Sene 25 — No. 8939 — Fiat! her yerde 5 kuruştur.
SALI 7 Eylül 1943
Yeni adlî yıl merasimle açıldı
Temyiz mahkemesi reisi diyor ki: “Medenî kanunun tadiline lüzum olup olmadığına hüküm vermek için içti-hadlann teşekkülünü beklemek lâzım,,
Ankara 6 — Mahkemelerin yaz tatili bitmiş ve dünden itibaren çalışmağa başlamışlardır. Bu münasebetle : hukuk fakültesi salonunda büyük bir : ilim ve meslek toplantısı yapıldı. İlk : defa yapılan bu tören, güzide bir davetli kalabalığının iştirakile açılmış- ; tır.
Büyük Millet Meclisi Reisi, Başvekil, Dahiliye, İktisat, Nafia Vekilleri, Devlet Şûrası Reisi, Cumhuriyet Halk Partisi idare heyeti âzaları, mebuslar, Askerî Temyiz mahkemesi Başkanı, generallar, Askerî temyiz mahkemesi müddeiumumisi, mahkeme âzalan. temyiz mahkemesi reisi ve âzalan, Ankaradakı hâkimler, Ve. kâletler erkânı, avukatlar, Hukuk fakültesi ve Siyasal Bilgiler okulu profesörleri He matbuat erkânı merasimde hazır bulunmuşlardır.
Toplantıyı güzel bir nutukla açan Adliye Vekili B. Ali Rıza Türel, toplantı maksadını anlatarak şöyle demiştir:
«.— Bu yıl adlî senenin hususi bir törenle açılması ve bu törende en yüksek hâkimimizin, kanunlann tatbikatı, hak ve adalet tevzii İşleri üzerinde derin bir vukufa, uzun bir tecrübe ve müşahedelere dayanan fikirlerini bir hasbihal çerçevesi İçinde ortaya koymasını memleket ve meslek için faydalı bularak bu toplantıyı tert’b etmiş bulunuyoruz.
Temyiz reisinin nutku
Adliye Vekili, sözü Temyiz mahkemesi birinci Reisi Halil özyörük’e bırakmıştır.
B. Özyörük kürsüye gelerek 45 dakika süren ve adlî inkılâbımızın muhtelif safhalarını anlatan çok ehemmiyetli bir konuşma yapmıştır:
Cumhuriyetten evvelki adliye ile Cumhuriyetten sonraki adliyeııin bir mukayesesini yapan. Temyiz mah-mesl reisi, kanunlarımızda yapılması istenen değişikliklere temasla sözlerine Şöyle devam etmiştir:
____ Bunların değiştirilip değiştirilmemesi mahkemelerce tatbiklerinden alınacak neticelere bağlıdır. Şayet, kanun ölü kalmışsa, yürüyememişse, onu bir ceset halinde hukuk hayatı İçerisinde sürüklemeğe mahal yoktur.1
I Devlet Nüshası
ŞART NAPOLEON’un DÜŞÜNCELERİ Napoleonun olgun fikirlerini, harbe, sulha dair düşüncelerini Reşat Nuri’nin güzel üslûbundan okuyunuz. Fiati 75 Kuruş. YEDİ GÜN Neşriyatı
Sahibi Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKSAM Matbaası
Millet Meclisi
Millî Şef, bir müddet müzakereyi localarından takibetti
Ana kanunlarımızın başında gelen Türk kanunu medenisi hakkında ya- 1 zılanlar ve söylenenler çok oldu. Zaman zaman da bu mevzuda yeniden 1 neşriyat yapıldığı oluyor. ı
Gariptir ki hemen tekmil neşriyat, aile İle doğrudan doğruya veya dola- , yıslle ilgili bulunan meselelere do- j kunmakta ve kanun hükümlerini memlekete yakıştırmamaktadır. Halbuki Türk kanunu medenîsinin vaz’ı 1 hikmeti aileye verdiği yeni ve mo- 1 dem düzendedir. Bu düzenin kanun 1 tatbikatı bakımından gedikler gös- i terdiğinl de biliyoruz. Herhangi bir . kanun hükmü, şu veya bu davacı ta- • rafından beğenilmiyebilir. Hattâ pek . çok hak iddiacılarının itirazına uğn- ; yan kanun hükümleri bulunabilir. Lâkin, bu hükümlerin varlığı hakkın yerine gelmiyeceği anlamına alınmamalıdır. Mahkemenin, hâkimin kanunu ne yolda anlıyacağmı beklemek gerektir.
Bundan başka, her kanundan mutlak bir adalet beklemek de doğru olmaz. Binaenaleyh, tek tük olaylara dayanarak kanunun değeri hakkında bir hükme varmak isabetsizdir.
Hattâ, kanun, milli bünyeye uy-gün değilmiş gibi görünebilir. Yabancı menşeli dahi olsa, kanunu Türk hukuk anlayışına göre tefsir ve tatbik etmek hâkimin işidir. Bu itibarla, kanunda değişiklik istemek için her şeyden önce durulmuş, belirmiş kaza içtihatlarına ihtiyaç vardır. Bunların teşekkülü için ise henüz kâfi zaman geçmiş değildir. Bu sebeplerden ötürü Türk kanunu medenisinin değiştirilmesi yolundaki teklifler inkılâpçı bir zihniyete aykırı görülebileceği kadar mevsimsiz ve mesnetsizdir "de.
Şu kadar var ki, yürümekte olduğu gündenberi, Türk kanunu medenisinin hâkimlerce hemen hemen hiç tatbik edilmemiş olan bazı hükümleri yok değildir. Kan koca mallarının idaresi usullerinin «kanunî usul» dışında kalanlarını ve aynı haklar kitabının ipotekli borç senedi ile irad senedi gibi bahislerini kasdediyorum. 16 yıl, bu hükümlerin kanunda bey-’ hude yer İşgal etmekte olduğunu gös-i termiştir. Türk kanunu medenimde 1 (Arkası sahıfe 2, sütun 1 de)
Ankara 6 (A.A.) Bugün Büyük Millet Meclisi tatil devresinden sonraki toplantısına başlamıştır.
Reis vekili Şemseddin Günaltaym başkanlığında yapılan bu toplantıda celsenin açılmasını müteakip, Zafer bayramı münasebetile Reisicumhur İsmet İnönü tarafndan Büyük Millet Meclisi riyasetine gönderilmiş olan aşağıdaki telgraf okunmuştur.
«Zafer bayramını yürekten tebrik ederim. Büyük Millet Meclisinin ordumuz için gösterdiği yakıcı dikkat ve sevgi, gelecek zaferler için, bu memleketin, selâmet ve emniyeti için başlıca teminattır.»
Meclis heyeti umumiyesinin sürekli alkışlarile karşılanan bu telgrafın okunmasından sonra açık bu-
BU sabahki telgraflar
Müttefikler Kalabriada
10 kasaba daha aldılar
Müttefikler yavaş fakat emin adımlarla ilerliyorlar Italyan askerleri neşe ile teslim oluyorlar
Londra 7 (Radyo) — Sekizinci ordu ve Kanadalılar dün de ilerliye-rek 1 0 kasaba ve köyü daha zaptetmişler ve Raimi şehrine yaklaşmışlardır. Zaptedilecı kasabalar arasında Santaluçia, Rozali, Sanroces ve Lagandi kasabaları vardır.
Müttefik kuvvetler, zaptettikleri yerleri tahkim etmek için ağır, fakat lunan mebusluklardan Bolu mebus- emin adımlarla ilerlemektedirler, luğuna seçilen emekli korgeneral .Şimdiye kadar Müttefikler Mihver Abdullah Alpdoğan, Çankırı mebusluğuna seçilen Behiç Erkin, Konya mebusluğuna seçilen Fatin Gökmen, Van mebusluğuna seçilen Nihat Berker ile Samsun mebusluklarına seçilmiş olan İhsan Ezgü ile Cemil Bilsel and içmişlerdir.
Reisicumhur ismet İnönü’nün de bir müddet localarından müzakerelerini taıkibettikleri Meclisin bu toplantısında devlet memurları aylıklarının tevhit ve teadülüne dair kanunun onuncu maddesinin tefsirine mahal olmadığı hakkmdaki mazbata ile seferberlikte ve Fevkalâde hallerde askerî şahısların ailelerini icabında yanlarında bulundurmalarının menine dair kanun lâyihası kabul edilerek müzakereye son verildi.
Meclis gelecek toplantısını şamba günü yapacaktır.
İtalya her ne bahasına nlnr ise olsun su h istiynr
çar-
Fransızlara
bir ikaz
.pımaıye Kanar ıvıuttetiKier ıvıınver hatlarına 16 kilometre derinliğinde nüfuz etmiş ve 85 kilometre genişliğinde bir sahil sahasını işgal etmiştir.
Dün akşam 8 inci İngiliz ordusunun cephesi, Bagnara'nm biraz doğusundan başlıyarak Sicilyaya kadar uzadıktan sonra dahile doğru San , Stefano’ya kadar kıvrılıp. San Sfcefa-. no’dan Reggio'ya ve Reggio’dan da . müstakim bir hatla Melito’nun cenubuna kadar uzanmak suretile sahil boyunca takriben 85 kilometre idi.
İtalyan istihkâm kıtaatı, köprüle-■ ri ve yolları tahribederek Müttefik • ilerleyişini geciktirmeğe çalışmakta-ı dır. Mihver kuvvetlerinin mukave-. meri pek zayıftır. İtalyan esirlerinin - adedi 3 bini çok geçmiştir. Bir Ber-zagliyeri kalburu toptan teslim ol-. muştur.
Sekizinci ordu hali hazırda italyada Almanlarla temas halinde bulunmaktadır.
Vaşington 6 (A.A.) — Amerikan askerî eksperlerinin tahmin ettiğine göre. Şimal Afrika ve Sicilyada bulunan Amerikan kuvvetleri yakın bir zamanda İtalyanm batı sahili
İtalyan dramı son safhasına girmiştir. Sulh bir arzu değil iman haline gelmiştir
Ağır hava Pasifikte
taarruzları
Müttefik uçakları durmadan Almanyayı bombalıyorlar
paraşutçular
» ı j 1 J şimalinde kâin bazı noktalara ihraç
Londra radyosu yakında I edilecektir. Bu kuvvetler bu nokta-Avrupaya asker çıkarılacağı şayialarına inanma-
malarını tavsiye etti
lavdan düşmanın sağ cenahını ciddî
: surette tehdidedecektir.
İtalyan münakale yolları tahribediliyor
Londra 7 (Radyo) — Müttefik uçaklar, Italyaya hava akınlanna
General Mac Arthur paraşütçülerin indirilmesini bizzat idare etti
Londra 7 (Radyo) — Müttefik- .,(»,«» «».uuu.u«»
ler, dün gece Fransız halkını ikaz aym şiddetle devam ediyorlar-. Dün başlıca hedefleriı.i Napoli civarındadaki hava„meydai)Jarile demiryolu ( münakalâtı ve Sardenya adasındaki. , tesisler teşkil etmiştir. ■
Cenubî Kalabriya tahliye edildi
Berlin 6 (A.A.)— Alman Haberler ajacısı bugün şunları bildirmiştir: Cenup Kalabria’mn İtalyan ma-
etmişler, düşmanın telkin ve tahrikatına kapılmamağını söylemişlerdir. Radyo ile Fransızlara şu tavsiyeler, de bulunulmuştur: «Düşman Avru-payı istilâ maksadile sahillerde büyük kuvvetfler yığdığımızı söyliye-rek, sizi kışkırtmak istiyor. Almanların bu tahriklerden maksatları, sizi, aleyhinize zalimane tedbirler alınmasını temin edecek nümayiş kargaşalıklara sürüklemektir.
Budapeşte 7 (A.A.) — Hususî muhabirimiz bildiriyor: İnanılır kaynaklardan gelen haberlere göre, düne kadar şerefli bir sulhtan bahseden İtalya, şimdi her ne pahasına olursa olsun, sulh yapmaktan başka bir şey istememektedir. İtalyanların kanaatine göre, düşman kapıda değil, içeriye girmiştir. İtalyan dramı son safhaya girmiştir, Bu da sulhun gecikemiyeceğini göstermektedir.
Popolo di Roma gazetesi, yazılarında bu arzuya tercüman olmaktadır. Stampa gezetesi de diyor ki: «En kısa bir zamanda sulh yolunu bulmalıyız.»
italyada sulh, bir arzu değil, bir iman haline gelmiştir.
Mamafih Italyan efkârı umu-miyesi. İtalyanm, kaderin kendisine çizdiği mukadderattan, yani
halk kısmen tam bir intizam içinde tahliye edilmiştir.»
İtalyan askerleri neşe ile teslim oluyorlar
Londra 6 (A.A.) — Cenup balyadaki Kanada kuvvetleri nezdinde bulunan Reuter ajansının hususî muhabiri bildiriyor:
İtalyan askerleri Sicilyada bile gö-rülmiyen bir neşe ile teslim olmaktadırlar. İtalyan kıtalarının yardımında» tamamile ümitlerini kesen Âî-
Müttefiklerle sulh yapsa bile harb sahası olmaktan kurtula-mıyaoağına kanidir.
Vatikanda bir toplantı
Londra 7 (Radyo) Papanın Hariciye Vekili Romada bulunan bütün kardinalleri dün bir toplantıya çağırmıştır. Bu toplantıya büyük ehemmiyet verilmekte ve harb meselelerde alâkadar bulunduğu söylenmektedir.
Grandi cenubî Amerikada
Beme 6 (A.A.) — Torino’-da intişar eden «La Stampa» gazetesine göre, Grandi epey gündenberi ltalyayı terketmiştir. Şimdi muhtemel olarak Lâtin Amerika memleketlerinden birinde bulunmaktadır.
J
manlarm son dakikada müdafaa plânlarını baştan başa değiştirdikleri anlaşılmaktadır. Yüzlerce İtalyan askeri, kısmen kamyonlarla gelerek teslim olmaktadırlar. Zaptedilen birkaç şehirden otomobille geçen Ka-nadalı bir subay, Italyan halkının Kanada kıtalarını görür görmez alkışlamağa başladığını söylemiştir. Tamamile harap olmıyan Reggio hava meydanının tamirine çalışılmaktadır. Bu meydanda tahribedilmiş 50 Mihver uçağı bulunmuştur... .
Londra 7 (Radyo) — İngilizlerle Amerikalıların Batı Avrupaya ve Almanyaya karşı muazzam hava taarruzu fasılasız devam etmektedir. Pazar akşamı Batı Almanyada Manhaym ve Ludvigshaven’e yapılan ağır akında dakikada 35 bomba atılmıştır. Bu iki şehre 1 500 ton yangın ve infilaklı bombalar atılmış ve dehşetli tahribat yapılmıştır.
Dün gece de Amerikan ağır bomba uçakları Cenubu garbi Almanya. daki hedeflere hücum ederken orta büyüklükte İngiliz ve Amerikan bomba uçakları da Fransada Orleacı ®4vanndaki hava meydanlarını bom- ' bardıman eylemişlerdir. Müttefik uçakları düşmanın bir avcı mukave-•n^tile karşılaşmışlardır. Vuku bulan bava muharebelerinde düşmanın 70 ten fazla avcı tayyaresi düşürülmüştür. Başka bir hava teşkilimiz Rou-en, Amien ve Abbeville’deki tefrik garlarile hava meydanlarını, Bou-logne’daki dokları bombardıman eylemişler ve 1 2 düşman avcısını daha düşürmüşlerdir. Amerikalılar 35 ve ingilizler 4 uçak kaybetmişler, buna mukabil düşmanın ceman 82 •vcısmı düşürmüşlerdir.
İngiliz tayyareleri dün gece de Av-tupa kıtasına geçerk akınlanna delesim etmişlerdir.
Londra 7 (Radyo) — Müttefiklerin Cenup Pasifikte Yeni Gineye evvelki gün yaptklan büyük çıkarma hareketinden sonra, Japonların Lae ve Salamoa'daki 20,000 kişilik garnizonları tecridedilmiş, levazım ve iaşe üslerinden kesilmişlerdir.
Bu harbde en büyük paraşütçü asker indirme ameliyesi Yeni Ginede yapılmış ve başkumandan general Mac Arthur bir uçanı kaleye binerek düşman mevzilerinin üzerinden. Müttefik paraşütçü kuvvetlerinin düşman hatlarının gerilerine indirilmesi ameliyesini bizzat idare etmiştir.
Bu kamları v.e Alman seferi kuvveti ta-tahriklere kapılmayınız; disiplinli, . rafından tahliyesi plân mucibince tedbirli olunuz, nizam ve intizamı tam bir intizam içinde yapılmıştır, muhafaza ediniz. Hareket zamanı Bütün gıda maddeleri götürülmüş gelince biz size haber vereceğiz.» ve emniyet altına alınmıştır. Sivil
DİKKATLER:
inceleme
Yeni tifüs vakası yok
Son yirmi dört saat içinde yeni bir tifüs vakası kaydedilmemiştir.
Gazetelerin başlıca haberleri arasında:
«.... Filânca müdür, incelemektedir...»
Bunun tepkisi olarak, bazı fıkracı arkadaşlarımız da «inceleme sürüncemesi» nin aleyhinde bulunuyor.
Galiba resmî bir vazifeyi deruhde eden zatın şöyle düşünmesi lâzımdır:
— İnceleme, bir nazariye üzerinde çalışmadır. Halbuki ben, icra mevkiinde bir şahsiyetim. Bu makama gelmek için, vaziyeti daha evvelden incelemiş bulunmam lâzım gelir... Aman, faaliyet! Aman faaliyeti
— Sayfiyede oturduğuna göre denizden istjfad bari?...
— Ne gezerl...Plâjcı değilim ki...
Doneç havzasının yarısı Rusların elinde
Kızılordu şimalî Ukraynada da ilerliyor, bir haftada bin yer alındı
Londra 8 (Radyo) — Ruslar, dün de Doğu cephesinde parlak muvaffakiyetler kazanmışlar Şimal Ukraynada pek mühim Konstop kavuşağını ve Doneç havzasmda mühim bir çok sanayi yerleri zapteylemişlerdlr. Doneç havzasının yarışı şimdi Rusların elinde bulunmaktadır. Ruslar Stall-nonun beş kilometre doğusunda bulunuyorlar, Maryopolu da çevirmek istiyorlar. Rusların bir hafta İçinde bin meskûn yer almaları kazandıkları muvaffakiyetlerin büyüklüğünü gösterir.
Londra 7 (Radyo) — Alman radyo sözcülerinin en temkinlisi olan yüzbaşı Sertorius, Sovyetlerin bütün doğu cephesi boyunca taar-ruzlarma devam ettiklerini, Almanların, elâstildyetli bir müdafaa metodu tatbik ettiklerini söylemiştir.
Sovyet tebliği
Moskova 6 (A.A.) — Gece yansı
neşredilen Sovyet tebliği: Bugün kıtalarımız aşağı Donda taamızlannı muvaffakiyetle geliştirmeğe devam ederek 15 - 25 kilometre kadar ilerlemişler ve Makovka şehri de dahil olmak üzere 100 den fazla meskûn mahalli işgal etmişlerdir. Kıtalanmız Kramatorskaya şehrini de demiryolu kavuşağını ve Salvyanks şehrini de işgal etmlşlardir.
Garmaç İstikametinde taarruzlarıma muvaffakiyetle devam eden kıtalarımız 5-20 kilometre kadar Herli-
yerek Komotop büyük demiryolu ka-vuşak noktası da dahil olmak ü»ere 100 den fazla meskûn mahalli işgal etmişlerdir.
Briansk’m cenubunda kıtalarımı» 15 - 20 kilometre ilerliyerek P0 meskûn mahalli İşgal etmişlerdir. Bunların arasında birkaç büyük mevki de vardır.
Harkof’un batısında ve ceaup batısında kıtallanmız taarruz hareketlerinde bulunmuşlar ve birkaç meskûn mahal İşgal ederek mevzilerini geniş ölçüde düzeltmişlerdir.
Smolensk istikametinde kıtalarımız mevzilerini düzeltmek İçin çarpışmışlardır.
Dün bütün cephelerde kıtalarıma 119 Alman tankını ve 29 uçağı tahrip ve savaş dışı etmişlerdir.
Avrupa istilâ kuvvetleri başkumandanı
Beyrut 7 (A.A.) — Bir Vaşing-ton haberi, İngiliz adalarından taarruz edecek olan kuvvetlerin başkumandanlığına general Marshall iri tâyin edildiğini bildirmektedir.
Tahranda gizli teşkilat
Tahran 6 (A.A.) — Dahiliye
nazırlığının verdiği bir habere göre İran’da bir Alman teşkilâtı meydana çıkarılmıştır.
Sahile 2
AKŞAM
1 Eylül 191
SÖZÜN GELİŞİ
Mahkemelerde.
Kabalık ve incelik
Karısını niçin yaralamış ?
Insanlar gibi hayvanlann da terbiyelileri, terbiyesizleri, na-*zikleri, kabalan, efendi olanlan ve hoyratlan vardır. Hattâ hayvanlan da, insanları da pek derinden in-celiyen meşhur bir filozof bundan yüz sene evvel merhametli, merhametsiz, yırtıcı, munis, işgüzar, tembel,dürüst, hilekâr her insan tipine tekabül eden bir hayvan cinsi mevcut olduğunu açık açık ispat etmiştir. Bu arada İnsanların kabasına hayvanlann ayısını karşılık tutar.
Gazetelerden birinde Muşta bir aymın üç köylüyü nasıl ayıca hareketlerle yaraladığını, zavallıların kollarım kanatlarını nasıl kırdığım okurken o büyük filozofa bir kere daha hak verdim.
Gerçi hayvanlar içinde ayımn pek zekî bir hayvan olduğunu söylerler. Fakat bir insan gibi bir hayvanın da zekî oluşu kaba olmasına mâni değildir. Pek eskiden bir arkadaşım anlatmıştı: O zaman şark vilâyetlerinde ayılar yüzünden telefon direklerini ayakta tutmak pek güç oluyormuş. Çünkü dağdan inen ayılar gelip kulaklarını telefon direklerine dayıyor, gelen vızıltıları bir müddet dinledikten sonra içerde mutlaka bir an kovanı, bal olduğuna hükmediyor ve dişlerde telefon direklerini kemirmeğe başhyarak kısa zamanda direkleri ikiye böldüklerinden oralara yeni direkler yetiştirmek icabediyormuş.
Bir de köylüler bağlara musallat olan ayılardan çok şikâyetçi imişler. Onlardan üzümü esirgedikleri için değil; «üzümü yesinler, ziyanı yok, diyorlarmış, fakat kütüğün bir tarafına yatıp oradaki üzümleri bitirdikten sonra öbür tarafındakileri yemek için yerlerini değiştirmiyorlar da kütüğü dibinden tutup üzümlü tarafım kendilerine çeviriyor, bağı mahvediyorlar.»
Ayıların zekâlarile beraber kabalıklarını ispat için bunlardan daha yerinde misaller bulmak kabil midir!
Başkalarının kabalıklarını tebarüz ettirmek istevince bazan ayı ile eşeği karıştırdığımız oluyor. Bu bir hatadır. Eşek bilâkis ince bir hayvandır. Size bir misal: Çocukken bir köydeydik. Orada arkadaşlarımdan bir çocuk elindeki sivri bir kazıkla bir eşeği tazip etmekle meşguldü. Bunun sonu gelmiyeceğini anlıyan eşek nihayet dayanamayıp arkadaşımı ayağının altına aldı ve kafasından ısırdı. Dikkat buyurun.: Başka yerinden değil kafasından! Çünkü, yaptığı bu fena hareketin kafasının eseri olduğunu eşek pek iyi biliyordu!
Şevket Rado
Müttefikler, Balkanlara sıçramak için İtalya'yı köprübaşı gibi kullanacaklar
Akdeniz işleri komisyonu
Budapeşte 6 (A.A.) — Anadolu ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Macar matbuatı ve efkârı umumiye-si Müttefiklerin İtalyaya yaptıkları ihraç hareketi ve burada cereyan etmekte olan harekâtın ehemmiyetile çok alâkalı bulunmaktadır. Gazeteler, bu cephede başlıyan harekâta ait haberleri büyük başlıklar altında neşrediyorlar. Rus cephesindeki harekât şimdilik ikinci plâna bırakılmıştır. Mamafih, Sovyet ilerleyişinin geniş mikyasta hakikî bir cephe yarılması halini alması takdirinde, bunun Avrupanın cenup doğusunda yapacağı tesirin meşum ehemmiyeti saklaıuıiamaktadır. Ancak , bura matbuatının belirttiğine göre, henüz şimdiye kadar böyle bir şey olmuş değildir.
Umumiyetle Macar gazetelerinin kanaatine göre. Müttefiklerin yaptıkları ihracın gayesi sadece kalyanın katî olarak harb sahnesinden kaldırılması değildir. Bu hâdise aynı zamanda Bulgaristanda henüz bir hâl şekline bağlanmamış olan buhranın bir neticesi olarak Balkanlarda daha da kuvvetlenmiş olan kaynaşma üzerinde de tesirler uyandıracaktır.
Peşter Lloyd gazetesinin Roma muhabiri, gönderdiği bir haberde,_____________,________
Roma mahfillerinde hâkim olan ka- gün yapılmıştır.
naate göre, Müttefiklerin daha geniş mikyasta girişecekleri hareketlerle Balkanlara aıçnyabilmek için kalya cenubunda kurdukları köprübaşlan-nı kullanmak gayesini güdecekleri bildirilmektedir.
italyaya Müttefik ihracının ertesi günü yeni Hariciye Nazın M. Hgzy bu vazifeye getirilişindenberi ilk defa umumî bir beyanatta bulunarak Macar politikasını izah etmişti.
Nazır, bu beyanatında, bilhassa dört senedenberi süren harbin artık katî safhasına girmiş olduğunu bildirmekte ve şöyle demekte idi:
«önümüzdeki aylar zarfında Av-rupanm mukadderatı teayyün edecektir. Milletin en ehemmiyetli vazifesi ve Macar haricî politikasının esas gayesi kendisini müdafaadır. Serî inkişaflar ve beklenmedik değişiklikler harbi Macar hudutlarına kadar yaklaştırabilir. İşte o zaman istiklâl ve tamamiyetimizin müdafaası bütün Macarlara daha büyük fedakârlıklar yükliyecektir.»
Şurası da kayde şayandır ki en salahiyetli şahsiyet tarafmdan yapılan Maoar politikasının bu izahı yakında Alman umumî karargâhında bulunmuş olan Macar Millî Müdafaa Nazırının Bulgar kıralı Boris’m cenaze merasiminde hazır bulunmak üzere uçakla Sofyaya hareket ettiği
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
değişiklik teklifi olsa olsa bu hükümlerin kaldırılması temennisi şeklinde yapılabilir. Kaldı ki: Kanunlarda yer almış bulunan hükümlerden bazılarının tatbik edilmemekte olması, hal ve olaylar gerektirdikçe "atbik edlmiyecekleri anlamına gelmez. Bu bakımdan yukarıda saydığım bahislerin de bir gün hukuk hayatımızda tatbik edilmeleri pek âlâ mümkündür.
Deniz ticareti kanunu
Kanunu medeniye ne kadar dokunulmamak ve İçtihadın tevekkülünü beklemek zarurî ise, diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılması lüzumu
Komisyonun teşkili teferruatı henüz tesbit edilmemiş
Kazanç vergisi
Londra 6 (A.A.) — News Chro-nicle gazetesinin siyasî muhabiri yazıyor:
Rusya, Akdeniz bölgelerindeki askerî hareketlerin ortaya atmış olduğu siyasî ve iktisadı meselelerin halli maksadile bir Üç devlet komisyonu teşkil etmek üzere Ingiltere ve Birleşik Amerikaya iltihak edecektir.
Muharrir, bu komisyonun henüz tir proje Ulinde olduğunu, yani üç da o nispette aşikârdır. Bulada da devletin bu komisyonu ihdas etmek deniz ticareti kanununu kastediyo- hususunda prensip itibarile mutabık rum. kalmış olduklarını, fakat tefemıata
Bu kanunla düzenlemek istenen müteaılik olarak hi bir kalar ittihaz alanı» gittikçe uluslar arası bir önem1 ... . , . . ; ...
almaktadır. Bundan başka dente taşıt ilmemi, bulunduğunu ilave et-vasıtalannın yükleme ve boşaltma' nıektedır. Bu korrusyon yarı daimî tekniğinin, rizikoların ve mesuliyet-[mahiyette olacak ve Avrupadan lerin daimi bir gelişme ve değişme, başka yerlerdeki mümasil mesele-içerisinde oluşu da eski bir deniz feri de tetkik edebilmesi için salâhi-tıC?reİi„ 76 Kördün inikâa yrtİCTİ genişletilebilecektir. Bu takdir
ı. —u içtima mahalli Akdenizden daha
i merkezî bir noktaya naklolunacaklar. Komisyonun, işgal altındaki ara-I riyi idare eden askerî makamlarla 'sıkı bir temasta bulunacak olan mümtaz devlet adamlarından müteşekkil olacağı söylenmektedir.
Emir Abdullahm riyasetinde bir Suriye bloku kurulmak isteniyor
Tahakkuk ve cibayet şeklinin değiştirilmesi projesi hazırlanıyor
olan deniz kanunumuzu pek büyük? kısımlarında büsbütün yok savdıracak bir duruma getirmiştir, öyle kİ, bugün, deniz ticareti kanunundan değil, ancak deniz ticareti hukukun-' dan söz açmak mevkiindeyiz.
Diğer bazı büyük kanunlarımızda da sadece gözden geçirmeler yapmak iç- ' tihadın mevcut kararsızlıklardan kurtulmasına yardım edebilir. Filhakika bazı alanlarda kanun ikilikleri mevcuttur. Ezcümle, borçlar kanunumuzun muhtelif hükümler, ile ticaret kanunumuzun bir çok fasılları arasında aykırılıklar bulunmaktadır. Bunların kaldırılması mümkündür. Aykırılıkların İzalesinde takib edilecek metoda gelince bunun tayin ve tesbit!. hiç şüphe yoktur ki, kanun yapıcısının bileceği bir iştir.
Vatandaşlara hâkime tesbit ettirdikleri haklarım maddeten elde etmek imkânlannı ve "en, neticede hakka kavuşma yolunu gösteren kanun demek olan icra ve iflâs kanunumuzda da geniş bir sadelik temini kabildir. Ve bunda çok faydalar bulunduğunda tereddüde mahal olmamalıdır.
Türk ceza kanunu ile ceza muhakemeleri usulü kanunumuz arasında zıddiyetler bulunduğu iddiası da duyulmaktadır. Filhakika menşeleri ayn olan bu kanumarın bazı hükümleri arasında var gibi görünen fer’î uymamazlıklar zaman zaman teessüs eden ilmi içtihat arla telif edilmiş ve diğer kısımlarının küçük tadillerle birbirine intibakın, temin mümkün bulunmuş olduğu İçin bu keyfiyeti mühim bir işmiş gibi göstermek mübalâğalı oluı sanırım
Hâkimlerde aranan vasıflar
B. Halil Özyörük, hukuk yaratmak, içtihat birliğini yaratmak, temyiz mahkemesinin rolü mevzularma da temas etmiş, bunlardan sonra hâkimlerimizde aranan vasıflardan Bahsederek şöyle demiştir:
— Bu vasıfların başında şunları istiyoruz: Doğru bir adalet fikri taşımak ve daima adaleti muzaffer kılmak arzusuna sahip olmak... Bunun için hâkimin kendisine sunulan dâvanın aydınlanmasına yarayacak bütün noktalan araştırması ve bun- ___
lan bulduktan sonra karar vermeği da tAVKivla salâmlanoh
Roma 6 (AA.) — Stefani ajansı öğreniyor: Ürdün Başvekili Tevfik paşa ile Nahas paşa arasındaki müzakerelerin bittiği, Arap birliği ibtidaî konferansının neticelendiğine işaret etmektedir.
Müzakerelerin bilhassa, Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdünün iştirâklle Ürdün Emiri Abdulla-hm idaresinde kurulması düşünülen «Suriye bloku» etrafında cereyan ettiği sanılmaktadır.
Verilen kararlar diğer Arap memleketlerine bildirilecektir. Bu proje tngilizler tarafından desteklenmekte İse de, müttefiklerinin tehlikeye düştüğünü gören Fransızlarla yahudi müttefiklerine müsait bir politika takip eden şimal Amerikalılar tarafından istenilmektedir.
Ankara 6 — Kazanç vergisinin tahakkuk ve cibayet şeklini yeni bir hale sokmak maksadile yapılan tetkiklere devam olunmakta ve Maliye Vekâletince bir proje hazırlanmaktadır. Yeni proje ile bir mükellefin diğerine nazaran üstün ve rekabette ezici avantajlar teminine mâni olunacak ve şimdiye kadar elde olunan tecrübelerden istifade olunarak mühim kolaylıklar temin olunacaktır. Değişiklik vergi nispetlerini arttırmak gibi bir gaye takibetme-mektedir.
Yeni proje, Meclisin ikinciteş-rin toplantısında kanuniyet kes-bedecektir.
Dün geceki sağanak
Dün gece saat 19 a doğru ânî bir bora çıkmış ve şiddetle esmekte olan poyraz birdenbire kuvvetlenerek yağmurla kanşık sağanak halini almıştır. Sağanak denizde ve karada tahribat yapmamıştır. Yağmur gece fasılarla devam etmiştir. Bu sabah hafif yağmur yağmıştır. Hava kapalıdır.
Dün saat 18,40 da Köprüden Üsküdara hareket eden 57 numaralı vapur Kızkulesi önlerinde denizin birdenbire kabarması yüzünden bocalamağa başlamış ve güçlükle iskeleye yanaşmıştır. Yolcular, bir hayli telâşa düşmüşlerdir.
Amık gölü bataklıklarında tetkikler
Antakya 6 (A.A.) — Amik gölü bataklıklarında tetkiklerde bulunmak üzere gelmiş olan Adana sıtma enstitüsü stajyerlerinden 60 kişilik bir prupla profesörleri tetkiklerini bitirerek Adanaya dönmüşlerdir.
Yeni İtalya sefiri geldi
ttalyanın Ankara büyük elcisi M Guido Fncco dün akşam hususî bir tayyare ile şehrimize gel-mtşt’r. Büyük elçinin refakatinde madam Dertha Rocco ile siyasî kurye M. Françesco Rizzi bulunmaktadır.
Muğla ormanlarında büyük yangın
Muğla 6 (A.A.) — Muğlanın Yumaklı ve Bakır köyleri arasındaki ormanlarda büyük bir yangın çıkmıştır. Yangının söndürülmesi için çalışılmaktadır.
Bükreş sefirimiz geliyor
Bükreş 8 (A.A.) — Türkiye
sefiri B. Suphi Tannöver dün İstanbul yolile mezunen Ankaraya hareket etmiştir.
Mahkemeye pek süklüm pük- ı lüm girdi. Hâkime doğru ilerli- ( yerek kandilli temenna ile selâm- ı ladıktan sonra, birdenbire ka- 1 labalık bir meclise girip tanıma- 1 dığı şahıslar karşısında şaşıran acemi bir ziyaretçi sünepeliğile ı etrafa bakınarak ayaklan çarpı- i la çarpıla maznun sandalyesine ( geçti. Evvelâ çömeldi, sonra al- i tından iğne batırümış gibi sıçra- ] dı. Hâkimin işareti üzerine bir ı temenna daha çaktıktan sonra 1 iskemlenin kenanna ilişiverdi. (
İsmi Tahir imiş. Kırk yaşla- 1 nnda, kıvırcık saçlı, ufacık göz- 1 lü, sivri burunlu, çenesi hafif ! sola çarpık, orta boylu, tıknazca ( bir adam. Kıyafeti de düzgün... 1 Kansını yaralamak suçundan 1 maznunen asliye altıncı ceza mahkemesinde muhakeme edili- 1 yor. 1
Geçen muhakeme celsesine ait 1 zabıtlar okunduktan sonra hâ- 1 kim işaret etti.
— Kalk bakalım Tahir!.. Mu- 1 hakemen sona eriyor. Şahitler 1 dinlendi. İddia makamı da, karın : Feyziyeyi yüzünde daimî bir iz 1 bırakacak şekilde yaraladığın sabit olduğunu İleri sürerde seni I cezalandırmamızı istiyor. Son söz ; şenindir. Kendini müdafaa için bir diyeceğin var mı? Hâlâ suçu inkârda İsrar ediyor musun?..
Tahir irkilerek kalktı. İşlediği suçun kötü manzarası karşısına dikilmiş gibi gözlerini kırparak ürkek bakışlarla pencereye döndü, elile alnını uğuşturarak bir müddet düşündükten sonra titrek sesle cevap verdi:
— Hâkim beyefendi!.. İşlediğim suçun sonradan farkına vardım. Buna suç değil, bir kaza demek daha doğru olur. Şimdi işin doğrusunu anlatacağım size... Gönül yaralanınca göz de görmüyor, hâkim bey!.. Ben gönlümden iki defa yaralandım. Onların acısile ne yaptığımın farkında mıyım ki?
— Sen şimdi gönlünün yarasını bırak da, kannrn yarasım anlat!..
— Arzedeceğim hâkim bey!.. Feyziye ile altı senedenberi evliyiz. Geçimsiz, huysuz bir kadındır. Fakat kendisini çok sevdiğim için her şeyine katlanıyordum Komşu kadınlar, yedi mahalle aşırı ahbaplar yeni bir şey aldılar mı, bizimki de bayrakları açar; «ben de isterim. Alem alıyor da ben niçin almıyorum?» diye dayatır. Kancığım! âlemin işi volunda, kesesi uygun olduğu için canının istediğini istediği zaman alıyor. Bizim böyle şeylere gücümüz yetmez. Ortalık pahalı. Maaşımİa zar zor geçiniyoruz. Bak! Tanıdıklanmızdan bir çok kimseler kanlarını da şurada burada çalıştınp para kazandın-i vorlar. Ben senden böyle bir şey . istemem, sen de biraz idareni bil; . diye her zaman nasihat ederim, > dinlemez hâkim bey!..
î Rir gün de ahbanlanndan bir . kadın ipekli kumaştan ropluk almış. Akşam sofra başında Feyziye; «o hanımın ropluğu pek hoşuma gitti. Benim de mevsimlik robum yok. Ondan ben de iste-
Lise müdürleri
İzmir - Ankara maçı
İzmir 7 (Telefonla) — İzmir -Ankara takmılan bugün İkinci bir maç yamışlar ve (1-1) berabere kalmışlardır. Ankara daha iyi oynamıştır. Fuar kupasını karanan İstanbul takımından sonra Ankara ikinci, İzmir üçüncü olmuştur.
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■«■■■■■■■■■■■■«■■■a düşünmesi lâzımdır. Bundan sonra dır ki, kararın dayanacağı sebepler ele alınacak ve bunlardan en makul ve en mantıkî olanlar seçilecektir.
Yarmm hâkiminde daha mütekâmil, daha insanlaşmış bir toplumun düzenini sağlayacak hayat ile kanun arasındaki ahengi muvazenede tutacak kabiliyetleri görmek memleketli refah ve saadeti İçin teminattır.
Yüce hâkimler,
Sîzlere yeni çalışma yılınız İçin bağanlar ve tam bir enerji ve esenlik dlleılce.ı, törenimize onur verenleri
Eskişehir parkında bir ölü bulundu
Eskişehir — Belediye parkında kanape üzerinde yatan bir ölü bulunmuştur. Yapılan tahkikat neticesinde ölünün hüviyeti tesbit edilmiş. Topal Mehmet adında zaıvallı bir adam olduğu anlaşılmıştır. Zavallının hasta olduğu ve uyumak yattığı kanapede can verdiği maktadır. _____________
üzere sanıl-
öde-
Varlık vergisini ödemiyenler
Varlık vergisi borçlarını miyenlerin Demirkapı kampına
şevkleri devam etmektedir. Bun-dan sonra borçlular 200 er kişilik kafileler halinde çalışma yerlerine sevkedilecektir. Yeni kafile önümüzdeki cuma günü Sivrihi-sara gönderilecektir.
Macar sefiri îzmirde
İzmir 7 (Telefonla) — Macar büyük elçisi Istanbuldan şehrimize gelmiştir. Büyük elçi. Valiyi ve Belediye reisini ziyaretten sonra fuardaki Macar paviyonunu gezdi.______________
İzmir Halkevinin şarpi yarışları
İzmir 6 (A.A.) — İzmir Halkevi tarafından tertibedüen şarpılar ve halk tekneleri yelkenlileri arasında yüzlerce seyirci huzurunda yapılan yarışlarda birinciliği şarpilerden Salâhaddin İşçimenler, ikinciliği Mehmet Yılmaz, üçüncülüğü Semih Aktaş, halk teknesi yelkenlilerinden birinciliği Tarzan, ikinciliği Yoldaş, üçüncülüğü Coşar, nizami yölelerden birinciliği de Devlet demiryolları yölesi kazanmıştır. Yanşı kazanan müsabıklara kupalar verilmiştir.
îzmirde zelzele
İzmir 7 (Telefonla) — Dün saat 16,30 da şehrimizde 5 saniye süren şiddetli bir zelzele oldu. Hasar yoktur.
rim» diye tutturdu. Yine nasihat ettim; şimdi paramız yok. Biraz sebret, her ay aylığı getirdikçe bir kısmım arttıralım da, para biriktirip ropluk alalım dedim. «Vaay efendim!.. Senin para biriktirmeni bekliyeceğim de, mevsimi geçtikten sonra ropluk alacağım öyle mi?.. Demek ki bir ipek robu bana çok görüyorsun!.. Ben senin gibi kocayı istemiyorum» diye sofradan kalktı, mantosunu giyinip evden çıktı. Ardından yalvardım, yakardım, dönüp bakmadı bile. O geceden sonra dört gün eve gelmedi. Bir akrabasında misafir olduğunu öğrendim, bir çok defalar haber göndererek eve dönmesini teklif ettim, yine reddetti.
Bir gün akşam üzeri o evin önünden geçerken kapının önünde Feyziyeyi gördüm. Hemen yar mna yaklaştım; kancığım! Böyle şeyler için insan evini terket-mez. Yaptığın şey ayıptır. Hadi eve gidelim, dedim. Birdenbire bana terbiyesiz sözler, ağır küfürler savurmağa başladı. Hâkim bey! Büyük âlimler «insan hayatı hoş geçirmek için feleğin sille-lerine, insanlann haksızlıklarına alışmalıdır» demişler. Çok doğru söz amma, bunlara alışamıyoruz vesselâm. Malûm ya, yine büyük adamlardan biri; «insanın kafasında düşündüğü şeyler, gönlünde duyduğu şeylerle kolay kolay bir hizaya gelemez» demiş. Ben de öyleyim işte. Feyziyeyi çok severdim. Gönlüm ona bağlı idi; fakat bana karşı yaptığı şu uygunsuzluklar kafamı altüst etti. Hem evimi terkedip gitti, hem de barışma tekliflerimi ağır küfürlerle karşıladı.
Tahir başını önüne eğip şakağını kaşıyarak bir müddet düşündükten sonra devam etti:
— Kabahat yine bende hâkim bey!.. At binenin, kılıç kuşananın hakkıdır derler. Ben de bme-miyeceğim ata heves ettim. Fey-ziye benden on dokuz yaş küçük. Kimsesiz bir kız idi. Akrabalarının yanında sığıntı gibi oturuyordu. Kendisini hem sevdim, hem haline acıdım, evlendim. Bir kac sene iyi geçindik, fakat sonradan Feyziyenin huylan değişti, zengin olmadığım, her arzusunu çabucak yerine getiremediğim için geçimsizliklere başladı. İşte, işin püf yeri burada bav hâkim!.. Yaşlanmız gibi başlanmız da uyamadı biribirine.
— Yani, bu sebeplerden dolayı kannı yaraladığını itiraf ediyorsun öyle mi?..
Tahir başrnı salladı:
— Cebimde kapının anahtarı vardı. Eski zaman kilidi olduğu ' için anahtarı da kocaman bir . şeydir. Fevzive teklifimi ağır hakaretle karşılayınca tepem attı.
■ Anlıyorum ki benden avnlın başka kocaya varmak istiyor sup.
, Ben de seni yaralıvayım da kimseler almasın, dedim, anahtarı
• suratına vuruverdim İşte, olan
• biten bundan ibarettir, efendim.
■ Cezam neyse kesiniz.
Tahirin yedi ay yedi gün müd-: detle hapsine karar verildi.
Aralarında yapılan nakil ve tâyinler
Tarım satış birliği umum müdürü değişti
İzmir 7 (Telefonla) — Tarım satış kooperatifleri birliği yıllık kongresi dün toplanmıştır. Birlik umum müdürü B. özyiğit istifa etmiş, yerine Bursa Ziraat bankası müdürü B. Halûk tâyin edilmiştir.
Ankara 6 (A.A.) — Yüksek
öğretmen okulu müdür muavinliğinde bulunmuş olan Ekrem Reşit Uluç Antalya lisesi müdürlüğüne, Öğretmen okulu müdürlüklerinde bulunmuş olan Refet Sadettin Tok Pertevniyal lisesi müdürlüğüne, Sivas lisesi başmuavin ve matematik öğretmeni Nazım Ekrem Malatya lisesi müdürlüğüne, Beşiktaş ortaokul müdürü Bedriye Evcim İstanbul İnönü lisesi müdürlüğüne, İzmir kız öğretmen okulu başmuavini Resmiye Baysan Antakta kız lisesi müdürlüğüne, Antakya kız lisesi müdürü Mazhar Eğilmez Adana kız lisesi müdürlüğüne, Elazığ lisesi müdürü Bahaettin örnekol Erzurum lisesi müdürlüğüne, Balıkesir lisesi başmuavini Esat İne-taş Elâzığ lisesi müdürlüğüne, İzmir Atatürk lisesi muavini Kemal Özerdim Yozgat lisesi müdürlüğüne terfi suretile tâyin edilmişlerdir.
Ee Takvim
Ramazan 7 — Hızır 125
ık Güneş Öğle İkindi Ak. Yatsı .15 10.59 5.38 9.16 12.00 1.34
6/9/943 fiatleri
Londra üzerine 1 sterlin Nevyork üzerine 100 dolar Cenevre üzerine 100 frank Madrid üzerine 100 pezeta Stokholm üzerine 100 kuron
Esham ve Tahvilât tkramiyelı % 5 933 tkr. Ergani % 5 938 % 5 İkramiyen M. M.
% 7 Millî Müdafaa
Sivas - Ezrurum 1 Sivas - Erzurum 2-7 % 7. 1941 D Y. 1 % 7. 1941 D. V. 2 % 7 1941 D.Y. 3
% 74 T. bore.
Anadolu D. Yolu % 60 Anadolu D. Yolu 1-2 Anadolu Mümes.
Merkez Bankası tş Bankası nama tş Bankası Hâmiline T. T. B. hisse Aslan Çimento şark Değirmenleri İttihat Değirmen
BORSA DIŞINDA
Türk altını
Külçe altın btr gramı
★ Çatalcanın Karacadağ nahiyesi müdürlüğüne Dahiliye Vekâleti Vilâyetler idaresi merr. 1 larından B. İzzet Kaya’nm tâyin edildiği Vilâyete bildirilmiştir.
7 Eylül 1943
2
n
9
s
15
15
10 >1
)S
13 W
20
10
10
75
AKŞAM
SahlTe 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Sivrisineklerin çaldığı saz
İftihar edip duruyoruz:
«— Erenköy tarafları Sultan Ha-mit ricalinin başlıca sayfiyesiydL Buralarda yedi sekiz nazır otururdu. j Buna rağmen cibinlik şarttı: Akşam . oldu mu, bulut gibi sivrisinek j ortalığı büriirdü. Şimdi ise, ciddî bir mücadele sayesinde Kadıköy, Erenköy, Bostancı bölgesinde de. Adalarda da sivrisinek kalmamıştır. Ka-lamışta oturan bir aile, bütün mev- ‘ sim, yalnız iki adet sivrisineğe rasia-dı ki, o kadarcık kusur kadı gelininde de bulunur! Elde edilen bu par- ‘ lak netice ile kıyas kabul etmiyecek ‘ kadar az bir para sarfedilmiştir. Bu ( işin yüz bin liralık bile bütçesi yoktur. Şayet (Sivrisineği kaldıraca- 1 ğız!) denseydi, o koskoca bölgenin ‘ zengin insanları ev başına 100 lira- | lar derecesinde fedakârlık ederlerdi, j En fakiri dahi 1 lira, 5 lira vermeğe razı olurdu. Bu kesif mmtakadan 1 böylece yüz bin lira toplanırdı. Halbuki bedava olarak sivrisinek ■ yokedilmiştir.
*♦* '
Şimdi gelelim İstanbulun öbür bölgelerine... Vaziyet, bir fotoğraf m negatif camı gibi bir hal almıştır. Eskiden sivrisinekli olan semtler, nasıl sürekli bir himmetle temizlendi ise, diğer kısımlara — artık «min tarafillâh» diyelim, — sivrisinek bu- ‘ laştı. '
Evvelce İstanbul içinde sivrisinek yoktu. Bunu Evliya Çelebi, «Bizan-sın yedi tılsımından birile» izah 1 eder. Sözde, Dikilitaş, Çemberlitaş, Kızkulesi ve saireden her biri, tauna, 1 zelzeleye, kasırgaya karşı imiş. Bun- 1 lardan biri de, (maalesef şu satırla- 1 n yazdığım sırada elimin altında ] Evliya Çelebi seyahatnamesi yok; ' merak eden birinci cildini arasın, ora- 1 da bulur:) sivrisineğe karşı imiş.
Acaba taş yerinden oynadı da tılı- 1 sim mı bozuldu? Yoksa Erenköy sivrisinekleri, orada istiskal edilince pıtılarını, pırtılarım toplıyarak başka semtlere mi göçtüler? (ki, tabii bunun fennen imkân yok!) Her ne hal ise, sağdan şikâyet, soldan şikâyet...
Basın mensuplarından bir arkadaşın oğlu — İstanbuldan ömründe çıkmadığı halde — sıtma yakalamışta.
Gene basın mansuplanndan i —- evi Paşabahçede olan ve keza ömründe şehrimizden aynlmıyan — bir arkadaşın kızı, sıtmadan yatıyor. Paşabahçede, dayanılmıyacak derecede çok sivrisinek olduğunu öğreniyoruz.
Şişliden, Bakırköyünden, birçok yerlerden aynı ilîâllah’Iar...
— Allahını seversen bizim tarafı da yaz: Gündüz bile kaynıyor!... -diye sağdan soldan şikâyetler...
Ankara radyosu, halka yol gösteriyor. Bu arada, Ankara radyosunda bir skeçte ben bile yazdım: Sivrisinekle mücadelenin halk tarafından yapılacak kısmı vardır...
«Sivrisinek yağmur oluklarında, at nallarının izlerinde, kıyıya köşeye atılmış kınk çanakların içinde bile sürfe bırakır... Bunlara halk göz kulak olmalıdır...»
Fakat sivrisinekle mücadele, ferdin değil, cemiyetin işidir. Ancak cemiyet kuvvetleri bunda muvaffak oluyor. Erenköy bunu ispat eder.
Cemiyetle fert, İstanbul gibi bir Her kısmında bu sahada el birliği edebilir: Her evi senede birkaç lira iştirâk ettirerek İstanbulu bastan başa mücadele bölgesi haline getirmekle... Zira mücadele bölgesi, bugünkü günde, ancak sivrisineğin kökünün kurutulduğu kısımdır. Mel-ûn vızıltılar, mücadele bölgesi haricinde, anhyana saz çalıyor:
Sıtma, İstanbulu da seneden seneye kaplamasın; amaaan, amaaaan!.. ........... (Vâ - Nû) ’
Kok tevzii
İstanbula kok getirmek için yeni vapurlar ayrıldı
Kömür tevzi ve satış işleri hakkında İktisat Vekâletinden yeni direktif almak üzere Ankaraya gitmiş olan Eti Bank İstanbul kömÜT tevzi ve satış şubesi müdürü B. Şefik şehrimize dönmüştür. Vekâlete, şimdiye kadar yapılan tevziat şekli ve alınan tedbirler hakkında izahat verilmiştir. Yapılan tevziatın şimdiye kadar normal şekilde devam ettiği anlaşılmışta. Yakında halka tevzüne başlanacak kömürlerin bir an ıevfvel İstanbula tamame ngetirilmesi için Münakalât Vekâletile anlaşılarak yeni vapurlar tahsis edilmiştir.
İstanbula getirilecek kömürlerin gecikmemesi için şehrimize tahsis ■edilen vapurlar önceden doldurulacaktır.
Yeni pirinç mahsulü 15 güne kadar çıkıyor
Yeni sene pirinç mahsulünün on beş gün sonra çıkmağa başlıyacağı anlaşılmıştır. Ticaret Vekâleti yeni mahsulden hükümet hissesi aîımncıya kadar vilâyetler arasında hububatla beraber pirinç nakliyatını da yasak etmişti. Haziran ayındanberi İstanbula pirinç getirilmediğinden, ellerinde az miktarda pirinç bulunduranlar bunları saklama yoluna sapmaktadır. Ramazan günlerinin de tesiri hissedilerek toptan pirinç fiat-lerinde 3-5 kuruş bir yükseliş vardır. Yeni mahsul zamanına kadar fiatlerin ne kadar yükseleceği bilinemiyor. _____________
Kaput bezi
Vilâyetlere yapılacak tevziat cetveli hazırlandı
Köylüye ve halka dağıtılacak yirmi beş milyon metre kaput bezi ve ham astann tevzi şekli kararlaşmış-tır. Tevziata ait cetvel hazırlanmışta. Bu cetvele göre, kaput bezleri ve ham astarlar her vilâyete bir nispet dahilinde dağıtılacaktır. En az Hâkâri, Muş, Bingöl vilâyetlerine; en çok kaput bezi Konya vilâyetine, ondan sonra İstanbul, İzmir ve An-karaya verilecektir. Vilâyet mutemetleri İstanbula kadar gelerek hisselerine isabet eden miktarı alacaklardır. Köylüye ve halka verilecek miktar ve tevzi şekli ayrıca her vilâyette vali tarafından kararlaştırılacaktır.
Istanbuldaki tevziat şeklini kararlaştırmak üzere Birlikler umumî kâtipliği yakında Vilâyetle temasa geçecektir.
25
50
Vali çocukları kurtarma yurdunu teftiş etti
Vali ve Belediye reisi B. Dr. Lût-n Kırdar, dün Yeşilköy» giderek S-ocuklan kurtarma yurdunu teftiş etmiştir.
943 bütçesi Umumî mecliste müzakere edilirken, Çocukları kurtar-yurdunun ıslahı esası etrafında bazı kararlar verilmişti. Bu kararlar üzerine yurdun başına doktor bir müdür tâyin edilmişti. Yeni müdür, müessesenin ıslahı için pek faydalı tedbirler aldığından, Vali dünkü teftişinden pek memnun kalmıştır.
Yıldız bahçesi açılıyor
Belediye tarafından tanzim ve ıs lah edilen Yıldız bahçesinin bir haftaya kadar açılması için bütün hazırlıklar tamamlanmıştır.
,50
.02
]
ŞEHİR MESELELERİNDEN..
Eğer lâhanayı 100 kuruştan yemek istemiyorsak..
Bugünden sebze meselesiyle esaslı bir tarzda uğraşmalıyız..
|| Bir çırpıda ||
Vilâyetin Münakalât Vekilliğine bir müracaatı
O ucuzluğa nasıl alışacağız?!..
Çok miktarda çuval ve : kanaviçe getiriliyor , İthalâtçı ve ihracatçı birlikleri ' umumî kâtipliği tarafından Hindis-tana sipariş edilen iki bin ton mikta- ; nndaki çuval ve kanaviçeden bir kısmı getirilmiş, bir kısmının yolda j bulunduğu anlaşılmışta.
Çuval ve kanaviçeye olan ihtiyaç göz önünde tutularak yeniden iki bin tonluk ithalât kontenjanı istemiştir. Bu suretle Birliklerin ithalâtı dört bin tona çıkarılacaktır. Diğer taraftan Ticaret ofisi tarafınadn da gene Hindisbana çuval ve kanatviçe sipariş ■edilmiştir. Ofis, ithalât imkânı buldukça siparişlerine devam edecektir.
Çuval ve kanaviçe satışlarını kara borsadan kurtarmak için siparişler kâmilen getirilerek piyasaya çıkarılacaktır.
Yediği yemekten zehirlenmiş
Karagümrükte Çaçmts sokağında Hüsnü, yediği yemek t-n zehirlesı-ımş, hastaneye kaldınlnuyftr.
Toprak ofosi müdürü Trakyadan döndü
Toprak mahsulleri afisi umum müdürü, Trakyadaki tetkiklerini bitirerek istanbula dönmüş ve yeni incelemelere başlamıştır. Vilâyet hudutları dahilinde toplanan hükümet hissesi ve yeniden açılan ambar vaziyetleri hakkında alâkadarlardan izahat alan umum müdür, şimdiye kadar vilâyetlerden alınan mahsul vaziyeti hakkındaki raporlar üzerinde çalışmıştır. Toprak mahsulleri umum müdürü B. Ahsen, inceleme, lerine birkaç gün daha devam ettikten sonra Ankaraya dönecek Ve Ticaret Vekaletine mufassal rapor ve alâkadarlara ayrıca şifahî izahat verecektir. Makama imalâtı, ekmek istihkakının arttırılması, kışlık hububat stoku hakkmda burada alınacak karar Vekâlete bildirilecektir.
İstanbulda hemen hemen hiç s incelenmiyen bir mesele var: Seb- t ze işi. Yazm bu en verimli günle- I rinde, sebze fiatleri korkunç bir c derecede yüksektir. Bu arada hal- ı kı az çok memnun eden, onun işine yarıyan tek şey patlıcandır, i Bugün patlıcan salatası, İstanbul 1 hemşerilerinin pek çoğunun sofra- s smda artık «salata» nevinden 1 ehemmiyetsiz bir figüran rolü oy- f namıyor, tam bir yemek addedili- ı yor. Hele hain ve vefasız limon- 1 lann yerine koruk suyu koyduğunuz zaman ortaya en sıhhî bir ı yemek çıkmaktadır. ı
Bir çoklan, yazdan ayrılırken, 1 patlıcandan ve patlıcan salata- ' smdan ayrılacaklarını düşünerek s üzülüyorlar. Zira sebze fiatlerinin ] daha şimdiden, bu müthiş haline ( bakılarak, bu kış da pırasayı yine ( 110 kuruştan, lâhanayı 100 ku- ı ruştan yiyeceğimiz anlaşılıyor. 1 Ne için?.. Fransa, işgal zama- 1 nındanberi, yalnız ve sadece seb- 1 ze ile geçiniyor. Avrupada, hay- ı vanat bahçelerinde aslanlar bile 1 sebze ile kannlannı doyuruyorlar. ! Sonra hakikaten dünyanın en güzel sebzelerini yetiştirebilecek her şeye sahip olan İstanbulun bugünkü hali nasıl izah edilebilir?..
Etin fiati iki liranın üstünde 5 olduğu, balığın altı ayda bir yü- ( zünü gösterdiği zamada sebze de ‘ onlarla atbaşı koşarsa... Sonra?.. ’
İktisatçılarımız «sebze» mev- 1 zuunu hafif ve ilmin haricinde 1 birşey addettikleri için hiç tetkik ’ etmiyorlar galiba. Ve bu yüzden ■ sebze işi de alabildiğine bir şekil- 1 de gidiyor.
Fakat dikkat edelim. Bugünkü 1 dünya için sebze eski mânasını 1 taşımıyor. O çok daha ehemmiyet- ■ leşmiştir. Yukarıda söylediğim gibi bazan tek başına bütün bir milleti, hattâ tekmil bir kıtayı beslemektedir.
Bugün sebze fiatlerinin yükselmesi için hiç bir sebep yoktur. Istanbuldaki bostanlann kiralan en ucuz zamandan kalma kiralardır. Meselâ İstanbulun göbeğindeki ve nakliyat masrafı hiç olmı-yan Yenikapı bostanlannın seneliği 200 lira ile 450 lira arasındadır. Hemen hepsi azlıklara mensup vatandaşlann ellerinde bulunan bu bostanlarda, sahipleri her zaman olduğu gibi ailece çalışıyorlar. Ekilen tohum parasında da hiç bir değişiklik yoktur ve olamaz. Çünkü bunlar kndi kullanacakları tohumlan, yine kendi mahsullerinden ayırmaktadırlar. Bostanda beslenen iki at için de senenin her mevsiminde yediri-lecek bir çok şey bulunabilir. O halde?..
Sebzecileri bu derece aşın cesarete düşüren tek şey etin pahalı olması yüzünden sebzeye fazla iltifattır.
Geçen sene yaz sonunda halka mütemadiyen: «Vatandaş bahçene sebze ek...», «Vatandaş patates ek...» gibi tavsiyelerde bulunduk.
Bu zor bir iş midir?
Ve geçen kış İstanbul tam mâ-nasile «sebzesiz bir mevsim» geçirdi. «100 kuruşa lâhana!..» Edebiyatı aylarca gazete sütunlarım doldurdu. Bu sene de halka böyle tavsiyelerde bulunulacak mı bilmiyorum. Ancak bu işi şehir mikyasında, büyük bir hacimde yapmamız için ne bekliyoruz?.. Avrupada büyük meydanlara, parklara lâhana ekilirken, Nis şehrinin bahçelerinden çiçekler sökülüp yerlerine sebze tohumlan gömülürken biz bu işi neden yapmayız?..
Geçen sene böyle bir düşüncemiz vardı. Sonra ne oldu? Bilmiyoruz. Hattâ bizde şehrin içinde bile bombo^kilometrelerce toprak bulabilirsiniz. Boğazın iki tarafındaki sırtlar çini çıplak, seneler-denberi işini, istifadesini bilen kimselerin gelip kendilerini ekmesini, biçmesini bekliyor.
Daha yakınlarda, Bebekten tramvaya bininiz, Beşiktaşa, Ka-bataşa kadar bir sürü boş yerlerin önünden geçersiniz. Kışın sebze-
sizlikten kınlan bir şehirde «boş [ toprak» garip bir manzaradır. ( Neden buralara patatesten tutun ] da lâzım olan her şeyi ekmiyo- ( ruz?.. ,
Belki bunu Amerikanvari bir t fikir addedenler olabilir. Lâkin hiç de öyle değildir. Geçen harbde . sayın Celâl Muhtar’m hamsileri ' toplatıp da ançüvez yaptırarak ‘ gayet büyük bir menfaat temin et- j mesi daha kolay, daha az Ameri- ( kanvari bir iş mi idi?..
Hattâ umumî yerlerde bile, ’ meselâ eskiden İstanbulun en verimli bostanlannı bir arada top- • lıyan, muazzam Gülhane parkına, Yıldıza, daha böyle bir çok yerlere ı sebze ekilebilir. Vakıa Gülhane parkı şehrin en güzel yeridir. , Onu profesör Cemil gibi biz de j daiam lâtif bir park halinde gör- ( mek isteriz amma, mecburiyet j karşısında ne yapalım?.. Güzel ı kadmlar harb zamanında has- ■ tabakıcı olup yara sarmıyorlar j mı?.. Güzel bir parkın, harbde , besleyici bir bostan olması da ayni ( şey değil midir?
T urf andacılıktan vazgeçtik, fakat...
Hem bu meselede acele etmek zorundayız da. Zira etin bu sene daha pahalı olacağı anlaşılıyor. Şimdiden bu nazenin kış fiatinin en kabarık rakamlarını taşımaktadır. Bu itibarla yine yalnız pırasanın, lâhanamn, havucun, kerevizin ocağına düşeceğiz. Sade yağ pahalı olduğu için İspanak : pek işimize yaramıyacak. ı
Bunun için ne yapılacaksa şim- ( diden yapılmalıdır. İstanbulda bir sürü ve hakikaten yardıma muhtaç bir halde civardan gelmiş kimseler vardır. Bunları mecburî toprak işine vermek hem kendüeri, hem de şehir için hayırlı bir iş olur.
Diğer taraftan şehirdeki sebze ve meyva üzerinde çalışan bütün İlmî teşkilâtı da bu işe seferber etmelidir. Zira bu İlmî çalışmanın şimdiye kadar el ile tutulacak bir faydasını göremedik. Meselâ memlekette sebze cinsleri güzelleşmemiştir. Hattâ belki de dejenere olmuştur. Hâlâ patlıcanlar çekirdek içindedir. Enginarlarımız küçüle küçüle birer düğme haline gelmiştir. Hangi sebzemiz, hangi meyvamız başka memleketlerde olduğu gibi ıslah edilmiş, çekirdeği azalmış, kokusu ve ağırlığı artmıştır?.. Turfandacılık nerede .. Halbuki dünyanın hemen her tarafında kış aylarında da patlıcan ve domates bulabilirsiniz.
Biz bunlardan vaz geçtik. Şubatta soframızda patlıcan salatası bulunmasını istemiyoruz. Hiç değilse lâhanamn kilosunu 100 kuruştan yemiyelim.
Sulh zamanına kadar İlmî çalışmalar bertaraf, günlük ihtiyacımızı giderecek alelâde bahçıvanlık yapalım. Sonra büyük ve âlimane araştırmalar!!!... »
Sebze işile başlı başına uğra-’ şacak bir makam olmadığı için ’ bostanlarda istenilen havalar es-' tirilmektedir. «Ofis» sözünden gözümüz yılmamış olsaydı bir «seb-! ae ofisi» kurulmasını ileri sürer-
■ dik.
Tekrar edelim: Etin yanma
■ yaklaşılmadığı, balığın çıkmadığı
■ günlerde sebze başlıca gıdamız • olacaktır. Çok daha ehemmiyet ' verelim.
Sebze meselesini halledersek, öteki gıda maddeleri üzrinde de bunun tesiri görülebilir... — H.
İstanbulda et fiatlerinin mütemadiyen artması üzerine Belediye İktisat müdürlüğünün tetkikat yaptığını ve Anadolunun istihsal mıntaka-larındaki hayvanların nakli için vagon ve vapur bulunamaması™, Hallerin yükselmesinde başlıca âmil olarak kaydetmiştik.
Erzurum tacirlerinden B. İhsan Manisli Vilâyete müracaat ederek Erzurumda iki yüz bin hayvan mevcut olduğu halde, bunların İstanbu-la nakli için nakliye vasıtalara» ihtiyaç olduğunu ileri sürerek, İktisat müdürlüğünün tetkikatı neticesini teyidetmiştir.
Vilâyet, bu müraoaati pek yerinde bularak, et fiatlerinin mütemadiyen artması üzerine kışın fiatlerin Sir kat daha yükselmesi ihtimali karşısında bu hayvanların nakli ile istanbulun et ihtiyacının hafiflemesi için vapur ve tren tahsisini Münakalât Vekâletinden telgrafla rica etmiştir.
Terfi eden idare heyeti azası ve vali muavinleri
İstanbul Vilâyet İdare heyeti âzasından B. Kudret Argun 90 liraya, Balıkesir Vilâyet idare heyeti âzasından Raif Tek 80 liraya, İzmir vali muavini Agâh Arhan 100 liraya, Balıkesir vali muavini Şükrü Keskin 90 liraya, Çanakkale vali muavini Nihat Şenman ve Hatay vali muavini Şevket Kancan 80 liraya terfi ettirilmişlerdir.
Sıtma mücadelesi
Mücadeleyi sivrisinek bulunan bütün yerlere teşmil etmeli
Büyükadada satılık arsa
Nizam cihetinde çamlık içinde fevkalâde manzaralı geniş cepheli muntazam duvarla çevrilmiş 2300 metre murabbaı bir arsa satılıktır. İçinde bağı ve müteaddit yemiş ağaçlan vardır. «Akşam» ilân memurluğuna müracaat. Telefon: 20681.
Sıhhiye Vekâleti tarafından sıtma mücadelesi yapılan sahaların haricinde, şehrin birçok mıntakalarmda sivrisinek istilâsının arttığını geçenlerde ehemmiyetle kaydetmiştik.
Sivrisineklerin bilhassa arttığı mıntakalar, Nişantaşı, Maçka, Şişli, Kurtuluş, Aksaray, Bakırköy ve sair semtlerdir. Bu neşriyatımıza temas eden Sıtma mücadele heyeti reisi Dr. Mitat Süyev, bir refikimize verdiği izahatta diyor ki:
«Şişlide, Harbiyede, Maçkada, Aksarayda ve diğer bazı semtlerde görülen sivrisinekler, oralarda bulunan açık lâğım ve evlerden akan pis sulardan meydana gelmektedir. Bu lâğımların kapatılmasına çalışılır ve pis suların akıtılmasına mâni olunursa, buralarda sineklerin ortadan kalkacağı tabiîdir. Bu da Belediyeye düşen bir vazifedir.»
Sıtma mücadele heyeti reisinin bu mütalâasına biz de tamamile iştirâk ederiz. Hakikaten — evvelce de iddia ettiğimiz gibi — sivrisineklerin membaı, hiç şüphe yok ki, açık lâğımlarla su birikmiş çukurlardır. Sivrisinek sürfelerinin neşvünemasında âmil olan ve yalnız sıtma âmili olan sivrisineklerin değil, diğer birçok hastalıkların da membaını teşkil eden bu kabîl yerleri kapatmak lâzımdır. Fakat Belediye, bu kadar şikâyetlere rağmen, buna hâlâ bir ça-r.e bulamamıştır.
Şu noktayı da ehemmiyetle kaydedelim ki, sıtma mücadele mınta-kasında da lâğımlar açıktır. Buna rağmen yapılan mücadele neticesin-! de Haydarpaşadan Pendiğe kadar uzanan sahalarda sivrisinekten eser
• bile kalmamıştır. Şu takdirde şehrin ı diğeT semtlerini de bu afetten kur-
• tarmak ve sıtma vakalarının bütün ■ şehre sirayetine meydan vermemek
• için mücadelenin sivrisinek' istilâsı
• olan yerlere teşmil edilmesi lâzımdır
Yüce Ülkü lisesinin ‘ muamelâtı tetkik ediliyor
Maarif Vekâletinden verilen karar üzerine Yüce Ülkü hususî lisesi-J nin kapatıldığını ve Musevî lisesi ile Hayriye ve İstiklâl liseleri müdürlerinin de değiştirildiklerini yazmıştık. Yüce Ülkü lisesinin yaptığı ileri sürülen yolsuzlukları besbit etmek üzere hususî okullar müfettişi B. Tetvfik Yolmar’ın reisliği altında bir komisyon teşekkül etmiştir. Bu komisyon, talebeye ait bütün dosyalan bu arada mektebin diğer muamelelerini tetkik edecek ve mektebin Maarif Vekâleti karşısındaki mesuliyetini besbit edecektir.
Komisyon, aynı zamanda müdürleri değişen diğeT üç mektebin mu. jameî&tmı da tetkik edecektir.
Şöyle bir sahne gözünüzün önüne getiriniz:
Bir vitrinin içinde gayet şık bir kumaş görüyorsunuz. Mevsimlik bir elbiseye de ihtiyacınız var.
İçeri giriyor, kumaşı çıkartıyorsunuz. Tezgâhtar:
— Halis İngiliz!..
Diyor, elinize alıp bakıyor, beğeniyor ve fiatini soruyorsunuz:
Adam cevap veriyor:
— 25 lira...
— İyi, ucuz doğrusu... 2 metre 80 santimi ne eder?..
— Kumaşın kopunu 25 lira efendim!!..
Böyle bir sahne karşısında hafif bir baygınlık geçirmeseniz bile derin, bir hayret sarsıntısına uğnyacağuuza hiç şüphe yoktur.
Beş yaşma basan harb dolayı-sile gelecek sulh günlerinden bahsedenler:
«Eskiden, 939 dan daha güzel, daha refahlı günler göreceğiz.
Diyorlar.
Refah denilir denilmez insanın aklına ilk gelen kelime muhakkak ki «ucuzluk» oluyor.
Söylenilen nutuklara inanmak lâzım gelirse yukarıda anlattığım sahneden, hattâ daha mübalağalı olanlarını da göreceğiz demektir.
Belki de kumaş tezgâhtarına:
— 25 lira metresi mi?., diye sorduğunuz zaman size:
«Hayır kopunu!» demiyecek de, daha ileri giderek:
— Dikilmesi içinde, astarı ipekli olmak şartile bütün kostümlük fiati!.. cevabını verecek. Olur mu olur.
Fakat işin müthiş tarafı biz, bu pahalılık dünyasının insanları o kadar ucuzluğa nasıl alışacağız?..
«Hele o günler gelsin de, kolay!..» demeyiniz. Hayatın iyi bir şekilde değişmesi de insanın sinirleri üzerinde büyük tesirler uyandırır.
Her şey için ekzersiz lâzımdır. Bari esnaf şimdiden bir kaç şeyi hafif hafif ucuzlatsa da bizde ekzersizimizi yapsak. Ucuza alışsak...
Onlar da ucuz satmağa...
Hikmet Feridun Es
Denizde iki vaka
Balık avlamağa çıkan iki aile, Sivriadaya düştü
Evvelki gün denizde iki vaka olmuştur. Birer facia ile neticelenmesine ramak kalan bu vakalar hak-kmda aldığımız malûmatı yazıyoruz:
Ses sineması sahibi B. Sami Koray ile refikası romancılanmızdan bayan Mebrure Sami Koray, pazar münasebetile Büyükadadaki evlerine gelen misafirlerde beraber sandalla babk avına çıkmak istemişlerdir. Karı koca, iki misafirlerini de sandal alarak Heybeliye doğru açılmışlardır. Fakat hava birdenbire sertleştiğinden, sandalı idare etmek hayli güçleşmiştir. Fırtına gittikçe şiddetini arttırdığından, sandal, sar-fedilen âzamî gayrete rağmen idare edilemez bir hale gelmiştir. Nihayet dalgalar sandalı Marmaraya doğru sürüklemeğe başlamış, ve gece yarısına doğru Sivriada kıyılarına atmıştır. Sandal içindekiler adaya çıkmaktan başka çare kalmadığını an-Iıyarak adaya çıkmışlar ve kendilerini kurtarmak için o civardan geçecek bir motor veya balıkçı gemisi beklemeğe başlamışlarda.
Sabahleyin sandalla evdeşi ayrıldıkları halde, geç vakte kadar dönmediklerini gören ev balkı, derhal polise müracaat ederek keyfiyeti bildirmişlerdir. Harekete geçen zabıta motörii, kazazedeleri sabaha karşı Sivriadada bulmuş ve oradan alarak Büyükadaya götürmüştür.
İkinci vaka da. Haseki hastanesi Röntgen mütehassısı B. Nureddinle iki misafirinin başına gelmiştir. Bunlar da sandalla gezmeğe çıkmışlar ve fırtınaya tutuldukları için geri dönemiyerek Sivriadaya düşmüşlerdir. B. Kâzım Sami Koray ailesini kurtarmak üzere Sivriadaya gelen zabıta motörii. burada B. Nureddin ve arkadaşlarile de karşılaşmıştır. Onlar da sabahleyin balık avına çıktıklarını, fakat denizin sertliği karşısında buraya düştüklerini anlatmışlardır. Bu kazazedeler de motöre alınarak Büyükadaya getirilmişlerdir.
AKŞAM
T Eylül 1943
Sahne 4
İKTİSADÎ BAHİSLER
Trakya köylüsü iş başında
Istanbulda halkın iki mühim derdi
Mısır çarşısı
Dükkânlar arttırma ile kiraya verilecek
Bütün Trakya köyleri hummalı bir faaliyet içinde. Harmanlar döğülmekte veya savrulmakta, mahsul ambarlara taşınmaktadır. Bir kısım köyler pancarlarını evvelâ söküp fabrikaya götürdükleri için şimdi bütün kuvvetlerini harman işlerine harcıyorlar. Bir kısmı da harman işlerini öne almış; onu kaldırdığı için şimdi pancar tarlalarında hani hani pancar sökme işlerile meşgul oluyorlar. Yollar pancar yüklü arabalarla dolu, öküz ara-balan, manda arabalan, beygir arabaları hattâ eşek arabalan tarlalardan istasyonlara pancar taşıyorlar. Gece yarısından itibaren şimdi ramazan olması dola-yısile daha çok sahurdan sonra yola düzülen arabalar, sanki damarlardaki kan gibi mahsulü köyden istasyona, kasabaya yahut şeker fabrikasına naklet-mekteler. Köylünün başını kaşıyacak vakti yok. Hattâ hastalık, o menhus sıtma bile onu işinden alıkoyamıyor. Babaeski İstasyonuna pancar getiren bir köylünün öküz arabasile köyüne gittik. Beş saat süren yolculuk esnasında köylüyü sıtma tuttu. Titremeden sonra ateş bastı. Arabaya yatırdık. Bitkin bir halde idi. Geceyi köyde geçirdim. Sabah harman yerine gittiğim zaman dün sıtmanın sarartıp morattığı köylüyü orada görmiyeyim mi? Kendisine biraz çıkışmak istedim. Acı acı güldü:
— Beyim, iş yapacak adam yok ki., dedi. Harman yerindeki diğer arkadaştan da içlerinde başka sıtmalıların da olduğunu fakat mahsulü biran evvel kaldırmak mecburiyeti karşısında hasta yatağına yatmağa imkân olmadığını söylediler.
Hasat aylan, köylünün mükâfatını aldığı aylardır derler. Şu muhakkak ki bu aylar köylü için yıpratıcı, takat bırakmayın aylardır. insan azlığı ve zamanın darlığı yüzünden çok işi az zamana teksif etmek mecburiyeti vardır. Bu havalide bazı köyler müstesna, köylülerin kendi arazileri var. Miktarı kâfi toprağa malik olmıyanlar da ya kira İle yahut ortaklaşa toprağı işliyorlar. Herkes kendi işi ile uğraştığından çingenelerden başka işçi bulmak güç; hattâ imkânsız.Çingenelerin yaptığı işten de pek hayır gelmi-
yor. Ancak köy civarındaki arazi işlenebiliyor. Hektariarca arazi bom boş. Köylü kâfi hayvana ve iyi hayvana sahip değil. Bu geniş topraklan kıymetlendirmek için İnsana ve hayvana çok ihtiyacımız var. Doğurgan Türk köylü kadını Sıhhat Vekâletinin daha enerjik çalışması sıtma ve diğer hastalıklarla daha sıkı mücadelesi sayesinde nufus adedimizi 15-20 yıl zarfında hal çaresine bağhyabilir. Bu biraz zaman işidir. Bu müddet zarfında insan iş gücü yerine kaim olacak veya o iş gücünün daha tasarrufkâr kullanılmasına imkân vererek daha geniş sahalara el atmasına yan-yacak iyi kaliteli hayvan ve makine picü temini sistemli bir çar lışma sayesinde daha kısa bir zamanda gerçekleştirilebilir. Ancak bu sayede ve daha başka tedbirlerle bazı aylar günde üç saatlik uykudan bile mahrum kalacak kadar kesif çalışan, bazı aylar da kahvede iskambil oynamak ve zar atmakla vakit öldüren köylünün çalışması bir nizam altına alınabilir. Nizamlı iş daha verimli olur.
Yol, fakat İyi yol meselesi de üzerinde durulmağa değer. Dağlık yerler haricinde köylülerin ifadesile «üstüne köpek saldırsa atacak taş bulunmıyan» Trakya-da tamamlanmamış İstanbul -Edime asfaltı müstesna sert şose yok gibidir. Ve mevcut yollar kışın balçık halini aldığından köylerle köyler ve kasabalar arasında nakliyat çok güç bir hal almaktadır.
Kerpiç köy evlerinin çavdar sapından yapılmış damlan üzerinde kurutulmak üzere konmuş samanla karıştırılmış ve tekerlek haline getirilmiş hayvan tersleri görürsünüz. Bundan da anlarsınız ki tarlanın en mühim gıdası gübreler İnsanlara yakacak vazifesi görmektedir. Şeker şirketinin memurları tarafından linyit yakmağa alıştırılmış bazı köyler bunun faydasını anlamışlar. Aman bize linyit bulun diyorlar. Bir vakit istihlâk imkânlarını araştırdığımız kömür harb-den sonra bolca istimal edilebilirse sabırlı çalışmalarla bunu yakmağa alıştırılmış köylerde en iyi mahreç! bulacak ve tarlalarımız gübre yüzü görecektir.
Mehmet OIuç
Satıcıların halkı aldatması, kira bedellerinin arttırılması için başvurulan hileler ve hava parası!..
Beyoğlu Yerli Mallar
Sümer Bank Yerli Mallar Pa-tannın Beyoğlu şubesi İçin istiklâl caddesinde Sahibinin Sesi binasını satın almış, tamir ve tefriş etmekte bulunmuştu. Tamirat ve taşınma tamamlandığından dün saat 15 den itibaren
Memurlara kumaş
Bir fen heyeti Erbaada tetkiklere başladı
Erbaa (Akşam) — Çarşamba 17e Erbaa arasında hükümetçe İnşası kararlaştırılan demiryolu hattının etüd işlerini yapmak ü-zere mühendis B. İbrahim riyasetinde bir etüt heyeti şehrimize gelmiş ve işe başlamıştır. Yapılması takarrür eden bu hat Kel-kitle Yeşilırmağın birleştiği boğazkesen köprüsü üzerinden şimal dağ silsilesile muhat zengin manzaralı, geniş bir vâdi üzerinden geçmektedir. Hattın İktisadî bakımdan önemi büyük olacaktır
îstanbulda halkı pek yakından i kalmayıp açığa vurulmağa başlan-alâkadar eden iki mühim mevzu var- Imıjhr. dır ki bunlar, üzerinde ciddiyet ve hassasiyetle durulmağa değer. i
1 — Esnafın halkı aldatması, 1
2 — Ev buhranı... ı
Hükümet, her türlü hileye karşı ı
tedbir alıyor. Fakat alınan sıkı tıed- i birlere rağmen, akla gelmedik hile- | lere baş vuranlar eksik olmuyor. Yu- 1 kanda iki madde halinde sıraladı- 1 ğım meselelerde baş vurulan hileler- 1 le mücadeleye şöyle bir göz atalım. ı
Esnafın halkı aldatmaması için ( düşünülen tedbirlerden en faydalısı- ı nın fatura göstermek mecburiyeti ı olduğu anlaşılmış ve Belediye bu ı kararını birkaç gün arka arkaya gazetelerle ilân etmişti. Şurası muhak- ! kaktır ki, alınan heı hangi bir tedbirin azamî dikkatle takip ve tatbik edilmemesi, o tedbirden beklenen faydalı neticeyi temin edemez. Fatura göstermek mecburiyetinin lâyı-kik takip va tatbik edilemediğini, satıcılardan bir çoğunun
fatura göstermediklerini ve fatura göstermemek için ne gibi
kurnazlıklara ve hilelere baş vurduklarını geçenlerde yazmıştım, öyle ümidediyordum ki, alâkadar daire, bu yazı karşısında lâkayıt kalamıya-oak ve telefonu açarak:
— Kimdi o fatura göstermiyen satıcılar?
Diye sorarak, bu hilekârlann isimlerini istiyecekl... Aradan günler, hattâ haftalar geçtiği halde, bu satıcıların isimleri istenmemiştir. Bu, halkın aldatılmamalı çin alınan tedbirlerin sıkı bir surette takip ve tatbik edilmediğine bir misal teşkil etmez mi?
Gazetelerin bu kabil neşriyatını takibeden bürolar kurulmuştur. Her . resmî daire ve müesseselerin bu bü-. rolannda çalışanlar, kendilerini alâkadar eden her hangi bir yazıyı kırmızı kalemle çizerek, âmirlerine göstermekle vazifelendirilmişlerdir. İsimlerini vermek istediğim satıcıların kimler olduğunun bugüne kadar sorulmaması, bu büroların dikkatle , çalışmadıkları hakkında bir kanaat . uyandırmağa kâfi gelir sanırım...
Sırası gelmişken şunu da kayde-. deyim ki bu bürolardan en faalinin Ticaret odası, Ticaret müdürlüğü ve ; Belediye İktisat müdürlüğünde bulunması lâzım gelir. Çünkü halkın muhtelif dertlerine, şikâyetlerine tercüman olan gazetelerde en fazla bu daireleri alâkadar eden yazılar çıkmaktadır.
Bu bahsi bu kadarla keserek ikinci maddeye geçelim: Ev buhranı diye kaydettiğim bu mevzu etrafındaki hileler hemen her kiracının malûmudur. Ev kiralarının arttırılmaması-nı emreden kanuna karşı türlü hile yollan bulunmuş ve bunlar bir hayli genişlemiş, hattâ genişlemekle de
I ..us tır.
işte bir misal: Birkaç gün evvel, . ilân sahifekrini gözden geçirdiğim bir gazetede ev anyan bir aile reisinin şöyle bir ilânını okudum: «İstenildiği kadar hava parası vermeğe , razıyım. Aman bana bir ikametgâh...» Bu, hava parası verildiği halde bile ev bulmanın güçlüğünü belirten bir feryat olmaktan ziyade bazı ev sahiplerinin, kirayı yükseltmediklerini, fakat yükseltmek istedikleri farkı (hava parası) diye alarak kontratlarını gene eski fiat üzerinden yaptıklarını göstermez mi?
Hile, yalnız hava parası alınmakla kalmıyor. Kiracıdan fazla para sızdırmanın türlü yollan bulunuyor. Fakat böyle bir vaziyetle karşılaşan kiracılardan çoğu, seslerini çıkarmadan her şeye razı oluyor. Bütçesinin imkân nispetini aşan talepler karşısında kalan bir takım kiracılar da, talebi ispat edememenin güçlüğü karşısında kalarak ya evinden çıkarılıyor, yahut da maişet kaygısı ile birlikte bir de evin tahliyesi için açılan dâva münasebetile mahkemeye gidip gelme meşakkati ile uğraşıyor.
Dünkü gazetelerde okuduğuma ğö-re, Millî korunma müddeiumumîliği noterliklerdeki kira kontratlarını tetkik edecekmiş. İik olarak da birinci noterlikteki kontratlardan işe başlanmış. 1939 kiralan ile 1943 kiralan mukayese edilecek ve ev sahipleri tarafından kira arttırmaları tesbit edilirse, bu gibiler derhal millî korunma mahkemesine verilecekmiş. Çok yerinde bir karar... Bu suretle, hileye baş vurup da kiracısını çıkaran ve yeni kiracısının rızasını alarak kira bedelini arttıran ev sahipleri meydana çıkarılabilir. Fakat bu sahadaki dertlerden en mühimini olan (hava parası) işi ne olacak-: tır? Ümidederim ki kira kontrat suretlerini noterliklerden getirtip tet-
■ kike başlıyan Millî korunma müd-• deiumumîliği buna karşı da bir tedbir düşünmüştür.
Kira bedellerini yükseltmek hususunda baş vurulan çarelerden biri de evin mobilyeli olarak kiraya verilmesidir. Ankara Belediyesi, kınk dökük birkaç mobilye parçasile evlerini yüksek fiatle kiraya verenlerin çoğaldığını görmüş ve buna karşı bir
■ tedbir almıştır. Bundan sonra kon-ı tratta ev kirası ayn olarak yazılacak, . evdeki mobilye bir heyet tarafından
görülerek bunlara kıymet takdir edi-
■ lecek ve evin kira bedeline zammedi-
■ lecek mobilyenin kirası bu kıymetin
■ yüzde yirmisini geçemeyecektir.
Ankara Belediyesinin bu pek ye-
■ rinde karan, İstanbul için de bir ör-! aek olursa, hilelerden birinin daha i önüne geçilmiş olur.
Cemaleddin Bildik
Hadimde dokumacılık IX'
ilerliyor
Konya (Akşam) — Bundan üç yıl önce iktisat Vekâletinin Hadimde açtığı (dokumacılık kursu) şimdiye kadar iyi neticeler vermiştir. Dört yüze yakın el tezgâhının cazip desenlerle dokuduğu işler büyük bir rağbet kazanmış, yurdumuzun muhtelif yerlerinden pek çok alıcıları çekmiştir.
İstanbul takımı İzmir kupasını kazandı
İzmir 6 (Telefonla) — İstanbul -Ankara karma takımları arasındaki maç bugün yapıldı. Maçı 6-3 İstanbul takımı kazandı. Bugün İzmir -Ankara karma takımları arasında son bir maç daha yapılacaktır.
Henüz kumaş alamıyan-ların isimleri Vekâlete bildirilecek
Dahiliye Vekilliği valiliklere bir tamim yaparak kanun gereğince kendilerine ve eşlerine tahsisatın kifayetsizliği yüzünden elbiselik kumaş verilmemiş olanlarla vilâyet ve belediyeler emrine verilen iaşe memurlarından tâyin tarihlerine göre kendilerine ve eşlerine kumaş verilmesi icabeden-lerin isimlerinin en kısa bir zamanda Vekilliğe bildirilmesini istemiştir.
TEŞEKKÜR
BAY MÎHtRTAD BARONYAN
Zıyaı münasebetile gerek cenaze merasiminde hazır bulunmak, gerek bizzat gelip beyanı taziyet etmek ve gerekse yazı ile ve çelenk göndermek sur etil e elem ve teessürümüze iştirak eylemek lûtfunda bulunanlara ayn ayn teşekkür ve minnet hislerimizi bildirmeğe derin acımız mâni olduğundan, bu hususta sayın gazetenizin tavassutunu rica ederiz.
Baronyan Ailesi
RAŞiT RiZA
s
Tiyatrosu: Bu Gece Üsküdar BAĞLARBAŞ1 ÇIRAĞAN SİNEMASINDA
■d
SARAY sineması
Yeni sinema mevsimini 9 eylül perşembe günü matinelerinde: Dayanılmaz ve gayet gülünçlü bir film ile açıyor.
EDDÎE KANTOR’ım Türkçe sözlü
ALİ BABANIN RÜYASI
Zengin danslı filim. GOLDWYN Kızlan tarafından orijinal şark ve danslar.
11'I
Bu akşam
SÜMER sineması
Yeni sinema mevsimine başlıyor. İlk programda:
Sinemanın iki sevimli komiği EUD ABOTT ve
LOU COSTELLO’nan
ANDREWS hemşirlerin iştirakile yaratılan iki Açık Göz Periler Arasında İki saatlik kahkaha filminin ORİJİNAL KOPYASI Not: Yeni sinema mevsimi başladığından, eski davetiye kartlan muteber değildir.
Mısırçarşısınm tamir işleri tamamlanmak üzeredir. Çarşının 25 eylûl-die açılacağı muhakkak görülüyor. Belediye Mısırçarşısındaki dükkânları, — istimlâk dolayısile — eski Balıkpazannda dükkânları yıkılan bakkal, kasap, mezeci, balıkçı gibi esnafa kiralamak için bazı esaslar tesbit etmiştir. Bina, yeniden tamir Ve ıslah edildiği için 939 senesi kira bedeline tabi değildir. Bu itibarla Belediye, dükkânlan arttırma ile ki-ralıyacaktiT. Arttırmada müsavi icar veren talipler arasında kura çekilecektir.
Diğer taraftan Belediye, kiracıların riayet edecekleri şartlar hakkında da bazı esaslar tesbit etmiştir. Bu arada çarşının iç duvarlan yenileştirilmek suretile esaslı surette tamir edildikleri için çarşı içinde mangal yakılarak duvarların İslı bir hale getirilmesine meydan verilnuyeoeğin-den, mangal yakmak üzere ayn bir yer ayrılmıştır.
Kamyon altında ölen genç
Konya (Akşam) — Konya - Hadim yolu arasında feci bir kamyon kazası olmuştur. Şoför Ahmedin idare ettiği makineye yürürken binmek istiyen Taşkentlj Çebicoğlu Ha. şim düşerek makine altında kalmış, kafası parçalanarak feci bir şekilde ölmüştür.
Kazaen merdivenden düşmüş
Aksaray Horhor caddesinde 132 numaralı evde oturan İbrahim merdivenden düşmüş, bel ve kalçasından ağırca yaralanmış, hastaneye kaldırılmıştır.
Mahsul bolluğu
Taşova mıntakasmda mahsul pek bereketlidir
Tokat, Niksar, Erbaa, Zile, A-ruva, Reşadiye bölgelerinde hububat mahsullerinin İdrakine başlanmıştır. İstihsal sahasının genişliği ve havaların müsait gitmesi dolayısile hububat ve bakliyat mahsulleri geçen yıllarla kıyaslanmıyacak derecede boldur. Durumdan pek memnun o-lan müstahsil geceli gündüzlü çalışmak suretile harmanını bitirmekte ve devlet hissesini seve, seve vererek malını İçeri atmaktadır. Diğer yerlerde olduğu gibi bu mıntakada da bu bolluk içinde hububat fiatlerinin düşeceğine muhakkak nazarile bakılmaktadır. _________
Izmirde paraşütle atlıyan gençler
Izmirde Kültürparktaki paraşüt kulesi gençlik arasında büyük bir ilgi uyandırmaktadır. Bir günde kuleden 701 genç atlamıştır; atlıyan gençlerden 240 ı kız, diğerleri erkektir. _____
Bandırmada kömür deposu tesis ediliyor
Öğrendiğimize göre, İktisat Vekâleti, Bandırmada büyük bir kömür deposu vücuda getirmektedir. Bursa ve Bandırma civarındaki linyitler, burada depolanacak ve Marmara havzasile İstanbuldaki fabrikalar bu kömürlerden faydalanacaklardır.
Bursada 26 ağustosta 18 çift evlendi
26 ağustos günü Bursa Belediyesinde şimdiye kadar görülmemiş miktarda nikâh yapılmış ve bu miktar Bursada bir rekor teşkil etmiştir. O gün 18 çiftin nikâhları yapılmıştır.
KARAGÖZ un FIKRALARI
Karagözün Tuzsuz Bekir, Beberuhi, Acem, dolmacı Arap, YahucU ve Bekri
Muştalanın başmdan ge-
çen gayet komik hikâyele-
ri. ŞAKA neşriyatının beşinci kitabı olarak bugün çıktı.
Sevimli Halk filozofu (Karagöz) ün blriblrln-den güzel hikâyeleri sizi günlerce kahkahadan kırıp geçirecektir. Bu güzel kitap bir çok resimlerle de süslenmiştir.
BUGÜN ÇIKTI. FİATİ 50 KURUŞ.
' 11 '
Şehzadebaşı TURAN Tiyatrosunda
Aylardanberi Maksim Gazinosunda alkışlanan
Vur Patlasın
Revüsü 75 kişilik kadrosile
Yazan: NUSRET SAFA COŞKUN. Müzik: Profesör SEYFETTİN ve SEZAİ ASAL. 20 Artist - 20 Balet - 20 kişilik büyük orkestra 15 Figüran. 8 eylül çarşamba günü akşamından itibaren.
VUR PATLASIN, şarkısı İstanbul halkının dudaklarından eksik ohmyacak.
1 ■■■ ■■
Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilânları
Teahhüdün ifa edilmemesinden dolayı müteahhidinin nam ve hesa. bina 0,26X0,26X2,65 ebadında 100 adet çıralı çam kütüğü açık eksiltme ile satın alınacaktır. Beher meetre mikâbının muhammen bedeli 1 70 liradır. Muvakkat teminat 304 liradır. Eksiltme 23/9/943 tarihine raslıyan perşembe günü saat on beşte Haydarpaşada Birinci işletme komisyonunda yapılacaktır.
İsteklilerin belli gün ve saatte komisyonda hazır bulunmaları ve fazla izahatla şartname almak için işletmeye müracaat etmeleri lâzımdın(8921)
İstanbul Vakıflar orman işletme müdürlüğünden:
Üsküdara 23 kilometre mesafede ve şose kenarında Alemdar köyü deposundan Üsküdarda Şemsipaşa civarındaki depomuza dört bin ton odun ve iki bin metre mikâp tomruk naklettirilecektir.
İsteklilerin her iki depoyu ve nakledecekleri hamuleyi mahallinde görerek teklif mektuplarile 10/9/943 tarihine kadar Çemberlitaş Vakıflar sokaktaki büromuza müracaatları. (8899)
İstanbul Vakıflar orman işletme müdürlüğünden:
Al em d ağ ormanlarının 6 No. lu maktamda mevcut kestane, kayın, gürgen, kızıl ağaçlar kestirilerek tomruk, merbek, sepet çubuğu ve odun yaptırılacaktır.
1 — Kesilecek miktar takriben 2000 metre mikâp kerestelik ağaç ve 4500 metre mikâba muadil takriben 4 bin ton mahlût odundur.
2 — Bu işe ait vahit fiayt cedveli ve şartnameyi ÇembeTİitaş Vakıflar sokaktaki büromuzda görebilirler.
3 — İsteklilerin 10/9/943 gününe kadar teklif mektuplarile büromuza müracaatları. (8898)
İstanbul deniz levazım âmirliğinden:
80 _ 100 tonluk bir adet mavnaya ihtiyaç vardır, isteklilerin satmak istedikleri mavnanın evsaf ve fiyatını 20 eylül 943 tarihine kadar bir mektupla amirliğimize bildirmeleri. (8900)
TASHİH
«Yirmi yıl içinde Cumhuriyet Halk Partisi» adlı broşürün 8 inci sahifesinin 23 üncü satınnın sonundaki 1928 rakamının 1921 olarak:
Aynı broşürün 16 ncı sahifesinin 36 ncı satırının sonundaki 23 rakamının da 29 olarak tashihi lâzımdır.
Maarif Vekilliği Erkek Orta Terzilik Okulu Müdürlüğünden:
Okulumuza ceketçi dikiş öğretmeni alınacaktır Şeraiti öğrenmek üzere Divanyolundaki okul müdürlüğüne müracaat edilmesi. Tekront 22480. (8844)
HER TELDEN
Sanat yaşıl.
Bestekâr, Bimen Şen binlerce dudakta âşinâ sesler ve hâtıralarla dolu şarkılar bıraktıktan sonra gözlerini yumdu ve aramızdan süzülüp gitti.
Şimdi onu düşünenlerin kulaklarım tanınmış, bilinmiş ve yıllarca söylenmiş notalar çınlatıyor.
Bimen Şen eski alaturka musiki sanatinin en son ve en kuvvetli mümessillerinden biri idi.
Onunla beraber Boğazda, şarkılı mehtap âlemleri ile Istanbu-Iun o meşhur «eski musiki dünyası» artık tamamile tarihe karışmış oluyor.
Eski musiki neslinin garip, dikkate değer ve pek takdir edilecek bir cephesi vardı.
Onlar ihtiyarlamak bilmezlerdi veya çok geç ihtiyarlarlardı. Bugün şu satırları yazarken Bimen Şen’i en son olarak, kendisile Şişlide, Samanyolu sokağındaki evinde görüşmemizi hatırlıyorum.
Bana henüz bir gün evvel bitirdiği bir şarkıyı hafifçe okumuştu. O yıl içinde hazırladığı bestelerin adedini söyleyince şaşırdım.
Bimen Şen arkasında bıraktığı yılların kabarık yığınına rağmen sanate henüz yeni başlamış bir delikanlı gibi çabşıyordu. Bıraktığı eserlerin yekûnu da onun sanat yaşının, sanat gençliğinin ne kadar uzun devam ettiğini pek âlâ gösterir. Unutmamalı İri bu zat tam bir sanatkâr rahatlığı İçinde de yaşamıyordu. Bilâkis —ayni zamanda kazanmak mecburiyetinde de olduğu için — pek yorucu, gürültülü bir hayat geçirmekte idi. Buna rağmen o yaşta sanat gençliğini, enerjisini, tazeliğini muhafaza etmek, bizim memlekette dikkate değer birşeydir. Çünkü bizde «sanat yaşı» hemen her «güzel sanatı, sahasında pek kısa sürer.
Otuz yaşında susmuş şairler, kırkında kalemi elinden, bırakmış romancıların dünyasında sanat yaşını alabildiğine uzatmak pek mühim bir şeydir. — H.
Gördüklerim, Duyduklarım:
Galatasaray lisesinde 1903 teki ayaklanma, 1907 yangını; müdür Abdurrahma n Şeref ’ i n (Zübdetülkısas) >ndan başına gelen
Eskiden Türkçe adı Mektebi Sultani, frenkçe adı Galatasaray llsel im-paratorisl olan bu irfan ocağının ilk kurulduğu zamanlar Fransadan gelen profesörleri gibi direktörü de Fransızmış. Sonraları, müdürü yerlilerden tâyin edilmeğe bağlanıp müdürü serisinin ecnebiden olması münasip görülmüş ve Roma hukuku okutan djîoiys bu mevkie getirilmiş. Piri faniliğe kadar (sous dlrec-teur) lükte bulundu. Değerli, idareli, muhterem bir zattı. (Surveillant General) yani ser mubassır dahi Bros-set denilen, süpürge biçiminde sakallı bir Fransızdı.
1908 de talebenin blrile Antuan ismindeki mubassır çatışıyorlar. Tatlı-su frengi şamata mama ta ile işi büyütüp ve ağız bozup çanak tutuyor; şamarı suratına yiyor.
Brosset tutturuyor: İllâki tokadı atan çocuk mektepten tardedilecek, Dediği yapılıyor.
Bunu duyunca dördüncü sınıftakiler ayaklanıvermişti. Dershaneyi bırakıp paldır küldür haydi yatakhanelere: elbiselerini, paltolarını giyer giymez yallah caddeye.
Aralarında yüksek kırat Mabeyinci oğullan, rütbeli, saadetlû payell paşazadeler de var; hattâ bunlar elebaşılardan. Ne Hünkânn küplere bineceğine, ne babalarının tehlikeli bir duruma gireceğine metelik veriş yok; bilâkis teşvikteler:
— Sözümüzden dönmiyeceğiz; tükürdüğümüzü yalamıyacağızl Arkadaşımız yine aramıza alınacak!
Vakit öğle suları olduğu için,
— Yemeğimizi Tokatlıyanda yeriz; masrafı bizden!
Üçüncü, beşinci altıncı sınıftakiler de başbaşalar ve aynı kanaatteler: Bir genç boşu boşuna gadre uğruyor. Tahsilinden geri kalacak, perişan olacak.
İleri gelenleri müdüre çıkıyor. Gencin tekrar mektebe kaydını, An-tuanın kapı dışarı edilmesini, aksi takdirde başlarım ahp gideceklerini bildiriyorlar.
Müdür Abdürrahman efendi ne cevap vereceğini şaşırmış vaziyette, talikte kalmış, kemkümde.
Dediğimiz son üç sınıf tutturuyor patırdıyı, gürültüyü. Büyük bahçede bağırtılar, çığırtılar; hep bir ağızdan, avaz avaz Marseyyez marşını söylemeler.
Müdürün, müdürüsani d’ Holys’inl, dahiliye memuru boyalı sakallı Ka-lavasinin, velhasıl bütün İdarecilerin etekleri tutuşuk.
Aman zaman kâr eder gibi değil; nümayiş alabildiğine devamda. Ey-vahlar olsun! Beyoğlu mutasarrıfı, Beyoğlu asayişine memur sürü sürü kodamanlar; jandarma alay beyleri, Polis müfettişleri, serkomlserierl, takım takım haflyeler burnu dibinde. Cumallan şipşak Yıldıza yağdıracaklar. Abdülhamit üç buçuk atacak; (iş dallanıp budaklanıp millet de araya karışıp beni tahttan in-dirlverirlerse) diye yüreğine İnecek.
Nihayet Mabeyin kâtiplerinden Cevad bey alelacele saraydan çıkageliyor. Padişah tarafından keyfiyeti tetkike memur. Ortada siyasi bir galeyan bulunmadığını anlayınca derhal gencin mektebe alınmasına, Antuan’ın delilenmesine, Brosset’nin adam akıllı haşlanmasına karar vererek meseleyi hal ve faslediyor.
ötedenberi Yıldızca mimli sayılan Mektebi Sultanı artık sarayın baş umacısı olmuştu. D, Holys öldükten sonra yerine Feuillet isminde biri kondu.
Timsah, yılan, kaplumbağa, kertenkele ve kurbağalardan yağ ve deri çıkarılıyor
Yeni ham madde membaı aranılan zamanımızda sürünen hayvanlardan da istifade edilmektedir. Eski zamanlarda sürünücü hayvanlar tıbbî maksatlarda kullanılıyorlardı. Hâlen timsahlardan Aligatör denilen nevinin derileri işlenilmektedir. Avlananlar ihtiyaca kâfi gelmediğinden bunların yumurtaları, civciv çıkarma makinelerine konmakta ve 8 gün içerisinde bunlardan küçük timsahcıklar çıkmaktadır. Bu surette timsah yetiştirme mahallerinde 2000 Aligatör bakılmaktadır. Sanayi orta büyüklüğünde olanları tercih ettiğinden 2-3 metre uzunluğunda büyüyen erkekleri öldürülür, dişileri bırakılır. Kuyruklarının kaynatılmasile 4.5 litre timsah yağı çıkarılır. Yağlarından ayrılan timsah eti de kurutulduktan sonra harikulâde gübre olur. Timsah yağı deri sanayiinde müstameldir.
Deniz ve yer kamlumbağalan da yağ membaıdırlar. Eski Babil ve Eladada kaplumbağa yağı tıbbî maksatlar için kullanılırmış. Bugün kaplumbağaların daha ziyade yumurtalarına ehemmiyet verilir. En iyi yağ membaı Amazon nehri boyunda yaşıvan «Arau» denilen kaplumbağadır. Bu kaplumbağa, nehir boyunda birer metre derinliğinde kazdığı kuyulara 50 - 120 yumurta, yumurtlar ve bunların üstünü itina ite örttükten sonra denize dalar. Yerli halk, bu yumurtaları bularak küfelere doldurup taşırlar. Yumurtaları kırdıktan sonra elde edilen yumurta ak ve sarısını ayaklârile çiğneyip karıştırırlar ve içerisine su karıştırıp güneşe bırakırlar. Güneşte tebahhur neticesinde yağ üstte kalır. Kaplumbağa yağı, yiyecek olarak istihlâk edilir. Aşağı cinsten yumurtalar, deri ve sabun sanayiinde kullanılır. Kaplumbağa yağının senelik istihsalâtı iki milyon kilogramdır.
Yılan yumurtalarından elde edilen yılan yağı da tababette romatizmaya karşı kullanılır. Yılan derilerinin büyük iktisadi ehemmiyeti vardır. Senede 1 milyon 500,000 kilo yılan derisi iş-lenilmektedir.
Ham madde membaı olarak iki cins kertenkele vardır. Biri, Brezilyanın «Teju» kertenkelesi, diğeri «Varon» denilen kertenkeledir. Sonunkinin yağım Arap-lar, akrep ısırmasında ilâç olarak kullanırlar. Kertenkele derileri ayakkabı sanayiinde kullanılır ve senelik lstihsalât 2,500,000 kilodur.
Kurbağa derilerinin işlenmesi çok güç ve pahalıdır. Bu deriler yumuşak, nazik ve incedir. Fakat çok dayanıklıdır. Nadir lüks eşyasıdır. Kurbağaların kaynatıl-masile elde edilen yağı mobilya sanayiinde, parkeleri yapıştırmakta ve parlatmakta kullanılır.
Bir mektup beş sene denizde kalmış!
1937 birinciteşrin ayında bir Portekiz gazetecisi, Atlantik denizinde seyahat ederken «general Ozorio» adındaki Alman Trans Atlantik vapurundan denize şişe içinde bir mektup atmıştır. Bu şişe, Okyanusta 1976 gün yüzdükten sonra Bermund grupu adalarına mensup Sen Core adası körfezinde bulunmuştur. Bu surette mektuplu şişe, Okyanusta beş seneden fazla müddet kalmıştır.
Abdürrahman efendinin damadı, bir İki ay evvel vefat eden hocam ve aziz dostum Esat Hâml merhumdan İşittim],
Ondan sonra, zavallı üstat, İslâm tarihindeki bablann, fasılların ve esmayı üste sıçratacak taraflarını yok-laya yoklaya; şurasında bu, burasında şu var diye budaya budaya hal olmuş. Nasreddln hocanın leyleğin gagasını, bacaklarını kesip kuşa döndürmesine benzetmiş, talebenin eline bir deftercağız vermişti.
Derslerinde birini kaldırıp bir kaç satır okuturken, kendisini tutamaz, (Molla durl) deyp size başlar, coştukça coşup tafsilâta girişirdi. Gözleri kapalı, İki ®11 arkasında, dolaşa dolaşa bal gibi anlatır, tadına doyum olmazdı.
Nurda yatsın, fazla aşın kaçtığı yerlerde,
— Bunları zihninize nakşedin fakat zinhar not etmeyin ha!., yı da dilinden düşürmezdl.
Sermed Muhtar Aliıs
Vahideddin saltanat tahtına geç-tiğindenberi beslediği arzuya Tevfik paşanın sadaretten çekilmesi üzerine nail olmuş, eniştesi Damat Ferit paşayı bu makama getirmişti. (4 mart 1919).
Bu münasebetle Ferit paşaya gönderdiği ilk hattı hümayununda şöyle demişti:
(Bu mühim dakikalarda başlarında milletin sinesinden çıkmış altı buçuk asırlık bir hanedanın reisi ve nefsince heT türlü fedakârlığa hazır (!) halifeleri ve padişahları bulunduğu halde milletin bütün efradının biricik emeli devlet ve milletimizin haklarının tamamen mahfuzjye-tindecı ibarettir. Bu millî ve kudsî emelin temini için son derecede fe-dakârane ve azimperverane mesai sarfetmenizi sureti katiyede ihtar ederim. Her hal ve kârda Allahın tevfiğine istinat, Peygamberin nıha-niyetinden istimdadeylerim.)
Bu fedakârlık ve gayret tavsiyeleri kimden kime oluyordu?
Nefisinden başka bir şey düşünmL yen sinsi bir padişahtan, makammı muhafazadan başka emel beslemi-yen, bunun için ne yapmak lâzım görünürse ona tervessül etmekten hiç çekinmiyen müteazam ve kof bir Sadrazama!
Vahideddin, Kâmil ve İzzet paşaların uhdesine bir murahhaslık tevcih eylemeği çok gördükleri eniştesinde devletin mukadderatını idare kabiliyetini ve kudretini bulmuştu!
Daha doğrusu Ferit paşayı Sadarete getirince dahilî, haricî siyasete saltanat makamını işgal ettiği gün-denberi istediği mecrayı veraıek ser-bestisini temamen elde eylemişti.
ittihat ve Terakki erkânı memleketten savuşmuşlardı. Mebusan meclisi dağıtılmıştı. Babıâlî, Abdülhamit zamanındaki Babıâlîden beter bir zaaf haline gelmiş, devletin bu siyaset mihverinde Vahideddinin iradelerine mukavemet edecek mecal, dahilde istediklerini yaptırmağa engel olabilecek hiçbir kuvhnet kalmamıştı!
Vahideddin ve Damat Ferit paşa için dahilî siyaset demek entrika çevirmek demekti! Haricî siyasetin bedviri ise, bundlan daha kolaydı! Ve bunun ancak bir yolu vardı:
Ecnebilere yaranmak için onların ıcr emellerine boyun eğmek! Hele tngilizler karşısında!
Ferit paşa Sadrazam olur olmaz, azametinin, hırsının eserlerini açık olarak göstermekten çekinmemeğe başlamıştı. Kalben nefret ettiği baş-mabeyinci Lûtfi Simavî beyle temas etmemek için teşkil ettiği Vükelâ Heyetinin Mabeyinde tahlifi resminde âdet hilâfında hazır bulunmadı. Bu hususta padişahla evvelden anlaşmamış olsaydı, Ferit paşanın böyle bir harekete cüret edemiyeceği aşikârdı.
Lûtfi bey tahlif varakasını başlarında Şeyhislâm Mustafa Sabri efendi olduğu halde hazır bulunan Vükelâya birer birer okuttu. Bu merasimin sonunda Vahideddin, Vükelâya şu hitabeyi iradeiti:
— Hükümeti hasis ve sefil bir intikam v« menfaat hissile idare etmi-yeceğinizi ümidederim. Bunu şüphesiz icraatınızla millete ihsas.ve ispat eyliyeceksiniz. Esasen böyle hissiyattan münezzeh olduğunuzdan emi. nim!
Bu beyanatın hilafı maksut olduğunu pek yakında icraat gösterecekti! Çünkü birkaç gün sonra kabine Ferip paşa konağında Entellicena Seıtvis memurları huzurunda cereyan eden müzakere ve münakaşalar neticesinde kararlaştırılmış bir liste üzerinden ittihat ve Terakki Vükelâsından ve mensuplarından birçoklarını tevkif ettirmişti I
Dahilî siyasette nefsindeki gurur ve azametin tezahürlerine, tahâk-küm emellerine meydanı geniş tutmak istiyen Ferit paşa. Müttefiklerin Istanbuldaki mümessillerine karşı ihtiramda tabasbus derecesine varmağı haricî siyasette muvaffakiyet için lüzumlu bir hareket saymış; bu mümessilleri birer birer ziyarete gitmişti. Bunlar da Hariciye dairesinde oria ziyaretlerini iade etmişlerdi.
Kula renkte palabıyıklı, içinden pazarlıklı, kurnaz, Ratıklı bir Fran-sızdı.
Vaktile Fransada ilkmektep muallimi imiş. Sonra Girlde kapağı atmış, 1897 de sadrı esbak Cevad paşa orada valj ve kumandanken (muhaberatı ecnebiye) kâtibi olarak onu yanma almış. Oradan yukarıya çatarak (Mabeyni hümayunu cenabı mülûkâne) mütercimlerinden olmuş, tkl sene geçti, geçmedi. 1907 kışının cumartesiyi pazara bağlayan bir gecesi, Mektebin üst katında. Feuil-let’nln ailesile birlikte oturduğu dairesinden çığlıklar:
— Yangın var!
Bir de koşup baksınlar kİ ateş saçağı sarmış bile. Ahçı kadını mutfakta bilmem ne kızartırken tavayı devirmişmiş.
Yangın hakkında tüfltt türlü rivayetler duyulmuştu. İç yüzünü Allah bilir deyip geçelim.
Bereket versin, o gece leylî talebe evlerine izinli, bekâr mevcutlar da sayıca az bulunduklarından nüfusça zayiat olmamış, fakat koskoca, emek-dar, eski Galatasaray kışlası yalnız duvarları kalarak kapı kapamaca kül olmuştu.
Fransız sefiri M. Konstant’m saraya dayanması, Fransız kültüründen mültüründen tutturarak ayak diremesi üzerine Abdülhamidln etekleri tutuştuğu, şimdiki binanın hemen yaptırılmasına baş vurulduğu havadisi ortaya yayılıp durdu.
Abdürrahman Şeref efendi merhum, malûm a, tarihçi idi. Uzun yıllar gerek Mektebi Sultanide, gerekse Mektebi Mülklyede İslâm ve OsmanlI tarihi okutmuştur. (Mekâtibl âliye) ye mahsus olarak iki ciltlik (Tarihi Devleti Osmaniye) si, İdadiler için (Fezlekei Tarihi Osmani) si ve İslâm tarihine ait (Zübdetülkısas) ı basılmıştır.
Gel zaman git zaman. Maarif nezaretinden hazrete fevkalâde mühim ve gayet mahrem bir haber geliyor:
Ser kâtibi şehriyariden şimdi tebellüğ buyrulan iradei senlye muk-tezasma tevfikan ve mümkün olduğu kadar serian (Zübdetülkısas) nam eserinizin tabiinden ve Babıâll caddesindeki bilumûm kitapçılardan derhal toplattırılıp bir ededlnln bile bırakılmaması, bundan böyle de katiyen tedris ettirilmemesi ve talebe yedine verilmemsl...»
Biçare Abdürrahman efendi beyninden vurulmuşa dönüyor. Lâhavle velâ kuvvete... Buna sebep ne? Maarif nezaretindeki, (Tetkiki müellifat heyeti) nce mahzurlu görülmemiş. (Kütübü diniye ve şeriye tetkik heyeti) tarafından kabul edilmiş; bunca yıldır idadilerde okunuyor.
(Abdi esdaklardan bir İşgüzar ate-beye cumalı uçuruvermlş; dananın kuyruğunu koparan nokta da şuymuş:
Kitabın 108 inci sahlfesinde, Hu-lefat Raşldln ve Ebubekirissıddlk bahsine «Eimme ve ümranın Ku-reyşten olacağı hadisine binaen emaretin muhacirin tarafından olması tekarrür ederek muhacirini kiram içinde hazretl Ebubeklr cümleye ra-clh bulunduğundan) satırlarının müthişUği (nazan hümayun) a ar-zedihniş; Abdülhamid de zıvanadan çıkarak allak bullak olmuş.
Çünkü bu o demeğe geliyor ki (taht nişin nllııllah hadîs mucibince Kureyşden olmadığı gibi muhacirinden de değildir; binaenaleyh Halifeliğe hakkı yoktur; bu mevkii fü-zuli olarak işgal ediyor. [Bu vakayı
^TaiFDhten Sahifeüer.
İSTANBUL HAYATI Onlar nereye gittiler?
İrili ufaklı şişeler, allı morlu kutular, inceli kalınlı iğneler, şırıngalar, dereceler, pamuklar... Kapı açılıyor, fısıltılar duyuluyor:
— Doktor geldi
Çeşit çeşit yabancı adamlara buyur ediyoruz. Harimimize kadar pervasızca giriyorlar, yatağa eğiliyorlar; henüz açılmadan solup kurumuş bir gül koncasını parmaklan arasında hışır-data hışırdata uğuşturan şı-mank çocuklar gibi: sararmış, kaditleşmiş körpe vücudu inlete inlet» örseliyorlar. Kâh sevindirici bir kaç kelime gönlümü ferahlatıp dudaklanmda yanm inanç tebessümleri kıvınyor; kâh nabız sayımı esnasında duvara dikilen endişeli bakışlar içimi sızlatıp tüylerimi ürpertiyor. Nemlenen gözlerimi zavallı hastaya göstermemek için başımı çeviriyorum... Kâğıt parçasın,: kargacık burgacık rakamlar karalanıyor; kısa, kestirme tavsiyelerden sonra ümit destekleyici bir vaat ve soğuk bir veda:
— Kaşeler günde üç defa alınacak. Küçük şişeden yirmi dört saatte otuz damla içilecek. İğneler damara yapılacak. Perhize devam. Bu ilâçlar iyi gelir. Hastayı yarın yine göreceğim.
Her gün aynı ziyaretler birkaç defa tekrarlanıyor. Yine göğüs dinlemeler, nabız saymalar, yine reçeteler, ilâçlar... Karyolanın baş ucunda beşerin acizle cılızlaşmış zekâsı, tabiatın haşin kud-retile çarpışmağa yelteniyor; yatağın içinde körpe, mariz bîr hayat, ölümün gaddar pençeleri arasında inleye ürpere boğuşuyor.
Böyle bir hayli günler ve geceler geçti. Her geçen gün ve gece, ıstırap iniltilerini biraz daha sıklaştırdı ve zayıflattı. Her gün yeni bir ümit, yeni bir teselli makyajile sahneye çıkan tedavi komedyası önünde damla damla eriyip sönen güneşimin şu hazin seyri haftalarca devam etti...
Ve nihayet, ümit perdelerine bürünüp ardımız sıra dolaşan acı hakikat bir sabah bütün huşu-netile çini çıplak karşıma dikildi. Sisli ufuklardan, güneşin ilk ışıklan yükselirken benim âlemimde, benim güneşimin son kıvılcımı da söndü. Her şey oldu ve bitti. Derinliği kadar vahşi, tüyler ürpertici bir sükût...
Tıbbın, ilmin, şefkatin bunca gayretlerinden elde kalan ne?.. Masa üzerinde kimi yanya kadar boşalmış, kimine hiç el sürülmemiş irili ufaklı şişeler, allı morlu kutular; beşer aczinin o sırıtkan dişleri... ötede bir yığın kara toprak. Hayatımın sekiz yıllık güneşini damla damla eritip bir yudumda içiveren mezar yığını su gadrinden utanmış gibi sessiz, hareketsiz, göz yaşı emiyor... ölümün mermer dişleri arasından ejder dili gibi uzanan kapkara serviler kâh mezarın heybetine, kâh etrafından yükselen boğuk hıçkırıklara kulak kabartıp başbaşa fısıldaşıyorlar. Yılan ıslıklan kadar korkunç, vahşî fısıltılar... Hayat eşim, hayatının yirmi beşinci yazında işte bu vahşî fısıltıh korkunç diyara, ebediyet kervanının bu son konağına göçtü. Yuvamızda bıraktığı derin boşluktan, her an biraz daha artan elem, ıstırap selleri fışkınyor. Henüz «anne!» diyemeden anasız kalmak felâketinden bihaber, on dört aylık bir yavrunun mâsum göz yaşlan, cılız hıçkırıkları da bu ıstırap kümeleri üzerine yığılıyor.
Günün birinde o mâsum yavru:
_____Baba! Herkesin annesi var. Benim annem nerede?..
Diye karşma dikilince, minimini elinden tutup onu da şu korkunç diyara getireceğim. Göz yaşlarımızı emen kara toprak yığmınm önünde diz çöküp beraberce haykırarak soracağız:
-s- O nereye gitti?..
Nâsır Hüsrev şöyle der:
Faniliğin esiri olan dostlarımı ziyaret için mezarlığa gittim. Birdenbire tahassürle: Onlar nereye gittiler? diye bağırdım. Mezarlık bana şu cevabı verdi: Onlar nereye gittiler?..)
Oğlumla beraber haykırdığımız zaman mezarlık bize ne cevap verecek acaba?.. Sualimizi ağır bir sille gibi yine suratımıza carpmıvacak mı?.. Hakikat ne kadar acı? ölüm ne kadar vahşî? Tabiat ne kadar gaddar?!..
İşte, bu da İstanbul hayatından bir sahne!..
Cemal Refik
kanadı da açılmıştı. Fransız ve İtalyan mümessillerini bir derece hafif muamele ile karşlamıştı.
Haricî siyaseti o: (İttihatçılar memleketi mahvettiler; eski siyasî dostlarımızı bize düşman yaptılar. Şimdi biz onlarm dostluğunu kazanmalıyız.) düsturuna göre idare edecekti
Ferit paşa yalnız bu dostluğun pahasını biçemiyordu! Dostluk olsun da, ne pahasına olursa olsun diye düşünüyordu!
Ferit paşa daha kendisini — kendine has bir tarzda — İngiliz siyaseti mürevviçliğine kaptırmamış olduğu günlerde Avrupa Vükelâsı gibi siyasî bir nutuk iradı vesilesini ihzar eylemek arzusile, Galatasarayda bir ziyafet tertibetmiş, Fransaya cemile olmak üzere Fransız mümessilde bazı Fransız öğretmen ve subaylarını da davet eylemişti.
Sofrada okuduğu nutukta kendisinin Ayan meclisinde İttihat ve Terakki hükümetine nasıl muhalefet ettiğini filân, falan celselerde neler söylediğini, filân tarihte ne yolda idarei kelâm eylediğini anatarak bir. çok temeddühlerde bulunmuştu. Bu nutkun en canlı ve parlak noktası da şimdi — şüphesiz, kendisinin revi-yet ve hasafeti sayesinde! — devlet için siyasî ufukta ümit verici şuleler belirmekte olduğunu müjdelemesi olmuştu!
Tabiî, ziyafette hazır bulunan taraftarları da paşalannm siyasî dehâsını bol bol alkışlamışlardı! Bu ziyafette Maarif Nazırı Ali Kemal bey de Vahideddinin Fransız bayTakla-rile de sarılmış tuğrasını göstererek:
— İşte bizim düşüncelerimizin timsali!... _ diye bağırmıştı!
İstanbul* alelâde bir tarzda girmiş iken, sonra muzaffeT bir Roma kumandanı azametile görünmek için kendisine bir zafer alayı tertibettir-miş olan Fransız generali Franchet d’Esperay de Galatasaray lisesini bir ziyaretinde talebeye şu hitabeyi ira-detmişti:
— Fransa bütün milletler arasında menfaat peşinde koşmıyan yegâne devlettir (!) Çocuklarım! isimle, tini söylemek istemediğim bazı kimseler bu memleketi soydular; onu Almanların kucağına attılar ve felâkete sürüklediler. Bugün yakın seleflerinin yanlış hareketlerini taki-betmiyen hükümdarınız memleketini seviyor, ona sulhu temin etmek, onu kurtarmak çarelerini arıyor! (I)
Vahideddin birer kara damga mahiyetinde olan bu hüsnü şehadet-leTİe (!) artık iftihar edebilirdi!
■ Bu sıralarda Amerika Cumhurrei-si Vilson, Amerikadan A'vrupaya avdet etmek üzere bulunuyordu. Ferit paşanın nutkunda verdiği müjde hilâfına, İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika devletlerince Osmaniı imparatorluğu aleyhinde pek fena kararlar verildiği haberleri tereşşuh ediyordu.
Ferit paşanın. Sadarete gelince, ilk gördüğü işlerden biri Almanya-ya sığınmış İttihat ve Terakki riiesa-sınm memlekete yaptıkları fenalıklardan dolayı lâyık oldukları cezalara çarpılmak üzere iade ve teslim edilmelerini Almanya hükümetinden resmen istemek olmuştu. Bunun için Ferit paşa Babıâlî hukuk müşaviri Münir beye hukukî bir iddianame kaleme almasını emretmiş, Münir bey, bunlann siyasî mülteci olduklarını, iade edilebilmeleri için haklarında mahkemece şahsî veya umumî haklara müstenit olarak verilmiş bir hüküm bulunmak icabedeceğini kendisine bir türlü anlatamamıştı I
Ferit paşanın bu teşebbüsü tabiata 1 e akim kalmıştı.
Cehlini istibdadile ikmal ve set-retmeğe çalışan Damat Ferit paşa kendisine baş eğmiyenleri ittihatçılıkla itham ediyoT, her tarafta bir ittihatçı ocağı keşfediyordu! Bu onda hastalık haline gelmişti. Hafiye zihniyetti bazıları bugünlerde otebeye alizeler takdim ediyorlardı. Vahideddin jumaldan başka şey olmı-yan bu arizalarm zarflan açılmadan kendisine teslim edilmesini Mabeyin kitabet dairesine emretmişti.
(Arkası 6 ncı sahifede)
(1) Henry Meyles: La fin
Ingiliz fevkalâde komiseri gelirken Ferit paşa sofanın camlı kapısı-
na kadar fırlamıştı; oda kapısının iki
de StambuL
DörtBerin Romanı.
Fransanın iki akademi azası Pierre Benoit ve Paul Bourget ile Gerard d'Houville ve Henri Douver Nois'nin müşterek eserleridir. Karısını âşıkı ile yakalayarak öldüren bir adamın bu hâdiseyi biricik kızından saklamak için çektiği ıztırablariie başlıyan ve aynı iztirabı ve nedamet hislerile sona eren; hayatin tâ kendisi bir romandır. 100. Gldlisi 150 kuruştur.
AHMET HALtT KtTABEVt
Sahıfe 6
AKŞAM
7 Eylül 1943
te'mSl Bir karşılaşma*^
Tarihten sahifeler
RADYO
Berber, ellıideki saçları güzel bir topuz halinde yukarı kaldırdı. Nerima- 1 nın biçimli ensesi tamamile meydana i çıktı. Koltukta oturan kadın, ayna- ı nın içinde kendisini İnceden İnceye tetkik ediyordu. Bir aralık berbere: ( — Yan taraflarda bir kaç beyaz var zannederim... dedi.
Berber:
— İsterseniz onları alayım veya hiç . farkedilmiyecefc bir şekilde boyayıve- : reyim, olmaz mı?., dedi. ı
Neriman cevap verdi:
— Kalsın kalsın... Boyadan nefret ederim. Almağa gelince, yeniden çı- ı kacak değil mi?.. Hem siz saçlarımı ' o şekilde yapmayınız... Beğenmedim,
Bu sırada yanındaki koltuğa genç ve bir masal perisi kadar güzel bir kadın oturmuştu. Berber onun saçla- , nnı çözdü, taradı. Bu saçlara elile muvakkat bir takım şekiller vererek:
— Böyle mİ istersiniz?.. Bakınız bu tarafı yukarı kalkarsa daha güzel olacak!., diyordu.
Neriman dikkat etti. Berberin gösterdiği her saç şekli genç kadına gayet yakışıyordu. Halbuki kendisi de-mindenberi, başına en uygun gidecek bir şekil bulamamıştı. Sonra şimdi Nerimanda garip bir değişiklik de olmuştu. Şu genç kadın gelmeden önce kendisini ne kadar güzel buluyordu. Adetâ aynada, biraz olgun, fakat güzelliğine hayran olunabilecek bir kadın seyreder gibi kendi aksine bakıyordu.
Halbuki şimdi?.. Şu koltuğa bir genç ve güzel kanlın oturunca onun yanında güzelliğj adetâ silinivermişti.
Berber: .
— Buyurunuz efendim... Sıhhatler olsun, işiniz bitti... dediği zaman aynaya baktı. Büsbütün sinirlendi. İçinden- «Bu adam yine saçlarımı berbat etmiş!..» diye köpürdü.
Sokağa çıktığı zaman son derecede asabı idi. İçinde bir bezginlik duyuyordu. Genç kızlığı ve genç kadınlığının en parlak devrindeki o «dünyaya tepeden bakış» ı kaybolmuştu. Halbuki yıllarca kendisine «güzel Neriman» denilmemiş mİ İdi?.. Bir aralık yaşını düşündü. Bu temmuzda kırk üçünü bitiriyordu. O kadar asabi idi ki kendisine hafifçe çarpan bir adama ters ters baktı.
Böyle sinirli bir halde eve dönerse o gece uyuyamıyacağını biliyordu. Beyoğluna geçti.
Maksatsız, fikirsiz, vitrinlere baka baka yürüyordu.
Birdenbire ince bir kadın sesi:
- Neriman!., diye kendisini çağırdı.
Dönüp baktı. Bu mektep arkadaşı Emine idi. Fakat Neriman onunla karşı karşıya gelince son derecede şaşırdı. Çünkü Emine insana hayret verecek derecede yaşlı görünüyordu. Halbuki Emine kendisinden beş sınıf aşağıda idi ve 7 yaş küçüktü.
Vakıa Neriman onu çoktanberi görmemişti. Halbuki Emine güzelliği, şıklığı. zarafeti ile meşhurdu.
Şimdi yirmi senedenberi karşılaşmayan bu iki kadın ayakta birbirlerini büyük bir tecessüs içinde, büyük bir merakla tetkik ediyorlardı.
Neriman bir türlü tahlil edemediği bir takım hisler içinde idi. Bu emi-neye mektepte iken «minyon» derlerdi. Onu bir bebek gibi severlerdi. Upu:v.ın kirpikleri ile ve kocaman kocaman mavi gözlen ile hakikaten onda bir bebek güzelliği de vardı. Herkes Emineye karşı bir abla, bir anne tavrı takınırdı.
Halbuki şimdi Minyon, yani şu karşısında duran kadın kendisinden ne kadar büyük görünüyordü.
N'hayet Neriman gülümsedi:
— Affedersin Emine... Birdenbire tanıyamadım... dedi.
Minyonda mektep sıralarındaki o taze gülüş bile kaybolmuştu. Ağzındaki platin dişleri göstererek gülümsedi:
- Tabiî... Kaç sene geçti aradan?.. İhtiyarladık...
Sonra durdu. Sözünü hemen tashih etti:
— İhtiyarladık derken seni katiyen kasdetmiyorum. Çünkü hakikaten sen bu kaideden müstesnasın. Şayanı hayret derecede genç görünüyorsun.
Neriman memnun, hafifçe itiraz ! etti:
— Amma yaptın ha...
Minyon samimi atıldı: i
— Katiyen doğru söplüyorum. . Adetâ mekteptekinden biraz, pek az farklısın... Yani o güzel genç kızın ' olgunlaşmış kadınısın...
— Haydi, canım sen de...
Neriman bu »haydi canım sen de..» : cümlesini o tarzda söylemişti ki halinde; «Kuzum... Rica ederim devam eti...» gibi bir mâna vardı.
Emine de devam etti:
— Hakikaten öyle... Bizi yanyana görenler beni senin ablan sanırlar..
Neriman adetâ sarhoş olmuş gibi idi. Minyonun küçük kardeşi gibi görünmek!.. İnanılacak şey değil!..
Emine:
— Halbuki ben kendi hesabıma genç görünüyorum sanıyordum. Hayatımı da iyi geçirdim. Bol bol seyahat ettim. Sıkıntı ve üzüntü de çekmedim. Fakat sen maşallah!..
Neriman: «Söyle Tatar ağası!..» gibi memnun, fakat inanmamış bir tavırla da:
— Sahi mi?., dedi, sahi mİ söylüyorsun?..
* — Bunu sana ben değil, aynalar çoktan söylemiştir.
Neriman, Minyonun elini sıktı. ; Emin enin yüzündeki çizgilere, saçlarındaki beyazlara memnun bir tavırla baktı. Sonra mesut, ferahlamış, hattâ berbere karşı kızgınlığı geçmiş olduğu halde sokakta yürümeğe başladı.
Şimdi yine o genç kızlık, genç ka-' dınlık devirlerindeki gibi «dünyaya tepeden bakış» la etrafı süzüyordu...
(Bir yıldız)
ÇIPLAK MODEL
Sevdiği kızla, annesinin müsaade etmemesi yüzünden evlenmiyen bir gencin ömrünün sonuna kadar çektiği ıstıraplar. Bu yüzden çocuğunu perişan gören bedbaht annenin duyduğu pişmanlık ve döktüğü göz yaşları. Temiz bir aşk ve macera sonunda seven ve sevilen bir kadının gönülleri titreten bir hüzünle vedaı, Nezihe Muhiddinin bu harikulâde ro-manmdadır. Bu çok güzel romanı okurken aşkın İlâhi teheyyücü ile tltriyec eksiniz.
100 Kr. Arif Bolat Kitabevi
C.H.P. İşbulma - Kurtarma Yurdundan:
Tornacı, Tesviyeci, Kaynakçı, Elektrikçi. Dizel motörcüsü, Eczacı kalfası, Bahçıvan, Amele, Hamal, Gece bekçisi, Hademe. Dadı, Kadın işçi. Erkek işçi, Ev işlerinde çalışacak hizmetçi.
Yurda yazılı İşlerde çalışmak isteyen vatandaşların iki resim ve nüfus •tezkerelerde Nuruosmaniyedeki Yur da müracaatları.
Eminönü Halkevinden:
Evimiz rejisörlüğü genişlettiği temsil kadrosuna bayan ve bay eleman aramaktadır. İsteklilerin her gün
(Baş tarafı 5 inci sahifede)
Bağdat nakibüleşrafı Geylânîza-denin Hint müslümanlan arasında büyük nüıfuzu vardı. Bu zatın oğlu olup Ayan meclisinde âza bulunan Muhiddin efendi, Bağdat eşrafından bazılarile birleşerek İrakta Osmanlı menfaatlerini müdafaaya çalışıyoT, saltanat hanedanı âzasından birisinin Iraka umumî vali tâyini hakkında propaganda yapmakla uğraşıyordu.
Ferit paşa bu zatı İttihat hükümeti zamanında Ayandaki İttihat ve Terakki fırkasına mensubiyeti beha-nesile tevkif ettirdi. Sonra — rivayete göre, İngiliz siyasî mümessilinin teşebbüsü üzerine — serbes bıraktı. Muhiddin efendi de bir daha İstanbula dönmemek niyetiLe Bağ-dada gitti.
Kınlan potun gûya tamiri ümidile Vahideddin Bağdada hareketinden evvel Muhiddin efendiyi huzuruna kabul etti; kendisini birinci Mecidî, babasını birinci Osmanî nişanlarile taltif eylemek suretile gönülllerini almak istedi!
Bâde harabil Basra!
Bu günlerde New - York Herald gazetesinin muhabiri padişahın huzuruna kabul edilmek istemişti. Baş-mabeyinci Lûtfi Simavî bey padişa-, ha:
— Bu muhabire (Pariste Türkle-
• rin sesini işitirmek kabil olamıyor;
• düşmanlar aleyhimizde bin türlü iftirada bulunuyorlar. Adalete ve milliyet prensiplerine müstenit bir sulh
’ yapmak için derin tahkikat yapılma-1 dan Osmanlı devletinin mukadderatına karar verilmemek lâzım geldiği, Cemiyeti akvamın da bize yardım etmesi münasip olacağı) zemininde sözler söylenirse, muhabir de bunları Pariste ve Amerikada çıkan gazetesine yazarak iyi bir tesir hasıl edebilir.
Tavsiyesinde bulundu. (2)
Fak'at Vahideddin:
— Mukadderatımız taayyün et-: miş ise, beyanatımın ne tesiri olur? r Diyerek, iptida bu telkinlere ' ehemmiyet vermedi. Sonra Sadrazam Ferit paşanın iltiması ve Posta, . Telgraf Nazın Mehmet Ali beyin de-. Iâletile 1919 martının on dördüncü
- günü muhabiri huzuruna kabul etti. , Bu gazeteciye söylediği en mühim
- söz şu oldu:
1 — Ben ittihatçılara harb ilân et-
• tim! Onları sonuna kadar takibede-
ceğim! 1
Padişah, milleti efradından bir kısmına harb ilân ettiğini ecnebi bir gazete muhabirine böyle tafralı bir pervasızlıkla bildiriyordu!
Böyle anlarda böyle bir harbin ilân edilmesi, gösterilebilmesi en kolay bir kabadayılıktı! Her safhası sefil entrikalarla dolu olan ve zebunlara, makhurlara alabildiğine kılıç çekilen bu harbde Vahideddin mükemmel bir başkumandan. Damat Ferit paşa da ona lâyık bir er-kânıharbiye reisi idi!
Süleyman Kani İrtem
saat 17 - 19 arasında Ev rejisörlüğü-j ne iki resimle müracaat etmeleri llân| olunur. ___________'
ANKARA RADYOSU Bugünkü program
12.30 Program, 12.33 Şarkılar, 12.45 Ajans haberleri, 13.30 Müzik: (Pl.).
18.03 Salon orkestrası, 19 Ajans haberleri, 19.20 Fasıl heyeti, 19.45 Konuşma, 20 Müzik, 20.15 Radyo gazetesi, 20.45 Müzik, 21 Temsil, 21.30 Konuşma, 21.45 Klâsik Türk müziği, 22.30 Konuşma, 22,35 Ajans haberleri.
Yarın sabahki program
.-7.30 Program, 7.32 Vücudumuzu 'çalıştıralım, 7.40 Ajans haberleri, 7.55 Salon orkestrası.
İSTANBUL RADYOSU Bugünkü program
19.15 Dans müziği, 19.30 Ajans ha-’ herleri, 19.45 Klâsik eserler. 20.15 Radyo gazetesi, 20.45 Şarkı ve türküler, 21.15 Senfonik müzik, 22 Ajans ' haberleri, 22.15 Kapanış.
6 7 8 9 1B
i —
■ 1 iT ■
I ■
■ — —
1 I1 1
1
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Facialı piyes - Bir emir.
2 — İstanbulun bir semti.
3 — Tersi topun bir deliği - Racl.
4 — Devam ettirmek.
5 — Konuşma - Sonuna «Ş» gelirse
dolu değil.
6 — Erkek - Emniyetli köle.
7 — Patinaj nalini - Tersi faydalı
bir böcektir.
8 — Oruçlu - Tersi bir ayakkabı.
9 — Bak yanımızda.
10 — Nota - Hırsızlıktan evvel
pılır.
Geçen bulmacamız
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Semizlemek. 2 — Eşit, Avala, 3 — Misafirler, 4 — İta, Akasya, 5 — Fas, Kiaf, 6 — Laik, Dıiık, 7 — Evrakıayır, 8 — Malsihyeş 9 — Ele-yakışır, — Karaf Ru.
ya-
MZAaiıv* , ♦ ..
«w
’lf BAMKA^İ MIM8ABAH
|~ _
Bulup getirene mükâfat KAYIP HAKİK TEŞBİH
4/9/943 tarihine tesadüf eden cumartesi günü öğle namazını müteakip Çemberlitaşta Köprüllü camiinde gümüş kamçılı kırmızı hakik teşbih kaybolmuştur. Her kim buldıyse insaniyet namına aşağıdaki adrese getirdiği takdirde helâllnden memnun edilecektir.
Divanyolu Hacı Tahsin Bey sokak 4 No. da Ayşe Özdel
(2) Lûtfi Simavî: Sarayda gördüklerim.
Bulup getirene mükâfat
5/9/943 tarihinde pazar günü Göz-tepeden gece 21.45 de hareket eden trende bir gazete paketi içinde bulunan emprime kumaş ve bir ölçü defteri kaybolmuştur. Her kim bul-dıyse adrese getirdiği takdirde memnun edilecektir.
Taksim Kazancı yokuşu Sormagir Sokak 8 No. da bayan Agavni
Mükellefin Semt ve Mahallesi Sokağı
İsmi Kazası Mecidiye Gözlükçü
Aleko Civanopulu Ortaköy No. Cinsi
3 Ev
Tamamının Hissenin
kıymeti Teminatı Hissesi
2160 81 1/2
İstanbul C. Müddeiumumiliğinden:
Taşköprü mahkemesinde 15 lira i maaşlı bir zabıt kâtip muavinliği açıl- i mış olduğundan memurin kanununun 4 cü maddesinde yazılı evsaf ve şeraiti haiz olan taliplerin 10/9/943 cuma günü Kastamonu adliye encümeninde yapılacak imtihanda muk-ı tazj veslkalarlle birlikte hazır bulun-1 malan ilân olunur.
Zeytinburnu Çimento Fabrikası
Sümerbank işletmesinden1
Sivas Çimento fabrikasında çalışmak üzere ehliyetli ve tecrübeli
Kazancı, Tesviyeci ve Elektrikçi
ustalarına ihtiyaç vardır. Bu şeraiti haiz olanların imtihan ve tecrübeleri yapılmak üzere fabrikamıza müracaatları.
Eminönü maliye şubesine borçlu Aleko Civanopulonun karısı Avantiya-nın mutasarrıf olduğu yukarıda yazılı emlâkin 16/9/943 Perşembe günü saat 16 da birinci müzayedesi 27/9/943 Pazartesi saat 16 da kati ihalesi yapılacağından taliplerin pey akçelerini yatırarak makbuzlarile birlikte Beşiktaş kazası kaymakamlığı İdare heyetine mürauaatlan ilân olunur. ____________________________________________________«8863»________
Başvekâlet İstatistik Umum müdürlüğü Eksiltme ve ihale Komisyonundan :
1 — Açık pazarlıkla eksiltme ve ihalesi yapılacak olan 35 forma tahmin olunan Belediyeler istatistiğinden 500 nüsha bastırılacaktır.
2 — 16 sahifelik beher formasına 70 lira üzerinden 2450 lira fiat tahmin olunmuştur. % 7,5 hesabile 184 lira muvakkat teminat verilmesi şarttır.
3 — Eksiltme 15 Eylül 943 Çarşamba günü saat 15 de Umum Müdürlük binasında toplanacak olan komisyonda yapılacaktır. (8238)
Kapalı zarfla eksiltme ilânı
Çorum Valiliğinden:
1 — Çorum - Çerikli yolunun 77 + 960 — 86 +- 360 K. M. arasında 4170 M. şose esaslı tamiri 13/9/1943 pazartesi günü saat 16 da Vilâyette müteşekkil Daimî Encümende ihale edilmek üzere kapalı zarfla yeniden eksiltil; . ı konulmuştur.
2 — Keşif bedeli «56473» Ura «61» kuruştur.
3 — Muvakkat teminat «4073» lira «68» kuruştur.
4 — Bu işe ait evrak şunlardır:
A — Eksiltme şartnamesi
B — Mukavele projesi
C — Silsilei fiat ve keşif hülâsa cedvelleri
D — Vasati mesafe cetveli ve Grafik’i
E — Bayındırlık işleri genel. Şose ve Köprüler fennî ve husus! şartnameleri.
Bu evrak her gün Daimî Encümen kaleminde ve Nafia Müdürlüğünde görülebilir veya (2,82) lira bedelle alınabilir.
5 — İsteklilerin yukarıda yazılı teminatı yatırdıklarına dair belge ile eksiltmeden en az üç gün evvel Vilâyet Makamına müracaatla alacakları ehliyet ve Ticaret Odası vesikalarım ve ayrıca kapalı bir zarfa konmuş, yukarıda yazılı evrakı okuyup tamamen kabul ettikleri şartını havi teklif mektuplarını mevzuata uygun şekilde diğer bir zarfa koyup İhale saatinden bir saat evveline kadar Daimi Encümene makbuz mukabilinde vermeleri veya göndermeleri ilân olunur. Postada olacak gecikmeler muteber değildir. (1)
6 — İsteklilerin teminat makbuzları ve lüzumlu vesikalarla birlikte, mu-
ayyen gün ve saatte komisyonda Daimî Encümende bulunmaları ilân olunur. «8626»
'Telefondaki ses
Yazan: Bruce Graeme Tercüme eden: (Vâ - Nû)
- Tefrika No. 73 * A
— Tuhaf şey! Nasıl oldu da düşürdüğümüzü farketmedik? İnsan çıt çıkarsa, boş evde akisler yapar.
Muharrir, bu sözleri söyliyerek, bodrumdan çıkan merdivenin son basamağına ayağını değdirdi, ve gördüğü manzara karşısında hayrete düşmüş gibi duraladı. .
— Allah, Allah! Ne oluyoruz? -dedi.
Polisi gördüğü içki şaşırmışa benziyordu.
— Bu boş evde ne yapıyorsunuz? Kimsiniz siz? - diye sordu.
Muharrir, hem hayret, hem de vakar rolü oynuyor:
—Ben bu evin müstakbel »ahibi-yim. Madam da zevcemdir.
— Ev gezmek için tam saatini bulmuşsunuz.
-— Evi gezdiğimizi size kim söyledi?
— Peki gezmiyorsanız burada ne işiniz var?
— Müsaade etseydiniz anlatırdım. «Karımla ben, bugün, öğleden sonra, buraya gelmiştik. Anahtarı bize emlâk acentesinden vermişlerdi. Saat beş sularındaydı galiba. Her yeri dolaştıktan sonra, acente tam kapanacağı sırada anahtarı memura iade ettim. Yarım saat geçmeden de portföyümü kaybettiğimin far kına vardım, içinde takriben yirmi lira vardı. Hemen emlâk acentesine koştum. Maalesef kimse yok. Halbuki, akşama Salvoy’a yemek yemek için gideceğiz, karımın yıldönümüdür. Tabiî paraya ihtiyaç var. öyle karar vermiştik. İşte bunun üzerine buraya geldik. Ben bir kere daha acenteye bakayım, dedim. Civarda memurun adresini bulurum diye umdum. Karım da buraya beni bekleme ğe geldi. Kaldırımda durmak hoşuna gitmediği için arka pencereden içeri girmeği düşünmüş. Sonra içeriden bana da kapıyı açmış.
Verrell’in sözde karısı olacı vu-alli kadın, polise döndü ve ona safiyetle:
— Bay polis! istemeksizin böyle kanun harici bir iş yaptığımdan dolayı pek müteessifim. Eğleneceğimiz bir akşamı heder ettiğimden dolayı müteessirim de...
Bu sözleri söylerken sesi azıcık titriyordu. Verrell, onun bu kadar yalanlar otasında büyük bir hakikati söylediğini farketti. O ki, bu buluşmaya son derece kıymet vermişti; bu saatleri iple çekmişti. İşte saadeti pek saçma bir şekilde ihlâl edilip yanmıştı. Şimdi ise, (Telefondaki kadın) ın ona bir daha ne zaman randevu vereceğini Allah bilir. Buluşmalarının böyle vakalarla dolu olması belki de genç kızın gözünü yıldıracaktı.
Bu sırada, polis, karıyla kocanın uğradıkları bu küçük felâket yüzünden pek mütessir, pek heyecanlı, ne yapacağını bilemiyordu. Şayet, Nelly’siyle gezmeğe gideceği sırada onun da başına maazallah böyle bir belâ gelse!
Sesinde artık hiçbir emniyetsizlik ifadesi bulunmaksızın:
— Evet madam. — dedi. — Keşke bana haber verseydiniz, içeri gir-
menize yardım ederdim.
Verrell’in heyecan dolu bir nidası bu muhavereyi yarıda kesti.
— Aman ya Rabbi! Güzelim... Buldum... Bakınız portföye! Paspasın üstünde... Polisin arkasında...
Polis, döndü, fakat bir şey göremedi.
Verrell, elini yere değdirerek:
— İşte bakın. - dedi.
Polis, lâmbasının ışığını gösterilen noktaya çevirdi; ve kara deri porföyün dimdik ayakta durduğunu gördü.
Verrell, neşeli, neşeli:
— Ne şans! Ne şans! — diye bağırdı. — Benim portföy, görüyorsunuz ya?
Ve açıp, içindeki banknotları polise gösterdi.
— Görüyorsunuz ya? Bay komiser, nasıl doğruymuş söylediğim?
Bunun üzerine, adam, şüphelendiği iki şahsın masum olduklarına dair kanaat getirdi:
— Evet, doğru. Bulmanız talih eseridir. — dedi. — Kim bilir, belki He onu, yarın yerinde bulamazdınız. Şimdi sizinle bİTİikte sokağa çıkalım, zira kapının önünde filân başka bir polise raslarsenız böyle boş bir evde, bu saatte dolaştığınız dik-
katini çeker.
Genç kadın, zabıta memuruna döndü, ve nezaketle:
— Size pek çok teşekkürler ederiz, bay muavin. — dedi. — Vallahi, bir an bizi tevkif edeceğinizi ve karakola bile götüreceğinizi düşünmüştüm.
Memur, şiddetle itiraz etti:
— Sizi tevkif etmek, karakola götürmek mi, bayan? Çok şükür zabıtanın insanları tanımak hususunda pek büyük tecrübesi vardır, öyle haififlikler yapmayız. Sizin gibi, zevciniz gibi namuslu insanları daha uzaktan tanırız. Ancak, kanuna riayet etmiyenler bizlerden korkmalıdır. Haydi efendim, çıkalım artık.
önden yürüdü.’ Verrell, yavaşça seslendi:
— Bay muavin!
Adam döndü. Bir kâğıdın buruştuğu kulağa çalındı: Bir kâğıt para, bir elden bir ele geçmişti.
Ve nihayet, kan koca olduklarına dair kanaati sarsmamak için, Verrell, polisin önünde bir taksi çağırdı, ve Savoy’un adresini söyledi.
Otomobil uzaklaştığı sırada, memur, şapkasına dokunarak selâm verdi; memnuniyetini anlatmış olmak için, daha müsait bir kelime bu-
lamıyarak, Verrell'e:
— Başka sefer daha itinalı olun, •efendim. - dedi.
Delikanlı da, küçük bir selâmla mukabele ettikten sonra, meçhul kadının yanına iyice yerleşti.
Kadın:
— Çok büyük bir sürati intikal gösterdiniz. — diyerek, heyecanını belli etti. — Yoksa ben, mahvolduğumu zannetmiştim.
— O kadar mühim bir şey miydi yaptığım? Sizi öyle bir vaziyette bırakabilir miydim? Dünyanın en aptal bir adamı bile olsaydım, size yardım için gene zekileşmem icabeder-di.
— Taksiyi Hyde Park Comer’de durdurunuz. Bu kötü macera geç kalmama sebep oldu.
Erkek, mahçup mahçup, sordu:
— Yanımdan ayrılmazdan evvel, şu vuali bir saniyecik açmaz mısınız?
— Hayır. Benim bir takım itikatlarım vardır. Gün fena geçti, ikimizin de keyfini kaçıracak hâdiseler o'du. Bununla beraber öyle güç bir mevkider. sıyrılabildiğim için kendimi bahtiyar addetmeliyim. Sizin yerinizde başka her hangi biri olsaydı mahvolurdum. (Arkası var)
o
AKŞAM
Sahile 7
ku^^Mi^ahi
— ÎŞ ARI YANLAR
ERKEK VEYA KIZ — Kolejlerinin talebelerine müsait iki kiralık oda, eşyalı ve banyolu. Adres: Dulkadiroğlu yokuşunda Arnavut çeşmesi sok. No. 4 Amavutköy. — 1
3 ~ SATILIK E§YA
ÇIRÇIR FABRİKASINDA — Muhasebecilik yapmış, elinde bonservisi bulunan ve usulü muzaaf üzerine muhasebe bilen öğleden sonraları çaRgahnir bir Türk genci iş anyor. Akşam’da (Muhasebeci) rümuzuna mektupla müracaat.
SATILIK TAKSİ OTOMOBİLİ — Hali faaliyette tanınmış iyi bir marka. Görmek için: Beyoğlu Kflçük-parmakkapı Yıldız garajı.______________— 1
ACELE SATILIK — 1928 modeli, Karoserisl kapalı, ufak, Buik markalı bir kamyonet satılıktır. 24489 No. ya telefonla müracaat.
2 - ÎŞÇÎ ARIYANLAR
BAĞ BAHÇELİ KÖŞK — Eşsiz mülk. Anadolu Boğaziçinde 500 meyva ağacı, 1200 kütük bağ, çam parkı, 1000 fidan, yirmi oda. bol su. arazi. Havuzlar, asri kümesler, konfor, tamirata. Satılık veya bir apartımanla değişilecek. Pos. K, 628. — 4
BOĞAZİÇİNDE — Önünde nhtımı ve geniş meyva bahçesi İçerisinde bulunan dört odalı tekmil konforu haiz telefonu bulunan bir yalı möbleli olarak kiralıktır. Talip olanların Galata, Blllûr sokak No. 1 e müracaat. Telefon: No. 41561. — 1
ACELE SATILIK İKİ ÇİFTE SANDAL — Bir buçuk ay evvel yapılmış 8.05 uzunluk 1.35 genişlik yelken, İki çift kürek, döşeme demir ve teferruatlı*. Kadıköy Yoğurtçu Tramvay durak yerinde bakkal bay Cevdete müracaat. — 2
5 NÜFUSLU BİR AİLENİN — Yemek ve ev işlerini yapacak temiz bir Türk bayana ihtiyaç vardır. Her gün saat 9 dan 12 ye kadar müracaattan Tahtakale caddesi No. 98 kundura boya İmalâthanesi Mehmet Nuri Tl: 21147_________ ____________]
SATILIK OTOMOBİL — 6 silindirli Mersedes Benz markalı yeni bir otomobil satılıktır, tstlyenlerln Nlşan-taşmda Güzelbahçe So. Şen Yuva Ap. No. 3 bay Burtıana müracaatları.
- 2
ZİRAAT
BANKASI
MÖBLE APARTIMAN ARANIYOR — Bir ecnebi Taksim civarında 3-5 odalı tam konforlu behemehal tele-1 fonu bulunan iyi tefriş edilmiş müstakil bir daire aramaktadır. Galata Posta kutusu 1092 ye müracaat edilmesi mercudur.
BA YEZİT — Belediye arkasında Yahni kapan sokak 19 numarada ahşap bir ev İle Galatada Yüksek-kaldınmda caddeye bir dakikada demir kâgir 65 numaralı dükkânla bir bina satılıktır. Her İkisi İçin mezkûr 65 numaralı binanın altındaki dük-kâna müracaat. — 1
TERKOS VE BAHÇELİ — 5 odadan ibaret Kuzguncuğun vapur ve tramvaya yakın havadar bir yerinde betonarme bir bina taşraya azimet do-layısüe satılıktır. Fatih Fevzlpaşa caddesi 55 numara 1 İnci kata müracaat. — 1
SATILIK MOTOSİKLET — Pek az kullanılmış (Zündapp) Alman marka 2.5 beygirlik çok iktisadidir. Görmek İsteyenler Göztepe Çlmenzar sokak No. 33 ye müracaat etmeleri.
ACELE SATILIK BİR EV
HAKİKİ FIRSAT — Mükemmel dikiş makara İpliği yapan İmalâthane bütün teferrüatile, Sümerbanktan her ay tahsis edilen ipliğile beraber devren satılıktır. Ufak sermaye İle iş sahibi, hem de mühim gelir temin olunur. Çakmakçılar 66 — 1
ZENGİN BİR MUHİTTE — Kasap, sebze ve meyavcılıkla faaliyet göstermiş, günlük satışı 150 lira arasında bulunan İşlek bir dükkân hastalık dolayısile devren kiraya verilecektir. Fatih Fevzlpaşa caddesi 55 kat 1 e müracaat.________________________— 1
ACELE SATILIK BOSTAN — Kan- ( dillide Perakende sokağında 2 No. da , 150 İncir ağacmdan çevrilmiş İçinde meyva ağaçlan ve kuyusu takriben 20 dönüm bostan satılmaktadır. Taliplerin Kuruyemişte 28 numaraya. Telefon: 20858 e müracaat.____________— 2
KİRALIK YAZIHANE ARANIYOR— Galata veya İstanbul merkezi semtlerindeki hanlardan birinde mobilyalı veya mobilyasız bir veya İki odalı kiralık yazıhane aranıyor. İstanbulda Bahçekapıda Cermanya hanında FOMSİM inşaat şirketine müracaat Telefon: 20920 — 5
II
ACELE SATILIK İKİ ADET CAME-KÂN _ İkişer buçuk metre uzunluğunda tuhafiyecilere eczacılara elverişlidir. Beyoğlu Tokatllyan arkan Balo aokak No. 38.
— 1
KIYMETLİ BİR PİYANO — Satılıktır. Görmek İçin 12 den 2 e kadar Sakızağacı Çöplük çeşme So. No. 23 piyanist Anjel — 1
SATILIK ELEKTRİKLİ OTOMATİK ÇÖZGÜ MAKİNESİ ARIYORUZ — Mercan Mühürdar Emin Paşa sokak 44 No. ya müracaat. — 1
KEMAN ARANIYOR — El yapısı temiz bir keman alınacaktır. Şeraitin tafsilatlı olarak Feridun özem Beşiktaş Köyiçl Yemlik sok. No. 36 ya mektupla bildirilmesi, — 2
SATILIK EV — 4 oda, elektrik, ku-
yu, tramvaya yakın. Samatya Karagöz mahallesi Nazlıebe sokak 6 No. Mevlânekapısı bakkal Savaya müracaat_______________________— 1
YÜKSEK MİMAR TALEBESİYİM — Beyoğlu semtinde iyi bir aile nezdln-de mobilyalı oda arıyorum. Akşam’da «M. G.» rümuzuna mektupla müra- ■
caat-______________________z_2 K MÜTEFERRİK
ŞİŞLİ, NİŞANTAŞI, HARBİYE — ---------------------—
Taksim. Cihangir ve Sıraservilerde j bERLİNLİ BAYAN ÖĞRETMEN — dört veya beş odalı ve bir holü havi Tecrübe kolay metod.a iyi
kiralık apartıman katı aranmaktadır.1 Almanca ders verir Zayıf talebeyi Vermeye talip olanların Posta kutusu hu,usS tarzda ımtlhana hazırlar. Pa Galata 1198 e bildirmeleri. - 2 zardan başka her gün saat 4 - 7 ye
SİRKECİDE — Küçük bir otelin 24 kadar. İstiklâl caddesi 133 No. Haşan yataklı karyola ve iş teşebbüsü satı- Bey apartmanı arka merdiven 1 İneı İlktir. Müracaat Sirkecide Hocapaşa | kat 6 No. ya müracaat___1
erkekler hamamı bay Nevzat — 2 -----*------
NİŞANTAŞINDA — Teşvikiyede İhlamur caddesinde 25 numaralı hanenin üst katı dört oda, bir banyo, bir kiler, bir sofa kapısı ayn kiraya verileceğinden göremk lstiyenler içindekilere müracaat.________________— 2
DAKTİLO BAYAN ARANIYOR — Türkçesl kuvvetli bir daktilo arem-tar, aynı zamanda Almanca bilenler tercih edilir. Tercümei hallerile Galata, Asslkurazlonl Han No. 70 e mü-ytcaattan,______________________________
BABA — Ve 11 yaşındaki oğlunun bütün ev hizmetlerini görebilecek temiz, görgülü referansla kefalet verebilir bir bayan aranıyor. Liyakati Otana elli lira aylık verilecektir. Bul-tenhamam Emin bey hanı altında. |3 No, ya müracaattan,_____________ —2
37 MODEL ŞEVROLE MARKA — 4 lâstik yeni bir taksi acele satılıktır. Flati 6500 liradır. Talipler: Tah takate cad. 17/1 ikinci kata müracaatları._______________________________ — 3
__________________________________2 ÇOK KÂRLI BİR İŞE — Dürüst ça-
BEŞİKTAŞTA — Serencebeyde, beş l'îmak şartile 15.000 lira koyacak bir odalı elektrik, terkos, havagazı te- ortak aranıyor İstiyenlerin Osman-slsatlı, bahçeli 3/3 numaralı kftrgir bey Halaskâr Gazi caddesinde 211 ev satılıktır. Barbaros türbesi karşı- ’ No- ?a müracaattan.________—J
sında bakkal Yanl’ye müracaat. — ;
2 MOTÖRLÜ — Ve 3 el tezgâhlı bir dokuma atölyesi devren acele satılıkta. Talipler: Mahmutpaşada Bezcilerde 33/35 müracaattan. — 2
_______________________________ SERMAYEDAR ARANIYOR — GÜn.
SATILIK KÂGİR EV - Fatih de 1000 lira meşru safi kâr getirmek tramvay durağına yanm dakika Ka-, üzere tesis edilen imtiyazlı ve rakibi raman yokuşu 32 No. lı beton her olmıyan bir sanat işinin İşlemesi için katta birer oda ve teferruatı havi fiat 20 000 llıp« se™&ve kovarak ortak 7000- 1
|3 No, ya müracaattan,__________
FRANSIZCA, İNGİLİZCE — Veya Almancaya vakıf büro işlerinde çalışmış daktilografi bilen ve muhaberata muktedir bir bayan aranıyor. Talip olanların tercümei halleri İle posta kutusu 718 No. ya müracaattan.
SATILIK RÖNAR ARJANTE JA-KET — İyi dikilmiştir ve boyu uzundur. Müracaat: Bağdat caddesi No. 366 Telefon: 52 - 257. Şaşkmbakkai -Suadlye. — 1
KİRALIK DEPO — Haliç, Haskö-yünde denize iskelesi bulunan ve caddeye kadar uzanan her işe elverişli bir depo kiralıktır. Müracaat: Fındıklı tramvay caddesinde 60 No. lu odun deposuna. Telefon 41742. — 3
20,000 lira sermaye koyarak ortak olacaklar: Fatih: Posta kutusu 28 e müracaatları. — 2
BÜYÜK TESİSAT İSTEMEYEN — Boyalar, cilâlar, vernikler, asitler, tuzlar, kremler, esanslar başka ecza ve kimyevi maddelerin yerli imâli öğretilir. Fatih P. Kutusu 22 —
BîQiKTiPEN PAMAT-EDCO
Senede 28,800 Lira ikramiye
Ziraat Bankasında kumbaralı ve İh harsız tasarruf hesaptannda en as 50 lirası bulunanlara bir sene içinde aşağıdaki plâna göre ikramiye verilecektir.
4 Aded 1,000 Liralık 4,000 Lira
1 » 500 » 2,600 •
4 » 250 » 1,000 »
40 * 100 > 4,000 *
100 > 50 * 5,000 •
120 » 40 » 4306 »
160 » 20 > 3300 »
Kuriatara senede 4 defa. 11 Mart, II Haziran. 11 Eylül ve Birincikânnn tarihlerinde çekilecektir.
DİKKAT : Hesablannızdaki paralar bh sene içinde 50 liradan
aşağı düşmiyenlerin ikramiyeleri % 20 fazlalaştınlacaktır
Toprak mahsulleri ofisinden:
Aşağıda cins ve mikdarlan yazılı 26 kalem inşaat malzemesi pazaılık suretile satan alınacaktır. Bu malzemelere ait teklif mektuptan 10/9/943 Cuma günü akşamına kadar umum müdürlük malzeme işleri dairesi müdürlüğüne tevdi edilmesi şarttır. Bu tarihten sonra verilecek teklifler nazan lttbare alınmıyacaktır. Vaki teklifler 20/9/943 tarihine kadar muteber addedilecektir. •
1 — Kireç Eskişehir - Konya, Adana hattına yakın yerlerden, 1000 ton.
2 — 6 m/m İlk yuvarlak çubuk demir 50 ton. ’
3—24 lira 26 m/m İlk yuvarlak çubuk demir 60 ton.
4 — 16 m/m ilk yuvarlak çubuk demir 50 ton.
5 — Lâma demiri 2X75 m/m İlk 21ton.
6 — Beton arme bağlama teli, 3 ton.
7 — Kiremit bağlama teli 1 ton.
8 — Çivi 038/5 ebadında 46, çivi 0,46/12 ebadında 14, 035/14 ebadında ton, 0X6/18 ebadında 7 ton.
9 — Galvanizli çivi 7 Cm. boyunda 500,000 adet.
10 - Çinko No. 12 25 ton.
11 - Cam asgari 2 m/m kalınlık ve asgarî 50X60 Cm. ebat 4000 m 2.
12 — Menteşe, germen kapı pencere No. 12 sağ. 6000 No. 12 sol 6000 adet.
13 - Menteşe germen kapı No. 14 sağ. 1400 sol 1400 adet.
14 — İspanyolet 1500.
15 — Vasistas 2420 adet.
16 - Çengel 152 adet.
17 — İçerden konma büyük sürgülü fişli yale kilidi, ambar harici kapı için 440 adet.
18 — İçerden konma K. yale kilidi, ikametgâh harici kapı için 170 adet.
19 - Gömme fişli kilit dahili kapı İçin komple 1070 adet.
20 — Kapı sürgüsü 2927 adet.
21 — Kapı kolu, ambar için 990.
22 — Metal Depluvaye 10000 M2.
23 — Kafes teli 7000 M2.
24 — Vidalar, ağaç vidası 7/12 Cm. 2150 kilo.
'25 — Galvanizli oluklu saç 240,240 ton.
26 — Tecrit bütünlemesi 4 ton.
>z
13
(3918)
BİR KIZ İŞÇİ — ile bir erkek satı-«ya İhtiyaç vardır. Her gün saat 1-2 arası Büyük postane cad. 5 No. ya müracaat, _ _ j
KAPTIKAÇTIYA ELVERİŞEİ — Lâstikleri yeni, bir otomobille bir kamyon satılıkta. Bayezlt Mitatpa-şa yokuşu Uysal sokak 15 No. ya müracaat. ~ 8
KİRALIK MÖBLELİ KAT — Bey-oğlunda Ağacamllnde caddeye nazır 3 oda bir sofa, mutfak ve banyolu möbleli bir daire aile İçin kiralıktır. Alt kattaki telefondan istifade edilebilir. 43535
ALMANCA DERSLERİ— Alman bayan öğretmen talebeye, büyüklere gramer muhabere dereleri verir. Kolay I metodla 6 ay zarfında Almanca öğre-___________ - tir. Her yere gider. Haftada bir iki telefonla müracaat. — 1 ^efa muhavere yapar. Akşamda P. 8. K. — (
Tecrübeli 2 Fen Memuru Aranıyor
Anadoluda çalışacak tecrübeli iki fen memu’una ihtive • vardır Taliplerin Büvük Tünel han No. 6 ya müracaatları.
İKİ DAKTİLO BAYAN ALLNACAK-TIR — El yazısı düzgün makinede yazmağa İyice alışmış bulunmak lâzımdır. Hiçbir yerde çalışmamış olanlar tercih edilir. Her gün öğleden ^®,rkecl A0*41* caddesi 119 No. (M. Oğan) adma müracaat.
YENİ VE ŞIK — Bir piyano satılıktır. Her gün saat 11 den 1 e kadar müracaat. Pangaltı Surpagop Nalbant sokak No. 13 — 1
SATILIK KÖŞK — İki dönüm mun-l tazam çamlı çiçek ve meyva bahçesi İçinde İçi ve dışı boyalı ve konforlu, denize ve tramvaya iki dakika ve İskeleye 8 dakika mesafededir. Müracaat: Kadıköy Cevizlik Hasircı-başı So. No. 48_______________ .~ 1,
LÂLELİ — Ordu caddesi No. 292 tuhafiye dükkânı devren satılıktır.
MEKTUPLARINIZI ALDIRINIZ
Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerinizden
Kiracı — İngi|izUc — K,A —
A.K.A. — Genç Bayan —
A A. - S.Z.M -
Miktan
M2
9190 4135 8730
4135 5054
5414
Kazası Köyü
Bakırköy Safra
>
heyetinden
Mevkii
Alemberdos Köy elvan Kapanarya
Cinai
?HStlU BtR bayan ARANIYOR - Bir baya refakat ve işlerine bakacak 1030 dan 6 30 a kadar tafsilât 20606 telefona _ 2
/| — Kiralık • Şahlık
İŞÇİ ARANIYOR - Usta el tezgâhı Deverecl çözgücüsüne İhtiyaç vardır Haftada yirmi veya yirmi beş Ura verilecektir. Aynca sekiz ayak usta tezgâh İşçisUe Bobinuvarda çalışacak fazlar İsteniyor. Mercan Mühürdar
Paşa sokak 44 — 1
KADIKÖY — Söğütlüçeşme Çmar-dlblnde iki ev iki dükken yazlık sinema ve tiyatro bahçesi İşler vaziyette tamamı on beş bin liraya satılık. Adres: Üsküdar Bizim sinema sahibi Hüseylne müracaat.
KİRALIK — 3 oda. banyo, mutfak, Altmbakkal, Çimen sokak 7 No. ya müracaat.
FOTO SAİT — Taksim Sineması İçinde 2 bayan tezgâhtar aranmak-Semte yakın oturanlar tercih edilir. _ 2
PROPAGANDİST ARANIYOR — İlâçlarımızın propaganda İşlerini yapmak üzere İşte tecrübeli Fransızca ve ya Almanca Usanma tamamlle vakıf bir kimyager, eczacıya ihityaç vardır. Posta kutusu No. 669 İstanbul. — 1
ACELE SATILIK EV — Aksaray Taşkasap Molla Güranî mahallesinde Hayrettin paşa sokağında İki katlı ve on odalı İki salonlu ve büyük bahçeli 35 No. lı hane sahibi elinden acele satılıktır. İçindekilere müracaat edilmesi.__________________— 2
KİRALIK KÖMÜR ODUN DEPOSU — Kuruçeşme caddesinde 91-93 numaralı 418 metre depo müracaat: Kuruçeşme Bakkal Hüseyin Kaptan.
— 2
BÜYÜKADADA SATILIK ARSA — Nizam cihetinde çamlık İçinde fevkalâde manzaralı geniş cejphell 2300 metre murabbaı muntazam duvarla çevrilmiş bir arsa satılıktır. İçinde bağı ve müteaddit yemiş ağaçlan vardır. «Akşam, İlân memurluğuna müracaat. Telefon 20681. — 8
DİPLOMALI ÇOCUK BAKICISI ARANIYOR — 16 aylık bir çocuğa bakmak üzere diplomalı ve İyi referans verebilecek bir çocuk bakıcısı Aranmaktadır. Galata Posta kutusu 1092 ye müracaat edilmesi. — 2
MAKTUAN 22000 LİRAYA ACELE SATILIK APARTMAN _ Gedikpaşa. da tramvaya üç dakikada Emin Sinan Cami sokak No. 8 elektrik, su, havagazı, hamamı 61an ayda 160 lire kira getiren üç daireli apartman mecburiyet dolayıslle satılıktır. İçindeki Kalosa müracaat.
HEYBELİ ADADA SATILIK EV — Heybeliada Orhan sokak No. 10 2
odalık ve mutfak._________________
2000 LtRAYA SATILIK EV — Ba-latta Hamaml Muhittin mahallesinin Kara Papak Sokağında 10 No. lu, 8 katlı, Elektrikli, kuyulu kâgir ev acele satılıktır. İstlyenlerin Fath: Altay, Rüştü ef. So. 5 No. ya müracaattan.
KADIKÖYÜN — En İşlek ve müşterisi çok tanınmış tuhafiye mağazası acele devren «atalıktır. Kadıköy Tramvay caddesi Pazaryolu 77/1. Telefon 60989 müracaat._____________— a
rehanemlzden aldırmaları rica olunur
Prof. Dr.
KEMAL CENAP
Kalb, damar, mide, verem bünyevl şişmanlık, zayıflık, şeker hastalığı ve İç ifraz hastalıktan.
Her gün saat 15 - 19.
Pazar günü öğleden evvel muhtaçlar fahrlyen kabul ve ihtimamla muayene edilir
Gece davetleri kabul edilir. Taksim, Doğu Palas No. 14. Tel: 43963,
mide,
KAPICI — İstanbul cihetinde on daireli, kaloriferli bir apartımana yalnız bir ailesi olmak şartile bir kapı-oıya İhtiyaç vardır. Sirkeci Antalya han numara 19 a müracaat.
BOSTANCI — Tepe mahallede 169 numaralı köşk etrafı telle çevrili çiftlik bahçeye elverişli otuz beş dönüm erazlsl bir bostan kuyusu ve çeşitli ağaçlan İki bölük elektriği havi beş — 2 i odalı evi İle satılıktır. — 1|
SATILIK KÂGİR HANE — Kadıköy Yeldeğlrmeni Duatepe sokak 98 numara. Tramvay yolunda, ayn İki daire, terkos, sarnıç, elektrik, yeni tamir olmuş 10.000 lira. Cuma günleri öğleden evvel gezilir.______ — 2
Bakırköy kazası idare
Kıymeti Lira Kr.
13.75
50 —
25 —
38.75
18.75
50 —
T. C. Ziraat Bankası İstanbul Şubesine borçlu olduğu mebaliğin taksitlerini vadesinde ödemediklerinden yukarda evsafı yazılı gayri menkuller tahsili emval kanununa tevfikan 4/9/943 tarihinden İtibaren 21 gün müddetle açık arttırmaya çıkarılmış ve 24/9/943 tarihine raslayan Cuma günü saat 14,30 da muvakkat İhalesi ve 4/10/943 tarihine tesadüf eden Pazartesi günü saat 1430 da Bakırköy idare heyetince kati satışı yapılacaktır.
Açık arttırmaya iştirak edeceklerin daha fazla İzahat içhı Bakırköy kazası idare heyetine müracaattan İtan olunur. (8905)
Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları
Anonim Sosyetesinden:
Paşabahçe fabrikamızın tahliye işleri ihale edileceğinden isteklilerin şartnameyi görmek üzere 13/9/943 pazartesi saat 17 ye kadar ve tekliflerini yapmak üzere de 17/9/943 cuma günü nihayet saat 17 ye kadar sosyetemizin Perşembe pazarı tş Hanında kâin merkezine müracaatları.
Emniyet Sandığı Müdürlüğünden:
Beyoğlu Hamalbaşı Eczacıbaşı sokak Kaya apartıman No. 13 daire 4 de bayan Slranuş Sıvacıyan 30/4/943 tarihinde Sandığımıza bıraktığı para için verilen 8156 No. h vadesiz cüzdanı zayi ettiğini söylemiştir. On beş gün zarfında bir müracaat vaki olmazsa yenisi verileceğinden eskisinin hükmü olmadığı ilân olunur.
[PIRLANTA GERDANLIK —
Paris kuyumcularından Fon- | tana mamulâtından kıymetli birB pırlanta gerdanlık Eylülün 9 un- I cu perşembe günü Sandal Be- I destenlnde satılacaktır. Şimdi- ■ den teşhir edilmektedir. ’’
Merakhtar^avriv^lunur^^i
Kıymetli Bir ÇiftaaMs^M
TEKTAŞ PIRLANTA KÜPE 9/9/943 perşembe günü (saat 14) de Sandal bedesteninde müzayede ile satılacaktır.
İstanbul Sıhhî Müesseseler Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan:
'Leyli Trp Talebe Yurdu talebelerine alt 2800 adet frenk gömleği ile 1280 takını pijama İmallyesi açık eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 8/9/943 Çarşamba günü saat 1430 da Cağaloğlunda Sıhhat ve İçtimai Muavenet müdürlüğü binasında toplanan komisyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen ftat bir adet frenk gömleği için lmaliye bedeli 110 ve bir takım pijama lmaliye bedeli 140 kuruştur.
3 — Muvakkat teminatı 365 lira 40 kuruştur.
4 — İatekllleı şartnamesini çalışma günlerinde komisyonda görülebilir.
8 — İstekliler 1943 yılı ticaret odası veslkaslle 2490 sayılı kanunda yazılı veslkal&rile bu İşe yeter muvakkat teminat makbuz veya banka mektubiıe belli günde komisyona müracaatları
Bahife 8
AKŞAM
7 Eylül 1943
HAŞAN SAÇ SABUNU
Saçların dökülmesine mani olur, kuvvetlendirir, uzatır ve kepekleri sureti katiyede izale eder. Haşan deposu ve şubelerinde bulunur
Merkezi: İZMİR
Mektup adresi: ERLER Tiirk Anonim şirketi İZMİR
- Türkiye Dahili ön d e — KURU UZUM İŞİ YAPANLARIN ■mm Nazarı Dikkatine ■■■
ERLER
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ,-
Sermayesi: 100,000
Türk lirasıdır.
Yaıım asra yakın bir zamandanberi İzmlrden Avrupaya kuru üzüm İhraç eden mütehassıs zevat tarafından teşkil edilen şirketimiz dahilde üzüm sarfiyatının arttığını gördüğünden, Türkiye Devlet Demiryollarının bütün lstasyonlarile Devlet Denizyollarının uğradığı İskeleler için asgari yüz kutuluk partiye kadar şimendifere veya vapura teslim mal satmakta ve bu suretle sipariş kabul etmekte olduğunu Türkiyemiz dahilinde kuru üzüm lşlle iştigal eden tüccar, müteahhit, bakkal ve manavların nazan dikkatine arzederiz.
Her telgraf ve mektuba hemen cevap verilir. İki yüz elli kutudan aşağı siparişlerden ayrıca on lira masraf alınır.
Baş, diş, nezle, grip, romatizma
Nevralji, Kırıklık ve Bütün ağrılarınızı derhal keser
icabında günde 3 kaşe alınabilir.
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde ısrarla GRtPÎN isteyiniz.
NİŞANTAŞI, ÇINAR CADDESİ — HUSUSİ
KIZ — ERKEK — YATILI — YATISIZ — ANA — İLK — ORTA — LİSE
MM^Mi Talebe kaydına devam edilmektedir. Tel: 80547 •■■■■■■■■■^
BUTUN YARALARA
KARŞI
Taksim KRiSTAL’de
SÜZAN YAKAR Muazzam saz ve güzide bayanlar saz heyeti: Kanun - AHMET YATMAN, Kemani -ve bestekâr ERZURUMLU HAYDAR, Keman: MAKSUT, cümbüş - EDİP, kemen-çe - PAREŞKO, klarinet: HAYKO, piyano -ANGEL, tanbur - İhsan, tarbuka - MUSTAFA. Okuyucu bayanlar: AYDA SÖNMEZ - YASIMEN ESMERGÜL - FERİHA - KADRİ YE. Muhteşem sahne ve güzel servis: Pek yakında büyük sürprizler.
BU AKŞAM
Beyazıt LALE Bahçesinde
Büyük müsamere
sevgili sanatkâr MUALLA en nefis şarkılarile mutena sanatkârımız
DÜMBÜLLÜ İSMAİL
en yeni oyunları. Yerler numaralıdır.
«■»■■■ ANAPİYOJEN
Dr. İHSAN SAMİ
İstreptokok, İstefilokok, pnömo-kok, koli, plyosiyaniklerin yaptığı çıban, yara, akıntı ve cilt hastalıklanna karşı çok tesirli i^MMB taze aşıdır,
ZAYİ — Tıp Fakültesine devam ettiğim esnada almış olduğum 765 Fakülte numaralı hüviyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Tıp Fakültesi 938 mezunlarından Dr. Faruk Aksayek
SATILIK KÖŞK
Göztepede tam konforlu,4,5 dönüm bahçe, çamlar, mey-va ağaçlan, öğle vakti telefon 40825. Mutavassıt kabul edilmez.
YENİ ÇIKTI
AKBA’nın Türk muharrirleri serisi
125 Kı.
125 Kr.
150 Kr
125 Kr.
1 — Seçme latifeler, nükteler - Zaparta
2 — Kâğnı - Ses — Sabahaddin Ali
3 — Kuyucaklı Yusuf — Sabahaddin AH 4 — Değirmen - Dağlar ve rüzgâr —
Sabahattin Ali
AKBA’nm Tercümeler serisi
1. İKİ ESİR Cilt 1. Lajos ZLiahl — Zahir Törümküney
2. GARANTA SEFAHATİ.. Maurlce Magre — Nurullah Ataç
3 ŞİMAL GÖÇEBELERİ. James Ollver Curwood — Mustafa Nihat Özön
125 iLT.
125 Kr
__________ 125 Ki.
4. HİNT DİYARINDA. Françls de Crolsset - R. Cevat Ulunay 125 Kr.
5. SONSUZ YOLCULUK John Knittel — Asude Zeybekoğlu 100 Kr.
6. İKİ ESİR Cilt 2. Lajos Zilahl — Zahir Törümküney 125 Kr.
7. David Golder İrene Nemlrovskl — Rezzan A. E. Yalman 125 Krş.
8. Hayvanlar - İnsanlar ve Tanrılar Femand Orsendovs- 150 Krş.
kİ — Nasuhi Baydar
KADIKÖY HALKINA MÜJDE!
Sevgili ses sanatkârımız
SAFİYE
■ Dişçi Aranıyor m
Bir diş tabibi rahatsızlığı dola-yısile gayet işlek ve çok muntazam muayenehanesi için çalışmağa mezun bir ortak anyor. Taliplisi İstanbul İş bankası arka sokağında Muhiddin Güven-diren Diş deposuna müracaat etmesi. MBMMMB
DERMOJEN
YANIK, ÇATLAK, EKZEMA ve CİLD YARALARINA fevkalâde iyi gelir. Derinin tazelenmesine ve yenilenmesine hizmet eder.
I HER ECZANEDE BULUNUR. |
I.
MEMUR BAYAN ARANIYOR Müracaat: Saat 10-12 arası Ga-lata Kefeli Hüseyin Han No. 1.
ve arkadaşlarını
Bu akşamdan itibaren 15 eylüle kadar Yalnız Kadıköy İNCİ
gazinosunda dinliyeceksiniz.
Bayan Safiye seanslarına tam
ZAYİ — Kastamonu nüfus memurluğundan aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
341 doğumlu Serkis oğlu Klrkor Kaya
Haydarpaşa Nümune hastanesinin 60 lira ücretli
Kalorifer memurluğu münhaldir. Talip olanların evrakı müsbltelerile Baştababete müracaatlan.
SATILIK OTOMOBİL
HUDSON markalı, (30) modeli, (4000) kilometre katetmlş yeni bir spor otomobili altı müceddet lâstiği ve Amerikan radyosile beraber satılıktır. Alıcıların otomobili görmek için Taksim MODERN garajına, görüşmek için Galata, Billûr sokak Güneş han 1 No. ya müracaatları.
Tel: 41845 MMMMMB^H
Caddebostan! ayten Gazinosunda
9 Eylül Perşembe akşamı mevsim sonu münasebetile zengin programla
Münir İN üredi d in
Konseri ^^■■■■^■■■■■■^
En san sistem hidrolik çift kadranh etomatik
Toprak Mahsulleri Ofisi
İSTANBUL ŞUBESİNDEN:
Serbes ve ucuz kepek satışı
Ofisimiz hesabına çalışmakta olan değrimenlerde mevcut kepeklerin ■ beher kilosu «8» kuruştan serbest olarak satışına başlandığı İlân olunur. I
Toprak Mhsullerı Ofisi İstanbul Şubesi Müdürlüğünden:
Hasköy Ayvansaray, Balat, Kasımpaşa ve Mumhane değirmenlerinde hâlen mevcut olan çıkıntı maddeleri her değirmendeki mevcudü ayn ayn olmak şartlle, 17/9/943 cuma günü saat (14) de açık pazarlıkla satılacaktır.
Şartlan öğrenmek İsteyenlerin Sirkecide Liman Hanında Ofisin Un satış servisine müracaatlan.
— DAKTİLO ALINACAK —
Sümerbank iplik ve dokuma fabrikaları müessese»
Ereğli Bez Fabrikası Müdürlüğünden:
Fabrikamız, muhaberat işlerinde tecrübesi bulunan azami 85 liraya kadar ücretli bir daktilo alınacaktır. Talepler arasında Sümerbank İstanbul şubesinde 11/9/943 tarihinde saat 10 da imtihan yapılacaktır. İsteklilerin aşağıda yazılı vesaikle 10/9/943 tarihine kadar bankaya müracaat etmeleri.
Dilekçe
Nufus cüzdanı;
Polisten musaddak iyi h^l kâğıdı;
Tahsil vesikası;
Hizmet vesikası;
m» 3 AYDA BiÇKi - DİKİŞ —■
Tesis tarihi 1922, müdiresi: Noemi Asaduryan. En son ve kolay bir usulle Fransız lüks metodla az bilen Bayanlara üç ayda. Hiç bllmlyen-lere altı ayda biçki ve dikiş öğretilir. Tayyör, Tuvalet, Rob hiç prova-sız en son modellerin metod üzere şekilleri öğretilir. Erkek kostümü, pijama, beyaz çamaşır, dersleri verilir. Yurddan çıkanlara Maariften tasdikli diploma verilir. Bir çoklan mektep açtılar ve terzi oldular. Kayıt günleri: Pazartesi, Perşembe, Cumartesi. Derslere birinclteşrin-
MODA DENİZ KULÜBÜNÜN BALOSU
Her sene mutat olan mevsim sonu balomuz mehtaba tesadüf eden önümüzdeki Cumartesi akşamı verilecektir.
Baloya iştirak edecek sayın âza ve misafirlerinin numarak ve mahdut bulunan davetiyelerini perşembe akşamına kadar Klüp bürosun-MMM dan almalarını rica ederiz. İDARE HEYETİ MMMI
Telefon Memuru Alınacak
Dahili telefon santralımız için bu İşte çalışmış bir memura ihtiyacımız vardır. Taliplerin Galata Fermeneciler No. 90 da ^(o^T^^A^İrketin^nüracaatlar^^^^^^^
KADRAK USTASI ARANIYOR
Anadoluda kadrak makinesinde çalışacak tecrübeli bir ustaya ihtiyaç vardır. Talipler şimdiye kadar çalıştıklan yerler-den aldıkları mektuplarla her gün 10-12 ye kadar Galata ■■■■■■■Büyük Tünel han 6 No. ya müracaatlan.
Büyük bir müessese için ■■■■■■■■MHM
MEMUR ARANIYOR
Muhasebe bilgisi kuvvetli bir muhasebe memurile banka ve mües-sesat nezdindeki ticarî muamelât ve usullere bihakkın vukufu olan iyi tahsil görmüş iki genç memura ihtiyaç vardır. Taliplerin yedlerinde mevcut bonservis suretleri ve terciime-ilıal varakalarile (t. M.) rümüzile İstanbul 176 posta kutu-
■■mmbm■ SUna müracaatlan. mmmmmmb
SECC A
Marka basküller gelmiştir. VOGEL ve HALKE fabrikaların mamulatı 650 kiloya kadar otomatik tartar.
Türkiye umumî acentası:
VECDİ SELEN Mıiessesesi
Galata, Bankalar caddesi 18-20 Tel: 43956 telgraf ıSelenJstanbul
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Şubesinden:
Hasköy. Ayvansaray, Balat, Kasımpaşa, Mumhane değirmenlerinde hâlen birikmiş ve bir sene içinde birikecek olan pis tozlar her değirmende ayn ayn olmak şaıtile, açık pazarlıkla 14/9/943 Sah günü eaat 14 de «atılacaktır.
Şartlan öğrenmek lstlyenlerln Sirkecide Liman Hanında 'Ofisin Un Satış servisine müracaatlan lftzımdır.
Kadın Perükârı
Leon Mongoş
Sayın müşterilerini İstiklâl caddesi Sent Antuvan kilisesi yanında 319/21 No. 11 PELBAR perükâr salonun-da kabule başlamıştır. Telefon: 41982
DENİZYOLLARI ŞLETMESt KOOPERATİF
Şirketi İdare Meclisinden:
İstihlâk Kooperatifleri birliği teşekkülü hususunda umumi heyet içtimai, muayyen giinde ekseriyet hasıl olmadığından 20/9/943 Pazartesi günü saat 10 a tehir edilmiş ve içitmaın Tophane Denizyolları Muhasebe salonunda akdi takarrür etmiştir. Ortakların hazır bulunmaları rica olunur.
RUZNAME:
I — Teşekkül edecek istihlâk Kooperatif birliğine âza tâyin edil-
2 — Birlik murahhaslarının seçimi: Her yüz ortak için bir mümessil seçilmesi, yalnız kooperatifin ortak adedi her kaça baliğ oluna olsun 10 dan fazla mümessil seçilin e meri.
3 — Statülerin bir tipe bağlanması için idare Meclisinin teşebbüste bulunması.
I Kömür Tahmil ve Tahliye |
Münakaşası
Depolanmadaki kömürlerin tahmil, tahliye ve nakliye işi M münakaşaya çıkanlmışür. Alâkadarlar şartnamesini Yeni Yolou M Salonu üçüncü kat 7 numaralı odadan temin edebilirler. ir;
Münakaşa 10 eylül 943 cuma saat İS tedir.
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Milessesesi İstanbul Şubesi
Mahdut mesuliyetli inhisarlar umum müdürlüğü İstanbulda bulunan memurları istihlâk kooperatifinden:
Ortakların 13 eylül 943 pazartesi günü saat 13 de İstanbul tarafından İnhisarlar teftiş heyeti binasındaki kurs salonunda aşağıdaki rüznameyi müzakere etmek üzere toplantıya davet olunurlar,
RUZNAME:
1 — Kurulacak istihlâk kooperatifi birliğine aza olmak İçin İdare meclisine salahiyet verilmesi;
S — Kooperatif nizamnamesinin tip statüsüne göre tadiline İdare meclisine salâhiyet verilmesi;
8 — Birlik mürahhaslannm seçimi. Her yüz ortak için bir mümessil seçilmesi; yalnız kooperatifin ortak adedi her kaça baliğ olursa olsun 10 dan fazla mümessil seçilme-mesi;
4 — tdar» heyeti azalarının tasdiki ve beş yedek seçilmesi. İDARE HEYETİ
Comments (0)