1945 Mayıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1945 Mayıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Sayın Bayanların Nazarı Dikkatine:
Dükkânımı. Beşiklaşta Tramvay oadderine naklettirdiğimden ve bitişiğimde başka berber dükkânları bulunduğundan yanlışlığa mahal kalmamak üzere firmama ve dükkânımın numarasına dikkat etmeniz rica olunur.
SÜS KADIN BEltRERt HÜSNÜ SÜSLER BEŞİKTAŞ TRAMVAY CADDESİ No. 45
Anod Bataryaları
Gelmiştir.
Osman Güzel
Bankalar Cad. No. 6«, Tel: 49248
Sene 27 — No. 9557 — Fiat! her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 27 Mayıs 1945
Bahtbl: Necmeddta Sadak — Nejrfyat maddrü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
On yedinci madde
Üçler görüşmesi
Anadoluda dolaşanlar şurada bu! ada, insan barındıracak en Bz şartlara malik, eyleri munta-aam, ağaçlıklı, güzel köylere ras-lar ar. Bunlar, ekim toprakları çiftçinin malı olan köylerdir. Nerede köy adında çorak, hüzün verici bir kerpiç yığını görürseniz, burası, kendilerinin malı ol-nuyan topraklar üstünde çalışan çiftçilerin barınağıdır. Çünkü buralarda ne kadar zaman kala-cakiannı bilmezler, tarla sahibi olmadıkları için evleri, ağaçlan yoktur. Topraklara sahip köy ağasının kölesldirier. Yalnız çalıştıkları toprak ve emeklerinin mahsulü dzğil, her şeyleri onun Çilededir, canlarına varıncaya kadar...-
Bu manzara, işin dış görünüşüdür ve memleket için, milletin ilerleyiş hareketleri için beiki de en zararlı*! değildir.
İşin en zararlı tarafı, sosyal bünyede açtığı ve bütün politika Çevrimlerine rağmen kapanması güç olan yaradır.
Bu meseleye, toprak dağıtım kanunu gerekçesinde hükümet parmağım koymuş, fakat yazık ki pek kısa geçmiştir. Gerekçede deniyor ki: «Arazi mülkiyet rejiminin ve onun doğurduğu mülkiyet strüktürünün bir memleket İç politikası jle de ilgisi vardır. Elverişsiz bir arazi mülkiyeti bünyesi, kişilerin münasebetlerinde ahenksizHkler meydana getirdiği gibi, kiş'ler ile Devlet arasında anlaşmazlıklara çığır açabilir. Büyük arazi mülkiyetine dayanan mahallî nüfuzların, Devlet otoritesinin zayıflamasını İntaç ettiği çok görülmüştür. Bu bakımdan her memleket, yerleştirdiği Devlet zihniyetine yaraşır' biı arazi mülkiyeti bünyesi yaratmak zorundadır.*
Bu satırlarda, hükümet tarafından ileri sürülen düşünceyi yanlış anlatabilecek bir nokta üzerinde durmak isteriz.
Devlet otoritesini zayıflığa düşüren, yahut Devlet zihniyetine yaraşmıyan âmil, ne kadar geni? olursa olsun, doğrudan doğruya «-arazi mülkiyeti bünyesi» değildir. Mülkiyet hakkı ile — bu mülkiyetin bünyesi ister küçük, ister büyük olsun — bizim Devlet rejimi arasında uyarsızlık aramak güçtür.
. Bizce uygunsuzluğu doğuran sebep geniş arazi mülkiyeti değil, arazi sahiplerinin mutlaka insan istismarına varıhalarmdadır. Hükümetin bu kanunu hazırlamasına sebep, geniş bünyeli mülkiyet rejimine son vermek İstemesi Eleği), topraksız çiftçiye toprak dağıtmak istemesidir.
. Çünkü toprağı işliyerek geçinmek zorunda bulunan topraksız çiftçi. Ortaçağdan kalma bîr zih-piyetle, toprak sahibinin yalnız İşçisi değil, malı oluyor, Bunun doğurduğu netice de, toprağa $ahip ağa'arın, birçok yerlerde, Çalıştırdığı insanlar üzerinde Devlet otoritesine üstün haklara malik olmalarıdır. Ortaçağda fe-İxlal Derebeyi neyse, toprak agahı odur: Kanundur, mahkemedir, polistir, maliyedir... Ekseriya, bu İnsanlar üzerinde bir tesir yapabilmek için, toprak sahiplerinin fcüfuzuna baş vurmak gerekiyor.
Çifçiyi çalıştığı bfr parça toprağa sahip kılmak gibi bu asırda. Cumhuriyet halk idaresine düşen en basit ahlâk ve sosyal adalet prensipleri, yahut Türkiye gibi bir ekim memleketinde Kalkınma ve ilerlemenin İlk çaresi olan «tarlasına sahip çifçl yetiştirmek» tedbiri dışında, belki bunlardan önce, Toprak Dağıtımının güttüğü vargı, bir kısım vatandaşları, arazi mülkiyeli hakkının verdiği feodal otoritenin tahakkümünden kurtarmak vazifesidir. Bir tagallüp ki bütün devrimlerin, ilerleyiş müesseslerinin en küçük köye, çn çalışkan zümreye kadar serbeste girip yerleşmesine engeldir.
Biz sosyal ahlâk ve siyasî tekâmül bakımından Toprak dağıtımına bilhassa bu noktadan eh 'mmlyet veriyoruz.
Kanun tasarısı, memleketi bu
vargıya götürecek kudrette midir?
Bu kanun hükümetçe uzun çalışmalardan sonra hazırlandı. Millet Meclisinde büyük bir komisyon tarafından sıkı elenip sık dokundu. Tarla ve ekim işlerinin bilmediğimiz İnceliklerine girişmek bize düşmez. Esasen hükümet tasarısında fazla bulduğumuz kısım, çok basit bir toprak dağıtımı işini çözecek bir yasa olması gereken bu kanuna tarım ıslahatı mesele’erinln de karıştırılmış olmasıdır.
Sekiz maddesi kabul edilen ve Bütçe dolayısile konuşulması geri bırakılan bu kanun, pek yakında Mecliste hiç şüphesiz en iyi şeklini alacaktır,'
Yalnız bize öyle geliyor ki tasarıya giren on yedinci madde, olduğu gibi kalırsa kanundan Cumhuriyet ve inkılâp rejiminin beklediği bütün iyi neticeler sıfıra inecektir.
On yedinci madde şudur : (.Topraksız veya az topraklı çif'çiler tarafından ortakçılık veya kiracılıkla işlenmekte olan veya hiç arazisi olmayıp öteden beri tarım işçillğile geçinenlerin üzerlerinde yerleşmiş bulundukları arazi..,, bu çlfçi ve işçilere dağıtılmak üzere kamulaştınlabilir.» Necmeddln Sadak (Arkası sahife 2; siitun 3 te)
Bir ay içinde olacağı bildiriliyor
Londra 27 (R.) — M. Churchlll, Truman ve mareşal Stalin arasındaki görüşmenin önümüzdeki bir ay içinde olacağı anlaşılmaktadır. Amerika Cumhur Başkanı tarafından gönderilen M. Hopklha İle Daves'in vazifelerinin bu görüşme İşini tanzim etmek olduğu bildiriliyor.
Parlsten gelen bir habere göre, görüşme Londrada veya Almanyada olacaktır. İngiliz seçimi miilâkat üzerine tesir ctmlyecektLr. M. Chur-chlll’ln Londradan ayrılması lâzım gelirse, seçim mücadelesinde madam Churchlll, kocasının yerini tutacaktır.
Moskovadan gelen habere göre, mareşal Stalin, M. Hopklns’l kabul etmiştir. Görüşmede Molotof ve Amerikanın Moskova büyük elçisi de bulunmuşlardır. M. Dawes dün akşam M. Churchlli’ln misafiri olmuştur.
İngiltere - Sovyetler
Londra 27 (A.A.I — İngiliz- Sovyet muahedesinin üçüncü yıldönümü münasebetile Rusya bûyiik elçisi beyanatta bulunmuş ve şunları söylemiştir; «Birliğimizi bozmak Istlyen-ler, bütün gayretlerinin boşa çıkacağım bilmelidirler.»
General de Gaulle'ün seyahati
Paris 27 (A. A.) — General de GauUe'ttn başkan Trumanla buluş-' m ak üzere, mayıs sonundan önce,,! Vaşlngtona gitmesi muhtemeldir.
Sıcak dalgası
Yurdun her tarafında
şiddetli sıcaklar var
Bir çok yerlerde termometre 37 dereceye çıktı, kuraklığın zarar vermesinden korkuluyor
İstanbul'da bir kaç günden beri bu mevsim görülmemiş derecede şiddetli sıcaklar hüküm sürüyor. Cenuptan esen sıcak bir rüzgâr ortalığı âdeta kavurmaktadır. Perşembe günü termometre 34 dereceye kadar çıkmıştı. Cuma günü rüzgâr hafifçe şimale meylettiğinden sıcaklık 28 dereceden yukarı çıkmamıştır. Fakat dün rüzgâr yine cenuptan esmeğe başlamış, sıcaklık 35 dereceye çıkmıştır.
Dün gece İstanbul halkının büyük bir kısmı sıcaktan uyuyamamıştır. Bugün de sabah er-kenden termometre 30 derece idi.
Şiddetli sıcaklar ve cenup rüzgârı ortalığı kavurduğundan ekinler sararmaktadır. Herkes yağmur yağmasını bekliyor.
Ankara 27 (Telefonla) — Bir çok yerlerden gelen malûmata göre bir kaç gün içinde sıcaklık bridenbire artmıştır. Ankara şimdiki halde en sıcak günlerini yaşamaktadır. Evvelki gün sıcaklığın tamirde gölgede 34, ts-tanbulda ve Bursada 37 derece
Suriye ve Lübnan’da
gerginlik çok arttı
Londra’da bir tebliğ neşredildi
Ingiltere Amerikalılarla müzakerede bulunuyor, bir hal şekli bulunması ümidediliyor
. Londra 27 (R.) — Suriye ve Lübnan durumu hakkında dün gece LondralI a bir tebliğ neşredilmiştir. Bunda deniliyor kİ:
«Britanya hükümeti, son birkaç gün İçinde Suriye ve Lübnan'da, bilhassa Suriyede durumun aldığı ciddi şeklin farkındadır. Bundan evvel vaziyet düzelmeğe yüz tutarken Fransa hükümetinin takviye kıtaları göndermesi yüzünden yeniden bozulmuştur. Bunun neticesi olarak Fransa İle müzakerelerin kesilmesi teessüfle karşılamaktadır. Bu hususta Amerika Ue müzakerede bulunduğumuz gibi alâkalılarla da dostane temas halindeyiz. Bunların bir hal şekli bulunması aleyhinde bulunmıyacaklan umuluyor.»
Şam 27 (AA,) — Emniyet mülâha-zaslyle hilkûmc-t dairelerinin, Belediye ve sair resmi, müessese binalarının pencerelerine kum torbalan konulmuştur. Motörlü, atlı ve yaya polis şehrin sokaklarında devriye gezmektedir. Diğer taraftan Fransız müesseslerinin bulunduğu Salebi y ah mahallesine giden yollarda seyrüsefer polis tarafından durdurulmuştur.
Vatansever gönüllüler Asayişin teminine yardım etmektedirler. Doktorlar. klllnlk. ve hastanelerini, buh-
olduğu hakkında ilgililere haber gelmiştri.
Ankara'da halk en. serin yerlere giderek günlerini geçirmektedirler. Çifliktekl Karadeniz havuzuna ve baraja rağbet artmıştır. Havuzda suya girerek gölgelerde mayo İle yatanlara sık sık Taşlanmaktadır.
Adanada şiddetli sıcaklar
Adana 26 (Telefonla) — Şehrimizde son üç gün zarfında şiddetli sıcaklar olmakta, hararet gölgede 35 dereceyi bulmaktadır. İlkbaharda yağmurun tam yağmaması ve bu kuraklık yüzünden bütün hububat ve bakliye ekimleri zararlar görmektedir.
Antakya'da sıcakılk 37 derece?
Antakya 26 (Akşam) — Halayda şiddetli bir sıcak dalgası hüküm sürüyor. Sıcaklık gölgede 37 dereceyi göstermektedir. Halk bu tabii olmıyan sıcakların mahsul üzerinde fena tesir yapmasından korkuyor,
Japon Başbakanı «Şebir tamamen haraboldu» diyor
Balkanların durumu
Times gazetesinin bir makalesi
Dahili harblerin, tethiş hareketlerinin önüne geçmek için ne yapmalı?
Londra 27 (A.A.) — Times gazetesinin siyasi muharriri. Balkanlara dair bir makalesinde şunları yazıyor:
Balkan memleketlerinde, hükümet bütün halkı temsil etmedikçe, sosyal ıslahat yapılmadıkça ve ekalliyetler İçin müsamahalı hareket edilmedikçe, SulhÇu ve demokrat gelişmelere İmkân yoktur. Hiçbir hiikûmct başlıca üç gurupun, yani köylülerin, serbes meslek ashabının ve endüstri işçileri çoğunluğunu İhtiva etmedikçe temsilci bir hükümet sayılamaz. Yeni birlik hükümetlerinin hakikaten böyle olup olmıyacaklannı ve yeni rejimlerin herkese yeter bir fikir hürriyeti verebilecek bir şekilde gelişip gellşmi-yeceklerl hakkında şimdiden bir şey söylemek ve bir fikir vermek mümkün değildir. Harbden önce Balkanlarda hiçbir hükümet zamanında böyle bir fikir hürriyeti hakiki bir şe-
kilde mevcudolmamıştır. Bu İtimat meselesidir.
Yalta konferansının. Balkanlarda büyük ümitler yarattığına şüphe yoktur. Fakat Balkan milletlerine şu kanaat verilmelidir ki, üç büyük devlet birlikte çalışmak hususunda dürüst bir niyet taşımakta ve Balkanlarda komünist olan ve olm iyonlar tarafından da aynı şekilde hareket edilmesini istemektedir. Eğer bu kanaatin uyandırılmasına muvaffak olunamazsa nazil İğe ve faşistliğe karşı yapılan harbin uyandırdığı demokrat gelişme ümitleri boşa çıkmış olacak ve bunun yerine dahilî harblerin fe-cayll, tedhiş hareketleri ve diktatörlük rejimleri ortaya çıkacaktır. Bu, yalnız Balkan memleketleri İçin bir facia olmakla kalmıyacak, fakat bugün, Avrupanın kalkınması bahsinde de bir tehlike teşkil edecektir.
Şamdan bir gKrilnilş
ran devam ettiği müddetçe hükümetin emrine vermişlerdir.
Arap birliği konseyi toplanacak
Kahire 27 (R.) — Suriye ve Lübnan hükümetleri Arap birliği hükümetlerine birer nota göndererek, Arap btr-I llğl konseyinin en çabuk toplanma-,
sim İstemişlerdir.
Beyrut 27 (AA.) — Marûnl patriği ve Lübnan piskoposu Antolne Arlda şimdiki buhranı her ha lamdan İncelemek ve müşeterek bir hareket hattı almak üzere Lübnan’da bulunan bütün Hıristiyan cemaatlerinin şeflerini aalı günü Ekornoh'dakl İkametgâhında yapılacak toplantıya çağırmıştır.
Türkiye - Sovyetler
Yeni bir pakt akdi için görüşmelere başlanacağı bildiriliyor
Londra 27 (R.) — Tokyoya yapılan son hava atanında bu şehir çok müthiş hasarlara uğramıştır. Japon Başbakanı amiral Suzuki söylediği bir nu tukta demiştir ki: «Nüfusu 7 milyonu bulan ve dünyanın üçüncü büyük şehri olan Tokyo, son hava atanları neticesinde tâmlrl kabil olmıyacak şekilde harabolmuştur. Şehrin tamamen yeniden yapılması lâzımdır.»
Tokyo radyosuna göre. Tokyonun büyük bir kısmı baştan başa yanmıştır. imparatorun sarayı da yanan binalar arasındadır. Fakat İmparator ve İmparatorlço kurtulmuşlardır. Ticaret mahallesi yanan kısımlar arasındadır.
Son akından 18 üstün uçan kale geri dönmemiştir. Bu, şimdiye kadar uğranılan en büyük kayıptır.
HAFTA KONUŞMASI
üstad’ın beğendiği burun
Yazan: Refik Hal id Karay
Bugün beşinci sahlfemizde
dikkatler
Belediyeye teşekkür ederiz
Matbaalar arasında en kısa yol olan, Vilâyetle Köprü arasında da kestirme halinde bulunan «Acı-musluk sokağı» nın tamir edilmesini bu sütunda temenni etmiştik. Üzerinde her gün bine yakın miivezzl çocuğun kaynaştığı hu sokak artık yazın toz, kışın çamur deryası olmaktan kurtuldu, Teşekkür ederiz.
Son günlerde Eminönü meydanı da tamir görüyor. Onun yanı başında pek feci halde olan Ralıkpazanna da dikkati çeke-riz: tstanbıılun senelerden beri gıdasını tedarik ettiği, daha da kini bilir ne kadar edeceği Balık-pazarı, ömrü on beş günlük bir sergi sokağına sarfedilen İhtimamı görse yeridir.
Büyük elçi B. Selim Sarper Moskova’da hararetle istikbal edildi
Newyork 26 (Radyo) — Moskova radyosu bildiriyor; Türkiye büyük elçisinin Moskova'ya vü-sulünde kendisi çok hararetle İstikbal edilmiştir. Haziranın ortalarına doğru yeni bir Türk . Sovyet paktının akdi için müzakerelere başlanacağına intizar olunmaktadır.
Başbakan ile Mareşal Stalin arasında tebrik ve teşekkür telgrafları Ankara 26 (A.A.) — Avrupa zaferi münasebetile, Başbakan Şükrü Saraçoğlu ile Sovyetler Birliği Halk komiserleri kurulu Başkanı mareşal Stalin arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir:
Mareşal Joseph Stalin
Halk komiserleri kurulu Başkanı MOSKOVA
Dünya tahakkümünü hedef günden kuvvetlerin nüvelerinde ezildiği bu tarihi anda şahsen tanımış olmakla bahtiyar bulundu-
ğum yüksek Şefinin şahsında kahraman Sovyet ordusunun tarihin daima hayranlıkla hatırlı-yacağı büyük zaferini sevinçle selâmlanın.
Muztarip insanlığın hayn için savaşmış olan bu milletin canlandırıcısında. kazanılan büyük zaferin doğru ve devamlı bir sulh-le taçlandınlacağımn bir zamanını görmekteyim.
Bu insanlık idealinin başarılmasının getireceği altın çağ ve müstakbel zamanlar, bunun kurucularının isimlerini ebedî surette minnetle kutfıyacaktır.
Şükrü Saraçoğlu
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bay Saraçoğlu
ANKARA
Hitler Almanyası'na karşı kazanılan zafer münasebetile gönderdiğiniz tebrikten dolayı size teşekkür ederim Bay Başbakan.
Stalin
Trieste’de
Tevkif edilenlerden bir kısmı serbes bırakıldı
Amerikan güm rük tarifeleri
Trleste 27 (A.A.) — Yugoslavlar tarafından tevkif edilmiş yüzlerce tamsa bu kere serbes bırakılmışlardır. Bunlar arasında, feshedilmiş olan aîtalyan kurtuluş komitesi, nln faal üyeleri de bulunmaktadır. Bununla beraber yeni tevkifler de yapılmaktadır.
Yugoslavlarla Trieste’de bir çok kimseleri öldürdüklerine dair hiç bir delil yoktur.
Trlesteiller, silâhlı Slavlar tarafından yapılmakta olan keyfi araştırmalara karşı, Müttefiklerin himayesini temin etmeğe çalışıyorlar.
Yüzde elli derecesinde azaltılacak
Newyork 27 (R) — Reis M. Truman yabancı memleketleri* karşılıklı ticaret anlaşmalarında gümrük tarifelerini indirmek için âyan meclisinden salâhiyet İstemiştir, Meclis 181 e karşı 218 oyla salâhiyet vermiştir. Reis gümrük tarifelerini yüzde elli azaltmak niyetindedir.
‘■ınıie 2
AKŞAM
27 May...
SÖZÜN GELİŞİ:
Hayat ellisinde başlar
Değerli arkadaşımız Hikmet Münir Ebcioğlu asrımızın en iyimser muharrirlerinden biri olan Herbert N. Casson’un bir kitabını dilimize çevirerek bize hayatın ellisinde başladığını haber verdi. Henüz ellisine gelmiyenleri hayatta addetmiyen, elli bir yaşındakileri de çocuk sayan bu kitap yajiyanlar arasında memnun etmedik kimse bırakmıyor. Hayatın zahmetlerini ağır bulup ukeşke dünyaya gelnıeseydim» diyenler bu kitaba göre zaten dünyada değildirler. İhtiyarlığa doğru gittiklerini hesaplayıp üzülenler ise yaşamaya heniiz başlıyacaklannı haber alarak yeni mânevi kuvvetlerle canlanacaklardır.
Fakat şunu da kaydetmek lâzımdır ki «.hayat ellisinde başlar., felsefesine inananların «ayısı bu kitap çıkmadan evvel de az değildi. Devlet bütçesinden maaş alan insanların, hepsi aynı fikirdedir. Otuz sene çalıştıktan sonra alacağı tekaüt maaşını düşünerek yirmi yaşında devlet memurluğuna girenler hayatın ellisinde başlayacağına Cassoıı kadar gönülden inanmış insanlardır. Ellisinden sonra sürecekleri hayat uğrunda, otuz gençlik senesini ahla, ofla geçiren memurlar yaşamaya hazırlanan en iyimser kalabalığımızı teşkil ediyor. Yalnız onlara bu inancı veren melek bir noktayı gözlerinden maharetle saklamaktadır: Hayatı boyunca aldığı maaştan memnun olmıyan, bu para ile daima geçi neme di ğin i söyHyen memur aldığı maaştan daha az olacak olan tekaüt maaşile nasıl daha parlak bir hayata geçecektir? Bıı nokta galiba yalnız bazılarına görünüyor ve onun için istifa ediyorlar,
Casson kendinden misal getirerek servetini, ellisinden sonra yazdığı kitaplar sayesinde kazandığım söylüyor. Böyle talihli insanlar da yok değildir. Fakat bir tekaüt maaşı beklemediği, gibi gençliğinde kazandığım saklamak mucizesini de başaramıyan İn» sanlar, kuvvetlerin ne de olsa azalmaya yüz tuttuğu elli yıkından sonraki hayatı nasıl tahammül edilir hale getirecekler? ölünceye kadar çalışıp yorgun ölmek suretile mi? Ya çalışmak kudreti de tükenmiş İse?
Boyleleri için en münasip usul her halde bir zaman bazı Kongo yerlilerinin ihtiyarlara tatbik ettikleri usuldür. Onlar ça-hşamıyacak hale gelen ihtiyarlan genç bir Hindistan cevizi ağacına çılcanr. sonra ağacı kökünden sarsarlarmış. Yukandaki İhtiyarlar bu sarsıntıya dayanamayıp aşağı düşerlerse olgunlaşmış bir meyva sayılarakk kabile tarafından kemali âfiyetle yenilirmiş.
Şevket Rado
ilâçları nasıl ele geçirmiş?
Ankara’da yeni eczane sahibinin duruşması
Ankara 27 (Telefonla) — Fazla fatle ilâç satmaktan sanık yeni eczane sahibi Esad’m, millî korunma mahkemesi sorgu yargıçlığında ilk duruşmasının yapıldığını ve tevkifine karar verildiğini yazmıştık. Dün Ankara millî korunma mahkemesinde eczane sahibi Esadın tutuk olarak duruşmasına başlanmıştır. Dünkü duruşmada şahit olarak dinlenen Emperyai Semlkal In-düstri Limtet Şirketinin temsilcisi, bu ilâçların ültraseptil fasilesinden olduğunu, henüz Türkl-yeye sokulmasına müsaade edilmediğini, bu ilâçlann nüm un e olarak getirildiğini ve ancak Sıhhat Bakanlığına verildiğini, hususî elierdr bulunmadığını bildirmiştir. İlâçların fiatleri hakkında resmen hiç bir şey bilmediğini, bir iki hafta evvel Londradan gelen bir fiat listesinin şirketin ls-tanbuldaki genel merkez şubesi tarafından Sıhhat Bakanlığına gönderildiğini söylemiştir.
Dünkü duruşmada dinlenen şahitlerden birisi bu ilâçlardan tanesine 12,5 kuruş vererek 48 tablet aldığım söylemi?, diğerle-ri de Esadın arkadaştan olduklarını ve bu Uâçlan kendisi ve dostlan için sakladığını ve parasız olarak kendilerine verdiği-ni anlatmışlardır.
Eczacı Esat, paıa bırakmak suretile kefaletle tahliyesini istemiş, fakat rcddoTunarak duruşma diğter şahitlerin dinlenmesi İçin başka bir güne bırakılmıştır
Falih Rıfkı Atay, ecnebi gazeteciler şerefine kokteyl parti verdi
8an Francisco 28 (Cumhuriyet) — San Francisco konferansındaki Türk delegasyonu basın heyeti başkanı Ulus başmuharrir! Falih Rıfkı Atay, konferans müzakerelerini taklbet-mekte olan yabancı gazeteciler ve gene konferans mfinasebetile orada bulu an muhtelif milletlere mensup muharrirler şerefine bir kokteyl parti vermiştir.
Yüz elliden fazla davetli arasında Amerikan sinema ve temaşa âleminin tanınmış simaları, bu arada Halllvut-la çevirdiği fLUmlerl dünya seyircileri larafmdan büyük bir rağbete mazhar olmuş ve bazı fillmlcrl memleketimizde de gösterilmiş bulunan Tiirk artisti Turhan. Bey, son vücuda, getirilen Amerikan kordelâlarmm parlak yıldızı Lana Turner, Torban Beye birkaç eserinde parlönrıiik eden Morla' Montez bilhassa gözü çekiyordu. |
Edirne 26 (Akşam) — Büyük tarihî Kırkpınar güreşlerine 18 yıldan beri görülmemi? kalabalıkta devam edilmektedir. Akın halinde gelen gruplar şehri doldurmuştur. Edirne bayram günlerinden birini yaşıyor. Bu yıl güreşlere. iştirak eden pehlivanların sayısı evvelki yıllardakinden 250 fazladır, Hayrebolulu Süleyman, Babaeskili Mustafa, Sındırgılı Şerif, ManisalI Rifat. Kara Haşan, Çoban Mahmut, Yanm dünya Süleyman. Göneni i Kara Hüseyin, Koç Ahmet gibi en başta gelen pehlivanlardan Kara Hüseyin yalnız Koç Ahmedl ters paça ile yenebilmİştir,
Küçük ortada Süleyman Sab-riyi; Ziyaeddin Feyziyi: Servet İbrahimi; Mehmet Hüsnüyü; Rifat Osmanı; İsmail de Yusufu yenmişlerdir. Büyük ortada Mehmet, Rahmi’yî: Niyazi, Ha-san’j Haşan da Hilmi'yi yenmiştir. Baş altında İsmail Yılmaz Apdullahı; İzmitli Necmi Hüseyin Tosunu: Şilöli Rahmi Çoban Mahmudu yendiler.
Güreşlere devam ediliyor.
Futbol birinciliği
Dünkü maçları Cumhur Başkanı takibetti
Ankara 27 (Telefonla) — Türkiye futbol birinciliği müsabakalarına dün 19 mayıs stadyumunda başlanmıştır. Müsabakaları Cumhur Başkanı İsmet İnönü de takibetmiştir. Müsabakalara İstanbul lig birincisi Beşiktaş, İzmir Ug birincisi Altmordu, Ankara lig birincisi Altınordu, ve Türkiye guruplar arası futbol birincisi Kocaeli bölgesinden Deniz Harb filosu gücü takı m lan iştirak etmektedirler. Çekilen kur’aya göre dün ilk karşılaşma Beşiktaş ile Altınordu arasında yapılmış ve bu iki takım 1 - 1 berabere kalmıştır.
Bundan sonra Harb okulu İle Deniz Harb filosu gücü takımları arasında maç yapılmıştır. Maç 9-1 Harbiyenuı ka.anmaslle neticelenmiştir.
Eisenhower Frankfurta yerleşti
Frankfurt 20 (Radyo) — El-senhower karargâhını Rebns şehrinden Main nehri üzerindeki Frankfurt şehrine nakletmiş ve vakitle L.G. Farben fabrikalarının bulunduğu binada yerleş-
M. Churchill’in nutku
haklarına hürmet edilmesi lâzımdır
Kırpınar güreşleri
Dün başlıyan güreşlerin neticeleri

Londra 20 (AJL) — M. Churchlll, bu sabah, bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen, halkın gösterdiği büyük tezahürler arasında, Londra civarında seçim dairesi olan VVoodford'da otomobille bir seçim gezintisi yapmış ve bu esnada müteaddit nutuklar söylemiştir.
M. Churchlll, bu nutuklarında, zaferin tamamlanması ve sulhun teşkilâtlandırılması bahsinde başarılması gereken işlerin güçlüklerini belirtmiştir. M. Churchlll, aynı zamanda, bütün memleketlerde insanın esas haklarına hürmet edilmesi lüzumu üzerinde de ısrar etmiştir.
Avrupa kıtasının tarihte misli pek az görülmüş derecede ihtiras ve klnla biirülü olduğunu kaydeden M- Churchlll, «bu kıtanın esaslı bir parçasını teşkil eden> İngiltere ile müttefikleri arasındaki karşılıklı ilgiyi tasrih eylemiş ve bundan da, siyasi durumun ciddi vemâkul bir surette tetklkından istikrarlı bir devamlılık lüzumu neticesini çıkarmıştır.
M. Churchlll, şimdiye kadar çekilen zahmetler! ve başarı ile geçirilen İmtihanları hatırlatmış ve önümüzdeki haftadan itibaren yiyecek maddeleri tayınlarında yapılacak yeni azaltılmalardan bahslie «Daha birçok hoşa gitmlyecek şeyler vukua gelebilecektir. fakat şu cihetten katiyen eminim kİ, bütün İmtihanları muvaffakiyetle atlatacağız ve büyük müttefiklerimiz Amerikalılarla beraber [aponları da yere sereceğiz. Bu savaşın, bazılarının tahminlerinden belki de daha az süreceğini ümidedlyorum.» demiştir.
M. Churchlll, zaferin semerelerin! el'den kaçırmamak tavsiyesinde bulunarak demiştir ki: «Zaferin semereleri derken kasdettlğim mâna, arazi kazançları, değildir. Fakat büyük hürriyet prensiplerini tahakkuk ettirmek ve diğer memleketlerle birlikte dünyaya sağlam bir sulh temeli verecek olan bir siyaset kurmak vazifesidir.»
M. Churchlll, müstakbel harblçrln önüne geçmek İçin hâlen kurulmakta olan milletlerarası teşkilâtı ile yalnız milletlerin tecavüz korkusundan kurtarılmakla kalmayacağı. fakat aynı zamanda birçok Avrupa memleketi vatandaşlarının da başka korkulardan, «hiçbir seçilmiş .parlâmentoya karşı mesul olmıyan ve her dakika gayrı muayyen sebeplerle ve yahut herkese tatbik edlieblleck derecede muayyen sebeplerle tevkifler yapabilen polis rej i mil bir hükümet» korkusundan kurtarılacağı ümidini beliğ bir surette İzhar etmiştir.
M. Churchlll, nihayet büyük ve kahraman Rus milletini hararetle ÖV-mlş vç inglUz, seçimlerinin üç büyüğün çok yakında yapılacak buluşmasına mâni olmaması gerektiğinden M. Traman’ı haberdar etmiş bulunduğunu açığa vurmuştur.
Times ne diyor?
Londra 26 (AA.) — Times gazetesinin siyasi muharriri şunları yazıyor:
On yedinci madde
(Baş tarafı 1 İnci sahifede)
Bu maddeye göre, «ötedenberl tarım işçiliğile geçinen» çlfçile-rin toprak sahibi obuaları için o toprağın «üzerinde yerleşmiş bulunmaları» şarttır. Bir toprakta çalışan çifçi işçilerin o toprak Üzerinde yerleşmiş olmaları şartı nerede, veya kaç yerde vardır? Bu şarta göre toprak sahibi kılınacak işçilerin sayısı hemen hemen hiç olacaktır. Kaldı ki on altıncı madde bu şartın da ger-I çekleşmesine engeldir. Çünkü on altıncı maddeye göre de «Mahallî İmkân ve şartlara göre gerekli tesisleri ve donatımı olan ve düzenli bir şekilde sahibi tarafından işletilmekte bulunan orta arazi bu hükmün (kamulaştırılma hükmünün) dışında tutulur.»
Bu on altıncı madde İle on yedinci madde — kanunun tatbiki bakımından — nasıl uygunlaşabilir?
Dar topraklı, geniş topraklı bölgeler, geniş İşletmeler veya orta İşletmeler gibi İnce tasniflerin değeri he olursa olsun, bu kanun topraksız çifçiye toprak dağıtmak için yapılıyor ve bu hedefi hiç bir şart İle kaybetme-meli, zayıflatmamalıdır. Bunun içindir ki on yedinci maddenin, her şeyi birdenbire yokeden o fıkrası silinme İldir,
Bu kanun, büyük toprak sahibi vatandaşlara bazı fedakârlıklar yüklîyecektir. Şahsî bakımdan bunlar ağır da olabilir. Fakat, bir kısım insanlara maddî mânevî fedakârlıklar yüklememiş devrimler, hattâ medeniyet sahasında fedakârlıkla İlerleyiş-
M, Chtırchill
İngllterede cereyan eden seçimleri bir tarafa bırakarak Avrupadakl başlıca meselelerin âcil bir hal çaresine İhtiyaç gösterdiği söylenebilir. Bu meselelerden birincisi Almanyadakl rejim meselesidir. Doenltetn kısa süren geçici hükümeti artık softa ermiştir. Bununla beraber. Müttefik kontrolü konseyinin kurulmasında çok yavaş llerlenilmektedlr. Bu arada kuzey, güney ve batıdaki Müttefik askeri hükümeti karışık bir duruma karşı koymak mevkiinde kalmıştır.
Sanıldığına göre, batı ve doğudaki Almaniara yapılan muamelede hareket birliği yoktur.
Rus - Polonya meselelerindeki derin ihtilâfların derhal halledilmesi de daha az ehemmiyeti haiz değildir. Birleşik Amerikanın Moskova büyük elçisi M. Harrlman, M. Hopklns’ln refakatinde Moskovaya dönmüştür. İngiltere büyük elçisi sir Archlbold Clark Kerr'ln her dakika Londradan hareket! beklenmektedir.
çıkmazdan, nasıl çıkılacağı henüz belli değildir. Açık olan bir şey varsa O da bütün-durumun Kırım anlaşma-sının uğradığı akamet zaviyesinden tetkik edilmesidir. Polonya liderlerinin tevkifi aradaki ihtilâfı daha tehlikeli bir hale sokmuştur.
Japon imparatoru harb mücrimleri listesinde
Melbourne 26 (A.A.) — Avustralya hükümeti Japonların Yeni - Gine’de ika ettikleri mezalimden sorumlu olduğu için imparator Hirohiio’nun harb suçluları listesine geçirilmesini istemiştir. Bu istek Çunking hükümeti tarafından desteklenecektir.
ler tarih boyunda görülmüş müdür?
Cumhuriyet rejiminin sağlam temellere dayanması, medeniyet dünyası karşısına açık alınla çıkması için Millet Meclisi en büyük eserlerinden birini başarmaktadır. Eser tam olmalıdır, on yedinci madde değişmelidir. Hiç bir inkılâbın eksiğe tahammülü yoktur. Kalede gedik bırakmamak gerektir,
Nccmeddin Sadak
NOT: Maliye Bakanının bütçe nutku hakkında evvelki günkü makalemde, İthalâtın geçen yıl azaldığını Bakanııruzuı »memnuniyetimi, söylediği yazılmıştır. Maliye Bakanı nutkunda İthalâtın azaldığını sadece bilgi kabilinden söylemiştir. Memnuniyetle kelimesinin burada yeri yoktur. Tashih ederim- _______
Suriyeden hâlâ çekirge sürüleri geliyor
Adana 26 (Telefonla) — Hatay bölgesine Suriyeden çekirge akını devam etmektedir. Hatnyın bilhassa Hassa ve Reyhanlye mıntıkalarına Surlye-den bulutlar halinde Sudan çekirgeleri gelmektedir. Mücadeleye önemle devam edilmekte, tonlarca çekirge öldürülmektedir. Buna rağmen çekirge hücumunun önüne henüz geçilememiştir.
Londra üzerine 1 sterlin 6.32
Nevyork üzerine 100 dolar 130.50
Cenevre 100 İsviçre Er. 30.6750
Madrid üzerine 100 pez«ba 13.80
Stokholm üzerine tü(j kuron 31.1315
ALTIN
Gulden 83.15
Reşa(îlyt 8 8.20
İngiliz 4^-36
Külçe 6A0
BÜTÇE MÜZAKERESİ
Ekonomi Bakanlığı bütçesi kabul edildi
Bakan FuatSirmen Millet vekillerinin tenkidlerine cevap verdi
Sağlık bütçesinin görüşülmesine başlandı
Ankara 26 — Büyük Millet Meclisi bu sabah saat onda toplanarak Ekonomi Bakanlığı bütçesinin müzakeresine devam etmiştir. Bakan B. Fuat Sirmen, İki defe kürsüye gelerek Millet Vekillerinin tenkld. temenni, mütalâa ev suallerine cevap vermiştir. Uzun süren tartışmalardan sonra maddelerin müzakeresine geçilmiş ve bütçe kabul edilmiştir. Bundan sonra Sağlık Bakanlığı bütçesinin konuşulmasına başlanmıştır. Bu tasarı üzerinde de tartışmalar yapılmış, vakit geç olduğundan müzakereye pazartesi devam edilmek: kararile oturuma son verilmiştir.
Bugünkü oturumda Millet Vekillerinin suallerine cevap veren Ekonomi Bakanı B. Fuat Sirmen , su mahsulleri konusunun Ekonomi Bakanlığına verileceğini, Ulaştırma Bakanlığı yeni teşkilât tasarısında, buna alt kayıt bulunduğunu ve bu tasarının Büyük Millet Meclisine geldiğini söylemiştir, B. Fuat Sirmen geçen yıl yapılan ve sanayi kalkınma hamlesi sayılabilecek işleri anlatarak şunları söyledi:
— Karfaıbük sülfrlk asld fabrikamız: azletmeye açılmıştır,, ve normal şekilde çalışmaktadır. Süper fosfat fabrikası da işletmeye açıldı. Sunî gübre ihtiyacını geniş mikyasta karşılamakta ve hakiki İhtiyaç sahiplerine en İyi bir şekilde dağıtılması İçin fabrikanın bütün mahsulü Tarım Bakanlığına verilmektedir. Gene geçen senenin temmuzunda İzmit'te odun, saman, paçavra ve sellülpz fabrikamızı da İşletmeye açtık, Ambalâjlık kâğıtların mukavemetsiz olduğunu, çabuk patladığını biz de biliyoruz. İmalât işine kâfi miktarda srilüloz Satamamaktan İleri gelmektedir.
İsveç ve diğer Avrupa memleketlerinden ve Amerika'dan şellüloz getirt mrk teşebbüslerimiz müstoet neticesini verince bu kâğıtların evsafının düzeleceği tabiidir.
Geçen sene zarfında Sıvasta tuğla ve kremli fabrikası İnşası İkmal edilmiş ve tuğla İmaline başlanmıştır. Kiremit İmaline de yakında başlanacaktır
Gene geçen senenin eylül ayında İzmir dokuma fabrikasının temeli atılmıştı. Bugün inşaatı bitmiş haldedir. Bu fabrika tezgâhlarının Ame-rlkaya siparişleri yapılmıştır. Birkaç gün İçinde de Taşköprü (Kastamonu) de kendir soyma tesisatımızın temeli atılacaktır. Bu tesisatı tamamlayıcı mahiyette, kendirden İplik ve dokuma tesislerini kurmak için de gayret sarfedlyoruz.
Ateş tuğlası fabrikasının kurulmasında büyiik gecikmeler olmuştur. Son defa Bakanlar Kurulu tarafından İstisnai bir karar ittihaz edilerek bu tesislerin doğrudan doğruya ser-bes dövizle mübayaosı esası sağlanmıştır. İsviçre hükümetine sipariş yapılmıştır. Teslim 10 ay İçinde olacaktır.
Gene geçen sene zarfında Havzada Kozlu mıntakasında bir kuyu açmak kararını almış ve malzemelerini getirmiş bulunmaktayız. Kuyunun İnşaatı bizde de uzun sürecek, ancak S senede bitecektir.
Murgul bakır İşletmemizin peyderpey İnglltereden getirilmiş olan malzemesi mahalline tamamen şevketinin İştir. Müttfiakl malzemenin de İn-gülzl erden alınması yolunda büyük gayretler sarfedllmlştlr.
Dünya harbinin bitmesi yaklaştığı şu sıralarda yen! sınaî hamlelerde gerek İlerisi İçin tasarladığımız hususa-tı tayin, gerek bunları işletecek müesseslere verilmesi lâzım gelen şekil üzrinde uzun zamandan beri süren çalişmannz nihayet bulmuş, bu hususta hazırlanan tasanlar Bakan arkadaşların mütalâalarına arzedllmlş-tir. Kısa zamanda hükümetten geçirilip yüksek huzurunuza sunulacaktır.
Memleketin sınai kalkınmasında hususi teşebbüs ve sermayenin de İştiraki lâzım geldiği İleri sürüldü. Bakanlığımızın görüşü de odur ki bir memleketin sınai kalkınması yalnız devlet eliyle istediğimiz hacim ve süratte yapılamaz. Partimizin programı devletçiliğin şeklini ve hududunu tA-yin ederken ferdi teşebbüsü esas olarak kabul etmiştir. Devletimizin ve Bakanlığımızın bütün icraatında bu zihniyet hâkimdir. Kanunlarla baza müesseselfre İmtiyaz şeklinde hasredilmiş konular haricinde, hiç bir hususi teşebbüsün sınai bir tesis kurmasına Ekonomi Bakanlığı hiç bir surette mâni olmuş değildir.
General Eyüp Durukan, petrol arama İşlerinin, no vaziyette olduğunu, motör İmalâtı İçin proje hazırlanıp hazırlanmadığını, ray imalâtı, istihsal ettiğimiz batarın ve ktârürdtln tasfiyeleri, gliserin imalât» inin nri«r düşünOldüğüntt aordv.
Pahalılık
İsmail Sabuncu, pahalılıktan bahsetmiş ve şunları söylemiştir;
— Devlet vasati kar diyor. Bunu millet yutar mı? Erbabı kanaat getirir mi? Vasati kâr ne demektir? Bazı maddelerde yüzde 300 e kadar kâr İlâve ediliyor, sonra vasatisi hesaplanıyor. Bu, aklın, mantığın kabul etmlyeceği bir cevaptır.
Biatlerde indirme yaptık diyorlar.. Asıl matlup olan indirme, halkırfct günlük İhtiyacıdır. Yüzde beş, on nls-L-J petlnde indirdik diye bize buradeO-naftalinden bahsediyorlar. CM
Evsafta iyiliğe gidiyoruz, dedklerM— Gidilmediğini gene murakabe rapo-O runda görüyoruz. Yünlü kumaşlar £-tamamen bozuktur. Yalnız evsafında q değil, ölçülerinde de bozuktur. Berr— elli beş. yaşındayım, bundan otuz so-j2 ne evvel erkek kumaşları 140 değil, Q) 150 santimdi. Memurlara kumaş ver-> dik, pantolonun apış aralarına parça/iv koymadan 3 metreden elbise çıkmadı. Hariçte de, söylendiği kadar ucuzat_ mal bulunmadığını beyan ettiler. Ti-k|“ caret odasından bir kere sorsunlar’ 5*» Patiskaya, yünlüye ne teklif cdlyorlar^Û Üstelik enler! de yüzde 50 fazla, ev--0 safi da h*t halde daha İyidir. Tedbir (jj bulmayı teklif ediyorlar. Ben tedbirtt bulurdum: İptidai vesaite dayanmak-5* la beraber neticesi daha iyi olurdu. jj* Fabrika kurmıyalim demiyoruz. Mof} sele onu İşletmektedir.»
Ekonomi Bakanı tekrar kürsüye gelerek İzahat vermiş, bu izahattan sonra tasarının umumi heyeti üzerindeki müzakereler kâfi görülerek maddelere geçilmiş ve tasarı kabul edilmiştir.
Bundan sonra görüşülmesine başlanan Sıhhat Bakanlığı bütçesi, vaktin geç olmasından dolayı fazla görüşülememiş müzakere pazartesi gününe kalmıştır.
Mark Twain cemiyeti fahrî âzası seçildi
Ankara 26 (AA.) — Amerika’nın tanınmış muharrirlerinden Mark Twatn‘in hâtırasına izafeten tesis olunan ve gerek sanat, gerekse siyaset alanındaki eser ve başarıları İla beynelmilel refah ve sulh gayesin a hizmet etmiş olan kimselere tevdii ettiği Fahri âzalıkla uluslararası bir şöhret kazanmış bulunan Mark Twa-İn demeği reisi İle sayın Başbakaq Şükrü Saraçoğlu arasında aşağıdaki mektuplar teati olunmuştur:
Amerika'da Missouri eyaletinde bulunan «Entemational Mark Twaln Soclety» başkam tarafından el yazı-sile yazılmış olarak gelen 28 şubat 1D45 tarihli bir mektupta şöyle denilmektedir:
Sayın Başbakan Saraçoğlu.
«Milletler arası bakımından devlet işlerindeki müstesna varlığınız vâ himmetleriniz dolayısile ittifakla cemiyetimizin fahri âzalığma seçildiğinizi bildirmekle şeref kesbeylerlm.»
Başkan: Cryll Clemenn Başbakanımız demek başkanın» şu mektubu göndermişlerdir:
Sayın, bay C. elemene,
Demeğinizin fahri üyeleri arasına katmak suretiyle bana tevcih elmiş olduğunuz şerefe teşekkürlerimi bildiririm. Bunu sadece kendi şahsımı karşı gösterilen bir teveccüh olarak değil, Türk milletinin beynelmilel ahengini tesis ve cihan şiimûl refahın temini yolunda yaptığı hizmetlerden hisseme düşenin bir nişanesi olarak görüyorum. Her fedakârlığı tebessümle karşılayan, her zorluğu gületell yenen Amerikan ruhunun büyük ter-slmclsl Mark Twaln'!n hâtırasını yâdetmek fırsatına nail olduğumdan dolayı bahtiyarım.
Şükrü Sarocfcltl
îş Bakanlığı
Ankara 26 (Telefonla) — Bir İş Bakanlığı ihdası İçin ilk hazırlıklara devam edilmektedir.
Yem Bakanlığın şimdiki halde Bakandan başka bir müsteşar^ bir de özel kalem müdürü bulu» nacak, ekim ayına kadar tetkik, lerle meşgul olacaktır. Bundan sonra, teşkilâta dair kanun ta» sarısı hazırlanarak Meclise veri* lec ektir,
îş. Bakanlığına Konya Millet Vekili Dr, Sadi Irmağın getirt» mesl takarrür etmiş sayılıyor Müsteşarlığa da şimdiki îş dafl resi reisi Enis Behlç Koryürek'İS tâyini kuvvetli bir ihtimal daht llndedir.
27 Mayıs 1945
AKŞAM
Sahile 3
A ŞAMDAN AKŞAMA
Cezaevlerinde bir lâhzada ortaya çıkarılan 50 silâh
Adalet Baaknı, Meclisteki son nutkunda, eski tip ceza evlerile yenilerin farkını anlatıyor ve bizde eskilerin hâlâ maalesef ekseriyette olduuğnu söylüyor.
Neticede beraet etmeme rağmen vaktiyle bir matbuat olayı yirmi altı gün mevkuf kaldığım için, bu eski tip ceza evlerinin ruhunu yakından görmek fırsatını bulmuştum; muhtelif yazılarımda da buna temas ettim. Ceza evlerine dair neşriyata karşı bu sebeple lâkayd kalamıyorum. Ordu vilâyeti Cumhuriyet savcısı Ray Mehmet Ali Sevük'ün «ce-«a evlerinde işlenen cürümler ye firar hâdiseleri» başlığı ile son günlerde neşrettiği kitabı da bu tnerakım dolayısile okudum.
Bay Sevük şöyle diyor:
— Doğrusunu söylemek lâzım gelirse Avrupada takriben 6(1 sene evvel cari olan müşterek hapis usulü bugün bizde tatbik edilenden çok daha ileri ve zararsızdı. Bizde cari olan usul geçe gündüz hep bir arada yatıp kalkmağı icabettiren en tehlikeli ve en berbat şekildir. § Ceza evlerimizin i ■'erişi, kapalı bir âlemdir O âlemi kuş bakışı seyredenler için her şey meçhuldür. Ancak mahkûm elbisesi giyerek Uzunca bir müddet içeride kalıp da gözü ve kulağı gördüğünden mâna çıkarmasını bilecek kadar Bağlam olanlar bu âlemin içyü-(iine vâkıf olabilirler.
Buna rağmen, Ordu savcısı, perdenin bir ucunu muvaffakiyetle kaldırmışa benziyor Zira, kitabın bir tarafında şu hâtırasını anlatıyor:
— Bütün yorgunluk ve gayretlerimize rağmen ceza erinde silâhın kökünü kurutamıyacağımızı biliriz. Çünkü sözlerimiz her türlü iyi hislere kapalı vicdanlara nüfuz edemez. Böyle karanlık ve kapalı vicdanları kolayca yumuşatmak en muvaffakiyetli din adamlarının bile elinden gelmez. Ordu ceza evinde tam iki sene çalışarak bu metotları tatbik ettik ve bir aralık ceza evinde silâhın bulunmadığına kanaat getirdik. Fakat küçük bir hâdise, aldandığımızı ispat etti. Bir gün. iki ay hapis cezası yemiş bir mahkûmu yakalıyarak ceza erine gönderiyorduk. Tevkif müzekkeresini imza ederken, bize: «Beni ceza evine göndermeyiniz. Hayatım tehlikededir» dedi. Filhakika. Ordu ceza evi tek koğuş halindeydi ve tecrit odası mevcut bile değildi. Buna rağmen silâhların toplanmış olduğu bri ceza evinde hîç bir tehlikenin mevcut olamıyacağını düşünerek bu sözleri dinlemedik. Bir çeyrek saat Bonra ceza eri müdürü telefon ederek miiessesede vukuat o{du-ğunu habîr verdi. Hakikaten, bir az evvel ceza evine gönderdiğimiz mahkûmun ağır bir bıçak yarasıle yatmakta bulunduğunu gördüm. Bütün mahkûmlar, bu vaziyetten, bizim kadar müteessir olmuşlardı. Fâil, 30 sene ağır hapse mahkûm birisiydi. Mağdurun düşmanı olduğunu ve ceza erine girdiği zaman kendisine bakarak zincir salladığını ve asabına hâkim olamıyarak bu işi yaptığını söyledi. Ceza evinin psikolojisini ve mahkûmların inandıktan şeyleri bilmiyenler, zincir sallamanın delâlet ettiği mânayı kavnyamazlar. Bazı ceza evlerinde ve muhitlerde zincir sallamak düşmana meydan okumak ve onu tahkir etmek demektir. Bu hâdise üzerine iki gün müddetle ha-Eislerin ziyaretine gitmedik. Zira anaatimizce diğer mahkûmlar bu hâdiseyi önliyecek tedbirler alabilirlerdi. Ceza evine her gün Uğramak itiyadımı bilen mahkûmlar bu hareketle kendilerine gücenmiş olduğumu düşünmüşler. Bize bir mektup yazarak cefa evine davet ettiler. Gittik. İçlerinden biri ilerliyerek bu hâdiseden dolayı hepsinin müteessir Olduğunu ve mâni olmağa fırsat bulmadıklarını izah etti ve ceza evinde gizli kalmış olan 50 silâhın da aralarında toplanmış olduğunu izah eyledi. Hakikaten hemen toplanmış olan 50 kadar büyük silâhın bir gazete kâğıdına sarılmış olarak önümüze konulduğunu gördük. İşte ancak bu hâdiseden sonra bütün silâhlar toplanmış ve içeriye artık silâh girmemiştir.
Her insanın nasıl hassas tarafı C*la bileceği, oraya dokunmasını
| |Ş E H I R HABERL Ada çamları
Tırtıllarla yapılan mücadele çok iyi neticeler veriyor
Belediye bütçesi
Bütçe tasdik edildi.
Belediyede hazırlıklar başladı
Belediye bütçesi tasdik edilmiştir. Hazirandan evvel belediye başkanlığına gönderilmesi beklenmektedir. Bütçe, umumi meclisten çıkan şekle göre tasdik edilmiş ve bütçede hiç bir değişiklik yapılmamıştır. Belediye, gelir gelmez yedi aylık bütçe İle yapılacak işlere hemen başlamak üzere gereken bütün hazırlıkları yapmıştır. İhale edilecek olan 11 yollarının programı hazırlanmıştır. Bunların eksiltmeğe konulmasına hemen başlanacaktır. Belediyeye alt İnşaat ve tamirat İşleri de bugünlerde bir program halinde belediye başkanlığına bildirilecektir. Bu sene belediye tarafından yapılacak olan işler arasında bilhassa mahalle aralarındaki sokakların tamirine ehemmiyet verilecektir. Bu hususta Halk partisi kongrelerinde ileri sürülen dilekler göz önünde tutulduğundan buna göre kaymakamlıklara ödenekler ayrılacaktır. Diğer taraftan sıtma savaşında mücadele heyetinin çalışmasını kolaylaştırmak üzere şehir içindeki açık su birikintisi yerlerin kapatılmasına veya bunların kurutulmasına bir kat daha ehemmiyet verilecektir.
Sade yağ
Vilâyet, sadeyağ durumunu takibediyor
Vilâyet piyasada sadeyağ işini takip ve kontrol ettirmektedir, ürfa ve Trabzon valiliklerde diğer İstihsal bölgelerinden muntazaman alınan yağ fiatlerl ve İstanbul tüccarlarına satılan yağ miktarları vilâyetin kon-trollanna esas teşkil etmektedir. Esasen mevsimin sonu olması ve zeytinyağının karne ile tevzi edilmesine karar verilmesi yüzünden sadeyağı fiat-lerl yavaş yavaş düşmekte devam ediyor.
İstanbul tüccarlarının istihsal bölge terindeki yağ piyasalarını idare ettikleri etrafındaki söylentiler üzerinde de ciddiyetle durulmaktadır. İstihsal bölgelerinde bulunan ticaret odaları tarafından büyük şehirlere gönderilen sadeyağların âzami fiatlerl de tesblt edilmiştir, şimdilik bazı bölgelerde tatbik edilen bu tedbir diğer bölgelerde de tatbik edilirse sadeyağ durumunun az zamanda normal hale geleceği söyleniyor.
Meyva ve sebzelere azamî Fiat konacak
Belediye İktisat İşleri müdürlüğü, îstanbulda perakende olarak satılmakta olan sebze ve meyvaların fl-atlerinde görülen yüksekliği önlemek üzere bunlara birer âzami flat tesblt etmek için bir müddettenberl çalışmaktadır. Bu hususta hazırlanmakta olan teklif Belediye Daimi encümenine yakında sevkedllecektlr.
Zeytinyağı tevziatı
Vilâyet, yağları biten bakkallara yeniden zeytinyağı vermeğe karar vermişti. Bu karar gereğince Ticaret ofisi depolarından aldığı zeytinyağlarının miktarına göre fişlerini veren ve aldığı zeytinyağlarının hesabını kesen bakkalara Ticaret ofis! depolarından tekrar yağ verilmesine başlanmıştır. Elde mevcut ekmek karnelerinin devamı müddetlnce her vatandaş elindeki U kuponiyle yağ alabilecektir.
Bayan Fatmayı elektrik cereyanı mı çarpmış?
İki gün evvel Topkapı tramvayına binen bayan Fatma'nın tramvay penceresindeki demirlerden elektrik cereyanına tutulduğu ve tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırıldığı yazılmıştı.
Tramvay idaresi, böyle bir şeyi pek mümkün görmemekle beraber, arabada bir kontakt neticesinde pencere demirine de cereyan gitmiş olmasının varidolablleceğinl nazarı dikkate almış ve tramvayda incelemeler yaptırmakta olduğunu bildirmiştir. Her gün yüzlerce kişi tarafından tutulan pencere demirlerinde cereyan olsaydı, bayan Fatmadan başka diğer yolcuları da çarpması fcabederdl. Alâkadarlar, bayan Fatmanın kolunu demire şiddetle çarpması neticesinde kendisini cereyana tutulmuş zannettiğini tahmin etmektedirler. Hastanede bayanın hakikaten elektrik cereyanına çarpılıp çarpıtmadığı tetkik edilmektedir.
bilenler çıkarsa hapishane halkının bile yumuşayacağı bu misalle de bir kere daha anlaşılıyor.
Yeni metotlarla bu hassas noktalara dokunarak, ceza evlerini «fena insanlar fabrikası» halinden çıkarmak, «iyi ve çalışkan insanlar fabrikası» haline sokmak elbette mümkündür
(Vâ - NÛ)
Adalardaki çamlara musallat olan tırtılların imhası, yakın zamanlara kadar gayet İptidai ve sathi surette yapılıyordu. Bu yüzden Ada çamları bu belâdan bir türlü kurtulamamış, tırtıl tahribatı hakiki bir âfet, bir teh İlke halini almıştı. Adaların belllbaşLı güzelliğini ve varlığını teşkil eden çamların günün birinde büsbütün mahvolacağını göz önüne alan Orman umum müdürlüğü. Ada çamlıklarındaki tırtıllarla esaslı surette mücadele etmek lüzumunu takdir etmiş ve kurduğu teşkilât İle 194Î senesln-denberl muntazam bir program dahilinde mücadeleye başlamıştır. Yapılan mücadeleden bu sene İyi "netice alındığından, şimdiye kadarki çalışmanın sonuçlan hakkında malûmat vermek üzere Devlet Orman işletmesi İstanbul Revir Amirliği dün bazı zevatla gazeteciler! Büyükadaya davet etmiştir. Davetliler öğleden sonra Bü-yiikadaya gitmişlerdir. Başta Halk Partisi tl başkanı B. Fikret Sılay olduğu halde davetliler Ada İskelesinde Adalar kaymakamı B. Cemal Tarlan. Adalar Parti başkanı Dr. Esat, Revir ı âmiri B, Sakıp tarafından kaçıl anını şiar dır. Davetliler, İskelede hazırlanan arabalarla çamlıklara doğru bir gezinti yapmışlar ve Lunapark gazinosunda arabalardan inmişlerdir. Burada Revir âmiri B. Sakıp Sürmeli, davetlilere «Hoş geldiniz!» dedikten sonra şöyle hltabetmlştlr:
«Tükenmez bir hazine olan memleket ormanlarlle İlgilenmek, biz ormancıların amacıdır. Yalnız ormanları İşletmek değil, mevcutlarını muhafaza. ikmal. İmar etmek de en büyük görevimizdir. Devlet kendi malı olan ormanları, bir mal sahibi duru-mlyle ve kendisi İşletmek gayesile Devlet Orman işletmelerin! kurmuştur.»
Revir âmiri, bundan sonra Ada çamlıklarına musallat olan tırtılların imhası İçin 943 seneslndenberl Devletin 35 bin lira sarf ettiğini, mücadeleden çok müspet neticeler alındığını. Mücadeleye gelecek yıllar içinde de devam etmek üzere bir program hazırlandığım, mücadele teşkilâtının faaliyet! sayesinde Ada çamları İçin bir âfet halini alan tırtıl tahribatındaki tehlikenin önü alındığını söyledikten sonra sözlerine şu suretle devam etmiştir:
«Mücadeleyi, bu İş tamamdır; artık bakılmağa ihtiyaç kalmamıştır: diye yarim bırakacak değiliz. Yarını bugünden daha verimli yapmağa çalışacağız. Bugünkü mücadele bir başlangıçtır. Ormanlar, hüdal nâbit gibi kendi hallerine bırakılmazlar, bakılmağa ihtiyaç vardır. Evvelâ ormanlarımızı verimli hale getireceğiz^ sonra ekonomik faydalar temin edecek hale koyacağız.»
Bundan sonra Bureaya tetklkat rnaksadiyle giden Orman fakültesi doçentlerinde!, mücadele mmtakası başkanı Dr. Gafur Acatay namına başasistan Dr. Refik Erdem söz alarak, Ada çamlıklarının öneminin ekonomik olmaktan ziyade sıhhi ve estetik bakımdan mütalâa edilmesi lâzım geldiğine İşaret ederek, ötçdenberl Ada çamlıklarına vakit vakit tırtılların musallat olduğunu ve bu saldırışın bazı zamanlar müthiş bir âfet halini aldığını, bu itibarla esaslı mücadele yapmak gerektiğini söyledikten sonra Tarım Bakanlığının 1943 senesinde bu mücadeleyi Orman koruma enstitüsüne verdiğini, ilk hazırlıklar yapıldıktan sonra mevsiminde mücadeleye glrlşlldlğlnl ve o zaman 30 - 40 tırtıl kesesinde 150 den 12 bine kadar tırtıl bulunmak gibi müthiş bir durumla karşılaşıldığını söylemiş, hattâ âfetin ne derece tehlikeli bir vaziyet aldığını tebarüz ettirmek için ağaçlardan başka telgraf, telefon ve bina direklerine de tırtılların saldırdığını ilâve etmiştir.
Bundan sonra Büyükada. Heybeli, Kınalı ve Bıırgaz adalarında mücadele yapılan arazi sahasına dair izahat vermiş. 1943 senesinden 1945 senesi mücadele mevsimi sonuna kadar Kınaliadada 100. Bıırgazda 2855, Heybelide 58800, Büyükadada 1,850.000 kİ ceman 1,937,453 tırtıl kesesinin imha edildiğini tebarüz ettirmiş, bu müddet zarfında İşçilere 9798 gündelik verilmek suretile 35,788 lira masraf yapıldığını söylemiştir.
Bundan sonra. Dr. Refik Erdem, mücadelenin yalnız çamlıklarda değil, şahıslara alt husus! bahçelerde de yapılması lâzım geleceğini, mücadelenin bu seneden itibaren Adalar karşısındaki Anadolu yakasına da teşmil edileceğini, tırtıllardan temizlenecek Ada çamlarının İmarile güzelleştirilmesine başlanacağını da İlâve etmiştir
Bundan sonra davetliler, çamlıklarda dolaşmışlar, tırtılların yaptıkları tahribatı ve mücadele neticelerini mahallinde gördükten sonra tekrar arabalara binerek Akasya oteline gitmişlerdir. Burada hazırlanan mükellef bir büfede davetliler İzaz edilmişlerdir.
Çay İçildiği sırada, ötedenberl Heybelladada kendi zat! teşebbüslyle çam yetiştiren avukat B. Teologos. vaktiyle Nevşehlrde Damat İbrahim paşa medresesinde tahsil ettiği gün-denberl kalbinde ağaç sevgisi olduğunu, Heybelladada Devlet ormanlıklarında yüz bin fidan yetiştirdiğini ve bunlarda şahsi mülkiyet İddia etmediğine dair noterde bir senet tanzim ettiğini söylemiştir.
Okullar arası atletizm birincilikleri Fener slaılınıla yapılılı Müsabakalar çok güzel ve heyecanlı oldu
İstanbul kız ve erkek okulları atletizm birincilikleri ve spor laaUyetl kapanış töreni dün Fenerbahçe stadında parlak bir şeklide yapılmıştır.
Çok kesif bir seyirci kütlesi önünde yapılan tören istiklâl marşı İle başlamış, bunu İstanbul milli eğitim müdürü Hail Vedat Fratlı’nın bir söy-| levl taklbetmişttr.
Başarılı şekilde geçen teknik neticeler şunlardır:
Kızlar:
100 metre: 1 _ Azize (K. ö.) 14.1, 2 — Hatice (K. Ö.J.
4x100 bayrak: i — Kız öğretmen takımı 57.7, 3 — Kadıköy t aküm.
Giille: 1 — Neclâ (K. ö.) 10.35.
Neclâ seçmelerde 1057 İle yen! Türkiye rekoru yapmıştır, 2 — Nemlde (E. L.l.
Yüksek: 1 — Süheylâ (E. L.) 1.25, 2 — Yaşar (K. ö.l.
üzün: l — Azize (K. ö.) 4.81. 2 — Hatice (K. ö.l.
Erkekler:
100 Metre: 1 — Ali (O. 3.) 11.7. 2 — İrfan (P. L,).
200 metre. 1 — Doğan (H. P.) 24.1. 2 — Ali (G S.İ.
400 metre: 1 — Adnan (H. P.) 51.7, 2 — Şeydi (H. P.i.
800 metre: 1 — Adnan (H. P.ı2.2,2. 2 — Şeydi (H. P.i,
1500 metre: 1 — Ali (H. P.İ 4.22.7, 2 — Hayrl (H. P.İ.
3000 metre: 1 _ Necati (Vefat 9-44.7, 2 — AH (H. P.).
4x100 bayrak: 1 — Galatasaray lisesi 46,2. 2 — İstanbul lisesi 40.
Balkan bayrak: 1 — Haydarpaşa lisesi 3.38.5, 2 — İstanbul lisesi 3.50.2.
Disk: 1 — Muhteşem (İa L.) 29.59. 2 — Rıfkı (H. P.).
Gülle: 1 — Ali (8. ö.) tO.54, 8 — Bam! (O. 8.1.
Uzun: 1 — Ruh! (H, P.) 887, 2 — Niyazi (B. L.l.
Yüksek: 1 — Ruhi (H. P.) 1.70, 2 — Mazlum (İ. L.).
Müsabakalar sonunda yapılan pu-van tasnifinde kız okulları arasında kız öğretmen 30 puvania birinci Erenköy 8 puvania ikinci, Kadıköy 3 puvania üçüncü olmuştur.
Erkek okullar arasında 50 puvania Haydarpaşa lisesi birinci, 20 puvania Galatasaray lisesi İkinci, il puvania İstanbul İLsesl üçüncü olmuştur.
Son olarak yapılan hendbol şampiyonluğu final maçında Haydarpaşa Taksim lisesini 4-15 yenerek şampiyon olmuş ve bunu takiben spor mevsimi zarfında derece kazanan okulların mükâfatları merasimle tevzi edilmiştir.
ERİ
Tifüsle mücadele
Bitliler ve bitli yerler hakkında esaslı tedbirler alınacak
Tifüs, geçen kış alınan ciddi tedbirler sayesinde bir salgın şeklini almadan önlenmişti. Ancak İstanbul’da tifüsün tamamlle kökünü kazıma^ için bit yapan unsur ve yuvalan ortadan kaldırmak lâzımdır. Blt>i insanlar ve biti bulaştıranlar daha ziyade bekâr odalarında, hanlarda ve sıhhi şartlara uymıyan meskenlerde barınmaktadırlar.
Halbuki İstanbul’da kontroldan uzak ve hiç bir sıhhi kayda tâbi oimi-yan yüzlerce yer vardır. Bunlar şimdiye kadar ve gelişi güzel bırakılmışlardır. Belediye sağlık teşkilâtı, yalnız tifüs bakımından değil, her bakımdan sağlık mahzurları bulunan bu kabil yerler hakkında gayet esaslı tedbirler alınması lüzumunu ileri sürmüştür. Burada barınan insanların temizliğe de hiç riayet etmedikleri görülmektedir. Salgın hastalıklarının yayılmasında ehemmiyetli âmil ol»n bu gibi yerlerle burada barınan kimseler İçin — diğer memleketlerde olduğu gibi — ne gibi tedbirler alınacağı esaslı surette İncelenmektedir.
Buz satışı
tstanbulda kilosu 6 kuruştan perakende satışa başlandı
Bugünden itibaren Sarıyer ve Adalar hariç İstanbul’un diğer bütün semtlerinde buzun perakende olarak kilosu 8 kuruştan satılacaktır. Sarı-yerde buzun perakende kilosu 7.5, Adalarda 7 kuruştur. Belediye, her İlçede birer umumi buz bayiliği kurulmuş. bayiler de kendi bölgelerinde perakende buz satıcılarını tesblt etmiştir. Belediye buz fabrikası tarafından temin edilecek olan buzların sıcakların başladığı bugünlerde muntazaman her yere dağıtılması için lüzumlu bütün tedbirlerin alındığı söylenmektedir.
Terfi eden öğretmenler
270 ilk öğretmenin terfii tasdik edildi
Hazirandan itibaren bir üst dereceye terfi edecek olan ilk okul öğretmenlerinin listesi geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığına gönderilmişti. Listeler tasdik edilerek milli eğitim müdürlüğüne iade edilmiştir. Bu yıl İstanbul'da terfle hak kazanan 270 kadar ilkokul öğretment vardır, öğretmenlerin kıdem zamları bir hazirandan İtibaren verilmeğe başlanacaktır. Hususi İdarenin 7 aylık bütçesine bunun İçin de ödenek konulmuştu.
Nüfus sayımı bürosu
İstatistik genel müdürlüğü, ekim ayında bütün yurtta yapılacak olan nüfus sayımı hazırlıkları için vilâyette bir büro tesis etmektedir. Bir hazirandan itibaren faaliyete geçecek olan bu büro, nüfus sayımı için hazırlanmış olan matbu evrakı illere, ihtiyaçları nispetinde dağıtmakla meşgul olacaktır.
Şehrin sağlık işleri
Yarın öğleden sonra Vilâyette. Vilâyet ve Belediye Sıhhat müdürlerile kaymakamlar, Vali muavini B Ralf Tekin başkanlığında bir toplantı yapacaklardır. Toplantıda şehrin sağlık İşleri görüşülecek, bu arada mücadelesine başlanan sıtma ve tifo* hastalıkları için her İlçede yapılması lâzım gelen işler tesblt edilecektir.
Bugün mekteplerimizde okutulan «Edebiyat tarihi» kitaplarında Nl-gâr hanıma ayrılan fasılda aynen şöyle denir:
«Tanzlmattanberl başlıyan yeni edebiyatın İlk kadın şalrest. Salonunu kadınlı. erkekli, yeril ecnebi, bütün âşinâlarına ve edebiyat mu-hiplerlne açarak memlekette İlk defa salon hayatını kuron hanım.»
Şair N i g â r
hakkında yazdığı ynzıya İsmail Hatip Sevük şöyle devanı ediyor:
«Genç bir kızken neşrettiği kitabiyle gürültülere sebebolan... ilh, Uh.» «Edebiyat tarihi» nln Nlgâr hanım faslında gene şöyle denilir: «Ef-sus» un !884 te intişarı memlekette Adeta bir hâdise olmuştu. Genç bir mtlslüman kızı aşk şiirleri yazsın ve bunları âmmeye neşretsin, bu görülmemiş bir şeydi.»
1893 te ( Şair hanımlarımız» isimli bir eser yazan Hacı Bey zade Ahmet Muhtar Nlgâr hanımdan bahsederken:
«Efsusu tabetmesi kendisine (zamanın Asiyesl) Unvanını kazandır- ı iniştir.» diyor.
Nig£r Hanımın Salonu
Birçok edebi ve meşhur çehreleri la edebiyat âlemimizde hakikaten ; bir devir olan bu mevzua alt yazımıza yakında başlıyoruz.
J
| Bir çırpıda |
Casson haklıdır..
Nerede o eski taş yürekli okuyucular?,, Kendimden pay biçerek söylüyorum. Bazen bir tek kitap sakifesi içinde, romanın beş a.tı kahramanını yatırıp kıtır kıtır keserlerdi de abaııa mı-sn?„» demezdim. Vaktiyle «En. gizisyon mezalimi» isimli seri halinde kitaplar okumuştum. Her satırda insanların etleri kızgın cımbızlarla kopardır, daha neler, ne işkenceler yapılırdı. Zevkle okurdum. Şimdi artık yapamıyorum. Ve dikkat ediyorum, büyîik «okuyucu kütlesi» de benim gibi... Zamane okuyucusu o kadar dertlidir ki şöyle ferah verici, iç açıcı, ümit uyandırıcı kitaplar istiyor. Akıllı Amerikan muharrirleri bunun her keşten önce farkına varmışlardır, VValter Pit-kin'in yazdığı «Hayat kırkında başlar» isimli kitabı 160.000 den fazla satılmış, 17 kere basılmış... Ve neden satılmasın?,, 40 yaşının eşiğinde, karmakarışık bir ruh baleti içinde bulunan bir insan için ne büyük bir teselli mem-baı!.. Lâkin hayat durmuyor ki.. Her şeyi olduğu gibi gençlik hududunu da daha ileriye almamLZ, hayatımızdaki ilerlemeye göre bunu da ayarlamamız lâzımdır, İşte insanların bu büyük ihtiyacını duyan Herbert N. Casson «Gençlik kilometre taşı» nı sırtlayıp biraz daha ileriye götürmüş, tam yerine dikmiştir. Son yazdığı kitabın adı «Hayat elli yaşında başlar»!.. Walter Pitkin ile Casson'un arasındaki ve dünya karşısındaki bu «açık arttırma» yeryüzünün en ferah verici manzarasıdır. Bugünün okuyucusunu ve dinleyicisini çok iyi tanıyan arkadaşımız Hikmet Münir Ebcîoğlu bu kitaptan bizim okuyucunun da mahrum kalmasına gönlü razı olmamış, onu Türkçeye çevirerek kitap halinde çıkartmıştır.
Vaktile bedbin bir ressam, tabir caizse şom fırçalı bir ressam şöyle bir resim yapmıştı: İki taraflı bir merdiven, her basamağında muhtelif çağlarda insanlar, Çocuktan, iki büklüm ihtiyara kadar. Her basamak muayyen bir yaşı gösteriyor. Kırkına veya ellisine kadar yükseliyorsunuz. ondan sonra tepesi aşağı inmeğe başlıyorsunuz. Yeryüzünde bundan daha kötü bir tablo olamaz. Çünkü bu resim dünyanın her tarafında nesillerin üstünde bedbin tesirler uyandırmış bir şeydir Şimdi Pitkin gibi. Casson gibi tatlı dilli kimseler, bir çok modern münevverler o kör olasıca iki taraflı merdivenin basamaklarını düzeltmek için kitaplar yazıyorlar.
Ve Cftsson’un dediği her halde doğru olacak. Zira tabiatte her şeyin hayatı şöyle ölçülür: Bir mahluk, tekâmül devresine geldiği zamanın beş mislini yaşar. Bu binlerce hayvan üzerinde yapılmış bîr tecrübedir. İnsan yirmisine, hattâ yirmi beşine kadar tekâmül eder. O halde tabiî surette 10ü - 120 sene yaşaması lâzımdır. Esasen insan ömürünü tam, senenin aylarına benzetebiliriz. Her on yaş için bir ay. Beşinci ay yani ellinci yaş mayıstır. Bu itibarla elli beşinde bir insan henüz mavisin on beşinde sayılır. Bundan sonra senenin, yani ömrün haziranı var. temmuzu var. ağustosu var,
106 yaşında Suyolcu Mehmet pehlivana:
— Hangi yaşta olmasını isterdiniz?,. diye sormuştum, Bana şöyle cevap verdi:
— On sene evvelki halimi bağışla bir şey istemem... Ondan ötesi lıep gençlik..
,( Gençlik baldan tatlıdır. M ister Casson haklıdır!.»
Hikmet Feridun Es
..........VEFAT........
Şehrimizin tanınmış tüccarlarından, memleketin sanayi kalkınmasında yorulmak bilmez çalışmasile hayatı boyunca faydalı olan tüccardan Varit-, Nihat, Mühendis Metin Hamaratın babaları, Cevdet, Fahir. Vahit ve îhsan İpekçinin enişteleri
NEDİM HAMARAT
26 mayıs cumartesi günü Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugünkü pazar giinü öğle namazını müteakip Nişantaşı Teşvikiye camiinden kaldırılarak aile mezarlığında ebedi
Sahlfe 4
AKŞAM
SOPJ BASKI FRANSA NASIL ÇUKTÜ? Yazan: Pierre Lazareff Çeviren: Şevket Rado
>■■ ■ — Tefrika No. 47 ■ 1
Otto Abetz nazi ajanı yahut bir beşinci kol nasıl kurulur?

27 Mayıs f'lS
SElilll.S St'TUN
Mahkemelerimizde, resmi evrak ve senetleri muhafaza edecek demir kasaların yokluğu, hakların ziyamı doğuracak tehlikeler yaratabilir
Ben de sık sık bu salonlara giderdim. çünkü haber atmak bir gazetecinin vazifesidir, Günün adamlarlle temas etmek, onların mahremiyetlerine girmek Istlyen adam İçin de bu salonlardan daha elverişli yer olamazdı.
Otto Abetz Fröderic Slebourg adlı başka bir Alman ajanlyle beraber derhal bu muhitlere sokulmuştu. Daha nazilikten evvel GAZETTE DE FRACFORT'un Paris muhabir! olan beriki Fransızca yi da Almanca kadar iyi bilen İstidatlı bir muharrirdi. « Allah Fransız mıdır?» adlı kitabı ona İlk şöhreti kazandırmıştı. Yakışıklı idi, zeki idi. güzel bir karisi vardı. Parisli bir muharririn karısı onun için intihar edeli beri de Don Juon'Lık tacını giymişti.
Abetz ile Slebourg bu monden salonlarda yalnız Führerln fikirlerini yaymakla kalmaz, birçok devlet sırlarını da yakahyabllirlerdl. Zira Fransız politikacıları seçkin bir güzel kadının Közlerini kamaştırmak İçin, yahut sadece hafifliklerinden müzakereleri bu hususi toplantılarda, yabancı memurların önünde yüksek perdeden anlatırlardı.
Bugün herkes bilir ki 'Hitler bütün büyük darbelerini askerî şeflerinin mütalâalarına kulak asmaksızın indirmiştir. Avusturya mesleslnde olsun. Prag meselesinde olsun, Ren meselesinde olsun Hitler Alman mütehassıslarının muhalefetine rağmen elindeki bir takım siyasi malûmata güvenerek oyununu oynadı. Bu siyasi malûmatı ona kim temin ediyordu? Hitler, Fransaya karşı birkaç zar atmaya cesaret etti, çünkü bu memleketin nüfuzlu şahsiyetleri. Nazırlar, gazete sahipleri, yahut yüksek memurlar dışarıda yemek yedikleri sırada: «Avusturya İçin harekete geçmeyiz, Prag İçin dövüşmeyiz, Ren’in tekrar askerileştirilmesine mâni olamayız» gibi sözler sarf etmişlerdi.
Bu sözler lierlıal Sertine yetiştiril -inişti. Fransız politikacılarının temayüllerini öğrenmek Hitler için milyonlar. hattâ milyarlar değerinde idi. Abetzlerin, Siebourg’ların ve Olto Abetzln züppe avenesini teşkil eden bir avuç şuursuzla budalanın temin ■ettiği bu malûmat Hitler! Parlse getirmiştir.
Monden salonları olan kadınları da büsbütün İtham etmemelidir; içlerinden çoğunun Fransa faciasında oynadığı rol tesadüfi idi. Hattâ bazıları tehlikeyi sezerek ne derecede olursa olsun, memleketleri aleyhinde çalışanların hepsine birden kapılarını derhal kapadılar. Bu anlayışlı kadınların başında. b!r takım Parisli gazete sahlplerlle birçok siyaset adamlarının üzerindeki büyük nüfuzunu ekseriya Fransa menfaatine kullanmış olan Madelelıı de Montgomery’yl saymalıyım.
Bununla beraber yaman bir av meraklısı olduğu bilindiğinden, onu elde etmek için Şerlindeki beynelmilel avcılık kongresi şenlikleri sırasında bizzat mareşal Goerlng tarafından Düşes Antolnelte d’Harcourtla beraber Şerline davet edilmişti- Seçkin misafirleri uğrunda Goertng’in yapmadığı kalmadı. Sürek avlarından, Alman yanın en güzel ormanlarında atla takiplerden sonra muhteşem ziyafetler verdi. En parlak üniformalarını giydi: munis, güler yüzlü, kandırıcı, inandırıcı olmaya çalıştı.
M a d el el ne de Mongomery Parlse döndüğü r~ bana:
— Netice İtibariie ellerinde hiçbir salâhiyet oltnıyan. sadece sosyeteden ik! Fransız İmdim için lüzumundan fazla para ve tebessüm harcadı. Almanların benden bir şeyler koparmak istediklerini anladım. Bundan sonra hiçbiri evime ayak basamaz» dedi.
Daha az anlayışlı olan Düşes An-toinette d’Harcourt İse döndüğü zaman bilâkis Fransa - Almanya komitesinin coşkun bir propagandacısı kesildi Hattâ genç bir mebus olan kocasını bu birliğin müdür âzaiarı arasına kaydettirdi.
•••
Bir Londra seyahati sırasında Londra sosyetesinin de Paris sosyetesi kadar «işlenmiş» olduğunu gördüm. Rlbbentrop tngiltereye Alman Elçisi olarak giderken İngiliz kadınlarının meftun oldukları bir sürü yakışıklı delikanlıyı da beraberinde getirmişti. Onlardan biri olan Prens BLsmarck birkaç mevsim Ingiliz başkentinin hakiki kahramanı kesildi. Neşeli, oyunlar tertlbetmeslnl bilir bir adam olduğu için davetlilerinin can sıkıntısına uğramalarından son derece korkan ev sahibeleri kendisinden VH’geçemlyo rl ardı.
Prens Blsmarek’ın zengin tabakaya mensup bir takım gençlerle çok samimi dostluklar kurduğunu ve çoğuna bir nevi hissi Hltlerscvcrllk aşıladığını görmekle dehşete düştüm.
Fransada bir takım genç asilzadeler otto Abetz'ln gayretlerini destekliyorlardı. Bunlardan bana en tehlikeli görünen. ly! bir aileye mensubol-makla beraber herkesin değersiz ve tehlikesiz saydığı Irlynrı, kabak kafalı. koca göbekli Thlerry de Ludre oldu.
Ludre ailesi Nancy'de Moselle civarında yerleşmiş çok eekl bir aile İdi. Msml^ketin hemen hemen bütün eski
aileler!Ie akraba olmuşlardı. Thlerry de Ludre’ün süvari subayı olan babası Nancy'den milliyetçi mebus seçilmişti; Maurlce Barrcs, PolncarĞ, Lou-is Martin. Andrö Maginot gibi Loren'll büyük vatanseverlerin arkadaşı İdi.
Annesi Napolâon’un yaver! mareşal Kont Berthler’nln torunudur. Thlery de Ludre kız kardeşi gibi aile gele-nekelerlne uyup. Fransanın geçmiş günlerinin hâtıralarına bağlı kalarak yetişebilirdi. Bilâkis bunlardan nefret etti. Çalışarak mevkiini elde edecek kabiliyette olmadığından, merhaleleri aşıp, kaideleri kırıp sivrilmek İstedi Tarihi Loren'de en yaygın ve en derin olan his Almanyaya İtimatsızlık beslemektir. Thlerry derhal Alman sevgisiyle ortaya atıldı.
1928 de yirmi yaşında iken babasını kaybedince onun seçim dairesinde babasının fikirlerine at bir seçim mücadelesine girişti. Polncare’yl harb suçlusu olarak İtham ediyor, Cleman-ceau ile Fransız militarizmini lekeliyor, Strescmann'ı göklere çıkarıyordu. Bu Alman Başvekiline vücutça çok benzemesinden de bir nevi gurur duyuyordu. Mütemadiyen damarlarında Wlttelsbach (*) kanı olduğunu tekrarhyarak Almanyaya karşı duyduğu hayranlığı haklı göstermeğe çalışıyordu. Filhakika annesinin büyük babası Berthler Bavyera hanedan ailesine mensup bir prensesle evlenmişti. Thlerry bu vakayı ikide bir Alınanlara anlatıyor, Almanlar umursamamakla beraber dinlerken onu pohpohlamayı da ihmal etmiyorlardı.
Nazi hareketleri başlayınca Thlerry de Ludre Almanyaya seyahatlerini sıklaştırdı. Baden - Baden’de Stâ-phanle otelinde ve Ren gemicilik şirketlerinin zengin sahibi madam Haillerin evinde görünüyordu. Orada Otto Abetz ile Karlsruhe’den gelen gavlayter Wagner ile Rudolph Hess ve Von Papen’e rasladı. Von Papen onu madam Von Papen ve örgülü saçlı, topuksuz ayakkabılı İki kızlle beraber yarışlara götürdü. Von Papen, Thlerry de Ludreü hem karısının akrabası olan Vllleroy’lann Sarre’daki malikânesinde, hem de Şerlinde misafir ediyordu. Von Pa-Pen'l pariste İlk karşılıyan da Thlerry de Ludre oldu. Kendilerine Paris salonlarının kapılarını açtırmaya çalışan Almanlar için bu kibar delikanlının gösterdiği dostluk pek kıymetli İdi. Thlerry de Ludre’ün bu faaliyeti memleketi olan Lorraln'de çok fena bir tesir yaptı. Thlerry de Ludre’ün a İmanlardan para aldığı söylenmeğe başlandı. O zamandanberl de boyuna tekrarlandı durdu. Ben buna bile İnanmıyorum. Her şey para almış gibi cereyan ettikten sonra almamış olsa da ne çıkar.
Thlerry de Ludre ananevi bozguncu tipinin tam örneği İdi. Fransayı gönülden sevmiyor, memleketinin kendisinden esirgediği mevkileri Ren ötesindeki komşularından almaya bakıyordu. Sonuncu ve asıl sebep de bütün Otto Abetz'e hizmet edenlerinkl gibi «korku» İdi. Mallarının düşman eline geçtiğini görmekten, dövüşmekten korkuyordu. Bütün korkaklar gibi kuvvet önünde saygı İle eğiliyor, karşı tarafm kendi tarafından daha kuvveti! olduğu zehabına kapılıyordu. Üstelik onun zayıf taraflarını bilen nazller kendisine «Herr Graf» diye hltabederek, karşısında topuklanın vurup yerlere kadar eğilerek, mO-lâkatlar yaparak, fikrini alarak, eğlence âlemleri tertibederek büsbütün hoşuna gideceklerdi. Almanlar bu cins muhteris lnsanlan İdare etmekte usta olmuşlardı.
Almanyaya yaptığı seyahatlerden birinden döndüğü zaman Tlrlerry de Ludre bir kürk, bir otomobil, bir şoför edindi Pariste artık mühim adam tavırları takınıyordu. Harb ihtimalinden bahsediyor, «Bizimle samimi bir yaklaşmayı pek arzulıyan sevimli Alman devlet adamları» İle anlaşarak bu harbin önlenmesi mümkün olduğunu söylüyordu.
1934 yılında Sarre tekrar Almanyaya döndüğü zaman Thlerry de Ludre Sarrebruck'te, Hltler'e bir tebrik telgrafı gönderen Stanlslas de la Roche-foucauld’ İle beraberdi. 1938 yılı martında Mitler, Ren'i tekrar İşgal ettiği zaman Thlerry de Ludre bir müddettir kaldığı Berllnden yeni dönmüştü.
Hltler’in bu kuvvet gösterisinden az ünce Thlerry de Ludre benim de bulunduğum bir ahbap evinde Harbiye Nazırı general Maurln’ln, kendisine biri tarafından sorulan aşağıdaki suale verdiği cevabı pekâlâ dinlemişti'.
— Eğer Hitler müdafaa hattını Ren'e kadar sürmek İsterse ne yapacağız generalim?
— Fazla bir şey yapacağımız yok, hattâ zannedersem hiçbir şey yapmı-yacağız. Bu hususta kabine arkadaşlarımdan çoğunun ne düşündüklerini biliyorum, hattâ Almanların kendi topraklarında hükmetmelerine mâni olmak için Fransızların bir harbe girişmek isLlyecegine de ihtimal vermem. İııgillzler harekete geçınlyeceği için bizim yalnız başımıza bir harb, hem de ciddî bir harb yapmamız lâzım gelerek.» f Arka sı var)
Artist Birmanya ve Çin’de 96,000 kilometrelik seyahat yapmış, bir çok maceralar geçirmiştir
(*) Baoycra'da XII net afıirüan 1918 e kadar hukuni türen Atman ailesi.
Tanınrmş sinema yıldızlarından Anne Sherldan. Hindistan, Birmanya, Çin ve Afrikada 96,000 kilometrelik bir seyahat yaptıktan sonra Amerika-ya dönmüştür. Bu seyahati esnasında gerek gittiği memleketlerdeki sivil halkın metanetine, gerekse hastanelerde. kamplarda ve cephelerde ken-dilerlle konuşmak fırsatını ele geçirdiği askerlerin cesaret ve vatanseverlik hislerine hayran olduğunu söylemiştir. Artist. Nevyorkıı geldiği zaman: «Bütiin gördüğüm şeylerden sora hayat benim İçin aynı olamaz. Zira bunlar, hem korkunç, hem de harlkulâde idi... Böylece, dünva-nın her bir kısmına ne kadar yakın olduğumuzu, onların da bi2e bu gözle baktıklarını anladım. Uzak Şark milletlerinin çektiği ıstırapları yakından, gördüm ve Allahın bize gösterdiği en küçilk lûtuflara şükrederek buraya dönüyorum» demekten kendini alamamıştır
Aslen Texas'U olan ve Holllvut’ta pek çabuk şöhret kazanan Anne Sherldan, bu turnesinden evvel pek az seyahate çıkmıştı. Anne, büyük bir ciddiyetle sözlerine şöyle devam etmiştir
«Senelerce seyahat etmiş olsaydım, bu 8 haftalık seyahatin tesirini benda bırakamazdı, Birmanya ve Çine gitmek için, Hlmalaya dağlarını aştım. Bombardımana uğramış şehirleri ve Hlndlstanın Karachl yağmurlarını gördüm. Birmanya Junglünda maymun gibi ağaçlara tırmanmış seyircilerin karşısında unutulmaz bir temsil verdim, Askerlerin çılgınca allaş 1 arını ve Hlndlstanın her tarafında işittiğim sevimli «Tek Hal» — Teşekkür ederim — kelimesini hiçbir zaman unutmıyacağım.
Uzun zamanlar bu tesirlerin altında kalacağım. Muvazeneli bir insan olmakla beraber, hâlâ heyecandan kurtulamıyorum. Cephelerdeki hareketleri okuduğumda, bunların ne demek olduğunu ancak şLmdl anlıyabl-llyorum. Askerlerimizin maneviyatını tarif edemem. Onları cephede, hastanede ve Istlrahatte gördük. Merrlll’ln «Marauders» tayyareleri mürettebatına, general foe Sttlwe!l’in erlerine ve general Chennault'un tayyareelle- ı rlne temsiller verdik. ı
Beni en ziyade alâkadar eden Bir- i manyadır; orada ölümle karşılaştık, i Zira, savaş, biz oraya varmadan bir- 1 kaç gün evvel sona ermişti. Vâkıa ( her şey az çok sıraya girmişti; fakat ( etrafta hâlâ harb kokusu vardı. Ha- 1 sara uğramıyan hiçbir ev kalmamış- 1 tı. Lâkin, yerliler gülerek tamlra- 1 ta girişmişlerdi. Bir tepe üstünde bu- 1 lun an subay kantininden dönerken, Ledoetln çamurlu yolu üzerinde bir i temsil verdik. Yollar o kadar inzali ı ve tehlikeli idi kİ. seyahatin büyük bir i kısmını korku İçinde geçirdim.. ’ Tam |ungl’m ortasında bulunan • tabii bir anfiteatr'da verdiğimiz bir ‘ temsili de ömrüm oldukça unutamı- • yacağım. Sahne ortada bulunuyordu • ve seyirciler, etrafta bulunan tepele- ■ re oturmuşlardı. Oturmuşlardı dlyo-rum, hayır ağaçlara tırmanmışlardı. Sigaralarının ateşi, karanlıkta kap- 1 lan gözleri gibi parlıyordu. Holllvut. 1 hiçbir zaman böyle trajik bir sahne ' tasavvur edemez. Ne garipti, lâkin, ne de şahane İdi Erler, faizdeki beyzbol ■ maçtannda olduğu gibi haykmşıyor- ; lardı. Ölümün belki de pek uzakta ol- ' madiğim düşünerek tüylerimiz ürpe- ■ rıyordu.
Böyle bir yerde cazibeli olmağa Im-kân olamazdı.»
Mlss Sherldan, dünyaca meşhur : yeşil gözlerinden siyah gözlüğünü çıkartarak, tekrardan ciddi tavrını takındı' Sanatkâr, birkaç kilo zayıflamıştı ve bu seyahatini anlatırken yorgun görünüyordu. Gene söze bağlıyarak dedi ki:
«yağmurda o kadar çok gezmiştik ki, saçlarımız daima nemliydi. Kamyonun arkasında kurulan bir çadırda giyiniyor ve sabahları kahvemizi getirdikler! zaman hiçbir tuvalet yapmadan, başım sımsıkı sarılı olarak I görüşüyordum. Askerlerden, nişanlılarına, annelerine ve kız kardeşlerine selâmlar taşıdım ve buraya gelir gelmez derhal bu borcumu telefonla ve mektupla ödedim. Bütün eîler benimle resim çıkartmak İstiyorlardı. Kollarım yorgunluktan düşünceye kadar, onlara resim imzaladım. I «Her yerde,
Texaslılaria karşılaştım, içlerinden bazıları, benim okuduğum mektepte okumuşlardı Bunların memleket hasreti çekmesine rağmen, hepsi de bir tek |apon kalmayıncıya kadar dövüşmeğe ahdetmişlerdi.. Bütün er-1 jler. Çinli askerlere hayrandır ve on-' ıvıtraııur uır arııaı »ıııup-)ara her gördükleri yerde takdlrkâr-) ; „ .?vawvlnn r»nnÜVOr l’-larını bildiriyorlar Sivil halk l-\ pmes.. vasm n __ ıvyur sel:üıet ve metanette, ac! E—”
( geri kalmıyordu. (iken bugün avcı pilotu
Anne Scheridan.
Hlmalaya dağları üzerinde yaptığımız uçuş mükemmel bir tecrübe devresi teşkil ediyordu. Zira, İcabında paraşütle atlamak lftıım geldiğini önceden haber vermişlerdi. Bundan korkmuyorduk; fakat, soğuğun şiddetinden titriyorduk ve bize, sanki bu dünyanın haricinde İmişiz gibi geliyordu. Sonra, Çine geldik. Hemen halk etrafımızı sardı. Bu zavallı halkın, harb dolajnsile ne mahrumiyetler İçinde kaldığını o zaman anladık.
Bir gün, temsil esnasında alarm işareti verildi. Hemen dağılmağa mecbur olduk ve daha sığmaklara girmeğe vakit bulmadan, avcı tayyarelerinin havalandığını gördük. Bir defa da Çinde, tam ağaç gövdelerinden yapılmış sahnede temsile başh-yacağımız zaman, müthiş bir yağmur başladı. Derhal bir miktar asker büyük bir örtü getirerek, bunu tam bir buçuk saat başımızın üstünde tuttular. Ön sLrada bulunanların kolları bu acayip tenteyi tutmaktan çok yorulmuş olmasına rağmen, yerlerini değiştirmeğe yanaşmıyorlardı.»
Mlss Sherldan, Çinde verdiği temsillerin ön sıra seyircileri arasında, Nevyorklu 2 dram münekkidine Lhail hazırda harb muhabiri) tesadüf etmişti. Bunların mevcudiyetinden çekinmekten ziyade, memnun olmuştur. Zira, gerek kendisi ve gerekse arkadaşları alkışlara o kadar alışmışlardı kİ. tenkld düşüncesi akıllarından bile geçmiyordu.
Mlss Sherldan, beyanatında, Çinli’-lerln mukavemet ve metanetine hayran olduğunu ve bunların bütün ıstıraplarına rağmen hiçbir şikâyette bulunmayıp, bir şey istemediklerini bildirmiştir. Artist, çinden ayrılmadan evvel, Amerikan ordusu hastabakıcılarından Blrınanyada hizmette bulunan Tex Gleason'la birlikte yemek yemiştir. Bu hastabakıcı, 4 gün Jungl'de kaybolmuştu. Ordu nörsle-rlnln gerek bu mıntakada, gerekse başka cephelerde başardıkları mühim işlerden sitayişle bahsetmiştir.
Mlss Sherldan, 14 askeri tiyatro birliği tarafından tertkbedllmiş olan bu turneye, artistlerden Ben Blue, Jackle Mlles. dansöz Mary Lands ve akordeoncu muganniye RutTı Denas’-m imzaladım. la IşUrâlc etmiştir bu artistler, 50 homşerilerim ola vermişler ve birçok hastane-
1 lerl ziyaret etmişlerdir. Mlss Sheri-dan Ben Blue ile birlikte küçük bir komedi oynamış ve en yeni şarkıları söylemiştir.
Meşhur bir artist Philtp-
olan Birleşik Devletler Donanma teğmeni Wayne Morris, Amerikan filim kolonisinin alkışları arasında Pasifik harb sahasından izinli olarak Holll-vut’takl evine dönmüştür. Sarışın, uzun boylu yıldız, 57 kere savaş uçuşu yapmış, yedi tane zero tipinde |apon uçağı düşürmüştür. Kendisine, altın yaldızlı Uçuş Haçı İle Hava Madalyası verilmiştir.
Harbden evvelki mimlerinin arasında Keramet gibi «I Wanted Wlngs», Kanat İstiyordum ve «Fllght Angels» Uçan Melekler gibi filimler bulunan teğmen Morris, Amerikanın harbe iştlrakindenberl, Pasifik sahasındaki bütün esash savaşlarda hazır bulunmuştur. Yedi düşman uçağı düşürmekten başka ou genç, iki yük gemisi batırmış ve üç tanesini de sa-katlamıştır. Ayrıca bir pilot arkadaşı İle birlikte bir düşman kılavuz gemisi, bir denizaltı, bir uçaksavar gemisi batırmış ve bir ağır kruvazörle bir de mayın gemisi sakatlamıştır.
Phllippine’lerdekl Leyte harbinden henüz avdet etmiş olan güzel ve genç pilot, Phlllpplne’llleri methetmiş ve şöyle demiştir:
«Sebatla savaşmaları bize de İlham veriyordu, insanın böyle müttefiklere malik olması hakitkaten güzel bir şey.»
Teğmen Morrls'ln hava subayı olduğu Birleşik Devletler Uçak gemisi Essex'ln meşhur 15 inci Avcı bölüğünün. bütün donanma uçak gemilerinin savaş rekorlarını kırmıştır. Donanmanın ası olan kumandan David S. Maccampbell’tn idaresindeki bu bölük yedi ay zarfında 700 düşman uçağı imha etmiş, takriben 388 veya daha fazlasını snkatlamış, mecmuu 174,300 ton hacminde ticaret ve mecmuu 77,200 ton hacminde harb gemisi batırmıştır.
Morris, husus! pilot olarak yaptığı 340 saatlik uçuştan sonra 1941 mayısında bilfiil harbe iştirak etmiştir. Artist, yüzünü ekşiterek, en çak korktuğu şeyin gemide bulunduğu esnada mimlerinden birinin mürettebata gösterilmesi olduğunu söylemiştir. Vaktiyle artist olan karısı Patrlcla O'Rourke'la t&tlUnl Holllvut'ta geçiren Morris tekrar vazifesi başına dönmüştür.
Teğmen Morris 1914 yılında Los An-geles'te doğmuştur. Ortaokula HolU-vııt'Ca, koleje de Los Aııgeles’te devam etmiştir. Bundan sonra Pasadena Cemaat Tiyatro evine girmiş ve orada İstidatlı kimseler ariyan stüdyo rejisörlerinden biri kendisini beğenerek Warner Brothers Stüdyosu namına
Yazan: Avukat Resai kaynar
Istanbulda dört ticaret mahkemesi kurulmuştur. İstanbul tüccarı, alacağını tahsil edemezse, hakkının korunması yolunda bu mahkemelere baş vurur. Dâvasına destek olacak senetlerini, bonolarım, çeklerini, resmî evrakını, kısa ve toplu bir görüşle söylemek gerekirse, hakkının tezahürüne vesile olacak fıer şeyi mahkemeye ibraz eder. Bu dört mahkemeden yalnız birisinde, (o da tam değil, ateşe dayanacağı şüpheli) tek kasa vardır. Diğer üçünde ibraz edilen ve vatandaşın hakkını sağlamak yolunda dayandığı tahrirî vesikaları muhafaza edecek demir dolap ve kasalar mevcut değildir. Bunlar, başkâtip masasının tahta gözünde saklanır. Kilidi, açılmağa da müsaittir.
Bilhassa, yeni tüccar, ma- -meye daima senedin aslını vermekte ve noterden bir suretini çıkartarak, aslını kendisinde saklamağı düşünmemektedir. Daha doğrusu, bu itiyadı alacak tecrübeyi henüz kazanmamıştır. Allah göstermesin, gene bir yangın felâketi karşısında kalırsak, ticaret mahkemelerine ibraz edilmiş senetler, bonolar, tahvilât, hülâsa resmî evrakın zıyaa uğra-masile birçok kimselerin milyonlarca hakkı kaybolup gidecektir.
Sulh mahkemelerini bir tarafa bırakıyorum. Asliye mahkemeleri de aynı durumdadır. Sekiz on yıl önceki adliye yangınından, bu muazzam felâketten ne yazık ki ders alamadık. O zaman demir kasaların yokluğundan, demir dosya dolaplarının bulunmamasından binlerce yurttaşın hakları kaybolmuştu. Bugün de bir yangın felâketile karşılaşırsak, gene aynı şartlar altında birçok senetler mahvolup gidecektir.
Resmî evrak ve senetlerin tehlikeden korunması için sarfedile-cek para, ofislerde, birliklerde gittikçe sayısı artan şeflerin, iki üç maroken koltuğuna tekabül eden paradan fazla olmasa gerektir.
Ne olurdu, Avrupa kanunlarını tercüme ederken Avrupalının iş şahsiyetini benimsemek imkânını da kazansaydık. memlekete ne kadar hayırlı kazançlar sağlı yaraktık.
Reşat Kaynar
sinemasında 2 büyük film
1 - ZORLA FENA
Yeni ve büyük komedi
Jack BENNY — Prlscilla LANE
2 - BAHAR ŞARKISI
renklİ. baş Rollerde: BETTY GRABLE John PAYNE - Carmen Miranda
Vefat
Mütekaidini Bahrlyeden Çarşamta Murat Molla Dergâhı şeyhi merhum Rodo-sla Hallt Efendi zevcesi Beykoz kaymakamı Nail Öterin yengesi, Çarşamba Biçki dikiş yurdu müdiresi Sabrlye, Seyfl, Bandırma sorgu hâkimi Behaetttn, Tsttnye fabrikası elektrik mütehassısı Bedri, polis mektebi dahiliye başkomlserl Necdet Kor ayın anneleri ve Denizaltı teğmeni Ecvet Soysalın büyük annesi:
bayan melek kor ay
26/5/945 cuma gecesi Cenabı Hakkın rahmetine kavuşmuş ve dün Eyüpte-kl aile kabristanında ebedi tstirahrt.-gâhına tevdi olunmuştur.
Merhumeye mağfiret, kederli vitesine de sabırlar dileriz.
Bundan evvel mchur bir yıldız imzalamıştır. İlk çevirdiği filim aslarından Galalıad> dır. Bunu,
«Submarlne D - I», «China Clippe r» ve bir sürü diğer filimler! daha takl-betmlştlr.
Morris, istikbal hakkında şimdilik harbi kazanmışa yardımdan başka I hiçbir projesi olmadığını söylcmekte-VVIlım.'ı DIUU1C» cıuuyırau uaıııuın » . kıUHVIrHıv u»
bu gençle uzun müddetli bir kunturatı (,’r M0H s .. . . ...._____,
L.K, .,u..ı «Kld genç arUal bu vazifesini mükemmel ıBrothcr Rai», bir surette başarmak arzusundadır.
3
Üstadın beğendiği burun
Recai zade Ekrem’i saygı ve minnetle en çok hatır lıyanlardan biri, belki de birincisi benim: Aynaya güzüm her iliştikçe! ölüm haberini aldığım Sinopta ağlıyacak yaşta değildim; fakat ömür uzarsa insan gençlikte dökülememiş göz yaşlarının yüreğinde bıraktığı pası ikide bir hissediyor
Meşrutiyetin ilânına kadar benim edebî şahsiyetler arasında tanıdığım tek şöhretli İnsan, Recai zade Ekrem beydi; geçen hafta gene bu sahifelerde bir meslekdaşm kendisinden uzun uzadıya bahsettiği üstat Ekrem,,.
Hattâ şu cihet var ki üstadı Ekrem’i, sonradan arkadaşlık ettiğim oğlu Ercümentlen daha öne? tanmııştım, (Cümlem, yazılarımda pek kaçındığım şekilde sarahatsiz düştü; elbette. Ercüment babasını benden' sonra tanımıştır demek istemiyorum. Babasiie tanışmamın onunla tanışmamdan daha eski bir tarihe düştüğünü söyliyecektim. Yazık ki yenli yazılarda bu noktalara «üsluptur, lüzumsuzdur» diye hiç kıymet vermiyorlar. Biz de aldırış etmezsek halimiz nice olur, bilmem!)
îlk tanışmamda yaşım on üçü bulmuş, bulmamıştı. Galatasaray Lisesinin, o zamanki adile M ktebi Sultaninin «prâpara-toire» kısmmdaydım, Ah. şimdi bi'e telâffuzunda az çok zorluk çektiğim, - ihzari» mânasına gelen bu Fransız kelimesi! Düşününüz kİ hangi sınıfta olduğumuz sorulunca, daha «papa» demesini öğrenememiş bir çocuk şu cevabı verecekti:
— Premiere preparatolre, pre-miere division!
Pre-pa-ra-tu-ar... Ne belâ! İçinde dil alışıldığı, kolayımıza gelen iki heceden, yani «pa-ran dan şikâyetimiz yoktu ama hepsi bir birlerine karışıp bağlanınca o söz, «şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi» şaşar! maçası kadar dilimizi bozar, bizi pepemeye çevirirdi... Sözümüzden ancak okul memurları anlardı.
Zaten o (Mektebi Sultani) de. ihzarisinden tutunuz son sınıfına kadar talebenin çokluğu için bitmez tükenmez ve önlenmez tehlike akrabanız yanında «mah-tum bey hangi mektebe gidiyor?» sorusuna uğramaktı. Zira mektebin adını verince karşımızdaki zatın, hele ecnebi ise birdenbire dilini değiştirerek bizimle Fransızca konuşması vartasına çat mak hartada yazılıydı.
Biz ki orada belki Fransızca öğrenirdik... Ama — pek azımız ayırdedilirse — konuşmasını bilmezdik; biri konuşmak istedi mi allak bullak olunduk; san, solgun yüzümüzü birdenbire bir kızıl renktir kaplar, kan hücumundan kulaklarımız çınlardı; şakaklarımızda damarlarımız ka-banr, ateşli nabzı gibi atardı.
Allah ömrüne ömür katsın, «chos&> kelimesinin... bunu âdeta mastar haline sokardık, «cho-ser» etmeğe başlardık. Hele «c’est-â-dire» sözü dil pelesengi-miT: durdu,,. Bunsuz dört kelimeyi bir araya getirmek kimin haddine!
sinden muntazaman İtası iradei seniye ahkâmı iktizasından bu-lunrnaklas ay sonunda — pekâlâ yapabileceği halde ne nazırın yanına çıkar, ne muhasebecinin odasına ayak basar — dosdoğru kendisine karşı derin bir saygı göstermesinden ve belki de kendisi gibi zarif giyinmesinden hoşlandığı babamın odasına uğrardı. Evrakın muamelesini babam bir memurile taklbettirir, «İtası» emrini aldırtır ve Üstadın dilediği biçimde — altın mı. banknot mu, yahut zem an e tâbiri le «mağ-şuşe», yani karışık mı — kendisine verdirirdi.
îşte o güzel adam ve kibar ediple tanışmamı yukarıdaki iradeye borçluydum.
Hemen hemen kimesnin giremediği ve çok defa babamın da bulunmadığı bu odada koca (ta-linı-i edebiyat) üstadlie şu henüz edebiyat namına muallim Naci-nin (Kuzu) manzumesinden başka bir şey. yani hiç bir şey bilmeyen bacak kadar çocuk ne konuşabilirlerdi?
îlk yıllardaki sohbetlerimizden tek hatırladığım benden yemek olarak mektepte neler verildiğini sormasıydı. Gene hatırladığım şudur: Sabah kahvaltısı niyetine bir bardak sulu süt veya bulanık çayla bir dilim ekmekten başka — ne reçel, ne peynir, ne zeytin — ağzımıza «habbei vahide» koymamamıza içerlemişti, «Yetmez, demişti, çocukların sabah gıdası kuvvetli verilmelidirl» Ben de — yaş ve baş faikına rağmen — aynı fikirdeydim; evdeki çekirdekleri çıkarılmış, fakat iri taneleri şurup La çekirdekli gibi tıkasıya dolgun, koyu garibaldi renginde, her damlası nereye düşse yüzük taşı biçiminde donup kalan vişne reçeli gözümde tüterdi...
yanların şiiriydi,,. Ama gene vezinliydi, kafiyeliydi, mfinalıydı; İnsan yadırgamazdı Meselâ — bize (Hüve) den sonra bir (Lamellf) de armağan eden ve yakında (cim kamında bir nokta) çıkarmağı beklenen — dostum Asaf Hâllet Çelebinin:
Büyüyüp küçiilmiyen bende Sonsuz karıncalar doludur
Kıtası gibi okuıken tüylerimiz diken diken olmaz, beynimiz ka-rıncalanmazdıl
Y aş on sekizi buldu; artık
Ercümentle ahbabım ve bir gece Büyükdere sırtında Üstat Ekrem'in köşkünde — rahmetli Müfit Ratip İle beraber —-oğlunun misafiriyim. Bilmem (Tanımadığımız Meşhurlar) serisinde, vaktile gazeteci meşhur Filip efendinin olduğu hatırımda kalan bu eşsiz manzaralı köşkün bahsi geçti mi? Sabahleyin bahçede ev sahibi, gene her zamanki gibi gayet zarif giyinmiş, galiba kırda bulunduğu için boynunda «a la Valilere» denilen dağınık artist kıravatı, yanımıza uğradı ve bir aralık bana döndü:
— Başınızı azıcık yan tarafa tutar mısınız? Biraz dalıa... Biraz daha... Tam profili
İstediğini yaptım; ben görmüyordum ama dikkatle yüzüme baktığını duyuyordum. Neden sonra, kendi kendine söylenirce-s;ne dalgın, şöyle dediğin) işittim:
Tütün dâvası Tütün bankası
A radan üç yıl kadar geçt-i.
Ben olgunlaşıyordum; hele edebiyat merakına kapıldığımdan ufak tefek malûmatla da dolgunlaşmaktaydım. Recai zade Ekıem beye Taşlamadığım aylar mahzun olduğum gibi onun bana Taslamasından memnun kaldığmı sezerek -buluşmalardan büyük zevk duyuyordum. Bir gün elimde Fransızca bir kitap gördü, kapağını okudu; yüzüme »sen bunlardan anlıyacak çağda mısın?» gibi şaşarcasına baktıktan sonra kitabı aldı; okumağa koyuldu.
Hem okuyor, hem bir taraftan beğendiğini anlatan baş hareketleri yapıyordu. Yan taraftaki bölmelerde veznedarlar torba torba mecidiye sayıyorlar, kese kese altın tartıyorlar, çeyreklerle kuruşlukları bakır küreklerle karıştırıp aktarıyorlardı. İşitilen yalnız para sesiydi... Ve bu madenî senfoni arasında Üstat Ekrem, Belçikalı şair Rodenbach'ın (Le regne du silence), yani (Sükûnetin saltanatı) adındaki manzum eserini gözden geçiriyordu.
Rodcnbach onun tanımadığı yenj şairlerdendi; Belçika kanallarının durgun sulan etrafındaki derüı sessizliği ve hayalet gibi geçen hüzünlü hayatı yaşatmış melânokolik bir şair, bir dert pınarı... Şiirinde ne varsa alaca karanlıktadır, soluk, süzgün, rüyalı ve gökteki ayın büsbütün soğumadığı devrinde olduğu gibi yavaş yavaş çekilmeğe başhyan bîr hayat manza-rasmdadır.
Kitabı kapadığı zaman gözlerini — okumaktan çabuk yorulduğu İçin mi, yoksa tesirine kapılmış olmasından mı — fazla kızarmış buldum.
— Pek güzel parçalar var, dedi, şiir çok değişmiş.., 1 Evet, değişmişti. Bu,
Bereket, üstat Ekrem mektebimi sordu ama İlerisine varmadı. Ferahladım,
Şimdi galiba Asker! tıbbiye okulu olan Maliye Nezaretinde, babamın bürosunda bulunuyorduk. Pencere önünde yeşil deri kaplı bir kanape vardı. (Büyük bir memur odası olmakla beraber öyle içine gömülüvereceğiniz maroken koltuk takımları, pahalı eşya yok) Recai zade vakarlı blı- mahviyetle oturuyor; yalnızız. Ben, mektep dönüşü beraberinde eve gideceğim babanım daireden ayrılma saatini beklemekteyim.
Onun beklediği kimdir? Nedir?
İstibdat devrinde her ay başı maaşım almak değme yiğltln kârı değildi; «maaşı umumî» yİ beklemek lâzımdı ki bunlarda İki bayrama, iki kandile, İki keresi de padişahın doğum ve tahta çıkış günlerine raslatılnıa! Evet, değişmişti. Bu, Eamar-şartile yılda altı ayı geçmezdi, tineden, Hugodan, Mussetten, Fakat üstat Ekrem İçin «maa- iıattâ o zamanın meşhuru S. şın mahbemah n........yu hazine-1 Prudhommeden başka türlü du-
— Burun pek güzel,.. Güzel bir profil!
Ben ki o âna kadar acayip bulduğum mahmuzlu burnuma yan buçuk küskündüm, birden sempati duydum. Hoşluğunu an-lamıyanlara karşı ucuna (Üstat Ekrem’in beğendiği burun) diye elbette bir yafta takamazdım... lâkin büyük edebiyat hocasının güzel bulduğu bir profile sahip olmak — edebiyat meraklısı bir genç İçin — yabana atılacak imtiyazlardan değildi. Hâlâ, ellisinden sonra bile — o imtiyazın tesiri olacak — burnumdan memnun, yıldız barışıklığı içinde yaşadığımı gizlemek İstemem.
Ve gene o sebeptendir ki Üstat Ekrem'i saygı ve minnetle en çok hâtırlıyanlardan biri, belki birincisi de muhakkak benim,.. Gözüm aynaya her iliştikçe!
Recai zade Ekrem He Meşrutiyetten sonra mâliyede değil, bir yıl kadar, haftada dört beş kere akşamlan eski Karlman mağazasının üst kat pasta salonunda buluşmağı âdet etmiştik Artık yazılarımı da beğeniyordu. Fakat yorgundu; çok ağır konuşuyor. Yürürken pek küçük adımlar atıyor ve kızarmış göz kapaklan n m gittikçe gevşediğin! görmek beni üzüyordu.
Ölüm haberini Sinopta aldım.
Ağlıyacak yaşta değildim. Fakat ömür uzarsa — zaman geliyor — İnsan, o gençlikte döküle-memiş göz yaşlarını yüreğinin İçinde, pas gibi silinmez izler ha. linde İkide bir hissediyor.
Refik Halid Karay
Ankara Halkevinin resim sergisi
Ankara 26 (Telefonla) — Ankara Halkevi tarafından hazırlanan 10 uncu resim sergisi dün törenle Açılmıştır. Halkevi Bavknnı B. Celâl Güven bu münasebetle bir konuşma yapmış, bunu takiben de Parti Genel Sekreteri B. Memdiıh Şevket EsendDl, sanatkârları teşvik edici bir hitabe De sergiyi açmıştır.
2. Sayı
Çocuklara en giizel tatil hediyesi
Memleketimizin müstahsilleri arasında en mütekâmil zümre muhakkak tütüncülerdir. Gerek sırf ekim, gerek mahsulün ilk hazırlanma safhalarında, tütün , zürraı bu baş ihraç maddemizin alıcılarının teşviki ve ecdattan İntikal eden, inkişaf eden bir bilgi sayesinde, Türk tütününe her gün artan bir rağbet temin etmiştir.
Fakat bu haşanda ihracat tüccarımızın da pek büyük rolünü inkâr etmek haksızlık olur.
Esasen bilgiye, uyanıklığa, teşkilâta dayanan ticaret olmazsa, en nefis bir mahsul bile yerinde kalmağa, çürümeğe mahkûmdur. İktisadî hareketi temin 1 eden, tüccarın teşebbüsü, tüccarın rizikoları üzerine alıp alıcı piyasalarile temasa, tüccarın iş sahasındaki yaratma kabiliyetidir.
Tüccar sınıfının enerjisini, hevesini söndüren cemiyetler uyuşmağa, uykuya dalmağa ve fakir kalmağa mahkûmdurlar.
Tacir zümrelerimiz arsamda da muhakkak en canlısı,, en bilgilisi, en fazla garp usullerine göre çalışan tütüncülerdir,
Harb ekonomisi cihazları tüc-[ carın teşebbüs kabiliyetini azaltıcı bir çok müdahaleler yaptığı' ha'de, büyük bir mukavemet yaratmadı. Fakat tütün ticaretini, tehdit eden bir kanun tasarısı derhal, ticaret âlemimizin bu en ileri muhitinde, bir ayaklanma tevlit etti. Bu hareketlilik tütün tüccarının hakikaten İktisadî hayatımızın başında geldiğini gösterir.
Her zümre aynı hareketliliği, hataya veya hata sandığına karşı aynı toplu mukavemeti gösterdiği gün ticaretimizin yanlış ve zararlı müdahalelere karşı korunması mümkün olur.
Müstahsil de tüccar gibi uyanık olduğu İçin, eskiden beri iki taraf arasında bazı ihtilâflar, çarpışmalar olmuştur.
Bu dâvaların en ehemmiyetlisi müstahsilin dalma muhtaç olduğu avanslardan doğmuştur.
Esasen yalnız tütünde değil, fakat bütün mahsullerimizde, alıcıların, verdikleri avanslar sa-1 yesinde, idrâk edilecek mahsule evvelden hâkim olmaları, kredi-, ye dayanarak kendilerine imti-yaz’j bir vaziyet temin etmeleri, memleket ölçüsünde bir dâva İdi.
Tütünde, bazı kanunî hükümler konarak, mübayaatta, alacaklıya ruchan hakkı veren mukaveleler menedilmek isteniyor. Bu sayede alacaklı variyetile mahsulün alıcı vaziyeti arasındaki tedahül ortadan kaldırılacaktır. Bu, müstahsil İle tüccar arasındakl münasebetlerin en pürüzlü Wr noktasının tashihi demek olacaktır.
Herkesçe mühtm bir tekâmül sayılan bu ayırma yapıl diktan sonra krediyi ve alışı birleştirerek, açıkça değil, fakat yavaş yavaş bu neticeye vardıncı bir cihaz kurarak, bir nevi ricat ha-reketlle, hazırlanan kanun bir ehle verdiğini diğer elile geri mi alacaktır?
Etrafında çok hareketli tartış- | malar olan «Tütün» bankası, memleketin en mühim bir mah- ’ sulu bakımından bir nevi irtica âleti mi olacaktır?
Mevzuu, bilhassa yukarıda işaret ettiğimiz cepheden incelemek çok faydalı olur.
Fırsat bulunca bunu yapmak ümidife şimdilik, umumî olarak, bir ₺ek mahsulün, finansmaniîe meşgul olacak bir bankanın hayat, hakkı veya kabiliyeti olup olmadığını araştıralım.
Başka bir vesile He de yazdı-ğuruz gibi, menfi eketimizde («Banka» bir nevi «Haceri felsefi» sanılmaktadır.
Her ne zorlukla karşılaşsak, her hangi bir millî dâvayı elimize alsak, banka kurmayı düşünüyor ve bu kelimenin füsunkâr tesirile en perişan bîr konunun
bile kısa bir zamanda, Amerika-yı bile imrendirecek bir seviyeye yükseleceğini sanıyoruz.
Halbuki, banka kendine göre işletme usulleri olan, en çok bilgi isteyen ve bilhassa rizikoların hem mevzu itıbarile, hem coğrafî olarak dağıtılması prensip İne dayanan en nazik bir cihazdır.
Bütün membalarını bir tek maddenin mukadderatına bağlı-yan bir banka tasavvur edilebilir, kurulur, fakat yaşıyamaz.
Bankacılıkta en Heri bir memleket olan Fransa bile, klâsik yollardan ayrılmayı dinamizmin icabı sayan bazı atılgan müesseseler ile, bu tecrübeyi yapmış ve meselâ şimali Fransada kurulan «Pamuk bankasının» kısa bir zamanda yıkıldığım görmüştür.
Esasen tütünün yakın tarihini hatırlamak, bu malımızın da hazan buhrana maruz kaldığmı ve sermayelerini sırf ona yatıran tüccarın battığım, hattâ bu yüzden bankaların da çok zarar ettiğini anlamak için kâfidir.
Bugün tütüncülüğümüz bir nevi «Altın devresi» yaşamaktadır. Fakat bir veya iki sene sonra Yunanistan veya Bulgaristan tekrar dünya piyasalarında karşımıza çıkınca, acaba 1928. 29, 30 senelerinin Kat sükutuna, satış imkânsızlığına benziyen bir buhran ile karşılaşınıyacak ‘miyiz?
Böyle bir vaziyette sermayesini ve diğer menabîini tütüne bağlamış olan bir banka tamamen yıkılmağa mahkûmdur.
Bizce, tütüne kredi meselesi klâsik usullere göre, mevcut bankalar tarafından pek İyi idare edilmektedir.
Şimdiye Radar bu malımızın, spekülâsyon için değil, fakat sırf ziraat ve ticaretin normal seyrinin icabettirdiği şekil ve miktarda kredi bulmadığı İddia edilemez.
O halde normal bir tarzda tatmin edilen bir ihtiyacı gayri tabii yollardan karşılamağa lüzum var mıdır?
Bizce bir üzüm, bir incir, bîr pamuk bankası olamayacağı gibi, bir tütün bankası da, banka mefhumuna uymaz ve kurulur ise, İlk buhranda muhakkak yıkılır.
Tütün mevzuunda iki zıt görüş var îse, bunların kendilerini bütün çıplaklığı İle göstermeleri lâzımdır.
Alâkalıların çalışmalarından, çatışmalarından faydalanarak mevzuun, bütün taraflarını deşmeğe çalışacağız.
Şimdilik «Tütün bankasını» sırf banka ölçülerine göre ele aldık ve vardığımız ve her müte-, hassısın varacağı netice, menfidir.
Tütün dâvasının hain lçtn ortaya atılan başka tehlikeleri de ayrıca inceliyeceğlz.
Tütün memleketimiz İktisadiyatının en ehemmiyetli bir rüknü olduğundan, münakaşanın genişlemesi, umumî efkâra mevzuun etraflı olarak arzedflmesi zarurîdir.
Radyo şualarının muhtelif şekilde kullanılışı
İngJlterede elektronikler vasıtaslle yapılan İşler arasında seyrüsefer kontrolü, saat ayarlan ve renk kontrolü bulunmaktadır. Bu da radyonun sanayide ve gündelik hayatta tatbiki demektir. Seyrüseferde radyonun kullanılması, seyrüseferin kesafetine göre İşaretleri kolaylıkla vermeyi temin etmektedir. Seyrüseferin kesif olduğu caddelerde otomatik bir şekilde ayarlanan kontrol cihazı daha uzun bir «geç> İşareti verebilir. Bir tek taşıt İçin de ona göre lâzım olan zaman kadar işaret verilir.
Sanayi sahasında renk ve boyalar arasındaki insan gözünün fark cde-mlyeeeği farkları otomatik şekilde kaydeden radyo cihazları vardır. Radyo aynı zamanda bazı eşyadaki belirsiz çatlaklıkları derhal meydana çıkarır. Bu muayene başka vasıtalarla yapılırsa çok uzun zaman alır Meselâ ateşli silâh namluları bir oluktan aşağı süratle kaydın lirken elektronik bir cihaz önünden geçerler. Bu cihazın alt tarafında oluk İkiye ayrılmıştır. Eğer namlu ağırlıkça uygun ve çatlakstzsa oluğun biri otomatik şeklide kapanır Eğer halatıysa gene otomatik şeklide diğer oluğa geçerek tekrar yapılmak üzere geri gelir. Radyonun diğer harb sahasındaki tatbikatı da uçakların ve mimlerin radyo şualarUc muayenesi, sanayi teshin ati ve mikrosjçopik ölçmelerin ekserisini İhtiva eder. Harbden sonra radyonun bu tarzda kullan dışı çok daha geniş bir tatbik sahası bulacaktır
Gayet küeülc radyo parçalan
Landon Times’in bildirdiğine göre İngilterede Uzak Doğu harb! için bir çok küçük aletler arasında cep saatlerinden pek az büyücek hoparlörler seri halinde imal edilmektedir Bunlar Londra radyo sergisinde, İngiliz ve müttefik radyo cihazları arasında teşhir edilmektedir. Bunların arasında pek çeşitli ve hâlâ gizli tutulmakta olan alet ve cihazlar da vardır. Bütün bu parçalar Uzak Doğu harbine tahsis edilmişlerdir. Bu parçaların bir çoğunun sıcak memleketlerin iklim şartlarına göre Ayarlanması lca-betmektedlr. Bu dn musonlara, sık ormanlara ve .bataklıklara mukavemet edebilmek için lâzımdır,
Bunların çoğu İngiliz radyo fabrikalarında hususi surette yapılmış ve tropik iklim şartlarını haiz suni ormanlarda tecrübe edildikten sonra seri halinde imal edilmişlerdir Minyatür parçalar yapmakla ağırlık ve hacimden kazanmak, bu suretle.de bir çok cihazların uçak veya katırla taşınabilmesini temin etmek gayesi güdülmüştür. Bu küçük cihazlarda knilanılan teller gözle görülenİvecek kadar incedirler Bunları ancak bir mikroskopla m*—----- -‘-««'r müm-
künH->-

CevAt Nizami
K AKŞAM S
Er Abone bedeli
Türkiye Ecnebi
2800 kuruş 5400 kuruş
1500 » 2000 »
ECO > 1800 >
tebdili için elli kuruşluk
Senelik
6 Aylık
3 Aylık
Adres________
pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres dcH 1 ştl rtl nıçz,
Telefonlarımız Başmuharrir: 20665
Yazı İşleri: 20765 — İdare; 20681
Müdür: 20187
Cemaziyülâhır 15 — Hızır 22 İmsak Güneş öğle tklndl Ak. Yatsı E. 6.51 9.03 4.41 8.39 12.00 1.87 V. 3.21 5.33 13.11 17,10 20.31, M. W
İdarehane BabIâli elvan
Acımuiihik sokak No. 13
Yaz mevsiminin en eğlenceli, neşeli ve sıhhi yeri
FLORYA PLAJLARI VE
OAZiNOSUDUB
Yeni bir - ıs: ’
( Enetlneer’s War» da bahis mevzuu olan en yeni tngilb muvaffakiyetlerinden biri. Wer çeşit arazide ve denli altında sağlam bir şekilde direk dikmek köprü kurmak Ve daha hlr çok yapıların İnşasını temin eden yeni bir İnşaat sistemidir. Landon, Midland ve Scot demiryolları tarafından hususi surette çizilen bu sistem yetmiş dört muhtelif boyda ve değiştirilebilir parçadan mürekkeptir. Bunlara «V-type trestles» ndı verilmektedir. Parçalar değiştirilmekle temel direkleri her çeşit araziye uy-durulabilir: kayalık veya dağlı araziye, yahut da nehir yataklar 11 e deniz «eminine tatbik edilebilir. Bu tarz İnşaatta vinç veya herhangi bir yükseltme vasıtasına ve deniz İçi İnşaatı için dalgıca Hizam yoktur. Parçalar toplanarak tamamen birbirlerine takılmış alarak denize indirilir; direkler ise kendiliklerinden (deve ayağı» denilen hususi ayaklar tilerinde dururlar. Bu ayak toprağa saplanacak mahmur ve geniş hlr tabanla mücehhez olup muhtelif meyillere göre bir vida ile ayarlanabilir. Bu sayede deniz dibindeki zemin ne kadar dalgalı olursa olsun temel direği tamamen şakulî durur ve yapıcı da direklerin üzerinde dllz ve ufki bir zemin elde edebilir.
L. M. S. Demiryolları takriben 200 bin parça yapmış ve diğer firmalara da bu «V - tresUestlcrln yapılabilmesi İçin plân ve Izııhat vermiştir.
En uzun otomobil yarışı
Şimdiye kadar yapılan en ■ uzun otomobil yarışı, 1908 senesinde Nevr-Yotk’la Paris arasında yapılmıştır. Bu yarışta kate-dilen yol: Birleşik Amerika. Kanada, Alaska. Sibirya, Rusya, ı' Polonya. Almanya ve Fransadır, ; Yarışa, 6 otomobil İştirak et-I miştir. Fakat, mesafeyi ancak 2 otomobil bitirebilmiş t ir, 112 I günde, 13.400 mil katetmek su-ı l ef.le yarışı birincilikle bitiren otomobil, 2 Amerikalı tarafın-* ,dan idare edilmekte İdi.
Sahlfe 6
AKŞAM
27 Mayıs 1045
Bir kadın mektubu..
yordunuzI.. Evet siz!.. Benim gene kızlık kafamın İçinde ilâhlaşmış, kahramanlaşmış insan: «Oooohl. Oooolı!..» diye derin derin haz nefesleri alarak, zevkli zevkli sesler çıkararak turşu suyu içiyordu!. Halbuki ben sizi efsane kahramanları gibi ne yer, ne İçer, yalnız şiirle ve musiki İle beşlenir bir mahlûk zannederdim. ısuo senesi genç kız gözüyle dünyanın en ince adamının «oooh!..» diye inllyerek turşu suyu İçmesi bana bilseniz ne tuhaf geldi. Bugünkü makul kafamla, şimdiki düşüncemle o zamanki halimi komik buluyorum. Hiç İnsan turşu suyu içiyor diye bir erkekten soğur mu?. Fakat siz geliniz de o zamanki çocukça ruhuma bunu anlatınız. Hele uzun uzun kesilmiş kehllbar gibi hıyarları bir yiyişiniz vardı kl anlatamam.
, Adeta rüyalarım kırılmıştı. Sizi ben o mide zevkleri olan bütün İnsanlardan tamamile ayırmıştım. Lâkin öğrenmiştim ki sizin de öteki insanlardan hiç bir farkınız yoktur. İnsan hep aynı İnsandır.
Genç kızlık kafamda bir mabudun heykeli yıkıldı.
At adan çok uzun seneler geçti. Ne kadar aptalca bir düşünce İle sizden nefret ettiğimi unladım. Böyle düşündüğüm için kendi kendimi komik buldum.
Yeniden size ve yazılarınıza döndüm. Yeniden sizden hoşlandım. Tekrar iltifatlarla dolu bir mektup yazacaktım. Geçen gün Galatosarayda karşılaştık. Bir de ne göreyim?. Ne kadar ihtiyarlamışsınız!.. Bu sefer de bu haliniz ortaya çıktı.
Keşke yine genç olsaydınız da bardak bardak turşu suyu İçscydlnlz. Nerede o günler?.. Mamafih şimdi artık ben de İhtiyarım. Eğer aptalca bir düşünce ile turşu suyu İçtiğiniz için siz! kendi kendimin gözümden düşür-rtieseydLm kim bilir ne çılgınlık senelerimiz olacaktı. Artık beni fazla söyletmeyiniz muhterem üstat...»
(Bir Yıldız!
' BULMACA î
Büyük üstat artık üst üste İki gözlük takarak çalışabiliyordu. Altmışını aştıktan sonra gözleri İyice bozulmuştu. Masasından, karşıkl kütüphanenin raflarında , şık ciltlerle yan yana duran kendi şiir kitaplarım bile farkedemlyordu.
Saat dörde doğru yazısına mola verdi. Hizmetçi onun akşam çayı İle birlikte, tepsinin İçinde uzun zarflı bir mektup da getirmişti. Üstat bir taraftan çayım yudumlarken, bir taraftan da bu mektubu okuyordu. Bir kadın tarafından yazılmıştı. Meraklı bir mektuptu. Şöyle deniliyordu:
«Bu benim size ikinci dönüşüm olacak. Üzün zaman hayranınız İken bir giın birdenbire sizden son derecede soğudum. Aradan seneler geçti. Bu müddet zarfında sizden nefret ettim. Fakat uzun bir zaman sonra İşte gene ■ize dönüyorum. Şimdi bu satırları okurken kim bilir ne kadar şaşacaksınız. Kendi kendinize şöyle dediğinizi İşitir gibi oluyorum: «Bana hayran olmuş. Darılmış. Senelerce nefret etmiş. Sonra tekrar bana dönmüş... Ve benim bütün bunlardan hiç haberim yokl..*
Evet, hakikaten şaşılacak bir şey.. Bakınız bütün bunları olduğu gibi size anlatayım.
Tekmil genç kızlığım sİ2İn başımın İçinde yarattığınız yıldızlı bir rüya İçinde geçti. Büyük bir sihirbaz gibi bana istediğiniz hayali, istediğiniz rüyayı gösterdiniz... O kadar kİ on altı yaşımdan, yirmi İki yaşıma kadar dünyayı yalnız ve sadece sizin satırlarınızın arasından seyrettim. Bütün İç âlemime kitaplarınızla hâkim oldunuz.
Düşündüğüm tek erkek sîzdiniz. Belki de hatırlarsınız, o senelerde size açık mavi kâğıtlara, genç mavi mürekkeple ve «Bir genç kız» irnza-sile yazılmış mektuplar gelirdi. Bunlardaki hayran İfadeyi muhakkak unutmamışsmızdır. İşte onları size hep ben yazardım.
Bir defa sizi bana gösterdiler. O zamana kadar yüzünüzü, nasıl bir İnsan olduğunuzu görmüş değildim, ilk defa olarak o gün tanıdım sizi. Ve İtiraf ederim kİ beğendim.. Erkekliniz!.. Belki biraz yaşlanmağa doğru yürümüş bir insan. Fakat hakiki ve hâkim bir erkek... Yüzünüzdeki çizgiler ve saçlarınızdaki kırlar bu erkek otoritesini bir kat daha arttırıyordu,
Genç kızlık gecelerimin bütün rüyalarını dolduran olgun İnsan tipini Sizde bulmuştum. Kitaplarınızla kendinizi birleştirince başımın içindeki kıymetiniz büsbütün arttı. Şimdikilerin o kabil âdetleri var mı?.. Bilmiyorum. Fakat biz o zamanın genç kızları hâtıra defteri tutardık. 18 yaşındaki hâtıra defterimin bütün yaprakları sizinle dolmuştur. Evlendim. Çoluk çocuk sahibi oldum. O defteri hâlâ saklarım.
Görüyorsunuz ya, hiç mevcudiyetinden haberdar olmadığınız bu kız size ne büyük bir hayranlıkla bağlanmış..
Şimdi size nefret edişimin sebebini anlatayım. Biliyorum kİ buna güleceksiniz. Çünkü hakikaten son derecede cocukça. hattâ aptalca bir şey yüzünden sizden soğudum. Söylersem şaşacaksınız.
Bir gün arkadaşlarımla beraber m.ektepten çıkmıştım. O 2aman serlere gidiyordum. İçimizde gayetle pis boğaz bir kız vardı. Sokakta her gördüğünden satın alır, yer, çenesi habre İşlerdi.
Hiç unutmam, bir turşucu dükkânı önünden geçiyorduk, camlarda renk renk, gayet cazip kavanozlar vardıl Turşular. Kırmızı, yeşil, san turşular.. .
123458189 10
w co Cr CL a - H a 1 L -S t E. h. L ■ 6 1 ü i i $ 1 9 1 d £ £ £ i Al g F
a -3 7 M C A nt 1 ■ z L T ■ z
(c s H l S e i. i u a ■ ç( A e. e. -
Soldan sağa ve yukarıdan uşağı:
1 öğüt - Tersi beyazdır,
2 — Kendi kendini açamıyor.
3 — Sıraya koymak.
4 — Tersi bir erkek adı - Akdeniz kıyısında bir isk cifemiz.
5 — Çınja - Tersi talik eder.
G — İmdat - şîringa edilen bir İlâç.
7 — Pansuman yap - Nota.
8 — Eklet - Seyran et.
0 — Rayihası iyi değil.
10 — Güzel sanat - Oruç ayı.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
■ 1 — Susan, tipi, 2 — Uçarak, Pas, 3 — Şakilik, Kl. 4 — Arizalar, 5 — Mala, İranİ. G — Kllltaçan, 7 — Karaçalı, 8 — İp, Raçafal, fi — Pak, Nala, 10 — İslylnılam.
Bunu gören arkadaşımız:
— Aman hemen girelim!., dedi.
Ve âdeta bizi zorla oraya soktu. Ben birden bire donakaldım. Zira turşucunun tezgâh gibi yerinin önünde siz vardınız!., ve turşu suyu lçl-
Evlenmede muvaffakiyetin üçsırrs vardır
Bu uç sır, kadınlarının üç esaslı ihtiyacıdır, bunlar tatmin edilirse evlenme sonuna kadar devam eder
Bir Amerikan muharriri yazıyor: İzdivaçta muvattakıyctslzllği tevilde -den nedir? Vakaların çoğunda buna sebep hayali aşktır. Bu. bilhassa harb İzdivaçları diye isimlendirilen evlenmelerde bahis mevzuu olmaktadır. Sinemalar, radyo şarkıcıları ve basma kalıp mecmualar mütemadiyen bu hayali şakı gıdalandırmakta ve bunlar bazı kimselerin İzdivaç hak-kındakl bilgilerinin yegâne membaınt teşkil etmektedirler. Hayali aşk, sevgiyi nereden geldiği belli olmıyan esrarengiz bir ziyaretçi gibi tasvir etmektedir, Bu sevgi bir kere bütün İhtişamı ile kendini gösterdi mi. ı?lr kere gönlün eşL mucize kabilinden meydana çıktı mı, artık hayatın mütebaki kısmı, gayrete ihtiyaç kalmadan mütemadi bir vecd içinde geçecektir şeklinde, telâkki edilmekledir. Ortaya biraz gayret sarfetme meselesi çıktı mı, o zaman bu mesele kadının kendine göre erkeği, veya erkeğin kendine göre kadını buluma- ( dıklarını İspat etmektedir. Hayali aşk nozariyeslne göre, bu vaziyette yapılacak hiç bir şey yoktur. En münasibi ayrılıp şansı bir kere daha denemektir.
İster harb, İster sulh zamanında olsun, İnsanlığın ihtiyaçlarını karşı-, lamıyan hayali aşk izdivaçları hiç bir zaman muvaffakiyetle netlcelene-memektedir.
Esas ihtiyaçların hakiki mahiyetinde, öyle esrarengiz denecek olr nokta bulunmamaktadır Eğer karı koca lüzumlu noktalan dalma akılda tutarlarsa ilû nlhaye devam edecek bir İzdivacın temelini sağlam atmış olurlar. Bu İhtiyaçlar nelerdir? Esas itlbarlle bunlar üç tanedir.
1 — Her kadın (bu her erkeğe de şâmildir) diğer kimseler tarafından kabul edildiğini, cemiyet tarafından terde dilmiş olmayıp bilâkis onun takdirine mazhar olduğunu hissetmek İster.
2 — Kadın — Yalnız, bulunduğu kalabalığın bir parçası veya umumiyetle cemiyetin lüzumlu rızalarından biri olduğunu hissetmek değil — aynı zamanda o cemiyetin bir tel: ferdi, bir erkeği İle olan münasebetinde, diğer hiç bir kadının İşgal edemediği bir mevkii işgal etmekte olduğunu hissetmek ister. Buna mukabil, o erkeğin de kendi hayatında başka hiç bir erkeğin tutamadığı bir yeri tutmuş olduğunu hissetmeği arzu eder. Kelimenin tam mânaslyle hem cinsi arzularını hem de aşk ihtiyacını tatmin etmek İster.
3 — Son olarak da. sadece külenin bir parçası ve meselâ filânın karısı olarak değil, cemiyette ayrıca kendi şahsiyetinden dolayı bir mevki işgal etmek İster.
Gayesi, bir şahsiyet olmak veya kendisini üstün yapacak ve muteber bir fert vaziyetine getirecek bazı işler görmektir. Benliğini ifade, kendini gösterme hislerini tatmin, onun İçin tabii bir ihtiyaçtır.
Eğer bir kadının bu üç esas ihtiyacı tatmin edilirse, o kadın dlnınğen sıhhatte olur. Hayat ona gülümsüyor demektir ve mesuttur.
Diğer taraftan, şayet elzem olan bu esas İhtiyaçların bir veya daha fazlasından mahrum bırakılırsa bedbaht olur. Kavga ve gerginliklerin kurbanı olduğundan kaderinden şikâyet eder ve huzursuzluk duyar. Yaradılış itibariyle biz insanlar kusuru hiç bir zaman üzerimize olmak istemediğimizden, kadın da sevk! tabii İle kabahati kocasına yükllyccck-tlr.
Muvaffakıyell izdivaç diye, kavı ve kocanın bu üç esas İhtiyaçlarını tatmin İçin, müsavi birer mahrece sahip olabildikleri izdivaçlara denir.
Eşlerden hiç biri diğer tarafın
mahrum kalmasına sebebiyet vermemeli, İki taraf da, öbür tarafın evli değilken bu üç tatmin meselesinde elinde olan imkânlardan evlilikte daha fazlasına malik olabilmesine yardım etmelidir.
Evlilikte hoşnutsuzluklar baş gösterdiği takdirde çıkan güçlükleri tahlil kolaydır. Bir taraf bu üç esastan biri bakımından tatmin olunmamak-tadır. Bazen İki taraf da her bakımdan mahrumiyet İçinde kalabilir.
Öyleyse, bu üç esaslı İhtiyaç en İyi şekilde nasıl karşılanabilir? Birinci ihtiyaç kâfi derecede cemiyet hayatına karışıp biraz da tatil hayatı geçirmekle kolay olarak karşılanmaktadır. çiftlerden çoğu bu noktayı ihmal etmektedir. Bu suretle de kendilerim bir çukura gömmüş olurlar. Yeknesaklık ve can sıkıntılarına karşı koymağa çalışmamak yüzünden pek çok ev yıkılmıştır.
Bu müşkülâtı yenmek gayet basit bir meseledir ve bundan dolayı ayrılmağa kalkmak, âdeta ağrımasına mâni olmak İçin başı kesmeği düşünmeğe benzer.
Gelelim İkinci esaslı İhtiyacı teşkil eden aşka, tabiî ve cinsi hayata. Burada. harb dolaytslle ayrı düşen değil beraber yaşamakta olan çiftleri göz önünde tutuyoruz.
Hayatta aşkın muvaffakiyetle devamı İnsanların olgun olmalarına bağlıdır. Birçok kimselerin ancak çocuklara yakışacak İtiyatları vardır Çocuk, yalnız kendi arzusunun tatmini ile alâkadardır, «İstediği şeye İstediği anda malik olmak İster » Kendi İstediği şey yapıldığı müddetçe bu yüzden başkalarının zahmete girmiş olması onu alâkadar etmez. Maalesef. hattâ evlilik hayatlarında bile birçok erkek tıpkı çocuklar gibi yalnız kendi nefsini ve hislerini tatmini düşünür. Erkeklerin ekseriyeti için karısı İle bernber bulunmak ona karşı olan aşkını ifade değil kendini Miminden İbarettir.
Evliliğin İdamesi lçlıı İki tarafın da mesuliyetleri müsavi olarak kabul etmeleri 1 ca be tm ektedir.
Son olarak, gelelim üçüncü esaslı İhtiyaca... Kadınların çoğu, karılık ve anaellk vazifelerine ilâveten müstakil bazı faaliyetlerde de bulunmalarının İcabeltlğinl farkedememekte-dirler. Aradığı takdirde böyle faaliyetler bulmak bir kadın için hiç bir zaman güç olmaz.
Bununla beraber, bazı kadınlar bu kendilerini ifade etme arzularını karılık vazifelerini ihmal derecesinde İfrata götürmektedir. Fakat, kendi kuvvetine güvenip çalışmakta olan iş kadınına mukabil bu yolda faaliyete İhtiyacı olup elde edemlyen bir düzüne evli kadın bulunmaktadır.
Bu gibi kimseler için faydalı meşguliyetler nelerdir? Bu bir zevk meselesidir. Meselâ biri güzel sanatlarla öteki musiki ile meşgul olmaktadır. Başka biri, börek yapabilme kabiliyeti İle İftihar eder. Arkadaşı de şapkalarını nerkesln takdirini celbedecek bir hünerle temizleyip yeni şekillere koymaktan hoşlanır. Velhası*, göz önünde tutulacak nokta şudur Her evli kadının, karılık ve annelik vazifelerinin haricinde bir meşgalesi bulunması. Bu meşgale, benliği okşıyacak ve kendi başına muvaffak olduğu zaman onu taımln ederek mahiyette olmalıdır.
İzdivaca b’r de şu zaviyeden bakalım. Evlilik üç halkalı bir daire olmalıdır. —Kocanın, karısının dahil olmadığı — kendine göre bir halkası olmalıdır. İşi, kulübü veya sporu bu halkayı teşkil edebilir.
Buna ımıkatll, kadının da. kocasının alâka gösterip iştirak etmediği, kendine mahsus bir halkası olmalı- 1
Belediyenin idare ınahinesi
Şehir işlerinde mütehassıs elemanlara yer ayırmak, şehrin kalkınma savaşında ihmal edilmiyecek bir noktadır
Galip gelsin, mağlûp olsun her muharib memleket, harbin açtığı yaralan sarmak, dâvaları başarmak zarureti!e, çok uzun yıllar süreceğinden şüphe olmı-yan, büyük bir kalkınma savaşma girmeğe başlıyor. Fakat sulh savaşı, yeni devrin açtığı çalışma ve yaşama müsabakası her memleketin, hattâ her havalinin hususiyetlerine göre âyarlanmak zorundadır. Bizim de devletçe, milletçe başarmağa, genişletmeğe karar verdiğimiz yeni çalışma programımıza neler girebilir?
Bu konuda, her türlü işlerine, meselelerine daha yakından ilgilenebilmek imkânını bulduğum tstanbulu ele almak istiyorum: Başarılacak işlerden kısa bir zamanda isabetli, tam bir verim almak için her işin başında şehrin özel ihtiyaçlarım kavramış tecrübe ve bilgi sahibi elemanlara çok ihtiyaç vardır. Bu arada İstanbul Belediyesinin hususî şartlarını da hesaba katmak birinci şarttır. İstanbul Belediyesinin kadrosunda şef, müdür olacakların. her hangi bir devlet teşekkül ve dairesinde çalışabilecek vasıflarda bulunanlardan ayrı bazı tecrübe ve bilgilerle mücehhez bulunmaları lâzımdır, İstanbulu iyi tanımak, yıllardan beri sürüp gelen meselelerini iyi bilmek ve nihayet çevireceği idare makinesinin bütün inceliklerini kavramış olmak gibi hususî vasıflar, Belediye âmir ve şefi için aranacak başlıca meziyetlerdendir.
Bu usule ne dereceye kadar riayet ediliyor? Misal vererek şa-hıslann durumları üzerinde durmak gönül kırmak, meseleyi bir _
prensip dâvası halinden çıkar-1 kurmak için, başta alınacak ilk mak demektir. Bunu yapmıya- tedbir budur sanıyorum.
RADYO
ANKARA RADYOSU: BugiinkO program
18.00 Dans orkestrası. IB.4S Şarkılar, 19.00 Haberler. 19.20 Geçmişte bugün, 19-25 Salon orkestrası. 20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21,00 Hafif şarkılar (pl,». 21-15 Karışık şarkılar, 21.35 Müzik. 22.05 Dans müziği (pl.), 22.15 Haftanın spor neticeleri, 22.30 At yarışları neticeleri, 22.35 Şan soloları, 22.45 Haberler.
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Çeşitli hafif müzik (pl.». 7.45 Haberler, 8.00 Müzik (pl.l, 8.23 Gündelik spor strvLsl, 12.30 Şarkılar, 12.45 Haberler, 13.00 Salon orkestrası.
dır. Üçüncu halka kan ve kocanın merkezi, halkasıdır. Bunun büyüklüğü, diğer iki halka birleştirildiği za-| man ortaya çıkacak büyüklükte olmalıdır, zira kan ve kocanın müşterek faaliyetle! ini bu merkezi halka ifade etmektedir.
Evliliğin muvaffakiyetle devamı İçin riayet edllcmsl lâzım gelen esas şartlar bunlardır.
Yazan: MUSTAFA RAGIB ESATLI
cağım. Fakat, şimdiye kadar, olağanlarla görüyoruz kl Belediye teşkilâtındaki işlerin başına getirilenler de o işi hakkile başarmağa vakit bulmadan, bir müddet sonra yeni bir' müessesenin başına gönderiliyor. Bu suretle de yeni şef veya müdür, işleri kavramak için epey zaman kaybediyor. Bundan en çok müteessir olan da bizzat şehir ve halktır, Bundan başka kadroda ba^ rem derecesine, kıdemine ve kanuni durumuna göre Belediyenin yüksek işlerinin başına ge^ t çebilecek olan muayyen eleman-^ lar vardır. Bu elemanlar, sırasın geldikçe ve İdarî bazı lüzumlarç\| oldukça birbirine aykırı şube veq_ müesseselerde çalıştırılmakta- O dırlar. Temizlik işleri, sebze, mey- q va Hâli, muhasebecilik, bahçeler,O idaresi, mezbahalar gibi başında (/) bulunacak şefin yalnız umumî q kültürile, Belediyecilikteki tecrü- > belerilç de idare edilemiyecek tşekküllerdir. Her şubenin başına getirilecek şefin idare edeceği^ işe göre yetiştirilmeği ve vazifesinde istikrar bulması lâzım o dır. Küçük bir memurun ilerli- — yerek, kendi sahasında, daha q yüksek bir memuriyetin başına-»-f getirilmesi mütehassıs eleman- S? lardan mürekkep bir kadro mey- C_ dana getirir. O
Belediyeye alınacak memurların liyakat ve meziyetlerinde çok titiz davranmak gerektir. Memur. ancak ilk intisap ettiği şubede liyakatini gösterirse, ileride çok elverişli bir şef olur, edinççe- ' ği tecrübelerden şehir çok faydalanır.
İstanbul Belediyesinde yeni ve düzgün işler bir idare makinesi
Çocuk bahçeleri
Liselerle orta okullarda dersler kesildiği gibi İlk okullar da yakında derslere son vereceklerdir. Yaz tatili münasebetlle umumi bahçelerle parklara çocukların devamı fazla olacaktır. Belediye, birkaç sene evvel, şehrin bazı semtlerinde çocuk bahçeleri kurmuş, çocukların eğlenebilecekleri bir takım tesisat da yaptırmıştı.
Bu tesisattan bir kısmının bozuldukları ve urtadan kayboldukları görülmüştür. Belediye, bunu göz önüne alarak bahçelerdeki gereken malzeme ve vesaiti tamamlamağa karar vermiştir. Aynı zamanda bahçeler sık sık temizlenip sulanacak, toz, duman olmasına meydan verllnUyecektlr.
★ İstanbulda kurulmuş olan esnar kooperatiflerinin idare meclisi reisleri bugün esnaf odasında bir toplantı yapacaklardır.
Toplantıda, esnafa dağıtılan maddeler üzerinde konuşulacak ve kooperatiflerin esnafa daha çok faydalı olmaları için yeni tedbirler alınacak, her çeşit dağıtmanın kooperatifler vasıtaslle yapılması için lâzım gelen müracaatların yapılması için esaslar tesblt edilecektir.
Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P. Wentworth Tercüme eden; Vâ - Nu
------------Tefrika No. 32
— peki amma, Amabel niçin harikulade ve cesur olsun?
— Aman nasıl olur, madam, meseleyi bilmiyor musunuz?
— Mesele neymiş?
— Yeni Ev, perili. —diye Nlta King fltriye titriye cevap verdi. — Evet, evet, tekin değil. Amma çok rica ederim. bir yerde boşboğazlık etmeyin.
— Amabel, bu bahse dair bana hiç bir şey söylemedi. Asabileşmemden çekiniyor, zannederim. Hakikaten de bu gibi şeyler beni fevkalâde enterase eder.
Nlta alâka ile başını salladı.
— Emindim Buna emindim. Bu gibi şeyler hemen farkedlllr zannediyorum. Londra’nın meşhur bir medyumu İle temastayım. Kendisi fevkalâde âdeta dâhi gibi bir insandır.. İlk ziyaretinde bana söylediğini hiç unutmam, «Biz, son derece hassassınız. Mânevi mevzular a bir kahraman olabilirsiniz» dedi.
Sustu. Bunun üzeri. ; Agatha sordu:
— Yeni Evde anormal olan ne var?
— Çok.
— Halbuki burası Amabel'ln hoşu-
na gidiyor.
— Ah, rica ederim. Bütün bunları bana sormayınız. Zaten ağzımdan icabından fazla söz kaçırdım. Sizin bir şey bilmediğinizi vallâhl bilmiyordum. Şayet bayan Grey’ln yerinde olsaydım, bu bahsi derlnleştirlrdim. Madam Thompson’u çağırır bir seans yaptırdım' Madam Thompson harikuladedir. Dostlarımdan biri bir kaç gün evvel onu ziyarete gitti. Kocasından boşanmak istiyordu. Fakat, kocası aleyhinde, elinde kâfi derecede vesika yoktu. Madam Thompson bir blllÛr topa bakarak her meseleyi evvelinden sonuna kadar ona anlattı. Şaşılacak şey! Şaşılacak şeyi İnsan polis haflyeslne baş vursa, bu kadar malûmat alamaz. Bütün bu malumatı, madam Thompson, iki İngiliz lirasına veriyor. Halbuki, polis haflyelerl insanı nasıl sızdırırlar kim bilir? Başka bir bakıcı daha tanırını. Adı Mullel Weston'dur. İnci gerdanlığım kaybettiği zaman, arkadaşım gidip ondan fikir danışmıştı. Doğrusu arkadaşım da olur şey değildir. Şayet bu mevzular sizi alâkadar ediyorsa, »izi arkadaşımla tanıştırayım. Bakı-
cıların adresini vereyim isterseniz?
Bayan Moreland, tereddüt etti. Adresi almasında hiç bir mahzar yoktu. Şayet alacak olsa bakıcıya ille gitmesi lâzım gelmezdi.
Cevap verdi:
— Teşekkür ederim. Bu adres, arkadaşlarımdan birinin İşine yarıya-bilir.
Kâğıdı itina İle çantasına koydu. Fakat. Nlta Klng'in arada sırada yanılıp ona madam Moorland dediğini farkcttl. Bunu tashih etti.
— Yoksa siz, Synlle’in akrabasından mısınız? Onun karısı mısınız? Çok garip! Ben kendisini pek yakından tanımıştım.
Davetliler dağıldığı sırada, madam King, Jullen'c doğru yürüdü; elinde bir el yazısı albümü vardı. Bu albüm kalb şeklindeydi. Mavi bir deri ile kaplanmıştı. Üstünde de «Dostlarımın ismi» yazılıydı.
Julleri, buraya büyük bir itina ile imzasını altı. Derken sıra öbürlerine geldi. Bcrkeley’ler, madam Moreland, Amabel ve matmazel Lemolne...
Nlta:
— Ne çok a harfli —dedi.— Küçük isimlerin pek çoğu a harfi İle başlıyor.
İmzaları parmağıyla taklbettl.
— İşte Angela!.. Mlss Mlller'ln de küçük lam! Anne, yahut Anna... Sizin küçük isminiz Amabel değil mlî Ab-lanızınkl nedir!
— Agatha... İkimizin de İsimlerimizin modası geçmiş.
— Benim de baş harfim a İle başlar. Çünkü, Nlta’nın aslı Anlta’dır.
— Matmazel Lemoineln da küçük İsmi öyle olacak! —diye, Angela çm-lıyan sesiyle haykırdı. — Yalnız, M. A. harflerini soyadının başına yazacak yerde, sade m harfini yazmış.
— Bunlar hangi İsimlerin baş harfleri?
Angela gülerek cevap verdi:
— Bulmak İsteseniz de bulamazsınız. Marlc - Anastasie. Bulunur şey değil, değil mt?,
Jullen, mürebblye matmazel Lenıo-Ine’ın kendi hakkından bu gevezelik üzerine azıcık sıkıldığını farkettl. Angela’nin bu boşboğazlığı onu sinirlendirmiş olacaktı.
Nlta King sordu;
— Bay Mlller'ln f hartt ne mânaya?
Miller, kardeşinin koluna girmiş vaziyette cevap verdi:
— Ferdlnand’dır, efendim.
Acaba bu sırada hemşiresini dürtmüş müydü?
Sonra, ona döndü:
— Haydi artık bls gidelim, —dedi. Yola çıktılar. Biraz İlerledikten sonra. Miller, kız kardeşine birden bire dedi kİ:
— O İki kadından biri senin kolunu itti. Hangisiydi?
— Nc zaman itti?
— Fincanı düşürdüğün zaman, ca-1 mm. Bl. yanında mürebblye matmazel Lemolne vardı, öbür yanında madam King vardı. Bunlardan biri seni itti. Hangisiydi İten?
Anne Miller şaşkın cevap verdi:
— Ah. Ferdlnand! Benim gene sersem olduğumu yüzüme vuracaksın. Halbuki aklımda tutamadım işte. Bir bordür düşünüyordum, Hafifçe kolumdan dürttüler. Fincan elimden fırladı. Pek fena oldu. Yerin dibine geçtim.
Bay Miller, hazin hazin İçini çekti:
— Şayet yan uyur vaziyette dolaş-masan, bana pek faydan dokunacak. Amma, neylersin. - dedi.
XVII
Agatha, ocağın önündeki koltuğa rahatça yerleştikten sonra:
— Senin perili bir evde oturduğunu bilmiyordum. - dedi.
— Bundan sana kim bahsetti? Hoş, bu suale lüzum yok ya, Bronson'lurda madam Klng'le konuştuğunu gördüm.
— İsmi King miymiş? Farketme-miştlm. Mecliste kim varsa, ona Nlta diye teklifsizce hitabe diyordu.
— Sana ne anlattı?
Amabel yere oturmuştu. Çenesini avucuna dayamıştı. Sakin, hattâ neşeli görünüyordu.
Ablası:
— Pek o kadar uzun uzadıya bir şeyler anlatmadı, — dedi, — Benim meseleyi bildiğimi sanıyornıuş. Bu
evde kalabildiğinden, dolayı senin tebrike lâyık olduğunu söyledi.
Agatha bir müddet sustu. Sonra, birdenbire sordu:
— Bu evde anormal olan ne var?
— Senelerdenberl kimse oturmamış.
— Peki, sahiden şöhreti fena mı? Eğer burada bir fevkalâdelik varsa, sen pekâlâ bana söyUyeblllrsin. şimdiye kadar da haber vermeliydin. Neye vermedin?
Amabel gülerek:
— Pek mantıklı, pek soğukkanlı olduğunu bilirim de onun için. - dedi.
— Tabii mantıklıyımdır. Zayıf İnsanlardan, her şeyden korkanlardan nefret ederim. Anlat bakayım neler oluyor? Burada hortlak mortlak mi var?
— Ben şahsan hiçbir şeye taslamadım.
— Amaberclğim, ne de sıkı ağızlısın! şayet söylemlyecek olursan Jullen Forsham’a sorarım. Hoş ona teklifsizce, Jullen, diye hltabetmem daha muvafık olacak ya...
Amabel bu söz üzerine kızardı. Kapı açıldığı sırada, madam Morland. kardeşine hâlâ takılmaktaydı. Fakat Jullen İçeri girdi. Kadın da bahsi değiştirdi.
— Bay Forsham! — dedi, — Biz de sizin bu evinizden bahsediyorduk.
— Benim değildir, ağabeylmlndlr.
(Arkası varı
.y.s ı:
AKŞAM
Bahl.e 7
L'
İstanbul Belediyesi ilânları
Perakende buz satışı fiatleri baklanda
Kilosu
Kuruş
6
Eminönü Kazası Fatih kazası Beşiktaş kazası Üsküdar kazası
İstanbul Defterdarlığından:
6
_______________ 6
İstanbul şehri sınırları içinde. Belediye Karaağaç miiesseselerinde imaj olunan buzun satış fLatleri Bçe ve Belediye şube müdürlükleri itlbarlle yukarıda gösterilmiştir.
Bu fiatler 27/5/945 tarihinden itibaren muteber olacaktır. Daimi encümenin 25/5/945 tarihli ve 5332 sayılı kararı İle ilân olunur. (7048)
Ödevlinin adı ve Soyadı
Beclroş
Kaiyopl
Migırdiç Teano Dijona
Osman
Nubar jaiya Fotyadls Viktor
h»___________
Emlâfc yazıhane Pansiyoncu Kalaycı
Terzi
Kömürcü
Kasap
Terzi
İşlemeci
H. No. Senesi
2+1
440
851
664 2933
522
155
811
Kazanç Buhran
İzahat
İş adresi
Zeytinburnu çimento fabrikası Sümerbank işletmesinden:
İşletmemizin bir senelik ihtiyacı olan 90 - 106 ton kuru gürgen ve 150 - 200 ton kuru meşe odunu açıfc eksiltmeye konulmuştur. Şartnamesi bedelsiz olarak Fabrika Ticaret Servisinden alınabilir.
İhale 18/6'945 günü saat 1+ te yapılacaktır.
İşletme ihaleyi yapmakta serbesttir.
Mehmet VI klor Elen! Ragıp Ab İt Yorgi Kozma İbrahim Kâmil
Ekmekçi
İşlemeci
Bakkal
Maden sahibi
Terzi
Tuhafiyeci
Bakkal ve ziiccaclye Tatlıcı
320 931
663 931
128 937
117 936
624 937
44 935
133 937
517 937-938
(7030)
Katina Yaköftd
Genelev
194
937
82.50 27.00
1.43
195.98 24.00 324.00 50.40 36.00 36.00.
390.00 21233
Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi İlânları
4.50
13.50
5.03
5.82
5.23
— — Terkinine karar
verilmiştir.
— — Devren alındığından Ceza
0.29 0.3+
32.66 Terkin edilmiştir
4.80
64.80
10.08
7.20
7JD
78— Sentlik
42.47 Kist
Rumeli han 7 No. Alyon sokak 5/8 No. Yenişehir caddesi 89 Enli Yokuş 221/5 Yenişehir caddesi 2/35 Topçular 6/4 No. Mis sokak 18/5 No. Saks sokak No. 2
Tarlabaşi 95 No. Saksı sokak 2 No. Bülbül Karaca 7/1 No. Rumeli hanı No. 9 Kalyoncu 72 No. İstiklal caddesi 120 Dere caddesi 96 No. Serdarı Ömer 56 No.
Kiiçük Ziba 7 No.
1 Haziran 9+5 tarihinden itibaren açılacak olan Tuzla İçmelerine gidecek olan yolcuların gidiş ve dönüşlerini temin için her gün 24/29, 26/31, 28 33, 30/35 No. lu banliyö trenleri İçmeye kadar ve 20/'25 No. lu banliyö treni Tuzlaya kadar devam ettirilecektir. Bunlardan başka bu mıntıkada seler etmekte olan 1016/19, 36/41 No. lu banliyö trenlerde 12/11, 14/13
No. lu Adapazarı trenleri de yolcuların İnip binmesi İçin İçmelerde birer dakika duracaklardır. Sayın halkımıza İlân olunur. (7031)
Kartal Belediyesinden
Belediyemiz ihtiyacı İçin açık eksiltme suretile 16,000 adet parke knl-aırını taş. alınacaktır.
Bu İşin muhammen bedeli 4640 lira ve muvakkat teminatı 348 Uradır.
İhale 11/6/945 pazartesi günü saat 15 te Kartal Belediye Encümeninde yapılacaktır.
Bu işe talibolanlapn ihale tarihine kadar İstedikleri günde Belediyeye müracaatla şartnameyi görmeleri ve İhale tarihinden bir hafta evvel bir adet taş numunesini mühürliyerek Belediyeye vermeleri ve İhale saatinde Belediyede hazır bulunmaları İlân olunur. (6950)
Yorgi Papadoplo Müteahhit 60/1 937 52-80 10.56
Yuda Kunduracı 1064 936 22.15 4.43
Aredolyoş Kahveci 894-2900 935 50.40 10.08
Keğam Turyan Dök meçi 504 937 20.70 4.14
Katina Pansiyoncu 289 937 352.80 Terkin
Kegcrk karısı Ağavnl Hazır kunduracı 459 937 20.25 4.05
Marl Bakkal 31 939 63.47 12.69
Emir Şebarak Boya ve lekeci 251 938 53.44 10.69
Katina Terzi 427 938 36.00 7.20
Ali Baki ve Ali Kutlu Manav 380 939 75-00 15.00
Dlnko Sütçü 824 939 90.00 18.00
Mehmet Ali Kahve ocağı 140 939 7.56 1.51
Rlnolda Mor&bitta Terzi 46 939 121.04 130.68 24.20 Kist 26.14 Senelik
Haşan kızı Fese Şapkacı 137 939 226.46 +5.29
sıdto Kahveci 40 939 78.75 15.75
İlyas Manav 782 936 81.00 16.20'
Al eko Tabelâcı 459/1 935 «8.65 35 46
a. ■ D 936 88.65 3548
Ohaıınes Sebzeci 479 938 J3.00 2.60
Abraham ve İrakh Mobilyacı 15 938 120.00 24.00
Salih Zeki Kahveci 1 936 212.32 42.47
Abraham Fmdıkyan Aşçı 2942 936 17.62 3.52
Jozef Arslan Dişçi 1459 936 1139 3.44
Kargorş Harumoğlu Nalbur 2352 936 75.60 14.12
Perlkop Dlmitri Bakkal 2796 937 18.00 3.60 Ceza
Tiran Sabuk Kömürcü 56 936 32.62 6.52 1.98
5.16
246
389
26
394
İhsan Pulat
Samuel Abrosonel Mehmet
VI iadem ir
Solak No. 19 Kamerhatun 36/1 No. Yenişehir caddesi 157 Aynalı çarşı geçidi 16/2 İmam sokak 28 No. Serdarı Ömer 95 No. Feridlye 27 No.
İmam Adnan 10/1 Taksim fınnı 8 No.
Şehit Muhtar C. 18 No. Tarlabaşı 73/1 No.
Meşrutiyet caddesi 32/1 İstiklâl caddesi 98/1
2/28
7/11
2/45
2/37
2/35
2/43
2/34
3/76
3/41 3/62 1/7 2/56
3/17
7/15 •4/90
4/37
4/35
a/11 3/84
1/10
3/91
3/88
4/44
4/33
4/84
4/44
4/39
5/2
1/47
6/5
Devlet orman işletmesi M. Kemalpaşa revir amirliğinden:
1 — Revirimizin 7 nel Sülerya bölgesinin 3 ve 4 üncü seri makta ve rampalarından kesilmiş istifte mevcut 3900 ton karışık odunun Manyas deposuna nakli ve bu depoda muntazam istifte teslim işi açık eksiltmeye çıkarılmıştır,
2 — Açık eksiltme 5/6/945 tarihine raşlıyan salı günü saat 15 te Manyas Son Orman bölge şefliği binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Odunların beher tonunun nakil ve İstif İşi muhammen bedeli 12 Hra 60 kuruş olup tutar bedeli üzerinden hesaplanan % 7,5 muvakkat teminatı 3656 lira 25 kuruştur.
4 — Bu İşe alt şartname Ankara Orman Umum müdürlüğü, Balıkesir, Eıırsa Revir amirlikleri. Karacabey, Bandırma. Susurluk orman kâtlplik-lerile Manyas Orman bölge şefliği ve revirimizde her gün görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saat te temlnatlarilc birlikte Manyas Or-
man bölge şefliğinde toplanacak açık eksiltme komisyonuna müracaatları Hân olunur. (6930)
Haydarpaşa - Gebze mm takasında işleyen banliyö trenleri seyrüsefer tarifesinde 1 haziran 945 tarihinden muteber olmak üzere bazı değişiklikler yapılmıştır. Fazla malûmat için, istasyon ve gişeler önünde asılı yeni tarifelerle, gişelerimizde satılmakta olan cep tarifelerine müracaat edilmelidir Sayın halkımıza ilân olunur, (6932)
Belediye Sular idaresinden.
1—25 ton pik hurdası satılacaktır,
2 — Şartname levazım dairesinden alınabilir.
3 — Açık arttırma 6. 6. 1945 çarşamba günü saat 10 da
Beyoğlu istiklâl caddesi Mayer binası arkasındaki idare merkezinde yapılacaktır. (7054)
Gümrük mthafaza genel komutanlığından;
Gümrük Muhafaza teşkilâtına 15 Ura maaşlı gümrük muhafaza memuru alınacaktır.
Aşağıda yazılı şartları haiz olanların müsabakanın yapılacağa 25 haziran 945 pazartesi gününden evvel nüfus hüviyet cüzdanı, okul belgesi ve dilekçelerlie birlikte Ankarada Gümrük Muhafaza Genel komutanlığına, İstanbul Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğüne, Urfa, İzmir, Kilis gümrük muhafaza alay, Trabzon gümrük muhafaza tabur ve Samsun, Mersin gümrük muhafaza müdür ve deniz 31 intaka komutanhklarile Van, Kars ve İrkrndemn gümrük muhafaza müdürlüklerine başvurmaları.
A — Türk olmak.
B — Siyasi haklarına sahip olmak,
C — İyi hal sahibi olmak,
D — En az orta okul mezunu olmak,
E — Askerliğini ikmal etmiş olmak,
F — 30 yaşından yakan bulunmamak, G — Boyu 1.6+ ten aşağı olmamak.
’ ——-— 1
Türkiye iş Bankası
6üc ve yağcı
Baytar Nalbur Lokantacı
İbrahim kıa Ayşe Genelev ’ 99 937
Slmon Yağcı 525 937
938
Yani Kalfaoglu Tuhafiyeci 171 937
Hayım Kese kâğıtçı 354 938
Suphi Su deposu 280 933
Mehmet Ali Kömürcü 61 939
Haşan Kömürcü 22 93+
Fevzi ve Hakki Kahveci 1124 934
Osman Kahveci 656 931
Panayot Berber 176 931
Mahmut Nedim Terzi • 230 933
Yorgi Lefteryadls Manifaturacı 341 928
Viktor Genelev 796 939
Nobar Tuzan Atelye ve ıtriyat 448 934
Halil Ataman Kömürcü 81Û 940
Fotl ve Avram Yağcı ve mezeci 501 938
Teodora Terzi 427 935
Mustafa Gençosman Bakkal 468 938
Çelil Kahveci 66 938
Artın Haçik Tornacı 29 930
Fani KoreHİ Pansiyoncu 338 930
Tahsin Doğan Kahvehane 373 940
İngiliz spor kulübü Kulüp 795 930
Mehmet kızı Gülsüm. Genetev 760 940
Kirkor Mesak Kunduracı 773 930
Niko ApUStOl Bakkal 48. 929
İngiliz spor kulübü Kulüp 928 928
An don Kunduracı 938 938
Koço ve İstir ati Sütçü 939 939
Güzide Terzi 934 934
Andon Şaryon Kunduracı 937 937
Mir tat Agopynn Terzi 939 939
Artoki Canbazyan Bakkal 938 938
Teofil T. terzi 934 937
İstâvri Dimitrt Bakkal 928 928
Yusuf İskender Kahveci 938 938
Yorgi Terzi 937 937
Ahmet Kömürcü 938 938
Antuvan Kalt» 926 926
Ispiro Hacı İlya Tulün ve ıtriyat 938 938
Lconlda Aktar 933 933
Elyazar Boya ve lekeci 937 937
Arşak Habut Oto tamircisi 938 938
Ceza
411.89 terkip
Meşrutiyet caddesi 18 No. Tarlabaşı cad. 176 No. Salt paşa geçidi 3 NO. Enli yokuşu 9 No.
Enli yokuşu 29 No. Serdarı. Ömer cad. 153 İstiklâl cad. 88/1 Hamalbaşı cad. 2 Yenişehir caddesi +2 Mektep sokak 33 No. Tarlabaşı caddesi 152 Bilezik sokak 2 Yenişehir Akarca 10 -İstiklâl caddesi 72 - 74 Bahçeli Hamam 2 No. Yenişehir Dereboyu 73 Bursa sokak 9 No. Kurdelâ sokak 1/7 Krizantem geçidi
12
1/6 1/9 3/9 6/41 6/42 1/13
I/S4
4/65 1/35 2/42 1/23 3/25 4/59 3/20 1/58 7/19 3? 92 3/34 1/12

3.2+
Ceza
Avrupa pasajı 9 Çiçek sokak 23 No. Zambak sokak 2 No. Valde Çeşme 135 Dereboyu 79 No.
Aşıklar 3/2
Zambak sokak ı+Zl Mektep sokak 35/2 Feridlye 9 No.
Yenlçarşı 1 No. Abanoz 24 No.
Sakız ağacı 1/5
3cü
2/37 VI 3/86 5/37 7/27 8/4 3/18 3/30 2/46 3/29 5/13 2/24 lhbamama
(701+)
Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye plânı
ÇEKİLİŞLER: 29 ocak, 2 Mayıs, 24 ağustos, 1 kasım tarihlerinde yapılır.
. 1945 İKRAMİYELER t
1 adet ARSA (İstanbul’da Büyük Yalı’da
Ada: 164, parsel No. 4, 923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık — 2000.— Lira
3 » 1000 » — 3000.—
4 n 50Û ■ — 2000.— »
10 » 200 n 2000.— B
25 • 100 * — 2500.— D
100 > 40 a — 4000.— >
150 • 20 > 3000.— D
300 10 - 3000— »
Dimitrl Mustafâ An don Kir kor Onnlk Vlçenço ve Yorgl Paskal ve Dlmitri Ali
N. Peri kop Kesti kızı Anna Mustafa Gençosman Kozma
N. Bileonti Elen i
Ali
Öjen Abdullah Liberon ti
Erifili An don
Eltim ve Marika Yorgl
Jllda Papadoplu Eşref
Kâmil Çel karabet km Donna Rnşit Atsak Koço Çavdar Anastaş
Hüseyin şemsullah
Mobilyacı Kömürcü Soba ve elektrikçi Kahveci Meyhaneci Aktar Eskici Sebzeci, kasap Sütçü yağcı Bakkal Tuhafiyeci Ebe Terzi Kasap Korsacı Me-haned Ebe
Nalbur Terzi
Sobacı Pansiyoncu Mobilyacı Yorgancı Pansiyoncu Kömürcü Birahane Kömürcü Kömürcü Bakkal
540
505
393 28/36
553
501
+68
57
560
510
89
62
993
252
283
2/1
280
558
106
38
154
42
450
370
401
200
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda taliinizl de denemiş olursunuz.
V
Lambo
Isplro
Yordan
Anna
Bedros Canlkyan Ankstidi Katina Yorgl ve Todort Kostantln
Marlka
İs’.ivo Hlrlsto Pandell
Meyhane Kuru kahveci Mezeci Bakkal
Emlâk yazıhane
Bakkal
Lokanta
Sucukçu Terzi
Bakkal
Bakkal
42
145
332
48
239
30
31
979
626
429
1042
(Lütfen sahifeyi çeviriniz)
48.00 119.04 36.00 21.00 16.80 54.00 31.80 34.00 105.30 487.50
9.02 72.00 81.00 27.00 60.00
Terkin Terkin 36.00 45.00 226.80
Terkin
63.00
Terkin 9.00 114.00 144.00
79.20 10.71 80.46 48.60 90.00 04.80 60.48 27,3+ 72,00
9.00 917.70 246.44 21.00 351.00 36.00
Terkin 225.00 72,08 59.40 28 05 18.14 23.33 54.00
Terkin 132.80 21.00
25.50
Terkin
64.31 132.00 48.02
22.50 4.05 8.86 5.04
81.00
10.50 288.00
Terkin
56.55 198.00
Terkin 178.20
46.20 —
4.20
3.36
10.80
9750
+.10
12.00
12.60
1.80
28.80
2.14
14.40
8.91
5.61
19.00
4.20
10.50
12.88
4.50 —.81
1.78
1.00 16.20
2.10
Süslü Saksı 25 No. Aynalı çarşı 16/21 çakmak sokak 6/5 Lâmartin caddesi 29/31
Daeacik sokak 1/1 Dereboyu 67 No.
Mektep sokak 28
Solak zade 9 No. İstiklâl caddesi 83/2 Abanoz sokak 3
Hava sokak 3/1
İstiklâl’ cad, 117/1
İstiklâl cad. 83/2 İmam sokak J8
Recep, paşa 14/1 Mârgirit sokak 13
Tarla başı 85 No.
Ay dede caddesi 3/4 Sahne sokak 52
Sahne sokak 3
Çukur sokak 64-66 İstiklâl cad. 178/1
Kalyoncu 72 No. Çatık kaş 15 No.
Valde Çeşme 129 No. Şaline sokak 34/1 Kalyoncu 89 No.
Sakız ağaç 37/1 Tarla başı 72 Nu.
Balık sokak 19/1 Pire Ahmet 1 No. Tarlabaşı cad. 85/1 Bahçeli Hamam 3 No. Kurdelâ sokak 1 No. İsLiklûI cad. 47 No.
Dereboyu 101/1
Dudu odalar 1 No. Aynalı çarşı geçidi
Lâmorlin 31 No. İstiklâl cad. 120 No. Bursa şokuz 29 No.
Kurdelâ sokak 64 Kalyoncu sokak 5 No. Zambak sokak 19 No. Maneasar cad. 13 NO. Tayyareci Rıza 1 No. Kalyoncu 63 No.
Kalyoncu 94 No. çiçek sokak 3 No. Nane sokak 17 No. İmam sokak 16 No.
Kurdelâ sokak 24 No. Mis sokak 18/1
Tekir sokak 8 No. Hamalbaşı 2 No. Kalyoncu 124 No. Feridlye 110 No.
Valde Çeşme 225 Valde çeşme 225 No. Dereboyu 107
Tiyatro sokak 34/2 Tiyatro sokak 3 No. Mumcu sokak 11 No. Rumeli han 7
Düğün sokak 2/1 Hamalbaşı 12 No.
Dudu odalar 34/1
Fakir sokak 9-11 Kalyoncu kulluk 59 No. Fesliyan sokak 2+
1/5 1/70 7/13 1/79 1/53 1/52 3/22 1/1 7/29 1/14 7/18 7/2+ 7/32 1/8
2/43 7/63 1/60
1,50 1/10 1/75 7/42 1/43 1/50 1/21 4/49 1/41 4'83 1/48 1/75 7/6 1/28 1/43 1/34 1/88 4/8+ 7/1+ 7/77 1/18 1/77 1/83 7/45 2/18 113 1/76 1/82 1/51 7/47 1/56 1/80 1/62 7/34 1/84 1/8L 1/37 1/68 1/+9 7/19 1/46 1/47 1/75 4/65 7/46 7/88 1/9 2/2 4/44 7/11 l/(t 7/06 7/52

27 Mayıs 1945
| - İŞ ARIYANLAR
MÜESSESE SAHİPLERİNİ — Yazıhane İşleri ve devaird* muamelat takibi, tüccar ve avukat yanında çalışmış tecrübeli bir memur vazifeye hazırdır. Akşam’da Çalışkaır adresine yazınız._______________31 —
LİSE MEZUNUYUM — Yazım güzeldir. Hesabım kuvvetlidir. Aynı zamanda daktilo yazmasını da bilirim. Münasip bir İş arıyorum. Taliplerin Akşam gazetesinde R. C. D. rllmuzu-na bildirmeleri. 93 —
2~ ÎŞÇÎ ARIYANLAR
YÜKSEK MAAŞLA — Diplomalı ebe, ameliyathane hemşlred ve hastabakıcı bayanlar aranıyor. Cağaloğ-lu Sıhhat Yurduna müracaat. _______________________53 -
BAYAN ARANIYOR — Yazıhanede çalışmak üzere dolgun ücretle yazısı güzel bayan aranıyor. Taksim - Kristal gazinosu arkasında Milli Enılâklş Tel 82777-_____________69 -
İKİ KİŞİNİN _ Yemen İşlle orta İşine yardim edecek otuz beş kırk yaşlarında dolgun maaşla bir ahçı kadın aranıyor. Akşamda İlân, memurluğundan adres alınması. ______________________19 - 1 İNGİLİZCE — Ticari muhabereye kabiliyetli Türkçe bilen bir memur alınacak, isteklilerin 20878 numara ya telefon etmeleri._____33 —
KASİYER BAYAN ARANIYOR — Nişant aşında bir bakkaliye dükkânı İçin, evvelce kaslyerlig yapanlar tercih edilir. Nişantaşı Güzel Bahçe sokak 6 No. lı bakkaliye dûkkâmma her giin müracaat edilmesi. 49 —
BAYAN ARANIYOR — Kitap satıcılığı tçln bir bayan aranıyor. Biraz Fransızca bilen veya hesap İşlerinden anltyan tercih edilir. Babıâllde Arif Bola t Kitabe vlne müracaat. 105 — 2
— Kiralık — Satılık
İSTANBUL ALTINCI NOTERİ — İşin shU, ciddi bir daktilo arıyor.
92 — 1
YENİ KURULACAK KADIN ÇAMAŞIR ATELYESI — Ustabaşı, overlok-çu, blbllâci, brodecl aranmaktadır. Görüşmek pangaltı eşref ef. sûk. 18 No- da Tl. 20223 ücret dolgundur.
86 —
DIŞ muayenehanesinde ÇALIŞACAK — Genç bir bayan aranıyor. Bahcekapı Ticaret Borsası karşısında Yıldız han No. 8-10 müracaat.
103 — 1
İNGİLİZCE. FRANSIZCA — Mütercimi ve bayan daktilo istiyoruz. Mütercimin her İki lisanda ticari muhabere yapmış olması, daktilonun çabuk yanlışsız yazması eski harfleri bilmesi şarttır. Sirkeci Karkas Çıkmazı No. 1/3. 101 — 2
İKİ KİŞİLİK AİLEYE — İyi yemek, ev işi yapacak temiz dürüst orta yaşlı bayan lâzımdır. Osmanbey Kır sokak 20 No. her gün birde müracaat. 97 — 1
SATILIK EŞYA
SATILIK MOTOR — A. E. G. marka az kullanılmış 2 1/2 beygirlik ucuza satılıktır. Müracaat: Sirkeci Ankara han kahvecisine. 78 — 1
EVVELCE TAHDİDE TABİ BİR ECZAM AN E MA A TEFERRUAT SATILIKTIR — Vitrinleri muntazam ispençiyari eçhizesl mükemmeldir. Müracaat: Galata Karaköy postahane Üzerinde doktor Mısırlıoğlu. 81 — 1
SATIN ALINACAK — Az kullanılmış. hâlen İşler vaziyette bulunan büyük bir buz dolabı satın, alınacaktır. Batmak lstlyenlerln her gün Tel: (3114 No. ya müracaatları. 43 — î!
SATILIK — Sepetli ve sepetsiz motosikletler Sultanahmet Yerebatan çaddesl 50 No. ya müracaat 100 — 4
SATILIK — Marsilya tipi kiremit İmali için elle İşler bir prese kalıp-larlle, bir çamur makinesi ve valsları satılıktır. Esklşehlrde Dsğan Tlca-retevlne müracaat. 83 — 1
SATILIK EV — Kadıköy Cevizlik Ahter S. No. 14. 9 oda havagaa, elektrik, terkos, sarnıç ve kuyu. Suadlye Ar ayol No. 400/2 ye müracâat. __________________________0027 — B
DEVREN KİRALIK DÜKKÂN — Beyoğlu Aynalıçeşme caddesi 13 İçinde havagazı, elektrik, terkoe, asma kat ve bodrumu vardır. Her işe elverişlidir. Müracaat Sirkeci Ada han No. 28______________________18 —
SATILIK ARANIYOR — İstanbu-lun her semtlnra ev. apartman, dükkân. depo, arsa aranmaktadır. Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han 2 No. ya müracaat. Telefon: 43840
36 — o
21000 LİRAYA — Gedlkpaşada kısmen boş. Kâgir ey 23000 liraya Çif-tehavuzlarda bir dönüm bahçeli yemiş ağaçlarını havi 4 odalı köşk boş teslim satılıktır. Gatata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han 2 numaraya Telefon: 43840. 37 —
ÇAMLICADA — Her biri 4 oda, 1 salon, bahçe, kuyu, ahır, arabalı^ ve seyis odalarını havi iki köşk ve müştemilâtının yarı hissesi satılıktır. Fatih İtfaiye caddesi No. 41 A.P No. 2 dairesine. 27 —
15000 LİRAYA SATILIK EV -4 oda. elektrik, terkos, yeri yüz arşın meyvalı ve bahçeli Karajümrük dört yol ağzı Kanat sokak 5 No. ya müracaat. 20 -
CİHANGİRDE METRESİ 30 LİRAYA SATILIK ARSA — Marmaraya hâkim 888 metre kare Üçer katlı üç apartman İnşasına ruhsatiyen İmar plânına dahil arsa satılıktır. Susam sokak ?« Dürdane apartman kapıcısı Halil’e müracaat. 32 -
12000 LİRAYA PAZARLIKSIZ — Boğazkesende 3 dükkftnlı 9 odalı 700 lira kiralı satılık ev Ferdi Selek Galata Ömerâblt han 2/23 telefon 42368.
42 -
SATILIK APARTMAN — Pangaltl-da, kâgir, sağlam, üç daireli üçer odalı apartman 14000 liraya satılıktır. Ankara caddesi No. 66 müracaat. Telefon: 20310 +8 —
CACALOĞLUNDA — Ayda 180 Hra İrattı üç daireli üçer odalı apartman 26000 liraya satılıktır. Sirkeci Ankara caddesi No. 66. Telefon: 20310 __________________________47 -
BEBEKTE — Geniş manzaralı bol havalı tam konforlu bahçeli telefonlu köşk boş teslim satılıktır. Sirkeci Ankara caddesi No. 66 Telefon: 20310 _____________________________52 —
ACELE SATILIK — Fatih Fevzi-paşa caddesi tramvay yolunda altı oda kârglr ev havagazı elektrik Ur-koşu mevcuttur. Fevzlpaşa caddesinde 20 No. lı yazıhanede emekli komiserlerden Hüseyin Acar'a müracaat.
41 -
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — tstanbulun her yerinde apartman ev mağaza İmalâthane, fabrika, han, arsa ve çlfllk almak, satmak ve kârlı işi olup da devredecekler veya ortak Istlyenler Beyoğlu Büyük Parmakka-pı köşebaşı 4 No. kat 2 Zarif Özalp.
Telefon: 42306 6055 - 4
15000 LİR4YA — Kızıltoprakta -Kalamış denizinin kenarında 755 metre arsa deniz cephesi 15 derinliği 55 metre Taksim Kristal arkasında Milli Emlâklş telefon: 82777_______62 — 1
428 METRE MURABBA ARSA — Kadıköy Fener Stadyom yanında İki cadde üzerinde tramvay hattına hâkim Taksim - Kristal arkasında Milli Emlâklş telefon 82777_______59 - 1
YENİ İNŞA EDİLECEK ADLİYE SARAYI CİVARINDA — Arsa satıhtan deniz görür. Marmara Boğazlçlne manzaralı 120 metre arsa köşebaşı Taksim - Milli Emlâklş telefon: 82777 60 — 1
GAYET MÜSAİT FİATLERDE — İstanbul. Beyoğlu. şişil Kurtuluş civarlarında apartman ve evlerimiz satışa çıkarıldı Taksim Kristal arkasında Milli Emlâklş telefon 82777
81 - 1
RADYO — Bus dolabı, telefon, ka-lorfrer, geniş verandalı (fl) odalı mobilyalı apartman kiralıktır. Dört ay veya senelik için kunlurat yapılır. Cihangir caddesi No. 6 Muhslne Palas daire 7 ye müracaat telefon 41850 __________________________01 -
ACELE ARSA ARANIYOR — Fener yolundan Suadlyeyt kadar asfalt üzerinde veya yakınında olması kroki İle makul son flatln Akşam'da D.8.A. rümuzuna yazılması, 98 — 1
KİRALIK KÖŞK — Kadıköyünd* İskeleye, tramvaya, denize yakın, İki dönüm çamlı, çiçek ve meyva bahçesi İçinde, konforlu, yazlık veya senelik, eşyalı ve eşyasiz kiralıktır. 22563 ya saat 12-16 da telefon ediniz. __________________________87 — 2
KİRALIK YAHUT SATILIK — Yeni yalı Anadoluhlsarı, 9 oda, asri tesisat büyük mermer hol, parke salonları, lüks eşya, deniz üzerinde geniş taraça ve bahçe. (M. N.ı rümuzt ile 178 posta kutusuna yazılması. __________________________102 - !
24000 LİRAYA SATI1.JK KÖŞK — Fener yolu tramvay, denize nazır 3 kat 7 oda 2 dönüm ağaçlık. 11000 liraya Beyoğlunda Tünelde dükkânlı kârglr 3 katlı apartıman 12-3 Gala-tada Demir han No. 23 104 — 2
25000 LİRAYA — Bebekte 800 metre bahçeli deniz görür, kâgir ev. 30000 liraya Moda caddesinde İki ev. 40000 liraya oümüşsuyunda apartman. Ferdi S^lek Galata ömerâblt han 23 2 telefon: 42308 84 1
KİRALIK MOBİLYALI Q0A -Beyoğlu sırasevlllerde İyi bir aile n ezdin de bir kişilik mobilyalı kiralık bir oda vardır. İstekliler 44806 telefon edebilirler._____________115 —
ŞARTYERDE SATILIK VE KİRALIK KÖŞK — Beş dönümden fazla bahçe İçerisinde seçilmiş yüzlerce bakımlı meyva ağacile bağı, suyu; elektriği ve denize nezareti olan bir köşk satılık ve kiralıktır. Görmek ve görüşmek lstlyenlerln Sarıyerde Eczacı Feridun Ansen’e müracaatları.
83 — 1
BETON YENİ KÖŞK — Konfor VC nezaretli İki kat ayrı ayrı kiralık veya satılıktır, Göztepe - Travmay durağı - istasyon cad. 15/3 e müracaat.
89 — 5
CİHANGİRDE PANORAMA — Geniş cepheli her katta altışar odası ve asri teçhizatı buluna» altı katlı ve Marmaraya tamamen hâkim bir apartmanın şimdilik nısıf hissesi bugünkü duruma göre çok ucuz satılıktır. Evlş - Akşam, 85 — 1
PAŞABAHÇEDE — İskele civarında İki oda bir salon bir hol İçinde memba suyunu ve elektrik teşkilâtını havi gayet nezaretli orta kat daire kiralıktır. Kayabaşı S. 17 No. da Ahmet Topçuya müracaat. 95 — 2
SUADİYE VE HAVALİSİNDE — Asfalt üstünde ve deniz kenarında çok güzel arsa villâ ve köşkler satılıktır. Müracaat: Suadlye Şen sokak Gündüz Bakkaliyesi. 96 — 2
DEVREN SATILIK YAZIHANE — Beyoğlunda İstiklâl caddesinde 98 numaralı apartmanın birinci katında 3 oda telefonlu tam konforlu telefon 41571 e müracaat 99 —3
TEŞVİKİYEDE 227 — Aksaray postanesi karşısında 90, Kızıltoprakta 75ü, metrekare 3 arsa satılıktır. Sirkeci: Ankara caddesi No. 66 telefon: 20310 106 — 2
KÜÇÜK YALIDA — Denlzo tama-mile hâkim mevkide dört dönüm İcabında da parça parça verilecek her türlü ziraate elverişli arsa çok ucuz acele satılıktır. Telefon: 82777.
58 _ 1
ŞİŞLİDE — Asfaltta, müvazl kısımlarında apartmanlık ve villâlık gayet müsait arsalar 240 metreden 500 metre arasında Taksim Kristal arkasında Milli Emlâklş telefon 82777 __________________________56 - 1
IÇERENKÖYÜNDE — Her türlü ziraate elverişli 14 dönüm İçinde kuyusu mevcut 3000 Hra, Taksim - Kristal arkasında Millî Emlâklş . telefon 82777. 57 — 1
SATILIK EV _ Alt» oda denir* yakın, elektrik, bahçeli bOf satılıktır Yeşilköy gevketly* mahallesi Baadet-10 sokak 84 pazartosl, perşembe 11-17 içindekilere müracaat. 67 — 1
KADIKÖY — Moda, Boğaziçi, Fâtih, semtlerinde ev, apartıman, köşk, arsa satuı alınacaktır. Batmak Lstlyenlerln Sirkeci Ankara caddesi No 66 ya müracaat. Tel: 20310 82 —1
KİRALIK KÖŞK — 11 oda. telefon. Frijider, mükemmel mobilya Fener-bahçenln en mükemmel yerinde yazlık 3750 liraya- Kızıltoprak İstasyon büfecisi bay Yusuf a müracaat _______________________________65 — 1
DEVREN KİRALIK TELEFONLU MAĞAZA — Beyoğlunda. tramvay caddesi üstünde, gentş İki cephe, vitrin, telefon, asma kat, depo, ardiye, elektrik, havagazı, banko, came-kftnlan müştemlldlr. Her türlü ticarethane yapmağa elverişlidir. Her gün. 9-13 arpsında: Telefon; 41571 29 —
KİRALIK — Bebekte konforlu, fevkalâde bahçeli, manzaralı möble bir villâ. Müracaat: Taksim Şehit Muhtar caddesi BlstÜri Ap. No. 40/L telf: 84019 48 _
UCUZ SATILIK APARTMAN — Dört kat beşer odalı, kalorifer, sıcak su. bahçe, manzaralı Vali Konağı caddesine bir saniye mesafede Pangaltı, Pangaltı Pasajı Halk Emlâk 83808 Neşet Kaya 71 —
ALTI KAT — Altışar odalı ve kâfi derecede denize nezareti olan bir apartman satılıktır Tramvaya bir saniye mesafesi vardır. Pangaltı, Pan-galtı Pasajı Halk Emlâk 83808.
72 -
BOMONTİ TRAMVAYINA YAKIN— Her konforu haiz 15000 - 40000 liraya kadar her arzuya uygun evlerimle boş olarak teslim edilir. Pangaltı, Pangaltı Pasajı Halk Emlâk 83808.
73 _
- MÜTEFERRİK
FRANSIZCA OLARAK —. Riyaziye, fizik, kimya dersleri verilir. Mükâleme tercüme öğretilir Üniversitelileri sınıf ve giriş İmtihanlarına hazırlar. Akşam'da I. Ü. rümuzuna müracaat.
9091 — 1
DAİMİ KAZANÇ tSTİYENLERE — Az bir masrafla eğe ve nal mıhı yapmak üzere İhtisas ortağı lstlyenler Akşam'da (Madeni Eşya) rümuzuna mektupla müracaat. 25 — 1
İNGİLİZCE, FRANSIZCA BİLEN BİR BAYAN — Hususî ders verir Haftada iki üç gün evlerde kalabilir. Akşam'da (Tecrübeli) rümuzuna mektupla müracaat. 54 —
ALMANCA DERSLERİ — Bir AvrupalI bayan öğretmeni gramer, pratik dersler veriyor. İmtihana hazırlar. Büyükada, Suadlyeye gider. Grup halinde ders Verir. Akşam'da A. B. C.
30 e- 2
İNGİLİZCE — Ticari muhaberata vakıf, daktHo bilir bir bay hususi müesseslerde daim! İş aramaktadır. Teminat verebilir. «A. A.» rümuzuna mektupla. 79 —
MUTEDİL Fİ.ATLE — Rusça ders verilmektedir. Akşamda «Bayan D.» remzine müracaat. 39 — 1
DİKKAT — Paraya İhtiyacınız varsa ve emlâkinizi kolay, sürat ve emniyetle İpotek etmek istiyorsanız Akşam'da Emlâfc rumuzuna açık adresle müracaat ediniz. 94 — 5
SERMAYE — Ciddi masraf çıkaracak İşe sekiz - on bin Ura sermaye koyarım. Kendim de çalışırım. İzahat almak şartlle müracaat Beyoğlu P.
1
11EK rUl-EAl'INIZl AI.ULKIMZ Gazetemiz idarehanesini adres olarak gös'ermlg olan karilerimizden J
D.S.A — D.S — S.L A — H.K — H.E — H.G _ Ciddi 13 — Kapital — F.B — Madeni Eşya — G.G — Tecrübeli — AA — Borç namlarına gelen mektupları idarehanemizden aldırmaları rica
olunur,
İstanbul Defterdarlığından:
ödevlinin ar'ı ve Soyadı İŞİ H. No. Sencfl Kazanç Buhran İzahat tş adresi barname No. sı
Mardlk Ohannes Sobacı 2185 935 32 40 6.48 Hüseyinağa sokak İL No. 7/70
Şfikola Grc-skln Çamaşırcı 340 931 72.00 — Sakızağacı 14 1 7 40
Vlçen Kasap 1582 936 100.80 20.18 Bursa sokak 4 No. 7/53
İngiliz spor kulübü Spor kulübü 795 931 102,30 __ İstiklâl caddesi 83/2 7/30
Leondros Terzi 41 936 65 25 1303 Tarlabaşı caddesi 5 No. 1/73
iYorgi Berber 684 932 67.50 — Aynalı çeşme 2 7/65
₺eon Kunduracı 161 932 36 00 — Büyük Bayram 19/5 7/17
ftejlna Kasap 51 »32 173.41 Dudu odalar 32 7/37
ÖLmltri . İçkili lokanta 36 936 11.25 2.25 Tarlabaşı cad. 98 1/58
’Ardaş Mığırdıç Berber 245 939 31.50 6.30 Tarlabaşı cad. 84 2/46
Ballslaa Şarapçı 1078/1 P32 67.50 27.00 Keklik sokak 26 No. 10/82
* » 933 37 50 27.00 Ceza Keklik sokak 28 1/83
a » 934 147 60 59.04 147.60 » • 1/84
■ » » 935 147.60 59,04 147.60 • r 1/85
• • »36 14780 59,04 147.00 » » 1.8G
Tarlabaşı maliye şubesi ödevlilerinden yukarıda adı soyadı İşL hesap No. sı yılı ve vergi miktarları yazılı kişiler işlerini bırakıp yeni adresle-
rlnl bildirmemiş ve tebellüğü selâhiyotll bir kişi d göstermemiş yapılan araştırmada bulunamamış olduklarından acilarma yazılan vergi ve zam-
lannı havi İhbarnamelerin bizzat kendilerine tebliği mümkün olamamıştır.
Keyfiyet 3692 »ayılı kanunun 10 ve il İnci maddelerine tc-Jıkan tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur »6973*
BOVftSI 18 MUHTELİF HENHTE BULUNRN
CHROMEKTO
SHÇ B0VR5INI ECZRNT" PARFÜMERİ MftGP/P'.flP.INOfiN flRRVİHR "
DOKTOR VEYA ECZACI ARANIYOR
Beynelmilel şöhreti haiz bir fabrikanın ilâçlarını tanıtmak hususunda Istan bulda v* taşrada propaganda işlerinde çalıştırılmak üzere doktor veya eczacı aranıyor.
Bu gibi İşlerde tecrübe görmüş olmak v» Fransızcaya da blhakkln vakıf olmak şartlle taliplerin İstanbul P. K. 577 adresine yazmaları.
iKi adet OCAK makinesi
Avrupa malı çok az kullanılmış işler bir vaziyette yedek bıçaklar ile beraber acele satılıktır. Talip Olanlar Eminönü meydanı Arlon saatleri sırasında 22 numarada İsmail Denizli’ye müracaat. Telefon: 22400
/o.ooo kadını
Hayretle bırakan
BARİPpu8^
TECRÜBESİ
BUGÜN lu
Pu*.e.l,kt. ...... TECRÜBEYİ hayret aon bir keşif..
Cutf/ güzelleştiren. "apınıt ona güzel bir cazibe ve yeni bir ha-Îat veren unsur . . donuk ve çirkin ir cildi, gençliğin tabii renkleri!» •üsler. Pudra yağmur'». Rüzgâr'» ve halta terletne'ye rağmen bile aabıl kalır ve artık parlak burun bırakmaz. Bu cevher (Krema köpüğü] namı altında beratı istihsal edilmiş ve yalnn Toksion Pudralında bulunmaktadır
CİDDEN MÜHİM BİR TEKLİF
Yüzünüzün bir taralına krema köpüğü »ayrıinde istihzar edilen Tokalön Pudraaım ve diğer tarafına her hangi bir pudrayı aörûnûz. Şayet "Krema köpüklü pudra" ile pudralanmış taraf diğerinden daha güzel daha taze ve daha cazip gö-rûnmezae Tokaîon pudranıza verdiğiniz para iade olunacaktır,
Uzunköprü asliye hukuk maheme-slnden: 945 10
Uzunköprünün Büyük Şehsüvar bey mahallesinden Nefise İpsalar'ın Uzunköprünün Hailse Hatun mahallesinden tsmall oğlu Niyazi îpsalar aleyhine açmış öldüğü boşanma dâvasının yapılmakta olan duruşmasında:
Dâvâlı Uzunköprünün HaUse Hatun mahallesinden İsmail oğlu Niyazi İp-salar'ın İkametgâhı m«çhul kalması hasebile kendisine tebligat yapılamadığından ilânen tebliğine mahkemece karar verilmiş olduğundan ve mahkeme de 11/6/845 pazartesi günü saat 9 a muallâk bulunduğu davetiye yerine kaim olmak îlzere ilânen tebliğ olunur. »7040»
Zayi — Tekel idaresinden aldığım emekli maaş cüzdanımla, senedi resmimi ve 488061 numaralı ana karnemi zayi ettim. Yenisin! çıkartacağımdan eskilerinin hükmü yoktur.
Emekli İnhisarlar müfettişi Mehmet AJİ Baykara
Zayi — Nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
SaUha çetintlirk
■Bayanlar, dikkati!»
Her zevke ve bedene uygun Amerikanın en son modelleri en İyi kumaşlarla [
HAZIR ROPLAR
Emprimeler, Şortlar
Beyoğlunda İstiklâl caddesi 292 2ncl kat Tel: 41492 SAADET
Terzihanesinde yalnız Nisan ve Mayıs modelleri: 0/q 20 tenzilâtla 2 Haziran 1945 Cumartesi gününe kadar satılacaktır.
İŞ ARANIYOR "■■■
Kooperatif, Ekonoma, Anbur ve istatistik İşlerinde mütehassıs ve ehliyetli, uzun müddet Idare amirliklerinde çalışmış, sosyal mevzulara ve kanunlara vakıf ve ticaret İşlerini muvaffakiyetle başarabilecek durumda İlse derecesinde tahsili ve askerlikle İlgisi olmıyan bir Türk îsfanbulda veya vilâyetlerde olmak üzere resmi ve hususi müessese ve teşekküllerde İş aramaktadır. Arzu edenlerin İstanbul P. K. 274 numaraya yazma -lan rica olunur.

İstanbul Milli Korunma Savcılığından: İlâm 945'755
Zeytinyağı varken, satıştan İmlini etmek suretile Milli Korunma kanununa muhalefetten suçlu İst. Beyoğlu Asmalımesçit Mezarlık Sok. 11 No. da bakkal Dimitri oğlu 1308 do-ğomlu Dimitri Toprakçt ha!;kır.da 3005 sayılı kanuna tevrikan İstanbul (4* No. lı Milli Korunma mahkemesinde yapılan duruşma ’ sonunda-Suçlunun sabit görülen fiilinden dolayı hareketine uyan Milli Korunma K. nun muaddel 32/C 57 '5, 63 üncü maddelerine tevfikan on lira ağır para cezasile tecziyesine, oeş gün müddetle ticarethanesi m kapatılmasına ve bu kadar müddet ticaretten menine ve hükmün katileştiğinde neşrine dair mezkûr mahkemeden Verilen 24/4/945 tarih ve 45’942 sayılı karar katileşmekle ilân olunur.
Akşam gazetesiyle neşrolunacaktır. «7015.
Çocuğunuza Dadı
Bulmak için «Akşac» ı» KÜÇÜK İLANLAR en süratli ve en ucuz vasıtadır.
Toprak mahsulleri ofisi umum müdürlüğünden:
Ofisimiz Teftiş Heyeti kadrosunda açık bulunan dörder yüz lira barem ücretli bir Teftiş Heyeti Reis muavinliği İle bir Başmüfettişlik İçin münasipleri alınacaktır.
ARANILAN ŞARTLAR:
1 — Hukuk ve İktisat Fakülteleri, Siyasal Bilgiler veya Yüksek İktisat ve Ticaret okullarından birini, yahut muadili yabancı bir memleket okulunu bitirmiş olmak;
2 — Kendisinde memurlar talimatnamesinin aradığı vasıflar bulunmak;
3 — Fiili askerlik hizmetini yapmış olmak ve yaşı 45 ten yukarı olmamak;
4 — Sicil ve seciyesi yönlerinden bu vazifelere alınmasına bir engel bu 1 unmadığı anlaşılmak;
5 — Sağlık durumu her mevsim ve şart İçinde gezgin ve göreve elverişli bulunmak;
Belllbeaşlı teftiş kurullarından derece derece yetişmiş bulunmak;
İsteklilerin 1945 haziran ayanın 15 İne! akşamına kadnr dllekçelertle yukarıkl şartları belirten belgelerini eksiksiz olarak Ankarada Toprak Mahsulleri ofisi Teftiş Heyeti Reisliğinde bulundurmaları gerektir.
Umum müdürlük. İstekliler arasında kendisince bu görevlere en uygun bulacağını seçecektir. (70321