1950 Nisan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Nisan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


1 İT
—— a

W Nisan 19S0 — Pazartesi

r

k
J
L
■B
. o.
S.
Küuüphanoai
SİYASİ İKTİSADİ
'A
r
r
L


Sayı K>1
9
10 Kurul
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiyo için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki misildir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifoda santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uUyct kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

r
İÇ ve DIŞ POLiTiKA
_ 9/IV/I950 -'
Vunanistanda yenilikler
r İAREŞAL Papagos’un, Veni-L‘.«l zelos Hükümeti içinde Millî’ Savunma Bakanlığına tâyin edil, mesi, hiç şüphesiz, beklenmiyen bir hâdisedir. Hele Mareşalin, aynı zamanda Silâhlı Kuvvetler Başkomutanlığını ve Genelkurmay Başkanlığını da elinde tutması, işin ehemmiyetini büsbütün arttırmıştır. Bu yüzden Yu-nanistandaki siyasî vaziyetin tamamen değiştiği iddia edilebilir. Herhalde bu hâdise, doğuracağı neticeler itibariyle, geçen 5 martta yapılan seçimler kadar ühim telâkki edilmeye lâyıktır, kiı t
irL Papagos’un. Venizelos Kabinesine girmesi, Hükümetin mevkiini hususî bir tarzda kuvvetlendirecektir. Evvelâ, Mareşal, İkinci Dünya Harbinde ltal-yaya karşı dövüşen muzaffer bir kumandan olduğundan ve iç savaşta komünist âsileri mağlûp ettiğinden, Yunan halkının gözünde büyük bir prestije sahip bir şahsiyettir. Ve onun iştiraki ile Kabine, millî cepheden vaziyetini sağlamlaştıracaktır. Esasen en salâhiyetii müşahitlere göre, eğer son seçimlere Papagos, herhangi bir siyasî teşekkülün başında olarak girseydi, reylerin en az yüzde 70 ini alacaktı.
Yunan Parlâmentosundaki vaziyete gelince, Papagos’un şimdi Venizelos’la işbirliği yapması, herhalde Plastiras ile Papaan-dreu’nun kabineyi desteklemesini temin etmiyecektir. Fakat, iki merkezi parti şefinin, her şeye rağmen bir hükümet buhranı yaratmakta tereddüt etmeleri çok muhtemeldir. Esasen böyle bir kriz başgösterirse, buna hal çaresi bulunamıyacağı ve yeni seçimlere gitmek zarureti hâsıl olacağı muhakkaktır. Halk, tekrar rey vermeye davet olunursa, hu defa Papagos, reylerin en büyük kısmını kazanacaktır.
Milletlerarası vaziyette ise, Venizelos - Papagos işbirliği, derin akisler uyandıracaktır. Mareşalin kabineye girmesini, A-merikanın Atina Elçisinin Yunan Hükümetine verdiği mâhut mektuba bir cevap olarak telâkki etmek doğru olur. Bu cevabın, birbirini tamamlıyan iki muhtelif mâna taşıdığına şüphe yoktur. Evvelâ şunu demek istiyor : “Yunanistanda sağlam, demokratik, milletin sevgi ve itimadını haiz bir hükümet görmeyi arzu ediyordunuz. Hiç itiraz kabul etmez şekilde böyle hır kabine kurulmuştur.”
'Diğer taraftan da şunları ifade ediyor ı
‘'Biz Yunanlılar, Amerikanın büyük dostlarıyız. Bize yaptıkları yardımlar için de onlara minnettarız. Fakat biz müstakil ve kararlarında hür bir milletiz, Bunu bilmelerini istiyoruz.”
Hakikaten Mareşal Papagos, Yunanistanin dostlan ve müşavirleri karşısında istiklâlini her fırsatta, bilhassa isyanı bastırma hareketleri sırasında kati bir şekilde ifade etmiş olmasiyle tanınmaktadır. Onun, Venizelos Kabinesine, bu hükümetin sadece millî arzulara itaat edeceği hakkında bütün teminatı aldıktan sonra girmeyi kabul ettiği şüphesizdir.
Amerikalılar, böyle bir aksüla-mele karşı cephe alabilir mi ? Hiç zannetmiyoruz.
Amerikan Hükümeti, bulunan bu hal çaresi karşısında tatmin edilmiş görünmekten başka bir şey yapamıyacaktır. Zira Amerikalılar, Papagos’a hem asker, hem de insan olarak itimat etmektedirler. Onun Yunan halkı tarafından sevildiğini ve niyetlerinin de temiz ve vâzıh olduğunu bilirler. Bundan başka, Mareşalin hükümet içinde en esaslı bir rol ve belki de bir gün herhangi bir siyasî değişiklik neticesinde onun, hükümet şefliğini ele alacağını ümit ederler, işte o zaman, Amerikalıların bu derece temenni ettikleri Yunan . Yugoslav anlaşması da. herhalde mümkün olacaktır. Venizelosu, siyâsî bakımdan fazla "mimlenmiş lâk ki eden Tito, siyasî hattâ hali olmıyan bir konuşmayı tercih edec?k şandır,
"f temadisi, askerle bir in-
VVashington hususî muhabirimiz G. H. Martinden telgrafla
Yugoslavya, Trıeste’yi
ilhaka hazırlanıyor
Trieste ihtilâfının meydana çıkardığı bir hakikat:
Dünya, iki kuvvet arasında taksim edilemez
VVashington, 9 (Hususi muhabir miz G. H. Martiniden) — Washint ton, Londra ve Paris, Trieste hakkında yeniden bir görüş teatisi yapıyorlar. Amerikanın maksadı, yanlış biı harekete dahil olmamak ve İtalyan Yugoslav ihtilâfında tarafsız kalmak noktasında toplanır gibi görünüyor
Amerikanın Belgraddaki sefiri George Allen’in son zamanlarda Ro madaki Amerikan elçisi meslektaş. James Dunn’e yapacağı ısrarla söylenen ziyareti, Trieste meselesini tekrar birinci plâna çıkaracaktır.
Esasen son haftalarda İtalyan ve Yugoslav Hükümetleri, Amerika nez-dinde teşebbüse geçmişlerdir. Yugoslavya, doğrudan doğruya VVashington hükümetine müracaat etmeyip. Belgraddaki Amerikan sefirine başvurmuştur. İtalyanlar ise, bu teşebbüsü Washingtondaki elçileri Tar-chiani vasıtasiyle resmen yaptılar. Yugoslavlar. Tnestenin B bölgesinde 16 nisanda yapılacak seçimlerden doğması muhtemel hâdiselere ve müstakbel vaziyete Amerikanın dikkatini çektiler. Yugoslavya, bu seçimlerin bir plebisit mahiyetinde olacağı ve neticede halkın B bölgesini Yugoslavvaya ilhak hususundaki arzu ve iradesini meydana koyacağı kanaatinde bulunuyorlar.
Diğer taraftan. Triestenin B bölgesindeki halk efkârının, Belgrad hükümetini, bu karara karşı ciddi tedbirler almağa zorlayacağını anlatmak istiyorlar. Hangi tedbirler?.. Orasını kimse bilemez.
İtalyanlar, en kötü neticelerden ürkerek, 16 nisan seçimlerini takip edecek olan hâdiselere karşı Amerikan Dış Bakanlığının müteyakkız bulunmasını istiyorlar. Roma hükümetine göre. Yugoslavlar, şimdi B bölgesiyle aralarında mevcut iktisadi birliği bir idari birlikle tamamhya-rak Triesteyi büsbütün ilhak niyetindedirler. İtalyan elçisi Tarchıani, VVashington hükümetinden, Amerikanın 1948 mart kararına sadık olup olmadığım sormuş, Amerikalılar da buna mtlsbet cevap vermişlerdir. Nazari olarak, Amerika tavrını değiştirmemiştir. Maamafıh. bu pir prensip vaziyetidir. Eğer, Tito. Triesteyi ilhaka kalkışırsa ne yapılacağı belli dedirler.
Trieste etrafında dönen bu hâdiselerin daha umumi bir mânası var-
.• ı 4
• k

»

■ «
•X •
Om ‘
L.
L S
4^

• a
•f i


9 z

r,

dır.
i A
! -T*

4

*-x(
I

74

• F’v!
% J?



f ?. >'
r

o

' r'


Seçim hoakrlıgı tomardandı
Partiler, adaylarını dün tesbit ettiler
C. H. P. ve M. P. listelerinde yer alacak namzetler öğrenildi. Demokrat Partide seçilen adayların tasnifi bugün bitirilecek

YENİ İSTANBUL’un Kuponu |
9
İÇ SAYFALARDA

M. -
Yugoslav^ ada, seçim gününde yapılan bir şenlik
vakılar serisine doğru ki. Avrupa devletleri,
Öyle bir gidilmektedir siyasetlerini daha muhtar bir şekilde tesbit etmeğe taraftadırlar. Wal-ter Lippman’ın da makalelerinde sık sık işaret ettiği gibi, yalnız iki büyük kuvvetin yani Amerika ile Rus-yanın arasında taksim edilmiş bir dünyanın mevcut olmasına imkân yoktur. Zaten Avrupadaki hâdiselerin cereyan tarzı ve Asyada milliyet-
• HMttrHtı !»ııi!inı,mm ıie^ıifbUMjuü>-i’iı«ujUH ıttiHHüHiJiiHUMJUiuııır’iuıu‘(ttLU'ttittiıııw)-«u«H


/(
*9 •
çiligin inkişaf). VVashington ile kova arasında gitgide büyüyen vetli bir grupun teşekkülüne meydan vermiştir ki, ne Amerika, ne de Rusya bu zümre üzerinde hakiki hiç bir nüfuza sahip değildir.
Yugoslavyanm Trieste hakkında bir emrivakie kalkışmasını, Batı Birliği namına önlemek lâzımdır. Zira böyle bir vaziyet büyük batı devletlerinin zaafını açığa vuracaktır.
Mos-kuv-
’UftlltUt*

Kudlisiin beynelmilel olmasını Arap Birliği dün kabul etti
Arap devletler ayrıca, bir müşterek Güvenlik mzaladılar
I '
4
paktı da ı
Arap Birliği in Kudü-
Kahire, 9 oA.PJ Konseyi. Birleşmiş Milletler sii. milletlerarası bir şehir haline getirmek için ileri sürdüğü planı altı uygun oyla kabul etmiştir. Haşimî Ürdün, oy vermekten islinkâf etmiştir. Mısır, Suriye, Lübnan, Irak, Su-ûdi Arabistan ve Yemen oylarını plânın lehinde kullanmışlardır.
Ürdünün bu şekilde hareketi, bu devletin İşraille münferit bir sulh yapabileceğine bir delil sayılmaktadır.
Kahire. 9 (A.A. - United Press) —
Arap Birliği Müşterek Güvenlik Paktının metni aşağıdaki başlıca noktaları derpiş etmektedir :
1) Pakt imzacıları, kendi aralarında veya yabancı memleketlerle olan
• •
uc-
Anadoluda Refik Halid

gör-yaşat-
ihtilâfları barış yollyle halledeceklerdir;
2) İmzacıların birine karşı vâki olacak bir tecavüz, bütün imzacı devletlere karşı tevcih edilmiş sayılacak ve bütün devletler silâha başvuracaklardır;
3) Herhangi bir imzacı devlete karşı tecavüz tehlikesi başgöstermesi halinde bütün devletler birbirleriyle istişarelerde bulunacaklardır
4) İmzacı devletler, ferdi ve müşterek savunma tedbirleri almak üzere birbirleriyle işbirliğinde bulunacaklardır;
5) Kollektif savunma plânlarını hazırlamakla mükellef imzacı devlet kurmay başkanlarından müteşekkil daimi bir komisyon kurulacaktır;
6) İmzacı devlet savunma ve dışişleri bakanlarından müteşekkil müşterek savunma komisyonu kurulacaktır;
7) Maliye uzmanlarından müteşekkil daimi bir İktisadi komisyon kurulacaktır.
uiMiıtıııHrvıııhHMteimiiiHiDnüiıuıınıjiMiidinı
4
(Türk Edebiyatı Tarihi) Refik Halid' in (Memleket h i k â yeleri) hakkında der ki: “Bunlar Türk edebiyatında Anadolu’nun ilk hakikî hikâyeleridir. A-n a d o I u, ( Mem le ket Hikâyeleri )-nde bütün hakikî varlığı ve iç âlemi ile karşımıza getirilmiştir.” îşte Yeni İstanbul, bundan otuz beş sene evvel A-nadolu’yu o kadar içinden ve özlü tarafından müş,
mış, edebiyatımıza klâsik bir eser kazandırmış olan (Memleket Hikâyeleri) müellifini yeni tetkiklerde bulunmak ve bıraktığı Anadolu ile bulduğu Anadolu hakkında mukayeseler yapmak maksadlyle yurt içinde uzun bir seyahate davet etmiştir.
Bu seyahatin hedefi seçim ve politikada# ziyade otuz beş «ene zarfında husule gelen değişikliği sezmeğe çalışmak. Türk köylü, kasabalı ve şehirlisi ile temasa geçerek sosyal sahadaki gelişmenin ma-
hiyetini belirtmek, kısacası bugünkü Anadoluyu tanımak, tanıtmaktı!’.
Yalnız şose ve tren güzergâhı üzerinden geçip gitmek suretiyle Anadoluyu görüp anlamak mümkün olamıvaca-ğından ÜBtat Refik Halid her vasıtaya başvurarak — vaktiyle karış karış gezdiği, yatıp kalktığı, kaynaştığı
ra, ıssız ve yolsuz köylere uğramağı da ihmal etmiyecek-tir. Yarınki nüshamızda okuyucularımıza daha etraflı malûmat vereceğiz.


Van Zeeland da kabineyi kuramadı
Brüksel. 9 Nafen — Dört hafta-danben devam etmekte olan siyasi buhran bir türlü halledilememekte-dir. Dün kabineyi kurmak Üzere olduğunu söylemiş olan Hıristiyan Sos yalist Paul Van Zeeland gece yaptığı bir açıklamada “son dakikada zühur eden güçlüklerin,, hükümeti kurmasına mâni olduğunu bildirmiştir.
Kral Leopold’un yemden tahta dön meal meselesi bir türlü hellcdıleme-diğinden Belçika hükümetsiz kalmak tadır. Muhabirlerin tahminlerine göre, her iki parlâmentonun da fevkalâde bir toplantıya çagrdmaları ve bu hususta reye müracaat edilmesi ihtimal dahilinde görülmektedir. Bu da yapılmadığı takdirde, Belçika meclisi feshedilecek ve yeni seçimlere gidilecektir. Liberaller ile Sosyalistler kral Leopold’un geri dönmesini kabul etmiyeceklerini defalarca bildirmişlerdir.
Hindiçinide
Fransız birlikleri komünistlerle harbe başladı

Montreal 10 (YİRSj — Hlndiçinl-den gelen haberlere göre, Fransız birlikleri, iki gece evvel harekâta geçen komünifit Victmin ordusuna karşı savaşmaya başlamıştır. Çarpışmalar, Saygon’un 160 kilometre kadar cenubunda cereyan etmektedir. Fransız uçakları, komünistlere ağır hücumlarda bulunuyorlar.

14 mayıs 1950 pazar günü yapılacak olan 1950 milletvekili seçimlerinin en mühim safhalarından biri dün bütün yurtta idrâk edilmiştir.
Dün üç büyük siyasi partinin yoklama kurulları tarafından mahalli milletvekilleri adayları seçilmiştir.
Bundan evvelki nüshalarımızda da ehemmiyetle tebarüz ettirdiğimiz gibi gazetemiz ileri sürülen muhtelif isimler üzerinde durmamıştır. Fakat dünkü yoklamaların neticesinde parti aday listelerine girmeye muvaffak olan kimselerin adını resmi kaynaklardan almamış olmamıza rağmen katiyet kesbettiğine hususi istihbaratımız vasıtasiyle emin olduğumuzdan neşrediyoruz. Mezkûr isimlerj her partinin merkezden gösterilecc’.. olan adayları da ilâve edilerek bili hare ilân edilecektir. Fakat aşagıd? ki isimler listelere girmiş bulunma’ -tadır. .
İstanbul C.H.P. tetjk\l6t\nvn naniîctlcri Nizamnameleri gereğince C.H.I İstanbul yoklama kurulu dün saba saat 10 dan tibaren Eminönü Halk* • vinde Prof. Dr. Sadi Irmak’ın baş kanlığında toplanmıştır. Gizli oyl; yapılan namzet seçiminde aldıklar rey sırasiyle, Ali Rıza Arı, Ekrem Amaç, Burhan Felek, İlhami San- j car, Hüseyin Cahit Yalçın, Refet Bele, Haşim Refet Hakarar, Atıf Ödül, Meliha Avni Sözen, Tevfik Taylan, Şakir Zümre, Zühtü Teteyi (Sendikalar başkanı), Hamza Osman (Eski milletvekillerinden), M. Ali Kâğıtçı. Ekrem Tur, Ekrem özden, Esat Du-ruaoy, Cevat Nizami. Muhiddln Üs-tundağ.
Sçdi Irmak diyor ki: "İstanbul her halde güzel vc centilmence bir aıı/a^ maç»seyretmek imkânını bulacaktır"
Yoklamada kazanmış olan isimlerin neşir ve ilânı hakkı Genel Sekreterliğe aittir. Bu itibarla duyduğunuz isimleri tekzip edecek durumda olmamakla beraber resmen tebliğ e-demem.
Listenin hazırlanmasında parti teşkilâtının çok anlayışlı çalışmaları olmuş ve partimiz lstanbulda zaferini temin için muhterem İstanbul halkının arzu ve temayülleri dikkate alınmıştır. Bu suretle meydana gelen isimlerin halkımız tarafından beğenileceğini kuvvetle ümit etmekteyim.. “
Şunu da ilâve etmeliyim ki. burada seçilmiş olan 19 adaya merkezce sekiz aday daha eklenerek 27 aday halkımıza takdim edilecektir.
Kuvvetle tahmin ederim ki, merkez adayları arasında gayri müslim Türk vatandaşlarımızdan dört kişi bulunacak ve mütebaki isimler devlet adamlarımız arasından seçilecektir. Bu arada bazı büyük şahsiyetlerin parti listemizde müstakil olarak yer almaları da mümkündür.
Gazeteci arkadaşların da müşahedesine fırsat buldukları gibi İstanbul yoklama kurulu büyük bir vazife duygusu ile hareket etmiştir. Bunun en açık tezahürü kurulun 370 üye-sindn 351 inin bizzat gelerek oya iştirak etmiş olmasıdır. Bütün seçim 16 sı bir, 3 ü bir olmak üzere iki turda bitirilmiştir.
Benim şahsi intibaımı sorarsanız bu neticeden memnunum. İstanbul her halde güzel ve centilmence bir siyasi maç seyretmek imkânını bulacaktır ümidindeyim.”
İstanbul Millet Partisi teşkilâtının namzetleri
Nizamnameleri gereğince M. P. İstanbul yoklama kurulu dün saat 14 de partinin Bo.razıttakl merkezinde, ıl ve ilçeler idare kurulları ile bucak başkanlarının iştirakleriyle toplanmış ve aşağıda isimleri bulunan zevatı İstanbuldan namzet göstermeğe karar vermiştir:
Mareşal Fevzi Çakmak. Hikmet Bayur, Vasfi Raşit Seviğ, Sadık Al-doğan. Fuat Arna, Enis Akaygcn, Ahmet Tahtakılıç, Ahmet Oğuz, Haşan Dınçer, Osman Nuri Koni, Saadet Kaçar, Ertuğrul Akça, Osman Salih, Lütfi Bornovalı, Mustafa Kentli. Danyel Bohor. Hıriataki An-gelidis, Armanak Lotikyan, Urfalı Mahmut Kâmil, Şefik Çakmak.
İstanbul D P. teşkilâtının namzetlerinden bazıları Demokrat Parti seçim kurulları da dün parti tüzüğü gereğince her İlçede ayrı ayn toplanmış ve nam-


Diğer vilâyetlerde alınan neticeler ikinci sayfada

zetlerini tesbit etmiştir. Yalnız Şile ve Çatalca ilçelerinin listeleri gelmediği için nihai tasnif yapılamamıştır. Kat’i netice bugün alınacaktır.
Buna rağmen gece yansına kadar diğer ilçelerde başta giden namzetlerin şunlar olduğu öğrenilmiştir: Celâl Bayar, Fuat Köprülü. Adnan Menderes, Fuat Hulûs! Demlrelli, Salamon Adatto. Faruk Nafiz Çam-lıbel, Nihat Reşat Belger. Mükerrem Sarol. Nazlı Tlabar.
• •
ÎKÎNCÎ
Suç ve Ceza
M. Nermi
Koca Sinan’ı andık
Bir İstanbullu ÜÇÜNCÜ
Ahmet Mithat Efendi ve Haşan Mellâh Refik Halid Karay DÖRDÜNCÜ
Bir telefon yüzünden
(Hikâye) BEŞİNCİ
Haftanın iktisadi hadiselerine bakış
Yeni İstanbul
ALTINCI

Paris Büromuzdan gönderilen moda, yazı ve resimleri ,
SEKÎZÎNCÎ
Güniin spor haberleri
Tl
-■
Fransız “Marseillai&e,, yolcu vapuru limanımızda
"Marseillaise” gemisiyle şehrimize dün 338 ecnebi
seyyah geldi

Fransız ticaret filosu"”n en yeni yolcu gemisi olan “Messageries Mari-times,, kumpanyasının 20.000 tonluk “La MarseiUaise,. vapuru dün saat-19 da 338 seyyahla limanımıza gelmiştir. ' ' ■
Kumpanyanın genel müdürü de gelen yolcular arasında olup şehrimizde bir müddet kalacaktır.
Ekserisi Fransız, Isviçeli ve Belçikalı olan seyyahların arasında birçok tanınmış doktorlar, akademi âza-ları, iş adamları ve gazeteciler bulunmaktadır.
Tanınmış kimseler arasında ezcümle Belçika Turing Kujüp Müdürü Dusraine, Ostende Belediye • Reisi Lerruy, Ciba ilâç fabrikasının müdürü VVıihelm, Belçikanın tanınmış gazetecilerinden Pourquoıs, Pas dergisi muharriri Bruydre, Fransanın en meşhur çikolata fabrikatörü Me-e • »
nler, edip ve muharrir Dr. Aurenehe arkadaşımız Fikret Adilin dilimiae adapte ettiği ve hâlen Şehir Ti> yatrosunda oynanmakta olan "Deli Saraylı,, piyesinin müellifi Girau-doux'nun oflu, Fransız . Müslüman Hastahanesi Doktoru Sinan bulunmaktadır.
Mimar Sinan
dün anıldı

Mareşalin sağlık durumu
Teşvikiye Sağlık Yurdunda ikinci bir ameliyat geçiren Mareşal Fevzi Çakmak’ın sağlık durumu vahametini muhafaza etmektedir. Eşi ve ktzı Mareşalin yanından ayrılmamaktadırlar. Ateş 39. nabız dakikada 100 dür. Gece saat 1 de konuştuğumuz hastahanenın nöbetçi doktoru vaziyetin ciddi oîdugıınu söylemiştir
I I
Üniversiteli gençler . Süleymaniyede bir ihtifal yaptılar
Büyük Türk dehâsı Mimar Sınanın 362 nci yıldönümü münasebetiyle dün sabah Süleymaniyede bir ihtifal yapılmış ve bu ihtifalde söz alan muhtelif hatipler Sinaran yetiştiği tarihi muhiti ve sanat değerini anlatmışlardır. Öğleden sonra Mimarlık Fakültesinde de bir tören yapılmış ve bu törende Sinan için yapılan bir büst merasimle açılmıştır.
Ayrıca. Edilmedeki Selimiye Camiinde de bir toptantı yapılarak, Sinan anılmıştır. Bu toplantıya iştirak etmek için giden mimari talebeleri bugün şehrimize döneceklerdir.

rilTHbı idi•— ’Aiı. '

( i

Sayfa 2
Y K N î t R T A M 0 U L
10 Nisan 1950
TETKİKLER
MEMLEKET HABERLERİ
Yazan :
M. NERMİ
X_______
Muazzam

Ben burada Dos-toyevski nin Suç ve Ceza adlı romanından bahsedecek • değilim. İstanbul Teknik Üniversitesinin genç katili, Raskolnikof’ıı u-
Bizim Ceza Kanunumuz, biliyorsunuz ki, başka bir milletin ceza kanunudur ve tercüme yolu ile kanun sistemimize girmiştir. Onun için bu kanunda ö/çü/eşen sosyal tepkilerle bizim hak duygularımız arasında şöyle böyle ayrılıklar vardır
dır. Bir zartianlar ceza hukuku münakaşalarında He-gel’in büyük bir tesiri olmuştur. Fa* kat artık devri kapanmış olan bu ceza teorilerinden bu
bir sel
Partiler adaylarını
nutfuracak bir tiptir. Her ikisi arasında, bu bakımdan da. hiç bir münasebet yoktur. Teknik Üniversitemizde işlenen cinayetin çok başka bir mânası vardır ve biz bunu cemiyetimizin en ehemmiyetli bir dâvası gibi düşünmek ve incelemek zorundayız.
Her katil İşlediği cinayeti, kendisine göre bir mantıkla izah eder ve bu mantık çerçevesi içinde kendisini suç» sı(s görür. Kriminoloji (cinayet bilgisi) edebiyatında bunun çeşit çeşit örnekleri vardır. Sözgelişi şerefi incindiği İçin bir fert; tabancasını çekerek karşısındakini öldürmüştür. Böyle bir olay karşısında her cemiyetin gösterdiği tepki bir değildir. Çünkü: her cemiyet şeref kavramını kendi değerlerine göre tefsir eder. Sosyal tepkilerin başka başka olması da bundon ileri gelmektedir. Onun için suç ile ceza arasındaki münasebet, bütün ceza kanunlarında bu anlayışa ve başlangıç noktasına göre ayarlanmıştır.
Bizim Ceza Kanunumuz, biliyorsunuz kİ, başka bir milletin ceza kanunudur ve tercüme yolu ile kanun sistemimize girmiştir. Onun İçin bu kanunda ölçülcşen sosyal tepkilerle bizim hak duygularımız arasında şöyle böyle ayrılıklar vardır. Hattâ bir takım noktalarda adaletsizlik zarınım uyandıran şey de, belki bu-dur. Bizim cemiyetimizin gelişimi kendine göre olduğu için suç ile ceza, sosyal ahengi yaratan ffüdücU fikirle-rlmizle çok yakından ilgilidir. Zaten, dünyanın bir memleketinde bir ceza kanunu yapılırken, ilkönce düşünülmesi gereken başlıca nokta da bu olmuştur. Ceza hükümlerini slstemlen-dirmek meselesi ise bundan sonra gelir.
Ceza sezgisi, kısa bir anlatışla, yapılmasını istemediği bir harekete karşı cemiyetin duyduğu isyan duygusu, Durkheim’e göre de. Öc duygusudur. Bizce de doğrusu budur. Her kanun yapan, cezanın müeyyidesini, aşağı yukarı, böyle düşünmüştür. Güneş-Tann Şamaş (arapçaya Babil dilinden şems, yani güneş şeklinde geçmiştir). Babillilerin adalet tanrısı sayıldığı için meşhur Hammurabbl’ye kanunlarını yazdırırken. Louvre Müzesindeki parçalardan anlıyoruz, ceza müeyyidelerini o devrin zlhniyetl-6


-

ne göre ayarlamıştır. Bizim bildiğimiz İlk kanun dergisi budur. Daha sonra gördüğümüz kanunlar, müspet bir hukuk telâkkisi, daha doğrusu, bir hukuk ve ceza felsefesi doğuncaya değin bu yoldan ayrılmamışlardır.
Sosyal bir tepki, öfke, Öc duygusu yaratmayan bir hareket zaten suç olarak değerlendirilemez. Suç ve ceza kavramları yüzyıllar boyunca çok büyük değişmeler göstermişse de öteden beri baş - suç sayılan cinayete karşı halk ruhunda temelli tepkiler kalmıştır.
Cinayet, çağımızda bir takım dinlerde olduğu gibi, ferdi değil doğrudan doğruya cemiyeti ilgilendiren bir dâvadır. Ve onun İçin bu konu, ehemmiyetli teorilerin, derin sosyal incelemelerin doğmasına yardım etmiştir. Dikkat edilirse görülür ki: adam-öldürmek suçu, ölüm cezasını icap ettiren sosyal suçlar bir tarafa bırakılırsa, bütün büyük suçların üstünde. bir suç sayılmaktadır. Halbuki: ekonomik suçlar vardır ki, cemiyet içindeki tesirleri adam öldürmek suçundan kat kat büyüktür ve tahribatı tek bir ferdi değil milyonlarca insanı İlgilendirmektedir. Bu da suçun sosyal tepkllore göre muhakeme olunduğunu göstermektedir. Onun i-çin biz kan dökmek suçundan çok daha büyük sosyal zararlara sebep olan ekonomik suçlar hakkıhdakl ceza nispetlerinin mutlaka yeniden ayarlanması lüzumuna inananlardanız. Suç Ve ceza münasebetleri, öteden beri, genel zihniyetin kavrayışına göre düşünülmüştür, nerek karışık tan bir insan tandaşlarının
tehlikeye düşürmekte ve bunu bile bile yapmaktadır. Bu suç nasıl olur da bile bile adam Öldürmek, hattâ İnsanlar öldürmek mahiyetinde İken, yalnız ufak tefek para veya hapis cezalarıyla, sosyal istisnalar arasında yer alabilir.
Kendi kazancını düşü-süt, gıda maddeleri şangır ağır bile olsa va-sağlığını ve hayatını
Biliyorsunuz kİ: ecza kavramının tahlilini konu olarak seçen teoriler başlıca iki zümreye ayrılmaktadır: A — Mutlak ceza telâkkisi, E— Nis-bî ceza telâkkisi. Bunlardan Ükinln klâsik mümessilleri Kant*ile Hegel’-riâmın »w jî «m» 4* '''"

-

tada ayrıca bahsetmeye lüzum yoktur. Bizim bugünkü ceza telâkkilerimiz, daha ziyade, nisbi craa telâkkisiyle, büyük besteci Franz Llszt’ln meşhur yeğeni Franz von Llszt (1851-1919) Ln ceza felsefesiyle pek yakından ilgilidir. Bu büyük hukuk bilginine göre ceza yalına formel hukuka göre değil, aynı zamanda an-thropologic ve sociologie mctodlarına göre de îfıuhakeme olunmalıdır. Bu fikirle ceza kavramı Örf hukuku çerçevesinden çıkarılmış ve kendi başına bir konu olarak ele alınmıştır. Franz von Llszt’ln anlayışına göre ceza, yalnız kanun çerçevesi içinde olmalı ve salâh İmkânlarını gösteren suçlulara cemiyete tekrar faydalı olabilmek fırsatları verilmelidir. Bu tarzda anlaşılan ceza kavramı, gene, sucu önleyecek bir ürkütme vasıtası olarak düşünülmektedir. İmrnlı cezaevini kurmuş olmakla biz de bu görüşü benimsemiş oluyoruz.
Ceza kavramının münakaşası için olgunluk ı/aşı’nın büyük bir ehemmiyeti vardır. Halbuki bu yaş bizde Medeni Kanunumuza göre başka Ceza Kanunumuza göre de gene başkadır. Bundan başka her kanunumuzda, helo dâva güdümü usullerinde, ayrı ayrı görüşler hüküm sürdüğü için, geniş bir sistem haline gelmiş bir hukuk nizamına sahip olduğumuzu İddia c-docek durumda değiliz. Böyle bLr durum ise bir çok işlerimizin tesirli bir surette yürümesi bakımından elverişli sayılamaz. Adalet sistemimizin daha verimli, daha tesirli işlemesi için bütün hukuk hayatımızın tek bir kaya gibi slstemlenmesl, suç ve ceza mefhumlarının cemiyetimizin ihtiyaçlarına göre aydınlatılarak sınıflandırılmaları lâzımdır. Hattâ Türk cemiyetinin temellerini kemiren ekonomik suçların büyük suçlar arasına alınması ve cezaların sosyal durumumuza göre düşünülmesi lâzımdır. Bu arada kültür hayatımıza dayanmaya başlayan ve milli şerefimizi inciten İstanbul Teknik Üniversitesi cinayeti gibi suçlara karşı da çok duygulu olmak zorunda olduğumuzu söylemek iate-riz. Kendi sosyal zaruretlerimizi dile getiremiyen bir suç ve ceza telâkkisinden, biz, herhalde büyük şeyler bekleyemeyiz. Seçimlerimiz İçin bu da yerinde bir münakaşa konusu olamaz mı. acaba?
gecesi Ovası* Suriye doğru
Suruç ovasına yürüyen büyük bir sel, Suriye sınırlarını aştı Ui’fa. 9 (A.A.) — 7 nisan
Bozova taraflarından Suruç na yürüyen muazzam bir sel sınırlarını aşarak aşağılara
yayılmıştır. Suruç köylerinden sular tamamen çekilmiş vo mezruat kalınca bir mil tabakası altında kalmıştır. Bu yüzden hayli zarar vardır. Suruç İle Birecik arasındukl köprülerin çoğu yıkıldığından bu yolda münakalât durmuştur. Urfa Valisi, derhal Suruç'a gitmiştir. Kaymakam c-sasen ciddi tedbirler almış olduğundan zarar büyük değildir.
Kurtarma ve temizleme tedbirlo-rine bizzat Vali nezaret etmektedir. Yolların tamirine başlanmıştır. Suriye makamları selin gelişinden vak» tlndo haberdar edilmiştir.
Fırat nehrinin sekiz metre yükseldiği ve Urfa'da taşan Kaıakoyun deresinin iki köprü üzerinden aşarak Harran ovasına yayıldığı haber alınmıştır. Bu bölgede Kazanı köyü civarında İki kişi boğulmuştur. însan kaybı şimdilik dokuz kişidir. Son haberler «elin durduğunu ve felâketin geçtiğini bildirmektedir.
Vali bugün Urfa'ya dönmüştür.
Suruç, 9 (A.A.) Dün geceden beri ilçe çevresini kaplayan seller çukur bir yerde bulunan bir değirmono hücum etmiş vo değirmendo bulunan 18 kişi ölüm tehlikesine maruz kalmıştır. Bunlardan Ahmet oğlu Sey-ho Mert IsmLnde biri «ularla çarpışarak kendisini değirmenin kapısından dışarı atmağa muvaffak olmuş ve duvara tırmanarak dama yetişmiş, uzun bir gayretten sonra tavanı delerek tavan direklerine sarılı bir halde ölümü bekllyen 17 arkadaşını birer birer delikten olarak kurtarmıştır.
Hâdiseyi haber alan Vali, bu fedakâr çocuğu nakdi mükâfatla taltif etmiştir.
Vilâyet, seylâptan dolayı köylerde vukua gelen tahribatı tamir ve ve zarar görenlere yardım etmek ı-çın gerekli tedbirleri almış ve her şeyden evvel en dar nan yerlere 300 kilo mlştlr.
Çankırı, 9 (A.A.) Şemseddin Günaltay
letmeler Bakanı Münir merbank Genel Müdürü Cevat Adı-gün, Etibank Genel Müdürü Ferit Nazmi Gürmen olduğu halde bugün saat 15.20 de Çankınya gelmiştir.
--- ■ =—a—
durumda bulu-ekmek gönder-
— Başbakan beraberinde tş-Birsel. SÜ-
§ 1E İHI II İHI
İHI A\ IUt İli III! İL İli İlil 11

Muayene için
Birleşmiş Milletler Kore Komisyonu
Başkanı Kasım Gölek diyor ki ı
Nâzım Hikmet, dün İstanbula getirildi
Son günlerde İsmi etrafında yeniden bir hayli münakaşa edilen şair Nâzım Hikmet dün sabah yeni sistem cihazlardan İstifade edilerek muayene edilmek üzere şehrimize getirilmiştir. Şair, kalbinden ve ciğerlerinden mustarip olduğunu iddia etmektedir. Bu sabah Cerrahpaşa has-tahanesine götürülerek heyeti sıhhiye tarafından muayenesi yapılacaktır. Heyetin vereceği rapor Cumhuriyet Savcılığına gönderilecek ve Savcılık kanuni haklan dairesinde gerekli muameleyi yapacaktır.
Fener Patrikhanesinde dinî tören
Paskalya münasebetiyle dün saat 10 da Fener Patrikhanesinde din! bir tören yapılmıştır. Vali muavini Fuat Alper, Amerika ve Yunanistan büyük elçileriyle diğer devletler konsoloslarının hazır bulunduğu bu tören, saat 10 da Patrik Alhenagoras’ın merasim elbiselerini giymek için Aya Andrea kilisesine gitmesiyle başlamıştır. Patrik, elbiselerini giymiş olduğu halde saat 10,25 de Fener kilisesine dönmüş, dini tören saat 12 ye kadar sürmüştür. Törene Patriğin davetlilere Paskalya yumurtası dağıtmasiyle son verilmiştir.
Sovyet ve peyk devletler mümessilleri davet edilmediklerinden, törende bulunmamışlardır.
HAVA RAPORU
Meteoroloji İşleri Müdürlüğünden bildirildiğine göre son 24 .saat içinde yurdda hava durumu:
Karadeniz, Ege, Akdeniz ve İç A-nadolu bölgelerinde çok bulutlu, doğu ve güney doğu Anadolu ile Marmara bölgelerinde bulutlu ve yer yer yafışlı geçmiştir.
Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur.
24 saat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Akşe-hirde 67, DÖrtyolda 24, Islahiyede 23, Bodrumda 2, Anamurda 16, Osman!» yede 15, Aydında 12. LÜIeburgazda 11, Konyada 10, Mersinde 9, Kırşe-hirde 8, Bursa ve Urfada 7, Merzifon, Kuşadası, İskendcron ve Ka-rakösede 6, Zonguldak, Samsun, ö-demiş, Ulukışla, Yozgat, İsparta ve A danada 5, diğer yağış gören yerlerde 1 ilâ 4 kilogram arasındadır.
Günün en düşük Bicaklrjı Vanda öifırın altında 2 derecedir. Günün en yüksek Bıçaklığı İskenderun ve Dt-yarhakırda mfmn UfttünCû S0 (Jere« «edil.
“Kore ile memleketimiz arasında
iyi münasebetler tesis ettim
“McArthur, Türklerden büyük bir muhabbetle bahsetti. Milletimize selâmlarını yolladı"
Birleşmiş Milletler tarafından Kore Uzlaştırma Komisyonu Başkanlığına seçilen Kasım Gülek, 3 aylık bir seyahatten sonra dün uçakla Karaşi-den şehrimize dönmüştür.
Kasım Gülek, hava meydanında kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza demiştir ki:
”— Karedeki vazifemden muvakkaten ayrıldım. Komisyon, çalışmalarına devam etmektedir. Kore seçimlerinin önümüzdeki ay yapılması muhtemeldir. Koredeki demokratik gelişme ile yakından alâkadar olan komisyon, seçimleri müşahit sıfatiy-le takıp edecektir. Oradaki çalışmalarım arasında Kore ile memleketimiz arasında iyi münasebetler tesisine muvaffak oldum. Cumhurbaşkanı, Türklyeye, benim vasıtamla sevgi ve saygı mesajı yolladı.
Koreden ayrıldıktan sonra Japon-yaya geçtim. Japonyada demokrasi çok ileri bir durumda, McArthur kendisini Japon halkına çok sevdirmiş. Onunla, eski bir dostumuz olarak müteaddit görüşmelerde bulundum. Türklerden büyük muhabbetle bahsetti, benimle milletimize hususi selâmlarını gönderdi.
Bilâhare Uzakşarkın bugünkü durumunu görmek maksadıyla Hong-Konga, Fiiıpmlcre ve Siyama gittim. Hindistanda Cumhurbaşkanı. Nehru ve ileri gelen Hint ricaliyle görüştüm. Oradan Pakistana geçtim. Pakistan Umumi Valisi, Maliye ve İktisat Bakanları ve Pakistanın politika hayatında mühim bir rol oynayan Cın-nahın hemşiresi ile görüştüm. Bütün bu uğradığım yerlerde memleketimize karşı 'büyük bir alâka sevgi ve hürmet var. Türklyeyi, ilerleyen ve gelişen âlemin önderi saymaktadırlar.
Her gittiğim yerde, bana seçimleri sordular. Demokrasinin memleketimizdeki inkişafını yakından takip ediyorlar ve yaklaşan seçimlerin, bu gelişmeye yeni bir delil olacağını umuyorlar.”
Bundan sonra Korede kendisine yapılan suikasdi anlatan Kasım Gülek demiştir ki:
”— Komisyonumuz, Korede sulhün idamesini müşahede ile mükellefti. Bugün orada şimali ve cenubi olmak üzere iki ayrı hükümet kurulmuş. Bunflardan şimaldeki bir Rub peykl-
dir. Her iki hükümet arasında vaziyet çok gergin. Hudutta daimi olarak asker bekliyor. Biz, vaziyeti yakından görebilmek İçin oralarda tetkikte bulunduk ve ben bu tetkikler arasında hududun son noktasına kadar gittim. İşte tam bu esnada karşı taraftan üzerimize yaylım ateşine başladılar. Derhal siper aldık ve hayatımızı kurtardık. Bizim böyle kendimizi tehlikeye koyarak hududa kadar gitmemiz Kore halkı üzerinde fevkalâde İyi bir tesir bıraktı ve komisyona büyük güvenleri olduğunu belirttiler.”
Son olarak seçimlere temas eden Kasım Gülek demiştir ki:
”— Adaylığımı tabi! olarak Ada-nadan koyacağım. Halk Partisi seçimleri muhakkak kazanacaktır. E-sasen bunu her gittiğim yerde söyledim.”
Kasım Gülek, dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiştir.
Karikatürist Cem, dün vefat etti
Akademisi
Eminönü Halkevinde şiir müsabakası
Eminönü Halkevi Dil-Edebiyat şubesi bir şiir müsabakası yapmağa karar vererek gerekli hazırlıklara girişmiştir. Genç şairler arasında büyük bir alâka uyandıran müsabakanın şartlarını bildiriyoruz:
Her genç şair, bu müsabakaya hiç bir yerde neşredilmemiş bir şiiri ile girecektir. Taşrada bulunan şairler de müsabakaya şiirlerini göndererek iştirak edebileceklerdir. Müsabakaya iştirak müddeti 20 nisan 1950 perşembe günü akşamına kadardır. Derece alan şiirler 29 nisan 1950 cumartesi günü sat 20,30 da yapılacak olan şiir gecesinde şairlerin isımle-ılylo birlikte Jüri tarafından ilân edilerek mükâfatlan verilecektir.
Beş Paviyonlara hasta alınıyor
Bundan bir müddet Önce açılan Yadıkuledcki 300 yataklı Beş Pavl-yonlar Verem Hastahanesine hasta kabulü devam etmektedir. Öğrendiğimize göre sıra almış olan hastalardan 200 kişi yatırılarak tedavilerine bağlanmıştır.
Eski Güzel Sanatlar
Müdürü ve Şehir Meclisi üyelerinden (Cem) gazetesi sahibi meşhur karikatürist Cemil Cem dün Modadaki evinde vefat etmiştir.
Cem, Doktor Cemal Paşanın oğlu idi. Asıl ismi Cemildir. Sefaret kâtibi olarak Pariste bulunmuş ve rlk resim istidadı orada belirmiştir. Meşrutiyetin İlânından sonra neşredilen ilk edebi mizah gazetesi ”Kalem”de karikatürleri görülünce derhal dikkati çekmiş, sonradan, mizahi yazılarında Kirpi imzasıru kullanan Refik Halid’in başmuharriri olduğu Cem mecmuasında kendine mühim bir şöhret temin etmişti. Cumhuriyet devrinde mecmuasını bir aralık tekrar neşre başlamışsa da kısa bir müddet sonra neşriyatına nihayet vermiştir. *
1920-1922 senelerinde Sanayii Nefise yani Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğünde bulunan Cem, Avrupa! tarzda karikatürün bizde öncüsü ve yeni karikatürist neslinin piri sayılır. Bilhassa çehre hatlarını belirtmekteki kudreti meşhur Fransız karikatııisti Cem'den geri kalmamakta idi. Bu karikatürler zamanındaki neslin hâlâ unutamadığı ve hatırladıkça gülümsemekten kendini a-lamadığı fevkalâde ince, geniş mâ-nalı ve kibar nükteli eserlerdir. Fena idareye ve hürriyetsizliğe kurşı mücadele hususundaki hizmeti resimleri kadar mühimdir.
★ VEFAT
Doktor Ccmııl Penanın Crnı’ln cı>l. emekli bininizi yeğeni, Belki» Verdinin
Srrlfo Hnnımın enlvteol, Nevin Belcı-oğlıı, Hnhllc Alp ve V. MÜhrndlı» Mehmet Cem’ln bnbaaı» Y, Milhendl» Kııgıp Balcıoğlu v« Y. Mühendi» Yunar Alp'in
oftlıı, Zehra AH FvlhPnln nnıcHZiıdcKİ,
dün tesbit ettiler
• • V
C. H. P. ve M. P. listelerinde y er alacak namzetler Öğrenildi
D. P. de seçilen adayların tasnifi bugün bitirilecek
Ankara,
muhabirimiz partilerin bugün ilk
Ankara 9 (Hususi bildiriyor) yoklamaları dolayıaıyle defa olarak seçim heyecanı geçirdi.
Millet Partisi Ankara teşkilâtı daha dünden adaylarını tesbit etmiş bulunuyordu.
Millet Partisinin Ankara adayları
Osman Bölükbaşı, Nalm Çap-çı, Kâmil Tamer, Nihat Akpınar. Hakkı Demlrcloğlu, Ethem Bllsüpür-oglu, Abdullah Caner, Derviş Uzman, Şerif Tahsin Oşar, Emin Lekeli, İhsan Erkutlu.
Diğer taraftan ordinaryüs profesör Vasfl Raşlt Sevlg ve Kudret gazetesi sahibi Ali Rizi Başkan ın da Millet Partisi Ankara listesinde müstakil olarak yer almaları kararlaş-mıştır.
C.H.P. «Ha Ankara namzetleri
C.H.P. yoklama kurulu üyeleri İse bugün saat 10 da Holkevi konferans salonunda toplandılar. Toplantı vaktinden bir saat önce delegeler grup grup gelmeğe başlamışlardı. Kapı ö-nünde küçük bir iki çocuk ve içerde büyükler ayrı ayrı üç liste dağıtıyorlardı. Koridorlarda, binanın muhtelif odalarında her liste için propaganda yapılıyordu. Salonda sahne perdesine 66 namzet isnn alfabetik sıra ile yazılmıştı. Her üç listede de înönünün adı başta yer almış bulunuyordu. Saat tam onda delege olmayanlar dışarı çıkarılarak kapılar kapandı ve yoklamaya geçildi. Oya İştirak eden 349 delegenin mutlak ekseriyet nisabını doldurmak İçin yoklamanın bir kaç turda bltirllcblldlğl anlaşılıyordu, öğrendiğimize göre akşam geç vakit tesbit edilen namzetlerin adları ve lan şudur:
İnönü 310, Hıfzı Fuad Bayromoğlu
men 252. Arif Çubukçu 252. Reşit rckçl, 246, Doktor Ragıp Tözün Halil Naci Mıhçıoğlu 243, Nakl vat Akkerman 247, Emin Halil gun 165, Doktor Cemal Klper Doktor Ahmet Salgil 157.
Son tura kalan bir adaylığı da ran Pehlivan kazanmıştır.
Listede yer almayanlar
Bugün Ankara milletvekili olup da bu listede yer almayanlar şunlardır:
Failli Rıfkı Atay, Mebrure Aksoley, İbrahim Rauf Aynşlı. Avni Refik Bekman. Muammer Eriş, İhsan Ezgir, Cevdet Gölet, Fakihe Öymen, Naci Tınaz .
Bunlardan bazılarının parti merkezince gösterilecek %30 1ar meyanın-da Ankara veya diğer bir vilâyet listesinde yer almaları mümkündür.
Ankaranın D.P. adayalrı
Ankara 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. Ankara merkez İlçesi
Esat Defin.
Kurdoftlu, gev-Kâmil Coşkun, Özvurhan.
aldıkları oy sayı-
Oğuz Rekata
260, Mümtaz
Kasım
Oral. Ersin,
Ethemoğlu, Ömer
Fırat, Mehmet Kuluğ, Nuri Ocaklı-oğlu, Mehmet Kartlı, Abdülkadlr özbay.
Manisa:
Lütfü Kınlar, Faik ket Ruşlt Hatlpoğlu. Feyzullah Uslu, Hilmi
Kemali Brıyizlt. Abdülkadlr. Abdullah Yağcı, Rıza Çuhadar. Emin Soysal.
Muğla:
Ethcnı Serim, Baha öekman. Celâl Gökbcl, Nazmi Akdeniz,
Muş:
Zeki Dede,
Niğde;
Emin Erişlrgü, Şefik Soyer. Rifat Gürsoy, Gafur Soylu, Veli Oluvar, Hafi Demlrkaya.
Ordu:
Yusuf Ziya Ortaç, Hattidl Şarlan, Hüsnü Akyel, Arif Otan, Asım Turgay, Doktor Zeki Mesut.
Romsun:
Hüsnü Çakır, Sadi Konuk, Rlza İsyan, Hüseyin Berk, Doktor Cevdet, Necati Bora. Salih Zeki,
Sinop:
Cevdet Kerim încedayı. Doktor Muhit Tümcrkan, Server Somuncu, Nuri Scrtoğlu.
Sivas:
Şomgeddln Günaltay. Necmeddln Sadak, Reşat Şemscddln Sirer. Mutta-llp öke, Nazif Erkin, Rahmi Çelenk, Zihni Betll, Mustafa Lâtifoğlu, Cemal llal. Reşit önder, Fuat Akman Feyzi Ekon. .
I rfa:
Osman Ağan. Haşan Oral, Esat To-kcli, Atalay Akan, Şükrü Güllüoğlıu
Van:
Ferit Menen, Celâl.
Yozgat:
Ziya Erkand, Avnl Doğan. Fahri Akgün. İhsan Ongun, Kahraman Koç,
Zonguldak:
İhsan Soyak, Sebat! Ataman, Re-bll Barkın, Mithat Altıok, Sabri Koç-er. Naim Kromcr. Orhan Seyfi Orhon.
Rize:
Fuat 8irmcn. Fahri Kurtuluş, Tahsin Bekir Balta. M az har Basa.
Çoruh:
Doktor Cemal. Ali Çoruh, Fethi Alparslan, Osman Kâzım.
Bolu:
Tahsin, Şükrü A d al,
Eskişehir:
Yavuz Abadan, Abdullah, Yaşar, Kemal Erdemgil,
Gaziantep:
Cemil Barlas, Muzaffer Canbolat, Cemil Alevli, Enver Koçak.
Giresun:
Galip Zaimoftlu, Ahmet Demiraî’, Musa Kâzım Oktay, Tevfik Ehıncn Haşan Ali Yücel, Eşref Dizdar.
Gümüşhane:
Fevzi Ataç. Şükrü Sökmen*»1 •* zım Bayburtlu,
Hakkâri :
Selim Scden.
tçel:
Şadi Eliyeşil, AH Man*e oğlu reyya Anamur. Sait Çiftçi, Şnhar mişoğlu.
İsparta :
Kemal Turan. Salt Köks>.l, Te»r, c Çelik.
Kustnnıonu :
Tahsin Coşkan. Muzaffer Atadın, Adil Tukozel, Cemil Atay. Ifatndl Çelen, Halit Taşçıoğlu.
Ankarada ilk propaganda konuşması
9 (Hususi muhabirimiz
— Belediyece seçim pro-yeri olarak tesbit edilmiş
İle Çankaya ilçesi neticelerine göre D.P. Ankara adayları şunlar olacaktır:
Osman Şevki Çiçekdağ. Muhlis Pny-ramoğiu, Ömer Efendi, Seyfi Kurtlk, Osman Talât îltekln, Talât Vasfl öz, Abdullah Gediköğlu. Fethi Çelıkbaş, Muhlis Ete. Cevdet Soydan, Advlye Fenik, Hamdı Bulgurlu. Fehmi Yağ-cıoğlu, Kemal ÇayırJıoğîu. Mehdi Mıhçıoğlu.
C.H.P. nin dtâer vilâyetlerden seçtiği adaylar
Adana:
Hilmi Uran. Kemal Satır, GÜlek. Kemal Çelik, Ca\ld Tevflk Yıldırım, Yusuf Ziya Ferld Celâl Güven.
Afyon: .
Ali Taşkapılı Necip
Kemal Aşgar, Ali Vezlrofclu. Sezer. Haşan Türkmen.
Amasya:
Ferdi Çağın, Faik Yargıcı, . Eğmln,
Aydın:
Sabri Akın, Mithat Aydın, Salm, Atasagun, Ekrem Çiftçi, har Germen,
Bileolkı
Memduh Şevket Eaendal. Nuri gır, Baha Horozoğlu,
Bursa:
Muhlis Erkmen, Muammer Fahri Bük, Atıf AkgÜç, rahman Konuk, «Aziz Duru, Parman, Rüştü Uzel.
Çankırı: Abdülhallk Ronda, Hakkı Nuri Melen, Rifat Dolunay. Mustafa Işık.
Listeye olrmemlı olanlar
Bugün milletvekili olup da bu listede yer almayanlar;
Makbule Dıblan, Kasım Ener, Ali Şefik Yegena, Ahmet Remzi Yüreğir-den İbarettir.
Diyarbakır:
Cavit Ergin, İhsan Tİğrel. Vedad Dicleli. Veflk Pırlnççloğlu, Osman O-cak yer almışlardır. Bu vaziyete göre eski Diyarbakır milletvekili Şeref uluğ açıkta kalmıştır.
Hatay:
Abdullah Çilli, Abdurrahman Yurtman adaylık sanmışlardır.
Çanakkale:
Salt önen, Halit |j. Mazlum Bulak. Burhaneddln Teker.
Çorum:
Edip Alpaar, Baha Çorbacıoglu. Sü-heyp Karasapıofelu, Halil Denılralloğ-lu, Rıza L’lusoy, Bedri Bilginer.
Edirne;
Mahmut Nedim him Akıncı, Şakir Görele,
Elâzığ:
Fahri Karakaya, Hürrem Müftügil, Kemal Sedele.
Erzincan:
Sabit Sağıroğlu, Nahit Pekcan, Cemal Dinç. Eczacı Ziya,
İzmir:
Şükrü Saraçoğlu, Şevket Adalan, Münir Birsel, Sedad Dikmen. Mehmet Orhon, Nazif Çağatay. Kânıuıan örs, Salt Odyak, Şükrü BerklH, Hegat Lebleblcloğlu. Orhan Rahmi Gökçe, Mustafa Yazıcı
Kayseri:
İbrahim Ergüven. Sait Koçak, Mustafa Tütüncü, Tevfik Talât, İbrahim öztürk, Haşan Ferit,
Kırşehir:
Sahir Kurutluoğlu. Halil Sezai Er-kut, Ali Rlza Önellİ,
Kocaeli:
Nlhad Erim. Fazıl Şerefeddln Bür-ge, İsmail Rüştü Aksal. Sedad Pek, Kemal Öz.
Konya:
Sadi Irmak, Tevfik Fikret Sılay, Muhsin Adil Blnad, Sedad Çumralı, Emin Bilge, Nur! Karahöyüklü. Hul-kl Karagülle, Ali Fuad Bilgin, Hikmet Turan, Aziz Tergün, Galip Gül-tekln. Raalm Erer.
Malatya:
İsmet İnönü, Şefik Doğan, Hikmet
Ahmet
Yusuf Maz-
Tan-
Eriş, Abdur-Cemll
Tayfur Sökmen, Melek ve Cavld yoklamasını ka-
268, ök. Bö-247, Ce-Er-164,

• •
İh-

Ekmek darlığı salı günü zail olacak
Belediye ekmek darlığına mâni olmak için yeniden tedbirler almıştır. Kaymakamlarla nahiye müdürleri ve Belediye murakıpları dün pazar olmasına rağmen fırınları kontrola devam etmişlerdir. Belediye, fmnla» nn eskisinden daha az ekmek çıkarmamalarına dikkat etmektedir. Kasten darlık yarattığı anlaşılacak fırınlar hakkında en ağır müeyyideler tatbik edilecektir.
Alâkalıların söylediklerine göre salı gününe kadar darlık tamamen zail olacaktır.
Uzlaştırma Komisyonundaki delegemiz neler anlatıyor
Filistin Uzlaştırma Komisyonun-dakl delegemiz Hüseyin Cahit Yalçın, dün sabah Ankaradan şehrimize dönmüştür. Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Yalçın şunlan söylemiştin
— Bazı mevzular etrafında hükümetle temas ettim, Milletlerarası Kızılhaç teşkilâtının yardımı kesmesi üzerine muhacirlara yardım işlerini temin edecek başka bir yardım heyeti teşkili düşünülmüştür. Bu heyette Türk mümessili de vardır» Bu ayın 17 sinde Cenevreye gelerek komisyonla istişare ettikten sonra Filistlne gidecektir. Bu komisyondaki Türk âzasının adı belli değildir. Yardımın ne şekilde sağlanacağı da henüz tesbit edilmemiştir.”
Hüseyin Cahit Yalçın, bugünlerde şehrimize gelmesi bekelenen Dışişleri Bakanı ile temas ettikten sonra ay sonuna doğru Cenevreye dönecektir.


DOĞUM
Yazı İşleri müdürlerlınlıden Mithat Perln’in dün bir oğlu olmuş ve yavruya Celâl Selçuk adı verümlştin Arkadaşımızı tebrik eder, küçük Selçuk Perin’e uzun ömür ve talihli bir hayat dileriz.
kısmı
Selva Namık
EVLENME
Galatasaray Lisesi Ortaköy müdürü Saffet Rona,nın kızı İle genç doktorlarımızdan
Sezerin evlenme merasimi seçkin bir heyet huzurunda yapılmıştır. Gençleri tebrik eder saadetlor dileriz.
kayın pederi, eski Güxri Sıınatlar Akn-demlhl rinden riat
Müdürü ve Şehir Meclisi Uyele-CEM guzotebl
■ahtbl karikatür
CEM hakkın rahmet!-
O E M I It
U/4/1050 pasar günü nö kavuşmuştur. Cenazen! bugünkü pazartesi gÜnU Küçük Moda Crm aoka-ğundakİ hanesinden kaldırılarak Öğle namımı Teşvikiye camiinde eda edildikten »onra Kunıellhitarındnki aile mezar» lığına defnedilecektin Mevlâ rAhmet eytaytk
Sarıkaya, Aşlr At-21ya Gevher Etili,
• •
Gündüzalp. lbra-Keseblr, İbrahim
Şükrü Koçak.
Şehir Mektubu

Ankara, bildiriyor) pakandası bulunan Cebeci Meydanında bugün
saat 11 de ilk propaganda konuşması müstakil aday Yusuf İleri tarafından yapılmıştır. 500 e yakın dinleyicinin hazır bulunduğu bu toplantıda aday, iktidara ve Demokrat Partiye ağır hücumlarda bulunmuştur.
Koca Sinan’ı andık
Fakat ona dair elimizde
Bu, Koca eden bir nerelerde
koyup ir.
f
bir tetkik eseri yoktur
DUtı Koca Sinan'ın ölümünün 36S inci yıldönümü münasebetiyle onu andık.
Bizce, büyük bir adamın ölüm yıUlönümündcn ziyade doğum yıldönümü aaılnıaltdır, zira, ölümünden üçyiu küsur sene geçtikten sonra da adı kaybolmayan blriai, hâlâ yakıyor demektir, ölmezler arasına girmiş demektir, bu itibarla anılacak bir tarih, olsa olsa doğum tarihidir.
Fakat, biz Koca Sinan'ın doğum tarihini hcnilz tesbit etmiş değiliz. Kon-dhhıin yüz ya^Hidan fazla yaşadığını biliyoruz, lâkin ne zaman doğduğunu bilemiyorum.
Koca Sinan, sanat tarihimizin bu cn münakaşasız şöhreti hakkında şimdiye kadar bir eser de yazılmış değildir. Elimizde, merhum Ahmet Refik'in yirmi sene evvel neşrettiği bir risale ile, İbrahim Hakkı Konyalı'ntn iki sene evvel yaxd0ı daha etraflı bir tetkiki var.
Ahmet Refik, risalesinde ^Tezkiretiil Ebniye”yl de neşrediyor. Sinan'ın bizzat tertip ettiyi ve yaptığı binaların lUtesmî ihtiva f'tezkire”dir. Eğer o da olmasaydı, büyük sanatkârın eserlerinin bulunduğunu bilemiyecektik.
İbrahim Hakkı KonyalInın tetkiki, mühim vesikalar ortaya
Bu cihetten kıymetli bir eserdir ve muharrir tebrike lâyıktır. Fakat kâfi ğildir. Bir de, Türk Tarih Kurumu, 1937 yılında. S inan, hayatı, escrJ ismiyle bir kitap çıkaracağını bildirmişti. Hattâ, bir fasikiil neşrclm . Aradan on üç yıl geçtiği halde arkası geUncdi.
İcabında bilyük sanatkârlarımızla övünüyoruz. Bunu da iki nutuk, bir çelenk, makale ile geçiştiriyoruz. İçimizden ciddi bir tetkike teşebbsü cdı n çıkmıyor. Halbuki iki mimar mektebimiz var, her sene buradan yüksek mimarlar mesun oluyor, hepsi yabana şöhretlerin en küçük eserini okumuş, tetkik etmiş bulunuyor. Sinana gelince, mektepte dahi okutulacak bir kitaba sahip değiliz.
İstanbul, Koca Sinana neler borçludur, biliyor musunuz.* SÖyliyelim: oami^ 30 mesoit, ^5 medrese, £6 darülkura ve türbe, 4 imaret, 3 darüşşifa, 30 saray w bir o kadar hamam, 8 mahzen ve sayısız su yollan. Yani, büyük mtmarf yalnız tetanbulda 850 kadar eser viloude getirmiştir.
Onun büyük şaheiyeH husurutıda eÖIHrkcn, iîim adamlannıunı artık harekete geçmeleri zamanı geldiğini hatırlatmak istiyonu. Sinan hakkında yabancı dillerde neşredilmiş eser olmadığı için bir parça güç olacak ammoş gayret yine onlara düşüyor. Hem, böyle bir eser vilcude yetnebdirsek, f,Kooa Sinan'* sadece mimarinin değil^ kısacası ilmi tetkikin de bizde ilk temel taşmş atmış ekteak.
BİR /S0>AWnöMT

10 Nisan 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
DİNLER?
Economist dergisinin Atlantik
Paktı hakkında bir yazısı
”1930 ■ 1940 seneleri arasındaki nazari fikirlere ve hayallere artık yer vermiyeceğiz”
Londra, 9 A A. (Lps) — Atlantik Paktım yorumlayan haftalık Econo-mist mecmuası ezcümle şunları yazmaktadır:
Atlantik Paktı imza edileli bir sene. ve Genelkurmay Komitesi çalış-malarnıa başlıyalı altı ay olmuştur. Fakat kuzey Atlantik bölgesinin müşterek müdafaası için genel strateji son haftada tanzim edilebilmiştir. Plânların hazırlık devresi bitmiştir, Savunma Bakanları, sistemlerinin ilk tecrübeyi geçirmiş olduğu kanaatiyle ayrılmışlardır.
Şimdi hâdiseler nazariyat sahasından çıkıp verim safhasına girmektedir. Silâhların ve teçhizatın tek tipe tâbi tutulması ve müşterek müdafaa
İtalyada zelzele sıklaştı
Roma. 9 (YÎRS, A A.) — İtalyayı sarsan zelzeleler fasılalı olarak de-vâsn etmektedir. Kalabre (Reggio)da vukubulan bir yer sarsıntısı, sinema ve tiyatrodaki halkın panik içerisinde binalardan fırlamalarına sebep olmuştun
Livorno şehrini terkedenlerin sayışı kırk binden fazladır.
Roma radyosu dün akşam Sicilva-mn Catania bölgesinde yer sarsıntıları vukubulduğunu ve duvarlarla evlerin yıkılıp birçok aılelenin açıkta Mtdığun bildimşitir.
Harpten sonra Fransada ilk ticaret fuarı açıldı
Havre, 9 (YÎRS) — Ticaret ve Sanayi Bakanı M. Loubel, harpten beri ilk defa olarak hazırlanan Havre fuarını açmıştın Serginin açılma me-rasüninde Havre Belediye Reisi bir nutuk söylemiş ve kalkınma işlerinden bahsetmiştin
a-
Sforzanın Milano nutku Trieste de iyi karşılandı
Roma, 9 A.A. (Afp) — Ansa jansı, Trieste mareciyle verdiği bir
haberde Kont Sforza’nın dün Milâ-noda Trieste meselesi hakkında verdiği beyanatın Trisete’de büyük bir memnunulukla karşılandığım bildirmektedir.
askerl
çalışan
definesi
siyasetinin iktisadiyatını temin için yapılacak bütün ciddi teşebbüsler paktın üyelerini sandıklarından çok daha sıkı bir surette birleştirecektir. Bununla beraber, harp sanayii bir taraftan eski milli teçhizatı istihsal edip diğer taraftan yeni tek tip teçhizatı stok ettiği zaman müdafaa hazırlıkları bir intikal devresi geçirecektir. Fakat Kuzey Atlantik Paktı-
*
nın mevcudiyeti ve Amerika, Kanada ve on Avrupa memleketinin tam bir itimatla işbirliği yapmak istemeleri Batı Avrupanm sinirlerini kuvvetlendirmiştir. 1930 ile 1940 arasında müşterek güvenlik nazarivelerinin doğurduğu havailerin yeniden canlanmasına müsaade etmemek lâzımdır.
İran Kabinesi kuruldu
Tahran, 9 A.A. (Afp) — Ah Man-sur bu sabah kabinesini Temsilciler Meclisine takdim etmiştir. Hükümet programını bilhassa 7 yıllık plânın tahakkukukuna hız verilmesi ve işsizlikle mücadele üzerinde durmaktadır.
Her iki meclisin de güven oyu vermesi beklenmektedir.
Cumhuriyetçiler, Amerika bütçesinde üç buçuk milyon dolar tasarruf istiyorlar
VVashington, 9 A A. (Afp) — Cumhuriyetçi âyan Üye9i Robert Taft dün yaptığı bir konuşmada Amerikan bütçesinin bilhassa askeri masraflarla yabancı memleketlere yardım faslından kısmak suretiyle iki sene içinde üç buçuk milyar dolar indirilebileceğini söylemiştir.
Taft sözlerine devala Marshall Plânı 1950-51 yılı tahsisatı olan üç milyar 100.000.000 dolardan 500 milyon dolarlık bir indirme yapılmasını tavsiye etmiştir.
Yugoslav - Bulgar vaziyeti gergin
Londra. 9 (Nafen) —Yugoslavya, dün Bulgar Hükümetine şiddetli bir nota tevdi etmiş ve Bulgaristanı Yugoslavyaya karşı tecavüzkftr emeller beslemekle itham etmiştir.
-iııı—mni-jı...—- ■ lâ* i
Amerikan polisinin nezareti altında
Alman İşçileri geçenlerde bulunduğunu haber verdiğimiz 1 milyon dolar kıymetindeki ••Goering definesini,. meydana çıkarıyorlar.
Y
Holânda Kırallçesi Juliaııa Alplerde. — İki baltalık tatilini Alplerde geçirmeye karar veren Kıraliçe Jüllana (solda), kocası Prens Bernhard (ortada), kızları Prenses Beatrlx (soldaı ve Prenses irene, hep beraber
Amsterdanı hava alanında
Kıral Abdullah
Kuvvet yoliyle Arap Filistinini ilhak etmek istemektedir
Kahire, 9 A.A. (United Pres) — Dün Kahireye gelen haberlere göre Kıral Abdullah’ın A-rap Filistinin ilhakına karşı nümayiş yapan Filistinli Araplarla Hâşimi Ürdün ordusu a-rasında bir çarpışma olmuştur.
Bahsi geçen çarpışmanın tarihi ve ne şekilde cereyan ettiği bildirilmemiştir.
Arap Birliğinin, bu mesele halledilene kadar Arap Filis-tindeki seçimlerin tehir edilmesini Kıral Abdul ah’tan talep etmeyi düşündüğ. bildirilmiştir.
Hâlen devam etmekte olan Birlik toplantılarında Ürdün’ün sadece bir delegesi vardır ve seçimlerin geri bırakılması talep edildiği takdirde onun da Birliği terketmemnden çekinil-mektedır.
Arap Filis inin Ürdüne ilhakını Kıral A »dulİLh seçimlerle kafileştirmek niyetindedir.
Amerikada yeni hava savunma sistemi
New-York, 9 A.A. (Afp) — Daily Miror gazetesinde intişar eden bir makalesinde Drew Pearson. 1 hazirandan itibaren Birleşik Amerikada yeni bir hava savunma sistemi kurulacağını bildirmektedir. Bu sistem sayesinde avcı uçakları Amerikan deniz ve kara hudutlarının herhangi bir yerinde her an müdahalede bulunabileceklerdir.
Çinde milliyetçi çeteler faaliyeti arttırdılar
Washi.ngton, 9 iYÎRS) — Hong Kong'dan bildirildiğine göre, komünistler tarafından işgal edilen Kan-ton'un kuzeyle olan irtibatı, Milliyetçi çetelerin faaliyeti yüzünden, kesilmiştir.
Bağdad civarında Sümerlere ait kitabeler bulundu
Araştırma Heyetinin Amerikalı başkanı diyor ki : “Bulduklarımız, Sümerlilerin daha o zaman kanun idaresi ve ferdî mesuliyet mefhumuna doğru ilerlediklerini göstermektedir”
Phıladelphia, 9 - A.A. ıReuter) — Dün burada açıklandığına göre Bağ-dad’ın 160 kilometre güneyindeki tarihi Nippur şehrinde üzerlerindeki yazıların mütehassıslar tarafından dünyanın en eski yazısı olduğu bil
dirilen 4000 senelik kil tabelâlar bulunmuştur.
Bu keşif, aylarca hafriyattan sonra. ve 50.000 dolardan fazla bir pa ra harcayan Pennsylvanıa ve Chicago Üniversitelerinin arkeologları tarafından yapılmıştır.
İnsan tarafından bilinen en eski zirai bülten addolunmakla beraber 750 tane kadar kitabe bulunmuştur.
Nippur, Asurîler ve Ra bililerden önce inkişaf etmiş olan Sümer’in dinî ve kültürel merkezi idi.
Araştırma heyetinin Birleşik A-merıkaya yeni dönmüş bulunan başkanı Dr. Donald E. McCown demiştir ki:
“Malik olduğumuz en eski tahsile davet yazısı bu kitabelerden birinde-
Paris . Lyon hattı üzerindeki Laroche - Dljon yolunda son zamanda elektrikli tren İşletilmeye haşlamış ve açılış törenimle, işinde pek çok resmi şahsiyetlerin ve mütehassısların bulunduğu bir hususî tren İlk seferi yapmıştır. Laroche İle Dljon arasındaki mesafe, saatte 104 kilometre süratle I saat 3 dakikada katcdilmlştlr. Eğer Paris İle Nls arasında da tamamen elektrikli tren İşletilirse hıı yolculukta iki buçuk saatlik zaman kazanıllabllecektlr.
Resimde elektrikli tren, açılış töreııl esnasında Laroche garında görülüyor
dir. Burada yazar, mesleğinin iyi taraflarını. kendisine olduğu kadar başkalarına da açıklamaktadır.
Daha bulacak çok şey olmakla beraber Sümerlilerin zamanına göre iyi gelişmiş bir ahlâk telâkkisi bulunduğunu şimdiden söyliyebiliriz. Ki-tabeler Sümerlilerin yavaş yavaş yüksek bir cemiyet, kanun idaresi ve ferdî mesuliyet anlamına doğru ilerlediklerini göstermektedir.,,
Dr. McCown’un bildirdiğine göre, kitabelerden biri mabude Nanshea atfedilen bir duayı ihtiva etmekte ve onu insanların sosyal ve ahlâkı refahla ilgilenen en eski mabude olarak göstermektedir.
McCown, diğer bir kil kitabenin de bir çiftçinin neyi ne zaman ve nasıl ekmek icap ettiği hakkında oğluna verdiği nasıhatları ihtiva etmekte olduğunu bildirmiştir.
Bunu insan tarafından bilinen en eski tarım bülteni olarak vasıflandıran liriz.
Ahmet Mithat Efendi ve "Haşan Mellah„
Yazan : Refik Halici KARAY
BEYKOZ Halkevi iyi bir iş yaptı: Ahmet Mithat Efendiyi anmamıza vesile oldu. Beykoz, son asırda iki popüler şöhreti barındırmakla meşhurdur: Biri, o nefis fasulyenin kültürcüsü Ayşe Kadın, öbürü büyük dedelerimizle ninelerimize ilk ansiklopıdik malûmatı aşılıyan Ah-med Mithat Efendi.
Şu var ki bu çok mühim adamın ismi, sonuna getiregeldiğ-miz e/endi-den mahrum kalınca mânasını ve medlûlünü kaybediyor. Gazetelerde tören münasebetiyle bahsi geçen c/ch(/»siz bir Ahmet Mithat, bildiğimiz, I sevdiğimiz, hayranı ve minnettarı olduğumuz Ahmet Mithat Efendiye hiç benzemiyor. Kanun veya emirleri makabline teşmil neden? Nasıl ki çrZebısiz bir Evliya Çelebi olamazsa (Haşan Mellah) müellifi de efendi diye anılmadıkça gözlerimizin önünde iyice tecessüm edemiyor: bin bir Ahmet Mithatlardan birine benziyor. Eğer fasulye ıslahçıai A /şe Kadın, bir Ayşe Hanım olsaydı hanını sözü reamenn atıldı diyerek mübarek kadını ve fasulyesini sadece Ayşe mı yapacaktık?
Yukarda ((Haşan Mellah) ı bilhassa zikredişimin sebebi vardır: alnız bizim değil, dünya sergüzeşt ve macera romanlarının en kuvvetlilerinden biri o eserdir. Daha ehemmiyetli bir noktaya işaret edeceğim: ı Haşan Mellah) bugün pek makbul olan macera romanlarının öncülerinden biridir. Ayrıca şimdi ronıan-flöv denilen ve cilt cilt uzayıp giden romanları andıran tarzda da yazılmıştır. Zira (Zeyl-i-Hasan Mellah ı ı okurken birinci ciltte tanıştığımız tiplerin çocuklarını da maceraya karışmış buluruz; yeni bir neslin hikâyesini okuruz.
Ahmet Mithat Efendi bizi gemici Haşan ile nerelerde gezdirmez? Bütün Akdenizi pupa yelken dönüp dolaşırız; İspanyol korsanlan. Cezayir dayıları, Tunus boyleri, Mısır kölemenleri ile temasa geçeriz. Vakalar birbirini durmamacasına takip eder Romanda kahramanlar, hüner baz lar, zalimler, hainler, iyi yürekliler, komik tipler, Arap. Çerkeş. Lâtin. Malta güzeli kadınlar, neler yoktur ki! Hareket ve dinamizm bakımından bu seri-ınaecra bir harikadır. Tek kafanın bulup meydana koyacağı eserlerden değildir. Onu, ancak (Binbir Gece) n.a.salları nevinden müşterek bir millî mahsul sanacağınız gelir.
Alexandre Dıımas’ya meydan okurcasına yazılmış olan d-Iasan Mellah) eğer iptidai malûmatı az çok mevcut bir okuyucu kitlesi için yazılsaydı, meselâ aynı devirde Fransızlar için bir Fransız müellifinin kaleminden çıksaydı ölmez eserler arasına girerdi; şimdi filme alınır, tıpkı (Üç Silâhşor) gibi resimli roman şekline sokulur, gravürlerle bezenir. (Monte Kristo) nevinden kısaltılmış nüshaları basılır, mütemadiyen okunur. belki de kendisine milletlerarası bir şöhret temin ederdi.
Kabahati müellife değil, o devirdeki okur yazar sınıfın irfan seviyesine yükletmemiz icap ediyor. Ahmet Mithat Efendi bir meddah idi ki hikâye anlatırken aynı zamanda hocalık da ediyor, halka Kur’an yazısından ayn harfleri söktürüyor, dünyanın yuvarlak olduğunu, içinde değil üstünde yaşadığımızı, Arz’ın öküz boynuzu Üzerinde durmadığını öğretiyordu! Acaba bugünkü nesilden kaç edebiyatçı veya hikâye münekkidi (Haşan Mellah) ı dikkatle okumuş, mukayeseler yapmış, eserdeki kariha kuvvetini ölçmüş, böyle bir külfete katlanmıştır?
Fikrimce Ahmet Mithat Efendinin o eserinden her zaman, her nesil istifade edebilir. Şu şartla ki kıymetli dostum Hakkı Tarık’ın (Henüz 17 yaşında) için yaptığı gibi roman, modem şekle ve şemaile sokulsun, Bu temin olunabilirse (Haşan Mellah) dan, gerek gazete tefrikası, gerek kitap halinde tekrar rağbet görecek bir eser meydana çıkar. Çıkmasa bile sırf yeni nesillere Ahmet Mithat Efendi gibi bir dimağın övünmeye lâyık nasıl muazzam bir varlık olduğunu anlatır. Son yıllarda benim pek büyük bir alâka ile okuduğum yerli kitaplar arasında (Henüz 17 yaşında) başta gelmektedir.
Yeter ki bugünü daha İyi anlamak için dünü iyice tanımaya muhtaç, hattâ mecbur olduğumuzu ve o işin zahmete, masrafa değdiğini idrâk etmiş olalım. Fakat emek vermek neye? Gelsin bedava tarafından üstünkörü tercüme!
Hitler yaşıyor mu?
Bir gazeteci, Tiroide Hitlere şayanı hayret derecede benziyen şüpheli bir adamın bulunduğunu söylüyor
Viyana. 9 (A.A. - Afp.) — “Noues Vesterreich” gazetesinin Mareno’daki muhabiri, bu şehirde rastladığı bir İtalyan gazetecisinin, sabık Fiihrer’e şayanı hayret derecede benziyen bir şahsın siluetini aksettiren bir seri foto ibraz edebileceğini söylediğini yazmaktadır.
Bu münasebetle muhabir Zao Bal-zono da, “Gambrenus" lokantasında bulunan sarışın bir garsonun Hitler’i harbin son günlerinde Oslo hava meydanında bir uçağa binerken yakından gördüğünü ve uçağın süratle
11*111
ı:
Hindistanın sanayi ve ticaret bakanları istifa etti
Yeni Delhi, 9 A.A. (Reuter) — İyi haber alan kaynaklardan dün bildirildiğine göre Hindistanın sanayi ve Levazım Bakanı Dr. Shyama Prasad Mookerjes ile Ticaret Bakanı K, C. Neogy istifalannı Başbakan Nehru-ya takdim etmişlerdir.
gözden kaybolduğunu teyit ettiğini hatırlatmaktadır.
Muhabir, derin vâdiler, sık ormanlıklar, dağın yüksek yerlerinde mağara ve sığmakları bol olan ve insanlarının hepsi aynı lisanı konuşmı-yan bu bölgede saklanmanın elverişli olacağını bildirmektedir.
Muhabir şunları ilâve etmektedir :
“Döviz ve altın külçesi olarak 15 milyon tutarındaki “SS“ lerin hâzinesinin de güney Tirol’da olduğu söylenmekte değil midir?”

Dr. Mookerjes’e yakın çevreler, kendisinin Pakistan ile bugün imzalanacak olan alaşmanm Bengale meselesini halletmiyeceği ve azınlıkların hicretini durdurmıyacağı kanaatinde olduğunu bildirmişlerdir.
Neogy’nin de aynı sebeplerden dolayı istifa ettiği bildirilmektedir.
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
— İhsancığım da esaretten döneli pek az oldu.
Daha merdivenleri çıkarken İhsanın ayağındaki hafit topallamayı farketmiştim. “Zaten nasıl olur, askerdeydi?”
Îh6an, gözlerinde meraklı bir gülümseyişle bizi dinliyordu.
— Haydi, biz misafirlerin yanına gidelim! Cemal bu akşam bizde kalacak İyi şeyler hazırladın değil mi ? Soma bana döndü. Çok mühim bir adam göreceksin! Eski bir tamdık ama, korkarım tanıyamıyat aksın Zaten pek az şeyi eskisine benzer bulabileceksin. Haydi gel!
Kapıyı açtı. Sabiha ile o kadar sık geldiğimiz çalışma odasına girdik Odada, sokağa bakan pencerenin önündeki kanape ile İki koltukta üç kişi o-tıırmuş, İhsanı bekliyorlardı. Kapının tanı karşısına geleni tanıdım. Muhlis Bey, güzel ve mağrur erkek çrhiesiyle, sık, zarif, kendisine hâkim, hattâ etrafına karşı ıstihfafkâr bir tavırla ayak ayak üstüne almış sigara içiyordu. Biraz yanı başındaki koltukta yuvarlak sakal,t. hal ve giyinişi İlmiye İle sivil arasında tereddüt eden bir
adam vardı. Üçüncü misafir arkasını kapıya çevirmişti.
Muhlis Bey beni görünce:
— Hoş geldiniz., dedi. Tanımasına şaşırarak ve biraz da sevinerek elini sıktım. İhsanla biraz evvel sizden bahsediyorduk. Vapurun geciktiğini kendisine söylemiştim. Ve masmavi gözlerinde çehresinin sertliğine hiç uymıyan bir gülüşle beni yanına oturttu. İhsan, öteki misafirlerine:
— Cemal, benim kardeşim sayılır. Konuşmamıza devam edebiliriz.
— Cemal Bey oğlumuzu ben de tanırım. Hoş geldiniz. Epeyce büyümüş, peder nasıl baka-lımîj t . ....
O zaman, girerken yüzünü göremediğim adamın İbrahim Bey olduğunu anladım, İhsanın hakkı vardı. O da tanınmayacak kadar değişmişti. O. kendi halinde, mütevazı, daima kenarda durup kcndteini unutturmadı (.;ıh tu. para sıkıntıları içinde kaybolmuş, biraz heyecanlanınca alnı ter içinde kalan İbrahim Bey, Kudret Beyin geleceği hafta evimize o kadar perişan bir çehre ile düşen İbrahim Bey sanki bir sihirle değişmişti. -ı r '
Bu değişiklik evvelâ çehresinde, istediği zaman, göremediğimiz kanatlarla hemen uçacak bir melâike halini veren^sakalının yokluğundan başlıyordu. Eski hayatımızın bu mühim ve psikolojik unsuru onun çehresini sanki birdenbire ter-ketmlş, ezan saatlerinde o kadar rahmanileştir-diği bu yüzü çırçıplak bırakmıştı.
Onunla beraber bütün ahret ve sonsuz mağfiret perespektivi de kaybolmuştu. Şimdi. İbrahim Beyin yüzünde, altın çerçeveli gözlüklerinin çok parlak çerçevesinden hayata bir nevi araştırına ve hırsla bakan gözleri tek başına hâkimdi. Bilmem, nedense İbrahim Beyin bir zamanlar goz-162
lerini etraftan gizlemek ister gibi kimseye bakmadan konuştuğunu hatırladım. Değişiklik yalnız bunlarla kalınıyordu! İbrahim Beyin her zaman tamire muhtaç hissini veren, hattâ sırtın-dan “Sakın bana sürtünmeyin. Bir tarafımdan çekmeyin, çok eskiyim!” der gibi yalvaran biçare elbıselen do yerini çok şık ve zarif bir kostüme bırakmıştı. Bu yeni, lâcivert kostüm içinde İbrahim Beyin omuzları etrafa meydan okuyor gibiydi. Evet, yeleğini süsleyen altın kordonu gibi etrafa meydan okuyordu. Fakat İbrahim Beyin her tarafında altın vardı. Acaba ayakkabılrına da altın çiviletmiş miydi? Baktım, yalnız o yoktu.
Sualini sorar sormaz cevap beklemeğe dahi lüzum görmeden İhsana döndüı
— Şimdi kararınız nedir?
Ne kendisi, ne de beraberinde olduğu zatın benim gelişimden memnun olmadıkları yüzlerinden okunuyordu.
İhsan ona doğru eğildi:
— Kararım malûm... Ne fırkanızla, ne hükümetinizle, birleşemem! Değil mabeyin kâtipliği, nazırlık verseniz ben yoğum,
— Sebep ne? Ama efendim, bunun bir sebebi olmalı? Mabeyn-i Hümayunda bir vazife ne demek olduğunu galiba zatıftliniz bilmiyorsunuz? Hele böyle bir vazifeyi reddetmenin hiç münasip bir şey olmıyacağını...
Adının Arif Bey olduğunu, Hürriyet ve İtilâf fırkasının en müfrit rızalarından biri bulunduğunu sonradan öğrendiğim zat, bu suali sorarken hiddetinden bayağı tir tir titriyordu.
İhsan, bu hiddete aldırmadı, bütün tereddütlerinden kurtulmuş, meselelerini kökünden halletmiş bir adam sükûnetiyle;
163
— Biliyorum, dedi. Hepsini biliyorum. Fakat işgal altında bulunan bir şehirde ancak mahallî bir hükümetin bulunabileceğini de biliyorum. İki sene evvel olsaydı, teklifiniz üzerinde düşünürdüm. Fakat bugünkü vaziyette, buna dahi lüzum yok. Mabeyndeki vazifenin reddine gelince, siz kabinelerin bile birkaç zamandan beri ne kadar güçlükle kurulduğunu elbette bilirsiniz...
İbrahim Bey tekrar söze kanştıc
— O halde Ticaret Nezaretindeki vazifeyi kabul edin?
— Çıldırdınız mı siz! Evvelâ, ne salâhiyetle? Ticarette ne işim var benim?
— Avrupada okudunuz!. Herkes size Alim diyor.
— Ama tarih okudum... Ticaret Nezaretinde nasıl İş kâbul edebilirim?
— Sadrâzam paşa, behemehal bir iş almanızı istiyor.
— Kolay... Sadnftzam paşaya dersiniz kİ, Ihsan Bey hükümetinizin meşruiyetine inanmı yor. Dersiniz ki, Anndoluda mücadele varken, şehre ait İşlerden gayrisiyle uğraşan, Milli Mücadelenin aleyhinde vaziyet alan bir hükümetle işbirliği yapmak istemiyor.
— Hükümetin meşruiyetine İnanmıyor musunuz? Arif Bey adamakıllı danlmıştı. Doğrusu Beyefendi sizin gibi münevver bir zattan bunu beklemezdim... Aramızda hukuk olmasa, yani pederinizi tanımasam.
Ihsan hiç cevap vermeden dik dik Arif Beyin füzüııe bakıyordu. Sonra birdenbire bundan da vazgeçti. Muhlis Bey ise hemen başından beri onlar yokmuş gibi hareket ediyordu. Arada garip ve sıkıcı bir sessizlik vardı. Bu sessizliği Ih-164
sanla arkadaşı, katlanması zaruri olan can sıkıcı bir şeymiş gibi, Arif Bey nefsine bir hakaret İbrahim Bey ağır bir itham gibi taşıyordu. Ben ise türlü düşünceler arasında onu sadece seyrediyordum. Çünkü herkesin ayrı ayrı hüviyetler taşımasına rağmen bu sessizlikte oyuncuların birbirine ardı ardına şütlerlc gönderdikleri bir topa benziyen tarif edemiyecegim başka bir hal de vardı En ziyade ezilen muhakkak İbrahim Beydi. Belki de onun tesiriyle İhsana:
— Sız de onlardansımz maalesef... dedi.
İhsan bir sabırsızlık işareti yaptı. Odaya girdiğimden beri şuna dikkat etmiştim. O münakaşanın alevlenmesini istemiyor, daha ziyade karşısmdakilerle oynar gibi konuşuyordu. Muhlis Bey de bunun farkında olacak ki, İhsan konuşmağa başlar başlamaz yüzünden belirsiz bir gülümseme geçiyordu. Bu sefer de öyle oldu, sinirlenmesine rağmen İhsanın sesi değişmedi.
— Bundan şüphe mi ediyorsunuz? Gazetelerdeki yazılarımı görmediniz mi? Burada bulunmama bakmayın!. Onlardaıuııı. Hepimiz on-laıdanız, Başka türlü olmasını aklınız nasıl alabiliyor? Ben buna hayret ederim! Orada mücadele var. muharebe var. Mukadderatımız orada halledilecek! Asıl sahne orası. Biz burada maalesef sadece seyirciyiz. Sahnenin dışındayız. Fakat bir türlü bunu anlamıyorlar, ikide bir müdahaleye kalkıyorlar. Birdenbire sözünü değiştirdi. İbrahim Beye dikkatle bakarak: — Asıl esef edilecek sizsiniz İbrahim Bey! Nasıl olur da böyle düşünmemi bir kabahat telâkki edersiniz!
İbrahim Bey. üçüncü defa alnını sikil. Sonra, belki mevzuu değiştiririm, Ümidiyle banal
(Devamı var)
- ' ’ - : e 165
Sayfa 4
V E N t İSTANBUL
10 Nlnnn 1050
Londrndııkl Polonya Hükümeti Stalin*! kızdırıyor
Stalin sinirlenmişdi. Şimdiye kadar duymadığımız uzunlukta bir nutuk verdi, Herhangi bir Polonya Hükümetini kurmaya veya kurmamaya hakkı olmadığını; Curzon hattının Sovyetler tarafından değil, fakat Birinci Dünya Harbinden sonra Clemen-ceau ile Lord Curzon tarafından çizildiğini; Polonyanın hür ve müstakil olmasında Sovyetlerln menfaati bulunduğunu uzun uzun anlattı. Birledik Amerika ile Ingiltere’nin münasebet kurmuş oldukları Londra'daki Polonya Hükümetinden istihkarla bahsediyordu. Stalin’in İddiasına göre Londradaki Polonya Hükümeti Polonya arazisinde faaliyette bulunan Rus ordusunun harekâtına devamlı bir şekilde müdahale etmekteydi.
Stalin, Tahran Konferansındaki i-natçı tavrım gene takınmıştı. Yalta-da Polonya Hükümeti bahsi kadar vaktimizi alan başka hiç bir mevzu hatırlamıyorum.
Üç büyüklerin dördüncü toplantısında Molotof, Beyaz Rusya ile Ukrayna’ya rey hakkı verilmesini istedi. Roosevelt. Sovyetlere iki fazla rey hakkı tanınmasını esas İtibariyle makûl bulmadığından mesele tetkik edilmek üzere dışişleri bakanlarına havale edildi.
8 mart perşembe günü beşinci toplantıdan önce, Stalin’in çalışma odağında, Sovyet mareşali ile Roosevelt arasında hususi bir konuşma yapıldı. Bahsi geçen bu toplantıda Roosevelt. Amerikan uçaklarının uzakdoğuda-ki Sovyet üslerini, ve Budapeşte civarındaki hava meydanlarını kullanıp kullanamayacaklarım sordu. Amerikan Cumhurbaşkanı, Kuşlar tarafından kurtarılan Avru-paya girerek bombardıman neticelerinin kontrolü için de müsaade istedi. Stalin, Roosevelt'in her üç isteğine de müsbet cevap vererek lüzumlu emirleri derhal çıkaracağını ilâve etti.
Birleşmiş Milletlerin San Francisco Konferansı
Üç büyüklerin beşinci konferansına dışbakanlannın Birleşmiş Milletler hakkındaki bir raporu İle başlandı. Sulhu korumak maksadlyle kurulacak olan BLrleşmiş Milletler TeşkilA-tının nisan 25 de San Franclsco’da toplanması, ve ocak 1942 de Birleş miş Milletler beyannamesini imzalayan devletlerin bu toplantıya çağırılması isteniyordu. San Francisco’daki konferansda hangi milletlerin Aza o-larak kabul edileceği kararlaştırıl çaktı.
Derhal bir münakaşa başladı. Stalin hemen orada Aza milletlerin tea-bitini istiyordu. Amerika ile İngiltere, Beyaz Rusya ile Ukrayna’nın â-zalıklarını desteklemeyi kabul edince mesele de halledilmiş oldu.
Her halde Roosevelt, Birleşmiş Milletler makinesini işletebilmek İçin bazı fedakârlıklarda bulunmayı zaruri buluyordu. Bundan dolayı Asamble’-de Sovyetlere iki fazla rey tanımakta bir mahzur görmedi. Churchill ise İngiliz dominyonlarının reylerine malik olduğundan tablatiyle sesini çıkarmadı.
Tahminime göre, Roosevelt Rusya-ya iki fazla rey tanımanın Amerika-da uyandırabileceği tepkilerden çekinmiş olmalı kİ, lüzumu halinde A-merikanın da iki fazla rey kullanabilmesi için Churchill ve Stalin’den vait almıştı.
Gene Polonya
Roosevelt gene Polonya meselesini ortaya attı. Avrupadaki hudutları tesbit etmek için hiç bir hakkı olmadığını kabul etmekle beraber Po-lonyanm doğu hududunu Curzon hattında tesbit etmekte hiç bir mahzur görmediğini söyledi. Buna mukabil Polonyanın batı hududunun Oder’in batısına alınması Alman halkının muhaceretini İcap ettireceğinden gayet
BEX DE ORADA İDİM!

yazarız Oramiral D.Leahy
__ 2 — Çevireni Halûk TANSÜÖ
Türk boğazları üzerinde Stalinle Churchill arasındaki münakaşa
0

4

r
i

Roosevelt, Birleşmiş Milletleri faaliyete geçirebilmek için bazı fedakârlıklara katlanmayı kabul ediyor
Koosevclt'in ölümünden sonra Cumhurbaşkanı olun Truman, Amiral Leahy İle görüşürken
toplantıda İngiliz Dışişleri Bakanı Eden yeni kurulacak Polonya Hükümeti bahsinde dışişleri bakanlarının vardıkları neticeleri havi raporu o-kudu. Raporun bir kopyeslni Roosevelt bana uzattı. Tabirler gayet mükemmeldi: •‘kuvvetli, hür, ve demokratik Polonya,,: “Rusyanın garantisi,, ; "dürüst seçimler”; "gizil rey sistemi” v.b. Bütün bunların tefsire göre değişik mAnalar İfade edecekleri İntibaı derhal bende uyandı.
HİKÂYE
Bir telefon yüzünden
mahzurlu bir işdi. Stalin’in verdiği cevap gayet manidardır! Rus mareşali Kızılordunun İşgal ettiği sahada pek az Alman kaldığını söyledi.
Molotof, Lublin Hükümetinin muhafaza edilmesini İstiyordu. Churchill bu fikre şiddetle itiraz etti. Ingiliz Başbakanı, Lublin Hükümetini tanımayı ve dolayıslyle Londradaki Polonya Hükümetini reddetmeyi kabul etmek istemiyordu. İngiliz umumi efkârını tatmin ve Yaltadan müsbet bir netice alındığını söyliycbllmek 1-çin Polonya Hükümeti meselesini halletmek azminde idi.
Stalin, ise, Alınanlardan kurtarılan bütün PolonyalIların Sov-yetlerden gayet memnun olduklarını, buna mukabil memleketlerini bırakıp îngiltereye kaçmış bulunan vatandaşlarından nefret ettiklerini söyledi.
Rus usûlü bir ziyafet
Perşembe gecesi Stalin, Başkan Roosevelt şerefine bir ziyafet verdi. Sabaha kadar devanı eden bu ziyafette 38 defa ayağa kalkılarak şerefe içki içildi, muazzam miktarda yemek ikram olundu, bu arada da bir sürü sivrisinek pantalonumuzun paçasından içeri girip bacaklarımızı ısırdı. Aklı başında olan herkes içkisine bu katıştırıyor ve tetikte duruyordu. Hergün çalışmak İçin «arfettlğimlz zaman ve enerji göz Önüne getirilirse
bu gibi ziyafetler zaman ve enerji israfından başka bir şey telAkki edilemezdi Gece yansındatı ancak çok sonra Llvadla Sarayındaki odalarımıza dönebiliyorduk.
9 şubat cuma günü altıncı toplantıdan hemen önce Üç büyükler kâtipleri ile beraber Llvadla Sarayınm bahçesine çıktılar, fotoğraflarını ve filmlerini aldırdırlar. Bu resimler de-volope edilip bize getirildiği vakit ilk defa olarak Roosevelt’in sıhhati hakkında bir konuşmaya şahit oldum. Başkan bana hasta gibi görünmüyordu. Kusuru resimde ve diğer arkadaşların telâşını yersiz buldum.
Resim çekme merasimini takip e-den üç büyükler toplantısında Roosevelt Birleşmiş Milletlerin Vesayet Konseyi sistemini ortaya attı. Chuı-chlll derhal ayağa fırladı. Ingiliz Başbakanı imparatorluğa dahil herhangi bir yerin yabancı bir teşekkül tarafından kontrolünü münakaşa etmek bile İstemiyordu. "Ben hayatta oldukça Ingiliz Milli Hakimiyetine hâlel gelmlyecektlr” dedi.
Gene bu mevzu ile ilgili olarak, Kırım Konferansına hazırlanırken Cumhurbaşkanının bana söylemiş olduğu bir sözü hatırlıyorum. Roosevelt Hong Kong’un Çine devredileceği ümidini izhar etmlşdi. Mançurya-dftki Dairenin serbest bir liman haline sokulması bahis mevzuu edildiği
vakit, Roosevelt’e doğru eğildim ve “Başkanım” dedim "eğer Dalren’in yarısını Ruslara vermeyi kabul erlerseniz, Hong Kong’u kaybedersiniz. ’
Roosevelt tevekkülle başını salladı “Leahy” dedi “ne yapayım,"
Münakaşa edilen vesayet meselesinin Paslflkteki Japon adalarını ilgilendirdiği tasrih edilerek Churchill teskin olundu.
Polonya tekrar ortaya çıkıyor
İngiliz Başbakanı uzun bir nutuk verdi, Polonyada, polonyalıları temsil eden bir hükümet kurulması mak-sadlyle ve mümkün olan en yakın bir tarihte seçimler yapılmasını istedi. Bu seçimlerin Üç büyükler tarafından kontrolünü istiyordu. Roosevelt İngiliz Başbakanını destekledi. Stalin ise, böyle bir kontrolün Polonya milletinin izzeti nefsini rencide edeceğini iddia etti.
Rus mareşali, "bunu yapamazsınız” dedi. "PolonyalIlar hürriyetlerine çok bağlı insanlardır. Yabancıların dahilî işlerine karışmalarına tahammül edemezler.”
Bu toplantıda on son konuşulan mevzu, harb mücrimlerinin cezalandı-ıılması işi, dışişleri bakanlarına havale edildi.
10 şubat cumartesi günü yapılan
Kâğıdı Roosevelt’e İade ettim ve “Başkanım” dedim “bu tabirler o kadar lAstlkll ki Ruslar isterlerse içinden herhangi birini alır ve Yal ta dan Washington'a kadar koparmadan u-zatabllirler.”
Roosevelt bana şöyle cevap verdi: “biliyorum Leahy. Fakat şu anda Polonya için elimden geleni yapıyorum.” Bunun üzerine rapor tasvip edildi.
Roosevelt Franaayı destekliyor
Başkan Roosevelt, Fransanın, Boründeki Müttefik Kontrol Komisyonuna alınıp alınmaması bahsinde fikrini değiştirmişti. Fransanın tanınması suretiyle General de Gaulle İle anlaşmanın daha kolaylaşacağı noktasında Churchill'! destekliyordu. Bu değişikliklerle beraber “hür Avrupa hak-kındakl beyanname” tastlk olundu. Buna benzer bir anlaşma ile Yugos-layadokl Tito-Subasic grupuna gönderilecek telgrafın metni kararlaştırıldı.
Harp tazminatı
Bundan sonra Stalin harb tazminatı meselesine temas etti, ve Almanya-nın sebep olduğu zararı aynen ödemesini istedi. Ruslar tazminat miktarını 20 milyar dolar olarak, kendilerine İsabet miktarı ise, 10 milyar dolar o-larak tesbit etmek istiyorlardı, Chur-çhill'e bu rakamları katiyetle reddetti. ,
Roosevelt, tazminatın, Moskovada çalışması evvelce kabul edilen Tazminat Komisyonu tarafından tayinini teklif etti. Ruslar ileri sürdükleri rakamlarda ısrar ettiler. Nihayet Başkan Roosevelt, Tazminat Komisyonunun Rus İddialarını esas olarak faaliyete geçmesini ileri sürdü, ve bu, Ruslarla tngillzler tarafından kabul edildi.
Türk Boğazları üzerinde münakaşa
Stalin Türk Boğazları ile İlgili olarak Muntroux andlaşmasından bahsetti. Rus Mareşaline göre bu andlaşme-eskımiş olup şimdiki şartlara uymamakta, bu sebeple de Sovyetlerin menfaatine daha uygun bir şekilde tâdil edilmesi İcap etmekte idi. Boğazlar mevzuunun dışişleri bakanları tarafından ele alınır ve İncelenirse bundan memnun kalacağını söyledi.
Churchill ise, Rusyanın Karadeniz-den bir çıkış kapısı istemekle ne kastettiğini öğrenmek istiyordu. Bu merakının dışişleri bakanlarının yapacakları konuşmalar neticesinde tatmin olunacağını ümit! ediyor ve her halde Boğazlar hakkında bir konferans yapılırsa bunun Londradn toplan, masını temenni ediyordu. Boğazlar ı ’ «tinin açık münakaşası Yaltada y adı. Herkes Rusların bu deniz yolunu ellerine geçirmek istediklerini gayet İyi biliyordu. Bahsi geçen kontrolü temin etmek için 150 senedir uğraşıyorlardı. Rusların Boğazlardaki deniz nakliyatını kendi arzularına göre kontrol etmek İstediklerini hepimiz biliyorduk. Churchlll'ln telâşını farkediyordum. fakat mesele Kırın Toplantısında teferruatiyle münakaşa edilmedi.
Japon harbi
Rusların Japon harbine lştlrakleı Üzerinde varılan anlaşma kadar Yal-ta Konferansının kararları arasında dedikoduyu mucip olan yoktur. Gözden kaçan bazı vakıaları kaydetmeyi gayet lüzumlu buluyorum:
1 — Rusya müttefikimlzdi ve haziran 1944 e kadar Alman ordusunun en bütük bir kısmına karşı koymuştu.
2 — Rusyanın Almanya ile ayrı bir sulh lmzalatnasından çekinen bir çok kimselerin tahminleri doğru çık-mamışdı. Yaltadan önce Rusya askeri alanda verdiği her sözü tutmuştu.
('Devamı var)
Yazan : Jean Baux
PARİS'in büyük avukatlarından
M, Joyeusc hiddetle:
— Telefon mu? şeytanî bir İcat, nefret ederim dedi.
Jenny sıra ile aldattığı, sonra parasız kaldıkları zaman terket-tlfti dört beş kocasını büyülemiş olan o saf bakışlarlyle avukatın yüzüne baktı.
— Neden, dostum? Bizi hiç anlamıyorum, ben telefona bayılırım.
— Neden olduğunu söyliyeyim. Bu menfur âlet insanı günün her saatinde rahatsız eder, tam olmı-yacak anlarda çahverir. Sabah traş olurken cırlor, gece rahat çalışmaya başladığım zaman öter, hasılı hayatımı zehir eder durur. Dahası da var.,, size bîr hikâye anlatayım:
“Bir kaç gün evvel yazıhaneme boşanmak isteyen bir kadın gelmişti. Birkaç defa bana müracaat etti, evlilik hayatından şikâyet e-dlyor, fakat dindar bir insan olduğu için, boşanmaya bir türlü karar veremiyordu, Üstelik de imlediği bütün kabahatlara rağmen belki kocasını hâlâ seviyordu, kim billik Erkeğe gelince, o muhakkak karısını seviyor, buna rağmen muntazaman aldatıyordu. Elinde değil, ne yapsın, artık çapkınlık ct-miyeceğinc, uslanacağına dair bütün yemin ve kararlarına, kendi kendinden İğrenmesine rağmen, dayanamıyor, sırası gelince gene aynı kabahati işliyordu, iradesine hkkim olamadığı için, ruhunu şeytana kaptırmış, günah işlemeye mahkum bir biçare olduğuna inanmaya haşinmiş, bu halinden çeki çekiyordu. Fakat zannediyorum kı karısı kendisinden daha çok ıstırap çekiyordu. Her neyse, Bu sefer kadın kararını vermişti.
— Kocam bir canavardır, ondan ayrılacağım, dedi.
Biz avukatlar, işimize gelmezse dahi, müşteriyi boşanmadan vaz geçirmeye uğraşırız.
— Aman, Hanımefendi, iyi düşündünüz mü? Boşanmak mesuliyeti: bir iştir. Sonra çocuğunuz var. Düşünün, zavallı çocuk ana ile baba srosında, aile yuvasından mahrem kalacak; bedbaht olur, günah değil mi? Kocanız sizi aldatıyor, evet, ama aklı başına gelir, gene size döner,,..
— Hayır, efendim, hayır, artık tahammülüm kalmadı, kararım katidir. Ayrılacağız.
— Kararınızı kocanıza bildirdiniz mi?
— Evet, bu sabah söyledim. Bu vaziyet böyle devam edemez. Geceleri eve gelmez oldu. Ne şeref kaldı, ne İzzetinefis. Sonra çocuğu düşünün, babasından ne görüyor. A-ramızın açık olduğunu da duyacak yaşa geldi. Beni ağlar görünce ü-züiüyor yavrucak. Istırabımı ondan soklamak İçin elimden geleni yapıyorum, fakat o kadar bedbahtım ki, görülüyor...
Zavallı kadın ağlamaya başladı. İnsan kırk yıllık avukat dahi olsa, göz yaşına dayanamaz. Elimden
— Çeviren: A.N
geldiği kader teselli etmlye uğraştım. Kadın gözlerini silerek:
— Çabuk olsun istiyorum, istidayı hazırlayın, derhal İmza edeceğim. işte evlonme cüzdanımı da getirdim.,, şey... mektupları da getirdim.. Suzanne, Yvonne, Margue-rlte, hor isimden hanımlar var,., seçin. Bir avans da takdim etmeme müsaade buyurun. Yetmezse, em-rinizo âmedeyim. Para meselesini hiç düşünmeye hacet yok (Zaten düşüneceğim yoktu, çok zengin olduğunu biliyordum.)
Bir istida taslağı hazırlamaya koyuldum. Erkeğin bütün kabahatlerini blrbir sıraladım. Bu çapkın erkek yüzünden aile bayatının tahammül edilmez hail Üzerinde u-zun uzadıya durdum. İstidam bir ithamnameye benziyordu. Ne tuhaf kİ, biz erkekler başka erkeklerin hatalarına karşı büyük bir taharn* müiaüzlük gösteririz. Birdenbire telefon çaldı,
— Evet, benim.
— Nasılsınız, komiser boy?
— Ne diyorsunuz? İntihar mı? Vah zavallı... no yazık... Banim için bir mektup mu bıraktı? Peki, gelir alırım.,.. Avukatıydım, evet... çoktan beri tanırım.... Hayır o ka-
dar çok şaşmadım, karısının gitmesi onu fena sarsmıştı.,.. Size do mi yazdı?... Evet, evet, bir saate kadar gelirim,
Telefonu kapattım. Birkaç gün evvel talihsiz müekkliimin oturduğu karşımdaki boş koltuğa dalgın dalgın baktım. Zavallı bir a-damdı, kabahatları vardı, Ama çok da çeki çekiyordu. Ben böyle düşündükçe, karşımdaki kadın da sesini çıkarmıyor, heyecanlı görünüyordu. Sonunda:
— Af edersiniz, dedi, bu konuşmaya şahit olmak İstemezdim. Ü-züntünüzü anlıyorum.
Bir an durakladı, sonra:
— İntihar etmek için klmbfiir ne kadar ıstırap çekti, diye ilâve etti.
— Evet, karısını hâlâ seviyordu, kadın çoktanberi ayrılacağını bildirdiği halde, buna bir türlü razı olamadı... FAkat intihar... hiç akla gelmezdi...
İstidayı bitirdim ve müekkilim gitti. Ertesi günü bir mektupla dâva açmaktan vaz geçtiğini bildiriyordu. Kocasının hayatına mal olabilecek bir harekette bulunmak istemiyordu. Bu hayata katlanacağını. fakat günah işlemiyecegini ve saire yazıyordu. Her neyse, boşanmaktan vaz geçti gitti.
Boşanmış erkeklerin hepsinin İntihar etmediğini kendi tecrübeleri ile bilen güzel Jenny ciddiyetle:
— Bu kadın bir erkeğin hayatını kurtardı, dedi.
— Evet, evet, olabilir, bilinmez. Yalnız benim bildiğim bir şey varsa o da, bu telefon yüzünden bir hayli para kaybettlğimdir.
Roosevelt ile Churchill. Birleşmiş Milletler hakkındaki psojeleal Yaltada kararlaştırmışlardı..
Soldan
1 — Yemeği biten. 2 — Aşikâr. Set et. 3 — Nida. Su mahfazalarından. Tersi malı kendine bağlamak için verilir. 4 — Yaş. Parlak. Nida. 5 — Tersi teşhis et. Komşu bir vilâyet merkezi. 6 — Yol. Ekmeğin lüzumlu maddelerinden biri. 7 — Sahip. Bir rüzgâr nevi. Baskı. 8 — Tersi şikesi et. Koyuver. Bir harfin okunuşu. 0 — Uzak. FÜruht eder. 10 — İlçeye git (iki kelime).
Yukarıdan ıışağı:
1 — Bir yeri sakat, (iki kelime. 2 — Kısa gagalı yırtıcı bir kuş. Hiza mA-namna da gelir. 3 — Tersi otîki harflerden birinin okunuşu. Bir ıneyva. Bir hayvan. 4 — Bazı mimikleri sık sık tekrarlama itiyadı. Su kaplarından. Bir harfin okunuşu. 5 — Mahsul, Hileden .İri. 6 Ard. Ev eşyasından. 7 — Saç. Mükemmel. Tersinden başına bir harf ilâvesiyle soru olur. 8 — Bir musiki â-lefi. Donuk, iki harf. 9 — Çok iyi. İhrak eder. 10 — Tersi bir nakil vasıtası İmâl eden (İki kelime).
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan »a&uı
1 — Hareket et 8 - AlolAcele. 3 — Ceketi kes. 4 — Ama lan Ki. 5 — Mc-kin. 6 — Erat. Amele. 7 — Titanlk. İd ad. 8 — Ok. Reçete. 9 — Lâzım olan.
Yukarıdan adağız
1 — Hacamat ol. 2 — Alamerikan. 8 — Rekâket, 4 — El elt. Aru 5 Katana, Em. 6 — IŞclft Miço* f — Tek. Bedel. 8 — Elek» Lftttu 0 — Tesir eden.
(r ---_____
Valinin ağası genç yamağını peşine takıp halkın arasından geçerek avluya girdi. Bu, güneşte kurutulmuş boz renk tuğlalarla yapıl-| mış, alçak binaların çevrelediği ortası boş büyük bir alandı; binaların köşeleri, fırında pişmiş ve etrafa az çok revnak saçan kırmızı tuğlalarla süslenmiş, şuraya buraya da mavi çiniler serpilmişti. Maalesef kemerlerin bir kısmı yıkılmış, bir kısmı da yarılmış yahut çatlamış bulunuyordu; fakat harabe, Asyanın 1 bütün manzaralarında esastır.
Avlunun ortasında kundaklı, kundaksız on iki kadar top sıralanmış, etrafında da topçular oturmakta yahut uzanmakta idi. Seyisler, atlas gibi parıldayan sağrıları zemini kırmızı ve alacalı işlemeli örtülerle kısmen Örtülmüş beygirler tutmakta, daha ötede, ellerinde pek mevcut olmayan intizamı temin maksadlyle değnekler taşıyan ferraşlar dolaşıyor, beride askerler karavanalarda yemek pişiriyorlar; kendilerine bakanlara göre kâh nazik tavırlar, kâh meydan okur gibi haller takınan subaylar avlunun bir ucundan öbür ucuna geçmekteydiler. Kimine selâm verilir; kimi de kendinden daha itibarlı birinin karşısında hürmetle eğilirdi; Hulâsa bu, dünyanın bütün saltanatlarında her zamanki âlem, her zamanki gidişti; fakat burada mutlak bir saflık hâkimdi. Bu haşmet ve azamet karşısında gözleri kamaşmış Kamber Aliyi peşinde sürüklemekte olan Esadullah, az daha küçük ikinci bir avluya girdi; bunun ortasında da su dolu dört köşe bir havuz vardı. Harikulâde güzel mavi mineli, iri tuğlalarla vücude getirilmiş kaplamalar, sularda gök rengi akisler yaratmakta, havuzun kenarında ise, kökleri taze ı ve katmerli çiçekleriyle yüklü muazzam gül ağaçlarının altında kaybolmuş dağ gibi çınarlar yükselmekle idi,
İki dostun girdiği dar ve basık kapının karşısında pek yüksek tavanlı bir sofa bulunuyordu. Bir AvrupalI onu tiyatro sahnesi
flSYfi HİKÂYELERİ
Yazan : A. de Gobineau
>____________________
Çeviren : Reşat Nuri Darago
zannedebilirdi, zira ön tarafı tamamen açık olup altın yaldızlı ve boyalı iki dar sütüna dayanmakta İdi, dip tarafının fevkalâde cazip ve güzel boyalan, aynaları, yaldızları sahneyi büsbütün andırmakta, kulis tertibatı intibaını vermekteydi.
Avlunun seviyesinden altı kadem yüksek olan taban pek güzel halılarla örtülmüştü. İşte vali hazretleri orada, yastıklara dayanmış, Önünde muazzam bir pilâv çanağı ve çini kaplar İçine konulmuş on, on iki türlü yemek, etrafında kibar halli efendiler ve başlıca uşakları olduğu halde yemeğini yemekte idi.
Sofaya açılan kısımdan gayri, avlunun iki yanı harabe halinde, diğer bir yanı İse. onun boyunca, az çok oturulabilir odalar sıralanıyordu.
Kamber Ali bu kadar ulu bir yerde bulunduğundan dolayı mahcup olmakta, oraya girebilmek nimetine kavuştuğundan dolayı da kendi gözünde büyümekte idi. Artık, onun eşi menendı yoktu, zira Öyle bir makama intisap etmiş bulunuyordu ki meselâ o makam hiç kimsenin itirazına uğramaksızm kendisini bile parça parça, didik didik edecek kudreti haizdi Bu şahane konağa girmeden önce serbest bir adam olup, mevcudiyetinden haberi olmıyan vali hazretlerinin onu çağırtması ihtimali yoktu. Fakat şimdi uşaklığa girmiş olduğu için
başta vezir-i Azami ve en altta aşçı çırağını ihtiva eden o mesut sınıfa intisap eylemiş bulunuyordu. Ve, şu bir kaç dakika içinde, vali hazretleri: “Kamber Aliye sopa çeksinler!,, diye eınredebillrdi ki bu da, valinin kendisiyle meşgul olmak lûtfunda bulunduğuna delâlet etmekle Kamber Alinin, zavallı babası gibi, lâalettayin birisi olmadığını gösterirdi...
İşte böyle içinden böbürlenirken Esadullah onu dirseğiyle dürterek:
— Ferraş başı geliyor, dedi. Sakın korkma, oğlum.
Gerçekten bu öğüt lüzumsuz değildi. Şiraz Valisi Hazretlerinin bu nıühim adamı oldukça ters suratlı bir kimse idi: “Çıban., dedikleri hastalık burnunun yarısını yemiş olup hara-bezara dönmüş o burnun her iki tarafından yarım kadem boyunda siyah ve sivri bıyıklar uzanmakta İdi, Kalın kaşalrının altında koyu renk gözleri, yürüyüşünde de vekar ve heybet vardı. Kirman yününden yapılmış pek güzel entarisinin üstüne zengin sırmalı Rus çuhasından bir cüppe geçirmişti; başındaki külâhın kuzu derisi o kadar ince, o kadar zarifti kİ hiç olmazsa sekiz tüınen kıymet biçilebillrdi: Bu da, batı memleketleri parası ile hesap olunursa, yüz franga yakın bir meblağ tutar.
Bu muhteşem zat, yapma tavırlarla Esa-dullaha doğru ilerledi; öteki de onu elini kal-
binin üstüne götürerek selâmladı. Fakat aynı teklifsizliği gösteremeyen Kamber Ali ellerini. kalçalarını sıvazladıktan, diz kapağına kadar indirdikten sonra, tepesi Ustu yere düş-mtyecek kadar eğildi, sonra yine dikilerek parmaklarını kuşağının arasına sakladı, gözlerini yere dikti ve kendisine hitap edilmesini bekledi.
Ferraş başı, tasvlpkâr bir edâ ile elini sakalının üzerinde gezdirerek Esadullaha hoşnutluğunu iltifatlı bir bakışla ifade etti. Esadullah hemen:
— iyi bir delikanlıdır, dedi. Namusludur. ı I Gözü toktur; başınız üzerine yemin ederim. Kötü insanlardan kaçtığını, yalruz efendiden kimselerle düşüp kalkmaktan zevk aldığını biliyorum. Efendimiz her halde onu iltifatına garkeyliyecektir. O da kendilerini memnun etmek için elinden geleni yapacak. Bu hususta anlaştık.
Ferraş başı: I
— Pekâlâ, dedi. Fakat karar vermeden ' evvel şu gence bir şey soracağım, diyerek Kamber Aliyi bir tarata çekip devanı etti: "Esadullah Hazretleri size babalık ediyor. Lâkin doğrusunu söyleyin, ona kaç para teklif ettiniz?
Kamber Ali saf bir samimiyetle:
— Allah ömrünüzü arttırsın, dedi. Ben kime hediye verebilirim? Ben ki efendimizin huzuruna çıkıncaya kadar talihsiz ömrümü..,
Ferraş başı gülümsiyerek sözünü kesti: I
— Her halde bir vaitte bulundun. Ne kadar vAdettin?
Kamber Ali t
— Allah sizi inandırsın, diye haykırdı, hiç hır taahhüt altına girmiş değilim. Emirlerinizi alayım da ona göre hareket edeyim dedinı-di,..
• — Devamı var —
Hicri
C. Abir
22
1369
V AKİT
Giıncg öfrlo İkindi Akşam Yatsı İma Ak
Pazartesi
1950 NİSAN
VASATI
5.29.
12 16
15.56
18.13
20.19
3.47
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL günlük gazete
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İçlerini fiilen idare eden:
Sacld ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK ..IMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
tkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
10 Nisan 1950
YENİ İSTANBUL
Suyıa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Haftanın iktisadi hâdiselerine bakış
Avrupa İktisadi hblrllğj İdarecinin faaliyeti — Birleşik Amerikanın yardım dâvmunda pösterdlti hassasiyet ve faaliyet — Rusya, Batı Almanya ve ltalyada görünen iktisadi hareketler — Memleketimizde Tekel Umum Müdürünün beyanatı — Ulaştırma Bakanının basın toplantını — Kuzu ihracatımız ve yabancı rekabeti — İzmir İhracatçı Birlikleri toplantısı — Şehir haberleri
ö E N E V R E
İsviçrede para piyasası
Piyasa durumu, İsviçre frangının çok yüksek vasıfları dolayısiyle, âdeta taşmış bir manzara arzetmektedir
Tütün tipleri tesbit olundu
UAFTA içinde İktisadi İşbirliği " Teşkilâtının bünyesi içindeki faaliyet vq alınan kararlar, milletlerarası münasebetlerin Atisi bakımından büyük ehemmiyeti haizdir, tik önce siyasi uzlaştırıcı D. Sticker başkanlığa seçilmiş, sonra teşkilâtın bünyesinde değişiklikler yapılması kabul olunmuş ve Bakanlar Kurulu istişare gruplarının kaldırılması kararlaştırılmıştır. Bilâhare İktisadi İşbirliği İdaresi yeni krediler açılmasını kabul etmiş, ezcümle Avusturya. Yunanistan, Danimarka ve tsveçe, yapacakları muhtelif mübayaat için krediler verilmiş, hafta sonunda bu memleketlere Portekiz ve Türkiye de ithal edilmiştir.
Birleşik Amerikanın dünya devletlerine yaptığı mail yardımların tahakkukunda gösterdiği hassasiyet ve faaliyet, şüphe yok ki. haftanın dikkati çeken hâdiselerinin başında gelmektedir. Bu mevzuda Başkan Truman, Amerikan iktisadiyatının hali hazırda ithalâtla İhracat arasındaki farkından doğan 5 milyar dolarlık açığı karşıladığını ilân ederek Birleşik Amerikanın milletlerarası İktisadi münasebetlerin tanziminde sarf ettiği gayret ve güttügll hedefi belirtmiş, ayni zamanda Marshall Plânının 1952 de nlhayetlenecegini teyit ederek bugüne kadar mezkûr plânın tatbikatı neticesinde bir çok Avrupa memleketlerinin komünizm hücumlarından kurtarılmış bulundu-ve plânın hedefine vardığını feeyît etmiştir. “
Diğer taraftan Ayan ve Dışişleri Komisyonu tarafından gelişmemiş bölgelere yapılacak Amerikan yardım müddetinin tayin ve kabul edilmiş olması ve böylece Trumanın 4 ûnoü nokta programının beş senelik bir müddet için tahdidi keyfiyetine fnütedalr mezkûr tasarının kanunlaşmak üzere kongreye havale edil-tniş bulunması, Birleşik Amerikada bü hafta içinde dünya kalkınma sahasındaki gayretlere Örnektir.
Haftanın kayde değer diğer iktisadi faaliyetleri arasında, Rusya, Batı Almanya ve îtalyadaki iktisadi hareketleri zikredebiliriz. Filhakika, İlkönce ruble blokunun gerçekleştiğine dair haber üzerinde durulabilir. Bu bloka Çinin de dahil bulunduğu ve Moskovada bir kliring bankasının teşekkül etmekte olduğu Sunday Times gazetesi tarafından açıklan-maktadır. Mezkûr habere göre bu bloka Sovyet Rusya ve bütün komünist peykleri dahil bulunmaktadır. Böylece rublenin ticari alış verişlerde esas olarak kabul edilmesi, bir nevi m . hüviyet haline girmiş bulunuyor.
? ıvyet Rusya, Doğu Avrupayı bu ş ilde mail bir blok haline getirir-k:n. beri yanda Batı Almanya ve İtalyanın milletlerarası iktisadi münasebetlerin gelişmesi sahasında kaydettikleri değerli gayretleri zikretmeden geçemiyeceğiz Filhakika;
Batı Almanya. Fransa ile olan ticarî anlaşmasını neticelendirip bu memlekete olan ihracat miktarını arttırmış ve böylece mevcut açığı kapatmış olacaktır. Diğer taraftan da hafta içinde aldığımız haberlere göre, Batı Almanya çelik istihsali artmakta. Londrada toplanacak olan üç Dışişleri Bakanı Batı Almanya meselesini konuşurken, bu memleketin kimya, optik ve gemi inşası sanayiine ait işlerini de görüşeceklerine işaret olunmaktadır.
İtalya, hafta içinde, İktisadi İşbirliğine verdiği raporda her ne kadar iktisadi muvazenenin henüz temin e-dılemediğinı ilâve etmişse de, Sov-yetlere olan harp borçlarını ödemesi,
Yakın ve Uzakşark memleketleriyle iktisadi münasebetlerini artıracak tedbirlerin alınmış bulunması, bu yıl bazı mahsullerin ihracatında fazlalıklar kaydedilmesi, mezkûr memleketin iktisadi âtisi için ümit verici neticelerdir.
EMLEKETtMİZİN hafta içinde şahit olduğu iktisadi hareketle-
rin başında Tekel Umum Müdürünün yaptığı beyanat ile, Ulaştırma Bakanının tertip ettiği basın toplantısı gelmektedir.
Tekel Umum Müdürü, tuz istihsalinin bir misli artacağını açıkladıktan sonYa tütün, tuz, bira ve çay işleri hakkında etraflı İzahat vermiştir. Muhtelif bölgelerde müstahsilin tütün piyasalarından endişe edecek bir durumu olmadığını açıklayan Umum Müdür, tütün mahsulümüzün harici ticaretimizdeki mühim yeri üzerinde durmuş, tuz istihsalinin arttırıldığını Tekel maddelerinin harice satışlarını tenlin için yabancı memleketlere heyetler yollandığını bira ve çay satışlarında da yükselmeler kaydedildiğini ilâve etmiştir.
Ulaştırma Bakanının yaptığı ve büyük alâka toplayan basın toplantısında temas ettiği meseleler, memleketimizin müstakbel sınaî kalkınması için ümit verici noktalardır. Armatörlerin yolcu taşıyabileceğini açıklayan Bakan, malzemesi dışarıdan getirilmek şartiyle memleket 1-çinde gemi inşa edebilecek tesisat ve I el emeğinin yaratılabileceğini, 16 motörlü tren sipariş edildiğini ve bu suretle tren şebekemizin diğer hatlarının da intizama gireceğini, hava yollarının atınlarak büyük meydanların yapılacağını, telefon işlerimizin geliştirileceğini, İstanbul telefonlarının 1952 de tamamlanacağını ilâve etmiştir.
Haftanın kayde değer İktisadî faaliyetlerinden biri de, Yunanistana yapılan kuzu sevkıyatında Bingazl-nin yerimizi alması haberidir. Batı Anadolu Canlı Hayvan İhracatçıları Birliğinin Genel Kurul toplantısında okunan idare kurulu raporunda a-çıklanan bu vaziyet, birlik raporu ihraç kontenjanının geç verilmesine atfediyorsa da gazetemizin hususî istihbaratına göre memleketimiz fiyatlarının dünya fiyatlarından pahalı o-luşu da bu müşteri pazarın kaybedilmesinde âmil olmuştur.
Diğer yandan hafta İçinde İzmir İhracatçı Birliklerinde başlayan yıllık umumi heyet toplantılarında muhtelif kararlar alınmıştır. Bu cümleden olmak üzere Zeytin Yağı ve Hububat İhracatçıları Birlikleri umumi heyetleri tesanüt halinde işlerini idame kararları vermişler ve ait oldukları faaliyet branşının istih-' sal ve ihracat imkânlarını geliştirecek tedbirler aramışlardır. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının bu hususlardaki bazı kararları üzerinde münakaşalar cereyan etmiştir.
Hafta içinde Russel Door’un Çu-kurovada yaptığı tetkikat ve Mersin limanı ile meyve suyu konserve fabrikası hakkındaki araştırmaları ve yapılan muhtelif teklifler, memleketimizde hususi teşebbüse verilecek yerin genişlemesi ve Marshall yardımının bu sahada imkânlar araştırması bakımından hayırlı neticeler tevlit edebilecek mahiyettedir.
Nihayet geçen haftanın şehrimiz İçin kayde değer hâdiseler meyanın-da, yerli çorapların ıslahı hususunda Sanayi Birliğindeki toplantıyı, İstanbul mezbahasındaki ıslahat ame-Üyelerini zikredebiliriz.
YENİ İSTANBUL
Cenevre 6 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Soclâtâ de Banque Sulsse’in 78 inci genel meclis toplantısında, şirket müdürü, İsviçre para piyasası hakkında mühim beyanatta bulunarak bugünkü vaziyeti aksettiren görüşlerini şöylece hulâsa etmiştir:
İsviçre frangının mazhar bulunduğu umumi itimat, memleketin sağlam para politikasının tabiî bir neticesidir. Bu itimat, dışarda olduğu kadar İsviçrede de tezahür eden, likide alacakların mümkün olduğu kadar geniş bir miktarını İsviçre frangı olarak muhafaza etmek temayülünden ileri gelmektedir. Eskiden İsviçrede muhtelif memleketlere plâs-manlar yapmak umumî bir âdetti. İngiliz lirası üzerinden yapılan istikrazlar çok revaçta olup enteresan kabul edilen İtalyan ve Fransız aksiyonları kolayca elde ediliyordu. Aynı şekilde mühim miktarda sermayeler, Güney Amerikanın müsait inkişafı Ümidiyle, bu memlekete kaçmakta ve hattâ “geç, fakat en az olmamak üzere", Fransanm kuzey ve
doğu komşularında da plâsa edilmekteydi. Bugün vaziyetler o şekilde dir ki, çok mahdut hususî şahıslar tasarruflarını doğrudan ' doğruya memleket dışında plâse etmek tehlikesine yanaşmaktadırlar» Bu şekildeki hareket tarzının sebepleri malûm olduğundan bunun üzerinde durmağa lüzum yoktur. Birleşik Amerikada yapılacak plâsmanların avantajı çok azalmıştır. Bunun sebebi, İkinci Cihan Harbinden sonra bitaraf devletlerin Amerikada bloke edilen sermayelerinin kurtarılması hususunda karşılaşılan formaliteler ve karışıklıklardır. Bu sebepledir ki, isviçrede bugün an’anevl olan sermaye ihracı mevzuunda haklı bir ihtiyat müşahede olunmaktadır. Ayrıca yeni bir temayülün de doğduğu zannolunmak-tadır. Yabancı memleketlerde yapılan plâsmanlar şeklinde hususî sermaye ihracı azalır görünmekte ve yerini gittikçe yabancı istikrazların Isvlçredekl emisyonlarına yapılan kolloktlf plâsmanîara bırakmakta veyahut yabancı devletlere İsviçre mallarını olmak için büyük krediler bahşetme siyasetine terketmektedlr.
Kapa, karışık, bozuk yapraklar için toleranslar ve hususî imâl şekilleri kabul edildi
Ankara 9 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Öğrendiğimize göre, Gümrük ve Tekel Bakanlığı diğer ilgili Bakanlıklar temsilcileriyle tütün mütehassıslarından ve ihracat tacirlerinden mürekkep bir komisyona günün icaplarına göre Türk tütünlerini vasıf ve tip itibariyle tesbit ettirmiştir. Tütünlerimizin imal tipleri büyük tonga, küçük tonga, İs-kenderiyevari, Rumelivari ve basma şeklinde tesbit olunmuştur. Ege bölgesi tütünlerimiz büyük tonga, Marmara bölgesi tütünlerimiz küçük tonga, îskenderiyevâri vc basma, Doğu bölgesi tütünlerimiz do lakende-riyevâri ve küçük tonga tarzında işlenecektir. Mahsul denklerinde işleme hatası olarak kanşacak kapa nispeti %2 yi geçmlyecek, küflü ve çürük yapraklar konulmayacak, pul ve kınkler, ufak veya büyük tonga olarak basılacak, muhtelif menşe ve harman halinde olarak bîr arada işlendiği takdirde bir menşe ismi altında ihraç edilmeyip bu gibi partiler ana menşeler tasrih edilmek ü-zere harman namı altında ihraç edilecektir.
Makine ve Kimya Endüstrisi işe başladı
Askerî fabrikalar piyasaya da çalışıyor
Bu Kurum, sahaları
hususi teşebbüsün gi iş programına almaktadır
rqnıi|TnrnııııırHiııımrhi|iuırııır.ımR>!Hnııııniııın«iiınıi|iniHn(HiHiHi(ııııııni'HiıtM
Kısa haberler
Türk Devlet Demiryollarının
ıslahı ile Amerikan mütehassısları
da uğraşacak
★ VVashington. 9 A.A. (United
Press) — İktisadî İşbirliği İdaresinden bildirildiğine göre Türkiye Devlet Demiryolları İşletmesinin tekâmülü için yapılan bir senelik programı Birleşik Amerika demiryolu mütehassıslarından İbaret bir grup Üzerine alacaktır.
Daha verimli işletme ve Türk demiryolu İşçilerinin yetiştirilmesi için Amerikan mütehassıslarının tavsiyelerde bulunacakları bildirilmiştir.
Program, lokomotiflerle müteharrik malzemenin tamir ve muhafazasını. tarifelerin tanzimi hususlarını da ihtiva edecektir.
Birleşik Amerika, yollarını
kauçukla yapacak
★ Paris — Birleşik Amerika, uzun vadeli geniş bir plânın çerçevesi dahilinde, 42 milyar dolar sarfiy-le Amerika yol şebekesinin tama-miyle yeniden organizasyonunu düşünmekte ve bir çok milli yollan tabii kauçuktan imal etmek niyetini beslemektedir. Kauçuk u-saresi tozu ile karıştırılmış asfaltın, yolların muhafazası masraflarım azaltarak, hayatlarını uzattığı görülmektedir.
Bu plân tahakkuk ettiği takdirde, îngiltereden Birleşik Ame-rikaya doğru yapılan ihracatın, 1 milyon ton artacağı ve dünya kauçuk plantasyonlarının eşine tesadüf edilmemiş bir refah devrinin arifesinde olduğu tahmin e-dılmektedir,
Avrupa mahsullerinin Amerikada satış çareleri aranıyor
★ Waahington, 9 A.A. (Afp) — İktisadî İşbirliği Teşkilâtı, Avrupa mamullerinin Amerikada satışına çalışmak ‘üzere bir teşekkül kurulduğunu dün bildirmiştir. Bu teşkilâtın idaresi muhtemel olarak VVayne Taylor’a tevdi edilecektir. Adı geçen teşkilât İlk İş
olarak Avrupaya mütehassıslar gönderecek ve mütehassıslar A-mcrlkan ticaret ataşeleriyle birlikte çalışacaklardır.
Mısırla Bulgaristan arasında ticaret anlaşmadı
★ Sofya, 9 A.A. (Afp) — Sofya’da Bulgaristanla Mısır arasında bir senelik bir ticaret anlaşması imzalanmıştır.
Bolivya, parasının kıymetini düşürdü ~
> La Paz (Bolivya) 9, A.A. (Reıı-ter) — Dün açıklanan bir takım mali tedbirlerle Bolivya parasının değerini dolar başına 42 pe-sodan 60 pesoya düşürfhüş ve bazı maddelerin ithalini yasak etmiştir.
Paranın değeri buğday, un. petrol ve şeker gibi bazı mühim ithal maddelerinin dış ve iç fiyatlarını ayarlamak için düşürülmüştür.
Amerikan sermayesine plâsmaıı zemini araştırılıyor
★ Washûıgton 9, A.A. (Afp) — Birleşik Amerika Ticaret Odasına bağlı Milletlerarası Ticaret Komisyonu tarafından dün yayınlanan bir raporda Avrupa memleketlerinin dolar kaynaklarını artırabilmek için Amerikan sermayesinin plâsmantna müsait zemin hazırlamak zorunda oldukları ve aşırı milliyetçi düşüncelerden te-cerrüt etmeleri gerektiği belirtilmektedir.
Raporda aynı zamanda Amerikan gümrük tarifelerinin indirilmesi lüzumu üzerinde durulmakta ve Amerikan yardımının 1952 den sonra kısılması gerektiğine İşaret olunmaktadır.
Opel fabrikalarmııı istihsali
artıyor
★ Paris (HUflUBÎ) — ReusBelflheim-dakl Opel fabrikalarının mart ayı zarfındaki İstihsali 5406 otomobili bulmuştur. Şubat ayında bu miktar 4681 di. Ayni devrede ihraç edilen arabaların miktarı 2012 kadardı.
Rekolte tahminleri
Amerikalılar, ilmi metodlarla bu işi tertiplemeye karar verdiler
Piyasa yeni sene mahsulü hakkında haberler almakla meşguldür. Bu hususta 'İstanbul ve İzmir piyasa vaziyeti,, sütununda tiftik hakkında piyasaya gelen haberlerden bahsedilmiştir. Tiftiğin de olduğu gibi, diğer mahsullerin miktarı hakkında öteden beri hakikate yakın bir şekilde malûmat almak hususunda zorluklara tesadüf edilmektedir. Hattâ İstihsal müddeti geçtikten uzun bir zaman sonra bile, rekoltenin hakiki mahiyeti hakkında bilgi edinilenle-dlğl, çok defa görülmüştür. Halbuki İhracatçı tüccar, mahsulün miktarı hakkında kâfi derecede malûmat sahibi olamadığı İçin, işini oııa göre ayar edememektedir.
Ekseriya herhangi bir mahsulün miktarı hakkında yekdiğerine zıt haberlerin piyasaya geldiği görülmüştür, Halbuki böyle olunca bazaıı da spekülâtlf maksatlarla^ muayyen bir maddenin rekoltesi hakkında ıız veya çok nıalûmut verilebilmektedir.
Blitün bu halıerlerln piyasayı müşkül durumda bıraktığı rnalûnıdür. Ankara muhabirimizin piyasanın bu müşkülâtını önlemek maksadiylc, rekolte tahminlerinin sistemli bir şekilde takip edileceğine dair bir haberini aşağıya koyuyoruz!
Ankara 9 (Hububİ muhablriz-den) — İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından ziraat sanayii için getirtilen Amerikalı mütehassıslar İle geçen hafta Tarım Bakanlığında çalışmak üzere gelmiş olan ziraat uz-manları arasında bir görüşme yapılmıştır. Bu görüşmede memlekette gerek toprak mahsulleri ve gerekse hayvan mahsulleri Üzerinde yılda Üç defa ve süratli usullerle tahmin yapılarak ilân «dilmesi hususunda mutabakata varmışlardır. Bu usule mayıs ayında başlanacaktır. Bu suretle ve kısa fasılalarla o senekl mahsul durumu İlmi metodlarla hakikate pek yakın bir şeklide ilân edilmiş olacaktır. Bu suretle, ziraî rekolteler hakkında herhangi biı- menfaat kaygu-alyle yapılan propagandaların önüne geçilmiş olunacaktır.
Ankara, (Hususî muhabirimizden) — Askerî Fabrikaları bir iktl-r.adl devlet teşekkülü haline İfrağ eden yeni kanunun tatbikatına başlanmıştır. 400 milyon liralık itibarî sermaye İle teşekkül eden “makine ve kimya endüstrisi kurumu” serbest piyasa İle de çalışmak Üzere hazırlıklara gidişmiş olup bu maksatla Genel Müdür Ekrem Akpay’ın başkanlığında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda kurumun yeni çalışma istikameti tesbit edilmiştir. Makine vc kimya fabrikaları bilhassa hususî teşebbüsün girmediği sahalarda çalışacaktır.
Tesbit edilmiş olan yeni çalışma plânı tasarısına göre kurum en büyük çalışma mevzuu olarak, ziraat alât ve makineleriyle teçhizatını ele alacaktır. Memleketin türlü ziraat makinelerine olan ihtiyacı bilhassa nazara alınmıştır.
Başta tekstil makineleri olmak ü-zere türlü endüstri makineleri İmalâtıdır. Kururn^ esasen bu mevzuda bir hayli hazırlanmış olup daha “Askeri Fabrikalar” unvanını haiz İken 1949 da Sümerbank hesabına 50 adet son sistem dokuma tezgâhı İmal etmiştir. Bunlar hâlen bankanın en ö-nemli bir fabrikasında faaliyet halindedir. Makine sanayiinin hususi bir branşı olan dokuma makinesi imali işinde bu teşekkülümüz bir hayli ilerdedir.
Kurum, hemen bütün çalışma mevzularını memleketin ekonomik kalkınmasında lâzım olan türlü maki-nelerin imaline hasredecektir. Bu a-rada şu branşlar ele alınmıştır: Sulama işlerinde lüzumlu pompalar ve di'ğer alât ve makineler, liman tesis-
lerinin lüzum göstereceği demir kon-ötrüksiyon teçhizatı, demirden mamul hangarlar, barakalar, silolar, depolar, demiryolu rayları, dingiller, her şekil ve ebadda yaylar, vagoneler, maden işletmeleri, çimento ve emsali sanayi şubeleri İçin asansör hücreleri, deniz inşaatına ait en yüksek evsafta çelik saç levhalar ve benzeri çeşitler, deniz malzemesi, sun’î surette kurutulmuş kerestelerden uzun yıllar dayanabilecek evsafta portatif barakalar ve evler, at arabaları ve belediye temizlik arabaları, her türlü teçhizatı haiz ve bilhassa şehirler dışında çalışan İktisadî işletmelerle türlü şantiyelere mahsus seyyar mutfaklar. fazla işçi çalıştıran yol ve maden inşaat işletmeleri için kabili nakil, el veya motörle çalışabilir çamaşır makineleri, pirinç bakır ve halitalarına ait muhtelif eb'atta ve en yüksek vasıfta levhalar, borular, teller, çubuklar ye muhtelif profilde piyasa malzemesi, maden işletmelerinde, İtfaiye teşkilâtında, tuzlu ve asitli yerlerde yapılan çalışmalarda kullanılmak üzere türlü gaz maskeleri, elde ve tekerlekli olarak taşınabilir muhtelif tiplerde yangın söndürme makineleri, artezlyen ve emsali sondaj işlerine ait teçhizat, dizel motörlerine alt ana milleri ve emsali yüksek çelik mamulleri, muhtelif kesafetlerde asit süifrik. asit nitrik ve en yüksek evsafta akümülâtör asitleri, piyasa ve eczahaneler ihtiyacı için eter, endüstriyel aktif kömür, sodyum sülfat ve bisülfatlar, en yüksek vasıfta av fişekleri ve dünyaca şöhret bulmuş yüksek kaliteli dumanlı ve dumansız av barutları, en yüksek evsafta otomatik tabancalar vesaire...

MÜSTAHSİL YERLİ ÇAYIN AYRI AMBALAJDA SATILMASINI İSTİYOR
İstanbul piyasasında evvelce çay | ithalâtı ile meşgul olan tacirler, muhtelif makamlara müracaat ederek çay ithalinin serbest bırakılmasını İstemişlerdi. İstanbul çay tacirlerinin bu tarzdaki müracaatlerl Rize çay müstahsillerini müteessir etmektedir. Zira çay ithali mutlak bir surette serbest bırakıldığı takdirde, Rî-zede yeni başlıyan çay latlhsalâtı ve çay sanayii dışardan gelen çaylara karşı rekabet edemlyecektir. Rize çayları hakkında müstahsil tarafından İleriye sürülen bir mütalâa daha vardır. Bilindiği gibi Rite çayları, dışarıdan gelen çaylarla harman e-dilmektedir. Halbuki Rizeliler, kendi çaylarının "Rize çayı*' dive ayn bir ambalâj içinde satılmasını arzu etmektedirler. Rize müstahsillerine göre, çay İthalâtçıları, ayrı ambalâj İçinde Rize çayının da satılmasını garanti ettikleri takdirde, halkımız bu çaya dELha çok rağbet edecektir.
Rizedc çay ziraatı gittikçe gelişmekte ve ıslah edilmektedir. Ticaret ve Ekonomi Bakanlığınca yapılan tetkik neticelerini gösteren bir yazıyı bu hususta bir fikir vermek üzere aynen aşağıya alıyoruz:
Memleketimizde çay ekilebilir saha, Of’tan başlayıp Sovyet Rusya sınırlarına kadar uzanır. Uzunluğu,
150 kilometre kadardır. Çay bahçeleri Rize yüresindeki köylerde bulunmakla beraber, derinliğine 20 kilometre kadar uzanmaktadır. Bugün Rize ilinde 160 köyde 12 bin aile çay ekimiyle meşgul bulunmaktadırlar» Rize Merkez ilçesiyle Çayeli İlçesinde 30 bin dönümlük çay tarlaları mevcuttur.
Çay yapraklarını kurutmak üzere Rizede bir fabrika faaliyette bulunmaktadır.
1949 yılında Rlzedö 679.060 kilo yaş çay yaprağı İstihsal edilmiş, bundan 159.046 kilo kuru çay hâsıl olmuştur. 1948 de ise yaş çay yaprağı istlhsalâtı 647.421 kilodan ibaret olmuş ve bundan da 149.668 kilo çay kurutulmuştur.
1949 istlhsalâtı bidayette 200 ton olarak tahmin edilmiş ise de mayıs ayında hava yağmursuz geçmiş olduğundan tahmin olunan miktar elde edilememiştir.
Mayıs ayında çayın kilosu müstahsilden 150 kuruşa alınmış ve ondan sonra flatl 200 kuruşa çıkmıştır.
1949 yılında yaş çay yaprağı mukabilinde müstahsile 1.237,276 Hra ödenmiştir. Daha evvelki yılda müstahsile ödenen para daha az olup 1.165.357 liradan ibaret olmuştur.
Tiftik istihsal bölgelerinden gelen haberlere göre, bu seneki mahsulün kalite itibariyle geçen seneye nispetle daha yüksek olacağı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi eski tiftik mahsulü değer bir fiatle elden çıktığı için, istihsal bölgelerinde köylü tiftik keçisi yetiştirmeğe daha ziyade ehemmiyet vermiştir. Esasen kışın müsait geçtiği yerlerde, hayvan telefatı da olmadığı için, geçen yıla nazaran daha bol mahsul alınacağı ümit edilmektedir. Daha şimdiden tiftik mahsulünün 5 milyon kilo olacağına dair kuvvetli tahminler vardır. Fakat kırkım mevsimi henüz bitmeden, kati bir rakam vermek doğru değildir. Havaların sıcak geçtiği yerlerde Kütahyada, Eskişehirde, Polatlıda kırkıma başlanmıştır.
İhracat maddelerinden yeni sene mahsulü beyaz peynirin piyasaya arzedildiğini evvelce yazmıştık, geçen hafta borsaya, yeni sene mahsullerinden kuzu derisi de gelmiş bulunmaktadır. Alâkalı tacirlerin ifadesine göre, kuzu derisi fiatleri 270 - 290 kuru.ş arasında tahavvül etmiştir .Bu fiat tahavviılü, dünya piyasalarına uygun görünmektedir. Netekim Macaristan AVusturya, Çekoslovakya’dan istekler başlamıştır.
Bu suretle piyasa, yeni senenin ilk mahsulleri hakkında bağlantılara girmekte, istihsal bölgelerinden malumat toplamakla meşgul olurken, eski sene mahsullerinin son kalan stoklarını da elden çıkarmaktadır.
İSTANBUL:
Ticaret Borsacında fındık fiatleri bütün hafta boyunca. kararsızlık içindeydi. Trabzon iktisat muhabirimizin de hafta içinde verdiği malûmata göre Trabzon Borsasında da fındık piyasası bazan gevşek fakat u-mumiyetle durgun geçmiştir. Geçen hafta da yazdığımız gibi istihsal bölgelerinde 6000 ton gibi cüz’î bir stok kalmıştır. Böyle olmakla beraber, kontrolsüz, eski mallar, çürük fındıklar, Ticaret Borsasında gene tüccarı meşgul etmektedir. Bilindiği gibi çürük fındık nebatî yağ fabrikaları tarafından yağ imali için aranmaktadır. Sabunluk zeytinyağının mevcudiyetinin azalması karşısında, sabun imalâthaneleri ^urlik fındıktan
İstanbul ve İzmir'de haftalık piyasa vaziyeti
yapılan yağa rağbet göstermektedir. Hafta içinde iç çürük fındık 70 - 80 kuruş'arasında muamele görmüştür.
Yağlı tohumlar grupunda geçen hafta umumiyet itibariyle fiat gerilemesi müşahede edilmektedir. Ayçiçeği 28 kuruşa kadar düşmüştür. Halbuki mevsim başında 38 kuruştu. Alâkalı tacirlerin anlattıklarına göre, ayçiçeği tohumlan arasında yüksek kalitede olan mallar şimdiye kadar satılmıştır. Son defa olarak ucuz fiatle satılan malların daha ziyade, kalite itibariyle düşük mallar olduğu ileri sürülmektedir. Bundan başka susam fiatlerinde de aynı nispette gerileme görülmüştür. Son defa olarak 58 - 80 kuruşa kadar susam satılmıştır. Yağlı tohumlardan, Karadeniz menşeli kendir tohumları da durgun bir devre geçirmektedir. Dış piyasalardan alıcı yoktur. Keten tohumu ise, yerli fabrikalar tarafından zaman zaman satın alınmaktadır.
Bakliyat grupuna gelince, kırmızı vc yeşil mercimek stokları azalmıştır. Bu itibarla Borsaya arzedilen mahdut miktarda mallar da, yalnız iç piyasanın ihtiyacı için satılmaktadır. Kurıı fasulyeye gelince, ellerinde stok bulunduran tüccar, takastan ümitlerini kesmişlerdir. Bu durum karşısında kuru fasulye fiatlerinde de gerileme başgöstermiştir. Fiatin 28 - 30 kuruşa düştüğü, fakat ihracat bakımından alıcı olmadığı anlaşılmaktadır.
İZMİR:
Haftalık Karabük tesislerinin taksitlerinden tahaşşüt eden ve anlaşma gereğince tütün ile kuru meyva mübayaasına tahsis edilmiş bulunan Merkez Bankası nezdindeki Türk liraları ile İngiltere Hükümetinin memleketimizden çekirdeksiz kuru Unilm mübaypa etmesi İv-susunda diplomatik yollardan yapılan teşebbü
se hafta içinde cevap alınmıştır. İngiltere İaşe Nezaretinin Ankara Büyük Elçiliği vasıtasiyle Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına verdiği cevapta eski 70 shilling fiat-te ısrar ettiği Ankaradan alman haberlerden Öğrenilmiştir. 70 shillingin tekabül ettiği fob 54 kuruş üzerinden satış tahakkuk ettiği takdirde eğer başka milletler rol oynamazsa Borsa fiatlerinin bir iki kuruş daha gerilemesi lâzım gelecektir. Netekim bu haber alındıktan sonra İzmir Borsasmdaki mübayaalar durmuş ve fiat tekrar gerilemeğe başlamıştır. Şimdi alâkalıları en fazla meşgul eden cihet İngiliz mubayaasına müteallik miktar tip ve teslim müddeti gibi hu-susat hakkında tamamlayıcı malumat alınmasıdır. E-ğer mübayaa beş altı bin ton gibi küçük bir miktara inhisar eder ve teslimat için de kısa bir vâde ileriye sürülürse, müstahsilin arzda paniğe tutulmasından ve fiatlerin fazlaca gerilemesinden endişe edilmektedir. Bu maksatla Kuru Meyva İhracatçıları Birliği idare kurulu Ingiltere iaşe Nezaretinin îzmirdeki mümessilinin de iştirakiyle bir toplantı yaparak vaziyeti gözden geçirmiş ve eldeki stokun kalite hususiyetleri nazarı itibara alınarak teslimatın 9 ve 10 numaralı Standard tiplerle 9 buçuk numara ayarında “Choice Cois” isimli bir hususî tipe göre, yapılmasının ve en az iki ayde. icrasının uygun olacağı neticesine varmıştır. Toplantıyı müteakip iaşe Nezareti mümessili mübayaanm, şartlarına müteallik bütün husualar için Nezaretten telgrafla talimat istemiştir. Araya Paskalya Yortusu girmesi dolayısiyle cevabın ancak girmekte olduğumuz haftanın ortalarına doğru gelmesi beklenmektedir. Ayrıca nr.tayyen müddet zarfında teslim edildiği takdirde 20 bin tonluk stokın tamamının alınması İngilizlerce mümkün gfrlllmektedir. Hafta İçinde Kanadadan ezme ve Mısırdan da bnğlama tipi işlenmiş ve 112 numa
ralı natürel, incir siparişleri geldiğinden esasen stoku çok küçülmüş bulunan incir piyasası hareketlenmiş ve sağlamlaşmıştır. Çekoslovakya ve Finlândiyanm son pamuk mubayaalarından sonra fiatlerimizin yüksek bulunması dolayısiyle hariçten yeni siparişler gelmediğinden, hafta içinde Borsada pamuk sakin bir durum arzetmiştir. Stok miktarı çok azalmış olan birinci akala fiat seviyesini muhafaza edebilmekte ise de İkinci ve ilçüııcü akalaların fiatleri bireı* miktar daha gerilemiştir. Bununla beraber alâkalılar fiatleri yine yüksek bulumakta ve ikinci akalanın en az birinci Adana akalasının fiati olan 185, 190 kuruşa düşmesini zarurî görmektedirler. Gene hafta içinde bir müddet önce Tariş tarafından İsveçe satılan bin beş yüz ton akala pamuğunun tesellümü için bu memleketten bir eksper gelmiş ve muayenelerine başlamıştır. Geçen hafta sonunda A-dana iktisat muhabirimizden aldığımız pamuk raporu da çok alâka çekicidir. Son aylar zarfında’uzun bir durgunluk geçiren Adana pamuk borsası nisanın 8 inci günü birdenbire hararetlenmiştir. Buna sebep Sümer-bankın bir günde 307,650 kilo pamuğu birden satın almasıdır.
Sümerbankın 1 inci ve 2 nci ve 3 üncü akala nevi üzerinden yaptığı bu mlibayaada fiat âzami 180, asgarî 130 kuruş olarak tesbit edilmiştir. Kampanyanın başında pamukların 230 kuruşa kadar satıldığı gözönü-ne getirilirse fiatlerde bugün oldukça büyük bir düşüş vardır.
Ayrıca Toroslar Nebatıyağ Miiessesesi de 12 kuruştan 75,579 kilo akala pamuk tohumu almıştır.
Zeytinyağı ve diğer nebatî yağlar muvazi olarak pamuk yağı da hafta zarfında gevşek bir durum arzet-miş ve fiat evvelki haftaya nazaran 3 kuruş daha ge-ıiliverek 127 kuruşta kapanmıştır. Fiat daha da gerilemek temayülü göstermektedir. Yegâne alıcı olan pamuk yağı fabrikşlarının alâkasızlığı yüzünden hafta İçinde Borsada p.ımuk çekirdeği tam bir durgunluk g”ıt rmiş ve hiç muamele olmamışcir.
Sayfa 6
ENİ İSTANBUL
10 Nisan 1950
MADELEINE DE RAUCH
4 ■
■B • 1 , • (
1
CHRISTIAN DIOR
FAKAT bazı terziler spor modelleri İçin, hâlâ jüp-külot kullanmaktadırlar. Burada sade ve klasik İnce kırmızı kotle kadifeden yapılmış bir ansambl görüyorsunuz. Ufak şapka da aynı kumaştan yapılmıştır. »Jüp-külot’un İç kısmı avnı renk gabardinden olup jikpe yumuşaklık vermektedir. Bu model Londrada teşhir edildiği zaman pek beğenilmişti. Bu onların spor kıyafetlere düşkün oldukları-nı gösterir. Bu ansambl Calixtc’-in bir modelidir.; Calbcte deniz ve köy kıyafetlerinde ihtisas kesbet-miş bir terzidir.
BRUY’ERE
LAcKert yünlüden yapılmış klâsik bir tayyör. CARVEN’In modeli olan bu tay yöre, yakanın kenarındaki bayat bi-yeler canlı bir hava vermektedir. Bevnr elbise PİERRE CI.ARENC E ln
modelidir. Rcınt muslinden yapılmıştır ve her tn-rafı pllsrdlr. Kemer yeşil faydır 5 e siyah bir rülle süslenmiştir. Şapka kalın •ılyah hasırdan yapılmış ve iki uııın tüyle süslenmiştir. Uzun bir kolye, elbisenin beline kadar gelmektedir. eldhenler ise dirseğe kadardır. Bu. son derece sevimli ve neşeli pijamaya FATH *’Arlcquln” adını koymuştur. Siyah ve beyaz desenlerden yapılmıştır. Deniz kenarında giyilmek üzere yapılmış olan bu pl-Jnma ile geniş kenarlı bir şqpka kullanmak lâzımdır. Kemer mor İpeklidendir, a-yııkkubılar l*c siyah renkte olup topuksuzdur.

sene n
PTFRRE CLARFNCE
JACQUES HEIM
SCHIARELL1
ten rengindedir ve her tarafı dahil) aynı inceliktedir.
/
RAPHAEL
PtERRE Clarence’ın İpek üzerine gri ve siyah çizgili zarif bir elbisesi. Beldeki kemer alage-yik grisi rengindedir. Etek ütüsüz plilerden yapılmıştır ve rahatça açılmaktadır. Balmain’in orijinal bir kreasyonu olan bıı elbisenin eteği dar olup üst kısmı değişik bir tarzda yapılmıştır. Her plinin kenarından beyaz bir şerit geçmektedir. Kumaş. bütün Parislilerin pek sevdiği lâcivert İnce yünlüdendir. Lâcivert dar bir kemer bütün pilleri belde toplamaktadır. Aksesuarlar beyazdır; eldivenler gayet kısadır ve şapka yumuşak bir hasırdan yapılmış olup yana iyik giyilmektedir. Bir köşesinden sarkan tüy buketi ornuzla-ra kadar gelmektedir.
P/KRtS Büromuz, 1950 bahar modası İçin yalnız “YENİ İSTANBUL” gazetesine mahsus olarak, bu fotoğrafları yollamıştır. Haftalık sütunlarımızda yersizlik yüzünden, her defa yalnız bir mevzuu ele alamıyoruz. Bu resimli sayfa, okuyucularımıza şimdi Parlstc “Yarım-Asır” modası tâbiri İle anılan yeni modanın bütün değişik temayülleri hakkında umumi bir fikir verebilir. Bu modanın bâriz hususiyetleri: Büyük bir sadelik, düz çizgiler, hafif kumaşlar ve soluk renklerdir. Bütün terziler modellerinin ilham kaynağı olarak ayni devri seçmişlerdir: Hem yakın hem de uzak olan 1925 senesini - Saçlar kısa ve ondülemiz, elbise etekleri diz kapağına dokunmaktadır; kollar omuzdan İtibaren açıktır. Bol de kalçalara doğru Inmeküze-redlr. Vücutları muntazam ve İnce olmayanlar bıı modadan memnun görünüyorlar. Her modanın bir hususiyeti vardır; fakat bıı görünüş sabit değildir, değişebilir ve bütün değişiklikler, eğer zevkli İse, göze güzel görünür. Kendimize en yakışan tarzı bulmak (la bize kalmıştır. Zaten terziler de bunun farkında olduğu için, dar ve kolsuz elbiselerin yanında bol ve uzun veya truva-kar kollu elbiseler de teşhir etmektedirler. Fakat İnce vücutlu kimseler İçin 1950 modasının en göze çarpan değişikliği yeniden pllsell elbiselerin ortaya çıkmasıdır
PATOU’nun kreasyonu olan bu elbise, böcek kabuğu renginde satenden yapılmıştır. Gayet dar beyaz saten bir eteğin üzerine giyilen dört parça etekten mürekkeptir. Hem bir öğleden sonra elbisesi, hem de akşam yemeğinde giyileblle* cek güzel bir kıyafettir. Gece elbisesi ise Jao ques Fath‘ın modeli olup siyah kadifeden yapıl* m ıştır. Eteğin ucundaki siyah tül volan, elbisenin önünde daha kısa, arkasında daha uzundur. U* zun yeşil eldivenler elbiseyi süslemektedir. El* blsenln omuzları açıktır. Gece elbiseleri değişik şekillerde yapılmaktadır. Dar ve vücuda sıkı sıkı oturmuş elbiselerin yanında gayet geniş etekler de görülüyor. Gayet az ve ufak mücevher takılıyor ve hu, elbiseye daha ağır bir hava veriyor.
Çoraplar, sandal veya gayet açık ayakkabılarla giyildiği için, (topuk ve burun
a “Plise” hâkimdir

a


> .vr-

Sayfa T
Y E N î İSTANBUL.
1(» Nisan 19 W

DEUTSCHE ORlENT LÎNtE
HAMBURG
Limanımızda bulunan
FLENSAU Vapuru doğru
Kimyevî mahsuller ve her
türlü madenlerin
kuruuhması
Büttner tesisatları ile EKONOMİK KURUTMA AMELİYESİ
^T' sleri
çtkSrma
He kurutma tefisin
i
!

Boy« p Hk
Tam oto^1^ 'ntraruj fu
MASSHİNENFABRİK
JOHANN SCHtESSER NÜRNBERG 20-14 (Almanya)
Takım Çeliği Alınacak
Akşam Erkek Sanat Okulu Müdürlüğünden
1 — Gezici köy demirciliği kuraları için beher kiloluna tasarlanan 125 kuruş fiyat ürerinden 5500 kilo 40X40 — 38X38 mm. kare ve beher kilosuna tasarlanan 160 kuruş fiyat ürerinden 800 kilo (ıkalemlk) 10X20 — 12X25 mm. İlk takım (su) çelikleri, 2490 sayıh kanunun hükümler! gereğince kapalı zarf usuiiyle satın alınacaktın»
B — Bu işe alt şartname, Tophanede 347 numaradaki okulun bürosunda görülebilir.
8 — Teminat parası 612 lira olup, bu para Okul İdaresinden alınacak btr yazı llo Yüksek Okullar Saymanlığı veznesine yatın-lac&MiJt
4 w İhale, 26.IV.1950 çarşamba günü saat 16 de 2 ncl maddede belirtileli büroda yapılacaktır.
# — minen pa likbe çke |
İsteklilerin 1950 yılına alt Ticaret Odası belgesiyle ve terasının makbuzu (veya banka teminat mektubu) ile bir-nunun tarif ettiği şekilde) hazırlıyacaklan kapalı teklif zarflacım en geç 26.IV.1950 çarşamba günü saat 14 e kadar belirtilen bttooda toplanaeak komisyona vermeleri.
• Postada vâki olacak gecikmelerden komisyon sorumlu
Modern sanayi şubelerinde ve zirai fabrikalarda İşlenen tekmil organik ve anorganik mahsuller, kendilerinden faydalanılabllinmesl için, ekonomik bir kurutma ameliyesine muhtaçtır. Bu mahsullerin sayısı pek kabarık olduğu gibi, bu çeşitli mahsulleri — fiziki ve kimyevi evsaflarına göre — ekonomik ve sıcaklık tek-bakımından kusursuz bir şekilde kurutmak için,
9
çok kurutma sistemleri inkişaf ettirilmiştir.
BÜTTNER firması, «on yarım yüzyılda modem kurutma ameliyesinde, eski «istemleri çok geride bırakan fevkalftde yenilikler vücuda getirmiştir. BÜTTNER firması bugün, meselâ çapraz olarak vazedilmiş "Rlesel,, sisteminde Umburlu kurutma makinesi, tür-blnll'Ve havalı kurutucu cihazlar gribi özel mamûlâtı İle endüstriyel kurutma almak şerefini kazanmıştır. Bugüne fazla tamburlu kurutma makinesi, çabuk devirli kurutma cihazı, ve vakumlu, silindiril, iki silindiril kineleri; höcre, kanal ve kule sisteminde ve son zamanlarda da şualı kurutma cihazları gibi özel konstruks-yonlar muvaffakiyetle tatbik etmiştir. Fabrika, bu mevkii, kendisine tevdi edilen özel endüstriyel kurutma vazifeleri
' yadakl
rika,
nlğl bir
I
1 ; .



M
g
Halkalı levhalar İle teçhiz edilmiş türbini! kurutma kurutma makinesi.
işlerinde en ön safta yer
kadar 1600 den
100 den çok fazla bir çok, püskürtmeli, bataklık kurutma ma-

Vadesiz Tasarruf Hesapları İkramiye Tutarı
15 Mayıs 1956 Çekilişinde
de


Büyük ikramiyeler i 15.000, 1-0.000 Ura, Aynca 500, 250, 100 liralık go ikramiye.
Bu çekilişe katılabilmek için 10 Nisan 1950 de hesaplarda 150 lira bulunması ve bunun çekiliş tarihine
Her 150 lira için
Bu çekilişte yalnız para ikramiyesi
30 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise, bazılarında ikişer ev olmak üzere hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.
kadar muhafazası lâzımdır, ayn bir kura numarası verilir.


ile birlikte, sayısız müşterileri ve bütün dün-mümessilleri sayesinde elde edebilmiştir. Fab-sert ve çok sert maddeleri ilk kırma ve övütme suretiyle kurutmak sahasında, bıı* çok sanayi branşla-
rının mahsullerini işleme meselelerini halletmek yardımında bulunmuş ve son seneler zarfında çok müspet neticeler veren ve yeni bir konstrüksyon oian pervaneli yuvarlak değirmeni tekemmül ettirerek imâl etmiştir.
Firmanın bunlardan maada Imftl ettiği cihazlar şunlardır: Büyük vantilAtörler - madenlerde vantilatör olarak kullanılan mihverli körükler (hava kapasiteleri: 12000- 15000 mö/saat ve daha fazla) - aspiratörler -toz giderme tertibatları ve saire.
Şirketin 75 inci mesaî yıldönümü münasebetiyle neşredilen hususi kataloğumuz “Festachrift,, i İsteyiniz.
BÜTTNER-WERKE »ktiengesellschaft Krefeld - Uerdingen MÜMESSİLİ: NİJADveFERRyH ŞEŞBEŞ Hezaren Han, 3 üncü kat İSTANBUL-GALATA
TELEFON : 40817/43697
İIIIIHIIİIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII^
Müteharrik ve sabit, her türlü.ziraî mahsul İçin kullanılan tamburin kurutma makinesi.
Halka şeklinde katlanmış iki başlıklı sütun ile mücehhez türbini! kurutma makinesi.


*

'V' '■■■»■ mm t • w j ■■««.•■.nımKimr. rfnrnngunnnnnnımDnoronı ı;n*MMinfliRmuaiD(nra,iMNinn«ıanMiMiMMiMN«anmufltmfltm:wııtuKBtf!unu!i
29 Nisan ilâ 14 Mayıs 1950 de devam edecek
I
T.C. ZİRAAT BANKASI
i


HAMBURG, BREMEN ve ANVERS
İçin cşyayj ticariye yükllyecektir.
nisana dofcru limanımızda beklenen EENDRACHT Vapuru yukarıdaki limanlar için eşyayı ticariye yükleyecektir. Umumi Acenteliği: K. TRABtTCH et Co ------ Galata Veli Alemdar Han 202/204, Tel: 42221 -----


DEVLET
DENİZYOLLARI
AK DENİZ DL TÜRKGOAİIERİUE SEYAHAT EDİNİZ.
En temiz, en itinalı servis ★ Konfor ★ Eğlence ★ Sürat
YAZ SEFERLERİNDE CAZİP YENİLİKLER
Akdeniz Yolcu Navlunlarında % 20 - 40 Tenzilât
BATI AKDENİZ HATTI t
İstanbul - Piro - Napoli - Marsilya - Canova
DOÛU GÜNEY AKDENİZ HATTI ,
İstanbul . İzmir - Pire - Rodos - Llmasol . Beyrut - İskenderiye • Napoli - Marallya - Cenova - Napoli - İskenderiye - Beyrut -' Llmasol - Rodos - Piro - İzmir - İstanbul.
Sayın Emlâk Sahiplerine
İSTANBUL
EMNİYET SANDIĞINDAN:
Gayrimenkul ipoteği karşılığında beher şahsa verilecek borç para miktarı 10.000 liraya çıkarılmıştır. İhtiyacı ların mülklerinin bulunduğu semtlere göre Cağa!oğlu kez ve Eminönü, Beşiktaş, Kadıköy. Pangaltı. Fatih ve Ajanslarımıza müracaatları rica olunur. (4352)
e
M Ü Z

9
BUGÜN
AÇIK OLAN MÜZELER
İSTANBUL
Atatürk tnkılûp MüzcM: 10-12, 14-17.
Topkupı Sarayı (Telf. 210DO) 13.30-17.
Ayanobu: (Trif. 21750) 10-16.
Belediye MiUcM: 10-12. 14-1T. Tevflk Fikret Aslyan MÜretl :
10-12, 14-TL
İZMİR
Arkeoloji (3321) 9 - 12.
133(M7.
TİYATROLAR
İSTANBUL
SBHİR TİYATKOLAni :
DT.AM KISMI; Tcrnall yok.
KOMEDİ KISMI : 20.30 da Üvey Kardeşler,
M» AMMEH KAKACA OPEKE-T1 rln Ka(1ıkuy Operada
Kiralık 'Odalar.
VEXÎ OPEHKTİ t 20,45 de
Bakırköy YenJ’de bir defaya mnhauıı DUBARA.
KONAK FAt rONC: Inpanyol at-rakevon trupu.
ANKARA
Bl*Yt'K TİYATKO (10370) Temsil yok.
KÜÇÜK TİV/UFKO (11160) Temsil yok.
GAK GAZİNOSU — Parla Revü Heyeti.
PAVYONDA — Amado,
İZMİR
ÇEHİH TİYATROSU ı Oyuncu (Komedi).
NEMA
olnn-Mer-Şube
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (4ÜH35) Yanlış Hüküm. Suare: Kan DAvabl
AKIN (80718) 1 - Hint Yıldızı.
2 — Unutulmayan Mazi.
ALKAZAR (42562) 1 - Namus
Sözü. 2 — Petrol Kıralı.
AK (14304) Rio Aşkları
ELHAMKA (43695) Rio Aşkları
İPEK (44289) Haydutlar Kırallçeal
Renkli - Türkçe
İNCİ (84095) 1 — Deniz Kurtlan. 2 — Gönülden Gönüle.
LALE (43605i Her Şafakta ölürüm.
MELEK («10868) Aşk Adası.
SAK AY (41650) Kanlı İzdivaç.
$1 ATFAKK (83143) 1 — Korkunç Akın. 2 — Neşeli Hayat.
Si’M ER (*12851) Asi Kalbler, 6AKK (40380) İstanbul Geceleri. ŞIK (13726) 1 — Büyük Casuslar.
2 — Ölüm Randevusu.
TAKSİM (43191) Lüküs Hayat.
TAK S i M
TAN I — Monte Krlsto Kontesi. 2 — Kanlı Döglış.
YENİ (84137) 1 — Hint Esrarı.
** — Bestekâr Denizci.
Ziyaretçilerine, POLONYA sanayiinin başlıca gruplarını ve aynı zamanda fuara igtlrak edecek 20 kadar ecnebi memleketin istihnalâtını takdim edecektir.
Beynelmilel Ticarette mühim bir pazar teşkil eden
POZNAN İNTERNASYONAL FUARINDA
Bermutad büyük mikyasta ticarî işler neticelenecektir.
FERN - LİNE - NEW - YORK I
15 ni&an’da limanımızda beklenen I
FERNCAPE I
Vapuru doğru I
New ■ York ■ Boston ve Philadelphia I İçin eşyayi ticariye yiikliyecektir. I
1 mayısta limajumızda beklenen FERNSEA I
Vapuru yukardaki limanlar için eşyayi ticariye I
yüklıyecektir. H
Fazla tafsilât için Galetada Veli Alemdar hanında 203 No. da I
SCANDSHİP Acenteliğine müracaat. Tel: 42221 I

İstanbul P. T. T. Bölge Başmüdürlüğünden
1 — Büyük Postahane binası çatı ve dereleri on arımı kor palı zarf uaııliylo eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 24.4.950 pazartesi günü saat on beşte Başmüdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel, (25476) lira 81 kuruş. Geçici teminatı (1910) lira 76 kuruştur.
4 — Taliplerin mezkûr İşe ait keşif, şartnameyi 127 kuruş bedeli mukabilinde almak ve muvakkat teminatlarını yatırmuk üzere çalışma günlerinde Başmüdürlük Levazım Şefliğine ve eksiltme gününden üç gün evveline kadar da bu İşe benzer 15000 liralık iş yaptığına dair vesikalarını ibraz ederek belge almaları ve belli gün ve saatten bir saat evveline kadar da 2400 sayılı Arttırma Eksiltme Kanununun 32 ncl maddesi gereğince haztrlıyacaklnrı teklif mektuplarını makbuz mukabilinde Komisyon Başkanlığına tevdi eylemeleri İlân olunur. (4198)
ECZANE
EMİNÖNÜ6
t
ÜNAL (10306) 1 — Kara Korsan.
2 — Ateş Çemberi,
YILDIZ (42847) Kızıl Nohlr.
İHTANBIll UtHKTI
ALEMDAR (23683) 1 — Donlz Ejderi (Türkçe). 2 — Kanlı Altın. AYSU (210)7) 1 — Fedakâr Doktor. 2 — Cohenncm Zindanı.
AZAK (23542) 1 — Anna Kareni-na. 2— Albukrck Fa,tlhl.
(F.MIIE1İLİTA8 (22513) İstanbul Geceleri.
IKK AH, İstanbul Geceleri.
HALK 1 — Anlan Adam. 2 — Beş Parmaklı Canavar.
İSTANBUL (2236?) 1 - Aşk ve Müzik. 2 — Düşman Kardeşler.
KISMET (21004) 1 — Korsanlar. 2 — Nll Kını İlçesi.
MARMARA (23860) 1 — Dulu Belle 2 — Vatan Haini.
.MİLLÎ (22062) L — Deniz Ejderi. 2 — Kanlı Altın.
Tl KAN (22127) 1 — Anna Kare-nlna. 2 — Albukrok Fatihi.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — No-slmaçt Amerlk&da. 2 — Aşk Kurbanı.
KADIKÖY UÎHETİ
HALE (60112) Uçuruma Dofcru.
OPERA 1 — Kanunsuz 8okak. 2 — Bel Aml.
SÜREYYA (60682) 1 — ölüm Qe-cesi. 2 — Hudut Dehşeti.
YELDEÖlRMENİt 1 - Dertli Zeynep, 2 — Hudut Dohşeti.
ANKARA
SUS (14071) Lüküs Hayat.
SÜMER (14072) Büyük Macera
ULUS (22294) Raklbeler
YEN t (140İ0) Vatan Kahramanı
İZMİR
ELHAMKA * Gönç Km Kalbi.
LALE 1 - Çöl Silâhşorları. 2 — Paylaşılmayan Sevgili.
TAN 1 - Çöl Silâhşorları. 2 -Paylaşılmayan Sevgili.
TAYYARE Tulsa.
YENİ • 1 — Bir Fırtına Gecesi.
2 — Uçuruma Dofcru,
KARŞIYAKA UlHETÎ
3IELEK 1 — Şehrazadın Doğuşu. 2 — Gece ölümü
SÜMER 1 — Pasifik Kahramanı 2 — Kadın Kini
S IH Hî İMDAT
Ihlan u Ui Ucyuglu (4996
Anudolu yakalı 60536
Ankara 01
İzmir 225)
••yenİ İstanbul., un bugün İçin tavsiye ettiği programlar:
DAHİLDEı
19.45 Ankara; Tarihi Türk müziği. — 20,30 Ankara: Radyo senfoni orkcutrası. — 20.45 İstanbul: Şarkı ve türküler. Hamiyet Yüceses. — 22.00 İstanbul: Klâsik batı müziği dinleyici İstekleri.
HARİÇTE:
10.00 Londra: Klâsik müaik dinleyici istekleri.
ANKARA (23432) Er Meydanı
BÜYÜK (15031) Kaliforniya Fatihi
CEBECİ (13846) Yctlmenirı Aşkı PARK (11131) Lüküs Hayat.
beyogiu (4ö44 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60046
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 15056
ANKARA:
7 30 M. S. Ayarı. — 7.31 Marşlar (Pl.). — 7.45 Haberler ve hava raporu. — 8,00 Hafif şarkılar ve tangolar (Pl.). — 8.25 Günün programı. — 8.30 Hafif müzik (PL). — 0.00 Kupanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 Şarkılar, — 13.00 Haberler. —
13.15 Ailen Roth orkestrası (Pl.)
— 13 30 Öfcle Gazetesi. — 13 46 Gitar soloları (PL). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış,
17.58 Açılış ve program. — 18,00 M. S. Ayarı. — 18 00 Dana müziği (PL). — 18 30 Konuşma.
Kitap saati. — 18.45 Melodiler (PL). — 19.00 M. S. Ayan ve h« herler. — 10.16 Geçmişte bu-RUn. — 19.20 Şarkılar. — 19.46 Tarihi Türk müaigl. — 20.15
Radyo Gazetesi. — 20.30 Radyo senfoni orkestrası konseri. —
21.15 Konuşma : Kanun konuları. — 21.30 Dana müzikleri (PL).
— 22.00 Konuşma. — 22.15 Şar-
kılar. — 22.45 M. S. Ayarı ve haberler. — 23,00 Program kapanış. I
İSTANBUL:
12 57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 18-10 Karışık şarkı ve türküler (PL). — 13-30 Hafif Öğle müziği. — 14 00 Zehra Bilir ve Susun Yakar Rut-lıaydan türküler (Pl ). — 14.16 Dans müziği (PL). — 14.30 Ser-bost saat (Konuşma veya müzik). — 14.45 Orkestra osorlori (PL). Mozart... Sercnad "re majör», (Noturno) — 15.00 Prog-
ramlar ve kapanış.
17.67 Açılış ve profjroınlar. — 18.00 Konya Folklor ekibi konseri, — 18.20 Şarkı ve türküler (PL) — 18.40 Saz eserleri. — 10.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Sonatlar (PL) Bcthoven •‘Kreutzer sonatı,,. — 20.00 Serbeat saat: (Konuşma veya nıllzlk). — 20 10 Küçük orkestradan melodiler. — 20.30 Şehirli aasll. Konuşan: Vali ve Belediye Başkanı Ord. ProL Dr. F. Kerim Gökay. — 20.15 Şarkı ve türküler (Hnınlyet Yücese*). — 21.15 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Dinleyici istekleri (Klâsik batı nıüzlgl). — 22.45 Haberler. 23.00 Dana müziği (PL). — 23.3ü Programlar ve kapanış,
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINI AR: LONRDA;
7.30 Hafif müzik.
8.15 Müzik hâtıraları.
0.30 John Bull orkestrasından hafif müzik,
10.00 Klâsik müzik dinleyici telderl.
11.00 Ray Martin ve ork.
11.30 Vlktor Silvcster ve dans ork.
13.15 Dinleyici İstekleri.
14.15 Robert Fnrnon ve orkestrasından hafif müzik.
15.15 Soprano Elsa Corry resitali. 18.18 Palm Cnurt hafif müzik
orkestrası.
22.15 Pctor Yorko ork.
23.00 Dinleyici istekleri.
UÇAK - TREN - VAPUR
DİKKAT: Hava dohıyıslylo seferlerde değişiklik (fl a bil İr.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10.60 D.H.Y. (Türk) Ankuradan.
12.60 D.H.Y. (Türk) tamirden.
13.30 B.E.A. (İngiliz) Londra. NIs» Roma vo Atlnadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana, An-karadun.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 A.F. (Fransız) Atina, Roma. Parlao.
9.— D.H.Y. (Türk) Ankara, Malatya» Elâzığ» Diyarbakır» Adana, îskenderuna.
11.20 D.H.Y, (Türk) tzmlre.
13.60 D.H.Y. (Türk) Ankarayn.
14.30 B.E.A. (İngiliz) Atina. Roma» Nis, Londraya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan).
7.— Seyyar (Karablgadan).
21.30 Marakaz (Bandırmadan).
GİDECEK ULAN VAPURLAR
8.15 Marakaz (Bandırmaya).
20.— Konya (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER >
0.45 Semplon (Avrupa).
8.30 Ankara
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9.— Tarsus,
18.10 Ankara ekspresi.
21.30 Semplon ekspresi.
31.40 Dnğu ekepreaL
İstanbul (Eminönü) — Haşan Hulûsl (Küçükpaaar) — Abdül-kadir (Alemdar) — Cemil (Beyazıt).
DEYOÖLUı
Matkovlç (Merkez) — Galatasaray (Merkez) — Ertuğrul (Taksim) — lamel (Taksim) — Ka-raköy (Onlulu) — Maçka (Şişli) — Feriköy (Şişil) — Haeköy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH:
İbrahim HaİII (ŞehzadcbaşO — Snlâ hattın Gürgen (Aksaray)— Emin Rıdvan (Sanıatya) — Haseki (Şohremlnl) —- Ulupmar (Kn ra gümrük) — Huylm Berk (Fenor).
EYÜP; Ayvansaray Şifa.
BEŞİKTAŞ;
Nail Hullt (Ortalcöy) — Gıyaset-tin Divanlıoğhı (Arnavutköy) — Merkez (Bobck).
KADIKÖY;
Morkcz — Foneryotu — Erenköy — A- Cafor Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR; Çamhyurt. HEYBELtADAı Hcybeliadft. BÜYÜK ADA i Merkez.
İZMİR
Yeni İzmir (Bitsnıuhane) — Mil-lot (Kemvrnltı) — Eşrerpaşa — Karata^ (Yalılar) — Tarlan (Al-saııceJD.
10-Nisan-1950
Pazartesi
Memleket ve Dünya spor hareketleri
Türkiye - Suriye - Lübnan arasında
Beynelmilel basketbol birinciliğini kazandık
r;


Dünkü karşılaşmada Türkiye Lübnanı 36-28 mağlûp etti
Milletlerarası İstanbul Basketbol turnuvasının final maçı dün gece Sergi ve Spor Sarayında kalabalık bir seyirci kütlesi önünde oynandı.
Gecenin ilk müsabakasını Teknik Üniversite ile Deniz Harp Okulu takınılan yaptılar, Maçı Teknik üniversiteliler 52*28 kazandılar. Bu maçtan sonra memleketimizde ilk defa yapılan kızlar arasındaki basketbol maçını Galatasaray ile Tenis Dağcılık Eskrim takımları yaptılar ve maçı GalatasaraylIlar 8-7 galip bitirdiler. Kızlar arasında yapılan bu müsabakaya her iki takım da şu kadrolarla çıktılar:
Galatasaray: Canan, Sevim, Nevin, înce, Vedat, Fikret, Seniye.
Tenis Dağcılık Eskrim: Salma, İfakat, Kadriye, Solmaz, Nezihe.
Milli maç
Sıra gecenin en mühim maçı olan Türkiye - Lübnan arasındaki final müsabakasına geldiği zaman spor salonu hemen hemen dolmuştu. Saat tam 10 da Lübnan millî takımı, onu takiben de Türk milli takımı çıkarak seyircileri selâmladılar. Mûtat merasimden sonra takımlar şu şekilde oyuna başladılar.
Tiirk milli takımı:
Yılmaz Gündüz, Doktor Ali Uraa, M. Ali Yalım,
Yalçın Granit, Hüseyin Öztürk (Kaptan).
Lübnan milli takımı:
Mikaoni, Harcpoche, Arhadgi, A şadlan, Mama (Kaptan).
Oyun çok süratli başladı, İlk panyeyi Lübnanlılardan Mamo yaptı. Bu sayıya Türk takımından Yalım güzel bir sayı ile mukabele etti. Türk takımı güzel oyununu, birinci devrenin sonuna kadar devam ettirdi ve ilk devreyi 15-10 galip bitirdi.
Türk takımı ikinci devrede de baştan sona kadar galip durumda oynadı ve maçı 36-28 kazandı.
Maçta Hüseyin öztürk ve M. Ali Yalım güzel bir oyun çıkardılar. Takımımızın yaptığı 36 sayının Hüseyin, 9 unu da Yalım yapmıştır.
Maçtan sonra Türk, Lübnan, Suriye millî lan çalındı ve birinciliği kazanan takımımıza Terbiyesi Genel Müdürü, Fatih Sultan üzerinde bir büstünü hediye etmiştir.
İkinciliği kazanan Lübnan ve üçüncülüğü kazanan Suriye takımlarına da birer kıymetli Kütahya işi tabak verilmiştir.
Bu suretle 4 sene devam edecek olan Milletlerarası kupanın birinci senesi Türk takımı tarafından kazanılmıştır.
11 İni
marş-
Beden Mehmedin, at
İngiliz lig maçlarından bLr enstantane — Arsenal santrforu Harry Goring (sağda) dehşetle üzerine doğru düşen Ef erten sol beki Gordon Dugdale’ye (ortada) bakıyor. Everton'un sol hafi Dello (solda) topla _____......_...__ ...._...: beraber kurtuluyor
Ankarada dünkü maçlarda
Fenerbahçe, Demirsporla 1-1; Gençler
Birliği, Vefa ile 2-2 berabere kaldı
91 yaşındaki kadın kriketçi
IngiitercMİe bir kriket kulübünün en kıdemli ve faal âzası olan bıı kadın, 91 bahar görmüştür. Ve buna rağmen IngiJlzlerln asaletiyle övündükleri kriketi bir türlü bırakmak istememektedir. Bu faaliyetinin faydasını da görüyordur
herhalde. Çünkü ifadesine göre, hazımsızlık veya mide ağrısı diye bir şey bümcnıektedlr.
Ankara 9 (Hususi) Millî Eğitim kupası futbol maçlarına dün Ânka-rada devam edilmiştir.
Birinci maç, Fenerbahçe ile Demir-spor arasında yapılmış ve takımlar şu kadrolarla sahada yerlerini almışlardır:
Fenerbahçe: Cihat — Murat, Hilmi — Refet, Kâmil. Müjdat — Erol, Mehmet Ali, Salâhaddin — Ahmet — Leftor.
DcmİNpor: Emin — İskender, ismet— Mehmet , Süleyman, Muzaffer — İsmail. Kadri, Zekerlya, Mustafa, Rıdvan.
Hakem: Sıtkı Eryal (İzmir).
Ovun. Fenerin hücumları ile başlamıştır. Bu hücumlardan bir aralık kurtulan Dcmirsporlular hasım kaleye inmişler ve Fener müdafaasının bir zaafından istifade ederek 6 ncı dakikada Muştalanın ayaglvle ilk ve son gollerini atmışlardır.
Fenerbahçe 15 inci dakikalardan itibaren oyuna hâkim olmaya başlamış ve nihayet Kâmil 20 nci dakikada ortalardan, kaleye 25 metre mesafeden kuvvetli bir şutla tnk’mının beraberlik golünü atmıştır.
Devrenin ikinci yarısında, Demir-«por, Fener kalesini müteaddit defalar sıkıştırmışsa da gol çıkaramamıştır. Maç, boylece 1-1 berabere sona ermiştir.
Gençler Birliği - Vefa 2 - 2 îkınci maç Vefa ile Gençler Birliği arasında yapıldı. Takımlar, şu kadrolarla sahada yerlerini aldılar.
Gençler Birliği: Necip — Salt, Turan AH. Hüsnü, Ayhan — Hamdı. Ali. Ali Polat, Şahup, Halim.
Vefa: Salm — Mustafa, Rahmi — Melih. Galip, Salâhaddin — Hikmet, Karnik, Suphi, ismet, Bülent.
Hakem: Bedri Kaya (İzmir).
ilk dakikalar karşılıklı altınlarla geçmiştir 25 nci dakikada Gençler Birliğinin bir akını esnasında Şahap sağdan gelen topu kafa ile. hasım kaleye sokarak takımını 1-0 galip vaziyete getirmiştir. Bunu takiben, bir dakika sonra Gençler Birliği sağiçi Alı bir gol daha atmıştır. Vaziyet 2 - 0 Gençler lehine.
Vefa, bu iki gol üzerine takımda bir değişiklik yaparak Galibi hücum hattına ve Melihi orta hnfa aldı. Bu değişiklik neticesini gösterdi ve. 35 nci dakikada Galip Vefa lehine bir gol kazandırdı.
İkinci devre ballarında Vefalılar sıkışık birkaç dakika geçlrdllerse de bundan kurtularak hasım kaleye hücuma başladılar. Devre ortalarına doğru, Vefalılar fazla fnvl ve tehlikeli şarjlar yapmaya başladılar. 15 nci dakikada Vefa bir rol daha atarak beraberliği sağladı devrenin İkinci yarısı tamamen Vefa hâkimiyeti altında geçti. Maç 2 -2 berabere sona erdi» ' . .

Dün Şeref Stadında yapılan Beşiktaş - Altay maçından bir grünüş
Millî Eğitim maçlarında dördüncü hafta karşılaşmaları
Beşiktaş, Altayı; Galatasaray da Göztepeyi güçlükle yendiler: 1-0
Şehrimizde misafir bulunan tamirin Altay ve Göztepe takımları dün deplasman maçlarının ikinci karşılaşmalarını Beşiktaş ve Galatasaraya karşı yaptılar. Cumartesi günü muvaffakiyetli maçlar çıkaran îzmirin bu iki takımı dün de aynı muvaffakiyeti gösterdiler. Gerek Beşiktaş, gerekse Galatasaray zaman zaman rakiplerinin hâkimiyeti altına girdiler. Bu hâkimiyetin bütün oyun müddctirce devam etmemesinin tek sebebi haf hattında oynıyan oyuncuların muhacimlerden uzak kalmasıdır.
Şeref âtadyomunda yapılan bu maçların ilk karşılaşmasını Ankara bölgesi hakemlerinden Faik Göka-ym idaresinde Beşiktaş ile Altay takımları yaptılar. Saat 14 te başlanan bu maça takımlar şu kadrolarla çıktılar.
BEŞİKTAŞ Feyzi Yavuz Çaçi Leon Süleyman A. Ihsan Bülent
Faruk
Hüseyin Kemal Rahmi
ALTAY Osman Kemal Mehmet
Kâmuran Edvin Salâhaddin Sabahattin Şükrü Adil Bayram Cihat Oyuna Beşiktaşlılar başladı, sol a-çık Rahmi vasıtasiyle kaleye kadar inen Siyah-Beyazlıların bu hücumunu Mehmet yerinde bir müdahale ile durdurdu. Hüseyinin ayağına kadar gelen top Bülende geçti. Bülent de bir anda Kemale aktardı, Kemalin şutu Beşiktaşa ilk ve son golü kazandırdı. Beşiktaşlıların yaptığı bu gol Siyah-Beyazlıları gevşetti, Al-taylıları ise gayrete getirdi. Onuncu dakikada Âdil vasıtasiyle Beşiktaş kalesine inen Altaylılar muhakkak bir golü dışarı atarak kaçırdılar. Hemen akabinde Yavuzun ağır manevrasından faydalanan Bayram tekrar kale Önüne kadar geldiyse de kaleci Feyzi yerinde bir yumruk çı-kışıyle tehlikeli bir altını önlemiş oldu. Yavaş yavaş rakip nısıf sahasına yerleşen İzmirliler suldan Bayram ve Cihat tarafından kaleye in-miye başladılar. ilk şut Yavuza çarptı, geri gelen topu Cihat tekrar kaleye havale ettiyse de top dışarı çıktı. Otuz üçüncü dakikada Çaçinin iki Altaylı arasından çıkarttığı top Süleymana kadar geldi, Süleymanın da uzaktan kale içine doğru çektiği sıkı şutu Altay kalecisi Osman kurtardı; Altaylılar tekrar oyuna hâkim oldular ise de başka gol olmadı ve devreyi 1-0 Beşiktaşlılar bitirdiler.
ikinci devreye Beşiktaşlılar enerjik başladılarsa da güzel
müdafaa sistemi tatbik eden Altaylı-lar rakiplerinin oyununu bozdular. O-nuncıı dakikada gene Yavuzun hatasından faydalanan Altay sağ içi kaleye aktı ise de Feyzi bunu da plonjonla önledi. Hemen akabinde Al-taylı Şükrü ile Faruk birbirlerine girdiler, Faruk topu çevirmek isterken sıkı bir şut çekti, tesadüfen top kendi kalesi üstünden kornere çıktı, Beşiktaşlılar bu suretle kendi kendilerine bir gol atmaktan kurtuldular. Altaylıların çektiği korner bir netice vermedi. Yirmi üçüncü dakikada Ali Ihsan ve Bülendin güzel bir kombinazonunu Osman yerinde bir plonjonla kurtardı, dakikalar ilerledikçe oyunda Altaylıların nısbi hır hâkimiyet tesis ettikleri ilk nazarda belli oluyordu, bu arada Beşiktaşlılar tek tük akınlar yaptılarsa da Altay müdafileri Kemal ve Mehmet bunlara fırsat vermedi ve maç da o-yunun başında Kemalin attığı bb golle sona erdi. Maçı idare eden Ankara bölgesi GÖkay, maçta dan vermedi.
galip
daha bir
hakemlerinden Fai’ hiç bir sızıntıya me?

Galatasaruy - Göztepe nınç» Günün ikinci maçı, yıns Ankara
Mağlûp olmalarına rağmen, her iki İzmir takımı da dünkü karşılaşmalarda rakiplerine ezilmediler. Hattâ zaman zaman Beşiktaş ve Galatasarayı sıkıştırdılar da...
bölgesi hakemlerinden Refik Güvenin idaresinde Galatasaray ile İzmir şampiyonu Göztepe arasında oynandı. Her iki takımın da formaları birbirinin aynı olduğu için GalatasaraylIlar düz beyaz fanilalarla sahaya çıktı.
GALATASARAY Turgay
Naci Ruhi
Musa Muzaffer Doğan tsfendiyar Hikmet Reha Güt-Jüz Garbis
GÖZTEPE Erdoğan
Fahri Mustafa
Nazım Seraceddin Mehmet Zeki Ahmet Yüksel Eınced Memduh
Oyunun ilk dakikaları karşılıklı akınlarla geçti. Her iki takımın da sağdan soldan çektikleri şutlar hiç bir netice vermedi. Sekizinci dakikada ortadan bir top kapan Reha tek başına kaleye kadar ındiyse de Göztepe kalecisi Erdoğan güzel bir plonjonla kurtardı. Sarı-Kırmızdılar oyunda hissedilir bir üstünlük tesis etmlye muvaffak oldular. On ikinci dakikada Musadan lsfendiyara ka-
dar uzanan top, İsfendiyarın güzel bir ortası ile Rehanın önüne düştü, fakat Göztepeli Seraceddin yetişerek topu uzaklaştırdı. Seraceddınden Memduha gelen top bir anda Galatasaray kalesinin önünü karıştırdı ise de Turgay büyük bir eforla sıçrıya-rak topu yakaladı.
Yirminci dakikada İzmir beki ile çarpışan GalatasaraylI Reha sakatlanarak dışarı çıktı, on kişi oynamıya mecbur kalan Sarı-Kırmızılılar tekrar hücuma geçtiler. Gündüzden Garbise geçen top Göztepe kaJecisirun kucağında kaldı. Otuzuncu dakikada Gündüz güzel bir atak yaparak topu kaptı tek başına kaleye kadar götürerek İsfendiyara geçirdi, fakat İsfendiyarın yavaş çektiği şut kalenin üstünden dışarı çıktı. Göztepeli-lerin bilhassa soldan Memduh vasi Vasiyle yaptıkları hücumlar tesirli oluyor. Seraceddinin kale içinden çıkarttığı top sol açık Memduha geldi, fakat Memduhun çektiği şuta geri öynıyan santrfor yetişemedi ve boylece Göztepeliler bir golden mahrum kaldılar.
Devrenin bitmesine beş dakika kala Reha tekrar oyuna girdi, Muzaf-
• +
9
İ
l
9
.Altay kalecisinin bir kurtarış»
kV ’ -1 j» J


7


ferin ileri geri iyi çalışması muhacim hattının hücumlarını fazlalaştırıyor. Kırk üçüncü dakikada gene Gündüz ve Rehanın iki sıkı şutu kalenin dibinden dışarı çıktı. Heırçen akabinde yeni bir Galatasaray hücumunda top kornere çıktı, Isfendıyaı-ın çektiği kornerde top, Gündüzün kafasiyde dışarı gitti ve devre bu suretle golsüz 0-0 berabere kapandı.
İkinci devreye GalatasaraylIlar sıkı başladı. Gündüz ve Rehanın Us-tüste çektiği iki şut da dışarı çıktı. Dokuzuncu dakikada Isfendiyarın çektiği korneri Reha kafa ile kaleye havale ettiyse de, kale direğine çarpan top Sarı-Kırmıztlılan bir golden malınım bıraktı, Baskıdan kurtulan İzmirliler âni bir iniş yaptılar, Mem-duhun şutunu Turgay ancak yumrukla kurtarabildi. On yedinci dakikada kaleci ile karşı karşıya kalan tsfendiyar ıska geçtiği için Sarı-Kır-mızılılar bir gol daha kaçırmış oldular Göztepe müdafaası, bilhassa Sera-ceddin güzel bir oyun çıkartıyor. Yirminci dakikada Rehanın uzaklan çektiği şut direkten geri aondü. Sa-n-Kırmızılılar bu kaçan golden sonra daha ağır basmıva başladı. Nihayet yirmi sekizinci dakikada Gündüzün kafasından inen topu Reha çok güzel bir şutla Göztepe ağlarına takarak maçın yegâne golünü yaptı. Galip duruma geçen GalatasaraylIlar, daha canlı bir oynın oynamıya başladılar. Otuz ikinci dakikada Gar-bisten Gündüze geçen tep dışarı çıktı. Hemen akabinde Zsfendıyar bir gol daha kaçırdı. Kırkıncı dakikada Göztepeliler soldan Memduh vasıta-siyle tekrar Galatasaray kalesine indilerse de kaleci Turgay yerinde bir müdahale ile bu akını da önledi. Maç-da biraz sonra Galatasarayın müşkülâtla attığı bir golle sona erdi.
Göztepe takımı 1-0 yenilmesine rağmen hiç de rakiplerine ezilmedi. Bilhassa Seraceddin ve Memduh güzel bir oyun çıkardılar.
İngiltere likinde takımların durumu
Londra, 9 (YİRS) — Lig şampiyonluğu için çarpışan ve başta buluttan takımlar, Sunderland, Man-ehester United, Liverpool ve Black-pool’dur.
Bu birinci küme takımlarının son vaziyetleri şöyledir:
Birinci: 48 puvanla Sunderland. İkinci: 47 puvanla Manchester.
Üçüncü: 47 puvanla Liverpool. Dördüncü: 46 puvanla Blackpool.
Son puvan vaziyetinden de görüleceği veçhile 4 takım birbirlerini gayet yakından takip etmektedirler.
İspanya • Portekiz 2 - 2 berabere
Alikante 9 (YİRSı — Bugün İs-panya ve Portekiz arasında Lızb'n-da yapılan beynelmilel futbol ko.azlaşması 2-2 golle neticelenmiştir.
Zağrep takımı, Austrıa’yı
4-0 yenc!i
Viyana, 9 - A.A. (Afn) — F yapılan futbol maçında Zagreb t -mı Avustria*yı 4-0 yenmiştir, lık devre 1-0 (di.
İngüterede
Yortusu maçları
Londra. 9 (YİRS) — Paskalya Yortusu münasebetiyle cumartesi günü başlayıp salı günü bitmek üzere Ingiltercdc bir futbol ligi tertip e-dilnıiştir.
Şampiyonluğun kimin tarafından elde edileceği kat’iyyen tahmin edilemez, fakat futbol meraklıları arasında daha şimdiden büyük bahislere girişilmiştir.