Gerekli Tarama
Gereksiz taramalardan kaçınan site
Ana Sayfa
Gazete Arşivi
Kitap Arşivi
Nasıl Yazılır
Köşemenler
Yeni Sabah - Ocak 1939
/- 10\R \ 1 »;ı A ALI lO Telgraf Tmhalnh gazetesi Kanun us-'mı 1 n T * N n S L Telefooı MTSB t939 Birinci yıl — No. 240 YENISABAH GÜN DELİ K SİYASİ HALK GAZETESİ ABOVCB frABTIABI nrferya KwM [ \ Hm «erde m* kb. um b se» Ka. • ay«tı im* MS ft*. s »yhgı «m k» N İl. 1 *jtrfı ım ¦ Posta llltt»4m» ftrnMdA« m leketlar lefa t«, 1*. 7.8 tn 4 lir* 3 KURUŞ İKİ MÜHİM KARAR Devlet Mübayaatında Komisyonculuğun İlgası Çok Doğru Harekettir Düşünmeli ki Komisyoncuya Verilen Para Hükümet için Bir Ziyan Demektir. Belki de Çürük Bir Malı Satmanın Mükâfatıdır Yazan : HÜSEYİN GAH İD YALCIN i uıntıınr.'.....,ıı rru!ı«ı altında ton toplanan İcra Vekilleri Heyeti iki mühim karar verdi Bunun biri barem tadilâtına taallûk ediyor. Diğeri derlet mubayaalarında koro uy onculuk u.ulurru k aidin yor. Komisyonculuk, maatteessüf, bizim İdari hayatımızda İyi ve şerefli bir maziye malik debidir, o emi yet İçlnds muhterem bir hatıra bırakmamı?tır. Hükümet mekanizmasını efkârıumumiyeyi ger çekten memnun edecek, memleketin hayati ihtiyaçlarını karşılayacak surette ıslah ve tanzim etmek emelini t*klp eden inkılâp hükümet) için mahzurları pek göre çarpan bu komisyonculuk yarasını deşmek ve temizlemek bir vasile idi. Maamafih. me vlenin basit olmadığını, bütün mahzurların kolaylıkla önüne geçllemiyeceglnl bilerek aarfedilecek gayreti arttırmak ve bllhaysa daimî bir basiret ve murakabe tesis ederek bunu hiç gevşetmemek lâzımdır. Bir kere. komi uy onculuktan bahsederken, isleri sınıf sınıf ayırmak ve bazı farklar gözetmek lâzımdır. ÇflnkU komisyonculuğun her memleketi** meşru addedilecek şekilleri bulunduğu gibi, bizde pek göze çarptığı tarzda tereddiye uğramı? fi suiistimal kaynağı teşkil etmiş çeşitleri de vardır. Zaten kanun "devlet mubayaalarında,, komisyonculukdan bahsetmekle böyle bir tefrik ve tasnif Ameliyesi yapmış oluyor. Devlet bazı .«ipariıjh-r verecek. Bu siparişi falan ecnebi şirket münakaşa neticesinde temin edecek. Burada komisyoncunun, yani mu-1 tavasaıtın rolu nedir? Şimdiye kadar takip edilen u-j aulde, devlet kendi ihtiyaçlarına ı dair bir şartname tanzim ederek] bunu ilân eder ve bir münakaşa j yapardı. Avrupanın ve Amerika-j om muhtelif fabrikaları, her şeyden «vvel, bu ilânlardan haber a-labilmek için Türklycde bir a-¦i .m bulundurmak, yahul zaten Türkiyedu oturan bir adamın yardımını temin etmek ihtiyacını duy/arlardı. Avrupada bulunan sirV.-t n fabrikalar hOkOmete tekliflerini burada mümessilleri, komisyoncu-lan vaaıtaaiyle takdim ediyorlar. İsin ehemmiyetine göre İcap ederse, ayrıca mümessiller de gönde-ri yor lar. Kendilerine münakaşaları, ih-BtraryİB talüd YALÇIN _(Sonu 3 üncü sayfada) r General Kâzım Karabekirin Hatıratı Bu fevkalâde mühim yazı serimizin dün başladığımız «Casusluk» kısmı her vatandasın dikkat ve ibretle okuması lâzımgclen bir bahistir. Harp içinde bizi içimizden vurmak istîyenlcrle mücadele edebilmek için onların me-tod ve usullerini bilmemiz lâzımdır. (Beşinci sayfaca) Fransız Başvekilinin Tannan ziyareti sırasında tezahürat yapan Tunuslulardan bir grup İngiliz Başvekili Bu Sabah Romaya Hareket Ediyor Cibutide italyanlar Aleyhinde Yapılan Nümayişlere Mukabele Londra, Ü (AA.) - Times gazeteni başmakalesinde ezcümle diyen kl : Romu konferansı. İngiliz hükümetinin diğer bir milletle, münha- sıran bu memlekette başka bîr lıü-kûmet şekli olduğundan dolayı anlaşmaktan İmtina etmediğini gösteren yeni bir delildir. İngiliz hükü- (Sonu 7 nci tayfada) B. M. MECLİSİNDE Yeni Mebuslarımızın Tahlifleri Yapıldı Ankara: I* (A. A.) — Büyük Millet Meclisi bugün Refet Canıte-rln başkanlığında toplanmış ve celsenin açılmasını ınııteakip yeni se-çİIhu ınebuslardun Ilımın Rıza So-yak - Burdur - Cener&l Kâzım Ka- rabekir - İstanbul - ve Amiral Fahri Engin - Samsun - and içmişlerdir. Bundan sonra ruznnmeye geçilerek Büyük Millet Meclisi bütçesinin muhtelif fasılaları anısında (ili (Sonu 3 ivıcü tayfada) Mehmet Âkife Çatanlara Cevap 3 NCÜ SAYFADA Birinci İnönü Zaferi ln6nü kahramanı İsmet İnönü 10 İkinci Kânun Bu unun Yıldönümüdür İstiklâl harbinin ilk zaferi 18 se- [ Cumhurumuz İsmet İnönunun emin ne evvel bugün Inönünde kazanıl- ve kumandası altında bugün ordu-misti. Bu zafer, henüz yeni teşek-j muz üzerine müthiş bir savletle aal-ı kül eden TUrk millî kuvvetlerinin- dıran kuvvetli düşmanı evvelâ tevkif etmiş, daha sonra mağlûp ederek neate mecbur etmiştir. O zamana kadar Türk milli kuv- kendılerinl Uk defa düşmanlara ve onların mağrur müttefiklerine, kendi kuvvetini gösterip tanıttığı tarihi ve mutlu gündür. Kıymetli Reisi (Sonu 3 üncü tayfamızda) Tayyare Suiistimalinde Aydınlanan Yeni Noktalar EKREM KÖNİG KİMDİR ? Tayyareler MürsiliileyMerin Eline Geçmeden Hükümetimizin Bu Teşebbüsü Önlediği Anlaşüıyor Ecnebilere dayanıp devletin nüfus ve salâhiyetini suiistimal ederek hasis menfaatlerini temin için bir takım yabancı kuvvetlere silâh temini cüretkârlığını göze alan kaçakçılar ŞCbekcai halrlrınd-ıkt adlu/» tahkikatı derinleş ti rilmektedir. Bu Çirkin mesele hakkında resmi ma-kamalımız sıkı bir ketumiyet muhafaza etmekle beraber halk arasında en hayalperest muhayyileye bile pes dedirtecek şayialar dolaşmaktadır. Hasis ve rezil menfaatleri için Türkiye cumhuriyetinin şerefile oynamaktan bile çekinmemiş olan bet tıynetlerin berket versin ki tesbbus lerini ancak kısmen mevkii fiile koyduktan sonra maskeleri düşürülmüş ve bunlardan bir kısmı yakalarını adliyenin çelik pençesine kaptırmışlardır. Türkiye cumhuriyeti hava kuvvetleri nam ve hesabına mUba yaa edilip bir yabancı orduya devi ve teslim edilmek istenen tayyareler, gerek Vaşington elçimiz ba/ Münür Erdegün.ün teyakkuzu, gerekse İspanya hükümeti milliyesinin Türkiye cumhuriyeti nezdindeki elçisi bay Julia Palencia'nın ihbarı psj yesinde, gizli mürselünileyhleri olan yabancılara teslim edilmeden limanda müsadere edilmişlerdir. Yanı bu muazzam dolandıncüık ve kaçakçılık işinin esrarı ve bin bir dolam- ve esrar alüd meselede Fransız zabıtasının rolünün nereden başlayi) nerede bittiğini katiyetle tesbit şimdilik i m k,insizdir. Ve bu mesele hak kındaki neşnyat ta elde mevrut bil-jt...,. H..i-.m]ar:ık •. .mini- indi tahminlerden ileriye geçememektedir. Muamafıh udll tarihimizin ikinci bir mislini hemen hemen kaydetmemiş olduğu bu cüretkârlığın yal nız Ekrem König gibi kurnaz bir avantüryenin yalnız babına döndü-rcmiyeeeğ: bir dolap olduğu ve üzerine çok büyük sermaye atılmasını istilzam eden bu rezalette bir t-kım gizi: erıv-bi sermayesinin de büyük bir rçl oynamış oiJuğu muhakkaktır. Çünkü mazisi itibaıile korkunç bir serseri olmasına lağnıen Ekrem Koniğin bu azametli dalavereyi yal nız başına döndürmesine imkân . ı ihtimal tasavvur edilemez. BOSSH BNİ kimdir? Ekrem Koniğin ismi umumi harp sıralarında işitilmeğe başlanmış ve hazin şöhreti dalın u zurnan teessüs etmiştir. Cihan lıeırbi seneleri zarfında Türkiyede vazife gören Alınan askeri heyeti taliâıiyesi erkânından Könİg paşanın tercümanı .t ıti'e yanına verilmiş olan ihtiyat zabiti Ekrem daima Almanca konuşan, Alman varl yaşamaya özenen şıma-nk bir zirzoptu. Tahsilini Almaş mektebinde yapmış olduğu için. Al (Sonu 3 ünrü tayfada) KIRIK PLAK Mevsimin Bu En Güzel Edebi Romanını Yarınd-ın İtibaren Tefrika Etmeğe Başlıyacağıı Hortlıyan Canavar Yakında nesre baslıyacağımız dünyanın e.ı Heyecanlı romanının ismi işte budur. m Könngin başka bir resmi haçlı dehlizleri arasında katiyetle malûm olan bir iki noktadan birisi varsa o da Türkiye Cumhuriyeti hesabına Amerikaya sipariş edilmiş olup yabancı kuvvetlere teslim edi-mek istenen tayyarelerin mürselün-Üeyhlerinİn ellerine geçmeğe vakit bırakmadnn hükümetimizin bu mel-unane teşebbüsü önlemiş olduğudur. Sonra da mevsuk istihbaratımıza göre. bir değil iki tayyare kaçak-çıbğı meseleni vardır. Bu çapraşık H K R SABAH İstanbullulara Gizli Bir Nasihat Hemşehrilerim, dikkat nazarınızı çekiyorum: Sakın gs fil avlanmayın, çürük tahtaya batıp da hareket halinde bulunan bir tramvaya allayayım, yahut henüz durmamı» tramvaydan ineyim demeyin. Çünkü bir zamanlar şiddetle tatbik olunan fakat nedente bilâhare belki de "Türk yasağı Uç gün »ürer., sözüne hak vermek için, şiddeti tahfif oluna oluna âdeta hnsıraltı edilen yüı kurut para cezası iki, üç gündür etki şiddetiyle lalbik ınev-kÜne kon mut bulunuyor. Biliyorum: "böyle şaşırtmaca cera alınır mı ? bir yatak ya tatbik olunur yahut olunmaz!,, diyecektiniz, hakkınız var: Beledî yenin para cezasına taallûk eden yataklarında şaşırtmacaların, şehirliyi gafil avlamak İstemek hİttinİ veren tıkıp gevşetmelerin pek yeri olmamak lâzım gelir. Gelir ama is maalesef sizlere haber verdiğim şekildedir. Binaenaleyh takın gafil avlanmayın, çürük tahtaya basmayın. Bu nasihatimi İhmal siıe yüı lcunış para ce-zatına mal olur. V. CemaMtin SARAÇOĞLU ¦ Sayfa 2 TEN ---1 H 16 KANUNUSANİ — \999 9 ENVER PAŞANIN ÖLÜMÜNDEKİESRAR Yazan : Kurt Okay Yeni Sabahın Tarihi Tefrikaai: 40 Şan Sultan Aynı Sözü Tekrar Etti 44 Diploması istemiyoruz, ilk Defa Duyduğum yeni Bir Bolşevik sözü — Ondan »oara tabii Ruslar!-» anlaktınız ve onların idaresi allru {irdiniz değil mi? Şan Sultan paşanın bu çaka "ödlerine karşı: — Evet.. Onların udilerini dinlemedik.. Onlar da bizim karı?im»-a başka tUrlü çıkmağa karar verdi -tor. vk geçmeden *edisu eyaleti ı-de bir Rus komisyonu girdiğini haber aldık. Bu komisyon efradı solde propaganda yapmak ve Türkis-tandaki milletlerin arasına nifak sokmak İstiyorlardı. Kırgızlar ¥4 diğer milletler arasında propag. yaptılar ve bunun arkasından bu lerce MUjiki de memlekete soktular. Ben biraz bu kabil meaelcleri anlıyan bir adamım. Evvelce de bu* ralarda Çarın göndermiş olduğu a-damlar ve onların kurmuş olduğu çiftlikler vardı. Kulak ismi verilen bu adamların burada yapmadıkları kalmadı. Onlar gittikten sonra biz hürriyete kavuşmadık. Bu takdırıU kim olursa olsun bizim İçin bir değil mi? Enver pasa yine güldü ve: — Başka tUrlU olmasına da imkan yok. Bolşeviklerin mahiyeti de malûm. Gayet tabii olarak Çarın İdaresi ve yaratmış olduğu memleketlerin Üzerinde yeni Ur devlet kurmak maksadile onun sahip olduğu memleketlere hâkim olmak istiyorlar. Bunun için güzel sözlere lüzum var. Güzel sözler söylemiyorlar. Dediğiniz gibi iş başka söz başka. Ben daha evvelki işleri bilmiyorum. Yal-us Zınoviyefin Baku kongresinde söylemiş olduğu sözler kulağımda hala çınlıyor. Bu zat Bakûde şark milletleri komünistlerinin kongresinde Buna-mlı ve diğer Tür kıştan b murahhaslar söze başlayınca: — Biz burada diplomasi istemiyoruz, diye bgırmıştı. Evet diplo masi istemiyoruz. Şan Sultan Enver paşanın tekrar ettiği bu sözlerini de tekrarladı: — Diplomasi İstemiyoruz... fjk defa duyduğum yeni bir Bolşevik MUL Bundan sonra bir kaç dakika meclise sükut bastı. Enver paşanın gür sesi bu mealisin sessizliğini dağtttı: — Sovyetler ve onlann başların-da bulunan adamlar artık Türkis-tanla oynıyamazJar ve burada İstediklerini yaptıramazlar. Onların kar sasmda biz de diplomasi yapara-c değiliz. Fakat demir yumruklarl, anlara cevap vereceğiz. Bu sureti.' IPürkistanda da temizlik tamam olacak. San Sultan bir kaç dakika bu sözlere cevap vermedi. Sonra: — Bu civarda Düşembede br kaç Rus kaldı.FUvaki Ali Riza beyin kuvvetleri ona layık olan cevabı »erdiler amma.. Hala bir kaç tanesi duruyor. Onlann artık burada yu-•amıyacaklarını kendilerine bildirmek lâzun. Enver paşa Şan sultanın sözlerini dinlerken uzun müddettenberi bulunduğu bu mıntakadaki hürri yet kahramanlarını hatırlıyordu. Bunlar parça parça etrafa dağ.! tuşlardı. Aralarındaki birliği temi ı etmek şimdiye kadar mümkün ol manuatı. Şan sultan gibi bütün hur riyet kahramanları da Enver paş,-ya azami derecede itimat edecek * Itıriarsa bu birlik kolaylıkla temin edilebilirdi. Enver paşa Şan sultanın ask terini öğrendi. Bunlar 2000 kad Tecikten İbaretti. Fakst bu yerleri ı yetiştirdiği tn«#n|ar ,,|,ju. Enver paça en kısa yoldan harekete geçmek kap ettiğini biliyordu. Fakat oldukça kuvetli bir gruba malik olan İbrahim beyi eldrn ıi karmak ta istemiyordu. Bunu ele geçirmek için en kist yol Buhara cm iri olup Efganlstan ı gitmiş olan Emir Alim han da em r getirtmekti Bunu yapmak İçin e-mrile konuşmak icap ediyordu. Tabiî Enver paşa bu iş için kendisi gidemezdi. Fakat en emin olun bir adamı göndermek lazımdı. Bu maksatla yaveri Muhittin beyi Ef-ganistana göndermeğe karar verdi. Muhittin bey ayni zamanda İmkan bulursa Kabile de gidecek ve Efgan hükümeti İle temasa da geçecekti Muhittin bey giderken yolda Düşembeden geçmeğe mecburdu. Bu sebepten Ali Riza bey. Osman hoca ve Haci Sami ile görüşecek Ruslar dan alman 250 silahın Enver paşaya gönderilmesini temin edecekti. Çünkü Şan sultan askerin bulu-nacağım söylüyor, fakat silin olmadığım tekrarlıyordu. Bu çok doğru İdi. Buradaki asker İçin evvela silah ve cephane temini meseleni vnrdı. Bu kolay bir iş değildi. Bunun temini İçin en kısa yol İngilizlerle temaa etmekti. Bu da ancak Efgan yolu Özerinden yapılabilirdi. Muhittin bey buradan Fergana vadisine de uğrıyacak ve orada bulunan Hamdam ve Acil beylerle de görüşecekti. Esasen daha evvel Halil bey buraları dolaşmış, Emer paşa fçtn tasım a-"!c.ı piupaflandayı yapmıştı. Bu mıntaka da Enver paşa için tamamen hazırlanmıştı. Bu yerlerden başka Hayve taraf-lanna da giden Basmacılar oradaki halkı da Ruslar aleyhine kışkırtmağa başlamışlardı. Bu vaziyete göre bütün Buhara Hlve ayaklanmağa hazır vaziyette bir baş bekliyordu. Hepsinin de fikri (Hürriyet) olduğu İçin toplamak kolaydı Enver paşa bir taraftan bu harekete geçerken diğer taraftan Dil-»em be ye doğru bir haber geldi. Ve bir gün Şan sultanın yanma gelen bir adam bir tomar kağıdı Şan sultana bıraktı. Bu kağıtlar (Türkistanda. Buha-rada Rus tayyareleri tarafından a-tılmıştı ve İçinde Enver paşayı kas-dederek bir çok cümleler vardı. Fakat Enver pasa daha evvel bu kiğıtlan karşılamış vaziyette idi. Halkın fazla taassubunu bildiği İçin beş vakit namazını bırakmıyor, her vesile ile kelime! şahadeti tek-rarhyor ve ağzından besmelesiz lif çıkmıyor ve işe başlamıyordu. Rusların tayyareden ettikten kâğıdı okuyanların hepsi buna gülüyorlardı. ÇUnkU Ruslar bu kâğıtta: — Uzak memleketlerden gelen bir adamın memleketimizi karıştırdığım görüyoruz. Bu vatan bizimdir. _ ( Dvamı var ) ŞEHİR HABERLERİ TAKVİM 10 Kanunusani 1939 SALI Hlerlı 19 Zilkade 1357 Rumi t 78 ilk kat „ im Kasım : 64 Dogu laati: 7,25 öftte ¦ 12,21 — İkindi : 14,46 Akşam : 16,59 — Yatı, : 18,35 Hırsızlık Yapan iki Çocuk Yakalandı Polis, diisı biri lıt-ı.u.- 14. diğeri 16 yaşında bulunan iki kUçÜk hırsız hakkındaki tahkikat evrakını Adliyeye tealim etmiştir. Ahmet Yavuz ve Şükrü İsminde bulunan bu çocuklar, Bakırkö-yünde aşçı Hasanın dükkânına gizile» girmek İçin dükkanın kilidini maharetle kırmışlar ve sonra içeri, den 70 lira para çalmışlardır. Polis bunlardan Ahmet Yavuzu yakalamış fakat Şükrü; yaşının küçüklüğüne rağmeu firara ve sak lanmııga muvaffak olmuştur. Ahmet Yavuz dün 2 inci sorgu hâkimliğine verilerek isticvap olunmuştur. Küçük hırsız; sorgu hâkimi huzurunda ma«um ve pişmnn bir ta -vır takınmış, ağlıynrak: — Bütün kabahat ŞükrUde... O beni kandırdı I.. Ben bir şey çalmadım. Yalnız aokakta kimse geliyor mu diye baktım I... Demiştir. 2 İnci sorgu hâkimi küçük hıı-sızı tevkif etmiş ve levkifhaneye göndermiştir. Firari arkadaşının da pek yakında yakalanacağı muhakak görülmektedir. Ekmek fiatları Dün toplanan kononıi komisyo-1 nu lstanbulda birinci nevi ekmeği 10 para tenzile muvaffak olmuştur. Bugünden itibaren ekmek 9.20 kurusa satılacaktır. RADYO SALI — 10 1 939 19.90 Mttsik (nulolar - pl) 13. aaat. Ajans haberleri ve meteor -Ankara, 13.10 Türk müziği (şarkılar-pl) 18.30 Türk müziği : İnce saz : Segah faslı. Okuyan: Tahsin Karakuş. Çalanlar: Hakkı Dehman. Eşref, Kadri, Hasan, Gür, H. Tokay. 19.15 Saat, Ajans haberleri, meteoroloji ve ziraat borsası (fiyat) 19.25 Müzik (operet parçaları . pl) 19.45 Konşma (Hukuk İlmi yayms kurumu) 20 — Temsil: Bir karagöz gecesi. Tertib eden : (Ekrem Reşid) İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından Hazım KormUkçünÜn temsili. 21.— Saat, esham, tahvilât, kambiyo - nukut zahire borsası (fiyat). 21.15 Türk müziği: Ve türküleri. 1 — Lem'i — Seni arzu eder bu dildem. 2 — Lem'i — Günler geçiyor. 8 — Lem'i — Ruhunda buldum. 4 — İndim yarin bahçesine - türkü. 5 — Tazelendi tabı alem 6 — Rahmi bey — Bahar oldu 7 — Ay doğdu bntmadı-mı? halk türküsü. 8— Yürü dilber-halk türküsü. 9 — - Ya kız gel ya kız -Türkü . Okuyanlar: Semahat. Sadi. Çalanlar: Vecihe, Reşad Erer, Ruşen Kam, Cevdet Kozan. 21.46 Konuşma (Türkiye posta-aı) 22.— Müzik (küçük orkestra) 1 — Fuji - Sanın etrafında müzik sesleri fantezi (E. T.) 2 — Hazin vals (Alols Pacher-negg) 5 — Prens Igor operasından Konçakovnanın şarkısı (Borodin) 4 — Çigan sevgisi (A. Ferrari;*) 6 — ıvanov - seren ad (A. Amade! - E. llaensch tertibi) 6 — İtalya şarkıları - potpuri (Di G. Micheli On Okuyucularımız Diyor kl: Yerli kumaşlar ve Avrupa mamûlâtı Bir takım Türk mensucat fabrikalarının çıkarmış oldukları ku-l maşlar Avrupa damgasiyle piya-saya çıkmaktadır. Bu yüzde-» yerli yapılan bu kumaşlar Avrupa kumaşları diye metresi 8, 9 lirayı satılmaktadır. Şayed bu kumaş lar sıkı bir kontrola tabi tutulu] ta alış fiyatlariyle aatıs fiyatları tetkik edilecek oluma hem halk al danmaz, hem de yerli çıkan ku • maşların sürümü günden güne art mış olur. Bu »urelle memleketi mlziıı bütün ihtiyacı Milli müesse-selerimia tarafından temin edilir Razı sahtekârların bu kötü Uklid leri yüzünden hem yurd. hem de \ u ı .id.ı - zarar görüyor. Her Avrupa kumaşı mutlaka iyi midir? Bir kumaşın iyiliğini ve dayanıklıyım reklâm için onun mutlaka Avrupa malı olduğunu söylemeğe ne İÜ zum var? Sonra memleketİmizd yapılan yerli bir kumaşa (Avrupa mamûlâtı) süsünü vermeğe ne lü zum, ne de hakkımız vardır. Böyle yapmakla halk açıktan a çığa aldatılmış olmuyor mu? Bu fuzulü sahtekârlığa bir an evvel nihayet verilmesi ve halkımızın yerli mallardan softutulmaması İçin alakadarların nazarı dikkati ni çekin. Bİr okuyucumuz kültür İşleri Maarifte teftişler Maarif müfettişleri bugünden I-tiharen kendi bölgeleri dahilinde teftişlerine başlıyacaklardır. Efgan maarif müsteşarı I '. !• '.m Maarif müsteşarlığına tayin olunan İsmail Hikmet dün Ankaradan cehrimize gelmiştir. Birkaç güne kadar Efgan i Atana gitmek Üzere hareket edecektir. Üniversite talebesinin Uludağ gezisi Ktanbul Üniversitesi sömestr tatili «anasında bir Uludağ ISBrBBBSİ tertib etmiştir. Bu turne 19/1/39 perşenbe günü saat 9 da başlıya -çaktır. Gidecek talebeler 30/1/939 günü Istanbula avdet etmiş olacaklardır. 11 gün sürecek olan bu gezintide seyahat ve yiyecek mesari-fat dahil olmak Üzere talebeden 20 lira alınacaktır. Aynoa dağda kaymak için skisi olmıyan talebeye üniversite tara • tından birer de ski verilecektir. Bu talebeye, çanta, eldiven ve sair levazım gidecek talebe tarafından temîn olunacaktır. Bekçiyi döğen d'ikkâncı Bryazıtta Bakırcılarda 30 - 32 numarada bakırcılık eden Ali Onman dün mahalle bekçisini vur -mak ve tahkir etmek suçuyle yakalanarak Asliye 4 üncü ceza mahkemesine verilmiştir. İddiaya göre Çemberli taşta Tavuk pazarı mahallesi bekçisi Sabit dün Osmanın evine ait bekçi aylığını almak üzere Bakırcılarda-ki dükkâna gitmiştir. Ali Osman bekçinin dükkânına kadar gelişine kızmış ve: — Ben şimdi aanu para ver -mem. Haydi işine git!,.. Diye onu kovmuştur. Bekçi aylığı vermesini tekrar söyleylnce İş bir münazaa şeklini almış bu arada Osman bekçiyi tahkir ederek ayrıca yumrukla do vurmuştur. Dünkü muhakemede şahitler hâdiseyi anlatmışlar ve bilâhare müddeiumumi İddianamesini söylemiştir. Müddeiumumi suçlunun bir ay müddetle hapin olunmasını İstemiş- Üniversite Talebesinin Seyahati Üniversite talebesinin sömestr tatili «anasında hazırladığı Bslkan turu bu cumartesi gününden İtibaren başlıyacaktır. Kırk kişilik bir gurup halinde yapılacak bu seyahatte dost Balkan devletlerinin ilim ve sanayi müesseseleri ziyaret edilecek ve dost devlet gençliğinin biribirleriy-le daha yakından temasları İmkânı hazırlanacaktır. Seyahat e.masında üniversite heyetine Hukuk Fakültesi Medeniye Hukuku doçenti doktor Hıfzı Velden riyaset edecektir. Bir kadından dayak yemiş Hasköyde oturan Haçator is -minde bir adam ılün polise müracaat ederek Küçukpazarla Kadınlar çeşmesi civarından geçmekte İken Nazlı isminde bîr kadın tarafında dövüldüğünü ve Nazlıdan dayak yediğini iddia etmiştir. Polis Nazlıyı yakalamış ve tahkikata başlamıştır. Yaraladı yakalandı Tophanede Mescit sokağında Hantonun kahvecinin üstündeki o-dada yatan İsmail oğlu İbrahim sarhoşlukla; ayni odada yatan Mehmet Emin oğlu Necdet Kemali ve Yervant oğlu Ronpu dün akşam bir kunduracı makkabîle yarala - mış ve tutulmuştur. Yaralılar Beyoğlu hastahane • sine kaldırılmışlardır. Çarp ma Nişantaşında oturan Muhtddinin kullandığı 807 numaralı hususi otomobil dün Vatman Cemalin İdaresindeki 172 numaralı tramvayla Çarpışmıştır. Müsademeden sonra şoför Mu-hiddinin yapılan muayenesinde sar hoş olduğu görüldüğünden hakkında bu cihetten de zabıt tutulmuş -tur. G"'2sü yandı Büyûkderede oturan Kadrinin karısı Esarye; komşusu Ahmedin evine misafirtiğc gitmiş; fakat; merdivenden yukarı çıkarken ayağı kayarak; sofada mangalın fls -tünde kaynayan balık tenceresinin Üzerine düşmüştür. Genç kadının göğsü yanmış ve hastahaneye kaldırılmıştır. Yanan bir kiracı Nişantaşında hastahane soka -ğında 19 numaralı evde oturan Ha-nife isminde bir kadın dün polise müracaat ederek evindeki kiracısı bulunan koltukçu Recebten kirayı istemek özere yanına gittiği fakat Keceb tarafından dövülerek üstelik cebindeki 200 lirasının alındıktan sonra kapı dışarı edildiğini söylemiştir. Bunun üzerine polis Recebi yakalamış ve tahkikata başlanmış -tır. Yaralama Galatada oturan İbrahim isminde bir adam Mehmet oğlu Necdet Cemal isminde bir arkadaşını kunduracı bıçağiyle dün akşam ağır surette yaralamıştır. İbrahim yakalanmış ve yaralı Beyoğlu hastahanesine kaldırıl -mıştır. Bir otomobil kazası Kibrit inhisarı müfettişlerinden Mansur Cevdetln Idare-îindekİ 641 numaralı hususi otomobil dün Taksim bahçesi önünden geçmekte i-ken Kumbara yokuşunda 67 numaralı evde oturan Hasanın oğlu o-lup evden kaçan 6 yaşındaki Şera-feddine çarpmış ve bacağından ağır surette yaralamıştır. Bir otobüste v mçriQ Kerestecilerden Pvtth» ¦Uhj POLİTİKA Avrupanın Umumî Vaziyeti Almanyanın denizaltı gemiler! meselesinde İngiltorcden talepleri. İtatyanın Fransızlara karşı derm--yan ettiği İddiaların doğurduğu neticeler, İspanya harbinde Franko-nun ileri harekete devamı, Çek ve Macar çarpışmaları Avrupanın muh telif kalımlarında bulunan devletleri hala meşgul etmekte berdevamd-r. Bu meselelerin tetkikinde totaliter devletlerin, Çemberiayınin Komada 11 ve 14 ikinci kânun zarfınla yapacağı konulmalarda, esaaU menfaatler elde etmek gayesilc faaliyette bulundukları müşahede edi lir. Alman diplomasîsi. Münih anla * malarından sonra gürültü etmekten vaz geçen »essiz nadasız faaliyet*© bulunmaktadır. Merkezi ve aarld çektir. Ymc ayni vesile üe, Beri hükümeti lngUtereye, tezgâha koymağa karar verdiği 10 bin tonl k iki yeni kruvazörün inşasına başlı-nacağı tarihi tebliğ edecektir. Berlİ-nin bu taleplerine karşı »- diden İngiliz matbuatı gayri müsait tefsirlerde bulunmağa bağlamıştır. Fransız-İtalyan ihtilafında Al-manyanın, Bcrün-Roma mihverinin bir ucunda bulunan devlete t.-mayii' edeceği tabiidir. Bugün Almanya Üe Roma arasındaki münasebet dostane olduğu gibi iki devlet ı- isi fikir teatisi için diplomasi yolundın istifade edecek yerde doğrudan doğruya birbirleri üe temas ediyorlar. Şüphesizdir ki HiUer. lulyaı mutalebatının tahakkuku uğrunla silâha müracaat etmekten hiç te hoşlanmaz ve o niyette değildir. Fakat güttüğü aiyaaette Musoliniye muhtaçtır. İngiltereye gelince, Fransa-nın 1896 da kabul edilen Tunu -1 mütealik anlaşmaları feshetmesi halinde acaba memnun olacak mıdır? Halbuki İngiltere himaye rejimini üçüncü şahısların hukukuna riayette çok kıskançtır. Eskiden. Faa meselesinde takip ettiği (açık kapı) siyaseti bu hususta bir misaldir. Bunun içindir ki Fransızlar böyle bir hareket iarasile, Londrayı kızdırmaktan korkmaktadırlar, Fransızların buna tcvesill etmesi Muso-lininin işine de gelir. İtalyanların Cibuti ye ani kir taarruzu hakkında tehlike varit değildir. Bundan başka Fransız hükümetinin oraya iki harp gemlai il* bir tabur Senegallı asker göndermesi vaziyetin tenevvürü hakkında iyi bir mukaddeme teşkil etmiştir. Şimdiki halde 1 lal yan-Fransız mü-nasebatı gergin vaziyetini muhafaza etmekte İse de o eski şiddetini çok kaybetmiştir. Frankonun Katalonyadaki taarruzu henüz kat'İ bir netioa vermemiş İse de, ileri harekâtına da devama müsaade etmiştir. İtalya Frankonun kat'İ .mi'.Tmın tahakkuku nu bir ân evvel arzn ediyor. Bu sayede Cembelrayni Burgos hükümetine muhariplik haklanın verilmek zaruretine ikna edeceği ümidindedir. Fakat İngiliz başvekilinin muhariplik hakkının verilmesini bazı şartların tahakkukunu görmeksizin ve-remiyeceği de aşikârdır. Çek - Macar ihtilâfı zahiren hal yoluna girmektedir. Zira ihtilaf çok daha köktedir. Hali hazırda, Macar hükümeti bu hâdisenin bir Macar-Çek komisyonu tarafından tahkik edilmesini kabul etmiştir. Bu muhtelit komisyon toplantılarına başlamıştır. Vaziyet bir İki gün içimi tamamUe tenevvür edecektir. Yeni bir seneye girerken ki hâ-disat, eski senenin ayni hâdiseler -nin devamını teşkil etmekte olduk-lannı ve hattâ kuvvetlerini ys\ ı, yavaş kaybetmekte bulunduklarını göstermektedir. Fakat boş yere de aulh hakkında boş ümitlere kapılmak ta caiz değildir. Esas hüsnü ulustaki mesainin de- 10 KANUNUSANİ — 198ff T E N I 5 A BAH Sayfaı S SON HABERLER Amerika Muazzam İki Dretnot Yapıyor 45 Bin Ton Hacmi İstiabisinde Olacak Olan Bu Gemilerin Sür9-atleri de Çok Yüksek Olacak Nevyork: 9 (A. A.) — Nevyork 'Times gazetesinin aşingtondan is -tıtabanna göre kongrenin tasvibine arzedılecek olan bahrî program, şimdiye kadar inşaat tezgâhlarına konulmamış derecede büyük ve süratli İki zırhlının inşasını ihtiva e-decektir. Bu yeni cemilerin başlıca bariz evsafı şunlardır: 46 bin ton hacmi istiabı, Esliha: 16 pusluk 9 top. SO ili 33 mil sorat Gemilerin teslihau şimdi inşa edilmek üzere bulunan 35.000 tonluk kreatörlerin teslihatının ayni olacaktır. Tonaj fazlalığından gemilerin zırhını arttırmak suretiyle muhafazalı"-"" • ^1 Ah sahasında istifade edecektir. İlk neşrolunan haberlere göre, bu gemilerin her birinin inşası 90 HA 110 milyon dolara malolacak ¦ tır. Gemiler, Panama kanalını ge- çebilecek surette inşa edilecek ve bütün asri tekemmülâl ile mücehhez olacaktır. Nevyork Times gazetesine göre iyi malûmat almakta olan mahafil bu devasa gemilerin inşası keyfiyetinin Japonya'nın 40 ilâ 46 bin ton hacminde zırhlılar İnşa edeceğine dair olan haberlere bir mukabele olduğu mütaleasındadırlar. İNGİLTEREDE TAYYARE İNŞAATI Londra: 9 (A. A.) — Hava nezareti bürosundan bildirildiğine göre ingiltere hükümeti tayyare inşaatını süratleştirmek imkânlarını araştırmak ve ona göre plânlar hazırlamak üzere yakında Avustural-yaya bir heyet gönderecektir. Heyet, geçende Kanadaya giden heyete riyaset etmiş olan Hard man Lever. daimi hava müsteşarı Mirnlay Donald Bank*, hava mern-şalı sir Arthur ve birkaç eksperden mürekkeb olacaktır. Büyük Millet Meclisinde (Baftarafı / inci tayfada) küsur bin liralık münakale yapılması ve vakıflar umum müdürlüğü bütçesine 6B bin küsur Una mun -sam tahsisat konulması hakkındaki kanun ile inhisarlar umum müdürlüğünün 1938 yılı bütçesinde 150 bin liralık münakale yapılması hakkındaki kanun lâyihası müzakere ve kabul edilmiştir. Türkiye - Hollanda Ticaret anlaşmasına ait protokol ile Türkiye -Yugoslavya ticaret ve seyrüsefain mukavelesine munzam protokola bağlı listede tadilât yapılmasına adli evrakın posta ve telgraf ve telefon idaresi vasıtasıyla tebliğine dair kanun lâyiha lanmn birinci müzakereleri yapılmış ve çarşanba günü toplanmak Üzere içtimaa nihayet verilmiştir. ŞCRA YI DEVLET TA YİNLERt Ankara: 9 (A. A.) — Şûrayı devlet reisliği ile daire reislikleri ve ftzalıklanna gösterilecek nam -zetleri Uabit etmek üzere toplanan B. M. M «dun adliye va teşkilâtı e-sasiye encümenleri reisliğe ismail il.ıkkı Göralkll, Mitat Kalabalık. Saffet Tuncayı ve daire reisliklerine de Şenıseddin Temizer, Nusret Doğruer ve Nuri Kayalp'ı namzed olarak seçmiştir. Azalıklar İçin de seçilen zevat şunlardır: Talât Balkır. Memduh Özoran. Zihni tneeoğlu. thsan Atturel, Hak kı Haydar Berk sun, ismail Hak* Yücel, ismet Berki!. Naili Tezgö-ren. Ramazan Anat, İbrahim Ali Balkar, Naci Akbay, FaziI özelçi, Fazlı Güleç. Talât Hıtay, A. Durmuş Evrendirek, Ali Rıza Çevik, Faik Türel, Muhtar Akman, Faik Üstün, Mitat Şayiam, Ali Rıza Oskay. Abdülhak Savaş. Naci Kı-cıman Rükneddin Nasuhoğlu. Fev-«i Toker. Halid Aksoy. Sedat Erim. Ali Servtr. Nedim Nazmi Görmen, Süreyya Kip, Salim Cündoğdu. A-dil - curt valilerden -, Celâl - hariciye birinci daire şefi.. ismail Hakkı Ulkümen. Kâzım Sargın. Rüştü Ku-ray. Resim Kadırgan, Avni, Şefik örüm. Avnf Türel, Rıfat - eski D. D. Y. Umum müdürü -, İbrahim Be-sen. Edip Cemil Oyhon. Eois Behiç Koryürek, Kemal Galip Balkar, Di Kkr-m Tok. A. Esat Albayt. Bekir Şaaa. Fahri B*k. Hali.! Turkân, Refet Kutubsy. ihsan - eski Ankara mebusu -, Ali Kemal A-rar, Fev*i - İsparta valisi Maarifte değişiklik yok Ankara, 9 (Hususi muhabirimiz den) — Maarif Vekaleti memurlar, arasında bazı değişiklikler olacağ, hakkında vcril-n malûmat doğru ¦¦anıiı Yeni Fransız Elçisi Geldi 1 Fransa hükümetinin yeni Ankara elçisi dün sabah Paristen şehri-miza gelmiştir. Yeni elçi gazetecilere Türklyeye geldiğfıden dolayı çok memnun olduğunu^ \ki memleket arasında esasen hil !tfr ihtilaflı nokta mevcut olmaojğıftı söyle -mistir. Yukarıda yeni elçiyi görüyorsunuz. Eski tspmya kralı ile kraliçes barışacaklar mı ? Londra, 9 (A. A.) — Sabık İspanya kraliçesi Ema. yarın Romaya hareket edecektir. Kraliçe 15 son kânunda Romada İtalyan prensesi Mana İle prens Louis de Rourbon-un evlenme merasiminde hazır bulunacaktır. ' Dolaşan bazı şayialara göre sabık kraliçe bu seyahatinden istifad» ederek bir kaç senedenberi ayrı yaşadığı sabık kral Arphonse İle barışacaktır. • Japon - Rus temasları Moskova. 9 (A.A.l — Bir Japon menbaından bildirildiğine goro Japonya sefiri Togo. Hariciye Komiseri Litvinofu yeniden ziyaret ederek balıkçılık meselesi hakkında görüşmüştür. Bununla beraber vaziyette bir değişiklik yoktur. Meclisin tatili Ankara, 9 (Hususi muhabirimiz den) — Büyük Millet Meclisi kurban bayramından evvel bu ayın 28 inde tatil yapacaktır Surayİ devlet riyasetine tayinleri mevıuu bohsolan Meclis Reis vekillerinden Tekirdağ mebusu Faik Om Bursa mebusu Refet Canıtea «akl veatfelerinde kalacaklardır h\ Mühim Karar (Baştarafı 1 İnci tayfamızda) tiyaçları haber veren, teklifleri takdim husufunda tavassut eden kimselerin yani mümessil ve komisyoncuların bu hizmetlerine mu kabil şirketlerden nakdi bir mükâfat armaları pek tabiidir. Ancak bu komisyonun miktarı muayyen bir nisbeti tecavüz ettiği vakit neden dolayı hu kadar fazla bir mükâfata istihkak kesbe-dilmiş oldn-'iınu merak etmemek kabil değildir. Bundan naşka. başka çeşit bir komisyoncular da vardır. Bunlar devletin münakaşa ilân etmesini beklemeden kendileri müracaat ederek bazı silâh ve saire gibi mallan satmak teklifinde bulunurlar. Türlü türlü inşaat ve tesisat teklifleri de bu sınıfa ithal o-lunabilir. Bu komisyoncuların da sarfettikleri gayretlere mukabil bir mükâfat beklemeleri pek tabii görülebilir. Ancak, bu mükâfatların az bir zaman zarfında bizim memleketimize göre mühim bir servet teşkil edecek miktarda yükselmesi üzerinde tevekkuf e-dilmeğe değer bir mesele arz ettiği inkâr kabul etmez. Çünkü mesele su tasvir ettiğimiz makûl ve meşru şekil dahilinde kalmıyor. Ecnebi müesseseler namına hükümete bir teklifte bulunan mutavassıtım ııcııbu ifa ettikleri hizmetleri büyük bir m vaffakiyet şeklinde tasvir etmek suretile kendilerini çok yüksek mükâfatlara istihkak kesbetmiş gibi göstermiyorlar mı? Bu bapta bir şey demlemezse de komisyonculuğun celbettiği rağbet ve kazandığı ehemmiyet her halde bu işinu pek kârlı, fazla kârlı bir meslek haline gelmiş olduğunu göze çarpacak derecede ishat ediyor. Düşünmeli ki burada bahsedilen kâr hükümet için bir ziyan demektir. Bu kâr malın fiyatı ü-zerine yapılacak fazlanın bir kısmıdır. Belki de çürük bir malı satmanın mükâfatıdır. Her halde bütün yük hükümetin sırtına yüklenmekte, bütçenin masraf kısmı-! nı kabartmaktadır. . Ru neden bövle olsun? Eğer komisyonculuk vazifesi küçük bİrj kâtibin de ifa edebileceği bir tarzda münakaşaları haber vermek. | kapalı zarflan götürüp teslim etmek gibi hizmetlere inhisar etse idi. görüldüğü gibi on binlerce liralık mükâfatlara hak temin etmezdi. Bu kadar yüksek bir nakdi mükâfat ihtimali daima süiis-t imale, yolsuz, muamelelere teşvik için açılmış bir kapı demektir. Bu kapıyı kati suretle kapamak hükümetin en birinci vazifesidir. Bu münasebetle hükümetin mubayaa usullerini az çok gözden geçirerek rralİteye uygun ı bîr tarza sokmak zarureti vardır.; Bazı eşya vardır ki onları mutlaka filan ve falan müesseseden almağa mecbursunuz. Artık bunun için münakaşanın, komisyoncula -rın. kapalı zarfların ne manası vardır? Bütün bu merasim ve leş rifat ortada tufeylileri arttırmaktan ve devlete fazla masraf yüklemekten başka bir fayda temin etmezler. Ayni zamanda, şartnamelerin tanzimi meselesi de suiistimale mü saittir. Bazan şartnamelere öyle bir fıkra konabilir ki o şartı yalnız bir şirket ve müessese haiz bulunur. Binaenaleyh, zahiren u-mumi ve aleni bir münakaşa şeklini haiz bulunan bir muamele hakikatte bir şirketin menfaatine hiz metten başka bir pay temin etmez. İşte bu türlü şartnamelerin tanziminde komisyoncuların oynıyabi-lerekleri rol bütün bütün ehemmiyet ve vahnmet kesbeder. Binaenaleyh, Türkiyede bulanık, şüpheli tavassutlara katiyen nihayet verildiği, işlerin doğrudan doğruya alakadarlarla hu - kÛmet arasında görüşülmesi esasının kabul olunduğunu ilân ederek bu bapta ecnebi müesseselere sağlam bir kanaat telkin etmek en hayırlı hareketlerden birini teşkil edecektir. Bu esaslı ve büyük münakaşalardan, ceİm teşebbüs ve işlerden başka İşler İçin d« Maliye Vekâletinin realiteye uygun tarzları anyacafrını görerek duyduğumuz memnuniyetin arttığım hissediyoruz Hüıeyin Cakid ' 'İN Mehmet Akif e ÇatanlaraCevap Rejimimizin Lâik Olması Halkın Dinsiz Olmasını icap etmez Ustad Mchmcd Akilin ölümünün ikinci yıldönümünü anmak için gem lerin tertib ettiği ihtifal ve merasim her nedense birçok münakaşalara yol açtı. Gittikçe hız alar.-k leh ve aleyhte mütalcalarla devanı eden bu münakaşalara İştirak etmiyeceğim Yalnız bir hukukçu sıfatile nazarı dikkatimi celbeden ve manası henüz kavranmadığı anlatılan bir mefhum üzerinde duracağım Mchmcd Akif için verilen kıymeti fazla görenleri:ı umumiyetle birleştikleri bir nokta mevcuddur. Bunlar diyorlar ki: Mademki lâik bir milletiz, eserlerinde dinden Uham alan ve dini neşreder, bir adama fazla bir kıymet vermek ve onun arkasından yürümek mümkün değildir. Edebi mevkii ikinci derecede kalır. Bilen, bilmiyen son zamanlarda lâik kelimesini çok kullanıyor. Fakat yerinde ve sırasında kullanıyor mu? Hayır! Lâiklik siyasi mânada bir rejin' meselesidir. Meselâ lâik Franss cumhuriyeti dediğimiz zaman hükümet İşlerinde din ve dünyayı ayıran ve fakat vicdan hürriyetlerine riayet eden ve bir din ve akideyi Ötekine tercih etmiyen bir sistem anlarız. Lâikliği, diksyonerler de böyle tarif eder. Fakat bu rejim ve siyaset Fransızlann ferden bir din tanımadıktan ve Fransız milletinin dinsiz olduğunu ifade etmez, lngiltere-de kilise işlerile devlet işlerini ayır- duğu gibi bugün Hc d indirttir. Dini vicdanında bir saadet güneşi gibi ta şır. Ve onunla zevk duyar, iftihar eder. ¦ İçtimaî mânada lâiklik, vicdan ve din işlerinde müsamahakâr hareket etmek mânasına gelir. Herkesin bir vicdani kanaati vardır. Medeni lâik cemiyetler bu kanaatlere hürmet e-der. Ferdî mânada lâiklik, kimsenin itıkad ve vicdanına karışmamak ve bunlardan dolayı kimseyi muahaze etmemek demektir. işte siyasi, içtimai ve ferdi ba kımdan bütün medeniyet âleminin anladığı ve tatbik ettiği lâikhk bu dur. Hukuk İlmi. siyasal ilimler ve içtimai bilgiler de böyle söyler. Meh-med Akif münakaşasından ınlaşılı-yor ki. bizde lâikliği dinsizlik olarak anlıyanlar da vardır. Bunlara görv bir insan dindar oldu mu. geri bir insandır. Ağzıle kuş tutsa, beynelmilel bir âlim olsa. şair olsa. san'şikâr olsa da kıymet ve itibardan düşmüştür. Onun bütün meziyetleri, değerleri unuttılmalıdır. İşte asıl zararlı ulan, medeniyet ruhuna, insaniyet şiannu uykırı olan zihniyet b:.-dur. Eğer dünyadaki insanların bir akide ve dine mensub olanlarile ol-mıyanlarıni ayırdetmek lâzım gelse, bir itİkad beslem iyen lerin sayısı büyük bir kalabalık içinde kaybolurdu. Vahşi dediğimiz bugünkü yamyamlar bile batıl da olsa bir itikad taşımaktadırlar TA ilk in sanlardan beri beşeriyet geldiği ve gideceği âlemi izah edecek bir felsefe aramış ve kendine muhitine hâkim olan görün mez büyük kuvvet ününde eğilmiştir, iptidaî putperestlikte bile bu yaratan kuvvetin karşısında duyulan korku hissolunur. Bu ne kadar dar bir düşümedir ki; yüz milyonlarca her ırktan, her fikirden insanları hiçe sayıyor. Lâikliğin böyle bir tefsiri bir ıı.ıl-letin bütün kıymetlerini yıkacak bir bozgunluk ..tur. Türk milleti binlerce mûtektd cihanşümul adamlar yetiştirmişin M«ınu reddetmek ve görmem.! ık kıpkızıl bir fikrin kâridir. Kıı b.ıyük ntadentyet eseri KERVAN Yürüyecektir Gene sokak yazıcılarına iş çıktı Para almak, hoş görünmek, fikir atmak isteyenler buyursun; hücum var* Memlekete göz koyan düşmanı, Milleti soymıya çalışan müraba hacılara ecnebi propagandacılara gizli emellerle çalışanlara değil, şe refe, fazilete, bir ah'âk mümessili ne. bîr insanlık timsaline, bir vatansevere hücum var. Yükselmek, boyunu göstermek is teyen cüceler buyursun; gene hu cum edilecek bir şeref, üzerine ba-sılaealı bir insan mevzuubahs. Kendine itin.: ettirmek için hastalık Icad eden histerikler gibi alâka çekmek için muhakkak başkasına hücum mu etmek lâzımdır? Buna sebcb nc? Gençliğin Akif hakkında temiz heyecanı mı? Acaba neyi çekemiyor lar. Kendilerinin ebediyen nail ola-mıyacakları bir mazhariyeti mî? Akifm, sağ olsa kendisi hakkında söylenenlere cevab vermeğe tenez zül edip etmiyeceğini bilmem. Fakat m ıdemki bugün o. konuşmuyor na mıııa gençlik konuşacaktır. Bilmem gençlik yüksek kıymetin takdir ederek hissiyatını söyledi, ha tıraşını taziz etti ise bunda Akif ıc kabahati var? Sözlerinizi b; söyleyiniz. Sizin yaptığınız delilik tır, irticadır,, vatana hiyanettır de yiniz. O zaman cevabınızı daha İy alırsınız. Kendini sevdirmek h„ ki. dar büyük bir cürüm mü ki o temizi insana mezarında bile çamur atıyor bunuz. Yok. Fikret daha büyükmüş, bil meni kim nc demiş, Akif nasıl yaz mış. Bunlar boş şeyler. Biz Ai if büyüktür derken Fifcreti inkâr mı ettik4 Bu elmasla gene elmav mu kayese gibi olur. İkisi dc bir ve yük sek. İkisi de temiz. Birinin yükselmesi muhakkik di gerinin ıl«;.ıİmasını iltizam eden bi pey mı kı Fikretı yükseltmek için Akİfı düşürmeğe çalışıyorsunuz. Za v.ıll: Fikret, e^er ruhu medhıyecile-rim gorduyse muhakkak ikinci defa ölmüştür. Biz. Istibdad. Meşrutiyet. Cumhu ı iyet gibi üç devir görüp üç ronk de p:;ılren bukalemunlardan leğiliz Ilarb içinde dolduk, sonra kurtul muş, mes'ud bir vatan içerisinde bü yiidük. Bir fikir, bir ideal tamdık Hız cahiliz. Biz riya. yalancdık. hak sizlik bilmiyoruz. Fakat buna mukabil bize kadirşinaslığı, bugün düş nunuk. yann ilerlemek için maziye dayanmağı, başkalarının üstüne bas mamayı ve şerefli tarihimizi *»ğrct tiler. Biz Yunus Emre gibi bu vatan da odunun bile eğrisine tahammül e demiyoruz ve doğruları seviyoruz. Size karşı verdiğimiz cevablsr bu tahammülsüzlüğümüzün netıo-sıdı ki gençlik heyecanımıza bağıştıyın. Eğer sizin fıkrinlzre dindar olmak, yani Akif gibi. eğılmryen. aa-tılmıyan. İnsanlığın ve faziletin timsali bir Müslüman olmak bir irtica iae. başkasının yüzüne bir lekedir diye yapıştırmak istediğiniz bu pa ye korkarım ki ebediyen size nasip ulmıyncaktu. Kemal dedik, berhuttır debiler Akif diyoruz, sus. dindardır o de dmız. Fikret, desek, emmim lû. bı tak şu Kollej bozmasını diyen seci yesizler bulunacak Bu çvkememezlik. bu kıskançlık niye? Hiç otasjssaj bu bağıranlar, bağır dıkları kadar olmıya çalışsalar! t â tide onların da hatıralarını taziz e-derek bir nesil gelirdi. Yarın memleketi ele alacakların kıymet hükümlerinin mes'uüyeli kimlilerine .ıiddir. Bütün söylenenlere rağmen yaptığınızı biliyoruz. Kervan yürüyecektir. Tıb FakUlU-T Faruk İlker vicdan hnrri «-t'erine riayet ve mü-snnıalııı elr.-k otddg'l Ribi en medeni insan da b:ı ! asının ta-' -'¦ ili-kada hürmet itmesini ki..- dlr. Bllmlyenler işitsin! Salibi GUteoç İnönü Zaferi (Batta rafı / inci tayfada) vetleri içinde duam anla rımısca kuvvetli bîr unsur addolunan aal Etem kuvvetlerinin kendilerine İlticasından ve bu aal kuvvetleri takip baha-neaile garp cephesinden mühim miktarda kuvvetlerin Gediz istikametinde hareket ettiklerini haber alan düşman ordusu, fırsattan İstifade etmeyi düşünerek 6 kânunusani 921 de Bursa, Uşak cephelerinden Eskişehir ve Afyon istikametinde yürümeğe başlamıştı. Yürüyüş üzerine derhal âsiler üzerine gönderilen kuvvetlerden bir kısmı yani bir piyade fırkası ve bir süvari grupu bırakılarak diğer kuvvetler sür'atle ve cebri yürüyüşlo inönü cephesine sevkol un mu şiardır. 9 kânunusani 1921 akşamı iki ordu karşılatıl ar. Bu ânda mütekabil ordulann kuvvetleri şunlardır: MilÜ kuvvetler: 6000 TUfek. 50 makineli tüfek, 28 top, 300 kılıç. Düşman kuvvetleri: 20000 tüfek, 160 ağır makineli tüfek. 50 top, 200 kılıç. Garp cephesi kumandanı İsmet Bey 10 Kânunusânide cepheye geldi. Muharebeyi bilfiil idareye başladı. Ve 9 kânunusani akşamı başlıyan 10 kânunusanide devam eden muharebe bir çok buhranlı safhalar geçirdikten sonra 10/11 kânunusani akşamı düşmanın ricatile neticelendi. istiklâl savaşımızın bu ilk büyük müjdesini kazanan Reisi Cumhurumuz İsmet İnönü, bu zafcrile beraber bütün bir milletin kalbinde en mümtaz yeri işgal etmiştir. Tayyare Kaçakçılığı (Baatarafı / inci tayfada) manperestlik taslıyan bu türediye tanıdıkları König lâkabını takmışlar ve bu lâkabın kendisıle istihza için takılmış olduğunu farkedemi-yecek kadar züppeleşmiş olan bu bedbaht kndîsine Kong diye hitap edilmesinden âdeta zevk duyar olmuş ve hattâ soyadı kanunu çıkınca bu König adını, diğer bîr rivayete göre de bu Alman ismine çok benzediği için KÖynük ismini kendine soyadı seçmiştir. Ekrem König mütarekeden sonra bir hayli müddet esaslı bir iş tutmamış, bir baltaya sap olamamış ve daima sergüzeştler peşinde koşan bir avantürye olarak yaşamıştır. Kendisi sık sık A nk araya gider, gelir; kendisini nüfuzlu şahsiyetlerle temasta görmek «ter; hüîâaa her vesileden istifade ederek bir vurgun peşinde dolaşan bir kimse hissini verirdi. Hatırladığımıza göre bir aralık Saray sinemasında bîr kadın doğmuş, o sıralarda vaka gazeteler aksetmiş ve bir hayli dedi koduya da sebebiyet vermişti. Ekrem Koniğin ismi Yavuz-havuz işine de ka-nşmıştı. Beyoğlunun eğlence muhitlerinde geçen bir hayli skandal-larda ismi sık sık işitilen Ekrem Hamdı namı diğer Ekrem König meşhur yüz elliliklerden Süleyman Şefikin akrabasındandır Yeni Sabah — (Tayyare rezaleti hakkında evvelki gün yazdığımız bir yazıda zikretmiş olduğumuz bir cümlenin yanlış telâkki edildiğini teessüfle haber aldık. Burada bunu jurnalci bir zihniyetle gazetelerini geçirmek tehalükünü gösteren iki birader gazetenin çirkin yazılarını mevzuu bahsedecek değiliz. Vakıa mevzuubahs cümlenin heyeti umu-miyesinden maalesef yanlış bîr mana da istimzaç edilebileceğini itiraf ederiz. Ancak bizim o cümleden muradımız, bu ka. il:.,ılık işi üzerinde bazı mebuslarımızın da hassasiyet gösterdikleri ve mesullerin bir ân evvel meydana çıkanlması için çalıştıklarıdır. İşte bu mebuslann t-simleri bu vesile İle hâdiseye karışmaktadır. Doğruluğu, fazileti ve yurt severi iği kendisine her zaman en büyük şiar edinmiş olan gazetemizin, ortada bir debi yokken hiç bir vatandaşı itham etmiyeceği gayet tabiidir. Bu cümlemizden kötü bir mana çıkaran ve bunu kötü bir jurnalci zihniyetile ortaya atan gazetelerin bu hareketi karşısında nekadar teessüf edilse azdır. Bu vesile ile hakkımızda sarfedüen kötü sıfatlan da aynen kendilerine iade etmeyi bir meslek vazifesi telâkki ederis. S.yf.: 4 TIRİSAI AK 10 KANUNUSANİ — 1939 T*faWC# Ramililerin derdi lstanbula evvelâ yapılacak iş-ler, konservatuvar mıdır? Yoksa 70] mudur? Du suale verilecek en makul ve haklı cevabı bulmak İçin bugün Istanbulun sokaklarında mü him merkezlerini blribirine bagh-yan caddelerinde ufak bir cevel&n yapmak kâfidir. O zaman aiz diz lerinize kadar eıçrıyan çamurlara ve çamur İçinde sekil ve mahiyetle rinl kaybeden ayakkabılarınıza ba karak bu üzerinde münakaşa edi -len sualin cevabını verirsiniz. Dün tesadüfün iyi bir cilvesi beni lstanbula çek yakın ve çok mühim bir köy olan "Rami., ye sev ketti. Bizi Sirkeciden İtibaren Istanbulun bozuk kaldımları üzerinde sİlkeliyerek mide ve ciğer bırak ımyan otobüs Edirnekapıdan Toplulara giden yola çıktığı anda ken ilimizi bir çamur denizi içinde bul duk. Otobüsün çamur içinde güç-belâ dönen tekerlekleri etrafa çamur püfikürüyorlar ve yayan gitmek mecburiyetinde olan biçareleri !) baştan aşağı pis bir perde ile sıvıyorlar da. Fakat burası bu Edirnekapı — Topçular yolu. Topçulardan itiba ren Ramiye kadar uzanacak kısım yanında yeni yapılmış ve pırıl pırıl parlak bir asfalt kadar güzel- ve iyi imiş. Buradaki yol (!) denilen Çamur ve batak deryasını görmeden tahmin etmek için insan kafasının kudreti imkânı yok kâfi gelmez. Otobüsün kâh sulara, kâh çamurlara gömülerek bin müşkü -lâtla uzun ve korkunç bir mücadeleden sonra yarabildiği bu yolu, şehirle daima muvasala mecburiye tinde olan ve ekseriyetini fakir halk teşkil eden. otobüse binmeyi yılda bir gelen bir nimet addeden zavallı Rami halkı yayan olarak: nasıl geçebilir? Buna burada verilecek tek cevap şudur: "i *. inaan kudretinin haricindedir.,. Hayretle gördüm ki bu fevkalbeşer İşi Ramililer beceriyorlar. Fakat nasıl? Bunu bizzat bir Rami linin ağzından dinlemek ister misiniz, bakınız ne diyorlar. — Ah! beyim bir bu yol yüzünden neler çekiyoruz bilseniz, bu yol burada oturan 10,000 nüfusun kâbusudur. Senelerdenberi ufak bir tamiri İçin, veya hiç olmazsa çamurun ö-ıııine geçilmesi için yüzlerce defa belediyeye müracaat ettik. Her defasında tamir vaadi aldık. F'akat bir türlü vadedilen tamir yapılmadı. Bu yol bütün Rami.nahiyesinin en belli başlı yoludur. Ve muhakkak defalarca geçilmesi lâzımdır. Bunu biz fakir Rami halkı geçiyoruz. Mecburen çamura, her şeye rağmen geçiyoruz. Raminin derdi yalnız bu değildir ki bu yoldan başka Edirnekapı — Eyüp yolu vardır ki o bundan beterdir. O yola yolu düşenlerin çektiklerini bir bilseniz. İşin fena tarafı bu yol bahsettiğim yoldan daha mühimdir. Istanbulda bulunan 20 fabrikanın amelesinin mühim bir kısmı burada oturur. Ve fabrika ile mu vasalalan bu yol vasıtasiiedir. Bütün bunları bîr solukta söyli yen Murtaza Selim derin derin içi nl çekti, sonra etrafımızda kahvenin peykeleri üzerinde oturmuş Ra mİH arkadaşlarının gözünün içine baktı ve sonra şöyle devam etti: — Bizim en büyük derdimiz a-razidir. Arazimiz yoktur. Etrafımızda ÇIços çiftliği namında bir çiftlik vardır. Bu çiftlik Abdullah bey namında eski hanedandan bir zata aittir. Bu çiftliğin hükümet tarafından İstimlâk edilerek halka verilmesi lâzımdır. Ramide 300 hane bugün arazisizdir. Bir kısmının arazisi varsa da bu ihtiyaca gayri kâfidir. Hükümet bunu is - Görülüyor ki Raminin, lstanbula 1& dakikalık bir mesafede olan bu nahiyenin bugün yolsuzluk ve arazisizllk gibi çok mühim ve der-iısl telâfini icap edeu bir derdi varılır. Va bu derde süratle deva bul m)ya çalışmak şehir için bir şeref . borcudur. Almanyada İş İle Sanatı Birleştiren Cemiyetler "Sây ve Neş'e Cemiyetinin Faaliyeti Git Gide Daha Verimli Neticeler Vermektedir. Berlin (Hususî) — Ig yerleri teşkilâtı, cemaat hayatının esası ve binnetice onun kültürel inkişafıdır. Bu teşkilâttan sonra tatil zamanları teşkilâtlle uğraşmak lâzımdır. Sanayi halkını, her ne suretle olursa olsun, tatil zamanlarında eğlendirmek bn teşkilâtın gayelerinden biridir. Ameleye, tatil zamanlarını hoş geçirmek İçin muhtelif İmkânlar hazırlamak ve hem de hayatınm makûl bir teşekkülüne onu sevket-mek icab eder. Bu kültürel faaliyette iki cins vazife nazarı itibara alınıyorTıi, birisi Alman güzel san'at ve medeniyet e-serlertnin millete munis ounasını. diğeri de güael san'at eserlerde vo kültürel intizam meşguliyetlerde, doğrudan doğruya temasa girerek millet içinde, yaratıcı kuvvetlerin İkaz ve takviye edilmelerini temüı etmektir. Bu iki cins vazife aless»,-viye geniştir ve onların tahakkuku da büyük bir teyakkuza lüzum gösterir. Yapılacak olan ve bunun içiı istimal edilen şey. uzvî bir inkişaf ümidine müsaid olan şeraiti ihdas eylemektir. Milletin güzel sana'at hissine mütedair olan intibahına gelince, milli sosyalist kültürel cemaatıle birleşmek en muvafık bir hal çaresi olacağı gibi fevkalâde mühimdir de. Zira bu cemaat, muntazam azaları, müşterek ve kültürel menfaatler cemaatleri halinde bir araya toplamak kabili ye tindedir. Bu mesaî, ancak tiyatro sahasında büyük bir ehemmiyet kesbetmiş-tir. Bu sene de. onun icraat ve tesirleri genişletilmiştir. Propaganda nezaretinin iştirakile (Serbest raü-samereler) dairesi (Kuvvetten neşe) cemiyetinin daimi tiyatroları olmak Üzere, Berlinde millet tiyatrosu, millî opera ile Münih'de, Breslav ve Dresdende Millî tiyatroları da idaresi altına almıştır.. (Kuvvetten neş'e) cemiyeti, sanayi halkına ti yatrolan ziyaret imkânını verebilmek için Alman tiyatrolarile muka- Kara Ahmet Nasıl Cihan Şampyonu Oldu? Tefrika No: 21 YAZAN ; TEVFİK PARS 1H37 - 38 senelerinde bu esere 7000 temsil tahsis edilmiştir. Tiyatroların, büyük şehirler haricine teşmili hususuna bilhassa nezaret ed !-mistir. (Neş'eden kuvvet) cemiyeti, kazançtan hissedar olmak ve bu su-l retle dc idamei hayat edebilmelerini temin etmek için otuz seyyar ti-! yatrolarla da mukaveleler yapmıştır. (Serbest müsamereler) dairesi, otomobü yolları inşası kamptan menfaatine olarak hususî bir faali yet teşkil etmiştir. Bu otomobil yollan İnşası kampları menfaatine o-lan faaliyet, muhtelif inşaat projelerine göre, hali faaliyette olan bütün kamplara teşmil edilmiştir. 1937 senesinde bu faaliyet, 110.000 kişiden ibaret olan 650 kampta tatbik sahasına girmiştir. Her kampta, ayda iki veya Uç sinema temsilleri vj-rilmek şartile 4000- konserle 3000 mÜBamere verilmiştir. (Serbest müsamereler) dairevînin bu seneki yeniliği, münhasıran askere temsil veren (Asker tiyatro) sunun icadıdır. Bu tiyatrolar, garnizonlarda veyahud manevralar kamplarında oynanır. Bu ilk askeri tiyatro fevkalâde rağbet gördüğü i-çin. gelecek sene yenileri teşkil edilecektir. Ordu. tatil zamanları kadrosu İçinde teşkil edilen müsamer?-\-". r îıorî orkestraları göndermek auretlle (Serbest müsamereler) d:ı irenine karsı olan minnettarlığına fctt suretle bir mukabelede bulunmak bilhassa arazisi bir hükümetin hu-dııdları Üzerinde bulunan vatandaşlar İçin işler. Bu sene konser işi de büyük bir hamle almıştır. Fur-tavaengler ve Sehuricht gibi namdar şef dorkestr'ler umumun takdir vo rağbetine mazhar olmuşlardır. Bugün Alman milleti için en ziyade yabancı görünen şey, güzel san- atlar içinde (şekil sanatları) yani heykeltraşlık vesaire gibi şeylerdir. Bunun için (Serbest müsamereler) dairesi fabrika ve İmalâthanelerde güzel san'at sergderi İçin geniş bir faaliyet gösterdi. Bu sergilerden şimdiye kadar 1273 sergi açılmıştır ki, bunun hemen nısfı bu seneye isabet eder. Bu hesaba göre fabrikalarda günde iki sergi teşhir ediliyor demektir. Neş'e ve kuvvet cemiyeti tarafından teşkil edilen milli terbiye e-esri mesaisi sayesinde şimdiye kadar 10.180.000 Alman bundan istifade etmiştir. Bugün pek ziyade alâka gösterilen bir şey varsa o da Alman medeniyeti an'anesine karşı gösterilen a-lâkadır. Alman millî terbiye işi. tarihi yerleri ve müzeleri rehberlerle ziyaret etmek için bir teşkdât vücu-de getirmiştir. Bu, cemiyet programının daimi bir faslıdır. Seyyar kütübhaneler ve bilhassa fabrika kütübhaneleri bu sene büyük bir inkişaftadır. Bu iş, gelecek sene, ilk defa olarak faaliyetini deniz ve ırmak seferlerine tatbik edecektir. BUyUk millî bayramlar, bilhassa propaganda nezareti, Alman gençlik müdürünü, Alman gıdai teşekkülleri ve Alman halkçılık cemaa- tinin iştirak etmiş oldukları 1 mayıs ve hasad bayramlan bu sahada istihsal edden neticeleri mukayese etmeğe kâfidir. Milyonlarca Alman hemşehrisini bir araya toplamış 0-lan bu bayramlar, birçok Almanlara ve bilhassa büyük şehirler halkv na, milletin ruhundan doğan âdet ve an'anelerin ne olduklarını, bu a-zim ve irade membalarını zer'etmenin ne kadar mühim olduğunu anlatmıştır. Musiki sahasında kültürel İşi (Serbest müsamereler) dairesile mutabık kalarak (Millî ve gençlik musikisi) namını taşıyan Alman mu siki odası dairelerinden birisine merbut bulunmaktadır. Hitler gençliğinin ve başka teşekküllerin iştirakile (Neş'eden kuvvet) cemiyetinin musiki ve teganni cemaatleri bu sene 4400 (umıynî teganni müaam?-releri) de diğtr musiki müsamerele-ri tertib etmiş ve buna 800.000 Alman hemşehrisi iştirak etmişlerdir. Kukla oyunları, amatör tiyatrolar, meddahlık vesaire eğlenceler büyük bir rağbete mazhar olmuşlardır. Bu sene iş malûlleri, nasyonal sosyalist cemaati eserine tâbi (Neş'eden kuvvet) cemiyetinin bütün tem-Bdlerine iştirak etmişlerdir. B. Z. Kayseride Yonca Tohum istasyonu inşaatı ihale Edildi Kayseri, (Hususî) — Kayseri is tasyonu civarında yonca tohumlarını temizleme istasyonunun ve hangarlarının inşaatı da ahiren iha'e olunmuştur. Bu istasyonun ehemmiyeti mahsusası vardır. Kayseri vilâyetinde yetişen yoncalar dünyanın en meşhur ve kuvvetli gıdayı haiz yoncalarındandır. Almanya ve Amerikaya Kayseri vilâyetinden bir hayli yonca tohumu sevkıyatı yapılmaktadır, önemi itibarile yüksek değer ve kalitesi bulunan yonca to humlarımızı temizlemek için bu istasyon kurulmuştur. Müstahsilin elde ettiği tohumlar bu istasyonda Ücretsiz, temizletil rilmekted İr. Gorek memleket içindeki zeriyat için ve gerek dış memleketlere yapılacak sevkiyat için yonca tohum-l.ıı ınm savlam olması küsküt denilen zararlı tufeyli mevaddan temizlenmesi için bu istasyonda bütün fennî tedbirlere tevessül olunmaktadır. İstasyon ahiren devlet ziraat işletmesi kurumunun emri altına girmiştir ve kurum müstahsilin elin- başlamıştı lık husulü şekilde ya Koca Yusuf un Gözünü Artık Kan Bürümüştü ' Ringten Fırladığı Hasmının Üzerine Atılmış Altında Eziyordu ması da ı trolü altıı Kara Ahmed, polislerin müdahale edeceğini anlar anlamaz, bütün kuvvetlle Koca Yusufun bileklerinden yakalamış, iyi omuzu yere yapışmış hasmını Filizin yardımile e-Ünden almıştı. Halkın bir kısmı, kızgınlıktan Yusufa dişlerini sıkıyor, hakemlerin protesto etmesi için bağırıyor, diğer bîr kısmı da yani müfrit Yusuf ta-rafdarian da onun bu hareketini affediyorlar, hattâ çılgıncasına alkı; lıyorlardı. BUhassa kadınlar, genç madamlar, yüz yıllardanberi konmuş kaideleri çiğneyen, kızınca dünyftyı gözü görmiyen bu yağız delikanlıya büsbütün vurulmuşlar, ihtimal birçoktan, heyecandan kuruyan dudakla n arasından: — Bravo!... Diye mırıldanmalardı.. . Kara Ahmed, Yusufun koluna girerek. Filiz de arkasından iterek bel kın arasından sıyrılıyorlar, güreş ye rine doğru geliyorlardı. Tarafdarları, ortalığı velveleye veren, protesto veya dİskalifye istiyen haykırmaları, bağırmaları arasında Poosu yerden kaldırıyorlar, hakemler bu vaziyet karşısında ne karar vereceklerini şaşılıyorlar-dı. Bütün gözler Kara Ahmedlc Filizin kolları arasında güreş yerine doğru getirilen Koca Yusufa dikilmiş, binlerce insan heyecandan taş kesilmişti. Parisin göbeğinde bin bir çesid milletten insanların kaynaştığı bir muhitte Koca Yusufun şu pervasız hareketi herkesi düşündürmüş, hattâ Türklerden ürkütmüştü. Hakemler Koca Yusufun protesto kararını ilân ederken, o, gözlerinden ateş püskürüyor, homurdanıyor, Ka ra Ahmede dönmüş: — A be Ahmed, diyordu, bırakmadın. Şunu öldürüp gazi olacaktım! Hakemler, Yusufun halkın kırılan sandalyeleri üstUnde kazandığı galibiyetini kabul etmemişler. Y'i-siüu tutan birçok halkın müdahalesi karşısında daha fazla ileri gidememişler bu kadarcık bir ceza ile iktifa etmişlerdi: (Koca Yusuf sergi madalyası ve ikramiyesini almıyacak, ve deı-hal Parisi terkedecektir.) • • • Bu karar Parİste ilân edilirken Amerikadan ayni günde bir telgraf geliyor. Yusufu Nevyorka davet 0-diyorlardı. Organizatörler, bunu fırsat bilerek hemen Yusufu Patisten uzaklaştırdılar. Fakat --ihan şampiyonluğu bu vaziyet karşısındaPol Ponsa bırakılamazdı. Esasen halkın heyeti mecmuam buna itiraz edecek, Pons'un cihan şampiyonluğunu tekrar raıthafaıe. edebilmesi için her halde son bir güreş daha yapması ve . -1 de kazanması icab edecekti. Nihayet bütün Parisin gözü Üstü'i de olan Kara Ahmed bu güreşlere dahil edilmiş. ve.litOO-1901 cihar pehlivanlısına yeni bastan devam edilmiştir. Kara Ahmetlin kudreti hakkında henüz kimsenin bir malûmatı olmadığı için Koca Yusufun yerine hemen Pol Ponsla onu güreştirmek istemiyorlar, evvela diğer sayılı pehlivanlarla tutuşturmak, ve klâsı hakkında bir malûmat almak, ondan sonra Pol Ponsla karsı kaısıya bırakmak istîyarlardı. Esasen Kara Ahmet, Pons'tan evvel diğer pehlivanlarla yapacağı güreşlerden birinde mağlûp,olsa, elimine edilecek, cihan pehlivanlığı için bir başkasıle güreşmek hakkını Şayet bütün güreşeceği pehlivanları sırasile yenecek olursa za- ten kendiliğinden Ponsla karşı karşıya kalmış olacaktı. Kara Ahmet. Koca Yusuf tan biraz daha yakışıklı olduğu için daha birinci güreşinde fevkalâde kaleba-lık bir seyirci kitlesi toplamış, bilhassa Parisin en güzel, en zengin kadınlann;, onu soyunmuş vazryı te boğuşurken görmek heyecanı sarmıştı. Daha güreşlerinden bir kaç güa evvel bütün localar tutuluyor, hele kadınların, zengin madamların bir-birlerine yaptıkları cakalarını, gerdanlarında, göğüslerinde, ©Berin''.: bileklerinde, kıüaklarındnki küpelerinde parlıyan elmasların, mücevherlerin göz alıcı manzsralannı seyretmekten, minderde boğuşan küçük pehlivanlar unutuluyordu. Sıra Kara Ahmedln gürealerire gelinceye kadar herkes onlarla meşgul oluyor, Parisin en kibar kadınlın bu vesile ile bütün kıymetli elmaslarını, mücevherlerini teşhir ırt-mek imkânını buluyorlardı. Kara Ahmedin tam bir ay süre 1 güreşleri esnasında salonları dolduran insanlar, localarda otur .n zengin kadınlar sanki hiç değişmiyor, mütemadiyen her geee ayni yerlerini muhafaza ediyorlardı. Ve hakikaten de oyle oluyordu. Bilhassa localar, cihan pehlivanlığının son güreşine, son gecesin » kadar kamilen kiralanmış, kibar -deler, ve büyük zenginler tarafından alınmıştı. Cihan pehlivanlığı müsabakalarının hangi gecesinde gitseniz mu hakkak localarda her zamanki insan lan. her geceki simabın ayni yerlerinde görebilirdiniz. Kara Ahmet, son derece tatlı ve muvaffakiyetli güreşlerde bütün Paris halkını teshir ediyor, binlerce insanın, binlerce kadınlann kalbmj giriyordu. Ona vurulmıyaıı. ona âşık olm.-yan genç kadın kalmamıştı. Tepeden tırnağa kadar pehlivan olan. her halinden erkeklik akan Kara Ahmet, o zaman Pariste bn erkek güzelliği müsabakası yapılmış olsaydı, her halde onda da en ön bir derece alır. muhakkak birinciliği kazanırdı. Onun güreş minderinde: — Ohaydaaa!... Diye nâra atıp, kollannı savurarak, yanlarına vurarak bir defa dolaşması bütün kadın kalplerini hoplatmağa kâfi geliyordu. Bu yazdıklarımı sakın mübalâğa zannetmeyiniz! Ve güreş yerine en yakın olan locayı bir aydanberi tu tan. Kara Ahmede baygın baygın bakan san saçlı genç Fransız kızına dikkat ediniz! Bu kız, tam bir aydanberi. her gece ayni locada oturmakta, ve Kara Ahmedin güreşlerini müdhiş bir alâka ile karşılamaktadır. Onun heyecanını binlerce insa.ı görüyor, binlerce halk gözlerinde 1 kaçırmıyordu. Kara Ahmed, Hankışmit ve Lora 1 1 gibi, Dömüray ve Fenelon gibi *n manıf pehlivanlan yeniyor, ciha 1 pehlivanlığı için Ponsla karşı kar*ı-ya geliyordu. Bütün Paris ve bütün dünya bu ikinci Türk pehlivanının güreşlerim dikkatle taklb ediyor, bugün bUe İr» -brasile şeref duyduğumuz büyük müsabaka günü yavaş yavaş geliyordu. Kara Ahmed, bütün hasımlarım bağnt.ı b&ğutfli yenmiş, birçoklarına da: — Pes! Dedir tmişti... Nihayet cihan pehlivanlığı İçin Pol Ponsla güreşmek hakkım kazanmış ve onunla karşı karşıya kalmıştı. (Devamı var) 10 KANUNUSANİ — 1081 T I N I I A I A H ***** ¦ B General Kâzım Karabekirin Hatıratı BÜYÜK HARBE NASIL GİRDİK? :!:m:ı:n:::::::::::::n ÇARLIK BUSYANIN CASUSLUK TEŞKİLATI Osmanlı Memleketinde Casusluk Pek Kolaydı Buna Sebep Şu Uç Mühim Amildi Casusların ne yaman »eyler olduğun kolayca anlamıya yarıyan btr ömefc olmak üzere Oban harbin-den Önce Çarlık Rusyanın casusluk teşkilâtım kısaca görelim: 1905 Japon harbini müteakip Rus lar; Japon casusluğundan da İstifade ederek Almanya. Avusturya -Macaristan ve Osmanlı devletlerine karsı casusluk teşkil Atlarım arttırdılar. Teşkilâtın esası aöyle idi: En az iki yıl kıt'ada hizmet etmiç bulunan zabitlerden isteyenler (Dil mektebi) ne alınır. Burada Uç yıl gidecekleri memleketi ve dilini öğrenirler. Meselâ Torkiycyc gelecek casusları ele alalım: Bunlara bu mekteblerde Türk dili ile birlikte Türk tarihi, Tttrk coğrafyası. Türk dini. Türk an'anesi. Türk ahlâkı. Türk siyaseti. Türk iktisadı... Velhasıl Türklere aid ne varsa tedrici bir surette Öğretilir. Bu suretle Türkçeri öğrenen zabit Türklere ait her malûmatı da öğrenmiş ve bunlar üzerinde Türkçe münakaşa edebilir bir seviyeye getirilmiştir. İrana, Afgan a veya Almanyaya. Macaristana gidecekler de böyle yetiştirilir İmtihanda muvaffak olamıyanlnr orduya geri gönderilir. Bunlar da az çok bir dil öğrenmiş olduklarından karargâhlarda terceme islerinde kullanılırlar. Muvaffak olanlara casus mektcblerinde birkaç ay casusluğa aid tarihi ve teknik malumat verilir. Bundan sonra gidecekleri memleketlerin sefirlerine gönderilir. Fakat gizli değil, sefaret memuru gibi. Meselâ Osmanlı devletinin Beyoğ-lundaki Çarlık Rusyasının sefarethanesine gelen bu yeni hariciye memurları; görünüşte buradaki Ruı diplomasi heyetinin birer uzvu gibidir. Fakat onun tahsili henüz bitmemiştir. İki yıl da sefarethanede Türk dilini ve Turkiyeyi öğrenir. Ayni zamanda bu zabitlere şjnlır da öğretilir. Kışlalar, kıtalar, mektebler, hükümet daireleri, hükümet ricali, siyasi şahsiyetler, ayan ve mebunan meclisi, şahsiyetleri, müzakereleri, muvafık ve muhalifleri ve gazeteleri ve liderleri, memleketin ileri gelenlerinin ahlâk ve ilim seviyeleri, memleketteki siyasi ve İktisadî cer*, yanlar, halkıp hali ve efkârı, münevverlerin hayat ve irfanları... Velhasıl Beyoğlu barları ve fuhushp neleri ve kumarhanelerinin müdavimlerine varıncaya kadar her şey!.. Esasen sivil veya askeri büyük mevkileri işgal edenlerin ( ••¦ se-farethanede mahrem sicil defteri vardır. Her taraftan muntazaman alman malûmata göre bu defter U-zerinde İşlenir. Bu suretle Rusya hükümeti; Osmanlı devleti hükümdarlarının, nazırlarının, kumandanlarının, daire reislerinin ve erkânı-harb zabitlerinin ahlâk ve malûma tını, iç yüzlerile Öğrenmiş olurlar, îşte sefarethanede yetişmekte bulunan carus talebe! Dahi bu suretle Istanbulda bulunmıyan şahsiyetlerimiz hakkında da, malûmat sahibi olurlar. Ayrıca kendileri hergün sefarethaneye gelen gazetelerden hir "•'¦) Cihan harbinde llat-dad ln-Riliz konsoloshanesi evrakı arasımla elimize geçen, oradaki kumandan ve erkânıharb zabitlerimizin sicili, bizi hayretlere düşürmüştü: Hangi er-¦ebi dilini biliyor. kaUllyet ve ehU-kl derecesi, kumar ve şehvete olan meyil, madunları tarafından nevilin •evilmediğl.. hakkında taraamlle hakikate .. ,„„ malûmat ju,^^ Meşhur logi liz casusu Lavrence muvafık ve bir de muhalif gazeteler okumıya ve bunlardan çıkarabildiği neticeyi muallimlerine bildirmeğ-? de mecburdurlar. Mükemmel türk-çesi ve mükemmel tanıma kudrctile yalnız başına da gazinolara, salonlara, postahane ve birahanelere veya İstanbul cihetinde, muhallebici, aşçı, berber, hamam, tiyatro, sinema, her hangi bir inşaat... velhasıl her yere girip çıkabileceğinden halk ars-sındaki musahabeleri ve dedikoduları da dinliyerek noksanlarını ta-mamlıyabilir. Bu suretle bu casus namzedi! halkımız arasında kendisini- münasib bir meslek İntihap ederek onların araşma karışabilecek bir kabiliyet de kazanır. Şifre açmak, vesika çalmak veya fotoğrafını almak, eczalı mürekk-b kullanmak, malûmat sızdırmak., gibi casusluğa aid meslekî, tam ve pratik malûmatı da öğrenmiş't* dir. Casus namzedinin bu noktaya ks-darki tahsili maddidir. Bunun bir de manevi ciheti vardır ki o da sudur: Casus vatan ve milleti uğruna en tehlikeli ve en nazik bir vazifeyi üzerine alacağından işret, şehvet »t para karşısında yumuşayarak vazifesini ihmal etmemesi lâzımdır. Bunun için ruhları üzerinde tesir yapacak hitabelerde bulunurlar vt tarihten misallerle de tenvir olunurlar. Bir taraftan da hususi hayatı mütemadi kontrol altında tutularak kuvetli biı seciyeye malik midir" Ce niş bir ihata sahibi olabilmiş midir' Velhasıl yabancı bir memlekette vatanı ve milleti uğruna canla başla çalışabilecek midir? Tedkik ve tesbit olunur. İki yıl böyle sıkı bir tahsil ve ter biye ve tedkikten sonra muvaffak olanlar casus sınıfına ayrılırlar. O-lamıyanlar da hariciyede vazife n-Urlar ve sefaret veya konsolos'uk-larda veyahud da hariciye nezare-tinde Türkiye işleri şubesinde ct.lt-şırlar! Casus sınıfına geçen zabitler için Türklyede beş yıl çalışmak mecburidir. Bu esnada gerek kendisi ve gerekse memleketindeki ailesi hol maaş alır. Ailesi onun yerini bilmez fakat birbirinin sıhhat haberini a-ürlar. Müddeti biten casus isterse bu vazifede kalır, istemezse meml-ke-tine döner. Mühim para mükâfatı ve arazı ve mesken ikramiyesi aür İsterse memleketinde hariciye veya erkânıharbiyede bu işlerde vazife a-Ubilir. Bunlara bu kanar refah ve Klmesınln sebebi beş yıl pek tehli. keli bir bayat içinde çalışmış olmalarıdır. Çünkü ele geçerse ceza*, m n 1 — Gayri Türk unsurların Türk düşmanlığı ve para kazanma hırsları. 2 — Türklerin muhterilere karşı anane halini a!*n itimad ve itibarları. 3 — Kapitülâsyonlar dolayısile inkişaf ede-miyen sanayi ve ticaret âleminde ecnebi şirketler ve ajanlarının hâkimiyeti dolayısile memlekette ecnebi nüfus ve nüfuzunun çokluğu v__J Yazan : General Kâzım Karabekir — 15 — girdir. Seferde ise hemen kurşuna dizilir. Bir harb zuhurunda ordularımız nerelerde toplanmak İhtimali varsa casuslar oralara teksif olunmak şar-tile memleket İçinde mükemmel bir casus şebekesi kurulur. Casuslar daha ziyade münevverler, memurlar ve zabitlerle temasa gelebilecek veçhile kendi yerlerini tayin ederler. Ta limlere, manevralara giden askerle- memlekette cirit atarken halk arasındaki misyonerler de istedikleri gibi Amiyane propagandalarla halkı-mizı zehirliyebilıyorlar ve casusların hareketlerini kolaylaştırıyorlar dı. Bu üç unsura bir de içimizden bazılarımızın kayıtsızlığı ve bilhassa şehvet düşkünlüğü ile uğradığı gaflet eklenirse işin fecaati kolayca kavranır. ¦W5*'' m*Fj Bir AYrupa güzelile avlanın yerli bir prens rimizi sezdirmeden gözetlemek içir onlann yolu üzerinde bir iş bulurlar. Aldıkları malûmatı yakm yerlerde sefarethane veya konsolosluk vasi-tasile gönderdikleri gibi Osmanlı hududlarınm genişliği ve vasıtanın azlığı dolayısile. daha kolay ve daha çabuk olmak üzere, hududlann öte-¦erindeki casus yuvalarına da gönderirler. Osmanlı memleketinde casusluk pek kolaydı. Buna sebeb şu üç mühim Amildi: 1 — Gayrı [Türk unsurların Türk düşmanlığı ve para kazanma hırsları, 2 - Türklerin mühtedılere karş* an'ane halini alan itimad ve itibarları, 3 — Kapitülâsyonlar dolayısile inkişaf edemiyen sanayi ve ticaret â-lemınde ecnebi şirketler ve ajanlarının hâkimiyeti dolayısile memlekette ecnebi nüfus ve nüfuzunun çokluğu. Her madde başlı başına casusluğu İstediği gibi kolaylaştırabilecek bir âmildi. MUhtedi faslı ayrıca aşağıda göreceğimiz veçhile halk ara aında misyonerlerin dahi kolayca işlemelerine ve casuslara istedikleri yardımı yapmalarına müsaid en tehlikelim* İdi. Casuslar inledikleri ribt İşte bu âmillerin yardımiledir ki Rus erkânıharb zabitleri Şark vilâyetlerimizin her tarafında dolaşarak ve ihtida edenleri hükûmetimizdeı vazife dahi alarak istedikleri gibi çalışabilmişlerdi. Van ve Bitlis vilâyetlerinde bir Rus erkânıharb generali tam beş yıl çalışarak o vilâyet lerin mükemmel istatistiklerini yap mıştı. ( • ') Harbde casusluk daha büyük b r ehemmiyet kazanır. Çünkü devletlerin bütün gizli teşkilâtı artık ortay* çıktığı gibi orduların tecemmu mın-takaları da belli olur. Bunların derhal casuslar tarafından hükümetlerine yetiştirilmesi ne müdlılg bir iştir. İşte böyle mühim vazifeyi yapabilmeleri İçin casuHİann, maruf tâbirle, çekirdekten yetiştirilmiş olmaları şarttır. Cihan harbi başla-dığı zaman böyle bir Fransız camısu Alman ordularının tecemmu tarzını Öğrenerek kendi ordusuna bizzat gı- *•**¦) Mahn-nı olarak Ruıyada bastırılma olan \r yalnu alâkadarlara tevil edilmiş bulunan bu ederden bu de bir nuslm rlrierderrk harbi ıımıımi.l. .i evvel Türkçeye tercüme tabettlrnılstik. ~ay ik harpte Arabistanda 42 ve 55 inci alay sancaklarına muharebe madalyelari takılma merasimi dip haber verebilmiştir. Berlin'd' istasyonlarda Alman Uniformas' giymiş askerî nakliyatı gozetliyen Rus casusları yakalanmıştı. Bizir. muhtelif cebhelerimizde bizzat kar filaştığım casusluk meselelerim diğer eserimde harekât arasında göreceğiz. • • • Rusların casusluk teşkilâtına tam bir kolorduluk büdce sarfettiklerini işitmiştim. Artık daha zengin ve daha mahir devletlerin neler sarfet-Uklcrini ve nasıl çalıştıklarını takair edebiliriz. Bu izahat, casusların gerek haber almak ve gerek propaganda yapmak noktasından ne korkunç bir kuvvet olduklarını anlatmıya kâfidir. Bunun için her zaman ve bilhassa harbde: Vatandaş! 1 — Seni dinleyen ve seni gozetliyen düşman kulaklarını ve gözlerini unutma! 2 — Her işittiğine inanma! Düşmanlarımızın propagandaları seni iehirliyebilir. 3 — Karşına çıkacak para ve aşka tapılma! Bu talihin eseri değil, ca-sur etile kurulmuş bir tuzak olabilir. 4 — Bilhassa bir vazife sahibi isen H rhoşluktan sakın! Çünkü koynunda veya kafandaki esrarın on kolav arınlabileceği zaman budur. MİSYONERLER Müeasir kuvvetlerden mühim biri de misyonlardır. Bunların faal uzuvlarına misyoner denir. Hıristiyanlığın intişarı. HazreU Isanın Havariyonunu (Apotres) etrafa yayılarak gizil çalışmaları sayesinde mümkün olmuştu. Bunların müfritlerinin de faaliyetlerile Hıristiyanlık katoliklik tarzında Avrupu-ya yayıldı ve Romada oturan Papaya llAhl bir nüfuz verdi. Artık her tarafta kllİBeler açık teşkilâtile ve ezici bir taassup tahakkümde halkı İdareye koyulmuştu. On altıncı asırda uyanış devrinin (Itenaisaaance) terakkileri tefekkı. ve vicdan hürriyetlerine yol açtığın-dan «İmal memleketlerinde katoliklik taassubuna ve Papanın sonsuz nüfuzuna karşı dini ve siyasi bir protesto hareketi başladı. AJman s-sllzadeleri tarafından himaye gören bu kalkıotıya karşı İspanya'da CU- vit'lik [•] teşkilâtı yapddı. Portekiz ve Fransaya da yayıldıysa da Protestanlar kanlı muharebeler neticesinde Almanya'da 1555 de Protestanlığın meşrutiyetini kabul eUlrdı-1er. Bu suretle Protestanlık bütün şimalî Avrupayı ve İngiltereyi nardı, hattâ Fransaya da girdi. Katoliklik âleminde husule gelen sarsıntıya karşı Fransada da hemen bir reform yapıldı, yani kiliselerin itikad* ve disiplininde ahvalin zaruri kfldığı bazı tadilât kabul olundu. İşte bu Reform devrinden itibaren Misyonerlik ortaya çıktı. Katolik ve Protestan misyonerleri diye iki çeşid teşkilât işe koyuldu. a — On yedinci asırda önce Katolik teşkilâtı görüldü: Romada. Papalık makamı Misyonerlerin yetiştirilmesi için. propagandacı rahibler ve muavinler cemiyeti diye bir teşekkül yaptı. Az sonra Paris'de (Ecnebi Misyoner cemiyeti ve mektebi) tesis olundu. Burası yeni Havari-yon yetiştirmek için bir fidanlıktı! On sekizinci ve on dokuzuncu asırlarda Katoliklik Misyonerliği büyük bir hız aldı. Kadın ve erkek azalara malik birço.k yeni cemiyetler kuruldu. Artık Katolik ve Protestan Misyonerliği ilk havnriyon gibi gizli din neşrine veya bir asır evvelki gibi mezheb muhafazasına çalışmaktan İbaret olan vazifelerinden tamamÜe ayrılmışlardı. Misyonerlik gayesini ve faaliyet sahasını; artık Avrupa milletlerinin Asya ve Afrika fütuhatını kolaylaştırmak için siyasi istilâlara manevî öncülük yapmağa hasretmişti. ( Devamı »ar) [•] (Jesuİte) CMHaf İspanyada engizisyon mezallnıilr islâmları man vettlklrrl gibi oradaki Yahudi vesa-ir dimlekilrri ile hırpaladılar. Portekiz ve rrıınnaya da sirayet eden* büyük kuvvet bulun bu teşkilâta karşı parlâmento ve Üniversite ceb-he aldı. Evvelâ Porteklzden sonra da Fransadan tnnlol undu lar. Düzeltme Sayın Generalin hatıratının evvelki gıinlcii kısmında bir tertib hatası olmuş re "efkârı umumiye" kısmı "ie kuvvetler" bahsinde olduğu halde "dlf K ¦ Vrii, r" bahsimde gösterilmiştir, " Dtf kuvvetler", başlığı, "diplomatlar'' bahsinin baş tarafıma konacak!*, öittrler ddayerak dtlseİ-tiria. Kaldırımlarda Çiftler Yazan • Mehmed Abut Çirkindi; esmer zayıf bir kızdı. Buna rağmen ne engin bir ruhu vardı onun. Eğer yabancılar kara göllerine bakmak aahmetinde bulunsalar, belki bin bir renkli ruhunun aksini görecekler, fakat ne yazık ki kimse bakmazdı kızcağızın yüzün r. Zaten o kalabalığın Önünden geçerken, hele bir erkek gördü mü, yegane güzelliğini çerçcvellyen uzun siyah kirpiklerini yere diker, görmeden geçip giderlerdi. Halbuki o, sevdiği erkeğe ne hummalı günler getirtmeği tasarlardı... Aşığına bütün ruhunu verecekti. Fakat nerede o erkek ? • • ¦ Ilık bir bahı.r aksamı. Hava kararmış, gökyüzüne serpilmiş bir a-vuç yıldız. Ay kocaman, sarı bir karpuz dilimi.... Dükkan camekânlan renkli ışıklar İçinde yıkanıyor. Rüzgar sıcak bir nefes gibi yüzleri ok-fayıp kulaklara fısıldıyor: [ Belki bir bahar sarkışı, belki de bir aşk efsanesi.) Kaldırımlarda çiftler, aşk çenbe rine takılmış dönen kafalar, parlı-yan nazarlar.... Genç kız, birbirine geçmiş bir İnsan zincirinin İçinde eziliyor, ruhu kabarıp kabarıp taşıyor ve... (Ta-rabbim. diyordu. Nerede beklediğim erkek, neden gelmiyor, neden beril kurtarmıyor T) İşıklar azaldı, sokaklar ten halas O. Birbirine geçti, şu karanlık arka sokaklar, gecenin sefaletini, pisliğini sönük ziyalarla maskeliyebilen dar sokaklar.». Kaldırım taklarında ayak sesleri kısıldı, tek tuk gölgeler... Ve hikâyenin kahramanı zayıf, m iner. çirkin kız, çabuk çabuk yürüyor. İki üç adım ötede bir başka gö ge onu takib ediyor. Genç kız: (Hayır, diyordu. Dakl-kalardanberi arkamdan gelen bu a-yak sesi her halde beni takib etmiyor, belki ayni yolun yokuşudur!) Fakat bu fısıltı ne. bu adam ne diyor ağzının içinde? Kulak verdi: — Küçük hanım, dursana biraz, gözünü seveyim! Hayır, duramaz. Fakat bu taüı sesin sahibini görmek için kalbi çarpıyor, kendine böyle hitab eden ilk erkek. Adımlan gayri ihtiyari küçüldü, ağ: rl açtı. — Dur azıcık, yalvarırım, sana diyeceğim var! Korktu, sokakta başka kimseler yok. Koşmak İstedi, fakat bacakları gevşek, yüreği kanncalanır gibi. Jçmde esrarlı bir eziklik..... Şimdi adeta yanyana yürüyorlar. Kasketli adamın beyaz dişleri meydanda: — Sen beni tanım a zam ama ben seni tanırım. Genç kız ârkek Ürkek yan karanlıkta, onun yüzünü seçmeğe çalıştı. Cam gibi parlıyan iki siyah göz, esmer her halde. Kalın dudaklarının üstünde bıyıklarının siyah gölgesi. Urun boylu, geniş vücudlu bir a-tîam, kıyafetsiz, fakat genç. olsa gc-rek Adam bu bakıştan cesaret alarak gcDÇ kızın kolunu kavradı t — Adm ne? I — Bırakın kolumu I — Benî sevmedin mi T Korkma cinim! Genç kızın scel daha yumuşak i — Bırakın diyorum, görecekler, \ beni geç kaldım evim». Kasketli adam. kızı kendine doğru çekti. Adamın ılık nefesi yüzünde estikçe iradesini kaybediyor: — Yalvarırını sana, bırak beni' Fakat beline dolanan bu İlk erkek kolunun kudreti, vücudunu sar hol etti... Bu beyaz dişler, bu cam gözler ona neler söylüyor... Kaim dudaklar yüzüne yaklaştı...... • • • Bütün gece yatağında döndü, döl dü. Vücudu sanki alev almış. Du-| daklannda hâlâ erkeğin ezici kuvveti, ateşi, saadetin artık geldiğine tamamen inanmış gibi. İşte nihayet eenelerdenberi beklenen âşık kalbi nln kapışım çaldı! Ertesi sabah bir şeyi bahane edo-rek evden çıkıyor. Saat henüz dokut. Daha bir saat vaı onun gelmesine. Geçmek bilmlyen saniyeler, tü-kenmiyen dakikalar. Genç kız ona güzel görünebilmek İçin. en yeni esvabını giymiş. Dudakları kunllaşmış, rengi hafif pembe, biraz da pudra! Bekliyor, bekliyor. Nihayet sevdiği erkek, kalbinin fâtihi göründü. İşte, köşeyi döndü. Yaklaşıyor. Erkek yaklaştıkça genç kızın nazarlan parlıyor, büyüyor, büyüyor. Saadet ml ? Belki! Şimdi aralarında yalnız iki Uç adım var. Kasketli adamın başı açık. saçlarını iyice kırptırmış, ayakkabı-lanna pençe değilse de bir cilâ vurdurmuş. Gül kurusu pantalonu ütü İÜ, kurşuni yollu mintanı Üstüne ayni renk yeleğini geçirmiş. Otuz iki dişi meydanda, sırıtıyor. Genç kız titredi. Adam sordu: — Ne bakıyorsun öyle suratıma soğuk sağuk. beğenemedin mi? Sonra, kıza sarılmak için hazırlanırken, o, kolunu hızla çekti: — Dur, dedi, dur, sana söyliycce-ğim var. Hem yolcu gehyor. geri çekil. Gözlerini uğuşturdu. Rüya rai? Hayır. Karşısındaki adamın çehresi çiçek çukurlan İle delik deşik, gözünün birinde kurumuş çapak ve mintanının yakasında yürüyen kocaman bir tahtakurusu. Şimdi gen,; kızın ruhu kararmış. Bir akşam evvelki aşk simsiyah bir kâbusa bürünmüş, boğazı düğümleniyor, gözleri yaşanyor. ve kekeliyor. Adam hırslandı: — Ne oluyorsun T Genç kız cevab vermeğe çalıştı: — Şey... Ben bugün, gelemem seninle... Babam... Orada, kaşede be- wsxmjâsmm Hakkâride Yol Meselesi Her Şeyden Evvel Nafıa İşlerinin Tamamlanması İçin Çalışılıyor Yolun açılma töreninde ilbay Sadullah ve Albay Komutan Halid Akyürek Hakiri (Hususi) — Çok kısa bir zaman içerisinde; ilbayımızSaduUaJı Koloğlunun İsabetli karariartle akiği tedbirler. İlimizin hemen her sn hada çok müsbet şekilde inkişaf ma Bebeblyet vermiştir. Bunların en başında nafıa ve kültür işleri gelmektedir. Hakâri Vana; iki yolla bağlıdır. Bunlardan birincisi 147 kilometro imtidadında bulunan Hakflrl - Şahın an is ve Van yolu. İkincisi, Hakârİ • Başkale . Van yollandır. Birinci yol hum olmakla beraber niabeten açık ve geniş ise de 39W metre irtifaında bulunan Karadağ n senenin dokuz ayında gecid vermeyi *¦ Hakirinin kışın devamı müdde-tince Vanla ve bilmünasebe bütün Türkiye ile alâkasının kesilmesini1 intaç etmektedir. İkinci yol: Zap nehri yatağının Şİmal cebhesini takiben Başka ley ; kadar giden kısmıdır. Burası SUnbüt dağı ve şuabatının doğrudan doğru -ya eteğinde bulunduğu için rakımı da 1000 ilâ 1200 arasında tahavviU etmekte bulunduğundan daima kapanmadan işlemeye müsaiddir. Bununla beraber buraya yol deme* doğru değildir. Çünkü, kayalıklar ü-zerinde ve ancak bir insanın geçebileceği kadar dar ve uçurumludur. Halk her vakit geçit vermediği için Vanla olan ticari ve iktisadi müna-batını arzettıği bütün tehlikelere rağmen daima bura ile temin etmeğe çalışmaktadır. Yolun tehlikeli ve m bekliyor da.. Ben bakkala uğnya- j cağım diye sana haber vermek için i geldim Sonra erkeğin şaşkın nazarlan al-tonda koşup gitti. Mehmed Abut dar kısmı 36 kilometre uzunluğundadır. Bu vasiyeti göıönünde tutan çalışkan ilbayımız derhal teşebbüsata girişmiş ve birinci tmumi müfettişlik nafıa müşaviri Abdullah Bayda-nn kıymetli yardımları!e Icab eden fenni keşifleri yaptırarak Diyar bakırdan cclbettirdiği yol açma malzemesi dinamit, barut gibi vesaitle açılma işine başlamıştır. Burada memnuniyeti mucib bir hâdise kendisini göstermiştir Kendilerine çok elverişli olan Zan yolunun açılması hakkındaki kararlan duyan halk; Cumhuriyetin feyizli nimetlerini idrâk '•derlerken; bu İşe mükellefiyetleri ha' -de bedenen çalışmak auretile yardım e-deceklerlni yaptıkları mazb.ıtalar'ı taahhüt edinmiş olduklarından hâdise belediye meclisinin kararil* mevkii tatbîka konmuştur. Şimdiye kadar beş metre genişli ğinde açılmağa başhyan bu yol 939 mayısında daha geniş bir faaliyete sahne olarak 939 sonbaharına doğru tamamen açılmış ve bitmiş olacaktır. Gönderdiğim resim çok faal ilbayımızı yolun açılmasına haşlandığı gün ilk mazmayı vururken göstermektedir. İhsan Kazandıu^Iu ¦ m m Kasden yangın çıkarmışlar! Adana. (Hususi) — Vilâyetimize bağlı küçük Cıldırım köyünde bir. yangın olmuş, içinde ziraat âletleri bulunan bir samanlık yan m ıştır. Yangının bir garazkârlık ne -ticesi vukua geldiği zannolunmak tadır. GENÇ KIZ K AL £» i Nakleden: R. Gülseven No. : 44 Müşkül vazıyete düşen teyzeme muzaffermne bakıyordum. Teyzem artık dayanamadı, elile İffetln yanağını okşıyarak: — Haildin, kimsenin eline geçirmek İstemediği kalbini elde ettiniz demek'' Fakat mukabilinde siz de kendin izin kini verdiğiniz için bu iş.i İsteğinize göre halletmenin çaresine bakmalı... Allah vere de babanız muvafakat etse, zira çok gençsiniz... — Babamın muvafakat edeceğini eminim, annem, ablalarım evlenmeden bilmem beni Halidir evlendirir mi?.. — Bakalım uğraşınz. Ben kabul ettikten sonra ona ne oluyormuş. Teyzemi tamamile İstediğimiz vaziyete getirmiştik. Ve aramızda gülerek köşke doğru yürüdük. Yolda, bizi aramakta olan Refik beye rastladık. — No o? Yüzünüz neş'e içinde9 diye sordu. — Ne olacak Refik bey? Bu Od akılsızı güpegündüz yıldızlara bıkarken gördüm. Yani benim şu us*.ı-n Halid. kız 'ıizı sevmece yeltenmiş.; işin fenası, yaramaz kızınız da ayni j hisleri duyduğunu söylemiş. Fakat dostum, işin alaymdasınız galib Yüzünüzde kızgınlık, asabiyet em;, releri de görünmüyor. Refik bey güldü: — Uzun zaman dan beri işin bu st-kilde bitmesini bekliyordum — Olur şey değil, kızın babası da beraber! Teyzem, neş'esinden bitiyord", Refik bey, yaşlı gözlerle kızına vs bana şefkatte bakıyordu. İffetle ben şaşırmış bir halde idik. Refik bey, yanımıza gelerek ellerimizi birleştirdi ve heyecandan titreyen bir sesle — Çocııklanra, birbirinizi hiç sıkılmadan heviniz. Teyzenizle ben işinizi gönlünüze göre yapacağız. Kızım İffet, kalbinin, o masum ger-kız kalbinin seçtiği ve hislerine lâyık olan erkek ile beraber yaşa. Yegâna arzum da budur. Mca'ud olmandır. Birkaç ay sonra aramızdan aynim gittiğin zaman, günler, bana uzun gelecek, fakat seni seven bir kocanın yanında bahtiyar olduğunu düşünerek mes'ud olacağım. Bana bir şey söylemedi ve elimi sıkarken bana atfettiği nazarlardaki yalvarış: — Onu daima seviniz ve mes'u.l ediniz. Kızım çok samimi ve masum dur... der gibi idi. XXII İffetin annesinin de muvafakatini elde etmek uzun sürmedi. Alü hafta sonra İffetle evleniyorduk. Epey zamanlat var kl teyzem be nim bu sonuncu ve projelerini bozan hareketimi unuttu. Kaıımı gayet ae viyor ve önüne gelene bu sevimli gelini kendisinin seçtiğini göğsün 1 kabartarak söylüyor. Şimdi bu umn hikâyemi İrfandan bahsetmek den kesem İy sevgim. Güzel Ayşe nıhayle İrfanla evlenmeğe razı oldu. üç aydanberı de evlidirler. İşte İffetle evlenmemin hikâyesi I Görüyorsun ki evlenmem digerleri-ninkine benzemiyor. Eğer daha mahir birisinin kaleminden çıkmış olsaydı, alâka verici bir roman mevzuu olabilirdi. Ben bu romanı İlletin yanınd-ı her gün yaşryorum. Azizim her ne söylenirse söylensin, evlenmek, insanda mevcud vasıfların en iyisıdir yine!... SON ) Mersinde 1 senelik Adliye faaliyeti Mersin. (Hususi) — Şehrimiz adliyesi 93S senedine ait islatistl-ki malûmatı hazırlıyaruk alâkadar makama takdımetmiştir. Bu İstatistiğe göre cumhuriyet müddeiumumiliğine 938 senesi zarfında 1126 hüküm ilâmı infaz olunmak üzere verilmiş bunlar -dan 110 u infaz olunmuştur. Ağır ceza muhakemesinde 272 davaya ait muhakeme yapılmış bunlann 189 u sona erdirilmiştir. 83 adedi de yeni yıla devrolun -muştur. Asliye cezada da 976 isten 576 iş karara bağlanmış 400 dava 939 senesine devrolunmuştur. 14 yaşındaki bir genç kızı kaçırdılar! Bursa. (Hususi) —¦ Merkez nahiyesine bağlı bulunan "Bilâdı Yunus,, köyünden Abdullah Vızı 14 yaşındaki Emineyi. ayni köyden küçük ibrahim. Kurt Hasan, dilsizlerin İbrahim ve Mehmedîn kaçırdıkları jandarmaya haber ve rilmiştir. Bunun üzerine derhal jandarma takibata çıkmış ve kaçanları 2 saat sonra yakalamışlardır. Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, kırıklık vs bütün ağrılarının derhal L^H İcabında jfünda 3 kaşa alışabilir. ceser. — Örülmeyin. Elimden geleni yapacağım. Ps^n1* ¦ İmdi hatırıma gel di. Brent ile konuştum. Pedder aleyhinde hiçbir delil yok Bİlâülı gayet ciddi ve namuslu tanınan bir antikacı. Hattâ o aralık odaya giren bir zabıta müfettişi kendisini gayeı iyi tanıdığını, geçen hafta birlikte golf oynadıklarını söyledi. Korkarım ki yanlış bir yola sapıyorsunuz — Yanlış yol mu? Fakat Pedderm evindeki bu tebdili kıyafet malzemesi ne olacak? Ne Pedder vo ne de Reardon hakkındaki düşüncelerimde aldanım yo mm. Tamız, bana söylediğine göre, bu İsi becermek için kendi kendime çalışmam lâzım geliyor. Ve Den, kısa bir tevakkuftan sonra devam etti: — Brent, Jennloin başına gelenleri biliyor mu? — Teni öğrenmişti — Vaka nasıl cereyan etmiş? — Bren tin verdiği yegâne tafsilât, gtııç kızı öldürmüşler, ve odasını altüst etmişler. Bu da KJatuın io-togrsluu elde etliğine Ur dr İlidir. Zabıta onun evli olduğunu biliyordu. Zaten Brent. bu gibi şahıslar a-rasında vukua gelen ölüm vak ala-rile fazla alâkadar olmuyor. Klsvnı araması da bir zabıta memurunu öldürmüş olmasındandır. Rontz meselesine gelince aldırmıyor bUe. — Her ne hal ise, artık aynlalıro. Ve dikkat edin. — Korkmayın. Esas olan şey. tetikte durman izdir. Eğer Reardon, Fisvatere gelirse ben de orada bulunuyorum. Nansi Aylevoda gelirce... . Den. arkadaşının sözünü keserek: — Bu İşle ben meşgul olacağın-., dedi. Ve otomobilini hareket ettirdi. Tat Klubtın önüne geldiğinde saat ikiyi geçiyordu. Kapının önünde birçok lüks otomobiller duruyor»! ' İçerisi ve bahçeler kalabalıktı. ü"a-racada yemek yeniliyordu. Den, bir aralık gözlerini pencereden denize çevirdi ve gayri ihtiyari sevinçten titredi: Aatarte eaki yerinde demırlenue duruyordu. KATIL ARANIYOR C\ QkİM ÖLDÜRDÜ ( YENİ SABAHIN POLİS ROMANI 63 Ç.vircD R. S AO AY XX VII Demek kı. Pedder gen dönmüştü. Her halde Reardon da bu taraflara gelecekti. Fakat yat Reardonu ne dîye Nevyorka götürmüştü? Den, bu sualin cevabım bir türlü veremedi. tçinl şiddetle çekilişi, daha öğle yemeğini yememiş olduğunu hatırlattı. Fakat kalabalık içerisinde oturmağı da istemiyordu. Elini yüzündo gezdirirken sakalının uzamış olduğunu gördü. Odasında bir sandüvlç İle karnını doyurmağa karar verdi. Salondan çıkarken, klüb garsonlarından biri elinde bir mektubta yanma yaklaş ta. — Bu sabah bir adam gelerek bu mektubu verdi. Cevabını saat dörtte alacağım söyledi. Den, ilk defa, Nansinin çayı başka bir güne talik ettiğini düşündü. Fakat zarfı açıp, içindeki kâğıdın baş tarafında Aatarte ismini görünce sıçramaktan kendini gaptedeme-di. Ve okudu; (Azizim Mösyö Den. aliss Aysle-vod. kardeşi ve N" Emst. eğer sıhhati müsaade ederse, bu akşam yemeğine yata gelecekler. Kendilerine iştirakle getireniz beni çok »unutLir kılarsınız. Tat KlUbe saat 7.30 da telefon edeceğim. Hürmetlerimle. Hiler Pedder.) Den, salona döndü ve kendisini bir sandalyeye attı. Tabiatı ile Ped-dertn davetine müabel cevab vere- cekti. Bu kadar yüze gülen tesadüften İstifade edememezlik yapamazdı. Astarto'dakİ bu akşam yemeği, Reardon ile genç kızın buluşmalarını izah ediyordu. Reardonun arkadaşının yatında yemek yemesi ve hattft yatması kadar tabii bir şev otamaadı. Davete icabet edeceğim bir kâğıda yazdı ve garsona mektubu götürmesini söyledikten sonra bir sandüviç alarak odasına çıktı. Ve traş olurken de Nansi hakkında beslediği duygunun sevgiye inkı-lâb etrriş olduğunun farkına vardı. Genç adam, her hangi bir kadının fikirlerini ve kararlarını sarsamıya-cağını İnliyordu. Fakat Nansinin tesiri başka türlU idi. Hattâ bu sabah, kendisini yalan söylemesine rağmen genç kız için bu şekilde hareket etmiş olmasında muhakkak sebebler anyordu. Bunlun düşünürken de Den traş oluyor ve gülüyordu. Ve birden, üzerine aldığı işin büyüklüğünü hatırına getirdi. Hisse kapılmak doğru d-?-ğildi. Saçlarını sert sert fırçaladı. N "ir. ı düşünmekten vazgeçmeli, hattâ Rıardonlu kendisini gördüğü-nü bile saklamalıydı. Sabır ve İhti- yat daima esas prensibi idi Roee-monta plâj yolundan gitti. Taramalar, çiçeklerin ağır kokulan altında, tenha idi. Fakat derandada kalabalık vardı. Hasır koltuklara gömlh-müş birçok kadın ve erkek buzlu limonata içiyordu. Salonda bir çay büfesi kurulmuştu. Nansi pasta dağıtıyordu. Den-1 geldiğim görünce elile küçük bir işaret yaparak güldü. Mis Brenzlerı a-rarken, onu ince ve zayıf bir kadı ı-la konuşurken buldu. Ev sahibe* i nazik bir tavırla kendisini karşıladı ve: — Geldiğinize ne kadar da iyi e.-tınız, dedi. Harrîye söyleyin de size çay versin. Kokteyl tercih ediyorsanız. kUtübhane salonuna gidin. Ve Mis Brenzler, tebessümler m çarak yamadaki kadınla uzaklaştı \alnız kalmıştı. Fakat genç kızla konuşmağı aramıyordu. El rafına bakınca. Nansinin yalnız başını durduğunu ve kendisine gözile işaret ettiğini farketti. Cevab vermedi. Bu güzel yüzün, göz bebeklerin deki sa fiyetln tesiri altında kalmağı İstem! yordu. (Davamı var) 10 KÂNUNUSANİ — İMİ İngiliz Başvekili Bu Sabah Romaya Gidiyor (Baş tarafı 1 İnci tayfada) meti doğrudan doğruya müzakerelerin bir çok engelleri bertaraf edebileceği kanaatindedir. İngiltere, Roma - Berlin mihverini ikiye bölmek maksadını gütülemektedir. Roma görü«pnelerinin muayyen bir programı yoktur. B. Chamberlain zemini yoklamak gayesini istihdaf ediyor. Görüşmeler Münih ve İngilİz-ltalyan anlaşma larına istinat edecektir ve neticelenmesi ihtimali çoktur. Çcmherlayn hareket ediyor Londra, 9 (A. A.) — Başvekil Chamberlain bu sabah Londrayı dönmüştür, öğleden sonra Nazırlar meclisi toplanacaktır. Bu toplantıda Romada yapılacak müzakerelerin teferruatı tesbit olunacağı gıK. pek muhtemel olarak İngiltcrenın Japonyaya karşı alacağı hattı hareket te görüşülecektir. Başvekil B. Chamberlain Hariciye Nazın Lord Halifax, yarın sabah refakaUcrindekİ zevat ile birlikte (AKun ok) Paris ekspresi il* Londra dan hareket edeceklerdir. Paris, 9 (A. A.) — Matbuat, Chamberlain'in Roma seyahati hakkındaki tefsirlerine devam etmektedirler. Figaro gazetesi diyor ki: (Duçe, her şeye hazır olduğunu ve hiç bir şeyden korkmadığını Chamberlain*e anlatmak için bütün cüretini kullanacaktır. Bu oyun. teh tikeli olmakla beraber Mussolini. bütün melhuz tehlikeleri gözüne almıştır.) Pctit Journal söyle yazıyor: (Fransa hali hazırda yeni bir dörtler konferansı kabul edemez. Fransa ile İtalya arasındaki münasebetlerin herseyden evvel normal bir safhaya girmesi lazımdır.) Ordre söyle diyor: (Hiçbir ademi müdahale formülü italya İle Almanyaya İspanyaya kütle halinde müdahale etmek hakkını veremez. Bu müdahale, vicdanı tazjp etmekte ve Akdcnizdcki müstakbel menfaatlerimizi tehlikeye düşürmektedir. Chamberlaın'in, Mussoliniye saracağı yegâne sual sudur: (Londra itilâfına uyarak kıtalarınızı ispanyadan çekecek misiniz, çekmiyecek misiniz?) Alman gazetelerine göre Chamberlain'İn Roma seyahati arifesinde Alman matbuatı (Kalyanın her ne şekilde olursa olsun taleplerini İa'af ettireceğini) İddia e-den İtalyan matbuatının tefsirlerini neşretmektedir. Alman matbuatı aynî zamanda Akdeniz meselelerinin heyeti umu-miyeainln Münih zihniyetine uygun bir şekilde Romada halledilmesi 14-camgeldiğini ileri sürerek İngiliz Nasırlan Üzerinde tazyik yapmağa ug-raşmaktadir. Montagpost gazetem diyor ki: (Yeni bir Avrupa buhranına, Akdeniz buhranına karsı boş ellerle mi harekete geçilecek? Roma seya hatinden evvel Chamberlain kendine bu suali sormaktadır. Fakat buhranlar bu şekilde izale edilmez.) Bu gazete, (İspanya meselesinin gün geçtikçe tebellür ederek yakında yapılacak olan Roma görüşmelerinin haçlıca mevzuunu teşkil edeceğini) kaydettikten sonra Franca tarafından kazanılacak olan zaferin gölgesinin bu sahada gittikçe sarih bir şekilde göründüğünü tebarüz ettirmektedir. Diğer cihetten bu gazete Avrupa bakımından İspanya meselesinin bir Akdeniz muvazenesi meselesi olduğunu yazmakta ve şu sözleri ilâ- (Gerek Mussolini, gerekse Chamberlain için mevzuu bahsolan nokta, devletler arasında bir muvazene teminidir, ispanyanın Moskovanın bir şubesi haline geldikten sonra 193S tarihli ingiliz - italyan İtilâfile garanti edilen Akdcnizdekİ statuquo-yu altüst edeceğinin İngiltercdc anlaşılması lâzımdır.) Tunjsta ytpılan ouuayMer Tunus, 9 (A. A.) — Tunustaki İtalyan konsolosunun teşebgüsü U-zerine yzpıkn tahkikat neticesinde 100 kadar müslümanla yahudinin 3 ikincikânun günü Volpicolli adındaki bir İtalyan terzinin dükkânı önünde nümayiş yaparak İtalyan bayrağını yerinden çıkarmış ve yerine Fransız bayrağı asmış olduklarını meydana çıkarmıştır, italyan bayrağının ne olduğu malûm değildir. Bir Fransız kadınla evli olan ve Faşist kırfasmdan mukayyet bulun-mıyan Volpicolli şikâyette bulunmamıştır. İtalyan matbuatı, bu hâdiseyi İzam ederek İtalyan mağazalarını tasa tutulmuş, İtalyan bayraklan-nın koparılıp yakılmış olduğu vadisinde neşriyatta bulunmuş idi. Fransa aleyhinde nümayişler Roma, 9 (A.A.) — Tunusta yapılan İtalya aleyhindeki nümayişleri protesto için bütün aıap garb Trab-lusu, Adisabeba ve Hararda mukabil nümayişler yapılmıştır. Mm. Atinantn Muhakemesine Dün devamedildi Randevuculuk ve genç kızları fuhşa teşvik etmek suçlarile yakalanarak 1 inci asliye ceza muhakemesine verilen madam Atina İle muavini madam Kalınanın ve Alınanın kızı Zızi namı diğer Aleksandıra ve Marikanın muhakemelerine düı mezkûr mahkemede hafi olarak do vam edilmiştir. Muhakemeye saat 15 te başlan mış ve Ben kuf bulunan madam A-tina tevkifhaneden getirilerek gey-ri mevkuf olan Katina. Zizi ve Marikanın yanında suçlu mevkiinde yerini almıştır. Bu celsede Şükran. Harikliya. Bcdia isminde üç genç şahit kızla beraber ayrıca Bayan Hayat namında bir yüksek tahsil talebesi dinlenmişlerdir. Şahitlerin şehadeti 3 saat kadar Bürraüştür. Şahitleıden Yolanda'nın Mısıra kaçtığı anlas/ldığından dün kendisi dinlenememİştir. Diğer taraftan geçen celsede dinlenen şahitlerden ikisinin; muhakeme huzurunda bildiklerini sakladıkları görülmüştür. Hu şahitler, evvelce sorgu hâkimi huzurunda herşeyi anlatmışlarken şimdi hiç bir şey bilmediklerini söylemişlerdir. Pt/ıun üzerine müddeiumumilik makamı: bu iki şahit hakkında kanuni takibata girişilmesini kural-laştırmıştır. Polonya Fransa İle ittifak istiyor Varşova, 9 (A-A.) — Polonya Hariciye Nazın Bek in Berschtes-gaden'de Hitlcrle yaptığı mülakat esnasında gazetelerin Uk neşriyatı pek o kadar nikbin değildir. Yan resmî Gazcta Polska, Almanya İle Polonya arasında teşriki mesai için bertaraf cdilemiyecek müşkülât bulunmadığını ve bir se-Bedenberi iki hükümet tarafından takip edilen siyasi hattı hareketi değiştirecek ortada hiç bir şey olmadığını »aydetmekle iktifa ediyor Diğer Ur aftan Kurjer Poslki gnaetesi, Polonya-Franzu! ittifakının kUmesini ve sağlamlaştırılması Hi-aumunu kaydederek diyor kı. (Polonyanın coğrafi vaziyeti iti -barile Almanya ile anlaşma siyaseti takibi zaruri ise de Polonya yalnız komşularüe olan münasebetlerini değil fakat Avrupa siyasetinde âmil olan bütün devletlerle münasebatın-da bir muvazene aramaya mecburdur. Polonya-Fransız İttifakının idame ve tarslnl Poloayanın menfaati kabından olduğu kadar Fransa İçin de elzemdir. Bittabi eğer Fransa Avrupadald vaziyetini muhafaza etmek istiyorsa, çünkü Fransa ancak Polonya ile mutabık bulunduğu takdirde bunu yapabilir.) Faşist meclisi toplanıyor Çinliler bir Alman vapuruna Taarruz ettiler Berlin. 9 (A.A.) — Alman istihbarat bürosu. Şanghaydan almış olduğu bir telgrafı neşretmektedir. Bu telgrafta Hansa adındaki Alman vapurunun pazar günü öğleden sonra Vussung haricinde Yangtse üzerinde sefer etmekte olduğu sırada Çinli korsanların taarruzuna uğramış, ancak bu taarruzun akim kalmış olduğu bUdirilmektedir. Korsanlar, bir çok sandallarla gemiye ye-naşmışlar, bir kaç dakiha İçinde yüzlerce el ateş etmişlerdir. Birçok Çinli yolcu yaralanmış-tır. Hansanm kaptanı, bilmukabele ateş açmış ve süratini arttırarak yoluna devam etmiş ve korsanların pllânını suya düşünnUştÜı. Alman vapuru pazar akşamı Şanghaya gitmiştir. Macar hariciye Dazın Berline gidiyor Budapeşte, 9 (A.A.) _ Hükûme-tin organı olan Heflo gazetesi Kont Cashy'nin bu ayın 20 sine doğru Almanyaya gideceğini yazmaktadır. Ayni gazete, Daranyinin Almanya-dan avdet ettiğini, fakat mumaileyhin siyasi mahiyette biç bir mülakat yapmadığını ilâve eylemektedir. Italyada kahve luhranı Roma, 9 iAAi — Satış miktan feçenlerde müşteri başına 600 rra- Suriyede Yeni Nümayişler Halep: 9 (A. A.) — Fransa — Suriye istiklâl muahedename.«inin feshi ihtimaline karşı protesto et -mek, üzere 3.000 nümayişçi «ehrin ana caddelerini dolaşmışlar ve di -teklerini muhafıza arzetmek üzere saraya gitmişlerdir. Birçok nutuklar irad edilmiştir. Nasyonalist me budardan Nazım bey kııdsi, fırkasının protesto makamında olmak U-zere pazartesi akşamına kadar şehrin kapalı k '.İmasını temdide karar vermiş olduğunu beyan etmiştir. Bu nümayişin Fransa'nın yeni âlî komiseri B. Gabriel Puaux aleyhine müteveccih olmayıp bütün halkın Suriye istiklâlinin tahakkuk saha . sına isal edilmesi hususunda mütte-hid olduğunu isbata matuf bulunduğu anlaşılmıştır. KRAL KAROL - PRENS PPOL MÜLAKATI Bükreş: 9 (A. A.) — Cumartesi günü Arad bölgesinle bir av parti-aine iştirak etmiş olan Kral Karol dün kız kardeşi eski Yunan kraliçesi Elizabet'in malikânesi olan Banlok Yugoslav naibi prens Pola mülâki olmuştur. Bugün öğle vakti kral ve prens henüz Banlokta bulunuyorlardı. Görüşmeler hakkında henüz hiçbir «ey neşredilme-mistir Dr FUNK MUSSOLİNİN YANINDA Roma: 9 (A. A.) — Alman iktisat nazırı B. Funk bugün İtalyan korprsayonlar ve iktisat nazırları ile parti sekreterini ziyaret ettikten sonra duçe tarafından kabul edil -mistir. ŞİMAL! CİNDE JAPONCA MECBURİ Tokyo: 9 (A. A.) — Domei A-janzının bildirdiğine göre. şimali Çin hükümeti bütün ilk ve orta mekteplerde Japoncanın mecburi surette öğretilmesi hakkında bir emirname neşredilmiştir. Emirname hükümetin bu karan ile yeni nebilerde Japon aleyhtarı hissiya -hn tamamiyle ortadan kaldırılacağını tebarüz ettirmektedir. ÇEK - MACAR İHTİLAFI HALLEDİLDİ Budapeşte: 9 (A. A.) — Macar Ajansı bildiriyor: Munkacadan bildirildiğine gft -r». Çekler, Macar hükümetinin teklifli» uygun olarak. Mu nkacs civarını tahliye etmişlerdir. Çek hükümeti nakledilen malzemeyi i-adeye Amada olduğuna bildirmiş -tir. Esirler mübadele edilecekti Hasan Cemil Alman Arkeoloji Enstitüsü Azalığına Seçildi Ankara, 9 (AJl.) — Türk Tarih Kutumu Riyasetinden: Dünya arkeoloji kurumların m en büyüklennden ve yüz seneyi geçen zengin maziaıyle bu ılının en salahiyetli alemdarlarından meşhur Alman devleti arkeoloji enstitüsü, ahiren meşhur Alman arkeologu ve sanat tarihçisi W m eke İm arın günü şerefine tertip ettiği fevkalâde bir iştimada Türk Tarih K rumu Başkanı ve Bolu saylavı B. Hasan Cemil Çambeli ittifakla enstitünün asli az d lığı nı intihap etmiş ve bu intihap aşağıdaki mektupla tebliğ edilerek enstitünün azalık beratı da gönderilmiştir. (Alman devleti arkeoloji enstitüsünün merkez direktörlüğünün, bu seneki genel toplantısında. Winc-k. İm um gününün bu yıl tesidi ı9 Bırıncıkânun 1938) münasebetiyle sizi enstitüye asli aza tayin etmek arzusunu müttefik an izhar ettiğini bildirmekle şeref kazanırım. Kendisine yalnız pek muvaffakiyetli hafriyatı değil, ayni zamnda pek kıymetli neşriyatı borçlu olduğumuz Türk Tarih Kurumu Başkanı sıfatiyle, arkeoloji ilmine büyük ve beka bulacak hizmetlerde bulundunuz. Fevkalâde güzel sergisiyle birlikte idareniz altında bulunmuş olan geçen seneki büyük (Tarih Kongresi en eski tarihe ait araştırma la m'u bir dönüm noktası olarak kalmakta ve hafızamızda pek canlı yaşamak- SPOR Vali klüp murahhaslarını kabul etti 13 Kânunusani cumartesi akşamı istanbul valisi Lûtıi Kırdaı, İstanbul kulüp murahhaslarını bölgeye davet etmiştir. Kendilerile bazı hususlarda görüşecek ve bu vesile ile tanışacaktır. Gayrifederr klüplerde oynayan talebeler Beden terbiyesi genel direktörlüğü tarafından bugün bölgelere gönderilen bir tebliğ İle gayri federu kulüplerde oynıyan talebe, askerlerin bundan sonra, oynatılmamaaı emredil m ektedir. Veri'en cezalar Muhtelif maçlardan cezalandırıl- Kocasını Tehdit Eden Kadın Saadet isminde bir genç ka -din; koçanının üzerice ekmek b:-çağİyla yürüyerek onu Ölümle tehdit etmekten suçlu olarak Asliye c*/.a m*hkem*.ın« verilmiştir. Dünkü muhakemede Saadet cürmünü itiraf etmiş: — Her zaman o beni korkulu • yordu. Bu sefer de ben kendinİne mukabele ettim!.. Demiştir. Muhakeme; şahit celbi İçin talik olunmuştur. malarına lüzum görülen Beykozdan Gazanfer. Sulrymaniyeden Rauf birer ay maçlara iştirakten menedil-m işlerdir. E hisarla ı U. Müdürlüğünden : | dijrı » tarihinde ayn ayn ihale edileceği ilân edilen 10.000 a-ıda kullanmağa mahsur elektrikli kapsül İle (4G0.000) a-uzun ve (60.000) adet 22 lik kı-a nişan fişengi için letki-ssına lüzum hasıl olduğundan açık eksiltmelerinin ) tarihine rastlıyan salı günü saat 14 ve 14.30 a tehir edil-lunur. (i42 I — Şartname ve numunesi mucibince salın alınacak 90000 metre kırmızı çizgili kanavİçe kapalı zarf uruliyle eksiltmeye konmuştur. II Muhammen bedeli beher metresi 12 kuruş hesabiyle 10800 lira ve muvakkat teminatı 810 liradır. III — Ekşilime 21 - 1 - 939 tarihine raatliyan cumartesi günü saat 11 .1 Kabalaca levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün sözO geçen şubeden alınabileceği gibi numune de görülebilir. V — Mühürlü teklif mektubunu kanuni veıaik ile yüzde 7.6 gü- venme parası makbuz ve banka teminat mektubunu İhtiva edecek o-tadır. Enstitümüzün aslî aza lığını» lan kapalı zarfların ihale ı/ünü en geç saat 10 a kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi lâzım -dır. (113). tayininiz, size ve çahşmalaı imza borçlu olduğumuz şeyler için ancak mütevazı bir teşekkür mahiy» ündedir.) AvustıırHy'di rıcMar Sidney, 9 (A.A.) — Şarki Avııs-tralyanın büyük bir kısmında, bir haftadan beri şiddetli sıcaklar hüküm sürmektedir. Dünkü pazar günü Sidneyde hararet gölgede 31 dereceye çıkmıştır Memleketin içi rinc doğru 30 derece ve daha fazln bir hararet kaydedilmektedir. Sıcak dolayısile geniş Victoria ormanlarında bir çok yangınlar çıkmıştır. Sıcaktan insan zayiatı bulunduğu da tahmin t lmektedir. —* * — Yahudi meselesinin h*|!İ Roma, 9 (A.A.) — Yahudi me selesi hakkında Amerika büyük el-çisile italya Hariciye Nazırı arasında yapılan mülakata dair emin men-balardan alınan haberlere bakılırsa Mussolini diğer devletlerle ve bilhassa Almanya ile temas ettikten sonra Amerikan muhtırasına revap verecektir. Denize d:isn adam Dün gece saat 3 e doğru 4 ün CÜ Vakıf hanının önünden bekçi; hanın kapısının önünde ustabaşı sırsıklam ve perişan bir adamın durduğunu görmüştür. Yapılan sorguda bu adamın Heybeli adada çöpçü onbaşısı Hüseyin olduğu anlaşılmıştır. Hüseyin; Galata rıhtımından kazaen denize düştüğünü, sonra kendi kendine çıktığını söylemiştir. t .- 'ffffferfefftıvr.'.-ı'.-şı.v.vjvlu'jivujj....„.j tiyatrolar I TURAN TİYATROSUNDA 10/1/939 Sah Günü akşamı saat 20.30 da Sanatkâr Naşİt ve Cemal Sahir birlikte ADALI SuR. |K 11 İkincikânun Çarşamba akşamından itibaren caz kralı Gregor 15 kişilik eac Tepebaşı Dram kısmı 10/1/939 Sah günü akşamı saat 20,30 da ASMODE 6 perde + halk onun Bu akşam tÇ YİLDİZ Yakında senenin fer* opereti ve I — İdaremizin Cibah Tütün ve kutu fabrikacında hâlen mevcut olanlarla mayıs 930 gayesine kadar birikeceği tahmin edilen 160.000 kilo tr.Ha parçası pazarlık -uretiyle satılacaktır. II — Mut ammen bedeli beher kilosu 60 santim hesabiyle 800 lira ıizde 15 teminatı 120 liradır. III — Arttırma. 13. 1. 939 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15, 30 da Kabataşta levazım ve mübaysat şubesinde müteşekkil komisyonda yapılacaktır. IV — Numuneler Cibali Tütün ve kutu fabrikasında görülebilir. V — isteklilerin arttırma için tayin edilen gün ve saatte yüzde 16 (eminatlariyle birlikte yukanda adı geçen komisyona gelmeleri Hân olunur. (9484) * I — İdaremizin Cibali tütün fabrikam İçin şartname ve nSmn -Mal mucibince satın alınacak un gibi İnce şey konabilecek Standart normal sık örgülü (6000) adet tütün tozu çuvalı açık eksiltmeye konmuştur. II — Muhammen bedeli beheri 27 kuruş hesabiyle 1620 Hra muvakkat teminatı 121.50 liradır. III — Eksiltme 25/1/939 tarihine rastlıyan çarşanba gflnfl saat 14 te Kab:ıtaşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonun . da yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak har gün sÖsO gecen şubeden alınabileceği gibi numune de görülebilir. V — İsteklilerin eksiltme fçln tayin edilen gün ve saatte yazda 7,5 güvenme paratariyle birlikte yukanda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (193). Nafıa Vekâletinden: Sivas - Erzurum hattının 388 İnci kilometresinde Fırat üçerinde yüz yirmi metre açıklığında bir demir köprünün malzemesi de dahil olarak inşası kapalı zarf usuliyle münakaşaya konulmuştur. 1 — Eksiltme 20. 1. 939 tarihine müsadif cuma rünü saat on beşte vekâletimiz demîryollar inşaat dairesi münakaşa komisyonunda yapılacaktır. 2 — Muhammen bedel' rfil altmış yedi bin altmış dokuz lira altmış kuruştur. • 3 — Muvakkat teminatı dokuz bin altı yüı Uç lira kırk sekiz kuruştur. 4 — Mukavele projesi, eksiltme şartnamesi, bayındırlık İşleri genel şsrtnamesi ray inbisat tertibatı, ray profili, telgraf hattı konsolu, köprü şeması; 355 numaralı kontr ray tertibatından mürekkep bir takım münakaşa evrakı sekiz yüz otuz altı kuruş mukabilinde demir yollar inşaat dairesinden tedarik olunabilir. - Bu münakaşaya girmek istiyenler 2490 numaralı arttırma eksiltme ve ihale kanunu mucibince İbrazına mecbur oldukları evrak ve vesikalarla ehliyet vesikalarını ve fiat teklifini havi kapalı ve mBhürlü zarflarını eksiltme şarlnamastylo mezkûr kanunun tarifatı dairesinde hazırlıvarak 20. 1. 939 tarihinde saat on dörde kadar demiryollar inşaat dalretl münakaşa komisyonu başkanlığına numaralı makbuz mukabilinde vermiş olmaları lâzımdır. ,;" münakaşaya gireceklerden I sak al elli metre açıklığında bir domir köprü imal ve montajını yapmış olmak şartı aranacaktır. 7 — Münakaşaya girmek için ehliyet vesikası almak Istlyenlerin re-fıransleriyle diğer vesikalarını bir istidaya bağlıyarak bu istidalarını münakaşanın yapılacağı tarihten en az sekiz gün evvel vekâletir-'ze tevdi ederek ehliyet vesikası talep etmeleri lazımdır. 8 — Münakaşanın yapılacağı tarihten en ax sekiz gün evvel müra- II.i ,t\ YHtSABAH 10 KAKÜNl^A Sabah, öğle ve akşam her yemekten Sonra dişleri RADYOLİN ile niçin fırçalamak lâzımdır ? Çünkü unutmayınız ki: Bakımsızlıktan u*Q) en dişlerin difteri, bademcik, kızamık, enflo-enza, va hattâ zatürreeye 7°i açtıkları. İltihap yapan dü) etlerr/l» keklerinin mide humman, apandisit, nevrerfteni. sıtma ve romatizma yaptığı fennen anlaşılmıştır. Temiz ağu, ve sağlam dişler omum! vücut sağlığının en birinci şartı olmuştur. Binaenaleyh dişlerinim her gün kabil olduğu kadar fasla - 14-akal 3 defa - (Radyolin) dis mı-cuniyle fırcalıyarak sıhhatinizi garanti edebiliriniz ve etmelisi - •iz. Bu luretle mikroblan imha ederek dişlerinizi korumuş olur-sunus. RADYOLİN İle skbah öğle ve akşam her yemekte sonra dişlerinizi muntazaman fırçalayınız. Hayatın Esasını Teşkil Eden K A N'ın Miktarı 3aflam bir insanda (Milyarlarca kırmızı ve beyaz yuvarla-cıkl ardan mürebkap olmak üzere) takriben vücut sıkletinin II de biridir. Vazifeal. rücuda teşkil eden her hücreye lâzım olan gı dayı derhal eöturmrk ve ölmüş hüceyrclerin enkazlarını da sürükleyip harice atmaktır. Ayrıca da vücudun lüzum gösterdiği mmtakalarda yeni uzvî inşalar yapmak kudrrtini haiz kim yevl maddelerle yeni hüceyreleri ihtiva eder. Demek bir insan saltanatının bütün azamet ve şavketiyle yaşaması için bu milyarlarca muhafız vo imarcı ordusunu iyice koruyup bakması ve dalma tazeleyip çoğaltması lâzımdır. Bunun için: FOSFARSÖL Kan, Kuvvet ve ıştiha Şurubunu Tavsiye ederiz FOSFARSÖL, umum dünya doktorlarının müttrfıkan takdir ve milyonlarca vatandaşa itimadla tavsiye ettikleri en mükemmel bir hayat iksiridir. Daima kanı tazeleyip çoğaltır, kırmızı TUvarlacıkları arttırır, tatlı bîr istiha temin eder, vücude gençlik ve dinçlik verir, zekâ ve hafızayı yükseltir ve parlatır. Sinir ve adaleleri kuvvetlendirerek uykusuzluğu ve fena düşünceleri gide rİr, Grip, Nezle, Enflüenza gibi hastalıklardan korur. Vücut makinesine lâzım olan bütün enerji ve kuvveti vererek daima azim ve irade sahibi eder. Mide ve bağırsak tembelliğinden ileri gelen muannid kabızları geçirir. Bel gevşekliği ve ademi iktidarda pek ehemmiyetli faydalar temin ecVr. FOSFARSOL'u diğer bütün kuvvet ilâçlarından ayıranı başlıca hassa, devamlı bir surette kan, kuvvet ve iştiha temin etmesi ve azami üç gün İçinde bir mucize gibi tesirini göstermesidir. Tifo, Grip; Zatürrrie; sıtma ve umum kansızlık ve halsizlikte neticelenen tehlikeli hastalıkların nekahat devirlerinde şayanı hayret faydalar terrin eder. Sıhhat Vekâletinin resmi müsaadesini haizdir. Her eczaha-nede bulunur Hangi Renk Sizi Mesud Eder? Ziraat Vekâletinden: Hayvanların uyuz hastalıkları mücadelesinde kullanılmak U/ere ,ral-Vanize saçtan mamul "&0" adet uyuz banyosu kapalı zarf i'Miltle satın alınacaktır. Banyoların beherinin muhammen fiatı "200" lira "50" banyonun mecmua fiatı "10.000" lira muvakkut teminat "750" ]|raü;r. Ranyoimn plân ve şartnamesi parafız olarak vekâlet levazım müdü-'ügurıden ı'ı-ıt-caktır. İhale 13.1.939 tarihine müsadif cuma günü saat li te vekâlet satmalına komisyonunda yapılacaktır. Taliplerin teminat nu'ktuputr.nı viya makbuzlarını ve 249ü sayılı kanunun 2 ve 3 Üncü nıaddel'tınd* yarıl» vesikalarını havi kapalı zarflarını mezkûr tarihte saat 14 de k:Har sa'ınılma komisyonu başkanlığına teslim etmeleri ve saat 15 de knnmyonda hazır bulunmaları (6223) "9350" TÜRK HAVA KURUMU Büyük Piyangosu 3 üncü Keşide: 11-İkinciKânun-939 riadır. Büyük ikramiye: 50.000 Liradr. Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle ( 20.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır... Yeni tertipten bir bilet alarak iştirak etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyangonun mes'ud ve bahtiyarları arasına girmiş olursunuz... Kapalı zarf usulü ile eksiltme ilânı Kayseri C. H. P. ilyönkurul başkanlığından: 1 — Eksiltmeye konulan İı*. Kayseri'de yapılacak Halkennin "sathı zemine kadın temel hafriyatı M inşaatı yapılmakta olduğu cihetle sathı zeminden İtibaren blumun heyeti uınumiyesiniıı inşaatı eksiltmeye konulmuştur. İnşaatın heyeti umumiyetinin bedeli keşfi (127149) liradır. Bu bedeli kesiften sathı zemine kadur yapılım lemel hafriyat ve inşaat ke-sifnamedekİ ııisbet üzerinden tenzil edildikten sonra (Teri kalan kısmın heyeti umumiyeti ihale edilecektir. 2 — Bu ise ait şartnameler ve evrakı aaire şunlardır: A) Eksiltme şartnamemi A.B) Eksiltme rj*rtname«ine ek -fartrıama B) Mukavelename projesi . C) Bayındırlık işleri genel »urtnamesi 1» Kesif cetveli, BUsiki fial cetveli, metraj celvelı E) Proje vesait' evrak. lsliycnler hu şartnameleri ve evrakı Mİreyi Kayseri parti başkanlığında görebilirler. 3 — 1. İkinejkânuıı 939 tarihinden itibaren 30 p-üıı müddetle eksilt-1 meye konulan bu kurağın ihalesi 30 Ikiııcikümın 939 pazartesi «ünü saat 11 de vilâyet parti merkezinde ilyuııkurul tarafındın yapılacaktır. , 4 — Eksiltme kapalı zarf DRÜI ile yapılacaktır. fı — Rksiltnvve Ift'rftk edebilmek için nafia müdürlüğünden alın-! mı? ehliyetname :ie cari senenin ticaret odası vesikasını ibraz etmesi ve bir mühendis veya fen memuru istihdam eylemesi* şartnr. 6 _ Muvakkat teminat miktarı *K5ul» liradır. 7 — Teklif mektupları yukarda yazılı yun ve saatten bir saat ev -veline kadar parti başkanlığına makbuz mukabilinde verilecektir. Pos -tada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. (9554). 10 KADINDA 9 V FENA RENKTE BİR PUDRA KULLANIR. Pena renkte bir pudra, yüzünüze korkunç bir makyaj manzaralını verir ve 'İzi olduğunuzdan daha fa/la yaslı gösterir. Teninize uygun renkle bir pudra intihap etmenin yegane çaresi, yu/unüzirh bir tarafında bir renk ve diğer tarafında başka renk pudra lerrube etmektir. Bu tecrübeyi hemen bugün size. parası/ uİMrak verilecek yeni ve cazip renklerdeki Tokalon pud-rasile yapınız. Bu yeni "Cild renkleri.. (Kromoskop) tabir e-% dilen en son ve modern bir makine vatıtasile karıştırılmıştır. Sİhramiz bir goz. tam ve kusursuz bîr incelikte renkleri inti -hap eder. Tene gayet uygun bu yeni pudra sayesinde artık makyajlı bir yüz gorünmiyecektir. Tokalon pudrası, imtiyazlı bir usul dairesinde "Krema köpüğü., İle parasiz Bu sihramiz yeni "Pudra renkleri,, tecrübe edilebilir. 1 karıştırılmıştır. Bu sayede pudranın saatlerce aabit kalmasını temin ettiği gibi pudranın cildin yağlı tabii ifrazatını massetmesine ve bu suretle cildin kurumasına ve sertleşmesine ve bin-netice buruşuklukların zuhuruna da mani olur. Her vakit krema kopüğile karıştırılmış mes hur Tokalon pudrasını kullanı nız ve birkaç gün zarfında teni nlzde yapacağı cazip tekemmu TKçürünüz, daima kutuların ü zerindeki Tokalon ismine dik kat ediniz. T«niııize uygun renk intihabında tereddüt ettiğinizde lütfen tstanbulda 622 Ko. posta kutusu adresine (Tokalon pudrası 6) rumuzile vaki olacak lepte size memnuniyetle, muhtelif renklerde numunelik altı u-fak paket pudra göndereceğiz I Göz Hekimi "| Of, Şükrü Ertan lCağaloglııNıruosm»riye. i Dr. Ca-rtan .'erafettin n ad. No tartm-ı inhisarlar Umum Müdürlüğünden : Miktarı: Muhammen bedeli: Beheri Lira K Tutarı Lira K. de 7,5 teminat Lira K. Eksiltmenin saati: KM kik ı 300 70 gif 425 — 1500 — 31 112 14 14.30 Düz beyaz alaminyum kâğıdı Baskül "500 kiloluk" 5 adet 1—İdaremizin Cibali Tütün fabrikanı için 250 kilo 36X60 eb'adında duz beyaz alaminyum kağıdı ile Çamaltı Tuzlası için 600 kilo tartma kabiliyetinde 6 adet baskül şartnameleri mucibince ayrı uyrı açık ek-¦iltme usuliyle satın alınacaktır. II— Muhammen bedelleriyle muvakkat teminatları hizalarında gösterilmiştir. III — Eksiltme 20, 1. 939 tarihine rastlıyan cuma günü hizalarında gösterilen saatlerde Kabutıısta Levazım ve MUhayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacuktır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün »Özü geçen şubeden alınabıbveği gibi alaminyum karıdın nü munelerl de görülebilir. V — Eksiltmeye iştirak etmek istiyenlerin dUz beyaz alaminyum kâğıdına ait fenni teklif ve ı. .mu. nelerini tetkik etmek Üzere ihale gününden bir hafta evvelin» kadar İnhisarlar umum müdürlüğü Tütün Fabrikalar fU betine ve 6 basküle ail ftatsız teklif ve kataloklan eksiltme gününden 6 gün evveline kadar inhisarlar Tuz IVn şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü mutazammın vesika almaları lâzımdır. VT — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen g Un ve saatlerde T* de 7.» güvenme paralariyla birlikU Adalar sulh mahkemesinden: -9 1 939 tarihinde Büyükada ikamelgâhında vefat eden Bodos oğlu Todori Snrıoğluııun mucibi vasiyetname cemi emvalini karısı î hali hayatta bulunan Vasillikiye' vaeiyet etmiş olduğu görülmüş ve getirilen veraset ilâmına nazaran' da verasetin mezbure ile kardeşleri, çocuklarına inhisar eylediği' anlaşılmış ve bunların ikametgâh lan mahkemeye bildirilnıcmMi. Tarihi ilândan itibaren bir ay zarfında hakkı itirazları okıpta mahkemen' müracaat etmedikleri ve bu vasiyet nnm eden dolayı başkaca yupılmış Ölüme bağlı tasarruf sebebiyle İtirazları bulunanlarl bu terekeden bîr hak istiyenlerin, SÜMER BANK Birleşik Pamuk ipliği ve Dokuma Fabrikaları Müessesesinden: Pamuk ipliği Satışı: Kayseri bez fabrikası malı 12 No. Paketi 415 kuruş 16 » Nazilli basma fabrikası 24 Ereğli bez fabrikası „ 24 ¦ Yalnız Ereğli bez Fabrikasında: 10 Balyalık siparişler için ı 15 „ „ „ 50 Fiatlarla fabrikada tes'im sartile satılmaktadır, tplik müstehliklerinin yukarda yazıtı fabrikalara gönderecekleri bedelleri mukabilinde ihtiyaçları nisbetinde iplik siparişi verebilecekleri v 24 numaradan ince ve muhtelif maksatlara yarayabilecek pımuk ipliği müstehliklerinin de ihtiyaçlarını yine aynı şartlarla yalnız Ereğli fabrikasına sipariş cdebilçcek.eıi ilân olu ur. 480 580 580 575 570 565 560 Istİkâİl ukvimi SeneterdemVn Osman Bey matbaa» tarafından neşredilen ve, büyük bir rağbete mazhar olan (İstiklal tak viml) nın 939 senesîı ait olan nüshası muhtelif renkli bir kapak içinde ve vakitleri gösteren cedveli muhtevi olduğu hald.-nefis bir surette tabedilmistir. Kitapçı ve kırtasiye marazalarında 15 kurusa hatıl maktadır. Okuyucularımıza tavsiye ederiz. ı İLübrevl %e cilt »taliki Or.Hayri Ömer g7eûn sonra hryoglu Ağacanı karsı-tnda No. 33 T-'efon 41358 dahi bu müddet zarfında usulen cuMRUKLtRDE İLLERİ OLAN MÛESSKSELEICE Çâher Yazaroğlu Gümrük komisyoncusu Galata, İthalât Gümrüğü karfisıoda Muradiye Han. mahkemeye müracaatla dermeyan elmedikleri takdirde kanunu M. 638 inci maddesine tevfikan ölüye ait cemi emvale mira*cı ııaspedll-nıi) olan karısı Vasilikiya vesika Dr. Hafız Cemal-N Lokmanhekim ¦ İ Dahiliye Mütehassısı • : Dîvanyolu 104 :| Muayene saatleri pazar hariç 3 her gün 2.5 • 6 salı, perşembe ve cumartesi sabahlan 9 • 12 fukaraya T. 22398 Sahibi: A. Ccmalrttin Saraçoğlu YENİ SABAH GÜN DELİK 3İYASİ HALK GAZETESİ ABOm 8ARTIfcU« »M ¦. SfMJlfl tioo Kr. M4 Kt. • * yhj UM K f. M* Kr. t aylrfj «00 Bf, * M Kr. 1 »ylrfi SM Kr. Pasta ittihadın» g1rmpml| İr*etler içim 29. 14. 7.5 Ti 4 11 ingiliz Başvekili Romaya Hareket Etti Pariste de Temaslarda Bulundu TAYYARE SUİİSTİMALİ Bütün Dünya Bu Tarihî Mülakatın Vereceği Neticeyi Alâka ile Bekliyor Fırtınadan Sonra Yazan: Hüseyin Cahîd YALÇIN Birdenbire niçin bu kadar karışık ve gürültülü bir hal aldığı bilmemi-yen siyaset sahası birdenbire değilse de her halde az vakit içinde tekrar sakinleşir gibi oldu. Filhakika, Kalyada Fransız toprakları üzerinde, mevsimsiz ve faydasız bir hırs ve tama dalgası kabarmıştı. Bundan ne ümid ediliyordu? As bir şey koparmak için çoktan bağlıyarak pazarbğa kalkmıya bir yol hazırlamak maksadile böyle yapılmışsa büyük bir psikoloji hatası ir-tikâb edilmiş demekti. Çünkü Fransa gibi milli şuuruna kuvvetle sahib, vatanperver bir millete değü her hangi bir Avrupa memleketine karşı olsa bile böyle bîr istila emeli İlân etmek şiddetli bir aksülâmel davet etmek İçin kâfi idi. Nasü ki dahilî münazaalarla parçalanır gibi görünen Fransa hissettiği darbenin altında dirildi, yükseldi, başını kaldırdı ve kuru lâkırdı'a-ra pabuç bırakmıyacağınt fiiliyat ile isnat etti. Müzakereye, pazarbğa girilmek isteyenler seslerini biraz daha yumuşakj çıkarmak mecburiyetindedirler. Şimdi artık ortada milli tr hszeti nefis meselesi peyda olduk tan sonra, Fransanm hiçbir pazarlığa boyun eğmesi ihtimali kalmamıştır. Bundan dolayıdır ki italyada gönül nzasile bir anlaşma teminine temayül varsa böyle tecavüzkâr bir Usan kullanmakla bîr psikoloji hatası yapmıştır, diyoruz. Ayni zamanda, bu İtalyada dahin siyaset bakımından da pek hoş = görülecek bir hâdise sayılamaz. Çünkü bu kadar parlayıp avaz avaz j Niee'i ve Savoi'yı istedikten, Tunu-sa ve Cibutiye el uzatır gibi davrandıktan sonra,
hiçbir şey
yokmuş gî-bî rahat rahat oturulmasını İtalyan efkârı um um iyesinin nasıl tefsir ve hazmedeceği merak edilecek bir şeydir, ttalyanın istilâ emelleri peşinde, rahat durmaz bir unsur olarak beynelmilel siyasette nazarı dikkati cel-1 betmesi de cihan efkârı umumiye-sinde kendisine iyi bir vaziyet temin etmiyeceği aşikârdır. Bu gibi lüzumsuz taşkınlıklar ve komşu memleketlere tecavüzler sırf söz vadisinde kalsa bile, bir memleketin maddi ve manevi prestijini arttıracak hareketler teşkil edemezler, ttalyanın bu vaziyetten sıyrılmak İçin simdi az çok müşkilât çektiği hlssolunmaktadır. Mühim İtalyan gazetelerinden birinde son görülen yazüar bizr böyle bir intiba tevlid »diyorlar. Bu gazetenin mUtatauraa göre, Cibutiye, Tunusa ve Süveyşe taallûk eden italyan talebleri yalnız Fransayı değil bütün dünyayı alâkadar edecek meseleler imiş. Bu noktai nazarın mânası, ne ola-bÜIr? Bu mâna, uzun düşünceye hacet kalmadan k'-ndisini hissettiriyor. En BVTJGl görülüyor ki italya Fransa ile başbaşa kalmaktan ihtiraz etmektedir. Cibuti, (Tunus ve Süveyş meseleleri yalnız İtalya ile Fransayı alâkadar eder diye kabul olunursa basRa devletler işe kanş-mıyacak, Fransa ile italya kozlarını kendileri pay edecek. Eğer İtalya Fransa ile başbaşa kalınca istedik-lerini koparabileceğine emin olsa idi o zaman tabiîdir ki başka dev-HUseyin Cahid YALÇIN (Sonu 3 üncü sayfamızda) Romada Neler Görüşülecek? Hariciye ve Adliye Vekilleri Mecliste izahat Verdiler Ekrem Koniğin Protokol Memuru Ruhiden Başka Cürüm Şeriki Yok Ekrem Koniğin Kız kardeşile Bir Mülakat ingiliz ve Fransıı Başvekillerinin bir arada alınmış resimleri mütalea- Londra: 10 (A. A.) — Başvekil Chambcrlain, refakatinde Lord Ilalifax. müşavirler ve hususî kâ-tibîeri olduğu halde hükümet reisleri arasında şahsî temaslar siyasetine devam etmek üzere Roma seyahatinin birinci merhalesi olan Parise hareket etmiştir. Fransız Gazetelerinin mütelealair Paris: 10 (A. A.) — Bütün gazeteler, B. Chamberlaîn'in Romada Paris ile Roma arasında mutavassıt gibi hareket etmiyeceği sını serdetmektedirler. Petit Parisien, diyor ki: "Tavassut meselesi mevaftrTshs olamaz. Çünkü tavassut denildi mi bundan her iki tarafın "fedakarlık,, da bulunmasını tszammun eder.,, Oeuvre gazetesinde bayan Ta-j bouis, yazıyor: "Hitler ile Mussolini, Fransamn (Sonu 3 üncü sayfada) Ankara, 10 (A.A.) — C. H. Partisi B. M. Meclisi grupu umumi heyeti bugün 10/1/939 öğleden sonra reis vekili Seyhan Saylavı Hllnd Uran'ın başkanlığında toplandı. Müstakil mebuslardan Konya, mebusu Ali Fuat Cebe soy ile İstanbul mebusu Refet Belenin C. Ha'k Partisine girdikleri heyeti umumiye-ye riyaset makamından büdirildi. Bunu müteakip söz alan Başvekil Celâl Bayar, bir iki gündenberi matbuatta mevzuu bahsolan beynelmilel bir tayyare kaçakçıhğı mo- ^inin bugünk.. nıznameye alınarak görüşülmesini teklif etti. Teklifin kabulü üzerine kürsüye gelen Hariciye Vekili ŞÜkrU Saraçoğlu 28 haziran 1938 tarihinde to ı-lanan grup heyeti umumiyesin 'e Hericiye Vekili Dr. fTevfik Rüştü Araa'ın beynelmilel bir kaçakçılık şebekesinin ispanyol muhariplerine Türkiye namına tayyare sattığı hakkında Hariciye Vekâletine vaki ihbar üzerine yapılan tahkikatın ve işin o vakit adliyeye intikal etmek Üzere olduğunu bildirmiş olduğunu hatırlatarak izahatına bervechiati devam etti. — Haziranın ilk günlerinde Franko İspanyasının Türkiye mümessili Hariciye Vekâletine müracaat ederek bir çok tayyare yüklü Dün izahat veren Şûkr i Saraçoğlu vagonların Amerikadan hareket el tiuğini ve bunların Türkiye hükümetine ait bulunduğunun iddia edildiğini söyliyerek doğru olup olmadığını sormuştu, lî haziran 1937 de Vaşington sefirimizden aldığımız bir telgrafta ayni mevz.ı.ı temas ediyordu. Amerikadu Türkiye miibîıv-atı işlerile uğraşan resmî makar: Vaşington sefaretimiz olduğuna gej re biz de o vakit mevzuu bahis sevkıyatın bir kaçakçı şebekesine aidiyeti hissi ve zannı hasıl olmuştu. 13 haziranda gerek ispanya mümessilinin verdiği haber ve gerek Vaşington sefirimizden alınan telgraf birleştirilerek keyfiyet milli Müdafaa Vekâletinden soruldu. 14 hazl randa Vekâletten aldığımız cevaptı böyle bir mubayaanın aslı olmadığı ve hiç bir tayyare sipariş edilmedi, ğı ve Türkiye namına bütün siparişlerin Vaşington sefaretimiz vae tasiyle yapıldığı bildirilmiştir. Bu cevap ve İspanya mümessilinin ihbarı Vaşington seCaretimize teblı; olunmuş ve beynelmilel bir sahtekârlık şebekesiyle karşılaştığımız hi.-si hasıl olduğundan sefaretin e linde mevcut evrak ve vesaikin e?ı'-ları, fotoğrafları ve mümkün değilse musaddak suretlerinin gönderi: mesi istenmiştir, ad naziraııda alınan cevapta bu vesaikin Amerikan Eksport müessesesinin İstanbul ı-centası tarafından Hariciyeye tevdi edileceği bildirilmesi üzerine av-'i tardıte Anadolu ajaıısiyle bir tekzip neşrolunmuş ve bu tekzipte hususi elleri? hiç bir alış verişle Türkiye-niıı alâkası mevcut olmadığı bildirilmiştir. (Sonu 3 incii sayfada) İspanyada Dahilî Harp Yeniden Alevlendi Amerikada Cumhuriyetçi İspanya İçin Konulan Silâh Ambargosunun Kaldırılması cereyanı kuvvetleniyor Franko İspanyada harbeden gönüllülerini selâmlıyor İtalyan Barselon: 10 (A. A.) — Dün Öğleden sonra Sierra llena boyunca ve Borjas blancas cenubunda şiddetli muharebeler olmuştur. Artesa de s e gri mıntakası da bütün şiddetli muharebelere sahne olmuştur. Cumhuriyetçiler, Ann-dane mukavemet etmişlerdir. Günün sonunda mahsus surette ayni mevzileri ellerinde tutmakta idiler. Frankistlerin Katalonyada girişmiş oldukları taarruzun ikine] haftasının bilançosu şudur: Borjas blancas ve Artes* da seg (Sonu 3 Uırni sayfada) Rakı içerken Kanlı bir Cinayet oldu Genç bir kadın bıçakla ağır surette yaralandı Dün gece Kadirgada rakı aleminde bir cinayet olmuştur. Nakilbendde Şifa hamamı sokağında 15 numaralı evde oturan ve pszaryerlerinde seyyar satıcılık ya pan Süleyman isminde bir adam düı akşam Marko ismindeki arkadaşile beraber Çadirgada Liman caddesin de 183 numaralı evde oturan Şefika ismindeki kadının evine gitmişlerdir. Âlemin en tatlı bir sırasında Şefika, geçen geceyi Marko ile beraber- geçirdiğini ağzından kaçırmıştır. Süleyman buna eok kızmış ve derhal muhabbeti kavgaya dökerek bıçağını çektiği gibi Şefikanın karnına saptamıştır. Genç kadmın feryadı üzerine polis memurları vaka yerine yetişmişler ve Süleymanı yakalamışlardır. Yaralı kadın hnstahaneye kaldırılmıştır. Hitlerle Beck Berîinde Neler Görüşmüşler? Miil.il. haki Mülakatta Akdeniz. Meseleleri de Mevzuu bahsolnıuş Havas ı- al almak-afilde 11,;-3eck, Bcr-esnasında ilik mene er, Polon-ki endişe-i ve bura-39 senesi-nüstemle-ta ile A-illehİt ol- min bir menbadan öğrendiğine göre Berehtesgaden mülakatı esnasında samimi bir neva içinde umumî vazıyet gözden geçirilmiştir. Bazı malı-feller tarafından son zamanlardı Almaııyıının Avrupanın şarkındaki siyasî emelleri hakkında işaa edilen mübalâğalı haberler bu ziyaret esnasında teeyyUt etmemiştir. Muhabire göre iki hükümet aralarındaki iyi komşuluk münasebetlerine ehemmiyet vermeğe devam etmektedir. Çek buhranı dolayısile tahaddüs eden yeni vaziyet bu münasebetlerin İnkişafına mani olmı-yac aktır. KIRIK PLÂK Mevsimin Bu En Güzel Edebi Romanını Bugünden İtibaren Tefrika Etmeğe Başladık (6 ncı sa yfada) HER SABAH // Kuruşa Bir Bardak iyi Su ARTİK "Sudan ucuz!.,, tâbirini değiştirmeli. Zira memlekette su, bilhassa menba suları en pahalıya satılan mata-lar sırasına geçti. Orta boyda bir bardağı ancak doldurabilen bir sise menba suyu büyük lokantalarda, vapurlarda, lokanta vagonlarda (10) kurusa satılıyor. Buna yüzde on garson bahşişi olan bir kurucu da ilâve edince bir bardak iyi suyu tamam (11) kurusa içmiş oluyoruz. Yudumu (2) kurusa içilen »u âbı hayat da olsa pahalıdır; bilhassa İstanbul gibi menba suları bakımından çok zengin bîr şehirde. Evkaf idaresi kârın çokluğunu tiyatın yüksekliğinde değil cironun fazlalığında aramak lâzımgeldiğini teslim edeceği ana kadar bir bardak Taşdelenl (11) kurusa içmekte devam edeceâiz. A. CEMALETTİN SARAÇOĞLU C$/-C 22 ¦¦¦¦ Sayfa: a TENlSABAH 11 KANUNUSANİ — 1939 ENVER PAÇANIN ÖLÜMÜNDEKİ ESRAR Yazan : Kurt Okay Yeni Sabahın Tarihi Tefrikam; 41 Enver Paşa Kâğıtlara Bakınca Güldü Güldü Amma Sinek Ufak ta Olsa Mide Bulandırır Derler Ölürsek te kalırsak ta bilim İçimizden çıkacak bir kahraman bizi idare edecektir. Yoksa başka memlekette çalışmış ve batırmış ve dın--İTİjynİM bir adara değil.. Enver pasa da bu kâgıdları görünce güldü. Güldü ama., sinek ufak mide bulandırır derler. Pasa bu kâ-ğıdlann yaptığı tesiri anlamak merakına düştü. Şan Sultan kâğıdlara bakıyor, gülüyor ve bütün fTUrkİHtanda da ayni Şekilde karşılanacağını ve bir kahkahadan fazla alaka toplıyaınıyaca gına kani oluyordu. Nitekim onun dediği doğru idi. Türkistanlılar şahsi menfaatler müstesna, paşaya bir mesih gibi bakıyorlardı. Lâkin is yapmak İçin silâh ve cebri anc olsa idi. • • • 18 ikincikânun 1922 de Enver pasa Ruslara karsı ilk defa olarak resmen mücadeleye girişti. Hazırlıkları tamam olmuştu. Şan Sultanın yanında bulunuyordu. Ayrıca yerlilerden birçok kabile reisleri olan mollalar da vardı. Enver paşanın muharebeye gidişi hakikaten görülecek manzara İdi. Paşanın askerleri yerli kıyafetlerle süslenmişler ve omuzlarında en güzel Rus filintaları olduğu halde meydana çıkmışlardı. Buradaki askerler de" diğer memleketlerde bı:-hmmıyan bir şey de vardı. Bu da matra İdi. Matra deyince aklımıza gelen a-aağı yukarı bir kilo su alan bir kaptır. Halbuki bu boynuza benziyen uzun ve deriden bir su kabı idi. En ver paşa da matra yerine böyle bir sev almıya mecbur olmuştu. Arkasında filintası da bulunuyor du. Elbisesi gayet basit olup üstünde koca bir kürk vardı. Askerler hepsi uzun boylu ve kabadayı tipli adamlardı. Enmer, kara kaşlı, kara gözlü, Türk ııkının en güzel erkekleri dd necek kadar ve ynkışıklt idiler. Hepsi güler yüzlü ve dostça konuşurken en aamlml ve çok temiz kalbli. yar dınıı seven insan idiler. Bunları gören bir harb eri değil, kuş öldürmeği bile Urtemİyen insan olduklarını anlarlardı. Fakat artır; onların da esarete tahammülü katmadığı için hepai birer aralan olmuşlardı. Dağda gezerken gürleyen sesleri hakikaten İnsanları korkutacak kadar kuvvetli idi. Enver paşanın bulunduğu yer dağlık idi. Hedefi Döşe-peye doğru gidiyordu. Yol uğrağı olun dağdan geçerken Uk defa olarak askeri bir vaziyet almıştı. 0 gün askerler gidiyor, Kendisi de yanındaki adamlarla dağın yan yolundan aşağı iniyordu. Burada gürel ağaçlnnn gölgelediği yolda Enverpasa hakikaten çok •endi. Çünkü ne ibrahim beyin münasebeti i sözü, ne de şu ve bu gi*i deki kodu vardı, işte nihayet muradına ermiş ve harb yoluna düşmüştü. — Asker harbde gerek., diyordu. Oturmak bize yakışmıyor. öğleye kadar böylece yürüdüler. İlerlediler, öğle üstü Mİ. Yolun a-sağısında büyük bir kaynak bağında oturmuşlar, yemek yiyorlardı. Sabahtanberi oldukça güzel giden hava yavaş yavaş bulutlanmıştı. A-cı bir soğuk eniyordu. Maamafih askerlerin hepsi kalın giyinmiş oldukları İçin, hiçbir taraftan korku yoktu. Enver pasa yanında Şan Sultan olduğu halde gözlerini havaya dikmişti. İkisi de sunmuşlardı. San Sultan bu sükûtu bozdu: — Hava böyle giderse felâket, diyordu.. Filhakika öyle İdi. Bu Pamir eteklerinde hava birdenbire soğursa ha- reket İmkânı olmaz, bütün sefer durur ve İlkbaharı beklemekten başka çare kalmazdı. Tam bu sırada birdenbire şimşek çaktı ve gök gürledi. Şan Sultan ağzı açık: — Allah Allah., diyordu. Kışın bu ralarda şimşek çaktığını da İlk defa görüyorum. Galiba bayımıza İnecek yıldırım geçip gitti. Biraz sonra yola çıkan pasa, İle Şan Sultan ve asker soğuktan büzülmüştüler. Enver paşa İkide birde elini bezirin boynuna BÜrüyor ve onu okşarken sıcak vücudünden sanki oyalanıyordu. (Devamı var) RADYO Bir vapurda Kaçak Eşya Bulundu Muhafaza teşkilâta memtiTİarı evvelki gün Marsilyadtrı limanımıza gelen Türk bayraklı Altay vapurunda mühim bir kaçakçılık vakası meydana çıkarmışlardır. Vapurda yapılan dikkatli ve u-zun arama neticesinde telsiz memuru HUseyindc ne gelirken ve ne it evvel.-o giderken kaydettirilmemiş Deklere harici 3800 lira kadar para bulunmuş ve bu para müsadere e* dilmistir. Bundan başka gemide kime ait olduğu belli olmıyan birçok erkek eldiveni, kadın eşarpı. elbiselik kumaş, bazı et konserveleri, erkek muşambaları bulunmuştur. Bu hususta tahkikata başlanmış ve Hüreyln tanzim edilen evrakile beraber asliye beşinci ceza mahkeme-sin o verilmiştir. vilâyette Tevfik Paşa Valiyi ziyaret ettî Maverayı Er dun başvekili Tevfik Pasa vab ve belediye reisi doktor Lûtfi Kurdan dün vilâyette ziyaret etmiştir. Ayni zamanda ingiliz konsolosu da valiyi ziyaret etmiştir. ÇARŞAMBA. 11/1/939 12.80 Türk müziği. pl) 13.— Saat, Ajans haberleri, ve meteor Ankaraı 18.10.14. Müzik (Riyaseti cumhur bandosu, şef: İhsan Kün- 1 — Marş — Caddeten J. P. Bonsa). 2 — Vals — Les patineure (Val- dtflfel) . 3 — Bar biye dö Sevilin uvertürü (Rossinl). 4 —Melodi (G. Bizet). 6 — Offmbahyana (J. Offen - bah) 18.30 Türk müziği yurd havalan ve halk türküleri. . I — 2 - 3 - : Oyun havaları -Sadi Yaver Ataman. 4 — Halk türküsü — Aliverin bağlamamı. 5 — Halk türküsü — Ey serenler serenler. 6 — Halk türküsü — İki karpuz 7 — Halk türküsü — Bülbül ne gezersin çukur ovada. 8 — Halk türküsü — Bülbüle kurdum tuzağı. 9 — Türkü — Ay doğdu batma-dımı. 10 — Türkü — Gülsen bahçe -sinde. II — Türkü — Gevenlik yolu. 12 — Türkü — Sinemde bîr tutuşmuş yanmış ocak olsaydı. Okuyanlar: Müzeyyen Senar, Mustafa Çağlar. 19.15 Saat, Ajans haberleri, meteoroloji ve ziraat borsası (fi -yat) 19.25 konuşma. 19.40 Türk müziği: ince saz faslı- Şeddi Araban. Okuyan ve çalanlar: Tahsin Karakuş, Hakkı Derman, Eşref Kadri, Hasangür, Haindi Tokay. Bas-ri Üfler. 20.30 Müzik (radyo orkestrası) Şef: Praetoriûs. 1 — İl Sirnor Bruschîne - uvertür (Rossinl). 2 — Senfoni - Fa minör - İl passion (Haydn) Adafio - Allegro di molto - Me-nuet - Trio - Final presto. 21.— Saat, esham tahvilât, kam biyo - nukut borsası (fiyat) 21.15 Müzik (radyo orkestram devam) 3 — Pastoral d'ete (Honeggsr) 4 — Naootmusik (gece müzlgl) (VVedig) 21.45 Konuşma (mizah saati). 22— Müzik (küçük orkestra). 1 — Raksan süitden Rlö andante (E. Künnekc) t — Gül kıyılannda (Kari Bu-me). 3 — Bagatelle - (faka) (Guatav Lindner). 4 — Bacchanale (şarap ilahı Baku.-, şerefine dans (G. L.) 5 — Prelüd - Op. 11 - No. 4 (A. Bcriabüıe) T. IIartman teri. 6 — Çarevlç operetinden port - Ekmek Hatları İstanbul belediyesinden: 11 kânunusâni 939 tarihinden itibaren birinci ekmek 9 kuruş 20 pıra, ikinci ekmek 9 kuruş, fırancelâ 14 buçuk kuruştur. Kabzımallar hâlden şikâyet ediyor Vali ve belediye reisini dün kah-zımallar ziyaret etmişlerdir. Ziyaret esnasında kabzımallar valiye halden şikâyetlerde bulunmuşlardır. Vali yapüon şikâyetler tahakkuk ettiği takdirde derhal önüne geçileceğini vadetmiştir. Belediyeye otobüs satmak için mür-çatlar Belediye şehir dahilindeki otobüs servislerini işletmek üzere faa Uyete geçmişti. Şimdilik bu iş için 500000 liralık bir tahsisat hazırlanmıştır. Bu tahsisatla garajlar ve lâzım gelen diğer tesisat hazırlanacaktır. Belediyeye otobüs satmak için bir çok firmalar müracaat etmiştir. Beledi ve en muvafık teklifi kabul edecektir. Tescir mıntakasında Üsküdar teşcir sahasındaki heyelanı durdurmak maksadüe bir sed inşasına karar verilmişti Okuyucularımız Diyor ki; Bakırköydeki ahırlar meselesi Bakırköyünde oturan bir okuyu-| cumuz yazıyor: 17 - 12 - 938 tarihli 221 No.Iu Yeni Sabah gazetesinde Bakırköyün Taş İskele civanndaki sahilde dağı nık mahalle hakkındaki şikâyetim üzerine mahallemin teşrif ve ahır-| hurin tedkik bu vurulduğunu, soka ğın fecaatini yakından görüp alâka göstererek Veteriner dahî gondrril-mişse de ahır sahihleri eokağı kirletmekten hali kalmadıkları gibi - kasden - arabalarım sokağın yegâ-l ne yaya geçilebilecek bir yerine koyarak evlerimize serbeste* gelipl gitmemize do engel olmaklan çekin-| mlyorlar. Nitekim: 3 - 1 - 939 akşamı saat 20 de ayni sokaktan evime git mekte iken bir tarafı çamur deryası olan ve ahırlar tarafı dâha az çamur olmasından ve fakat burada da hayvan gübreleri olduğu halde çamura gömülmekten ise ahırlar önünü tercih eden bir polis memuru fleT karşüaştım. Fecaati ve çirkinliği aynen gösterdim, hak verdi. Çünkü kendisi de benim gibi karanlıkta a-yağını basacak daha az çamurlu bir| yer arıyordu. istediğimiz, esasen muntazam bi yolu olmıyan ve deniz sahili bu mahallenin hem hayvan gübrelerinden ve kışın çamurundan yazın tozundan kurtanlması İçin aözü geçen ahırU nn kapatılmasını ve arabaların şimdiden sokak ortasında bırakılmıya-rak yoldan uzak bir meydana kon malarının teminini değerli kaymakamımızdan tekrar diliyorum. Bu sene çok Seyyah Gelecek Turizm mevsiminin yaklaşmam hasebile belediye turizm şubesi harekete geçmiş bulunuyor. Turizm bürosuna gelen malûmata nazaran bu sene Istanbula gelecek seyyublar her seneden fazla olacaktır. Senenin ilk seyyah vapurum.n bu ayın Bonlarında gelmesi ve külliyetli miktarda seyyah getirmesi beklenmektedir. Ondan sonra şubatın 12 sinde de bir vapur gelecekti' Gelecek seyahlara tahsis edilecek tercümanlann listeleri hazırlanır. ^ ve alâkad-j turist acentelerine gÖ .-der ilmiktir. Mevcut tercümandır ihtiyaca kâfi gelmediği takdirde yeniden tercüman alınacaktır. Turizm bürosunun hazırlattığı (İstanbul bir günde nasü gezilir; isimli çok pratik seyahat programlarının İngilizce nüshalarının da basılması tamamlanmıştır. Bunlar derhal İngiliz turist acentelerine sevk olunacaktır, Bundan sonra muhtelif lisanlar üzerine de baaUacak olan bu programlar şimdiye kadar dol-durulamıyan bir boşluğu nisbeteı telâfi edecektir. iktisat-'işleri Ipl'k Folluğu Ziraat Bankası iplik buhranı yüzünden yapılan şikâyetlerin önüı.e geçmek üzere bankanın dokumacılara bu hususta yardım etmesi -e karar vermiştir. Bunun ıçm esnafır şikâyet etmiş olduğu mutavassıtları ortadan kaldırmak üzere Sümer-bank fabrikalarından mebzul miktarda iplik celbedilerek muhitteki dokumacılara verilmesi kararlaştırılmıştır. Esnafa yapılacak bu tevziatta banka hiç bir komisyon ai-mıyacak ve hattâ esnafa bir çok tesu— - ıa gösterecektir. Amerikadan talepler Amerikanın tanınmış yük firmalarından birisi Ticaret odasına Dün bu müracaat ederek külliyetli miktarda 2 — 8 — şeddin inşası 800 liraya müteahhit-j lere ihale olunmuştur. Yapüacak sed heyelanı durduracağı gibi oralardaki sirkin manzarayı da nisbe-ten kapamış olacaktır. Taks m mrydnnı tanz;m olunuyor Taksim helası yıkıldıktan sonra orada yapılacak yenilikler tamamen tesbit edilmiş vali ve belediye reisi tarafından kabul edilmiştir. Helâ yıkıldıktan sonra terkos haznemi sedleri iyi bir şekilde tezyin edilecek ve iki tarafta iki havuz meydana getirilecektir. Bu havuzlarde fıskiyeler de yapılacak bu fıskiyeler milli bayramlarda renklendirüecek-lerdir. Su haznesinin üstünde çiçekler yetiştirilecek, önünde de bir park meydana getirilecektir. denizlerde Karadenîzde fırtına Son fırtınalar yüzünden Ereğ limanında karaya oturan vepurla rm kurtarma ameliyeleri Karadenu. de tekrar karayel fırtınası çıktığından bir müddet için durmuştur. Boz hane önünde tehlikeli surette karaya oturan Nomikos, Y guldak ve Galata vapurlannın kur tarma işine fırtınayı müteakip bağlanacaktır. av derisi almak istediğini bildirmiş tir. Bundan başka Hindistanda bulunan bazı firmalar da memleketimizden gülyağı, zırnık ve tuvalet malzemesi istiyerek numuneler İstemişlerdir. Alâkadar tüccarlar bu numuneleri asgarî fiatlarile birlikte Hindistana göndermişlerdir. Bir çok Alman müesseseleri de memleketimizden kuru kaysı Uerine külliyetli siparişler vermişlerdir. Türk - Amerikan ticaret anl?şm-sı Bu ayın 15 inden itibaren meriyet mevkiine girecek olan Türk-A-merikan ticaret anlaşması için tasfiye edilmekte olan hesapların mu-ame lesi bir kaç güne kadar bitirilmiş olacak tu-. TAKVİM VV*WA- ¦--¦¦ ¦ 11 Kânunusâni 1939 Çarşamba peri (F. Lehar) O. Lindeman. 28.— Müzik (hafif parçalar -pl). 23.45.24. Son Ajans haberleri ve yarınki program. Hicrî Rumi 20 Z i 1 k 29 İlk Kı de 1357 o.-n 1354 65 Doğu aaati : 7,25 öğle ı 12,22 — ikindi Akşam : 17,00 — Yattı İmsak : 5,39 14,47 18.36 mahkemelerde Enteresan bir köpek davası Bir köpeğin atlaya' İ'eceği duvar için mahal inde keşif yapıIrcaM Asliye 2 inci ceza mahkemesi dün enteresan bir davaya bakmıştır : Ortaköy sırtlannda oturan Por kornokarel isminde eski bir banka müdürünün köşkü önünden geçerken Termos isminde hİr çocuğu bu köşkteki büyük bir küpek ısırmıştır. Çocuk bu ısırmadan sonra hastalanmış ve iyileşince de ailesi köşk sahibini köpeğini serbest bı • raktığından dolayı dava etmiş -tir. Porkornokarel dünkü muhakemede : — Termosu ısıran köpek; benim hayvanım değildi. Çünkü benim köpeğim yüksek dıvartan aşamaz. Halbuki çocuğu ısırmak için köpeğin dıvardan atlaması lâzım gelir!,, Demiştir. Muhakeme neticesinde bu ci -het için keşif yapılması yani mev-zubahs dıvardan köpeğin atlayıp atlayamacağının tesbltî için mahalline gidilmesi kararlaştırılmış ve azadan Bayan Nigâr Saracoğlunu naib tayin etmiştir. AJliyede kocasını tahkir eden kadın! Vak'ad'n yarım saıt son-a hemen d ;e mahkûm edildi Dün Adliyede bir hâdise ol - muştur: Karı koca davalariyle meşgul olan 3 üncü Hukuk mahkemesi, Şükriye isminde henüz 18 -19 yaşlarında genç bir k&dın ile kocası Hüseyinİn davalarına bakmış ve muhakeme karar için kalmıştır. Şükriye mahkemeden çıktıktan sonra koridorda kocasının ü-zerine doğru yürümüş ve bağınp çağırarak: — Ben de senin gibi koluma gençleri takıp gezeyim de gör!.. Dedikten sonra küfürler savurmuş-tor. Kalabalık bir halk önünde bu suretle tahkir edilmesine taham -mül edemiyen koca; evvelâ nezaketle karısına «uçmasını söylemiş-se de dinletamemiş bunun üzerine hemen cürmü meşhut mahke -meşine müracaat ederek hâdiseyi tesbit ettirmiştir. Sultanahmet birinci sulh ceza mahkemesi derhal bu davaya bakmış ve o esnada koridorda bulu -nan halktan birkaç ki «iyi şahid o-larak dinlemiştir. Mahkeme hakareti snbit görmüş ve hiud-tli eenç kadını 3 gün hapse mahkflm etmiştir. Bayan Şükriye 250 kuruş da ceza vere :ektir. Kefalet gösterdiği takdirde serbest bırak'.»çaktır. POLİTİKA Yeni Japon kabinesi ve siyaseti PRENS Konoye'nln riyasetindeki Japon kabinesinin isti fasıl e Japonyada bir kabine buhranı başladığı. Mikadonun yeni icra Heyeti riyasetini Baron Hiranumaya tevcih ettiği Tokyo-dan gelen haberlerle teyit etmiş ve yeni başvekil vazifesine başlamıştır. Prens Konoye kabinesinin istifasına Tokyo slyad mahafillnce muhtelif sebepler gosterilmekte-dh\ 1 — Japonyada esas kuvveti teşkil eden ordu ve sağ cenah fırkaları daha enerjik bir kabinenin vücudunu, Yine ayni siyasi kuvvetler yabancı devletlere karşı çok daha şiddetli hareket edecek bîr siyasetin takibini. Milliyetçi ve dnha az müfrit partilerde faşist devlet -lerden mülhem olarak to -taliter bir siyasi rejimin ku-rulmasına muhalif oldnkla-^ rını göstermek istemekte • dlrler. ı işte bu gibi âmillerin tesiri altında kalan Prens Konoye'nin istifasının da tabiî olduğu —filini çıkar. Fakat imparator eski kabinedeki beş nazırın istifasını kabul etmemiştir. Bunlar sıresile, hariciye, harbiye, bahriye, adliye ve terbiye nazırlarıdır. Bu vaziyetten de imparatorun yine eski siyasette devamın lehine olduğu ve yeni kabinenin eskisinin siyasetini takip edeceği neticesi çıkar. Bu fik ri teyit eden bir hâdisede, edd başvekilin yeni kabineye portföy-süz nazır olarak girmeyi kabul etmesidir. Hİranuma kabinesine muhafa -zakâr partinin ve yine liberal par tinin liderlerinin de girmesi bu ye ni icra heyetinin daha ziyade bir milli ittihad kabinesine doğru temayül ettiğini göstermektedir. V» bu da Japon siyasi mahafilinin ilk düşüncelerine oldukça muhaliftir. Prens Konoyenİn yine icra mevkiinde yer alanların arasında bulunması büyük bir itidal ve ted bir âmili olarak kendisini göstermektedir , Yenî kabinede nazarı dikkati celbeden bir değişiklik de general Sİetsugu'nun hariçte kalmasıdır. Bu zat Japonyada tek parti usulünün kabulünü istemekte idi. Netice olarak matbuatın gösterdiği vaziyet ve Japon efkârıumumiyesinin tavn yeni kabinenin büyük bir tehalükle karşılanmadığı hissini vermektedir. Umumi temayül Prens Konoyenin siyasetini daha ziyade sağa doğru kayarak devam edeceği, fakat faşizm rejimine de girmiyeceği merkezin* dedir. Dr. Reşat Sagay Hastahanede kaybolan binlerce lira ! Balklı hastahanesi aleyhiae açılan şayanı dikkat bîr davaya bık lıvor Zografyon lisesi müdürü Dimi tr i tarafından Balıklı hastaha . nesi müdürü, Başkâtibi DUnitrI ve veznedarı aleyhine açılan şayanı dikat davaya dün Asliye 2 inci ceza mahkemesinde bakılmıştır. İddiaya göre davacının amcası Teodori; bir müddet evvel Balıklı hasta ha nesin d e ölmüştür. Kendilinin yanında bulundu. • duğu bir sandığı açıldığı zaman içinden ancak 30 ingiliz lirası İle 116 Türk lirası ve 60 kuruşla, bir kaç ruble para çıkmıştır. Halbuki Dimltri; bu aandıkı» binlerce ura para bulunması M -zım geldiğini bunun hastahanede kaybolduğunu iddia etmiştir Hastahane müdürü ve diğer dava olunanlar İse. sandığın resmi heyet vs hâkim huzurunda ıı-çıldığını ve içinden fazla blr?e\ madiğim beyan etmişlerdir. Muhakeme i şahit eelbl İçin katmıştır. ]1 KANUNUSANİ — IM9 SON HABERLER Fransız Meclisinde Görüşülecek İşler Paris, 10 (A-A.) — İyi bir men-badan öğrenildiğine göre hükümetin bugün açılacak olan İçtima devresinde parlamentonun tasvibine arzedecefi tedbîrler meyanında m-tıhabaU ait ıslahat ile Franaa bankası altın stokuna yeniden kıymet takdir ve milli borcun tahvil edilmesine müteallik mühim bir malî kanun vardır. Muhalefet mevkiinde bulunan sol cenah, ihtiyarlar İçin tekaüdiye ve 30 ikincitcçrin grevcileri için affı umumi istemek suretiyle hükümete hücuma hazırlanmakta olup bilhaı-sn intİhabata ait ıslahat meselesi dolnyıaîle çok şiddetli münakaşalar, yapılacağı tahmin edilmektedir. f1 malumat almakta olan maV hafil. hükümetin uruz para siyasetine kuvvet vermek ve bu husufa müteallik bir kanun teklif eylemek niyetinde olduğunu beyan etmektedir. Salâhiyettar mahafil. sermayele rin avdet etmesinin ve yeni rüsum ile bütçe muvazenesinin temin edilmesinin milli borcun tahviline ve Fransa bankası altın stokuna yeniden kıymet takdirine medar ola* •»-ğmı beyan etmektedir. Hükümet taraftarlariylc muhalifler, perşembe günü meclis riya-«et divan-nın intihabı mün:ısvbctiy* mütekabil kuvvetlerini ölçmek fırsatını bulacaklardır. Her ne kadar bu intihap her türlü siyaal manadan iri ve B. Herriot'nun mebusan meclisi reisliğine yeniden intihap edilmesi muhakkak İse de mücadele, komünist Jaques Duclos tarafından işgal edilmekte olan ikinci reislik intihabı etrafında cereyan edece* ve merkez ile sağ cenah mumaileyhe karşı namzetlerini ileri sürecekk'r-dir. Bu mü na-^ betle radikal sosyalistlerin verdikleri reylere hususî bir ehemmiyet atfedilmektedir. ¦ ispanyada Dahili Harp (Rasta, afi I btei savfada) re aaptedi İm İştir. Bu iki eevkül-ceyş nokta, münakalât yollarına hâkim bulunuyordu ve hükûmetçi-lerin müdafaa hatlarının anahta -rltn mesabesinde idi. Ancak bu İki mevzi, taarruzun ikinci haftasında sükût etmiştir. Halbuki bi -rinet hafta içinde düşmeleri lâzım idi. Ru düşmanın ileri hareketine gecikmiş olduğunu göstermektedir. Düşmanın ileri hareketinin yegâ -ne mühim neticemi, montblanch İstikametinde Borjas Blancas'ın cenubuna nüfuz etmesidir. Geçen hafta Frankistler tara -fıiıdan elde edilmiş olan rauvaffa -kıyet kab'mahiyette değildir. Cumhuriyetçilerin kaybetmiş oldukları saha. düşmanın vermiş oldujru telefat Ilı telâfi edilmiştir. FRANKİSTLERİN VERDİKLERİ MLOMAT Lerida: 10 (A. A.) — Dün ancak merkez ve cenub mmtakala-nnda faaliyet olmuştur. Balagu-er*i kaplayan bir sis şimalde hare-keto mâni olmuştur. Dün İki yerde harekete devam edilebilmiştir. Bunlardan biri cephanenin ta*, hih edildiği Lerida'nm önfl. diğeri UHdenoIİns - riaxa - fulleda hattıdır. Bu hatta Frankistler ileri hareketlerine hız vermişlerdir. Leri-' da'nın şimalinde muharebe eden kuvvetlerle cenubda faaliyette bu -| lunan kuvvetler arasında akşama doğru irtibat temin edilmiştir. Dün akşam Lerida cepheye 22 kilometrelik bir mesafede bulun-' makta idi. Saat 12 den Mollerusav düşmüş ve akşama kadar sahanın fyiee temizlenmesiyle uğraşılmış -tır. AMERİKA SİLAH AMBORGUYU KALDIRIYOR MU ? VaeingUn: 10 (A. A.) A -bargonun kaldırılmasını tetkike memur komite raporunda "İspanya Cumhuriyetine ait silâhlar üzerine ambargonun General FranVo -nnn lehinde oldnğu için. bitaraflık gayesine muhalif oltUgu,. neticesine TarmakUdır. Roma da Neler Görüşülecek sefra edecejh zannına kapılmışlardır. Şimdi bu fikri terketmeleri i-cabetmekte olduğundan hir dörtleri konferansı toplanmalını temin e-^ dememekten endişe etmeye başla -m'şlardır. Berlin Polon*anın htta-, raflığından emin olduğundan Ital-yaya daha ziyade müzaheret etmeye karar vermiştir. Hitlerin yeni düşüncesinin Italyanın Fransaya hücumu takdirinde İngilterenin bitaraf kalacağına dair bay Chanı -berlain'd enbir vaat koparmak olduğu söylenmektedir. Buna mu -kabil Almanya da bitaraf kalmak vaadinde bulunacaktır... ROMADA NELER GÖRÜŞÜLECEK ? Roma: 10 (A. A.) — "Hnvas A-jansı muhabirinden..: tyİ malûmat almakta olan mahafil MusMİinin Chamberlaiıı ite yapacağı mülakat esnasında Ak-denizde istikran temin etmek için Italyanın haklı mütalebatının temin edilmedi zaruretine işaret e-deceğini beyan etmektedirler. Ayni mahafil, Dııee'nin. Chamberla-in'e tnırilterenin Fransa İle italya arasında bîr tavassutta bulunmasının zaruri olduğuna da işaret e-deceği ve lulyanın Fransaya karşı serdetmekte olduğu mutalebat ile İspanyol meselesini bîribirine bağıracağı mütaleaaında bulunmaktadır. Mussolinirı İspanyadaki I-talyan gön illi | leri nin geri alınmasına mukabil General Franko'nıın muhariplik hakkının kabul edilmesini istemesi muhtemeldir. Şarki Afrikadaki İngiliz ve t-talyan arazileri arasındaki hudutların tahdidi İle İngiliz - İtalyan ticaret mübadeleleri meseleleri de dahil olmak üzere münhasıran İtalya ve Ingiltereyi alâkadar e -den meseleler de müzakere edilecektir. Salâhiyettar mahafil. In -giltere İle İtalya arasında bir ticaret itilâfı aktedileceğit.i tahmin etmektedirler. Fırtınadan Sonra (Bas tarafı 1 inci sayfamızda) letleri bu kavgaya karıştırmak istemezdi. Fakat şimdi Fransa ile boy ölçmeğe cesaret edemeyince kendisine vardım arar gibi bütün dünyayı ihtilâfa karışmağa âdeta davet ediyor. Bu hareket bize meselenin başında gösterilen gürültü ve patırdının hikmetini de binit izah ediyor gibidir. İtalya cihanı velveleye vererek ortalıkta bir harb tehlikesi varmış zehabını uyandırdığı zaman, ihtimal ki büyük devletlerin telâşa düşerek derhal müdahaleye kalkacaklarını ümid etmişti Böyle bir müda-hale olunca, pek tabiî olarak, bi-pazarlık. bir teskin politikası takib edilecek ve Fransaya cihan sulhunu, medeniyetin istikbalini kurtarmak uğrunda fedakârlıklar tavsiye olu-nacaktı. İtalya da yalnız etrafa bir g(«da:;i vermek sayesinde kolayca bir takım nıazı ve menafi elde edecekti. Ümİd edilen telâş ve müdahale vukua gelmeyince, simdi bu türlü neşriyat ile ortada milletlerarası bir ihtilâf mevcud olduğu tezini müdafaa etmek zaruret kesbetrniştir. Halbuki bu noktaı nazann pek kolaylıkla kabul edileceği zannolu namaz. Bir kere, büyük devletlerle beraber, bütün cihanın menfaati bu İşte Fransa ile Itnlyayı ba^başa bırakmaktadır, lulyanın Avrupa nazarında garba doğru genişlemesi. Ak denize hâkim olması, Kızıldeniz ve şarki Afrika sahillerinde çok kuvvetlenmesi Almanyanın zaranna bir inkişaf teçkİl etmese de herhalde Almnnyayı bir harbe girmeğe sev-kedecek kadar hayati bir me -sele teşkil etmediği muhakkaktır. Almanya bugün tekrar kazandığı siyasi ve askeri faikıyete rağmen sutha muhUçtır. Elde ettiğiri tehlikeye atacak surette bir harbe girişmesi için ortada Almanya hesabına çok esaslı sebebler mevcud olmak iktiza eder. Cenubî Fransa. Tunus ve Cibuti meseleleri (bir Po-meranyalı nefenn kemiklerine bU demez). Zaten, büyük devletler bir harbin önüne geçmek istiyorlarsa bu hedefe vasıl olmak için en kestirme, en kat'İ yolun hiç işe karışmamakta.ı ibaret olacağını pek kolaylıkla kestirebilirler. İtalya ancak Almanya gibi ck kuvvetli bîr yardımcı bulursa sözden fiile geçebilir. Almanyanın müdahalesi ise cihan harbinin basla- Yeni Fransız hrp yemi'eri Parla: 10 (A. A.) — întransi-geant gazetesi yazıyor: Bahriye nszın B. Campinchl bu ayın 17 sinde 36 bin tonluk ri-chellea zırhlısının denize indirilmesi merasimine başkanlık edecek -tir. Müteakiben ayni sınıftan Cle-menceau zırhlısı tezgâha konula -taktir. Yeni bir İngiliz harp gemisi Londra, 10 (AJk.) - JK) sınıfından yeni bir destroyer dün VVighl adasında EasUast tezgâhlarından denize İndirilmiştir. Destroyer 161*0 Unluk ve 4,7 pueluk toplardan başka muhtelif hava Uplartyle müceh- Çek ve MaKıtİM nsr da Hâdice Budapeşte. 10 (A. A.) — M ,. carisUn hükümeti Pragdaki mas-lahâtgflzannı Macar topraklannın Umamiyetinin üılâli dolayıaiylc Çekoslovık hükümetinden ısrarla Urziye ist.-meğe memur etmiştir. Hâlen mttun bulunan Mararls -tanın Prag elçıvi VetUteİn ancak son hâdiseler halledildikten sonra vazifesine devam edecektir. Amerika tayyare yapıyor Vaşington, 10 (A.A.) - Salâhiyettar Lir kaynaktan verilen ma. lumaU göre, B. Roozcvelt milli masraf hakkında kongreye göndereceği mesajda yeni askeri tayyareler İnşası için 360 milyon dolar ve bahriyeye alt 900 Uyyare İnşası için de 40 milyon dolar tahsisat İst iyece k tır. Tayyare Suiistimali (Baftarafı / İnci tayfada) 22 haziranda Hariciye Vekâletine gelen vesaik Adliye Vekâletine tevdi olunmuştur. Hariciye Vekâletinden sonra ien adil cephesini izah için kürsüye gelen Adliye Vekili Fikret Sılay bu hâdisenin Ankara Cumhuriyet Müddeiumumiliğine Urihinde intikal ettiğini ve meselenin vasfı cürmisi iti berile resmi evrak sahtekârlığı suçunu iteşkil ettiğini tebarüz ettirdikten sonra izahatına şöyle devam etti: — Halen memleketi* bulıınrm yan König lâkabile meşhur Ekrem Hamdi ismindeki şahıs 2 ve 3 Ulumuz 1937 tarihinde Milli Müdafaa Vekili ile Hariciye müstcşannın ir zaalımı ve mezkûr vekâletlerin resmi kâğıt ve mühürlerini taklit etmek suretiyle Kanada'da bir fabrikaya Türkiye Cumhuriyeti namınr. tayyare sipariş etmiştir. Bu siparişi alan fabrika işi Hariciyemiz vasıU-siyle Uyit etmek istiyerek Türkiye Hariciyesine bu siparişin teyit edilip edilmediğini 17 Ağustos 1937 U-rihlı Vlgrafla sormuştur. Fakat bu telgraf Hariciye Vekâletine değil. Hariciye ProUkol umum müdürlüğüne çekilmiştir. Telgraf protokol dairesi memullarından Ruhi Boz-cali tarafından alınmış ve kaydı geçirÜmeksuun Ekrem Koniğe tev*i olunmuştur. Ekrem König bu te* grafa mevhum bir isimle 18 Agu ¦¦-tos 1937 tarihinde harici^-rişi Uyit ettiğini bildiren bir fcftt-grafla cevap vermiştir. Bunun Üze rine Uyyareler yola çıkarılmıştır. Telgrafı alarak e.krem Könige U • di eden yukarıda ismi geçen Ru ıı 27 6 938 tarihinde sorgu altına a !inmiş ve cürmünü ve Ekrem Kö'.i gın şeriki olduğunu itiraf etmesi zenne tevkif olunmuştur Yapılan araştırmada Kkrcm Koniğin Ankara Emniyet müdürlüsünden alınm s olan 18'8/937 tarihli pasaportla 24 8 937 Urihindc -yani mevhımı şahıs imzasile cevabî telgrafı çek-tikUn altı gün sonra- Avrupav-: gittiği tesbit olunmuştur. Mumaileyhin Fransa d a olduğu anlaşılarak evrakı Hariciyeye gönderilmek suretiyle iadesi esbabına tevessül olunmuştur. Adli tahkikatın bugünkü safhasına göre istanbul matbuatında intişar eden: 1 — Hâlen mebus olan bvı kimselerin bu işle alâkadar bulu - ması demektir. Fakat Almanya ka. duklan. rı.şmayınca. İtalya işi ciddî surette düşünmeğe mecburdur. Yalnız kalacağına emin olan lulya hiçbir za man Fransa ile boy ölçmeğe kalkmaz, ortalık da süt Umanl'k olur. Hm m-, ı .,ı,„] YAMATIN Rumanyada bir Leh Konsoloshanesi Taşlandı Varşova: 10 (A. A.) —"Prag-dsn Pat Ajansına bildiriliyor: Dün saat İS te Karpatlar altı Rutenyasında kâin sevlius'de şefleri tarafından sevkedilen bir Kar -patlar altı mitU müfrezesi Polonya, konsoloshanesini taslıyarak camla-nnı kırmıştır. Hâdiseden haberdar edilen jan darma kumandanı müdahale et -m ek istememiş ve bu hareketini ( izah etmek için maiyetindeki kuvvetin hirmete müteallik işlerle meşgul olduğunu söylemiştir. Polonyanın Prag maslahatgıiza-' rı Çekoslovakya hariciye nezareti' nezdinde hâdiseyi protesto ederek Çekoslovakya hükümetinin ve mahalli Karpatlar altı hükümetinin tarziye vermelerini taleb etmiştir. Maslahatgüzar bu hükümetlerden yalnız biri tarafından tarziye ve-' rilecek olursa buııtın kâfi addedi J lemiyeceğini İlâve etmiştir. İranın Paristeki memurları çekiliyorlar Paris: 10 (A. A.) _ Alman Ajansı bildiriyor: İran hükümeti, iki memleket arasında diplomatik münasebetlerin kesilmesi Özerine Paristeki elçiliğinin memurlarını geri çağırmıştır. Orta elci B. Sepeh Bodi i-le birinci kâtlb müstesna olmak 0-zere bütün memurlar bugün Pa -ri-ten ayrılacaklardır. 2 — PosU müvezzilerinden hir şahsın yukarıda bahsi geçen telgr ı fı Ekrem Könİge vermek URtİk vazifei memuriyetini suiistimal ettiği. 3 — 0 zaman yüksek bir vazi fede bulunan bir zatın Ekrem i nige Türkiyede sahU bir pasapo-t vererek ve hakkındaki tahkikatı kendisine ihbar ederek kaçırmış bu lunduğu, 4 — Gümrük idaresi nezdinde Ankara müddeiumumiliğinin mevzuu bahis tayyarelerin /Tür kıy ey t gelip gelmedikten hakkında tahkikat icra etmiş olduğu. 5 — Bu işten dolayı Harici ve memuru Ruhiden ba*ka kimseler'ı mevkuf bulunduğu, Husustan gayri vakklir. Ekrem Kknigin iadesi hakkındaki teşebbüsün intacı beklenmektedir. Geldiğinde şeriki cürmü il-.-beraber mahkemeye tevdi edilecektir. İstanbul matbuatı bu mesele etrafındaki son neşriyatı üzerine de tahkikatın tamikine ve ihbar edilen hususların tevsikine bağlanmıştır ) Adilye Vekilinin bu İzahatını müteakip bir çok hatipler söz söyledikten sonra Başvekil Celâl Bayar Uk rar kürsüye gelerek Adliye ve Ha-rlciye Vekillerinin vardikleri İzaha'a nazaran bugün hükümet elinde b-ı-lıınan deliller Üzerinde vasıl olunan neticelere göre takibaU devam edildiğini, ve eğer yarın ele yeni bir d"-lıl geçerse onun üzerinde de yürümekten kendilerini menedecek bir kuvvet olmadığını tebarüz ettirtîi Ve vakanın memlekette kok budak salmış bir iş olmayıp menfaat sa Ikasile malûm olan adamların yaptığı bir fezahat olduğu anlaşıldığa nı ve beynelmilel bir kaçakçılık şebekesine dayandığını söyledi, ve haddi zatnda vakıanın teessürü mucib olduğunu, veya bu şahıs gibi bir tefrika imkân bırakmadan mücrimleri cezalandırmanın katgl Milli ispanya Hükümetinin Umumi Ajanı Tayyare Kaçakçılığı hakkında matbuata tevdi ettiği S.Soo.Kâ-aun.1939 tarihli ve imzalı mektubundan mada kendiline atfedilen bütün beyanat ve İzahatı •uretl kafiyede tekrip mecburiyetinde kaldığını beyan eyler. lO.Soıı.Kânun.1939 ve samimi karan olduğunu ifada etti. Bu nasıl katgi İse masum olan bir takım vatandaşlarınızın da şereflerini spekülâsyon mevzuu yapmaktan kurtarmak hükümetin borcu olduğunu ve hükümetin bu iki e-saslı noktayı ayni hassasiyetle gö/.ı-ttiğini ve kendisini bununla mükellef bildiğini bildirdi. Başvekilin bu izahatı umumi heyetçe Usvib olundu, celseye nihayet verildi. Ekr«-m Kon g kimdir ? üç dört gündenberi Ekrem Hamdi Köniğ'in kim olduğunu, eski şej son zamanlardaki hayatını ve şimdiye kadar burnunu ve parmağın soktu^aı kirli ve karanlık işleri Uh kik ile meşgul olan bir arkada""-Ekrem Hamdinin hayatı, gizli ve iğrenç faaliyeti hakkında çok şayanı dikkat malûmat elde etmiştir. Ek-remin kız kardeşi Bayan Belkisi oV bulan arkadaımıza. Bayan Belkıa, de akrdesi hakkında bazşı sözler söylemiştir. Bu şayanı dikkat malûmat ve mülakatı, arkadaşımız, şöyle anlatmakUdır: Ekrem Hamdi, eski müşürkv-den Hamdi paşanın oğludur. Y„ kırkla elli arasındadır. Kendisi, hi*. bir meslek veya İhtisas sahibi değildir. Babası Öldükten sonra, eli M gecen mirası, kısa bir zamanda, se-fahetle. içki. kadın ve bilhassa kumarla yiyip bitirmiştir. Ekrem Ham diye. mütareke senelerinde ve daha evvel. Bcyoğlunun gizli işletilen kumarhanelerinden tesadüf etmiş c-lanlar çoktur. Hattâ, bir aralık b» kumarhane işlettiği de rivayet edilmekte ise de. bu ciheti tevsik kabil olamamıştır. Yine. mütarekede Fransa ve İtalya lehine, ajanlık yapmış olduğu da söylenmektedir. Bu işi de tevsik ve tesbit etmek mümkün olam^-mışsa da, ötedenberi bir çok gizli ve karanlık islere giriştiği muhakkaktır. Umumi harpte ihtivat zabm d-lan Ekrem Konik, diğer gazetlerm de yazd'ğı gibi, bir Alman kumandanına yaverlik etmiş, KÖnik lâkabı da kendisine o zaman takılmıştır. Umumi harp sonlarından başlı varak mütarekede ve daha sonraları bir çok dolambaçlı ve lekeli işlere giren Ekrem Hamdi mizacı itibari^ gayet Mert. haşin, atak, dövüşçü ve hattâ küsUh bi radamdır. En Ofah vesilelerle önüne geleni tokatlamaktan zevk almaktadır. Beyoğlunda büyük tur sinemada bir rum kadınım tokatlamış, büyük bir skandaı olmutur. Mütarekeden sonra l....-.na gi den murahhas heyetimiz için sec;-len sekiz kâtipten birisi de Ekrem olmuştur. Fakat, bu neviden ki lı ve gayrı meşru işleri haber alınm* I.O/.UI.I götürüImemiştir Ekrem Hamdi. on dört sene kadar evvel evlenmiş, ilk kanaındar. on üç sene evvel bir kıs çocuğu olmuş, adı, MenkÜ konmuştur. Bir müddet sonra kanunun üzerine yeniden evlenmesi, ilk karısını çok mil teeeslr etmiş, kadın, bu teessürden ne yapacapnı bilmez bir hale f**l miş ve balkondan düşerek ölmüştür. İkinci karısından da bir erke* çocuğu olmuştur. Şimdi on iki yı şında olan bu çocuğun adı da Hamdı Çan'dır. Ekrem Hamdi çocukla .-na çok düşkündür. İki sene evvel Paris* giden ve bir ilaha dönmeyen Ekrem 11 ır ' gidinceye kadar. GalaUsarayda. U tiklâl caddesinde hır apartımandi oturmakta idi. Gittikten bir müddet sonra da çncuklannı yanına getiıl-miş. Pariste okutmağa başlamıştır iki ay kadur evvel, şehrimizd ¦ tanınmış bir s*tın kızı olan ve gerek kendi, gerek babasını İsmim v ı mak istemediğimiz genç ve evli bir bayan, yine zengin ailelerden bvn-ne mensup olan kocasile berab-r Parise gitmiş, kocası buraya do-düğü halde kendisi dönmemiş, ora-(Sonu 7 ncİ aayfada) Yardım Vaktinde Yapılmalıdır Meydana çıkan son Tayyare *u-İistimali hâdisesi, gazetelerin ballıca mevzuu oldu. Bütün gazete, ler, sütunlarını bu işe tahsis ettiler. Halbuki Ereğli önünde on sekiz ır.trd Türkün Ölümünden daha on gün bil» geçmedi. Dün bu işin hangi safhada ol -duğunu merak ettim. Bakalım ds-dim. Gazeteler uzun uzadıya Uh-kikatin ilerlediğinden, m es'u İlerin arandığından ve zavallı kur -baniann ailelerine aüratle yardım edileceğinden bahsettiler. Vapur kumpanyasının sahibi insanî duygularından dem vurarak sigorta parasının iki mislini fedaya hazır olduğunu söyledi. Klbette bu Wer hiç olmazsa kısmen yapılmış ola -çaktı. İste elde ettiğim neticeler: Adamakıllı su boşaltıcı teıtiba. tı havi bulunmayan bir vapurun, şöyle bir çarpışla be? dakika İçinde parçalanıp batan ve kaptan köşkü dalgada dağılıverecek ka -dar çürük olan 51 senelik Mîllet vapurunun batışı mes'u'leri el'an tesbit edilmiş değildir. ikinci olarak bağıra bağıra semahat duygularından bahseden, boğulan bedbahtların ailelerine bol keseden yardım vadeden kumpanya değil tazminat, henüz zavallı ailelerin işlemiş maaşlannı bile vermiş değildir. Ve anlaşılan belki dc hu parayı "tazminat" diye vermek emelini taşımakUdır. Biz. şimdilik, kumpanyanın perişan olan onsekiz aileye yardmını bir an evvel yapmasını Istiyoruz.Ve bu hususta alâkadar makamtann da nazan dikkatini celbodiyomz. MUaAD sertoğlu Yeni Ki- t--vv*r» re1*otu Londra: 10 (A. A.) — Y'lzbkşı Percy'nin kumandası altındaki "lmperatorluk hava yollan, idarecine avamb Falcın tacyarenl Kroydon ile Brüksel arasındaki mesafeyi saatte vasati 250 mil süratle 48 dakikad- katederek yeni bir dünya t;raret 'ekom kırmıştır. Falcon Uyynresi. yüzbaşı Percy-den maada 11 yolcu, 3 kişiden ibaret olan mürettebatını ve bir ton ağırlığında posta paketleri taşımakta idi. Bu yük. bundan evvelki rek«-r emar.nd» nak'edilen yükün aynıdır. Fakat o »aman ayni mesafe 53 dakikada katedilmiş I-df. !. "fak havadi'i »e'zip e'ilivor Berlin - 10 (A. A.) — Almanya İle italya arasında gizli bir askeri muahede aktedJdİğine dair dUn Daily - EKpress tarafından neşredilen haher tekzİb edilmektedir. MehmetÂkife Çatanlara Cevap Tan gaıeteainde fıtıkla! Marşı »aİri Mehmet Akif a-leyhinde yanlan yazılar Türk gençliği »e münevverleri arana-da büyük bir infial uyandırdı. Bu haklı infial neticesinde kendilerine cevab olmak üzere bîr çok meklublar ve makaleler aldık. Her bîri yüksek ve kıymetli birer görüş mahsulü olan bu ya-hepsini gazeteye koymağa maddeten imkân olmadığın danbu husustaki neşriyatı kesmek mecburiyetinde kalıyoruz. Gelen mcklublarda izhar edilen duygular, milli vc vatani duygularımıza tamamiyle uygundur. Türk gençliğinin ve Türk nuınr» , rrt-rın'- bu teca-vüz karşısında gösterdikleri has-asiyet, ne kadar takdir edil»* azdır. YENİ SABAH v'a: 4 TIMJAIAH t KAKTTKTmAN! — 1939 Köylüye toprak Köylü bir nalının en büyük İstihsal kuşetidir, sözü bizbn gibi memleket için yüzde yüz bir hakikati ifade ediyor. Köylünün milli iktisat, milli forvet için müsbet bir rol oynaması İçin, milli istihsalde tesyid edici bir unsur olabilmesi için en büyük istihsal unsuru olan toprağa sahip o-labilmesi icap eder. Hükümetimiz bu büyük ve mühim davayı en büyük milli davalarımız araşma ıih .1 etmekle çok yerinde bir harekette bulunmuştur. Çünkü bu bütün Türk köylüsünün en mühim dertlerinden biridî*'- Dün bu sütunlarda temas ettiğimiz Raminin dertleri arasında lstanbula 15 dakika mesafede olan binaenaleyh Türkiyenin en müreffeh nahiyelerinden biri olması lâ-sımgclcn Rami köyünün içinde de 300 hanelik arazısiz köylü bulunduğunu yazdık. Gözümüzün önünde bulunan bu yaraya temas edince ve lal biraz tamik edince bunun kolaylıkla tetkiki kabil olduğunu gördük. Bizzat Rami halkından birinin bize anlattığına göre, Rami civarın- (KADI N'MO Dit ¦*ıta Son Moda Kadın Şapkaları (1) Siyah kordelası sarı bir bere. satürn hasırdan, ve kırmızı çizgili (2) Parlak ve fantazi. siyah renkli hasırdan bir şapka. Ara - İV sında ayni renkte fötr vardır. V A*T (S) Hafif ve yumuşak, yeşil *f Sc5 renkli ve paravana şeklinde fötr çük vualet viyolet renktedir, bir şapka. (5) Rlö tflrkuaz renginde bir (4) f aneden bir turban. Kü - fötr şapka. Ev'biigiîeri )! Dekolte Güzelliği da Topçularda İncirlik namile anı- COCCOCCSCÖOCCCOOOCCCC^^ lan 400 dönümlük bir arazi vardır.;..............................» Bu arazi Hıristakı namında bınne aittir. Ve emvali metrukedendir. Bunun emvali metrukeden alınıp halka dağıtılması zannediyoruz ki okadar güç bir iş olmasa gerektir. Köylüler kendilerine taksim edilecek bu arazinin bedelini taksitle ö-demeğe hazırdırlar. Bunu alâkadarların nazarı dikkatine arzederiz. __TİLKİ Sahte para süren köylü Bu paraları kendisine veren adamda dün yakahndı! Trabzonlu Ishak İsminde bir adamın şehrimize gelerek kapalı çarşıda 7 liraya satın aldırı bir palto muk «bilinde 2 tane kalp 5 liralık venJ'ğini ve kendisinin yakalandığını yazmıştık. Ishak müddeiumumîliğe teslim edilmiştir. Dün 7 inci sorgu hâkimliğine getirilen Nı-ak, ağlayarak bu işte kendisinin hiç bir kabahati olmadığını söy'emiş ve- — Ben 'Trabzonluyum. Fakat Bursaya iş bulmağa gittim. Orada ceviz kütüğü işi yapan Mustafamn yanında ça!;ştım. Nihayet memleketime gitmek üzere geçenlerde yanından ayrıldım. O zaman Mustafa bana 12 tane 5 liralık verdi. Bu 60 lira benim yevmiyelerimdir. Ve ben bunların kalp olduğunu ka. tiyen bilmiyordum!,, Demiştir. Bunun üzerine Bursa Adliyesine acele bir telgraf çekilerek kü-tükçü Mustafa da dün aksam yakalanmıştır. Kendisi bugün veya yarın Bur-sadan şehrimize getirilecek ve mevkuf bulunan İshakla yüzleştiri-lecektir. Hazin bir ölü-n Hariciye Vekâleti Muhasebe direktörü Hakkı Atcs'in tahtı te -davİde bulunduğu Peşte şehrinde bir ameliyat neticesinde vefat ettiği kemâli teessürle öğrenilmiştir. Merhum, uzun müddet Divanı Muhasebat Murakıblığında bulunmuş halûk, çalışkan, kıymetli bir memurdu. Genç yaşta ölümü bir ziyadır. Ailesinin, Divanı Muhasebat ve Hariciye arkadaşlarının acılarını paylaşırız. Halkevleri Şehremini Halkevinden: Evimizde her çarşamba günü saat 20.30 da karagöz temsilleri yapılacaktır. Birinci temsil 11-1-39 çarşamba günüdür. Dave tiyeler ev sekreterliğinden alınır. Toplantılar Sporcuları davet Beyoğlu Halkevinden: Geçen yıl evimizde aletli jimnastik yapan spor cu arkadaşlarımızın 13-1-939 Cuma günü saat 18 de evimiz spor şubesine müracaat eylemeleri mercudur. "... Yosun nasıl imha edilir? Damlarda ve salon ağaçlarının Ü-zerinde husule gelen yosunlan imha etmek için pek kolay bir çare vardır.: Bir kilo kadar Sülfat döfer (kibritiydi hadid) almalı. Bunu suda erittikten sonra yüzde on nisbe-tini buluncaya kadar su İlâve etmeli. Bu mahlül ile sulanan yosunlar kararır, kurur ve nihayet kaybolur. Ağaçlar ve nebatlar bu sudan ziyan görmez, bilâkis istifade ederler. Kestane e m esi Kestane ezmesinden misafirlerinize ikram edebileceğiniz pek çok nadide şekerlemeler yapmak mümkündür. Masraftan ziyade sabır is tiyen bu şekerlemelerden birkaçın» tarif edelim: Suda pişmiş kestaneleri ayıkla-malı. güzelce ezmeli, içerisine t/z şeker, birkaç damla konyak yahut rom ve gayet ince kıyılmış portakal kabuğu şekerlemesi ilâve ederek karıştırmalı. Bu hamurdan bir kahve kaşığı miktarı alarak çekirdeği çıkarılmış tatlı kuru siyah e-riklere doldurmalı. Bu hamurdan bir kahve kaşığı alarak el içerisinde yuvarlanmalı sorna her iki tarafına evvelden a-yıklanmış, hazırlanmış olan yarımşar yarımşar iç cevizleri yapıştır-malı. Bu kestane hamuru ile çekirdekleri çıkarılmış hurmalar da doldurulurca pek nefis olur. Hurma içerisine çekirdeği yerine İç kabuğu ayıklanmış ve hafifçe kızartılmış badem de konulabilir. Tarif edilen kestane ezmesi İçerisine daha birçok meyva şekerlemesi katarak ceviz büyüklüğünde yuvarlaklara ayırmalı, sonra dövülmüş, badem, fındık, fıstık gibi mey-valardan birine bulamalı 3B 86 36 Yeni Şapkalar, Saç Tuvaletleri Küçük kenarlı ve tepeli şapkalar, başlarımızda, buklelerimiz üzerinde İyice geçmeden duracaktır. Çıktığı zaman epey ten-kİd ettiğimiz tepeye doğru çıkarılan, ondüle ve küçük Valeleri le âdeta titrer vaziyette duran saç 1 tuvaleti gittikçe yerleşiyor gibi i görünüyor. Şapkaların tepeleri dar oldukları kadar yüksek ve fötr şapkalar da dört veya üç köşeli bir şekil irae edeceklerdir. İnce hasır ve kumaş tan yapılmış şapkalarda bunlar meselâ helezon biçimini de alabilecektir. Şapkalarımızın kenarları çok değişik ve muhtelif şekiller gösteriyor. Her mevsimde, terziler, müşteriye siyah elbiseler yerine korent, viyolet, gece mavisi renkli elbise -ler kabul ettirmek isterler. Fa -kat kadınların ekserisi yine siyah renge avdet ediyorlar; bu suretle Kara Ahmet Nasıl Cihan Şampiyonu Oldu? Tefrika No: 22 YAZAN ; TEVRİK RARS Kara Ahmet Nihayet Pol Ponsla Güreşecekti Bütün Paris Bu Heyecanlı Güreşi Seyre Hazırlanıyordu icud Sırtta ve göğüste geniş bi rette açılan büyük akşam ta\ leri ancak güzel bir dekolteyi lik kadınlar tarafından taşın lir. Böyle güzel bir dekolt devamlı ihtimam ve ısrarla \ bulabilir. - Hergünkü beden sporu, b ye için yapılırsa, omuzların, ların, boynun çizgisini ehemmiyetli surette değiştirir, güzelleştı-rir. Hattâ adalelere fazla bir inkişaf verdirilmemelidir. Boyun, ince olmamalıdır (bazan yanlış olarak aksi söylenir). Heykellerin «a-kol- bir a, mesela ouyuı lir diksi- modayı çıkaran kimseler bu siyah elbiseleri daha neşeli bir hale koymak için açık ve güzel renkli şapkalar yapmaktadırlar. Bunlar neden yapılacaktır? Gayet ince hasırdan: ?atürn, panama, Piko. yonor veya kum torbası tutmalıdır. Baş dik duracak ve muvazene bozulmadan bir miktar yürünecek-tİr. Eğer ense kısmındaki yağ tabakaları azaltılmak isteniyorsa jimnastik buna kâfi gelmez. Elektrikli veya elektriksiz masaja müracaat lâzımdır. Boyun ve çene için hususî bir krem vardır, bu krem etleri sert-yi gerer. Boğaz kıs-bunun güzbelliği so-yik altında duşlarla '. Burada yapılacak »j veya friksiyon ol- Tin tekemmülü dekolte leğildir. Tenin inceliği, £i. ince tüyleri de çok e-[îdir. Teninde muntazam jburıklıklar bulunan kim hususî yağlar, nişasta Imon suyu kullanırlar. *lırerek deri ına gelince. hemmıyet olmıyan k seler bazı ve taze I Bilhassa kollar i;in Pons taşı istimal edilmemelidir. Yoksa deri sertleşir ve kızarır. Bütün Paris Kara Ahmed - Pol Pons güreşini bekliyor, hattâ bütün dünya heyecanla bu güreşlerin seyrini takib ediyordu. Paris sokaklarında, cihan pehlivanlığının hu en son güreşinin reklâmları gözleri kamaştırıyor, duvarlardaki ilânlar, halkı heyecanlandırıyordu. • • * Pol Pons - Kara Ahmed guıeşın'i saati yaklaştığı zaman, salon İğ"e atsan yere düşmez bir vaziyete gelmiş. Paris raddeleri ana baba gürü olmuş, güreş yerinin önü binlerre huanla dolmuştu. İçeride yer bulamıyanlar, ayakta duranlar, bir sandalyeye Uç kişi o-turanlar yetmiyormuş gibi. bir de güreş yerinin önü binlerce insanla doluyor, polisler halkı dağıtmıya, yollan açmıya çalışıyor, hattâ muvaffak olamıyordu. Bütün gişeler kapılarını kapamış, doha sabahtan itibaren satılacak bir tek kişilik yer kalmamıştı. Salonun İçi bir mahşeri andırıyor, Lıı müdhiş manzara meraklıları Mb bütün heyecanlandırıyordu. Küçük güreşler olup bitmiş, sıra lüyük güreşe, cihan şampiyonluğunun son müsabakasına gelmişti. Bu müsabakada galib gelecek, 2900 - 1901 senesi cihan pehlivanı unvanını alacak, hem de binlerce liralık sergi mükâfatını kazanacaktı. Bu, birçok bakımdan mühim olan güreşi görmek, senelerce dünya şampiyonluğunu muhafaza eden Pol Pons'u ve onun en tehlikeli rakibi elan Türkü seyretmek için. kim bi-liı kaç gün evvel son güreş için yer tutmuşlardı. Salonda herkesin yüzü güreş minderine çevrilmiş, biri Fransız, biı Türk olmak üzere iki büyük bayrak güreş yerinin üstüne çekilmişti. O sırada salonda bulunan Türkler, kim bilir ne büyük bir heyecan içinde bulunuyorlar, kim bilir nasıl b-r kuvvetin tesirde dişlerini birbirine vuruyor, titriyorlardı. Herkeste Pol Ponsun muhakkak kazanacağı ümidi kökleşmişti. Bilhassa halkın arasında şu yoldı konuşmalar kulağa çarpıyor: — Canım bu adam Koca Yusuf l'adar olamaz ya! — Doğru.. Koca Yusufun karşı-s.nda iki buçuk saat güreş etmek! — Hem de iki defa yenilmemek! — İmkânı yok. Pons bir solukta Kara Ahmedı yenecek! — Veyahud: (Pes) ettirecek! Diyenler oluyordu... Binbir kafadan çıkan sesler, fikirler birbirine karışıyor, yavaş yavaş hüyük güreşin saniyeleri yaklaşıyordu. Halkın heyecanı son haddine geliyor, bilhassa aylardanberi Kara Ahmedin güreşlerini merakla takib den ilk locadaki sarı sarlı Frans'z kızının sabırsızlığı herkesin naza Dikkatini celbediyordu. Güreş minderinin üzenne doğru (erkan büyük Fransız - fTürk bav-rağı nazlı nazlı sallanıyor, geçen saniyelerin heyecaniyle binlerce insan Kınalıyordu. Nihayet birdenbire hakrm minde-rt fırlamış, elindeki megafonu ağzv ne almıştı. YUz binlerce insan soluksuz duruyor, bir tek kişi nefes almıyordu. Büyük madenî borunun ağzından dökülen, salonun bütün köşelerinde gürliyen: -Alo! Alo! Sesini, derin bir sükût takib ediyor, hakem Mösyö Garobl sözün* devam ediyordu: — Muhterem madamlar, muhterem mösyöler! Biraz sonra cihan pehlivanlığının son gürem yapılacaktır! Malûm olduğu veçhile Koca - Yu- suf - Pol Pons güreşi münazaalı bitmiş, ve cihan pehlivanlığı bu suretle müessif hâdtae ile neticelenmişti. Muhterem halkın ısrarı üzerine Pol Ponsa dünya şampiyonluğu unvanı verilmemiş o tarihte İstanbul-dan şehrimize gelen Kara Ahmed ismindeki bir Türk pehlivanla da güreş etmesi istenmişti. Halbuki güreş kaidelerinin hilâfına olarak yaparağımız bu hareket karşısında bizi bütün dünya tenkid edecekti. Bizce bütün kudreti bir meçhulden ibaret olan yabancı bir pehlivanı, doğrudan doğruya Pona gibi dünya şampiyonu ile karşılaştıramaz-dik. Maamafih o, bir aydanberi yaptığı harikulade güreşlente bütün kudretini bilfiil isbat etmiş, ve cihan şampiyonu Pol Ponsls güreşmek fırsatım hak etmiştir. Dünyanın Postan sonra en namlı pehlivanlarını, birer gece ara Üe yenmiş olan Türk pehlivanı Kara Ahmed. son güreşini biraz sonra Pol Ponsla yapacak, bu güreş yeni-şilinceye kadar ıızıyacaktır! Hakem Mösyö Garobİ sözünü bitirip, elindeki megafonu yere indirince, halk müdhiş bir vaveyla koparmış, yüz binlerce seyircinin yansı: — Haydi Pol Pons! Diğer yarım: — Haydi Türk! Sadalanle bağırıp haykırmıştı. Artık salonda gürültüden durulmuyor, müdhiş uğultudan inşamı kulakları tıkanıyordu. Salonun kubbelerinde uzun, boğuk uğultular gibi akisler yapan bu kalabalık insanlann sesleri birdenbire coşkun çığlıklara garkolmuş, Pol Pons güreş minderine çıkarken yüz binlerce İnsanı içme almış olan bu muazzam salon müdhiş bir alkışla dolmuştu. Ponsu güreş yerinde gören taraf-darlan, durmak yorulmak bdmedeo alkışlıyorlar: — Haydi Pol Pona! — Haydi arslan! — Haydi Fransız anılanı! Gibi kelimelerle boğazlarını yırtarak, gırtlaklannı paralıyarak hay-kınyorlardı. Tarafdarlanmn çılgın alkışlarım, delicesine haykırışlannı duyan Pol Pons güreş minderi üzerinde balonlar gibi şişiyor, aralık duran koltuklarının altı büsbütün genişliyordu. Bak'-Şİan canavar bakışı gibi sertleşiyor, omuzlan, kalın ensesi büsbütün dikleşiyordu. Zaten senelerdenberi dünya şara-pnyonluğunu muhafaza etmiş. Koca Yusuf gibi bir Türk pehlivanile iki defa berabere ilan edilmiş cihan pehlivanı Pol Ponsun. belki kolları* nı kabartmıya, koltııklannın aralık* lannı açarak, etrafına canavar gibt bakmıya, ve o kadar da kendini a-ğır satmıya hakkı vardı. Fakat halkın ona yaptığı büyük tezahürü kendisini büsbütün dev aynasında görmeğe, kâinata metelik vermemiye teşvik ediyor, alkışlarla inleyen salonun hail onu muhakkak kl heyecana getiriyordu. işte bu duyduğu büyük gururun, asabını bozduğu bUyük heyecanın zararlarım hesaba katmıyan Pol Pons. halkın dakıkalardanberi bit-miyen tezahürlerine bin bir türlü reveranslarla mukabele ediyor, o zamana kadar görülmemiş harikulade numaralarla halkı güldürüyordu. Güreş hayatının en kudretli bir ı ğında olan o samanlar şöhreti dü-lerde dolasan Ponsun. Yusufun üç* te bin olmıyan kabadayı tavırlı bu Türk çocuğunu çevire çevire yenme» si ve tekrar ethan pehlivanı olarak iâln ûdilmevi lâzım geliyordu. (Devamı var) 11 KANUrfimArfl - UN t.-7f-f ¦ t General Kâzım Karabekirin Hatıratı BÜYÜK HARBE NASIL GİRDİK? MİSYONERLERİN FAALİYETİ Bu Tehlikeli Adamlar, Din Kis vesi Altında Nasıl Çalışırlar? Katolik Misyonerlerinin bü-ük bir kısmını Fransa yetiştirmekte ve cnların idaresi irin büyük bir para sarf etmektedir. b — Proteston Misyonerler: Bunların her tarafta inkişafı on sekizinci asırda başlamış ve on doku /uncu asırda müdhiş bir hız almıştır. Bugün bu maksadla her Protestan memleketinde birçok cemiyetler Usİs olunmuştur. Bunlar kâfir Milletler | Hıristiyan olmıyanlan dinsiz cayıyorlar!) memleketlerine din Deş retmek, oradaki masum çocukları dinsizlikten kurtarmak I yani Pro-Ustan yapmak! I ve sark mektcblc-rini bu bakımdan ıslah etmek! üzere Misyoner yetiştirmek ve sevk « idare etmekle meşguldürler. İngüizlerin teşkilâtı en eski ve en kuvvetlısidir. Daha 1649 da I İngiltere'de Cumhuriyetin ilân olunduğ ı yıl I Londra'da parlâmento Hıristiyanlığın neşri için bir cemiyet teşkil etti. 1698. 1792. 1805 tarihlerinde bu cemiyet yeni hızlarla teşkilâtını yaydı. İngiltere. Almanya. İsviçre, Danimarka. Amerika ve Rusya'da 1000 den fazla merkez tesis olundu. Merkezi Londrnda olan yalnız İngilizlerin (Hıristiyanlığın bütün dünyaya neşri) cemiyetleri on dokuzuncu asırda 7000 şube açtı ve 28.000.000 din kitabı bastırdı ve dağıttı. Bu kitablar bütün dünya dinlerine de tercüme olunarak çoğu bedava verildi. 1824 de Fransız protestanlan da ppris'de bir (İncil Misyon cemiyeti) tesis etti. e • • Misyonerliğin şu kına tarihinden sonra bugünkü haline bakalım: Müstemleken devletler kendi müs temlekelcrinde başlıbaşına ve Asya ve Afrikanın her tarafında rekabet halinde veya nüfuz mıntakalarına ayrılmış bir halde kendi Misyonerlerde müdhiş faaliyettedirler Dolgun büdcelerle bu faaliyet günden güne trt maktadır. Osmanlı memleketlerinin de her tarafına yayılmış olan Katolik ve Protestan Misyonerleri muhtelif şekiller altında çalışırlar. Başlıcalan-nı kaydediyoruz: 1) Dini teşkilât, 2) Mekteb ve müesseseler. 3) Maskeli teşkilât Dinî teşkilât; mukaddes kitablpıı dağıtmak, mecmualar neşretmek, telkinler yapmak; ve insanlık gös-tcrişile büyük küçük yardımlar y.ıp-mak suretlle Hıristiyanlığı sevdirme ge ve yaymıya çalışırlar: ingilizlerin hu maksadla birçok yerlerde ve hattâ Nasturileri bile elde etmek için Musul'la Van aramndaki Imadive ve Cöleraerik'c yakın iki köyde bile lArchbischsp of Camterbury Mis sion) adile birer müesseseleri ve bunların idaresinde birer mektepleri vardı. Bu teşkilât Londra başpiskoposluk Misyonu olarak faaliyette İdi. Amerikalıların (Bible Houseı d«likleri İncil evi teşkilâtı da bunun bir nevidir. Bu türlü teşkilât. Aayada ve Af-nkada uyanmamış kavimler arasın-da çok keaıf ve faaldir. Ancak Islârn muhitlerde halk arasında umdukları derecede alâka görmemektedirler. 2) Mekteb ve müesseseler: Akal-Ilyette bulunan Hıirstiyanların ço-cuklannı talîm ve terbiye ile tâbiiyetinde bulundukları unsura Üstün bu hale getirmeğe, başka dinlere mensub çocukları da Hıristiyan yapmağa ve hiç olmazsa milli ve dini seciyelerini bozmağa çalışırlar. Bunların telkin vasıtası; mekteblerde dersler ve İbadethaneler; beden terbiyesi ve musiki salonları, kampla'-, kıraat salonları, kütüphanlcr. pan- Y. M. C. A. Harflerde Halâsa Edilen ( Hristiyan Genç Erkekler Cemiyeti) nin Gayesi Nedir? Yazan : General Kâzım Karabekir — 16 — Umumî harpta 4 üncü ortaı kıtaatından biri hali iıtirahatte siyonlar.... gibi müesseseler ve teşkilâtlarla da !¦¦¦•¦ ü ve manevi yardımdır: Başta Amerikan Kollejleri olmak Üzere bu maksadla memlekete, her tarafında açılmış olan ecnebi mekteblerile bazı müesseseler gibi. Bu türlü müess. melerin başlıcası Y. M. C. A. (Vnymse) dir. Wl Her devletin Misyoner müesseseleri ayni zamanda Osmanlı memleketindeki Hıristiyan gençlere kendi milletlerinin mali ve ticari müesseselerinde bol maaşla iş buldukları gibi aynca Hıristiyan işçilerine vc köylülerine hariçte ve bilhassa Ama-rikada iş bularak orada gözlerini açıyorlardı Bu suretle kafası ve kesesi boş olarak giden köylüler bile birkaç yıl sonra olgun ve dolgun bir h-ılde memlekete dönüyorlardı. Bilhassa Bulgarlar ve Ermeniler bu suretle az zamanda ihtilâlci bir unsur haline de sokulmuştu! 3) Maskeli teşkilât: Bu teşkilât mensubları; kılık kıyafet, din, dil... gibi kültüre müteallik vasıflar iti-barile içinde bulundukları halktan-mış gibi görünürler ve gayelerine ermek için halkın hariminde çalışır- Mısyoner teşkilâtının da oynadığı roller bizim için en acı bir misaldir. Siyasi gayelerle bu Misyon tesk'-lâtı arasındaki münasebetin ne kadar sıkı olduğunu şu hâdiseler ds gösteriyor: a) 1877 de İngiliz Liberal fırkası lideri Lord Gladstonun Avam kama- [*] Y. M. C. A. harflerile hülâsa olunan teşekküllerin IngUlzcesl Young Men's ChrMinn Assocİation-dur. (Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti) demek olan bu teşekkülün başlangıcı on yedinci aşıra kadar çıkar. Müsbet ilimler ortaya atılınca münevver Hıristiyan gençleri dine karşı lâkayd bulunmağa ve eğlence hayatına fa/laca atılarak sefahate sürüklenmeğe haşladılar. Bu felâketin önlenmesi için modern bir cemivet-ihtiyaç görüldü. Bugünkü Modern şekli 1844 de Sir George Millian.s adındaki bir İngiliz tarafından ku rulmuştur. Maksad Hıristiyan gençlerini harlardan kurtararak maddi, manevî ve dini korunmalarını temin etmektir. Izeillk dediğimiz (Boy Scout dan beklenen de budur. Y. M. C. A. İngiliz dili konuşan her yerde bulunmaktadır. Orası İs-ter İngilizlerin idaresinde oImih isterse başka bir devletin yurdundaki ticarî kolonisi olsun. Bu cemiyetin iOOO den fazla merkezi ve UMUM â?ası vardır. 1857 de erkeklerlnkinden ayn ve müstakil olarak kızlar için de boy» teşekkül yapıldı. Onun remzi de Y. W. C. A. dır ki Yonug Uamen'e Christian Assochıtion anl ıIırUl. yan genç kadınlar cemiyeti demektir. Cihan harbinde bu cemiyetler iti lâf devletlerine çok büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Londra'da muazzam bâr merkez hlnalan bulunduğu gibi uzak «arkta Şanghay gibi yerlerde hile büyük binaları vardır. İstanbul'da Türk mahallesinde, Ayaaofyanın tara karşısında hir merkez açmışlar ve bu. büyük yar. ah,ap binayı «on günlerde metal do plâv» İle kâgtr bir sekle sokmuşlardır. Hıristiyan gençleri barlardan, meyhanelerden çekip böyle binalarda ve bahçelerinde bedeni, fikri w dini terbiyelerine çalışmaktan İbaret olan İnsani ma kşadlarını Türk gençlerinden de eairgeıueınektedrr-lerl Heyeti edebiye üelıbo.uda düşman mermilerine hedef olan büyük şairimiz Namık Kemalin mıkberini ziyaret ederken lar. Bu maksadla yetiştirildikleri için çok mücehhez ve mahirdirler. Maske altında ve suretihaktan görünerek saf halkı kolayca aldatabilirler. Bunların hdefi; siyasi ve dini bakımdan temsil ettikleri halkı tefrikaya uğratarak zayıf düşürmek v-; terakkiye karsı düşman veya lâkayd bırakarak bu suretle müstemleke halkında urandan âciz ve mütavan-tın devamını temin etmektir. Bu maskeli Misyonerler sayesindedir ki henüz uyanmamış ırklar uykularından kalkamaz bir hale getirilmiş oluyor ve dünyanın her tarafındaki mUyonlarca müstemleke hal kı Avrupa devletlerinin bir avuç as-kerile idare olunabibynr. Osmanlı devletinin İnhilâliııde diğer âmiller sırasında bu Uç tür.ü rasındaki nutku cihanı Osmanb devleti aleyhine kaldırmak için istenilen tesiri yapmış ve Rusya karşısında Osmanlıları bu sefer yalnız b-raktırmıştı. Bu siyaset adamı o meşhur nutkunu irad ederken elinde tuttuğu Kuranı göeterr-ek: (Bu kitab yeryüzünde kaldıkça bu batak katliâmı gibi vahşetler de dünyadan eksik olmaz!) Diye haykırmıştı. Halbuki Batak köyünde vesair yerlerdeki Bulgar ihtilâlini yapanlar Misyoner teşkilâtının yetiştirdiği Bulgar talebe idi! b) Cihan harbi mütarekesinde Loid Corc Türkiye'nin hayatına nihayet vermek fikrinin alemdarlığmı yaparken öbür taraftan İngülz klll-selrrl halka şöyle vazediyordu: (Türkler Hıristiyanları katliâm ettiler Türkler Avrupadan kovul-malı, (Ayasofya tekrar klHse yapılmalıdır.) Hıristiyan dedikleri ErmenUerd'. Zavallı Ermenileri İhtilâle sevkeden de yine Misyoner teşkilâtı idi! c) Misyonerler, yalnız Hıristiyan unsurları Türkler aleyhine ayaklandırmak için çalışmakla kalmıyorlar; Türklerin giriştikleri teceddüd hareketlerine Müslümanlıktan uzaklaşmak mstıiyeıinde göstermek su-rctilc onların din kardeşleri olan A rab vesair İslâm unsurlarla bile aralarını açmağa uğraşıyorlardı. Yemen isyanlarında âmil olanlar. Hacı Ali, Abdullah Mensur... adb maskeli misyonerlerdi. Cihan harbinde Mekke emirine hilâfet ve saltanat makamına karşı isyan ettiren ve çöl Arablannı Türk ordularının yan ve gerilerine saldıranlar da bu kabil maskeli misyonerlerdi. Bunlardan maskesini düşüren yalnız Lavrens dl! Bu misaller daha da sıralanabilir. Misyoner tcşkılâtıhın iç yüzünü bilmiyen müstemleke halkının esaretten kurtulması şöyle dursun, bu teşkilâta karşı kaydsız kalan müsta-kü milletlerin bile âtisi tehdid altındadır: Devlet adamlarmın terakki hamlelerinde attıkları yanlı? adımlar ve bu yüzden halkın yaptığı irtica-larda hep bu teşkilâtın parmağı a-ran m alıdır. Osmanlı camiasını parçalıyan ve ondan müstemlekeler koparan devletlerin siyasî ve askeri muvaffâkiyetlerini kolaylaştıran da bu kuvvetlerdi. Bu niçin böyle oluyor? ÇUnkU? Misyonerler müstemlekelerde ve müstemleke olmıya elverişli olan ge ri memleketlerde Reislerin. Racaların. Arabistan İmamlarının. Sultanların... hanmlne kadar girebilmişler- DOsman tayyaresine tayyare toplarımızdan biri ateş dir. Kendileri bu başlan her hangi bir yola sürüklerken, halk arasına kansan muavinleri de halkı aksi cihete çekip götürür. Bu suretle müs-bet ve menfi çekişmeler arasında tefrikaya düşen veya uyuşturulan bir memleketin bir avuç Avrupalı elinde koyun sürüsü "gibi güdülme-si veyahut bu hale getirilmesi zor olmaz. Vakit vakit Hindistanda islâm ve Mecusl boğuşmalarından, Pas Sultanlarının birbirine düşerek yıllarca iç kavgalarından sonra Kasın parçalanıp müstemleke oluşunda. Yemen lmamlannın, ve hattâ güya Hıristiyanların ayak baamala-n bile memnu olan Mekke'deki Şeriflerin isyanlarında hep kendileri-ne hulul yolunu bulan ve (müşavir-haslık!) rolünü yapan Misyonerlerin himmeti eksik değildir. Bu makuleden adamlar içinde Osmanlı devletinin hariç iyesinde, Ba-bıâlınin diğer dairelerinde tercüman lık vesaire gibi mühim ve devlet es rarile alâkalı vazifelere geçmek yolunu bulanlar bile vardı. Sadaret mevkiine kadar yükselen birçok mühtediler arasında bu türlü karışık işler deruhde edenlerin bulunmadığını kestirebilir miytaTI Misyonerlerin içinde bazıları da muvaffakiyetlerini daha ziyade kolaylaştırmak ve hızlandırmak için, girmiş göründükleri dinin ruhani vazifelerini bile alabiliyorlardı: islâm âleminde son asırlar içinde dinî mesleklere ait teşküât pek ziyade bozulmuş, dinî neşriyat ta öte-denberi gayri İslâm fikirlerin karışmasına müsaid olacak bir kayıdsız-lık içinde kalmış olduğundan Misyonerlik bu zaaflardan istifade etmenin yolunu buluyor ve İslâm âlemini kendi içinden kendine mal edilmiş bir takım düşünce ve duygularla sarsıyordu. Daha acısı; Misyonerlik teşkilâtından habersiz olan memleketin öz çocuklan İçinde bile gafletle Miayonerllğin tefrikacüık ve uyuşturuculuk emellerine uygun Ur yol tutanların koyu bir taassub ylizünden teceddüd hareketlerin* engel olan veya bu hareketi geciktirenlerin çıkmış olmamdır. Bu gibiler, kürsülerde vâzlarile. kltablari-la yanlış düşüncelerini telkin »derken Misyoner teşkilâtının halk arasında dolaşan muavinleri de telkinlerin saf İnsanları heyecanlandırma-suıa çalışıyorlardı. (Devamı var) General Kâzım Karabekirin tebriklere teşekkürleri İstanbul Saylavı Kâzım Karabekir Saylavlığa seçildiğinden dolayı her taraftan aldığı birçok tebrik telgraf ve mektuplarına karsı teşekkür ve samimi duygulanma iblâğını gaıetemizio tavassutundan dilemiştir. Sarfa ı S r E N İS AB AM KANTJMUSANt — İM» Tuhaf Bir İzdivaç Nermin vo Jale, zengin bir ananın iki güzel kızı idiler. Anaları Bayan Salme, kırkını geç mi*, kızlardan Nermin yirmi. Jale on sekiz yaslarında var, yoktular. Bayan Saime zengindi. Babadan kalma iki büyük apartımana kocası merhum Şükrü Şen de bir o kadar servet İlâve etmişti. Bunların geü-riyle mes'ud ve yüksek bir hayat geçirmekte idiler Bayan Saime üç senelik duldu. Bu müddet z-9~.da önüne çıkan talihleri L^rmüen reddetmişti. Buna iki se Vfo vink: lî.\incisi ve en mühimini ; yetişkin IcuVannı everdıkten son fj-kocaya gi\mek istiyordu. İkincisi ise; arzusuna uygun bir koca bulunmayışı idi. Kocası, merhum Şükrü Şene on sekiz sene zevcelik yapmış, istediği ömrü geçirememişti, ikinci kocasının istediği ayarda olmasını arıyordu. • ¦ • iki genç kız. birden heyecana düştüler. Bay Cevdet gelmişti. B. Cevdet annelerinin avukatı idi Babalarına aîd bir alacağı kendüeri hesabına takib ediyordu. Bu münasebetle birkaç kere evlerine gelip gitmişti. Avukat, olduken »arif. genç ve bekârdı. İkisine de fazla iltifat ve a-lâka gösteriyordu. Erkeğin bu alâkası. İki genç ve güzel kızın kainlerini ayrı ayn hülyalar tahtında iş gal ederdi Nermin. Jalenin büyüğü olmak dolayıstle tahayyül ettiği saadete daha çok kendisini namzed buluyordu, öyle ya, İlk evvel evin büyük kızı evlendirilir, sonra küçüğü.. Bilirdi İd, annesi bu kaideye muhalif hareket etmezdi. Jale. gönül verdiği bu adamın, ablasından güzel bulunmak itıbarile kendisine talib olacağına kanaat getirmişti. Onun da vaziyeti bunu anlatıyordu. Daima, Nernunden çok İltifat ve alâka görürdü. Bayan Saime, bu kibar ve im gençle akraba olmayı düşünmüyor , değildi. Zaten kimsesiz bir gençmış. İçeriye İçgüveyi alırlardı. Lâkin, erkek daha Açılmamıştı. O, açılmadıkça da kendisi teklif edemezdi. • • • — İçeride kim var. Jale' — Cevdet.. Genç karın yüreği hopladı Telâsını kardeşinden gizlemek için odasına çekildi. Yakışıklı dâva vekili, iki kızı da birden teshir etmişti. Hangiai önüne çıkarsa ona gülüyor, güzlerile biı şey söylemek üter gibi gülümsüyor-du. Ve bu hal, iki genç kız kalbine ayrı ayrı nüfuz eden bu hal. yerini zaman zaman, ateşli bir sevdaya terketmekte müşkülât çekmedi. Sim di. ikisi de seviyor, birbirlerinden, annelerinden gizledikleri bu sevgi, her ikisine de, muhayyel istikbali vâdeder görünüyordu. — Ne vakit geldi. Jale? — Epey var. — Ne yapıyorlar, acaba? — O, alacak meselesi.. Birkaç defa içeriye girdim. Önlerinde kâğıd. tedkik ediyorlardı. Avukat, odadan çıktı. Nermin, o halde görünmemek için kaçmak istedi — Sı.-: görememiştim. Bayan Nermin. Ve görmeden gıUeydim müteessir olacaktım, emin olunuz. — Teveccühünüz efendim. Ayni güler yüzdü Gözler, ayni muammayı taşımaktaydı. — Bayan Jaleden şikâyetçiyim. Adeta, benimle bulunmamak için fır sat kolluyorlar. — Bilâkis.. Sonra. Bayan Saime ye döndü: — Ben, sizi rahatsız etmekte gün geçirmediğim halde, sisler ve bilhassa kerimeleriniz, daha bir defa yazıhanemi teşrif lûtfunda bulunmadılar. • • • Aradan bu- ay ya geçti, ya geçmedi. Genç avukat Bay Cevdetle Nermin ve Jalenin kırkını geçmiş anaları Bayan Saimentn evlendiklerini duydum. Ali Enver Toksoy Yenişehirde Yeni Bir Mektep Avrupaya gönderilecek talebeler Denizbankın Avrupada mü -hendîslik tahsili için açtığı İmtihan neticesinde on dört lise mezunu ve on üç orta mekteb mezunu kazanmıştır. Bunlardan lise mezunları Avrupada yüksek mühendis, orta mektep mezunları da mü hendis olarak yetişecekk-rdir. 1İK mektep mezunları da usta başı ye tişeceklerdir. Fakir esnafa yardım Esnaf cemiyetlerinin son yapraklan toplantılarda bu sene yardım birliğine ayırdıkları 50.000 lira-nm muhtaç esnaf ve ailelerine Ur nlsbet dshilinde tevzi edilmesi İçin yeniden bir takım kararlar vrnlmiş- Iki Macar rrahkemeye V ri'di Macar teb'asından Molmar is -mmde bir Bulgar ile genç karısı Verre polise müracaat ederek ikamet tezkeresi almamak suçuyle yakalanarak dün Sultanahmet 1 inci ceza mahkemesine verilmişlerdir. Gemlikten şehrimize gelen genç koca: karısının hastalığı dolayı -siyle polise gidemediğini söyle -mlş; bu hastalığı raporla tevsik etmesi için kendisi ve kansı serbest bırakılmışlardır. Yenişehir (Hususi) — Vilâyet bütçesinden 40 bin lira aarfoluna-rak merkezde Um teşkilâtlı bir llkokul yapılacaktır. Bursa belediyesinin sıhhat işleri Bursa, (Hususi) — Son bir hafta içinde 63 fakır hasta bele • diye delresinde, 24 fakir hasta evlerinde muayene olunmuş ve belediyece ilâçları verilmiştir. Aynca 30 kişiye çiçek. 11 kişiye tifo aşısı yapılmıştır. Aynca, 450 parça muht*lif eş ya ile 400 kilo yün etüvden geçirilerek fenni temizliğe tâbi tutul -muşlardır. Mersinde içme suyu törenle açı dı Mersin (Hususi) — Güzel ve şirin Mersinimizin en büyük ve ha yaü bir ihtiyacı olan temiz su işi bu sene temin edilmiş ve evvelki gün kü kurtuluş bayramı tezahüratında resmİküşad merasimi icra olun muştur. Bu törende belediye reisi Mithat Toroğlu bir nutuk söylemiştir. Bundan sonra defterdanmız Bay Halil Serim kordelâyı kesmiş ve davetlilere tesisat gezdirilmiştir. Konyalıların bir senede yediği et Konya. (Hususi) — Geçen bir İçinde Konya mezbahasında bin 660 baş hayvan kesilmİş-Bu; 862 bin 811 kilo et tutmaktadır. Belediye bir yıl içinde resim olarak 30 bin 334 lira tahsil etmiştir. Anamur da hayvan hastalıklarile mücadele Anamur. (Husus!) — Mınta-kamız dahilindeki 6 köyde yeniden 2770 koyuna çiçek aşısı yapılmıştır. Kuzulama mevsiminin yak -laşmış olması dolayısiyle sürü sahipleri bu hastalıktan oldukça en dişe göstermekte İseler de icap e-den tedbirler tamamile alınmaktadır. KIRIK P L Yazan: BEDİT ESEN A K Mektebin bu sene 10 bin liralık kısmı ikmal olunacaktır. Bu hususta Vekâletten müsaade gelmiştir. 88 Çirkin ve acıklı bîr hâdise! Gülnar (Hususi) — Kazamızın Haligalar köyünde çirkin acıklı bir hâdise olmuştur. Mustafa Yıldırım isminde bi -rinin henüz 12 yaşlarında bulu -nan kızı Abide evinin damında otururken ayni köy halkından Ab durrahman oğlu Hüsnü ve arkada sı Mahmut oğlu Mehmedin tecavüzüne uğrıyarnk dağlara kaçı -rı İm ıştır. Akşam evine dönen zavallı baba kızını bulamayınca vakayı jandarmalara haber vermiştir.. Jandarmalar sıkı bir takip neti -cesinde bir buçuk gün sonra cana varları ve yanındaki zavallı kızı kirleten iki sefil hapishaneye atıl- yıl SS tir. tir. Bundan sonra meselâ askere gidecek ve hasta olacak bir esnafın ailesine aan'ati ne oluma olsun ayrl yardımda bulunulacak, o esnafı.ı mensup olduğu cemiyetin yardım birliğine verdiği para nisbeti tetkik edilmiyecekrjr. bulmuşlardır. Alçakça kızı tevkif olunarak mıstardır. Dişiçürük Süleyman peh'ivan Adana (Hususî) Nisanda A -karada yapılacak olan Türkiye -Finlandiva güreş müsabakalarına hazırlanmak üzere beden terbiyesi genel direktörlüğü tarafından davet olunan 79 kilo serbest güreş birincisi dişi çürük Süleyman pehlivan Ankaraya gitmiştir. ¦ Adana belediye reisinin seyahati Adana. (Hususi) — Belediye reisimiz doktor Yusuf Ziya Ozba-kan yol işlerinin halli için Ankaraya gitmiştir. ı Kuduz bir köpeğin marifeti Balıkesir. (Hususî) — Merkeze bağlı Karaman köyünden Mehmet kızı 55 yaşlannda Zeli-hayı köy içerisinde kuduz bir köpek ısırmıştır. Kadın hastahanede tedavi altına alınmıştır. RADYO L İ fi ile SA BAH, ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçılayınız. Bozuk kaldınmlı yollardan, süslü, temİK dükkânlarla tahta sergici salaşlarının omuz omuza verdiği çarşıdan ve İki sıralı so -kaklarda geniş bir sah* kaplıyan depoların keskin bir tütün kokn -su yaptığı geniş bir caddeden geçerek şehrin öbür ucuna varıldığı zaman; dört beş dönüm bahçenin ortasına kurulmuş kocaman, şık ve modern bir köşkle karşılaşırsınız. Şehirde güzel evler yok de -ğildir; fakat bu, ya Ankaradan, ya lstanbulun meşhur yeni semtle rinin birinden buraya fırlatılıver-miş gibi yepyeni, şık ve zevkli -dir: Geniş mermer merdivenli antresi, üstü kapalı çiçekli büyük balkonları, çiçeklerle dolu seri, evin boyunca yan taraftan uzanan pergolasından ve bahçe kapıcının üstünden sarkan rengârenk gülleri, salkımları, yasemenlerile; mermer havuza iğilen salkıımö -ğütlerl, bahçenin nİhayetİndeki küçük yeşil korusile bu umulma -dik yerde insana hayret, zevk ve hayranlık verir. Camlı sokak kapısından oraya buraya konulmuş palmiyeler, trabzanından salon çiçekleri sarkıtılmış geniş bir mer mer merdiven, hole serpiştirilmiş hasır koltuklar görülür. Pencere -¦erinden eksilmiyen şen çocuk ses leri. mütemadiyen ya bir tarafın camını silen yahut mermer antreyi, merdivenleri temizliyim hiz -metçilerin girip çıkısı, ara sıra ço cukların oynadığı bir piyano sesi i eve ses ve hareket verir. Kütüphane odasının açık penceresinden görülen hemen daima aynî koltukta oturarak mütema -diyen sigara içen ve okuyan genç kadın Nebil beyin kansıdır. Fazla sokağa çıkmaz. Ve olur o. mi7 herkesle görüşmediği, her toplantıya i (firak etmediği İçin' ismi kibirli, çıkmıştır. Aslında münzevî ruhlu, çekingen ve iyi kalblidir . Mukabilimle hiç bir şey bek-| lemeden mümkün olduğu kadar sağa sola yardım etmefre koştuk -lan için memleketin fakir tabaka halkı onu ve kocasını çok serer. Fazla zengin değildirler. Fakat çok çalışan ve iyi kazanan erkek ailesini güzel yaşatmasını bilir. Hiç bir va^it tombul ve gür -büz olmıvan çocuklar senenin bir kaç ayım evinden ve kocasından ! uzakta geçirmeğe onu mecbur e-diyor. Fakat evi, çocuktan ve kocası için her mecburiyete mütevek kilâne katlanan genç kadında tü-j kenmez bir sabır ve Ümit vardır. Çocukların büyüğü bir sene -dir Istan bu İd a leyli bir mektepte okuyor. Bu sene ikinci sınıfa geç-1 ti. Bu. ailenin sayılı bayram günlerinden bîri oldu: İlk mürüvvet.. Akşam yaklaştıkça evde ha -reket ziyadeleşlr. Genç kadın sigarasını ve kitabını bırakır, bahçede çiçekler sulanırken taze bir tuvalet ve sevinçli bir neşeyle; üç kanatlı geniş kapısına uzanan kumlu yoldan kocasına koşar. On senedir hep ayni şey tekrar edi -lir: Öpüşürler ve erkek kadının Bonra kadın onun elini dudaktan na götürür. Kâh bahçenin bir kft sesi tetkik edilerek, kâh gündelll bir mesele hakkında müjdeler ya hut havadisler birden boşaltılarak elele eve doğru yürürler. Bu on senelik evlilikte henüz biribirlerini incitecek ufak bir va ka geçmemiştir. İkisi de sırasile biribirlerinin hislerine hürmet etmeyi bilmişler. Kâh biri difterinin kederlerini dağıtmağa uğraşarak, kâh öteki onun ufık bir sinirini teskine çalışarak tam bir hayat ve kalb birliğiyle memleketin gözü onlann üstündeydi. Kadın güzel ve zarifti. Erkek yakışıklı, daima temiz gezer ve İkisi de evine son derece bağlıydı. Bu uygun yaşayış herkeste gıpta ve hayret u-yandırırdı. Fakat bîr gün İlk fırtına koptu. Eskilerin "nazar değmeyi bilmişler, kâh biri diğerinin şey eğer hakİkaUe bu yuva da bir gün göze geldi. Mesele bir hiçten çıktı. Eğer "nazar değme,, ve "güze gelmek,, doğru olmasaydı veya "kader,, e inanmasaydık, on senedir btribîr-lerine iğneli hır söz söylemiyen, yalandan oUun surat etmiren bu çift böyle yoktan yere aynlır mıydı?.. Sıcak ve kasvetli geçmiş bir ağustos gönüydü. Günün bfltün boğucu sıcağına rağmen mütemadiyen çalışan Nebili fena halde sinirlendiren bir hâdise olmuştu: Bir borçlunun malına haciz koy -durmak mecburiyetinde idi. Merkezden bu yolda emir almıştı. Fakat hacizden evvel borçlunun, ma linin bîr kısmın: kaçırdığını haber almıştı. Diğer taraftan rakip şirket -lerden biri Nebil Beyin ehemmi -yet verdiği bir partiyi gizlice kapatmıştı. On beş senelik iş hayatında böyle bir vaka ilk defa ba -şına geliyordu. ö dürüst, namuslu ve çalış -kaiı bir adamdı. Hiç bir zaman rakiplerinin böyle bir şeyi yapma -larına meydan vermemişti. Zaten köylü de onu sever malını bir defa ona göstermeden kimseye vermezdi. Bu iki vaka birden Nebilin asn bını son derece bozmuştu. Yazı • haneden çıkınca doğru evin»» gft -medi. Bir iki tüccarla beraber şehrin ağaçlı kahvelerinden bîrine girdi. Bir tavla maçı seyretti.. Sonra arkadaştann ısrarile oturarak üstüste iki parti de yenildi. Zihni mütemadiyen kaçan tütün partimle, kaçırılan malda İdi. Oyun bitince dalgın, dalgın kalktı. Şapkasını aldı ve çıkh, (Devamı var) Bahçede hava karanyordu. Misafirler arasında gidiş hareketleri baş Isınıştı De randada bıraktığı şapkasını almıya giderken Nanaiyı, kapılardan birinin eşiğinde gördü. Den i çağırdı. Bu davete samimiyetle ce-vab verebilmek için .kendisim tutması genç kızın dikkatim celbetti Kaslarını çatarak: — Neniz var* Niye somurtuyorsunuz ? diye sordu. — Ben mi? Ortada bar şey yok ki. — Sizi ben çağırdım değil mi? Buna rağmen geldiğinizdenberi neye benden kaçtınız? — Beni mazur görünüz. Şuanla başba*a konuşacağımı zannederken as kakun kalabalıktan boğulacaktım. — Ben de bu kadar miaaf inn geleceğini bilmiyordum ki. Teyaem bunu söylemeği unutmuş. Ne olacak, öyle kızmayın, beni tenis kordun» kadar götürür müsünüz? Eşarptım unutmuşum. Yoldan aşağı doğru m dil er. — BU akşam Aatart'da yemeğe davetli mlainia? Pedder rioa tdeeak at — Bugün kendlaınl gördünüz mü * — Hayır. Yalnız ben yokken telefon etmiş ve kardeşimle konuşmuş Davetini kabul ettintı mi* — Evet, zannedersem ııs ve kardeşiniz de davetlıatnls ? Genç kız basile tasdik ederek: — Ernst de gelecek . dedi. — Nezle olduğunu sanıyordum. — Hasla değil kı Bizimle beraber gelmek istemiyordu da ondan. Ruti kendisine haber vermeden daveti kabul etmiş, ister httemes gelecek. — Mra Brensler de lnrimle beraber mi* — Hayır. O hiçbir uman bir gemiye binmez. Nansinin neşem Denin vurunu bir türlü güldüremlyordu. Genç kız devam etti: — Anlaşüdı. Bugün ne yapsam nafile., suratınız çok asık. Bu sabah saten telefonda farketmiştlm. Sesiniz bana garib gelmişti — Garib mi? — Hepimizi ya taklan miada boğazlamışlar gibi bir bis taşıyordu-duş galiba. Ben öyle anladım. Bu defe kendini lutamıyarak gıuV KATIL ARANIYOR f\ I^KİM ÖLDÜRDÜ ( YENİ SABAHIN POLlS ROMANI # $4 Cseinsı R. SAGAY meğe başladı. — Muhakkak dün gece, dar yolda gördüğümüz şUbheb şahıs sinirlerime tesir etmiştir de ondan. Her halde sız, erken kalkmış, bütün gününüzü neş'e içinde geçirmişe benziyorsunuz. — Evet. pazarları, erken hareket edilmezse yollarda kalabalıktan çok rahatsız olunur. Hakikaten öyledir. Uzun müddet golf oynadınıs mı? — Evet. — Kardeşinizle mi? Nanai, biraz kızardı. — Hayır. Yalnız oynadık. Bası günler ı'le""*^ tamamile uzaklara kaçarım. fTenis korduna gelmişlerdi. Sabahleyin taşıdığı eşarpı iskemlenin Üzerinde duruyordu. Elini uzatarak e-sarpı aldıktan sonra dalgın bir tavırla: — Bana nasihat versenize.. diye ânı bir hareket yaptı. Fârnste karşı ne gibi bîr tavır takmayım? — Emste karşı mı? — Vaziyeti daha fazla karıştıra-mam ki. Kendi şahsının tezahürüne mâni olmak istiyor. Bu sabah, geç geldiğim için benimle kavga etti. Ve yemekte de bu hal devam etti. Fakat kendisinden şikâyet ettiğimi zannetmeyiniz ha. Kendisini sevmediğimin farkında., bu da sinirlerini bozuyor. — Belki sizin başka birisini sevdiğinizi zann-^diyor. Genç hal başını salladı. Den: — Acaba hakkı mı var f diye ısrar etti. Nansi tekrar aes çıkarmadan başım salladı ve: O derece canım sıkılıyor ki! Hangi yolu takib etmem lâzım geldiğim söylesenize.. dedi. Bunları yalvanr gibi söylüyordu. — Size ne vakit bir tavsiyede bulunsam, bunları nazarı dikkate almıyorsunuz ki. — Neleri una etmek istiyorsunuz ? — Reardon ile olan münasebetinizi. Genç kızın yanakları kızardı, içini çekti. — Bir gün gelecek her şeyi size söy-Uyeceğim Fakat şimdi ağzım kapılıdır. Gözlerini Dene kaldırdı.. — Maziyi arkada bıraknuya karar verdik. Bunu bozmıyalım. Fakat bana karşı vaziyetlnls değişmiş gi- bi. Bilmeden acaba sizi incittim mı Şübhet-İz ki sise bazı ağır sözler söylemiştim. Ama bunları birbirimizi tanımadan evvel demiştim. Ve beni o derece kızdınvor ve korkutuyordunuz ki. öyle günlerim olur ki kendimi kafiyen zaptedemem. Beni çok şımarttılar Zengin olduğumuz zamanlar da aklıma geleu her şeyi yapardım.. Den soğuk bir tavırla: — Bana aöylediğınız şeyleri bani» bile etmiyclım. Bu lâkırdüan düşün meden söylediğinizi biliyorum. — Fakat bu* bakınız şimdi tavrınız Öyle tuhaf ki. Halbuki bana karşı sempati duyduğunuzdan bah.".etmiştiniz. Bundan ümidim pek yok. BÜâkia size kaışı büyük bir sempatim var. Bugün sizi göreceğimi düşünerek vaktimi geçirdim ve ne gelip de misafirleri görünce suratıma asıldı. Ben de şaşırdım kaktım. — Yanılıyorsunuz, bende gayn tabiilik yok. Ne münasebetle sır© karşı surat Geçeğim* Ortada bir sebebyok k!* ( Devamı var) II KANUNU8ANİ — KM TENİSAIAH Sayfa: 7 Kitap Tenkidi Bahçıvan Tercümesi Münasebetile poliste YAZAN: BAHA DÜRDER ibrahim hoyl, bizim memlekette İngilizce tercüme yapanlardan ve o dili hakikaten iyi bilenlerdendir. Muhtelif gazete ve mecmualarda İngiUz edebiyatına ait birçok etüdlerine muhakkak ki karilerimiz rastlamışlar ve bun -lann birer emek mahsulü olduğu kanaatine varmışlardır. İste son günlerde, önce tercümesini yapıp bir defa bastırdığı hüner şairi Tagore'nin bahçevan'-ını yeni bir Önsöz ilâvesiyle, tekrar çıkramış bulunuyor. Bu sefer. Remzi kitabevinin firmasını taşıyan bu kitab; şairin memleketimizde çevrilmiş yurd ve dünya, bu böyle ay, Mrinmaji sevgi bahçeleri bu bahçevan'ın başka bir tercümesidir; Ve yine bahçevan ismiyle, başka bir mütercim tarafından yapılmış bir tercümeler daha vardır.) isimli kitablardan sonra çıkan, fakat onlardan çok rağbet kazanan bir isimdir. Hakikaten lirizmi kuvvetli o -lan bu ihtiyar Hindli, dünyaca aşk şairi, perdiyetei şair olarak Unılır ve itinalı bir surette tercüme edilen eserde, bu tarafı bariz olarak gösterir. Ben, birinci basılışı dolayıaiyle 4 numaralı Kalem mecmuasında, İngilizce bilenlerimizin sanki başka hiç muharrir yokmuş gibi Ta-gore'e saplanmış olduklarına akıl erdiremediğimi; başkalarından ter rüme yapılsa her halde Tagore'de-ki kazancından daha çok şeyler elde edeceğimizi yazmıştım. Bugün esas İtibariyle Hoyi'nin güzel tercümesine hiç bir şey soy-leyememekle beraber, eski fikirlerimi burada tekrarlamak lâzım geldiği kanaatine vardım. Bu vesile ile birkaç noktaya da temas edeceğim. Bu, benim otoriter edebiyata taraftar olmamaklığimdan; ve Ta. gore'un içinde bulunduğu şeraiti düşünmeden bu şekil edebiyatı tercih ettiğinden doğma bir keyfiyettir. Çünkü Tagore ilhamını, istilâya uğramış memleketin kurtu -luş çarelerinde değil, saçına sa -kalına bakmadan genç kadın vücutlarının beyazlıklarında arayan bir şairdir. Hele memleketin kurtuluşuna hasırlıyacak veya vatandaşlarının ızhrabraı haykıracak yerde gençliğin aşısını duyunca ecnebi emellerinin yolunu tutması ona sempati bakımından çok şeyler kaybettir -mistir. Hakikaten Hindistamn, için -de bölündüğü fecaati düşünme -den böyle aşk şiirleri derlemeğe kalkması ayni şartlarla çevrilmiş ve fakat kurtulmasını bilmiş mil -Jetlerin affetmiyetekleri -bir haldir. ibrahim Hoyi'nin müellife alt sözlerden kendine bir şey alması İcabeder. Bu satırları yatanın Is -teği, esasen güzel olan tercüm-İçin bîr (medhıye) yazmaktan ziyade, asar aahibi hakkındaki düşüncelerini söylemektir. Çünkü o. Dikken» Hükstey dururken, hattâ Oskay Vaylo. ve Baymadan bile tercüme yapılmaması taraftan -dır.) Beîld ibrahim Hoyl benim fikrimde değildir. Onunla aramız -daki edebiyat zihni farkım ne o-lursa olaun her şeyden evvel tercüme eserden bahsedelim. Çünkü mOaekkıdler tarafından müellif için söylenecek sözlerin, e~ eertn umuma arsedıldıği vakit karşılaşma şekliyi» alâka nisbeti de-ftişir. Eser, İlk tab'ı g;bi s/ayet itinalı bir şekilde basılmış, hattâ i-kind tab'ı içm bir mukaddemecik de İlâve edilmiştir ki. mütercimin boradaki "bu «serta şerefi, ası! yazana aittir. Çevirenin la» ortada bo (vasıta) dan başka bir şeyi olmadığını takdir ediyorum „ şeklinde bir sayfa Özerinde durmak istiyorum.. Edip İbrahim Hoyi Vakıa bilhassa bizim memlekette mütercimlere düşen şeref yapı az ise de; ben, dünya eserleriyle yakından alâkanın ilerleyişimize mühim âmil olacağı kanaatinde bulunduğumdan hiç de İbrahim Hoyi'nin fikrine iştirak etmiyorum. Ve onların yaptıktan işin ehemmiyetine kani bulunuyorum. Vakıa asıl İle tercüme arasında onun dediği gibi münasebet yok değildir, lâkin bizim şartlar güz önünde tutulursa, bilâkis mütercimler bilinmiş eserleri, tanıtmak i$ini yap mış oluyorlar ki bu da şeref bakı -mından (tabiî para değil) unutu-lamıyacak bir şey değildir. Meselâ tercüme vadisindeki yaptıkları iyilik ile Ruşen Eşrefi, Mustafa Nihad'ı, Nasuhi Baydar'ı, Hasan Alİ Kdinir'i kim unutur? Velhasıl tercümelerin yapılması, eser sahiplerinin kıymetlerini bize nakletmek otduyundan yabana atılacak bir şey değildir. Eserde enteresan İki tarih var: Birinci basılışı gösteren Mu -yıs 038; ve ikinci basılışı gösteren ayni senenin birincikânun tarihi. Son zamanlardaki bütün edebi hareketleri düşünelim; hakikaten mütercimin sevindiği kadar mühim bir hâdise ile karşılaşmış bulunuyoruz: Yedi ayda bir tercüme eserin tükenmiş olması keyfiyeti... Kitabçıların müşterisizlikten, muharrirlerin okuyucu azlığından şikâyet ettikleri bir sırada, bu bitiş çok manalıdır. Nitekim Remzi kitabevinin evvelki sene Şubatında miktar bakımından Bahçe -vandan çok olarak bastığı Gorki'-den stepte ve Anadolu Mlzans'ın-dan Tais'in ikinci baskılan bunu kuvvetlendirmiş oluyor. Bunun sebeplerini; ucuzlukta, güzel basımda okuyucu zümresinin çoğal -masında, sürüm ve dağıtma İşlerinin teknik bir şekil almasında aramak lâzımdır. • - • Tekrarlıyalım. Zihniyet ne o-lursa olsun tutulmak bakımından muvaffak olmuş bu eserin tercümesi hakkında kâfi malûmat edinebilmek için muhakkak İbrahim Hoyi'nin titiz ve İtina İle çevirdiği satırları okumak icabeder. Ve ben, burada, karilerime karşı vazifemi kitab İçinde yazılardan bir parçayı aynen almakla yapıyorum: "Ey şah- akşam yaklaşıyor, ıaç-Urm kırlaşryor. "O yapayalnız tefekkür *e tahayyül anında (bundan sonra) sının hakirlerini duyuyor OMiat»? "(Akşamdır) dedi şair, »• ben dinliyorum. Çünkü, f eç t* olsa, koydan birktl gelebilir. "Yolunu tavırnıif Kanç kalblar birleşir mi, seaarzlüılerml gidenin, onlar İçin konuştun dîye iki çift ¦Mirasla göz routiki dileğinde bulunurlar mi acaba, diye bahıyo -mm. "Hayatın «fiğinde oturur da 0- ¦ Atatürk köprüsünde bir kaza oldu Atatürk köprüsü inşaatında dün bir kaza olmuştur: Burada çalışan amelelerden Za-nen dün dubaların üzerinde uğraşırken birdenbire muvazenesini kaybederek denize düşmüş ve bu sukut esnasında, alnı dubaya da çarptığından ağır bir surette yaralanmıştır. Kibritle oy.ıyao çocuğun marifeti Nuruosmaniyc caddesinde Nu-ruosmaniye apartımanının alt kat odasında oturan sucu Alinin karısı İrfan yatakta B yaşındaki oğlu Şa hini uykuda iken bırakıp dışarı çıkmıştır. Bu sıralarda çocuk uyanmış ve eline geçirdiği bir kibrit kutusu ile oynıyarak yatağı ve oradaki bezleri tutuşturmuştur. Ateş biraz sonrı söndürülmüştür. Ustura ile yüzüıü kesti! Sirkecide Hocapaşada 25 numaralı kahvede oturan İsmail isminde bir sabıkalı dün iskambil oynarken aralarında çıkan bir kavga neticesinde Yusuf isminde bir şoförü ustura ile yüzünden yaralamış ve yakalanmıştır. Elektrik direğine çarptı Nişancada Horoslu mescit sok-ı ğında 4 numarada oturan İbrahim oğlu 12 yaşlarında Hakkı dün sokakta oynarken elektrik direğin».' çarpmış ve yaralanmıştır. Trende Öidi! Dün akşam Haydarpaşadan Pcn-diğe giden trenin 2 inci mevki yolcularından Abbaa oğlu Ömer birdenbire fenalaşarak yere düşmüş ve biraz sonra da Ölmüştür. Yapılan muayenesinde kendisinin sektei kalpten öldüğü anlaşılmıştır. Kalp sektesinden Ölüm Osman oğlu Sait isminde bir a-dam tedavi edilmek üzere Anadolı:-dan Etfal hastahanesine gelmiş ve uzun müddet yattıktan sonra iyileşmiştir. Sait; dün sabah hastahaneJen çıkmak istemiş; kendisine bir kaç gün daha yatıp istirahat etmedi söylenmisse de dinlememiş ve giyinip çıkmıştır. Fakat kendisi tam hastahanenin dış kapısı Önüne gelip te sokağa adımını attığı zaman birdenbire fenalaşarak yere düşmüş ve Ölmüştür. Vak'a hemen adliye tabibine haber verilmiştir. Adliye Tabibi Enver Karan cesedi muayene etmiş ve sektei kalpten öldüğünü tesbit ederek defnine ruhsat vermiştir, tki kıza çarpın otomobil I Şükriye ve Melâhat isimlerindi* ve biri 12 diğeri henüz 10 yaşlannd-, bulunan iki mektep talebesi dün akşam Şehzadebaşmdan evlerine doğru giderken karşı kaldırıma geçmek istemİşlerse de bu sırada karştd ı ansızın gelen bir otomobil bunlara hafifçe çarpmıştır. a * a» İki İbrahim arasında geçen bir vak'^1 KOçükpazarda bir evde oturan İki İbrahim arasındaki bir hâdise dün eürmfl meşhut mahkemesinde dolmacı İbrahİmİn mahkûmiye-tiyle neticelenmiştir: Dolmacı İbrahim gece vakti| hamal İbrahimin odasına girerek oğluna hakaret etmiş ve üstelik aarhoşlukla kapıyı da kırmıştır. Mahkeme dolmacı İbrahiml 6 ay hapse mahkûm etmiştir. Bu karardan sonra dolmacı İbrahimin karısı mahkeme korido -randa bsğmp çağırmağa kalkış -mıssa da susturulmuştur. liimU ve öteauıî düşünecek olur -aam, orada, onların ihtira şarkılarını bun okuyacak? "İlk akşam yıldın kayboluyor. "Bir eenara ateşinin kızıllığı aossls uehirin yanında ağır agır •Öaüjror^ Baha Dürder Tayyare Suiistimali (îiaştarafı Üçüncüde) da kalmıştır. Sonradan öğrenilmiştir ki, bu genç ve güzel kadın, Ekrem Hamd* tarafından kamlırılmı-ve orada alıkonulmuş. kendisUe bö*j raber yaşamağa abşlamıştır. Bir aralık. Ekrem, bir silâh satışından kazandığı altmış bin lirayla kızla ¦ rina kıymetli ve bahnlı kürkler aldığını da bildirmiştir. Ekrem Hamdüıin bir de sahte : ka.-adn ;i Bı- iri erkek uklann n çocukları anlaştığımız için davadan vaz geçmiştir. 936 senesinde, bir komisyon işi için Parise gideceğini söylıyerck b'i-radan ayrıldı. Parise gitti. O zamn'i dan sonra da bir daha gelmedi, lstanbula tekrar gelip Romanyay.ı gittiği söyleniyorsa da. ben. bunu bilmiyorum. İki ay kadar evvel Parise giden tanıdığımız bir kadının kardeşime iltihak ettiğini Öğrendik. Anlaşıld.-ğına göre. bu kadın, hâlâ beraberinde olacak. Bİz, aile arasında. Ekremi gayt dürüst ve ciddi olarak tanırız. Yalnız, biraz asabı ve haşincedir. Ek-remin söylendiği gibi böyle karış-k işlere girebileceğini hiç tahmin etmiyorum. Rizim tanıdığımız, bildiğimiz Ekrem, bunlan yapmam'", bu işe karışmamış olsa gerektir. H. Belleri Yeni Fransız elçisi A-ıkarada Ankara, 10 (A.A.) — Fransa-nın yeni Ankara büyük elçisi B. Masigli refikası ile birlikte bu sabahki ekspresle şehrimize gelmiş, irtasyonda Hariciye Vekıu namı ı hususi kalem müdür muavini İrfıi Akça ile Seyfuiı—ı Esin ve protok 1 umum müdür muavini Riza Rİfat. Fran*ız sefareti erkânı ve kolonsi tarafından karşılanmıştır. Mada ıi Masigliye buketler takdim edilmiştir. Irz rum Halkevînde 'ergi Erzurum. 10 (A.a.) — Erzuru.u Halkevi ar komitesinin tertip ettiği resim sergisi dün bir çok davetliler ve heveskârların huzuru ile a-Çilmıştır. Sergide 39 eser teşhir edilmektedir. Eserlerinde muvaffak olan dört sanatkâra muhtelif para mükâfatı tevzi edilmiştir. Diğer, taraftan Halkevimizde a çılmış olan lisan kursunda her gece arzu edenlere Fransızca dersim verilmektedir. tatikâll takvimi Senelerdenberi Osman Bey matbaası tarafından neşredilen ve büyük bir rağbete mazhar olan (İstiklâl tak \irni) nin 939 senesine ait olan nüshası muhtelif renkli bir kapak İçinde ve vakitleri gösteren cedveli muhtevi olduğu halde nefis bir surette tabedilmlştir. Kitapçı ve kırtasiye mağazalarında 15 kuruşa 'almakladır. Okuyucularımıza tavsiye ederiz. Ankara Lig Maçları G. Saray Güneşi 75- 0, Harbiye de Gençlerbirliğini 5-0 Yendi Vehap Anka^gücüne Girdi Ankara, (Hususi) — Ankara lıu _^ns»aw maçlarına bu pazar da Ankaragücü \ ^f^^^^^^ sahasında, oldukça kalabalık bir y °K*WSP*: seyirci önünde devam edildi. / Hava. tam bir futbol havası, fakat saha çamurlu. İlk oyun; Galatasaray, Güne» takımları arasında oynandı. Galatasaray geçen haftaya nazaran daha kuvvetli bir takım çıkarmıştı. Buna mukabil Güneş taJammı teşkil eden oyuncular ekserisi mektepli olduğu için zayıf bir takımla sahaya çıkmıştı. Güncşlihn- kalelerine seremoni yapılmasını istediler, seremoni ya-püdı. Bundan sonra her iki takını aralarında hususi bir karşılaşma yapt'iar. Oyun baştan sona kadar Galatasarayın hâkimiyeti altında geçti. Neticede 15-0 gibi bir farkla oyunu kazandılar. İkinci oyun: İkinci oyun, Harbiye, Gençler-birliği takımları arasında, hakem Ömer örelin idaresi altında saat 14,17 de oynandı. İlk on dakika uroulmıyan bîr vaziyette Gençlerbirliği hâkimiyeti altında oynandı. Fakat dakikalar ilerledikçe Har-biyeliler yavaş yavaş Gençler yan sahasına yrleşmeğe başladılar. 20 inci dakikada soliçlerinin attığı ilk golle beraber iyice Gençler kalesini çember içine aldılar. 23 ve 35 inn dakikalarda attıkları daha iki golle ilk devreyi 3-0 galip bitirdiler. Ikînrİ devre: İkinci devrede tamamen Harbiye hâkimiyeti altında oynandı. Bıı arada Gençlerin de bir iki neticesiz akını görüldü. Devrenin 12 ve 20 n-cİ dakikalarında iki gol daha yapar. Harbiydiler, oyunu 5-0 kazandılar. Geçenlerde Ankaragücünc gireceğini yazdığımız eski Altaylı Vehap. evvelki gün Ankaraya gelmiş ve Ankaragücür.e girmiştir. İlham i Kılıçata Futbolcu Vehap Kayak müsabakası Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi ajanlığından: 1 — Bölgemiz kayak birincisini tayın etmek üzere, Kurban bayramı tatilinde Uludağda müsabakalar yapılacaktır. 2 — Bu müsabakalara girmek için Türk tabiiyetinde olmak şarttır. 3 —. Müsabakalar, Bölge birinciliği müsabakası olacağı İçin her kayakçı ferden ve mensup bulunduğu kulüp veyahut mektep namım iştirak edebilir. 4 — Müsabaka mesafeleri mahallinde tesbit edilmek üzere,(iniş, slalim ve takımlar arasında bayrak) yarıştan olacaktır. 5 — Kadınlar arasında da yalnız iniş müsabakası yapılacağından iştirakleri şayanı arzudur. 6 — Kar mıntakasında vaki o- l?. ık müracaatler nazarı dikkate alınmıyacaktu*. Bu İtibarla müsabakalara iştirak etmek istiyenlerin akşamlan saat 18 den sonra (Taksimde Dağcılık kulübünde Bölge Dağcılık Ajanına müracaat etmeleri. H*m»y»tli vrmda«l rı davnt Topkapı yoksulları koruma kurumundan: 13 Kânunusâni hayatını müaa -seneye vakfeden kıymetli müestisi-miz Sinob mebuiu Dr. Galib Us-tün'tt bizden ayıran gündür. Müessesemiz, bu yaslı günde rahmetli doktorun hatırasını taziz mak*a • diyle muhitindeki fakirelere yiyecek ve yakacak tevziini kararladır mıştır. Bu hayırlı yardıma merhumun ailesi ve bazı dostları da iştirak etmektedirler. Arzu eden diğer hayırseverlerin de iştirak e-debilecekleri ilân olunur. Dr. Hafız Csmal LokmanSekim • j Dahiliye Mütehassısı j Divanyolu 104 S Muayene saatleri pazar hariç • j her gün 2.Ö - 6 salı. perşembe : : ve cumartesi sabahlan 9-12 t fukaraya T. 22398 \ Göz Hekimi Dr, Şükrü Ertan |Cağaloğlu Nuruoımaniyecad. No. 5 i m . ¦- _n ara l uırtm; ] GÜMRÜKLERDE İvLEkl OlAN| MÜESSESELERE Çâker Yazaroğlu Gümrük komisyoncusu Galata, Jthalât Gümrüğü karşılında Mursdiye Han. Telefon : 35, 95 Deniz Hastahanesi cilt ve zührevi hastalıklar mütehassısı DOKTOR Feyzi Ahmet Onaran Pazardan maada her gün 3 d*a aonra baltalarını kabul «dar. Adres: Babıâli Cağaloğlu yokuşu köşebaşı 43 Numara. YENİ NEŞRİYAT Tabiî ve sun'î karbüranlar Değerli kimyagerlerimizden Av-ni Yskalıoğlunun tabii ve sun'i karbüranlar isminde kıymetli bir eee*i intişar etmiştir. Bu eserde petrolün harp ve sulhte oynadığı mühim rol gözönünde tutularak memleketim a -de aun'I benzin yapılması hakkında çok kıymetli malûmat bulunmaktadır. Eser ayfiyeten muhtettf memleketlerde karbüran meselesini tear*h ettikten sonra memleketimizde de yapılabilecek işler hakkında malumat vermektedir. TURAN TİYATROSUNDA BU AKŞAM Caz kralı Gireger, Fransiı yıldızı Ebvyamay. Zenci şantösü Braz Tomas, Sevenik şantözü Uatvin 16 aevemlkmen Sanatkâr Naa't ve Cemal Sahir birlikte HURİ YENİN DOLABİ 3 Perde Tepebaşı Dram kısım 11/1/939 Çarşamba günü akşamı saat 20.30 da ASMODE 6 perde İstiklâl caddesi Dram kısmı 11/1/939 Çarşamba gündü! saat 14 te ÇOCUK TİYATROSU tünü akşamı saat 20.30 da MUM SÖNDÜ 5 P e r d e Sarfa- « TlNlfABAH 11 KAKÜN TÜRK TİCARET BANKASI A.Ş. MERKEZİ; ANKARA Her nevi Banka muamelâtı Her ay faizleri ödenen: KUPONLU VADELİ MEVDUAT ŞUBELER: Adıpıur ı Bandırma Bartın Bolu Buna Gemlik İzmit Safranbolu Tekirdağ ANKARA: Tele/on İ BR B»lu Esk.şeMr Tekirdağ fSBRÛ 4477-8 Türkiyenin her tarafında muhabirleri vardır. TELGRAF ADRESİ Umum Müdürlük: TÜRKBANK - Şubeler: TİCARET İNHİSARLAR UMUM MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Kulağınızda küpe olsun FT:n-Ji:ı kullanmakla kabildir 1 Adet Zımpara la}i tezgâhı motörile beraber komple 1 Makkap tezgâhı teferruat ile komple 1 Torna tezgâhı teferrüatile komple 1 .. Demir destere tezgâhı motor ve tulumbasile komple 1 „ Makas ve zımba tezgâhı bütün teferrüatile komple 1 — İdaremizin Diyarbakır fabrikası için yukarıda cini ve evsafı yazılı 6 parça atölye âlâtı şartnamesi mucibince açık eksiltme usu-liyle aatın alınacaktır. n — Heyeti umumiyesinin muhammen bedeli 224S lira ve muvakkat teminatı 168.38 liradır. m — Eksiltme 23-1-939 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 14.80 da Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyo-aunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden a-lınablllr. V — Eksiltmeye istiıak etmek istiyenlerin fennî tekliilerini inhisarlar Umum Müdürlüğü Müskirat fabrikalar şubesine v«rnıehri ve İhale gönünden bir gün evveline kadar tekliflerinin kabnlünıi mutazammın ve eksilUniye iştirak vesikası almaları lâzımdır. VI — İsteklilerin kanuni vesaik ile müskirat fabrikalar şubesinden alınacak eksiltmeye iştirak vesikası ve yüzde 7.5 güvenme para-lariyle birlikte münakaşa için tayin edilen gün ve saatte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilin olunur. (144) * Cinai; Miktarı:Tartma Muham. % 7,8 aaali kabiliyeti bedeli teminatı I —Şartnamesi mucibince 1 İMİ kilo Bergamut esansı pazarlık usu. ı liyle satın alınacaktır. II — Eksiltme 19/1/939 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 14 te Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. ili — Şartnameler parasız olarak her gun sözü geçen sobeden alınabilir. IV — İsteklilerin pazarlık İçin tayin edilen ırut, v«- -;,**!.¦ yıı/de 7.5 güvenme paralariyl* birlikte yukarıda adı geçen komisyona gel-! meleri ilin olunur. "46.. * Cinsi: Miktarı Yük taşıma Muhammen % 7,5 temi- Eksilt- kabiliyetİ R, beheri nat me taV Tutarı aati Lira K. Lira K. Lira Kr. Bir hamlede nezle ve Grİpi geçirir. Harareti süratle düşürür. Baş, dış, sinir, mafsal, adale ağrıtan ancak GRİPİN almak suretile çabuk defedilebilir. icabında gönde 3 kaşe alınabilir. İsmine dikkat. Taklitlerinden sakınınız. 3000.— 225— 14 - |40(l 4800— 360.— 14.15 4000.— 300.— 14.30 • 310Ü.— 232.50 14.45 Baakûl "kollu' "Otomatik" "insan tartan" 1 adet 300 Kg. lık 1 " 500 " " 1 " 300 " " 1 " — 100 110 700 50 lı 60 600 16 72 37.50 16 Şalter "2000 anıperlik Ş kutuplu" 1 Ampermetre "2000 ara-perlik" 8 * 1—idaremizin İzmir fabrikası için 1 adet 300 kiloluk kollu, 1 adet 500 kiloluk kollu, 1 adet 300 kiloluk otomatik ve 1 adet insan tartan bas. kfll ila Cibali Fabrikası için 2000 amperlik S kutuplu şalter ve 2000 amperi lk S adet ampermetre şartnameleri mucibince ayrı ayrı açık eksiltme usuliyle satın alınacaktır. II — Muhammen bedelleriyle muvakkat teminatları hizalarında gösterilmiştir. m — Eksiltme 23/1/939 tarihine rastlıyan pazartesi gunU hizalarında yazılı saatlerde Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki atım komisyonunda yapılacaktır. IV —Şartnameler parası/, olarak her gün'sözü geçen şubeden alınabilir. V — Eksiltmeye iştirak etmek istiyenlerin fiyatsız fenni teklif ve kataloklariyle ihale gününden bir hafta evveline kadar İnhisarlar Tütün fabrikalar şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü mutazam-mın vesika almaları lAzımdır. VI — istekliler eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde % 7.6 güvenme paralariyle birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilin olunur. "30" KaımoıiH 1 adet I .f-tetı Kamyon 2 ., 8 Kamyon 1 5. 5-6 .. Satıe kam- 1 2 yonu 1 — İdaremizin Yavş. ıı Tuzlası için 1 adet, İzmir ve Ankara başmüdürlükleri için 2 adet. İzmir Şarap fabrikası için 1 adet ve İzmiı başmüdürlüğü için 1 adet kamyon şartnameleri mucibince ayrı ayrı açık eksiltme usuliyle satın alınacaktır. ni — Muhammen bedelleriyle muvakkat teminatları hizalarında gösterilmiştir. III — Eksiltme 24-1-989 tarihine rastlıyan salı günü hizalarında yazılı saatlerde Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız ularak her gün sözü geçen suuedeıı alınabileceği gibi kapalı satış kamyonunun plânı da görülebilir. V — Yavşan Tuzlası için alınacak kamyon eksiltmesine iştirak etmek istiyenlerin kataloklarile karoseri şek'i ve dahili taksimatını gösterir biı plân ile ben/.ia sarfiyatını gösterir fenni tekliflerini ihale gününden be? gün evvelim kadaı İnhisarlar Tuz Fen şubesine verme leri lâzımdır. VI — İsteklilerin eksi'tme için tayin edilen gün ve saatlerde yüzde 7.5 güvenme paralarile birliktn yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (143) * I — Kısa müddetle teslim şartıyle 23X35 eb'adında bîr tarafı temizlenmiş idare monogramını havi iyi cins 160000 adet mantar pazarlıkla satın alınacaktır. II — Eksiltme 12 - 1 - 939 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 14 de Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. III — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte teklif edecekleri iyi cins mantar numuneleri ve yüzde 7.5 güvenme paralariyle birlikte yukarıda, adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. "114" Nafia Vekâletinden: BrMU . Erzurum hattının 388 inci kilometresinde yapılacak olan ve 17/2/939 tarihinde münakaşaya konulan 120 melre açıklığındaki demir köprünün mukavele projesinin 15, 16, 17, 18 ve 19 uncu aahifeleri sohven eksiltme şartnamesine ve eksiltme şartnamesinin 15 inci a hilesi de sehven mukavele projesine raptedilmiş olduğundan işbu sehiv alâkadarlara tebliğ ve mezkûr münakaşa evrakını satın alanların bu «ahifeleri yerlerine koymak suretiyle vnkî sehvi tashih etmeleri ilân olunur. (179) (61) Gripİ. ne* eyi. baş. diş ve romatizma ağrılarını derhal geçiren en eyi ilâçtır I. Kase 6, 6 lık Kutu 30 kuruştur. Nafıa Vekâleti istanbul elektrik işleri umum müdürlüğünden 1 — • Muhammen bedeli (5100) beş bin yüz lira tutan 40 ton Transformatör yağı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur. 2 — Ek-iltice 25-1-939 çarşamba günü saat 15 te idarenin Tünel başında Metro han binasının 6 ıncı katında toplanacak arttırma ve eksiltme komisyonunda yapılacaktır. 3 — Bu işe ait şartname ve mukavele projesi idarenin levazım servisinde para-ız olarak tevzi edilmektedir. 4 — Muvakkat teminat (382.5) üç yüz sekacıı iki buçuk liradır. 5 — Teklif mektuplarının 2490 numaralı kanun ahkâmına uygun olarak ve ek-iltmeden en az bir saat evveT komi»yon reisliğine verilmiş bulunması lâzımdır. 1168» İstanbul Belediyesi İlânları Miktarı: ölçüsü: 440 adet 135 ¦ 136 " 15.840 M« 3.921 " 3.510 " 400 X 30 X 30 400 X 28 X 0.026 400 X 25 X 0,026 710 23.271 I — Yukarıda eb'at ve miktarı yazılı 23.271 metro mikabı tahta açık eksiltme usuliyle satın alınacaktır. II — Muhammen bedeli beher ıntslre mikâbı 39 lira hesabiyle ''07.60 lira ve muvakkat teminatı 68.07 liradır. IH — Ekşili Tir 13 I 939 tarihine rastlıyan cuma günü saat 16.46 re Kabatasta Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacağından İsteklilerin tayin edilen gün ve saatte adı geçe* komla-fvna gelmeleri İlân «lunur. 167 Yıllık muhammen kirası: İlk teminat Karaağaç pay M. de 1 No. Iı ot deposu mm 2 .. „• S...... 150 15 200 19.99 200 19,99 4 " " ¦ 200 19,99 Yukarıda semti yıllık muhummon kiraları yazılı olan Ot depolan 940 senesi Mayıs sunun., kadar kiraya verilmek Üzere ayrı ayrı açık arttırmaya konulmuştur, ^ırtnameleri levazım müdürlüğünde görüleni -lir. İstekliler hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz veya mek-tubiyle beraber 19 1 939 perşembe gÜııü saat 14 buçukta daimi en -eünıende hul'inmalıdırlar. (37) Sr »•.. - ...bı: Ahmel Crmalettuı SARAÇOĞLU Mac.t ÇETİN Baıüdaftl r* Matbaai Ebu.ıiy» latanbul A.liye 3 üncü Hukuk | Mahkemelinden: Beyoğlu Bursa sokak Bursa apartman 3 No. da mukim Hırma hacı Pive- tarafından ayni yerde mukim Hacı Piyer aleyhine 37/ 153 No. ile açılan gaiplik davasın-1 dan ılolavı gıyaben İcra kılınan muhakemesi neticesinde: Mumaileyh hacı Piyerin 1911 tarihinde Avrupaya giderek bir daha avdet etmediği ve hayat ve mematı hakkında-malûmatı olanların mahkemeyi haberdar etmeleri lüzumuna dair kanunu medeninin 32 nci maddesi mucibince yapılan ilâna -tın dahi semeresiz kaldığı anlaşılmasına m?bni kanunun 34 üncü maddesi mucibince mumaileyh hncı Piyerin gaibliğine dair 21/10 938 tarihinde verilen hükmü havi 938/1147 «ayılı ilâm müddeialeyh hacı Piyerin eski ikametgâhını terk va yenisinhvde meçhul bulunmasına mebni Hukuk usulü muhakemeleri kanununun 141 inci maddesine tevfikan ilânen tebliği tensip k.lmmıf ve bir sureti de tu ah- ZENITH I ¦• eski ve halihazırda en mütekâmil v-dünyanın her tarafında en fazla aranan radyodur. Yalnız Beyoğ-lunda BAKF.R mağazalarında satılnı .!:ı.ıdır. ZAYİ — Türkiye İs Banktı Anonim şirketi İstanbul şubesine yatırdığım Bin Turk lirasına mukabil tarafıma verilen 799 numaralı 28. 12. 938 vadeli Bin elli Türk liralık mevdııut ilmühaberini kaybettiğimden hükmü olmadığını ilfln ederim. Dcmiryol inşaat mühendisi Muammer D-rkman keme divanhanesini •: lk edilmiş olduğundan tarihi ilandan itibaren 15 gun /.arlında miui.li' .ıl.-yh hacı Piyerin temvız: *iı. ^.bileceği tebliğ makamına ».'im olmak üzere ilân olunur. (13805) 9302 Perşembe 12 KâoUDUlâDİ 1939 İDARE TEKİ l«tan bul Nm ışjsaıısnyı No. M Telgraf ı Teakuba* k«»n^ t »m * n tf*v\t Te^Rn: — JfWm\ -Binficı yü " Not ^âfl YENİ SABAH GÜNDELİK 3İYA3İ HALK GAZETESİ ABONaı 9ARTI .ARI *•*¦.• »r,ır IW Kr. M İr. I »jlıjı MM Kr M Kr. I »rlıgı 10* Kr. Pttto IttlhadlIB ^Irnı-ı, | jg| M'Uh ı.tn ZC 14 7.» «• « Bra Her yerde 3 KURUŞ ŞARKİ AKDENİZ MESELESİ Suriyeyi italyanlara Peşkeş Çekenlere Nasihat Suriyenin, Rahatça Yerleşmek İçin Hazırlanmış Modern Bir Koltuk Olduğundan Haberimiz Yoktu Söylemek Mecburiyetindeyiz ki, Suriyeye Herhangi Bir Ecnebi Devletin Bir Müstevli Sıfatile Yerleşme Teşebbüsü, Biz Türklerin de Kat't Bir Protestosu ve Mümaneatı ile Karşılaşır Yazan : HÜSEYİN CAH/D YALCIN Tayyare Suiistimali Ekrem Koniğin Evvelce Meşgul Olduğu İşler Ekrem König, Hakkında Tevkif Müzekkeresi Kesildikten Sonra Acaba Istanbula Geldi mi ? Tayyare rezaletinin faili Ek -rek Hamdi Koni* hakkındaki tahkikat devam etmektedir. Bilim, dün yaptığımız tahkikat Ekrem König'in mazisi hakkında bazı hakikatleri daha meydana çıkarmış -tır. İtalyan amellerini müdafaa val levit eden Alman gazetelerin dea Deutıch* Allgemein* Zei tung'un bir yazıtı çok alâkaya de ger bulduğumuz noktaları bu-»; tenvir «diyor ve dikkatimiıi oeJ. beyliyor. Malûm olduğu Üzere, İngiltere İle Fransa umum! harpte ttal-yayı kendi taraflarına celp etmek için ona harp muvaffakiyetle neticelendiği takdirde bazı mükâfatlar vadetmişlerdl. Harbi müttefikler Kazandı. İtalya kondisl-ne vıadedrlen fevaidi elde etti mi, elde etmediyse bunun sebebi nedir 7 Burasını kararlaştırmak yalnız o anlatmayı aktetmiş olan taraflara leıcuııp ııieı.- 1915 tarihinde ltalyaya va-dolunan mükâfatın verilmediğini İtalyanlar iddia ediyorlar ve bun dan dolayı eski müttefiklerine, karsı bir iğbirar besliyorlar. ltal-j ya kuvvetlenince bu İğbirarda I kendisini daha şiddetle hissettirmeğe başladı. Nthayet İtalya ile Fransa 1935 te anlaştılar. Geçen-Jerde ltalyanın hükümsüz diye i-lân ettiği anlaşma budur. Ayni zamanda ltalyada yükselen sesleri Avrupadak: Fransız topraklarından mühim bir parça ito beraber Korsika adasını. Tunus, Cibutiyi de istiyorlardı. İste şimdi Avrupanın en mühim siyasi meseie.si bu İtalyan davasıdır. Alman matbuatı da bu davanın müıüvvecidir. Buraya kadar bizim bir diyeceğimiz yoktur . Meselenin doğrudan doğruya kendimize bir taallûkunu görmiyoruz. Yalnız, bir Akdeniz davleti aıfatiyle Akdenizdeki kuvvet muvazenesine yakından a-lâkadarız ve bu ahengin bozulmamasını, pek tabii olarak, menfaatimiz icabı addederiz. Yalnız bahsettiğimiz Alman gazetesinin nesriyatıne**, bu umumi noktai nazardan mevcut alika cin yanı ura, bilhassa bizi pek yakından meseleye ehemmiyet ver meğe sevkedecek bazı noktalar bu lunduğunu görüyoruz. ltalyaya 1916 te İngiltere ve Fransanın yaptıkları vaitler ara -sında şarka taalluk eden cihetler de vardır. Ve bunların mühim bir kısmı Türk Cumhuriyetinin toesaü eti ve Avrupa kuvvetlerine galebesi neticesinde bizzarure İnfaz edile meıniştir. Şu kadar ki Suriye Türk Cumhuriyetinin hüküm ran lık hakkı sahasından hariç kalmış ve manda tarzında bir İdare ile milletler cemiyeti tarafından Fran aaya tevdi olunmuştur. Fransa hû. kûmeti Suriyeyi bir müddet idare ettikten sonra onun istiklâlini tanı IMIIJİI Cahid YALÇIN (Sonu 3 uncu .-W.d. ı V.UMOİİIÜ Chamberlain ngiliz Nazırları Romaya Vardılar Nazırları istasyonda Mussolini ile Kont Ciano Karşıladı MÜZAKERELER BAŞLADI Roma, 11 (Hususî) — İngiliz garda Mıı**olini ve Kont Ciano ta- basvekilf Chamberlain ile hariciye rafından karşılanmışlardır, nazırı Halİfax bugün saat 16.20 de Misafirler doğruca Villâ Ma - Romaya varmışlar İngiliz ve ltal-l dama'ya gitmişlerdir, yan bayraklariyle donanmış olanI (Sonu 3 Krtcfl payfada) 0CCO0CO0 Çırçır Cinayetinin Faili Yakalandı Katil Rifat yakalandıktan sonra Bundan bir müddet evvel Fa tlhte Sanayi mektebi talebesinden İhsan isminde bir genci 10 yerinden bıçaklayarak öldüren ve sonra firara muvaffak olan Rifat iamin-deki katil, zabıtanın mütemadi ta kibi nctioeMİnde evvelki sabah yakalanmıştır : Katil Rifat evvelce de yazdığıma gibi bundan 10 seno evvel yine bir adam öldürmüş ve o vakit askeri muhakeme tarafından hapse mahkûm edilmiş bir şerirdir. Kendisi o vakit tedavi için Gümüşsüyü ha»fta hu nesine nakiolun-duju bir zaman haatahaneden firar etmhj ve bilâhare de bu İkinci cinayetim işlemiştir. Ih Un bul zabıtası; Kıta tın izinde günlerce dolaşmış ve nihayet evvelki gUn memurlar; gözlerinde siyah bir gözlük olan banında eski bir kas İr-t bulunan bir adamın (Sonu T net sayfada) Kont Ciano Ayın 19 unda Belgrada Gelecek Belgrad: 11 (A. A.) — B. Sto-yadinoviç tarafından davet edilmiş olan Kont Ciano, bu aynı 19 unda Yugoslavya'ya gelecek ve 3 gün kalacaktır. Kont, ilk iki gün zarfında Macar hududu yakınında Belje miri ormanlarında avlana -çaktır. Mumaileyh 22 ikincikânuııda Belgrada gelerek "italyan kita -bı„ sergisinin kü«ad resmini icra edecektir. Kont, bundan sonra naibi hükümet prens Paul tarafından kabul edilecektir. Kontun bu ziyareti esnasında Avrupanın siyasî ufku ve bilhassa Tuna havzasındaki vaziyet geniş mikyasta tetkik edilecektir. B. M. Meclisinin Dünkü İçtimai Ankara. 11 (A. A.) — BUyUk Millet Meclisi bugün Faik öztrakın riyasetinde toplanmıştır. Celsenin açılmasını müteakip Bolu mebunluğuna seçilen Fethi Okyar ile İzmir mebusluğuna seçilen Reşat Mimaroğlunun intihap mazbataları okunmuş ve her ikisi de ant içmişlerdir. Bundan sonra ruznameye geçilerek devlete ait vazifelerin birleştirilmesi hakkına*-ki kanunun ikinci müzakeresi yapılarak kabul edilmiş, ordudan çıkarılacak 12 yaşından yukarı hayvanların köylü ve yetiştiriciye satılması hakkındaki kanunun birinci müzakeresi yapılmıştır. Meclisin yine bugünkü toplantısında birin i müzukcreleri yapılan maddeler arasında Tüıkiye-Almanya arasındaki ticari mübadelelere ait anlaşma ile ticari mübadele ve tediyata müteallik protokolün Türkiye - Fenlan-diya ticaret anlaşmasına bağlı listedeki pozisyonlarda tadilât yapılması hakkındaki kanun lâyihaları da bulunmakta idi. Büyük Millet Meclisi cuma günü toplanacaktır. General Kâzım Karabekirin Hatıratı Sayın İstanbul saylavı General Kâzım Karabekirin hatıratının bugünkü kısmında fevkalâde ehemmiyetli bir bahse temas edilmektedir. Bu Uıı m, roüstcrale-kecİ devletlerin göz koydukları memleketlerin en büyük kuvveti olan gençliğini ıfsad etmek üzere teşkil ettikleri ahlak bozan cemiyetlerdir. Bu bahsi her Türk gencinin dikkatle okumasını tavsiye ederiz. Beşinci Sayfamızda Hakikî ve tescil edilmiş *m Ekrem Hamdi bakan olduğu an -laflan Ekrem König, 1937 senesinde Ankarada vekâletlerde büyük işler takib etmekle meşgul bulunuyordu. Hattâ bir ara. Türkiyede maden işletmek istiyen bir İngiliz maden şirketinin mümessili sıfatiy-le Eti Banka da müracaat etmiştir. Daha sonra da kendisini Pa -riste görüyoruz,. Pariste Jlilier apartmanında ikamel etmektedir. Bu sırada Alpullu şeker fabrikası aleyhinde bir dava açmış, Ekrem König bu davayı takib etmesi i-çin burada Avukat Necib Abdullah Kerman'a umumi vekftletna -me vermiştir. Bu rinada herhalde bir takım silâh kaçakçılığı işiyle meşgul olmağa başlaması İcabeder kl bir Belçika silâh fabrikası aleyhinde bir dava açmak istemiş, bu iş için de Fransız sefarethanesi Hukuk (Sonu 3 uncu sayfada) Büyük Kumandan Ve İyi Baba İstanbul Mebusu General Kâzım Karabekiri Evinde Ziyaret General Kâzım Karabekir. yavruları Hay-1 va Emel arasında (Yazısı 4 üncü sayfada) ¦¦•¦¦¦¦¦¦¦•¦¦¦•¦¦¦¦••¦¦•••¦¦¦¦¦¦¦a. HER SABAH Bizi idare Eden Eller BİR adamın şah»iyeti ve kıymeti, nasıl yaşadığı muhitte bıraktığı akislerden belli olursa, bir memleketin hakikî vaziyeti de Öylece içinden değil, dünyada yaptığı akitlerden belli olur. Çünkü bir intan, bîr ferd gibi bir memleket de bazan kendini olduğundan daha iyi veyahut daha fena vaziyette zannedebilir. Hakikî vaziyet ancak, bizden hariç, uzakta bulunan bitaraf görüşlerden anlaşılabilir. Şimdi Sof yada çıkan Dnea gazetesini okuyalım: "Türkiye, bütün dünyanın hürmetine lâyık disiplinli bir millet olduğunu isbat etmiştir.,, Bu cümleı memleketimizin ton buhrandan tam manasiyle a-çık alınla çıktığını ve butun dünya muvacehesinde rüştünü isbat etliğini cıı açık ve doğru bir şekilde göstermektedir. Binaenaleyh mukadderatımızı bugün bizi idare eden muhterem ve ismetli ellere levdi etliğimizden dolayı müsterih yaşıya-biliriz. A. CEMALETTİN SARACOCLU  dayfa: 2 Y ENİSABAH ENVER r^şanin ÖLÜMÜNDEKİ ESRAR Yazan ; Kurt Okay Yeni Sabahın Tarihi Tefrikası: 42 Enver Paşa Çayhanede Etrafını Dinliyordu Böylece Onların Fikirlerini Öğrenebilmek Çok Kolaydır Bu esnada epeyce ilerlemişlerdi. Yüksek bir kaya başında idiler. Enver paşa uzaklardaki manzarayı baktı. Burası öyle uzun ve anlaşılmaz dağlar, kayalıklardı ki., burada barbetmek için en müdhiş vesaite malik olmak bile kâfi gelmezdi. Maamafih bütün Basmacılar da memnundu., biraz da kızışmak için olacak hepsi birer yanık türkü tutturmuşlardı. Yol uzadıkça uzuyordu. Bu ormanlıktan çıktıktan sonra uçsuz bacaksız bir stepe girmişlerdi. Bodur çalıların arasından geçiyorlar ve yolu tamamlamak için uğraşıyorlardı. Nihayet ortalık yavaş yavaş k-.-rarmıya başladı. Bu esnada uzaktan bir köy göründü. İki yamacın anısında kurulan köy ufak bîr yerdi. Böyle bir kalabalığı gören köylüler hayretle gelenlere bakıyorlar V" kim olduklarmı sanki anlamıya çalışıyorlardı. Çünkü son zamanlarda öyle gel p geçen vardı ki.. Köylüler de gelenlerin dost mu. düşman mı olduğunu anlıyamıyor-lardı. finver paşa, Şan Sultan, ve yanındaki mollalarla birlikte köyün ortasına doğru ilerlediler. Ve büyük bir çayhane önünde durdular, beygirlerinden atladılar. Burası oldukça büyük bir yerdi. Aksam olduğu için birçok insanlar da toplanmışlardı. Askerler de diğer çayhanelere da-ğıhmş oldukları için hepsi emin bir şekilde rahâ.Uar,uıa battılar. Bu köyde Rus yoktu. Şimdiye kadar olan işlerde de Rus tazyiki ve tesiri görülmemişti. Köylüler böyle bir kösede, yabancı gözünden uzak bir şekilde yaşadıkları için memnun, Allahlanna şükrediyorlar ve işlerile güçlerde meşgul oluyorlardı. Akşam iyice basmıştı. Çayhanede oturacak yer kalmamıştı. Masalar, şuralar tamamen dolmuştu. Ek serlyeti köylüler teşkil etîği için Enver pasa böyle bir yere gelmiş olduğuna da memnundu. Çünkü onlarla temas ederek fikirlerini anlamak için iyi bu fırsat bulmuş olacaktı. Çaylardan sonra birer nargile itmek burada âdetti. Enver pasa İa son gün] r le bu âdete iyice attşruş gibi idi. Daha doğrusu nargile tiryakisi olmıya başlamıştı bile. O da diğer rı- ¦¦] aşları gib: bir narple doldurttu. Enver paşa ile Şan Sultan ve diğer adamları biraz kelli felli gören köylüler etraflarına toptaşarak yeni haber soruyorlardı. — Yeni haber ne var? Yeni haberden maksad tabii Bol- seviklerdi. — Bolşevikler ne yapıyorlar? Enver pasa sağdan soldan yükselen bu suallere
hiçbir şey
söylemedi. Yalnız köşede nargilesini Çft-ken ihtiyar bir köylü zayıf parmaklarını masanın tahtalarına vurarak asabi asabi söylendi: — Eskiden Çarlar vardı., kurtulduk derken.. — Ufak bir tarlam ve bir de keçim var İhtiyar ninen ile. bir de torunum yanımda., üçümüz geçinmek İçtn çalışıp çababyoruz. Bir lokma ekmeğimizi sulh İçinde yemek en büyük arzumuzdur. Fakat bugün memlekette tam bir sükûn kalmadı. Bir lokma ekmeği yarın yiyip yiye-miyeceğimizi bilmiyoruz. Bilme m bu gidişe bizim tarla tehlikede? Acaba evimiz durabilecek mi? Yarın evimizin cayır cayır yan-mıyacağım kim temin eder? Çünkü memlekette baş yok., fakat fu günlerde kulağımıza bir ha- vadis geldi. Enver paşa isrnindeki Türk kumandanı Buharaya gelmiş Oradan da Ruslara karşı mücadele açacakmış! İnşallah muvaffak olur.) İhtiyar köylü bunları söyledikten sonra nargilesini çekti. Sonra tabakasındaki tütünü Enver paşaya uzattı. Enver paşa güldü: — Nargilm iyi çekiyor.. Enver posa bu sözü söyliyerek mevzuu değiştirmek istiyordu. Fakat Şan Sultan söze karıştı. Çok heyecanlı idi. Ayağa kalkarak dedi ki: — Arkadaşlar., hemşenler.. aramızda bulunan zat su ihtivar dede- vuşturacaktır. Günün birinde inşallah muvaffak olursak o zaman hepiniz: (Enver pasa da bizim köyd** yatmıştı) diye öğünebilirsiniz.) Şan Sultanın bu sözleri Enver paşayı da heyecanlandırmıştı. U-zak illerden gelerek kervan bile geç-miyen bu köyde duyduğu bu sözler, bilhassa ihtiyar bir zatın «ğzından olması kendisini çok memnun et misti. Söz söylemek istedi. Fakat bu biraz zor olacaktı. Çünkü tercümeye ihtiyaç vardı. Fakat Ş-n Sultan sâzlernı k s-medi. Ve şöylece devnm etti: -- Döaer-ıbedt*. Fen-anadn v hat tâ Cencve.«e bile arkadaşlarımız vardır. Ins- İlah hürriyetimize kavu-¦«¦§» (Devamı var) R AO YO SEHI Amasra Limanı Temizlendi iktisat Vekâletinin birkaç ay -danberi temizlettirmekte olduğu Amasra limanındaki ameliye hi -tama ermiş olduğundan faaliyete nezaret eden liman mütehassısı Celâl şehrimize dönmüştür. Amasra limanında evvelce batarak limana sığınan vapurlunu barınmasına mâni olan Rize ve Şahin vapurla -rnın leşleri parçalanarak knraya çıkarılmış ve mendireğin karaya yakın olan kısmı kamilen temizlenmiştir. Evvelce vapurun barınabileceği bu limana şimdi rahat rahat ve emin olarak 15 gemi sığınabilecektir. Karadenİzin bütün rüzgârlarına karşı tabii olarak fovkalâde mahfuz bulunan Amasra şimdiye kadar bütün İltica eden vapurlara bundan sonra en emin bir liman olacaktır. Ve Deniz Ticaret Müdürlüğü Karadonizde limanlar yapı- AMERLERİ lıncı dakt da Am kadar Ereğli ve Zongul -töür almak için sıra bek-pıırların bu müddet zarfın-.sra limanında beklemelerİ-ıurî bir sekle kovmaûı dü - Okuyucularımız Diyor ki; ^Pastırma Yiyen Adam hamamda Düşüp öldü ! Pazarlıksız Satış Turgut imzah bir kariimizden aldığımız haklı şikâyeti aynen yazıyoruz : (Bir çok dükkânların göze çarpan yerlerine (burada pazarlıksız satış yapılır) dfyc yazılara rastlı yoruz. Dükkâna giren müşteri beğenmedi mi veyahut fiatı çok gör-| dü mü tabii almaktan vaz geçiyor Fakat, müşteri kapıya doğru yoi tuttu mu tezgâhtar hemen: (efen dim. buyurunuz bakayım siz de biı fiat veriniz) sözlerile pazarlığa yol açmağa kalkıyor. Neticede yine mal satan İle mal alan arasında! bir pazarlıktır başlıyor. Levha ü-ı zerinde görülen muayyen fiatlarj dan aşağı yukan alış veriş yapılıyor. Acaba bu vaziyet halkı aldatmak için mi yoksa pazarlıkla aklanan müşterilerin aldanmaması için mi? Bu meseleyi halletmenin çar» sini alâkadar makam ve memurlardan rica ederiz. Turgud olduğundan but gönderilecektir. Vekâlete Perşembe: 12/1 939 12,30 Müzik (bir virtüözün plâktan), 13.00 Saat, ajans haberleri ve meteor. Ankara, 18,10 Turk müziği (Pl.) 13.40.14 Müzik (uvertürler - pl). !8.S0 Müzik (dans plâktan), 18.55 Konuşma (Ziraat saati), 19.15 Saat, ajans haberleri, me -teoroloji ve ziraat borsası (fiyat) 19.25 Türk müziği İnce saz faslı Hüseyni, 20,00 Temsil (bir korno di: Büyük söz söylememeli (Yazan F. de Croisset) tercüme den Bedia Staıaer. 20,30 Türk müıiği: Muhtelif şarkılar. Okuyan Tah -sin Karakuş. Çatanlar: Hakkı Der man, Eşref Kadri, Hasan Gür, Hamdi Tokay. Basri Uflar. 21.00 Konuşma, 21.15 Saat, esham, tahvilât, kambiyo - nukut borsası (fi-yat), 21.30 Türk müziği- Yeni ear kılardan seçilmiş parçalar. Oku -yanlar: Kadife Neydik. Sadi Hoa-ses. Çalanlar: Cevdet Çağla. Refik Fersan, Fahire Fersan. Eşref Kadri. 22.00 Müzik (kucak orkestra) .1 — Viyana süiti - Koçûk ge -çit resmi 2 operada balet müziği -S Graben de gezinti 4 praterde at -lı karnca. 2 — Ren kıyılarında ben evimdeyim • melodi (C. Fri.) Op 275 8 — Lejiyoner asker - vals -(P. Fries) R. RoUnd eertl. .4 — Brlin ve Viyana - Vals ¦ (Adolf Grunov) Op. 125. 6 — Maİ elbiseli hemşireler o-peretinden - Ma. Ar. Final. 6 — Kelebek avı - Balet müziği (Kler Bela). 23.00 Müzik (Opera parçaları - Pl) 23.20 Müzik (Cazband -Pl.) 23.45.24 Son ajans haberleri v yarınki program. belediyede Valinn tetkikleri Vali Lûtfi Kırdar dün İstanbul Kız Lisesine giderek teftişlerde bulunmuş ve bunu müteakip Çağaloğ-lundaki Esnaf hastahanesine giderek hastalarla görüşmüş ve dileklerini tesbi tetmiştir. Atatürk köorıısı nün inşa tı Atatürk köprüsünün inşaatı devam ederken köprüye çıkan yol ların da uçılmasına devam edil -inektedir. Bilhassa açılacak ge -niş yollarda mevcut olan aşari atikanın harab ol-taktan kurta -rılarak t mu- edilmesi İçin müze -ler idaresi tetkikat yapmaktadır, j Köprünün Galata tarafında 200, seneden fazla bir tarihe mâlik olan sanatkârane bir surette yapılan bugün harap vaziyette bulunan tarihi çeşmenin tamirine bugünlerde başlanacaktır. Yeni bir ekmek çeşitti Belediye fakir halk için ucuz fakat çok sıhhî bir ekmek çeşidi hazırlamaktadır. Sert undan yapılacak ve içerisine Mısır ve Çavdar karıştırılacak olan bu ekmek hakkında yapılan tetkikler bitirilmek üzeredir. Tahmin edildiğine göre bu ekmek 7 kuruştan verilecektir. iki Şahit Kadın Tevkif Edildi .Dün Adliyede iki şahit kadın tevkif olunmuştur: Beyoğlunda oturan Hanife is -minde bir kadın dostu Rızanın; kendi evinden bazı eşyalannı çaldığını İddia etmiş ve bunun için 2 ncİ Sulh ceza mahkemesine müracaat etmiştir. Dün mahkemede Saniye ve Cemile İsminde iki şahit kadın din -le nmiştir. Bu kadınlar Rızanın eşyaları çaldğını görmediklerini söylemiş -terdir. Halbuki ilk tahkikatta verdik- Bu garip ölüm sebebi tahkik olunuyor! Beyoğlunuıı Akbıyık hamamında bir hâdise olmuştur: Akbıyıkta hamam sokağı 27 numarada oturan Şeref hamama gitmeden önce dısanda biraz ek -mek, peynir ve pastırma yemiştir. Sonra da hamama girmiştir. Fakat bir müddet sonra Şe • refin üzerine hamamda bir fenalık gelmiş ve kendisi düşüp biraz sonra da Ölmüştür. Tabibi adil Bay Enver Karan dün cesedi muayene etmiştir. kültür işleri Maarif Müdürü gelivor Ankaray.ı «İtmiş olan Maarif! müdürü Tevfik Kut bugün beklenmektedir. Tevfik Kut'un Maarif Baremi hakkında vekâletle temas ettiği tahmin olunuyor. denizlerde Ereylide kurtarma faaliyeti Birkaç gündenberi Karadenİz-de devam etmekte olan Kırayel fırtınası dünden itibaren haifle -mi; olduğundan Ereğlide karaya oturan vapurların tahlisi ameliyesine yeniden başlanmıştır. Evvelâ Buzhane önünde tehlikeli bir surette karaya oturan Kap lan Nomikos, Galata ve Zonguldak kurtanlacaklardır. Bu vapurlar karaya oturdukları esnada büyük rahneler alarak kısmen harap olduklarından kurtarma ameliyesinin çok pahalıya) mal olacağı anlaşılmaktadır. yi söyledikleri; "eşyaları Rızanın çatıp gittiğini gördük!..,, dedikleri anlaşılmıştır. Reis kendilerine doğruyu soy -lemelerini ihtar ve tenbih etmişse de kadınlar mahkemedeki ifade -terinde ısrar etmişlerdir. Bunun üzerine müddeiumumi her ikisinin de tevkifini taleb etmiştir. Neticede bu taleb kabul olun -muş ve her ikisi de tevkif olunmuş-muşlardır. Fındık ihracatı Bu senenin Fındık ihraç Mı ha-j raretli bîr surette devam etmektedir. Avrupaya sou birkaç gün içinde ihraç edilen partilerden sonra bu senenin mahsulü hemen hemen satılmış gibidir. En birinci müşterilkeriraiz arasında Almanya . Amerika vk F-ransa geımekled.r. Fransa ve Kırmızı deniz KIRMIZI deniz etrafındaki topraklarda yerleşen dev letlerden İki taneal olan Fransa İle İtalya bugün İhtilâf halinde bulunmaktadırlar. Bu iki devlet arasındaki gerginlik ve dolayısile İtalya 1935 Roma antaşmatannı bozmuş ve Fransızlann, Somali sa hili ile Eritre arasmda bulunan ve bu anlatmalarla kendisine bıraktığı arazi parçannı işgal etmemiştir. Buna mukabil İtalyanlar Fransız Somalislnİn garp kumunda Habeşistan île olan hudutlanıı gayri muayyen olmasından dolayı Fransız arazisi üzerinde 70 kilometre uzunluk ve 30 kilometre derinlikte bir sahaya duhul etmişle Fransız ve İtalyan mevkileri biribirlerile karışık bir halde kalmışlardır. Bu da ileride bazı ağır hâdiselerin vukuunu mümkün tolmaktadr. Diğer taraftan son haftalar zarfında. Fransız Somalisî hudutlarında ttalyan kuvvetlerinin temerküzüne dair haberler de et -rafta dolaşmış ve bu vaziyet Fran sızlar tarafından Cibutij*e doğrudan doğruya bir tehdit makamında görülmüştü. Bu hususta m üs -bet bir şey olmamakla beraber Fransız menbalanndan alman ma lûmat onların da boş durmadıklarını Cibutinin müdafaasının takviyesi için çalıştıklarım gösteriyor. Bu hususta alnan müdafaa tedbirlerinden biri olarak da, Fransa hükümeti "Iberville,, avi-zosu ite "Eperviler,, torpidosunu ve bir de senegatli avcı taburunu göndermiştir. Bu gönderilen takviye kuvvetlerine rağmen Fransızların Soma-tide İtalyanlara nisbetle az kuvvet bulundukları muhakkaktır. I -talyantarın, şarkî Afrİkad-ı bir -kaç saat içinde harekete geçebilecek 160 bin kadar askerleri vardır. Yalnız Fransızlann ellerinde bu mıntakada emniyetin ve menfaatlerinin korunmasını temin e-decek bir kozları vardır. O da, kırmızı denizin öbür sahilinde ma hv wM—v*»t »i*Wm «lotrruau elle - Rektörün Edebiyatçılara Çayı Üniversite rektörü Cemil BHsel, Üniversite Fakültelerinin son sınıf-lanna her sene verdiği çay ziyafetlerine dünden itibaren başlamış -tır. İlk çay Edebiyat Fakültesi talebesine verilmiş ve samimî bir ha- va içinde geçmiştir. Üniversite Rektörü, genç mezunların gerek Üniversite gerek kendi mesleklerinin istikbâli hakında tahminlerini dinlemiştir. Ve gençlere hayatta muvaffakiyet temenni etmiştir. Katil Çin;enelerin muhakemesi Geçen hafta Pirinçci köyünde' Halil isminde birini öldüren Ahmet, Resul, Mustafa, Mehmet ve Kaya ismindeki 5 şeririn yakalandığını yazmıştık. Bu çingeneler Eyüb mahkemesinden İstanbul adliyesine gönderilmişler ve 4 ncü sorgu hâkimliğine verilmişlerdir. ı 4 ncü sorgu hâkimliği dün bun-tann sorgularını yapmış ve beşinin da mevkufivet hallerinin devamına karar vermiştir. Bunların arkadaşları ve şerik cürümleri otan Niyazi ve Ethem İsimlerindekİ iki firarinin yakalanması İçin de ayrıca her tarafa e-1 mir verilmiştir. Bunlardan Ahmet dün kendisiyle görüşen bir muharririmize cinayetin sebebini şöyle anlatmıştır: — Arkadaşımız Kaya: Halilin kızı Pembeyi seviyormuş! kendisinden istemiş fakat vermemiş!... Bunnn üzerine genç kızı kaçırmaya karar verdik. Ve Burandan buraya geldik. Halilin ahırına girdik. Orada bir boğuşma oldu. Ben sonra Halilİ kanlar içinde gördüm. Nasıl vurulduğunu bil -miyorum!...,. Hataya gidecek hevet Üniversite Arkeoloji Enstitüsü önümüzdeki sömestr tatilinde cenubi Anadoluya ve bu arada Ha -Uya kadar bir tetkik gezisi tertip etmiştir. Bu tarihî ve Arkeolo -Jİk araştırmalarla uzak ve yalan mazisinin büyüklüğünü ilmi delil-! lerle İsbat eden Antakya, İsken- j derun, Adana, Tarsus, Mersin. An*; tah a, Manisa ve tzmirdeki mühim eserlerin ayni zamanda neşriyatı da yapılacaktır. Bu yıl meşgul olduğumuz Eti Hiyeroglif yazısının orijinal kitabelerden tetkiki im -kânını da bize veren bu seyahate bir profesör, iki Asistan ve birkaç talebe iştirak edecektir. Kafile önümüzdeki pazar günü Profesör Bosscrt'in bn*ka:,lığı alımda ha - rinde bulundurabilecekleri Babül-mendep boğazında bir nevi Cebe-luttarık teşkil eden ve sevkülcey-şi bakımdan mühim bir mevki o-lan bir toprak parçası mevcuttur. Burası da Şeyh Sait arazisidir. Bor arazinin mesahası ancak 1600 kilometre murabba kadardır. Fakat haritadaki mevkiinin mütalâası istikbalde burasının büyük bir rol oynamağa namzet olduğunu ortaya koyar. Arabistan yarımadasının cenubu garbi ucunda kâin olan Şeyh Sait arazisi Yemen ve iki ingiliz toprağı olan Aden ve Perim adasile hemhuduttur. 7 Temmuz 1870 tarihli İstanbul mu ahedesi Marsilyadn açılmış bir kumpanyanın Yemenden almış olduğu Ş-yh Saide müteallik mukaveleyi tanımış ve nihayet bu kumpanyada bütün hakkını 1886 da Fransa hükümetine devretmişti. Bu suretle Frana. kendisini bu arazinin yegâne meşru sahibi olarak görmektedir. Halbuki borasını işgal etmediği gibi müdafaa"! için de kullanmıyor. Fransızlar, içinde bulundukları bu gergin »ariyete bu arazİy» askeri kavvetler göndererek So -malt arazisinin müdafaasını ve i-eabındâ Rabülmendep beğaznın kontrolünün teminini istemekte -dirler. D--. Reşat Sağar TAKVİM 12 Kânunusâni 1939 Perşembe Hicri : 21 Zilkade 1357 Rafla* 1 30 İlk KfM 1354 Kasım : 66 Doğu saati : 7,25 öğle ı 12,22 — tkiadi : 14,47 Akşam : 17,01 — Yatsı i 18,37 İm.Ak : 5,39 ]2 kanunusani — imi TKNİSAIAH Sayfa i S SON HABERLER İngiliz Nazırları Romaya Vardılar (Baftaı 1 inci «mu.. Chambcrlain ve Lord Halifax saat 16.30 da Villâ Madamadan Qurinala giderek hususi defteri imzalamışlardır. Bundan sonra Venedik sarayına gitmişler ve İtalyan başvekili ve hariciye na/ın ile ilk görüşmelerine başlamışlardır. Saat İS de başlayan bu ilk görüşme, saat 19.05 e kadar devam etmiştir. Chambcrlayİn ile Lord Halifax ın Romaya muvasalatları butun gazetelerde hoşamediyi tazammun e-den makaleler neşrine yol açmış -tır. Gazetelerin sahifeleri, İngiliz nazırlarına aid haberlerin başlıkları, bu nazırların fotoğrafları ve Londradan hareketlerine aid uzun haberLrh doludur. Messagrro, uzun bir makalesinde, Chamhcrlain ailesi hakkında malûmat vermektedir. Maamafih bazı gazeteler, ingilizlerle Ital -yanlar arasında yapılacak muza -kerelerin netice vereceğinden pek o kadar ümidvar bulunmamakta ve çok -ifir meselelerin münakaşa edileceği mutaleasını ileri sürmek-1 tedır. Berlin: 11 (A A.) — D. N. B.j bildiriyor: Almanya hariciye nezareti ile •iki rabıtaları bulunan "lnforma -tion diplomatiııue" gazetesi. lngi-| liz devlet adamlarının Koma seya-; hatlarından bahsederek diyor ki- I "Muhakkak ki meşhur Akdeniz statükosu bir realitedir. Avrupa -nın vaktiyle hassaten tehlikeli karışıklıklar ocağı olan bazı mıntaka-' lan, şimdi normal ve sulhperver bir inkişafa doğru yürürken, şimdi Akdenİzde. hali hazır vaziyeti şayanı memnuniyet bulunmaktan çok uzak bazı nevralaljik nokta-; lar mevcuttur., - fi"'-'- kritik nokta olarak Sn-' riyeyi. Filistini ve İspanyayı say-' diktan sonra «özlerine şöyle devam etmektedir: "Akdeniz rnıntakasında. italyan faktörünün vaziyeti değişmiş-, tir. Bu sebebden dolayı İtalya, başka taleblerde bulunabilir. Dün- Hcrriot gene ya. bu vaziyeti bilmemezlikten; gelemez. Emin ve kuvvetti dostlara mâlik bulunan ve meşru ihtiyaçlarının zamanında tatmin edilmesi icabeden müttehid italyan milletinin teşkil eyleo'gi bu yeni realitenin nazarı dikkate alınacağı ümid edilir.,, İNGİLİZ VE FRANSIZ NAZIRLARI ARASINDA YAPILAN GÖRÜŞME Paris: 11 A. A.) — iyi malûmat almakta ofan mahafil. dûn öğleden sonra Fransız ve İngiliz nazırları arasında yapılan görüşme esnasında birçok meselelerin tetkik edilmiş oJuğunu beyan etmektedirler. Bu meseleler şunlardır: Merkezi Avrupa ve bilhassa Münih Itilftfnamesİnde derpiş edil. miş olduğu veçhile Çekoslovak-hududlarının zaman altına alın - ması meselesi İngiltere hükûme - tinin îberik yarımndnsında devamlı bir sulh tesisi İçin halletmek temennisinde bulunduğu ispanyol meselesi. Bu son mesele, Komadaki görüşmelerin esaslı noktalarından biri olacaktır. Diplomasi mahafi- yit olunmaktadır. Şarki Akdeniz Meselesi (Baş tarafı I İnci tayfada) yarak bîr muahedename mOsved desi imzalamıştır. Şimdi bu mu ahedenaroenin parlâmentoda tasdiki ve katiyet kesbetmesf mesele si etrafında münakaşa cereyan e diyor. Alman gazetesinin neşriyatın -dan anlıyoruz ki İtalya şarkta da hisse istemekte ve bu talebi Alman matbuatı yani Alman hükümeti nezdinde iyi karşılanmakta ve te- li, ingiltere İle Fransanın ba hu-, sustaki noktai nazarları aracında tam bir birlik mevcut olduğunu beyan etmektedirler. AraplarTiİistin için Amerikaüan Yardım Londra: 11 (A. A.) — Suudi Arabistan sefaretiı lbnisanudun Filistİnin vaziyetine ve Arapların Alman gazetesi Italyanın son günlerde feshettiği 1935 anlaşması ile memnun olamıyacağını çün-ki bunda vadedilen Fevaidin 1915 tarihindeki vakitlere nİsbetle pek ehemmiyetsiz bulunduğunu söyledikten sonra, birdenbire Suriye deki manda meselesine bahsi naklederek: "Suriye gibi yakın şarktaki manda meselesinin esaslı surette halledilmemiş., olmasından şikâyet ediyor. Mesele bu kadarla kalmıyor. Ortaya bir şarki ve garbi Akdeniz kendi memleketlerine sahip olma- meselesi de çıkıyor. Alman «yularına dair reisicumhur Rozvelt'e katının iddiasına (Töre, Fransa gönderdiği notanın metnini Mf - şarktan çekilmeli, orasını İtalyay* retmiştir. . terketmelidir. Çünkü "Fransanın Notada "Fılitın Araplarını Ya- K«rbi Akdenizdeki menfaatleri hudilere ezdirmek teşebbüsünün.. Akdenizdeki menfaatlerine müthiş bir cinayet olduğu kayde-' nisbetle çok daha geniştir... dilmekte ve Yahudilerin Filisini her zaman orada oturmuş olan A-rablara oisbetle kısa bir zaman iş-, gal etmiş oldukları tebarüz ettirilmektedir. Notada Gadre uğrayan Yahudileri misafir etmek meselesiyle sulh içinde sşayan bir milleti mahvederek en haksız va-; sıtalarla onu kendi memleketinden kovmağa maluf ulan "Siyasi siyo-nİzm" meselesi arasında bir fark olduğu söylenmekte ve insani bir hareket olan Yahudileri misafir' etmek hususunda Fİli'tinin diğer dünya memleketlerinden ziyade vizfesini yapmış olduğu zikredil -inektedir. Notada memlekete yitk-] letilmiş olan Balfour beyanname -sinin adalet prensîhlsrine ııvgun müdahalesi taleb edilmektedir. • » Fr.ıns z meclisi reisi oldu Paris: 11 (A. A.) — Parlâmento dün öğleden sonra yeni reisini infihab etmiştir. Hcrriot sıfıra karşı 421 rey ile tekrar riyasete inti-hab edilmiştir, tntihab edilen fc-: kinci reisler şunlardır: Hippolyte ducos. Radikal - Sosyalist, Albert Paulin. Sosyalist. Ferdiııand Morin. Sosyalist. Louis Bayat Merkez. Jaques duclos. komünist. Duclos'un tekrar intihabı ciddi bir mücadeleye yol açmıştır. Neti-cede zaif bir ekseriyetle intihab e-di İm istir. günü intihab edilecektir. P. T. T. müfettişlik imtihanı Ankara, 11 I Hususi) — P.T.T müfettiş muavinliği için 15 şubatta Mülkiye, Ticaret ve Hukuk fakülteleri mezunları arasında bir müsabaka imtihanı açılacaktır. Yeni Fransız Elçisi Ankarada Görülüyor ki İtalyanların istedikleri ve Almanların müdafaa et t tikleri şey, Akdeııizi paylaşmaktır. Bu teklifin Fransız ve ingiliz menfaatlerine ne dereceye kadar tevafuk edeceğini ve bu devletlerin böyle garip bir pazarlığa ne kadar menıaşat göstereceklerini bilemeyiz. Yalnız, şimdiden şu kadarını söylemek mecburiyetindeyiz ki şarki Akdeniz Afrikanın hali bir çölü değildir. AVdenizin şnrk kıyılarında istiklâllerine son derece bağlı, milli hükümetler vardır ve bu hükümetler bir ecnebi nüfuz ve hâkimiyetine girmemek içip her fe dakârlığ.ı hazırdırlar. * Şimdüîi huld*. şarki Akdeniz-den Fransanın çekilmesi sözü Surİ meiını uesliyentcr "çayı görmeden paçalarını sıvıvan.. adamlara ben zetilebilir. Çünkü Surİyemıı muhayyel bir kıta, üzerine rahatça yerleşmek için hazrlanmış modern j bir koltuk olduğundan haberimi/ yoktur. Suriyede Fransızlar bulununa orada ancak milletler cemiyetinin mandater sıfatile mevki almışlardır ve Suriyenin İstiklâlini tanıyarak oradan çekilmek taahhüdüyle bağlıdırlar. Fran-ızların Suriyeyi başkalarına vermekte- bir zararları olmayıcağı kabul edilıe hile bir haklan olacağı zerre kadar teslim edilemez. Binaenaleyh. Italyanın Suriyeye gelmesi ancak bir istilâ harbi neticesinde muzafferiyet kazanması takdirinde vukua gelebilir. Tayyare Suiistimali Ekrem Koningin Evvelce Meş gul Olduğu işler 1 eni Fraanı Elçisi oiasajgîiatn Aakarsrya muvasalât ettiğini yazmıştık. Resimde kendisini re refikasını garda görüyorsunuz Suriyelilerin böyle bir istilâyı ne suretle karşılıyacaklarıııda şüphemiz yoktur. Fakat söylemek mec buriyetindeyİz ki Suriyeye herhun-i gi bir ecnebi devletin bir müstevli sfatiyle yerleşme tcşebbür.ü bi/. Türklerin de kati bir protestosu ve mümanatı ile karşılaşır. Türk vatanının emniyeti kuvvet, li bir garp devletinin Suriyede esas Iı surette yerleşmesine katiyen müsaade edemez. Büyük Avrupa devletleri artık istilâ harplerinin, emperyalizmin ortadan kalktığını akıllarına iyice sindirmelidirler. Artık şarkta ecnebi istilâsına mis kin miskin boyun eğecek, boyundu ruğa girecek millet kalmamıştır. Suriyeye bir ecnebi istilâsının girmesi bütün şarkın yangın içinde kalması demektir. Bu yangın derhal tekmil dünyaya sirayet edeceğinde de şüphe yoktur. Onun için emperyalizm hülyalarından hâlâ vazgeçmemiş olabilecek azgın memleketlerin ve on-lanı arkadaşlık eden dostların bu hakikati şimdiden açık açık bilmeleri cihan sulhu hesabına favdasız olamıyacağını düşündük. Hüseyin t ah id YALÇIN (Baılarafı 1 inci sayfada) mUşaviri Bilioti kendisine Belçika da bir avukat bulmuştur. Hâdise meydana çıktıktan sonra Avukat Necib Abdullah Anka-raya davet edilerek malûmatına müracaat edilmiştir. Bu esnada Haziran 1938 de Ekrem König hakkında bir tevkif müzekkeresi kesilmiştir. Kendisi bu tarihte TUrkiyede bulunmamakta idi. Fakat diğer taraftan Ekrem Konlg'in bu tarihten iki üç ay sonra tekrar Istanbulda görülmüş olduğu kuvvetle söylenmektedir, işte sahte pasaport. Romanya meseleleri de buradan çıkmaktadır. Hakikaten eğer iddia edildiği gibi kendisi buraya gelmişse herhalde sahte bir pasaportla seyahat etmesi icabeder. Bu sahte pasapor-1u dışarıdan, meselâ Fransadan da tedarik etmiş olabilir. Bütün bu noktaların Adliye tahkikatı neticesinde aydınlanacağı muhakkaktır. Diğer taraftan Ekrem Koııig'in Fransadan Icvİçreye kaçtığı ve hükümetimizin kendisini yakalat -mak için isviçre hükümetine müracaat ettiği de söylenmektedir. Başvekilin nut ti Ankara. 11 (A. A.) — C. H. Partisi Meclis grupu heyeti umıı-mıyesinin 10 1 939 tarihli toplan tısına ait olarak dün verdiğimi', haberde Başvekil Celâl Bayarın ı İadeleri hülâsatan kaydedilmiş bı. İnmiyordu. Bugün bu beyanatları! tam metinlerini aynen neşrediyoruz. t Başvekil Celâl Bay ar (İzmir ı Arkadaşlar, geçen sene haziran l yı zarfında Hariciye Vekilimiz sı/ beynelmilel bir tayare kaçakçı' ğından bahsetmişti. Bugün ay mevzua evdet etmek mecburiye'ı duyuyoruz Müsaade huyurursanı. bunu konulmalarının vc müzakere-1 «inin diğer islere terci han ruzııa-meye alınmasını rica ediyorum. iHay hay Besleri). Hariciye Vekilimiz ve Adliye | Vekilimiz şimdiye kadar bu ıs hak kında tebeyyün eden ciddi ve ha- ( kiki safhayı size resmi bir şekilde nrzedeceklerdîı. Yine sizin vasıta-1 nı/la vasıl olunan iakiki ve r?smi safhayı millete bildirmek niyetindeyiz. Hakkında muhakemeye başlanacak ve tabiatile muhakeme aleni olarak eereya ııedecektir. Mak şadımız milleti tenvirdir Onun her hangi bir şekli bence makbuldür. Bundan sonra Adliye ve Hariciye Vekilleri dün hülâsasını yazd*-ğımız bt-yamuta bulunmuşlardır. Bu beyanatı müteakip Başvekil tekrar kürsüye gelerek aşağıdaki hariçten gelen cerevana. menfaat tir. (Arkadaşlar, vakanın hakiki şekille sureti resmiye ve hakikive-de bugün delillere istinat ederek vasıl olduğu neticeye Adliye ve Hariciye Vekili arkadaşla*un izah et tiler. Bunları tekrar ediyorum, bu gün elimize geçen deliller Özerinde vasıl olunmuş neticelerdir. Yann eğer elimize kat'İ bir neticeye va-1 rabilecek bir delil geçerse, onun u-/¦ rindi- bizi yürümekten menede-Ota hiçbir kuvvet yoktur. Memlekette bunun kök budak salmadığı, ancak bir kaç kimsenin hariçten gelen cereyana. mvnfVat saİkasile tabii olaıak bu fezahetı işledikleri anlatılmaktadır. Bunun yuvası, beynelmilel bit şebeke olmak üzere hariçtedir. Adliye Vekilinin izahatını vc Cumhuriyet müddeiumumisini İmledim Verilen malûmattan anladığıma göre. Adliyenin kanaati buruda saklı olarak kullanılan mühürlerin hariçte imal edilerek memle-kilimize getirildi^ merkezindedir Rizlm. hükümet cephesinden bu ve buna benzer büyük veya küçük bir İn tecsKÜrtİmÜTİi mucip olur. Ynlnız vnzlfe noktasından mücrimi yakalamak ve cezasını vermek en esaslı İşimizdir. Bunun Üzerinde yü- j tüyeniz. Bunun üzerinde yürürken takdir buyurursunuz ki. şu şahı», veya bu şahıs gibi bir tefrik yapmadın mücrimi cezalandırmak az- mimiz, gayet samimi ve kafidir. Eğer heyeti umumiye şimdiye kadar hükümetin takip ettiği tarzı hareketi tavzihe muhtaç veya yaptığımız işleri ikmal edebilecek bir tavsiyede bulunmak imkânım ve arzusunu gösterirse onları da tabiatile dinlemeğe ve icrs etmeğe hazırız. (Bravo sesleri). Hepimiz uzun senelerdir milli hayatın İçindeyiz. Ve bayatımızın son devresine yaklaşmış bulunuyoruz. En çok şerefimizi k o Ilıyacak bir ândayız. Eğer herhangi bir gafletle -bunun kasdi olabilmesi ihtimalim düşünmiyorum ve batara getirmiyorum Böyle bir ihtimal tanıamıle gayri varittir- Fakat her hangi bir gaflet saika sık- şeref tehlikeye düşürebilmek bilhassa bizim için. hamakatın en büyüğüdür Biz. elimize gelen vak'ayı kanunlarımızın bize çizdiği hudut dairesin de halletmeğe kendimizi muktedir görüyoruz. Adliye cihazımız emniyetle ve normal şekilde işliyor. Ü-mit ediyoruz ki, Fransa hükümeti bu mücrimi bize teslim etmekte dı-ha çok ;:ecikmiyccektir. Arkadaşlar, her hangi bir sui istimali büyük veya küçük herhar-gı bir yolsuzluğu ezmek bizim irin kat i bir esastır Bunun yanında aynı ehemmiyetle dikkat edeceği-mır bir nokta daha vardır: Masum; olan insanların şerefini speküle a*-] meğe meydan bırakmamak talkın lar). Hükümet, bu ıkı ucu aynı hassasiyetle gözetmek vc korumak merimi ıy«-tındcdır Kendisini bu-; nunla mükellef bilmektedir. Arkadaşlannı.ıı sözlerinden an-lıyoıuıu Bazı matbuatımızın bil hassa bu mesele üzerindeki neşri yatı nazarı dikk.ıtleıini celbetmif-tir. Bu, benim de nazarımdan kaçmadı Ha* şimdi iki f-kra okuva-safaa ve bu fıkrayı okumazdan ev-olvel ilâve edeyim ki tayyarelerin fstanbula gelmiş veya gelmemi: olma» «a buna benzer imali veya hut yanlış neşmau üzerinde değilim Bunlar har zaman yapılabilir ve her zaman tashih olunabilir â-lî işlerdir Fakat sahısüıra ait olrn! meselelerde kalem sahiplerimizin ötedenben dikkat ettikleri noktala-rab undan sonra daha büyük hs«-sasivet göstereceklerini ümit ede-; rim. Mesele şudur. Okuyorum. (Va-' PUT Manimin gelirken yakalandığı takdirde bir çok esrarın ortaya c-1 kaçağından korkun ve o zaman mü-1 hım ve yülu.ek bir mevkii işgal »-den biı zat. lutanbula gelmiş ve' Ekrem Könıgı limana getirin zn-miye yakhv.ank müstear b:ı nam; ile hazırlattığı bir pasaportu Fh rem Koniğe vermhj ve Romcnya tarikile tekrar Avrupayu gitmr-:ini temin etmiştir.) Görüyorsunuz. :-hareler ne kadar kafidir, (hazır ladıl değil rba-jattbjl) diyor j (temin etmiştir» diyor. İkinci fasıl (Romanya zabıtası. Kkrem Köni-';fn elrr.Jekı pasanor-l tun mil «ten r nldt.Junu farkına /ar-i mis ve fakat tC*a sın eden büyük! nüfuzlu adamların tesirile k.-.ıdi-nün serbesi bırakmıştır). Naznn d.kastimi celbeden |L ğer bir fesarlc (hâdise,.-» |t-odJ |*J bunluk yapa-, biı kaç ; i-.nın «le adlan karışmaktadır ) Ru yandan çınlak va mücen-t olarak okuyan her kan. kimi l-sr-Sisına Ketı-mek istıv»-sa getirir «e yüzünü g"/iıuü buyar. biı neşriyatın tesirimi. n k.ndısiın kuıtarab-leeek h\ bir şelu» yoktur. Bu kalnr kat'İ ıfaıVdc btılııran şuur sah.bı «a haysiyet sahibi adamın çok kuvvetti dctılkre sahip alması uuVjfldu Binaenaleyh Adli-[ilı arka.insimin beraber eüm-t mlkkleuım'.mloinİ davet e-bu yuzıyı yozunlann mULıle-müracat edilmesini vc bir muhbir seklinde isticvap edilmci-ni kendilerinden İstedim. Uunu yapa, aklardır. (Alkışlar) Aıkadoıılar, hayatta fezahat c-larak h:ç bir acydei- gizli kalmıya-cağuıa emin olabllirainiz Ittilâmıza vasıl olan her suc ertesi gün siz*n malınırdır. Hâkun aurecJ katiyede Küçük Hırsızlar Gazetelerin son zamanlarda sis sık 13, 14 yaşlarında hırsız çocuklardan bahsediliyor. Bunları okurken insanın gayri ihtiyari içi ürperiyor. 13 yaşında hırsızlık yapan bir çocuk.. Bu, çok hazin bir sey.. İtiraf etmek lâzımdır ki, o çocuğu suç işlemeğe, hırsızlık yapmağa teşvik eden âmiller arasında bizim de kabahatimiz vardır. Onu, bir dükkânın kilidim kırarak içeri girmeğe, bulduğu paralan çalıp kaçmağa sevkeden sebepler arasında, cemiyetin kimsesiz, fakır çoeuklan himaye için lâzım olan tedbirleri ittihaz etmemiş olması, her halde büyük bir yer tutmaktadır. Akşamlan köprü. Sirkeci, Ga lata civarlarından geçecek olursanız, bir çok bu nevi zavallı çocuklara tesadüf edebibrsiniz. Bu da şunu gösteriyor ki hükümetin içtimai yardım teşkilâtını tevsi etme-Bi. bilhassa bu kimsesiz çocuklarla meşgul olacak büyük müesseseler vücude getirmesi lâzımdır. Kaldırımlarda veyahut hapishane köşe terinde çürüyen bu zekâlar arasında kimbilir cemiyetin kendilerinden istifade edeceği ne kıymetler vardır. murlad sertoğlü Japonlara Karşı Zecrî Tedbirler İçin Münakaşa ye Ve huriyi dr; ek uhina Vaşington: 11 (A. A.) — Js-poııyaya ksrşı iktissdi ve mslf sahada zecri tedbirler alınması lehindeki hareket Cumhuriyetçi âyân âzasından Borah'ııı müdahalesi ilk defa olarak itirazla karşılanmıştır. Borah demiştir ki: "— iktisadî sahada zecri tedbirler alınmakla harba doğru ilk adım atılmış olur. Ben harba hazırlanmadan evvel bu tedbirlerin tatbik edilmesi taraftan değilim. Bu tedbirler hiç bir veçhile ulh-cuyane bir hareket addedilemez. . Ayan meclisi hariciye encümen, reisi Pittman bunun aksi bir tezi müdafaa ederek demiştir ki: ••_ Bir adamı aç bırakarak haklarınıza riyael ettirmek imkanı varken onu kurşuna dizdirmek -te ne mâna var?... Mebıısan meclis: hariciye encümeni yeni azalan yarın tayin edilecektir. Her iki meclisin hariciye encümenleri her şeyden evvel iktisadi sahada zecri tedbirler vs bitaraflık meselelerini müzakers edeceklerdir. Beden Irrbİvesİ umum müdirl-gü Ankara. 11 (Hususi — Maarif vekâleti beden terbiyesi umum müdürlüğü teşkili hakkındaki kanun hükümlerine istinaden mekteplerde spor birlikleri kurmak için tetkikler yapılmaktadır. Tetkikk-rin neticelerinin yalt imla alınacağı tahmin olunmaktadır. Bu neticeler alakadarlara tamim edilecektir. Barem kınunu Ankara. 11 (Hususi) — Mecliste barem kanununu tetkik makas dile :eşkİI olunan komisyon çalış malanı - devam etmekledir. Gazetelerde şimdiye kadar bu hususta yapılan neşriyat tahminlerden ibarettir Komisyonun 17 maddelik bîr proje hazırladığı söylenmektedir. Tedıvülden k-ldınlacak pullar Ankara. 11 (Hususi) — Cüm huriyetin on beşinci yıldönümü ıcır. tedavüle çıkarılan pullar kânunu-.'aninin yirmi sekizinde, harf inkılâbı İçin çıkarılan pullar şubatn 15 İnde tedavülden knldınlacıık-kırdır. eiziiniz. Bu memleketin aulistimal-leı yükünden çektiği namütenahi azaplar kâfidir. Hepimiz temiz kalmak ve temis kalanlann şerefin! korumak mecburiyetindeyiz. ) (Alkışlar). 93 -T -~ Sayfa: 4 YENİSABAH gazet basla Bir jurnacılık Numunesi daha Mevzu bulamıyan muharriler ne yaparlar bilir misiniz? Haydi bunu size ifşa edeyim. Öbür gazeteleri şöyle bir okur. fıkra muharrirleri ne yazmışlar şöyle bir göz gezdirirler. Ve bunları okurken dc mutlaka bir mevzu yaka -larlar. Yakalamasalar bile o kadar garip fikirler ve tuhaf yazılara tesadüf ederler ki katıla katı la gülerler ve hoşça vakit geçirmiş olurlar. Bu da bir kârdır. Haydi bugün de beraberce o-k uya hm: Elimize ilk önee Vakit gaze -tesini alalım. Blrinej sayfada koca man bir mükâfatlı mü.uıbaka ilânı. Müsabakasının mevzuu şu: En çok hangi şarkıyı beğeni -yorsunuz ? Size şunu da ifşa edeyim. Bir satışı biışaşağı gitmeğe işi kariler arasında mü s&baka tertip etmeğe onları bir takım hediyeler dağıtmak vaadile avlamıya. kalkışır. Fakıt Vakit böyle bi- teh -like karşısında asla kalmıyacağı-na yemin edebilirim. Çünkü.. Ne ise kalsın.. İkinci sayfada. Ankarada bulunduğu memuriyet icabı yazı yaz maması icap eden ve esasen yazı yazdıkça mevcut olmıyan okuyucularını büsbülün kaybeden bir zatın kütü bir jurnalcilik kokan, menfi görüş mahsulü, berbat bir yazısını.. Eğer bu zat. şeflerine verdiği raporlar İçin de gazeteleri bu kafa ve bu zihniyetle okuyorsa felâket! Nerde ise idam hükmümüz yakın dır. Bereket ki şefleri, gayyur bir mütercimin delâletile ezberledi -ği fakat manasını anlamadığı bir takım frenkçe ültrakübik kelimelerden başka malûmatı olmıyan bu kısa ve menf: görüşlü zatın ra Horlarına ehemmiyet vermiyecek kadar muhterem ve âkil kimse -lerdir. Görüyorsunuz ya muhterem kariler.. Bupün ırazetelerde maalesef eğlenceli şeyler yok. Gel bugünlük hu işten vazgeçelim. TİLKİ • Heltevler BÜYÜK KUMANDAN VE İYİ BABAN ^ ^ m* w»"" M Tefrik* No. 21 YAZAN: TfcV^/K General Kâzım Karabekir i Ziyaret pQ\ ponsun Kara Ah- Temsrl Eminönü Halkevinden: 1. — 12 ikincikânun perşembe. 13 ikincikânun cuma ve 14 ikinci kânun cumartesi akşamları saat (20.30) da evimizin Cağaloğlunda I ki merkezinde gösterit şubemiz: (Vazife) piyesini temsil edecek -tir. 2. — Her üç gece için davetiyeler evimiz bürosundan alınabilir. Konferans Eminönü Halkevinden: 12-1-939 perşembe günü (bugün) saat 17,30 da evimizin Ca-ğaloğlundaki merkez salonunda Macar profesörü Jan Bann tarafın dan Macar halk musikisi hakkında bir konferans verilecek ve bunu Bayan Höflör'ün yine profesör Jan Bann'ın reıakatiyle vereceği bir şan konseri takip edecektir. Davetiye yoktur. Herkes gelebilir Toplanhla- Millî Sanayi birliği toplantısı İstanbul Mili! Sanayi Birliğin -den i Nizamnamemizin 12 nci maddesine göre 27/1/939 cuma günü saat 15 de Birlik merkezinde adi-yen yapılacak heyeti umumiye top lantısına sayın azanın teşfirlerini dileriz. Ruzname: 1) Senelik mesai raporu. 2) Senelik hosap raporu 3) Nizamnamenin bazı ahkâmında 3512 sayılı kanuna göre yatılacak tadilât. General Kâzım Karabekirin Eren-köyündeki köşkünün çalışma odasına girerken gözünüze bir levha çarpıyor. Üzerinde şu keümeler yazılı: (Hür ol. esir yaşama!) içeriye girdim. Karşıma gelen bir diğer levha, üzerinde yine şu kelimeler yazılı: (Hür ol, esir yaşama!! Sayın General, kırmızı bir maroken koltuktan kalktı, elimi sıktı, lazerinde gri bir elbise, gri kalın avc-ter, kahverengi kravat... Değimi-, pembe bir yüz, kestane rengi ufarak, fakat zeki, hareketli gözler.. Geniş ve çizgileri bellisiz alnının ü-zerinde, İnönü'nün saçlarının hali la biide duruşunu andıran hafifçe yükselip sorfradan arkaya doğru ine ı, beyazı galip saçlar... Boyluca. Küçük ve zarif ellerde ceketin n düğmesini açarnk tekrar yerine o-turdu. Fakat bu odada, baktıkça insanını kanına, coşturucu bir sürat ve hara j retle katılan kırmızı bir renk çağlı- medi Yenmesi Lâzımdı Paris Güreş Organizatörlerinin işine Böyle Geliyordu General k.': mı Karabekir köşkünün harp hatıralarîle dolu bir köşesinde lini öpmek is-elikanlının bu ediğini anlatı- ! kıvmetli ha- 'orsunuz. Ayan var. Bun-rlik ve tarihe ısızca, Almar- bîr anahtar çıkararak açtı: — Bunlar, dedi, benim çocukluk zamanımdan bağlıyarak yakın vakitlere kadar toplayıp sakladığım, kedi hayatımla alâkadar şeylerden ba- Çocukluk zamanı derken gözüme sırmalı bir cüz kesesi ilişti. — Bununla meklebc- başlamış olacaksınız? dedim. — Evet... Bu cüz kesesi ağabeyimle beraber mektebe başladığım zaman müştereken kullandığımız keldir. (Sonra hafifçe gülumsiyerek:) Ve tuhaf bir hatırası da vardır: A-ğabeyim yedi yasında idi. Mektebe bağlıyacaktı. Ben de küçük olmaklı-ğıma rağmen - herhalde masraftan tasarruf için olacak - ailemiz. h"r İkimizi de beraber başlatmayı dü şünmüs. Ben, o zamanın asker çocuklarından birçoğunda görüldüğü gibi zabit üniforması giyinmiş, küçük bir kılıç takınmış olduğum halde ağabeyimin yanında yer almıştım. Vaktaki mektebe gittik, ilk der-, i¦ si;ı.iı. Ağabeyim okudu. Sıra bana geldi. Bn isyan ettim. Asla hocava ;hu baı uzattı; bir not ettim: I ' /mı hi devre hassiirdt sonra yeni yılım/ı kullular, daha lı çok şereHi yıllar geçirmenizi cand* diliyen-k en derin saygılarımla eli riııi/nYıı öperim şefkatli baham işte İtenim gibi Usjleree Türk poe cunıı, avni ıra veler, »mi »ı.P .ı.. ¦lanın. nî bir mektubcuk var. Karahekirin elinde yetişmiş yetim babalarının bu mesut küçük vavrtıları da n*İww ki: (Şefkatli büyük hahamız, hatıtm • /a küriikhlgiinde öğrettiğini/ w din-İriliğiniz sarkdan hi/İm ağzımızdan da dinlemeııi/i çok arzu ediyoruz. Küçük çocukların şarkılarım dinlemeyi çok sevdiğiniz için küçük torunlarınızın hu (abfl İsteklerimizi kabul edeceğinize şimdiden güvenerek bütün sevgi ve saygılarımı/, dudaklarımızda tophyarak ellerinizden öpmlye geldik. Lütfen kabul ediniz.) Diğer bir mektub da, babasının vasiyetini yerine getirmek üzer- ıızın mevzuu olan cüz kesesi bu- İüyücek sırmalı keseye bir müd-baktıktan sonra hayalimde nar.-nış (Küçük Karabekir) den siı- - Ve bu hadisenin hayatınızda ne ı bir tesiri oldu? dedim. Ondan ra yine kızmakta devam ettiniz seri göstersem, (Aman, derlerdi, şimdi Kâzım kalpağını suratınıza atar..) Bu telmih bana o kadar işlemişti ki. hiddetimi gülünç bulmıya başladım. Hayatta da Öyle... Ne zaman kızsa m, küçüklüğümdeki o garib inad, mânâsız heyecanlanma ve ailemin beni, biraz da tevbih ıçi-ı tekrarlayıp takıldığı; (Aman çekilin... Şimdi Kâzım kalpağını suratınıza atarl sözü hatırıma gelir. Gülümser geçerim. Bu kalemle ağabeyim benim parmaklarıma şöylece vurmurtu Hayatımda yediğim tek dayağın hatırası olarak saklarım. Ondan sonra dayak yemedim. — Kabahatiniz neydi? On, on bir yadlarında kadr»*-vardım. Ağabeyim coğrafya müzakere ediyordu. Kitabda kutublarj dair. esas itibarile şöyle deniyordu. (Kutublar kar ve buz ile doludur i Fakat bu iki kelime ¦ «Vı ı. ... i sıkmamış, ben kelimeleri (Karpuz) diye okumuşum... Ağabeyim sordu; (Kutu bin m tarif et bakayım?) Ben şöyle cevab veriyorum; (Kutublar, karpuz ile doludur..) Ağabeyim bunun üzerine ken-disile alay ettiğim zannına kapılarak işte j\ kalemle ha'ıfce bir defa parmaklarımın ucuna vurmuştu. Ben de aldım, sakladım. Muzaffer kumandana, bundan sonra camekân içindeki madalyalarını İşaret ettim. Bunların en ortasında kadife bir mahfaza içinde İstiklâl madalyası duruyordu. Diğe.-madalyalar... Ve babası merhum E-nün paşaya Kırım muharebesinde İngilizlerin verdiği madalya... Yan tarafta, altında (Ceddim Karabekir) yazılı mehip bir Türkün resmi. Gümrü. Moskova. Kars muahedelerini imzalıyan demir kalemler Her birinin üzerinde, itmam etlikleri tarihi hadisenin mevkii, günü, nenesi yazılı. General: — Diğer bazı kıymetli, mili* hatıralarla beraber bu kalemleri müzeye vereceğim, diyor. Fatih askeri rüştiyesine gitüCi sılada, elbisesinin yakasına iş'cnm:», mektebin ismini gösteren sırmalı yazı... Ve şıra ile rütbedir rütbeye yüksold.kçe değinen apoleti-'* . Camekânın en üst gözünde İstiklâl mücadelesine aid diğer hatıralarla birlikte büyük dostlarının fotog-ralları.. Atatürk'ün kendisine verdiği kalpaklı, avcı elbisesile bir resmi. Bu resmin kenarında kırmızı mürckkeble şöyle yazıyor; (Kardeşin. Kâ/ım Karalıekir pasa hazretlerine. I Şubat - 888.) Sonra General Karabekir'in, General İsmet İnönü ile birlikte alınmış bir resunleri... Altında şöyle ya «yor: (31 Mart S2& Rosovava hareket hatırası..) Yine İsmet Inönünün İstiklâl harbinde (Kardeşim Kâzım KarabeV-ıc) hitabile birkaç resmi.. General Ali Fuat, Refet, Cafer Tayyar ve B. Rauf'un yadigârları... General Kâzım Karabekir: — Hepsinin hatıralarını muhafaza ederim, diyor. Bir tek küçük şey bile kaybetmemişimdir. (Sonu ', nci sayfada) Bu, salonu dolduran binlerce ta-rafdarının fikirleri, o zamanın güreş mütehassıslarının tahminleri idi: Pol Pons, Kara Ahmedİ yenmelidir! Onlar, belki fikirlerinde, yürüttükleri tahminlerinde haklı idiler. Çünkü TÜrkiyede birinci ktâs biı pehlivan olan Koca Yusufla iki defa berabere kalmış Pol Pons, yinfi TÜrkiyede üçüncü klâs bir pehlivan olan Kara Ahmedi mantıkan yenmelidir. endamını güreş minderinde göster msi kin sabırsızlanıyorlardı. Onu tutan, onu alkışlamak içi ı can aran bu binlerce insan, her halde biraz olsun güreşten anlıyan, ve o spoıa büyük bir merak saran kim- Acaba onların bu husustaki fikir- Kara Ahmedin bu kuru cihan şan piyonunu yeneceğini, çınar gibi yer*? devireceğini mi tahmin ediyorlardı? Her halde onların da düşündükleri. Kara Ahmed hakkında yürüttükleri bir fikirleri vardı. Nitekim Kara Ahmed görünür görünmez, salon biraz evvelkinden daha müdhiş bir vaveyla koparıyor, bütün bu gürültülerin uğultularını yırtan münferid sesler: — Bravo Türk! — Bravo Ahmed! — Haydi Kara arştan! Nidalarile havkırıvor. baeınvor- scsını kaşıyorau. Halkın Kara Ahmedi de delicesine alkışladığını: — Viv le Türk! Seslerile haykırdığını gören Pol Pons asabiyetinden buz gibi olmuş, yüzünün kıpkırmızı rengi kül gibi solmuştu... Hakemler vavaa vavas yerlerini dip yanma çağırdı, mûtad merasimi yaptı. Şimdi binlerce kişi soluksuz duruyor, birbirlerinin ellerini tutarak, kendilerini unutarak, bir çift göz gibi güreşi seyrediyordu. Kara Ahmed. daha birinci tutuşmada hasmının çok kurnaz bir pehlivan, aynı zamanda çok kuvvetli bir insan olduğunu anlamış, o da o-na göre akhnı başına toplamıştı. Bir iki adım geri çekildi, kolları, iri pazıdan, geniş omuzları çelik kesildi. Pol Pons kurnaz bakışlı gözlerini kırpıştıra kırpıştıra Kara Ahmedi süzüyor, her geçen saniye seyircileri bunaltıyor, âdeta Üzüyordu. Halk. birdenbire güreşir, olup bitmesini, yüreklerini üzen heyecanlarının birdenbire kesilmesini istiyordu. Fok»t cihan pehlİKinhğının bu en i üdhlş güreşi öyle birdenbire olup biteceğe benzemiyor, güreş başhya-h bir çeyrek saat olduğu halde iki-i de birbirini alta alamıyor, ezemi-y.rdu. Pol Pons arıldvkca açılıyor, her hamlesi halkı korkutuyor, her hücumu Kara Ahmed ta rafdarlarını n l'midlerini kırıyor, kamçılıyordu. Fnkat buna rağmen Kara Ahmed, naralarım savurmıya: — Oohoydaa!!! Seslerile ortalığı kasıp kavurmıva başlamıştı. Mütemadiyn temkinli güreş tutuyor, şimdilik yalnız hasmının burumlarına karşı koyuyordu. Belki bu da onun için bir siyaset olabilir, belki de böylelikle hasmını bir an gafil avlıyabilirdi. Pol Pons Kara Ahmedin bu kadar f.vşek güreş tuttuğunu gördükçe büsbütün coşuynr, hasmını güzel bir yerinden yakalamak, bir anda kaldırıp yere vurmak, altına almak ı-,m neler yapmıyordu. Onun bu kadar savaşlı güreşini gören tarafdarlar*. mütemadiyen alkışlıyorlar, salonu birbirine katıyorlardı. Onların bu hallerinden şevke gelen Pol Pons, bütün numaralarını dökmek, bütün bildiklerini bu binlerce insana göstermek için bin bir çeçid numaralar yapıyor, her dakika zayıf bir yerini aradığı Ahmedin 'vr yerinden kapıp yere vurmak için cm atıyordu. Yirmi beş dakikalık güreş müddetin e Kara Ahmed muhakkak ki Pol l'onstan üstün bir güreş göstereni emişti. ivikı halk, onun Ponsun r/unla-nnı öğrenmek, ona göre güreş etmek İçin böyle müdafaa vaziyetinde kaldığının farkında değillerdi. Ve bunda da haklı idiler, çünkü Pol Pons. bir ayak üstünde seksen numara yapıyor, her hamlesinde Kara Ahmedin en tehlikeli yerlerinden kapmıya çalışıyordu. Nitekim yarım saat dolarken öyle bir vaziyet olmuştu ki. Pons kaplan gibi Ahmedin üzerine atılmış, tesa-_diif k*. K-rh— a-. tu Jc ntırt—uyağı burkulan Kara Ahmedi bir hamlede altına almıştı. Ponsun er geç beklenen bu hareketi bütün tarafdaılarını sevince boğmuş, salonun için ana baba gü- Localarında vakurane poz alan devlet adamlarından, şehrin en tanınmış simalarından tutun da. haftalıklarını olduğu gibi gişeye yatırıp salonun en nihayetindeki tahtalam kenarına oturmak için yalvarara*! içeri girmiş olan mekteb çocuklarla! kadar hepsi yerlerinden kalk-inakta, ayağa fırlamakta: — Haydi Pons! — Haydi Fransız arslanı! — Aman bırakma! — Görelim seni Pol Pons! Sadalarİle haykırmakta idi. Haykırmıştı, diyorum, çünkü bütün bunlar, bir andan fazla sürmemiş, alta düşen Kara Ahmed, birdenbire: Oohoydaa! Diye bomba gibi bir nâra savur-muş, koca Pol Ponsu manda gibi havaya kaldırmış, kırbaç gibi yere vurmuştu. Bu, o kadar âni olmuş, o kadaa silr'atle yapılmıştı ki, biraz evvel: — Haydi Pons! — Haydi arslan! diye haykırarak ayakta duran binlerce kişi oturmağa vakit bulamamışlar. Kara Ahmed tarafdarları-nın: — Viv le Türk I Sesleri arasında afallamış, kaini ıslardı. Salonun havası birdenbire değişmiş: — Varol Pol Pon»! — Yaşa arslan! Teraneleri: — Haydi Kara Ahmed! — Haydi yağız Türk ! Diye haykıran bomba gibi seslere yerini terketmişti. fTarafdarlarının çılgınca tezahüratı arasında Kara Ahmed, yere vurduğu hasmım, bir daha kaptı, havaya kaldırdı, kafası üstü yett çarptı. ( D cvamı var ) 12 KANUNUSANİ — İM TENİSAIAN Bsryfa: 6 General Kâzım Karabekirin Hatıratı BÜYÜK HARBE NASIL GİRDİK ? AHLÂK BOZAM CEMİYETLER Bir Milletin Asil Kudretini, Heye-canım Söndürebilmek için Onun Gençliğini Keyif ve Şehvetine Dü$-kün Bir Hale Getirmek Kâfidir istilâcı ve Müstemlekeci Devletler, Bu Yıkıcı Müessiri de Unutmamışlar Ve Gençliğin Ahlâkını ifsat Etmek Üzere Bir takım Cemiyetler Kurmuşlardır Cennetin yolu \ıranelıktcn geç*""' Dünya Hıristiyanların âhiret Islan-lnrın, medeniyet .irdiğin bınıı ile zinadır! Müslüman ya illetten, ya kıl letten. ya zilletten hali olamaz! E-velimiz şam. âhırımız şam! Bit yiğitte bulunur! Ceç olsun da güc olmasın I Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, gibi uyuşlurueu ve yeis verici sözlerin içimizde nasıl lu-tunabildiğini araştırırken bu kaynağı da unutmamalıyız Lslâmlar utedenben bir Hınsty.ı nın islâm olduğunu işittiler ini art:k ona karşı, kendi din ve ırk kardeşine yapmadığı, yardımlara koşarlar. \ (Hidayet irdi M ı'| (Mertebeye irdi' ı söylen 1 il isimli bir parola g bı dır. Artık boylek-ri herkesin mı-h-remi esrarı olur. Aralarında evliya mertebesine kadar çıkmıya yol bulanlar da vardır' Tabiatile böy'*!*-rinin kudret ve nüfuzu mensııb ol-: Yazan : General Kâzım Karabekir — 17 bıliyeüerını kaybetmiş bir halde bütün gün ayaklarının burnuna bakt-rak günahlarının affettirilmesi 'çın nıışiı ıh- «nzyariarı dökmüş bulunurlar. İttihadı İslâm manyatının ve oe-dikndularımn faal bir devri olan 913 ve lî'14 de İslâm i vmınin içme bu kabil insani..ı ın çokça barıştıkları görülüyordu. Meselâ, gazele! - de şöyle okuyorduk: HElşueb) gazetesinin vâki olan neşriyatına göre İngiliz tebaasına™ dıığıı hükümetin hesabına kuvvetli, ve Londra asıl/adegânından mühen-bir orduya bedel olur. 1 Ai" «*-••— .«...ı .-»uı. u».. Tahsil ve tetebüü ile Kur'âm Vel hadisleri bir islâm âlimi gibi bil- ¦- ve öyle de talâffur eden ve dinin âd*ı-bını da onlar gibi yapar görünen bir Avrupa âlimi islâmlığı kabul edeı ve adım ve lâkabını dn İslâm aleminde! hürmete şayan olanlardan seçer."-neler yapmağa kudreti yetmez Meselâ: Şeyh Rahmetullah. Seyid Ah- Lord Hidley'in gazetelerdeki ibrete değer beyanatı şu idi: (Yirmi yüdanberi İslâmlığı tetebbu ettim, Arabcayı yularca tahsil ettim ve gördüm ki İslâmlık daha yüksektir.) Bu ifadeyi samimi kabul etae'ı bile şübhe etmeyiz ki bir ingiliz Lor- Sına cephesinde : Açık ordugâhta süvarilerimiz bir zaferden s. istirahatta sanı ve kıyafeti aynen benzetüdiği gibi nüfus tezkeresinin de icabına bakılır! Şu halde bu Avrupa çocuğu Hindictanda ise Hindi, Arabis-tanda ise Arab, Cavada ise Cava», Mısırda ise Mısırlı... hattâ Osmanlı diyarında ise meselâ Türk büe olur! Ve artık babalığının evinde din, ana- med... gibi. Buna bir de bir kucı* sakal ilâve olunursa böyleleıinin .ıle-ma sınıfı arasına karışmasına ve ta-rikatlerin en yüksek mertebelerin-.* çıkmasına, her derde deva bulan bu üfürükçü veya gaipten haber veren bir falcı olmasına hiç mâni kalmaz Her yıl İslâm âleminin her tarafın dan Mekkeye koşup giden on binlerce Cavalı. Hindli. Buhara». Türkistan». Zengibarlı... Hanlar arasında bu kabil irmiş! Şeyhle». Seyıdler ck-*k değildir. Bunların irşadlarile' zavallı hacılar anlama ve anlaşma ka- [*} Errunım'ıın istirdadında ya kaladığımız mühledi bir Rus eavu-Mina şefaat İçin çoluk çocuk ç.rr,na çırpma bagrışıyordo: Ona (hidayet birükte alarak İslâm cihanının ara irdi!) Bırakın onu günahtır! | sına karışıyorlar. •iıs MistirCeriç arzuyi zatisile Mısı mahkemei şeriye^ine müracaat ede ¦ ¦ek dini mübini Islâmı kabul ettiğini ve ü.ımi cedidinin Mehmed Ragıp olduğunu beyan etmiş ve ilâmı şer'i ahzt, lemistir.] 1914 de Cihan harbinden önceki aylarda grup halinde ihtidalar da görünüyordu. Misal olarak işte Lon. dra ayan ve eşrafından İslâmlığı k." -bul edenlerin bir listesi, eski ve yeni isimleri: Lord Hidler — Seyfülrahman Şeyh Rahmetullahül Faruk, Kont Corc . Buvatir - Mevahipülrahman Şeyh | Iranda askerlerim Salâhaddin Ahmet Buvatir. binbaşı Stanley - Moscrit - Şeyh Abdülrah-man. Mister Cir — Şeyh Ahmet Ce-lâleddin. Mister Kit - Şeyh Mehmet AUfllrahnıan. Madam Kliford - Seyide Ayşe. Madam Fuvalit — Fat ma İbrahim. Madam Kâmrunisya — Seyyide Zilep, Madmazel Lili — Ummetullah Halime, Madam Cifurd - Seyyide Aliye. Kadın erkek her çenidi var. Arala-nnda bir de binbaşı var. Erkekler Şeyh, kadınlar da seyyide payesini Garp cephesinde bır »bitimiz tayyare ile düşman •iperlerine hareketten evvel du islâmlığı da ancak İngiltere mem faatine kullanabilir. islâm âlimlerinin münhasıran dinî şube ile meşgul olarak dünyanın şeklini değiştiren ilim, fnden bek -releri olmadığı gözönüne getirilirse İslâmlar arasına kansan Lord Hid-ley gibi alimlerin hangi mertebelere kadar çıkabileceği ve neler yapabileceği kolayca kestirilir. Maskeli Misyonerler nasıl yetiştirilir.' SuihU ve harbde bu kadar mühim roller oynıynbilen şu maskeli Misyo nerlerin nasıl yetiştirild.klerini de görmek faydalıdır: Bunlar iki kaynaktan yetiştirilmektedir: a — Çocuklardan, b - Kemale gelmiş insanlardan. a — Çocuklardan yani çekirdekten yetiştirilen Misyonerler bu vazifeye 8.10 yaşlarında iken alınırlar Şöyle kı İlk tahsillerini kendi Milli mektebinde yapmakta olan veya yapmış o-lan kimsesiz çocuklar veya ana ve babalarının nzaailc hükümetinin emnne bırakılan bu yastakiler müstemlekelerde mahalÜ hükümetler vasıtasile. müstakil hükümeilerde ise sefarethanelerin deiaJetlkl Misyonlara kayd ve tevdi olunur. Misyonlar bu çocuklan sadakatleri mücerrep olan ailelere evlâdlık verirler. Meselâ sefaret kavaslarından bu tarzda evlâdlık yetiştirenler de vardır. Müstemlekelerde bu iş doha ko-laydır. Evlâdlığa giren çocuk o ailenin dinine girer ve aile adım da alır. Adı. Yalçın tepelerden muharebe hattına giderken ne ve dil öğrenir. Zaten bu çocukların çoğu oralarda doğmasalar-(,| bi le oralarda büyüyenlerden alınmış olduğundan az çok dil de bilirler. Ma halli mekteblere de kaydolunarak halk çocuğu imiş gibi onların arasında o memleketin tahsil sistemine tâbi olurlar. Ayda bir babalığı onu mahallin hükümet âmiri veya sefirine getinı Bu suretle sık sık mükâfata mazhar olarak ve ruhu Üzerinde telkinler yapılarak esat milliyetine olan alâkası da beslenir. fTam mahallî halk evlâdı haline giren QO* euk artık Misyon emrinde bir Misyoner olarak vazifesine baslar. b — Kemale gelmiş insanlar kaynağına gelince: Once şunu bilmeliyiz kı (a) safından olanlar yüksek tah sil sahibi insanlar olmayıp ana vatan mekteplerinde biraz İlk uhaîl. den sonra mahalli mekleb veya me.'. reaelcrde okumuş olduklanndan rolleri mahduddur. Bunlar ancak muavin olabilirler. Mensııb oldukları hükümetin tevdi edeceği her vazi-f«yi başaramazlar. Bunlar daha «-yade halk arasında rol oynarla-. Büyük işler için üniversitelerin yetiştirdiği yüksek kabiliyet, yüksek acciye ve yüksek mevki sahibi ve ol- (•) İngilizlerden «akit ve hali mu-said olanlar nerede bulunursa bu-tunsun ıl.ığımı yaklaşınca ana vatana, koşarlar, tâ ki çocuğu Hindli, Mısırlı, Türkiyeli gibi fmci| 0|um|p (|a İleride ana vatan evlâdhınndan farkh bîr muameleye maruz kalma-sın! gunîaşmış insan olmak lâzımdır. Bu kabil kemale gelmiş olup Ja Misyonlara girmek isteyenler veya hükümet büdcesile küçüktenben tahsillerini bu maksadla ikmal edenler übkı mesleki casuslar gibi ana vatandaki şark dilleri mekteplerinde gidecekleri yerlerin dil, din. anane, tarih, coğrafya... sim tahsil ediyorlar. Muvaffakiyetle tahsilini bitirenler bir müddet daha gidecekleri yerler hakkında tetebbülerde bulu -nuyorlar. Sonra o dini kabul ettiği resmen ilân olunarak vazife alacağı memlekete gidiyorlar. Misyon âzası yani Misyoner oluyorlar. • # • En kuvvetli Misyoner teşkilâtı tngilizlerinkidir. Cihan harbinden evvel muhtelif memleketlerdeki gizli Misyonerlerin sayısı 150 ve Misyonerleri 10.000 ve bunların muavinleri de 50.000 idi. İşte cihan harbinde de cihad ilân etmiş olmamıza rağmen ecnebi ist*-lâaı altında bulunan Müslüman mem leketler halkının bize yardım etmek şöyle dursun hattâ düşman safları arasında görünmelerinin sebebleri arasında bu âmili de hatırlamalıya. Ayni âmil hududlanmız içinde bulunan Müslüman kütlelerinden bir kısmını bile aleyhimize tahrik etmi-ye ve başımıza gaileler açmıya muvaffak olmuşlardı. AhUkhoıan cemiyetler Bir milletin yüksek ve asil kudrr-tini. heyecanını söndürebilmek için onun gençliğini keyif ve şehvetine düşkün bıı hale getirmek kafidir' işte istilâcı ve müstemlekeci devletler bu yıkıcı müessiri de unutmamışlar ve bu iş için gençliğin ahlâkını ifsat etmek üzere bir takım cemiyetler de kurmuşlardır. Bunlar müstemlekelerden ziyade müstemleke haline getirilmek istenin milletler a-rasında faaliyettedirler. Çünkü müstemleke halkını, uykusundan başını kaldıramıynrak bir halde tutmak ı-çin kâfi derecede kuvvetler faaliyettedir. Zaten Asya ve Afrika halkı afyon, esrar, içki gibi çeşid çeşid zehirli ve uyuşturucu maddelerle yıo-ranmıştır da. Bunun için asıl mesele yeniden boyunduruk altın» alınmasına karar verilen veya zayıf bulundurulması icab eden müstakil devletlerin gençliğini çökertmektedir. Gençliğin şu veya bu gibi telkın-Icılc sarsılması maksadın sür'atb teminine kâfi görülmediği için onları keyif v şehvetlerine düşkün, bezgin ve bitgm bir hale sokmak için kuvvetli (ahlâk bozan cetnyirtler) de kurulur. Osmanlı memleketlerindeki esrar-keş kahvelrn. karşılıklı rı.m nu-yha-neleri. Beyoğlunun maruf batakhaneleri, velhasıl beşikteki Türk yavrularına gizli uyku hapları (afyon') hazırlıyan eller; hep Türk gençliğinin irade kuvvetini ve millî heyecanını söndürerek onu yıpratmak, onu yere vurmak için tertib olunmuş pusulardı, Türk düşmanlığı güden bazı yerli unsurlar da intikam veya kazançları için bu yıkıcı kuvveti takviye ediyorlardı. Firengi tahribatından gafil bulunan saf halka fahişelerin hastalık aşılamalan da ahlâkî bo/.gun yapan cemiyetlerin programlarında yer a-»yordu. Bu hareket 1871 de Almanlar Parisi zabtettıkleri zamanda dahi görülmüş, bozgun cemiyetlerinin İdarcsile birçok genç Alman zabit vj efradına firengi aşılanmıştı. Ahlâk bozucu cemiyetler ayni zamanda casusları için dahi bîr faaliyet sahası açarlar: Keyif verici maJ delerle uyuşturulanlar veya şehvet karşısında gevşetildiler casuslar n ağına düşmüş kimselerdir. Çünk'l malûmat almak, vesika çalmak ve-yahud propagandalarla şişirilmek i-çin kıvamına getirilmişler demektir. Müessir kuvvetler arasına ahlâk! bozgun yapan cemiyetlerin girebildiğini cihan harbinde de gördük. Bilhassa Balkan memleketlerindeki b-ı kabil cemiyetler mensııb oldukları memleketlerden gönderilen yeni unsurlarla takviye edilmişleri. • • • Cihan harbinden sonra bu cemiyetler tensik ve takviyt olundu. Anlak bozguncuları, hattâ bir müddet başıboş kalan Alman gençliğine bile saldırdılar! Ve hayli de muvaffak oldular: Eroin, kokain gibi u-yuştuıucu maddeler, şehvet uyandırıcı açık resimler, yazılar, sinemalar, tahrik edici maddeleri havi çikolatalar ve bonbonlar.. Gençleri takatleri üstünde şehvele düşkün bir hale getirdiği gibi henüz bulûğ yaşına varmamış çocukları da suiistimallere alıştırdı. Bugün her devlet bu noktada çok hassanııı ve bu tehlikeye karşı maddi. maM?| tedbirler almakla meşguldür. Ah*ik bozan cemiyetlerin prensibi, bir cemiyetin ferdlerıni, maddi ve benimi ihtiraslarına düşkün bir hale getirmek, tereddiye uğratmak ve e-sarete haz.rlamaktır. Bu prensibi yuruTnek için bütün her türlü ahlâki zıfı telkin ve terviçten geri durmazlar: Ayyaşlık, yalancılık, riya-karlık, sahtekârlık... gibi. Bu 'ahlâk bozan I cemiyetler, bir mill-tin zinde unsurlarını çürüterek çalışma ve müdafaa kuvvetlerinden mahrum edeceği için gençliğini ko-rüyan devletler, bu prensibin ve bu prensibe bağlı fikirlerin ortaya atlı-masını bile vatana karşı irtikâb o-lunmuş bir cürüm saymaktadırlar ( Devamı var ) Seni Unutmuştum Yazan ı R. İrfan GÖKSEL Ben o zamanlar, henüz on sekiz yaslarında bir gençtim. Liseyi bitirmeme daha bir yd vardı. Toy bir çocuk değildim. Bu genç yaşımda, bazı -ufak- maceralar geçilmiştim. Şimdi bile. hâlâ içimde geçirdiğim o masum sevgilerin sönen alevini, küllenen kıvılcımlarını duyuyorum. Bir çok kızlar tanıdım. Her yenisi bir evvelkini bana unutturmakta gecikmedi. Hepsi de, kaybolan şu on dört yüla beraber, kalbimden ayrıldı. Ak düşen saçlarımda aradığım siyah teller giH onları da aradım. O mesut rüyaların tatlı hülyalarım bile kaybetmiştim... Sebepsiz iç üzüntüleriyle kıvrandığım, mehtapsız gecelerde düşünürdüm. Neyi mi?!.. Bütün varlığımı dolduran o boş rüyaları.. Güz kapaklarımı indirir, o hatıraların yeniden canlanmasını, hiç değilse gözlerimde yaşamasını isterdim. Liseyi bitirdim. Maddî İmkânsızlıklar yüzünden daha fazla oku-yamadım. Dul kalan anamı geçir-dirmeğe mecburdum. Bunun için hayatımı kazan mı ya uğraştım. Kader, henüz iki yü geçmeden, soğuk ve karlı bir kânun ayında, onu da elimden almakta gecikmedi. Yapayalnız kalmıştım, hayatta.. • • Evelenmiye karar verdim. Nasip değilmiş, olmadı. Yahut ta. silemediğim bir düşünce buna mani oldu. Arzuma rağmen, evlenemedim. ..... Düşünüyordum! Tanıdığım, konuştuğum genç kızlar arasındaki -küçük- yaramaz Ferhundemi düşünüyordum. Ona verdiğim sözleri, yemini düşünüyordum. Onu ilk zamanki gibi seviyordum. Hâlâ içimde ona karşı saf bir aşk. kopmıyau bağlar vardı. Fakat, onun mukabJ sözleri, ettiği o büyük yemin ne olmuştu ? Onu bazan suçlu, çok defa gön lüm razı olmadığı İçin haklı göı meğe çalışırdım. Henüz hayatını ka zanmamış bir erkeğe daha fazü bağlanamazdı., diyordum. İşte.', oıt dört ıztırap yılı kendi kendimi böyle avutmıya çalıştım.. • • Istanbulun rutubetli ve yağmurlu bir kış günüydü. Yeni tayin olunduğum işimden çıkmış, pansiyon olarak kaldığım evime dönüyordum. Galatasaray durağında tramvaydan indim ve seri adımlarla ilerledim. »»muzuma bir el hafif - — Refik ağabey:., fışırdım Bu sefer — Beni lanıvamııdı ¦lık aırnbey Oı ı. Evet.. Onu tanımıyor kadın biraz daha bitkin, esiyle yalvararak sordu: ikna?.. Sende mi?.. Beni tanımak Büsfa veren bi — T şey eziliyordu. Dimağımdaki hatıraları yokladım. Evet oydu! Fer-hundr.. Benim yaramaz Ferhun-dem!... Yavaş yavaş yürüdü. Ben d" ilerledim. Biraz ötedeki sokağ" saptı, ne kadar daha gittik hatır-lıyamıyomm, bir evin önünde durdu: çantasından çıkardığı anahtaı-la kapıyı açtı. Odasın-n aralık kapısından iı;e!İ girdi, mindere çökercesine yıkılarak -Ölgün- ağlamıya başladı. Bir gölge gibi onu takip ettim, j Yanına yerleştim. Onu susturmaya çalıştım. Kan çanağına dönen gollerinin yaşını, mendilimle kuruttum. Mazisini anlatıyordu: — (Seni kaybettikten sonrı, çok ağladım Refik ağabey.. Hepsine yalvardım: — Ben Refik ağabeyimi isterim, beni ondan ayırmayın.. (Sonu yarın) Lüleburgaz orta okula kavuruyor Lüleburgaz. (Hususî) — Orta Kayma celin ve ( tiği bu iç ha! bir or hemen fa laştınlmış lunmuştuı Orta ı yılına yet Güre^ ve koruma cemı-valîmizin reisliğin Di e . refiki cm iz Orduda çıkan Gürses refiki -çe dokundu. Döndüm, baktım: kar.! mizİn son saysiyle 14 yasma, LU- aımda tanımadığım bir genç kadın duruyordu! Nefes nefese idi. Zan-nıma göre: arkamdan yetişmek ı-çin koşmuştu. Kısa sükûtu bozarak sordum: — Ne istiyorsunvz? Yoksa beni birisine mi benzettiniz7'. Ho*e-can içerisinde cerap verdi: leburgazdu İntişar eden özdilek arkadaşımız da 5 inci yaşına basmışlardır. Muhitlerine ve okurlarına fay dalı olmak için büyük bir fedakâr lıkin ça.ı-an bu iki refikimizi tebrik eder ve uzun yıllar temenni e-deriz. Büyük Kumandan ve İyi Baba (B'iftoraft 4 ı( »nyfada) — Burada a&ıh kılıflar da, sizn kincisi olacak? — Evet. ilk kuşandığım kılıç MM bunlar arasındadır. Şu gördüğünüz, iğri. büyük işlemeli palayı. Şark harekâtı esnasında Dağıstanlılar badi* ye etmişti. Son taktığım kılıç da n-dur. Muhterem General bundan nonrıj tekrar ca mekâna dönerek orada ı! küçUk bir defter çıkardı. Bu defterin içinde el yazısile birçok rakamla *-cUmleler görünüyordu. Merak edip izahat istedim: — Bu defter, benim ikiz doğan çocuklarımın doğduğu günden itibaren boylarını, sıkletlerini, yaş muhitlerini, hususiyetlerini, konuşma t.ırzlarını, gıdalarını, doktorla olan münasebetlerini, günü gününe test-bit etmiş olan mühim bir hatıra ve etüd defteridir. Bu deftere çok kişiler merak ediyor. Hattâ çocuk yetiş-. tirmiye medar olur diye, bastırmamı I isteyenler bile var. Bazı tanıdıklar, çocuklarına bir şey oldu mu. gelip sorarlar. Sizinkileri n başından böyle bir sey geçti mi" Ne yaptınız?) ¦ diye tecrübemizden İstifade etmek isterler. O zaman ben de defteri a-çar. 0 yaşta öyle bir endişe karsısında ne gibi bir tedbirde bulunup nasıl bir tesir gördüğümüzü ken'"-. Icnne bu deflerden tafsilâtıle okur anlatırım... Rakınız çocuklarımın er. küçük hususiyetlerine varıncaya kadar kaydetmişimdır kı. ilerde kendileri iein dahi vakit vakit tatlı bir! meşguliyet mevzuu teşkil eder. Meselâ şurası.. Generalin gösterdiği yerde bîı cümle gözüme ilişti: (Hayat, öuçün hlr makam tuttu rarak şarkı ı;ihı hîr şey töytetıdy başladı. Hayat, General Kâzım Karabvkı-rin kızlarından birinin adıdır. Ötekinin adı FJıifl... Her ikisi de şimdi ilkmeklebin beşinci yılındadırlar. f*e General bu yıldan itibaren not tutmak vazifesini onlara bırakmıştı'*. İki yavruya da kendi imzası altmda bir defter hediye etmiştir. Heı iki yavru da hatıralarını bu deftere keti ü yazılaııle zaptediyorlar. Hayat ile Emet'i görmiye ve beraberce resimlerinin ab n masına müsaade rica etmiştim. Az sonra İki gürbüz, sevimli ve halûk kız iren girdiler. Nezaketle elimi sıktılar . Fakat birıbırlerine ne kadar belliyor bu yavrular. Arada bir duan çıkıp girmek zaruretinde kaldıklar1 zaman teker teker girerlerse (Ha yat) ı (Emel) den ayırt edemiyordum. Hangisine ne isimle lıitab edeceğimi şaşırıyorum. Fakat güzel iki isim değil mi? Ancak ben, bu isimleri bir yerde İşitmiş gibiydim... Her her ikisini Hir arada... Tahminimde yanılmamışım. Nı'e-kim az sonra sayın General bunun hikâyesini anlattı: — Çocuklarımın adını, doğmalarından birkaç yıl evvel kovdum, de- kullandıkları âleti ve çıkardık! seyircilere göstererek; İşte hayat, işte emel. Vatan irin sağlam temel. Derler. Bunu yaptığım zam; r. Ve üzerinde şu iki satır yazdı (Itır mîlletî kurtaracak Meşru uvadır aneak.) Hikmet Münir "Yedi GündenM Kamyon çarptı Şoför Salâhaddınin idaresinde -ki :i7s ; ..umaıalı kamyon dün Ga-latada Avram oğlu Valini isminde bir çocuğa çarparak yaralamıştır. M ¦'( rinin pa ası ı ca an s-tıcı Klınadağıııda oturan seyyar satırı Mahrem dün Tatavlada kendi -sinden alış veriş yapan Nazmiye isminde bir kadının paracını çalarken cürmü meşhut halinde yakalanmıştır. Palto hırsızı Kumbaracı yokuşunda oturan Hasan isminde bir adam* aynî semtte kömürcü Hüseyinin palto -sunu çaldığından dün yakalanmıştır. Tahan hırsız ğı OskUdarda Kİrkorun Tahaıı fabrikacında çalışan Osman oğlu Kadri isminde bir amele mezkûr fabrikadan 2 teneke tahan çaldığı id-diasiyte dün yakalanmıştır. NEVROZ İN ıs#''- - #£9791*, - - *9nnaaaaaam Baş, Diş, Nezle, Grip, Ronıatizmı, nevralji, kırıklık ve buta. ağrılarını II derhal ¦ Bi İcabı.d» srOnd. 3 kaşe alınabilir. M kes sr. — Sebebini bilmiyorum ve Öğrenmek te İstemem. Yalnız şunu biliniz sizi görmeden evvel kendimi hiç yoklamamış ve Ernste karşı İlişlerimi tahlil etmemiştim. Sizinle tanıştıktan sonra işler değişti. Onunla evlendikten sonraki vaziyetimi hiç düşünmemiştim. Ve bunu kafiyen münakaşa etmiyorduk, ilk olarak bu gayri tabii hah siz farkettinu*. Bu sebebdendir ki size karcı sempati duydum. Sözleriniz ve kılbıniz açık. inandığınız bazı prensipler var. Ve bunları saklamıyorsunuz. Hiç •evdiniz nıl? — Her hangi bir erkek hayatında sermeden durur mu? — Ben burada hakiki aşktan bahsediyorum. Den. sesini çıkarmadan, ağaç dallan arasından denizi seyrediyordu. — Sizde İnşam şaşırtan şey, çok mütevazı olmanızdır. Fakat düşünülecek olursa kendisinden la-mamüe emin olmıyan, mukavemet edilemez bir cazibeye malik olmadığını bilen bir kimsenin yanında bulunmak benim İçin Öyle inşirah duyulacak bir hal ki... Den bu sözlerde saklı duran i-mayı anladı. Ve ilk defa olarak genç kıza baktı. O da eşarpının ii-zerindeıı heyecnnla âdeta dumanlanmış gibi duran ve umumiyetle berrak gözlerini Den e dikti. - Ok adar yalnızım kl. diye mırıldandı. Surat asmayınız da dost olalım. — öyle zannediyorum ki dostluk hakkındaki fikirlerimiz birîbi-rine uymıyor. Fakat beni mazur görünüz. Giyinmek üzene kulübe dönmem lâzım. Şapkasını çıkararak selâm verdi, geriye dönerek denize doğru indi ve Nansi. genç adamı gözlerde takip ederken, parmaklarının arasında eşarpının plilerini döndürüp duruyordu. un Plaja doğru inerken Den endişe ile düşünmeğe başladı. Eğer Ped-derin daveti bir tuzak idise? Aksam yemeği T^mfodaların boş bulunduğu bir saat bir mücevher hırsızbğı Kın «o. münasip hır fır- KATIL ARANIYOR f\ KİM ÖLDÜRDÜ / YENİ SABAHIN POLİS ROMANI 65 Ç.virtn: R. S AO AY sattı. Onu ve Ernest ile iki gen$ kızı muvakkat bir zaman İçin yatın bir salonundu hapsetmesi ün-kân dehilinde değd miydi9 Bu suretle Reardon kemali serbesti İle hareket edebilirdi. Plânları beyle olduğu takdirde. Reardonun N-v-yorku terketmîş bulunması lâzımdL O vakit te BU1 sahneye girmiş olacaktı. Fakat böyle bir ihtimal dahilinde, yat kulübe telefon etmesi muhakkaktı. Bunun için sUrsMo kulübe yollandı, İçeri girdiği zamaa ümitleri boşa gittL BU telefon etmemişti. Acaba ne olmuştu? Cam adul mış bir halde odasına çıktı. Elbisesini değiştirdiği sırada aklına em- niyet verici bir fıkır geldi Nansi Mr Brenzlerin odasında yemek yiyeceğini söylemişti. Halbuki bu kasanın bulunduğu Nansinin yalak odasına bitişikti. Köşkün bu kutnunda, bu sebepleo dolayı clcklnlı-1er yanık bulunacak, hizmetçiler gidip gelecekti. Eğer hırsız, İşını bu saatte yapmak istiyorsa nal'I-zahmete girmiş bulunacaktı. Bım dan başka Reardonun Nansi ile buluşması vardı. Acaba Reardon Bili atlatmış mıydı? Acaba Oslarl yatında onu bulacaklar mıydı? Ha yır iveardon Langfordu terke* me-muş miydi? Bunun delÜİ de darhil kendisini gösterdi. Saat yediyi çeyrek geçe telefonun ucunda Bili ken- Tefr.ka No. 2 Yazan: BE DİT ESEN İki aaatteııberi balkonda ko -casını bekliypn MUeyyed, onu u-zaktaıı görünce yerinden fırladı. Kapılan çarparak, hangi kapı -dan çıkacağını kestiremeyip ta holden dolaşarak salondan çıktı. Ve bahçenin geniş kumlu yolunda ona yetişebildi. On senenin itiya-diyle uzanan dudaklarını, baştan savma, düşünceli ve kendine ta - — Nen var Nobil? diye sordu. Nebi!; o kadar içten, o kadar telâşla sorduğu tusle bir: — Hiç . savurdu ve şapkasını çıkararak merdivenlere doğru yü rudu. MUeyyed. yolun ortasında o na endişeyle bakarak kalmıştı.. Merdivenlere gelince karısını yan da bıraktığını farkedecek, döne -cek: — Celsene yavrum., diyecek yahut onu bekliyecek zannediyordu. Fakat o. bunların hiç birini yapmadan yürüdü ve salona geçti. .M ... i olgun ruhlu bir ka -dindi. Kırılan şikâyet eden kalbine ehemmiyet vermeden: — Onu çok üzen bir şey var bugün., diye düşündü. Birden bey ninden göğsüne demir gibi soğuk, sert ve keskin bir sızının indiğini fır sev-] landığı Bu acı :ıysa.... k mer- Hafifçe omuzlarım si divenlere atıldı; — Sebebi ne olursa olsun. Bugün o kadar kederli, u kadar ezgin kî teselli etmeliyim. Deli gibi on sene içinde bana en ufak bir azap vermiyen zavallı Nebil için neler düşünüyorum. Arkasından koştu. Salonun balkona açılan kapıdan geldi ği zaman, onu; uzun keU ı sandalyeye uzanmış gözleri kapalı buldu. Yavaşça yanına sokularak serin elini ılnına koydu. Nebil bu eli tuttu ve yavasc» yanma bırakarak: — Bırak Allah arkına Mcdid.. biraz rahat bırak., diye rcrtce bir sesle mırıldandı. Gezlerini tekrar kn padı. Genç kadın kalbine yeniden saplanan o soğuk, o İCjuin sütle çekildi. Gözlerini ondan ayıranryâ-rak. endişe kaplıyım yüzünü başka tarafa çev ireni iye rek bir hasır kolluğa çöktü. Kapalı göz kapaklın arkacından onun mütemadiyen kendiline baktığını hisseden erkek, iki üç ker? başını hiç oynatmudan güzlerini a* tı, can sıkıntısite onu süzdü Bunların birinde Medet: — Allah arkına, diye yalvardı. Nen var? Ne uluyorsun? Söyle., bir kederin varsa niçin bar» açmıyorsun? Ben senin on senelik kann değil miyim? Bu kadar senedir heı sıkıntımızı paylaşmadık mı? Güzel Nebilcif;im neyin var ha?.. Bunları söylerken yavaşça yerinden kalkarak ona sokulmuştu. Keten sandalyenin yanına yere diz çökerek onun bileklerim okşuyordu — Hiç dedim ya «anım. Anlam azgın ki anlatayım. lır ise canım aıkd dı. o kadar. Bırak bani. birazdın geçer.. Medit yanaklarından teker -lenen yaşlan Haklamadan yalvardı: — Niçin Nebil? Kaç senedir İşlerine aid bile olsa her sıkıntım ban* açmıyor muydun? Sana akü verecek değilim., belki &eni teselli edebilirim. Nebilin bugün aksi tarafı tutmuştu. Bu kadar illnn ve sevgiyle üstüne litreyen karısına karnı fena davrandığını biliyordu Fakat bugün o kadar sinirli idi ki yalnız kalmak, basını dinlemek bitiyordu. A-deta, ^eçen şeyleri bir an düşünmemek için uyumağa ihtiyacı vardı. Kan&ının. o kadar M-vdığı yeşü, tit-lek göz bebekleri birer İğne gibi i-cine batıyor, onu ağlatmak âdela hırpalamak istiyordu. Son derece kaba bir hareketle bir (Of..) çekti ve tekrar gözlerini ka padı. Bütün bu şeylere o sebeb ol-ı uş gibi bir hisse kapılmıştı. Şimdi de üstüne düşüyor, şunun bununla avutmağa uğraşacağına büsbütün onu söyletmıye çalışıyor, sıkıntısını eşiyordu. Yavaş, yavaş gece olmuş, evler, a-guçlar uzaklarda birer süet gibi si linmişti. Medit karanlığın içine ağınarak ağlıyor vr ehle koltuğun kenarlarını sıkıyordu. Kocam hiçbir zaman kendisine fan kadar kaba davranmamıştı. İş hayatında onun ne üzüntüleri olmuştu Hepsini en güvenilecek bir arkadaş gibi kendine açardı. Bu keder, bu keder kendinden güçlenecek m bi' Nebili ıkh ve onu kendinde şeydi. Mevcudiy s Kığını hissediyor, fakat bir türlü bırakıp gidemiyordu, öyle, hep ayni vaziyette, koltuğun krnnrlanııı s'karak en ufak bîr pıtırdı yapmaktan çekinerek oturuyordu. Birdenbire salonda bir sandalyeye çarparak koşan oğlu. onun mâni olmasına vakit kalmadan balkona daldı: — Baba. elektriği yakayım mı" Anne ve baba ayni zamanda fırladılar. Medit küçüğü yavaşça :lv-;ırı çıkarmak istiyor, baba bağırıyordu ! Rastığın yere bak diyorum sana.. — Ne terbiyesiz şeysin sen., daha yürümesini öğrenmedin mi" ne binin kusmak o. ha' Ne bıçun iosnıak o*.. Sana soruyorum, »-* birim koşmak? Çocuk şaşırmış., daima müşfik. aima seven babasını ömründe böyle görmediği icııı sararan, kUıiiten yüzile titriyor, omuzları ktılkmu-, parmaklan birbirini didikliyor — Baba.. Baba «ey., diye krkeli -yor. (Devamı var) dişini çağırdı. Çok neşeliydi Oto niz? 1in hususî hafiyelerinden --'i'1 ahbap olmuş, kendisine şayanı istifade malûmat vermişti. Reard-jn sabahleyin zamanını odasında geçirmiş, lokantada yemeğini ge; yemiş ve bir mecmua okumamıştır, beşe do£ru bir gezintiye çıkmıştı. On uaK.na soma od asma giren R/1 ardjn odasına çıkmıştı. Şimdilik hâlâ orada bulunuyordu- Ve kimse üe telefonla da konuşmamıştı. Yalnız saat ona doğru genç bir kadın kendisini aramış ve yemek odası;.-da beklediğini bildirmişti Den bu genç kızın kim olduğunu derhal anlamıştı. — Dostum dedi. Mükemmel bi zabıta memuru gibi hareket etmişsiniz. Bana nereden telefon ediyorsunuz, otelden mi? — Hayır, karşıdaki pastacı dü« kânından. Bunu böyle tercih ettim. Hususi hafiye Adama otelde faa* liyetBc. Reardon kendisini göster-mckaizın katiyen çıkamaz. Biraz yemek yedikten sonra yine otele döneceğim. Den. siz ne U İçindesi- Den arkadaşına. Pedderin yatı na ne gibi şerait tahtında çağırıldığını anlattı ve: — Ernest geç kalmak tasavvurunda olmsdığındsn. kulübe Saat ona doğru döneceğimi ümit ediyo-nım Eğer bu müddet zarfından hemmiyetlı bir hâdise çıkarsa hemen bana telefon edin. — Peki. Fakat beni dinleyin. Reardon otelden çıkınca ben ve A-dams hemen onu takip edeceğiz — Reardonu. Ostorte'da aksam yemeğinde bulacağımı sanıyorum. Fakat vaziyetin aldığı şekle göra yine sizin yardımınıza mecbur olacağımı zannediyorum. — Mükemmel! Benim de istediğim bu. Eğer kulübe döndüğünüz vakit beni bulamazsanız, nerede olduğunuzu bir kâğıtla bildirin. — Olur, ve Bil dikkat edin. yanınıza bir sUâh alın. — Benim de niyetim öyle. Klavn'dan haber var nu? (Devamı var) 12 KANUNUSANİ — İM» TIKİJAİAH Sayfa ı 7 Çırçır Cinayetinin Faili Yakalandı (Baştarafı 1 inci »ayfada) Beyazıt m ey d anlığının ortacından Aksaray istikametine doğru yürüdüğünü görerek bundan çüphelen-mislerdir. Memurlar; derhal kendisini takibe koyulmuşlar ve sokağın köşesinde birdenbire üzerine atlı yarak kollarını tutmuşlardır. Esasen korkarak yürüyen ve her dakika arkasına bakan Rifat bu anî baskından şaşalamış ve sonra; memurların elinden kurtulmağa çalışmışsa da muvaffak olamamıştır. Rifat bu suretle yakalanınca hemen bir otomobile konarak emniyet müdürlüğüne getirilmiştir. RIFAT NE DİYOR? Dün bir muharririmiz katil Ri-fatla görüşmüştür. Çifte katil suçunu sorgusunda tamamen itiraf etmiş ve şunları söylemiştir: — İhsanı eskiden tanırdım. Kendisi bir müddettenberi Makbule ismindeki kadınla münasebette bulunuyordu. Makbuleyi ben de seviyordum. Kaç defa İhsana bu hissimi açtım ve genç kadını bana getirerek bir âlem yapmamızı söyledim. Fakat kabul etmedi. Israrlarım karşısında nihayet bir gün bana: — Makbule ile ikimiz şöyle bir âlem yapalım!.. dedi. Fakat bu vadini tutmadı. Ben ise bir kaç defa ayni şeyi onı hatırlattım ve ısrarla; MakbulCyi getirmesini söyledim. Nihayet vaka günü için sözles-tik. O gün; genç kadın, ben ve İhsan kurlara giderek konuşacak, gezip eğlenecektik!.. Halbuki İhsan yine vadini tutmadı. Üstelik te o gece Makbuleyi yanına alarak sinemaya gittiğini öğrendim. Ben de sinemaya damladım. Geç vekit sinemadan çıktılar. Benim yanımda arkadaşlarım vardı. İhsan bizi gördü, fakat yine aldırmadı. O vakit arkalarından gittim ve İhsanı bir kenara çekerek: — Yahu insan sözünde böyle mi durur? Hani vadin?.. Verdiğin söz ne oldu?.. Dedim. Bu sözlerim onun küfür ve hiddeti ile karşılandı. İhsan bana ağır küfürler Kavurunca kendimi kaybettim. Gözlerim döndü!... Sonra bıçağımı çekerek üzerine abldım. Art*; bundan sonrasını hatırhya-mıyorum.) KANLI I:lı ¦ Rifatın genç çocuğu vurduğu kanlı bıçak meydanda yoktur. Ken dişine bıçağı ne yaptığı sorulduğu anma a; sadece: — Bilmiyorum... Fırlattım.. Attım Demiştir. Fakat cürüm âleti olan bu bı çağm muhakkak bulunması icap fiğinden dünden İtibaren yollarda ve civarda aranmağa başlanmıştır. KATIL NERELERDE SAKLANMIŞ ? Rifat; vaka gecesinden sonra bir müddet Feriköyündeki arkadaşlarının yanında saklandığını ve burada şoför Süleymanın evinde ya-bp kalktığını, sonra da (Okmeydanı) ndaki telsiz kulübelerinde gecelediğini, fakat soğuk ve yağmurların kendisini harap ettiğini bu yüzden YedikuJeye gitmek İsterken yakalandığım söylemiştir. Ayrıca; kendisinin Galatada bir hamamda da yattığı anlaşılın ıştır. Polis; dün katili sakbyanlar hakkında da takibata başlamıştır. Kendisinin Gümüşsüyü hastaha-nesinden kaçtıktan sonra eaklan-dfği yerlerde araştırılmaktadır.Ka til Rifat bugün adliyeye teslim olu-nacaktır. ..-Dr. Hafız Cemal-s ILokmanhckim • Dahiliye Mütehassısı \ Dhranyolu 104 Muayene saatleri pazar hariç \ g her gün 2,6 - 6 salı, perşembe-t ve cumartesi sabahlan 9 - 12 fukaraya T. 22303 Tayyare Piyangosunda Kazanan Talililer 50,000 Lira Kazanan 3441 12,000 Lira Kazanan 34889 10,000 Lira kazanan 4810 3000 Lira Kazanan 25501 1000 Lira Kazananlar' 38012 23999 500 üra kazanan'ar 1965 2673 3658 6059 1206i» 13960 16827 19010 23884 26030 26400 35643 36341 200 613 10089 18998 26469 31421 39257 lira 2270 10587 21675 29160 35238 100 lira 67 1613 j473 5594 9797 10734 13892 145S7 17404 17654 22132 22364 23694 24066 27394 28026 28850 29226 31605 31823 37134 37545 kazananlar 4983 8745 9965 10761 13322 17243 22520 22738 25727 29184 29522 30451 35735 35926 37073 kazananlar 2950 3433 4602 o703 5715 948o 10653 10978 10830 16043 17064 17272 18745 19248 20217 22397 22673 23314 25487 26236" 26327 28259 28612 28624 29735 30203 30997 31993 36248 36392 50 314 702 1918 2074 2865 3907 5489 6366 7455 8028 8824 9556 10523 11586 12672 15134 15596 16523 17512 18358 19106 20181 20868 21797 23844 24178 24791 25667 27825 28479 29465 30442 31498 31821 32529 33547 34313 36007 37649 38744 lira kazananlar 447 918 1982 2559 2994 4465 5857 7190 7605 8322 8982 9751 10595 11888 12819 15197 15614 16597 17747 18599 19281 20436 21016 22323 23880 24352 25123 26071 27915 28512 29776 30781 31533 32033 32617 33787 34522 36230 37833 39-172 557 1001 1990 2704 3149 4552 5959 7310 7627 8375 9034 9829 11289 12029 12849 15200 16016 16794 17932 18865 19431 20607 21198 23129 23931 24395 25376 26281 28083 28628 29901 30804 31672 32051 33037 33821 35047 36250 38225 39732 595 1263 2030 2705 3218 4946 6554 7320 7663 8424 9443 10357 11397 12144 13587 15308 16149 17125 18167 19070 19587 20668 21241 23340 24054 24685 25446 26993 28241 28956 30256 31179 31748 32086 33304 34211 35289 36346 38299 39771 644 1312 2070 2710 3325 5026 6635 7388 7983 8800 9529 10436 11487 12370 14804 15428 16291 17380 18315 19075 20002 20809 21460 23714 24095 24722 25639 27511 28367 29377 30227 31381 31762 32344 33310 34487 35615 36728 38483 39777 30 lira kazananlar 206 478 573 821 1044 1089 1145 1155 1194 1210 1295 1458 1472 1587 1716 1863 2076 2136 2165 2248 2507 2523 2826 2980 3100 Fakir Bir Tütün Amelesi 50 Bin Lira Kazandı Tecdid edilmediğinden keşideden yarım saat evvel satılan bir biletede en büyük ikramiye vurdu Tayyare piyangosunun dünkü keşidesinde kazanan talililer peyderpey belli olmaktadır: 50 bin liralık en büyük ikram! yeyi kadanan 3441 numaralı bilet; Eminönündc Nimet kişesi tarafın -dan Erenköyünde Bağbaşı sokağı 11 numarada Bay Sermede satıl -mıştır. Fakat Bay Sermet üç keşidede" de tecdit ettirmemiştir. Bayan Nimet, bunun üzerine keşideden yarını saat evvel 3441 numaralı bile'i bir keşidelik bilet almak ist iyen ihtiyar bir köylüye satmış-tr. Fakat acele ile bu köylü adresini vermemiş sadece: — Adam sen de... Ben şimdi kö yume gidiyorum! Hele ikramiye çıksın da... demiş ve yürümüştür. İşte yarım saat sonra da bu köy lünün biletine tam 50 bin lira isabet ettniş ve kendisi birdenbire zengin olmuştur. En büyük İkramiye kazanan bi letin diğer bir parçası da Ortaköy de tütün deposunda çalışan Bayan Esterdedir. Piyangonun daha ilk keşidesindenberi muntazaman Nimet kişesinden bilet alan bu ka -din, iki küçük çocuk sahibidir. Bayan Nimet talili müşterisine büyük müjdeyi götürdüğü zaman genç kadın çılgın bir sevinç İçinda Bayan Nimeti karşılamış ve oracıkta paraları alınca hemen işini terket-miştir. Bayan Ester; iş arkadaşlarına onar lira hediye etmek cümertliği-ni dc unutmamıştır. Genç kadın dün coşkun neşesi içinde demiştir ki: — Kocanı birkaç sene evvel bir tramvay kazası sonundu Öldü!.. İki küçük yavrum yetim kalınca ben mecburen tütün ameleliğine başla dm. Senelerdir her gün çocukla -nmı ihtiyar anneme bırakıyor, aklım evde işe gidiyor ve yalnız onlar için çalışıyor, yaşıyordum. Bazın: — Ya hasta olursam!.. İşe gide nıezsem7... Diye kendi kendime düşünür ve o vakit zavallı yavrucuklanmın aç kalacaklarını düşünerek titrer dini!... Büyük Allahım bize acıdı. Hiç ummadığım bir zamanda zengin oldum. Şimdi artık işe gitmiyecek küçük bir ev satın alarak Galata -da Kule dibinde 122 numaralı kira odamızdan çıkacak ve yalnız yavrularımın, çocuklarımın saadet ve istikbali ile uğraşacağım!..... Halûk Cemal Ticaret Odası idare Meclisi Toplandı Ticaret Odası idare meclisi dün senelik toplantısını saat 14,80 da Odanın konferans salonlannda yaptı. Saat 16,30 a kadar devam «-den toplantıda ilk evvelâ yeni idare heyeti seçimi yapılmış ve geçen seneki heyet aynen kabul edilmiştir. Bunu müteakip bütçe müzakerelerine geçilmiş ve neticede 939 senesi bütçesi de tasdik edil -mistir. Bundan sonra bu seneki kadro meselesi üzerinde görüşmeler yapılmış ve bazı kararlar alınarak toplantya nihayet verilmiştir. iktisat işleri Portakal mahsulü Bu sene memleketteki portakal ve mandalina mahsulü geçen seneki kadar olmamakla beraber yine memnuniyet verici bir şekildedir. Yeni alınan mahsul piyasaya çıkarılmış olduğundan şehrimizede de son günler zarfından iki milyo-| na yakın portakal ve mandalinal getirilmiştir. Bu mahsul Antalya, Finike, Bodrum ve Rizeden getirilmekte -dir. - Vekâletin bu tene aldğı tedbirler sayesinde bu kıymetli mahsullerimizden büyük bir kısmı Av-rupaya ihraç edilebilecektir. Aksırık, öksürük, burun akması, düşkünlük tehlikesinin yanılmaz habercileri olduğunu bilmlyormusunuz? Grrpe karşı koymak için hemen ASPİRİN alınız ? Grip, soğukalgınlığı ve ağrılara karsı en emniyetli ilâç budur. Israrla PIRIN isteyiniz! 20 ve 2 tabletlik şekillerde bulunur. Her şeklin Üstündeki markası aldığınız malın hakiki olduğunun ve İyi tesirinin garantisidir. h anbul Vakıflar Direktörlüğü İlânları TİYATROLAR TURAN TİYATROSUNDA BU AKŞAM Caz kralı Gireger. Fransız yıldızı Ebvyamay. Zenci şantözü Braz Tomas, Sevenik şantözü Matvin 15 sevenıikmeıı Sanatkâr Naşit ve Cemal Sahir birlikte İKİ \ÜILÜ KALIN 3 Perde ¦ Tepebaşı Dram kısmı 12/1/939 Perşembe günü akşamı saat 20.30 da AS::ODE 5 perde ¥ İstiklâl caddesi Dram kısmı 12/1/939 Perşembe gündüz saat 14 te ÇOCUK TİYATROSU günü akşamı saat 20,30 da MUM SÖNDÜ 6 P e r d e * HALK OPERETİ Bu akşam CÇ YILDIZ Yakında senenin şer» opereti MODERN KIZLAR Yazan: M. Yesari Ta*hih 10 - 1 - 938 tarihli gazetemizin son sayfasında çıkan Adalar sulh mahkemesinin ilânında i: -dos oğlu Todoriniıı vefat tarihi 29 . 1 - 938 yazılacak iken sehven 989 yazılmış olmakla tashih olu-nur. Semti ve Mahallesi cadde veya Sokağı No. su Eyüp. Kızıl Mecsit Balcı yoku- 3 vu Bahçekapıda Dördüncü Vakıf 12 hanın 1 inci katında Davut paşa Hekim oğlu Cami İçinde,Alî paşa Çarcıda Terlîkçilerde 11 Kumkapı, Çadırcı Cami 7 Ahmvi Çelebi Cami Muhammen aylığı Cinsi Lira K. Ev Oda 10 00 15 00 Kütüphane 6 00 dükkân 1 00 Bodrum 1 00 9 ., 1 09 Yukarıda yazılı mahaller 939 senesi mayıs sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya çıkanlmıştır. İstekliler 24 K. sani 939 salı günü saat on beşe kadar Çemberlitaşta İstanbul vakıflar başmüdürlüğünde Vakıf akarlar kalemine gelmeleri. (236) Kıymeti Lira Kr. Pey parası Lira Kr. 1199 00 89 93 Vefada Darülhadis mahallesinin İmaret sokağında 4 No. lu ve bermuci çap 279,73 metre murabbaıııda bulunan Şeyh Vefa İmaret arsaMiuu tamamı 15 gün müddetle açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhalesi 27-1-939 cuma günQ saat 15 te icra edileceğinden talip-lerin Çemberlitaşta Vakıflar başmüdürlüğünde mahlûlat kulemin* müracuatlcri. (235) 3665 4016 4653 5045 5252 5794 6276 6826 7468 7808 8526 8012 9238 9683 10228 11077 11536 11764 12307 13082 14191 14778 15479 16877 18026 18934 19547 19765 3728 3927 4055 4318 4713 4737 5117 5165 5282 5291 5866 6164 6559 6131 6959 6997 7585 7620 8141 8161 8609 8737 0023 9030 9314 9508 9762 9929 10268 10917 11115 11132 11591 11658 12072 12146 12426 12647 13257 13620 14211 14301 14849 14907 15624 15701 17092 17401 18188 18457 18942 19157 19649 19718 20044 20006 3928 4397 4782 5285 5296 6205 6541 7274 7664 8304 8761 9070 9527 10149 10950 11544 11685 12171 12593 13772 14318 14919 15761 17466 18462 19294 19740 20137 3980 4405 4829 5244 530S 6272 6615 7441 780-1 8369 8884 5116 9536 10178 10981 11750 12262 12970 14179 14702 15238 16088 18020 18910 19458 10745 20201 20210 20973 21656 22884 23638 24192 24794 25415 26297 26730 27405 281S9 28529 20711 30086 30756 31631 32412 32097 33549 34658 35303 36131 36966 38172 38375 39004 30748 20245 21036 21734 23030 23639 24388 24021 25608 26386 26772 27519 28211 28741 20713 30104 30818 31745 32593 33085 33622 34700 35-136 36135 37146 38198 38502 39188 39820 20381 21387 21948 23281 23855 24558 24008 25752 26132 26787 27663 28212 20131 29744 30106 30923 82015 32692 33203 33986 34937 35651 36370 37153 38240 385U0 39345 20306 21405 22432 23299 23926 24567 25170 26072 26576 26006 27678 28245 29-140 20804 30267 31027 32072 32755 33247 34342 35175 35832 36471 37260 38302 38601 39390 20843 21563 22600 23561 24005 24568 25399 26187 26637 27024 27072 28449 29540 29831 30353 31391 3229! 32846 33400 34561 35295 36098 36601 38161 38358 38780 30517 Su I Ura .ime t Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesinden- Hasİp. Akça ve Akgül ve Rıza ve Fendenin şayian ve müştereken mutasarnf oldukları İstanbul Şeh zadebaşındu Kalcnderhane tekke sokağında 2-4 numaralı ve beş bin lira kıymet muhammeneli ah -j şap hane ve ayni sokakta 4 mil-kerer numaralı 300 lira kıymeti muhammeneli bir kıta arsa ve Nu ruosmaniye Mahmutpaşa mahal • leşinin Şeref sokağında kâin eski 22 yeni 33 numaralı 4500 lira kıy-1 meli muhammeneli evsafları vaziyet zaptında yazılı kârgir hanenin İzalei şüyuu zımnında fUruhtc takarrür ederek ayn ayrı müzayedeye *-azolunmuştur: Birine: açık arttırma 15-2-939 tarihine müsadif çarşamba günü saat (14) on dörtten on altıya kadar icra olunacaktır. Kıymeti muhammenelerinin % 78 İni bulduğu takdirde o gün İha! lei katıyesi yapılacaktır. Bulma- { dığı takdirde en çok arttıranın ta abhüdü baki kalmak üzere on beş gün müddetle temdit edilerek ikinj c! arttırmalar-. 2-3-939 tarihîne müsadif perşembe günü saat on I dörtten on altıya kadar İcra kılı-' nacak ve o gün n çok arttıra -na ihale edilecektir. ipotek sahibi alacaklılarla dl t ¦ ı alâkadarların işbu gayri moo İ^^^Dr. İhsan Sa ItSTAFlLOKOK AŞİSİ ¦ Istafilokoklardan ranicellld(ergenlik, kan çıbanı, koltuk allı rinanı, arpacık) ve hntün r-ild lmsii-§ lıklnnna karşı pek tesirli bir sçıri Diranyolu No. 113 ¦¦ küller üzerindeki haklannı husu-slle faiz ve masrafa dair elan iddi alarmı evrakı musbîtelerile 20 gün içinde bildirmeleri lâzımdır. Ak--, halde hakları tapu sicillerile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalacaktır. Müterakim bilumum vergiler borç lan nîsbetinde hissedarlara ve tel lâliye ve vakıflar kanunu mucibince verilmesi lâzım gelen yirmi senelik taviz bedeli ve İhale pulu ve tapu masraftan müşteriye aittir. Arttırma şartnamesi işbu ilân tarihinden itibaren mahkeme di -vanhanesine talik kılınmıştır. Talip olanların kıymeti mu -hammenelerlnîn yüzde yedi bu -çuk nîsbetinde pey akçesini hami len o gün ve saatte İstanbul Di -vanyolunda dairel mahsusasında Snltnnahmet üçüncü sulh hukuk mahkemesi başkâtipliğine 938-34 numara ile müracaattan ilân olunur. . 't Vfc*rj«iıiı#ıiu^ ' TINİ3ABAK "ıl KANUNUSANİ ~ 19M YENİ - HAVALANDIRILMIŞ PUDRA Pudra hususunda yeni ve cazip bir fikir, en son bir usul ile yapılan bu pudra şimdiye kadar tanıdığımız pudralardan daha ince ve daha hafiftir. O kadar ince ki OİIdde mevcudiyeti bile farkedil-raez, şayanı hayret bir ten temin eder. Gündüz, rüzgâr ve yağrau -cun bozanuyacağı bir tazelik verir, gece de en sıcak bir dans sa • lonunda bile katiyen terden müteessir olmaz. İmtiyazlı bîr usul dairesinde krema köpüğü ile ka -fistanlım* olduğundan bu yeni Tokalon pudrası saatlerce sabit kalır ve cildin tabii yağlı ifrazatını masetmesine mâni olur. kurumaktan muhafaza ederek buruşuklukların teşekkülünü meneder. Terkibinde Krema köpüğü bulu -nan bu meşhur Tokalon pudrasını tercih ediniz. Birkaç gün zarfıuda teninizde husule getireceği şayanı hayret güzelliği görünüz. Kadınların onda dokuzu tenlerine uygun olma -yan fena renkte bir pudra kulla nır ve yüzleri makyajlı ve ağır bir manzara kesbeder. Teniniz» uygun renkteki pudrayı bulmanın yegâne çaresi, yüzünüzün bir tarafına bir renk ve diğer tarafı -na başka renk pudra tecrübe etmektir. Bu suretle en muvafık pudrayı İntihap etmiş olursunuz. Şayet rengin intihabında tereddüt ediyorsanız müessesemize müracaat ediniz. TecrUbe için muhtelif renklerde ve. parasız olarak numunelikler takdim edeceğfz. Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra niçin RADYOLİN diş macunu kullanmalıdır? ÇÜNKÜ Güzel Yüz için ilk şart güzel diş . Güzel Diş için ille ve. en esaslı şart da RADYOLİN kullanmaktır. RADYOLİN Mikronları Yüzde 100 öldürür. Dişleri fırçanın giremediği yerlere kadar nüfuz ederek temizler, parlatır. Diş etlerini besler ve hastalanmalarına mâni olur. Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra kullanınız. I'— Şartname ve numunesi mucibince satın alınacak 25000 kilo bel ipi kapalı zarf usulîyle eksiltmeye konmuştur. n — Muhammen bedeli beher kilosu 59 kuruş hesabiyle 14750 lira muvakkat teminatı 1106.25 liradır. III — Eksiltme 16. 1. 939 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 16 te Kabataşta Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV—Şartnameler parasi2 olarak hergün sözü geçen şubeden allanabileceği gibi numune de görülebilir. V — Mühürlü teklif mektubunu kanuni vesaik iJe yüzde 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek o-lan kapalı zarflar eksiltme günü en geç saat 14 e kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi lâzımdır. (9485). m I — İdaremizin Paşabahçe fabrikasında mevcut 3000 adet müstamel galvaniz ve saç bidon 500 adedi derhal ve mütebakisi de en kısa bir zamanda kaldırılmak sartiyle satılacağından kapalı zarf usutiyle arttırmaya konmuştur. rj — Muhammen bedeli beheri 2. 50 lira hesabiyle 7600 lira ve füzde 15 teminatı 1120 liradır. IH — Arttırma 20 - 1 - 939 tarihine rastlıyan cuma günü saat 16 da Kabataşta levazım ve mübayaat şubesinde müteşekkil satış komisyonunda yapılacaktır. VI—Arttırma şartnameler parafız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabileceği gibi bidonlar Paşabahçe fabrikasında görülebilir. V — Mühürlü teklif mektubunu kanuni vesaik İle yüzde 15 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek Olan kapalı zarfların İhaİe günü en geç saat 15 şe kadar yukarıda adı geçen satış komisyonu başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi lâzımdır. "84" Nafıa Vekâletinden: 15. 2. 939 çarşamba günü saat 15 te Ankarada Nafıa vekâleti binası içinde malzeme müdürlüğü odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunda 7580 lira muhammen bedelli 00 ton telgraf teli ile 200 kilo bağ telinin kapalı zarf usuliyle eksiltmesi yapılacaktır. .'• . (Yeril malı İçin de teklifte bulunulabilir.) MSS^W Eksiltme şartnamesi ve teferruatı bedelsiz olarak malzeme müdürlüğünden alınabilir. Muvakkat teminat 564 lira 75 kuruştur. İsteklilerin teklif mektuplarını muvakkat teminat ve şa r t namesi nde-yazılı vesaik ile birlikte ayni gün saat 14 e kadar mezkûr komisyona makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. (3508) (9493) Türkiye KIZILAY CEMİYETİNDEN: Hastanelerimi! için diktirilecek hasta abalarında kullanılmak üzere: 5.500 metre kumaş (Yerli veys ecnebi malı) ı^tın alınacaktır. Taliplerin numuneyi görmek ve teklifte bulunmak üzere 24/1/939 salı günü saat (İS) e kadar Yanipostane karşısında Kızılay İstanbul Deposu Direktörlüğüne müracaatlerİ. n^mîâk^r'a^^ Esas No. Yen No. su Nevi Senelik kira depozito; T. L. T. L. Miktarı: Ölçüsü: 440 adet 186 " 136 " 710 15.840 M* 8.921 " 3.510 " 400 X 30 X 80 400 X 28 X 0.026 400 X 25 X 0,026 23.271 M» I — Yukarıda eb'at ve miktarı yazılı 28.271 metre mikâbı tahta açık eksiltme usuliyle satın alınacaktır. II — Muhammen bedeli beher metre mikâbı 39 lira hesabiyle 907.60 lira ve muvakkat teminatı 68.07 liradır. m — Eksiltme 13/1/939 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15.4G ta Kabataşta Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacağından isteklilerin tayin edilen gün ve saatte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (167) Fıçı imalâthanesi 420.— 63.— 480 — 72.- 435 Ev «ıh Şahsultan ma 48-50 . hailesi eski Bahriye sokağı 775 Bakırköy Sakızağacı 50,50/1 Sinema ve man. Aşmalı sokak 60/2 bahçeli gazino Adresi yukarıda yazılı gayri menkuller açık arttırma usuliyle kiraya verilecektir. İhale 23-1-939 pazartesi günü saat ondadır. İs-teklilerin bildirilen gün ve saatte depozito akçesile birlikte şubemize gelmeleri. -237. Üsküdar İcra Memurluğundan: Bir borcun temini İstifası için; mahcuz ve satılması mukarreri marangozlara mahsus bir adet pl-. lâuya ve bir adet kalınlık makine si 18 - 1 - 939 tarihine müsadif j çarşamba günü saat 10 dan 12 yoj kadar Üskudarda Balabanda eski Keresteciler sokağında 6-8-10 No.] lu fabrika derunnuda açık arttırma ile satılacağından talip olan ların mezkûr gün ve tarihte ma hallinde hazır bulunacak memu-' ra müracaatları ilân olunur. Öksürenlere : KATRAN HAKKI EKREM İstanbul Asliye Altıncı Hukuk Mahkemesinden: Aksaray Baba Hasan mahalle sinde Toprak sokak 21-1 sayılı evde oturan Şerife tarafından kocası olup mukaddema İstanbul Küçük Lângada tramvay caddesinde Cellât çeşmesi karşısında 1 sayılı evde oturmakta iken halen ikametgâhı meçhul Tevfik aley -hine açılan boşanma davasına ait arzuhal sureti bilâ tebliğ iade kılınmakla mezkûr arzuhalin mahkeme divanhanesine talikine ve keyfiyetin on beş gün müddetle i-lânına karur verilmiş olduğundan adı geçen Tevfik'in 938-2022 numarada kayıtlı davaya on gün zarfında cevap vermesi lüzumu tebliğ olunur. Gayrimenkul Satış İlânı İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden: Bayan Haticenin sandığınızdan 17486 hesap No. sile aldığı 160 liraya karşı birinci derecede İpotek edip vadesinde borcunu ödemediğinden dolayı hakkında yapılau takip Üzerine 3202 No. Iı kanunun 46 cı maddesinin matufu 40 cı maddesine göre satılması icabe -den Boğaziçİnde Sarıyerde eski dere caddeBİ yeni orta en yeni taraftar sokağında eski 89 No. lu yeni 1 No. lu kagir bir ahırın tamamı blrbuçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydı na göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek İstiyen 60 lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da ka bul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye resimleri, vakıf ica-resi taviz bedeli ve tellaliye rüsumu borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 16-1-939 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu cisil kavdı ve sair lüzumlu izahat ta şartııamedeve takip dosyasında vardır. Arttırmaya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa çıkarılan gayri menkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur. Birinci arttırma 10-3-939 tarihine müsadif cuma günü Cağaloğlunda kâin san dığımızda saat 14 ten 16 ya kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale ya pılabilmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması icapbeden gayri menkul mükellefiyeti ile sandık alacağım tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak sar tiyle 28-3-939 tarihine müsadif salı günü ayni mahalde ve ayni saatte son arttirma*ı yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok art tiranın üstünde bırakılacaktır. Hakları tapu sicilleriyle sabit olmı-yan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarım ve hususi le faiz ve masarife dair İddialarım ilân tarihinden itibaren yirmi gün İçinde evrakı müsbileleriyle birlikte dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla hakları tapu sicilleriyle sa bit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak istiyenlerin 938/81 dosya numarasiyle sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. * DİKKAT Emniyot Saııdttfı; Sandıktan alınan gayrimenkulu ipotek göster mek istiyenlere tahmin edilen kıymetin yansını ikraz yaparak usulü ne göre kolaylık göstermektedir. (212) İstanbul Belediyesi İlânları I Beyoğlu hastahenesine lüzumu olan ve hepsine 666 lira 60 kuruş bedel tahmin edilen 10 kalem Cerrahî alât nçık eksiltmeye konulmuştur. Listesile şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesika ve 42 lira 49 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 23-1-939 pazartesi günü saat 14 buçukta daimi encümende bulunmalıdırlar. (1.) (148)] Haydarpaşa Lisesi Satnalma Kurumundan : Devlet hesabına okuyan yatılı talebe için 263 metre elbiselik lâcivert kuma? satın alınmak üzere arık ek.-illmeye konulmuştur Eksiltme 23 1-939 pazartesi günü ^aat 15 tc Beyoğlu Karlman karşısında Liseler alım satım komisyonu binası içinde Liseler muhase-becileriğinde toplanacak komisyonda yapılacaktır. Beher metre kumaşın tahmin bedeli 4 lira 50 kuruş ^e ilk teminatı 89 liradır. Şartname ve kumaş numunesi meklebde görülebilir. Istekilerin belli gün ve saatte carî sene Ticaret Odası vesikasın, dan maada bu nevi kumaş yapar Fabrika veya İmalâthane sahibi olduklarına dair ibraz etmeğe mecbur bulundukları vesika ile birlikte komisyona gelemeleri. (151) Üniversite Rektörlüğünden : Tıb fakültesi laboratuvarında çalışmak üzere laborant nam -zetlerine İhtiyaç vardır. Asgari orta mektep tahsili görmek ve garp dillerinden birini bilmek lâzımdır. K. istiyenlerin Tıp fakültesi dekanlığına müracaatlerİ. (256) isiıyenierın ııp ıaKUiıesı aeaaııııgıııa muracaaııerı. izuöj Sahibi: Ahmet Cemale 11 in SARAÇOĞLU Noşriyal müdürü: Macit ÇETİN Basıldığı yer Matbaai Ebüzziya CUMA * 13 "TP ^nunasânî Î939 İDARE VWtl İstanbul N"urnosmBtüJlT*o. M Telgraff Yrnl*abab gaietesl TAN B'V'-h ^^"elefon: — ZOTJfi—* Birinci yit — No.___ YENİ SABAH GÜ N DE Ll K SİYASİ HALK GAZETESİ KROSU ŞARTLARİ »M Kr. A«*-Dfl 1K» Kr. B« K». I aylığı IZOf Kr, MO Kr. t aylıfl tOO Kr. M Kr. 1 »ylıgı 300 Kr. l'««l» ıl'lhsdıD» Klfin'ıııl| m»1- MMUtl ki» tt. 14 ' ¦'• TC 4 Ura Har yarda 3 KURUŞ Hükümet Ve Matbuat Matbuat Hürriyetinin Bir Milletin Hayatında Oynadığı Büyük Rol Matbuat Susdu mu, Halk Arasında da Dedikodu Saltanat Sürer. Fakat Matbuatın da Vazifesi Vardır Yazan : HÜSEYİN CAH/D YALCIN Hükümet ile matbuat arasındaki münasebetler ve, daha doğacını, umumî surette matbuat mesele-•I bugün memleketin büyük e-hemmiyetle üzerinde durup düşüneceği hayati mevzulardan birini teşkil ediyor. Otuz senedenberi bu mesele hallolunamamıştır. Maamafih, arkada kâfi bir tecrübe devresi bıraktığımız için. bunlardan alınacak derslerle ilerisi hakkında faydalı bîr yol tayin edebilmekten ümit kesilemez. Memleketimizde, içinde bulunduğumuz su teceddüt ve inkllâp devrinde matbuatımızın uhdesine düşen vazifenin çok nazik olduğu-au takdir etmek zor bir iş değildir. Matbuatın bu vazifesini hakkile id-; rak ve ifa tmiş olduğu kati suret-, te İddia edilemez. Matbuattan sadır olan bir kusurun daima bir hürdebin ile seyredilip büyütülmesine bir istidat vardır. Çünkü matbuata ananevi surette alışkın olmadığımız cihetle, neşriyat hürriyetinin yanlı? anlaşılması yüzünden husule gelebilecek mahzurlar pek göze çarpıyor. Bundan dolayı, pek tabiî surette, bu mahzurlardan içtinap arzusu hissediliyor. Diğer taraftan, matbuatın hürriyetinden mutazarrır o-lan, memleketin hayır ve selâmeti namına değil ile şahsî menfaatleri hesabına matbuat hürriyetini istememekte mcnfaattar bulunan kimseler de mevcuttur. Bunlar ufak fırsatlardan bile istifade ederek matbuatın tecavüzlerinden, taşkınlıklarından şikâyet ederler. Siz onların şahıslarına inhisar edecek bir fenalıktan bahsederseniz şahısları aleyhindeki yazıları derhal rejime, vatana ciro etmeğe kalkarlar. Şa-1 hışlan için değil de memleket için] yanıp yakılıyorlarmış gibi bir tavır alırlar. Hak suretinde görünen bu mütalâalara kapılanlar da eksik olmaz. Şu vaziyette, gerek memleketin şeref ve hakkı gerek rejimin menfaati namına hiç şüphesiz elzem ve «anırt bulunan fikir ve matbuat hürriyeti ile memleketin ayni derecede muhtaç olduğu sükûn ve islik rann vahdet ve tecanflsü, otoriteye bflrmerl nasıl telif edeceğiz? Matbuat hürriyetinin lüzum ve faydası hakkında izahat vermeğe kalkmak bugün gülünç görünebilir. Fakat bu fayda, daha doğrusu bu zaruret ve İhtiyaç o kadar istihfaf edilmiştir ki hür matbuatın kıymet ve ehemmiyetine hiç olmazsa esaslı noktalarda İşaret etmek mecburiyeti vardır. Bir memlekette kanunun, temizliğin, faziletin, hakkın hükümran olmasını hedef ittihaz eden bir rejim var ise en İyi müttefik ve yardımcı olarak matbuatı bulabilir. Matbuat hürriyetini kaybettiği gün idare işlerinde ahlâksızlık başlar. Çünkü korku kalkar, mesuliyet kalkar. Millette hükümete karşı emniyet teesüs edemez. İşlerin milletin gözü Önünde cereyan ettiğine, gizli kapaklı şeyler olmadığına dair kanaat vücut bulmaz. Halbuki bir rejimin ciddiyeti, şeref ve hay-•iyeti namına en ehemmiyet verilecek nokta halkın bu emniyetidir. Matbuat sustu mu, halk arasın-tta dedikodu saltanat sürer. Pfs, murdar, iğrenç yalanlar, iftiralar Hüseyin Cahid YALÇIN (Sonu 3 ÜncÜ sayfamızda) Frankistlere mensub iki asker bomba atarlarken Frankistler Nihaî Zafer için Taarruza Geçtiler Taarruz Tekmil Cephelerden Aynı Anda Başladı Burgos. 12 (A.A.) — Frankist kıtaat, dün Montbtanch şehrini ve Tanagone eyaletinin dağlık mın-takasında kâin bir çok mühim mevzileri işgal etmişlerdir. Cumhuriyetçilerin bu mıntakadaki bütüı tahkimat hatları, muhacimlerin e-line geçmiştir. Yirmi günlük taarruz neticesinde Frankistler, 125 kasaba işgal etmişlerdir. ı ii.ru. 3 üncü sayfada) Filistinde Şiddetli Muharebeler Oluyor Arap Kuvvetlerinin Reisi Arif Abdürrazak ingiliz Muhasara Hattını Yararak Kaçtı Kudüste bir evden ihtilâlci araplara makineli tüfekle ateş eden l.ıgili.ler Kudüs: 12 (A. A.) — İngiliz, duişnı.ıkts olan asîlerin reisi A kıtaatı, çetesi ile şurada burada (Sonu 3 üncü sayfada) Fransa Ekrem Koniği Türkîyeye Teslim Etmek istemiyor mu? Havas Ajansının Neşrettiği Garip Tebliğden Çıkan Mâna Nedir? Ankara, 12 A A • — Havas a-jansı tarafından neşredilen bir haberde: Ankarada tayyare kaçakçılığından maznun Ekrem Köniğ namında bir Türk vatandaşının hakkı hüviyetinin meydana çıkması ü-zerine uzun zamandanberi ikamet etmekte olduğu Fransada tevkif. edildiği Haber gazetesindeki bir yazıya atfen, bildirilerek Fransa mü-11 emniyetinin bu havadisi tekzib ettiği beyan olunmakla ve bu me Fransa Suriye Mandasından Vazgeçmiyor Beyrut, 12 (A.A.) — Havas a-jansı muhabirinden: Alî komiser B. Gabrİel Puaux, r*.dyo ile neşredilmiş oln bir nutkunda Fransanın kendisine tevdi edilmiş olan manda vezaifini sonuna kadar ila etmeğe yani Suriye ile Lübnanın müstakü birer devlet olarak tedrici inkişaflarını teshil eylemeğe karar vermiş olduğunu beyan etmiştir. Mumaileyh, sözüne devamla şöyle demiştir: Fransa, hiçbir zaman uhdesindeki mandayı kat'î bîr formül telâkki etmemiştir. Fransa, sadece Suriyenin samimî dostluğuna taliptir ve Sur iyeye ona hâs olan mil'i hayatı temine çalışmaktadır. Fransanın Suriyede mevcudiyeti Suriyenin mülki tanıamiyetinin ve istiklâlinin yegâne müessir zamanıdır. Tevfik Rüştü Londra Elcisi Oluyor Ankara: 12 (A. A.) — Sabık hariciye vekili Doktor Tevfik Kütü Arasın Londra büyük elçiliğine tayini hakkında hükümetimiz ta -rafından vaki olan istimzaca İn -giltere hükümeti agremanını vermiştir. sele hakındu Türk zabıtasının Fransa zabıtasına katiyen bir talepte bulunmamış olduğu da ilâve edilmektedir. Havas ajansı taralından verilen bu haber üzerine, lavzihı keyfi vt't için beyan etmeğe mezunuz ki. Türkiye cumhuriyeti adli makama-tı Ekrem Koniğin tutulup Türk adliyesine teslimi için Fransa m;ıka- caallarda bulunmuş ve bu müracaatlara karşılık olarak Fransa hariciyesi 17/12 1938 tarihli bir nota ile Fransız polisinin bu şahsı takio etmekte olduğu bildirilmekle beraber Fransa zabıtasının merkum haklımda elde ettiği bazı amlûmatı da vermiştir. Yeni Sabah — Havas ajansının vermiş okluğu bu malûmat, insanı gayri ihtiyari, yoksa Fransız polisi (Sonu 3 üncü sayfada) Roma Müzakereleri Neticesiz Bitti İngiliz Nazırları Bugün Vatikanda Papayı Ziyaret edecekler İngiliz Nazırlarının bugün çelenk koydukları İtalyan meçhul asker âbidesinde bîr merasim Yugoslavyada Siyasi Tevkifler Belgrad: 12 (A. A.) — Vreme gazetesine bildirildiğine göre, Ma-çek'in Hırvat köylü partisine mer-! but bir teşekkül olan koylu müdafaasının şefi mülekaid yüzbaşı Kuvaçevİç ile yedi arkadaşı Ag-ramda tevkif edilmiştir. Yeni tevkiflere intizar edilmektedir. TRAMVAY ŞflUCETı MÜMESSİLLERİ ANKA RAYA ÇELİYORLAR Ankara: 12 (A. A.) — İstihbarımıza nazaran hükümetimizce satın alınması kararlaştırılan İstanbul tramvay şirketiı.in mümessilleri müzakerata başlamak üzere bir kaç güne kadar Ankaraya gele -çeklerini bildirmişlerdir. Affedilen vergiler Ankara: 12 (A. A.) — 1840 mali yılı başından li35 mail yılı sonuna kadarki senelere ait olarak tahakkuk ettirilmiş ve şimdiye kadar tahsil edilememiş olan a-razi vergisi bakayasının, munzam kesir ve cezalariyle birlikte, affın* dair bir kanun lâyihas hükümetçe B. M. Meclisinin tasvibine arzedll-m iştir. Roma, 12 (A. A.) - Öğleden sonra saat 17.30 da Venedik sarayında lngiliz-ltalyan görüşmeleri başlamıştır. B. B. Mussolini ve Chemberlain arasında, Lord Hali-fax ve Kont Cianonun da iştirakite yapılan bu ikinci görüşme, bir buçuk saat sürmüştür, İngiliz - İtalyan müzakereleri, bilfiil bitmiştir. Yarın malûm olduğu üzere Vatikana tahsis edilmiş bulunmaktadır. Her iki taraftan hiç bir taahhüt altına girilmediği sanümaktadır. Görüşmelerin hangi noktalarda müsbet neticelere vardığı henüz malûm değildir. Akşam üzeri, İngiliz Nazırları, Kraliyet operasında kendi şereflerine verilen galaya gitmişler ve Verdinin (fTalstaff) operasını seyretmişlerdir. Müteakiben Kont Cia-no şereflerine büyük bir ziyafet vermiştir. 'Sonu 3 üncü sayfada) HER SABAH Bir Cihan Harbi Karşısında mıyız ? Dünya matbuatmda yeni neviden kehanetler türedi. Dün de bunlardan birine rastgeldik. Maruf bîr diplomat, ilk baharda bir Cihan harbiyle karşılaşacağımızı iddia ediyor. Ve bunun ya Almanyanın Ukranyaya yahut da İtalyanın Tunusa taarruz etmesiyle bağlıyacağını tahmin ediyor. Bizce bu faraziye, hakikatten bir hayli uzaktır. Zira harbîn bugün, mağlûp için olduğu kadar galip için de müthiş bir ziyan ve felâket olduğu tamamiyle anlaşılmıştır. Müdafaa »ilâhlarının taarruz »İlahlarından daha kuvvetli olması da taarruza niyrt eden devletleri bir hayli düjündürse yeridir. Bütün bunlar meydanda İken, kendilerine taarruz niyeti atfedilen Almanya İle İtalyanın hiç olmazsa kendilerine denk kuvvette olan Sovyet Rusya ile Fransa ya taarruz etmeyi göze almaları, kendi nam ve hesaplarına bir hayli cesaret meselesidir kanaatindeyiz. A. Cemalettİn SARAÇOĞLU Sayfa: 2 YENİ3ABAH 13 KANU.VUAANİ — 19» ENVER paşanin ÖLÜMÜNDEKİ ESRAR Yazan : Kurt Okay Yeni Sabahın Tarih» Tefrikaai: 42 Enver Paşanın Gözleri Dolmuştu Haykırdı: M Arkadaşlar, Bizimle Gelmek Istiyenlere Kollarımız Açıktır du. Şan Sultan Enver paşaya bir şey söylemek İstiyordu. — Bir dakika., dedi. Sizinle konulmak isterini. Sonra Çayhanenin kenarına çekilen bu iki baş sözlerini bitirdiler. Şan Sultan yüksek sesle söze başladı: — Arkadaşlar, dedi. Bizimle gelmek isteyen arkadaşların isimlerini yazacağım. Şimdi silahı olanlar evvela kaydedilecektir. Çünkü bugün, sneak di di izde fazla olarak az .Şın Sııllanı.ı yaıım saat kadar devam ec* u uzun ve heyecanlı solleri bütün halkı âdeta meat.'tmujt. Herkes gözlerini Enver paşaya dikmiş bakıyordu. Bu arada kapılar «ÇÜıp kap*ndı. Çayhaneye mütemadiyen kalabalık geliyor. Bir aralık öyle oldu ki, bütün çayhane hıncahınç doldu. Oturacak değil, ayaktı duracak yer yoktu. Şan Sultanın sözlerinden sonra İhtiyar zat yine söze başladı: — Demek., dedi., yetim kalan torunumun intikamını alacaksın., yasa., eğer ihtiyar olmasaydım., tüfek taşıyacak kadar takatim olsaydı su dakikada ufak tarlayı bırakır ve senin yanma koşardım. Ne çare ki.. Jhtiyar sözlerini tamamlamadan sağdan soldan sorgular başladı: — Sizinle beraber mücadeleye girmek İçin nc yapmalığım? — Ben Uç aydanberi çoluğumdan çocuğumdan uzak yaşıyorum. Çünkü yurdumuzu bolşevikler aldılar. — Ben dokuz aylık gebe olan karımı bırakıp kaçtım. Sağdan soldan öyle sözler yUkse Uyordu ki., hepsi de derdini dökmeğe çalışıyor ve Enver paşa ile birlikte mücadeleye atılmanın şartlarım soruyorlardı: Enver paşa bu sözleri dinlerken gözleri dolmuştu. Nihayet sabredemedi- — Arkadaşlar., dedi. Bizimle beraber gelmek isteyen herkese kol-laruntz açıktır. Enver paşanın sözleri üzerine müdhiş bir alkış ve: — Beni de yazın., beni de yazın. •Özleri yükseldi. Bu arada genç. fakat güzel giyinmiş bir zat kapıdan girmişti. Onu görenler yol açtılar. Bu zat en Önde Enver paşanın yanma kadar geldi. Ve: — Bendeniz., dedi. Köyün muallimiyim. Şurada kapıdan gelinceye kadar duymuş olduğum sözler birdenbire beni de teshir etti. Arkadaşlarımı heyecanlandırmak suretüo yaptığınız bu teşebbüste muvaffakiyetler dilerim. Enver paşa bu sözlere hiçbir şey söylemedi yalnız delikanlının yüzüne baktı: — Madem ki rouaUimsinlz.. ded.i Şİmal Tur Mermin büyük şairi Abdullah Tokay'ın sözlerini gayet iyi bili isiniz Mısraları aklımda değil, fakat şu mealde bir sözü vardı: Ilıın\.Mİ;ı .n lıuyıık /r\k \* t-ıı büyük giirelllk milletimde ve yur-dumdadır. Ona hizmet ederken hakiki aşkı ve hakiki zevki bulııyo-•Vıım Çünkü millete, yurda hizmet ederken bu ak bulunur. Genç muallim birdenbire heyecanlandı : — Evet. dedi. 0 mısraları gayet iyi biliriz. Muallim bundan sonra sözlerini 1916 -lıkı inküâba intikal ettirerek Enver paşaya tarihi vak'alan ani itti ve Türkistandaki hadiseleri de birer birer saydı. Enver pasa bu sözlerden hakikaten istifade etmişti. Çünkü öğrenmediği hadiselere de vakıf oluyor 99 silâh vardır. Bunları da arkadaşlara dağıtacağız. Bu sözler çayhaneyi yerinden sarstı. Eve koşanlar çabuk geliyor ve: — Beni de yaz., beni de., diye bağırıyor. Sonra: . — Ne zaman hareket edeceğiz? Aman kardeşim, beyim., bana haber vermeği unutma., çünkü eve gidip azığımı yaptıracağım., diyordu. — Yarın akşam hareket edeceğiz. Enver paşa halkın gösterdiği bu tehalük karşısında hayran olmuştu. Uzun müdettenberi Çarlığın esareti altında bulunan ve hürriyeti unutmuş telâkki edenlere tam bir cevab teşkU eden bu hareket karşısında takdirden başka elden ne gelir? E-sasen bu yalnız burada değil memleketin her tarafında da böyle idi. Her tarafta da hürriyet hareketi vardı. (Devamı var ) 36 86 96 bîr Tavzih Dünkü nüshamızda son kısımda çıkan şehir İsmi Ceouva dagil " Hiyve dir „ RADYO CUMA: 13 1 939 12.80 TUrk müziği - pl, 13.— saat, ajans haberleri ve meteor -Ankara. ı3.10.14. Müzik (karışık program - pl). 18.30 Müzik (eğlenceli plaklar) 19.15 saat. ajans haberleri, meteoroloji, ziraat borsası (fiyatı 19.25 Türk müziği: saz eserleri vo şarkılar ve türküler. 1 — Peşrev. 2 — Sazsemaiai şarkılar. Okuyan: Mahmud Karındaş. 3 — Sazsemaiai. 4 — Udi Ahmet — Yeler çes-manınla sayd eyledin. 6 — Şahane gözler Türkü. 6 — Karanfil oylum oylum-tür- k0. Okuyanlar: Mahmud Karındaş — Safiye Tokay. Türk müziği çalanları Refik Fersan, Fahire Fersan. Kemal Niyazi Seyhun, E. Kadri. 20.— Konuşma (haftalık spor saati) 20.İS Türk müziği: İncesaz faslı: Karcığar. Okuyan: Tahsin Karakuş. Çalanlar: Hakkı Derman. Eşref Kadri. Hasangür, Hamdi Tokay, Basri Üfler. 21.— Saat, esham, tahvilat, kambiyo - nukut borsası (fiyat) 21.16 konuşma. 21.80 Müzik (ri-yasetfcumhur flarmonlk orkestrası, Şef: Praetoius. 1 - 4. üncü Senfoni (Orijinal metni) - (A. Bruckner) Hareketli — Adante — Scherzo — Final • hareketli. 22.30 Müzik (küçük orkestra) 1 — Tatil günleri süit - I - işte dağlar - 2 Beklenilmlyen bir tesa duf - 3 Suların sükûneti - 4 Avdet (E. Fişer). 2 — Fifreler - marş (P. Diet-rich - Op. 24) L. VYnlnger tertibi. 3 — I ı paloma şarkısı üzerine fantezi (Pepi HOller) 4 — Köy evinde ışıklar vals (E. 8orge) E. Ar. Naundorf tert. 6 — İlkbahar - melodi - ( R. Becker-Op. 3; No. S) 6 — Güzel sanatlar töreni - (W. Czernlk) 23.80 Müzik (hafif plâklar) 23. 46.24 Son ajans haberleri ve yarınki program. Eminönü Ve Sirkecide Kira ihtikârı Eminönü meydanının açılması münasebetıle civardaki bütün dük-kfinlamı yıkılması yüzünden Balık pazarı. Yemiş ve Sirkeci civarında bir dükkân buhranı vo ayni zamanda bir de kira ihtikârı ban göstermiştir. Kira ihtikârı yüzünden birçok maddelerin hatları artmakta olduğundan alâkadarlara şikâyetler de vnm etmektedir. İddiııya göre bu yerlerde eskiden on, on beş liraya olan bir dükkân kirası şimdi 100 liraya kadar fırlamıştır. İstimlâk yüzünden kiralarda tabii bir surette artan bu miktara ayrıca bir de hava parası inzimam etmektedir. Bu semtlerde küçük bir dükkân kiralamak mecburiyetinde kalan her hangi bir esnaftım üç dört yüz lira kadar bava parası İstenmektedir. Yaptığımız tahkikatta kira ihtikârına başlıca sebep te bu hava parası sebep olmaktadır. Alâkadarlar yapılan şikâyetler U-zerinc tetkikata başlamışlardır. İstimlâk işlerini fırsat bilerek kirı-ları arttıranlar hakkında kanuni takibat yapılacaktır. Okuyucularımız Diyor ki; gümrüklerde Gümrük memurluğu için imtihan Gümrükler idaresinin gümrük memuru olmak üzere lise mezunları orasında açtığı müsabaka İmtihanına 48 kişi İştirak etmiştir. İmtihan neticesinde 24 kişi kazanmıştır. Kazananlar yer açıldıkça tayin edileceklerdir. poliste Motörde ölü bulundu Denizbankın (Hizmet) motorun de çalışan İnebolulu Kahraman isminde bir tayfa dün sabah kamarasında ölü olarak bulunmuştur. Ceset morga kaldırılmış ve Ö-lümün sebebinin tesbitine başlanü-mıştır. Kapı kıran sarhoş Mustafa isminde bir adam Ka-ragümrükte oturan Bayan Uf ladenin evine sarhoşlukla taarruz ederek kapıyı kırdığı için dün yakalanmış ve tevkif olunmuştur. Yakalanan kaçakçılar PoUs; dün beş uyuşturucu madde kaçakçısını yakalamıştır: Unkapanında oturan Klryaklçe namı diğer Melek ile oğul Piç Osman ve ayni evde oturan Safi yenin esrar kaçakçılığı yaptıktım haber alınarak dün cürmü meşhut halinde yakalanmışlardır. Bu baskında merdiven altında 89 parça esrar ve 78 parça kaynamış esrar bulunmuştur. Diğer taraftan Tepebasında o-turan Melih ve gemici Süleyman İrmlnde iki eroin kaçakçısı da tutulmuştur. Alâkasızlık "Ali kaleli" imzasiyle aldığımı; mektubu ayna «neşrediyoruz: Dünkü ve bugünkü, yani ( 10 11-1-939) tarihli gazetelerde şehiı tiyatrosunda "Asmode" piyesinin temsil edildiği ilân edilmektedir. Biz de bu ilânlara kanarak dün akşam tiyatroya gittiğimiz zamar-j kapılan kapalı ve kapıda şu ilânı yapışmış bulduk: "Bazı aanat-l kârlar Gripten yattığı için bu ak-| sam temsil yoktur... Tabii üzülerek ve yaptığımız masraflara acınarak geri döndük Bugün ayni İlân hâlâ kapıda] durduğu halde gazetelerde temsil verildiği ilân ediliyor. Acaba hangisine inanmalı Gazetelerdeki ilânlara kapılarak bu gece de oraya kadar gidip dö-J necekterin zahmet ve masrufından] mes'ul olacak kimse yok mu? ı ı ALİ Yeni Sabah — Okuyucumuzun! mektubundaki kelimeleri bile ıt--| ğiştİrmeden aynen yazıyoruz: Burada gazetelere ait kısma! biz cevab verelim. Şehir Tiyatrosu İlânları birgün evvel gazetelere] gönderilir ve gazetelerde de ilân edilir. Bu aebeble gazeteleri a kadar eden tarafı yoktur. Yalnız Şehir Tiyatrosunda ilânj işleriyle meşgul olan zevatın bu hususta fazla hassas olmaları lâ-| simdir. Maumafih hastalık gibi mecbu-l rl bir sebcbten dolayı gazetelere| birgün evk-el gönderilen ilân hilâfına temsil veremİyecek bir vazi yet hasıl olmuşsa o takdirde ertes günkü ilânın tavzihi lâzımd. Alâ kadarların nazarı dikkatini celbe-| deriz, Dün onbir Kumarbaz Yakalandı Polis dün akşam 11 kumarbazı suç üstü yakalamıştır 1 — Şahin, Şaban, Süleyman, İbrahim, Tevfik, /eki, Ali isminde 7 kumarbaz Galatada Necati bey caddesinde Necatinin kahvesinde cürmü meşhut halinde tutulmuşlardır. 2 — Necati, Husameddin. Ha-san ve Mehmet ismindeki 4 kumarbazın da Rızanın kahve-inde ku -mar oynadklan anlaşılmış ve suç üstü yak ıkınmalardır. Bu kumarbazlar bugün Adli • yeye verileceklerdir. Meyva hali tamir adiliyor Yeni Bir Cinayet Davasına Başlandı 18 yaşında bir genç; hiç yoktan niçin ka'il olmuş? Silivride (Küçük Semerli) kö yünde Hüseyin ü-muıde bir çobanı Öldüren 18 yaşında Ali Osmanın muhakemesine dün ağır cezada başlanılmıştır. AH Osman dün mahkemede cinayetini şu suretle anlatmıştır: — Gece ağılda beraber yatıyorduk. Sabnha karşı Hüseyin bana: — Bugün koyunlara sen bak! dedi Halbuki nöbet onun İdi. Bunu kendisine hatırlattım. Dinlemedi ve ısrar etti. Aramızda kavga çıktı. Elime bıçağımı aldım. Nasılsa Hü-seyinın vücuduna saplanmış!.. Yoksa Öldürmek kasdile hareket etmedim!... Bundan sonra bazı şahitler din lenmiştir. Muhakeme gelmlyen şahitlerin celbi için talik olunmuştur. Rektörün Fencilere Çayı * s * î Belediyenin sebze ve meyve halinde bir fen heyeti marifetile yaptırdığı tetkikat neticesinde halin süratle tamir edilmesi lüzumu hasıl olmuştur. Halin ban tasımların da çökme ihtimali mevcut olduğumdan tanzim edilen keşif raporunda 1638 liralık bir tamirata ihtiyaç olduğu meydana çıkmıştır. Tamir ı-tın başlanmasına süratle lüzum görülmüş ve daimi encümen (Tamir tahsisatını derhal vermiş. olduğun dan meyve halinde bu günlerde faaliyete başlanacaktır. Aynca halin deniz tarafına doğru evvelce mevzuu bahsedilen bir Çöküntü olup olmadığının tesbi'i için de uzun bir zaman sürecek o-lan daimi bir kontrol yapümasına karar verilmiştir. Bunun için halin denize bakan taraflarına bazı kon trol işaretleri konulmuştur. Piyangonun yeni talilileri Tayyare piyankosunun dünkü ve evevlki günkü keşidelerinde kazanan talihlilerin hepsi dün belli olmuştur. 50 bin liralık en büyük ikram -yenin diğer bir parçasını KarakOv-de seyyar V-ndııra boyacımı Hakkı-da olduğu anlaşılmıştır. Galatada. Doğru yolda 5 numarada Mari ve ailesi ile Şişhane yokuşunda Rosano, Gerzede kunduracı Mehmut ve Kayseride ismi .ıi bildirmiyen bir zat ta en büyük İkramiyeyi kazanan talihliler arasında bulunmaktadırlar. Kadıköyünde seyyar zerzevatsi Abdürrahman ile Alpulluda Bay Ferit te 12 şer bin lira kazanmışlardır. Bahçekspıda 4 üncü Vakıf hanı altında züccaelye mağazası sahibi Bav Remzinin Eminönünde Nimet klşesinden aldığı bilete de 10 bin lira isabet etmiştir. Kadıhöyünde Pazar yolunda Bay Fehmi ve Beypazarında Bay Cemal de 10 bin Ura almışlardır. Beyazıtta kunduracı kalfası Ali nin biletme de 15 bin lira isabet etmiştir. Bakırköy hastahanesinde yeni bir pavyon Bakırköy Emrazı akliye hasta-hanesinde yapılacak olan yeni pa-viyonun süratle ikmal edilmesi faaliyete süratle devam edilecektir Bu paviyonun inşaatı tamamlandıktan sonra hastahanedeki bir sıkıntının Önüne geçilmiş bulunacaktır. Üniversite Rektörü Cemil Bil -sel senenin İkinci çayım da dün Fen Fakültesi son sınıf talebelerine vermiştir. Toplantı çok güzel ve samimî olmuş ve rektörle tale- beler arasında muhtelif mevzular etrafında hasbıhaller cereyan et -mistir. Resimde Rektörle birlikte talebelerden bir gurup görülmektedir . TAK V I M 13 Kânunusâni 1939 CUMA Hicri ı 22 Zilkade 1357 Rumi ¦ 31 İlk KİM 1354 Kasım ¦ 67 Doğu saati : 7,24 öğle ¦ 12,22 — İkindi ı 14,48 Ak»«.m : 17,02 — Yatsı : 18,38 İmsak : 5,38 POLİTİKA Avrupa umumi siyasetinde Fransanın vaz-yeti İngiliz nazırlarının Romayı zî -yaret ettikleri ve mühim konuşmalarda bulundukları bir sırada F-ransanın umumi siyaset sahasındaki mevkiini !.¦!'-.:;. kendisini lü- zumlu hissettirir. Filhakika son haftalar zarfında İtalya ile ihtilaflı bir vaziyette bulunan Fransanın menfaatlerinim Roma konuşma la-nnı ne şekilde korunacağı, (.'em -berlayinin bu hususta nasıl bir hat hareket ittihaz edeceğini dikkatle gözden geçirmek lâzımdn. Yal -nız bundan evvel Fransanın umumî siyaset alemindeki tesiri ve faaliyetinin müessiriyet derecesini de tetkik zaruridir. Umumî harp sonu devresinde, Avrupa k-t'asında askeri bir kuvvet olarak birinci mevkii alan Fran sa Avrupa siyaset manzumesinde, direktif verebilecek bir vaziyete gelmiş, harpten elde ettiği mena-fii takviye için muhtelif siyasî çarelere baş vurmuş, anlaşmalar yapmıştı. Fakat karşıcında asırlardan beri Avrupada bir muvazene sis • temi tesisi için çalışan ve kuvvetli bir rakibe karşı derhal ve yeni bir rakib çıkaran lngllteeryi bul -muştur. Ve bu vaziyet de._ Ingil-terenin hattı harektei, mağlûbu Almanyayı tutmak olmuştur. Vo bunu, daha esasından görerek, Versay su'h muahedesinin müzakereleri zamanında tatbike başlamıştı. Fakat Fransa da kuvvetli bir mevkie sahİbdf. Filhakika umumî harpden sonra: Fransa, Ren nehrinin sol kenarını ve köprü başlanm on beş sene müddetle işgal hakkını almış, Alman silâhlan mühim nisbetlerde tenzil edilmiş idi. Bu esaslı emniyet tedbirlerine Belçika devletinin ittifakı inzimam etmiş îdi. Şarkta, Fransız siyasetinin eski barajları ihya edilmişti. Polonya, Romanya, Yoguslavya. Çekos-lovakyamn, yanı aşağı yukan 66 milyon bir nüfusun yardımını elde etmişti. Fakat Fransanın bu mevkiini zayıflatacak âmiller de vardı. Ve bunlar çalışıyordu. Başta, Fransa-ya rakib bir devlet çıkarmak is-tiyen İngiltere, Versay sulh muahedesinin kendisine yüklemek istediği ağır mükellefiyetlerden kurtulmak, millî benliğini bulmak is-tiyen ve bunun için çalışan Almanya, Fransa ile Akdenİzde ayni hukuka malikiydi arzu eden İtalya ve bilhassa Fransanın zenginlik içerisindeki hürriyet anarşist ve icra kuvvetinin istikrarsızlığı bulunuyordu. Bu âmillerin tesiri yavaş yavaş kendisini gösterdi. Fransızlar Versay muahedesinin kendiline temin ettiği menfaatleri birer birer elinden kaçırdılar, tamirat ve tazminat meselelerinde, ümid ettiği neticeleri alamadılar. 1936 martında Almanlann gayri askeri hale ifrağ edilen mtntakayı tekrar işgallerine ve sigfrid hattının inşasına mümaneat edemediler. Ellerinde Lokarno ve Versay muahedelerinin hukukî meseleleri de olduğu halde. Ayni zamanda, Fransa 1933 de Dörtler mi. akı dolayısiyle Polonya-nın dostluğunu kaybetti ve 1937 do en fazla güvendiği bir müttefiki o-lan Belçika tekrar bitaraflığa döndü. Bu devir esnasında İtalya ile de bozuştu ve Yoguslavyanın kendisinden ayrılmasna âmil olan bir siyaset takib etti. 1938 senesi Fransanın Avrupa siyasetindeki infiradım göstermek -tedir. Küçük ittilâf dağılmış, Romanya siyaseti Fransa hakkında mütereddit bir yol takib etmiştir. Rus ittifakının küçük ittilâfın yerine kaim olup olamıyacağı da suale değer. Bu sebebden Fransa artık nazım bir rol oynayamSmakta. arzularını kabul ettirememektedir. Filhakika Fransanın garanti altına aldığı Avusturya, Almanya tara -fndan ilhak edilmiş ve buna tek bir itirazda bulunamamıştır. Ve yine müttefiki Çekoslovakya Almanya lehine arazisinin büyükçe bir kısmını terke mecbur olduğu cakit, Fransanın tavsiyesi bu İsa ses çıkarmaması olmuştur. Bu şekilde Alraanysmn şarki Avrupadaki faaliyeti çok daha ser- 13 KANUNUSANİ — İM» TENİS AIAH Sayfa: 3 SON HABERLER Çek-Macar hududunda Yeni Hâdiseler Çekler Macar, Macarlar da Çek arazisine Ateş Açtılar Budapeşte, 12(A.A.) — Resmen bilmrildiğine göre, bu ayın 10 uncu günü saat 21 de Çekoslovak kıtaatı, Barkasza adındaki Macar kasabasına karşı ateş açmışlardır. A-teş. Macar irtibat zabitinin telefonla vaki müracaatı üzerine kesilmiştir. Macar hükümeti, Buda peş tede-kı Çekoslovak sefareti nezdinde şiddetli bîr protestoda bulunmuştur. ÇEKLERE OoRE DE.. Prag, 12 A.A. — Bu ayın 10 uncu günü aksam Rütenya-Maca-ristan hududunda yeni bir hudut hâdisesi olmuştur. Bir Rüten men-1 ı alman malûmata göre, Macarlar, Barvinkos yakininde ateş açmışlardır. Macarların endahtt, takriben bir saat devam etmiştir. Macarlar, bir ağır ve iki hafif mit-ralyoz kullanmışlar ve el bombaları atmışlardır. Muhtelit komisyon toplandı Budapeşte. 12 (A.A.) — Muhtelit Macar-Çek asker! komisyonu bu sabah saat 10 da Munkcsda toplan mıştır. Roma Müzakereleri Neticesiz Bitti (Ba^tarafı 1 net tayfada) İNGİLİZ NAZIRLARININ ZİYARETİ Roma: 12 (A A.) — ingiliz başvekili ve hariciye nazırı bugün Poutheon'da kralların mezarına ve sonra da meçhul aa*er abidesine birer çelenk koymuşlardır. M ¦¦¦ lirler halk tarafından hararetle alkışlanmışlardır. Saat 11.30 da kral İngiliz misafirleri kabul ederek Öğle yemeğine alıkoymuştur. Ciano - Halifaa GÖRÜŞMESİ Roma: 12 (A. A.) — Koyter Ajansı muhabirinden: Lord Halifax, bu sabah Chigi sarayına giderek Kont Ciano ile görüşmüştür. Bu görüşme yapılmadan evvel mühim hiçbir müzakere icra edil-miyeceği ve bu ziyaretin alelade bir nezaket ziyareti olduğu ilân edilmiştir. Bununla beraber Lord llalifux, hariciye nezaretine beraberinde müşavirleri olduğu halde gitmiştir ve bir saat devam eden görüşme esnasında Kont Ciano -nun Italyanın amaline ve lngİltere-nin bu amali hakkında bir anlayış göstermek suretiyle sulhun idamesine yardımda bulunmasına müte -a!lir, noktai nazarlarını izah ve tafsil etmiş olduğu tahmin edilmektedir. İhtimal Kont Ciano. Franco: kıtaatının hali hazırdaki muvaffa-kyetlerine ve B. Mussolinin Yahudi mültecileri meselesi hakkında A-merika tarafından yapılmış olan müracaatı müsait bir surette karşılamış olma.-) keyfiyetine İngiliz nazırlarının nazarı dikkatini celbetmiştir. FRANSIZ GAZETELERİNİN MÜTALEALARI Paris: 12 (A. A.) — Gazete-' (er, Mussolini - Chamberlain gö -rüşmesi hakkında uzun mütaleatar serdetmektedirler. Gazetele... İtalyan matbuatının daha ziyade İtidal kesbetmiş olan lisanına ve Alman matbuatının İtalyan mutu-lebine müzaheret etmekte olması keyfiyetine işaret etmektedirler. İngiliz - İtalyan görüşmeleri hakkında le Journal ve Matin ga- bestlye dayanmıştır. Nihayet 1938 senesinin son günlerinde J. Rihbent rob'un Paris seyahati münasebetiyle bir anlaşma imzalanmış ve bununla iki hen.hudud devlet arasında nezaili bir mesele olmadığı be-yau edilmiş, fakat ayni zamanda Tunus, Koraİka ve Cibutiye taalluk italyan iddiaları ortaya çıkmış tır. İste bu vaziyet karşısnda Çemberlayinin Roma seyahati çok dikkate değer. Fransann umumi siyaseti bu konuşmalardan mülhem olacak, ve yeni bir cephe alacaktır. Netice itibariyle; ingiliz başvekilinin Fransayı tutacağı, ve kendisiyle hemfikir olduğunu ve Ital -yan - Fransız ihtilâfını hal çarelerini arayacağı, ve bu arada bil-ha.ssa İspanya meselesini kökünden tasfiyeyi temin için çalışacağı muhakkak gibi sayılacak, konuşma mevzularından olacaktır. Dr. RE5AD SAGAY zeteleri. Romo'daıı almış olduk -lan haberleri neşretmektedirler. Bu haberlerde B. Chamberlain'in B. Mussolini'den, bir buçuk ay • danberı başlamış oldukları Fran -sa aleyhindeki hücumlarına nihayet vermelerini italyan matbuatından rica etmesini istemiş olduğu söylenmektedir. Bunu müteakip İngiliz başvekilinin ingiltere'nin Fransız - italyan ihtilâfına mutavassıt sıfatiyle müdahalede bulun-mıyacağını tasrih etmiş olduğu rivayet edilmektedir. B. Chamberlain'in İngiltere'nin Roma ile Paris arasında doğrudan doğruva müzakereler..- girişmesini için yardımda ve hizmette bulun -mağa amade olduğunu ilâve et -mis bulunduğu da rivayet edilmektedir, ingiltere, ancak italya'nın arazi meselesini ileri sürmemesi halinde tavassutta bulunmağı kabul edeceği söylenmektedir. Ordre diyor ki: "Gafil avlanmıyalım Ya Muı-.«.İmi mutalebatından hiç olmazsa bir kısmı üzerinde ı-rar ve bu hususta Hitler'in müzaheretine isti-nad edecek ve yahut bu mutalebat-tan vaz geçecektir, çünkü kendisine, elde edeceği hakkında teminat verilmiş olan diğer bir takım muUlebal vardır ve Duçe. bunları gizlemektedir „ İNGİLİZ GAZETELERİNİN İSTİHBARI Londra: 12 (A. A.) — Gazetelerdeki umumî İntiba. B. Chamberlain ile B. Mussolini'niıt şimdiye kadar ancak mevcud mesaili gözden geçirmiş olmakla iktifH etmiş oldukları fikrindedir. Daily mail gazetesi. Komadan istihbar ed'yor: R. Mussolini, ispanyol meselesi hakkında müzakerede bulunmak istemektedir. Çünkü Franco'nun pek yakında muzaffer olacağına konidir. Duça'nln serek İtalya ile Fransa arasında mutavassıt rolünü ifa etmek, gerek umumi surette Avrupaya müteallik meneleler: -s bilhassa Italyanın si-asi emaltsrl meselesini müzakere edecek bir dörtler konferansıuin içtimanı temin için B. Chambviic'n'in nüfuzunu İstimal etmeale' «rzu etmekte olduğu aşikârdır Maamafih B Chamberlain'in dünkü görüşme esnasında Duçe'y* ingiltere'nin üya-seti hakkında malûmat ve izahat vermiş olması muhtemel görülme mektedir. B. Chamber)oVin dün olduğu gibi bugün d* sadece B. Mussolini'yj dinlemekle İktifa et -l*.esi çok muhtemeldir. Diğer taraftan şu cilıeti »ey id edebiliriz ki İngiliz baş-sırili, lo-ma'y* herhangi bir fedakarlık** bulunmok İçin gelmt, detfıldir Sol cenahın naşiri »Oârt oban gazeteler, bir neb?e endi*., izhar etmektedirler. Daily Herald diyor kı: "Musıolmf*nin oynamak istedi- HÜKÜMET VE MATBUAT (Bastarafı 1 inci sayfamızda) idare başındaki zatlan arkadan arkaya çekiştirmeğe, kirletmeğe baslar. NHmus'.u devlet adsmlsnnın bu çirkef dalgalarına karşı hakiki ve müessir müdafaa çareleri ancak ve ancak matbuatın hürriyetidir. Çünkü hür matbuata malik bir memlekette her hangi bir fena hareket derhal gazete sütunlarına geçer, milletin gözü Önünde o hareket izah olunur*Kanun tabii mecrasını takip eder. Artık herkesin kalbi rahattır, hatır için iş görüldüğüne, nüfuzlu kimselrin kabahatleri örtüldüğüne dair kimsede bîr tereddüt ve şüphe uyanmaz. Çünkü herkes emindir ki böyle rezaletler olsa idi. behemehal matbuat sütunlarına düşecekti ve hükümet behemehal kanunu tatbik edecekti. Fakat biz kalem sahipleri de anlamalıyız ki matbuat hürriyeti bize istediğimizi yazmak hakkının yanısıra vicdanî ve ahlâki vazifeleri, meslek şeref ve iffetini muhafaza etmek vecibesini de yükletiyor. Dünyanın bugünkü halini, matbuat hürriyeti prensiplerinin totaliter ve miitehakkim rejimlerde ne kadar inkar edildiğini, memleketimi zin yakın mazisini hususiyetlerini dfl şünerek çok realist, temkinli ve vakur davranmak bizler için bir vazife teşkil ettiğine İman etmeliyiz. Evvelâ, bir şikâyeti gazeteye yazarken bir tavır, bir tarz. bir lisan meselesi vardır ki üzerinde çok dikkat sarfetmek lâzımdır. İki gazete fazla satmak İstiyormuşuz gibi vakarsız bir lisan ile naralar atarak ortalığı velveleye vermek müdafaa ettiğimiz matbuat hürriyetini tezlil etmek olacağını iyice bilmeliyiz. Bu türlü neşriyat maksadın bir fikir ve hakikatini müdafaa ya hizmet dğil de satışı ¦¦¦•¦ on para arttırmak hırsının hüküm sürdüğü şaibesini bize sürebilir. Kırk senedenberi ben edebî ve siyasî matbuat münakaşalarının i-Çinde bulunuyorum, tecrübelerime dayanarak temin edebilirim ki en kuvvetli, en şiddetli, en müessir hücumlar avaz avaz bağıran, söğüp sayan yazılar değildir. Vakar, ciddiyet, sükûn itidal müdafaa edilen fikir ve hakikat hesabına cok daha iyi bir iklim yaratır. Münakaşada, hücumda müessir olan şey küfür deeü hakikattir, vak'adr. Makale, kuvvetini ihtiva elliği hakikatlerden alır . Sonra, biz gazetecilere düşen, vazifelerin en mühimlerinden biri vatandaşların ve idare adamlarının şeref ve haysiyetine ve namusuna hürmettir, lmu iftira kadar çirkin bir silâhtır. Eğer devlet idaresinde bir yolsuzluk, büyük veya küçük bir memurda bir münasebetsizlik, ortada bir kanunsuzluk görüyorsak bunu hic hatır gönül Innıınadan. bütün çıplaklıct ile ortaya koyalım Fakat delili. Iskatı ile birlikte! Pimin olmadığımı? halde, herhi'n^i bir vatandaşın aleyhinde onun şeref ve haysiyetini kırmak üzere kalemimizle atacağımız kurşun İptida bizim haysiyetimizi paralar. Hem kendimizi düşürmüş »luruz. Fransız Meclisinde Heyecanlı Bir Gün Herriot Tehlike Karşısında Bütün Fransızları Birleşmeğe Davet Etti Paris, 12 (A. A.) — Mebussn meclisine altıncı reis vekili olarak Guadelup mebusu Candacenun seçilmesi Üzerine bu devre riyaset divanı tamamlanmış ve bu vesile ile meclis reisi B. Herriot. Öğleden sonraki celsede şiddetli alkışlarla karşılanan büyük bir nutuk söylemiştir. B. Herriot, Fransızların sulha olan bağlılıklarını bildirmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: — Fransa, bütün memlekette mantık ve hikmet sesini bütün memlekete duyurmak, hiçbir istis nasız bütün memleketlerle ahenk halinde yaşamak istediğinden bu memleketleri temin etmeği bu mem leketlere Fransanın muhtelif milu dahâları anlaşma istediğini ve nihayet sulhun Fransa için bütün unsurian red değil bilâkia tekmil memleketlere karşı hürmet den.ek olduğunu söylemek arzusundadır. Fakat, sulhu aşkında tamamile birlik olan Fransızlar tehditlere hoş eğmemek azminde de bundan daha az birlik değildir. Hür bir millet, hudutlannı pazarlık mevzuu yapmaz. Fakat onları müdafaa eder. Reis Herriot. bundan sonra, Fransız imparatorluğunun kırılmaz ve sarsılmaz birliği Üzerinde İsrar etmiş ve Fransanın pek yakında büyük inkılabın İSO inci yıldönümünü kutlayacağını hatırlattıktan sonra sözlerine şöyle devam etmiştir: — O zamanki ecdatlanmız gibi, tehlikeleri korkmadan görmek ve I bunlara karsı koymak mecburiyetindeyiz. Bir kere daha. bir kuvvet çağında paşıyoruz. Son tccriibe'er isbat etmiştir ki, güç saatlerde hükümetlerin hareketi ve bunlann diplomasileri için. elzem , burhanı kusursuz maddi kuvvet teşkil eylemektedir. Meclis reisi. bundan sonra (Fransanın kusursuz zırhlı vüc getirmek üzere normal değil fakat kahramanca bir istihsal için işçilerin ve iş vericileri vatanperverliği I ne hitap etmiş ve müteakiben en-1 ternasyonal vaziyet hakkında şun-l lan söylemiştir: — Dünya, ideal bir politikadan ve iyi bir adalet tevziinden çok u-zak bulunuyor. Hattâ sulh zamanında bile. mukavelelerin kıymeti ve vaiilerin ehemmiyeti kalmamıştır. Politik, hürriyetler ve vicdan hürriyeti muhasara edümiş bulunuyor. İşkence ve sürgün yeniden hüküm sürüyor. Hak ölüyor ve hakla beraber atik hümanizmi ka zonçlart ve felsefi idrakin zaferleri tehdit altına girmiş bulunuyor. Bu anarşi içinde, vaziyeti protesto için ancak bir kaç ses yükselmektedir. Romada muhterem bir ihtiyar, spiritüel cesareti ile tahkir edilen zayıfların hâmiliğini eden büyük papaların ananesini yeniliyor. Yeni dünyada. Amerika cumhuriyetleri kendi tesanütlerini teyit eder, demokratik şerefini yüx seltir ve cebir ve şiddet şampiyonlarına İhtarlarda bulunurken, Amerika Birleşik Devletleri reisi de hür riyet rejimine ve bu rejimin temellerini teşkil eden kanunlara bağlı lığını kuvvetle ilân eylemektedi. Fransız ınebusan meclisinin seslere aksisada gibi mukabele deceğinı zannediyorum. İnsanlı» haysiyetini teşkil eden bütün bunlara bağlılığımız, bizleri birbirieri-mize yaklaştırmalı ve uzlastımalı-dır. Cumhuriyet bir kolaylıklar rejimi değildir. Hürriyeti hak etmek lâzımdır. Birbirimize yaklaşmak ve birleşmek, bu en ehemmiyetli İşimizdir. Milli menfaatin her şeyin fevkine ektiği zamanlarda, meşru ide Tali Kuşunun Oyunu Hergün ağır, ciddi mevzular -dan bahsedecek değ.üz a.. Bugün de söyle biraz havaiyattan bahsedelim: Dün ayın 12 si idi. Yani Tayyare piyangosunun tali kuşunun bahtiyar kullara bu ay içince konmasının son günü. Gözüme bu sefer ikramiye kazanan tabiilerin isimleri ilişti. 50.000 lira kazanan: Kuraköy seyyar kundura boyacısı Hakkı, Gerzede kunduracı Mahmut. 15.000 lira kazanan- Bıyazıt-ta kunduracı kalfası Ali. Anlaşılan tali kuşu konmak i-çİn bu defa kunduracıları seçmiş. Bu usul fena değil. Hem de hak kaniyetli oluyor. Böylece birinci defa kunduracılar, ikinci defa manifaturacılar, üçüncü d(/ı muhallebiciler zengin olsalar, herkes kurduğu hayallerin hakikat alacağı mesut günü bilir. Ve memnun sı- Bittabi ayni lûtufkâr kuş. her meslek erbabı gibi biz gazetecilere dc birgün konacaktır. O zaman seyredin siz Ankara caddesini.. Bu vaziyet karşısında zengin olan gazetecilerin, boyuna şikâyet ettik -leri mesleklerini terkedip başka işlere girişeceklerini zannedenler hata ederler. Bilâkis bu sefer her gazeteci kendi başına bir gazete çıkarmağa kalkar. İşte bu öyle bir meslektir. MUKAD SERTOĞLU B Herriot'un bu nutkunu şiddetle alkışlamış ve bunu müteakip. B. Herriot, başvekilin teklifi Üzerine, nıe-busan meclisi grup ve encümenler komitesinin yar, rı dan itibaren Önümüzdeki ıcrşembeye kadar bütün celselerin harici politika istizahlarının müzakeresine tahsisini 'tabiıl etmiş olduğunu bildirmiştir. Mebv san meclisi, şu karan tasvip etmiş ve yarın Öğleden sonra toplanmak üzere dağılmıştır. Filistinde Şiddetli Müsademeler (Bas tarafı 1 inci sayfada) ril" Ahdürrczzak'n bulunduğu yeri keşfettikten sonra şiddetli bir taarruza geçmişlerdir. Bu hücum, saatlerce devanı etmiştir. İngiliz kıtaatı, asîlerin ihata etmişler ise de asiler kordonu yarıp kaçmağa muvaffak ol -muşlardır Her iki taraf, mühim zayiat vermiştir. Hayfa'da küp battıktan sonra ışık yakılmadı ve sokaklarda gezilmesi yasak edilmiştir. Asiler Hay-fa'ıla iki polise taarruz :-tmİsler lusler- hak YAKIN Polonya Yahudileri mes le î Berlin 12 (A.A.) — Almanı dan etkanlmış olan Polonya yahu-düeri metcleai hakkında Almanya ıi- Polonya arasında yapılmakt-? b.ıiu ¦ mUzakeıeler, yeniden inkıtaa uğramıştır. Polonya delegı* yonu. hükümeti ile istişaıede bu lunırak üzere Varşovaya hareket etmiştir, ği ortm, meydandadır. Bu oyun, büyük Britanya'yı Fransa'ya müzaheret etmemeğe imale etmekten ib»retttr Mussolini. Fransa'yı m'tnferid bir vasiyete sokmak suretiyle ondan bir takım fedakârlıklar koparabileceğini tahmin e-d:y°r. Mussolini, Avrupa sulhunun **lb"tiden ve bir paket Süveyş kanalı aksiyonlarından dnha kıymetli olduğunu ihsas etmek istiyor.,. Çocukların elektrik tehlikesinden koruması Ankura: 12 (A. A.) — Nafia Vekâleti halkımızın ve bilhassa çocuklarımızı elektrik tehlikeleri • ne karşı korunmalarım temin mak-sadiyle birçok renkli afiş ve bro -şurler tabettirmektedır. Memleketin her tarafına tevzi edilecek olan bu afişler elektrik tehlikelerinin muhtelif şekillerini gösteren müteaddit levhalardan mürekkeptir. Bııroşürlerde tehlikelerden nasıl korunulacağı ve tehlike anında a-hııaeak âcil tedbirler herkesin an-Iıyacağı bir ifade ile izah ed'lmek-tedir. Bunlar halkın daima toplu bulunduğu mahallerde ve bilhassa mekleblerde çocuklarınızın ve halkın gurup ı-.u.ıd. edcbilecekl - lere konulacaktır Tayyare Kaçakçılığı (Bastarafı I met sayfada) Ekrem Koniği Türkiyeye teslim etmek istemiyor mu diye şüpheye düşürmektedir. Ekrem Koniğin Fra imada bir otomobil kabası geçirmiş olduğu ve bu vesile ile Fransız polisinin eline düştüğü muhakkaktır. Nitekim hükümetimizin müracaî.'tnn ti-Fransa, yukarıdan da anlatılacağı veçhile kendisini takip ettiğim res men bildirmiştir. Şimdi bunları lop yekûn inkâıa kalkışmak çok garip bir jesttir. Diğer taraftan, Ekrem Koniğin Fransız topraslarında bulunmadığı ve başka bir memlekete gittiği şeklinde Fransadan gelen ma'Omat ta efkân umumiyeyi asla tatmin edici bir mahiyette değildir. Binaena leyh Fransa hükümetinin bir ân evvel vaziyeti tavzih etmesini bekle riz. Zİra Ekrem König yakalanmaz vc OTurk adliyesi önünde kendisinden hesap s ruhn«,-.sa zu büyük sahtekârlık işi asla tam manasile tenevvür edemiyecektir. İstanbul Müddeiumumisinin daveti Istaubul Müddeiumumisi An-karadan nldığı emir üz-riıe dün İstanbul gızetecıle-İ"î davet ederek tayyare kaçakc h^ı hadisi si hakkında malûmat! rina müracaat etmiştir. ÇİN AMERİKAYA 200 TAYYARE ISMARLADI Nevyork: 12 (A. A.) — Vaşing-tundau Nevyork Herald Tribün gazetesine bildirildiğine göre, Çin hükümeti A" ı mart Hyında teslim edilmek Üzere 20ü nomkar -dıman tayaresi sipariş etmiştir. Frankistler Nihaî Zaler İçin Taarruza Geçtiler (Bas'arafı .' inci sayfada) Roma. 12 (Hasast) — Buraya gelen malumata göre, General I Fruncu kuvvetleri bugün bütün | cephelerden bir anda çok şiddetli ' bir taarruza geçmişlerdir. Hükû-I met kuvvetleri çekilmektedir. Bu i taarruzun nihai zaferi intaç edeceği temin edilmektedir. Cl'MHCKlYETÇiLERE GKOI ' Barselona. 12 (A.A.l — Cumhuriyetçi kıtaat, salı-çarşamba ge-oeal FrankİPtlerin mukabil taarruz-lannı tardettikten sonra Estrama-dure'de taarruza geçmişlerdir. Cumhuriyetçi kııaat. dün Mon-terubio m ın takasının şimalinde Cas tuera geçidini zaptctmişler ve Co-socjal tepesine vasıl olmuşlardır. Cumhuriyetçi kıtaat. Cenupta lîeUpuîz ve Sulİvella istikametinde Frankistler tarafından yapılan hü-.umları durdurrauşlardu-. INGİLTERİ n PROTESTOSU Londra ,12 (A.A.) - Ingüız hükümeti, cumhuriyetçi vapurun bim-hardınıamna iştirak etmiş olan nasyonalist gemilerin İngiliz kara su lanndaki hareketini General Fntn-ko nezdinde şiddetle protesto etmiş ve ziyan İstemek hakkını muhafaza etmekte olduğunu bildirmiştir. Hükümetin aldığı 1» Hürler Barjclon, 12 (A.A.) — Nazırlar meclisi. 3S den 44 yaşına kadar altı sınıfı silâh altına çağırmıştır. Frankistlerin yaklaşması uyuş muş heyecanı yeniden canlandır mıştır. Müteaddit gönüllü defte . açılmıştır. Her tarafta eli silâh titan kimselerin askere yazılm ısı hakkında beyannr.meler yapıştırılmıştır. Her yaşta erkekler, bürolara müracaat ederek gönüllü yazılmaktadır. Ebre oraasundaki politik kom-i ser, düşmana yo'u kapamak içiu bir müstahkem hat inşası için bir beyanname neşretmiştir. Bu iş için on bin küjty» ik'.iyaç vardır. .'lükf.mct m ak ama ti, cephe gerisinde muhafaza teşkilâtında çalı-san askerlerhi he .ıen derhal cepheye gönderilmesi üzerine buralarda vazife görmek izere 19 yaşından 25 yaşına kadar kadınları hizmete çağırmağa karar vermiştir. 1 /¦^•JJMn.ııiyt Sarfa: 4 t E n I S A B A ıı 13 KANUNİ VJA Çocuk Esirgeme Kurumu Çocuk Esirgeme Kurumunun bir yılda yaptığı İşler hakkında |U malÛm.'ıtı öğrendim: Ankarada Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi 938 yılmda 7159 çocuk muayene ve tedavi, 6603 çocuğun dişleri muayene ve tedavi. 23221 çocuk sıcak banyo, 49S10 slit yavrusuna süt damlasından 24638 kilo süt verilmiş, anasız, babasız Kurum himayesinde leylî mekteplerde okutulan 412 çocuğa mektep levazim, taksit olarak 3422 lira 73 kuruş. 62430 çocuğa sıcak yemek, yazın yüzme havuzundan 6384 çocuk İBtifade ve 18 çocuklu muhtaç aileye yiyecek, yakacak verilmiştir. Bundan başka ana, babadan mahrum ekserisi bir günlükten altı, yedi aylık olmak Üzere 140 yavru sefalet ve ölümün pençesinden kurtarılarak Kurumuu Keçiörendeki ana kucağında bakılmakta bulunmuştur. Kreşte: Çalışıcı işçilerin gündüz bırakıp akşam aldıkları süt çocukları da dahil altı yaşındaki çocuklar Kurumun kendi sarayında tesis ettiği kreşte bu suretle bakılan 1249 yavruya sabah, Öğle, ikindi olmak üzere 111,170 kap yemek verilmek suretile ana, babalarının işlerine engel olmaktan kurtarılmış, hem yavrular İyi mürebbi ve öğretmenler eli altında iyi duygu ve bilgili yavrular haline konmuı-tur. Bu suretle muhtelif yardımlu.-yapılan çocuk sarayı (156,420 olarak HJ9 yılma girmiştir. Bütün varlığım milletin evlât sevgi ve muhabbetinden alarak çalışan Çocuk —sirgeme Kurumunun daha fazla yardımda bulunabilmr-Bi ve ölümün pençesinden yoksul yavruyu sağlığa ulaştırabilmesi i-çİn yılda bir lira ver Kuruma sen de ÜYE ol ! TİLKİ Serbest Fikirler Toplantılar YüKsek lı Cemiyetinin toplantısı Türk Tıp cemiyeti 939 senesi ük içtimaını kongre halinde yapmış ve heyeti idareye altta isimleri yazılı doktorları seçmiştir. Birinci reis: Dr. Şükrü Hazım Tiner, İkinci reis: Dr. Ali Eşref Gürsel. İkinci reis: Dr. İhsan Şükrü Aksel, Umumî kâtip: Dr. Nuri Osman Eren, Veznedar: Dr. Fethi Erden. Gül ha ne Müsamerelcri Külhane tatbikat Mp. ve kılmi-ğinin senelik müsamerelerincVn i-kincisi 13 1 939 cuma günü saat 17,30 da Gülhane konferans salonunda yapılacaktır. Arzu eden mes-lekdaşlarm teşrifleri rica olunur. (üksek İktisatçılar n Toplantısı Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebinin 56 inci yıldönümüne rasth-yan 16 ikincikânun pazartesi günü mektepte bir merasim yapılacak ve mezunlar cemiyeti tarafından da ayni günde Beyoğlu Tokatliyan o-teli salonlarında sat 17-22 arasında bir çay ziyafeti verilecektir. Askerlik İçleri ......«•¦•••••fil.....,,,„ Hân Eminönü As. Ş. sine menaub 316 ilâ 333 doğumlu olup yoklama kaçağı ve saklılardan muameleleri tekemmül etmiş olanlarla 816 ilâ 329 doğumlulardan bakaya kalmış olanlar ve şimdiye kadar askere çağrılmamış 330 doğumlu müslim ve piyade sınıfından bulunanlarla bu defa, askere sevkedilecekler -dir. Bakaya ve yoklama kaçağı ve saklılardan olmayıp vaziyetleri normal olanlardan bedeli naktf vermek İsliyenlerin bedelleri 20/ 2. kânun/939 cuma günü akşamına kadar kabul edilecektir. Bedel vermiyecekler İçin şubede toplanma günü 21 2. kân. B39 cumertesi günü askere sevkedile -çekleri İlân olunur. Ziraî Kalkınmamız Nasıl Tahakkuk Edebilir ? Cumhurreisimiz İsmet İnönü son Ziraat kongresini takip ederlerken Hiç şüphe yok ki bu ziraat kongresi memlekette ziraî kalkım içip ilk yapılan çok mühim bir harekettir. Yine hiç şüphe yok ki kıymetli başbakanımız B, Faik Kurtoğ-)u gibi çok azimli, yüksek İhatalı bir zatın eline ziraat vekâletini tevdi etmekle bu katkımı mutlaka temin ettireceklerdir. Yalnız bir vazife olarak değil, bir köylü aşkiyle çalışan ziraat vekilimiz zirai kalkım için izhar et- man ekserisinde çalıştırılan itfaiyeci, sucu, elektrikçiliği bunların bunların hepsi sanatkârdır, itfaiye garajlarının yanında meydana getirilecek bir atelyeye. daha birkaç sanatkâr alınmakla bu iş te temin edilir. Dördüncü ihtiyaç da köylünün yetiştirdiği mahsulünü halka üçüncü hattâ dördüncü elden sonra satılma işidir. Bu işte kâri mutavassıtlar kazanmakta müstahsil kaza- tiğini gördüğümüz bruze tamamile! namadığı gibi alıcı da tahammül e- ilme, ihtiyaca ve derin tetkike İstinatla meydana getirilmiş, esaslı ve varlık yaratacak bir teşkilâttır. Ziraî ihtiyaçları tetkik edebilen ve bu yolda çalışan hiç kimse bundan fayda görülmiyeceğini akikati kabul etmekle belâ fasıla 30 sene bu dava gezdiğimden memlekete mak bilmez kıymetli zira-mize hizmet edeceğimi zan görebildiklerimi anlataca- ut veki ederek ğım. Zirai kalkımı iki safhaya ayırmak lâzımdır, birisi manasiylc ilmî ziraat yapmak ikincisi de bu ziraali yapacak memleket ekseriyetinin vaziyeti umumiyesini ıslah etmektir. Onları bir İzbe içinden ve hayvaniyle beraber yaşamaktan kurtararak benliğini bildirmek. 700 sene evvel anavatanda yerleştiğimiz zaman ziraatla ya -şamak bunu zamanla inkişaf ettirmek gayesi takib olunmuştur. O zamanki noktai nazar fırsat düş -tükçe tevessü etmek, kudret ve mevcudiveti muhafaza içinde ta- dilmez bir şekilde İhtiyaçlarım pahalıya almaktadır. Meselâ bugün on iki. on üç kuruşa bizim elimizden çıkan zeytini halk 80 - 40 kuruşa, yine 8-9 kuruşa elimizden çıkan güzel elmaları 25 - 35 kuruşla alınmaktadır. Vaziyeti umumiye hakkında çok etraflı bir lâyihamı ziraat* kongresine ve daha evvel de alâkaları İtibariyle umumi müfettişlik-! lere de takdim etmiştim. İkinci müfettiş çok kıymetli General Kâzım Dirik lâyihaya ehemmiyet vererek Dahiliye vekâletine göndermişti. Bu muazzam iş hiç şüphesiz ki | ehemmiyetli bir para işidir. Devlet bütçesi bunu temin edemez. Fakat bithesab millete hiç de yük olmıya-cak şekilde bunun derhal tatbikîne imkân vardır. On sekiz milyon halkımızın hemen yüzde doksanı bilfiil ve bilvasıta hu mesleğin saliki ve muakkibi olduğu gibi geriye kalan 1 yüzde on da bu ekseriyetten alacağı varlık kabiliyetiyle iş yapıt-1 ğından bu durumun azameti derhal arruzdan masun hİc olmazsa biri s""z"m"z"n önüne gelerek bu me-kac taraftan tahiatın mııhuf a ! se'e mem'cketin mevcudiyet işi ı dan istifade edecek vorler arı 1 °','IJKU kabul olunur, mış, oralara barıııılnııstır. O E A-1 '''' balkım ve inkilab la- man sırf harb nnktai nazarından mamiyle semere vermek için mut-seçilen bu yerleri «İmdi zirai İııkİ-ı l!" tsaraf 1 ¦ yapılmalıdır, safımız için istimal edemeyiz. A - Tahmini yapılan hesaba göre, sırlık tecrübeler bilhas*ı C»m köylünün vaziyeti umumiye sefer-[ huriyet idaremiz ehemmiyetle bu *eroerMJ?i senede 300 milyon lira; ralarda iman 'akib ettiği ve kıtır sarfedilmek şartiyle ancak 12 se-bütçelerinin vekünu ki devlpf hiıt nerfe m'tm,(''n olacak ve bu ise ma-çesinin üçte bîrini teşkil ede 801 kurrevîye de girebileceği gibiı milvon lira sarfedildiiri hain* » ' DU Par*dan ziraî halkıma da *arfo-l -it- • . . ... lunabilecektir. saslı bir varlık elde edilmemiştir.! Su itibarla muhterem Ziraat Veki- .Her v,I,»ndn?a kan**' »cleeek' kilimiz bir taraftan zirai kalkımı 0,1 1?m "H 5°slPrmek "*'n takib ederken diğer taraftan köy-! * oııpün rnkıh edilen arazı. I lerin vaziyeti umumiyesini de bu! mesken, buhran, yol vergileri seferberlik içine alması lâzımdır. ı Esasen bu seferberlik ismi ol -I maksızın on beş senedir devam edi.j yor. Senede 80 milyon lira »arfe-' diliyor. Bir köylü devlet ver^İ-inden fazla bu ise para veriyor. Şim- ver*'"yi vermek işinden çok kolay, di bu İşe ziraat kalkımı gibi res-' ö*eme şekline konularak sefer - berlik için hazırlanmalıdır. M0V on. yirmi, otuz. azâmi kırk parayı geçmemek üzere herkesin alâkadar olacağı şeyler üzerine zam edilerek bilvasıta ta b s il edılib bilhassa ekseriyet köylü Üzücü bu men başlamalı ve eski kurumda verimsiz, aıhhalsız. fena yerler -den ^ıalkı coğrafi vaziyeti itibariyle icabeden yerlerp birlikle yerleştirmelidir. Arazisi müsait köyleri de bir araya toplamak ve topraksızları toprağa sahip kılmak, zirai kalkımı daha kuvvetle muvaf-fakıyetlendirecektir. Bu işte sanayi şebekesinin de kurulması mü -him yer aldığından kazaların he- dufaa vergisi gibi bu dört vergi! hİssedilmeksizin alınmakla îdarei hususiyelerin de vaziyetini düzelterek memleketin iman o cihetten! de artacağı gibi ziraat kongresinin İ bugün yüzde yirmi beşini almak istediği varidatı da pok kolaylıkla alacaktır. Köylünün vaziyeti umumiyesini I düzeltmek üzere yapılacak sefer -bertiğe gelir İçin on sekiz milyon halkımızın altısından birçok sebeplerle bir şey aranmıyacaktır. Geriye kalandan altı milyonu da kudretsiz addetip onlardan da bir şey araıımıyacak. Onlara senede işi olmadığı zamanlarda elli kuruş gündelikle köy yapımında çalıştırarak kırk gün için yirmi lira temin edîb nısfı kendisine nısfı da seferberliğe alınacak ki hem altı milyon vatandaşa altmış milyon lira verilecek, hem de ondan altmış milyon lira alınacak. Geriye kalan altı milyondan iki milyonu 30 - 100 lira geliri olan -lar teşkil ettiğinden başka vergi ile mukayyed olmıyan bu vatandaşlardan da gelirinin yüzde ikisi a-lınmakla 36 milyon lira temin edilecektir. Mütebaki dört milyonun gelirinin yüzde dördü de 174 milyon lira olub umumî 270 milyon lirayı bulacaktır. Muhakemeli bir hesabla teikîk olununca şu hesabla ortada sarsılacak kimse yoktur. Yapılan işte memleket ekseriyetinin kalkımı ve yaşayışı ve bundan da bütün milletin menfaattar olduğunu düşünmek İcabeder. Köylerin on dört bin değirmeni olub hepsi kalbursuzdur. Köylünün zahiresinden mahalli tohum seçmediği gibi zahirenin içindeki birinci, ikinci devre ail kristalleri de unla beraber yediği için vatanda anavatanda ekseriyet halk bu sebeble ahşayı batniyeden ölmektedir. Bu kalburlar mahallen tohumu ıslahla beraber vakitsiz ölüme nihayet verecek ve kiluda alınacak on para ile de seferberliğe senede 42 milyon lira gelir emin edecektir, İç köylünün kal-1 kın»ı :çin olduğundan bugün kalbur olan bazı değirmene yirmi para] verdiğinden on parayı memnunî-ı yetle verecektir. Silâh altındaki vatandaşlar da 3 ay hizmeti askeriyesini bu seferberlikte geçirirse gelir 320 milyona; baliğ olacaktır. Bu paranın yüzde i doksanı yine memleket evlâdı çalıştırıldığından ona verilecektir. ' Köylünün vaziyeti umumiyesi düzelmesi sırasında vilâyet merkezlerinde sanat, ziraat, kız hayat, ana, sınai ziraiye mekteblerinde köylü için az zamanlı bir uslü ted-' ı-is kabul edilerek tahsil çağına ge-! len köy çocukları buraya alınıb köyde yediği şey velisinden alın -mak. elbisesi içinde her çocuk hesabına taksitle İki koyun verilib, yünü, yarım dönüm pamuk, yarım' dönüm keten ektirllib alınırsa hem! fabrikalara iş çıkar, hem istihsn-lat artar ve hem de çocukların bakımı hükümete yük olmaz. Az zaman İçinde yeni kurulan köye, yeni ziraat yapan köyjuler arasına, yeni yetişen Cumhuriyet muallim evlâtları da iltihak eder. Çiftçi Sıddık [Kara Ahmet Nasıl Cihan Şampiyonu Oldu ? Tefrika No. 24 YAZAN: TEVFİK RARS Güreş Minderi Harman Yerine Dönmüştü Kafa, Kol, Bacak, Bel Ortada Bir Adale --••-•m le Son derece fena bir vaziyete d i-(en Ponsu Kara Ahmed olduğu g;-bi bıraktı, ve minderin köşesine doğru yürüyerek, nazarlarından a-cırnak ifade den manalar dökuîcrek yerde yatan, ve kalkmıya çalışan hasmına baktı. Bu görülecek. Türklük namına ö-ğünülecek bir manzara idi. Koca dünya şampiyonu Pol Pons yerde kıvranırken. Kara Ahmed, hemen onun üzerine atılmak tekrar eitına almak istememiş, şöyle minderin gerisine doğru çekilerek, hattâ yeni terlemiş bıyıklarının altından kalın dudaklarını büzerek gv-lümsemişti. Kolları kartal kanadı gibi gerilmiş duruyor, yerden kalkan P-1 Pcnstan ayakla bir hücum bekliyordu. Ve hakıkalen de Öyle oldu. Yerden kalkan, yavaş yavaş aklını başına alan Ponsun sersemliği geçmiş, yerinden ok gibi fırlamış, Kara Ahmedin böğrüne dalmıştı. Biraz evvel neşelri kaçan Pons tarafdarlarının tekrar bağırıp, hay-l'iıdığı duyuluyor, binlerce insanın kaynaştığı salon, her iki tarafın alkışları, bağrıslarile Yahudi havralarından beter oluyordu. Kara Ahmed. hasmının ok gibi •eınden fırlayıp üzerine atıldığını ? örünce, o da yerinden şimşek gnü fırlamış. Ponsun bacaklarına, «'almıştı. Güreş minderi harman yerine d'C-n'iyor. kafa. kol, bacak ellerine ns rastlarsa tutmak, birbirlerini ne pahasına olursa olsun yere vurmak iı;ın nefes almıyor, boğuluyor, ölüyorlardı. Halk tepeden tırnağa kadar heyecan kesilmiş, herkesin benzi uçmuş, nefesi çekilmişti. Bu sırada salonda tüyler ürpertici müdhiş bir nara duyuldu: • - Oohoydaaaü! Bu ses. henüz yirmi yaşında olan yağız delikanlının, esmer Türk peh-. livanımn geniş ciğerlerinden fırlı-1 Bu müdhiş naranın dehşetile afal- j lıyan, ne olduğunu anlıyamıyan yüz' binlerce insan, ağızlarını açmış duruyorlar, belki de küçük dilleri boğazlarına kaçmış yutkunuyorlardı.] Çünkü Kara Ahmed, azgın bir mandayı iki pençede altına alan, böğrüne dişlerini geçirip ciğerlerini paralıyan bir kaplan gibi koca Pol Pons-.ı İki kündede altına almış üzerine abanmış 11. Salonda bir: — Çıt! Duyulmuyor, binlerce insan ihtimal nefe- almıyordu. Kara Ahmed. körük gibi şişip sönen ciğerlerim hasmının böğrüne dayamış, kafasını kotlarını sımsıkı kavramıştı. Her geçen saniye Pons tarafdar-lanna cehennem azabı olmuş, çatır ç*ıır öten Pol Ponsun dehşetli o-muzlar minderi bulmuştu. Salonu dolduran yüz binlerce insanın bir kısmı dolmuş gibi duruyor, bir kısmı ise çılgınlıktan ne yaptıklarını bilmiyordu. Pol Ponsu yenmek suretile 1900 -1901 senesi cihan şampiyonluğunu kazanan Kara Ahmed, halkın güreş yerine hücum etmesinden, binlerce tarafdarının sanlıp sanlıp kendisini Öpmesinden korkarak hemen minderden fırlamış, soluğu giyinme odasında . •. 1 Esasen .Tveldcn hazırlanmış olan serginin altın madalyaları, Fransız bayrağından yapılmış omuzdan geçme geniş cihan şampiyonluğu kor-delâları hemen minderin üzerine konan bir masanın üzerine sıralanmıştı. Kars Ahmed, yıkandıktan, ten kurulandıktan, giyinip hazırlandıktan sonra güroş yerine çıkacak büyük bir merasimle *aao pehUvanlı- Birbirine Karışmış, Yığını kalmıştı ğı ilân edilecek, ikramiyesi verilecek ve altın madalyaları göğsüne dizilecek ti. Tam bu sırada harikulade İri, gözlerinden ateş saçan yaman yapıtı bir adam güreş yerine fırladı, iri ellerile halkı selâmladı. Bîraz evvel coşan haykıran, tees-süıünden put gibi duran, yutkunan halk hep birden dikkat kesilmiş, bu tuhaf tavırlı insanın güreş yerinden verdiği heyecanlı nutkunu dinlemişti. Bu iri yapılı adam kendisinin iki saat evvel trenden indiğini, Rusyalım başpehlivanı olması dolayısile yapılan cihan şampiyonluğu için güreş etmek istediğini söylüyor, ve Kara Ahmedle muhakkak surette güreş etmek için ısrar ediyordu. Salonun havası birdenbire değişmiş. bira2 evvel dilleri boğazlarına kaçan Pons tarafdarları. Kara Ah medden bir hınç çıkarmak, cihan pehlivanlığını ne şekilde olursa olsun onun elinden almak için, bu Rus başpehlivanının dileklerini müdafaa ediyorlar, hep bir ağızdan: — Türk. Rusla güresmeli! Onu da yenerse cihan pehlivanlığını hak etmelidir. Diyorlar, bağırıp haykırmaktan salonu birbirine geç iriyorlardı. Halkın kendisini iltizam ettiğini gören Rus şampiyonu bar bar bağırıyor: — Türkle güreş etmeliyim! Diyordu. Hakemler, organizatörler, bu işte söz söyliyebılecekler, hemen müdüriyet odasında toplanmış, başlarım avuçları içme almış, düşünüyorlar, bu vaziyet karşısında en makul ne şekilde hareket etmek lâz'm geldiğini hesabiiyorlardı. Onlar düşünedursunlar, salon birbirine giriyor, güreş minderinde top gibi güıliyen Rus şampiyonu daki-kalardanberî nutuk veriyordu. Kara Ahmed tarafdarları: — Hayır olamaz, şimdiye kadar aklın nerede idi? Bugün artık cihan pehlivanlığı olmuş bitmiş, aylardan-beri bu minder üzerinde güreş eden Türk pehlivanı son hasmı olan Pol Ponsu da yendikten sonra cihan pehtivanı ilân edilmiştir. Diye haykırıyorlar. Rus pehlivanına hak verenlere bu şeküde cevab-lar veriyorlardı. Fakat arzuyu umuminin güreş seyretmek olduğunu bilen ve Rus şampiyonunun kendisine meydan okuyuşundan izzeti nefsi zedelenen Kara Ahmed. hakem heyetinin kararını beklemeden, birdenbire miUi kıyafetile güreş yerine fırlıyor, onu bu şekilde gören tarafdarları. çılgınlar gibi alkışlamıya: — Viv lefTürk! Seslerde haykırışmıya başlıyor, salon miali görülmemiş tezahürata sahne oluyordu. Kara Ahmedi tutanlar, onun ka-badayüığına inananlar, daha onun mindere çıkmasından, söz söylemeğe hazırlanmasından ne diyeceğini anlamışlar, onu bir kat daha candan alkışlamışlard. Fakat Pol PoMin bedbaht tarafdarları. Kara Ahmedin mindere fırladığını. Türkçe sözler haykırdığını duyunca, hepsi Rus pehlivanının sözlerine İtiraz ettiğini, onunla gü-ı v- etmekten imtina etmek istediğini zannetmişlerdi. Vaktaki Kara Ahmedin türkçe sözleri hemen tercümanlar vasıta-sile tercüme edilmiş, halka bildirilmişti, o zaman onu sevmiyenler, çe-kemirenler bile alkışlamıya: — Vlv le Türk! Scslerile haykırmıyj başlamışlar. dı. Kara Ahmed söyle demişti: (Devamı var) 21 13 KANUNUSANİ — 193» T 1 N I I A I A H Sayfa: 6 General Kâzım Karabekirin7 Hatıratı BÜYÜK HARBE NASİL GİRDİK? T» ¦ ¦ ¦ ıı-------- 1 mmmmmmmmmamm İKİ KUVVETİ MUKAYESE Harbi Niçin Herkes istiyordu ? İttihadı İslamcılar Olsun, Turancdar Olsun, Anadolu Türkçülüğünü Müdafaa Edenler Olsun Herkes Harbe Taraftardı Bir mukayese Son asırlarda dış kuvvetler; Osmanlı devletinin yalnız harb işlerinde değil, eulh İşlerinde, hatta tanzi-mat gibi tamamile milli ihtiyaçlardan doğmuş ve ona uymuş olması lâzım gelen ıslahat hareketlerinde bile müessir olmuştur. Osmanlı devletinin son yıllarda. İç ve dış kuvvetlerin yaptıkları tesirler karşılaştırılınca büyük bir hızla, maddi ve manevi bin bir vasıta 11? İşliyen dış kuvvete nisbetle iç kuvvetin ne kadar cılız ve zavalü vaziyette kaldığı apaçık görülür. Cihan harbine takaddüm eden zamanlarda, harbe girişimiz sıralarında ve sonralarında ise dış kuvvetlerin memleketimizde nasıl sistematik bir faaliyet ile işlediğini ve bunun karşısında iç kuvvetlerimİzH büsbütün kendini zâfa düşürdüğünü her iki kuvveti ayrı ayrı tedkık ederek gürdük Şimdi bu iki kuvveti, kısaca mu-kaseye edelim: Müterakki devletler, siyasi faaliyetlerinde de ilme ve tekniğe dayar-dtkları İçin nüfuzları altında bulundurmak istedikleri millet ve memleketleri, ilmi ve teknik metodlar'ı tedkik etmek suretıle ise girişiri-"-ve o memlekete karşı takib edecekleri siyast perogramını ona gö*c hazırlarlar. Osmanlı devleti, ilmî ve teknik teşkilât itiburilc pek 7ayf olduğu için istilâcı devle ilerin bu türlü tedkiklerine ve faaliyetlerin-' karsı sak müsaid bir saha idi: Osmanlı Türkleri, kendi milli ve si vasi ideallerini bulmak yolunda tamamile serbest kalamadılar. Kcnebt kaynaklardan kendilenne (ideal) diye sunulan fikirleri, kendi kudretlen-le ölçmeden ve hattâ kavramada-ı başkalarının hesabına tatbik etmek gafletine düşmekten kendilerini kur taramadılar. Meşrutiyetin ilânından sonra ortaya türkı türlü milli ve siyasi fikirler atümıştı: Bunlardan bir kısmı cereyan halini bile aldı: al İttihadı islâm, b) Tıırancılı»-cl Anadolu Türkçülüğü, d) Osmarıı camiası gibi. Bu cereyanlar etrafında toplanan zümreler ve fırkalar görüldü. Bu zümrelerin ve fırkaların içinde ve dışında hiçbir fikre samimiyetle ta-rafdar olmayıp kanlarına çıkacak fırsatlardan şahsi menfaatler bekleyen kimseler de az değildi. Bu cereyanlar, münevverler arsamda az çok alâka uyandırıyordu. Ancak bunların doğuracağı en ağır mükellefiyetleri, hizmetleri yükle-necek olan koyu halk tabakaları bunlardan hiç birini kavramıyordu. Bu tabaka mensubları esasen Meşrutiyeti de anlamamujlardı. Münevverlerin bile benimsedikleri ideal- Babıâli Önünde hükümet Yazan: General K. Karabekir — 18 — lerin üzerinde nasıl sathî ve silik bir surette işlediklerini gördük. Böyle bir cemiyeti dış kuvvetler, istedikleri tarafa sürükleyip götüremez mı? Hele harb dahi başladıktan sonra bu sürükleme ameliyesi daha çok kolaylaşmış ve genişlemiştir. O kadar ki daha evvel muayyen fikirlerle aşılanmış, yahud bu fikirleri farkında nlmıyarnk benimsemiş olan fertler ve zümreler; ortaya atıldılar ve artık: a) İttihadı islâm'ın tam sırasıdır. Beklenen nusret günü gelmiştir, harbe girelim! b) Turancdık için bundan uygun zaman olamaz, bu fırsatı kay-betmiyelim. harbe girelim * c) Çarlık Rusyasından intikam günüdür, harbe girelim! Gibi sözler ve propagandalar du-yulmıya başladı. Harbin doğuracağı kargaşalık içinde bir külah kapmak veya harb zengini olmak isteyenler de birdenbire harb tnrnfdarı oldular ve ötekilere katılarak harb isteğini alabildiğine köriiklediler. Bu manzara, milleti âdeta narh-j teşne imiş gibi gösteriyordu. Harb aleyhdan olanlar; pek mahduddu. Onlar da sinmiş ve belki de vatanperverliklerinden şübhe edileceği kaygusile ürkmüş bir vaziytette i-dıler. Böyle bir mdeti istenildiği bir zamanda harbe sürüklemek zor bir iş midir? Casuslar ve ecnebi propagandalarla müradele Dış kuvvetler bahsinde verdiğim tafsilâta bakılırsa bunun Osmanlı hükümetinde ne çetin bir iş olduğu kolayca anlaşılır. Hükümetin harici erkâ.ı dua ederken yesi, dahiliyesi ve erkânı harbiye«ü nin müşterek ve sistemli çabşması lâ zım gelen bu iş; cihan harbi seferber liginde tamamiye şubemin üzerine yüldetilmiş bir şekil aldı. Memleketimizde müthiş casus ve propagan da yuvaları olduğu mal umum uzdu Fakat ne yapabilirdik? Ecnebi ban kaları. şirketleri, ticarethaneleri fabrikaları ajanları aralarındakiler şöyle durdun bizim harimimize kadar girmiş şüpheli kimseler de var -dı ki bunların çocuktan devlet mc murluklarında mevki sahibi idiler. Bu çocukların Türk anadan veya Türk babadan gelmiş olmaları, Türk Harbiya «ezareti önünde miting heyeti Alman ileri yürüyüşünün müteakip merhaleleri mekteplerinde Türk hamle yetişmiş hakiki bir Türk olduklarını kabuUh tereddüt etmiyelım, fakat muhteri baba veya anneleri henüz sağ olan lardan cvıaularının mahrem neleri kalabilirdi?.. Sonra hariciye ve dsh; Üye memurlarımızdan bazılarının o1 duğu gibi zabitlerimizden ve hatt:". erkânıharblerimizden de bazılarımı ecnebi kanları vardı. Bir üçüne-tip de (Türk düşmanlığı güden O* manii tebaasından iş başında ve bil hassa telgrafhanelerde hayli me murlar vardı. CÖbenle Breslavın Çanak kaleden içeri girdikleri gece merkez kumandanı nal» bey (pasa) ile bernbeı Beyoğlu telgrafhanesini kon-rol .¦ gitmiştik. Telgraf muhabereleri)*' meşgul olanların çoğunun Erme» olduğunu hayretle gördük. İçlerinde vatana ve hükümete sadık olan İr bulunabilirdi. Fakat elimizdeki m. lûmat; Ermenilerin Rusya ve Ingı» tere ellerinde bulunduğunu ve Tür': lere karşı dahilî harbe hazır bulundukları hakkında idi. Ben bütün bu hususlar hakkınd. mafevklerimin dikkat bakışlarını çektim. Harbe iştirakimizden son ra Enver paşanın konağında bu hususları müzakere için toplanan Np ¦ zırlar meclisine beni de çağırdıh / ve malûmatıma müracaat ettilcr TalAt beyin fikrine kalsaydı ne kadar ecnebi müessesesi varsa kapatacaktı. Fakat bpnun harbden sonraki zamanlar için zararlı netlerle ri görüleceği MecHsI meb'uaan rcM Halil bey tarafından ileri aürillm Istanbulun Tarihî Dertleri Dört buçuk asırdan beri Istanbulun kapısını çalan her kara kış; şehre ırzak, iaşe ve mahrukat işlerinde birçok buhranlara ve ihtikârlara gebe olarak gelmiştir. Asırlardan ben şehrin iktisadi ve hayati işlerini ellerinde tutanlar kış ve karı fevkalâdelikten çık aramadılar. İstanbul daima kış ve kan bir buhran vesilesi ve felâket olarak tanımıştır. Garbdaki büyük şehirler karı, fırtınayı, seli ve tabiatın bütün şiddetlerini hesaba katarak hazırlanmışlardır. Orada gökten taş bile yağsa buhran mevzuubahs değildir. Çünkü belediyeler fevkalâde diye bir şey tanımazlar. Mevsimine göre her şey tabiidir ve hayat haritasında yeri vardır. Halbuki, kalınca bir kar yağsa. şiddetli bir soğuk ve* yahud don olsa İstanbul tabii çehresini derhal değiştirir: Nakil vasıtaları işlemez, mektebler kapanır, halk akmak, kömür, odun ve un bulamaz. Hayat puslasının ibresi buhran ve ihtikâr noktasının üstündt titremiye başlar. istanbul Kanunidenberi en büyü!: aıkıntıyı et yüzünden çekmiştir. Et-sizlik bu şehir için her kış nükseden bir felâket olmuştur. Istanbulun eti yüzünden Ararat dağından (Eflâk) ve(Buğdaıı)a kadar bütün halk ta-bakalan sıkıntı çekmiş vc zalimane hükümlere maruz kalmıştır. Et Osmanlı imparatorluğunda birçok tufeylileri Karon kadar zengin etmiş, irtişayı en yüksek haddine çıkarmıştır. İstanbullular kasab akçesi diye bir para ödemive ve kasab e-mininin yüksek zararlarını çekmiye mecbur edilmişler. Şehirde fazla kasab dükkânı açtırılmamış, İstanbul zenginleri zorla kasab yazdırılmış, celeb nizamları yapılmış, buhranlı zamanlarda tstanbula getirilen sürülerden bir partide 30 bin koyun birden deve yapılmış, aşırılmış, Is-tanbulda birçok kasablar iflâs etmiştir. Her şeyin narhtan aşağıya satılmasına müsaade edildiği halde etin yalnız Istanbulda değil yurdun Yazan: ibrahim Hakkı Konyalı her köşesinde narhından aşağı satılmasına kafiyen müsaade edilmemiş vc satanların muhkem hakkından gelinmiştir. Geçen sene Celâl Bayar hükûme'ı et i:.ıtı..i ını indirmeyi bir devlet işi olarak ele aldı. Galiba bu müzmin derdin kökünden kurutulması şerefi de Cumhuriyet idaresine nasib o-Ucaktır. Atılan ilk adımları varılacak iyi neticenin müjdecisi gibi görüyoruz. • • • Başvekâlet İstanbul arşiv dairesinden aldığım 965 tarihli bir hükümde Kanunî Sultan Süleyman lstanbuldaki et sıkıntı.mı ileri sürerek Rumeli tarafından koyun gön derılmesıni istemektedir. Rumelınin sağ kolundaki bütün kadılara tâminı şeklinde gönderilen bu hükmü aynen aşağıya alıyorum: (Rumclinin sağ kolunda olan kadılara hüküm ki: Haliyen mahrusaı ai ve benim de bu tedbirlerle mem lekettne casusluğun kaldınlmış oh mıyacağı hakkındaki mütaleam üz-rine uoyle cezri ve keyfî bir karardan vazgeçilmişti. Harbe girişimiz bahsinde, bulunduğum bu nazırlar meclisinden tafsİlâtile bahsedeceğim. • • ¦ Benim en büyük takayyütlerim karargâhıumumıye casuslann sokulmaması, ve karargâhıumumiden mahrem işlerin harice sızmaması keyfiyetleri idi. Fakat bu hususta dahi mesele pek basit değildi. Çünkü Enver paşanın odasının yanındaki büyük saloh hergün türlü türlü insanlarla dolar bosahrdı. Aynca Enver paşanın bir de şubei mahsu-sası vardı. Yüzbaşı Ömer Fevzi bey idare ediyordu. Enver Berlinde ata-şemilitcr iken bu zat da Almanyada tahsilde bulunuyormuş. Bu şubenin hazardaki işinden bile kafiyen bizim haberimiz olmazdı Seferberlikle beraber bu şube da faaliyetini İran ve Afgan üzerinde teksif etti. En verin islâm âlemile irtibatını tesis eden! galiba bu sube idi. Her gün Enverin kıymetli vakitlerini a-lan bir takım misafirler hakkında bu şubenin malûmatı olsa gerek. Ben bunlarla bizzat görüşmemesini Enver paşadan rica ettiğim gibi yaverlerine de bunlar hakkında gözü arık bulunmalarını söylemekle iktifa ettim. Benim takayyütlerim karargâhı-umumî erkânıharbiyesine inhisar et mlşli. Bu daireye yabancılar ve hattâ vazifesi olmıyan ordu mensuplarının dahi girmemesi için emirler verdtrmbjtim ve tedbirler almıştık. Aynca şifre kalemi ve erkânıharbi-ye şubelerinden malûmat sızmam r-sı Içm bazı kontroller de yaptırıyordum. Bir gün harekât şubesinin si- Asırlardanbcrı halledilmıyen et derdinin bugünkü mümessili: Kasap Istanbulda et babında m uza yıka olmağın tahtı kazanızda olan celeb tayfasının haliyen irsal olunacak mevsim koyunlan ne m-kdar olup ve ne mikdan tedarik olunup irsal olunmak üzere idüğU DtİUımefe larım olmadın büyürdüm ki her biriniz bizzat mukayyed olan koyunu defter mucibince tedarik ettirip vaui ve mevsimi ile her mevsim koyunun bikusur ıhrac edilip dâhi anın gibi mal h'zmetinde olanlarınız yarar bayileriniz ve adamlarınız ile mal hizmetine memur obmyanlarınız bizzat buyurup bikusur getirip mahrusaı mezbureye teslim etti resiz. Şöyle ki bınniz tahtı kazanızda olan celeb tayfasına defter mucibince yazılan koyunlann bittamam tedarik ettirip sürüp getirip teslim etmivesiz veyahud noksan üzere getirip veyahud her koyunu tayin olunan mevsimde geç getüresiz veyahud yolda kasablarabey' ettirip telef ettireniz asla bir ferdin özrü kabul olunmayıp siiddei saadetimde olan defterine tatbik olunup noksan üzere getirenlerin mansıblan alınmakla konulmayıp enva itab ve ikaba müstahak olmak mu -karrer olup ana göre mu -kayyed olup ihmal ve mü-saheleden ve kimseneye sahabet etmekten ziyade ihtiyat ve ictinab eyleyüp her biriniz tahtı kazanızda vâki olan celeblere defter mucibince tayın olunan koyunların vakti ve mevsimi ile tedar-k ettirip mal hizmetinde olmalarınız naıbleriniz ve yarar adamlarınız ile getirip teslim etmekte dakika fevt etmiyesiz. Ve her biriniz bilfiil lahtı kazanızda ne mikdar celeb olup ve üzerlerine takdir olunup haliyen irsal olunacak ne mikdar koyunlan olup tedarik o-lunmuşlardır. Mufassal yazıp mez- bur ile (1) arzedesiz. Fiselhİ Muharrem sene 967) Kanuni Istanbulun et müzayakasını gidermek için bir taraftan da Anadolu beylerbeğlerine şiddetli hükümler gönderiyordu. Divanı hümayun mühimme defterinde kayıd-lı olan şu hükmü de Diyaribekir beylerbeğisine göndererek Türk -men koyunları istemiştir. (Diyaribekir beyle rbeğiame hüküm ki: Haliyen mahmiyei istanbul da et hususunda ziyade müzayika olmağın mahmiyei mezbure zahiresi için Türkmen koyunlarından koyun gönderilmesini emredüp büyürdüm ki- S.-ııeı sabıkada gönderdi, ğin üzere Türkmen koyunların dar. koyun çıkanp adam koşup sahihleri veyahud vekilleri ile mahmiyei mezbureye irsal edesin ki getinp bey' edip şahabına ticaret ve mah-rusei mezbure halkına vüsati maişet ola. Bile koşup gönderdiğin a-danılura gereği gibi tenbih ve tekid «delin ki olda ve izde hilafı ser* ve kanun kemesnevi dahi ve taarruz ettirmeyeler II Şevval 967) vil kafiblenn.lt n birinin öğrendiği şeyleri akşam çıktığı Fatih mahalU-kahvesinde etrafını alan arkadaşlarına anlatırken hiç tanımadığı bir ajanımız da kendisini serbestçe dinlemiş ve ertesi günü haber vermişti. Derhal şube şefine vaziyeti anlı-tarak bu kabil boşboğazlık!ann önünü aldığımız gibi mahrem emir ve raporların da bizzat alâkadar olan zabitler tarafından beyaza çekilnn sine de şubelerce ehemmiyet verdik;. Havadis bekliyen meraklılar için de vakit vakit mıh re m kaydile yanlış malûmat yayardık. Almanlar casusluğa karşı bizim o kadar sıkı davranmamızı istemiyorlardı. Galiba, memleketimizin her tarafına dağılmış olan Alman casuslarının da vazifelerine halel geleceğinden korkuyorlardı T.Hazar mesaimizde bile mahrem evrakın üstüne koruman kırmızı bir hilâl koy-duruyorlar ve bu suretle masamız* gelen bu kabil kâğıdlan karşıdan görerek kendilerine haber verip vermediğimizi kontrol ediyorlardı. Se. ferberlikte (casuslardan sakınınız' t diye duvar ilânlan asmaklığmuzı arzu etmediler. Halbuki Almanyada bu kabil umumî ve hususî ilânlar yapıldığım öğreniyorduk. Bu ilânda: (Koca kulaklı bir Fransız zabiti resminin üstüne kalın harflerle dikkat! Altına da düşman bizi dinliyor) yazısı bulunuyordu. • • • Ara sıra bizzat Liman paşa banı bazı maunlar hakkında haber verirdi. Itır defasında seyyar satıcı kıyafetinde Beyoğlunda bazı Japon zabitlerinin dolaştığını bildirirdi. N» ganb tesadüftür ki ben de bu arah'e bir Japonun delâletile Nikolyef ter-aanesindeki faaliyeti yoklama ettiriyordum!.. ( Devamı var ) (1) Merburdaıı nı tksud hükmü götüren adamdır. Padişah revama -rın hu adamla ¦MnfsnaMN bildiriyor. S-rfaı 6 T EN 13 AB AH 15 KANUNUSANi — 1939 Seni Unutmuştum Yazan — 2 — R. İrfan GÖKSEL Ne göz yaşlarım, ne de dinmi-yen hıçkırıklarım bu içten isyanımı anno ve babama duyuramadı. Zoraki, kır kiki yaşlarından «engin bir tüccarla beni evlendirdiL'r. No yapabUlrdimT! On dördüne henüz giren bir genç kıa ne yapabilirdi ı yaslarımı içime akıttım. Mukadderatıma, anne ve babama küstüm! Sabah ve aksam evimizin önünden geçtiğini gördükçe, biraz ferahlıyordum. Çok geçmeden bahtım bunu da bana çok gördü. İkir. ci bir darbeyi de kocam vurdu. Işı dolayuülo beni alarak Almanyaya götürdU.. ıi unuturum sandım. SendV uzaklaştıkça, seni daha çok arıyordum. Talihimi bana yeni bir ağır darbe daha vurmakta gecikmedi. Zengin kocam bütün servetini kumarda kaybetti. Borçlandı, avu.ı mak ıçm kendim içkiye verdi. Sürdüğü bu sefil hayatı bir gece âleminin sonunda kendi eliyle nihay.-'--lendirdi. Artık büsbütün kimsesi»., bu yabancı memlekette yalnız knl-bu yabancı memlekette yalnız kalmıştım. Yol paramı zorlukla tedarik ¦ debildim. Istanbula anne ve babamın yanma dönüyordum. Aradan on yıl geçmişti. İkisi de çoktan bu fâni dünyaya gözlerini yummuşlardı. Çilem daha dolmamıştı. Pan-sizlik bana her şeyi yaptırdı, ölü mil arzuladım. Fakat bundan ev-tH. seni son bir defa görmek istiyordum. Istanbulda olmad'ğını. dısnrıdı bulunduğunu öğrendim. Arkandan gelecektim, para bulamadım. Bu gün. yarın diye, tam 4 yıl daha bekledim. Bu dört yıl içerisinde, kaderim bana en müthiş, en son darbesiri de vurdu. Hastalandım. Bir kaç ey smi sayıkhyarak geçirmişim. Borçlanmıştım. Bana yapmacık bir ana şefkati *österen katimin, gizli ar zulannı sonradan öğrenebildim. Parasını istiyordu. Güzel bir kadının bunu ödeyebileceğini söylüyordu. Yakınında bulunduğum uçuruma, gözleri açık sürüklendim. B: tuzağa düşürülmüştüm. Herkesin kadım, parası olanın kadını oldun. Artık, paradan, herkesten, kendi kendimden iğreniyordum. Çok zaman gırtlağıma uzanan ellerim beni boğmadı, boğamadı. Olu yasıyordum' Seni son bir defa görmek için bu dört yülık ıztıraba katlandım.. Tekrar mindere yıkıldı tnliye-rek ağüyor, haykırıyordu. — Ferhunde!.. Yaramaz Fer-hunde.. Herkesin kadım oldu. Anlıyor musun?!.. Anlıyor musun*! ) Kaçtım!.. Hiç bir teselli verme- — Yok. Fakat »aklandığı kanaatindeyim. Evinize benim için Lon-dradan bir kablogram var mı? — Hayır. Uşağım Üe konuştum. Bana bir şey söylemedi. Şimdihk Allahaısmarladık. — Güle güle Bili. Denin önünde on dakika kadar Ur zaman vardı. Giyinmesini bitirdi. Elbaaeaıni çıkarırken otomatik tabancasını, cüzdanım, anahtarla- ını. Saatini bir kenara koymuştu. Cüzdanının İçini karıştırdı. Rontz'-uo mektubu Mandervonun. Nevyork polis müdürüne yazdığı mektubu yanyona duruyordu. Cüzdanını kapattı. Ve hepalni valizinin içine koyarak kilıdledi. Fakat daha evvel valizden bir maymuncuk almağı ihmal etmemişti. Sonra, otomatik tabancasının işleyip işleme diğini, dolu olup olmadığını tedkik etti Tam bu aralık gözleri, karyolanın üzerinde duran Nanamın eldivenine takıldı. Tabancasile beraber bunu da cebine yerleştirdi. Si- den, veremeden uzaklaştım, rrflme-den, düşünmeden sokağa k-ştunı. Ondan kaçtım!.. Niye?!., eden?!.. Halbuki onu on dört yüdır ara mıyor muydum? Öyleyse!.. Nrfesim kesilın-eye kadar, ondan uzaklaşmak için koşmak niye" ..... Bu olamazdı!.. Bu olamazdı!.. Benim Ferhundeııı. Benim sev miye bile kıyamadığım yaram: z Ferhundem herkesin kadını olamazdı. Kader. Onun masum kalbini böyle mi mükâfatlandıracaktı" Gözlerim, kulaklarım aklanıyordu! Yamlıyordum! Hayır!. Daha doğrusu, acı bir hakikat rüyası görüyordum . Aradan henüz üç gün geçmemişti. Gözlerim, bu sabah gazetesindeki feci bir kazanın tafsilâtına takıl.iı (Ferhunde ısındı genç bir kadın, hızla geçen tramvayın önünden kacamıyarak. ağır surette yaralanmıştır. Derhal imdadı aıhhlyle ( ........ 1 hastanetiin* kaldırılmışta aa, yolda aldığı yaraların tesiri ve fazla miktarda kan zayi ettiğin-1 den ölmüştür. Vatman.... v. a.» Zavallı Ferhunde. Zavallı yaramaz Ferhundem. R İrfan MHH ¦¦¦•*••••¦.......*•¦¦¦¦¦¦¦•¦¦¦¦¦¦¦¦¦ Adananın yeni emniyet Müdüni Adana. (Hususi) — Çoruh em niyt müdürlüğünden vilâyetimiz emniyet müdürlüğüne tayin olu -nan Bay İsmail Hakkı şehrimize gelmiş ve vazifesine başlamıştır. Yeni bir laboratuvar ve ist. syon İzmit. (Husu»l) — Şehrimizde kan ve balgam :ahlili ve muayenesi yapmak üzere veteriner müdürlüğünde yeni bir laboratuvar kOşad olunmuştur. Aynca Adapazarında da bir tohum ve ıslah Maıyonu tnis o-lunmuştur. Dünkü Kazanan Numaralar 15000 Lira kazanan 16202 3000 Lira kazanan 38265 lOOO Lira kazananlar 20741 16542 Sonlan (02ı ile biten numara lar ikişer lira amı-ıtı ılırlar. Son I» tün Hrüık mükâfat 34334 20.IHM) llndık mükâfat Beher numara beşer yüz lira mükâfat alır. 14888 36555 3060ü 30335 28870 19522 38052 32816 2750 14433 22079 15763 10206 4848 14576 9242 19966 36062 12512 17204 555 39655 39041 3-1982 11569 4389 34962 6169 1 31256 25037 8538 14222 19513 37511 35844 36633 35291 15526 12778 500 Ura kazananlar 38838 25357 37762 15319 23159 2743 28405 14933 35157 19089 27895 413 624 13032 16298 S857 17748 21219 26012 31524 12286 25272 10445 28796 9481 2489 14616 16194 6762 18494 20238 22701 33823 22502 109 Ura kazananlr 24107 32516 17602 16745 5449 36710 14186 24025 6987 5121 16270 11656 36318 12384 33093 399 5753 1İ21 7194 29624 20258 34501 37614 31987 14532 13394 16688 4450 2940 9108 11273 6321 39701 14. „ 33464 26152 8584 31010 .z63 39077 31730 16316 116 16363 12792 27799 15444 50 Ura ka/an unlar 10381 8403 32010 22291 5443 3527 26726 11498 25646 18722 32062 23797 33757 187 10150 22363 19807 37380 10636 37465 25464 22*13 3S230 5981 34366 27122 36200 11958 18759 17116 NEVROZ İN Baş, Diş, N nevralji, kırıklık ve bütö I BafB İcabında günde ezle, Grip, Romatizma, ağrılarınızı derhal kan alınabilir. Fü kes 19072 22313 26982 5670 4727 17739 372S0 17743 28C59 6150 35382 17879 135 16442 13919 2631 30674 25400 2669 30493 2630 141 16303 23122 21454 11178 5626 27789 1506 35323 25121 6966 14886 726Ü 9641 6993 29338 1058 21858 11916 7123 6351 13405 13518 4282 21642 25302 37697 35800 2o01 34881 19386 29836 31039 29473 1038 29842 12611 37393 37029 18900 5972 21917 25671 17824 12991 31239 6324 31015 5615 1127 22161 11000 20313 21379 1362 34686 29342 32218 25082 27798 8976 23466 18711 21537 10840 6504 31105 33297 30817 10575 27979 28229 8969 11238 7902 10931 8692 19352 19269 5960 10889 31219 30708 32892 12984 15536 16205 28244 31420 36997 6385 19012 18176 21904 30526 35724 3089 18098 4530 35074 21964 5129 12333 1G98 33224 9109 36621 10606 25589 2700 4260 32366 38464 23342 15935 39490 5470 37267 39436 12868 26341 3794 38894 13419 34507 38250 23543 16760 5329 38954 13966 35199 10622 10279 22656 30279 3672 i 25842 29772 15856 25495 36472 • n lira kazananlar 22435 16604 23392 33863 32827 34134 32007 2976J 349 15339 835 9592 8216 39422 25857 3574 13220 31151 31408 38968 19957 12025 4997 15196 5738 5643 10962 13996 31495 23370 29439 2159 37215 30436 1588 30256 26445 21512 19864 4740 31796 675 38277 20816 29276 716 532 11135 27575 36577 120 38363 16786 421 23309 30958 12969 21116 1237 7213 35255 2472 12872 32093 26425 28221 25442 14155 4768 8179 33739 21585 22055 27391 36486 17159 8214 858 31537 19736 19141 19584 11093 10929 16569 29086 39271 25373 28647 15597 5847 12844 31879 23082 3913 28258 30766 19884 8841 14583 424 33515 16972 38114 36659 2080 15118 14326 12504 3087 15065 12335 29736 31221 13301 33544 16613 13470 2S035 23183 30246 33572 7819 3821 9093 15282 25981 75-19 1777 14272 11024 3421 15228 37594 13692 12907 2547 5516 33627 33564 20787 37054 34172 38099 3720S 15710 22584 19527 24757 26729 4269 17922 12909 7125 11455 30249 38411 8293 28975 8615 33017 7594 21751 36560 18419 34237 30812 8485 31603 27277 39952 4910 33532 39050 10094 5141 9706 6013 7535 17167 23646 29047 39553 21863 30798 24928 22017 35562 5961 12454 nirleri kopacak gibi gerilmişti. Hiçbir hâdise kendisini artık âni bir su rette şaşırtanı azdı. Aşağıya İndiği zaman salondan geçerken Bilin ar-kadajın.t rastladı. Adam Deni zorla bir kokteyl içmeğe davet etti. İçtiği bir bardak martını katı kararını daha sağlamlaştırmıştı. Bardağını masaya bırakırken arkasından birisi: — Möayö Den, diye çağırdı. Hiler Pedder, kapının önünde ken dişini bekliyordu. Bilin mahud arkadaşından müsaade alarak ayrıldı. Pedder, okşayıcı bir sesle: — Sizi ayınyorum galiba* dedi. Biraz geç kaldım. Beni affedin. Motor Uç kişiden fazla adam taşımadığı için misafiruırtmî küçUk gruplar halinde yata götürmek mecburiyetinde kaldım. Işinu yoksa gidelim mi* Yata gidinceye kadar Pedder gayet nazik ve kibar davrandı. Nihayet yata yanaşarak güverteye çıktılar. Pedderin motoru bağ- Mersinde bir ^ergi açjtfı Mersin. (Hususi) — Halkevi ar komitesi tarafndan her yıl olduğu gibi bu sene de büyük bir "resim sergisi,, tertip olunmuş ve parti başkanımız, vali Rükneddin Nasuhi oğlu tarafından açılmıştır. KATIL ARANIYOR /N 0KİM ÖLDÜRDÜ / mm YENİ SABAH/N POLİS ROMANI _% i 00 Çavken: R. SAOAY ladığı şurada Rut, Deni kenara çekerek; — Sun görür gormeı öyle "evindim İd. Gelmiye«eksiniz diye korkuyordum. Burada can sıkıntısından ÖlUyorum. Emat'ln halinden âdeta verem olmuş gibi btr mâna çıkıyor. Ne kadar la meraklı. Nansiye gelince, müdhiş asabi. Haydi şunları bir yola getirin de gülüp eğlenelim. Rut, bunun aoylerkcn, Pedder de yanlarına yaklaşıyordu. Güvertenin tente ile örtülmüş btr kısmına doğru gittiler, Ernst vn Nan «d hasır koltuklara gömülmüş oturuyorlardı. Ernst, kalın Ur mantoya bürünmüş duruyordu. Dene uzattı- ğı eli yumuşak ve ter içinde idi. Nansİ ise ancak bir tebessüm ile iktifa etti. Ernst yorgun bir sesle: — Bu akşam sizlere hoş bir vakit geçirt mi yrceğiraden korkuyorum, dedi. Müdhiş bir nezlem var. Doğrusunu söylemek lârım gelirse yatakta kalmam daha iyi ktt. Ve bun Un söylerken de Nansiye sert ve ciddi nazarlar attı. Rut kızgın btr tavırla: — Amma da can sıkıyorsunuz ha, diye haykırdı. Sizi canlandıracak şey, kuvvetli bir içkidir. Pedder araya girdi: — Möayö Den. görüyorsunuz, tav Tefrika No. 3 Yazan : BEDİT ESEN Ve baba vurmak İçin kalkan ehle* gittikçe aaran, azan, kuduran hırsına kapılmış bu parmak kadar küçük, yaprak . .-Ur zayıf titreyen, tiraran şeyin üstüne yürüdü. Medit müdahale etmek İstemiyor, içi yana, yana bu manzarayı seyrederek onun kendiliğinden lükûnet bulma/anı bekliyordu. Halbuki Nebilin azgın hiddeti bütün y/fkat sellerini yıkmış, kuduz bir nehir gibi çağlıyor, köpürüyor, git-tikre acaib, korkunç bir şekil alan yüzile âdeta bütün günün hiddetini bu küçük şeyden almıya hazırlanıyordu. Nihayet tarif edilmez bir korkuyla yüzüne ve başına aiper almıya çalıdan küçük ince kola ilk tokat in- Söyle ne biçim koşmak o?, nakaratı mütemadiyen tekrarlanı-rak bir ikinci, bir uçuncü, bîr besinci, rastgele iniyor, hiç alılmadı-ğı bu öfke sağanağı altında tıtrıyc-rek: — Tor» babacığım... Bu dahi yapmam babacığım., diye bağıran yavru mütemadiyen kâh bir omu -zıınu, kâh diğerine indirip kaldın-yor. başmı gözünü muhafazaya çalışıyor. İnce kollar hiddetli, ga-zablı eller biribirine dolanarak iniyor, kalkıyor. Mudeyyed: artık tahammülü ' san ana: Ey... Nebil. Nebil.. diye fırlv dı. Bir elik* çocuğu bir tarafa iterek diğerde erkeği tutmıya çalışıyordu. Nasıl e?dUı iktıı de bilmiyor, yıldmm gibi kalkan el, kadının yv ı .ığında sakladı Bir atı Kısa bir an gözgöze geldiler. Plıle yanağını tutan kadının isyanla dolu gözleri bir kelime, bir a! Nebil düşman sa süren nücadele m erdi: .¦a başla- (A'fet) bekliyordu, kendisine şaşkın şaş! gözleril- bakıyordu, f, bu hnkfJma ve bu dil Medit b:r hırt keti; Hızla kaptya doğru * dı. — Nereye?.. Medit... İçi Umidle dolu, ondan en ufak bir pişmanlık brklıyerek dondu Fakat Nebilin bozulan yüzüne bir demir maske geçirmişlerdi sanki. Donuk, donuk: — Nereye? Ne oluyorsun kuzum* dîye sordu Artık bu sual fazla gelmişti. — Gözümün gördüğü yere., senden uzak olan her yere., beni döve-miyeceksin artık . beni dövemiye-caksin. bana el kaldıramı yar aksın.. Hem böyle bağırıyor, hem koşuyordu. Birden bu bağırarak koşan ince kadın gölgesi Nebilin uyusan dimağına sivri bir aester gibi battı. Ne yapmıştı* Onu sevmekten, onu te-seUı ve çocuğunu müdafaadan başka bir şey yap-.ıyan bu sevgili kadım nasıl hırpalamıştı* Ümide vurmak için kalkan eU o-nun yanağına İndiği zaman af dili-yeceğl yerle sabahtanberi biriken hırsüe âdeta haz duymuştu. — Medit... Medit... d • arkasından koşmak İstedi, Fakat o çoktan odalardan birine kapanmış, İçerden kiUdlemiştl. Kapının önünde yeniden derunî bir mücadele başladı. Bur hiç için beynini saran hırs yeniden alevleniyordu. (E., ne olmuştu sanki? Oğluna vurmak isterken ona gelmişti. Bu kadar hiddete, şiddete ne lüzum vardı. İşte bugün onda fevkalâde bir sinir vardı. Halini anlayıp sussalar ya!. Şimdi (Aç) diye yalvaruıca o da naza başbyacaktı. Ağlamalar, af ta-lebleri, teselliler., daha sonra öpüşmeler... Ve hayvani ihtirasları içinde güya barışacaklardı. ı PÜtün benliğini saran acaib öfkesi arasında bu düşünce onu İğrendirdi. İçeride, ellerini yüzüne kapamış hıçkıran ve hâlâ bir pişmanlık, bir rücu bekllyen kadına seslenmeden döndü. Medit, kapısına kadar gelen ve sonra uzaklaşan ayak seslerini din-liyerek müdhiş bir karar verdi: — Muhakkak bir başkası var. On senelik sarsılmıyan saadetine sokulan zehirü bir yılan başı var., ezilmeğe lâyık bir baş.. Unııdaızlık, çaresizlik içinde saç-lannı çeke çeke inledi: — Onu seviyor., onu çok seviyor., bana el kaldıracak, beni tahkir e-decek kadar... Onu sıkmakta hiç mâna yok . her gün bu hal tekerrür edecek değü mi? Şimdiden gitmeli, hemen gitmeli... Bir an Ölümü düşündü. Fakat muhafazakâr, inanan ruhu bu fikrs isyan etti. Hem bu oyundan bu kadar mağlûb çıkmak istemiyordu. İzzctinefs yarası ve aşkı onu ö-lümlere götürse o. yine kendi kendine Ölümü çaçırmıyacaktı. Şahlanan gururu önünde iki masum başın kendine sokuluşunu sanki hissetti. Ümidle Emel., hele Emel... Küçücük, minimini himayesiz Emele sonra kim bakabilirdi? İlâçlar, mamalan, uyku saatleri.. On senenin filmi gözlerinden, geçiyor, bütün tatlı hatıralar, hayatının en güzel parçalan; insafsız birer çıban gibi beyninde zonklıyaral; bugünkü zavallılığının üstüne deşi- geçen peri ı. ete-İyahi s ü ıra gibi gülerek dolaşan nazlı ğinîn dibinden ayrtlmıya genç damad. Sonra yül ihtiraslı bir askın yavaş, yavaş yerini o emniyetli, sak m ve dinlendirici sevgiye trrkedışı. Birer, birer doğan çocuklar ve onun kalbinde hiç eksilmeden artan, büyüyen nev. Kinin hasret-t: ( Drvamı var ) mamite tanıdıklar araş imlayız. Sikleri sıkmamak için fazla davetli çağırmadım. Pedder. bundan sonra üzerinde kokteyl bardaktan olan bir masayı yanlanna doğru çekti. Ve misafirlerine birer bardak uzattıktan sonra: — Mösyö Den, sîze garsonumun yaptığı bir kokteyl ikram edeceğim. Kimse onun gibi bu işleri beceremez. Sİz aşağı yukan içkinin serbest olduğu bir memleketten geliyorsunuz. Bakalım böyle bir kokteyl içtinis mi? Bu. Yat Klübun o-yun. ak içkilerine benzemez. Yemeğe gelince methetmek gibi olmasın a-ıııı, fevkalade. Bekâr bir adam olduğum İçin bütün işlerime uşağım Manuel bakar. O her şeyime bakar. Elbise ve çamaşır dolablanm. motor, yat, hepsi onun nezareti al Urda dır. Bundan başka mükemmel ye mek pişiriyor. Meharetinİ de birazdan göreceğinizi Umid ederim. Ye- meğe daha vakit var. Onun için şimdi bardaklanmızdakı kokteylleri bıtüvlmı Rut bardağındakı ıckıyı yavaşm içti. Son damlasını da bitirdikten sonra: — Aman yurabbım. hizmetçini» hakikaten cok mahir bir adammış, dedi. Nansı bir şey söylememişti. Dene, ancak bakmıştı. Den, belli etmeden genç kızı tedkik ediyordu. Sakin rünüyordu. Fakat bu halin tabii ol duğu dikkatli bir nazardan kaçamazdı. Koktegıhn içmemiş, bardağın ke narına dudaklarım değdirmekle İktifa etmişti. Ne diye nazarlarını boyuna yere dikmiş duruyordu? Re-ardonun gebneaini mi bekliyordu? Fakat etraftaki vaziyetten başka bir misafir beklendiğine delâlet e-decek bir şey yoktu. Başka hır kokteyl bardağı da ilâve edilmemişti. (Davamı var) 13 kanunusani — ı»* T ENİS ABAN Sayfa • T Büyük Bir Araba Vapuru Yaptırılıyor Şirketi Hayriyenin e İd* mevcut bulunan aran* vapurlarıyla ton sa-manlarda sahiller arasında mütemadiyen artmakta olan araba re otomobil nakliyatını ı temin etmekte güçlük çektiğinden yeniden Te bUyük mikyasta bir araba vapurunun yaptmlacafnu yaamif - tık. I Dön bu münasebetle sirkatin Karaköydeki merkeainda bir he -yeti umumiye toplantısı yapılmış -tır. Saat HıSO da bütün asaların İştirakiyle yapılan bu toplantda »k olarak meclisi İdarenin raporu okumana ve bugünkü araba vapur-lahyle İhtiyacın karşı lanamıyaeağı hakkındaki madleler üzerinde mü-nakaşalar olmuştur. Şirketin yaptırdığı son araba vapuru ancak altı otomobil nakledebildiği ve ek-yardımcı olarak çalıştığı için yeşert ya Kabataş Üsküdar arasında niden bir araba vapurunun inşası İleri sürülmüş müteakiben şirketin son seneler zarfında yaptırdığı üç vapur yüzünden girdiği masraflardan sonra yenideu bir vapar yaptıracak kadar masrafı İhtiyar edip edemiyeceği müzakere edilmiştir. Saat 18 e kadar süren müzakereler neticesinde vapurun ya -pil masına ekseriyetle karar verile -rek meclisi idareye salahiyet verilmiştir. Buna nazaran yeni vapur 150 bin liraya mal olacak ve şirketin kendi atelyelerinde yapılacaktır. Bu vapur 45 otomobil istiab edecek ve şirketin en büyük araba vapuru olacaktır. kültür işleri Maarif Müdürü değişiyor mu ? istanbul Maarif müdürü Tevfn Kut'un A o karaya gittiğini yazmıştık. Haber aldığımıza göre Tevf, t Kutun merkezde orta tedrisat u-mum müdürlüğüne, istanbul kültür direktörlüğüne de Iznıfr maarif mu düril Ali Rızanın tayin edihne-î küvetle söylenmektedir. Talebe ve'ilerile alâka Kültür Bakanlığının ilk mektepteki talebe velilerinin mektep ? talebelerle olan temaslarını arttırmak irin yeni bir karar vermiştir Bunun için ilk mekteplerde ay laruı muayyen zamanlarında tatil günlerinden istifade ederek taleb» velilerine müsamereter verilecek ve bu toplantıda muallimler de n yen mevzular etrafında konferanslar vereceklerdir. Kovlüleri tenvir için Kültür Bakanlığı köylünün her sahada tenvir edilebilmesi için niden bazı tedbirler almaktadı \ Buna nazaran kaza ve vıliyeilerdeki ilk mektep öğretmenleri muayyen zamanlarda köylere seyahat e-derek muhtelif mevzuhır etrafındı konferanslar vereceklerdir. Bundan başka okuma odalarının adetle i fbulaştırılarak her köyde bu şekilde bir okuma odasının açılma--m ı çalışılacak ve bu adalara fai-deli kitaplar gönderilecektir. MAHKtMtLEKÜt Dün bir küçük hırsız daha tutuldu Henüı 14 yaşındaki bir çocuk 12 İskemleyi nasıl çalmış ? polis dün yine 14 yaşında küçük bir hırsın yakahyarak adliyeye teslim etmiştir. Necati amindeki bu çocuk dü.ı gece evinden kaçmış ve bur müddet Beyoğhında serseri yene gezdikten sonra: sabah a karşı Oardenbarn girerek muhtelif partnerde 12 iskemle çalmıştır. Necati bunları sabehym şar-siya götürüp satarken yakalanmıştır. Küçük hırsız 1 inci sulh cet* mahkemesinde sorgusu yapılmış vc tevkif olunmuştur. Adliye mutemedi müşahede altında İhtilastan maznun ve mevkuf bulunan Adbye mutemedi Emin dün asabi âras göstermiştir. Bunun üzerine kendisi tabibi adli tarafından muayene olunmuş ve müaahe de altına almması kararlaştınlmuj-tır. 7 çocuklu bir hırsız kadın 7 çocuklu bir kadın dün hırsızlık suçu ile yakalanarak adliye\v verilmiştir. M en-ıı re ismindeki bu kadın Fatihte oturan komşusu Ahmed-ı odasından 1 bardak ve sürahi ılej bazı küçük eşya çalmak zanıüle birinci sulh ceza mahkemesine teslimi olunmuştur. M en şu re dünkü mahkemesinde j hüngür hüngür ağlamış ve kabaha tır ti olmadığını, hapsolunursa çocuk-larırun aç kalacağın, söylemiştir. , ( Neticede hakim kendisini serbest bırakmıştır. Gardiyanı döven mnhkûın oldu Bir hafta evvel hapishanede gardiyan Mehmedi döven mahkûmlardan Sabrı dün muhakeme edilmiş ve cürmü sabit görülerek 20 lira S0 kuruş para cezasına mahkûm olunmuştur. Katil Rfat dün adliyeye verildi Yakalandığını tafsilâtile dün hı ber verdiğimiz Sanayi mektebi talebesinden Nurİnin katüı Rifat. öğ leden ronra adliyeye teslim olunmuştur. Rifat Sultanahmet 1 inci aullı hâkimi Bay Reşit huzuruna çıkarılmıştır. Çifte katÜ burada cinayetini dünkü nüshamızda yazdığımız gibi tamamiîe itiraf etmiştir. Hâkim kendisini tevkif eylemiştir. Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan : 1 — Muhtelif numara 218161 tane mıhın mOteahhrt asm ve hesabın» 14/1 89 sah güna saat 18 U yeniden sçık eksiltmeni yapıla-oaktır. t — Tahmini tutan 889 lira 48 kuruş 30 santim ve ilk teminatı 48 ro-adır. S — örnekleri komisyondadır. Görülebilir. 4 — İsteklilerin gflnve saatte İlk teminat makbuzları ve kanuni vetlkalariylc birlikte Galata e*ki Idhalât Gümrüğündeki komisyona gelmeleri (186) TÜRK HAVA KURUMU Büyük Piyangosu 4 üncü Keşide; 11-Subat-939 dadır. Büyük ikramiye! 50.000 Uradır. Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle ( 20.000 ve 10.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır... Bu tertipten bir bilet alarak iştirak etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyangonun mes'ud ve bahtiyarları arasına girmiş olursunuz.. Ziraat Vekâleti Satınalma Komisyonundan : Beş ton Sülfür Dö karbon alınacak. 1. — Açık eksiltme suretiyle beş ton Sülfür Dö Karbon alınacak- 2. — Hepsinin muhammen bedeli İki bin lira. muvakkat teminat 8. — Münakaşa müddeti 10/12/938 den itibaren 45 gündür. Münakaşa 24/1'939 ta-ihine müsadif Salı günü saat 15 te Ziraat Vekâleti binasında satınalma komisyonunda yapılacaktır. 4. — Şartname. Ankarada Ziraat Vekâleti satınalma komisyonundan. Istsnbulda Ziraat Müdürlüğünden. Izmirde Ziraat Mücadele reisliğinden parasız olarak vrilir. 5. — Taliplerin muvakkat teminatları veya makbuzları ve 2190 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde yazlı vesika lariyle birlikte mezkûr tarihte komisyona gelmeleri. "4982" (8856) YENİ NEŞRİYAT Londra Hayvanat Bahçesinden bir Pars kaçtı Londra. 12 (A.A.r — Paignton Devonshire hayvansı bahçesinden kaçmış olan bir pars, bir gün büfece devam eden takipten sonra yakalanıp itlaf edilmiştir. Bu hayvan, dün hayvanat bah-çrsi civarında bir bahçe ya kininde görülmüş ve bunun üzerine kiyo tirdi kapısı olan bir kafes tuzak o-larak kurulmuş idi. fakat hayvan kafes içine konulmuş olan muaz sam et parçasını hakir görmüştür Bu sabah kendisi Paignton ci-vanndaki tepelerde görülmüş, etrafı sarılmış ve itlaf edilmiştir. ttİBff Kordiplomatiği kabul etti Berlin, 12 (A_A.) _ r Hiüer. bugün yeni Başvekalet blnasınm (Mozaikler salonu) nda kordlclo-matiğin yılbaşı münasebetile arzet-tikleri temennlyatı kabul etmiştir. iktisat işleri Türk Yunan anlamışı 1 Kânunu aniden itibaren meriyete girmiş olan Türk-Yunan ticaret anlaşmasının metni dün Turko-fia müdürlüğüne gelnrştir. Yeni an laşmadı e.;ki esaslara nazaran bazı kii'.ük değişiklikler yapılarak ay-¦pn k-bııl edilmiştir. Almınv w yapı'an ihracat ¦OH lylar zarfını Almanyaya yapılan buğday üıracatı hararetle devam etmektedir. Son olarak Al-mıhon kilo bıığdsy ihraç edilmiştir. Bundan başka izmir ve Mersin limanlanndın da bu ¦ aıpa ihracatına başlandır. Dövizlerin tahvili Orijinal fatu*a ve menşe şaha-• 'azıl ecnebi parala-nn Türk parasına çevrilmelerinde 1 şubat 93^dan 23 şubat 939 tart-hine kadar nazan itibara alınması lâzungelen borsadaki kote olan ve ehnıy-ın dövizlerin vasati flatla'i gümrükler idaresince alakadarlara bildirilmiştir. Bursa ticaret sarayı açılıyor Bursa. (Hususi) - Yeni y.. pılan "ticaret sarayı,, mn açılma töreni cumartesi gunû saat 16 da fera olunacaktır. Törenden sonra davetlilere ya ni sarayın büyük salonlannda mü kellef bir çay siyafati ve^'lecakUr Onun için yazılanlar söylenenler Kbcdî ATATtH'.K'ümüz için ölümünden sonra yazılmış bütün yazı lan toplıyan Fatih Halkevi bir ay-danberi, gece gündüz durmadan çalışmak suretiyle (O'nun için yazılanlar, söylenenler) adlı çok kıv-metli bir eser meydana gelurmiştir. En tanınmış kalem sahiplerin- t sküdar Sulh Hukuk den 90 muharririn 215 tane maki- l^ini ihtiva eden hu büyük eser j£ ^emem^'^mVraca^Uar, ı inci Üsküdarda Selman ağa mahallesinde Kargazarif sokanında 20 No. lu hanede sakin iken 16 12 938 tarihinde vefat eden ve terekesin? mahkememizce vaz'İyet edilmiş bulunan Zenciye Zehra Mecbureden alacak ve borç iddiasında bulunan sansa bir ay ve veraset ıddiasındı bulunanlann da üç ay içinde vesa-ik ve senedatı kanuniye]eriyle trfr- kronolojik ve alfabetik esasa göre kuvvetli bir tasnife tâbi tutulmuştur. 500 sahifeyi mütecaviz bulunan bu büyük eser maliyet fiatı olan 75 kuruş gibi gayet cüz'I bir bedelle satılmaktadır. Okuyucularımıza bu kıymetli enerden birer tane e-dinmelerini tavsiye ederiz. TİYATROLAR TURAN TİYATROSUNDA BU AKŞAM Caz kralı Gİreger, Fransız yıldızı Ebvyamay. Zenci şantözü Braz Tomas, Sevenik şantözü Matvin 16 sevemikmen Sanatkâr Naşiı ve Cemal Sahir b 1 r 1 İ k t a KÜÇÜK DAKTÎLO 1 Perde Tept!a*ı Dram kısmı 13/1/S39 Cuma günü ak,»mı saat 20.30 da ASJIODE 6 perde İstiklâl cad.!,-8i Dram kısmı 13/1/939 Cuma günü akşamı saat 20.30 da MUM SÖNDÜ 6 P e r d e *¦ HVIK OrKKETl Bu akşam UÇ YILDIZ Yakmda senenin şer» opereti MODERN KIZLAR Yaaan: M. Yeaarl ve müteveffiye hali hayatında Üsküdar İkinci Noterliğine* tanzim ettirmiş olduğu ölüme bağlı vasiyetname ile menkul emvalini Hil-miye ve gayri menkulünü de Seri-feye vasiyet etmiş olduğundan işbu vasiyetlere karşı bir itirazı olanların da bir ay zarfında mahkememi ze müracaatla itirazlarını derin yan eylemeleri lUzumu ilân olunur. (13869) Sultanahmet üçüncü Sulh hukuk mahkemesinden: Davac* Is. Üniversite kimya -nesinde hademe Süleyman tarafından Kadsköyündu Naci Şükrü so -kak 35 numnradı Cavid paşa ka-nsı Nigâr aleyhine 38/1640 No. Iı dosya İle açılan 150 lira alacak davasının yapılmakta olan muha -kemesinde müddeisleyhin ikamet -gâhııım meçhul olmasna binaen davetiye vj muameleleli gıyab ka-rarlsrı tebliğ edildiği halde itiraz edilmemi? ve mahkemede ispatı vücut edilmemiş olduğundan müd-deabih 150 liranın ma falı ve masarif müddeialeyha; NigArdan bit» tahsil müddeiye İtasına 20/12/988 tirihinde gıyaben hflkflm ve karar verilmiş olduğundan tarihi Hândan Itlbsren sekiz gün zarfında temyizi dava edilmedifti takdirde hük -mün kesbi katiyet edecek IIAnen tebliğ olunur. (938 - 1540» SATIŞ İLÂNI istanbul ikinci icra memurluğundan . 8alt pasa kın Aliye Sah tarafından Cemalettin, Rıza Rufatden btrmcl dercede İpotek gösterilmiş olup ödenmemesinden dolayı satıl masına karar Terilen ve tamamına yeminli üç ehlivukuf tarafından (200.000) lira kıymet takdir edilmiş olan (Beyoftlunda Galatasaray karşısında H0seylna|la mahallesinde 8h - dö - Pera namı diğer Hlrutakt pasajı ve namı diğer Sait paşa ham namile maruf hamn 80 ı hissesinin satılmasına karar verilmiştir. Evsaf ve oifuhân aşağıda yazdtdsr! Umum mesahası 1822,60 metre morabbaı olup bundan 250 metre marabbsı pasaj m gezinti mahallidir. Diğer kısmalar kamilen bina İle meşguldür. Gayri men kul Beyoğlonun en şerefli bir mevkiinde olup peaajın mahalli olan tiyatro caddesine açılması dolayısiyle pek İşlek bir vaziyeti vardır. Dahili apartmantanndan mühim bir kısmı bakımsızlık yüzOndeı: gayri kabili iskân bir haldedir. Evsafı: istiklâl caddesinde 170 numaralı dükkân zemini mermer demir kepenkli ve camekânlı ve arka cihetinde aynca muslukla ve hsıi-nell bir mutbahı olan ve merdivenle içinde asma katı bulunan bhr dükkân olup ayrıca üstünde üç oda bir banyo ve pasaj dahilinde ea-mkânlı v 2 kapı numaralı 1 knpısı 1 helft bir mutbahı vardır. 172 numara: demir parmaklıklı pasajın büyük kapuzudur. Pasaj dahili İki numara peyke mahalli ve dört numaralı apartmanlara antreeâdir. Birinci kat: iki dairedir biri 170 numaralı dükkânın üzerindeki dairedir. Diğer iki oda bir pisvarlı aralıktan İbaret olup boştur. İkinci kat: birinci apartman dört oda bir mutbah bir banyo bir helâdsn ibarettir. Üçüncü kat: iki dairedir. 3 numaralı daire dört oda bfr banyo, bir mutbah. bir helâ olup boştur. 4 numaralı daire: diğer dairenin aynı dır. Dördüncü kat: İki dairedir 5numaralı daire 3 numaranın aynıdır. R-'.'ur. 6 numara 4 numaranın eşidir. Besinci kat: bir koridor üzerine caddei kebirde zemnii çimento bir tara ile altı mağaza bf- helâ ve nasaj tarafında iki taraş ve sabit kazanlı iki tekneyi mermer semini karasinıen bir çamaşırhane yardır. Bu ksmın bodrum katı bir koridor üzerine 6 göz kömürlükten .ibarettir. Pa«aj dahili dükkânlar: « numara zemini mermer ve içinde asma katı olan ve 8 numara ramini mermer demir kepenkli bir dükkândır. 10 numara zemini mermer bir dükkân olup üzerinde bir odası vardır. 12 numara aemrai kısmen mermer ve kısmen ahşap döşeli iki bölmeli dükkân olup İçinden bir merdivenle üst kattaki zemini çimento mutbaha geçilir 14 numara aprtman-ların antrelidir. Birinci katta odalar dükkânların üzerindeki odalardır. İkinci ve üçüncü ve dördüncü katlarda 6 şar odası bir mutbahı ve bir helâ altı apartman mevcut olup hepsi de boştur. Ve muhtacı tamirdir Beşinci kat: Rir tara* üzerine 6 göz mağaza bir helâ vardır. Zemin katında bir koridor üzerinde 6 kömürlük vardır. 16 numara zemini mermer ve üstünde bir odası bulunan dükkândr. 20 numara: »ııtrede peyke mahallidir. Ps»aj dahili tek numaralar: 1 1 numarada kahve ocağıdır. Bir numara asmı kat bir oda olup kontrplâkla üç bölmeye ayrılmıştır. 3/5 nııraaıa zemini mermer iki kısım-dan ibarettir. Ve asma katı vardır. 7 numara pasai dahilinde tiyatro sokağından 8 numaralı dükkân i-le birlikle istimal-edilir. Asma bölme katı vardır. Üzerinde bir oda mevcuttur 9/11/18 numaralar dükkândır. 15 numara tiyatro caddesinden 10 numarayı alır. 17 numara da peyke mahallidir. 16 numara üstünde bir odası vardır. 14 numara dükkândır üstünde bir odası vardr. 12 numara pasaj antrcsidir.6 numaralı apartman antresidİr. 6 Numaralı apartman: Birinci kat bir antre Üzerine bir kapıcı o-d.ı -ı bir heladan ve iki odadan ibaret bir yazıhanedir. İkinci dairede: Bir numaralı dairesi 6 oda bir mutbah bir banyo bir heladan ibarettir. 2 numaralı dairede: Bir koridor üzerine beş oda bir helâ bir mutbah bir banyo dairesinden İbarettir. 4/6 iki numaralı dairenin eşidir. 4 numarada bir oda fazladır, ve 3/5 numaralı daireler bir numaralı dairenin ekidir. 4 numara dükkân üstünde bir odası vardır, tki numara da dükkândır. Utiklâl -addesi: l'fi numaralı dükkândır. Zemini mermer döşeli dükkândr. Yukanda hudud. evsaf vc mesahası yazılı gayri menkul açık arttırmaya konmuş olup 14 '2/939 tarihine rastlayan sah günü saat 10 dan 12 ye kadar tst. ikinci icra dairemizde açık arttırma ile satılacaktır Arttırma bedeli muhammen kıymetin yüzde 76 in bulduğu takdirde gayri menkul en çok arttıranın üzerine ihale edilecek, aksi takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere nrttrmn on beş gün müddetle temdid edilerek 1/3/939 tarihine rastlıyan çar-sanba günü saat 10 dan 12 ye kadar yine dairemizde ikinci açık arttırması yapılacak ve bu ikinci arttırmada da arttırma bedel! muhammen kıymetin yüzde 76 ini bulmazsa borç. 2280 numaralı kanun hükümlerine göre beş mflsavi taksitte ödenmek üzere tecil edilecektir. Satış peşindir. Taliplerin arttırmaya girmezden evvel muhammen kıymetin yüzde 7.6 u nöbetinde pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mektubunu ibraa etmeleri bilimdir. Birikmiş vergilerle belediyeye ait ten*iriye, tanzifiye ve dellâli-ye resimleri ve Vakıf Icaresl sstış bedelinden tenzil edilir. 20 senelik taviz bedeli müşteriye aittir. 2004 numaralı icra ve iflâs kanununun 126 inci maddesinin 4 üncü fıkrasınca, bu gsyrl menkul uzırindo ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın va HJfak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddlslannı, bu IIAnn neşri Urihinden Itlbsren 20 gün içinde evakı müs-blteleriyle bildirmeleri Icabsder. Aksi hslde haklan tapu sle'lyle sabit olmadıkça satıj bedelinin pay-laşmasındsn hariç kaUraklan ve daha fazla malûmat almak diyenlerin 80/1/989 Urihinden itibaren herkesin görebilmesi için açık bulundurulacak olan arttırma şartnameslyle 34/8505 numaralı dosyası, na müracaattan I18n olunur. istanbul Süt Müstahsilleri - Sütçüler Cemiyetinden : CemıyeUmiain 1938 yılma ait muamele ve hesaplarının ve ç.lışma tarzının umumi hey'et karsısında Mkiki ile idare hey'etinin ibrası ve talimatname mucibince İdare hey'eti Azasımn amfinin yeniden seçilmesi için kayıtlı azamızın cemiyet hüviyet cüzdanlariyle birlikti 18. Ikincikânun 989 çarşamba günü saat 11 de Türbede Babflü caddesindeki cemiyet merkezinde baur bulunmalan rica olunur. TINİ3AIAN 13 KANUNUSANİ e/ı/ TUNGSRAM ampulları Avrupafiın en modern Ve en vasî imalâthanelerinden addedilen TUNGSRAM fabrikalarının icadıdır. Büyük bir cereyan tasarrufu temin eden TUNGSRAM-Krlpton ampullannı kullanırsanız daha güzel ve gündüz ziyasına daha yakın bir ı$ık elde edebilirsiniz. UNGSRAM D BOURLA BİRADERLER İSTANBUL. — ANKARA — İZMİR Nafıa Vekâleti f istanbul elektrik işleri umum müdürlüğünden r 1 — Muhammen bedeli (5100) beş, bin yüz lira tutan 40 ton Transformatör yağı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur. 2 — Eksiltme 25-1-939 çarşamba günü saat 15 te idarenin Tünel başında Metro han binasının 6 ıncı katında toplanacak arttırma ve eksiltme komisyonunda yapılacaktır. 5 — Bu işe ait şartname ve mukavele projesi idarenin levazım aervialnde parasız olarak tevzi edilmektedir. 4 — Muvakkat teminat (382,5) üç yüz seksen iki buçuk liradır. 6 — Teklif mektuplarının 2490 numaralı kanun ahkâmına uygun olarak ve eksiltmeden en az bir euat evvel komisyon reisliğine verilmiş bulunması lâzımdır. (168) Üniversite Rektörlüğünden : Tıb fakültesi taboratuvarında çalışmak üzere laborant nam -setlerine ihtiyaç vardır. Asgari orta mektep tahsili görmek ve garp dJUerlndeu birini bilmek lâzımdır İstiyenlerin Tıp «kültesi dekanlığına müracaatleri. (266), Hali Tasfiyede ŞARK DERİ Türk Limited Şirketi Tasfiye memurluğundan: 13387 numara ile istanbul Sicilli Ticaret Bürosunda tescil kılınmış olan Şark Deri Türk Limited Şirketinin müddeü 31 12 938 tarihinde hitam bularak tasfiyesine ve tasfiye muamelâtının şirket m J-diranı Bay Ahmet Kara ve Alî U- zukbprü ve Rıdvan Sorak taraflarından tedvir ve ifasına karar v--rilmia ve keyfiyet tescil ve sicilli ticaret agzetesinin 12 1 939 tarir- lit nüshasİle ilân dahi edilmiş olduğundan şirkette alacaklı olanlarla aair bir gûna hak iddia edenleri ı nihayet bir sene içinde Sirkecide Köprülü handa 36 numarada İsta ı bul Kasapları Türk Anonim Şirketi yazıhanesine veyahut Karaağaçta Şark Den Fabrikası dahilinde ki şirket ysalhanesine müracaat ve NACAR OĞLU İstanbul, Bahçekapı Sadıkiye Hin No. 1 Ağız bütün Mikroplara Daima açık bir kapıdır UNUTMAYINIZ Kİ: ¦SsJunısndıktaa çurbyes dişlen d d İftarı, bademcik, kızamık, enfloen-za. ve hatta zatürreeye yol açtıkları, iltihap yapan dia otlerile köklerinden mide humması, apandisit, nevrasteni, sıtma ve romatizma yap tığı ¦ - rj anlaşılmıştır. Temis ağı* ve sağlam dişler umumi vücut sağlığının en birinci şartı olmuştur. Binaenaleyh dişlerinizi her gün kabü olduğu kadar fazla - lâakal 3 defa -(Radyolin) Us macuruie fırçalıya-rak sıhhatmüd garanti edebilİıeirJı ve etmelisiniz. Bu suretle mikrop lan imha ederek dişlerinizi korumuş RADYOLİN DİŞ MACUNU Bütün tehlikelere karşı sıhhatinizi korur Miktarı: 440 ad-t 135 " 13» " 15 840 M 3.921 • 3.510 M Ölçüsü: 400 X 30 X 30 400 I 28 X 0.026 400 X 26 X 0.026 23.271 metre mikâbı "ta"hta 710 23.271 M' I — Yukarıda eb'st ve miktarı yazılı açık eksiltme usuliyle satın a'ınacaktır. II — Muhammen bedeli beher metre mikâbı 39 lira hesabiyi* 907.60 lira ve muvakkat tem,nalı 68.07 liradır. III — Eksiltme 13,1 939 tarihine rastlıyan unu «unu «nal 15.46 te Kabataş'a Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacağından -teklilerin tayin edilen gun vc saatte «dı geçen komisyona gelmeleri ilan olunur. (167) * I — İdaremizin Ps-.abahç«- fabrikası için şartnamesi mucibince satın alınacak (50) ton Sbmiknk acık eksiltmeye konmuştur. U— Muhammen bedel' beher tonu 24 lira hesabiyle 1200 lira v* muvakkat teminatı 90 lirdaır III — Eksiltme 20 - 1 - 'X\U tarihine rastlıyan cuma günü saat 15 t* KabattSt* Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler para-ız ola.Mk her gün sözü geçen şubeden alınacaktır. V — İsteklilerin eksiltme İçin tayin edilen gün ve saatte yüzde 7.6 güvenme psralariyle birlikte fi ikanda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (85) # * I — İdaremizin Karaağaç Barut deposunda şartname ve projesi mucibince yeniden yaptırılacak ahşap iskele İnşaatı açık eksiltmye konmuştur. , II — Keşif bedeli "2856 fil" Ura ve muvakkat teminatı "214.25" Uradır. III — Eksiltme 30 1 939 tunl.ine rastlıyan pazartesi günü saat 14 te Kabatasta levazım ve mübayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartname ve projeler 15 kuruş bedel mukabilinde «ozU geçen şubeden alnabilir. V — Eksiltmeye iştirak timek istiyenlerin fenni evrak ve vesaiki inhisarlar inşaat şubesine ibraz ederek fennî ehliyet ve eksiltmeye iştirak vesikası almaları lâzımdır VI — İsteklilerin kanunen kendilerinden aranılan vesaik ve yur-d 7,5 güvenme paralariyle birlikte ekşilime için tayin edilen gün ve saatte yukarıda adı geçen komisyon» gelnıleri ilân olunur.. "256" Îstclnb^ İlânları | taleb ve isbat eymelerl ve bu müddetin hitamında şirket mevcudunun şürekâya tevzi ve taksim e-dileceği cihetle işbu müddet zarfın da müracaat etnûyenlerin haklar, tun sakit olacağı (Ticaret kanunu nun 445 inci maddesine tevfika ı ve birinci defa olarak ilân olunur. Keşif bedeli 9066 Ura 76 kuruş olan Taksimde yaptırılacak umumi helâ kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 20'1/939 cuma günü saat 15 te Paiml Encümende yapılacaktır. Keşif evre-kiyle şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir, istekliler 2490 sayılı kanunda yozılı vesikadan başka Fen işleri müdürlüğünden bu iş için alacakları Fen ehliyet vssikasiyle 679 lira 26 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubiyle beraber teklif mektuplarını havi kapalı zarflarını yukarıda yazılı gUnd* saat 14 de kadar daimi encümene ver. melidirler. Bu saatten sonrs verilecek zarflar kabul olunmaz. (B) (98) Sahibi: Ahmet Ccmalcttîn SARAÇOĞLU MsssliBİ müdürü: Macit ÇETİN Batıldığı yar Matbaai Ebüsıiyı *uc±*V jrn.T^r' 'YİT Cumartesi 14 kAnuOUİaDl #39 İDARE YKM istanbul *brn©*manıy* M Telgraf ^LvaiubtJı ^**J*İ i a t \ * « T r •"TJuTncf yd ^^^2^ YENİ SABAH GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ ABOVB gABTLAJU Mıeijt ssaaaM -"\ Hm varda •M B lıııH) UM ¦. »M K» 1 «ffa» UM ¦» İM R • ayfcfı M* K M Kr. 1 artığı *' Töste Ittfaaana glramala sakatlar KM 2*. 14. 14 *• 4 Hra 3 KURUŞ kalyanın Akdenizdeki Emelleri Nedir? Türkiyeden de Dahil Olmak Üzere Italyaya Vaktile Vadedilen Yerler İtalya Ve Suriye Mandası - Muhtelif büyük devletlerin si pasetlerinde. halihazırda birinci planda yer tutan Akdenİzin şark havzan, devletlerin takip at tikleri tevsi programları dolayısi le ehemmiyete değer bir mevzu teşkil etmektedir Çarkı Akdeniz havzasında Uç siyaset manzume*) göze çarpar: 1) Şimalî garbi: Hür ve müstakil Türkiye Cumhuriyeti ve geri kısımları da İran; 2) Merkezi garbi: Büyük dev letlerin nüfuzuna tabi Arap dev -(etleri, manda altnda bulunan memleketler ve Mısır; S)Cenubu garbi: Münhasıran müstemleke memleketlerinden müteşekkil, somalı, Habeşistan te SOdau. Bu mıntukalarda devletlerin İhtirasları, asırların seyrinde boyuna çarpışmış, harpler, anlaş -rnalar, taksimler meydana gelmiş müstakil devletler esir vaziyete düşmüş, uüfuz altında kalanlar, milli benliklerinin tarihlerinin temelinden kuvvet alarak mevcudiyetlerinin kurtarmışlardır. Bu a-reda Osmanlı imparatorluğu ta -zihinde uzun mücadelelerde bu • lunmağa mecbur olmuş ve aneak {Türkiye Cumhuriyeti kendi ana yurdunda cihana Örnek olan bir devlet kurmuş ve sulhçu bir siya-aet takıp etmiştir. Fakat şarkî Ak denizin merkezi ve cenub gruplarını teşkil eden memleketler gözlerini bayağı ihtiraslardan kurlar mağa muvaffak olamamışlardır. Bu yerlerde d vletlerin siyasetlerine âmil olan menfaatler mütenevvi ve çoktur. Rı!ha«a İngiltere ile Fransa bu hususta Çok faaliyet sarfetmişlerdir. İngiltere tâ ilk zamanlardan İtibaren Mısır, Arabistan ve Irakta yerleşmeğe çalışmış ve buralarını üç sebepten dolayı elinde bu-lundumağt istemiştir: 1) Zengin petrol mıntakalan-flın mevcudiyeti, 2) Iran körfezini İrana bağlı-»an yolların geçişi: Bu yollardan (bir tanesi llınd Okyanusunu, kır-gnızı deniz ve Süveyş kanalı vası-tasiyle Akdeırize bağlar, diğen «ı Hind Okyanusunu İran körfe-fei ve şattularap vasıtasiyle Irana be. Iraka ve dolayısiyle yine Akde bize bağlar. Ayrı bir kara yolu da Mısırdan kalkarak tâ Afrika-Hin cenubuna kadar gider. 8) Mısır ve Irak topraklarının Uyak münbltliği. Fransa ise, tarihte Suriye ve havalisin,- göz dikmişti. O da bu ferlere bazı sebepler tahtında malik olmak istemiştir: Uaak şarktaki müstemlekelerini muhafaza ve buraya giden rotların nezaretini temin için Britanya imparatorluğu yollarına muvazi bir seri duraklara ihtiyaç, •uriya sahilleri bu husus için elve rişli noktalar gösterir. 2) Fransız imparatorluğunun tslftm vasfı, bazı islâm kültür mer frazlerinı elde tutmağı İcap ettiriyordu. iste bu İki devlet bu âmiller al tında mücadele edorken, bir Ak-fclenU devleti olan İtalya dünya -tfakl toprakları paylaşma siyaseti »• Almanya İle birlikte geç dahil (Sonu 3 Mi tayfada) MUAMELE VE İstihlâk VERGİLERİNDE TENZİLÂT yanı Teşkilât Çalışmtya Başladı İstanbul Defterdarlığı, muamele *e iuihlâh vergileri şubesinde 1 kânunusâni 1939 tarihinden itibaren yeni bir teşkilât yapmıştır. Bu teşkilâta nazaran, evvelce Sanayi grupları itibariyle yapılmış olan şube ve sergi teşkilâtı kaldırılmakta ve vergi kanunlarının takib elliği ¦•¦• Ura uyularak iş bölümü yapılmaktadır. Yeni teşkilâtta; bu şube ilt alâkadar olan Sanayicilere, Bankalara, bangerlere ve şirketlere vergilerini az bir zamanda ödemek hususunda mühim kolaylıklar gösterilmektedir. Diğer taraftan Vekiller Heyetince (««dik olu nan 1938 mali senesi iptidai maddeler tenzilât kararname*! da alâkadarlara tebliğ edilmiş bulunmaktadır. Bu kararname muamela ve istihlâk şubelin- den Sanayicilerin mensub oldukları teşekkül *• cemiyetlere tebliğ edilmiştir. Yeni kararnamede muamele vergili mukel Irflerım memnun edecek geniş mikyatta tenzilât inleri vardır. Maktu muamele vergi 'anan mükellefler içn »on kararname hükümleri Temmuz 1938 tarihînden ve diğer Sanayi mucur «eleri için 1 Itânunevvel 1938 tarihinden itibaren atbik edilecektir. Bugüne kadar mükelleflerden fazla tahsil adi-len verigler borçlu olanların borçlarına mıhtub edilecek, borçlu olmıyanlara da hemen iada uluna-aktır. Muamele ve istihlâk vergileri şubesinde yani çapılan teşkilâtın şefliğine tayin edilen kıymetli Maliyecilerimizden Beykoı malmüdürü Ekrem, ya-¦İ vazifesine başlamıştır. Tayyare Kaçakçısı Ekrem König'in Bir Macerası Şüphelendiği Bir Yazı Üzerine Bir Gazetenin Neşriyat Müdürünü Ankarada Resmî Bir Dairede Nasd Sorguya Çekmiş ? Roma Temasından Ne Netice Çıkacak? ingiliz Başvekili Ve Hariciye Nazın Papayı Ziyaret Ettiler Vatikan, 13 (A.A.) — B. Cham-beılain ile Lord Halifax. beraberlerinde lngilterenin Paua nezdınde-ki elçisi bulunduğu halde saat 11, 55 te Vatikana gelmişlerdir. Vati-kanın otomobilleri, İngiliz nazırla- rını VÜlamadamada ikamet etmekte oldukları saraydan almıştır. Güzergâhta bir çok halk birikmişti. Papa, İngiliz nazırlarını hususi kütüphanesinde kabul etmiş ve (Sonu 3 üncü sayfada) Fatih mahkemesinde feci bir cinayet Bir zabıt kâtibi, karısını ve kaynanasını öldürdü bu adamın daha evvelki faaliyeti ne dair ipucu telâkki edilebilecek bazı ifşaatta bulunmuştur. Mevzııu bahis meslekti? Naci Sadullahtır. Bugünkü "Tan,, ga Ketesinde, bu gazetenin- yasj ı«!e- Dünkü Haber gazetesi aynen şu yazılı neşretmekteydi: Ekrem König hakkında tayyare kaç*kv1|8i dolayısyle tahkikat yapmakta İken, bir meslek -taş bugün neşrettiği bir yazı İle rı mudüru iken bir otomobil kazasına kurban giden "rahmetli Tahire acık mektup., ba »ligiyle neşrettiği yazıda hulasaten ve mealen sunu anlatıyor: (Sonu 3 aanal *ayfara..da) İsmetInönüTrakyada I Stadların İnşasına Tetkikler Yapacak Kıymetli Cumhurreisimis İsmet İnönü, bu ayın sonlarına doğru lstanbula geleceklerdir. Sayın İsmet Inönünün Istan-buldan Trakyaya geçerek orada üç yıldanberi tatbik edilmekte o-lan kalkınma hareketlerini yerinde tetkik ve müşahede buyuracakları tahmin olunmaktadır Macaristan Antikomintern Pakta Giriyor A.) — Ha-hükûmet [açaristanııı Ilı .11, ı başka B. Csaky, Berli-ne yapacağı ziyaret esnasında iki memleket arasında zuhur eden su-İtefehhümlcrîn izale edileceğini söylemiştir. Vakanın yegâne şahidi Neriman ve cesetlerin binadan çıkarılışı Dun sabah Boyazıdda. "Fatih Sulh mahkemesi,, binasında feci bir vaka olmuş; mezkûr mahkeme zabıt kaâtiblerinden Şevket; genç karnı Vildanla, kayın validesi Nazifeyi S kurşunla vurarak öl -dürmüş sonra kendisi de bir kaza (Sonu 7 ncî sayfada) Başvekil Sümer Bankı gezdi Ankara, 13 (Hususi) — Başvekil Celâl Bayar bugün saat 16 da SU mer bankı gezmiş ve banka u-mum müdüründen izahat almıştır. Yüksek tasdikten çıkan tayinler Ankara, 13 (Hususî) — Birinci umum müfettişlik emniyet müşavirliğine kakup Karagülün, Malatya belediye reisliğine Tevfik Temellinin, Yozgat belediye reisliğine Seher Eronatın, Eskişehir belediya reisliğine Kâmil Kaplanlının, Kırklareli belediye reisliğine Hasîm Pekoğuzun. Aydın belediye reisliğine Etem Menderesin. Kırşehir belediye reisliğine Turgut Kopurun. Denizliye IsmaUin, Bursaya Neşet Kıpenn. Sinoba Abdullah Baturun tayinleri yüksek tasrikten çıktı. Derhâl Başlanacak Valinin Riyasetinde Yapılan Toplantıda Buna Karar Verildi Vali Lütfİ Kırdar İstanbul sporcuları ile beraber Dün akşam İstanbul bölgesine dahil 22 kulüp ve spor ajanları ile monitörleri vali ve belediye reisi ayni zamanda, ajıor bölgesinin başkanı olan Lûtfı Kırdarın riyaseti altında, saat 6.30 da İstanbul bölgesinde toplandılar. Bıı toplantıdan evvel gazetecilere ve kulüp murahhaslarına bir çıy verildi. Ve bundan sonra kulüpler salonda toplandılar. Vali Lûth Kırdar toplantıya riyaset etti ilk ttal Hlâl kulübü reii Fet-(Sonu 7 nci sayfada) HER SABAH Reisicumhurumuzun Seyahati Riaieumhurumuz İsmet Inönünün yakında Trakyoda bir tetkik seyahati yapacağını v« bu mıntakada köy kalkınma faaliyetinde şimdiye kadar elde edilen neticeleri tetkik edeceğini duyuyoruz. Bu tetkik seyahati, lU-irdcunı hu rumuzu memleketin en kalabalık kütlesi olan köylü sınıfı ile ikinci defa karjı kar şıya getirecektir Köylülerle konuşmasını çok iyi bilen, onlann dilini çok iyi anlayan sevgili Reisicumhurumuzun böyle halk tabakasiyla doğrudan doğruya yaptıkları temasların memleketin iktisadi vo içtimai hayalında çok mesut inkişaflara yol açacağı muhakkaktır. Haydi yolu açık olsun! A . CEMALEDDİN SARAÇOĞLU Sayı»: 2 TENİSABAH 14 kanunuîiAni — ıw9 ENVER paşanin ÖLÜMÜNDEKİ ESRAR Yazan : Kurt Okay Yeol Sabahın Tarihi Tefrikası; 43 200 Kadar Gönüllü Asker Kaydedilmişti Enver Paşa İle Şan Sultan geceyarı-sına Kadar Köylülerle Konuştular Enver paşanın harekete geçtiği Urlhlere tesadüf eden zamanlarda Taşkend. Hokna. Semerkandds d.-Ruslara karşı baslıyan kıyam hare beti gün geçtikçe İlerliyor ve hududunu genişletiyordu. Ruslar bunlara karsı artık ha*v ket etmek mecburiyetinde knlır's-lardı. Derhal kendi hududlan Iç'ndc bulunan mıntakada umumi bir a* ker toplamıya karar verdiler. 19 yaşından itibaren 43 yaşına kadnr o-lan bütün erkekleri silâh altına da vet ettiler. Bu davet ile eskisi gibi kâfi mik-darda asker toplıyabileceklerlni zı.n Dediyorlardı. Fakat bu askerî davete o zamp.T.a kadar olduğu gibi (Mecburi hizmet l süsü vermeği de muvafık gördüler. Çünkü (Harbe!) deyince kim senin gelmiycccğinc emin idiler, işte bu emir Enver paşanın bulunduğu köye kadar gelmişti. Genç muallim Rusların asker toplaması hakkındaki emri okudu ve: — Görüyorsunuz ya., dedi. Ruslar bizi ne kadar ahmak sanıydılar. Asker toplayarak kardeşi kard-fo oldürteceklennı söylemiyorlar. Fa-nat şimdiye kadar biz kâfi miktarda Rusların hesabına çalıştık. Bizi alâkadar etmiyen yerleri*. Avnıpada çarpıktık. Bundan sonra böyle bir şey olacağına pek kani 1c-fcİlim. Muallim bundan sonra Enver paşaya dürdü ve dedi ki: — İnkılâbın ilk yıllarını çok iyi hatırlıyorum. 1916 daki bu mtt-l'u-değişiklikte Ruslar Tlirkistanı elden kaçırmamak için bu taraflara bit -çok iıskcr göndermişlerdi. Bunlarrı başında da bu kumandan vardı. Kumandan buraya geldi. Ve gı-rib bir tesadüf sizin bulunduğunuz çayhaneye gelerek köyün ileri ge-lenleıini topladı. Bunlarla konuştu. Sonra çıkıp gitti. Burada temas ettiği (damlardan memnundu. Ve ken dişine ta raf dar zannederek ayrılıp gitmişti. Fakat o gider gitmez ilk yapılan üj ne oldu biliyor musunuz? Rusların döşediği telgraf hatlarını kesmek ve irtibatlarına mâni olmak. Bunu gayet tabii bulmak lâzım. Ucuz Ekmek İçin Tecrübeler Yapılıyor Belediyenin fakir halk için İkinci nevi bir ekmek hazırladığı ve bunun numunelerinin bir fırında ha-zırla t tır ildiğini yazmıştık. Yapılan bu numuneler, içinde yüzde 25 nisbetinde mısır olduğu için sarı olmakla beraber lezzeti gayet iyidir. Bu numuneler son kimyevi tahlilleri yapılmak üzere belediye kim yahanesîne sevkolunmuşlardır. Kimyahanedcn alınacak raporlar üzerine bu nevi ekmeklerin İmali için emir verilecektir. Belediye piyasada kâfi miktarda mısır olmadığından ekmekte kullanmak üzere Adapazınndan muur getirtilecektir. Beynelmilel Avcılar Birliği reisi şehrimizde Merkezi Pariste bulunmakta o* lan beynelmilel avcılar birliği reisi Dukro dün sabahki ekspresle Ati-nadan şehrimize gelmiştir. MUsyü Dukro Atinada bulunduğu müddetçe Yunan kiralı Majeste Jorj tarafından kabul edilmiştir. Mumaileyh memleketimizde bir müddet kalacaktır. Çünkü Rus çarlarının tazyikındau kurtulan Türkistanlılar artık hürri-yetleri.v: kavvşacaklardı. • • • Enver pasa ile Şan Sulun ve arkadaşları o gece yarısına kadar k;iy lülerle konuştular. Esasen iki yüze /akın da gönüllü katledilmişti. ses Enver paşa ile Şan Sultan allarım yaklaştırarak İlerliyorlardı. D'lşembe yakutlarında idiler. Şan Sultan bir aralık söze başladı: — Bugüne kadar henüz Kızılordu askerlerile karşı karşıya gelmedik. Bakalım bunun sonu ne olacak? Enver pasa güldü: — Acele etmiyelim.. dedi. Od» o-lur. Yalnız temenm edelim ki karşı karşıya merdce çıksınlar da. Arkadan vurmak siyasetini takib etmeseler.. Muallimin söylemiş olduğu sözler de dikkat edilecek çok şeyler vardı. Bin kendi hesabıma bunların işlerine karşı çok tedbirli hareket etmek mecbu riyetindey ım. Şan Sultan: — Evet., dedi. Fakat bizim kaç haltadır yolda olduğumuzu çoktan duymuşlardır. Çünkü RuBİarın öyle kuvvetli casus teşkilâtı vardır ki., burada, bir sessizlik içinde ok-sürseniz muhakkak surette Mosko-vada duyulur. Rusların bize karşı bu kadar sesiz durması biraz da hay ret uyandırdı — Seasiz durdukları ne malûm., yarın öbür gün Döşembe civarına gelince vaziyet tamamen .mi..¦ ılıcaktır. — Askerlerimiz de memnun vr buaz da sabırsız. Çünkü hepsi uzun zaaıandanberi Ruslardan intikam almak İçin çırpınıyorlardı. Böyle yol üzerinde olunca tabii olarak heyecanlandılar ve sevinriler — Yakında ds şeytanların ayaklarım kırarlar. — Yalnız benim düşündüğüm diğer Baamatılardır. Bunlar kendilerine lâzım olan silâhları ve cebha-neieri tamamen temin ettilerse D. -şembede çok çabuk muvaffak olacağız. Buna kanaatim vardır, _ (Devamı var) ŞEHİR HABERLERİ R AD YO Cumartesi 14/1/939 13.30 Müzik (müzik hol parçaları). 14.00 Saat. ajana haberleri ve meteor - Ankara. 14.10 Türk müziği (PU. 15 - 15.30 Müzik (Operetler - PL). 17.30: Müzik.(dans saati - Pl). 18.00 Konuşma (dış politika hâdiseleri). 18.15 Müzik (dans saati devam). 18.30 Saat, ajans haberleri: meteoroloji ve ziraat borsası (fiat). 18.40 Türk müziği, ince saz, Nıha-vend faslı (Tahsin Karakuş, Hakkı Derman, Eşref Kadri. H. Tokay, B Ofler). 19 40. Nedim gecesi: Tem-sil. Şiir, Müzik. Ekrem Reşit, Ruşen Ferit, Mesut Cemil. (fTürk mü ziği küme okuyucuları, radyoionik temsil kolu iştirak edecektir). 21.00 Saat, esham, tahvilât, kambiyo • nu-kut borsası (furt). 21.15 Müzik (o-da müziği). Piyano: Cemal Reşit -Keman: Necib Aş km • Viyolonsel: Edip Sezen. 2 nci tertıb Sİ bemol ma jör (Mozart) Allegro Larghelto. Allegretto. 21.45 Konuşma (Haftalık posta kutusu). 22.00 Müzik (küçük orkestra). 1 — Ormanda as (CI. Schmals- tich) 2 — Küpidon ve Prişe - 5 kısım- lık tak hikâyesi (CI. Sch.) 1 - Yaklaşma - 2 - Aşk valsa - 3 - Başbasa - 4 - Gezin- Maarifte Yeni Tayinler Olacak mı? İstanbul maarif müdürü Tevflk Kutun orta tedrisat umum müdürlüğüne tayin olunacağı ve yerine İzmir maarif müdürü Ali Rizanın getirileceğine dair dün bir gazetede çıkan havadis hakkında alâkadar lar ademi malûmat beyan etmektedirler. Bununla beraber maarifte yeni bazı değişiklikler hakkında bir çok rivayetler deveran etmektedir. Vefa erkek lisesi müdürü Osman Nurinin yüksek tedrisat u mum müdürlüğüne, ilk tedrisat u-mum müdürlüğüne vekâlet müfettişlerinden Halil Vedad, köy terbiyesi genel direktörlüğüne ilk tedrisat umum müdürü ismail Hakkının getirileceği söylenmektedir. Fakat bütün bunlar şimdilik resmi makamlar tarafından teyit olunmama ktadırlar. kültür İşleri Yunanistana gidecek talebeler Yüksek Iktioat ve Ticaret mektebi talebelerinden bir grup sömestr tatilini geçirmek üzere dün Transitvonya vapurıle Yunanistana hareket etmişlerdir. Almanyaya gidecek üniversiteliler Üniversite talebelerinden bir grupun Almanyaya kadar yapacağı büyük torne yarından itibaren bağlıyacaktır. 40 kişiden ibaret olan grup yarın saat dörtte Galata rıhtımından Kostenceye hareket edecektir. Radyoloji enstitüsü için bir mütehassıs getiri'di Gureba hastahanesine bağlı o-lan radyoloji enstitüsü İçin Viyana-dan getirtilen Viyana Üniversitesi radyoloji mütehassisi Dr. Cari VVeisglassla yapılan mukavelename dün İmzalanmıştır. Profesör radyoloji enstitüaünde teknik mütehassısı olarak çalışacaktır. denizlerde Bir römorkör battı Kılavuzluk idaresinin römorkörü dün Tophane Önlerinde seyretmekte İken Borzılây vepur acentesine ait Ayakapu römorkörüne bindir-miştir. Müsademe çok şiddetti olduğundan Barzilâyın römorkörü derhal parçalanmış ve batmıştır. Kaza .mı olduğundan İçindeki mürettebat derhal denize dökülmüş fakat etraftan yetişen kayıklar tarafından kurtarıldığı için nüfusça bir zayı-ıt olmamıştır. Laman idaresi kaza hakkmda tahkikata başlamıştır. Nomikos vapuru limanda Karadcnizde evelki hafta çıkan büyük fırtınada Ereğli limanında 19 vatandaşın hayatına mal olan Millet vapuru faciasına sebep olan Yunan bandıralı Nomikos vapuru bîr kaç gündenberi limanımızda bulunmaktadır Müsademe neticesinde Yunan vapuru da büyük bir rahne almış olduğundan yaralarının tamiri için bir müddet limanımızda kalacaktır. Vapurun tamiratı bittikten sonra Deniz Ticaret Müdürlüğü fen heyeti tarafından muayene edildikten sonra hareketine müsaade edilecektir. ti - 5 - Kavgacılık ve barışma. 3 — Barbele - folka (H. Munkel» 4 — Venedik hatırası - seren ad (H. Munkel). 5 — Die Hydropathen - vata (J. Gung'l) Op. 149. 6 — Aşk haberi • balet müziği (L. Siedc) Op. 68 VVnlnger Ur. 7 — Esmeralda - baletinden a- ğır vals - (R. Drigo) Pol K. ter. 8 — Ninni (A.Gret.) ve ispanyol danaları. 23.00 Müzik (Eğlenceli plâk). 23.45 - 24: Son ajana haberleri ve yarınki program. Okuyucularımız Diyor ki: Bir Kariimizle hasbıhal lzmirde, Karantina, Halepli so-| kak 27 numarsda Vüâyet matbaası sabık müdürü Emin Edıs'den sidiğimiz bir mektupta ezcümle şöyle deniyor: (Yeni Sabah) gazetesini ilk nüsf hasıııdanberi takip ederim. Kendim de eski bir gazeteci olduğumdan bu gazete hakkında bir kaç sev söylemek İsterim. Yeni Sabahı İzmir muhiti çok iyi karşılamıştır. Fakat İzmir ba-| yüne nz miktarda gönderildiği anlaşılıyor. Çünkü biroc.k tanıdıklarım gazetenizi müvezzileıde bulamamaktadırlar. Ben buna merak ettim. Yeni Sabah istiyenlerc müvezz--ler: (Kalmadı, gelmedi) gibi cevaplarla ellerine başka gazeteleri sunuyorlar. Vakıa bu cihet benim alâkadar olacağım keyfiyet değildi*-Yalnız hasbelmeslek bu hu*usu oğ* renerek haber veriyorum, asıl mev-l zuu bahsetmek istediğim mewle| şunlardır: Bİz Yeni Sabahı ciddiyetine, durl endişliğiyle mütenasip intişarını) temenni ederi. Yazılan kadar tabı ve taahihi-| ni de temiz görmek İsteriz. Gazete maddeten sizin ise manen de halkındır. Bu gazete De alâkamız bu* -dan ileri geliyor. Geçen sene başı nüshalarınız Iz-mire geldiğinde o nüsha beraberin-l de bulunduğu ilânınızdan anlaj yıları ismet Inönünün resimlerinden bir tane bile bize müveuiler vermedi. Sordum: — İstanbul bize de gönderme-l ki verelim, dediler. Şundnn anlaşuyıor kı postaci-| mz da dikkatsiz hareket ediyor. Bu cüretimi hüsnüniyetime at-" edeceğinize şüphe yoktur. Gİyabi| olarak hürmetlerimin kabulünü temenni ederim.) Yeni Sabah — Gazetemize karsı gösterdiğiniz alâkadan dolayı derin t» u kkürk-rimizi -unarız Esasen gazetemizin gayesi okuyucularına mıımkür. mertebe fayda.. olmak isteklerini yerine getirmektir Ciim hu? reisimiz nimet İni nünün büjül resimleri için Dİr çok okuyucular -| mızdan bu şekilde mektuplar .,' I maktayız. Ayni resmi bu sefer ye-l niden tabettirmege ve dağıtmağa) karar verdik. Bir kaç güne kada gazetemizle birlikte bu güzel resmi tevzi edeceğiz. belediyede Et narkı iç;n bir müracaat latanbul celepleri ve ziraat kur rumu vali ve belediye reisi doktor Lûtfı Kırdara müracaat ederek bu günkil et narhının az olduğunu ve kendilerinin bu şerait altında mütemadiyen zarar ettiklerini söyle mislerdir. Gümrük Müdürünün tefrişleri Gümrük Başmüdürü Medhi dun İstanbul cihetındeki gümrük antrepolarını teftiş etmiş ce Denizban-kın ambarlarını dolaşarak şeflerden izahat almıştır. TAKVIM 14 Kânunusâni 1939 CumartcsJ Hicri : 23 Zilkade 1357 Rumî : 1 •on Kânun 1354 Kasım \ 68 Dogu saati : 7,24 öğle : 12,23 — İkindi : 14,49 Akşam : 17,09 — Yatsı l 18,39 Imıâk: 5,38 Vali Dün Üniversiteyi Ziyaret Etti Vali ve belediye reisi Doktor Lûtfi Kırdar dün üniversiteyi ziyaret etmiştir. Rektörü ve bütün fakülte dekanlarım ziyaret eden vali üniversitedeki bütün lâboratu-varlan gezmiş, talebenin ihtiyaçla-rllc meygul olmuştur. Vali ayni zamanda Üniversiteye bağlı olan Cerrah pasa, Gureba ve Haseki harta hanelerini gezmiştir. Buradaki ihtiyaçlar da tesbit olunmuştur. Valinin müstakbel Üniversite mahallesi ile meşgul olduğu tahmin olunuyor. mahkemelerde Bir şoför sekiz aya mahkûm oldu Bundan bir müddet evvel Lâleli civarında feci bir otomobil kazası olmuş ve Mehmet isminde bir şoför otomobdi ile: henüz 4.5 yaşında bulunan Nihal isminde bir kısrağı-zı çiğnedikten sonra kaçmıştı. O vakit facia yerinde bulunanlar; Mchmedİn Nihali çiğnedikten sonra arabadan inerek yaralı çocuğu kucaklayıp tramvay yolun I ....u ve raylar üzenne bıraktıktan sonra «açtığını söylem ış-bu şayanı dikkat iddia ile ehemm lerdı. ^erek hu nâdiseye ve gere't yelle meşgul olan asliye 4 üncü ceza muhkeme*) dün bu davayı bitilmiş ve karannı vermiştir. Yapılan tahkikatla, şoför Mehmedin çocuğu çiğnedikten sonra tramvay yoluna koyduğu hakkındaki iddianın doğru olmadığı ve bilâkis kazada küçük yavrunun da dikkatsizliği bulunduğu anlaşıl m ıştır. Muhakeme bu sebeple şoföı Mehmedİ 8 ay hapsa mahkûm etmiştir. Kat'İ Ra'et yine adliyede Gec.cn haftalarda Fatihte Ha*', dar isminde genç bir Sanayi Mektebi talebesini öldüren ve evvelki gü'. yakalanan katil bahriyeli lâkabı! maruf Rifat dün tekrar adliyeye getirilmiştir. Dun: 2 inci sorgu hâkimi huzuruna çıkarılan katil Rifat ile, kendisim firaıı esnasında saklıyan şoför Süleyman ve ağızlıkçı Haydarın mevkunyet halerini devamına karar verilmiştir. Lâtif berat etti Gecen senelerde Arnavut köyündeki gazinolardan birinde bir hâdise olmuş ve maruf umumhane sahıplennden Külizann dostu ve eski komiser muavinlerinden Lâtif isminde bir adam, Gülizarla alâkadar olduklanndan dolayı şoför Sİ-yamettın vc Halidi yaralamıştı, 3 üncü asliye mahkemesinde o vakittenberi devam eden ve müteaddit şahit dinlenen bu dava dün bitmiştir. Muhakeme Lâtifin Demetine karar vermiştir. Trende hırsızlık Dün Edime - İstanbul treninde bir yankcsicUik vakası olmuş vc Hüseyin Yılmaz isminde bir yankesici cürmü meşhut halinde yakala narak aaliye 4 üncü ceza mahkemesine verilmiştir. Kompartıman arkadaşlarından Nazımın cüzdanını çalan bu yankesici dün mahkemede tevkif olunmuş vc dava; şahit relhl İçin başka bir güne bırakılmıştır. VEFAT Emekli eczacı binbaşı Nizamct-tin Mehmet Mirel bir senedenbeı) müptelâ olduğu hastalıktan kur- tulamıyarak 13,1,039 cuma sabahı vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle vakti Çemberlitaş karşısında Diyarbekİr kıraathanesi yanında Karababa sokağındaki 13 numaralı evinden kaldırılarak, Beyazıt camisinde cenaze namazı kılındıktan •nam Edîrnekapı şehitliğine defnedilecektir. li«]ILJI?f| Roma Görüşmeleri Uzun zamandanberi, dikkat ve merakla beklenen Roma görüşmeleri hiçbir neticeye varılmadan, nihayet buldu. Ve Akdenizdeki aiyasi istikrarsızlığın izalesi, hiç değilse a-zait ılması hakkında beslenen Um idler de bir kenarda kalcü. Halbuki İngiliz nazırlarile İtalyan Başvekili arasında muhtelif ve muğlâk meselelerin konuşulacağı, bunlara muayyen bazı Bureti haller bulunacağı siyasi mahfillerce umuluyordu. Bu konuşmaların umumiyetle Akdeniz meseleleri Üzerinde ve huHuaî olarak da İspanya harbi ve ltalyaya Büyük Britanyanın, yapacağı muhtelif Ik-tıaadi ve malî müsaldat üzerinde cereyan edeceği kanaati taşmıyor, hattâ tngltere tarafından İspanya meselesinin kat'İ olarak halledilmesi ve mümkün ise muhasamatın derhal durdurulması yolunda de-marş yapılacağı söyleniyordu. Fakat bu son hafta içerisindeki vakıalar bühassa İspanya hâdiseleri bunun pek muvaffakiyet gostere^ğini tahmin ettirmiyordu. Filhakika siyasi vaziyet, geçen Ükbaharda ingiliz-1-talyan anlaşmasının akdi sırasındaki vaziyete benzemektedir. O zaman da olduğu gibi General Fraııko yine taarruza geçmiştir. Fakat bu sefer Barselon yolunda nihai zafere intizarın muhik olacağını askerî vaziyet göstermektedir. Bu sebeble Mussolininin İspanya işinde cezri hareket etmek istediği İngiliz tekliflerini kabul etmediği neticesi çıkarılabilir. Diğer taraftan, İtalyanların Fransa hakkındaki metalibine de taraf, dar olmıyan M. Chamberlain'in, bu hususta Fransayı tutması ve Akdenizdeki statükonun muhafazası için gösterdiği hassasiyet ve bu noktalar üzerinde İngiliz - İtalyan anlaşmasının hukuki hükümlerine dayanması bu hususat hakkında dı İtalyan Başvekili ile bir fıkır muta bakaü tesisine imkân bırakma maktadır. Bu sebebden, mütemmim malûmat gelinceye kadar bu konuşmaların, siyasi müzakerelerde âdet olduğu veçhile umumi siyaset hakkında âfâki görüşmelere mhisar ettiği anlaşılmaktadır. Büyük ümidler bağlanan ve Münih anlaşmasından sonra vukua gelecek doğrudan doğruya temas u-sulünün mantıki bir neticesi olan bu İngiliz - İtalyan konuşmalarının bu şekilde bir neticeye varmaksızın bitmesi, hâlâ Avrupa siyaset ufkunda barışın husule gelemiyecegi, yeniden uğraşmaların, devam edeceğini göstermektedir. Dr. Resad SAGAY Rektörün Hukukçulara Çayı Üniversite Rokförü Cemil Biisel dün Hukuk fakültesi Son Sınıf talebesine bir ved) çayı vermiştir. Çaya bötön son sınıf talebesi iştirak etmiştir. Çay, çok samimi geçmiştir. Helkevleri Konferans Emionü Halkevinden i 17/1/039 salı günü akşamı saat 20,30 da Evimizin Cağaloğl undaki merkez salonunda İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarih doçenti Bay Mükcrmiıı Halil tarafından (Anadolu Selçukİleri) mevzulu bir konferans verilecektir. Bu konferans için davetiye yoktur. Herkes gelebilir. Kadın hekimleri toplantısı Türk gİnekolojl kurumu bu a-yın toplantısını Dr. Ahmet Asım Onurun başkaıılıgında yaptı. Bu celsede Dr. Hadi İhsan Gediz röntgenin ginekologideki tatbıka tı hakkında tebligatta bulundu. Dr. Zeki Tektaş ameliyatla elde ettiği dış zurriyet aletlerine alt bir holluscum pendulum piyesi gösterdi, Bu mevzular üzerine Dr. Ahmet Asım Onur, Hadi ihsan Ge -diz, Nuri Süleyman Canbakan, Zeki Toktaş. İhsan Arif. ŞukrU Fazıl İlkel, Halis Sankadıoğlu, Leon tiyadis, Abraham Salomon söz al mışlardr. 14 KANUNUSANİ — 19» TCNİSAIAH Sarfa: 3 1 ~J SON HABERLER Amerika Teslihat için 552 Milyon harcayacak Amerikanın Silâhlanma Projesi Almanları Memnun Bırakmadı Vaşington, 13 (A.A.) — Roose-velt, millî müdafaaya müteallik o-larak kongreye göndermiş olduğu bir mesajda mîllî müdafaanın ıslahı için derhal 552 milyon dolar kredi açılmasını tavsiye etmiştir. Bunun 210 milyona 1840 senesinde kullanılacaktır. Kredinin yekûnu şu suretle tevzi edilecektir: 450 milyon orduya, 65 milyon donanmaya, 10 milyon sivil pilotların antrenmanına, 27 milyon Pa nama mıntakasında sulh zamanında askeri garnizonların takviyesine tahsis olunacaktır. Programın esasları Vaşington. 13 (A.A.) — Ayan ve mebusan meclisleri Rooseveltin millî müdafaa hakkındaki mesajını dikkatle, fakat büyük bir sükût i-çinde dinlemişlerdir. Askeri encümenlerin âzası bu mesajdan mülhem projeler hazıriıyacaklardır. Encümenler kongre |? raporlarını tevdi etmeden evvel mesajı tetkik edeceklerdir. Siyasi mahfeller, Rooseveltin hava silâhları taleplerinin Vaşing-tonun muhtelif askeri ve siyasi mahfelleri tarafından yapılan tahminlerin üstünde olduğunu beyan etmektedirler. Bir çok Amerikan tayyare fabrikalarının vaziyeti 938 senesi bidayetinde eksperlerin tahmin ettiği süratte tayare inşa edilmesine müsait değildir. Rooseveltin tayare fabrikalarının bir an evvel inkişafı için 50 milyon dolar talep etmesi manidar addedümektedir. Çünkü, inşaat pıo gramının bazı kısımları henüz tatbik edilememiştir. 1937 mali ydı zarfında Amerikan fabrikaları ordu ve donanma için 858 tayyare inşa et nişlerdir. 1939 senesi programında 1150 tayyarenin inşası derpiş edilmektedir. Amerikan endüstrilerinin gavretine rağmen teslihat matlûp miktarda yapılama- Amerika cumburreisİ Roose,. t maktadır. Bu şerait altında Amerikan eksperleri, fabrikalar büyük seriler halinde inşaat yapamadıkları müddetçe, tahakkuku imkânı olmıyan bu* programı teklif etmenin faidesiz olduğunu beyan etmektedirler. Ağır bombardıman tayyareleri inşa eden fabrikalar bilhassa bu teehhürden mesul tutulmaktadır. Avcı tayyarelerde hafif bombardıman tayyareleri inşa eden fab rikalar ise siparişleri vaktinden evvel hazırlamaktadırlar. AlnLiıılar memnun değil Berlin. 13 (A.A.) — Havas a-jansı muhabirinden: Alman gazeteleri, B. Rooseveltin dün Amerikan kongresine göndermiş olduğu Amerikan teslihatı-na müteallik mesajına şiddetle hücum etmekte ve müşarünileyhin totaliter devletlerin Amerika kıt'a-aına bir tecavüzde bulunmaları ihtimali hakkınJaki düşüncelerini (masalı diye telâkki etmektedirler. isi Fransız Elcisini kabul etti Ankara, 13 (A.A.) - Franse-nın Ankara büyük elçisi B. Mas-siğli bugün saat 16 da reisicumhur tarafından kabul edilerek itimatnamesini takdim etmiştir. Kabulde Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu da hazır bulunmuştur. Büyük elçinin muvasalat ve avdetinde .!..!-.. jı merasim yapılmış ve Fransız mılü marşı çalınmıştır. Kış zerıyatı iyi Ankara, 13 (A. A.) — Devlet meteoroloji işleri umum müdürlüğünden aldığımız malûmata göre, 1938 birincikânun ayı bol yağışlı ve sühunet bakımından geçen senelere nisbetle daha mutedil ve müsait geçmiştir. Bundan istifade edilerek kışlık zeriyat geniş mikyasta yapılmıştır. Ve umumiyetle ekimin arkası alınmış Ur. Ekim bakımından, kış mevsimine giriş umumî surette müsait şartlar dahilinde vuku bulmuştur. Ye rine göre kışlıklar, iyice kökleşmiş ve kardeşlenmiş olarak uygunsuz hava şartlarına kolaylıkla mukavemet edebilecek duruma varım? bulun m aktadırlar. Yeni «razi bulundu New-Yorö. 13 (A.A.) — Amerikalı kutup kâşiflerinden Lincol'i Elleworth. cenup kutbundaki üs-sülharekesinden göndermiş olduğu bir mesajda (küremize şimdiye kı-dar insan gözünün asla görmemiş olduğu 80.000 mil murabbaında bir saha) inzimam etmiş olduğunu bildirmektedir. İtalyanın Akdenizdeki Emelleri Nedir ? Roma Temasından Ne Netice Çıkacak? (Ba# Urafı 1 inci tayfada) kendilerde yarım saat görüşmüştür. Chamberlain ile Halifax, müteakiben Papalık Hariciye Nazın Kardinal Pacetliyi ziyaret etmişlerdir. Müteakiben ingiliz Nazırları, Vatikandaki İngiliz sefarethanesine gitmişlerdir. Orada sefir B, Es-borne kendilerine bir öğle ziyafeti çekmiştir. Londranın verdiği malûmat Londra, 13 (A.A.) -Havas a-jansının muhabiri bildiriyor: Roma ile temaslarda bulunan İngiliz siyasi müşahitleri İngiliz ve İtalyan devlet adamları arasında yapdan noktai nazar teatisinin yeni bir teklife veya aralrında bir an-anlaşmaya müncer olmadığını bildirmektedirler. Siyasî mahfeller. Mussolininin dün Japonya ve Almanya sefirlerile görüşerek kendilerine Chembcrlain Ue yaptığı mülakat hakkında malûmat vermesini İtalyan başvekilinin Roma-Berlin-Çokyo müsellesinin mevcudiyetini yeniden teyit etmek ihtiyacını duyduğuna atfetmektedirler. Bu mahfelienn kanaatine gön-bu tarzı hareket Mussolininin İtalyan taleplerin İngiliz Nazırlarına kabul ettiremediğine bir delil teşkil etmektedir. Siyasî mahfeller, henüz doğrudan doğruya Romadan haber ala-madıklanm beyan ederek her türlü ZZÛ^"™ ¦»«• «- İyi haber alan mahfeller. Mus-»lininin fcpanyol meselesini hemen ^"nakaşa etmediğini söylemektedirler. Muaaollni, askeri vaziyetin yakında halledileceğini ve İtalyan kıtalarının Franco'nun zaferinden sonra geri çağırılacağım söylemekle iktifa etmiştir. Diğer cihetten salâhiyettar raah feller. bir yandan Roma görüşmeleri yapdırken bir yandan da Hıt-lerin Berlinde sefirler heyetini kabul edeıek sulhun muhafaza edileceğinden Ümit var olduğunu beyan ettiğini ehemmiyetle kaydetmekte dir|/r. Aynı mahfeller Almanyamn şim diki veya ilerideki diplomatik teşebbüsünü takviye etmiyecek olan bir askeri harekette bulunmıyaca-ğmı söylemektedirler. Akdeniz, muvazenesi Roma, 13 (A.A.) - B.r Alman gazetesi olan Correspondance poi,. tıque et diplomatique, (Akdeniz muvazenesinin teessüs etmekten pek uzak) olduğunu yazmaktadtr Bu cümle hakkında tefsirlerde bulunan Meesageri gazetesi, ezcümle Şöyle yazmaktadır: (İtalyanın tabi' emellerine engel olmakta menfaati olanlar kas-den (Muvazene) ite (Statuquo) yu birbirine karıştırmaktadırlar. Halbuki bunlar, birbirinden tamamile ayrı iki mefhumdur: Statuquo, ancak bir sulh garantisi olduğu ve kuvvetlerin normal mü vişnesine tekabül ettiği zaman meşrudur.) Messageroya göre Venedik sarayındaki ziyafet esnasında Mu*, solini. bu noktaya işaret etmiştir Halbuki Akdenizde henüz muvazene teessüs etmemiştir. Bu gazele bir kere daha Münih zihniyetinden bahsederek şöyle demektedir; (Münih aihniyeti meseleleri hal [etmekteki kudrettle tecelli eder Bu zihniyet bundan evel sulhu bîr kere daha kurtarmıştı. Bundan sonra da âdÜâne vasıtalarla bütüı milletlere şamil olan hayatî zaruretlere göre sulhu tarsın etmemesi için hiç bir sebep 'oktur.) Fransız gazeteleri nd e ki Yazılar Paris, 13 (A. A.) — Matbuat, Chemberlainin Roma seyahatinin verdiği menfi netice dolayısüe büyük bir hayret izhar etmemekte vc başvekilin kat'i bir şekilde hareket ettiğini tebarüz ettirmektedir. Action Française gazetesi, (l.ı-giliz Nazırlarının bu görüşmelerden ne gibi bir netice çıkaracağını) sormakta ve bunun, yarının sırrıuı teşkil ettiğini İlâve eylemektedir. Petit Parisien gazetesi, şöyle yazıyor: ' (tngiltereniıı azimkârane tarzı hareketi Romada bir inkisar tevlit etmiştir. Mussolini karşısında gönen eylülde gördüğü Chemberlain: görmemiştir.) Ordre gazetesi, diyor ki: (Bu menfi netice, ortaya pek müsbet ve pek vahim neticeler çıkarıyor. İtalya, görünüşe göre, İspanyada faaliyetini teksif etme'ı mecburiyetinde kalacaktır. İtalya, Fransaya karşı taleplerini arttırmak değilse blie ifa etmek zaruretindedir. Bütün mesele. Berlinin ne dereceye kadar Romanın arkasında bulunduğunu tayin etmektir. Bir tek selâmet 'olu mevcuttur: Her zaman için ve her sahada muteber olacak Fransız - ingiliz itilâfı akdetmek.) Neşredilen tebliğ Roma: 18 (A. A.) — İtalyan -Ingliz görüşmeleri hakkında bu gece aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir: Son günler zarfında Duçe - Çem-berlaîn arasında iki memleket hariciye nazırları B. Çiaııo ve Hali-fax'ın ştirakyle vukua gelen gö -rüşmeler esnasında hali hazırın en mühim meseleleri ve iki İmparatorluk münasebetleri tetkik edilmiş -tir. Görüşmeler gündüz büyük bir samimiyet içerisinde cereyan etmi? geniş ve açık bir fikir teatini ile neticelenmiştir. İki memleket a-rasmda mevcud münasebetleri 16 Nisan paktının dostluk zihniyeti dahilinde inkişaf ettirmek niyeti bir kere daha teyid olunmuştur. Bu paktta mevzubahs hususî anlaşmanın mümkün olduğu kadar çabuk bîr surette aktedilmesi de kararlaştırılmıştır. Görüşmeler es-, nasında italya ve Büyük Britanya, nın müe-sir surette sulhun İdamesi, ni istihdaf eyliyen ki hükümetin gayretlerini kendisi üzerinde cem etmiş ve cem etmekte bulunmuş "lan politikaya devam azmi bir kefe daha müşahede edilmiştir. (Ba* tarafı 1 inci sayfada) oluyorlardı. Genç İtalya, Afrika da bazı mıntakaları elde edebiliyorsa da bu kendisini hiç de tatmin etmiyordu. Onun arzusu Ad riyatik Venediğin. Akdeniz havzasında eski Romanın hatırasını canlandırmaktı. İtalya bu emellerinin bir kısmını umumi harpten İstifade ile tahakkuk ettirmek istedi. Filhakika ittilâf devletleri bu mıntakaları elde etmek için 1914 teşrinevvel ile 1918 teşrinevvell arasında müzakere ve imza ettikle-1 ri birçok anlaşmalara ve taksim projelerine bel bağladılar. Bu pro jeler o zamıınki Çarlık Rusya dal dahil olmuştu ve bu arada Osmanlı İmparatorluğunun taksimi işi de halledilmişti. Bu muahedelerin İtalyayı alâkadar eden kısmı, umumi harbe iştirakini temin eden ve 26 nisan 915 de imzalanan «izli Londra muahedeyidir. Bu vesikanın 8. 9 ve 10 uncu maddeleri şayanı dikkattir. Bilhassa 9 uncu maddeye göre: Fransız, Büyük Britanya ve Rus hükümetleri. İtalyanın Akde -nizde muvazenenin muhafaza edilmesi keyfiyetinde alâkadar olduğunu ve Türkiye Asyasmın tama -miyle taksimi halinde, italyanın Akdeniz -ıııntakiilarınd» bunlara muadil kıymette arazi kısımları almağa hakkı olacağını tasdik ederler. Bu aksanı. İtalyanın elyevm hukuk ve menafİi İktisap eylemiş bulunduğu ve italya . Rüük Britanya mukavelesini mııcib olan Antalya havalisinin iltisak peyda eylediği mıntak» hırdır. Ayrıca başka hakemler. Dalmaçya sahillerinin, Adiryatikde mühim mevkileri ltalyaya tanıtıyordu. Fakat İtalyanın menfaatleri bu vesikayı imzalarken, ayrıcı kendi aralarında Osmanlı İmparatorlu -ğumın taksimim gizlice konuştular. Ve italya hariç tutuldu. Bundan muğber olan İtalya, intizamını muğber olan italya, intikamını Rusyanııı umumi harbden çekilmesi üzerine. Sen Jan de Moryen an-laşnıalariyle aldı. Neticede, Fransa ve İngiltere Rusyanın da mu -vafakat etmesi ikrarı kaydiyle, yeşil renkte bir mıntııka ile izmir ve Antalya havalisini kapla -yan bir mıntakanın idare ve menfaatleri hususunun ayni şartlar al -tında Italynya ait olduğunu tanı -dılar. Umumî harbin hitamında mu -zafferolarak ortaya çıkan ittilâf devletleri, ltalyaya yaptıkları bu vaidterle beraber Alman müstemlekelerinden verecekleri mıntaka -lan hiç mevzubah etmedikleri gibi, Türk milletinin Millî aksflU -mel ve mücadelesi bu projeleri alt üst etti. Ve mevhum Sevr muahedesine merbut üç taraflı anlaşmanın, İzmir hariç cenubi Anadolu yu ve Ereğliyi İtalyanlara veren hükümleri de tatbik mevkii bulamadı. Bunun üzerine Avruapdn siyasî mücadeleler başladı. İt dya tevessüünü başka yerlerde aramağa kalkıştı. Ve sistematik bir siyaset kendisini İtahcşistannı fethine ve bir imparatorluk kurmağa şevketti. Fakat bu vaziyet İngiltere ve Fransaııın müdahalesini de i-cabettirdi. italya Habeşistan fethinden tamamiyle istifade edebilmek İçin serbest hareket etmek, sermaye ve sây bulmak mecburiyetindedir. Bunun için de Akdenizde, Süveyş ve Kı rmızı denizde hareketi serbestisine mâlik olması lâzımdır. Bu sebeptendir ki Sü -veys kanalı kumpanyasının iştirak etmesi, garb devletlerinde faal bir propaganda tertibi ve Şarki Akde-nizin nıedhal mıntakasının on iki adalarla birlikle kuvvetli istinad noktaları teşkil edecek Suriye sa -tullerine yerleşmek gayesini taşı -maktadır. Arabistanın bu mınta-kalarını İngiltere v. Fransa mühim faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bilhassa Petrol madenleri dolayı-j siyle bu mıntakalarda İngiltere ve Fransa seri otobüs hatları, tayyare yolları vücude getirdiler. Bag-dad muhtelif hava yollarının merkezi oldu. Akdenizden, Ruha-a ra - Umman, . Rutbah Vels - Kag-dad hava yolu 1927 de açıldı. Ve muntazaman İşledi. Fransız hava hattı Beyruta gelerek doğrudan doğruya Bagdada gidiyor. Fakat hakikî muvasala ve nakliye yolları, Fransız ve Britanya hükümetlerinin yardımı ile Irakın büyük petrol kumpanyalarının faaliyeti ile meydana getirildi. Süveyş kanalından petrolü geçirmek usulünün rebeb olacağı vakit ayni masraf fazlalığını bitaraf İçin ve İngİHz Akdeniz filosunun mahrukat ihtiyacını Sahradan geçen bir "Pipe - line" inşa edildi. Bu batı Hitde geçtikten sonra ikiye ayrılıyor. Fransız kolu Suriye çölünü geçerek Trablusşama ka -dar geliyor. İngiliz kolu ise Mave-rayi Erdüııden geçerek Hayfada nihayet bııluvor. Bu sebepten bu Hele Fransa. Sutaşı boş bırakmak A h ı hususta Ita'yaya on ayak olmaları dikkate ş.tyaıtdtr. Dr. REŞAD SAGAY 88 88 88 Hükû netimizin bir tekzibi Ankara. 13 (A.A.) — Romadı çıkan Tribuna gazetesinin Londra muhabiri. Deily Herald'da münteşir bir Şam mektubuna atfen Suriye Başvekili Cemil Mardamın Paris'ten avdette vaki beyanatından bahsetmektedir. Mumaileyhin bu meyanda (Evlül buhranı esnasında Ankara hükümeti harp olursti bitaraf kalmak için Halep ve Cezire mıntakalarının Türkiye mandasına bırakılmasını istemiştir.) dediği kaydolunuyor. Anadolu ajansı, katiyen aslı ve esası olmıyan bu neşriyatı tekzibe mezundur. Filistinde galeyan Devam ediyor Kudüs, 13 (A. A.) — Galeyan devam etmektedir. Dün akşam Sa-mar-va mıntakasında askeri kıt' ¦ larlo çeteler arasında vuku bula' bir çarpışmada bir çok asiler yaralanmış ve mühim miktarda silâh ve ma; *me ele geçirilmiştir. Kayfa'da eski bir arap polis me muru çarşının ortasında öldürülmüştür. Bir kamyon kafilesi Lut denizi civarında taarruza uğramı.? tır. Memnu silâh taşıdıklarından dolayı Uç arap idam edilmiştir. Balkan antantı merkez bankaları toplantısı Ankara, 13 (A.A.) - Bcigrad-da 17 ve 18 ikinci kânunda yapıla-cak Üçüncı'1 Balkan antantı merkez bankaları guvcrnörterinin toplantısında bulunmak üzere Merkez Bankası umum miıdürü Kemal Zaim Sunel. bankanın mali müşaviri Namık Zeki Aral ile birlikte bu akşam Ankaraduıı hareket edecekIcrdir. Yeni ziraat m isteşarı Ankara, 13 (A.A.) - Ziraat Vekâleti nıüsU-sjarlığuıa Statistik u-mum müdürü Celâl Ayhar tayin e-dilmiş. bu hususjaki kararname milli iradeye iktiran etmiştir. '^^m 17 son kânun ialı akşamı saat 21 de FRANSIZ- T,y, trosunda Dehakâr ve meşhur Viyolonis I H U BE GALA KONSERİ Yerlerinizi aldırınız. Tayyare Kaçakçılığı (Baştarafı 1 inci »ayfada) Rahmetli Tahir bir akşam gazetesinin yazı işleri ve mes'ul müdürü ikeo, Naci Sadullahın mecmualardan birinde çıkmış bir yazısını gazetesine almış. "Her devrin adamı,, başlığını taşıyan bu yazıda "Umumî harpte vagon, kaçakçılığı yapmış, Yavuz - Havuz dalaveresine burnunu sokmuş ve her devirde refah içinde yaşamak, itibar görmek imkânlarını bulmuş esrarengiz bir insan tipi,, anlatılmakta imiş. Bu yazının mas keli bir haydut resmiyle beraber gazetede intişarından üç gün sonra Tahir - Naci Sadullahn ifadesine göre - ellerine kelepçe vurularak götürülmüş. Bir hafta sonra Tahir, Naci ile buluştuğu zaman ona "her devrin adamı yazısını senin yazından İktibas ettiğimi kimseye söyleme. O mecmua nasılsa göze çarp mamış. Eğer o yazıyı da görmüş olsalar ikimiz birden yanmıştık,, Gene Naci Sadullaha göre Ta kir şu tafsilâtı vermiş: "Beni mevkufen Ankaraya götürdüler. Fethi Yamanın evinde sıkı bir istintaka çekildim. Bana: "Senin Ekrem Koniği tanımadığını biliyoruz. Sana onun hakkında bu malûmatı ve bu fotoğfa-fı kim verdi? söyle..,, diye sordular, yazının kimseyi kastetmediğini, muhayyel olduğunu söyledim. Eğer yazıyı senin yazdığını söylemeydim tehlike büyüyecekti. Çünkü senin Koniği tanıdığını biliyordum. Vakıa cevabım evvelâ onları tatmin etmedi. Fakat, ısrarlarına rağmen, ifademin değişmediğin görünce, inanmak mecburiyetin • de kaldılar. Hele fotoğrafın "Polis Magazin,, dün kesildiğini öğrenince, suîuiyetlc davranmadığım katiyetle tahakkuk etti. Ve serbest bırakıldım. Meğer "Polis Magazin,, den keptiğimiz fotoğraf, Ekrem Koniğe kendi resimlerinden fazla ben ziyo-muş. Yazıyı da kendi hayatı na benzeten Ekrem König de gocunmuş...,, Naci Saduüah yaz da Tabirin isticvabı s zeteci arkadaşımız El İlgilin de sorguya çek dirmektedîr. Bu yazı yerine Ekrem Uşaklt güle görüştük. Bize şu malûmatı verdi; — Gazetemde mevzuu bahis yazıyı Naci değil, rahmetli Tahir yazmıştır. Tahir gazeteye arası-ra hikâye de yazardı. M-vcut hikâyelerinden biri - galiba 932 -933 senelerinde - maskeli bir a-dam resmiyle beraber gazetemde neşredildi. Tamamiyle hayali o-laıı bu yazını-, intişarından sonra bir gece m-bus ve avukat Vasfı Raşid Dana .elefoıı ederek: — Ne tr öj yaptığınız7 dedi. Kimi kastediyorsunuz?.. Evvelâ ne olduğunu aıılıyama-dım. İnhiriıı yazısının mevzıu hahsolduğunu Öğrenince bu yazımı muhayyel olduğunu, kimsenin kastedilmediğıııi söyledim. O İsrarla aksi kanaatini izhar etti. Ert*vii günü Dahiliye Vekâle -tinden polis vasıtasiyle bir kâğıt geldi. Ankaı.o.. *avet olunduk... Fakat Tahi.-Jıı eline kelepçe vurulmadı. Tahirle beraber A 1 kar.-ya git tik. Bizi Dahil/.-t Vekâ.etinde hu kuk müşavirinin odasına alddar. Odana ş». zuvat vrdı: 1 — Hukuk müşaviri. 2 — JaııÖRrma kumandanı. S — Ekrem Sevencan ( Eski Dahiliye kal»nn mahsus müdürü sabık Islanbuı belediye reis muavini ve şimdiki Bodrum isymaka mı). 4 - Ekrem KfYjg. 5 — Yanılmıyorsam Dahiliyi müsteşarı. Bizi sorguya çektiler. Aramızda aşağı yuktrı şöyle bir muhavere geçti- — Bu yazınızla kimi kastettiniz?... — Kimseyi kastetmedik. O yazı tamamiyle hayal mahsulüdür... (Sonu 7 nci sayfada) 10nun- Uşak-11i bil 66 TENtSABAH 14 KANUNUSANİ — 1939 İki Küçük Arkadaş Büyük şehirlerde o kudar çok ev| vardır ki bahçelere yer kalma*. O-l nun için birçokları pencerelerine koy "lnkl.tı ı saksılarda çiçek yetiştirir ve onlara bakarak ferahlanır Bir zamanlar böyle kalabalık bir şehirde iki küçük arkadaş vaıdı. Karsı karşıya iki evin üst katlarında oturuyorlardı. Fakat iki tinayı ayıran sokak o kadar dardı ki birinin penceresinden diğerine kolayca atlana-bilirdi. Çocularin anneleri iki pencere arasına büyül; bir sandık yerleştirmiş ve içine toprak doldurmuşlardı. Yazın bu küçük sandık asma bir bahçeye benzerdi. Çocuklann ektiği nohud ve fasulye çatılara kol atar ve güzel bir gölgelik vücude getirirdi. Sandığın iki ucuna bire' gül fidanı dikmişlerdi. Güller açtığı zaman asma bahçe büsbütün güzelleşirdi. Çocukların biri kız. diğeri erkekti. Kızın adı (Jerda). erkeğin (Kay) idi. Bütün yaz kardeş kardeş bahçeciklerinde oynarlaı kısın da birbirlerine misafirliğe giderlerdi. Yine bir kıştı. (Jerda) Kayın evine gelmişti. O gece lapa lâpa kar yağıyordu. Kayın büyük annesi: — Bunlar beyaz aylardır! dedi. Kay mektebde arıların bir kraliçesi olduğunu öğrenmişti. — Bunların da kraliçeleri var m» büyük anne* diye sordu. Büyük anne: — Elbette yavıum. dedi. dikk?* et. ara sıra büyük bîr kar parçacı uçuyor ya. işte kraliçe odur. Geceleri insan kıyafetinde sokaktan dolaşır. Baktığı pencereler hep buz çiçeklerde örtülür. Küçükler: — Evet. evet. Biz her sabah pen cereleri öyle buluyoruz!., diye bağıldılar ve artık hikâyenin doğruluğuna inandılar. O akşam Kay yatmadan evvel Ur iskemleye çıktı, buzlarla örtülü pen çenenin bir yerini kazıyarak dısan-ya baktı. Kar yağıyordu. Büyük bir parça çiçek saksının üstüne kon du. büyüdü, büyüdü. (Jerda) dan daha büyük bir kız oldu. Çok güzeldi, fakat buzdandı. Gözleri, açık bir kış gecesİndeki yıldızlar gibi parlıyordu. Pencereye doğru baktı Ehle Kaya işaret etti. Çocuk kork tu, iskemleden atladı. Dışarıda büyük bir kuş uçuyormuş gibi bir hışırtı duyuldu. Sonra ses kesildi. Ertesi sabah ortalık donmuştu, saçaklardan buzlar sarkıyordu, yine pencereler açıldı. Çocuklar as ma bahçelerine çıkmıya başladılar. Bir gün oturmuş bir kitabın resimlerine bakıyorlardı. Kay ansızın bağırdı: - Aman. gözüme bir «ey haçtı, kalbim de fena halde ağndı! Küçük kız arkadaşının göz kapağını kaldırarak baktı, fakat bir şey göremedi. Kay: — Geçti, geçti! Artık ağrımıyor! dedi, fakat zavallı gözüne kaçanın, hani o iyi şeyleri göstermeyip hep fena şeyleri gösteren şeytan ayna sının tozu olduğunu bilmiyordu. Parçanın biri de kalbine girmişti Dik dik Jerdaya baktı: — Aman ne çirkin suratın var! dedi. Bu güller de ne kadar biçmişim, şunları koparıp atayım-.. Hemen avuç avuç gülleri yolmıya haşladı. Jerda hüngür hüngür ağlı yordu. O günden sonra mahallenin en terbiyesiz ve alaycı çocuğu Kay oldu. Büyük annesinin bile taklidini yapıyor, gelene geçene taş atmaktan zevk alıyordu. Kış gelince bol bol yaramazlığa fırsat buldu. Bir gün kızağını omu-zuna aldı. Jerdaya - Ben meydana, arkadaşlarımla kızak kaymıya gidiyorum! diye ses-İlendi! Meydan çocuklarla dolu idi. Kay da onlara kanştı. Ansızın bey ar boyalı büyük bir kızak göründü, t-çinde beyaz kürk ve başlıklı bir a-dam oturuyor ve kızağı beyaz örtülü bir at çekiyordu. Kay, kızağım büyük kızağa bağladı, beraber kaymıya başladı. Büyük kızak yan sokaklardan birine saptı. Gittikçe hızlanıyordu, içindeki adam ikide bir dönüp Kayo bakıyor ve beraber gelmesini işaret ediyordu. Şehrin kapışma kadar geldiler. Tipi öyle bastırdı ki artık insan burnunun ucunu görmüyordu Kay kızağın i-pini çözdü. Fakat küçük kurak yine bağlı imiş gibi büyükle beraber git-miye devam etti. Kay bnğırmıya başladı. Fakat kimse İşitmedi. Kar yağıyor, kızak uçuyor, uçuyordu. Zavallı çocuk iki Candan Ahbap Bu küçük yavru, köpeğini ne kadar çok seçiyor. Onun yanında bulunmaktan nekadar zevkalıyor. Sizin de böyle güzel bir kedi yahut köpekle alınmış resminiz var mı ? varsa bize gönderin, Gazeteye basılım. Öbür arkadaşlarınız görsün. dua etmek istedi, aklına kerrat ced-velinden başka bir şey gelmedi. Kar taneleri gittikçe irileşiyorlar-dı. Nihayet her biri birer beyaz piliç oldu. Birdenbire büyük kızak durdu. İçindeki adam ayağa kalktı. Başlığını çıkardı. Kay karlar kraliçesini tanıdı. Çocuğu kendi kızağına aldı: — Üşüyor musun yavrum, dedi. Sana kürkümü vereyim, ısın!.. Kürkünü Kaya örttü. Çocuk bir yığın kar altında kaldı. Kmlİçe kayı alnından öptü. Dudakları buz gibi idi. Bu Soğukluk çocuğun iliklerine kadar İşledi. Kızağı piliçlerden birine bağladı. Uçtular, uçtular. Etraflarından siyah bulutlar geçiyordu, ormanlann. göllerin ve denizlerin üstünden aştılar. Altlarında buzlu rüzgâr korkunç bir şarkı söylüyor. Çiğler u-çuyor kurd oluyor. Siyah kargalar bağırarak uçuyorlardı. Üstlerinde de ay tatlı yüzile gülümsiyordu. Fakat Kay
hiçbir şey
görmüyor ve i-şitmîyordu, karlar kraliçesinin a-yakları dibinde derin bir uykuya dalmıştı. ı....M?!l.İ!Mk....) 5 rupbaya salın alınan O Serang-Cohirin mantosu bu gün bir servet getiriyor Birmanyada Kungon civarındaki meşhur bir mabedin bekçisi olaı Serang-Cahir çok zeki ve kurnaz bir adamdır. Yarım asır evvel bu vazifeye getirilen bu adam. kauçuk bir empcrmeabl satın alarak, mabedi ziyarete gelen meşhur ve tanınmış zatların hepsinden bu mantonun üzerine imzavuıı atmağı rica etti. Bu suretle Serang-Chır dünyada yegâne bir imza ve el yazısı kol-leksiyonuna sahip oldu. Bir çok meraklılar bekçiye muazzam paralar teklif ettilerse de, o reddetti. Zaten mantosu un.» kazanç temin etmiyoı değil ki. ıstiyt-n, bir meblağ mukp bilinde mantosunu gösteriyor. ; Kara Ahmet nasıl \ Cihan Şampiyonu Oldu ? İ Yazımızın devamını yarın İyine bu sayfada bulacaksınız| \...........................-........./ ( GÜZEL YAZILAR } Savaş Kahramanı... Memleketimize düşman gir -miş genç, İhtiyar, kadın, kız ve hattâ genç, ihtiyar, kadın, kız ve tarmak için bütün gayretleriyle çalışıyorlardı. Memlekette yalnız ihtiyarlar kalmış geriye kalan bü tün herke* cephedeydi. Köyler ıs-sızlaşmış, ağaçlar kurumuş evle -rin renkleri bir duman banıtıı için de kaybolmuştu. Uzakta tâ u-zakta bir kılıç sırtı gibi akan dere kıpkırmızı olmuştu. Köyünde yalnız kalmış bir ihtiyar çalışıyor ve sonra bir şeyler düşünür gibi dalıyordu. Artık çok yorulmuş etrafına bakmıyordu, uzaklardan bir sü -rü atlının kendi üzerine geldiğin» gördü. Bunları uzaktan Lk önce düşman za: netti, fakat süvariler yaklaşınca adamın gözleri yaşardı, çünkü bunlar Türk ereriydi. Adamın \ -nına a.eldf'EİBiJ zaman dirip büv ık gölün üzerini gösterdi. Süvsriler ok (.ibi •'ırlay.p o-raya kos'Jİar ve büyük gölün arkasından kayboldular. Henüz aradan beş dakika geçmemişti ki yine ayni 'arakt... birçok »ıh gelip ihtiyarın önûde atl^-ndan inip ona ayni su ılı «ordular vs ihtiyara para b;,e teklif ettiler Zavallının paraya iht yacı çoktu Evde çok ağır bir hastası ;ı.Unde sıcak bir çorbası yoatu Köylü düşman neferlerinin Önüne düştü ve onları doğruca geçide gol ur -tü. l' ı ' ı.ı neferlerine burada durmalarım söyledi ve kendisi su lar içinde kayboldu. Aradan epey bir zaman geçtiği halde kdylu gö zükmedİ, askerlerin çok canları sıkılmıştı. Acaba bu adam bize tuzak mı kurdu diye kendi kendilerine konuşuyorlardı. Başka bir geçit aramıya başladılar ve hiç bir yerde bir sev bulamadılar. Büyük gole belki iki saat evvel girmiş olan İhtiyar «ıılann kara gölgeleri içinde diz çökük bir halde can vermişti. Köylü zavallı köylü o canını ancak vatan uğruna verdiğine herhalde üzgün değildir... Süreyya ÖZCANDAN Kânunuevvel bulmacamızı çözüp birer Kart kazanan küçük okuyucularımız 26 — Yalovada. Kadıköy ilk okulu. Emin kızı Reyhan Özgen, 27 — Bitlis, belediye önünde at-tar Faik Oztorun. 28 • Şehremini. Çapa. (31) inci ılkokuı (454) Ayten Öncel, 29 — Kar*. İsmet paşa ilkokulu sınıf 2 de (305) Güngör Selçuk. 30 — Kayseri U-| sesinde (1195) Nuh Naci Oğuz. 31 — Gönen, İstiklâl terzi hanesi sahibi Hakkı kızı Fikriye Peke) 32 — Tavşanlı, ekmekçi Hüseyin oğlu M. Ali Bati. 33 — Urla. Atatürk caddesıııd bakkal Hasan öz, can oğlu Ah. 34 — İsparta, ülkü' okulu sınıf (3) de (105) Şükrü Akcakanat. 36 — Gümüş Hacı -köy, hava kurumu şuhesj muhasibi kızı Nedime Simitçi. 36 — Maç ka, Narınanlı apartman üge Ker-men. 37 — Edirne, ortaokul sınıf 2 de (629) Ayşe Özcan. 38 — Bu ladan. 4 eylül ilk okulu (436) yılmaz Uz. 39 — Geyve. Kâzımpaşa okulu (90) Ruhiye Doğansvri. 40 Tarsus, Ortaokul (566) Esahil Coşkun. 41 — Giresun, ortakoııl 556 Zülfü Barıştan. 42 — Bor. Cumhuriyet orta okulu 100) Rauf On cel. 43 — Bakırköy uçuncu okul (92) Namık. 44 — Ankara, or -man çiftliği okulu (141) Selçuk. 45 — Çanakkale, Cumhuriyet o-kulu (114) Suat Taner. 46 — İzmir. İki çeşmelik. Aşmalı mescit (136) No. Berber çırağı Hüseyin 47 — Beşiktaş. 26 ııcı ilkokul, sı nıf 2 Hay-ı. 48 —Yalvaç, Gazipaşa okulu. (182) Fethi Korkmaz 49 — Ankara, Necat ibey okulu (2) İnci sınıftan Semra. 50 — Zon guldak. Mithatpaşa ilkokulu sı -nıf (4) den Sami Gençgüven. Bîtincikânun bilmecemizi çöfen okuyucularımızdan 6) dan (25) inciye kadar olanlar birer kart değil (birer küçük çocuk hikâveai) kazanmışlardır. Ve hediyeleri de kndilerine gönderilmiştir. Birer kart kazanan küçük okuyucularımızın ilimlerini buttun yukarıya koyduk. öldüren Ağaç İkinci Kânun Bilmecesi Tabızttc bir çok ganp hassalara malik nebatlar vardır. Meselâ .lava ı ITpas isminde bir ağaç ;i, neşrettiği kokular böcek-bir çok küçük hayvanların i tevlit eder. imada başka bir ağaç bu hu-»ha kuvvetli hassalar arze-der bu aûucın yaprakları çok tatlı bir yeşil renkte, ve parlaktır. Eınıaya benziyen meyvası korkunç bir zehiri havidir. Bundan küçük bir parça yemek bir dakika sonra dudakların, dilin ve boğazın hadsiz bir su t ette şişmesini mucip olur. Bu hal bir müddet sonra Öyle bir hal alır ki, bundan yiyen kimse nefes akımıyarak gayet acıklı,bir ihtisardı-n sonra ölür. Bu müthiş ağacın civarında bir müddet kalındığı takdirde şiddetli kusmalarla beraber bir baş ağrısı husule gelir. Ellerin arasından bursturulan yaprakları deriyi tahriş ederek vücudun büyük bir kısmında ekzema vücude getirir. Kesildikten sonra bile bu ağaç, iki sene müddetle bu zehirli hasalarım muhafaza eder. Bu ağa*, eski-denberi yerliler tarafındım biliniyordu. Bundan çıkardıkları zehirlen oklarına sürüyorlardı. 1 A f 4 6 7 10 11 16 Boş haneleri (1 den İri ya kadar olan adetlerle) öyle bir tarzda doldurunuz kı aağıya sağdan sola ve her satırda, hatta köşeleme bile cem edilince heı sıtırdaki rakkamla-rıo mecmuu (34) etsin. İkinci kânun bulma- : cası kuponu J 14 KANUNUSANİ — İM» TENİSAIAH Sayfa: d General J^ınL^abJ^JC Hatıratı BÜYÜK HARBE NASIL GİRDİK? Harp Sıralarında iç Casuslarla Mücadele ingiliz Ve Rus Casusları Mahrem Kararlarımızı Sadrazamdan bile Evvel Öğreniyorlardı Almanya Mektupları: Almanyada Beden Talim ve Terbiyesini Teşvik Bu Sene Müesseselerinde Spor Teşkilâtı Yapılmış Olan Fabrikaların Adedi 10,000 i Aşmıştır rransız meclisi mebusanin harbe karar Beyoğlu muhtelif milletlerin casusluk merkezi olduğunu biliyorduk. Hattâ bir aralık telsiz telgraf muhaberesi yapıldığını da Liman paşa haber verdi ve behemehal bunu buldurunuz dedi. Polis müdüriyeti ve merkez kumandanlığı vası-tasile yapılan araştırmalardan bir şey çıkmıyordu. Liman paşaya bunu söyledim ve takribi olarak işlediği i: ı 'i * fenni vasıtalarla tesbitini teklif ettim. Birkaç gün sonra Alemdağ ormanlarından bu kabil muhabere yapıldığı neticesin? varıldı. Orada ciheti askeriyenin de yardımilc .sıkı araştırmalar yapüoY Bir şey bulunamadı. Fakat sübhe-ler Alcnıdağtnda karargâhıumumi olarak intihab olunan Ermeni köyünde toplandı ve bıırnsı sıkı kontrol altına alındı. Muhabereler d« -rtık şikâyeti mucib olmaktan uzaklaştı! Bu köye aid bir hatıramı da eırası gelmişken buraya kaydedeyim: Ben istihbarat şubesinden ayılarak kuvvei seferiye ile İran yolunu tuttuktan sonra hâdiseler, be-ni oradan oraya kosturmuştu. Ha-lepte iken Bağdada gönderildim. Birkaç gün sonra da lstanbula cağı-rıldım. Merkezi Kartalda bulunan 14 üncü fırka kumandanlığım zamanında Riva deresi boyunca yeni mınfakaya gittiğimiz sırada kıtaat'-mm bulunduğu Türk köylerinde gezen vc kendisini Singer dikiş maki neleri tahsildarı diye bildiren şüb heli bir Ermeni yakalanmıştı. Alacaklarını köy köy defterine yazmıştı. Tahsilata çıktığını söylüyordu. Rakamlar arasında benim fırkamın alay numaralarını görünce kendisini nezaret altına aldırarak mafevk makama vermiştim. Derhal Alemdağ Ermeni köyünün papası karargâhıma şefaate geldi. (Namuslu bir adamdır, ben tekeffül ederim) diye serbest bırakılmalını istedi! Kendisine sordum: Peki anıma! Sen bu adamın yakalanıp nezaret altına alındığını kimden lınber aldın! Anladık kl bu adam vadiye inip köyleri dolaşırken kendisini sırtlardan gözethyen diğer bir arkadaşı da varmış. Hâdiseyi uzaktan takib e derek gidip köyün papasına haber vermiş!... Tabii meseleyi olduğu gibi mafevk makama bildirdim. Bu köy zaten sübheli olduğundan hükümetçe daha sıkı tahkikat yapddı Yazan: General K. Karabekir - 19 - ve icabında başkumandanlığın teessüs edeceği bu yerde şübhelı unsurların bulundurulması caiz görülmediğinden Enver paşanın emrile bu köyü tahliye ettirdiler. Harbde kıtalarımızın bulunduğu yerlerde bu kabil tahsildarların ve hattâ pek iyilik sever insanların askerlerimize bizzat hediye dağıtmak için dolaşmalarını hayra yormamak daha hayırlı bir iştir! Çanakkale ve Irakta bu çeşid insanlar da gördük Emin olduğumuz insanlar dahi ol ta bunların da boşboğazlıklardı hesaba katarak kıt'alar arasında dolaş-tırılınanıaları hayırlıdır. Csusluk hakkında burada daha fazla tafsilâta lüzum görmüyorum. Esasen birinci kısımda hu husustu lâzımı kadar yazdım ve vatandaşlarımızın dikkatini çektim. Yalntî şunu söyliyeyim ki harbe gireceğimizi lstanbuldaki sefirler vaktinden evvel pekâlâ haber alabilmişlerdir. Nitekim bunu Kus sefiri vaktinden üç gün evvel fl3 Birincites- Kafkas Cephesinde: Tarassut nöbetçileri tarassut aynasile düşmanı gözlerken verişi rin 1330) da Maliye nazırı Cavid beye gelip (Harbi gayri kabili içti-nab görüyoıum, sizin haberiniz olmadan bir vak a ihdas edilerek harbi menedemiyeceksinız!) dediği gibi ertesi gflhfl de Fransız sefiri gelerek ayni telaşla (Yakında bir emrivaki karşısında kalacaksınız. İcabında seni ve sadrâzamı hükümetten atmak dahi mutasavverdir. Pek mühim kararlar sizden gizli tutuluyor!) demiştir. Aşağı bahiste göreceğimiz veçhile hakikaten de Enver paşa bazı nazırlarla artık harbe girmeye karar vermişler, Berlin ile muhabere olunarak ne şekilde harbe gireceği de tesbit edilmiş bulunuyordu! Garibdir ki sadrâzam- ve Maliye nazırının dahi vakıf olmadıkları bu sim; İtilâf sefaretleri pekalf. haber almışlardı. Bu tepeden inme casusluğa karşı mücadele edecek kudret o zaman bizde yoktu. Alman istihbaratının bile gücü bu kadarına yetişemiyor-du. Almanların bize verdiği haberler arasında mühim olarak iki mesele daha vardı: 1) Rusların Romanya -İstanbul kablosunu kesmek teşebbüsleri. 2) Bentleri tahrib ederek Istanbulu susuz bırakmak için Almanca bilir iki Rusun Beyoğlunda (.....) -""AB-ında (......) hanında I- kamet etçikleri. Verilen bu çeşid malûmatın bir kısmı da hakikate uygun çıkmadığı görülüyordu Demek Alman ajanları da bazan uydurma rapor tertib ediyorlardı. Casuslara karşı mücadelede onların raporlarını verememesi veya hiç değilse vaktinde vermemeleri işi de vardır. Bunun için ilk tedbir olarak 20 Ağustos 1330 da limanlan-mızdaki telsiz telgraflar hakkında tedbirler alındı. Mühim harekât zamanı da bütün muhabereler tehire uğratıhrdı. Bilhassa harbe girdikten sonra bu mesele daha ziyade e-hemmiyet kazanmıştı. Meselâ donan mamız Karadenize çıktığı gun ve-yahud askeri mühim sevkiyat günü umumi servisler ve hattâ trenlerde bile bu tarzda geç bırakılmalar yaptırırdık. Bu, her memlekette yapılan bilerdendir. (Devamı var) Berlin, (Hususî) — Beden ta-' lim ve terbiyesini teşvik, ehemmi-ı yetiî olduğu kadar vasi olan ta -' til zumanlarının da bir sahasıdır. ! Geçen sene, milli sosyalist cema-j ati eserine tâbi "Neşeden kuvvet,, ' cemiyeti spor dairesi, sporu, şiddetli bir surette fabrikalara kabul ettirmiştir. Bu suretle ehemmiyeti takdirin fevkinde olan yeni ve ge niş bir vazife başlamıştır, demek-i tir. Sporu fabrikalara kabul et -. j tirmekle, bedenî talim ve terbiye fikri milletin büyük kitlesine ve | en sonuncu ameleye kadar nüfuz ettirilmiş oluyor. Bir fabrikaya ; mensup olan ve şefinden başlıya-; rak en genç çır-ağına kadar birlik ı te tatbik sahasına giren spor, sıh-i hatin kuvvetlenmesine ve sporu ; icra edenlerin neşelerine medar ol makla kalmıyor, cemaat fikrinin fevkalâde inkişafına da yardımı ' oluyor. Maçlar, bilhassa ekip zih-| niyetini teşkil ediyorsa da, fabrikaya müteallik sporlar da esas ro lü oynayamıyor. Bu gibi maçlara mahdut bazı heveskârlar iştirak ediyor. Bununla beraber fabrikalarda teşkil edilen birinci futbol takımı, bu sene "Münih., te bir 1-talyan takımiyle boy ölçülmüştür. Bu sene, müesseselerinde spor teşkilâtı yapılmış olan fabrikaların adedi "10000,, e yaklaşıyor.. Ve spora iştirak edenler de iki milyonu aşıyor. Ufak tefek bazı istisnaları olmakla beraber, sanayi müesseselerindeki eski spor cemiyetleri de, yeni cemaat spor şek lini kabul etmişlerdir. Bilhassa müesseselerdeki spor inkişafı neticesi olarak, spor dairesinin vazifeleri çoğalmakta devam ettiğinden .spora müteallik müşavirlerin, ve spor arsalarının yokluğu oldukça kendini hissettiriyor. Ezcümle "Neşeden kuvvet,, Almanyada beden terbiyesi için cemiyeti spor dairesi, bilâhara bilgileri fcahrî olarak ifa edecek olan müşavirlerin talim ve terbiyelerine yüksek mikyasta olarak başlamak kararını vermiştir. Daha şim diden 15000 müşavir spor dairesi namına çalışıyor. Ve daha birçokları da idadi kurslarını takip edi- Ankara Halkevinde Güzel Bir Konser Soprano Bayan Höfler ile Profesör Jean Ban Çok Alkışlandılar tesis edilen bir yüzme havuzu yortar. Miktarı günden güne ar -tan fabrikalar, spor enstilâsyonla rını kendileri tanzim etmekle meşguldürler. Muhtelif gayeler İçin, meselâ, cimnastik salonları, yüzme havuzlan, spor sahaları, Standlar, Kille oyunları (Çelik ço mak oyunları) Skating - ring gemi hangarları, tenis vesaire için 1200 yer mevcuttur. Bundan maada, müessese sporları için 236 yer İkmâl edilmek üzere bulunuyor. "Neşeden kuvvet,, cemiyeti spor dairesinin faaliyetini göste • ren bir listeyi aşağıya kaydedi -yorum- Sene spor müntesip- İştirak e-leri edeııleri'i adedi Soprano Maria höfler ve Jea* Ankara, (Hususî) — Macarista-nın Peç şehri konservatuvarı musiki profesörü ve Türkolog Bay Jean Ban ile Macar muganniyesi Sapra-no Bayan Höfler salı günü akşamı Halkcvinin tiyatro salonunda, seçkin bîr dinleyici kalabalığı önünde çok muvaffakiyetli bir konser verdiler. Konserden evvel Profesör Jean Ban (Bugünkü Macar millî ve halk musikisi nasıl doğdu?) mevzuu U-zerindc bir konuşma yaptı. Bundan sonra Raprano Bayan Maria: Bartok. Koday, Dohnanyi-den Macar millî ve halk türkü'-Tİ ile Schubert'in (İlkbahar rüyası) ve Puccini'nin (Madam Butterfly) dan (Aria) yi tegannî etti. Konser çok büyük bir muvaffakiyet kazandı, Ban ın imzalı resimleri bilhassa Madam Butterftayd.ın (Aria) halkın İsrarı üzerine üç del'a tekrar olundu. Tegannî olunan parçalara Profesör Bay Jean Ban piyano ile refa kat etti. Konserden sonra ProfeeÖr Jeın Ban ile görüştüm, bana ilk suali kendileri sordular : — Nasıl türkçeyi iyi konuşuyor muyum? dedi ve anlatmıya başUdı. — Bugün hayatımda ilk defa ola rak (Türkçe konferans verdim. Bilseniz Türkçeyi ne kadar z urlukla öğrendim. Çünkü Macaristan-da hiç türkçe konuşan yok. Ben sırf kendi tedkik, ve tetebbüatımla çok sevdiğim dilinizi öğrenebildim. (Sonu 7 nci tayfada) 1934 11.343 470.928 1935 114.453 3.007.145 1936 315.312 6.346.266 1937 501.613 9.564.771 1938 (6 ay) 365.921 S.061O77 Spor dairesi faaliyetinin diğer sahalar da pek iyi neticeler elde etmişlerdir. Bu -ene spor dairesi tarafından, deniz banyolarında tertip edilen cimnastik saatleri, büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. Bu fikir, tatil zamanlarını tam bir hareketsizlik zamanı çibi telâkki etmiyenler rezdinde yi bir makes bulmuş ve onları İmden! idman yapmak hevcs:ne dil^ür m miiştür. Geçen sene otomobil yulları inşası kamplarında faaliyet baş-Iıyan bu spor işi. bu sene faali-yetini, ordu. hav» ve bahri ima -lâthaneler kampı-ırına tevsi etmiş tir. Bu sene eylül sonuna kadar 33^.229 beden terbiyesi saatine, 6 656 573 kişi is'ırak ermiştir. Ve bu adedin, sene sonuna kadar 9 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. "Neşeden kuvvet,, cemiyeti, masraflı mübayalara ihtiyaç gösteren sporları halka tatbil; ettirmek için Ski takımları, raket, ve patenler, heveskârlar emrine a-made bulunduruluyor. Binicilik, tenis ile golf. gibi sporlar, rahatı yerinde olanlara mahus lüks bir spor sayıldığından, "Neşede kuvvet., cemiyeti bu sporu da umum işçiler için mümkün bir hale sokmuştur. B Z. Sarfa ı I m KANUNUSANİ İNTİKAM!.. Yaran ¦ R. İRFAN GÖKSEL 23 şubat 19.. (Paha - Soirl gazetesinin ikinci aıyfaaında. bu feci kazanın kısa havadisi vardı: (Dun gece saat yirmi dörtte, Şan-zelizedeki ( -) sinemasından çıkan tücar Mösyö Robcrtle metreni Ma dam JUlyet, tüyler ürpertici feci bir otomobil kazasına kurban gitmişlerdir. Şoför ağır yaralıdır., va v s...) . • • • 22 Susat 19.. Gece. Saat on iki. Yağmur, bar d aktan boeanırcasına yağıyor Şan-zclise daccelerini gündüz ışığına boğan, nurlu elektrik ışıklan henüz karsım um ış (__) rhrr*r" biraz sonra bite cek. içeriden çıkacak kalabalığı, si nema kapısında yüze yakın taksi ve hususi otomobil bekliyor. Yağmur gitgide, her dakika, her an hızım biraz daha arttın yor. Sinema kaplamdaki sönük bütün lâı balar yandı. Bu sinemanın bittiğin işaretti.. Kapatan boşalan insan seti, kını Ulan ve hususîlere biniyor, diğerleri koşarcasına yağmurdan kaçarak, " lerine dağılıyorlar Otomobiline ilerhyen üu müşteriye, muşambasına sanlmış. şapkası gözlerine kadar egık şoför kapıyı açtı. Bu iki müşterinin biri erke':, diğeri genç bir kadındı. Otomobil.* kuruldular. Şoför kapıyı kapadı. 1 çerinin ışığını yaktı. Erkek, emreden bir senle söylendi: — Şoför., bizi şehir duanda gezdir!.. Otomobil hareket etti. Otonun af salt yollarda uçarcasına koşusu, şoförün bu emri ifa ettiğim gösteriyordu. • • • Şoför belirsizce başını gen ye çevirdi. Genç kadının fesi onu derin bir hayrete düşürmüştü. Tesadüf-.. Bu ses.. Kaybolan mazisinin hatıralarını gözlerinde birden canlandırarak, yaşattı!.. Bundan altı - yedi yıl evveldi; . zengindi, o zamanlar. Hususi bir ' şu-ketın şefiydi. Şirketin iflâsı üzerine, bu yüksek mevkiini tabii olarak kaybetti. Günden güne maddi vaziyeti - gitgide - aarsüıyordu. Son kalan birkaç kurut}ile kısa bir müddet daha idare etti. Sonunda: Taksi şoförlüğü yaparak, karısı ve o zamanlar henüz iki yaşındaki oğlu H 11111(1111 iaşeni için çırpmıyordu. Bu zaruri fedakârlığı nasıl karşılanmıştı \. Mı. Bu yeni işi. eski kânnın çok uzak bir miktarım ancak temin edebiliyordu. Bunun için karısına, istediği lüksü artık yapamıyordu. Henüz dort senelik evliydi Karı aüe sevişerek evlenmiş, bu izdivaç,, bu aşkı daha kuvvetlendinnisti. Ne yazık kt onu anhyamıyan karısı, çocuğunu ur komşuya bıraka- rak, aradığı lüks ve konfor için ani olarak, küstah bir şekilde bu hav.ıt mücadelesinden kaçmışı ı Genç erkek geç vakit evine geldiğinde, kimseyi bulama lı. Karısı bâr daha dönmemek üzere gitmişti. Genç baba karısını aramadı. Gururu, bu bayağı hareketi sessı*. içli bir çöküşle karşıladı. Küçücük oğlu için. Han nım sevgisiyle bu hiç de hak etmediği acı darbeye katlan -dı. Ve bu tahammül.. Altı yılı dolduran günler, haftalar, aylar İçerisinde, bu geceye, bu âna kadar sürüp gitmişti. Şimdi, veıeceklen birkaç franga mukabil kanamı, gayri meşru bir bağla bağlandığı, bir erkeği otosüe taşıyordu.. Sekiz yaşına giren oğlunun, evde hizmetçi kadınla beraber uyuduğunu duşundu. Masum yavrusuna -kendinden- çok acıyordu. Bu elim sonuncun müsebbibi ka-' nsı değd mi idi? Direksiyonu tutan ellerinin titrediğini gördü. Keder yüzünde derin çizgiler, gözlerinde' mân ılı uçurumlar açmıştı! İçindeki j derin kının gözlerinde alevi vardı. Titreyen dudakları: — Kah be!. Katibe!. diye sesızce söyleniyordu. İçinde bir (İntikam !l arzusu uyandı. Başını bir mengene, bütün kuvvetile sanki sıkıyordu. Kamını, ona bütün bu fenalıktan yapan karısını, şimdi bu hâlâ sevdiğini hissediyordu. İğrenerek, nefretle karışık bir sevgiyle hem de!„ Otomobil hızla koşuyor. Sür'ati-ni gösteren kilometre işareti 100. 120. 140 a yüksekliğini gostenyor. Müşteri: — Yavaşla şoför!.. Sabık karısı: — Güzel değil mi sevgilim?.. Sanki uçuyoruz!.. Şoför bu sözlerin hiçbirini duymuyor, işitemiyor. Gözleri bir noktaya sabit nazarlarla saplanmış.. Otomobil gene koşuyor. Son bir süratle.. Genç kadının boğuk feryadı içinde, bir boşluğa yuvarlanıyor.. ......... Erteni gün. bütün FranBiz gazetetırinin bahsettiği, bu üç kişinin ölümiyle neticelenen feci kaza, bilinmiyen bir cinayetin hakiki masalıydı. R. ı- ı..ıı GoKsEL Sivas Kadınları için Yeni Bir Çalışma Yuvası Sivas (Hususi | yıl Bezirci mevkiinde yükselen A-Utürk ilk okulu Kültür Ra ».ardıcı tarafından Aksam Kut San't okulu haline İfrağ edilnvş ve dün büyük bir kalabalık Önünde törenle açd • mistir. Törene okulun geniş bir salonunda kültür direktörü Cemal Gültekinin kıymetli söylevi İle başlandı. Ezcümle, direktör söylevinde (Açılan Akşam Kız San'at okulunun Sivas kültür hayatında bir dönüm noktası olduğuna işaret ede -rek Türk kadınlığının ileri ve açılan bu okul ile Sivas kadınlığının büyük bir ihtiyacı karşılamak sureti üe lâyık olduğu kıymeti daha kuvvetlendirecektir) demiştir. Bundan sonra Akşam Kız San'at okuru direktörü Kadriye Şahin konuklan selâmladı, teşekkürlerle karşıladı. 4500 kişi postahane istiyor! Atça. (Husu-d) — Eğenin şirin bir nahiyesi olan merkezimizde ve civardaki kanalların ıslahına de -vam olunmaktadır. Bu suretle; bu Nene 4000 dönüm kadar arazi daha sulanacaktır. Halk bundan çok memnundur. Fakat; 1250 evli ve 4500 nüfuslu! olan nahiye merkezimizde hâlâ bi "poslahııne,. olmaması halkı çok bizar etmektedir. Bu münasebetin bütün halk muhtere mnafıa vekilimizden bir postııhane beklcnu-kte-dir. Enstitünün umumi manzarası Şehrimizin bu Bilâhare okulun bügih ve genç öğ- retmenlerinden Ragıba De—iı Tekin de kıymetli bir söylevi ik* uzun u-zadıys canlı misalleri İle teknik o-kullarına Cumhuriyetten sonra verilen önemini ve bu okullara? Tür-kiyedeki mikdannı ve akşam kız san'at okullarından edilecek istifadeleri tebarüz ettirdi. Törende bulunanlara şeker ikram edildi. Büyük bir itina üe hazırlanan okul dershaneleri gezildi Ve çok beğenildi. O-kulun bugün gözlere çarpan düzenli temizlik ve tertib isleri çok takdir edildi. Bugünkü halde okulun 150 talebesi vardır. Okulun açılması ile Sivas kadınlığı arasında iyi bir tesir bulmuş ve on lan yeni çalışma ve iş yuvasına kavuşturmuştur Naa'at Nafiz ¦ At, kamyondan ürkünce Çeşme. (Hususî) — Kara muin Kayalık mevkiinde bir kaza olmuştur. Şoför Reşat Diyarın idaresin -deki Çeşme 8 numaralı kamyon, tütün yüklü olduğu halde Çeşme -Kayalık mev-ulunan bir taşmıştır, kam'/ondan ıvalh ihti -yar kadın attan yere düşerek öl -müştür. Kadın. Naime isminde 70 yaşın da bir köylüdür. a* 1 aiK a «O1 GRjPiN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, k.nklık t. batta ağrıUnaıu derhal ananl k*b»de funda S kaşa auaabilir. H keser. Çalda satılamıyan tütünler Çal. (Hususi) — Kazamız tütün müstahsilinin yetiştirdiği tü • tünlerden 200 bin kîlo-u henüz satılmamış ve elde kalmıştır. Müstahsil; alıcı beklemektedir. 60 esnaf cezalan Vıldı İzmir, (Hususi) — Pazarlıksız | satış kanunu üzerindeki belediye kontrolüm şiddetlendirilmistir. Bu suretle son günlerde 60 mağaza ve dükkân sahibi cezalandırılmıştır Ernst titriyor, inliyor, havadaki serinlik ve rutubetten şikâyet ediyor, mantosuna daha kuvvetle sanlı yordu Pedder, Dene hitaben: — Enıat'ın hastalığım dikkat- a-larak, aşağıda yemek yiyeceğiz E-ger istemeniz, aşağıya inmı-den bir kokteyl daha içelim, dedi. Fakat Nanat bu teklifi reddetti. Rut ve Den de Nannyi taklid ettiler. Bunun üzerine yemek salonuna mınlı. Manunl hizmet ediyordu. Den tabakları saydı. Beş tane idi. Demek ki Reardon gehniyecekti. Pedder gayet nazik hır ev sahibi vasıf em görüyordu Yemekten ev\el daima husule gelen soğukluğu gidermek İçin lâkırdı butinıya, egVn-onlı sözler bulmıya gayret ediyordu. Neticede, yemeğin ortasına doğru neşe ve aohbet vücud bulmıya, Nansİ, Dene, İngiltere hakkındaki intibalarıni anlatacak kadar nea'e-lenmeğe başladı. Yemek çok nefis, içilen şampanyalar güzeldi. Küçük yemek salonunda abajurlar arasında yanan e-lektrik lâmbaları etrafa tatlı bir si- ya neşrediyordu. Göçenin karanlığına açılan küçük pencerelerden ya Un tekneaine çarpan dalgaların gürültüsü işitiliyordu. Den, kendisinde mukavemet edüemiyecek bir yorgunluk hıaseUnıye başlamıştı. Ameri kaya geldiğindenberı hiç durmadan faaliyet aarfeden gene adam â-deta bu müddet zarfında uyumamış gibi idi. Bu masa başmda, muhitin rahavet getirici havası içinde yontmamak hususundaki enerjisinin kı-nlmış olduğunu farketti. Gözlerini kapamamak için cebrinefs ediyor -du. Birden âdeta nefes alamıyacak bir hale geldi. Yüzünden ter dane-leri damlıyor, etrafındaki adamlara sözleri kulağına ninni gibi ve hafiften geliyordu. Garsondan bir bardak su istedi. Ve anide konuşmaların durduğunu hissetti. Nansi kendisine bir sual sormuş cevabın» bekliyordu. Bu ne müdhiş bir şeydi. Olduğu yerde yıkılmış hır h*!de eline tutuşturulan bardağı içmeğe çalışıyordu. Kendisini beyhude yere toparlamıya çalıştığı bir sırada Podderin; KATIL ARANIYOR f\ ljkim ÖLDÜRDÜ / M YENİ SABAHIN POLİS ROMANI % ^BF 67 Çevire.* R. SAOAY — Yat Klütade çok sert içkiler i-çüiyor. ingilizler bizim içkilere ılı yamıyorlar bir türlü., dediğini işitti. Soma Rut un berrak sesi: — Bulunduğum bir toplanttr'a genç bir adamın fazla içmekten ö-lerek yere yuvarlandığım gördüm., diye cevab verdi. Den gözlerini açtı, etrafını bulr nık ve şaşkın nazarlarla sUzdü, salon durmadan dönüyordu. Bası öne doğru düştü, göz kapaklan kapandı. Pedderin: — Yatağıma götürmek lâzım. En iyi ilaç uyumaktır., diyen lâkırdda-n kuljkl»ruıa çalınan son sözler oldu. Kendine geldiği zaman uzun bir uykudan uyanıldığı zaman hissedilen şeyleri duydu Anestezi yapıl.' \'t bu hasta gibi idi. Zaman ve mekan hakkındaki her türlü bilgisini kaybetmişti. Nerede idi? Nc olmuştu? Saat kaçtı* Bu suallerin hiçbirifli-ne cevab veremiyordu. Yalnız muntazam bir dalga gürültüsü kulaklarım doiduruyordu Bulunduğu odayı gözden geçirdi. Burası küçük, gayet karanlık ıdı. Odanın İçindeki derin seauuzliği ancak dalgaların şakırtısı ihlâl ediyordu. Zihnini hâlâ toparllyamamu-tı. Ayağa kalkmak istedi. Basında Tefrika No. 4 Yazan: BE DİT ESEN Hor sena çocuklara tebdili havası, ya başka bir mecburi sebeble, h'r türlü işinin başından ayrtUmıyan kocasından aynltrken döktüğü göz yaşları., ayrüıgın sonunu binnci gününden sayarak, hesablıyarak tevekkül ve ümidle beklerken geçirdiği buhranlı ânlar., her zaman başım koyduğu genç, kuvvetli göğüs, özleyişler, onun kokusuna duyduğu hasret... Şimdi?. Ya şimdi ne yapacak? O sevdiği kokuyu duymadan nasıl ya-şıyacak ? Iztırab maddî bir şey gibi kalbine batıyor, zavallı muztarib kafası felâketini büyüttükçe büyütüyordu. Çotukları kim soydu? Kim yatırdı? Bilmiyor.. Emel gece kaç kere uyandı? — Annem., diye tutturdu mu? işte bitişik odada hiçbirinin farkında olmadan gecenin karanlığına gömülmüş, bir divanın köşesine ili-şerek kavuşturduğu kollarile üşümüş gibi büzüldüğÜ yerde sallanarak sabahı buldu.. Nebil hâlâ gelmedi. Bitişik odada olduğu halde yaptığı hatayı tamire koşmuvor.. onu böyle nasıi ihmal edebilir* En ufak bir kederi geçirmek için her zaman gözünün içine bakan Nebil, artık o-nun olmıyan Nebil; elini uzatsa ona dokunacak kadar yakındayken nasıl uzak*. Ne kadar uzak simdi!... Saclarım çekmek, tepinmek, camları kırmak, bir şeyler fırlatıp atmak istiyor ona koşup dizlı-rıne sarü-mak: — Bırakma, beni gitmeğe bırakma!.. Beni sevdiğim senden, beni yuvamdan uzaklaşraıya bırakma.. asıl ••indi. beni alıkoymak için. şimdi beni tokatla, saçlaıımı çek, beni tartakla., gitmeğe bırakma. diye yalvarmak Lıtiyor, bütün bu içinin istediği şeylerle çarpışan gurura arasında benliği eziliyordu. Birdenbire garib bir sükûnetle rakibesini düşünmeğe başladı. (A-caba kendinden çok., çok mu güzeldi?) Avuç içi kadaı memlekette bütün bildiği, tanıdığı, bir defa göıdüğü yüzleri, vücudun ı gözünün önüne getiriyor, hiçbirim bu on sene ustun'l- işlenmiş âbideyi yıkacak ka dar kuvvetli bulmuyordu. Zayıf tanırımı vrya güzel bulduğu her kadının üstünde duruyor, koca-silc bunlar arasında birer birer aşk sahneleri geçiriyor, una akla gelmedik kelimeler söyletiyor, kocasını gözlerinde - pek iyi tanıdığı - İhtiraslı ışıklarla onların göğüslerim' kapanırken tahayyül ediyor ve birdenbire dinen yaşların kupkuru bıraktığı gözlerle bir sinema seyreder gibi tuhaf, acı, buruk bir lezzet a-laraK bu manzarayı seyrediyordu. Göz yaşlarının mcınbaı mı kurumuştu" Sabahın bu saatine kadar felâketine alisi vermiş raiydi? Şimdi i-çındcki bu ağrıyı deşmek, gözlerin-1 duyduğu şiddetti bir acı aklım yerine getirdi. Üst üste asılmış iki karyoladan altta bulunanda yatmış ılı Ayağa kalkarken de başını üst taraf tak i ne çarpmıştı. Eğildi, alnım uğu«turdu. Kalktı. Fakat kuvetli bîr baş dönmesi kendisini tekrar oturmağa şevketti. Bunun üzerine bütün hâdiseler zihninde toplandı. Yemek, içki,... ve... ne kadar mahcub olacak bir vaziyete düşmüştü. Saatine buku. Gece yansım bir çeyrek geçiyordu. Birden deli gibi yerinden fırladı. Uç. belki de dört saat müddetle yatta, bîtab. hiçbir şeyden haberi olmaksızın yatmıştı. Her halde At t, r¦(,•¦•!.. kı toplantı çoktan bitmiş. Nansi ve arkadaşları dönmüşlerdi. Ve Reardon da bu esnada.. ? Fakat hakikaten Reardon şimdi nerede idî?.. Den, şimdi normal olarak düşünüyordu. Bir. hayır, iki bardak kokteyl, bir bardak şampanya kendilini bu şekilde sarhoş edemezdi. Başka hır şey de içmemişti. Ona muhakkak uyutacak bir ilâç İçirtmişler, bu hale sokmuşlardı. Yemek t on ovvelki konuştuklarım vo arkadaş- den akıtmak, biraz sükûnet bulmak Ümidıle ağlamak istiyor, artık biz damla yaş gözünden düşmüyordu. Yeniden bir «eyler kırmak, tepinmek ve isyanım haykırmak isteğme kapıldı, fakat kanapeye mıhlanmış) gibi ne yerinden kıpırdıyor, ne kolunu oynatıyordu. Bir an geldi ki ak-¦..und.iPib.Ti birbirine dolanan, karışan mütemadiyen itişip kakışarak hep birden zihnine hücum eden düşünceler, lıkır'.o. hatıralar birdenbire kafasını bomboş bıraktılar. Şimdi hiç düşünmüyor, duşüneml-yordu. Garib surette mütemadiyen esnemek geliyor ve o; bu esnemeğe mâni olmağa çabşıyor, zihni heo bununla meşgul oluyordu. Kederi arasında kendisine musallat olan, adeta acıaile alay eder gibi yüzüne lakayt bir maske geçirmeğe ukt. -şan bu esnemelere gıttikç* bir hıra duyarak dudaklarını sımsıkı kınıyor, asü Üzüntüsünü unutmuş gibi ikinci esnemenin ne vakit geteccgı-ni tetikte bekhyerek geçirici aebeb-ler araştınyordu. Bir aralık bu haline güldü. Ve bu gülüş onu tekrar acılannın içine fırlattı. Yeni bir buhran, enkisind'-n daha şiddetli bir buhran başladı. Farkında olmadan sabah olmuştu. Hâlâ inanmadığı bir ümidle onu bekliyor, ondan artık af talebi değü a-zar karışık bir teselli ve nasihat bekliyordu Camlarda ve ağaçlara uyuyan yapraklarında güneşin ışıklan titremeğe başlıyor ve o hâlâ (gelrat-yeni) bekliyordu Yavaşça çekilen sokak kapısının sesiyle ezildi, ezildi. — Bitti., artık hepsi bitti., diye inledi. (Tülün ve gözlerini kapüyan. onu güzmez bir hale getiren yaşla -nn arkasından (O) nun kumlu yollardan geçişini, bahçe duvarıma köşesinden kayboluşunu parmak-lannı ısıra. ısıra seyretti; ¦ -- Bu onu son görüşüm., son görüşüm... • • • ' Ayni borçlunun köylerdeki emlâkim tedkik irin - tayin edilen heyetle beraber - o gün erkenden yola çıkmıya mecbuı olun Nebil, geçirdiği o uykusuz ve perişan geceden sonra bomboş biı kafayla dağ bayır akşama kadar dolaştı. Ve geç vakit hurdu. bitkin bir halde evine döndü. Ev sessiz, hareketsiz ve karanlıktı. Otomobil seaıni duyan hizmetçiler antrenin elektriğini yakarak onu karşüadılaı. Hallerinde süt dökmüş kedi gibi bir korkaklık, birbirlerine bakışıp aıvı-şıvermelerinde gunb, uğursuz bir mâna vardı Ne Müeyyed. ne çocuku ortada yoklardı. — Fena yaptım . diye düşündü. Gidip onu tağ ini cağırmalıydım. Yaptığım kabalık için af dilemeli, okşamalı, gönlünü almalıydım. Bu kudar senedir hıc yapmadığım şey.. ( Devamı var) ¦arının vaziyetini gözden geçirdi. Kendisine mutlaka bir kokteyl ikram için uğrasan Pedderin kibar tavırlan ve söylediği kehmeleı hstı rina geldi. Ve Den. iyi bir tecrübe sahibi hafiye, Ekotlandyardın if»'-har edeceği bir adamı, çocuk gibi tuzağa düşmüştü. Bu olur »ey mı idi? Rır toplantı esnafında sızmak, Amerikada olağan işlerdendi. Hadi-sat Peddere yardım etmişti. Yat Klübde Deni kokteyl içerken gördüğünden, bu sarhoşluğunu orada içtiği şeylere atfederek herkesi de buna inandırmış olacaktı. Btınlan düşünürken. Den. bu taraftan da cebindeki tabancayı araştırdı. Tabii olarak silâh ortadan kaybolmuştu. Cebinde katan yegâne şey, Nan-«inhı eldiveni idî. Bunun üzerine kapıya doğru ilerledi ve ihtiyatla aç-mıya çalıştı. Tasavvur ettiği gibi kapı kılı 1lı idi. Kulağını İnce duvara yapıştırarak dinledi. Hiçbir sos duymadı. Manuel yatmış, Pedder da Reardonu bulmıya gitmişti. (Devamı var) 14 KANUNUSANİ — M» T t N 15 AB A H 3«»la. 7 Stadların inşasına Başlanacak (Ba|t»rafı 1 İnci Miyfada) )ıi Başaran aldı ve: — Bugün burada yükaek riyasetiniz altmda toplandık. Burada toplanan kulüplerimiziı hepsinin birer aahaya ihtiyaçları vardır, fakat bu (22) sahayı birden yapmak zordur. Eğer kulUplerin hepsine birer saha varüecekse ilk evvelâ bir iki kulübün sahası yapılır, sonra da diğer kulüplerin Bahaları ikmal e-dilir, dedi. Bundan sonra, vali Lûtfi Kır- dar da: _ Bls evvelâ iki stsd yaptın-cağız, bu sUdm birincisinin nerede yapılması lâzımdır, dedi. Kulüp murahhasları ilk olrak yapılman lâzım gelen stadın Gazhanede yapılmasının daha doğru olacağını söyldiler. Vali Lûtfi Kırdar stsdın önümüzdeki hazirandan İtibaren inşaatına başlanacağını ve bu sene tahsisatından da beş altı bin lirayı iş için sarfedeceğini ve stadın iki senede bitirileceğini söyledi. İkinci büyük şehir stadının da Çukurbos-tanda ve 2 milyon liraya çıkacak -ilan stadın da birinci stad bittikten sonra başlanacağını söyledile*. Bundan sonra güreş ajanı Hikmet te lstanbulun bir kapalı salona olan ihtiyaçlarım temin edecek bir kapalı salon yapılmasını ve burada bir çok kapalı salon sporlaorının dirileceğini söyledi. Bundan sonra Kabataş lisesi tarih muallimi Samih Nafiz de: — Bu yirmi kulüpten seçilecek bir heyetin kulüplere verilecek ek- ¦ersiz sahalarının tetkikini istedi. Ve bu dilek memnuniyetle kabui edildi. Kulüpler, talebelerin spo~ kulüplerinde tekrar oynatılmaları içm bir çare rica ettiler. Valimh, on beş gün sonra lstanbula gelecek olan genel direktörle beraber bu işi görüşeceğini de ayrıca vadettl-ler. En son olarak her ayın birinde kulüp murahhaslarile bölge merkezinde vali Lûtfi Kırdarın riyaseti altında musahabeler yapılmasını karar verildi. Toplantıdan sonra Boğaziçi kulübü reisi Bay Asım vali Lûtfi Kır dara İstanbul sporcularına karşı gösterdiği alâkadan dolayı 22 kulüp namına teşekkür etmiştir. B. M. Meclisi İçtimai Ankara: 13 (A. A.) — Büyük Millet Meclisi bugün Refet Canıte-fciıı başkanlığında toplanmıştır. J)evlet Şûrası reisliği ile beşinci daire reisliği ve on âzalık için ya -pılacak seçime gösterilen namzed-lere aid mazbata asliye encümeni tarafından vaki taleb üzerine mezkûr encümene geri verilmiştir. Askeri fabrikalar tekaüd ve muavenet sandığı hakkındaki kanunu encümene verilen maddesi müstesna olmak Üzere müzakeresi İkmâl edilmiş, Türkiye ile Almanya arasındaki mübadelata ve tedi-yata aid 30 ağustos 938 tarihli anlaşmaların tasdikine, riyaseticum-fcıır dairesi teşkilâtına mütedair kanunun bazı maddelerin değiştirilmesine aid kanun lâyihalarının birinci müzakereleri yapılmıştır. Bugünkü toplantıda kamuta -yın birinci müzakerelerini yaptığı kanunlar arasında arttırma, eksiltme ve İhale kanununa muvakkat bir maddenin eklenmesi hakkındaki lâyiha müstaceliyet karsriyle müzakere ve kabul edilmiştir. 28/4/938 tarih ve 3525 sayılı Bu muvakkat madde şudur: kanunla tasdik edilen kredi anlaşma mukavelesi mucibince müba -yaaaı icabeden eşya ve levazım 2490 sayılı arttırma, eksiltme ve ihale kanunu hükümlerinin tatbiki kabil olmayan hallerde aid olduğu vekaletlerin teklifi üzerine maliye vekâletinin mUtaleası alınarak icra vekilleri heyetince tesbit edilecek esaslara göre mubayaa edilir. Büyük Millet Meclisi pazartesi günü toplanacaktır. Bir Zabıt Kâtibi Karısını Ve Kaynanasını Öldürdü Davet 1 — Yedek İMihkflm (30908) kayıtlı İbrahim oğlu 1320 doğum lu ismail Hakkı. 2 — Dz. Sn. Hr. Emekli bfnba «ı Osman oğlu Rüştü Tekirdağ («98) Askerlik şubesine müracaat -Jeri lifin olunur. (Battarafi I inci tayfamızda) sonunda ölmüştür. Bu korkunç hadise hakkında dün bir muharririmizin yaptığı tahkikata bütün tiyle yazıyo -rnz: Eski mebuslardan birinin oğlu olan Necdet henüz 24 yaşında bulunmasına rağmen daha küçük î-ken evlenmiş fakat çılgın bir aşk ile sevdiği genç ve güzel karısı 9 ay evvel; ona küçük bir yavru bıraktıktan sonra hastalanarak öl -müştür. Tali ve tesadüfün bu hain oyunu; Necdeti ümidsiz ve hayattan bezmiş bir vaziyete düşürmüş; genç adam, en mesut olacağı za -manda ebediyen kaybettiği karısı -nın bütün sevgisini onun çocuğuna vererek derin bir melankoli içinde yaşamağa başlamıştır. VİLDANA TESADÜF.. Fakat aradan biraz geçtikten sonra bir tesadüf; bir gün Necde -tin karşısına "Vildan,, i çıkarmıştır: 28 yaşında genç ve güzel bir kadın olan Vildan Aksarayda Hasekide Necdetin halasının evine bitişik oturmaktadır. "Vildan,, da Necdet gibi evvelce evlenmiş fakat bu izdivaç kendisini me.'iıt etmediğinden 10 yaşın da bir çomkla kocasından ayni -mıştır. Şevketin halası, genç adamın eski karısına olan ruhî bağlılığını çözmek ve onu melankoliden kur tarmak için birgüıı Necdete şayanı dikkat bîr teklif yapmış ve çok güzel, mütenasip ve namuslu olan Vildanla evlenerek baştan bir yuva kurmasını ve beyhude bir mezar arkasına bağladığı eski aşkı bu yeni izdivaçta aramasını söylemiş. -tir. Şevket; ilk zamanda bu teklife lâkayd kalmışsa da bilâhare; Vildan; ; eski karısını unuturacak derecede göz alan güzelliği karşısında daha fazla mukavemet edememiş; onunla evlenmiştir. Ve bu izdivaç; ilk zamanlarda herkesi kıskandıran, imrendiren bir safiyet ve samimiyet İçinde gün lerce devam etmiş hattâ Şevket bir gün halasına eskisinden daha mesut olduğunu; dünyadan, en bezdiği bîr zaman hayatına yeni -den kavuştuğunu söyliyerek ona teşekkür etmiştir. HAİN BİR TESADÜF... Fakat saadet ve sevinçle geçen ayların ömrünün bir saniye kadar az olduğunu birgün yine hain bir tesadüf Şevkete öğretmiştir: Bir sinemada rast geldiği bir arkadaşına yeni ve genç karısını takdim eden Şevket; arkadaşının bu takdim esnasında sararıp solduğuna dikkat etmiş küçük bir tahkikat neticesinde de; Vildanın evvelce bu erkekle alâkadar olduğu kendisine söylenmiştir. Hattâ, bunu temin edenler; Vildanın kendisiyle evlenmeden evvel daha başka erkeklerle düşüp kalktığını iddia ederek genç adamı büsbütün zehirliyecek kadar İleriye gitmişlerdir. , işte bu hâdiseden sonra Şevketin Vildana olan bağlılık ve alâkası yavaş yavaş sönmeğe ve yerini "kıskançlık,, a terketmeğe başlamıştır. Genç adam; karısına karşı bir emniyetsizlik hissetmeğe başladı -ğından "o„ nu herkesten ve her şeyden kıskanmağa koyulmuştur. BİR SAÇ MODASI İŞİ Hattâ: bu arada bir gün Vildan saçlarını son moda kestirmek isteyince karı koca arasında şiddetli bir kavga çıkmış, Vildanın annesi bu kavgayı polise; oradan da cür-mü meşhut mahkemesine kadar gö-türtmüştür. Fakat kan koca mehkemede barışmışlardır. Vildanın annesi Nazife ile, tramvay şirkeinde müstahdem bulu -nan babacı Mehmet Ali bu hâdiseden sonra damadlanna diş bilemeğe ve cnu kızlarından ayırmak İçin çalışmağa koyulmuşlardır. Fakat Şevket; birinci karısının ölümünden sonra bütün aşkını ve Omidinl VMdana verdiği ve ona çıl- gınca bağlandığı için ayrılmak tekliflerine razı olmamıştır. Bunun için; karısına mazisini unutup ayrı ev tutacağını, bîr küçük çatı altına çekilip namuskarâ-ne ve yalnız kendi saadetleri İçin uğraşarak beraberce yasamalarını teklif etm:ştir. Fakat Vildan bu teklife — Ana ve babasının ısrarları üzerine — razı olmamış ve: —" Annem, babam eğer senden uyrılmazsam beni reddecekler; eve koymuıyacaklar.. Sonra sen de bırakır, evden sokağa atarsan perişan, sefil olurum, bundan korkuyorum... Onun için ayrılalım. Daha iyü...» Demiştir. MAHKEMEYE MÜRACAAT.. Bu karar üzerine Vildan 20 gün evvel Fatih Sulh mahkemesine müracaat ederek kocası Şevketten boşanmak Hediğini bildirmiştir. Şevket evvelâ mahkemede ve sonra müteaddit defa evde karısına yal-. bu kararından vaz geçmesini söylemişle de fayda etmemiştir. DÜN SABAH.. Ve nihayet dün sabah saat 9,5 da Vildan yanına annesi Nazifeyi alarak mahkemeye gitmiş "kat'î boşanma,, davası açmak üzere kalem odasına girmiştir. Biraz sonra Şevket de vazifesi başına gelmiş ve odaya girdikten bir saniye sonra karısının sesini du-1 yunca hemen o tarafa dönmüştür. Kendisi; ana kızın "kafi boşanma,, için geldiklerini anladığından [ yanlarına gidip bu kötü teşebbüs -ten vaz geçmeleri için tekrar yal -varmağa başlamıştır. Bu sıralarda ayni kalem kâtib-lerinden Bayan Neriman da vazi-l felesi başına gelmiş ve iki tarafın münakaşalarını dinlemeğe koyul muştur. ÜÇ MEKTUP.. Bir aralık Şevket cebinden üç mektup çıkararak kalem arkadaşı Bayan Nerimaııa uzatmış ve titreyen bir sesle: — Bunları Ankaraya gönder -mek istiyorum, lütfen sen postaya veriver. Ben de bu akşam Ankaraya gideceğim. Çünkü annem ölmüş!..,. Demiştir. Bayan Neriman da bu mektupları alıp cebine koymuştur. Şevket bundan sonra karısına dönmüş ve müteessir bir eda ile: — Vildan yavrucuğum.. Görü . yorgun ki çok müteessirim. Annem ölmüş. Beni bu kederli günümde daha fazla ağlatma. Gel barışa -hm!..„ Diye tekrar yalvarmağa başlamıştır. Fakat karısı ve bilhassa kay -nanası; bu son cümlelere ve son yalvarışa kulak bile asmamışlardır. Bu suretle 20 dakika kadar bir zaman geçtikten sonra Şevket birdenbire tavrını değiştirmiş ve sesine kat*î bir ton vererek: — Vildan bu sana son intanındır. Sadece ya "evet," yahut "hayır,, demeni istiyorum!.. Demiştir. TEK BİR KAS İŞARETİ ÜÇ HAYATA MAL OLDU Vildan: demindenberi yalvaran fakat şimdi birdenbire değişen erkeğinin bu son cümlelerindeki katiyet ve sesindeki ciddiyetten titremiştir. Ağır ağır başını annesine çevirerek : — Ne yapayım?... Demek ister gibi onun yüzüne bakmış ve sonra kocalına birden -bire: — Hayır!.. Demiştir. Çünkü; genç kadına bu "hayır,, kelimesini söyletmek için annesinin bir göz İşareti ve kaşlarını süratle yukanya kaldırması kâfi gelmiştir. Vildandan son cevabı bu su -retle alan Şevket hemen bir çil -gın gibi yerinden fırlamış ve şim -çek süratiyle çantasından bir brov-nig tabancası çıkararak esasen kapalı durnn oda kapısına dikilmiştir. Bu heyecanlı safha karşısında Tayyare Kaçakçılığı Bayan Neriman genç kalem arkadaşının yanına koşmuş ve: — Yapma kardeşim.. Sea deli-misin? Sâkİn ol kardeşim... Demiştir.. SEN YAŞAMALISIN 1.. Şevket kalem arkadaşına kısa bir nazar atfettikten sonra onu itmiş ve: — Sen daha gençsin Neriman; Yaşamalısın... Çekil yolumdan |..„ Demiştir. Ve akabinde otomatik tabancayı evvelâ karısına çeviren Şevket; bir kurşunla onu yere sermiş, bilâ -hare ikinci kurşunla kaynanasını da karısının yanına yolladıktan son ra; durmadan ateşlediği tabanca -Bini mütemadiyen yerdeki cesedle-re doğru boşaltıp onları delik deşik etmiştir. Bu sıralarda Bayan Neriman kendini odadan dışarı atmış, silâh seslerini ve ilk kurşun atıldığı zaman feryada başlıyan ana kızın çığlıklarını duyan hademeler ve halk ise odaya dolmuşlardır. Tam bu esnada Şevket de: halktan ve hademelerden ürkeıek masaların arasında koşup kaçmağa teşebbüs etmişse de ayağı bir masaya takılarak yere düşmüş bu suretle ateş alan tabancadan çıkan kurşun tam kalbine isabet ederek cezasını vermiştir. Odava giren ve üc cesedle MÜDDEİUMUMİ ve EMNİYET MÜDÜRÜ VAK'A YERİNDE.. Biraz sonra müddeiumumi Hikmet Onat ile emniyet müdürü Sad-ri Aka bizzat vaka yerine gelmişler tahkikat için icabeden direktifi vermişlerdir. ŞEVKETİN MEKTUPLARİ AÇILIMCA Hâdiseden biraz evvel Şevketin kalem arkadaşı Nerimana verdiği ni yukarıda yazdığım üç mektup bilâhare; tahkikatı yapanlar tarafından açılmıştır. Bunlardım biri Vildanın ilk kn-casınadır. Ve içinde ezcümle: "Kain validem beni Vildandan ayırmak istiyor. Sebeb de benden umduğu kadar istifade edememe-sidir. Halbuki ben Vildanı seviyorum. Ayrılmaktansa onu öldüreceğim! Demektedir. öbür mektublardan biri babasına ve diğeri de ölen ilk kamının annesinedir. Şevket bu mektubunda, Vildana olan aşkından ve onu öldüreceğinden bahsetmekte, ilk karısının yadigârı 14 aylık yavrusuna bütün bir İhtimam ve şefkatle bakmasını yalvarmaktadır. Bu feci hâdise dün Adliyede ve muhitte derin bir teessür uyandırmıştır. Maktullerin ve katilin ce-sedleri bilâhare tabutlara konarak vaka mahallinden kaldırılmıştır. HALÛK CEMAL TURAN TİYATROSUNDA bugün gündüz Talebeye Akşam Umuma Caz kralı Gireger, Fransız yıldızı Ebvyomay. Zenci şantözü Braz Tomas, Sevenik şantözü Matvin 15 sevemikmen Sanatkâr Naait ve Cemal Sahir birlikte yaean güller! 3 Perde Tepebaşı Dram kısmı 14/1/539 Cumartesi günü akşamı saat 20,30 da Haydutlar 5 perde İstiklâl caddesi Dram kısmı 14/1/939 Cumartesi gündüz saat 14 te ÇOCUK TİYATROSU günü akşamı saat 20,30 da Oğhımuz komedi 3 perde (Baştarafı Üçüncüde) — Ekrem Koniği kastettiğiniz aşikâr.. 8Öyleyin... — O yazıda eroin kaçaklığın dan bahsediliyor.. Ekrem KÖniğ eroin kaçakçılığı mı yapıyor ki üzerine alınmış?.. Bu şekilde isticvap epey sür dü ve hatırımda kaldığına göre iki celsede istintak olunduk. Bu İstintaktan sonra Ekrem König beni buldu. Ve: "Sizin bu yazı ile alâkanız olmadığına ka -naat getirdik. Fakat Tabirin bunu birisinin ısrariyle yazdığına kaniim.. Reni kastediyorlar.., de -di. Tahirle beraber otele döndük.. Gece dokuzda otele gelerek Ta -hiri çağırdılar. Ben de beraber girmek İstedim. Kabul etmediler ve yalnız Tabiri alıp götürdüler. Tahir sabaha karşı ağlıyarak döndü. Bitkin bir haldeydi. Fakat dayak yediğine dair bana bir şey söylemiş değildir. Ancak halin -den, maddi veya manevî çok tazyik görmüş olduğu apaşikâr görülüyordu. Ondan öğrendiğime göre Tahi ri Fethi Yamanın ((iş Bankası -nın eski Ankara şubesi müdürü, bilâhara Yamanlar şirketi müdürü iken Ankarada kaza ile taban cası patlıyarak ölen zat) evine götürerek orada sorguya çekmişler. Bu sorgudan sonra Tabiri ve beni serbest bıraktılar, lstanbula döndük..,. Dün Son Posta gazetesinin sahiplerinden Ekrem Uşaklığilden ayni hâdiseyi sorduk. Bize şu ce- tur. Yalnız isimler yanlıştır. O şekilde isimler kaydettirmedim. Gazetecilerin ifadeleri dün Ankaraya gönderildi Ekrem König rezaleti münasebetiyle neşriyatta bulunan gazets muharrirlerinin muhbir aıfatiyle malûmatlanna müracaat edilme -sine dün de müddeiumumîlikte devam olunmuştur. Bu meyanda: gazetemiz sahibi Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu ile yazı işleri müdürümüz Murad Ser-toğlu da müddeiumumi Bay Hikmet Onat tarafından dİnlenilmiş-lerdir. Tan gazetesindeki mezkûr neşriyat dolayısiyle Ankara mebusu, muharrir Aka Gündüz de dün müd dciıımumi tarafından dinlenilmiş -tir. Müddeiumumîlik makamı; bu suretle tamam olan ifadeleri dün akşam Ankaraya göndermiştir. Çim yesi müthiş bir zaman ge- ızmın heyeti umumi - le ilâve edeceğim bir şey yok- poliste Beklediği apartmanı soyan kapıcı Seyazıtta Zeynep Kâmil sokağında 14 numaralı a par tun arı m kapıcısı Mehnıedin; muhafazası üzerine mevdu bulunan apartımandaki kiracılardan Hasanın dairesinden muhtelif zamanlarda müteaddit eşya çaldığı anlaşılmış ve kendisi düu yakalanmıştır. iki nakil vasıtası kazası Dün şehrimizde iki feci kaza olmuş: iki küçük çocuğa, emsalleri gibi tramvay ve otomobile takılma nın cezasını, ebediyen sakat kala cak derecede yaralanmakla ödemişlerdir. 1 — Mercandan geçmekte olan 743 numaralı otomobilin arkasına henüz 5 yaşında bulunan Ramazan İsminde bir çocuk takılmış ve bir müddet öyle gitmiştir. Fakat, otomobilin bir sarsıntısı esnasında yaramaz çocuk yere düşmüş ve başından, yüzünden ağır su rette yaralanmıştır. 2 — Şişlide oturan ve 12 yaşında İbrahim oğlu Mehmet dün sabah mektebe giderken Pangaltıda vatman Remzinin idaresindeki 179 numaralı tramvaya asılmak isterken yere düşerek sol ayağı kırü-mışUr. Bir talebe düştü Pertevniyal lisesi talebesinden Ahmet oğlu Nihat dün Valde camü önünden geçerken ayağı kayarak yere düşmüştür. Bu sukut esnasında Nihadın bacağı yaralanmıştır. Ankara Halkevinde Güzel Bir Konser ( Baştarafı S inci Sayfada ) Türkiyeyi ve Türkleri çok severim, bundan evvel lstanbula dort defa geldim. Fakat emelim yoktan varettiğiniz hükümet merkeziniz o-lan Ankarayı görmekti. İşte çok şükür ona da nail oldum. Çarşamba günü Eminönü halkevinin daveti Üzerine, orada da bir komv * vermek üzere lstanbula gidlyonız. Oradan da niyetimiz Sofyayadır KendUerinden gazete için imzalı fotoğraflarını alarak, teşekkür edip ayrıldım. llhami Kılıca ta İstanbul üçüncü icra Memurluğundan: Tamamına 1478 lira kıymet takdir ediieıı Buz dolabı, radyo ve muhtelif cins halı, oda takımı, ve sair kılmetli ev eşyasının açık arttırma suretile paraya çevrilmesine karar veıilmiçtir. Birinci açık arttırma 17/1/939 tarih ve sah günü saat 11 don itibaren Pangaltı cadde sinde Sipahi ocağı karşısında 221 numaralı evde yapılacaktır. Arttırma bedeli her bir eşya ve takıma ayn ayrı takdir edilen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde ikinci arttırması 21/1/939 eumar-tesi günü ayni saatte başlamak ü-zere mezkûr evde ikinci katta yapılacağından talip olanlann mezkûr gün ve saatlerde mahallinde ilân olunur. İstan bal Asliye İkinci Ttesrrt Mahkemesinden: Türkiye imar Bankası vekili a-vukat Münir tarafından Bakırkö-yünde Sakızağacı Kartopu sokak No. 48 de mukim llyas Fehmi oğlu Yakup Hilmi terekesine izafeten oğlu Zeki aleyhine 1988 Ura 38 kuruşun tahsiline mütedair ikame o-lunan davanın muhakemesi sırasında: Müddeiateyh Zekinin vefatı ha-sebile varisi asaleten ve velâyeten karısı Nadidenin ikametgâhının meçhuliyetine binaen vaki ilânen tebligata rağmen mahkemeye gelmediğinden hakkında ittihaz olunan gıyap karannın bîr ay müddetle ilânen tebliğine muhakemenin de 27/2/939 tarih pazartesi günü saat 14 e bırakılmasına karar verilmiştir. Keyfiyet tebliğ makamına kaiM olmak üzere ilân olunur. Nafıa Vekâletinden: 2/8/939 perşembe günü saat 11 de Ankarada Nafıa Vekâleti binası İçinde malzeme Müdürlüğü Odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunda 275980 lira muhammen bedelli (126) adet basit (4) adet ingiliz muzaaf makas ile "3" adet ray İnbisat tertibatının kapalı zarf usulİle eksiltmesi yapılacaktır. Ekslitme çartnamesi ve teferruatı 13 lira 80 kuruş bedelle malzeme Müdürlüğünden alınabilir. Muvakkat teminat 14789 Ura 20 kuruştur. İsteklilerin teklif mektuplarını muvakkat teminat ve şartnamesinde yazılı vesaik ile birlikte aynî gün saat 10 a kadar mezkûr komisyona makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. "106" (244) Sm7(m- 8 YENİ3ABAH 14 KANUNUSANİ — 1939 114 120 MODEL YERLİ ÇELİK METİN -ZARİF- EHVEN Ziyaeddin Said Erin Galata, Voyvoda caddesi No. 40'42 Telefon; 43225 TAKLİT HİÇ BİR ZAMAN AYNİ OLAMAZ Taklit benzeri demektir KREM PERTEV Bu itibarla en üstün kremdir. Baylar | Dünyanın en sağlam Sıhhi lastikleri olan POP TEX Prezervatiflerini daima tercih ediniz. İNHİSARLAR UMUM MÜDÜRLÜĞÜNDEN: 1 Adet Zımpara taş1 tezgâhı motorile beraber komple 1 „ Makkap tezgâhı teferrüatile komple J ., Demir dcstcıe tezgâhı motor ve tulu* 1 ,. Makas ve zımba tezgâhı bütün teferrü 1 — İdaremizin Diyarbakır fabrikası için yukarı e komplı komple fı yazı liyle s — idaremizin myaıbakır tabnkası için yukarıda cins ve evsa-ı 6 parça atölye âlâtı şartnamesi mucibince açık eksiltme 0811-tın alınacaktır. II — Heyeti umumiyesiııin muhammen bedeli 2245 lira ve muvakkat teminatı 168.38 liradır, HI — Eksiltme 23-1-939 tarihine rastlıyan pazartesi günü .«aat 14,80 da Kabataşta levazım ve mubayaa! şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden a-iınabilir. ak etmek istiyenterîn fennî tekliflerini İn-fü Müskirat fabrikalar şubesine vermeleri n evveline kadar tekliflerinin kabulünü •e İştirak vesikası almaları lâzımdır, lunî vesaik ile müskirat fabrikalar şubesin-istirak vesikası ve yüzde 7,5 güvenme para-lariyle birlikte münakası. İçin tayin edilen gün ve saatte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri İlân olunur. (144) meye ıs Müdür V — Ek hisarlar Umı ve ihale gününden bir a mutazammın ve eksİltm 71 — isteklilerin k den alınacak eksiltmeye I — Şartname ve numunesi mucibince satın alınacak 90000 metre kırmızı çizgil: kanaviçe kapalı zarf usuliyie eksiltmeye konmuştur. II — Muhammen bedeli beher metresi 12 kuruş hesabiyle 10800 lira ve muvakkat teminatı 810 liradır. HI — Ekşilime 21 - 1 - 939 tarihine rastlıyan cumartesi günü saat 11 de Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabileceği gibi numune de görülebilir. V — Mühürlü teklif mektubunu kanunî vesaik ile yüzde 7,5 güvenme parası makbuz ve banka teminat mektubunu ihtiva edecek o-lan kapalı zarfların ihale gfinÜ en geç saat 10 a kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi lâzım -dır. (113). * I — İdaremizin İzmir tütün fabrikası için (6) adet elektrik motoru şartnamesi mucibince pazarlıkla satın alınacaktır. H — Muhammen bedeli beheri (100) lira hesabiyle (600) lira ve muvakkat teminatı (45) liradır. in — Eksiltme 20 - n - 939 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 14 de Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabilir. V — Eksiltmeye iştirak etmek istiyenlerin fiystsız teklif ve kata-loklarmı tetkik edilmek üzere ihale gününden on gün evveline kadar İnhisarlar umum müdürlüğü Tütün fabrikalar şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü mutazammın vesika almaları lâzımaır. VI — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte yüzde 7,5 güvenme paralariyle birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (86) * C^Ba/j Miktarı Yük lafıma Muhammen % 7,5 temi- Eksilt-kabiliyeti B. beheri nat me sa- . . Tutarı a ati Lira K. Lira K. Lira Kr. 1 adet 1 2 S 1 m 5, 5-6 1 " 2 ton 3000.— 2400 — 4800.— 4000.— 3100.— 225.— 360.— 300.— 232.50 14 — 14.15 14.30 14.45 Kamyonet Kamy^t Kawyon Satış kamyonu l — İdaremizin Yavşan Tuzlası için 1 adet, İzmir vo Ankara başmüdürlükleri için 2 adat, İzmir Şarap fabrikası İçin 1 adet ve izmir v amüdüi'üğü için 1 adet kamyon şartnameleri mucibince ayrı ayn »Çik eksiltme usuliyie satıh tlınasaktır. m — Muhammen bedelleriyle muvakkat teminatlan hizalarında gösterilmiştir. m — Eksilt me 24-1-939 t&ribine rastlıyan salı günü hizalarında yazılı itaatlerde Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapıla, .küs. IV — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabileceği gibi kapalı satış kamyonunun plânı da görülebilir. V — Yavşan Tuzlası için alınacak kamyon eksiltmesine iştirak etmek istiyenlerin kataloklarile karoseri şekli ve dahili taksimatını gösterir biı plân ile benzin sarfiyatını gösterir fennî tekliflerini ihale gününden beş gün evveline kadar inhisarlar Tuz Fen şubesine verme leri lâzımdır. VI — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde yüzde 7,5 güvenme paralarile birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (148) * I — idaremizin Cibali tütün fabrikası için şartname ve nümü -nesi mucibince satın alınacak un gibi ince şey konabilecek Standart normal sık örgülü (6000) adet tütün tozu çuvalı açık eksiltmeye konmuştur. U — Muhammen bedeli beheri 27 kuruş hesabiyle 1620 lira muvakkat teminatı 121.50 liradır. III — Eksiltme 25/1/939 tarihine rastlıyan çarşanba günü saat 14 te Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonun -da yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabileceği gibi numune de görülebilir. V — İsteklilerin eksiltme İçin tayin edilen gün ve saatte yü*zde 7,5 güvenme paralariyle birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (193). SÜMER BANK Birleşik Pamuk ipliği ve Dokuma Fabrikaları Müessesesinden: Pamuk ipliği Satışı: Kayseri bez fabrikası malı 12 No. Paketi 415 kuruş 480 580 580 16 Nazilli basma fabrikası „ 24 ¦ Ereğli bez fabrikası „ 24 » Yalnız Ereğli bez Fabrikasında: 10 Balya'.ık siparişler için ' 15 » ı » 25 f| i* tı 50 „ || || Fiatlarla fabrikada teslim şartile satılmaktadır. İplik müstehliklerinin yukarda yazılı fabrikalara göndcıe-cekleri bedelleri mukabilinde ihtiyaçları nisbetinde iplik siparişi verebilecekleri ve 24 numaradan ince ve muhtelif maksatlara yarayabilecek pamuk ipliği müstehliklerinin de ihtiyaçlarını yine aynı şartlarla yalnız Ereğli fabrikasına -»ipariş edebilecekieıi ilân olunur. 575 570 565 560 Beslktafl Sulh terk Memurluğundan: Bir alacağın temini için İstan-bulda KüçüKpazarda Saatçi yokuşu cami karşısında 13 numaralı evde haciz altına alınan konsol, kilim, sandalye vesair ev eşya-* 25/1 939 çarşamba günü saat dj-kuzdan ona kadar açık arttırma su-' retile paraya çevrilecektir. Saüla-cak eşyaya konan kıymetin satışta yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde 3 1 939 pazartesi günü saat dokuzdan ona kadar ikinci arttırması yapılacaktır. Alıcıların vergiler kendilerine ait olmak üzere ey-nı gün ve saatlerde mahallinde bulundurulacak memuruna müracaatları ilân olunur. (13902) Ktunbııl l ı i'iııu iı r ı memurluğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilen bir adet piyano İstİnyede Istiııye caddesinde 8 10 No. lı evin önünde 21/1 939 tarihine müsadif cumartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar birinci arttırma ile satılacağı ve muhammen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde 28. 1 939 tarihine müsadif cumartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar İkinci arttırma Üe satılacağı ilân olunur. (13901) Güzellik ve sıhhat için ilk şart Sabah, öğle ve akşam ber yemekten sonra RADYOLİN Kullanmaktır ftvP A Radyolin dişleri, Dişler Çehreyi Güzelleştirir. Radyolin dişleri, Dişler mideyi Sağlamlaştırır. RAD fULİN dişleri temizler ve parlatır, mikropları yüzde yüz öldürür. Diş etlerini besliyerek hastalanmalarına mani olur, ağız kokusunu keser. Sabah, öğle akşam her yemekten sonra dişlerinizi fırçalayınız. Üniversite Rektörlüğünden : Tıb fakültesi laboratuvarında çalışmak üzere laborant nam ¦ zetlerine ihtiyaç vardır. Asgari orta mektep tahsili görmek ve garp dillerinden birini bilmek lâzımdır. İstiyenlerin Tıp fakültesi dekanlığına müracaatleri. (256) İlk Bahar mevsimine mahsus yeni gelecek Mallar için yerlere ihtiyacımız olduğundan 15 Son kânundan 15 Şubata kadar Bir ay müddetle Stoklarımızın büyük bir kısmını her yerden müsaid şartlar ve mutedil fiatlarla elden çıkarıyoruz. Bütün Dairelerde mevsim sonunun fırsatlarını bulacaksınız. Beyoğlu /\ |f( £ R Mağazalarında Bir Mevsim sonu fırsatı ; İstenen fiyat için en mükemmel cinstir. Kapalı zarf usulü ile eksiltme ilânı Kayseri C H. P. ilyönkurul başkanlığından: 1 — Eksiltmeye konulan iş, Kayseri'de yapılacak Halkevinin sathı zemine kadar temel hafriyatı ve inşaatı yapılmakta olduğu cihetle sathı zeminden itibaren bini bedeli keşiften salhı ze şifnanıedeki nisbet üzc heyeti umumiyesi ihale Üsküdar Sulh S had Huk»k ll-kimliğinden: ı !.!....¦: .Kı Tunus bağı caddesinde 45 numaralı evde mukim Ah met Melih çocuğun babasûe anne-oiıiin vefat etmiş olması hasebi!'' ayni evde oturan u»,uk babası Ahmedin, küçüğe vasi tayinim 9 1 939 tarihinde karar verilmiş oldu- heyeti uraumiyesinin inşaatı eksiltmeye konul-ımumiyesinîn bedeli keşfi (127149) liradır. Bu ne kadar yapılan temel hafriyat ve inşaat kelden tenzil edildikten sonra geri kalan kısmın ailecektir. 2 — Bu işe ait şartnameler ve evrakı saire şunlardır' A) Eksiltme şartnamesi A.B) Eksiltme şartnamesine ek şartname B) Mukavelename projesi . C) Bayındırlık işleri genel şartnamesi D) Keşif cetveli, silsilei fiat cetveli, metraj cetveli E) Proje vesair evrak. İstiyenler bu şartnameleri ve evrakı daireyi Kayseri parli başka», lığında görebilirler. 3 _ ı, Ikİnrikâııun 93i* tarihinden itibaren 30 gün müddetle eksiltmeye konulan bu kurağın üıakmi 30 IkincikAnun 939 pazartesi günü saat 11 de vilâyet parti merkezinde İlyönkurul tarafından yapılacaktır. 4 — Eksiltme kapalı zarf uauli ile yapılacaktır. b — Eksiltmeve iştrflk edebilmek İçin nafıa müdürlüğünden alınmış ehliyetname İle cari senenin ticaret odası vesikasını ibraz ermesi ve bir mühendis veya fen memuru istihdam eylemesi şartıır. 6 — Muvakkat teminat miktarı \850O) liradır. 1 _Teklif mektupları yukarda yazılı gün ve saatten bir saat ev - veline kadar parti başkanlığına makbuz mukabilinde verilecektir. Poa -tada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. (9554). Dr. İHSAN SAMİ mani GONOKOK AŞISI Jelsoguklugu ve ihtilâflarına karşı 3tk tesirli ve taze aşıdır. Divanyolu Sultanıcahmud türbesi No. 113 ğuaoVa bu hususta itirazı olanların on gür içinde mahkemeye müracaatları İlân olunur. (Ijö'JÖ' ZAYİ — 3836 sicil numaralı a-rabacılık ehliyetnamemi kaybettim Yenisini alacağımdan eskisinin hUk mü yoktur. Arabacı Hazaros Sahibi: A. Cemale İt in Saraçofilu Neşriyat müdürü: Macit ÇETİN Baaddlftl yer: Malbaai Ebüzjiyı
Tweet
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa
Bu Blogda Ara
Popüler Yayınlar
Mevlit - Tam Metin
Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat (Kurtuluş Yolu) adıyla kaleme almış olduğu, Mevlit adıyla bilinen eserin tam metni: I. ...
TDK İmla Kılavuzu
TURK DİL KURUMU YAYINLARI: 525 İMLA KILAVUZU Hazırlayan: Prof. Dr. Hasan Eren Ankara 1985 Türk Tarih Kurumu Basım Evi TÜRK DİL KU...
Yeni Sabah - Kasım 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Yeni Sabah - Ekim 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Cengiz Han Yasasi
Dr. Curt ALINGE'nin tespit ettiği kadarıyla Cengiz Han'ın yasası şu hükümleri içermektedir: 1. — Zâni ister evli olsun ister olmas...
Süreli Yayın Arşivi Arama Sayfası
Arama motorunu kullanarak 1929-1950 yılları arasında çıkmış süreli yayınlar içinde arama yapabilirsiniz. Doğrudan belli bir ayın süreli y...
Yeni Sabah - Eylül 1949
1 Eylül 1949 tarihli gazete - 2 Eylül 1949 tarihli gazete - 3 Eylül 1949 tarihli gazete - 4 Eylül 1949 tarihli gazete - 5 Eylül 1949 tar...
Yeni Sabah - Nisan 1948
1 Nisan 1948 tarihli gazete - 2 Nisan 1948 tarihli gazete - 3 Nisan 1948 tarihli gazete - 4 Nisan 1948 tarihli gazete - 5 Nisan 1948 tar...
Yeni Sabah - Temmuz 1949
1 Temmuz 1949 tarihli gazete - 2 Temmuz 1949 tarihli gazete - 3 Temmuz 1949 tarihli gazete - 4 Temmuz 1949 tarihli gazete - 5 Temmuz 194...
Atatürk'ün 1923 Yılında Amerikalı Gazeteci ile Yaptığı Röportaj
Mustafa Kemal Paşa'nın 10 Kasım 1923 tarihinde The Saturday Evening Post gazetesinden Amerikalı muhabir Isaac F. Marcosson'a verdiğ...
Hiçbirşey Nasıl Yazılır
Heryer Nasıl Yazılır
Göktürkçe Türk Yazısı
Blog Arşivi
Blog Arşivi
Temmuz (428)
Haziran (1147)
Mayıs (683)
Mart (1)
Ocak (1)
Ağustos (1)
Eylül (1)
Mayıs (1)
Şubat (2)
Aralık (5)
Kasım (1)
Temmuz (110)
Haziran (1)
Ağustos (1)
Ekim (2)
Temmuz (2)
Mayıs (1)
Nisan (1)
Eylül (103)
Ağustos (3)
Mayıs (1)