r
Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
VATAN E Vt — Cafcalotfhı, Mollm Feıutrl S. 32 Telefon: 24136 — Trigraf VATAN UL
10NISAN   1941 PERŞEMBE
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASI   SABAH   GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 227
Balkanlarda Harp Vaziyetini Gösterir Harita
Bugün 3 üncü Sayfamızda
Hoşa Gitmiyen Haberler Karşısında
Falan zaman ve yerde harp talihinin gösterdiği muvakkat cilveler, hak tarafının zaferine ait imanımızı sarsamaz.
Yazan: Ahmet Emin YALMAL
ir harpte, bir mücadelede, hattâ bir filmde, bir
piyeste veya romanda iki taraftan birini tizim taraf, thak tarafı diye tuttuk mu, onun başına daima iyi şeyler gelmesini isteriz. En ufak bir aksiliğe uğrarsa üzülürüz, üstün çıktığını görünce içlimiz açılır, ferah ve sevinç duyarız. "'  ~c
Roman veya piyes muharriri (bizim hu zâfımızı ıbilir. Kahramanımızı muradına erdirinciye, hakkı şerre galebe ettir inciye kadar bizi üzüm üzüm üzer, ^bazan heyecandan canımızı (boğazımıza getirir.
Bu saniyede gözümüz önünde bir milyar insan tarafından oynanan büyük tarihî faciada da bi-.zim taraf her yerde, her saniyede zaferden zafere gitmiyor. Şer tarafı da zorlu... İptidadadn hazırlanmış, gözü de «dönmüş... Elinden geleni yapıyor, çünkü kendisi için geride kaçacak yer olmadığını biliyor. Hamle, tmuka. bil hamle şeklinde hâdiseler ilerlerken, elbette şer tarafının da muvaffakiyet kazandığı dakikalar oluyor. Bunların ölçüsünde hiç bir zaman yanılmamağa bakmalıyız.
Bu şekilde bir harpte bütün dava, vasıtaları, imkânları, zamanı ana gayelere göre kullanabilmektedir. Muvakkat gösteriş ve itibar iddialarile kuvvetlerini israf eden, hislere kapılan taraf mutlaka sonunda zararlı çıkar.
İnglizler, soğukkanlı olmaları, nın ve sinirlerine daima hâkim kalmalarının faydasını her tarafta görüyorlar. Meselâ Norveçte, Flander cîe~ Kıç "Bir inada kapılmamışlar, kör körüne tali tecrübe etmemişler, vakit ve zamanında çekilmenin yolunu bulmuşlardır.
Afrika hareketleri    başlarken, Somaliyi İtalyanlara bırakmakta, Sidi Barraniye kadar sokulmalarına imkân vermekte hiç tereddüt etmemişlerdir. İtalyanların kendi kendilerine Mısır fatihi süsü ver-| melerine ve düğün bayram etme-1 lerine seyirci kalmışlardır. Mücadeleyi istedikleri zaman, istedikleri yerde kabul etmişler ve İtal-, yan ordusunu imha etmekten iba-j ret olan hedeflerini    mükemmel surette gerçekleştirmişlerdir. Herkes anlamıştır ki Wavel işini bilen bir adamdır.
Bugün Almanlar Afrikada Bin-gaziyi almışlardır. Demeyi almışlardır. Bazılarımız: «Neye mu. kavemet etmiyorlar, neye buna meydan bırakıyorlar?» diye üzülüyoruz.
işin doğrusu şu ki ingilizler için Libya bir anavatan parçası değil, bir harp meydanıdır. Yapılacak daha mühim işler varken, böyle bir meydanı karış karış müdafaa etmeğe sebep yoktur. Muharebeyi Almanların istedik, leri yerde değil, kendi münasip gördükleri yer ve zamanda kabul ederler. Mısırın selâmeti için hiç bir endişeleri yoktur. İtalya yolile gelecek aşırma kuvvetlerle Mısırın ciddî surette tehdit edilemi-yeceğini bilirler. f
Balkanlar ıbize daha yakın olduğu için oradan gelen nahoş haberlerin bizi sinirlendirmeyi pek tabiîdir. Garbî Trakyanın tahliye edildiğini biliyorduk. Sırf muvakkat bir gösteriş için oraya kuvvet ayırmak zararlı bir israf olurdu.
Fakat asıl Selâniğe hâkim olan
istikamet    üzerinde    Almanların
süratle  ilerlemiş olduğuna    dair
kötü haberler geldi. Asıl kuvvet-(Devamı: ba. 5, SİL 1 de) 4-
y,...     ^
Alman deniz üslerine taarruz edi
bom
p yüzlerce ton bomba atan ingiliz nava bardıman tayyaresi uçuşa hazırlanırken
Kuvvetlerine mensup wr
Yugoslav Harbi
Alman Taarruzu Devam Ediyor
Tebliğe Göre :
Yugoslavlar Dayanıyorlar
Maçsk Hırvatları
Mukavemete Çağırdı
H
ava
Ta a
rruzu
Kiel'e
100 Ton İnfilâk 30 Bin Yangın
Bombası Atıldı
Londra, 9 (A.A.) — İngiliz tay^yarelerinin dün gece yeniden düşmanın Kiel deniz üssüne hücum ettikleri öğrenilmiştir.
Londra, 9 (A.A.) — ingiliz Hava Nezareti istihbarat bürosu bildiriyor:
Sah akşamı Kiel üzerine yapılan hücum esnasında bombardıman tayyarelerimiz şimdiye kadar Atmanyaya karşı yapılan a-(Devamı Sa, 5V SU Z de) XX
B. Maçek
Atina, 9 (A.A.) — Yugoslav umumi karargâhmm, Atinadakl Yugoslav elçiliği tarafından bugün neşredilen, 6. 7, 8 Nisan tarihli tebliği:
7 ve 8 nisan günleri, düşman, büyük kuvvetlerle Komanova, Üsküp ve Koçana'ya doğru taarruzuna devam etmiştir. Kıtalarımızın şiddetli ve anudane mukavemetine rağmen, Usküb'U tahliyeye mecbur kaldık. Üs (Devamı: Sa. 5, SU. 6 da) * +
Almanlar Amer ikayı Şiddetle
Protesto Ettiler
Vaşington, 9 (AA.) — Hariciye nazırı B. Cordell Hull, Birleşik Amerika limanlarında Alman gemilerinin
müsaderesini daha şiddetli bir surette protesto eden bir notayı Alman-yanın Birleşik Amerika hükümetine tevdi ettiğini bildirmiştir.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hadiseleri
^   Vilâyet İstanbullulara bir tebliğ neşretti.
^   Çörçll dün Avam kamarasında bir nutuk soyllyerek sonra vazl
yeti anlattı. ^   Slanlk zaptediidl. ^   Kiel şiddetle bombalanın.
Musavva tnglll/. kuvvetleri tarafından İşgal edildi
Molotof, Matsuoka İle üv »at görüştüler. ^-   Ma'vck, Hırvatları mukavemete çağırdı.
Molotof-Matsuoka Görüşmesi
Üç Saat Sürdü
Almanlar, Sovyet Yugoslav Paktına Memnun Değiller
Moskova, 9 (A.A.) — Sovyet komiserler heyeti reisi ve hariciye komiseri B. Molotofla Japon hariciye nazırı B. Matsuoka arasında yapıla ca£ı bildirilen mülakat bugün saat 16 da vukubulmuştur. Japon hariciye nazırı yanında Moskova blıyük elçisi oldugoı halde Krcmlin'c gitmiş ve bu mülakat da yine Uç saat kadar sürmüştür.
*
Stokholm, 9 (A.A.) — Buraya gelen haberlere göre Sovyet - Yugoslav paktı Berlinde büyük bir tesir yapmıştır.
Stokholm Tidningcn gazetesinin Berlin muhabiri diyor ki:
Hükümet mahfilleri vaziyetin halt hazır safhasında Sovyet hareketinin (Devamı Sa. 5, SU. 6 da) +^
Yunan Harbi
Selanik
İşgal Edildi
Berline Göre:
Üsküp, Köprülü, Niş Alındı
Almanlar
Ege Denizine
indiler
Atina. 9 (A.A.) — Yunan orduları Başkumandanlığının 8 nisan akşamı neşredilen 166 numaralı tebliği:
I — Alman kuvvetlerinin mev zilerimizin cephesine Jcarşı tazyiki bugün de şiddetli surette devam etmiştir. Bu tazyik, hiç bir netice vermemiştir. İki gündenr beri büyük şecaatle mücadele eden zayıf Elen kuvvetleri, mütecavizlerin bütün gayretini muvaL fakiyetsizliğe uğratmışlardır.
Struma vadisinde, çapraz a-teşleri ile işbirliği yapan Rıpel, Usita, Palioriones ve Karata:* kaleleri, .düşmanın geçemediği bir baraj teşkil etmişlerdir. Bilhassa Rıpel ye Usita kaleleri, bugün üçüncü gün, düşman ateşinin ve tank hücumlarının bütün şiddeti, ne hiç sarsılmadan dayanmışlardır.
Düşmanın mevzilerimizin geri. sine indirdiği paraşütçüler    imha edilmiştir. Bunlardan yetmiş ka darı esir alınmıştır.
Nevrokop yaylasında,    yalnız kıt'aiarımız  tarafından  değil  fakat  ayni zamanda  kalelerin  dışında bulunan müfrezelerimiz ta. (Devamı: Sa. 5, SU. 3 te) * = *
Çör çilin Mühim
Nutku
Hitler Türkiyeye Dönebilir
Fakat Ukrayna hububat anbarlarını ve Kafkas petrollerini ele geçirmeğe teşebbüs edeceğini gösteren emareler vardır.
Londra. 9 (A.A.) — Başvekil B. Ohurchill bugün Avam kamarasında aşağıdaki kararın kabulünü teklif etmiştir:
«Şimali Afrikada. Yunanistan, da ve Akdenizde. deniz, kara ve havalarda elde edilen son zaferler münasebetile Avam kamarası, bu parlak harekâta iştirak eden her sınıftan İngiliz    kuvvetlerine
B. Vİnston Çörçil
ve keza anavatanda da mesai ve
g&yretlerile   bu  muvaffakiyetleri (Devamı Sa. 5, Sii. 7 de) * —
Afrika Harbi
Musavva
Zaptedildi
Londra, 9 (A.A.) — Reuter: Londrada sözüne inanılır bir membadan bildirildiğine göre, İngiliz İmparatorluk kıt'aları, Kı-zıldeniz üzerinde büyük Eritre limanı Musavva'yı almıştır.
Londra, 9 (A.A.) — Reuter: IVlusavva'nın sukutu ile İtalyanların şimalî Eritredeki son mukavemet teşebbüsleri ortadan kalk. mıştır. İtalyan ordusunun mağlûp edilmiş olan bakayası her türlü taarruz kabiliyetini kaybetmiş o-lup Gondar ve Dessie mıntakala-rında içtinabı kabil olmayan akıbetlerini beklemektedirler. İtalyanların elinde kalan yegâne liman Asab'dır. Bu limanın ise bahri bakımdan hiç bir kıymeti yoktur. İngilizler, istedikleri zaman burasını işgal edeceklerdir. (Devamı: Sa. 5, SU. ö fto) /§/
Vilâyetin
ir Tebliği
Her Türk Vatandaşı İsterse istanbulu Terkedebilir
Müfek
aitler;
Ank
ara, İzmir,
Erzurum Hariç Anadoluya Meccanen Nakledilecekler
Gidenler 15 Nisana Kadar Beyanname Verecekler, Beraberlerinde 50 Kilo Eşya Götürebilecekler
istanbul Vilâyetinden tebliğ olunmuştur: Istanbulda oturan Türk tebaası vatandaşlarımızdan aşağıda yazılı (2) inci maddede tasrîh edilen hususatla ilgili bulunanlar ikamet ettikleri kaza kaymakamlıklarına 15 Nisan 941 Salı günü akşamına kadar müracaatla kendilerine verilecek beyannameleri doldurmaları ilân olunur.
I — Istanbulda oturan ve başka hiç bir îş ve gücü olmayıp da aldığı tekaüt maaşile geçinen ve seferde de bîr hizmet deruhte eimiyecek olan as kerî ve mülkî mütekaitler île Eytam ve Eramilin ai-lelerîle beraber (Trakya, İstanbul, İzmir, Erzurum, Ankara hariç olmak üzere) istedikleri yerlerin iskele ve istasyonlarına kadar Devlete ait vapur ve trenlerle mütesavîyen nü-
fus başına elli kiloya kadar sandık ve denk eşya-larile birlikte nakillerinin yapılması muvafık görül-muştur.
İstanbul mâl sandıklarından maaş alanlar tekaüt ve eytam ve eramil maaşı alanlar bu maaşlarını gittikleri yerden almaya devam edeceklerdir.
2 — Istanbulda oturup (izmir, Ankara, Erzurum hariç olmak üzere) Anadoluda bulunan akrabaları nezdine ailelerile birlikte gitmek arzusunu izhar edenlerin ve yahut kendileri kalıp da ailesini göndermek isteyenlerin istedikleri yerin iskele ve istasyonlarına kadar Devlete ait vapur ve trenlerde nüfus başına mütesavîyen (50) kiloya kadar sandık ve denk eşyalarîle meccanen nakilleri tensip edilmiştir.
Dahiliye
Vilâyetlere
Bir Tamım Gönderdi
Kaymakamlar, Bulundukları Yerde En Az Üç Sene Tecrübe Edilecek
Ankara, 9 (Telefonla) — Da-hiliye Vekâleti; vali muavinleri-] ninB mektupçuların ve bilhassa kaza kaymakamlarının tebdilleri hakkında vilâyetlerden alınan tekliflerin hemen ekserisinin, yer değiştirilmesini icap ettirecek sebeplere istinat etmediği ve bazı- I larının da mahallen iş ve icraatı tetkik edilmeksizin ve hattâ mahrem tezkiyelerinde idarî kabiliyet, gayret ve faaliyetleri hakkında dercedılen malûmat hilâfına olarak mütalâalar dermiyanile yapıldığını ve bazan isim tasrih etmek suretile kaymakam isten- | mekte ve terviç edılmiyen bu gibi teklifler dolayısile de vilâyet ve kazalar arasında esas vazifeye müessir şahsî hoşnutsuzluk ve ahenksizlikler    vukua    geldiğini
anlamış ve bizzat Dahiliye Veki-(Dovamı Sa, 5, Sü 2 de) ++
Dahiliye Vekili Faik   öztrak
GÜNÜN SESİ
GÜNEŞ  BALÇIKLA  SIVANMAZ! Almanya — Söndürmeden innıîyecefrim.. İtalya — İyi amma bende dayanacak kuvvet kalmadı!
Muvaffakiyetli Başlangıç
Yazan: REŞAT NUHÎ
Mihverle demokratlar arasında-ki büyük ölüm malının Balkanla ra ait kılınım hangi taraf kazaua-
cak? Bunu sım.lt.im söylemek içit Peygamber nlınak lâzımdır. Fakat ayni zamanda göze batan bir hakikat da var kl İngiltere harbin bu - 1111 ı -' 11 t Norveçte, hatta Fransadu olduğundan çok d&ha büyük bir muvaffakiyet şanslie giriyor.
Balkanların kaypak, çürük kısımları geçilmiş, nihayet altında ne olduğu bilinen sağlam toprağa ayak basılmıştır. İki hafta evvel burada için için kaynıyaa bir bü-
(Lütfen sayfayı çeviriniz)
«1
79
V A T A M
10 - 4 - 941
Mvşar
oğlu
- Büyük Hikâye -
Yazan: Ertuğrul Şevket
Dün Vilâyette Yapılan Toplantı
Fakat. Avşaroğlu müsterihti. Hakikaten, gerek yaptığı tahkikat gerek zavallı Memonun akıbeti, onu bu neticeye aevketimş-
ti.
Akçam üstleri etrafına topladığı memurlara müslak'bel proje-leı inden bahseder.
— Göreceksiniz, derdi. Nezaret, aşarın tahsildarlar vasi t asile top .anmasını kabul etsin, kaçakçı.»* nasıl ortadan kalkacak. O z»nıan, kazanın imarı işıle uğraşırız.
Bu fikre, doğrudan doğruya muarız bulunan bir «ek adam vaıdı. Jandarma kumandanı.
— Bunlar, derdi, boş lâf kaymakam boy. Aşarı tahsildarlar vasıtasilc toplatmak bir hayaldir. Buna, teşkilat lâzım teşkilât. Sonra, bu fikri, hiç bir devlet ricali
kabul etmez.
Kumandanın, fikrini 'bu kadar açık söylemesindeki sebep basitti: Sözlerinin çabucak mültezimlere yetiştirileceğini bilir, onlardan, böylelikle birkaç kuruş daha vurmak isterdi.
Ama, işler, kumandanın tahmin ettiği gibi çıkmadı. Tesadüfler, Av^ar oğluna yardım etti. Rüşvet almakla ve kimseye, bilhassa nezarete zırnık koklatmamakla temayüz etmiş bulunan vali ile ayni huyda olan mutasarrıfın azli düşünülürken, Avsar-oğlunun şikâyetnamesi de nazırın eline geçmişti. Mesele, pek uzun uzadıya düşünülmedi. Vali ve mu tasamfın azli kararlaştırıldı. Esasen cenup vilâyetlerindeki kaçak 'çılık vakalarının artması, Fransa Ue Ostmanlı imparatorluğunun a-rasını nerdeyse açacaktı. Zatı şahane, bu meselenin mutlak hallini istryordu. Sadrazam, nazırı adamakıllı paylamıştı.
Nazır Paşa, Avşaroğlunun tek lifine bir can kurtarana sarılır gibi yapışmış, sadrazama koşmuştu.:   )      *,     ,    ;
İşte, bu akşam da, ayni mesele jandarma kumandanile münakaşa edilirken bir atlı geldi ve Av-şaroğluna mahrem işaretli bir zarf verdi.
Gelen bu emirnamede, Avşar-oğluna fikrinin kabul edildiği, va li, mutasarrıf ve jandarma kurnan danile diğer memurların azledil-diği bildiriliyordu.
Avşaroğlu, hemen o akşam, sokaklara münadiler çıkardı, â-şarın tahsildarlar vasıtasile toplattırılacağım, her köyün tahmin edilen öşürden on para fazla ver memesini ilân ettirdi.
Aradan epey bir zaman geçmiş olmasına rağmen, kaçakçılık vakalarının bir türlü ardı arkası kesilmiyordu. Her gün, yeni bir haber geliyor, Avşaroğlunu ve yeni gelen genç jandarma kuman danını çileden çıkarıyordu.
— İki neferimiz katledildi.
— Yüz batman tütün elde ct-
tiL
Her gün kazanın imuhtelif köşelerinden barut kokuları yükseliyor, birkaç vatandaş ya devle-* tin kurşunile toprağa seriliyor veya jandarma vatandaş, göklerin sonsuz maviliklerini bir daha görmemek üzere, gözlerini yumu yordu. Avşaroğlu, sararmış otların arasında gümüş tenli bir mahlûk gibi uzanan Dicleye bakıyor ve düşünüyordu. Etrafında bir köy olmıyan, bir ağaç olmıyan, bir tarla olmıyan Dicle, faydasız bir sel gibi çöllere doğru akıp gidiyordu.
Avşaroğlu, halk üzerindeki taz vikini arttırdı. Yeni takviye kıtaları getirtti. Fakat, kaçakçılık vakaları, eksiltmiyordu. Mutasarrıf-
yiik millet ve bir milyonluk bir ordu vardı kl hangi tarafa sarkacağı bir muamma İdi. Bir aralık bu millet Mihver tuzağına düşüyor gibi görünmüştü. Fakat son dakikada ânl bir silkinti İle kendini toparladı ve her şeyi göze almış vaziyetinde müttefikler safına geçti* Müttefiklerin dünyanın her tarafında tükenmez kaynaklara dayanan harp materyalleri süratle zenginleşmektedir. Fakat asker cihetinden darlıkları bugün hâlâ devamdadır. Bir insanın onlara göre bir tayyare, bir makineli tüfek kadar kıymeti vardır. Roosevelt'ln yağmur gibi Avrupaya döktüğü silâhı nihayet İnsan kullanacaktır. Bu İtibarla ruh kuvveti madde kuvvetinden çok büyük olan bir milyon dinç, taze ve korkunu/ İnkılâp çocuğu İngiltere için gökten
lıktan gelen emirler, (kaçakçılık vakalarına artık bir son verilmesi zamanının çoktan gelip geçtiğini)   anlatıyordu.
Artık. Avşaroğlu inanmıştı ki. kazadaki herkes, her erkek kaçakçıdır. Her ev, onların saklanmasına mahsus bir yer ve her ka dm onların cürüm ortağıdır. Trahomlu gözlerile hayata bakan her sümüklü çocuk, yarın birkaç jan darmanın katili olacak, ve kaçak eşya denklerinin yanında can ve.
recektir.
Kazada birkaç kahveden başka dükkân yoktu. Sefere çıkmayan kaçakçılar, kahvelerde sıralarını beklerlerdi.
İhtiyar ve eli silâh tutmaz kaçakçılar ise, iğri büğrü taşlardan yapılmış camiye «giderler, bütün günlerini orada ibadetle geçirirlerdi.
Camilerin gedikli müşterilerinden biri de şeyhlerdi. Bu şeyhler, bulundukları mıntakanın bir nevi başı, âmiri, derebeyi idi. Ondan müsaade almıyan hiç bir kimse söz söylcı..ek hakkına bile malık değildi.
Eli silâh tutan kaçakçıların namazla, oruçla alâkaları azdı. Şeyh ler ve ihtiyar kaçakçılar, onların hesabına namaz kılmakta ve oruç tul/maktaydı. Bu suretle Allahın inayeti, kaçakçıların üzerine tevec cüh etmiş olurdu. Bir vak'a esna. sında ölen kaçakçı ise, şehitti. Ca zada can vermiş addedilirdi.
Böyle bir vak'a olunca, başta şeyh, büyük bjr kütle halinde camie gidilir, şehidin ruhuna fatihalar okunur, yüksek kahramanlık meziyetlerinden bahsedilirdi.
Vurulan kaçakçının evinde yapılan âyinde işe, mersiyeler okunur, yakınları yüksek seslerle ve saatlerce ağlarlardı.
öldürülen kaçakçıların ruhlarının rahat etmesi için dökülen lokmalardan nahiye müdürlerine, kaymakamlara, jandarma kuman danlarına ve jandarmalara tepsi tepsi gönderilirdi. Bu âdet Avsar oğju gelmezden evvel de vardı. Yalnız, o zamanki ölme ve öldürme vakaları çok azdı. Çünkü, kaymakamlar, mutasarrıflar, hat. tâ, valiler rüşvet alırlar ve kaçakçılık vakalarına göz yumarlardı. Yalnız, verilecek veya alınacak rüşvetin miktarında bir ihtilâf çık. tığı takdirde ölme ve öldürme va kalan olurdu. O zaman, kaçakçı mavzerini omuzlar, jandarma da onu takibe çıkardı. Neticede, jan darma ölür, kaçakçı ölür, âyin yapılır ve lokpıa dağılırdı.
O tarihlerde, kaçakçılardan alı nan rüşvetlerden jandarma nefer lerine de karınca kadrince bir pay düşer, onlar da hayatlarından memnun olmanın çaresini bu suretle bulduklarına sevinirler, hükümetin doyuramadığı karınlarını doyururlar ve arttırdıkları parayla da ailelerine yardım ederlerdi.
Fakat, Avşaroğlu gelince iş değişmişti: Artık, rüşvet kesilmiş, jandarma kuru tayına kalmıştı. İş, böyle olunca, ve jandar ma neferleri her türlü yemekle birlikte tatlıya da veda edince, takip esnasında teslim olan kaçakçıları da öldürmeğe başladılar. Bu sayede, kaçakçıların aileleri tarafından dökülen lokmalar dan kendilerine pay çıkıyordu.
Valileri, mutasarrıfları azlettiren, kaçakçılara aman vermiyen Avsaroğjunun namı, cenup vilâyetlerinde, o havalinin akrebi ka dar meşhur olmuştu.
Avşaroğlu, adına, türküler ya. pılmış, onun hunharlığı tavsif edilmişti.
(Arkası var)
inmiş denecek kadar umulmaz ve baha biçilmez bir kazançtır.
Yugoslav harbi milletin yüreğinden dogma bir ¦ ılklâl hareketidir. Kökü çok derinlerdedir. Almanlar şimdiye kadar hiç bir yerde onun gibi bir ordu İle karşılaşmamışlardır. Herhangi bir dünya im - ¦ ve bir iki vilâyet toprakı İrin değil İstiklal ve millî namusunun hep veya hiçi İçin kendilerini ateşe atan asıl Totaliterlerin onlar olduğunu ergeç tasdik edeceklerdir.
Yugoslav Hilali arkadaşlığının zaten büyük olan Yunan kuvvet mâ-ncvlycsl üzerinde yapacağı tesir de başkadır. Dünyalara sığmıyarı hanin gui'jru neticesinde kendisine bir kaç günde bir milyonluk bir ordu hediye eden Ahnanyaya ingiltere   ne kadar   teşekkür   etse
uzdır. REŞAT NURİ
Deneme Hazırlıkları Görüşüldü
Önümüzdeki Pazar Günü Üsküdar ve Eminönü Kazalarında
Hava Denemeleri Yapılması Kararlaştırıldı
ara
1- w
Gazino ^
Tarifeleri
Gazinocuların tarifelerde yapılmalını istedikleri zam talebinden sonra Belediye iktisat Müdürlüğü bu tuleplerln hakikaten yerine getirilip getirilmemesinin mahallinde yapılarak tetklkatla bildirilmesi için kaymakamların nıııi il Kil.m ı İstenmişti.
Bu cevapların verilmesi hususundu^! müddet bugün snnu ermektedir. Düne kudur beş kaymakamlık cevap vermiştir. Diğer altısından henüz cevap gelmemiştir. Komisyon bu akşam toplanarak kaymukamlıklardun gelen cevaplara göre vaziyeti tetkik edecek ve kati bir karar vereeektlr. Diğer taraftan Belediye İktisat Müdürlüğü bugün İçin tarifelere bir zam yapılmasına bir sebep görmemektedir.
J
Müteferrik:
-Simitçi ve Börekçiler Birlik Kuramadılar
Simitçi, börekçi fırınları Ofisten alacakları unu kendi araların, da tevzi etmek üzere bir birlik kurmak teşebbüsünde bulunmuşlardı.   ,
Ofis bu birliğe un veremiyece-ğini bildirmiştir. Çünkü evvelce değirmenlerden un alanların O-fisten, tüccardan un alanların da yine tüccardan un almaları icap etmektedir. Simitçi ve börekçi fırınları evvelce tüccardan aldıkları için Ofis un verememektedir. Bu vaziyet dahilinde esasen teşekkülünde ihtilâf olan birliğin rolü de kalmamaktadır.
Haliç ve Âdâlar İçin Yeni İtfaiye Motörleri
İstanbul Belediyesince Adalar ve Haliç için iki itfaiye motorunun alınmasına karar verilmişti. Adalar için alınacak motor ayni zamanda hasta naklinde de kullanılacaktır.
Haliç motoru müstamel olarak satın alınmış bulunmaktadır. Ve bugünlerde de tamirine geçilecek-
Orta Okul Müdürleri Dün
Toplandı
Ortarnektep müdürleri dün Maarif müdürlüğünde toplanarak orta okul devlet imtihanlarına gi. recek talebelerin imtihan günleri-|e mümeyyizleri üzerinde görüşmüşlerdir.
Orta okullar, mümeyyizlerin listelerini hazırlayarak Maarif müdürlüğüne gönderilecek ve tasdik edilecektir.
r
Umumî haav denemesinde bir  yaralı    sedye    ile    naklediliyor
önümüzdeki hafta içinde kazalarda yapılacak denemelerin hazırlıklarını gözden geçirmek üzere dün Vilâyette kaza kaymakamları, alâkadar daire müdürlerinin iştirak ile bir toplantı yapılmıştır.
Hazırlıklarını ikmaJ eden Üsküdar ve Eminönü kazalarındaki tecrübeler pazar günü yapılacaktır. Denemelerin tam ve mükemmel olması için her türlü tedbirler alınmıştır.  Kazalarda yapıla-
cak bu denemelerde, tecrübe sahaları evvelden ilân edilmiye-cek, bunu yalnız kaza kaymakamları bilecektir. Ve son dakikaya kadar mahrem tutulacaktır.
Pazardan sonra ilk tecrübe pazartesi günü Bey kozda yapılacaktır. Diğer kazalar da hazırlıkla rını tamamlamaktadırlar. Denemeler hafta ortasında da yapılarak bir an evvel bitirilmiş olacaktır.
Hariçten İstenilen
Tüccarlar Mallarını Sevk Edemiyeceklerini Bildirdiler
Dış piyasalardan istenilmekte olan maddelerin halihazır vaziyeti dolayısile zıyaa uğraması ihtimalini düşünen bazı tüccarlar, kendilerine akreditif açıldığı ve her türlü muameleleri bittiği halde alıcıların hukukunu korumak maksadile    mal    gön d ermemeğe
karar vermişlerdir. Bu tüccarlar alıcılarına telgrafla vaziyeti anlatmışlardır, ileride yapacakları işleri düşünerek alıcıların zarar görmesini muvafık bulmıyan bu firmaların ticarî ahlâkın icap ettirdiği bu dürüst tarzı takip et-rheleri piyasada memnuniyetle karşılanmıştır.
Bir Römorkör Battı
Geminin 2 Tayfası da Boğuldu, Birisinin Cesedi Dün Bulundu
Evvelki gece Haliçte Fabrika ve Havuzlar önünde duran Kartal römorkörünün dün eabah yerinde olmadığı görülmüştür. Yapılan araştırma neticesinde römorkörün battığı anlatılmıştır. Ve içinde bulunan iki tayfa da genv ile batmıştır.
Dün vak'a mahallinde dalgıçların yaptığı araştırmalar neticesinde tayfalardan Mustafa çıkarılmıştır.   Mustafa  otuz  yaşların-
dadır ve bundan on gün evvel de babası ölmüştür. Cesedi muayene eden Adliye doktoru Enver Karan defnine ruhsat vermiştir.
Geminin, kazan musluğunun açık kalması yüzünden battığı tahmin edilmektedir.
Dalgıçlar batma sebebini bulmak için devamlı bir surette çalışmaktadırlar. Zabıta bu hususta tahkikata girişmiştir. Diğer tayfa henüz çıkarılamamıştır. ¦
GÜNDEN
GÜNE
Giyim
Eşyaları
Fiyat murakabe komisyonu bugün toplanacaktır. Yapılacak görüşmelerdi giyim eşyasının fiyatlarının tcsblti İçin davet edilen tuhafiyeciler dinlenecektir. Veril olarak yapılan makaraların maliyet fiyatları tetkik ve İrap ederse cinsleri değiştirilen k Azami fiyatları konulacaktır. Gümrüklerde bulunmakta olan nlşadırların ve kalakların miktarları sorulmuştur. Gelecek listelere göre mevcut hakkında tedbir alınarak Istlyenlc-re dağıtılacaktır. Tüccarlardan da kalay vc nisadır mevcutları sorulmuştur. Hırdavat tüccarlarının defterleri İle faturaları tetkik edilmektedir. Bu tüccarların evvelki senelere alt kurları ve bu scnckl kârları karşılaştırılacak ve İhtikâra meydan verilmemesine İtina edilecektir.
V_J
Piyasa   Vaziyeti?
Hububat Birliği Azaları Ankaraya Gitti
Almanya için verilecek lisansların muamelelerinin tamamlanması ve gelmesi   'beklenilenlerin
dc gönderilmesini temin için Ticaret Vekâletile görüşmek üzere Hububat Birliğinin iki azası Ankaraya gitmişlerdir. Bu tüccarlar Almanyaya gönderilecek maddeler üzerinde de görüşmelerde bulunacaklardır.
Almanlar Tiftik Alacaklar
Almanların A hesabından kalma matlûplarının amortize edilmesi için tiftik alacakları malûmdur. Tiftik ve Yapağı Birliği bu 200 bin liralık tiftik için tüccarlara tevziat yapmıştır. Almanların ayrıca bir milyon liralık tiftik alacakları da söylenmektedir.
Tiftik Bedellerinin Tediyesine Başlıyor
Jngiliz koorporasyon heyeti tarafından satın alınan tiftiklerin bedellerinin tediyesi için Merkez Bankasından emir 'beklenmektedir. Verilen malûmata göre akreditiflerin beş nisana kadar olan müddeti geçtiği için bugünden itibaren tediyata başlanması ümit edilmektedir.
Bisküvi Fabrikalarının Un İhtiyacı Karşılanacak
Bisküvi fabrikalarının un ihtiyaçlarını tesbit etmek üzere dün Belediye İktisat müdürlüğünde Ofis müdürünün de iştirakile bir toplantı yapılmıştır.
Ofis bir kaç gün içinde vaziyeti tetkik ederek bisküvicilerin un ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirleri alacaktır.
Bir Arkadaşın Derdi
^^alimiz doktor Lûtfİ Kır-i
^ dar Istanbulda işe baş-* ladığı gündenberi imar faaliyet, leri ardı arası kesilmeden devam ediyor.
Her nereden geçseniz, bir sokağın tamir edildiğini, bir caddenin asfaltlandığını, bir meydanın açıldığını görürsünüz.
Bîr gün gördüğünüz yerlerin yerinde bir kaç gün sonra yeller esiyor. İki sene zarfında Istan-bulda yapılan yolları şöyle bir düşünecek olursanız Valimizin on beş yirmi yılı iki yıla sığdırdığını anlayabilirsiniz.
Dün İstanbul tarafında oturan bir arkadaşla konuşuyorduk. Ben Valimizin bu müsbet çalışmasından bahsettim. Arkada} da benim bu husustaki sözleri* mi tasdik etmekle beraber şunu söyledi:
— Valinin devamlı çalışmasını inkâr edecek değilim. Yalnız şu var ki, ben Istanbulda oturuyorum. Evimin bulunduğu sokağm iki tarafı kârgir ve yeni binalarla doludur. Fakat toprak bir sokak. Kışın çamurdan, yazın da tozdan topraktan geçilmiyor. Saniyen bu sokaktaki evler iki senedenberidir Terkos al mak için uğraşıyorlar. Yapılan müracaatlar müsbet bîr netice vermedi. Valimiz bizim şu sokakları da bir görse de kış günlerinde çamurdan, yazın da toz. dan topraktan kurtulsak, Senelerde nber i beklediğimiz suya kavuşsak.
Bu arkadaşın oturduğu yeri biliyorum. Fatihten Edirnekapı. ya doğru açılan o geniş cadde* nin sol tarafına açılan bir so-kak.»
Ben arkadaşımın dertlerini şu sütunlara geçirdim. Bir kaç gün sonra, eğer yolum düşer de arkadasın oturduğu yerlerden geçecek olursam, o yolların kazıldığını, belki de parke döşenmekte olduğunu göreceğine de şüphe etmiyorum.
Kör Kadı
Dün Ceza Gören Şoför ve Esnaflar
Dün belediye zabıtası I I şoförü muhtelif suçlardan, 2 otobüs biletçisini bilet vermemekten, I şoförü boş olduğu halde yolcu almamaktan, 5 otobüs biletçisi ve şoförünü fazla yolcu almaktan cezalandırmıştır.
Bundan başka Üsküdsfrda 8 esnaf, Eminönünde 18 esnaf, Galata ve Beyoğlunda 24 esnaf belediye nizamnamesine aykırı hareket ettiklerinden ve 13 kişi de yürüyen tramvaya atladıklarından ayrıca cezalandırılmışlardır.
TAK Vİ
10 NİSAN 941 PERŞEMBE AY: 4 - GÜN: 100 - Kasım: 154 RUMİ: 1357 — MART. 28
HİCRİ: 1360 — Reblülevvel: 13
VAKİT ZEVALİ   EZANİ
GÜNEŞ:
ÖĞLE:
ÎKÎNDÎ:
AKŞAM:
YATSI:
İMSAK:
6,31 13,16 16,56 19,42 21,16
4.46
10.19 5,35 9.15
12,00 1.35 9.04 I
bul etmiyor ve gazetelere de mülakat \cr-mlyor» dedirtecektim. Sonra günlerden, u-/•ııı haftalardan sonra bir gün Frank benî Maketimi görmeğe götürecekti. Maksim has-tahanelerdekl tartanlar gibi zayıf \c garip bir hale gelmiş olacakı ı
Birçok zavallı kadınların babına gelen bu hal bana da gelecek mi İdi? Gazetelerde bunun gibi ne çok vakalar okumuştum!.. Bu kadınlar ne kadar uğraşmışlar, yalvarmışlar 8a da bir şey yapamamışlar, kocalurını kur taramamı iııh   Herke» böyle büyüyecekti:
— Mademki karısını öldürmüş. Cezasıdır. Çeksin.. Katile değil, zavallı öldürülen genç kadına acımak lâzımdır. Katilleri İdam cezasından kurtarmağa çalışanlar, cinayetleri teşvik etmiş olurlar, öldürmcıteydi!
Mademki cinayet İşledi, katildir. Ve İdam olunmalıdır. Butun caniler İdam olunmalıdır. Oh, olsun, ötekilere de İbret dersi olur.»
Bir gün gazetelerin birisinde bir resim görmüştüm:
Bir hapishanenin önünde biriken halk bir ilân okuyordu. Polis bu halkı damıtmağa çalışıyordu, llându şöyle yazılı İdi:
«Bu sabah saat dokuzda bir İdam cezası İnfaz edilmiştir. İdam UHilmuk suretlle yapılmıştır.»
İnsan asılınca çabuk ölürmüş. Hemen nefesi tıkanır, sonra bir şey duymazmış. Fakat her zaman da kolay kolay hoğulmazlur-mış, bunu bir lıuplslıane müdürü birisine an lutmış. Hapishane koğuşundan çıkmakla ipe
çekilmek arasında ancak Uç dakikalık bir zaman geçerınlş.
Hattâ Uç duklka bile sürmediği olurmuş.
Fakat bu mümkün mü? İnsan bu kadur çabuk ölür mü? Bazan vücut bir müddet hareket edermiş. Fakat bir şey hlssedüme*-miş. Bir huplslıanc doktorunun rivayetine göre asılanlar hemen ölmüyorlarmış. Lâkin bundan bahsedilemezini*. Çünkü sonra kıyametler koparmış. Asılanların gözleri u-zun zaman açık kalırmış, apaçık kalırmış..
Yarabbl! Artık bunları düşünmesem... Baş ka bir şeyler düşünebllsem ne olur?
Meselâ eskiden katibesi olduğum Mlsls Van Hopper'ln Amerlkadakl halini düşünsem. Her halde bu mevsim kızının sayfiyedeki evinde olacaktır. Briç oynar, at yarışlarımı gider, Mlsis Van llopper ut yarışlarına bayılır. Acaba o küçük sarı şapkayı hâlâ giyiyor mu? Onun kocaman yüzüne göre o şapka çok küçük idi. Misls Vuıı Hop-per elindeki gazeteleri ve mecmuaları okuduktan sonra kızına seslenerek:
— Helen beni dinle Maks de Vinter İlk ka-
rısını öldürmüş. Ben zaten o adamın bir a-calp olduğunu furketmlştlm. O çılgın kıza hep söyledim: Bu adamla evleniyorsun, bü-»yük hata ediyorsun diye... Fakat beni dinlemedi. Ne İse başına geleceği varmış.
Elime bir şey dokundu. Jasper idi. Köpek, nemli ve soğuk burnunu elline sürüyordu. Yukarı çıktığımı görerek beni takip etmişti..
Köpeklerin sakin vc ümitsiz bir bakışla insanlara bakmaları ve sanki acıdıklarını hissettirmeleri vardır kl buna pek dokunur. Jasper de bUtün akıllı hayvanlar gibi felâketi sezmişti.
Uyumuş olacağım. Gök gürültüslle uyandım. Evvelâ yatağımın üzerine oturdum. Sa at beşti. Sonra hemen yerimden kalkarak pencereye koştum. Dışarıda rüzgâr kesilmiş ti, ynpruklur kımıldamıyordu. Gök yüzü kurşuni renkte İdi. Bir şimşek havayı yardı, sonra uzaktan gök gürledi. Vuğmur yoktu. Odadan cilttim, etrafı dinledim. Hiç ses yoktu. Merdiven başına geldim. Aşağıya baktuu. Evin içini derin bir sükût kuplamış
tı. Balkona çıktını.
Tekrar gök gürledi. Elimin üzerine bir damla yağmur düştü. Bir tek damla... Çok karanlıktı, l'zakta siyah bir göl gibi denizi görüyordum. Elime bir damla yağmur daha düştü. Gök bir kere daha gürledi. Hizmetçiler pencereleri kapıyorlardı.
Balkona açılan pencereleri de kapamağa geldiler. Sordum;
— Daha gelmediler mi?
— Hayır efendim, kimse kelmeül. Çayı vereyim nıi?
— Hayır, bekliyeccğün.
— Fırtına başladı.
— Evet.
Yağmur başlamıştı. Sadece elime İki damla düşmüştü. İçeri girerek kütüphanede o-turdunı. Beş buçukta Fritlı gelerek haber verdi:
— Bahçeye bir araba girdi.
— Nasıl araba?
— Mlster de Vlııtcr'in arabası... Ayağa kalktım. Fakat bacaklarım beni
taşıyamıyonUı. Koltuğa dayanarak durdum. Boğazım kupkuru İdi. Bir dakika sonra Maksim odaya girdi. Yorgun ve sanki yaşlanmış gibi bir hali vardı. Duduklannın yanında o zamana kadar hiç görmediğim iki çizgi peyda olmuştu.
(Arkası var)
06
Tö - 4 . 941
VATAN

•   3
Iİkmektepliler Bana Izmiri Tanıttılar
Şehir Meclfsinin Küçücük Fahrî Azasından Şehrin Her İşini Öğrenebildim
Yazan: Neriman Hfkenot
i
? ¦: i;
Güzel Izmîrden bîr man zara:   Atatürk  caddesi
Geçenlerde İzmire gidince ilk olarak izmir Belediyesini görmeyi düşündüm. Bir yabancı e-ve gîdilince her şeyden evvel ev sahibi ile tanışmak, görüşmek nasıl icap ederse burada da bir gazeteci sıfatile, ayni hareketi yapmam lâzım gelir diyo düşündüm.
İzmir Belediyesi de bana çok misafirperverlik ve nezaket gösterdi. Tesadüf saat 16,5 a yaklaştığı için reisle fazla konuşamadık. Bugün şehir meclisi toplanıyor-muş.. «Siz de, dediler, bir gazeteci olarak bu toplantımızda bulununuz...»
Hemen kabul ettim. Bana gösterdikleri dinleyiciler yerine geçtim... Celse açılmıştı, gelen evrakı ölçüyorlardı.
Bir aralık başımı çevirip arkama baktım. Ne göreyim! Dinleyici yerinde benden başka on beş, yirmi küçük mektepli de var. Hayretim arttı. Bu çocuklar burada ne yapryorlardı? Yanlarına sokuldum.
Bir tanesine sordum:
— Nc için geldiniz buraya?
— Belediyenin yaptığı işleri takip etmek için—
— Yaî... Bu sizin derslerinizden midir?
— Dersimiz değil ama, tatbikat yapıyoruz. ^
— Hangi mekteptensiniz?
— Niyaztepe ilk okulundan...
— Kaçıncı sınıftan?
— Dört ile beşten.. Her pazartesi, perşembe günü 16,5 da gelir, Şehü- Meclisi toplantılarını takip ederiz.
— Adınız ne?..
— Kimimiz Hasan, kimimiz İhsan, kimimiz Nuri!..
— Seninki?!..
— İhsan....
İhsan yaramaz, fakat zeki bir çocuğa benziyordu. Kül rengi ceketine bir de beyaz yaka ilâve etmiş. Ba-şı sıfır numara ile traşlı...
Ben Izmiri tanımıyorum, İzmir Belediyesinin faaliyeti hakkmda fazla malûmatım yoktur. Hemen karar verdim. Bunların bir kısmını İzmir Belediye reisinden evvel lzmirin küçüklerinden öğrenecektim.
Aralarında kızlar da vardı. Simsiyah kıvır kıvır saçlısına sordum:
— İçinizde en akıllı kimdir?
Başında kocaman bir kurdelâsı bulunanı gösterdi:
—Gültendir, dedi. "    ~<
— Ya erkeklerden?
Tatlı tatlr gülümsiyerek:
— A onlardan akıllı çıkmaz kl.. Diye cevap verdi.
Bu sefer Nuri atıldı:
— İnanmayınız, dedi, asıl erkekler akıllıdır. Meselâ bizim İhsan gibisi sınıfta değil, mektepte bile sayılanlarımız vardır.
Ben de ilk evvel İhsanla konuştuğum i<;in İhsanı seçtim, soracağım bir takım sualleri izah etmesini kendisinden rica ettim. Diğerleri de buna itirazsız razı oldular.
Bir kenara çekilerek konuşmağa başladık. İhsan bana her şeyi bir talebe ve çocuk edaailo anlatıyordu.
— 1910 da yapılan işler arasında en evvel sağlık, içtimai muavenet işleri gelir. Hastalarla vc gıda maddelerile uğraşıldı, ölçülerin mu ayenesi yapıldı. 16186 kişiye çiçek ve tifo aşısı yapıldı. Bataklıklar kurutuldu, birçok lâğımlara mazot döküldü. Çocuk yuvasına ehemmiyet verildi. Sıtma mücadelesinde 14 kilo 750 gram kinin sarfedıldi. 1495 fakir vc yabancı memleketten gelip de işsiz kalana yardım edildi.
39 da istimlâk yapıldı. Eükiden yapılmış 51 İstimlak işi de tamam-
lanmıştır. Temizlik işlerine ehemmiyetle bakılmıştır. 74 yangın sön dürülmüşse de 58 i hafif zararla kurtarıldı, 10 u kısmen, 6 sı tamamen yanmıştır.
Bu sene içinde İzmirde 1511 çift evlenmiştir. Hava gazı, kömür meselelerine çok dikkat edildi.
Üç dört senedenberi İzmirde işlemeğe başlıyan otobüsler halk İçin muntazam, ucuz ve rahat bir nakil vasıtası haline gelmiştir. Bu hal büyük Avrupa şe-hirlcrile ve Ankarayla kıyas edilebilir. «Onlar kadar mükemmeldir» denilebilir. Bu yıl içinde bu otobüslerde tam 8.268.413 yolcu taşıdılar.
İnşaat mühim bir yekûn tutuyor. Yol, kanalizasyon, lâğım su işleri üzerinde çok durulmuş, parklara iyi bakılmıştır. İzmir Fuarı bu sene de çok zengin oldu, bu yüzden taksiler ve küçük esnaf 4,5 milyon lira kazandı.
Görüyordum ki İhsan her gelişinde bir şey öğrenmiş zeki bir çocuktu. Kendisine sordum. Peki yeni olarak neler yapılıyor? Bunları
da biliyor musun?
— Evet...
— Bunlar ne gibi şeyler?
— Daha evvelleri Karşıyaka Tramvay şirketinin, Belediye otobüslerinin istedikleri vardı, bunlar konuşuldu ve kabul edildi.
— Eugüıı nelerden bahsediyorlar?
— Hava gazı meselesi.. Yeni hava gazı abonmanı alanlar var. Bun lar saatsiz verildiği için civarındaki evler de kaçak olarak buralardan kullanarak yolsuz harcketler-
do bulunuyorlarmış bunun önüne geçmenin çaresini araştırıyorlar.
— Başka?
— Bir de bina vergüerino zam düşünüyorlar.
— Niçin?
— İtfaiyo teşkilâtında çalışacak
ekipler için..
— Ne kadarmış bu?
— r/c 5 nisbetindc olacakmış.
İzmir Şehir Meclisinin fahri azaları, mini mini küçük Belediyecileri mükemmel vatandaş yetişiyorlar. İstikbalde Belediye Reisi Dr. Behçet Uz'un en kuvvetli rakipleri bunlar...
Neriman HİKMET
Harp Vaziyeti
Balkanlarda:
Beleş yaylasında yani Ropel -Doyran gölü hattında şiddetli muharebeler cereyan ediyor. Alman kuvvetleri Yunan vo Yugoslav orduları arasından Doyran gölü İstikametinde bir yarma taarruzuna geçmiş ve Doyran gölüne kadar Uerlemiye muvaffak olmuştur. Buna sebep Yugoelavlarm geri çekilmesidir. Bu çekİHş neticesi Yunan ordusunun şlmııl cenahı ile Vardar istikameti açık katmıştır. Eğer bu Alman taarruza müşterek bir mukabil taarruzla durdurulmazsa, Vardar şarkında Selanik cehrinin müdafaasına İmkân kalmaz. Yunan ordusu belki do Vardar garbine çekilmeye mecbur kalabilir.
Alman ordusu Struma vadisinden de taarruz ediyor. Fakat bu Yunan kuvvetlerini tesblt maksa-dilc yapılan bir cephe taarruzudur. Bu taarruzun da durdurulmadı lâzımdır. Zira bunun da ikinci hedefi Korsa ve Beşik dağ arasındaki geçitten ilerliyerek Yanan müdafaa mevzilerini yarmak ve Beleş yaylasındaki kuvvetleri kuşatarak imha etmektir.
Bu vaziyete göre Selanik ve Vardar boya Ropel ve Doyran gölü üzerinden Alman taarruzlarına uğramıştır. Ropel uzak, fakat Doyran gölü yakın ve tehlikelidir. Buradan Alman taarruzu inkişaf ederse Selanik - Niş demiryolu kesilebilir. Bu taarruzu önlemek için üç müttefik elblrllğile mukabil taarruz yapmalı ve Doyran gölü mini.ikasına hâkim olmalıdır.
Alman ordusu dağlık arazide de yıldırım harbi usulünü kullanarak vc motorlu vasıtalarına güvenerek ileri ahlıyor; fakat imha edilmesi için Yunan - ingiliz - Yugoslav müdafilerine güzel fırsatlar düçe-büir. Şimdi böyle bir fırsat düşmüştür. Herhalde müttefikler bunu kaçırmıyacaklardır.
Doyran gölünü İşgal eden Alman kuvveti motorlu birliklerdir. Bunların vazifesi müdafilerde panik yaratmak maksadile durmadan ilerlemektir; bu ileri atılan kol imha edilebilir. Bunun yapılması lâzımdır.
İhsan BORAN
Zabıta Haberleri: Sahibini Isıran Eşek
Dün Beylerbeyinde çok garip bir vak'a olmuş vc bir esek sahibini ısırarak yaralamıştır.
Beylerbeyinde Çamlıca caddesinde 94 numarada oturan Ahmet oğlu Rüstem Acar saat on bir dc eşeğine binerek koşturmağa başlamıştır. Fakat hayvan birden.
bire durmuş ve inad etmiş. Sahibi dürtmüş olmamış. Vurmuş ol-
rnamış. Eşek bir türlü yürümemiş. Fakat darbelerin altında kızmağa başlayan hayvan birdenbire koşmağa ve çifte atmağa başlayınca
sahibini alaşağı etmiş. Bu kadarla da kalmamış, evvelâ yerdeki sahibini ciftelerjıiş ve sonra da üzerine giderek ısırmıştır,
Rüstem yaralı bir halde Haydarpaşa Numune hastanesine kaldırılmışta
Bir Yangın Başlangıcı
Fatihte ibrahimpaşa, Hamam sokak 13 numaralı evde ikinci katta oturan kunduracı Galibin çocuğu masadaki kibritle oynarken, pencere kenarında bulunan kâğıtlarla perde ateş almıştır. Yetişen itfaiye yangının sirayetine meydan vermeden yangını söndürmüştür.
EDEBÎ   ROMAN
TEFRİKA NO. 10
Yâzdn: Muazzez Tahsin BERKAND
— Kim bilir Ali Bey ve ailesi nasıl insanlardır. Belki kibirli, azametli, belki kaba ve müstebit..
— Olabilir. Benim de bu hususta bir fikrim yok. Ancak, dediğim gibi, sen zeki vc uyanık bir kızsın, onları idare etmesini bileceksin.
—Ya benimle alay ederlerse?
— Niçin? Güzelsin, cahil değilsin, doğru dürüst konuşmasını biliyorsun. Senin neyinle alay edecekler?
— Taşralılığımla...
— Sen bunlara karşı koyabilirsin
yeter kl...
— Yeter ki?!
— Sana her zaman dediğim gibi biraz kendi gururundan feda edebilmek cesaretin! göstermelisin.
Genç kız yorgun bir tavırla omuz Bilkti.
— Bütün bunlara ne lüzum var? lstanbula gitmiyeceğim.
— Sen bilirsin Kezban; fakat daha bir ay evvel bana; «-Ah, büyük
bir mektebe gidip okuyabilsem! İyi Kucağında büyüyen bu kızın butun
bir hoca olsam!» demiyor muydun? Şimdi ayağına gelen kısmeti tepiyorsun, lstanbula gidersen dilediğin mektebe girer, dilediğin gibi okursun. Burada kalırsan olgunluk imtihanını vereceğin bile şüphelidir. Şimdiye kadar seni üzmemek için bunu söylememiştim.
Kalbinin en hassas noktasına dokunan bu sözler Kezbanı kamçılamıştı. Telâş ve heyecanını glzliyc-medi:
— Hakkınız var, lstanbula gitmek bütün hülyalarımın hakikat olması demektir. Orada büyük mektepler var, orada romanlarda okuduğum hayatı yasamak kabildir.
— öyle ise Ali Beyin teklifini kabul ediyor musun ?
— Kezban hâlâ tereddüt ediyordu. Korkak bir sesle:
— Ya sonradan pişman ulursam! Dedi.
Naziro Hanım onun   elini tuttu.
his vc düşüncelerini o kadar İyi anlıyordu kl, bu dakikada onun kal-bıle basının nasıl çetin bir mücadeleye giriştiğini gözlerinden okuyabiliyordu.
Keebanı o bir ana gibi sevmiş o-ritın tahsil vc terbiyesile kendi öz evlâdı gibi meşgul olmuştu. Onun İçin Kezban, kısa bir evlilik hayatında erişilememiş, olan bir emelin sonradan tahakkuk etmesi idL Şu küçük farkla ki, genç kız ona «anne/ demiyordu.
— Bilahare pişman olursan hemen vapura atlar, buraya gelirsin yavrum. Ben burada değil miyim? E-vin her zaman açık değil mi?
— O halde, fikrinlzcc bir tecrübe yapmak münasip olur, öyle ml?
— Tecrübe değil kızım. Gideceksin, daima orada kalmak niyet ve azmile gitmelisin, yoksa bir aya varmadan geri dönersin. Biraz evvelki sözlerimden yanlış mânalar çıkarma! Hemen vapura atlar gelirsin demekten maksadım şu idi: O-rada kendini bir esir gibi bağlı far-zetme, kendini muhtaç vc zavallı bir insan vaziyetinde görme, burada bir evin, vc seni seven bir hocan olduğunu hatırla! Böyle düşünürsen o-raya daha kolay vc çabuk alışırsın. Raatlıyacağm müşkülata karşı ko-
A İmanların
Selanik mühim   bir   sevkul-ceyş noktasıdır;
1 — Denrz yolile Yugoslav, Yunan ve ingiliz ordularını ikmal ve takviye nakliyatına yarayan büyük bir limandır.
2 — Selanik en büyük bir demiryol istasyonudur, şimale Yugoslavyaya, garba Arnavııt-luk cephesine ve cenuba Yunanistan^ uzanan ana demiryol hatlarının düğüm noktasıdır.
Eğer Alman ordusu «Selanik» i zapta muvaffak olursa, üç ordunun ikmal ve takviyesi fena halde güçleşir; Yugoslav ordusu ve Yugoslavya cenuptan ihata edilmek tehlikesine düşer. Arnavutluk cephesindeki Yunan ordusu demiryol muvasalasından 'mahrum kalır ve gerisi kesilmiş olur. Bu mahzurları önlemek için Selanik elde tu_ tulmalı, zayiatı ve fedakârlığı göze alarak muannidane müdafaa edilmelidir. Yunanistana saldıran Alman ordusu (Beleş dağı - Gümülcünc)    arasından
taarruz ediyor; Struma vadisi şarkında kalan arazînin sevkul-ceyşî hiçbir kıymeti yoktur. Alman ordusunun asıl hedefi, yukarıda saydığım sebepler dola-yısile Selâniktir. Bu maksatla Alman taarruzunun sıklet merkezi Struma vadisile - Beleş dağı arasındadır. Alman ordusu bu şekilde taarruz etimekle, Selanik şarkında müdafaaya elverişli tabiî mevzilerin şimdiden şimal yanına vc arkasına düşerek tesir bırakmağa ve bir an evvel Selâniği işgal etmeğe azmetmiştir. O mevziler şunlardır:
1) Hudut üzerinde bulunan Beleş dağı - Struma vadisi -Nevrekop cenubu.
2) Beleş dağı . Potkova gölü - Struma nehri - Tahinos gölü - Orfan körfezi.
3) Beleş dağı ~ Korsa dağı * Beşik dağı . Orfan körfezi.
Görülüyor ki Beleş dağı bu üç mevziin de şimal cenahında mihrak noktasıdır. Yugoslav ve Yunan hudutlarının birleştiği yerdir. Alman ordusu büyük bir taarruzla Beleş dağını ve yaylayım elc geçirirse Selâniği örten ikinci ve üçüncü mevzilerin
Balkanlardaki harek âtını gösterir
Selanik
Müdafaasına Ait Esaslar
Yunan, İngiliz ve Yugos-av orduları bir mukabil taarruz yaptılar.
YAZAN:
İhsan BORAN
(Emekli Kurmay Subay)
sevkulceyşî kıymeti kalmaz. Alman ordusu bu mevzilerin yan ve gerisine taarruz eder, asıl cephelerine çatmaktan kurtulur. Ön, Beleş dağı ve yaylasına karşı bir koltuk teşkil edilerek cephe tesis edilebilir. Fakat Yunan ordusu tabiye ve arazi şartlarını kaybetmiş olur. Beleş yaylasını elde eden Alman topçusu Yunan mevzilerini tabak gibi ıgörür ve tamamile yan ateşleri altına alır. Bu bakımdan da Beleş dağı vc yaylasının kaybedilmesi çok mahzurludur. Haritaya bakarsanız, göreceksiniz ki hudut Beleş yaylasının hemen
ortasından geçmektedir. Bu Alman taarruzunu kolaylaştıran bir vaziyettir; Alman ordusunun bu fırsatı kaçıracağını zannetmiyorum. Beleş yaylası Yugoslav - Yunan ordularının o-
muz omuza verdiği noktadır. Böyle noktaların müdafaasında ateş plânları ekseriya noksan o. lur, mütearrız bu noktalara taarruzu tercih eder. Bu gibi yerlerin müdafaası için ayrıca kenet kıt'aları bulundurmak lâzımdır. Bu kıt'alar hem müdafaa ve hem de iki ordu arasında irtibat vazifesini görürler.
I$te benim kanaatime göre Beleş dağı ve yaylası arazi, tabiye ve sevkulcevş bakımından bu kadar mühimdir. Bu mınta-ka Selanik üssile ve Yugoslav ordusunun Bulgar hududundaki
kat'i müdafaasile pek alâkadar-dır.
Ben olsaydım, Beleş yaylasında süngü taarruzuna müsait olan fena hudut vaziyetini düzeltmek için tabiye sahasında kuvvetli bir taarruz yapar ve Alman ileri kınalarını yaylanın
şimal eteklerine doğru geri atarak mükemmel topçu gözetLe-mc yerleri ve topçu mevzileri elde ederdim. Bu suretle müdafaa mevziinin    asıl    muharebe
hattını yaylanın şimal eteklerin, den geçirirdim. Hem düşmanın taarruzunu güçleştirir, hem Struma vadi&ini yan ateşlerile bol bol kapamağa imkân bulur, hem de ikinci ve üçüncü mevzi-^rin sevkulceyşî mahzurunu gidermiş olurdum. Daha âlâsı, icabmda mukabil taarruz için mükemmel bir çıkış mevzii kazanırdım. Yunan - İngiliz ve Yugoslav kuvvetlerinin böyle bir mukabil taarruz yapmaları kuvvetle (muhtemeldir.
Herhalde Beleş yaylasını elden çıkarmamalı, icap ederse mukabil taarruzla tekrar alınmalıdır. Bir dağa bu kadar ehemmiyet vermemi belki mü-barâlgah görenler olabilir. Fakat şarktan ve şimalden Selâni-ğe açılan istikametlerin sevkulceyşî emniyeti oraya bağlıdır.
Bir Sandal Battı Fakat İçindeki Kurtarıldı
Dün Sarıyerde bir sandal içerisinde balık avlayan Hüseyin a-dında bir meraklının sandalı havanın fenalığından devrilmiştir. Hüseyinin feryadı üzerine o sırada İneboludan gelmekte olan Ömer k aptanın Kurtarma adındaki motoru yetişerek kendisini ve sandalını kurtarmıştır.
KÜ£qkayasofyada Yangın
Dün gece Eıminönünde Küçük-
ayasofyada Ibrahimin kiracı olduğu ahşap binanın çatıarasında yangın çıkmıştır. Döşemenin bir kısmı yandıktan sonra, yetişen itfaiye tarafından söndürülmüş, tahkikata başlanmıştır.
SİYASI İCMAL
Sovyet Rusya Silâhlanıyor
yazân: M. H. ZAL
ovyet Rusya, son zamanlarda bir kaç vesile
ile «ben de varım» dedi ve har. bin kendi emniyet sahası olan Balkanlara yayılmasından hoşnut olmadığını gösterdi.
Sonra şunu da unutmamak lâzım: Bütün ileri ve ihtilâlci fikirlere rağmen Kuşlarda milliyet ve Slavlık bağı silinmemiştir. Eski tarihî Cermen rekabetini ve Alman tehlikesini unutmamışlardır. Özenerek yarattıkları, büyüttükleri Slav memleketlerinin Alman istilâsı altına düşmesini hiç te hoş görmüyor lar.
Fakat Amerikalıların iptida* lan yaptığı gibi, hoşnutluklarını göstermek için yalnız sözle mi kalacaklar, yoksa Almanlara petrol, makine yağı; yiyecek ve saire vermemek suretile olsun, Balkanlılara bîr yardım* lan dokunacak mı?
Buna bir dereceye kadar «belki» denilebilir. Fakat Sovyet Rusyanın böyle bir haddi aşarak harbe filen müdahale etmesine ihtimal vermek güçtür.
Rusya nüfus itibarile Avru-panın en kuvvetli memleketidir. Servet membaı bakımından yarının bir Amerîkasıdrr. Faka' bugün henüz askeri bir mücadeleye hazır değildir. İşte bunun için başkaları zâfa uğtarket kuvvetini muhafaza etmeği, vakit kazambağı, heveslerini yarına bırakmağı tercih ediyor.
Fakat şurasını da hiç bir zaman unutmamak lâzımdır ki ortada yepyeni bir Rusya vardır. 1933 te askeri bütçesi bir buçuk milyardan ibaret olan bu Rusya bugün askerlik içm taıt* elli yedi milyar ruble sarf etmektedir.
Mareşal Timoçenko Sovyet ordusunda disiplini diriltmek, talim ve terbiyeyi yükseltmek, motörleşmeyi bulaştırmakla meş güldür.
Finlandiya harbi, Sovyetlerin bilhassa kumandanlık, genel kurmay, subayların teknik terbiyesi bakımından noksanlarım gösteren bir ayna hizmetini görmüştür. İşte Rus kuman da heyeti batim bu noksanları ortadan kaldırmağa çalışıyor.
Bugün Rusyanın yalnız iki müyon talim görmüş askeri vardır, fakat üç, dört sene sonra ordudaki inkişaflarla beraber nakliye sistemi iyîleştirihniş o-lacak, sanayi genişliyecek ve Rusya, Cihan Harbinden zayıf-laşmış bir Almanya ile boy ölçüşebilecektir.
O zamanlara kadar Rusyanın oynayacağı rolün siyasi, nihayet iktisadi tazyik sahasında kalacağım, ortalıktaki şartlar kökünden değişmedikçe Ruslardan mihvere karşı askeri teşebbüs beklemek caiz olamayacağını hesaba katmak lâzımdır. _M. H. ZAL
VEFAT
Bay Ahmet Şükrü £smer, Bay Nevzat Şükrü Esmer, Bayan Seniha Esmer vc Bayan Nermin Esmerin pederleri Bay Arif Esmer vefat etmiştir. Cenazesi bugün Beyazıt camiinden ikindi namazını müteakip kaldırılacak ve Topkapıda aile kabristanına defnedilecektir. Ölüye rahmetler, kederdide ailesine  sabırlar dile- ¦
riz.
yahilir6İn.
Genç kız. bu müşfik kadının boynuna sarıldı:
— Benün sevgili teyzeciğim. Siz benim dünya yüzünde sevdiğim biricik insansınız; siz olmasaydınız ben cahil kalacaktım. Sizi bize Allah gönderdi. Hclo annemin ölümünden sonra ben tek başıma no olurdum?
İkisinin de gözleri yasardı. Ayrılık bulutu başlarının üstünü karart-mıya başlamıştı. Bunu hissettikleri Sçln bir iki saniye konuşamadan sustular.
— Nc zaman vo nasıl gideceğim teyze?
— Ali Bey seni alıp götürmek I-çin katibini yollıyacak. Bu akşam ona cevap yazacağım vc hemen yarından itibaren çeyizini hazırlamrya
başlıyacagım.
— Çeyizini ml?
— öyle ya, lstanbula kız gönderiyorum. Ona bir kat çamaşır vo hiç olmazsa iki entari diktirmek lâzım. Seni bu kıyafetle elalcmin yanına yollıyamam yaî
Kczbanın aylardanberl gülmlyen dudaklarında hafif bir tebessüm uçtu.
— Entarilerden biri pembe ipekliden   olsun emi teyzecı£inı? Hani
geçen gün çarşıdan geçerken came-kânda gördüğümüz kumaştan...
V
Bir akşam üstü Suadlyedekl köşkün kapısında bir otomobil durdu, Ali Bey yanında Kezbanla arabadan indiler.
— İşte evimize geldik yavrum. Çekingen ve   heyecanlı   görünen
genç kızı elinden tutup demir parmaklıklı kapıdan içeriye götürürken otomobilin sesine koşan uşağa da:
— Küçük Hanımın çantasını içeriye almız! Emrini verdi.
Kezban cidden acınacak kadar te-laşlr idi. Alt Beyin çok müşfik vo ihtimamkâr tavırlarına rağmen ot-rafında her şeyin tasavvurundan büsbütün  başka olduğunu görüyor,
her şeyi yadırgıyordu.
Seyahat esnasında Saclt Beye, yeni gireceği aile hakkında bir çok sualler sormuş, hattâ onların isimlerini bile öğrenmişti. Fakat .şimdi, bu malûmatın ne kadar az olduğunu takdir ediyordu.
Istanbulda, her şey ona yabancı I-di. Yürüdüğü yerler, gördüğü kıyafet 1er bile Kastamonudakilere benzemiyordu. Burada her şey, herkes bambaşka İdi Bu acayiplikler arasında kendisine nasıl bir yol bulacaktı?
Şimdi romanlarda lstanbula,   İs-
tanbul hayatına dair okuduğu tasvirlerin dc ne kadar noksan ve hakikatten uzak olduğunu anlıyordu. Burası büsbütün başka bir âlemmiş!
Sabahtanberi Ali Beylo karşı kar-şrya oturmuşlardı. Ona biraz alışır gibi olmuştu ama onunla konuşurken, bir düzüye akşam gideceği evi düşünmüş, korkudan ağlamamak, hemen tekrar vapura binip Kastamo-nuya kaçmamak için kendini güç' zaptetmi.?ti.
AH Bey, ondaki bu karmakarışık hisleri anlıyormuş gibi fevkalâde müşfik ve himayekâr bir tavır al-! mıştı. Esasen Kezban ondan değil,: arkasında gizlenen başka yiielcrdcn; korkuyordu.
Ali Beyin dost gözleri, vapurda İlk karşılaştıkları dakika., ona bir emniyet vermişti. Sacit Beyin korku ile karışık bir hürmetle hitap ettiği bu zat kendisini görür görmez, dudaklarında bir tebessümle yaklaşmış, elini tutmuş ve:
— Annene ne kadar çok benziyor-sun kızım, kendimi yirmi sene geriye gitmiş zannettim, demişti.
Bu sözler, bir aya yakın bir za-, muAdaateri istanbul -'orkMDş telâşlanan kalbini derhal yumuşatmıştı.
(Arkası var)
ı
GÖLGE OYUNLARI
I
J
Gölge oyununu seviyor «nüsünüz? Size vakit vakit bu oyunun en eğlencelilerini öğreteceğim.
Göıgc oyununu iyi yapabilmek
için resme ve resmi anlatan yazılara çok dikkat etmeli. Bazan elinizin ufak bir yanlışlığı bütün gölgeyi bozar. «Niye yapamıyorum?» diye üzülürsünüz. Görüyorsunuz ki, ne kadar ufacık ve ehemmiyetsiz şeyler duvarda bir insarın ya ağzı, ya burnu, ya şap kası oluyor.
Eğer dikkat etmez de ufacık bir hata yaparsanız tabii ki, istediğinizi bulamazsınız. Zaten bu oyunun bütün faidesi, sizi dikkate alıştırmaktır. Bir yandan gü lüp, eğlenirken duvarda    küçük
elinizin bir at başı, bir tavşan olduğunu görürsünüz,  bir yandan
da dikkatli olmayı   öğrenirsiniz.
Bumjn için gölce oyunu hem tatlı, hem de pek faideli bir oyundur.
Yaman kir ançı doğrusu- Bacındaki beyaz takkesi yarım mandalina kabuğu ile, bir kibrit kutusunun kapağından yapılmış. E-sarpı küçük bir (mendil.
Bu o\unda en büyük hüner, •finize resimdeki şekli verebilmek tedir. Parmaklarınızı ikişer ikiçer birleştirip ortasını biraz    açarak
alıcının kocaman ağzını yapacak siniz.  İkinci    parmağınızı    koca
bir burun gibi kıvıracaksınız. Altta kalan iki parmağınızı, sakın unutup fena tutmayınız ahçı çenediz kalır. Gölge bozuhjr.
Basındaki takke ile eşarpı yap mak çok kolay. Baa parmağınızı kibrit kutusunun içine sokup ku-
tuyu dikine tutunuz. Sicimleri arka taraftan elinizle kutunun a-rasına sıkıştırınız. Mandalina kabuğunu da bu kutunun üstüne ters olarak koyarsınız. İşte kocaman bir a'hçı başı.
Ya boynundaki eşarp? O, bu pek kolay. Mendil, tıpkı ufak bir eşarp bağlar gibi bileğinize başlayıverirsiniz.
Yumurtadan Karikatttr
İşte. size kolayca yapabileceğiniz kolay bir karikatür mevzuu
daha: ı
Bir yumurta alınız. Yerken, te peşinden açtığınız ulfacık deliği kapatmak için, ya yukarıdaki gibi siyah kâğıttan saç yapıp yapıştırınız, ya da aşağıdaki gribi bu kırığı alt tarafa getirip kâğıttan bir yakalık yapınız. Göz, kulak, gözlük, burun ağız gibi şeylerin nasıl çizileceğini görüyorsunuz. Bunları resimdeki gibi bir kâğıda çizer, kâğıdı o şekillerde kesip yumurtanın lüzumlu yerlerine ya pı?tırınız. Yakalığın nasıl yapılacağı resimde pek güzel gösterilmiştir. Sabahleyin yediğiniz bu yumurtayı bu bale sokup arkadaş larınıza, annelerinize    gösteriniz.
Bakınız nekadar külecekler.
Birazda Gülelim
ıı
Olar Şey Değil...
Ukoçyalılar, kendi- haabülcle-rile kendileri de aky ederler. Bu huylarına ait pek tatlı hikâyeleri vardır. İçte bir tanesi:
Vaktile bir İskoçyalı seyahate çıkar. Tamam otuz sene dünyayı gezer, dolaşır. Sonra ana vatana döremek ister ve yola çıkar çıkmaz, iki kardeşine istasyonda kendisini karşılamaları için    bir
telgraf çeker.
İskoçyaiı yolcu, trenden indiği zaman kimlerle karşılaşsa beğenirsiniz? Vahşiler gibi sakalları, bıyrkları birbirine kanamış iki insanla... Bunların ker>di kardeşleri olduğunu -güçKrkle tawr ve hemen sorar:
— Bu ne hal? Bu sakal, bıyık
ne?...
İki kardeş hiç tereddüt etmeden şu cevabı verirler:
— Unuttun mu? Giderken us
lurayı, makası beraber götürmemiş miydin..
Aman Dikkat Et
Bay — Şu radyo ne hoş şeydir. Biraz evvel Tombutuda idim. Şimdi de şimal kutfbunda...
Bayan — Aman dikkat et.. Ya güneş çıkar çarpar, yahut da soğuk alırsın...
Başka Ayağı Yok
Bayan — Bu ayakla salona gir meye,utanmadın mı?..
Hizmetçi — Ne yapayım, bayanım... Başka ayağım yok ki...
Bir Rekor
; — Şu adamı görüyor musu-( nuz? Şu, boyu iki metreyi bulan
adamı... Dünyanın en budala a-
damıdır o...
— Desene iki rekoru birden
kırmış. Bu herkese kısmet olmaz. -
Bu resim, size hangi ata sözünü hatırlatıyor? Bulup bize yarınız.
Çocuk (babasına), kayrm ben kimim?..
Bil ba-
Inkâr Edeyi;
Derken
H^kim (Suçluya). — Söyle bakalım, saati nasıl çaldın?..
Suçlu — Çalmadım, Bay hâkim. Ben suçlu değilim...
Hâkim — Nasıl suçlu değilsin? Bu saati sen çalmışsın. Bu mı/hak kak... Ya geçen defa ne çalmıştın? Niçin hapiste idin?..
Suçlu — Geçen defa mı? Ben daha hapse girmedim ki... Bu benim ilk hırsızlığım, Bay hâkim.
Bu köylü danasını pazara götürüyor. Dana nerede?...
k ve Son
İhtiyar bir adam.  ilk tayyare
yolculuğunun  sonunda    toprağa
ayak basar basmaz pilotun elini sıkar.
— Birlikte yaptığımız iki yolculuk için size teşekkür ederim.
— Fakat biz, iki yolculuk yap madik ki...
— Bu yolculuk benim için bir değil, ikidir. Hem ilk, hem de son..
V
f Faydalı")
[Bilgiler)
M
azıden sarılı
C
M
Niyet Kuyusundan
Gele
n
Ses
Eytiptc Zoyncp hatun mahallesin- ettim, görmezden evvel vukuuna iyi-
Yaramaz çocuk kardeşin* darılmif) gidiyor. Kitaplarını yer© atmı*. Fakat, rewnıe dikkatle, bakardanız, pek de dofcro çlzllrntıj olmadıkını KorUrsünUz.KoNsnm dalgrınlıftu kapılıp kim bilir kaç yanlı*? yapım*. Bu hatalardan en eok bulup blzo yazanlardan yirmi okuyucumuza güzel hediyeler vcrevefclz.
Yarını Bekliyoruz
Behçet Kemal Çağlara İthaf
Doğarken:
Annemin men.esi seni yüceltmek için bana süt verdi.. Ruhum;
Gözlerimin açılmadığı gündenberi seni severdi... Unutmuştu senin olunca varlığım Bin sene evvel dedemin çektiği derdi..
Doğunca:
Bana;
Ayaklarım öğretirken emeklemeği.-Sana;
Kekeme dilimle anlatmak isterdi ruhum Doğduğu gündenberi kalbindeki sevgiyi, sevmejji'
Bugün:
Bugün omuzlarımda taşırken hıncını asırların..
Kavuşacağım en büyük sevince belki yarın..
Bin sene evvel babamdan varisen gelen *Ah>
Güneşin irşadına mazhar olup her sabah
Hasret renklerini içime sindiriyor özlediğim diyarın..
Şu
an:
İçimde bin sene evvel
Silsilemi kuran sülâlemin..
At nallarına hasret çeken özleyişi var
Şimdi gözlerim;
Bin senedir tutuşan hasretin
Hakikatlaşmış tecessümlerini anar... Düşüncelerimde;
Yalnız at nallarının sesindeki duyguyu Hakikatlaştırmak imanı yanar Kanıma sığmayan kanım, Motorlaşmış bir hızla döğünen canım Bekliyor yarını Bekliyor.. ,
Dumanlı sabahlarda nurlu gözlerin Bendeki hasretini çekiyor bin yıl Onun da Bin yıl öksüz akan sularındaki ümit Yarın da
Bekliyoruz yarmı... Bekliyoruz...
_Mehmet Saim SÖZER
Bunları Biliyor musunuz ?
Dünyama İçinde Kaç Derece Sıcak Var
İşığı 6000 kilometreye giden dünyanın  acaba    derinliklerinde
nasıl bir sıcaklık var?
Bunu, bizim yakından görmemiz kabil değil, insanların şimdiye kadar kazdığı en derin kuyu, nihayet 3000 kilometre derinliktedir. Daha derinlere inilemiyor. Bu inılemıyen dennlkler-de olup bitenleri ancak âlimlerin kurduğu nazariyelerden öğreniyoruz. Tabiî oralara ne giden var, ne gören var. Çünkü derine in-vdikçe sıcaklık ve tazyik artar. Dayanılamıyacak bir hal alır.
Sıcak, her 33 metrede bir derece çoğalmakta ve bu hesaba göre, dünyanın tam ortasında hararet 180 bin dereceyi bulur. Değil bu Jcadar sıcaklıkta, hattâ bundan da ha azında bile bütün madenler çrir.
Fakat burada işin içine bir de tazyik meselesi karışır. Tazyik, derinlere indikçe arta arta nihayet merkezde bir ımetre murabbaı üzerinde yüz milyon kiloyu bulur. Bu kadar şiddetli bir tazyik, sıcağın erittiği her şeyi yeniden sert-leştirir. Çelik gibi yapar.
Bir şey daha var: Farzedıniz ki dünyanın merkezine kadar bir kuyu açılmış ve sizi bir iple bu kuyuya sarkıtmışlar. Ne cXr biliyor musunuz?. İndikçe ağırlığınız arlar, artar. Bir zaman gelir ki. «on dereceyi bulur. Sonra ye niden hafiflemeye ballarsınız ve tam dünyanın merkezinde ağırlığınız sıfıra iner. Çünkü, orada her taraftan gelen «çekme kuvveti» müsavidir. Artık üzerinize hiç bir tazyik gelmez. Yani ağırlığınız kalmaz.
Tabiî bunların hepsi birer na-
cJo kiriş köşkü caddesinde Devlet Demiryolları matbaası eski memurlarından Şefik İmrenin 16 numaralı evinin bahçesind^yim. Hayalimde M 2 yıl önce geçen pöylc bir sahne canlanıyor:
GUr siyah, çenber sakallı, geniş benlsll, çelebi serpusiu bir zat ceylân pöstekislnin üstüne diz çökmüş, göğsünü kısa bir kuyu bileziğine dayamış, bir elile kavuğuna basmış, titreyen bir sesle kuyunun içine bağırıyor:
— Osman dayım hayatta mıdır? Birkaç   dakika   sükût   ve   huzu
içinde dinliyor. Başını bir şey tasdik eder gibi sallryor. Sonra kalkarak büyük çltlenbik ağacının gölgesindeki mevlevi serpuşlu mezar taşının önünde elleri göklere açılmış duruyor. Dudaklarından dua cümleleri dökülüyor:
— Elhamdülillah!.. Diyor. Osman dayım sagrnış, îdincikte un alıyormuş yakında gelecekmiş. Kuyudan gelen bir ses bana bunu söyledi.
Bu zat mezar taşının önündeki mermer namazgahta iki rekât namaz kıldıktan sonra ayrılryor ve bu evin ittisalındekl muhteşem taş bir binaya giriyor.
Kapının önü ta İdris köşkü mesiresine ve havuza kadar renk renk feraceler giymiş kadınlarla dolu... Bunlar da kısa bilezikli kuyunun ö-nünde diz çökmek, mermer musallada namaz kılmak ve mevlevi sikke-11 taş önünde Tanrıya avuç açmak için bekliyorlar. Taş yapılı muhteşem bina H 1035 yılmda atından düşerek ölen Birinci Kirahur Ah Ağanın Mimar Mehmet A£aya yaptırdığı mekteptir. Oraya giren de Türkün büyük ve dahi seyyahı re âlimi Evliya Çelebidir. Bileziği «nünde diz çöktüğü kuyu şimdiki adile «Niyet kuyusu> o zamanki söhretüe de «Can Kuyuşu > dur.
Bahçeyi re sokakran dolduran renk renk kalabalık da parası, malı, eşi. dostu, akraba ve taallûk atı kaybolan insanlardır. Bunlar da ince ve tiz sesile her müşkülü    çözen, her
ce inanmazdım. Hattâ bir kere kuyudan: *
— Osman dayım hayatta mıdır? Diye sordum.
— Idıncik şehrinde un alryor, yakında gelir! Cevabı zahir oldu. On Uç gün sonra Osman dayım gelince:
— M ah Şabanın yedinci pazar günü nerede idiniz ve ne yapıyordunuz? Diye sordum.
— tdincık şehrinde un alıyordum. Diye yemin etti. Vallâhü âlemU esra-rehu (cilt 1 sahi/e 399).
Hîidıkatül cevami sahibi Ayvan-saraylı Hüseyin camiini anlatırken niyet kuyusundan şöyle kısaca bahseder:
«Ve bu mahallede bir hanede bir kuyu olup her ne niyet için nazar olunur ise görünür. Deyu mervidir. Hâlâçok kimesne nazar ederler. Arka tarafında Gümüşsüyü nam mahalde vaki çeşmeden evalldc gümüş sakaları saraya kahve için su götürürlerin iş.>
Evliya Çelebi Can kuyusundan bah sederken 'kadim bir evi. in içinde olduğunu söylüyor. AyvansarayU Hüseyin Efendi 12 inci asrı hicride kuyunun ziyaret edildiğini kaydediyor. Tekkeleri ve türbeleri kapatan kanun roer'iyete girmeden evvel bu kuyun an dertli Feslere cevap verdiğini her îstanhuriu böir.
Dün ben de lw kuyuyu görmeye gittim, önünde Gümüşsüyü ve Bülbül derelerine hAkım 3 odalı ahçap bir ev vardır. Kuyunun bulunduğu bahçeye bu evin altından geçilir. Yeni kanunla kuyunun sesi kesildikten sonra eskiden dertlilerin kaynaştıkları bahçesi şimdi bir şark halısı gribi çiçeklerle bezenmiştir. Evin ve bahçenin sahibi Şefik îmre l*tanly> lun tanınmış, birinci ¦Mİ çiçekçüe-rindenöür. Dün bahçesinde yalnız 27 çeşit sünbül saydım. Dün kuyunun sesi çaresizlere teselli veriyordu. Bu gün de suyu sünbüllere eksir olmuştur. Şimdi bahçede iki kuyu, bir mezar taşı ve bir de namazgân mihrap çt£i vardır. Birinci kuyunun bileziğine kazdan kitabeden bunun H 1260
zariye.  Daha bu şeylerde    çok.
soruya cevap veren «Niyet kuyusu-
no • dinlemeye gelmeler... Kuyu ya]- _G£Ü5^?I!Ü? y*1*1'
nız kuranda zikredilen beş kayıptan
rıldıg-mı öğreniyoruz. Sikkeli mezar ı taşının ü&tundaki iatabr aynan   «u-
pek çok cahiliz. Meydana çıkarı-. ba?ka her şeyi bilir, söyler ve su- dur; <Merhum KatWartfin fckender
lacak kim bilir daha neler, neler var...
Yazısız Hikâve
•fa Hindistan, dünyanın en zen gin memleketi olduğu halde orada her sene açlıktan ölenlerin sayısı bir 'hayli yekûn teşkil eder.
bir yerli kalbile hakkıdır. Bu kabilede buğday eldmeği yemek cinayet sayılır.
* Hollandalı bir fizik    âlimi.
Amerikada, tabiryat âlimle,  bugün dünyayı aydınlatan ve ısı
rinden birisi, kendinin fare cinsinden türeme okluğunu    ispate
kalkmış, ortaya da bir takım deliller atmıştır.
Dcmevi insanlara, sıcak ha vada baş ağrısı gelir. Çünkü s*caâ hava, kan tazyikine sebep olur.
Fazla sarhoş olan adamın tam mânâsile ayılması için aradan I 0 saat geçmesi lâzırmiır.
^ Dünya yüzünde buğday ekmeği yemiyen biricik zümre, cenubî Amerikada Siki taraflarında
Ki
r
ffi
Bu bedevi devesini kaybetmiş. Bulması için yardım edebilir muiniz?
tan güneşin 15,000 sene sonra söneceğini iddia etmektedir.
Vaktile, maruf bir Fransız
ressamı, bildiğimiz sokak çamu-
rüe brr kilisenin    duvarına    bir
Meryem ana resmi yapmıştır.
Ba resim, duvardan itina ile çı karıtarak müzeye konulmuştur. Zengin bir Amerikalı kadın, bu çamur tabloya bir milyon verip sa-tın almak istemiştir.
^ Conson Krovfer adlı bir İngiliz, yedi senedenberi yaya olarak seyahat yapmaktadır. Uğramadığı şehir ye kasaba ka'lmamış tır. Garibi su ki, bu adam simdi kırk yedi yaşındadır.
^ Dünya üzerinde her gün do
ğan çocukların sayısı, her gün ö-lenlcrin sayısından yüzde yirmi kadar fazladır. Bu nöbet yavaş yavaş azalıyor.
e
Akıllıymış Doğrusu
— Niçin oltanızı av tüfeğinize takıyorsunuz?
— Balıklar, kuş avlıyacağım sansınlar da içlerine emniyet gel-sin diye...
yunu aranılanların simalarına ayna yapar. Herkes aradığının, hrrsıziarm yüzünü kuyunun su aynasında görür ve tanır.
Her şeyi dinleyen ve cevap veren bu agrr ba^lı kuyunun bir tek suale tahammülü yoktur:
— Karnrmdaki çocuk erkek mkîir. kız mıdrr? Suali...
Böyle bir sual şu alaylı cevapla karşılanır:
— Azacak ye!..
Evliya Çelebi H 104S yılında bu niyet kuyusunu ziyaret etmiştir, intibalarıni şen seyyahımızın kendi kaleminden dinüyelim. Çelebi müşahedelerini «Can kuyusu m esir es i> başlığı altında şöylece anlatıyor:
«Eyübün şiraa! indeki mezar is tan içinde birkaç hane vardır. Orada bir beyti kadimde bir su kuyusu vardır. Birinin bir şeyi Kaybolsa evvelâ pâk abdest alıp kuyunun kenarındaki musalla üzerinde iki rekât namaz kılar. Sonra bir fatihai şerife okuyarak sevabmı Hazreti Yusuf aleyhisselâmm ruhu şerifine hediye eder. Sonra:
— Ey sahibi pir!.. Hasreti Yusuf S iddik aşkına olsun, benim filân akrabam, yahut filân evlâdım, yahut zayi olan şu türlü e?yam nice oldu ?..
Diye kuyunun ağrından aşağı bağırır. Derhal sual ettiği kimse hayatta mı, mematta mı, veya kaybolan eşya isim ve resmüe nerede, ve kim ugTuladrysa ve mesul deryada ise, hangi deryada ise açıktan, açığa bildirir ince bir seda zahir olur. Gayet garip biı- hikmeti acibdir ki sırrına akıl erdirmek mümkün değildir. Bu kuyu her neden sual edilse haber verir. Lâkin mü^ayyebacı ham sel kur'aniyeden sorulsa istihzadan başka cevap sudur etmez meeelâ:
— Karnrmdaki erkek midir, kız mıdır? Diye sual eden kadın:
— Azacak ye.1., cevabım alır. Hakir bu haceti birkaç kere müşahede
dede ruhu için elfatiha, sene 997>.
Namazgahın taşında da bunun Ü-çüncü Sultan Osmanm Üçüncü kadım Zevki tarafmdan H 1182 de ihya edikiigl anlaşılıyor. Asıl niyet kuyusu muazzam ve yaşlı bir servinin dibin dedir. Kısa büezigi kısmen kırılmıştır. Şefik İmre ve karısı Suat Hanım kuyu hakkındaki efsaneleri anlatırken dedüer ki:
— Kuyu çok derindir. (40) kulaç urgan sarkıttık   dibini   bulamadık Vaktile kuyuya bir bakraç düşmüş, Eyüp kuyusundan çıkmışta*.
Benimle beraber kuyuyu   tetkike
gelen bir hanım bütün ananevi âdet
ve erkânı yerine getirdikten sonrn kuyunun önünde diz çöktü ve seslendi:
— Bu keşidede tayyare piyangosundan biletime büyük ikramiye çıkacak mı?
Karanlık vc ölü kuyudan hiç bir cex*ap alamadı. Yosunlu suyunda ancak bir ölü gözü parlaklığı vardı.
Benim tetkikime göre bu kuyu bütün hususiyetierile ve efsanelerilt beraber bizanslılardan bize geçmiş ve yaşamıştır. Geçen diğer birçok şeyler gibi...
tbrahim Hakkı KONYALİ
Güreş Birincilikler
Mersin (Hususî) — Türkiye-de güreş birinciliği Akdeniz gıu-pu müsabakalarına, grup merkezi olarak te^bit edilen şehrimizde başlanmıştır, iki gün devam edecek olan bu karşılaşmaya Buldur, Hatay, Konya vilâyetlerinir şampiyonluklarını kazanan güreşçiler iştirak etmişlerdir.
Müsabakalara 56. 61, 66. 72 79, 87 kilolarla ağır sıklet bfocfc üzere vilâyetlerden gelen yedişer güreşçi iştirak edeceklerdir.
ESRARINI HARPTEN». Mevzuunu hayattan... Azametini artistlerin kudretinden alan
BÜYÜK   FRANSIZ   FİLMİ
Bu Akşam
Sinemasında
CHARLES VANEL- JULES BERRY - TANİA FEDOR ve SUZY PRİM'ın Yarattı*
ÇALINAN SAAD
Aşkı uğruna hayatını feda eden bir kadının... Çocuğu için iztiraba bn.ş   egen bir ananın... Saadeti için her
kuvvetle çarpışan bir kahramanın   hayatını canlandıran hakiki bir şaheserdir.
Programa ilâve olarak: Yeni gelen en son DUnya haberleri - Türkçe Eritiş Paramunt Jurnal. Lütfen
yerlerinizi evvelden kapatınız.      Tel: 43595
10 - 4 - 941
VATAN
5
FERDÎ ye İC TİM A i
TOPLANTILAR:
Fenerbahçe Spor Klübü Başkanlığından:
13 nisan 1941 pazar günü şart 10,30 da umumî heyet toplantısı yapılacağından mezkûr günde müessis azanın klüp merkezine teşrifleri sayıgı ile rica olunur.
KUTLAMA TÖRENİ:
Darüşşafakanın 68 inci Yılı
Darüşşafakanın 68 inci yıldönümü 1 3 nisan pazar günü Da-rüssaf akada kutlanacaktır. Bu bayrama bütün Darüsşafakalılar iştirak edecektir.
KONFERANS:
Nisanın onuncu ıperşembe günü saat 18 de Beyoğlu Halkevi-nin merkez binasında Konservatuar müdürü Yusuf Ziya Demirci, Tüık halkiyatı üzerinde tetkikler,
Hoşa Gitmiyen Haberler Karşısında
(Başı 1 İncide) +
lerini Arnavutluk cephesinde tutan Yunanlıların garp cephesinde nekadar kuvvetleri olduğunu, İn. gilizlerin nerede yer aldıklarını, Yugoslavlarla ne dereceye kadar işbirliği olduğunu bilmiyoruz. Mukabil bir taarruzla ve diğer tedbirlerle işlerin herhalde düze, leceğîni ümit ediyoruz. Hürriyet ve istiklâl uğruna bu kadar kahramanca bir mücadeleye atılan kardeş Yunanlıların ve Yugoslav-
ların muvakkat bir acıya bile uğramaları elbette yüreğimizi sızlatır.
Günün hâdiseleri filân ve filân yerde ne manzara gösterirse göstersin, bütün dünyadan ibaret harp sahnesi üzerinde hakkın ne.
' ticede "mutlaka galebe edeceğine, insanlığın bir zorba kuvvetin esiri haline inmiyeceğine kuvvetli
i bir imanımız vardır. Bu imanı hiç ¦bir geçici hâdise sarsamaz.
Ahmet Emin YALMAN
Hava Ordumuza
İltihak Eden Gedikliler
Ankara, 9 (A.A.) — Hava ordumuza İltihak edecek «Türk Hava Kurumu   Gedikli hazırlama yuvası>
'ikinci devre gençleri bugün, önlerinde bando muzika olduğu halde Ulus
! meydanına giderek Zafer âbidesine çelenk koymuşlardır. Bu merasim esnasında gençlere halk tarafından büyük bir sevgi tezahürü gösterilmiştir.
Sofya Bombardımanı
Tafsilâtı
Atin
a a-
Atina, 9 (A.A.) -jansından:
6-7 nisan gecesi Sofya üzerine hava seferi yapmış olan bir İngiliz pilotu, şu beyanatta bulunmuştur:
c<— Geçen gece şimendifer istasyonunun yakınında bulunmağı hiç istemezdim. Çünkü buralarda bulunmak tehlikeli idi. Bombalarımızın vagonlara tam isabeti üzerine bu vagonlar berhava olmuştur. Bu bombardıman tarn mana-sile muvaffakiyetle neticelenmiştir, indirilen darbelerin hedefe isabet etmiş olduğunu gören yalnız biz değiliz. İstasyon binasının bulunduğu mahalle geldiğimiz za_ man bu binanın yanmakta olduğunu gördük.
Diğer tayyarelerin çıkarmış oldukları yangınlar, kumandanımızın vazifesini teshil etmiştir.
Tayyare dâfii topların ateşi şiddetli idi. Avdette Strumca va„ dişinde kafilelere mitralyöz ateşi
açtık.»
mevzuu üzerinde 'bir konferans verecektir.
MELÜDÜ ŞERİF:
Bir kaza neticesinde ölen Konya Cumhuriyet Müddeiumumisi Cemal Günayın ruhuna ithaf edilmek üzere nisanın onuncu günü Beşiktaşta Kaptanpaşa camiinde Mevlût okunacaktır.
ÖLENLER:
Merhum Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzcr'in eşi, esbak Temyiz mahkemesi reisi Hulusi-nin kızı Medîha Üzer dün sabah uzun zamandanberi çekmekte olduğu anjin dö puatrinden vefat
etmiştir.
Cenazesi bugün öğleyin Şişlideki evinden kaldırılarak cenaze namazı Teşvikiye camiinde kılın, diktan sonra Asrı mezarlığa defnedilecektir.
Kiel'e Yapılan
H
ava
Ta
arruzu
(Bası 1 İncide) XX
kınlarda bir gece içinde taşıdıklarından çok fazla bir bomba hamulesi nakletmişlerdir. Kiel'e 100 ton kadar yüksek infilâk bomba-sile 30 binden fazla yangın bombası atılmıştır. Doklar ve deniz tezgâhları tamamile kızıl bir alev halini almıştır. Şehrin merkezini her köşesi bir kilometre uzunluğunda bir alev tabakası kaplamış, tır. Arasıra bu tabakanın vuku bulan infilâklar neticesinde çıkan yüksek alev sütunlarile yarıldığı görülmüştür.. Hücuma uğrayan mıntakaların bir çoğunda pilotlarımız tekrar bomba atacak alevsiz saha bulamamışlardır. Şiddetli bir rüzgâr alevleri körüklüyordu. Akının sonunda yangınların mahallî itfaiyeyi âciz bırakacak derecede büyüdüğü -görülmüştür. Bu yangınların itfaiye tarafından hâkim olunamıyarak kendiliklerinden sönünciye kadar yandıkları muhakkaktır. Bombardıman tayyarelerimiz birbirini takip eden dalgalar halinde beş saat Kiel üzerinde uçmuşlardır. Bir denizaltı tezgâhının büyük zarara uğradığı aşikâr olarak görülmüştür.
Dcutsch Werke tezgâhlarında büyük bir binanın yıkıldığı ve şehirde vukua gelen hasarın dokların uğradığı zarar kadar büyük olduğu görülmüştür.
*
Londra, 9 (A.A.) — Salâhi-yettar bir membadan öğrenildiğine göre, bu sabah İngiliz avcı tayyareleri, Gal eyaleti sahili a-çıklarında deniz üzerinde iki düşman bombardıman tayyaresi düşürmüşlerdir.
?
Londra, 9 (A.A.) — Salahiyetli bir kaynaktan öğrenildiğine göre, bu gece Büyük Britanya üzerine yapılan bir taarruz esnasında İngiliz avcı tayyareleri beş Alman bombardıman tayyaresi düşürmüşlerdir.
Dahiliye Vekâletinin Bir Tamimi
(Başı 1 İncide) +-f-
linin imzasile vilâyetlere mühim bir tamim göndermiştir.
Bu tamimde, bulunduğu kazada muvaffak olmayan bir kaymakamın hiç bir yerde muvaffak olmayacağı tebarüz ettirilerek valilerin bu gibi hallerde onları irşat etmeleri istenmekte ve mesaileri merkezce takip edilmekte olduğu bildirilen kaymakamların bulundukları yerlerde en az üç sene bırakılarak tecrübe edilmeleri lâzım gerdiği bildirilmektedir.
Dahiliye Vekili bu üç sene zarfındaki faaliyet ve icraatlarından sonra kaymakamlar hakkında bir karar verilmesinin doğru olduğunu bildirmektedir.
Her Gün
a G. SAVCI
1 2 3 4
s
6
7 8 9
10
i Uzar: tu. Ol)
İki sarhoşun kavgasına şahit oldum:
— Yerim HenL t
— Etim serttir, rahatsız olursun!
— Yutarım seni.
— Kılçığım boğazında kalır 1
— Sömürürüm seni.
— Midene çeki taşı gibi otururum. .
— Yok ederim seni.
— Yok olmağa sen namzetsin.
Bu, Avrupalıların karşılıklı tehditlerine ne kadar benziyor.
DUnkü yazımda bir yanlışlık olmuş ve bUtün mânasını kaybetmiş un için o yazıyı Özür dileyerek tekrarlıyorum. s. s.
Yunan Harbi
(Ba^ı 1 incide) *=*
rafından şiddetli savaş yapılmıştır. Kalelerimiz çok müessir bir surette mukavemet etmiştir. Bunlardan tbirisi, Dasavli kalesi, düşman tarafından işıgal edilmiş, fakat bir mukabil hücumla derhal geri alınmıştır. Lis kalesi, bugün de, düşman ağır topçusunun şiddetli ateşine sarsılmadan mukavemet etmiştir. Kalelerimiz dışındaki müfrezelerimiz, bir mukabil hücumla, mevziimizin düşmanın muvakkaten el atmağa mu vaffak olduğu bir kaç noktasını
istirdat etmişlerdir.
Mevzilerimizin  sol cenahında,
bir Alman motorlu fırkası, Yugoslavya arazisine girerek dün akşam Yunan - Yugoslav hududu hizasına gelmeğe muvaffak olmuş ve Doyran'ı işgal etmiştir. Bugün şafaktanberi bu fırka, Vardar nehrinin şarkında düz bir koridordan arazimizi istilâ etmektedir. Çok zayıf Elen hafif motorlu vasıtaları, 'keyfiyet ve kemiyet itîbarile kabili kıyas olmıyacak derecede yüksek düşman vasıtalarına karşı gayTİmüsavi şeraitte bir savaş vermişlerdir. Bu düşmanı tehir gayreti tir çok saat sürmüş, fakat nihayet hasım, tehlikeli surette Selanik istikametine doğru, şarkî Makedonyadaki kuvvetlerimizin memleketin geri kalan kısmı ile irtibatını keserek ilerlemeğe muvaffak olmuştur.
2 Arnavutluk cephesinde, bir taarruz hareketile yeni düşman mevziini işgal ettik ve birisi yüzbaşı olmak üzere kırka yakın esir aldık.
Mestos Nehrini Geçmeğe Teşebbüs Eden Almanlar İmha Edildi
Atina, 9 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının Atinadaki muhabirine göre, kauçuk sandallarla Mestos nehrinden inmeğe teşebbüs eden yüzlerce Alman askeri Yunan kınalarının çapraz ateşi altına alınarak tamamen imha edilmişlerdir.
İngiliz Hava Kuvvetlerinin Faaliyeti
Atina, 9 (A.A.) — Yunanis-tandaki İngiliz kuvvetleri umumî karargâhının tebliği:
Fena hava şartlarına rağmen, İngiliz hava kuvvetlerine mensup bombardrman teşekkülleri, dün bütün gün, cenubî Yugoslavyada Strumca mıntakasında Almar\ motorlu nakliye vasıtalarına ve tank kollarına muvaffakiyetle hücumlar yapmışlardır. Düşman a razisinde uzaklara bir çok keşif uçuşları yapılmıştır.
Bütün bu harekâta iştirak eden tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüştür.
İngiliz Askerî Sözcüsü Ne Diyor?
Atina, 9 (A.A.) — Atinadaki İngiliz askerî sözcüsü, bu sabah şu beyanatta bulunmuştur:
«— Kıt'alanmızın düşmanla karşılaşmış olduğuna dair elimizde bu ana kadar hiç bir işaret yoktur, karşılaşacakları zaman hakkında da işaret yoktur. Mu-tad veçhile, Almanya, ilk teşebbüsü atmak fırsatını elinde bulundurmuş ve zamanını intihap ederek kendisine seri bir başlangıç temin eyliyebilmiştir. Vaziyet, bu dakikada karışıktır ve aydınlanmaya kadar böyle kalacaktır. Maamafih, vaziyetin iyi tarafları da vardır. Almanların bu başlangıçlarını ne zamana kadar idame ettirebilecekleri sorulabilir. Arnavutlukta harekâtın inkişafı hakkında muhtelif haberler vardır, fakat Yugoslavyanın Arnavutluğa taarruz ettiğinden maadası teyit edilmemiştir.»
Almanların Hedefi İtalyan Kuvvetlerile Teması Temin
Etmek
Berlin. 9 (A.A.) — Askerî mahfiller Yunan kınalarının büyük bir cesaretle dövüştüklerini itiraf ve teslim ediyorlar. Makedonyadaki Alman ileri hareketinin İtalyan 'kuvvetlerile teması istihdaf eylediği bildirilmektedir.
Alman Tebliğleri
Almanlar Metaksas Hattını Yarmışlar
Berlin, 9 (A.A.) — Alman orduları başkumandanlığının tebliği:
Bulgaristandan hareket etmiş olan Mareşal List'in kumandasındaki motorlu kıtalarla piyade fırkaları Yugoslav cephesindeki müdafaa hattını yararak arazi manialarına rağmen Usküp havzasına 100 kilometre derinliğinde girmişler ve Vardar nehrini geçmişlerdir. Bu manevra neticesinde Yugoslav kuvvetlerile Yunan - İngiliz kuvvetlerinin ayrılması bir emrivaki olmuştur. Daha cenupta diğer kıt'alar Doyran gölü civarından Yunan arazisine girmiştir. Şimdiye kadar Alman kıt'aları cenubî Subislanda 20 binden fazla esir almışlardır. Bun. ların içinde generaller de vardır. Top ve her nevi harp malzemesi ganaimi ehemmiyetlidir.
Yunan    cephesinde.    Mareşal
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Bulgar Başvekili  Amerika Deniz
Filof un
Sobranyadaki Beyanatı
Millete Sükûnet Ve Soğukkanlılık Tavsiye Ediyor
' Sofya, 9 (A.A.) — Bulgar ajansı bildiriyor:
Başvekil B. Filof dUn öğleden sonra mcbıısan meclisinde beyanatta bulunarak Balkanlarda cereyan eden yeni hâdiseler üzerinde durmuş ve Mihver devletlerinin bunları istemediğini ve mezkûr memleketlerin Av-rupada yeni nizamın kurulmasında Yugoslavya ile işbirliği yapmak arzusunda bulunduklarını söylemiştir. B. Filof Belgrad'da yapılan hükümet darbesinden sonra harbin içtinap edilmez bir hale geldiğini söyledikten sonra sözlerine şöyle devam etmiştir:
«Birinci vazifemiz, böyle tarihî anlarda elzem olan soğuk kanlılıkla itidali muhafaza etmektir. Hükümet iş başında olup hâdiselerin inkişafını tam bir sükûn ve büyük bir dikkatle takip etmektedir, icabında Bulgar milletinin namusu ile haklarını ve menfaatlerini müdafaaya hazır bulunuyoruz^
Yeni Macar Başvekili
Kont Teleki'nin   Siyasetinden
Ayrılmayacağını   Söyledi
Budapeşte, 9 (A.A.) — Of i: Yeni başvekil B. Bardossy hükümet toplantısında Kont Teleki'nin siyasetine hiçbir değişiklik olmadan devam edileceğini beyan etmiş ve demiştir kl:
Siyasî programım büyük selefimden kalan mirasın tatbiki olarak hulâsa edilebilir. Müteveffanın ölümünü bir esrar perdesine sokmak için çevrilen manevrelere kimse aldanmasın.
Hükümet partisi başvekile itimat bej^n etmiştir.     . r.jL.   ......
List'in kumandasındaki piyade ve dağ fırkaları Stuka tayyarelerinin ve tayyare dâfi toplarının da mü-zaheretile ve şiddetli muharebelerden sonra Metaksas hattını yar. mışlardır. Bu hat, uzun seneler zarfında dağlarda yapılmış modern istihkâmlardan müteşekkil bir müdafaa hattıdır.
Vardar İle   Türk   Hududu Arasındaki İrtibat Kesildi
Berlin, 9 (AA) — Alman orduları Başkumandanlığının teb-
ligi:
Yugoslavyadan cenuba inen kuvvetli Alman zırhlı cüzütamla-n Selânik'i işgal etmişlerdir. Alman kıt'aları, Ege sahiline vararak Vardar ile Türk hududu arasında Trakyada bulunan Yunan teşekküllerinin irtibatını kesmiştir.
Usküp, Köprülü, Kalkandelen ve Pirlepe Alınmış
Berlin, 9" (A.A.) — Alman Uskübün ve Köprülünün alınmasını müteakip, Alman kıt'aları, Vardan şarkî Arnavutluk hududu istikametine doğru geçmişler ve Kalkandelen ile Pirlep'i almışlardır.
Iskeçe İşgal Edilmiş
,   Berlin, 9  (A.A.) —   Alman orduları Başkumandanlığının tebliği: ( Alman    kuvvetleri,   Metaksas
müstahkem hattını yardıktan son. ra İskeçeyi işgal etpıişler ve Ege denizi sahiline varmışlardır. Ileıi hareket devam etmektedir.
Nİf İşgal Edildi
Berlin, 9 1A.A.) — Alman orduları Başkumandanlığının tebliği:
Seri kıt'alarımız ve Von Kleist grupunun zırhlı teşekkülleri, bu saıba'h saat I I de Niş şehrini işgal etmişlerdir.
Stirya'dan başlayan ileri hareket esnasında, Marıbor işgal edilmiş ve Drava'nın cenup kıyısı üzerinde bir köprübaşı kurulmuştur.    ¦ t;
Bir Kısım Yunanlılar Teslim Olmuşlar
Berlin. 9 (A.A.) — Alman orduları Başkumandanlığının teb.
Hği:
Yunan kıtaları tarafından anu. dane bir surette müdafaa edilen Rupel geçidinin yarılmasından ve Selânik'in alınmasından sonra, Vardarın şarkında muharebe eden Yunan ordusu, vaziyetin ümitsiz bulunduğunu kabul ederek, bu sabah teslim olmadı tek-if etmiş ve silâhlarını bırakmıştır.
Müsteşarı
İngiltereye Hareket Etti
Vaşington, 9 (A.A.) — Amerika bahriye nazın Albay Knoks, deniz müsteşarı B. James Forrestol'un Londraya hareket ettiğini bildirmiştir. Müsteşar, Amerikan ve İngiliz bahriye nezaretleri arasında daha sıkı bir münasebet tesisi için İngiltereye gitmektedir.
İ£ CÎ © STÎ Çörçilin Nulku ingiltereye
Döndü
Rooseveltin Muavini
Dedi ki:
Nazi Zaferi, Nazi Sulhu Tasavvur Edilemez
ingiltere Kazanacaktır
Nevyork, 9 (A.A.) Amerika  Reisicumhur
- Birleşik muavini
B. Wallace dün akşam söylediği bir nutukta demiştir ki:#
«— Birleşik Amerikanın önün-de şimdi dünyayı demokrasi için emin bir hale getirmek üzere ikinci bir fırsat vardır. Nazi ideoloji, sinin bir daha hiç kalkınamıyacak şekilde ezilmesi lâzımdır.
Amerika için 'barış halinde kalmanın en iyi çaresi muahedeleri bozan milletlere Amerika milletinin, hakları hayatî bir surette haleldar edildiği takdirde harbe girmeğe amade olduğunu anlatmaktır. Bir nazi zaferi, bir nazi sulhu tasavvur edilemez. Böyle bir musibetten içtinap için İngiltereye harp müstesna olmak üzere bütün usullerle yardım etmek suretile kendi kendimize yardım etmiş olacağız. Büyük Britanya kazanacaktır. Bu neticeye mâni olabilecek yegâne şey Birleşik Amerikâda ruhi vc iktisadi cephede vuku bulacak bir bozgunculuktur. Yardımımız o şekilde olmalıdır ki artık hiç bir zaman deli bir adam veya deli bir millet milyonlarca insanı öldürmek ve milyarlarca kıymeti tahrip etmek fırsatını bulamasın.»
Meclisin Dünkü Toplantısı
Ankara, 9 (A.A.) — Büyük Millet Meclisi bugün Refet Canı-tezin başkanlığında toplanarak ruznamesindc <bulunan maddelerden devlet memurları aylıklarının tevhit ve teadülüne dair kanunun yedinci maddesi özünün Devlet Şûrası azalığına intfhap edilenlere şümulü olup olmadığına ait tefsir mazîbatasile cami ve mescitlerin tasnifine ve tasnif haric; kalacak mescit hademesine verilecek muhassasata dair kanunun birinci maddesine bazı fıkralar ilâvesi hakkındaki kanun lâyihasını müzakere ve kabul eylemiştir.
Meclis gelecek toplantısını cuma günü yapacaktır.
Musavva Zaptedildi
ı Başı i İnilde) /§/
Habeşistan muharebesi nihayete ermiştir. Yalnız yapılacak bazı tamir ameliyeleri vardır ki, bunlar Cenubi Afrika kuvvetlerile Habeş vatanperverlerine tevdi edilebilir.
Musavva'nın zaptından sonra Amerikalılar artık Birleşik Amerika ile Kızıldeniz arasında münakalât yapılmasına bir güna itirazda bulunmayacaklardır.
İngilizler Bütün Gayretlerini Balkanlara Teksif Edecekler..
Nevyork, 9 (A.A.) — Ofi: Londradan bildirildiğine göre Demenin 160 kilometre şarkında ve Mısır hududunun 120 kilometre garbında Tobruk'un düşmesinin pek yakın gibi gözüktüğü, salı gecesi, gayriresmî bir membadan öğrenilmiştir.
İngiliz Hariciye Nezareti eksperlerinin ileri sürdüğü fikre göre, General Wavell garbi Libyayı terketmeği, bütün gayretlerini Balkanlara teksif eylemeği ve Alman - İtalyan kuvvetlerinin derin surette Mısırın dahiline girmesine mâni olmak için büyük sıcağa, çöle ve Mısır hududunda bulunan kıtaların harekâtına güvenmeği kaıaılaştırmıjtır.
Stokholm, 9 (A.A.) — D. N. B. ajansı bildiriyor:
Nya Dagblat Allehanda gazetesinin United Press'e atfen verdiği bir habere göre, İngiliz hariciye nazırı R Eden dün tayyare ile Lizbon'a gelmiş ve derhal İngiltereye hareket etmiştir.
Yugoslav Harbi
(Bası 1 İncide) **
küb'Un işgalinden sonra, düşman zırhlı cüzütamlan Kaçanik boğazına hücum etmişler ve burada, bombardıman tayyarelerimizin düşmana verdiği muazzam kayıplara rağmen MIC* mlarında ısrar eylemişlerdir.
kusman, bu sabah Çaribrod bölgesinde de bir hücuma başlamıştır.
Arnavutluğa taarruzumuz, bütün cephelerde büyük bir şiddetle devam etmektedir. Kıtalarımız, Drina nehrini aşmıştır, Arnavutluğun dahiline doğru ilerlemektedir.
Şimal cephesinde, hudut mıntaka-larmda mahalli mahiyette küçük muharebeler olmuştur.
7 ve 8 nisanda, düşman, askeri unsurların harbin ilk günü tahliye eylediği Belgradı yeniden bombardıman etmiştir. Belgraddan başka, düşman, Krakuyevata, Üsküp, Şabats ve Lazarevaç'ı da bombardıman etmiştir. Maddi hasar çok büyüktür. Sivil halk arasında telefat vardır.
7 ve 8 nisan hava muharebeleri esnasında, düşman düzinelerle tayyare kaybetmiştir.
Londra, 9 (A.A.) — Simoviç kabinesinde başvekil muavini olan Hırvat şefi B. Maçek dün akşam Zagreb radyosunda bir nutuk söyliyerek demiştir ki:
Hırvat milleti, kardeşlerim,
Felâketlerin en büyüğü olan harbin üzerimize çöktüğünü size söylemek için buraya geldim. Müttehit ve disiplinli olursak felâketin büyüklüğünü azaltabiliriz. Endişe saatlerinin hepsinde beni dinlediniz.' Şimdi de öyle yapacağınızdan eminim. Aranızda kalarak bütün keder V© ıstıraplarınıza iştirak edecek ve köylü partisi'mümessilleri vasıtasile bütün Hırvat milletile temas halinde kalacağım. Nerede bulunursanız bulununuz, gerek orduda gerekse evinizde tam bir disiplin sahibi olunuz. Allaha ve köylü partisinin birliğine inanınız.
Yugoslav Resmî   TebKği
Londra, 9 (A.A.) — Yugoslav baş kumandanlığı Belgrad radyosu vası-Usilc dün akşam aşağıdaki resmî tebMği neşretmiştir:
Bütün cephelerde harekât lehinU-%ç cereyan etmektedir. Düşman hücumları en büyük şiddetle tardedil-mişlerdir. Esasen bir düşman radye iötapyonu da bunu kabul etmiştir Düşmana ağır zayiat verdirilmiştir Düşi'.anla yapılan çarpışmalarda bilhassa hava kuvvetlerimiz temayüz etmişlerdir.
Belgrada Hava Hücumları
Nasıl Oldu?
Londra, 9 (A.A.) — Belgrad radyosu, Belgrad'a karşı yapılan hava hücumları hakkında aşağıdaki malûmatı vermiştir: |
Pazar sabahı düşman tayyareleri Belgrad'a amansız bir hücum yapmış ve bir çok masum kimselerin ölümüne sebebiyet vermişlerdir. Bel-grad'ın büyük bir kısmı harabeye dönmüştür. Kahraman ve zulüm gören Belgrad milleti, hürriyet xre şerefini müdafaa ettiği için düşmanın ilk anî ve tahriksiz kurbanı olmuştur. Bclgrad'ın harabeleri üzerine bütün cenup Slavlarınm en büyük hükümet merkezi kurulacaktır.
Cenubu Şarkî Mıntakasında
Berlin, 9 (A.A.) — D. N. B. ajansı bildiriyor:
Sırblstanın cenubu şarkisinde Alman kıtaları düşmanın çok şiddetli bir mukavemetinden sonra arızalı arazi mıntakalarma giden mahdut yollara hâkim mevziiori işgal etmişlerdir.
- Matsıioka
(Bası 1 incide)
sebepleri hakkında hararetli tahminler yUrütmeütedirler. Bu mahfillere göre Sovyetler Birliğinin bu hareketi, Sovyetler Birliğinin Berline karşı hassatan dost olduğu hissini vermekten uzaktır.
Londra, 9 (A.A.) — Gothcnbıırg-da çıkan Gotterbors Posten gazetesinin Berlin muhubirlne göre merkezi Polonyada Lidz, şarkî Prusyada Koenigsberg vc Polonynda Lublin şehirlerinde ışıkları söndürme tedbirleri alınmaktadır. Bu şehirler Sovyet hududu civarında bulunmaktadırlar.
(Başı 1 incide) *=
mümkün kılan vasıtaları temin edenlere, bu hizmetlerinden dolayı yüksek takdirlerini şükranla kaydeder.»
«— Biz daha Bingaziyi zaptetmeden evvel İtalyadan ve Si-cilyada Alman hava kuvvetleri vc zırhlı kıtalarının Trablusa hareketi başlamıştır. Almanlar şimdi Libyada mademki zırhlı kuvvetlerini kullanıyorlar, yalnız Libya'nın müdafaası için değil Mısırın da müdafaası için çetin ve şiddetli muharebelere intizar et-' memiz lâzımdır. J
Bundan on beş gün evvel muvaffakiyetlerin fasılasız devam edemiyeceğini, zaferler olduğu gibi muvaffakiyetsizlikler de beklenebileceğini, ve her zamanki gibi her şeyi olduğu gibi kabul etmemiz lâzım geldiğini söylemiştim. '
Karadaki bu harekâtımızdan başkaca, Amiral Cunningham'ın kumandası altındaki bahriyemiz, i hava kuvvetlerinin de parlak mü-; zaheretıle muhım Matapan deniz muharebesini kazanmış ve Aknenizde italyan    deniz    kuvvetim
. .   .
Kat ı oıarak kırmıştır.»
«— Aıman askerî kudretinin şanca ve cenırbu şarkiye oogru girişini mernaıe meınaıe gorau*. *-»u memıeıtecıerae zırnu ve mo-Lorıu Aıman taarruzlarının, tayyarelerin merhametsizce yığılması ayıaraanoen aevam eıımşur. v e nihayet I unanıuarı ve _î ugos» lavıarı, narbe ı»arı$magı asla islememiş oıan ne berua ne ae oıeıu Aım.nıvj) j en uraıc fenan* yapacak ikiioaroa oımıyan bu ıkı m», let ve memleketin hurrryeiıerı ve ecdatlarından miras kaıan topraklar ıçm bir omm savaşına girişmiş Ouıuyoruz.
Uafıa öulgarıstanm mihverle bineşmesı açıkça uan eaıımeaen
evveı du menneketın kuıt mevzi-
^^^^ ^»  .
ierıne ^eneşmış bulunuyorlardı, o un un üzerine de Hıman kıt aıan pek çok miktarda buıgarıstana a-Aip gitmeğe başladı, mıniann he„ aerıerınaen bırı ae gayet sarih o-larak beıânık ti ve bu sabah saat H te de 5eıânık'e girmiş olduklarını söytıyebılırım.
Geçen şubat sonlarında Eden Uc General uûl'i orta şarka gönderdik. Balkanlarda müttehit bir cephe kurmak için bir şeyler yapılıp yapıla-mıyacağmı anlamak istedik Atina'ya ve Ankara'ya gittiler. Eğer tehdit edilen bu üç devlet beraber olsalardı ellerinde altmış ilâ yetmiş tümen bulunurdu. Bu kuvvetin müşterek bir plân dairesinde seri ve müttehit hareketi Almanların karşısına bir mukavemet yükseltebilir. Balkanlarda ve Türkiyede hürriyetleri için harp eden veya harp etmeğe amade bulunan milletlere yapabileceğimiz müzaheret şimdi bizzarure mahduttur.
Yunanistan, Büyük Britanya ve Türkiye ve Yugoslavya tarafından tamamilo yadımsız bırakılsa büe İtalyan istilâsının bidayetinde meriyete giren İngiliz ittifakına sadık kalacak ve hem İtalyaya hem de Al-manyaya karşı ölünceye kadar harp edecektir. Bu şerait altında vazifemiz aşikârdı. Yunanlılar bunların kudret ve gazabına karşı durmağa karar verdiiten sonra elimizden gelen her türlü yardrmı onlara yapmak bizim için bir şeref borcu idi.
Şimdi Yugoslavyaya geçeceğim. Bu kahraman ve yılmaz millet Nazi canavarını teskin için bütün gayretlerini sarf etti. Nihayet Yugoslav milleti tehlikeyi gördü. Umumî bir isyan rağşesile ayaklandı.
Bulgaristandaki Alman zırhlı kuv-. vetleri cenubî Sırbistana doğTU sal-; dirildi ve artık Yunanistana karşı muhubbet göstermeğe lüzum kalmadığı için büyük kuvvetler de Yunanistana aktı. Fakat bu kuvvetleri derhal kahraman Yunan orduları hiç; sarsılmadan karşıladılar ve kanlı mağlûbiyetlere uğrattılar.
Hitler'in  askerî  makinesini  han gı    istikamette    veya    istikamet-, lerde   harekete   getireceğini   dv.-piş etmek çok tesadüfi bir şey olur. Herhangi bir anda adamızın istilâsına teşebbüs edebilir.   Bu, önünde gerllemiyeceğimiz    bir    imtihandnv Şimdi Balkanlarda   süratle ilcrliyor.j Türkiyeyo   karşı   dönebilir.   Fakat< Ukrayna hububat anbarını ve Kaf-1 kasya petrollerini ele geçirmeğe t  , şebbüs edeceğini   gösteren bir çok alârnetler   vardır.   Fakat   bir   şey daha   söyllyeceğirr,   73lr   kere   Atlantik    muhareDo*»*!    kazandıktan ve    bizim    için    hazırlanan    A-merika malzemesinin devamlı olarak akmasını temin ettikten sonra, Hit-ler nereye giderse gitsin, yeniden ne kadar   milyonlarca insanı   sefalete sürüklerse   sürüklesin, biz, elimizde adaletin ve cezanın kılıcı olarak ar-kasmdun kovalıyacagız.»
54
— VATAN
10 - 4 - »47
Adliıede
Beşiktaş Cinayeti Muhakemesi
Suçlu İlhami Bıçağını Çekince Tevfik'in Üzerine Yürümüş
İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden :
Gümrüklerdeki Sahipsiz Eşya Satılıyor
İhale tarihi: 28/4/941
Geçen kânunusanide, Be^ik-taşta bir adamı 26 yerinden vurmaktan suçlu İlhami ile Cevdetin muhakemesine »başlanmıştır.
İkinci cezada cereyan eden bu muhakeme esnasında ilhami bir «ürü serkeşlik yaparak deli olduğuna kanaat getirtmek istemiş ve bir ara reis kendisine:
— Otur deyince: İlhami:
— Oturmam,  diye  mukabele
etmiştir.
Müddeiumumi mahkemeye kar $ı yapılan bu hareketin önlenmesini isteyince de İlhami:
— Sen kim    oluyorsurt? diye
söylenmiştir.
Bu hareketleri üzerine suçlular ve dinleyiciler dışarı çıkarılmış, mahkeme icabını düşünmüş ve yalnız Cevdeti mahkemeye almıştır. İlhami Adliye doktoruna gönderilerek muayene edildikten sonra Tıbbı Adliye havale edilmiştir.
ikinci celsede sorguya çeklen diğer suçlu I b yasında Cevdet hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
— Ben elektrikçiyim, ilhamı ile tanışırım» arkadaşımdır. Kendisine »hâdise günü Beşiktaşta rasladun. Beni şıracıya götürdü. Orada beraberce rakı içtik. İlk defa içtiğimden ıbeni fazlaca tuttu. Beni oradan aldı, Beyoğluna çıkardı. Orada arkadaşlara ras-ladık. Onlarla da biraz beraber gezdik, sonra ayrıldık. İlhami ile beraber tekrar Beşiktaşa indik ve beni hiç tanımadığım Tevfikın evine götürdü. Onunla beraber oturduk ve şarap içmeğe bagajdık. Sarhoştum, hatır için içer gibi yapıyordum. Bir ara dışarı çıktım. Odaya geldiğim zaman şa-tap koymuşlardı. İçmek istemedim, kalktım gitmek istedim. İşte o »ırada Tevfijfc boynuırna sarıldı. Ben mâni olmak istedim. O aldırmadı, devam em. Bu sırada İlhami:
— Ne yapıyorsun? dedi, O da:
— Sen ayn yat, sana beş lira veririm* deyince bu teklif İlhami», > ı çileden çakardı ve bıçağını çekince Tevfikın üzerine saldırdı ve saplamağa başladı. Ben şaşırdım. O arada İlhami bana ne duruyorsun? dedi ve bir sustalı çakı verdi.' Ben de korkudan Tevfikın bacaklarına bir iki defa sapladım*
Bundan sonra ilhami ölenin parmak izleri bulunmasın diye (paltosunu, caketini, ayakkabılarını aldı ve evden çıktık. İlhami ile ayrıldık. Ben tekrar Beyoğluna çıktım ve bir müddet ortadan kaybolduk.
Suçlu Cevdetin bu ikrarı üzerine eski ifadesi okununca ifadelerin ayni olduğu anlaşılmıştır. 'Muhakeme, suçlu İlhamı hakkında Tıbbı Adlî tarafından verilecek rapora intizaren 12 mayısa 'talik edilmiştir.
Yalancı Şahit Gösteren Bakkal Mahkûm Oldu
Bundan bir müddet evvel Fiyat Murakabe komisyonunun ka-,şjer peynirine koymuş olduğu fiyattan fazlaya satan    ve suçunu •örtmek için de yalan yere şahit dinleten ve şehadete teşvik eden Maçkada bakkal    Ziyanın    dün 'muhakemeei hitam bulmuştur. Ziya ihtikâr suçundan 25 lira ağır para cezasına ve dükkânının   bir hafta karartmasına mahkûm olmuştur.
Ziya, çıraklarından Yani ve Mustafa birer buçuk ay hapse mahkûm edilmişlerdir.
9 NİSAN 911
Kananı}
Sterlin 5,24
Dolar 132,20
isviçre Fflc 30,79
Drahmi 0.99,75
Peçeta 12,9375
Dinar 3,175
Yen 31,175
tsviçre Kronu 30,745
Esham ve Tahvilat
Baş, Di a, Kasla, Grip, Romatizma
Nevralji, Kırıklık «e Bütan Ağrılarınızı Derhal Keser
fflsda % lam altfuMltr. TARLfTLERlNOtN SAKININIZ.
Dün 446 Bin Liralık İhracat
Yapıldı
Dün yapılan ihracat 446 bin liradır. Bunun üç yüz elli bin lirasını ingilizlere satılan tiftikler teşkil etmektedir. Geriye kalan Mısıra baUk .vc tütün, Isviçreye afyon ve fındık, Amerikaya lületaşı ve av derisi, Filistine kuru erik ve pestilden ibarettir. Orta Avrupa memleketlerinden gelen siparişler artmış olmakla beraber tüccarlar bu taleplere müsbet cevap vermemektedirler. Piyasa durgundur. Anadoluya satışlaı düşüktür. Yalnız kilosu 93 kuruştan 15 bin kilo kadar hava kurusu koyun derisi satılmıştır. Hububat satışları olmamıştır. Yağlı tohumları toplayan tüccarlardan bir kısmı ellerinde biriken stoklardan bir kısmını satmağa hazırla nrm ıslardır.
KÜÇÜK  İLAN
Okuyucularıma arasında
EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ
vasıtadır. Alım, satım, kira işlerinde Lş ve işçi için istifade ecMniz.
HIB   VERDE   PULLU  KUTULARI ISRARLA   İSTEYİNİZ
DOKTOR
H0RH0R0Nİ
Eminönü    Nimet   Abla   gişesi
önündeki      muayenehanesinde her gttn hastalan kabul eder. Tel 24131
r
VATAJI Oasetul
ÎLAN FİYATLARI Kuruş
Ballık maktu olarak 750
1 İnci Sayfa Santimi 500
2   »      » » 350
3   »      » 300
4   »      » B 100
5   s      » 9 75
6   »      » S 50
DOKTOR
Ç 1 P R U T
Cildiye ve Zühreviye Mütehassısı Beyoğlu Yerli Nallar Paçan   karçnuMİa   Posta   Boka&ı köşesinde Meymenet a partinin m Tel: 43353
Harp Okuluna Havacı Subay Yetiştirilmek Üzere Sivil Liseden Mezun Olanların
Kayıt ve Kabul Şartları
1 — Lise olgunluk imtihanını vermiş bulunmak.
2 — Aldıkları mezuniyet diplomalarındaki kanaat notu iyi veya çok iyi bulunmak.
3 _ Olgunluk diploma tarihinden bir seneden fazla müddet geçmemiş bulunmak.
4 — Sağlık durumu pilotluk hizmetine müsait olmak.
ö — Yaşları en yukarı 21 olmak. Not:
Bilâhare hava muayene heyeti tarafından yapılacak muayenede saflık durumları pilotluk sınıfına müsait görülmiyenler isterlerse harp okulunun diğer sınıflarına verilmek gibi hiçbir mecburiyete tâbi tutulmazlar. Tam serbesttirler. Kendilerinin arzulurına göre muameleye tabi tutulurlar.
Okul tedrisatı 15/Mayıs/941 de başhyacagından talip olanların, bulundukları askerlik şubelerine müracaat edeceklerdir. Askerlik şubeleri, yaptıracakları sıhhi muayenede müsbet netice alanlar evrakları ile harp okuluna sevkedlleceklerdlr. (2822)
İnşaat İlânı
Kazova İnekhanesi Müdürlüğünden:
1 — Tokat vilâyetinde Turhala 6 kilometre mesafede Kazova inek-hanesinde yapılacak olan «21865 yirmi bir bin sekiz yüz altmış beş» lira <45» kırk beş kuruş keşif bedelli buzağı ahırı inşaatı kapalı zurf usulllc ve 25 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 25/4/941 cuma günü saat 15 de Tokat Nafıa müdürlüğü binasında müteşekkil komisyon huzıırund.ı yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat <1639 bin altı yüz otuz dokuz* lira «91 doksan blr> kuruştur.
4 — Eksiltmeye girebilmeleri için isteklilerin muvakkat teminatı vermiş ve 2490 sayılı kanundaki vasıfları haiz olmaları ve en az 3 gün evvel müracaat edilerek bu iş için vilâyet Nafıa müdürlüğünden alınmış ehliyet vesikasile Ticaret Odası vesikasını ibraz etmeleri lâzımdır.
5 — Bu işe ait proje, keşif ve şartnameleri görmek ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin Tokatta vilâyet Nafıa müdürlüğüne ve Turhal civarmda inekhane müdürlüğüne müracaat etmeleri.
6 — Teklif mektupları yukarda üçüncü maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 14 de> kadar komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektuplarının nihayet tayin olunan saate kadar gelmiş olması ve iyice kapatılmış bulunması şarttır. Postada olcaak gecikmeler kabul olunmaz. «2574»
Miktarı *>efceıl *eyi
M K \ . Marka     No. Kilo Gr. Ll. K. LL K- K-ş.v.ı cinsi                                             Ambarı
3235 Daimler 1360 000 *72 52 65 45 Bine* otomobili müstamel            Galata Y. saıonu
Benr
3233 LPW   1287/88 201 000 308 62 23 20 Nikel emlâhından nikel sülfürdür                  tıs. 4 •
2811 JAI     2/6 - 1 101 500 1021 70 114 50 Telsiz telefon aksamı fennıyesl 5
3089 LHW       200 105 000 67 81 5 10 Demirden mihaniki makine aKsamı 3
2634 CROSLE 38 500 326 60 25 00 Bilâ noksan alıcı radyo t 2 adet) 3
3219 0 920 86 75 7 00 Tegerli ipek mensucat 3
3191 0 900 84 21 . 7 00 İpek mensucat 3
3181 23 000 571 91 43 00 Agaç ve deri İle mürettep demirci körüğü 3
3140 3 420 336 45 25 30 İpek entari (13 adet) 3
3141 1 400 105 51 8 00 İpek karyola örtüsü 3
3127 2 340 168 90 12 60 4 ipek masa örtüsü, 12 İpek peçete İhale Tarihi: 29/4/941 3
3021 Adres 13 500 155 35 11 70 TrbbI alât 3
3040 6 750 73 75 6 00 Şark halısı 3
3011 736 3 210 101 68 7 80 Yün kumaştan dikilmiş kadın elbisesi i
1506 4619 000 1867 52 130 11 Değirmen taşı 3
3095 0 635 65 75 5 00 Safi suni ipek mensucat 1
3092 MTT 142 000 275 93 20 80 Mukavvadan mamul hususî markalı kutu-
3170 1 630 165 10 12 50 Suni ipek mensucat i
3166 0 810 87 48 7 00 İpek mensucat l
2956 2 450 22 48 1 70 Krem, tırnak cilâsı, pudra, bıryantin ihale tarihi: 30/4/941 l
3217 RM       2124 20 800 119 60 9 00 Dolu sinema filmi Transit I
6705 GFMA       1 15 200 157 00 11 80 >           >         > 1
6647 KV         11169 18 200 158 25 14 10 Dolu sinema filmi transit 1
2062 VAZ   203/218 2113 500 30720 36 2305 00 İpek miktarı % 10 a kadar mensucat 5
1066 17418 000 8579 73 644 00 Adi ağaç boş sandık 6
3039 13 400 99 59 7 50 Pamuk üzerine dikilmiş gemici muşambası 3
2972 0 620 78 67 5 10 İpek astarlı deri kadın çantası, İpek astarlı
deri mücevherat mahfazası. 1
Yukarıda evsafı yazılı eşya üzerlerinde gösterilen tarihlerde saat 13 buçukta Sirkeci Reşadiye caddesi Halı antreposu dahilinde Gümrük Satrş Müdürlüğü müzayede salonunda 1549 sayıü kanun hükmüne tevfikan ve 2490 sayılı kanunda yazılı şartlar dahilinde açık arttırma ile satılacaktır. İsteklilerin belli günlerde saat 12 ye kadar 2490 sayılı kanunda yazılı vesikaları ibraz eyliyerek 7r yedi buçuk pey akçelerini vezneye yatırmış olmaları lâzımdır, ihale gününden evvel 3 gün zarfında sabahlan saat 9 dan 12 ye kadar eşyaları usulü dairesinde ambarlarında alıcılar görebilirler bu eşyadan maada her gün müteferrik eşya satışı yapılmakta olup listeleri salon ilân tahtasında asılıdır.      Telefon: 23219 (2805)
1 LİRA
İDRAR TAM TAHLİLİ
Beyoğlunda Ağacamll karşramd*| Buna sokak No. 1. yeni açılan \in ya laboratuarında halka kolaylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BİR LÎRA ücretle İdrar tam tahlili yapılmaktadır.
inşaat ilânı
Kazova inekhanesi Müdürlüğünden:
1 — Tokat vilâyetinde Turhala 6 kilometre mesafede Kazova inek-h an eninde yapılacak olan «19907 on dokuz bin dokuz yüz yedl> lira «40 kırk> kuruş keşif bedelli boğa ahırı inşaatı kapalı zarf usulile ve 25 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 25/4/941 cuma günü saat on beşte Tokat Nafıa müdürlüğü binasında müteşekkil komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat «1492 bin dört yüz doksan iki» lira «85 seksen beşv kuruştur.
4 — Eksiltmeye girebilmeleri İçin isteklilerin muvakkat teminatı vermLş ve 2490 sayılı kanundaki vasıflan haiz olmaları ve en az Uç gün evvel müracaat edilerek bu *lş için vilâyet Nafıa müdürlüğünden alınmış ehliyet vesikası ile Ticaret Odası vesikasını ibraz etmeleri lâzımdır.
5 — Bu işe ait proje, keşif ve şartnameleri görmek ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin Tokatta vilâyet Nafıa müdürlüğüne ve Turhal civarında inekhane müdürlüğüne müracaat etmeleri.
6 — Teklif mektupları yukarda üçüncü maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 14 dc> kadar komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz mukabilinde verUecektir. Posta İle gönderilecek teklif mektuplarının nihayet tayin olunan saate kadar gelmiş olması ve iyice kapatılmış bulunması şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul olunmaz. «2575»
DOKTOR-KİMYAG ER
CEVAD TAHSİN
İDRAR - KAN - KAZURAT
vesairenin tahlillerini yapar. Di vanvolu ortasında Tel. 23334
ZAYİ — Sahibi olduğum 3995 numaralı kamyonumun arka plâkasını zayi ettim. Yenisini alacağımdan hükmü yoktur. Ali
IKR A Mİ YELİ
r T. IŞ BANKASI
Küçük Tasarruf Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KEŞİDELER: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 Iklnciteşrin tarihlerinde yapılır.
1941 ik
1 adet 2000 liralık = 2000 S
ramiyelerı
2 4
8 M
> ı OOO > = 3 » 750 > =1
> 500 » =2
> 250 » =2
> 100 » =3500
> 50 > =4
> 20 > =6
¦:ı:ı
um
— L.
İstanbul Belediyesi İlânları
Tahmin      IIU m
bedeli   teminat
3200,00   240,00   İtfaiyede   mevcut   2 adet şasi   üzerine   yaptmlacal
Karoseri.
600,00    45,00   Karaağaç   müessesatı emtea kamyonuna   yaptırılacak
Karoseri.
Tahmin bedelleri ile ilk teminat mlkdarlan yukarda yazılı işler ayn ayrı açık eksiltmeye konulmuştur. Şartnameleri Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhale 25/4/941 cuma günü saat 14 d< daimi encümende yapılacaktır. Eksiltmeye gireceklerin karoseri imalât hanesi sahibi olduklarına dair bir vesika ibraz etmeleri şarttır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektuplarile istenilen vesikayı hamilen İhale günü muayyen saatte daimi encümende bulunmaları.        (2833)
Cumhuriyet Merkez Bankası
5 NİSAN 1941 VAZİYET t
İnşaat İlânı
L. K.
1933 Türk borcu I 18 59
1918 İstikrazı dahili 21 75
1938 îkramiyeli 19 95
1933 Îkramiyeli Ergani 20 32
1934 Sivas . Erzurum 19 35
1932 Hazine Tahvilleri 61 00
1934      >         > 16 M
1985      >         » 29 60
1838      >         > 62 87
Anadolu Demiryolu Tahvili 40 85
Demiryolu Mümessil Senet 40 75
T. C. Merkez Bankası 110 00
Osmanlı Ban kum 26 60
Kazova İnekhanesi Müdürlüğünden:
1 — Tokat vilâyetinde Turhala 6 kilometre mesafede Kazova ipekhanesinde yapılacak olan «11018 on bir bin on sekiz* lira «19 on dokuz-kuruş keşif bedelli anbar inşaatı kapalı zarf usulile ve 25 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 25/4/941 cuma günü saat 15 de Tokat Nafıa müdürlüğü binasında müteşekkil komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat «626 altı yüz yirmi altı* lira <65» altmış beş kuruştur.
4 — Eksiltmeye girebilmeleri için isteklilerin muvakkat teminatı yermiş ve 2490 sayılı kanundaki vasıfları haiz olmaları ve en az üç gün evvel müracaat edilerek bu iş İçin vilâyet Nafıa müdürlüğünden alınmış ehliyet vesikasile Ticaret Odası vesikasını ibraz etmeleri lâzımdır.
5 — Bu işe alt proje, keşif ve şartnameleri görmek ve daha fazla malûmat almak İsteyenlerin Tokatta vilâyet Nafra müdürlüğüne ve Turhal civarında İnekhane müdürlüğüne müracaat etmeleri.
6 — Teklif mektupları yukarda üçüncü maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 14 de» kadar komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektuplarmm nihayet tayin olunan saate kadar gelmiş olması ve iyice kapatılmış bulunması şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul olunmaz. $2573*
AKTİF
Kasa:
Altın: Safi kilogram Banknot .... Ufaklık ....
72.603,480
102.122.602.88 6.572.456,50 1.020.200,14
Dahildeki Muhabiri»:
Türk Liraaı . .    «    «    «    «
Hariçteki Muhabirler:
Altın: Safi kilogram 6.156,181
Altına tahvili kabil serbest    .    er
Diğer dövizler ve Borçlu kliring
bakiyeleri   .    >•«¦««
Hazine Tahvilleri:
Deruhte edL evrakı nakdiye karşılığı
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vaki tediyat
337.823,05
8.659.164,97
49.710.261,86
158.748.563,—
20.230.442,—
Ticari senetler
271.626.678.49
Etham ve Tahvilât Cazdan s
(Deruhte edüen evrakı nakdi-(yenin karşılığı esham ve tah-(vilât (İtibari kıymetle).    «
Serbest esham ve tahvilât   •
Lira
109.724.358,52
337.823.05
58.399.126,83
PASİF
138.518.121,—
271.626.678,49
iye:
İhtiyat Akçesi:
Adi ve fevkalâde «¦•«««
Hususi   •    ••««•««
Tedavüldeki Banknotlar:
Deruhte edilen evrakı nakdiye .    v
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vaki tediyat
Deruhte edilen evrakı nakdiye bakiyesi ..«.,.    «    ,
Karşılığı tamamen altm olarak İlâveten tedavüle vazedilen ,    «    «
Reeskont mukabili ilâveten tedavüle vazedilen •    •«.«««.
Hazineye yapılan altm karşılıklı a-vans mukabili 3902 No. İr kanun mucibince ilâveten tedavüle vazedilen
Mevd
A —
B —
45.801.316,03 7.926.616,17
Altın ve döviz üzerine avans « Tahvilât üzerine avans . , . Hazineye kısa vâdcü avans ,    «    ,
Hazineye 3850 No. lu Konuna göre açılan altm karşılıklı  avans  .    .
8.138,88 7.808.722,—
126.084.926,75
Hissedarlar:
Muhtelif:
Yekûn
53.727.933,10
133.901.787,63
4.500.000,— 8.704.121,72
779.440.250.34
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
Türk Lirası .    ,    #    B    4    m    m
Altm: Safi Klg. 877,150
3850 Ne. !¦ kanana göre aasineye açılan avaaa mukabili tevdi olunun altınlar:
Safi kılg 55.541.930
Döviz Taahhüdab:
.¦Vltına tahvili kabı! dövizler , « Diğer dövizler ve alacaklı kliring bakiyeleri.......
Ura Lira
6.188.666.15 6.000.000,— 15.000.000,-12.188.666,1?
158.748.563,— 20.230.442,—
138.518.121,— 17.000.000,— 59.500.000.— 463.018.121,-
70.313.498,27 1.233.782.03 71.547.280,30
78.124.167,90 78.124.167,90
28.242 4*4.— 28.242.484,—
i no *îi o      qc

Yekûn 779.440.250.34
1 Temmuz 1938 tarihinden itibaren: Iskonto haddi % 4 Altın üzerine avans % 3