1949 Temmuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1949 Temmuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Para, her Arzunun kapuunı açabilen bir anahtar lir, Devlet İç istikraz Tahvilleri de büyük Limitlerin kapısını kolaylıkla açan sihirli bir analıtarte. ((11311
.
SPOR
SON SAH1FEM1ZDE
Sene 31 — No. 11063 — Ftati: her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 31 Temmuz 1949
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı işlerini fiilen İdare eden: C. Bildik - Akşam Matbaam
Merkeziyet ve geniş salâhiyet zihniyeti
— Devam uaHert münasebetiyle —
Yazan: A. ADNAN - ADI VAK
Cumhurbaşkanı İnönü dün akşam İzmir’e vardı
İşte Meşrutiyetin iptlda-«mdan beri memleketimizde siyasî partilerin programlarında münakaşa edilen ve nihayet İktidar mevkii savaşlarında bir siper gibi kullanılarak bir çok münakaşa, mücadele, küfür ve kavga yolunda dökülen mürekkepler çanında arada bir de az çok kanlar dökülmesine dc sebep gibi görünen mefhumlar arasında su merkeziyet ve geniş salâhiyet yâni tevsii mezuniyet maddeleri mühim bir mevki tutmuştur. Hakikati söylemek lâzım gelirse şimdiye kadar gelen geçen partilerin programlarında bu iki mefhum kadar bir birine zıt ve iki partiyi birbirinden çid$yetle ayıracak zorlu idari mefhumlara ras-gelmediğimizi itiraf etmek mecburiyetindeyiz. ittihat ve Terakkiyi bilhassa ahvar fırkasından ve Hürriyet ve İtilâftan ayıran en mühim ve karakteristik maddeler de bunlardı. İttihat ve Terakki bile tam sıkı bir merkeziyet yolunun İmparatorluk idaresinde kolay geçilir bir yol olmadığını bir aralık anlar gibi olmuştu. Basra. Yemen, Hicaz gibi uzak ve başka ırk ve dilden olan insanlarla meskûn vilâyetlere Rumeli veyahut Orta Anadolu ve İstanbul için ya uygun ge len bir kanunun tatbik edi-lemiveceğinl gördü ve bir iki gün içinde hususî idareler kanunu diye bir muvakkat kanun hazırlattı. Fakat bunlar hep varım tedbirli, arazî tedaviler idi. Cumhuriyet idaresinde merkeziyet meselesinin böyle kuvvetle bahis mevzuu olduğunu bilmemekle betaber idari tutumun tamamen merkeziyetçi olduğunda şüphe yoktu ve hâlâ da yoktur. Meselâ son kanuna kadar bir Belediye hastanesinde hekimin, bir hastabakıcının hattâ belki de bir hademenin tâyin ve azli belediye reisinin, hattâ valinin bile öyle mümkün o-lamıyacağmı, Belediye mühendislerinin tâyini değilse memuriyetlerinin tasdikinin merkeze ait olduğunu ve bir şehir plânının yalnız umumi hat lan değil en küçük teferruatına kadar Nafıa Vekâletince tasdik edilmesi lâzım geldiğini öğrenirseniz anlarsınız ki Cumhuriyet idaresi de merkeziyet bağlarını gevşetecek yerde bir kat daha sıkıştırmıştır.
Bu iki idare usulünün esas itibariyle ilmî münakaşasının yeri burası değildir. Ancak demokrasi idarelerinde mahalli idarelere, beledi-yerlere verilen salâhyietler elbette diktatörlük ve tek parti idarelerindekilerden daha geniş olmak lâzım gelir; zaten «Halk için, halk tarafından., idare başka ne suretle tecelli edebilir ki... Vakıa son vilâyetler umumi idaresi kanunî merkeziyetçilikten biraz daha uzaklaşmıştır. Bakalım hususî idareler kanuniyle bu halkın işini halka bırakmak yolu daha ziyade genişliyecek mİ? Şimdi bütün bu ümitleri saklamakla beraber evvelki gün gazetelerde resmi tebliğ mahiyetinde çıkan bir havadisi okuyalım;
«Yaz sıcaklan münasebetiyle devam saatleri sabahleyin 8,30 ilan 11,30 a ve öğleden sonra saat 15 ten 18,30 a kadar devam edecektir» İlk bakışta hükümetin biraz geç de kalmış olsa bile şu yaz sıcaklarında memurlarını şefkatle düşündüğünü göstermeğe yanyan bu emrin memleketin her tarafında müsavi surette nasıl tatbik edileceği aslâ düşünülmemiştir. Ankarada oldukça kolay, Erzurumda. Diyarbakır'da, Ma i dinde daha ko-
lay ve bütün kaza merkezlerinde en kolay bir surette tatbik olunabilecek bu karar Adana, İzmir, İstanbulda nasıl tatbik olunur acaba bu cihet düşünüldü mü? Bin-nisbe küçük şehirlerde bu devam saatleri belki uygun olabilir; herkes öğle vakti evine gider ve oradan saat üç te tekrar çıkar ve akşam serinliğinde bir kere daha evine döner. Fakat İstanbul, İzmir gibi dağınık büyük şehirlerde sabahleyin bir kere evinden çıkan memur öğle yemeğinden sonra şehrin öbür ucunda olması pek muh temel olan evine denemeyince nerede istirahat edecek? Dairesinin o pek rahat olduğunu zannetmediğimiz kokulu. kötü havalı, pis döşemeli (tabiî büyük memurların. maroken, elektrik, vantilatör lüksüne boğulmuş odaları mevzubahis değildir) odalarında mı? Yoksa bir kahvenin tahta iskemleleri veyahut parkların tahta ka-napeleri üzerinde mi şu üç saatlik öğle tatilini uyuklı-Varak geçirecek? Daha fenası bu üç saat bir kahvede oyun ovnıvarak geçirmesi ihtimalidir. Sonra sabahleyin işe sözde saat dokuzda başlandığı halde saat onda her vakit yerine yetişemiyen memurlar saat 8.30 da nasıl gelecekler? Bunlar hep tamamen tatbiki kabil olmadığını bile bile verdiğimiz emirlerdendir. Velhasıl böyle bir karar bu gün İstanbulda ne memurları ne iş sahiplerini memnun edecek bir karardır. İş sahipleri de Öğleden evvel bitiremediği işini takip için tekrar şehrin öbür ucundaki evinden dairenin yolunu tutmağa mecbur olacaklardır. Nakil vasıtalarının halini bilenler o azaba günde iki defa kendilerini mâruz bırakacak bu emri elbette yüzlerini buruşturarak telâkki edeceklerdir.
İşte merkeziyetçiliğin basit ve fakat parlak bir tecellisi de budur. Ne olurdu bu kadar basit bir meselede (Arkası sahile 2; sütun 7 de)
Ankara cezaevinde bir hâdise
Mahkûmlar arasında kumar yüzünden kavga çıktı
Mahkûmlar benzin dökerek yangın çıkarmak istediler
Ankara 31 (Teleronlal — Dun gece saat 22 sularında Ankara genel cezaevinde mahkûmlar arasında bir kavga çıkmıştır. Kumar yüzünden olduğu tahmin edilen bu hâdisede mahkumlar blriblrlerine, hapishaneye nasıl sokulduğu malûm olmıyan uçları sivri demir parçalarile hücum etmişlerdir.
Kavgada biri ağır olmak üzere 3 kişi yaralanmıştır. Gardiyanlar müdahale etmişlerdir. Bu arada hâdiseyi ört bas etmek iizere mahkûmlar benzin dökmek suretile yangın çıkarmaca teşebbüs etmişlerdir. Bidayette bir yangın başlangıcı olduğu zannedilerek itfaiyeye haber verilmiş, rakat itfaiye vaka mahalline gelinceye kadar yangın eezaevlndeki vasıtalarla, bazı yataklar yandıktan sonra söndürülmüştür.
Hâdiseye nöbetçi savcı yardımcısı el koymuş Ve tahkikata başlaum ıştır.
Türkiye Avrupa birliği konseyine davet edildi
İstasyonda tezahüratla karşılanan Başkan deprem sahasını gezeesk
Bu seyahat munasebetile muhtelif tefsirler yapıiıyor. Inönünün Celâl Bayarla görüşmesi ihtimalinden bahsediliyor
Fransız Büyük elçisi dün dışişleri bakanını ziyaretle bu hususta ittifakla karar verildiğini bildirdi
İzmir 30 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bu gece saat 22 de İzmire gelmiştir. İzmir deprem bölgesinde bir inceleme gezisini istihdaf eden bu seyahatinde Cumhurbaşkanı Eşmeden itibaren resmi müesseseler temsilcileriyle halk toplulukları tarafından karşılanmıştır. İnönü, Turgutlu İstasyonunda C. H P. İzmir - Manisa bölge müfettişi Süreyya Özgeevren, Manîsada Bayındırlık Bakanı Şevket Ada-Ian, İşletmeler Bakanı Mün’r Birsel, Çiyli istasyonunda İzmir Valisi Osman Sabri Adıl. Belediye Başkanı Reşat Leblebicl-oğlu, yüksek rütbeli komutanlar tarafından karşılanmıştır.
İzmir istasyonunda bekliyen-ler arasında da başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Şükrü Saraçoğlu olduğu halde. İzmir milletvekilleri. yüksek rütbeli subaylar ve C H P. ileri gelenleri, ilçe ve bucaklardan gelen heyellerolmak üzere binlerce de halk vardı.
Cumhurbaşkanının treni istasyona yaklaşırken elektrikler söndü. Bunun üzerine istasyona girmekte olan tren durdu. Gar şefi elinde bir petrol lâmbasiy-le dışarı çıktı.
Meşale ve motosiklet lâmbalarının ışığı altında 6-? dakika sonra tren gara girdi. İnönü, neşeli bir çehreyle halkı selâmladı.
Cumhurbaşkanına eşi ve kızı refakat ediyorlardı. İnönü doğruca ikametine tahsis edilen Demirkonağa gitti ve halka şu hitabede bulundu:
«— Aziz hemşerilerlm. muhabbetinize çok teşekkür ederim. Sîzleri becenin bu saatinde rahatsız ettiğim için özür dilerim. Sizlerl gecenin bu saatinde diye İzmire gplişünl mahsus gece vaktine raslattım. Maksadım, sîzlerle bilâhare görüşmekti. Nezaketiniz, gecenin geç vaktine üstün geldi, çok teşekkür ederim. Zelzele mıntakasıuda keder gören vatandaşlarımıza yapabileceğimiz hizmetleri tetkik edeceğim. Ondan sonra sizin aranızda, sizin muhabbetinizden ve sıcak muhitinizden istifade edeceğim. Allaha ısmarladık Bent karşılamak üzere ha-
İzmir'den bir görünüş
riçten İzmire gelmek lütfundn.' bulunanlara şükranlarımı bildiririm.*
Cumhurbaşkanı, yarını istirahatı? gerilecek, pazartesi ve sitil günleri Karabıtruna ve Çeşmeye giderek zelzeleden zarar görenlerle görüşecek, perşembeye kadar İznıirde kalacaktır.
Muhtelif tefsirler
İzmir 30 — En son olarak
1943 senesinde İzmire gelen Cumhurbaşkanı İnönünün bu defaki seyahati D p çevrelerinde manalı görülüyor.
Bu çevrelerde Nihat Erimin Eğede yaptığı son seyahatten menfi bir durum hasıl olduğunu belirtmekte ve İnönün bu vaziyeti yerinde görüp incelemek maksadlyle seyahate karar verdiğini söylemekledir. Yine bu çevrelere göre Nihat Erimin seyahati o derece verimsiz olmuştur ki. Başbakan yardımcısı İz-mirdekl muazzam Demokrat kütleleri arasında bunalarak pozlarını değiştirmiş ve 6 gün kalacağı İzmirden 2 gün içinde hareket etmiştir.
Bitaraf diye vasıflandırılan kaynaklar ise İnönünün zelzele münasebetiyle tzmire gelmesini normal görmekte, ancak Cumhurbaşkanının iç politikanın azınlık merkezi haline gelen İzmir de ve Çeşmede siyasi temaslar yapması v» hattâ Celâl Bayarla bir konuşmada bulım-
’ması İhtimallerini de varit görmektedirler.
Partiler arasında mücadele kızıştı
Ankara 30 — Partiler arasında mücadele yeniden kızışmıştır. Hikmet Bayur, bugün Millet Partisinin yeni açılan Çınçm (Arkası sahile 2; sütun 7 de)
Bu sabahki Cumhuriyet, şehrimize gelen ve Tarabya-daki Konak Otelinde misafir bulunan Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak’ın dün Fransız elçilik konağında Fransız. Yunan elçilik konağında da Yunan büyük elçilerini ziyaret etiğini, Fransız büyük elçisinin Türldyeyl Avrupa Birliği Konseyine resmen davet ettiğini yazıyordu.
Dışişleri Bakanına müracaatla bu haber hakkında
malûmat rica ettik. Bakan su malûmatı verdi:
«Filhakika Fransız biivük elçisi dün akşam ziyaretime geldi ve Avrupa Birliği statüsü âkidi devletlerin Türki-yeyi Avrupa Birliğine davet etmeğe müttefikan karar verdiklerini hükümeti adın* bildirdi.
Yunan büyük elçisi de dün ziyaretime geldi ve kendisiyle aynı mesele etrafında görüştük.»
Dışişleri Bakam bu akşam Anka raya hareket edecektin
Linyitleri tetkik
Almanyadan bir miiteha&sı» geliyor
Ankara 31 (Telefonla) — Linyit kömürü meselesi ve linyitten istihsal olunacak gaz işini tetkik etmek üzere davet olunan Berlin yüksek mühendis okulu profesörclrinden Shoone salı günü şehrimize ge-dis okulu profesörlerinden kalı Bakanlık ve Eti müdürlü-ğile temaslar yapacak, daha sonra linyit sahalarına giderek tetkiklerine başbyacaktu: .
Fransada
kuraklık

Barajlarda ou çok azaldı
Paris 31 (R> — Fransada kuraklık yüzünden su azalmtşUc. Barajlardan bir çoğunda m miktarı o derece azdır ki mi Oe elektrik İstihsal eden santrallar muntazam çalışamıyorlar Ru yüzden elektrik cereyanı günün muayyen saatlerinde kesilecektir. Fabrikalara haftada iki gün cereyan verllmlyecekür.
Amthyst gambotu Yangtse nehrinden kaçtı
Amthyst ganbolu
Kuleli ve Maltepe askerî liselerinin dünkü gösterileri
Duakü gusterUsre iştirak ekenler
(Yazuu ikinci sahilimizde)
yük elçiliğine yiyecek vesair malzeme götürmekte iken Çin komünist kuvvetlerinin top a-tcşlne maruz kalan ve Yangtse nehrinde karaya oturan Amthyst gambotu 29 nisandanberl aynı vaziyette bulunuyordu. Geminin serbes bırakılması ve
denize çıkması için yapılan görüşmeler netice vermemişti. Yiyecek azaldığından mürettebat bir aydan beri yarım tayınla Geçiniyordu.
Amthyst dün gece kaçmağa ve İngiliz filosuna iltihak etmeğe muvaffak olmuştur. Gemi bulunduğu yerden hareketle 200 kilometrelik mesafe katet-mlştlr. Zifiri karanlıkta tecrübeli bir kılavuz sayesinde bu iş başarılmıştır.
Çin komünist kuvvetleri muhtelif noktalarda top ateşi açmışlardır. Buna rağmen gemi kayıp vermeden ilerlemiştir. İngiliz Uzak Doğu donanması komutanı bîr günlük emir neşrederek Amthyst kaptan ve mürettebatının başardıkları işin, denizcilik tarihinde yer alacak bir kahramanlık olduğunu bildirmiştir.
Tarife Tahsili
Vapur tarifelerinin iyi tan ziııı edilmediği dikkate çarpıyor. Köprüden Kadıköy'üne gidecek bir vatandaş, 21.3G geçe köprüye varır da vapurun kalktığını görürse ne yapar? Ondan sonraki seferi anlamak üzere ilk iş olarak tarifeye bakar. Tarifede, 21,35 ten sonraki vapur, 22.10 dur. «Ya sabur.. çekerek 35 dakika beklemek i-cabeder. Fakat hayır, mesele öyle değil. Bitişik iskelede bir Ada vapuru. 21.45 te kalkıyor ve Kadıkoyune uğrıyor. Bunun da tarifesi, Adalar kısmında vazıh. Kadıkö-yüne kaydedilmemiş.
Bu bir dalgınlık eseri değildir. Senelerden beri tcr-tibedilen ve hâlâ da kullandığımız tarifelerde buna ben zer bir çok acaiplikler vaf. Hele Boğaz tarifesinden bir mana çıkarabilmek için liselere bir svuıf ilâve etmeli.
AKŞAM
31 Temmuz 1949
Sshlfe 2
I
Yemin
Bayram pazetesinde okudum. Arkadaşımız Rakım Çalapala mahkemelerde şahitlerin «vallahin diye yemin etmelerini istiyor. «Allahın ve namusun üzerine yemin eder misin?», «Ederim!» tarzındaki kanuni yemini şahitler pek yemin say mı yozlarmış. Bu yüzden yalancı şahitlik almış yürümüş. Şahidin yalan söylememesi için yeminde «Vallahi» kelimesini zaruri püren arkadaşımız şöyle diyor:
«Ramazandan yeni çıktık. Camileri dolduran kalabalığın azameti hâlâ gözlerimizin önündedir. Dini neşriyatın gördüğü rağbet, memleketin her tarafında halkın teşebbüsleriyle yaptırılan yeni camiler Türk milletinin Tanrısına çok bağlı olduğunun canlı delilleridir. Onu vicdaniyle karşı karşıya kalması lâzımgelcn yerde inandığı bir yeminle doğru söylemeye davet etmek lıem vicdanlara hürmet, lıem de adaleti temin bakımından doğru ve faydalı olur.»
Acaba bilmem ki ben mi yanlış anlıyorum? Halkımız hem camileri dolduruyor; hem dinî neşriyata rağbet ediyor, hem parasını cebinden verip cami yaptırmak suretiyle Tanrısına bağlı Olduğunu isbat ediyor, sonra hâkimin karşısına çıkıp da «Allahın ve namusun üzerine yemin eder misin?» suali kendisine sorularak yemine davet edildiği zaman, içinde «Vallahi» olmadığından ötürü yalan söylüyor!
Eğer yanılmıyorsak. ls|âm dininde «Vallahi demeden istediğin kadar yalan söyliyebilirsin!» tarzında bir müsaade yoktur. Kelime oyunundan kaçamak fırsatları anvan adama ise — ben de Râkım Çalapala gibi yazımı bitireyim — Vallahi hiç bir şey kar etmez.
Şevket RADO
Amerikan Genelkurmay baştanlarının seyahati
Üç başkan batı Avrupa kuvvetlerinin birleştirilmesini tetkik edecek
Frankfurt 31 (R) — Amerikanın kara, hava ve deniz genel kurmay balkanları buraya gelmişler, Avrupadaki Amerikan kara, hava, deniz komu-tanlarile görüşmüşlerdir. Amerikan genel kurmay başkanları Atlantik paktının tasdiki mü* nasebetUe Batı Avrupa’nın müdafaasını tetkik edeceklerdir. Üç başkan İtalyan ve Lüksem -burg temsilcUerile görüşecek, çarşamba günü Londra’ya gelecektir.
Abdullah
Tahranda parlâmen to ve üniversiteyi ziyaret etti
Milli Piyango çekildi
ikramiye kazanan numaraları neşrediyoruz
Ingiltere’de seçim irice delesi hararetlendi
Başbakan Attlee, Churchil’in son nutkuna cevap verdi
Londra 31 (R) — Tanınmış Ingiliz gazetecisi Wiliiams Amerika’dan Observer gazetesine şu malûmatı veriyor: «Üç Amerikan genel kurmay balkanına Batı Avrupa kuvvetlerinin tevhidini görüşmek İçin talimat verilmiştir. Bu devletler kuvvetlerini derhal birleştirmeğe hazır olduklarına dair teminat verirlerse Amerikan kongresinde yardım tahsisatı mü-nasebetUe başgösteren muhalefet ortadan kalkacaktır.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler de Amerikan delegesi Jessup »Bütün Ati antiğin müdafaasını düşünmek tense Avrupa memleketlerine şimdiden
yardım etmek şayanı tere Ih tir > demiştir.
Gl. Brodley’in demeci
Frankfurt 30 (A A. )— Frankfurt'a gelen general Bradley şunları söylemiştir: «Batı Avrupacı akl görüşmelerimiz, Atlantik milletlerinin savunma teşkilâtlarının ve ellerinde bulunan personelin mahiyetini anlamağa matuf olacaktır. Kesin karar hükümetlere aittir, fakat bu kararların askerlerin tavsiyelerine dayanacağını unutmamak lâzımdır.
Her ne şekilde olursa olsun, bu seyahat sırasında Birleşik Amerikanın Av ru paya askeri yardım programından bahset-miyeceğiz,»
Atlantik paktı çerçevesi içinde cereyan etmekte olan, müzakerelere Aimanj-anın kabul edilip ediimlyeceğini soran bir gazeteciye general Bradley açıkça: »Şimdilik hayır» demiştir.
İyi haber alan müttefik çevrelere göre, askeri şefler Va-şington'a dönünce kongreye izahat verecekler ve Truman’ın Atlantik paktı imzacıları memlekete yapılacak askeri yardım için teklif ettiği bir milyar 450 milyon doların kabulünü des-tekliyeceklerdir.
öğleden sonra, üniversiteyi gezmiş, akşam Başbakan tarafından Gülistan sarayında şerefine verilen ziyafette hazır bulunmuştur.
Gazeteler. İranı ziyareti dola-yisiyle Kıralı alkışlıyorlar İse de bu hususta tefsir yürütme inektedirler.
Tahran 30 (AA.) — Kıral Abdullah, bu sabah parlâmentoyu ziyaret ettikten sonra. Sababsaraniye sarayında hususi surette öğle yemeğini yemiştir.
Deniz filomuz Mersinde
Londra 30 (AA.) — Attlee.| «Bu. Churchlll'in gençliğinde bugün yeni seçim dairesi olan ■ âdet olan ve kendilinin bir tür-Wa'shov'da söz alarak «Muha- lü kurtulamadığı polemik sıs-fazakâr Partinin programını ve | temdir. Acı olan şey, Churerüll'
geyen cumartesi günü Churhıll tarafından söylenen nutka öğleden sonra cevap vermeği tasarlıyorum» demiştir. Başbakan nutkuna şöyle devam eUnLştlr:
•Ciıtırchlll, en kaba vakaları, o'du'undan başka türlü göstermeyi ve nezaketsizliği itiyad e* dinrr.ışıir. Kendisi daima aynı siya ;;-'.i taluo etmektedir Bu siya.-!’, o an mensub olmadığı parti*. - ve kendi partisinin üye-l(?.i-.i ihtiva etmiyen nükûmej-lc:e hasaret etmek ve onların liyakatsiz olduğunu söylemekten ibarettir:»
S -tirrine «Churchill’In politika çosıuıu lncellyelim» diye ûcvauı eden Attlee, rakibinin 6 sene evvel verdiği beyanatların meıi'"erini okuyarak demiştir ki: «Muhafazakâr Parti fakirlerin karşısındaki zengin partidir O. halk kütlelerine karşı sevke-dl’en sınıf partisidir Bu parti zer.”i".lere kaFşı talihliler partisidir. Bu. milyonlarca fakir ve âciz ve nasipsizin karşısına dikilen kudretli partidir.*
Attlee, ChurchlH’ln aynı şiddetteki diğer ba: anatlarına temas ederek demi »itr idi
İn bir ressam olarak değil, fakat harb esnasında muazzam hizmetler İfa etmiş bir devlet adamı olarak tanındığı dış memleketlerde bu küfür ve ithamların ciddiye alınmasıdır.»
Attlee, sollerine devamla demiştir ki:
«Biz. memlekete âtinin kolay olacağını va'detmlyoruz. Bize, daha uzun zaman sürekli gayret ve İtidal gerekecektir. Zira mem leket bünyesinin grevlere tahammülü yoktur.»
İngiliz milletinin zekâsına güvenim vardır» diyen Attlee, sözlerine şöyle devam etmiştir:
«Bu millet, ne Churchillln küfürlerine, ne de programının tatlı cümlelerine aldanmıyacak-tır.»
Savunma Bakanının bir nutku
Londra 31 «R> — Bugün bir nutuk söyllyen Savunma Bakanı, İngilterenin bütün milletlerle dost geçinmek istediğini söylemiş ve: «İşçi Partisi yeni seçim sonunda iktidarı muhafaza edecektir. Fakat parlâmentoda o kadar büyük ekseriyeti oimıyacaktır» demiştir.
Kuleli ve Maltepe askerî liselerinin gösterileri
Bugün 100 öğrencinin iştirakile boğazı geçme müsabakası yapılacak
Giresun 30 (AA.) — Çarşamba belediyesinin 17 numarasında kayıtlı şoför İsmet Hancının idaresindeki kamyon Gires undan Alucraya giderken bu sabah saat 3 raddelerinde Delikli taş civarında uçuruma yuvarlanmıştır.
Yolculardan dokuz kişi ölmüştür. Üçü ağır. alUsı hafif yaralı olmak üzere dokuz yaralı vardır.
Almanlar fir.Herimizi yüksek buluyor
Frankfurt ticaret ataşeliğimiz Urafmdan gönderilmiş olan son aylık rapor piyasamız için şayanı ehemmiyet malûmatı ihtiva etmektedir.
Rapora göre Almanlar Hallerimizi dünya Hallerinden yıızde 15-25 yüksek buluyorlar. Fitiller müsait olursa bir çok maddelerin ihracı kabil olacaktır.
Rita HayworHı gebe
Londra 30 (A.P. > — «Daily
Ma!)- gazetesi, bugiın Rita Hay-»uıthün hâmile olduğunu yazmakladır.
Aii Han'ın ailesinden bir sa-hrtan bu haberi üldıf.ını bittiren .urete şunları yazmakladır:
•Prenses Ali Han. sabık Rita Bcyv.'ûrth'un yakında bir çocuğu olacağından bütün sosyal davet vç ziyafetlerini talik etmiş bul n tırnakladır. Prenses hâlen •D.aıjviile» de bulunmaktadır.»
İngiliz futbol mütehassısı geldi
Türk futbolunun teşkllâttan-drrıırüası işiyle meşgul olmak üz, re Beden Terbiyesi genel müdürlüğü tarafından davet o-iunan İngilterenin tanınmış futbol organın türlerinden Mr. Arthur James Jewell dün uçakla Londra’dan şciıruslıc gelinidir.
Süvari okulunu bitirenler
İstanbul 30 (AA) — Süvari okulunun 948 - 949 öğretim ve eğitim yılı bu ay sona ermiş ve neticede atlı ve makineli süvari kıtalarını sevk ve idare edebilecek kudret ve kabiliyette yirmi beş süvari teğmeni mezun olmuştur.
Kur a ile ilk kıtaları belli olan, bu subaylar için Süvari okulunda 5 ağustos cuma günü öğleden sonra diploma töreni yapılacağı ve bu vesile İle misafirlere şehrimizde 19, 20, 21 ağustos günleri Mecidiye köyündeki Galatasaray stadyomunda yapılacak engelli atlı yarışmalara katılacak binicilerimizin hazırlık çalışmalarına ait zorlu tecrübe atlayışlarının da gösterileceği öğrenilmiştir.
Suriyede fevkalâde ahval kalkıyor
Şam 30 (AA.) — Resmi tebliğde bildirildiğine göre, Suriye İsrail müzakeresinin imzası neti cesl 14 mayıs 1949 da ilân edilen fevkalâde ahval 1/8 tarihinden itibaren kaldırılacaktır. öte yandan sözleşmede derpiş edilen Suriye - İsrail mütareke komisyonu silâhtan tecrit edilmiş bölgeler i a boşaltılmasına alt .sözleşme hükümlerinin tatbike kon ması İçin 2/8 tarihinde toplanacaktır
Dün saat i6 da Kuleli ve Maltepe askerî liseleri öğrencilerinin iştirakiyle Kuleli lisesi binası önünde su sporu gösterileri yapılmıştır.
Merasime saat 16 da geçit resmiyle başlanmıştır. Talebelerin muntazam bir şekilde geçişinden sonra. Kuleli lisesi müdürü kurmay albay Sırrı Acar bir hitabede bulunmuş ve gösterilere geçilmiştir.
İlk gösteri, bir kıtanın ateş altında karaya çıkması idi.
Bu gösteride, çıkarılacak 0-lan kıtaya karşı, başka bir kıta mektebi karadan müdafaa etmiştir. 2 mavna ve 2 botla gelen çıkarma ekiplerinden evvelâ iyi yüzme bilenler tam leÇhi-zatiariyle suya atlayıp karaya doğru yüzmeye başlamışlardır. Bunları daha az yüzme bilenler takip etmiştir. Sonra elbiselerini çadır bezlerinin içine koyup mayo İle çıkarmaya iştirak eden ekiple, ağır makineli tüfeği çıkarmak isteyen ekipler lam bir muvaffakiyetle karaya vasıl olmuşlardır. Akıntıya karşı öğrencilerin karaya çıkması davetliler tarafından takdirle karşılanmıştır, öğrencilerin bu başarılı gösterilerinden sonra yüzme yarışları yapılmıştır.
Yüzme yarışlarının teknik sonuçlan şunlardır:
59 metre knvl:
1 — Tekin İskit 31.9
2 — Tekin Akkoyunlu 33,5
3 — Erol İşçan 34,7
50 metre kurbağalama:
1 — Cengiz 35,3
2 — Remzi 37
3 — Şadl 39,3
54 metre sırtüstü:
1 — Tahlr 44.9 ' .
2 _ Atalay 47,2 , .
3 — Alt 48,3*
Bunu müteakip aşağıda neticeleri gösterilen dalma müsabakaları yapılmıştır:
1 — Oktay 38 metre katetmlş-ür.
2 — Muammer 35 metre
3 — Kemal 32 metre
Sudan tabak çıkarma:
1 — Mehmet Ali 14 tabak
2 — Kemal 11 tabak
Sınıflar arasında 3X54 bayrak yarıp:
1 — Birinci kulvar 15,6.2
2 — İkinci kulvar 2,07.8’
3 — Üçüncü kulvar 2,11 Bayrak yarışından sonra kule
ve tramplen atlamaları yapılmış, çeşit çeşit atlamalar davetliler taralından acviUe seyredil-
miştlr. Son olarak yapılan dalmalardan sonra Kuleli lisesinin bulmuş olduğu suda geçit resmi yapılmış, Kuleli ve Maltepe lisesinin bu müşterek gösterileri saat 19 da sona ermiştir.
Bugün yine Kuleli ve Maltepe öğrencilerinin iştiraki ile Boğazı geçme müsabakası yapılacaktır. 100 öğrencinin İştirak edeceği müsabaka Saat 10 da Rumelihisarı önünde başlayacak ve Kuleli lisesi binası önünde bitecektir.
1949 Türkiye engelli atlı yarılmaları
Bu yıl. Türkiye engelli atlı 1 yarışmaları (konkuripikieri)
1950 yılında Avrupa uluslararası atlı yarışmalarına hazırlık olmak üzere İstanbul. İzmir ve Ankarada yapılacaktır.
Bu yarışmalara yerli, yabancı her kan ve ırktan allarla bütün biniciler katılacaklardır, istanbuldaki yarışmalar 19. 20 ve 21 ağustos günleri Mecidiye köyündeki Galatasaray stadyomunda olacak ve yarışmalara saat 17 de başlanacaktır.
İstanbul engelli atlı yarışmalarına katılmak isteyen bütün binicilerin yarış şartlarını öğrenmek ve kayıtlarını yaptırmak üzere en geç 15 ağustos akşamına kadar Süvari okulunda bulunan tertip kurulu başkanlığına müracaat etmeleri lâzımdır.
İstanbuldaki yarışmalara mahsus biletler 10 ağustos sabahından tibaren Galatasaray kulübünde ve yarışma günlerinde Galatasaray stadyoıuu gişelerinde satılmaya başlanacaktır.
İstanbuldaki yarışmalardan sonra, İzmlrdeki yarışmalar 8, 9 ve 10 eylül günleri, Ankarada-kl yarışmalarla ordu atı şampiyonası 23 eylül ilâ 1 ekim günleri yapılacaktır.
Bütün bu yarışmalar neticesinde 1950 yılın daAvrupa uluslararası atiı yarışmalara gidecek milli binicilik ekibi seçilecektir.
■ I
Orgeneral Mustafa
Muğlalı C. H. P. ye üye kaydolundu
Geçenlerde emekliye ayrılmış 1 bulunan orgeneral Mustafa Muğlalı, Cumhuriyet Halk Partisi Binbirdirek ocağına müracaat ederek üye kaydolunmuş-
Kıbrıslı öğretmenler
Ankara 30 (AA 1 — Kıbrıslı Türk öğretmenler heyeti şehrimizdeki misafirliklerinin beşinci gününü Ankaranm muhtelif semtlerini dolaşmaya ve bazı müesseseler! ziyarete hasretmişlerdir. Keçiören Çocuk yuvasını ve Ankara Doğumevfni ziyaret eden Kıbrıslı Türk öğretmenler, Etlik ve Cebeci muhitlerinde birer dolaşma yaptıktan sonra Konservatuvan görmüşler, daha sonra Ankara Halkevinde kendilerini Ankaralı öğretmenlerle tanıştırmak için tertip olunan çayda hazır bulunarak meslektaşları ile samimi görüşmeler yapmışlardır. Kıbrıs Türk kültür derneği bu gece misafirlerimiz şerefine saat 22 de büyük bir gardenparti verecektir.
Millî Piyangonun 30 temmuz 1949 Yaz Piyangosu çekilişi dün Ankarada saat 13,30 da yapılmıştır. Kazanan numaralar şun tardı r.
300,(100 lira kazanan numara 337313
100,000 lira karanan numara 351295
50,000 lira kazanan numara 60962
40,000 lira kanan numara 204033
30,000 lira kazanan numara 130028
20.000 lira kazanan numaralar 40592 66160
10.000 lira karanan numaralar 29128 198823 254504 444560
5,000 lira kazanan numaralar 73655 135368 194455 201585 237810 275443 307735 320960 375728 385815
4,000 lira kazanan numaralar 064218 098032 090828 210454 215305 227045 243906 272351 296268 300958 332247 335972 359960 367894 384157 396968 425717 458165 480152 489462 3.000 Ura kazanan numaralar 034947 037104 051006 066451 067348 069651 070014 073894 077834 097H4 122223 144623 149796 151559 184114 209210 231909 253526 258270 267580 275308 277340 320970 340616 346328 380823 387525 392496 429535 391753
2,000 Ura Kazanan numaralar 007564 013351 016124.023595 026710 029378 030326 038128 043474 074064 066032 099919 104764 107325 114562 131162 142050 147920 154071 157054 171963 177107 181614 198461 209155 210719 219447 223699 251042 252423 272140 279467 288916 294544 303007 303547 307527 318981 345972 3737İ6 377026 379370 384913 392691 399555 401558 406074 417092 422349 434428 442919 443420 454950 461869 461942 465676 480748 485863 487384 487962 1,000 Ura kazanan numaralar 013715 019740 022756 025260 025742 027083 029589
033702 047922 057141 069808 071033 073104 073922 075254 077297 073913 085951 094092 097597 100202 110314 113325 117002 119S80 120310 122290 124347 124552 132874 136500 138143 140144 140456 142343 144287 146479 159917 160814 162579 163899 178462 183151 183712 187186 187995 202054 211062 213818 219109 219112 225444 235168 242506 243407 244060 245239 8M171 250918 251445 252093 255160 257S34 260260 270329 270957 270990
BORSA
Konya Çîfçiler
Birliğinin toplantısı
Konya 30 (A.A.) — Konya Çifçilcr birliği kongresi bugün saat 10 30 da Halk sinemasında büyük bir delege mevcudu ile toplanmıştır. Bu toplantıda bir çok delege söz alarak muhtelif çifçi derilerine temas etmişlerdir.
Toplantıda hazır bulunan Vali bir konuşma yaparak büyük bir çoğunluğu çifçi olan Konya halkının kurduğu bu teşekkülün çifçi ihtiyaçlarının belirtilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması bakımından hükümet mekanizmasını destekliyeceğlnt ve bu suretle yapılacak işbirliği sayesinde daha müspet neticeler a-lmacağinı ifade etmiş, kongrede bahis konusu olan hususların ehemmiyetle nazarı dikkate alınacağını, bunlardan vilâyetçe yapılabileceklerin derhal tatbik sahasına konulacağını ve bilhassa içinde bulunduğumuz kurak yılın sıkıntılarının hafifletilmesi İçin alınması gereken
Sivas - Erzurum l Sİ». • Enurum 2-7
İMİ Demiryolu 1 İMİ Demiryolu n 1VU Demiryolu «i Müll Müdafos Milli Müda&uı il MÜH Müdafaa III Mm MOdkfa» rv
% ■ FAİZLİ rAHVİLLCT
Kalkınma I Kalkınma □ Ka Ikınma m
W» Istlkraa I ihs utturası a
İSMİ Dem İr rol u VI
% S FAİZLİ TAHVİLLZR
6S—;
1M3 Ergani 19JH ikramı veli Mili) Müdafaa (□ Dcmtrrolu IV Demiryolu V
AMADOLD DEMİRYOLU GBOFO Tahviller 1-3 M0---
BImc senetleri i OU 63.-
Mümesüll senet K»
ŞIHKEl HtSS ELEMİ
Ordu atletizm
bayramı
Ankara 30 — Bugün 19 Mayıs stadyumunda ordu atletizm bay tedbirleri» çabuklaştırılması hu ramı, kalabalık bir seyirci küt- susunda hükümet nevilinde telesi tarafından alâka ile takip şebbüste bulunacağına blldir-ediim iştir. Program büyük bir mtş, kongreye başarılar dile-1 mizam içinde tatbik edilmiştir,' miştir.
Merkez Banluısı la SankASi
T. Ticaret Bankası Aralan Çimento
SARRAfLARbA ALTIN
Gulden Türk lira» Sterlin Külçe Reva»
... 281407 284794 ,?9Q788
2912JŞ 298746 30İ766 30514? 30961® 313552 314578 319458 330321 339221 343445 344978 356798 356898 366693 368047 371998 360611 381991 382008 382358 389532 390220 ,3922^7 398709 49.0302l408f$?j^78 400532 410237 410457 414160 417106 425559 431179 43(3983 438838 445701 448424 459259 468142 470109 470912 475955 463983 484172 484301 485928 498979
400 lira, kazananlar
Son üç rakamı (574) le nihayet bulan numaralar.
200 lira kazananlar
Son üç rakamı (0501. (717) ile nihayet bulan numaralar.
100 lira kazananlar
Son üç rakamı (551, 628. 758, 797) ile nihayet bulan numaralar.
50 lira kazananlar.
Son iki rakamı (82) İle nihayet bulan numaralar.
10 lira kazananlar
Son İki rakamı (30, 54, 62. 37) de nihayet bulan numaralar.
5 lira kazananlar
Son rakamı (8> Ue nihayet bulan numaralar.
3 bin lira teselli mükâfatı kazananlar
337310 337311 337312 337314 337315 337316 337317 337313 337319 337303 337323 337333 337343 337353 337363 337373 337383 337393 337013 337113 337213 337413 337513 337613 337713 337813 337913 330313 331313 332313 333313 334313 335313 336213 338313 339313 307313 317313 327313 347313 357313 3G7313 377313 387313 397313 037313 137313 237313 437313
Bu çekilişin 300.000 liralık büyük ikramiyesini kazanan bilet İzmirde satılmıştır. 100,000 lira İkramiye kazanan bilet Samsun, 50.000 lira Edremit. 40.000 lira kazanan bilet İstanbul, 30.000 Ura Dikili, 20,000 er lira İzmir, Ankara. 10,000 er lira İzmir. Eskişehir. Afyon ve Çivrllde satılmıştır. 5.000 e rlira ikramiye kaşanan biletlerin dördü İstanbul-da. diğerleri İzmir, Nazilli, Gaziantep. Çorum. Bingöl ve Çâ-nakklede, 4,000 er lira kazananlardan dördü İstanbul, iki tanesi Konya, 15 tanesi yurdumuzun muhtelif şehir ve kasabalarında satılmıştır.
Merkeziyet ve geniş salâhiyet zihniyeti
(Baş tarafı 1 inci sahifede) merkez vaz devam saatlerinin tanzimi salâhiyetini vilâyetlere bıraksavdi? Memul ederiz ki İstanbul elbi dağınık merkezler, böyle arada üc saatlik bir bos zaman bırakmazdı ve memurlar da bu müddeti kahve köşelerinde ve yahut kalem odalarında geçirmeğe mecbur olmazlardı. Bilâkis akşamları evlerine daha erken giderek serinlemeğe muvaffak olurlardı.
Velhasıl ası! mesele .ni-salde değil zihniyetin mahiyetindedir. Devam saatleri esasen her memlekette o memleket akşamının iklimi, havası nazan dikkate alınarak tanzim edilmek mûtad-dır. Şimalde olan bir şehir Cenupta olan bir şehir gibi elbette calısmaa ve yine a-vuc içi kadar bir kasaba veya şehir ile yirmi otuz kilometre uzunluğunda bir şehirde aynı devam saatleri tesbit edilmesine, bu çalışma saatlerinin en .iyisini tâyin edecek makamlar mahallî ve belediye idareleridir; bu işle olsun hareket salâhiyeti genişletmek yoluna girmelidir. ,
A. ADNAN - .ADIVAR
Cumhurbaşkanı
(Baş tarafı 1 inci sahifede) ocağında şiddetli bir nutuk söy- . lemlşl|r.
Diğer tarallan Hüseyin Calül Ya.içnı. ühu ta çıkan makale? sinde Milli iyısumet andını ele alarak Demokrat Partiye hücum ediyor.
Mümtaz Faik Fenik de Zafer1 de hükümetin müspet işte meşgul olmadığını, sadece Demokrat Partiye çatarak lafla vakit geçirdiğini yazıyor.


Feükattabiîye dair aldığım tek mektup
İki bakanın seyahati
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Bundan bir müddet evvel, bir anket açtım. Okuyucularımız arasında, mantıkla hal ledilemiyen fevkattabiî vakalara raslıyanlar varsa, hatıralarını anlatsınlar, biz de bu sütuna yazalım; tenevvü olur... dedim.
Böylelikle halkımızın mistik duygulara karşı olan meylini de kendimce az çok yoklamak istemiştim.
Umumiyetle anketlere dair çok mektuplar gelir. Bu mevzua dair hiç alâka uyanmadı. Müracaatımın samimiliğini göstermek maksa-dîyle. Bolu Sultanisinde mu-allinılik yaptığım sırada, başımdan geçmiş ve hâlâ izah edemediğim bir Riifai talebe macerasını naklettim; yine okuyucularda bîr aksülâmel yok.
Nihayet. (Sultanahmette, Tavuklıane sokağında 10 nu marada oturan bay Kadir)-deıı bu anket üzerine tek cevabı aldım. Aşağıya hülâsa ediyorum.
Bolu Sultanisinde şahit olduğunuz vakanın benzerlerine, Anadoluda bir çok tarikat erbabı arasında rastlanır. Nakşibendi olan bir şey hin, mangal içindeki korları avuçlarına alıp uzun zaman beklettiğini sahsen gördüm. Aynı şeyh, kıpkızıl korları, teker teker ağzına attı. Soğu* hıktan sonra, sıyalı kömür halinde tekrar ağzından çıkardı. Bunu dahi gözlerimle gördüm. Başka bir yerde de, ocakta kızıl alevlerle yanan odun kütüklerinin ortasına çıkıp alevlerle her tarafı sarılan şeyhin, yanmadığını gördüm. Başka bir tarikatçı de, lokur lokur kaynıyan suyun içine dini sol;masına rağmen, cildinde hic bir şey olmadı.
Sebebini kendisinden sorduğum zaman, bunun mantıkla değil, kuvvetli bir iy-manla izah edilebileceğini söyledi.
Diğer bir tarikatçı, dudakları arasından dualar okuyarak yerde duran bir iskem lenin amudi ayağına, darı tanelerini yukarı doğru, karınca dizisi gibi yürüttü. O-kııduğu şejiıı ne olduğunu sorduk. «Ayiitülkiirsi» imiş. Bu sefer yüksek sesle tekrarladı; darılar yiııe yukarı doğru yollarına devam ettiler. Bunun da mantıkla halledilecek bir tarafım bulamadık.
Başka biri de, rasgeldiği her vılanı tutup koynuna sokuyordu. Lakın, sonra, bundaki gizli taraf bizce çözüldü. Meğer, yılan, kuyruğundan tutulup silkîldiği za man, belkemiğinin halkaları çözülür, bu suretle hayvan hareket kabiliyetini kaybedermiş, Isırma tehlikesi de kalmazmış.
Geylâni tarikatine mensup başka bir şeyhin de, sîzin şahit olduğunuz şiş batırmalarını yaptıktan sonra, şiş*', burnundan sokup ağzın dan çıkardığını da gözlerimle gördüm. Nasıl olabileceğini sordum. Kuvvetli imanla olabileceğini söylediler. Ruh lar arasındaki tesaniide kani olanlar bunu yaparlarmış. Gaipten haber verme ve rüya tabirinde maharet gös terenler, insanın yüzünün çizgilerinden ve gözlerinin, dudaklarının, yan hatlarının gerilim seklinden istifade ederlermiş.
Raman petrolleri memnunluk verici bir durumda
Ankara 30 (A’A.) — Bayındırlık Bakanı şevket Adalan ve İşletmeler Bakanı Münir Birsel, bugün şehrimize gelerek ManisalIlarla görüşmüşlerdir. Bu görüşmelerde Bayındırlık Bakanı. Oedizln kül halinde etüd edilmekte olduğunu. Manisa - İzmir ve Manisa - Turgultlu şoselerinin şehir içinden geçen kısımlarının parke olarak yaptırılacağını ve Deliçay ve Kumçayj-nın ıslahının yakında tamamlanacağını bildirmiştir.
işletmeler Bakanı da Soma maden kömürü ocaklarındaki tesislerin linyit istihsalini büyük mikyasta arttıracağını ve iyi kalitede kömür temin edeceğini, Somada vücuda getirilen enerji santralından civar kasabaların faydalanmasını temine çalışacağını ve Gediz üzerinde yapı-lacek tesislerden sonra büyük bir elektrik kudretinin temin e-nlleblleceğlnl, Ramanda yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen petrolün memnuniyet 1 verici bir durum arzettlğlnl, la-afiyetin memleket ihtiyaçlarının teminini hedef tuttuğunu, araştırmalar daha geniş imkânlar verirse, petrol sanayiinin memleket için çok önemli bir durum arzedeccğinl söylemiştir.
Bakanlar, ilçelerden gelen, he- ' yetlerle de muhtelif memleket meseleleri üzerinde müzakerelerde bulunduktan sonra îz-mlre dönmüşlerdir.
Amerikan filosu
Yarın limanımızdan ayrılıyor
Şehrimizde misafir olarak bulunan Amerikan filosu, yarın sabah limanımızdan ayrılacaktır. Filo buradan Ege denizine çıkacak ve bazı limanları ziyaretten sonra Amerlkaya dönecektir. öğrendiğimize göre filo, yolda bazı mevzii amnevralar yapacaktır. Marmara denizinde gemiden uçuşlar, Ege denizinde de atışlar yapılacaktır.
Harb Akademisi komutam, filo amirali şerefine dün Akademide bir ziyafet vermiştir. Bugün de amiral Shermann, Türk deniz komutanlarına ve şehrin İleri gelenlerine gemide bir kokteyl parti verecektir.
Yoksul çocuklara ayakkabı
Çocuk Esirgeme kurumunun ciddi, faaliyetinin arttırılmasına gayret edilmektedir. Bu kurumun yoksul çocuklara ve bilhassa okulardakl yoksul öğrencilere yardımın artırılması İmkânları araştırılmaktadır.
Kurumun genel merkezi, son bir kararla yoksul çocuklara dağıtmak üzere 15 bin çift ayak kabı yaptırmağa kaıar vermiştir. Bu ayakkabıların yaptırılması işi 5 ağustosta bir müteahhide verilecektir.
Bu sene salep istihsali pek verimsiz
Şehrimize gelen haberlerden anlaşıldığına göre bu sene yurdun muhtelif yerlerinde salep istihsali pek verimsiz gitmektedir. Bunun da sebebi .müstahsilin bu ekimden fayda görmemesidir. Hattâ geçen yıl piyasadan salep kaldıran firmalar şimdi bu mallan düşük fiatle elden çıkarmaktadırlar.
Nerede?
Nadir Nadi CÜMHURİYÎETte bu başlıkla yazdığı makalede diyor id:
Sosyalizmin Avrupada zayıfladığı ve modası geçtiği de doğru bir görüşe işaret sayılamaz. Çeşitli partiler zamanla İş başına gelir ve giderler. Bir partinin seçimleri kaybetmesi, o, partiye hâkim olan siyası felsefenin ölümü mânasına hiç bir zaman alınmamalıdır, ü-nutmıyalım kİ, demokrasi geleneğine yüz yıllardan beri sadık kalan memleketlerde, iktidar değişikliği, sistem değişikliğinden ziyade içtimai şuurun kendi yürüyüşünü ayarlaması mânasına gelir. Meselâ, dört yıldanberl vazife başında bulunan İngiliz İşçi partisi milli e-konoml düzenine bir çok yenilikler getirdi. Bu yeniliklerin bir kısmını muhafazakâr parti benimsedi ve kendi programına geçirdi. Gelecek 1950 seçimlerinde İşçiler kaybederse, demiryolları ve madenler tekrar hususi sermayeye devredilecek değildir. Sosyalist partisinin başardığı büyük hamleler artık İngiliz cemiyetinLn malı olmuştur. Muhafazakârların önümüzdeki seçimleri kazanıp kazana-mıyacağı şimdiden bilinemez. Fakat böyle bir netice île karşılaşılırsa, bunu, İngiliz halkının İçtimai ıslahat hareketlerini kendi bünyesi İçin artık yeter bulduğuna, bir müddet dinlenmek istediğine yormak daha doğru olacaktır. Bu şartlar altında 1950 fngiltereslnl İdare eden bir muhafazakâr parti, bir bakınsa bundan yirmi küsur yıl önce İş başında bulunan bir İşçi partisinden daha sosyalist de sayılabilecektir. Gerçek sosyal İlerleme de İşte budur. Mac Donlad'ın vak-
tile yapmağa cesaret edemediği yenilikler arada olmuş bitmiştir. Yarın artık Churchill de onları değlşliremiyecektir. iktidarda veya muhalefette, nerede olursa olsun, gerçek bir demokratik, bünyeye sosyalizmin dalma fayda sağlayacağına dair bundan canlı misal mİ bulunur?

İşin iç yüzü
Ahmet Emin alman VATAN-da bu başlıkla yazdığı makalede diyor kİ:
Gerek büyük kongreyi ve gerek diğer bir çok kongreleri takip eden ve demokratlar arasındaki cereyanları bilen bir gazeteci sıfattı e benim kanaatim şudur kİ demokratların büyük ekseriyeti şiddet ve ihtilâl yoluna kati surette düşmandır ve kendi mesuliyetleri altında milletin mukadderatile böyle bir kumar oynanmasına razı değildir. Kongrede sertlik ve husumet havasını muayyen bir takım hatipler son saniyede ısrarla körüklemişlerdir. Bunlardan bir kısmının ateşli mizaçlarının tesirine tâbi bulunduğuna ve samimi olduğuna şüphe edilemez. Fakat arada Halk Partisinin müfritlerini, komünistleri, kin cephesini veya kendi İhtiras ve menfaatlerini temsil eden tek tük tahrikçiler de bulunduğuna ihtimal veriyorum.
★ Yaratılan sunî dehşet havası
Selim Ragıp Emeç SON POS-tada bu başlıklı makalesinde diyor ki:
Demokratların, kendi kongrelerinin mahremiyeti içinde kon uşmala rı nı azam etle ndire-rek buna hâllenglz bir mahl-
Bayramdan notlar
Kahve stoku bol
T acirler ellerindeki kahveleri satmağa çalışıyorlar
Son zamanlarda şehrimizde kahve stoklan adamakıllı artmıştır. Bir aralık kahve sıkıntısı başgöstereceğl düşüncesiyle dış pazarlara külliyetli kahve siparişleri vermiş olan tüccarlar bugün ellerinde biriken stok lan satınıya çalışmaktadırlar.
Fakat piyasada İstihlâk herhangi bir şekilde artmadığından sa-
blr tışlar yine eski seyrini takip etmektedir.
ben
yet veren iktidar; C. H. P. üyelerinin zihinlerini fazlaca İşgal eden ve hakikatte mevcut bu-lunnuyan işbu Demokrat tehdidini kiilllyen izale edip İktidar mensuplarının tezelzüle uğrayan cesaretlerini İade etmek için ortada endişeye mahal olmadığı, çünkü bütün In-zlİMkt kuvvetlerinin hükümet elinde bulunduğu propagandası yapılmaya başlanmıştır. Halbuki, bunu söyleyenlerle Demokratlara malûm olan İsnattan yapanların açık bir tezat halinde bulunduklarının dahi frakına varılmadığı aşikâr idi.
Bir an için bu İsnatlar
hakikat olarak farzedilseydl, o ■zaman hükümetini âciz bir durumda olduğunu kabul etmek lâzım geliyordu. Halbuki onun, bütün nizam ve asayiş kuvvetlerine hâkim bulunduğunu yayanlar, ve beyan edenler, Demokratların «Tehdit» ine aldırış etmemeleri İcap eylerdi. Şayet bu «tehdit» ciddi bir mahiyet arzediyor idiyse, o zaman da. güvenlerinin mesnetsiz bulunduğunu düşünmeleri lâzım gelirdi ki, böyle bir şeye inanmak esasen gülünç olurdu.
Başbakan yardımcısı Nihat Erim Ve arkadaşının Ege seyahatleri münasebetlle silâhlı kuvvet ve ordu lâkırdısı. İşte bu şartlar altında telâffuz edilmiş oldu ve bizzat İktidar partisinin mensuplan tarafından.
Böyle bir sözü ağıza almak şayet bir günah ise, bunun vebali de onu ağızlarına almış olanlara ait olmak lâzım gelir.
Esası bir incir çekirdeğini dahi doldurmayan bJr hâdiseyi, büyüterek, çığlaştırmış olanlar İçin bundan sonra yapılacak şey şudur: Dikkat etmek ve çığın altında kalmamak.
Okullarda hazırlıklar
Bütünleme ve mezuniyet imtihanları cedvelleri yapılıyor
bu
Ödemiş kaptanı Burhan beraet etti
Tahkikatı tam bir bitaraflıkla idare eden Po'on adalet makamları, gemi süvarisinin suçsuz olduğuna karar verdiler
Bayramın birinci günü Polorı-yanın Gdynla limanı körfezinden çıkarken Polonya bandıralı «Anna» vapurunun sadmesine mâruz kalmış olan Denizyollarının «Ödemiş» vapuru hakkında dün şehrimize son malûmat gelmiştir. Gemi süvarisi Burhan Aksungurdan dün İdareye gelen son telsizde İki günden beri devam eden muhakemenin neticesi bildirilmektedir. Telgrafta, kaza tahkikatına el koyan Polonya adalet makamlarının tanı bir tarafsızlıkla verilmiş kararından dolayı memnunluk be-
yan edilmekte ve muhakemenin lehimize olarak katiyetle kazanıldığı, kararın süvariye tebliğ edilmiş olduğu anlatılmaktadır
Yine telgraftan anlaşıldığına göre «Ödemiş »şllepl bugünlerde Gdynia'dan ayrılarak Flnlândı-yaya gidecek ve maden direği yükleyip Zonguidağa getirecektir.
Dün gelir gelmez şehrimizde büyük bir memnunluk uyandıran bu telgraf üzerine Denizyolları umum Müdürü Cemil Parmanla konuştuk. Bize dedi kir
«— «Ödemiş» in başına gelen
ya
kaza, şeker bayramının nünü bize naram etti, muhakemenin tam bir tarafsızlık içinde neticelenerek lehimize bitmesi bize bütün sıkıntılarımı zı unutturdu. Böyle şeyler denizcilikte fevkalâde hallerden olmakla beraber yine de İnsanı çok üzüyor. Bilhassa «Çorum» yangınının tesirleri henüz kapanmadan bir de «Ödemiş» şl-Iepinln atlattığı kaza bizi hayli sarsmıştı. Fakat şimdi beraetin • verdiği sevinç ve huzur içinde- ! yis.»
üç gü-Fakat.
Okullarda yeni ders yılı hazırlıklarına başlanmıştır. Bütün leme ve mezuniyet imtihanlarının tarihleri de Bakanlıkça tes-bit edıiip alâkalılara tebliğ e-dildiğinden İmtihanlara alt cet veller de yapılmaktadır Bu nazırlıklar 15 ağustosa kadar devam edecek ve tesblt edilen cetvellerle mümeyyiz listeleri tasdik için Milli Eğitim Müdiirlü-1 ğüne verilecektir.
Bu sene ilse ve orta okullara yeni öğrenci kaydına 22 ağustos pazartesi sabahından itibaren başlanacaktı*’. Derslere de 26 ey lülde başlanacaktır.
Orta okullarda bütünleme İmtihanları 22 ağustostan 29 ağustosa kadar devam edecek 3-5 ve 7 eylül günleri de devlet orta o-kul yazılı İmtihanları yapılacak tır.
Liselerde bitirme İmtihanları 7 eylül akşamı sona erecek dev let olgunluk imtihanları 15-21 eylül arasında olacaktır.
Diğer taraftan her yit lise ve orta okullara parasız olarak imtihanla alınan öğrencilerin müsabaka İmtihan günleri de tesblt edilmiştir Buna göre bu imtihanlar 7-8 Ekim günlerinde yapılacaktır.
Bakanlık. Akşam Sanat. Ticaret, Kız Teknik. Erkek orta sınıf okullarına, yeni öğrenci kaylt tarihini 22-25 ağustos o-larak tesblt etmiştir. Bu okullarda da derslere 26 ağustosta başlanacaktır.
Üniversitenin güz devresi imtihanları İse bu senede her yıl olduğu gibi l ekimde başlıyacak. ve bir ay devam edecektir. Derslere aralık ayında başlanacaktır. Bu sene Hukuk ve İktisat Fakülteleri, Üniversite merkez I binasının arkasında inşa edilmekte olan yeni binalarda derslere başlıyacaklardır.
Şeker bayramı neşeli geçti. Her sabah erkenden dolan bayram yerlerinde salıncaklar. dolaplar, allı karıncalar durmadan işledi. İçlerine iskemleler dizilmiş beygir arabalarında hep bir a-ğızdan şarkı söyliyerek dolaşan mini minilerin şakrak cıvıltıları geç vakitlere kadar sokakları çınlattı.
Küçükler güldüler, oynadılar, eğlendiler, el öptüler. Iıayır dualar aldılar. Biziın çocukluğumuzda bayram el öpmelerinin hediyesi vardı. Bunun için akraba ziyaretle rine can atardık. Bugünün yavrucakları o zevkten mahrum. Hayır dua ile kulaklarını doldurup elleri, cepleri boş olarak savıyoruz. El i> pen çocuğu sevindirecek bir hediye vermek külfetli bir fedakârlık işi. Sigara paketi büyüklüğünde kesilmiş alelade basma narçalan mendil namı altında 90 - 100 kuruşa satılıyor. Hediye olarak vermeğe değmez. Bu bayram, esnafın insafını büsbütün silip süpürdü.
Oyuncakların yanına yaklaşılmıyor. Vitrinlerdeki etiket rakamları insanı ürpertiyor. Odundan yapılmış, bo yasına bile itina edilmemiş, kaba saba oyuncakların m kötüsü sekiz, on lira.
Çocuk elbiseleri de ateş pahasına. Beş altı yaşındaki çocuğu giydirmek için me mur aylığının yarısını feda etmek lâzım.
Etiketsiz satış yasak. Sıkı kontrollardaıı bahsediliyor. Esas itibariyle iyi birşey amma tatbikatta hic bir fay da temin etmiyor. Etiketlerin rakamları dükkâncının keyfine göre dolduruluyor. Maliyeti, kâr haddini ariyan, soraıı yok.

İzmir fuarı hazırlık- Çekirdeksiz
üzümler
ları hararetlendi
Ticaret Odaları ile Borsalar fuara nasıl iştirak edecekler?1
69 bin ton tahmin edilen rekolte iri hastalıksızdır
ve
Avusturya ile ticaret anlaşması
Gelelim eğlence münasebetsizliklerine: Bayram günleri sokaklarda nâhos birçok hadiseler gözümüze çarptı. Yalpalı varak dolasan kızıl gözlü sarhoşların haıeketle-Ti pek çirkin.
Tabanca Datlatmak çöcuk lardan büyüklere de sirayet etti. Kendini bilmez bir takım münasebetsizler, ellerine mantar tabancalarını a-lıp kadın gruplarına sokuluyorlar, mantarı patlatıp onları korkutmaktan zevk alıyorlar, kahkaha atıyorlar.
Bazı açık gözler de çocuklara beygir kiralıyorlar. Dokuz. on yaşındaki çocuklar beygirlere binip caddelerde nal şakırdatarak koşturuyorlar. hızlanan hayvanlan zaptedemiyorlar. Hem binenler icîıı. hem vavalaı i-çin büyült bîr tehlike.
Bayram günleri sokaklarda alenen kumar da oynatıldı. Tramvay caddelerinde bile yaya kaldırımlarına rulet tablaları dizildi; üzerlerine bir kaç oyuncak koyup hem çocukları kumara teşvik ettiler, hem ceplerindeki üç bes kuruşu çektiler. Ruletçi-lerin başları hic boş kalmıyor, çevirmek için çocuklar itişe kakışa sıra bekliyorlardı.
Bu gibi münasebetsizliklere karşı daha fazla alâka güs (ermek lâzım.
Cemal Refik
Çekoslovakya ile aramızda evvelce mevcut ticaret ve tediye anlaşmasını yenilemek m aksa-dıyle geçenlerde Prag'a giden heyetimiz bu arada Avusturya ile de bir ticaret ve tediye anlaşması İmzalamak vazifesini yüklenmişti
İlgili çevrelerin verdiği. malumata göre Avusturya ile de bîr anlaşmaya varılmıştır. Ancak İşgal kuvvetlerinin bulundu-1 ğu Avusturyada böyle bir an-, • taşınanın yürürlüğe girmesi için I | işgal makamlarının anlaşmayı, I tasdiki icap ettiğinden şimdi bu' I tasdikin yapılması beklenmektedir.
Ticaret ve Sanayi odalarlyle, ticaret borsalarınm beynelmilel İzmir Fuarına iştirakleri hususunda Ekonomi ve Ticaret bakanlığı bir siciller yayınlamıştır.
Bu sirküler şunları ihtiva etmektedir:
1 — Milletler arasındaki ticari münasebetlerin günden giıne gelişmesi karşısında 1949 İzmir fuarının yine milletlerarası olarak yapılması kararlaştı r d muş t ır.
Bu fuarda memleketimizin belli başlı istihsal maddeleriyle ihraç emtiasının, «ticaret ve sanayi odaları ve ticaret borsalar! pavyonunda* tacirlerimizle. yabancı tacirlere gösterilmesi, bu maddelerin tanıtılması bakımından sağladığı faydalar göz önünde tutularak lüzumlu görülmüş ve bu yıl da bu paviyonun, bu maksat ve anlayış dahilinde ve fuarın karakterine uygun bir şekilde
A’ektup burada bitiyor. Lâtin harfleriyle ve görüldü «ü gibi öz Türkçe tabirlerle yazılmıştır, İhtiyar ol-mıvan bir şahsiyetin mektubuna benziyor.
Fakat iki kere İsrarıma rağmen ancak bir tek mektup alışım, halkımızda, bu gibi mevzulara karşı alâkanın pek büyük olmadığını bize anlatmış oldu. Bu hiik-mii verebildiğimiz için, anketinden yine müsbet bir netice çıkmış demektir, Çün kiı bir nesil evvel, gazetelerde böyle bir davet olsaydı, kim bilir kaç yüz mektup yakardı.
Bizim şeyhin kerameti o-lur menkul kendinden fehvasınca, pek çok kimse -- -........... —------------
Cinlere cirit oynattığını id-.§aşıoğlu tâyin edilmişlerdir, dia ederdi. Halbuki, bay Ka-I Senelerdenberl Silivri kayma-dirî-ı -__--
tupla da, hikayeci kendini Siofthı, muhitinde kendisini her m e’’şetmi yor. başkalarında kese sevdirmiş değerli bir İdare g(i>düklerini anlatıyor. âmiridir. Yeni vazifesinde de halli İstihsal ve İhraç maddele-
(Vâ-NÛ) kendisine başarılar dileriz. 1 rinlu bu fuarda teşhirini sağ-
Kartal ve Adalar ilçelerinin yeni kaymakamları
İstanbul vilâyetine bağlı ilçelerdeki kaymakamların değiştirileceğini yazmıştık. Bu husus-; tâki yeni tâyinler tasdikten çıktıkça vilâyete bildirilmektedir. [Son gelen kararnamelere göre j Kartal kaymakamlığına Gelibolu kaymakamı Fevzi Hamurcu-| oğlu, Adalar kaymakamlığına da Silivri kaymakamı Cemal
g’önderdigî tek mek- [ damlığında bulunan Cemal Şa- tanzimi düşünülmüştür.
Bütün ticaret, ve sanayi odaları yle ticaret borsal arının ma-
lamak üzere derhal bu maddelerden münasip miktarda numuneleri «İzmir Ticaret ve Sanayi Odası pavlyon komitesi başkanlığı* adına göndermeleri gerekmektedir.
2 — Paviyonun tanzim ve 1-dareslyle İlgili bütün İşler. İzmir mıntaka ticaret müdürlüğünün başkanlığı altında. İzmir ticaret ve sanayi odası u-mumi kâtibi He İzmir ticaret borsası umumi kâtibinden müteşekkil bir komite tarafından yürütülecektir.
3 — Paviyonun içinde ve dışında yapılması zaruri görülecek onarmaların masrafları İle şair idari masraflar hesaplanmış ve bu miktar, bir kısım ticaret ve sanayi odalarlyle ticaret borsalar! arasında bütçe durumlarına göre tevzi edilmiştir.
4 — iler oda ve borsa, iştirak hissesini en geç 5.8,949 tarihine kadar İzmir Ticaret ve Sanayi Odası adına göndermiş bulunacak ve bu hususta gecikme veya soruşturmağa mahal bı-rakılmıyacaktır.
5 — Ticaret ve Sanayi odala-
Piyasada çekirdeksiz üzüm hakkında yapılan tahminlere göre 1949 mahsulü 60 Din ton olduğu söylenmekledir. Mahsulün de gayet temiz ve hastalıksız, aynı zamanda iri olacağı bildirilmektedir. Piyasalara on güne kadar üzümlerin gelirliye başlıyacağı, ağustosun yirmisinden sonra du satışların tamamen hararetleneceği bildirilmektedir. Diğer taraftan ihraç flütlerinin sCrbes bırakılıp isıva-kılmıyaçağı nakkında da henüz sağlam bir haber yoktur,
RADYO
ANKARA RADYOSU
18 M S. ayarı ve Salon arkenlrnls-rıııdan parçalar (Pl.l. ISIS Şarkılar. 19 M. S. ayarı ve Haberler. 19.15
I Şişli spor kulübünün spor bayramı bugün
Şişil kulübünün senelik atle-ı tizm müsabakası bugünkü pazar I günü saat 15 te Fenerbahçe stadında yapılacaktır. Bugünü tam bir spor bayramı halinde geçirmek için pist üzerinde bir bisiklet yarışı ve ayrıca yaşlı futbolcularla Şişil kulübünün genç futbolcuları arsında, bir maç tertiplenmiştir.
Amerikada çocuk felci çok fazlalaştı
New-York 30 (Nafen) — A-merlkada halkı dehşete düşürecek kadar çocuk felci hastalığı yayılmaktadır, şimdiye kadar I bilinen vakaların miktarı sayısı 6.305 e çıkmıştır Ayrıca da 347 u kişi bu hastalıkcun ölmüştür.
’v mü!çl|c. i söylendiğine göre bu hastalığa
miş mahsullerimizden yapak., 13 39 M s oyflrı ve Kor ışık aarlnta-, tedbir alınmadığı takdir-tiftik, fındık, palamut, üzüm n Haberler. 13.15 Mciötiıier (Pli. de bu sene Amerikan tarihinde ve incir numuneleri yer ala- um ö«k- n«s sinema or«u • senelerden biri diye kay-
İle cax parçaları (PIJ. W Hava rnpo- c ...
• ru. jkjaru programı ve kapanı*. 1 dedlleC^k tir.
tiyle ticaret borsaları paviyo- Gcçmiste bugün. 19 29 ince ar fKür-nunda istihsal ve ihraç mart- din HimsKUr fanin. »« Pauu- «»-
delerinin mümkün olduğu ka- 20 M S»**'»*’. 11 TOrküter.
dar geniş ve tam bir şekilde
teşhiri matlûp olduğundan baş 23l5 Qana m(u)gı (pi,>, m s
ta hububat numuneleri olmak ayarı ve Haberler, üzere kuru meyvalar, yağlı to-| Verın İBbab „ son oroor»™ humtar, muhtelli bölgelerde MS
yetiştirilen tütünler ve nebati rar (PIJt 7.|S Haberler ve hnv« rn-yaglar Ve halılarla dokuma poru. s Şarkılar ipi.i. ıı ıs sabah «oh-mamûilerl ve standardize edil- bcM« n-2S GUl,Un n TO Ç«SUI’

CmerikaHin mühim bir derdi: İşsizlik
Miktarı gittikçe artan işsizlere iş bulmaya çalışılıyor
«Zenginlerin de kendilerine j güre fakirlerin görenüyeceği bir : çok dertleri vardır.» şeklindeki atalar sözü fehvasınca zengin ı Amerikanın başında da diğer ; fakir milletlerin görüp hlssede-miycceği bir hayli gaile mev- • enttur Bunların en başında bir- ı kaç aydan beri Amerikanın başına musallat olan ve şiddetini : pi Etikçe arttıran işsizlik meselesi gelmektedir. Bu dâva ekim J948 ayında başladı. O tarihe kadar böyle pürüzlü bir meselenin Amerika için mevzuubahU olamıyacağı hakkında Amerikana bir kanaat vardı. Ekim ayı I istatistikleri, Amerlkada 61 mil- I yon 700.800 İnsanın iyi ücret ve yevmiyelerle çalışmakta olup 1 milyon 600,000 Amerikalının . İst? i-siz rtduğumı gösterdi.
Sonbaharda hasatta gerisi a-hnınea işislzlerin batfr.i miktarı kendisini göstennd®e başladı. İssizlik miktarı yavaş yavaş yükr»’,erek 2 milyonu itanı uş tu. Mütehassıslar bu nrifctsnn ilkte her gelince yan yssjg- ineceğini tahmin ediyörlEBtfL Fakat hâdise ocrakis zuhur etti. 1 mart 1949 da yani yüzbınlf-rce insanın ziraat işlerine koyulduğu bir tarihte ilgililer acı bir sürprizle karşılaştılar, işsizler sayısı İki buçuk milyona çıkmıştı. Müteakip aylar içinde bunların bir kısmı daha İşlere yerleşecektir diye ümide kapılıp müteselli olunurken netice tamamen aksini gösterdi. 1/ma-yıs/1949 de işsizler ibresi (3) milyona yükse İmiş t L Altı ay İçinde İşsizler sayısı bir misil artmıştı ve İşin fenası sayısı üç misli artışı gösteren işsizleri endüstri İşçileri teşkil ediyordu.
İşsizler sayısının aşağıya doğru temevvüç kaydetmeksizin mütemadiyen artışı İktisadi çevreleri ve umumi efkârı endişeye düşürmeğe haşladı. Endüstri Istlhsalâtındaki noksanlıklar Amerikalıların huzurunu kaçırdı.
Endüstri Istlhsalâtı sahasındaki noksanlıklar şöyiedir: Senenin başından haziran sonuna Irarlar makine ve tezgâh 1-malâtı nispetinde yüzde dokuz, orman ve kereste sanayiinde yüzde yîrml bir, kunduracılık sanayiinde yüzde OD dokuz, mensucat sanayiinde yüzde on bir, kömür istihsalâtnida yüzde on wkiz nispetinde eksiklikler kaydolunmuştur. Bunlardan mâda sanayie verilmekte olan. ■ siparişler yekûnundan alta, ay evveline nispetle yüzde on dört, mâmul eşya satışında yüzde on, demiryollarla yapılan nakliyatta yüzde yirmi, umumi İn-' şaatta yüzde otuz sekiz ve ikametgâhlar inşaatında ise yüzde kırk İki nispetinde bir eksiklik görülmüştür.
Bu vaziyetler dolayısiyle bir çok fabrikalar ellerindeki işçilere yol vermemek İçin bunları günde daha az saat çalıştırmak suretiyle İşi idare etmek istediler. Bu sebepten İşçiler daha az yövmlye alabildiler. Şubat ve mart 1949 aylan, zarfında işçilere ödenmiş olan gündeliklerde (2) milyar dolar kadar bir noksanlık olmuştur. Bu hal memleketteki iştira kabiliyeti üzerine otomatikman tesir göstermekten hali kalmadı.
Truman hükümetinin iktisat mütehassislan bu İktisadi derde çare bulmağa çalışmaktadırlar. Bugün Amerika hükümetinin bizzat kendisi de oldukça ehemmiyetli bir patron vaziyetinde-«llr. 1939 senesinde devlete ait İşlerde devamlı veya muvakkat şekilde çalıştırılan -İşçi adedi yalnız (4.267.000) den ibaret İken bugün devlet emrinde çalışan işçi sayısı (1500.000) I bulmuştur.
Devlet şimdi Roosevelfin başkanlığı zamanında yapılan hacimde büyük işler yaptırmayı düşünmekte ise de hükümet Roosevclt devrinde ve harb seneleri İçinde milyarlara baliğ olmuş olan devlet borçlarına yeni baştan milyarlar ilâve etmeği muvafık bulmamaktadır. Gerek Amerikan hükümeti gerek Amerikan yalkı işsizler ibresinin menhus yükselişinin tevakkuf edeceğini ümid etmekte ire de bu ibrenin yukarıya doğru hareket edebilmesi ihtimali- maktadır.
nl de güı önünde bulundurarak buznrs tuluk duymak tadır-
Amerikanın iktisadi dertleri mali dertleriyle doğrudan rüya mûnasebaitar bulmımakfr-tadır. 30 haziran 1S49 günü, hesaplan kapanan mail yıl bütçesi geçmiş yıllar bütçeleri gibi varidat fazlalığı göstermiş olmayıp bütçede, bir milyar dolardan az olmıyan bir açık görülmüştür.
İçinde bulunulan hesap yılı fena bir lrae etmemiş olsaydı geçen senenin bir milyar dolar açığına bir çare bulmak o kadar müşkül ohnıyacaktı. Ba sene İçin kabul olunmuş olan bütçenin masraf tabloları yekûnu (42) milyar dolar olduğu halde, t sene tahsil olunacak varidi (37 ı milyar dolar olacağına m saran bütçede en as yar dolarlık bir açık bulunmaktadır.
Memleketin İktisadi daha fazla kötülegmeyip bû çeye konulmuş olan intihan men varidatın k&ffesl ayni eibayet olunabilse dahi meveı bütçe açığını kapamak İçi devlet borçlan yekûnu mecbı ren biraz daha kabaracaktır.
Truman. bir kısım vergile: zam vç ilâve yapmak suretly bu derde çare bulmayı düşül mekte ise de kongrede hâki: zihniyet buna asla İmkân ve mlyecektlr. çünkü gelecek ser seçim senesi olduğundan hiçi parti vergileri arttırma tekili ne muvafakat göstererek seçl şanslarını tehlikeye sokmı lstemlyecektlr. Onun için 195 1951 mal I yılı İdrak edilmedi vergilere zam meselesi as mevzuııbahte edilemlyecektlr.
Bir İsviçre dergisinde: çeviren: B. AKSEL
mijlir.
FOTOĞRAFLA HÂDİSELER
mangam
Paris'te içtimai yardım maksadlie Tullcr'cs bahçesinde büyük bir eğlence tertip edilmiş, eğlencede Fransı? sinemasının başlıca artisUerl vazife almışlardır. Yukarıda görülen, artistler arasında Martinelll, Jeatı Gabin. Jean Plerre Aumont, Jean Nohain. Claude DauphJn görülüyor.
(5)
Arap
Arap heyeti İsrail temsilcileri ile biı toplantı yapmayı reddetti
Lausanne 30 (A_A_) (Reute — Sanıldığına göre Arap hey tt yeni tekliflerin müzakere lçtn İrralHo birlikte bir topla: tı yapmak teklifini reddetml tir. Uzlaştırma komisyonu ei İle Azaplar ve İsrail temsilcili ile İstişare etmiştir.
Israilln teklifi burada İşn De Birleşik Amerika hükûmı arasında, müzakerelerin hafta inkıtaı sırasında cerey. eden temasların neticesi ol rak telâkki edilmektedir.
Birleşik Amerikanın Arapla la Yafaudllere 500.000 1
1.000.000 tahmin edilen mültecilerin yerleştirilmesi İçin u-muml bir plân teklif ettiği sanılmaktadır.
Böyle bir projenin mühim miktarda mali yardıma İhtiyaç göstereceği muhakkaktır.
Filim çevrilirken: Genç aftirt!erden Cralg Stevens İki sahne arasında partöııeri Alezis SmiLlı'e çikolata İkram ediyor.
Paris'le Giizel Sanatlar Akademisi talebesi, her sene olduğu gibi. akademinin bahçesinde bir balo vermişlerdir. Yukarıda balonun tertip heyetini teşkil eden talebeler fazla yaşlı gö-rünmek için taktıkları bıyık ve sakallarla görünüyorlar.
Bulgar Başbakanı
iller kanunu yarın yürürlüğe giriyor
Mansup idare heyetleri lâğvediliyor nahiye meclisleri kuruluyor
yarından girecektir.
Ankara 31 (Akşam» — Büyük Millet Meclisince kabul edilen yeni İher Kanunu itibaren yürürlüğe
Bu kanun vilâyetler teşkilâtında bas değişiklikler yapmaktadır. Ayni zamanda, nahiyelerin de idaresi yeni bir şekli almaktadır. Bu kanun İstanbul da dahil olmak üzere dokuz vilâyetin mevcut monsup idare heyeti âzalıklarmı lâğvetmektedir.
Bunun yerine daire âmirlerinden mürekkep bir heyet lüzumunda idari kaza vazifesini görecektir. Ayrıca mektupçuluk vazifesi de kalkmaktadır. Bu -nun yerine her vilâyette vali muavinleri, ve Hukuk işleri müdürleri bulunacaktır Şimdiye kadar bu kadrolar ancak büyük vilâyetlere verilmekte
İdi. Ayrıca nahiyelerde nahiye ile bölgesinin her türlü işleriyle meşgul olmak üzere ktiy ve kasaba mümessillerinden müteşekkil birer nahiye meclisi ihdas edilmektedir. Bu meclis em rinde gezici ve sâbit doktoru, nü fus. tapu kâtipleri ile sağlık işleri memuru, fen memuru ve ebesi bulunan nahiyelerde kurulmağa başlanacak, Zamanla teşkilâtı tamamlanan nahiyelerde teşekkül edecektir. Yeni kanunla valilerin selâhiyetleri daha ziyade genişletilmektedir.
Bilhassa memurların nakil, tahvil ve İzin İşlerindeki selâ-ı hlyetleri genişletilmiştir. Ba I kanun vilâyet umumi idare le-
• rlne dairdir. Vilâyet hususi id*-ı relerine dair yeni kanun tasa-
* rüan meclise sevkedllmiştir.
Askeri yardım proğramının kabulü
Batı Avrupa orduları komutasile stratejik plânların birleştirilmesine bağlıdır.
W as tüneten 30 (AJU — (A. FJ*.l: Temsilciler Meclisi Dışişleri komisyonu üyeleri, Dean Acbeson. Savunma Bakanı Johnson ve general Omar Brad-ley arasında yapılan toplantıdan sonra, kara, deniz ve hava genel kurmayları müşahitleri askeri yardım ramının Ayan dan lehte telâkkisinin batı silâhlı kuvvetleri, komutasının birleştirilmesine bağlı bulunduğunu Brüksel paktı âkldleri ö-nünde belirtmekten geri kalmı-yaçaklardur. Genel kurmay şeflerinin askeri yardım programı bakkaldaki raporları kapalı o-turumda okunmuştur.
Bununla beraber iyi haber a-lan çevrelerdeki kanaate göre, genelkurmay şeöeri derpiş edilen malzemenin Atlantik paktı âkîtleri tarafından Washlng-tona sunulan talepler gözünün-de tutularak tespit edildiğine ve Amerikan başkomutanlığının Fontairbleau'daki müşterek genel kurmayla birlikte çalışmak üzere şimdiden plânlar tasarladığına dair komisyon üyelerine teminat vermişlerdir. Dışişleri komisyonun Demokrat üyeleri tasarıyı hükümet tarafından sunulduğu gibi deslekliyecekle-rinl bildirmişlerse de Cumhuriyetçilerin aşağıdaki İki nokta üzerinde İsrar edecekleri söylenmektedir.
1 — Batı silâhlı kuvvetleri komutanlığının bir elde toplanması,
2 — Atlantik paktını imzalayan milletlerin stratejik plânlarının birleştirilmesi.
Müşahitlerin söylediklerine göre, askeri şeflerin böyle bir teminat vermiş olduklarını te-
yld etmek mevsimsizdir. Fakat bu müşahitler Achenson 11e johnson'un bu itirazları karşılamak için genaral Omar Brad ley, amiral Den f el d ve general Vandenbergln kabiliyetlerine büyük bir güven gösterdiklerini söylemektedirler. Bazı tefsire!ler bu hususta, askeri şeflerin Birleşik Amerika başkomutanlığının kuzey Atlantik bölgesi müşterek müdafaa plânlarının hazırlanmasına karışmak hakkı bulunduğunu temsilcilere söylediklerini İma etmektedirler. Her ne olursa olsun. Amerikan başkomutanlığı temsilcilerinin A-merikanın hudutları Rhinde bulunduğundan Amerikan askeri şeflerinin, müşterek plânla-larm hazırlanmasında, paktı eden memleketler Güvenlik konseyi çalışmalarına çok yakında iştirak edeceklerini kongre üyelerine söylemiş olmaları muhtemeldir. General Brarlley'in Birleşik Amerika başkomutanlığı ile Brüksel paktı akitlerinin Fentainbleau'da bulunan genel kurmayı arasında hazırlanan müşterek plânları arkadaşlari-le birlikte tammahyacağını dışişleri komisyonuna naber vermiş olması imkânsız değildir. Her ne olursa olsun. Waabln&ton (ia-ki müşahitler, Bradley'in verdiği raporun neşredilen kısmında müşterek Avrupa - Amerika stratejisinin biı- taslağını görmektedirler. Filhakika, Amerikan ordusu genel kurmay başkanı demiştir kİ:
— Avrupa müşterek silâhlı kuvvetleri için asıl mesele. denİ2 yollarım ve kuzey Atlantik bölgesinin kara sınırlarını kuruyacak stratejik ncıkialarm bombalanması İmkânını elde et-mektir.
rillllUIllUU»'11’11111111111111 unu lllIlimillllllllllUlHB
Çin Hin d is tanında I_aos adlı yeni bir hükümet lüurulnııışt.lır. Bu hükümet Fransız millcilrr camiasına dahildir. Yukarıda bu yeni hükümetin Kıralı Sisvamg w#nr yapılan anlaşmayı imza ederken görülüyor. (Yanında Fransız Cumhurbaşkanı Vincrt Auriol ve Teşrifat müdürü bumame görülmektedir.)
İsviçrede çobanlar dağlarda yerlerini boru ile haber verirler. Bu münasebetle her sene en kuvvetli boru çalına müsabakam yapılır. Yukarıda bu senelü müsabakayı kazananlar görünüyor.

Amerıka, harb fazlası malzemesini gayet ucuz satacak
Londra 30 (A.A.) (Basın -yayın» — Washıngtonda İlân olunduğuna göre, Amerika, harb fazlası silâhlarını deniza-
şırı memleketlere verecektir. Harb sonunda elde kalan aşağı yukarı 10 milyar dolar kıymetindeki malzeme, şimdi esas kıymetlerinin ancak beşte bir noksan «atiyle satılmaktadır.
Dalma rekorunu kıran bir dalgıç Melborume 30 (Nafen) — John Edvar Johnson İsminde bir dal- -
Biç dalına rekorunu kırmıştır.» Yeni Zelândada Haurikl Gulf mevkiinde 158 ile 155 metre ka-, dar suyun derinliğine dalmaya* muvaffak olmuştur. I
Johnson aynı zamanda Npw -York limanında batmış olan] Fransız Normandle gemisini' yüzdürmek İçin Amerikalılar! tarafından davet edilmiş bulun-1

Bulgar Başbalsanı Dlnıitrofun '[ölümü üzerine yerine Dışişleri Bakanı Kolarof seçilmiştir Ko-I larof 72 yasındadır. Yukarıda İyeni Başbakanın son resmi görünüyor.
nacaktır
j iller tarafından zevkle seyredil-1 intizam içinde tatbik edilmiştir? mlş lir.
[ Heja*
«ao geçirdiğini yazıyor.
onreranlar
vıii’et erarası
dan acaba neden hakkile istifade edemiyoruz?
Yasan: Hüsnü Sadık DURUJLAL
Geçenlerde gazetelerde mil-, jetlerarası konferanslar mevzuu tahlil edilirken, dünyanın neresinde toplanırsa toplansın hiç bir kongre veya konferansı ka-prmadığımızdan bahsediliyordu. Gönderilen heyetler memlekete çok pahalıya mal olduğu halde memleketin bin bir çeşit dertlerine ve ihtiyaçlarına bir çare bulmak hususunda bu heyetlerin hiç bir varlık gösteremediklerinden uzun boylu şikâyet edilmekte idi. Memleketin muhtelif faaliyet sahalarındaki birçok noksanlarımızuı giderilmesi için bu heyetlerden neden dolayıl İstifade edilemediği de taıh edilirken bunların seçilmelerine dikkat edilmesi ve konferanslara hazırlıksız olarak gönderilmeleri sebep olarak göctcrillyordu.
Fikrimlsce, milletlerarası konferanslardan hnkklyle istifade; edilememesi sebeplerini daha ziyade, konferanslara gereken ehemmiyetin verilmemesinde ve birçok hallerde bu toplantılara yasak savmak kabilinden iştirak edilmesinde aramak daha doğru olur.
İlk önce ş" esaslı noktaya İşaret etmek yerinde olur ki bir medenî millet sıfatiyle, dış münasebetlerimizin her faaliyet «abasındaki ihtiyaçlarımız nispetinde inkişaf ettirilmesi dünyanın muhtelif bölgelerinde zaman. zaman toplanan kongre veya konferanslara vereceğimiz ehemmiyetin derecesine ve bu milletlerarası toplantılar için göstereceğimiz yakın alâkaya bağlıdır. Medeniyetin bir tarifi de bir milletin benliğini kaybetmeksizin diğer -milletlerle «ulaşma ve kaynaşma kabiliyetinin uyanması olduğuna göre bu anlaşma ve kaynaşmanın en tasa yoldan temin edilmesini rağlıyan bütün milletlerarası toplantılara iştirak etmemezlik yapabilir miyiz?
ı Hiç bir kongre veya konfe-
J>-ransa iştirak fırsatını kaçırmadığımıza dair gazetelerin yazdıklarıyım aksine oiaTak diyeceğiz kİ. memleketimizin muhtelif faaliyet branşlarını İlgilendiren mühim mevzuların görüşüldüğü bu konferanslardan bazılarına tasarruf ımflâhaztjsiyle iştirak bile etmiyoruz.
Barilrına da yâlnız bir delege göndermekle iktifa ediyoruz. Bam konferanslara da iştirakimizin sefaret memurlarımız tarafından etinsil edilmek sureliyle sembolik bir şekil aldığı da yok değildir. Halbuki, medeniyetin çeşitli nimetlerinden faydalanmak ve en kısa yoldan refah ve saadete kavşmnak e-melinde olan diğer milletlerin yaptıkJn gibi memelketimlz İçin de milletlerarası konferansların verimli çalışmalarından ve alman isabetli kararlarından her faaliyet sahasında faydalar temin edilmesi pekâlâ mevcuttur.
Kanaatimizce, bu konferanslardan memleket hesabına matlûp faydanın elde edilmesi için evvelemirde. ticaret odaları birliği. demiryolları birliği, postalar birliği, hava yolları birliği, «İranı, orman, maarif, tababet, lurizm. telekominikasyon, sosyal yardım, bedeni terbiye, şehircilik, otelcilik, balıkçılık, avcılık ribi mevcut milletlerarası bir-Mkiere dahil bulunan memleketlerin muhtelif faaliyet branşlarının teşkilâtı arasında kendi TaaHyetiertal alâkadar eden tniJlet lerarası münasebetlere alt işlerle meşgul olmak üzere birer büro ihdas edilmesine şiddetle lüzum vardır.
Konferanslar toplanmadan önce görüşülecek ve karara bağlanacak meselelere dair gerek milletlerarası birlik bürosundan, gerek diğe üye memleketlerden gelecek teklifler kurulması lüzumunu belirttiğimiz bu bürolar tarafından esaslı bir tetkike tabi tutulmalı ve tekliflerin zamanında cevaplandırılması ihmal edilmemelidir.
Konferanslarda memleke timi-«1 temsil etmek üzere seçilecek delegelerin ellerinde konferans gündemini teşkil edecek bütün meselelere dair sarih bJr program bulunmalıdır,
Bazı daireler veya müeseseae-lerce yaptidığını talimin etliğimiz gibi konferanslara iştirak etmeğe ₺on dakikada karar verildiği ve seçilen delegelere pasaport ve vize formalitelerini
-
ancak, yetiştirebilecek kadar zaman ve imkân bahşedlldlği takdirde, bu suretle programsız ve hazırlıksız yola çıkarılan heyetlerin elleri dolu olarak dönüşlerini beklemek mânâsız olur.
Diğer taraftan, ticaret odala-_ n, P. T. T. ve demiryolları gibi şümullü mevzuları müzakere etmek Ve isabetli kararlar almak üzere toplanacak konferanslara yalnız bLr delege gönder-1 mek suretiyle değil de heyet halinde iştirak edilmelidir, çünkü, konferansların yalnız 1 umumi celselerinde bulunmak kâfi olmayıp karara bağlanacak meseleleri hazırlayan komitelerin çalışmalarına da bilfiil iştirak edilmelidir.
Dünya konferansları. Uim, fen, sanat, ticaret ve diğer faaliyet sahalarında bunlara iştirak eden milletler için gönderdikleri delegelerin bilgi kabiliyet ve zekâlarına göre derece alınan bir nevi müsabaka İmtihanı mahiyetinde telâkki e-(i ilmekledir. Bu bakımdan, bu gibi konferanslara İştirak edecek delegelerin her halde temsil ettikleri memleketin yüzünü ağartacak ve bu müsabaka imtihanında derece alacak kabiliyet ve vasıfta olmalarına çok dikkat edilmelidir. Delegelerin konferanslarda bir varlık gösterip göstermedikleri konferans zabıtlarının tetkikinden kolaylıkla anlaşılacağı cihetle bu toplantılarda bilgisiyle. zekâ ve Iktidariyle mevcudiyet gösteremiyen delegeler diskalifiye sayılarak diğer toplantılara daha liyakatli olanların gönderilmesine çalışılmalıdır. Bir de, konferansların çalışmalarına iştirak eden delegelerin memlekete dönüşlerinde mensup oldukları İdare veya müessese-lere üçer, beşer sahlfelik verecekleri raporla vazifelerinin tamamlandığı kanaatini beslememeleri ve görüşülen ve karara bağlanan meselelere ve alınan kararlardan memleket hesabına ae suretle istifade edilebileceğine dair basın vasıtası ylç veya bLr broşür veya kitap neşretmek suretiyle umumi efkâra etraflı malumat vermeğe kendilerini borçla saymaları lcabeder. [•]
Avusturya ile barış
Yugoslavya arazi taleplerinde ısrar ediyor
Belgrad 30 (A.A.) — (Reuter): ı Yugoslav Tanjug haberler ajan-| anın bildirdiğine göre Yugoslav hükümeti Londra'da toplanan 4 Dışişleri Bakanı yardımcılarına bir nota göndererek Avusturya >!e olan hudutlarında yapılacak olan değişlkUlerc ait taleplerini teyid etmektedir.
Muhtırada Dışişleri Bakanları konseyinin Avusturya hudutlarının 1 ocak 1043 deki haline getirilmesi hakkında verdiği karan yeniden İncelemesi talep edilmektedir.
Yugoslavya Avusturyadan Ka-reatiya Slovernyası ile tazminat istemektedir.
Dışişleri Bakan yârdım cilan Avusturya sulh andlaşması metnini hazırlamaktadırlar.
Las Palmas volkanı hâlâ lâv kusuyor
Las Palmas (Kanarya adaları) 30 (Nafen) — Las Palnr.as'taki volkan bir aydan beri indifa halindedir.
Yıkılan evlerin miktarının S bini bulmuş ve hasar da 10 milyon Ingiliz liralına baliğ olmuştur. Adadan 12.000 kişi tahliye edilmiştir. Yanardağı hâlâ dört büyük ağradan devam etmektedir.
estikten
yollar
i epkıiı lokomotif
Avrupa konseyi
Konsey kabinesi 5 ağustosta toplanıyor
j Paris 30 (AA.) — (Reuter): Avrupa konseyi kabinesi konseyin Strasbourg'da yapılacak o-lan toplantısından üç gün evvel 5 ağustosta Patiste toplanacaktır .
Bu toplantıda ihzari komitenin rapor İle konsey gündemi incelenecektir. Avrupa konseyine İştirak eden 6 deflet Dışişleri Bakanlan 8 ağustosta Straa-bourg'dft ve bükün memleketler parlâmento delegelerinden mürekkep istişare konseyi de 10 ağustosta toplanacaktır.
Strasbourg belediye dairesinde 8 - 13 ağustos tarihlerinde toplanacak olan Dışişleri Bakanları genel toplantısında yeni üyelerin kabulü meselesi konuşulacaktır. Türkiye ve Yunanis-tamn teklif edilen ilk adayları teşkil edecekleri sanılmaktadır.
Sarre'ın ortak üye sıfatiyle kabulü meselesi de ortaya atılacaktır.
M, Edeourd Herriot'nun baş-ı kanlığında Strasboug üniversitesinde toplanacak olan asamble evvelâ daimi balkanını. başkan yardımcılarım seçecek ve gündemdeki meseleleri incelemeğe başlamadan evvel umumi siyaset etrafında müzakereler yapacaktır.

J
Malaya’da Guala Lumpur’da ilk defa yapılacak
Guala Lumpur 30 (Nafen) — Guala Lumpur civarında lâstikten muazzam bir yol yapılması düşünülmektedir. Bu yolun masrafına İngiltere. Dolanda ve Fransa iştirak edecektir. Bu yolları yapmakta en çok ehemmiyet verilen cihet tabiî kauçuk istihsalini himaye etmektir. Bu yol faaliyetine İngiliz kauçuk araştırma enstitüsü, Holanda kauçuk fabrikaları Malaya hükümeti Bayındırlık Vekâleti ve Guala Lumpur belediyesi iştirak edeceklerdir.
Tecrübeler yolların üzerine hususî bir surette hazırlanmış olan bLr nevi kauçuk halitası döküldükten sonra başlıyacaktır.
Kauçuk kuruduktan sonra eylül ayı zarfında yol arabalara açılacak ve neticesi belli olacaktır. Bu yolların İnşasından ümit edilen diğer bir cihet de İklime yolları uydurmak kaygısıdır. Yapılmış olan l&boratuvar tecrübelerinde bu nevi yolların sıcak iklime uygun olduğu görülmüştür.
Bu tecrübenin Guala Lumpur-da yapılmasının diğer bir faydası da ilerde muvaffakiyet hasıl olursa aynı iklimi olan memleketlerde de tatbik etmek imkânının ne dereceye kadar mümkün olabileceğini görmektir, i
İsviçre demiryolları üzerinde tecrübelerini yapacak
Berile 30 (Nafen) — İngiltere-nin ilk tckpili lokomotifi tecrübelerini İsviçre demiryolları iize rinde yapacaktır. îsviçrede mevcut yolların düz ve çift hat olması bu gibi tecrübelere daha müsait olduğundan tecrübe burada yapılacaktır. Tecrübeler İn giliz demiryolları yüksek mühendis ve teknisyenlerinin nezareti altında yapılacaktır.
Bu mütehassıslar heyetini teşkil edenlerden büyük bir kısmı bu gibi tecrübelerde bulunmuş olanlardan seçilmiştir. Bunların kanaatine göre bu lokomotifin tecrübesi müspet neticeler verecektir.
Ağustos aynıda 120 ton ağırlığında Olan bu lokomotifin İsviçre demiryolları üzerinde bütün süratiyle geçeceği görülecektir, Eğer bu makine hiç bir arıza yapmadan iyi neticeler verirse yakında İngiliz demiryolları üzerinde tepkili lokomotifler görmek mümkün olacaktır. Makinenin elde edeceği sürat hakkında daha hiç bir malûmat verilmemektedir.
Pariste artistler menfaatine bir toplantı yapılmış, toplantıda belli başlı yıldızlar rol almışlardır. Bunlardan bir kısmı aşçılık, bir Kısmı garsonluk yapmıştır. Yukarıda Hoilvudün taunmuş artisti Georgc-s Raft iîc Louis Jourdan ahçı kıyafetinde görünüyorlar.
Sovyet notasına italyanm cevabı
Dışişleri Bakanı Kont Sforza, İtalyan cevabını ayan meclisinde okudu
Kont Sforza, Fransız meslek flaşı Schuman ile görüşüyor.
Roma 30 (A.A.) (Afp) —
Kont Sforza dûn akşam âyan meclisinde Rus notasına verilen cevabı okumuştur. Bu cevapta, İtalyanm sulh andlaş-masmı ihlâl etliği hakkında Rusya tararından İleri sürülen lttihamalr reddllmckte ve îtal-yamn Atlantik Paktına katılması Birleşmiş Milletler çerçevesi İçinde vuku bulduğu bildirilmektedir.
Cevabi nota, İtalya tarafından Birleşmiş Milletlere katılmak hususunda İtalya tarafından yapılan talebi, taahhütlerine rağmen desteklemedikleri için bilâkis Rusların sulh antlaşmasını ihlâl ettiklerini belirtmektedir.
Bu münasebetle Kont Sforza demiştir id:
— Şayet bir tarafın protesto etmesi gerekiyorsa bu. şüphesiz İtalyadır.
İtalya dışişleri bakanı, Tri-yeste meselesi hakkında şunları söylemiştir :
— Triyestenin banş yolu ile İtajyaya avdetini istiyoruz. Şayet bu mesele bir htirb tehdidi ortaya atıyorsa o zaman bu kahraman şehrin halkına ana vatana dönmek için biraz daha beklemesini tavsiye ederiz Tito hükümetiyle iyi münasebetler idame etmek İstiyoruz, çünkü o bizim komşumuzdur. Yugoslavyanm da dostluğumuzu muhafaza etmekte menfaati olduğunu anlayacağını ilmld ederiz.
Roma 30 (A.A.) (Arp) — Thş işleri bakanı Kont Sforzadan
Parisin terzi kızları
Grev yaptıklarından modellerin teşhiri 48 saat gecikti
Paris 30 ((A( A.) — (Reuter): Paris'teki büyük dikiş evleri modellerini teşhirde 48 saat geç kalmıştır. Filhakika dikişçi kızlar gündeliklerine saatte 15 frank 2am yapılmasını, 3 haftalık paralı tatille bir tatil primi verilmesini isteyerek grev yapmışlardır.
Patronlar da t la ileri yükseltmeden gündelikleri arttırmıya-caklarını bildirmişlerdir. Bundan başka patronlar federasyonu hükümetin, muayyen gündelik siyasetini degişllrmlyece-ğinclen Çalışma Bakanlığı sözcüsü vasıtaslyie haberdar edll-oiğinl de bildirmiştir.
Grevcilerden bazdan da dün akşam, bir anlaşmaya varıldığı taktirde gece gündüz çatışarak koleksiyonları zamanında yetiştireceklerini söylemişlerdir.
sonra âyan meclisinde söz alan İtalya başbakanı de Gasperi ezcümle demiştir ki:
— Hiçbir zaman Rusyaya karşı savaş tedbirleri almayı, veya Rusyaya hasım bir blok lehinde vaziyet almayı düşünmedik. Atlantik Paktı sulh ajıdlaşmasını İhlâl etmlycn bir savunma paktıdır.
Bundan sonra Avrupa birliği lehinde İtalya tarafından sar-feciilen gayretlere İşaret eden başbakan. İtalyan milleti İçin, Atlantik Paktını» katılmaktan başka yol olmadığını beyan etmiştir.
Kendini miidalaa etmek islemiyencinayelsuçlusu
Haşan Özer: «Evet reis bey, savcının benim için ne ceza istediğini biliyorum, fakat kendimi müdafaa etmiyeceğim» diyor.
1 Birinci ağırceza mahkemesi,
ünümüzdeki perşembe giinu mühim bir cinayet dâvası hak-
kında hükmünü vermeyi kararlaştırmış bulunuyor. Bu cinayet duruşmasının son oturumunda esas hakkında mütalâasını söy-liyen savcı, ukaatil» mevkiinde bulunan Haşan Özer isminde yirmi üç yaşındaki genç için «ölüm eczasına çarptırılma» isteğinde bulunmuştur.
Bu »ağır ceza* İsteği üzerine başkan Haşan Örere soruyor:
— Oğlum müdafaam yapacak mısın?
Haşan örer şöyle bir düşündü, bir sağına, bir soluna bakındı:
— Ben müdafaa falan yapacak değilim reis bey!.
Mahkeme başkanı ona bir defa daha hatırlattı:
— Evlâdım savcının istediği cezanın ne olduğunu biliyor musun?
— Evet biliyorum efendim...
__ Şu halde kendin söz söyleyip müdafaa edemezsen bile bir müdafaaname yazdır da getir!.. Olmaz mı?
Reisin bu teklifine de Haşan Özer şöyle cevap veriyor:
— Benim bulunduğum ceza evinde böyle bir müdafaaname yazabilecek kimse yok efendim...
— Şu halde başka bir söyli-yeceğin yok demek kİ...
— Hayır efendim...
Ve başkan, son sözünü söyledi:
— Peki evlâdım, dosyayı tetkik edelim de kararımızı bildirelim...
Ve bu kara kuru genç, iki jandarmanın orta yerinde tekrar geldiği ceza evine iade edilmiş bulunuyor...

Savcının, kaatil hakkında ö-lüm cezası verilmesini istemesine sebep olan facia nedir?
Geçen sene martının kuru soğuk bir günü... Sur haricinde Davutpaşa kışlası ilerisinde bir çiftliğin sınır kazıkları kenarında, bir kaç köpeğin, bir cismi didiklediklerini gören bir yolcu, gözlerini o tarafa çevirince yerde yan çıplak bir insan cesedi bulunduğunu farkedlyor ve zabıtaya haber veriyor.
Az sonra alâkalı memurlar, savcı, adalet doktoru. jandar-[ malar ve emniyet cinayet me-
murları hâdise yerinde çevrelenince feci sahne tamamen aydınlanıyor:
Ortada tutuşturularak yakıtmış. fakat bir müddet yandıktan sonra işini tamamen biti-remeden sönmüş, külleri savrulmuş bir kaç odun parçası... vc bu ateşin yer yer kavurup yaktığı iki İnsan bacağı, kanlanmış bilâhare didiklenmiş bir insan başı ve etrafında da rüzgârın serpiştirdiği bir takım kâğıtlar, küçük bir muhtıra defteri...
Ve bütün bunlardan çıkan netice, başına vurularak öldürülmüş, başı karda yakılmak suretiyle yok edilmek İstenmiş genç bir insan...
Yapılan soruşturmadan ve elde edilen kâğıtlardan bu cesedin uzun müddet Davutpaşa-da bulunan ve artık işinden ayrılarak memleketine dönmek üzere bulunan Erbaalı Ahmet isminde biri olduğu ve son günlerde yanında epeyce bir para taşımakla bulunduğu tesbit e-dlliyor. Ve bundan, sonradır klkaatiiin hüviyetinin teshiline girişiliyor.
Bu sırada genç bir kadının zabıtaya verdiği malûmat, onun iki gençle birlikte bir akşam karanlığında, cinayet yerinde beraberce oturduklarını, bilâhare kadının oradan ayrılıp gittiğini meydana koyuyor. Ve bu yoldan Derlendiği zaman Haşan Özerin şahsiyeti meydana çıkıyor. Ve Haşan Özerin yakalanışı o kadar ânî oulyor ki. üzerinde, maktul Erbaaft Ahmede ait nüfus cüzdanı da bulununca suç delilleri toplanmış oluyor. Haşan, ilk zamanlarda cinayeti tevile kalkışıyor, fakat bütün emareler, ona boyun eğdirmekten başka bir şey yaptıranı iyor.
*
İşte ağırceza mahkemesi balkanının:
— Oğlum, hakkında istenen ceza ağırdır... Ne müdafaada bulunacaksın?
Sualine:
— Müdaraa falan yapacak değilim !„
Diye cevap veren Haşan Özer, böyle bir itham altındadır, şimdi ceza evinde malı kemenin karar vereceği günü beklemektedir.
Remzi TOZANOÖLU
Italyan ayanı Atlantik paktını tasdik elli
81 senatör aleyhte, 175 senatör de lehte oy verdiler
Roma 30 (AP.) — Cumartesi sabahı İtalyan parlâmentosu Atlantik paktını bir müstenkif ve 81 muhalif reye karşı 175 reyle tasdik etmiştir.
Senato bundan sonra el kaldırmak suretiyle verilen reylerle, hükümetin, batılı devletlerle yapılan bu anlaşma ve birleşme paklım tasdike salâhiyeti! kılan kanunu da kabul etmiştir.
Bu İki kabul keyfiyeti de. geçen hafta verilmiş olan ve İtalyanm Atlantik paktına dahil olmakla, İtalyan barış andlaşmasına muhalefet ettiğin] İleri süren Rus notasından vaki olmaktadır ve bu cihetten cali- i bı dikkattir.
Geçen hafta saylavlar meclisi tasdik etmişti.
Dört gün süren parlâmento münakaşalarından sonraki bir kaç saat zarfında, Dışişleri Bakanı koııt Sforza, Italyan hükümetinin Rus notasına vermek üzere hazırladığı cevabı okumuştur. Bu cevabi nota: Rusyanın ithamlarını reddetmekte ve Rusyamn- İtalyanm Birleşmiş milletlere kabulünü veto etmekle bu andlaşmanın
ruhuna mugayir bir hareket yaptığını ileri sürmektedir.
Birinci cihan harbinde İtal-yanın Başbakanlığını yapmış o-lan 81 yaşındaki Vittorio Em-manuele Orlando, paktın azılı muhalif terinden bulunuyordu, ve pakt aleyhinde rey vereceğini, çünkü bunun da İtalyan barış andlaşması gibi italyaya zorla «kabul ettirilmiş» bir vesika olduğunu ileri sürmüştür.
Reye mürcaat olunduğu zaman İtalyan meclisinin 87 â-zası mecliste bulunmuyordu.
Senatonun tasdiki, bir derece aşağı olan saylavlar meclisinin müzakerelerinden daha kısff olmuştur. Saylavların yedi gün müzakereden sonra verdikleri tasdik kararım, âyan meclisi dört günlük müzarölerden sonra vermiştor.
Tasdikten sonra Başbakan de Gasperi ve Dışişleri Bakam kont Sforza konuşarak paktın İtalya ve dünya için ehemmiyetini belirtmişlerdir.
«D u aaet vesikalık rutograi.

Hah keme Koridorlarında
BULMACA
Polis hafiyesi dostum Sansene
döndüm:
— Çok berbart bir iş but Bundan daha mânâsız, daha sinirlendirici bir iş olamaz. O kadar sinirlendirici ki, ben bile bu İşe resmen karışmadığım halde zabıta şeref ve haysiyetinin yediği ağır darbeden dolayı, deli divaneye döndüm.
Bir kaç gün evvel Sansen, Paris'ten kendisine gönderilmiş kenarlan siyahlı şu mektubu bana göstermişti;
«Komiser efendiI Köşküme bir adamınızı gönderir, ve bilhassa siz gelirseniz, bent minnettar etmiş olacaksınız. Köşkümde yapılan bazı hırsızlıklar hakkında size önemli malûmat vereceğim. Hürmetlerimin kabulünü rica ederim.
İmza: Markiz Dö Senli»
Bu mektup şellirden 20 kilometre uzakta kâin bir köşkten Mulen mtn takası komiserine
gönderilmişti. Komiser, bu mektubu, şu kısa raporla beraber, tetiği çektim. Gözlerimi açtığım polis hafiyesi Sansene havale zaman, camların kırılmış old.ii-etmiştl: [ ğunu, fakat Markizin aynı yerdî
«Köşke üç defa gittim. Fakat ' ayakta durduduğunu gördüm. Markizi göremedim. Muhtelif Kurşunu hedere İsabet ettirme bahanelerle beni kabulden !m- [ diğlmi sanark 2-3 defa daha tlıaa elti. Bu esrarengiz Lşlu ateş ettim, tenvirini sana bırakıyorum.» | Fakat Markiz, pencerenin ö-
Sansen ,bu karanlık meseleyi, nünde dalma hareketsiz duru-aydınlatmağı üzerine aldı, bana yordu, da kendisine refakat etmemi teklif etti. Üç günden beri Mulen bölgesinde bulunuyorduk, Her şeyden evvel Markiz hakkında malumat toplamağa ko yuldıık. Köylüler bize:
— Çok iyi bir kadındır o. Zavallıya felç gelmesi yazık oldu. Yaptığı iyiliklerin sonu yoktur. Üç sene evvel buraya geldi ve rahmetli kocasının matemini tut mak İçin oturduğu köşkü satın alarak İçine kapandı. Kilisemizi tamir ettiren odur. Fakir maz bir hale gelmişti, bir kadın doğurduğu zaman para yardımıyla nevzadın çamaşırlarını de gönderiyor. Kendisi dört polis memuru, köşküm ho-pencerede veyahut uşakları lünde kâhya İle dört uşağı elleri tarafından koltukla bahçeye in-I kelepçeli muhafaza altında tu-diıildiği zaman görülebilir, de- tuyorlardı. Arkadaşım Sansen diler.
Köşke üç defa gittik. Her defasında da uşakları, Markiz na-1 mına bizi nezaketle içeri almadılar Bir sabah, dar bir yoldan giderken son süratle bir otomobil,, üzerimize geldi. Kendimizi bir hendeğin içine atarak çiğnenmekten tor kortulduk.
Bir gece evvel de oturduğumuz han ateş aldı. Bir köpeğin havlamaları bize tehlikeyi vaktinde haber veremesydi diri diri yanacaktık.
Bu hâdiseler karşısında arkadaşım hafiyeye dönerek:
— Sansen .sana fikrimi söy-
leyeyim mİ? Hırsızlar, Markizin uşaklarıdır. Bu sebepten dolayı. Markiz ile görüşmemize mâni_____________________ „3_____ ______
oluyorlar ve ihtiyar kadını pen lardan intikam almak İsteyen çelerinde müdafaasız tutmak çete efradından biri tarafından için bizi ortadan kaldırmağa I gönderilmiş olacak. Köyde yap-çalışıyorlar.
Sansen, bu sözlerime cevap beş gün kadar evvel bahçıvanın vermedi. Sinirli sinirli gülüyor- köşkten koğulmuş olduğunu öğ-du. Nihayet bir sabah bana sor- rendim.
du : Çete efradının yakalanması
— Yanılmıyorsam. İyi bir ni- tehlikeli olabilirdi. Onun İçin
şancısın değil mi? sana attırdığım silâh sesleri ile
— Atış müsabakalarında bl- , çete efradını korkutmağı dü-
rinciliği kazandım, cevabım ver- şündüm. Haydutlar, foyaları diın. | meydana çıktığını anlayınca
— Âlâ, şu karabinayı al ve kaçmak İstediler. Fakat adam-
benimle beraber gel. larım, dışarıda onları bekledik-
Onu takip ettim. Köşkten 50 lerl İçin derhal yakaladılar, metre uzakta durduk. Oradan1 — Ya pencerede gördüğümüz
Markizin oturduğu pencere gö- ve üzerine ateş ettiğimiz şey. rünüyordu. kukla değil de hakiki Markiz
Saıısen:
— Burada bekle, pencerede görünür görünmez Markize ateş et, dedi.
Tüylerim diken diken oldu.
— Ne dedin? diye kekeledim.
— Markize ateş et. Dikkat et de kurşun boşa gitmesin. Kurşunu alnının ortasına yapıştır.
Gözlerim fal taşı gibi açıldı, çehrem sapsarı kesildi. Sansene bir şeyler söylemek istedim Fakat o, yanımdan uzaklaşıp gitti.
O sabahki telâş ve endişemi size nasıl tarif edeyim? Bir kanun adamı, ihtiyar bir kadını öldürmeği bana emretmişti Bu havsalaya sigar şey değildi. Saat ona doğru camın arkasında bir İnsan gölgesi göründü- Beş dakika tereddüt ettim. Fakat Sansenin sesi, yeniden bana emretti:
— Ateş etsene...
Nişan alarak gözlerim
kapalı
— Hiç bir kurşunu boşa atmadığıma eminim. Bütün kurşunları alnına isabet ettirdim, diye kendi kendime söylendim.
Karabinanın kurşunlan bittiği zaman pencerede başka bir insan gölgesi göründü. Bu, polis hafiyesi Sansendl. Markizi, kaldırarak pencerden aşağı attı. «Markiz» diye sandığımız şey. balmuraundân yapılmış büyük bir kuklaydı. Kafası da isabet ettirdiğim kurşunlardan tanın-
Sansenin Parlsten davet ettiği
| bunları bana göstererek anlatmağa başladı:
— Ne olduğunu şimdi anladın mı? En lyL organize edilmiş bir hırsız çetesi karşısında bulunuyoruz. Çete efradı şüpheyi davet etmeksizin, İstedikleri gibi hareket edebilmek İçin mevcut olmıyan «Markiz» masalını uydurmuşlardı. Doğrusu mükem-1 mel bir buluş. Büyük ve asil bir kadının uşaklarından kim şüphe edebilir? Mevcut olmıyan Markiz namına hayır işlerine teberrülerde ve fakirlere yardımlarda bulunuyorlardı.
— Ya o mektubu kim gönderdi? diye sordum.
— Muhakkak mektup, arkadaşları ile arası açılan ve on-
tığım tahkikat neticesinde on
GİZLİ POLİS
CASUSLUK ROMANI
Yazan: Sömerset Mauğham Tercüme eden: Vâ - Nü
Aşk ve macera romanı
e Tefrika No. 3 -
— Üşüdüm. Merdivenden çıkarsam ısınırım.
Böylelikle düşünecek kadar vakit kazanmak istemişti Lâkin, üçüncü kata vardığı zaman bacaklarının kurşun gibi ağırlaştığını hLssettti. Ziyaretin mânası aşikâr. Birdenbire büyük bir bezginlik duydu. Sorulacak bütün suallere cevap vermek cesareti kendisinde var mı? Eğer casusluk sebebiyle onu tevkif ederlerse, ilk merhale olarak bu geceyi kodeste geçirecek. Bitti artık sıcak bayno. Bitti artık ocak karşısında o güzel yemek.
Ansızın, gerisin geri dönmeği, her işi sürüncemede bırakmağı tasavvur etti. Cebinde pasaportu var. Fransaya giden trenlerin saatlerini ezber biliyor,. İsviçre makamları harekete geçmeden evvel emniyetli bir yere kapağı
Avcı zağarı gibi burnunu kıvırarak kokuyu aldı!
Efendi Dede hem dâvacı, hem maznunmuş. Bayramdan beş pün evvel kav^a etmişler. Muhakemeleri devam ediyor. Efendi Dede elli beşini geçkin, ufak yapılı, güler yüzlü bir adam, kavga ettiği adam da mahalle komşusu imiş. O da aynı yaşlarda bir zat. Koridorun öbür köşesinde duruyor, e-fendi Dede ile göz göze gelmemek için pencerelere bakıyor.
Efendi Dede İle konuştuk*.
— Kavganızın sebebi ne? Gülümsedi:
— Doğrusunu isetrsen söylemekten. çekiliyorum. Bir münasebetsizliktir oldu işte. Fakat şu münasebetsiz herifin ukalâlığına çok kızdım. İşlediğim günahın cezasını kendim çekeceğim, o adama ne oluyor da beni tahkir ediyor?
— İslediğin günah nedir, efendi Dede?
— Kişi refikinden azar, derler ya, çok doğru sözdür. Ben de kargayı kendime kıla vuz ettim ; başımı derde soktum. Ben keyif ehli bir adamım. Akşamlan yemekten evvel bir kaç kadeh parlatırım. Gençlikten beri itiyat edLnmişim. Fakat arife gecesi ağzımı çalkarım, ramazanda içmem. Bu sefer de öyle yaptım, tamam yirmi üç gün ağzıma içki sürmedim. Ramazanın yirmi dördüncü günü akşam üzeri işten çıktık. Fabrikada çalışan çocuklardan ikisi de yanıma takıldılar. Onlar genç, deli dolu şeyler. Oruç moruç hak getire. Daima benimle şakalaşırlar. İyi çocuklardır, ikisini de severim. Gezinerek Balıkpazarına kadar gittik. Tablalarda dizili nefis kayısıları. körpe salatalıkları görünce ağzımın suyu akmağa başladı. Çocuklar da; «De-deciğim. şunların. güzelliğine bak» diyerek iştahımı büsbütün kabarttılar. Bir kilo kayısı ile dört tane de körpe salatalık aldım. Bir kahvenin önünde oturduk, lâfa daldık. Bir de baktım ki iftar zamanı yaklaşmış. Eve gitmek için kalkarken çocukların ikisi birden: «Dede çiğim, biz yemek yiyeceğiz. sen de bizim yanımızda iftar et» diye eteklerime sarıldılar. cöyle şey olmaz, evde bizim hanım bekler» dedimse de çok ısrar ettiler, nihayet daveti kabule mecbur kaldım. Meğerse bana tuzak kurmuşlar keratalar. Bir lokantaya girdik. İçki de varmış. Bir şişe rakı getirttiler. İftar zamanı geldi, orucumu bozdum. Bu sefer;
olsaydı...
Polis hafiyesi, gülümseyerek cevap verdi:
— Kaygılanma dostum, sen. de yavaş yavaş mesleğin esrarına vakıf olacak ve hakikati sezmeği öğreneceksin.
Çeviren: A. HİLALİ
ıDedeciğim, şu rakının nefasetine bak. Soğuktan rengi bile dönmüş. Haydi bir kadeh de sen atıver» diye ısrara başladılar. «Nasıl olur? Ramazanda hem oruç tutup hem rakı içilir mi?» dedim. »Ne çıkar, canım? İçmeyen bir adam değilsin ya. İftar ile sahur yemeği arasında iki kadeh içmekten bir şey çıkmaz. Sahurda ağzım çalkalarsın, yarın gene orucunu tutarsın» diyerek kadehi doldurup dudaklarıma dayadılar.
— Senin de ağzın sulandı tabiî, efendi Dede.
— Onu sorma. Yirmi dört gündür yutkunup duruyorum. Nihayet dayanamadım; «Günahı sizin boynunuza olsun» deyip kadehi yuvarladım.
— Afiyet olsun, efendi Dede. Bir kadeh rakı ile sarhoş olacak değilsin ya. Sahura kadar hükmü geçer onun.
Yine gülümseyerek göz kırptı:
= Kazın ayağı öyle değil, evlât. Bir kadeh benim ağzımı bile ıslatmaz. Oldu olacak, bir daha içeyim, dedim. Bir deha derken üç dîibleyi tamamladım. Haydi bakalım, bu sefer ağzım kızıştı. Huyum kötüdür ha. Bir defa ağzım kızdı mı, tamamlamadan bırakmam. Oradan çıktıktan sonra bir de şişe alıp cebime soktum. Bizim hanımın bağırıp çağıracağını biliyorum amma bende tahammül kalmadı kî. Şu kayısılarla iki kadeh de evde içerim .hanımın gürültüsüne kulak asmam, dedim. Bir kilo da buz aldım. Tam bizim mahalle kahvesinin ö-nünden geçerken şu münasebetsiz herif karşıma çıktı, selâm verdi. Yanıma yaklaşıp da rakı kokusunu farket-mesin diye hızlı hızlı yürümeğe başladım amma herif gevezenin biridir. Önüme dikildi; «Nereden geliyorsun? Bu akşam dışarıda mı iftar ettin?» diye konuşmağa başladı. Cevap vermesem olmaz tabii. Avcı zağarı gibi burnunu kıvıra kıvıra kokuyu aldı: «Vay senin ağzın da pis pis rakı kokuyor. Her zaman içiyorsun, sesimizi çıkarmıyoruz. Mübarek ramazanda da mı zıkkımlandın? Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz mısın? Bu ne rezalettir?» diye bağırıp çağırmaya başladı. Susturmağa imkân yok. Ben aşağıdan aldıkça o haykırarak ağzına geleni söylüyor. Bir aralık, yakama da yapıştı. «Benim. işime sen ne karışıyorsun, bre münasebetsiz herif?» de-; memle beraber elimdeki buzu vere atıp suratına şama-. rı çaktım. Oracıkta birbiri-’ mize girdik.
1 Mahkeme açıldı, öbür a-damla konuşamadık.
Ce. Re.
Soğuklan mütcc.ralr olur - Mükemmel. 3 — Frengi hııalnlıgı, 4 — Tcral öt-laKtu - Afrlktuda bir nehir. 5 — Bir lı.-ırfln okunuşu - KUpelc - Nota. 6 — LAhınl nafldlr. 1 — Binalar. 8 — Cetnlycl. D — İbadetin yarını - Bulgar parası, 10 — Aydınlatır.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Bir erkek adı, 2 — Bedevi topluluğu - Babacı. 3 — Yemek takımlarının dolabı .-Vakit geçirme, 4 — Mayi haline glr-mlytn. 5 — Levha. 0 — Ulneılenjnls -Tenis oyunıi aletlerinden. 1 — Bir ûzamız - Aekl&m - Vızıldomonın başlangıcı, B — Rafları mevcut
ÇEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan nalla: 1 — Şampiyon. 2 — Ayarlama. 3 — Malul. Un, 4 — Üvey. 5 — Urarel, tt — Sulc, Kel. 7 — Tasll, Ra. 8 — n. Tak. 9 — Geline vl. 10 — Hak. Kin.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Şamlutıgı.
3 — Aya. Sualct. 3 — MazÜrkc. La,
4 — Pruva. Lâik, fi — İller. 8 — Y«. Yek, Tek. 7 — Omu. Teravi.
ısarc» cenanı içir, oul gönderilmelidir rte ndre» değiştirilmez
Şevval 5 — Hızır »1
tnııah GU Ödle IklndJ KH tfola, £ 7.19 9.2a 4.53 8,49 12.00
V 3.52 5,55 13,20 17.IC 20.27
Milletlerarası
muhabere okulları
Risaleler île ve öğretmensiz olarak milyonlarca öğrenciye ders veriyor
«Thls Week» dergisi yazıyor:
Birleşik Amcrkkada yer almış olan öğretim müesseseler! arasında milletlerarası muhabere okullarını da nazarı Itlbare almak gerektir. Bu okulların merkezi Pensllvanyaya bağıl bulunan Scranton’dadır. Bu o-kullar mahdut bir tahsile tâbi lutulmuş olanlara veyahut da hususi sahalarda faaliyet göstermek İsteyen milyonlarca kişiye vardımda bulunmuştur. Bu okulların kursları doğrudan doğruya evlerde yapılan öğretim tarzına elverişlidir. Şöhret temin etme yolunda milletlerarası muhabere okulunun yardımda bulunduğu öğrenciler a-rasmda şu İsimler göze çarpmaktadır: Buz denizi kâşiflerinden Slr Hubert WUkins ve Vilhjalmur Stefansson, meşhur otomobil fablrkatörü müteveffa Wellcr P. Chrysler, yüzbaşı Eddiç Rlckenbacker dünyaca tanınmış havacılık eksperi ve İngiltere Kabinesinde Ziraat nazırı olan Tom WiUiams.
John C. Garand bir mensucat fabrikasında işçilik yaparken el emeğini bertaraf eden bir bobin meydana getirmişti Bu yüzden haftalığı Û dolar olmuştu. Garand, haftalığına zammedilen miktarı milletlerarası muhabere okuluna yatırdı. Garand, bu hususta şunları söylemiştir: «işte bu para ile Garand, inkişafında büyük bir rol oynayan mühendislik tahsi-1 llni temin ettim.. Milli rabri-| katörler birliği, son nesil içinde cemiyete büyük ölçüde yardımda bulunan 572 kişiye madalya vermiştir. Yapılan tedki-kat neticesinde 572 kişiden. 59 zunutl milletlerarası muhabere okuluna devam etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Son 56 yıl zarfında milletlerarası muhabere okuluna 5.1)00.000 öğrenci kaydedilmiştir.
atar.
Buna rağmen çıkmakta devam etti.
îlk tehlike işaretinde vazifesini terketmek ona pek iğrenç görünmüştü. Onu. Cenevre'ye bir vazife için göndermişlerdi. Burada kalması lâzım. İki sene haplse mahkum olmak elbette hoş bir şey değil. Fakat, bu tehlike kıratlara yapıları suikastlar gibi mesleğinin rizikolarından biri.
Üçüncü katın sahanlığına varıp odasına doğru yürüdü. Görünüşe nazaran kendisinde hâlâ alay etmek kabiliyeti kalmış, çünkü, odaya girdiği sırada, vaziyet ona birdenbire komik Büründü. Kendisine çeki düzen verdi. Cesur olmak kararını aldı. Dudaklarında bir tebessüm, kapısının tokmağını açtı; misa-
firleriyle karşılaştı:
— Safa geldiniz, baylar! — dedi.
Bütün lâmbalar yanıyor. Şömine de alev alev... Havayı ağır bir duman kaplamış. Bekleyip durdukları sırada, bu yabancılar, kötü ciris sığalarım İçmekten nefislerini alıkoyanınmışlar. Eğer, masanın üzerindeki küçük tablada küller küme atini almasaydı, sırtlarındaki yağmurluklara ve başlarındaki şapkalara bakıp bu adamların odaya henüz girdikleri sanılabllirdi, Kara bıyıklı, iri yarı babacanlar, Rhin Altın ındaki Fasol ve Faf-ner'i hatırlatıyorlardı. Ayaklarında iri pabuçlarla, koltuklara kuruluş şekilleriyle hem saf, lıem zalimdiler. Bu da hükümet kuvvetine mensup insanların ananevi bir hali...
Ashenden, bir bakışta, bu adamların bir araştırına yaptıklarını anlayıverdi. Hiç de heyecana kapılmadı; çünkü, oturduğu yerde netameli vesika sakla-mazdı. Ne şeklide hareket etmesine dair talimatnameyi ezberlemişti. Ve, Londra’dan ayrılmadan önce yırtınıştı Alman-yadan kendisine teslim edilen
I nacaktın
Okul başlı başına bir bilgi kaynağıdır. Uzmanlar tarafından hazırlanan ccp ebadında risaleler hesap öğretiminden gemi İnşaatına kadar büyük ölçüde bilgi İhtiva etmektedir. Milletlerarası muhabere okulu dağlık mın takalarda tecrid edilmiş çiftliklerdeki kadınlara kolayca terzilik öğretmiştir.
Böylece büyük bir rağbet gören mllletlerarasj muhabere o-kulunun kursları Yangtze nehrindeki ev-botlafda. bakir ormanlarda, yabancı şehirlerde takip edilmektedir. Savaş devresinde îngllteredc bombardımanlar yüzünden uzun müddet sığınaklarda vakit geçirmek mecburiyetinde kalan kadın ve erkekler büyük bir alâka He güvercin yetiştirme, elektrik ve şapkacılık kurslarını takip etmişlerdir Okulda 2.000 mevzu dahil olmak üzere 400 talim ve terbiye kursu mevcuttur.
Milletlerarası muhabere okulu. kurslarda, istimal edilecek kitapların hazırlanması İçin 6.000.000 dolar sarfetmiştlr. Kurslarda kullanılan risaleler, devrimizin en meşhur eksperleri tarafından kaleme alınmıştır. Bunların arasında Amerikanın büyük endüstri sahipleri ve kolej profesörleri vardır. Milletler arası muhabere okulu bu risaleleri yazan her ekspere 2 ilâ M sent ücret vermektedir Öğretmensiz öğretim sağlanacağı için uzmanlar bu risaleleri yazarlarken gayet açık bir lisan kullanmışlardır. Esasen eksper, risaleyi bitirdikten sonra, eserin [anlaşılabilecek bir tarzda kaleme alınıp alınmadığını tesbit etmek gayesiyle bir heyet tarafından tetkik edilmektedir. Her gün okula 5.000 imtihan kâğıdı gönderilmektedir. Okul işlerinin düzgün bir şekil alabilmesi için 2.200 kişilik bir idare heyetine ihtiyaç vardır İmtihanlar öğretmen huzurunda yapılmamasına rağmen öğrenciler bunları büyük bir dürüstlükle zırlamaktadırlar
Milletlerarası muhabere okulunun başarısında direktör Ralph Emerson Weeks'in büyük bir payı vardır. Esasen kendi kariyeri de kolej derecesinin şöhret ve servete kavuşmak bakımından yegâne atlama taşını teşkil ettiği hususundaki popüler İnanca karşı da galebe çalmıştır Elli yıl önce mütemadi surette mücadele eden bir çiftçi yardımcısı olduğu halde bugün 6.500 hisse ile büyük bir korpo-rasyonun reisi- bulunmaktadır.
Bugün milletlerarası muhabere okuluna yazılanların yüzde otuzunu endüstri mensuplan teşkil etmekledir. 2500 kumpanya ile 350 demiryolu sisteminin talim ve terbiye bakımından milletlerarası muhabere okulunun ticari mahiyette temasları mevcuttur.
Halkın rağbeti, milletlerarası muhabere okulunun programcın mütemadi, surette inkişaf ettirmesinin yegâne âmilidir. Nitekim, son yıllar zarfında televizyon. plâstikler, elektronikler ve perakende satış kursları İlâve edilmiştir.
1
idarehane Bahıâlı civarı Cemal ffadlı sok afi
Nicede mahalli halk kıyafetleri «fiymiş kadınlar bir geçit resmi yapmışlardır. Yukarıdaki resimde geçide iştirak edenler Promenade des Anglais’de ilerlerken görünüyorlar.
ha-
mektuplar, şahsi salisler tarafından getirilir ve İcabeden yerlere derhal sevkolunurdu, Bununla beraber şüpeleri hakikat halini aldı: Onu ele vermişler.
Acele ile sordu:
— Baylar,, size ne suretle faydan olabilirim? Burası sıcak. Yağmurluklarınızı çıkarsanız. Şapkalarınızı çıkarmaz mısınız?
Ona mahsus bir odaya girip başlarında şapka Ue oturan a-damlar sinirine dokunmuştu.
İçlerinden biri:
— Yalnız bir dakika kalacağız. — dedi. — Buradan geçiyorduk. kapıcı döneceğinizi söylediği için sizi bekledik.
Şapkasını yine çıkarmadı.
Ashenden .boyuıı atkısını çöş-dû; kocaman paltosunu bir koltuğun üzerine bıraktı, Polis memurlarına bir kutu uzatarak:
— Bir sigara buyurmaz mısınız? — dedi.
Fafner. seçerek:
— Red olunur şey değil. — diye cevap verdi.
Faselt da, bir teşekkür formülü bulamamasına rağmen o-tiu takildetii.
Sigaraların markaları İki polisi de heyecanlandırdı; Şapka-]
farını derhal çıkardılar Fafner. kendi purosunun ucunu ısırıp ateşi tükürdükten sonra sadede geldi:
— Böyle Allahın belâsı bir havada gezmeğe çıkmak gariptir!
Ashenden. gerek hayatının tabii safhalarında, gerek şimdiki durumunda daima mümkün olduğu kadar hakikati söylemek yolunu tutar.
Onun içindir kl şöyle cevap verdi:
— Siz beni kim yerine koyuyorsunuz? Eğer, böyle bir yağmurda keyfim için ben dolaşmam da acaba dünyada kim dolaşır? Ama bugün. Vevey'e hasta olan bir dostumu ziyarete gittim. Vapurla dödüm. Fırtına yüzünden göl epeyce hareketliydi doğrusu .
Fafner. lâkayıt bir tavırla ilân etti:
— Biz polisteniz.
Ashenden. .Halinizden belli.» diytC-îkti; lâkin, şaka etmenin sırası olmadığını duşundu.
— Yok canını?
— Pasaportunuz üzerinizde nıl?
! Tabii... öyle bir devirde yaşı-
yoruz kl, hiç bir ecnebi pasaportsuz dolaşamaz.
— Hakkınız var.
Ashenden. yeni ve güzel pasaportunu uzattı. Londra'dan üç ay evvelki hareket edişi müstesna. değiştirdiği yerler bu pasaportta hiç zikredümemlşti.
Polis, dikkatli bir tetkikten sonra pasaportu arkadaşına u-zattı:
— Nizamında görünüyor. — dedi.
şöminenin önünde ayakta, pürosu dudaklarında. Ashenden susuyor. Polisleri süzerek lâ-kayıt ve terbiyeli İfadesini muhafaza etmeğe çabalıyor.
Fasol t, pasaportu Fafner’e geri verdi; o di, güdük şahadet parmağı ite vesikaya vurdu.
İzahat vermeğe başladı:
— Şefimiz bize bir vazife verdi. (Ashenden, kötü ânın gelip çattığını anlamıştı ı Sizden bazı malûmat talebetmemizi söyledi.
İnsan usturubunda cevap veremeyince İyisi susmaktır. Diğer taraftan, cevap bekliyen biri için sükut kadar şaşırtıcı bir şey olamaz. Bunun İçindir ki, Ashenden, polislerin daha
fazla konuşmalarını bekledL Polis, pek sağlam btr zemin ü-zerinde olmadığının kendi de farkındaydı.
— Epey zamandan beri kazl-nonun çıkış zamanlarında bazı geceyi gündüz edenleri gürültü ettiklerinden şikâyet olunuyor. Siz de şikâyetçi misiniz diye öğrenmek istiyoruz. Odanız göle bakıyor değil mi? Anıranlar da pencerenin önünden geçiyor. Eğer, hakikaten rezaletler oluyorsa. sizin mevkiiniz bunu farketmek İçin elverişlidir.
Ashenden. lılr müddet şaşırıp kaldı. Bu blöfçüler, ona neler anlatıyor? (Boo, boom sahnede, devin kocaman ayaklarıyla iri sandığı vurduğunu duyuyor.) Polis şefi, acaba onun uykusunu himaye etmeği neden arzu etmiş? Her halde bir tuzak kuruyorlar. Lâkin, ou gibi suallerle muameleye başladıklarına göre, detektiflerin, onun aleyhinde en küçük bir delile dahi sahip olmadıkları anlaşılıyor. Hakkındakl İhbar, hiç bir muayyen vesikaya dayanmıyor demektir. Araştırma da bir ipucu vermemişe benzer. Böyle bir zi-( Arkası var)
JllİK • J;1
jlller tarafından zevkle seyredil-1 intizam içinde tatbik edilmiştir, [mlşllr. ° ‘ j r^λ
44.w geçirdiğini yazıyor.
AKŞAM
Bafiife 7
Yeni Kâğıt Fiatları
Sümerbank Sellüloz Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden İZMİT
Mûessesemlzde mevcut aşağıda müfredatı yazılı kâğıtların hizalarında gösterilen yeni İnik hat I erle satışına başlanmıştır.
isle kille.-İn müessesemlze müracaatları, rica olunur.
İzmit Teslim tonu
Cinsi Evsafı Lira
Birinci hamur kâğıt Muhtelif eh'ad ve Gramajda 13000.—
İkinci ■ » a * > » 1100.—
Üçüncü ■ J» M2 50.60 Gr. sıkletinde muh telif 1000.—
ebatta ve beyaz renkte
Kahverengi ambalaj kâğıdı M2 40. 45 gr. sıkletinde muhtelif ebadda. 1000.— Odun kartonu Muhtelif numaralarda ve 70x100 cm.
ebadında 1000.—


ı Kayıp arıyorum
28 sene evvel Sullanyeri Koşi-kavak Sarnıç köyünden Hacı Süleyman oğlu Balız Ali ağabeyimi arıyorum. Bilenler varsa İnsaniyet namına adresime bildirmelerini dilerim.
Adres: İzmit Topçuçcşme sokak No. 3 de Hacı Süleyman kızı Fatma,
BOŞ TESLİM
Satılık ev ve Arsa
Müracaat: Beşiktaş Emlâk İş Has fırın Akmaz Çeşme No. 1
Çocuk bekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane
Palas. Telefon: 82621

piMeride var(
'Emerson
işitme Cihazı Lir Sârıoi hârikası
tf&niİA ficupzia, Ğa-rtajIuSudis.
Sd/ışytf/; OE)E ON fikğtubrt Lt^o^/u İstddjJ Caddeir IV: 7J7S SifJieci f/(3rnid(ıjt Cadc/ea fV? 16
Demir tamirhanesi
Mumhane caddesi Kemankeş 131 No. Galata.
■ Satılık Bina ■
San güzel caddesi Kız taşma yakın Fatih tramvay durağına 3 dakika 25 numaralı 4 odalı 2 kat 188 metre bahçelik İçinde kûrgir, bina derinliği 13,5 genişliği 5 metredir. Cadde üzerinde ayrıca 4 metrelik bahçe yüzü vardır. Bu kısma bina yapılabileceği gibi esas bina üstüne de katlar çıkıla-bilir. 15500 lira. Adres: Te-pabaşı Meşrutiyet caddesi 53 numaralı Terlik mağazasına müracaat.
Sütü azalan
anneler
II
Atnlin Kamyonlarını» Kor bwi lüıum pŞrîılen yerlerinde takviye edilmijtir. Allı silindirli motoru en mû>kül (•« karilik lortlar altında ıalı»obıimm İçin kunellendirileıek kudreti ortiırıl-«Vw>lır. Yekpare «e kuvvetli mokay kirile kuvvetli tamı en ağır yüklere tahammül edebilecek tekilde takviye •dilmijtır. Sülün bu takviyeler yw-pdvken kamyona hiç bk «retle hantal ve kaba btr tekil verilmemi} ve hatları flvrell'öır'ı muholaıa simittir. CTrelipyonvr» kulla»*}» gayet hafif olmakla beıobeı nietmen kolay ve roban»* v* «detme mabyotlrr* ucuıduı. Hat İH elver*}!' Olan 2 ve 5 tonluk Auıhn komyonta'ın* inhhap edimi.
AUSTİN”
güvenebilirsiniz
Parçalan ve Servis İşleri AuMin Mjrvn teşkilâtı bütün dvnyay* koplamıpıt Bulun Austin sahipleri her yerde bu arabaların yedek parçalarını old# edebileceği gibi, «mı ve »amiral işleri için de gü-•enebdirlar.
fazla tafsilât ifuı ;
TEKTAŞ
TEİNİ! VUITBLBR TİCARET T.AŞ.
Ilıttlal caddesi Ne. 103
. srvo6l.ll İSTANBUL
Yslerıl : V45JTMA!
Tslstoı* ; *iM9
tHt suçum moioi tiroit coerouuo*» ıra • i«ui!h&haj>> • iholaho
üzülmesinler^'
CiinKü
ARI
Pirine unları gibi temiz vitamini bol. beslemi. kuvveti. fazla bir yardımcıları vardır.
Posta K. 815 Tel. 24766
Sinire, Çarpıntıya, Baygınlığa
NEVROL CEMAL
Çok müessir ilâçtır. 30 damlası derhal ferahlandırır. 30 senedir herkesin seve seve kullandığı bu ilâcı evinizde, seyahat te yanınızda bulundurunuz. mMBBB
Devlet Orman işletmesi Edremit Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Kazdağı bölgesinin Zeytinli istif yerinde mevcut 3954 adede denk 428.913 M3. Çam kalas altı parti halinde 14/7/949 tarihinden itibaren 22 gün müddetle açık arttırma sur etile satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 4/8/949 tarihine raslıyan perşembe günü saat 12 de İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır. Beher metre küpünün tahmini bedeli (yüz on üç> lira (elli) kuruştur. Her parti İçin % 7,5 hesabile geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe alt şartname, Or Genel Müd. de. İstanbul. Ankara, Balıkesir, Biga, Çanakkale İşletme Mud. de. İzmir Ot. Baş Müdürlüğünde, Adadağı, Kazdağı, Eğbekdağı ve Kocadağı orman bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbkt evrak ve İlk
teminatlarile komisyona müracaatları. (10597)
Yüksek Denizcilik Okulu
Müdürlüğünden:
Miktarı
Çeşidi Çoğu A«ı
Diyarbakır sadeyağ 1385 10(10 kg.
Muhammen Çoğu
fiati (utan Muvakkat
Lira kr. Lira kr. teminatı
7 20 972 00 74.90
1 — Okulumuz iaşesine lüzumu olan miktar ve fiatl yukarıda yazılı Diyarbakır sadeyağı i 2 ağustos 1949 cuma günü saat on birde Müdürlüğümüzde toplanacak Komisyon marifetile açık usulle ihale edilmek üzere eksiltmeye konulmuştur.
2 — Şartnameyi görmek Isteyelner Okul İşlemeler şubesi saymanlık servisine müracaat etmelidirler. Muvakkat teminat, Müdürlüğümüzden alınacak irsaliye ile İstanbul Yüksek Okullar saymanlığı veznesine yatırılacaktır.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunen 2 ve 3 üncü maddelerindeki şartlan haiz olmaları ve Ticaret, Sanayi odasının 1949 belgelerini komisyon başkanlığına İbraz etmeleri gereklidir. (10385i
Ankara Beîediye Başkanlığından
1 - Fen müdürlüğü İçin alınacak bir atlet kamyon ile bir
adet kamyonet 15 gün süre vc kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. . . .
2 — Muhammen bedeli (22000) liradır.
3 — Teminatı (16501 liradır.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — ŞarLnamesl her ğün tutanak ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir,
6 — İhalesi 8.8.949 pazartesi günü saat 16 da belediyede toplanan encümende yapılacaktır.
7 _ İsteklilerin 2480 sayılı kanunun 32 ci maddesi sara-
hati veçhile hazırlayacakları teklif mektuplarını belli günde saat 15 e kadar belediye başkanlığına makbuz kursıhğında vermeleri I ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır, 10503 1
Türlüye Demir ve Çelik Fabrikaları
Müessesesinden:
İhraç olunacak çelik pik miktarının beş bin tona çıkarıldığı* fiatin müessese sahasında vagonda testim tonu TL. 175. Fob Filyos TL. 190 olduğu, tediye şartlan ve tafsilât hakkında miiessesemizc müracaat lüzumu ilân altın ur. (10626)
Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğünden:
1 — 1949 - 1950 ders yılında Ankara Devlet Konservatlivarına girmek Istiyenler İçin kabul şartlarını, 25. temmuz. 1949 tarih ve 548 sayılı millî eğitim bakanlığı tebliğler dergisinde yayınlanmıştır. Tebliğler dergisi hemen her okul ve millî eğitim müdürlüğü île millî eğitim memurluklarında bulunabilir. Ayrıca kabul şartlan Ankara Devlet Konservatuvarı müdürlüğünden de İstenebilir.
n — Muracaatair ağustos sonuna kadar yapılmış olmalıdır.
m — Kabul sınavları tzmlrde İzmir kız lisesinde saat 9,30 da, istanbulda Galatasaray lisesinde saat 9.30 da ve Ankarada Devlet Konservatuvarında saat 9 da yapılacaktır.
Izmirde : SINAV GÜNLERİ :
2.9.1949 Cuma Kompozisyon - Piyano
3.9.1949 Cumartesi Yaylı şazlar - Neles sazları
5.9.1949 Pazartesi Opera ve Şan
6.9.1949 Sah Tiyatro
İstanbulda:
99.1949 Cuma Kompozisyon - Piyano
109.1949 Cumartesi Yaylı sazlar - Nefes sazları
12.9.1949 Pazartesi Opera ve şan
13.9.1949 Salı Tiyatro
Ankarada:
15.9.1949 Perşembe Kompozisyon - Piyano
18.9 1949 Cuma Yaylı sazlar - Nefes sazları
17 9.1949 Cumartesi Opera ve Şan
19.9.1949 Pazartesi Tiyatro
111T5
Bayındırlık Bakanlığından
İstanbulda Suitanahnıette yapılacak Adalet binası projesi için Türk yüksek mimar, yüksek mühendis, mimar ve mühendisleri arasında 3 Ağustos 949 perşmebe günü sona ermek üzere açılmış olan müsabakanın süresi 15 Ağustos 1949 Pazartesi günü saat 17 ye kadnr uzatılmıştır. (1U978)
Gaibe İhtar
Yabancı memlekette firar suçundan sanık olarak hakkında kavuşturma yapılmakta olan Gv. Baş Gedikli İstanbullu Yusuf oğlu Rebll Utkaıı'ın üç ay içinde en yakın deniz askeri makamlarına müracaatı, yahut meskenini bildirmesi As. Y. U. K. 215. maddesi gereğince ve adlı âmirin emriyle İhtar olunur. (11029) Sorgu Yargıcı
Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu Müdürlüğünden
1 — Tttrk Donanmasının gedikli erbaş kaynağı olan «Denla gedikli erbaş ortaokulu* ve Da Od. erbaş sınıf okuluna •Öğrenci yazımına lthazlran/949 dan l/EylÛl/949 gününe kadar devam edecektir.
2 - Birinci sınıfa bu yıl İlkokulu bitirenler, n. sınıfa orta okullarda ikinci sınıfa geçenler, üçüncü sınıfa da orta okulda in. eü sınıfa geçmiş bulunanlar ve gedikli erliğe de orta okulu bitirerek diploma alanlar kabul edilir.
3 — Birinci sınıfa 16, ikinci sınıfa 1? ve üçüncü sınıfa 18 yaşından büytik olanlar kabul edilmez.
•I — Gedikli er olacakların 18 yaşını tamamlıyarak 19 yaşından gün almaları şarttır.
5 - İsteklilerden îstanbulda bulunanların Kasımpaşadaki okul müdürlüğüne, başka yerlerde bulunanların bulundukları yerin askerlik şubesi başkanlığına aşağıda yazılı vesikalarla müracaatları. 7208
b) Nüfus cüzdanı fotoğraflı
1 c) Bir seneyi geçmemiş aşı KAğıdı
di Ailesinin ve kendisinin İyi ahlâk sahibi olduğuna dair İyi Jıal kâğıdı
e) Oku) tastlknamesl veya cüpluma,
İ D 12 adet vesikalık fuluğraf.

Rahlfe 8
Rahlfe 8
AKŞAM
AKŞAM
31 Temmuz 1949
31 Temmuz 1949
AKŞAM
Haftanın Notları
Spor dâvalarımız
Bu sene dedikodulu geçen oyuncu alış verişi!..
Yazan: Âdil GİRAY
Bilirız ki dünyada iiç çeçtt futbolcu vardır:
1 — Amatörler.
2 __ Profesyoneller (maaş
alan ve vergi veren)
3 — Kendilerini amatör gibi satarak para ve menfaat mukabili oynıyanlar ( vergi verniyen ler ı
Yazımızın konusunu üçüncü gruptaki futbolcular teşkil edecektir Düşüncelerimizi, notlarımızı kısa cümlelerle ifadeye çalışâcuğzı.
Para ve menfaat mukabili oynacitğı halde kendisini amatör gibi satan futbolcuların hâkim olduğu memlaketlerde futbol işleri daima bir buhran ve keşmekeş içindedir. Bu gibi yerlerde daima bir oyuncu sal-ve dere beyliği Futbolcu her
Bu seneki Türkiye ferdî atletizm birincilikleri
Türkiyede şimdiye kadar yapılmış olanların en ehemmiyetlisi olacak
İranlılann büyük kadirbilirliği
Haftanın dedikodusu
Beş bin metreyi 15. 15, 6 ve 10,0(10 metreyi 31, 12, 1 dakikada koşan millî atlet Osman Coşgül
jinıın esiri olan yerlerde oyuncuya verilen ücretin haddi ve hududu yoktur. Para alış verişi muntazam bir kayda ve kuyuda tâbi olmadığından yıldız gibi geçinen bazı futbolcular hakiki profesyonellerden çok fazla para alırlar.

Para işleri hep gizli tutulduğundan kimin ne aldığı, ne verdiği pek az kimse tarafından bilinir. Bazan İdareciler bu isleri biribirlerinden bile saklarlar. Mahremiyet ve gizlilik bu rejimin en makbul gördüğü yoldur. İşlerin esrarengiz bir perde gerisinde yürümesi idarecilerin çok hoşuna gider.
bîi biraz kurca Uyacak olursak idarecilerin tam mânaslle amatör olmadıklarını da müşahede ederiz. Onların da bu yalancı amatörler gibi maddi kazanç peşinde yürüdüklerine şahit oluruz. Bunu pek âlâ bilen futbolcu kendisine ortak sandığı İdareciyi pek o kadar saymaz. Bu yüzden otoriter ve âhenkli bir idarenin hâkim olması da mümkün değildir.

(Üzüm üzüme
1949 yılı Türkiye Ferdî atletizm birincilikleri 6/7 ağustos cumartesi ve pazar günleri İstanbul İnönü stadyumunda yapılacaktır.
1949 _
şimdiye İlklerin suretle birçok plâna gelme fırsatı verilmiş 0-lacak, ayıu zamanda Avusturya'ya karşı yarışacak Türk takımının en kuvvetli bir şekilde teşkilini mümkün kılacaktır. Yarışmalarda birçok yenilikler tatbik olunacak, bu meyanda en son sistem ölçme âletleri, çıkış takozları, sehpalar, çıkış mikrofon ve hoparlörleri, netice levhaları, İşaret fllâmılarmdan faydalanılacaktır. Ayrıca her varış filime alınacak, hakemlerin tereddüdü karşısında bu fllimlerden faydalanılacaktır. Bu yarışmalarda çalışacak hata aka baka kemler Avusturya Türkiye ve kararır] oyuncular sık sık ida- Akdeniz birinciliklerinde çalı-recilcre başvurarak kazançları-' mn arttırılmasını İsterler, Daha fazla ücret alan oyuncularla müsavi olmak isterler, ve her zaman da bu isteklerini kabul ettirirler.
*
Bu rejimde İdarecilerin kabahatli oyuncuları cezalandırmak İstemeleri çok zordur Böyle hallerde bütün futbolcular bir olarak kabahatli oyuncuyu himaye maksadlle idareye karşı protesto hareketlerine kalkarlar İdareciler bu gibi hallerde çok beceriksizdirler.
Amatör mü, profesyonel mİ hüviyetleri bir türlü açıklana-mıyan bu gibi oyuncuların bir klübe tam bir inanç ve iç duygusu ile bağlandıkları vaki değildir Bunların gözü daima bol patadadır. Bk plânda onlar için mvezuubahs olan paranın miktarıdır. Spor aşkı, klüp sevgisi üçüncü, dördüncü plânda kalır
Türkiye birincilikleri müsabaka programı şöyle olacaktır:
Yunanlı atletler Akdeniz atletizm birinciliklerine giriyorlar mı? —• Londra radyonuzun iki iddiası: La w ton Istan bu la iteliyor!... Türk hocalar dünya güreş âleminin en büyük kıymetleridir
Güreş hocaları Saim Ar ikan"a 30,000 liraya bir ev
Şehrimizde yapılan Avrupa serbes güreş şampiyonasında İran takımının büyük bir başarı gösterdiği ve yıllaradan beri bu spor şubesinde kurtla-şmış olan ekipler karşısında Avr cülüğünü kazandığı ı îraıılt dostlarımızın vaffakıyetl spor ve sergi nnı dolduran halkımı inci an cen ve gönülde anarak kullandı. Fakat bu kışların biraz da İranlı spo lan yetiştiren eski şampiyonumuz Saim Arikana alt olduğunu kestirmek guç değildi.
Çünkü Sakın, çok kıs zamanda İranlı güreşçileri dünya çapında bir mevkie ulaştırmış ve bu başarısiyle bir hoca kıymetinin ne demek olduğunu bütün sporcu gençliğe ispat etmişti.
Nitekim İranlı idareciler bunun altında kalmadılar. Ve bu uvaffakıyette en büyük hls-nin antrenörleri Saim Arıka-ııa ait olduğunu takdir ederek kendisine 30 bin Hra değerinde bir ev yaptırmayı karar altına aldılar.
I Bu havadisi duyunca doğrusu ya İranlIların bu kadirşinaslık hareketini takdir ilişleriyle andık. Fakat beri taraftan da bizim çocukları dünya şampiyonu yapan Nuri hoca hesabına üzüldük.
Çünkü; İranlılar hocalarının kıymetini takdir ederek onu İrana daha esaslı bağlamak için ev yaptırırken bizim çocuktan bu spor şubesinin en yüksek mertebesine ulaştıran Nuri hocaya biz ne yaptık biliyor musunuz?... Hiç... hem de nasıl, izzeti nefsiyle de oynıyarak... Bakın anlatayım. Olimpiyat dönüşünde dünya şampiyonluğunu sağlıyan güreşçilere yardım yapılması için muhtelif mües-seselerden para toplandı, komiteler kuruldu ve sırasiyle i şampiyonluk, ikincilik, üçüncü-1 lük kazanan güreşçilere bir barem dahilinde yardım yapılması tekarrür etti. Geçmiş zaman pek hatırımızda kalmadı galiba şampiyonlara 20 bin. İkincilere 15 bin, üçüncülere 10 bin lira tevzi edildi
yaptırıyorlar

ğlnc göre eylül ayı başlarında Istanbulda yapılacak olan Akdeniz atletizm birinciliklerine Yunan atletleri de iştirak edeceklermiş. .
Akdeniz futbol Kupası dola-yısiyle nahoş bazı hâdiselerin efkârı umumiyeye mübalâğalı bir şekilde aksettirilmiş olduğunu tebarüz ettiren Türkiye Olimpiyat komitesi genel sekreteri Burhan Felek üstadımı-yazısından sonra. Yunan izm federasyonunun bu ka-ara vardığı söylenmektedir.
Londra radyosunun iki iddiası
Geçen akşam Londra radyosu, spor saatinde Türkiyeyl alâkalandıran bazı mühim spor haberleri verdi.
Birincisi: Meşhur İngiliz futbolcusu Lawton bu sene devamlı futbol oynıyanuyacagını ve artık emekliye ayrılmak kararında olduğunu kulübüne bildirmiş.
Gene Londra radyosunun bildirdiğine göre Law₺on, bir İngiliz futbol antrenörü için İngiliz futbol federasyonu genel sekreteri Kauss'a müracaat eden GalatasaraylIların teklifini bir sene için kabul etmiş Yalnız teferruat ve aylık hususlarında bir anlaşmaya varmağa çalışmakla imiş.
Not: Galatasaray kulübu idarecileri bu hususta hiç bir malûmatları olmadığını söylemektedirler
İkincisi: Londra radyosu Türk güreşçilerinin, dünya güreş âleminin yenilmez birer asları olduğunu söyledikten sonra bu mertebeye Türk antrenörlerinin sayesinde ulaşacaklarını İlâve etmiştir.
Nuri hocanın yetiştirdiği Türk güreşçilerin yanında, Saim hocanın yetiştirdiği İran güreşçilerini serbes güreşte iki as millet Türkiye ve tsveçten sonra üçüncü olmasiyle bu husustaki kabiliyetini göstermiş olduğunu ve İngil izlerin hem tedavi edilmek ve hem de güreşçilerini yetiştirmek üzere kıymetli Türk güreşçisi Gazanfer Bilgeyi mühim bir para mukabilinde angaje edebileceklerini de söyll-yen Londra radjfosu spor spikerinin bu sözleri İle eski ve yeni Türk güreşçileri için ne kadar iftihar etsek azdır.
Haluk SAN
Bu arada Nuri hocaya yardım unutuldu. Sonradan gazetelerde yapılan neşriyat üzerine şampiyonluğun kazanılmasında güreşçilerden fazla emeği geçmiş bu kıymetli çocuğa da yardım kabul edildi. Fakat baremin kaçıncı derecesinden biliyor musunuz!... Üçüncü derecesinden... Yani 10 bin lira...
İşte İranlIların kadirşinaslığı ve işte bizim iş yapan adama verdiğimiz kıymet.
Nuri hocanın şampiyonluk kazanan bir güreşçi kadar da bu İşe emeği geçmedi mi?-,. Fakat ne yazık ki bunu takdir edemiyoruz... Böyle olmakla beraber emeğinin karşılığı mânevi olarak ve bütün Türk vatandaşlarının kalbini kazanmakla elde eden bu mütevazı çocuk kendisine yapılan bu haksızlıktan kırılması ve gene haksızlıktan kırılmadı ve gene ne güreşçilerimize Avrupa şampiyonluğunu kazandırdı Fakat tevazuun da sessizliğin de bir haddi vardır. Ve duyduğumuza göre kendisine Fransa ve Anıe-ı İkadan muhtelif davetler varmış.
Kaçırdığımız Saim Arıkanın başarısı meydanda iken bir de bu emektar hocayı kaçırırsak yazık olur. Hem de çok yazık
1 -KIZT 'JTHf’TlS'. ’TSÎ
yaparlar ve neticede ma,ddı kazancın fazla olduğu tarafa kayarlar.
birinciliği Türk i yede kadar yapılmış birinden genişi olacaktır. Bu Anadoludn bulunmuş yeni elemanlara ön
Türkiye birinciliklerinde büyük ümit bağladığımız diskçi Bülent Turgııtcan
Bu cuıs futbolcular transfer ua- (nakili aylarını dört gözle ■c?ğlnl ıbilirler, beklerler. Kendi klüplerine, di-
ktndîsindeu 25 kilo daha ağır olan. Yunanlı Koça.-,! 5 dakikada lu-jla yeniyor
Cehil Atiktin tuşla yendiği İtalyan Karmela ile güreşinden heyecanlı bir enstantane
Bıı yarım sporcu futbolcuların idman ve müsabakadaki bir çok halleri cali ve yapmacıktır. Hiç yenilmek istemezler. Bu gibilerden istikrarlı bir oyun beklemek beyhudedir. Bugünkü oyunu diğer oyuna hiç uymaz, ★
Bir sporcunun uyması icab eden sıhhî şartlardan çok uzak bir hayat sistemi tutturdukları İçin teknik randımanları daima verimsizdir. Kendi kabahatlerini hakeme, İdareciye ve seyirciye yükliyerek İşin İçinden sıyrılmasını bilirler.

Bıı oyuncular resmen profesyonel sayılmalarından korkar-, lar Böyle bir hal vukuunda; kazançlarının bugünküne zaran çok ek u
şan hakemler olacak, ekipler hiç bir suretle değlştlrilmiyecektir.
Yüzerek Manş denizini geçmeğe teşebbüs eden HollandalI bir yüzücü kadın, vücuduna yağ sürdürüyor llUtltlIlllllHlUIIIIIIIUlHllllllllllllIHIhHillllllllllllllllllHIIHMHIllllHIIIIHlillMlllllinnninilllUllllllIMnill Her oyuncuya aynı nispetler dahilinde yardım etmek idarecilerin işine gelmez. Birine az. diğerine fazla ücret vermek suret ile hesaba uymayan meşkuk bir idare tarzı bulanık suda balık avlayanların beğendiği bir sistemdir.
*
Bir memlekette bu uydurma amatör oyuncu saltanatı hâkim oldukça orada futbol İşlerinin istikrar bulması hiç bir suretle mümkün değildir. Geçen seneye nazaran bu seneki transfer ayının daha fazla de-MLiaıı >;u»t pk ■■•■c’ygını >ı>ııırıer. oeKierıer. nenen Kiupıecıne. aı- dikodutıı geçmesi buua en bü-1 ti a reciler de uoyie düşünürler.; ğer klüplere ayrı ayrı teklifleriyuk delildir.
Birinci gün
Açılış töreni
110 Eng, (Seçme» Çekiç atma (Fitıal)
100 nı. (Seçme» Yüksek atlama (Final) 400 m. (Seçme) 1500 m. (Finali
Disk atma (Final)
110 Eng. (Final) Uzun atlama (Final) 10.000 m. (Final)
100 m. (Finali
400 m. (Final)
İkinci gün
Sırıkla atlama (Final) 200 m. (Seçme) Gülle atma (Final) 600 m (Finali
Mızrak atma ıFinal) Üç adım atlama ıFInalı
5000 m. (Final* 400 m. Eng 200 m. (Final)
Milletlerarası üniversite futbol
şampiyonası
Milletlerarası Üniversite futbol şapiyoııası bu sene Peştede Organize edilecektir Bizim Üniversite takımımız kuvvet İtibariyle birinci sınıf bir takımdır E Üniversite takını uı ın da müsabakalarda yer almaşı ılâkadarlarm şimdiden harekele geçmelerini temenni ede-
19-19 yılı Fransa turunu karanan
Tausto Coppi