1950 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


AKŞAM

KÜÇÜK İLANLARI BUCÜN6/NCI SAYFADA]
AKŞAM
Sene 32 — No, 11271 — Flati: her çerde 10 kuruştur.
PAZARTESİ 27 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
ANKARA VE ISTANBULDA
SECİM FAALİYETİ HIZLANDI
Vali ve belediye başkanı profesör Fahrettin Kerim Gökayın beyanatı
Şükrü ve Bülendin cezaları
Şükrü’nün boykot cezası 8, Bülendinki de 7 aya indirildi
Yaşar Doğa, Pakistan şampiyon unu tuşla yendi
Ankara 26 (Akşam) — Demokrat Parti Ankara teşkilâtı dün. seçim nıovzutı üzerinde ocak. bucak ve İlçelerinde hummalı bir faaliyet göstermiştir. Ocak, bucak ve İlçeler İdare kurulları kendi aralarında toplanarak seçlmlurde takip edilecek hattı harekette ve se-
Millet Partisinin
Ankara kongresi
çim kanunun tabtiki etraf m-1 da konuşmuşlardır. Seçim kanununun tatbikinin en basit:
çekilide İzahı için suniler tertip edilmiş ve bu suallerin halkın anlayabileceği şeklide partinin ileri kedemelerince cevaplandırılması İstenmiştir.
Valimizin beyanatı
İstanbulda seçim hazırlıkları hızla devam ediyor. Alâkalı memurlar, evleri birer birer dolaşarak her evde oturan nüfus miktarını ve seçim hakkını haiz olanları tesblt ediyorlar.
Hatipler, bermutat iktidara karşı şiddetli hücumlarda bulundular
Beşiktşalı Şükrü
Bîr dakikada tuşla yenilen Kala. Yaşar için “Ben ömrümde böyle kuvvetli adam görmedim,, dedi
Lahur şehrinden gelen telgraf namelere göre dünya şampiyonu Yaşar Doğu, dûn Pakistan şampiyonu Kala İle karşılaşmıştır. Yaşar Doğu. 100 kilodan fazla olan Kala’ya bir kol. bir de tırpan atarak yere yıkmış ve bir dakikada sırtını yere getirmiştir.
Pâkistan şampiyonu yenildikten sonra şunları söylemiştir:
Vali ve Belediye Başkan» Profesör Dr. Pah ceddin Kerim
Gökay seçim faaliyeti hakkın-1 da dûn beyanatta bulunmuş ve ezcümle demiştir ki-
Bugün gündelik gaze tefler ve radyoda da ilân ettiğim üzere, seçim .kütüklerinin tan-zlıntnç ba.5l.am15 bulunuyoruz. Seçim: yeterllgihe sahip olan her vatandaş İkametgâhının veya en az üç aydanberi oturmakta bulunduğu yerin kütüğüne kaydolunur. Her vatandaş, ancak bir seçmen kütüğüne kaydolacaktır. Bir seçimde, birden ziyade seçim bölgesinde oy vermek yasaktır. Seçmenlik sıfatının tâyininde e-sas. seçmen kütükleri olduğu için bu kütüklerin tanzimine çok dikkat ediyoruz.
Yeni milletvekilleri seçim kanununun 15 İnci maddesi 6eçmen kütüklerinin düzenlenmesi işi. valiler ve kaymakamlar tarafından sağlanır. demektedir. Bu esas dahilinde . vilâyetimiz içinde, kaymakamlar bucak müdürleri, muhtarlar, ihtiyar heyetleri görevlendirilmiştir ve bunların yanma yardımcılar vererek, kütüklerin vaktinde yetişmesine çalışıyoruz.
Kütük listeler! okunaklı biı şekilde tanzim edildikten sonra ait olduğu köylerde, kasaba ve şehirlerde halkın kolaylıkla görüp okuyabileceği yerlere yedi gün müddetle asılacaktır.
Vatandaştan dileğimiz bu listelerde İsimlerini aramaları
Ankara Mîllet Partisi kongresinden bir görünüş
GalatasaraylI Bülent
*— Bu müsabakaya çok lyl hazırlanmıştım. Bu kadar kısa bir zamanda yenileceğimi aklımdan bile geçirmiyordum, ömrümde Yaşar kadar kuvvetli bir insan görmedim. Cen Hak daima yüzünü ak etsin.
Yaşar Doğu'nun bu yıldırım varl zaferi, stadda bulunan binlerce seyirciyi hayrete Sürmüştür.
Halk dünya şampiyonumuzu çılgınca alkışlamıştır.
Dün Lahor’da Pâklstan öllm-plyad oyunlarına devam edilmiş ve Osman Coşgül 500 metrede birinci, Cahit Önel de 1500 metrede ikinci gelmiştir.
Bir dakikada rakibini tuşla yenen Yaşar Doğa
(Arkası sahife 2 sütun 7 de)
Ankara 26 — Millet Partisi İl kongresi Gar gazinosunda toplandı. Sabahın saat 10 undan akşamın 19 una kadar dokuz saat devam eden bu toplantıda Sadık Aldoğan, Ahmet Tahta-kılıç. Hikmet Bayur ve Ahmet Oğuz İktidar partisini şiddetle tenkid ettiler.
Bu konuşmalarda fabrikalara da temas edilerek Karabük demir çelik fabrikasının vaziyeti. Pllyostakl ateş tuğlası fabrikası hakkında tenkldlerde bulunuldu. Grev mevzuuna da dokunularak;
(— Grev aleyhinde bulunanlar. her halde ellneçekl ç alma-sınıdahl bllmiyenlerdir. Bir İki kişinin ifadesiyle Türk işçisinin grev istemediğinin ifadesine çalışılıyor.-» dendi.
Bir bayan delege, A ta türkün ölümünden sonra, her sahada olduğu gibi, kadınlık âleminde de hiçbir tekâmül olmadığını İddia etti Cumhuriyetin feyizlerinden Doğu İllerinin naslbe-dar olmadığını söyledi, kadınla-İann açık saçık gezinmelerini tenkid etti ve Millet Partisi İktidara geçerse, metresler hakkında şiddetli bir Kanun çıkarmasını temenni etti.
Ahmet Tahtakıbç, Orman ka-
nunundan bahsederek İktidarın ağaçlan bile korumadığını söyledi.
General Sadık Aldoğan, insan haklan beyannamesinden maddeler okuyarak bunun Tür-klyede tatbik edilmediğinden şikâyet etti.
Hikmet Bayur, iktidarın baskısının artın&şını telâşına hamletti. Ve: «Bizim için en büyük ümit delili İşte bu baskıdır. İktidara, bizi taklb etliğinden. bizi düşman bildiğinden dolayı şükran borcumuz vardır. Bu hal korktuğunu gösterir. Korkmak yıkılmanın arifesidir.» dedi,
Ahmet Oğuz, bir buçuk milyarlık bütçenin 750 milyon lira-eının bütçeye kene gibi yapışanlara ödenekler, İkramiyeler, tahsisatlar ıı?mı altında muayyen bir zümrenin cebine akıtıldığını İddia etti. Konuşmasında, Ahmet Oğuz da muhalefeti bölenlere ve perde arkası oyun oynıyanlara hücumlarda bulundu. Daha sonra, öğle aralığı esnasında yapılan İdare kurulu ecçlmlerl tasniflerinin neticesi bildirildi ki. bu arada Sadık Al-doğanın da Î1 idare kuruluna seçilmiş olduğu anlaşılıyordu
(Arkası sahife 2; sütün 6 da)
Ankara 26 (Akşam) — Ollm-piy adlar da Türk - Yugoslav milli maçında çıkan hâdiseye sebep olduklarından dolayı haklarında ceza tertip edilen Beşiktaşlı Şükrü ve Galatasa-s&raylı Bülendin bu cezalan merkez ceza heyeti tarafından hafinetilmlştlr. Şükrüye sekiz ay. Bölende yedi ay müddetle müsabakalara İştirakten men' karan verilmiştir.
Kömür istihsalimiz, yeni makinelerle artacak
İki maden îşçici makinelerin kullanılmasını öğrenmek için Amerikaya gönde rilecek
Galatasaray 2 - Beşiktaş 1
Galatasaray kalecisi Tugayın güzel bir kutlar ışı (Yftü&ı 2 UCİ sahile d» >
Mareşal Koniev
Bulgar Başkomutanlığına getirilecek
Berlin 27 (AP.) — «Welt and Bonntag» gazetesinin bildirdiğine göre, Sofya’da, Mareşal Ko niev’Ln Bulgar ordusunun başkomutanlığına, tıpkı Polonyada Sovyet Mareşali Rokossovskinln getirildiği gibi tâyin edileceği rivayeti Israrla dolaşmaktadır.
EK3ZX3333
Bazı iskelelerde...
İskelelerde halkın istirahatı düşünülmemiştir.
1 — Bazı iskeleler, kış günü buz gibi soğuktur.
2 — Bazı iskelelerin kapalı tarafları, her gün gidip gelen yolcuları alamıyacak kadar dardır.
3 — Bazı iskelelerin dışarıda kalan yolcuları, yağmura, rüzgâra karşı üstü kapalı tarafa sığınabilirler; fakat buranın demir parmaklığı içeriye sığınılmasına mânidir. (Bilâ sebep).
4 — Bazı isketelerde umumî helâ yoktur.
5 — Bazı iskelelerin eskiden halka mahsus odaları ve helası buralarını İkametgâh ittihaz eden memur a-ilesine tabsi.« edilmiştir. Bir lâübaliiik iıükümfermadır: Çocuk bezi asıp ahaliye karşı kurutmak nev’inden.
6 — Bazı büyiik iskelelerde dahi, bir sigara alacak, bir gazoz, bir çikolata, bir simit alacak dükkân cık vok-tur. (Meselâ Kadıköyde:) ihtiyaç sahipleri yağmur altında fersah katetnıek mecburiyetindedirler.
7 — Bazı iskelelere o kadar çok vapur uğramak mecburiyetindedir ki, muayven vapurlar, her giin nöbet bekliyorlar. Hem de müteaddit seferlerde. .
tlh . illi...
Zonguldak ocaklarında çatışan ameleden bir grup
Ankara 26 (A.A.) — Tûrkiye-dekl MarshaU plânı heyeti maden mühendislerinden Mr. Wagd Stahi tarafından bu hafta verilen rapora göre, halen Zonguldakta boşaltılmakta olao makJneler monte edilip çalışmaya başlayınca bu bölgede kömür istihsali devamlı ve hissedilir bLr şekilde artacaktır. İlâve makine ve teçhizatın tesisi ve İşlemeye başlamasından sonra en fazla ûç sene İçerisinde İhraç edilecek evsafta kömür İşleyen Türk fabrikalarında sl-tlhsallndcki artış İse kömürle işleyen Türk fabrika lamda sl-nai İstihsalin artmasını sağlayacaktır. İhraca elverişli kömür elde edilmesine gelince bu, kömür yıkama makinelerinin monte edilmesine bağlıdır. A-merikan ve Avrupa firmalarına sipariş edilmiş olan bu makinelerin 2 seneye kadar faaliyete geçmeleri muhtemeldir.
miktar 35.5 milyon dolan bulmaktadır. Bu tahsisatın 1 milyon 048 bin 005 doları 949 yılı aralık ayına kadar sarfedllmiş bulunmaktadır. tn?a edilmekte olan liman tesisleri için de 327 !?1q 905 dolar sarfcdilecektlr.
Yeni Iran kabinesi
Muhammed Saed tarafından teşkil edildi
Yeni İran Hariciye Veziri Hüseyin Âlâ
Tahran 26 (A A.) — AFP‘ Muhammed Baed, bugün yeni kabineyi kurmuştur. Saed İn kurduğu bu 1 üncü kabine 3 üncüyle hemen hemen aynıdır Sadece Dr Ali Ekber Siyasi. Dışişleri Bakanlığım bırakmıştı!. Bu Bakanlığa henüz kimse tâyin edilmemiş olmakla beraber. Dışişleri Bakanlığı müsteşarı vekâlet etmektedir.
Eski Harbiye Bakanı İbrahim Zand İçişleri Bakanlığına getirilmiştir.
Tahran 26 (AAJ — AFP: İranın Voşlngtondakl büyük elçisi Hüseyin Alâ. yeni Saed kabinesinde D^işlcri Bakanlığına tâyin edllır'ştir-

Ingiliz Kabinesi
Attlee yeni Kabineyi kurmakla meşgul
Londra 27 (Radyo! — İşçi Partisinin iktidarda kalacağı tahakkuk etmektedir. İngiliz Başbakanı Attlee yeni İngiliz kabinesini kurmakla meşguldür. Kabine çarşamba gününe kadar kurulmuş olacaktır. Avam Kamarası da pnzariesl günü a-çılarak teşrii faaliyetine başlayacaktır.
Yeni C.H.P. ocakları
Ankara 26 (Akşam! — Cumhuriyet Halk Partisinin Kurtuluş. Göltcpe ve Opera ocakları dûn merasimle açılmıştır Halk Partisinin açılan bu ocaklarına şimdiye kadar hiç bir partiye kaydolmamış vatandaşların girmesi, partinin Her! gelenleri tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
Stahl’m ilâve ettiğine göre, Türklycdcki maden ocaklarında İşletilecek makinelerin kullanılmasını öğrenmek vs ehliyetli işçiler yetiştirmek için MarshaU plânı mucibince Tür-klycdcn Birleşik Amerikaya 2 işçi gönderilecektir Bu İşçiler Amerlkadan avdetlerinde öğrendiklerini Türk madencilerine tatbiki olarak öğreteceklerdir.
Yine raporda bildirildiğine göre Zonguldak nuntakosuıın makineleşmesi İçin Marshall plânı gereğince tahsis edilen
Yunanistanda yakında yapılacak olan seçimler için yüze yakın siyasî parti hazırlanıyor. — Gazeteler —
— Koço, Yunanistanda kaç siyasî parti var?
— Ne kadar seçmen varsa, o kadar da parti var paşam!.
Sahile 2
AKŞAM
27 Şubat195U
Bir intihıl hâdisesi
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Bundan on beş yirmi sene evvele gelinciye kadar paze t elerimizde sık sık intihal hâdiselerinden bahsedilirdi. Bir yerli roman çıkar, arkasından bunuıı bilmem hangi Frenk muharriririn bihnem hangi kitabının aynen tercümesi olduğu beri taraftan »çığa vurttluver-di. Memleketimiz intihallerin pek nadir meydana çıktığı devirler de yaşamıştır. Şarktan Garba dönüş hareketi başlayınca yabancı dil biten birkaç muharrir başkasının eserini aynen alıp tercüme ederek, kendisi yazmış gibi altına imza atmaktan çekinmemiştir. Memlekette Avrtıpalı dilleri bilenlerin azlığı o muharrirlere böyle bir cesareti veriyordu. «.Kim farkına varacak?» gibi bir düşünce muharrirlerimize bu türlü aşırmaları maalesef yaptırmıştır. Başkasının eserini benimsemek şüphesiz, başkasının paltosunu sırtınageçirip «Benim paltom-' demekten farksız bir iştir. Ne yazık ki memleketimizde uzun zaman eser aşırmak mııbah gibi görüldü. Telif hakları üzerinde en ufak bir fikrimiz olmaması muharrirlerde aşırmak cesaretini arttıran ikinci bir noksandır.
Türkiyede Garp dili bilenlerin çoğalması intihal vakalarının azalmasına sebeb olmuştur Yalnız son günlerde İran edebiyatı hakkında bir kitabın bir profesör tarafından aynen tercüme edildiği halde telif gibi gösterildiği iddia ediliyor. Ümid ederi» İd bu hâdise artık her dilden intihalin güç saklanacağı hakkın da ki kanaatin sarstlnıaz bir hale gelmesini temin eder.
Yalnız mesele bununla bitmiyor. Bizim nice tetkik kitaplarımız vardır ki ese» telif olduğu halde, içindeki mütalâalar, parça parça. Garplı müelliflerden tercüme edilerek benimsenmiş, bu türlü kitapların hangi paragraftan telif .hangileri tercüme olduğu kâfi derecede belirtilmemiştir. Dikkatli gözler bun arı da açığa vurmak zahmetine katlanırlarsa bu sahada pek yayılmış olan intihal hastalığını kökünden koparmış olurlar.
Şevket RADO
Denizciliğimizin beklediği kanun Par
/Mildin Daver. CUMHURB-YET'ie yazdığı başmakalede Dtnuvi’IUruu ait 1»-.ırnlw> bahisle diyar ki:
■Tasarıya göre. Inhisan ta-zammun etmiyen İşlerde, yeni teşekkül serbes ticaret ve rekabet kaidelerine uygun olarak İktisadi faaliyetlerde bulunabilecektir. Meselâ tasarının S ncı maddesi. Türk Deniz Ku-rumuna, «gemi İnşa, tamir, tadil ve bozulma işlerini doğrudan doğruya veya iştirak su-retfle yapmak» salâhiyetini vermektedir. Bu suretle teşekkül, şimdiye kadar boşar ilamı-yan yeni gemi inşası İşini, hususi sermaye ile müştereken yapabilecek bir duruma da girebilecektir. Böylece memlekette Ur türlü teessüs edememiş olan gemi in$a sanayiini gerçekleştirmek mümkün olacak ve muhtar olduğumuz gemileri
kendimiz yapmak imkânı elde edilecektir.»

Kötü bir iddia
O. ■ imzasile SON FOSTA-da çıtan başmakalede diyor ki:
■ İftiharla kaydetmeğe mecburuz ki: Matbuatıi'.ız bu noktada kendisine düşen vazifeyi mükemmelen başarmak sure-Ulc küfür ve Lltira politikasını tam bir iflâsa sürüklemiştir.
Büyük seçimlerin yaklaştığı şu rünlerde, ortalığa bol bol sürülecek olan bu gibi yalanlara karşı matbuat ile birlikte, münevverlerimiz de harekete geçerlerse memleket ımunıi efkârı mide bulandıran bu iğrenç iftiraların tesirlerinden kurtarılmış olur.
Asırlardan beri mahrum yaşadığı hürriyetleri ilk defa kullanmağa hazırlanan bu necip milletin iradesini böyle nazik bir anda ifsada çalışan bir vaatledir. Bunda muvaffak
mücadele hepimiz İçin ciddi bir vazlfedri Bunda muvaffak olamazsak zararımız büyük; hem de çok büyük clacaktir.»
* •
İngiliz seçimleri ve biz
HÜRRİYET yutanki b*şlıkla v. isiliği makalede şöyle diyar:
«İııgiÜa seçimlerine iştirak edenlerin adedi yüzde seksen beşi bulmuş. Bu m kam İngi-Iızlerin seçimlerle sıkı alâkasını göstermesi bakımından manidardır. Yarın da bizim yüzde kaçımızın sandık başına gideceğimizi merak ediyoruz Temenni edelim ki, rey hakkına sahip alan bütün vatandaşların İçinden bu vazifelerinden kaçan olmasın ve »ndıM.ırdan bütün milletin ifadesi tam mâ-nasllc çıksın Yakında milli vicdanın hangi tarafa meylet-. Ligini öğrenmekle bahtiyar o-lacagız.»
liirliiye Greko - Romen güreş birincilikleri
«ı
Dün geceki mallardan alman neticeler — Müsabakalara bu gece de devam edilecek
G. Saray Beşiktaşı da
2-1 mağlûp etti
Türkiye Greko - Romen güreş şapmlyonasımn final karşı-laşmlaan dün akşam saat 20.30 da Spor ve Sergi sn rayında ya: pıhnış ve sırasiyle şu neticeler alınmıştır;
SI kilo:
Ahmet (Çorum) Nuh (Kayse-rl)ye ittifakla. Tevflk (Ankara) Ragıb (Balıkesir)e hükmen. Bekir Yolcu (İstanbul) Kemal (Konya I ya 6 dakika 35 saniyede tuşla. Fazlı (İzmir) Yılmaz ds-tanbul Üniversite)ye 7 dakika 29 saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
73 kilo:
Kâaun (Çorum) Ahmet (Kayseri iye 4 dakika 3 saniyede tuşla, Osman (Ankara) Nevzat Söeerl (İstanbul)a »Ufakla galip gelmişlerdir.
79 kilo:
Ali özdemir (Ankara) Mehmet (Zongnldama 1 dakika 21 saniyede tuşla, Memiş (Çorum) M. AH (Eskişerflr)c ittifakla galip gelmişlerdir.
87 kilo:
M. Ali (Çorum) Mehmet Yıl-
dirim (Zonguldak)a 9 dakika
37 saniyede tuşla. Mehmet (Çe-terez (Ankara) Mehmet (Koea-eli)ye ittifakla galip gelmişlerdir.
Ağır sikici:
ldris (Zonguldak) Klıç (İstanbul (Üniversite) ye Ittüakla galip gelmiştir.
52 kilo:
Fehmi (İstanbul) Ahmet (ismine ittifakla galip gelmiştir.
57 kilo:
Mehmet (Ankara) Necdet (İzmir) e ittifakla. Abdullah|_L ı Eskişehir) Ali (Aydm)a huk-Q men galip gelmişlerdir. fi
« CM
Cemal (Ankaraa Ahmet ■ Ba-*
Iıkeslrle bükmen. Halim (Eski- Q şehir) Salâhaddin (Burs a) ya 5 dakikada tuşla galip gelmiş- S lcrdir.
n kilo: P
Bekir (İstanbul) Ahmet ıço-fj) rıımla ekseriyetle. Tevflk Yüce >. (Ankara) Fazlı (Izmirle itti- Q fakla galip gelmişlerdir.
Güreşlere bu akşam 20J0 devam edilecektir
Acheson - Bevin arasında mülakat
İstanbulspor Beykoza 3-2 galip gelerek sonuncıılııktan kurtuldu
Millet Partisinin
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
bir nutku
Dış siyaset ile meşgul Amerikan şahsiyetleri tngilterede bir Koalisyon Kabinesi lehinde
Wash>ngton 26 (A.A) —
(Reuterı: Amerikan. Dışişleri Bakanı Acheson ile îngilia Dışişleri Bakanı eruest Bevinin her iki memleket'- alâkadar fiden meseleleri gözüfin geçirmek üzere buluşmaları hususu, Washinglon resmi çevrelerindi- yarı resmi şekilde görüşülmüştür.
Resmi şahsiyetler hiç bir karara Yanlamadığını söylemişlerdir. Ingılterede siyasi vaziyet aydınlanın cay a kadar bir karara varılabilmesi İhtimali rie yoktur.
İngiliz ve Amerikan liderleri arasında bir toplantı yapılıncaya kadar aylar gCçebihr.
Tnıman idaresinde yapılan.
bir lıkır yoklaması. resmî şahsiyetlerin İngllM par'.âmen-losuııJa bariz bir çoğunluk bulunmamasından hayal kırıklığına uğradıklarını ve bunun İngiltere ile Amerika arasındaki münasebetleri ihlal etmesinden fcürkfruklarmt göstermiştir.
Dış siyasetle alâkadar bazı Amerikan şahsiyetleri İngilte-redç bir milli Koalisyon Kabinesi kurulmasını tercih edeceklerdi.
Bu siyasi şahsiyetler. Batıb milletlerin komünizme karşı yapılan siyasi ve iktisadi mücadelede muvaffakiyeti temin etmek için daha tesirli bir hareket hattı tatbik etmek zorunda oldukları aklindedirler.
Tarım
uzmanı
Millî kütüphane tasarısı
M. Pine yurdumuzda
2 sene kadar kalacak
Avrupa İktisadî işbirliği idaresi tarım uzmanlarından Mr. W. Allred Harlocl Pine bugün saat 15 de uçakla. Parteten şehrimize gelmiştir
Mr. Pine bava alanında kendisi ile görüşen Anadolu ajandı muhabirine Türkiyeye gelmekten büyük bir memnunluk duyduğunu belirtmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
«Memleketinize i'fc defa geliyorum, Türkiyede kalacağım müddet zarfında Türk mühendis ve işçileri İle çalışmak benim için biîyiık bir zevk olacaktır. İlgili Türk şahsiyetleri ile görüşmek üzere yarın akşam Ankaraya hareket edeceğim.■■
Mr. Pine memleketimizde 1 İla 2 sene kadar kalacağını da sözlerine eklemiştir.
Yarın millî eğitim komisyonunda müzakeresine başlanacak
A ‘II
Amerıkada mecburî askerlik
Washinglon 27 CAALl — (Afp): Mevcut mecburi askerlik sisteminin üç yıl ıfaha nw>. tılmasına matuf kanun tasan--m pek yakında temsilciler meclisi silâhlı kuvvetler komisyo-nunr bu komisyonun temriler-ri Vinston tarafından verilecek! ir.
Ba tasarıya göre, askerlik çağisa ğcImLş olanların kayıt-ia’/ımn yapılması, kongre karar vermedikçe, mecburi oia-rtık silâh al t ıra alımualaruu tszazunun etmıye^icth Tksn-ti ancak askere kayıt muamelesi yapuıak üaare ierunm yetkisini arttırmaktadır.
Ankara 26 (Aksaıa) — Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hasırlanan milli kütüphane kanunu tasarısı Bakanlar Kurulunca tasdik edildikten sonra Meclise sunulmuştur. Kanun tasarısının müzakeresine yarın Milli Eğitim komisyonunda başlanacaktır. Bu yeni kanunda milli kütüphaneye verilen salâhiyetler şunlardır:
Milli kültür araştırmalarını mümkün kılmak, bu maksatla elverişli bütün eserleri ve vesikaları bir araya toplayarak esaslı bir merkez vücuda getirmek ve aynı zamanda her türlü ilim ve sanat çalışma ve araştırmalarını kolaylaştırmak.
Diğer taraftan milli kütüphanenin son aylarda bütün eksiklikleri tamamlanmaktadır. Milli kütüphaneye yardım derneği çeşitli faaüye r teri Ue kütüphaneye yardımcı olmaktadır.
Dün lig maçlarına İnönü stada devam edilmiştir- Haftamın ve hattâ mevsimin en mühim karşılaşması Gala tasar avla Beşiktaş arasında yapılmıştır. Vefaya bir biç yüzünden mağlûb okluktan sonra şampiyonluktan ümidini kesen GalatasaraylIlar iki haftadır, lig birinciliğine namzed olan Fenerbahçe ile Beşiktaşı aynı neticelerle yenerek anlan bir hizaya getirdi. Geçen hatta Ftmerbahçeye 2-1 galip gelince, Beşiktaşlıların şampiyonlukla ümitleri fazlalaşmıştı. Dün. de Beşiktaş 2-1 magiüb olunca, bu sefer Fenerbahçelilerin şempiyonluk ümitleri tekrar belirmeğe başladı, ö nüm terdeki hafta yapılacak olan Fenerbahçe - Beşiktaş karşılaşması. Galatasaray’ın iki haftadır bu iki rakibini aynı neticelerle yenerek bir nâzım rolü oynaması bakımından da hayli enteresan bir safhaya girmiştir. Gelecek pazar yapılacak olan Fenerbahçe - BeŞtfcıtş karşılaşması İstanbul şampiyonunu tâyin edecektir. Mamafih bu arada Beşiktaşm Vefa ile yapacağı bir maçı da unutmamak lâzımdır.
İki haftadır GalatasaraylIlar İstanbul şampiyonluğunda bugün aynı hakka maLik olan Be-şiktaşın Fbne; bahçeyi 2 - i yenmekle kuvvet İt yiteriyle son zamanlarda bu iki rakiplerinden üstün elduMarmı İspat etmişlerdir.
Dûn yapılan Istan btılspor -Beykoz karşılaşması da Hg so-nnncniu'junı tesiri takımından mühimdi. Bundan dolayı gerek İstanbulporlular ve gerek Bey-kozlular çok cani» bir oyun oynamışlar ve normal olarak be rabere bitmesi Tcab eden bu maç. hakemin yanhş bir kararı yüzünden, Ecykocun altığı bir golü saymaması ile 3 - 2 tstan-bulsponın galebesiyle sona ermiştir.
1. Spor 3 - Beykoz 2
Günün ilk maçını Mehmet Reşat Naytrin hakemliğinde Is-tanbulsporla Beykoz yaptılar.
İstanbulspor: Turan - Saire. Melih - HJdryet Kâmil. Nevruz - Erdoğan. Aydemir. Salim. Metin. Teras
Beykoz: Selman - Mehmet. Nureddın - Basan, ftefet, Fehmi - Hikmet Fikri. Sami, Orhan. Gazanfer.
Oyunun ’lfr anlan Bey kozluların güze! hücumlartyle geçti ise de oytınun Kk golünü Beykoz müdafaasının bir hatasından istifade eden Toros vasıtastyre fetanbulsporhılac îl inci dakikada kazardılar.
Beykozlutar ân’ olarak yedikleri bu golden sonra, tekrar îs-lantaispor Lalesine yüktendiler ve 18 inci dakikada günün, en he? iyi oyuncusu Beykoz sagueıg’
■ hangi tur ı*ıtika!ı barucı voUar-> Hikınetıten yeruaâe Mr pos alan la halledeceklerdir. I Sami, sürüp çektiği gülle takı-
Irak - Pakistan yardım ve dostluk paktı
Bağdad 27 (AP> _ Irak Dışişleri Bakani.ğmda dün, Pakti-l-aaıa Tahran ve Bağdad büyük elçisi Gazanfer Alt Han ite Terfik el Süvadi, Irak Başta itam ve Dışişleri Bakanı a ra unda bir dostluk ve mütekabil yardımlaşma anlaşması imza edilmiştir. Antlaşma gereğince, müta-knbılen iktisadı ve ticari Işbk-lıgi yapılacak ve taraflar
mini berabere duruma getiren golü yaptı.
25 inci dakikada İstanbul-bulsportular Aydemirin bir kafa vuruşa he beraberliği bozarak tekrar galip duruma geldiler. Devre de böjrieee 2 - 1 İstanbul sporiuiarıo lehinde bitti
İkinci devenin mühim bir kısmı karşılıklı hücumlar arasında geçti. Nihayet 25 İnci dakikada Fikrinin uşaktan çsektiği şûte ters bir yumruk vuran Turan. Bey tozun beraberlik golünü kendi kalesine attı.
Bu golden üç dakika sonra Orhan, Bejtozua galibiyet golünü yaptıysa da hakem, anlamadığımız tıir sebepten, dolayı bu golü saymadı
Oyunun bitmesine iki dakika kala Beykoz müdafaasının bir anlık gafletinden istifade eden Salim, üçüncü ve galibiyet golünü de takımına kazandırmakta güçlük çekmedi ve maç da boylere İstanbulsporluLırın, Beykoz!ulara 3-2 galebesiyle şona erdi.
G. Saray 2-Besîktaş 1
Günün ve hattâ mevsimin en mühim karşılaşmasını Mustafa Güventûrkûn hakemliğinde Ga-latasarayla Beşiktaş yaptılar.
Galatasaray. Turgay - Naci, Ruhi - Musa, Bülent, Doğan -İslen diyar. Muhtar, Gündüz. Muzaffer, Garbı s.
BetLktaş: Fthena - Morull. Ve-diî - Nusret, Ali İhsan. Hüseyin - Süleyman. Eşref. Bülent. Fahreddin. Sükrii. •
Günlerden beri devam edip giden bir deoikedu havası İçinde oıaça GalatasaraylIlar başladılar. Bazı kimselerin iddiasına göre. Gıııatasar&ylı oyunculardan bazıları Beşlktişm şampiyon olması için rakipleriyle anlaştıkları söyleniyordu. Fakat oyun başlar başlamaz, bu iddianın yersiz ve hattâ bir İftira olduğunu İspat eden hLr çarıklıkla GalatasaraylIların çalıştıkları görülüyordu, tik devre kısmen Eeşiklasuı hâkimiyeti altında geçtiyse de gol kaçırmak bakmuıdan GaJntasaray daha talihsizdi.
32 nci dak'kada GalatasaraylI Naci ile Beşiktaşlı Bâten.1 santra çizgisi yakuunöa kafa kafaya çarpıştılar ve her İkisi de baygın bir halde sahadan çıkarıldı. Nack devrenin bitmesine beş dakika kala eyuna tekrar girdi. Doğan sagbck. Muzaffer solhaf. Naci sağiç. Giinduz soLiı;. Muhtar da s.ıntftor oynuyorlardı.
43 üncü dakikada Beşiktaşlı* Jar. Bölendin oyağıyle muhakkak bir gol atarlarken Turgay, fedakâr bir atılışla topu Biı-tendin ayaklarından aldı, ve devre de boylece 0 - 0 gehaız olarak berabere bitti.
İkinci devre
İkinci devreye Fahreddin w Naci kol kola çıktılar, Steeik'.ış-ta Fahreddin sağaçık, Eşref so-j
llç, Süleyman sağiç; GalatasaraylI Naci de sakallar: diktan sonra, sağıç oynuyorlardı-
Galatasarayın ilk golü
4 üncü dakikada santra çizgisi üzerinde Beşiktaşlılar Gündüze favul yaptılar. Ruhinin çektiği frikikten topu. Muhtar kafa Be Beşiktaş kalesine havale etti; Maruli bu topu kafa ile defetmek istedi. Top on sekiz dışında Nıiefnin önüne düştü. Nacinfrt bomba gibi fevkalâde bîr sütü Beşiktaş ağianna takıldı ve Galatasaray da böylece ük rolünü kazanmış oldu.
Galatasarayın ikinci golü
Bir Beşiktaş hücumundan topu kesen Musa. 11 inci dakikada topu Naciye geçirdi. Naciden İsfeadlyaca ve İsfeudiyarın. sürüp ortalamasından istifade fiden Gündüz, İki Beşiktaş mü-dafilnl kavuş rak ve güzel bir siîriiŞle yakul mesafede" çektiği şütle iki-.ei golü de Galatasaray a kazandırdı.
Yedi dakika içinde yedikleri bu iki golden sonra Beşiktaşlı-lar adama kıllı bosııklu'.u. Gi' latalar ay hücumları birbirini takib ederker talihsizlllderi yüzünden uıu'a ıkkak gol (irşatları kaçırdılar
18 İnci dakikada Fahreddin. Turgayın bos bıraktiğı Galatasaray kalesi!.e lopu yuvarladc Top tam kaleye girmek üzere iken Rupi yetişerek topu kamere attı. Korner neticesiz kaldı.
Beşiktaşm şeref say lsi
25 inci dsütiSzefa Hüseyin sağ-içe. Eşref solhafa. Fahreddin sobçe. Siitevman sağu.pğa seçti. 31 inci dakikada Doğanı atlattıktan sorra çektiği bir sütle Bülent. BeşL'ıtaşın şeref sayısını yapmağa muvaffak oldu.
Bu golden sonra Beşiktaşlılar adaruakılh : çıldUar; Oatatata-rayltiar. Kariyi öe geriye alarak »)ü müdafi ite oynamağa taş- i ladılar. Sıkı bir müdafaa oyunundan sonra maç, Gata'an-raylıların Beşıktaşhlara 2 . ] şair besiyle «ona erdi.
tkl hatladır en kuvvetli rakiplerini güzel oyunla riy te ve aynı neüeeterle yenen GalatasaraylIları tekrat tebrik etmeyi bir vazife biliriz.
Haluk SAN
Sn son puan durumu
ÜG. k ( A Y F.
F Bahçe ‘3931 M. 9 M
Beşiktaş 13 9 3 l W » 33
O. Saray 13 & 3 3 W?» 31
Vefa .2 S 2 S IStiA M
İst. Spor 13 4 & 1 W :22 XS
Emniyet 12 3 2 7 »:»2*1
Beykoz ra 3 1 9 1B-» 2fl
K. Paşa 12 1 3 B H;2TÎ7
Başkan, toplantıya son vereceği sırada delegelerden biri, şiir okumak arzusunu izhar ettiğinden. okuduğu iki şiir dinlendi. Toplantı böyleçe sona erdi.
Demokratların dünkü toplantısı
Eminönü Demokratlan dün öğ Icden sonra Lâlelideki Çiçekpa-I&s salonunda bir toplantı yapmışlardır.
Toplantıda minetveUii Cihat Baban. Son Posta gazetesinin sahibi Selim Ragıp, Prof. Ali Fuat Başgü. Bahadır Dülger. İl İdare kurulundan Kâzım Yurdakul. Said Şâmil. Fahreddin Kösten. Em rvİlah Nutku konuşmuşlardır.
Prof. AU Faal BaşgU. bUdeld parti programların in normalin dışın» çıktığını, bu yüzden programların r calise olmasının güçleştiğini söylemiş, parti-1er içinde daha kuvvetli bir birliğin lâzım geldiğini sözlerine ilâve etmiştir.
Kâzım Yurdakul, Demokrat Partinin hL’metlerinl anlatmış partinin işçilere grev hakkının tanınmasını neden İstediğini izah etmiş, D P nin her şeyden önce vatandaşlara asgari yaşama. şartlarını temine çalışacağını söylemiş ve seçtaıefrl DJP.nin mi. C. H P nin mİ kazanacağı sualin! söyle cevaplandırmıştır: 1 (— Seçim.’trt mfflet kazanacaktır!»
Sairt şâmil, grev mevzuuna temasta, par’J-rıiıirt görüşünü desteklemiştir.
Fahreddin Kösten de. parti i* Cindeki ihtiiftr üzerinde durmuş, , seviyesi, görgüsü zayıf kimselerin partide yeT almamalarını İs- , temkştlr. ı
Toplantıya saat 18 de son ve -rihsı içtir.
Halka, İktisadî zorlukları kendi başlarına yenmelerini ihtar etti
Belgrad 26 (A_A.> — (United Press): Mareşal Tito bu ay sarfında ikinci defa oiazak. bugün Yugoslav halkına batıdan bir yardım, beklememelerini ve bütün iktisadi zorlukları kendi başlarına yenmelerin) İhtar etmiştir.
Tito Kolaraz üniversitesi nite 2 gündür toplanan Sırp cephesi mümessillerine hitap etmiştir.
Geçen hatta Tito. «Vouzice» de verdiği İlk seçim nutkunda kaydettiği şekilde Yugoslav lideri bu kere de şöyle demiştir: -Memleketimizdeki vaziyet iyi değildir. Fakat bıı zorlukların altından kaJkamjyac.ıgmunn mânasına alınmamalıdır Bütün zorluklara rağmen hedefimize kimsenin yardımına muhtaç olmadan erişin eliyiz.»
Ankara ve Istanbulda
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
ve kendilerine verilecek seçmen kartını iyi saklamalarıdır. Seçmen tarh. seçmenin hüviyetini isbata yarar Bu kartta, seçmenin hangi seçim bölgesinde, hangi sandıktı oy vereceği ve kütükteki sıra numarası gösterilir. Adı. S'iyadı, İş ve oturduğu yer gösterilir Hazırlanan bu kartlar, seçim kütükleri listelerinin yargıç tarafından tasdikin! takip eden S gün içinde va.ll ve kayın aka talar ta rafından hazırlanarak muhtarlar vasıtasile dağıtılır.
Seçim gününe kaçar alınmamış dan kartlar, seçim gününde sahipleri taralından istenildiği takdirde verilmek S-■cre, seçim kurulları başkui'-larum tesUm olunur. Seçimin, vadi ve taymalramtan alâkadar eden kısmı bodur.
■ Ankarad* lig maçları
Ankara at cAAJ — Bugün i şehrimiad* Ankara hg etaçian-j t-oj ikiaei d( iresin» devam e-i chlmtşür. Birinci kümede Genç-lerbirllğj, Mutta.Cızguciîne 4-1. Demlrspor, Ankarajrücünc 2-1 galip gelmişlerdir-
Mao - Tse - Tun? memleketine döndü
Lucııdra 26 (AA.■ — Renler:
Tasa ajansı, buğun. Muskcva-dadî donen komünist Çin üsleri Mae - Tse - TUuh an Dteteter1 Pnkını . £a _ ı.at öp bâdtik-te Sovyet htıdudtınr gçerrit- çtn 'topraklarına girdiğini bildir-
27 Şubat 1950
AKSAM
Sahile 3
kKŞAMai&AKŞAMg]
Vere milliğin ve Verimsizliğin devası
Millî hudutlarımız içinde meselâ frengi veya sıtma savaşına girişirsek hangi bölgelerden başlıyoruz? Frengisi, veya sıtması çok taraflardan elbette...
Birleşik Milletlerin sağlık teşkilâtı da, verem savaşma Ttirkiycdeıı başlayacakmış. Geçen gün( bu işin mütehassısı öyle söylemiş. Türki-yede veremin ne dereceleri bulduğunu bundan da anlamak.
Zaten biliyorduk. Bundan iki üç sene kadar evvel, muhtelif vericideki verem teşkilâtını gezip Akşam gazetesine yazılar yazmıştım. O sıralarda. Kasım paşada verem mücadelesini takib e-derken, mütehassıslar, kalabalık bir heyet huzurunda:
— Muayene ettiğimiz insanların yüzde sekseni az veya çok miktarda vereme bulaşmıştır. Ancak yüzde yirmisi sağlam! • demişlerdi.
Bunu böylecc yazdım. Lâkin zaman zaman, bizde tekzip. tavzih, tefsir ve tevil hastalığı alıp yürür. Gene öyle bir rüzgâr esti. Suç saklar gibi veremin çokluğunu saklamağa kalkanlar oldu. Bunu kim bilir ne gibi mülâhazalarla yapmışlardı. Halbuki, işte, dünyanın en veremli yerlerinden biri, Tür-biyedir; bu. meydana çıkıyor. Derde deva bulmalı.
Deva, yalnız ilâç mıd:r? Deva yalnız sanatoryumların lüks olmaktan çıkarılarak, «baraka sanatoryumlar» haline getirilmesi ve tedavinin demokratlaştırılma sı mıdır? Deva yalnız verem aşısı, yahut Amerikalı mütehassısların ve Birleşik Mil Jetler, tarafından gönderilecek doktorlara: ültrâmodern usulleri memleketimize getirmeleri inidir?
Kısacası: Deva, yalnız tıp çerçevesi içinde midir?
Bence, de'a; tıp çerçevesinin dışındadır. Bugiin, taş. tuğla taşıyan, harç yapan yani en ağır hizmetler gören bir rençber. şehrimizde 2.5 ilâ 3,5 lira yevmiye alıyor.
Civarımda yapı olduğu i-çin. çalışma şekline dikkat ediyor: Fevkalâde yavaş
tempo iledir Bu yavaşlığı meydana getiren, gıdasızlık olduğu besbelli: Amele, burada para biriktirip memleketine göndermek zorunda olduğu için, kuru elemekle. 20 - 30 gram katık yiyor. Baharat kırıntısına ekmek banarak nefsini korletiyor. Haydi haydi on beş kuruşluk helva alıyor. En hovardası, on beş kuruşluk da zeytin yiyor. Bütün katık, normal bir şehirlinin kahvaltısı derecesirde değildir. Üstelik bu adamlar, söylediğim gibi ağır iş görüyorlar.

Son zamanlarda, İstan-buidu, (55 kuruşa ucuz yemek). (25 kurusa ucuz yemek) tarzında İçtimaî yardıma benzi ven teşebbüslere girişildiğine şahid oluyoruz. En verimli savaş, en doğru savaş, işte bu olsa gerektir Çalışma muhitlerinde, bu müesseseler! mümkün olduğu kadar çoğaltmak: fazla işçi kullanan müessesclerde öğle yemeğini olsun tam kalorili yedirmeğe çalışmalıyız.
Bu işi. tılıbî değil, içtimai bir mesele sayalım. Biz de, içeriden, o şekilde gayret sarfedelim. Verimliliği arttırmak için de elzem.
(Vâ - Nû)
T ur ist gemileri
Şat konularak rıhtıma yanaşabilecekler
Geçenlerde Umanımıza gelen Brltannic transatlantiği, rıhtıma yanaşamamıştı. Türkiye turizm kurumu bu vaziyet karşısında bir taraftan acente, diğer taraftan da Uman reisliği ve Devlet DenlzyoUarı Ue temasa geçmiştir.
Bu teşebbüsler neticesinde rıhtımla gemi arasına şat konmak suretUe geminin yanaşabileceği anlaşılmış vo bunun behemehal temini acentadan rica edilmiştir.
Acenta, kİ Baker Ltd. şirketinin vapurculuk şubesidir, bu ricayı iyi karşılamış ve telgrafla bundan haberdar edilen Cunard Steam Shlp Co. Ltd. kumpanyası da anlayış göstermiştir.
Geminin kaptanı. Uman rels-liğlle görüşmüş. Krokileri tetkik etmiştir. Bu sırada vaziyetin Liverpool iiman.'na benzediği ve geminin gelecek sefer rıhtıma yanaşabileceği tesblt olunmuştur.
11 bin kilo kalay geldi
Piyasaya yeniden 11 bin kilo kalay gelmiştir. Bu suretle ticaret ofisinin de yapmaya başladığı serbest kalay satışıyla beraber bu kalaylar İhtiyaç sahiplerini tamamen tafmln etmiştir.
Amerikada nüfus on senede 20 milyon arttı
ihtiyar kadınlar erkeklerden fazla — Gençlerin sayısı — Kazanç nisbeti—Evler, radyo
1940 tan 1950 ye kadar olan on senelik müddet zarfında Amerikada görülen İnkişaf evvelce tahmin edilen nispetlerin çok fevkine çıktığından önümüzdeki nisan ayı İçinde yapılacak umumi sayım hayret verici neticeler gösterecektir. Amerikan resmi makamatuıın resmi tahmin ve takdirlerine dayanarak umumi sayımda zuhur edecek rakamlat aşağı yukarı şimdiden bilinmektedir.
Nisanda yapılacak sayımda Birleşik Amerikanın nüfusu (151) milyondan biraz fazla zuhur edecektir. Bundan on sene evvel yine nisan ayında yapılmış olan sayımda Amerikalıların yekûnu 132 milyondan biraz noksan bulunmuştu. Artış miktarı umura Fransız nüfusunun yarısı ve Meksika nüfusunun tamamı kadar bir şeydir. Amerikan erkekleri sayısı Amerikan tarihinde ilk defa olmak üzere Amerikan kadınları sayısından az olacaktır. Bugün Amerikada (75,2) milyon erkek mevcut bulunmakta ve bu miktar u-rnum nüfusun % 49.P ini teşkil etmektedir. Kadın nüfus sayısı takriben (75.8) milyon olup nispet umum nüfusa nazaran & îfo.2 dlr. On sene evvelki sayımda (00.1) milyon erkek ] ve (65.6) milyon kadın zuhur etmişti. Kadın nispetinin ar-tışı Amerikalı İhtiyar kadın-I1 ların Amerikalı, ihtiyar erkeklerden daha fazla yaşamakta i olmalarından iler! gelmektedir. Eski nesillerde bu İş tamamen bir aksiydi.
Bugünün nispete bakarak hâlen Amerikada evlenme çağında kızlar sayısının erkekle-‘ re nispetle fazla, olduğu zan-, ] n olunmam alıdır. Bilâkis bu nispet her zamankinden daha düşüktür. Altmış beş yaşını geçmiş İnsanlar yiizde nispeti | evvelki devrelere nazaran art-Ankara 25 — Millî Eğilim ve'm,5ttr On sene evvelki sayım-Adalet Bakanlıkları temsilcik-]da bu kabil İhtiyarlar umum rUe hukuk profesörlerinden nuIu5un % (6 7) sini teşkil müteşekkil Refik Ahmet Se-' eylemekteler İken bugün bun-vengllln başkanlığındaki ko-|Iarın nisbeti yüzde (7.5) ğa misyonun hazırlayarak hükû- | yükselmiştir. 1940 nisanında bu met* verdiği telif haklan ka-7a«,ard» ,9J milyon İhtiyar nun tasarısı Bakanlar Kuru- mevcut İken bugün bunların Hınca tasvlbedUenk Meclise 5aV|SI (1» milyonu bulmuştur | sevkedllmlştir.
Tasarının bu devrede çıkarılacağı tahmin edilmekledir.
Amerikan turist kafilesi memleketimize ne kadar para bıraktı?
Bıitannlce transatlantiği İle geçenlerde şehrimize gelen 507 turistin memleketini ize ne kadar para bıraktığını merak e-den Türkiye turizm kurumu şu malumatı vermektedir:
«Edindiğimiz malûmata göre Merkez bankasının vapurda değiştirdiği dolarların, acenta-] nın ve Yataklı Vagonlar - Cook, Şirketinin şehrimizde turistler! hesabına yaptığı masrafların, ayrıca turistlerin alış veriş sırasında dolarla yaptıkları ödemelerin adam başına ortalama] miktarı 20 - 25 doları geçmemiştir.
Gem! personelinin yapmış olacağı masrafları bir yana bırakırsak, memleketin turist kafilesinden elde ettiği İstifade] 8 - 10.000 dolardan İbarettir, denebilir.»
Telif hakkı
Teknik Üniversitede Türk musiki konseri
Değerli sanatkâr Akile Artun Konservatuar sanatkârlarından İzzettin ökte. Sadi Işılay refakatfle, İstanbul Teknik ü-nlversltesl konferans salonunda 4 mart 950 cumartesi günü saat 16.30 da bLr konser verecektir. Davetiyeler Teknik üniversite Makine fakültesi Talebe (Cemiyetinden temin edilebilir.
Vilâyette hasın toplantısı
Vali ve belediye başkanı profesör Fahreddln Kerim Gökay, ayın birinci çarşamba günü saat 16 da vilâyette mutad basın toplantısını yapacaktır. Vali, toplantıda Mart başında yürürlüğe girecek olan belediye ve vilâyet bütçeleriyle yapılacak İşler ve diğer hususlar hakkında izahat verecektir.
Kadıköy Halkevinde Prof. Akif Şakır Şakarın konferansı
Offi. Prof. Dr. Akif Şaklr Çakar 27 şubat pazartesi giinü sa-1 *t 18.30 da Kadıköy Halkevlnde projeksiyoniu olarak ayak ve bacak estetiği mevzulu bir kon-1 fcrans verecektir.
Tuz ihracına hazırlık
Kıyametten bize ne?
rağmen bunlar umum uüfus banyo veya duş tertibatı mev-içlndeki yüzde nispetlerinden bahsetmişlerdir. Nispet % 58.8 den % 58 e düşmüştür. Gençlerin tahsiline ve 65 yaşından yukarıdakllerln ihtiyarlık sigortasına yardım yapmak mecburiyetinde olan bu zümrenin tahammül etmekte olduğu malî yük gittikçe büyümektedir.
cut bulunmakta İken böyle daireler sayısı bugün on milyon fazlasile otuz beş milyonu bulmuştur.
Bundan on sene evvel radyo (28.81 milyon İkametgâha neşe vermekle iken bugün 40 milyon evde radyo bulunmaktadır. Ma-I haza bugün dc bir çok evleri modern ev eşyasının bir ço-

Umum nüfus artışına uyarak ğundan mahrumdurlar. Aileler merlkan aileleri sayısı da sayısının. çoğalması, gelirlerin
Amerikan
1040 senesinden bugüne kadar (7) milyon fazlalaşarak (32.2) milyondan (39,2) milyona yükselmiştir. Ailelerin hayat standardı da yükselmiştir.
Kazanç nispeti
Bir sene İçinde evlerine beş' bin dolardan fazla para gir-] mekte olan aileler sayısı on] sene İçinde beş misli artmıştır. Yıllık gelirleri 4 bin ile 5 bin dolar arasında bulunan aileler sayısı dört ve gelir mlktan 3 bin ile 4 bin arasında tehaliif eden ailelerin sayısı da on sene' içinde üç misli fazlalaşmıştır. Bunlara mukabil iki bin dolardan daha az senevi kazancı olan aileler sayısı 1950 senesinde 1940 a nazaran lıayli düşüktür.
1940 da sayılan (34.8) milyondan ibaret bulunan Amerikan evleri bugiin 42.8) milyonu bulmuştur. On sene evvelki sayımda nüfusun yüzde kırk üçü kendilerinin sahip bulundukları evlerde oturmaktalar bugün nüfusun yüzde elli beşi] oturdukları evin hakimi bulunmaktadırlar. Bugünkü evler on sene evveline nazaran daha İyi mefruşturlar. 1940 seneain-l de (21) milyon ikametgâhta
İken
yükselmesi, evlerin fazlalaşması ve ev eşyasına karşı gösterilen. talebin artması yüzünden Amerikan sanayii daha fazla İstihsalde bulunmak mecburiyetindedir. Bugün imalât işleri İle meşgul şirketler sayısı on ]sene İçinde % 40 artarak (240) I bini, ticaret ve hlznıet şirketleri de % 20 artarak (2.7) milyonu bulmuştur. Amerikada halen (64) milyon işçi vardır. Bunun yalnız (4) milyonu işsizdir. On sene evvel İşçi mevcudu (53) milyondu ve o zaman f8) milyon İşsiz vardı. On sene evvel işçilerin yüzde kırk beşi haftada (40) saatten, fazla çalışmak mecburiyetinde olduğu halde bugün haftada (40) saatten fazla çalışan işçiler nlsbctl yalnız yüzde otuz beşten İbarettir.
Amerikan nüfusu şehir ve kasabalarda etmektedir. 1940 umum nüfusun yüzde (23.2) sİ köylerde yaşamakta iken bu nlsbet (1950) de yüzde (18.5) a düşmüştür. 1940 senesinde Amerikan nüfusunun yüzde otuz beşi köylerde yaşamakta İdi.
Bir Amerikan dergisinden çeviren: B. AKSEL
tedrlcen tekasüf senesinde
2 sene sonra tuz ihraç edilecek
Marshall plânı İdaresi Türkiye Basın servisinden verilen malûmata göre Türklyeyi dünya piyasasına mühim miktarda tuz ihraç edebilecek duruma sokacak imkânların sağlanması hususundaki temaslar İyi netice vermiştir. Geçen yaz Türklyeye gelerek tuz istihsal kaynakları üzerinde tetkiklerde bulunan Amerikan Morris and Van tVormer firmasının müşavir mühendisi Mlster Art-hur S. Wolff ikinci defa olarak Marshall plânı idaresinin tavassutu ile Türkiyeyc gelmiştir. Kendisi tuz İstihsalinin modem vasıtalarla teçhiz edilerek mühim ölçüde arttırılablleceğl kanaatindedir ve:
(— İki sene sonra Türkiye kendi İhtiyacını karşıladığı gibi 200,000 ton tuz İhraç edebilecektir» demiştir.
Sanat ve Yapı enstitülerinden mezun olanlar
Ankara 26 (Akşam) — Resmi ve hususi müesseselerin Sanat ve Yapı enstitülerinden mezun olan sanatkârların temininde maruz kaldıkları güçlükleri gözönüne alan Milli Eğitim Bakanlığı bu durumda olan sanatkârlardan çalıştıkları miiesseselerle aldıkları ücretleri gösterir birer belge İstemeğe kadar vermiştir. Bu bel gelerln Bakanlığa gelmesinden sonra ihtiyaca göre sanatkârları koruyucu kararlar alınacak ve onlara yeni İş sahaları temin edilecektir.
Süt fabrikası
tstanbulda süt fabrikası kurulması işini takip etmek üzere Ankaraya giden heyet şehrimize dönmüştür. Milli bankalar bu fabrikanın kurulması sermayesine İştirak etmeği esas İtibarile kabul etmişlerdir. Şimdi Belediye, bu bankalarla temasa geçecektir.
Basın kanunu Tip talebesi
Tasarı etrafındaki görüşmeler sona erdi
Talebenin tahdit edilmesi isteniyor
Ankara 25 — Yeni basın kanunu üzerinde matbuat alicilerinin Adalet Bakanlığın- ] mıştır.
■ dakl çalışmaları bugiin öğleden. ’ I sonra sona ermiştir.
Öğrendiğime göre. lâyiha metni üzerinde bir çok esaslı' noktalarda lstlşarl mahiyette l anlaşmalar olmuştur. Bu gönü fus riişmeler sonunda tesblt edilen.
' • noktalar gözününde tutularak tasarı yeniden, hazırlanacaktır. Bu müzakerelerde gazetelerin ve gazetecilerin bir çok hakları • müdafaa olunmuş ve bu hususlar yeni tasarıyı hazırlayacak heyete bildirilmiştir.
Etıbba Odasının yıllık kon-
RADYO
Gençlerin sayısı
Yirmi yaşından daha az yaşlarda gençlerin sayısı artmış' ise de bunların umum İçindeki nispetleri aynı kalmıştır. Sayıları bugün (52) milyon olan gençler umum nüfus yekûnunun yüzde otuz dördünü teşkil eylemektedirler. 1940 senesinde adetleri (45.3) milyon olan bu gençlik o zamanki umum yekûn içinde yine yüzde otuz dört nispetinde idiler. Harb İçinde ve harbden sönrakl senelerde devam eden fazla doğum bu sınıfa umum yekûn İçindeki yüzde nispetini muhafaza ettirmiştir. 20 ile 64 yaşlar arasında bulunmakta olan çalışma çağlarındaki zümrenin sayısı on sene İçin-]lığın bir mahreç bulmasını te-de on milyon artmış olmasına mine çalışmaktadır,
Elde kalan fasulyeler
İstanbul hububat birliği adına temaslarda bulunmak üzere Ankaraya giden heyet, 1948 mahsulünden ihraç olunamı-yarak elde kalan 15,000 ton fasulyenin ihracı İçin Bakan-
tem- gresi dün saat 13,30 da yapıl-
Kongre başkanlığına Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli seçildikten sonra, yıllık faaliyet ve hesap encümenlerinin raporları okunmuş ve her iki rapor da tenkiti edildikten sonra, kabul edilmiştir Dilekler faslında söz alan doktorlar, bilhassa simsarla İş gören ve simsar kullanan doktorların Etibba O-dasına bllditmelerlnl ileri sürmüşlerdir. Bu arada, doktorların İşsiz kaldıklarım belirten bir hatip de. Tıp Fakültesine a-lınacak öğrenci miktarının a-zaltılmasını ve doktorların gazeteler vasitasiyle reklâm yaptırmamalarını istemiştir.
Bundan sonra, doktorların kapılarına astıkları tabelâların 90 santimetreden büyük olmaması hususunda bir doktor tarafından JJert sürülen teklif kongrece tasvlb edilmiştir.
Çiçek aşısı
Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü dün vilâyet hududu İçinde bulunan hükümet ve belediye doktorlarına birer tâmlm göndererek hiç aşılanmamış çılanlarla aşılanıp da muafiyet müddeti sona ermiş olanlara çiçek aşısının yapılmasını bildirmiştir.
1 Marttan İtibaren bu maksatla teşkil edilecek ekipler halkı aşılamağa başlayacaklardır.
TUR AL
öksürüğü keser
Pakistan'ı ziyaret eden Türk profesör ve öğrencileri Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han ve eşi (arkasında) ile bir arada
İSTANBUL RADYOSU öğle vc akşam programları
12 57 Açılış ve programlar. 13.00 Haberler
13 15 Snrkı ve tOrkOler (Fİ.)
1330 Hatif öşte müt.jl. çalan: Se-mlramM «vkestruı.
14 00 Memleket türküleri (Pl.)
14 15 Sevilmiş tangolar (Pl.)
14 30 Serbcrt »ant.
14.45 Orkestra eserleri (Pl. 1500 Programlar ve kapanı*.
17.57 Atılla ve programlar.
18.00 Memleket türküleri. Okuyan ve çalan: Necati Basara.
10.3) Safiye Ayladan ^ırklar ve tOrkillcr (Fİ)
18.40 Sat eserleri (Pl.) 1000 Haberler.
19JS Sonatlar (Pl.)
19.35 Jolınnııes Brniım Sonat, rc minör. Çalanlar Emine Erci «kcııuııı» Ferdi Slalzcr «piyano» »00 İstanbul m (itelerini gediyoruz: «İstanbul Arkeoloji m Öresi» konuşan: Aciz Oğan.
20.10 Küçük orkestradan melodiler (Pl.)
2030 Hafif org soloları İPİ,)
20.40 garkı ve lürkûler. Okuyan:
Necml Rısa Aluskan. Çalanlar: Emin Ongan. Yorgo Baca no».
2t.)5 Fasıl heyeti konseri «Suzidil» 2200 Dinleyici istekleri (KlAalk balı müriftil
29.45 Haberler.
23.00 Dans mtlıtjl (Pl i
23.30 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU
Öğle vc akşam programlan
12.28 Açılı? vı? progiinn.
12.30 Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Salon orkestrası çalıyor.
13.30 öğle gazetesi.
13.45 Paikocıinr (Pl.»
11.00 Hava raporu. Akşam programı ve ıcapams-
17.58 Açılış ve program-
18.00 M. S. ayarı.
18.00 Dans müziği (Pl.)
! 1830 Konuşma: «Kitap saati»
118,45 Varyete müzikleri (Pl.)
19.00 M, S. ayarı ve Haberler.
19.15 Geçmişte bugün.
19.20 Beste vc şarkılar. 1945 TarllU Türk müziği.
20.15 Radyo gazetesi.
2030 Radyo senfoni orkestrası.
21.15 Konuşma.
21.30 Dans m(tal9i (Pl.)
22.00 Konuşma: B. M. M. saati.
32.15 Semai ve şarkılar
22.15 M. S. ayarı ve Haberleş.
23.00 Program vo kapanışı
Yazın sabahki program
7.30 M. S. ayan.
7.31 Marslar (Pl.)
7.45 Haberler vc Hava raporu. 8.00 Şarkılar (PL)
8.15 Tangolar (Pl.)
8.25 Günün programı.
8.30 Hafif müzik ıPL) ooo Kapanış.
Gazetede okudunuz tabiî; bazı Âsuri âlimleri 6 nisan 1950 perşembe günü kıyamet kopacağını iddia ediyorlarmış. Olabilir ya. Kıyametin bu tarihten daha evel veya daha sonra kopacağını iddia edecek kadar bilgiye sahip değiliz. Dîn kitapları da bir kıyamet gününden bahsederler amma tarihi hakkında bir kayıt, iş’ar yoktur. Binaenaleyh Âsuri âlimlerinin bildirdikleri meşum tarihi beklemek gerek.
Fakat korkmayınız sakın, aziz okuyucular! Kıyamet haberi zihninize saplanıp da rahatınızı, huzurunuzu bozmasın. Katiyen merak etmeyiniz, Âsuri bilginlerinin söyledikleri kıyamet belki dünyanın başka taraflarında kopar, fakat bizim memlekette böyle bir hâdisenin vukuuna imkân ve ihtimalLL yok. Baksanıza, bu imkân-fl sizliğin kati delilini gene ofi âlimler bildiriyorlar. Söyle-Ç\| diklerine göre, kıyamet kop-^_ madan evvel bütün dünya-O da şimdiye kadar görülme- g-miş bir ucuzluk olacak ve Q kıyametin arifesinde ölülerjr mezarlarından kalkacaklar-1, m ış. (D
Hakikaten dünyanın bir-> çok yerlerinde ucuzluk baş-(D kıdı, fiatler mütemadiyen (D düşüyor, Fakat bizim mem^t lekette bunun tamamiyle^ aksine olarak pahalılık riin-D den güne artıyor, bu gidişle—_ ucuzluğun volunu bekliye-S rek daha biiirçok nisanlar,-hj mayıslar geçireceğimiz an- ro taşılıyor. £*
Ölülerin kalkmasına gc/J linçe; o giin İsrafil'in düdüğünü duyunca bütün dünyadaki ölülerle beraber belki bizimkiler de mezarlarm-rından çıkmak gafletini gösterirler amma, kalkıp da çarşılarımızın, pazarlarımızın halini görünce yaptıklarına pişman olurlar, hemen gözlerini kapayıp tekrar yerlerine çekilirler.
Görüyorsunuz- ya, korkacak bir şey yok. Kıyametin alâmeti ucuzluk oldukça ve memleketimizde bu pahalılık devam ettikçe kıyamet buralara uğramaz, biz de öyle gürültülere pabuç bırakmayız!
Bu havadis benim zihnimde başka şüpheler uyandırır gibi oluyor. Şöyle düşünüyorum: «Bizde ucuzluğa
düşman bir zümre var. Kendileri para kazanmak için memleketin ebediyen paha-İtlik içinde kasılıp kavrulmasını isterler Türlü türlü hilelere, desiselere baş vurarak akıllılarımızdan birçoğunu iğfal edip arzularını şimdiye kadar tahakkuk ettirmeğe muvaffak oldular. Hîlekârlar hu sefer de kıyamet tehdidiyle ucuzluğu bütün dünya için bir felâket gibi göstererek her tarafta pahalılığı kökleştirmek mak sadiyle Âsuri bilginlerini kafese koymuş olmasınlar?» Malûm ya. âlimler dalgın a-damlardır, bazan kolayca iğfal edilebilirler!
Cemal Refik
Francala imaline
15 Martta başlanacak
Ticaret Bakanlığının tek tip ekmeği değiştirerek İmalâtı serbest bırakacağı ve bu arada francala yapılmasına da müsaade edeceği yazılmıştı.
Belediyenin Ankaradakl alâkalılarla yaptığı temaslar neticesinde bakanlığın hazırlıklarla meşgul olduğu, Martın tik haftası İçLnde bu hususta yeni bir kararname yayınlayacağı, francala imalâtına da 15 Marttan İtibaren başlanacağı katiyetle söyleniyor.
Limanımızı ziyaret edecek Amerikan filosu
2 Martta limanımıza gelerek ayın 8 ine kadar tstanbulda kalacak olan Amerikan filosunun karşılanmasına, misafir edilmesine ve uğurlanmasına dair hazırlanan program vilâyete gelmiştir. Dün belediye, emniyet müdürlüğüne ve deniz komutanlığına mensup temsilciler vilâyette toplanarak program gereğince yanılacak İşleri tesblt etmişlerdir
SahJte 4
A K 6 A M
27 Şubat 1050
Kimleri dinliyoruz: 8
Sadi Hoşses
«■— Bodrum katında oturan ve gecenin ayazında evine yaya dönen bir sanatkâr radyoda nasıl öksürmez?*
Eyyelzaman içinde..
Matbuat korkusu
Sadi noîsesln Yenişehirdekl apartımamndayiK. Sıcak ve samimî bir oda. Eizc odadaklleri tanıtıyorlar. Evvelâ »adinin annesiyle tanışıyoruz. Kibar ve gözlerinden sekâ fışkıran yaslı bir ev hanımı. Sonrıı bize meşhur bestekârlardan mühendis Fehmi Toka yı (anılıyorlar. 50 den farla bestesi olan hoşsohbet re çok efendi bir «at. Evde Sadi Ifoşsesin iki de talebesi var: Türkân Al termal ve Kemal işean İşte evdekiler bunlar.
Güpe gündüz, içkiniz filân alaturka âlemi olur mu? Oluyor iste. Sadi talebelerine Fehmi l'okayın son bestelerinden birini öğretiyor. Ve bep bir ağızdan son şarkıları geçiyorlar Fehmi beyin bestelerinden sonra Sadi son bestelerinden
Sadi Hoşses
Erkek garplılaşsın,
kadın Japon kalsın!
Japonyada genç kızlar ve delikanlılar hakkında umumî düşünce budur
Abdülhamidîn vehmi — Ecnebi gazeteler, — Efkârıumumiye korkusu — Abdülhamidîn dertleşmesi
Her hakkı mahfuzdur Semih Mümtaz S.
bîrini söylüyor. Gayet hoş bir şarkı Dalıa galiba radyoda da hiç söylememiş.
Velhasıl evin havası İşte bu. Eh. sanatkâr eri de böyle neşeli olmalı zaten.
Gerim meselesi
Fakat Sadi hiç de göründüğü gibi neşeli değil Çocuğun başında bir yığın dert var. Tabii en başla derdi maişet geliyor. 12 senedeDberi Ankara radyosundan dinlediğimiz Sadlnln ayda dine 300 lira geçiyormuş. Bu yüzden bir hayli şikâyetçi. Kendine yeni bir ly» aramaya kalkmış. Fakat ne yaptıysa nafile. İki işi birden idare etmek imksınını bir türlü bulamamış. Saatler uymuyormuş, hem radyodan da alacağı para çok a-zalıyormuş. Velhasıl yine radyodaki işe kalmış. Sadi parasızlık mevzuunda şöyle diyor:
■— Eline ayda 150 lira geçen arkadaşlarımız var. Bu parayla bir sanatkâr nasıl geçlnebl-( lir? Bazı arkadaşlarımız bodrum katlarında oturuyorlar. Gecenin ayazında kalkıp yaya eve dönüyoruz. Sonra da radyoya mektuplar geliyor. Öksû-rüyormuşuz diye tenkid ediyorlar. Bu vaziyette kim öksürmez?
Mesleğimizin maalesef hiç tir garantisi yok. Bugün sesimiz dinleniyor, şarkı söylüyoruz. Ya yarın. Biz de Nnri Halil Poyraz hocamız gibi tekaüde sevkedill-verirsek? işte bu meseleler İnsanı acı acı düşündürüyor. Fakat ne yapalım, halktan ve sanalımızdan da aynlamıyoruz. Basılı tezatlar içindeyiz.»
Bütün aile müzik meraklısı
Mevzuu değiştirmek İçin 8â-diye müziğe nasıl başladığını soruyorum. Annesi Sâdiden evvel anlatmaya başlıyor:
«— Bizim bütün ailede ötedenberi musikiye karşı merak vardır. Benim babam Arap camii müezzin başısı idi. Sâdl çocukluğundan itibaren kuran, İlâhi ve mukabele dinleye Hin» leye büyüdü. Sâdluic babası Tahir Mıizbar bey ecza reisi idi, fakat o da musikiye çok meraklı idi.»
Bâdl de derhal ilâve ediyor: — Annem musikiden fevkalade anlar. En ufak bir falso
yapacak olsam derhal yüzüme vurur. Hele onun yanında mev-lût okumaya adetâ çekinirim. En ufak bir hata yaptım mı şöyle hafifçe bir öksürür. Ben de başlarım düşünmeye, yine acaba ne pot fardım diye.*
Sâdlntn annesi yine devam ediyor:
«— Sâdiyi ilk mektepten sonra Amelî Hayat orta mektebine verdik. Ondan sonra da işe başladı.»
Bundan sonrasını yine Sâdl anlatıyor:
(— İstanbul elektrik şirketinde 8 sene çalıştım. Bir taraftan İşe devam ediyor, bir taraftan da Şeyh Cemal efendiden. Hafız Kemalden, Kemal Niyazi 1 Seyhun'dan ders görüyordum. 1936 da İstanbul radyosuna içirdim. 1938 de Ankara radyosunun kuruluşu He Ankaraya geçtim. Ve İşte 12 senedir Ankara radyosundayız.
l Radyoda Nuri Halli Poyraz' dan çok istifade ettim. Hocanım tekaüde sevkedllmeslnden-beri de onun yerine klâsik Türk Musikisi Korosunu ben hazırlıyorum.»
Besteleri
I 17 ye yafan şarta, bestelemiş olan Sâdl Hoşsese bestelerinin içinden en çok hangisini beğen diğlni soruyorum. Şöyle diyor:
•— Ben bestelerimi çocuklarıma benzetirim. 17 tane çocuğum var. Hepsini ayrı ayn severim. Fakat içlerinde yine en çok sevdiğim:
■ Sabret gönü] bîr gün olur bu hasret biten şarkısıdır. Bu şarkıyı askerdeyken bestelemiştim. Belki de askerlik hatırası olduğu için onu tercih ediyorum.
ANKARALI
teanbul Baledireo 3o₺Jj TİTUroM
Bu akşam
Saat 20,30 da Ff'1!- Jİiİ
KOMEDİ KISMİ JarartaJ
HANIMLAR W-M| TERZİUANES 1™: W
Yazan: Georges Feydau
Türkçesl: Mahmut îesari
Pazarı»! ansam un Dram Kısmına»
Salı aKşamları Kome-ıı Kıaıaıncl*
ternuû yontar
L4J0 da Çocuk Tiyatrom
İlmî tetkikler yapmak üzere Japonyada çalışan arkadaşlarımızdan biri, Japonyanın da garblılaşm.3 yolundaki çalışmalarını, şu fıkra İle gayet vâzıh bir şekilde ifade ediyordu: ü-zaksarkın garblılaşması, eğer sıhhat, temizlik ve yollar yapılması bakımından ise hoş görmek lâzım gelir. Fakat Buda yerine elektro motörlere tapınmağa başlamalarını görmek hayırlı değildi-.' vc tehlikeli bir garbili aşmadır!
Evet, 1®35 senesinde gençlikteki bu garblılaşma arzularını hoş görmeyen bir kaç düzüne yaşlı Japon erkeği. Mobos ve Mogas denilen bu modern gençlerin neden çoğaldığını tetkik vc önlemek üzere bir cemiyet kurtlular. Bu tetkikler esasında çok tatlı bir mevzu idi. Bu genç lerin merkezi olan Glmsa Nev-y crrkun Broadaay, Berlin in Frid. richstasse’st gibi bir piyasa caddesi eşleri gibi urun değildi, fakat bu caddede bir çok barlar, lrnhwhann ve pastahöneler vardır.
Bu eğlence yerlerinde yaşlı Japon lana hoşuna gitmeyen, meşhur Hennesy konyagın-ian Sake pirinç şarabına kadar her türlü İçki mevc.ıt olduğu gibi. şık giyinmiş Gclşa'larla bitli garson kadınlara dahi rastlanabilir. Kurulan cemiyet bu Ginsa-dakl batakhanelerle meşgul olmayarak, Mobos ve Mogas'ları en öne alarak, onlarda ahlâkî durumu, millî bir hisle tenkid ediyordu, Ne Mobos’Jar ve nede Mogaslar bu cemiyetin İralarına tetklkatlorındakarşı geliniyorlardı. Bu ciddî ağırbaşlı eski nesli İnsanlarının işlerini hattâ kolaylaştırıyorlardı. Tabii bu zevatla alay ettikleri de pek tabii idi.
Mobo ve Moga Japonların erkek ve kadın bobstillerlnln. Japonca olarak ksaltılmış kelimeleridir. Mooo modern boy ve Mo-ga modern g‘ri demektir. Bu iki zümre de yaşh neslin gündelik mevzuunu teşkil eder.
Kısa etekli, tllnde olr tenis raketi taşıyan bir Japon kızı, etrafını bir kaç erkek sarmış o-larak caddeden geçiyor, halk sokağın ortasında duruyor. Gözler bu geçen kıza çevriliyor: «Moga geçiyor» denir! Evlerde, alt katlardaki toprak odalarında oturan vc- pencerelerden geleni geçeni gczetllyen, -ski nesle bağlı kadınlar veyahut bu terbiye İçinde büyütülen kızlar, kimono dikerler, çocuk beklerler, yahut saçlarını sanatkâra-ne örerken, böyle bir yeni nesil kızın geçtiğini gördüklerinde, geçen kızı hakir görürler. (Mo-
Japon kadınlarından bir grup
ga!» diyerek alay ederler «Bu Mogâlar köpekler gibi kocalarını kendileri buluyorlar, bu ecnebi kisve nlç bunlara uymuyor» derler.
Bozan meselâ: gazeteyi okudunuz mu, Kobc'de bir Moga e-vlnden kaçmış. labii İpek çorabı jrle tenis oyununun ve sabaha kadar Mogoslaria dansın neticesi ancak bu olabilir, denir.
Delikanlılar
Buna mukabil Mcgos'lara başka gözle bakılır. Erkeklerin arkasından kimse bir şey söylemiyor. Hattâ ihtiyarlar dahi erkekleri hakir görmüyorlar. Bu muhafazakâr aile bile oğlunun Mobo oluşımcian fevkalâde hâz duyar. MoboUr üstünde sarı pl. rlnç düğmeli bir mavi «ket, ve bir de kanarya sarısı pantalon İle her ailenin medar-ı İftiharıdır. Jopon.ar, İlâhi imparator Meljlnln erkeklerin garbi ılaş-masına müsaade ettiğini ve ka-dınların Japon olarak kalmalarına emir verdiği İleri sürülür.
Mogoslar tamamen başkadır, bugün dünyada medeniyet yo-
lunda yürümek istiyen İnsanlar, ecnebi tayaiellertne bakarak o-na ayak uydurması ve onun gibi atılgan olması şarttır, vc Mo-goslardan bu beklenir, denilir.
Evlenmeler
Jüponlarda evlenme muayyen bir zamana bağlıdır. Yüksek tabakalarda beş sene İçin evlenilir, daha aşağı tabakalarda ise evlenmeler icsa bîr müddet i-çindlr. Buna rağmen bir çok ailelerde. herhangi hir kaza neticesi olmazsa ve bilhassa çocuk sahibi olanlarda ayrılmalar hiçbir zaman vuku bulmaz. Erkekler daima ve hattâ sebebini izaha lüzum görmeden dahi ayrılabilirler, kendi kansın m hemşiresiyle veyahut ayrıldığı karısının hemşiresi olmamak şar-Uyle başka Kadınlar da derhal evlenebilirler. Erkeğin karışma sadakati dahi mevzuu bahis değildir ve mali vaziyeti müsait olanlar bir kaç kadınla dahi evli olabilirler. Meselâ bir Japon erkeği, karışma bir pusula göndererek, bn akşam eve gelmiye-ceğim. Gelşa'nra gidiyorum, diye haber gönderebilir, Japon kadını buna muhalefet edemez. Son yıllarda evlilikte dahi garip
(Arkası 8 inci sâhıfede)
1 ■■—
Bu Akşam
SİNEMASINDA
Seyircilerini meraklı mevzuu ile heyecandan heyecana götürecek şahane bir süperfilm
DEMİR PERDE
(The İron Curtain)
Baş Rollerde:
Gene TiERNEY DANA Andrews
Ayrıca Fox Dünya havadisleri. Numaralı biletler erkenden aalıl m aktadır.

Tefrika No:
sobayı yakar, gergin asabını camtıı in karşısında, koltukta dinlendirîrdl. Bu gece de aynı çereye boş vurduğu için odası hâlâ sıcakcaydı.
Nazlının katlimi? vücudunu koltuğa bıraktı. Karlı, çamurlu. iFİate robdöşabrım çıkardı. Ve penç karim gecelikle kalınca, meslek şuuru ahlâki kaygılarından baskın çıktığından, geceliğini dahi çıkarıp ona yünlü bir pijama giydirmekte tereddüt etmedi. Sonra, koltuğun önüne eliz çöktü, donmuş, cansız şişmiş. tatarmış, çatlamış, berelenmiş ayakları tedaviye başladı.
Cevabını veremlyeceğl beyhude suallere olası çalışmıyor. Tek gayesi, Nazlıya konuşmak kudretini iade etmektir. Bunun için uğraşıyor. Konyak getri-yur. kenetlenmiş dişlerin arasından zorla atatıyor. Leğenle bu getiriyor, onun ellerini, a-yaklannı, berelerini yıkıyor. ■M-rhemliyor parıyor.
Cücudunda ilk gevşeme ema-
releri Delirdiği m an kadını, hâlâ kendi hararetini muhafaza eden yatağa götürdü, itina He yatırdı, örttü .
NazLı, dudaklarına uzatılan ikinci kadeh konyağı bu defa hırsla İçti. Sonra, doktora, ilk defa görerek baktı Baktı, daha baktı. Baktıkça yürünün adaleler ide çözüldüler. Gözlerine fer geldi.
Osman Ömerli, derin bir solukla başlıca ve en büyük tehlikenin atiatıldjğun, Nazlının cinneti yendiğini düşündü ve kendi âsabmda da bir çözülme olarak yatağın kenarına oturuverdi.
Gözlerini onun yüzünden a-yırmıyor. Düşünce fişleri birer birer yivlerine oturduğu sırada, onda hasıl oiap ifade değişikliklerini büyük bir dikkatle takip ediyor.
Nazlı, bakışlarım ortada gezdirdi. Nerede olduğunu kavradı galiba kİ, dudaklarında bir tebessüm belirip gJliadl. şimdi buraya gelmek İçin ne safhalar geçirdiğini, hangi iklimlerden geçtiğini araştırıyor. Beynini
ÇERÇEVE DIŞI
---YA1ANS NİHAL I^AHAlAAİAfALI -
AŞK VE MACERA ROMANI
zorladığı yüzünün ifadesinde okunuyor. Kapaklan sarsarak camlan zıngırdatan fırtınaya kulak kabarttı. Gözlerine bir korku geldi. Etrafı daha dinledi, daha dinledi. Ekseriya, hatıraların uyanmasında ses, en fazla müessir olur. Nazlının da rüzgârın uğultusunu dinlerken hercümerce uğrayan kalasında hatıraları uyanıyordu. Yaşadığı şu son kâbuslu saatleri tekrar yaşıyor. Yokuşu tırmanırken çektiği azabı; çıplak ayaklarının çakıllı yolda çektiği eriyeli: kayığıyla den i:: ortasındaki mücadelesini: kayıkhane kapısının açılmamak hususundaki inadını; sonra dallara takıla tahıla koruluktaki kaçışını...
Ve... Firarına sebep olan hadise, öyle merhametsiz bir vu-
zuhla o kadar apansız hayalinde beliriverdi ki, koparama-dığı bir feryatla yatakta doğrularak yine kaskatı kesildi.
Osman Ömerli, buhranın geçtiğine kanaat getirip azıcık rahatlamışken, şimdi Namlının yine bu perişan hali karşısında kendi de yeisle çıldırma raddelerine gelerek yerinden sıçradı; onu kucakladı, tekrar yatırdı. Kendi de örtülerin üzerinden onun yanına uzandı.
Başlan aynı yastıkta. Yüz yüze, göz gözeler. Nefesleri bi-riblrine karışarak hareketsiz yatıyorlar. Osman Ömerlinin tek duası, «Yarabbüu, Nazlının aklını bana bağışla »dır... Bir şeyler mırıldanıyor. Şuuru de-çil, şuur altı konuşuyor. Du-
daklarından dökülen kelimeleri işitmiyor bile. Ber halde Nazlı da işitmiyor kİ, bunca yıldır hasretini çektiği bu kelimeler onda bir aksülâmel yaratmıyor.
Ne kadar zaman böylece hareketsiz kaldılar?.. Nuzlı, bunu İdrakten mahrum bir durumdaydı. Doktorsa, bu hareketsizliğin ebediyete kadar devamını diliyor ve Kanıaıı mefhumunun dışında yüzüyordu.
Bir aralık genç kadının fısıltısını duydu. Ve bir aralık örtülerin altında onun kımıldadığını sezdi. Kalbi heyecandan durma raddelerine gelerek Nazlının, sargılar İçindeki zavallı elini, yorganın altından çıkardığını gördü. Sonra bu ı elin temasını, kendi saçlarında,
İKİNCİ Sultan Abdûlhamildin vehmin! tahrik eden şeylerden biri de «matbuat-ı ecnebiye» idi. Hariciye nezaretine merbut matbuat-ı ecnebiye müdürlüğü o devrin epeyce meşgul ve müteyakkız bulunan resmi dairelerinden biriydi-, Avrupa gazeteleri acaba yine ne yazdılar? Nasıl yazdılar? Makaleyi kime yazdırdılar? Haberi kimden almışlar? gibi bir sürü sualin cevabını ayni zamanda da tekzip yolunu araş-turır dururdu- Dahiliye nezareti de bu işe dikkat eder, matbu-at-ı ecnebiye müdüriyetinden verilen gazete İsimlerini bir timimle bütün vilâyetlere bildirir, gelmişlerini toplayın İmha edin emrini verirdi. Bu da az gelirdi demek olacak ki sefaretlerimizin bir meşguliyeti de bu idi. Sefir olduklan memlekette ne kadar gazete ve mecmua çıkarsa gözden geçirirdi ve Tür-kiyeye taallûk eden yazılan makas! ly arak yarıl keserek merkeze gönderirdi. Pek mühimlerini de sefirler telgrafla hükümetlerine haber verirlerdi. Bir fena merak daha belirmişti: o da ecnebi muharrirlerden dost edinmekti. Ve bunlar yollyle bir takım ihbarata ve müfterlyata cevap verdirmekti. Belki bu faaliyetlerden ve meşguliyetlerden dolayı İdi meselâ Pa-rlste çıkan CGoluva) ve Nlko-laldls isminde bir adamın Brük-selde neşrettiği (Huriye do Brüksel) ve yine Parisln meşhur ceridelerinden (Deba) gazeteleri ekseriya Turkiyye lehinde yazılar yazarlardı. (Lx> Tan! ki şimdi ismi değişerek (Le Mond) olmuştur; gazetesi bile hazan lehimize mütemayil bir eda takınırdı. Bunu da bilenler ve söy üyeni er vardı-
Bu takış ve takılışlar arasında padişahın vehmini gıcıklayıp kendilerini birer ehemmiyetli ve İşgüzar ve padişaha sadık birer adem gibi göstermek İçin habbeyi kubbe edenler de eksik değildi. Buna bir de varifesi olmayan adamların jurnalleri İlâve edüdikte bu babtaki meşgale büsbütün Iz'ac edici olurdu. Hülâsa bir gazetenin bir fıkrası bir meraklı padişahı ve buna göre hizmete çalışan âmirleri ve memurları ve nasıl çatalım yolunu araştıran hafiyeleri âdeta yorardı.
E f kârı umum iye korkusu
İkinci Sultan Abdülhamld ef-• kân umumiyeden korkardı. O-nu avutmak, bir harekete meydan vermemek İçin aklının er-
bir makalesi onun uykusunu kaçırırdı Birim gazetelerin b* (sütçlkalem) karaladığı bir kelime onun başına dünyayı dar ederdi. Gel babam gel, git babam git tahkikatın sonu gelmezdi. Bahusus vehminin şahlandığı zamanlarda kendisini teskin etmek de kolay bir İş değildi- E-sasen buna teşebbüs eden de olmzadı. Çünkü vehmini tezyid hiddetini teşdit ederdL Onu» İçin ne derse ister istemez evet derlerdi ve ne çıkarsa bahtına derlerdi
Padişahın hiddetli zamanlarında kimsenin kimseye şefaat edebilmesi imkânı yoktu. Fakat bir şey vardı o da bu İdi: Normal zamanlarında Sultan Hâ-mid fevkalâde munsîf olduğu İçin asabi krizleri geçtikten; kendine geldikten sonra yanlış bir şey yaptığını hissedince derhal istiğfar ederek «güya sarayımızda bu kadar asdıktunız var. Beni hiddetli gördükçe bir dosdoğru söz söylemezler ve nev'ü-ma ateşimi körüklerler. Sadakat budur zannederler» gibi tazallümlerde de bulunurdu. Bulunurdu ama bu doğru ve efendice sözleri meselâ Gazi Osman Paşa He hasbıhal ederlerken söylerdi- ötekUerln yüzüne vurmazdı. Maahaza kendisinin müsterih ve neşeli zamanlarında kendisine halisane maruzatta bulunanlar dahi vardı. Ve Yıldız Sarayında çok namustu adamlar vardı. Bu muhakkaktır. Vardı ama derhal koku alan haşarat bu gibileri gece gündüz jurnal ederek gözden düşürmeğe gayretten vazgeçmezlerdi. Hülâsa Yıldız Sarayının bir kısım adamları âdeta bir arap saçıydı ve odalan karmakarışık on parmaklın kara hafiseler mecnıuaıydı. Hem efendilerine kıydılar, hem de kendilerini perişan ettiler.
Gerçi Sultan Abdülhâmid kendi zaz.arına olmak şartiyle bu heriflere yüz vermekte devam etti. Onlara bir şey yapmadı ama felek İntikamını aldı!) Bunlardan bazılarına inkisar edermiş derler halinden sonra!! (beddua etmiş demektir)...
21-24-28 Şubat ve 3-7 Mart 1949 tarihli Akşamda yazdığım «İkinci Sultan Abdülhâmldin Selânikten Istan bula getirilmesi» haber-1 sahihine pek yakında bazı mühim fıkralar daha ilâve edeceğimi arzederlaı.
& M. S.
MUAMMER KARACA OPERET.
Maksimde
Saat 20.30 da
diği derece m ti leyakkız bulunur- j ğ \ du. Zannederdi kİ bir fenanın t V
yazılmaması veya duyulmamı? J!
olması efkârı nâsı gaflette bu-lur! Onu uyandırmam! Ve bu fikre saph olarak devam eder gi- Pazartesi Aitşamı Kadıköy derdi. Meselâ Maten gazetesinin Opera’da
alnında, göçlerinde hissetti. Ve bu el, yanağına yapıştı, öylece kaldı.
— Doktorcuğum!
Osman Ömerli, hayatında keder denen şeyi tanı manasıyla bir kaç kereler tatmıştır ama, sevinç denen şeyi bütün azametiyle ancak şu anda, bu tek kelimeyi onun ağzından işittiği ânda tattı. «Sesine bin canımla fedayım... Allah, güzel gözlerindeki akıl şulesini söndürmesin, evlâdım!... Bana felâketini göstermesin» diye için için dua etti.
Ve sonra, en tath, en müşfik bir ifade He cevap verdi:
— Ne istedin, tazım?
— Doktorcuğum, ben Cemili öldürdüm.
Osman Ömerli, alt dudağını ısırarak iniltisini boğdu. Artık kanidir: Nazlıyı böyle bir gecede buraya sevkeden saik her ne İse. — kİ, o saik Cemili vurmuş olması değildir. Zira Ce-mille bugün boşandılar. Aralarında her türlü rabıta kesildi. Ne şekilde tekrar bir can alış verişinde yüz yiî2e gelmiş ola-
Osman bikes
Matineler Çutnar teri oazar IS te
bilirler?— Evet o saik her ne İse. Nazlıcığın akıl muvazenesini bozdu. Ve onda şu kadar ay evvelki yaralama hâdisesini sabit fikir haline getirdi.
Bu düşüncelerle soğukkanlılığını kaybederek titrek bir sesle mırıldandı:
— Nazlı ! Çocuğum! -Yavrum!.. Cemil, hafif bir yara almıştı, çoktan iyileşti.
Nazlı, kaşlarını kaldırdı:
— Hayır, öldü... Bir kolu altında bir tuhaf bükülmüştü. Up uzun yatıyordu.Diri İnsan öyle yatamaz.
Nefesleri birbirinin yüzünü okşayarak gûya aşk cümleleri fısıldaşıyorlar. Genç, kadının sarılı eli hâlâ doktorun yanağında...
Doktor, bu elin sargıdan görünen parmak uçlarını birer birer öptü:
— Senin sinirlerin bozulmuş. — dedi.— Haydi kapat gözlerini. uyu güzel güzel...
Nazlının bakışlarıudn heyecanı belirdi Kelime bulmak'.a müşkülât çekiyormuş gibi kekeledi:
(Arkası var)
>
Gazeteler, Gazeteciler
Türkiyede sansür
Sansür gazeteciyi her zaman mesuliyetten kurtarır mı?
Birinci dünya harbi esnasında Sabah, istiklâl harbi esnasında Vakit gazetesi, iki defa sansürden geçmiş yazıdan dolayı kapatılmıştı.
Cemal Nadir
Sansür gazetelerin en büyük düşmanıdır. Buna rağmen şiddetli tazyik devirlerinde! (Sar.-rör olsa da mesuliyetten kur-tuisak1» diyen gazeteciler vardır.
Sansür gaze teciyi mesuliyetten kurtarır mı?..- Bu suale mantıkan «evet!» cevabını vermek lâzımdır Fakat hakikatte keyfi hareket eden bir hükümet, sansüre rağmen, gazeteleri ve gazetecileri mesul tatmaktan çekinmek Bu hususta yakından şahit olduğum İki hâdiseyi nakledeceğim:
1 — İSİ? senesinin sonlarına doğru Viyananın b-ışbca kadın terzileri tarafından İstanbul’a bir heyet yön d erimişti. İçlerinde bir çok manken de bulunan bu heyet Perapalas’ta yapılan bir toplanbda davetlilere Viyana modasını göstermişti. Davetlilerden bir kısmı tuvaletleri. bir kısmı ise viyananın güzellikleri üe meşhur kadınlan arasından seçilen mankenleri seyretmişlerdi!...
Viyana terzileri, Paris modası yerine Viyana modasını kabul ettirmek İçin bu seyahati tertibe tnüşter ve teşebbüslerinde muvaffas olmuşlardı. Ga-■eteler gösterilen tuvaleüeria inceliğinden, güzelliğinden uzun uzadıya bahsetmişlerdi.
Aradan iki gün geçtikten sonra, Almanca ve Fransızca o-i&rak intişar eden Oamanlscher Uoyd gazetesinde şu yolda bir haoer çıktı: «Şehrimize gelmiş olan V i yanalı mankenler dün Bahriye Nazın Cemal paşanın Emırgandakl çalışma giderek ailesi erkânına Viyana modasını göstermişlerdir >
Üç gün tatil
Suya sabuna dokunmıyan bu haoer tercüme edilerek, tabii sansüre gönderildikten sonra. Sabah gazetesinde neşredildi. Havadisin Çıktığı çün matbuat idaresinden bir tezkere aldık
Tezkerede gazetenin üç gün müddetle kapatıldığı bildiriliyordu. O zamanlar matbuat müdürü olan Hikmet Nâzım beye koştum.
— Osmanlscher Lloyd'de çıkan haberi sansür görmüş ve neşrine müsaade etmiş. Ondan naklen verdiğimiz haberi de gene sansür gördü ve neşrine müsaade etti. İki âtıla sansürden geçen bir haberden dolayı biz nasıl mesut tutulu yo-ruz’ Bahusus H Dsmanischer Lioyd'e hiç Dir ceza verilmiyor! dedim. Hikmet Nâzım bey mun-sil bir zatu. kendisini eskiden beri tanırdım Bana şu cevabı verdi:
bize bir gün İçin ödünç olarak verilmesi mümkün olup olmadığını sordu. «Hayhay, birisini gönderip aldırtm» dediler. Hemen bir adam gönderdik, klişeyi aldırdık. Klişe, ertesi günkü (Vakit) te, tabii sansürün müsaadesiyle, aynen çıktı. Gazete kapışılıyor, herkes bu güzel resme bakıyordu...
Gazete kapatılıyor
iyi bir İş yaptığımızdan dolayı sevinç İçinde İdik. Fakat çok geçmeden gazetenin «BUâ-müddet» tatil edildiği haber verildi, ikindiye doğru da sivil polis memurları gelerek gazetenin sahiplerinden Asım üs’u (sahiplerden Ahmet Emin Yalman O yamanlar Mal-tada idi),yas işleri müdürü sı-fatiyle beni ve gazetenin mesul müdürü Rami; Üayer’i mevkufta divanı harbe götürdüler.
O romanlar Kürt Mnct.ii.fn (paşa) divam harbiata ortalığa dehşet saçtığı devirdi. Divanı harfe Beklrağa bölüğünde büyük bir koğuşta toplanıyordu, Bizi küçük bir odaya tıktılar. Saatlerce burada bekledik... Akşam oldu, ortalık karardı. lâmbalar yandı. Hâlâ arayıp sonra yok... Nihayet gece yarısına doğru divanı harbe çağırdılar. Alelûsul hüviyetlerimiz tesbit edildikten sonra reis. Asnn üs’a sordu:
— Bugünkü Vakit gazetesinde «Anadolu hareketini İdare edenler» diye bir klişe var, Bu klişenin neşrinden haberdar mısınız?
— Hayır, gazete çıktıktan sonra gördüm.
— Öyle ise gidebilirsiniz.
Asım üs çekilip gitti, sıra bana, geldi. Reis aynı suali tekrar sordu:
— Haberim ypk... diyemezdim. Bu sebeple başka bir müdafaa tam takibe t Um. Şu cevabı verdim:
— Ben buraya galiba yanlışlıkla getirildim. Çünkü kanun kimlerin mesul olduğunu tasrih etmiştir. Bunların arasında yazı İşleri müdürü yoktur...
Fakat daha sözümü bitirmeden Mustafa (paşa) hiddetle:
«Kanun manun
— Hakkın var. fakat yapacak bir şey yok... Bu karan veren tuzsak Dahiliye Nazırına vekâlet eden. Cemal paşadır, itirazdan hiç bir netice çıkmaz üç gün e«asen çok değildir Bir parça dinlenmiş olursunuz'
Yapaciık oit şey olmadığını anlayınca isler istemez cezaya katlandık. Gazete, iki defa sansürden geçmiş bir haberden dolayı üç gün çıkmadı!...
ikinci hâdise
ikinci hâdise şudur; |Ç2Q senesinin temmuz ayı... Anadolu’da istiklâl mücadelesi yeni başlamıştır. Hür ve müstakil bir Türkiye yaşatmak irtemlyenle-re karşı açdaıı bu mücadele vatanını seven bütün Tûrkier tarafında^ büyük bir şevk ve alâka He takı Gediliyor. Vakit gazetesinde yazı işleri müdürüyüm İstiklâl mücadelecinin başında bulunanların resimlerini basmak iç*n (usat arıyoruz .. Tamam bu sırada, İstanbul da Fransızca olarak çıkan Boephore gazetesinde bir klişe gördük Klişede Mastaf3 Kemal. Fevzi paşaorla İsmet beyin «İnönü u zaman henüz miralaydı! bir arada çekilmiş resimleri vardı Bu üç ismin altına. «Anadolu hareke tini Jdare edenler» yayılmış,
Bosphorı- gazetcâta* telefonla müracaat -lük. Bu klişenin
bilmeyiz!»
— Biz kanım manun bilmeyiz, siz sorduklarımıza cevap verin!
Dedi... Kanana kulak asmayan bir mahkeme reisi... Bunu bağıra bağıra söylemekten de çekinmiyor . Bu variyet karşısında bir «kitabeti resmiye» münakaşası İle işin içinden sıyrılmağa çalış -tun. Uzun süren bu garip münakaşayı ve neticesini başka bir yazıda anlatacağım Bugün, bir değil, İki defa sansürden geçen bir yazısın gazeteciyi mesuliyetten kurtaramadığım göstermek Içlu bunu kaydedi-
yorum.
Garip olan nokta şudur: Vakit gazetesi bllâmüddet tatil ve muharrirleri tevkif edildiği halde Bosphore gazetesi hakkında hiç bir muamele yapılmamıştı!
Enis Tahsin T İL
roruy* Zcaatu
üuu cura* 5400 raras
« ««i» işe» * ko. >
4 ayb «ne . m ■
I aylık «Jt • _ »
Asre» CCMIU içir «Ih «urunu» pul eönflerümelian Atn Ukdlr-
Ölüleri hayırla anmalı. Evet ama, doğum yıldönümü, ölüm -yıldönümü derken İhtifaller bu yakınlarda — eşya piyangosu gibi — o kadar çoğaldı ki, hakiki mâna ve kıymetini kaybeder oldu, Hattk gayeden uzaklaşılmak gibi tehlike beşgöster-dl. Aslında cidden asil bir heyecan ve kadirbilirlik sembolü olan bu gibi toplantıları, bazı demagogların hisleri yavaş yaraş sisler oldu. Duman bulutları arasında, korkulan bazan başa geliyor, yani hakiki kıymetler kayboluyor.
Sonruz tevazuu (e ince ze-kâsllc yurd dışındaki gönülleri bile fetheden ve unutulmaz izler bırakan Büyük Cemal Nadir, işte bu talihsiz kıymetler arasındadır.
O, hayatında alâyişi asla sevmezdi. Onu sevenler de acaba hâtırasına hürmeten mİ ismini anmaktan âdeta kaçınıyorlar?
İleri-ve derin görüşlü o hassas İnsan hayatta iken bugünleri tahayyül ettiği için mi dudak kıvrımlarına o acı tebessüm yerleşmişti? Kini bilir?
O kendine bas tebessümün hakiki mânasını kimse öğrenememiştir. çünkü o. ruhunda fırtınalar hüküm suren bir insandı. Ve genç yaşında ebediyete göçmesinin sebebi de bu fırtınalarla boğuşmaktan yorgun düşmesidir.
Türk karikatür ve mizah edebiyatının altın tay falanndan biri Onun ölümü İle yarim kalmıştır.
Bu altın işlemecinin eserlerinin paha biçilmek birer kıymet olduğu sanat otoriteleri tarafından artık tamamen teslim edilmiştir. Fakat hepsi bu kadar... Hudut, teslim etmede sona eriyor. Oradan bir adım ileri gidilemiyor.
Aradan çok uzun seneler geçmediği için Cemal Nadirin ölüm ve cenaze gününü, her İstanbullu aşağı yukarı hatırlar. Göz yaşı dökerek binlerce kişi sel gibi peşinden akıyordu. O muazzam kalabalık yolları bkumış, caddelerden taşmıştı. Babıâll kitapçıları, hâtırasına hürmeten dükkânlarını kapatmıştı o günlere dönmemizin sebebi, daha ölümünün birinci yıldönümünden itibaren mezarının başında toplananların sayısının parmakla sayılacak kadar az oluşudur. Hazin, hattâ utanılacak bir haj...
Cemal Nadir, nesiller boyu yaşayacak bir şahsiyettir. Fakat hani Onu tanıtacak bir eser?... Perakende ve dağınık yanlarla Onun hayatını ve şahsiyetini öğrenmek, karikatürleri hakkında fikir edinmek kabil midir?
Yanılmıyorsam Bursada (Cemal Nadiri Yaşatma Demeğll diye bir cemiyet kurulmuştu. Bu cemiyetin sesi sedası çık-oıadığına göre kendisi yaşa yamadı galiba?-
HİKMET SABRI
Beykoz kasrı
Milli Emlâke alt olan Beykoz kasrını sağlık ve sosyal yardım bakanlığı devralmaktadır.
Dun bakanlıktan şehrimiz sağlık müdürlüğüne gönderilen tezkerede kasrın teslim a-tınması hl İri irilm İştir
Sağlık Bakanlığı burasını ti-mlr ettirerek bit doğumevi haline getirecektir. Bu maksatla 400 bin lira tahsisat verileceği söyleniyor.
Hep ayakta _ dinlermiş
Mark Twain konferans vermek üzere ufak bir kasabaya gittiği zaman tıraş olmak İçin bir berber dükkânına girer. Twain tıraş olduğu müddet zarfında. berber ile aralarında şöyle bir muhavere geçer,
— «Galiba kasabamıza yeni teşrif ediyorsunuz...»
— Evet yabancıyım.
— Bu akşam Mark Twain isminde biri konferans verecekmiş. Gidecek misiniz?»
— Evet niyetim var?
— Bilet aldınız mı ?
— Hayır.
—Şu halde konferansı ayakta dinleyeceksiniz efendim.
Mark Twaln berberin üzün* tösünü görünce şöyle bir cevap verir:
— Evet ama bu benim şanssızlığımdan. Zaten bu Mark Tu-ain ne zaman konferans verse, hep ayakta dinlerim.
Kulaklar ne için yaratılmış!
Bir ana okulunda çocukların zekâsını ölçmek için kendilerine şöyle basit sualler sorulur:
— Gözler ne işe yarar?
— Gözlerimizle görürüz. — Burnunla ne yaparsın?
— Koklanm.
— Allah kulakları ne için yaratmıştır?
— Her sabah temizlemek İçin!
Eflâtun’un kitabı
Meşhur Amerikan yazar ve mütefekkirlerinden Emerson bir köylü arkadaşına Eflâtunun bir kitabını verir. Aradan bir müddet geçtikten soııra Emersen köylü arkadaşına kitabı beğenip beğenmediğini sorar. Köylü arkadaşı da hiç tereddüt etmeden »u cevabı verir:
I — Fena değil. Eflâtun da tıpkı benim gibi düşünüyor I
Padervvsld ve piyanosu
Meşhur piyano virtüözü ve Polonya Cumhurbaşkanı Pa-derewskl, piyano başında gösterdiği mahareti her gün bir kaç saat yaptığı eksersize borçlu olduğunu söylemiştir,
Paderevski piyanosunda yaptığı eksersizlerl şu şekilde an-1 lalmıştır: «Piyanomu bir gün ihmal etsem, noksanımı evvelâ kendim fartediyorum. İki gün çaiışmasam bu sefer hatalarımı münekkitler bulup çıkartıyor. Üç günlük bir tembellik te dinleyicilerimi üzüyor.
Kitap ve süpürge!
Mark Tvaln bir gün kornşu-supa giderek, kütüphanesinden beğendiği bir kitabı bir kaç gün okumak için rica eder. Mark TvalnT büyük bir misafirperverlikle karşılayan komşusu şöyle bir cevap verir:
— «Memnuniyetle Fakat dostlarım tarafından alman kitaplar bir türlü geri gelmiyor. Onun İçin istediğiniz kitabı alabilirsiniz, ama burada okumak şartile...»
Aradan bir kaç gün geçtikten sonra komşusu Mark Tvain'c giderek, bahçe süpürgesini İster. Fırsat yakalayan Tvaln derhal şu cevabı verir:
— «Memnuniyetle. Fakat nedense komşularım süpürgeleri geri getirmeği unutuyor. Onun için şu çareyi buldum; Süpürgeyi alabilirsiniz, fakat benim
1 bahçede kullanmak şartile...»
I
Fransa'nın bir numaralı düşmanı Bir komünist hükümeti kuran Ho şi Minh. (Hoşl Minh'in yakında Moskova’ya gideceği haber veriliyor)
Tulumbacılıktan silâh kır allığına...
Yirminci asrın en büyük maceraperesti Basil Zaharof’un hayatı
Muğladan İstanbul’a -— 8000 lira ile Londraya firar — İlk evlenmesi — Atinada, Viyanada — Zaharof âşık — Birinci Dünya harbinden sonra — Montekarlo kumarhanesini işletiyor
Son yüz senenin en dikkate şayan simalarından biri «Silâh Kıralı» adı verilen sir Basil Zaharoftur. Bir kaç ay evvel doğumunun yüzüncü yılı mü-nnsebetUe mezarı başında merasim yapılan bu adara 6 ekim 1849 da Muğla'da doğmuştur. Babası fakir bir işçi İdi. Muğla’da ailesini geç indiremedi-ğinden buradan kalkıp İstanbul'a gelmişler ve şimdi adı Kurtuluş olan eski Tatavla'da yerleşmişlerdi.
Zaharof çocukluğunu burada geçirdi. Delikanlı çağma gelince İptida mahalle tulumbasına yazıldı. tulumbacılık etti. Sonra bir sarrafın yanında çıraklık, daha sonra seyyah tercümanı oldu. Bunlardan az çok Fransızca ve Tneillzçe öğrendi.
Londra’ya firar
Bu sırada delikanlının zekâsını takdir eden Ifestidl adında bir Rum taciri kendisini yanına aldı. Bir müddet burada çalıştıktan sonra bir gün kasadan 8000 bin lira alarak ve İrini belli etmiyerek tstenbul-dan ayrıldı, doğruca Londraya gitti. Burada Emily Burrovs adında genç bir kıza Tasladı. Kendisini Basllus Zaharof Gorçakof adlı bir Hru prensi diye tanıtarak kızla evlendi. Gazeteler bu İzdivaçtan uzun uzadıya bahsettiler, resimler bastılar.
Zahaorfun İngiltere’de bulunduğunu bu suretle öğrenen İfestldl İstanbul’dan kalkarak Londra’ya gitti, mahkemeye müracaat etti. Fakat Zaharof mahkemeye bir mukavele göstererek İfcstldl’nln ortağı olduğunu ve bu sıfatla hissesine düşen parayı aldığını İddia etti. Mahkeme bu iddiayı kabul ederek kendisini beraet ettirdi.
Atinada ve Viyanada
Zaharof bir müddet sonra, 1877 de kanamdan ayrıldı, Londrayı can sıkıcı bularak Atlnaya geldi. Burada Yunan siyasi ricalinden Skulldls ile dost oldu. O sırada meşhur Nordenfeld silâh fabrikasının Atina mümessili İşinden çekilmişti. Fabrika, Skulldls’ln tavsiyesi üzerine Zaharofu haftada beş İngiliz İkası maaşla mümessil tâyin etti.
Zaharof ilk büyük vurgunu Nordenfeld mûessesesl bir denizaltı yaptığı zaman vurdu. Yunan hükümetini bu gemiyi satın almak İçin kandırdı. Ük denlzaltiyı Yunanla t ana satar satmaz İstanbul'a geldi, o zamanki hükümete: «Yunanlılar bu mühim silâhtan bir tane tedarik ettiler; siz ne yapa-c a kainiz? Seyirci mi kalacak-sınn?» dedi ve Osnıanlı hükümetini iki denizaltı satın almağa rakı etti!
Zaharof 18M da Viyanaya gitti. Avusturya o zamem Malim mitralyözleri satın alıyordu. Zaharof bunların kullanılması güç nlriıığım dan bahisle Avusturya hükümetini Nordenfeld mltraiyözü satın almağa razı etti. O kadar büyük siparişler aldı Jd 1888 de Maxlm ımie&sesesJ Nordenfeld ile birleşmeğe mecbur oldu. Zaharof Avusturyaya pek çok miktarda «ilâh sattı Aynı sunanda Rus-yaya ve Türk iyeye de bir çok top, tüfek verdi.
1897 senesinde Nordenfeld -Mazim müessesesl Vickers fab-rikaslle birleşti. Zaharof öç fabrikanın Avrupa kıtası mümezslii tâyin edildi.
Zaharof âşık!
1898 de Amerikan - îıfpanya harbinde büyük İşler gördü. Madrife giderek İspanyaya pek çok silâh sattı. Fakat bu «ırada Düşes Marchena adında genç bir kadına âşık oldu. J
Silâh Kıralı Basil Zaharof
Genç ve güzel kadının kocan delirmişti, akıl hastanseindc yatıyordu. Katollkierde boşanma olmadığından kadın kocasından ayrılaouyordu. Zaharof beklemeğe karar verdi ve tamam 25 sene bekledi. 25 sene sonra kadının kocası ölünce evlendiler. Zaharof 74, kadın da elli beş yaşında idi!
Zaharof asıl servetini 1900 senesinden sonra yaptı. Rus -Jaopn harbi milyonları kabartmasını temin elti. Birinci dünya harbi tamirin» fevkalâde arttırdı.
Zaharof’un büyük bir dostu vardı: Venhcelos... Birinci dünya harbinde Venteelosla birlikte YunanLstanın harbe girmesini temine çalıştı. Harbden sonra Avrupanın c-n büyük zenginlerinden biri oldu. Serveti M milyon İngiliz lirası tahmin ediliyordu. İngiltere ken-j dişine asalet pâyesl. Fransa Legion d’honneur nişanı vermişti.
Birinci Dünya harbinden sonra
Zaharor bir defa yanıldı: Birinci dünya harbinden sonra Yunanistanı Türk topraklarını işgale şevketti. Bunun için Ve-nlzelos ve Lloyd George üzerinde tesir yapU. Zaharof bu işte
6 milyon Ura zarar etti. 100 bin Yunan askeri öldü ve Yunanistan mağlup oldu. Bunun ürerine Venhelosa ve Yunani.’.ına arkaiinı çevirdi. Montekarlo kumarhanesinin İdaresini eline aldı. Beş sene bu işle uğraştı. İşlen çekildiği zaman gazino-senede 936 bin İngiliz lirası kâr bırakıyordu.
Bu esnada karısı oldu, Zaharof Paris yakınında Balincourt' tâki şatosunda münzevi bir hayat yaşamağa başladı. 1936 senesi Kasım ayuun 27 nd günü hayata gözlerini kapadı.
Jandarmalarda yaş haddi
Ankara 26 (Akşam1 — Jandarma muvazzaf hJzmetini yapan temdttli onbaşı ve erlerin yaş hadleri doiuneo 1861 sayılı jandarma kan unu:, un 10 ncu maddesi uyannea yalnız 300 lira İkramiye verilmekte ve başka bir hak tanınmamakta idi. Hâlen İçişleri Bakanlığında temditlî jandarma erleri için yeni bir barem kanunu tasarısı hazırlanın akta, bu kimseler 15 lira asli maaş üzerinden barem kanunu şümulüne girmektedirler.
Bu suretle Devle; memurlarının İstifade etmiş olduğu her türlü haktan faydalanacaklardır.
Hindistan Cumhuriyeti: Ymi Cumhurbaşkanı Pıa(ad parlâmentoda nutkunu okuyor.

versidn'olTPDP
Yumurta toplama ve satış kooperatifleri
Ya an: Cafer Fahri DİKMEN
Danimarkada yumurta flatl hal tekrar ederse kooperatif aonbahara doğru arttığından kanununa karsı gelmiş sayıla-bir çoklarının yazın yumurtala-1 rak kendisine para cezası kert toplayıp sakladıkları ve kışın Isllir, Kooperatife dalıll olan yüksek fiatle sattıkları görül- her aza kendi yiyeceği ve clv-
Fakat kışa kadar eiv çıkaracağı kadar yumurta ekseriya ayırıp kalan diğer yumurtala-nnı muayyen bir zamanda taze
inekte İdi. saklanan yumurtalar bozulduklarından alanlar şikâyet ediyorlardı.
Bu müşkülâtı ortadan kaldırmak İçin köylülerin ellerindeki yumurtaların toplanmasına ve dışarı satılmasına çareler düşünülmüş ve İlk defa köylülerin yumurtalarını toplayıp her halta bir yere getirip satmak İçin bir takım teşkilâtlar vücuda getirilmiştir. Bir çok yerlerde kurulan süt kooperatifleri vasıtasiyle köylerden yumurtaların taplanma-sicıa başlanmıştır. Köylüler yumurtalarının bu veçhlyle toplat ildiğim ve para ettiğini görünce gayrete gelerek daha fazla yumurta almak için tavukçuluğa fazla önem vermeğe başlamışlardır. Bu sayede köylerde yumurta lstliısalâtı artınca yumurtalarını süt koo-
peratifine vermektense kendlle- mektupla her köylüye yumur-ri tarafından satılmasında daha lalarının kaça satıldığını blldl-ziyacle kâr olacağına kanaat hasıl eden köylüler, hemen birlenerek yaptıkları ayn bir kooperatif vasıtasıyla yumurtala-nnı taze taze satmağa başlamışlardır.
Banim arkada bu fikri İlk' defa 1805 de mösyö (Moller) İleri sürerek bir yumurta kooperatifi açmıştır. Bu yumurta kooperatifinde yumurtalara marka vurulup satılması gayet iyi netice vermiştir.
Kooperatife yumurta gönderen her aza gönderdiği yumurtalara kendi numarasını ve, markasını koymağa mecbur.*ıer tarafında yapılmasına âmil edildiğinden gönderilen yumur- olmuştur, tadarın bayat ve bozuk olmalarının önüne geçilmiştir Şa-bu kadar ileri gidip tekemmül yet azadan birisi bozuk veya etmesinin sebeplerinden birisi bayat yumur'a gönderir İse de tavukçular arasından açılan kooperatif kendisine bir İhtar müsabakalardır.
mektubu gönderir, eğer ayol. (Arkası 7 nei sahlfede)
taze dahil olduğu kooperatife göndermeğe mecbur tutulmuştur.
Kooperatif, topladığı yumurtaların bedelini toplayan adam vasıtasile derhal öder. Her azanın kontrol defterine ayrı ayrı kaydeder. Köylerden yumurtaları toplayanlar yumurtaları büyüklüğüne göre ayırırlar ve beher göze bir yumurta koymak üzere hususi mukavva kutu sandıklara yerleştirerek şimendifer veya araba İle cemiyetin en yakın anbalâf İstasyonuna gönderirler. Anba-lâj İstasyonlarında başka sandıklara konur ve kooperatifin Banini arkalı markası vurulduktan sonra başka memleketlere gönderilir...
Cemiyet; hissedarlarına bir
rlr. Ve her sene nihayetinde kazanılan parayı her azanın gönderdiği yumurtalar nisbe-tlnde dağıtır.
Danlmarkanın her tarafında yavaş yavaş kooperelif usulünün faydalı olduğu görüldüğünden bir çok kimseler ayrı ayn kooperatifler kurmağa başlamışlardır. Bu kooperatif yumurta ile beraber her azanın kümes hayvanlarını da toplayıp satarlar. Kümes hayvanlarının ve yumurtalarının bu kadar kolaylıkla satılması tavukçuluk sanatının memleketin
Danimarkada tavukçuluğun
MKJieızcnna
YÜKSEK TİCARET - Kolej mezunu tanınmış fahriKalorin tecrübeli eksper muhasebecisi mail müşaviri, hesap mil te haşam ü£!eden sonraları U kabul eder. Eski Türkçe. Fransızca. mali mevzuata bihakkın vâkHtır. Ayrıca debagatta lhtlstslıdır. Müracaat telefon 29236. 6$ — i
ŞÇİ ARAYAMAR
FILİM VE MODA İŞLERİNDE ÇALIŞACAK BAYAN ARANIYOR — . Müracaat saati V - 41 Galatasaray. Yenlçarjı XI Darfllm. öl
FRANSIZCA LİBANIYLE - dikle edilmek ameliyle İngüızce ve Al-nuıac* muhabere yapabüen elddl bir bayan aranmaktadır, iyt maaş verilecektir. Akşamca «M M» rümuzu İle müracaat. 163 — 1
s Ih kâtip, pir hademe alj-NACAK — İKİ vesika lotograHle 10 kuruşluk pulla kendi el yarıalle ter-eümel halini bildirir mektupla Galata Havyar han 31 Teknik Muhasebe Bürosu, inşaat ıervlsl adresine acele yazmaları. 24T —
DEMİR MAĞAZASINDA ÇALIŞMAK ÜZERE — Yazı İslerinden anlayan bir bayana İhtiyaç vardır. Müracaat: Galata Tersane caddesi No. 217
248 — I
MEMUR ARANIYOR — Bir tek memura acele İhtlyrç vardır. Maaş net 240 Ura. tahvilâtla % 10. her ruhsatta 10 lira prim verilir, Kefalet kabul edilmez. 3000 lira ntrjt teminat verilmesi (arttır. Sirkeci Yan Köşkü Cad. No. 76 han kat 2. No. 2. saat S - 12 arası müracaat Tel: 25445 inşaat Bürosu. 280 —
3 A - S ATI V\fEŞYA) |
SATILIK — Hususi Mercedes -BcrıZ ucuz taksiye elverişli. MS lüks Plymouth taksi. Fevkalâde vaziyette deri döşemeli. Galata Rıhtım Cad. 41. 252 - »
ACELE SATILIK — Dldrlş marka İpek dokuma tezgâhı ve bes gözlü Suvayter marka masura makinesi çalışır haldedirler. Müracaat Sultan-hamam Haçopulu han No a
M8 - t
SATILIK JEP OVERLAND — Ka-roscrlH. gayet temiz. 17.000 kilometrede ve iğler vasiyette Müracaat: Telefon 24003. Lâleli YeşlITulumba Garajı. 214 — 3
SATILIK — Yarım kuyruklu bir konser piyanosu İçi demir çerçiveli ve çapraz telli. Pazardan mada Mah-mutpaga yolcusu No. 111 manifaturacı Sara. 274—2
I ACELE TAKSİTLE SATILIK TAKSİ — Hâlen çalınmaktadır. Flatl iki bin liradır. Bin lirası pelindir. Ko-c.ımusUfapsşa Arabacı Beyazıt mahalleli Bezirgan sokak No. 13 te Sıtkı Budlnere. 239 —
ELBİSE VE PALTOLARINIZI Taksitle diplomalı tüccar terzi Sük-“ü Aksoya teminatlı olarak yaptırabilirsiniz. çakmakçtiar yokuşu aşağısında Dllbcrzadeler civarında Sabrı Safa han No. 13. 160 - 1
AMERİKADAN GELME - Hususi plâkalı bir 46 modeli Mercury ile takside çalışan «Cuatom» Desoto markalı bir taksi otomobili satılıktır. P. K. 1652 «Oto»,__________186 — 3
5000 PEŞİN. KALANI TAKSİTLE — 347 model Şevrole taksi muteber kefil göstermek sortiyle çok acele satılıktır. Beyoğlu Bekâr sok 6 Telefon: 41666._____________________?ll — 2
SATILIK ALMAN PİYANO — Meşhur markalı siyah yepyeni 3 pe-dnllık çapraz telli demirlet Beyoğlu Galatasaray Yenlçarîjı caddesi Erden apartmanı 5V5 saat 9-14 her gün.
DİKKAT — ipotek isteyenlere tavassut eder. Emlâk, arazi alım satımı İle vekâlet İslerini kabul eden herkesin itimadını kazanmış olan Şuhu lel Emlâk Zarif frralp Beyoğlu Bü-yülcparmakkapı köşcbası No 4. Telefon: 4239G. 906 - 2t
KADIKÖYDE SATILIK KELEPİR APARTIMAN — Öç buçuk daireli 0-cer dörder odalı bahçesi var. Deniz görür çarşıya 2 dakika İskeleye 6 dakik* bir dairesi boj teslim 23 bin Ura. Emniyet Sandığı karşısındaki kahvede İbrahlmo müracaat
217
DEVREN BATİLİK MANAV DÜKKÂNI — Pangaltı TcpeüslÜ tramvay caddesi ve durağında her işe elverişli Akın sineması yanında 83/2 numaralı dükkân .Müracaat: Aynı dükkâna. 240 — I
KİRALIK YAZIHANELER VE DEPO — 6 VC 2 odalar ıçlçc 300 metre bir salon. Galata Veli Alemdar han Telefon 43523. 33 - 10
BALIKPAZARI — Tütün iskelesi. Y.ıg iskelesi veya Ye m İt taraflarında bir ardiye iyi fiatla kiralanmak üzere aranılmaktadır. P. K. 1632 ye mektupla. müracaat. 287 — 3
TEKNİK EMLÂKTEN — 50000 lirası peşin 75 bin liraya Boğazda boş teslim Iratlı apartman acele satılıktır. İstiklâl caddesi 334 Tele: 43360.
257 —
KİRALIK DÜKKÂN — Beyoğlu ■ Balıkpazarı civarında kügebaşmda bir dükkân ve ardiye Müracaat: Taksim Turlabaşı Cad No. 11 Oran Emlâk Bürosu Telefon 41314.
249 -6
ORTAKÖYDE JSOO LİRAYA SATILIK EV — 3 mart cuma saat 10 da 3 ünctl İcranın 49/4311 sayılı dasya-sile yeni potıahanedc satılacaktır. Görmek İMtıycnlerlfı Katolik kilisesi arkasındaki Gültekin sokağında 14 No. lı ahşap evin İçindekilere müracaatları. 193 — 1
ACELE SATILIK AHŞAP EV — Haliç - Fener Vodüıa caddesi 84 numaralı. dört katlı, beş odalı. Sarnıç, kuyu, elektrik testsatl’dır. Müracaat Asmaaltı Cambazhane caddesi Yarım han No. 31 birinci kaı No. 3 Sava Kallnikos. 223 - I
KİRALIK KÂRGIR DFPO - Feriköy Baruthane cad- Kuyulu BajJ sokak No. 49/31. Deponun Üst katına müracaat.____________________224_______
SATILIK BOŞ TESLİM YEDİ ODALI KÂRGİR EV — Lâleli caddesinde tramvay* denize nazır konforlu yağlı boyalı, mıışambılı. çift banyo, çift tu-vatet. çift mutfak 1G200 Ura İpotekli. Azimet doloyulyle Lâleli camii biUSİfilnde Çelik Emlâk. 22a
DEVREN KİRALIK DÜKKÂN — İyi muhitle, oakkaliye. mezecilik veya hattâ banka şubesi olmaya müsaittir. Müracaat: Cihangir. Susam Sok 13/3. 229->
SATILIK BÜYÜK BİNA — İyi İrat, bol hava. 17. oda dört dükkân Çargıkapı Hüseyin afi'ı Cami sokak No. 10. Müracaat her cün öğleye kadar aynı eve._________________133
DEVREN SATILIK DÜKKÂN -Kalabalık bir mevkide, müşterisi mevcut, tuhafiye dkkJnı azimet do-laymlyle 2000 liraya acele sanlı kur. Müracaat, Oftaköv Curtl sokak No. 5.
195
ERKEKSİZ BİR AİLE YANINDA — Küt talebe veya çalı.an bir bayan için konforlu bir oda veya boş olarak kiralıktır. Galata Yapı Kredi Bankası yanında Selâmet han üst kat Kemal Sallı’y* müracaat.
İM
İSTANBULUN HER SEMTİNDE — Satılık »partinian. ev ve arsası olanların Engin Emlak'c müracaatları. Çarşıkapı Lekeciler sokak Gen cer l:;m No 49 261 —
15400 LİRAYA SATILIK HANE — Beylerbeyi lakeleşir» yakın 600 met re bahçe içinde iki bflük hane boş teslim satılıktır. Nevnlt.Öl So 19 a müracaat. 262 — 9
SATILIK ARSALAR — Caddebostan ında. deniz kenarında çamlıktı iki arsa satılıktır. 8İZ37 numaraya telefonla müracaat. 263 — 2
ACELE SATILIK EV — Beşiktaş, SinanpaşaMerdlven sokak No. 35. Mezkûr sokakta * numarada Ziya Tczkoşar'a müracaat 376 — 2
YAZIHANE DEVREDİYORUM — Beyoâlunun merkezi yerinde telefonlu geniş her ise elverişli kirası UCUZ adres: «Yazıhane 41» Akşarn gazetesine mektupla müracaat. 270 —2
KANTARCILARDA - Kıbleçeşmc caddesi 120 sayılı Ucari kıymetli, iki katb. bodrumlu dükkân 3 mart cuma güntl sabahı lklncty icrada satılacaktır. Kiracı hissedardır 254 — 1
YÜZDE ON BEŞ ÇELİKLİ ACELE BOŞ SATILIK EV — şehremini cadde üzeri yarım kagir iki ayrı kat köşe başı 4 oda 2 helAıı 2 mutfak taşlık sofa 110 İcarlı 2 500 ipotekli 5000 peşin Eminönü is Bankası kargısında oyuncakçı Haşan. 273 — 1
SATILIK KELEPİR EV — Kadıköy Acıbadem otobüsünün Kasımpaşa durağına beş, Kurbagalıılerc tramvay durağına yedi dakika mesafede allı oda. konforlu, manzaralı, bahçeli ev boş teslim acele satılıktır. İkbali,ve mahallesi RaBtmpaıa sokak 13/15 No ya. 272 — 5
BEYOĞLU TARLABAŞI — Sakızağacı caddesi Tavla sokak 12 numaralı ev satılıktır. Yelmiş İki metre üzerinde kömürlükler hariç dört kat. her katta ikişer ods birer helası vardır. tkl odası boş teslim. Bundan başka yüz lira mahiye kirası vardır. Evin İçi tamir görmüş olup dışarısının tamiri kalmıştır. Fıuti on üç bin liradır, tfergün üçüncü katla mal sahibine müracaat. 269 —
SATILIK EMLÂK — İstanbul yakınında 100) dönüm »kar »ulu bostan, ahırlar, kârglr 6 odalı hane her jeye elverişli. Müracaat: Sirkecide Aşmalı kahvede Mehmet Karataş.
241 —
EMİNÖNÜNDE - Balıkpazarı caddesinde işlek bir dükkân devren satılıktır. Kalabalık mahallerde bir dükkânla da değiştirilir Müracaat: İstanbul posta kutusu 14$ adresine mektupla yazılma». 269 — 1
ACELE SATILIK APARTIMAN — Galatasaray Tokutliyan karşısında a bes dükkân On İki kiralı kaloriferli sanlıktır Kapıcıya
M4 -9
DEVREN SATILIK MAKARNA FABntKASI — Fiyonk makinesi üe bütün teferruatı. Kiicük MıUitofapa-1 Kartal aoknftınd şs Sirkeci Dede »okak No «. Kah- daireli yüksek vecl Osman Dayıya muıaeaal tele- Çalış apalıınanı fon 23302. 2$ü — I müracaat.
ARSALI VE ARSAS12LARA — Teminatlı küçük ev. apartıman inşaatları. Parası çatı ve teslimde alınır. Tcdlyatta kolaylık İstanbul Alemdar caddesi Güllüne park kaplın 13/1.
275 —4
KİRALIK EV VEYA APAnTIMAN KATI ARANIYOR — Lâleli ve Beyazıt civarında 3-4 odalı kiralık ev veya apartıman katı aranmaktadır. CPosta Kutusu 68i adresine mektupla bildirilmesi rica olunur 255 —
YAPTIRACAĞINIZ BİNANIN — evsafı, projesiyle ötçüiuı Yıldız Emlâk İstediğiniz müıtcmmcl projeyi 56 lira mukabilinde temin eder. İstanbul Dlvanyolu caddesi 136. Telefon: 29603. 205 - I
HVTEFr.RRİK
MADAM YABANCI ÖĞRETMEN — Çocuklara ve büyüklere İngilizce. Almanca ve piyano dersleri vermektedir. Talebeler İmtihanlara iyi hazırlanır. Her tarafa gidebilir Aksumda H. P. M. rümuzuna 128
İNŞAATTAN ANLAR — Mühendis. Mimar veya •» erbabı btr arkadaş yeni tesis edilecek bir şirkete ynrt yarıya ortak alınacaktır. CaJaloSIu Nuruosmnnlye caddesi No. 9 kat 1 Fahri Baraça 264 — I
KULUÇKALIK — Legorn ve Ro-daylant yumurtalarını Nurettin Ta-vukhanesinde bulabilirsiniz Taşraya da gönderilir. Ömeuaşa caddesi 33/1. Göztepe - Erenköy 173 — 1
SERMAYEDAR ORTAK ARTYAN-LARA — Bilfiil çalışmak şartiyle 20.000 lira sermaye koyup kârlı bir İse ortak olmak istiyorum NJjanUŞ Teşvikiye caddesi 123/1 e mcktupls-
MEKTUPLAfUNin ALDIRINİZı Gazetemiz IdareelM «dres olarak gartermiş olan ıcnrilerimizden Yeni mağara —
S. t - İş - M M — H-Nomıaru» galen mektuptan ıda-rabanamlsdao aldırmalar) (tea olunur.
Göz Mütehassısı
Dr.Cemil Görür
Cağaloğlu Nuruostnaniye caddesi Atay Apartınuuu Pazardan oaşka her giln saat 14 ten 17 ye Kadar Telefon: 29058
27 Şubat 1950
AKSAM
Sahlfe 7
i
HER AKŞAM BtR hikAte
Kışkân0(adınj
Yumutra toplama ve satış kooperatifleri
ea
ac-blr!
(Akşam Edmon, eve gidince, daha eşikten ayak atar atma* karısı sorar]
Keti — Söylesen e bana, bugün öğleden sonra yazıhanede İçin var mı?
Edmon — Tabii var şekerim!
Keti — Bu İş, aaça kadar •ürer?
Edmon — Saat on sekliden yirmi buçuğa kadar, Şirketime ait İşler için bir Amerikalı ne randevum var.
Keti — O halde saat yirmi buçukta buloşacaiü Terziye •enin ile beraber gitmek istiyorum 'Lâkayıt bir eda İle) dur da Nina'ya da teleton edeyim. (Telefonu açar) Kanisin şekerim? Beni sesimden tanımadın mı? Ben Keli'yİmi
Nina — Affedersin, Keti, Besini telefondan birdenbire tanıyamadım. Nasılsın, iyi misin meleğim?
Keti — Teşekkür ederim. Çok iyiyim. Ya sen? Çoktandır beraber sokağa çıkmadık. Bugün benimle beraber çıkar mısın?
Nina — Bugün mü? Beni ma-lur gör şekerim. Bugün on sekizden yirmiye tadar meşgulüm. Bu sebepten dolayı maalesef arzunu yerine gctlremlye-eeğlm Sakın bana darılma e mİ?
KeU (Kızgın) — Saat on sekizden yirmi buçuğa kadar mı meşgulsün? t Başını çevirerek arkasında duran kocasının yüzüne bakar. Edmon koltuğa gömülmüş gailesin.' okumakla meşgul). Pekâlâ Nina! O halde yarın görüşürüz olmaz mı?
Nina — Memnuniyetle... Şimdilik Allaha ısmarladı İr
■ ISrlesL gün Nina. arkadaşının evine gider. Edmon'u bahçede kahvesini içer görünce yanında gidip oturur]
Nina — Nasıl 1yı becerdim mİ?
Edmon — Ben ne diyeceğimi şaşırdım. Bu kadar soğukkanlılıkla konuşmağa ve kıl gibi İşin içinden sıyrılmağa nasıl muvaffak oldun. Hayret doğrusu.
Nina — Bu gibi vakalarda kadınlar daima soğukkanlı olurlar. Sis erkekler İse çabucak apışıp kalıyorsunuz.
Edmon — Snna doğrusunu söyilyeyfan mİ Nina? Karımın şüphelenmediğine hâlâ hayretteyim.
Nina — Karin yalanımı yuttu ya... Sen ona bak. Yoksa İnanmadı mı demek İstiyorsun?
Edmon — Ne münasebet? İnandı gitti. Yavaş söyle, karım geliyor.
İKetl yanlarına geliri.
Keti — Bonjur Nlnacığım!. Keyfin nasıl?
Nina — MukemmeL..
[O sırada hizmetçi kadın gelerek KetTyl çağırır, beraber eve girerler].
Kel! (Hizmetçiye) — Reni neye çağırdın?
Hizmetçi — Sizi telefonda arıyorlar madam.
Keti (Telefonu açarak ao-rar) — Alla, (JJo, ben KetTyim.
Uzaktan bir kadın sesi
Hâin onları ya kn I ıyama din
Keti - Kimleri?
Kadın sesi — Kocan ile na’yt!
Keti — Nlnayı mı?
(Baş tarafı 6 noı sahtfede)
Cemiyet en büyük müsabakasın] 1914 de yapmıştır. Bundan sonrjt kümes hayvanları yetiştirme cemiyeti; ziraat veteriner eemlyetl kralisl. yumurta kooperatif şirketi ve diğer küçük ziraat cemiyetleri birlenerek kendi müesseseler! arasında müsabakalar açmağa başlamışlar ve hükümetin tavukçuluğa ayırdığı parayı İdare etmişlerdir. Bundan mâda iyi bakılan ve İyi idare olunan kümes hayvanlan sahiplerine de mükafatlar vermişlerdir. Bu birleşik cemiyet, Dan imar kanın bir çok yerlerinde ayn ayn cins tavuk yetiştirme merkezleri kurarak kuluçka İçin ahaliye i.izım olan yumurtaları vermektedir. Ayrıca da bir mütehassıs her sene mevcut kümesleri görerek en İyi kümesleri idare edenlere ve çok yumurta alanlara mükâfatlar verilir. Jüri heyeti en ziyade kapantı folluklar İle hangi tavuğun çok yumurtladığını kontrol eder ve yum ur talan kuluçka İçin ayırırlar. Yumurtadan çıkan piliçlerin ayaklarına val-desinin markası vurularak şecere defterine kaydetmelerine ve her tavukçunun elinde bir şecere cetvelinin bulunmasına çok dikkat ederler.
Bu Jüri heyetinin eu çok dikkat ettiği bir cihet de kümeslerin temizliğidir. Temizlikten mükâfat alan kümesleri kuluçka yumurtalarını vermek İçin merkez İttihaz ederler. Tcmzi-IDiten mükâfat alan kümeslerin idare merkezi olmaları müddeti bir senedir.
Danimarkada tavukçuluk yapan daha bir çok küçük cemiyetler vardır kİ bütün Dani-markada bulunan tavuk yetiştirme cemiyetleri ile köylerdeki tâli cemiyetler arasında İştirakleri vardır.
Bu cemiyetler kümes hayvanları yetiştiren bütün asalarına tavukçuluk hakkında her türlü malûmatı mecmualar ve kitaplar vasıtasile temin ederler.
1902 de açılan Kralın himayesinde ziraat veteriner ratuvarmda kümes ları yetiştirmek İçin kümesleri yaplmışlır de kümes hayvanlan rusl bir hastane ve tavuk mezbahası açılmıştır.
işte Danimarka hükümetinin tavukçuluk sanatına verdiği ehemmiyet sayesinde bugün bir çok memleketlere numune olmuştur.
Cafer Fahri DİKMEN
Yunanistanıia seçim
Atina 16 (AA.) — (Atina ajansı bildiriyor): Genel seçimlerin yapılacağı gün yaklaştıkça BCÇltm mücadelesi gittikçe şiddetlenmektedir. Parti şefleri büyük bir laailyet göstererek mümkün olan her vasıta İle memleketin her tarafına gitmekte ve ziyası programlan hakkında İzahat vennektedlr-dirlcr. Bu arada Başbakan Te-otokis seçimlerin geri bira kılacağı yolundaki söylentileri keçin olarak yalanlayarak, seçimlerin önceden kararlaştırılmış olduğu gibi kati olarak 5 mart pazar günü yapılacağım rarlamıştır.
BULMACA
12940978
TT
1 1 1
tıır
1 1 1 1 ■ ■ 1 1
mı?
Nl-
tek-
Akçaabadd’aki heyelanın doğurduğu tehlike
Akçaabad (AA.) — Sera-sor köyünün Asor, mahallesindeki heyelân mıntıkasında Vali, Kaymakam. Doğu yollan ve bayındırlık müdürlerde ilgililer Tarafından gerekli tetkikler yapılmıştır. Suyun yükselmesi, şimdiki şekilde devam ettiği takdirde Fakslan» köyünün bir mahallesi de su al tında kalma tehlikesine maruz olacaktır. Her türlü tehlikeyi ön-llemek üzere bu bölgedeki evle-|rin tahliyesine karar veriimlş-
Soldıa mÇi: 1 — Ağırlık kaldırma vasıtalarından. 3 — Sonsuzluk, S — Taraflım rmlârncle. 4 — Tersi demir tezgah. S — Sporcu takımı - Tersi Mübayenet, 1 — «d*» - Trr-
otomobilin bir parçasıdır. 8 — Güzel sanal - Nota - Kısa zaman. 9 — Sonuna «N> gelirse besleyen olur. 10 — Tersi Uhlkadır - Sere» ve Un.
Yukarıdan N»İ'|v * — Çcrc" zlntn kabı, 3 — ₺kJ zaman bacılarının sarigi. 3 — Biz bayan - Damadrtı bağı. 4 _ Bir mazi eki - Bir erkek adı. 5 — Uygunluk - Sikte, • — TCT*' kapitaldir - Benzer »TkıiM. 1 — Bası-ua «Ö> gelirse vefat edendir - ₺M şehrimiz. S — Ten rican ve m ur uru
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan »aŞn: l — Otomatik. 3 — Muradiye. 3 — Uluma - Yan, 4 — Zufiap. Ha. S — Dar. Talr. S — Ato-lag, 7 — irsali. 8 — Issay. Br. S — Ne, Komod. 10 — Ana. Nina.
Yukarıdan ağacıya: I — Osıu/41-5ına. 2 — Tuluat, Sen. 1 — Oruçrels. 4 — Mame. Usta. S - Adaptasyon. 6 — Tir. Affa. Mİ, T - iyabl. Leon.

Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
I—: l D. Cart Tercüm, eden: (Vâ - Nû) I
l Trfrte. No. 19 _ J
*
— Hic bü olmadı. Margol kendi odasına girdi, ben de kendkninkte çlrtftm- Bandom İbaret
— o «takta* Mr «ey hntMff*»-DDî, Bil?
— Hayır tek tarifene ton* nuukfe.
Tiıorleyiij (5 geceki hayata, lâhza lâhra yaladığı belliydi,
— Daha sonra?
•— Ne zaman fa'daca İçsem, soyunmakta güçlük çekerim. Yine öyle oldu. Diç;erimi fırçalamak üzere banyo dairesine geçtim.
— Banyo dairesiyle zevcenisin oNar.ı araamdaM »tıpı, kapalı mı. açık mıydı?
— öbiir taraltûn kapalı ve eürgüKi İdi
— Sürtcûlö olduğunu nereden biilyı-rstmuz?
Mahkeme Koridorlarında
Güzlerim açık değil ki eşya toplayayım!
iâbo-hayvan-tecrübe 1903 de için hu-
Bir Alman mühendisi kar üzerinde kaymak ’çin Ski Bob adını verdiği bir Met yapmıştır. Bu İllet çok hşğtnlhr.lştlr. Yukarıda mühendis karısı ve çocuğu ile birlikle yeni âletle kayarken görülüyor.
..............................
Kadın sesi — Evet Nlna'yı! Kocanı baştan çıkaran odur.
İKetl, bir gün evvel telefonda kendisiyle konuşan bu sesi derhal tanıdı, arkadaşı Nlna'-nıh kendisine yalan söylemiş olduğunu ve meçhul kadının ’ hakikati söylediğini anhyarak kocasiyle Nlna’nın yanına avdet etti, arkadaşını saçlarından yakahyarak yüzünü gu-
■ zünii tırmıklar içinde bıraktı. I
Keti — Seni utanmaz, alçak
■ kan! Dün seni kocunlu yaka- ladıfism zaman bana söylediğin
■ yalanlan yuttum mu 8andın.
■ Defo! evimden!
TNina var kuvvetiyle kaç*r-
■ ken, Edmon da sıvamağı ihtiyata daha muvafık buldu].
Çeviren: A. HİLÂLİ
— Zira, böyle olman âdetti.
— Dlşlertnia fırçaladıktan on ra, ne yaptınız?
— Kapyı Ardım
Yukanda resm’ görülen adam, rahiplerinden
Lo - Ka - Na - Tha'dıf Bu adam k-ndl iddinsm* göre 30 yıldânberl vataga girip yatmamıştır. Kendisi Avrapnda Buda dinini yaymağa çalacaktır.
— Yataktan fırlamamla beraber bastonu kaptım...
— Hayrola, efendi amca. Ne oldu? Gece yenge hanımla kavgaya mı tutuştunuz?
— Sus... Bir daha ağzından böyle uğursuz lâkırdılar duymıyayım. Yenge hanımla kavganın ne demek olduğunu biliyor musun? Allah göstermesin o kavgaların a-cisim ben bilirim. Çok pahalıya malolıır.
— Sizde kavganın da fiati mi var. amca bey?
— Hımmm... Sorma orasını. İki ay ewej incir çekirdeği doldurmıyan Ur mesele yüzünden kavgaya tutuştuk, on beş liradan çıktım.
— Kavgadan »nra yenge hanıma Dara mı veriyorsun?
— Zevzekliğin lüzumu yok. Ne parası verecekmişim?
— On beş liıadan çıktım, dediniz ya.
— On beş lirayı hanıma vermedim ya. Kınlan sürahiler. bardaklar, tabaklar, iki de pencere camı on beş liraya maloldu.
— Kavgalarda zayiata uğ-ruyorsunuz demek.
— Bizim hanım çok sinirlidir. Cinler başına toplanınca gözü hiçbir şey görmez, eline geceni fırlatıp parça-1ar.
— Sormak ayıb olmasın amma, yenge hanım tabaklan. bardaklan nereye fırlatıyor. amca bey?
Gülümsedi:
— Fazla kurcalama, köftehor. Sağa sola fırlatıyor işte.
— Gece bastonla kimi dövdünüz?
— Sorma başıma gelenleri. Derin uyku arasında omuzumun sızısiyle gözlerimi açtım.
— Geçmiş olsun, yara mı var omuzunda0
— Yok canım. Bizim hanım çimdikliyor: «Kalk, aşağıda tıkırdılar var> diyor. Gözlerimi ovuşturarak kulak kabarttım, hakikaten a-şapı katta tıkırdılar var.
— Kediler mutfağa mı girmiş?
— Ne münasebet? Kedi sesi değil, insan gürültüsü. Hemen yataktan fırladım, bastonu kaptığım gibi aşağıya indim. «Kimdir o? Nere desin bakayım?.» diye seslenerek etrafı gözden geçirirken baktım ki odanın kapısı aralık duruyor. Avlunun e-lektriğinl vaktim, oda kapı sini bastonla ittim, içeriden şu herif çıkın üzerime doğru yürümez mi!
— Sana saldırdı öyle mi?
— Hayır, saldırmıyor. Gözlerini kapamış, kollarını ileriye uzatmış, sesini çıkarmadan yavaş yavaş yürüyor. «Sen kimsin? Dur bakalım Üzerime gelirsen basotnu kafana indiririmi» dedim. Bu sefer geriye döndü, çekirge gibi sıçrıvarak sokak kapısını açıp dışanva fırladı. Ben de arkasından koştum; «Yakalayınız. hırsız kaçıyor» dİ-| ye haykırdım. Bereket ver-
sin, devriycler yakında imiş, herifi yakaladılar.
— Hırsız mıymış herif?
— Başka ne olabilir? Gece yarısından sonra benim hatırımı sormak için gelmedi ya evime. Bir sürü eşya toplayıp odanın ortasına yığmış, fakat ben vaktinde yetiştiğim İçin, götürmeğe vakit bulamamış. Kapıyı açtığı maymuncuğu da cebinde buldular. Ortada bu kadar delil varken herif hâlâ inkâr ediyor.
Maznun tilki bakışlı, kısa boylu, kırk yaşlarında bir adam. Bizi görünce boynunu büktü, derin bir ah çekti:
— Cenabı Allah kimseye dert verip derman aratmasın.
— Dertli misin, ahbap?
— Hic sorma, beyefendi kardeşim. O derdin yüzünden çektiklerimi görüyorsun ya. Şimdiye kadar dört defa hapishaneye girdim, bu sefer beşinci olacak.
— Derdin nedir, anlat bakalım?
— Cenabı Hak böyle derdi düşmanıma da vermesin, beyefendi kardeşim. Benimki çok fena. Anadan doğma bir uyku hastalığım var. Dünyanın ilâcım aldım amma kurtulomadım bu dertten.
— Çok mu uyuyorsun?
— Yok bey kardeşim, yok. Senin bildiğin hastalıklardan değil bu. Yatağımda rahat rahat uyurken kalkıyorum, gecenin karanlığında dünyavı dolaşıyorum.
— Haaa, uykuda geziyorsun övle nü?
— Yaaa, beyefendi kardeşim. Geziyorum, dolaşıyorum, tekrar dönüp yatağıma giriyorum.
— Şu adamın evine de uyku arasında mı girdin?
— Ben o adamın evine girdiğimi bilmiyorum ki. Polisler aıseme yapışınca gözlerimi açtım, nerede olduğumu bilemedim Hırsız diyorlar bana. Böyle hırsızlık olur mu?
— Evin kapısını nasıl açtın?
— Onu da bilmiyorum, bey kardeşim. Kapıdan da, pencereden de haberim yok.
— Evdeki eşyayı toplayıp odanın ortasına kim yığdı?
— Farkında değilim, efendi kardeşim Benim gözlerim açık değildi ki eşya top« lıyayıro.
Mahkeme açıldı, kelepçeli kollarını uzatarak kalktı.
Ce. Re.
Mahkeme, tapu. icra ve noter ilânları
Bedelleri husus! şahıs -lar taralından ödenen mahkeme, İcra, tapu ve noter ilânları gibi resmi İlânlar eskiden olduğu Gibi doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafından kabul edilmektedir.
buna rafîmen zihnim açıktı. Yatanımın baş ucunda duran küçük saat, iklyf gösteriyordu. Mûzgül’nn haykırışı devam e-diyardu... Ksrkunç Wr «eydl bn... Derhal yataktan fa-tedun. Koştum, banyo kapmrn açtım.
— Banyoda ışık yanıyor mu idlT
— VanımyordH Oektrigi ben yaktım Margot'un taratma ge-
çeB kapı, ardına kadar açıktı. Ben uyuduğum sırada açılmış: yutanıma Nfvgot banyoya pirij» yıfcnn-
doluydu.
Kendlmi saflanan bir vapurda terbim gibi hissediyordum U-
yuyor, yine uyanıyor, aonra tekrar uyuyordum. Bir seferinde iyice ayumaştuaı; bir kuvvet beni uyandırdı.
— Neydi o?-.. İri düşününüz.... Acaba Wr gürültü fliü duydn-BVZ?
— Samimî »dylüyuram İd, bilemiyorum. Sonra, Margolnun terini duyar gibi oldum. Bu, bir nevi inilti, bir fcryaddı Uzaklan uz*ı;a akdediyor, imdada ç.'ıjınyordu. Yatanıma, olurdum, lâmbayı yak’ım. Berbat bir | haldeydim. Euşım ağrıyordu,
mtf.
— Yıkanmış mı?
— Evci. Banyonun kenarında bir havlu duruyordu. Yerin Çinileri Mtekü. Ayaklarunın altında ıslaklık nissettiğiıni hâlâ hatuhyoruiB ve Irfcillyorum. Hrtnen. odama donup ayaklarıma terlikleri giydim. Sonra, Mnrgot’un tarafına p*?çUm
DoHor Fen. heykel zlbl hareketsizdi. Ane-ric, balurianyle herkesin hareketini teklbedi-: yordu.
Tiıorley devam pıti:
— Margotun odaiintin ışık yoklu. Fakat onun yatak odasında otmadı'hnı arrimnam içh» ıi)ik lâzım delildi
__ Perdeler öriiiKı müydü?
— Hayır, detildi Yıldızların yahut ayın ıpt? sayesinde, yalağın bozulmamış olduğunu faritelUm- (Ma~ bire gibi soluktu. O sıran* ioBCUer yeniden bn.'tedı. Bu inütOer. Mar-got'a mahsus salondan geliyordu. Bu knchk salonun kapısının altından da ışık sınyor-du.
— Devam ediniz.
— Odaya şlrtiıın Şöminede hâlâ iri tautafcier yanmaktaydı. Hararet dereceti mutedüdi. Bütün lâmbalar yanıyordu. Odanın ortasında, masanın yanında bir şezlong durur; bir tetirahat yatağına, bir kana-peye beoziyen şezlongdur. Ü-»-rinde yas tartar vardır.
— Sonra?
— Mıırgol, işte bu yezkınga, sırt üstü uzanmış bulun uyurdu. Biraz yani anı.n, ıua yatmıştı. Dudaklarından bir inilti çıkıyordu Hafifçe İsmini Bftlen-rlifn. Güzlerini açmaksızın, inlemekte devam etti Kaııapeye sırtını dayayacak şekilde oturtmak Ifcledim. Baş: göğsüne düştü Omııriarmdan tutup barstun. Gene bir netice ola-
madım. Bu sefer, fena halde telâş ederek banyo dairesine koftum,
— O irada, zehir şişesi eczane dolabında duruyor muydu?
— Artık dolapta değildi, hayır!
Bir olum sükûtu oldu.
T hor ley, işledlfü hatayı derhal kavradı. Yıldırımla vurulmuş gibi durdu Doktor Fe||, kolunu masanm üzerine arattı. Gayet bitaraf bb aerie:
— Dernek M, tam bayan De-vereux'nün. İddia eıtigl gibi banyo dairesinde, eczane dolabının içinde, verrlnde «iefcl r> diye yaralı olan bir şişenin mevcudiyetini kabul edebiliriz?
Thorley:
-u Bana pusu kurulmuş». — diye haykırd. — Pusu kurulmuş!
— Acaba öyle demek caiz midir? Sizden şüphelenmekte bence hususi sebepler vardı. Ej,cr bu şikenin mevcudiyetini biliyor idiyseniz, karınızı o holde görür görmem, elbette he-mne koşacak, şişeye bakacaktınız; et defidlrdi mi, değdirmedi nu diye analınca kalk a-
cu Islınız. Sizi, manükan işte bu noktaya ulaştırmak İstiyordum Dediklerimi takibcdlyor musunuz?
Bir sosyete adamı olan Slr Uocke ayafca kalktı.
— Valctt hayli geç oldu, Do-rLs, eve dönsek i>'« ederiz galiba... — dedi.
Celi a. ayaktaydı, göçleri yaş içlndte pırıldıyordu. İnsIyaM şekilde Holden** döndü O da, genç kızın eli er ini, gene insiyaki şekilde avuç lan içine aldL Tıpkı dün, parkta yaptığı gibi...
Thorley:
— Allah rızası İçLn benim t-uy Uy eteklerimi dlrJlyecek misiniz? dtye sordu.
Sesinde öyle bir yalvarış vardı ki, hepsi ona döndüler.
— Evet, doğru... Bu küçük Lefaruat üzerinde yalan söyledim. Lâkin böyk- soyUyerek daha İyi bir yol Lakıbedecegimi düşünmüştüm,.. Ben...
Holden:
— Ama küçük teferruat... — dedi. — Cidden hoşsun, Thorley! Mütebaki bütün nokta-
larda doğruyu söylediğinizi sanıyorum... öyle mİ? f
— Evet, öyle...
— Israr beyhudedir, Thorley! fili, Celia-yı siyah kadife elbise meselesinde hayalâta kapılmış olmakta İtham etmiştiniz. Halbuki, Celta*nm doğro söylediğine dair bir şahit vardır.
— Ya... öyle mİ?... O palavrayı atmak küstahlığım roste-r«n araba kimdir?
— Hararetli müdafltafe b*-yu Dorte Lockel
Derts bir feryat kopar*. Babası, derhal önüne geçip, fa»»-m âlemin nazarından saklamak istercesine siper akh. 1
____ Buradan artık gümemia her halde İyi oalcok. Derisi
Galerinin ötesinden doğm gelen sütne Obey, doktor Fena yaklaşu. Eğilip kulağına bir şeyler fısıldadı. Fakat öbürleri, ancak doktorun gurultuyla ayağa kalkmam ve cebine biiy&k bir zarf sokması üzerine «ütnenin gelmiş bulunduğunu larkettiler.
(Arkası var»

Sahlfe a
AKSAM
27 Şubat 1950
ItC.ZiRODT (VADESİZ TASARRUFIHI flSfl YILI İKRAMİYE!
Milletlerin garip âdetleri
(Raştarafı 4 üncü sahiMde)
âdetlerini zamanla Japonyt.nm ananevi âdetlerini yıkmaktadır.
Japonyada fuhuş, dünyanın hiçbir yerinde rastlanınıyacak kadar geniştir. Bir İngiliz âliminin tetktkatına göre Japonyada tahminen yirmi bin umumi ev vardır, bunlarda yaşayan Geişâların adedi dört İlâ beş yüz "bindir, buna ilâveten aynı miktarda gizli olanlar vardır. Fahişe tabakası Japonyada hususi bir tabakadır, bu tabakanın bir kaç asırlık bir kuruluşu var-, dır. Devlet bu kızlan salın alır ve bunlar talim ve terbiye görürler-
Bunlara ihtiyar kadınlar tarafından okuma, yazma, tegan-nl, oyun ve âdab-ı muaşeret dersleri Verilir, buna mukabil bu genç kızlar başlarında bulunan ihtiyar kadınlara hizmet etmekle mükelleftirler. Kızlar çok küçük yışta bu evlere gelirler ve on dört yaşına kadar talim ve terbiye gördükten sonra, Geişa olarak çalışırlar. Ve yirmi yedi yaşında hürriyetlerine sahiptirler ve miradan ayrılabilirler.
Bunlar satın alınma suretiyle daha yirmi yedi yaşına basmadan evvel dahi bu evlerden ayrılabilir ve evlenirler, çünkü Japon-yada bu suretle yaşayan kadınlar, hiçbir suretle hakir görülmez, ve hattâ Japon köylüleri tercihen bu gibi umumi evlerden kanlarım alırlar, çünkü u-mumi hazarıyeye göre, bu evlere düşen. kızların hayatından kendileri değil, ebeveyni mesul tutulur. Kızlar ancak zaruretin cebri altında bu yolda melce bulduklarından hiçbir zaman kabahatli değillerdir, denilir.
Yüksek tabaka da bu kızları hakir görmez, ve ancak acır.
Umumî evler mm takacı
Tokyonıın bu umumi evler mıntakası bütün dünyaca meşhur olan Yoşlvaradır- Bu mın-takanın kapısında: «Bahçeler kiraz çiçekleriyle dolu olduğu zaman bir ilkbahar rüyasıdır, caddelerin İse parlak lâmbalarla süslendiği zaman sonbahardır.» diye yazılıdır.
Yoşivaro gayet muntazam caddelerle kurulmuş bir mınta-kadu-. Burada akşamları gayet süslü, renkli renkli kimonolar İçinde, hariçten görünür bir şeklide bir nevi kafesler içinde Gelşalar oturur ve kendilerini teşhir ederler. Bunlar gayet sa-natkârane örülmüş saçları arasında kıymetli iğneler ve taraklar taşırlar. Kaşlar traş olunmuş ve yerleri çekmedir. Dudakları altın sarısı bronz He boyanmıştır. Kimonolar üzerinde taşıdıkları Obl denilen kuşağın fiyan-gosu arkada olmayıp, flyar.go ön tarafta bağlanmıştır. Büyük şehirlerde hattâ bu gibi evlerde bulunan ve asalete mensup Ge-lşaların arması dahi evlerin ö-nünde bulunan lâmbaların yanında asılıdır. Japon edebiyatında Geişalarr- mühim bir mevki verilmekte ve bu hususta gayet mlibim ve büyük eserler İntişar etmiş bulunmaktadır.
ARAYINIZ
teessürle bayılanlara. Çarpıntıya. Sinir buhranlarına
NEVROL CEMAL
20 DAMLASI D2RHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE Mü HAH A BULUNÛÜRÜNUZ
İstanbul Sıhhi kurumlar arttırma ve eksiltme komisyonundan
Bakırköy Akliye Hastanes nln deposunda bulunan fersude eşya ve hurda demir dökme ve salrenln satılması temdlden arttırmaya konulmuştur,
1 — Pazarlık; 8 Mart 950 Çaramba günü saat 15 te Ca-ğaloğlundakl Sğalık ve S. Y. Md. lüğü binasında toplanan Sıhhi kurumlar satmalına komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: Topyekûn 851 lira 40 kuruş olup, kati teminatı 127 lira 71 kuruştur.
3 — İstekliler, bu İşe alt şartnameyi komisyonda ve satılacak eşyayı da Bakırköy Akliye hastanesi depocunda görebilirler.
4 — İsteklilerin kati temin atlarUe birlikte belli gün ve
saatte komisyona müracaatları. (2440)
s— Daktilo aranıyor —«
ALMANCASI KUVVETLİ ve SERİ DAKTİLO
I Yazabilen Türk tâbiiyetinde bir bayana ihtiyaç vardır I İstenç» ve fransızca bilenler tercih edilir. Dolgun maaş veri- I İlecektir. Talihlerin hal tercümelerlle sarih adreslerini 1231 I | sayılı posta kutusu adresine bildirmeleri. '
OSMANLI BANKASI
Türk Anonim Şirketi, Tesis tarihi: 1863
Sermayesi:
10.000.000. Ingiliz lirası
CAFER FAHRİ DİKMEN’ in
Eserlerinden
Krş.
Merkezi İdaresi: İstanbul — Galata Istan bulda: Yemcaml, Beyoğlu. Kadıköy ve Şişlide ve Türklyenln başlıca şehirle rlle...
Paris. Marsilya, Londra. Mançester, Mısır, Kıbrıs, İrak, Filistin ve Maverayı ürdünde-
Şubeleri:
Suriye ve Lûbnanda
FLlyaLleri vardır.
c
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRA EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR!. ACELE 150 LİRALIK BİR HES£P AÇTIRINIZ!. HER 150 LiM İÇİM AYRI BİR KURA HUMMtMI VERİLtCIKTİR!
İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ
10 MART, 15 MAYIS ÇEKİLİŞLERİNDE YALNIZ PARA İKRAMİYELERİ, 30 HAZİRAN, 31 TEMMUZ,20 AĞUSTOS, 30 EYLÜL, 28 EKİM, 30 ARALIK ÇEKİLİŞLERİNDE İSE BAZLARINDA İKİŞER EV OLMAK ÜZERE HEM EV, HEM PARA İKRAMİYELERİ VARDIR. ■—
>
.a
İş bulmak istiyorsanız, işçi, dadı, ahçı arıyorsanız; emlâk, arsa, eşya alıp satmak arzusunda iseniz:
En verimli ve en ucuz vasıtadır!
Doğrudan doğruya «AKŞAM» ilân servisine müracaat. Telefon: 20681.
yeni arıcılık 60
Av ve salon köpekleri 50
Savaş ve polis köpeği 60
Tavukçulukta muvaf ta kıy etin sırrı 25
Nasıl tavukçuluk yapmalı? 2$
Tavukçulukta nasıl kazanılır? 25
Tavukları yumurtlatmak için ne yedirmeli dlr? 25
Tavuk hastalıkları 25
Kanarya 150
Her türlii banka muameleleri yapar
Kitapçılardan arayınız
Çok müsait faiz şartlarlle tasarruf ve mevduat hesaplan açılır.
Tasarruf hesaplan için üç ayda bir ikramiye keşideleri yapılır.
Daha fazla malûmat almak İçin Osmanlı Bankası Gişelerine müracaat edilmelidir
Çocuk penin» doktoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - l'aumnane
Palas. Telefon: 82627
Bulan memnun edilecektir
25/2/950 cumartesi günü saat dörtte Göztepe ile Göztepe tramvay durağı arasında kahve rengi kadife bir kız çocuğu şapkası düşürülmüştür. Bulanın Fenerbahçe Hat boyu No. 3 e getirmesi rica olunur.
İT ALO Meıiitenanean Line Ltd.
T R I E S T E
S. A NT O N i O vapuru 1 ve 3 Mart arasında. MERSİN ve İSKENDERUN’da beklenmekte ve DOĞRU TRİYESTE İÇİN Eşyayl ticariye tahmil edecektir.
TRİYESİMDEN gelmekte olan
S T A D i U M vapuru: 12 Mart’a doğru limanımıza gelecek ve DOĞRU TRİYESTE İçin eşyayl ticariye tahmil edecektir.
Türkiye Umumi Acenteleri:
i LEVANT EKPRES T. I>. Ş.
Anadolu Sigorta Han Galata: Telefon: 44791 - 44792
SULFADERME
MERHEMİ
YARA MERHEMİ HERKES İÇİN HER "î ZAMAN LÜZUHLU
BİR •LÂÇDIR
Sürpriz Gömlekleri
BİR VİLLÂ
Ayrıca «engin ve bol hediyeler kazandırır. 7,5 -23,5 lira arasında 20 çeşidi vardır. İstanbul harici Toptan siparis kabul edilir.
h NAİM ŞAMLI ve KARDEŞİ M a r p u ç ç u 1 a r No. 40
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
1 inci işletme satın alma komisyonundan
Eskişehir ve Tavşanlı depolarında 1951 yıh Şubat ayı sonuna kadar gelecek oıan maden kömürlerinin mevcut şartname ve mukavele hükümleri dahilinde yükleme ve boşaltma işi kapan zarfla eksiltmeye konmuştur
Bu depolaıa geleceği tahmin edilen kömürlerin mlktariyıe muhammen bedelleri ve muvakkat teminatları, ihale tarihi, günü ve saati aşağıda yazılmıştır.
Eksiltme Haydarpaşada 1. inci işletme komisyonunda yapılacaktır. İsteklilerin kanun gereğince hazırlayacakları kapalı zarflarını eksiltmeden bir saat evveline kadar makbuz karşılığı komisyona vermeleri veya muayyen vakitte komisyonda bulunmak üzere iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermeleri lâzımdır. Postadaki gecikmeler kabul edilmez.
Eskişehir deposuna alt şartname (170) kuruş mukabilinde Haydarpaşa Eskişehir veznelerinde satılmaktadır. Tavşanlı deposuna alt şartname komisyon kaleminde ve Tavşanlı deposu
şefliğinde görülebilir. 2029
Muhammen Muvakkat
Deposu Miktan Bedeli Teminatı İhale tarih) günü ve saati
Eskişehir 75000 33750 Ura 2531.25 Ura 13 Mart 1950 pazartesi H de
Tavşanlı 21000 23100 lira 1732.50 Ura 13 Mart 1950 pa-
zarıesl 15 30 da
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü Hânları
1/3/950 tarihinden itibaren Kuruçeşme kömür sahası dışında her hangi diğer İdare ve şahsa alt mahallerde kömürün vasıtalardan çıkarılarak karada taşınmasının ldarcmlzee yapılmayacağı ilân olunur. (2412)
DAVET
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğünden
Üniversitemiz Mimarlık Fakültesinin tamiri kısmen tamamlanmış olan kısımda Dağcılık klübü arkasındaki merkez binaya (eski Taşkışla) geçişini ve orada öğretimin başlamasını kutlamak üzere İstanbul’da bulunan Mllletveklllerile mc-zunlarunzıın 1 Mart 950 Çarşamba günü saat 18 da yapılacak törene şeref vermeleri riça olunur. (2454)