i
1
a
lı
£5 IR'û.fe
İr ‘ 1 " (
İzmir Manifatura
T. A. Ş.
Bahçekapı Anadolu Han altında.
Avrupadan her eninde patiskalar, masa, örtüleri peçeteler ve zengin çeşitli gömleklik poplinlerimizin geldiğini sayın müşterilerimize b’ldlrlriz.
Sene 25 — No. 8946 — Fiat! her yerde 5 kuruştur.
Amerika Hariciye Nazırının dış siyaset hakkındaki nutku
Amerika Hariciye Nazın M. Cordell Hull radyoda söylediği Uzun bir nutukla memleketinin dış siyasetini anlattı. .
Herşeyl olduğu gibi gören ve , gösteren bir devlet adamı sıfati- , le, M. Hull, müttefiklerin bugüne ( kadar elde ettikleri zaferi kü- ] Çümsememekle, hattâ tam zafe- : rin kazanılacağını muhakkak » görmekle beraber Almanya ile ( Japonya'nın yenilmesi için «şim- ■ içliye kadar harcananlardan daha büyük gayretler gerektiğini» giz- ; lemiyor.
Amerika Hariciye Nazırına gö- j re «Her millet, harbden sonra dış politikanın ne olacağım bilerek şimdiden ona göre hareket etmezse, refahı hattâ varlığı tehlike altına girer.» Bu çok doğru düşünceden sonra M. Hull Amerikanın dış siyasetini hiç bir şüpheye yer vemiyecek surette, açık anlatmak cesaretini göstermiştir.
Harbden sonra müttefiklerin güdecekleri siyasetin, hiç olmazsa ana çizgilerini çizmek için arasız toplantılar olduğu ve ikili Quebec konferansının ardısıra üçlü bir konferansın hazırlıkları yapıldığı ve İngiliz Başvekilinin hâlâ Amerikada bu neticeleri beklediği bir zamanda Amerika Hariciye Nazırının sözleri başka bir ehemmiyet kazanıyor.
M. Hull’e göre: «Amerikanın bütün millî tarihi boyunca, yabancı milletlere karşı güttüğü ve Amerikan milletinin ruhunda kök salmış olan siyaset bazı i prensiplere dayanıyor.» Bu inanların başlıcalan şöyle toplanabilir:
Büyük, küçük milletler arasında fark yoktur. Büyük, küçük hiç bir milletin iç işlerine karışılmaz. Milletler arası kavgalar sulh yolu İle düzeltilir. Milletler arasında düzen milletlerarası kanunla korunur. Milletler arasında ekonomik farklar gözetilmez. Bir milletin ve bütün milletlerin siyasî, İktisadî, İçtimaî refahı için en iyi çare bütün milletler arasında hürriyet, müsavat, adalet, ahlâk ve kanun prensiplerine ve iyi komşuluğa dayanan işbirliğidir.
Amerika Hariciye Nazırına göre, harb bittiği zaman, bugün birleşmiş olan milletlerden her biri, başanlacak muazzam vazifede pav alacaklardır.
Hemen söyliyelim ki bu kanlı harbi kendi öz menfaatlerine vasıta yapmak için gizli emeller beslemeyen her millet bu prensiplerin altına şimdiden imzasını koyar. Büyük Amerika Demokrasisinin siyasetine hâkim olan bu prensiplerde biz, Türkiye Cumhuriyetinin kendi küçük sahası içinde, yıllardır uğurunda çalışıp didiştiği sulh temelini görüyoruz.
Amerika Hariciye Nazırının İleri sürdüğü bu esaslar yeryüzünde sürekli bir sulhun kurulmasını temin edebilecek kanun ve ahlâk prensipleridir. Bunlar arasında — şimdiye kadar türlü vesilelerle öne atılan bazı plân Yf düşüncelere at olduğu için — bı hassa göze çarpan iki nokta, nul etler arasında Büyük, Küçük ayrımı gözetilmemesi ve harb bi-ttoce bütün milletlerin işbirliğine M Hull’un nut-bölee?erinrtb S°nrasi içül nüfuz Bölgelerinden, yahut venl niza mm sayılı ve silâhlı bekçilerinden
Mr'X:ktoy8,yı yoğaıtMak
Afrika Hariciye Nazırının dediği gibi, harb gayretleri etrafında birleşmiş milletlerin bugünden dış siyasetlerini de bilmek, harbin kendisi kadar ehemmiyetli bir varlık dâvasıdır. Harb, varacağı hedef bakımından bütün kuvvetleri bugün birleştirir. Fakat, siyaset hedefleri yarın bu birliği dağıtır, harbi bitiren zafer milletler arası münasebetleri yeniden geriye götürür, zafer adına ahlâk ve kanun, türlü behaneler-ie ayaklar altına alınırsa bu harbin korkunç yakı ve yıkılarına ye-
AKŞAM
SALI 14 Eylül 1943
Şimalî İtalya’da büyük çarpışmalar
Torino’da Almanlar tank ve hava kuvveti kullanmağa mecbur oldular
Beme 13 (A.A.) — Şimal İtalyada Almanlarla çarpışmalar--------— -------------
mahiyetini almıştır. Torinoda İtalyan ordusu de bu şehri terketmek zorunda kalacak olan Almanlara durmadan taarruz etmektedirler.
Mücadelenin, şiddeti hakkında bir fikir edinebilmek için Almanların tank ve hava kuvvetlerinin yardımına baş vurmak zorunda kaldıklarını söylemek kâfidir. Siviller silâhları alman İtalyan askerlerinin tüfeklerini alarak kamyonlarla şehre gelen Almanlara ateş etmektedirler.
Bir çok İtalyan garnizonlarının yiyecekleri ve silâhlan olmadığından Almanlara mukavemet edememektedirler. Bir çok askerler ünifomalarmı çıkarıp sivil elbiseler giydikten sonra evlerine dönmektedirler. Şimal İtal-yanm bütün yollan binlerce mülteci ile doludur. Almanlar komünist ol-duklan iddiaslle bir çon işçileri tevkif etmişlerdir.
Berlin 14 (A.A.) — İtalya'nın şimalinde komünist isyanlan kanlı şekilde bastıılmıştır. Burada bir komünist teşkilât plânı ele geçirilmiştir.
Yeni çarpışmalar
Sokholm 13 (A.A.) — Almanlar,
İtalyayı baştan başa geniş bir harb meydanına çevirmeğe karar verdik-
İtalyanlar arasındaki hakikî bîr muharebe
halkın yardımile, belki
lerini saklamamaktadırlar. Alman resmî sözcüsü dün akşam bunu Berlin radyosunda söylemiştir. İhtiyat kıtaları ve Şark cephesinden geri alınan kuvvetler İtalyaya sevkedllmek-tedlr.
Rommel, Kesserling ve Rundstedt gibi en kıymetli 3 Alman generalinin Italyada ve Balkanlarda harekâtı idare etmeleri Alman başkumandanlığının Avrupa kalesinin bu kısmına verdiği ehemmiyeti gösterir.
Berlin radyosu dün akşam birkaç bölgede Alman ve İtalyan kıtaları arasında şiddetli muharebeler cereyan ettiğini söylemiş ve Almanya’dan ve Fransadan ve İtalyaya giden bütün yolların, demiryollarının ve köprülerin hiç bir zarar görmediğini ve haf-talardanberl ihtiyatta bulundurulan seçme kıtaları taşıyan trenlerin durmadan Brenner’den geçiklerlni ilâve etmiştir. Bununla beraber İtalyan subayları Müttefiklerle çarpışmak istemediklerinden Almanlar büyük güçlükleri yenmek zorundadırlar.
2 İtalyan uçağı teslim oldu
Kahire 14 (A.A.) — İki İtalyan uçağı İtalya’dan kaçmış ve müttefiklere teslim olmuştur. Bunlar 3 motörlüdür. Biri Mısır’a diğeri Kıbrıs'a inmiştir.
Sahibi Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKSAM Matbaası
BU SABAHKİ telgraflar
Salerno’da çok şiddetli muharebeler oluyor
Sekizinci ordu Kalabria’dan Salerno istikametinde hızla ilerliyor
Londra 14 (Radyo) — Italyada Müttefiklerin ileri hareketi devam ediyor. Kalabria’da sekizinci ordu Reggio’nun 1 65 kilometre şimal doğusunda Cotrone’yi işgal etmiştir. Bu kuvvetler Tarant’a çıkan kıtalarla birleşmek için şimale doğru ilerliyorlar.
Brindizi’ıyi zapteden İngiliz kıtaları Bari’nin önüne gelmişlerdir. Bu kuvvetler mühim bir yol kavşağı olan Altamora’yı işgal etmişlerdir. Altamora, Napoli ile Taranto’ya giden yolları kontrol eder. Taranto’da 10 hava meydanı Müttefiklerin eline geçmiştir. Bunlardan yakında istifade etmek kabil olacaktır.
En şiddetli muharebeler Napoli’nin cenubundaki Salemo kesiminde oluyor. Almanlar burada ellerinde bulunan tepelere toplar yerleştirerek Müttefik kuvvetlerin ilerlemesine
mâni olmak için şiddetli mukavemet gösteriyorlar. Muharebeler çok kanlıdır. Müttefikler Salemo’ya 9 kilometre mesafede bulunan BattL paglia yol kavşağını ele geçirmişlerdir. Beşinci ordu Salemo’da mevkiini kuvvetlendirmekte vıe takviye kıtaları almaktadır.
Sekizinci ordu Salemo kesimindeki Amerikan kuvvetlerde birleşmek için şimale doğru süratle ilerlemektedir. İki ordunun yakında birleşmesinin teminine çalışılıyor.
İtalyan donanması
Londra 14 (Radyo) — Maltaya beşinci bir İtalyan zırhlısile beş harb gemisi daha gelmiştir. Zırhlı Julio Cesare’dir. Diğer gemiler arasında beş bin tonluk bir uçak gemisi vıe 4 muhrip bulunuyor.
Londra 14 (Radyo) — Şimdiye
kadar 41 Italyan harb gemisi teslim olmuştur. Yalnız Maltada 34 gemi vardır. Bunun on sekizi denizaltıdır. Dün beş bin tonluk bir İtalyan tüccar gemisi da Maltaya gelmiştir. İtalyan zırhlıları, ikisi müstesna, tamamen Müttefiklerin elindedir. Bu iki zırhlıdan biri tamirdedir, biri henüz tamamlanmamıştır.
Romada kargaşalıklar
Londra 14 (A.A.) — Roma radyosuna göre, dün Romada kargaşalıklar olmuştur. Almanlar silâh taşıyan İtalyanları ölümlb tehdit etmektedirler.
Tidningen gazetesine göre, Peimont eyaletinin birçok şehirlerinde ve bilhassa Torino şehrinde Almanlar ile İalyanlar arasında şiddetli çarpışmalar olmaktadır. 20.000 İtalyan Alman garnizonunu çevirmeğe muvaffak olmuştur.
Yugoslavya’da
Gl. Mihaıloviç’in yanında yüksek rütbeli Müttefik subayları bulunuyor
Kahire 14 (A.A.) — Yugoslav-yadan gelen son haberlere göre, Yu-goslaıvyada general Mihailoviç ve çetelerin reisi Tito’nun yanında yüksek rütbeli Müttefik subayları bulunuyor. Müttefiklerin tâbiye plânlarına bağlı olarak büyük mikyasta askerî faaliyet beklenebilir.
M. Steinhardt
Amerikan büyük elçisi Amerikaya hareket etti
Maisky
Hariciye nazırlarının toplantısını beklemeden
Moskova’ya dönecek
Yeni Ginede
Müttefikler Salamaua’yı zaptettiler
Londra 14 (A. A.) — Sovyet Hariciye Komiser muavini Maisky, Hariciye Nazırlarının toplantısını beklemeden evvel, ay sonuna doğru Moskovada bulunacaktır. Sovyet sefiri rapor vermesi için Moskovaya çağırılmıştır; Maisky'den evvel Moskova’da olacaktır.
Ankara 13 — Amerikanın Ankara büyük elçisi Steinhardt, M. Roosevelt’in daveti üzerine dün akşam Amerikaya hareket etmiştir. Büyük elçi Adanadan tayyare ile Amerikaya gidecektir. Elçi hareketinden evvel demiştir ki:
— Fikir teatisinde bulunmak üzere Vaşingtona çağrıldım. Seyahatim üç, dört hafta sürecektir.
İsviçre
Hudutta emniyet tedbirleri aldı
Londra 14 (Radyo) — Cenup batı Pasifik’teki Müttefik kuvvetleri karargâhı tarafından bu sabah neşredilen bir tebliğe göre Müttefik kuvvetler Yeni Gine’de Salamaud hava meydanmda sonra Salamuo şehrini de zaptetmişlerdir. Japonlar Karmakarışık çekilmekte ve yakından takip edilmektedir. Japon kuvvetleri birçok silâh ve levazım bırakıyorlar.
. Salamaua, Yeni Gine’de Japonların en mühim üssü İdi. Burasının zaptı üzerine Japonların elindeki Lae’ye karşı baskı artıyor. Uçaklar Lae’yl bombardıman ediyorlar.
Müttefik uçakları Felemenk Hin. distanındaki adalardan Selebes, Yeni Britanya’ya hücumlarda bulunmuşlardır.
Beme 14 (Radyo) — Italyadaki son hâdiseler üzerine İsviçre hükümeti geniş ölçüde emniyet tedbirleri almağa karar vermiştir. Birçok sınıf askerler silâh altına çağırılmıştır. Bunlar hudutta yerleşmişler ve Alp dağlarının bütün geçitlerini işgal etmişlerdir.
Meksikada bir kadın bir batında 7 çocuk doğurdu
Nevyork 14 (A.A.) — United Pres’ın Meksiko’dan haber aldığına göre Meksika’nın Tamora şehrinde bir kadın bir batında altısı erkek, biri kız olmak üzere 7 çocuk doğurmuştur.
ni acılar katılmaktan başka ne netice elde edilir?
Bunun içindir ki bütün milletler, bir an önce müttefiklerin dış siyaset gayelerinde de, Amerikanın en yetkili ağızdan, harbin bu en çetin devrinde ileri sürülen yüksek prensipler çerçevesi içinde birleşmelerini bekler. Harb gayelerinde konuşup anlaşmayı harb sonrasına bırakmak kimin işine ve niçin yarar, bilmiyoruz.
Necmeddin Sadak
[Dünkü başmakalemizin son satırla-rında mânayı tamamen değiştiren bir dizme yanlışlığı olmuştur. Makalede: «Anlamadığımız şey Moskova’da hâdiselere bu derece aykırı ve Türkiye efkârını incitmekten başka işe yara-mıyacak, bu sırada tamamlle lüzumsuz gösterilere yer verilmesidir» denilmekte iken yanlışlık yüzünden bu cümle «yer verilmediğidir» şeklinde çıkmıştır. Özür diliyerek tashih ederiz.]
Sovyet kıtaları dün de ilerlediler
Kiyef istikametindeki çıkıntı yeniden genişletilmiş ve derinleştirilmiştir
Kont Sforza İtalyaya dönüyor
Vaşington 13 (A.A.) — 1926 da Faşistler tarafından lâğvedilen demokrat muhalefetinin şefi Kont Sforza, New-York basınına beyanatta bulunarak Almanyaya karşı açılan mücadeleye iştirak etmek için îtalyaya döneceğini söy-• lemiştir.
— Bu yıl Ticaret okuluna fazla rağbet .ypjjpış,.diyQrlar...
— Doğrudur!... Alışverişte aldanma:
k bir ilim;
Londra 14 (Radyo) — Sovyet kıtaları dün de Smoletısk’ten Azak denizine kadar tekmil cephe boyunca ilerlemişler, 340 kasaba ve köyü geri almışlardır. Briansk istikametinde ileri hareketi 10-15 kilometredir. Ruslar şehre beş kilometre mesafede bulunuyorlar. Şehir yakınında iki şimendifer kavşak noktası ele geçirilmiş, bu suretle Briansk’-tan çıkan 6 hattan dördü kesilmiştir.
Smolensk’e karşı tehdit her saat artıyor. Sovyetler Smolecısk ile Briansk arasında mühim bir kavşak noktası olan Ruslavl istikametinde ilerliyorlar.
Kief istikametindeki çıkıntı genişletilmiş ve derinleştirilmiştir. Sovyetler burada 10-17 kilometre ilerlemişlerdir. Moskovadaki Amerikan radyo sözcüsü dün gece demiştir ki: «Sovyet kıtaları Kief şimendifer şebekesine çok yaklaştılar. Mieji kavşak noktasını da alırlarsa Almanla-
nn elinde bu kesimde hiçbir kavşak kalmıyacaktır.»
Kazaklar Dnieper’e doğru 6.12 kilometre kadar daha ilerelmişlerdir.
Alman tebliği
Berlin 13 (A.A.) — Alman resmî tebliğine göre, Novorosisk kesiminde geri kalan Rus ihraç müfrezeleri de yokedilmiş, birkaç yüz esir alınmıştır. Cephenin cenup ve merkez kesimlerinde çetin muharebeler devam ediyor. Birçok yerlerde yapılan karşı taarruzlar Sovyetlerin geçici muvaffakiyetlerini hiçe indirmiştir.
Macar kıratlık meclisi
Kief önünde
Londra 14 (A. A.) — Sovyet küvetleri Briansk şehrini çevirmişlerdir. Şimdi muharebeler bu şehrin dış mahallelerinde cereyan etmektedir. Başka Sovyet birlikleri de Briansk - Smolensk demiryolu hattını kesmek üzere bulunmaktadırlar.
Kızılordu. Kief şehrinin kalelerine karşı taarruzlarına başlamıştır.
DİKKATLER:
Dün bir toplantı yaptı
Budapeşte 13 (A.A.) — Anadolu
ajansının hususi muhabiri telgrafla bildiriyor: Kırallık meclisi dün akşam naip Hortinin reisliğinde toplanmıştır.
İyi haber alan mahfillere göre, bu toplantıda herhangi bir karar verilmemiş ve sadece milletlerarası durum, Macar vatanının yüksek menfaatlerine dayanan, millî siyaset noktasından incelenmiştir.
Macaristanm İtalyaya karşı olan durumunda hiç bir değişiklik olmamıştır. Resmi mahfiller ve basın İçin meşru İtalya hükümeti daima Kıral-lık hükümetidir. Şimdi pek tabiî olarak bütün alâka güçlüklerle dolu olan Macar siyasetinin çizdiği yol ve İtalyadaki hâdiselerin gelişmesi üzerinde toplanmıştır.
Alman gemilerine taarruz
Londra 14 (A.A.) — İngiliz hava kuvvetlerine mensp bomba uçakları dün Hollanda sahili açıklarında Alman gemilerine taarruz etmişlerdir. Elde edilen neticeler iyidir.
«Cevapları tetkik ederek raporu hazırlamağa çalışacaktır»
Gazetderden:
«Halka noksan kalori verdikleri ve buna karşılık fazla para aldıkları için havagazı şirketleri hakkında... (ilh, ilh)... suallere dün cevap gelmiştir. Heyet bu cevaplan tetkik ederek raporu tamamlamağa çalışacaktır.»
Bu arada:
Mesele patlak vereli aylar geçti. Halk hâlâ pahalı pahalı faturalar ödemekte devam ediyor.
Belki her hangi bir nebatın büyümesi, bir sabinin vasilik altından kurtulması, bir bioloji lâboratuvan tecrübesi için cidden uzun zamanlara ihtiyaç vardır. Fakat kömürden havagazı çıkarmak, bunu borularla mahallelere dağıtmak gibi, 19 uncu asır yadigân fersude bir teknik işinde bu derece bir sürünceme, akla, mantığa, iz’ana, havsalaya sığar mı 7
Varılan neticeye dikkatle balon: Cevanlan tetkik ederek raporu hazırlamağa çalışacaktır.»
14 Eylül 1943
aanıie 2
Zi ü. i/ A W
SOZUN GELİŞİ
Finlândiya ne halde?
Mahkemelerde (
Çevirme makinesi
Dilimize yabancı dillerden kitaplar çevirmenin şüphesiz büyük iyilikleri vardır. Memleket kültürüne hizmet feteğile dolu olan münevverler bu yolda yürümek suretile hem hizmetlerini eder, hem de isimlerini, gördükleri işin mahiyetine göre kısa veya uzun bir zaman için ölürlükten kurtarmış olurlar. Bir memleketin nüfus kütüğüne yazılmış bir vatandaş ve dünyada misafirlik etmiş Wr fert için her iki netice de hor görülür saadetlerden değildir.
Bu hakikatin şimdi bütün münevverlerimiz tarafından daha vuzuhla görüldüğü tercüme neşriyatın bolluğundan da anlaşılır. O kadar ki hemen bütün eli kalem tutanlarımız, hangi sahada olursa olsun, telif yolunu tamamen terkederek tercüme yoluna sapmış bulunuyor. Edebiyat sahasında telif hemen hemen, yalnız şiirlere inhisar etmiştir. Şimdiye kadar adı sam bir kaç telif eserle herkese malûm olmuş bir kaç münevver bile bugün tercüme yapıyor. Artık telif bir roman yazılmadığı gibi telif bir hikâyeye de pek nadir tesadüf edilmektedir. Mecmualarda görülen her mevzua dair makaleler tercüme, hikâyeler tercüme, romanlar tercüme, kitapçılarda yeni satılığa çıkan her kitap tercümedir. Tarih tercüme ediliyor, coğrafya tercüme ediliyor, fizik tercüme, kimya tercüme, riyaziye tercüme ediliyor.
Öyle görünüyor ki fikir sahasındaki bütün gayretler yabancı dilde bir kitabın satır satır Tiirkçeye çevrilmesi uğrunda harcanmaktadır. Hiç bir tarafta yerli bir zihnin başarmaya teşebbüs ettiği bir terkip eserine, bir Türkçe düşünce mahsulüne rastlanmıyor.
Huifâ dil araştırmaları bahsinde bile bu köyledir» Memleketimiz bir dil inkılâbının içindedir. Fakat şu kadar zamandan beri bu kadar dilci geçinen münevverlerimiz arasından bir Türkçe gramer denemesine girişenlerin sayısı ikiyi, yahut üçü geçmez. Böyle bir kitap henüz tam mânasile, yani dört başı mamur olarak hazırlanmamışken. kitapçı vitrinlerinde Türk muharrirler tarafından Türkçe olarak yazılmış çeşit çeşit Fransız, İngiliz, Alman dili gramerlerine Taşlanmaktadır. Heırten her ay bir başka Türk muharriri Türkçeden başka bir dilin gramerini yazıp bastırıyor, satılığa çıkarıyor.
Neden? Çünkü bu da tercümedir. Sarfedilmiş bir gayretin mahsulünü rahatça dilimize çevirmeyi daha kolay, daha rahat bir İş sayıyoruz. Kafalarımız artık yabancı dillerden çevirme makinesi haline gelmiştir. Tercümenin fenalıkları işte buradan başlamaktadır. • Şevket Rado
Finlere göre muharebe Ingilizler fare, Almanlar ise fare taklidi şeyler yemeğe başladıkları zaman bitecekmiş
Mektepler
Maarıf Vekilinin bir tamimi okundu
Ingiliz büyük elçisi
İzmir fuarını ziyaret etti
Dün bütün liselerle orta ve ilk-tnektepler, yeni sene dersine başlamışlardır. Talebe derse başlamadan evvel, Maarif Vekili B. Haşan Âlî Yücel’in bir tamimi okunmuştur. Maârif Vekili bu tamiminde bilhassa talebenin temizliğine dikkati çekerek, erkek talebenin hem sıhhat, hem de temizlik bakımından saçlarını uzatmamalarını ve saçlarının kesilmesi lâzım geleceğini bildirmiştir. Aynı zamanda talebenin çamaşırlarının temiz olmasına da dikkat edilecektir.
Vekil, ders programlarının kusursuz ve noksansız olarak tatbiki için bu sene mekteplerin daha erken açıldığını ve sene sonunda da kapanacaklarını bildirmiştir.
geç
Mussolini
Hitlerin karargâhına gidiyor
İzmir 13 (A.A.) — İngiltere büyük elçisi sin Knatchbull Hugessen bu sabah saat 10,30 da hususî blr tayyare İle şehrimize gelmiş, hava meydanında vilâyet namına hukuk işleri ve belediye namına turizm müdürleri tarafından karşılanmıştır.
Büyük elçi saat 11 de beraberinde İngllterenin İzmir baş konsolosu olduğu halde vilâyete gelerek makamında Vali Sabfl Önay’ı ve sonra Belediyede Belediye reisi Reşat Leble -bicioğlunu ziyaret etmiş ve bu ziyaretler iade olunmuştur.
Belediye reisi fuar gazinosunda büyük elçi şerefine bir ziyafet vermiştir.
Rodos’ta
İtalyanlarla Almanlar çarpışıyorlar
Londra 14 (Radyo) — Berlin’den gelen haberlere göre, Mussolini Alman paraşütçüleri tarafından El-be adasından kaçırılmıştır. Mussolini ile beraber faşist erkânından daha bir kısmı kurtarılmıştır. Mussolini şimdi mareşal Rommel’in karargâ-hındadır. Buradan Hitler’Le görüşmüştür. Hitleı’in karargâhına gideceği söyleniyor. Mussolini’nin büyük oğlu Almanyaya varmıştır.
Salâhiyettar İngiliz mahfilleri Mussolini*nin hiçbir zaman Müttefiklerin eline geçmediğini, bu itibarla Sicilya’dan kaçırıldığı haberinin doğra olmadığını bildiriyor.
Nasıl kaçırıldı?
Berlin 14 (A.A.) — D. N. B.: Mussolini çok büyük güçlükler içinde kaçırılmıştır. Badoglio hükümeti, Mussolini’nin bulunduğu yeri gizli tutmağa çalışıyordu. Eski Başvekil 25 temmuzdanberi birkaç defa yer değiştirmiştir. Son günlerde iki üç günde bir hapishaneden hapishaneye, adalara, harb gemilerine nakle' diliyordu. Kaçarsa derhal öldürülmesi için muhafızlarına emir verilmişti. Son zamanlarda gidilmesi imkânsız bir dağa gönderildiği haber alınmıştı. Mussolini buradan kurtarılmıştır.
Şang - Kay - Şek Çin Cumhurreisi oldu
Çunktag 13 (A.A.) — Mareşal
gang - Kay - Şek, Çin Cumhur reisliğine seçilmiştir.
Antakyada üniversite haftası
Antakya 13 (A.A.) — Burada açılmış olan üniversite haftasının İkinci konferansı bugün profesör Süreyya Aygün, üçüncü konferansı da doçent Nivazi Çıtakoğlu tarafından verilmiştir.
Londra 13 (A.A.) — Reuter’in hususî muhabirinden: Haber verildiğine göre. Rodos’ta Alman ve İtalyan kıtaları arasında muharebeler devam etmektedir. Rodos’taki Alman kuvvetleri 8000 ve İtalyan kuvvetleri de 40.000 olarak tahmin edilmektedir. Yunanistana götürülmek üzere yiyecek yüklü olan Kaniria ve Bardoland ismindeki İsveç gemileri On iki adada vaziyetin kararsızlığından dolayı İzmir limanına girmişlerdir.
350 İtalyan Türkiyeye iltica etti
Ankara 13 — Rodos’tan 350 kadar İtalyan sivil ve askeri yurdumuza iltica etmiştir. Askerlerin ekserisi yaralıdır. Bunlar hastaneye yatırılmışlardır. Yaralı olmıyan askerler göz altı edileceklerdir. ___
Almanya’da
Finlândiyanın ayn bir sulh yapa- 1 çağma dair son zamanlarda bazı şar ı yialar dolaşmış, fakat çok geçme- i den bunun doğra olmadığı anlaşıl- 1 inişti. Amerika, Finlândiya ile harb j halinde değildirjXmerikaIılar Finlere i karşı büyük bir muhabbet beslerler. ı Amerikalı kadın harb muhabirlerin- ( den Therese Bonney birkaç hafta ı evvel Finlâtıdiyaya gitmiş ve bu ] memleket hakkında tetkiklerde bu- ■ lunmuştur. Muhabir, Fin cephesini ı de gezdikten sonra şu mektubu göndermiştir:
Finlândiyada ilk defa, 1939 kışında, muharebe başladığı zaman bu 20 senelik demokrat memlket, Olimpiyat oyunları için hazırlık yapmakla meşguldü. Helsinki yakınında yeni bir stat hazırlanmıştı. Şarap mahzenleri en iyi şaraplarla, yiyecek depolan da muhtelif cins yiyeceklerle dopdolu idi. Bugün stat Fin askerleri için talim meydanıdır, oteller hastane haline konmuştur. 3 sene-denberi alman fena mahsul yüzünden depolar boşanmış, yiyecek kalmamıştır. Finler açlık içindedirler.
Fin milleti ne bugünkü harbi, ne de bundan evvelki muharebeyi istememiştir. Finler zorla harbe sürüklenmişlerdir. 1939 - 40 kışında Rus-lar tarafından mağlûbedilmeleri, 1940 ta Almanlar tarafından Norveç’in istilâ edilmesi üzerine yalnız, ümitsiz, garp demokrasilerinden yardım gÖTemiyecek hale gelmişlerdir. Fin milleti Almanlarla birlikte hareket etmeği kabul ettiği zaman, yaşı-yabilmek için bundan başka çare olmadığına kanaat getirmişti. Finlilerin çoğu, başka suretle hareket etselerdi, Finlândiyanın da Norveç’in I akıbetine uğnyacağma kanaat getirmişlerdi.
- Finler 3-6 hafta içinde Lenin-ı grad'a gireceklerini ümidediyorlardı.
• Bir müddet şevk ve heyecan son de-
• recede idi. Kareli ve Viipuri geri ‘ alınmış, eski Rus - Fin hududuna va-1 nlmıştı. Fakat çok geçmeden talih , değişti, harbde ölenlerin ve yarala-' nanlann miktarı arttı, halk arasında-. ki şevk ve heyecan, yerini hayal su-_ kutuna bnaktı. Finler şereflerine ha-
- lel gelmeden, mühim toprak kayıbı-
- na uğramadan sulha kavuşmak istiyorlardı. Fakat ayn bir sulh kolay
" bir iş değildi. Evvelâ bir aracı
• bulmak lâzımdı. Sonra yiyecek me-selesıle Finlândiyanın istiklâli için teminat geliyordu. Nihayet memlekette Alman ordusu bulundukça yalnız başına sulh nasıl kabildi? Nazi-ler ayn sulh teşebbüslerine karşı uyanık bulunuyorlardı.
Finlândiyadaki Alman askerlerinin miktannı ancak Alman ve Fin kumanda heyetleri bilir. Fakat bu rum.
memlekette en az 7 Alman tümeni 1 vardır. Bazı tahminlere göre bu tü- 1 menler 12 dir. Şu halde Alman as- ’ ketlerinin miktarı 100 - 180 bindir. ; Alman askerleri şu suretle yerleşmiş- 3 terdir: 1 tümen Onega gölünün ji- j malinde, biri Finlândiyada Uhtua’- ( da, diğer tümenler Lâponyada bulu- j nuyorlar. Bunların büyük bir kısmı J Hitlere karşı sadakatleri pek kuıv- 1 vetli sayılmıyan AvusturyalIlardan mürekkeptir. Bu askerlerin iaşesi ’ Almanyadan temin edilmektedir. , Lâponyadaki nazi askerleri «Lâ-ponya hastalığı» denilen hastalığa , tutulmaktadır. Bu hastalık, çok geniş açık sahaların sebep olduğu bir nevi yorgunluk ve asabı korkudur. , Silâh altına çağırılan Finlerin miktarı 300 bin kadardır. Bazı eski sınıflar terhis edilmiş, tarlalara veya fabrikalara gönderilmiştir. Bİt kısım gençlere de üniversitede tahsillerine devam etmeleri için izin verilmiştir. Üniversiteler, 2 sene kapalı kaldıktan sonra tekrar açılmışlardır.
Bir senedenberi Fin oephesinde, bazı mahallî küçük çarpışmalar müstesna, muharebe olmamış gibidir. Fin askerine göre, muharebe olmamasına sebep, Amerikanın daha ileri gidilmemesini istemesidir. Finlerin çoğuna göre hareket sahalarını genişletirlerse Amerika Finlândiyaya harb ilân edeceğini bildirmiştir.
Helsinki’ye uzun aylardan sonra, ilk Amerikan vatandaşı olarak gir-' diğim zaman, bu haber birkaç saat içinde bütü«ı şehirde yayıldı. Odamın kapısı önünde çiçekler ve «Hoş geldiniz» yazılı kâğıtlar bulmağa " başladım. Finler, Amerikalıları çok seviyorlar ve onlara hürmet ediyor-' 1ar. Fakat nazi propagandasını önlemek için sarfettikleri gayret netice vermiyor.
■ Finleri şimdi en çok meşgul eden
■ harb ve yiyecek meseleleridir. Harb
■ daha ne kadar sürecektir? Finler * her altı ayda bir «önümüzdeki 6 ay " içinde sulha kavuşacağız» diyoTİar.
Fakat hakikî . düşünceleri şudur: «Muharebe, lnbilizler fare. Almanlar ise fare taklidi şeyler yemeğe başladıkları zaman bitecektir.-» O zaman Finlândiya ne olacaktır? Finler o zamana kadar yaşıyabilecek midirler?... İşte bütün Finleri düşündüren budur. Bunun için ölünceye kadar çarpışacaklardır.
Finler kimsenin muhabbetini istemiyorlar. Çünkü Rusya ile ilk muharebede muhabbetin boş bir his olduğunu anlamışlardır. Başkalarının Finlândiya hesabına fedakârlık yapmasını beklemiyorlar. Finlândiyada mütemadiyen şu sözleri işittim: [«Bundan başka ne yapabilirdik?». Bu sualin cevabını ben de bulamıyo-
Bay Memduh dâvasını şöyle anla, tıyor:
— Haddim olmıyarak, bendeniz tarihe çok merakhyımdır. Müsaadenizle. elime geçen tarih kitaplarını bir nefeste hatmederim. Bu sayede de acizane biraz tarih bilgim vardır. İşte bu bilgimden cesaret alarak ve yine yüksek müsaadenizle arzetmek isterim ki, meşhur Napolyon. «eğer her gün banyo yapıp vücudumu iyice te-
na kıstırıp kollarını sıvayarak gömlekle dolaşan zıpçıktılardan da değilim ki, belki ceketi bir yerde unutmuşum, dur diyelim. Gerçi, tarih meraklıları biraz dalgın olurlar amma, sırtımdaki ceketi sokakta kaybedecek kadar da sersemlemedim yal... Elbette bu ceket şu hamamın içinde kayboldu dedim. Baktılar ki olacak gibi değil, hepsi başbaşa verdiler, düşündüler, o-— ruvuuuuıu iyice ıc- nihayet, benim yakınımda soyunup
mizlemeseydim, bin blr gaileler, ezici, benden evvel çıkan adamı hatıriadı-yıpratıcı yorgunluklarla geçirdiğim!’"’" — *■’— —----------
hayata tahammül edemezdim» demiş,' veyahut da buna benzer birşey 9öyle-l iniş. Bunu zatı âliniz benden daha iyi' bilirsiniz ya, sırası gelmişken bir ke-! re de bendeniz arzedeyim dedim. >
Ellisine yakın, minyon tipli, sevimli bir adamcağız... Sulh ikinci ceza mahkemesinde sorguya kalkınca cebinden kutulu gözlüğünü çıkardı, iri, kubbeli camlarını hohlayıp sarı güderi par-çasile uğuştura uğuştura sildikten sonra itinâ ile burnunun ucuna yerleştirdi, blr kaç defa yutkundu, mesaj okumağa hazırlanan bir diplomat edâsile, yukarıda yazıldığı şekilde söze başlıyarak şöyle devam etti:
— İşte efendim, bendeniz Napolyon cenaplarının şu çok büyük sözünü tarih kitabında görünce hamam âşıfa kesildim. Malûmu âlinizdlr kİ, hayatta herkesin bir merakı, bir gayesi vardır. Zaten şu mihnetli dünyada, hayat dediğimiz şu üç beş günlük misafirlikte, yaşamanın ağır yüklerine tahammül edebilmek için böyle çocuk oyuncağı kabilinden bir takım gülünç meraklar, olur olmaz gayeler, ümitler peşinde koşup yuvarlanmaktan ibaret 1 değil midir.. Kiminin karnı tok. sırtı • pek olur, fakat gözü doymaz, zengin 1 olacağım diye didinir durur. Kimisi pul meraklısıdır, kimisi hayvanata düşkündür, bazıları bütün ömrünü midesine hizmetle geçirir, yani hayatta iki elile bir boğazından başka birşey tanımaz. İşte, bendeniz de Na-polyonun süzü üzerine hamam merakına kapıldım. Acayip bir merak amma, Allah vermiş, ne yapalım.
— Şu Napolyonun hamamını bırakınız da dâvanızı anlatınız.
— Evet efendim!.. Bendeniz de onu arzetmek istiyorum. Maruzatım nerede kalmıştı... Ha. evet... Hamam diyordum. Sık sık hamama giderim efendom. Hele şu tifüs meselesi çıkalı, benim de hamam böceklerinden farkım kalmadı. Fakat meşhur Lokman hekimin şu sözü de kulağımda küpe-
ı dir: «Hamamın bir kapısından girip öteki kapısından çıkmalı» demiş. Mübarek adam ne de doğru söylemiş. Zaten, o gibi büyük zevattan eğri söz sadir olmaz ki... Neyse efendim; bendeniz de hamamdan pek çabuk çıkarım. Üzerinize âfiyet, biraz çarpıntım
■ olduğu için hamam sıcağına pek ta-
■ hammülüm yoktur.
• Geçen gün de yüzünüze güller, yine
■ hamama gitmiştim. Hazne önünde : biraz uzanıp, affdersiniz, terledikten . sonra iki sabun sürünüp çıktım. Elbi-: semi giyinirken bir de bakarım ki ceketim yok. Aman, bre. nerede benim ceket.. Hamamcıların ağızlan bir karış açık kaldı: «Bre efendi! Senin ceketini kim alacak! Ayda bir defa bu
i hamama geliyorsun. Şimdiye kadar
lar; «Zaten pek sağlam ayakkabıya | benzemiyordu. O adamı gözümüz tut- j mamıştı. Her halde ceketi o çalmış- j tır» dediler, derhal koşup zabıtaya 1 •; haber verdiler. Hakikaten de şu adam ] J benim ceketi satmak üzere elinde 1
i dolaşırken yakalanmış. Artık '§ln in- |
. kâra, tevile uyar tarafı kalmadı. Şu 1 t adam hamamda benim ceketimi çal-ı mistir, kendisinden davacıyım. Gerek . şahsî hakkım ve gerekse hukuku âm-ı me namma tecziyesini talep eyliyerek . hakkı takdirini muhterem mahkeme-| nizln yüksek vicdanına terkediyorum t hâkim beyefendi hazretleri!..
Maznun Ahmet kaldırıldı. Süflice kılıklı, tilki bakışlı, kırk yaşlarında bir adam.
— Bak! Sen hamamda bu adamın ceketini çalmışsın, satarken yakalamışlar.
Ahmet, çaylak gagası gibi kancalı sivri burnunu uğuşturarak başını salladı:
— Aah... Hepten yalandır bay hâkim!,. Kendisine iade ederim.
— Neyi iade ediyorsun..
— Hepsini iade ederim efendim. Bu adamın söylediklerinin aslı da faslı da yoktur. Ben o gün hamama da gitmedim, bu adamı da tanımam. İftira ediyor bana... Ben hırsız değilim.
— Peki amma, tanımadığın bir adam sana niçin iftira etsin...
— Kimbilir hâkim bey.. Malûm ya, kaplanın alacası dışında, insanın ala-cadı İçindedir, derler. Herkesin huyu, suyu bilinmez ki... Kim bilir içinde ne karın ağrısı vardır.
— Peki, satarken senin elinde yakalanan ceket bu adamın ceketi imiş. Ne arıyordu sende,. Kendisi mi verdi!..
— Orasını da bilemem efendim. Ben seyyar koltukçuluk yaparım. Ce-‘ ket de alıp satanm. pantalon da... O ceketi de birinden satın almıştım, ! kân ile satacaktım. .
, — Ceketi satın aldığın adamı bize
gösterebilir miscin!
— Onu ben nasıl göstereyim hâkim bey!.. İstanbul dediğin yer, mahşer meydanına benzer. Dünyanın yetmiş iki buçuk milleti burada toplanmıştır. Her alış veriş yaptığım adamın bacağına iplik bağlayıp ucunu da kendi belime dolayacak halim yok ya!.. Ceketi kimden aldığımı, herifin şimdi nerede olduğunu ne bileyim ben,... Hem ben hırsızlık yapmadım ki ceket çalayım.
Hâkim gülümsedi:
— Ya, şu evrakta kaydedilen sabı-kalanna ne diyelim!.. Bunlar da mı İftira!...
Ahmet dudak büktü:
— Hepsi yalandır, hepsi iftiradır efendim. Kabul etmem ben.
Şahitler dinlendi. Ahmedhı, ha-
Et ihtiyacı
Kasaplık hayvan getirilmesine çalışılıyor
- ppiivorsun Şimdiye kadar Şahitler aınıenaı. anmeum, n«-
V» 1 • .. toytoldu muîa diye kendile-. mamdan bay Memduhım ceketini ça-
ReVİCOZ Cinavctl rini temize çıkarmağa çalışıyorlar.1 lıp satarken yakalandığı saMt oldu Dey KUZ. Vllldyetl A iw m efendlm, de bllgün sabıkalan da nazarı
hamama ceketsiz gelmedim yal... yedi ay hapse konulmasına karar ve Sokaklarda ceketini koltuğunun altı- rildi. ve. n. .
Karısını öldüren Sabri vakayı anlatıyor
Kadm ve çocuklar büyük şehirlerden çıkıyorlar
Dün Lir gazete, Belediyenin işti-rakile bir Kasaplar şirketi kurulacağını yazıyordu. Vali ve Belediye reisi Dr. Lûtfi Kırdar, bu haberin asılsız olduğunu, evvelce böyle bir tecrübe ' yapıldığı halde iyi bir netice alınmadığını, ancak tstanbulun et ihtiyacını karşılamak için Şark vilâyetlerinden kasaplık hayvan getirilmesine teşebbüs edildiğini gazetecilere söylemiştir.
Stokholm 13 (A.A.) — Bütün kadınlar ve çocuklar büyük Alman şehirlerinden tahliye edilecektir.
Almanyada 3 idam
Londra 13 (A.A.) — D. N. B. ajansının bildirdiğine göre, Alman milletinin maneviyatım bozmağa teşebbüs eden 3 Alman idam edilmişlerdir.
Almanyada topyekûn seferberlik
Stokholm 13 (A.A.) — Socıal Demokrateri gazetesinin Berlin muhabirinin verdiği bir habere göre Alman hükümeti 48 deh 59 yaşına kadar bütün erkekleri silâh altına almağa karar vermiştir.
Yeni Bulgar kabinesi
Sofya 13 (T. P.) — Yeni Bulgar kabinesini Maliye nazın I Bojilef kurmuştur.
Ankara ekspresi
Ankara 13 (A.A.) — Devlet Demiryolları umum müdürlüğünden bildirilmiştir: Haydarpaşa - İzmit arasındaki anza devam ettiği müddetçe görülen lüzum üzerine 14/9/1943 tarihinden itibaren ekspres katan saat 22.05 yerine Ankaradan saat 19.55 de ve yolcu katan da saat 19.55 yerine saat 22.05 de, ekspres katarının vapuru Derinceden saat 12 de ve yolcu katannın vapuru da saat 15 de hareket edecektir. Vapurların İs-tanbuldan hareket saatlerinde değişiklik yoktur.
Beykozda karısı Muzafferi ustura ile keserek öldüren Sabrinin muhakemesine dün birinci ağır cezada başlanmıştır. Sabri demiştir ki:
— Muzafferle 942 senesinde evlendik, İzmire gittik. Kendisini çok seviyordum. O da beni seviyordu. Fakat İzmirde süslü gezen kadınlan görüyor, o da aynı şeyi istiyordu. Bunu yapamadığım için bana: «Ya dediklerimi yaparsın, yahut başkasına kaç bul’a ---------
tim. Orada iş buldum. Kanmı çağırdım, fakat gelmedi. Bunun üzerine tstanbula döndüm. Burada karımın benden ayrılmak için dâva açtığını öğrendim. Vazgeçmesini rica ettim.
Vaka günü kanmı yabancı bir erkeğin kucağında gördüm. Kan beynime sıçradı. Karım bana: «İhanet ettiğimi gözünle görmen için bu işi yaptım, artık beni boşa» dedi. Bundan sonra ne olduğunu bilmiyorum. Kendimi karakolda buldum.»
Muhakeme, şahitlerin dinlenmesi için başka güne bırakıldı.
metres olurum.» dedi, gün sonra kalktık, geldik. Ankara’ya
Bir-Istan-git-
Sabahları suyu daha erken vermek lâzım
Sular idaresi, bir müddettenberi sabahlan suyu pek geç vermeğe başlamıştın Akşamlan şehrin birçok yerlerinde su, saat 21 ve nihayet 23 te kesildiği halde, sabahları suyun musluklara gelmesi saat beşten sonraya kalmazdı. Fakat bir müddettenberi Sular idaresi, 24 saat içindeki suyun verilmesi müddetini uzatacağı yerde, sabahlan bir buçuk saat daha geciktirerek saat altı buçuktan evvel su vermiyor. Halkın mühim bir kısmı, sabahlan erken uyanarak evlerine uzak bulunan işlerinin başına vaktile gitmeğe mecburdur. Saat altı buçuktan evvel musluklara su verilmem-esi, halkı sıkıntıya sokuyor. Sular idaresi buna bir çare bulmalıdır.
Bir Alman denizaltısı batırıldı
Londra 14 (Radyo) — Tanınmış Alman denizaltı kumandanlarından binbaşı Guggenberger esir edilmiştir. Bu zatın denizaltısı Brezilya açıklarında bir Amerikan uçağı tarafından batırılmıştır. Mürettebattan bir "kısmı da esirdir. Guggenberger vaktile Arc Royal İngiliz uçak gemisini batırmışta»
Meclis dün toplandı
Ankara 13 (A.A.) — Büyük Millet Meclisi bugün Refet Canı-tezin başkanlığında yaptığı toplantıda yabancı memleketlere gönderilecek memurlar hakkında-daki kanun lâyihasını müzakere ve kabul etmiştir.
Meclis gelecek toplantısını çarşamba günü yapacaktır.
Türk altını
Külçe altın blr gramı
Son Telgrafın presi patladı
Tanin gazetesinin basıldığı Son Telgraf matbaasının presi dün gece sabaha karşı patlamış, işçilerden Mehmet ve Şinasi ağır surette yaralanmışlardır. Yaralılar hastaneye kaldırılmışlardır. Tanin, bu yüzden bu sabah çıkmamıştır.
13/9/1943 fiatleri
Londra üzerine 1 sterlin Nevyork üzerine 100 dolar Cenevre üzerine 100 frank Madrid üzerine 100 pezeta Stokholm üzerine 100 kuron
Esham ve Tahvilât
İkramlyelj % 5 933 İkr. Ergani % 5 938 % 5 ikramiyen M. M, % 7 MİBÎ Müdafaa Sivas - Ezrurum 1 Sivas - Erzurum 2-7 % 7. 1941 D. Y. L % 7. 1941 D. Y. 2 % 7 1941 D.Y. 3
% 74 T. bore.
Anadolu D. Yolu % 6U Anadolu D. Yolu 1-2 Anadolu Mümes.
Merkez Bankası tş Bankası nama İş Bankası Hâmiline T. T. B. hisse Aslan Çimento Şark Değirmenleri İttihat Değirmen
BOKSA DIŞINDA
69 mükellef daha kampa sevkedildi
Emniyet direktörlüğü yeniden 69 varlık vergisi mükellefi yakalamış, ve Demlrkapıdaki kampa sevketmiştir. Bunlar arasında bir de kadın mükellef bulunmaktadır.
E e Takvim •—-
Ramazan 14 — Hızır 132
ık Güneş öğle İkindi Ak. Yatsı
36 11.17 5.48 9.21 12.00 1.33
58 0.39 13.10 16 42 19.21j2jf>8.
14 Eylül 1943
AKŞAMDAN AKŞAMA
«Kurtulur kaptan, fakat hep yolcular candan geçer»
Sahffi» S
|| Bir çırpıda |
s >0
>5
19
15
âölttatt8X»S88
1,1
c
l
j.
•tsı
,33 I
Bir vakitler, Tayyare piyangosu, «en büyük gazeteci» olmuştu: Ayın muayyen günlerinde o himmetim gösterdi mi, ikinci tabılar çıkarılır, satış birkaç misli olurdu. Eu kuvvetli kalem sahipleri, bu müthiş ti-rajcı rakip karşısında «Pes!» derlerdi.
Şimdi ise, «en büyük macera romancısı» sıfatım şüphesiz ki İkinci dünya harbi kazanmış bulunuyor:
Tekerleme haline gelen «trük» leri, «kudösen» leri, «entrika» lan, «fasıl sonlan» m birer birer sayarsam gına verecek:
(Ribbentrop’un Moskova’yı ziyaretini ve Alman ordularının Sovyet Rusyaya hamle işi sürprizlerini ve buna benzer kütle hareketlerim meskût geçeceğim.) Yalnız, Hess’in tayyare ile Almanyadan kaçışı gibi ferdî hareketler arasında, Grazia-ni’nin aslanlar ve kaplanlarla resim çıkarışı; Rommel’in El’Alemeyn’e dayanmışken Eisenhower’in Napoli’de belirişi; yeni devrin belki de en mükemmel İngiliz roman muharriri olan Somerset Maugham’ın Amerikada casus diye idama mahkûm edüişi; amiral Cunningham’ın «Şu İtalyan donanması nerede? Şununla bir çarpışayım!» diye beklemişken nihayet, ilk raslayışta ona muhabbetle ve benimsiyerek bakışı; Mussolini’nin düşürülmesi ve hapsedilmesi; Mussolini’nin kaçırılmas-sı... Bu cins fasılları yâdedeceğim.
Bunlar hep, Michel Zeveko’dan Nizameddin Nazif Tepedelenli’ye kadar tekmil «harikulade vakalar romancıları» m «Pes!» dedirtecek vakalar... Netekim macera romanlarının yeni şahlarından olan Nizam da artık tefrika değil, başmakale yazarak, büyük üstat HÂDİSAT hazretlerinin meşki üzerinden, âciz ve naçiz bir tilmiz gibi kalem yürütüyor...
Mussolini hakkında türlü hikâyeler söylendi. Bunların içinde en doğrusunun şöyle olduğunu, ben, bir tesadüf neticesi, kati olarak öğrendim:
Gazetelerin de yazdığı şekilde, faşist partisi vaziyetinin müşküllüğünü görerek «yenileşme» kararını verince; buna, Mussolini şahsan her ne kadar muarız kalmışsa da, «hükümet reisliğinden çekilmek, faşist ol-mıyan unsurları da alarak bir kabine teşkil etmek» zaruretine boyun eğmiş. Vaziyeti kirala bildirmek üzere, otomobiline binerek saraya gitmiş. Kıral onu her seferkinden ayn bir ifadeyle, soğuk karşılamış. Du-çe’nin söylediklerini dinledikten sonra:
— Pekâlâ!... Ben de bu bahsettiğiniz kabinenin teşkilini mareşal Ba-doglio’ya havale ettim! - demiş.
Böyle bir neticeyi beklemediği için, Mussolini, hayli şaşırmış bir halde saraydan çıkarken, kendi otomobili ortada yok. Etrafını zabıta memurları alır; onu bir tevkifhane otomobiline bindirerek hapishaneye götürürler.
Kıra! ve Badoglio, bazı generallerle anlaşarak bu hükümet darbesini tertiplemişler imiş. Sukutu üzerine Mussolini’ye, en yakınlan bile sırt çevirmişler imiş. Mussolini, düşmesinden birkaç gün evvel «Biz muzafferiz» iddiasında bulunduğu için, hapishaneye girdiği vakit de aynı şekilde haykırdığı akla yakınmış. Sıhhati pek bozukmuş: Mide kanseri varmış: bir türlü ameliyat yapı-lamıyormuş. Saray muhiti onu halkın ruhunu anlamaktan artık uzaklaştırmış imiş.
Mussolini’nin paraşütçüler tarafından kaçırılması bahsine gelince, ta-biatile bu pek taze haberin teferruatını İstanbulda ben tahkik edebildim desem bile kimseyi inandıra-mam. Fakat o babı bir Fransız muharriri ileride yazdığı vakit «Tout est perdu, sauf Mussolini» diye bir Serlevha koyacaktır. Aynı bab’a ise, Iurkçe olarak Fazıl Ahmedin bir beytini başlık koymalı sanıyorum. Üstat, geçen harbin sonunda lider, lenn firarı hakkında şöyle yazmıştı: İNaniırta 1__ 1 11.
Köprünün tamiri
Bu iş bir ay kadar sürecek
Vatan vapurunun çarpması üzerine köprüde vukua gelen hasar alelacele tamir edilmiş ve ev-evlâ yayaların, ertesi sabah da tramvay ve otomobillerin geçmeleri temin edilmiştir. Fakat bu tamir, sırf köprünün münakalâta biran evvel açılması için muvakkat bir mahiyettedir. Şiddetli bir fırtına veya yeni bir ârıza ile burası yine tehlikeli bir vaziyete geleceğinden kazaya uğri-yan kısmın esaslı surette tamirine hemen başlanacaktır. Bu arada vapurun çarpması neticesinde dubalardan biri de su aldığından bu da kalafata çekilmiştir.
Köprüdeki zincirden bir kısmı denize düştüğünden bunun çıkarılması için bugün bir dalgıç denize indirilecektir. Tamir, bir ay sürecektir.
Köprüler müdürlüğünün köprüde yeniden yaptığı tetkikler neticesinde çarpmadan hasıl olan hasarın daha geniş olduğu görülmüştür. Köprünün kenar ayaklarının mesnedi bozulduğu gibi Balıkhane önündeki asfalt da çatlamış, ikinci bir zincir kopmuş ve ikinci bir duba da su alacak derecede zedelenmiştir.
Yapılacak tamirin yalnız Belediyeye ait kısmının masrafı seksen üç bin küsûr liradır. Tramvay, elektrik ve telefon tesisatı da bu çarpma neticesinde bozulduğundan bunların zararı bu rakamdan hariçtir. Belediye, mahkemeye müracaat ederek vapurun sahibi aleyhine dâva açmıştır.
Telefon, elektrik, tramvay idareleri de ayrıca vapur sahibi aleyhinde kanunî takibat yapacak, lardır.
Erkek çorapları
Hileli fiat yükselişinin asıl sebebi nedir?
Erkek çoraplarındaki maliyet fi-atlerinin teshirine geçildiğini yazmıştık. Yapılan tetkiklerde — iplik tedarikinde güçlük çekildiği bahane edilerek — erkek çorapları pahalılığının kadın çoraplarını da geçtiği görülmüştür.
Bölge sanayi birliği tarafından yapılan tetkikler — nümuneleri ile birlikte — İstanbul Belediyesi İktisat işleri müdürlüğüne gönderilmiştir. Bir kısım çoraplar evvelce ucuz fi-atle satın alındığı halde yenilerle beraber onların da fiatleri yüksetil-miştir.
İplik bulmak pek o kadar güç değildir. Yalnız, fazla miktarda ipliğe ihtiyacı olanlar kara borsadan fatu-rasız mal aldıklarından ucuz fiate mal olanları da yüksek fiatlerle bir tutmaktadır. Hileli fiat yükselişinin asıl sebebi budur. Şimdiye kadar erkek çorapları fiatlerinin kontroldan geçmiş olmayışı da fiat yükselişine sebep olan âmillerdendir.
Müddeiumumi Ankaraya gitti
İstanbul Cumhuriyet müddeiumumisi B. Sünuıhi Arsan, Adliye Vekâletinin daveti üzerine Ankaraya gitmiştir. B. Sünuhi, birkaç gün sonra İstanbula dönecektir.
M L-J ?oyıe yazmıştı:
Nahuda oldukta bunlar devletin
V . i , kalyonuna
Kurtulur kaptan, fakat hep yolcular canden geçer Kaptanın akıbeti belli olmadıysa da^yolculann candan geçtiği muhak-
Nû)
Kapalıçarşımn tamiri
Kapalıçarşımn tamiri için birkaç sene evvel tetkikler yapılmış, fakat bir netice elde edilememişti. Son yangın üzerine tamir işi daha lüzumlu bir şekil almıştır. Çarşının damı birçok noktalarda akmaktadır. Belediye yeni tahsisat bulursa çarşının tamirine başlıyacak ve sarfedeceğı parayı mal sahiplerinden alacaktır.
Ofis namına yapılacak makarnalar
Bundan bir müddet evvel Toprak mahsulleri ofisile makarna fabrikatörlerinin yaptıkları anlaşma esaslarına göre yakında yeniden makarna imalâtına geçileceğini, makarnaların yalnız Ofis emrine tahsis edileceğini yazmıştık. Yeniden yapılarak — tevziat şekli bilâhare tesbit edilmek üzere — Ofisin ambarlarına yerleştirilecek makarnaların maliyeti yakında tesbit edilecektir. Fabrikalar yüzde I 3 rutubetli makarnaların her kilosu için dokuz kuruş işleme masrafı alacaklardır.
Yaptırılacak makarnaların miktarı henüz anlaşılamamışı!. Makama miktarı, tahsisine imkân hasıl olacak buğdaya bağlıdır. Geçen seneki unlara Amenkanunu kanştırıldığm-dan, memurlara dağıtdan makama, lar, normal zamanlarda yapanlardan birçoğundan iyi fdi. Bu senek! imalatta sert buğday unu kullanılacaktır.
YILDIZI SÖNDÜ.
Otobüs seferleri
Kadın, erkek geçimsizliklerine dair.
Tramvay idaresi yeni seferler ihdas ediyor
Güneş görmemiş cildin moda olduğu zamanlarda..
Arkadaşım, postadan yeni gt- j kan Avrupa mecmualarından bi- i rindeki resme uzun uzun baktık- j tan sonra gülümsedi. Hâtıralarla ı dolu bir gülümseyiş. Eğilip sey- i rettiği resme ben de bir göz attım, i Bu 1914 den, hattâ 1910 senesinden evvelki şık bir kadını göste- § riyordu. Uzun eteklerini bir elile ı toplayıp kaldırmıştı, öteki elinde ise şemsiyesi vardı. 1
Bir zamanlar şemsiyenin ha- i yatımızdaki rolü ne kadar büyüktü. Hele kadınlar arasında ( ne kadar rağbetteydi. 1
Bir şık kadının, bütün elbise- : lerile, aynı renkte şemsiyeleri olurdu. Meselâ bugün kurşuni 1 giyilmiş değil mi?.. Elde de kur- 1 şuni şemsiye... Ertesi gün vişne 1 çürüğü elbise üstte ve elde de vişne çürüğü şemsiye. Daha er- i tesi günü ördek başı elbise. Ör- : dek başı şemsiye... Eldiven, şapka, iskarpin gibi şemsiye de âde- ; ta kadın giyinişine dahil olmuş bir şeydi. Yazlıkları, kışlıkları, 1 mevsimlikleri vardı. Kıyafete göre asorti olmasına dikkat edilirdi. Bunun içindir ki kadın eşyası içinde edebiyata en ziyade gir- ı miş olanı da şemsiyedir. Eski romanlara şöyle bir göz atınız. Bü- ı tün sevgililerin, genç kadınların ellerinde birer şemsiye vardır.
Meselâ bir yaz günü uzakla- ı şan bir sevgiliden bahsediliyor değil mi?.. Bir beyaz şemsiye i gittikçe uzaklaşır, uzaklaşır. Ni- ı hayet bir papatye kadar küçü- ( lür ve gözden kaybolur. Bundan anlaşılıyor ki bir zamanlar ka- 1 dınlan yalnız ve sadece şemsiye- ı lerile anlatmak kabildi.
Araba ile yapılan kır ve çayır ; piyasalarında körüğü inik faytona kurulan bir kadının, yaz günü şemsiyesini açtığını görürdünüz. Faytonun körüğünü kaldırt-maktansa, şemsiyeyi açmak tercih edilirdi.
Ara sıra şemsiye bir perde gibi de kullanılırdı. Meselâ piyasa sırasında filâncaya yüzünü göstermek istemeyen bir genç kadın hemen şemsiyesini o tarafa eği-verirdi.
Vaktile, kullananlar arasında, şemsiyenin de kendine mahsus ayn bir dili vardı. Şemsiye üe, bir şemsiye hareketile karşısındakine bir çok şeyler söyliyebi-len eski zaman tazelerinin hikâyelerini hâlâ dinlemiyor muyuz?.. Bazan bir arabanın içinde bir şemsiyenin mânalı kımıldanışı erkekleri yüreklerini ağzına getirecek kadar heyecanlandırırdı. Güneş batmadan önce yapılan sandal gezintilerinde de kadınlar ipekli şemsiyelerini açardı.
İstanbula gelen eski seyyahlar mesire yerlerini uzaktan, renk renk şemsiyelerle çiçek tarhlarına benzetirlerdi.
Ve ne çeşit çeşit şemsiyeler. İpeklileri, taftaları, ajorlulan, . kenarlan — hattâ bazılarında üç . sıraya kadar — dantelalılan... . Güneş görmemiş, kâfuru beyaz-ı lığındaki kadın cildi güzellikte en mühim unsurlardan biri addedildiği günlerde şemsiyenin yıldızı pek parlaktı.
Güneşin, genç insan derisi için en iyi, en nadide krem addedildiği bugünde ise zavallı şemsiye artık kadın elinde eskisi kadar kıymetli değildir.
Şemsiye, kadının silâhı...
Bir zamanlar şemsiye kadmla-nn elinden o derece düşmezdi ki hattâ bazan kendilerini bununla müdafaaya bile kalkarlardı. Şemsiye kadının en mühim silâhı idi. Meselâ bazan, bir ramazan gecesi, Direklerarasından akan kalabalık içinden havaya bir şemsiyenin kalktığını, sonra bunun bir erkeğin kafasına indiğini görürdünüz. Yahut sokakta yaşlı başlı bir kadının:
-m Şimdi şemsiyemi kafanda paralarım! diye karşısındakini tehdit ettiğini işitirdiniz.
Bir zamanın sokak Don Juan-lan için de en büyük tehlike şemsiye ile dayak yemekti.
Lâkin yine aynı kimselerin,
yani sokak Don Juanlannın, ba- ■ zı müstesna vakalarda şemsiye pek işlerine yarardı. Bilhassa : Avrupada şemsiyenin bir «aşk , âleti» halinde kullanıldığını da 1 işitirdik. J
Avrupada bir takım âşıkane şemsiye trükleri, şemsiye manev- ' ralan yapılırdı.
Orta yaşlı bir dostum bana bunun hakkında şu garip hikâyeyi anlatmıştı:
— Paristen bir arkadaşım gel- 1 di. Çok çapkın bir çocuktu. Baktım kolunda epeyce eskimiş bir şemsiye... Kendisine:
— Yahu insan Paristen gelirken kolunda bu Nuh Nebiden kalma şemsiye ile mi istasyonda boy gösterir?., dedim.
Arkadaşım eski şemsiyesini âdeta muhabbetle okşıyarak bana cevap verdi:
— Sen bu şemsiyeyi beğenmiyor musun?..
— Beğenilecek bir tarafı yok ki...
— Azizim... Pariste iken hayatıma giren en nefîs kadınları hep bu gördüğün şemsiye sayesinde ele geçirdim. O benim en emektar, en sevgili, en iyi dostumdur. Geçen gün hesabettim. Bu tarihî şemsiye sayesinde tamam 12 kadın tanımışım. Yani bir düzüne tatlı macera!..
Evet bir zamanın Avrupasında şemsiyenin aşk meselelerinde oynadığı rolün ehemmiyetini inkâr etmek kabil değildir.
Meselâ yağmurlu bir gün, genç bir kadın hızla gidiyor. İşte bu esnada arkadan gelen Don Jua-nın şemsiye pek ziyade işine yarardı. Hemen yaklaşma. Şemsiyeyi açarak;
— Islanacaksınız matmazel... Buyurmaz mısınız?..
— Fakat sizi tanımıyorum ki...
— Maksadım bu güzel elbiselerinizin ıslanmasına, mâni olmaktır. Yoksa .. falan filân...
Bir zamanın kaldırım âşıklarının yaptıkları ve muvaffak oldukları şeyler!.. Hattâ bazıları Yağmurlu günlerde, ava giden avcının tüfeğini alması gibi, on lar da ne olur ne olmaz düşünce-sile şemsiyelerini yanlarına alıp sokağa fırlarlarmış. Demek vaktile kadının gözüne şemsiyeli erkek «Bican efendi» gibi salapati bir tip değil, bilâkis nazik bir salon erkeği gibi görünürmüş.
Bugün şemsiyenin yıldızı sönmüştür. Şemsiye taşıyanlar hemen herkesin alâkasını üzerine çekiyorlar. Chamberlainin kendisi kadar şemsiyesi de şöhret sal-mıştı. Habeş imparatorunun da öyle.
Halbuki 1914 ten önce bütün dünya meşhurları şemsiye taşırlardı. Fakat bu pek tabiî bir şey addedildiği için, kimsenin şemsiyesi göze çarpmazdı. — H.
Tramvay idaresinin gerek Ameri-kadan getirttiği otobüsler, gerek Ticaret ofisinden satm alarak otobüs haline koyduğu arabalar yirmi üç parçadır. Evvelce hazırlananlardan başka son zamanlarda idarenin atel-yesinde şasileri ve montajlan yapılanların hepsi, sefere çıkacak bir vaziyete konulmuşlardır.
Son Köprü kazası üzerine Harbiye ile Bayezit ve Karaköy ile Taksim arasımda ihdas edilen otobüs seferlerinin daha geniş bir sahaya teşmil edilmesi Tramvay idaresi tarafından kararlaştmlmıştır. Amerikadan getirilen otobüsler, çok büyük ve havaleli olduklarından dar kavislerden geçemiyecek vaziyettedirler. Bunlar, (yine Beşiktaşla Taksim ve Büyük-dere hatlarında seferlerine devam edeceklerdir.
Tramvay idaresinin yeni tesis etmeğe karar verdiği bir şebekeye göre küçük çaptaki otobüsler, Harbiye-den hareket ederek Taksim, Tarla-başı caddesi, Tepebaşı arkası, Azap-kapı, Gazi köprüsü, Atatürk bulvarı, Saraçhanebaşı, Bayezit, Dirvamyolu, Babıâli, Sirkeci, Karaköy köprüsü, Tophane, Beşiktaş, Gümlişsuyu, Taksim yolile Harbiyeye gideceklerdir. Diğer bir servis de aksi istikamette, yani Harbiyeden kalkarak Taksim, Gümüşsüyü yolile yukarıda kaydettiğimiz güzergâhı takibederek Harbiyeye gelecektir. Bu suretle her iki taraftan hareket edecek otobüsler, böyle birer devir yapacaklardır. Bu servislere bir kaç güne kadar başlanacaktır.
Tramvay idaresi, bu yeni seferleri ihdas etmekle İstanbul ile Beyoğlu arasındaki münakalât güçlüklerinin hafifleyeceğini ve tramvaylardaki kalabalığın da azalacağını muhakkak görmektedir.
Soygunculuk ve yaralama
Fahreddinin mahkemesine dün devam edildi
Yüksek kaldırım
Arabaların geçemiyeceği anlaşıldı
Galata ile Beyoğlu arasındaki münakalâtı kolaylaştırmak için Yük-sekkaldınmın tanzimine teşebbüs edildiği yazılmıştı.
Yüksekkaldınmın bir kısmı, merdivenli olduğundan, basamaklarının sökülmesi kabil olduğu takdirde, Galata ile Beyoğlu arasındaki otomobil ve arabalar daha kısa ve kestirme görülen bu yoldan işliyeceklerdi. Fakat Belediyenin yaptırdığı tetkikler neticesinde Yüksekkaldırımdaki meyiller yüzde on ile yüzde on beş arasında olduğundan, nakliye vasıtalarının —' basamaklar kaldırılıp yol tanzim edilse bile — buradan çıkıp inmeleri pek güç olacaktır. Bundan başka yolun bazı yerleri de pek dar ve kaivislidir. Bu kavisler kalkmadan manevra yapmak kabil olmıtyacaktır. Bunların kaldırılması da epey masraf kapısını açacak bir istimlâk muamelesine ihtiyaç göstermektedir. Bu itibarla Belediye, Yük-sekkaldırımı tanzim etmekten şimdilik vazgeçmiştir.
Soygunculuk ve kendisini yakalamak istiyen polis memuru B. Kâzımı yaralamaktan suçlu Fahreddinin muhakemesiee dün birinci ağır ceza muhakemesine dü nbirlncl ağır ceza lenen şahitlerden Beler oteli sahibi Agop ve otel müstahdemlerinden Hıristo ifadelerinde:
— B. Kâzım vurulduğu gün Fah-reddin yukarıdan aşağı iniyordu. Merdiven başında bize rasladı ve: «Yukarıda birisi var çok gürültü ediyor.» d*edi. Biz yukarıya çıkarken Kâzımı yaralı vaziyette merdivenden aşağıya doğru İnerken gördük.
Demişlerdir. B. Kâzım, Fahseddi-nin kendisine rüşvet verdiği yolundaki İddiasını reddetmiş ve demiştir kİ:
— Ben elimdeki resmi ile Fahred-dinl arıyordum. Beler otelinde olduğunu tesbit ettim. Gidip yakalamak istedim. Yukarı kattaki oda kapısı önünde benj Fahreddin karşıladı ve kendisini karakoldan çağırdıklarını, beraberce gitmemizi söyledim. Fahreddin pardesüsünü giyerken bir tabanca patladı ve yaralandım.
Muhakeme, diğer bazı şahitlerin dinlenmesi için başka güne bırakılmıştır.
Ticaret borsası dışındaki satışlar
Buğday ve yiyecek maddelerinin satışlarından mühim bir kısmı borsa-ya kaydedilmediğinden borsa harici satış yapanların sayısı artıyor. Gizli satış yapanlar yüksek fiatle mal alıp verdiklerinden borsa haricindeki satışlar yüzünden piyasanın yükseldiği görülüvor. Ticaret borsası. satışı yapılan malların kâmilen borsadan geçirilmesi için alınabilecek kararları tetkik ile meşguldür. Bir takım mutavassıtların satışların hararetlenmesinde rolü olduğu anlaşıldığından bunların kaldırılması yoluna gidilecektir. Zeytinyağı satışlarında simsarlık yapanlardan mühim bir kısmı borsaya kaydedilmiş değildlrö Yaknıda piyasaya çıkılarak mutavassıtların yoklamasına geçilecektir.
Eylül ayı çimento kontenjanı
iktisat Vekâleti, istaribulun ihtiyacını karşılamak üzere eylül ayma mahsus 750 ton çimento tahsis etmiştir. ______________
Yeni tifüs vakası yok
Son kırk sekiz saat içinde de yeniden tifüs vakası görülmemiştir.
Kadın - erkek geçimsizliklerine, bu yüzden ortaya çıkan boşanma dâvalarına dair bir gazetede yapılmış eski bir anket henüz dün gözüme ilişti. Evvelâ, araya bunca zaman girdiği için «şunlara şöyle bir göz atıp geçeyim!.» dedim. Fakat baktım ki hemen, hemen her cevapta kadın - erkek geçimsizliğine sebep olarak «erkek» denilen biçare mahlûk gösteriliyor. Dayanamadım. Kaleme sarıldım.
Meğer biz erkekler dünyanın en geçimsiz, dünyanın en az uysal olan kimseleriymişiz. Ve bütün. bozuşmalara, dargınlıklara, kızgınlıklara, ayrılıklara hep, hep biz sebep olurmuşuz!..
Halbuki şu dakikada kimin ağzından çıktığını pek bilmediğim doğru bir söz aklıma geliyor: «Erkekler vapura benzerler. Her vapur yürür. İstenilen limana götürülür, istenilen yere yanaştırılır. Lâkin iş kaptanın, maharetinde, kaptanın üstatlığın-dadır.»
Erkeklerin vapur olduğuna göre kaptanların kimler olacağım tabiî tahmin edebilirsiniz. Hakikaten. kaptan işini bilirse vapurlar değme fırtınalara boyun bile eğmezler. Tayfunlar, hortumlar, dalgalar onlara vız gelir...
Sorarım size. Yürümeyen vapur var mıdır?.. İş onu yürütmektedir.
Tasavvur ediniz ki tarihin en kaba erkeği Mark Antuandı. Kü-fürsüz lâkırdı etmezdi. En küçük ve en sebepsiz şeylerden hiddetlenir, büyük kavgalar çıkarırdı. Aklına gelen her türlü deliliği yapmakta biran tereddüt etmezdi. Son derecede cahildi.
Şimdi Kleopatrnyı ele alınız. Tamamile aksi yaradılışta bir insan. Gayet ince. İyi konuşan ve küçücük yaştanberi zamanının ilimlerini okumuş bir kadın.
Lâkin Kleopatranm uysallığı ve idaresi sayesinde bu iki insan beraber oldukları sıralarda biraz bile biribirlerinden ayrılmak istemediler. Eğer büyük âkıbetleri gelip onlan bulmasaydı belki de daha senelerce birlikte ve saadet içinde yaşarlardı.
Hattâ Kleopatra Mark Antuana ne yaparmış bilir misiniz?.. Genç adam dünyanın en fena, en sabırsız balık avcısı olduğu halde oltasını alıp balığa çıkarmış. Fa-. kat tek bir balık tutamadığı için l sevgilisine talihsizliğinden şikâ-ı yet eder dururmuş. Cam sıkılır-• miş.
1 Antuan, üzülmesin diye Kleo-’ patra bu esnada en iyi suya dalan L adamlarına kimseye hissettirme-. den işaret edermiş. Bu adamlar hemen yavaşça ve Antuana gö-: rünmeden suya dalarlarmış. An-
■ tuanın. oltasına balık iliştirirler-1 miş. Ve âşık: «Yakaladım! » diye 1 oltayı çeker, koca balığı görünce
mesut olur, o günü sevgilisine ’ karşı büsbütün iyi davranırmış.. r Antuan mükemmel bir obur olduğu için Kleopatra ona hele
- aksam sofralarında en nefîs ye-
- mekleri hazırlatırmıs!..
Görülüyor ki en. geçimsiz hem-1 cinsimiz Antuan bile mis gibi yo-‘ la getirilivormış...
Belki bunu okuyan kadın oku-I vucıılanmız kızmağa kalkacak-
- lardır. Sakın ha... Vallahi, billâ-hi şaka... Oltamıza balık taktır-
ı mak bizim ne haddimize?.. Onu
■ yapsa yapsa ancak Antuan terbiyesizi yapar...
: Hikmet Feridun Es
★ Son zamanlarda Hindlstandan gelen manifatura eşyasının Istanbula ait hissesi ayrılmıştır. Bu manifaturadan bir kısmı devlet memurlarına verilecektir. Bunların tevzii Memurlar kooperatifi tarafından yapılacak- . tır. Manifaturalardan bir kısmı da halka verilecektir. Bunlar hakkında da tertibat alınmıştır.
★ Galatada bir han odasında oturan Emin adında biri zabıtaya müracaat ederek, Melek isminde bir kadının odasının girerek 200 lira parasını çaldığını iddia etmiştir. Melek yakalanmıştır. Tahkikat yapılıyor.
Büyükadada satılık arsa
Nizam cihetinde çamlık içinde fevkalâde manzaralı geniş cepheli muntazam duvarla çevrilmiş 2300 metre murabbaı bir arsa satılıktır. İçinde bağı ve müteaddit yemiş ağaçlan vardır «Akşam» ilân memurluğuna müracaat. Telefon: 20681.
Samfe 4
AKŞAM
14 Eylül 1943
hana tutunacaklar?
SİNEMASI
ANKARA RADYOSU
Bugünkü program
12.30 Program, 12.33 Şarkılar. 12.45 Ajans haberleri, 13,00 Müzik (PI.),
18 Salon orkestrası, 19 Ajans haberleri, 19.20 Fasıl heyeti, 19.45 Konuşma, 20 Müzik: Pl.), 20,15 Radyo Gaıetesl, 26,45 Müzik, 21 Temsil, 21,30 Konuşma, 21,45 Klâsik Türk müziği, 22,30 Konuşma, 22,35 Ajans haberleri.
Yarın sabahki program
7.30 Program, 7,32 vücudumuzu çalıştıralım, 7.40 Ajans haberleri, 7,55 Salon orkestrası.
İSTANBUL RADYOSU Bugünkü program
19.15 Dans müziği, 19.30 Ajans haberleri, 19.45 Saz heyeti refakatile şarkılar, 20.15 Radyo Gazeteci. 20.45 Fasıl heyeti. 21.30 Senfonik müzik, 22 Ajans haberleri, 22.15 Kapanış.
Almanların kalyada mukavemet göstermek gösterir harita
İtalyanın kayıtsız ve şartsız tesliminden »anra Almanlar, İtalyan topraklarından bamamilıe çekilecekler mi, yoksa İtalyada bir müdafaa hattı kurarak Müttefiklerin şimale sarkmalarına mâni olmağa teşebbüs edecekler midir?
Ecnebi askerî mütehassıslar, AL inanların İtalyan yarımadasından tamamile çekileceğini tahmin etmemektedirler. Bunlann zannına göre Almanlar İtalyada bir müdafaa hatta kuracaklar ve bu hat önünde Müttefikleri durdurmağa veyahut hiç olmazsa bir müddet oyalamağa çalışacaklardır.
Ecnebi askerî mütehassıslara göre Almanlar için İtalyada iki müda-
ıel olan iki hattı
faa hattı mevcuttur. Bu hatlardan biri Toskanya eyaletinden eyaletinin cenubunda sol cenahı Adriyatik, sağ cenahı da Tireniyen denizine dayanmak üzere batıdan doğuya doğru mail bir istikamet takibet-mektedir.
İkinci hat ise, Pö vadisini takibe-derek eski Fransız hududundan Venediğin cenubuna kadar uzamakta ve bütün şimalî italyayı bir yaran daire şeklinde kaplamaktadır. Bu ikinci hat birincisinden daha uzundur. Müstakbel harekât Almanların bu iki hattan hangisinde mukavemetle kalkışacaklarını gösterecektir.
HAZİN BİR ÖLÜM
Eski Hicaz Defterdarı H. Zühtü kızı, Taksim Lisesi Tarih öğretmeni Reşit Örücü ile Üniversite umumi kâtibi Ferit Zühtü örücü’nün kardeşleri
AYŞE NÜVEYRE ÖRÜCÜ
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenaze namazı 14/IX/1943 salı güııü öğle namazından sonra Bay eza t camiinde kılınacak ve Feriköy mezarlığına götürülecektir.
Allahtan rahmet dileriz.
5
Perşembe akşamı
TÜRKÇE SÖZLÜ
Kırbaç
Yeni Mevsimi açıyor,
LÂLE filmin 1943 - 44 Altın Listesi Paramount ve Wamer’in mucizeleri. VATAN KAHRAMANLARI -(Virginiya City) Errol Flyn - Miriam Hopkins, VAHŞİ RÜZGÂRLAR ÖNÜNDE (Reap the Wild - W in d) 'Renkli) Ray Müland - Paulette Godard, ASLAN TARZAN (Beyond the Blue Horizon) (Renkli) Dorothy Lamcur -Richard Denning, SABAH OLMASIN (Hold Back the Dawn) Charles Bo-yer - Olivia de Haviland, LUİZİANA GÜZELLERİ (Louisana Purchase) (Renkli) Bob Hope - Vera Zorlna, FİLO GELİYOR (The Fleet’s İn) Dorothy Lamour - William Holden, JU-AREZ Paul Munl - Bette Davis, FEDAİLER FİLOSU (The Dawn Pat-rol) Errol Flynn _ Basil Rathbone, BAHAR SERENADI (Halidayınn) Fred Astaire - Bing Crosby, DAİMA KALBİMDESİN (Skylark) Clau-dette Colbert - Ray Milland, NAMZETLER YILDIZI (The Majör and The Minör) Ginger Rogers - Ray Milland, KAHRAMANLAR DİYARI (Dodge City) (Renkli) Errol Flynn -Olivia de Hawiland, ÖLÜME KADAR (Dark Victory) Bette Davis -George Brent, CAZ RESMİGEÇİDİ (Birth of the Blue) Bing Crosby -Mary Martin, ÖLMEYEN HATIRA (The Great’s Man Lady) Barbara Stanwyck _ Joel Mac Crea. SON MEKTUP (Take a letter darling) Rosalind Russel - Fred Mac Murray, CEHENNEM DİYARI (Valley of the Giants) (Renkli) Wayne Morris -Claire Trevor, BALO GECESİ (The Sisters) Errol Flynn - Bette Dawis, UÇAN DONANMA (Wing of the Navy) George Brent - John Payne -Olivia de Haviland, VATAN İÇİN (My favorite blonde) Madeleine Ca-roll ? Boh Hope.
LÂLE bu seneki filmlerile Sinema âleminin en büyük inkılâbım yaratacaktır.
IZÎSTTlMtar'DEFTERDÂRLİĞF
Mûkelleftn ismi Semt veya kazası
Yorgi oğlu Perikli Bela
No. Cinsi
Bakırköy
Mahallesi
Cevizlik
Sokağı
Aşmalı
Kıymeti
Teminatı
Hissesi
18 Bahçeli ev 1632 123 Tamamı
Eminönü maliye şubesine borçlu Yorgi oğlu Perikli Belanın mutasarrıf olduğu yukanda yazılı emlâkin 24/9/943 cuma günü saat 14,30 da birinci müzayedesi 4/10/943 pazartesi günü saat 14,30 da kat’l İhalesi yapılacağından taliplerin pey akçelerini yatırarak makbuzlarile birlikte Bakırköy kazası kaymakamlığı idare heyetine müracaatları ilân olunur.
«9067»
★
Mükellefin ismi Semt veya kazası Mahallesi Cevizlik
Bakırköy
No.
Cinsi
2
Kıymeti
Teminatı
252
Sokağı
Eski Mektep Yeni Amedci Hissesi
Tamamı
Eminönü maliye şubesine borçlu Eftad Zebo oğlunun karısı Olga ile yan yarıya mutasarrıf oldukları yukanda yazılı emlâkin 24/9/943 cuma günü saat 14,30 da birinci müzayedesi 4/10/943 pazartesi günü saat İ4.30 da kat’l ihalesi yapılacağından taliplerin pey akçelerini yatırarak mak-buzlarile birlikte Bakırköy kazası kaymakamlığı idare heyetine müracaat-ları ilân olunur. «9068»
k
Mükellefin ismi Semt veya kazası Mahallesi
Yuvan oğlu Üftad Bakırköy Sakızağacı
ve Petro
No,
18
Kıymeti
1632
Teminatı
123
_______Sokağı
Eski İstiklâl Yeni Yurd sahibi Hissesi
Tamamı
Cinsi
Bahçeli ev
Eminönü maliye şubesine borçlu Yuvan oğlu Üftad ve Petro Karaeftinı oğullarının yan yanya mutasarrıf olduklan yukanda yazılı emlâkin 24/9/ 943 cuma günü saat 14,30 da birinci müzayedesi 4/10/943 pazartesi günü saat 14,30 da kat’l ihalesi yapılacağından taliplerin pey akçelerini yatırarak makbuzlarile birlikte Bakırköy kazası kaymakamlığı idare heyetine müracaattan ilân olunur. «9069»
*
Mükellefin ismi Semt veya kazası Mahallesi
Parsih Eseyan Kadıköy Osmanağa
No._______Cinsi_______Kıymeti Teminatı
Sokağı
Nüzhet Efendi Hissesi
İzmir fuarı
Garipbirvak’a
Macar paviyonu ve verilen ziyafetler
İzmir fuarının
Macar paviyonu-nu Macaristan sefiri ekselans Yanos Vömle ziyaret etmişti. Belediye reis tarafından Macar sefirine verilen ziyafette Vali, Macar Devlet reisi amiral Horthy’yi ve Macar sefiri, Türk milletinin Yüksek Şefi ismet İnönü’yü hür- Macar sefiri M. metle andılar. Yanos Vömle
Salı günü akşam Vali, Belediye ve Parti reislerde matbuat erkânı şerefine verdiği ziyafette Macar sefiri güzel bir hitabede bulunmuş. Vali, Macar sefirinin nutkuna verdiği cevapta iki kardeş milletin dostluk bağlarına işaret ederek Macar Kıral naibini hürmetle selâmlamış ve sefirin ziyaretine teşekkür etmiştir.
Belediye reisi de İzmir şehri namına gelen misafirleri selâmlamış ve bardağını Macar milletinin refahına kaldırmıştır.
Macar paviyonu, Kültürpartan en güzel yerindedir ve halk tarafından çok beğenilmiştir._______
Bir kadını geceleyin ağaca bağlamışlar!
Şaheserile yeni mevsime başlıyor. Baş rollerde: TYRONE POWER ^^ENETTİERNEY
7
★ Eminönü Halkevinden: 17/9/1943 cuma günü başlamak üzere Evimizde her hafta sah ve cuma günleri saat 17,30 dan 18,30 a kadar mütehassıs öğretmen A. Benaroya tarafından stenografi dersleri verilecektir. İsteklilerin Evimiz Bürosuna iki fotoğrafla müracaat ederek kaydedilmeleri. .
Hububat işleri
Yakında bazı kararlar alınması bekleniyor
Ekmek istihkakının eylülün on beşinden sonra arttırılacağı bir Ankara haberine atfen yazılmıştı. Dün, Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul şubesi müdürlüğüne sorduk. Bu hususta henüz talimat gelmediğini öğrendik.
Diğer taraftan hububat satışı İs-tanbulda da serbes bırakıldığı takdirde buğdayın — ve ona bağlı olarak — yiyecek maddeleri fiatlerinln düşebileceği ileri sürülerek Ticaret Vekâletine yapıla» müracaata da henüz cevap gelmemiştir.
Trakyada ve İstanbulda yeni hububat mahsulünü incellyen Toprak Mahsulleri Ofisi müdürü B. Ahsen Ankaraya dönmüş bulunduğundan hububat işleri etrafında yakında bazı kararlar alınması bekleniyor. Yeni mahsulden vilâyetimizde tahsil edilen devlet hissesi
Yeni mahsulden İstanbul vilâyeti dahilinde tahsil edilen devlet hissesi yüzde sekseni bulmuştur. Evvelce hükümet tarafından verilen Ur karara göre bir yerde tahsil edilen devlet hissesi yüzde yetmiş beşi bulduğu takdirde başta un olduğu halde hububatın satışı serbes bırakılacaktı. Bunların serbesçe satılabilmesi için vilâyet, bugünlerde bir emir bekle-1 m'ktedir. 1
Evvelki gece Beşiktaşta garip bir vaka olmuştur. Emirhan sokağında oturan Aliye Sönmez adında bir kadın gece yarısına doğru sokağa çıkarak bir tanıdığına giderken üç erkek yolunu kesmiş ve boğazına geçirdikleri ilmekli bir iple kadını bir arsaya sürüklemişlerdir.
Evde yalnız kalan hemşiresi, Aliyenin gecenin dördüne kadar dönmediğini görünce meraka düşmüş ve pencereyi açarak sokakta onun yolunu beklemeğe başlamıştır. Bu pencere, Aliyenin sürüklenip getirildiği arsanın karşısmdadır. Ortalık aydınlanınca, Aliyenin arsada bir ağaca sımsıkı bağlı olduğunu gören hemşiresi derhal zabıtaya koşarak vakayı anlatmıştır.
Aliye ağaçtan çözülerek İfadesi atamıştır. Kadın hâdiseyi yukanda yazdığımız şekilde anlattıktan sonra şöyle demiştir:
— Bu üç kişiden birisinin adını biliyorum. çünkü beni ağaca bağladıktan sırada içlerinden biri: «Rauf hani ya sen bu kadını kesecektin» dedi. Ve beni ağaca bağladıktan sonra cebimdeki 10 lirayı alıp savuştular.
Zabıta Raufu ve diğer iki arkadaşını aramaktadır. Aliyenin evvelce bir gazino İşlettiği, hemşiresinin de o gazinoda şarkı söylediği teshit edilmiştir. Vakanın bir intikam hırsı ile işlendiği sanılmaktadır. Tahkikata devam ediliyor.
Çumrada şeker fabrikası kurulacak
Konya Çumrasmda bir şeker fabrikası kurulması etrafında yapılmakta olan tetkikler ilerlemiştir. Şimdiye kadar şeker pancarı yetiştirme tecrübelerinden de İyi neticeler atadığı bildirilmektedir.
Sıtma vakaları
Son günlerde şehrimizde sıtma vakaları, geçen aylara nispetle arttığı için sıtmalı hastalar, kinin yokluğundan dolayı atebrin ile tedavi edilmektedirler. Bu suretle eczanelere reçete ile yapılan müracaatlar artmıştır. Sdıhiye müdürlüğü, şehrimizdeki bazı eczanelere verilen atebrin miktarım arttırmıştır. Ateb-bin, Kızılay tarafından eczanelere verilecektir.
Açık teşekkür
Vücudumda ânz olan bir hastalığı süratle teşhis ve tedavi eden üniversite Tıp Fakültesi doçentlerinden Afife Cenan! ile asistan Dr. Lûtfiye ve hüsnü idaresile Cerrahpaşa has-. tanesini her cihetten örnek bir hastane haline sokan baş hekim Dr. Esat Nureddin Durusoya açık teşekkürde bulunmayı bir borç bilirim.
Eski meşihat müsteşarı 1 Cevdet (Molla) Arak
Bu Akşam SÜMER Sinemasında
Calibi dikkat iki yıldız... İki sinema kıralı
Barbara Stanwyck - Henry Fonda
BENİMSiN
Şayanı hayret filminin calibi dikkat iki aşıkı olacaktır. Mevsimin ilk büyük aşk ve ihtiras filmidir.
R---■ önümüzdeki perşembe gününden itibaren
SARAY SİNEMASI
Yeni sinema mevsiminin ilk büyük komedisini takdim ediyor.
Rosalind Russel ve Walter Pidgeon
tarafından yaratılan
Erkek Düşmanı
filmi bütün kadınlar gidip göreceklerdir. ı
36 Kâgir ev 3600 270 Tamamı
Fatih şubesine borçlu Parsih Eseyanın mutasarrıf olduğu yukarıda yazılı emlâkin 27/9/943 pazartesi saat 14 de birinci müzayedesi 7/10/943 çarşamba günü saat 14 de kat’î ihalesi yapılacağından taliplerin pey akçelerini yatırarak makbuzlarile birlikte Kadıköy kazası kaymakamlığı idare heyetine müracaatları İlân olunur. «9070»
1 __ Eminönü Maliye şubesine vergi borcunu ödemiyen David
Madenin Galatada Kuledibi Büyükbendek Sadi paşa apartımamnda 6 numaralı ikametgâhında haczedilen radyo, aynalı büfe, dolap, karyola ve sair kıymetli ev eşyası.
2 — Eminönü Maliye şubesine vergi borcunu ödemiyen Refael Assanın Taksim Şehit MuhtaT caddesi 71 numaralı Melek apartımanın 1 inci katında haczedilen frijider buz dolabı, piyano, oda takımı, büfe, grdrep, karyola, tuvalet gibi kıymetli ev eşyası.
3 — Eminönü Mafîye şubesine vergi borcunu ödemiyen İrfan Gözlerin Beyoğlu Ağahamam Toraacıbağı caddesi 71 numaralı ikametgâhında haczedilen büfe, gramofon, radyo, oda takımı gibi kıymetli ev eş-
20/9/943 pazartesi günü saat 10,30 da mahallerinde Tahsili emval kanunu mucibince alenî müzayede ile satılacağından talip olanların mezkûr gün ve saatte yukanda yazılı mahallerde hazır bulunacak me. muruna müracaatları ilân olunur.* (9178)
1 —— Kulekapı şubesine borçlu W. Bunaldı, L. Grallo, P. Heyo-taki kollektif şirketinin Arapcami mahallesi Arslan han No. 6/5 te mevcut daktilo makinesi, dolap ve masaları.
2 — W. Bunaldı’nın Ağahamam caddesi No. 42 deki ikametgâhında;
3 — P. Heyotakinin Ağahamam Delesuda apartıman 42/7 No. da;
4 — L. Grallo’nun Cihangir Bakraç sokak 2. ci Sigorta han 1/11
No. Iı ikametgghlarında mevcut lüks ev eşyası, piyano, radyo, elektrik süpürgesi, frijider ve sair eşya 15/9/943 tarihine raslıyan çarşamba günü sa^t 11 de mahallerinde satılacakları ilân olunur. (9177)
Yat satışı
öğretmen aranıyor
1 Askerî fabrikalar Kırıkkale Hususî orta okulunun (Matematik, Tabiiye, Fransızca) dereleri için barem kanununa göre 140 liraya kadar ücret verilmek üzere üç öğretmene ihtiyaç vardır.
Aşağıdaki vasıflan haiz ve şartlan kabul , edecek öğrtemenlerin dilekçe, nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureti, sıhhat raporu, 6 tane fotoğraf, varsa bonservis göndermek suretile Askerî Fabrikalar Kırıkkale Grup müdürlüğüne müracaat etmeleri.
A — Yaşlan 55 ten büyük olmamak,
B — Orta okullarda dere vermeğe ehliyetli olduğu Maarif Vekilliğince kabul edilmiş bulunmak,
C —- Orta okulda üç sene öğretmenlik edeceğini deruhte etmek, D — Harcırah istememek.
2 — Bu okulda haftada 3 ilâ 4 saat müzik derei göstermek üzere ayrıca bir öğretmene lüzum vardır. Bu öğretmenin ücreti ders saati he-sabile okul himaye heyeti tarafından serileceğinden, müzik dersi vermeğe ehliyetli olan isteklilerin dilekçe, nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureti, sıhhat raporu, 6 fotoğraf ve varsa bonservis göndermek suretile Askeri fabrikalar Kırıkkale Grup müdürlüğüne müracaat etmeleri ilân olu-nur,(9151)
Fatih bırmcı sulh hukuk hakimliğinden:
Hulûsı Ertam: Fatih ManisalI Mehmet paşa Mh. Tezgâhçıar cad. 28 No. hı hanede ikamet ederken halen ikametgâhı meçhul.
Hazine tarafından aleyhinize ikame edilmiş olan 487 kuruş maaştan fazla mehuz dâvasının cari mahkemesinde: İkametgâhınıza gönderilen zabtı dâvaya verilen meşruhata nazaran İkametgâhınızın meçhul olduğu anlaşılmakla hakkınızda yapılan ilânen tebligata rağmen mahkemeye gelmediğinizden bu kerre hakkınızda gıyap karan çıkarılmasma karar verilmiş olup duruşmanın muallâk bulunduğu 2/10/943 çarşamba günü saat 14 de mahkemede bizzat veya muteber bir vekil marifetile gelip müddeti kanuniysi zarfında İtiraz etmenin hususu tebliğ makamına kaim olmak üzere işbu gıyap karan bir ay müddetle ilânen tebliğ olunur.
* «9140»
Sümerbank iplik ve dokuma fabrikaları müessese-»i Bakırköy bez fabrikası müdürlüğünden:
- 1 — Fabrikamızın hurdalığında bulunan aşağıda cins ve miktarı
yazdı malzeme açık arttırma ile satılacaktır.
2 — Arttırma 1 7/9/943 cuma günü saat 15 tedir.
3 — Teminat parası 200 liradır.
4 — Fabrika satışı yapmakta serbestiz. 1070 adet gaz tenekesi (iyice)
131 adet gaz tenekesi (eski)
(9188)
Kizban
1792 İstanbul 80 144,97 30,000 2250
Adı:
Sicil No. sı:
Limanı:
Rüsumu:
Safî tonu:
Kıymeti:
Depozito:
Ankara emvaline Varlık vergisinden borçlu Fuat Baban’ın borcundan dolayı sahip olduğu yukarıda cins ve evsafı yazılı Kizban adındaki Yat, Tahsili emval kanunu hükümleri dairesinde satılacaktır.
İlk müzayedesi 5/10/943 salı günü saat 14 te ve katî ihalesi de 15/10/943 cuma günü saat 14,30 da yapılacaktır.
İsteklilerin pey akçelerini muhtevi makbuzlarla birlikte Beyoğlu Kazası kaymakamlığı idare heyetine miiracaatlan_jlan_olunur:__(9J_702
Tosya Belediyesinden:
Kapak zarf usulile eksiltmeye konunlan 18823 lira 94 kuruş bedeli keşifti Belediye sinema binası inşaatına talip zuhur etmediğinden, ilân edilen şartlar dahilinde mezkûr inşaatın pazariık suretile talibine ihalesi kararlaştırılmış bulunmakla isteklilerin 23/9/943 tarihine müsadif perşembe günü saat 14 te Belediye encümeninde hazır bulunmaları ilan olunur. (9145)
İstanbul jandarma satınalma komisyonundan:
Sivil elbise imalâtında kullnılmak üzere 95 metre kol astarı, 550 adet pantalon askı düğmesi, 400 adet ceket düğmesi, 1100 pantalon 200 gram ibrişim, 125 gıam siyah kordinato, 1,5 kilo sonlayt sabunu, 12 top vatka pamuk 21/9/943 sah günü saat 15 te İstanbul Taksimde Jandarma Satın alma komisyonumuzda pazarlıkla alınacaktır. Numuneler her gün Komisyonumuzda görülür. Diğer şartlar pazarlık arasında kararlaştırılacağından, isteklilerin pazarlık vaktinde Komisyonumuza gelmeleri. (9148)
Üniversite Rektörlüğünden:
Tıp Fakültesinin Bütünleme imtihanlarına Birinciteşrin 4 ncü Pazartesi günü başlanacaktır. (9036)
Nişantaşı kız enstitüsü müdürlüğünden:
Meslek okulları için pazarlıkla satın alınacağı ilân olunan 200 adet hurcun muhammen bedeli 1080 lira olmayıp 10,800 (on bin sekiz yüz) lira olduğu ve ihalenin 17/9/943 cuma günü saat on altıya bnakıldığı ilân olunuT. (9156)
Devlet Deniz Yolları İşletme Umum Müdürlüğü İlânları
İstanbul Şehir hatları vapurlarımızda muteber 942 - 943 senesin® mahsus Talebe hüviyet varakalarının müddeti Eylül 943 nihayetinde sona erecektir. Mektep idarelerinin bir an evvel İdaremize müracaat ederek yeni seneye mahsus hüvivet varakalarını almaları ilân olunur.
(9180)
HER TELDEN
Bir dedikodu
Matbaanın icadından sonra hayatı hakkında en çok kitap basılan insanlardan biri de meşhur Kleopatraymış.
Onun hâdiseler, maceralar, aşklar ve sefahetle dolu hayatı bugün hâlâ yirminci asır kitapçılarını zengin etmektedir.
Bu bayana dair yazılan son kitaplardan birinde Kleopatranın ilk büyük aşkından, Sezarla sevişmesinden bahsediliyor. Sezar o vakitler 54 yaşında bir adam. Bir zaman 54 üncü yaş tam bir ihtiyarlık merhalesi. Kleopatra ise henüz yirmi birinde.
Bu, yaşları biribirine hiç uymıyan iki insan, bütün dünyanın gözünü üstüne çekecek derecede sevişiyorlar. Kleopatranın 54 yaşındaki âşıkmdan bir de çocuğu oluyor.
Sonra Antuan faslı... Kitapta ne tafsilât-.. Antuan gayetle kaba bir adammış da... Kleopatra son derecede ince, nükteli, iyi konuşan, alaycı bir kadınmış., buna rağmen Antuanı avucunun İçinde tutmasını bilirmiş!., miş, iniş, miş!.. Bu eski aşkın bütün iniş, inişlerini eserde bulabilirsiniz.
Bu hakikaten korkunç bir şeydir. Tasavvur ediniz ki bahsedilen aşkın, anlatılan maceranın üstünden tamam 2000 sene geçmiştir. Hattâ daha fazla...
Yirmi asırdan sonra bile insanlar bir aşkın, dedikodusunu bütün tafsilâtile hâlâ unutamıyorlar, ona hâlâ sanki dün olmuş gibi tapataze bir merakla saldırıyorlar.
2000 senede yüzlerce nesil ölüyor, medeniyetler yıkılıyor, dünyalar, âlemler batıyor. Fakat bir dedikodu ölmüyor. Asırlara rağmen o hâlâ dipdiri ve ayaktadır. Şüphesiz ki insanın ilk vasfı dedikoduculuktur. — H
Kadın eşyası
Bir çanta 110, bir şapka15O liraya!..
Kadınlar, harpten evvelki yıllara nispetle şimdi lükse daha fazla düşkün olmuşlar ve bol bol para sarfına başlamışlar!..
bin şapka giyerse bunlar, onlar İçin elbette kİ pahalı değildir. Fakat hayatı pahalılaştırmakta ise rolleri büyüktür.
Beyoğlunda bir kaç kadın çantacısı t ve şapkacısı ile konuştum. Bu konuş- e malardan sonra şuna kani oldum ki j kadınlar, harbden evvelki yıllara nis- j petle lükse pek fazla para sarfedlyor-lar. Daha ekonomik, daha İdareli pa-ra sarfedilmesi lâzım gelen şu harb yıllan ve hart) kasırgasının doğurduğu darlık içinde kadınların sokağa 1 dökerccsine para sarfetmelerinin se- j bebi nedir? Bu sualin cevabım lüks ’ şapkacı ve çantacılar veriyorlar: Hi- ' leli ticaret, vurgun ve ihtikârdan do- ' ğan bol kazanç; bol kazancın hesap- ' sız sarfı!..
Beyoğlunun meşhur çantacılarından ' birindeyim. Bir bayan gelerek atelye ■ şefine sordu: 1
— Çantam hazır mı?
Merdivenleri tırmanırcasına atlıya- * ra küst kata çıkan atelye şefi, biraz sonra bir çanta ile inerek bayana tes- 1 lim etti. Bayan, bu çanta iÇln kaç lira saydı biliyor musunuz? Tam 110 • lira!.. Bu kadar çok paranın bir çan- ‘ ta için verilemiyeceğinı düşünerek, ' atelye şefine:
— 110 Ura yalnız bu bir çantanın parası mıdır, yoksa eski bir borç da j bu arada mı ödendi?
Dedim. Şef, bir çantanın 110 liraya ' satılmasmıû fevkalâde bir hâdise ola- ‘ mıyacağını anlatmak ister bir ta- . vırla:
— Elbette bayım, dedi, elbette... İşte o gördüğünüz çanta 110 lira... Çok mudur sanki?...
— !...
Bu konuşmamız arasında bir bayan daha gelerek elindeki derileri uzattı ve bunlardan bir çanta yapılmasını İstedi. Atelye şefi, derilere baktı. Elinde evirip çevirirken gösterdiği bir modeli bayana beğendirdikten sonra imaliyesi için 45 lira istedi. Derisi müşteri tarafından verilen bir çanta 45 liraya!.. Nihayet — yasak olmasına rağmen — pazarlığa girişildi ve atelye şefi 5 lira ikram ederek çantayı 40 liraya yapabileceğini söyledi. Mutabakat hasıl olup müşteri dükkândan ayrılınca atelye şefine sordum:
— Bu ne yüksek fiattir böyle?.. Bir çanta 110 lira olur mu? Hele derisi müşteri tarafından verilen bir çantanın imaliyesi için istediğiniz 45 lira çok değil mi?
Atelye şefi eline aldığı kâğıt kalemle bir hesap çıkardı. İşte aynen not ettiğim hesap: Çantanın demir ve yay akşamı için 10 lira, içine geçirilecek kumaş 4 lira, deri ile kumaş arasına konacak bez 1 lira ki, derisi müşteri tarafından verildiğine göre, çantanın 15 lira masrafı var. Atelye şefi:
— Buna bir de işçi gündeliği ilâve edelim.
Diyerek 7 lira zammetti. Bu suretle çantanın malzeme masrafı, işçi gündeliği de dahil olduğu halde, 22 liraya çıktı. Bu bayandan 40 lira alınacağına göre 18 lira da atelyeye kâr kalıyor, demektir.
Bir çantanın her türlü masrafı çıktıktan sonra atelyeye 18 lira safi kâr bırakmasmı azımsıyan atelye şefi bahsi şöylece kapadı:
— Günde 25 çanta çıkardığımızı farzediniz. Her çanta atelyeye 18 lira kâr bırakırsa 450 lir eder. Bu zamanda günde 450 lira kazanmak göze batacak bir kazanç değildir. Günde 4500 lira kazananlar da var a bayım!.
Uzağa gitmeğe lüzum yok. Günde dört yüz elli lira kazanan bu çantacının karısı, kızı 50 liraya bir çift iskarpin, 15 liraya çorap, 80 liraya
Şapkacıda
80 liraya şapka olur mu diye hayret etmeyiniz. Bunu da Beyoğlunun 1 meşhur bir şapka mağazasında atelye şefi Maks’tan aldığım rakamlara istinat ederek yazıyorum. Bana bir şapka göstererek faitinin 50 lira olduğunu söyledi. Şapkayı elimde evirdim çevirdim; 50 lira edecek bir fevkalâdeliğini göremedim. Bej renkte s sade, bere biçimi bir şapka... Mali- j yet fiatinin 30 Hra olduğunu söyliyen atelye şefi:
— Bu bir şapkadan mağazaya an- ; cak 20 Ura gibi ufak bir kâr kalır. '
Diyerek 20 lira kân az gördüğünü 1 anlatmak istedi. >
Ben, şapka fiatierinl tetkikten zi- ! yade, bu harb yıllan içinde kadın- ’ lann lükse daha fazla düşkün olup ] olmadıklan iddiasını araştmyordum. j Sordum:
— Senelerdenberi bu işin İçindesiniz, dedim. Kadın müşterileriniz pek çoktur. Bunlar içinde bol bol para sarfedenler harbden evvelkilere nispetle artmış mıdır?
B. Maks, gülerek, fakat acı acı gü- , lerek cevap verdi:
— Hem de öyle çoğaldı ki şaşma- • mak elden gelmiyor. Bir ma- 1 dam tanırım Rönar Arjante iki kür- 1 kü vardır, bir de kab’ı... Bu yetiş- ( miyormuş gibi gene Arjanteden bir ■ manto yaptırmıştır. İşte fuzulî masraf buna derler. İki Arjante kürk . olduktan sonra kabın ve mantonun da Arjanteden yaptırılmasına ne lüzum vardır, hele bu harb devri ve pahalılığında... Tabiî para çokluğu...
Kaç liraya kadar şapka sattıklarını sorduğum zaman aldığını cevap beni cidden hayrete düşürdü. 35 Ura-dan başlıyarak beşer beşer 60 liraya kadar çıkınız ve bu 60 lirayı da 20 şer ’ lira arttırarak 150 liraya kadar yükseliniz. 150 liraya bir kadın şapkası!. Evet 150 lira... Rakamda bir tertip ■ hatası olduğunu sanmayın. Yüz elli . liraya bir kadın şapkası!..
— Peki, dedim, böyle 150 liralık şapkadan da alanlar veya sipariş verenler var mı?
Muhatabım, gene acı acı bir gülünı-; seme İle cevap verdi: , — Maalesef vardır. Fakat umu-
mlyetle 50-60 liralıklardan satılıyor. . 150 liralık şapka, (Cennet kuşu tüyü) i denilen bir nevi tüy ile yapılan şapkadır. Lâkin bunu giyecek yer ne j Beyoğludur. ne Büyükada, ne Moda, ne de Kadıköy ve Şişli... Parası çok ; olan onu giyeceği yeri bile düşünmeden alıyor.
Bu da, sokağa dökercesine para sarfedildiğine bir misal teşkil etmez mi? Yukarıda da işaret ettiğim gibi, vurgun, hileli ticaret ve ihtikârla kanşık bol kazanç devam ettikçe kadınların lükse karşı olan temayülleri tabiatile artacak ve paranın hesapsızca harcanmasının önüne geçi-lemiyecektir gibi geliyor bana...
Bir fırsat
Bu yazıyı yazdığım sırada matbaaya gelen bir muharrir arkadaş:
— Aman yarabbi, dedi. Ne fırsat düşkünleri var.
Anlattıklarını kısaca kaydedeyim: Kadıköyünde bir ahbabına dört iskemle lâzım olmuş. Kullanılmış mobilye satan bir mağazaya girerek dört İskemle ayırmışlar ve dörder liradan mutabık kalmışlar. Tam bu
Hapishaneden çıkmak istemiyen mahpuslar!
Fransamn garbında küçük bir kasaba hava bombardımanına uğramıştır. Bir bomba adliye bi-nasile onun yanındaki hapishaneye düşmüş, hapishane tutuşarak yanmağa başlamıştır.
Yetişen polis şefi, mahpusların diri, diri yanmağa mahkûm edilmediklerini hesap ederek hapishane kapılarını açtırmış ve mahpuslan başına tophyarak:
— Kasabayı terkedin, artık hapishanemiz yok, polis sizi muhafaza edemez.» demiş ve en yakın olan kaza merkezinin hapishanesi önünde mahpuslara ertesi gün için randevu vermiş,
Mahpuslar, ipliklerinden mi, yoksa korkularından yahut da sığınacak bir yer bulamıyacak-Iarmdan mı her nedense hakikaten ertesi günü randevu saatinde o kasabanın hapishanesi önünde toplanmışlar ve sakinane ikişer, ikişer hapishanenin koğuşlarına girmişlerdir. Kaçan tek mahpus yoktur. Disiplinli olan bu mahpuslardan hiç biri idama kûm değildir.
Izmirin işgalinden evvel
mah-
Cam kovan
Prag civarında bir arıcı, anlan için bir cam kovan yaptırmıştır. Bu suretle bir taraftan cam kovan içerisinde ânlann faaliyet ve hayatını tehlikesiz takip etmiş, diğer taraftan cam kovandan daha çok bal almıştır.
kır-
Koyunlara elbise giydiriliyor?
AvustralyalIlar, koyunlar kıldıkları zaman yünlerin çoğu-
nun pislikten ziyan olarak atıldığını görmüşlerdir. Buna çare olarak, yünlerin ziyan olmaması için koyunlann giydirilmesi kararlaştırılmıştır. Bugün Avustral-yada bir sürüde bulunan 100,000 koyuna elbise giydirilmiştir. Bu usul iyi neticeler vermiştir.
Alman çocukları 282 milyon kilo paçavra toplamışlar
Alman mektep talebesi geçen sene 282 milyon kilogram esfçi kumaş parçalan paçavra, 182 milyon kilo demir parçası, 90 milyon kilogram eski kâğıt ve 24 milyon kilogram da kemik toplamışlardır. Her talebe vasati 30 kilogram eski eşya toplamış-30 kilogram eski eşya toplamıştır. Toplamanın genişlemesi için nakil vasıtalarında 10,000 bedava bilet kesümiş ve en çok eşya top-lıyana mükâfat verilmiştir.
Balık derisinden ayakkabı yapılıyor
Danimarkada balık derisi tihsalâtı gittikçe artmaktadır. En iyi deri «kalkan» balığından çıkarılıyor. Danimarkada senede 50 milyon kalkan tutulduğundan ayakkabı için malzeme bu suretle temin edilmiştir.
Balık derisinden harikulade ayakkabı yapmak imkânı bulunmuştur.
is-
İkinci dünya harbi başladığı yıldanberi, her konuşmanın sonu göklere dayanıyor. Karada, havada vesuda çeliğe bürünmek, ve teknik dünyanın bilgilerile donanmak zorundayız. Fitrelerimizi bu ülkünün yolunda çalışan Türk Hava Kurumuna vere-
rYürt ve Dünya _
Sayısı 33 çıktı: ■
Romain Rolland ve Jean - I I^iıristophe’dan bir parça; Fa- I şlzmin sosyal yapısı ve bir Çin I hikâyesi. JJ
^Poşt^utuşı^55Ankara^^
sırada mağaza sahibinin tanıdıklarından birisi gelerek:
— Haberin var mı, Kapalı çarşıdaki mobilyeciler kâmilen yandı.
Demiş. Mağaza sahibi derhal muharrir arkadaşa dönerek iskemleleri satamıyacağmı söylemiş.
Zihniyete bakın! Kapalı çarşıda mağazaları yanan mobilyeeilerin büyük bir felâkete ve kayıba uğramaları, kullanılmış mobilye satan bu mağaza sahibi için bir kazanç olacak!.. Muharrir arkadaş, b’raz evvel mutabık kaldıkları halde mobllyecl-lerin yandığı haberini almca İskemleleri satmaktan vazgeçen mağaza sahibinin maksadının ne olduğu hakkında lâzım gelen yerlere şikâyette bulunacağını söyliyerek mutabık kaldıkları flat üzerinden iskemleleri alabilmiştir. Ya bu alıcı hakkını aramaktan âciz biri olsaydı?...
Bu da, bugünkü ticaret hayatının Bu da, bugünk ticaret hayatının ayn bir perdesidir.
Cemaleddin Bildik
Bir numaralı cihan harbi netice-1 s sinde mütareke akdedilince sulh şart- 1 lan hakkında incelemelerde bulunmak -üzere Babıâlide bir (istihzaratı sul-'i hiye) komisyonu teşkil edilmiş, her noktanın tetkiki muhtelif heyetlere 1 tevdi edilmiş idi. Bu heyetler rapor- l lannı hazırladıkça nazırlara takdim 1 ediyorlardı. 1
Memleket haricinde bulunan siyaset s adamlan da boş durmağı muvafık bulmuyorlardı. i
İsvlçredeki İttihat ve Terakki mu- 1 haliflerl Cenevrede toplanarak takip i edilecek hattı hareketi tâyin için mü- ! zakerelere koyulmuşlardı. Prens Sa- -bahaddin de Cenevreve gelmiş, nilıa- ! yet bir kongre akdine karar verilmişti, i Kürt Şerif Paşa da bu kongreye davet olundu. Lûtfi Fikri Bey kongrenin ( ihzarı komitesine iştlrâk etti amma , kongreye gelmedi. Kongre riyasetine ; Sabahaddin Bey, ikinci riyasetine ' Reşit Bey (Dahiliye nazın) seçildi
Bu kongre (Türk milletine mal edilen ı harb mesuliyetini izale, Türklerle meskûn mahallerin Vilson prensiplerine : göre Türkiyeye temini) esaslarına göre kararlar ittihaz eylemişti. (1) Kongre hakkı müdafaa için Türklere içtihat farkına bakılmıyarak müttehit bir cephe teşkilini tavsiye ediyordu Bu emelin kuvveden fiile çıkması için icabeden vasıtaları kullanmağa reis Sabahaddin Bey tevkil edilmişti. Şerif Paşa Pariste kongrenin mümessili olacaktı. İsviçrede bulunan talebe Cenevrede ve Lozanda tesis edilmiş olan Türk yurdlarına devam ediyorlardı; buralarda konferanslar veriliyordu. Sabahaddin Bey gazetelerde intişar eden beyanatında Saltanat hanedanından hiç bahsetmemiş, Hilâfetin Türkiye İçin lüzumsuzluğunu, Türk menfaatlerine bu bağ ve engelden kurtulmanın daha uygun olacağını. millî duygular haricinde siyasette dinî kayıtlara tâbi olmamak lâzım geldiğini Heri sürmüştü.
İsviçrede gazetecilik eden Mısırlı Hayati Beyin bu beyanatı gazetesine nakletmesi üzerine bir çok dedikodular meydan almıştı.
(Sultanzade Sabahaddin Beye OsmanlI saltanat hanedanı yerine kendi ailesini ikame etmek emelini isnat edenler vardır.)
Bu beyanattan müteessir olan Damat Ahmet Nami Beyin — Ayşe sultanın kocası; sonra ayrılmıştır — teşviki ve eski Serasker Riza, Levazım reisi Afif Paşalarla İzmir tüccarından > Nuri Beyin iştirak edecekleri diğer ' bir kongre akdolunarak Saltanat ha-
■ nedanınm menfaatleri namına bazı t talepler izharı kararlaşmıştı. Bu ikinci kongre dahi toplandı. Kongreye iş-tirâk edememiş bazı zevatın düştace-
. leri Muallim Sadreddin Celâl Bey — Adliye nazırlığında bulunmuş olan . Celâl Beyin oğlu — tarafından izah edildi.* Ancak bu kongre hususi bir toplantı halinde kalmıştı. Harun
Alişe, doktor Fahri, Sedat Cevat
— Hariciye birinci daire müdürü — Haşan Sadi, Edib Daniş, Hamza Os-mr.n Ahmet Bedevi beylerle diğer bir ' kaç kişi İsviçrede (Türk menfaatlerini
■ koruma cemiyetini) teşkil ve bir bro-ı şür neşrettiler. Sadreddin Celâl Beyin ! .Necat müstear namile Fransızca . (Le droit du Tıırc) — Türklüğün [ hakkı — risalesini ve Serasker Riza
Paşazade Ziya beyin nakden yardı-, mile neşrettiği diğer bir risaleyi başka risaleler de takibettî. Esbak şeyhül slâm Cemaleddin Efendinin oğlu Muhtar Bey ile Cenevreye gelen Mehmet Ali Tevfik Bey de bu yolda faaliyetlere iştirâk ettiler.
Cenevrede bulunan Reşit Saffet Bey Kara Şemsi namile müdafaa! hukuk broşürleri çıkardı. Sadrâzam Tevfik Paşa Satvet Lûtfi Bey vası-1 tasile Sabahaddin Beye müracaat ederek Avrupadaki siyasî cereyanlar hakkında malûmat vermesini ve hükümete yardım etmesini temenni etti; İsterse îstanbula gelebileceğini de bildirdi.
Fakat Ferit Paşa Sadarete geçince Sabahaddin Bey için durum tamamile değişti.
Ferit Paşa Sabahaddin Beyin îstanbula girmemesi için İtilâf devletlerinin mümessilleri nezdinde teşebbüslerde bulundu. İtilâf devletleri de bu arzusunu yerine getirmemek için bir sebep göremediler!
Vahideddin cülûsunda İptida Veliaht Abdülmecit Efendi ile dedikodulara ehemmiyet vermemek, iyi geçinmek yolunda anlaşmıştı; fakat bu tatlı karar çabuk bozulmuştu; buna da sebep Ferit Paşa olmuştu.
Evvelce Veliahde tahsis edilmiş olan bir İstimbot Ferit Paşa Sadarete geçtikten sonra Mecit Efendiden alınmış ona verilmişti. Bu muamele Veliahdı müteessir etmişti.
Veliahd oturduğu Çamlıca köşkünden arada, sırada Vahldeddlne haberler gönderiyor, lâyihalar takdim ediyordu. Ferit paşa buna nihayet vermek ve Veliahdı de kendisine râm eylemek İstedi.
Sadarete tayin edilenlerin veliahdı resmen ziyaret etmeleri Meşrutiyette bir teşrifat kaidesi olmuştu. Ferit paşa Veliahdı ziyaret etmemekle kalmadı; ona:
(Hünkân tâcizden ve münasebetsiz adamlarla görüşmekten vaz geçmesi, Çamlıcada oturmıyarak Dolmabahçe
İSTANBUL HAYATI
Tramvay sohbetlerinden
Şeftali fiatleri
!■■■
sarayında Veliaht dairesine nakletmesi) için Damat Zülkefil Paşa 1
— Velihadin eniştesi — ile haber de j gönderdi.
Mecit Efendi buna pek hiddetlendi. . Ferit Paşanın bu saygısızlığına karşı î şiddetli bir cevap vermekle beraber 1 Padişaha şikâyetlerde bulundu. Bu hâdise Veliaht ile Ferit Paşanın ara- ! sim tamamile açtı.
Sadrazamla Veliahdı barıştırmak 1 için Ferit Paşanın karısı Mediha Sul- 1 tan ile Veliahdln kız kardeşi Saliha ( Sultanın tavassuttan da kâr etmedi. 1 Saltanat hanedanı âzası (Meciuîler) ]
— Abdülmecidin evlâdı — ve (Azi- ( zîler) — Abdülâzizin evlâdi — diye iki aileden mürekkep bulunuyordu.
Sıhriyet suretile Mecidîlere mensup olan Ferit Paşa kendi adamlarına : Abdülmecit Efendi aleyhine Hünkâra 1 jurnallar verdiriyordu. 1
Azizîlerden olan Yusuf îzzeddin Efendinin ölümü intihar suretile vâki o1 madiği rivayetleri arasında saltanat tahtına biran evvel cülûs edebilmek için Vahideddin tarafından öldürtül-düğü de şayi olmuştu.
Ferit Paşanm verdirttiği bu jurnal-larda Mecit Efendinin Yusuf İzzed-dlnin ölümünü Vahidettine atfetmek, te devam eylemekte bulunduğu ve Padişahı öldürtmek istediği, Anadoluya kaçarak ve millî kuvvetlerle birikerek Konyada tahta cülûs edeceği bildiriliyordu.
İngilizlere verdirdiği bir jumalda da Veliahdin Kuvayı milliye ile münasebet peyda ettiğini, Müşir İzzet Paşa ile beraber Anadoluya kaçacağını ihbar ettirmişti. Bu jumaldan sonra Ferit Paşa huzura girerek Padişaha îngillzlerin Veliahdı tevkif edeceklerini haber aldığını arzet-mişti!
Vahideddin Mecit Efendiyi sevmemekle beraber tevkif gibi bir muameleye maruz kalması hanedanın şanına nakise vereceği için buna meydan bırakmak istemiyordu.
Aldıkları Jurnal üzerine İngiliz sefaret tercümanı Rayan ile Fransız sefareti tercümanı Ledoux Veliahdln nezdine giderek Çamlıcada İkamette devamı müttefikler mümessillerince münasip görülmediğini kendisine bildirmişlerdi.
Vahldeddinih bizzat gönderdiği haber üzerine Mecit Efendi Dolmabahçe sarayındaki Veliaht dairesine naklet-
■ mişti.
Bu daireyi tarassut altına alan İn-gilizler tahkikat neticesinde ihbarın ’ aslı olmadığını anlamışlardı.
Haberin düzme olduğu tebeyyün . edince Vahideddin Veliahda tarziye . vermek mecburiyetinde kaldı.
> Devletin ve milletin mukaddes hak-ı larını, Tütklüğü, miislümanlığı müda-ı faa maksadile (Millî kongre) ve (Vah-r deti milliye) gibi nam ve tavanlarla
> îstanbulda bazı teşekküller vucut bulmuştu. Bunlardan Vahdeti milliye
- partisi hususî surette Ayan dairesinde
■ toplanıyordu. Ferit Paşa bundan kuş-r kulanıyordu. Damat Paşanm artık i Ayan reisi Ahmet Riza Beye hiç ihti-
■ yacı kalmamıştı! Sadaretten vâki elan 1 arz ve inha üzerine Ahmet Riza Bey 1 ile Ayan reis vekili Çürüksulu Mah-1 mut Paşanm yerlerine riyasete Hoca 1 Mustafa Asım Efendi ve reis vekillik-’ lerine Ayandân Aristldi Paşa ile ’ Azaryan Efendi tâyin edildi.
1 Millî meclisin İçtima halinde olma-1 dığı bir sırada Ayan reisile reis vekil-• lerinin tebdili usule muhalifti. Husu-sile Mustafa Asım Efendi Ayana yeni âza olmuş ve meclisin tatil edilmiş t bulunmasından dolayı daha mecliste ’ arkadaşları huzurunda tahlif edil-1 memiş, Ayanlığı kabul olunmamış idi. ‘ Fakat umumun hayretini celbeden 1 bu muameleyi Ferit Paşa İradei saniyeye iktiran ettirmiş bulunmakla yolunda tesviye edilmiş addediyordu! Ferit Paşa hiç sevmediği Başmabeyin-ci Lûtfi Simav! Beyi de makamından atmakta gecikmedi. (31 mart 1919)
O böyle ne yüksek mansıplara tâyin ettiği ve edeceği adamlar için sefaret tercümanlarının tavsiyelerine riayet etmeği siyasetine uygun görüyordu!
(Arkası 6 ncı aahifede)
Şu tramvay sohbetlerine doyum olmaz vesselâm.
Ak başlı, pelte gerdanlı iki zat kanapenin arkasındaki daracık aralıkta sohbet ediyorlar.
— Canım çekti, bir kilo şeftali alayım dedim. Herif yüz yirmi kuruş istemez mi?..
Öteki, mütehassirane gözlerini süzerek gülümsedi:
— Hey gidi günler hey... Hatırlarsın ya; bizim gençlik devirlerimizde o kadar parayı gözden çıkannca, o şeftaliyi, lepiska saçlı, keman kaşlı, zeytin gözlü dilberlerin toz pembe yanaklarından alırdık.
Arkadaşı el salladı:
— Şimdi öylesi daha ucuz azizim!.. Bir tramvay bileti feda ettin mi, kır gezintilerinde senin dediğin şeftalileri dalından koparırsın, Gel gelelim, bizim o şeftaliyi ısıracak diş kalmadı.
Orucun faydası
Kanapede oturan şişman zat yanmdakine sordu:
— Oruçla aran nasıl?..
— Çok iyiyiz birader...
— Demek sıkıntı vermiyor sana?..
— Ne münasebet a efendim?.. Ben onu zorla tutup sıkıntıya sokmuyorum ki, o da beni sıkıştıran. İkimiz de serbesçe, rahat rahat geçinip gidiyoruz. Orucun bana büyük bir faydası daha var.
— O da ne demek? Hem tutmuyorsun. hem orucun faydasını mı görüyorsun?..
— Ben tutmuyorum amma, kayınvalde oruçludur. Gündüzleri camiden camiye dolaşıyor, akşamları da iftardan sonra teravihe gidiyor. Ben de evde kaldığım müddetçe gürültüsüz, çe-kişsiz, rahaaat rahat oturuyorum.
Hamamda ne işimiz var?
Kasket vizyerleri yana çarpılmış, tıraşlan uzamış, üstleri başlan toz toprak içinde iki kişi arka sahanlığın köşesinde konu-ı şuyorlar:
______ Ulan Memet, haberin var mı? Bizim gambur Ali gazatada ohumuş; hamam fiatleri ucuzh-1 yacahmış...
— Sana ne ulan?.. Bedavası-1 na zorla götürdüler getmedik de, - paralısına mı gideceğik?.. Hamama gedip de bit toplamaya niyetim yoh benim. Ne işimiz var öyle yerlerde?..
______ Heee, ulan!.. Sahiden de 1 öyle ya’.. Tifoza tutulursak nal-; lan parlatır da tahtah köyü boy-i lanh. Bahsana, hastehanelerde . yer bulamıyorlarmış ki hasteleri : yatırsınlar.
Ahlâkından hoşlanmıyormuş
Orta yerde iki gene kız, evlerinde konuşur gibi yüksek sesle muhabbete dalmışlar.
— Jiilidenin yeni robunu gördün mü?..
— Aman, ben o kızı hıçsevmı-yorum. Ahlâkından, hoşlanmıyo-rum vesselâm.
_____ A, niçin ayol?.. Ne yaptı sana?..
_____ Daha ne yapacak kardeş?. Görmüyor musun: terzi mankenleri gibi haftada bir rop, on beş günde bir iskarpin, ayda bir şapka değiştiriyor. Bence bu. ahlaksızlıktır. Sanki karşısındakiler giyinip kuşanmasını bilmiyorlarmış gibi, gösteriş yapıyor. Param olsa ben üç günde bir kostüm dikinmesini, hem de en ağır kumaşlardan yapmasını pekâlâ bilirim. Giyinip kuşanmakta Jüli-de gibilerine taş çıkartırım amma, ortalığın pahalılığı...
Sirkecide tramvaydan indim, konuşmanın sonunu dileyeme-dim.
Cemal Refik
H N ili a d Sami BANARLI ■■■ Galatasaray Lisesi edebiyat öğretmeni
Edebî Bilgiler
Lise: 1
Geçen Yıl büyük bir rağbet kazanarak kısa bir zamanda tükenen EDEBÎ BİLGİLER. Maarif Vekilliği talim ve terbiye heyeti kararile yeniden basılmış ve liselerin birinci sınıf ma okutulması, 18.8,1943 gün ve 9190 sayı ile tamim ve tavsiye edilmiştir.
EDEBÎ BİLGİLER, kendi alanındaki edebiyat kitapları içinde, edebiyatı tanıtışındaki metodu, tarif ve tasniflerinin açıklığı, edebî örneklerinin büyük bir zevk ve itina ile seçilmiş olması gibi meziyet-lerile tanınmış ve sevilmiştir. Memleket gençliğine milli bir edebiyat kültürü vermeği de ülkü edinen EDEBÎ BİLGİLER, her edebiyat meraklısının seve seve okuyacağı müstesna bir kitaptır. •
Fiati 150 kuruş
REMZİ KİTABEYİ
Sahlfe 6
.ARŞ a m
14 EyTUf 1943
Tarihten
s®hö1Feier
Nafia Vekâletinden
Evin İçinde çit yoktu. Herkes ayak 1 parmaklarının ucuna basarak yürü- p yordu. Çünkü «evin erkeği», «ailenin ı babası» uyuyordu.
«Evin erkeği» pek meşhur bîr ak- > tördü. Geceleri yatarken entari ve takke giyerdi. Ramazanda, tiyatrodan : dönüşte iştahlı bir sahur yemeğinden sonra yatağına çekilir, bir daha ikindiye doğru gözlerini açardı.
İşte yine öyle zamanlarından biri İdi. Aktörü uyandırmamak İçin evde herkes soluğunu bile hesaplı alıyordu. Zira sahnede çok sevilen aktör, hususî hayatında pek sert, pek aksi bir insandı. Bir pire İçin, bütün bir yorganı yakmak sözü sanki onun İçin çı- ' karılmıştı. 1
Aktörün, yirmisine basmış, genç, güzel, çekik çekik gözlü bir kızı vardı. ı İsmi de açık yeşil gözlerine pek uy- : gundu: Yaprak!..
Genç kız, bir kaç aydanberi, komşu ( delikanlılarından biri İle gizliden gizliye deli gibi sevişiyordu. ı
Lâkin yer yüzünde gizil hiç bir iş 1 yapılamıyacağını iddia edenlerin hak- ı lan vardır. Bu maceranın dedikodusu da yavaş yavaş etrafa sızmağa başlamıştı. .
Bunun İçin genç adam birgün sevgilisine: .
— «Yaprak» çığım... Bu böyle olmı- : yacak. Bu İşi babana açalım. Ben se- . nl kendisinden isteyeyim!., dedi.
Fakat aktörün aksiliğini düşündükçe delikanlının tüyleri diken diken Oluyordu. ,
Yaprak ona bir akıl öğretti: :
— Nonoşum. Babamın tab’atl gayet ( tuhaftır. Oynadığı rollerin çok tesiri altında kalır. Meselâ meşhur bir hırsızı sahnede canlandırıyor değil mi?.. İnanır mısın kİ mutfaktaki tel dolaptan gizli gizli yemekler yer. Sahnede cömert bir insan rolünü mü oynuyor?.. Bu onun sahici yaşayışına da tesir eder. Sokakta hablre dilencilere para verir. Eğer tiyatroda iyi kalbi! bir adam rolünü oynuyorsa, evde de öyledir. Bunun için biz dalma böyle fırsatları gözleriz. Meselâ annem ona birşey aldıracak değil mi?... Hep babamın cömert roller oynadığı zamanı bekler. Eğer hasis rolü oynarken ona böyle bir teklif yapacak olursa kavganın hazır olduğunu bilir.
Bunun için biz de seninle babanım iyi kalbli bir insan rolünü oynadığı zamanı bekliydim sevgilim...
«Yaprak» la sevgilisinin bu konuşmalarının üzerinden epeyce geçti.
Bir gün genç kız büyük bir heyecan İçinde sevgilisine:
— Aman, dedi. Tam beni babamdan Ptiyeceğ'n zaman... Bundan deha münasip bir fırsat olamaz. «Pişman olan baba» adında bir piyes oynuyor. Bu piyesin mevzuunu biliyor musun?.. Bir baba, kızını sevdiği1 adama vermiyor, kız ölüyor, delikanlı ölüyor. Baba hayatta yapayalnız ka-hyo~... Yalnızlık ve derin bir pişmanlık İçinde!.. Bu piyes babamın ruhuna, içine işlemiştir. Durma hemen kendisinden beni iste... Hemen, anladın mı?..
— Anladım sevgilim, anıadım
— Hattâ ne yap biliyor musun?.. Babamı temsilden sonra, üçüncü perde kapandıktan sonra gör. Kızı ölmüş. Göz yaşlan, yalnızlık, pişmanlık içinde kalmış bir ihtiyar. O haleti ruhiye taze taze üstünde iken hemen gider, beni istersen dünvada reddedemez.
— Çok zekisin Yaprak!..
— Aşktan!..
O gece genç adam tiyatronun arka tarafındaki kahvede çay üstüne çay içerek temsilin bitmesini bekliyordu. Aksi gibi de buradan tiyatronun kapısı görünmüyordu. Kahvecinin çırağını çağırıp:
— Muhakkak aktörü görmem lâzım. Tiyatro bittikten sonra çıkıp evine giderse felâkettir... dedi.
Kahveci çirağı cevap verdi:
— Meraklanma... Oyundan sonra buraya gelirler, birer çay içerler...
Hakikaten on ikiyi cn geçe kahvenin kapısı açıldı. Meşhur aktör, ya-
nında ikinci derecede bir sanatkârla beraber içeriye girdi. Peykelerden birine yerleşti. Çaycıya:
— Yap bakalım bize iki çay!., diye seslendi.
Genç adam fırsattan istifade ederek ona yaklaştı. Selâm verdi. Küçük bir mukaddemeden sonra:
— Allahın emri, peygamberin kavli ve sizin de müsaadenizle!..
Diyerek fikrini açtı.
İşte o zaman hiç ümit edilmedik birşey oldu. Meşhur aktör yerinden fırladı. Delikanlıya bir tekme yerleştirerek:
— Çık... Defol karşımdan. Yıkıl... Gözüm görmesin. Şimdi ha .. diye bağırmağa başladı.
Öyle bîr şiddetle hücum etmişti ki genç adam kendisini sokakta, kaldırımda buldu.
İkinci derecedeki aktör de arkasından gelmişti. Delikanlıya:
— A efendim, böyle bir temsilden sonra ondan kız İstenir mi?.. Böyle bir piyesten sonra o. adama kız verir mİ?., diyordu.
Genç adam:
— Fakat «Pişman olan baba» piyesini oynamıyor musunuz?..
— Onu oynıyacaktık. Son dakikada aktörlerden biri tiyatroya bulut gibi sarhoş olarak geldi. Biz de piyesi değiştirdik. «Zalim baba» piyesini koyduk. Bu eserde bizim meşhur aktör dünyanın en zalim babası rolünü oynuyor. Böyle bir zamanda ondan ne demeğe kız istersin a birader... Verir mi hiç?.,. (Bir yıldız)
Bulmaca
123456789 İD
(Baş tarafı 5 inci sahifede)
Bir gün mütareke komisyonu reisi Galip Kemali Beyi çağırdı. (2) Hürriyet ve İtilâf fırkası riyasetine geçen Miralay Sadık Beyin Mısırdan İstan-bula celbi mevzuubahis idi.
— Sadık Beyin İstanbula gelmesi ve Mısırdaki borçlarının tesviyesi için 500 lira göndereceğiz. İngiliz fevkalâde komiser muavinine bu paranın gönderilmesine delâlet etmesini tarafımdan rica ediniz.
Dedi. Galip Kemali Bey muavin general Deedsi gördü. General:
— Hacet yok. Sadık Bey geliyor.
Cevabını verdi. Bir kaç gün sonra Ferit Paşa teklifi tekrar etmesini Galip Kemali Beye emretti. General Deeds bu defa:
— Sadık Beye mutlaka para göndermek mi istiyorsunuz? Mısırda onun parasız kaldığını ve borcu olduğunu zannetmiyorum, çünkü şimdiye kadar kendisine ayda on İngiliz lirası verdik; yola çıkacağı için de tab’î harcırah verilecektir.
Dedi. Bir kaç gün daha sonra Ferit Paşa yine Galip Kemali Beye:
— Bakınız şu olan işlere! Biz Sadık Beyin müreffehen İstanbula gelmesi için teşebbüslerde bulunuyoruz. Dün akşam General Deedsin bana getirdiği şu mektubu okuyunuz! Garip şey!
Hitabında bulundu. Galip Kemali Bey Sadık Beyin Mısırdan Sadrâzama göndermiş öldüğü uzun mektubu okudu. Sadık Bey bunda Mısırda çektiği zahmetleri, sıkıntıları, sefaletleri, İn-gilizlerden gördüğü fena muameleleri muhabere ve muaşerek kaidelerine sığmaz bir lisan ile anlatıyordu. İngiliz Generalinin bu mektubu açıp okumuş olduğu da muhakkaktı. Sadrâzamla Mütareke komisyonu reisi birbirlerinin yüzlerine bakıştılar. Ferit Paşa:
— İşte bu zat bir siyasî fırka reisi! Memleketi İdare edecek! Bir taraftan İngllizlerden tahsisat alıyor; diğer taraftan onlardan böyle bir lisan ile
şikâyet ediyor. Mektubunu da okunacağını hiç düşiinmiyerek onlar va-sıtasile bana gönderiyor!
Diye istigrap gösterdi.
Fakat asıl istigrap dilecek şey Hürriyet ve İtilâf fırkası reisinden böyle şikâyet eden Sadrâzamın bu reisin idaresi altında bulunan bir fırkaya istinat etmek suretile devleti idare etmek istemesi idi!
Onu en ziyade şaşırtan İttihat ve Terakki düşmanlığı hislerile ve gözile iş görmekteki inadı idi!
Ferit Paşa devletin bu en muhataralı günlerinde şahsiyat ile uğraşmağı marifet addederken İtilâf devletleri Müslümanların Halifesini ellerinde' istedikleri gibi oynatacak bir âlet haline getirmek siyasetini takibediyorlar-dı. Vahideddin de taç ve tahtını muhafaza kaydile böyle bir duruma düşmeği reddetmiyordu. Bir defa bir İngiliz Generaline:
— Hilâfet ve Saltanat makamı İn-gllizlerin arzularını ifa için çalışmağa müheyyadır. Yalnız saltanat ve hükümranlık haklarımızın emniyet altında bulundurulmasını İngilterenin adalet ve nısfetinden rica ediyoruz!
Demişti. Tabii, İngilizler de bu ka-darcık şeyi diriğ etmiyeceklerdi! Bu yolda Generalden aldığı vait üzerine Vahideddin ahvalin gidişinden korkularını, endişelerini glzlemiyen Sal-tant hanedanı âzasına karşı böbürlenerek şu teminatı vermişti: (3)
— Hanedanı kurtardık!
Vahideddince gaye kendi taç ve tahtını, Saltanat hanedanının refah ve debdebe içinde yaşamalarını temin idi! O bunun için her fedakârlığa katlanmağa hazır idi!
İzmirin ve sonra İstanbulun işgali bile onu ancak bu bakımdan ilgilendirmiş, düşündürmüş idi!
Süleyman Kânı İrtem
Gaziantep - Nezip - Kefre (Birecik) - Karkamış arasında ve umumî istikameti üzerinden takriben 90 kilometrelik demiryolu etüt ameliyatı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur.
1 — Muhammen bedeli 27,000 lira, muvakkat teminatı 2.025 liradır.
2 — Eksiltme 24/9/943 cuma günü saat 16 da Vekâlet Demiryol-lar inşaat dairesindeki komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Mukavele projesi, eksiltme şartnamesi, etüt fennî şartnamesi, genel şartname ve güzergâh plânından mürekkep bir takım eksiltme evrakı 135 kuruş mukabilinde Demiryollar İnşaat dairesinden tedarik olunabilir.
4 — Bu işe girmek istiyenleT eksiltmenin yapılacağı tarihten en az
üç gün evveline kadar bir istida ile müracaat ederek eksiltmeye girebilmek için ehliyet vesikası talebinde bulunacaklar ve alacakları bu vesikayı teklif zarflarına koyacaklardır. Vaktinde yapılmamış müracaatlar nazarı dikkate almmıyacaktır. •
5 — Bu iş için teklif vermek istiyenler, teklif mektuplarını 2490
numaralı kanunun ve eksiltme şartnamesinin tarifatı dairesinde hazırlı-yarak 24/9/943 tarihine raslıyan cuma günü saat 15 e kadar numaralı makbuz mukabilinde Demiryollar inşaat dairesinde Eksiltme komisyonu başkanlığına teslim edeceklerdir. (8846)
Ticaret ve sanayi erbainin dikkat nazarına İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Reisliğinden: Hazırlanmakta olan yeni kazanç vergisi kanunu içinde Odamız kendi mütalâasını hükümete arza karar vermiştir. Odanın bildireceği mütalâaların bütün ticaret ve sanayi erbabının arzu ve temayüllerine uygun olmasını temin gayesile salahiyetli zevattan müteşekkil bir komisyon çalışmalara başlamıştır.
Komisyon, Odamıza kayıtlı bilumum ticaret ve sanayi erbabının Kazanç vergisi kanununa müteaalik dilek ve düşüncelerini öğrenmenin ve ona göre hazırlanmanın çok faydalı olacağı neticesine varmış olduğundan, bu kanunla alâkalı bütün ticaret ve sanat erbabının elyevm cari kanunda memleket ve ticaret âlemine yarar isteklerde sair hususları en kısa bir zamanda yazı ile Odamıza bildirmeleri rica olunur.
Komisyon içtimalarında elde edilen neticeleri muhtevi zabıtlar Oda mecmuasile peyderpey neşredilecektir. Bu zabıtlar hakkında vaki oja-cak tenkid ve mütalâalann da bildirilmesi ayrıca rica ve ilân olınur. ( (9135)
Telefon Memuru Ahnacak |
Dahili telefon santralımız için bu işte çalışmış bir memura “ ihtiyacımız vardır. Taliplerin Galata Fermeneciler No. 90 da Koç T. T. A. şirketine müracaatları.
I
Uşak Şeker Fabrikası için
Bir Dahiliye Mütehassısı - Bir Operatör ve bir Diş tabibine ihtiyaç vardır.
İsteklilerin kendi el yazılarile yazılmış bir tercümeihallerini, ihtisas vesika sureterlni, 4x6 eb’adında iki fotoğraflarını, adreslerde birlikte en kısa bir zamanda Uşak Şeker Fabrikası Müdürlüğüne göndermeleri.
Dahiliye mütehassis ve operatöre ihtisaslarına göre 300 ilâ 400 lira Diş Tabibine 200 lira maaş verilecektir.
ç
TC
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Bir deniz mahlûğu.
2 — Bir nevi yanş beygir; - Kırmızı.
3 — Vahşi kadın.
4 — Büsbütün meydanda.
5 — Bina eden - Tok değil _ Tersi bir emirdir.
6 — Sonuna «A» gelirse İstanbulda meşhur bir cami ve bir mahalle ismi olur.
7 — Tersi gök renginde bir nevi taş.
8 — Güzel sanat - Fransızların meşhur şehri.
9 — Büyük tren İstasyonu - Bir
kadın ismi. .
10 — Az sıcak yemek - Muhabbet göster.
Geç.eıı bulmacamız
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Salahattln, 2 — Alaka, Bana, 3 — Lafetmeyin, 4 — Akelbiseli, 5 — Hatboyu, İs 6 — Miyey, Ra, 7 — Tresuyuh, 8 — Taye, Horo. 9 — inilir. Rik, 10 — Nanisacok.
Galatasaray Gençlik kulübünden:
18 eylül 943 cumartesi günü toplanacak olan kongremizin ruznamesi aşağıda yazılıdır. Ekseriyet olmadığı takdirde 25 eylül 943 cumartesi günü saat 15 de kulüp merkez lokalinde âzanın teşrifleri rica olunur.
Ruzname:
1 — 1942 - 1943 malî raporların tetkik ve kabulü.
2 — İdare heyetlerinin ibrası.
3 — Yeni İdare heyeti intihabı.
4 — Kulübün sportif faaliyeti hakkında umumî heyeti âzasınm düşün-çeleri.
[Telefondaki sesj
Yazan: Bruce Graeme Tercüme eden: (Vâ - Nû)
-Tefrika No. 80 . - —
Her ne kadar ıstırap çekiyorsa da, hislerini açmak içki, önceden tâyin ettiği ânı beklemesini bir ruh yüksekliği saydı.
Genç kız, büyük ve ebedî bir aşkla delikanlıya doğru çekildiğini hissediyordu. Fakat bu hislerini söylememek için kendini zor tutuyordu.
Erkeğin iradesindeki bu kuvvet, onu meftun ediyordu. Aynı zamanda da korkutuyordu. Bununla beraber ahdetmiş, kasdetmiş; heyecanlarını izhaT etmemişti. İkisi de, biri-birlerine karşı, boylece sakin kalabilmişlerdi. Hislerinin ne derecede olduğunu biribirlerinden gizliyebil-mişlerdi.
— Tabiî size yardım ederim... Yoksa, dost olmak neye yarardı?... Mesele kara gün dostluğundadır.... O olmazsa ne faydası var? Siz, beni dost sayarak bütün hislerinizi açıldığınız için pek çok teşekkür ederim. Bu şerait altında vereceğim nasihat-
leri Jıarfi harfine tutmanız lâzımdır. Evvelemirde vakit kazanmak pek lâzımdır.
Genç kız, kaşlarını çatarak:
— Vakit kazanmak!... - dedi.
— Sebebi de şu: Ben, iki üç hafta müddetle şimal Edimburg’a behemehal gitmek zorundayım.
Bobbie’nin nefesi tutulur gibi oldu. Kendini toplayınca, korkusunu belli eden bir sesle:
— Gittiğiniz için pek müteessifim, bay Verrell! — dedi. — Şey... Ummuştum ki... Belki... Fakat cidedn bundan dolayı aptallık etmişim.
Erkek, hakikati söylememek için tırnaklarını etine batırmak mecburiyetinde kaldı. Halbuki, Londradan da ayrılmağa hiç niyeti yoktu. Fakat Blackshirt şahsiyetine bürünüp öylece çalışacağı için, Verrell bir müddet ortadan kaybolacaktı. O sebeple böyle bir yalan uydurmak zorunda kalmıştı.
Radyo Montörü Aranıyor
Radyo cihazlarında vukuu muhtemel tamiratı bizzat yapabilecek ■ bir radyo montörü aranıyor. Bu ehliyeti haiz olan taliplerin «Rad- I yofen» rümuzile İst. 176 Posta Kutusu adresine yazı ile müracaat- I lan rica olunur. M
İŞÇİLİK EKSİLTMESİ
Sümerbank
HEREKE Mensucat Fabrikası Müdürlüğünden:
1 — Fabrikaya ait dört lojmanlı ahşap bir evin tamir ve altı lojmanlı
olarak tadili İŞÇİLİĞİ vahidi fiyat üzerinden açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Bu işe ait bütün malzeme fabrika müdürlüğü tarafından verile-
cektir.
3 — Keşif bedeli 8,000.— lira olup ilk teminat akçesi 600,— liradır.
4 — İhale 15/9/943 çarşamba günü saat 15 de Müdüriyet bina-
sında yapılacaktır. •
5 — Talib olacakların her gün İnşaat Kontrol Şefliğine müracaatla
proje, keşif, şartnamelerini görmeleri.
6 — Müessese ihaleyi dilediğine yapmakta serbesttir.
Otomobil, Kamyon ve Traktör sahiplerine:
Her cins ve kuvvetteki arabalar için GAZOJEN mevcuttur. Hemen teslim edilir ve faaliyete getirilir. Mektupla müracaatlara cevap verilir. Nakil ve iş vasıtalarımıza odun kömürü ile işleyen GAZOJEN koydurur iseniz Benzin darlığından kurtulur, istediğiniz kadar vasıtanızı fazla çalıştırırsınız.
ENDÜSTRİ T. A. Ş. Aşirefendl caddesi İmar Han No. 22-25 Telefon: 22973 İstanbul
Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi ilânları
İstanbuldan vapurla ve Derince yolu ile memleket dahilinde seyahat edecek sayın yolculara bir kolaylık olmak üzere Haydarpaşa garında mevcut kişede yataklı vagonlar idaresinin Beyoğlu ve Karaköy kişele-rinden ba4ka Galatada rıhtımda Denizyolları bilet kişeleri yanında daha iki kişe ihdas edilmiştir.
Sayın' yolcuların tren biletlerini bu kişelerden tedarik etmeleri rica olunur. (9117)
Çemberli ve Galvanizli demir bidon alınacaktır.
Toprak Mahsulleri Ofisi Umum müdürlüğünden
Beheri 200 - 250 litrelik, tamamile .kaynak edilmiş 1 şeklinde çift demir çenberli içerisi ve dışarısı galvanizli, kılavuzlu ve kurşunlanabilir çift tapalı yeni galvanizli bidon pazarlıkla alınacaktır.
Bu nevi bidonlara ait teklif mektupları 15/9/1943 tarihine kadar hesap edilecekleri yüzde yedi buçuk nisbetinde teminat mektuplarilt birlikte Umum Müdürlük Malzeme İşleri Dairesi Müdürjüğüne tevdi edilmiş bulunacak ve bu tarihten itibaren vaki müracaatlar nazarı itibara almmıyacaktır.
Vaki teklifler 25/9/1943 tarihine kadar muteber addedilecektir (9088)
İstanbul vakıflar orman İşletme müdürlüğünden
1 — Alemdağı vakıf ormanlarından istihsal olunan bin çeki kestane odunu 15.9.943 günü saat 16 da açık arttırma ile satılacaktır.
2 — Satılacak odunlar istiften sıra ile verilecektir. Alıcıların istifleri görerek pey sürmeleri şarttır.
3 — Odunlar Üsküdara 23 kilometre mesafede Alemdar köyünde şose kenarındaki depomuzdan teslim edilecektir.
4 — Odunlar kurudur, ve beher çekisinin muhammen bedeli 4,5 liradır.
İsteklilerin ihale günü muayyen saatten evvel % 7,5 nispetinde teminat yatırarak Komisyonda hazır bulunmaları. (9092)
Yüksek Mühendis Okulu Satmalma
K omisyonundan:
Okulumuza 1943 - 44 senesi için 4000 kilo sadeyağ kapalı zarf usulile alınacaktır. Beher kilosunun muhammen bedeli 440 kuruştur. Bedel tutarı 1 7600 ve ilk teminatı 1320 liradır. İhalesi 16/9/943 tarihinde saat 1 1 de yapılacaktır. Fazla bilgi istiyenlerin okula müracaatları. (8560)
Şayet daha fazla izahat verseydi, yahut başka türlü hareket etseydi, hayali gayet kuvvetli olan bu genç kız, belki de hakikati keşfedecekti. Bir gün onunla evlenmek ümidi de Verreell için tamamile kaybolacaktı.
Sakin konuşmak için bir gayret şarfetti. Bunda kısmen muvaffak oldu:
— Miss Dunn! Üç haftanın ehemmiyeti mi var? Üç hafta, vaziyette hiçbir şey değiştirmez. Şayet, tavsiyelerimi tutarsanız, vadediyorum, Londra’ya döner dönmez sizi o şantajcı herifin pençesinden kurtaracağım. .
Bobbie’nin ne düşündüğünü anlamak için göz ucuyla baktı, baktı. Fakat genç kız, gözlerini yere eğmiş öylece duruyordu:
— Emrediniz! Size itaat edeceğim. - dedi. _
Hali deminki gibi çekingendi.
Erkek, muhatabının üzüntüsünü sezdiği için azap içindeydi. Lâkin, hiçbir şeyin farkına varmamış gibi devam etti:
— Evvelâ, mektupta söylenenlerden hiçbirini yapmıyacaksmız.
Kız, hayretle ona baktı:
— Söylenenleri yapmıyacak mı-
yım? Ya adam meseleyi enişteme haber verirse?
Emin olun, Miss Dunn! O şarlatan herif altın yumurtlıyan tavuğu kesmiyecektir. O kıymetli mektupları eniştenize teslim etmesi için daha nice nice tecrübelere girişmesi, saıfhalar atlatması lâzım. Ancak, ümidi kesildiği vakit intikam almağa kalkacak. Yani sizden para ala-mıyacağma katî kanaat getirdiği vakit. işte o namussuz adm aynen şu suretle hareket edecektir: Beş, yahut altı gün cevap bekliyeoek, hattâ belki de daha ziyade. Zira, bir genç kızın, kendisinden istenir istenmez çıkarıp kolaycacık elli lira verebilmesi imkânsızdır. Derken, size tekrar bir mektup yazacak, ilk posta ile cevap alamazsa, «emaneti» hemşirenizin kocasına göndereceğini bildirecek. Siz onu, gene karşılıksız bırakacaksınız. Bu sefer daha sabırsızlanacak ve size bir ültimatom yollı-yacak.
«Bu üçüncü mektubu almanız üzerine artık ona cevap verin, ve parayı toplıyabilmek için bir mühlet isteyin. Bir iki haftalık bir mühlet. Ta-biatîle şöyle bir mukabelede bulunacak^?: «E“er üç gün içkide parayı almazsam tehdidimi yerine getiririm»
diyecek. Birkaç gün daha savsaklarsınız, sonra beş lira gönderirsiniz. Bunun bir avans olduğunu geri kalan kısmı sekiz gün içinde yolhyaca-ğınızı bildirirsiniz. O müddet zarfında ben, Londraya dönmüş bulunurum. Ve galiba numaraları tesbit edilmiş kırk beş sterlini benden ödünç olarak kabul etmenizi sizden rica edeceğim. Tahminim böyledir. İşte bu paralar sayesinde de şantajcı meydana çıkacaktır.
Bobbie’nin içinde bulunduğu vaziyet, hiç de hoş değildi. Buna rağmen neşesi galebe çaldı, ve gülüm-siyerek muharrire dedi ki:
— Siz romancı olacak yerde maliyeci olmalıymışsınız, Mr. Verrell! Paraların hangi yolu takibedeceğini mükemmel surette biliyorsunuz.
— Hm, bilmem ki basit bir muharrir olarak hayatta kalmak her şey dan daha iyi değil midir?
Bir an sükût hüküm sürdü; ve iki arkadaş kendi âlemlerinde düşünceye daldılar, istikbali gözlerinin önünden geçirdiler. Verrell. şantajcıyı eline geçireceğine katî şekilde emin gibi duruyordu anım, kız, bu msv-zuda az çok müteredditti; hiç de nikbin değildi. Böyle meçhul bir hi-
lekânn nasıl matedileoeğine aklı ermiyordu.
Derken, gözünü kol saatine çevirdi. Zamanın ne çabuk geçtiğine ikisi de hayrette kaldılar.
Verrell, derhal sıçrayıp ayağa kalktı. Doğrulması için güzel arkadaşına da elini verdi:
— Sizi vaktinde evinize bırakmak için hızlı gitmeliyiz. — dedi. — Zamanın bu derece çabuk geçebileceğini hiç tasavvur etmezdim.
Birkaç dakika sonra geniş yolda, saatte seksenle, doksanla ilerliyorlardı. Tek kelime konuşmuyorlardı. Erkek, direksiyonda, dikkat kesilmişti. Genç kızsa, derin düşüncelere dalmıştı.
Verrell, evine döndüğü vakit, uşağına:
Roberts! —— dedi. — Bu akşam Edinburga gidiyorum. Orada üç hafta kadar kalacağım.
— Baş üstüne efendim. Şimdi bavulunuzu hazırlarım. Yataklıda bir yer saklamaları için istasyona telefon ederim.
Verrell, gülmeğe başladı:
(Arkası var)
AKŞAM
Sahile 7
— ÎŞ ARIYANLAR
2J, — Kiralık - Şahlık
20 SENELİK TECRÜBELİ SEBZE — Meyvacılık ve çiçek ve park usullerini fevkalâde yapar. Bonservisi vardır. Bu gibi bahçıvana İhtiyacı olan şu adrese mektupla sorulması. Bebekte Cevdet paşa caddesi No 26 Mustafa özdemlr.
MUHASİB — Yabancı lisanlarına vakıf çok tecrübeli bir mnhasib günde birkaç saatte ehven ücretle defterlerinizi kanunlara uygun tutmaktadır. Akşamda «Kâtip» rumuzuna.
BÜYÜKADADA SATILIK ARSA — Nizam cihetinde çamlık içinde fevkalâde manzaralı geniş cepheli 2300 metre murabbaı muntazam duvarla çevrilmiş bir arsa satılıktır. İçinde bağı ve müteaddit yemiş ağaçlan vardır. «Akşam» ilân memurluğuna müracaat. Telefon 20681. — 1
ACELE SATILIK EV — Aksaray Taşkasap Molla Güranî mahallesinde Hayrettin paşa sokağında İki katlı ve on odalı İki saloplu ve büyük bahçeli 35 No. h hane sahibi elinden acele satılıktır. İçindekilere müracaat edilmesi.
RADYOCU İŞ ARIYOR — Bir radyo atölyesinde veyahut tamircisi yanında çırak olarak çalışmak İstiyorum. Cumartesi, pazar hariç verilecek haftalığın azlığı aranmıyacaktır. Akşam gazetesi müvezzil AnkaralI İsmaile mektupla müracaat. ___________ — 1
YÜKSEK MİMAR TALEBESİYİM — Beyoğlu semtinde iyi bir aile nezdinde mobilyalı oda arıyorum. Akşam’da «M. G.» rümuzuna mektupla müracaat.
ŞİŞLİ, NİŞANTAŞI, HARBİYE — Taksim. Cihangir ve Sıraservllerde dört veya beş odalı ve bir holü havi kiralık apartman katı aranmaktadır. Vermeye talip olanların Posta kutusu Galata 1198 e bildirmeleri.
LİSE FEN KOLUNDAN — mezun oldum. Güzel resim, afiş ve dekor yapar, iyi daktilo bilirim. Resmî veya hususî herhangi bir müessesede memur olarak çalışabilirim. Akşam’da (M. L. G. Afiör) remzine mektupla müracaat. —
SİRKECİDE — Küçük bir otelin 24 yataklı karyola ve iş teşebbüsü satılıktır. Müracaat Sirkecide Hocapaşa erkekler hamamı bay Nevzat
2 ÎŞÇÎ ARIYANLAR
KİRALIK DEPO — Haliç, Haskö-yünde denize İskelesi bulunan ve caddeye kadar uzanan her İşe elverişli bir depo kiralıktır. Müracaat: Fındıklı tramvay caddesinde 60 No. lu odun deposuna. Telefon 41742. — 1
AİLE KADINI ARANIYOR - İstan. bulda 3 kişilik bir ailenin ütü ve orta işi hizmetlerini yapacak çalışkan bir aile kadınına ihtiyaç vardır. İstan-buida Bahçekapıda Cermanya hanında FOMSİN inşaat şirketine müracaat. — 2
ACELE SATILIK AHŞAP YENİ EV — Zeyrek Bıçakçı çeşme caddesi 68-70 numaralı üç katlı sekiz oda, taraçalı kârgir bir odayı bir miktar bahçe, ku-yulu. Kıztaşı Feyzullah efendi caddesi 19 Nuri Yalçına. — 1
DADI — 3 yaşmda bir kız İçin tecrübeli, çok dikkatli ve temiz bir dadı İsteniyor. Maçka Teşvikiye caddesi Cemiliye Ap. 69/3.
DEVREN SATILIK BAKKAL — Dükkânı Aksaray Lâleli Ordu caddesi 288 numaralı devren satılıktır. İçindekine müracaat —
RESSAMLIK VE KLİŞECİLİK — Öğrenmek istiyenlere: Cağaloğlu Tür-bedar sokak No. 18 Stad ve Tanin matbaaları binasında ressam Mâzhar Apa klişe atelyesine müracaat.
ACELE SATILIK BAHÇE — Sah-rayi Cedit İmam Ramiz caddesinde 23 numaralı istasyona 15 dakika 19 dönüm, etrafı duvarlı üç tane bostan kuyusu, sekiz odalı ev, bahçe satılıktır. Görmek istiyenler cumartesi günleri müracaat. — 4
SEKİZ YAŞINDA BİR KIZ - Çocuğuna piyano ve Fransızca ders verecek bir kadın öğretmen aranıyor, Fransız olursa tercih edilir. Posta kutusu 755 e yazılması.
ANKARADA — 3 kişilik bir ailenin İşlerini görecek temiz ve ciddî bir hizmetçi aranıyor. Şeraiti görüşmek üzere Büyükada Çınar caddesi Alp Aslan sokak No. 2 ye müracaat. —
SATILIK EV — Boğaziç’nde Yeni-köy caddesinde altında dükkânı ve ayda 65 lira kirada on altı odalı dört bölüklü ev yedi bin liraya satılıktır. Yenipostane caddesinde Velo-ra han kahveci Karabete müracaat.
- 1
DİS TABİBİ BİR BAYANA İHTİYAÇ
VARDIR _ Adres Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 198/2 Bekir Yılmaz. — 2
MALTEPE ASFALT ÜSTÜNDE — 15000 m2 müfrez arsalar. İki ayn kısma veya toptan satılık. İstasyona 3 dakika. Tafsilât, Akşam’da N. O. Toprak remzine mektup.—
MÜREBBİYE ARANIYOR — İyi bir aile nezdinde üç yaşmda bir kız çocuğunun bütün hizmetlerini görecek temiz, çalışkan, okur yazar bir bayan aranıyor. Fransızca bilen tercih olunur. Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 485 (Reyden Pasajına) müracaat. — 2
MAI,TEPEDE İSTASYONA 25 — Dakika 300 dönüm. Bostan kulübeler, ağıl, tuğla harmanı ve arazi satılıktır. Akşamda N. O. Toprak remzine mektupla. —
BEBEKTE KİRALIK MOBİLYALI — Apartıman. 4 oda, banyo, piyano,1 denize nazır. G. O. rümuzile gazete-1 ye müracaat,__________________— 1
BAYAN ARANIYOR — Orta ve lise tahsili görmüş dört bayana İhtiyaç vardır. Galata Billûr sokak Billûr han No. 9 a müracaat. — 1
DİPLOMALI BİR HEMŞİRE — Kl-zılaydan mezun, diplomalı bir hemşireye ihtiyaç vardır. 12 ile 1 arasında Şişli cerrahî kliniği müdürlüğüne müracaat. — 2
3 - SATILIK EŞYA
ACELE SATILIK SİNEMA — Makinesi Zeissikon markalı. Taliplerin Eminönü Arpacılar caddesi No. 18 Arlofı mağazasına müracaatları.
SATILIK — Nişantaş, Meşrutiyet mahallesi, Akkirmanlı sokak 10 No. lı tramvaya beş dakika kâgir, elektrikli bahçeli apartıman tarzında 4 odalı hane içindekilere müracaat. —
SATILIK APARTIMAN — Beyoğlu Kalyoncukulluk Hamalbaşı aşasında ’Tevfik sokağında 34 numaralı mahiye 97 lira kirada bankaya 4550 liraya ipotekli 9500 liraya satılık, içindekilere^____________________ ~ 4
DEVREN SLTILIK — Şekerci ve kuru kahveci dükkânı. Beşiktaşın en işlek yerinde ve yirmi iki senelik müşterisi bol dükkân benzin deposu yanında 10 numarada Kemal Gürüze müracaat.
ACELE SATILIK — Acem taban halıları, bürolar için maroken oda takımı, çini soba. Bakırköy Yeni mahalle Ontemmuz caddesi No, 32
OTOMATİK nESAP MAKİNESİ — Amerikan Marşan marka bir aded müceddet otomatik hesap makinesi satılıktır. Bahçekapı Arpacılar han 19 numaraya müracaat.
DEVREN SATILIK — Daire Sultan, ahmette tramvayya yakın dört odalı, banyo, ve mutfağı mevcut ve her türlü konforu haiz bir apartman dairesi devren kiralıktır. Müracaat: Galata Mumhane caddesi No. 68-74 —
SATILIK ECZAHANE CAMEKÂN-LARI — Yüzü ıhlamur rafları çam ağaçtan mamul camlan tamamdır. Sirkeci Kayseri Hanı altmda 30 numaralı mağazaya müracaat. — .1
SATILIK MARANGOZ TAKIMI — Çok az kullanılmış Avrupa malı ve yedek bıçaklarlle. Kadıköy Mısırlı-oğlu Hayrullah Ef. Sok. No. 16 —
KİRALIK ODA — Pangaltı Süleyman Nazif sokak 61 numara sokağa nazır mobilyalı güzel büyük bir oda kiralıktır. Altıdan dokuza kadar müra-caat. ~
ACELE SATILIK KÖŞK — Erenköy istasyonuna üç dakika 6 odalı kârgir, muşamba döşeli sekiz sene evvel yapılmış kullanışlı. Beyoğlu İstiklâl caddesi 133 numara 3-6 ya kadar telefon 43586 doktor Hayri Ome-re müracaat._____________________~ 1
ACELE SATILIK PRESE — Vidalı Silindirli badem, fındık, zeytinyağı çıkarmak için ayni zamanda üzüm suyu, domates salçası için çok elverişli Fiyatı 650. Telefon: 20614 — 2
SATILIK ÇOK MÜKEMMEL ARSA — Ankaranın merkezinde ve en işlek bir caddesi üzerinde, çarşıya yakın köşe başı, gayet geniş cepheli ortasında biri büyük ikisi küçük üç ev bulunan büyük arsa satılıktır. Tel: 2521/1289.__________________________~ 1
KİRALIK KÖMÜR ODUN DEPOSU — Kuruçeşme caddesinde 91-93 numaralı 418 metre depo müracaat: Kuruçeşme Bakkal Hüseyin Kaptan.
KADIKÖYÜN — En işlek ve müşterisi çok tanınmış tuhafiye mağazası acele devren satılıktır. Kadıköy Tramvay caddesi .Pazaryolu 77/1. Telefon 60989 müracaat.
SATILIK KÂGİR HANE — Kadıköy Yeldeğirmeni Duatepe sokak 98 numara. Tramvay yolunda, ayrı iki daire, terkos, sarnıç, elektrik, yeni tamir olmuş 10.000 lira. Cuma günleri öğleden evvel gezilir.
BAĞ BAHÇELİ KÖŞK — f Eşsiz mülk. Anadolu .Boğaziçinde 500 meyva ağacı, 1200 kütük bağ, çam parkı, 1000 fidan, yirmi oda. bol su, arazi. Havuzlar, asri kümesler, konfor, ta-mirsiz. Satılık veya bir apartımanla değişilecek. Pos. K. 628. — 2
MÖBLE APARTIMAN ARANIYOR — Bir ecnebi Taksim civannda 3-5 odalı tam konforlu behemehal telefonu bulunan iyi tefriş edilmiş müstakil bir daire aramaktadır. Galata Posta kutusu 1092 ye müracaat edilmesi mercudur.
ACELE SATILIK BİR EV — Altı odalı 8 bin lira. Adres: Sultanahemt Kâtipsinan cami sokağı No. 3. İçindekilere müracaat.
ACELE SATILIK BOSTAN — Kandillide Perakende sokağında 2 No. da 150 incir ağacından çevrilmiş içinde meyva ağaçlan ve kuyusu takriben 20 dönüm bostan satılmaktadır. Taliplerin Kuruyemişte 38 numaraya. Telefon: 20858 e müracaat.
KİRALIK YAZIHANE ARANIYOR— Galata veya İstanbul merkezi semtlerindeki hanlardan birinde mobilyalı veya mobilyasız bir veya iki odalı kiralık yazıhane aranıyor. İstanbulda Bahçekapıda Cermanya hanında FOMSİM inşaat şirketine müracaat Telefon: 20920 V — 2
NİŞANTAŞINDA — Teşvikiyede İhlamur caddesinde 25 numaralı hanenin üst katı dört oda, bir banyo, bir kiler, bir sofa kapısı ayn kiraya verileceğinden göremk istiyenler içindekilere müracaat.
BÜYÜK FIRSAT - 9000 liraya altın para ile satın alınmış ve kıymeti 40000 lira takdir edilmiş senede 1200 lira kirası ve 10 senelik kontratı olan bir ardiye 17.500 liraya satılıktır. Haşan Deposuna müracaat. — 2
SATILIK ARSA — Büyükadada Hristosa giden yeni asfalt caddesi üzerinde 1500 metre arsa 9000 liraya maktuan satılıktır. Bahçekapıda Haşan Deposuna müracaat. — 2 BALAT — Hızırçavuş mahallesi Çilingir So. 60 numara 4 oda taraşa bahçe terkos elektrik gibi tesisatları mevcuttur. İçindekilere müracaat. — 1
APARTMAN DEĞİŞTİRMEK İSTENİYOR — Tünelle Şişli arasındaki semtlerde 4-6 odalı apartman katı olup da Nişantaşında mekteplere yakın 5 oda konforlu bir apartmanla değiştirmek istiyenlerin 40052 telefona müracaatı. — 1
BÜYÜK FIRSAT — Beyoğlunda: İstiklâl caddesinde berberliğe, tuhafiyeciliğe, her türlü işe elverişli fevkalâde Iradlı dükkân devren kiralıktır. Lâle sineması yanında No. 79. — 3
BİR YAZIHANE ARANIYOR — Galata veya Bahçekapıda 4-5 odalı iyi bir yazıhaneyi kiraya vermek veya devretmek isteyenlerin (40247) ye telefon etmesi. — 5
ACELE SATILIK BULUNMAZ AR- SA — Kalamış deniz kenarında 755 metre murabbaı yalı arsası satılıktır. İzahat: Telefon 24456 santraldan Rüştü Çelebioğlu istenecektir. — 1
TOPKAPI — Davutpaşa. asfaltta eski 30 yeni 15, en yeni numarataj ile 77/1 numaralı tarlanın 1/4 hissesi olan (5000) metre erazi satılıktır. İsteyenlerin Şehremini Uzunyusuf Me-citbey caddesi 6 numaraya müracaatları. — 1
ACELE SATILIK KOTRA — 9 m. boyunda, Randa yelken, çift pllotlu, kamaralaı, botu ve bütün deniz teçhizatı olduğu halde satılıktır. . Fener -Kalamış cad. No. 104. Bahçıvan «Onnik»e ve sandalcı Niyaziye müracaat. — 2
KİRALIK — Mobilyalı apartman İstiklâl caddesi Bankahan 4 No. daire üç oda, banyo, mutbak, apartman katı acele kiralıktır. Telefon: 21724 - 43387. —
BEYLERBEYİNDE —
Mescit sokak 2/1 - 2/2 iki ev biri yarım kârgir boyalı 3000 metre mey-valık bahçesile satılıktır. Fiat! 7,000. Görmek İçindekilere, görüşmek İstanbul Yağ iskelesinde yumurtacı Fethi Altan telefon 23382____— 2
KURTULUŞTA — Ermeydan sokağında 43 No. kâgir hane satılıktır. 5 büyük oda 2 mutfak elektrik terkos bahçe. İçindekilere müracaat. — 1
SATILIK BOSTAN — Beylerbeyi Gümüş yolunda içinde köşk, ahır, meyva ağaçlan, bostan kuyuları bulunan 23 numaralı 145 dönüm bostan satılıktır. İstanbul Sultahamam Sadı-kiye han 12 No. müracaat T.L. 21475
ACELE SATILIK — Kuzguncuğun, vapur ve tramvaya yatan en havadar yerinde, dört odayı haiz betonarme bina, taşraya azimet dolayıslle satılıktır. Fiatı 4000 liradır. İçindekilere müracaat. Hamam sokak No. 34 hane. . ' 2
SATILIK EV — 9 oda, vapur iskelesine on dakika Kadıköy, Rasimpaşa mahallesi Yalı sokak 5 No. Teşvikiye Köknar sokak 58 numarada Haşana müracaat. _ ı
ACELE SATILIK APARTIMAN — Bomontide Havuzlu bahçe sokak No. 36/2. 110 lira kira getirir 3 katlı yeni apartıman satılıktır. 3 üncü kata müracaat. _ 2
TAKSİM, TALİMHANE, AYASPA-ŞA, SİPAHİOCAĞINA — kadar 6 - 7 odalı kaloriferli apartıman aranıyor. Şerait için doğrudan doğruya Taksim eczanesi sahibi Nizameddine müracaat. _ 2
SATILIK DÜKKÂN — Kapalıçarşı-da Zenneciler sokağında 24 numaralı dükkân satılıktır. Tophane Kumbaracı Örtmealtı sokağı 21 Haticeye müracaat. — 2
KİRALIK 3 ODA — ve mutfak banyosu da vardır. Altmbakkai Çimen sokak No. 70 e müracaat. —
SATILIK KONAK — Cerrahpaşa-da 22 oda 4 salon, içi yağlı boya, ön, arka bahçesi, elektrik, su tesisatı. Şehzadebaşında No. 90 Mehmet Esmere müracaat. — 1
8000 LİRAYA — Kuzguncukta iskeleye yarım dakika mesafede 3 katlı senevi 900 lira İcar getiren bahçesinde kuyusu ve sarnıcı bulunan müceddet apartıman satılıktır. Taliplerin Cihangir Akarsu yokuşu Zeki bey apartmanı 49/1 e müracaatları. — 1
KURTULUŞTA — Türkbey sokağında 77 numaralı 7 odalı 2 mutfak bir çamaşırhane bir sarnıç, meyva ağaçlan bulunan bahçesi, elektrik, su tesisatını havi bir hane acele ve ucuz satılıktır. Telefon (40299) numaraya müracaat. 2
ACELE SATILIK ARSA — Küçük Lânga tramvay caddesinde 600 metre murabbaı. Müracaat: Lâleli Ordu caddesi 290 numara Emlâk alım satım evine. 1
FATİH — İtfaiye caddesinde üç apartıman ikişer daireli konforlu ve güneşlidir. Müracaat: Fatih Park karşısı Kâmilpaşa sokak No. 6 Nabi Turan. — 2
YAZIHANE ARANIYOR — Karaköy civannda 1-2 odalı yazıhane anyonun. Beyoğlu posta kutusu 339 a mektupla müracaat. —
UCUZ SATILIK APARTIMAN — Dört daire 15 odalı, muntazam bahçeli pazartesi, cumartesi 1 den 5 e kadar Bankalar caddesi Yolcuzade Emekye-mez mahallesinde 17 numara Aksoy apartımanı dördüncü daireye müracaat. — 4,
9000 LİRAYA SATILIK EV — 7 oda, hamam, terkos, elektrik, tramvay vapura 2 dakika mesafede deniz görür. Amavutköy Dubaracı sokak 22 numara. Müracaat Singer saat mağazası Eminönü Arpacılar caddesi 8 numaraya. —
5 MÜTEFERRİK ALMANCA DERSLERİ— Alman bayan öğretmen talebeye, büyüklere gramer muhabere dereleri verir. Kolay metodla 6 ay zarfında Almanca öğretir. Her yere gider. Haftada bir iki defa muhavere yapar. Akşamda P. S. K. - 1
FRANSIZCA — Lisan müteh. Prof. Albert Anjelden: (Thâse) lerini hazırlamak isteyen genç münevverlerle Fransızcalannı ileriletmek veya konuşmak isteyen zevat bize müracaat edebilirler. Ücretler uygundur. Bah-çekapı Selâmt han. — 4
—Büyük Dinamo Aranıyor—
220 - 380 Volt Alternatif cereyanlı 200 ilâ 500 amperlik müstamel veya yeni bir Dinamo «Jeneratör» a ihtiyaç vardır. Rıza paşa yokuşu 51 No. da (Kula Mensucat Fabrikasına) müracaat: Telefon: 24182
ORTAOKUL
Yardımcı CEP kitapları serimizden ilk kitap CEBİR (7 ve 8 inci sınıflar çıktı. Bütün kitapçılardan arayınız. İstanbul, Marpuççular, Yanm şi-
İZMİR MANİFATURA
Türk Anonim Şirketinden;
Taşradaki toptancı müşterilerimize:
Hindistan ve İsviçreden ithaline muvaffak olduğumuz lüks pop. lin, renkli hasse, dört en çarşaflık patiska, basma, organtin, jorjet, kaput bezleri İZMİR MERKEZİMİZDE toptan satışa arzolunmuş-tuT. Alâkadarların mezkûr merkebinize müracaatları istifadelerini mucip olacaktır.
Yarın için vaitler
Hatta içinde bulunduğumuz bu harp günleri bile yarın için valtlerle' doludur
Çünkü harp, teknik bilgilerin ilerlemesine sebep olan bir tazyik yapmaktadır.
Ford fabrikalarında, Birleşik Milletler için imâl edilmekte olan harp malzemesi istihsali o kadar ilerlemiştir ve bu günün birinde insaniyet hizmetinde kullanılacaktır
Harabeler yerine daha verimli bit sanayi kaim olacaktır ve bu sanayi yeni keşiflere, yeni malzemeye, yeni usullere dayanarak her bakımdan insaniyete daha iyi fırsatlar verecektir
FORD MOTOR COMPANY
SATILIK OTOMOBİL — Hususî az kullanılmış lâstikleri sağlam, aynca yeni iki lâstikle beraber kapalı Bu|k. Bahçekapıda Cermanya hanında FOMSİM Şirketine müracaat. — 2
SATİLIK — Konforlu 5 daireli apartman. Kurtuluşta Mekkâreci sokak 4/2 ortada mutavassıt yoktur. Taksim Recep paşa caddesi Trak apartman 27/4 telefon: 42048. -
SATILIK DÜKKÂN — Kadıköy Söğütlü Çeşme caddesi No. 262 dükkân satılıktır. Telefon: öğleden sonra: »24095 Nen Kumral. — 1
3650 LİRAYA APARTIMAN — Üs-küdarın mutena muhitinde üç kat üçer oda tramvaya bir dakika kagir apartman nısıf hissesi satılıktır. Galata Büyük Millet Han 26
İNGİLİZCE DERS — Kolej mezunu tecrübeli bir bayan gayet kısa zamanda (3-4 ay) ehven fiatla bayanlara İngilizce öğretir. Akşamda «S.S.» rümuzuna müracaat. — 2
KÂRLI BİR İŞ İÇİN — 1500 - 2000 lira arasında sermayeli bir ortak aranıyor. Adres: Balıkpazar Arslan han No. 16 vasıtasile.—
BEKLİNİ,! BAYAN ÖĞRETMEN — Tecrübe edilmiş, kolay metodla iyi Almanca ders verir. Pazardan başka her gün saat 4-7 ye kadar İstiklâl
2400 LİRAYA HANE — Beyoğlu Ta-
limhaneye üç dakika beş oda elek- ---------
trik bahçe saire nezaretli hane sa- caddesi apartıman 133 de 6 No. ya ... — — "» I müracaat. —5
1| tılıktır. Galata Büyük Millet Han 26. | müracaat.
VARLIK VERGİSİ ve askerliği olmıyan diplomalı bir Türk makastar İş, ve mevcut işini tevsie medar olacak şerik arıyor. Akşam A. B. ye müracaat. __ ı
SPESİYALİTELER HARİÇ — Sanayi maddelerinden büyük tesisat istemeyen boyalar, esanslar, tozlar, tuzlar hazırlarım. Yerli imâli elverişli veya ortaklıkla öğretilir. (Fatih P. kutusu 22). —
MEKTUPLARINIZI ALDIRINIZ
Gazetemiz idarehanesini adres uarak göstermiş olan karilerinizden
R.A — A.K.A — Genç Bayan — K.T — Mecmua — P.Ş.K
rehanemlzden ald’rmalan rica
'ur,ur -------------
—
Sahife 8
AKŞAM
14 Eylül 1943
HAŞAN MEYVâ ÖZÜ
Mide, barsak hastalıklarına, iştahsızlığa, hazımsızlığa, bulantı ve sancıya şifa verir. Her yemekten sonra bir çorba kaşığı yanmbardak suda konularak içilirse midevi, müştehi ve hâzımdır.
1 - Aç karnına yatarken veya sabah alınırsa müleyyindir. 2 - Çorba kaşığı müshildir. Haşan deposu ve şubelerile eczanelerde bulunur.
— Hind Diyarında —
Frances de Croisset bu adı bütün Türk okuyucuları tanır. İşte Refiı Cevad Ulunay bu kıymetli muharririn Hind diyarında karış adındaki eserini çok ince ve muvaffak bir tarzda Türkçeye çevirmiştir. İnsan Hind diyarına kendini kaptırınca bu kitabı bırakamıyor. Kitabda bütün Hindistan! göreceksiniz. Denebilir ki Hind diyarını bundan güzel tanıyan tek eser dilimizde mevcut değildir. Kitabın fiyatı 125 kuruştur.
Neşreden: AKBA KİTAPEVİ Ankara.
DERMOJENİ
YANIK, ÇATLAK, EKZEMA ve I CİLD YARALARINA fevkalâde I iyi gelir. Derinin tazelenmesine I ve yenilenmesine hizmet eder. I ■ HER ECZANEDE BULUNUR. ■■
©lider
İrene Nemirowsky’nin eseri olan David Golder A. E. Yalman Rez-zan tarafından tercüme edilmiştir. Eser hayatın ta kendisidir. Kitapta herkese bir ibret dersi vardır. Ailenin her ferdin tereddütsüz tavsiye edilebilir. Kitab Yahudi zenginleri tipinin canlı bir nümune-sidir. \
Fiati. 125 kuruş olan bu kitab okuyucular arasında çok rağbet görmüştür. Mevcudu çok az kalmıştır.
Neşreden AKBA KİTABEYİ Ankara.
Caddebostan ÂYTEN Gazinosunda
15 Eylül yarınki Çarşamba Akşamı
MÜNİR NUREDDiN
MHHB ve Aı
son Konseri.
Kadıköy ikinci sulh hukuk hâkimliğinden: 943/27
1 — Kızıltoprakta Bağdad caddesinde 78 No. da sakta iken vefat eden Kerimenin bilinmeyen mirasçılarının üç ay içinde Hâkimliğimize müracaat ve sıfatlarını bildirmeleri aksi takdirde mirasın hâzineye intikal ettirileceği. 2 — Müteveffiyeden alacaklı ve borçlu olanların bir ay içinde müracaat ederek alacak ve borç- ı larmı kaydettirmeleri. Müddetinde I alacamı kaydettirmlyenler hakkın-' da medenî kanunun 569 uncu maddesi hükmünün tatbik olunacağı. 3 — Müteveffiyeye ait hane eşyasmın 15/9/943 çarşamba günü saat 14 te mahallinde açık arttırma ile satılacağı ilân olunur.
NEVROZİN
Baş, diş, nezle, grip, romatizma
Nevralji, Kırıklık ve Bütün ağrılarınızı derhal keser
icabında çünde 3 kaşe alınabilir.
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde ısrarla NEVROZÎN isteyiniz.
DÎŞÇI KALFASI ARANIYOR
Müsait şeraitle bir dişçi kalfasına ihtiyaç vardır. Diş Deposu Mehmet İbrahim Berkmen’e müracaat
■■■■ Diplomalı Eczacı Aranıyor
I İstanbula yakın bir eczanenin mes’ul müdürlüğünü deruhde I edebilecek diplomalı bir eczaciya ihtiyaç vardır. İst. Aşir Ef. İCaddesi (Yeni Postane arkası) 31 No. lu Mazon ve Botton Ecza deposuna müracaat.■■
Radyo Teknisyeni Aranıyor
Nazarî ve amelî sahada İyi yetişmiş bir radyo teknisyeni, fennî mu-naberat ve tamirat atelyeslne nezaret işleri için aranıyor. Ecnebi bir lisan bilenler tercih olunacaktır. Bu evsafı haiz olanların tekliflerini «Radyofen» rümuziyle İst. 176 Posta Kutusu adresine yazı ile göndermeleri rica olunur.
— KURTULUŞ — Biçki ve Dikiş
Dershanesi
Müdiresi: Bayan Papazyan
Haftada dört gün kadınlara, günde üçer saat Fransız usulü ile biçki ve dikiş dersi tedris edilir ve 6 ayda Maarifçe mu-saddak diploma verilir. Feriköy Tepeüstü 116 No. Papazyan apartımanı.
M—............ ■■■■.
i fi im A I 16 Numaralı Dünyanın En Büyük Dört " Renkli ve Resimli Mecmuasında
[
1 — Rusyada Gönüllüler.
2 — Moskof siperlerinde neler oluyor?
3 — Bir zırhlının 112,000 mil sayahatinde geçirdiği safahat.
4 — Resimlerle TOPÇU talimi dersleri.
5 — Resimlerle Motörlü ve atlı Toplar.
6 — Viyana ve muhtelif devletler muharrirlerinin kongresi.
7 — Nadir yetişen bir kadın veteriner.
8 — TİTANİK için yapılan yeni bir film röportajı.
9 — Grafiklerle Almanyanın diğer devletlere gönderdiği maddeler, ve 7 adet resimli sahife. SİGNAL: Almanca, İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Rumca olarak intişar etmektedir. 1942 ve 1943 senelerine ait kolleksiyonlarla noksan nüshalarınızı J. Bayer’den tedarik edebilirsiniz.
Umumî vekili, Gazeteler serbayii: JOHANN BAYER
Fiati: Her yerde
(20 Kuruştur)
Günlük Hayatta /. C. /.
SERİSİ No. 9
*■■■■ Prof. Dr.
KEMAL CENAP
Kalb, damar, mide, mem bünyevi şişmanlık, zayıflık, şeker hastalığı ve ic ifraz hastalıkları.
Her gün saat 15 - 19.
Pazar günü öğleden evvel muhtaçlar fahriyen kabul ve ihtimamla muayene edilir
Gece davetleri kabul edilir. Taksim. Doğu Palas No. 14. Tel: 43963
Eskigümriik sokak No. 38, Galata - İstanbul posta kutusu 1580 Dikkat: Signal’e abone olunuz. 12 nüshayı havi 6 aylık abonesi 270 Krş.
Şişli Terakki Lisesi Müdürlüğünden;
a'»kulumuzun gündüzler talebe kadrosu dolmuştur. Yatılı kadrosunda mahdud miktarda yer
YENİ PUDRA
Renkleri
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Taksim - Talimhane palas. . Telefon: 40127
FRENGİ ev BELSOĞUKLUĞUNA TUTULMAMAK İÇİN
PROTEJiN kullanmalıdır.■■■
Kadınların
PUDRA VE RUJ
Bu Pudralar, Sihirli bir “Colorimetrique, makine ile İstihsal edilmiştir.
ZAYİ — Gazi Osmanpaşa orta okulundan almış olduğum tasdikname ile nüfus hüviyet cüzdanımı zayi ettim. Zayiinden diğerlerinin alınacağından eskilerinin hükmü olmadığını ilân ederim.
Adres: Kanlıca Mihribat caddesinde No, 5 de Kemal Belgutay.
ÖNÜNDE
HAYRETİ
A SIRLARDAN beri kadınlar tabiatın kendilerine bahşet* tığl güzelliklerle kanaat etmemişler ve makiyaj yapmakta devam etmişlerdir. Kadınların tuvalete gösterdikleri iştiyak o kadar fazladır ki, krem ve makiyaj malzemesinin esasını teşkil eden gliserinin harbin başlangıcından beri münhasıran patlayıcı maddelerin İmalinde kullanılması dolayısıyla Ingiliz kimya sanayii bunun yerine başka kimya maddelerini arayıp ikame etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bir zamanlar pek mahdut kimseler tarafından istimali mümkün olan ruj ve pudra gibi makiyaj ve «güzellik eşyalarını" bugün, zengin ve fakir bütün
Teninize _,w_
gelecek pudranın tam ve hakiki rengini veren yeni bir “Colorimetrique.. makide icat edilmiştir.
Bu sayede, şimdiye kadar görülmemiş derecede emsalsiz güzellikte yeni pudra renkleri istihzar edilmesi
en uygun
TENİN GÜZELLİĞİNİ ON MİSLİ ARTTIRIR.
imkânı hâsıl olmuştur. Bu yeni pudra, su geçirmez "Empermeabl" dır. Yağmur ve rüzgâra rağmen bütün gün sabit kalır. En sıcak bir dans salonunda bile burnun parlamasına mani olur. Tenini* taze,
nermin ve sevimli olur, Yeni Toka-lon pudrasını bugün tecrübe 'edinil ve hemen daha genç görününüz Tokalon pudrası kullanmakla iyi neticeler alacağına teminatlıdır. Aksi takdirde parana İade olunur.
kadınlar, ancak kimya sanayiinin bu sahadaki inkişafı sayesindedir ki harbin çıkardığı müşküllere rağmen halâ temin edebilmektedirler.
Imperial Chemical Industries Limited Türkiye Vekili t İmperial Kemikal İndustris (Turkey) Ltd. İstanbul
TOPRAK MAHSULLERİ OFiSi
İSTANBUL ŞUBESİNDEN :
EVRAKI MATBUA TAB’İYESİ
Kâğıdı Ofisimizden verilmek şartile 17 kalem evrakı matbua tab’iyesinin 15 Eylül 1943 Çarşamba günü saat 14 de Toprak Mahsulleri Ofisinin Sirkecide Liman Hanındaki dairesinde açık pazarlığı yapılacaktır. Nümuneler ve şartname Galatada Bankalar caddesinde Bahtiyar Hanında beşinci katta Ofis Mübayaa komisyonunda görülebilir.
Pazarlığa iştirâk için yatırılması meşrut muvakkat teminat akçesi bin liradır.
Ofis ihaleyi yapıp yapmamakta tamamen serbesttir, ihale yapıldığı takdirde işi taahhüt eden matbaanın te’mlnat miktarının taahhüt bedelinin yüzde on beşine iblâğ etmesi ve ayrıca tesellüm edeceği kâğıt bedeline karşılık, şartnamenin 24 üncü maddesi mucibince, Banka veya nakit te’mlnatı lrae ve tedvine mecburdur.
INGİLİZ KIZ ORTA OKULU
ENGLISH HIGH SCHOOL FOR GIRLS Okul 23 Eylül Perşembe günü açılacaktır Orta 3 üncü sınıf bütünleme imtihanları 2 Eylül 1943 tarihinde saat 9 da, diğer sınıfların Türkçe imtihanları 22 Eylül 1943 tarihinde saat 14 de ve İngilizce imtihanları da 20 Eylül 1943 tarihinde saat 9 da yapılacaktır.
Orta ve İhzari sınıflarında yer yoktur.
Yabancı tabiiyetinde bulunan ilk kısım talebeleri perşembe sabrbları kaydedilir.
37 model şevrole marka 4 lâstik yeni bir TAKSİ ACELE SATILIKTIR. Fiati 6,500 liradır. Ayrıca 2 motörlü ve 3 el tezgâhtı
DOKUMA ATÖLYESİ
devren acele satılıktır. Yalnız el tezgâhlan dahi satılabilir. Talipler: Tahtakale caddesi No. 17/1 2 nci kata müracaatlan.
ÖĞRETMEN ARANIYOR
KOZAN’da açılan hususî orta okul için Türkçe, müzik, Fransızca, matematik, jimnastik ve resim öğretmenlerine acele ihtiyaç vardır. Yüksek ücret verilecektir. Talip olanların tafsilât almak üzere Karaköy, Havyar Hanında eski «Stok» ecza de-
Comments (0)