4 Eylül 1950 Akşam


AKŞAM
H e r g ü n
8 S®h3f@
AKŞAM
iAKSAM
■ KUÇUK İLÂNLARI
BUGÜN 6İNCİ SAYFAM
Sene 32 — No. 11460 — Fiatı; her yerde 10 kuruttur.
PAZARTESİ 4 Eylül 1950
Sahibi: Necmeddln Safla* — Yan islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Başbakan Menderes: “Halk Partisi muhalefet olarak da tasfiyeye uğradı,, diyor
Bir yüzme rekoru
Bir genç Ahırkapıdan
13 saat 46 dakikada
Yalovaya yüzdü
İstanbul seçiminin
neticesi belli oldu
Belediye seçimlerini Demokrat Parti kazandı. Bu netice de Demokrat Parti hükümetinin icraatının tasvibi suretinde tefsir olunuyor
Ankara 4 — Belediye seçin?" terinin neticeleri hakkında gelen haberlere göre, seçimleri Demokrat Parti kazanmıştır. Bu netice, üç dört aylık faaliyet devresinden sonra Demokrat Parti hükümetinin İcraatının tasvip edildiği suretinde tefsir olunuyor.
Gece yarısından sonra kendl-sile konuşan bir gazeteci Başbakan Adnan Menderes şunları söylemiştir:
«— Türk milleti. Halk Partl-~^3rinl 14 mayısta iktidarda İken tasfiye etti. Bugün 3 eylülde de muhalefet olarak tasfiyeye tâbi tuttu.»
Ankara’da
Ankara 4 (Akşam) — Bütün yurtta olduğu gibi dün şehrimizde de Belediye seçimleri vasat bir alâka içinde yapıldı. Sabah sekizde başlıyan seçimlerin bir kaç saat sonra Demokrat Parti lehinde neticeleneceği a-çıkça anlaşıldı. Bilhassa şehrimizin nüfusunun yüzde 80-65 İ-ni teşkil eden eski Ankara Dağ mahallesi ve civar semtlerdeki sandıklarda neticenin Demokrat Parti lehine tezahür edeceği çok açık bir surette belli oldu. Nitekim tasnifler yapılınca muhalefetin buralarda ancak yüzde 30 kadar rey alabildiği görüldü. Halk Partisinin en ümitli olduğu Çankaya İlçesinde ise ilk tasnifte bu nispet ancak yüzde 40 a çıkabildi. Gece geç vakit İS kadar sandık müstesna muha-lefetln adığı reylerden bir mls-
Anka ra d a Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve C.H.P. Genci Başka»* İnönü reylerini atıyorlar
Şaban Aykut adında 23 yaşında genç bir yüzücü rekor denemesi yapmak maksadlyle ve yanındaki sandalda şahit olarak 7 arkadaşı bulunduğu halde dün sabah saat 7 de Ahırkapıdan denize girmiş ve gece 20.40 da Yalova civarındaki Amavutköy kayalıklarına çıkmıştır.
İlgililer 33 millik mesafeyi 13 saat 43 dakikada yüzen Şabanın iyi bir netice aldığını söylemektedir.
Dışişleri Bakanı Amerikaya gidecek
Ankara 8 (Akşam) — Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Birleşmiş Milletler Asamblesinin toplantısında bulunmak üzere A-merlkaya gidecektir. Bakan seyahati deniz yoluyla yapacaktır.

Şehirdeki bütün ilçelerde Demokrat Parti kazandı
Çatalca, Silivrîde C.H. P. kazandı. Yalovada 8 Halk, 4 Dem okrat adayı seçildi. Kartal seçimi mahkemeye intikal etti
Adllyede kurulan İstanbul seçim kurulu dün gece ve bu sabah çalışmalarına devam ederek kazalardan gelen seçim neticelerini tasnif etmiştir.
Bugün saat 10 a kadar seçim kurulunca ancak 2 kazanın seçim neticeleri belli olmuştur. Kurulun yerdiği neticeler ışöyle-dlr:
Beşiktaş: Seçmen adedl;41.185 seçime katılanlar: 10.030, eeçl-
O c o
len asli üye: D. P. seçilen yedek JO üye: D.P. ®
Şile: Seçmen adedi: 1.121, se-> çime katılanlar: 934. seçilen 12 q asil üye; Di», seçilen 3 yedek il- Q ye: DP. 3 yedek üye: CUP.
Adalarda: Adalarda yapılan tasnif de bu sabah sona ermiş-tir. Neticeler şöyledir:
Asil üye: Ertuğrul Adalı (DP.) yedek Oye: Ali Karade-Js nlz 1,491 (DP.)
I Arkası sahile t sütun 4
Korede komünist
del 2 u
11 faziasiyle Demokrat Partinin seçimi kazandığı anlaşıldı.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar dün saat 16.30 da Meşrutiyet caddesindeki erinin civarındaki sandıkta. Başbakan Adnan Men der es 11e birlikte oyunu kullandı.
D. P. nin kazandığı yerler
Gece saat 23 te Demokrat Parti merkezinde bir basın toplantısı yapılmış ve basın mensuplarına o saate kadar parti merkezine gelen telgraf ve telefon haberlerine göre aşağıda bildirdiğimiz 11 mrkezlerl, İlçe ve bucaklarda Demokrat Parti-
îki mütalâa
taarruzu devam ediyor
(Merkez), (Merkez). .
Çorlu; Erkllet;
Belediye seçimleriodea
sonra
Yazan: A. ADNAN-AD1VAR
Belediye seçimlerinin neticesini henüz bilmiyorum; Bunu merak ettiğim de yok. Zaten mahallenin defterinde ismimi bulup rey vermeğe de muvaffak ____________
Halbuki elimde ismimi ve hüviyetimi ve sıra numarasını, gösteren, mahut kırmızı karne de vardı. Fakat bilmem neden bu defa deftere geçmemişiz. Ne zarar, bunlar olağan şevlerdir. Hoş gör nıek yolundayız.
Hangi partinin, ________
zatların kazandığı (la bu va-zı için mühim bir bilgi teşkil etmez. Çünkü kim gelirse gelsin belediye işi diye yapacağı sev esas itibariyle aynı şey olmak lâzımdır.
Belki biliyorsunuz son hafta Almanyanın Stutt-gart şehrinde «Milletlerarası Liberaller» kongresi toplandı. O teşekkülün kurucularından olan Vatan gazetesi başmuharriri Ahmet Emin Yalman bey gazetesine yazdığı bir kaç makalede bu toplantılardan bahşediyordu. Meselâ Stuttgart Belediye reisinin nutkunu hii-* lâşa etmişti. Bu nutuk bizde hâlâ belediyenin mevkiinden bihaber gözüken veyahut demokrasi kitabında ona bir bahis ayırabilenler için dikkate şayan idi. Evvelâ sunun için ki bu belediyede istiklâl ve muhtariyet, yani hürriyet dersi asırlardan
olamadım
muntazam adresimi
hangi
berl hürriyetin gölgesini bile gürmiyen bir memleke-, tin bir Belediye reisinden
■ geliyordu. Vakıa Almanya ı tam mân asiyi e demokrat
bir İdareye asla nail olama-ı mıştır. Fakat belediyelerin ı hür ve müstakil olmasının I veyahut Alınan Belediye re-• isinin dediği gibi her .şehir ı halkının kendi mukaddera-
■ tını kendi idare etmesinin liberal düşüncenin en ve-
■ rimli mahsullerinden biri olması ve Aimanyada XIX. asır iptidasında Baron Von S te in'in teşebbüsüyle girişilen belediyeler istiklâli prensipinin o memleketin terakki ve inkişafı sırlarından birini teşkil etmesi tarihî bir hakikattir.
Filvaki Napoleon muharebelerinden sonra Prusya-da iktidar mevkiine gelen Baron Von Stein halkı hür olmayan bir memleketin müstail olamıyacağı prensi-pine tutunmuş Prusyada bir nevi habeas corpüs kanuniyle serilik müessesesini kaldırmış ve bundan sonra Prusyadakl mutlakıyet rejimini meşrutiyet rejimine çevirmeğe başlamıştı. Bu âkil ve kâmil devlet adamı işe yukarıdan değil, aşağıdan yani mahalli idareler ile belediyelerden başlayarak halkı demokrasiye götürmek için evvelâ kendi şehirlerini idareye alıştırmak lâ-(Arkası salılfe 2; sütun 1 de)
nin. kazandığı belirtilmiştir:
Konya: (Merkez,). Karaman; Tekirdağ: Kayseri:
Zonguldak: (Merkez), Ereğli; Maraş: (Merkez); İsparta:
«Merkez); Aydın: (Merkez), Bozdoğan, Çine, İnctrllova, Ü-murlu, Sultanhlsar, Ortaklar, Nazilli, Söke, Germencik.
Gaziantep: (Tamamen); Antalya; (Merkez); Giresun: (Merkez); Balıkesir: (Tamamen); Diyarbakır: (Merkez); Manisa: (Tamamen); Erzincan); Tokat: (Tamamen); Denizli: (Merkez); Samsun: (Tamamen); Kütahya: (Merkez); Bilecik: (Merkez), Yenipazar, Pazarcık; İzmir: ödemiş, Bergama. Kınık, Cumaovası, Bu-ca, Bornova, Menemen, Karaburun. Bayındır; Çorum: (Merkez), İskilip; Seyhan: Adana, Ceyhan, Osmaniye; Kocaeli: Adapazarı, İzmit; Ankara: Kalecik, Beypazarı. Karaşar. Keskin, Ayaş, Balkara; Erzurum: (Merkez). Pasinler; Hatay: Antalya, İskenderun; Eskişehir; (Merkez); Edirne: (Tamamen); Gümüşhane: (Merkez), Torul.
Neticeler peyderpey gelmektedir.
Ankara 4 — Cumhuriyet Halk Partisi genel İdare kurulu ezalarından doktor Kemali B; ”tsit 11e Millet Partisi genel seki teri Ahmet Tahtakılıç, seçimli in neticeleri alınmağa başlandıktan sonra beyanatta bulunmu;.-lardır.
Kuzey Korelilsr harb sahasına büyük kuvvetler gönderdiler ve 3 cephede ilerlediler
C.H.P. nin kazandığı yerler
Cumhuriyet Halk Partisi mahfillerinden bildirildiğine göre Malatya merkezinde, Zara, Turhal, Refahiye, Kandıra, Çubuk, Kırıkhan, Samandağ, Yayla-dağ. Aşkale ve Doğu Beyazıtta, Seyhanın KaraisalI İlçesinde de Belediye seçimlerini C. H. P. kazanmıştır.
(Arkası sahlfe 2 sütun l de>
. O l KK AT l_ E R
Kuzey Kore’den Güney Kore'ye kaçan halk bir nehri geçiyor
C.H.P. den doktor Kemali Ba-ylzlt, muhtar seçimlerini takiben artmış olan baskı havasının neticeler üzerinde müessir rol oynıyacağını tahmin ettiğini söylemiştir.
Beş güzel'er konuşuyorlar
Bursa’d a
Bursa 3 (Akşam) — Bursada seçimler tam bir sükûnet İçln.-de geçmiş, iştirak nispet! yüzde 52 yİ bulmuştur. Alınan neticelere göre tam liste olarak yüzde 80 Demokrat Parti, yüzde 15 Halk Partisi, yüzde 5 dc Millet Partisi seçimleri kazanmıştır.
Kazalardan Mudanya, Gemlik. Yenişehir, İznik, Orhangazi, Orhanlll. Kemalpaşa. İnegöl, Karacabeyde Demokrat Parti kazanmıştır. Yalnız Gürsuda Halk Partisi kazanmıştır.
İskenderun’da
Ankara 5 (Akşam) — Seçimler sükûnet İçinde geçmiştir. Kati netice ancak bugün belli olacaktır. Sandıkların bazılarından karma liste çıkmakta İse de, çoğunda tam liste atıl- kazanan Ay ten Uluath Ue mu-j dığı görülmektedir. Seçime işti-1 harrlrlnılzln evinde yaptığı ko-rak nispetinin yüzde 45 olduğu nuşınayı üçüncü sahifede bu-1 anlaşılmaktadır. jlacaksmız
Kırallçe seçiminde ikinciliği
Nevyork 4 (R> — Korede başlayan komünist taarruzu bütün şfddetile devam ediyor. Komünistler harb sahasına büyük kuvvetler sürmüşlerdir. Bu kuvvetler yüz bin kadar tahmin ediliyor.
Bu sabah neşredilen tebliğe göre komünistler 3 cephede taarruz ediyorlar. En güneyde beş kilometre kadar İlerlemişler, fakat burada durdurulmuşlardır. En tehlikeli ilerleme kuzey Doğudadır. Burada mühim bir münakale merkezi komünistlerin eline geçmiştir. Amerikan hatları hiç bir noktada yarıl-manuştır.
Amerikan deniz piyadesi komünistlerin Naktung üzerinden! köprübaşına taarruz etmiştir. Düşmanın burada 3 tümeni vardır. Amerikan askerleri yağmur altında 3 tepeyi ele geçirmişlerdir.
Komünistler ağır top ve makineli tüfek âteşlle Amerikalıları bu tepelerden atmağa teşebbüs etmişlerdir. Fakat 1 epeler muhafaza edilmişlerdir.
İngiliz askerleri
Londra 4 (R) — Kore’ye giden Ingiliz askerleri cepheye yakın bir yerde yedekle bulunuyor. Burası cepheye o kadar yakuıdır ki asker siper kazarak sipere girmiştir.
Bozuk yemişlerle dolu piyasa...
— Efendim, bu sene yemişler fzna ..
E tizi seneler bir nıalunl bere: et’i, bazı seneler bereketsizdir, Fakat mahsulün fenalığını, biz de âd.ria teşvik ediyoruz. Karpuzların Jıenüz kemalini bulmada» kopartılıp piyasaya sürülmelerine ne deni-Tı? Çekirdekle rinin siit boyadığından bu katliâm anlaşılıyOT. Acaba yemişlerin toptan satıldığı noktalarda, «ham sevkıyat»! kontrol ed-:cek hiı kaç memur konulamaz mı? Şeftaliler de kozalak, mozak’;.' Kavunlar da kabak. Piyasanın varışını bunlar kaplamış. Madem sürülüyor, sür!’
Zihniyet hu olduktan sonra Devlet teşekküllerinden, Bel. diye teşekkiill erinden pek azını muhafaza ederek ekserisini dağıtmalı. «Gücü gücü yeten? helâl olsun. Aldatan aldatabilsin?» demeli.
Bu boykj olamtyacağına göre, halkın lehine piyasayı kontrol etmeli.
Insan’ar fazla geliyormuş
Bir piskopos: «Şimdi malzemeye ihtiyaç var» diyor
Londra 4 (R> — Birmingham plskcposu söyledikti- bir nutukla insanların lüzumundan fazla 1 çoğaldığından bahiste demiştir 1 ki: «Fazla insan yetiştirilmesi ihtiyacı bugün arL:k mevcut değildir, şimdi malzeme stokuna İhtiyaç vtfrdır. Atom silâhı fazla İnsan meselesini halledebilir. Fakat bu. Allahın tasvip etmediği büyük . ıstıraplara s?bebolur.»
Amerikaya giden subay ve erler
Hew - York 3 (AP) — Türk subay ve erlerinden müteşekkil 173 kişilik katile New London, Connecticut ve Phlladelphls* dakl Amerikan bahriye üslerinde eğitim görmek üzere pazar günü buTaya vâsıl olmuştur, t-kİ devleb arasındaki müşterek yardım anlaşmasına göre kafile Phlladelphla'dan Türkiye?» İki denizaltı götürecektir.
Bahlfe 3
n. A. ü A M
4 Eylül 1950

Acemiler neredesiniz?
Şu sJ^çînıleıden ew-l, üç gün içinde seçimlere dair bir şey yuramamak yok mu? Gazetecinin lâfım ağzında bııakıyor.
Bundan dört RÜn evvel Cumhuriyette Felek dostumuz Şehir Meclisinin yeni Aralarından bahsederken Meclisin tamamen yeni âzaılan mürekkep olabilmesi ılı-limaliniiî tehlikesinden bahsediyordu. Bunlar ac-mıî olur, usul ve erkân bilmez, verdi İçleri kararlan belediye tatbik ed.mczntiş. Bu usul ve erkânı öğrenmek için, en az bir szne staj lâzımmış.
Seçimlerin neticen henüz belli olmadı. Şehir M.clîsi tamamen yeni âzadan mı kurulmuştur, yoksa ac-.-milcr eski kurdlann klavuzluğunda nu çalışacaklardır’ Henüz belli değil aıua, bizde yalnız $chir Meclisinde deçil. her lüriti resmî daire hizmetinde çalışacak insanların usul ve erkândan habersiz olmalarında biraz da fayda vardır s.anıyorıun. İşlerimizi yiirütm?ycn. açıkta tutan, havale ile sallantıda bırakan hep bu usul ve erkân değil midir? Bu usul ve erkânı çok iyi bilenler şehrin veya memleketin faydasına olan bir fikri «çıkmaz» düsüiiccsivk* ortaya bile atmamaktadırlar. Halbuki her sahada çıkmaz ffibi görünen içleri çıkarmak lâzımdır. Şehir Merlisine her iki partiden çokça acemi gelmesini tenı.nni ederim. Gelsinler ve formalitelerin yapılmasına meydan vermediği isterin yapılmasını istesinler! Şu usulü ve erkânı kollayacaklarına usul ve erkânı sarsacak kararlar cıkarsmlar. (Hanri is olur?» diye düşüne-çeklerine «Ni:ei.n (ılınasın?» diyı* düşünsünler. Usuller, kaideler, nizamlar, kısaca formalite belki böylelikle işin kolaylıkla göriilebikceğ’i şekle sokulur.
Eski azalar. Şehir Meclisine yeniler gelmişse miiddet kendilerine aman usul öğretmeyiniz!
Şevket RADO
h*ı
bir
Be'edîye seçimlerinden sonra
(Bas tarafı Birinci sahil ede)
am geldiğini söylemişti. İş basından ayrılırken "bıraktığı siyasî vasiyetnamesi bu hususta tasavvur ettiğiniz reformların ne kadar geniş olduğunu gösterir.
İşte bu başlangıçla Al-manvada teessüs eden belediyeler, hükümet evvelâ demokrat olmadığı yani İmparator ve Kırallı istedik-; Heri hükümeti milletvekillc-; rinin arzusu hilâfına is başında tuttukları zamanlarda Alman milleti bu halı asla yadırgamamış ve dik bir selâm veyahut sert bir baş kırma ile her emre itaat etmiş iken, kendi imtiyaz ve istiklâlini, asla feda etmemişi :r.
Eeîdiyelerin azasım ve reisini halk seçmiş, hükümetin müdahalesi asla vaki olmamıştır. Bu gösteriyor ki Von Stein'in işe şehirlerin idaresinden başlamak pren-sipi ve halka evvelâ kendi erini, sokağını, şehrini idare etmeği öğretmenin daha kolay olduğu doğrudur. Siya sİ hürriyetlere pek alışmamış olmakla beraber beledi hürriyet ve istiklâle pek âlâ alışmış olan Almanlar şimdi »milletlerarası liberaller» e hürriyet dersi veriyorlar ve biz bile belediye mevzuunda onlarıîl mazi ve halinden ibret almağa çalışıyoruz. Bîr zamanlar on üç profesöründen başka bütün profesörleri bir zalimin emrinde boyun eğmiş olan bu milletin İçinde bile hiç olmazsa şehir istiklâl ve hürriyeti hisleri söndürül emem i s olduğunu görmekle bu hislerin bizde de uyandı olması vakti artık gelmiş olduğunu hatirlıyo-tuz.
Unutmayalım ki hattâ en serbest bir seçimle teşkil edeceğimiz Belediye Meclisleri. eğer halkta belediye istiklâl ve hürriyeti aşkı uyandı olmazsa, demokrat bir belediye rejimini temin edemez. Hangi parti kazanırsa kazansın bütün memleket Belediye Meclisleri, toplantılarını ınütaakıb bir taraftan gündelik işlerine himmet ve ciddiyet ile sarılin gibi, diğer taraftan da biitün belediyelerce münta-hap Belediye reisleri ve iki «diniş âzadan mürekkep bir belediyeler konferansı (hükümetin aıada bir davet ettiği konere gibi değil kendi keıdilerine toplandıkları bir konferans) toplayarak sadece Belediye kanununun demokrasi rejimine ve belediyelerin istiklâline uymıyan taraflarının tetkiki ile' bir proje yapıp hükümete takılım etmeleri lâzımdır. Bu arada İstanbul seri İmiş bir reise henüz malik olmadığı için biraz öksüz vaziyette kalacak ise de belki o konferans Istanbulu bu vesayet altından kartalmak teşebbüsünü de üzerine alırsa İstanbullular da bir kere : daha ümide düşerler.
İşte böyle bir belediyeler-arası müzakereler ile hazırlanacak bir proje, tek parti rejiminin koyduğu o kanunu tadil etmeğe önayak olur ve başka suretle belediye idaresinin demokraside makbul ve muteber olamadığı için Belediye Meclislerinin hikmeti vücudu bulunmadığını söylerse işte o vakit serbest seçim ile getirilmiş Belediye Meclislerinin, makama kâğıt havale edip Dahiliye Vekâletinden gelecek emri beklemekle ömrünü geçiren eski Meclisten başka olduğuna inanabiliriz. Yoksa serbest seçilegelmiş Meclis ve o Mecliste belki dalıa serbest münakaşa ile, belediye istiklâline doğru a-dım atılmış olmaz.
A. ADNAN • ADIVAR
Başbakan diyor ki:
( Kaşlara!) I İnci sah il ede)
Millet Partisi genel sekreteri Ahmet Tahtakılıç da. Belediye seçimlerinin memleketin umumi siyasetine büyük mikyasta taallûku olamaz, demiştir.
C. H. P. ye gelen malûmat
Ankara 4 (Akşam) — Bu sabah CHJ. genel merkezinden aldığım haberlere göre Ankarı-nm Kızılcahamam ve Çubuk ilçelerinde Halk Partisinin, merkez İlçe. Çankaya ve diğer kazalarda Demokrat Parti kazan-mıştır.
Yine Halk Partisi genel merkezine memleketin muhtelif yer terinden gelen haberlere göre, 68 Belediye merkezinde Halk Partisi adaylarının kazandığı bildirilmektedir.
Hereke’de
Hareke 4 (Akşam) — Belediye seçimleri sükûnetle yapıldı. He-rekede 3 sandık vardı. Yukarı Hereke köyündeki tek sandıkta iştirak nispeti yüzde 71 dlr. Ü-çünün vasati İştirak nispeti İse yüzde 55 tir. Umumiyetle karışık üste kullanılmıştır. Bu surette 12 üyelikten 3 ünü Halk Partisi kazanmıştır. Bunlar a-ralarından Belediye Başkamın seçeceklerdir.
Sah ah Gazeteleri Ne Diyor ?
I
i Fıkıh diriltilmek mi isteniyor?
M. Nerml YENİ lSTANHUt’-daki başmakalesinde Diyanet İşleri reisinin geçen haftaki be-yanatına tan»! ederek «iki tHu hukukunun tekrar dirilmesi tchlllcevlınl bellrtükten »on ra, Vakıfların din teşkilâtın* ballanmasında hiçbir rasuret btt-lunmndığtnı beyan ederek şunla n yazmaktadır:
«Din idleri başkanı, vakıf işlerinin İyi İdare edilmediğini 1-mi ederek vakıf yapmaktan çe-klnlldlğlnl ve "bunun derin sebeplerden İler! geldiğini söylüyor. Büyük ölçüde ve eski tipte vakıf yaptırmak İmkânlarını elde edebilmek İçin mülk ve toprak telâkkisini, şimdiki devlet teşkllâUmızı temelinden değiştirmek lâzımdır. Vakıfların tarihini iyice İncelersek, bunla-nn ııicln yapılmış olduğunu daha İyi anlanz.
Tafsilâta yayılmaksızın diyebiliriz kİ; bir vakfın vakıf olmanı için mutlaka camilere ve din işleri,pe vakfedilmiş olması şart değildir. Vakıf vesikalarını şöyle böyle karıştırırsak, meselenin ötedenberl böyle olduğunu görürüz.
Bizim asıl anhyamadığunız şey, gayeleri topluluk hizmetleri olan vakıfların din teşkilâtına devredilmesini İstemekti. En büyük camileri yapanlar ya Sultanlar, ya onun paşaları ve-
ya valileridir. Eski medreseler de Öyle. Bu bakımdan bıınlaTİa İlgin vakıfların dâvtet haklan çerçevesi lölnde mütalAa olunması lâznnair. Onun İçin vakıfların asıl sahibi yine devlettir ve bu hakkından vazgeçmesi 1-gln de anayasamıza değlftlrecok kadar ehemmiyetli hiçbir hukuk sebebi de yoktur.
"Vakıfların OsmanlI Devleti zamanında ne kadar kötü İdare edildiğini hepimiz biliyoruz. Bu kötü İdareden en çok eorumlu olanlar da sözüm yabana İlmiye sınıfıdır. Bunu bir yığın vesika İle belirtmek her mümkündür.»
¥
İstanbulun kalkınması
AbMin Daver CUMHURİYET teki bir başmakalesinde D.P. nln seçim beyannamesi münasebetiyle İstanbulun kalkınması mevzuuna temas ederek şehrin kâlkmımuını temin edecek bütün maddelerin birer kanun mevzuu olduğunu belirtmekte ve İstanbulini gelirlerinin IsUn-bula verilmesi JHzım geldiğini I-jerl sürdükten sonra şöyle demektedir:
•Eski Şehremini Cemil Paşanın ve bu satırların nâçiz muharririnin her fırsatta belirttiği gibi, İstanbulun haklan ts-tanbula verilmedikçe ve bütçesi bugünkünün bir misline çıkarılmadıkça. şehrin esaslı su-
zaman
Tenis şampiyonası
rette İmânna İmkân yoktur, t-mârına değil, yol, temizlik, ışık, sağlık vesalr İşlerinin gereği gibi İfası bile mümkün değildir.
Yeni İktidarın İstanbul» lâyık olduğu ehemmiyeti vermek yolundaki valilerini süratle gerçekleştirecek olan kanunların bir an evvel çıkarılmasını, yalnız bu şehrin değil, bütün memleketin menfaati adına bekllyoruz.>
¥
idare meclisi âzalıkları
YENİ SABAII'ın başmakalesinde iktisadi devlet teşekküllerindeki idare meclisi flzalıklan-nın lâğvedilmesinin çok yerinde Olacağı, zira bo Aralıkların öteden beri taltif edilmek fertenlieo | kimselere devlet bütçesinden para vermek Eaytslyle damıtıldığı İşaret edildikten sonra ş3ylo denmektedir:
«Bir nevi arpalık mahiyeti ts-ışyan ve taraftarlara nimet tevziine yarayan bu İdare meclislerinin Jftğvı, ilgili ve bu menfaatten mahrum olacak sayıları bir kaç yüzü aşmayan «■vattan başka kimseyi rahatsız etmlye-eektlr. Ve eminiz ki idare meclislerinin ağır yükünden kurtulan bu teşkiller daha ferah ve daha serbest adımlar atabileceklerdir. Millet ve memleket, ilga edilecek İdare meclislerinin arkasından bir damla gözyaşı dökmeyecektir.»
Sağlık kongresi
Bugün açılarak müzakereye başlıyor
Dünya sağlık teşklifttının doğu Akdeniz bölge komitesinin Ü-çüncü t-oplantısı bugün Yıldız raraymin Çale köşkünde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. Nüıad Reşad Belgerln nutku İle açılacaktır.
Açılış toplantısını komitenin başkanı Pakistan Ve doğıı Ben-gal Sağlık Bakanı H. Bahar idare edecektir, öğleden sonraki oturumda doğu Akdeniz bölgesi direktörü Dr. AU Tevflk Şuşa paşa bir konnşma yapacaktır.
Toplantılarda doğu Akdeniz bölgesinin 22 memleketini alâkadar eden sağlık meseleleri ve bunları halletmek şekli görüşülecektir. Toplantı 3 gün sürecektir.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Nihad Reşat Belger, yanında Sağlık müdürü Dr. Faik Yargıcı ve Bakanlık Umum müdürlerinden Dr. Kıdrl Oicar olduğu halde dûn Yıldız sarayına giderek sen hazırlıkları gözden geçraılş ve alâkalılardan gereken İzahatı almıştır.
İstanbul seçiminin neticesi belli oldu
(Baş tarafı 1 tnei rahlfede}
C.H?, adaylarından Muhlis Sırmalı 712, Muhittin ise 659 oy almışlardır.
Kadıköy: 43529 seçmenden 10503 ü iştirak etmiştir. Nispet yüzde 24.12 dlr. Oylan tamamen D.P. almıştır.
Beykoz: 18191 seçmenden
9249 u katılmıştır. İştirak nispeti yüzde 51 dlr. ve tamamen D? kazanmıştır.
Eminönü: 67370 seçmenden 16504 ü İştirak etmiştir. Nispet yüzde 24 tür. Tamamen DP. kazanmıştır.
Yalova: 1891 seçmenden 1360 ı İştirak etmiştir. 8 asil üye C.H. P. den, 4 asil üye de D.P. den i kazanmıştır. Burada 12 yedek! üyeliğin 8 İni CE.P., 4 nü D.P. kazanmışlardır.
Çatalca: 2133 seçmenden 1596 s İştirak etmiştir. Tamamen C-H,P. kazanmıştır.
Üsküdar: 36943 seçmenden 11863 ü iştirak etmiştir. İştirak olspetl yüzde 30 dur. Tamamen X>.P. kazanmıştır.
D. P. den verilen neticeler
Erer
Maketalan 8.706, Muzaffer 6.671.
C. H. P. 2.902: M. P. 1.112
Sarryeı: Muhlis Erdener
3949, NeclA Akmozan 3030.
O. H. P. 2943; M. P. 63.
Üsküdar: Aiâett-in Nasuhloğlu 7154. İhsan Gökçay 6907. Fahri Kıyak «712, Cahit Ceren 6680. Nuri Tekirdağ 6649.
C. H. P. 3421 (Felek), 1104,
D. P. İstanbul vilâyet 1 undan bu sabah verilen
mata göre çatalcada D. F.nam-zetlerİ 50 oy fakla, Sillvrlde 1000 oy farkla seçimini kaybetmişlerdir.
Kartalda C. H, P. 26 oy farkla başta buiunnuyorsa da Çimento fabrikasında 145 İşçinin gayrı nizami olarak seçime katılmalarından dolayı D.P. tarafından İtiraz v&kl olmuş ve ihtilâf mah kemeye sevkedllm iştir.
M. P-
kuru-malû-
D. P. iki vapur kiraladı
Demokrat Parti dünkü çimler dolayısLle Adalar ve
Bo-
Dünkü finallerde Cucelli, Kovalevs kiyi, M. Weiss, D. Head’i ve Tuckey Dorfman’da Weiss'ler kazanarak şampiyon oldular
Dün şampiyonanın İlk final maçtan gîinii IdJ. Kortlar tenli severler tarafından dolmuştu İlk maçı tek kadınlarda Amerikalı D. Head İle Arjantinli M. Welss oynadılar. Daha ilk anlarda oyuna hâkim olan Head rakibini sağdan sola koşturmağa başladı, ilk seti 6/4 filan Amerikalı as tenisçi 2 nel «ette de sıkı ve uzun toplarla oynadı, M. Weisrtn bu maçta da yine güzel sol paralel vuruşlarını seyrettik. Head bu seti de 6/2 alarak maçı ve şampiyonayı aldı.
Herkesin merakla beklediği tek erkeklerde 2 nel önemli karşılaşmayı Cueelll Ue Kovalevs-kl yaptılar.
Birinci sette hâkim ve düzgün bir oyun oynıyaa Cncelll 5/5 berabere vaziyetten kurtularak bu seti 7/5 aldı. Herkes 2 nel «11 Kovalevskinln alacağını ümit ediyordu. Bu seti de yine Cucelll rahat oyunu ile 6/2 aldı. 3 üncü set de tıpkı 2 nel set gibi oldu re bu seti daha İyi oynayan Amerikalı 8/2 aldı. L0 dakika dinlenmeden sonra tekrar maça başlandı. İlk oyunu Cucelll aldı. 1/0, 1/1 olan vaziyetten sonra Kovalevskl bir o-yun aldı. 2/1 İterde. 4 üncü o-yunıın 40/0 rında Kovalevsld galip İken orta ve yan hakemlerin yanlış bir hareketini halkın protesto etmesi özerine Ko-
ketti ve maçı (7/5, 6/2, 2/6, 1/2, 40/0) hükmen mağlup bitirdi.
Günün son karşılaşmasını karışıklarda Dorfmah İle Tutkt-y Welss'lere karşı oynadılar. İlk seti 7/5 ve 2 nci seti de 6/3 üstün bir oyunla alan Tuckey ve arkadaşı şampiyon oldular.
Cumartesi günil havanın ka-raramaslyle yarıda kalan kari-şıkLardan HollandalI Link ve Herinsen İle Cucelll ve Migliori-jıin maçını HollandalIlar 2 nel sette 4/4 beraberden 8 6 alarak finale kaldılar.
Bugün saat 15 ten iîjbaren geri kalan finallere devapı edilecektir. tik maç» çift kadınlarda Bahriye ile Muallâ, D. Head İle M. Welfis'e. mütaalnben de çlf terkeklerde Kovalevski He Dorfman, Harpcr İle' H. W(lss’e karşı oynayacaklardır. Şanipl-yonatun son maçı da karışıklarda Do rf manla Tnckey HoHanda-nın Hermsen ve Ldnk'le karşıla şacakl ardır.
Gece de kulüp bahçesinde misafir tenisçiler şerefine bir balo verilecek ve şampiyonların kupaları törenle verilecektir.
Celâl ULUG
İş bankasının tenisçilere hediyesi Memnuniyetle öğrendiğimize göre Türkiye tş Bankası, çift erkekler şampiyonuna İki güzel kupa koymuştur. Bu mükâfatlar bu akşamki baloda törenle
vale vs kİ tnı tezahüratı kendi û- 1ar bu akşamki baloda U zerine alarak müsabakayı ter-1 şampiyonlara verilecektir.
Güzellik kraliçesi
Dün uçakla Roma'ya hareket etti
Türk - Ispan yol atletizm karşılaşması
Sapancada büyük bir orman yangım Sapanca 3 — Sapanca yakınlarında, Keltepe ormanları ve civarında dört gündenberl devam eden yangın genişiiyerek etrafa yayılmaktadır. Bu mm-1 takada tahmfcıen 40 bin hektar I yerin yandığı anlaşılmak tadır. Yangını söndürmek İçin Ada- cıgll, 6.022, Ferzaıi Araş 6.009, pazarından mahalline asker gon ~ — _ — — .
derilmlştlr.
Küçük Bebek'te iki hektar fundalık yandı
Dün sabah saat 11 i 7 geçe Küçük Bebek'te Ayşe Sultan korusunda çıkan yangın skinde Uü hekur lundal* ta-] 24M3- Oeı>ç
raa.aen yanandır 124312: Hlkameddjn Teaean
Yansuın FeUah ve Bayrı Is- 24,ı9); sain, Nurt tiraj 24213; minele İki jahsul koruda ateş N|Wd Toka» 24 1»; SelSluKMln Karayaraa 24.427; Dr. fidan Skums 24.328: Bülent Ege 124 258; Eşref Şefik 4.391; Sadun I Golip Savcı 24263; Dr. Zakar 24,802; Cemal Tunceli 24.177; ZfkJU Eriş 24JO9; Sadi Knplan-| csa.lı 24214: Necmi Ateş 24.165: .Sadrddln Kalay 24,224; Fevzi ______________________________ e na-, Karakelle 24J70; CJLP. 6.668 kavemet edince tabancarite ba-lıuran yüzde elli tenzilât yap-' M.P. 3.259.
şına vurarak bayıltmak İste- mıştır. Bir eylülden İLibareııı Eminönü: Halit GüleryüJ
mlştlr. '' tatbik edilmeğe başlanan yeni 9.1.51. İhsan Yurdoğlu 9.133. Arif
Etraftan yetişenler genç km ücret tarifesinin derhal tesiri Neşet. Vsmaıı 9.131). Recep Bll----- ‘ ‘ elinden KörüJnıüş, İstanbul lk- Trakya glner 9,065, Ziya Şakır Sofu I arasındaki yolçu adedi birden- 9.057, Haşan Basri Bican 8.989. bire artmıştır. Demiryolları bu Dr. Sedat Kumbaracılar 8.970, vaziyet karşısında takviyeli se- Abdurrahmnn Yazgan 8.956. ferler yapmağa karar vermiş-1 C. H, p. 4.5C0, m. p. Mto tir. Ayrıca navlun tarifesinde de Eyüp: Ali Çririç 5 793. Nnşlt tenzilât yapılmış, İnşaat mal?.!- ülgeri 5.702; Adnan Eleeblr mesl, taş kum. çakıl, kiremit, 5.173,
-------------------------------Mİ tuğla, çellik, glbj mad()ele-| C. H P. 2.4114: M P 1210 eııedj ruj j^ıvliuı ücretleri tan se ki-’ JCa(lı*wy: Sait İbrahim Eti için butr-csi 75 0000!>Ö.(»0 dedar^gometre başına üçte bir nispe- 6-700, Tabir Kaşıkçıoğlu 6.722. tutacaktır.--------------------itinde İndirilmiştir. |MuzaIfer Şahinoglu 6.711 Sami
Bu sabah, D. P. vilâyet kuru- j fazda sayfiyede oturanların şehladan aldığımız seçim neti- , birdeki seçim bölgelerinde s-eçl-celerl şöytedlr:
Adalar: Ertugrul Adalı 1418
Bakırköy: Cevdet Özgür 4182, Mehmet Kuran 3968. Haşan Kan gal 3998. CJIA». den en fazla Faik Koksal 2392, M.P. Reşat Relsoğlu 623.
Beşiktaş: Cahit Evrenos 6.040, Orhan Mete 6.033, Yekta Kazan
me iştraklerbıl sağlamak mnk-sadlle şehir hattı vapurlarından İki gemi kiralamıştır. Saat 13,30 da Buyükdere ve Bûyük-adadan hareket eden bu İki vapur köprüye kadar bütün İskelelere uğrayarak meccanen İstanbul'a yolcu taşımış ve akşam üstü aynı şekilde avdet etmiştir.
Enver Kaya 5978. C.HP, den en fazla 1250. M. P. den 963.
Beykoz: Salâhaddln Kafkas-dağ 4,788. Ali Polat 3 £92, C.H1». 2.557: DP. 1,667.
Beyoğlu: Prof. Naşit Erez 24,454: Ulviye tsvan 24.185; En-I ver Berkman 24.412;
yakmaları yüzünden çıktığı" anlaylm ıştır
Bir komiser kız kaçırırken yakalandı
Ankara 3 — Dün Basan İsminde genç bir komiser muavini sevdiği bir kızı kaçırmak İs-: terken yakalanmıştır. Haşan . _
kızcağızın kolundan tutmuş, sû- î*vlet Demiryolları Trakya yol-, rüktemtş; fakat gvnç kız mu- cu tarifesinde esiri tarifeye k. rn ran viizrie »*IH tenzilât i
D.D.Y, Trakya yolcu ve navlun tarifesinde tenzilât yaptı
komiser muavininin kurtarmışlardır. Genç kız hafifçe yaralanmıştır.
Amerikanın 1952 bütçesi
WashingtaB 3 iNafrn) — Burada yurumlen tahmlnkre e(rc Biricik Amerikanın 1951'
Atatürk’e dil uzatan bir vaiz savcılığa verildi
Türkiye Güzellik Kraliçesi Güler Anman dûn saat 16.10 da Yeşllköyden Komaya hareket eden bir yolcu uçağı İle şehrimizden ayrılmıştır.
Yeşilköy hava meydanında kraliçeyi uğurlamağa binlerce kişi gelmişti. Kraliçeye otuz kadar çelenk gönderilmişti.
Kraliçe tayyarenin kalkacağı saatte yerini almağa hazırlan irken meydanı dolduran binlerce halk tezahüratta bulunmuştur.
Müsabakada üçüncülüğü alan Şükran Angün kraliçeyi uğurlayarak çiçek vermiştir.
Ordu atletizm takımı geldi
1950 yılı dünya ordulararası atletizm müsabakalarına katılmak üzere Türk Ordu atletizm ta İrimi nça irin t^tanhnîa gelmiştir. Kafile İstanbulda bir müddet kaldıktan sonra Atnla - Roma - Nls yolu He Fransaya gidecektir. 9, 10 eylül tarihlerinde Po şehrinde yapılacak ola» bu müsabakalara Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Yunanistan. îsveç ve muhtemel olarak "Mısır orduları atletizm takımları katılacaktır.
Türk takımında 3 idareci ve 18 allet vardır, Kafile başkanı Harb okulu Beden eğitimi başöğretmeni yarbay Hüsameddln GitreU. antrenör binbaşı Tevfik Böke, İdareci de üsteğmen Mithat Dertörk’tur.
Atletlerimiz büyük muvaffakiyet kazandılar
Bursa 3 _ M. Kenıalpaşada Hamzabey camiinde vâız vermekte olan Susurluktu Rıza a-J dında bir hoca, kadınların açık dolaşmalarım Lenkid etmeğe kalkmış ve bu arada buna se- Tekel yeni yıl bütçesi bep olduğunu iddia ettiği Ata- — • - - - — ■
türk'e dil uzatmağa yeltenmiştir. Bunun üzerine cemaat ura- , sınılan Haşan Naci adında bir' başkanlığında bir komisyon de-vatanflaş, hocadan sözlerini j vamJı geri almasını işlemiş ve hâdise alevlendiğinden polise başvurulmuştur. Hocanın bu akşam savcılık tarafından İfadesi alınmıştır. __________
Tekel gene! müdürlüğünde yeni yıl bütçesi hamlıkları İçin genel müdür Hâdi HiUmanın
surette çalışmaktadır. Verilen malûmata göre bütçe bugünlerde hazırlanacak ve genel müdiîr taralından Anka ra -da Bakanlığa verilecektir.
Barcelone 3 (A,A.) — Bu gece Monjuich stadında 5000 seyirci önünde Türk - İspanyol atletizm karşılaşmasının İkinci ve sonuncusu yapılmıştır.
.Türkiye uzun atlama hariç bütün müsabakaları kazanmıştır.
Osman Coşgül 5000 metreyi 14.55.4/10 da koşarak Türkiye rekorunu kırmıştır. Teknik neticeler aşağıdadır:
200 metre:
1. — Doğan Acarbay 22.8/10 3. — Nogues 23.8/10; 3. — Gas-pard 24 —
110 engelli: 1. — Mustafa Bat man 15.6/10, 2. — Juncjueras 15.7/10
Sırıkla atlama: 1. _ Muhittin 3.60; 2. — Cano 3.40; 3. — Törel i-la 3.30
400 metre: 1. — Hor olu Sû .1/10
2. — SteUo 52.2/10, 3. — Mathl-es 52.4/10.
1500 metre: 1. — Cahit Önel 45”8/10; 2, — Çastro, (İspanya şampiyonnl 4’6”8/10, 3. — Rowo 4P”6/1O.
Çekiç atma: 1. — Torna Balcı 40.19, 2. - Aliağa 40,95. 3. — Batid 38.82.
Uzun atlama: 1. — Junqueres 6.71. 2. — Ruhi Sanlalp 8.53.
5000 metre: 1. — Osman Coş-gül 1455.4/10, 2. — Yebra 15.33,
3. — Ouesada 15332/10.
Stockholm 3 (AA.) _____ Bey-
nelmilel futbol kartlaşmasında Yugoslavya tsveçi 2-1 yenmiştir.
TunuB 3 — Dûn yapılan futbol maçında Tunus Afrika takımı
Oöztepeyi 4-2 yendi.
Sanayi kanunu tasarısı
Ankara 3 (Akşam) — Sanayi Kanunu tasarısı üzerinde Ekonomi ve İşletmeler Bakanlıkları çalışmalarını İlerletmiştir. Meclisin önümüzdeki toplantı devresinde görüşülecek olan tasarı. Sanayi Genel Müdürlüğü ihdasını ihtiva etmesi bakımından mühimdir. Tasan üzerindeki çalışmalar sırasında tesbit e-dUdlğine göre memlekette 20 OiıO ufaklı büyüklü sanayi müesse-sesi vardır. Hazırlanan tasan -- ------------------- T-------bu mües&eselerin müstakâr bhr
ehrlmJv namazını mütauksp aile kabrine sanayi zihniyeti İle çaiışmaıa-1 defnedilecek tir. - rını temin edecektir.
VEFAT
Gazhane müdürü merhum .Halit beyin torunu Hariciye komitesi (hülefâlarından Haşan Kâzım >rr dün j bey eğin. Fitnat Klp'in
Rusell Dorr Sıvasta
Sivas 3 (AA.) — İktisadi tş-blrllğl Türkiye icra k— başkanı Mr. Russell Dorr dün; bey oğlu. Fitnat Klp’in zevci, gece otomobille Erzurumdan , Kâzım Klp‘ln babası. Cumhur-şehrlmize gelmiş, vail Tâki Gür-1başkanlığı kâtiplerinden kök tarafından karşılanmıştır. | ŞEREF KİP
Geceyi çimento tabıikasıuda 2 eylül 1950 günü An karada ve-geçiren Mr. Dorr bugün öğleden Tat etmişt ir. Cenazesi 4 eylül evvel şehrimizde tetkiklerde bu-‘ 1950 sabahı Hajdrapaşadan lunmııştur. jmotorİe hareket, edecek vç Eyüp
Mr. DotT öğleden sonra oto- sultan Camii şerifinde İkindi mobllle Turhala doğru den ayrılacaktır.
A K B A M
AKŞAMSAK ŞAMg]
Göçmen kardeşlerimiz
Türk milletinin tarihini, ana hatlariyle artık herkes biliyor: Orta Asyadan kalkıp şimdiki Rusvanın ve İranın sınırları içinde kalan topraklardan yürümüşüz. Çirta ve Hinde de girmişiz. Buralarda kabilelerimiz kısmen yerleşip devleti r kurmuş. Sonra bir kolumuz Karada-nizin şimalinden, bir kolumuz cenubundan ilerlemiş. Avrupaya, Afrikaya kadar yayılmışız. Bu arada bizim dedeler de, Anadoluda devletler kurmuşlar. En meşhurlarından biri Osinanh İmparatorluğu. Hiç bir şeyin Ömrü kıyamete kadar payidar olamadığından, OsmanlI devleti inkıraz ederek Türkiye Cumhuriyeti doğmuş. Bu devletin nüfusu 20 milyon kadardır. Bir iddiaya göre, hudutlarımızın dışında. vukarıdanberi anlattığımız sebeplerle 40 milvon kadar Türk ırkından insan varmış.
Bu rakam mübalâğalı bile olsa, yalnız Bulgarİstanda 850 bin Türkün yaşadığını resmi ağızlar söyledi Bunlardan 250 hini, ergce ana vatana kavuşacaktır.
Türk milleti gibi şahsiyetli bir camia, temas ettiği diğer ırkları da kâh Müslümanlığın. kâh Türklüğün tesiri İle kendine çekmiştir. Onlar arasında da bize gelmek isteyeni îr oluyor; zaman zaman geliyor. Hülâsa, millî sınırlarımız dışında, bizim cazibemize kapılmış ve kapılabilir milyonlarla bir insan stoku vardır.
Son asırda. İmparatorluğumuz küçüldükçe merkeze doğru göçen muhacirler işini hiç bir bakımdan iyi idare edemediğimizi itiraf etmeliyiz. Muhacirler, evvelâ, hareket halindeyken perişanlık oldu. Sonra da, gûya istikrar ettikten sonra kimseye oh dedirtmedi.
Eski halk, bundan sonra göçmeni «yaban» di vs telâkki etmemek için manen teçhiz edilmeli. «Onlar dışardan geldiği halde bizden daha imtiyazlı» zihniyetinin uyanmaması için iskân işleri. iyi düşünülmüş, tertiplenmiş ince bir siyaset eseri olabilmeli. Belki de. göçmen ailelerini toplu şekilde oturt-mumalı. Kendileri isterlerse, kendi imkânlarıyla toplansınlar; fakat devletin siyaseti serpmek olmalı. Bu şekilde, yerli halkın kaşları çatılmaz; eski köyünün karşısına dikilen daha mamur ve ikramlı köye ters ters bakmaz.
Son çeyrek asırlarda, Türk milletinin muhtelif zümreleri felâketler geçirdi. Bunların da felâketzedeleri âdeta ebediyen malulleşmiş gibi bir hal aldı. Bir muhaceretin, bir yangının, bir zelzelenin. bir devlet ıslahatının üzerinden 15 - 20 sene geçtiği halde, o darbeleri yemiş kinişler, boyunlarını bükmekte devam ettiler:
— Efendim, biz muhaciriz. sefil olduk. (Yahut) Fatihte evimiz yandı, ondan eşvasısız. (Yahut) çocukken zelzeleye uğramışız, yetişemedik. (Yahu?) kadro harici bırakıldık.
Bu muhacirler, harikzede-ler. zelzele felâketzedeleri, kadro hariçleri, âdeta hususî bir meslek mensubu olup çıkmışlardı. Cemiyetin bir zavallılığı halin? gelmişlerdi. Halbuki, onların toparla-namadıkları müddetler zarfında, nice memleketlerde nice şehirler kurulabildi, nice fakirler milyoner olabildi. *
Temennimiz şudur kİ, fürkiyeye bundan sonra inşallah güh güle gelecek, güle güle yerleşecek sevgili ırktaşlarımız, yıllar değil, aylar içinde aramıza karışsınlar; bilgileri ile. görgüleri İle. hariçten getirecekleri tec rübeleri ile müşterek çorbaya yeni lezzetler ilâve edebilsinler.. Bir ilerilik unsuru dahi olabilsinler.
Şartlara süratle temessül edebilmelerini bekliyoruz. Scrpintili iskân buna hizmet edecektir zannındayım,
(Vâ - Nü)
Büyük siiolar yapılacak
Bu auretle buğday zarara uğramaktan kurtarılacak
Yetkili bir çevreden verilen malûmata göre Toprak Mahsul-lerl ofisi tarafından yurtta en kısa zamanda tatbikine girişilecek bir silolar programı hazır-’anmaktadır. Şimdiye kadar yurdun muhtelif bölgelerinde sllosuzluk yüzünden binlerce ton buğday vesalr toprak mahsullerinin tabiat şartlarının tesiri ile çürüyüp heder olduğunu göz önünde bulunduran Ofis böyle bir silo seferberliğini süratle tatbike karar vermiştir.
Silolar önce İstanbul va Ankara gibi büyük merkezlerin civarında İnşa edilecek, böylecs hem hububata bir depo, hem de bu büyük merkezlerde birer ihtiyat ambarı tedarik edilmiş olacak, bilâhare bu silolar yurdun her tarafına serpiştirilecek tir.
aydınlık unsuru olacaktır.
Tiftik
piyasası
Bu yıl büyük bir canlılık var

Sahile >
Beş güzeller konuşuyorlar
ikinci güzel Ayten’e ayna önünde baskın!
5 kardeşten biri kız...
Evvelâ babasını, bir sene sonra da annesini kaybeden Ayten, çok sevdiği ağabeylerinden biri ile oturuyor — Ev ve el işleri Dansın alasım bilen Ayten, mektepte bale dersi de aldığını söylüyor — Kıraliçelik balosundan vazgeçilmesi ikinci güzeli çok üzdü, tuvalet masrafına acıdı!..
Güzellik kraliçesi Güler Arı-man'ın, son seçimde kendisine en kuvvetli rakip saydığı Ayten üluatlı'nın, güzeller İçinde İkinciliği kazandığı malûm... O gün Tarabyadakl son seçimlerde, seyircilerden de bir çoklarının kraliçeliğe en yakın namzet olarak kabul ettikleri Ayten'i görmek, kendisiyle konuşmak üzere, Üsküdarda. Eşref saat sokağında 22 numaralı evlerine giderken onu pek kederli bulacağımı tahmin ediyordum. Fakat hiç do Öyle olmadı...
Bize kapıyı açan yengesi bayan Zeynep, kraliçe İkincisi Ayten İle mülakata geldiğimi söylemem üzerine:
— Tam zamanında geldiniz! dedi. Muvafık bulursanız Aytene bir sürpriz yapalım...
Bayılırım sürprize... Dayanamadım:
— Muvafıktır hanımefendi! dedim. Nasıl bir sürpriz olacak bu?. Sakın güzeli kızdırmayalım?
Kapıda usulcacık İzah etti:
(— Ayten, bu akşam (*> ağa-beysl İle beraber kraliçe balosuna gidecek. Şimdi terzLden gelen tuvaletini giymiş, aynada kendini seyrediyor. Usulcacık çıkalım da odada, ayna karşı-
Memleketin çeşitli bölgelerindeki tiftik piyasasında satışlar hararetle devam etmektedir.' sında bastıralım...» Şehrimizde ecnebi alıcı firma- Blr üreteci Kin zor ele geçen ların faaliyeti görülmektedir, irşatlardan biri Mı h.. Hat Franasnın en büyük alıcı fir- ‘ halde sabahleyin, malarından birinin rr.ür.-.c.«i:i, vı İstanbula gelmiş ve muhtelif ihracatçı firmaların tlltik depolarını gezdikten sonra yeniden bazı siparişler vermiştir. Diğer taraftan Amertkadan da gerek tiftik, gerek yapağı ve gerekse deri İşleriyle uğraşan büyük bir firmanın mümessili de İstanbula gelmiştir.
fırsatlardan biri İdi bu... Her ........................., gazete alma-mümesslll' yı un“tmuş olacaklardı kİ balodan vazgeçildiğini bilmiyorlar... Güzeli ayna başında bulmak fırsatını kaçırmamak için sesimi çıkarmadım.
— Buyurunuz hanımefendll dedim. Cidden güzel bir sürpriz.
Yengesi bayan Zeynep, diğer meslekdaşım, ben, bizim foto, a-yaklarımızm ucuna basa basa, tıpkı bir kedi hafifliğiyle merdi, yenleri çıktık.
Yengesine çatışı!..
Ayni yavaşlıkla salonu geçtik, oluşudur. Bu sebeple Amerikan oda kapısının önünde durarak 1 birer birer hafifçe içeriye süzüldük...
Ayten'Ln:
— Aaa... diyerek hayretle attığı çığlık, hepimizi olduğumuz yere mıhlamıştı sanki... Bir müddet o bize baktı, biz ona... Yeşil tuvaleti İle ayna karşısında bir kat daha güzelleşen Ayten, gazeteciler baskınına uğradığının farkına varmıştı,
— Aşkolsun yenge! diyerek bayan Zeynep'e çıkıştı, öfkesln-den kaşları çatılmış olmasına I rağmen pek sevimli bir yüzii vardı, Bizim foto:
— Ayten hanım! diyerek rica etti: Olduğunuz yerde durun da bir resminizi çekeyim...
Objektifin çıt çıt kapanıp açılmaları devam ederken:
— Ben kraliçe değilim kİ... diyor ye bu arada tuvaletinin omuz kısmında gördüğü bir dikiş hatasını tashih edeceğini söyleyerek müsaade istiyordu. Salona çıkarak kendisini yalnız bıraktık.
Beş kardeş
On dakika sonra, tuvaletini çıkararak şık bir robla yanımıza gelen Ayten’e:
— şimdi biraz dedikodu edebiliriz değil mİ? diyerek lâtife ettim.
— Dedikodu mu? Hiç sevmem.,.
— Konuşalım öyle İse...
— Konuşmak... Hay hay... Esasa gelmeğe bir başlangıç olsun diye sordum:
— Kaç kardeşsiniz ?
— Beş... Sıra İle Kemal, Sırrı, Talih. Şâdl ağabeylerim. En küçükleri de ben...
— Evin bir kızı mısınız?
Bu yıl Türkiye piyasasına bu kadar ehemmiyet verilmesinin sebebi Çin piyasasının Avrupa ve Amerikan alıcılarına kapalı
ve AvrupalI alıcılar Yakınşarka ve Türkiyeye verdikleri ehemmiyeti arttırmışlardır.
Verilen siparişlerin her gün artmasının bir başka sebebi de Hindistan hükümetinin yapağı İhracatını menetmiş olmasıdır. Bu sebeplerin tesiri altında bu yıl tiftik ve yapağı piyasaları adamakıllı canlı gitmektedir. Flatler: Ilgın, Afyon, Eskişehir, Konya dağ malları ve Kastamonu natürel tiftikleri 600 kuruştan muamele görmektedir. Anadolu yapağısı standart mallar 320 kuruşa, Trakyanın beyaz; yapağıları 300 kuruşa kadar yükselmiş bulunmaktadır Btı vaziyet karşısında yerli fabrikalar beyaz yapağı yerine renkli yapağılar satın almakladırlar.
Bundan başka, yapılan son hesplara göre bu yılın tiftik mahsulünden Anadolu ve Istan-bulda 800 ton kadar stok bakiyesi kalmıştır. Yapağı stokları ise daha fazla olmakla beraber ihracat payına ayrılmış olan miktarın 3 milyon kilo kadar olduğu belirtilmektedir.
(•} — O gün cuma İdi. Geoa Taksim Gazinosunda kraliçe balosu verilecekti.
Kok kömürü için muayene!
Hastane sıhhî heyetleri en ziyade bununla meşgul!
Hoca’nın heybesi!
Ayten t'luallı'ntn yakından bîr pozu ve ayna karşısında uğradığı baskından bir enstantane
Hastanelere muayene ve tedavi olmak üzere müracaat eden hastaların sayısı pek fazladır. Bunun haricinde sadece kok kömürü almak için heyeti sıhhiye muayenesine girenlerin de sayısı son zamanlarda çok artmıştır. Hastanelerin çoğunda mütehassıslar, kömür almak ,için müracaat edenlerin diğer ı hastalara bakmakla müşkülâta uğramaktadırlar.
Kömür tevzi muesseseslnln elindeki kömür tevzi talimatnamesine göre ilk zamanlara kömür beyannamesi almayanlar ancak tam teşekküllü blr hastaneden heyeti sıhhiye raporu ile kömür alabilmektedirler. Hastanelerde günlerce uğaraşan yaşlı insanlar İçin bu suretle uğranılan müşkülâttan başka hasta-leler de sebepsiz yere İşgal edilmekte Ve bu surlle kömür alma bilmektedir. Bu müşkülat neticesinde ancak uğraşabllen-ler kömür alıyor, ugıaşamıyan-lar alamıyor. Bu usulden halk kadar hastaneler de şikâyetçidirler.
İSTANBUL BADYOSO
Yüzünde teessür İfade eden bir değişiklik hissetmiştim. Fakat, neden ’ madiğim için ettim:
— Babanız
Hafifçe:
— Sîzlere ömür efendim! dedi. — Valdenlz hanım burada mı? — Siz sağolun efendim...
BLraz evvelki teessürünün sebebi anlaşılmıştı ama ne çare... Hepimiz susuyorduk. Zeki kız, derhal yerinden kalktı, bir kutu çlkoiat getirerek İkramda bulundu ve böylelikle salona hâkim olan ağır ve sükût! havayı İzale etti:
— Kardeşlerimi sormuştunuz! diyerek söze başlayan Ayten. Sırrı ağabeysl müstesna diğerlerinin evli olduklarını anlattı.
— Siz hangi ağabeyinizin yı-nındasınız?
«— Sırrı ağabeyimin... Kendileri de bildikleri İçin gücenmezler. İsterseniz yazabilirsiniz. En çok Sırrı ağabeyimi severim. Burası dayımın evidir. Benim ağabeyimle birlikte oturduğumuz ev ise Kuzguncukta. İcadl-ye mahallesinde Dündar sokağında 09 numaradır.»
— Ağabeyinize siz mİ bakarsınız? •
(— Evet...»
— Şu halde bütün ev İşleri e-llnlzden geliyor demektir.
otduğunu anlıya-suaLlerltne devam
de-
«— Tabii... Yalnız ev İşleri ğil. el işlerinin de envaını bilirim. Kanavlçe. sap, gobl n İşleri vesaire gibi...»
— Hangi mektepte okudunuz?
«— Beykoz ortada... Oradan mezun olduktan sonra babamı, bir sene ara ile de an emi kaybettim. Tahsilime bu yüzden devam edemedim.»
— Musiki sever m siniz?
«— Severim Piyano çalarım.»
— Dans bllLr mİ: iniz?
«— Alâsını,.. çünkü mektepte baleye devam ettim.»
Evlenme teklifleri ve bazı tenkidler
Ayten Uluatlı İle epeyce uzun konuştuk. İstr-nbulun yalnız iki semtini çok sevdiğini ve sebeplerini anlattı. Gazetelerde resminin çıkmasından sonra evlenme teklif eden bazı mektuplar aldığını, ciddi telâkki etmediği İçin cevaplandırmak lüzumunu duymadı/ ını söyledi. Biraz daha ileri giderek hangi tip erkekleri beğendiğini sordum. Enteresan cevaplar verdi. GalatasaraylIları niçin sevdiğini izah etti. Kraliçe seçimi mevzuunda bazı fenkldlerde bulundu. Kraliçe ; .‘çllmesinden sonra ise 1-klnc! ve üçüncü diye İki güzel daha ayrılmasının şiddetle aleyhinde butundu. Güler Arıman’ın kraliçe seçilmesi bahsin a da temas
Ö$İS V» ak|»m programı
12 57 Açılı; ve programlar
13.00 Haberler
13.15 Hafif dgle miniği (Fİ.)
13.75 Şarkılar. Okuyan: Ahmet Çittin
H 2O Serbest saat
17 30 Saz eserleri, oyun havalan (Pl.)
17 75 Orkestra eserleri (Pl.) 15,00 Programlar ve kopanı*.
1757 Açılı; ve programlar
Ja.ûo Fasıl heyeti konseri (Aeem A-$lran>
13.70 Caz saati. Takdim eden: Erdem Burl
19.00 Haberler .
19.13 İstanbul haberleri
1'121 Küçük orkestı.ıdan melodiler
19.40 Radyo klAsik Türk musikisi birliği konseri
20 15 çm mandol' ı kuarteti konseri
20 .70 Serbest saa'
30.40 Mılrak foll: lorum uzdan örnekler; Ney. kaval
2100 Senfonik mür.ik (Pl.)
21 15 Dinleyici inekleri (Tdrlt musikiyi)
12 30 Rosc Mynla orkestrM^ıdan
dans müclgl (Pl ı
22.15 Haberler
33.00 Dans mlIHğl (P| )
33 30 Programlar ve kapanı;.
AA'.(.ARA RADYOSU
ra aksam Progronia
13 28 A-ıh» ve program
12.30 M S. Ayan ve jarkılar
13.00 Haberler
13.15 Melodiler (Pl.l
13 30 ftjjle garelesi
13 45 .limmy Wnkely Triosu (Pl.) 17.03 Hara raporu, aksam programı ve kapanı;.
17 ti Açılı» ve program
lf 00 M, S. Ayan ve Dan; tnüsLIt-lerl (Pİ.)
18.30 Konuşma: Kitap saati
13 45 Hafit şarkılar (Pl.)
lıı 00 M. s Ayarı ve haberler
10 IS Tarlhlen blr yaprak
111.20 Şarkılar. Okuyan Sabit» Tur
19 45 Tarihi Türk müziği
eo 15 Radyo gazetesi
20 30 Müzik: Beethoven - T Del ;en-
foni (Pl.)
91 15 Konuşma
21 30 Dan» orkestraları çalıyor (Pl.)
22 00 Kenııpns
22 15 Halk türküleri. Okuyanlar'
SüheylA Ayhan. Ah mat Gazi
Ayhan
22 15 M, S, Ayan ve haberler
23.00 Program ve kapanı;.
Yarın sabahki program
7.28 Açılıj ve program
7 30 M S. Ayan
7.31 Müzik Harry Horllck orkestrası (Pl.)
7 45 Haberler
DM Şarkılar (Pl I
815 10 dakika pla.vano (PL)
8.25 GUnüu programı v» havı
raporu
BM Hafif millik (Pl.)
0.00 Kapanı;.
Parası bankaya kondu, arsası teinin edildi, keşifler! yapıldı, plânları cizlJdJ, münakaşası açıldı, derken mahut ucuz evler hakkında yeni Lir haber çıktı. Gazetelerin yazdığına püre münakaşa bu avın on besinde sona erecek ve Silivrikapı ile Yedikule arasındaki sahada uçuz evlerin inşasına haslanacak* mış. Fakat bu defa başka blr mâni çıkmış.
Söyle ki: Bu sahada arazisi olanlar, evvelce arsaların metrekaresin: iki lira İstiyorlarmış. Belediye buna lıeveslenerek ııcuz arsalar üzerinde ucuz evler yapmağa karar vermiş. Gel gelelim belediyenin hu karan duyulmuş, vazivet değişmiş, yan! evdeki hesap carşıva uymamış, evvelce metrekaresi !kLı_ hra olan arsaların fıati birfş denbir? on lirava yükselmiş^*
Ucuz evler inşası teşebbüth süne girişildiğl ilk zaman;, larda alâkalı zatlar, arsaQ spekülâsyonuna meydan ver menırk için, evlerin hangiÇ yapılacağını gizil— tuttuklarını söv km işlerdi. {O
Bugünkü vaayet₺?n anlaşı-Q) l’vor ki "izii ilk muhafaza e-> ''ilememis, sır küpü sızıntı yapmış, inşaat semti spekü-Q lâtörlerm kıılağrna çalın-jZ mış ve arsa fiatteri fıriayı-t? vermiş. Bu işde haylios^* menfaatlerin rol oynadığına0 siiphe yok. "O
Görüyorsunuz ya, iki du-CD dak arasından bir kıılağaçfl siizülıiverjn fısıltı, mühirnfl) bir işin altüst olmasına, ün,1? be$ şahsın menfaati uğrunmJ kütlelerin menfaatinin bal* talanmasına kâfi geliyor.
Şimdi belediye, arsalarını yine eski fiat üzerinden satmaları için arsa sahiplerine tekrar teklifte bulunacakmış. Kabul ederlerse ne âlâ! Ya kabul etmezlerse?..
Nasreddin Hocn'ntn heybe fıkrasını bilirsiniz. Köyde heybesi kaybolmuş. Hoca kaslarını çatıp: ,
«— Eğer heybem bulunmazsa yapacağımı ben bilirim.»
Diye söylenmeğe başlamış. Bunu duyan köylüler Hocanın gazabına uğramak korkusuyla elbirliği edip aramışlar. heybeyi bulun Hocaya teslim etmişler ve sormuşlar: ,
« —Hoca efendi, hevben bulunmasaydj ne yapacaktın?"
Hoca gülümsemiş: .
«— Ne yaparım? Evdeki kilimi kesip veni blr heybe vanacaktım.»
Belediyemizin niyeti de öyle imiş. Arsa sahipleri eski fiat üzerinden vermezlerse, oradan vaz geçip başka semtlerde yeniden arsa ara yarakmış. ,
Aradığını ve bulduğunu kabul edelim amma o gayretlerin de fısıltıya gitmi-yeceğini kim tenıin edebilir?
Cemal REFİK
Toprak yüzünden kanlı kavga Konya (Akşam) — Karamanın Güdet köyünde toprak yüzünden İki komşu arasında çıkan İhtilâf yüzünden blr kadın ve blr erkek ölmüç, 3 kişi ağır surette yaralanmıştır. Kaa-tlller yakalanmışlardır
ederek nokta! nazarını açıkladı. Fakat bütün bun lan, namı müstear İle müracaatını da bu1 yazıda bitirmeme maalesef İmkân yok. Yarın da konuşmamızın bu kısmı üzerinde tafsilât veririm.
Yalnız bir noktaya bugünkü yazıda temas etmekten kendimi menedemiyorum. Konuşmamız sırasında münasebet getirip balodan bahis açmıştım. 8on derece blr heves İle hazırlandığını söyledi. Balodan vazgeçildiği haberini vermem kendisini, öyle anladım kİ, kraliçe geçilmesinden daha ziyade müteessir etti ve:
— Balo olmasaydı, şu tuvaleti yapmanın sırası mı İdi şimdi 1 diyerek sadece masrafa acıdı...
Cemaleddin BtLDİK
Vakıflar idaresinin talebe kampı
Vakıflar idreslnln Yeşilköy pansiyonlu okulunda blr ay evvel açtığı kamp dün sona ermiştir. Kampa 120 İlkokul talebesi İştirak etmLş ve talebenin her biri 200 gramdan 4 kiloya kadar şlşmanlamışlardır. Kampa Vakıflar idaresinin bakmakta olduğu 1400 talebe arasından eo fakir ve en zayıf olanlar seçilmiş ve bilhassa anasız babasu olanlarla çok kardeşi olan bakımsız çocuklar tercih edilmişlerdir.
Kampın kurulabilmesi için Milli Eğitim müdürlüğü gereken sayıda personel tahsis ettiği gibi Diler. İbrahim Elem ve özlş lâboratuvarlan da bedava kuvvet şurubu ve kalslum göndererek Vakıflar idaresinin bu müs-bet teşebbüsünü desteklemişlerdir.
Vakıflar idaresi önümüzdeki ders yılında gıda ve elbiselerini temin ettiği talebe sayısını 2000e yükseltmek için teşebbüse geçecektir.
AKŞAM
4 Evim 1S50
Sahile (
Ziraî kalkınmamız ve gübre meselesi [Toprağın verimini arttırıp mahsullerimizin maliyetlerini düşürebiliriz
Son zamanlarda ziraat davamızda müşahede edilen kalkınma hareketleri artısında ta muiniyle İhmal edilmiş gibi görünen gübreleme mevzun Hacrinde durmak istiyorum.
Tabii hayvan gübrelerinin, nebatların gelişmesi ürerindeki mftsbet neticeleri eBkl zamanlardan beri malûm olmakla beraber, ancak 10 uncu Alırda Ueblg.ln çalışmalariyle gübreleme meselesi vuzuh kcsbetml», ve bundan sonradır kİ gerek tabii. gerekse suni gübreleme muazzam bir İnkişaf göstermiştir.
Her mahsul, cinsine göre, topraktan muayyen bir miktar gıda maddesi kaldırır, dolayıslyle lüzumlu alâka gösterilmezse, .toprağın verim gücü tedrici bir »ektide mütemadiyen düşer. 1937 de Fransada Grigno Ziraat mektebinde yapılan aşağıdaki tecrübeler gayet sarihtir:
Müşahede endlst 1931 denberi tam gübrelenmiş 100
1902 den beri gübrelenmemiş 37
1857 den beri gübrelenmemiş 20
Nebatların neşvünemasında gerek keyfiyet ve gerekse kemiyet bakımından en fazla rol oy rüyan üç unsur: Azot, fosfor ve potasyumdur. Bu hususta ba-aı rakamlar vermeği faydalı bulduk:
1944 senesinde, memleketimizde 3 milyon ton buğday, 1,4 milyon ton arpa İstihsal edilmiştir.
1 ton buğday tanesi vasati olarak topraktan 20 Kg. A20t: 7,9 Kg. fosfat; 52 Kg potas kaldırır.
1 ton arpa tanesi İşe: 16 Kg azot-. 7.8 Kg. fosfat; 4,7 Kg. potas kaldırır.
Bu miktarlara nazaran, 1944 senesi arpa ve buğday mahsulü topraktan 82,400 ton azot; 34.620 ton fosfor; 22,İ80 ton potas kaldırmıştır.
İstatistik öenel Direktörlüğünün 1944 yılma ait tahmilerlne göre memleketimizde:
Hububat 8,974,785 Ha.
Bakliyat 342.013 >
Sınai nebatlar 994,415 »
Saire 154.85Ö »
Yani 9 086.973 hektarlık arazi ekilmiştir. Yine aynı sene, memleketimizdeki çayır, otlak, mera yekûnu tahminen 30,020.8 mera yekûnu tahminen 30 milyon 20.840 Ha. olup; bahçe, bağ v. s. ise i.384.744 Ha. lık bir •ııha kaplmaktadır.
Yukarıda, yalnız, arpa ve buğday şıkkında kaba bir şekilde hesapladığımız ve binlerce ton tutan, kaldırılan madde miktarı, diğer mahsullerle tabiidir kİ çok daha kabarmaktadır.
Toprağın verimliliğini muhafaza edebilmek İçin bu kayıpları gübre şeklinde fazlaslyle iade etmek İcab «der. Medeni memleketlerde, en modem usul ve vasıtalarla elde edilen tabii gübreler, hiçbir zaman toprağın gittikçe artan İhtiyaçlarını kar-Şilıyamamakta. aradaki fark
suni gübrelerle kapatılmaktadır.
Bizde, tabii gübreler ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Evvelâ bu maddelerin büyük bir kısnu memlekette mahrukat olarak kullandır (tezekt. Gübre olarak İstimal edilen kısımdan da lâzım olduğu şekilde İstifade edilememektedir. İptidai bir şekilde yapılan fermantasyon ame-llyesl esnasında, gübrenin ihtiva ettiği kıymetli unsurların büyük bir kısmı zayi olmaktadır.
Ehil hayvan İdrarlarından (purlnl vb «Komposfr» gübrelerinden de istifade etmesin! bll-mlyorur.
| Suni gübre hususunda da basa rakamlar verelim. Ziraat Vekaleti Neşriyat Müdürlüğünün 1945 tarihli 613 No. lı broşüründe, 1934 be. muhtelif memleketlerde, ziraata kabiliyetli arazinin, beher hektarına isabet eden a-oot, potas ve fosfor sarfiyatları Kg. olarak aşağıda gösterilınlş-ttr;
Azot, fosfor pentonkslt potasyum oksit mecmuu
Kg, olarak Memleket
74.3 Belçika
C6.8 Almanya
42.3 Japonya
23.1 Fransa
11.4 İngiltere
7.8 Polonya
0,05 (yani 50 graml Türkiye
Llnz'dekl Avusturya azotlu
gübre sanayiinin, 1948 senesi-
nln İlk altı ayında muhtelif
memleketlere yaptığı azotlu
gübre ihracatı ton olarak:
Memleket Ooak - Hazlran048
Mısır 55.122 Ton
Almanya 4.470 »
Fransa 19.881 >
Yugoslavya 9.933 »
Portekiz 4.099 »
Bulgaristan 3.329 »
Sûclan 2.470 »
Kıbrıs 790 »
Türkiye 9.9 »
NU vâdi ve deltası gibi, dünyanın en mümbit' topraklarına sahip Mısır, yalnız tek bir A-vusturya firmasından altı ayda 90,000 ton azotlu gübre İthal etmektedir.
Görülüyor kİ. Bulgaristan, gjbrıs gibi komşu memleketlerden bu hususta çok geriyiz ve toprağımızı İstismar ediyoruz demekle, büyük b!r hata İşlememiş sayılırız .
Yalnız, toprağımızın fakirliğinden şikâyet edip dururuz.
Suni gübre ithal veya istihsal etmek bir şey İfada etmez, mühim olan bu gibi maddeleri yerinde kullanmak, yani ekilen nebat cinsine, toprağın terkibine ve iklime göre, faydalı bir şekilde İstimal edebilmektir. Aksi halde, menfi neticelerle karşılaşmak her an İçin mümkündür.
Maatteessüf, bugün, köylll, çlfçl, velhâsıl toprakla uğraşanlarımızın büyük kısmı bu hususta, malûmat ve tecrübe »a-' hibl olmadıkları gibi, böyle
BEYAZLI KADIN
A$k ve macera romanı
Taun: W. W. Colllna Tercüme eden: (Vâ-NA)
V___ Tefrika No, M
— Birin sadakatmuu ve ua-mtuıkflrlığınızı şükranla kabul ediyorum. Birin bana vereblle-oeğlnlz asgari bir şey. diğer bir kadının verebileceği azami şeyden kıymetlidir.
Bunu söyledikten sonra eğildi; Lnuranın elini avucuna aldı; öpmekten ziyade dudaklarını değdirdi. Sonra beni selâmlıya-rak yııkan çıktı.
Laura, gözleri yere dikili hiç bir »ey söylemekslzln bir an öylece kaldı. Kendisini kollarımın arasına aldım. Göğsümde sıktım.
Kardeşim uzun uzun İç çekti:
— Ben mukadderata boyun eğmek mecburiyetinde kalacağım abla. Yeni hayatım çok çetin vazifelerle dolu olacaktır Birine! vazife de bugün başlıyor
Yerinden kalktı. Pencerenin yanında duran resim masasına yaklaştı .Masanın üzerinde du* ran ne varaa hepsini çekmeye koydu; ve çekmeyi kilitleyip ■ ı htarı bana verdi!
- Onu ta-ıa hfltıri-.Hn r şeyden, el çekmem icab ediyor. Bu anahtarı neı?ya istersen koy. Artık onu »enden som. 7 (-cağım.
Bonra kütüphaneye yaklaş i. Hocamız Hartright'ln kroki albümünü cB aldı, dudakları.ıa Eatlk-dü:
Azarlar g bl:
— Ne yapı. . ,ın Laura? — d^dlm, I
— Bu s,nurs,j defa elime alı* «imdir aL a, Vedâ ediyorum.
Defteri niManın üzerine o-raktı. Güzel ıçlarından ları»ı r upızuna döl idi
Ingiltere Avrupanın siiâh deposu olmak istiyor
Sınai ve manevî seferberliğe hazırlık - Koalisyon kabinesi ihtimalleri
Evvel zaman içinde.;
Bazı hâtıralar
Güzel sesliler — Şarkılar ve gazeller — Güftelerin telâffuzu — Eski musiki — Alafrangaya gelince...
Her haldtı mahfuzdur.
Semih Mümtaz S
Bir İsviçre gazetesi yazıyor:
«Atom bombası bugün Avru-payı komünist esaretinden koruyan yegâne vasıtadır.» M. Churchlli iki sene evvel bu sözleri söylediği zaman İngiliz fen erbabından Dr. Fuchs atom sırrını Kremlln'deki Efendilerine yetiştirmiş bulunuyordu. Fakat Batı bunu bilmiyordu. Londra. Roma. Brüksel. Kopenhag, Oslo, Paris Amerikan, fenninin bu müthiş inhisarına dayanarak kendilerini emniyette zannediyorlardı. Bugün atomun sır denilecek tarafı kalmamıştır. Rusya geçen kış bir sabah atom bombasını Bibcryanm buzlu o-valanna attı. Sismograflarımız tarihte bir dönüm noktası denilebilecek olan bu hâdiseyi kaydettiler.
Şimdi Avrupanın emniyeti bir inhisara değil, imalâtta İleri gidilmiş olmasına İstinat ediyor, Sovyet hükümetinin şimdi elinde ne miktar atom bombası bulunduğunu kimse katiyetle söyleyemez. Fakat Amerikanın malik olduğu atom bombalarının çok fazla olduğu tahmin ediliyor. Aradaki fark hür milletlere şimdilik nefes alma İmkânı veriyor. Atlantik memleketlerinin bu suretle emniyette bulunacakları müddet iki, belki ilç senedir.
Dikkate şayan rakamlar
Ruayanın silâh altında bütün Batı memleketlerinden fazla asker bulundurduğu Londrada söylenirdi. Fakat aradaki farkın bu kadar mühim olduğu tahmin edilmiyordu. İngiliz Savunma Bakanı Shlnv/ell'ln geçen gün Avam Kamarasında söylediği rakamlar, bugüne kadar neşredilen haberlerin en üzüntü vericisidir. Bu rakamlara göre Sovyetlerln 175 tümenden sekseni 24 saat zarfında harekete geçmeğe hazırdır. Müttefikler buna ancak 12 tümenle karşı koyabilirler. Bunun birisi Fransız, ikisi İngiliz, İkisi Amerikan, biri Belçlkadır.
Amerikan meclisinde söylenen rakamlara göre Sovyetlerln 40 bin tankı vardır. Buna karşı Ingllterenln 6000, Amerikanın
maddelere Itlmad edllemlyece-ği kanaatini de taşımaktadırlar. Bu gibi kötü gelenekleri yıkıp, glraat erbabımıza lüzumlu bilgi ve amel! usulleri aşılamamız 1-eab etmektedir.
Ancak, modem, ziraat âletlerinin İstimali, gübreleme, sulama. tohum, haşere mücadelesi, mahsulün muhafazası gibi ana mevzuların ahenkli bir surette düzenlenmesi neticesinde toprağın verimini arttırıp, toprak mahsullerimizin maliyetlerini düşürebiliriz.
Ali DORUKER
Kimya mühendisi
0000 tankı bulunuyor, bunlar da eski modeldirler. (Centurlon) adı verilen modern tanklarla seri halinde İnşasına ancak bir kaç aydanberl başlanmıştır.
Hava kuvvetine gelince. Batınların haber alma servisine göre Ruslnr senede 25 bin avcı, bombardıman ve tepkili uçak yapıyorlar. Rusların yalnız Balı cephesinde 4000 uçağı harekete geçirebilecek durumda olduğu söyleniyor Müttefiklerin buna karşı kuvveti nedir? Bu husus gizli tutulmakla beraber Batı devletlerinin adet bakımından geriliklerinin, 1940 da Alman hava kuvvetinin İngiltereye karşı büyük taarruza başladıkları zamandan daha ziyade endişe verici olduğu tahmin edilebilir.
Sovyetler ancak son harbin bittiği gûndenberl süratli ve modern bir denizaltı filosu vücuda getirmeğe başlamışlardır. Bu filo icabında Okyanuslarda ve denizlerde münakalâtı çok tehlikeye düşürebilir. Bu sebeple İngUlzler İçin Ruslar Calats-yl İşgal ederlerse Rus uçaklarının arzedeceğl tehlike kadar Amerikan müttefiklerinden ayn düşmek tehlikesi de vardır. Man; denizi. M. ChurchlU'ln dediği gibi, fırtınalarına, dalgalarının. Meddü Cezirlerine rağmen bir himaye vasıtası değildir. Ingiltere bugün 1940 dan fazla tehlikeye maruzdur. Çünkü mütaarnz Almanların tecrübelerinden faydalanacaktır. 1944 senesinin sonlarında V 1 ve V 2 1er İngiltereye düşerlerken geçirilen saatleri unutmamış olanlar bunun ne demek olduğunu bilirler.
Mânevi seferberlik
Yukarıda verdiğimiz rakamlar, Ingiliz Savunma Bakanının İtirafları, M. Attlee'nln radyo İle neşredilen İhtan, M. Churc-hlil’ln heyecanlı nutku İngiliz umumi efkânnı harekete getirmiştir. Harbin bitmesine rağmen beş senedenberi büyük bir disiplinle vesika usulüne riayet eden İngiliz milleti stok yapmak için bakkal dükkânlarını boşaltanı »2. Bu yapılamaz, fakat kadın ve çocukların Avııstraiya-ya, yahut güney Afrika'ya şevki düşünülmeğe başlanmıştır. Sivillerin atanı harbinde korunmasına dair çıkan bir risaleyi herkes kapışıyor. Pasif korunma İçin binlerce gönüllü hizmet arzediyor. Bunlar mânevi seferberliğin ilk alâkalarıdır ve bu seferberliğin şlıııdl 1939 dan daha kolay ve daha hayırlı olduğu görülüyor.
İngiliz milleti, kendisinden İstenecek her türlü fedakârlığı yapmağa hazır bulunuyor. Çünkü sulhu korumanın yegâne yolu harb halinde imiş gibi ya-i şamak olduğunu anlamıştır.
Müdafaa plânı
Yapılacak fedakârlık nedir? tnglllzlerln önümüzdeki iki Uç senelik müdafaa plânı neden
İbarettir? İngiltere, Amerlkaya gönderdiği muhlarada İktisadi kalkınmasını tehlikeye düşürmeden yeniden silahlanmasının ne kadar güç olduğunu anlatmıştır. Sulh İstihsalini tehlikeye koymadan harb istihsaline nasıl geçilebilir? İngiltere hükümeti, Amerikanın munzam bir yardımı olmadan İngiliz e-konamisLnln bu yükü yüklenebilecek variyetle olmadığını gizlemiyor. İngllterenln yeni silâhlanma plânı üç senede 3 milyar 400 milyon sterlin sarfım icap ettiriyor. İngiltere, millî gelirin yüzde onu demek olan bu miktarın Amerikanın yeni yardımı olmadıkça elde edilemiyeceğl kanaatindedir. Amerikanın yardımı İle de olsa silâhlanma işi bir kısım İşçilerin harb sanayiine geçmesini, sarfiyatın bir miktar artmasını, ihracatın a-zalmasuıı İcap ettirecek, bu da mükellefin yeni fedakârlığa davet edildiği sırada flütlerin artmasına sebebolacaktır.
Mamafih İngiltere, Amerikan yardımı olursa, üç «ene sonra Batı Avrupanın silâh deposu haline geleceğine kanidir.
İngiltere şimdi mili] gelirinin yüzde sekizini sllâhlanmaya hasrediyor. Askeri teahhüilerinin genişliği bakımından Avru-pada başta gelmektedir. Doğu İngllterede Amerikanın Avrupa-da malik olduğu en büyük hava üsleri bulunuyor. Burada 180 uçak 10 bin mürettebat vardır. Bir harb zuhurunda Amerikanın Rusyaya karşı ilk taarruzları burada olacaktır. lngUtere-de sulh zamanında İlk defa 18 aylık askerlik hizmeti vardır ve bunun İki seneye çıkarılması düşünülüyor, İngiliz orta tabakası ilk defa olarak askeri hazırlığın aleyhinde bulunmuyor.
Şimdi bütün nazarlar Churc-hill’e dönmüştür. Şu sırada parlâmentonun dağıtılması ve yeni bir seçim düşünülemlyeceğl-ne göre az çok yakın bir âtide İşçi Kabinesinin bir Koalisyon Kabinesi halini alması ve bunun başına ChurchlH'ln geçmesi muhtemeldir.
Sunî ipek fabrikası sa tılık
Bursa 2 (A.A.) — Şehrimizde bulunan İşletmeler Bakanı, Merinos fabrikasını gezmiş. İşçilerle konuşmuş, dileklerin! dinlemiş, bilâhare Ticaret Odasında toplanan İş ve meslek adam-larlyle konuşmuş, muhtelif sorulan cevaplandırmıştır. Bir soruya da cevaben «Eğer BursalIlar, Gemlik suni İpek fabrikasını satın sıtmak teklifinde bulunurlarsa hükümetten bu hususta müspet cevap alabileceklerini» söylemiş, bunun İçin de Sümerbankla temasa geçilmesini tavsiye etmiştir.
Bakan, Uludağa çıkmıştır. Dönüşte Gemlik sun’! ipek fabrikasını da gezerek omda da İşçilerle konuşacaktır.
Bendeniz çocukken güzel sesliler de vardı. Çok müstaltlerine dersler verdlrlr-I dik. Hocalar hareme girerler, kızlardan güzel seslilere; yahut selâmlıkta odaların birinde erkeklere ders verirlerdi. Çocukluk merakı olacak zaar; biz de dikkatle dinlerdik. Fakat İlk zamanlar biraz da sıkılırdık.., Düm tekâ düm tek... Ve envai ve akşamı doğrusu kulaklarımıza zevk vermezdi. Mamafih biz de onları öğrenir sayar dururduk. Gitgide anladık. Bunlar faydalı zahmetlermiş. Üzerinde emek verenler hakikaten muvaffak olurlardı. Güzel şarkılar İcabında gazeller okurlardı. Hatırımda yanlış kalmamışsa eğer; gazeller daha ziyade içki âlemlerine bilhassa meh tap âlemlerine münhasır gibiydi. İşünûş esnasında coşanlar musikideki hünerlerini göstermek İçin sesleriyle veya sazlarlyle taksim yaparlar ve kararlarlyle başka bLr makama geçerlerdi. Faslı değiştirirlerdi Şu şart İle kİ hiçbir zaman her hangi bir şarkının 1-çlne bir gazel sokuş turm aslardı. Hele bugünkü gibi yalnız bağırmakla bir gazel de ben okudum diyecek derece pervasızlar henüz türememişti. Pek türeye-mezdl def Anlayanlar çünkü İtiraz ederlerdi.
Klâsik musiki bugünkü kadar sokaklaşmamıştı. Onlar yüksek bir dâriilfÜnûnun yüksek kürsüleri ve dersleri gibi mümtaz ve musikide mümtaz bir taba-' kaya has İdiler.. Itri'nln bir şaheserini meselâ Yedlkule mey hanelerinde duymak kimseye nasip olmadığı kadar diğer gü-na rakı âlemlerinde dshl o lâ-hut! eserler rencide edilmezdi. Mevlevihanelerln slnel tekrl-mlnde terennüme az olan besteler (Falih. Rıfkı beyefendinin kulakları çınlasın: Yine bir klişe endaht edildi diyecektir belki); o hanelerde hnşû ve hürmetle lstlmâ olunurdu. Hem o-ralarda hıfzolunurdu-Ayln geceleri çocukluğuma tesadüf etmiş olsa bile tekkelerde duyduğum eski semailer besteler elbette ve elbette — Münir Nureddln müstesna — bugün işittiklerim; milli musikiye hürmet ve muhabbet namına eseflendiklerini gibi değillerdi. Şimdi nice oldu bilmiyorum? Fakat ben Avnı-padan buraya gelinciye kadar orada da bu böyle İdi. Büyük eserlerle küçükleri asla halledilmemişlerdi, her ağza düşürülmemişlerdi.
Bir şey daha vardı:
Güfteler İyi telâffuz edilirlerdi. Meselâ «Bilmem kime şekva edeyim» şarkısını, lisanını bilen İyi bir hanende mümkün ve mutasavver değildi. «Bilmem kim eşk...D va edeyim gibi; Lem’l Beyin «Allahım yeter» diye biten o canım şarkısını «Hım... hım yeter» gibi okuyan bir sanatkâra (!) tesadüf pek kolay değildi. Biraz evvel araet-tifelm gibi gazellerde gazelhanın
kudret ve hüneri asi idi. Mo:-.-kl-i hümayunun, ve Mabeyni hümayun muzikasınm -nasıl çalıştıklarını yakinen bilirdim.
Paris konservatuvannm da nasıl çalıştığını yakinen bildiğim için, diyeceğim ki o bugün numune ttlhaz olunacak kadar mükemmeldi. Esasen İkinci Ab-dülhamLt beynelmilel, yani alafranga muzlkaya meyyal olduğu cihetle, evlâtları başta olduğu halde, bu şubenin gelişmesine fazla ehemmiyet verir, alaturkayı yalnız severdi, seve seve de dinlerdi. F...akat kızlariyle o-ğvllaruıın piyano derslerin! ve suret! terakkilerini bizzat takib eder; İstanbula, gelen büyük sa-natkârla'ra onları dinlettirir, fikirlerin! sorardı ve doğruyu söylemelerinde ısrar ederdi. Bil maruzatımdan çıkan mâna da demektir kİ eski şarkılar ve eski devirde musiki dikkatle meşk-edillrdi: şarkılar bile bile okunurdu; sazlar bile bile çalınırdı. Musikideki bir «es» 1. meselâ bir «üsa o çevirmek İcracıların hayalinden geçmezdi. Yukarıda söylediğim gibi, hımhımlı bir kim eşek va edeyim ve gördükçe de nutkum tutulur mısraı (kum) tutulur gibi terennüm edilmezdi; zira bestekârlar güfte taksimlerinde de mahir İdiler.
Alafrangaya gelince
Bunun zevki çocukluğumuzdan beri duyageldiğlmiz dâtar-na) dan başlıyarak memleketimize gelen ecnebi operetlerle artistleri dinliye dinliye tadılmış ve sevilmişti. Polkalara, mazurkalara, valslere artık yabancılık hissetmemek, onları sevmek ve mırıldanmak, operetlerin birçoğunu, hattâ tercüme ederek sahnelerimize (Jyl kötü) araet.mek, birçoklarını ezberlemek, seve seve terennüm etmek demek İstiyorum, ufak müzikle başlamış ve benimsenmişti. O zaman bilenler söylerler ve bu alâka devam ederse, biz de PolonyalIlar, Ruslar Skandinav yalılar gibi milli edadan İlham a-lan beynelmilel muzikaya erişiriz, hem muvaffak da oluruz, derlerdi. S. M. S.
rtlridye Ernrh-
saıell» 2800 turuî S44«. ruru s
B nyllS 1500 ■ E**' >
S aTbk BM > ■
I aylık MHI .
Adrea tebcili l«U> elli KuruHuR pul gönderilmelidir Aksı «Krtlr at odre» değiştirilmez
Telefonlarımız Basmuhamı 2115115 V»x> isleri «rt® - Irtar» zmiH?
MOdttr 10491
Z likada 21 — Hızır 122
Imıak Gtt ÖŞI* teindi AX *ın.
V, 4.45 421 1344 W52 19J9 3 13 E. 3.05 10.47 533 9.12 12.00 I.
idarehane: İstanbul Babım elvan
Cemal Nadir sokajı No 13

L r n kesip albümün sahl-f teri arasına koyduktan sonra albümü bana uzattı:
— Bia birbirinize mektup yazıyorsunuz değil mİ? — diye sordum. — Büıü hayatım:» ı 'baht olduğumu sakın ma bildirme. Eğer bc senden evv’l ölürsem bu albümü ona ver. le kc ıe asin hayatta Büyüyemediğim, söyliyemlyeceğlrn sözi ona «öyle. Kardeşim sizi sevlyo. -(’ ’ ..
Arzu etliği şeyleri hıçkırıklar arasında kendisine vadettlm.
Bu ze.'rah, .şimt dalla tikin ve daha dinlenmiş bulda-ğum İçin Bir Perclvalie ve amca ■■ ne konu.nın diye t "f'e bulundum. Fakat kardeşim, u t-‘‘liflml katiyetle reddetti.
— Dün sonum • bir teşebbüste bulundum, abla. Fakat geç»!
I?. geçti...
öğeden sonra Bir Pereleri! t “-'cirim. 8abfthkl muhavere zerinde çok zihin yorduğu;1fakat bayan PalrJIr'yc son der eö bir bağlılık hissettiğini, bundan Sılayı ’*a kıskançlık duvm?.tl.-feır- MedL
Bu hissin e:’'! x!r his olup u.-mor’jmı bile öğrenmek lscs-m em İşti.
Bugün, babamın Londra'da bulunan eski dostlarına mektup yazarak hocamız zavallı Hnrt-rlght İçin Avrupa dışında bir İş bulmalarını rica ettim. Bu ço' cuk, beni Laura derecesinde endişeye sevkedlyordu,
11 Kasım
Slr Pcrclval, Falrlle amca iıe bir mülftkat tertiplemiş. Benim de hazır bulunmamı İstediler.
Laura'mn düğünü yaklaştığı için amcayı biraz yatışmış durumda buldum. Fakat, müstakbel damat düğün tarihini daha yakma getirmek isteyince, derhal İtirazda bulundum ve kendisini sinirlendirmekten zevk aldım.
Slr Pcrclval, ItlrazimdA beni haklı bulduğunu söyledi. Ve bu teklifinde kendisinin âmil olmadığını İleri sürdü. Falrlle, teklifi destekledi; güya ben hiçbir şey elememişim gibi diretti durdu Bense, bizzat Laura bıı mevzua temas etmiyecek olursa, benim de kendisine bn meseleyi açmıyacağımı söyledim.
Falrlle amca, canı sıkılmış bir halde ayaklarını yeşil kadife kaplı tabureye uzattı; ve ben o-dadan acele ile çıktığım sırada arkamdan haykırdı:
— Ah kısınıl Senin canlılığını ne kadar takdir ediyorum. Fakat rica ederim, çıkarken kapıyı vurma.
Laura*nın odasına girdiğim zaman, kardeşim, bana, amcasının yanma çağrıldığımı öğrendiğini ve bunun sebebin! merak ettiğini söyledi. Ben de dolambaçlı yollara sapmadan her şeyi anlattım,
Laura:
— Amcamın hakkı var. — dedi. — Zaten kendisini kâfi derecede üzdüm, canını sıktım. Bırakalım, Slr Pcrclval arzu ettiği şekilde hareket etsin.
Ben bu kayıtsız şartsız boyun eğişe itirazda bulundum, fakat nafile.
Laura, ısrar ediyordu:
— Ben verdiğim sözün esiriyim, nblaeığım, Mftz! İle alâkamı kestim. Düğün giiniinü gecik! irsem bile meş'tım gün ne de olsa gelip çatacaktır. O takdirde ne faydası varî
Kardeşime ne kadar acıyorum. Mümkün olsa da. onun ru-han kurtulması lçtn bazı şeyler yapabllsem. Ama elimden hiçbir şey gelmiyor.
12 Kjksjm
Yemek odasında, Slr Perdval, Laura’ya dair bana sualler sordu. Ben de, kendisine onun dediklerini anlattım.
Konuştuğumuz sırada kapı a-çıldı; dünkü sakin ve lâkayt e-dâslyle Laura içeri girdi. Sofradan kalkıldığı sırada,, Slr Percl-val, nişanlısına gizil bir köşede bazı şeyler söyledi. Sonra bana yaklaştı. Kardeşim de müreb-blyesl ile beraber kaldı.
Slr Pcrclval, bana düğün gününün tâyinini La ur a Ya bıraktığın!. fakat Laura’nm da bunu kendine havale ettiğini söyledi Bu fırsatta bile. Lord suret! haktan görünüp zevâhlri kurtarıyor, bildiğini yapıyordu.
Bu satırları yazdığım sırada saat üç. 8lır Perdval, bizden müs takbel bir zevcin coşkunluğu ile aynldı; Hampshlre'dekl malikânesini yeni gelin İçin hazırlamağa gidiyormuş. Fevkalâde bir h Adise çıkmazsa yeni sene gir-
meden evlenecekler. Lordun arzuları bütün teferüatlyle yerine geliyor. Bu satırları yazdığım sırada parmaklarım yanmakta...
13 Kasını
Kardeşim hesabına o kadar ü-ziilüyorum kl, geceyi uykusuz geçirdim. Hayatını böyle kötü bir durumda helak etmesini havsala almaz. Yorkshlr’dekl Arnold'lara kendilerini ziyaret edeceğimizi bildiren bir mektup yazdım. Bunlar. Laura'nm ço-cukiuğundanberi tanıdığı İyi huylu, mlsariıpervtfr eski dostlardır. Mektubu gönderdikten sonra yaptığım işi Laura’ya da İtiraf ettim. Bana öfkelenmesini. lUraz etmesini ne kadar isterdim. Sadece dedi kl:
— Seninle birlikte h’-hnhîl bir yere gitmeyi çok İsterim abla. Hakkın var. hava değişikliği bana İyi gelecek.
14 Kısım '"1
Avukatımıza düğünün tesbit a-dildİğini haber verdim. Sıhhati bakımından LauraYi Yorkshl-re’e götüreceğimi de İlâve ettim.
LArkası var)
Fransanın büyük gazinoları
1,45 de bir ihtar: Son yaptır
10 dakika sonrakaŞkıyor
Evian gazinosunun iki buçuk aylık ganbot hasılatı bir milyon lira!
Evian ve Cenevre golü kıyılan (sağda görülen kubbeli bina gazinodur)
orkestra, bir de büfe vardır. Bu sebeple bir taraftan diğer tarafa geçmek hem kolaydır, hem de bu seyahat zevklidir.
Oyun meraklısı İsviçreli, merakın derecesine göre, tatil günleri, yahut akşamlan İşini bitirdikten sonra vapura atlar, Evlan'a koşar. İsvlçrede kumar yasaktır. Yalnız bazı dağ otellerinde Bönle oynanmasına müsaade edilmiştir. Pek küçük bir para İle oynanan bu oyun daha ziyade vakit geçirmek içindir ve kumar müptelâlarını tatmin etmez. Bu sebeple meraklılar en yakın yer olan Evlan gazinosuna can atarlar.
bir kısmı oyunu bırakarak ya-, kındaki vapur İskelesinin yo-! ltınu tutar, fazla ateşliler (kİ bunlar daima çok kaybeden ve zararlarını çıkaracaklarını ü-mlt ederek bir türlü ayrılmak İstemeyenlerdir) göl kenarını takiben otomobille dönmek ü-zere kalırlar.
1.45 te bir ihtar
Evlan ies Bains Fransada ar-1 üstlerin ve kibar halkın çok rağbet ettikleri bir su şehridir. Cenevre gölü kenarında, Lau-sannes ‘Lozan) ın karşısında bulunan bu şehrin tabii manzarası pek güzeldir. Suları masmavi bir göl. karşı sahillerde yeşillikler İçinde şehirler, kasabalar. köyler ve yaz ortasında bile karlı tepelerile pür ve kar duran dağlar—
Evian'm başlıca eğlence merkezi olan gazinosu, çarşısı, su membaları, otellerden bir kısmı gölün kenarında, yahut gele pek yakındır. Fakat en ziyade rağbet gören otelleri kasabanın yaslandığı tepenin ortasında veya yukansındadır. Otellerin
hepsi büyük parklar, bahçeler' Evlan gazinosunda müteaddit içindedir. Buralarda yine bah- rolet ve bakara masası vardır, çeler içinde çok güzel köşkler. Bunlarda büyük oyunlar oy-vardır. En yukarıda, asırlık a- ‘ sanır. Saat biri kırk beş geçe ğaçlar arasında güzel bir kah-..........
vehanç yapılmıştır. Burada orkestra çalar, mahalli kıyafet le-leri giymiş genç kızlar hizmet ederler.
Göl kenarından tepeye otomobille, yahut fenikülerle çıkılır. İkindi vakti kahvehane çok kalabalık oiur. Kahve, çay içilir. Pandispanyayı andıran oraya mahsus kekler yenir, dansedillr. Akşam olunca herkes oteline çekilir, suare elbisesi giyer ve yemekten sonra göl kenarındaki gazinonun lunu tutar.
gazinonun bir
oyun salonlarına memuru girer:
— Efendiler, son vapur on ( kalkıyor!».
Diye bağırır, olanlan İkaz etler. Bunlardan
(Lausannes) e dakika sonra
oyuna dalmış
yo-
Gazino ve oyun salonları
EVIan'ın gazinosu, Deauvllle, Vichy, Cannes. Âîx İes Bains gazinolarına nispetle küçüktür. Fakat çok şirin, çok munta-zanıdır Tiyatrosu, lokantası, göle bakan güzel bir terası ve oyun salonları vardır. Bu salonlarda. gazinonun küçüklüğüne nispetle çok büyük oyunlar oynanır. Oyunların büyüklüğü hakkında bir fikir vermek için bu î«ne mevsimin iptidası olan hazirandan i5 ağustosa kadar gazinonun ganyot, yani gazino hissesi olarak 100 milyon frank (bir milyon lira» aldığını söylem “k yeter. Gazinonun müdürü mevsimin sonuna kadar hasılatın 150 milyon frangı bulacağını söylemektedir. Fransada bu kadar çok hasılat yapan gazino azdır.
K tinler geliyor
Evlana Fransızlardan başka ecnebiler de çok rağbet eder-1 ler Fakat gelenlerin büyük bir I kısmı Şarklı, Hintli, Mısırlı, Suriyelidir. Bir miktar da Belçikalı ve HollandalI da bulunur. Amerikalılar. İngillzler küçük, eğlencesi nispeten az olduğu' için buraya pek rağbet etmezler
Fakat Evlan’a en çok gelen re gazinonun oyun salonlarını dolduran İsviçrelilerdir Bunlar için evlerinde oturarak, hattâ işlerlle güçlerile meşgul olarak Evlan’a gelip gitmek pek kolaydır.
Lausannes İle Evian'm arası vapurla 25 dakikadır. Gölde, eski Haydarpaşa vapurlarını andıran yandan çarkta beyaz' vapurlar işler. Her vapurda bir {
Üzüm
îzmirde borsada yeniden hararetlendi
İzmir — Ekonomi Vc Ticaret Bakanlığından alâkalılara gelen bir yazıda, batı Almanya hükümeti, Almanyaya ithal e-dilecek kuru meyva ve bakliyat lisanslarının yüzde altmışını serbest bırakmıştır Bu kararın, Almanya He memleketimiz arasında yeni İş yapmak imkânını sağhyacağı, kuru meyva ve bakliyat üzerine evvelce papılan görüşmeleri müspet bir neticeye bağlıyacağı kuvvetle umulmaktadır.
Dün borsada üzüm satışları hararetli bir safhaya girmiş, İki gün Önce gevşeyen piyasa yeniden canlanmıştır.
Pamuk flatları. dün senenin en. yüksek seviyesini bulmuş, 275 kuruşa yükselmiştir. Daha önce en fazla fiat 268 kuruştu.
Üzüm satışları hararetlidir. 9 numara 67 - G8 kuruştan muamele görmüştür.
încirde de bir kıpırdama müşahede edilmiştir. Flatler bir kuruş kadar üste koymuştur.
Tedaviye gelenler
Bu anlattıklarımıza bakarak Evlan’ı sadece kumar ve eğlence yeri zannetmemeildir. Buranın muhtelif su membalarından istifade etmeğe gelenler ve sakin bir hayat geçirenler de çoktur. Bunlar sabahleyin banyo yaparlar, su içerler, yol yürürler. Öğleden sonra aynı program tatbik edilir. Tedaviye gelenler geceleyin tiyatroya gidil-mlyecekse erkenden yataklarına girerler.
Evian’a tedaviye gelenlerin miktarı her sene bir parça artmaktadır. Bu sene gelenler geçen yıla nispetle yüzde on beş fazladır.
Konya öğretmenler derneği kongresi
Konya (Akşam) — Öğretmenler derneğinin olağanüstü kongresi öğretmenler Birliğinde yapılmıştır.
Kayserlde 27 eylülde toplana-ack olan 3 üncü öğretmenler dernekleri kongresine İştirak etmek üzere, dernek başkam Osman Kurşun seçilmiştir.
Bu toplantıda müdafaa etmek İçin hazırlanan maddeler okunmuş, münakaşası yapılmış ve çoğu kabul edilmiştir.
E. T.
VVesterling Brükselde
İstanbul’da doğup büyüdüğü için Turca adı verilen Hollanda ordusunun eski yüzbaşılarından Wes terline;, Endonezyada çıkardığı İsyandan sonra Slngapour'a kaçmış ve orada bir müddet mevkul kalmıştı. Keçende serbest bırakılan WesterHng Brükselc gelmiş, şimdilik Be iç İkada yerleşmeğe karar vermiştir. Yukarıda Brükselde uçaktan inerken görülüyor.
Bir çırpıda üç ev
Hizmetçilikten hanımlığa...
j Bursada banyolara giden bir çift de Ankarada beş odalı güzel bir evin sahibi oldu —- Çıftehavuzlardaki evlerden birini ; kazanan Nurhan ve eşi Eva ne diyorlar? — Diğer talihli Seviciye Çetin’in bankada 430 lirası varmış «Ev kazanmaklığım yanlış olmasın!» diyor
Yapı ve Kredi bankasının İkramiyen aile cüzdanı sahipleri arasında tertip ettiği Eylûi 1950 evler piyangosunda biri Ankarada, İkisi Çiftchavuzlarda olmak üzere 3 ev vardı. Bunlardan Ankaradakl evi Gedik-paşada Pertev paşa sokağında 18 numaralı evde oturan kundura kalıpçısı Mardlros Kürkçü adında bir vatandaş kazandı, çiilehavuzlardaki evlerden biri Bostancıda diş doktoru Pertev Atanın hizmetçisi şevklye Çe-tin’e, diğeri de Beyoğlunda Nu-ruziya sokağında beş numarada nikelâjicılık yapan Nurhan Mlrlcanyan. isminde bir Ermeni vatandaşa İsabet etti.
Şu. ev buhranında beşer odalı. geniş bahçeli birer eve 3ahlp oluvermek, muhakkak kİ piyangoların en iyisi, en çok makbule geçenidir. Fakat îstanbulun birbirine pek uzak ve sapa yerlerinde oturan bu talihlileri nasıl bulmalı?-
Bir amele yaralandı
Hereke (Akşamı — Aşağı Hereke İle Yukarı Hereke arasında yeniden yapılmakta olan beş kilometrllk yolda çalışmakta o-lan İbrahim oğlu Haşan patlatılan bir dinamit lâğımından saçılan taşlardan birinin suratına çarpması neticesinde burun ve ağzından ağırca bir şekilde yaralanmış ve tedavi İçin İzmit Memleket hastanesine yatırılmıştır.
Bir köylü vuruldu
Hereke (Akşam) — İzmit civarında Taşköprü denilen mın-takarian odun kesmekte olan Sofular köyünden Necdet, korucuların kendisini görmeleri û-zerine kaçmak istemiş, dur emrine riayet etmediğinden orman bekçisi tarafından atılan silâhla yaralanarak hastaneye yatırılmıştır. Alâkalı makamlar hâdiseye el koyarak araştırma İle meşguldür.
Bir köylü 10 yaşında bir kızı kaçırdı
Ankara (Akşam) — Kızılca-hamamin Pazar bucağına bağlı Kınık köyünde oturan Rcceb Postacı adında biri, aynı köyden 19 yaşındaki Şükran İpek l gece yansı zorla kaçırmıştır. Zorba âşık, kısa bir zaman sonra Jandarmalar tarafından yakalanarak adalete tesîlm edilmiştir.
Balıkesir felâketzedelerine yardım Bursa (Akşam) — Vali vekili Hilmi tncesulu’nun başkanlığında muhtelif meslek ve İş a-damlanndan bir grup dün Halkevi salonunda toplanarak Balikesir felâketzedeleri için yapılacak yardım şeklini konuşmuşlar ve aralarından seçtikleri yardım komitesi faaliyete geçmiştir.
Konyada arzın cazibesi ölçülüyor Konya (Akşam) — Konyada arz cazibesinin şiddetini ölçmek İçin, Eski Eserler müzesinde faaliyet başlamıştır. On beş gün kadar sürecek olan bu mesai sonunda, Konyada cazibel ar-zfyenln şiddeti tcsblt edilecek ve bir mermer blok üzerine İşaret edilecektir.
Merinos yetiştiriciler cemiyetinin bir müracaatı
Bursa (Akşam) — Merinos ■ yeril koyun yetiştiriciler cemiyeti Bakanlığa müracaat ederek Ziraat bankası tarafından : koyun başına yapılan ikrazın 1 6 liradan 10 liraya c₺nn]masınıl ı İstemişlerdir. I i
Kiralık ev ararken mal sahipliği
Bankanın merkez binasında adresleri tesblt ettikten sonra baktım kİ en yakım Nuruziya sokağındaki nikelâjcı Nurhan, hemen uğradım. Dükkânın kapısı önünde rasladığım bir madama İçeriye girmek istediğimi söyleyince:
— Nurhanı mı arıyorsunuz? diye sordu.
— Evet madam...
— Ne yapacaksınız?
— Ona iyi bir haber vermek isterdim».
— Ev tellalı mısınız siz? içimden, hoppala! dedim.
Gazetecilik nerede ev tellâllığı nerede... Fakat işi alaya vurmaktan geri kalmadım.
— Evet madam...
— Ev meselesini mİ söyllye-cektinlz? Demesin mİ? Benden evvel başka birinin haber getirmiş olduğuna üzülmüştüm.
— Evet- dedim. Ev meselesi hakkında görüşecektim.
— Ne varmış?.. Razı oldular mı? deyince İşi anlamıştım. Öğrenmek istedim:
— Siz, bay Nurhan'ın nesisiniz?
— Madamı?.,.
— O halde size de haber verebilirim, Kiralık ev arıyordunuz galiba...
— Evetl...
— O halde
vazgeçin, çünkü mal sahibi oldunuz?
Madam, tatlı bir Rum şivesi ile:
— O ne biçim sözl dedi. Biz kiralık ev bulmakta güçlük çekerken nasıl mal sahibi oluyoruz ha...
salıverdiği kahkahasına, ciddiyetle mukabele ettim:
— Size ev satacak değilim... Ben gazeteciyim. Yapı bankasının piyangosundan 5 odalı bir eve şu dakikadan itibaren sahip olduğunuzu haber veriyorum.
Madam Eva, son derece sevinçli idi:
— Ev simsarı sanmıştım sizi, pardon, dedi. Nerede bu ev?
— çiftehavuzlarda...
— Allah! dedi. Sıkılan kulunu görüyor.. Çok şükür... Yeşilköy uzak geliyor diye Beyoğlunda dükkâna yakın bir eı bulmak istiyorduk. Bulduk biı ev amma 125 Hra kira :lle„. Bugün kaparo vermeğe gelmiştik Bak Allahın §u İşine... Demek kiralık ararken mal sahibi olduk öyle mİ?
Dükkânda çalışanlardan ikisine, kocası Nurhan’ı bulup getirmeleri için emir verdi:
— Çabuk bulun onu, kaparoyu vermemiş ise vermesin, verdi İse hemen geri alsın...
| Çıraklar ayrı ayn istikametlere koşarak patronlarım ara-
artık bu İşten
Created by free version of 2 PDF
Çiitehavuzlarıl.'i beşer odalı birer ev kazanan talihliler: Ortada Nurhan, sağında eşi Eva, solunda (ia diğer talihli şevkiye Çetin
yadursunlar, başka yoldan Nurhan geldi. Eşi madam Eva-nın İlk suali:
— Kaparoyu verdlıı mi? oldu.
— Hayır vermedim.
— Aman ne İyi!.. Bize bankadan ev çıkmış...
Onları başbaşa bırakıp ayrılırken:
-= Yarım saat kadar beni beklerseniz, sizi banka memurları İle yeni evinize de götürebilirim, dedim.
Ankaradakî evin talihlisi gezmede...
Derhal bir otomobile atlayıp soluğu Gedlkpaşada Pertev paşa sokağında aldım. 18 numaralı evin ziline dokunmamla kapı açıiıverdi. 11-12 yaşlarında şişman, kapkara saçlı bir kız...
— Ne istiyorsunuz efendim? diyerek ziyaretimin sebebini anlamak İstedi.
— Bay Mardiros’uı arıyorum.
— Ne yapacaksınız?
— Konuşacağım...
— Burada yoklar... Bir hafta kadar oluyor, hasta olan karısını Bursada kaplıcalara götürdü.
— Ya... Ne olacak şimdi?
Yusyuvarlak kız hayretle sordu:
— Ne yapmak İstiyordunuz?
— tera memuruyum, hazice gelmiştim...
Gözleri testekerlek açıldı. .Annesine seslendi. Tahta merdivende terliklerinin topuklarına tak tak sesler çıkartarak inen annesine hakikati anlatırken, o tombalak kız da hayretle beni dinliyordu:
— Aşkolsun slzel dedi Biz Mardlros’un akrabasıyız. Onlar yokken eşyaları satılacak diye ödümü koparmıştınız,..
Ayaküstü konuşmamızdan sonra öğrendim kİ Mardlros, bu evin bir kısmına sahipmiş... Kira vermlyormuş amma eşine bir havatebdlll yaptırmak için sayfiyede bir ev kiralamayı düşünüyormuş. Kendisi namına akrabaları seviniverdiler. Bursa-ya telgraf çekerek Mardlrosun ev sahibi olduğunu bildireceklerini söylediler.
Şevkiyenin şaşkınlığı
Aynı otomobille tekrar Bey-Soluna çıkarak nikelfijcı Turhan İle eşi Eva’yı bulduğum zaman Yapı Bankasının habercileriyle orada karşılaştım. Hep beraber Bostancıda Şevkiyenin bulunduğu eve giderken geçti-
ğlmlz ÇifLehavuzlarda, Nurba-□ın kazandığı ev. uzaklan kendisine ve eşine gösteriliyordu:
— İnip evimizi geze m ez miyiz? dediler.
— Öteki talihli şevkiye Çetini de alalım. Hep beraber evleri gezeriz, cevabı verildi.
Diş doktoru Pertev Âlânın yalısını bulmakta güçlük çekmedik. Kapıyı bana minyon yapılı bir kız'açtı,
— Şevklye siz misiniz?
— Evet! dedi amma, halinde bir şaşkınlık vardii.
— Sana iyi biı haber vermeğe geldim, deyince büsbütün şaşaladı. İzdivaç teklif edeceğim sandı olmalı kİ başını önüne eğerek:
— Ne imiş o? dedi.
— İyi bir haber...
Yüzü büsbütün kızardı. Başını biraz daha eğdi.
— Sıkma kendini, dedim. Serbest ol... Yapı Bankasının bugünkü piyangosundan sana Çlf-tehavuzlarda beş odalı bir ev düştü.
Şaşkınlıktan olacak herhalde:
— Yanlış olmasın? diye cevap verdi.
Bahçeye koştu Bezik masası başında oyunla meşgul beyine ve hanımına haber verdi Bütün ev halkı sevinç içinde İdi Doktor Pertev hemen otomobilini çıkardı. Ev halkını İçine doldurarak önümüze düştü. Bizim o-tomoblle aldığımız Şevkiyenin anlattığına gÖTe 7.5 senedir doktorların yanında hizmetçidir. 21 yaşındadır. Biriktirdiği 43ü lirasını bankaya vatırmanın kendisini bir ev sahibi edeceğini asla aklından geçirmediğini söylüyordu.
— Kimsen yok mu? Ferit adında bir babası
ğunu, Edirnede çiftçilik ettiğini söyledi.
dedim, old.ı-
Evlerde
Bay Nurhan, ile Şevk iyenin evleri bir çatı altında... ^arnıt gömme banyosu, fayans döşeli pırıl pırıl mutfağı, geniş odaları İle mükemmel birer ev...
Nurhanın eşi Eva da, Şevklye de evleri pek beğendiler. Tapularının kendilerine verilmesi l-çln pazartesi günü bankaya gelmeleri tenbih edildikten sonra oradan ayrıldık.
Yeşllköydekl evlerine gitmek üzere bizimle beraber İstanbul
(Arkası 6 ncı sahiicde)
Mine e _________________ ______________________A K 9 A M __ 4 Eylül 1950

4 Eylül 1950
HER AKŞAM BtR HİKAYE
| Terakki fedaileri
_ X K ||M
Ordu terfi listesi
Bahlfe f
Mahkeme Koridorlarında
İt ürür, kervan yürür!
— Hizmetkârı değil, kurbanıyız!
— Haydi dediğin gibi olsun. Şunu bilmelisin kİ, ben bu tayyarenin tecrübesi için sana güveniyorum, bütün esr&ruu sen biliyorsun. Senden başka kim tecrübe edebilir?
— Ben mİ tecrübe edoylm? Asla! cevabını vererek kapıdan dışarı fırladım.
O gün Mağda, ölen kardeşiyle paylaştığım odama geldi. W1H1-amın eşyasını görür görmez, ağlamağa başladı: yeşil gözlerini üzerime dikerek:
— Sam, dedi, bir İnsanın hayal peşinde koşması İçin Ç°k akılsız olması lâzım. En nihayet bir İnsanın şan ve şöhret ve servet peşinde koşmasını anlarım. Halbuki terakki uğranda hayatlarını feda eden sîzleri kim biliyor ve tanıyor?
Mağdanın ellerini avuçlarımın İçine alarak:
— Mağda dedim, köşenin arkasında no bulunduğunu öğrenmek isteyecekler dalma bulunacak. Beİkl akılsız olabilirler. Fakat bunun hiç ehemiyetl yoktur. İleriye doğru atılan her adım, kurbanlara muhtaçtır. Bu adımı gerçekleştirmek İçin canlarını seve seve feda edecek İnsanlar,, hiç bir zaman yer yüzünde eksik olmıyacaklardır. Kardeşin WUllam, sesten daha süratli gitmek İçin sarfedllen muazzam gayret uğrunda can verdi. Belki onunla aynı ftkıbe-tl paylaşacak olanlar vardır. Fakat muhakkak bir gün bu engeli yeneceğiz. Terakki hamlesi, hiç bir zaman duramaz ve durmamalıdır da.
Mağda, ağlamaktan vnz geçti, şimdi beni hajTanLıkla süzür-yordu. Biraz evvel Us komutanı Krlse verdiğim cevaptan sonsuz bir utanç duyuyorum, terakki İçin yaptığım medhiyeden sonra benden bu uğurda İstenen fedakârlığı nasıl reddedebilirdim? Sevgilime söylediğim «özler, sarsılmaz iman ve kanaatimin mahsulü değilse, ne ehemmiyeti kalırdı?
Derhal kararımı verdim ve sevgilimi kollarım m araşma a-larak:
— Mağda dedim, hiç bir kimse benim kadar K 23 uçağının esrarını bilemez. O uçağı tecrübe etmekle ileriye ve terakkiye doğru yeni bir adım atağacım-dan eminim.
Mağda, yerinden kalkarak beni kucakladı, güzel başını o-muruma dayayarak:
— İstediği gibi hareket et. Sam! Hangisinin doğru olduğunu ancak sen biliyorsun. Muhakkak ki düşüncende ve sözlerinde haklısmdır, cevabım verdikten sonra gülümseyerek ilftve etti:
— Elbet kardeşim ve senin gibi terakki âşıkı cüretkâr erkekler vs benim gibi sizi sevecek ve b aşanlarınızdan fah-rügurur duyacak kadınlar bulunacaktır.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Keraslngton üssünün kontrol odasında takriben on klş! kadar bulunuyorduk. İşaretlerden her hangi birin! kaçırmamak İçin nefes bUe almaktan korkuyorduk.
Fakat beyhude zahmeti K 23 arlık hayat eseri vermiyordu. Bu, yeni tip bir tayyare İd! ve o gün İlk tecrübeleri yapılıyordu. Pilotu arkadaşımız gür saçlı re çelik ruhlu James Wllilam İdi.
Üssiin komutam Kris, uçağı 10.500 metre yüksekliğe kadar takip etmiş ve telsiz telefonla pilota: «Bravo James! Benimle sık sık konuş» dedikten sonra bize dönerek ve gözleri pevniçle parlayarak:
— Tam bir muvaffakiyet! diye haykırmıştı.
Komutan, bundan sonra telsiz telefon âbizeslnl eline alarak:
— Seni takip ediyoruz James! Konuşsana--- Niçin susuyorsun? diye endlşo İle sormuştu.
Tekiz telefonun kulaklığından, şimdi uzaktan bir hırıltı aksediyordu.
İçimden:
— Muhakkak düşmüşLUr, diyerek damarlarımdaki kanın birdenbire donduğunu hlsseL-tlm.
James İle ayrılmaz İki arkadaştık. Bugüne kadar bir çok defalar tehlikelere beraber göğüs germiştik. O anda sinirlerimdeki tahammül kudretinin son haddine vardığını hissettim. Bir arkadaşın 10 bin metre yükseklikten birdenbire aşağıya düştüğünü ve kendisine hiç bir yardımda bulun amadan param parça olduğunu hissetmek kolay kolay tahammül edilecek bir şey değildir.
Gözlerimi, odanın bir köşesinde sessiz, telâş ve heyecan içinde duran hemşiresi Mağda ya çeylrdlm. O da kardeşi gibi benden bir parça sayılırdı. Mağda ile sevişiyor v« bir kaç halta sonra evlenmeği tasarlıyorduk.
Genç kız, sapsarı kesilmiş, gözleri de ferslzleşmlşti. Üs komutanı yine telsiz telefonla sordu:
Wiillam neredesin, ne oluyorsun?
Fakat bu sorusuna da hiç bir eevap alamadı. Bir kaç dakika 0s komutanı Krls'l yüzlerce mü uzakta ve Texas çölünün başlangıcında kâin Ölan Green Jonkson İstasyonundan telefon başına çağırdılar. İstasyon komutam K 23 İşaretli uçağın düşerek parçalandığını, pilotun da yandığım bildiriyordu,
Kris bu meşum haberi alınca bembeyaz kesildi, gözlerini, bir az ötede duran M ağdanın üzerine dikil, sorara bana döndü:
— Sam, dedi. Maadayı evime götür. Zevceme de kendisine bir oda hazırlamasını söyle.
Mağdanm yanma giderek o-dadan dışarj çıkardım. Zavallı kız. bir otomat gibi yürüyordu, Yplda tdç konuşmadan, fakat Krisln evi önüne geldlgtmİ2 zaman bana dönerek, yalvancı bir •esle:
— Sam yalvarırım sana tayyarecilikten İstifa et. Kardeşim WUllamin yaptığı İle nenin yaptığın düpedüz deliliktir. Tecrübe pilotluğunun fihim demek olduğunu bilmiyor musun? Rem de ne feci ölüml
— Rica ederim Mağda, bu mrteleden bahsetme.
— Hsıyır Sam! Artık bıktım, usandım. Taparcasına sevdiğim Lru>anlann dakikadan dakikaya ölüm haberin! almak korkusunun heyecanı içinde yaşayamam. Bugün sıra, kardeşim WLUiamın İdi. Ya yarın, kimin olacak?
Kendirini İmkân mertebesinde teskin ettikten ve üz komutanının evinde bıraktıktan sonra yanından ayrıldım.
Bir hafta sonra komutan Kris, beni yanma çağırdı. Çehresi cidd! ve endişeli idi;
— Sam, dedi, bir kaç gün sonra bize tecrübe için yeni bir K 23 gönderecekler, acaba, sen bu uçağa biner misin?
Komutanın sözünü derhal kestim:
— Hayır blnenem. Artık yoruldum. Azrail 11c oynaşmağa hiç hevesim yok Ay sonunda bu ışı bırakıyorum.
Komutanın çehresi daha ciddi bir hal aldı:
— Karar vermekte acele etme 8aml Vazifenin bıktıncj re çok tehlikeli okluğunu biliyorum, fakat biz hepimiz, terakki fikrinin hizmetkarıyız, dedi.
Terfi eden Kara, Hava, Deniz ordu mensuplarının listesi
Hakkı Oükrer, Rauf Atakan, Rlfat özenboş. Hallt Denlzya-ran, Turgut özel. Şemsi Tann, Kemal Aalanglray, Hayrl Bars, 8alm Taneri, Kemal Kurtokan.
Güverte yüzbaşılığına yükselen güverte üsteğmen:
Turgut Denizeri.
Güverte üsteğmenliğe yükselen güverte teğmenler:
Nejat Şenergün, Raslm Er-nek. Hüsamettin Ulu tuğ. Haşan Kaya. Kemal Ünver, Fasih Ka-şıkçıoğlu, flamlm Çağatay, Oü-neytzağlı, Necat.1 Ülseven, Haldun Hansoy, Mert. Bayat, Cemil Vardar, Celi! Uluç, Hikmet Ak-soylar. Ziya Parlar. Erdoğan Ya zıcı, Selçuk Bayülgen, Hüsnü O-kan, Suphi Aksoylar, İlhan Bursalıoğlu, Faruk özel. Ziya Coşkun, Haşan Bankaya, Ümit Işınan, İhsan Alpasuln, İsmail Türe, İbrahim Kamacı, Fmel Denlzkurudu, Haşan Yumuk, Mithat Hezer, Muzaffer Haldi, Adnan Kaptan. Ricali Pamuk, Turgut Gün, Fikret Kayar, Erdoğan Konakçı, Hayrettin An-dıç, Salfthattin Bayram oğlu, Sadrl User, Şlnasl Tan, Hüseyin Güniişen, Mesut Turfanda.
Makine yarbaylığa yükselen makine binbaşılar:
Burhan Cansun. Nebi Okyay, İMİ Varol.
Makine binbaşılığa yükselen makine yüzbaşılar:
Medeni Soysal, Ali Oğan, Hür-rem Oskay, Ziya Baykut, Remzi Özer, Necmettin Olgaç, Muzar-fer Bozok, şadi Ekeke, Mehmet Erdim, Necmettin Karaca, Edip Baloş, Nihat Yörük, Adnan Erten,
Makine üsteğmenliğe yükselen makine teğmenler:
Osman Kurtiş, İsmail Aytaç. Ekrem Yalçın, Fikret Coşkun, Kemal Kıran, Adnan Mumlu, Tank Battır, İsmet Tiirkekul, Ca vit Aslan, Ali Oskay, Hüseyin Nurel, Mehmet Baykal.
Makine teğmenliğe terfi eden makine asteğmen:
Turhan Perçin.
Yüksek mühendis yarbaylığa yükselen yüksek mühendis binbaşılar:
Cahit Boran, Rıza Güney, Haşan Dengiz.
Yüksek mühendis binbaşılığa yükselen yüksek mühendis yüzbaşılar:
Muzaffer Utkan, Fikret İrdel-man.
Harb sanayi binbaşılığına yükselen harb sanayii yüzbaşılar:
Vedat Dora, Muhittin Tantuğ.
Tabip binbaşılığa yükselen tabip yüzbaşı:
Tahlr Tağ.
Tabip üsteğmenliğe yükselen tabip teğmenler:
Tali Çalbatur, Gıyasettln Ka-bull.
Levazım yarbaylığa yükselen levazım bLnbaşılar:
Nazif Ergüder, Ralf İmreni, Mithat Berktan, Turhan Koray. Alâettln Sungu, Ferit Esen, Zin-nur Kortay, Sıtkı Eryar.
Levazım üsteğmenliğe yükselen levazım teğmenler:
Cavit Küçükbaş, Necdet Orhun, Ahmet Uras. Kft2im Erbll, Doğan Tansan, Mehjnet Kavgalı, Ahmet Akdoğan. Sadettin Dalga, İsmail Ay, Nahlt Eskin,
Yedek üsteğmenliğe yükselen yedek teğmen:
İlhan Ener.
3. sınıf As. Yük. mühendisliğe yükselen 4. sınıf askeri yüksek mühendisler :
Vehlp Engin, Cemal Kös tem, BıırhanetUn Demlrkut.
3. sınıf As. Ad. yargıçlığa yükselen 4. sınıf askeri adlî yargıç:
Fahri Çöker.
6. sınıf As. Ad, yargıçlığa yükselen 7. sınıf askeri adli yargıç:
Hayrettin Cebekan.
3. sınıf As. öğretmenliğe yükselen 4. sınıf asker! öğretmenler:
M. Ali Okur, Al! Alpar, Tev fite Böke.
8. sınıf muamele memurluğuna yükselen 4. sınıf muamele memurları:
Hikmet Akaaip, İsmail Emil-san, Hikmet Kıvılcım.
0. sınıf muamele men-urluğuna yükselen 7. sınıf muamele memurları:
Vedat Tekdöl. Adnan ilkar, Namık Gernll, Şevki Işık, Sabahattin Dinçer, Faik öztaş, Şefik Başer, Ahmet Kerae.
(Dünkü nüshadan mabad) Albaylığa yükselen hv. yer. yb. yı:
Bahri İsmet 8umar.
Yarbaylığa yükselen bv. yer binbaşılar:
Nuri Köprülü, Münir Baygün, Vehbi Uzan er.
Binbaşılığa yükselen bv. yer yüzbaşılar:
Adil Giray, Mustafa Kartal, İhsan Göymen,
Üsteğmenliğe yükselen bv. yer teğmenler:
Mehmet Yakar, Mehmet Çevri Çağlak, Suat Merç, Niyazi Gök, Rıza Ülgûr, Cengi» Yüce, Ali Durak, Ahmet BUensoy, Abdullah Akçora. Mehmet Muşaz-lı, Recal Ayger, Celâlettln Çorlu. Mahmut Turan özean, Halim Çakar, Şerafettin Bili, Lût-fl Ergin, Kemal tlbaylı, Nevzat Engin, Had! Ardatürk, örfi Boz kurt. Galip Başaran, Ahmet Pabuççu, Raslm Gönenç, Atillâ Pınar.
Yarbaylığa yükselen hv. ordonat binbaşı.:
Tarık Uçaner.
Yarbaylığa yükselen hv. mühendis blnabaşı:
Enver Algon.
Binbaşılığa yükselen hv. Mühendis yüzbaşılar!
Haluk Necdet Arık, Selâhat-tln Paslner, Suphi İşcen.
Üsteğmenliğe yükselen hv. levazım teğmenleri:
Nahlt Toiun, Mahmut Tezer.
S üncü sınıfa yükselen ö. inçi sınıf askeri y, mühendisler:
Rauf Işık, Hüseyin Yeğin.
3 öncü sınıfa yükselen askerî mühendis:
Alftettln Tarhan.
3. inci sınıfa yükselen 3 (İncil sınıf muamele memuru:
Hal İt Ziya Bay kara.
S inci sınıfa yükselen 7 İnci sınıf muamele memurları:
Hayrl Oymak. Alftettln Özgöğ de, Mustafa trvana, îdris Tüfek çl, Mustafa İpek, Ertuğrul Erten.
8 üncü sınıfa yükselen 5 İnci sınıf hesap memurları:
Hayrl Omay, M. Faik Tunçay.
0 mcı sınıfa yükselen 7 inci ■mıf hesap memurları:
Hayrettin Karacabeyll, Kemal Gürel, Mahir Doğan.
Güverte yarbaylığına yükselen güverte binbaşılar:
şeref Erdem Vedat Burak, Hsat Daybelge, Haydar Olcay -noyan.
Güverte binbaşılığına yükselen güverte yüzbaşılar.
Şeklp Dizdar, Fahir Belgin, Kenan Günay, Salt Kurçokan, Nejat Tanguç, Mahmut Eras, Fahir Karayel, Celâl Denlzal, Faruk Temel, Hüsnü Gürel, Hüsamettin Aysan, Abdullah Ergin, Salp Gür an, Naznıi Abrar,
Elâzığ Karayollan 8. nci Bölge Müdürlüğünden
7 — Yeniden eksiltmeye konulan İş: KarayoHan 8 nel Bölge Müdürlüğü Erzincan 83 neti şube atölye binası ve tesisleri yapımı olup keşif bedel! (78340.30) yetmiş sekiz bin üç yüz kırk lira otuz dokuz kuruştur.
2 — EksDtme 10,'9/1950 Salı günil saat (18,30) da Elâzığda Mülga Genel Müfettişlik binasında Elâzığ Karayolları 8 c) Bölge Müdürlüğü eksiltme komisyonunca kapalı zarf usulTyle yapılacaktır,
3 — Eksiltme evrata; Karayollan 8 nel Bölge Müdürlüğü Sorumlu Saymanlık veznesine yatırılacak (3.92) üç Hra doksan İki kuruşa alt makbuz »arşıbğında Elâzığ Karayolları 8 nci Bölge Müdürlüğü veya Erzincan 83 ncü şube şefliğinden alınabilir.
Bu işin İlk eksiltmesi sırasında alınmış eksiltme evrakında bazı düzeltmeler yapılmış olduğundan bu evraktan elinde mevcut olan İsteklilerin Elâzığ Karayolları 8 nel Bölge Müdürlüğüne başvurarak gerekil tashıhatı yaptırmaları veya yeniden eksiltme evrakı almaları lâzımdır.
4 — Eksiltmeye girebilmek için;
A — teteklllertn 1900 yılına, alt Ticaret odası belgesi He usulü dairesinde (81.67.02) Beş bin yüz altmış yedi Hra iki kuruş geçici teminat vörmeleri,
B — Bu İşin teknik öneminde bir İşi iyi surette başarmış veya İdare ve denetlemiş olduklarını İşba ta yarar belgelerin!. Karayollan 8 ne! Bölge Müdürlüğü veya Erzincan 83 n-cü şube şefliğinden alacakları (Müteahhit ehUyet beyannamesi, müteahhit plân ve teçhizat beyannamesinden müteşekkil tanıtma beyannameleri içindeki soruların cevaplandırılarak Noterliğe tasdik ettirilip) yeterlik belgesi Lsteme dllekçelerile birilikte eksUtme [gününden (TatU günleri hariç) en az üç gün önce Elâzığ Karayolları 8 nci Bölge Müdürlüğüne müracaat] ederek bu İş İçin yeterlik belgesi almaları,
5 — İsteklilerin eksiltme şartlaşmasının 34 ncü maddesinde verilen İzahat dairesinde (Eksiltme evrakının her parçasına 50 şer kuruşluk pul yapıştırarak bunları imzalayıp zarflarına koymaları) hazırlayacakları yüklenme mektuplarını eksiltme günü saat (15,30) a Jcadar makbuz karşılığında komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
B — Postada olacak gecikmeler kabul olunma». (11981)
başörtülü, uzun boylu, zayıf, yoluk kaşlı, İri gözlü, avurtları ve çenesinin altı çökmüş bir Havva kızı. Yaşının kırktan Derisi bizi alâkadar etmez. Ellerini, kollarını sallayarak öfkeli öfkeli anlatıyor:
— Huyumu seveyim. Yüreğimin İçerisi ayna gibi tertemizdir. Kimsenin fenalığını arzu etmedim. Benim bir şeyim varsa, başkalarının iki tane olmasını İsterim. İnsaniyetlik dediğin budur işte. Sen de bilirsin ya benli
Karşısındaki tombalak hanım siyah başörtüsünün uçlarlle yelpazelenerek tasdik ediyor:
— Öyledir, kardeş. Bilmez □-lur muyum hiç? Kırk yılın ahbabıyız. Birbirimizden gizlimiz kapaklımız var mı kİ? Senin yüreğinin içerisini de kendi yüreğim gibi bilirim. Dul bir kadınsın amma kırk bir buçuk maşallah, gözün tok. Bizim gibi insanlara fenalık yakışmaz zaten.
— Yakışmasına yakışmaz amma herkes bizim gibi mİ düşünüyor, kardeş? insana zorla fenalık yaptırıp günaha sürüklüyorlar.
— çok doğru söylüyorsun, kardeş. Ne diyeyim, doğru söze can kurban. Cenabıhak cümle Ümmeti Muhammedi fenalıktan masun eylesin, aaamliln...
— Uzun sözün kısası, kan beni kıskanıyor, Zehracığım. Çekemiyor beni.
— öyledüllr. Huyu batsın, o> karı çok kıskançtı. Biliyorsun, ya, bir zamanlar beni de çekemezdi. Vay efendim, kendisi genç yaşında dul kalmış da benim önümde aslan gibi kocam duruyormuş. Hangi gençlik, a kardeş? Vallahi de, bll-lâhl de benden büyüktür. Hem beş altı yaş fark var aramızda. Hâşâ huzurdan, çingenelerde onun yaşında eşek bile kalmadı, hepsi öldü. Bir de kendini benden küçük görüyor. Utanma yok kİ karıda. Cenabıallahın İşine karışılır mı, ayol? Murat etmiş, onun kocasını daha evvel elinden almış. Bunda benim ne kabahatim var? İşte, çatla-yasıca gözlerlie nazar değdirdi, en sonunda bizim efendi de merhum oldu. Ondan. sonra kahbenüı siteminden kurtuldum.
İkisi birer bacağa yapışmışlar. karşı karşıya çekiştirip duru yorlar amma kimi dile doladıkları belli değld. Bizim kasketli delikanlı etraflarında bir müddet dolaştıktan sonra çekine çekine yaklaştı. Lâfa karışmak İstiyor, fakat onların çenele-1 rtnden fırsat bulamjyor. Biri susmadan öbürü başlıyor. Nihayet sabrı tükendi, azarlanmayı göze alıp biraz daha sokuldu:
— Allah kimseye dert verip derman aratmasın. Sizin de bir derdiniz var galiba.
Bir ağızdan oh çektiler, lâkırdıyı uzun boylusu aldı:
— Derdin de lâfı mı olur, efendi kardeşim? Cenabıhak benim başıma öyle bir belâ saldı ki. yakamı çeksem eteğimi kurtaramıyorum.
— Geçmiş olsun. Nedir o belâ?
— Daha ne olacak? Zannedersin k! btr kara diken oldum.
3. sınıf nıOıdkA öğretmenliğine yükselen Muz. öğretmenleri:
Muzaffer Belen, Hüseyin Üa, Bedl Ulu, Kâmil Tamlcuyun.
8, sınıf As. sanatkârlığa yükselen 7. sınıf sanatkârlar:
İrfan Oeylftner, Nâzım Dar-baz, Mümin Ankan.
Güverte asteğmenliğe yükselen güverte okurlar:
İbrahim Akkaya, Selim Akka-ya, Nihat Sezglr, Şükrü Bungen, Ayhan Gökman, Orhan Akgiln, Nephan Ardna, Ahmet Eren, Şükrü Akın,, İbrahim Sonat, Ml-hat Hoda, Suphi Özanar, Tuğrul Somakçı, Erol Bıılay, Halûk Zenger, Rlfat Budak, Orhan Yü-çedağ, Semahattın Plâtin, Ertuğrul Altuğ, Necdet Dönertaş, Erdoğan İlkçağlar, Mustafa Kaba, Cahit Parpucu, İhsan Can-sever, Çelik Güraçar, Derya1 Baykara, Halûk Erlan, Hakkı önder, Fuat Çankaya, Şernfet-tln Ersenglz, Sadettin Sazan, Vedat şarsel, Ahmet Tosun, Orhan Türer, Alâettln Veygaç, Mazhar Mıhçı, Faruk Tanrıkut, Ferhan Tuna, AİJ Şenöy, Turgut Bencer. İsmail Hakkı Sümer, Kemal Demertz, Muammer Güvenç. Sabahattin Öner, Rıza Tekcan, Osman Aslan, Ferit Çu-tel, Yılmaz Tutucu, Kemal Ak-pınar, Naci Yanık, Erdoğan İş-çener, Ercüment Mengen, Nihat Altınok, İsmet Behlill, Cevat Sivas, Suat özveren, Nejat Er, Faik Ftılya, 8edat Türer, İhsan önder, İsmet Demirer, Mehmet öztok, Hikmet Tanrıkulu, Ramazan Akctın, Feridun Blrkan-dan, Suat Aytuğlu.
Makine asteğmenliğe yükselen makine okurlar:
Fuat Uğur, Recal Çelml, Fevzi Yetken, Orhan Sarper, Mesut Batmaz, Atillâ Hulâgû, Sabahattin Güman, Ayhan Günen, Fahri Erkeskln, Zühtü Arkan, Hulûs! özdemlr, Vasfl Nam!, Er-Doğan Dümen, Cengiz Kaplan-gi. Ferit Güçlü. Fikret Çaper, Erdoğan Toklş.
Albaylığa yükselen Jandarma yarbaylar:
Salih Erce, Hayrettin Turunç, Hakkı Taylan.
Yarbaylığa yükselen Jandarma bin şaılar:
M. Ali Atalay, Ziyaeddln Alta?. Hasip Alabay, M. Fahri A-yaz, H. Tahsin Saraçoğlu, A. Burhaneddln Alınan, Süleyman Anıl, Hâki Bozkurt, A. Rüştü Şen bol, Halil Öztoygar. t. Kemal Ürkçü, M. Fahri Teker, H. Haydar Ağralı, Tevflk Oktay, Dursun Şimşekka, H. Kemal Kızıllan.
Binbaşılığa yükselen Jandarma yüzbaşılar:
Bahaeddln Balaban, Mehmet Zeki El tez, M. Zeki Savaş, Mümtaz Kolankaya, Bekir Aytuğ, A. Fehmi Kartlaş, A. Vesfl Bayraktar, Arif özmen, İbrahim Ünver, Ziya Kaynak, Cemil Algon, O. Reşat Tütüncüoğlu, Emrül-lah Gürkan. Fethi Başaran, Yaşar Kaya.
Yüzbaşılığa yükselen jandarma üsteğmen:
H. Rafet Gürsoy.
Üsteğmenliğe yükselen Jandarma teğmenler;
Hasip Gören, Tarık Özbek, Ahmet Buldanlı, Reşat Bilgln-oğlıı, Ali Fllcan,, Mustafa Gaipoğ lu, Haini özbet, Şevket Baran, Ahmet Akın, Muzaffer Yılmaz-kan Yusuf İstanbullu, Abdullah Yıldırım, Hüseyin Fetrlç, Necdet Güner. S. Yılman, Muhlis Aksan, Bahaeddln Üzundere, Hilmi Özken. Salm Memlş, Turgut Er-söz, Nejat Alpaslan, Hüdnyl Çelebi. Cemil özbucak. Burhûûtd-dln Kıv Halil Koyu, Mehmet Koltuksuz, Nail Dinçer, Muharrem Rufan, Fikret Gûlerson, Mesut Yücel, şevki Atasoy, Semih QörgülU, İhsan Başek, Cevat öztarhan, Kftzım Tekin, Cemal Erden, Mustafa Tulga, Hallt Tamerkan, Kemal Dcmlr-türk, Şemseddln Elbay.
5. S. Öğret menlikten 3. sınıfa yükselen:
AH Ceyhun.
1 S. Muamele memurluğundan 2. sınıfa yükselenler:
Macit Vargın, Halim Yüksel, Abbas Ergün, Hüseyin Vardar, Hakkı Savaş. Rüştü Songör.
0. S. hesap memurluğundan 3. sınıfa yükselenler.
Tuğrul Mete, Nedim Ünver, Cemal Yalçın, Cafer Aksüyek.
Koridorun köşesinde karşı karının gözüne »aplamyurum. karşıya dikilmişler. Biri alaca Varsa da ben, yoksa da ben.
îşl gücü benimle uğraşmak.
— Bir kadınla aramz açık öyle nü?
— Nasıl açılmaz, ayol? Ne aramız kaldı, ne köşemiz. Elimizden gelse birbirimizi çly çiy yiyeceğiz. Amma velâkin, Allah, seni inandırsın kİ bu işlerde benim bir taksiratım yok Kar» beni çekemiyor vesselâââââm. Kıskançlıktan kendi kentlini yiyor, fırsat buldukça yılan gibi bana da dil uzatıyor.
— Ne diye kıskanıyor seni?
— Gözleri kör olsun inşallah. Aldığım parayı kıskanıyor. L’ç buçuk kuruşumda gözü var katibenin. 8anM kıskanırsa benden kesip ona yerecekler. Efendim, neden onun üç aylık dııl maaşı yüz elli lira İmiş de ben yirmi beş lira fazla alıyor-muşum? Bak şunun eltiğl halta. Allah gani gani rahmet eylesin, benim efendim büyük memurdu da ölünce bana fazlaca aylık bağladılar. Onun kocası da adam olaydı da vakitle büyük sandalyeye oturaydı. Cenabıhak devlete, millete zeval vermesin, üç aydan üç aya yüz yetmiş beş liramı airyorum. Bir de evim var, onun iki odasından aldığım kirayı da ekleyip geçiniyorum. Kan bunları çekemiyor.
— Kavga mı ettiniz?
— Olanlardan haberin yok demek? Üç aylığımı almak için sabahleyin erkenden Malmü-durlüğüne gitmiştim. Meğerse benden daha evvel gelenler de varmış. Daire açılmamış, kapının önünde bir sürü insan yığılı. Açılsın da girelim diye herkes sırasını bekliyor. Derken. öteden şahinaz olacak o kah be de çıkageldi. Sözüm ona, selâm verip yarım ağızla hatır sorduktan sonra beni irip de önüme geçnjez mt!' Karıya zaten hıncım var, bu sefer iyiden iyiye sinirlendim, «şahiniz hanım. burada açıkgözlük para etmez. Sen yeni geldin benden geride duracaksın. Herkes sırasına razı olsun* diyerek omuzundan tutup geriye çektim. Sen misin elini süren? Karı oldu bLr cehennem zebanisi. Çekilirdin, çekilmezdin, derken elimden miihürüm düşüp kayboldu. Aradım aradım, bulamadım. Mühür olmayınca parayı alamıyacağım tabiî. Bunun ü-zerine karının saçlanm elime doladım, çanta ile suratına, suratına...
Gözlerini karşıya dikti çatık kaşla:
— Nah, dedi, saltana sallana geliyor kahbe. Beni dâva edip de İpe çektirrecek sanki. İt ü-rür, kervan yürür.
Bu esnada mahkeme açıldı, sonradan gelen davacı ile beraber salona girdiler.
Ce. Re,
Kalay fiatleri yeniden yükseldi
Son günlerde piyasada kalay fiatleri yeniden yüksetm* kaydetmiştir. Bir hafta önce 8îı) kuruştan satılan kalay şimdi 860 kuruştan muamele görmeye başlaiDJşUr. Fiatler Hollanda ile İnglllercnln kalay satışlarını durdurmaları üzerine yükselmiştir.
İLÂN:
î — Yurt İçi bölge K. lığı îs. İnşaat şubesi İhtiyacı için şimdilik (950) mail yılı sonuna kadar istihdam edilmek özere âzami (550) liraya kadar aylık ücretle diplomalı veya ruhsatnameli yüksek mühendis veya tojasl mühendisi ahnaeakfrr..
a) 788 sayılı memurin kanununun 4. ma
haiz olup devlete karşı mecburi hizmeti bulunmıyacaktır.
b) Yaşlan 45 den fazla olmayacaktır.
c) Ecnebi okullardan mezun, olan yüksek mühendis, mühendis veya fen memuru ve teknikerlerin ruhsatnameler! Bayrdırl'ık Bakanlığı veya Milli Eğilim Bakanlığınca tasdikli olacaktır.
2 — Müracaat şekil:
Yukarıda yazdı hallerden İdaresinin tensip edeceği şubedeki memuriyete talip olduğuna dair (U^kçesi.
Dilekçeye eki! olarak:
— İkamet tezkeresi.
— Hüsnühal kâğıdı.
— Sıhhat raporu.
— Noterden tasdikli nüfus tezkeresi.
— Mahalli savcılıktan mahkûmiyeti olmdaığma dair belge,
— Şimdiye kadar çalıştığı yerlerden bonservisleri örntgi.
— Kendisini tahkik İçin »kİ daire veya müessese ismi
— Üzerinde müracaat edenin adresi yazıh 15 kuruşluk puf yapıştırılmış açık boş bir zarf.
— Noterlikten tasdikli diploma veya rnhsntrrame örneği.
3 — Diğer şartlar:
— Müracaatlara eldeki belgelere göre ücret takdiri- ve seçimi Kara kuvvetleri komutanlığına aittir.
4 — Miiraeaat yeri ve tarihi:
İkinci maddedeki dilekçe ve buna bağlı (10) parça belgeleri 1. Yurt İçi Bölge K. lığı Is. İnşaat Ş. ae bizzat veya pasta ile göndermeleri ilân olunur. 381'8 _ I3D4®
Eahlfe 3
AKSAM
4 Eylül 1950

MAZON S Hazımsızlık MideH£ Barsak
• • •
BALİNA lâstik fabrikası
Kauçuk İşleri Ltd. Şirketi
Eyüp Bahariye Cad. No. 5. Telefon: 20902
YAZIHANE: Karaköy Palas kat 4. No. 4 - Telefon: 40342
tenbelllfilnda, mlda ekşilik ra yanmalarında emniyeti» kulla* nılır. Milliyim ve müshildir Hotob markasına dikkat
İlli 1
İMİ 1
mim E
illa 1
İlli U 1
UM ■
1 H
i W M 1
1 l 1 1
ı ı 1
Soldan softa: 1 — Knıadcnlıdo bir kara merkeı.1. î — Arkadaj arayan. 3 — ŞeylıÜhalAmlık. 4 — T«kld edilen - tnaalir eki. 5 — Eski bir kavim - Sıfat eki, 6 - Bir «aîocaft» n.srkau. 7 — Tersi bir emir - Odunluk ağaç. 8 — Batlına ıB» gelirse dolu deftil • Tersi nesil tükenmiş fil. 9 — Japonya numuiMı. iö — Aşaftı
9 KİRALIK APARTIMAN N
Ayazpaşa, Park Otel arkasında, Uğur Apartımanı, birinci kat iki oda, mobilyalı. kaloriferli, tam konforlu.
Kapıcıya veya 3 üncü veya 4 üncü kata müracaat.
BAKTERİYOLOG
Dr Necmettin Ülker
LABURA1UVARİ
Babıâlî, VHâvet Konağı karsısında ıy> nııma-raya nakletmiş tir.
Kan. idrar, Balgam. Ka. zurat vesalr tahliller, gebeliğin idrar muayenesiyle erken teşhisi

Çocuk Ot alını dublör
Ahmet Akkoyunlu
Faksım • laUmbane
PalM. felcfon: 82821
Türk Bayanları
TERAKKİ YORDU
Kayıtlar başlamıştır. Pazardan maada her gün saat 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunur. Altınbakkal (Radyoevi karşısında Bâbll sokak No. 83 - Tel: 85700
CORDIALINE
AMERİKA — AKDENİZ ve TÜRKİYE arasında
16 günde bir muntazam posta YOLCU ve EŞYAYİ TİCARİYE
BENGAZi
Vapuru Limanımızda olup eşyayl ticariye ve yolcu atarak
BALİNA
Mal salın a’madan evvel sayın toptancı tüccarlarımızın bir defa görmelerini tavsiye ederiz.
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
NEVROL CEMAL
20 DAMLASI OfRHAL FttAHlANOtRIR. İVlfMMJDSMUÎIAKA ffUlUMMIMMl
Stajiyer bayan alınacak
İstanbul Telefon Baş Müdürlüğünden
— .İstanbul Telefon Başmüdürlüğünün, işletme servisine, Telefoncu yetiştirilmek ve telefonculuk yapabilecek duruma geldikleri zaman telefoncu kadrolarına geçirilmek sureUle ücretleri arttırılmak üzere (05) lira iicretie ve yapılacak deneme ve müsabakada kazanan bayanlardan (30) stajyer alınacaktır.
2 — Müsabakaya gireceklerin,
a) 788 sayılı memurin kanununun 4 üncü maddesindeki vasıf ve şartlan haiz.
b) En az ortaokul mezunu,
c) 17 yaşını bitirmiş azamî 25 yaşını geçmemiş Olma-an
ç) 18 yaşını tamamlamamış olanların müsabaka ve hlz-ırfete girmeleri için velilerinden alacakları" muvakkat senetlerini dilekçelerine bağlamaları.
d) Bilfiil İşletme servisinde çalışmağa gündüz ve gece nöbetlerine girmeğe rızaları bulunduğunu verecekleri dilekçelerde tasrih etmeleri.
e) Sıhhi durumlarının işletme servisinde çalışmağa, gündüz ve gece nöbetlerine girmeğe müsait olduğunun İdarece Sağlık kuruluna yaptırılacak muayene sonunda tahakkuk etmesi lâzımdır.
3 — Müsabakaya girmek üzere müracaatta bulunacaklar, telefonculuğa elverişli olup olmadıklarının anlaşılması İçin evvel emirde İstanbul Telefon Başmüdürlüğünce bir denemeye tâbi tutulacak ve deneme sonunda muvafık görülenler müsabakaya iştirak ettirileceklerdir.
4 — Müsabaka 19 Eylül 1050 Salı günü saat 14 te İstanbul Telefon Başmüdürlüğü binasında yapılacaktır.
5 — Deneme sonunda müsabakaya girmeye hak kazananların müsabaka saatinden on beş dakika evvel müsabaka yerinde hazır bulunmaları lâzmıdtr.
6 — İsteklilerin nihayet 14 Eylül 1950 Perşembe günü saat
17 ye kadar İstanbul Telefon Başmüdürlüğüne başvurmaları ilân olunur. (11900)

FAZLA MESA-
Bilhassa kadınlarda vakitsiz olarak yüzde bir takım ■ çizgilerin belirmesine sebep olmaktadır. Her gün Krem Per- H tev İle yapılacak ufak bir Masaj bu mahzuru katiyetle önler.3
Basunevimiz sobalarında tutuşturucu olarak kullanılmak , üzere evsafı şartnamesinde ve dökümü aşağıda yazılı olan cem’an 200 çeki odun açık eksiltme yolu İle satın alınacaktır.
Açık eksiltme ll/İX/1950 Pazartesi günii saat 15 te Başıın-evlmizln Ayasofyadakl Merkez binasında icra edilecektir. IsI tekillerin belirtilen gün ve saatte Basımevlmlze müracaatları.
Şartname bedelsiz olarak Müdürlükten istenilir. (11782) BatınahnacakBir çekisinin % 7,5 muvakkat
Malın cinsi
Meşe odunu
I Gürgen odunu
Miktarı Muhammen bedeli Pey akçeşj
100 çeki 12 Lira 50 kuruş 03. lira 75 Krş, 100 çeki 10 Ura 50 kuruş 78. lira 75 Krş
1 — Ankarada bulunan Zırhlı Birlik Gedikli Erbaş Okulu-aşağıdaki nitelikleri haiz öğrenci alınacaktır.
Kaydı kabul müracaatı 15ZAgustos/1950 den 15/Eylül/1950 tarihine kadardır. Okula kabul edilenlerin şahsi adreslerine ve askerlik şubelerine yazılarak okulda bulunmaları lâzım olan günü ayrıca tebliğ olunacaktır
Ankarada olanların doğruca okul komutanlığına, hariçte olanların askerlik şubelerine müracaatları ilân olunur.
a) Türk uyruğundan olmak, b) Orta okulu bitirdiğine dair diploması veya daha yüksek okuldan tasdikname almış olmak, c) Tahsili terketmiş durumda İken müracaat edenlerin en çok iki sene terki tahsil etmiş olmaları, iki seneden fazlı tahsilini bırakanlar kubul edilmezler, d) Yaşı 16 — 23 arasında olmak. .
Lüzumlu evrak:
1 — Dilekçe, 2 — Aşı kâğıdı, 3 — Kendisinin ve ailesinin İyi ahlâk sahibi olduklarına dair (mahalli hükümetten) doğruluk kâğıdı, 4 — Nüfus cüzdanı veya tasdikli sureti, 5 — Tam teşkilâtlı askeri hastaneden Zırhlı Birlik Gedikli okuluna girer rapor, 6 — Zırhh Birlik Gedikli Erbaş Okuluna kabul olunduğu takdirde okulun tâbi olduğu kanun, nizam ve talimat amirlerine riayet edeceğine vo 15 sene mecburi hizmetini bitirmeden ordudan aynlmıyacağma dair (Noterlikçe tasdikli) taahhüt senedi.
2 — Okula kabul edilenlerin veya okula gelenlerden şartları taşımadığı anlaşılanlannAnkaraya kadar gidip gelme yol masrafları kendilerine aittir.
3 — Okul parasız ve yatılıdır. ögrencLlerln İaşe ve giyimleri okulca temin olunur. Ayrıca her ay (187) kuruş harçlık verilir.
4 — 5619 sayılı kanun hükümlerine göre şunlardan faydalanırlar:
a) Gedikli çavuş 175 liradan üçüncü temditti baş gedikli 400 liraya kadar maaş verilir. Zırhlı birlik gedikli çavuşu olanlara ayrıca 25 liradan 70 liraya kadar tank zammı verilir.
b> Terfileri subaylar gibi sicil esasına göre yapılarak her üç senede bir yükselmeleri sağlanır.
O Kadrosuzluk hallerinde bu şart aranmaksızın iki üst dereceye yükselebilmeleri İmkânı sağlanır ve subaylar gibi 15 sene mecburî hizmete tabidirler.
dl Vazife esnasında aile ve kendilerine yolluk, Ankarada mesken zammı ve yiyecek İstihkakları aynen veya rayice göre para olarak verilir.
e) Subay ve askerî memurlar gibi sanatoryom ve prevan-toryomda parasız tedavileri sağlanır.
î) Rütbelerini muhafaza ederek ayrılanlar İçin yedek erbaşlık ihdas edildiği ve bu esasa göre yeni yaş hadleri tesblt edilir.
g) Maluliyet ve tekaüt hakları subaylarda olduğu gibi İşleme tabi olup rütbe maaşlarına göre bağlandığı ve tam fiili hizmet sonunda (4800) lira İkramiye verilir. (3769-11560)
na
Erbaş
1 — 1950 - 51 öğretim döneminde okulumuz birinci sınıfına alınacak öğrencilerin seçme sınavları aşağıda belirli tarihlerde saat 9 da boşlamak üzere, Kasımpaşada Dz. Gd. erbaş O. okulu K. lığında yapılacaktır.
2 — Kayıtlı ögrenrilerin belirli gün ve saatlerde okulda
bulunmaları ilân olunur, (11690)
18 EyL/950 Matematik - Türkç»
19 • /950 Tarih - Coğrafya
K.
PİRE, NAPOLİ, GENOVA -BALTİMORE ve BOSTON
NEVVYORK, FİLÂDELFtYA, Umanlarına hareket edecektir.
Türkiye için umumi Acenteleri
Antalya Umumî Nakliyat T. A. Ş.
Vapur acenteliği servisi - Sirkeci, İstanbul. Tel: 24220
— Poiatlıda bulunan topçu gedikli erbaş okuluna 1950 -1951 ders yılı İçin aşağıdaki şartları haiz öğrenci alınacaktır:
2 — Okul yatılı ve parasızdır. Öğrencilerin İaşe ve giyimleri okulca sağlanır.
3 — Okulu başarıyla bitirenler topçu gedikli çavuş olurlar.
4 — Müracaat için P1 atlıda bulunanların doğruca okula, Polatlıdan dışarıda bulunanların da bulundukları yerin Askerlik şubelerine başvurmaları lâzımdır.
5 — Kayıt ve kabul işlerine başlanmıştır. 15 Eylül 1950 ye kadar devam edecektir. Okula girmeğe isteklilerin bu tarihe kadar evraklarını tamamlamış olmaları lâzımdır.
6 — Aranılan şartlar:
A — Türk vatandaşı olmak,
B — Orta okulu bitirdiğine dair okul diploması veya daha yüksek okuldan tastikname almak,
C — Tahsili terketmiş durumda İken müracaat edemenin en çok Ikl yıl terki tahsil etmlşolmamaları lâzımdır.
D — Sınıf Od. Erb. okulunu bltrdldlğl zaman 18 - 23 yaşında olmak.
7 — Lüzumlu evrak:
A — Okula girmeğe istekli olduğunu bildirir dilekçe,
B _ Aşı kâğıdı.
C — Kendisinin, ailesinin, velisinin iyi ahlâk sahipleri olduklarını gösterir doğruluk kâğıdı. «Mahalli hükümet başkanlığından*
D — Nüfus Cüzdanı veya tasdikli örneği
E — Tam teşekküllü sıhhi kurulu olan askeri hastanelerden askeri okula girer diye asğlam rapnı almak.
F — Gd. Erb. okuluna kabul olunduğu takdirde okulun tâbi olduğu kanun, nizam, talimat ve emirlere riayet edeceğine ve mecburi hizmetini doldurmadan ayrılmıyacağına dair velisi tarafından verilmiş noterlikçe musaddak taahhüt senedi.
8 — Evrakını tamamlamış olanlara okuldan sıra numarası öğrencilerin ev adreslerine gönderilir, okula kabul edilenlerin adreslerine bilgi verilmek okulda bulunacakları tarih bildirilir.
9 — Okula kayıt ve kabul edildiği anlaşılanların duklarj yerlerden okula gelinceye kadar yoffbıasraflarlyle okula geldikten sonra her hangi bir şekilde glremlyeceğl anlaşılanların dönüş yol masrafları kendilerine aittir.
10 — Gedikli erbaşlar İçin kanunen sağlanan hususlar şunlardır:
A — Gedikli erbaşların aylık ası İlan ila tutarları aşağıda gösterilmiştir:
Rütbesi
Aylık Aslı Lira
Gediilk çavuş
Gedikli Üstçavuş
Gedikli Başçavuş
Başgedikli
Birinci yükselme kademesinde İkinci yükselme kademesinde Üçüncü yükselme kademesinde
20
25
30
35
40
50
60

verilecek Bilâhare suretiyle
bulun*
Tutan
Lira
175
200
225
250
300
350
400
gayrı er tayını de vardır.
B — Gedikli erbaşlara maaştan
C — Terfiler, subaylar gibi sicil esasına göre yapılarak üç senede bir terfi lıûkânı sağlanmıştır,
D — Kadrosuzluk hallerinde bir şart aranmaksızın iki üs6 derece yükselebilmeleri esası kabul edilmiştir.
E — Eski hükümlerde mevcut taahhüt ve mecburi hizmet esasları değiştirilmiş, subaylar gibi 15 senelik mecburî hizmet usulü kabul edilmiştir.
F — Vazife esnasında aile ve kendilerine yolluk. Ankarada mesken zammı ve yiyecek İstihkakları aynen veya rayice göre para olarak verilir
G — Subay ve askerî memurlar gibi sanatoryum ve prevantoryumda parasız tedavileri temin edilmiştir.
H — Rütbesini muhafaza ederek ayrılanlar erbaşlık ihdas edilmiş ve bu esasa göre yeni yaş bit edilmiştir.
İ — Malûllyet ve tekaüt hakları subaylarda
İşleme tabi olup rütbe maaşlarına göre bağlanmakta ve tan» fim hizmet sonunda 4800 lira ikramiye verilmektedir.
n — Diğer gerekli izahat askerlik daire ve şubelerinden Öğrenilebilir. (12047)
İçin yedek hadleri tes-
olduğu gibi
i
I —(!
fl Aile Biçki - Diki? Yurdu talebe kaydımı başladı
I Yıllarca Yurd idare etmiş olan NİMET ERtM, tecrübesi I E ve en ileri metodu ile biçki, dikiş! talebesine kolaylıkla öğ- I fi rellr. Millî Eğilimden tasdikli diploma verilir. Adres: Be- I H şlktaş - Şair Nedim caddesi No. 63. Ekrem Başaran Ap | aHM.-MBg IHÜ MİMMa——E7EEE
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından:
Ekim 1950 imtihanlarına girecek öğrencilerin, imtihan harçlarını 1 Eylül 950 den 15 Eylül 1950 akşamına kadar ödemeleri gerekmektedir. O günden sonra vaki olacak geclkmler hiç bir suretle kabul edlitnlyecekiir. 12011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder