1950 Ocak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Ocak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


AKŞAM
fc
F KÜÇÜK
İLÂNLARI g BU6ÜN6INCİ SAYFADA,
BU6ÛNQİNCİ SAYFADA
J
Sene 32 — No. 11243 — FLatl: her verde 10 kuruştur.
PAZARTESİ 30 Ocak 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan İslerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaan
Hilmi Uran ve Celâl Bayarın nutukları
Manisa C.H.P. kongresi “MaM Mlı„ nı kabul etti
Hilmi Uran "Bu seçimleri kardeşlik havası içinde düşmanlık telâkkilerini iterek ve biitiin vatandaşların seçim hakkına hürmetkâr olarak kazanacağız,, diyor

C. 11. P. Genel Burkan vekili Hilmi Uran ManisalIlar arasında
Doktorluk tasarısı ----------■——
Devlet müessese ve dairelerinde çalışanlar, yalnız bir yerde çalışabilecek
Ankara 30 (Akşam )— Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı doktorları ilgilendiren mühim bir tasarı hazırlamıştır. Hâlen Meclis komisyonlarında incelenen bu tasarıya göre, devlet daireleri ve ıniiessesclerinde doktorluk yapanlar yalnız bir miiessesede çalışabilecekler, başka müessese-Icrde iş alamıyacaklar-dır.
Bu kanun yürürlüğe girdikten senra müteaddit daire ve mücsseseler-de doktorluk yapanlar tasfiyeye tabi tutulacaklardır.
Diğer taraftan geçen sene Tıp Fakültesini bitirip dc münhal kadro bulunmaması yüzünden tâyinleri yapılamıyan doktorlar da bu kanun yürürlüğe girdikten sonra açılan kadrolara yerleştirilecektir. Aynı zamanda Bakanlık mühim nahiye merkezlerinde de hükümet tabinliği ihdası icın Meclisten kadro isteyecektir.
Belediye otobüsü Azap kapıda hendeğe düştü
İçinde bulunan yolculardan biri ağır olmak üzere 8 kişi yaralandı
Dün gece saat yirmi üçe doğru Atatürk köprüsünden A-zapkapı tarafında bir otobüs kazası olmuştur.
Gece saat 22,5 te Şişliden hareket eden şoför Kemal Adalının idaresindeki belediyeye alt 70 numaralı otobüs Şişhaneden sonra Meyyit yokuşundan aşağı İnerken, patinaj yapmağa başlamış, şoför Kemal fren tertibatını kullanarak arabayı durdurmak İstemişse de muvaffak olamamış ve otobüs A-zapkapıya sapan sokak başındaki polis noktası yanındaki hendeğe düşmüş, aynı zaman-
da oradaki dükk&ıı duvarına da şiddetle çarpmıştır.
Bu çarpma neticesinde vukua gelen şiddetli sarsıntıdan sekiz kişi yaralanmış, diğer bir kaç kişi de muhtelif sıyrık ve berelerle kazayı savuşturm uçlardır.
Yaralananlar. Celâleddln, Remzi, yüzbaşı Fahri, Bülent, Fertâb. Yani İsimlerindeki erkeklerle vazifedar olmıyan biletçi Muharrem ve Leman isminde bir kadındır
Hâdiseyi müteakip derhal vaka yerine gelen Arapcaml polis karakolu mürettebatı İle o-
tobüs idaresinin alâkalıları lc3beden tertibatı almışlar ve yaralandıklarını yukarıda yazdığımız şahıslan Beyoğlu hastanesine kaldırmışlarsa da bunlardan yalnız biletçi Muharremin yaralan tehlike!) görüldüğünden bu şahıs hastaneye yatırılmış, diğerlerinin tedavileri ayakta yapılarak evlerine gönderilmişlerdir.
Kazanın vuku .şekil etrafındaki soruşturmalar bugün yapılacaktır. Nöbetçi savcı Şu aylp Kor da tahkikatın adü safha-sına el koymuştur.



Manisa 30 (Akşam) — Cumhuriyet Halk Partisi genel başkan vekili HUml Uran beklenen nutkunu dûn Manisa 11 kongresinde söylemiştir.
Hilmi Uran’ın nutku
Hilmi Uran, uzun müddetten beri yaptığı yurd gezilerinden maksadın parti fikir ve kanaatlerini vatandaşlara anlatarak onları parti ve fikir ve kanaatine ortak yapabilmekten ibaret olduğunu ifade edecek söze başlamış ve:
«— Biz iktidar partisiyiz ve kudretimizi yalnız halkın sempatisini elde edebilmiş olmada ararız. Ne iğfal, ne tahrik, ne tehdit bizim bupiin de, dûn dc İltifat edemediğimiz ve dâvamızın samimi inanı içinde İltifat etmeğe de asla lüzum hissetmediğimiz vasıtalardır. Zaten samimi bir yurd dâvasını halkımıza hakiki çehresiyle intikal ettirmek İçin ne zalim ve tehdltkâr olmağa, ne de demagog olmağa lüzum vardır.» demiştir.
Parti kongreleri ve seçimler
SözlerIhi parti kongrelerine İntikal ettiren Hilmi Uran, küçük büyük- tekmil kongrelerde muhitin ihtiyaç ve İsteklerinin partililerce her yıl samimi olarak konuşulduğunu ve bu suretle partinin dalma halka daha faydalı olabilme yollarını aradığını belirtmiş, seçimler mevzuuna geçerek tikrinl açıklamış ve:
«— Seçimler milli iradeyi tecelli ettirir. Bu İtibarla ve her şeyden evvel seçimlerin emniyet bakımından, selâmet bakımından ou karakterde olması şarttır» demiştir
Bu konuda iktidarın hiç bir vesveseye dahi mevdan verml-yecek ve emniyeti lâyıkiyle sa(ılıyacak bir kanun çıkarmak Üzere olduğunu ama tan Uran. Manlsada ou kanunu seçim günlerinde bütün vatandaşların destekliyeccklerine emniyetini izhar etmiştir
Parti seferberliği
Hilmi Uran, bem İnanı belirtmiş. hem de arkadaşlarına direktif vermek için sözlerini şöyle belirtmiştir:
*—BİZ seçimleri bir parti seferberliği nalinde hep birlikte çalışarak -kazanncağın Biz seçimleri, bizim nasıl ç alış Lığımı -(Arkası sahife 2; sütun 1 de)
Dünkü kar tipisi yüzünden
UÇAK ve VAPUR SEFERLERİ YAPILAMADI
42 kişilik Danimarka uçağı feci olabilecek bir kazayı tehlikesizce atlattı
Kar, dün bütün gün devam1 etmiş ve geceleyin kesilmiştir. Yağan karın kalınlığı 20 - 25 santim tahmin edilmektedir. Hava sakin ve kapalıdır. Bugün de karın devam etmesi İhtimali vardır. Bu sabah saat yedide hararet sıtır derece İdi.

Dün hava seferleri yapılamadı
Dün kar tipisi yüzünden haya seferleri durmuştur. Tipiye rağmen Yeşllköye inmeğe teşebbüs eden 42 kişilik dört mo-törlü bir Hulanda uçağı tipi yüzünden etrafı görememesinden dolayı hava meydanı şantiyesine çarpacağı esnada, pilotun mahirane manevrası sayesinde korkunç bir kazanın önüne geçilmiş ve uçak pistten ayrılarak boş araziye doğru yürüve rek kara saplanmıştır. Bu tehlikeyi zararsız atlatan yolculardan bir kıyını korkularından bayılmışlardır.
Vapur seferleri de durdu
Dün Karalenlze hareket etmesi lcab eden 14 vapur, tipi yüzünden kalkamamışlardır Sus vapuru da Mudanyaya gidememiştir.
Bursa ilçelerinin yolları kardan kapandı
Bursa 20 (AA.) — Şehrimize ve Civara devamlı surette kar yağmaktadır. Bütün yollar kapanmıştır. Yalova yolunda kar makineleri faaliyete geçerek bu yolu açmağa çalışmaktadır.
Fırtına yüzünden İstanbul vapuru Mudanya'ya gelmemiştir.
Ürgüpte şiddetli kış
Ürgüp (Akşam) — Bir haftadan beri fasılasız yağan kar yüzünden civar 11 ve ilçelerle münakale durmuş ve zaman zaman ekiplerle açılan yollardan türlü müşkülâtlarla gidilip gelinmektedir
Bu arada müteaddit donma tehlikeieçi olmuş ve yolcular kendilerini bin müşkülâtla otomobilleri terkle yaya olarak Başköye Utlca edebilmektedirler.
Soğuk sıfnn altında 28-30 arasındadır,
Sarihidir köyünden geçen Kızdırmakla ilçedeki Tekel İdaresine alt şarap fabrikasının elektrik santralı donmuş ve kasaba zulmet içinde kalmıştır. Yağış hâlâ devam ediyor.
r
YENİ TEFRİKAMIZ
Bugün başladı
Ycn£ tnçiliz muharrirlerinden J. D. Carr’ın İkinci Umumi Harbden sonra yazdığı vc (Vâ - Nü) nun tercüme ettiği
SFENKS UYKUDA!
isimli aşk ve macera romanını 7 net sah i temizde takib ediniz.
Edirne şilebi karaya oturdu
Çorum vapurunun 550 yo'cusu hâdisesiz boşaltıldı
Kira kanunu
Ankara 20 — Milli Korunma kanununun kira hükümlerine alt 30 uncu maddesinin değiştirilmesine dair kanun teklifi Meclisin yannkl (bugünkü) top lantısında görüşülecektir. Müzakerelerin hayli tartışmalı olacağı tahmin edilmektedir.
Türk Eğitim derneği kongresi toplandı
Ankara 30 (Akşam) — Türk Eğitim Demeği kongresi kurul toplantısını dün yanmıştır. Gece saat 23 e kadar devam eden bu toplantıda Demeğin bir senelik faaliyeti gözden geçlrll-mtş. hazırlanan rapor tenkit edilmiştir. Bu arada Bursa kız lisesi ile İstanbul öğlenci yurtlarının Milli Eğitim Bakanlığına devredilmesi mecburiyeti İle karşılaşıldığı öğrenilmiştir.
Müzakerelerden sonra Derneğin yeni yönetim kurulu seçilmiştir.
Bevin Mısırdan Komaya gitti
Kahire 29 (A.A.) — (United Press): İngiltere Dışişleri Bakam Ernest Bevin, Birmingham kruvazörü ile İskenderiye'den Napollye hareket etmiştir.
Bevin ttalynda Başbakan de Gasperl ve Dışişleri Bakanı kont Sforza İle görüştükten sonra Paris'e giderek Fransız Dışişleri Bakanı Roberc Schuman'ı ziyaret edecektir.
Soğan, sarmısak

Karaya oturan Edirne şilep!
Devlet Denizyollarına mensup Edirne şlleplnln Anglo -Normande adalarından Castcl Chanel açıklarında karaya otur duğu öğrenilmiştir. Gemi küspe yüklü idi ve yolcusu yoktu. Gemi Danlmarkaya gidiyordu.
Gemi muvazenesini muhafaza etmekte olup batmak tehlikesine maruz değildir. Hamulesi hiç bir zarar görmemiş, fakat mürettebat gemiyi tcrketmlştir. Koza yerine gelmiş olan iki
[Arkası salıife 2 sütun 4 de]
Bir müessese müdürü anlattı:
—Almadan vermek Allaha mahsus olduğuna göre, muhnseecilikte dc, evvelâ gi ren para, sonra çıkan para itibara alınır. Bütün dünyadaki soldan yazı yazan mîlletler, zimmeti sola, matlûbu sağa yazarlar. Halbuki, I yeni Gelir Kanununun 185 inci maddesinde şöyle yazılmaktadır:
I «İşletme hesabının sol tarafını gider , sağ tarafını hasılat kısmı teşkil eder.»
Bu Gelir Kanuniyle millet cidden sağını, solunu şaşıra-jcak hale geldi.
Zelzele kurbanları
İranda 1000 kişi öldü, 1300 kişi de yaralandı
Tahran 29 (A_A) — (United Press): Dört gün evvel Buşir Umanının 320 kilometre güneydoğusunda vuku bulan şiddetli deprem neticesinde 1000 kişinin öldüğü ve 1300 kişinin yaralandığı bildirilmektedir. Yolların kapalı olması haberin Tahrana gelmesini geciktirmiştir. İîk raporlara göre yirmi şehir harap olmuştur. Aynı bölgede su baskınları da ağır basar yapmıştır. İran (Ka.l Aslan ve Güneş» teşkilâtı deprem bölgesine yiyecek, çadır ve İlâç göndermiştir.
Mangaldan iki kişi zehirlendi, biri öldü
Fatihte Macar Kardeşler caddesinde bir sütçv dükkânında yatıp kalkan Dursun Han oğlu ve Refet Ünal, gece dükkânın üstünde yattıkları odaya aldıkları mangaldan çıkan karbon gaziyle zehir enmişler, Dursun Honoğiu ölmüş, Refet de ümitsiz bir halde hastaneye kaldırılmıştır.
Amerikalı turistler şehri geziyorlar
Yukarıda: Meşhur Amerikan muharriri Dair Carncgle gazetecilerle goruçuvor. Aşağıda: şehrimize gelen seyyahlardan bir grup [Yansı ikinci sahifemzlde]

Sahife 2
A IC S A M

Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
O kadar zor mu ki?
Turizmle alâkalı insanlardan mürekkep bir toplantıda turizme dair dikkate değer konuşmalar dinledim. Bîr kısmı:
______Memleketimize seyyah gelmesin. Henüz onları karşılıyacak, yatıracak, gezdirecek, eğlendirecek durumda değiliz, derken bir kısmı da:
______Glesmler, görsünler. Amerikalılar öyle Avrupalıl ar gibi müşkülpesent değildirler. Amerikada lokantanın, otelin, eğlence yerinin, evin iyisi de, kötüsü de var. Onlar burada görecekleri manzaralarından irkilmezler, diyordu.
Hangisi haklı? Hangisi haksız? Bilmem. Fakat hazır bulunanlardan bir zat dedi ki:
______ Cihangirde, Alman hastanesinin arka tarafında harap bir çeşme vardır. Mahalleye çöpçü uğramadığı giinler, hele karlı havalarda orası muazazm bir çöplük haline gelir. Geçenlerde çeşmenin önü gene çöp yığın-Jarivlc dolmuştu. O sırada Belediyenin çöp kamyonu geldi. İçinden çıkan dört adam bellerine kadar çöplerin içine gömülerek bunları kamyona aktarmaya başladılar. Manzara her bakımdan berbattı. O sırada üç dört Amerikalı bahriye neferi oradan geçiyordu. Manzaraya o kadar hayret ettiler ki fotoğraf makinelerini çıkararak çöplerin içine gömülmüş temizlik amelesinin resimlerini çektiler!»
Amerikalılar ne maksatla o resimleri çektiler? Hoşlarına gittiği için mi? Gariplerine gittiği için nü? Tabu olduğu için mi? Gayritabî olduğu için mi- Her halde tasvir edilen manzaranın lıoşa gidecek bir tarafı yoktur. Resmin Amerikada bir küçük evin hususî albümünde durması bile aleyhimizde propagandaya vesile verir.
Amerikalılar, diyelim ki irkilmezler, hoş görürler, tabii sayarlar. Falan filân Fakat o çöpleri usulünce kaldırmak, ve.bîr daha mahalle arasını çöplük haline getirmemek bizim için o kadar zor bir iş midir?
Şevket RADO
500 üncü fetih yılı ve Fatih âbidesi
Abidin Daver, CUMHURİYET* te yazdığı başmakalede. İstan-baln 500 üncü fetih yılı hazırlıklarından bahisle diyor ki:
«Flkrlmlzce Fatih İçin, 3 milyon liralık bir âbide yapmaktansa, onun adına bir büyük hastane yapmak daha doğru o-lur. Cerrahpaşnda yapılan 200 yataklı verem hastanesi 2 milyon liraya malolmuştur. Demek kİ 3 milyon liraya daha büyük bir Fatih Hastanesi yapmak mümkündür. İstanbuiun bir FatLh âbidesinden ziyade, hastaneye İhtiyacı olduğu İse, inkâr kabul etmez bir hakikattir.
Şimdi biz de fethin 500 üncü yılı münasebetiyle büyük bir Fatih Hastanesi yaptırırsak, hayır ve hasenata, İrfana ve sağ Jık müesseselerlne kıymet veren o büyük Hakanın ruhunu şad etmiş oluruz.»
★ Kuvvetin delillerini bekliyoruz
Ahmet Emin Yalman, VATAN’ da yazdığı başmakalede diyor ki:
«Her şeyin üstünde olarak da yarışta baş rollerde bulunan iki vatansever parti, gitgide kuvvete, dahili birliğe doğru yol almışlar, haklı şikâyetler davet fiden fena meyilleri az çok yenmişler, karşı taraftan yarın kendilerine kötüiük gelmlyece-ğlne, mazide dalma görüldüğü gibi, alta kalanın canı çıkmıya-
cağına, emniyetle muhalefet vazifesine aahlp çıkabileceğine emniyet bağlamağa başlamışlardır.
Karşılıklı saygı ancak kendi1 kendilerini birbirlerine saydıran1 kuvvetler anısında kurulabilir., İki parti arasında; bu vaziyet kısmen baş göstermiştir, kısmen de temini mümkün bir hale gelmiştir.
İşte bu hallere bakarak iddia ediyorum id en büyük tehlikeler geride kalmıştır. Önümüzdeki aylan; bls müstakiller ve İki partideki İdealist vatanseverler İyi kullanırlarsa, gelecek seçim, Türklyede bir mertlik vc cömertlik yarışı haline gelecek ve millet sıfatlyte insanlığın huzurunda yüzümüzü ak edecektir.»

Tarafsız kabine koalisyon kabinesi YENİ SABAH, başmakalesinde. yeni seçimlerin Halk Partili bir kabinenin elinde cereyan etmesinin belki memlekete esaslı bir itminan vermiyeceği-ni ve bunun en büyük mesulü bizzat iktidar partisi olduğunu ve bası komşu memleketlerin yeni seçimleri tarafsız kabinelere yaptırdıklarını yazıyor ve diyor kİ:
«Belki bazı Halk Partililer düşüneceklerdir kİ neden örnekler hep böyle tarafsız bir kabine ile seçim yapan memleketlerden a-1 iniyor da demokrasinin beşiği olan büyük memleketlerden â-lınmıyor. Faraza tngllte reden getirilmiyor. Filhakika îngilte-rede. şubat içindeki seçimi İşçi
Ge-üzüm
(Baş tnrah 1 İnci sahifede) zı, muarızlarımızın nasıl çalıştıklarını halkımıza anlatarak kazanacağız. Biz seçimleri bir kardeşlik havası içinde düşmanlık telâkkilerini ciftim a iterek kazanacağız Biz seçimleri tekmil vatandaşlarımızın seçim hakkına hürmetkar olarak ve kendi seçim hakkımıza da hürmet ettirmeyi bilerek kazanacağız.
Biz seçimleri eğer olursa, yaygaraya. şirretliğe tehdide ve tahrike zerre kadar kıymet ver-miyerek kazanacağız. Biz seçimleri seçimin her safhasında kanunu hâkim kılarak ona hürmet ederek ve hürmet ettirerek kazanacağız, Ve nihayet arkadaşlar. biz seçimleri dün olduğu gibi, bugün öe,_ yarında aziz milletimizin hizmetinde bir parti olduğumuz İçin kazanacağız.»
Uran, beyanatının sonunda şiddetle alkışlandı.
Kongrede üzerinde durulan mevzular
Manisa 30 (Aksam) — Cumhuriyet Htılk Partisi Manisa il kongresi dün de çalışmış, yeni idare kurulunu seçtikten sonra mesaisini bitirmiştir.
Kongre çalışmalarında diz bölgesi ihtiyaçları,
ficilerinin düşmesi karşısında hükümetin mubayaası, pala-
• mutun değerlendirilmesi gibi dilekler üzerinde bilhassa durulmuş. Tekel Bakam Şerefed-din Bilrge Ankaraya dönünce, Ekonomi ye Ticaret Bakanı İle görüşerek teşebbüslerde bulunacağını vadetmiştir
Muhabbet andı
Kongrede Manisa Milletvekillerinin konuşmalarından sonra delegelerden bir çoğunun imzası İle verilen bir takrir okunmuş ve karara bağlanmıştır. Demokratların milli husumet andına mukabele olmak üzere kabul cdüen bu karar Cumhuriyet Halk Partisinin «Muhabbet andı» adını taşımaktadır.
Takrir şöyledir:
«Türk vatandaşları arasında düşmanlık tohumları ekmeği hedef tutan ve ona biç münasebeti yok iken bir de «Milli» vasfını takmış olan mahut kongre kararını bütün mevcudiyetimizle reddettiğinizin ve bizim tekmil dâvalarımızı millî muhabbet çerçevemiz içinde hal letmege taraftar olduğumuzun kongremzice karar altına alınmasını teklif ederiz.»
Takrir sürekli alkışlar arasında ittifakla kabul edilmiş vc basuı vasıtasiyle Tiirk milletine duyurulması kararlaştırılmıştır.
Manisa 29 — Dün açılmış o-ian Manisa C. H. p 11 kongresi bugün de çalışmalarına devam .etmiş ve yapılan seçimle yeni il İdare kurulu teşekkül ettikten sonra kongre çalışmalarını bitirmiştir.
Yeni idare kuruluna aşağıda odları yazılı olanlnı seçilmişlerdir:
Ahbas Kutaosman E.».aıte O-
lebi, Naci Aslay. Ziya Şahin, Abidin Oğuz, Tarık Kıratlı, Fehmi Erkut.. Kâmil özemre, Hüseyin Turhaagil, Ziya Da-vııtoğlu, Mehmet öşel.
Hilmi Uran İzmir'de
Manisa 30 (Akşam) — Cumhuriyet Halk Partisi genel başkan vekili Hilmi Uran bugün tamire gitmiştir.
Celâl Bayar’ın nutku
İzmir 29 — Dün saat 14 te a-çılmış olan Demokrat Parti İzmir İl kongresi bugün de çalıç-malarırfa devam etmiştir.
Kongrede söz alan muhtelif hatiplerin mütalâalarını bildirmelerini takiben Demokrat Parti Genel başkam Celâl Ba-yar söz alarak ezcümle demiştir kİ:
«Bu defakl gelişimin sebebi sadece Ege'yi ve İzmir! ziyaret vc kongre safahatını takib etmektir. Burada parti namına söyliyecek Bir sözüm yoktur. Ve nutuk söylemek İçin de gelmiş değilim. Yalnız şahsıma ait bir görüşümü ifade etmekle iktifa edeceğim. Memleketin muhtelif yerlerinde vazife görmekteyim-Oradaki arkadaşlar da bize istikbal hakkında teminat vermek istedikleri zaman, biz de Egeli Demokratlar gibi muvaffak olacağız, diyorlar. Bitaraf bir müşahit gibi derhal arşedeyim kİ. bunlar da Egeli Demok-; ratlardan geri değildirler. Yalnız bunun büyük bir utanası ü-zerlnde durmak istiyorum. Ege Demokrat teşkilâtı bu memlekette en kuvvetli bir merkez 0-tarak tanınmıştır. Bu kuvveti muhafaza etmek ve daha İleriye götürmek sîzlerin üzerine düşen bir vazifedir. Demek oluyor kİ Ege Demokratlan muvaffakiyet sahasında diğer yerlere numune teşkil ediyorlar. Ege Demokratlarının bu vazifenin ağır mesuliyetini idrâk e-deceğine şüpheni yoktur. Demokrat Parti namına mesuliyetleri çok ağırdır- Şöhret kazanmak. muvaffakiyet kazanmak nispeten kolaydır. Fakat muvaffakiyeti ve şerefi daimi surette elde tutmak ve muhafaza etmek müşkül bir iştir. Bugün kongrenizde seçilen idare kurulu İle Haysiyet divanı üyelerini şahsım namına tebrik e-derlm.
Yatanda seçime giriyoruz. Bizim muvaffakiyetimizi saglıya-cak, yüzümüzü ağartacak olan şimdi sizin seçtiğiniz İdare heyetidir.
Sayın arkadaşlar; demin de söylediğim gibi, burada partinin umumi politikası üzerinde söz söylemek niyetinde değilim. Şunu söylemek mecburiyetindeyim kİ muvaffakiyet ve imtihan zamanı gelmiştir. Ekip halinde muvaffakiyete ihtiyacımız vardır- İl İdare kuruluna büyük vazifeler ve mesuliyetler verdik. Sözlerime nihayet verirken şunu ifâde etmek İsterim. Seçimler her hangi bir partinin hayatında en önemli dönüm noktasını teşkil eder. Fakat bu. Demokrat Parti İçin daha şû-
Ağahanın mücevherleri
Çalınanı mücevherlerin yalnız yarısı geri verildi
Marsilya 29 (AA) — (Afp): Marsilya'daki polis merkezinin önünde bulunan Ağa Han’ın karısına alt mücevherlerin ted-klki bugün devam etmiştir. Yarın da devam edecektir. Basa haberlere göre paket, çalınan mücevherlerin yansını İhtiva etmektedir. Filhakika çalınan mücevherlerin tutarı 213 milyon, geri verilenler ise tahminen 120 milyon kıymet indedir. Bilirkişiler ban parçaların taşlarının mütehassıslar tarafından söküldüğünü farketmiş-Jerdlr.
Bilirkişiler birkaç gün İçinde bir rapor vereceklerdir.
Bakırköy Bahçeli evler mahallesi geliştirme birliği derneği
Bakırköy - Londra asfaltı ü-zerlnde kurulup çok kısa bir zamanda modern bir mahalle halini alan Bakırköy Bahçell-evler mahallesi şehir plânına alınmıştı.
Bugün Bahçellevl*r mahallesinde yetmiş seksen aile, halkı kendi aralarında «Bakırköy Bah çelievler mahallesi geliştirme demeği» adında bir cemiyet kurmağa karar vermişler ve bunu tahakkuk ettirmişlerdir.
Derneğin gayesi bu mahalleyi geliştirmek ve yapılan vaad-leri tahakkuk ettirmek için çalışmak olacaktır.
Bursa pancarları
Bursa 29 (A.A.) — Yenişehir-de bu sene İlk defa pancar e-kilmiş ve 8 milyon kilo mahsul alınmıştır. Gerek müstahsil gerek şeker şirketi bundan çok memnundur.
kiki bir surette temellerini atacağız. Bu ‘Hoarla her şeyden evvel maksat ve gayemize ulaşmak İçin büyük gayretler sar-fetmek mecburiyetindeyiz. Hepinize candan başarılar dilerim Kısa konuştuğun' için beni lütfen mazur görünüz.»
Celâl Bayann konuşmasından sonra Refik Koraltan,1 Fuat Köprülü, P.eiik İnce, Adnan Menderes ile birer konuşma yapmışlardır.
Yapılan seçim sonunda yeni fi. idare kuruluna aşağıda adlan yazılı olunlar seçilmişlerdir:
Dr. Ekrem Hayrl Üstündağ. Osman Kapjuai, Halim AlanyalI, Pertev Arat, Adnan Düvenci.
• Rauf Onursal, Sadık Giz, Hay-
Kazakistanda
(Baştarafı 1 inci sahifede)
Fransız kurtarma gemisi faaliyete geçmiş bulamaktadır.
Cherbourg 29 (AA) — (A. F.P.): Aurlgny adası ile Cas-quets arasında karaya oturan Türk Denizyollarının Edirne şilepine bugün öğleden sonra Cherborug limanına bağlı bir römorkör yaMaşa bilmiştir. Mü-şahadelerine göre gemi güvertesine kadar su altındadır. Geminin mürettebatı bir balıkçı gemisi ile Guernesey adasına çıkarılmıştır.
yolcu üzere fakat
Çorum vapurunun yolcular)
Dün sabah 550 kadar He Karadenize gitmek limanımızdan kalkan,
havanın muhalefeti dolay isiyle Kuruçeşme önlerinde demirleyen Çorum vapuruna, saat 0.15 de manevra, yapmakta bulunan Sadıkzadelere alt Fiiruzan vapurunun çarptığını, Çorumun kazan dairesinin hasara uğradığını, yolcularının da şehir hatları vapurları tarafından tahliye edildiğini dün yazmıştık. Hâdise, Kuruçeşme kömür deposuna yanaşmak üzere manevra yapan Füruzan vapurunun demirini tarayarak Çorum vapuruna bindirmesiyle vuku bulmuştur.
Müsademe neticesinde Çorum vapurunun katan da ireri istikametinde bir delik açılmıştır. Açılan delikten suların girmesi üzerine dehal Denizyolları idaresi ve. İstanbul deniz itfaiyesi vakadan haberdar edilmiştir.
Kısa bir müddet sonra yetişen Kilyos’ve Alemdar tahlisiyeleri ile îstinye deniz İtfaiyesi ve Denizyolları motopomptan geminin kazan dairesine dolan sulan boşaltmışlar, vapyru batmak tehlikesinden kurtarmışlardır.
Sadıkzade firmasına Fü-ruzan vapurunda mühim bir hasar yoktur.
Devlet Denizyolları teknik heyeti kaza hakkında tahkikata başlamış bulunmaktadır. Çorumun yolcuları perşembe günü Karadeniz postasını yapacak oie.n Cumhuriyet ve Trabzon vapurları He hareket edeceklerdir.
Teşekkür
KıymeUİ eşim, sevgili babamız Dr. Feyzi Seran’ın ani vefatı clolayısiyle gerek cenaze merasimine iştirak sureliyle, gerek bizzat gelerek ve telgraf, telefon ve mektupla teessürümüzü paylaşmak lûLl'unda bu-' lunan akraba ve muhterem dostlarımıza ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mâni olduğundan gazetenizin delâletini saygılarımızla rica ederiz.
partls idare edecektir amma İngiltere bu işlerde bahsimizin dışında sayılmalıdır. Çünkü o-rada dalavere, hile, oyun, baskı asırlardır o kadar unutulmuş â-detlerdlr kİ Muhafazakârlar, Çörçll gibi bir adam başlarında iken, seçimlerde ezici bir ekseriyetin İşçilere gitmesine mâni olmalıdır. Çörçll de şu dakikada yüzde yüz emindir kİ Attlee ve İşçi kabinesinin seçim esnasında, iktidarda olmasının hiçbir zararı yoktur. İngillzler için seçim oyunu diye bir şey bahis mevzuu değildir. Biz bu seviyeye, bu emniyet derecesine ulaştığımız gün tarafsız veya koalisyon kabinesi fikrine İltifat etmez oluru/. Halbuki Halk Partisi sade 1946 seçimleri yüzünden de o.sa. millete itimat telkin edecek bir yol tutmağa mâ nen borçludur.»

Halk Partisi ve koalisyon kabinesi SON POSTA da O. K. yazdığı başmakalede diyor ki;
«Bütün bu vakalar gözümüzün önünde cereyan eder ve bize Halk Partisini her gün daha iyi tanımak fırsatını verirken onun iç hesaplarını bilmez gibi hâlâ koalisyon kabinesi fikri ü-zerlnde hayal kuracak olursak yalnız aldanmakla kalmayız, hatta aldanmağa liyakat de kesbetmlş oluruz.
Küçük bir gaflet, bu milleti en az yarım asır geriye götürecektir- Bundan hiçbirimizin şüphesi olmamalıdır.»
ayaklanma
Moskova rejimine karşı bir muhalefet hareketi var
Stockholm 29 (A A.) — (Lps): İnanılır kaynaklardan öğrenildiğine göre, Kazakistan Cumhuriyetinde Moskova rejimine karşı bir muhalefet hareketi vardır. «Kazaklstankaya» gazetesinin son nüshalarından birinde Kazak komünist partisi merkez komitesinin sekreteri, komünizm ilerleyişinin bilhassa parti hizmetlerinin ve resmî dairelerin fena İşlemesinden doğan güçlüklerle karşılaşmasından şikâyet etmektedir.
Gazetede şöyle denilmektedir:
Kazakistan'daki derebeylerinin nüfuzu halk arasında tutunuyor görünmektedir. Komünist rejimin bu düşmanlarına karşı merhametsizce savaşmak lâzımdır.
Gazete bundan başka Kazakistan'daki kolleküf çiftliklerin müdürleri arasında uygunsuz hareketler ve. muhalefet vakaları görüldüğünü yazıyor. «Ki-, zil ordu» eyaletinde yani Kurgan bölgesinin büyük çiftliklerinde ve Güney Kazakistan'da Frun-ze ve Türkistan bölgelerinde gazeteye göre, bir cinayet teşkil eden itaatsizlikler E ayıl edilmektedir.
Ruslar, Çinden 7 liman istediler
Vzak Doğu için Sov^eUer bir denizaltı filosu burmakla me^yul
Nevyork 29 (A A.) — AFP; New-Tork Times gazetesinin bildirdiğine göre Bovyet Rusya Moskovada cereyan etmekte filan görüşmeler esnasında Komünist Çinden yedi Çin Umanının kontrolünü ve daha birçok İmtiyazları istemiştir. Son haberler, Çinli müzakerecilerin Sovye Herin bütün İsteklerini henüz kabul etmiş olmadıklarını bildirmektedir. Bundan, başka Rusyanm 500 bin Çinli amelenin emrine verilmesini ve Mançuryadan Sovyet Rusyaya sevkedüen hububat miktarının arttırılmasını da istediği söylenmektedir.
Pekinin Moskovadan 2 milyar 800 milyon dolarlık bir kredi, çok miktarda askeri malzeme ve bllhausa uçak taleb ettiğini yazmaktadır.
Uzak Doğu Rus denizaltı filosu
Tokyo 20 (AA) — (United Press): Amerikan ve Japon mahfillerine göre. Rusya Uzak Doğu bölgesi için bir denizaltı filosu teşkil etmektedir. Rusla-
Basketbol
şampiyonası
Galatasaray Modayı 114-41 yendi
Dün sabah Teknik Üniversite spor salonunda İstanbul basketbol şampiyonasına devam edilmiştir.
İlk müsabaka Galatasaray -Moda genç t akımlan arasında yapılmış, Modalılar bu maçı 42-28 kazanmışlardır.
İkinci müsabaka Galatasaray - Moda B takırcıan arasında yapılmış ve 43-29 Gal a kasarayı n galebesiyle sona ermiştir.
Üçüncü müsabaka Galatasaray - Moda A tatardan arasında yapılmıştır. Galatasaray üstün ve güzel bir oyunla rekor yaparak Moda takımım 114-41 yenmiştir.
Yeni tayin edilen İstanbul spor oyunları hakem komitesinin İşe başladığı ve İlk olarak çağırdığı hakemlerden ikisi gelmemişlerdir. Bilhassa gel-mJyen hakemlerden birinin hakem komitesinde üye oluşu zan dikkati celbetmişUr.

na-
Belki
Eski karısını yaraladı
Ortaköyde oturan Ömer İsminde biri, Fındıklıda oturan ve bir buçuk seneden beri kendisinden ayrı yaşıyan karısı Yaşan dün gece çocuklarını görmek meselesinden dolayı bıçakla muhtelif yerlerinden yaı atamıştır.
Kır koşusu
Dün sabah Büyükadada nel müdürlük kır koşusu kategori üzerinde yapılmıştır.
Üçüncü kategori atletlerinin koştukları 5000 metrelik mesafede:
1 — Edip Yalırgan (Fenerbahçe) 22,05,8.
2 — Tolon Tosun (Beşiktaş» 22,09..
3 — Tunçay SÖZfiF (Beşiktaş) 22,56.
Birinci kategori, atletlerinin koştukları 8000 metrelik mesafede:
1 — Rebll Sürmeli (Tekel) 28,45,5 ile birinci
2 — Emin Doybak (Beyoğlu) 27,07,2 ikinci
3 — Şaban Engin (Tekel) 27,18 üçüncü gelmişlerdir.
Harb okulu Gençler birliğini 2-1 yendi
Ankara 29 (AAI — Bugün şehrimizde lig maçlarının ikinci devresi karşılaşmalarına devam edilmiştir. Birinci karşılaşma Ankaragücü ile Hacettepe arasında olmuştur. Ankara-gücü, birinci devrenin yedinci dakikasında bir gol atmış ve maç 1-0 Ankaragvcü lehine sona ermiştir.
ikinci mac Harb okulıı ile Gençlerblrliği arasında idi. Birinci devrede yapnğı bütün maçları galibiyetle bitiren Genç lerbirlıği İçin bu maç oldukça mühimdi. Maçın birinci devresi o-o berabere bitti. İkinci devre başında her iki takım da birer gol attılar. Harb okulu o-yunun bitmesine bir dakika kala bir gol atarak maçı gali-
Fan Amerikan uçağı yolcuları bugün geliyorlar
Dünden beri Panamerikan u-çağıyie şehrimize gelmesi beklenen Hür Keşmir Hükümeti Başkanı Serdar Muhammet İbrahim 1 getiren uçak, havantr muhalefeti yüzünden hava alanına İnememiş ve Şama gitmiştir, YolcuJaiUi bugün başka bir uçakla gelmeleri beklenmektedir.
Verem kongresi bu sene İstanbulda toplanacak
Ankara 20 «AJL) _ Türkiye Ulusal Vereni Derneği İdare heyet), Genel başkan Pro. Dr Tevîik Sağlam in başkanlığında toplanarak 1950 kongresinin İs-tanbulda yapılmasına karaı vermiş ve kongre gündemini
nn hâlen Batı Pasifik'te faaliyette bulunan 13 dcnizaltıAi olduğu tahmin ediliyor. Ru.-ya-dan dönen Japon harb esirlerinden bu mevzu tıe ilgili mn-lûmab alınmıştır. Bunlu resmen ilân edilmemiştir.
Donanma kurmay başkanı amiral Forrest Shcmanîıı İfadesine göre, Ruslar müstakbel bir denizaltı harbine bütün l:uv yelleriyle hazuîarunaktadıriar. Bu hazırlığın gayesi bir harb vukuunda Avrupa ve Asyada| ı Amerikan kaynaklarının teKıitf^ edilmesini önlemektir, q
Hâlen Pasifik’te bulunan Rusç^j denizaltıları Sohalin, VHdlvos-^ tok ve Dalren’den hareket el-Q inektedirler. Bu denlzaltıiann _ Pasifik’e nasıl getirildiği me- q selesi üzerinde tüllü görüşler-— 1leri sürülmektedir. Bazı kay- jj naklara göre denizaltılar par- O ça halinde Slberya yolu İle gc- 5> tlrllmekte ve Vlâdlvostok'ta tek rar kurulmaktadır (D
Rusların orta Çin limanla-vt: rında denizaltı üsleri bul undu-gu kuvvetle tahmin edilmekte-.O
"O (D
(S s? O
dlr.
Missouri zırhlısı
Gemiyi kurtarmak için battığı çamurun altında dinamit patlatılacak
Norfolk 29 (AA.) — United Press: Missouri zırhlısını kurtarmağa çalışan heyet sözcüsünün bildirdiğine göre, bugün geminin, altında İki tertip dinamit patlatılacaktır. Bu İnfilâkın kumun ve çamurun enime kuvvetini tâdil edeceği tahmin edilmektedir. Sözcü, infilâkın gemiye tarar vermlyecegi.nl kaydederek şu izahatı vermiştir:
Dalgıçlar, koyun iki sahilinden geminin altına doğru tünel açmaktadırlar. Dinamitin konacağı çukurlar üçer metre derinliğinde olacak ve bunlara 34 er kilo dinamit yerleştirilecektir. Diğer taraftan, 2 şubatta Mls-souri’nln çekilmesi İçin lâzım gelen hazırlıklar tamamlanmaktadır.
Amerikalı
turistler
Harbden sonra ilk seyyah kafilesi dün saat 12 de Panama bandıralı «Atlanticlüks yolcu gemisi ile limanımıza gelmiştir. Seyyahlar ,dün ve bugün şeh-rltnizin tarih' yerlerini ziyaret etmişlerdir.
Bu 350 Amerikan seyyahı a-rasında taammış Amerikan muharrirlerinden «Dost kazanmak» kitabının .müellifi Mr. Dole Carnegfe, geminin sahibi İsviçreli M. OJenldls, Fransa-nm tanınmış parfuır* müesseseler! sahibi M. Oulmet, Flle-delphianın meşhur çiçekçisi Pennock, Amerikan Kontinan-tal bankaları genel müdürü Mr. Simizin ger, Amerikalı bir sandviç müridi, caz davulu fabrikası mümessili, de bulunmaktadır.
Kendisi île kopuşun gazetecilerin, muharrir Mr. Dole Car-negie «Türkiye hakındaki bilginiz çok mudur?» sualine şu ce vabı vermiştir:
— Maalesef çok sathîdir. Bütün malumatım, National Ce-ographiçue Magazin» mecmuasında okudaklanmcian ibarettir.
l Mr. carnegie de İstanbulda | kaç gazete çıktığını sormuş ve ■. 10. küsurdur» cevabı verilince I hayret etmiştir.
■ Gemide seyahat edenler bu treyahaf için ıooo ile sooa dolar arasında para vermişlerdir.
Ürgüp sineması kapanıyor
Ürgüp (Akş3iıu — Nevşc-lıirden İlçemize gelen sinema, ınulıitin kendilerini tatmin e-dememesl yüzünden faaliyetini tatil ederek Erbaa’nın vak! davetleri üzerine buradan uy-
30 Ocak 1950
AKSAM
Sahlfe 3

Birdenbire içime bir hüzün çöktü;
— Zavallı milletçiğim! Karaciğerini bozmuş, oturuyor. - diye kendi kendime söylendim.
Bu, acaba kaç İntibaın hulâsası, mulı assa lası? Son günlerde şehrin türlü semtlerinde dolaştım. Bir karlı, tipili gün, Boğaziçi ne, Kavaklara kadar serer ettim. İskele kahvelerinde, boynu bükük, benzi sarı, hattâ tavla, hatta dört kol iskambil oynamaksızın: hattâ bağıra çağıra parti münakaşaları yapmaksızın; hattâ, Mehmet Akif'in Kahvehane tasvirindeki gibi birbirlerine küfürler savurmaksızın öylece, sessiz sadasız; beş on i dakiknda bir kelime istihlâk ederekten oturuyorlar.
Oturuyorlar.
Vapurla geçerken yalıların pencerelerine baktım; o-turuyorlnr, uyukluyorlar. Çocuklar, ihtiyarlar, genç kadınlar, kırlar lenfavi hareketlerle başlarını çeviriyor; her an manzarası heybetle değişen emsalsiz tabiata lâkayıt bakıyorlar, heyecansız. oturuyorlar...
Fatihte. Fvıipte, Beşiktaş-ta, Kadıköy ünde, Üsküdar-da oturuyorlar. Köylerde, kasabalarda, şehirlerde oturuyorlar. Maksat sanki oturmaktır. Muvaffak olmanın, para kazanmanın hedefi o-turmak. Fakir kalınca da. kapı eşiklerine, cami merdivenlerine. duvar diplerine çömelip oturuyorlar.
Almanyadan yeni gelen bir kadının. İstanbul sokaklarından utomobille geçtiği . sırada ilk intibaını nakdetmişlerdi. Bağır bağır bağırır, çırpınır dururmuş:
— Niçin oturuyorlar?... Amma niçin otııruyoralr? Sokaklar bozuk, evler viraıı, bacalar akıyor... Niçin oturuyorlar?
Ben kaniim, tembellikten değildir. Tarih içinde bu kadar eser vücuda getiren benim milletim, tembeller sınıfına dahil olamaz. Bir öz rümüz var. Belki de bîr hastalığımız var. Belki de gıda tarzımız. Soğanı kavur* esasına dayandığı için, iddia e-dildiği gibi hakikaten vafir miktarda karaciğerimiz bozulmuştur.
Avrupanın büyük tıp profesörlerine bas vuran vatandaşlarımız anlatıyorlar. Doktor bakar bakmaz;
Gazozlar nedenfena?
Fabrikatörler kabahati nizamnamede buluyorlar
ll
, Bir müddette nt»ri şehrimizde İmal edilen gazozların çolc [fena ve yakıcı bLr lezzette çık-[ tığı yolunda şikâyetler duyulmaktadır. Dün bu hususta gazozcular cemiyeti başkam ve «Güzel Ankara» gazoz fabrikası sahibi Hüseyin Başarır ve «Kocataş» gazozu mümessili Muhittin. Mardlnle görüştük. Dediler kİ:
•— Bugün yürürlükte bulunan gıda maddeleri nizamnamesi» ne uymak zorunda olduğumuz İçin biz halkı zehirliyoruz. Bunu İtiraf ederiz. Ancak suç bizde değil. Normal ‘ olarak 5000 gazoza bLr kilo asit sitrik koymak yani asit nispetinin binde yarım veya bir olması icap ederken bu nlzamna meye göre asit nispeti asgari binde bLr buçuk olacağı İçin mahkeme yolu ile bir aydan al- j tı aya kadar hapis cezasından kurtulmak maksadite biz de bu fazla asidi kullanıyoruz. Bunu yapmıyan gazozcuların hepsi haplse girdiler
Halbuki binde bir buçuk asit Ratınca gazozun tadı, tuzu kalmayıp ekşi bir hal aldığından bu defa onu İçilir hale sokmak için fazla şeker katıyoruz. Yani normal şeker nispeti binde seksen olduğu halde tat kayguslle biz bunu binde 100 » 110 a yükseltiyoruz. Bu vaziyetle filvaki gazoz İçi-, lebUlyor amma asit yine de midede yapacağı tahribatı ya- . pıyor.
Neticede nizamnamenin tâyin ettiği bu yanlış asit nispeti
Suriye mektupları
Adib Şişakli’nin Suudî Arabistan seyahati
SuudîArabistanın bir rivayete göre 10, diğer rivayc te göre 20 milyon dolar istikraz edeceği söyleniyor
Hüsnü Zaim’in cesedi gömüldüğü çukurdan çıkarıldı ve merasimle şehidliğe defnedildi
Şam 24 (Hususi muhabirimizden) — Komşu Surlyenln bsşkendl 19 aralk 1949 da yapılan son askeri hükümet darbesinin ortaya attığı bazı meselelerin dedikodusu İle çalkanmak-todır. Evvelki darbelerde silâh arkadaşlarının iç ve dış siyasette yaptıkları yanlışlıkları doğrultmak dâvasını güden yarbay Adib Şişkall, harb mey-! donlarında omuz omuza düşmana karşı çarpıştığı ve 14 ağustos Û4Û sabahı imha edilen arkadaşı Hüsnü Zaim’in cesedi-nL aratmış ve bu feci kanlı dramda bir rolü olmadığını ispat etmek istemiştir. Filvaki Mareşal Zaim'ln cesedi bunu aramağa memur edilen köylüler tarafından. Şam’dan 36 kilometre mesafede Kuneytra yolu üzerinde Şaratit karakolu civarında Auvaç nehri kıyısında kazılmış ve üzeri büyük ağır | taşlarla örtülmüş bir çukur içinde bulunmuştur. Dut zevcesi 1 vc diğer aile efradı cesedin mer-j burna ait olduğunu kaîçası üzenindeki bir işaretten anlamış-lar ve çukurda henüz çüriime-z____y mlş olan elbisesinin bazı par-
yilzünden altı senedenbcrl heın j Ç^antu yarbay ^Adtee^ göster-halka gayri sıhhi gazoz içlrlll-yor, hem de fazla şeker harcadığımız için bizim, kârımız hiçe İniyor. Haydi biz kârdan vazgeçtik diyelim. Peki amma halka neden fazla asit lçlril-mekte devam ediliyor? işte bunu anlamıyoruz şimdiye kadar bu zararlı halin önlenmesi için yaptığımız müracaatlar hep neticesiz kaldı.»
I r
Radyoda Türk müziği neşriyatı
İstanbul radyosunun neşriyata başladığı giındenberi Türk müziği kısmı bir türlü İntizama girmemişti. İstanbul gibi en büyük sanatkârların bulunduğu bir şehirde radyoda
— Türkiyelisiniz, değil maatteessüf beklenilen neşrl-ii? — diye muayenesinin | >at duramıyordu. Karllcrl-
Tütün satışı
Ege’de fide hazırlığına başlandı
Bgım^
Gelen ve giden
İzmir — Tütün satışları devam ederken fide hazırlığı da bölgenin her tarafında başla- müş,
Adib Şişakli
mlşlerdlr. Adib beybundan mü-
teessir olmuş ve cesedin askeri
hastaneye naklini ve varislerine rakkllsever, sosyalist ve İnkılâp-.-.-.•—.i-»»- cı nl.riufl’iınu nrnffrıimının İlk
mi? — diye muayenesinin I V»1 duyplamıyordu. Kartlerl-neticesini korkmakaııın ilân' n>IMen bir çoru bundan doln-— Siz de memie 'yl mektupla, tnlrfonla «IkAyet ediyordu.
Radyodaki bu vaziyetin, bir baş olmamasından İleri geldiği anlaşılmaktadır. Garp müziği, bu hususta salâhiyeti su götürmeyen Cemal Reşit Rey’e bırakıldığı halde Türk müziği İçin bir baş yoktu. Radyonun da bunu anlıyarak noksanı telâfiye teşebbüs ettiği memnuniyetle haber alınmıştır. Radyo evvelki akşam Necml j Rıza Ahıskan'Hn İdaresinde, Ankaranın tarihi Tiirk müziği | yayımına benzeyen neşriyatta bulunmuştur. Bunun Türk müziği neşriyatının ıslahına bir bhsîangıç olmasını temenni ederiz.
ediyormuş, ketinizin hastalığınn yakalanmışsınız. Karaciğeriniz bozulmuş.
Herkes eibi değiliz. Bit hastalığımız var. Belki karaciğerimizde, belki gıdadan, belki başka sebepten... Lâkin, muhakkak hu şekilde, bu miktarda, bu kahvelerde, bu pencerelerde, bıı eşiklerde böyle oturmamalıyız.
Sıtmaya karşı. vereme karşı, frengiye karşı türlü I türlü savaşlar açılıyor. Ço-I grin d a da muvaffak olunu-' yor. Meselâ, frengi eskisi gibi değilmiş. Meselâ, Erenköy ve havalisinde sivrisineğin Önü alındı. Meselâ îfalyanın şimalinde sıtmanın büsbütün kökii kazılmış. Meselâ, verem aşısı yapılıyor, dispanserler açılıyor.
El el üstünde oturmağa karşı da hir savaş açmalı. Bunun aslı bünye bozukluğundan İleri geliyorsa, doktora tedavi edilelim. Scromu varsa, şırınga olalım. Fakat böyle boynu bükük, giyzler dalgın, cansız mecalsiz, hazin halle otumuyalım.
Yüreğe dokunuyor.
(Vâ - Nû)
,1
Balıklı verem hastanesi 400 yataklı olacak
Yakında Balıklıda açılacak olan 300 yataklı yeni verem hastanesinin 400 yatağa çıkarılmasına teşebbüs edilmiştir. Yeni hastane binalarının yüz metre civarında hâlen kısmen boş. kısmen de meşgul bulunan pavlyonların da bu işe tahsisine tavassut etmesi Sağlık Bakanlıgıntnn İstenmiştir. Milli Savunma Bakanlığının bu
Hayfa’da çıkan vebaya karşı tedbirler
Hayfa‘da veba hastalığının ba§ gösterdiği hakkında şehrimize haberler gelmektedir. Bu vaziyet karşısında ihtiyatî tedbirler alınmaktadır. Bu arada dün sağlık müdürlüğü müteaddit ekipler teşkil ederek gümrüklerle İskele ve istasyonların tathlrlne başlamıştır. Buralarda bilhassa fare ve pire mücadelesi yapılacak ve bu işe devam olunacaktır.
teslimini emretmiştir.
Merhumun dul zevcesi kocasının katlinden doğıudan doğ-Iruya Sami Hlnnavi'nln mesul olduğunu »c idam kararını imza eden diğer sul ayların â-nürlerlnln emirlerini İfadan başka bir şey yapmadıklarını ve Sami Hlnnavi aleyhine cinayet dâvası ikame edeceğini Milli Savunma Bakanlığında kendisini kabul eden Adib beye söylemiştir. Üzerinde 176 kurşun deliği sayılan ceset, hastanede tahnit edildikten sonra merhumun kart eşleri ve diğer ailesi efradı tarafından ve askeri polisin de iştira? ettiği bir cenaze alayı İle Bağdat caddesinde Lala Mustafa paşa camiine nakledilmiş ve namazı edft olunduktan sonra Fransızlar a-leyhlnde İstiklâl harbinde şehit düşen kahramanların gömülü olduğu Dahdah adlı şehitler mezarlığına gömülmüştür.
Merhum Başbakan Muhsin Baruzl'nln ailesi efradı İse Mezze'de bir tarla satın almıştır. Orada inşa edecekleri bir türbeye. Zalm Ue aynı dakikada kurşuna dizilen aile reislerinin cesedini gömmeğe karar vermişlerdir.
Esat Talaö
Halen mevkuf olan Sami Hln-navl’nln suç ortağı olmakla suçlandırılan Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Asod Tajas'ın a-teybindeki neşriyat da Irak 1le birleşme projesine aleyhtar gazellerde yer bulmaktadır. Halen Bağdadda bulunan bu zatın hâriciyeye intisap etmeden evvel Fransız mandası zamanında memur bulunduğu Fransız kültür enstitüsünden parasız eline geçirdiği sandıklar dolusu kitapları, kati lüzum diye İleri sürerek, para He hâriciyeye sat mış dir.
çj olduğunu programının Hk maddesinde açıklayan bu zat müteakip maddelerde din, mezhep farklarını kaldıracağını, hayat standardı bakımından muhtelif halk tabakaları arasında mevcut farkları en küçük hadde indireceğini, ilk ve orta tahsili meccani yapacağını, kadına hürriyet vereceğini. Umar ve zammet müessesesinl ortadan kaldıracağını, büyük ve beylik araziyi bunu işlemeğe gücü yeten köylülere taksim edeceğini, fikir, içtima, vicdan ve octaklık hürriyetlerini sağlayacağını, Arap kavmlnin her rejim, lıe-r kuvvet ve her hâkimiyetin esas Kaynağı olması hasebiyle idari rejiminin de cumhuriyetçi, halkçı, meşrutî ve porlamanter olması icabcltlğinl bildirmekledir.
Sosyalistliğin Arap milletlerinin bünye ve ruhuna en uygun bir sistem olduğunu İddia eden bu ateşin Hama milletvekili Bedevileri İskân, İşçiyi himaye, yeni ve âdüâne bir vergi usulünü İhdas. İçtimai sigorta teşkilâtı kurmak gibi İcraatın programı İcabından olduğunu İlân ettikten sonra dış siyaseti hakkında da şunları ilâve etmekledir: ıParll ecnebi nüfuzuna aleyhtar ve ecnebi politikasına temayülü reddetmektedir, Kemalist Türkiycnin yurt İçinde sulh, yurt dışında sulh, prensiplini de benimsedikten sonra mecburi ve umumi askerliği İhdas cdcceğLnl, ordunun takviyesini ve yurt içinde silâh fabrikaları kurmağı, askeri mok heplerin ilmi ve teknik seviyelerini yükselteceğini vadeyle-m ektedir.
olmakla İtham edilmekte-
Gelen gideni aratır, diye bir söz vardır. Hakikaten ekseri ahvalde, gidenlerin ardından hayıflandığımız çoktur.
Giden kış da erken başlamış, sert geçmiş, uzun sür-canımızı yakmıştı. Mevsimin yansında odunlar, kömürler tükenince ellerimizi böğürlerimize dayayıp daha evvelki kışı hasretle yâdetmiştik.
Bu sene kışın biraz gecikmesi yüzümüzü güldürür gibi oldw. Ocak ayının ilk haftasına kadar devam eden müJâyim havalar ümidimizi arttırdı.
Vaitler, ümitler peşinde ömür geçirmeğe alıştığım» için mevsimi belli kış âfetine karşı bile havai ümitlerle gönül avutmağa çalışıyoruz. Sonbahar uzadıkça, ayva ağaçlarına bakıp da: «Bu sene ayavların meyvası fazla. Bu da kışın sert olacağına delâlet eder» diyenlere dudak büküp yüz çevirdik; «Bu sene kavak ağaçlan yapraklarını tepeden aşağıya doğru dökmeğe başladılar, kış hafif keçecek* diyenlerin
mıştır. Çeşme bölgesi hariç olmak üzere, yetiştirilmesi yüzde 90 nı bulmuştur. Miktar itlba-rlle geçen seneid kadardır,
4® milyon kilo tahmin edilen 1949 rekoltesinden evvelki gün akçama kadar satılan miktar 47.709,160 kiloyu bulmuştur. Vasati flat 209 kuruştur.
En mühim partisi kasabada olmak üzere evvelki gün 161,160 kilo tütün mübayaa edilmiştir. Tüccarlar tarafından kasabada mubayaa edilen tülünler 110 kuruştan satılmıştır.
Diin de yüz bin kilodan fazla tütün satıldığı tahmin edilmektedir.
Malî konuşmalar
Yarbay Adib Şişakll’nln iki asker arkadaşlyle Suudi Ara-blstana yaptığı seyahat akabinde yine merhum Hüsnü Zalm zamanında başlanıp müteakip darbeler İle bir türlü bir neticeye bağlanamıyan malî konuşmaların İmza safhasına girdiği ve (Rlyad) hükümetinin Surl-yeye Amerikan bankaları vası-tastyle karşılığı Suriye mahsulü ve mamûilerlyle ödenmek şar-tiyle, bir rivayete göre (10), diğer bir rivayete göre (20) milyon dolar ikraz edeceği söylenmektedir.
Katledilen merhum Hüsnü Zalm, Suriyeyi iktisadi ve mail bakımdan kalkındırmak için sayılan yarım milyonu bulan Amerlkadakl Suriye muhacirlerinin hamiyetine müracaat etmiş ve bunları anayurda hizmete, radyo ve muhtelif vasıtalarla davet etmiş idi. İçinde bulunduğumuz bu ocak ayının son haftası başında Adib Şlşakll de Kahire ve Rlyad'a yaptığı seyahatte yanına aldığı son darbe arkadaşlarından yarbay Aziz Abdülkerlm'i diğer İki yüzbaşı ve bir kaç sivil memurun başında Suriye lehinde propaganda yapmak, bu muhacirlerin verecekleri para yardımlarını toplamak ve evvelce satın alıp Suriye ordusuna hediye edeceklerini vadettlklerl 50 harb uçağını teslim almak vazifeleriyle tavzif ederek güney ve kuzey Amerikaya göndermeği — bugün basın ve yayın müdürlüğünün resmî bir tebliğine göre — kararlaştırmıştır,
Surlyenln geçen mart ayında mevcut 130 milyon küsûr liralık yedek parası Filistin harbi ve ordu silahlandırılması esnasında sarf edildiği vr birbiri ardı sıra vukua gelen devrimlerln yarattığı buhranlar sonunda ti cari, iktisadi ve mali durumun vahimleştlği, İşsizlerin arttığı ve tedavül eden akçenin çoğaldığı tesbit olunmuştur.
949 kasım ayı sonunda yayınlanan resmî bir İstatistikte Suriye ve Lübnanın para durumu hakkında şu rakamlar verilmektedir:
Suriye: Kasım ayı sonunda tedavülde olan para miktarı (240.500.000) lira: halbuki yine aynı ay başında 234.000.000 lira İdi. Demek bir ay İçinde 6500000 Hra bir fazlalık var.
Lübnan: Kasım ayı başında 194.000.000 Ura İken sonunda yarım milyon bir fazla Ue 194,500.000 lira: bu istatistikten de anlaşıldığı üzere para İşlerinde birbirine çok bağlı olan bu İki ülkede mütedavil para bir ay zarfında 7.000.000 Ura artmıştır.
Konukseverliğiyle tanınmış o-lan Suriye, son dünya harbinden sonra, muhtelif kıtalardan hicret zorunda kalan muhtelif sanat ve mesleklere mensup binlerce mülteciyi topraklarına kabul etmiş vc bağrına basmıştır; fakat bu himaye ve müsamahakârlık neticesinde bunlar birer İş tutmuşlar ve binlerce Suriyeli ise işsiz kalmıştır. Son zamanlarda yerli işsizlerin sızıltıları hükümet tarafından nazarı itibara alınmış ve bu hafta neşredilen bir kararname ile elierindo İktisat Bakanlığı İçtimaî İşler bürosu tarafından tasdikli iş kâğıdı olmıyon ecnebi tablyetlndekl şahısların iş hakkına malik olanıtyocağı ilân edilmiştir.
Bazı Suriye gazeteleri Istan-bulda çıkan bası Türk gazetelerinin Suriye ahvalini gayet fana gösteren ve Türkiycnin cenup sınırlarında bir savunma üssü mevkiinde olan Bur İyede bu keşmekeşin devamına karşı sükûtu muhafaza etmesinin muvafık oianuyacağını bUdlrcn yazılar dolay isiyle ne düşündüğünü Başbakan Halit beyden tormuşlar ve şu cevabı almışlardır: «Türkiye ile münasebetlerimiz dostanedlr; Türk baaı-
Tıp fakültesi çocuk ve sinir klinikleri
Sağlık Bakanlığının tavassutu ve Şehir Meclisinin kara-rlle Tıp Fakültesi kliniklerinin toplanması cümlesinden olan---------— --------- —j-------—
Şişli ve Bakırköyden Haseki ve ‘ sözleri gönül isteklerimize Cerrahpaşaya naklonulan Ço-' daha uygun geldiği için öncük VC Sinir kliniklerinde lara hak verdik, kış tedarik-derslerin başlaması münasebe- ] terimizi kavak ağacının yap-tlle Tıp Fakültesi Talebe Ce-1 rağına göre ayarladık. Za-miyeti Sağlık Bakanlığına ve' ten bundun fazlası da eli-Şehir Meclisine birer teşekkür telgrafı çekmiştir.
Prof. İzmirli İsmail Hakkı’yı anma töreni
Türk filozun arından eski Edebiyat Fakültesi reisi Ord. Profesör İzmirli İsmail Hakkının ölümünün dördüncü yıldönümü münasebetlle Darü^a-fakada 31 ocak sal; günü saat 16 da anma tören! yapılacaktır.
RADYO
1157 13.00
13.18
I3J0
El-
)ft«O 10.00 ı».ıs
201X1
23.00
».18
»30
1X30 1343
u.oo
İSTANBUL RADTOŞD ö$l» t» «kvaın orooraını Acılıg ve pro«raml»r. HAberler.
Şarkı ve türküler (P|,| Hafit OJle m 0x1(1. rÇalanlar Viyolonist Kutulat ve arka-
Memleket türküler» (P|:> Dana müxlgt (Pl.)
iki uverldr (Pl.) Programlar ve kApanq. Açılı» ve programlar. Merhum bulekâr Rakı:
kutludan »ırkı ve tflrköler. Çalan ve M yİ ey en Şuayip Erkti tlu.
Sax eaetlcrL Haberler.
Sonatlar IP1:> MüMİerl seciyem; (Top kapı aarayı müıeal) K(İçlik orkestradan melodiler. Orgla notu melodiler.
Kadın una Utarlar grupundan garkı ve türküler ve sax eserleri.
Fasıl heyeti koturri »Vegâh» Dinleyici Utefclerl iKltok müılgll Haberler.
Dana mutltfl (Pl > Hafit müzUT- (P|,| Programlar ve ki panif.
ANKARA RAUVOŞU ÖŞl» w Akfam Pıogrvtu
Açılış ve program. Şarkılar. Haberler .
Nnrman Clouller (Pl.) ö*lc garelesl. Karen Kempk’tKn (Pl)
Hava raporu, akşam, programı ve kapanı».
Acılı» ve program.
M S. ayarı ve Dan» mûxlgl (Pl.i Kitap saati.
Varyete milclkteri (Pl.) M. S. ayarı ve Haberler. GeçmLjte bugtln Şarkılar. Tarüıt Türk milliği. Radyo gazetesi. Radyo senfoni orkestrası. Konuşma. Dana müziği (Pl.-Konuşma. 8. M M. taaU. Şarkılar.
M. S. ayarı vc Haberler. Program ve kapnnig.
Yarın nababkl prOtfrMS
ilam parçalar (Pi l Haberler ve Hav# rapora. Şarkılar (Pl.) MlUlk: 10 dakika Bıılanje Günün programı. Hafit müxlk (PL) Kupamı.
batı
arfceıtrut
»«İvdiler
mizden gelmez, her sene aynı şeyi yapanz ya!
Bu sefer de gafil avlandık. Sen misin kavak yeline baş açıp da kışa dudak büken? Geç geldi amma bu geliş pek hışunlı oldu. Yurdun her tarafında on senedir görülmemiş kar fırtınalarının, soğuk dalgalarının tahribatını her gün gazetelerde okuyoruz, Telgraf direkleri devriliyor, telefon muhabereleri kesiliyor, nehirler taşıyor, barajlar donuyor.
îstanbulun da hali perişan. Geceli gündüzlü yağan kardan yollar kapanıyor, sokaklar tıkanıyor.
Arası ra gülümsiyen güneşten karlar gevşemeğe baş tayınca temizlik işçileri küreklerin sapına yapışıp küreme faaliyetine geçiyorlar. Fakat tramvay yollan, yaya kaldınmlan temizlenirken havanın kaşları birdenbire çatılıyor, şiddetli kar sav-runtuları tekrar başlıyor. Belediye şaşkın, halk küskün, şehir perişan. Otobüs, otomobil tekerlekleri sokakların vıcık vıcık çamurlarını tepemizden savuruyorlar.
Şehirde hararet derecesi düştükçe piyasa termometresi yükseliyor. Başta mahalle kömürcüleri olmak ü-zere kasabın, manavın, seyyar satıcının burunları havada. Satış fiatleri derhal fırlıyor. Sebebini sorsanız gözlerini gök yüzüne dikip homurdanıyorlar:
n— Havaya baksana!»
Evet, çatık kaşlı havaya bak. dibi delik keseye bak. ondan sonra da başının çaresine bak!
Uzun sözün kısası, gelen kış da gideni arattı!
Cemal Refik

Yaş meyva ve aebze kooperatifinin satış yerleri
Yaş meyva ve sebze tarım satış kooperatiflerinin şehrin muhtelif semtlerinde açtığı perakende satış mağazalarının sayısı artmaktadır. Müesses» hafta İçinde Davutpaşada da bir dükkân açmıştır Önümüzdeki hafta İçinde Mısırşarçuı içinde yeni bir dükkân daha açılacaktır. ~ başka her şey satılacaktır.
Karilerimiz bu programın kaş İle göz orasında yokluk diyarına gönderilen merhum Hüsnü Zalmin ağzından bir çok defalar işldilmlş vc müdafaa edilmiş olduğunu hatırlayacaklardır. tç siyasette bu intibak böylece tam olduktan maada dış siyasette de Adib Şlşakll ve sivil arkadaşı Ekrem beylerin idam edilen merhum Mareşalin çizdiği yolu takip ettiklerini görecektir, aerçekten Adib bey bu ayın başında Irak a arka çevirerek Mısır ve Suudi Arabistan siyasetine olan bağlılığını bu ülkelere yaptığı seyahat ve bu seyahat esnasında vaki olan bcyanaUyle İspat etmiştir. Son dabeden doğan lâbık hükümet Irakla tahsilde olan Suriyeli öğrencilere döviz tediye edilmeyeceğini, çünkü Irakdaki irfan nıüesseselcrinln aynının Suri-yede do mevcut olduğunu resmen Uâıı eUnlşUr.
Burada sebzeden
Arap sosyalist partisi
Eski Cumhurbaşkanı ve Mısır Kiralının aziz misafiri (Şükrü Kuvvetlimin aleyhinde evvelki darbeler kahramanlan tarafından ileri sürülen hıyanet ve devlet emvalini israf gibi töhmetlerin asıUız olduğu resmen fAn etilimle'vo men’l muhakemesine karar verilmiştir.
Ordunun kabinede mümesalU Milli Savunma Bakam (Ekrem Hor ani) kurmuş olduğu vb muvakkaten merkezinin (Hama) da bulunduğu Arap sosyalist partisinin propagandaşiyiç meş gul olmakta vc bu partinin bütün Arap memleketlerinde Arap Birliği esasına uyularak
Ziraat fakültesi öğrencilerinin dilekleri Ankara üniversitesi fakültesi öğrencileri Millet Meclisi üyelerine rarak memlekette niğlnln yayılmasına ve tellh-[ şalin artmasına hizmet etmek İstediklerini, bunun İçin de kendilerine, uzun vado He toprak verilmesini, az faiz ilo ............ - „„ kredi teminini, donatım mal- Birııgı esasına uyuıarus İşi menunlyetle kabul edeceği' zcmesl temininde-gerekil ko- jubeter açacağım beyan eyle-talımln edUlyor. jlaylıklar rica etmişlerdir. | inektedir, MHUyetçi, halkçı, te-
Ziraat Büyük başvu-slraat tek-
I
(PLİ
madaki yazılar, ancak muharrirlerinin şahsi flklrlcrlal temsil eder; Türk basını rejimine vakti olanlar, gazetelerin hükümet fikirlerini temsil etmediklerini bUlrler; Surlyenln İçişlerine karışmak, durumu büsbütün karıştırır; halli gereken işlerin hitamım geciktirmekten başka bir faydası olmaz.»
Şaldr ÇEÇEN
^GUnün Kitabı:^
NASRETTİN
HOCA
ı7O Manzum Hikâye 1Û,. J
TUR AL
ÖKSURdGUJÇEŞER
Ulaştırma konuları
Tenzilâtlı tarifeden istifade ettirilen iç ve dış basın telgrafları
Filarmoni derneğinin 4ncö
Ağahana dair
Yazan: Hüsnü Sadık DURU KAL
Gazete, dergi ve radyodifüz-, yon postalan gibi yayın vasıtalarının bir memleketin umumi hayatında oynadığı rolden ve bu rolün ehemmiyetinden uzun boylu bahsetmeğe bilmem lüıum var mı? Bununla beraber yayın vasıtalarının milletlerin iç ve dış münasebetlerinde çok mühim bir rol oynamaları keyfiyetinin P.T.T. servisleri sayesinde mümkün olduğunun da unutulmaması 1A-r-ım gelir. Çünkü bu saydığımız yayın vasıtalarının yayın malzemesini teşkil eden resimli, resimsiz çeşitli memleket veya dünya havadisleri boklundaki haberlerin ve malûmatın muntazaman ve devamlı olarak P.T.T. servisleri kanalından elde edilebildiği kimsenin meçhulü olmasa gerektir.
Bu yayın vasıtalarının P.T.T. servisi erinden mahram bırakıldığı bir an için farzedllse banların intizam dairesinde neşriyata devam edemlyecekle-rl mübalâğasız olarak İddia edilebilir. Nitekim berhangi bir sebeple şehirler veya memleketler arası telgraf ve telefon muhaberesi kesildiği veya postalar geciktiği zamanlarda yayın malzemesinin yokluğundan dolayı gazete ’e dergilerin okuyucularına karşı ne kadar müşkül bir duruma düştüklerini bu hususta yapılan acı şikâyetlerden anlıyoruz.
Diğer taraftan gazete, dergi vc telsiz yayın postal anma da İç ve dış haberleşme servisleri için daimi ve iyi birer müşteri olduk kırma burada aynca işaret etmek İsteriz
Milletler arası telgraf birliği idarelerinin bu daimi ve İyi müşterilerine tenzilâtlı tarife tatbiki suretiyle yayın vasıtalarınım gelişmesini kolaylaştıracak tedbirleri ancak 1903 tarihli Londra konferansında dikkat nazarına almış oldukları bu husustaki vesikaların tetkikinden anlaşılıyor Halbuki milletler arası telgraf birliği 1845 tarihli Paris konferansı İle kurutmuş olduğu haJde aradan geçen 38 yıl zarfında ba-
burg, Londra, Paris -ve Peşte şehirlerinde toplanan telgraf konferansları tarafından revizyona tabi tutulan telgraf nizamnamelerinde basın telgraflarını ilgilendiren hiç bir kayıt ve sarahate de tesadüf edtlemiyor.
1903 tarihli Londra nlıamna-mealndc basm ' telgraflarının yalnız Avrupa rejimi menıeiket teri arasındaki münasebetlerde kabul odileeegüıt işaret edilmektedir.
Paris
Normal Ur Beler üzerinden % M) tenzilâttan istifade ettirilecek bu telgrafların açık dil ile yazılması ve metinlenme siyasi, ticari... İlâh havadis n haberle iden başka şahsi mahiyette hiç bir haber veya kelime bulunmaması Lüzuma da ayrıca belirtiliyor.
İM® tarihli Lizbon nizamnamesi basın telgraflarını Avrupa dışı rejimine de teşmil ederek bu münasebetlerde en az % 5ö tenzilât yapılmasını kaydediyor. I1Ö8 tarihli Kahire nizamnamesinde basm telgrafları metinlerinde kullanılacak açık diller hakkında daha geniş hükümler vardır.
En son 1948 tarihli
telgraf nlzamnamtıl ise, Avrupa dışı rejiminde basın telgraflarına yapılacak tenzilât miktarını üçte Liri olarak tespit etmektedir. Bahsettiğimiz telgraf nizamnamelerinde basın telgraf1 arının tenzilâtlı tarifeden faydalanmaları için bunların şahıslara gönderilmesinin ve gönderildikleri gazete, dergi veya telsiz postalarında yayınlanmadan evvel başka gazete ve dergi gibi yayın vasıtalarında neşr edilmesinin yasak olduğuna dair kesin hükümler vardır.
İç servisimizde İse, basm telgrafından halen yürürlükteki tarifeye göre kelime başına 6 kuruş yerine 1 kuruş alınıyor. Acele işaretli olanlardan da 12 kuruş yerine 8 kuruş alınmak suretiyle bu çeşit telgraflara büyük tarife kolaylıkları gösterilmektedir. Ayrıca telefon konuşmaları için rifeden istifade ettirilmedlğt 50 tenzilâtlı tarife tatbik* edl-görûlmektedlr. 1865 ten sonra llyor.
wnı İle Viyana, Roma Peters-I Hüsnü Sadık DURUKAL

telsrananum Unalitl, u- dc basm neMuplann.
Bugün matinelerden itibaren
İPEK Sinemasında
Ateşli bir aşkın canlı, meraklı ve heyecanlı hikâyesi-., İÇLİ, FEDAKÂR ve KAHRAMAN BİR GENCİN AŞK ve NAMUS uğrunda göze aldığı Iztirap ve İşkence...
TÜRKÇE SÖZLÜ
İNTİKAM
İsimli şaheser kadar hiç bir filmde eaniandınlmamıştır. Bu büyük şaheserin başlıca yaratıcıları NURÜLHtİDA — AHMET SALİM Yeni şarkıları İlâhi bir sesle okuyan :
PERİHAN ALTINDAĞ SÜZERİ

Tefrika No: 29
Titremeyen elinde tabancayı sımsıkı tutarak Nazlı, sahneye girdi.
Bu silâhı tutan hakikaten o mu?... Şeklen ağabeyslne zerrece benzememekle beraber, nasıl bir mucize olmuşsa olmuş; Mashar Hancıoğlunun intikamcı ruhu, onun hüviyetine girerek ifadesinde yeniden can bulmuş. Gözleri, tıpkı onun gözleri gibi parlıyor, tıpJa onlar gibi tetikte bakıyor. Yüzünün adaleleri gerilmiş; tıpkı onun gibi çene kemiklerini sıkıyor.
Kanı çekilen dudakları kısılmış; tıpkı onun, tedibe hazırlanan dudaklarına benziyor. Sonra bu silâhın kabzasını tutan nahif .zarif, manikürlü kadın eli; onun .siyah kıllarla ör-türlii o dört köşe elini hatırlatıyor.
Vedia hanım, bin bir vehim içinde boğuk boğuk inleyerek geri ger! çekildi
Crmll keza bin bir vehim İçinde gözlüğünü bulmak İçin yere IğtldL Havada bir tehlike sezmişte. Camlarını sildi, gdz-|
senfonik konseri
Ağahan mâ, Akahan mı? — Zengin ve cömert bir adam —- At yarışı, »ıhça evlenmek merakı — Londra'da harem
Solist: Wilhelm Kempff
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S.
Birinci Umumi Harb İçinde
İdi. Cenevrede Viyana sefaretimiz fahri müsteşarımız Mısırlı Prens Cemil Tosanla beraber yaya olarak bir gezinti yaparken apartunanlann birinden uzun boylu, siyah saçlı ve bıyıklı, gözlüklü, İri yan bir *-datn çıktı. Bize doğru da yürüdü- Anladım, prensin dostlarından biriydi. Tahminimde aldanmam işim. Hemen selâmlaştılar, konuşmağa başladılar. Geriye çekildim. Cemil Paşa yanıma gel oedl, beni o adama takdim eyledi.
Mejhur AKAHAN
O günden İtibaren tanıştık. Birbirimize nerede tesadüf etsek selâmlaştık Harbden sonra da NLs’te, Montekarln'da. Kan'-da Mavi Ikllm'in birçok yerinde, Paris’te, Londra'da boyuna kendisine tesadüf eder selâmlaşıldım- Bazaıı da konuşurdum. Şöyle böyle ahbab olmuştuk. Gayet fasih söyleşirdi. Seçkin kelimeler kullanırdı. Nezaketinden feda etmezdi, terbiyeli hareket ederdi. Para işinde de, gazinolarda, otellerde, şurada bu-1 rada alıp veriş tazından anlaşılırdı; cömert idi. Zengin olduğu İçin miydi? Hayır. Paradan bıktığı İçin cömertti. Bunu kendi de söylerdi, hem (le hamdederdl- Benim görüşümle bu böyle idi. Maahaza ona hesabidir diyenleri duymamış değildim. İki takdire göre; centilmen ve enteresan bir sattı. Çok da itlban vardı. Ona nerede rasgeidlmse hürmet ve muhabbet gördüğünü görürdüm. Servet ve yesannm bu cemilelerde methali vır mıydı? Allah bilir
Niçin Akahandır?
Çünkü onur, lâkabı Ağa değildir, (Aka) ıtır ve (Bsseyyid) demektir. Resmi lâkabı «Sultan Mehnıedil - Hüseynîyişşebîr Baka Han» dır. Şu haldan Ağa-
han galattır. Akahan sahihtir. Pederi «Hacı Bibi Şemsülmül&Jo tur. Validesi Jsf ah anlıdır, çok maruf ve meşhur bir aile kamdır. Mezhepleri «İsmalliyyc» dir. Ve Iranda, Hlntte, PaH^nda, Şart! Afrika İle Sarice ve Löfc-nanda yaşarlar; fakat kalabalık en ziyade İranla Hindi itanın hudutları civarında meskûndur.
İşte muhterem karilerim, benim otuz şu kadar sene evvel tanıdığım zat bu zattır ve gene tekrar ediyorum. Ağa değil. Akadır. Okur, yazar, gezer tozar, ahbabı çok ve çok sportmen bir zattır. Dünyanın masrafını eder, at koşularına karışır ve ekseriya atlan yarışları kazanır talihli bir sattır; hele tenis oynamaya bayılır amma ağır cüsselilerden olduğu için terden ve hararetten de bayılır. Bir merakı daha vardır Sıkça evlenir ve dünyanın paıasınt bayılır (Bugün çalman elmasları dünya matbuatını işgal edip duruyor).
Londrada harem
Bir hayli sene ve vefatından iki sene evvel İngiltereye gelen Akahan'ın validesini hükiim daı kabul etmek ister. Kadının taassubu, sarayda emsali görülmemiş bir resmi kabulü Icab ettirir. Ve şöyle bir şey yapılır: Kadın, hükümdarın huzuruna çıkardır çıkarılmaz, teşrifat mucibince, huzuru mutat zevatı odadan çıkarmak istemedikleri için hemen büyük bir paravan açılır, misafirle kıraliçe baş başa bırakılır ki kadın ancak paravan gerildikten sonra yüzünü açar ve ayrılırken yüzünü kapar, saraydan öyle çıkar A-kahan Sadii Şirazi'nİn meftunudur. Arapça İngilizce, Fransızca ve tabiatiyle mükemmel Farsça bilir ve yazar İsmailiyye mezhebi sailkleri iki milyona yakındır, derler.
S. M. S.
havasına kıyasla, kendisine daha çok yakışıyor, daha uygun düşüyor. Bunu geçen yıl Filarmoni Derneğinin artist şerefine verdiği kokteyl partide yakından duymak imkânını bulmuştuk. W. Kempff'in o küçücük salona, o küçücük piyanoya sığmayan ve hitabeb-mek için geniş ses ve halk kitleleri arayan azametli sanat şahsiyeti, sanki o akşam orada bunalıp kalmıştı. Ve onun içindir ki o akşamın »Ay ışığı sonatı», dinlediğimiz eserlerin hiç birisiyle kıyas edilemiye-cek derecede sönük düşmüştü. TVlIhelm Kempff'in sanatını orkestra kitlesi içinde daha iyi anlıyor, daha iy! tadıyoruz.
Fikri ÇİÇEK OĞLU
hnda çok süratli değildir. Eserin parlak bir şekilde bitmesi için, çok defa yapıldığı gibi, hareketin hızlaştırılmadığına memnuniyetle şahit olduk. Orkestranın repertuarına ilk defa giren bu esere «başarılı değildi» demek için çok müşkülpesent olmak lâzım- Solistle orkestra tam bir anlaşma, tam bir beraberlik halinde idiler. Wilhelm Kempff’in parlak ve atılgan olduğu kadar temkinli ve ağır başlı çalışma uymak İçin orkestra Şefi cemal Reşit Rey itinalı ve anlayışlı bir eşlikle dikkati çekti.
Schumann’ın 1£ minör op. 54 piyano konçertosunda, şimdiye tadar dinlediğimiz başka büyük piyanistlerin çûlışlle gayri İhtiyarı bîr mukayese yapmak mecburiyetinde kaldığımız W. Kempff'in çalışını, eserin derinliğini İfade edecek kuvvette bulmadık. Piyanist duygulu bir ifade yerine, tesiri kontrostta arayan — nüans ve hareket kontrastı — bir çalış-’ la Schumann'ı bize anlatmaya çalıştı. Şimdiye kadar bir çok piyanistlere eşlik etmiş olan orkestra Schumann’ın bu eserinde rahat, emin ve aydınlık bir beraberlik sağladı. Cemal Reşit Rey bilgili ve itinalı1 İdaresile konsere başarı sağlayan en mühim bir âmil oldu.
Alman piyanisti Wllhelm Kempff'i resitallerinde ve orkestra ile birlikte dinledik. Azametli orkestra kitlesi karşısında başka bir ses kudreti, - Ee" | başka bir ses menıbaı halinde,
niş bir senfonik fresktir. Fran- artıstın yer ateşi, bir piyano Pazartesi Akşamı Kadıköy sız bestecisi Saint - ?(•*»»« n.« ...... • - ı .. * •.
nevi kendi eserleri için: yanonun Tenor rolü oynadığı. bir senfoni» dermiş. Alman üs-, tadının bu konçertosunu da bu nevi eserler sınıfına koyabiliriz. Brahms'ın temaları he-1 men daima azametli ve haşmetlidir. Fakat o bunları işlerken inceltir, yumuşatır, zarif şeklilere sokar; ve onlar böyleee her türlü heyecanı ifade edebilecek bir mâna alırlar. Başka eserlerinde olduğu gibi bestecinin bu eserde de, orkestranın ortaya attığı sert, keskin ve erkekçe fikirleri piyanoya verirken ince hayallerle ördüğünü • görürüz.
Piyanist Wilhelm Kempff, besteciyle tam bir ruh anlaşması halinde idi. Chopin'in 'eserinde olduğu gibi Brahms’ın I eserinde de lüzumlu olan Ru-| bato'yıı İhmal etmedi- (Fakat bu Rubat.o canlı bir Rubato-I dur.) Scherzo kısmında nıey-dana çıkan vals ritmine sadık kaldığını ve yer yer Bchııman-n’ın musikisini ardıran pasajlarda heyecanlı ve içil bir İfade İle dikkati çektiğini General Franco'nun kızı Caımen Fraııco ve nişanlı-I gördük. Final'in temposu as- sı Dr. Martinez Bordiunun son resimleri.
İstanbul Fllârmonl Derneğinin dördüncü senfonik konserine piyanist Wilhelm Kempff solist olarak İştirak etti. Orkestra Cemal Reşit Rey idaresinde tdl- Programdaki eserler Wcber’in «Frelschütz» uvertürü, J. Brahma'm iki numaralı sı bemol majör op. 83 piyano konçertosu İle fîchumann'ın lâ minör op. M piyano konçer-tosuydu. Şimdiye kadar bir çok defalar orkestradan dinlediğimiz Freischiıtz uvertürü bu konserin başında başardı bir eser oldu. Kornolar için, — hususile bizim kornolar İçin — kritik anları İhtiva eden başlangıç kısmında sanatkârlarımızın muvaffakiyetini belirtmek hakşinaslık olur. Uvertürün bütünü, orkestranın bünyesinde olgunlaşmış bir eser tesiri bıraktı.
J. Brahms'ın si bemol majör piyano konçertosu Alman bestecisinin en çok tanınmış, en çok çalınan bir eseridir. Wag-ner'ln ve romantiklerin zaferini mütaakıp yetişen besteciler de daha başka musiki kay-gularının yer aldığını görüyoruz. Bu güzel konçertoya bu nevi kaygulann aynası dense' yeridir. Romantiklerin «dış» ı hedef tutan görüşleri yerine . musikiye daha ciddi ve daha olgun bir mahiyet sağlamak isteyen besteci, bu konçertosunda daha yüksek bir ideal peşindedir: Vlrtüozlufta verilen değeri azaltmak ve buna karşılık musikiye daha geniş, daha ciddi bir yer vermek.. Brahms'ın bu konçertosı
lüğünü taktı ve o da mumyalattı.
Nazlı, odanın ortasına doğru bir adım daha atarak tabancalım namlusunu kocasına çevirdi Agabeyslnin sesiyle konuştu;
— inad olsun diye beni bı-ratanıyacakstn ha’... Büyük söyledin!... Kısasa kısas... seıı ağabeyimi, ben seni... Yengeme de iki misil ceza kesmiş oluyorum. Senin öldüğünü görecek.
Tetiği çekti. Tok bir ses ve namludan çıkan mavimsi bLr duman...
Cemil yalpaladı. Sobaya yapışacak gibi oldu Sağ eli omuzuna gitti. Ve parmaklarının arasından fışkıran kan, bu eli. bileğine kadar kızıla boyadı
Nazlının kafa tası, gûya görünmez bir yerinden delinmiş; kurşunu o yemiş; beyni boşalıyor, başlıyor. Hayaller karşısında titreşti. Dehşet içir, de donan Vedianın maviliği, perdelerin turunculuğuna karıştı. Kafeste Ürkütülmüş bir alay kuş gibi, bütün eşya etrafında dönüyor, dönüyor. Döne döne uzaklaşıyor. Dizlerine bir kesik-
(Arkan ? nci «ah i t ede) MUAMMER KARACA OTEKET
Maksimde Saat 20,30 da
SİZİN SOKAK
Matineler: Cumar tesl pazar 15 te
------------ J.. ----x., — pıytuıv
Saens bu resitalinin baştaşa ve samimi' —ıPİ-l
. 1 ıııniiinııııııııııııııııııııııuııııııııııııııııııırHiıııııuııııı
(Jpcra’da
I
Yalnız en müstesna şaheserler yaratmakla şöhret kazanan Büyük karakter artisti
GARFİELD
tarafından yaratılan müthiş bir aşkın hikâyesi:
Şeytanın Kudreti
JOHN
(Ferce of Evli)
Diğer Rollerde:
BEATRİCE PEARSON — THÖMAS GOIME7.
DİKKAT: Numaralı koltuklar erkenden aldırılmalıdır.
Sinema dünyasının 2 büyük Yıldızı
F«ED ASTAIRE - GINGER ROGERS
4 senedenberi ilk defa olarak bir HARİKA FİLMİNDE • buluştular.
AŞK ©YUNLA^i
Renkli (BARCLAY S of Broodvay) Renkli Bu Çarşamba akşamı
MELEK Sinemasında
OHEREEVE DI5I
■—WZAN2 MUAL KAPA/MMRAL/ --
AŞK VE MACERA ROMANI
İlk anz oldu. Diz kapaklan kıvrıldı. Yere yığılacağı sırada, Cemilin de yere, sobanın tahtası hizasına boylu boyunca uzandığını, bir sis tabakasının arkasından gördü: ve onun sesini, uzak dağlardan kopup gelen bir aksiseda halinde İşitti:
— Korkma ölmeyeceğim... Silâhı... yanıma bırak... Kaza sansınlar... Kendimi yaraladım...
İKİNCİ KISIM I
Hepsinin birden dikkatin! çeken bu yeni sima kimdi?
Ankaranın büyük otellerinden birinde, yüksek arkalıklı, geniş koltukların yer yer gruplandı-nlmasiyte bölümcüklere uğramış salonun bir köşesinde, kadınlı erkekli yed!, sekiz kişi me rak İçindeydiler.
Kimi oturduğu yerde yayvanlaşmış .sigarasını püfürdetlyor; kimi ata biner gibi İskemleye oturmuş, elinde tuttuğu kokteyl kadehinin kavsıkuzahlannı seyrediyor; kimi, az ötesindeki fiskos siyasi muhavereye kulak veriyor; kimi, gruptaki kadınlardan birini göz ucuyla takl-bedlyor; araştırında bir kaçı da kumar oynuyor.
Ve hepsi birden .salonda, saat rakkası adımlarıyla aheste aheste ve düşünceli, gidip gelen, gelip giden esmer, iri yan genç adamın hüviyetine takılmış.
Muhavere, Türkçe, Fransızca, İngilizce kelimelerin halitası ile alaca bulnca uzayıp gidiyor.
Duğlas bıyıklarından kokteyli yalayan sarışın genç:
— İspanyola benziyor de-,
dİ. — Belki de cenubi Amerikalı...
Mokaseni! ayağını altına almış; kehlkbar teşbihini şakırdatan modern softa özentisi bl-nanıaz bir delikanlı, zoraki bir alaturka lenfavilikle başını kaldırdı:
— Valfah billah yedi ceddi yeril malıdr. Yedinci ceddi Türk leventleri tarafından İspanyadan esir alınmıştır. Hey gidi koca imparatorluk!... Bir gün Sultan Süleyman... İlh ..
Cemilin yaralanma hâdisesi, aile arasında ört bas edildikten bir buçuk ay sonra, Osman ömeriı tarafından Ank a ray a bir teselli seyahatine getirilen Nazlı da meclisleydi .
Tesclllslnfde bulmuştu. Neşeli wsl İşitildi :
— Muammalı bir tip ]
Genç kadının etrafında otele geldiği gündenberi pervane kesilen perestlşkârlan, yine burada hazır ne nazırdılar. Meçhul adam gıpte He, Nazlıya gocunarak baktılar. Hepsintnde damarlarında bir cinsi tehevvür barullaştı, dontlıi İçle rinde Don Juan mukallidi yakışıklı bir oğlan. hepsinin müşterek fikrini hülâsa etmek cesaretini göser-dl:
— Muammalı, yani enteresan!... Sizin alâkansa yakın olmak İçin ille böyle uzak İklimlerin havasını mı taşımalı?
Ortalarındaki masada, bizlın kırk yıllık barbuta benzer bir zar oyunu oynayan kumarbazlardan bir Amerikalı muhabir, cebindeki desteden bir on. Ura çekip masanın camına bastırdı:
— Sırf muamele olsun! Yeril diyenlere karşı da bahse girerim, ecnebi diyenlere karşı da...
Yen! bir teklif :
— En iyisi hangi meslekte.) olduğuna dair bahse girelim
Don Juan:
— Casustur. — dedi.
Ecnebiler arasında alınanlar oldu.
Amerikalı, kendi havasında:
— Bizim meslektaş, — diye burnundan söylendi.
Bir geveze Fransız;
— Aynı fikirdeyim. — dedi — Görmüyor musunuz, etrafını uda dolaşıyor. Meslekin şulesine yakalanmış; pervane gibi, o da süzülüp aramıza düşecek.
Nazlıyı bu AnkaralI yeni arkadaşlar grup un a tanıtan Feride, kumarbazlardan en meşgulünün karısıdır Umumî kaide burada da cereyan ediyor. Kocası kumarda, karısı flörtte
Feride, mektep sıralarında.ı kalma bir lâüballlikle Nazlının kulağına Iğildi:
— Bir şuleye yakalanmışlığı var; aramıza düşecek ama, mea Iek aşkı yüzünden mİ. sana aşkı yüzünden mi? Orasını Allatı bilir.
Ve bu cümlesi ile, Nazlıyı sanki om uzlarından tutup silkmiş; gaflet uykusundan uyandırmış oldu.
Nazlı, dünyado .Osman Ömerliden ve Cemildetı — bu iki kutuptan — başka ■erkeklerin de hesaba katiEabflrcelderini l!k defa aklına getirdi.
(Arkası var)
Gl. Weygand hâlıratını neşretmeğe başladı
DİŞİ kurbağa
erkek oldu!
Neden dolayı mütareke istemeğe mecbur olduğunu anlatıyor
Hormon vermek suretile cinsiyet değiştiriliyor!
Suriye’den Fransa’ya — Cephede bir teftiş ■— Gedik kapatılamıyor, son müdafaa
hattı yıkılıyor —
Bincl dünya harbi şan asnıda Müttefik ordular başkomutanı Martjl Focn’un genelkurmay başkanı olan rt bir müddet ■onra emekliye ayrılan general Weygan(£ İkinci dünya harbi başladığı sırada tekrar faal hizmete çağrılmış ve Suriye deki Fransız kuvvetlen komutanlığına tâyin edilmişti. General Weygand Surlyede bulunduğu «anada Fransız cephesi yarıldı, bozgun baş gösterdi Bu vaziyet karşısında başkomutan GL nemlin işinden çıkarıldı, yerine Ol. VVeygand tâyin edildi. Wey-gnnd iş başına geçince derhal faaliyete başladı, gediği kapatmak için uğraştı Fakat bu çalışma beklenilen neticeyi vermedi. Fransa nihayet mütareke istemeğe mecbur oldu.
Gl. Wejrgand şimdi o zamanlara alt hatıratını bir Fransa mecmuasında neşretmeğe başlamıştır. General yazısına ikinci dünya harbi başlar başlamaz Akdenızin doğusundaki Fransa kuvvette rinln başkomutanlığına nasıl çağrıldığını, oradaki faaliyetini anlatmakla başlıyor- Fakat hatıratının en mühim kısmı 17 mayıs 1940 da. Fransanm pek güç vaziyette bulunduğu sırada, başkomutanlığa gelril-mesiyle başlıyor. Weygand, pek ağır ve mcsullyetll olmasına rağmen bu vazifeyi yüklenmekte bir dakika tereddüt etmiyor Hatıratında diyor ki:
•Vaziyetin pek vahim olduğunu biliyordum. Fransaya gelince, tahmin ettiğimden fazla ciddi olduğunu gördüm. Buna sebep evvelâ umumi bir um ilsiz İlkle «arşıîaşmam, sonra müttefikimizin yardımının kâfi olmaması idi. Buna rağmen İşe başladım ve bugün, o saman yaptıklarımda yanılmamış olduğuma kaniim >
General Weygand tarihin kaydettiği cn buhranlı devrelerden birinde büyük bir cesaret gösterdi. Fakat vaziyeti ıslah etmek nakşındaki ümitlerinin tahakkuk etmesi kabil olmadığını çabuk anladı. Uçakla Fransanın kuzeyine ve Belçika-ya giderek cepheye yakın hatlarda vaziyeti tetkik ettL Bu tetkik orduda büyük bir ihmal ve kayıtsıziur hüküm sürdüğünü gösterdi Belçika Kıralı Lcopold. Belçika kabinesi erkânı. Ingiliz amirali Keynes ve Belçikalılara yardım İçin gönderilen birircl ve altıncı Fıansız ordulan komutanı general Blllotte ile görüşmekle beraber İngiliz kuvvetleri başkomutanı Lord Gort’u görmeğe muvaffak olamadı.
Weygand vaziyeti değiştirebt-lecek bir plân hazırladı ve Fransız umumi karargâhının bulunduğu VIncennes'e döndüğü zaman bunu anlattı. Toplantıda Churchill de hazırdı. Weygand plânını şu suretle izah etti: «Almanların açtıkları gedil: ancak Fr(.nsut - İngiliz kuvvetle rinln güney istikametinde bir taarruzları Ue kapatılabilir. Bu taarruzu general Frere’in Somme nehrinden kuzeye doğru yapacağı hareket destekleyecektir.
Çok İyi tasarlanan bu plân, çok fena bir gidiş alan hadiseler karşısında tatbik edilemedi. Bu hâdiseler şunlardır: En mühim rolü oynıyacak olan general Billotte'ın bir otomobil kazası neticesinde etmesi, Belçika ordusunun teslim olması. İngiliz başkomutanının İngiliz kuvvetlerin! İngil tereye nakletmeğe, bunun için Dunker^ue Umanına çekilmeğe karar vererek hareketi pek az desteklemesi. Bu vaziyet karşısında miktarı azalmış olan güneydeki Fransız kuv vrtlenyle Aisue ve aşağı Sehıe nehirleri üzerindeki Alman-arı durdurmağa çalışmağa teşebbüs edildi. Fakat eldeki kuvvet pe«r •zdı ve mukavemet kabil ola-
Bu yml hayal sukutu orduyu muhtelif kısımlara ayırdı. Esasen tümenlerin çoğunun mevcu-
Mütareke kararı
GI. B’eygand
Nevyork 29 (AJL) — Tanınmış bir hayvanat bilgininin «AmerikiUJ ilim terakkisi birliğine» geçenlerde bildirdiğine göre, pek az miktarda verilen kuvvetli bir cinsiyet hormonu dişi bir kurbağayı kısa bir zamanda erkek yapabilmiştir.
Owa üniversitesinden Dr. Emil Witsche, bir çok lıaraıon-lann tecrübe edildiğini ve en kuvvetli hormonun «Mathyl-testosterone» adı ile tanınan bir erkek hormonu olduğunu şöylemiştlr.
du pek azalmıştı. Bunlar bir muvaffakiyet ümidi olmadan, sırf şerefi kurtarmak İçin çarpışıyorlardı. General Weygand bu kuvvetleri mümkün olduğu kadar idare etmeğe çalıştı. Hatıratını okurken bu esnada gösterdiği sağukkanlılık daha iyi anlaşılıyor.
Fakat 12 haziranda son müdafaa hattı her taraftan yıkılınca Fransa muharebesinin kaybedilmiş olduğu anlaşıldı ve başkomutan feci bir vaziyet karşısında «aldı Şahsi hisleri sonuna kadar harbetmeğl ve son muhariplerle birlikte ölmeği emrediyordu. General diyor K:
«Fakat vazifemiz bunu yapmak mı İdi? Asil, fakat şahsi ilişleri bir tarafa bırakarak vatanın hakiki menfaatlerinin emrettiği yolu tutanak lâzım gelmez mi İd!?... Başka suretle hareket etmek, Fransada bir düşman hükümetin yerleşmecine sebep olmak demek değil mİ dİ?... Vaziyeti sükûnette tetkik edince şahsî hisleri tatmin etmekten İse her türlü fedakârlığa katlanmak lâzım geldiğini anladım.»
Bu vaziyet karşısında muta' reke istemek bLr mecburiyet ha -llni alıyordu. V.’eygand bunda hiç tereddüt etmedi. Mütareke fikri bir çok münakaşalara sebep oldu. General diyor kİ:
•Hükümete mütareke lüzumunu bildirdiğim zaman bunun büyük bir askerî İhtiyaç neticesi olduğunu bildirdim. Ordunun vaziyeti vatanın henüz İşgal edilmemiş kısımlarını korumağa müsait değildi. Harb devam e-derre Alman ordulan kısa bir zaman İçinde Akdeniz kıyılan-na inecek, İtalya cephesindeki kuvvetlerinin arkasını çevirecek ve İspanya hududuna gelerek İspanya İle doğrudan doğruya İrtibat temin edecekti.
Müşterek askeri harekâtın tatili demektir. Bur,un tçtn deride yine harekâta başlamak ihtimalini göz önüne alarak mümkün olan şeyleri kurtarmak lâzımdı. Mütareke isteğini düşünürken 1940 senesinde tngüte-renln Avrupa kıtasında hiç bir kuvveti bulunmadığını. Amerikanın bir ouçuk sene sonra Rusyayt mûtaalrıp harbe gireceğini. o tarihte Rıısyanın henüz Al manyanın müttefiki bulunduğunu ve bu İttifakın daha bir sene devam edeceğini göz önünde tutmak lâzımdır.»
İşgal senelerindeki hareketi, Weypand’ın düşmanı durdurmak için mümkün olan her şeyi yaptıktan sonra, mütareke islemesine rağmen. Almanyanın önünde diz çökmeği düşünmediğini, harbin hemen tamamen silâhsa kuvvetler bakiyesi İle kuzey Afrlkaya yapılmasın: önlemeği ve daha müsait ramam beklemeği düşündüğünü göstermiştir. Kuzey AfrikaJa komutan bulunduğu esnada buradaki üslerin Almanhra teslimine mâni olmuştur. Bu suretle Müttefiklerin sonunda muzaffer olmalarına yardım etmiştir.
Dr. Witschi. hem karada hem suda yaşayan hayvanlarla ban balıkların cinsiyet hormonlarının tedavisi sayesinde cinsiyet değiştirebileceğini ve yapılan muhtelif tecrübelerle bu noktanın anlaşıldığını açıklamıştır.
Karla ilk teşerrüf!
Garip hükümler
Amerika’da hâkimlerin geniş .'-■alâhıycU vardır. Bunlar (~ok defa kanuna değil, kendi kanaatlerine göre hüküm ver İr-ter. Bir Fransız gazetesi bu hükümlerden bir kaçmı şu suretle yasıyor:
Ohlo hükümetinde Sprüıg-fleld'de bir kamyon şoförü bir piyadeye çarparak yaralamış, yaralı hastaneye kaldırılmıştır -Hâkim şoförü, yaralının hastanede kalacağı müddet hapse mahkum etmiştir.
Littie Rockta mahkeme bir boşanma dâvasında kadına hak vermiş ve kocasüe 231 gün bir arada yaşayan kadının evden 231 parça bileceğine karar
FUâdelflya’dz falcılık eden bir İrdiklerinden hiç doğru çıkmadığını öğrenince falcı kadının serbes bırakılmasını kararlaştırın ıştır
Alman oyuncakçılığı
İkinci Dünya harbinden evvel Almanya oyuncakçılıkta dünyanın en İleti gitmiş memleketi İdi. Her tarafta pazarları Alman oyuncakları doldururdu. Harbte oyuncak fabrikalarının çoğu harab oldu. Fakat çok geçmeden yeni bir hami» boşladı. Fransız gazetelerinin verdikleri haberlere bakılırsa Alman oyuncakçılığı harbten evvelki derecesini bulmuştur.
Bu sene Noel ve Yılbaşı mü-nasebetlle her tarafa pek çok sevkıyat yapılmıştır. Yeni oyuncaklar arasında beş metre kutrunda rayları olan büyük bir tren vardır. Lokomotif ve vagonlar hakikilerin birer kü- j Çök modelidir- İstasyonlarda da lüzumlu tertibat, elektrik tenviratı bulunmaktadır. Bu tren! İşletmek İçin iki kişinin çalışmasına ihtiyaç vardır.
Trenden sonra otomobiller dikkati çekiyor. Bilhassa Jeep otomobilleri aynen taklit edilmiş, bunların küçük mikyasta birer modeli yapılmıştır.
Bu kıymetli oyuncaklardan sonra mekanolar. bebekler vesair bin bir türlü oyuncaklar geliyor.
eşya götüre-vermlçtir
bir hâkim, kadının söy-birisinin
Bağdat, Basra, Halep
Bir zamanlar bütün yolcuları kıskandıran üç vapur
Aristokratların vapuru — Meclisi vükelânın şubesi — Şehzade kaptan — Bağdad’ın başına gelenler — İki toslaşma
batmış variyette
Denizyolları İdaresi Bağdat vapurunu araba vapuru haline koymağa karar vermiş. Halice alınan vapuıda bu münasebetle lâzım gelen tadilât yapılmış. T-crübelerl bittikten sonra vapur Kabataçla Kadıköy arasın da işliyecekmiş- ■
Bu haberi okuduğum zaman, şimdi artık ihtiyarlamış, yorgun hale gelmiş olan Bağdad ın eski tazelik devrini hatırladım Tertemiz, bembeyaz boyası, geniş ve rahat salonları, süratiyle bu vapur, o zamana göre, fevkalâde bir gemi idi- Eşi (Basra! ve (Halep) He birlikte deniz aşırı oturan bütün yolcuları tos-kandınrdı. Kadıköyünde oturduğumuz halde sırf bu güzel vapurlara binmek İçin Haydarpa-şaya kadar gittiğimizi pek İyi hatırlarım. Bizim gib! çocuklar-' dan başka yaşlı başlı, keril ferli bir çok kimseler Haydarpaşa va purunu tcıcJh ederler, kuruşa gözden çıkararak Kadıköyden sandalla Haydarpaşaya geçer-, lerdil...
Ağır başlı vapur!
Bu vapurlara, doğrusu, gençlerden zlynae yaşlılar yakışırlardı. çünkü her tarafta bir ağır başlılık göze çarpardı, Hat boyunda oturan zamanın ricali
giderken, Kadıköy iskelesinden hareket ettikten sonra, sis yüzünden Mühürdar kıyılarındaki kayalara bindirmiş ve oûyük bir yara almıştır Sahilde bulunanlar vapuru göremedikleri halde, yolcuların fedyatiannı İşitince sandallarla yardıma koşmuşlar, yolcuları taıaya çıkarmışlardır Vapur, yetişen römorkörler tara fından kayalardan kurtarılarak mendireğin içine çekildiği sırada batmağa başlamış ve güçlükle mendireğin içine alınabilmiştir, (Bağdat) burada rıhtımın önünde batmış, yalnız bacası ve direği meydanda kalmıştır. Vapur, altı ay bu vaziyette kaldıktan sonra bir tahlisiye şirketi yarasını kapatmış, suyunu boşaltmış, vapuru yûz-
dürmüştür. (Bağdat) bundan sonra Halice girerek esaslı bir (âmire tabi tutulmuştur
Bağdat tekrar sefere başladıktan bir müddet sonra Adadan gelirken Ada ile ‘Üsküdar İskeleti arasındaki kapağa bindirmiş. kapağın üzerindeki birkaç kişi denize düşmüştür
Üçüncü kaza, vapurun Kadıköy - Haydarpaşa iskelesine bindirmesidir. Bu yüzden Köprü nün bu iskelesi kümen olmuş, vapurun burun parçalanmıştır.
(Bağdadı m eş! olan vapurlardan biri evvelce araba vapuru haline konmuş, fakat sonra bundan vazgeçilerek bu vapur tekrar yolcu gemisi olmuştu.
E. T
harab tarafı

Fransız mebusları, hâmile kadınlar ve polis
Fransız mebusl&n polislere ve hâmile kadınlara benzetilecekler... Belediye meclisi hu ------------------------- ,
hususta yapılan teklifi görüş-pep bu vapurlarla lldtp gelir-mcfic bavlıyacak tır. Fransız ,crr yolda Babıâll ağzıyle konu-mebuslannm polislere ve hâ- [ '.urlardı. Hele yan kamaram 1-mlle kadınlara benzetilmeleri deta «Meclisi Vükelâ» nın bir kendilerine dolmuş bir otobû-1 şubesi gibiydi Burada muhak-se binmek hakkı verilmesile kak birkaç Kazır, birkaç m üste- ( alâkalıdır. Fransa’da otobüs- şar bulunurdu. Bunlar, suya sa-, lere binecek yolcu adedi muay- buna dokunmamak için hep yendir, yolcu alırken dalma havadan sudan bahsederlerdi. | adet sayılır ve muayyen mik-1 Bağdat, Basra, Halep bir ba- ( tardan fazla alınmaz. Yalnız kıma aristokratların vapurları polislerle hâmile kadınlar J idi. Çünkü »apurun dörtte üçü müstesnadır. Otobüs ne kadar - *>•- 1
dolu olursa olsun bunlar alınırlar Şimdi bu hak ınebus-
Ilara da verilecektir.
Mıbutlara dolmuş otobüse binmek hakkı verilmesi, nakil i vasıtalarındaki kalabalık yO-
Endonezya Birleşik hükümetleri Başbakanı Mehmet Hatta, geçende Hoiandaya gelmişti. Şimdiye kadar kar yüzü görmemiş olan Başbakan karın nasıl şey olduğunu tetkik etmek üzere lsvlçreye «İtmiş, burada dağa çıkmıştır. Yutanda Başba-' eünden vaktinde meclise ve kokanın, dağa çıkarken karlar [ misyonlara yeüşemedılJerln-karşısında hayreti ve güneşli den ileri gelmiştir, Yeni kabir havada karlar üzerinde gc- rardan sonra herkes vaktinde sinmesi görülüyor. iş başında bulunacaktır.
*: *
Türkiye’nin İsrail devleti nezdlndekl maslahatgüzarı Bey-fuüaiı Ebinı’n İsraü Dışişleri Bakam Muşe Şaret'l ziyan-u.
birine!, ancak dörtte biri ikinci mevki idi. Baş ve kıç salonlar, yan kamaraları, üst güverte k'ımilcn birinci mevki idi. ikinci mevki yolculun yazın baş taraftaki salonun dışında, kışın baş taraftaki alt salonda seyahat ederlerdi.
Şehzade kaptan!
Bağdat, Basra, Hnicbl sevenler arasında tir dc şehzade vardı: Seyfeddln EfendL.. Beyfed-dln Efendi diplomasız kaptandı. Çamlıcadakl köşkünün geniş bahçesinde büyük bir havuz yaptırmıştı. Havuzda küçük istimbotlar kullanırdı. Abdülha-mit. politika İle uğraşmadığı 1-çln bu şehzadeyi çok sever, kendisine yardım ederdi.
Seyfeddln Efendi bu teveccühten cesaret alarak Haydarpaşa vapurlarında kaptan yerine çıkmağa, vapuru İdare etmeğe başladı. Bir gün bu işle meşgul olurken başka bir vapurla çarpışmanın güç önü alındı vo o tarihten sonra Seyfeddln E-fendniln artık kaptanlık etmemesi İçin İrade çıktı.
Hatırımda kaidığma göre, aslen bahriyeli olan karikatürist 1 Ratip Tahlr de bir müddetler «muavin kaptanı olarak bu vapurlardan birini İdare etmiştir. '
(Bağdat)m başına gelenler ı
Bu üç vapur 1904 senesinde
Alman yanın Klel şehrindeki t_____________________ ____
tersanede yapılmıştı. Hacimleri El-Kuvvetli Şama dönmeyi ka-434 ton, süratler! âzam! 9, vasa- bul etmiştir. Surlyeden İskcn-ti 7 mildir. Üç vapurun İçinde deriyeye gönderilmiş olan hu-(Bağdat) birçok maceralar ge-ausl bir heyet Şükrü El-Kuv-çlrmlş, bir defa batmış, sonra »etlinin memlekete dönmesini yûzdürülm&ştür. Ök Arıza 1334 ısrarla talep etmiş ve durumu (1918) dedir. Vapur sisli ancak kendlsinein düzeltebüe-blr havada Köprüden Adalara.ceğlnl söylemiştir.
Bağdat vapuru çarptıktan sonra Kadıköy İskelesinin hali ve vapurun harap olan borun tarafı
Yunanistanda
Komünistlerin yeni bir harekeline karşı tedbir alındı
Londra 29 (R> — Yunan silâhlı kuvvetleri Başkomutanı Papagos şu demeçte bulunmuştur; «Komünistler tekrar harekete geçmeğe teşebbüs ederlerse Yunan hükümeti tenkil İçin komşularının da yardımını isteyecektir. Mamafih — tan böyle bir teşebbüse koymak üzere elinden bütün tedbirleri almıştır.
Yunan ls-karşı gelen
Şükrü - El - Kuvvetli Şam’a dönüyor
Berne 28 (H.) — Kahireden bildirildiğine göre. Suriyenın tanınmış devlet adamlarından ve ««iri Cumhurbaşkanı Şükrü
Apandisit
Amerikalı bir doktorun tetkikleri
Montreal 29 (AA.) — Meslek hayati seyrini incelemiş olan Mon-trealll apandisit ağrıları çekenlerin ameliyat olmadan evvel bir radyologa gitmeyi İhmal etmemelerini tavsiye eylemekledir.
Filhakika Dr. Ballsle. apandisit ameliyatından önce radyolojik tedaviye töbl tutulan hastalarını ameliyattan evvel ve sonra daha emin bir tedavi ile bakılabileceklerinl söylemiştir.
boyunca apanıii itin
genç Dr. Louls Belisi»
İlk olarak bu fikri ortaya [ atan Dr. Beilsle'ln toarlh ettiğine göre, doktorlar radyolojinin verdiği kıymetli malûmat sayesinde hastalarının durumu hakkında etraflıca bilgiye sahip olmakta ve bu yüzden ameliyat sonra-nnm tesirleri I asgariye inmektedir.
I
ARAYAMÂR
kazanan
MECBURİ VE ACELE SATILIK EV — Küçükpazar SaatçLradi eokak No. 8. Müracaat Aynı adreste Hay-rcddln Kafesçiyc. 992 — 2
BTYL LOUIS XV ODA TAKIMI SATILIKTIR — Müracaat Ticaret odası Vize servisi Cahit Bökeye, Telefon 34488. 088 — 1

DM NÂPIHAMEDI

BAHA
AZ HtÂvfAK
- VA NE lİr 'noAiifMVZ ? OMUZUNUZA tınıp M
(S EKİLİM,ÜtLİİH.Ml
DBSIB İs
MKfSMi HAVAİ
Nobel sulh mükafatını
KüÇ
Lord Boyd Orr’un hayatı eserleri ve bir sözü
TECH0BEL! GENÇ BİR BAYAN— Şirket, müessese ve umumi mağazalarda kasiyerllkte çalışmak istl-yoı. Akşamda (Kasiyer) rümUSUna mektupla müracaat 975 — 1
MATBAA TİFO USTASI ARANIYOR — Tecrübe gOrmüs çalışkan ve kabiliyetli bir tlpo ustası aranıyor. Ankara caddesi No. İLİ Atltap,
»74 4
Norveç Parlâmentosu Nobel mükâlati komitesi İHû sulh mükâfatını vermek İçin madam Rleonur Roosevelt. Arjantin Cumhurbaşkanı albay Peron ve Amerikalı maruf yazar Drew Paerson gibi kurvetll namzetler karşısında lord Boyd Orr'u seçtiği saman İskcçyalı büyük İdealisti tanıyanlar bu işe hayret etmediler. Doktrin sahibi bir ilim adamı olduğu kadar ilmi çalışmalarla tesbit ettiği esasları tatbik ettirmek İçin mücadele etmekte geri kalmayan bu pratik adam ferdlerln, ailelerin ve dünya milletlerinden bazılarının çekmekte olduğu bir çok dert ve ıstırapların açlıktan doğduğu ve milletlerin karnını doyurmaklığın en müessir sulh garantisi olacağı fikrindedir.
Lord Boyd Orr’ıın bir çoklarınca kabul olunan kanaatine göre cemiyetten açtık kalkmadıkça siyasi istikrar, dünya sulhu, dünya refahı asla teessüs edemlyecektLr. 1880 senesi eylülünde Ayrshlr’de çok çocuklu fakir bir aile evlâdı olarak dünyaya gelen Boyd Orr kendisini yetiştirebilmek için çok sıkıntı çekmiş /e yeksuzluk ve açlığın bir fert ve aile üzerine yaptığı tesirleri kendi aUesl içinde görmüştür.
Üniversite tahsilini çalışarak devam ettirdiği nenelerde fakir ve sefil muhitlerde yaptığı araştırmalarda btıraıarda İşlenen suçların ve cinayetlerin kısmı izamında sebep ve salkı aslinin açlık olduğu neticesine varmıştL Qlasgcw üniversitesini ikmal ettikten •onra Aberdeen
«Besi İşleri etüd müesseseai» lâboratuvarına tâylc edilmişti. Lâboratuvarın başına geçtikten sonra mesaisini daha geniş sa-
bir müddet üniversitesi
halara teşmil ettt İskoçyanın ziraat mıntakalarında yaptığı tetkiklerde bu havali çiftçilerinin hayvanlarına verdikleri yem ile uzun uzad.ya meşgul oldukları halde bunların kendi çocuklarının iaşesine karşı göstermekte oldukları alâkasızlığı gördüğü saman hayretler İçinde kaldı.
Birinci dünya harbi İçinde İngiliz Bahriye ve Ilarbiye Nezaretleri sıhhiye teşkilâtında vazife alarak ordu iaşe işlerinin modern besi ilmi esaları-na göre düzenlenmesi hususunda âmil oldu, Harbden sonra tekrar iâboratuvaruun başına döndü. 1625 te İskoç çocuklarının İyi bir şeklide beslenmesi İşine girişmişti. Sıhhatli çocuklara İlâveten verilen (süt) ün bunların sıhhatlerini mûkemmelleşUrdiği gibi neşvü nemalarını % 20 nispetinde arttırmakta olduğunu tesbit etti. iaşe sahasında yaptığı etütler ve ortaya koyduğu esaslar Boyd Orr’ıin şöhretini İngiltere haricine yaydığından 1929 da vaki davet üzerine Avustralya, Yeni Zelânda, Kanada ve şarki Alrikada tetkik leyahatlerl yaptı. Şarki AfHkada et ve kan İle taayyüş eden bir kabile Ue yalnız süt ve nebati gıdalarla yaşayan mücavir bir başka kabile üzerinde uzun uzun etütler yapU İngiliz imparatorluğunda yaptığı İlmi tetkikler beslenme İşinin insanların fiU ve hareketlerine müessir olan en mühim âmil olduğu hak kındaki kanaatini takviye etmişti.
1930 senesinden İtibaren neşre başladığı Nulritiou adlı dergi Ue iaşe meselelerini tetkik eden diğer kitaplarında Ingiliz milletinin yüzde ellslnln
(Arkası 1 acı sahilede)
İNGİLİZCE TERCÜME VE MUHABERAT — Senelerce bu Ijte tecrübe sahihi bir zat ticarethanelerde 4 arıyor. Bonservis ve referans gösterebilir. Z, A. Beyoğlu P. K. 3350.
980 — 1
HEMŞİRE ARANIYOR — Bir muayenehanenin bütün islerini çevirebilecek ciddi, bilgili bir hemşireye İhtiyaç vardır. Lisan bilen tereih olunur. Saat 14 ten 21» ye kadar 23915 No. ya telefon edilmesi.
1
GENÇ MUHASİP — Gelir vergisi mevzuatına uygun ola'ak ticarethanelerin defterlerini utar Aksam’da Y. rumuzuna müracaat M2 —
ŞVESTER ARANIYOR - İyi bir ille nardinde 4 yasında bir erkek çocuğu İçin ecnebi lUan bilen bir dadı aranıyor. Ayaspata. Kutlu »çıkak Abani Apt. kat 8. telclon 40347.
973
KOMPLE MA TEZGAH OTOMATİK— 110 - 220 volt üzerine çalışır saatle T kilo kahve öğüten motörlü yeni bir değirmen acele satılıktır. Müracaat: Çember 11 taj tramvay caddesi Yemen kuru kahvecisi No. 312 983 — 1
SATILIK LUTR MANTO — Paris-ten getiri İm ij son modı çok sık ucuz ilaUe satılıktır. İsteyenlerin Nişantaşı Rumeli caddesi Müşerref Ap. üçüncü dairesine müracaatları. 993 —2
SATILIK KÖŞK — Kadı köyde Acıbademde Ulıuluk sokağında 32 kapı sayılı tramvaya üç d »faka meşalede on odalı eski Cemil pa^a köşkü 3 şubat 1950 cuma günü sant 11 de Ka-dtköy 3 ci sulh hukuk mahkemesi tarafınran açık arttıma ile satılıktır Çamlık, büyük bahçesi alimliği. uçak odaları mevcuttur. 99- — 1
ACELE SATILIK KELEPİR APAR TIMAR — Yeni İkmal edilmiş üç kat dörder oda banyo ve sair konforlu büyükçe bahçesUe katlar bos teslim Müracaat: ŞI3U camii kargısında Ko-
sn
SATILIK FABRİKA — Balatta denize cok yakın caddede mükemmel çalışır halde geniş fabrika satılık w kiralıktır. Müracaat: Telclon. 40740.
YİRMİ DÖRT SENELİK USTA ŞOFÖR İŞ ARIYOR — İyi ahlfiklı. dürü* bir U adamı yanında hususi yahut l« kamyonetlerinde her «irili tamlr1.nl, bakımını kendisi yapmak ve kefalet vermek sartiyle 200 lira aylıkla çalışır isteyenlerin Akjam'da 1İ4 sever) rümuzunayaz* ile mdra-raacaatl. °95 — *
MUHABERE İŞLERİ İÇİN — İngilizce. Fransızea ve Türkçe muhaberatı iyice bilen bir bayana Ihtl-yao vardır. Yarım gün oe çalışabilir Müracaat Sirkeci Liman han No. 15. Tel: 22281, 983 - i
EMİNÖU MEYDANLIĞINDA — Karaköy meydanlığında, Beyoğlu Ba-lıkpaun KalyoncukuHuğunda İyi halle dükkân devretme r isteyenler Ista bul posta kutusu 145 adresine mektupla ysasınlar. 901 —
DEVREN KİRALIK YAZIHANE — Piyasa yerinde marul asansörlü bir handa çok iyi mablcli bir yazıhane (Mllnert> marka orta boy kasa İle devren kiralıktır Müracaat' Çakmakçılar Büyük Yeni handa kat 8. No. 54.
8M - 8
BÜYÜK BİR BANKANIN ESKİ MUHASEBECİSİ — Halen bir sirkelin muhasebecisi olup Kanunlar veya Gelir vergisine tâbi ciddi bir fabrika ve ya ticarethanenin ticari muhasebe defterlerini daimi surette tutmak islemektedir. Ayrıca Fransızca muhaberatı yapar. Piyasayı çok iyi bildiğinden Ui de İdare edebilir. Kıymetli referanslara maliktir. Posta kutusu, Galata 1392 y« (Kar) rumuzuna yazılmışı BM — 1
300 LİRA NET AYLIKLA MEMURA İHTİYAÇ VARDIR - Tahvilâtta 10 ve her ruhsat İğinde 10 Ura prim verilir. Kefalet kabul edilmez. (JOOO) lira nakdi teminat verilmesi şarttı, her gün sant 9-11 aran Sirkeci Yalı köşkü cad. No. T8 han. kat 8. İnşaat bürosuna müracaat. Tel 25445'43800.
990 —
KİRALK DAİRE — Nljan tapuda 6 oda. kaloriler, sıcak su, çent», kullanımlı. uygun »e ra İtil. Hacı Emin E-tendl sokak No. 10 ta**etya müracaat. 985 — J
KİRALIK KÖŞK - Suadlyenln en güzel yerinde telefonlu möble büyük bir kat kiralıktır 52 348 telefona müracaat. 9T8 —
40.000 LİRAYA — I'Lyasaya. vesaite yafan, konforlu, üç kalından birisi bos. yüksek gelirli yeni apartı-man. Galatasaray, Balo So. 3/1. Y. mlmar Muhlddlne. (TL 49014).
9T8
I
ir* BİR EMLAk SAHİBİ OLMAK İSTEYENLERE BÜYÜK FtHSAT — Istanbulun birinci derecede sayfiye yeri olan Caddeborianı PlâJ yolunda 13 numaralı apartıman denize, her türlü vesaite yalan İfa Kat w üç müslnfai daireli kâglr opartunan Kadıköy birinci sulh hukuk yargıçlığının 947/900 dosyaslyle açık arttırma «liretiyle 6 şubat 950 pazartesi «ant 10-12 «raunda mahir emece Katılacak. W. 908-8
MEMUR BAYAN ARANIYOR — Tahsili t talerinde çalışmak üzere haftada M lira ücretle. Karnköy. Necati bey caddeni No. 97. Kat 3. 1 —
DEVREK SATILIK BAKKALİYE — Lüks bir mevkide .Ijlet vaziyette a-ccle satılıktır. 9 dan 20 ye kadar ös-manbey Hum eli cad. 55.2 içindekilere.
996 — S

pedagojiye Asİnayim — Lise mezunuyum. Çocuk terbiyelini ve çocuğun ruban yetiştirilerek bayata hazırlanmasını ve fenni bir (eklide çocuğu bakımı, beslenmesini çok iyi bilirim. En yaramaz çocukları kısa zamanda uslandırır, mhnatelz çocukları sıhhatti bir vaziyete getiririm. İlkokul talebelerine ehven Halle ders ler veririm. Arzu edenlerin Akşamda (Azlmkâr) rümuzuna bildirmeleri.
997 — 1
SATILIK VE KİRALIK — İki katlı bina ve beraberinde ISO M. K. ana. tamirhane, garaj, fabrika, vesaire ye elverişlidir. (Sanayi bölgede) Pangallı Boz kurt mahalle Dolapdure cad. 183. müracsi Taksim Talimhane Aluntepe Çamurlukçu Nubar’a. MT — 1
RAMİ — Maltepe acloltı Üzerinde yeni yapılmış iki kat sekiz odalı bina aaUliktır. Arsası 1056 metredir. Her İye müsaittir, içindekilere müracaat No. 4/1. 058 — S
— 1
4004 LİRAYA BOŞ TESLİM HANE — 4 oda. mutlak. heU. tulumbalı kuyu, elektrik. Aksaray Horhor. Ragıbbey sokak No. 8 Her gün 12 ye kadar »örülür. i — 8
BAYAN AŞÇÎ İŞ ARIYOR - Alaturka. alafranga her türlü yemekleri İyi yapar. Adres: Beyoğlu Sıraserviler 105 No. da Madam Krisüna.
* — 1
SATILIK DİZEL ELEKTROJEN GRUPU — Montaj islerinde yalnız iki halta kullanılmış yepyeni bir «Dizel Elektrojen Grubu» tütün teferrü-atı ve tevzi tablom Ue birlikte satılıktır, Amerikanın birinci sınıf ve meşhur fabrikasında yapılmış Olup 25 beygir 1000 devir kuvvetlidedir. A1A kadar Lirin 40310 numaraya telclon emelerl veya posta kutusu 2240 İstanbul adresine yazmaları rica olunur.
MS —
ŞATLIK A PAKT İM AN — Pângal-tıda 3 daire dörder odalı aylık geliri 455 lira apartımon satılrktdr. Müracaat Çemberllta* Yeniçeriler caddesi Garanti bankası karjisuıda ?B numarada Eyüp. 904 — 1
SATILIK EV - Beyoğlu Kalyoncu-kulluk caddesi Gülfidan sokak 1 No. lı 4 kat « oda. su. elektrik. 1 kal bos tealim kâgir ev 12 (50 liraya satılıktır. Müracaat: Galatasaray Pasaj Krcpca LU No- U kahvede. 867 — i
BİR BAYAN — Bir bayandan daktilo dersi almak istemektedir. Taliplerin şartlarını bildirmeleri rica •-lunur. Galata Posta kutusu İTİL
30 Ocak 3950
AKSAM
Sahife 1
Parava civarındaki zengin çiIBklerden birinde güçlü kuvvetli iki çoban vardı. Birinin adt Domingo idi. Tıknaz boylu, elleri büyük, ensesi boğanınla gibi sağlam ve kuvvetli, gönleri ufacık ve çehresi çirkindi. Ötekinin ismi Emilıo idi. O, daha boylu, güçlü kuvvetli, fakat bakışı daha tatlı idi. İkisi de Pampa'nırv çorakları idi. Yanyana yaşamağa alışmış oldukları için birbirinden hiç ayrılmazlar vc hiç havga etmenlerdi.
Bir sabah efendisi il* hanımının ad ulan önündeki taraştan çarşaflar» silken yeni lıü-metçl kızı gördükı ve sessizce bataşarak birbirine göeterdüer. Bu» yeni hizmete alınmış melez bir kızdı ve adı İnestl. müddeti ömürlerinde urdan daha güzel ve daha sevimli bir kız görmem işlerdi. Kız. omuzlarını kırmızı bir şalla örtmüş, saçlarımı güneşin ışıklan altında pırıl pırıl palamsan kırmızı taşta bir toka iliştirmişti.
O gün fazla konuşmadılar.
( hattâ hizmetçi kız İçin hiç bir imada bulunma (Wnr Bunun-
la beraber ikisi M genç km düşünüyorlardı.
O akşam, genç kızın okuduğu şarkıyı dinlediler ve bütiin gece gözlerini kapamadılar.
İki çobannı odası bahçe tarafında idi. Hizmetçi kız İnes, şarkı söyllyerek çiçek toplamak İçin sık sık o tarafa geldigi zaman pencereden onu gözetlerlerdi. ,
Domingo Ue EmLlo. bir akşam onun yanma sokulmağa cesaret ettiler. İnes, onlarla konuşlu ve mu ta ak ip akşamlar da o tarafa geldi. İki çoban, her gün kızı saknrsıdıkla bekliyorlardı.
Bir akşam İki arkadaş, otlar üzerine uzanmış olarak boyunları beklerken. Emıflo ağzını açtı:
— Domingo, evlenmek İstiyorum, dedi. ,
öteki:
— Evlensen a... Sana kim mâni oluyor? cevabın» verdi.
O gündenberi yalnız BmlîJo bahçeye çıkıyordu Domingo ise. genç kıza hiç çürünmüyordu. Emlllo, meseleyi yeniden açmeaya kadar ild arkadaş İnes’ten hiç bahsetmediler. Bir akşam gene Emlllo bu bötal tekrar kurcaladı:
—■ Domingo dedi, tnes beni seviyor. Onu efendiden İstedim. O da bana vermeğe razı oldu, dedi.
Domingo, ağzım açıp, hiç bir söz söylemedi. Fakat ertesi sabah Emlllo, yatağında öldürülmüş olarak bulundu. Domingo İse ortadan kaybolmuştu.
İnes, derin bir yeis ve matem içinde hüngür hüngür ağlıyordu. Herkes Domlngo’yu kıskançlık yüzünden arkadaşını öldürmekle itham ediyordu. Fakat Domingo nun yakalanmamak için uzaklara kaçmış ve albay Marketfn Immândaam-da bulunan asilere katılmıştı,
BJr gün albay Maritettn. adamları bir hendek İçinde buldukları İnce ve güzel bir kızı, yanına götürdüler.
Genç kız, metin »r sesle ne maksatla geldiğini anlatmağa başladı.
— Albayım, adJtn İnestl r
Bizden adalet İstemeğe geldim. 8ize Utihak eden Domingo Sil-va namında bir aıçak, nişanlım Emllio'yu uyurken öldürdü. Bu kaatile cezasını vermenizi talep ediyorum.
Albay Markcz, genç kızın bu şikâyetini dinledikten sonra:
— Erkek olsaydın, eline bir silâh verir Ve seni Domingo İle hesaplaşmağa serbes bırakırdım. cevabını verdi.
— Albayım, vakıa kadınım amma bir erkek gibi kuvvet ve cesaretim var. Siz bana bir silâh veriniz. Ben o hayduda cezasını veririm.
Incs'in bu sözlerine albayın muhafızları gülmeğe başladılar. Fakat albay Markez, maiyetini susturdu:
— Haydi dediğin gibi olsun. Yarın sabah Domingo ile vuruşacaksın .dedikten sonra çadırına girdi.
Domingo, înes'in kendisiyle vuruşmak İstediğini öğrenince bir kadınla düello etmeği katiyetle reddetti. Fakat albay onu çadırına çağırdı ve düello etmeği reddedecek olursa kendisini ordugâhından kovacağını söyledi.
Ortalık ağarırken, İnes tle Domingo bir düzlüğe götürüldüler. Bütün Asiler orada toplanmışlardı Genç fcz. sükûnet ve soğukkanlılığını muhafaza ediyordu.
Ateş işareti verilir verilmez, Domingo bir kurşunla İnes'ln başındaki tarağı parçaladı.
Genç kız, şaşırmadı, nişan aldıktan sonra tetiği çekti, kalbinden kurşunu yiyen Domingo cansız yere serildi.
Asiler, genç kızın bu mu-vaffakıyetlnl çılgınca alkışladılar. İnes, nişanlısının İntikamını aldıktan sonra beygirine binerek doğruca Çifilğe döndü. Domlngo’yu nasJ öldürdüğünü efendisine anlattıktan ve nişanlısının mezarını son defa ziyaret ettikten sonra bir manastıra girerek rahibe oldu ve dünya ile alâkasını kesti.
Çeviren: A- HİlAlİ
Çanakkalede elektrik derdi
Çanakkale (Akşam )— ça-nakkalenln elektrik derdi henüz halledilmemiştir. İskele Lşi gibi müzminleşen bu hayati konuda Belediyemizin gösterdiği yakın alâkaya rağmen müspet sonuç alınamamıştır, iner bankasınca tadil edilen dış testsatm yer altından uzatılmış kısımlardaki kabloların sık sık arıza yapması yüzünden şehir karanlıkta kalmakta ve bu ışıksızlık bozan haftalarca sürmektedir. Tesisatı kabul için teknik heyet, kablo İnşalarını tetkik etmiş ve ıslahı için müteahhide tebligat yapmıştır. Durumun bir an evvel düzenlenerek elektrik gibi en başta gelen İhtiyacın tatmin edilmesi lâzımdır.
Cereyanın daimi olarak verilememesi yüzünden şehirde kurulman düşünülen bir çok cinai tesisler yapılamamak ladır.
Elektrik tanzim edilirse en başta gelen İhtiyaç olan bir buzhane tesis edilecek ve mevsiminde yapılan peynirler, balıklar daha İyi ve ucuzca muhafaza edilecektir.
Nobel sulh mükâfatını kazanan lord
(Kaş tarafı S ne» sabifedei
iyi gıda alamamakta ve bilhassa bunlardan yüzde onunun beslenme durumunun büsbütün kötü olduğu hakkında ortaya koyduğu rakamlar umumî halk efkârı üzerinde bir şak tesiri yaptı ve bu kadar hayati bir meseleye lâkayt kalan iktidar partisinin vaziyetini çok sarstı. Milli iaşe meseleleri üzerindeki kıymetli tetkkilerin-den dolayı 1935 senesinde ün-vanı asalet tevcih olunan Boyd Orr ikinci dünya savaşı esnasında Chıırchil! kabinesi iaşe işleri Umî komitesinde vazife almış ve Britanya hükümetinin İaşe ve ziraat politikası eaalanmn çizilme ve yürütülmesinde büyük yardımları dokunmuştur.
Harbden sonra tskoçyadan mebus seçilen lord (Boyd Orr) u Birleşik milletlerin gıda ve ziraat teşkilâtı — F. A. O. — 27 kasım 1945 te yaptığı İlk toplantıda kendisine başkan seçmiştir. «İnsaniyetin ihtiyacına uygun bir iaşe politikası yeni vc daha İyi bir dünya kurulabilmek için atılması gerekti İlk adımdır* şeklinde lord Boyd Orr tarafından ortaya konulan prensipi göz önünde tutarkak çalışan lordun başkanlık ettiği F. A. O. teşkilâtı Birleşik milletler teşkilâtı içinde gördüğü ba$anh işlerle temayüz elpılştir, Lord Boyd Orr'un gerek memleketinin, gerek dünya mille telcinin doyurulması meselesindeki düşünceleri sosyalistçe ise de umumi doktrinler İtibariyle lord sosyalist değildir vc işçi partisi ile alâkası yoktur. Parlâmentoya da müstakil olarak seçilmiştir.
Muhtelif ilmi cemiyetlerde âza olan ve müteaddit üniversiteler tarafından şeref doktorası tevcih olunan lord Boyd Orr slr (Stafford Cripsı ten sonra kendisini yetiştirmiş olan Glosgow üniversitesine rektör seçilmiştir.
Lord Boyd Orr aralık ayı sonlarında (Oslo) ya giderek Nobel madalyası, Nobel diploması ve (21i bin sterlin tutan çeki almıştır. Bütün İskoçlar gibi çok hesabi olan lord Boyd Orrün çeki aldığı zam3n: «Ah İngiliz lirası düşmemiş olsa yn (21) bin sterlin yerine elime otuz bir bin sterlin geçecektik diye hayıflandığını Amerikan muhabirleri lşitmiş-Jerdlr.
1949 Nobel sulh mükâfatının lord (Boyd Orr i a verllmeri lordan: «Memleketler işbirliği yapıp açlığa bir çare buldukları takdirde Doğu Ue Batı ve beyazlar ile renkliler arasındaki uçurumlar ortadan kalkacaktır.» sözlerine gittikçe kıymet verilmekte olmasını göstermektedir.
Yatan: B. AKSEL
Mahkeme Koridorlarında
Bizim oğlan bir kaç karıya kanaat etmez ki!
Radyo ile Eğitim
Bu usul sayesinde dersler daha iyi ve kolay iiğreniimehledir
Sfenks Uykuda
A«k ve Macera Romanı
Yaran: 1. D. Carr Tercüme eden: (Vâ - Nü)
l Tefrika No. I J
— I —
Donald İta Üten, türlü harb maceralarından tngiltereye dönüşünü, daima hayalinde canlandırmış; bir takım acayipliklerle karşılaşacağını tasavvur etmişti »mn, böyle bir neticeyi hiç de aklından geçirtne-mlştl.
Yedi senedenberl muazzam değişiklikler olmuş.
O gün. öğleden sonra eski âmiri War» cnder1e e peyce çene ► çaldı Yüreğini burkultan hislerin arük son Ijadçlme vardığını zannetmişti Meğer altlanıyormuş. Asıl şu anda heyecanı en «ûn 1‘afhaamda...
Donald, önünde durduğu muazzam binalın demir parmak-I ıkla rrnda ellerini kenetledi. Yokstı ruhn bir paniğe ml uğruyor?
(■mmr : yjim 3
Fatih Halkevinden: BvitftUde haytalar isin Biçki - Plkij dereleri atılmuUr Bil derelere yazılmak üne-yen bayanların herşdn saat 10 d.nn îû ya kadar Kviıniz müdür lUfılıır müracaatları
* Kjrüp Halkevi baakanlıfırıd.uı. » ocak 1C50 tarihinde bulamak ve bir hafta devam etmek ürere Evimizde CModa reatmleri «ergisi) açılmıştır. Şerci her gün saat 14 dan 19 a kadar ziyaret edebilirler. Glrl-j Serbesttir,
Çantasından mendilini çıkarıp ucuna tükürdü, iskarpinlerinin yüzündeki çamur bulaşıklarını sildi ve aynı mendil*ı ile burnunu da ovuşturduktan sonra yumaklayıp tekrar çantaya tıktı. Sinirli olduğu, dert yanacak birini aradığı besbelli. Koridordan geçenleri birer birer süzerken vanına gittik:
— Birini mi bekliyorsun, hanını teyze?
Gözlerini kırparak yutkundu:
— Sıra numarasını bekliyorum. Bizim numaramız kaçtır, onu da bilmiyorum ki. Duvardaki kâğıtta yazılı imiş. Sen şuna bir bakı versene. Benim sıram geçer de haberim olmaz.
— Korkma, teyze hanım. Mübaşir sizi isminizle çağırır.
— Elin adamı benim ismimi ne bilecekmiş? Babamın oğlu değil ya.
— Sen davacı mısın, şahit misin?
— İyi bilmiyorum amma karakolda zan benden şekvacı oldu, ben de onu şikâyet ettim.
— Karakoldaki evarka isminiz yazıidı ya, mübaşir oradan bflir. Sen kimden şekvacısın?
— Karıyı görmüyor musun? Karşıdan bakarken elinden gelse gözlerilye yiyecek beni. Bak hele, yılan gibi süzüyor insanı.
— Kavga mı ettiniz?
— Hımnım. . Git de hatırını sor bir defe. Kaba etlerine bastığım çimdiklerin a-cısım kendisi bilir. Ya o boş böğrüne vurduğum muştalar!... Ben dürttükçe boğazlanmış danalar gibi böğürü-yordu. «Zırla, kâfir oğlu kâfir. Bağırsan da, çağırsan da faydası yok. Benim kaftırn bir defa kızdı mı, insafı, merhameti unuturum, adamın terbiyesini veririm» diyerek canını burnundan getirdim karının.
— Kavganızın sebebi ne idi? fc
— Ne olacak, köpek gibi hırhvarak üzerime saldırıyor. öyle kuru gürültülere pabuç bırakacak kadınlardan mıyım ben? Onun gibi kırk tane kahpeyi kırk defa suya götürür de susuz getiririni. Rahmetli kocamdan bile yemediğim dayağı şıl köçek karıdan mı yiyeceğim? O bana bir mi vurdıi, ben ona beş tanesini indiririm.
— Eline sağlık, indir anıma, neden kızdın bu kadar?
— Ben kızmıyayıın da kimler kızsın, a evlâdım? Şunun şurasında dört tane kız bürüttüm, hiçbirinden tâcizlik getirmedim. Hanım hanımcık yerler içerler, birer köşeye çekilirlerdi. Neme lâzım, çocuklarından da bir şikâyetim olmadı. Amma velâkin, oğlandan çektiklerimi ben bilirim. Ele avuca sığmaz, evde barkta durmaz. Gece sabahlara kadar sokaklarda dolaşır, gündüz akşamlara kadar sobanın
başında horul horul uyku çeker.
— Oğlun çok çapkın demek. Bir iş yapmıyor mu?
— Deli misin, ayol? Ne iş yapacak? Ver yiyeyim, ört yatayım, bekle canım çıkmasın. Ekmek elden su gölden. Dünyada boğazından gayrı tasası yok ki.
— Oğlunu çok seviyorsun demek?
— Sevmesem o kadar mihnetine dayanır mıyım? Tepeme çıksa bile sesimi çıkarmıyorum. Gel gelelim, azgınlığı camnıa yetti ha. Ne azdı, ne azdı! Geceleri sabaha kadar sokakta kavga ediyor. Odamda yatarken onun feryadını duydukça yüreğimin yağlan eriyor. Hele sabahleyin kanlı yaralar içinde kapıdan, girişini görsen vallahi senin de yüreğin azlar.
— Evlendir de kurtul bari. Hem oğlun uslanır, hem sen rahat edersin.
Gözlerini süzerek gülümsedi:
— Onların huyunu bilmezmiş gibi konuşuyorsun karşımda. Nasıl evlendireyim? İki üç kan ile durur mu?
— Birkaç kadm istiyor öyle mi?
— Tabii değil mİ ya? Evde bir tane var. az geliyor. Gözü hep dışarıda.
— Evleneli kac sene oldu?
— Çok acayip lâkırdı ediyorsun, efendi oğlum. Evlenmek dediğin de nedir? Nikâh kıydırıp düğün dernek yapacak değiliz ya. Hayvanın evlenmesinden ne olacak?
— Senin oğlun hayvan mı?
— Hayvan amma senin bl i d iğ in hayvanlardan değil. Bir gözü deniz mavisi, bir gözü altın sarısı. Tüyleri bemeyaz ipek. Kuyruğu salkım saçak. Halis Ankara kedisi. Yedi iklim dört bucakta bir eşini daha bulamazsın. Minnoşçuğum bir tanedir. Nasıl severim bitsen. Anasından doğduğu günden beri koynumda büyüttüm. Amma velâkin, büyüyünce azgınlığa başladı, sokaklara düştü. Erkek evlât böyledir işte. Gözü dışarıya dönünce eve barka hayrı kalmaz. Vefa dediğin kızdadır. Dört tane dişi kedi büyüttüm, tamam on dört tane yavru yaptılar, hiçbirinden sıkılmadım. Yavrularını da, analarını da ahbaplar kapıştılar. Gel gelelim. Minnoşu kimseciklere veremiyorum. O da giderse dünyalarda yaşıyaınam ben. Bngün çapkınlık etse de ya-nn uslanıp gene eve döner elbet.
— Şu hanımla kedi yüzün den mi kavga etiniz?
— Elbette kavga ederim. Elleri kırılanca kân, Muı-noşçuğumu bahçenin köşesine sıkıştırmış, sopa ile çatır çatır dövüyor. Sözüm ona mutfağından et çalasıymış. Vallahi de yalan, billâ-
Londrada'dan yanlıyor: Her rm seçilmesine iştirak edecek-ders günü, Büyük-Britanyamn lerdir.
35.000 okulunun yansından I Bu yojda BBC, eğitim radyo fazlasında, çocuklara BBC'nin I ynymiagndatri derin ve uzun okullara mahsus programların-i bir maziye dayanan tecrübesi-dan biri dinle (.ilmektedir. 1949 nl, denizaşırı memleketlerle da BBC bu cinsten 1.800 den paylaşmağa girişmiştir, fazla eğitim yayını yapmıştır. ’ ‘ ‘
Programlar. 6 yaşındaki ço-, cılklardan 18 yaşındaki genç erkek ve kızlara kadar değişik kültür seviyesinde öğrenci toplulukları tarafından dinlenil-m ektedir. Programların gayesi,! öğretmenlere, okul programla-1 rrnda mevcut konuların ekse-, tisinde yardım etmektir. Eğitim programlan kendi başlarına öğretmek değil, öğretmenlere yardım için tertiplenmiştir. Zira BBC, radyonun bir konuyu açıklamaktan ziyade tasvir etmek ve canlandırmakta daha başarılı olabileceğini tecrübe ile öğrenmiştir. Yayın yapılırken, dinleyici çocuklardan bir çoklanma önünde, yine BBC’nin bastırdığı risale ve ders kitaptan durmaktadır. Bu risale ve kitaplardan takriben yılda 2.750.000 nüsha her yıl okullara dağıtılmaktadır.
fion bir kaç yıldanberi bu okul radyo yayınlan Bire ile Avrupa memleketleri tarafından da ilgi ile takip edilmektedir. Şimdi Özel taleplerin kar-şıl mm asma da girişilmiş ve geçenlerde «plâka alma* servisi, Ingiliz camiasının bütün memleketleriyle 4 Avrupa memleketine, 16 inçlik özel plâklar üzerine alınmış 25 oku! yayını rlne. alışkanlığın verdiği gözle programı scvketmlştlr. Böylccc'değil, yeni bir dikkatle evlerini. Kanada ve Avustralya, Pasifik f— adaları ve Singapur kadar birbirinden uzak memleketlerde yaşıyan bir çok çocuk, İngiliz öğrencileri için hazırlanan bu radyo yayınlannı ’ ’
inektedirler.
Şimdiye kadar programlar BBC «Okullar Şubesinin* şimdiye kadar bu alanda edindiği tecrübe ve bilgiye müsteniden seçilmiştir. Fakat ilerisi için yeni bir tasarı göz önünde tutulmaktadır. Bu yayınların en önemli İki «abonesi* Avustralya radyo yayın komisyonu İle Kanada radyo yayın korporas-yonu bundan böyle programla-
. - . Okul-1:
loru'mahsus BBC programlan- / 'mn blriftçlsl bundan tam 25 yıl evv^Fjrayınlanmıştır. Ogün-'lerda^ BBC'de bu şubenin ça-;
Iısınasım iki kişi idare etmekteydi. şimdi eğitim yayınlarında 140 kişi çalışmaktadır Personelle birlikte radyo ya-yınlannın sayısı da artmıştır. Geçen yıla kryasen bile yayınlar % 20 nispette fazlalaşmıştır. Munzam yayınlar saatinin bir kısmında, yen) seriler yayınlanmaktadır. Meselâ haftada iki yayın sırasında. İyi ve güze] yazıya dair kısa numuneler sunulmaktadır. Bu yayınlarda, Chaueer, Abraham Lincoln. Samuel Pepys ve James Phurber gibi değişik uslüblorda herhangi bir İzaha gi-rinden parçalar iktibas edilmekte, spiker bunlar hakkı n-d herhangi bir veya izah: rişmemekte ve yazıların, dinleyiciler ürerinde ken tesirlerini yaratmasına dan bırakılmaktadır.
«Eşyaya bakarken* adı rilrn diğer bir yayın çocu^l: rerfk
i
ve-
•raisinde, çocukları, etrafındaki eşyanın reıflt ve şekillerlle ilgilendirmeğe çalışılmaktadır. Bu yayialardan gaye, çocukları, her .zaman alıştıkları mnhltle-
dlnleyebli-
yfiyınlanan tarafından,
hi de yalan. Et hırsızlığı karının iftirası. Beni çekemediği için hıncını kediden alıyor.
— Seni niçin çekemiyor?
— Niçin olacak, kedilerimi kıskanıyor. «Dürnev hanımcığım, bugünün eyyamında herkes kendi boğazını geçindirmekten âciz kalıyor, sen bu kedileri nasıl besliyorsun?» diyerek her zaman başımın etini yiyor. İstediği kadar dırlansın dursun, öyle lâflara kulak asmam anıma Minnoşa el kaldırınca dayanamadım doğrusu, Sen misin onu döven? Bahçeye fırlamamla beraber aç kurtlar gibi saldırdım karının üzerine, vur, vurmaz mısın?
Mübaşir seslendi, hanım teyze komşusuna diş gıcırdatarak gitti.
Ce. Re.
şehirleri ye sokaklar» görmece sevketmektir. «Eşyaya ballarken* yayınlarının fikri, kik olarak 7 yıl evvel ortaya atılmıştır. O zaman bu yayınlarla blrlfirte. zengin ve cazip bir şekilde- resimlendirilmiş bir kitabın da gönderilmesi elzem olduğu düşüncesiyle bundan vazgeçilmişti. Zira harp sırasında böyle bfr eseri bastırmak imkânsızdı. İki yıl evvel bu çeşit y ayıplar i yapmak fikri yeniden ortaya şıtılmış ve tasan, eğitimciler, artist ve sanatkârlarla müzakere edildikten ve okullarda okun tetkikler yapıldıktan sonra geçen yıl teferruatlı bir ^ektide hazırlanmıştır. Nihayet. spikerler bulmak, yayınların metnini yasacak olanları yetiştirmek ve risaleleri yazıp resimlemek işine girişilmiştir.
«Müzik ve hareket* adlı iki radyo yayın serisi 5 İlâ 8 yaş arasındaki çocuklar tarafından dintenllmektedlr. îngilterede bu yaşlar arasında SCO.OOo çocuk mevcut olup, bunlardan yansının, radyo Ue mücehhez okullarda bu yayınlan en büyük ligi’ile takip ettikleri "tes-blt edilmiştir. Bu yayınları dinlerken, çöcuklar adeta, yayınlan flüen yaşamakta, meselâ müziğe uyarak beden hareketleri yapmakta, veya sözde yayındaki korsan hikâyesini dinlerken, onlar da korsan olmakta, dalgalı denizlerde dolaşıp savaşmakta veya radyo spikerinin, onlara öğrettiği hareketleri yapmaktadırlar.
Okullara mahsus radyo yayınlan muazzam bir İlgi kamçılama kudretini taşıdığı cihetle, gittikçe umumi eğitim sistemine yerleşmektedir.
Öyle bir hail var.
Günün sert ışıkları, grupun maviliğine inkılâp etmişti. Genç binbaşı Donald Holden, o gün, öğelden sonram zaman İçinde, ezel kadar uzun bir vakit geçti zanneder, şimdi karşısında gördüğü eski sevgilisi CcllâHm kendisini beklediği bina mıdır; burası hakikaten?... Oraya girmeli mi?
HarMye Nezaretinirj. 307 numaralı bürosun oa konuştuğu eski âmiri VVarrendcr’l hatırlıyor.
Holdm. ona, mütemadiyen tekrarlıyordu:
— Kuzum, nasıl oldu? Bana bir kere daha anlatınız. Bir sene evvel beni ölmüş diye mİ Hân ettiniz’»
Warrender. vuzünu buruşturmuş tu:
— Vallahi azizim, öyle bir iş, yaptık ■
— Peki ama... Cella?... — diye Holden dehşetle kekolenüştl.
Amiri, şaşkın:
— Aman Allahım, yoksa evli miydiniz? — diye sordu. — İşte bundan haberim yoktu!
Uzun bir sükût hüküm sürdü. Bu müddet zarfında, Warran-der, mürekkepli kaleminin kapa ğmı boyuna açıp kapamak suretiyle heyecanını gizlemeğe çalıştı.
— Nihayet dedi ki:
— Sizde benim gibi bilirsiniz Sizin vazifeniz nevinden bir vazi feyi birine vermemiz lcabettlğl zaman, böyle bir askerin hücuma sı arsında vefat ettiğine dair şayia yayacağımız hakkında karısını ve vekilini haberdar ederiz .Verdiğimiz vazife do böylece kolaylaştırılmış bulunur.
Holden, kısaca cevap vermişti:
— Ben evli değilim.
~ Ha. demek kİ nişanlısınız?
— Hayır!.,. Hattâ nişanlı bile değliim. Kendisinden nişanlanmak u'eblnde bulunmadım.
Warrender, rahatlamış gibi bir nefes aldı;
— Ya, öyleyse pekâlâ!... Mesele değİştL Feci bir İhmalde bulunduğumu zannederek korkmuştum.
— O cihetten İçiniz rahatlasın... Peki, merak eltim. Ben, nerede ölmüşüm diye liân edildi?
— Hatırladığıma göre şey civarında... Şey civarında bir hücum sırasında... Mevkiin yerini unuttum. Lâkin öldüğünüzü gösteren fişin Üzerinde arayıp bulabiliriz. Her halde, vefatınız, ikinci umumi harbin bitmesinden evvelki nisan ayına Taslıyor. Kappeiman, bunu size söylememiş miydi?
— Hayır.
— Söylemesi icabetlerdi. Siz, hattâ nişan bile aldınız. Bütün gazeteler bahsetti. Efkârı umum iyede hâdise teşkil etmişti.
— Mersi.
_ Tabii malûm: Hltier Al-manyası sendeleyince, ehemmiyetli bazı Almanlar, şuraya buraya dağıldılar. Von Steuben îtalyaya kaçtı. Kendisini ele geçirmek istiyorduk. Siz de bu
İşi başarabilecek ehliyetteydiniz. Lâkin, karşı tarafta da istihbarat teşkilâtı var. Binaenaleyh, başka bir çoklan gibi sizi ölmüş İlân etmemiz gerektl-Ancak bu suretle maksadımıza emniyetle vurablldil.'. Nihayet Stcubcn'l ele geçirdik. Büyük şefimiz, muvaffakiyetinden fevkalâde memnundur. E, söyleyiniz bakalım, madalya İstiyor musunuz? Bu sefer sahihdsi..
—Hayır, hacet yok.
Warrender'ln konuşma şekil acılaştı:
— tşte, azizim. Şimdiki halde harb biteli bir sene üç ay oluyor. SİZ, artık ordudan büsbütün ayrılmış bulunuyorsunuz. Bu macera eskimiş sayılabilir. Lâkin yine de takdir edersiniz ki, pek mûbrem mecburiyetler oldu, bu söylediğimiz şeklide hareket etmek zorunda kaldık
Holden, gözlerini muhatabına dikti:
— Bir şlkâyetyim yok. — dedi. — Ancak... Ancak... Bu yeni vaziyete^ alışmağa çabalıyorum...
— Ne bakıyorsunuz öyle?
— Bize bakıyorum. Saçlarını»
kırlaşmış. Bu değişikliğin şu anda farkına vardım.
Tekrar bir sükût oldu. Sokağın gürültüsü kendilerine kadar vardı.
Warrender, insiyaki şekilde elini saçlarına götürdü:
— Harbin bittiği ana kadar keza ben de bunun farkına varmamıştım. — dedi.
—Pekâlâ... Allaha ısmarladık. — diyerek Holden ayağa kalkmıştı.
Elin! uzattı; âmiri bu eli avuçlarında sıktı :
— Haydi, güle güle, dostum... Mesut olmanızı temenni ederim Bugünlerde telefon edin de birlikte öğle yemeği yiyelim.
—- Hay hay, mersi!
Holden .elini kapının topuzuna götürdüğü zaman,
render. âni bir karar vermiş gibi seslendi:
— Holden!... Kuzum, biraz daha oturun... Bir sigara daha İçin!
Genç yedek binbaşı, bu teklifi. ruhunda gizil bir ferahlama ile kabul etti. Oturdu ve kendisine uzatılan tabakadan bir sigara oeçti.
War-
Warrendor, düşünceli bir çdâ İle:
— Benimkiler kırlaştı ama, sizin saçlarınız kırlaşmamış. — dedi. — Sıhhatiniz de mükemmeli... Ancak sinirleriniz bozuk. Dimağınıza gelince, onun kuvvetini ekseriya kıskan-mışımdır. Üstelik de, hatırladığıma göre, İki sene evvel bir asalet unvanına tevarüs ettiniz.
— Evet. «SI» »oldum.
Warrender, hafifçe ıslık çaldı:
— E, tabii bu asalet Unvanı- . □a bağlı varidat da olacak.
— Evet, fena para değildir zannederim.
Holden .havaya duman savurarak İlâve etmişti:
— Ben öldüm diye ilân edildiğime nazaran bu Ünvan ve servet başkalarına geçmiştir, diye düşünmüştüm.
— Canım, kaç defa size tfk-ralayacağım Böyle yanlışlıklar ancak romanlarda vc tllimierdo olur. Noterinizin kulağı bükülmüştü.
— Ya?
(Arkasi vn»ı