yaptım.
Annesi de, babası da, haminnesi de bakıyorlar ve gülüşüyorlar.
Vapur Köprüye gelinciye kadar çocuk kanapenin beyaz Örtüsüne çikolata ile resimler çizdi, annesi, babası, haminnesi gülüştüler.
Öndeki kanapenin köşesinde kucaklaşmış gibi oturan delikanlı ile genç kızın hareketlerini de karşıdaki aynadan görüyorum. Delikanlı portakal soyuyor. Kabukları etrafa savuruyor ve bir dilim portakal kızın ağzına sokuyor, bir dilim de kendi ağzına a tıyor. Bundan sonra atış müsabakası başlıyor. Delikalnt avurdunda biriktirdiği portakal çekirdeklerini dudaklarının arasına getirip puuuf diye üflüyor, ağzından avc; saçması gibi fırlıyan çe kirdekler karşı kanapenin arkalığına patır patır çarpıp oturacak yere dökülüyor. Kız da aynı hareketi taklid ediyor, fakat çekirdekleri karşıya kadar püskü remi.yor, gülüşüyorlar. Arası ra aynada göz göze geliyoruz, müstehzi tebessümlerle bana da iltifat ediyorlar.’
Vapur Köprüye gelinciye kadar portakal yediler, yerlere kabuk savurdular, kanapelerin üstüne çekirdek püskürdüler ve gülüştüler.
Yirmi daki'-altk vapur seyahatinde, oturduğum yerde bu kadar münasebetsizlik seyrettim. Geriden de kahkahalar, yılışık sarhoş yaveleri duyuluyordu amma ne yaptıklarını göremedim.
Cemal Refik

. r ■ a r t . .. - r» . . o « •» T w v T" “
Created by free version of 2PDF
arasında. Sirkecide
Hava yolları
VUâyet ve Belediye, şehrimizde mevcut İmalâthanelerle fabrikaların durumlarını tetkik ettirmektedir. Bu maksatla İtfaiye müdürünün başkanlığında teşekkül eden komisyon çalışmalara başlamıştır.
Komisyon, bu müesseseler arasında İşçisi ve civarı için tehlike arzedecek durumda olanları tesblt etmektedir.
Bu çalışmalar sonunda şehir dışına nakledilmeleri zaruri görülen İmalâthanelerle fabrikaların durumları İçişleri Bakanlığına bildirilecek ve Bakanlıktan müsaade alındıktan sonra nakil İçin bu yerlerin sahiplerine tebligat yapılacaktır.
Sümerbank İplik ve Dokuma Müessesesi memurları arasında tasfiye yok
Dün barı gazetelerde. Sümerbank İplik ve Dokuma Fabrikaları Müesse-•seslnde bir tasfiye yapılması ve bln-netlce burada çalışan 350 memurun başka yerlere nakledilmesi İhtimalinden bahsedilmiştir. Adı geçen mlies-sesenln yetkili bir zatı tararından bl-4e verilen malûmata göre müessese-de herhangi bir büyüle tasfiye bahLs mevzuu değildir. Ancak Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Sümerbank umum müdürlüğlino bir hafta kadar önce yollanan bir talimatta müesseseye bağlı 13 fabrika ve 14 satış deposunun daha rasyonel çalışmaları için şimdiki gibi tek elden mİ, yoksa müstakllen mİ idare edilmelerinin doğru olacağı hususunun tetkiki İstenmiştir. Yani mesele sadece bir şekil değişikliği tetkikatı olup ne-llco Bakanlığa bildirilecektir.
Yaz seferleri için hazırlığa başlandı
Ankara 26 — Devlet Havayolları genel müdürlüğü, havaların düzelmeğe başlaması üzerine yaz seferleri hazırlıklarına başlamıştır. Havalar müsait gittiği takdirde nisan ayın m ilk haftasında Ankara - Kayseri -Malatya - Elâzığ ve Diyarbakır hattı işletmeye açılacaktır. Geçen senek! program aynen tatbik edilecek ve bu hatlarda uçak adedi arttırılacaktır. En kalabalık yolcu adedi, İzmir - İstanbul - Ankara arasında olması göz önünde tutularak birer İlâve uçak seferi ve halta sonunda Ankara - İstanbul ve Adana - İstanbul arasında da birer direkt uçak seferleri yapılacaktır.
Bu sene uçaklara yolcuların ihtiyaçlarına tekabül edecek birer büfe de konacaktır- Yolcuların uçaklardaki büfelerden faydalanmaları için ev sahibesi namı altında kadın memurlar çalıştırılacaktır.
Havayolları, bu yıl, Ankara - İstanbul - Atina hattını Romaya kadar uzatacaktır. Dış hava seferlerine çok rağbet olduğundan Bağdat, Suriye ve Mısıra kadkr hava seferleri yapılması da düşünülmektedir.
Yolcu ve bagaj tarifelerine zaro ya-pümıyacaklır.
Sahile 4
AKSAM
ISTAKOZ
Eski bir inanış: Cebelüttarıkta maymun kalmadığı gün Ingiliz hâkimiyeti sona erecek 1
fngilizler böyle bir vaziyet hasıl olmaması için tedbir almağa başladılar
Ceb'.lûttarıkta nıaynııın nesli aza-hyormuş... İnglUster bundun endişeye düşerek maymunların bir jjun büs-Mıtün yok olmasının önüne geçmek İçin tedbir almağa lıaşiamışlar.-.
Cebelııttarık, bilindiği gibi. büyük bu- kayalıktır. Bu kayalıkta hcsapaız mağara vardır. Mağ aralar da Afrika -dan grimi* maymunlar yaşarlar. Yiyecek, içecek mahdut okluğu lçlıı maymunları Ingüiaier beslerler har'o yıüannda İnsaulara yiyecek, buluna -masken maymunlara hakkıyie bata-iamaduatıctan bunların miktarı uzol-mış» nesillerinin tamamen tatara.» bulması uhillifM başgösiermlş... İn-gihzicr şimdi buna meydan vermemeğe çalışıyorlar.
İngilizierin Cebelültarık maymun -kırına karşı bu kadar buyul» alâka göstermelerinin scoebl eski bu inanıştır. Bu İtikada göre Cebele dankta maymun nesil tükendiği tun ingin.' trtkimıyeU sona erecektir. Cebeiüt-tank İngiliz stynretlnde mühim bir kilit noktasıdır Hindistan. Uzak Doğu. hattâ Avustralya yohmn açan Akdenlze buradan girilir. Bunun için tngfllzler Cebeiüttanka büyült ehemmiyet verirler ve barosun daima hâ- ■ klmlyetlerl altında bulundurmak isterler. Maymun nesil tükenince hâkl-mJyertn sona ermesi ihtimali olduğundan bu tehlikenin önüne geçmeğe çal ışıyorlar’
Cebeiüttarık şehri
Cebelü'.tarık dar bir berzahla İspanyaya bağlı küçük btr yamn adadır. Uzunluğu 3. genişliği bir mildir Tamamen kayalık olan yarım adanın denizden yüksekliği 435 metredir. Yanmada çok müstahkemdir. Her tarafına loplar konmuştur. Müdafaaya denbden de iki taraftan yardım edilebilir.
Cebeiöttırıkı İspanyaya bağlıyan berzah da tahkim edilmiş, burada bit çok manialar vücuda getirilmiştir Berzah İcabında havaya uçurularak yarım ada, ada halini alabilir. Cebr-f&ttankın zaptı gnyrlkabU bir mevki olduğu İddin edilir. Bir zamanlar 1733 den 17OT senesine kadar tspan-ı
Istakozlar nasıl yaşarlar — Böcek — Karides, — Yengeç, midye — istridye
V.nır rnıf. Cafer Fahri DİKMEN
fctakoz etlnta lezzet ve nefaset: malûmdur. Denizden çıkan hayvanların en kıymetli ve pahalısıdır. İstakozlar: taşın derin sularda bulunurlar. ilkbaharda kara sularına yaklaşırlar, taşlık ve kayalık olnfl yerlerd * yaşarlar.
İstakozların en lyl mevsimi yumurta dökmeden tutulduğu zamandır Yaza doğru yumurtalarını dökerler. İçleri boşalır: o zaman etleri gevşek ve tatsız olur. Yumurtasını dötanlycn İstakozların İçi etle doludur Galsameleriyle teneffüs eden Istakozlar tutulduktan sonra överi ıslak çuvallarla örtülü szktaiMhraa 3-4 gün canlı kalır: böyle 3-4 gün dışarıda kalmış olan veyahut ıizun müddet bağlı olarak denizde saklanan ıstakozun etleri lyl değildir; lerzctlnl kaybeder ve çok kere zararlı olurlar.
İstakozların çok böyÜJıt makbul değildir. İçi boş olur vı eli de daha serilir En çok Bu.U’-iÇİ vc Marmara denizinde bulunurlar ve etleri daha makbuldür. Karadrillzcic az bulunur
ıstakozlar hlfeMİ yapılmış ağlar ve sepetlerle geceleri tatvhırlar. Oün-dûrl-ri isMifcoidnr meydana çıkmazlar
Konseri
5 Nisan
Salı saat 21 de
benzerler Elleri bavııryg kadar lyl de^lldjr Ya İma yumurtalı olduğu saman yumurtası torbaya karıştırılırsa çorbaya güzel bir koku verir.
frllt>SE
Yumurta biçiminde iki sert kabusun İçine yapışmış başsız beyaz yumuşak bir hayvandır Ağzında bir dili var nyak hizmetin! görür rnunl* «ayet ağır olmak iizere yürür Ve arzından çıkardığı salya vasıtasiyle denizde tuşlara yapışır, kalbi, mide, ba-jıınağı vücudunun İçindedir. Kabuğu içilip bir lûp İle bakılırsa porülûr. Mart ve Nisanda yumurta döker.
Midyeler denizde Kuş. taıit duba ve gem! altlarına toplu olaiult yapışırlar. Midyelerin eti yağlı olduktan Anman irs. «ılı ve bMieyletaUrter. Haa-mı biri1?, güçtür. En 17* bir midye suyu temiz olan yerlerde »asıya n büyüklüğü cırt» ve kao.ığunun rengi siyahımtırak. yahut AlneaM ve yeşillm-trak parlak ve ağıı kapalı bıılimanıdır
Midyelerin büyftkl'rl dolma için lyl ise de ekseriya boş okluğundan makbul değildir. Küçük ve orta boydaki midyeler yasın ve baharda dalına dolu ve tem ilidirler. Tavası, pRAkts! u yİ olur Durgun ve pis sularda, saç ve bakır Kazıklar ve duvarların adlına yapışmış olan midyelerin etleri lezzetsiz ve çok «ere de zararlı olurlar.
Midyeler dalma pişirildikten sonra yemHğfndm İstiridye olduğu gibi tl, fnbnsinln sirayet tehlikesi yoksa da bakır ve saç Üzerinde bu tunun mtd-• veler bakırdan vücutierl zehirlenmiş olacağından bu aibl midyelerin yen-me-rfnJn de bûya^rnu. mitte borıkluğu »iflbl zflTarhtrı vardır
■ Pis sularda bir (:ok muzır mlkrup-(ların bulunması yüzünden midyelerin

Bugün saat 18 da Matine
Marie Ventura - Je;»n Martine ili KOMEDİ FRANSEZ TUUPU
REBECCA
Bu akşam: Seri: A
On Ne Badinc Pas Avcc L'Amour ALterd de MusseVnlıı 3 perdelik komedisi ve son kısmında Marle V en tura, ve Jean Maıiinelll (LA MUİT d' OCTOBR.E> ve «BEAU-DELAİRE> ile «VERİCİNE» den şiirler okuyacaklardır.
Yarın akşam ayni program SERÎ: B Her temsil ve her yer için ayn ayrı bfletler satılmaktadır.

Soldan >»ğı>; l — Bir *eb««. 2 — l4|C-
«Imalınjlan - TemlıTcylcI, 3 — Tehlike»» > konen sermaye miktarı • Yurt. 4 — Del
5 — Tnr jik edilen - Teitrnrhumn bir n.enba ■ujrudıır. 6 — Fakat - KcdırJn jiruu. î — RürSitr £iül £cçcrek. 8 — Ns buynrU1ıı.'.iz.T,
9 — Scncıic bir kflç deflı meyv» veren n“aş,
10 — Kala;, lı demir levha - FlfTıla.
Tulumdan aşağıya: 1 — Bı cltıs U.hak
vecadrc. - — Bayalı • Zalimin bas> - İns» ICrpU, 3 — Bir şeyin Uokculuğunu lıabul eden. ( — Hıristiyanların IbadetbaneHi 'is. I — telan manin başlangıcı - Dalyada bıı* se-Güui genç
- ¥Ü. S — YoCurtlu s;
:.4 - N»f(v «dal( ■
CECEM BULMACANIN HJILLI fcrr t — niel. 3

C«.TH.slı»Ir»v«l 17 — Ks*Ma IW
bet!* Ji
Created by free version of 2PDF
BÖCEK
Böcek. ıstakozlara benzer, yalnız ön ıkl Rjnğı ıstakoz gtbi makas*» değildir Istakozların bulunduğu yerlerde yaşarlar. H&yatlteı birbirine çok ben-
BucelüeLİıı etleri de ıriakozuu etle-
ri gibi lezueLtt. beaisytc^kr Avrup.ı-; Ular trocekliîrin atlerlnl ıstakoaa ter-’cilı ederler. KUusbulda Ue ıslakoaun etleri daha makbaldür. Böceklerin etlrrl bira» dulla serttir»
KARİDES
Karidesin vücudu ıstakoz gibi kalın kubuklu değlliir. tnce ve parlak ( iken pişfrfltace gıi?el kırmızı IjIt renk vücudunda myiHaioKine denilen ve nj,r pilamshıe beıueyen bir şeye kaiavl,
Kırttferier 5 - 4. nihayet Ifl santim ’ -ehirii bir madd» hâsıl oltıyor ki böy-uznnluıjund.-ı kftçûk olduklarından, o le boBHİmııy olan midyeleri yiyenier-kadiır eti yoktur. îzmlrde çıkan kari-1 de daha çok ağrılar ve sehirlenme a-derier daha büyük ‘se de eti o kadar lâmetlert görülür.
iyi değildir. Korlditkr meze gibi ye-i Böyle fena midyeleri ayırmak güç-nlbnelrtedir. Karideslerin çeşltefl tür. Yalnız pis ve durgun sularda yatardır. ?ıy»n ve Biumr mirtroplardan bueul-
’ Karidesler denizde yaşarlar. Bazı- muş olan midyelerin dalma ağzı açık lan ırmak ağzımı gfJlrlcr . Bazıları vt kabuğunun rengi siyah veya kirli nehre sirer ve göllerde yasanlar. Bunlara tatlı su teludl derler.
Karidesin en meşhura Hcğariçlnde l,dır Btr de balıkçılar midyeyi kabu-Yraıköyde »utulanıdır. «undan Ayırıp bfa- .-n içinde sablıyarak
YEXGEÇ kolaylık ohun diye öy’c satarlar Doğ-
! Yengeçlerin vücudu isUik.ua gibi ka- m değIMIr Ayıklanmış ve bayatlamış

MUAMMER KAİMCA
OPERETİ MAKSİM'de
Bu akşam 2Û.3Ü da
KİRALIK DDALAR
Curnarlcri va Batar malin
Pazartesi akşamı Kadıköyüade Halkevi tiyatrosunda BORAZAN KÂZIM
Mevlûd
Ahmet Tevfrk paşa eşi valdemlz ve büyük valdcmlz
AFİFE OKDAY ın
T«!ffonla»ımu Başnntnaı rta: ŞflSıt; vtre ar«? - İbare »w
Müvn> w.
Bekçiler kalenm annh!.vrlımn valiye teslime ridiyurlar yollar burasın» büyük kuvvetlerle muhasara elmişler ve hücum üstüne hücum yapmışlardır. Fakat hiç bir muvaffakiyet ekle edememişlerdir i Yarımadada daimi surette 70W asker tabu»»». B» ku,«t IclrauU
• lUllU. j,|-|rQr]er
CebelütUrık şehri 25 bin nufuahı ,
donuk oîıır Katiyen a*tı nçıfc midye shnnınma-
aziz ruhu için vefatının kırkıntı gününe tesadüf eden 2ü Mart 948 sa.U günü ikindi namazından sonra saat dört buçukta İstanbul surları Topka-pı yakınındaki Oaai Ahmet paşa Camii şerifinde mevrtda şerif olranaca-' tandan akraba ve dostların teşrii!erini rica eyieriz.
Okday ve Mora a aileleri
bukiu ve ön iki ayığı da makaslıdır ot*n midyelerin yenmesi lyl değildir AJınan midyeleri gayet güzel yılra-t_________________________________________________________ mah ürerini kannraiı ve ağamın Sn-----------------------------------------Mbukl.nnı d«- '” um w an feld.r -.'ralu v« oMutnı rounlaaımdır.---------»,,ltr|tler Xen, çltanı,g, k«Wt sert- Ur »»?» koymkit re aja açılıp ««»-
i-,islisi İS iriInnıntrr>rtir Kr,rxııııırin ıs- . . . . . ' m M- .ıı->
ZAYİ — Kömür satış ve tevzi mü-
■ iKişımrıer. ıc.ıı çikaruıgı kjuub- sen- • - - .. ............
nkşliğl 15 kilometredir. Karşısında İs-^ |csltîciye ka(k,r wr>ndeo akmazlar. n,on mrdycıdn bir lire suyuna dört panyanın Ceuta şehri buhmuT. 9chlr-.yengv!rj(;Ptn rtleri ıstakoE örteri gibi Rra,n bikarbonat 05 snd kuym-Uc îure-de su bulunmadığından büyük 5ar-, ieszrt.it ise de şen «» kibçâkloiode et HT,e plÇMUr» daha iyi olur Karbo-nıglar yapılmıştır, »ütün Ccbriutta-ı yjr|nt j)tmal plmlş natlı suya konmuş olan midyelerin
nk haJkı bu sarmçların suyunu Kul-. hîftrin faldır. Yengeçler ta’ra’1 Ç(* kabam
lanır. Bu sebepte .sarnıçlar daimi su- knrıısr snya atıfnrak! 051 ve nehirlerde tatlı sn midyesi
retle kontrol altındadır, kapılarında1 p₺^jruij-jer v‘*r ■s' bunların etleri Çok tdlsız-
nöbetçller bekler. j yengeçleri» bav.ırya ve çlgınar m- ri,r Ven ilmez, tath ,u midyelerinin
Cebelûttank Orta Çağda Araplar. y Mjjutri vatdıc. Uavurya yenaeç- banLımıdı bir çeşit inci bulunduğu tarafından işgal edilmişti. 1212 di ts-| leri' ,bâvıifiHrtür. -Jöeudnnan fcıv ' ^rdır.
I llliiuı cnini ■ ..:!»* licm.uu. ıcıif,ıı..i -
de l.-ttüKa «i« ki firar snj-s »tılımk (551 re mhlrlenle tatlı İti -Mrtjesl * pişirilirler v*r bunların itleri çok tat-sız-
'aralından İşgal edilmişti. 1212 dt *s-jieri’i en bûyıiğndbr. VScadıınan krv panyollar öurMinı ele geçlrdner tn-; ejfchn kalın ve çok serttir. Eli, UU-EfliriCT 1794 te VebeNttanlıı zaptettt-J Te foarrtUdir.
ler, o zamandanberi ellerinde tutuyor-* C!#anoz!ar da tmıatnen bavüryava lar. İspanyol La r İTİM de. 1719 da. J7»!
ue Fransızların yardımı ile burasını ,
: ele tetlrmef» pUqt.l.r. I.l»t »k-j .1"
valfala olamadılar. Şehirde, fcüssî.
ruhsat almadıkça ecnebiler otum-!' ,
: ınazİBr jsmda bekçi başı yola çıkarlar, vall-
vı* ı. i .>ıln evine giderek anahtarları teslim
1 «valenin «mantarları ederler, salıalıleyin tekrar uğrayarak
' Cebelfı1.tank müs'.fthkîm merklinin anahtarları alırlar ve kapılan açar--I berzah kısmında kapılar vardır. Bu lar.
Çoruh ve Kastamonu şilepleri
Bir müfjvçtt-en beri havımda rvviz-vOnda bııllma» «.Çoruh» şilebi dûn. essKMta*! issasi No. Iuorfluo ■l«ıütoü,„m tu-olsar um
SaiUojfcnet »kbıyılf mıhallesUıa™ OTaton kroM tortbjl Uuratr.r «tsr ,ramın» rerllea tmklfe „ eani,M ÎMÜan orateo.. , . Je-yanın Uuüui» 11(1» a»yl oldonuateı. ürral-.r ^.«nto l».
hiç bir hükmü olmadığı ilân olunur, Ssç ba. sona tateeek ve o-
Akbıyık, Tertnyık sokok Ko. 8 de Isken .arımdan Atnvrilcaya ü.-_>ib
Tahirc götürecektir.
İSTİRİDYE
i istiridyeler, hazmı kolay ve çok hafif btr gafadır. Midyeden çok üstündürler En iyisi gayet temiz sularda yetiştirilen ve aSlnli İstiridyeleridir. I11U-. tstaubulda çıkan İstiridyelerin en
huSB8İıiMt altıda açılır. Kapılar kapanınca ma]çbuiü Saraybumundan Ambarlıya -----jönde trampet, çalan bir bekçi, arka- kadar ve Boğaz içinde grkırılan a’ ~~ " kınlı ve anafor ismi variten tetirle-
yeierdir. Fakat Istanbulda çuarı'an İstiridyelerin çoğu Haliç gibi pis ve lâğım akan durgun .»ularda yaşadıklarından tifo ve koli bari Herini yutup
vücudunda mulmfaaa ettikleri v» bu gibi bulaşKL borillen bulunan terirfo-yeleri yiyenlerde tifonun zuhur ettiği birçok kete görülmüş re tecrübe 1-le de fuılaşıiıuış olmasından îstan-bıtlda faürldye hemen hiç yenmemek tehr.
İvtanbulda çıkarılan ve yeUşUril*n istiridyeler Avrupada yetiştlr&en istiridyelerden çuk ı«2e ili ve öttün olduğundan eskiden Romanya ve daim bir çok yerlere istiridye ihracı önemli bir Uçar et idi. Fakat bu tifo yüzünden bu ticaret kimilen kapanmışot Amıpada lstLrtayelir büyük riyal etlerde ve çok yüksek kibar softalarında bulundurulur. Bu Moepl* denizin temiz sularında husuri tarlalarda ye-
llşiiriLmeıcte ve büyıiü sarfiyat» ı ardır. Ytnmerinde lüç bir mahzur ve tehlike soktw. İyi bir ısiiMycn r- tki kapsûı babirine yapışmış olman e* kabuğunun rengi beş ıs cüua £■(-!> parlak olmalıdır. Bu retıic pek ic:>wı olan alt kap.'tğmm tim beyazım'.;jh ve kirli bir renk çosszımelldlr.
İstiridyeler ta bn renri «'.»hrü. ı-lanap buhınmadtğuu güfe‘_=vii' .a çok dikkat etmelidir.
Kabuâjnun görümdü riyala, m»ki-bi. yeFiientrak re ?fl de çok yırn-şak ve bir koku çıkmvorsa mut -:cx ya hastalıklıdır veyahut boy >r. Katiyen, almamalıdır;
İMiridyeterin en iyi raevslmi ex-h*t aymrfan mayısa kadardır.
KISKANÇLIK
Yazan: AM*MON5F DAL'DET * TÜrkçesl: MFBfcllRE ALEVOE
________ Te/rika No. 41 _.
«!kl gün bekleyin, adama daha cevap vermeyin.» dedi.
İSlise: «Demir tavında iken olup bitse, daha lyl fol ya!» diye düşünerek likeksleee ağır ağır yerinden kalktı.
Artık şimdi atlan; ormanı geniş-temerlnc kesen yoldan, dolu dizgin, kardeş kardeş gidiyordu. Ea patika, çeşitli ağaçlıklardan, çam. meşe. Huş. gürgen, koruluklarından, vakit vakit de kömürcülük İşi İçi» seçilmiş ağaçsız, meydancıklardan geçer.
Buralarda, ortalığı kaplayan dumanlar arasında, hayal ma yal görünen şeyler şunlardır: Kesilip Irtif-tenmlş çeki çek! odun yığınları, arabalara doldurul muş küme kime çalı damuteıl, etrallaıında tavukların eşclcndigl. çocukların oynaştığı: Ça-h çırpu sonum, toprak mamûiitı küçücük klubeler...
Yarım saattir, hiç konuşmadan, anu ta rüyalara dalmış Ur halde
^ört nala gidiyorlardı ki, dağlan t A yükseklerde, kuleler kurar gibi birbirine dolanmış karşılıklı ak gürgenler dizili uzunca bir yolun sonunda, pencereleri koskocaman, geniş kapısı kemerli Lous XV. tarzı bir av pnviyonu gördüler. Bunun önünde, sırma şeritli mavi ceketler giymiş, atlı bir kolcu grupu, sanki madam PonpadöUT'ıın gerduneslnl bekler gibi dikilmişti.
RLchard, merakla duran Ells’e:
—. Siilûıı yetiştirilen yer. burası, dedi. Çok yırtar yaşamış, nice günler görmüş şu yer. aklına neler, r.e iç acısı h&tıralar getiriyordu... Av mevsiminin açılma gün lerinde, geniş kapının karşısına kurulan çadırın altında... Upuzun sofrada, Lydte, sevinçten çulundan büsbütün güzel leşmiş tolr halde genaral-dûkün aağma otururdu...
»Ne ise bunları akıldan silelim...» O aralık, orman kolcuları hürmet-
le açılıp, çenesine kadar dayanan, i dik yakalı, kurşuni, ftsltervarl bir ceket giymiş, şıkın şıkı Bir süvariye, yol veriyorlardı.
Rlchard; Grosbourg’da, yatalak İskemlesinde m>hh sandığı hastayı; at üstünde, saposuftiam, gençleşmiş bir halde gcrûnce» tepeden tırnafta titredi, şaşkına döndü__General ce-
napları, gfafınü P11ae hanımdan ayıramadığı İçin. Rk-hard'ı farketmeden hızla geçti.
EHle: «Kim bu möeyö?» diye
sordu.
Fakat kuzen beyin cevap vermesine vakit kalmadan, ikinel bir süvari, ötekinden çok daha genç, dragon bölüğü üniforması giymiş biri, kolcu grupumın arasından mynbp. atını dört nala sürerek generalin arkasından ok gibi uçtu, gitti.
Bu incecik bıyık, asker şapkasının altından fışkıran, bu lüle lüle kızıl saçlar! îçlnl yırtıcı bir hıra vo hayret bürüyen Fenlgan, çığfığı basmamak İçin kendini sat tuttu. Chtu-ley... Charley’di but... Demek süvari alayına girmişti... Ya Lydle? Onu nerede bırakmıştı? Ne yapmıştı?.,, Kulakları uğntdııyordu... Yohm iki yanmdak! ak gürgenler büyüyor, akıl slaaz bir şekilde boy fabyoruu... Ehsc, U uzaklarda, anlamadığı lâf-
llar, jesti'”- içinde bocalıyan. ufacık, küçücük bir şeydi, sanki İftcîvcrt btr benek--.
Kadıncağız vaziyette bir acayiplik e-zdt. fakat sevgUl kuzeninin ne geçirdiğini anlamağa, vakit bulamadan; onun, dizgini çevirip, atı gerisin geriye deh gibi sütdUğüns ... İki yanı oğaçh, upuzun yolun ta bir ucundu, gözden kaybolmuş baba »te oğulan peşlerine düştüğünü frördü. ister isi e m ca & da bu acayip kuzenin arkasına takıldı. Ormanın içindeki küçük BM-ydaneıklann birinde, yanına yetişti. Rlchard orada, kömür İşçilerinden, birini sorguya çekmek İçin durmuştu. Adam, arabanın İçine dağ gibi yığılmış odunların tepesinden. bağıra bağıra cevap veriyor, ormanın bu ağaçsız yerinde, rest çm çın ötüyordu.
— Doğru görmüşündür beyim... Prensi görmiişiindiir... Neden dersen-pazar günü de Hintli Ue ava çıktı... Bizim Gulllaume'a. hani vurulacak hayvanlan onlardan yana sürüp sıkıştırsın diye, okkalı bir bahşiş verdi... Süvariye girmek dalgacına gelince, Foucart var ya, öliı arabasını çeken... Hah İşte onun oğlu, bir d» Eugcne'ln oğlu----- Bana tşl dalıa lyl
anlatırlar .. Küçük prensle aynı bölükte İni işler.,.
Beti bsnzl kül kesilen Rlchard:
— Eyvallah, dedi. Sonra da usulca kuzin hanıma: .ffve dönelim, bir fc-nahgun var» diye fısıldadı. Ehse. Rtehardtaı ağzından tâ şatoya varana kadar, bir kelime bile atana0K fakat mırıl mmt söylenedurduğu •pıım pum pnm» tsr, İçini kemiren derdi. Işkenceyf apaçık belU ediyordu.
Kadıncağız: »Emeğim boşa gtttl. boşa* diye kurdu durdu, eve geltr gclrnva de» Mm w görmeden, boi boi s?Ihabilmek için, odosma kapar.dı. Bu ara Rlchard, annesini bulmağa, bahçenin bostan kısmına seğirtiyordu.
Günün sıcak kızgın saaUndtn sonra, çiçeklerin, şıkır şıkır yıkanıp, su içmeğe daldıkları o gönili dinlendirici demlerdi. Bahçe yollarının kenarlan boyunca, su serpintileri Sçinde. güneşin, rtık, yanplrl okşayışı altında, başlarını dikmiş, keyifle geriniyorlardı.
ı Gaz gönül açıcı, tatlı bir serinliğe bürünmüş bu gün blUmlnln; sessiz sedama aûzgeçll kovaların tangırtısı ile. ara sıra yamaklara km emirler çaban bahçıvanın sesi barışıyordu.
Limonlukta, elinde makas, kıymetli bazı fidanları. nebatları budamak ve temizlemekle meşgul otaa nadanı
Fenigrin yûa gaz berbat bir h-Id», oğlu içeri dalmca-,
— Nen var? diye sordu.
RJehîuH. cevap verecek verde «ur-Vuya gecU;
— CharlEtts dönmüş, âyte mi?
— tkl nydır Melun’da .. Süvari öd» düğüne girmiş... Haberin yok muydu?
— Ya öteki? O aesede? Ne yar ’Ş onu?
Ana kııallçe makası hışımla kapatıp, «.çat» diye bir dal keserek, şu cevabı verdi:
— O çeşit kadınlara ne yaptlır ki... Parası, hakkı verilip baştan ravu-lur...
Bunları o kadar bağıra bağır;, söylüyordu ki. bahçıvanlar duyabil iril. Rlchard kapıyı kapattı ve ann ıin alışık olmadığı, şimdiye katlar htg işitmediği sert- haşin bir sesle:
— Lydle o türlü kadınlardan ıleş ğildi; dedt. Senin zulmüne uğıumığ bir zavallı tdl... Son mektubunda ita yazıyor ya... Zindandan kaçan bi» mahpustu... Rem İsmimizi taşıyım bir kadına hakaret etmeğe haktan.yak.
Madam Fenigan. gciritri ateş - ta- ’ rak hemen atıldı:
. (Arfcuş var»

?
“Mesut ikinci hanımefendi,, tayyarecilik tarihinde yeni bir fasıl açtı
Birleşik Amerikanın bir çok şehirlerinde yaşlı insanlar İçin eğlence merkezleri açılmıştır. Büyük babalar ve büyük anneler burada hoş vakitler geçirebileceklerdir.
San Franclsco'da yaşlılara hasredilen eğlence merkezi, 1930 yılında inşa edilmiş olan, şekil îtibarlle demirlemiş bir harb gemisini andırır 1,500,000 dolara mal olan modern bir binada yer almaktadır.
Toplantı Balonunda yaşlı İnsanlar blrblrlerlle kâğıt oyunları oynayıp konuşurlar. Eğlence merkezinin işgal ettiği kısmın çok iyi bir manzarası vardır. Buradan San Francisco körfezini mükemmel bir surette görmek mümkündür.
Bir hafta İçinde eğlence merkezine gelenlerin sayısı 500 zü bulmaktadır. Bazı yaşlı kimseler yalnızlıktan hoşlanmadıkları için ög'.e ve akşam yemeklerini merkezde yemektedirler. Eğlence merkezinde yaşlı ln-sanlar.n eğlencelerini ve hoş vakit geçirebilmelerini sağlamak gayeslle küçük atölyeler açınak, hususu ■tasarlanmaktadır.
Burada başka eğlenceler de vardır. Burası bir klüp gibidir. Klübc üye kaydı bakımından tesbit edilen asgari yaş haddi 50 dlr. Klüp o kak-dar rağbet görmüştür kİ bazı kimseler. Aza olmak İçin yaşlarını büyütmüşlerdir.
İngiltereye uçakla süt nakliyatı
İngiltereye hava yolu Be süt nakliyatı yapılıyor. Buna 2 ağustos 1948 de başlayan ilk uçak, Belfast'ın Nutts Corner alanından havalanmış. İrlanda denizini aşarak Ingiliz halkına beheri 50 şer litrelik bidonlardan müteşekkil ilk taze süt •partisini ulaştırmıştır.
Bundan sonra nakliyat muntaza-nıen devam etmiş ve iki ay zarfında İngiltere Kuzey Irlandaıian 70,000 hektolitreden fazla veya 55Ü.000 kişilik süt İhtiyacını temin etmiştir. Bu müddet zarfında uçakla günde vasati olarak 1200 hektolitre süt taşınmıştır.
lngilterede gemi inşaatında yeni bir rekor
Lloyd gemicilik yıllığında yayınlanan bir İstatistiğe göre. 1943 yılı eylülünün sonunda bütün dünya memleketlerinde inşa halinde bulunan gemilerin yekûn tonajı 4,203,873 İdi. Bu muazzam rakamdan Ingiliz gemi tezgâhlarına düşen iKtızey İrlanda dahil) 2,200,999 tonilâto veya % 82 olup, 1947 eylül sonuna kıyasen fazlalık 100,734 tonilâtodur.
Lloyd bu tonajın % 31,5 İnin İhracat İçin olduğunu kaydetmektedir Bunun 281,801 tonilâtosu Norveç vc 80.146 tonilâtosu Arjantin için inşa edilmektedir.
Sabık İran împaratoriçesi nişanlandı
Kahire 28 (AA.) — iReuter): Iran Şahından boşandığı kasım ayında bildirilen Kıra! Faruğuıı kız kardeşi prenses Fevriye 3L yaşında bulunan İsmail şirin bey İle nişanlanmıştır. ' Düğünün gelecek pazartesi günü Ka-hlrede yapılacağı sanılmaktadır.
î mart 1B4& çarşamba günü başların dn yüzbaşı (James GaUagher) İn bulunmakta olduğu Amerikan hars ordusuna mensup on dört kişilik ka-flla yorgunluktan bitkin bir halde «Mesut ikinci Hanımefendi» adım verdikleri uçaktan İniyordu. Bu havacılar modem uçankalelerden B. 50 tipi bir uçak He hiç İniş yapmaksızın dünyanın etrafını (M) saat (1) dakikada dolaşmağa muvaffak olduktan sonra hareket etmiş oldukları Fort Worth üssüne avdet etmişlerdi Bu başarı dünya tarihinde birinci defa olmak üzere elde ediliyor ve bü olay Amerikanın bombardıman uçaklarını dünyanın İstediği noktasına gönde rcbllnıe kudretini cihana İspat etmiş oluyordu.
20 şubat 1949 günü sıkı bir gizlilik İçinde üssünden havalanan uçankale saatle vasati 333 kilometre süratle seyrederek 36,800 kilometreden İbaret dünya çevresini dolanmağa muvaffak olmuş ve güzergâhta bulunan Azor adaları, Suudi Arabistan, Fiil-plnler vç Havai adaları semalarında azalan benzin nıevcudünü Slr Aftan Cobham'ın keşfetmiş olduğu «havada akar yakıt noksanını ikmal etme metodu.) na göre İkmal etmiştir.
-Mesut İkinci Hanımefendi» ye dünya turunu yapabilmesi İçin gerekli kuvve! muharrlkeyl havada ve-, »bilmek için iB. 29» tipinde bazı oçankaleler benzin depo uçakları' haline iîrag edilerek • kendilerine benzin yükletilmiş ve bunlar «Mesut İkinci Hanımefendi» yİ havalarda tâyin ve tcsblt edilmiş olan randevu mahallerinde beklemişlerdir.
•Mesut İkinci Hanımefendi» nin akar ı-akıt ikmali o kadar mebzul ve teminâtlı bir şekilde yapılmıştı ki dünyanın etrafını dönerek Üssüne avdet etrûlş olau uçağın benzin sar- , juçlaunda kendisini yedi saat daha havalarda dolaşürabilecek miktarda benzin mevcut bulunmakta lıli.
«Mesut İkinci Hanımefendi» nln ■ağ ve salim üssüne avdetinden haberdar olau Amerikan Hava Bakanı misler Stuart ByiaLngton Vaşington-dan Fort tVorth'a gelerek uçak mürettebatını taribıe geçecek haşanla-rından dolayı tebrik etti. Hava üssünde bulunmakta olan gara te muhabirlerinden biri Hava Bakanına «bu uçuşun Amerikanın Sovyet İttihadının herhangi bir noktasına atom bombası atabileceğini ispata kâfi gelip geimiyeceğini» sorduğu zaman mlster Symiugton biraz düşündükten sonra: .Sovyet İttihadı demesek de atomu hakeden her hangi bir yer desek daha İyi olur.» diye cevap vermiştir.
«Mesut İkinci Hanımefendi» nln seyir ve harekelinin kaydına mahsus uçak seyir jurnaluıd» şu malûmat yazılı bulunmakta idi:
I inci merhale: Fort Wurth hava üssünden Azor adalarına bir mesafe •08b kilometre.
II nei merhale: Azor adalarından Suudi Arablstandakl Dalıran şehri •üstüne, mesafe 8320 kilometre.
III ünciı merhale: Dahran'dan Filipin adalarına; mesafe 7040 kilometre.
IV üncü merhale: Fîlipınlerden Huvay adalarına kadar olan en uzun
mesafeli merhale; mesafe 848o kilometre.
V İnat merhale: Havay adaları üzerinde eon benzin ikmali yapıldıktan sonra en son menzil olan 592G kilometrelik mesafe katedilerek Fort Worth üssüne avdet olunmuştur.
Dünya etrafı uçakla dolanırken bir mesele daha tesbit edilmiş olup bu da dünyanın neresinde bulunursa bulunsun uçağın İstenilen merkezlerle muhabere irtibatının kaybedilmemiş olmasıdır. .Mesut İkinci Hanımefendi» nin telsiz subayı uçağın bulunmakta olduğu mevkii (Teksas) tâki üslerini her saat başında telsizle bildirmiş olduklarını ve üsten verilen telsizleri de muntazamen almış olduklarını söylemiştir.
Havada bir başka uçaktan akar yakıt noksanının tamamlanabilmesi sistemi İle tayyarecilik Aleminde mühim avantajlar sağlayan üç yenilik meydana gelmektedir;
1) Uçak havalanırken haddinden fazla hamule He hareket mecburiyetinden kurtulmaktadır.
2) Uçakların çok geniş mesafe ve daireli uçuşlar yapması imkânı eldo edilmektedir.
| 3) Sivil uçakların eskiye nazaran çok daha fazla yolcu ve hamule alabilmesi imkânı sağlanmaktadır.
[ Uçakların akaryakıt ikmalini yere inmeden havada yapabilmeleri keyfiyeti hava ordusunda 1923 senesin-ocnberl tecrübe edilip duruyordu. '«Mesut ikinci Hanımefendi» unvanı lifinde bulunmakta olan «İkinci» kelimesi «Hanımefendi» nin bir de birincisi bulunduğunu ve böyle bir teşebbüsün bir evveliyatı da mevcut 'olduğunu İnsana anlatmaktadır. Filhakika -Birinci Hanımefendi» adlı Juçak «Mesut ikinci Hanımefendi" den bir gün evvel yani 25 şubat 1949 günü yola çıkmış ise de binlerce kilometre uçuş yaptıktan sonra motörü-'nün gösterdiği bLr Arıza dolayıslle İniş yapmağa mecbur olmuştur.
«Mesut İkinci Hanımefendi tayyarecilik tarihinde yeni bir fasıl açmağa muvaffak olmuştur.
İsviçre dergisinden çeviren: B. Aksel
Kanserle mücadele Kanser tümörü bir fareden başka bir fareye aşılandı
Londra. 26 (AA.) — (LPS): İngiliz Tıp gazetesi, kanser aiAştırmalennda büyük bir baştın elde edildiğini bildirmektedir.
Son yapılan tecrübeler kesin sonuçlar vermiştir. Dr. Gye, evvelce ta-mamiyle temizlediği ve üzerinde yabancı her hangi bir mikrop yaşamasına imkân olmayan bir kanser tümörünü. bir fareden başka bir fareye muvaffakiyetle aşılamış olduğunu açıklamıştır.
Dr. Gye'e göre, bu olay araştırma sahasını tahdit etmekte ve dolayırtle de muvaffakiyet ihtimallerini arttırmak tadır-
B - 50 tipinde bir Amerikan orta bomba uçağı 14 klyillk mürettcbatlyl» 94 *a»t 18 da kil ada merlıah-slı devri âlem seyahati yapmış ve 31 bin kihmeuelik bir mesafe kaUlmlştlr- Uçak, harada İken 14 defo betisin almıştır. Yukankı klişemi», Anıerikaya donen uşakla uküretle^alım gösteriyor.
1 ■' 1
*2


3-î-
t*- 3 M




Yaşlı insanlar için eğlence merkezi
« ynllDıık bskçoyö dönö@!rk@n
Yüklükteki 5 yatak altından çıkarılan akraba erkek I...
Kadırgada camları taşlanan ev jmmı-.nın.a.. - -,| Yazan : Cemaleddin Bildik |.——— .
Taslcasaptaki eve başkan — Eli bastonlu, kelebek gözlüklü şık adam — Herif nerede? — «Şimdi eskiye nazaran niçin daha çok katil vakası oluyor? — Zaptiye Nezaretindeki tokatlar — Mahallesinde barınamıyan kadın! — Delikanlıların hassasiyeti... — 16 ve 18 günlük hapis cezaları — Dünkü ve bugünkü bekçilerin çalışma tarzları — 12 saat gece mesaisine can mı dayanır, dayanırsa ne olur?
Evvelce sırtında gocuğu, elinde kalın sopası; Cumhuriyetin ilânından sonra da belinde tabancası Be sokak sokak dolaşan; kâh bir köşe duvarını siper edinip şüpheli evi, kâh hırsızlar tarafından kapısı yoklandığı haber verilen bir haneyi gözetlerken de kulağı çığlık ve düdük sesinde olan mahalle bekçilerinin hayatlarında enteresan vakalar bulunmamasına İmkân var mıdır?
Taşkasapta Set-çukhanım mahallesinde bekçiliğe başlnjnp sonra Kadırganın Bostanall mahallesi bekçiliğine tâyin edilen Kanı azan Asutay*ın [•) da maziye alt hâtıraları vardı şüphesiz... 44 yıl devam eden
sırasında hafızasında yer etmiş hâdisenin ne olabllecc- .* ğlnl sorduğum zaman bana evvelâ:
«— O zaman, şimdiki kadar Katil vakası olmazdı. Vakalar hep yaralamasın kavgalar halinde kalır, nadireu cerh hâdiseleriyle karşılaşırdık.» dedi ve çimdi cinayetlerin çoğalmış olmasına bir türlü akıl erdiremediğini söyllyerek başını iki tarafa salladı:
(— Cahillik ten desem değil, dedi, çünkü şimdi okumuşlar dalla çok_. Neden böyle oluyor bilmem kİ...»
44 yıllık bekçi Ramazan, bu sözleriyle, içtimaiyatçıların üstünde hassasiyetle duracakları bir mevzu ortaya atıyordu-’ Kültür seviyemiz yükseldiği halde cinayetler niçin artıyor?..,
Bîr baskın
ihtiyar bekçi, oturduğu köşesinde kahvesini içerken sanki 44 yıllık yorgunluğunu dinlendirmeğe çalışıyor gibiydi... Fincanından bir yudum daha kahve aldıktan sonra:
(— Size Komik bir baskın anlatayım diye söze başladı: Vaka Taşkasapta, 1321 - 1322 yılı arasında cereyan etmiştir. Maliım ya o vakit kötülük yapan kadmlana evleri mahalle muhtarı, İmanı, bekçi, zabıta memuru tarafından basılır, kadınla zamparası yakalanarak Zaptiye Nezaretine teslim edUlrdl. Hatırımda kaldığına göre kadına 18, erkeğe de 18 gün hapis cezası verilirdi. Fakat o kadının tekrar o mahalleye dönmesine İm kin yoktu: tasını tarağını., sandığını- bohçasını toplar, behemehal »emt değiştirirdi. Kadın, buna mecbur olurdu, çünkü artık o mahallede komşuları arasında barınamaz, şayet aynı evde kalmak akılsızlığını gösterirse delikanlılar evinin cammı çerçevesini taşlıyarak indirt verirlerdi
işte bundan 43 - M yıl evveldi. Mahallede kadınlardan birinin evine gizilce erkek aldığı İhbar olundu. Evi gözetlemeğe başladım. Şık, eli bastonlu, kelebek gözlüklü bir adamın gece yansına doğru bu eve girdiğin! tesbit etlim. Dul bir kadının evin* bu adam niçin girer? Belli İdi kİ kadın kötülük yapıyor... Hemen karakola gittim, senet İmzaladım»
— Ne senedi?
— Mahallenin namusu bekçiye tevdi edilmiş olduğundan bu gibi kötülüklerden de bekçi mesul tutulurdu. O zamanki Adet veçhile karakolda bir senet yazıp (sabıt olacak) falan sokakta falan numaralı eve şu kılık va
(•] Diinku Akşam'da hayatıodan fcahsrtmlşlira-
kıyafette bir erkek giriyor- diye İmzaladım.
Ayakkabı, baston var da erkek yok!
Uzatınıjayırn, mahalle muhtarı ile imam, bir polis ve ben, adamm eve girmesinden az sonra kapıya gittik.
— Tak, tak. tak...
Bir kadın sesi:
— Muammer, giL de sonra gel...
Kaimin Muammer dediği oğlu İdi Baskından haberi olmadığı için oğluna httabedlyor, az soura gelmesini söylüyordu. Belli İdi kİ kadın, az sonra zamparasını evden çıkaracaktı. Kapıyı bir daha çaldık Kadın. pencereden başını uzatıp da biri görünce:
— Geliyorum- bira» bekleyin... dedi. Dediği gibi de yaptı. As sonra inip kapıyı açtı, içeriye girdik! Kadın na-> muslu olduğunu, bir il Ura neticesinde baskın yaptığımızı söyleye dursun odaları araştırmağa koyulduk. Ortalıkta ne yatak vardı, ne de adam... Şaşkın şaşkın birbirimizin yüzüne bakarken imanı hatırlattı:
— Şa kapının arkasına baktın mı?
Hemne kRpıyı çevirip baktım. Bir baston asılı, yerde de bir çift pırıl pırıl erkek lâstiği duruyor. TRmam... Bunlar, aanıparaya aitti- Fakat lîanl herif nerede? Dolaplar», yüklüğe varıncaya kadar aradığımı?. halde bulamadık!.. Tam bu etrada yüklük tarafından hafif bir öksürük sesi gelmesin mİ? tmam efendi, avını eliyle tutan bir avcı gibi «evindi:
-= DurunI dedi. Yüklüğe doğru yürüdü, üst üste yığılı olan yatakları birer birer omuzlayıp çıkarmağa ve odanın ortasına atmağa başladı. Bir, bir daha, bir daha, bir daha- beşinci yatağı da kaldırınca herif meydana çıktı. Zampara yüzükoyun yere yatmış, boşun boşluğa getirmişti. Üstüne bu beş yatak çarçabuk nasıl yığıldı? Hayretler İçinde kaldık.
Haydi zaptiye nezaretine
ihtiyar bekçi, vakayı o günün heyecanı ile anlatjyordul
— Sonra ne oldu? dedim.
— Ne olacak... Kadını da erkeği de giydirdik, önümüze kattık ve doğruca Zaptiye Nezaretine götürdük- Orada evelA kadın sorguya çekildi:
— DtanmıyoT musun bire namussuz kadın! diye suratında bir tokat çatlatıldı. Kadın yüzünü nğuşturur-
ken adamla akrabalıkları olduğunu, vapuru kaçırdığı İçin yatıya geldiğini söylüyordu,
fimdi
tokat atan Zaptiye Nezaretindeki zat-yaradan» sığınıp bir tokat daha savurdu:
— Sus bire kaltak!... Akrabanı sen yüklükte be; yatak altında nu yatırırsın?.. Alın şunu İçeriye...
İki jandarma kadını kollarından tutup götürdüler.
— Nereye götürdüler?
— Nereye olacak, kodese...
Ondan sinra herifi getirdiler. O da akrabalık bahanesini İleriye sürmek istedi İse de şamarlan yedi, sonra da tevkifhaneye sevkedlldi.
— Bu gibi baskınlarda «kıyın nikâhımızı-» deyip işin İçinden sıyrılanlar da olur mu idi?
— Olurdu. Fakat kadın da erkek de bekâr olurlarsa... Halbuki bu yakaladığımız adamın Üsküdarda evi, gül gibi de bir karısı varmış... Onun için nikâh kıydıraraadı. 16 gün hapis yatmağı çöze aldı.»
Kadırgada camları indirilen ev
Kadırgadaki bekçiliği sırasında da bir kadının evine bekâr erkekler ve kadınlar aldığından bahseden Ramazan. Asutay, o zamanın delikanlılarının bu husustaki uyanıklığına temasla diyor kİ:
«— Meğer bu evin kötü ev olduğunu mahalle delikanlıları benden evvel tesbit etmişler... Bir gün bir de ne göreyim kİ kiracı olarak taşınması üstünden benüz yirmi gün bile geçmeyen Melek namında bir kadının evinin sokak üstüne gelen pencere camları, Kadırgalı gençler tararından hablre taşlanıyor! Delikanlılar taşları savurup camlan şakır .şakır aşağı indirirlerken de:
— Mahallemizde namussuz kadının yeri yoktur! diye bağırıyorlardı
Bekçi Ramazan bu bahiste de öylece muhlin bir noktaya işaret etmişti:
«— Şimdi, dedi, o titizlik nerede?... Delikanlılar namuslu mabalielv. je nice randevu evleri bilirler de gkhp polise haber vermeği bile İş edinmezler- Hiç olmazsa gidip ihbar etseler da basılmasun. o kötü kadının mahallelerinden atılın as nu teinin etsekr ya_»
Bugünkü çalışma sistemi
ihtiyar bekçi, 44 yıllık tecrübelerine dayanarak söylüyordu:
«— Şayet- bu konştuklanınızı gazetenize yazacaksanız, şu noktayı da ehemmiyetle ileri sürün. Eskiden bekçiler altı satte bir nöbet değiştiriyorlardı. Şimdi İse bekçüsr akşamın yedisinde vazifeye giriyorlar vc sabahın yedisine kadar 12 saat çalışıyorlar. 12 safi t uykusuzluğa can da yan-nıax.. Dayansa da vazife haklûyte görülmez. 12 saat durmadan çalışacağım diyen bekçinin bir kapı basamağında veya bLr sabahçı kahvesinde iskemle üstünde şekerlemeye dalmamasına imkân yoktur- Onuu için bugünkü bekçileri de eskisi glb! «ıltı saat nöbette kalmak surcttyfle çalıştırmak Slzımdır.»
îsUnbulda eıı iyi bekçi tcşkıla'nu Eminönü Kaymakamının vücuda getirdiğini lşltmlştlm. Bu İhtiyar bekçi de bunu teyldeiü. £n İyi bekçi teşkilâtına sahip olan Eminönü mın takasında bir gece dolaşacak, bekçilerin her dakik» İş başında olup olmadıklarını kontrol edeceğini. Bakalım netice ae çıkacak?
Cemaleddin BİLDİK
Italyan komünist partisinin üyeleri azalıyor
Roma M (AA.) — (Vntted Press» c
Created by free version of 2PDF
Italyan Komünist şefi Palmlro Tog-Mattı, Italyan Komünist partisi üyü sayısının b«ndan altı ay evveline nAf
ıaran M0.000 azaldığım İtiraf etmlfc şubat sonundaki sayının 1898.634 ol-f
pek hatırımdâ değil, kadına’ duğunu büdicmlçtlr.
A K 3 A M
27 Mart 1949
Suhife 6
HER AKŞAM 1ÎİR HİKÂYE
Muhabbet köprüsü
I MAHKEME KORİDORLARINDA:
Onu tanımıyordum. Bir akşam, barda -arhoş bir halde, masama gelip oturdu ve konuşmağa başladı. | — Evet mösyö içiyorum, sarhoş oluyorum. Fakat bunun ne ehemmiyeti var? Oııu bir tiidil unutamıyorum kİ.
Vaktlle ben de İnsandım. Müraffeh geçinmek için çalışıyor ve çok para kazanıyordum. Bir sayfiyede bir ev satın almıştım, her yıl Jozefln İle beraber, yaz mevsimini geçirmek için oraya gidiyorduk.
Küçük bir otomobilimiz dc vardı, Her sabah öteberi satın almak Iç'n civardaki şehre giderken ahşap bir köprüden geçiyorduk. Köprii o kadar haraptı kİ hemen yıkılacak gibi görünü yo du. Bununla beraber, bu ecel köprüsünün üzerinden korkusuzca geçiyorduk*
Biz. buna muhabbet köprüsü İsmini vermiştik, ÇiinkÜ o köprüde tanışmış İdik. İlk zamanlarda onun ü-zerinds buluşuyorduk. İlk buselerimizi de o köprüde teati etmiştik.
Joeefinln- göğsüme yaslandıkça, şenç ve taptaze vücudunun sicakliğı-iıı ve kalbinin çarpıntılarını sonsuz bir zevk ve lezzetle hissediyordum.
Ah, o affedilmez hatanı yok mu? Saadetimi yıktı. Başka bir kaçın sevdim. Fakat bu kadın, Jozeflndcn daha güzeldi sanmayınız, trl. kara ve karanlık gözleri vardı. O zamandan b-rj soğuk ve sinirli oldum en küçük şeye alınıyor Ve titriyordum.
Bu gün yeni metresimden dönerken tanıdık emlâk sahiplerinden blrlııin oğlu Rojeyl, evimin bahçe kapısı ö-nünde gördüm. Beni selâmladıfctan şoııra söze başladı:
— Size haber vereyim, ahşap köprü nerede İse yıkılacak. Ufak bir sarsıntı. onu yıkmağa kâfidir dedi.
Evime girdim, Joıefln bent şefkatle karşıladı.
Yemek masasına oturdûk.Fakat bir fkl lokma yedikten sonra başımın ağrıdığını bahane ettim. Jozefln, derhal benimle alâkadar oldu.
— Yat, biraz -şekerim! Göreceksin İstirahat, sana ne kadar iyi gelecek dedi.
Fakat ben onun sözünü dinlemedim. Dirseklerimi masaya dayı yarak başımı iki elimin arasnıa aldım. Ah-§ap köprünün küçük bir sarsıntı ile yıkılacağı düşüncesi beni İşgal edl-, yordu. Bir aralık başımı kaldırarak Jozeflne hitap ettim:
— Beni dinle sevgilim. Şehre gidip bana baş ağrısı İçin bir tüp aspirin almalısın dedim.
Ben bu sözleri ona söylerken Jo-gellnln bir tabak silmekle meşgul olduğunu iyi hatırlıyorum, bu sözü 1-şilir işitmez elleri titredi ve bana tu-fiıaf, tuhaf baktı:
— Şehre otomobil ile ml gideyim? diye sordu.
— Tabii, süratle gidip gelmek İçin otomobille gitmelisin cevabını verdim.
Jozerin, acele giyindi, hareket etmezden evvel saçlarımı okşadı ve beni alnımdan öptü. Korkunç tasavvurumu yâni yakılacak harap köprii 1le beraber kendisini dereye yuvarlanmağa gönderdiğimi sezmemek İçin gözlerimi kapadım
Az sonra hareket eden otomobilden motor gürültüsünü duydum, O zaman İşlemekte bulunduğum cinayetin fecaatini İdrak ederek pencereye koştum ve hançeremhı bütün kuvveHle:
— Jozefln! Jozefln geri dön1 Diye ümitsizce bağırdım.
Fakat otomobil, artık çok uzaklaşmıştı. Acele giyindim, ve deli gibi arkasından harap köprünün İstikametine bağırarak koşmağa başladım. Yolda, otomobilin sarsıntı Ue yıkılan köprü He beraber dereye düştüğünün gümbürtüsünü İşitir gibi oluyordum.
Nihayet bir dönemecin başına ge-
linçe, köprüyü yeril yerinde gördüm. Demek otomobil, bir felâkete uğramadan köprünün üzerinden geçmiş* 11.
Kalbim, sevincim Ira hızlı hızlı çarpmağa başladı, Jozeflne bir şey olmadığına Allaha kükrettim. Onu tekrar kollarımın arasına alacak ve kendisine karşı aşkımın ne büyük ol* duRiimıı kulağına Jisıldıyacaktlm.
Köprüye vardım. Otomobil geri dönüyordu- Jozeflnt karşılamak 1-çln otomobilin İstikametinde koşmağa haşladım. Fakat direksiyonda Jo-eefin değil, Roje oturuyordu. Merakla delikanlıya sordum:
— Jozefln nerede?
_ Trenle gitti! Cevabını verdl-
— Ne dedin? Gitti ml?
— Selâmlarını ve affettiğini sl7!e söylemeğe beni memur etti.
— Beni af mı ediyor? Fakat niçin? Diye sordum.
— Sebebini bilmiyorum. Zavallı kadın, otomobilinizi bana teslim ettiği zaman hüngür hünglir ağlıyor ve «Böyle hareket edeceğini hâtır ve hayalimden aslft geçirmiyordum» diye dövünüyordu.
— Demek biliyordu... Diye kekeledim.
Roje merakla sordu:
— Ne biliyordu Mösyö! Sözlerinizden birşey anlıyaımıdım. Ben yalnız şunu biliyorum: Bu sabah bana harap köprünün en kiiçiik bir sarsıntı İle yıkılacağını size haber vermemi o, bana söyledi. Halbuki köprü sapsağlamdır ve öyle kolay kolay yıkılacak değildir.
Rojeyl bir,akarak çehre doğru koşarken:
— Jozefln, Jozefln! diye bağırmağa devam ett-lm.
Fakat artık iş Jşte ngeçmişil. Aşkımı. saadetimi alıp götüren treni u-zaktan gördüm. O ramandan beri üç yıl geçti- Joeeflnl bir daha göremedim. İşte Mösyö: İçki içmemin sarhoş olmamın sebeol b'jdur. Çünkü onu bir türlü unutamıyorum.
Muhatabıma teesıürle baktım. Zavallının gözleri yaşlarla dolmuştu.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Beterin de beteri var!
BOYA ÜZERİNDE
İnglllerede ihtisas görmüş, deniz motörlerl, traktör vesalr makine sahalarında tecrübesi olan, İngilizce muhaberat ve yardımcı muhasebecilik yapabilecek İngiliz tebaalı bir genç i? arıyor, Referansları İyidir. Sabahları saat 9 dan 12 ye kadar 80525 numaraya telefonla müracaatı
(ÖO
,PAL

HOLLOVV GROL1ND

— Ne düşünüyorsun, ahbap? • Başını kaldırdı, yüzümüze baktı, konuşmadı. Yirmi beş yaşlarında, temiz giyinmiş, yakışıklıca bir deîikalm. Dudaklarını ısırıyor, çene adalelerini oynatıyor, dalgın dalgın bakıyor. Tekrar sorduk:
— Niçin konuşmuyorsun, delikanlı. İşlediğin suçu mu düşünüyorsun?
Evvelâ omuz silkti, sonra yavaş yavaş dili açıldı:
— Canım çok sıkılıyor. Bu işin sonu nereye varacak diye düşünüyorum.
— O iş nedir? Ağır bir suc mu işledin?
— Öfke ile ne yaptığımın farkında değilim ki. Başıma sarılan belâyı bilmezsiniz. Kime kabahat bulayım? Kadın lâfına kanılım, şimdi cezamı çekiyorum. Fakat daha fazla tahammül edem iyece-, ğim. Her ne pahasına olursa olsun, bu işin sonunu almak lâzım. İşsizliğe de, açlığa da razıyım. Çektiğim sıkıntı elverir artık.
— Derdin nedir, delikanlı? Ağır bir işte mi çalışıyorsun?
Yüzünü ekşitti;
— Öyle bir iş ki. sırık hamallığından da beter. Zaten meşhur' sözdür ya, halinden memnun ol-; mıyan bir adamın hatırını rtınca: «İç güveyislnden hallice., diye cevap verir. Bu lâkırdı boşuna söylenmemiş
— Sen iç güveyi si misin?
— Sorma başıma gelenleri. İşsiz kalmıştım. Annemin tanıdıklarından bir kadın; «Oğlum, ben sana bir iyilik yapayım da ömrünün sonuna kadar bana dua et. Benim bildiğim bir aile vardır. Bir ana ile bir kıs. Fakat kız deyip geçme ha. Zengin mi zengin. Babadan kalma bir sürü malları, mülkleri, paralan var. Bankalarda paralar duruyor, dükkânlardan, evlerden aldıkları kiraların ancak yansını ha re ly »biliyorlar, geri kalanım gene bankaya koyuyorlar. Sen bu lamanda işe gir*
İsen bile kaç para kazânabilecek-sin? Gene bir delikanlısın. Canın her şeyi ister tabiî. Az para ile geçinemezsin kİ. Gel sana şu kızı alıvereyim. Hem i cipe, hem güzel kızdır. Gördüğün zaman senin de ağzının suyu akacak. Bir oğlum olsa vallahi de, billahi de durmam, hemen gidip kızı isterim Böyle devlet nerede bulunur, ayol? İşi gücü ne yapacaksın? Hazır malîn üstüne otur, keyfine bak. Kızcağızın ufacık bir kusuru var. Kusur da sayılmaz ya. Allahın emriyle nikâh olmuş, sonra ayrlımış. Vardığı edam çok ahlâksız çıktı. Karısına da, kaynanasına da yanmadığını bırakmadı. En nibavet bir gün evi de bırakıp defoldu. Bunun üzerine kızcağız da hâkime baş vutdu, boşandı tabii. Şimdi eski kocasından bir çocuğu var. Bir buçuk yaşında. nur topu gibi bir oğlan çocuğu. Görsen bayılırsın, bağrına basarsın. Çocuk da hık demiş, a-nasının burnundan düşmüş. Güzel Uü güzel- Genç bir kız için bunlar kusur sayılmaz ki. İnşal-1 lah senin de bir çocuğun olur, İkisi bir arada büyürler.* diyerek zihnime bu işi soktu- Evlenmeyi hatırımdan bûe geçirmezdim amma kız bu kadar methedilince ben de yumuşadım
Uzatmıyalım efendim, tavsiye eden kadınla beraber evlerine gittik, konuştuk. Beni iti- sokağa fırladı, nihayet polisler barla karşıladılar; «Biz senden geldiler. Koca karı hastaneyi boy-
SO-
bana
para. pul İstemeyiz- Dışarıda ça* lışmana lüzum yok. Bizim dükkânların, evlerin kira işlerine bakarsın,, onları İdare edersin. Yâni sen bu evin erkeği olacaksın* dediler. Eli, bir insan »İçin bundan daha iyi ış olur mu? Kabul ettim, evlendik, iç güveylsl girdim. Bir av kadar çok iyi vakit geçirdik. Arasıra dükkânlara, evlere uğruyorum, kiracılarla konuşuyorum, ufak tefek tâmlr işleri olursa adam tutup yaptırıyorum. ondan sonra da evde yeyip içip rahatıma bakıyorum. Kendime dört takım dı elbise yaptırdım.
— Runala kavuştun, desene. Dansı başımıza.
Telâşla doğruldu:
— Bus. Allah göstermesin. Anlattığını şeyler ancak bir ay sürdü. Ondan sonra yavaş yavaş kedinin dişleri sırıtmağa başladı. Aksam sabah kaynanada bir surat- ?Sen bu evin adamı değil misin? Sokaklarda dolaşacağına biraz da evin işleriyle uğrassana. Biz seni hindi gibi besleyip semirtmek için almadık ya. Boş o-turma, biraz karına, biraz bana yardım et. Görüyorsun ki benim kızım hem çocukla, hem ev temizliğiyle uğraşıyor, mutfak işleri de benim başıma kalıyor. Sabahlan süpürge işine yardım et, sonra da mutfağa gel, benim yıkadığım bulaşıkları kurula, raflara yerleştir. Ev adamının elinden her iş gelmelidir...
— Vayyyy! İşte bu fena, ahbap.
— Dur bakalım, beterin de be-1 teri var. Arada bir kötülük çıkmasın diye ona da tahammül eltim. Fakat ben yumuşak davrandıkça anası da, kızı da çullanma-ğa başladılar. Sabahleyin çocuğu bana bırakıyorlar; «Biz biraz do- ; laşıp geleceğiz» diyerek evden çıkıyorlar, akşam geç vakit dönüyorlar. Benim yiyeceğimi bile dü- I Sünen yok. Elim? haftada iki liradan fazla para da vermiyorlar. Hele o çocuğu görseniz, tanı mâ-nasiyle piç kurusu. Bir defa zırlamağa başladı mı. susturahi lene aşkolsun.
Dün öğleden «onra gene çocuğu bana bırakıp gittiler Onlar çıkar çıkmaz oğlan uyandı. başladı bağırmağa. Kucağıma alıyorum, salıncakta sallıyorum, öteberi veriyorum, fakat susmuyor bir türlü. Akşama kadar çektiğimi ben bilirim. Kararımı verdim, Geldikleri zaman ben de; «Giderken çocuğu da beraber götürünüz. Ben bununla uğraşamıyorum.. diye dayatacaktım, Oğİan gene haykırırken onlar da geldiler, Ben şikâyete hazırlanırken girer girmez kaynanam : «Vay. kendi çocuğun değil diye sen bu yavrucağa bakmıyorsun, canını yakıyorsun. Nur lopu gibi evlâ-ı dım senin elinde sararıp soldu-diyerek açtı ağzını, yumdu gözünü. Ağzına gelen küfürleri savuruyor. -Ne oluyorsun, valide hanım? Ben çocuk dadısı mıyım?» diyecek oldum, nı sefer kızı da yaygarayı bastı. Odadan çıkmak istedim, kaynana birdenbire üzerime çullanıp gözümün üstüne bir yumruk vurdu, .yüzümü tu-; malamağa başladı. Baksanıza şu halime. Artık tahammülüm kalmadı, karıyı saçlarından yakala-, yıp yere yuvarladım, bayıltmaya kadar dövdüm. Kızı haykırarak
Devlet Orman işletmesi Giresun Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Dereli bölgesinin Gümüşlü ormanının kamyon yolu İstif yerinde mevcut 2801 adede denk 499536 M3 Ladin kalası 15.3.949 tarihinden İtibaren on beş gttn müddetle açık artırma suretlle satışa konulmuştur.
3 — Açık artırma 4 Nisan 949 pazartesi günü saat 15 de Giresun işletme müdürlüğü binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Artırmaya çıkarılan kalasların beher metreküpünün tahmini bedeli «seksen dört» lira «elli sekiz - kuruştur Geçici teminat % 7.5 hesabiyle «3108» Hra «8i» kuruştur.
4 — Bu işe alt şartname Ankarada orman genel müdürlüğünde. İstanbul, Trabzon, Ordu, Samsun. Sivas, ş Karahlsar İşletme müdürlüklerinde ve İşletmemizde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsblt evrak ve ilk teminatlarlle
komslyona müracaatları. (3339)
İstanbul Vilâyetinden
1 — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Vilâyet emrine Ticaret Ofisi Umum Müdürlüğü elinde mevcut levha tenekelerinden bir miktar tahsis olunmuştur.
2 — İhtiyaç sah İplerinin en grç 30 Mart 1949 çarşamba akşamına katlar Dilekçe ile İstanbul Bölge Ticaret Müdürlüğüne ba? vurmaları, bu tarihten sonra yapılacak müracaatların nazara alınmıyacağı.
3 — Evvelce müracaat etmiş olanların yeniden dilekçe vermelerine lüzum olmadığı ilân olunur (J94C)
Tekel İstanbul Bira Fabrikası Müdürlüğünden
cinsî Miktan
Çıralı Kereste 75 M3
1 — Yukarıda yazılı 75 M3 çıralı kereste komisyon marifetiyle pattı lıkla satın iamocaktır,
2 — Pazarlık 2 41*49 günü saat «10» da Tekel İstanbul Bira Fabrika Müdürlük Binasında ııübayaa komisyonunca yapılacaktır.
3 , Şartname Fabrikada miibayaa komisyonundan alınabilecek.
4 — Güvenme parası % 15 dlr, (3852)
T. GARANTİ Bankası nın
1949 ikramiye keşidelerine iştirak ediniz.
12 AYDA 12 ÇEKİLİŞ
Senede:
1465 adet para ikramiyesi,
3000
1500
1000 liralık büyük ikramiyeler
200.000 liralık Garanti apartımanmın 2 dairesi 2 kıymetli arsa (İstanbul ve îzmirde) 2 lüks otomobil
396 adet çocuk doğum günü hediyeleri,
100 liralık bir hesapla bütüıı çekilişlere ve 25 lira ile 1-13 yaş arası çocuk hesapları keşidelerine girersiniz.
Her 109 lira için ayn bir kura numarası verilir.
Hesapların keşide gününe kadar düşürûimemesl şarttır. Okul ta-sarrııflâıiyle diğer para biriktiren müesseseler mevduatına en müsait faiz verilir ve bütün ikramiyelere iştirak ettirilir.
Tafsilât gişelerimizde..
Created by free version of 2PDF
İPEKLER İÇİNDE
AŞK ve MACERA ROMANI
Yazan : Cralg Rice
L, f rik a
Ruhi Ravvtson, diişûadü; hâtıralarını topluyor gibiydi. Kelimeleri teker teker telâffuz ederek konuştu:
— Hayır, o vermedi, iyi hatırlıyorum, Angela verdi, çene çalıyorduk. Holü İndiğimiz zaman dedi kİ... «Ah, maalmemnuniye bir şey İçerdim.» A* faerlkan barına gitmeği teklif etlim. Fakat, o, bunu istemedi, çünkü, pek çok kimse kendisine bakıyordu- Siz de biliyorsunuz, bay Malone, moda güzellerden... Gidip cücenin locasında içmeği teklif etti. Masasının üzerinde daima şişe durur. Ve içilirse kızmaz. İşle bu İş böylo oldu... Çok garip,, çok garip! Mademki orada değilmiş, demek kJ, demek kİ o esnada öhniiş? Demek kİ ölünün İçkisin! İçmişiz?
Malone, tatlılıkla:
— Haydi haydi uzatmayın. — dedi.
Eğer şu anda, İhtiyar akllrlsin eli My çimento külçesi değil de hakiki bir el olsaydı, avucuna alacak, tejvlk
Tercüme eden : Vft-Nû No. 55
İçin okşayaeukl.
Ruth:
— Bu Angela çok sersem bir kız, — dedi
Malone. esrarı aydınlatmağa başladığını hissederek, memnun:
— Dogrıı. — diye tasdik etti. (O da Angela Doll'dan hoşlanmazdı. Angela Doll, bütün bu noktaları, ona söyltyc-bllecekken söylememişti. Birdenbire dedi ki:) Eyvah, gene karıştırıyorsunuz galiba? çünkü, Aııgcla Doll, dün akşam son numarasını yaptıktan sonra evine gitti.
— Yok canım?... Mamafih, Allah bilir kİ, ben...
Malone, bir homurtusunu zor zaptetti;
— Ben de o noktaya dokunmak istiyorum. Ah, şu İlâçlı viski!...
— O İlâç yüzünden bu halim böyle devanı etmez İnşallah?
— Hayır hayır, halinizde zaten bir fevkalâdelik yok. Yalnız, şunları bir
tesbit edelim: Madem kİ cüce ölmüş ve Angela. Doll evine gitmiş, acaba siz nasıl oluyor da İçkiden içtiniz?
Ameliyat masasındaki maske tekrar tepreşll:
— Malone, benlin hakkımda fena notlar vermediğinizi umarım. Öyle ya, adam bana teklif elınedi not?
Avukat, bu güzellik yurdunun İçindeki kokularla başının döndüğünü, sarhoş olduğunu zannetti:
— Kimden bahsediyorsunuz, Allahınızı severseniz?
— Tabii cüceden .. O zarif, küçük cüceden,,. Kendisi ile beraber bir şey lçnıek üzere odasına girdiğim zaman bana demişti kh «Sevgili, bayan Rawl-son, benim locamda daima viski bulunur, Ne zaman canınız içmek İsterse, hiç tereddüt etmeyip gidin vc için.» Doğrusunu İsterseniz, onun bu ikramını pek fazla suiistimal etmemeliydim- Fakat dün akşam öyle berbat bir halim vardı ki, adamın öldüğünü düşündüm ve saire... İşte etendim, böyle hasılı... Kendi kendime dedim ki: uRuth, gidip İçebilirsin.» İçeri girdim. Azıcık viski yani bir göz yaşı damlası kadar İçtim ve derhal dışarı çıictiın. Bundan ibaret.
Malone;
— Alu. — dedi. — Bulun vaziyet anlaşıldı. Suat kaçtı, farkında mısı-
nız?
Maske hafifçe kımıldadı:
— İşte orasını hatırlayaman,. Saat durmuştu.
Malone, göz yaşı damlası kadar denilen viskinin azametli miktarını, şişedeki noksan gözünün önüne gelerek hatırladı. Bu güzellik yurdunun kaideleri ne olursa olsun, bir sigar yakmağa karar verdi.
İhtiyar aklirls. maskesinin altından araklı bir sesle soruyor:
— İnşallah fena bir şey yapmaniı-şımdır, bay Malone!
— Hayır. Eğer ben de sizin yerinizde olsaydım, ayni şeyi yapardım, şimdi soracak tek sualim kaldı.
— Buyurun.
Kadının sesi, kemanın en hassas perdesi gibi titreyiverdi.
— Cücenin ölümünü nnr.il haber aldınız? Radyodan öğrenmiş ola-m azsınız Çünkü, uyandığınız ana kadar radyoda söylenmedi. Öyle ise nasıl öğrendiniz?
— A, radyoda İşittim ml demiştim? Başka şeyle karıştırmışım. Ah, bay Malone’... Bu sabahki halimi siz de gördünüz. Biraz keyifsizdim- Ağzımdan çıkanı kulağım İşitmiyordu. Bu vaziyetlerin siz de farkındasınızdır her halde?
(Arkası var)

SATILIK KAMYONET 1.5 Ton I AVRUPA KAPALI KAItOSERİLİ Tel. 36 - 177 1 Bilininim Dokumacı ■' ve işçilerine 14 sene uğraşarak İpek, pamuk ve yün dokumacılığını düz Ar-nıur ve Jakar çiçekli dokumalarını nazari ve tatbiki öğretici şekilde meyrizıa ’geilrdigim, MENSUCAT ismindeki kitabınım birinci fa-Sikülü satışa Çıkarılmıştır. U-ınumî satış .veri: İNKILÂP KİTABEYİ — İstanbul Yazan: Bursa İpek ören Dokuma Fabrikaları Armur. Jaka.-Makinist ve desinatörü. HAFIZ MEHMET YVRDGÜVEN

ladı amma benim başıma da püsküllü: belâ sarıldı. İçini çekerek basını önüne eğdi, mahkeme açıUncıya kadar bir daha konuşmadı- Ce. Re.
Satılık Pırlanta Maruf bir aileye alt lekcsL? bir pırlanta Sandal bedesteninde teşhir edilmektedir. 28 Mart 1949 pazartesi fiiînü saat 14 te artırma İle satılacaktır. J YA6 TASFİYE TOPRAĞI Yüksek tasfiye kabiliyetli ve Çekoslovak menşeli yağ tasfiye toprağı Mart sonuna doğru ge leeektlr. Halen elimizde çok az miktarda mevçud olduğundan bu toprak hakkında fikir edinmek Istiycn :.ıynı müşterilerimize 50 şer kiloluk L.rer çuval gönderebileceğimizi ve gelecek parti İçin şiparlş kabul etiğimizi arzederlz. HİKMET TUZCU ve ORTAKIJİRI Fermeneciler, Müşterek Han GALATA j Telefon: 43584. Telgraf: Klmakol
İstanbul asliye mahkemesi İkinci hukuk dairesi yargıçlığından: 1949/34 Mülga Denizbank Genel müdürlüğünün hukuk ve vecaiblnl IstlhlM eden Devlet Denizyolları ve Limanları Genci müdürlüğü tarafından Beşlk-taşta Sereucebey yokuşunda çitlen-bik sokak 2 numarada Abdülâziz ÎCaylan ve Cağaloğiu Nuruosmanlye 32 numarada 3 üncü katta Mustafa Cokay ve Sultanahmet Akbıyık Kara-cehennem îbrahlm sokak 18/1 numarada Hacet- Ergim ve Cağaloglu Ser-
villmesclt sokak 19 (1 numarada Hikmet Göknıenoğlu aleyhine mukavele hilâfına, hareketten dolayı 14592 Hra 30 kuruş tahsil masrafı ile 8 sene bir günlük % 8,5 faizi 9995 Ura 5 kuruşun ve mukavele mucibince seneliği bin liradan 8 sene İki günlük 6053 lira 33 kuru? şaı tı cezayı kİ cem‘an 22645 lira 58 kuruşun tahsil! hakkmdakl davadan dolayı llânen yapılan tebligata rağmen davalılar gelmediklerin- den haklarında gıyap kararı verllmll ve yargılama 15/4/1049 cuma günü saat 11 e bırakılmıştır. Tebliği lâzım gelen gıyap kararlarını ve çağrı kâğıtlarını muhtevi tebliğ zarfları mahkeme divanhanesine a-sılmış olduğundan davalıların belli gün ve saatte mahkemeye gelmeleri ve gelmedikleri takdirde yargılamanın gıyaplarında bitirileceği bu İlân ile- tebliğ olunur. >
57 Mert 1949
AKÇA M
Sahile 7
kar^_
BİRLİKTE
AaĞtafdzta geZcl!

•___•
KtöMET İŞİDİR/


tabZcti dccak && ı/ıfamuA' veya çay tâ?
GRİP, SOĞUK ALGINLIĞI.
»it nrtı»
NEVRİT. ROMATİZ-.' MA. BAŞ AĞRILARI _ ve LUMBACÖYU Çtcfeitb 'ASPRO’
EJGLİS8 ELECTUC «uU> l—b tuz datıptsrı butun doıp
7^Xu«-prwec«»MWCW(C(W»5®8
AFİ TAP

ENGLISH ELECTRIC
Posta Kutusu 815 Tel: 24785
iNÇİureneog
\gÇfc/. Fabrikasında imal edllmişrîr
▼ ÛBKİva MUMtSSİLİl
İLVER «.T O. ŞTİ. AahCA ■ «>«. m utku han il- İSTANBUL
GRİP NEZLE ROMATİZMA
BAS ve OiŞ AĞRILARINA
L«rp İıuİlenılır
»S PERMAM
Imralı Yeni Cezaevinin
Mobilya Mağazası
Açıldı
Mısır Çarşısı No. 79
.' .‘• a =r .
İçişleri Bakanlığından
1 — Kâğıt ve diğer malzemesi Bakanlıktan verilmek Czere baatırılâCAk olan 35 X50 (-batlında 2500 gelen, 2000 giden, 600 memurlar muhokemat defteri, 500 İdare kurulu zabıt defteri ve 300 gayri menkule tecavüzün men'lne dair karar defteri ve 25 X35 ebadında 3000 zimmet defteri basılması eksiltmeye konulmuştur.
2 — EksUtme açık olarak yapılacaktır.
3 — Eksiltme 15.4.949 cuma günü, saat 15 te İçişleri Bakanlığı binasında Gereç Müdürlüğü dairesinde yapılacaktır.
4 — Tahmin edilen bası ücreti 4000 liradır.
ft — Geçici teminatı 300 liradır.
« — Bu İşe alt şartname Ankarada Bakanlık Gereç MfldürJüğünd* İs-tanbulda 11 Daire Müdürlüğünde görülebilir. 8808
İstanbul Sular İdaresinden
Kâğıthaneden Kemerburgaza doğru mevcut sifonların takviye»! İçin açılacak boru hendeği kazı işi kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur.
Bu İşe alt şartname Fen servisinden alınabilir İsteklilerin tekili bedellerinin % 7.5 ğu nlsbetLnde temlnallarile birlikte kapalı teklif mektuplarını 4.4.949 pazertesl günü saat 12 ye kadar İdare Muamelât Dairesine Termeleri . (3315)
Jbıkau Cad. Ka III
TdRKirE EMLÂK KMBI BANKASI
TÜRKİYE İŞ BANKASI A. Ş. nden
MÜFETTİŞ MUAVİNİ ADAYI
ALINACAK
1 — Aşağıdaki şartlan haiz kimseler arasında yapılacak imtihan!. lüzumu kadar Müfettiş Muavini adayı alınacaktır.
5 — İmtihana girebilmek için:
A — Askerlik fiili hizmetini yapmış olmak.
B — Hukuk ve İktisat Fakülteleri, Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu, Siyasal Bilgiler Okulundan mezun olmak,
C — Hizmet taahhüdü altında bulunmamak.
D — Maddi ve mlnevl bir kıısur sahibi olmamak,
E — Faşı 735) den fazla olmamak, £
şarttır.
imtihan mevzuları aşağıda gösterilmiştir:
1 — Hukuk (İcra ve İflâs, Ticaret ve Borçlar)
2 — Ekonomi
3 — Maliye
4 — Muhasebe Te Banks
9 — Türkiye hakkında genci bilgi
8 — Yabancı dil (Fransızca, İngilizce, Almanca)
3 — Adaylar, dereceleriyle mütenasip olarak tâyin edilecek aylıkla Teftiş Kurulu Başkanlığınca tensip olunacak şubelerimiz, servisleri ve Müfettişlerimiz nezdinde, takdir olunacak müddet kadar staj görecekler, Uyakat ve temsil kabiliyetlerini isbat etmiş olanlar, ehliyetlerine göre verilecek aylıkla. Müfettiş muavini olarak kadroda yer alacaklardır, Bu evsafı haiz olmayanlar kabiliyetleriyle mütenasip Lşler-le re ayrıca tcsblt edilecek aylıkla vazifelendirilecekler veya arzu
ederlerse Banka ile alâkalanın kesebileceklerdir. t
4 — imtihan 24.4.949 pazar günü saat ı9) da Ankara, İstanbul, İzmir. Adana ve Samsun şubelerimizde, Yabancı dil imtihanı; 23.4.94» cumartesi günü saat (Î4) te ayni şubelerde yapılacaktır.
5 — Taliplerin, en geç 20.4.949 tarihine kadar Ankarada Te.tiç Servisine veya şubelerimize müracaat ederek; Bankamızda vazife istl-yenîere mahsus matbuayı doldurmaları ve:
A — Diploma asıl veya suretini,
H — Nüfus tezkeresi »sil veya suretini
C — Terhis vesikası asıl veya suretini,
D — îkl adet buy (ctblıc «Ten) ve altı adet fi X D rejimlerini (TeFtlş Servisi, Türkiye İş Bankası A. Ş. Ankara) adresine teslim etmeleri veya yollamaları rica ulunur.
Not: Bu İmtihanlara yutandaki şartlan haiz mensuplanma da girebilirler.
Created by free version of 2PDF
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara Gençlik parlonda ser binası ikmali ve kalorifer tesisatı işleri 15 gün süre ve kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur,
2 — Muhammen bedeli (51558 lira 70» kuruştur.
3 — Teminatı «3118» üç bin yüz on altı Ura «90» kuruştur.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
9 — İdarî ve fenni şartnameleri İle keşif cetveli ve «dr evrak hergfln belediye tutanak ve muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
0 — İhalesi 0.4.1949 çarşamba günll saat 10 da belediye dairesinde toplanan encümende yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek Istiyenlerin yüksek mühendis ve mimar ve mühendis veya mimar olmaları ve bu İşin teknik Öneminde bir İşi bllllll yapmış İdare etmiş veya denetlemiş bulunmaları v» müteahhit bu evsafı haiz olmadığı takdirde bu şeraiti haiz bir fen elemanı İle ortak olarak lşa İştirak edip sözleşmeyi de beraber imzalamak ve talipler resmi dairelerden alınmış belgelerile «tatil günleri hariç» ihale gününden enaz üç gün «vel müracaatla ihaleye İştirak edebileceklerine dair ehliyet vesikası alarak teklif mektubuna eklemeleri şarttır.
8 — İsteklilerin 5490 sayılı kanunun 82 ol maddesi sarahati veçhile haarijyacakian teklif mektupların] ihRie günü saat 10 «e kadar encümen
başkanlığına vermeleri lftsımdır. (8327)
Eminönü Yağcılar sokağı kenarında
TÜRKİYEİŞ BANKASI A.Ş.den
Lisan bilen memur alınacak
En az ilse tahsili görenler arasından müsabaka İmtihanı İle lüzumu kadar lisan bilen memur ve daktilo alınacaktır. Muvaffak olanlara ehliyet derecelerine göre aylık verilecektir.
İmtihanlar Ankara, İstanbul v« İzmir şubelerimizde nisanın 23 üncü cumartesi günü saat 14 de yapılacaktır.
Taliplerin Nisanın 20 inci gününe kadar bu şubelerimiz müdürlerin* müracaat ederek 'Fransızca., İngilizce, Almancaı .lisanlarından hangisine gireceklerini bildirmeleri ve memur olmak İsteyenlere mahsus beyannameyi doldurup imtihana giriş vesikası almaları rica olunur.
Manganez cevheri satın alınacak
Türkiye Demir ve Çelik fabrikaları müessesesi Müdürlüğünden
Şartnamesine göre 8000 ten Manganez cevheri açık eksiltme suretiyle satın alınacaktır.
Şartname Istanbulda Sümerbank Satınalmadan, Ankarada irtibat memurluğundan, Karabükte Müessese Ticaret Şefliğinden alınabilir.
Eksiltme 11 nisan 194» pazartesi gönü şaat 18 da Knrabflkte Müessese Satinalma komisyonunda yapılacaktır.
Taliplerin belirlt gün ve saatte muvakkat temi natlar lyle birlikte hazır bulunmaları liftti olunur.
Müessescmla İhaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir ve arttırma ve eksiltme kanununa tâbi clc-;;lld)r, (3&2~*
Deniz Okullar ve Kurslar Komutanlığından:
l - Denli oeaııu aıllge İstekli ol.n,»r »İmeceklu. İsteklilerin w-ğıdakl şeraiti haiz ol m Ab1 Tl lâzımdır.
a — 18 yaşına basmış olmalan, b — Orta okul mezunu bulunmaları, o — Tam sıhhatli olmaları.
S - Deniz Gedikli sınıfına letekUler iki yı] sınıf okula eğitimin! tamamladıktan sonra gedikli erbaşlığa yükselirler, ve 150 Ura aylık alırlar Ayrıca beslenme ve giyinmeleri de Devlet tarafından yapılır.
3 — Deniz gedildi erbaşlarına subaylar gibi harcırah ve mesken hakkı verildiği gibi emekliye ayrılmakta ve emekliye ayrılırken ikramiye veri) mektedfr
4 - Kayıt ve kabul ve daha fazla tafsilât İçin isteklilerin Mart 94»
sonuna kadar Kasımpaşadak! Deniz gedikli Erbaş Orîa Okulu Müdürlüğüne başvurmaları (1801)
I İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
İstanbul Topkaoı - Aksaray tramvay yolunda 4 üncü kısmın m...a inşaatı kapalı zarf usulüe eksiltmeye konulmuştur.
İstanbul Sular İdaresinden
idare İhtiyacı için (2000» kllu ayarlı lehim satın alı^?çaktır.
Lehim % 40 va 00 kurşunu havi olacaktır.
Şartname satmalına servisinden alınacaktır.
isteklilerin teklif bedellerinin %7.5 gu ntsbetlnda bir teminatla beraber tekllferlnl 11-4-949 pazartesi günü saat 11 de kadar Beyoğlunda İdare merkezinde muamelat dairesi Şefliğine vermeleri. (3940)
Keşif bedeli (108486,83) Hra ilk teminatı da (8873,34) Hradır.
Bu işe alt şartname 271 kuruş bedel mukabilinde İstanbul Belediyesi ten işler! müdürlüğünden satın alınacak tır.
ihale 18/Nisan? 949 pazartesi günü saat 15 de İstanbul Dlvanyolu .da Beladlye merkez binasındaki daimi komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin ’lk teminat makbuz veya banka, garanti mektubu, 949 y»-yulara eksiltmeden üç gün evveline kadar İstanbul Belediyesi Fen İşleri müdürlüğünden bu İşe muhsua alınmış fenni ehliyet kâğıdını havi olarak hâzırlıyacaklan kapalı zarflarını İhale günü saat 14 de kadar Daimî komisyona vermeleri lâzımdır. (3844)
Yalak Takımı Alınacak
Bayındırlık Bakanlığı İstanbul S.A.K.reisliğinden
Dairesindeki listesinde teferruatı yazık 9 kalem Yatak tnkınu 28j),âü lira muhammen bedel. üzerinden açık eksiltme İle satın n]ı . -aktır.
isteklilerin liste ve şartlaşmasını dairede görerek 789,CJ liralık gerici teminat makbuzu 1949 yılı Ticarri odası belgesi Veya esn: ; tezkeresi He 30-3-1949 çarşamba günü saat II de Karaköy Perçemli sck:= cemmt nı Birinci katında S.A. Komisyonuna gelmeleri. (31»1)
Haftanın notları:
Bize daima uğur getiren Avusturya futboluna teşekkür etmeliyiz,..
Varan: Âdil GÎRAV
Türkiye - Avusturya
maçı dolayısiyle
kafa İte Ivuslurja kainine gol atmağa uğraşı/»ı
Geçen pazar günü Vlyanada Türk takımının başarısını birçok sebeplerle İncelenmeğe değer bir hâdise olarak kaydetmeliyiz.
Olimpiyat arifesinde Londraya gidecek Türk takımım deneme mak-sadiyle İstanbulda Avusturya takımı ile oynatmayı düşünmüştük Bu kar- . şılaşmayı kabul eden İdarecilerimizin b kararı o zamanlar cesur bir teşebbüs ' olarak vasıflandırılmış ldl. O sunanlar dokuz ay evvel — Avusturya takımı çok kuvvetli ldl. Meşhur İtalyan takımını beş gol ile yenmişti
Bizim AvusturyalIlara meydan oku-rıamıa hakikaten cesuraae bir ha-ı'ketti O zamanki Avusturya ve Türk takımları arasına kİ mukayesede i 'ilimize yalnız saha avantajı bir rol oyna-iblUrdl. Baydı futbol üatadla-rından kurulmuş Avusturya takımının karşısında blzlnı mühim sayı farkı. Lı yenilmemizi herkes tabii görüyordu
Fa m t masın cereyan tarzı ve no-(ice_. bütün tahminleri alt üst etti. Malum olduğu üzere iki takım denk dener-k kadar sıkı bir maç çıkardılar Talih AvusturyalIlara yaver oldu. Tek sayı fariliyle maçı kazandılar
Bu maçın neticesi biz! dünya âlem nazarında birdenbire Olimpiyat şampiyonluğuna namzet bir kuvvet piyesine ulaştırdı. Dünya matbuatında lehimize neşriyat yapılmağa başlandı. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse biz bu payeden ve neşriyattan blraı şımardık- Bir takım ümitlere kapıldık. Bu haleti ruhiye ile Londraya gittik. Çin maçını atlattık. Fakat Yugoslav maçının fikıbetl bize taraftar görünen yabancıları, hepimizi büyük bıı- nayal sukutuna uğrattı. Yıldm-d .z birdenbire söndü. Bilhassa ya-b.flcı matbuatın neşriyatı pek insafsız oldu.
Bu kutu maç her şeyi sildi, süpürdü, götürdü. Londra dönüşü, futbol-r iarımiz için pek üzüntülü oldu, ts-tanbulda Yunan takımı ile yaptığı-rr :Z maç pek parlak olmadı-
B-.eket versin gene imdadımıza A-tusturyalılar yetişti.
Dokuz ay evvel bize ilk şöhretimizi y ıpnı.ığa yardım eden AvusturyalIlarla pazar günü Vlyanada tekrar karşılaştık
Bu seferki maç tıpkı birinci karşılaşmanın temposu ve havası İçinde cereyan etti. Bu defa tekrar Viyanalı taunlara kafa tutmağa muvaffak olduk. Bu maçta da Talih AvusturyalIların yüzüne güldü. Oyunu gene tek sayı ile zorla kazanabildiler. Bu sayede Türk futbolunun namı yeniden milletlerarası futbol piyasasında ön plâna geçti. Bize bu kadar uğur getiren Avusturya futboluna bu vesile ile müteşekkir kalmalıyız- Yugoslav âk ita t inden sonra kaybettiğimiz perestljl bu suretle tekrar kazanmış oluyoruz.
Şimdi bizi zorlu hamleler bekler tektedir. Vlyanada tekrar kazandı-f mız şöhreti elde tutmak gerek. Mu-vıîfak olmak dalma mümkündür.
Asıl hüner, bu muvaffakiyeti devim ettirmektir Londradakl Yugoslav âkıbetıııı düşünerek işimizi daima ciddi tutmalıyız

3TT1U tahım mekreı
Tatant Şad TEZCAA
Hüseyin, kalemize biricik çolii atan Avusturya sıığîçi Deckerdea topu alıyor
Vlyanada ümidimizin fevkinde iyi netice alan futbolcularım ıs perşembe piinü şehrimize döndüler. Kendileri-ie görüştüğüm bütün idareci arkadaşlarla futbolcular 1 - 0 lık neticeden memnun görünmekle beraber tıpkı İstanbuldakl maçta olduğu gibi büyük bir fırsat kaçırdıklarından aolayı müteessirdiler. Elimizden geldim kadar teselliye çalıştığımız futbolcuların yaptıkları İşin büyük ve alınan neticenin çok kıymetli olduğunu AKŞAM‘m spor sahlfesinde tebarüz ettirmek İsterim.
Avrupanın en yüksek futbol oynanan bir memleketinde yabancı saha ve yabancı seyirci önünde Türk futbolcularının elde ettiği 1 - 0 lık netice cidden kıymetlidir. Bunun beraberlik veya galibiyet şeklinde tecellisini Istemlyecek bir vatandaş tasavvur edemiyorum. Böyle olmakla oeraber bu netice de bizim İçin övü-nülebllecek bir sonuçtur. Çünkü aynı Avusturya ekibi, bir zamanlar futboldu nıucldl ingliiziere kafa tutan İtalyanlılra bile Vlyananın aynı stadında S gol atmak kudretini göstermiş, Çekleri, Macarlan. Fransızlari böyle 1-0 değil açık sayı farkıyla mağlûp elmiş futbol üstatlarından kurulmuştur. Bu üstünlüklerine en son misal olarak Olimpiyatta Dünya futbol şampiyonluğunu kazanan İsveçlileri Ollmplyadı müteakip 2-1 kazanmalarını gösterebiliriz Bu bakımdan 'çocuklarımızın elde ettiği netice ile İftihar edebiliriz.
Geçenlerde eski futbol İle yenisini mukayese eden bir yazımda şimdiki ısrar ediyorum... İyi bir futbolcuların eskisinden yüksek ol- elinde çalışamadığı için esaslı bir sls-duğunu İleri sürmüş ancak aradaki ■temi olmıyan bugünkü futbolcuları-farkt sportmenlik bâkuıundan eski- mızı bilhassa milli maçlarda kısa sü-
terin lehine görmüştüm. Bunda yine antrenör
Bıı^ün yanılacak hususî maç] ar
Avusturya milli maçı dolayısiyle üç luft&danbeıi tehir edilen lig maçları e'•lîcpk hafta bavlıyacağından kulüpler lâzım çe İr n. hazırlıklarına başlamışlardır
Bu cümleden olarak bugün Fenerbahçe etabında saat 14 te tslanbul-spor - Beyuıriuspor. saat 18 da Fenerbahçe - Beykoz kulüpleri hususi mahiyette karşılaşacaklar ve takımlarını gelecek haftaki maçlara hazır-lıyacaktardır
Fenerbahçe!1 ler bıı maçları meraklıların kolaylıkta taklbctmelcrl İçin yeril satatlarmda her yerinin flatlnl 7$ kuru ufarak tesblt etmişlerdir-
Meşhur bir İtalyan erkrim profesörü Mısırda -krim profesörü olarak Italyada tanınmış meşhur (Metr Livio de Roka ’ Mısırlılar tarafından antrenör olırak angaje edilmiştir
En çok yabancı antre fır kuliannan m-mlefcet Mısır dalma bu işte gem' «n başta gitmektedir.
Kaleci Cihadın güzel bir kurtarışı
Radyo ile yapılan spor neşriyatı ıslaha muhtaçtır
Spor konuşmalarında bir hafta evvelki müsabakaları söyleyip o gün yapılan Türk - Afurfurya maçını en sona bırakan spikerin muzipliği
Halbuki bunlar en İnce teferruatlarına kadar Tlirklyede İntişar eden bll-|j_ tiln gazetelerde çıkmış, radyoda söy-f) lenmlş bayat havadisler değil mly-Q_ di... Lâhavle çekerek bllmecburlyo-kj dinledik. O bitti arkasından bir ta^ kını atletizm müsabakaları saydı O O da bitti ve servisin sonuna doğru — futbolcuların Vlyanaya gidişini Uq bir kaç gün evvel gazeteler resimle-— rlle beraber neşretmlşti. tdarclleri j2 futbolcuları Isimlertle birlikte .ıay-Q) ısladı. Söyledi, söyledi... Ar-> tık maçın neticesini sobırBizltkİHflj bekleyen b izler İn halini in... m
maçuM—
1 - 0 mağlûbiyetimizle neticelendlğlni>s kısaca kaydetti. Bu arada tabiatlIaO benim gibi maçın neticesini rabırsız-^ lıkia bekleyen yüz binlerce vatanda-»m ağır tenkldierlne uğradığını tah-+f mili ediyorum. Mamafih bu muzip i-spikı r buna hiç üzülmesin Tanı mk-C naslle bu lenkidleri hakketmiş o çunkh bu servis vazifesini lâyık ile vurmamış ve lik evvel vereceği günün en mühim havadisini en sona bırakarak biz vatandaşlarının sabırlarını suiistimal etmişti.
Beden terbiyesi teşkilâtının bir neşriyat müdürlüğü vardır. Bu neşriyat müdürlüğünün vazifelerinden bilisi de gerek hafta içinde ve (felekse pazar günleri yurd içinde ve dışında yapılan spor faaliyetlerini derleyip pazar akşamlan saat 22 de radyonun çok kısa süren spor servisinde okumaktır.
Posta kutusu. Çocuk saati, İktisat saati. Kitap saat! gibi mevzulara geniş zamanlar veren radyomuzun bütün Türk gençliğini ilgilendiren spor saatine haftada 15 dakika rlbl kısa bir zaman ayırmasının sebep ve hikmetini anlamak İçin kafa yormağa lüzum yoktur. Çünkü ne kadar yorulsanız bunun sebebini bulamazsınız Netekim biz de o Jradar kafa patlattığımız halde bunun içinden çıkamadık
Esas mevzuumuz, bu oliuaûığı için turaya kısaca kaydedip geçlyöruz. Bu yazıyı yazmamıza sebep; bu spor servisini idare eden memurun geçen hafta neticesini merakla beklediğimiz Türkiye - Avusturya maçı dola-yısllc blzlpre yaptığı muzipliktir.
Mae akşamı, neticeden haberdar olması ieab eden kaynaklardan telefonla yaptığımız soruşturmalar menfi çıkınca radyodan neticeyi, hem de tafsilâtlı şekilde öğreniriz tesellisi ile radyo başında beklemeye başladık.
Nihayet saat 22 de Spor servisi neşriyatı başladı Ankarada havaların mütehavvll gittiğinden olacak nezleli bir ses: Aslan güreşçilerimizin Avrupa turnesinden, kazandığı zaferlerden bahsediyordu. Gallbu güreşçilerimiz yeni galibiyetler kaydetti diye merakla dinlemeye başladk. Fakat hayret... Bir hafta evvel tsviçre-de, üç gün evvel Lsveçte yapılan güreşlerin neticelerini okumuyor mu...
Simdi soruyoruz. Zaten çok kısa olan bu Spor servisinin neşriyatı Beden Terbiyesi teşkilâtı tarafından kontrol edilmez mi?. Ehemm! Mühimine tercih denilen bir olaydan bu spikerlerin haberi yok mudur?.. Bir haftalık bayat havadislerin verilmesi lâzımsa evvelâ o gür. yapılan ve biitun Turklyede merak edilen maçın neticesi bildirildikten sonra bu havadisler okunamaz mıydı?, velhasıl spor işlerimizde bir InfıttaliHk-tlr gidiyor kl sormayın. Neresinden tutsan elinde kalıyor. Allah encamını hayır eylesin...
Şerri IŞIK
dikkat
ren birer kamptan geliş! güzel bir kaç İdmandan sonra sahaya -çıkarıyoruz ve kendilerinden galibiyet bekliyoruz Ne kadar yanlış bir düşünce... Böyle olmakla beraber onlar yine ümidin levklnde İşler becerdiler ve İtalya, Macaristan, Çekoslovak, Fransa taknıları üzerinden bir silindir gibi geçen AvusturyalIlar karşısında hiç de utanacak bir dutuma düşmediler.
Haftanın dedikodusu:
Üç adım atlama Dünya üçüncüsü niçin yardım görmedi? — Futbolcularımızın Viyanada aldıkları netice bir başarıdır
«Türk Sporcularını Koruma Uer-neğl» 1948 Londra Ollmplyadında bl-' rinel olan güreşçilere yirmişer bin, | ikinci olan güreşçilere on beşer bin, üçüncü olan güreşçilere onar bin- hocalardan birine on bin, diğerine de beş bin lira ve güreş federasyonu bakanına da beş yüz İLth değerinde bir altın saat hediye etmişi... Ve yurtta olanlara ikramiyelerini tevzi etmiş bile.
Derneğin hanine bilhassa
edilmesini okuyucularımdan rica ederim. Tekrar ediyorum- Adı «Türk Sporcularını Koruma Demeği» olan bu cemiyet yalnız ve münhasıran güreşçilere yardım etmiştir. Bu yardım yerinde ve doğrudur amma eksiktir Bu kadar uzun zaman bekledikten sonra bu derneğin tam randıman vermesini isterdik doğrusu!,..
Son Olimpiyat oyunlarında Türk bayrağını Şeref direğine çektirenler yalnız güreşçilerimiz değillerdir. Sporun anası sayıln atletizmin bir branşında üç adım atlamada bir Türk genol Ruhi Sarıalp olimpiyat üçüncüsü oldu.
şimdi soruyorum. Bu Türk gencinin de Olimpiyat üçüncüsü olan güreşçilerimiz gibi «Türk Sporlarını Koruma Derneği» nden on bin lira ikramiye almağa hakkı yok mudur?
Bunun esbabı muelbeslnt, «Türk Sporcularını Koruma Derneği» başkanlığından bekleriz.
Haluk SAN
Tenisçilerimiz ttalya’ya gidecek
Davla kupası maçları İçin Türk İtalyan İdarecileri arasındaki görüşme sonunda bizim tenisçilerin îtalyaya gitmeleri kararlaştırılmıştır.
Evvelce İtalyan tenisçileri İle bu maçların İstanbulda yapılması bizim için daha istifadeli görülerek yapılan teşebbüs müspet bir netice vermemiştir.
t’ç adım dünya ücüncüsü Ruhi Sanalp
oDnîa sporunda OLUP BİTENLER
Paris muhteliti Brezilya’ya çağırıldı
Barisin en kuvvetli takımlarından (Stade - Racingl muhteliti (8 - 10» maç yapmak üzere Brezilyaya davet edilmiştir. Fransız takımı haziran ve temmuzda bu seyahate çıkacak ve Brezilyada kırk gün kalacaktır.
(Joe Luis) organizatör
Zenci boksör şampiyonluk ünvânı-aı bıraktıktan sonra organizatörlüğe başlamıştır. Zenci boksörün bu İşte lkl ortağı da vardır Zenci boksöı ve ortakları yakında büyük maçlar yapmak üzere Nevyorkun, Şlkagonun ve Detrolt'ln en büyük salonlarını (150.000) dolara kiralamıştır.
Bizim beğenmediğimiz hakem
Londradakl Yugoslav - Türk maçını idare eden Fransız hâkemi Sdez son İtalyan - Portekiz maçında hakemlik etmişti. Aynı hakem 3 nisanda Lozanda oynıyacak İsviçre - Avusturya maçını idare edecektir. Başka bir habere göre 24 nisanda yapı’acak İrlanda - Belçika maçını gene Fransız hakemi Sdez İdare edecektir Lon-dradaki malûm maçta bize kendisini beğendiremlyen bu Fransız bugün Avrupanın en gözde hakemlerinden ■ayılmaktadır.
Bu arada düşünüyorum da acaba diğer Avrupa memleketlerinde olduğu gibi bU de milli ekibe ftzaml şekilde ehemmiyet versek va kıymetli bir antrenörün hiç bir İcraatına müdahale etmlyerek bu takımı munta-zamon çalıştırmasını sağlasak kim bilir ne kadar güzel dereceler elde ederiz. Mamafih buna kanaat getirmek lâzımdır ki son Avusturya maçında alman neticede Avrupanın binim futbol oynanan memleketlerinde iyi akisler bırakacak mahiyettedir. Ve bundan sonra Türkiye ile maç yapacak ekipler bizim de bir futbol varlığı olduğumuzu kabul edecekler Ve ona göre hazırlıklarını yapacaklardır. İçin en güzel ve hoşa giden bir tarafı da Londra Olimpiyatlarında Yugoslavlarla olan maçla aleyhimize yaratılan havanın bu vesile ile ortadan kalkacağıdır..