1941 Ocak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1941 Ocak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster




CUMA 31
2.ncî Kânun
1941
VATAN E VI
CAOALOOLtr    1*l  S?
TELEFOH: 2*t3S TELGRAF: V."TAff   î«t.
BAŞMUHARRİRİ:
AHMET EMİN YALMAN
^
^
* -
rrzım.____a    _nr
BÜYÜK MET AKS ASIN
Siyasî Vasiyetnamesi
Yazan: NlZAMEDDİN NAZlF
TBu yaja 3 uncu sayfamızdadır]
Fiyatı: 5 Kuruş
Dün Kendimizi İmtihandan Geçirdik
Yazan: Ahrmt Emin YALMAN
ün saat onda canavar dü_ dükleri çaldı.   HaMcımiza
tehlike işaretini verdi. Maksat bir imtihandı: Acaba günün birinde hakikî bir tehlike ibareti karşısında nasıl hareket edeceğiz? En küçük bir panik eseri görülecek mi? Bu yüzden memleketin, halkın ve ordunun selâmeti tehdide manız kalacak mı? işte bütün bunları denemeden geçirmek lâzımdı.
Açık denize çıkan vapurlar, her seferlerinde bir deneme yaparlar. Vapur batmak tehlikesine maruz kalırsa yolcular, paniğe kapılmadan tahlisiye sandallarında yerli yerine oturabilecekler mi? Panik ve telâş, mesul adamların vazife görmesine mâni olacak mı?
Bu denemeyi y*PlP >yî netice alan, bu suretle yolcusunu filen talimden geçiren kaptan rahat nefes alatbilir.
Dünyanın bugünkü kasırgalı halinde her aklı başında hükümet, hava hücumu denemelerini vakit vakit yapmağa ve bütün milleti bir nevi talrm kursundan geçirmeğe mecburdur.
istanbul dünkü imtihanı iyi geçirdi. Polis, vazifesini iyi yap-tu Halk pek iyi davrandı. Bir, iki dakika içinde yalnız sokaklarda bulunanlar değil, balkonlarda bulunan fazla meraklı insanlar da ortadan çekilmişti
Bu denemeyi ciddiye almakla beraber nihayet bir oyun diye pencerelerimizden seyrettik. Fakat dünyanın feu hali devam ettikçe bunun hergün bir hakikat olabileceğini içimize yatırmak lâzımdır.
O zaman burası büyük bir şehir halinden çıkacak, bir harp cephesi halini alacak.Kadın, erkek, ihtiyar, çocuk her birimiz cephede vazife almış erler mevkiine yükseleceğiz, ölüm korku-
• sunu erler gfci iptidadan yeneceğiz. Üzerimize ölüm ve ateş yağdırarak müdafaasız sivil fertleri ezmek, korkutmak, yıldırmak, cephe arkasında panik çıkarmak, maneviyatı bozmak,  ordumuzun
• manevî desteklerini yıkmak gayesini güden kahbe düşman, ancak biraz cellâtlık etmekle kalacak, rılml arımız a dokunamayacak. Londra halkının gösterdiği metanet, bütün İngiliz    milletini
kölelikten kurtardığı gibi, memleketin İstanbul, izmir. Bursa gibi hava hücumuna en çok maruz olan yerleri de sinirlerine Londralılar kadar hâkim olacaklar, milli cephedeki vazifelerini Türke yakışan metanetle görecekler...
işin esasına gidelim: Her birimiz peik iyi biliriz ki hayatımız fanidir. Yaşımıza ve sıhhatimize göre şu kadar senelik bir hayat kredimiz olduğunu tahmin ederiz. Fakat bir kaza, bir hastalık, bir salgın bu krediyi her dakika yok edebilir.
Umumiyetle insanlar ölüme değil, ölümün şekline karşı hassastırlar, ölümün kaza veya hastalık şeklinde sinsi sinsi bize sokulmasını tabiî görürüz de kendimiz için ve sevdiklerimiz için ölümü, gürültülü, velveleli bir şekilde iptidadan beklemeğe mecbur olursak mizacımıza göre az veya çok telâş ederiz.
İşte bu denemelerden maksat, bu nevi korku ve telâşa karşı bir asıdır. Bir aşı, bir hastalığın ze-hirine vücudumuzu nasıl alıştırarak mukavemetini arttırırsa de-ı.eme yolile de; birdenbire havadan gelebilecek ölühne ait korkuları içimize yatırmış olabiliriz.
Yoksa ölüm sebebi olarak hava harbinin yaptığı tahribat, meselâ veremin sebep olduğu ölüm miktarından pek fazla değildir. Londrayı ele alalım: Burası kesif şekilde yayılmış kalabalık bir şehirdir. Her noktası tayyare bombalarına hazır bir hedeftir. Öyle olduğu halde dört ay kesif Alman kuvvetlerinin geceli gündüzlü yaptıkları hücumlar yüzünden ö-lenlerin miktarını hesaba vurursak bütün Londra nüfusuna nis-betle senede binde ikiyi geçmediğini görürüz. Halbuki umumiyetle Londra nüfusunun binde ikiye yakın bir miktarı her sene
veremden ölür. Diğer ölüm    se-(Devamı Sa. 6, Sü. 7 de) =**=:
SİY ASÎ   S AB AH  GAZETESİ
Yi i: 1
Sayı: 161
wmm
Muvaffakiyetle Yapıldı
AMERİKA
Sirkeci gan önünde yapılan deneme tecrübelerinden bir görünüş
vmnımi hava denemesindeyopılan tec rübeler arasında Ankara caddesindeki telefon hatları (kesildikten sonra faaliyete geçen ekipler bu hatları tamir için çalışıyorlaı
Uzun zamandanberi hazırlıkları yapılan umumî hava denemesinin gündüz tecrübeleri dün sabah saat tctın onda başlayarak on biri kırk geçe bitmiştir.
Gündüz Taksim, Harbiye, Top hane, Beşiktaş, Eminönü, Fatih, Aksaray, Sirkeci, Beyazıt, Haydarpaşa, Üsküdar ve Kadıkö-yün-deki meydanlarda yapılan, tah-
rip, çöküntü, yangın, İperitH gaz, | halkın talimata daha ziyade ria-tramvay, elektrik ve telefon tellerini keame, terkos ve havagazi borularını tahrip tecrübeleri muvaffakiyetle    başarılmış,    yalnız
yetkâr olmaları, apartımanlarda. ki tecrübelerin daha itinalı olması lâzım gelirken bazı    yerlerde (Devamı Sa. 4, SU. 5 ile) **
Mebusan Meclisi Hariciye Encümeni
Yardım Projesini Bazı Tadilâtla Kabul Etti
«Dün gelen haberlere göre, Amerika mebusan meclisi hariciye encümeni, İngiltcrcye yardım projesini bazı tadilât ile kabul etmiştir.
Bu tadilât şuntardır:
1 — Cümhurrelsinc verilecek salâhiyetin 1943 senesi haziranıma 30 unda nihayet bulması,
2 — Encümen Amerika harp gemilerinin ticaret gemilerine refakatinde kullanılamıyacagma dair bazı hükümler kabul etmiştir.
3 — Demokrat devletlere yardım peklinde kara, deniz ve hava kuvvetleri kumandanlarmın muvafakatlerinin alınması,
4 — Alınacak tedbirlerden kongrenin muntazaman haberdar edilmesi,
Bu kayıtlar hakkında Amerikanın ne düşündüğü malûmdur.
En mahzurlu kayıt UçUncüsüdür. Birinci kaydın ehemmiyeti yoktur. Belki o zamana kadar harp bitmiş bulunacaktır.
İkinci kayıt, ticaret gemilerine Amerika harp gemilerinin refakat meselesidir.
Üçüncü kayıt, cümhurreisinin ellerini bağlamaktır.
Lâyihalar, heyeti umumiyeye gelerek gelecek hafta içinde meclisten eçecegi söylenmektedir...*
Hıller
METAKSASA BUGÜN MUAZZAM CENAZE MERASİMİ YAPILACAK
etaksas öldü, Fakat
Siyaseti Yaşıyacak
Ankara, 30 (Hususî Muhabiri, mizden) — Bugün Yunan sefarethanesinden yaptığım tahkikata nazaran müteveffa Yunan Başve. kili ve millî kahraman Metak-sas'ın cenazesi yarın bütün   Yu-
nanistanda emsalsiz bir merasimle kaldırılacaktır. Bu merasimde herhangi bir ecneibi devletin he-yet bulunduracağı hakkında buraya herhangi bir malûmat gel-
memiştir. Sefarethanenin alâkadar memurları cenaze merasiminde heyet 'bulunmamasının harp dolayısile doğan imkânsızlıklardan ileri geldiğini söylemektedir. 1er.
Başvekilin Beyanatı
Şef in Siyaseti Değişmigecek
Atina, 30 (A.A.) — Yeni Başvekil matbuat mümessillerine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
«Beni burada görüyorsunuz. Çünkü Kral beni seferber etmiş-tir. Çünkü benim prensipim daima hizmet etjmektir. Vazifemiz bizim için maddeten ölen, fakat manen ölmiyen Metaksas'ın çizdiği siyaseti ta'kip etmektir.
Şeref ve vazife yolu üzerinde bize rehberlik etmek üzere o daima yansızdadır. Şefin siyasetinde dünyanın hiç bir değişklık görmemesine çalınacağız. Çünkü hükümetin bütün faaliyet sahalarındaki bu siyasetin bu memlekete uygun biricik sryaset olduğuna kaniiz.»
Yunan Tebliği
Atina, 30 (A.A.) —   Yunan
Tebliği: ' Mahdut mahallî hareketler oldu.
Kabinenin Sadakat Yemini
Metaksasa Son Tazim
Atina. 30 (A.A.) — Röytcr: Atina Metropolidî, dün saat 9 da umumî karargâha gelmiş ve yeni kabine azasının, Kral huzurunda yemin etmeleri merasiminde hazır bulunmuştur.
Merasim 40 dakika sürmüştür. Yeni hükümetin, her sahada General Metaksas'ın siyasetinde devam edeceği muhakkak sayılmaktadır.
iGeneral Metaksas'ın naası, dün öğleden sonra Atina Katedraline
nakledilmiştir. Yunan askerî kuvvetlerinin bütün sınıflarına mensup zabitler, gece ve gündüz cenazenin başında nöbet bekliye-ceklerdir. Atina ahalisi, katafalkın önünden geçerek Metaksas'a son tazim vazifesini yapacaktır.
Papagosun Emri Yevmisi
Nihat Zafere Kadar Harp
Atina, 30 (A.A.) — Başkumandan General Alexandre Pa-pagos, dün orduya hitaben aşağıdaki eJmrryevmiyi neçretmiştir:
Kısa bir haotahktan sonra bu sabah saat 6,20 de vefat eden Yunanistan Başvekili Yan Metaksas'ın ölümünü size pek derin bir teeo«ürle haber veriyorum.
Üç aydartberi ifa etmekte bulun duğunuz ağır vazifeden bir saniye için sıyrılarak, bütün kuvvet ve gayretlerini vatanına ve blbassa müsellâh kuvvetlerimize tahsis etmiş olan ve bu suremle memleketin müdafaasına ve milletin yükselmesine yardım etmiş buhınan tarihi büyük adamm trfirahati ruhu için dua ediniz. Kral ve hükn-meti etrafında toplanarak aynı demir irade ve kırılmaz gayretlerle deruhte etmiş bulunduğunuz
tarihi vazifeye devam ediniz. Bi-(Devamı S. 5, SU. 5 de) X*X
Derne Düştü
cBir haftadanberi muhasara al. tında bulunan Derne nihayet düş-muştur. Şimdi burada İngiliz bayrağı dalgalanıyor.
«Derne, Sidi Barrani ve Tofc-ruktan kaçıp kurtulan, sağdan ve soldan getirilen kıtalarla muhafız kuvvetler tarafından müdafaa o* lunuyordu.
«Demenin düşmesinden sonra İtalyanlar için Bingaziye kadar mukavemet edecek müstahkem yer kalmamıştır. Serbest kalan İngiliz kuvvetlerinin süratle Bin-gazi üzerine yürümeleri muhtemeldir.
«Radyo gafzetesi»
Kahire. 30 (AA.) — Demenin almdığı reamen bildirilmektedir.
— Radyo gazetesi —
ROOSEVELTE
Verilen Salâhiyetler
Vaşington, 20 (A.A.) — Mümessiller meclisinin hariciye encümeni, demokrasilere yardım projesini tasvip etmeden evvel, proje mucibince yapılacak masrafların iki milyar (Devamı Sa, 5, SU 7 de) *=*
HİTLER
Diyor ki
" Balkanlara Ümit Bağ'ıyorlar
İngilizleri Nerede Görsek Hücum Edeceğ z„
" Demokrasinin Beyni Sulanmıştır „
«BİR İNGİLİZ   YEDİ   HATA YAPTIĞIMI SÖYLÜYOR. 7 DE GIL 743 YAPTIM. FAKAT İNGİLİZLERİN 4,380 000 HATALARI VAR»
Dün Alman devlet reisi B Hitler, Berlinde Spor Palasta Nazi partisinin iktidar mevkiine geçmesinin sekizinci yılı münasebetile uzun bir nutuk söylemiştir. Nutuk «Millettas-larım» hıtabıyle başlamış, bir buçuk saat kadar sürmüştür.
Almanca, aslından yaptığımız hulâsayı aşağıya geçiriyoruz:
«Hükümet tebeddülleri her memleketin tarihinde sık sık görül en bir şeydir. Fakat sekiz sene evvel Al-(Devamı Sa. 5, Sü. 1 de) ^
Vergi Tahsili
Islah
ilecek
Bu Mühim Filo
Nehir ve Suların Islahına 50 Milyon Lira Tahsisat
TÜRK . İNGİLİZ MALÎ ANLAŞMASI HÜKÜMLERİNE GÖRE YAPILAN MÜBADELELER DOLAYISİLE İCRA EDİLECEK TEDİYELER   HAKKINDAKİ   KARARNAME
MERİYETE  GİRDİ
Ankara, 30 (Hususî Muhabiri, terin vergi tahsil işleri uzun uzadı-
B. Yunus Nadi'den Mektup
Kendisinden İstenilen Para Yüz Bin Li
Değil, Yalnız Elli Bin Lira İmiş
Dün Cumhuriyet gazetesinin başlıklı kâğıdı üzerine yazılan ve Y. Nadi imzasını tafiyan bir mektup aldık. Aynen aşağıya geçiriyoruz :
Vatan Gazetesi Müdürlüğüne
Gazetenizin dünkü nüshasında Soma Linyit madeninden dolayı bir müddet mezkûr madenin müdürlüğünde istihdam edilmiş ve bilâhare kendisince malûm sebeplerden dolayı bu idareden a-
lâkası kesilmiş olan    Bay Mac it
Somer'in   mahkemeye     arzettiği
bazı  iddialar,  mahkemeye arzo-
lunandan gayri şekillerde ve bir
takım mübalâğalı rakamlarla ya-(üevaıııı S*. 3, SÜ. 6 da) *
Acaba Nereye Gidecek
Madrid, 30 (A.A.) — D. N. B.: Dün Cebelüttarık limanmda bir ingiliz filosu demirlemiştir. Bu filo bir feafharp gemisi, bir tayyare gemisi, 5 kruvazör, 10 torpido mrıhrihınden ve kıtaat ve harp malzemeslle dolu İki büytık nakliye vapurundan mürekkeptir. Filo mec*ral brr semte gitmek üzere yakıoda CebeJtlttarık'tan ayrılacak tır.
iki italyan
Taburunun İrtibatı Kesildi
Londra, 30 (A.A.) — Atina radyosu, gecen gece neşrettiği Yunan matbuat nezareti tebliğinde iki İtalyan taburunun ünlerine irtibatı kesildiğini bildirmiştir.
Bu tebliğe göre İtalyanlar, son İM saat zarfında nevmidane mukabil hücumlarına devam etmişlerse dr bunların neticesi kendileri için bir felâket olmuştur.
Muharebe bilhassa cephenin merkez mmtakasında şiddetli olmuş ve yeni italyan başkumandanı General Cavallero, burada fevkalûde teşebbüste bulunmuştur.
Pazartesi günkü mukabil taarruz esnasında Yunan topçusunun ateşile dağıtılan iki İtalyan müfrezesi şimdi bir orman içinde tecrit edilmiş bulunmaktadır.
mizden) — Hükümet vergi kanunlarının tatbikatından alman neticeler üzerinde tetkrkat yapmış ve bu vergilerden bir kısmının yüzde yüz tahsil edilemediğini görmüştür. Medenî memleket-
ya tetkik edilmiş ve vergilerin muntazaman tahsilim temin edecek usuller tesfeit edirmiştir. Bu umıfleri derli toplu bir halde bir araya getirecek bir kanun proje-( Devamı Sa 4, Sü 4) X—X
BACAK BACAK ÜSTÜNE ATTIKTAN SONRA Almanya — Gel keyfim gell
~   2
VATAN
31 - 1 - S41
üyük Tarihî Roman
ti
.-öv!
iınne  Bir
ı-J
^Â¥r^L5ÂMi TEZi£
Silâh Geçiren Herkes Yatağından Taşan Bir Nehir Gibi Beyazıt Meydanına Doğru Akıyordu
cfarw Memleket Haberleri
44
Lsnaf, daJıa kafilenin gelinini u^Aklan görünce dükkânlarını ka-pa.aa^a kcr/ulanu^ bir yağmaya maruz kalmak korkusu bir lâhza gibi kısa bir müddet zarfında koca çarşıvı bu emre müntkat kılmıştı.
Şimdi rrtünadUer    haykırdıkça
etraftan da:
— Bid'at vergüaün istemezük! İbadullahın Acem diyarında rüs-vay edildiğün istemezükll
— Lâle seyranı, Çır^gan safası
istevnezük!
Sesleri ayuka çıkıyor, eline bir silâfe geçirebilen ve geçıremıyen herkes yatağından taşan bir nehir gibi g*ri dönerek Beyazıd meydanında toplanıyordu.
Kafile Etmeydanma doğru ilerlemeğe başlamıştı.
önde sancak ve onun etrafında ellerindeki çeşit çeşit silâhlan »*-vura savura ilerleyen bu tekbir ve tehlil getirmekte devam eden akur kütle, geçtiği her yerde dehşet havası yaratıyor, dlikkânlar kapanmakta ve dükkanım kapayan esnaf ta onlara iltihakta devam ediyordu.
Yolda bu mehip kafileyle karşılaşan Levent, Cebeci, Top-arabacı gibi askerî sınıflardan o-lanlar da çarnaçar bunlarra karışıyor ve Etmeydanına yaklaşıldıkça mikdarları arttıkça artıyordu.
İsyan serkerdeleri az zamanda kuvvetlerinin çoğaldığını ve önlerine gelenin kendilerin.; katıldığını görünce işin ehemmiyet ve vüs* atini tamamlamağı lüzumlu gördüler ve Birinci Bölük odasına yanaşıp bökik kazanını sallasırt e-dc/ok ortaya çıjcardılaj. önde bir sancak ve ortada bir de kazanı «erifl ojduktan sonra isyan yarı yarıya muvaffak olmuş aayılabi-lû;d.i vp o zamana kadar ihtiyatlı davranıp ortaya çıkmayan serker-
eyleriz ve illâ başın keseriz diye haykırdı.
Dursunun bu içlen gelen cesaret ve şecaati derhal Patrona, Muslu vc Aliye de sirayet etti ve her üçü de besili birer hindi gibi ibiklerini kızartıp kanatlarını kabartarak haykırdılar.
— Yeniçeri ağasından pervamız yoktur. Onu dahi cemiyetimize sokarız.
Bu sırada ağzından köpükler saçıp çalımlı çalımlı ve dört yana salına salına ilerleyen yağız bir ata binmiş olan Yeniçeri ağası da köşeyi dönmüş ve asi kafilenin piştarlarile karşılaşmıştı.
Ağa atının dizginini çekti, kantarmasını toparladı ve ayağını üzengilere basıp eğerin üzerinde bir miktar daha yükselerek:
— Hey ağalar böyle cemiyetle nereye varıreız?
Diye seslendi.
Patrona sabahtanken tekrarlı-ya tekrarlıya ezberlediği kelimeleri pervasızca haykırdı:
— Davayı şer'imiz vardır. Üm meti Muhammetten olan bayrak altına ckazanı şerif» ardına gelsin.
Yeniçeri ağası hiddetini yene-miyerek bu küstahane cevaba pervasızca mukabele etti.
— Brel Beş on baldınçıplak makulesi kişiyle davayı şer'î görülmez!
Yeniçeri ve Sipah ve Cebeci-yan, Topçiyan, Silâhtar ve Azab lan başınrza üsürüp cemiyetinizi tarumar eylerim, dağılml
Ağanın her askerî sınıfın adım saymasını müteakip kafilenin durumunda brr ürkeklik hasıl oluyor. Endişerjak bakışlar meydanı çevreleyen sokak başlarma çevrilerek bir Yeniçeri bölüğü ve bir «Sipah» takımı veya tir Silâhtar
. .ve Baltacı kafilesi gelip gelmedi-
W-4ana atılmakta ve baş- ^ M]uyoT<iu
su gibi görünen aş, kafilenin sev* ^ M vuitwınd„ jse ye_
gâne yapacakları şey    tabanları
Florya Plajı
Bu Sene Ne Şekilde Kiraya Verilecek
Bundan bir kaç gün evvel Flor-yada yapılan teftişler neticesini görüşmdk ve bu sene alacağı şekil halikında karar vermek üzere dün İmar müdürlüğünde bir *op-lantı yapılmış ve bu toplantıda Vekâlet müşaviri-, imar müdürü, Neşriyat müdürü Bşr<rf Şefik bulunmuştur.
Geçen sene Florya plajının geç ihalesi ve müteahhidin bu suretle taahhütlerini ifa edememesi plajın zamamndn açılamamasına sebep olmuştu.
Dünkü toplantıda bu sene kiraya ne suretle verileceği görüşülmüştür. Plajın etraftaki Belediyeye ait köşkler ve dükkânlarla beraber kiralanması daha muva.
fik ^örürmektedir.
o
Gümrük ve İnhisarlar Vekilinin Tetkikleri
Istanbulda bulunan Gümrük ve İnhisarlar Vekili Raif Karadeniz, dün İnhisarlar umum müdürlüğünde tetkiklerine devam etmiştir.
Adliyede:
ını ve
Aşkın Milleti Olmaz
3 Gündenberi Kaybolan 3 Kız Sevgililerine Kaçmışlar
Polis 3 pündcnbcrl kaybolan ve en ı yen ailemden kendim kaçtım. Aşkm
ve idaresini ele almakta tereddüt etmediler.
Sancağın ardında ve kazanın ö-nunde çaraı tellâlı Patrona Halil, manav Muslu ve kahveci AH yer aldılar. Bunların bir adım geri-einde Dursun ahzı mevki etmiş bölünüyor ve 'kazamn iki yanında büyük davullar ve nakkareler gür lüyor:
— latetuezükü Bid'at vergü-aü, lâle vergüaü iatemezük.. ferya. dı âsümavne ulaşıyordu.
Dursun mehip bir tavır takınmış, yürüyüşü müteazzım, et-varı küstahane bir vekar almış o-lan Patronaya biraz daha sokularak:
_ Bre ağal Hızır Ağakapısın-
da zari zari inler yatır. Cemiyetle olyana varıp onu kurtaralım. Tez davTancnazfla\k boynuna bir yağlı kement atıp aınını teninden cüda eylerler, dedi.
Patrona: '
— Beli! Doğru dersin Dursun Ağa.
Ve sonra halika doğru teveccühle:
— Ağakap'ötna varıp mahpus. karı ıtlak ve cemiyetimize katmak gereflttir. Koman, ol canibe teveccüh eylen, diye ©mir verdi.
Bu emir binlerce ağızda tekrarlanmış, o ane değin kararsız akıp giden sel, kendilerine gösterilen ilk hedefe doğru teveccüh etmişti
Az sonra daha önden giden gözcüler koşarak kafilenin önünde ilerKyen Patronaya:
— Koman I Yeniçeri ağası Ha-safi Ağa aökün etti, yanında bir miktar tevafcii de var, tepeden tırnağa değin silâhlıdırlar, ken-dünüzü kalayın, diye haykırdılar.
Birdenbire Patronanın çalımlı yürüyüşü aksadı ve her birerinin ahına iri birer karpuz sığacak kadar kabarmış olan kolları hasta bir hindi kanadı gibi vücudüne yapıştı, gözlerini iki yanında yer alan manav Muslu ile kahveci A-liye çevirdi.
Bu iki esnaf serkerdesinin de Yeniçeri ağasının lâfı olunca bentleri sarartmış, dudakları morarmıştı.
Dursun bir lâhzahk bir zaafın ballanan muazzam bir işi yarıda bırakıvereceğini sezdi ve ileri a-tılarak gözcülere hitaben:
— Bre nadanlar! Bilmez misi-
yağlamaktan ibaret olacaktı.
Dursun yine ileri atılmak lüzumunu sezdi ve elindeki ağır yatağanı sallayarak:
— Bre ağal Sen ümmeti Muhammet kulu değil misin, cesaret ve şecaatin varsa Tefcrize varıp ehli islâmı Rafızılerin elinden ha. lâs eylel
(Arkası var)
Soruyorlar?
Kabataş talebelerinden birkaçı matbaamıza gelerek dediler ki: Tramvay    İdaresinin    talebe tramvayı için gönterdigl itinaya teşekkür   ederiz.   Bu tramvaya rağmen yine arabalara binmek mümkün   olamıyor.   Çünkü   fındıklıdan itibaren   Bebefce kadar tamam on yedi   mektep vardır. Bu mekteplerin muallim ve talebesini saat 8,30 dan naat dokuza kadar 3-4 seferde nakletmek hesaba sı£mryan bir iştir.    Bunun İçin en İyi bir çare şudur: Her gtin  Beşiktaş    deposundan saat 8,30 - 8,35 araaında Beşiktaş la   Bebek arasında   bir sefer ihda.s   edilir ne   Şişli,   Kurtuluş, Maçka, Beşiktaş nem t İnin talebe ve   muallimleri   tam   vaktinde i mekteplerine yetişebilirler. Böyle I bir sefer yapılırsa hem tehlike-I lerin önüne   geçilir, hem talebe I derslerinden geri kalmamış olur. I Acaba tramvay idare*! ba makul I teklifi kabul eder ml?
Maarifte:
Mektepler de Türk Kuşu Dernekleri Kuruyor
Orta, lise ve yüksek mekteplerde «Türkkuşu dernekleri> teşkiline başlanmıştır. Yüksek Ticaret ve Tktısat fakültesinin lise kısmında, mühendis, orman mektebinde beşer kişilik bir idare heyeti seçilmiş ve derneğe âza kaydma başlamıştır. Derneklerin reisliğini mektep müdürleri yapacaktır. Güzel sanatlar akademicinde 15 iklncikânundanberi Sömestr tatili yapıldığından bu mektepteki dernek, 5 şubattan sonra tesis edilecektir. Derneğe ftza olan talebeler için fotoğraflı dosyalar tutulacak ve bu dosyahrra aidat olarak her ay muntazaman beşer kuruşluk pul yapıştırılacaktır. Bazı Hselerde de onar kuruşluk tayyare kuponları yapıştırılmaktadır.
Üniversitedeki hava dernekleri teşkilâtına Talebe cemiyetleri teşekkül ettikten sonra başlanacaktır.
Rektörün   Tanışma   Çayı
Üniversite rektörü talebe Ue tanışma çaylarını 2 şubattan itibaren vermiye bağlıyacaktır. Çaylar 6-7 şubata kadar devam edecektir. Son sınıflara verilecek çaylar veda çayı olacaktır. Srnrfını iyi derece Ue geçenlere verilecek çayda talebelerin temenni ve ihtiyaçları tesbit edilecektir. Kabule şayan görülen temenniler, tahakkuk ettirilmek üzere Dekanlıklara bildirilecektir.
Maarif Vekâleti Istanbulda iki çocuk kütüphanesi daha açmıya karar vermiştir.
Üniversitede asistanların ders vermemesi takarrür etmiştir. Asistanlar daha ziyade lâboratuvar, seminer   işlerile ders   hazırlıklarında
kullanılacaklardır.
Maarif müdüriyeti, istanbul orta mektep ve lise müdürleri Içti-maında takarrür eden esasların bir hulasasını çıkarmış, Vekâlete göndermek üzeredir. Orta mektep vc liselerde çalışmakta olup muvaffak olamadıkları anlaşılan yardımcı muallimlerin vazifelerine nihayet verilecektir.
Nuruosmaniyedeki medreselerde açılacak olan kimsesiz çocuklar yurdu için beş bin lira tahsisat verilmiş, derhal tamirata başlanmıştır Yurda lâzım eşya için de tahsisat istenmiştir.   Yurt birkaç   ay sonra
açılacaktır.
büyücü on yedi yaşında Ceralla, Sanı ve Eliza isminde Uç kızı arıyordu Bujilarm bir kazaya kurban gitmiş olmaları vc yahut da bir sevda ma-ceraslle ortadan kaybolmaları ihtimalleri üzerinde durularak araştırmaya devam ediliyordu. Kızlarnı aileleri de polipin araştırmalarını ko-laylaştırmıştrr. Nihayet dün gece bu kızlardan ikisinin Zafer sineması makinistlerinden Osman ve yazıcı Nihatla beraber Beyoglunda tenha bir sokaktaki lokantalardan biricinde yemek yedikleri görülmüş ve hemen yakalanmışlardır. Henüz rüşd yaşlarını idrâk etmiyen bu kızların evlerinden kaçjmalan ve başka yerlerde kalmaları mânevi bir cebir telâkki edildiği için polis derhal tahkikata başlamış ve kızların tecavüze uğrayıp uğramadıklarını tcsblte lüzum gördüğü için dün tıbbı adliye göndermiştir.
Kızların İddiaları ve itirafları çok tuhaftır. Cemila diyordu ki:
— Kaybolduğum gündenberi makinist Osmanla beraberiz. Sinemaca kaldık. Osman beni   kaçrrnrrş değil,
dini ve milleti olmaz. Osmondan da ayni mukabeleyi görüyorum. Sevişiyoruz, evleneceğiz.
Kendisini gören bir muharririmize de matmazel Eliza şunları soylemiş-
— Ben Nihadı seviyorum. Annem beni bir Musevi ile nişanlamak istiyordu. Ben de Nthada kaçtım. Uç gün bir evde beraber kaldık. Kız kıırdeşim de bu işte bana yardım etti. O da benimle beraber kaçtı. Benim Nihatla evlenmemi koiayştrrmı-ya çalıştı, ölsem de Nihaddan ayrcl-mıyac ağım.
JÇız kardeşi Sera da ablasının sözlerini teyit ediyordu?
— Ben de müstakbel eniştemi seviyorum. Annem kız kardeşimi başkasına verecekti. Halbuki ben ablamın mesut olmasını isterim. Onunla
beraber kaçtım.
Kızların üçü de tabibi adiller tarafından muayene edildiler. Polisle beraber merkeze dönüyorlardı. Üçü birden muharririmize:
— Bizi onlardan ancak ölüm ayırır.
ben Osm anı çıldmrcasrrra sevdlgtm Bugün evimize gön d erseler de yarm için beni bir Musevtye vermek isti- j yine kaçacağız, demişlerdir.
Kızı 14, Kendi 24 Yaşmda Bir Ana
mvayda Kol Saatini Düşürmüş,
Tra
Bunun için Vatmanı Dava Ediyor
miftır. Sultanahmet sulh birinci ceza halcimi dttn sorgusunu yaptı. Şahitlerin çağrılmasına lüzum gösterdi.
Sultanahmet sulh birinci ceza hakimi bir kol saati davasmı tetkik etti. Bayan Şefkat bir tramvay arabasında düşürdüğü kol saatinin | vatman Halil tarafından asırüdıgını ; İddia ediyordu. Yajunda kızı da vardı. Hâkim davacının hüviyetini tesbit ederken yaşını da sordu. Şefkat:
— Krzım on dört yaşmda, ben de 24... diyordu.
Hâkim Reşit şöyle bir sual daha
sordu:
— Demek siz 24, kızınız 14 yam-da öyle ml? Bunda ısrar ediyor musunuz? Demek siz on yaşında ana
oldunuz öyle mi? Küçük anaların ancak Arabistanda   olduğunu tyliriz
de...
Davacı bu ciheti sükûtla karşıladı.
Samatya Kraliçesinin Olum Sebebi Tahkikatı
Samacyada oturan Katma isminde genç ve güzel bir kız öldükten on gün sonra anası ve iki kız kardeşi tarafından müddeiumumiliğe müracaat edilerek kürtaj neticesinde öldüğü iddia o-lunmuş ve ceacdi mezardan çıkartılarak morga gönderildiğini yuzîrruştık. Morg henüz raporunu
vermemiştir.
Bununla beraber müddeiumu-
Piyasa riaoeneri:
m
ingiltere   Amerika ve Almanyaya
Tütün Satışları
Amerikan firmalarının tütünlerimize rağbeti genişlemektedir. Amerikan şirketlerinden bir kısmı bilvasıta tütün almak teşebbüsünde bulunmuşlardır. Tüccarlarımız İyi teklifler karşısmda bu firmalara tütün satmayı kabul etmişler ve ilk olarak bir buçuk müyon kik) tütün satmış-
l&rdır.
Yalnız alınan bu tütünler ferman-tatlon İçin birkaç ay bekletildikten sonra Amerikaya gtmdcrilcceginden, tüccarlar muhtemel bir zarardan çekinmekte ve tütünleri diğer piyasalara nazaran daha pahalıya satmak istemektedirler.
Bundan başka Almanlar vc İngilizler de tütünlerimizi büyük partiler halinde kaldırmaktadırlar.
Ege Mmtakaunnda Satılan
Tütünler
İzmir (Vatan)  — Ege mıntakası
tütün piyasası satış hararetini muhafaza etmektedir. Şimdiye kadar mahsulün 27,5 milyon kilosu satılmıştır. Bu sene tütün müşterilerimizden İngiltere ve Amerika külliyetli miktarda tütün almış ve siparişlerde de bulunmuşlardır.
İzmir ticaret mehafilinde piyasaya arzedilen bütün tütün mahsulünün satılacağı kanaati vardır.
Ay kkabı Fiyatları
Düşüyor
Suçlu da her şeyi   inkâr ediyordu. milÜ<  '^«iaî  tahkikatına devam
etmekledir.
Muhakeme şahitlerin çagTilması için
talik edildi.
Bir sahtekârlıktan dolayı birinci agrr ceza mahkemesinde duruşmaları yapılan eski nahiye müdürlerinden Tahsinle arkadaşı Nesimi hakkındaki duruşma dün bitmiştir. Mahkeme ikisinin de suçlarını sabit gördü. Tahsine bir ay hapis, 30 lira para ve üç ay da memuriyetten mahrumiyet cezası verdi ve tecil etti. Nesimi yalnız otuz lira para cezasına mahkûm olmuştur.
Abdülkudir isminde bir genç, bir kıza tecavüz ettiği için birinci afır ceza mahkemesinde duruşması yapılıyordu. Dün dava neticelendirilmiş ve hüküm açıkça bildirilmiştir. Abdülkadirin suçu sabit olduğu İçin t>ir sene altı ay hapse mahkûm edilmiştir.
^ Kadri isminde bir genç yanında genç ve güzel bir kadınla Şık sinemaya gitmiş ve:
_ Ben Emniyet ikinci şube memuruyum, demiş vc bir locaya geçmiştir. Sinema sahibi bundan sonra bir polise bu zatın kim oldufunu sormuş ve memur olmadıpmı öğrenince hakkında   dolandırıcılık   davası aç-
Tahkikatı idare eden müddeiumumi muavini Edip, kızın hasta olaıak yattığı Ortaköy şifa yur dundaki Hastalık fişlerini tetkik eLmişlir. Bu arada müessesenin sahibi doktor Asımla, doktor Hüdaverdi ve Kınkçryanın da vaziyeti tenvir etmek için şahadetlerine müracaat edilmek muh-tcmel olduğunu da dün yazmıştık.
Dün Doktor Kınkçıyandan ou hususta bir meJctup aldık. Aşağıya dercediyoruz:
Bugünkü ve 159 sayılı «Vatan» gazetesi 4 üncü sayfasında  am^e görmüştür.
Fiyat murakabe komisyonu dün Mıntaka Ticaret müdürlüğünde içtima ederek son toplantrlarmda halledemedikleri bazı meseleleri tekrar görüşmüşlerdir.
Ayakkabı, peynir, ve manifatura ticaretinde ihtikar yapan bazı muhtekirlerin cezalandırılmaları meselesi gelecek toplantıya bırakılmıştır.
Komisyonun faaliyeti neticesinde dün şehrimizin birçok m m takalarında ayakkabı fiyatlarının derhal düşürüldüğü göze çarpmrştjr.
îki gün zarfmda 14 liradan İS Liraya kadar yüJcseîtBen ayakkabıların bugün 13 liraya kadar indirildiği görülmüştür.
Komisyon evvelce aldığı numunelere İstinaden ayakkabıcıları cezalandıracaktır.
15.000 liralık manifatura ihtikârı Saptığı iddia olunan Beyoglunda bir müessesenin evrakı tetkik edilmektedir. Bunun hakkındaki karar da gelecek toplantıya bırakılmıştır.
Peynir •fiyatlarmın tesbiti için gelmesi beklenen raporların bir kısmı geciktiğinden kararm gelecek toplantıda verilmesi kararlaştırılmıştır. ögTendig*imize göre peynir fiyatları hiçbir suretle arttırırmıya-caktrr.
Sömerbankın Yeni Satış Şubeleri
Sümer Bankın yeniden açmıya karar verdiği Uç mağaza bir şubat tarihinden itibaren faaliyete geçecektir. Merkezleri Kayseri, Nazilli ve Ereğli olmak üzere teşekkül eden bu mağazalar, köylüye daha ucuz fiyatla giyecek temini için çalışacak ve aradan mutavassıtı kaldıracaklardır.
Altın Fiyatları Düştü
Altın fiyatları düşmlye başlamıştır. Dün bir altın 23.40 kuruştan mu-
bir kadın ölümü vakasından ban-sedilmiş ve bu hırsu«ta benim da. hi malûmatıma müracaat edilmiş olduğu yazılmıştı. Bu gibi bir vakadan haberim olmadığı gibi bu hususta ifademe dahi katiyen müracaat edilmiş olmadığından yazı hayretimi mucip oldu. Her halde yanlışlık eseri okluğunu düşündüğirm bu haberin ayni sütunda katiyetle tekzibini diler ve saygılarımı sunarım.
Doktor Kırıkçıyan
Injnltereden Gelen İthalât Eşyası
Son günlerde   İngiltere   ile ticari
münasebatrmız inkişaf etmektedir. Bir iki gün zarfında memleketimize her   çeşitten birçok   ithalât eşyası
gelmiştir.
Son gelen ithalât eşyası meyanın-da yünlü vc pamuklu mensucat, otomobil İç ve dış lastifti, matbaa mürekkebi. Gresyag-ı, Sudgostik, ecza, anilin boyası, radyo ve telsiz aksamı, teneke lavca, esans ve kireç kaymağı vardır.
nif ki Yeniçeri, Sipah ve Silâhtar Ulûfeciyan ve Cebeciyan cümlesi Üsküdar canibindedir.
Yeniçeri ağası beş on tevabiile cemiyetimize karşı koyabilir mi?. Onu dahi «Sancakı Şerif» altına ve «Kazanı Şerif» ardına davet
halde değildim. Saadetten gözleri kamaşmış, sıkılgan ve aşık bir mektep talebeni gibi idim.
— Bugün hava Herin... Şu ben fen paltomu giymeniz İyi ederninlz.
Bu »özleri işitince tıpkı sevdiğine alt bir elbiseyi giymekten zevk alan bir toy mektepli haliyle hemen paltoya Manmrdım.
Romanlarda tanıdığım kadın tiplerinin kullandığı şeytani hilelerdi ı. şuhluklardan, meydan okuyup sonra kaçmalardan bende eser yoktu. Kıtta kesilmiş dümdüz saçlarım rüzgardan uçarken onan ağzından dökülecek olan kelimeleri Habıntıztıkla beklerdim, o ko-nu>na da, konuşmana da ben yine keyifli kalırdım. Beraber geçirdiğimiz bu tatlı dakikalar esnasında yegane düşmanım saat İdi.
Otomobilin b|r ko*e*md" takılı olan bu saatin yelkovanları birbirine yaklaştıkça ondan ayrılacağım zamanı hatırlıyarak üzülüyordum.
Otomobilin en ufak teferruatı halâ hatı-rımdadır. Meşin yastıkların kokusu, kenarları biraz eskimiş oturacak yerler, ucu yırUk harita...
Bir gün yine saate bakarak şöyle demiştim: 7 "
—as*al on biri yirmi geçiyor. Bu aaıa biç
Yazan: Dafne du Maurîer
10
Çeviren: Rezzan A. E. Yalman
geçmemesini ne kadar İsterdim.
— Saat on biri > irnıl geçiyor. Bu anın hiç mıştm. Araba tam o aralık bir yolun dönüm noktasında İdi. Yolun kenarında siyah şallı bir köylü kadın tebessüm ederek bize bakıyordu. Bir Haniye gördüğüm halde o kadını halâ hatırlarım. Yolan dönlını noktasını geçer geçmez gözden kaybolmuştu. Artık onu göremlyordıım, b|r daka da göremJye-coktim. Maliye ali btr hatıra olmuştu. Birdenbire tekrar nö/.e başladım:
— İnsanlar bir şey keşfetmeler., meselâ bir hatıra da, tıpkı güzel kokular gibi şişeler İçinde muhafaza edilebllse.. Hatıra ucmaaa, in./Mim.ı- .ı da İstenince şişe açılsa geçen an tekrar yaşansa..
Yüzüne bakıyordum. Bu sözlerimin onda ne tesir bırakacağını merak edlyrrdum* Fakat o bana biç bakını yarak otomobil kullan-
makta devam ediyordu. Biraz sonra sordu:
— Gene- ve taze hayatınızın hangi Anını hatırlamak IçJn ba şişeyi acardınız?
— Bilmem amma., galiba bu anını..
Bu sözleri gayet telâşlı bir şekilde söylemiştim. Alaycı bir ağabey tavrile ve gülerek sordu:
— Bu iltifatlı aozler bu güzel güne ml, yeta»   benim   şoförlUğüjadekl   mchareUrae
ml alt?
Snstum. Aramızda ne derin bir uçurum vardı. Bana k*rşi gösterdiği şefkatli nezaket bu m m-.mm daha çok derirdeştlrlyordu.
O anda bu gezintilerimizden Misls Van Hopper'e bahsetmem iye karar verdim. Çünkü bu gülüşü gibi kadının alaycı tebessümleri de beni kıracaktı. Eminini kl Mlsls Van Ilopper bu gezintilere kızınıyacak, bana da-nknıyacak, sadece istUtzalı bir tavırla kaşı-
nı kaldırarak sanki sözlerime İnanmak lste-mryea bir tavırla bana şöyle diyecekti:
— Sizi böyle beraber alması cidden bir nezaket eseri., fakat İçini sıkmadığınıza emin mininiz?
Sonra elime nara vererek beni herhangi bir nevi İlâç atmak için eczalıoneye gönderecekti. Gonç olmaktan bazan o kadar bıkıyorum kl...
Yanımdaki arkadaşın gülmesi beni fena halde sinirlendirmişti. Hırçın bir tavırla:
— Bu anda otuz altı yaşmda, boynunda bir inci gerdanlık taşıyan siyah saten elbiseli bir kadın olmak Lsterdim, dedim.
O yine gülerek:
— Böyle olsaydınız bu otomobilde olmaz diniz- Hem de tırnaklarınızı yemekten vaz geçiniz. Elleriniz kâfi derecede çirkin...
Demesin ml? Ben artık utanmayı elden bir akar ak °na Iclmi kemiren merakı İzale için sordum:
— Belki beni mütecessls ve terbiyesiz bulacaksınız. Fakat çok merak ediyorum, sormadan duromıyacağıro. Niçin her gün beni beraber alıyorsunuz. Bunun sebebi nedir? Hakkoııda her şc-yi öğrendiniz. Esasen meraklı bir hayatım da yok kl.. sade beni
(Arkası var)
GÜNDEN
GÜNE
Bahtiyar Ölüm
Yazan: ÜC YILDIZ
adayanlar gibi ölülerin de
" bedbahtları ve bahtiyarları vardır. Öyleleri vardır ki başladıkları işi tamarr>lamadan ölürler ve arkalarında bir sürü perişanlık bırakırlar. Yine öyleleri vardır kî eserlerirüdeu emindirler ve a-ctıklan o9cun ergeç hedefine ula^acag? kanaatile gözlerini hayata yumarlar.
Dün kaybettiğimiz Metaksas bu ikinci nevi ölülerdendir. O-nun matemi yalnız Elen milletinin matemi değil, hattâ yalnız Balkan ve Yakın Şarkk aleminin matemi de değil bu «muharebenin bütün mağdurlarının ve bu muharebenin sonundan insanlrk için hayır aman bütün milletlerin matemidir.
Tali bu insana bu maksat-için çalışanlar arasında kukanı-^ laoak bir rol ayırmış ve o bu ro-* lünü hakiki bir kahramana ya-* kısacak muhteşem sadelikle tona erdirmiştir.
Kefalonya'nın bu asıl beyazj oğlu için Habeşlinin siyah, ÇiiH* linin sarı yanağına gözyaşları, dökeceğini tasavvur etmek no^ hayal, ne de mübalâğa degd-dir; hakikatin ta kendisidir.
Siyaset âleminde büyükler görülür ki yaşadıkları müddetçe bir mîlletin çarparı kalbi gibidirler. Fakat bu kaVb vücude o tarzda bağlıdır ki onun hastalığı vücut için buhran, öLürnü sakınılmaz inhilâldir. Yine öyleleri vardır ki hakiki şefler, millet babaları bunlardır. Bir milletin gizli ruhunu, dağınık emel ve kuvvetlerini (fezamın ışıklarını toplayan adese mihrakı gibi) nefislerinde toplarlar ve milletin hakikî birliği, hakikî kuvveti denen şeyi meydana getirirler.
Eserlerini artık kendilerinin de bozamayacağı öyle bir nizana ile kararlar ki o eser kendilerinden sonra da müstakil hayatını yaşamağa ve mevsim mevsim mukadder meyvalarını vermeğe devam eder.
Metaksas'ın beş senelik bir çalışma ile meydana getirdiği (bîr kısmı meddeden. «bir lcwmı ruhtan mürekkep olan) muazzam mekaniği kendi elile işletmesi, ilk tecrübelerini geçirirken basında bulunması da hem memleket, hem kendisi için bir ayrı tali olmuştur. Çünkü bazı başka memleketlerde olduğu gibi iptidada 'bir yanlışlık, ufak bir tereddüt her şeyi bozabilirdi.
Metaksas bahtiyar bir ölüdür. Bunların hiç biri olmasaydı kendi oynadığı rolün dehşetinden kendi titreyerek sabaha karşı kapısını çalan ve siyaset kurdu ihtiyar askeri korkutacağını umarak keyiflenen melodram aktörünü kovmak için yaptığı jest onun mezarında mahşere kadar memnun yatmasına kifayet ederdi. Düşünmeli ki bir de gecenin o saatinde ufak zaafa kapılarak sendelemek ve sonradan bunu düşündükçe yüreği somun gibi şişe şişe ölmek vardı.
Evet Metaksas bahtiyardır. Yaşayan Haha ve Quisling ile ölü Metaksas'tan hangisinin daha bahtiyar oiduğunu sormak lâzımdır. Vatanlarını ellerile teslim eden bu adamların kalbini kemiren kurt yarından itibaren Metaksas'ın vücudunu yemeğe başlayacak olan kurttan çok zalimdir.
Doktorların anlattıklarına ba kılırsa Metaksas'ıfı ölümü bile ölüL-nün en bahtiyar şeklidir. Üremi ölümü tatlı rüjya vc hayallerle dolu bir uyuşukluk, bir yanm uyku dalgınlığı içinde gelen ıztırapsız ve sakin bir ölümdür. Büyük askerin dünyamızın ışıklarından başka renkte ışıklarla dolu bir havada sevgili Efzunları arasında artık soğuğunu duymadığı karlı dağlarda a-ğırltk ve ıztırabını duymadığı bir vücutle düşmanı kovaladığını görerek ölmüş olması pe|* mümkündür.
1 AKVI
31 İKİNCİKANTTN 1941 CUMA
YIL: 1941 — AY: 1 — GÜN: 31 RUMİ: 1356 — 3 ncikanun 18 mı ki : 1359 — Muharrem:    S
VAKİT ZEVALİ   t ZAN t
GÜNEŞ: 8.14 1.53
ÖĞLE: 13.27 7,05
IKİNDÎ: 16,03 9,44
AKŞAM: 18,22 12,00
YATSI: 19,55 1,34
IM3.AX: 6,31 12.10
'   4   t
MM
M i i
t
31 - 1 - 941
¦        i
VATAN
YASÎ
CMAL
Hitlerin Nutku
ak talerlerin, nazik zamanlarda akıllan veya,
hiç olmazsa,   hisleri   aldatmak
için başvurdukları çarelerden biri nutuktur. Yunanist andaki ilk mağlûbiyetten sonra Sinyor Mussolini, kuvvei maneviyeleri bozulan İtalyanlara yeni bir hız vermek için, kendirine galip gelen düşmanlarına tehdit dom bir nutuk söylemîjti.
MıhveroTerin aleyhine inkişaf eden son hâdiselerden sonra, dün. Alman milleti de Führer-lerinden bir nutuk dinlediler. Herr Hitler de. Berlindeki Sportpalate'da verdiği durâcll nutkunda böyle fcîr tehditle sözlerine'-kuvvet vermece çalra-tı.
Almanyamn bu tehdidi doğrudan <) oy rüya Amerrkayadır. Alman devlet reisi demokrasiler aleyhindeki mutat hücumundan sonra ezcümle şöyle dedi:
«Ingiltereye yardttn etmeğe teşebbüs edecek herhangi tir millet bizim mukavemetimizle karşılaşacak» böyle bir yardım halinde torpillerimiz o mîlletin dc gemilerine bafeet edebilecektir. Amerika Avrupa idlerine kanş^; cak olursa Almanya derhal hedefini deg^tirecktrr. Avrupa A-merikaya karşı mukavemet göstere ektir.»
Amerikan Brrleji devletlerinin, p>ek tabii olarak, demokrasiler safmda yer aldığı ve ingU-tereye bütün kuvvemi ile yardıma karar verdiği gündenken Mahvercilerin gösterdiği telâ? malûmdur. Amerikayı cAvm-pa> harbinden uzak tutmak için, o mı tazyik vaxifesi Japon-yaya verilraiştL Fakat Akd en izde italya naaıl lögüt*reyi âtıl bırakabilmek ruebcesim etde edemedi ise, Japon yanın da Acneri-ka üzerinde aynı şekilde bir tesir icra edemryeceği, gün geçtikçe artan Amerikan askerî kuvveti karşımda, kendilisinden anlaadryor.
Bugün «fcoğrudan doğruya Almanya Amerikayı tehdit eder bir vaziyet akmıştır. Fakat şüphesiz ki bu sözler ve dtvtar» Amerikayı tuttuğu kattı hareketten hiç bir suretle ayımı ayacaktır. Zira Amerika, bütün demokrasilerle beraber, bugünkü harbin yalnız bir Avrupa harbi olmadığına kanidir. Binaenaleyh harbin umumî bir mahiyet alacağı Amerikanın bildiği ve ona karşı hazırlandığı bîr hakikattir. Uzak Şarktaki Japonya, Avrupa harbinin daima kendi kapilarırta geleceğini göz»nünde bulunduğunu tekrar ederken. Amerikanın bu dünya ihtilâfına bitaraf vc bikayrt kalması nasıl islenebilir?
Hulâsa, Herr Hfcler'in dünkü nutkunun başlıca esasini teşkil eden bu Amerikaya ihtarı bugiP nün siyasetinde müessir olacak bir jey olarak kabule imkân yoktur. Mihverin karşılaştığı müşkülü Alman milletinin gözünde küçültmek gayesini yeri-ne getirip getirmediği de meçhuldür.
Bir Demir Hmtzı Tevkif Edildi
Kartal (Huşum) — MaUepede Diragosdağı civarındaki Çayır mevkiinde yapılmakta olan demir ve çelBc fabrikam işçilerinden 33 yaşlarında Geredeli tapail Kasak fabrikadan çalmış olduğu demîrleri fabrika civarındaki çalıların arasın^ saklamış ve gece mezkur demirleri sakladığı yerden alırken suç üstünde yakalanarak zabıtaya teslim edilmiştir.
Kartal sulh ceza mahkemesin-de yapılan ilk sorgusunda I«mailin tevkifine karar verilmiştir.
AZLIK ÇOCUKLARîYLE KONUŞMALAR
esim
Koh
en
Faruk Nafizi, Akif'i, Kemal'i, Akayı, Musahip Zadeyi Beğeniyor
Kendisinin de Birçok Vatanî Şiirleri Var
ŞUNDAN
v / ıı: Neriman Hikmet
Beyoğlu Musevi mektebinin mü-dQf muavinliği öoaBittâa bekliyorum. Dets fcfli çatia¥ çAİmâi, onu* fcaria tanıtacaklardı. Nezihi rtohen çok £U2el şiirler yafcarmı?. "Hele millî Şffrlefl pek olgunmü?. "  " ,r
"î^erirten çıkmalarına az kalmıştı. Artık sabırsızlanmıya başlarHİ^thlt Hocalar, rniiAvinler odaya glrîp örtüyorlardı. 1911 de Dr. MartcUr tar*-fmdfth kurulan bu mektebin"'saVTstı Türk çocukları yetiştirdiği de söy'-lenlfr..      '  * "  ' ¦' - t *      * ¦ *
Brrderrbrre sakin binanın içini mflthi? bfr ugulttı doldlıı*du. Bir İki dakika sonrft aa bekledlfltn taletj« karamda idi.. Halinde zeki bir uyanıklık gtJze çarf ryordu: Bir iskerrıle çekip yknrmâ onırdu. "  *       •*
Nestm rtofrıenîn Mr şair olduğunu
düşünerek kendisine: ¦
— Şairlerden "Kimleri beğenirsiniz? dedim..
— Ben şairler üzerinde durmam, drye cevap verdi. GMtzel yazılmış her çürl severim. Meselâ Faruk Na/izin sade yaerç şeklini seviyorum. Han duvarlarında tasvirli bir ahenk var. Mehmet Akif i beğenerek okuyorum. Here Namık Kemaldeki coeKunluk, hürriyet aşkı, vatan ve millet duygusu ne kadar canlı...
— Romanlarımızı nasıl buluyorau* m»?.. * "
— Ben mektebin kütüphane m -rmıruvum. tki yüaden fazla kitabımız var. Okuduklarım içinde «n çok Aka Gündüzün romanları beni sarar. <Tank - Tungo>, «Bu topragm kxzlarz> bence en güzellerindendir. Üvey anası da fena de£ü. amma o bunu daha başka türlü yapabürn}i. bana eksik karmış ve iyi işlenmemiş gibi geliyor. Hele <Meaar kazıcıları* Türk kcrylüsünü hayatta olduğu gibi gösteriyor.
Türk muharrirleri arasında Turhan Tanı urrutmamak râsrmdrr. O ne yenilere, ne de eskilere benzer. Parlak btr üslûbu vardı: Yazıları insanı sürükleyip altp götürüyordu. Hüseyin Cohidj. Ahmet Em m Yalmanı her zaman okurum. Hüseyin Cahit de hakikati ariyan, dofcrıryu seven bir his var. Ahmet Emin Yalman memleket meselelerini çok iyi kavrıyor.
Yalnız size bir şey söyiiyeyim mi? Bizde günlük sporda taraf tutuyorlar. Bu doğru değil, yazılarında bitaraf olamıyorlar. ı
— Demek ayni zamanda sporu da seviyorsunuz ?
— Çok severim. Futbola, bauketbo-la bayılırım. Spor mecmualarını takip ederim. Kırmızı Beyazca Felek. Stadda Sac i t öfcüt güzej yazılar yazıyorlar. Yalnız bunlarda da umumiyetle göze çarpan ve hiç doğru olmrya/i bir şey dikkatimi ceibedi-ypr. Oyunda isimler üzerinde çok duruyorlar. Bunu yatmamalın icap eder. Çünkü bu suretle dljer oyuncuların ImJ;I-im yemiş oluyorlar.
— Sizce bizde iyi tiyatro muharriri var mıdır?
«Neden olmasın ?> der gibi yüzü-me bakarak:
— Tabii var, dedi. Musahtpzade Celal, inkılap Türldyeslnin en kudretli tiyatro muharriridir. Eski devrin, eski rejimin bütün nteam ve faciasını kalemiyle kaükatürfze ederek en güzel renklerle düşündürücü, güldürücü tablolar vc dekorlar veriyor bize... Fakat modern tiyatro edebiyatı henüz denemeler halinde.. (Kahveci güzeli de) filim elliğimizde bir merhale sayılabilir. Dekor ve mevzu Itibarile hepsinden üstün... Burada Münir Nureddtn güzel semle çok kuvvetli bir yer tutuyor.
— Türk musikisini nasıl buluyorsunuz?
Şair Ne^im Koh en
Safiye ile Münir Nureddln şlm-
UNDAN
Işveçle Danimarka Arasında bir Köprü
Iskandl navya devletleri mümessilleri, İM-oHr Datümarkayı Mrlblrl-ne blrlejştlrSrek muanfliMn bir köprü hrçaaı projelini tetkik için Istok-holmde toplanmışlardı.
Bu köprU. Hcl memleketi ayıran Oressuııd Intgacımıı ltxerlml«-. Ko-penhagla Malınoe araMlmla kurulacaktır, ı /unlu, u itlharlle («r> kilometre) dünyanın en bü^-Uk köprünti olmaktır. Oemllertıı seyrüseferine mâni olmaması İçin hor türlü tertibat dusUnülrtrttştttr.
Köprünün İnşasına, nıuhwcift&t biter bitmez başlanacaktır.
Mı:ı. Mumyaları Mezarhrına Konuluyor
Mısır mîrseslnde bulanan ve eski krallara ait buluma mumyaların, hava akınlarından muhafasası İçin m azarlarına konnlmasnra karar ve-
riliı.KIİr,
Berberlerin Ş'.kây:ti
Koloradonnn (Amerlkada) küçük Mr kambaaı fehaltsi, kasabâla-
rrııır.   Ins:ı*,ınııt 100 Ünell yildbnUmU-
nfı Inrtlamsya karar vermişler ve büyük Mr genlik tertip etmeler.
Tertip heyeti, senlice iştirak edeceklerin tfc*l senesi modasına göre giyinmelerini,   sav Ve   sakallarını o
di bunu iyi temsil ediyorlar. Yalmr devrin modasına uydurmalarını şart k5y çarkılarmı da TAâyoân, suraaa, koşmuş.
burada diHlerrıek İstemiyorum, onları cazste, sazsiz bfr köyde, bir dag ba-srhda, btr köy kızının veya delikanlısının ağzından duymak bana daha çok zevk verir.
— Peki, Öedim. BobstUllftn cereyanına ne dersiniz?
Güldü.
— Ne diyeceğim, dedi. Bunları ortadan kaldtrmak için bir incibat teşkilâtı vücude getirmek icap ediyor. Bir tek düşünceleri var, o da moda ve kız... Dana salonlarından fazla sınıflarında dönüyorlar. Dünyayı unutmuş bir vaziyette insanı "hfmbıllaştı-ran bir müziğin tesiri)e ortada dola-
Kasaha ahalisi, komitanın arzusn veçhile sacların! ve sakallarını uzat-nirya başlamışlar.
Bu, berberler birliğinin ş'kAyetlni motHp "d,niş. Birlik mahkemece müracaatla tertip komitanı aleyMIne dava sem^, zarar ve ziyan olarak 5,000 dotar ratemîşttr.
Fakat, mahkeme İm taleM reddetmiştir.    A * *
, Johor Sultanı Nihay3t
Evlendi!
Lonrirada ikamet eden   Johor sııl-
balara rağmen şehirden ayrılmak istem edl.-*J
tanı, harp çıkınca, slnninln İlerlemiş
srvoriar... Amma bu da bir modadır.   ^— —-» . k-    -
ı elhıasma ve yağmur gibi vağan bom-
Elbette geçecek...
Bana şfTrleriril getirdi. Yavaş ve ahenkli bir seeile onları birer birer
otodur ^      ^ * w»
(By Ulu Atam)... Bunda matem ve acısını samimî kelimelerle ahlata yor. (Merfçle başbaşa) da Kendisi Eîdirn'eîi olduğu için Merice hasretlerini sÖyliyerek İçli İfafleletle âdeta goz yaşlarr (Töküyor. Bir şiirinde Ne-sîfh KoTıeri çoTc'şalr... Fakat (Arkadaş!) şiiri hepsinden başka bîr ruh taşıyor. Bundaki his, onun içinin lirizmini harikulade çizjyor. O bununla belki büyük bir sanat yapmamış, fakat duygusunu asil bir iYade Ue izhar etmesini bümis...
«Kurban olmak istedim her arkadaşa* diyor. Arkadaşından «Kalbimle sevdim, fakat hiç söylemedim» derken ilâve ediyor: «Her za-man arkadaş güz ile çiğnendim.>
Bir de (Yavuz gemisi başında) şiiri var ki bunda Türk bahriyelilerinden. Türk amifanelTOden Tıayran-lıkla bahsediyor. Burada da rRuhıT-mun Yavuzun gürlemesinç Uıtiya^ı var> mısjaile o bütün variığiyle benimsediği bu yurdu ne kadar kendi İçinde dtryAyoıfw     n     ^ "
Tabiî onun bütün şiirlerini burada göfiterrneTc ntOthTcüıf değü7 (Namık Kemal) e att olanı, onu size tanıt-mrya kafidir. -    Wft
Mektepten aynlıyordınn. beni zorla bir odaya   götürdü:  «Bakınrz! diye kütüphanecini göeterdi. Bu memuriyetinden dolayı büyük bir gurur
duyuyordu.    Ben    kendisini    tebrik ederken son süz olarak dedi kir   "
Ne^rtyab mümkün mertebe takip etmrye payret ediyorum. Yaînrz Türk edipleri her çıkan kitaplarından kütüphanem ize birer tane gön-derseler memlekete ve bize çok iyilik etmtş olurlar. ~
Sultanın güzel bir gözdesi vardı: Llfly mil..  <        ay, bir mağaa-
dan kilrk satan alırken dUşen bir bomba De yaralandı ve öldü. 8ultan, Mş gttn gör yaşı döktü. Altıncı gün, Londra sokaklarında, krzılhac menfaatine küçük bayraklar satan Romanyalı MarVeHn Mendi adlı bir kıza tesadüf etti, on UçUncÜ gün bn loz-la evlendi.
go mu konuşuyor) mevzulu yazımızı dölâyısiİe rnikükçu genç kmrnrzin ce-vabmf içtimai bünyemizde belirmekte olan çrbanı Örtbas edici mahiyette buluyorsunuz.
Bizim maksadımız başka idi. Siz bunu yanlış mütalaa etmişsiniz. Bununla beraber düşüncelerinizde de haklısınız, yalnız bizi daha iyi anlamanız için bu hususta yazılan diğer yazıyı dâ okumanız icap eder.
Hamiş: İzmir Ülkü O. muallimi Bay "v-ehbl Ocala:     "     *   rwv,.
Mekrubunnıu aldım. Alâkanıza teşekkür ederim. (Genç fazlarımız Ar-
XAMIK KrTMAL
Namık rferrialin ılTıfSuilk haykırar fntcıl&pçı, g!lr erkek sesini "J -hürriyet  düşüncesini
Bir tarih boyunca akışmr    " m*
Çakışını içimde duyuyorum.
Namık Kemal Ne bUyük bir adam!.. Vatan hiametine atılmış
Amma kıskanılmış. Söndürülmek   için  sürülmüş Götürülmüş diyar diyar
^Uzaklara...
Fakat o durmamış Hep'mttlet aşkryte yanmış O yaman er O muazzam baş 49 ^Mütermadfycn haykırmış
Mtfkaddes rrürrlyet şnrlrmı... Neaİm ETtyerer Kohen
Metaksasın
Vasiyetnamesi
Bii>-uk Mctajcsas'ın ölümü üzerinden iki tfün geçti. Bu iki gün içinde dost vc müttefik milletin kayjbettiği büyük şef haıkkınaa bir çak şej^er yazıldı. Birbirinden kıymetli meziyetlerini teJba-rüz ettirccök dalya bir çok yazıların, yarın, ötbür giin neşredildi-ğini görmemiz de hiç şüphesiz mojkadderdir.
Saymz meaut hatıralarla bize baği^ olan doat Metakeas*ın devlet adamı vekarını ve askerlik tecellüdünü tesbit eden bîr çok resfcmleri gazetelerimizde hüzünlü gözlerle seyretmeloteyiz. Yarın, öbür gün daıKa bîr çok resimlerini seyretmek fırsaiını bulacağımızdan da şüphe edilemez. Fakat hiç krmae in'k^r edemez ve edemiyecejetir ki son 48 saatte neşredilmiş olan yazılann da resimlerin de, bundan böyle neşredilecek yazıların ve resimlerin de en enteresanı dun «Haber» in ilk sahifesinü süelemiş olan el yazısının resmidir.
Ve yaverine dönerek rumca bir emir verdi. Derhal salondan çıkan yaver, Uç dört dakika som a bîr düzine Elen gaze^cisilc birlikte avdet etti. Bunların başında gelen Atina Matbuat cemiyeti re* isi dostum Zarifi, beni görünce, Generali selâmlayarak şu latifeyi yaptı:
— «Biz dc, nasıl bir mucize oldu?» diye söyleniyorduk ekselans... Meğer Tepelendi Cenabettin (*) gelmiş.-.
O bana bu ismin takılmasına sebp olan hâdiseyi kısaca hatırlatırken ben salonun bir köşesinde pek şık iki kafes içinde hapsedilmiş, harrkulâde güzel iki Ankara kedisine gözlerimi daldırmıştım. Bunların biri etkdk biri dişi idL
t-_a     v.- Bembeyaz bol tüylü, uzun kuy-Buyıik Metaksasın lurk - Yu-     , , ı   • • -ı   ••
t---   *__¦ _ ruklu, Cmslerunın en asıl numune.
nan Htıtakına verdiği chemmıye- ,       ,     ^ .¦.....      m
..     , » .        -r*-_j      v lerınaen iki kedi kı birinin eozlerı
tuı derecesini ve   I unk - Yunan  , .... . &
i    ,ı  — ' f 4-ı.    ^   •    KLpKirJmızı ıdı diğerinin ise zoz-
doertlugunu  anlayışındaki    samı-  «™       ..İt -V-  -t
l    t       hı   ,    iennden ı>ırı gok, bırt pembe, bu dostlukta a. |     c .        r- <     . n.-*.   ı
oalona neşe veren kahkahalar
mıyetın manasını, radığı yüksele ideali tebarüz ettiren ve kendi kaleminden çildiîis olan bu vesika, artık bir geçici politika konseri olmaktan çıkıp iki milletin hakikî ve samimî e-meli halini ahniş bulunan Türk -Elen dostluğunun en kıymetli bir
abidesidir.
Türk • Elen dostluk tarihine, artık kıymetine paha biçllemıye-cek olan bu harikulade vesikayı kazandırmakta oynadığım rol, daha doğrusu, buyujc devlet adamına gönlünde saklı bir güzel arzuyu açığa vurdurup yazı ile teshil: ettirmek fırsatını verişim, şimdi bana zevk ve şeref vermekte
dır. K
Bakınnz bu vesika  nasıl doğ-
du...
937 iöütesrininde Averof kru-vaaörile Istaribula gelen General, Türkiye Cümhurrerslerine ait o-lan hususî trenle Ankaraya gU-mişti. ımt£i   * f •' ¦'
Mafta dönüşünde Türk donan-masına ve Londra dönvşîînde Başvekil inönü'ye Yunanistanda gösterilen büyük dosthıkların te-mîz sevinrfni kt3kançhkla muhafaza etmekte olan Törki>ede, bu ziyaret misline ender tesadüf edilir bir ehemmiyetle kDişılenmrş-u ^ '     'V   *
General Metaksas'ın siyasî hayatında bu ziyare;, hiç şüphesiz, gerek şeklindeki samimiyet ve gerek doğurduğu siyasî netice bakarımdan ehemin.yetli bir raerha-
.e teçkü eder
Bütün sokakları donanmış o-lan Ankarada, dost milletin büyük şefi, hükümet reisi jnönü'nan resmi ve Atabürkün hususî misafiri olarak adeta bir Türk - Elen milB bayrajnı haftası yaşadı.
Avdetinde kendisini lzmitte karşıladım. Vaktin pek erken olmasın* rağmen General uyanmış, traş olvnuş ve gözlerinin renginde çizgileri olan bir kravat takmiftı. Yaveri binfcaşa ile birlBcte vagonun salonuna girdiğimi görünce gülümseyerek ayağa kalkmıştı:
— Sizi beklryordum. Fakat bu kadar    erken    uyanabileceğinizi
sanmıyordum.
Bu sâtrler. bana. Atmada lûrt-feıtmiş olduğa Uç audlence"a hep gecikerek gitmiş olduğumu hatırlattı.' Büyük Metaksas yüzümün kızardığmı görünce omuzıtoa vu rarak;
— Eh... Artık mesele yok. O-deştîk... -diye devam e*ti- Bu 9efer ben sizi bûryıik garda bekliyordum. Siz Öd saat erken geldiniz.
birince Generale sordum:
— Bunları Ankaradan mı aldınız? 1 t
— Hayır. Atatürk tarafından hediye edildi.
— Demek valizleriniz arasında Ankaradan bir şeyler götürüyorsunuz?
Aynı zamanda bir çok taraflara çekilebilecek olan bu sualim Generali fazla düşündürmedi:
— Evet. -dedi- Kafeslerde Ankara kedilerini ve kalbimde Ankarayı götürüyorum.
3u cevaptan aldığım cesaretle bahsi bir başka mecraya döktüm:
— Ekselans, Hariciye Nazırımız ne zaman Atinadan dönse, bize, bir gün gelecek Balkanlarda hudut kalmıyacaktır. der. Fikriniz?
— Doğru söylüyor.
— Fakat şimdiye kadar onun bu iddiasını Yurvanietanm tasdik ettiğine delâlet eder bü haber işitmedik.
— İşte ben söylüyorum ya... Daha nasıl bir tasdik islersiniz?
— Faraza... Söylediklerinizi yazmanızı tstersetn... Bilmem reddedilir mıyım >
— Benim sözüm senettir. Söy-
Doktor Diyor ki:
Iediğim şeyi yakmakta neden tereddüt edeyim?
Zarifi'nin ejinde bir Lçdjern vardı. Aldım. Kendisin p u^attjpn-Masa üstünde duran bir defteri de önüne sürdüm. Kalemi alınca General Metakeas ciddî bir bakışla gözlerini gözlerime dikti:
— Söyleyiniz! -dedi- bir formül söyleyiniz...
Sesinde öyle bü hâkimiyet vardı ki itiraz küstahlık olacaktı.
Derhal aklıma gelen şu cümleyi söylemeğe ba^ladkn:
«Bir gün, Türkiye ile Yunanistan arasındaki hudutlar, iki milletin ittifakı ile kalkacaktır..»
Ben fransezca söylüyordum. General, bu sözlerimi Elen diline yıldırım sürati île tercüme edip yazıyordu. Kalkacaktır» k e Lime, sini yazınca;
— Somra? -dedi-        %
önünde hürmetle eğilerek itizar ettim:
— Bundan sonrasını bizzat yazmanızı rica edeceğim.
— öy\c ise evvelâ, cümlene-deki «•ittifak» kelimesini değiştirelim. «İttihat» kelimesi daha münasiptir. Basa da «Yunanlılara ve Türiklero kaydını koyalım ki kimlere hitap ettiğimiz anlaşılsın.
Ve seri bir kalem darbeaüe iki cümle daha ilâve ettikten sonra kâğıdı bana uzatuken son cümleleri şifahen tekrarladı:
— cBu günü idrak ediç> edemi, yeceğirni bilmiyorum. Türk ve Yunan m illetlerin kı bunu görme-leni temennjsindoyim.»
Büyük ölünün temiz hatırası ö-nünde aynı ıztırap    ve nüktemle
eğilen Türk ve Elen milletleri bu vesikayı, büyük Metaksas'ın siyasî vasiyetnamesi addederlerse hata etmiş olmazlar.
ı-ı Bir Atina ziyaretinde söylediğim bir nutuk Üzerine gazeteler benden bahsederken adımı Tepeleni diye yazmışlardı. Ben itiraz edip bunun «Tepedelenli» suretinde tashihini istedim. Ertesi gün bütün gazetelerde adım «Tepende! indi» diye neşredildi. Bunun üzerine «Zarifi» ye tekrar şikâyet ettim. Gülerek tttrk-çe şöyle dedi:
— Azizim pek   cenabet bir İsım.
Bunun üzerine Atinalı gazeteciler arasında «Cenabettin» şeklinde bir lâtife yapılmıştı.
DONUKLAR
Bilirsiniz ki kan, vücudun bütün azasında, bftytik btr faaliyetle, do-laçttkça mütemadi Mr şekilde hararet ve kodret hasıl eder. Bu suretle bedende devamlı", sabit ve tabii bir sıcaklık husule gelir. Bu tabii ha-r.ır.M in Mr kararda tutulabilmesi için, vücutte muhtelif biyolojik tertipler varsu da insanlar, muhiti havanın sıcaklık veya sofcukla-gıma göre, ince Ve kaim elbiseler giyinmek suretbe, ayrıca, bu tertiplere yardım ederler.
Fakat vücudun el, ayak, kulak ve burun ocu gibi kaindi-n uusk nokta-ı.trı.    bilhassa kışın,   no tuk t an çok
müteessir olurlar. Buralardaki kan ve leufâ dolaşmasında, soluktan mütevellit, bozukluklar olur ve deride (donuk) dediğimiz arızalar meydana R'Hlr- Donukjar, Mr bakımdan, yanıklara benzerler. Deri üzerinde ka^mma, yumııa, kızartı ve şlşictn-Uk Ue ifvnhhr ederler. Daha Heri derecede olanlar, Mrrok yaralar hu-nnle f^ettrerest, pek müzio bir hal ararlar.
Donuklar, her İnsanda olmaz. Bunlara karşı bazı bünyelerin istidatlı olduklarına dikkat edilmiştir. Donuklar, en ziyade, gençlerde görülür. Kışın fazJaia^ıp yazın zail olurlar. "
Donuklara mâni olmak i&o. mib-talt bünyeli ussanlar. kısm yünlü eldiven ve çorap kullanmalı, kulaklarını rüzgârlara karsı iyice örtüp muhafaza etmelidirler. Donuklar hasıl olunca ilerlemelerine meydan vermemek istenilirse donuk yerJerc (giece-rine), (kâfurlu alkol), (kolonya) gibi maddelerle, friksiyon yapmak İyidir.
Mikrop öldürücü ve yumuşak tutucu maddeleri havi merhemleri, donuk yaralan üzerine sürmek ve donuk azayı ceviz yaprağı banyoluna sokmak pek faydalıdır.
Donuk ârrzalanna   sık sık duçar oJcrp bundan sıkmtı   çeken insanlar (iode Iu şuruplar) ve (halıkya^ı) içmek   snretile bünyelerini   ıslah ve takviye etmelidirler.
Dr. Nuri Ergene
B. Yunus Nadi'den Mektup
DÖNÜŞ
* O artık elli yasma pırmıs, seneler m bu gibi hatıraların ıstırubUe bu elli yaştan elli sene fazla Oıti-yarlamıştı.   Zengindi,   hem de çok
zengindi. Etrafında dolaşan kadroların sayısmı bile bilmiyordu- Onun bildiği tek şey bütün bunlarm para
aşkıyK* dolaştıkları idL
Hasls değildi; parası onu rahatsız ediyordu. Yirmi senedir kalbi hiçbir kadın kalbine açılmamış, gözleri en güzel kadın gözlerinin sihirli tesirleri altında kaünanuştı. Niçin Z.
ki bir hatıraya sadık kalmak, hürmet etmek için mi?. Adam sende, geç efendim; yirmi sene aldatıp kaçan bir   kadın arkasından   kendini
mahvetmiş, genç yaşında bir bunak kadar dalgm, btr ihtiyar gibi bedbin olmuştu. Artık kâfi; simden sonra
en toy delikanlılar gibi sevişecek, en budala ihtiyarlar gibi barlarda sabahlryacak, gülecek, cg-lenecek. hayatında bundan itibaren büyük blı inkılap olacaktı.
öyle bir dofiyıkllfc ki, onu ya bir
kadın kucagmda, ya bir içki masasında öuntlş boiaçaklarttı. Dönüş •-
Sn gizil sefahat âlemlerine atıl-mıj, en kötü kadmlardan en yüksek sosyete kadınlara kadar hepsinden *>al ataw barlarda, K'ln masalarında aabahlamnjU.
Fakat, bütün bunlar nafile... Ne fhtiraslı dudakların ateşiyle avıın-^jn, ne içki masaları ona gençliğini zehir' eden hatıraları unutturdu.
Ah, nlctn bir çocuffu olmamıştı?! Ta olsaydı, şirmif ona:
— Baba, anam nerede?
Oiyo sormryocak mıydı? Ne cevap verecekti?
— Bırak kahheyi, kaçtı... mı diyecekti?
Kayır bu olamazdı. Maüum bir çocuk kalbine bu gaddar akideyi Sokamazdı.    "
Dönüş...
Şimdi de kendini tabiate vermiş; çiçekleri,  kuşları,    kedileri  söverek
avunmak yolunu tutmuştu.
Kimine su döküyor, kımınr yem veriyor, kimine d&er alryor, bütün gününü onlara hasrediyordu.
Neye yarar! Geceleri yine hatıralarla başlasaydı Ne yapmalı? Kitnp mı okumalı... Hayır, hayır onlar daha ziyade üzüntü veriyor, derdini büsbütün derlnloştirlyordu Yapacak bjr şey bul anlayınca sigaranın birini söndürüp dikerini yakıyor, bu sabaha kadar dovam ediyor, odanın İçinde dumanlarla kalın bir sis tabaka»! meydana geliyordu. O, bu dumanlara o kadar alışmıştı ki bir pencere ai-ınak mtiyacmı dahi hissetmiyordu.
*
Dönüş.... ı
Bir gün Darülacezeyi germiye gitmişti • -     I
Mfcni raini topv Ue yarış eden mavi gözlü, san yaşh küçük bir kız onu kendine o Kad&r çekmişti ki hemen evJiU edip evine £X)tUrmüştU
Artık nç geceleri uykusuz kalıyor ne gUndüzlcri sıkıntılı saatler geçi rtyordu.
Bu küçük sarı baş ona her şey unutturuyor, onunla oynuyor, km huı bir bebeğin çocuk gözlerind-yaptıfı tce.s-sür onu da üzüyor, ye rine hemen bir diğerini alıyordu.
Basan bu ufak başta beyaz bl duvak, prnl prnl btr tac görüyor gözıleri doluyor:
— Bari bahtiyar olaa..
Diye söylüyordu.
Ddnüş\..
6 artık bulmu^tu-
cn giizel    dönüş   yojurü
Guziu Oürman
(Başı 1 Inctdc)  *
zılmıstır. N^acit Soıncr l>u isten do]jjn rpahkesneye iMc defa yirmi beş bin liralık bir iddia arzetmış ve M.Mı.ıı <• buna yirmi beş bin liraldc bir iddia çlaha ilâve eylemiştir. Amele grevine ait olarak maMceme  dosyalarında bulunan süb'ut evraSkı Mach Somer'in idaresizliğine aittir.    Buna    rağmen gazetenizde Macit Somer'in madeni işletmeİc için 180 bin liralık bir sermayeye lüzum göstererek bunu bulduğuna   vc   madenden 200 bin ton cevher çıkarıp sattığına ve bundan 400 bin lira kâr tahassül ettiğine ve şimdi kârdan 100 bkı lira dava etmekte olduğuna   ait  yazılar  ncfsülarnre  ve mabkejmeye  arztolunan  iddia  ve müdafaa  şeklilerine    muhaliftir. Yegâne hakikat, mutıteljf tetknîk »ebeplerden dolayı isletilmesinde
çok müşkülât gürükn madenin tütibanka devrolunarak büyük bir
ziyanla taafrye edplımiş olmaaın-dan ibarefttir. Maiılkcmelere ar»-lunan ve orada kanuni hükümlerine bağlanması tabii bulunan şahsî Jddiajann bir dc gazete sütunlarına nakli nekadar doğru o-lacağını münakaşa cimiycrejc bu türlü iddialardan şahsıma taallûk eden yukartet meselenin esasında vc tafsilâtında hakikatten hemen birJcüIIiye inhiraf edilmiş olduğunu söylemeğe mecburum.
Kanunun verdiği hakka istinaden bu izahnamemin yarınki nüshanızın aynı sayfa ve sütununda neşrolummaeını rica ederim.
Y. Nadi
?
| Bizim bu mesele hakkında verdiğimiz tafsilât, dava istidasında ve raporlarda verilen malumattan ve muhakeme hakkında tafsilâttan    ibarettir.    Hakikatn
neredo olduğu muhakeme neticesinde belirecek bir meseledir.]
VATAN
31 - 1 - S41
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Arpalarımız Hakkında Tedbir Lâzım
Fazla »tokun ihracına    müsaad
hem gelecek rekolte
Gecen Nmr m< rmokettml arpa m ıh*ııi.ı hakkimi m fena Mr tecrübe ge» İrdi flSfl mahmulünden elde fayla *tok vauİi. Hunim Ih-racına müsaade cHÜlmedL Memlekette de alıcı mimindi, rtmınn ürerine» tihvar, mal bomılıır ve yeni rekolte piyataya - ıkın* h rtyatlaı düşer endLşeelle ellerindeki Yoklan noksan fiyatlarla «acılığa çıkardılar. Bo «armhıı mi m..t. fMO arpa rekoltenintn noknan fiyatlarla arıldrğı mahallî hornata-rm sarrj kayıtta rile *abftrtir.
Bu yanlım tecrübe mı Mene <le tekrar edilmek üzeredir. JMO rekoltesinin wcrbe*t dövizle Mie Ih-rarı Icin rinan* verilmiyor. Halbuki ekte 941 rekolteni hiç he*aha katılmadan rta Nr senelikten facia «tok vardır. Yara" eldeki stoklar her türttt ihtimaller karavanda da dahili ihtiyaç Wn farladır. Me*e1e tetkik edilip etraflı tedbir alınmazsa "i ı m ah* ulu tıpkı " »0 rekoltesinin akıbetine uğnyahflftr. Memlekettn zira* vaziyetine ve iklim şartlarına göre 941 rekı^tasi-ne nihayet a. 4 ayhfc km Wr zaman kalmıştır.
Gecen neneler normal şartlar altında ehemmiyetli ihracat yapılırken bugünkü fevkalade haricî talepler    hiç    laar*rrantrtajııa*rradn\
e edilmezse    hem    bozulacak,
nin fiyatları düşecek Halbuki Ynnanttitan, Yugoslavya, taviçro gibi memleketler mallarımıza serbest dövizle ve yüksek fiyatlarla taliptir. Bu < Ihet tutarlara yapılan tekliflerden anlaşılıyor. ¦> giy™ 1   '
Memlekete aerbest döviz getir-mek için bıı mümll vnatyorfen la-tlfade ©dllmez.se elde kalacak arpa «tokları 041 rekoltesi için bir yol olacak ve yeni rekoltenin noksan fiyatla avı İmasına yol açacaktır. Köylümü? de bu cihetten zarar go-recektlr.
Ecnebi piyasaları, yeni rekolte zamamndaki vaziyet karacında müstağni görünmeyi tercih edecek ve yeni rekolteden İhracata mü-aaade edilse bile iyi fiyat bulmak mırmkün nlmıyacafttır.
Bn mülâhazalarım şahsı bir menfaat düş tir*-esme dayanmıyor, lain le yüzünü görmemin neticeai-dir. Ticaret Vekaleti de M incelerse ayni nei^eeye v&ejtrağına şüphe etmiyorum. Eğer yapılarak tetkik bu İddialarımı teyit ederse MI rekolteaJ gelmeden btr miktar arpa ihracı Icin llaana verilmesi tavsiye edil mi ye lâyıktır. Yeni mahsulün fiyatına olan teahH do-layvule bu tedbirden en ziyade köylümüz istifade eder.
B. N. I*
TÜRKÇEDE ANARŞİ
— Üstat Kâzım Nami Duru ya —
Yazan: Asım BARKINAY
Bin bir vesile fte öe dilimize bi-rer veba mikrobu gi>i yerleşen j yabancı kelimeleri Türkçölögtin ¦ tırpanı birer birer yere seçmece çalışırken, sanki millî dil mücadelemizle istihza ediyoııiru^ız gibi, klişe haline gelmiş bazı ecnebi la'birleri, bir çoklanraız hâlâ d illerim izden sökemem ekteyiz-
— Bon >t>aT, ©fendini!
— Bon aoir, haninefenefi I
— Adieu, bayım I Neden bon joar, bon aoir, adi-
cu?
Milli   ertık lalımızın  azrrrne t ît-i rememize rağmen,  dilimizi işgal hu* olan bu ecnefci müstevliler I hâlâ İlanımıza hâkim bükmüyorlar. Milli şuuruna aakip bir mil- j let olmamıza rağmen, nasıl ora- | yor da dilimizi bu müstevlilerden kurtaramıyoruz? Naeıl oluyor da milK benliğimiz bir yanardağ gibi feveran etmiyor?
Bir çok ecnebi (memleketler gezdim. Fakat hiç, bir yerde, hiç bir milletin sohbet ve mükâle-menin anahtarı olan selâmIasmayı başka yabancı bir dille söyledi ğini işitmedim.
Ar-tdc lisanda, hiç denilse   selamlaşmada  iatBcrar istiyonız!
Frenkçe selâmlaatıioça dilimizi kerpetenle kopartacak, turkçe selâmla frenkçe selâm arasına çelikten kaleler kuracak brr vâzu kanunun zuhurunu Türk milleri büyük bir sabırscdıkla bekliyor.
?
— Bayan!
— Hanımefendi!
— Bay!
— Beyefendi!
Oh, işte dilimize hâkim frenkçe selamlaşmalar kadar müz'iç ve invanı şaşırtan kelimeleri
Re»mî  yazı   lisanrmızla,   aleni nutuklarda  kullanılması mecburî i bay ve bayan kelimelerini, husu- 1 si  hayatımızda  tramvay,  otobüs I biletojilerile,   aofiorLerden     başka ] hemen hemen kullanan yok. Bunlar bu derece müptezel kelimeler mi  ki  kalemlerimize yazdırdığımız bu tabirleri dillerimiz bir türlü söylryemiyor?
*
Bir ecnebi ile umumi mahiyette .ısanlarm karakteristik noktalarından bahsediyorduk. Söz türk çeye   intikal   etmişti.   Muhat abrm
bana: ' '
— Bir takım fabrikaların Türkiye mümessili sıfatile memleketinizle yakından alâkadarım. Top. raklannaz benim için ikinci bir vatan sayılır.  Bu itibarla lisanınızı
öğrenmean kendime - daha Arap harfleri varken - en büyük vazife edinmiş ve bu uğurda bir de hoca tutrmuatum. Arap imlâsının zoı-luğundan sarfınazar, lisanınızı öğ-renjmek için aynı zamanda arapça ve farsça grameri de bellemek lâzım geldiğini görünce, maalesef enerjim kınJdr. Vaktimin müsaa-deaâzlıgine mebmu praJrk öğrene-
brlecelim türkçe Üe iktifa etmeğe karar verdim.
Gün geldi, Lâtin harflerini kabul ettiniz ve türkçeyî Arap ve Farisî terkip ve kelimelerinden tasfiye etmeğe başladınız. Bu yeni inkılâbın temin etmiş olduğu kolayldc karşısında benim gibi Türk dooru bir ecnebinin türkçeyi esaamdan öğrenmemesi için artık bir sebep te kalmatmçtı. Tekrar türkçeye başladım, (örüyorsunuz ki, lisanınızı hayli pajrüzsüz konuşup, yaamağı da öğrendim. Lâkin vuzuh ve sadeliğe doğru giden türkçede mühim bir mantrksizlı-
ğa, d aba doğrusu -Phenomene- e işaret etmeden gecemiyeceğim: Bay ve Bayan kelimelerini yazı li-sanmıza resmen kabul ettiğiniz halde, konuşma lisanınızda hâlâ bey, efendi, ağa, hanım kelimeleri dillerden düşmüyor. Lisanda yapılan inkılâpları halk şuurunun derhal kabul ve hazmı edemiye-ceğini ben de müdrikim. Fakat herdin milyonlarca vatandaş a-rasında milyonlarca defa tekrarlanan bu kelimelere kati bir istikrar vermek suretüe yazı ve konuşma şekli üzerinde birlik temm etim eniz lâzımdır. Size bunu bir misalle izah edeyim- Bir Fransrz mektubuna:   Moresieur    Lefcrun,
dpye baalar da, ayni adama konuşurken:  (Lebrun monaieor) diye
hitap ederse güleriz ve adamın ciddiyetinden ve şuurundan şüpite
ederiz.
Hatta yerri ncelinizin de - güze] bir vecizeniz veçjhile - cami ile kilise arasında kakma binam aza döndüğünün bilmem farkmda mısınız?
Pek eiıemmryetacz görünmesine rağmen, artık üzerinde çok büyük bir hassasiyetle ckrruknaeı ve cezri suretle halleıdrltneai lâzrm gelen millî bir mesele karçmnda yız.
Her !n»mn en k^rBİrlerntîk bir cüzünü teşkil eden bu kHimelerde nihaî isricrarı temin edecek ve icap ederse kamımı karaamıza en büyük silâh olarak çıkartacak sa-tâhryetfi bottur lideri nerede?
<Bhm 1 İnekle) **
hama dikkat edilmediği görülmüştür.
Deneaneyi, ba-şından sonuna kadar lakıp eden Kir arkadaşımız hâdiaeleri şu şekilde    'tcsbıt
etmiştir.
VİLÂYETTE   FAALtYET
Saal dokuzdan itibaren Vilâyette bir hareket pöze çarpıyordu. Ba*a Vekâlet Seferberlik Umupn Müdürü olduğu halde, hakem heyetleri toplanmışlardı. Dokuz buçukta Valinin başkanlığında bir toplantı yapıldı.
BAŞHAKEMİN   TEFTİŞİ
Başhakem Cemil Uluaoy, dokuzu kırk beş geçe Vilâyetten ayrılarak Mercandaki bir fabrikayı. Adliye arkasındaki çorap fabrikasını. Üniversiteyi tefti» ettikten sonra, Cagaloğlunda istanbul Erkek lisesine geldi. Ve aaal tam onda canavar düdükleri çalarak denemenin başladığını bildirdi.
SİRKECİ MEYDANINDA
Sirkeci meydamndayrz. Halk telâşsız bir surette sığmaklara doğru kokuyor. Ve onu on geçe istanbul sokaklarmı bomboş ve dükkânları kepenkleri inmLş görüyoruz.
Subaylardan müteşekkil ha. kem heyetlerinin nezareti altında ekipleri faaliyete geçmiş buluyoruz.
İLK  YANGIN
Garın eaki giriş kapısı önünde çıkarılan yangını kfaiye ekipleri el rulumbalarile söndürmeğe uğraşıyorlar. Gaz ekipleri de çalışıyor. Ve garın önünde cgazlidir geçilmez» levhasile gösterilmiş bir saha ekiplerle çevrilmiş bulunuyor. Gazden zeKırlenen hastalar tedavi ediliyor. Ve sedyelerle naklediliyordu. Bu a-rada bir bomba, bir bomba daha patladı. Bir sıhhiye otomobili gelerek yaralıları ve hastaları a-Irp gitti.
Bu srrada Sirkeci meydanında Örfî idare Komutanı Korgeneral Ali Rıza Artunkalı görüyoruz. E-kiplerin faaliyetinden, tecrübenin verdiği müsbet neticelerden memnun olduğu yüzünden belli oluyordu. Sığınakları dolaşırken kendisini hürmetle selamlayanlara şu suretle hitap ediyor:
«ALIŞMAK   LÂZIM»
<— Bu gelip geçici sığıntılara alışmalısınız. İyidir. İleride icabında rahat edersmiz.»
Sığınalotan çıkan Komutanı yine Sirkeci garına doğru ilerlerken görüyoruz. Ve yolda bir araba etrafında coplanan ekiplere toplanmamaları, ikişer, üçer kişilik gruplar halinde çalışmaları için direktifler veriyor.
Artunkal ihtisaslarını soran gazetecilere memnuniyetini şu suretle ifade ediyor:
KOMUTAN NE DtYOR ?
<— Ben de sizin gördüklerinim zi gördülm. Halkımızın bu işi lâ-yrkile benimsediği muhakkaktır. Halkımızın hakikî teWike vukuunda ise bugün gösterdiği itinadan daha yüksek bir itina ve olgunluk göstereceği şüphesizdir. Esasen Türk milletinin meziyet ve hasletleri bir defa daha yurt müdafaasında her zaman gösterdiği olgunluk şeklinde tezahür etmiştir ve edecektir.»
Saym General buradan sonra da teftişlerine devam ediyor.
EMtNÖNÜNDE
Eminönüne atMan mefruz bir bomba ile düştüğü Necipbey ıtriyat deposunda bir yangın çıkmış.
Bütün şehir halkının  konuştuğu  ve
ŞARK SİNEMASININ
oynadığı
ARABACININ
KIZI Dungaşka
ı İM Mcm M CTEORGE — HÎLDE KKMiı
Süper FUminrn kazandığı fevkalâde muvaffakryet ve her taraftan vukubulan taJep Ozerincbu Film ÜÇÜNCÜ HAFTADA.
r.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8.00 Program, 8.03 Ajans haberleri, 8.18 Hafif program (PL), 8.45/ 9.00 K   kadım - Yemek lisfcoL
12.30 Program, 12.33 ŞartaKr, 12.50 Ajans haberleri, 13.05 Halk türküleri. 13.20/14.00 Karışık program (PL),
18.00 Program, 18.03 Müzik: Radyo <Swtng^ kuarteti, 18.30 Fasıl heyeti, 19.00 Seçümiş şarkılar, 19.30 Ajan-s haberleri, 19.45 Yeni şarkı ve türküler, 20.15 Radyo g-azetesi, 20.45 Temsil, 21.30 Konuşma, 21.46 Radyo saksı orkestranı, 22.30 Ajana haberleri, 22.45   Radyo salon   orkestra/n
pı uyraBnmn öjevanu, 23.00 Ca^band (PL) 23.25/33.30 Kanan
ÖLÜM
Mertram Krknmtnirp Miralayı Erzurum Frrka Kumandanı Hüseyin Nami vaMe^i, General Suphi zevcemi, Girtt enrafmdan AH Bey kızı saliha-tı rahvandan Bayan Sabiha Gökel dünkü parşembe glinü rahmeti rahmana kavuşmuştur. Cenazesi Çamlıca TonbaneJıoglundaki evlerinden bugünkü cuma günü saat 13 de Kı-. ¦ * t- iı camisine kaldırılarak namazı müteakrp istirahate terkolunacaktrr. i P^fc rahmet öylesin.
on krçtrlık bn" jprup mafıalle tu-kanıbaaile söndürmeğe çabaryoT. Mcrruz duçmnn tayyar el erinden alılan bir bomba bir vatandaaı yarlanııs, imdadı arhhî ekipleri tarafından kurtarılıyor.
KÖPRÜ VE TOPHANE
Köprünün iatfiinde bir lek polisten baaka kimae j^orünmiryor.
Biî düşman tayyreainın attığı bomba Köprüyü tahrip etmiş, tamir rçin faaliyet var.
Tophanede Merkez Kumandanlığı önünde ekiplerin faaliyeti RÖze çarpıyor. Dolmobahçede Camlrköak ömmdr halk bir köşe. ye aığırfmış dunrvOT.
BEŞlKTAŞTA
Bejjrktaş tramvay deposunda da büyük bir faaliyet var. Gaz e-kipleri, ^azden zehirlenenlerin tedavtlerL, çöküntü ve tahrip tecrübeleri yapıldığı jrörülüyor. Köyrçjndeki bir fırunda çrkanlan yangın mahalle ekipleri tarafından söndürülüyor. Akaretlerde ekipler mütemadiyen çalışryor.
TERKOS  PATLAMIŞ
Harbiye meydanında terkos borusu tahrip edilmiş, gaz bulutları neşredilmiş. FJkipler çalışıyor.
TaJcaim meydanında da büyük bir faaliyet var. Vali ve Belediye Reisi Lûtfi Kırdan yapvlan faaliyeti teftiş ederken görüyoruz. Gaz mütehassısı da 'teerübeleri gözden geçirmekte meşgul.
İPERlT  SAHASI
tperrtli gaz sahası arazozler tarafından temizleniyor. Diğer tarafta da itfaiye ekipleri çalınıyorlar. •*
Beyoğlu c^d'delerinde gaz maskeli polislerden başka bir tek kişi görünmüyor.
Saat tam on biri krrk geçiyor. Alârmin bittiğini bildiren düdük bir saat kırk dakikalık bir tecrübeden fçündirz denemesinin bittiğim ilân ediyor.
HA YDARP ASADA
Diğer taraftan   Haydarpaşada
fHtasyon binasında y«nşrm ÇBBn| ¡e ekipler tarafından eöndürüU muş. gar avarmda tahrip ve çöküntü olmuş, gar dahilinde hat bozulmuş vc Lperrt sahası temizlenmiştir.
ÜSKÜDARDA
Üsküdar iskelftba^nda Çocuk Baknme*vj yanmıştır. Üsküdar ie-kele meydanında İperıt dökülmüş ve tetmİzlenmiş, su, havagazı, elektrik kabloları, tramvay hatları tahrip edilmiştir.
KADIKÖYÜNDE
Malmüdürlüğü binasında çıkan yanflKi itfaiye ekipleri tarafından söndürülmüş, iskele binasında tabrtp ve çöküntü olmuş, havaga-zi boruları tahrip edilmiştir.
GECE   DENEMESİ
Utanbul ışıksız bir balde zifiri karanlıktı. Hiç bir yerden ortalığa ışık sızmıyordu. Saat yirmide a-lârm işareti denemenin başladığını bilchriyordu. Karanlık Wan*bul seesizlrk içinde... Sokaklarda bir
hayalet grbi yamız vazife alan memurlar dolaşıyor. Polisler ışık sızan yerlerin kapılarını çalarak ih&araUa bulunuyor.
Sirkeci garının bir köşesine mefruz bir bomba düşmüş ve çöküntü olmuş, ekipler o tarafa doğ
ru koşuyor. Bir vatandaş yaralanmış tmdadma koşuluyor. Diğer tarafta Iperkli saha kireçleniyor. Ve bundan sonra ekipler burasını yıkayor.
Gündüz tecrübe yapılan yerlerde aym şekilde deneone tekrar* lanıyordu. Fakat    daha    ziyade
merkezi sıklet Sirkeci gan ile Tophane meydanındadır. Esaslı faaliyet buralarda ohjyordu.
İstanbul gece de, bir buçuk saat bir tecrübe geçirdikten sonra bu imtihanı da muvaffakiyetle geçirdi, saat 21,30 da alarm işareti denemenin sona erdiğini bildirdi.
Vergi Tahsili Islah Edilecek
(Başı I incide) X—X sinifi hazırlanmasma   başlanmak
üzeredir.
Bu işlerle meşgul olanlardan öğrendiğime göre tek vergi usulü hem daha pratik, hem de halkı bir çok formalitelerden kurtaracak bir mü-kemmeliyetitedir.
Maamafih bu usukin mutlak surette kabul edileceği zannedil-memelidir. Henüz hazırlanmakta olan proje üzerinde fikirler yürütülmektedir. Yalnız bugünkü ver. gi taıhsil işlerinin daha mütekâmil bir şekle konması mukarrerdir.
Nehir ve Sularımızın
Islahı
Ankara, 30 (Hususi Muhabirimizden) — Nehir ve sularımızın kslabı için kaibul edilen 50 milyon lıraiık tahsisat. Ziraat Bankasına verilen salâhiyetle banka tarafından ya btikraz tahvili çıkarmak ve yahut herhangi bir suretle temin edilecektir. Ziraat Bankası bu hususta Maliye Vekâleti ile temasa başlamıştır.
İstanbul Borsası Nisanda Açılacak
Ankara, 30 (Hususî Muhabi-rrrrazden) — Üç sene evvel muvakkaten kapatılmış olan İstanbul Eühajm, Tebvfl&t ve Kambiyo Borsasının sekline ait kararname müddeti ön*imüzxJeki nisanda bitmektedir. Yaptığım tahkikata nazaran bu müddet uzaJtıknıyacak ve Ltanbul Borsası nisandan itibaren tekrar faaliyete geçecektir, istanbul Borsanı kapalı kaldığı müddetçe Ankaraya gelmiş bulunan Borsanın unsurları da Istan-buia avdet edecektir.
İstanbul Borsası faaliyete geçtikten sonra Ankara Borsası kapanacaktır.
Borsa gene Dönhincü Vakıf hanında faaliyete geçecektir. Bor, sa salonu olarak Dördüncü Vakıf hammn ak katmda eski Uynştu-ruşn Maddeler 'İnhisarı Umum Müdürlüğünün işgaj ötttgi daire intihap edilmiştir.
Türk - İngiliz Malî Anlaşmasına Ah Kararname
Aükara, 30 (Hususî Muhahi-ranizden) — Türk - İngiliz malî anlaşması hükümlerine tevfikan ingiltere ve İngiliz lirası grupuna dahil olan memleketlerle yapılan mübadeleler doJayısie icra edilecek tediyeler hakkındaki karama, me bugün meriyete girmiştir. Türkiye „ İngiltere ve İngiliz lirasına dahil memleketler arasında yapılacak ithalât ve ihracatın hamlelerinden mütevellit tediyata her ithalât ve ihracat muamelesi ayrı
ayrı karşılattırılmak sızın Cumhuriyet Merkez Bankasını anlaşma hükümlerine göre tesis edilen hususi hesaplardaki mevcut nisbe-
tinde döviz tahsis olunacaktır.
Cumhuriyet Merkez Bankasınca yapılacak ted ryartta malın it-| haiine ait gümrük makbuzu esas
| teşkil edecektir.
-o
Mersin   Vilâyet   Umumi
Meclisinin Toplantısı
Mersin, (Hususî) — Vilâyet umumi meclisi şubatın iptidasında toplanacak ve mutat m uzak ereJ erine başrryacaktrr. Bu yıl. müzakerelerin biraz hararetlice olacağı tahmin edil mektedir.
BULMACA
t   S    V   S  €   7   i   9
Soldae saga: 1 — Bir kaza mer-kezı 2 — Adet, görenek - Tardım 3 — Çirkin - Kıymet 4 — İsmi - Nota 5 — Adet - Bir kuş - Denizde kollanılır 6 — Babanın kardeşi - Bir nakil vasıtası - FUİBönde bir Uman
7 — Zeytin yaglle   meşhur bir sefctr
8 — Rencberin kullandığı alet - Adi
9 — Hücum - Kalın kumaş - Renk
10 — İşaret edatı - Birdenbire - Kraliçe U — TJzunfeık <0ç0bü - E*kek
Yakandan anagrym: 1 — Köyden büyük, şehirden ufak - Ateş tutan alet 2 — Pişman ot an - Kudurmuş 3 — Meşhur - Bir efe 4 — Ansızın
- Görünen 6 — İnce demir iplik -Ufak   bir zaman   6 — Bedavadan
7 — İplik rprik teller - Adet 8 — Yapılmasında mahzur ormryan - Su ile temizle 9 — Valide - Su taşıyan
- İlâve 10 — Kenarlar - İhtiyar dadı 11 — Göb rengi - Dünya.
EVVELKİ BULMACANIN HALLİ
Soldan «afra: 1 — Jandarma 2 —
Adu - Riayet 3 — Pak - Kamer 4 — Onuncu - İki 5 — Nat - Sair 6 — Abus - Ay 7 — Az - Kalan - Al 8 — İnal - Lerze 9 — Ayar - Bedel 10 — Tane - Teni 11 — Net - Nakt.
Yakandan aşağıya: 1 — Japonya
- At 2 — Adana - Ziyan 3 — NutuH
- Nane 4 — Akaret 5 — Araç - Bal 6 _ Rl - Usul 7 — Mak - Asalet
8 — Aya - Neden 9 — Emir - Reha 10 — Etek - Yazık 11 — Riaale.
Vîeçhol Kahramanlar Serisinden: 11
Bombacı Ragıb'ın
as
arı
Ragıp> Yurt ve Milletin Kurtulması İçin Cepheden Cepheye Koşuyordu
Ra^ıp, artık 57 nel frrkanm kahraman »bitleri arasmda, eskisi gribi ehliyetsizliğin, beceriksizliğin mahcup ve mahzun yaşattığı bir fert gibi de£U, essiz yurtseverliğini, yüksek feragat re fedakârlığını parlak bir muvaffakiyet ile ispat etmiş bir kahraman gurur ve iftiharı ile bulunuyor, yurdun halâsı ve milletin istiklâli için cepheden cepheye koşuyordu.
1336 yılı haziranının ılrk bir günü idi. Fedakâr gencimiz; yme ehemmiyetli bir vazife almış, kaiıramanlık hulyalarma dalmıştı. Bu defaki vazifesi cüret ve cesaret ile beraber daha ziyade bir zekâ işiydi. İşgalciler artık umumi harekete geçmişler, her taraftan taarruza başlamışlardı. Bu taarruzun yapılacağını frrka kumandanlığı çok evvelden haber almış, bir çok tedbirler hazırlamıştı. Bu tedbirler arasında, Ragıbın düşman gerisinde teflirler yapması, düşmanın nakliyat işlerini bozması da bulunuyordu.
Ragıp, taarruzdan evvel kumandanından direktiflerini almış, sessizce Nazüliden yine aynrmıştL Bu defa genç kahra manrmrzı Kuşadası mmtakasında o havalinin mili!
kuvvetler kumandanı olan Mahmut Esat B. [1] maiyetinde çahşlıgmı görüyoruz. Az bir zaman sonra da, kuvvetli bir müfrezenin başmda (CeliA) istasyonu ctvarmda bulunan kuvvetli bir düşman müfrezesi-le boğuşurken buruyoruz.
Fedakâr genç, bu defaki cüretli hareketleri ile eşsiz bir cesaret ve şecaatten başka çok kuvvetli ve işlek bir zekânın da sahibi üMuğllUU göstermişti. Bir gece, imhasına memur okluğu kuvvetlerin bulunduğu mevkie, trpkı bir koyun ağılma sokulan bir kurt sinsiliği ve sessizliği ile, yaklaşıyor. İlerlediği istikamette rastladığı kesif kollarmı. cifte nöbetçileri gık bile dedirtmeden birer birer bastırıyor, bağlıyor ve müfrezesinin gerisinde brrakryor. Yine ilerliyor, ilerliyor nihayet düşman karargâhına varıyor. Anî. hatrr ve hayale gelmiyecek kadar seri ve müessir bir bomba baskını fle, gaflet uykusuna yatanlarm akıllarını baslarından alıyor ve karargâhın İçine dakyor.
Müfrezenin babayiğit erleri hemen etrafa dağılıyor. Rastladıklarma, mütehevvir birer arslan hrrçmlıgı üe atılryor. saMmyor, parçalıyor ve liy-nıe liyme dogmyoriar. Bu kuvvetin ancak pek azı, o da karanlıktan istifade ederek yerlere serilmek, kendilerini ölmüş göstermek suretile hayatlarını    kıı Karabiliyorlar.    Ragıp,
boy ölçülecek adam kalmadığım görünce, erlerine, şimendifer hattmı bozmak, mevcut askeri teçhizat ve cephaneleri tutuşturup yakmak emrini veriyor. Yavuz yiğitler, beş on dakika içinde bu emri de yerine getiriyor. Karargâhı bir harabeye çeviriyorlar ve sonra da güle oynrya Kuşadası istikametine çekiliyorlar.
Ragıp, düşmanlarına bile parmak ısırtan bu yaman akmı ve cüretli bas km i ile. Nazilli istikametinde taarruza geçen mukabil kuvvetleri telâşa düşürüyor. Geriden vurulmak endişesine kapılan düşman, buna mâni olmak için kuvvelerinden bir kısım   avrrmrya,   Kuşadası ve Söke
İstikametinde de bir taarruz hareketi yapmrya mecbur kalıyor ve tabu, Nazilli cephesindeki kuvveti zayıflıyor. Şokeye taarruz eden işgalciler, orada bulunan İtalyan kuvvetleri ile çjırpışmak mecburiyetinde kalıyor. Her iki taraftan biraz zayiat oluyor. O sırada, iki ta raim aryasi adamları işe karışıyor ve nihayet başlryan muhasama nihayet buluyor.
Kahraman Ragıbın bu baskında gösterdiği şecaat ve dirayet, işgalcilerin o esnalarda Nazilliye yapmak teebbusünde bulundukları taarruzu sekteye ugTatmış, cephede bulunan kuvvetlerimize bir hayli zaman ka zandırmıştL
Ragıp, artık hakkmda beslenilen menfi kanaatleri, ikinci defa olarak ifa ettiği bu eşsiz hizmetle ve tama-mile tashih ettirmişti. Hattâ, (Çivril) de bulunan alaylardan birine bölük kumandanı tayin edilmiş, bir derece terftinin inhası suretile taltifi cihetine bile gldümişti.
1337 senesi yazmda, bu fedakâr genci yine bir hamaset destanı yaratırken görüyoruz. O esnada, işgalciler Sakarya taarruzuna hazırlanıyor. İzmir - Afyon demiryoliyle, durup dinlenmeden, nakliyat yapıyorlardı. Kumandan Şefik Bey. bu nakliyatı da vurmak ve düşman m mânevi kuvvetlerini sekteye uğratmak vazifesini yine Ragıba vermek, feragat ve fedakârlığı cana minnet bilen bu genci yine sevindirmek kadir bilirliğini gösterdi.
Ragıp, dinamitlerle müceJıhez bir müfreze ile Dinar ve Çal üzerinden (Alaşehir - Uşak) arasındaki demiryolunu gözlüyor, İzmirden Uşak istikametine gidecek bir treni bekliyordu. Fakat, bu defa taarruz plânını değiştir inişti. Düşmana daha kuvvetli bir darbe indirmek için, Ahmetler istasyonuna yakm brr yerde bulunan büyükçe bir köprüyü gözüne kestirmişti. Maksadı, düşmanı daha ehemmiyetli derecede bir »yia-ta uğratmak, ayni zamanda naldı yatı daha uzun bir müddet İçin durdurmaktı.
İntihap ettiği bu köprünün buhın-du£u mahal, öyle bir noktada idi ki. trenler İzmirden gelirken bu köprüye kadar meyilli bir araziden âdeta kayar gibi inmek ve köprüden sonra da dikçe bir yokuşa tırmanmak vaziyetinde bulunuyorlardı. İşinin hakikaten ehli olan kahraman Ragıbı-mrz, bu noktayı seçerken gayet iyi düşünmüş ve burada düşmana âzami zayiat verdirebilece*ini tahminde cidden büyük bir isabet göstermişti. Hesabmı ona göre yapmış, köprünün icap eden yerlerini dinamitlerle donatmıştı.
O aksam. 1337 yıh mayısının yirmi üçüncü gecesi idi. Saat te on bir buçuk (ezani saatle) İdi. Müfrezenin yılmaz erleri, icap eden noktalan tutmuş, hat boyunu gözlemıye koyulmuşlardı. Ragıp da. kendine tarassut mahalli İttihaz ettiği kovuğ-a sokulmuş, ellerini şakaklarma koymuş, şajısuım lütfedeceği neticeyi değil, zekâ ve cüretinin semeresini bekliyor, heyecanından zangır zangır titriyordu.
[1] Esld Adliye Vekillerinden mebus ve profesör Mahmut Esat Bey.
SORUNUZ
ÖYLİ YELİM
Hastahane Yolu Hiç Kapatılır mı ?
Beyoğlu   okuyor ubw uuaaüan E.
s. Soruyor? — 24/1/1M1 tarfcli gazetnd7de   (Durdurulan İnşaat)
başlıklı yanda ŞlşU
tahkiye otomoöflteri-nrn geemevtrne «ani olacağı da-şbtfejfle buramnrn iıllmlllı edilerek İmaatra (Aaıduı uluuMuna rflyece karar verfkftgfeıft yeAle a^TP*ıMıu.
Ödden pek nıua4p ve ,*e«lu* olan bu karamı bentte; svcakbfı trzertnde iken Tasviri Efkar gaaa-tıeinia 28/1/1941 tarihli nüshamda (Tmkakkok etmiyen bir yet) baştf&ı «Jtrada belediye müdürlüğü mühendisleri tarafından bina medfkleri
İnşaata durdurulmasına ve aratanı istimlâkine belediye karar vermezden evvel bu mahalli gördü, tetkik etti, ölçü. ihtiyacı aa-zaaa dikkate aldı. Buna göre eaa-sen 9 metreden ibaret olan hastahane yolunun ehemmiyetine bina-
en halen gemşletihoesi imkânını görerek kararım verdiği tabiidir.
Ürerinde bina yapılması mev-znabahs olan arsanın cephesi ise tahminen dört buçuk metre kadardır.
Belediyece İttihaz edilen karara karşı İmar müdürlüğünce İnşaata müsaade edilmesi bir tesat teşkil edince mi?
CEVAP — Bu meselenin her hal de bir iç yüzü olacaktır. Evvelâ m en edilmiş olan inşaatın men'i sebebi zail olmadıkça inşaata devam etmek kanuni değildir. E£er men'i kanuni sebebe müstenit değilse o halde men'i karan verilmemeli idi. Mevki itibarile hastahane yolunun daraltılması katiyen doğru olmasa gerektir. Bugün bu geçit az bir para ile istimlâk edile-büirken ileride istimlâk mecburiyeti kanamda daha çok para ile istimlâk icap edeceği şüphesizdir. Umumun menfaati namına Belediyenin ehemmiyetle nazarı dikkatini cclbetmeniz lâzrmdır.
İ ¦
¦
31 - 1 - 941
VATAN
—t ~*
(Baçı 1 İncide) ^> manyada olan tebeddül   kadar mü-himmi pek nadirdir.
O zaman memleketin hail ümitsizdi. Her şey kay)>olmuştu. Ön beş sene bir düziye uçurum aşağı gitmiştik.
Bu millî felâketin sebebi 1914 -1918 harbinin verdiği neticelerdi.
Ya 1914 harbinin mesulü kim? Rooseveltin emri üzerine Amerikan âlimleri tarafından yapılan tetkikler de teyit etmiştir ki mesul olanlar. Almanlar değildir.
«GEÇEN   HARPTE   BÜYÜK
ŞAHSİYET YOK»
Geçen harpte şahısların tesiri olduğu iddia edilemez, tki tarafta da büyük çapta şahsiyet yoktu. Alman devlet şeklinin taarruaa vesile teşkil ettiği de ileri sürülemez. O zamanki idtre şeklimiz meşrutiyetli bir monarşi idi ki garp şekillerinden kopye edilmiş bir nevi demokrasiden başka bir şey değildi.
Harbin asıl sebebi şu ki Almanlar dahili tefrikalarından kurtulmuşlar, harice karşı kuvvetli bir devlet kurmuşlardı. Ortaya yeni "bir kuvvet unsuru çıkmıştı kl Avrupanm kuvvet muvazenesi adı verilen sistem içinde harici bir cisim gibi sayılıyordu. Sonra Almanya iktısaden düşkün bir halde bulunurken bir cihan devleti vaziyetini almış, dışarıda mahreçler bulmuştu. Bu iktisadi faaliyet bizim bakımımızdan haklı ve tabiî bir şeydi. Fakat dig-erleri, bühoose İngiltere bunu kendi mukaddes haklarına bir taarruz sayıyordu.
;İLK TEMERKÜZ   KAMPLARI
İngiltere cihan imparatorluğunu üç yüz senede kurmuştur. Bunu gönül hoşluğu ile değil, zorla yapmıştır. Harp harbi takip etmiştir. Demokrasi yalnız maske diye kullanılmıştır. Binlerce Hint, Mısır milliyetperveri temerküz kamplarında, hapishanelerde çürütülmüştür. Temerküz kamplarını biz icat etmedik. Diğer milletlerin amudu fıkarisini yıkmak maksadUe İngilizler icat etti-
leş. ' t '
Diyorlar ki biz dünyayı zaptetmek istiyormuşuz. Kendileri zaten zap-tetmişler ve arkalarında kan ve göz yaşlarından ibaret izler bırakmışlardır. Dünyanm büyük kısımlarına fikirle defü, kuvvetle hâkim bulunuyorlar. Kuvvet kâfi gelmezse sermayelerini ve iktisadi menfaatleri işe katıyorlar.
İNGÎUZ DÜNYA HÂKİMİYETİ
Almanyanın dini tefrikalarla, ttaJ-' yanın vo Japonyanm diğer nevi tefrikalarla   meşgul   olmalarından   ve
harice karşı -kudret unsuru teşJUl edememelerinden   İngiltere   istifade
etti. Dünyaya hâkim oldu. Sonra da (kuvvetlerin muvazenesi) nazariyesini çıkardığı bu, Avrupa kıtasın-m nizamsızlığı ve muvazenesizliği demektir. İngiltere bir düzlye Avrupalıları birbirlerile harp ettirerek kıtayı acz içinde bulundurdu.
İngiltere bütün fütuhatına rağmen içtimaî bakımdan Avrupanm en geri memleketidir. Hürriyetten, demokrasiden, liberal sistemden bahsetmesine rağmen küçük bir zümre tarafından idare edilmektedir. Dünyanın servetine hâkim olduğu halde Ingil-terede milyonlarca insan bundan pay alamıyor ve nüfus çokluğundan in-liyen merkez Avrupa da görülmemiş derecede sefalet içinde yaşıyor. Gıda, mesken, elbise bakımından yoksuzdur. Elindeki işinin devamından emin olamaz. îngüizler zaferden sonrası için bunlara bir takım şeyler voude-diyorlar. Halbuki harp ettiklerinden kat kat fazlası Almanyada fiilen yapılmıştır.
İngiltere, kuvvet muvazenesi oyununa devam için Avrupayı birbirine katıp duruyordu. Almanya ve italya bu sistemi hayal haline indirdiler. Yeni harbin sebebi işte budur.
Almanya kuruldu kurulalı İngilte-renin tazyiklerinden yakasını kurta-ramaraıştır. 1914 harbinde de İngilizler bütün dünyayı bize karşı ayaklandırdılar, öyle olduğu halde Almanya mağlûp olmamıştır. 1918 akıbeti ancak Alman mületinin ida-resindeki inanılmaz aczin bir nişane-
şldir.
Alman milleti, böyle âciz eller tarafından idare edildiği halde dört sene bütün dünyaya dayandı. Eğer demokrasive inanmasalardı daha çok
da dayanırlardı.
FSKt GRAMOFON PLÂKLARI
Bugün ingilizler 1917 ve 1918 senesine ait propaganda plâklarını gramofonlarına takmışlardır. Bu adamlar hiçbir şey unutmadılar ve hiç bir yeni şey öğrenmediler. Halbuki biz eski vahlmeleri unuttuk ve yeni şeyler öğrendik. Alman milletine eski usullerle telkinlerde bulun-mrya çalışmaları gülünçtür.
Söz tutmaktan bahsediyorlar. Bize verilen sözler tutulmamıştır. Almanlar, demokrasi tarafından verilen sözlerin ne kadar hükümsüz olduğunu tetkik için pek çok fırsat bulmuşlardır.
1918 senesinde harpten döndüğüm zaman bir takım mail menfaatlerin ortalığa hâkim olduğunu gördüm. Almanyanın idealist kuvvetlerini toplamak lâzımdı. Bu kuvvetler sosyalist vc nasyonalist sahalara dağılmıştı. Bunları birleştirmek ihtiyacını duydum.   Böyle bir hareket bugün
HiTLER
Diyor ki
" Balkanlara ümit
Bağlıyorlar İngilizleri Nerede Görsek Hücum Edeceğiz „
" Demokrasinin Beyni Sulanmıştır „
«BİR   İNGİLİZ   YEDİ  HATA YAPTIĞIMI SÖYLÜYOR. 7 DE GİL 743 YAPTIM. FAKAT İNGİLİZLERİN  4,380,000 HATALARI VAR
herkese tabii görünür. 1918 senesinde hasta bir hayalin mahsulü sanıldı. O zaman beni tlddiye alsalardı. Yok ederlerdi. Pek küçük bir kuvvet olduğumuz için buna tenezzül etmediler. Alay etmeyi kafi gördüler. Bu gafletten istifade ederek partimizin tohumunu ekebildik. İtalya ayni muvaffakiyeti elde etti. Bir mülotin yeniden dogması hayret verici bir şeydir. Küçük adamların yeniden Alman istikbaline ve zaferine inanmaları bizim ilk kuvvet kaynağımız oldu.
«İNHİRAF EDERSEM BENİ TASA   TUTSUNLAR»
istiklalini imha etmek istediğim hakkındaki iddia çocukça hir şeydir.
İngilizlerle İhtilâfımız yoktu. Yalnız   müstemlekelerimizi   istiyorduk. Onun l^in de bîr zaman koymamış, bunu bir anlaşma meVzuu yapmıya hazır oldwgımnı«u bildirmiştik. Kırk milyon kilometre rmırabb&ı arazi sa hibi olan ingiltere bizim müstemlr kelerimizi geri vermek istemedi. Ih tiyar murabahacılara   mahsus his) gözleri dönmüştü.   Komşusu aç W kalsa, kendisi için lüzumsuz olan bî şeyi vermiyc tazı değildi. Vilsonır vaadlerine   rağmen   hakkımızı ver mediler.   Uzattığımız eller   havada kaldı.
ALMANYA YA  TAHSİLE
¦
Dünyada bir liberal fertçilik, bir de umumî insanlık cereyanı vardır. Biz bu cereyanların ortasında bir yol tuttuk. Maksadımız ferdi imha etmek, ferdtn teşebbüsünü ve şahsiyetini silmek değildir, ancak umumun menfaatini ferdin menfaatinin üstüne çıkarmaktır. îlk hamlede bunu kabul edenler on binlerden ibaret olduğu halde yüz binlere, milyonlara çıktı.
Nihayet iktidar mevkiine geldiğim zaman cümhurroisi Hindenbargun başvekili idim. Yani hukuki yoldan demokrasi usullerile iş basma gelmek suretile demokrasiyi majflûp ettim. "     i§'   *
îş basma geçtikten sonra on beş sene müddet müdafaa ettijfim esaslardan on küçük bir inhirafta bulunmadım. Bulunursam taç* tutulmıya lâyıjc olurum, şorefsjz kalırım. Dün* yanın en büyük ihtilâli bîr cam kırılmadan yapılmıştır. Almanyada sınıf kavgaları kalkmış, yerine umumî menfaat geçmiştir.
Bu hareketin mânasını bir türlü anlamadılar ve anlamak istemediler, iktidar mevkHne gelince programımı tatbik edecek mevkide idim. Zorla yapmak istedim. Rayhştaı^da, diğer toplantılarda söylediğim nutuklar ve kaleme aldığım muhtıralar şahittir ki anlaşmayı kendileri için kolaylaş* trrmrya çalıştım, büyük bir milleti ezmemek, yaşamak imkânı vermek lâzım olduğuna anlattrm. Haksız olduğunu kendilerinin de sonradan itiraf ettikleri muahedeyi gönül hoşluğu İle ortadan kaldırmak istedim. Fakat ne söyledisem Yahudi sermayedarlık âlemini harekete getirmekten başka tesir yapmadı. Milletler cemiyetine girdik. Fakat bunun neticesi bir takrm senelik tediyeler yapmaktan ibaretti. Bu cemiyetin haksız muahedelere bekçilikten başka rolü yoktu.
ESKİ   ALMANYA DEĞİLİZ
Düşmanlarımız bize hep eski Almanya gibi muamele ettiler. Halbuki eski devlet adamları, kendilerinden menfaat bekliyen sefillerdi. Bizleri onlara benzetmek ve onlar gibi muameleye uğratmak en büyük hakaretti. Bizim ikide birde Cenevre-ye gidip dilencilik etmemizi bekli-yemezlerdi. Seksen milyon Almanm buna ihtiyacı yoktur, ingiltere küçücük bir hükümet iken biz koca imparatorluktuk. Parlak mazimiz vardır. Milletler cemiyetinin, silâhları bırakma toplantılarının da ancak alay yeai olduğunu görünce hepsini terkederek gitmiye mecbur kaldığımız yolu tuttuk.
Sermayedar âlemi karşımıza çıktı. Alman mültecileri yanlış fikirler neşrettiler. Yahudilerin ırk hislerinden doğan nefret dünyayı sisleştlrdi. eskiden Kayser Almanyasma düşmandılar, şimdi düşmanlıkları Nazi Almanyasma çevrilmişti. Demek ki herhangi bir zamanda mevcut olan Almanyaya düşmandırlar. Ben Al-manyanm menfaatlerini feda etmek için değil, müdafaa için iş basma gelmiştim. Hiçbir noktada geri çe-kUmemiye azmetmiş bulunuyordum. Çemberlayn ve Halifaka gibi eöki adamlar eski usul tahriklere giriştiler. Anladım ki anlaşmak istemiyorlar, bizi yi kim ya çalışıyorlar. Silâhlarımızın kuvvetli olduğunu açıkça söyledim, inanmadılar. Kendileri yalana alışanlar başkalarının da sözüne inanmazlar.
«KİMSEDEN  BİR   ŞEY İSTEMİYORDUK
Biz kimseden bir şey istemedik. Fransanın harp etmesine bizimle mücadele edebilmek zevkinden başka sebep yoktur.   Başka milletlerin
GELSİNLER»
Mîlletlerin içinde içtimaî kalkın malar devam ediyor^ Yüzlerce milyo-İnsan küçük zümreler tarafındar idare edilmekten şikâyetçidir. îngi) tere bu hisleri teskin için bir takır vaadi erde bulunuyor. Bunlar bizir çoktan astığımız merhalelerdir. B gibi işlerin nasıl yapıldığını anla m ak istiyorlarsa Almanyaya tahsil gelsinler, kendilerine en yeni yolla-öğretelim.
Eğer   maksatları,   usullerini dr ğiştirmekse ne diye harp edip kn* döküyorlar? tçtütıaî ıslahattan bar-setmeleri gösteriyor ki IngÜiz mille ti içinde hareket başhyör. felr îngi İU generali, .ingiliz zabitlerinin yal nrz yüksek sınrflardan geldiğini iîr ri sürdük ve bunu yanlış buldug* için hücumlara   uğradı. Halbuki t generale değil, kendi yanlış sistem lerine   kızmaları kîap   eder. Bizin-generallerimizin   genç olmaslle a>*r-ediyorlardt. tyi ve İşe yarar general lerin   hangi tarafta   olduğunu harr göstermiştir.
Mîllî nasyonalizm bir tek adamır işi değildir, içtimai bir Almanya kurmuştur. Nazi rejimi binlerce se ne Almanyanth mukadderatına hakim kalacaktır. Böyle £|r sistemi'-harbe dsvam etmek îngUUre için bir felâket olacaktır.
«HEP   EL   UZATTIM»
Lehistan harbinden sonra kendilerine el uzattım. Boşa gitti. Garptek muvaffakiyetlerden sonra tekrar e' uzattım. Öana hakaretle hücum ettiler. Her teşebbüsüm boşa gitti, çün kü mail menfaatler orada halkın menfaatlerine hâkimdir.
Mücadele devam edecektir. Arkada bıraktığımız hâdiseler, harbin neticesi nt olaet?ğınx göstermiştir,
Şarkta ilk kafilini» Çıkan Lehistan? mağlûp ettik, Nörv*Qte blfce karcı ocph* kurm&k IfiUdlUr. baplarına baktık. Hollanda Ve feetçlkada karşımıza, çıkmak istediler. Avrupa-dan Uovduk." J*wnwl*-4^;ff.ı.
BÜTÜN ÜMİTLER HOŞMUŞ
istikbalden ne bekliyorlar? Biz Avrupa krtasrnâ hâkim bir halde duruyoruz. Sırası gelince katt darbeleri İndireceğiz. Bu eene içinde bu tarihi hâdiseyi göreceklerdir.
Amerikadan imdat bekliyorlar. Bilmiyorlar kl biz her ihtimal gibi bunu da iptidadan hesapladık. Alman milletinin Amerikan milletine karşı htÇbir düşmanlığı yoktur. Her şey aşikârdır.
Amerikadaki yegâne askerî hareketimiz, vaktlle hürriyet namına Amerikaîılarm müttefiki sıfatile ve onlarla beraber mücadele etmiş olmaktan ibarettir. Amerika bugün Avrupa ihtilâfına karışmak istiyorsa Avrupa kendini mUc*af- edecektir.
Ingiltereye yardım etmek ümidinde bulunan herkes öğrenmelidir ki bu ümitlerini kıracağız. Bu harbi biz istemiyoıMz. Bizi ortadan kaldırmak İstiyorlar. Hayretle göreceklerdir ki TJmuml harpteki gibi değiliz. Ortada azimli, teşkilâtlı bir Almanya var-
Diğer bir ümitleri îtalyanın düşmesidir. Milânda Ihtüftller keşfedip duracak yerde dikkat etsinler ki kendi memleketlerinde ihtilâl kopmasın.
Almanya İle îtalyanın münasebetini kendilerine kıyas ediyorlar. Bizim ttalyaya yardım mukabilinde Us filân istiyeceğlmlzl sanıyorlar. Hava kıtalarımızı Sicllyaya gönderdiğimiz zaman Sicilyanm Alman işgali altma alındığını söylüyorlar. Bu gibi sözlerle ne Almanya, ne de Itaîyada kimseyi aldatamazlar. Bu harbinin mânasını anlamadılar. Mağlûp olacaklardır. EHerindeki araziyi karış kanş alacağız.
BALKANLARDAN   MEDET
Balkanlara ümit bağlıyorlar. Halbuki ingiltere nerede görünürse biz derhal hücum edeceğiz. Bunu yapacak kadar kuvvetliyiz.
Başkalarını harbe sürüklemeyi ümit ediyorlar. Biz her ihtimali hesaba kattık ve tarttık. Sonunda mutlaka galebe edeceğiz.
Açlık yüzünden yıkılacağımızı ümit ediyorlar. Biz her şeyimizi teşkilâtlandırdık. Sulh zamanına mahsus bolluktan mahrum kalacağımızı iptidadan biliyorduk. Çiz aç kalmayız. Bizden evvel kendileri aç kalacaklardır.
Ham madde yokluğuna ümit bağlıyorlar Bizim her şeyimiz vardır, ingilizler bunun alâmetlerini fiilen görüyorlar.
«ALMANL1G1N   İNHİLÂLİ»
Propagandalarla   Alman   milletini
İM HA
AMERİKA
400 Küçük Harp Gemisi
Yapacak
Vaşm^ton, 30 (A-A.) —Deniz programının tevsii ve "bilhassa 400 küçük harp gemisinin inşası için 909 milyon dolar sarfına mezuniyet veren kanun, ayan mectisntce kabul ed/lerek Cum-hurreisliğine gönderilmiştir.
inşası mevzuubaJm gemiler a-rasında mayin toplayıcı gemilerle denizaltı avcı gemileri de vardır.
25,000
Tayyare S oku
Vaşington, 30 (Aj\.) — Havas: Hanbiye Nezareti mütehassısları, hükümetin 50 bin tayya-i elik bir stok tejjk'A etmek projesini fnVtı terkettigVni kongrenin millî rmîdafaa encümeni azalarına bildirmişlerdir. Htfkûmet 25 bin tayyarelik 'bir abcVkla ve ayda 2200 tayyare imal etmekle iktifa edecektir. 25 bm tayyafelik stok 1942 senesi bacında tamamlanmış olacaktır.
Programın tad:M için esbabı mucibe alarak çok büyük bir stok bulundurulduğu takdirce «tayyarelerin modasının geçebileceği i-leri sürülmüştür.
HÜR FRANSIZ BASKINI
Londra, 30 (A.A.) — Hür Fransız kuvvetleri umumî karargâhı şu tebliği neşretmiştir:
İkincikânun ayı içinde, Çad gölü rmıntakaşmda General de Larminat kumandasında bulunan kıtaata mensup müfrezeler Trab-lusgarbın Fizan mmtakasma girmişlerdir. Kıtalarıma Mourzuk'a kadar ilerlemişler ve bu üssü tahrip etmişlerdir. Bundan başka Gatrutn mevkii de zaprtedilmiş ve düçmftna inefrneft v« m&lzernece
mühim KarMİar İka tdilrttiftir* Bir çok   italyan   tayyhf**l«rt   yer-
eh* yakıhnıftir, Yahbhy Dorand Çad m m: a kasın d.-.ki kıtalarımı* zıh MouttU iteer.ne yaptıkları harekât esnasında maktul düşmüştür.     ^>#':^ır~*>
General de Gaulle, harekat kumandanı Dorand'a Kurtuluş nişartıntn Salip rütbesini tevcih et-frti$ Ve ordu emriyevmisinde ken-dfefni şu suretle zikretmiştir:
Enerjisi ve ceeâretî ile şöhret kazanmış bir yüksek subay olan yarbay Dorand, kıtalarının başında, düşman tarafından şiddetle müdafaa edilen bir mevkii zap-tederken kahramanca ölmüştür.
dahllen inhtlâle uğratacaklarını sanıyorlar. Bu pek aptalca bir şeydi?. Almanların ve İtalyanların iç yUztl-nll bilseler böyle hayallere düşmezler. Alman mültecilerine beyannameler ve broşürler yazdırıyorlar. Biz bunları okuyunca her biri için bunu falan vc filân yazmrştrr diye hükmümüzü veriyoruz. Eski Fosişe Çay-tung gazetesine mahsus yazılarla bize tesiı* yapmak fl İtrinde bulunmalarına gülerim. Demokrat memleketlerin beyinleri sulanmıştır.
Alman milleti kendi menfaatlerinin icabını yapacak ve daima rehberinin arkasından gidecektir.
HATA   HESAPLARI
Bir îngilîz mtflteri yeni bir fikir bulmuş, benim 1940 senesinde yedi hatâ yâptıfrmı hesap etmiş. Hesabı yanlış... Ben do hesapladım. Tamam 743 hatâ yapmışım. Fakat kendi yaptıkları hatMan da hesaptan geçirdim. Ta/ham 4.380.000 dir. Buna inansınlar. Hesabım çok doğrudur. Biz hatâlarrmrza rağmen ileri gitmekte devam edeceğiz. E£er kendileri geçen senekl kadar akülıhk edeceklerse işleri tamamdır.
İlkbaharda harp tekrar başlayınca göreceklerdir ki biz kışı uyku ile geçirmedik. Bu kuvvetle kati neticeyi şu veya bu surette elde edece-
1941 HAKKINDA  KEHANET
1941 senesi Avrupanm btiyük yeni nizamı tamamlanacak, imtiyazlar kırılacak, bazı milletlerin istibdadı nihayet bulacaktır. Bu sene İçinde milletler arasında tam anlaşma kurulması için esaslar hazırlanacaktır. Dünyayı harbe sürükliyen Yahudiliğin rolü sona gelmiştir. İstikbal için söyled İki erime evvelce gülmüşlerdi, tgterlerse şimdi de gülsünler, fakat doflru çıktîRrnr gfircceklrrdir. Bugün bizo düşman olanlar yarın Yahudilere karşı dahili aryenler cepheleri kuracaklardrr.
Allah bizi terketmesinî Bu sen o için de duamız budur. Yaşasın Almanya! Ahdimiz ?jon nefere kadar mücadele etmektir.*
Gediz Nehri Taştı
3ütün Ovayı Su Kapladı, İnsanca
Zayiat ve Hasar Yok
AFGAN
Gediz   köprüsü
Manisa, (Vatan) — Sık sık taşmakta olan Gediz nehri yine taşmış, bütün ovayı su kaplamıştır. Fakat ihsanca bir zayiat olmadığı gibi mühim bir hasar da olmamıştır. Yalnız alçak araeideki mahsulün bir kımnı su altındadır.
20 sene evvel yapılan 60 metre u-zunluğ'undaki Gediz köprüsü Manisa ile mülhakat arasında muvasalayı temin etmektedir.
Taşan derelerin eulan azalıyor
BurBa (Vatan) —   M. Kemalpaşa
ve Karacabey havalisinde taşan derelerin sulan azalmaktadır.
Valimiz Refik Kuraltan seylâp mıntakasını görmek üzere hareket etmiştir.
Buhdan başka Uluabat deresi denize akacağı yerde Apolyont gölüne akmaktadır. Bunun neticesi olarak Karacabey övaSı da tamamen sular altında kalmıştır.
Efgan İktisat Veziri Şerefine Ticaret Vekilimizin Ziyafeti
Ankara, 30 (A.A.) — Bir kaç gündenlberi şehrimizde bulunmakta olan Afrgan İktisat Veziri Abdütmecit Han şerefine evvelki gün AnadoKı klüfeimde ve Ticaret Vekili Müstaz Öfcrnen ta-rafmdan bir ögîe yemeği ziyafeti verilmiştir.
Papagosun Emri
(Başı 1 IncMe) X*X
ftelk Vazifemiz btiz vafân*Tiı2ın tamftmfyet ve hikriyetmî *hüdâ' fiA etaneta-irı Y««an# d&*»romU2f,
Hİha! Mfef* kadar net ffcjrt mu-
Karebe için tahsis etmek olmalı-
İmza Başkumandan Alexan<Jre Papagos
Atira Sefirimizin
Beyanatı
Atina a-
Atina, 30 (A.A.) -
jansı tebliğ ediyor:
Türkiyenin Atina büyük elçisi B. Enîs Akayan, «La Bourse kgyptienne» gazetesinin muhabirine beyanaltta bulunarak Yu-nanistanın, tarihinin bu en buhranlı anında manız kaldığı feci darbenin yalnız dost ve müttefik Türk fıUkfeneti tarafından dfcgil. fakat aynı zamanda bütün Türk milleti tarafından da kenldi millî matemi gibi deTİn surette hissedeceğini söylemiytir.
Metaksasa Son Tazim
Atina. 30 (A.A.) — General Metaksas'ın millî cenaze merasiminin yarınki ctıma günü yapılması rm/rtlemeldir.
Müteveffanın cesedi bırgün kilisede teşhir edilecek ve halk cenazenin Snünden gelebilecektir.
Gazetelerin bildirdiğine gü"e General Metakaa* ilk defa 1 7 kânunusani tarihinde toplanan kabine toplantısında rahatsızlanmış ve boğazından tmusrtarip olduğu anlatmıştır, tki gün sonra kendisine muvaffakiyetle neticelenen bir ameliyat yapılmıştır. Bilâhare boğazından kapJan bir mikrop e<»«en barsak]arda- mevcut müzmin ülsere tesir ederek dahilî bir kan boşemnasına sebebiyet vermiş ve üç defa kan- nakledilmiştir. Son defa salı günü öğleden sonra da kan nakledilmiştir. Hastanın vaziyeti fenalaşmiş. Başvekil koma haline girmi^ir. Vtya-naya bir Yunan tayyaresi gönderilerek mütehassıs Pr. Ockener getirilmek iatenilmişse de Pr. ancak General Metaksas'ın ölümünden bir buçuk saat sonra Atin a ya gel*
Romanyada 498 Kişi Tevkif
Edildi
Bükreş. 30 (A.A.)^— D. N. B.: Resmen bildirildiğine göre son isyan hareketine iştirak eden müşevviklerden 106 sı Bukrestç, 292 si taşrada tevkif edilmiştir. Şimdiye kadar mevkufların ismini bildiren hiç bir resmî tebliğ neşrrdilmemlştir. Yalnız eski Bükreş Polis müdürü albay Zav-diano'nım mevkuflar arasında bulunduğu bilinmektedir.
Dün de Abdiilmecit Han, Ticaret Vekilimizin şerefine Efgan büyük elçiliğinde bir öğle ziyafeti Vermiş ve bu ziyafette Hariciye Vekili Şüfcrü Saraçoğlu ile Hariciye ve Ticaret Vekâletleri erkânı hazır bulurunuşlardırv
Matsuoka Diyor ki!
«Amerikanın   Muhtemel   Müdahaleci   Karşısında   Japonya Katiyetle Hareket Edecektir»
Tokyo, 30 (A:A.) — Hariciye Nazırı    B.    Metsuoka, Diyet
meclisinde şu beyanatta bulunmuştur:
€— Birleşik Amerika Devletlerinin buçürtkü vaziyeti anlamak i^tiyecegi hutusımdoki ümidimi hemiz taimamile kayt>etmiş değilim. Esasen bu sebepledir ki Va-şington'a büyük elçi olarak Amiral Notmıra'jı gönderdim. Amiral Vaşin^bon'da nazik bir vazife ile tavzif edilmiştir.»
Hariciye Nazırından, Amerika^ nın muhtemel müdahalesi hakkında aorulan bir suale B. Matsuoka şu cevabı vefmişftir:
c— Amerikanın muhtemel müdahalesi karşısında Japonya katiyetle hareket edecektir. »
Sovyet - Japon münasebetleri
hakkında sorulan bir suale de B. Matsuoka, «Sovyetler Birliğinin Çan Kay Şek'e yardım etmeğe ni'hayet vereceğini ümit ediyo-rujm» demişse de bu hueusta sa-r?h beyanatta bulunamamıştır.
B. Matsuoka sözlerini bitirirken. Amerikanın harbe girmesinin beşeriyet için bir felâket teşkil edeceği hakkında Amerikan milletinin nazarı dikkatini celbet-miştir.
Üçlü Paktın İnkişafına İştirake
Gidiyormuş
Tokyo, 30 (A.A.) — D. N. B.: Japonyanm yeni Berlin büytik elçisi B. Oştma dün deruhte ettiği vazife hakkında gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur:
ÜçKl paktrn azamî inkişafını te-mtn içtn sarfodîlen gayretlere iştirak etmek üzere Bcrllne gidiyorum. Japon milleti unutmamalıdır ki şu anda Japonya, Almanya ve İtalya arasında iş birliği yapmafc en m tinim vazifedir.
Ront Çaki'nin Cenaze Merasimi
Budapeşte, 30 (A.A.) — Bu sabah mUtcveffa hariciye nazırı Kont Caa-ky'nin cenazesi, büyük bir merasimle kaldırılmıştır.
İktisat Veziri Istanbula
Geliyor
Ankara, 30 (Hususî Muhabirimizden) — Adliye Vekili Fethi Okyar, bir kaç gündenberi AnTca-rada bulunan Efg^n İktisat Veziri bu akşamki ekspresle Istanbula harerket etmişlerdir.
Efgan Ticaret Veziri tedavi t-çin AvTupaya gitmektedir.
HAVA
Harbi
Viihelmshavene 42 inci
Hücum
Londra, 30 (A.A.) — Hava Nezaretinin tebliği:
Çarşam'bayı perşembeye bağlayan dün gece, küçük bombardıman grupo, Wklhetm9haven'de ve şimali gari/ı Almanyasmda diğef hedeflere bir hücum yapmıştır. Tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüştür.
Dün WîJhelmshaven,e yapılan hücum, harbin bidayetindenberi bu mühim Aiman deniz üssüne yapılan 42 inci hücumdur.
Ingiltereye Akın
Berlin, 30 (A.A.) — Resmî tebliğ:
İngiliz adararı üzerinde muharebe keşif uçuşları yapan Alman hava kuvvetleri merkezî Ingilte-renin şark sa-billerinde ve İngilte-renin cenubu şarkisinde endüstri tesisatına hücum etmişlerdir-     .
Kara kuvvetlerine mensup u-zun menzilli toplar da İngiltere-nîn cenubu şarkisinde bulunan askerî hedefleri bombardıman etmiştir.
29 - 30 kânunusani gecesi muharebe tayyarelerinden mürekkep müteaddit tayyare filoları Londra civarındaki askerî hedef-lefinfilaktı oombâlarla yangın Dom'oârarı â-tnuslardır.
Hariciye Vekilimizin Taziyesi
Ankara, 30 (A.A.)
Macar ha-
riciye nazırı Kont Csaky'nln vefatı dolayısile Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu ile Macar başvekili Teleki arasında taziye ve teşekkür telgrafları teati edilmiştir.
Ruzvelte Verilen Salâhiyet
(Ba*ı 1 incide) *=*
dolara inhisar ettirilmesi hakkında verilen bir cumhuriyetçi tadil teklifini reddetmiştir.
Bazı tadilâtın kabulü İle yeni şeklini alan proje, B. Roosevelte şu salâhiyetleri vermektedir:
1 — B. Roosevelt, müdafaaaı A-merika Birleşik devletleri için hayati olan hükümetler hesabma lUzımı-lu telâkki olunan bütün müdafaa malzemesini inşa ettirebilir.
2 — Bu malzemeyi satabilir, devredebilir, kiralıyabihr veyahut ödünç verebilir.
3 — Bu müdafaa vasıtalarını tamir ve tecrübe edebilir.
4 — Alâkadar hükümetlere, müdafaa hakkında haberler verebilir.
6 — Müdafaa vasıtalarının ihracına müsaade edebilir.
Amerikanın Berlin Denb Ataşesi Vaşington'a Çağırıldı
Vaşin«ton, 30 (A.A.) — Bah riye Nezareti Berimde bulunan Amerikanın deniz ataşesi Schı^-eder'in Vaşin^ton*a dönmek üzere emir aldığını bildirmiştir. A-merİkanın Londra deniz ataşesi Konrtramiral Ghormley üç  gün-
denberi Vaşmgton'da bulunmaktadır. Her iki deniz ataşesinin A-merifcaya çağmltnış olması Bahriye Nezaretimin Avrupada cereyan eden harekât hakkında tafsilât almak istemesine atfedilmektedir.
Dün Kendimizi İmtihandan Geçirdik
ı
(Başı 1 İncide)
beplerile beraber yekûn binde on
beşi bulur*
Harp bize gelecek mi? Bilmiyoruz. Biz harbi aramıyoruz. Fakat kendimizi ve emniyet sahamızı teihdit eden bir tecavüz karşısında kalırsak, bunu her birimiz erler gibi cesaretle karşılayacağız.
Şunu da hiç bir zaman hatırdan çıkarmayacağız ki harbi bizr den uzak tutmanın yolu bundan yılmak değildir, buna maddî surette olduğu kadar manevî surette de hazır olduğumuzu hiç kimsede en küçük bir şüphe kalmayacak surette iptidadan göstermektir.
Ahmet Emin YALMAN
1
02
—   b
VATAN
31 - 1 - 941
Sümer Bank YERLİ MALLAR PAZARLARI Müessesesi Müdiriyetinden :
NAZİLLİ
1 Şubat 1941 tarihinde laaltyeie geçecek olan yeni mağazalarımızdan:
Mağazasına: AYDIN - DENİZLt MUĞLA . İSPARTA . BURDUR
EREĞLİ
Mağazasına:
KONYA.- NİĞDE
KAYSERİ
Mağazasına:   KAYSERİ -SİVAS - KIRŞEHİR . YOZGAD
Vilayetleri Tüccarlarının sıra numarası almak üzere şimdiden müracaatları ilân olunur
Dünkü Hava Tehlikesi = Denemesinde
Dünkü hava denemesinde Beyazıt meydanında mcfruz bîr bomba, Sirkçe? meydanında Iperîtlı saha kireçleniyor
İzmitte
Sıtma Mücadelesi
İzîmtt (Vatan) — Karasu sıtma mücadele teşkilâtı verimli bu surette çalışmaktadır. Son altı aylık devre zarfında burada sıtmalı olarak 18,103 kişi muayene e-dilmiş. bunlardan 10,142 si tedavi altına alınmıştır. Karasuda 1 1,250 metre uzunluğunda kanal açılmış, 10,150 metre uzunluğun-| da kanal temizletilmiş, 1600 metre murabbalrk bataklık kurutulmuştur.
Sıtmalı vatandaşlara da parasız | kinin tevzi olunmaktadır.
Krasuda ve vilâyet dahilindeki sıtma mücadele faaliyeti takdire değer kıymettedir. Muallimlerin   Yardım Sandığı
İzmit (Vatan) —Şehrimizdeki öğretmenler ve Maarif müntesip-leri aralarında bir yardım sandığı ve yardım cemiyeti teşkil etmeğe karar vermişler ve faaliyete geçmişlerdir. Adliye Köyünde Bir İstasyona İhtiyaç Var
İzmit (Vatan) — Geyve ile Doğançay istasyonları arasında bulunan Adliye köyünde bir durak vardır. Po?ta katarları bu durakta yalnız bir dakika kalarak geçmektedir. Adliye köyü durağından tam 20 köyün halkı trene binmekte, fakat bu bir dakikalık tevakkuftan halk lâyıkile istifade edememektedir.
Adliye köyü ve diğer 20* köy halkı meyvacılıkla ve ziraatle iştigal ettiklerinden mahsullerini bu vasıta ile nakledememekte ve bu yüzden daima zarara uğramaktadır.
Köylüler Adliye durağının istasyona kalbi için Münakalât Vekâletine müracaatta bulunmuşlardır.
İhracatı çok fazla olan Adliye durağının istasyona çevrilmesi müstahsili pek memnun ve müstefit edecektir. Kuvvetle ümit ediliyor ki, Vekâlet, bu haklı isteği
isaf edecektir.
--o-
Zabıta Haberleri:
Masa örtüsünü Silkerken Sokağa
Düşmüş
Kadıköyde Bahariye caddesinde 5 numaralı evde oturan 19 yaşlarında Nezihe adında genç bir kız, evin balkonunda masa örtüsünü silkerken muvazenesini kaybederek sokağa düşmüş ve muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır. Nezihe Haydarpaşa Numune hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
Bebekte Yoğurtçu sokağın-4a. 5 numaralı evde oturan Nuri-nin 6 yaşındaki oğlu Bürhanettin, odada oynamakta iken içinde kaynar su bulunan çamaşır teknesinin içine düşerek muhtelif yerlerinden haşlanmıştır.
Küçük Bürhanettin Şişli Çocuk hastanesine kaldırılarak teda. vi altına alınmıştır.
¦jç Gaziiçeşmede Demirhane caddesinde 145 numaralı kürek fabrikasında çalışan Hasan Sarı-kaya, fabrikada çalışırken sol elini ımakineye kaptırmıştır. Parmakları ezilen Hasan Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
•Jt Sabıkalı hırsızlardan Nezihi, Ortaköyde kahveci Kemalin dükkanındaki çekmeceden paraları çalarak kaçmışsa da zabıta tarafından yakalanarak Adliyeye teslim edilmiştir-
Manisada
Gaz tehlikesine karşı maskelenen ekfple?
»1
A
Sanat Kursları Açıldı
Manisa, (Vatan-) — Ziraat Vekâleti Yüksek Sanatlar Okulundan mezun olan mütehassısları yurdumuzun muhtelif yerlerine dağıtmış ve Manisa vilâyetine de (3) mütehassıs göndermiştir. Vilâyetin tcnsrbilc. (I lacırahman-lı) köyünde kurs açıp faaliyete geçmişlerdir. Bundan gaye köylümüze her sanatm fennî yolunu öğretmek ve onları her bakımdan aydınlatmaktır. Kursta marangozluk. Demircilik, Ziraatçilık hakkında ders verilmekte ve hattâ bu kursa yaşı geçkin ustalar da devam ekmektedirler. Kurs müddeti (6) aydır. (6) ay ikmal edilince başka bir merkez köye gidip orada da ayni şekilde vazifelerine devam edeceklerdir.
Mefru*    bir bombadan yaralanan bir vatandaş tedavi ediliyor
-u—
Karagöz Gecesi
Eminönü Halkevinden: 1/2/1941 Cumartesi akşamı saat (20.30) da bir Karagöz gecesi tertip edilmiştir. Bu toplantıda Evimiz Dil vc Edebiyat şubesi reisi Doçent Sabrl Esad Siyavuşgil tarafından Karagöz hakkında bir musahabe yapılacak ve İrfan Açıkgöz taralından karagöz oynatılacaktır.
Denemede itfaiye ekipleri yan gın söndürme için    faaliyette
Yeni Neşriyat:
(Namîk Kemal)in Eseri
Türk Dil Kurumu büyük vatan ¦şairi Namık Kemalin doğumunun yüzüncü yılı dolayısile şahsı, eseri ve tesiri hakkında çok kıymetli bir eser neşretmiştir. Bu eseri yazan Necip Fazıl Kısaküı ektir. Eserde büyük vatan sairinin şahsiyeti hakkında soyundan başlanarak baba ve ana kökleri tesbit edilmiş, ırk ölçü-sile Kemalin aile hususiyetleri tebarüz ettirilmiştir. Büyük şairin çocukluk hayatından başlanarak gençliği hakkında çok kıymetli malûmat verildikten sonra siyasi ve edebi şahsiyeti bütün varlığı ve eserlerıle tasvir olunmuştur. Büyük şairin hayatını, yaşayış ve duygularını, vatana hizmetlerini hakkile tebarüz ettiren bu resimli eserden okuyucularımız çok istifade edecoklerdir.
BORSA
30 İKİNCİKANUN 194İ
Kapanın
Pfprlın
Dolar
İsviçre Frac-
Drahmi
Lova
Peçeta
Dinar
Yen
lsvcc Kronu
5.24
132,20 31,14 0,9075 1,6225 12,9375 3,175
414875
31.0050
Bahçe ve Çiçek
MERAKLILARI
Bahçelerini   tanzim,   çiçeklerini yetiştirmek, fidanlarına bakmak için mütehassısı tarafından yazılmış eserleri okumalıdırlar. 1u eserler arasında en ziyade   tavsiye   olunabilecekler;
100 Kunı^ 100
Kshıtnı ve Tahvilat
Merkez Bankası peşin       110.—
Orkestra   Konseri
2/2/:'911 Pazar akşamı saat (20) de Türkiye Sağır, Dilsiz ve Körler TosanUd Cemiyetinin 7 kişilik (Körler orkestrası) ikinci konserini Evimiz salonunda verecektir.
Her iki toplantının giriş kartları Büromuzdan verilmektedir.
En Tehlikeli Noktada En Emin Nöbetçi
Gül Bahçesi Salon Çiçekleri Karanfil Yetiştirmek 50
Yurdumuz ÇiçeklerininTarihi 75
Matbaamızdan İsteyiniz
11
11
11
Ağız   ve   dişlerinizi
RADYOL
ile temizlerseniz vücudunuzu bîr çok hastalıklara karşı korumuş olursunuz!
Ağız, mikroplara karşı daima açık olan bir kapıdır. En büyük hastalık mikroplan bu kapıdan girer, ağzın içmde yerleşir ve çoğalarak vücude yayılır. Çürük, bakımsız bîr tek dişin üstünde milyonlarca mikrop barınabileceğin e göre tehlikenin büyüklüğü kolaylıkla anlaşılabilir. Bu açık kapıya
RADYOL İN
gibi mikrop öldürücü hassası % 100 olan bir nöbetçi dilemelisiniz. Sabah, öğle ve akşam her yemekten ısonra günde 3 defa dişlerinizi fırçalayınız.
4VW geçtİkçeH
T. İş Bankası
1941 Küçük
Tasarruf Hesapları ikramiye Plânı
1941 ^İKRAMİYELERI
1 adet 2000 Liralık = 2000.—Lira
3 > 1000 > 2 > 760 >
4 > 500 »
5 250 > 35 > 100 > 80 > 50 >
300 > 20 >
= 3000.— > = 1500— > = 2000.— > = 2000.— » = 3500.— > = 4000.— > — 6000.— >
Keşideler : 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 IkincitesTin tarihlerinde yapılır.
ANAPfYOJEK
DR. İHSAN SAMİ
tstreptokok, Istafilokok, pnö-mokok, koli, piyosiyanîklerin yaptığı çıban, yara akıntı vc Cİlt hastalıklarına karsı çok
tesirli taze abıdır.
RiDA DİŞ SUYU
Boğaz vc (grip. kızıl, kızamık) çibi salgın hastalıklar zamanında gargara   yapılmakla   ağrz,   boğamı   arrtiseptisini   temin  eden kuvvetli bir
dezenfektedir.
ŞEHİR   TİYATROSU TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA DRAM    KISMI BU AKŞAM Saat 20,30 da EMtLİAGALOTTi
ÎİjTÎKLAL CADDESİNDE KOMEDİ   KISMI BU    AKŞAM Saat 20,30 da KİRALIK OD AKA R
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet verilir.
Sirkecide hakem heyeti deneme faaliyetlerini teftiş ediyor
Çorluda Sıtma Mücadelesi
Çorlu, (Vatan) — Sıtma mücadele Çorlu şubesi mücadele mıntıkasına ayrılan sıtmalı mmtakada 940 yılı İçinde 410 metre kanal, 3690 metre ark açmıştır. 19750 metre mu rabbaı bataklık kurutmuşlar, 14450 metre dere temizlemişlerdir. Bundan başka bir bend, 30 küçük gölün suyunu boçltmışlar, 11825 kişiyi tedavi etmişler, 90 kilo kininden başka 1357 adet te tatlı kinin sarfetmiş-ler ve kurutulmasında güçlük çekilen dere vo Bularda 35 kilo Paris yeşili dökmek suretile mücadeleye devam etmişlerdir.
Ankara Kayakçıları Uludağda
Bursa (Vatan) — Ankara Gazi Terbiyo Enstitüsü kayakçıları Ulu-dağa çıkmak üzere şehrimize gcl-mlşlordir.
Ankaralılar şiddetli bir fırtınada dağa çıkmak istemişlerse de muvaffak olamamışlardır. Saat 9 da Bur-
sadan hareket eden kayakçılar 11 üncü kilometrede bulunan jandarma karakoluna ancak saat 15,30 da varabilmelerdir. Kayakçılar geceyi orada geçirmişlerdir. Dağda karın irtifaı 3 metreyi geçmektedir.
Maliye Vekâletinden :
Dantelsiz Bir Kuruşlukların Tedavülden
Kaldırılması Hakkında ilân
Dantelsiz bü' kuruşluklarm yerine dantelli bir kuruşluklar darp ve piyasaya kafi miktarda çıkarılmış olduğumdan dantelsiz bir kuruşlukların 31 Mart 941 tarihinden sonra tedavülden kaldırılması kararlaştırılmıştır.
Dantelsiz bîr kuruşluklar 1 Nisan 941 tarihinden itibaren artık tedavül etmiyecek ve bu tarihten İtibaren ancak bir sene müddetle yalnız mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cumhuriyet Merkez Bankası şubesi bulunmıyajı yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabul edilebilecektir. '
Elinde dantelsiz bir kuruşluk bulunanların bunları mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez vc Ziraat Bankaları şubelerine tebdil ettirmeleri ilan olunur. (9035)  (12523)
Sahibi vo Neşriyat Müdürü:   AHMET EMİN  YALMAN
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100.000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticarî her nevi banka muameleleri.
1 Tara biriktirenlere 28,800 lira ikramiye veriyor*
Ziraat Bankasında kumbaran ve mbaftrrz taSaTrm nesapiarınua en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecek kur'a ile aşağıdaki p*âna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1.000 llrahk 4,000 Ura 100 adet 50 liralık 5,000 lira
4   »       560     »       2.000   » 120   »     40     »        4.800   »
4   »       260     »       1.000   » 160   »     20     »        3/200   »
AO  »     160   »      4.ooo  »
I DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşa«
ğı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kur'alar Kenede 4 defa, 1 eylül, 1 blriuelkûnun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.