Pazartesi 2
Mayıs 1949
Yıl 1 — No. 3
j Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
İDAREHANE
Denizciler Caddesi 2 Posta Kutusu : 193 Ankara I Telgraf : Zafer Gazetesi Ankara Telefon : 15315 Fiatı her yerde 10 Kuruştur.
[DEMOKRASİ N I N D İ R 1
Bugün 2 inci s,
İŞGAL ALTINDA
Avrupalı bir muhabir Berlin günleri anlatıyor
Zonguldak kömür işletmesinde
Yapılan israf beş altı milyon lirayı buluyor
Zonguldak D. P. İS İdare kurulu raporu
Zonguldak Kömür İdaresi, ilân edildiği gibi dört milyon ton değil, iki buçuk milyon ton kömür istihsal etmiştir
BERLİN ÂBLUECi
Amerikanın Ruslarla ba kalmasını Londra beğen
Ruslar daha evvel müttefiklerin tedbirlerin kaldırılmasında ısrar e
Dün Zonguldak D. r,JTcongrcsine iştirak eden Çtf&ŞBayar
r . ■—
BRÜKSEL FUARINDA
Kömür cevherini sevk
Değirmene su arıyorlar!
Mümtaz Faik FENİK
Hükümetin Seçim Kanunu üzerinde bir takım akademik çalışmalar dışında, henüz etraflı hiç bir faaliyete geçmediği anlaşılmaktadır. Yalnız Avrupa'dan, demokrasinin ilerde olduğu memleketlerden bir takım seçim kanunları getirilmiş, bunlar tercüme edilmiş ve hepsinin birden bir «Pembe Kitap» halinde neşri için çalışmalara başlanmıştır. Öyle anlaşılıyor ki iktidar, tez hazırlamağa çalışan bütünlemeye kalmış bir talebe edasiyle şimdilik sadece vesikalarını toplamakta ve bir bıbliografya tanzim etmektedir. Bu vesikalar tetkik edilecek, altlar, çizilecek, telif olunacak ve sonra içinden işe yarıyan kısımlar ayrılarak, üzerinde çalışılacak ve böylelikle tez umumi efkâr denilen mümeyyizin huzuruna çıkarılacaktır. Fakat ne gariptir ki, bütün tercüme büroları, imkânlar ve nihayet L'evlet Matbaası eluvıe olduğu halde hükümet henüz bu pembe kitabı dahi rıeşredememlş ve bir intizar devresine girmiştir. Halbuki, Başbakan Sayın Şemsettin Günaltay, bundan çok daha yakın bir zaman evvel, Seçim Kanunu tadilâtı ile Matbuat Kanunu tadilâtını tatil olmadan Meclise getireceğini söylemiş, bu işleri sür'atle bitirip efkârı tatmin cdecc-ğini açıkça anlatmıştı!.
Şimdi llalk Partisi mahfillerinden sızan haberlere göre, ortada henüz ne fol ne yumurta vardır. Bilâkis partinin ileri gelenleri ve organı diye kullandıkları gazeteler yeni bir terane tutturmuşlar, bu sefer de Demokrat Partiden Seçim Kanunu hakkında bir teklif gelmesini beklediklerini söylemeğe başlamışlardır. Çünkü kınun tadilinin gecikmesi için bir mesul aranacaktır. Bu hususta kabahati yüklemek için Demokrat Partiden daha müsait bir vr» -rııtrğn lüzum var inidir? Fa-kıt bizim bildiğimize göre, Demek r.ıt Parti de demokrasiye uygun bir Seçim Kanununla neler bulunması Uv.ımgeM ■ ini şimdiye kanar bir çok defa açiklamıştır. Prensipler ma lu n "ur : Seç m emniyetini ve seçin yapılırken idare mek ı ı zmasmıı t ır ıts'7,lığını, reylerin seri estçe hor trolünü temin etmek geri kt r. V. u vatmdaş, vicdaniyle bvşb ısa claral kullandığı reyin, seçim s tırtığından aynen çıktığına, tasnif ed.ldiğ ııe vr Büviik Millet Meclisinin leşekkü' tarzı üzerin !c müessir olacağına e mln bulunmalıdır. Demokrat Part
için hâlâ bir liman bekleyen Zon "j Zonguldak, 1 (Hususi surette giden arkadaşımızdan telefonla) — I Demokrat Parti II Kongresi bugüh 2(pk Sineması salonlarında Joplaıı-dı.HBayar ve arkadjşiarrtam toplantı saatinde geldiler ve sokakları dolduran binlerce Zonguldaklı tarafından hararetle karşılandılar.
Gizli reyle Kongre Başkanı seçimi yapıldı ve ruznameye geçildi.
Bundan sonra II İdaıe Kurulunun bir senelik faaliyet raporu okundu. Bunda bilhassa Devlet Orman işletmelerinin, memlekete faydadan ziyade zaruri dokunduğu, İdarenin kifayetsizliği ve Dı-vlet Kömür işletmelerinin israfı tebarüz ettiriliyor ve rapor şöyle devam ediyordu: «Havzanın direk sarfiyatında elli bin kadar fazlalık ve israf vardır.
guldak'tan bir görünüş
Bu, millete beş altı milyona mal olmaktadır. işletmenin dört milyon ton kömür istihsal ettiği ilân edili-| yor. Halbuki bu mikcüır iki buçuk milyon tondur. Ereğli "Kömür İş-1 letmeleri burada her şeye hâkimdir. Müdürleri, muavinleri Halk Partisine mensuptur, işletme 21 temmuz faciasında baş aktör olmuş, Allahtan ve kanundan başka bir istinatgahı olmıyan Demokrat Partinin karşısına çıkmıştır.
Şemseddin Günaltay'ın sözleri, bugün dahi İşletmenin Büro ve ocaklarına girememiştir. Bu şahsiyetler mukadderatlarını Halk Partisinin iktidarda kalmasında bulmaktadırlar.
Ereğli Kömür İşletmelerinin ruh (Sonu Sa. 3 Sü. 2 de)
Dörtler toplantısı
Rusya toplantı için
muvafâkatinTbildiFir
Nevyork. 1 (Nafen) — Birlenmiş1 Milletlerdeki Rus delegesi Malik'in Rus hükümetinin cevabını Amerikan delegesi Jessup'a dün akşam bildirmiş olması hayret uyandırmıştır. Burada hiç kimse Sovyet hükümetinin bu kadar 9Üratle bir cevap vereceğini tahmin etmemekteydi. ı
Tahmin edildiğine göre dışişleri bakanlarının toplantısı Paris'te yapılacaktır. Toplantının Mayısın ilk haftasında yapılacağı rivayet edilmektedir. Böylelikle delegelerin ö-nünde Paris'e gidebilmek için bir hafta zaman vardır.
gunu
Enternasyonal Fuarın ilk günü Türk günü olarak tes'it edildi
Brüksel, 1 (a.a.) 23 üncü Brük- I sel Enternasyonal Fuarı ilk günü Türk günü ilân edilmek suretiyle a- 1 çllmıştır. Bu münasebetle bayrağımız sergi saraylarına hâkim yere çekilmiş ve resmen j iştirâk etliğimiz ; Brüksâl Enternasyonal ^fuarındaki
pavy«V«Urntrz Elçttiğinıi;^ dr./etine ■»eî'en Belçika'Atn resmî, siyasi, iktisadî ve basın mutyltind mensup seçkin bir kalabalık huzuriı ile açılmıştır. Misafirler büyük bir hayranlık içinde pavyonumuzu fuarın en güzel ve muvaffak eseri olarak tavsifte ittifak etmişlerdir. Brüksel Belediye başkanı M. Van de Meuleb-rceck tahassüslerini şu cümlelerle ifade etmiştir.
Bütün tarihi boyunca milli mevcudiyetinin bahis mevzuu oldu-;u anlarda-en büyük tehlikeler karasında tereddüt göstermeyen fedakâr Türk Milletine hayrânlığırtuz büyüktür. Bu hayranlığımıza onun nce zekâsının, medenî ve İnce zevkinin bir eseri olan v£ insaha huzur 'e inşirah veren bir güzel Türk eseri karşısındaki takdirlerimiz katılmaktadır. Türk pavyonu fuarın en nuvaffak ve güzel eseridir.
İngiliz Biiyük Elçisi dün gitti
Moskova Büyük Elçiliğine tayin j edilen İngiltere büyük elçisi Sir Do- l vid Kelly ile eşi dün saat 19.20 de ekspresle İstanbul'a ve oradan da Londra'ya gitmek üzere şehrimzi-den ayrflmışlardır.
İngiltere büyük elçisi ve bayan Belly garda Dışişleri Bakanlığı U-mumi Kâtibi Fuat Carım, bir çok kordiplomatik üyeleri ve dostları tarafından uğurlaıunışlarnır.
Londra, 1 (R.) — Berlin ablukasının kaldırılması ve umumiyetle Almanya İle ilgili meselelerin müzakeresini sağlamak üzere Birleşmiş Milletler nezdindeki Amerikan ve Sovyet murahhasları arasında cereyan eden müzakereler ve ilgili hükümet ve makamların bu mevzuda serdet-tikleri mütalealar hakkında gelen teberlerden anlaşıldığına-göre, iki temsilci arasında meselein esası henüz incelenmiş değildir. Siyasî müşahitlerin kanaatine göre, Ruslar, Berlin ablukasını kaldırmak için. daha evvel batılı müttefiklerin aldıkları mukabil abluka tedbirlerinden vazgeçilmesini istiyeceklerdir. Fransa ve İngiltere sabırsızlanıyor Amerikan ve Sovyet temsilcileri arasında Berlin ve genel olarak Almanya hakkında sürüp gitmekte o-lan iki taraflı görüşmelerin ihzari safhasının bitmiş olduğu kanaatiyle, Fransa ve İngilterenin de artık bu mevzudaki müzakerelere katılmak ve oy sahibi olmak arzusunu izhar ettikleri bir Amerikan Ajansı tara- ! fından haber verilmektedir. Her ne (onu Sa. 3 Sü- 3 te)
istanbul'da
Bir otomobil faciası oldu
Bir adam öldü, iki bar
kadir
yaı
aland
İstanbul, 1 (Telefonla) — Aksaray'da inkılâp caddesinde 55 numaralı apartımanda oturan iktisat Fakültesi talebelerinden Sadettin Er-yüz dün gece babası Sadık'ın sahibi bulunduğu Aksaray'daki Beykoz garajına gitmiştir.
Sadettin şoför ehliyeti olmadığı halde garajda bulunan bir tüccara ait 1400 hususi plâkalı otomobili habersizce almış ve aynı garajda çalışan Mustafa Sayaçoğlu İle Beyog-luna çıkmışlardır. Beyoğlunda Leylâ ve Cirayto Nişanliyan isimlerin -deki iki bar kadını ile bir hayli içtikten sonra Büyükdere'ye gitmişlerdir. Orada da sabaha kadar eğlenen kafadarlar, saat 4,45 de sarhoş bir halde Beşiktaş'ta Dolmabah-çe'de Camlıköşk önünde bir çınar ağacına çrpmışlardır. Neticede Mustafa derhal ölmüş iki bar kadını da yaralanmıştır. Ehliyetsiz ve sarhoş iken şoförlük yapan Sadettin tevkif edilmiştir.
Dünkü maçlarda Istanbulspor ile Harp Okul kaldılar. Ankara Gücü de Gençler Birliğini 1 - ı oldu. Yukardaki resim dünkü maçta Gençler Biri tanşını gösteriyor. Maçların tafsilâtını 5 inci saj
DünyadajîMayıs i
Rusya orduya hazır olmasını I
İngiliz Başbakanı hiirrig( nizamla korunabileceği
Dün yapılan otomobil yarışları Aşk yüzünden
Filistin golundan güze güze dönen Yahudi genci
İstanbul, 1 (Telefonla) — Anna Marya adlı Panama bandıralı bir gemi dün akşam 800 müsevi ile limanımızdan Filistin'e müteveccihen hareket ettikten biraz sonra 25 yaşında bir genç vapurun güvertesinden denize atlıyarak rıhtıma çıkmıştır.
Bu genç Galata'da 58 numarada eskicilik yapan Leon Şahin adında bir musevı olup bir Rum kızı ile se viştiği için vapurda seyahatten vaz geçmiş, aşk uğruna denize atlıyarak karaya çıkmıştır. Âşık genç otomo-. 1 ile sevgilisinin yanına dönmüş
1 Mayıs İş Bayramı münasebetiyle çeştli memleketlerde yapılan müs | bet veya menfi tezahürat hakkında , Anadolu Ajansından aldığımız ha - ' berleri sırasiyle veriyoruz :
Londra'da — Bayram münasebetiyle bir nutuk söyliyen Başbakan j Attlee, -Hürriyet, ancak iktisadi kuvvetlerin herkesin menfaatine o-larak kontrol altında bulundurulduğu teşkilâtlanmış bir cemiyette muhafaza edilebilir, dedi. Atlee şunları ilâve etti: • istediğimiz hükümeti seçmek için sahip olduğumuz söz, fikir ve vıc- [ dan hürriyetine inanıyoruz. Bununla beraber azınlığın elinde kaldığı i takdirde ferdi, ekonomik tahakkümün zulmünden kurtarmak ve siyaset sahasında olduğu kadar ıkti- I sat sahasında da memleketi müşte- j rek güvenlik temeline dayanarak ı kurmak istiyoruz.»
Moskova radv su Mareşal Vasi- ! levski'nin Sovyet silâhlı kuvvetle- I rine g -n lerdigı günlük emri yayınladı. Bu emirde, veni bir harp tehlikesi karşısında Sovyet silâhlı kuvvetlerinin hazır bulunmaları isten -mektedir.
' Paris'te taş mek suretiyl teşebbüs etti] sağlanabildi.
Berlin'de k sendika mens rı kutladılar, fından olağar alındı.
Prag'da. Ti rafından indi fotoğrafı asile
AKIN
Çek çek«
Bir mille zeteci arka kasından t: Seben de re mahsus gara içmesi Fakat be şey şu: Afş kel vasıtası da bulunmı
Sayfa:2
ZAFER
Fikir ve arpa
Garsoniyer baskınları!
Muhip DIRANAS
Birtakım acı gerçekleri, hiç değilse, kendi kendimizden sakia-mıyalım: Bu memleketin fikir seviyesi, batının fikir seviyesinden, en aşağı, bir yüzyıl geridedir. Zimmet haneınizdeki bu korkunç açığı kapamadıkça hürriyetimizi ve bağımsızlığımızı teminat altını alabilmek için, bütün eli silâh tutanlarımızın, ebediyen, sınır boalarında nöbet beklemesinden başka çıkar yol yoktur; Üstelik, hor, hakir görülmeğe mahkûm olmak da caba! Yok eğer, bu affetmez düşmanlıklar dünyasında, sanımızla, güvenimizle yer almak istiyorsak, her şeyden ve hepsinden önce. fikir haysiyetimizi, medeni milletler seviyesine ulaştırmaya, bunun için de, vakit geçirmeden milletçe, devlot-çe, elele, bir fikir ve kültür seferberliğine girişmeye mecburuz.
Bu, acı ve bizi daldığımız gaflet uykusundan uyandırması gereken, bir gerçektir ama, gelin görün ki, biz bunun tam telsini yapmak kararındayız. Evet, fikir ve sanat eserlerini vergiye bağlıyoruz. Şaşılacak bir şey yol^ı Şiz bir kitap mı yazacaksınız, meselâ diyelim ki, Türk inkılâbım, yahut Milli Mücadeledeki azmimizi ve kahramanlıklarımızı bu günkü genç nesle, halk tabakalarına daha ivi anlatacak bir destan; bunu yazdığınızdan dolayı vergi v«-receksiniz; bir tablo mn yapacaksınız; meselâ, Atatürk'ün »vatanın luır i mi ismetinde düşmanı boğduğu- yerdeki halini tasvir eden bir tablo; şayet bunu müze, gelecek nesillere ve tarihe mal etmek için sizden satın alırsa, vergi vereceksiniz. Çünkü sizler, bu memlekette bir Iokmalık rızkınızı temin edebilmek için mu-
hıtkk k bir yer 'r bir 'ovtet k pısında sefil bir Ücretle memur-sunuz.lur ve k. nun, nıo ur olduğunuz için, sizi senede 5000 lirayı gcçnuyen telif kazancı muafiyetinin ile dışında bir ikmiştir; yani ayda yüz Kg t, da k.ızansjıuz vergiyi verecekıiniz. Teki ama dikeceksiniz. Ru »etrückeıtte şiirinden, resminden, musikisinden k; za». n.snöatkftr var mı ki? Kanun bunu - haklı olarak! - düşünmez ve size der ki: İşinize gelmiyorsa, gider arpn eker, yahut buıııbarcılık yaparsınız. Çüukü mahsulâtı orzive (arpa. koyun bağırsağı), vergiden muaftır.
Fikir adamlarının, sanatkârların. bastırdıkları kitapların, birkaç tane satıp da masrafını kapayabilmek için devlet kapılaknna başı vurduktan, geçine bilmek, için san ıttnn, fikirden gayrı bir " İşle meşgul olmıya_mecbur oldukları Jıir memlekette, fikir ve sanat mahsullerinden vergi almaya kalkmanın hazin ve acı tarah, cemiyetin, zaten ihtiyarlığında en koyu sefalet içinde öle gideu, en bahtsız insanını mukadder âki-betine biraz daha itelemesi değildir;. asıl acıklı taraf, memleket adına bizi ıızun uzun düşündürecek taraf, bu hali hoş gören, huş gören değil, pek yerinde bulan ve kanunun biran evvel çıkmasını temine çalışan kimselerin mukadderatımızı elinde tutan büyük makamlarda yer almış olmalarıdır.
ZavMh fikir adaml Ve sanatkâr! Fikri ve sanatı toprağa ekip arpa gibi yetiştirmenin yolunu da bulabilir misin acaba, o çilekeş, fedakâr dehanla?
İstanbuldo polis 69 garsoniyeri kapatiı
istanbul, 1 ielpiunla) — Emniyet Müdürlüğünün Beyoğlu, $işli, Maçka, Kuıtulı; ve bu se itlere yakın yerlerdeki garsoniyerlere kar-( ,; gınşıruş yidu,,u mücadele müsbet j neticeler vel+nektedrı Sijn lo gün | ıçinoe. tesbit edjjşn 13,7 ,.(garsoniyer h. lerinin nznsiyle boşaltılmıştır. Ayrıca polis yapılan ihbar sonunda ıJtf garsoniyer basmıştır. ,
Bu umhbj'lerjn ekserisini ev, sahipleri teşkil etmektedir.
69 garsoniyerin sakinlerinden 28 inin. tanınmış ajle çocukları olduğu anlaşılmıştır. Bu arada basılan garsoniyerlerden bazılarını tanınmış bazı hanımların işgal ettikleri görülmüştür. Hattâ bu arada bazı evlerde kumar do oynatıldığı teabit edilmiş ve kanuni takibata geçil-,mistir..
Garsoniyer baskını devam etmektedir.

TECRÜBE TAHTASI
«Vatan, da Ahmet Emin Yalman se-
nelerdenberi devam edegelmekte o-lan yazıp bozma sistemimizi ele almakta ve şöyle demektedir :
«Bu uridle l«ln hiç bir ciddi mazeret gösteremeyiz. Memlekete atfedeceğimiz her kusur, iftira ve nankörlük olur. Bu cefakeş, çalışkan ve sabırlı millet hakkında hayranlıktan başka bir his İfade edilemez. Halkın olgun olmadığı ve İcap çden teknik ihtisasların henüz ele geçme,dlj;!' hakkında bir İddia tamaralylc ycr^l» olur. Çünkü kırk yıldanberi hlc bir memleket, başka memleketlere tahsil lcin nüfusumuza nispetle bizim kadar gene göndermemiştir. Milli mekteplerde de boyuna adam yetişiyor. Halbuki bundan İki, üç ne1 sil evvel memlekette ancak tek tük ihtisas adamı bulunduğu bir sırada teşkilatını kuran Düyunu Umumiye İdaresi, haristen ancak bir kas mütehassıs getirerek, sırf bu memleketteki memur ansurlariyle pekâla modern bir İdare teşkilâtı kurmuş ve basarı İle İşletmiştir. Hususi bankalar ve müesseseler de aradığı adamı buluydu lar veya Ihtlyaslarına göre yetiştiriyor-
Pahalılık devini yenemezsek
Nadir Nadi «Cumhuriyet, deki başmakalesinde pahalılığın bit dev halinde karşımıza nasıl korkunç bir şekilde dikilmiş olduğunu güzel us-iûbiyle anlatıyor ve tezini şu satırlarla müdafaa ediyor:
«Yurdumuzdaki hayat şartlarını düzeltmek hususunda en tesirli çarenin fatihi sall arttırmak olduğunu hepimiz takdir ettiğimiz halde, nedense aradığımız tedbirleri bu ana düşünce İle bağdaştırmayı İhmal ediyoruz. Evet, istihsal bugünden yarına birdenbire yükselmez; fakat İstihlak, hlc değilse bazı Bahalarda, mümkün mertebe kısılamaz mı? 198 kurusa piyasada istediğiniz kadar seker bulabilirsiniz: un su kadara, yağ bu kadaradır. Fakat bunları kaçta kasımız alabiliyoruz? Böyle yapaoatımıza, bütün dünya gibi bü 4eJ normal günlere kavuguncıya kadar karni usulüne başvuracak her vatandaşa az da olsa ucuz ve mtlpavl şartlar altında gıda maddeleri temJn, edemez miydik? Halbuki bazı hükümetlerimizin tam tersine bir pot lttlka güderek halkın gıdasını verg) mevzuu yaptığını hep biliriz.»
Bu mühim konuyu çeşitli misallerle inceliyen muharrir makalesini şu şekilde bitiriyor :
«Daha ne bekliyoruz? Dahili düşmanımız mevkiinde olan kötü usul vo zlhnlr yetlere karsı nc zaman mlllt seferberliğimizi kuracağız, ne zaman harp açacağız? Bu İsi umumi İ3eclmlerln neticesine kadar muallâkta bırakamayız, önümüzdeki yıl, tarihin çok mülıim bir devri olacaktır, bunu politika dedlkodusuyle geçirchıeylz. Eğer derhal İse baslarsak, memlekette bir
çalığına havası peyda olur, tacı medeni mûnoslyle bir secim emniyeti temin etmek bir kat daha kolaylaşır. Büyük seçimlerin arifesindeki yıl esnasında Türklyede İdaremizi süratle ıslah etmek azmi, pol|t)ka dedikodularından üstün kalmalıdır. MllU gayelerdckl birlik hissi de. polltfka ayrılıklarından İleri gelen hisleri yenmelidir. Bir tecrübe tplıtası ve kötü politikacılığın ebedi bir kurbanı olmaktan ancak bu suretle kurtulabiliriz.»
dinlenmek »«kânını bile fazla gördüI
Bu da kâfi değilmiş gibi. birinci bayrama Ttcarot Bakanının demecini, İkinci bayrama da Herke:: Bankasının raporunu katmak suretiyle gelecek yazın bile tadını bozar gibi oldu.
İstanbul'da 5.000 fahişe
»Yeni Şabah» da Kadircan Kaflı bir gazetede çıkan ahlâk zabıtasına dair raporu ele alarak genel evlerde 500 kadına mukabil 5000 gizli çalışan fahişeden bahsediyor ve bu içtimaî yarayı büyük derdimizle, lüksle, hayat pahalılığımızla bağlayarak şu sonuca varıyor :
«Nasıl veremin önüne aanatoryomlar •yaptırmakla geçmek mümkün değilse fuhşu da hükümet kontrolühü sıklaştırmakla önlemek mümkün değildir, Gerek verenjln, gerek fuhşun, hattâ salgın halindeki cinayetlerin, hırsızlıkların, auiiptjmşUertn çaresi sadece hayatı ucuzlatmaktır. O zaman evlenmeler artacak, evlonemcdlklcrl ve geçimlerini safthyamadıkları için düsen zavallılar kurtulacak; yeni kurbanlar verilmeyecektir.»
Zonguldak Gazetecileri Cemiyet kurdular
Zonguldak (Husus» — Zonguldak'taki Basın mensupları aralarında birleşerek meslek! bir Cemlyçt kurmuşlardır. Yapılan seçimde Nejat Muhslnoğlu başkan olmuştur.
Bir otomobil denize uçtu
İstanbul, l (Telefonla) — Şoför Kenan'ın idaresindeki 5719 numaralı taksi dün gece Kireçburnundan Kefeliköy istikametine gitmekte iken virajda bir yolcu otobüsü ile karşılaşmış,, çarpmamak için direksiyonu sağa kırmıştır. Bu sırada e-lektrik direğin^ çarpıp devrilen taksi denize uçmuştur.
Taksideki müşterilerden Sait, ka-i risı Nimet, "kızları Aysel, komşuları şenlerin yardımı ilfe kurtarılmışlardır.
Şoförün sarhoş olduğu anlaşılmıştır.
Yeni deniz seferleri
Denizyollarının Amerika'da tamir ettirmekte olduğu gemilerin yakın bir zamanca memleketimize dönecekleri göz önünde tutularak Denizyolları İdaresi, bilhassa Akdeniz seferlerinde yeniden değişikiik-ler ve ilâveler yapmak tasavvurlardadır.
Yeniden ihdas edilen Güney Akdeniz hattına İstanbul ve Adana vapurla tahsis .edilmiştir. On beş günde bir karşılıklı yapılacak olan bu seferler, jjjdiş, yolunda İzmir, Beyrut, İskenderiye, Napoli, Marsilya ve dönüş yolunda da Cenova, Napoli, İskenderiye, Beyrut, Kıbrıs ve İzmri limanlarına uğramak suretiyle yapılacaktır.
Bundan başka; haleh İstanbul vapurunun yapmakta olduğu Batı Akdeniz hattına da yeni gelecek olan Ankara vapurunun tahsisi uygun görülmüştür. Seferin gidiş yolunda değişiklik yapılmıyacak, yalnız dönüşte Cenova'ya da uğranılacaktın
Yeni gelecek olan Ankara vapuru, İstanbul vapurundan daha süratli olduğundan, Batı Akdeniz hattı seferinin 13 günden 10 güne indirilebileceği zannolunmaktadır.
Tıb Fakültesinde ders kesimi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde bu yıl dersler 23 mayısta kesilecektir. Fizik - kimya - biyoloji sınıfının lâboratuvar imtihanları 7 mayısta, lisan imtihanları da 16 mayısta bağlıyacaktır.
Dört türlü dil, dört türlü para ve dört türlü demokrasi şehri
Berlin geceleri
BİRK-+ SA\
Karanlık Berlin'de yalnız Spandan hapishanesi sabaha kadar pırıl pırıl yanmaktadır. Çünkü burada midesinden mustarip olan Amiral Raeed6r, Löndra mesazcısı Hess,
Arap suçlularının fahri sözcüsü Dönitz ve eski gençiik teşkilât reisi Baidur Von Schisach yatmaktadır. Ve bunların kaçmaması için sıkı tertibat alınmıştır.
Dört türlü dil, dört türlü para, dört türlü demokrasi... Ve dörtl(i işgal komsiyonunun inletmeye mu-vaffâk olduğu yegâne müessese : Spandau hapishanesi..,
Bir Fransız gazeteci kadın, Berlin-de geçirdiği bir gecenin hatırasını şöyle anlatıyor :
Garplı bir kış akşamı idi. Yerde kar, damlarda kar ve kaloriferler buz gibi, .Herkes titreşerek, h)Ç olmazsa elektriklerin yanmasını bekliyor. Zira işgal altında Berlin, gü-nün ancak muayyen saatlerinde .elektrik cereyanından istifade edebilir. Nitekim bugün de, bizim bulunduğumuz mahalleye saat 19 ile 21 arasında cereyan verilebilecek. Filhakika verildi de.
Berlin'in harap şokaklarına, parlak, temiz ve neşeli yüzlerini gösteren gazinolardan birindp, bifkaç Alman ve İngiliz dostumla oturmuş, kadehi 5 markalatılan bir konyaktan içiyorduk. Etrafımızda, şişesi 50 marktan şampanya içenler de vardı. Ayrıca. Amerikan malı tuzlu bademler geveliyorlardı.
Bir ara-İngiliz arkadaşım dedi ki;
— İntourist lokantasının yemekleri buranınkfnden daha iyi. Dün akşam orada yemek yedim. Hayvar, tereyağı bol bol... Ayrıca, votka, hindi söğüşü, tatlı, istediğiniz lw-dar„, [ .
Almanlardan birinin adeta ağzı sulanmıştı :
— Demek ki Rus kesiminde imişsiniz, diye İngilizlerin sözünü kesti. Öyle diyorlar. Orada, ecnebi parası mukabilinde ne aransa bulupurmuş. Acaba işgal idaresi parasını da kabul ediyorlar mı?
— Hayır, dedim. İşgal parası geçmez. Ya dolar, ya İngiliz lirası, yahut da İsviçre frangı vermek lâzım. -Hoş, Belçika frangı da geçer ya... Dört dolar verdiniz mi, mükemmel bir yemek yiyebilirsiniz.
— Evet ama, bu ecnebi paralarını teklif ederken içinize korku gelmez mi?
— Katiyen, dedim. Bütün mesele dolar hesabını sağlam tutabilmektedir. Zira dolarınız çıkışmazsa, hesabın bir kısmını İsviçre frangı, diğer kısmını da İngiliz lirası veya isveç kuronu ile ödemek lâzım gelir.
Alman kadınlardan biri lâfa karıştı :
- Bizim memlekete gelirken, kim bilir para hususunda ne kadar zorluk çekiyorsuııuzdur, decjü Bizde işler o kadar karışık ki... Bir kere dört işgal devletinin ayrı , ayrı dört çeşit parası var. Üstelik, Alman parası olan Mark da ikiye ayrıldı. Bir doğu bölgesi bir de batı bölgesi Mark'ı Bu vazıyet dahilinde yabancıların işi güç. Bir miktar dolar, biraz frank, bir kaç İngiliz lirası filân tedarik edeyim deseniz, para çantanız kambiyo veznesine döner...
Almanlardan, hiri derinden bir iç Çekti :
— Bir de bizim için milletlerarası muameleden anlamaz derler, diye mırıldandı. Şu hale bakıp--Tedavülde, kanunî olan altı cins I para var.
Kanuni olmayıp da göz yumulan dört cins daha... Bu kadai-ı da bii memlekete yeter. Sonra dört nevi demokrasimiz ve dört çeşit lisanımız da var, Kâfi, kâfi,.. Bu kadarı kâfi...
Diğer bir Alman ahbabımız söze karıştı :
— Bütün bunlar neyse ne, dedi, hani, şu bizim memleketin ne olacağı bir kararlagtınlsa....
Bunları söylerken, yap gÖ^le İn-gllizi süzüyordu. Lâkin, İngiliz dostumuz oralı büe olmadı,
Alman kadınlardan l?iri : .Dört İşgal devletinin müştereken idare edebildikleri tek bir müessese var mı?» diye bir lâf attı ortaya. İngiliz, cevabı .yapıştırdı :
— Var tabii... Berlin'in havadan iaşeşini temin eden hava, koridoru ile kim uğraşıyor? rPört devletin de bu işle alâkası yok mu? Ve bunları söyledikten sonra, kalabalık arasında, pir tanıdık görmüş gibi yaparak uzaklaştı.
Eskiden sinema işlerinde çalıştığı söylenen Alman tekrar söz açarak:
— Dört müttefikin iyi işlettiği diğer bir müessese var, dedi. O da Şpanğau papişhanesidiıv Orada harp suçluları yatar. Canını kurtaranların hepsini oraya tıktılar. Başına da ayrı ayrı dört devletten birer mü-ıdÜT koydular. Bu müdürlerin emrinde kendi, milletlerinden kırkar kişilik müfrezeLçf vardır., Dikenli teller ve makineli tüfeklerle «Himaye» altına alınmış olan bu «Katpp» ta harp syçlularından bir tanesi bile her hangi bir işe elini sürmez. Hapishaneyi idareye ıpemur olan kuT tnandanlar. nöbet değiştirdikçe ken-
li memleketlerinden birer müfreze getirtirler. Böylece, hapishanenin inzibatını temine memur kıtaların kovuşları zaman zaman Rus, ingiliz, Fransız ve Amerikan askerlerde dolar. Bu askerlerden birinin anlattığına göre, hapisteki harp suçlularının sıhhati yerindedir. Oturup uslu uslu hatıralarım yazmaktadırlar. Yalnız, - RAEDER midesinden meşhur Londra mesajcısı HESS-ise kafasından rahatsızdır. Mahpuslar, çalışmadıkları zaman bahçede dolaşmaktadırlar. Bir şeyden şikâyet edileceği zaman harp suçlularıma fahrî sözcülüğünü yapan DÖNİTZ'in RAEDER ile arası elân iyidir. Al-manyanın eski Gençlik Teşkilâtı reisi SCHİRACH ise mahkûmlar arasında dinç siması ve haraketile temayüz ediyor.
Harp suçlularını muhafazaya memur daimi gardiyanlar, ayrı ayrı milletlerden olmalarına rağmen, mükemmelen uyuşuyorlar. Denebilir ki bu mütevazı memurların arasında, memleketlerini biribirinden ayıran ihtilâflardan hiç biri mevcut değil.
Spandau hapishanesi hakkında geniş malûmata sahip bulunan Alman dostum :
— İşin meraklı bir tarafı daha var, diye devam etti. Hani güya biz serbestiz ya... Onlar hapiste.,. Halbuki biz hür vatandaşlar elektrik cereyanından günde ancak bir kaç saat
istifade ettiğimiz halde Spandau hapishanesi günün yirmi dört saatin ,e pırıl pırıl yanar. Ne yapsınlar? öz gözü görsün, harp suçluları kaç-î.ısın. diye yapıyorlar.
- Öyleyse kaçmanın imkânı yok, iendl. Almanlardan biri :
— Bereket versin ki kaçmalarına imkân yok, dedi. Bir bizim şu 1949 senesindeki hali pürmelâ^imize ba-
m, bir de düşünün Spandau'daki lellgöz şeflerin bize neler edebileceklerini...
Biz konuşurken, gazino yavaş ya-. ı.ş doluyordu. Kıyafeti düzgün, ağzı bozuk kadınlar, takıp takıştırmışlar, tırnakları pembe, kıravatl^rı göz alıcı erkeklerle beraber gelip otu ruyor ve içiyorlardı. Sağdan sol-Lan selâmlar, baş işaretleri veya sacecle işaretler teati ediliyordu. Bu hengâme içinde biz de -dpkuma fabrikatörü olduğu söylenen bir zatın maşasına konduk. Adşmın işinden söz açıldı. Dokuma fabrikatörünün ifadesi şu :
— Almanyanın batı işgçl bölgesinde İş yok değil.. Bilâkis işler yo-İurfda. Ama, iptidai madene yok, Hattâ Berlin'de bile iş ver... Az çok büf . eyler yapıyoruz. Diyorlar ki, Sov-
et bölgesinde çok fabrika çalışıyormuş. Kabijil, lâkin o .fabrikalardan 8?na Çana hayır yok ki... Sovyetlerde, fabrikanı»..ortaya-çjkardjğı her eyi devlet baba yut\ıveriyor. Gülüşmeler, neşeli' çığlıklar arasında bu konuşmaya devam ettik. Elektrik cereyanı çoktan kesilmiş olduğu için dansa mum ışığı altında devam . ediliyordu. Herkes ve her şey o kadar neşeli idi ki, yıkılmış, harap ve kimsesiz Beklinde bulunduğumu unutur gibi oldum. Kimsenin kimseyâ karşı kini, alıp veremediği yok zan-nedilirdi. Nedir bu huzur ve sükûnetin sırrı, diye düşündüm. Burada gülüp oynayan insanların çoğu, Berlin'in doğu ve batı kesimleri arasında serbestçe gidip gelebilenlerdendir. Üstelik, bunlar Berlin'liler. Her seyi görmüş, her şevi iafmış olan bir muazzam şehrin sakinleri.
Sokağa çıkınca, unutmuş olduğuna hakiki Berlin'i, işgal şlttndaki başkenti buldum. Sokak l?ir tünel kadar karanlıktı. Otomobil veya pto, büs işlemiyordu. Hayat namına, yalnız, seyrek sepelek yıldızlarla süslü karanlık semada, kırmızılı mavili ışıkları ile, milyonlarca Berlin'imin yarınki yiyeceğini taşımaya uğraşan uçakların homurtusu işir tiliyordu..
(Gazette de Lausanne) dan
Bir lâğımda 7 aylık çocuk cesedi bulundu
İzmir, 1 (Telefonla) — Dün şehrimiz memleket hastanesinin lâğımları temizlendiği sırada ameleler, lâğım içinde 7 aylık kadar olduğu tahmin edilen bir erkek çocuk cesedi bulmuşlardır.
Savcılık çocuğun kime ait olduğunu tesbit için gerekli tahkikata başlamıştır.
Tefrika No. 3 ÇIKAN KISIMLARIN HULÂSASI
ÇAxel lcin ilftlik, sanki hâlâ içinde getlp, toidMtd biröyefül.1 İrdvkları y.'fc'lıp A*el Danlpı^ka'^a d^suım Hindcvadidaki evine , gönderildiği zaman on bir yasında İdi. Axcl ne Hindevad'da. ne Kopenhag-dakl dayısına, ne Hanovre'deki mektebe ve ne de Berlin'de çalıgtıgı /ab-.rikaya ıaınabilmlatl. Simdi de bulun-dugu aile ıpuhjtl.pna yabancı geliyor, babası hakkındaki eski kanaatlerinden nasıl sıyrılmış .olduftuau düsU-püy.f rıju.
Kardeşinin Uc arkadagına yapılan takdim merasiminden aonra Torkild-le onların mukayesesinde kardeşinde dejenere bir hal sezmiş ve Norveç'in bu küçük «ehrine geldiğine pişman olmuştu.
Eve dönüete Torkild. Dorls'ia bu kığı Kopenhag'da geçirmek İstediğini söylemiş vo böylece mevzu yine ailelerine İntikal ptmlsll. Axol hlc bir zaman ani asamı yon ana ve babasının tek müşterek noktalarının müzik olduğuna, kendilerinin pile, onların! nazarında b)r mâna İfade etmemiş olduklarına temas etpılştl.] Patrona HaÜJ
— Zaten asıl felâket onların birçok hususta tamamiyle birbirlerine benzemelerinden ileri geliyordu.
LKBÂHÂR
® Bizans ■SfytZZ âft ; (?„ "Zs^fü^
— Ya öyle., dedi. Hava gilzel olsaydı hiç olmazsa bu akşam vapurla Fjord'da gezmeğe giderdik.
Torkild'de dışarı bakarak :
— Rüzgâr doğudan esiyor, dedi. Yarın hava iyi olur.
Doris gülerek :
— Evet Rose'm gelmesi şerefine... dedi ve Axel'e dönerek biliyor musun.. diye ilâve etti, Torkild Rose'a fena halde tutkun.
Torkild birden ona döndü :
— Allah, Allah.. Sen neler de biliyorsun öyle..
Axel gülerek :
— Yazık., dedi. Ben de belki Rose'a âşık olabilirim diye düşünmüştüm..
— Sen mi?.. Yok canım imkânı yok... Bak göreceksin Rose hiç a-ma hiç hoşuna gltmlyecek.
— Sahi mi?.. Halbuki bu sabah bana Rose'm eüzelIiâinL cana va-
Bak Torkild ona tahammül edâ-mez.. Halbuki onda öyle bir şeytan tüyü var ki.. Hem şehvetli, ihtiraslı bir yaradılışı var.. Bana kalırsa sen babama çok benzlyorsun AxeL
Pencerenin önünde duran Torkild birden dönerek :
— Doris sana, ağzından bu gibi sözler duymak istemediğimi söylemedim mi?, diye onu azarladı.
— Aman beni rahat bırak 6en de...
Axel:
— Haydi.. Haydi., diye araya girdi, gecemizi hoş geçirmeğe bakalım..
Doris:
— Ben perdeleri İndirip ışığı yakmağı teklif ediyorum dedi. Kâğıt oynar ve mevsimin kış olduğunu farzederiz. Nasıl fevkalâde değil mi?..
nunkidir.. Dedikten sonra kanape-nin bir köşesine yerleşti.. Bacaklarını altma almıştı.
Torkild :
— Biraz tanzim etmek zahmetine katiansaydın. senin odan da bunun kadar güzel olabilirdi, diye söylendi.
— Neler işitiyorum Doriş?, Bir genç kızın odası...
— Adam sen de... Bir genç kızın odası imiş... Hayır., ben genç adamların odalarını daha çok seviyorum.. Ve bir de viskiyi seviyorum.. Haydi sıhhatinize çocuklar-.
Torkild salıncaklı iskemleye o-turmuştu. Kızkardeşine baktı. Ci-garasının külünü silkeledi. Kendini gülümsemeğe zorlıyarak :
— Yavrucuğum, böyle çoenk gibi konuşmağa devam ettiğiniz miiddpl/'o «An rinnfmarlra'va fn-
kendine göre sevimli tarafları yok değil ama... Torkild sen papaz olmalı imişsin- Hiç bir zaman zina İşlemezdin sen-
— Doris!.
Torkild yerinden fırlıyarak kalktı. Axel de irkllmişU.
Genç kız kafa tutarak onların ikisine de baktı. Sonra birdenbire hıçkırıklarla ağlamağa başladı:
"Aman Allahım... Allahım..."
Ve koşarak odadan çıktı. Torkild onun peşinden gitti.. Axel Doris'ın hıçkırdığuu duyuyordu. Kardeşi onu teskine çalışıyor ve bir şeyler söylüyordu. Az sonra 1-kisi, birlikte odaya döndüler. Doris kanapenin üzerine, eski yerine geçti, iki üç defa hıçkırdı. İyice büzülüp top haline getirilmiş küçücük bir mendille burnunu son bir defa kuruladı.
Torkild :
"Sıhhatine Doris!" dedi, Axel de onlarla beraber kadeh kaldırdı.
Doris şimdi gülüyordu ve Tor-kild'ln kendisine uzattığı elgara kutusuna uzanıyordu.
"Kim ne derse desin, Torkild efendi adamdır..." diyerek Axel'e döndü.
Axel odayı tetkik ediyordu. Du-
Halk P( Kokteyl
rter -partinin elfc nı, orlası vardır; h« da olduğu gibi... r dqrt kafa ve kalb kat, bir siyâsi par,, maksadı ve gaye: aynı partililerin dc lert-k imanları bulı . ançi partiden te anladınız! Eğer lahat rahat sekiz Demokrasi anlayışı su tasnifi yapabiliı ları ve hareketler» omlanın hasretini «şimdiye kudar itli sanlarl» Fakat bu olsa «bütün tehlike 1-ç.min haklı gurı yenler» de varl
U.ıyletçıiik - libe olanlar zaman zan Oazle bakmakla b za da oturabilme! vu/a milliyetçilik k.,ıdileri gibi düs «solcu? diye itham dirlcr, i;çi hakkır edenler, arkadaşla lic. damgası yeme Parti faydasını rr faali üstünde oör( bi, az da olsa, me runa partiyi feda)
Atatürk'ün an nanlar, bugünkü edenlere dis gıcırc hepsine birde» hc kat ona da daha ( sarığını çıkarıp cl hoca homurdanmr Hgzinenin sant nîrt yanında milyoı varda, «ileri? nin y hafazakâr» ın yan «xltemoKrqt) m yanı rürürz.
P.eki bu çeşitli ş rlı potada kaynate nedir?,.Me»,(aat/ e da değil..,,Çünkü safiklığı sandolye saydığını da görd lefvekilleri maaşını isyan edip bütün I ların yanında, birii gün bayram yapar da değill
Hakiki aksamcıl lü sevmezler. Çünl mezler, kokteylin iı vardır, derecesi m bu yüzden de gü mezlerl Rakı mı, $( larsa ondan aynim Siyasî hayatta partiden korkuluyc cesi belli değil, ça Sab
Hür Fikirleri \ ve müfrit mücadelı
Müfrit şağ ve so cadele etmek mai vamnea bir tasarı ğu malûmdur. Bv tin aydın çevreler gi uyandırmış ve 1 rinde çeşitli tahrr yapılmıştır. Bu aı ri Yayma Cemiy memleket ölçüşür yısiyle, yakın bir ve tasarının bir ni te de gönderilme» sine müracaatta i Fikirleri Yayma konudaki çalışmal katle takibetmekt mektedir.
Bir genç kızın
İstanbul, 1 (Hu Çekı¥»ecesde bakka adında bir şah oturan yirmi yaşı. yanağından ısırma dukça tehlikeli bi nuştır.
Bakkal Ali Rıza beri göz koymuş o İı kızı sokakta gö: bizim evde... gel b: ye aldatmak iste vette şüpheli bir Harika, bakkalın d menüş ve yoluna ı Bunun üzerine 1 pek sinirlenmiş v«
koşarak yetişmiş v mn yanağım fena Genç kızın feryı şen zabıta memur! Rıza'yı yakalamışla Ali Rıza dün ad raiş ve tahkikata t
Fardımcı ögretm
Yardımcı öğretm
- 1949
ZAFER
RADYO * TELEFON•TELGRAF HABERLERİ
Koca Çin kaybedilmiştir
remlin'in tecavüz ve geniş-
leıne politikası. Uzak Şarkta, Avrupa'dakinden daha süratle inkişaf etmekledir. Çünkü komünizm Uzak Şark'ta daha büyük bir sefalet, ıstırap ve cehalet sa-'ı ı bulmuş ve mikroplar böyle bir vasatta daha kolaylıkla büyü-v inkişaf edebilmiştir. Bunda şüphesiz, eski Çaııg-Kay-Şek lıü-k tinin fevkalâde salâhiyetlere • •; narak kurduğu ağır ve otoriter idarenin de büyük tesiri -muştur. Dünyasını görmiyen ve nıljımyah Çinli bu sert idarenin baskısı altında ne yapacağını şa-rmış ve kendisine bir halâs çaresi ararken komünizm gelmiş . sına yapışmıştır. Şimdi, komünist denilen Çinlilerden çoğunun komünizm ideolojisinden belki lamamiyle habersiz birtakım zavallılar olduklarını söylersek hiç de hata etmemiş oluruz. Bunlar kendi hareketleriyle Rusya'nın gelişmesine hizmet ettiklerinin farkında bile değildirler ve nihayet İçlerinde -Bir kâse pirinç değil mi? Kim verirse onunla beraberiz!» diyenler bile vardır.
istilâ usulü
n usya bir memleketi istilâ etmek isterse oraya derhal asker sevketmez. Orasını Ruslarla değil, belki bizzat kendi kuvvetleri vasıtasiyle fethettirmek ve soııra ideoloji dalaveresiyle, kendi nüfuz bölgesi altına almak emlin'e mahsus bir metoddur. Bu metodu bir aralık Hitier de tatbik etmişse de muvaffak olamamıştır. Çünkü Hitler kendi ideolojisini bir memlekette tutturabilmek için, oralarda lâzımgeldi-ği kadar eleman bulamamış ve bu yüzden nazizm yaya kalmıştır. Halbuki, Rusya, komünizm ile fakir halka o giinkü hayat standardından çok fazla şeyler vade-derek, birtakım cahilleri kolaylıkla tuzağa düşürmek imkânlarını bulmakta, ve böylelikle büyük halk kütlelerini birden esir etmektedir. Bunu, Polonya'da, Orta Avrupa'da, Balkanlarda tatbik etmiş. muvaffak olmuş, Asya'da dış Mongolistan, Çin Türkistamnı, bu şekilde kafese koymuştur. Kore'de tatbik edilen aynı siyasettir. Şimdi bu metod Çin'de inkişaf etmeğe başlamış, ve komünizm bu suretle daha cenuba inmek, büyük bir bölgeyi kendisine ram etmek mkânlarını elde etmiştir. Bu bakımdan vaziyet çok tehlikelidir. Çünkü komünist Çin kuvvetleri, karşılarında çok kere hasım yerine zahir bulmakta, ve kolaylıkla ilerliyebilmektedirler.
Netice
usya Çin işleri üzerinde 1
serbestçe işliyebilmek için. ingiltere ve Amerika'yı da kolaylıkla avutmak çarelerini hazırlamıştır. Bu avutma siyasetinin ana- 1 sı, 1945 yılı aralık ayında Moskova'da imza edilen bir beyannamedir. Bu beyanname ile üç devlet i Çin işlerine karışmamayı birbir- ı lerine karşı taahhüt etmişlerdir. Gerçi, Rusya o tarihtenberi, Çin ; işlerine doğrudan doğruya burnunu sokmamış, fakat bu işi Çin komünistlerine yaptırmıştır. Bu müddet zarfında İngiltere ve Amerika'nın dürüst olarak takip ettikleri pasif politika, Çin'de komünizm cereyanlarının daha çok I genişlemesine ye melanet yap- | masına imkân vermiştir. Koca Çl- | ni artık ne Marshall yardımı, ne j askerî yardım kurtarabilecek du- 1 rumdadır ve nihayet Birleşik A- j merika göndereceği harp malze -meşinin yarın kimler tarafından ne maksatla kullanılacağını da bil- ! memektedir. Nitekim şimdiye ka- i dar verilen malzemenin mühim bir kısmı da birdenbire komü- \ nist oluveren muhafızları tarafın- '
Çin ortadan kayboluyor
Komünistler Şanghay kapılarına dayandı
Kızılordunun Çin komünistlerine^ yardımı
Anadolu Ajtınsı ve Nafen'den alı- , ri verilmiştir, nan haberlere göre, Çin komünist- ! Kuzey Çin'de komünist büroları leri, Şanghay' ı tecrit etmeğe matuf ( tarafından neşredilen bir beyanna-çevirme hareketine devam etmekte me Uk defa olarak KlzU ordunun ve hükümet kuvvetleri gerilemekte- Çjn komünistlerine yardım etmiş ! dır er' olduğunu resmen açıklamaktadır. |
Komünist birlikleri Şanghay'ı batısında 30 mil mesafede buluna
bir noktaya kadar sokulmuşlarıdu
Çin komünist partisinin kongresi Port Arthur yakınlarında Dairen'de
VöUdl MIR U! I II Ii5i.il II, I I .
. Hangçeu garnizonu şehri terket- yapılmıştır. Bu kongrede 782 korniştir. Şehirde bütün kamu hizmet münöt üye hazır bulunmuştur. Bu leri durmuştur. kongre tarafından neşredilen, rapor
Şanghay'da ise, savaşa hazırlanıl- Kızıl ordunun Çin komünistlerine | dığını gösteren emareler vardır. 1 yapmış olduğu yardımlara teşekkür Hükümet kuvvetlerine, şimdiden ; etmekte ve Sovyet Rusya'yı öv-,üksek binaları işgal etmeleri em- | mektedir.
Zonguldak kömür işletmesi
( Baş tarafı 1 incide ) yünden Mustafa Düzgün bir adlî ve esası bozuk, iktisadiyatı perişan- takibat sırasında maruz kaldığı hak-dır. Sırtını hazineye ve Marshall i sız muameleyi nakletti. Kayseri olanına dayamıştır. , Milletvekili Kâmil Gündeş muvazaa
işletmenin konaklarının bahçele- isnadlarına cevap veren heyecanlı ri. içinde soba yanan konforlu kü- bir konuşma yaparak dedi ki: -Mev-mesleriyle dillere destandır.» j cut olmıyan muvazaayı vardır diye
Rapor Kömür İşletmelerinin daha | göstermek şerefsizlik, namussuzluk-bu gibi israflarına ait canlı misal- ! tur.»
ler verdikten sonra idare âmirleri- ; Saat 19 da Kongre kısa bir fasıla nın bitaraf olmadıklarından bahset- 1 verdi. Bundan sonra Bayar ve ar-mekte ve şöyle devam etmektedir: kadaşları otomobillerle Kozluya • Zonguldak valisi Çatalağzı elek- 1 hareket ettiler, vaktin geçikmiş ol-trık santrali fabrikasının açılışın- lnasına ve bir çok işçinin iş saati-da demokratları telmihen (Münkir- nin gelmesine rağmen, yollar binler» demiştir! ] lerle işçi tarafından bağlanmış bu-Karabük Demir ve Çelik Fabrika- lunuyordu. Saat 20 de otomobiller lan Mudur ve mühendisleri de Halk Kozlulularuı büyük sevgi ve saygı Partisi lehine çalışmaktadırlar.» j gösterileri arasında Kozlu'ya gelin-Idare Heyeti raporunun okunma- di. Celâl Bayar elleri fenerli binler-sından sonra bir çok delege söz ala- le işçinin çevrelediği Parti Binası rak rapor hakkındaki kanaatlerini önünde bir masa üzerinde kısa bir
belirttiler ve bazı tenkidler yaptı-: 1ar. Bartın Demokrat Parti Başkanı Hüseyin Balık sık sık alkışlarla kesilen güzel bir konuşma yaptı. Günün mevzularından, idarî baskı-, 1 ardan, karşılaşılan müşküllerden uzun uzun bahsetti ve sözlerini şöy-j le bitirdi:
1 — 950 seçimlerinin ne netice vereceğini Allah bilir. Biz kanun yolunda yürüyoruz. İnhiraf etmiyece-1'gSzîi.?»'
! idare Heyeti namına konuşan ) Abdurrahman Boyacıgiller tenkid -lere birer birer ikna edici cevaplar verdi ve bilhassa Havzada komü-I nizm ile yapılan muvaffakiyetli mü ; cadelelerden bahsetti 1 Saat 13 de öğle tatili yapan Kon-: gre 15 de tekrar toplanarak çalışmalarına devam etti. Dilekler faslına geçildi. Söz alan hatiplerden Sabri Palabıyık, Kadri Sever, Fah-1 rettın Mentes, Ahmet Ülker, Kemal i Balyemez, Hüseyin Arslan Bölük, I Tahsin Müftüoğlu işçi dertleri, ih-| tiyaçları ve dâvaları üzerinde durdular. Ahmet Aladağ delegelere tercüman olan heyecanlı bir konuşma yaptı; komünizmi şiddetli bir lisanla takbik etti ve bu ideolojinin Türk işçisi arasında yer bula-mıyacüğuv belirtti. Halk Partisinin koÜıünizmle mücadelede muvaffakiyet gösteremediğini söyledi... Konuşmalar sırasında lâiklik mevzuuna da temas edildi. Lâikliğin din-sizliz demek olmadığı ve Demokrat Patinin hiç bir vakit dini siyasete âlet etmediği bir kere daha belirtildi. Osman Tunca iş hayatını tanzim eden mevzuatın ihtiyaca cevap vermediğini, işçinin türlü bahanelerle işlerinden edildiğini söyledi. Delegelerden sonra konuşan Cihat Baban haricî politika mevzuuna temas etti. Hariciyenin dış faaliyetimizi lâyıkile tedvir etmediğini, perestişimizin hariçte sarsıldığını anlattı. Bartın'ın Kazdağı kö-
hitabede bulundu ve dedi ki
— Hiç şüphe yok ki, işçiler bu memleketin en temiz evlâtlarından-dır. İşçiler çoğaldıkça memleketin ilerlemesi hızlanacak ve Türkiye mâmur bir hâle gelecektir. Sizinle uzun uzadıya görüşemiyorum; İçtimai Umumiye Kanunu bu anda böyle bir toplantıyı menetmektedir. Kanun hükumleıinın yürümesini istediğimiz jçjn evvelâ kendimiz kanuna tâbi olmâlıyız. Dâvaya sadakatinizi gördüm. Hakkın, hürriyetin ilerlemesi için bizimle beraber olduğunu bu top lan :ı pek güzel gösteriyor. Bu temiz duygularınızdan dolayı Partim ve şahsım na-mınasize
için büyük sadetler dilerim.»
Cıvata ve Somun
C SKİDEN sokaklarımızda terazilerimiz vardı. Kurusu attınız mı şıp diye sizi tartardı. Tam kilonuzu öğrenirdiniz. Çünkü yepyeniydiler.
Simdi yine sokaklarımızda terazilerimiz var. Kuruyu yine atıyorsunuz. Fakat tartiyormus gibi yapıyor da sonra vaz aeçiyor. Ya, yarı kilonuzu veyahut iki mislinizi Gösteriyor.
— Bozukmus, diyip yürüyorsa nuz. Bazan kızdığınız, bazan da güldüğünüz oluyor.
Herhangi bir müessesemizi alır-.sanız alınız. Çeşit, çeşit âletlerimiz son sistem makinelerimiz, gıcır, gıcır resmî otomobillerimiz vardır. Binlerce liraya alınmıştır. Alınması için pek lüzumlu sebepler gösterilmiştir. Fakat aradan kısa bir zaman geçtikten sonra bir kenara a-tılmıştır. Sokak terazileri kadar da kullanılmaz olmuştur. Neden? Ya bir vidası düşmüştür, yahut yine püften bir yeri bozulmuştur. Bu dahi bilinmez, Bozuk denilir geçilir,..
Eşyayı makineyi, âleti kullanmasını mi bilmiyoruz?. Hayır!.,. Ona aklımız eriyor. Fakat is bir kere o vida düşmiye görsün.
Yapacak işçimiz mi yok? Ha yır.. Evvel Allah Türk isçisi en iyi ustadır Elinden gelmiyen i$ yoktur. Yalnız ona bozuklukları gösterecek, 18 yere havale edilmeden, 20 derkenar yazılmadan «yap» diyecek kimsemiz yoktur.
Siz söyleyin bozuk islerimizden mesul kimse gördünüz mü?.
A. F.
İzmir'de feci bir cinayet
Bir genç nişanlısını bıçaklıyarak öldürdü
Müdahele eden 'müstakbel kayınpederini ve bir kadımda ağır yaraladı
izmir, 1 (Telefonla- — Kemal is- Kemal, Neriman adındaki genç minde bir delikanlı dün gece nı- ve oldukça serbest tavırlı bir genç şanlısı genç ve güzel bir kızı öldür- : kızla bir müddetten ben nişanlı bu-mek ve kayın pederiyle akrabadan lunuyorlaıdı. Söylendiğine göre bir .kadını da ağır yaralamak sure- genç kız güzelliğine mağrur ve ni
tiyle, korkunç bir cinayet işlemiş -
tir.
Sağır, kör ve dilsizlerin derdi
şanlısıni pek umursamıyan takımından olduğu gibi, genç adama
ehemmiyet vermediğini bililtizam göstermek ve 6ü suretle onun kıs- j kançlıgıpı tahrik etmek gibi uzun , zamandan beri tehlikeli bir oyun ; oynamakta idi. Delikanlının bu hal- j don mustarip olduğu ve zaman za- * Nevyork
1 b4 _gibi "muamelenin kendisine haricî p:
cuzladı. biletlerdi farkı olsı * Portakal sunun so homsirelf gittiler. k İç turizm Ankara'v lus - ?al cin 35 dir. k Geçenleı siz bir ç( le yaşan •k Ankara atlarını i kirli ayal ayaklar da bu kc
Bunlarla alâkadar olmak bu cemiyetin borcudur
İfir.»» nl
Başmakaleden devam
Değirmene su arıyorlar!
kirle Seçîm Kanunu üzerindeki çalışmalar geciktirilmiş, ve çok muhtemeldir ki, parti içindeki müfrit unsurlarla, mütediller arasında bu meselede mevcut, fikir ihtilâfını, şimdilik demokrasiye uygun bir kanunla kimse körüklemek İstememiştir. Belki de iktidar, şimdi, muhtelif parti ileri gelenlerinin yaptıkları seçim propaganda seyahatlerinde elde ettikleri intibaları beklemektedir. Bu z.evat halk zümreleriy-le yaptıkları temaslarda ne görmüşlerdir? Millet acaba, muhtemel bir seçimde Halk Partisini tutabilecek midir? Umumi temayül ne merkezdedir? Şüphesiz, bu propaganda seyahatleri dışında grup grup Ankara'ya celbedilen valiler ve idare âmirlerinden de bu esaslı nokta bir defa daha istimzaç edilmiş, onlarm
taesekkiir „rW icturhfii seÇ'mde nasd bir hareket takip taeşekkur «der istikbal edecekleri yoklanmış, ve kanun
hakkında verilecek nihai karar bu
samimi alk.5l.ria s,k s.k kesiliyor netic(!^e birak.linuifr.
sovgİ vc hürmet seH ,1er, hn,ii„ H"kalıle cenup vilayetlerinde geniş Koîu îldSpl ySnBSna I bl-seyahate çlk.nGeM, Başkan Ve-bir müddet istirahat edildi Zlrî ?"mJ da »f" d?'
hâtıra defteri imralamh. Saat 20,30 mimİ?". An.b,a'V?. ^""îi h""
ttse Sf*— -
on kongrede- bir konuşum yapacak- .... . , ...
tır * 1 * Bizim edindiğimiz lntıbaa gore
iktidar, halkın artık kendisiyle be-
---raber olmadığını katiyetle öğrenmiş
bulunmaktadır. Bu hakikate rağmen tereddüt ettikleri bir nok I ta varsa, onu da bazı zevatın | propaganda seyahatlerinde ve son yapılan temaslarda anlamış olmalıdırlar. İşte Seçim Kanunu tadilâtının gecikmesi ve hükümetin ver-
Yapı Kredi Bankası kurası çekildi
istanbul, 1 (Telefonla) — Yapı Kredi Bankasi tasarruf hesapları 1 mayıs kurası bugün çekilmiştir.
15.000 lira değerindeki bes odalı I mİŞ 0,duğu SÖ2Ü hâ,â yeri"e getire'
.1.1 -I ■ i . v mil ınpy • tl i n tahal,. l,..,l..- I.I.. _ 1...
dazı karşı tarafa teslim edilmiştir. Böyle bir durumda Çin'i kurtarmağa bugün için imkân yoktur. Ve acı il esöylemek lâzımdır ki Çin insalnık âlemi için kaybedilmiş sayılsa yeridir. — M. F. F.
Onlarda da öyle mi ?
memesinin sebebi budur. İşler yüzden savsaklanmış ve müzminleş-miştir. Bu mevzuda hükümetle parti arasında bir anlaşmazlık olduğu da muhakkaktır ve bunu da tabiî görmek gerektir. Çünkü herhangi bir işletmede işler yolunda gittiği zaman ortaklar daima dostturlar, anlaşmışlardır; vaktâ ki işler bozuk gider, işte o zaman kızılca kıyamet ve vaveyla kopar : Vaziyet siyasette de aynıdır. Nitekim, hükümetin bütün vaidlerine rağmen, Halk Partisi Divanının geçenlerde neşrettiği tebliğde meselenin sadece bir malûmat alma safhasında olduğu görülmüştür.
( Baş tarafı 1 incide ) Herhalde efkârı umumiyenin hür
kadar Amerikan hükümeti Jessup - se5'me şiddetle susayışı karşı-Malik görüşmelerinden İngiltere ve smda hükümet ve parti karşılıklı Fransa'yı daimi surette haberdar et- bir boca,aı"a devresine girmiş, sal-miş ise de, İngiltere'nin, Amerkia ile ,anan eemiy". fırtınadan kurtarmak Rusya arasında baş başa müzakere- içln biraz «Ç)klara doğru dümen kır-
yazlık iki ev İstanbul'da 99835 kura numaralı Bohorarefka'ya, İzmir'deki ev de 68376 kura numaralı Kenan Toprak'a çıkmıştır. 1.000 lira kazananlar şunlardır : istanbul'da Hâmid Böke, Hasan Kangal, Dimitri Pileratos, Hayım Varnalı, Aliye Hacıbekir.
500 lira kazananlar: Nurunnisa Sunul, Kadri Alp, Sacide Ulusayan, Eser Diren, Harman Ohanisyan Eslantiye Teker, Bayram Ozbaykal, Hayriye Eryiğit ve Aziz Dinçer.
Berlin ablukası
lerin sürüp gitmesinden endişe duyduğu; diğer taraftan, Fransız hükümetinin, bu müzakereler hakkında, resmen iyimserlik izhar etmekle beraber, önmüzdeki temmuz ayında teşkili kararlaştırılmış olan batı Almanya hükümetine doğu Almanya federasyonunun da katılmasını ileri sürmek suretiyle meseleye yeni faktörler katmak istediği anlaşılmaktadır.
Rusların maksadı ne olabilir?
Birçok müşahitlerin kanaatine göre, Sovyet Rusya, Berlin ablukası ve genel olarak Almanya meselesi hakkında Amerika ile baş basa müzake-
mak ve orada orsaboca oyalanmak yolunu tutmuştur. Fakat kendilerine hatırlatalım ki, bu nevi savsaklama politikada bir metod değildir. Çünkü her geçen gün, kendilerini biraz daha zâfa uğratmaktadır. Du vaziyetten Halk Partisi kendisini kurtarmak istiyorsa, bir an evvel halkın emniyet edeceği bir Seçim Kanunu çıkarmalıdır. Ama bu kanunla kendi vaziyeti ne olur? Olacağı şudur . Eğer akalliyette kalsa da hiç olmazsa kuvvetli kalır ve bugünkü gibi dağınık, vehham ve korkak bir bünyede yalnız ruhsuz bir kalıp halinde sürüklenip peri-
Auıerika'da »Elektrik Göz» taşıyan bir kör
Evvelki günkü nüshamızda »Korkulu Rüyalar &eh'ri» başlığı altında çıkan bir yazının sağır, dilsiz ve körler Cemiyeti mensuplarını teessir ettiğini gelen bir mektuptan öğrendik. Şurasını ehemmiyetle tebarüz ettirjnek isteriz ki, kaderin zulmüne uğramış bu gibi kimseleri ;teşhir etmek asla aklımızdan geçmez. Biz sade dilenci olan kimselerle mücadele edilmesi için belediyenin nazarı'dikkatini celbetmek istedik. Dilencilik, sağlam kör, pal, sağır kimseler tarafından da yapılsa hiçbir zaman tecviz edilmi-yecek bir harekettir. Her biri birer sanat sahibi olan, dürüst bir şekilde hayatlarını kazanmağa uğraşan bazı malûlleri de bu nevi dilencilerin müteessir edeceği pek tabiîdir. Körler, sağırlar ve dilsizlerle meşgul Olmak, ve onlara jjayat imkânı sağlamak ne kadar vâzİfemizse iş ya-paıpyacak kabiliyette malûl olan-larif ise dilenmekten menedip birer istirahat yurdunda barındırmak da aynı şekilde bu cemiyetin borcudur. Onları bırakıp sokaklarda dilendirmek ve hele bazılarını bir takım açıkgözlerin istismar etmesine .müsaade etmek sadece belediyesizlik-tir.
Başka memleketlerde de bu nevi malûller vardır. Fakat oralarda bu gibi kimselerin sokaklarda dilenmelerine aslâ müsaade edilmez- Her vesile üe cemiyet, bu gibi insanlara karşı borcunu öder. Mektepleri vardır. Barınacak yurtları vardır. Kendi maluliyetlerine göre yapabilecekleri işler vardır. Buna bir misal vermek için pek yakında Paris muhabirimizin Körler Mektebi hakkında gönderdiği dikkate şayan bir röportajı neşredeceğiz.
Bugün bu sütunlara koyduğumuz bir resimde de, cemiyetin malûllerle nasıl meşgul olduğunu ve onlar için ilmi ve fenni bile seferber ettiğini görüyorsunuz. Birleşik Amerika'da harp malûlleri için «Elektrik Göz» diye bir âlet icadedilmiştir. Bu göz, beş metre dahilindeki manialardan amaları haberdar etmektedir. Takriben 2 kilo ağırlığında ___
olan tertibat, amaların yürüdüğü ! besine "sahne oldu. istikamette bir şua neşretmekte ve Dumanları tüten semaverler, in-
ağır geldiğini gerek nişanlısına, ge- ' rekse nişanlısının akrabalarına söylediği ve dert yandığı yakınlarından öğrenilmiştir. Bununla beraber, nişanlısını, çok seven Kemal her türlü eza ve cefaya katlanmış her gün biraz daha artan küskünlük ve neşesizlik içinde nişanlısından vaz geçemeyerek onun her türlü haline göz yummuş ve affetmek yolunu tutmuş, fakat sonunda genç kızın oynadığı tehlikeli oyun nihayet dün gece bıçak darbeleri ile son bulmuştur. Hâdise şöyle cereyan et- * Müzik mi«tir: programı
Kemal'in nişanlısı ile babası ve nın akor akrabalarından yaşlı bir kadın dün ★ Halk Par gece Kemal'e misafir gitmişler ve mücadel-delikanlıyı solgun ve neş'esiz bul- retle ken ! muşlardı. Bununla beraber Kemal * AHantikte misafirlerini ağırlamış ve müstakbel bandıralı ; aile arasında samimî bir hasbıhal başlamıştır. Bu sırada Neriman yi-: ne eski âdeti veçhile yüksekten atıp tutmağa ve nişanlısına aslâ e-hemmiyet vermediğini gösteren yapmacıklarını son haddine çıkarmış-îır. Kemal bir ara odadan çıkmış, sonra tekrar gelip oturmuş ve kayın babasının :
— Neyin var? Neşesizsin?» sualine; -Hiç bir şeyim yok...» cevabiyle iktifa ederek eski küskün ve sükûtî hâline dönmüştür.
Bu sırada Neriman'ın cakaları, eski ve yeni taliplerinden hararetli bir lisanla bahsedişi devam etmektedir.
Kemal bir ara tekrar dışarı çıkmış ve bu sefer daha hiddetten sararmış bir halde ve elinde bir bıçakla dönmüştür. Kemal'in, Neriman'ın üzerine saldırdığını gören müstakbel kayın peder müdahale etmek isteyince, genç'adam elindeki bıçağı birkaç defa rastgele ihtiyar adama-saplamıştır. Kayın pe -der kanlar içinde yere serilince, sı-
Factor, E tarafındc
★ Dil, Tari) nündeki şeyler a aradığını bir îabel kası Ser(
★ Türk İn Ankara'lı miştir).
★ Cemal R ji muvafl
(
ladığı S.'
Hukuk
Hukuk F hanları tes kura netic devletler h' kundan, 3 devletler uı ci sınıfın it 1 inci sınıfı sa hukukuı çirmeleri tt
ra Neriman vazenesini genç adam rinden insa dürmüş, bu sında ferya da iki bıçâ te yaralamı Kemal y Cumhuriyet
Ankara mesirelerinden birinde Balıar Bay
1 Mayıs Bahar Bayramı Ankaralıları tatlı bir hava ile karşıladı.
Akşama doğru güneşin bulutlarla örtülüşü sabahın erken saatlerinden itibaren başlayan kır gezintilerinin daha canlı geçmesine vesile oldu denilebilir.
Çiftliğin gölgeli ağaçlarının altlan, Etlik, Keçiören, Dikmen ve Kavaklıdere bağları ocaklarının tütmesine ve çeşitli yemeklerin piş-
sanı uzaktan va iştahları 1 idi.
Tabiatın b; larda seyred serpilmiş mel zaraya başk Bilhassa onla larla yarış ed renk renk çi konuşan, gül lar belki de ; hardan çok di
PATPÖNA UALIL3MM
Marki dö Vilnöv
Fransız Sefiri
i e ı : Muva fak Meneniencioğlu
YANLIŞ RAPORLAR
ri . A V KISIMLARIN HULASASI ■{Patrona Halil İsyanının patlanın* ı ' O aakorln hoanutauılu&u. lıalVın kj hükümete karsı ınompunly UUli ı.
İdare ıtzllk ) UzUndı ıı s ı »'■ "( »■ .'ması (imli olmuştu. I -yan İçi" r.-.ııln Shaaırdı Patrona Halil. Musll ve ar-fl.Jfadafllorı bu (irşattan lıtı ad ■ dp D,.n il. Olmak sevdasında idiler. «Beyazıt meydanında blr bayrak ol-JS tına ınUslUmonları çakırdılar. Ken-M dilerine İltihak otmlyonlerl kılıçtan " |«çlrd.!er."Uc kol İmlinde At meydanımı indiler. Orada karargah kur-dulnr.
ti Padişah. İran etforl İçin ordu ile he-a raber t sk.uıar . .'.d, bu unu
* du. Sadaret kethüdası v di or vo-M .»irlı r Boğaziçi'mi « ' ı '
elerine lüle diktirmekle ıneaBUİdü-
eı ı.
11İİT.
itîu.iTi ediyordu. N.lıayet padi-ı dönerek: - Sevkeılû Fad'şahım, ded', bu Ci: 1 r sefil, bu kader âdi bir insan» n ı • tt, kaim tısına, hâlâ tahammül
Padişah hayretler içinde kalmış-11. Kaymnkım Kaymak Mustafa Pa-n: ı tevkifin emretti. Öiraz saltin-e"i';.ti. Sadrâzama, alınacak tedbir-er ' akk nia yen tavsiye* eH e bu-un t. Fit ı kuvveti1 bir devlet a-n olan İbrah;m P-şa. bunları '•' n ve t'tb'k kabiliyetinden mahrum bulmuştu. S Irâzam diyor Ju ki: "-■ Padişahım, dev'elin geçirmekte oı Jufu buhran içinde yalnız iki çı-- v.ı' görü -mum; Bir. şevket'û 5r - -n --r v asker nin başına
b Meydanı bos bu':
it lcrl açarak mahkûmları kendi kuv-ll vetlerlne İlhan * -1 1
—Möiangtcın bu kadar kolay ve mu- t ati2 onları dağıtm fffakiyetii gidişi, henüz bayrak al- ^ »r^ıetiv - a gelmekte tereddüt edenleri cesaretlendirdi. Ertesi gece . itibaren âsilerin sayısı ıkı ..i geçiyordu. Bunlara sılnjnr
Kti
M E R A Kil ŞEYLER |
Öldürücü
çi............
Ölü bir Kobra yılanı
bir ailede dört kişinin canını aldı !
ı , aman ilânı değildir, bu bir no t ii'.nı dejildir. Bu. bir beyaz kobra yılanının in-n . c a- emekteki rekorudur. Kübik ilinin zehirıniu ne müthiş ol-iuğunu elbette işitmişsinizdir. Bir ,u luk.'tyecfen dinleyin : Brezilya-, '.ir çı! tçi av meraklısıydı. Ekse--v k İpeğini alır, lâstik çizmele-ıı giyer. kırlarda avlanıldı. Bir .: _ ı oii ıe bir kobra yılanı çıktı ,-e çiftçinin lâstik çizmelerine sarıl-i\. Çiftç. avcı da derhal silâhına ti T ve ylajvn başını, ezmek lâvın diye silöhının dipçiğiyle ezdi '.'75 n-a da, epeyce heyecanlı fa-i 1 ;ı '.'en de memnun, evine 1 n lü. Fakat hayret... Bir iki saat ,onra çiftçi öldü... Hiç kimse, ölüm o' îb'n'n çizmeyi dişliyen yılandan , 'ni ıınl.im adı. - i n bir mil i'et geçti. Çiftçi ı.:i ît. e' kardeşi de avlanmayı sc •••di. Hrfcır ağabeysinin çizmeleri, yv ,ı-. r.. Neye duruyordu? Çiz-ı o erg fdi, tüfeği aldı. yola çıktı, ki güıı s nra bu çiftçi de yerde ölü ulun lu. Zahir dendi, yılan soktu.
. Bu ol m az s ; [; . / e .» o -ıı i enrn âs: ere ; ürünıem lir ki sarvv IjerHegâ-- ı' sevlüfer'. ç'a 'evimi Tamda göstermekle büyük faydalar ^ em n edeceğime kaniim, ^•sıplm tatink Çekingen padişah bu tekliflerden lünkii çizmelerin altında bacağın-
İka °kendilerine iltihak ettikçe şiddet ve hiddetle hitap ederek ta küçücük bir sıyrık vardı.
I 'r fenalık yapılmıyacağı, isya- ı ç birini tercih edemedi. Saray ben- Aradan yine bir müddet geçti, "n sadece tereddi etmiş zalim bir V« inini kâfi görmediği için kendi- ■ ftçinin oğlu da büyümüş, yetişmiş-Hkümete karşı milleti kurtarmak ne yardımcı kuvvetler teminine te- RlnJûırıva av merakı biraz da aile-r'n tertiplendiği temin olunuyordu, ob'.üs etti. Peygamberin sancağını y K ı-ry kapısına astırdı. Saray duvar-
'en gelir. Çizme var, silâh var, ne-e ava gitmiyorum diye düşündü, z-nelerini giydi silâhını aldı, yal-
] 'ah...
Lâkin hayret.... O akşam genç lam evo dönmedi. Arandı, taran-' n'hay et ölüsü bulundu. Vücudünü
.. nidUKiarı ıçu» »«i"."-™ »— ı ıvirdllef çevirdiler. Onda da baba-
-L malûmat vermişlerdi. Onlar, Kat askerin bu davete «alttkle 1|- „ ve a„CBS, eibi bacağındaki kü-IdestTn civarında bir kaç haydu- tllük etmediği görlıldll. Neden ik slynkta„ baska blr 5ey bulama-I„ kavga elliğini, korkan esnafın sonra, sadrâramm ikinci fikrin, 1l|M)
îkânlarm. kapadilmı, fakat yeni- ; ,k etmek karan alındı. Bdtün ba.
mi afiası maiyetiyle beraber oraya İstanbul ve onun üzerinde padışB- - .......
)ri ağası Illdijtuj «. ..... vııı u.n ~nke,n. InVı^il edan kıı lovdnû lllıp.
dince
YANLIŞ RAPORLAR
-Sadrâzam vaziyetten haberdar o-gncaya kadar ihtilâl büyümüş bu-®.nuyordu. Üsküdar'a geçenler yan-nın yalnız ilk kıvılcımlarını gör-' s oldukları için veziriazama, ç
rıın üstüne münadiler çıkardı. ;'ere karşı harbetmek üzere san-5 n a'tvıa toplanacak askere 100 ' v us ikramiye vereceğini, ayrıc3 '-.orlLk tshsisatinın dr günde iki !
-cağ'nı ilân ettirdi. Fa-
ğas, maiyetiyle beraber oraya ' İstanbul ve onun-üzerinde padışa- • bjr Qn dürttü
e%apulculann dağıldığın,, dük- ^Z^ZTS^. ^ ^menin içinde ne var diye elini
ânların yeniden iş görmeğe başla- mücadele edebilmek ıklarını Lılatmışlardı. I ggj" bir asker, kıta vü
üzere mun-ücude getiril-
^izmenin içine soktu. Elini dolaştır-
ıklarını anlatmışlardı. fakat kuç
IO hdd. «ft.^»"? ÎÎÎJf^feS.^ -kti. Lâkin
i.
., fakat küçük bir feryat ile elini
.................., . t , ., . , ok t'. Lâkin bu kadarı kâfi idi.
,ktu. Hâdise, âdı bir polis vakasiy- naden ziyade b^tanclara müracat mm dg ^^ bir
,ld1' Eunun sebebi; "ilmısti. Çünkü ilk çiftçinin dip-
, Sadrâzam bu yanlış haberlere ı- B ,.:f n,.,j8r „ ,ınız sarayın muha- ;kle başını ezdiği yılanın zehirli
.anmış ve aldanmıştı. Hakikati ak- fızj değillerdi. Onlara, bütün vezi - çi'meye saplanmış duruyordu,
ımın dördüne doğru öğrendi. An- lgr daima daha lütufkâr davranır- Oraya temas eden cildi sıyırıyor
: ak o vakit, Seyhıslam, sadaret lard! Halbukl yeniçeriler, sipahiler, kana o kuvvetle zehri katıyordu,
haymakamı, sadaret kethüdası, dı- ,opçular cebeciler, sert ve haşin mu- Böylece ölü bir yılan bir ailede dört
er vezirler, yüksek rütbeli subay- amelelere uğrarlar, serveti arttıkça, ana kıydı.
ır, vakayı bü«fc tafsilâtiyle anlat- a.ameti de büyüyen sadaret kethü- Ama siz isterseniz yılan masalı
, ılar. irsi tarafından çok defa ölümle teh- 'eyip geçin.
Kaymakam Paşa diyordu kı: ijt e:iilirıerdi. 0nun için onlardan , . _ . .
_ Saat 10 ile 11 arasında İstanbul ç bjr v r(jım beklenemezdi. Fakat Birmgnyada üasil COŞanirlar?
f, aratırdaki gürültüleri duyunca der- . v stancilai. jn toplanmasına başlan- BirmMlva.da boşanmaca karar
■al bir ata atlactim. Asavısı temin dlğl vakit bunıardan hangilerine gü- B,rnd*. J**w,ır"
i ı,ecimıı Dükkânları .. -. , ,, -eren karı kocaların ilk ısı 16 kuruş-
îm T S™ «S» beîden : ,yn, b'r m«?« Çuî' l«k MM. pulu alıp mahkemeye mü-
-jieo bir taraftan açtırırken oenaen bir kısmı kaçmı;, bir kısmı da »f. fk , tulmak sahi,
fctı e. »"-r ^n'^rtM! ^Tm^oiT^ S
, aareketlerine karşı duracak kadar ; SrüTsilere0 kata "«BtaSlanpa "0»k f^İ^ltll.™™.*!;
kîdim 51' r^r^ rf^-rr1
Sadrâzam işlerin fena bir cereyan ^aSS^tti "Mî STk Jdfm f? geldi. Padisai, Kaptan., derya-
MÖ'^JS™- srfe^^rkTir
l.a kadar süren müzakerelerden bir . d h j H . fcJ b.r çift satın alır. Karı koca karşı-
, „,m„|, p..Hicahın haskan- p ..',., , ^ ıklı yere otururlar. Önlerine mum-
tT^veTbm dıvan toplanmaia terfn.ey? ""I kap,a"' b*lP'' lar.m dikerler, ikisi de 1, 2, 3 deyince
ıgmda yem b.r divan toplanmağa topla k„5lland Aytlaa „„„ bay. mumlarm, ateşlerler.
İve vaziyet, daba yakından takıp e çek h ha ml , d bı- J ^ „dl mı ndl tasl'de öz
rer pare top attılar. Bu çok iyi bir k „„„ mumlarma mukayyet
karşılanıştı. Hemen işe el koydu. ı .,urlar Rlmin mumu 6nce sijnc„c
(Devam edecek) : partiyi kaybetti demektir. Cezası,
i ŞEHİRDEN RÖPORTAJLAR ,
Gece konelulürdâ ofyran vatandaşlar nasıl yaşıyor
WL
Taprak'ı'da geceler kâbus, gündüzler korku i inde geçmektedir. Bu huzursuzluğun sebebi, I açak olarak yapılmış evlerin her an yıktırilma-
5i endişesidir. 18 metrekarelik bir saha kerpiç duvar. Kirişlerin oturduğu çatı ve pencere yerinde iki delik, .işle gecekondu da budur!
İşın Oktay
LÜZUMLU TELEF
Trenler......,.'„...„.....
IIliva Yollun ................
Yataklı V»jıonlur ..........
Su Arıza ..................
Elektrik ..................
Havagazı ..................
13aqkunt T»k»l ...............
Kıırıluıılcr Tnk»l ............
Yi nI düven Takul .........
gizin Ta kul ..................
Murkcz Taksi ...............

Nöbetçi Ecza
ÇANKAYA — Yenişehir, Caddesi. T"1: 22790 NtîM UN E — İnönü Bulvar dLLHANE — Bankalar Ct
Arkadaşımız bir gecekond unun saiıibi ile konuşuyor
/ »kara geniş bulvarları, gökleri tırr tabyan resmi ve husu ı binaları ve lüks nakil vasıtalariyle müfte-hirdir. Fakat madalyanın bir de ters tar fı var : Şehri çevreleyen, kerpiç yığınlarının rasgele serpiştirilme iyle vücuda gelmiş gece kondu mahalleleri bu modern Ankara ile â alay ediyor.
Foto. muhabiri arkadaşla birlikte, şehir halkının mühim bir kısmının ikamet ettiği bu mahallelerden, . as .ele birini keşfe çıkıyoruz. Bu-ras: Öncebeci sırtlarına yaslanmış, Totraklık diye anılan b r semttir. İki bin hanelik bu türedi mahallede 10 bine yakın hemşerimiz yaşıyor. ICiı ıi memur, kimi esnaf, kimi işçidir. Ekserisi bir tek odadan ibaret kerpiç evler, mahdut imkânlariyle yaşamak için çırpınan vatandaşların ilticagâhı haline gelmiş. Bir kuruş dahi hava parası verebilmek zevkinden mahrum binlerle yoksul burada kendine bir melce bulmuş. Hayat pahallılığı denen amansız âfet, en ba-s't medeni ihtiyaçlardan feragat pahasına bir çok aileyi buraya siıidir-nıi:. Bir tek odada bazan 4, bazan I 8 ki ti barınıyor. Evlerin mimar vc mühendisleri aile reisi, işçileri de e ile efradı. Maliyet 500 ile 1500 lira rresında değişiyor.
Topraklıkta geceler kâbus, güncü der korku içindfe geçmektedir. Bu huzursuzluğun saiki, kaçak oln-r ık yapılmış evlerin her an yıktırılması endişesidir. İler gecekondunun i nünden geçişimizde, pencereye tenzer delikleri örten esmer patiska perdeler aralanıyor, ürkek |kadın vc
üstündeki üstünde, başındaki başında derhal evi terketmektir. Mumu t:r saniye daha dayanıklı çıkan ise. e/de ne var ne vok hepsine sahiptir.
Buna hiç hile kanşmaz mı diye- 1 ccksiniz. Ne münasebet?.. Mumu satın almak, seçmek hakkı kadınındır. Evinde hiç ovası ol mı yan kadın! boşanmağa karar verince mumun | dibinden ve birinden incecik bir dilim keser.. Hattâ evde çocukları film fakir Birmanyalı kadınlar da bu kısaltılmış mumlardan tedarik ederler ve evlerinden rahat rahat uzak- I laşıp giderler.
o tuk g izleri bizi bir an süzdükten s nra tekrar kayboluyor. Eminim ki birçok -Acaba?» 1ar, kocaları işte olan bu kadınların ve masum yavrucakların zihnini kurcalıyordu :
— Acaba gef"e,î"n:'uların yıkılması itin ke.fe mi geldiler?...
Kendi haline ve elim kaderine terkedilmiş Töpraklığırç çamur deryası halindeki yollarında binbir müşkülâtla ilerlemeye çalışıyoruz. Buraları hakikaten, belediye reisinin ge-çemiyeceği kadar berbat.
18 metre karelik b'r saha.' 4 kerpiç duvar, kirişlerin örttüğü bir çatı, Dencere vazifesini gören iki detik... Burası bîr nöbetçi kulübesi veya tavuk kümesi değil, 4 nüfuslu bir memur ailesinin ikametgâhıdır. Nerede yatarlar? nerede yerle- ve nerede otururlar? Bu, çok . meçhullü bir muadeledir.
Sarı benizli, avurtları çökmüş, yaşça genç, fakat vücutça öliiye yakın bin kapıyı açtı :
— Aman ağabey, her şeyi yaz ama
rum, diye adetâ yalvardı. Sonıâ anlatmaya başladı :
— Elime 106 lirp geçiyor. Bir karım iki çocuğum var. Bu gördüğün ver benim değildir. 943 denberi burada 15 lir.ı kira ile otunı orum. Buralarda çvyelce bir tek kulübe
yokt i, Seçimlerden evvel tek geceki ndular yapılmaya başlan-ley a ıbilmck endişesile bunla-.',ı ulı turna seS çıkarılmıyordu. 1).. , fırsatı kaçırmıyan halk ;en.nikyasla gecekondu inşa-gıriş. . Topraklık, kısa zamanlı ntaı gibi yerden biten evlerle j u. Se.im gelip geçtikten sonra kon ı i; ıın yıktırılması için te-ü :e g içildi. Fakat artık iş işten ıişti. Ankara nüfusunun pek im bi - kısmı şehrin her semtine ' lan (ecekondularda barınıyor, m ve no şekilde yıkıma başla-i: mı • esi karşısında şaşırılıp .1 unların yıkılması için ne .. n • (le insan kudreti kâfidir. Art: la bir ®izdağı vermek için ge-tek ndUİBrdan bir ikisi yıkılıyor. Fa-if t ü. nul'ü 1 ''r yıkıma girişileceğini ' ! s ınm yorum. Çünkü bir taraf-ı »0-80 l in kişinin açıkta kalmasile •er v n e leoek facianın vicdani ve i r ini m »uliyeti, diğer yandan da ı ; : ; ıvns 950 milletvekillim seçin i var!
3 ukarıt'a tasvir ettiğim kulübenin yarı t üyüklüğünde bir yer. Bu-h'r inşaat kalfası genç karısile bal yını geçiriyor. Muhsin kalfa diy r ki :
- Beyi n Allah için bu bizim ha-nec kler çok ucuza mal oluyor. Ye-n;ş( birde birinin apartımanının in-ses ıda ç; lışmıştım, affedersin ama s ft ılu. n-usluklu bir helâsı benim ':âş neden daha pahalıya çıktı.
T liri Ü itiin adında bir memur da şöy'e ,derd yandı :
- Bu mezbelelikte nasıl olup da il riır - aşadığımıza şaşar dururu) . Fakat Allahın hikmetinden
j sun" olpıaz derler. Yemeğimiz bu-rhdt pişbf. y'afaklnrmuz burayâ serili . DiisafÜEİmiz burada kabul edj-hr. D'.samAf gördüğümüz şu çuvalla c "tülü yğrde yüz numara vazifesini ı örür. Bizden gayri, dünyanın hiç bir yerinde, ömrünü, biribiriyle te-'if Külemiyecek kadar tez ad teşkil ed( ı iki ayrı muhitte geçiren me-(onu Sa. 6 Sü. 2 dc)
S I N E M A L A EĞLENCE YER fîü)ük (15031) -Ha) Ankaıa (23432) -
- 3«z
(11131) - Haz
Park
Sus
Sürıer Ulus Yeni Ankara Tavyonu Borıonti Op( ra Gar Gaz. K. Tiyatro Süreyya P.
(14071) - naz
(14072) -
(22294) - Sel t (14010) - I?-:
(10400) -Guı (21355) - Sa; (10370) -Köı (15190) - Bla (13070) - Söz .(24357) - Abı
5 günlük bir çocu bırakıldı
Akalar mahallesi pc rı evvelki gece saat 4 bi ı erkek çocuğunu sc mış olarak bulmuşla] kimin evlâdı olduğu yavrucuk Çocuk Esir muna teslim edilmişti
Polis tahkikata de* dir.
Sahte uüfus cüzdanı yakaland
Çankırı'nın Kurşunlu 11 ma köyünden AlAettln GU lus cüzdanı kullanırken yı na neden lüzum BördüftU i/- l ıhkilıata baglanmıatıı
KİRALIK APAİ ARANIY(
Maltepe, Demirtepe 1 varında dört odalı ap lavın J.5315 .şe telefon olu'nur.
DEVXET TIYAT1
Bu akşam temsi
KÜÇÜK TİY DA
Bu ak:am saa SÖZÜN Kil Komedi 4 F Yazan: F. Von Türkçesi: S. I liahnçye koyan: Er (Öğretmen ve Öj
ZAFER'ln Abone Memleket
Gecekondulardan birinin sahipleri evleri ıi yıkacak diye bir ( uzaklaşlırıyorlar
EVREN0S MEYHANESİ
Yazan : Georgcs Simcnon
Çeviren : C. A.
Tefrika No. 3
ÇIKAN KISIMLARIN HÜLASASI | ağzında ıslatarak cem yaptığını,
[Nuıjl karşısında oturan adamın hüviyetini teabite çalışıyor ve onun gün görmüş olduğunu hatırlıyordu. Kadının eampanya İstemesine rağmen ■ •rkek, garsona İki kokteyl emretmiş ve Nuel'ye buraya nasıl dUsmUa olduğunu sormuştu.
Nuşl parası olmadı?) İçin yemek y«-I ıllrıınlyecoSlnl söyleyen erkekte müs-I tesna blr hal sezmiş ve Bernar ı|ö Jon-| ak'ııı taşıdığı pırlanta yüzükle ona casus veya kokain kaçakçısı gibi •"iratlar vermişti,
Müstehzi bakışlarla Kusl'yl seyreden Jonnak ertesi günü Ankara'dan ay-ı ıgaco ıpı sjlyleıı 1*; Nifsl'pln beraber
: lınıclf .tnuslylc kanılnsmıst). | fjcsslsce bakı«l.ıklapı b'r kac ap İçinde I 3ı,Cide'nin een kahkahalarını İşitmişler ve Jonsnk. Nusl'nln yasını öfc-.enmek istemişti-1
Jonsak, biraz mahzunlaşmış yahut heyecanlanmış gibi görünüyor lu.
münakaşa ettiğini, paralan saydığını seyrediyordu. Nihayet kız, giyinme odasına gitti ve sürmeleri, boyaları ile dans elbisesini ihtiva eden bir paketle dışarı çıktı.
Kaldırımın üstünde buluştular, rren sabahleyin saat 7 de hareket »iiyordu, önlerinde 3 saatleri vardı.
Jonsaki
— Nerede oturuyorsun? diye sordu,
Yukarda blr oda kiraladım, her ay parayı ödemem lâzım. Sen Ankara Palasta mısın?
Sonra gene aklına gelmiş gibi:
—, Senin oteline beni sokmazlar. Benim odama ise sen hiç gelemezsin. Saat 7 de beni istasyonda bekle, dedi.
Erkeği bir defa ' daha kucakladı
olan Iran Konsolosu, üç dört defa dönüp ona bakmıştı. Gar memur- 1 lr.rı da bakışları ile Nuşi'yi takip ediyorlardı. Kız, alnını Jakson'a u-zatarak:
— Bonjur, dedi,
Sonra erkeği süzmek için bir a-dını geriledi, adamın ayakkabıla-rmdaki beyaz tozlukları görerek:
— Şıksınız da maşallah, dedi.
Tereddüt etmeden vagonlar» yürüdü:
— Kaç numara, diye sordu.
— 7 ile 9 uncu yatak..
Ilava iyice sıcaklamıştı. Herkesin biri birini tanıdığı küçük istasyonu güneş yakıp kavuruyordu.
— Hiç olmassa okuyacak bir ?;c)' aldınız mı?
Kadın, şapkasıyla ayni renkteki blûzunun üzerine giymiş olduğu tayyörünün ceketini çıkardı. Memeleri trenin her sarsıntısında titriyordu, Kız ciddi blr yüzle kapıdan dışarı bakıyordu.
— Paranızın olmadığı doğru mu?
Bu suali sorduktan sonra bir an
şaşaladı:
hiti tahayyül etmek zor değildi.
— Şu zili çal da garsona bir maden suyu söyle.
Hiç olmazsa yataklı vagonda zile basarak gnrsouu çağırıp içilecek bir şey söylenilebileceğini biliyordu.
— Nuşi...
— Ne o?
— Sana dün, daha doğrusu bu gece uzun zamandanberi mi şey ettiğini sormuştum.
— Seni bu o kadar alâkadar ini ediyor?
Kız hu defa gülmüyordu, ina'ç-bir tavır takındı ve bir çeyrek saa' kadar konuşmadan kaldı.
İstanbul'da çok tanıdığın var
— Epey vur.
-- Zengin kimseler mi?
^etyün olanları tia var olmıyan-ları dn.
— Onlara beni nasıl tanıtacaksın"
Bir cevap bekliyordu. Erkeği bu
cevaba icbar ediyordu.
— Bilmiyorum, derim ki sen...
— Bir dost dersin.. Başka ne diyc-
akıllı neş'esi gelmişti., Buraya çok •la yakışmıştı./ Aralarındaki yaş farkına rağmen ikisini de güzel bir çift olarak kabul etmek mümkündü. Trenin iki tarafında çıplak dağlarla güneşin yaktığı sararmış tarlalar akıp gidiyordu.
— İstanbul'daki tanıdıkların, Türk
— Türk de var, Fransız da var, İtalyan da, Yahudi de var.
— Taksimde bir apartunan dairesi acaba pahalı mıdır?
Nuşi, İstanbul'dan geçerken Gala-tada möbleli bir o'tele inceye mecbur kalmış ve Halicin üstündeki tepede kibar Taksim muhiti, süslü demir kapılı yeni evleri, ışıklı apartı-manları ile gözlerini kamaştırmıştı.
Jonsak :
— Fİ atları bilmiyorum, dedi.
— Öğrenmen lâzım.. Çok mühim bu..
Macar kızı lıer zaman lüks yerlerde yaşıyormuş gibi yemeğini büyük bir zarafetle yiyordu :
— Seninle olmam canını mı sıkıyor?
ZAFER'ın ilân
r.aalık ......................
2. ıe 3. cü sayfada S: -1 cü sayfada Sm. i \e 6. cı salyada Sn Doğum', Nikâh, NU Mo lût ilânları 5 saııt 4 ırtlylo 15 lira
Devamlı İlânlar 1 târife tatbik
Cuaeteve oöndtrllen ( lar neşredilsin «d
_J TAKV
2 Mayıs — I Hirfî: 1368 — 1 Kuırl" —
\
: indi I.
ZAFER
SHP O t ]
Ankaragücü Şampiyon!
İsfaobülspor - Harp Okulu 1 -1 berabere kaldılar Ankaragiicü Gençlerbirlipi 1-0 mağlûp etti
İstanbul sporlular dün ikinci ve g liük bir fırsatı boşa çıkardı ve 1 yan Gençlerin karşı hücumldrile gev
son karşılaşmalarını Harp Okulugü- ; nihayet baç 1 - 1 beraberlikle ciı ile yaptılar. Havanın çcjk güzel ol- ı erdi. ması, 8 bine yakın bir meraklı kütle- -îer iki takım içinde en muvaffafc sim 19 Mayıs Stadına toplamıştı. olan oyuncu İstanbul spor kalecisi
Maçın hakemi Refik Güven idi. iki | Turan oldu. taraf kaptanlarının çiçek ve bayrak
şedi. Bununla beraber, Apkaragüç-lüler vaziyete zaman zaman hakim olmakta gecikmiyorlardı. 25 inci dakikada Gençlerin santrforu Ali yakın mesafeden topu dışarı atarak bir fırsatı harcadı.
5 dakika sonra da yerinde bir pas alan Ankaragücü sol açığı Kenan'-
------- ...--------. , r „ , - m §ütü direğe çarpıp dışarı çfktı.
mil, Mustafa, Erdoğan, Kenan, Fik- «mı Ankaragücü ve Gençlerbirliği noın.on. _____ ,
ret, Nevruz, Niron, Ömer, Faruk. . takımları yaptılar. Puvan vaziyeti W" a^İ^u
bu sene cok kritik bir vazivet.te sa^mın Suzel bır §ut"nu de &M»
Yarışları helecanla takip eden meraklılar
(Ekonoriıi yarışı) nın birincisi Hayri Erbil omıul:
teatisinden sonra takımalr sahada şu k ■ u' laıin sıralandılar:
İstanbul Spor: Turan, Ahmet, Kâ-
Maıagilcü - Gençlerbirliği
Dün günün en mühim kraşılaşma-
Harp Okulugücü: Remzi, İsmet, Rıuvon, Sabahattin, Necdet, Hakkı, Kcnı 1, Sabahattin, Sahir, Mustafa, Cemal.
Stadın giriş tarafındaki kaleyi kazanan Harp Okullular oyuna hızla başladılar. Karşılıklı bir kaç uzun vuruştan sonra Istanbulsporlular vaziyete hâkim olarak yerden paslarla Harp Okulu kalesine inmeye başladılar. Daha oyun başlıyalı üç dört dakika olmuştu ki sağdan inen arı yahlılar açıkları Fikretin müsait vaziyette yakaladığı topu mükemıpel bir şytle Harp Okulu kalesine sokma-sile maçın ilk golünü kazandılar. îyi yer tutan ve maç tecrübesi daha fazla olan İstanbulspor oyuncularının topu kolaylıkla kullanmalarına karşılık Harp Okullular enerjik ve atak oynamalarına rağmen bütün hatları bir hizada oynadığından rakiplerine rahatça paslaşmak fırsatını veriyorlardı. Daha ziyade İstanbulspor luların hakimiyeti altında geçen bu devrede Harp Okullular da bir kaç fırsat yakaladılar, fakat istifade etmesini bilemediler. Netekim bir defasında ahir'in .yakın mesafeden attığı şütü Turan çevirdi, Bir defasında da iki İstanbulspor bekinin birbirine pas verdikleri sırada içeri girerek topu yakalayan sağ açıkj Kemal topu yakın mesafeden kaleye atamıyarak kaptırdı.
30 uncu dakikada İstanbulspor santrhafı Erdoğan, kestiği topu sürüp pas vermek istedi, fakat topu a-lan Harp Okulu santrhaffı Sahire verdi, o da önü boş vaziyette sürerek Turan'ın müdahalesine meydan vermeden Harp Okulugücünün beraberlik sayısını çıkardı ve devre de böylece 1-1 bitti.
İkinci devreye Harp Okullular
bu sene çok kritik bir vaziyette olduğundan dünkü maç da kâza-
Inglltere Kral Kupasını VVolverhampton kazandı
Londra, 1 (Radyö) — İngiltere Kral kJi pası final nlacı, dUn Londra'da Wombley "''nida 100 blıı klglltk bir kalabalık önlln-dc Wolvorliûinpton llo Lelcester takımları -. -ıda oynanmıştır.
M aç» soyro gelonlor arasında Pronsos Kİtznbct He kocaiiiı Edfnburg DUkU do a-r alnııa bulunuyorlardı.
Wolvorhamptoh'lüliır Josso Pyc'nlıı oyb-nun 18 ünctl dakikasında yaptıgi' golle blrlııcl, yine aynı oyuncunun dıivrenln , , , bltmoslne 3 dakJka kalarak, yaptıftı lklrfcl
, best oynamaya başladılar. Uzun , ollf. b,r,nc, hBftaymı 2 - o galip bltlr-| paslarla Ankaragücü kalesine ini- j mislerdir.
Clty'nln golünü şaft açıklaı
fLacil. • atmak suretile kurtardı ve
nırsa Ankaragücü şampiyon olacak" îj.k devre 1 " 0 ^aragücü lehine yenilirse yahut da beraber kalırsa 1 A1'. . , , _ Demirspor otomatik olarak lig bi- . IkmCl devrede Gençler daha ser rincisi çıkacaktı.
Saaİ 18/40 da takımlar Ziya O- yorlar. Fakat hüyük bir gayretle cezanın idare ettıgı maça şu kadrolar- mvan karşl taraf müda^asına topu jÇ'htllar: j kaptırıyorlardı. 20 ve 21 inci daki-
Ankaragücü: Semih. Necdet, İs- j kalarda biri Alinin, diğeri Hamdi-met, Ali, Fethi. Fikri, Hüseyin, Ha- , nin isabetsiz vuruşları yüzünden san, Recep, Fikret, Kenan. Gençler iki fırsat daha kaybettiler.
Gençlerbirliği: Necip, Sait, Hüse- Oyunun bitmesine yakın saha ortayın, Burhan. Muzaffer, Ayhan. Ham- sındâki çizginin üstünde bir pas a li, Şahap, Ali, Mustafa, Halim. lan Ankaragücü santrforu Recep ö-Oyuna Ankaragüçlüler iyi , başla- j nü boş olarak topu 18 çizgisine kadılar ve düzgün paslarla G^rıçler ka- | dar götürdü ve kaleci ile karşı kar-lesane kolaylıkla inmeğe başladılar, şıya kalmasına rağmen kaptırdı.
4 üncü dakikada sol açık Kenan sağa kaçıp önüne çıkan Gençler müdafi-ini deç geçerek kalecinin solundan topu içeri, attı ve b'iı suretle takımının ve maçın yegâne golünü çıkarttı. Ankaraguçünün sağlı sollu hücumları birbirini takibediyor ve sa-lâcivertlilerin forlârı her pozisyonda şut atarak Gençler kalesini tehdid ediyorlardı. 15 dâkikâ kadar; devam eden bu baskı, nihayet tu-tuk oyunlarından kurtulmaya başlı- |
Ankaragüçlüler böylelikle muhakkak olan ikinci bir gol fırsatım kaçırdılar. Ve mae da böylece 1 - 0 An-karaglieünün galebösiyle sona erdi.
Dünkü maçta kazanan Ankaragücü takımı liğ birincisi olmaktadır. Sarı - lacivertlileri bu muvaffakiyetlerinden dolayı tebrik ederiz.
Puvan vaziyetine göre Demirspor İkinci, Gençlerbirliği de üçüncü olmuşlardır.
Niyazi SEL
Gri tl
Oyu
ı İkinci dcvronln başında yapmış-
Otomobil yarı.|
Yarışlar Ankara'da büy alâıca uyandırdı ve kazası
istanbul Maçları
Galatasaray Vefayı 3-2 Fenerbahçe Beşiktaşı 2-1 yendi
istanbul, 1 (Telefonla) — Basın kupası maçlarına bugün de İnbnü stadında 25 bini bulan bir seyirci çok canlı başladılar. Buna mukabil kütlesi önünde devam edildi. İstanbulsporlularda bir yorgunluk j İlk maç Galatasayla Vefa arasın-göze çarpıyordu. i da, yapıldı. Galatasaray:
Nitekim oyuna çok zaman Harp Erdoğan, Fazıl, Necmi, Musa, Na-Okullular hakim oldular. Fakat bir ci) Doğan, İsfendiyar, Gündüz, Reha çok fırsat çıkmasına rağmen bir tür- Muzaffer, Orhan'dan, müteşekkil
lü galibiyet gollerini çıkaramadılar. Bir defasında önü boş olmasına rağmen Sahir, topu kaleciye kaptırdı. Bir defasında da Sahir'den yerinde bir pas alan sağ içleri muhakkak
Üniversite ve Yüksek Okullar arası Atletizm birincilikleri
Üniversite ve Yüksek ökullar a-rası atletizm birinciliği dün sabah saat 9.30 da 19 Mayıs Stadyomunda meraklı bir seyirci kitlesi önünde yapıldı.
Bu müsabakalarda, mızrak atmada Halil Ziraman 58.23 metre ile Türkiye Üniversite ve Yüksek O-kulları arası rekorunu, 110 metre engelli koşusunda da Ömer Sevse-vil 18.02 saniye ile Ankara Üniversite ve Yüksek Okullar arası rekorunu kırmışlardır. Kalabalık bir atlet grupunun katıldığı ve büyük bir alâka ile takip edilen müsabakalarda alınan teknik sonuçlar şunlardır:
100 metre 1 - Turhan Tukel («.O.), 11.3.10, 2 - Fikret Güç (H.O) 11.5.10 3 - İhsan Tugan (G.E.E.) 11.5,10.
200 metre 1 - Turhan Tukel (H.Ö.) 23.6; 2 - Yalçın Okaya (Fen) 23.9; 3 - Turgut Sağman (T.A.M.Y.U.O.) 24.1.
110 metre engelli: 1 - Ömer Sevse -vil (Tıp) 18.2 (yeni rekor); 2 - Ham-di Eliyakut (Tek. Ö.) 18.3; 3 - Selçuk Acar (G.E.E.) 19.7.
400 metre: 1 - Fikret Emirgân (H. O) 53.8.10; 2 - Turhan Çelik (G.E.E.) 54.2; 3 - abri Sarıyer (H.O.) 54.3.
800 metre: 1 - Abdullah Kökpınar (H.O.) 2.09.3; 2 - Ahmet Ölçer (H.O.) 2.13.5; 3 - Ziya Eytemiz (G.E.E.) 2.13.7.
1500 metre: 1 - Abdullah Kökpınar (H.O.) 4.33.4; 2 - Fuat Surum (Vete.) 4.34.2; 3 - Niyazi Balık (H. O.) 4.41.
5000 metre : 1 - Hıdır Çamur (Tıp) 18.37; 2 - İzzet Arıtıcı (H.O.)
19.49.3.
Gülle atma: 1 - Hayati Sezenler (H.O.) 12.04; 2 - İsmet Uysal (H.O.) 11.58; 3 - Halil Ziraman (T.A.M.Y. U.O.) 10.63.
bir takımla sahaya çıktı.
Vefa:
Aptullah, Mustafa, Salâhattin, E-mel, Melih, Zeki, Cevdet, Hikmet, Muammer, Bülent.
Maçın hakemi Mustafa Güven-türk'fü.
Oyun karşılıklı akınlarla oluyor ve sürali bir cereyan akip ediyordu.
35 inci dakikadan sonra, hücumu arttıran Galatasaraylılar 39 uncu dakikada Muzafferin yaptığı ortaya, Gündüzün kalenin köşesini bulan vuruşu ile ilk gollerini kazandılar
Devre bu şekilde 1 - 0 bitti.
İkinci devrede Vefalılar Hikmet'-in yerine Fehmi'yi almışlardı. 15 inci dakikada Gündüz sakatlandığından yerine Süreyya girdi. Biraz sonrada Vefa kalecisi çıktı, yerine ihtiyat kaleci girdi
Oyun karşılıklı akınlarla devam ediyordu. Fakat 25 inci dakikada İsfendiyar yandan bir vuruşla Galatasaraylı ik'ınoi golünü yaptı. Bu golden sonra Vefalılar, açıldılar ve 31 inci dakikada penaltıdan bir gol kazandılar.
Bu gole Galatasarayblar 39 uncu dakikada Rehanın kafa vuruşu ile muabele ederek üçüncü gollerini kazandılar.
Vefanın canlı oyunu devam ediyor ve Galatasaray kalsei üst üste tehlike atlatıyordu. Oyunun bitrpe-sine 3 dakika kala Vefalı Bülent sıkı bir vuruşla takımının ikinci golünü yaptı, biraz sonrada oyun 3-2 Ga-latasarayın galibiyetiyle sona erdi.
Günün ikinci ve mühim maçı Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında idi. Takımlar şu kadrolarla sahaya çıktılar:
Fenerbahçe: Erdal. Salâhattin, Ahmet, Samim, Saracettin, Kâmil, Aydemir, Suphi, Müjdat, Halit.
Beşiktaş: Feyzi, Vahit, Vedii, Ça çi, Ali İhsan, Hüseyin, Süleyman, Şevket, Bülent, Kemal, Şükrü.
Hakâm Salâhattin Pural. idi.
Karşılıklı seri hücumlarla başl: yan oyunun beşinci dakikasında Bülent yakaladığı fırsattan faydalanarak Beşiktaşa bir gol kazandırdı. Daha oyunun başında bir gol yemelerine rağmen Fenerbahçeliler teşebbüsü ellerinde bulunduruyorlardı. Müjdddın kaçırdığı bir gol fırsatından sonra 14 üncü dakikada Beşiktaş aleyhine soldan atılan bir'fa-vul vuruşunu, Suphi sıkı bir şütle tamamlayarak Fenerin ilk golünü yaptı.
Oyun^ yeniden berabere bir şekle girince çok heyecanlı ve zevkli olmağa başladı. Bu arada Salâhattin sakatlandı ve yerine Murat girdi. Beşiktaş takımında da Ali İhsanın yerini Eşref aldı.
24 üncü dakikada yapılan bir Fener hücumunda top Suphi'den Halife geçti. Halit kaleciyi de atlatarak boş kaleye yaptığı vuruşla Fe-ner'in ikinci golünü yaptı. Bu gol oyunun son, Fener bahçenin de ga: libiyet golü oldu.
Devrenin bundan sonraki kısmı çok seri bir tempo ile devam ederek 2-1 sona erdi.
ikinci devrede Şükrü'yü ortaya Bülent'i sol açığa alan Beşiktaşlılar, derhal hücuma geçtiler.
Devrenin 25 inci dakikasına kadar siyah beyazlılar mütemadiyen Fener müdafaasını zorladılar. Ke -mal'in yerine oyuna Rahmi girdi.
25 inci dakikadan sonra oyun yeniden muvazeneli bir şekil aldı ve oyunun sonuna kadar bu tempo devam etti.
Maç bu suretle 2-1 Fenerbahçe -nin galibiyetiyle neticelendi.
Küçük spor haberleri , Hentbol maçlarında HavagücU -Dışkapıya, Gençlerbirliği - M. Tek-nisiyenlerine, Barbarosda Mulıafız-
gücüne hükmen galip gelmişlerdir. *
Siyasal Bilgiler Okulu ile Gazi Eğitim Enstitüsü arasında yapılan Basketbol maçını S. B. Okulu 29 - 26 kazanmıştır.
E.) 1.60; 3 - Mithat Argüder (H.O.) 1.55.
Üç adım: 1 - İzzettin Çelik (H.O.-13.01; 2 - Nazif Yaman (Huk.) İ2.86; 3 - Fahrettin Cebeci (H.O.) 12.83.
Çekiç atma: 1 - Muzaffer İskender (H.O.) 41.60; 2 - Yusuf Kırav fZira-
4x100 bayrak yarışı: 1 - Harp O-kulu takımı; 2 - Gazi Eğitim Enstitüsü; 3 - Teknik Öğretmen Okulu. Alınan puvan vaziyetine göre:
1 — Harp Okulu 77 P.
2 — Gazi Eğitim Enstitüsü 25 ,,
3 _ Tın Fakültesi 15
67 İnci dakikasında safclc Smyt-lıe W.)lvcrhampton'ım UcUneU KoltSnü do atini.» ve böylece sahadan 3 - 1 galip ayfı-lan Wolverhûmpton'lulor kupayı kazah-
Lelccster'llier bu maçta oynayamayan santrforları Don Rcvlr'ln yerine sol haf-'nrı Marrlsotı'u oynatmışlardır.
Austria Şampiyon oldu
Viyana. 1 (Radyo) — BusUn Viyana'da Avusturya Kupası final maçını Austin takımı Vlcnne takımını 3-1 yenerek Kapanmıştır.
Atina'da yapılacak Milletlerarası Atletizm müsabakalarına katılıyoruz
7 ve 8 Mayıs Şamillerinde Atina -da yapılacak olan Milletlerarası Atletizm müsabakalarına iştirâk ede-' ek atletizm takımımızın şehrimizde bulunan atletleri dün Jeıfi Kırat-lı'nın başkanlığı altında İstanbul'a hareket etmişlerdir.
Kafile Salı günü uçakla İstanbul -dan Atina'ya hareket edecektir.
Atletizm t kimimiz şu elemanlardan müteşekkildir:
Oktay Karakulak, Doğan Acar-bay, Kemal Horolu, Cahit Önel, Osman Çoşgul, Mustafa Batman, Ruhi Sarıalp, Avni Akgün Mahir Aras, Mühittin Akın, TTaîil Ziraman, Yılmaz Oktay.
Antrenör olarak Beşim Aybars kafileye refakat etmektedir.
Türkiye serbest güreş birincilikleri
İstanbulda Cumartesi ve Pazar günleri yapılan serbest güreş birinciliklerinde şu neticeler alınmıştır:
52 kiloda:
1 — İsmail Doğu (Ank.)
2 — Şevket Gonol (Kocaeli)
3 — Mehmet Levent (Malatya)
57 kilo:
1 — Kemal Tuzkan (Eskişehir)
2 — Cemil anbacak (Ank.)
3 — Süleyman Günbatı (Zoııg.)
62 kilo:
1 — Ahmet Bulut (Ank.)
2 — Adem Sabbalı (Kon.)
3 — İbrahim Pehlivan (Malat.)
67 kilo:
1 — Tevfik Yüce (Ank.)
2 — Bekir Yolcu (İst.)
3 — Tevfik Ünsal (Eskişehir)
73 kilo:
1 — Bekir Kaymak (Zong.)
2 — Nevzat Sezer (İst.)
3 — İbrahim Başer (Bursa)
79 kilo:
1 — Satılmış Gür (Sams.)
2 — Mahmut Kültür (Edir.)
3 — Naci Öabey (Malat)
87 kilo:
1 — Mahmut Çeterez (Ank.)
2 — Refet Gür (İst.)
Ağırda:
1 — Memduh Hersek (İst.)
2 — Sabahattin Balaylar (İst)
Bu müsabakalarda birincilik a-lanlar ve hakemlerin diğer güreşçiler arasında seçtiklerde birlikte Millî güreşçiler bugün kampa gireceklerdir.
Bazı otomobillerin bozuk taksimetreleri gibi, galiba (Otomobil yarışı tertip heyeti) nin de saatleri a-yarsızdı. Ankara'da, günlerdenberi.
Cehdi Şahingiray
Can sıkı uçurulan sı sürfı ediliyı
yola lı kapan
tavırl-rla geçti. Yedi: te iken zın Bütün h;
hayat pahalılığı kadar dillerde dola- • imseler tavsiye mektubu alır gibi ;an bir mevzu olan otomobil yarışı ')nun kullanacağı ilân edilen (Cadü-uün, Hipodromda ilân edilen saat lac) için bilet almaya heyecanla ha-14,30 dan 45 dakika geçe başladı, zırlanıyorlardı. Fakat onun girmi-Yarış için tahsis edilen zaman üç , eceyi öğrenilince. Demokrat Paı ti-saatten fazla idi. Fakat, arabaların nin kuruluşundan sonra, bir çok j arışuıası ancak 20 - 25 dakika ka- kimselerin tekaütlüklerinde mebus ,ar sürdü. Geri kalan müddet asıl , tâyin edilmek ümitlerinin sönüşü müsabaka, yani şık, güzel bayanla- gibi bir hayal oldu. ,ın bahar kıyafetleri arasında idi... Birinc^Sfarış başlıyor... başladı, keni elbise ve şapkasını yetiştirebil- bitti. Evlenmek gibi... Nikâh memu-mig olanlar tribünlerin önünden nis- runun huzurunda, (Kabul ettim!) petli edalarla rahat rahat dolaşıyor- .üye iki kelime söylemek için gün- i nı'mişken ı iardı. Geçen seneki tayyörlerde o- lerle, haftalarla hazırlanmak gibi... ; Bh. ^ d lanlar pek çoktu. Aradan uzun sü- yarısın mesafesi 1200 metre idi. hayet Hay ıen bir kış geçtiği için (unutulmuş- 5 tane Ford, 2 Buick, 1 Chevrolet' Neriman y tur) nazariyesile bunların tekrar gi- girdi. Sahipleri Ve şoförleri günlerle lah billah) j ildiği muhakkaktır. . ;u bir kaç saniye için kimbilir ne ; turu birin(
Otomobil yarışı memleketimizde !,e 'ecan çekmiş, uykusuz geceler ge- i 7 numaralı bu nevi müsabakalarda yeni bir çığır e rmişlerdi. Neticede*. Emin Özgü- mann peu cçtığı gibi, baliar mevsiminin dedi- nev'in kendi kullandığı 1947 modeli metre yak. kodularının resmiküşadı oldu. Fcrd'u birinci. Şükrü Kağmcıoğlu- ! ıadl 20 m
Atlı ve atsız, sivil ve resmi, va- na ait Yaşar Oken'in kullandığı 1947 i bayrağında sıtalı ve vasıtasız pek çok polis dı- modeli Ford ikinci ve Hikmet Süel- çakı İdî ka izgen'in kendi kullandığı 1937 mo- j ıer çalkala deli Buick'i üçüncü olmuşlardır. ! dın'ın. Has
Bunların toz bulutu arkasından, i deki 1946 Kğer otomobiller de kurşuni renge tün gayrel boyanmış olarak Hipodramun çıkış derek yanı
şanda, içeride, tribünde, kapıda, merdiven başlarında, koşu pistinde her taraft ı vazifeli idiler. Bu insana pek mühim şeylerin vukubulacağı nı zannettiriyordu. Ola ola, sakin sa-
:,in, pûrası mukabili Hipodroma ge- k -nSı önünde soluğu aldılar. du. Salih 1
len've binlerce meraklının üç yarı- Bu yarıştan sonra yarış yeri ve landığı 194
71 seyrederek ayakta durmaktan tribünler (Kasirga) filminin bir oldu.
orgun, saatlerle beklemekten ezgin ' sahnesi halini aldı. Herkes kanat Bu mahd
bir halde e-Berine dönmeleri oldu. çırpmaya, âni değişen, kül rengini a- nşı) ndan
Malısimüşterek gişelerinin önü lan kıyafetlerini eski haline sokma- ba oldu m
tenha idi. İlk defa böyle bir şey ol- j va başladı. üçüncü
huğundan... Bununla beraber 5-10 İkinci yarış saat 16 olarak ilân e- no? lduğv
bilet almaktan da. körü,körüne ta- dilmişti. Temizliğini bitirenler bah- başlandı. I
lihini denemekten de geri kalınını- s i müşterek gişelerinin önünde mü- gibi göster
vordu. At yarışlarında olduğu gibi tereddit gezintilere koyuldular. Bi- Maslak fac
bunda da (tüyo vermek sevdasına lef alanlar aldı. Yarış başlar ümidile çen son m(
kapılan mütehassıslar (!) oldukça seyirciler yerlerine döndüler. Da- leri arasın*
mebzuldü. Dikkat ettim, favori ve- kikâlar geçti. Saat oluyor. Görünür- açıp kapar
renler ne garip, yine atçı üstadlar- de bir şey yok. 26 kilometrelik ya- de Muallâ
dı (!). Belki otomobil motörle- rış için, harp sonrası çocukları gibi kenin ida
rinin beygir kuvvetlerde ölçülme- ! çe'imsiz 4 silindirli otomobiller sa- Buick'i bir
bindendir... haya dizildiler. Kumandanın tefti- Mehmet Y
Üçürtçü yarışta Ömer İnönü'nün j şine hazır gibi motör kapakları açıl- modeli Meı ismi de programa yazılmıştı. Bir çok | - !-. Kontroller uzun uzun yapıldı.
Yurtta spor
Konyada: Cumartesi günü yapılan futbol maçlarında İdman Yurdu Selçuk'a 2 - 1, Gençlerbirliği - E-reğfi Sümerspor'a 3-2 mağlup olmuşlardır.
Dün yapılan karşılaşmalarda Gençlerbirliği - Selçukspor'u 2 - 0, Ereğli Sümerspor - Stadspor'u 4-1 yenmiştir. "

Eskişehir'de: Yeşilay yararına tertip edilen kupa maçında Demirspor Gençliksporu 3-1, Tayyare Fabrikası sporgücü - Porsukeüeünü 4 - 1
Afrikadaki İtalyan sömürgelerinin idaresi
Anadolu Ajansı, United Press ve Reuter ajanslarının dün vermiş olduğu haberlere göre Birleşmiş Milletlerde dün devam eden komite ve genel kurul toplantılarına bir hareket gelmiştir. Bu kaynaklara göre, beklendiği halde İspanyol meselesinin içtima gündeminden çıkarılması için hiç bir teşebbüs yapılmamıştır. Diğer taraftan Rusların durumunda iyi bir hava beklerken Sovyelterin daimî delegesi Jacob Malikhn batı devletlerine karşı sert hücumlara geçmesi hayretle karşılanmıştır. Eski İtalyan sömürgeleri üzerindeki çalışmalar için seçilmiş olan tâli komite siyasî komisyona Bingazi Yahudi cemaati ve Doğu Afrika ve Libya mültecileri millî birliği temsilcilerinin de dinlenmesini tavsiye etmiştir. Bu mevzu üzerinde bir plân hususi olarak üyeler arasında müzakere edilmektedir. O da, Libya'nın on seneye kadar bağımsız olacağına dair teminat vermek ve Trablus'un da İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya ve Mısır tarafından müşterek olarak idaresi ve Eritre'nin de Habeşista-na ilhakı ile İtalya'nın eski sömürgesi Somali'nin de İtalyan vesayetine verilmesidir.
Bir Türk Ticaret Heyeti Hindistan'a gidiyor
İzmir
Doğu Akdeniz Futbol Kupasına iştirak cdecek A ve B millî takımımız
İtalyan millî takımının Atina'da yapılacak dostluk turnuvasına (B) Milli takımı ile girme kararı karşısında turnuvaya (A) Millî takımı ile iştirak eden Mısıı- ve Yunan millî takımlarına karşı (A) millî takı-
Yeni Delhi, 30 (Nafen) — Öğre- izmir, l njldiğine göre bir Türk ticaret heye- bahar at y ti pek yakında Hindistana gelecek- n)iştir. tir. Türk ve Hindistan temsilcileri Koşulanı
arasında iki merfileketin ticari alış- | rum :
verişi arttırmak maksadiyle mühim Birinci k
görüşmeler yapılacağı da ilâve edil- | can ikinci,
inektedir. yjn 260, pl
Halen iki memleket arasında kü- ikinci ko
çük çapta bir ticari müabdele mev- ikinci, Rok
cut ise de bunun arttırılması gerek- plaseler 20C
mektedir. Türkiye şu anda Hindis- Üçüncü 1
tandan Jüt ipliği ve Jüt maddeleri juan ikinci,
ile deri almaktadır ve karşılık ola- 160, plâsele rak Hindistana cigara ile diğer bazı ıpanüfaktüre eşya vermektedir.
Dördüncü tap ikinci, 210, plâsele Beşinci k livan ikinci yan 120, plâ Çifte bâh 390 kuruş.
Bayındırlık Bakanuıın Tokat'ta tetkikleri
Tokat, 1 a.a. — Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan bugün saat 8 de Tokat'dan hareketle Kazova sula- Mehtap ma tesisatını tetkikten sonra Turhal'a gelmiş ve doğruca halkevine giderek halkın dileklerini dinlemiş B
samimî bir hasbıhalden sonra Tur- : hal ilçesinin Yeşilırmak'dan zarar t Londra, gören yerlerini gezmiş ve incelemelerde bulunmuştur.
Bakan Ankara'ya avdet etmek ü-gace Yozgat'a hareket eylemiştir.
çenılBi Caron: adalarına yap
ŞARK
NAKLİYAT K0MANDİT*ŞİF ETHEM ŞAHİNOĞLU ve OF
MERKEZİ : Ishıııhul — SirKı(
MÜSAADE EDERSENİZ
MİLLISPOR- Y! T. A. Ş.
İSTANBUL
Her spor sahasında size yardım edebi-
Çünkü, sporda muvaffak olmak için cn iyi malzemeyi kullanmak şarttır.
Siparişleriniz itina ile hazırlanır ve »ür'atle gönderilir.
Gece kondular
■oldan safta : — Bir cilt rengi, sallandırmak. 2 — • İslın, bir lıayvan. 3 — Bir musiki :ımı, Ur hayvan, pişmemiş. 4 — Bir ,'vaıı. yOn işi, İçtiklerimizden. 5 — Bir ıt, meşhur bir Fransız şarabı. 6 — Vllıte yaşam ıe bir kavim, kuvvet». 7 —
.. Bir edat. tersi serdcngectl. sanat. 9 ; İstikbal, Fransada bir gehlr, bir İsim. I — Bir renk. Habeglstanda bir sehlrln ii. 10 — Para İle tutulmuş çirtci, la-
■I de bir kağıt, 'ukerdan aşağı : I — Anadoluda bir yükseklik. 2 — Za-ıı gösteren alet, bir İsim. 3 — Bir yva, Allaha yalvarma, tersi bir renk. . - Tersi bir harfin okunuşu, vllcudun-ı su sızan. 5 — Sanat, mamulgt. 6 — koiıu veya çlcck. bir İsim. 7 — Hay-' • tnk. bir uzuv. B — Tersi .kbul bir et parçası, bir renk. S — MU-yaka. tavır, bayağı. 10 — Tersi soy-■ soj a. fnknt. 11 — Bir hayvan postu.
Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli
', M.n; safa: 1 — Tören, yörtlk. 2 — •nn. Nazi. 3 — Sem Bam. YUıı. 4 — Ar. ı: M o 5 _ Fil, Ses. 6 — îci mika. ■f UR Aşk, Rol. 0 — A-
- 10 - Salep. Maurl. 11 —
tı ı 1 — Tasa Ve. As. 2. ■ at. 3 — Ram, Fİ, Sile. 4 — -) — Bitik, Epe. 6 — Tav, •i.II. Ama. 8— ön, Tekirdağ:. ■ Oruc. 10 — Üzüm, İleri.
(Başı 4 üncü sayfada) mur yoktur. Sabahleyin bu çöplükten çıktıktan sonra, ayakkabılarımın çamurunu, çalıştığım dairenin bir haJı kıymetindekl paspasında temizlerim. Asansöre binerim. Kaloriferlerin insafsızca ısıttığı odama çıkar, arkadaşlarımla selâm sabahtan sonra, yüz bilmem kaç liralık Amerikan masa dolma kalemini alır, gelen evrakları deftere kaydederim. Yazın da fırıl fırıl dönen bir vantilatör bizi tatlı bir serinliğe boğar. Fakat gece buraya döndüğümde, bütün bu konfor benim için artık tatlı bir hayal haline gelmiştir.»
Şimdi bir ayakkabı tamircisinin dükkânı önündeyiz. Sefaletin izleri yüzünden kolaylıkla okunan Mehmet Gökçen adındaki tamirci şunları anlatıyor :
— Bu gördüğünüz yer bana tam 600 liraya mal oldu. Günlük kazancım 1-3 lira arasında değişir. Bir karım iki çocuğumla birlikte daracık bir yerde, çok kere günlerimizi kuru ekmek yemekle geçiriyoruz. Vaziyetimden de kolaylıkla anlıya-cağınız gibi benim için hayatın ıstırabı çok devam etmiyecek. Fakat karım ve çocuklarımın istkibalini düşünmek beni çıldırtacak. Zaten çocuklarımın da tutar hali yok ya... İkisi de bir türlü ince hastalıktan kurtulmuyor!
Topraklığın bir başka sakini, şoförlük yapan Yusuf Batmaz mahallesi hakkında enteresan izahat verdi :
— Gazeteci ağabey, siz buraları sabah saat 4 sularında görmelisiniz. Şimdi kimsecikler görmediğiniz bu çamurlar arasında binlerle işçi yüzer durur. Para yok, su yok, yol yok.. Suyun tenekesi 25 kuruşa satılır. Hele bahar mevsimi gelip de kerpiç dökümü başladı mı, seyredin çeşme başındaki kavgayı. Her gün bir kaç kişi ya hastaneyi ya karakolu boylar. Kerpiçler dökülüp kuruduktan sonra derhal inşaata geçilir. Bir sabah kalktığınızda bir bakarsınız
n n.zdaki boş arazide bir komşu n Tu --eyda olmuş. Gecekondu-apımına başlandıktan sonra üç ( lefa ceza kesilir. İnşaat ruhsatsız
başladığı için bir 25 lira, arkasından bir yirmi beş lira dah« ve nihayet ruhsatsız inşaat yapıldığı için 50 lira... Mal sahibi akıllı çıkar, mahkemeye müracaat ederse 50 liralık, cezayla kurtulur. Son cezaya mukabil kesilen makbuza burada tapu senedi tâbir ederler. Artık korku kalmamıştır. Çatısı çıkan gecekonduların yıkılması için pek çok muamelenin tekemmülü gerektir. Halk bunu bildiği halde her zaman huzursuzdur. Her gün türlü şayialar çıkar. Mahallede muhayyel fen memurları dolaştırılır. Kafalar içinde ha yıktırıldı ha yıktırılacak endişesi rakseder durur. Binbir müşkülât ve meşekkatle yapılan bar gecekondunun yıkılması ve karda kışta açıkta kalmak endişesinin ihsanı ne kadar rahatsız edeceğini takdir edersiniz ağabey. Bizim mahallenin en zavallı adamı postacısıdır denilebilir. Biçare adam bilâ numaralı evde oturan, meselâ Hacı Hü-seyini bulmak için bütün gün aranır durur!
Binlerle insanın derdi dinlemekle bitecek gibi değil. Topraklımı çamurları ve hazin macerasiylc başbıgı bırakarak matbaaya dönerken şunları düşünüyorum :
Belediye meclisinin ken li seçtiğ belediye reisi sık sık beyanatlar ve riyor. Fakir hemserilerimize po! yakında ucuz ve yaşama şartların havi evler yapılacağını vaadediyor Fakat ortada yapılan bir şey yok Halk bu mesken buhranı, kira.aııı yüksekliği karşısında gicekındı yapmasın da, Avrupadan getirtile mütehassıs bahçıvanların eseri vt kâlet bahçelerinde çadır mı kursui On binlerle halk, bütün aile efrac gece gündüz çalışarak yaptığı, kt dim devirlerdeki inlere benzer yer lerde medeni nimetlerin asgarisinden mahrum bir halde, korku içinde yaşıyor. Bu halk sabah kalktığında, villâlarında bir gün daha geçirmenin verdiği sevinçle Allah şükrediyor, ve kaderine boyun eğmenin ferdiği mtltevekkilâne bir hayat sürüyor.
Beyanatların, plânların, parlak vaadlerin, milyarlık bütçelerin kurtaramadığı zavallıları Allah koru-
11 oo m s
■ . -• I--I (Pl. *
. , (l'ltvı Saatli — ,45 Larkılar. -- 19.00 M. S. Ayarı : Haberler. — 19.15 G"(;ml«te Bu~Un.
19.20 Tarihi Türk Müzlftl. — 20.00 Vlr-.ozlar (Pl.) — 20.15 Radyo Gazetesi. — ,30 Serbest Saat — 20.35 Radyo Senfoni rkestrası. — 21.20 Opera Düetleri (Pl.) • 21.30 Konuemo: Meşhurlar Arasında KlyUk San'atkftrlar». — 21.45 Sinema rgu İle Melodiler (PJ.) — 22 00 Konug-a: B. M. M. Saati. — 22.15 Dans MUzifrl )1.) — 22.45 M. S. Ayarı. — 22.45 Haber-r. — 23.00 Program ve Kapanıl.
Dr. Turgut Aktürk
Anafartalar Caddesi Garanti Bankası üstü
! Her gün 9-12 ve 15 - 19 arası hastalarını kabul eder
(9)
Yurddışı
seyahatlerinizde uçak ve vapur biletlerinizi Ankara'da Yataklı Vagonlar Seyahat Acentasın-dan temin edebilirsiniz.
Telefon: 11572
Tekâm'il Nazariyesi
Tekâmülde son merhale diye bir şey yoktur.
Bu iddiaya misal bulmak için uzun uzadıya kitap karıştırmağa ne hacet? İşte size hakikî hayattan bir örnek :
Özkan Kardeşler
Ticarethanesi, ipekli ve pardesülük kumaş neksanını da tamamlamıştır. Her zaman
İyiye, Güzele, Ucuza
doğru sonu gelmiyen tekâmül hamleleri...
Çıkrıkçılar Yokuşu No. 23 Telefon 11147 Ankara
5 - G
DAKTİL ' KURSU
Apartıman Aranıyor
Tercihan şehre yakın bir mev-r tide 2-3 odalı müstakil bir daire Aranmaktadır.
İler gün saat 18 den sonra Za-• ti gazetesinde Cehdi Şahingiraya İİMüracaat Telefon: 15315 49 M.
178. devresi kayıtlarına başlanmıştır. Bir ayda diploma verilir,
.'.nafartalar Caddesi, Belediye karşısı No. 3 Telefon : 14131
81—G.
GÜZEL SANATLAR ATÖLYESİ : Amatör renkli mimlerin banyosu ve kopyası — iler nevi fotoğraf ve resim işleri yapılır — Atölye harici endüstri teknik fotoğrafları çekilir
Adliye Sarayı karşısı Anafartalar caddesi No. 252 — Telefon : 14220
23 G.
P OKÇULARIN TERCİH EDİLEN LASTİKLERİ
Üc Yıldız
İ İ Neyzen Terfik |v-
OMw.--.Lr kir.:» külü. [1 H
Resimli
Yeni Lû
Ansıklof
AYia
GAZ CC
MUTLAKA OKI
Bayt ve K.tapçılarda
Ayvalık da/abrıkator SAL H KEMALİ nin meşhu
Yemek tabak ve bardaklara
Lokantalar, Mektepler, Müesseseler, Askeri Birlikler için Fransis Limoj fabrikasının mamulâtından her boyda Tabak ve bardakları
loptan satış yeri: EGE BİRLİĞİ Ankara. Telefon
Fabrika Fiyatına
İstanbul'da Beyoğlu Meşrutiyet Caddesi No. 40. Telefon: 4129C Ankara : Atatürk Bulvarı Ayberk AparL No. 3. Telefon : 21873
11 Z.
I ÂSTİK AYAKKARI SATANI ARA — 1
AYDIN (Başkent) Klişe Atölı
Sayın Matbaa Müdürlerini ve kitap bastıranları, f( uz fiatı ile memnun etmektedir. Atölye : Yenişehir'de Kocatepe otobüs durağı yanınd.