Yarın
Sene 32 — No. 11365 — Flatl; her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 1 Haziran 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Avrıpanın bitaraflığı fikri
Amerika Senatosu ile Temsilciler Meclisi, barış zamanı olağanüstü sayılacak müşterek bir toplantıda, Londra-dan dönen Dışişleri Bakanı M. Acheson'u dinlemiştir. Bu da gösteriyor ki Amerika, Atlantik Paktı tatbikatına ve Batı Avrupanın kuvvetlenmesine müstesna bir ehemmiyet vermektedir.
M. Acheson, Batının bir karar anında olduğunu gizlememiş ve Atlantik camiasının ivi yolda yürümeye başladığını söylemiştir. Günün ehemmiyetli hâdisesi, Batı Avrupa emniyet ve müdafaa tertiplerine Amerikanın Avrupadan fazla ilgi gösterdiğidir. Amerika, hem Atlantik Paktı ile giriştiği taahhüdün boşa gitmediğini halk efkârına anlatarak müh* lifleri susturmak, hem de Bal ı devletlerinin Avrupa mııdafaasmı yalnız Ameri-kadan beklemeleri temayülünü önlemek için büyük gayretler sarfediyor. Bütün emeli. Batı Avrupada kısa JVSamanda hiç olmazsa otuz tümen Tik hareketli bir ordu kurulmasıdır.
Amerika, bu gayeye erişmek için. Batı develerinin yalnız malî fedakârlık imkânsızlığı ifadeleriyle karşılaşmıyor. aynı zamanda ve bilhassa bazı Batı memleketlerinde havli iz bırakan (Avrupanın tarafsızlığı) ce-reyaniyle mücadele ediyor.
Avrupanın tarafsızhğr fikri oldukça ilerlemiştir. Fransız basınında ciddî imzalar altında- bu kanaati müdafaa eden yazılara sık sık Taslanıyor. bu mesele halk arasında inançla konuşuluyor.
Bu fikrin esası kısaca şudur:
Silâhlar ve ordular gitgi-d(i*jrenileşmekte, her yıl değişmekte ve çok pahalılaşmaktadır. Bu yükleri ancak ''-JMrleşik - Amerika ve Sovyet Rusya gibi iki devin sırtı kaldırabilir. Bu silâhlan Amerikanın bize parasız vermesi yetmez, çünkü her yeni silâh yeni masraflar doğurur. Bizim millî müdafaa kuvvetlerimizin beş tümen yerine otuz, hattâ elli tümene çıkarılması bir Sovyet işgal ve istilâsını durdurmaya kâfi gelecek mi? Böyle bir harbde eğer Amerika işe karışırsa müdafaa mümkün olur. Bizim, İktisadî gerileme pahasına ağır millî müdafaa masraflarına katlanmamız işe yaramaz. Bundan başka, bir tecavüze uğradığımız takdirde, Amerikanın hemen harbe karışacağı da muhakkak değildir. Âtlan-. tik ittifakı Amerikayı kesin taahhüde sokmuyor. ■ Kongresinin canı isterse ve ka-' *»j ar verirse bize askeri yar-.xlımda bulunacaktır. Belki de yardımda gecikecek ve ' bizi o sonradan kurtaracak-Bugünkü silâhlarla taş üstünde taş kalmıyacağma [ göre sonradan kurtarılmak ı da işe yaramaz. Esasen bü-I tün ihtilâflar Rusya ile AL merika arasındadır. Ancak | onlar boy ölçüşebilirler. Biz bu iki dev arasındaki kavga-• ya ne karışalım? Şu halde, ı tecavüze uğrarsak kendi | kendimizi gücümüzün yetti-I ği kadar müdafaa ederiz. A-I merika, işine gelirse, yardı-I ma koşacaktır, fakat Ameri-I ka ile Rusya arasında bir I harb çıkarsa. Amerika, AvI rupa toprağına gelmesin ve j Rusyavı da Avrupada harbe I zorlıyarak memleketlerimi-I zin harabîsine sebebiyet ver-I meşin, Avrupanın tarafsızlı-f gına saygı göstersin... R- Bu düşünceleri çok kere ır okudum, ağızlarından dinle-d im. Bunlarda bozguncu bir I 'propagandanın ve korkuya ■ dayanan, yahut bugünkü I muhakkak iktisadi refahı, | yarınki muhtemel tehlikeye, j tercih eden bir ruhi haletin I I rol oynadığı şüphesizdir. He-' men ilâve edelim ki bu gibi,
neşriyat, İsviçre gibi bilfiil tarafsız bir memlekette bile hayretle karşılanmaktadır. Küçük ve tarafsız İsviçrenin bugünkü ordusu, Batı Avrupadan daha kuvvetlidir.
«Tarafsız Avrupa» nazari-yesini ortaya atanların mantık silsilesinde eksik kalan bir nokta var: Bu tarafsızlığa Sovyet Rusyanm ne dereceye kadar riayet edeceği.
Tarafsız Avrupa düşüncesi. günün bîrinde, harbin Avrupadan gayrı bir yerde, meselâ Uzak Doğuda çıkması ihtimaline dayanıyor. Bu takdirde Amerikanın Batı Avrupayı da harb sahası haline sokmaması isteniyor. Böyle bir ihtimalde dahi, yani Amerika ile Rusya arasında Uzak Doğu, yahut Pa-şifikte harb çıkabileceği kabul edilse de. Sovyet Rus-yanın bu fırsattan istifade ederek, hattâ sırf kendi müdafaasını sağlamak bakımından Batı Avrupayı ele geçirmek istemiyeceğine I-nanmak için Sovyet siyasetini hiç bilmemek, beş yıllık tecrübelere göz yummak lâzımdır. Sovyet Rusya, eskisi gibi Polonya ötesinde değil, Beı-lindedir. Avrupanın bugünkü zayıf durumu, buna Necmeddin SADAK (Arkası sabite 2; sütun 1 de)
Hububat fiatleri
Bu sene fiatler daha diktik olacak
Ankara 1 (Akşam) — Bakanlar Kurulu önümüzdeki günlerde yeni yıl hububat flat-lerini tesbit edecektir. Her sene mahsul fiatleri 15 hazirana kadar tesbit ve ilân edildiği için Toprak Mahsulleri Ofisince mubayaa hazırlıkları bu fi at üzerinden yapılmakta idi. Yeni yıl mahsul fiatleri tesbit edilmediğinden Toprak Mahsulleri Ofisi hâlen 949 yılı mahsulü üze rlnden mübayaa yapmkta, yeni yıl mahsulü İçin hiç bir harekette bulunmamaktadır .
Söylendiğine göre bu sene geçen seneye nazaran mahsul durumu fevkalâde iyi olduğundan tesbit edilecek fiatler geçen seneye nazaran daha düşük olacaktır.
•Bu sebeple ayın 15 inden sonra yeni yıl mahsulüne verilecek. flatlerden sonra ekmek fiatlerlnde de bir indirme yapılması beklenmekteldr.
İŞÇİ meseleleri
Yakın zamanda bir tasarı hazırlanacak
Ankara 1 (Akşam) — Çalışma Bakanı Haşan Polatkan dün İşçi Sigortaları genel müdürlüğü İle İş ve işçi bulma kurumu müdürlüğünü ziyaret ederek memurlarla hasbıhallerde bulunmuş, bu arada işçi meseleleri üzerinde memurların görüşlerini tesbit etmiştir.
Yakın bir zaman İçinde işçi meselelerine dair hazırlanacak kanun tasarılarına Jüzuınlu görüşlerin toplanması mahiyetinde olan bu temaslar diğer meslek teşekküllerde de sık sık yapılacaktır.
Çalışma konferansına gidecek heyet
Ankara 1 (Akşam) — Milletlerarası çalışma konferansına memleketimizi temsllen gidecek heyete Tahsin Bekir Balta başkanlık edecektir. Heyetin diğer üyeleri İşçiler adına Naili
I Avrupa İktisadi işbirliği kun-Iferansmda da memleketimizi
I Kasım Gulek temsil edecektir.
Hükümetin programı etrafında münakaşalar
Faik Ahmet Barutçu “Programın bize hiç bir suretle güven vermediğini söylemeğe mecburuz,, dedi
Osman Bölükbaşı (M. P.) mal beyanı kanununun milletvekillerine, siyaset adamlarına teşmilini istedi
Sinan Tekelioğlu (müstakil) eski devre ait hesaplarca tasfiyesinden, anayasanın değiştirilmesi lüzumundan bahsetti, müzakereye yarın devam edilecek
Ankara 3i — Büyük Millet Meclisi bugün Sıtkı Yırcalının başkanlığında toplandı, hükümet programı üzerinde görüşüldü. Cumhuriyet Halk Partisi adına Faik Ahmet Barutçu, Millet Partisi adına da Osman Bölükbaşı ve müstakiller de tenkillerde bulundular. Geç vakte kadar müzakere devam ettiği halde söz alan milletvekillerinin bir çoğu konuşamadı. Bunun 1-çin müzakereye cuma günü devam edilmesi kararlaştırıldı.
C.H.P. nin görüşü
Cumhuriyet Halk Partisinin SÖZCÜSÜ Faik Ahmet Barutçu, programda göze çarpan noktalar arasında hukuk prensipleri bakımından yanlış telâkkilere yol açacak bir ifade tarzı olduğunu da kaydetti: «Millî iradenin gitgide daha tam ve mütekâmil şekilde tecellisini sağlamak 23 Nisan 1923 tenberl de-ğlşmlyen bir gaye olmuştur» diyen Barutçu, bu bakımdan Tür-klyede yeni bir devrin 14 Mayıs 1950 tarihinde değil. Cumhuriyetle açılmış olduğunu İfade I-le programın başındaki satırlara ilişti:
Sözcüye göre, «Adnan Menderes kabinesi milletin huzuruna bir yenilikle çıkmıştır. O da programdaki sözlerin yarısından fazlasının kendisinden önce gelen 30 yıllık hükümetlerin tenkidine hasredilmesidlr» ki C H P. sözcüsü, bundan 1950 ye kadar süren bütün bir devrin kötülendiği mânasını çıkarmıştır. cCum hurlyetln bu memleketi nasıl devir aldığı A ta türkün nutkunda belirtilmiştir. Bir milli kalkınma devrinin bir kalemde kötülenmesi insafsızlıktır. Hele bu ithamın iktidara yeni gelmiş ve daha hiçbir İcraatı görülmemiş bir hükümetten gelmesi ise elem vericidir. Şimdiki iktidar kadrosunda o devirde vazife almış zevatın bulunduğu nazara alınırsa garabet büsbütün kendisini gösterir.»
Vergi adaleti
Faik Ahmet Barutçu, 1920 den bu yana sayısız güçlükler 1-çlnde harabeler tâmlr edildiğini, mail ve İktisadi eserler vücuda getirildiğini söylemiş ve memleketin yeni iktidara nasıl devredildiğini belirtmiştir. Sözcü, devletin İçeride ve dışarda emniyet ve itibarının da saglandı-
Faik Ahmet Barutçu. Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü İzah ediyor
gına İşaret ettikten sonra demiştir ki:
(— Memleketin kalkınma ve milli müdafa masraflariyle karşılaştırınca borçların çok görülmemesi gerekir. Hizmetleri kısmak veyahut yapmamak tasarruf değildir. *
Gelir vergisi, vergi adaleti bakımından atılmış mühim bir adımdır. Vergi yükü de Türklye-de diğer memleketlere nispetle ağır değildir.*
Barutçu, bütçe açığından 155 milyon lirasının Marshall yardımından karşılanması hususunda taraflar arasında mutabakatın vâki olduğunu, bu maksatla Amerikaya gönderilen heyetten mutabakata dair telgraf alındığını ayrıca İfade etti.
Müphem noktalar
C.H.P, sözcüsü, hükümet programında bir çok noktalan müphem gördüğünü söyliycrek dedi kİ:
(— Meselâ masraflar asgariye İndirilecek ve bütçe İktisadi bünyemizle mütenasip hale konacaktır, deniliyor. Fakat hükümet hangi hizmetlerden ve masraflardan İndirme yapacağını
bildirmemiştir. Bütçede, meselâ, sulama, yollar, tanm, milli eğitim, sağlık mevzularında ikmali gereken mühim işler bulunmaktadır. Bunların tahakkuku için bütçe kaynakları kâfi gelmezse istikraz imkânları bile aranmalıdır. Devlet elindeki miiesseselerden hangilerinin hususi sermayeye devredileceği belirtilmemiştir. Hükümet ofisler üzerinde durarak İcap eden kararları alacağını söylüyor. Hükümetin zamanla icap eden kararlan alması tabii vazifesidir. Fakat programı değildir. Memlekette üç ofis vardır. Hükümetin bunlar hakkında ne yapacağını bilmesi, bize de bildirmesi gerekirdi.»
Faik Ahmet Barutçu, seçimler sırasındaki açık vâldlerine rağmen hükümetin grev meselesinde kaçamaklı bir konuşma yaptığını da ileri sürdü. Para politikasından bahsedilin eyişlnl de endişe ile karşıladı ve bütün günahların her türlü sefalet vaziyetinin C.H.P. hükümetlerine yüklenmesinin büyük bir İnsafsızlık olduğunu söyledi. Adnan
(Arkası Sabite 2, sütun 6 da)
Dünkü müzakereyi takip eden Başbakan ve Bakanlar
Beşiktaş üçüncü maçını 5-0 kazandı
Yenilen takım, Amerikayı temsilen Rioya gidecek futbol takımıdır
St. Louis (Missouri) 1 (AP) — Dün ıkşam Amerikan Ali -Ştars takımjyle yaptığı karşılaşmada Beşiktaş futbol takımı 5-0 gibi açık bir farkla kazanmıştır.
Bu, Beşiktaş takımının Amerikada şimdiye kadar yapmış bulunduğu maçlarda üçüncii galibiyetidir. Beşîktaşın karşılaştığı All-Stars futbol takımı Birleşik Amerikayı temsilen Rio karşılaşmalarına katılacak takımdır. Misafir Beşiktaş takımı uzun ve hamleli paslaşmalarla oyunu 5-0 kazanmıştır
Süleyman Seba birinci devrenin 36 ncı dakikasında ve Recep Adanır 39 uncu dakikada birer gol atmışlardır. Receple Şükrü de 57 nci ve 84 ün dakikalarda birer gol daha atmışlardır. Amerikan takımı kalecisi Frank Borghi'nin parlak kurtarışları açık farkla mağlûbiyeti önlemiştir.
Belediye ve vilâyet ayrılacak
Pir tarafa bırakılmış olan tasarı yeniden gözden geçirilecek
Ankara 1 (Akşam) — İstanbul Belediyesinin Vilâyetten ayrılmasına dair kanun tasarısı Meclis içişleri komsiyonun-da yeniden gözden geçirilecektir. Bilindiği gibi bu tasarı Meclisin geçen toplantı devresinde bazı sebepler dolayısile. komisyonda münakaşa edildik ten sonra bir daha ele alınmamıştı.
Yeni hükümet İstanbul Belediyesinin Vilâyetten ayrılmasına taraftar olduğu için Meclis komisyonunda bulunan tasarıyı ele almak kararındadır.
Dün Istan bula hareket eden İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Prof. Fahreddln Kerim Gökay bu hususta sorduğum bir suale şu cevabt vermiştir:
«— İstanbulda Vilâyet ve Belediyenin ayrılması hükümetçe incelenecek bir mevzudur.» Prof. Fahreddln Kerim İstanbul Valiliğine Haluk Pepeylnın tâyin edileceği hakkında An-karada alâkadarlardan hiç bir şey işitmediğini söylemiştir. Vali sözlerine şöyle devam etmiştir:
•— Hareketten evvel İstan-bulda yaptığım kaymakamlar toplantısında şelırLn umumi işlerini gözden geçirdik ve memnunluk verici olduğunu tesbit ettik. Gerek emniyet ve gerekse Vilâyet ve Belediyeye ait işlerin herhangi bir aksamağa meydan vermeden devam ettiğini söyllyebllirlm.»
Toprak, iskân müdürlüğü
Kanunun tatbikatına başlandı
Ankara I (Akşam) — Tarım Bakanlığı, toprak ve iskân işleri müdürlüğüne ait kanunun tatbikatına başlamıştır. Bu genel müdürlüğe Ahmet Salih Korur tâyin edilmiştir.
Sağlık ve Sosyal Yardun Bakanlığına bağlı iskân genel müdürlüğü lâğvedlldlği için bu genel müdürlüğe alt kadrolar, yeni genel müdürlüğe geçmiştir. İskân genel müdürü doktor Cevdet Atasagun emekliye ayrılmıştır.
İllerdeki İskân müdürlükleri «toprak ve iskân müdürlüğü» adını almıştır. Bu deği-' şlklik sebebiyle bazı memurlar açıkta kalmıştır. Bu hususta düu Ahmet Salih Korur:
«— Açıkta kolan memurlar! İki ay müddetle tanı maaş alacaklar, bu müddet İçinde ehliyetlerine göre münhal kadrolara tâyin edileceklerdir» demiştir.

Vali ve Belediye Başkanının beyanatı
Valf ve Belediye Başkanı Prof. Fahreddin Kerim Gökay bu sabahki ekspresle şehrimize dönmüştür. Vali ve Belediye Başkanı Haydarpaşada kendlsllo konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
«— Ankarada sağlık şûrasında bulundum ve sonra da şehri ilgilendiren muhtelif meseleler üzerinde temaslar yaptım. Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, Meclis Başkanı ve diğer zevat tarafından kabul olundum, istanbula faydalı olmasını düşündüğümüz İşleri bütün hıZL İle devam ettireceğiz. Bu hususta hükümet bizden âzami müzaheretini esirgemiyor. Bilhassa ucuz ev meseleleri ve hayat pahalılığını ucuzlatma yolunda başlanılan çalışmalar hızlandırılacaktır.
Danıştavda tâyinler
Ankara (Akşam) — Danıştay’da açık bulunan kanun sözcülüğüne birinci sınıf yardımcılardan Salih Aktan, başyardımcıca da kanun sözcülerinden Firdevs Menteşe tâyin edilmişlerdir. ___________
İngiltere Schuman plânını kabul etmedi
Londra 1 (R> — Avrupa devletlerinin çelik ve kömür sanayiini birleştirmeleri hakkmdaki Schuman plânını İngiltere kabul etmemiştir.
■ 4.a
Tehlike rekoru
Bîr kamyon düz yolda devrildi... Yahut, bir kamyon uçuruma yuvarlandı .. Yahut, bir taksi, içindeki müşterileriyle beraber tep© taklak oldu... Gazetelerde bu gibi haberlere sık sık Taslıyoruz. Kiminde ölüm miktarı fazla, kiminde yaralılar daha çok Öyle ki, Anadolu ve Trakya seyahatlerinde yol kazaları âdeta «olağan» sayılıyor. Tayyare düşünce ve iki üç kişi ölünce, — bu hâdise ecnebi memleketlerde bile olmuşsa — gazetelerimiz, birinci sahifeden gösterdikleri halde) taşradan gelen otobüs, kamyon, otomobil kazalarından: «Bıkkınlık verdiler!» düşüncesiyle ya hiç bahsetmiyorlar; yahut da. bıı kabil haberleri iç sahifelerin bir köşesine sıkıştırıyorlar.
Uçak seferleri tehlikelidir diye, tayyareye biıınıiyenle-rin safdilliğine şaşılır. Asıl kara yolculuğundan korksunlar.
Eıı tehlikeli yolculuk, ne tayfuıılu denizlerde, nc kasırgalı havalardadır. Yurdumuzun yolları udadır,
Sahile 2
lU
1 lluzııaıı ıuou
Yeni muhalefet ilk imtihanını iyi geçirdi
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Gerek Halk, gerek Millet Partisi namına yapılan tenkidler alâka uyandırdı
Ankara 31 (Vatan başmuharriri yazıyor) — Son seçimlerden •onra vatandaşları üzen noktalardan biri de Büyük Millet Meclisindeki muhalefetin miktar w kalitece çok zayıf düştü-, ğu kanaati idi, Halbuki dünkü Mecliste mııhaletet bu bakımdan cidden insanı tatmin edecek bir sima göstermiştir. Ki-Biiıı haklı olduğu meselesi bir tara n dursun, dün Halk 'Partici namına Faik Ab mel Barutçun un yaptığı beyanat, partinin görüşünü mûpset ölçülerle ifade ediyor ve uluorta sözden riyade madde ürerinde tenkid-İL'ri havi bulunuyordu.
Halk Partisinin muhalif parti mfaüyle İlk imtihanını 1yi geçirdiğini teslim etmek lâzımdır.
Tenkld nutkunu hazırlamak için partinin belli başlı erkânı vc bu arada Meclis haricinde kelmiş olan genç vekiller sah günü başladıkları münakaşayı o gece parti merkeandc sabahın dördüne kadar devam ettirmişler vC oîâûû* İS G-RmÇ- 21=-
ate kadar herkesle beraber ça-hşıraştır. Eski Cttmhurreİsinin, muhalif parti reisliği vazifesini bu kaçlar ciddiyetle vc demokrasi sisteminin işleyişine o ra-
viyeden faydalı olmayı İş edinmesi mîllet hesabına memnuniyetle karşılanacak bir gelişmedir.
Halk Partisinden sonra Millet Partisinin tele kişiden mürekkep kuvveti ortaya fırlamış ve âdeta mâhlrane bir parlâmento zaferi kazanmıştır. Osman Bölükba»ıyı bugün yaygaracı bir miting hatibi değil, mev zuuna hâkim vakarlı ve ciddi bir fikir adamı vaziyetinde gördük. Ortaya koyduğu fikirlere insan ister İştirak etsin, ister etmesin, Bölükbnşı her sözünü alâka Ue dinletmiş ve bozan Halkçılardan, bazan Demokratlardan alkış toplamıştır.
Anlaşıldığına göre, Bölükba-şı, bir akşam evvel 39 derece hararetle hasta yatıyormuş. Çocuğu hasta imiş, babasını iki gün evvel kaybetmiş. Bu şartlar altında ortaya, koyduğu pürüzsüz hitabet numunesi sayesinde Bölükbaşı yeni Mecliste ciddiye alınacak bir unsur halinde görülmüştür. Eğer -Füicisr utnraan evvefid müeade-teslnde kine ve küfre değil, böyle unsurlarına dayansaydı ve böyle münakaşa usulleriyle hareket etseydi bambaşka neticeler alırdı.
(Baş tarafı
Berlinde
bir hâdise
Ameliyattan sonra krizler
Ah mel Enlin Yalımın VATAN', da diyor ki:
Memlekettiniz, bir sistemden başka bir sisteme geçtiğine göre düne azami müsamaha, ile bakmak. memleket menfaatlerine en uygun yoldur. Mazinin hesaplarını görmeğe kalkışırsak, istikbali feda ederiz. İlk safhada; bir muhitte sevilmeyen ve iyi bir hâtıra bırakmamış olan kimselerin başka bir yere nakliyle iktifa olunmalı ve bütün memurlara yeni devirde bir imtihan geçirmek fırsatı verilmelidir. Herkesi iyice tartarak, kendirinden âzami derecede istifade edilecek yerde kullanmak işi; esaslı tetkiklerin hitamına ve yani çalışma sisteminin hazırlanmasına talik edilmelidir.
iyi bir .şekilde geçirileceğini umduğum hu İki kriz ihtimalinden başka yeni iktidarın buğun maruz bulnduğu büyük bir sıkıntı, şahsi ve mahalli arzu ve dertlerle hükümetin derhal bom bsrdıman altına alınmasıdır. Bu müracaatlar, kabinenin kendi zamanına hâkim olmasına ve işlerini yoluna koymasına mâni olacak derecededir. İnsafla hareket edip müracaatları sonraya talik etmek ve kuruluş devresinde hükûmeU raJiûv bırakmak tâfcimdîr.
Umumi hayatımızın normalleşmesi için bu müracaat hücumlarının krizini de atlatmağa İhtiyaç vardır.

İstanbul un yeni iktidardan beklediği Abıdin Davcr CUMHURİYET* te diyor ki:
1949 senesinin son günlerinde toplanan ve «İstanbul fethinin
500 üııcii yıldönümünü kutlama Bakanlıklar ve kuruilnrıırası daimi komisyonu» gibi upuzun bir ad taşıyan komisyonun iiç gün üstünde yaptığı jçliınalar neticesinde hazırladığı 10 aralık 1M9 tarihli mufassal raporun neşrinden bugüne karlar geçen beş buçuk ay içinde, meydana çıkan hakikat şudur; son üncü fetih yılının mütevazı bir şekilde kullanması için lüzumlu o-lan 18 küsur milyon lira temin edilmedikçe bir şey yapılmasına, hattâ başlanmasına dahi İmkân yoktur.
Bıı İtibarla her şeyden önce parayı bulmak lâzımdır
*
Yeni hükümetin programı nd a tasarruf düşüncesi Babib Edib Törehan, YENİ
1 iSTANBUL'ıla hükümetiıı prog-ramndnki tasarruf vaadinden bahisle diyor ki:
! Hükümet programının bu çok ehemmiyetli olan tasarruf va-’ adinde muvaffak olabilmesi için , derhal teşebbüse ve fiiliyata , geçmesini ve demokratik gayelere lâyık bir vaziyet tesis edebilmek için idare mekanizma-mızı_l§lal«ian ■taşlamasını çok Tâydalı- buluruz. Bu gibi ıslahat memleketimizde sön 42 sene zarfında müteaddit kereler yapılmış ve muvaffak olamamıştır.
ilk zamanlarda muvaffakiyet eseri gösterse bile, hısa bir müd det sonra, evvelce yapılan ıslahattan daha fena bir hal husule gelmiştir. Bîr daha bu hale meydan vermemek İçin bu defa bu işin bir plâna raptı zaruridir. Temas ettiğimiz mevzu ü-zerlnde şimdiye kadar çok durulmuş, tetkikler yapılmış, ra-
bu
porlar yazılmış, fakat tatbik o-luıımamıştır. öyle zannediyoruz ki, şimdi artık yeniden komisyonlar kurulmasına, tetkikler yapılmasına İhtiyaç yoktur.

Bir arı kovanı: Çankaya
Selim Ragib Emeç, SON POSTAM» diyor ki:
Yeni Meclisin toplanması ve yem Adnan Menderes hükümetinin vuruluşundan beri. Ankarada, bir aıı kovanı manzarası göze çarpmaktadır. Bu hııî, Millet Meclisinin içinde olduğu kadar dışında da böyledlr.
Eski iktidardan devralınan ve her biri ayrı ve ciddi ıslah tedbir ve tetkiklerine İhtiyaç gösteren meseleler, hükümet kadrolarını geceli, gündüzdü faaliyete sevketmcktedlr. Meclis encümenlerinin seçilmesi de, Meclis içinde bunun gibi bir vaziyet yaratmıştır. Encümenlerin nasıl bunaltıcı bir çalışma durumunda olduğunu, meselâ, istida encümeninin elinde, geçen Meclisten müdevver olmak üzere sekiz bin dosyanın mevcut bulunduğuna İşaret etmek kâfidir, sanırım.
Bir sene evvel miktarı on üç bine yükselen bu vatandaş müracaatlarından geçen devrede ancak beş bin tanesi muameleye tabi tutularak tasfiye görmüş, geri kalanı yeni Meclise aktarma edilmiştir.
Keza. Celâl Bayarak Devlet Başkanı seçülşindenberi^ şimdilik Devlet Başkanlığının resmi dairesi ittihaz olunan Çankaya köşkü de, memleketin dört bir tarafından koşup gelen ve yeni Cumhurrelslne muhabbetlerini bildiren; resmi, hususi heyetlerle, her an dolp taşmaktadır.
Hükümetin programı etrafında münakaşalar
karşılık Sovyetlerin Avrupa-daki muazzam kuvvetleri göz önünde tutulursa Batı Avrupanın Manş Denizine kadar istilâsı ancak hatta meselesidir. Amerika, tarafsız Avrupa düsturunu, yani kendi mukadderatına bırakılmış bir Avrupa politikasını işine elverip kabul ettiği gün Rusva ile anlaşması kolay. fakat Avrupanın hali perişandır.
Tarafsız Avrupa, yahut A-merika ile Rusya arasında muvazene rolü oynıyacak «üçüncü kuvvet* nazariyesi Batı Avrupa devlet adamları arasında revaç bulmamıştır. Öyle anlaşılıyor ki Batı Avrupayı her hangi bir tecavüzden korumanın ilk şartı, bu tecavüzü bir müddet olsun onlivecek bir kuvvete sahip bulunmak olduğunu M. Acheson bu defa Londra konferansında iyice anlamış, Bat) devletlerini millî müdafaaları uğrunda müşterek fedakârlıklara razı etmiştir. Senato ve Temsilciler Meclisleri önünde belirttiği i-yimşcrliğin sebebi şimdilik budur.
Avrupa sulhu bakımından bu neticeye sevinmek gerektir. Çünkü bir hart macerasını tahrik edecek âmillerin başında, bir tarafın za'fı gelir. Giin gibi aşikar oldu ki Hitler. İngiltere ile Amerikanın harbedeceklerinç ihtimal verseydi ve Sovyet Rusya Almanyayı desteklemedeydi İkinci Dünya harbi faciası olmazdı.
Bazı çarpışmalar olduğu söyleniyor
Faruk Sunter
Berlin 31 — Berilnde Atlan-ger otomobil yolunda nöbet bekleyen Fransız vc İngiliz askerleri SovyeLler taralından bir saat iyinde kışlalarına dönmeğe daı®t edilmişler, dönmeyince tevkif edilmişlerdir. Alâkalı makamlar tahkikata başlamışlardır.
Potesdamer meydanında çarpışmalar olduğu hakkında şayialar dolaşmaktadır.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı işe başladı
Semplon ekspresi
Af kanunu
Yeni yol Bulgaris-tandan geçmiyecek
Tasarı kısa bir zamanda Meclise sevkedilecek
Sahte hâkim 5 yıl 1 ay hapse mahkûm oldu
Ankara 31 — Sahte diploma kullanmak re zirai kombinalar satış memuruna ait evrak tanzimi suçlarile bir müddet-tenberi yargılanan sahte yargıç Kaya Günalp, ikinci Ağır-. ceza mahkemesince 5 sene 1 ay hapis cezasına mahkûm edildi.
Ankarada şiddetli bîr zelzele oldu
Ankara 31 — Bu akşam saat 2150 de Ankarada kısa fakat şiddetli bir zelzele oldu. Dipten gelen bir gürültü He şiddetle duyulan sarsıntı, şehirde hayil telâş uyandırmış, herkes sokağa fırlamıştır.
Necnıeddin SADAK
Yüksek Sağlık Şûrası çalışmalarını bitirdi
Ankara 31 TAJL) — 29 mayın 1950 tarihinde gündemin -deki konulan incelemeğe başlamış olan yüksek sağlık şurası bugün de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Nihat Reşat Belgerin başkanlığında toplanmış ve 195o yıh başından şimdiye kadar yurdumuzda görülen bulaşıcı ve sosyal hastalıklar durumunu Incehyerek bu hususta alınmış olan tedbirleri yerinde bulmuş ve şûra Azan tarafından yapılan muhtelif teklifleri tetkik ve karartı bağlıyarak çalışmalarına son vermiştir.
Yalanı meydana koyan alet
Londra 31 (A.A.> — Birleşik Amerika büyük elçiliğine mensup şahsiyetler yalanı meydana koyan âletin halen hapishanede Amerikan federal araştırma bürosu memurları tarafından sorguya çekilmekte olan atom casusu Dr. Klaus Fuçhş'a tatbik edileceğine dair çıkan haberleri tefsir ede-miyeceklerinl dün söylemişler dlr.
Bu resmi şahsiyetler hafta sonunda îngittereden ayrılmaları beklenen İki federal araştırma bürosu memurunun halen Londrada bulunduklarını Leylcl etmişlerdir.
Umumiyetle İtimat kaynaklara göre, memurlar Birleşik Amerikaya. dönmeden evvel Fuchsu kere daha göreceklerdir.

edilen Amerikalı
bir
Ankara ilk okulları
Emette ekim işleri
Emet (Akşam) — Ekim işleri gayet iiydlr. Hemen her gün bir veya iki saat kadar, gece ve-jya gündüz yağmur yağmaktadır. Ekin, bilhassa başağa kalk-
Ankara 31 (AA) — Şehri- ;
mMekl bütün Okoknllarda {ı................
1949-50 dc-r, yıh eğitim donemi mamış olduğu cihetle, bu yag-bugun sona ermiştir. nıuriardan fayda gurecekllr.
Ekonoml ve Ticaret Bakanlığı müsteşarlığına eski teşkilâtlandırma umum müdürü Faruk Sunterin tayin edildiğini yazmıştık. Anadolu ajansının tebliğine göre yeni miıs-teşar dün sabahtan itibaren vazifesine başlamıştır.
Hruk SuKter UM da fetao- ₺,„su„c
takla doamaamr. OaMtaaann „n (,epl,urt,m„„r.
UUrdlkUn so«r« Ym| İstanbul - Sel»- kurulmuşu,
Lozan üniversitesinden mevtin _ıa_ ___.
Ankara 31 — Adalet Bakanlığı af kanunu tasarısını bir an wvfl hazırlamak için tetkiklere başlamıştır. Bu münasebetle Bakan Halil özyörük'üa başkanlığında, profesör Bülent
Avrupa Semplon ekspresi, , uzun zamandanberi haftada üç gün İşlemesine rağmen, Bulgaristan dan transit vizesi alma güçlüğü yüzünden rağbet bula-mıyordu. Türk, Yunatf ve Yu- Nurl Esen, profesör Faruk E-| goslav Demiryolları idareleri ren. profesör Sulhi Donmezer 'arasında son zamand* ~j 1 ____________________
bir anlaşma gereğince ekspre- j umum müdürü Lûtfi A Isa tuldün mürekkep bir komisyon
bitirdikten ııo₺ı „txılıu.vı - OT,«-
Lozan üniversitesinden mezun 1 nlk*'2'‘Bel^ 2°^™ . î£ris olmuş |Vt iktisat ^Bakanlığında oıara]{ edilmiştir. Bu ûu-rf-toiır ı«-ı ı_ i-.» ruma göre bundan böyle Bul-
gar arazisfiıden geçmeden İ yolcular İstanbuldan Paris'e
trenle üç günde gidebileceklerdir. Hattın on beş güne kadar
Menderes hükümetinin eski hü-| kûmetlerin İcraatını ilerideki, başarısızlıkları için daha İlk: günden bir bahane olarak ortaya koyduğunu kaydetti ve : «Hükümet programının bize hiçbir suretle güven vermediğini söylemeğe mecburuz.* dedi.
Millet Partisinin görüşü
Millet Partisi adına konuşan Osman BÖlükbaşı, programı soû derece seyyal bulduğunu söyledi, normal bir İdare cihazının harekete geçmesine mâni olan fiili ve hukuki secilerin ortadan kaldırılması gerektiğinde ısrar etti.' Sözleri arasında buğday İh -' racatından, Atıf İnan hakkın-daici tahkikattan. Hasarı Âli Yücel ve Kenan Öner dâvasında çıkan bir tevhidi içtlhad kararından bahsetti. Bu münasebetle şu mütalâada bulundu:
«— Yeni iktidarın Başbakanı, bu sözlerle gayrimeşru servet e-dinenlerin kıllarına dokunmıya-cağız, mazinin, hesabını görmi-yeceğiz demek istiyor. Biz. Millet Partisi olarak bıuıa muhalifiz, Yeni iktidarın mazinin kötülüklerine sünger çekmesine taraftar değiliz. Ancak bunu söylerken memlekette örfi idare İlân, etilisin, sehpalar kurulsun demek İstemiyoruz. Fakat millete herkesin yaptığı yanında kal-mıyacağı hususunda teminat verilmesinl istiyoruz.»
Bölükbaşı bu minval üzere sözlerine devam ederken C.H.P. ileri gelenlerinin şahıslarına hücum etti. Eski Reisicumhur da dahil olmak üzere bütün bakanların ve milletvekillerinin niçin mal beyanına tâbi tutulmadıklarını sordu. Fakat bu sözler. Başbakanın «Şahsiyat yapmayınız» tarzındaki ihtarına vesile teşkil etti. Daha sonra Anayasa mevzuuna temas eden Millet Partisi sözcüsü. Anayasayı tâdil etmeden önce onu tam mânasiyle tatbik etmek lüzumunu belirtti ve mazideki kötülüklerin Anayasanın mükemmel olmayışından değil, onun rafa konulusundan ileri geldiğini İddia etti. Bolükbaşı mütaakıbcn programın diğer noktal&nna, bu arada aşın sağ ve sol cereyanlarla mücadele edileceğine dair olan kısmına temas etti ve aşın solcuların başını ezmek husu-
— ■ Mailin ULI^U
arasında son zamanda yapılan vc Adalet Bakanlığı ceza işleri sunda Millet Partisinin de hü-blr aniMm» rereMnre elrmre-------------------- ...... ------ kûmetle beraber olduğunu, an-
cak bunun şarta bağlı bulunduğunu söyledi ve sözlerine şöyle
Kanun tasarısının kısa za- devam etti: manda Meclise sevkcdlimesl beklenmektedir.
muhtelif vazifelerde bulunmuş-
tur, 1949 senesinde devlet hız-
metinden ayrılarak gazetecih- yolcular ğe intisap etmiştir
Deruhte ettiği bütün vaslf’---------------
lerde zekâsı ve bilgisi İle tema- açılmasına ve yataklı seferlerl-
yûz eden Faruk Sunter’in yeni >ün başlamasına ç&bşıımakta-vazlfe5inde de kıymetli hizmet- d,r-
lerde bulunacağına şüphemiz B« yol açıldığı zaman, vapur Oynaganlı haklarında
yoktur. ,ve uçak fâallerinin pek aşağı-J 11 ttn ihbarlar üzerine yük-
__________ :sınd* olan tarifeleri yüzünden sel( stfinı kumlu tahkikata jT 1__. 1 . 'çok rağbet bulacağı umulmak- j başlamıştı. Faik Erbaş hakkın-
'Vagons-Llts şirketi nt^ntnian-* isimde bir kimse bulunmaması na yolcular kaydolunmaktadır- '
lar.
1 _ Hükümet İrtica derken neyi kastediyor?
2 — Din İşlerinin idaresini
İki milletvekili
hakkın d ak i ihbar
Ankara 31 —- Demokrat nıll-1 iuanbui Bonıurun ıı/s/ıtsa ıiaiiori letvekillerinden Faik Erbaş ile] ç e k l € v
Bekir Oynaganlı
BORSA
,, . ■ i ■ v0* raKbeL bulacağı umulmak- (na eroaş
Ucuz evler projeleri tadır Dk tren için şimdiden dakl tahkikat, İhbarı
Belediyece yapılacak ucuz evler için verilen projeleri tetkik > edecek olan jüri heyeti dün top- i lanmıştır. Heyet verilmiş olan 55 projenin hepsinin usule uygun. olarak tevdi edildiğini teshil etmiştir. Bugünden itibaren Teknik Üniversitede Mimarlık fakültesi salonunda toplanacak 1 olan heyet projeleri açarak içinden en uygun olanlarını seçmek üzere İncelemeye başlayacaktır.
İhsan Soyak
' yüzünden durdurulmuş. Bekir Oynaganlı hakıkndakl ihbarın da kanuni müddetten sonra yapıldığı anlaşılarak muamele yapılmasına lüzum görülmemiştir.
Zonguldak işletmesi müdürü başka bir vazifeye tâyinini istedi
Tedris mitingi
İstanbul Teknik üniversitesi Talebe Biriliğinin evvelki gün yapılmış olan fevkalâde genel kurul toplantısında Teknik Ü-nlversite ve Makine. Elektrik, İnşaat. Mimarlık fakülteleri talimatnameleri görüşülmüş, talebelerin şimdiye kadar talimat namelerin aksak ve tatbik kabiliyeti olmayan hükümlerinden bahsedilmiştir.
Neticede talebeler arasındaki, daha İyi ve makûl hükümler ihtiva eden bir taJimtname hazırlanması hususundaki, u-mumi arzuyu duyurmak maksa-diyle bir tedris mitingi yapılmasına karar verilmiştir. Mi- bir müddet meşgul olmuştur, tingl hazırlamak üzere bir ter- '----------------------
tLp komitesi seçilmiştir. Miting1»-» • ı - o i v Tekrıik Üniversitede başlayıp |,§,^*'eri1 “3*0(111 ruat Taksim meydanında devam e- ICöprülü Parİs*te decektlr. Gerekli müsaadeyi al-| Paris 31 (A.A.) —
mak İçin Teknik Üniversite Ta- Türkiye Dışişleri Bakanı lebe Birliği Vllâvete müracaat Köprülü bu akşam etmiştir.
Ankara 31 — Burada öğrendiğime göre, Zonguldak Kömür İşletmesi umum müdürü İhsan Soyak, vekâlete müracaat ederek. başka bir yere tâyinini istemiştir. Soyakın yerine eskiden Divriği demir madenleri müdürlüğünü yapmış başmühendis Yusuf Gûratanın tâyin edileceği kuvvetle söylenmektedir.
Bayar, Mecliste meşgul oldu Ankara 31 — Bugün Cumhurbaşkanı Celâl Bayar Mac-lise gelerek çalışma odasında
Ankara yolunda feci bir kamyon çarpışması
Ankara 3ı _ Dun akşam Etimesgut civarında 26 ncı kilometrede bl.r kamyon kazası olmuştur. ,
Şoför Bilâl Uludağın idaresindeki -14®4 numaralı kamyon Devrek 9 numaralı kamyonla yarış ederken devrilmiş ve hendeğe yuvarlanmıştır.
Bu devrilme neticesinde kamyonda bulunan Emine Uyar İsminde bir kadın derhal ölmüş ve sekiz kişi de yaralanmıştır,
Yaralılar hastaneye kaldırılmışlar, hâdise hakkında tahkikata başlanmıştır.
Cumhurbaşkanını tebrikler
ı Ankara 31 — Cumhurbaşkanlığına seçilmesi dolayıslyle Celâl Bayar ile Suudî Arabistan Kıralı Abdülâziz, Pâklstan Umul Valisi Khawaja Nizameddln, Hlndls-
fAfpi: lan Cumhurbaşkanı Rujendra Fuat Prasad arasında tebrik ve te-
Londra 1 SlCTİld TorV 100 Ddl»ı
Para 100 FTansn F. Sloklıolm İl» İsveç Kr. Cenevre 100 İsviçre F Amesterdım 100 Florin Bı-a)!«l 100 Belçika F.
Lizbon 100 Eskilde*
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 3 FAİZLİ TAHVİLLER
SIvbs - Etkurura ı Sivri* - Erzurum Z-1 HM1 Dem İr v olu I 1911 Demiryolu U İMİ Demlrvolu D3 Milli MUdofaa Milli MUdalno İl Milli MOMM» İD Milli MOdaLaa IV
Kapan’»
191
. hükümet bir cemaat meselesi mi, yoksa devlet meselesi mJ telâkki ediyor?
Hükümet bu noktalan bu kür | süden açıklamalıdır. Mareşalin ölümü sırasında halkın mâsu-manc bir şekilde yaptığı tezahüratı hükümet irtica olarak vasıflandınyorsa hemen ilâve edeyim kİ, biz İrticadan bu manayı İstihraç etmiyoruz. Mürteci! böyle anlamıyoruz.»
Bölükbaşı son olarak programdaki dış politikaya dair görüşü mevzuubahselti vc bu politikayı tasvip etti.
Müstakillerin görüşü
Müstakil milletvekillerinden Sinan Tekelloğlu. eski devre ait hesapların tasfiye edilmesini, anayasanın değiştirilmesini, bakanların mesuliyetlerine dair kanun getirilmesini İstedi.
Evvelce toprak ofis suiistimalinden sonra, ticaret bakanının bu kanunun olmaması yüzünden sorumlu tut ulamadığını söyledi.
İktisadı devlet teşekküllerinin bütçelerinin kanunla tanzim e-dİlmesi Lâzım geldiğini ifade etti. Diğer mevzularda hükümetin programı üzerinde temennilerde bulundu.
'&îuuiakıöen_ muşlâîcn niliİet-vekillerinden Dr. Kenıal Türk-oğlu fikirlerini açıkladı.
Devri sabık’m şümul
ve manası
Avni Doğan, Millet Partisi a-dına konuşan Bölükbaşmın hükümet programındaki «devri sabık ya ra tanıyacağız» cümlesini izah tarzından bahisle dedi ki:
«— Bunun şümûl ve mânasını bilmiyorum. Fakat bir Halk Partili olarak kötülüğü ve namussuzluğu ve herhangi bir suçu tervice asla mütemayil olmadığımızı arzetmek isterim.
Suç rarsa. İktidar partisinin mevcut nizam içinde takip etmesi vazifesi olduğu gibi, biz de onun yanında takdirkân olmaktan başka bir şey yapnııyaca-ğıx»
Avni Doğan, bazı mütalâalar -la Meclisin mazisini inkâra kadar gidildiğini belirterek; «Hiçbir şey kaya kovuğundan çıkmaz. Devirler tekâmülle olur. E-ğer bütün bunlar İnkâr edilirse, yani siz meşru bir Meclisin, meşru bir kanuniyle intihap cdll-medinlzse mânası kalmaz. Varlığımızda en biiyûk âmil olan A-ta türkü zaferle sermest biri. Lnkâr edebilir. Fakat şimdi de Ataliırkün Çankayadaki ikametgâhında bulunan üçüncü Cumhnrbaşkanmın bu inkârdan bizim kadar ıstırap duyduğuna eminiz. Övünmeden yaşamak çok İyi bir şeydir. Biz çalıştık, ste yeni başlıyorsunuz. Temenni ederiz kİ eksiksiz iş göresiniz. Bu, millet hesabına büyük bahtiyarlık olur. Ancak C.H.P. ye üç milyon reyin para ile verildiği ifade edilirse bu seçmenlerden yüzde kırkının oyunu sattığı Ithamiyle millete tevcih edilmiş bir isnad olur ki, buna emi-
ere iştirak etmiyeceğlnlzden w CT nim.»
M 83
15.68-10 1
S.60
9.Î390
Vakll 21 1 geçtiğinden cuma günü devam edilmek üzere oturuma son verildi.
ireated bv free version of 2PDF
O
Demirhan vapurunda araştırmalar
Filadelfiya 31 fAP) — Rıza ve Aslan Sadıkoğlu ortaklan mandit gemicilik şirketine ait 5,000 tonilâtoluk flDemirhan» vapuru gemide kaçak uyuşturucu maddeler bulunduğun* dair yapılan bir ihbarı miıtaa-iftû.Tft kıp gümrük muhafaza memur-im.to ,Brı tarafın(,,ln 3 *‘ere boşuna 100 araştırılmıştır.
Gümrük ajanları şimdi gemide 24 saatlik bir nöbet ihdas etmişler, girip çıkan bütün mürettebat üyelerinin üzerleri ve eşyaları araştırılmaktadır. Diğer taraftan New - York’lu general Shipping kumpanyası aynı Türk firmasına alt diğer iki geminin kendisine borçlandıklarını ileri sürerek, 165 bin dolar alacağı olduğunu bildirmiş ve «Demirhane m hareketine mâni olunmasını istemiştir, ilgili adliye makamları bu iddiayı ö-nümüzdeki pazartesi günü ince-liyeceklerdir.
nss n — a 50 aı «o 23.50
31.— 21.55
21.70,
% I FAİZLİ TAHVÎLLEB
Kullanma 1 1
Kalkmmn 11 I
Kaiicmmr m 1
94» ISURrim I I
W# ısılKran 11 1
ISii Demiryolu 1940 İstikraz» L
% «.3 FAİZLİ TAFVtLLEB
19» tahvili 90.10
% 5 FAİZLİ rAHVİLLEB
1033 Erg*m 1938 ikramiyeU Milli MuaaLaa
Demiryolu IV Demiryolu ü
ANADOLU OEMİnVOLU GHüPÖ
aı.—
21-
89.10
55.S5
TİİRK TİCARET RAKKASI
Tahviller 1-»
Hisse senetleri 1 60
Mümessil senet
ŞİHKE1 fflSSELEHJ
McHtes Batıka») arslun Çimento T Ticaret HnnlUıSl 1‘ Bankası
Tür« I trenle şekkür teleralhm teati edil- ] jBrükseldcn Paris'e gelmiştir. ı miglir. I kui««
Yakında açılıyor.
Kadıköy - Atıyolağ
~\KSAM(fo,AKSA\U]
İstanbul iklimine göre erkek kılığı
Umumî meclis
sah fe 3
İsrail röportajları
f
b>
Beyaz ayılar, Kutup ayıları. Karların beyazlığına iyi temessül ediyorlar. Boz ayılar da, ağaçların kütükleri yanında göze çarpmıyorlar. Öbür hayvanlarda da, tabiatın icaplarına göre şekil vc şemail olduğu malûm.
İnsanlarınki de ona göre olmalı değil mi? Ekseriya tersine. Güneşli memleketlerde niçin asırlarca fes giyilmiş, hâlâ giyiliyor da. Şemssiperli serpuş güneşsiz memleketlerde? Keza, Iskoç-yanın «sisli, yağmurlu, buzlu-. ikliminde ne sebeple kısa eteklik ve Şarkta 11e sebeple şalvar?
Mamafih, arada sırada, nadiren, iklimin şartlarına uyanlar oluyor. Bunlar arasında dedelerimizden misal göstermek lâzımsa, eski İstanbul zenginlerini unutmı-yalım. Peşleri sıra, ağaları ellerinde bohçalarla gidermiş. Şu son üç diirt gün zarfında görüldüğü gibi hava değişiklikleri oldu muydu:
— Güneş açtı, al kürkümü. ver Şam hırkamı!
Biraz sonra:
— Rüzgâr esti. Al Sanı hırkamı, ver elma kürkümü...
Derken rüzgâr salı günkü gibi şiddetlenince:
— Koy bohçaya elma kürkü. ver samur kürkümü...
Kö=e başını saparken:
— Yağmur çiseliyor, şemsiyeyi!
Fakat ansızın Kerbelâ tasındaymış gibi güneş verir:
— Siyah şemsiyenin zamanı geçti. Aç sadakor şemsiyeyi. Yine giyeyim Şam hırkamı.
O zaman bu zamandır kaç devir değişti. Arada, birçok kıyafet dalâletleri oldu. Meselâ, İstambolinler. setre pantolonlar, «bonjur» denen «jaket atav-'lar. hele o dik kolalı yakalı cendereler hiç hu İstanbul ikliminin kıyafetleri değildi. Son zamanlarda. Köprünün üzerinde durarak bakınız: Erkek kıyafetleri de, kadın kıyafetleri de mantıkiliğe doğru epey gelişmiştir. Bu mantıkilik de, kısmen Amerikan modasından, kısmen tasarrufa -«.riavetten. kısmen de rahat telâkkisinden ileri geliyor. Ekseriyetin basında ya hiçbir şey yok, yahut lıafif bir serpuş var. Sırtlarda modern gömlekler, ayaklarda mokasen'ler.
— Daha ideali nasıl olabilir? — diye düşündüm. — Artık peşimizde, hohçah bir ağa rezdiremediğimize göre, iklimimizin şartlarına eski çelebiler derecesinde te-messiil etmemiz kabil midir? Meselâ şu son üç gün içinde fiyasko vermeden, evimizden işim«ze, işimizden evimize hangi kılıkla gidebiliriz?
Şunda karar kıldım: Yukarıda bahsettiğim hafif serpuş (meselâ kasket, yahut İhtiyaç halinde güneş istikametinde eğitebilecek geniş bir bere.) Sırtta modern bir gömlek. Gömleğin altında, lıu terletici iklimin icabı bir ten fanilâsı. Bacakta hafif bir gabardin, yahut kaşe pantolon. Ayakta da soket ve Mokasen. Kolda, behemehal ince bir empermeabl. Rüzgâra karşı, yağmura «. karşı.
Bu kılık, kıştan yaza tereddütlerle intikal eden bu kaprisli İstanbul mevsimi için idealdir zannediyorum. Başka hor hangi bir kıyafet, insanı cok kötii durumda bırakabilir. Anlattığımla terlemeksi-zin, ıslanmaksızın, üşümek-sizin günlerce dolaşabilirsiniz.
Bugün Haziran devresi toplantılarına banlıyor
saat
Umumi meclis, bugün 15 den itibaren Haziran devresi toplantılarına başlayacaktır. Bugün görüşülecek en mühim mesele ucuz evlerin İnşa ve tevziine alt talimatnamedir.
Umumi meclis, her toplantı devresinde 15 günlük normal zaman zarfında İşlerini bitiremediğinden toplantılar daima 15 gün temdit edilirdi. Bu devre toplantılarının temdit edilmeyeceği ısrarla söylenmektedir. Müzakeresi yapılamtyao işler intihap edilecek yeni meclise bırakılacaktır.
Haziran toplantı devresini Vali ve Belediye Başkanı Prof Fahreddin Kerim Gökay kısa bir konuşma ile açacak ve toplantılara riyaset edecektir.

İzmir — Uzun zamarylenberl Almanyada tütüncülük mevzuunda tetkiklerde bulunan tanınmış bir Türk tacirinin tli-dirdiğine göre ezeldenberi tütünlerimizin yegâne alıcısı olan Almanya bugün için Virjinya tütününü Türk tulûniine tercih etmektedir.
Tacir İzmir ve İstanbulda bulunan meslektaşlarına gönderdiği raporda Almanların Virjinya tütününe alıştıklarının artık bir hakikat olduğunu ileri sürmekte ve balkın sert sigaraları aradığım bildirmektedir. Bu vaziyet karşısında Almanyada Şark sigarası yapmak isteyen fabrikalar yaptıkları reklâmlara ve bütün masraflara rağmen süriim temin edememektedirler.
Bu cümleden olarak şark tütünleri için daha müsait bir
(Vâ - Nû)
İsrail - Urdun hududu
Yiyecek maddeleri
Nüfus işleri
Ekim ayında yapılacak u-mıuni nüfus sayımı için hazırlıkların ilerlemekte olduğunu gazete haberlerinden öğreniyoruz. Evvelki sayımların tecrübelerinden faydalanılarak bu defa memleket nüfusunun daha esaslı surette tesbiti için lüzumlu tedbirlerin alınacağını kuvvetle umuyoruz.
Yeni hükümetten beklediğimiz icraatın başlıcaların-dan biri de nüfus umum müdürlüğü teşkilâtında yapılacak ıslahattır. Muhtelif vesilelerle sırası geldikçe belirttiğimiz gibi, hâlen mevcut teşkilât vc tatbik edilmekte olan sistem bozuktur. Nüfus kayıt işlerinin kırtasiyecilik sürüncemelerinden kurtarılması lâzımdır. Doğumlar, ölümler, evlenmeler, boşanmalar muntazam bir şekilde takip vc gereken yerlere vaktinde bildirilerek esas kütük defterlerine kay-dedilemiyor. Meselâ bir vilâyetten diğer bir vilâyete gidip yerleşen vatandaşın bilâhare medenî durumunda husule gelen değişikliklerden onun asıl kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu ekseriya haberdar olamıyor. Sonradan yerleştiği yerde evlenen vatandaş, doğum itibarîyle kayıtlı bulunduğu nüfus defterinde bekâr görünüyor. Bu karışıklıklar yüzünden, nüfus idareleriyle alâkalı muamelelerde uzun muhaberelere yol açılıyor. hem vatandaşın işi gecikiyor, hem idare kırtasi-ee boğuluyor.
Yine muhtelif vesilelerle belirttiğimiz gibi, tescilsiz evlenme ve bunlardan meydana gelen doğumlar meselesi de hükümetin ehemmiyetle üzerinde durması gereken bir mevzudur. Öteden beri bu nazik mevzu üzerinde tetkikler yapıldı, tedbirler alındı, mektûm nüfusun kayıt müddetleri kanunlarla uzatıldı, fakat iş bir türlü düzene konulamadı.
Bugün köylerde imam ni-kâhiyle evlenmeler eski minval üzere devam ediyor. Geçici bir gönül temayülü ve daha ziyade, iş bölümü kay-gusuna istinad eden bu kabil evlenmeler nüfus kayıtlarına geçmiyor. Evleniyorlar. bir müddet beraber Yaşıyorlar, çoluk çocuk sahibi oluyorlar ve günün birinde ya erkeğin usanması veya basit bir geçimsizlik sarsıntısı yuvanın yıkılmasına sebep oluyor. Arada kanuni bağlar mevcut olmadığı için erkek diğer bir kadınla yine aynı şekilde evlenmekte hiç bir zorluk çekmiyor. Bu suretle evvelki kadın sefalet girdaplarına yuvarlanıyor.
Vefasızlık bazım da kadın tarafında tecelli ediyor ve bu hareketler ekseriya kanlı facialarla neticeleniyor.
Cemiyet bünyesinde bîr çıban halinde kökleşen nikâhsız evlenmelerde başlıca mesuliyet muhtarlara terettüp eder. Muhtar intihabında zümre menfaatleri, mü-tegallibe baskıları bir yana bırakılarak hakiki ehil kimselerin seçilmesi temin edilmedikçe işlerin düzelmesi imkânsızdır.
Dileriz ki, hükümet, gerek nüfus idarelerinin ıslahı ve gerekse köylünün her bakımdan kalkınması için gereken ciddî tedbirleri gecik t irmesin.
Bir kısmının fiyatı düşüyor, bir kısmının yükseliyor
Kanlı harb izleri — Bir hudut kulesi — Yıkık bir oda — Çarpışmaların bıraktığı hâtıralar — İşçilerin afişleri
Kudüsiin içinde ve dolaylarında hâlâ rastlanan harb izlerini gezdikten sonra, insanların biriblrleriyle oynadıkları ölüm oyunundan bir daha ürperdim. Bugün dükkânda, sokakta veya büroda günlük ekmeğini çıkarmaya çalışan bu yahudiler ve şu araplar kısa bir zaman, önce biribirlerinin canına göz dikmiş ve bu maksatla silâh kullanmışlardı. Bunu düşünmek bile insanın canına elem veriyor
Kudüs sokakları o kanlı savaşların izlerini taşıyor. Barikatlar, tank engelleri, bel örgüler ve duvarlarda kurşun veya gülle izleri...
şehrin doğu kısmına doğru arabayla ilerlerken gözlerimizin önünden buna benzer harb hâtıraları geçiyor. Böylece ye vardık.
Tepeden bir müşahade
Çıplak bir tepe. Dört
de ayaklar altında. Altımızda tarihi Kudüs, kuzeyde eski Kudüs. Zeytindağı. üniversite, doğumuzda, hayli ileride, deniz seviyesinden 392 metre aşağıdaki Lut gölü ve güneyimizde Beytullâhım.
Hafifçe rüzgârlı bir yer olan bu tepe İsrail - Ürdün topraklarının ayrıldığı noktalardan biridir. Azarinin öbür tarafa doğru başlıyan inişiyle beraber Ürdün topraklarına giriliyor. Hudut olarak tel örgü kullanılmış. Karşı topraklar göz alabildiğine uzanıyor. Tâ İleride Ür-düniin bir yolunda iki deve ağır ağır gidiyor. Her taraf sessiz.
Savaş yerinde bir köy doğuyor
Tepede, tam hudut dibinde üç katlı beton bir bina, etrafında da tahta barakalar var. Avluda İsrailli erkekler çalışıyor. Bu beton bina harbde en şiddetli muharebelere sahne ol-

Toptan yiyecek maddeleri fiyatları düşmektedir. Fakat bunlar perakende satışlara aksetmemektedlr. Alâkalılara göre perakende fiyatlar en az yiizde 20 nlsbetlnde ucuzlayabilir.
Diğer taraftan muhtelif semtlerin fiyatları arasında mühim fark vardır. Balıkpazarının büyük bakkaliye mağazalarında Urfa yağı 540. Trabzon yağı 450. zeytinyğı 230, bu sene mahsulü beyaz peynir 160, sabun 150 kuruşa satılmaktadır. Halbuki bilhassa Beyoğlu semtinde bu fiyatlar yüzde 25 pahalıdır.
Bir kısım yiyecek fiyatları düşerken bir kısmının fiyatları yükselmiştir. Yoğurt bunların başında geliyor, Tavası 250-300 kuruş olan Silivri yoğurdu bir kaç gündenberl 600 kuruşa çıkmıştır. Perakende fiyat da kuruştan 120 ye çıkmıştır.
70
from China». Yanında başka bir İmza; »Josef Spitz». Biraz ötede de şu yazı: aL. Robinson-Chıcago - U, S. A.». Öbür duvarda başka bir muharibin el yazısı: «Rene Levine - Bir-
mingham, 18.4.1950». Sonra imzasız başka bir yazı: uLibirtadi İsraelle». Ve Ibranice yazılmış daha bir çok satırlar... Duvarlar bunlarla kaplı.
Şu odada gözüme çarpan satırlardan anlıyorum ki, bir tek odada çarpışanlar arasında bile 8-10 ayrı diyardan gelmiş yahudiler var. Harb buralardan kötü izler bırakıp geçmiş.
İşçi sendikalarının afişleri
Merdivenlerden inip avluya çıktık. Burada da tahta barakalar üzerinde, ibranice yazılı iki afiş gördüm. Tercüme
Kudiis üniversitesinin uzaktan görünüşü
ettiler. Bunlar İsrail işçi sendikaları birliğinin. İki afişiymiş. 1 Mayıs işçi bayramı münasebetiyle çıkarılmış. Birinin Türk çesl şu: «İsrail devletinin, eşitlik ve bağımsızlık prensipleri üzerine kurulan bir işçi cemiyeti olmasını istiyoruz.» Diğerinde şunlar yazılı: «Arap işçileriyle yahudı işçileri arasında kardeşlik ve işbirliği bağlan kurulmalıdır.»
Arabamıza binip süratle Tel-âvive gitmek üzere yola çıktık. Tekrar geniş caddelerden geçerek geldiğimiz yollardan döndük.
Otomobilin sürati kadranda 100 kilometreyi gösteriyor
ben 2000 yıllık bir İbrani duasını düşünüyorum: «Ey Kudüs, seni unutursam eğer, sağ elim kurusun».
Şahap BALCIOClü
Vft
Bilindiği gibi: sözü protokolla Birleşik i gümrük tarifesinin 601 pozisyona giren ve 2805/900 İstatistik numarası altında tasnif olunan sigaralar ve saplı yaprak tütünlerinin gümrük resmi, kilo başına 30 sentten 2o sente İndirilmiştir.
geçen Amerika 1 sayılı
RADYO
İSTANBUL RADYOSU öğle ve aksam programlan

gümrük tarifesi yapılmasını ve muş. Şimdi yaralarını sarıyor-kendi tütünlerinin Almanyaya daha ehven fiyata mal olmasını temin için mutedil bir gümrük tarifesi İstemek üzere bir Yunan delegasyonunun da Almanyaya hareket etmek üzere olduğu bildirilmektedir.
Diğer taraftan bu malûmatı alan İzmir firmaları derhal harekete geçmişlerdir. Haber aldığımıza göre Ege bölgesi tütüncüler derneği bugün ticaret odasında olağan üstü bir toplantı yapacak ye bu mesele hakkında görüşmelerde bulunacaklardır. Bu toplantıda tütünlerimiz için ciddi bir mesele teşkil eden bu mevzu hakkında yeni hükümetle temaslarda bulunmak üzere bir de heyet seçilecektir. Heyet hükümetle temasını nıütaakıp Ma--shal plânım metni: netimizde tatbik eden salâhiyeti! şah-a-Jarla da görüşecek ve bu hususta biran evvel teşebbüse geçilmesini rica edecektir.
Taksim ilk okulunun müsameresı güzel oldu
Beyoğlu Taksim ilk okulu öğrencileri sene sonu münasebetiyle geçen gün Galatasaray lisesi konferans salonunda çuk güzel bir müsamere vermişlerdir. İlk okul öğrencisi olmalarına rağmen limit edilmeyen göstermişlerdir. ____________
bu başarısı davetliler tarafından büyük takdirle karşılalmıştır.
Yine ayrıl okul pazar günli Yalova Çınarcığa bir gezintisi tertip etmiştir. Bu gezinti de çok giizel olmuştur.
kendilerinden bir baharı Öğrencilerin
lar. Artık bu yerlerde yeni bir «kibuts» yani İsrailin kollektlf köylerinden biri doğuyor. Bir yıl önce burada ölenlerin kurşun sıktıkları yerlerde yeni İsrail nesilleri yetişecek.
Çalışanların yanından geçip selâm verdik:
— Şalom !
— Şalom !
Beton binanın İçi henüz karma karışık.. Şıırda burada çimento çuvalları, duvarlardan düşmüş sıvalar ve tuğlalar, kapısız odalar, camsız pencereler, ışıksız koridorlar..
Bir kat çıkıp önümüze gelen ilk odaya girdik. Bu odaya harbden sonra insan eli değmemiş. Zemin toz, toprak ve kurşun kovanlarıyla dolu.
Pencereden Ürdün toprakları görünüyor.
Duvarlarda görülen yazı ve resimler
Duvarlarda bir karıştık boş yer yok. Her tarafta yazı v? resimler göze çarpıyor. Kimoi-llr, belki de haftalarca bu odadan çıkamıyan kulakları.un dibinden geçen kurşunların vınlamasına alışan muharipler, can sıkıntılarını duvarlara aksettirmişler. Rastgele okudum. Bir imza «Şapiro». Diğer bir imza: «Kaplan-, Anlaşılan bu Türklyeden gelmiş. Kenarda su yazı: «Eeaoni İsaac, 10.10.1949 harb meydanında öldü - Kendisi Faşta Meknez bölgesinden geldi», karşı duvarda şu satın okuyoruz: «Benjamin Levin
vap-jr
Bankamızda bir tasarruf hesabı açtırınız. Hem para biriktirir, hem faiz alır, hem de ikramiye kazanabilirsiniz!
25 Ağustos:
İKRAMİYE ÇEKİLİŞ
31 Ekim:
TARİHİ
29 Aralık:
1
2
Ev
1 Ev
2 Ev
Dükkân
1 Dükkân
1 Dükkân
ve çeşitli para ikramiyeleri...
EV ve DÜKKÂNLAR'ın veraset ve intikal vergisini bankamız öder.
SÜRPRİZ GÖMLEKLERİ İKRAMİYESİ DUN ÇEKİLDİ McmlcketımUdc büyük bir yenilik olmak Ürere lıediycll sili} yapan SÜRPRİZ GÖMLEK ve PİJAMALA-RVnın Birinci İkramiyesi dün naat 14 de Beyoiiıtta Marmara Lokalinde İstanbul G ııcı noteri Bay Hsmdl SELÇUK hu sur unda çekilmiştir.
ikramiyeler arasında bir VİLLA, bir BUZ DOLABI, b.r RADYO, bir KOL SAATİ, bir BİSİKLET ve yüzlere? değerli hediye vardı. 4 ayda G4954 Gömlek ve Pijama satılmıştır İZMİR'de. CATALKAYA MAĞAZASINDAN satılan Gömleğin 2«T70T numaralı kuponuna isooo liralık VİLLÂ. ANKARAdan HİKMET BALCI Mağazasından satılan Gömleğin 2715! numaralı kuponuna BUZ DOLABI. İstanbul'da Emitıiınünde 5!' K .M Miigozaıundun satılan Gömleğin 108-15 numaralı kuponuna bir RADYO isabet etmiştir. Diğer yüzlerce kupon rahipleri de cesllll hediyeler kaçan-huşlardır. Diğer kazanan numaralı HAn Mhl/nlarımızda okuyunııj.
Ankara belediyesi
17 zabıta memuru aldı
Ankara 31 (A.A.İ — i aldığımıza göre Ankara diyesi yeniden sınavla 17 bıta memuru almıştır, zabıta memurları kut s ve tatbikat görecekler vc pek yakında esas görevlerine başlayacaklardır.
12.57
13.00
13.15
13.45
18.45
19.00
19.15
19.20
19,40
19.45
20.15
20 .ao
20.45
21.00
21
Haber bele-1 za-Yenl
Acil» vc programlar
Haberler
Dans müziği «Pl».
Şarkı V® türküler. Okuyan: Şuran Güven. Çalanlar. Hakkı Derman. Kadri Şençalar, SsU-h.iddin Pınar,
Ev kadını - Yenik çeşitleri. Şarkı ve türküler «Pl.». Dans m üriği «Pl».
Programlar ve kapanış. Açılış vc programlar. Caz müziği «Pl.». Franz Sehubert'in «’ reise - Kıs Yolculuğu* milliden Iled'ler «PL».
Saz eserleri. Haberler.
İstanbul habeılerl.
İstanbul Konservatuvan korosu konseri, idare Muhlddln Sadak Hafit ara mUzütl «PL».
Şarkı ve türküler. Okuyan: Muallfl Gök çay.
Dana miizlfil »Pl.». Gelir vergisi İzahlar!.
Napoli şarkıları ve serenatllar «Pl .
Küçük orkestradan melodiler. Fasıl heyeti konseri. »Kürdlll-lıieaıkAn.
Konserin «PL».
Dnns mürıjı «Pl.».
Haberler
Dans müziği «PL». Programlar ve kapanif.
.Wlnler-I» Aibü-
Şehir
ANKARA RADYOSU
Öğle ve akşam prugramlan
Cerrahpaşa hastanesinde verilen konser
Konservatuvar Türk musikisi İcra heyeti dün öğleden sonra Ali Rızanın İdaresinde Cerrahpaşa hastanesine giderek verem pavlyonunda bir konser vermiştir.
Veremli hastalarla diğer hastaların hazır bulunduğu bu konser, dinleyenleri son derece memnun etmiştir. Hastane başhekimliği Türk musiki heyeti- sonuna kadar devam ne teşekkür etmiştir. jtir.
Üniversite ve ilk okulların yaz tatili şehrimiz üniversitelerinin muhtelif fakülteleriyle İlk okullar dün Öğleden sonra yaz tatiline başlamışlardır.
İlk okulların beşinci sınıf mezuniyet İmtihanları bugün bağlıyacak ve ayın onuna ka-• dar devam edecektir.
, Üniversitelerin muhtelif fa.-
1 kültelerinin sınıf geçme ve tne-zunjyet İmtihanları Haziran edccek-
K,
Belediye meclisi Haziran dönemi toplantısını yarın yapacaktır.
Diğer taraftan temizlik işlerinde kullanılmak üzere satın alınmış olan beş kamyon da hizmete girmiş bulunmaktad'r.
Yuta »abshkl program
Mecldlyeköyiinde bir umumi helâ yapılmıştı. Fakat burası kapalı duruyor, muntazam işlemiyor. Bu yüzden bir çok kimseler hel&nırt girilecek yerlerini kirletiyorlar. Bundan dolayı bir kaç şikâyet mektubu aldık. Belediyenin bu vaziyeti ıslah etmesini temenni ederiz.
plıj ve program.
S. ayarı.
Müzik: (P1». .
Haberler,
Saz eserleri «Pl.».
Fılıın müzikleri «Pl». Günün prognın» ve lıava poru.
Müzik' «Pl* Kupan 14.
,*(..r'_ \.

Açılış program. M S, oyarı ve şarkılar-Haberler.
Radyo salon orkestran Sedat Edtel.
Öğle Gazetesi.
Radyo salon orkestrasının de-
Aksam programı, hava raporu vc kapanış-
Açılış ve program.
M. S. ayarı vc incesaz (Ferahnak faslı*.
Müzik «Pl.».
M. S. ayarı ve haberler. Geçmişte Bugün.
Yurttan sesler.
Radyo ile İngilizce.
Müzik: «Pl».
Radyo GazetcsL -
Serbcs saat.
Unenen Gazetesi.
Dans ntUzlfil «Pl.». ■
jma: (Sağlık saati), ıseverln saati.
ayarı ve Haberler.
Program vc kapama,
ISef ;
Cemal Refik
İstisansız vize verilecek
Son çıkan 5654 sayılı kanundan istifade ederek memleketimize turist olarak gelmek isteyen eski Türk teb'asına An-karadan istizan edilmeksizin vize verilmesi hususunda. Türkiye Turizm Kurumu tarafından hükümetimiz nczdlnde yapılan müracaatların kabul edilerek konsoloslarımıza lâzım gelpn salâhiyetin verildiği memnuniyetle öğrenilmiştir.
Kanunun açtığı İmkânlardan faydalanarak memleketimize turist olarak gelmek lstiyen eski vatandaşlarımızı getirmek üzere İlk .Hasret kavuşturan gemisi» olarak Nevyorka na-reket eden Tarsus gemisindeki bütün yerlerin tamamen tutulmuş olduğu memnuniyetle öğrenilmiştir.
Fransada yüksek iki basın teşekkülü
Evvel zaman içinde..
Ufak tefek hâtıralar
1 — Yüksek basın şûrası, 2 — Yüksek gazeteciler şurası kuruluyor
Fransız kabinesi 17 mayıs 1950 tarihli toplantısında basın hakkında İki mühim kanun tasarısını kabul etmiştir. Bunlardan birincisi yüksek basın şûrası. İkincisi yüksek gazeteciler şurası teşkiline dairdir. Yüksek basın şurası gazete müdürlerinden 20 kişiden, mürekkep olacak, şûrada bir adli müşavir. bir de adli müşavir muavini bulunacaktır. Şûranın âzası. gazetelerin m'dur’erı tarafından LkJ yıl İçin seçileceklerdir
Yiıksek basın şûrası Fransız basınının şeref ve istiklâlinin korunmasına İtina eedcek'.ir. şûranın başlıca vazifeleri şunlardır:
1 — Sendikaların teklifi û-wlne matbuat mensuplarının maddi ve mânevi menfaatlerini koruyan meslek nizamnameleri yapmak,
2 _ Bu nizamnamelere muhalif hareket edenlere cezalar Yermek.
3 — Meslek şerefine taallûku olan meselelerde karar verecek bir haysiyet divanı teşkil etmek,
4 — Basını alâkalandıran kanun lâyihaları ve nizamnameler hakkında mütalâa beyan etmek.
Yüksek basın şurasının hasrın varağı ntzamnameler, devlet $ûrasmm kararile tatbik e-dBecektir. Nizamnamelere itaat edilmediği takdirde şûra tevblhten herhangi bir gazetenin müdürlüğünü iki sene müddeti»- yapmaktan menetmeğe kadar ceza verebilir.
Gazeteciler yüksek şûrası
GttetecUer yüksek şûran, yüksek bir hâkimin başkanlığı altında, gazeteciler tarafındın 3 sene müddetle seçilmiş sırf gazetecilik mesleğine nşenıup 14 âzadan mürekkep olacaktır Yüksek gazeteciler şurasının başlıca vazifeleri şunlardır:
1 — ?desieğe mensup gazetecilere hüviyet kartı vermek,
2 — Sendikaların teklifi üzerine gazetecilerin şeref ve is-ttklâbnl koruyacak nizamnameler hazırlamak,
3 — Bu nizamnamelere uygun hareket etmiyenlere cezalar vermek.
Gazete müdürleri şûrasında Olduğu gibi bunda da nizamnameler Devlet şurasının tasvibinden sonra tatbik edilecektir. Verilecek cezalara gelince, bu İhlardan iki sene müddetle gazetecilik kartının alınmasına kadardır.

Resim çekin, fakat tatlılıkla!
Geçen hafta Paris'te bir gazele fotoğrafçısı İle bir general ve bir polis memuru arasında şöyle bir hâdise olmuştur-
Fransız yüksek askeri şûrası bir toplantı yapacaktı. Toplantıda son zamanlarda bazı karışık İşler dolayırfle isminden bahsedilen general Revers de bulunacaktı. France SolrTn fo-
toğrafçısı. generalin resmini çekmek üzere toplantı binasının önünde bulunuyordu.
Bu sırada bir otomobil durur, içinden bir general çıkar. Fotoğrafçı bunu general Revers zannederek resim çekmek üzere hazırlanır, fakat başkası olduğunu görünce vazgeçer. Resim çekilmesini hoş bulnnyan general fotoğrafçıya oradan uzaklaşmasını söyler. Fotoğrafçı buna kulak asmayınca bir polis vasi t asile tebligat yaptırır. Polis:
___ Burada durmayın, yürüyün... der. Fotoğrafçı bir vatandaşın sokakta, seyrüseferi bozmamak şartile, İstediği yerde durabileceğini söyler. Bunun üzerine polis memuru çekilir, telefonla komisere vaziyeti anlatır. Memur bir kaç dakika sonra gelerek şu tebliğde bulunur.
— Komiser diyor ki burada durup resim çekebilirsiniz. Yalnız tatlılıkla, hâdiseye meydan ver medeni.••
«Dokuzların resim sergisi
Geçen yıl sanat dostları cemiyetinde ilk sergilerini açmış olan dokuz genç ressam, bu yıl ikinci sergilerini, Beyoğlu İstiklâl caddesi Abdullah efendi lokantası yanındaki Suriye pasajında Türk mimarlar kulübünde açmışlardır.
Değerli ressam Nurullah ! Berk'in teşvik ve himaye ettiği gençlerin iddiası bu günlük, «eser yaratmak» değil, sadece çalışmalarını teşhir etmektir. Bununla beraber disiplinli ve titiz bir çalışma mahsulü olun tablolar arasında dikkati çekenler az değildir. Şadan Bezeyişi’in (portre, köy yolu, balıkçılar) ı. Rahmi Doğunun t cami, natürmort, çiçekleri!, A. Öztoprkın (köprü altı. Ba-lıkpazarı), Aytan Üstündağ’ın (siyah beyaz)iyi» Mustafa Necati’nin desenleri İlerisi İçin şimdiden vaad dolu eserlerdir . Genç ressamlara başarılar dileriz. ______________
Enenmemiş sığır ların ihracı
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının Garp vilâyetleri canlı hayvan ihracatçıları birliği umumi kâtipliğine gönderdiği bir yazıdan öğrenildiğine göre; memleketimizden İhraç olunacak kasaplık hayvanların vâ-I sıflan Dış Ticaret İşlerine dair 21.9.1949 tarihli 341 sayılı sirküler ile tesblt edilmiş bulunmakta ve enenmemiş sığır İhracına müsaade edilmemekte ise de Mallanın eskiden beri memleketimizden enenmemiş sığır aldığı ve İngiliz donanması eratının ancak bu hay, vanlorı İstihlâk ettiği göz önünde tutularak. 341 sayılı sirküler hükümlerinden İstisna edilmek suretiyle yalnız Maltaya münhasır olmak üzere, enenmemiş sığır ihracına Tanm Bakanlığınca müsaade olunmuş ve keyfiyet mezkûr Bakanlıkça II-gill veteriner teşkilâtına tebliğ edilmiştir.
Can A k $ i t
«Muhitimde aradığım erkek yok» — «Sonunda mahcup olma-dansa güç de oha önceden doğruyu söylemeli» — Doğuştan âşık olduğunu söyleyen sanatkâr: Eski büyük aşklar artık kitaplarda yaşıyor, diyor
Sevimli ses san t kârımız Can Akşit'l radyoevlnde buldum. Nn-zlk olduğu kadar samimi ve açık sözlü olan Can, herkesin üzerinde Uk görüşte tesir bırakan insanlardandır.
Hayatı ve yetişmesi
Beşlktaşta doğmuş. Babası müfettişmiş. 23 Nisanda, söylemek İstemediği yeni yaşına basmış. Evvelâ Belvüde okumağa başlamış:
— Fakat bu çok kısa sürdü, diyor. Salâhaddln Pınar beni gördü ve asıl alaturka saza onun tavnssutlyle başlamış sayılırım. Ankara radyosunda çalışmadım. Benim bu İşe intisabım bir takım tesadüflerle oldu,
— Mesleğinizi seviyor musunuz?
— Musikiye aşığımdır. Fakat bu meslek mizacıma uygun değil. Onun İçin sevmiyorum. Ben evimde oturup yemek pişireyim, dikiş dikeyim, çoculkarım olsun onlarla meşgul olayım. bıınu İsterim. Ev hayatını başkalarının gözünü kamaştıran ve debdebeli gibi görünen bu hayata tercih ederim.
Aradığı erkek'
— Evli misiniz?
— Hayır. Evlenmeğe niyetim de yok. çünkü muhitimde kafama göre kimseyi göremiyorum.
— Nasıl bir erkek »rıyorsunuz?
— Evvelâ çirkin erkek istemem. Fakat meselâ filânca sinema artisti gibi kaşı şöyle olsun, gözü böyle olsun dîye de düşünmem, istediğim şey onun güzel ve dürüst olmasıdır. Ben dürüst bir insanimdir. Yalan bilmem. Söyleyenden de nefret ederim,
— Bazan mecburi yalanlar vardır, Bu vaziyette kaldığınız zaman ne yaparsınız?
— Yakınlarım sözlerimin doğru veya yalan olduğunu hemen anlarlar, çünkü doğru söylemediğim zaman yüzüm kızarır. Ottun İçin sonunda mahcup elin adansa güç de olsa önceden doğruyu söylemeyi tercih ederim.
— Mesleğinizi yeniden seçsey-diniz ne olurdunuz?
— Herhangi bir meslek sahibi olmaktansa ev kadını olmak daha İyidir, diye düşünüyorum.
— Boş zamanlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
— Umumiyetle evimde oturur. meşgul olurum. Radyoya ve bizim grupa notalar hazırlarım. Zengin bir nota koleksiyonum var. Ev İşleriyle meşgul olurum. Bezik ve tavla oynarım. Sokağı pek sevmem. Esasen benim sokağa çıkmam bir meseledir,
— Modayı takip eder misiniz?
— Moda olandan ziyade kendime yakışanı bulmağa çalışırım. Yani modadır diye gözü I kapalı giyinmek İstemem.
Konu,an: SADEDDİN GÖKÇEPINAR
Can Akşit
Radyo ve beğendiği bestekârlar
— İstanbul radyosunu nasıl buluyorsunuz?
— Bugünkü şartlarla çok mükemmel denilemez. Zira radyonun sanatkâr kadrosu yoktur. Ankara radyosunda çalışan saz ve ses sanatkârlarına nazaran tstanbuldakller umumiyetle daha üstün oldukları halde Ankara radyosunun yayınlan daha ziyade beğeniliyor. Meselâ ben çalıştığım salondan buraya dar darına yetişiyorum. Yanm saat prova yaptıktan sonra neşriyat yapıyoruz. Sonra da bizden, hayır bekleniyor.
— Bugünkü bestekârlardan kimleri beğeniyorsunuz?
— Salâhaddln Pınar başta gelir. Şerif tçll. Şükrü Tunar ve Sadeddin Kaynak'ı beğenirim.
— Siz be çalarsınız?
— Biraz bağlama ve mandolin. Evde olduğu İçin piyano da çalarım.
— Garb musikini de sever misiniz?
— Musikiyi Garb ve Şark musikisi diye ayırmam, Garb musikisini de çok severim. Hiçbir konseri kaçırmam. Radyomu da «Aman yine mi alafranga?» diye kapayanlardan değilim.
Aşk hakkında fikirleri
— Aşk hakkında ne düşünüyorsunuz?
— Bugünkü yaşayış tarzı İnsanların her şeyini değiştirdiği gibi fikir ve hislerini de de-lştlriyor. Onun için bugüıı büyük bir aşka feda edilmeyecek hiçbir şey kalmamıştır. Ben de böyle düşünüyorum. Meselâ İngiliz kıralı tahtını, îngrid Berg-man ile Rosselinl eşlerini ve çocuklarını bu uğurda terket-medller ml? Fakat doğrusunu İsterseniz artık eski büyük aşk' 1ar sade kitaplarda yaşıyor. Bu-
gün, okuduğumuz veya dinlediğimiz eski aşkların sıkıntı ve ıstıraplarına tahammül edecek babayiğit kalmadı gibi geliyor.
— Siz âşık oldunuz mu?
— Ben doğuştan âşığım. Her güzel şeyi severim. Yani güzelliğin âşığıyım dır. Eşyalara karşı vefasız olduğum halde sevdiğim insanlara karşı gayet vefalıyım-dır. Sevdiğim İnsana düşman olmama İmkân yoktur. Fakat sevdiğim bir eşyadan, bir elbiseden az zamanda bıkarım.
— İlerisi İçin ne düşünüyorsunuz?
— Hiçbir tasavvurum yok. Yalnız yaşamak istiyorum. Hem de çok güzel bir hayat olsun. Zaten içimde. İleride çok İyi o-lacağuna dair bir his vardır, inşallah da böyle olur.
— Spor yapar mısınız?
— Eskiden voleybol oynardım. Tabii şimdi vakit yok. Yalnız spor faaliyetlerini takip ederim, Galatasaray kulübünde-nlm. Denizi çok severim.
— îstanbulun hangi semtini seversiniz ?
— Caddebostanı taraflarını. Fakat Boğazın Rumeli kıyısında bir arsa aldım. Bugünkü nakil vasıtalariyle insan ayağının daima karada olmasını istiyor.
— En çok neye masraf edersiniz?
— Neye etmem ki... Her şeye. Saç tuvaletlerimi kendim yaparım. Elbiselerimin bir kısmını kendim dikerim. Buna rağmen para elde kalmaz. En çok param otomobile gider. Bugüne kadar taksilere ödediğim para ile muhakkak a 4 otomobil alırdım. Tuttuğum otomobil kapımda sokağa çıkmamı, çalıştığım salonlarda veya radyoevlnde işimin bitmesini bekler, Durmadan Lş-Hycn taksi saatlerine para dayanmıyor. Fakat bundan şikâyetçi değilim. İnsan parayı harcamak İçin kazanır.
10 bin veremli hasta sıraya alındı
Veremlilerin sayısı tekrar yükselmeğe başlamıştır- Şehrimiz sağlık müdürlüğünün fevkalâde gayret ve faaliyeti neticesinde Balıklıda ve eski Beyoğlu hastanesinde açılan yeni verem hastaneleriyle birlikte mevcut olanlara İlâve edilen yataklarda hastaların tehacümünü önleyememektedir.
Sağlık müdürlüğü halen bir tedavi müesseseslne yatmak İçin 10 bin veremli hastayı sıraya almıştır. Müracaat edenlerin arkası alınamadığı için müdürlük vaziyeti Sağlık Bakan-( lığına bildirmeğe karar vermiştir.
Harb istiyenler — Hariciye Nazırı Saffet Paşa — Emektar bir ağanın «özleri — Nasır bey ne diyor?
Her hakkı mahfuzdur.
Semim Mümtaz S.
Tefrika No,: 59
yalan söylemeğe devam edemem. Her İkimiz İçin en İyi yol Iradur.
’ — Sen bilirsin sevgilim. Görüyorum, fazla heyecanlı ve hiddetlisin. Sâkin ol. Şimdi istirahatına bak, uyu.
Donatella gözlerini kapadı. Uyumuyor, derin derin düşünüyordu. Aradan biraz geçtikten sonra sordu:
— Paola, burada mısın?
— Evet şekerim, buradayım.
Gözlerini fal taşı gibi açtı, acı acı Faciaya baktı.
— Paola, dedi, sen artık bağının çaresine bakmalısın.
— Ne demek istiyorsun?
— Benimle beraber aylarca yaşadın, kendinden, İstikbalinden. endişe etmedin. Benim yüzümden bir çok fedakârlıklara katlandın.
Paola bu nüzikâne sözleri alâkasızlıkla dinliyordu:
— Senden memnun olduğum İçin yamadan ayrılmadım, e-tinıden geleni yaptım.
- tri amma Paola, böyle... Gölgemde yaramağa devam e-fcmezrin Senin de kendine gö-
re, yaşayışa hakkın var. Kendini düşünmelisin. Yeniden sinema şirketlerinden birinde İş aranı altsın.
Fa-olonın gözleri parıldıyor ve bakışları DonateUanın soluk yüzünü âdeta kemiriyordu.
— Neden bana bunları söylüyorsun? Düşünecek vakit var: değil ml? Bilirsin ben bu gibi şeylere metelik vermem.
Şu veya bu suretle geçinmemi temine muvaffak olurum.
Soğuk bir eda He Donatella sözüne devam etti: t
— Sana bunları söylüyorum, çünkü arlık senin için bir şey yapamam Paola. Armando gelmek üzere. On beş güne kadar burada olacak. Tabii yanına gideceğim, birlikte yaşıyacağız. Beni nereye götüreceğini bilmiyorum. Yalnız biliyorum ki İkimiz haşhaşa kalacağız, çok ıstırap çektik... Çok hasret acısı çektik... Anlarsın. Yapayalnız kalmak ihtiyacındayız.
Paolanın ağzı titriyordu.
— Demek beni yanından kokuyorsun öyle ha? Bana muhtaç olduğun müddetçe iyi idim. Benim şahEİyetlmle hiç alâka-jdur olmadın. Şimdi de kıçıma
bir tekme atarak beni cehenneme 'yoliııyorsun.
Donatella bu sözlerden zerre kadar müteessir olmadı. Sıkıntılı bir tavırla:
— Paola. dedi, neden böyle söylüyorsun? Yanımda yaşamağı sen istedin. Ben senin arkadaşlığından memnundum... Fakat, meselâ... Slcüyaya gelmeğe seni davet etmemiştim,
Paolanın sesi ağlamaktan titriyor, fakat gözleri hiddetten yanıyordu.
— Dostluğu sen böyle mi anlıyorsun? Kalbin yok. bunu her zaman söyledim.
Donatella başını pencereye doğru çevirdi, manolya ağaçlarım seyir ile meşgul görünüyordu,
— Peki Paola, iddian ne? Hep üç kişi bir arada mı yaşıyalım? Hayat böyle mı devam etsln-
Marzlo He belki bu mümkün o-labliirdi, fakat Armandonun tabiatinI bilirsin ve yahut ki bilmezsin. Hususi hayatımıza yabancünn karışmasını İstemez. Kıskanç değUdlr. Fakat ben tek başıma onun için bir dünyayım, başkalarına ihtiyacı yoktur. Sen yanımda olmıya-caksm diye üzülüyorum. cidden üzülüyorum Paola, inan. Fakat yapacak başka bir şey yok.
Paola ayağa kalktı, oda İçinde bir kaç adım attı. Etrafında hiç bir şey görmüyordu. Hissettiği keder büyüktü. Manasız bir acı idi, kendisi bunun mesulü değildi. Tekrar Do-natellanın yatağı önüne dikildi.
— Beni hayatından niçin elimine etmek istediğini biliyorum. Bana karşı emniyetin yok.
Ağzımı açarım diye korkuyorsun. Can sıkıcı şahitleri hayatından uzaklaştırmak istiyorsun? Çünkü korkuyorsun değil mi?
Donatella sesini çıkarmadan bir müddet Paolaya baktı, sonra birdenbire köpürerek:
— Evet, belki. Ayrılık İçinde geçen hayatımın en ufak teferruatına kadar hepsin! u-nulmok istiyorum. O hayat benim için azaplı bir rüyadan başka bir şey değildi. Unutmak işiyorum. Unutmak istiyorum, anladın mı?
— Peki, ben de sana şimdiden haber vereyim kİ kolay kolay unutamıyacaksın... Mantodan... Hattâ benden kurtulsan bile.
Daha devam edecekti, fakat söyllycmedi. Biri kapıyı vurdu. Hastabakıcı içeriye bar sepet
Eski adamlar yanlış hesaplarla başa getirilen felâketleri bir türlü affetmez ve sebep olanları hem unutmazlardı, hem de unutturmazlardı. Tekrar edip dururlardı. Biz de İster istemez bunları duyar öğrenirdik. Ve tekerrür sayesinde olacak o kadar İyi öğrenirdik kİ hâlâ unutamıyoruz. Şimdi aklıma gelenlerinden bLr ikisini şuracıkta arzedeylm. B&bıâU telâşa düşmüştü. Aklı erenlerin hemen hepsi muharebeden ve neticeden fevkalâde korkuyordu. Rusya Çan ikinci Aieksandr: İkinci Abdülhamid asla harb istemiyorlardı. Büyük devletler de zahiren her İki tarafa harbe girilmemesi nasihatini veriyorlardı. Buna rağmen hem orada — Rusyada: hem burada — îstan-bulda bir kısım devlet adamları bu İşi başarmak arzusunda İdiler. Çan teşvik etenler, İkinci Sultan Htimldl teşci eyliyenler ileride bulunuyorlardı. Ve İşin garibi bizimkiler Moskovaya kadar muzafferen gideceklerini zan ve bu zaniariyle İlânı şâ-dumani ediyorlardı. Amcasının ve kardeşinin üst üste saltanattan İndirilmeleri üzerine mevkie gelen ve o işleri yapan ricalden bir çoğunun eline düşen ve henüz kendisini toplıyamıyan to-parlıyatnıyan padişah dizginleri bırakmış, açıkçası şaşırmıştı. BabIâli be dumanlar içinde yüzüyor, göz gözü görmüyordu. Nazırlar odalariyle Sadrazamın dairesi arasında mekik dokuyorlardı.
İlk zamanlarında uğradığı hezimetlerden sonra sulh Istiyen Rusya Çarının ret cevabına uğratılması — O zamanın akdlıla-nnrn iddialarına nazaran — hata ender hata İdi.
Bizim bir aile dostumuz vnrd-Nâsır Bey (beyilkçi). «Ben be bana da böyle yapardım» der; bana birçok nasihat verirdi ve birçok şey öğretirdi. Ezcümle bir tanesi bu İdi: «İnşallah ömrün olur yaşarsan kork ar un sen de benim gördüklerim gibilerini göreceksin. Bu memleketi tatlı su frenkleri. yani tatlı su âlimleri felâketlere soktular. Büyük Reşit Paşayı çıkar. Üst tarafı lâfü güzaf. Bir tanesi ne blz-dendl, ne de onlardan! Ne bizi bilerek oraya gittiler, ne de lirayı öğrenerek buraya geldiler. Ve netice! kelâm; ne olduysa millete oldu...»
Merhum Nasır Bey bizimle cidden halisane ve pederane meşgul olurken hep bu vadide konuşurdu.
S. M. S.
Saffet paşa
Bu aralık hariciye nazırlığında bulunan Safle* paşa vuku-bulan davet üzerine bir günde üçüncü defa olmak üzere hâriciyedeki odasından çıkıp ve koridorlun geçerek Sadrazamın dairesine gelirken ona daire! sadaret ağalarından bir emektar sokulmuştu, bir şeyler söylüyordu: Paşa da dikkatle dinliyor. mutadı tiklerle yüzünü gözünü oynatıp duruyordu. Mevsuk olduğu için arzediyorum: Ağa Paşaya şu maruzatta bulunmuştu: «Efendimiz; köleniz
kaç senedir Babıâli hizmetkârıyım. Yüzlerce efendilerimize artı hizmet ve sadakat ettim. Pek çok şeylerde gördüm ve duydum. Âcizane şöyle de bir misal yapacağım. Gülün yanındaki dikene dahi nasıl olsa biraz koku bulaşır, derler. Biz de göre göre, duya du?3 bir şeyler sezmeğe ulaştık. Aman efendimiz, Allah rızası için, ayağınızın altını Ö-
peyim — eliyle Sadrazamın odasını işaret ederek — siz ona uymayınız, onu İkna buyurunuz, şu harb dâvasından vazgeçsin.
Yoksa Allah esirgesin, biz birbirimize geçeriz...»
Nasır beyin sözleri
Çünkü Sadrazam yanlış ve
muhataralı bir fikre saplanmıştı. İlle harb de harb diyenlerin başlarına geçmişti. Hele harbin
dolusu beyaz ve pembe kamelya getirdi.
Paola heyecan İçinde:
— Bak, dedi, ne kadar fevkalâde. ömrümde bundan daha güzel bir şey hiç görememiştim.
DonateUanın yüzünde ise kederden başka bir şey yoktu.
Sepet, kornodan üzerine kondu. Donatella, sepete iliştirilmiş kartı okudu: «Sevgilim, bu çiçekleri, sana, benim sönük yüzlü, nazik karıcığıma gönderiyorum.». Kartı komodun üzerine koydu. Sepetin İçinden beyaz bir kamelya aldı, tazeliğini hissetmek üzere yanağına sürdü. Evet kamelya da onun gibi solgun, onun gibi nazikti. Gözlerini kapadı, sessiz, sessiz ağladı.
Fakat hallerinde sahneye benzer yapmacık bazı şeyler vardı. Paola istihfaf ve hiddetle yüzüne karşı:
— Komedyacı, komedyacı, diye haykırdı ve birdenbire odadan çıktı.
Koridorda Marzio’yı buldu. İhtimal klinikten yalnız çiçek ısmarlamak İçin çıkmış ve çarçabuk dönmüştü. Odaya gire-
Futbol
birincilikleri
Maçlar bugün İzmir şehrinde başlıyor
Türkiye futbol birinciliklerine bugün îzmlrde başlanacaktır. Bu şampiyonaya İstanbul birincisi Beşiktaş takımı asıl kadrosunun Ameıikada bulunması dolayısile ikinci takımı He iştirak edecek ve bundan başka neticelenmiş olan Türkiye gruplar birinciliğini kazanan İzmit Kâğıtspor takımı. İzmir i Ig şamplyunu Göztepe ve Ankara lig şampiyonu Gençler-birllfii de turnuvaya katılacaklardır.
Maçlar bölge dışı hakemlerle idare edilecek ve İki devreli lig usulü 11e yapılıp aynen lig maçlarında tatbik edHecek esaslar üzerine oynanacaktır. Karşılaşmalar 1 Haziran perşemoe, 3 Haziran cumartesi. 4 Hazırın pazar, 7 Haziran çarşamba, 10 Haziran cumartesi ve 11 Haziran pazar günleri oynanaraK ve her gün iki maç yapılacaktır.
Bugünden itibaren
İki Büyük Film birden
1-MANON
(Türkçe)
CECİEE AVER! ve MİC1IFL ALCLAİR
2 ■ Esrarengiz At
(Renkli)
JEAN LESI.İE - JAMES GRAİG ve JACK O AKI E
miyeceğl için koridorun penceresi önünde durmuştu. Paola-yı görünce yanına koştu.
— Nasıl? Daha iyi değil mi?
— Evet canım, evet, daha iyi. Paolanın böyle hiddetli hiddetli konuşmasına hayret etti, sonra güldü. Paolanın kıskançlığını öte d en beri bilirdi.
— tçeri girebilir miyim?
Paola dikkatle süzdü.
— Ben senin yerinde olsam bir daha yüzünü görmek İstemezdim. Canım bu kadar abdal kör müsün? Erkeklerin hepsi böyle abdal mı?
— Ne demek isliyorsun Paola, anlayamıyorum.
— Donatella sana söylemedi mi? Artık seninle evlenmek İstemiyor. Zaten evlenmeyi hiç bir zaman da ciddi olarak düşünmemişti. O melek gibi tatlı yüzüyle ikimizi de alaya çekti.
Hiddete kapılmış olan Marzlo gene sakinleşti,
— DonateUanın biraz evvel bana söylediklerine hiç ehemmiyet bile vermedim. Son derece bitap ve büyük bir Cesaretsizlik içinde bulunvyuid'i. Başına gelen kazayı, evlenmemi (Arkası var)
Çreated by free version of 2PDF
f GUNUN MEVZULARI ]
Devlet idaresinde tasarruf
Eski vatandaşlar
İlk olarak Amerıka-dan Harry .Moses
Devlet cihazının genişlemesi, özerine yeni vazifeler alıp mükellefin yükünü arttırması, ferdin İçlerine her gün artan bir ölçüde karışarak milli gelirin ehemmiyetli bir kısmım hazîneye çekmesi yirminci asrın hususiyetlerinden birini, teşkil etmektedir. Bunu miln-hasrnn bir dünya görüşünün, bir siyasi doktrinin mahsulü saymak mümkün olmasa gere kt.1T.
Her şeyden evvel devlet bütçelerinin kabarmasını İcap ettiren sebepler arasında milli müdafaa zaruretlerine birinci payı ayırmak gerektir. Bu bütün devletler için doğru olan bir müşahededir ve bizim hususî durumumuz için de evle-vlyetle doğrudur. Devlet masraflarının yarısına yakın bir kısmın milli müdafaaya ait olduğunu bilmekteyiz.
Esas itibarile bunun meşruluğu. zarurilisi memleketin emniyet ve istiklâlini Istlyen hiç bir vatandaş tarafından münakaşa bile edilemez.
Vakıa milli müdafaa masrafları arasında mübayaatın hissesi ve tarzı bir tetkik ve ıslâh mevzuu olabilir. Biz bütün devlet mübayaatmm ve bu sırada başta gelen askeri mubayaaların yeni bir sisteme bağlanması lüzumunu, seneier-denberi, tebarüz ettirmişizdlr. El'an tatbik edilmekte olan sistem suiistimallere değilse bile geniş hata ve israflara imkân vermektedir.
Devletin yaptırdığı işler için de ay m mütalâa varittir. Devlet idaresinde bir reform hamlesi yapacak bir hükümetin «ı esaslı bir mevzu olarak şimdiki arttırma ve eksiltme kanununu ele alması, ve sisteme hazine ve binnetlee mükellef lehine işleyici bir istikamet vermesi lâzımdır. Eğer milletvekili seçilmek şerefine nail olsaydık bu mevzuu ele almayı en esaslı bir vazife sayacaktık. Fakat hedef mîlletin menfaatini korumak olduğuna göre bu işi şimdiki iktidarın yapmasını temenni ederiz. Bu sayede milli müdafaa kudretimizi azaltmadan. yani tasarruf yüzünden azaltmadan, bütçemizde bir hafiflik elde edilebilir. Fakat bu yazıldığı kadar kolay bir iş cteğildir. çünkü bir çok alışkanlıkların mukavemetini hesaplamak ve kırmak lâzım gelecektir.
Milli müdafaanın malî bünyesinde bu değişiklik yapılmakla beraber, askeri masraflarımızın bugünkü mahiyetini, mü dafaa teşkilâtımızın bütün medeniyet dünyasını alâkalandıran şümullü mahiyetini de düşünmek ve bundan faydalanmak mümkündür. Bugün Türk ordusu yalnız memleketimizin değil, fakat medeniyet âleminin müdafaası vazife ve şerefini üzerine almıştır. Bu, eski iktidar partisinin isabetli ve milletimizin itibarını belki tarihimizin en şerefli devrindeki seviyesinin de üstüne çıkaran geniş görüşlü siyasetinin neticesidir, Dünya ölçüşünde ve başka milletler hesabına üzerimize aldığımız bu büyük ve tarihi vazifenin külfetlerine başka milletlerin de iştirakini istemek hakkımızdır.
Birleşik Amerika devletleri, bu anlayışlı dostumuz bu hakkımızı anlamış ve askeri masraflarımıza iştirak İçin bazı formüller kabul etmiş bulunmaktadır. Mevzuu dostlarımızla. karşılıklı olarak daha İyi işlemek belki mümkündür. 3u iki yoldan başka meselâ askerlik müddetini kısaltarak milli müdafaa masraflarını azaltmak düşüncesi üzerine salâhiyet sahipleri tabii duracaklardır
Vakıa askerlik müddetini kısaltmak hem malî, hem de silâh altında bulunanların bir an evvel İstihsal hayatına avdetleri saynsinde, iktisadi pakımdan müspet neticeler verir. Bunu başka milletler de, meselâ Fransa tecrübe etmiştir. Fakat askerlik müddetinin kısaltılması Fransanın mukavemet kabiliyetini azaltmış v?ya bunıın böyle olduğu Almanya tarafından farzedUmîş ve harbin taciline sebep olmuştur. Mevzuun bu cephesinin düşünülmesini askerlere bırakmak, ancak Fransanın acı tecrübe-
sini hatırlamak mecburiyetindeyiz. Mecburi hizmet müddetinin kısaltılması muayyen bir zamanda silâh altında bulunn-cak ordunun mevcudunun a-zalması neticesini doğuracağına göre, bunun mahzur ve tehlikeleri hakkında, çizmeden yukarı çıkarak, mütalâa yürütmek bize düşmez.
Milli müdafaa bütçesinde temin edilecek tasarruf veya bu masrafların bir kısmının mukadderatımıza ortak devletler tarafından karşılanması şıkları, muhakkak, yeni hükümet tarafından esaslı bir tetkike tâbi tutulacaktır. Memleket için en hayırlı neticelere varılmasını bütün kalbimizle dileriz.'
Tasarruf istikametinde yapılacak ikinci hamlenin hedef ve sahası devlet kadrolarıdır. Vakıa bürokrasi cihazının bir nevi enflâsyon arzettiği başka memleketlerde de, bizde de, eskiden heri, müşahede edilmektedir. Devletin üzerine aldığı vazifeleri aksatmadan İdare cihazını hafifletmek, rasyonelleştirmek, ağlebl ihtimal. mümkündür. Fakat bu da ânl, seri neticeler verebilecek bir İş değildir. Derlet cihazı içinde çalışan memurların bir kısmı tasfiyeye tâbi tutulunca, bütçede bunların maaşları nispetinde bir tasarruf temin edilmez,
Unutmamak lâzımdır kl devlet, memurlarına karşı bir nevi zımni iş mukavesHe bağlıdır Bir memuru işinden çıkarma bir çok eşkâle, şartlara bağlıdır ve maaşından mahrum e-dllen memura emeklilik tahsisatı veya tazminat, ikramiye vermek mecburidir. Bunlar bütçede kısmen geçici, kısmen devamlı bir yer alır.
Binaenaleyh hiç bir hükümetin göze alamıyacağı, mazisi
karışık, «tensikat» yoluna gitmeden yapılacak tasfiyenin bütçeye tesir ve İnkişafını iyice hesaplamak lâzımdır ve bir kaç gün veya haftada yapılacak bir iş değildir.
Yukarıda temas ettiğimiz iki saba dışında yapılması düşünülecek tasarruflar ehemmiyetli bir yekûn tutamaz ve daha fazla siyasi ruhi ve hattâ tâbir caiz İse, «sahnevî» bir kıymet ve mahiyet taşır.
Devlet masraflarının nasıl ve ne kadar azaltılması miimkûn olacağı anlaşılmadan gelirlerde, vergilerde indirmeler yapılabileceğini zannetmek yersizdir, Hiç bir hükümetin, böyîe bir ihtiyatsızlığa düşeceğini talimin etmeyiz, çünkü bu, geçici ve zahiri bir takım faydalanma rağmen, bir hükümet için intiharın başlangıcı olur.
Vakıa vergilerin hafifletilmesini, bazı vergilerin hiç olmazsa bazı mevuzlar için, meselâ gıda maddeleri için, kaldırılmasını herkes arzu eder. Fakat bu arzu ile imkânları karşılaştırmak ve devlet cihazının selâmetle İşlemesini aksatmamak bir hükümetin en iptidaî vazifesidir.
Koca bir devletin bütçesi bir evin mutfak bütçesi değildir ve aynı zihniyetle idare edilmez. Demagoji ve hele mali demagoji demokrasileri öldürür. Yeni İktidar partisinin hiç bir mevzuda hususi! e malî İşlerde hafiflik göstereceğini zannetmek için hiç bir sebep yoktur.
Tasarruf İşi bir parti işi değil bir memleket işidir ve bunda muhalefetin de hükümete yardun etmesi, geçmişteki tec-rübeierile şimdiki iktidarı tenvir etmesi yerinde olur. Biz, muhalefeti bLr nevi işbirliği cihazı sayanlardanız ve fiilen böyle olacağından eminiz.
CEVAT NİZAMİ
geldi
Harry Moses
Prag’da casuslukla itham edilenler
Prag 31 (A.A.) — Birleşik
Amerikanın eski Prağ büyük elçisi Laurance Stelnhardt ve 20 Amerikalı, İngiliz, ve Batılı devletlere mensup memurla gazete muhabiri, sah gecesi, komünist Çekoslovak hükümetine karşı suikast hazırlamakla İthal edilmişlerdir. Aralarında üç eski saylav da bulunan 13 Çekoslovak, silâhlı bîr isyan tasarlamakla suçlandırılmış, ve bu arada bahis mevzuu batılı şahsiyetlerin de adı geçmiş-Lif. Bu şahsiyetler, Norveç, Fransa, Birleşik Amerika ve İngilteredekl gayri kanuni mülteci teşekküller için gizli malûmat toplamakla da İtham edilmişlerdir.
Prağ radyosunun yayınladığı bu haberler, Çekoslovak hükümetince Birleşik Amerlkaya ve diğer batılı devletlere şimdiye kadar tevcih edilen en ağır ithamları teşkil etmektedir.
Suikastın 1948-1949 senelerinde tertip edildiği bildirilmektedir.
Romada Salnte Augustine kilisesinde Mussoliai'nJn ölümünün beşinci yıldönümü nıü-nasebetllc dini âyin yapılmıştır. «Yukarıda kızı Eada Ciyano kiliseye gelirken görülüyor.
Yurt dışında bulunan fcskl Türk vatandaşlarmm dört ay için memlekete gelebilmelerine müsaade eden kanundan istifade ile yurda gelen İlk zat A-merikanın tanınmış iş adamlarından Harry Moses'tlr. Bu zat İstanbul a gelmiş, şehrin her tarafını gezmiş ve uçakla Amerlkaya hareket etmiştir. Park O-telde kendisile görüşen bir muharririmize şunları söylemiştir:
— Türk hükümetinin kararı memleketlerini görmek hasreti içinde bulunanlar için büyük bir müjde ve kolaylık olmuştur. Biz aslen Harputluyuz. Babam Amerikaya hicret etti, orada servet sahibi oldu. Bana dalma «Ben memleketimi bir daha gö remedim. Bir gün müsaade e-derlerse git gör» derdi.
Buraya daha ziyade bugün hayatta olmıyan babamın arzu sunu yerine getirmek için gelmiştim Fakat gördüklerimden o kadar memnun oldum kl gelecek sene zevcemle ve torunlarımla gelmeğe karar verdim.
Şurasını söyliyeyim ki bu seyahat pek kolay olmadı. Bana gelen Akşam gazetesinde Tür-kiyeyi ziyaret edebileceğimize dair bir haber vardı. Bunu kesip cebime koydum. Fakat A-merikadaki Türk konsolosluğu henüz tebliğ gelmediğini söyledi. Buna rağmen yola çıktım, memleket memeleket dolaştım. Nihayet Halebde vize âldım ve tayyare ile buraya geldim.
Yolda Türkiyeye gitmenin doğru olmadığını, kimseyi İçeriye sokmıyacaklarını söyliyenler oldu. Halbuki hiç bir güçlükle karşılaşmadım, bilâkis çok kolaylık gördüm. Bundan pek memnunum. Aınerikada her yerde bunu anlatacağım, aldığım resimlerle ve bütün teşkilâtımla propaganda yapacağım.*
Bay Moses 55 yaşında dinç bir zattır. Alaturka musikiye bayılıyor, Tepebaşı bahçesine giderek bir kaç gece şarkı ve saz dinlemiştir. Buradan ayrılmazdan evvel pek çok alaturka plâk satın almıştır. İstanbulda bulunduğu müddet cebinden ba dem şekerini eksik etmemiş ve ailesine tayyare ile lokum göndermiştir.
İstanbulda bulunduğu sırada . bir gün Hünkârsuyuna gitmiş, burada bir kız lisesi talebelerinin eğlencelerini büyük
1 bir alâka İle takip etmiştir.
İran konsoloshanesindeki çay ziyafeti
İran baş konsolosu, şehrimizde bulunan İranlı futbolcular şerefine bir çay ziyafeti vermiştir. Bu ziyafette İranlı futbolcularla klüp temsilcileri hazır bulunmuşlardır.
30016 eser — Kütüphanenin banisi şeyhülislâm Feyzullah efendinin boğulması — Boya ve badana yapan müdürle memur — Serin ve sessiz diye ders çalışmağa gelenler — Tasnifte güzel bir usul...
Eski yazma ve basma kitaplar, gündelik, haftalık gazeteler. bir numarasından başlayıp kapandığı veya neşriyatını tatil etmek zorunda kaldığı tarihe kadar çıkan risaleler bakımından en zengin bir kütüphane olan Fatih Millet kütüphanesinin, Fatih Sultan Meh-metle alâkası olduğunu İddia edenler vardır. Bu İddia, «Millet kütüphanesinin Fatihte bulunmasından galattır; kütüphanenin Fatih ile hiç bir alâkası yoktur. Onu, Şeyhülislâm Feyzullah efendi, hicri 1112 de medrese ve kütüphane olarak. İnşa ettirmiş, 1332 yılına kadar da «Şeyhülislâm Feyzullah efendi kütüphanesin 0-larak banisinin ismini taşımıştır.
1332 den sonra Diyarbakırm nüfuzlu şahsiyetlerinden biri olan Ali Emîrl efendi. — ki son derece kitap meraklısı imiş — topladığı bütün kitapları bu kütüphaneye getirmiş, bir kat daha zenginleşen kütüphaneye «Millet kütüphanesi» İsmini vermiştir.
Şeyhülislâm Feyzullah efendinin ölümü
Feyzullah efendi, Erzurum müftüsü Mehmet efendinin oğludur. Erzurumda medreselerde okuduktan ve İstanbul» geldikten sonra meşhur Vani Mehmet efendiye damat olmuş, onun vasıtasile de dördüncü Mehmede İntisap ederek şehzadelerin hocalığına tâyin e-d diniştir.
İkinci Süleyman zamanında 1688 de ilk defa şeyhülislâm olmuş, 18 sene sonra zorbalarla münasebeti var diye Erzuru-ma sürülmüştür.
İkinci Mustafa tahta geçince, hocası bulunan Feyzullah e-fencUyİ Erzurumdan İstanbula davet etmiş ve tekrar şeyhülislâmlığa getirmiştir. Bu defa sekiz buçuk yıl bu makamda kalan Feyzullah efendi oğulları ile damatlarını ve bütün akrabasını büyük makamlara getirmiş, başkalarına alt olan hakları fütursuzca ellerinden almıştır. Bu arada büyük oğlunu da kendinden sonra makamına namzet yapmıştır. «Edime vakası» denen ve ts-tanbulda başlayan. ihtilâlin sebeplerinden biri de budur. Bu ihtilâlde âsilerin eline geçen Feyzullah efendi ayağına ip takılıp sürüklendikten sonra Tunca nehrine atılarak boğulmuştur. İhtilâlciler, kızılbaş diye ilân ettikleri Şeyhülislâm Feyzullah efendi İçin bir cenaze alayı da tertip etmişler ve ölüsüne hakaret olsun diye a-laya papazları zorla İştirak ettirerek âyin yaptırmışlardır.
Haris olmakla beraber zeki ve bilgili adam olan Feyzullah efendinin (Nasaylh-ûl-MÜlûk) ve (KItab-ül-Ezhâr) adlı eserleri. Beyzavinin tefsirine haşiyeleri, Jâtlfelerl muhtevi bir mecmuası olduğu gibi Eraıı-rumda Medine camisi, îstan-bulda da medrese, çeşme, cami vc şimdi Fatihteki «Millet kütüphanesi» gibi hayrat bırakmıştır.
Temizlik yapan müdür ve memur
Evvelki gün Millet kütüphanesine girdiğim vakit, sol kolda kitaplık olarak kullanılan odalardan birinin bir taraftan badana yapıldığını, diğer taraftan da kitap raflarının yağlı boya He boyandığını gördüm. Çalışanlardan birine:
kütüphanenin mütalâa salonuna çıkış kapısı
____ Bu kütüphanenin müdürü veya memuru yok mu? diye sorunca badanacı ve boyacı ellerindeki fırçalan bir kenara bırakarak cevap verdiler:
— Bir emriniz mi vardı?
— Estağfurullah’.. Kendileri ile konuşmak isterdim...
İkisi de arkalarındaki kirli gömlekleri çıkarıp duvarda bir çiviye astılar ve önüme düşerek:
— Buyurun! dediler. Kütüphanenin müdürü de memuru da bizlz.
Müdlriyet odasında kahvelerimizi içerken bu gibi temiz-1 likleri niçin başkalarına yap-] tırmadıklarıru öğrenmek İste-, dim.
_ Bu işlere harcayacak pa-ra olmadığı için kolları ve paçaları sıvayıp kendimiz yapıyoruz. cevabım verdiler. İçlerinde sonsuz bir kitap sevgisi taşıdıklarına ve işlerine son derece bağlı olduklarına bir delildi bu... Zaten onlar da;
— Aşk olmayınca meşk olmaz! demekle bunu teyit ediyorlardı.
Millet kütüphanesinde kaç eser var?
İstanbulda bütün kütüphaneler, iiç grup a ayrılmış du-lunmaktadır: 1 — Beyazıt. 2 — Süleynıaniye. 3 — Millet kütüphaneleri...
Her birinin ayn müdürlükleri ve şeflikleri bulunan bu üç gruptan birincisinde Köprülü, Ayasofya, Vellddlıı Carullah, İkincisinde Atıf efendi, Nuru-osnıaniye ve Üsküdarda Selim ağa; üçüncü grupta da Fatih camisi kütüphanesi, Ragıp paşa, Hüsrev paşa. Murat Molla. Hekimoğlu Ali paşa, Feyzullah efendi, Reşit efendi. Vellddin Caruilaktan bazı eserler, Pertev paşa. Ali Emîrl efendi kütüphaneleri toplanmıştır.
Millet kütüphanesinde 3177 Türkçe, 9902 Arapça, 739 Farsça olmak üzere 13818 yazma eser mevcuttur. Bundan başka 0921 j Arap harfli, 5000 1 yeni harflerle, 2277 si dc Ali Emîrl efendinin Garp dilleri — ekserisi Fransızca, bir kısmı a İngilizce, Almanca ve Rusça — olarak 17,198 eser vardır ki hepsi 30.018 eserdir.
Mütalâa salonunda
şimdi bütün kütüphanelerde teserler. mevzuuna, müellifin adına ve kitabın ismine göre tasnif edilmekte olduğundan aranan herhangi bir kitabı kolaylıkla bulmak mümkün oluyor.
Bahçeden geçerek mütalâa salonuna çıktığımız zaman dirseklerini masaya, ellerini şakaklarına dayayarak bakışlarını Önlerindeki kitaba tevclt etmiş 40 kadar genç gördüm. Sessizce okuyorlar... Beni gezdiren kütüphane müdürü Halife Dener’c:
____ Bunların hepsi, eski eserleri mi tetkik ediyorlar? diye sordum.
— Hayır! cevabını verdi. Onların hepsi talebedir ve burayı serin, sessiz buldukları için ders' çalışmağa geliyorlar. Eski eserleri tetkike gelenlere yer kalmadığı görüldüğünden bir masayı ayırdık.
Yanda geniş bir masa gösteren memur, Kemal Zaim'in anlattığına göre, her ihtimale karşı bu masa, eski eserleri tetkike gelenler İçin boş tutulmakladır.
Salonun karşısında da bir müze var. Millet kütüphanesine 2277 eser veren Ali Emîrl efendinin kim olduğundan, bu müzede muhafaza edilen nadide kitaplarından da başka bir yazıda bahsedeceğim.*
Cemaleddin BİLDİK
İngilterede yeni seçim ihtimali
Cocfield (İngiltere) 31 (AP) — Mühim bir Bakan, dün İngiliz genel seçimlerinin yakm bir zamanda yapılmasının muhtemel bulunduğunu telmih etmiştir.
İşçi hükümetinin Hiyerarşik sırasında beşinci gelen şehir ve kasabalar planlanması Bakanı Hugh Dal ton, Cocfield .de yapılan bir işçi partisi topla ,-tısında, «Avam kamarası pek uzun ömürlü olacağa benzemiyor. Ehemmiyetli kanunların çıkarılması için pek iyi bir âlet olamadı» demiştir.
Parlamentonun feshi. yeni bir umumi seçim mânasına gelecektir. şimdiki mecliste, işçi
jpartisinin pek hafit hir ekS'tel-j yetil vardır.
e

ODA I

Mahkeme Koridorlarında
Güzellik maskeleri
Bunları evde yapmak | pek kolaydır ,
Yazın plajlarda güneşte durmaktan sıcakta terlemekten, açık havada rüzgâra karşı kalmaktan yüzün cildi yorulur, inceliğini, yumuşaklığını kaybeder. bozan güneşin tesiri İle hafif kırışıklar bile peydahlar. Bunlara mani olmak için yazın gezmemen, plajlara gitmemeli mi? Hayır... Bunların hepsini yapmakla beraber cildi bes liyecek ve koruyacak İlâçları da tatbik etmeli.
En başla güzellik maskeleri gelir. Bir zamanlar yalnız güzellik enstitülerinde yapılan ou maskeleri şimdi eşde kolaylıkla yapmak kabildir.
Güzellik nıaskaleri iki kısma ayrılır: Besleyici ve temizleyici olanlarla cildi sıkıştırıp kırışmaya mâni olanlar.
Yüze güzellik maskesini masaj yapar gibi sürmeli, ve cildin her tarafına nüfuz etmesine dikkat etmelidLr. Yüze bir maske sürüleceği vakit bu İşe en az kırk dakika hasretmek'1-cap eder. Eğer vakit yoksa yüzle hiç uğraşmamak daha hayırlıdır.
Cildi en İyi besliyen ve temiz-llyen maske yumurta sarısı İle yapılanıdır. Taze bir yumurtayı alıp akından ayırdıktan sonra içerisine bir tatlı kaşığı saf zeytinyağı ilâve ederek karıştırmak, elle masaj yaparak yüzün her tarafına sürmeli. Bir kanape üzerine uzanarak yirmi dakika beklemeli, sonra ılık güi suyu ile ıslatılmış bir pamuk ile yüzü silerek temizlemeli niha--yet üç dört kat İnce tiîlbenti ılık lıalnıl çiçeği menkulıuna batırıp yüze yapıştırmak. On dakika durduktan sonra kalkmalı. Haftada bir yapılan bu maske ile cilt fevkalâde bir suretle beslenip temizlenmiş olur.
Ayda bir olarak da yumurta akını kullanmalıdır. Günlük bir yumurtanın akını erkeklerin tıraş fırçası gibi bir fırça ile ezerek karıştırdıktan sonra, yüze erkeklerin tıraş olurken sabun sürmeleri gibi akı fırça ile sürmeli: Uzanarak yirmi dakika kurumasını beklemeli. A-kın tesiri ilç yüzde bir gerginlik hissedilir, fakat ılık su ile yüz temizlendikten sonra cildin yumuşaklığına hayret etmemek elden gelmez. Bıı maske cildin kırışmasına mâni olur, fakat sık sık yapılırsa fayda yerine zarar verebilir.
(Yumurta akt sürülen hafta yumurta sarısı sürülmemelidir.)
Bunlardan başka her sabah yüz yıkandıktan sonra evde bulunan her hangi meyva suyu yüze sürülürse vitamin ile beslenmiş olur.
Bu senenin plâj kıyafetleri
Bu sene yazın plajlarda giyilecek şort ve elbiseler çok çeşitlidir. Paris terzilerinin, Amerika plajları için ibda ellikleri kıyafetlerin modellerini veriyoruz. Bunlar Barisin en meşhur mankenleri tarafından tak dim ediliyor,
1 — Kırmızı ketenden bol paçalı mayo. Etekleri, kemeri ve göğsü ince beyaz sutaşlarla süs lüdür.
î Faydalı bilgiler =
l................. i
el-
Kiraz lekesini nasıl çıkartmalı?
Siyah kiraz lekelerini sofra örtülerinden çıkartmak İçin sıcak kaynar süt içerisine ba-Urmalı, Bir müddet sonra yıkanırsa lekeden eser kalmaz.
Dantel ve ekose
Bu sene ikisi de çok moda
Kırk elli sene evvel giyilen İr-land dantelinden blüzlar yeniden moda olmuş ve tayör i-çine giyilmeğe başlanmıştır, Bu dantel gayet ince kelen tiresi ve tığ iğnesi İle örulmektedir.
Tayör ceketlerinin etrafını pariak şeritle çevirmek revaçtadır. Siyah pikeden yapılan tayörier pek beğeniliyor.
Ekose o kadar kullanılıyor kİ ekose organzadan bolerolar ve ekose muslinden mendiller bile yaphyor.
İnce dentelden yapılan (ml-len) 1er çok modadır. Bunlar yarı parmaklan olmıyan eldivenlerdir. Parmak uçları serbes olan bu eldivenlerin danteli altından takılan bütün yüzük ve bilezikler görülebilmektedir.
Plajlarda pek kullanılan bir yenilik kolye şeklinde güneş gözlüğüdür, Gözlükler kullanılmadığı zaman katlanarak pandantif gibi göğüsle durmaktadır.
Yoğurtlu çilek
2 — Çilek rengi keten etekle siyah lastex blıîz.
3 — Yeşil trikodan kısa şort ile yeşil beyaz damalı ipekliden blûz ve uzun ceketi.
4 — Kahve rengi beyaz plye-döpüldan kısa pantolonla san ipekli pikeden blûz.
Bu sene pek bol olan çilekten herkes kana kana yiyebilmektedir. Ekseriyet çileğin üzerine toz şeker serperek yer. Avrupa-da İse çileği krem şantiyi ile yemek âdettir. Bizde krem şan-tlyl pek taammüm etmemiştir, ve her semtte istenildiği zaman bulmak kabil değildir.
Krem şantiyi yerine tatlı yoğurt kullananlar pek çoktur.
Yoğurtlu çilek pek nefis olur, ve şu surette hazırlanır:
Tatlı Silivri yoğurdunu ince toz şekerle iyice çarpmalı. Sonra herkese ayrı ayrı hoşaf tabakları içine bu yoğurtlan bir miktar koyduktan sonra üzerine çilekleri yerleştirerek ikram etmeli: önceden çilekler ve yoğurt buz dolabında soğutulursa daha nefis olur.
Sıcaklarda
sütü korumak
Bir kilo süte bir gram bikarbonat
Keten ve pamuklu kumaşlar
Keten ve pamuklu kumaşlar dikli mestlen evvel dalma bir müddet suda bırakılmalıdır ki dikilip yıkandığı zaman çekip kısalmasın.
Bazı kumaşlar suda bırakıldığı halde gene çektiği görülür. Buna mani olmak İçin kumaşa Amerika kadınlarının ıslatma usulü kullanmalı, Kumaşı yu-varlıyarak sardıktan sonra sirkeli su İçinde beş altı saat bırakmalı ve asıp kurutman. Bir litre suya iki çorba kaşığı sirke hesap etmeli,
Güneşten rengi solan elbise
Güneşten rengi solan bir
biseyl yenilemek için daima koyu renge boyamak lâzım ‘gelmez, Elbisenin rengini açarak beyaz yaptıktan sonra istenilen renge tekrar boyamak (hidro-sülflU ile mümkündür.
Elbiseyi tartmak, bir gram kumaş hesap gram su fazla ise suyı malıdır.
Ekseriyetle normal bir nıp İpekli elbisesi için iki çorba kaşığı (hidrosülflt) kâfi gelir. Elbiseyi ıslatm&h. kaynar su i-çine hldrosülfiti atmalı karıştırmak. ve içine elbise konularak beyaz oluncaya kadar bırak malı, tekrar yıkadıktan sonra arzu edilen renge boyaınalı.
Ütü üzerinde kahve pişirmek
Bazı sayfiye yerlerinde havagazı yoktur. Gündüz iş bitince ateş bulunmayabilir, gelen bir misafire kolayca kahve pişirebilmek İçin elektrik ütüsünden istifade edilebilir.
Ütüyü prize taktıktan sonra başaşağı çevirmeli. Elle tutulan yerini iki kalın kitap arasına sıkıştırmak, ütünün kızan kısmı (yani altı) yukarıya doğru durmalıdır. Bu kısuıı üzerine konulan cezve mükemmelen kaynar ve çabuk iş görülür.
Sıcak havalarda sütü muhafaza etmek mühim bir meseledir. Buz dolabı olmayan yerlerde sıcaktan sütiin kesildiği çok defa vakidir.
Muhafaza edilecek sütün içerisine (kaynadıktan sonra) beher kilo için bir gram bikarbonat dö sut koymalı ve karıştırman. Kesilmek ve ekşimek teli İlkesi ortadan kalkar.
le İn 20
etmeli.
geliyorsa kâfidir.
gram
Elbise dört Ağırlığı
o nlsbette
su 200 litre; daha artlı-
insa-
| Müşküllere cevap
Karınca ve hamam böcekleri
Şişil Yale: Karınca ve hamam böceklerinden kurtulmak İçin her tarafa D. D. T. tozu serpiniz, Az zamanda hiç birinden eser kalmaz,
2 — Yumurta ve süt kreması içine katılan (gömme adra-gante) denilen İnce beyaz bir tozdur. Krem şantiyi yapılacağı zaman az miktar süt kreması kullanmak istiyenler gömme adragante kulla narlar. Vücuda hiç zararı yoktur.
500 graın süt kreması İçine 75 gram ince pudra şekeri, yarım kahve kaşığı gömme adragante ve taze iki yumurta akı ' katarak telle vurup köpürtürseniz nefis bir krema elde eder-
Çileği taze saklamak usulü
Akşam yenilen çileklerin bir > kısma artarsa ertesi güne kadar taze olarak saklanmasının basit bir usulü vardır.
İnce bir elek içine asına yap rakları dizerek örtmeli, çilekle-, ri yapraklar üzerine yerleştir- j dikten sonra eleği serin su do-1 iu bir tencere üzerine oturtmanı. Serin bir yerde bırakılırsa çi- ' siniz. Bir tutam vanilya İlâve lekler terütaze kalır. 'etmek şarttır.
Nezaketle boyunun ölçüsünü verdim!
Orta boylu, tıknazca, temiz kıyafetli bir zat. Davacı imiş. Konuşmak istedik. Kendisine doğru yürüdüğümüzü görünce avuçlariyle saçlarını yoklayıp düzeltti, başını sağa, sola çevirerek ceketinin omuzlarını fiskeleyip tozlan üfledi, göğsünü kavuşturarak yanımıza geldi. reverans yaptı.
— Zâtıâlileri de mahkemeye mi teşrif buyurdular efendim?
— Hayır, mahkemede işimiz yok, şöyle bir uğradık.
Belini büküp bir selâm daha çaktı:
— Çok güzel efendim. Bendeniz şahsi dâvamı ta-kib etmek üzere geldim.
— Dâvanız nedir? Kavga falan değil herhalde.
Üzgün bir eda ile gerdan kırdı:
— Maalesef öyle oldu e-fendlm.
— Yaa, kavga ettiniz demek?
— İşin esası nezaket meselesidir. beyefendiciğim. Terbiyeye, nezakete son derece ehemmiyet veririm. Ço-cukluğumdanbri böyle alışmışım. Küçüklere sevgi, büyüklere saygı benim biricik prensipimdir. Her işte âzami terbiye, âzami nezaket.
— Evet, prensipiniz halinizden de belli amma bazan fazla nezaketin de zararı dokunabilir insana.
— Aman efendim, ne güzel teşhis ettiniz. Hakikaten öyle olurmuş. Nitekim benim basıma da geldi bu. Zâ-tıâlileri sporla meşgul olurlar mı efendim?
— Eh, çocukluğumuzda mahalle arasında biraz futbol oynamıştık.
— Bendeniz ağır sporlara hevesli değilim. Biraz yüzmek ve bisiklete binmek gibi hafif sporları severim. Bilhassa bisiklete bayılırım. Süratle gitmemek ve yokuş tırmanmamak şaıtiyle akşamları bir saat kadar bisiklet gezintisi yaparım. Günün birinde bu yüzden hâkim huzuruna çıkacağımı hatırımdan geçirmek söyle dursun. rüyamda bile görsem inanmazdım.
— Bisiklet vüzünden mah kemeve düştünüz demek? Kaza mı yaptınız?
— Nezaket meselesi beye-fendiciğim. Terbiye icabı vazifemi yapayım derken böyle bir hâdise ile karşılaştım. Dün akşam üstü gene bisiklet gezintisine çıkmıştım. Yavaş yavaş dolaşırken karşıdan bir zatın geldiğini gördüm. Kendisine karşt son derece hürmet ettiğim bu zat ile karşılaşınca gene ihtiram vazifesini yapmak istedim. İşte bu telâş arasında bisikilette olduğumu unutmuşum. «Efendim, Allah ö-mürler versin. Afiyettesiniz inşallah» diyerek kemali ihtiramla eğilip selâm verirken adamla çarpışıverdim. Bisiklet bir tarafa, bendeniz bir tarafa fırladım. Çarpışmanın şiddetiyle o adam da
yere düştü tabii. Bendeniz ağrıya sızıya bakmadan derhal kalktım, alelacele elbisemin kaba tozlarım temizledikten sonra o zatın yardımına koştum; «Ah, beyefen-diclğim! Zâtı devletlerine vazifei ihtiramı ifa edeyim derken telâşımdan bisiklette olduğumu unutmuşum. Bu müessif kazaya sebebiyet verdiğimden dolayı...» demeğe kalmadı, adam yerinden kalkıp da; «Ulan, sersem herif. Sen beni nereden tanıyorsun da karşımda böyle lâflar ediyorsun? Bilmediğin şeye ne diye biniyorsun? Gözlerin kör mü? Karşında koskoca adamı görmüyor musun?» diye bağırıp çağırarak bendenize bir tokat vurmaz mı! O zaman dikkatle bakınca anladım ki. bendeniz yanılmışım, yabancı bir adamı, tanıdığım zata benzetmişim. Bu halamı anlayınca; «Beyefendi, bir hata oldu. Yanıldım. Mamafih ben herkese karşı hürmetle kusur etmem.» diyerek elini sıkmak istedim. Meğerse a-dam çok aksi imiş, kavga etmek için bahane arıyormuş. .■Hem çarpıp beni yerlere yuvarladın, hem de beye-fendiciğim falan diyerek a-laya mı alıyorsun?» deyip de tekrar toktlamağa başlamaz mı? Ben kendimi müdafaaya. maksadımı anlatmağa çalışırken o mütemdiyen vuruyor. Bereket versin, zabıta memuru yetişti de kendisini yakaladı. Şimdi hâkim beyden rica edeceğim, bu adamın terbiyesizliğinin cezasını versin.
Dâva edilen iri yan bir a-dam. O da temizce giyinmiş amma ince nezaketlere falan metelik veren takımdan olmadığı besbelli. Onunla da konuştuk:
— Geçmiş olsun bayım. Kazaya uğramışsınız.
Öfkeli bakışlarla dâvacıyı süzdükten sonra homurdandı:
— Sersem midir, serseri midir, bilmen, ki. Beceremedi?! sevin üstüne binmiş, sokakta geziyor. At binenin, kılıç kuşananın hakkıdır. Koskoca herifin bisiklette ne isi var? Öyle şeylere çocuklar. delikanlılar biner. Haıdi su herifin de cahilliği tuttu, bindi diyelim. Doğru dürüst sürüp gitse ya. Karşıdan beni görünce kendini kaybetti herif. Vay. beyefen-dîciğim, diye söylenerek Karagöz gibi bir şeyler yapmağa başladı. «Herif birdenbire aklını ovnaltı galiba. Sudan savuşayım da karsı tarafa geçeyim» demeğe k ılmadı. bisikleti sürüp de kü-üt di ve göbeğime çarpmaz mı? Yıldırım çarpmış gibi
(Arkası 7 nri sahifedei
Ce. Re.
Sayın Bayan. Muzaffer Adam'a müracaat ederseniz orada en son rob. tayyör, manto mulajlarını görerek kararlarınızı kolayca verebilirsiniz.
[ Zahariyadis karşısı. Tel: 40387
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Valentin VVillîams Tercüme eden: Vâ-Nû
Tefrika No. 4
— Sen o ciheti merak etme. Senin yardımın olmasa da, o koca bulur.
— Bulsa da şaşmam, Alâka uyandırmıyor değil. Benim nazarımda □, Carmcn'den sonra, dünyada tandıgını biitiin kadınların en güzelidir. Hem de pek sempatik kız... Her nereye gitse, erkekler onun İçin yarışa girişiyorlar. Mamafih, ekserisi ona lâyık insanlar değil. Dolores de kafasına yeni yeni fikirler sokmuş. «Bir kadının hür kalması lâzımdır.» diyor. «İnsan kendi hayatı için yaşamalıdır.» eliyor. Bu kabil bLr sürü saçma sapan likirlerl var. Münasip birini ağlarına düşürmeğe gayet etmiyor. Bir çok ahbaplar edindi. Bunlarla Bohem hayatı ya-şaınavu başladı. Fakat ben vaktinde davranarak buna mâni
oldum.
— Kendisine Bond sokağında rastladım. Üzerimde, dalgınmış, düşünceliymiş tesirini bıraktı.
George, bu sözleri söyledikten sonra, kardeşone kaçamak bir nazar attı,
Jim:
— Ben, onda böyle bir hal farketmedim. — dedi, — Benim baldız bir ruhi hâletten başka bir ruhi hâlete geçer durur.
Avukat, yine güldü:
— Sen pek dikkatli bir insan değllstndir. Ben, seninle bir yeni şapkaya bahse tutuşurum ki, Dolores, müstakbel zevcinin kim olacağını daha şimdiden biliyor. Sen İstediğin kadar yırtın, o, mukadderatını bizzat tâyin edecek.
Banker, merakla, kardeşine
(baktı:
— Acaba, sen şu Qııayere dedikleri çapkından mı bahsetmek istiyorsun?
Kardeşi başıyla bir tasdik işareti yaptı.
— Bu Quayere'In neden aley-hindesin anlayamadım gitti? O adamcağız, muhakkak ki artist. Ve ekser artistler gibi tembel. Tabloları çok muvaffak otmuş eserler. Ve yavaş yavaş meşhur olmağa başladı. Şimdilik zengin değil, biliyorum. Fakat, iyi çocuktur, zengin de o-lur. Üstelik de Carmen’ln eski bir ahbabı... Karımla Amerlka-da tanışmışlar.
— Azizini George! Benim ressam Quayere aleyhinde önceden verilmiş kararlarım yok. Bu artist, yaşadığımız asrın malum tip insanlarından biri... Fakat, bizim Dolores gibi on dokuz yaşında bir genç kızın sabaha karşı saat üçte, dörtte eve dönmesi gayritabiidlr. Erkek arkadaşlarıyla klmblllr nerelerde, neler yapıyor. Bu ifratları zaten kâfi iken, tuttu efendim, bize Quayer ismill o ressamı da dadandırdı. Bu derecesine müsamaha edemem. Dolores tahsili-
ni bitirdiği andan itibaren evimizde oturuyor. Fakat, benim evimde İken bu tarz hayat sürmesine razı olamam. Carmen de tamamlyie benimle aynı fikirdedir. Velev o ressamı NewYork‘ ta tanıdığını kabul edelim, yine de neme lâzım, istemiyorum. İşte bunun içindir ki, bu bay Quayer’ı önüme aldım, iyice bir konferans geçtikten sonra dehledim gitti. Dolores'e fazla musallat olmaması için kulağını büklüm. Keza, bizim kıza o artistle münasebeti kesmesini u-sülünce anlattım. Yok hani, o cihet doğrudur. Quayere. fena çocuk değil. Fakat cebi deliğin biri... Dolores de. kendine daha münasip bir parti bulabilir. Drahoması da fena değildir. Carmen'e' bu hususta valdde bulundum, kızın drahomasını ben vereceğim^ Buna mukabil, onun da kocasını iyi seçmesi icabeder.
Saatine göz attı ve birdenbire haykırdı:
— Aman Allahım, altı buçuğu geçiyor bile! Hemen gitmeli. Giyinmek için ancak zamanım kaldı. Cûrmen'l bekletmek huyum değildir, Allahaısmarladık,
kardeşim. Aman bize telefon et de, bu akşamlardan bir akşam yemeğe gel. Seni bir yere götürmemi istersen, arabamla bırakayım.
George:
— Hayır. — dedi. — Ben sakin bir lokantada yemeğimi yiyeceğim, Yemekten sonra da, sarin serin uyuyabilmek için Wichkam’a gideceğim.
Banker, avukata eliyle bir selâm çaktı; sonra çevik ve memnun, klüpten çıktı, Plxcadilly meydanında, bir sürü otobüsler, taksiler arasında, Jim Cnmmor1 un büyük otomobilinin geçişi dikkati çekiyordu. Maddi ve mânevi kuvvetleri tam muvazenesinde olduğunu belli eder şekilde genç banker, kendi arabasını emniyetle kullanıyordu.
Sakin ve sevimlL bir karakteri vardı. Gerçi, biraz muhafazakâr ve kaidelere fazlaca bağlıydı, Fakat buna rağmen, küstahlığı, müstebitliği yoktu. Evinde olduğu gibi işinin başında da, kulüpte de kendini daima bahtiyar hissederdi. Hayatının en bilyük zevklerinden biri, işini1 gücünü bitirince karısının yanına koşmaktı, Carmen, tara-
fından sevildiğine emindi. Gerçi bu sevgi, kendi sevgisine kıyasla pek azdı. (Tevazuu yüzün den böyle düşünür.)
Yanında, şoförü:
— Efendim, karşıdaki kamyon manevra yapıyor, dikkat e-dini2. — diye mırıldandı.
Üç senelik izdivaç hayatları, bir saadet sllsllesiydi. Hiç bir bulut, hayatlarını lekelememiş-tl. Hiç bir anlaşmazlıklar olma m işti. Birbirlerine en hafif bir serzenişte bile bulunmamışlardı. Henüz çocukları doğmamıştı ama, saadetlerinin bu tarafının da bir gün tamamlanacağından emindiler. Genç adam, borstmın yahut da kulübünün erkeklerle dolu havasında, saatlerini geçirdiği şurada, karşısında daima karısının hayalini görür, bu güzel manzarayı bir bile kendinden uzaklaştırmaz-dı.
Böyle, yolda gidip dururken, biraz sonra Carmen’le karşılaşacağını düşünerek kalbi sevinç Ie kabarıyordu.
Karısını, sabahleyin, aynanın önünde, sırtında beyaz ipek kimono ile saçlarını düzeltirken bırakmıştı. Birbirlerine nasıl da
muhabbetle bakmışlardı,
Şimdi, genç kadın evde yalnızdır. Yollar, şurada burada otomobil kalabalığından tıkandıkça, genç banker, dreksiyona parmaklarUe âsabi darbeler indiriyordu.
II!
BOŞ EV
Jim, anahtarını evinin kapısındaki kilide soktuğu zaman saat altıyı kırk beş geçiyordu. İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Muhteşem holün düğme demir fenerinde küçük bir lâmba dalma yanar, yine de yanıyor. Elbise askısına, oda hizmetçisinin hazırladığı ve geceleyin giyeceği silindir şapka da bırakılmıştı.
EvLn havası pek sakindi. Jim Cranmore, başındaki şapkayı, eldivenlerini ve basyonunu vestiyere bıraktı, Kocaman duvar saatinin tıktakı işitiliyordu.
Evde kimsenin bulunmadığını bildiği İçin, karısını, hususi ıslıklarla çağırdı. Buna cevap almayınca, İspanyolca garip bir hususî nidaları vardı; onunla seslendi:
— Hey, Carmen!
(Arkası var)

AKSAM
çnh|fe ?
1 Haziran 1950
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
Kontes Lokres^
Sağlık öğütleri:
ilkokullar tatil oldu
Koca Ragıp paşa okulu 1/A öğrencileri tatili nasıl geçirecekler?
1/A sınıfı ögrcfmenlerile beraber
Küçük ressam Savaş açacağı sergi hakkında arkadaşlarına isahat veriyor
İlkokullar dün öğleden sonra yaz tatiline başladılar. Bugünlerde hazırlanmakta olan karneler öğrencilere dağıtılacaktır. Sınıflarını geçenler tatil aylarında oyunu, İstirahatı ve gezmeği hakettiler. Onları biz de tebrik ederiz.
Dün Lâlelideki Koca Ragıp Faşa ilkokulunu ziyaret ederek 1/A sınıfındaki öğrencilerle konuştum. Bu sınıfı okutan değerli öğretmen bayan Madde Nur-büge, ilkokulda benim de öğ-retmenimdl, Kendisinden sınıf mevcudunu ve geçenlerin sayısını rica ettim. Dedi kİ:
— G2 talebem var. Bunlardan 56 sı sınıflarını geçiyor, 6 sı da maalesef kalıyor.
Resim sergisi açacak öğrenci
öğrencilere tatil aylarını nasıl geçireceklerini sordum. Çalışkanlığı, terbiyesi ve aklı ile öğretmenlerine olduğu kadar arkadaşlarına da kendisini sevdiren Savaş Dinçer dedi kİ;
— Ben resim yapmağa meraklıyım. Yaptığım resimlerden evimde bir sergi açacağım. Bunları arkadaşlarımın ve bizi tanıyanların gelip görmelerini İstiyorum. İsterseniz sîz de geliniz.
— Siz kaç y aşırdasınız?
— Bir nisanda 8 yaşma bastım.
Bu küçük ressam, henüz sergisini açacağı tarihi tesbit etmemiş. Yalnız evinip adresini alıdm. Lâleli caddesi 32 numarada oturuyormuş. Babası Vakıflarda memurmuş. Yazısı da son derecede güzel. Arkadaşlarının defterlerini güzel resimlerle süslemiş.
Öğrencilerden Rezzan Ertem, Hatice Kavurt. Leylâ Koyak. Ahmet Blrgül, Sevinç Mergen, Attan üçışık, Sevgi Gökmen ve Güzny Meşat ezcümle dediler kİ:
— Her sabah okula gelmek I-çin erken kalkıyorduk. Tatil o-lunca hem daha geç kalkacağız, hem de öğle uykusunu uyu-yacagız Sonra İkinci sınıfın o-kuma kitabını alıp çalışacağız. Hesap yapacağız. Akşamlan da gezeceğiz ve ♦ arkadaşlarımızla oynıyacaftrz,
Ali Erenler:
— Ben de derslerime çalışacağım ama tatilde daha ziyade annemle beraber fabrikaya gidip çalışacağım. Benim babam yok. Fabrikada haftada 3,5 lira verecekler. Önümüzdeki sene bu nara He kitap, defter, kalem ve Snlük alacağım.
Eli'ent Akerman da:
— Ben büyüyünce izci olaca-
ğım. Sınıfı geçince bana tram-' pet İle borazan alacaklar. Tatilde evimizin balkonunda arkadaşımla izcilik oynıyacağız. Adı Zühtü olan bu arkadaşımla dükkâncılık oynamağa da karar verdik.
Kadrlye Ercan'ın projesi daha teferruatlı, dedi kİ:
— Babam beni tatilde Elâzlze gönderecek. Orada halam, tey-
zem vc yengem var. Babam beni şişmanlıyayım diye gönderiyor. Orada hem arkadaşlarımla oynarım, hem de ders çalışırım.
— Nasıl şişmanlıyacaksınız?
— Gündüz uykusu uyuyacağım. Gece sütü içeceğim, taze yumurta yiyeceğim ve temiz havalı yerlerde dolaşacağım. Böyle yapan çocuklar şişmanlar.
Sadedflin GÖKÇEPINAR
Mahkeme koridorlarında
( Baş tarafı 6 inci sahifede) yere yuvarlanıverdim. Ben canımın acısiyle kıvranırken gelip tepeme dikilmiş, hâlâ; cBeyefendiciğim, ihtiram, kusur» diye masallar okuyarak bir de alay ediyor benimle. Kendisini tanımıyorum, yüzünü ilk defa görüyorum.
— Sizi görünce evvelden tandığı bir adama benzetmiş.
— Bırak dinini seversen. Herifin kafasında akıl denilen şey yok ki beni birine
benzetsin. Sahiden benzet.se bile bisikletin üstünde Karagöz oynatarak benimle alay etmeğ'e ne hakkı var?
— Size hürmet etmek istemiş. Kendisi nezaket meraklısı imiş.
— İyi ya, ben de nezaketle boyunun ölçüsünü verdim. Bundan sonra nezakete de, hürmete de tövbe eder herhalde.
Mahkeme açıldı, yine davacıyı haşin bakışlarla süzerek salona girdi.
Ce. Re.
[İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI |
İstanbul Belediyesinden:
îstanbul Belediyesi % 6 faizli 1013 İstikrazı tahvillerinden Fransız hâmiller birliği İle 1034 senesinde aktedller. anlaşmaya 'iltihak ederek damgalanmış olanlara ait 1.1.938 - 1.1.1044 vadeli, 49 numaradan 61 numaraya kadar 1.G.950 tarihinden İtibaren Galata Osmanlı Bankası gişelerinde tediyesine başlanacaktır.
50 numaralı kupon tahvillere bağlı son kupon olduğu cihetle 51 den 61 numaraya kadar olan kuponlar, tahvilin yeni kupon varakası istihsaline mahsus kısmı üzerine damga vurulmak suretiyle ödenecektir.
İşbu kuponlar tediyeye vazedildikleri tarihten itibaren beş sene sonra, yani 31.5,1955 akşamı zaman aşımına ağrıyacak ve mezkûr tarihten itibaren tcdlyata son verilecektir.
Beher kupon için 15 Fransız Frangı kuponları tediye günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez BaDkasımn Fransız Frangı alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilerek ödenecektir.
Keyfiyet tahvil hâmillerine İlân olunur, (7242)
İstanbul Ziraat Okulu Müdürlüğünden:
î — Okulumuz işletmesi çayırlarından elde edilmiş olan tahmini 250 - 300 ton miktarındaki kuru otun balyalanma Lşi açık eksiltmeye konulmuştur.
Balya masrafı olarak beher kilo kuru ota 1 kuruş 25 cm. fi-at tahmin edilmiştir.
2 — Eksiltme 15.6.950 perşembe günü saat 11 de Halkalıdaki okulda yapılacaktır. Şartname okulda veya İstanbul Ziraat Müdürlüğünde her gün görülebilir.
3 — İsteklilerin belli gün ve saatte okuldaki komisyona müracaat! an, (7244)
Güzel Lokras öğleden sonra Ve nediktekl Föniks tiyatrosunda verilen temsile gitmişti. Genç kadın, temsilden sonra yal nız başına tiyatrodan çıkınca gondolünün kendisini beklemek te olduğu rıhtımın taş iskelesine doğru yürüdü. Fakat birdenbire ayağı kaydı ve denize düştü.
O sırada iskelenin önü çok ka labalıktı. Sandalcılar, tiyatrodan çıkan zengin ve kibar müşterilerle güzel kadınları sandallarına almak için, yarışıyorlardı
Lokres. diişer düşmez rıhtımın bulanık sularının dibine batmıştı. Fakat genç kadının düştüğünü gören bir genç derhal kanala atlayıp suya daldı ve bir kaç dakika sonra genç kadını baygın bir halde kollan arasında tutarak rıhtıma çıktı.
Genç kadın az bir müddet sonra kendine gelerek gözlerini açtığı zaman kurtarıcısını şefkatle üzerine eğilmiş gördü. Halaskarı Ludviko namında aail bir gençtL
Lokres iki yıldanberl kont Giuzepe He evJL bulunuyordu. Kocası soğuk ve mütekebblr, kjşkanç bir adamdı. Zevcesini, şiddetle sevdiği halde Lok-resin kalbinde kendisine karşı b|r meyil ve muhabbet uyandı-hmamniı.' ftalbuki f.?-
ka ve Sevgiye susamıştı. Şimdi de karşısına güzel, yakışıklı ve fedakâr bir erkek çıkmıştı.
Lutvikonun vücudu heykel gibi mütenasip, çehre hatları manalı vg kara gözleri parlaktı,
Atılgan ve yılmaz bir genç olduğu için Venedik muharebelerinde temayüz etmiş, şöhreti de her tarafa yayılmıştı. Genç kadın, delikanlıya çılgın bir muhabbet duyuyordu. Ludviko da ateşli kalbinin bütün haroretl-le. bu aşka mukabele ediyordu.
Muaşakaları, uzun müddet gizli kaldı. Lokres, tanınmamak İçin yüzünü kalın, siyah bir peçe ile örterek akşamın karanlığında âşıkının. Meryem Ana kilisesinin karşısında bulunan e-vine gidip geliyordu.
Donıeniko namında sadık bir sandalcı, genç kadını gondol iy-le randevularına götürüp getiriyordu. Sevgilisi, Lokreşi, taş iskelenin kenarında bekliyor, karaya ayak basar basmaz onu karşılıyor^ gecenin karanlığında dar bir sokağa saparak gözden kayboluyorlardı.
Fakat bir müddet sonra kont Giuzepc, karısının ihanetini öğrendi, kontesten intikam alma ğa ve namusunu kirletmiş olan adamı da merhametsizce cezalandırmağa and içti.
Lokres bir akşam ortalık karardığı zaman, konağının arka kapısından çıktı ve kendisini â-şıkına götürmek için biraz ötede rıhtımın kenarında beklemekte olan sandala bindi. San tialcı derhal küreklere sarılarak gondolü büyük kanalın, sakin suları üzerinde süratle sürmeye başladı. Etrafta tek tük ışıklar görünüyordu. Köleler rıhtımı önüne vardıkları zaman ortalık adam akıllı kararmıştı. Rıhtım ıssız ve tenha idi. Yalnız iskelenin kenarında bir a-dam duruyordu. Bu. kontesi bckliyen âşığı Ludviko İdi.
Sandal, rıhtıma yanaşır yanaşmaz sandalcı dışarı atla d ı ve boğuk bir sesle Ludvikoya hi tap ederek:
— Madamım, sandala girmenizi rica ediyor dedi.
Ludviko şiiphelenmiyerek sandala allar atlamaz muhatabı elinde tuttuğu bıçağı, sırtına /sapladı. Delikanlı, bıçak darbesini yeyince sendeledi ve rıhtıma çıkmak İçin sandalın ön tarafına gelmiş olan maşukasının kolları arasına yıkıldı,
Genç kadın kesik bir çığlık kopararak sandalcıya:
— Domenlko bunu niçin yaptın? diye sorarken karşısında duran adam, alaylı bir kahkaha kopardı:
— Domenlko kanalın dibinde ebedî uykuya dalmıştır. Cevabını verdi.
Lokres, kocasının sesini tanıyarak tuzağa düşmüş olduğunu anladı; yeis ve hiddetten titreyen bir sesle:
— Selill diye haykırdı.
Genç kadın,.öldürülmek sırasının kendisine gelmiş olduğunu hissederek kocasının bıçak darbesini metanetle bekledi.
Fakat kont, sandalı, ayagiyle büyük kanalın ortasına doğru ittikten sonra rıhtıma atlıyarak karanlıklar arasında kayboldu. Lokres, kuvvetinin kesilmekte olduğunu hissetti, kanalın ortasında İdaresiz kalan sandalın
İçine baygın düştü. Akıntı, san dalı, uzaklara sürükleyip götürdü,
Genç kontes, kendisine geldiği zaman ortalık ağarmağa başlamıştı. Etrafına bakındı. Akıntı Ye dalgaların sandalı Venedikten çok uzak Mamaıı-doll kadın manastırının önüne kadar sürüklemiş olduğunu gör dii. Lokres, manastırın kale sûr larını andıran yüksek duvarlarına bir an gözlerini diktikten sonra küreklere sarılarak Sahile çıktı. Rahibeler, o sabah Ludvlkonun cesedini sandaldan çıkarıp manastır mezarlığının bir kenarına götürürlerken Lokres de rahibelerden islediği makas ile altın sarısı saçlarını dibinden keserek sevgilisinin naşı ile beraber gömdü, dünyadan elini çekerek rahibe oldu.
Kont Guizepenin bu çifte cinayetini kimse öğrenemedi. Kaatil konağında inzivaya çekildi. Az bir müddet sonra delirmiş olduğu şayiaları Venedik şehrinde dolaşmağa başladı.
Çeviren: A. HİLÂLİ
İstanbul üçüncü ticaret mahkemesinden: Esas 950/69
Türkiye İmar bankası namına vekili tarafından. Rasim Bütün. Mazhar Zeytinbaş, Pa-nrzç Şjeyttabaş;- röviyjç. .Zeytinbaş aleyhine 77 sayılı hesabı carisinden bakiye 7652, lira 52 kııruş, 77/1 No. Lı hesabı cari bakiyesinden 71 lira 88 kuruş ve 50 No. Iı hesabı cari bakiyesinden 645 lira 36 kuruş kİ ceman 8369 lira 76 kuruşun % 8,5 faiz ve İnkâr tazminatı ve mahkeme ve avukatlık ücretile birlikte dâvâlılardan tahsili İstem ile mahkememize açılan dâvada:
İstanbul Balıkpazar Balıkhane sokak No. 23 de mukîm dâvâlı Mazhar Zeytinbaşa tebliğ için yazılı adresine gönderilen dâva dilekçesi örneğini havi tebliğ zarfına posta memuru tarafından verilen meşruhatta, mezkûr adresi bir sene evvel terkeylediğl kaydlle.bllâ tebliğ İade edllhıiş olduğundan, davacı vekili tebliğin Hanen yapılmasını istemiş olmakla.
Mahkemece;
Davacı vekilinin isteği hukuk usulü mahkemeleri kanununun 142 nci maddesine uygun görüldüğünden aynı kanunu 144 ücü maddesi gereğince 15 gün süre ile dâva dilekçesinin i İanen tebliğine karar verilmiş olduğundan, dâvâlı bu müddet içinde cevap vermesi ve bu konudaki tebliğ zarfı mahkeme koridoruna asılmış bulunduğu tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur.
Çok çarpıntılı insanları nasıl iyi etmeli?
Sinir zayıflığından, kansızlıktan, mide ve barsaklarda toplanan gazlardan, bazı (hormon) fabrikalarının kâfi derecede işlememesinden veya fazla iş görmesinden vesalr sebeplerden Heri gelen çarpıntılara da önem vermek lâzımdır. Heyecanı, halecanı kamçılayan, tesirlerden bir an evvel koru-
nulmak gerektir, çünkü çarpıntı devam ettikçe üzüntü arlar vesvese çoğalır. Evhamlılık kat merleşir. Esaslı hastalıklar ve tesirli sebepler varsa ilk önce bunları tedavi etmek şarttır. Sinirliliği harekete getiren derin düşünme ve kederin kurşundan beter olduğunu bilmek lâzımdır. Mey irsiyet. gam, hiddet, darılmak çarpıntıyı kamçılar. Heyecanı alevler.
Devamlı ve inatçı kabızlık, peklik çekenlerde az çok hafif veya şiddetli çamıniı her zaman mümkündür. Bu cihetle pekliği yoketmek lâzımdır.
Mide ve barsaldan harekete getirmek için karın üstüne ■Kfıf J nr -nrtrtmft îf
ğuştıırmakla bazı defa az çok gaz çıkabilir. Böyle olursa çarpıntı biraz hafiflemiş olur. Bir kahve kaşığı kadar Bikarbonat dö sud) u biraz su He İçmek de Jyi gelir. Yaren bardak suya (4-5) damla (Lokman ruhu!) veyahut daha kuvvetli olan (Eter sülfürik) katarak çabucak içmek de faydalıdır. Sinirleri kuvvetlendirecek temiz havalı, güzel manzaralı yerlerde kafasına, mesleğine, düşüncelerine , tabiatına hoş gelenlerle gezmek, eğlenmek, gülmek, neşelenmek çok iyi gelir. Çarpıntılı insanın kendi kendini dinlemesini menetmek için onun hoşuna gidecek ferahlı hikâyeler, tatlı sözler faydalıdır.
Güzel havalarda sandal âlem-
Üsküdar icra memurluğundan: 950/3
Hüseyin Duyana, Aşçı başı mahallesi Cami sokak No. 15 de Üsküdar
Kâmile İmam oğluna (185) lira vc ayrıca 955 kuru? masarifi nıuhakmee borcunuzdan dolayı Üsküdar barış hukuk yargıçlığından verilen 28...6/948 t-OTİh 948/427 - 122 sayılı ilâm infaz için alacaklı tarafından dairemize vazoiunmuş 950/3 sayılı dosyamızla tebliğ için gönderilen icra emri yukarda yazılı adreste bulunmamanız! dol ayısı ile biîâ tebliğ İade o-lunmuş, zabıtaca adresiniz tesbit edilmemiş olmakla yukarda yazılı borcunuzla icra giderlerini Hân tarihinden itibaren, bir ay süre içinde dosyamıza ö-demeniz lâzımdır.
Bu müddet içinde bu borcunuzu vermez tetkik merciinden temyiz ve yahut iadei muhakeme yolu İle alt olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirmedikçe cebri icra yapılacağı bu müddet zarfında mal beyanında bulunmazsanız hapsen tazyik olunacağınız İcra emri tebliğ makamına kaim olmak üzere keyfiyet İlân olunur.
(10310)
SATILIK ARSALAR
Kadıköy Feneryolunda Gazi Muhtarpaşa Korusu namı He maruf trene, tramvaya çok yakın camlık, bağlık ve muhtelif meyva ağaçlı ifraz edilmiş satılık ucuz arsalar. Müra-saat Telefon 29061,
Uı*.ugiu Halkevinden: E.'lmizdo 2/0,1550 rumn sünil saat 18 de Hüviyet Heklr Öi3 tnrnfınılnn sModent Ana Oliiıllori» k.,riMİu bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
Yazan: LOKMAN HEKİM
tağında sağına, soluna döne-miyordu. Çarpıntı kendisini boğacakmış gibi korkuyordu.
Altı ay zarfında hemen hiç uyku uyuyamadı. En kuvvetli uyku İlâcı aldığı halde gözleri kapanmıyordu. En sonra bana da müracaat etti. Hastalığın mahiyetini esasım tetkik ettim. Hasta son derece zayii, kansız,
çelimslz kalmıştı. Kendisine şu tavsiyede bulundum:
[ — Başınızdan geçen bu acık-lı macera, madem ki îstanbul-da vukubulmuştur. Bu evde sl-’ zln bir çok tatlı hâtıralarınız | vardır. Bunlar şimdi size ustı-ı raplı, çok yeis ve hüzün veren 1 dram bîr sinema sahnesi olmuştur. Bu evde oturmakta devam ederseniz katiyen iyi o-lamazsınız. Başka bir eve taşınsanız bile îstanbulda bulunursanız yine iyi olamıyacaksı-nız! Hayatınızı, canınızı büyük 1 tehlikeden kurtarmka İsterseniz bugünden tezi yok İstanbulu terkedinlz. Hiç olmazsa bir, bir ‘buçuk sene bu yerden uzakla-
Anadoluya, Sııriyeye, Mısıra Avrupaya gidip geziniz. Çeşitli manzaralar, şehirler, güzellikler, yenilikler görerek eğleniniz, keyifleniniz, neşeleniniz. Sonra tstanbula gelirsiniz.*
Zengin olan bu hasta ertesi gün İstanbuldan ayrıldı, bir
1 buçuk sene sonra avdet etti. Beni ziyarete geldi. Çok teşekkür etti.
— Hoş geldiniz, sıhhatler getirdiniz. Nasılsınız? dediğim zaman.
«— Hamdolsun hiç bir has-! talığım kalmadı, çarpıntıdan eser bile yoktur. 12 kilo aldım, meğer ben o zaman delilik gelirmişim! Hattâ onun İçin Ar-navulköyüne giderek akıntı burnunda İntihara bile karar vermiştim!» dedi.
Slıılr zayıflığından ve kansızlıktan gelen çarpıntılara
lerinde bulunmak, şirin ve büyük vapurlarda deniz seyahatine çıkmak, hiç görmediği şe- karşı vücudu adam akıllı teshirlerde gezmek. Tramvayların,' lemek, kan yapacak yemekler, otomobillerin, (motosiklet) le- B/l vitaminlerini havi olan rin işlediği caddelerde bir ar- meyvalar yemek çok faydalı-kadaşla gezinmek de iyi gelir.' çünkü kazadan, çarpılmaktan, j sakınmak için olanca £ fikrini bu İşlere hasredeceği' cihetle kendi kendini, çarpıntısını düşünmeyeceğinden çok fayda görür.
Orta yaşlı bir adam tanırım, devam olunursa ne mide
__ .. . ı. . ■ .. ■ _ lir r*p harsa t halta nı
■ mvy vıııur jeıue». yvK luyumı-J dır. Kabil olursa hiç bir İlâç t almıyarak ilk önce bunlardan aklını, | İstifade etmelidir. Olamadığı edeceği' takdirde sinirleri ve kanı kuvvetlendirecek ilâç almak lâzımdır. Fakat hiç unutmayınız ki sinirleri uyuşturan ilâçlara çok |j----------------------- -U, ka_
lir, ne barsak, hattâ ne de böbrek!
En iyisi ve zararsızı (Valer-yan) denilen (Kedi otu) nun hülâsası, Cebire) si vesair tertipleridir. Başaklardan çıkan-ve
Başından şiddetli, ateşin bir hakiki aşk macerası geçti. Karısı fena yollara düştüğü cihetle namus ve haysiyetini muhafaza etmek için ayrılmağa mecbur oldu. Fakat bu (e-bodî firkat!) tesirile şiddetli lan (fosfor) lu, (azot) lu çarpıntılara, keşik, keşik nabız çok kuvvetli olan fitinll ilâçlar, atmasına uğradı. Bir çok he- 've hazır ilâçlardır. Sinirli, vahimlere müracaat etti. Binler- yıflara ve çok çarpıntılı, olan-ce lira sarfetti. Fakat hiç bir lara, sinir zayıflığına çok fay-ilâçtan fayda göremedi. Niha- da verir.
yet öyle bir hale geldi kİ ya-
Lokman Hekim
ıııııiHiıııııııııınnımı
Odun alınacak
İstanbul üniversitesi rektörlüğünden
1950 - 1951 kış mevsimi için alınacak 243750 kilo odunun kapak zarf eksiltmesi 5.6.950 Pazartesi günü saat 15 de Rek töriükte yapılacaktır.
İstekliler beher 250 kilosu 15 lira tahmin bedeli üzerinden 1097 Hra geçici teminat makbuzu ve ticaret odası kâğıt-lariyie teklif zarflarını İhale saatinden bir saat evveline kadar Rektörlüğe vermiş olmalıdırlar.
Liste ve şartname Rektörlükte görülür. 6518
Kontrol mühendisi alınacak
İLLER BANKASINDAN
1) Anadolunun muhtelif kasabalarında yaptırılmakta olan İçme su ve Hidro - elektrik inşaatlarında kontrol mühendisi olarak çalıştırılmak üzere ¥. Mühendis, Mühendis veya Fen memuru alınacaktır.
2) ücretler taliplerin durumuna ve çalıştırılacakları İşlere göre tâyin edilecektir.
3) isteklilerin tahsil derecelerini ve şimdiye kadar çalıştıkları işler! gösterir belgelerle birlikte tiler Bankası Su İşleri Müdürlüğüne Haziran 1950 sonuna kadar müracatlan. (6969)'
Karayolları Genel Müdürlüğü İstanbul 1. ci Bölge Müdürlüğünden:
Galata Perçemli sokak Cemaat hanındaki dairemiz bu ker-re Kuçükyalıda yeniden İnşa edilen kendi binasına taşınmış olduğundan 1.6.950 perşembe gününden İtibaren Küçükyuhdaki yeni binasında reşmi mesaisine devam edecektir.
Her türlü posta ve telgraf muhaberatının Küçükyalıdaki Yollar 1 inci bölge müdürlüğü adresine gönderilmesini,, telefon mükâlemeslnin 52/466 numara He yapılacağını ve iş sahiplerinin muameleleri İçin mezkûr yerdeki dairemize müracaatları İlân olunur, (712ü)

Splllfö 8 _________________________________________________________________ AKSAM
1 Haziran 1950
Dİ$ MACUNU
DİŞ ETLERİ KANAMASINI KESER OİS ETLERİNİN ÇEKİLMESİNİ ÖNLEF OİSLEftİNÎZİ TEMİZLER VE PARLATIR


.\V'
İVAPURLAR;
BU ÇEKİLİŞE 9.6.1950 AKŞAMINA KADAR EN AZ 100 LİRA YATIRANLAR DAHİL OLURLAR
EMLAK BANKAS
SHAW SAV İLE and ALBİON Cu Ltd.
8 haziranda limanımızda beklenen Ingiliz bandıralı
ENGLİSH l’RİNCE vapuru doğru GLASGOW için eşyayı ticariye kabul edecektir.
Fazla tafsilât İçin OLİVİER ve Şürekâsı Ltö. Acenteliğine müracaat. Galata Veli Alemdar han 3 cû kat 29 No. - Tel: 44215
clmanız.zamanı
gelmiştir!
Sizin der birTtaS4F
Tam manasıyla mükemmel bir motosiklete sahip.olrpanm zevkin^size ancak ”bSA verebilir.
Mukavemeli, sağlamlık ve rekabefsiz Raflar motosikletinin m eziyetle»-in dendir.
m w .w friP1-
| MÜTEAHHİT^ İNŞAAT SAHİPLTRİNİN
NA2ARİ DİKKATİNE-.
Banyolar, İAVRBOLAR, Rezervuarlar.
Kare Fayanslar, .
BOTR (SU MTMA CİHAZLARI), Helalar f ALATURKA-AL AFRANCfi)
İLE
HER BÜYÜKLÜKTE ÇELİK RADYATÖRLER * ÇELİK,BÜKME KALORİFERKMMUmil
MUHAKKAK SURETTE GÖRÜMÜZ
İstanbul Deniz Komutanlığından:
Hurda nebati halatlardan yeniden halat İmal elllrilece-ğinden, bu İşe Etekli olacakların ne şort ve tlatle iınal edebileceklerini düzenllyeceklerl teklif mektubu ile en geç 10 Haziran 950 tarihine kadar komutanlığımıza bildirmeleri. (7165)
Sayın halkımıza
İstanbul Bl. Şehir Armonisi Şefliğinden:
Şehir Armonisi kurulu, 1/5/950 tarihinden itibaren açık hava yaz konserlerine başlamış bulunmaktadır. Konserler; haftanın cumartesi ve çarşamba günleri Gülhane parkında, perşembe günleri Atatürk Bulvarı parkında saat 17.30 dan 19 a ve pazar günleri de saat 18 den 19.30 a kadar İnönü, Gezisinde verilmektedir.
Haziran 950 1. cL ve 2. el hafta programı sayın halkımıza İlân olunur. (7250)
1. ci HAFTA PROGRAMI:
'TİTAŞATicarat Türk A. Ş.
İSTANBUL-OAt(Çt W TİCARET BANKKl KAN! W. 24736
ANKARA BÜRO HUT ■ ww- KOÇ AK KAN
Aütçü KAT M. J2735
1 — İzmir marşı
2 — Şark marşı
3 — Yaylâ suyu - Halk şarkısı
4 — Flören tiner Marsch
5 — Flotte Bursch - Ouverture
6 — Valse Bohem
Mehmet Ali bey Zati Arca
M. Hulûs! öktem JuJlius Fuclk Fr. Suppe
Fr. Popy
7 — Obella Senorita - SpaııLsch Tanze; Kart Panspert
2. ci HAFTA PROGRAMI:
İstanbul Ziraat Okulu
1 — Çanakkale marşı :
2 — Kavak marşı :
3 — Feest JubeL - Marsch :
4 — Domino Nolre - Ouverture :
5 — A1W11 Lusll - Potporrl :
6 — Morgen Blatter - Valse
7 — Dans Hongravas No: 5 :
M. Hülûfll ökten Zat! Arca Gloekaıı
Aubert
Hans Kllment
J. Strauss
J. Brahma
Sabnalma Komisyonundan:
Okulumuzun 1950 mali yılı İhtiyacı olan 80,000 adet 575 gramlık Ekmeğin 26.5.950 günü yapılan eksiltmesinde talip çıkmadığından, eksiltme on glin müddetle uzatılmıştır. Eksiltme 6.6.950 Salı günü saat 11 de İstanbul Yüksek Okullar Saymanlığında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
İstekliler şartnameyi adı geçen Saymanlıkla her gün görebilirler.
Beher ekmeğin tahmini Hail 22 kuruş olup geçici teminatı 900 liradır.
isteklilerin bu eksiltmeye girebilmeleri İçin Ticaret Odası belgelerini ve 2490 sayılı kanım gereğince teminat makbuzlarını veya banka fhektuplarını ihaleden bir saat evvel komisyona vermeleri. (7243)
İstanbul Deniz Komutanlığından:
Mevcut evsafına göre satın aldırılacak 10 m/m ilk Sinema makinesini mevcuttun vermeğe veya sipariş suretiyle getirtme-te İşlekli olacakların en geç 10 Haziran 950 tarihine kadar komutanlığımıza teklifle bulunmaları, (7186)
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden
1 — İstanbul Arkeoloji müzesine bağlı eski Fodla torunlarında tesis edilen Foto ve Mulaj lâboratuvannm onarımı açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif bedeli (14973) lira (02) kuruştur.
Eksiltme 19/6/6950 tarihinde pazartesi günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu İşe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, Bayındırlık işleri genel, hususi ve fennî şartnameleri, proje, keşif hülâsaslie buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek İçin taliplerin (1125) lira muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve 1950 yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme .gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarda Iklnd maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (7045)
I BU EV
ERENJCÖYÜNDE
ZİRAAT BANKASI

AKŞAMINA KADAR

BankalarıraiM ISO lira yatırmak, parayı 31 Temmuz 1950 kadar Çekmemekle
Gaziantep il daimi komisyonundan
1 — Eksiltmeye konulan iş: Gaziantep — Akçakoyunlu yolunun — 19 + 450 _ 30 + 940 Km. leri arasında (4350) metrelik blokaj şosa yapımı olup keşif tutan (53104) Lira (80) kuruştur.
2 — Eksiltmeye 16/6/950 cuma gönü saat 10 da özel idare binasında toplanacak. İl Daimi komisyonu odasında kapalı zarf üsulile yapılacak. ,
3 — Keşif, eksiltme şartnamesi ve buna bağlı diğer kâğıtlar her gün İL Daimi komisyonunda ve Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir,
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (3905) lira (32) kuruşluk geçici teminat vermeleri ve 1950 yılında Ticaret odasında kayıtlı bulunduklarına dair belge göstermeleri şarttır,
5 — isteklilerin bu İşin teknik öneminde bir İşi iyi surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklarım İs bata yarar belgelerini Bayındırlık Müdürlüğünden, alacakları tanıtma beyannamelerine (müteahhit ehliyet beyannamesi; müteahhit plân ve teçhizat beyannamesi» bağlamaları ve bu beyannamenin İçindeki sorular cevaplandırılarak yeterlik belgesi isteme dllekçelerlle birlikte eksiltme gününden en az üç gün önce (tatil günler! hariç) yazı İle Valiliğe mürcaat ederek bu iş İçin yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — isteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nel maddesinde verilen İzahat dairesinde hasırlayacakları teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kaçlar makbuz karşılığında komisyon Başkanlığına vermeleri Kızındır,
Postada olan gecikmeler kabul edilmea. 17112)
Zayi — Rize nüfus memurluğundan aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazıla kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Bulan adresime getirdiği takdirde yirmi beş lira belâlından hediye verilecektir. 1335 doğumlu
Ahııııed oğlu Seyfullah Berber Kasımpaşa kışla karşısı Doğu Çayevlnde
Zayi — Heigh Scool orta okulundan aklığım tramvay pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin kıymeti yoktur. Special B.
13. Sevil Çûvaç
Zayi — Pelürgç Sina köyü nüfus memurluğundan aldığım ve içinde askerlik muamelelerimle yol ve kazanç vergilerine ait makbuzları kaybettim. Yenilerini alacağımdan eskilerinin, hükmü yoktur.
1333 doğumlu
Yusuf oğlu Hüseyin Çeker Nurııosmanlye şarap sokak NO. 87 - 89

Comments (0)