*
E'/~ KADIN MODA
AKŞAM
r— Yarın------------
Küçük ilânlar
i____________________
' Sene 32 — No. 11379 — Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 15 Haziran 1950
Sahibi: Nectneddin Sadak — Yazı işlerini fiilen İdare eden O. Bildik — Aksam Matbaası.
Avrupada yeni buhran
İngiliz İşçi Partisinin Avrupa meseleleri karşısında tuttuğu yol Batı âleminde endişe uyandırdı. Amerika-cia, İngiltereye yapılan, yardımların durdurulmasını bile Lstiyenler var.
Gerçekte hâdise yalnız, Avrupada kömür ve çelik istihsalinin birleştirilmesi hakkmdaki Fransız teklifini İngillerenin kabul etmemesinden ibaret değildir. Avrupa nm kömür ve çelik endüstrisinin milletlerarası bir o-tori tenin mutlak idaresi altında birleştirilmesini ve bu maddelerin ithalâtına gümrüklerin acık bırakılmasını İngiltere gibi sosyalist rejime bağlı bir memleket kolay kolay kabul edemezdi.
Fakat İşçi Partisinin Avrupa Birliği meselesinde ilân ettiği siyaset, Avrupanm bir Federasyona doğru gitmesini gave edinmiş olanları ve Avrupa ekonomisinin derli toplu duruma girmesini bekli ren Amerikayı hayal kırıklığına uğratmıştır.
Milletlerarası her birlik, hakiki olmak irin, buna iştirak eden devletlerin hükümranlık haklarından bir derece fedakârlık ister. Eko-
Orman kanununda yapılacak tadilât
İşletmeye salih ormanlar şirketlere, köyler civarında ve tesisleri olmıyan ormanlar da köylülere devredilecek
nonıi sınırlarının, eskisi gibi, aşılmaz duvarlarla kapalı kalacağı, her milletin kendine yeler bir iktisadi varlık teşkil edeceği ve bilhassa geçmişte olduğu gibi, her devletin koyu milliyet prensipleri altında, her sahadaki hâkimiyet hakkını tam olarak ruahfus hdacn^L-iıeJcar-şıiı'.:h’ fedakârlıklara n^. gösi^riniyeceği bir milletler camiasında Federasyon değil. her h3ngi birlik dahi ger-ekleşemez. .
İngiliz İşçi Partisi, her hangi bir sahada, milletlerarası bir otoritenin, devlet haklarından üstün bir kudrete sahib olmasını ve ferdi hükümranlık hakkından müşterek menfaatler adına fedakârlık yapılmasını istemiyor. Halbuki, sosyalist prensipler bunun tam zıddı-dır. Sosyalistlik, mahiyeti bakımından millî değil, beynelmileldir. Anlaşılıyor ki İngiliz İşçi Partisinin bu husustaki kaygısı, katılacağı zümrenin, yani Avrupa Birliğinin bir sosyalist ekseriyeti elinde olmamasından ileri geliyor. İngiltere hükümetinin, tâ başından beri, Starsburg Avrupa Meclisinin salâhiyetlerine karşı gösterdiği tereddütlerin sebebi de budur
İngiltere hükümetinin temel siyaseti ve gelenekleri de her yeni işe çabucak atılmamayı emreder. Bunda da haksız değildir. Avrupa Birliği henüz bir hayalden ibarettir. Avrupa devletleri arasında hodbinlik siyaseti, menfaat ayrılıkları henüz hâkim vaziyettedir. Herkes fedakârlığı başkasından beklemekte. bütün konferanslarda en hayati dâvalar oluruna bağlanmaktadır. Hakiki ve samimi işbirliği gayretlerinden fazla menfaat çekişmeleri göze çarpıyor
Fakat İngiliz iktidar partisinin. Avrupadaki birleşme hareketlerine sırtını çevirme mahiyetinde tefsir edilen açıklaması derin tesirler yapmıştır. Bunda, ne de olsa. Avrupaya karşı biraz lâ-kaydi ve Fransa siyasetine karsı biraz iğbirar sezmemek mümkün değildir. Avrunada yeni bir buhran baş göstermiştir. Avrupa-siyaset i ve Avrupa işbirliği yeni bir kuruluş devrine girecektir.
Necmeddin SADAK
Ankara 15 (Akşam) — Tarım Bakanlığı ormanlar hakkında alınacak kararların esaslarım tesbit etmek üzere önümüzdeki günlerde ormancılık işlerinde mütehassıs elemanların İştirak edeceği bir kongre tophyacaktır. Kongrede profesörler, orman sahipleri, köy muhtarları, kereste tacirleri ve ormancılıkla alâkalı bazı şahsiyetler bulunacaklardır.
Bu kongreden sonra ormancılık ve orman işletmelerine yeni şekil verilecektir. Tesisleri bulunan ve işletmeye salih halde olan ormanlar muhtemel olarak anonim şirketlere devrolu nacaktır. Bu takdirde şirketle-
rin dörtte bir hissesi hükümet tarafından satın alınacaktır.
Köyler civarında olan ve tesisleri bulunmıyan ormanların da köylüye devri düşünülmektedir. Bu ormanların İşletilmesi İçin de köy kooperatifleri teşkili muhtemeldir, Kooperatiflerin sermayesi orman mütedavil sermayesinden sağlanacak, köy civarındaki ormanlar mahallî ihtiyaca ve maksada kifayet etmezse devlete ait bir kısım ormanlar da köy kooperatiflerine tahsis olunacaktır.
Hiçbir tesisi ihtiva etmlyen, fakat aynı zamanda şehir ve köylerden uzakta bulunan or-
manlar teknik İcaplara göre damgalanacak ve dikili halde satılacaktır. Bu tedbirler He az sermayeli müteşebbisler korunmuş olacaktır.
Orman genel müdürlüğü emrindeki teknik elemanların nakil. depo ve kaçakçı takibi gibi işlerden kurtarılarak mesailerinin tamamen orman İçin çalışmalara hasredilmesi suretiyle ormanların dah İyi korunmasının mümkün olacağı mütalâa edilmektedir.
Gerek şirketlerden gerekse kooperatiflerden elde edilecek kâr ormanların imar ve ihyasına sarfdllecektlr.
Cumhurbaşkanı, uçuştan sonra tepkili uçak pilotunu tebrik ediyor
Belediye ve muh-tarseçimtasarısı
Ankara 15 (Akşam) — İçişleri Bakanlığı Belediye, Meclise ve köy İhtiyar heyeti seçimlerinin de gizli oy, açık tasnif esasına göre yapılmasını temin maksadile üç kanun tasarısı hazırlamıştır. Tasarılar Başbakanlığa gönderilmiştir.
Ingiliz tepkili uçağının gösteri uçuşu
Uçağın gösteri uçuşunda Celâl Bayar, vekiller ve generallar hazır bulundular
II
İhracat tahdidatı hükümetçe haldırılmıyacak
ticaret ve Ekonomi Hakanının Mecliste sorulan suale cenanı
Ankara 14 — Ticaret ve Ekonomi Bakanı Ziıhtü Velibeşe, Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Kastamonu milletvekili Şükrü Kerlmzade-nln ihracatı lüzumsuz yere tahdit eden usullerin kaldırılması İçin hükümetin ne düşündüğüne dair olan sorusunu cevaplandırmıştır.
Bakan ezcümle demiştir ki:
«— Memleketimizden bazı malların kaçak, suretiyle, yahut diğer bir memlekete İhraç edildiği halde oradan Amerlkaya gönderildiği görülmüştür. Bu suretle dolar bizim elimize geçeceğine başka yere gitmektedir. Bunu düşünen hükümet o zaman bir koordinasyon karan çıkarmıştır .►
Bakan, bazı misaller vererek, evvelki sene Almanyaya ihraç edilen 5 milyonluk tütünlerimizin oradan Amerikaya satıldı-(Arkası sahife 2; sütun 1 de)
Bulgar notası
Son hâdiseye gûya biz sebebiyet vermişiz!!
200 Brrt ın-nya ıw>ro!£n tou camî bu sabah saat on birde açıını
Ankara 14 — Evvelki gün Bağdat'tan şehrimize gelmiş olan Vlkers Armstrong müessese sl IngUlz tepkili uçağı bu sabah saat 10.30 da Etimesgut askeri hava alanında bir gösteri uçuşu yapmıştır.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile vekiller ve generaller bu gösteride bulunnıuşiardir.
mümessili hakkında İ20hat vererek, uçağın tırmanış süratinin dakika-
da 1937 metre, âzami süratinin. 590 mil olduğunu, bariz vasıflarından birinin de iniş süratinin, az olması dolnyıslyle küçük alanlara inebilmesi, manevra kabilinyetinin çok yüksek olması bulunduğunu söylemiştir.
Verilen izahatı takiben uçak 15 dakika kadar askeri alan liderinde uçuş yapmış ve alana indiğinde Cumhurbaşkanı pi-bardak limonata ikram ermiştir.
Amerikada ne ffördüm?
İstanbul Üniversitesinin Rektörü Amerikaya davet edilmiş, üniversiteleri gezmiş, dolaşmış ve radyoda vatandaşlarına, yani bizlere Amerika irfan âlemine dair malûmat vermiştir. Şu bizim gazeteler de ne tuhaftır: rektörün verdiği malûmatı şu iki maddeye hasreU mişler:
1 — 1200 kişilik bir Amerika kolejinde 25 tenis meydanı varmış.
2 — 200(1 kişilik bir üniversitede resim müzesi mükemmelmiş.
Eminiz ki rektör memleketine yalnız bunlardan haber vermemiştir. Üniversite deyince tenis meydanı ile resim müzesinden başka hatıra gelecek daha neler var değil mi? Hani milyonluk kütüphaneler, dünyanın en müthiş (her iki mânada yani maddeten ve manen) keşiflerini yapan Iâboratu-varlar? Elbet ordinaryüs profesörümüz bunlardan da radyoda bahsetmiştir. Fa-
Edirne 15 — Bulgarlar, hududumuz civarında öldürdükleri Cumhuriyet gazetesi muhabiri Arif Necib'ln nâşı Ue jip arabasını henüz iade etmemişlerdir. Mahallinde tetklkat yapan heyet, hâdisenin hududumuz İçinde cereyan ettiğini ve nâ-şın, öldüren Bulgarlar tarafından kendi topraklarına nakledildiğini tesbit etmiştir. Dışişleri Bakanlığı, hâdiseyi ehemmiyet ve hassosiytie ele almıştır.
Londra 15 (Radyo) — Bulgar hükümeti, Türkiyeye bir nota vererek hudutlarının silahlı bir grup tarafından tecavüze uğradığını, bu grupun Bulgar arazisinden 600 metre kadar içeri girdiğini ve verilen dur emrine itaat etmediği cihetle, üzerine ateş edilerek bir kişinin öldürüldüğünü iddia etmekte, Tur-
■ kıyeyi kasdill tahrikatta bulunmakla itham ederek bu te-
■ cavüzlereü bir nihayet verll-
■ meşini İstemektedir.
Rober Kolejde diploma tevzii
Kolej mezunlarına diplomaları verilirken
Şehremininde Fatih'in ilk namlı kıldığı yerde inşa edilen cami (Kazısı 2 nci sah’fede)
İstanbul 14 (AA.) — İstanbul Amerikan koleji erkek bunundan bu yıl mezun olan gençlere dün saat 17 de merasimle diplomaları verilmiştir.
Vali ve Belediye başkam Dr. F. K. Gökay ve Amerikan Büyükelçisi George Woords Worth’ un hazır bulundukları bu merasimde söz alan Vali ve Belediye başkanı gençlere kısa bir
hitabede bulunmuştur.
Mütaakıben söz alan Amerikan Büyükelçisi, mezun öğrencileri tebrik ederek doğruluk, karakter ve seciyenin, hayal yolundaki rolünden bahsetmiş ve gençlere muvaffakiyetler dilemiştir.
Daha sonra mezunlara diplomaları verilmiştir.
Deniz kuvvetleri komutan vekili
Ankara 14 (AA.) — Donanma komutanlığından deniş kuvvetleri komutan vekilliğine ( .
tayin edilen tünıamiral Sadık kat hulâsa ederken yalnız Altıncan dün vazifesine baş- tenis meydanı kalmış ola-luımşlır. | Cûk.
ARADA BiR
Almanyada hava haber alına faaliyetlerini etiid etmek üzere Tiırk hava kuvvetlerine mensup 14 subay İle 5 çavuş, geçen hafta, Etimesgut hava atanından hareket etmişlerdir. Bu İtf su-
bay bir sene evvel Amerikan hava kuvvetleri müşavirlerinin yardımları İle teşkilâtlandırılan Türk hava kuvvetleri haber alma okulundan son zamanlarda maıııu olmuşlardır. Öğrenciler
Almanyadakl Amerikan haya kuvvetleri tesislerini ziyaret edecekler ve orada Amerikan haber alma personeli İle çalışacaklardır.
«Demokrat Parti iktidara geçti, çok şeyler va’detmiş-ti, hâlâ bir şey yapamadı-demek çocukluk olur; hükümeti değil, böyle diyenleri küçük düşürür. Çünkü hükümet iş başına geçeli daha bîr ay olmadı
Memleketi siyasi buhran içinde göstermek, içeride ve dışarıda Tiirkiyenin istikrarı bozulmuştur, hissini Uyandıracak şekilde taarruzlara geçmek bir hükümete ve bir partiye muhalefet etmek değil, doğrudan doğruya memlekete kötülük etmektir ve bunu sabık muhalefet çok yapmıştır.
C. H. Partisinin pek yeni muhalefet tarzına yüklenen
bu gibi hataların ne zaman, kim tarafından nerede yapıldığını pek bilmiyoruz. Gazetelerin hemen hepsi Demokrat Partiyi tutuyorlar ve boyuna C. H. Partisini ten-kid etmekte berdevamdırlar. Ar ası ra «Ulus»a göz gezdiriyoruz, dişe dokunur hiçbir yazı göze çarpmıyor. Mecliste ise henüz müzakere, münakaşa başlamadı bile... Ezan dili meselesi tenkid edildi. Devlet fabrikalarının devri hoş görülmedi. Memuriyetlerde değişiklikleri be-ğenmiyenler belki olmuştur. Fakat bunlarla, memleketi istikrarsız, buhranlı göstermek arasında dağlar kadar (Arkası sahile 2 sütun 1 de)
Barılfe 3
lb Haziran 1‘joü
Halkevlerine dair
bir kanun teklifi
Antalya Milletvekillerinin teklifine karşı C.H.P. çevreleri ne diyor ?
Ankara 14 — Antalya milletvekillerinden Ahmet Tokuş, A-kif Savoğlu, Ahmet Tekelioğlu, İbrahim Subaşı ve Fatln Dalaman taraflarından Halkevleri hakkında Meclise 3 maddelik bir kanun teklif edilmiştir. Teklifin esasları şöyledlr:
«1 — Bütün Halkevleri hiçbir partinin değil, milletin malıdır.
2 — Halkevlerinin idaresi bugünkü durum ve zihniyete göre yeni tüzüğe bağlanacaktır.
3 — Halkevleri, parti binası olarak kullanılamaz.»
Bu teklif münasebetiyle C. H. P. çevrelerinde şöyle denilmektedir.
bu olan «bir
«Halkevleri binalarının bir çoğu CJLP. nln parası ile yapılmış, bir ki «mı hal'Kunısvı nakdi yardım lariyle meydana gelmiş re C.HJ*. ye hediye edilmiştir, Antalya mOletvekUlerlnln teklifi bir hukuk devleti Türkiye Cumhuriyetinde
gasb kanunu teklifi* dernektir id, bunun İktidar partisi tarafından dosu] karşılanacağı merakla beklenmeğe değer. Halkevlerine şu veya bu suretle takılmak demek, o çatılar altında kendilerine küfür etmek müsaadesi vermediğimiz kimselerin İntikamından başka bl rşey ol-mıyacaktar,
Basın
kanunu
Gazeteciler heyetinin hükümet erkâniyle temasları
Ankara 15 (Akşam) — Yeni basın kanununun çıkarılması 1-çin İstanbulda n gelen Gazeteciler Cemiyeti mümessilleri evvelki gün Başka kan nezdinde yapılan toplantıda varılan pren slp mutabakatı üzerine dün A-dalet Bakanlığında çalışmalara başlamışlardır. Dün öğleden sonra Adalet Bakanı Halil ÖZ-yörüğün başkanlığında ilk toplantı yapılmıştır.
Gazeteciler, sabık hükümet zamanında Adalet bakanlığında yapılan toplantılarda basın hür riyetlni temin edecek hükümlerde mutabakat hâsıl olduğunu ve bu tasarının komisyonda bu esaslar dahilinde hazırlandı-tasanva sabık hükümetin yine bazı tahdit edici hükümler koyduğunu, ayrıca da ceza kanununda matbuata ağır basta koymak maksadlyle bir tâdil tasarısı revkettiglnl söylemiştir.
Verilen bu İzahattan sonra yeni basın kanununun hazırlanmasına başlanmıştır. Yapılan konuşmalar sırasında Adalet Bakanı matbuat mümessillerinin nokta! nazarlarının her zaman dikkate alınacağını bildirmiş ve çalışmalara hız verü-mlştlr.
ARATA BİR
Hayret neler olmuş!
fark var. Acaba, dört yıldır muhalefetin türlü toplantılarda, Mecliste, mitinglerde söyledikleri ve bütün gazetelerin yazdıklanyk şıı üç haftalık yeni muhalefetin sesi bile duyulrruyan kısık ve cılız tenkidlerî mukayese e-dîlse insaf ve tahammül kabiliyeti hangi tarafta görülür?
Bunun içindir ki Başbakana atfen gazetelerde çıkan: «Muhalefet orduyu tahrik yoluna saptı, irticai teşvik ediyor, memleket hayrına çalışmıyor» gibi sert sözleri hangi söz, yazı ve hareketlerden müteessir olarak, hem bu derece müteessir olarak söylediğini anlıya-madik. Hele: aBizim bir an evvel çekilmemizi İstiyorlar, biz millet tarafından dört sene için seçildik, bir güu Mle eksik otumuyacağızo demeye lüzum görmesini biraz hayretle karşıladığımızı gizi emi yeceğiz. Kendini bilen, biraz aklı başında olan, hattâ mecnun olmıyan hiç-bir C. IL Partisi mcrsııbu, Demokrat Partinin dört yıl bitmeden iktidardan çe-kümesini istemez. Farzı muhal, çekilmek istese bfle onu zorla iş başında tutmaya ça- . hşır.
ı
Sayın Adnan Menderes ı «tokrancc» tesamüh sahibi- , dir, Üç günlük yarım yama- ■_ lak muhalefete bu kadar sinirlenmez. Sözleri iyi zapte- , dilmemiş olacak. — Halkçı 1
tasarısı
Yarın M. Meclisinde müzakere edilecek
Şab ah G a z ete1 e ri Ne Diyor?
Büyük inkılâbımızda lâiklik
Hablp Edip - Törehan YENİ İSTAATltn/da yazdığı başmakalede diyor M:
«Yirminci asrın ilerleme devrinde biz ne bolşevlkler gihl dinden tamamen ayrılır, ne de çok geri kalmış milletlerin seviyesine İnebiliriz. Bizim gayemiz, geri kalmış milletlerde, ruhunu tem la tutmak isteyen İnsanlara itikat sayesinde hak mefhumunu anlatmak t ir. Hakta öğrenen ve dinin esasin rina İntibak eden insanlıtr, anlayacaklardır İd, cennetin kapısuu açmak için kendilerine anahtar vâdeden vasıtalara ihtiyacı yoktur ve onun lisanı, hangi dilden olursa olsun, din lisanıdır. Bu sebepten, kendisini camie çağıran ezan İster arap-ça. ister Türkçe olsun, Türk milletinin olgunluğu bunu bir münakaşa mevzuu yapmaya meydan vermlyccektlr. Asıl o-lan cihet, Allahın büyüklüğünü vç İnsanlara iyilik dileklerini yüksı-llen bağıran ses Türk’ün
ana dili olursa, onun ruhunda daha hisli ve coşkun bir tesir yapacağı dır.»
*
Basın bir bağdır
Nadir Nadi, CÜMBÜRİYET-te yazdığı başmakalede diyor İd:
«Adnaa Menderes hükümetinden beklediğimiz, memleket meselelerini görüşmek, vatandaşları ve yazarları aydınlatmak, onların düşüncelerini öğrenmek. bilgisizliklerini gidermek mnksadllc suali! cevaplı lam mâonslle demokratik e-saslara dayalı bas m toplan’a-Jarı usulünü memleketimizde ihya etmesidir. Halkla hükümet arasında en kuvvetli bir temas vasıtası olan basının İhmal edilebileceğini hatın-mızdan geçirmeyiz. Fakat her müracaat eden gazeteciye de Başbakanın ayn ayrı saatler ayırması güçtür. Bu takdirde asıl memleket işlerini kim görecektir. Yalnız bu sebep bile muayyen zamanlarda toplu o~ larak basın konferanslarının
lüzumunu anlatmaya yetecek kadar kuvvetlidir.»
¥
Manevî ferahlık getirecek karar
TENİ SABAH başmak«leşinde D. P. grup unun ezanın Arapça okunması için verdiği karan tasvip ederek diyor kİ:
Milletin taze Itlmadlyle. hür bir surette seçilen İlk Meclisin çoğunluk partisi, evvelki gün yaptığı Grup içti mamda, ezanın din diliyle yayılmasını yasak eden kanunu bertaraf etmeğe ve bunu müstaceliyet, iile tahakkuk ettirmeğe karar vermekle yurdun mânevi havasında, bir feralılık yaratmıştır, Esasen maddi ve iktisadi ıstırapların eski İdareler eliyle yaratılmış zorluklar pençesinde, kıvranan geniş halk kitleleri, bir de mânevi czâya maruz bulunuyorlardı. Lâik bir hükümetin, hiç bir veçhile, müdahale etmemesi İcap eden bir sahada mîız’ İç, İndi hattâ fuzulî karışmaları bir çok kalblerde büzün yaratıyordu.
Valilerde değişiklik
Dünya Greko-Romen güreşleri
Tekelde barem
Ankara 14 — Arapça ezan yasağının kaldırılması hakkında dün Demokrat Parti Meclis Grupunda ittifakla verilen karara alt kanun lâyihası bu sabah Büyük Millet Meclisine sevkol unmuş tur. Bu lâyiha; Dokuzuncu Büyük Millet Meclisinin ilk «kanun» unu teşkil etmektedir. Lâyihanın Mecliste cuma günü müzakere edilmesi beklenmektedir. Bakanlar Kurulu bugün öğleden sonra toplanarak cuma günü Mecliste görüşülecek meseleleri incelemişlerdir. Af kanunu tasarısının şümûllendlrilmesl, de bahis mevzuu oLacağı sanılmaktadır.
Kırklareli, Konya ve Bursa valiheri
W
Fikret’in ağır cezada muhakemesi ne başlandı
Pazar günü Kadı köyde Yelde-ğlrmenlnde bir İçkili lokantada kansı Melâhat Altulgahyı kemik kırmağa mahsus bir na-eakia başından parçalıyarak öldüren Fikret Altulgalı isminde 24 yaşındaki genç dûn meşhut suçlar kanununa göre İkinci a-ğırceza mahkemesine verilmiştir.
Fikret, sorgusunda karisiyle Bolunun Mengen kazasında güzel güzel yaşarken ondan kaçarak İstanbula geldiğin! ve Yel-değirmeninde bir gazinocu ile oturmakta olduğunu, anası Mak balenin yanına gidip çalıştığını, hâdise günü çocukları gösterme si için Melâhate yalvardığını, göstermediğini, aleyhine boşanma dâvası açtığını, ağır sözler söylediğini, bunlara tahammül edem! yer ek gazinonun mutfa- ; ğinda eline geçirdiği nacakla kadının kafasına bir kaç defa, vurduğunu, onun kanlar İçinde yere yıkılması üzerine karakola gidip teslim olduğunu anlattı ve: «Karım bu hareketleri anasının teşvikiyle yapmıştır. Şahitler göstereceğim!» dedL Mahkeme bu şahitlerin celbine ve boşanma dâvasına alt dosyanın getirilip tetkik edilmesine karar vererek duruşmayı talik etti.
Ankara 14 — KIrklareli Valisi Nuri Atay merkezde müfettiş valiliğine tâyin edilmiştir. Konya Valiliğine Etibank İdare mec llsl reisi Ferruh Şahin başın tâyin edileceği söylenmektedir.
Diğer taraftan Bursa Valisi Haşini îşeana İçişleri Bakanlığınca müddetslz İzin verilmiştir. Bu suretle kendisinin Samsun Valiliğine tâyini hakkında-kl haberin doğru olmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul Valiliğine emekli sandığı umum müdürü Ulvi Yenla'm tâyin sclUçc.eü1 h-,K İlgili makamlardan öğrenilmiştir.
Ankara 14 — Bazı valilerin tâyin ve naklileri hakkında Ba kanlar Kurulunun kararı bugün Resmi Gazetede neşredilmiştir.
Buna göre, Maraş Valisi Nurettin özce yek mülkiye başmü-fettlşlllğlne. Niğde Valisi Tevflk Kurtlar ile Erzincan Valisi Ahmet Koçak mülkiye müfettişliklerine, Burdur Valisi Şevket Çizen alp ile DlayTbalnr Valisi Cemal Hadimli teftiş kurulu müşavirliklerine naklen tûyln edilmişlerdir.
Revanş müsabakalarını İstanbulda tertip etmeğe davet edildik
Ait. ster dam 14 (A.A.) —
(Reuter); Greko Romen güreşte dünya İkinci olan Türkiye aralık ayında îstanbulda Greko Romen stilinde revanş karşılaşmaları programını hazırlamağa davet edilmiştir.
Bugün sona eren milletlerarası amatör güreş federasyonu İcra komitesi toplantısında Greko Romen ve Serbest güreşte dünya şampiyonluğu karşılaşmalarının her sene İkinci gelen devlet tarafından hazır-
Buna binaen geçen seneki karşılaşmalarda dünya ikinciliğini alan Türkiye, bu seneki karşılaşmaları, organize etmesi için haberdar edilmiştir.
Komitenin gelecek toplantısı, dünya Serbest güreş şampiyonluklarının yapılacağı Helsinkide 1951 mayısında akdedilecektir. Komite 1952 yılı ocağında Ka-hlre'de toplanarak olimpiyatlar İle ilgili kararlar alacaktır.
Tekel memurları, Devlet memurları baremine göre maaş alacak
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul u fethettiği gün Topka-pıd&n şehre ilk defa girmiş ve şimdi Şehre meni meydanı olan sahada şehri zaptettiğine bir şükran mukabelesi, olmak üzere teberrüken üri rek'at namaz kılmıştı. Sonra bu yere o devrin meşhur sanatkârlarından mimar îlyas tarafından bir cami İnşa edilmişti,
Şehrin fletlılnl mülaatap Anadolu ve Rumelinin muhtelif yerleı İnden gelenler İstanbulda İskân edildikleri yerlere memleketlerinin İsimlerini vermişlerdi.
Ereğli'den gelen halk da Şehremenlnin bir kısmına yerleştiğinden buraya da Ereğli mahallesi İsmi verilmiştir ki Fatih tarafından mimar yasa yaptırılan camiye de Ereğli camisi denilmişti.
Ancak bu cami bilâhare harap olduğundan yedi sekiz sene evvel Evkaf idaresince yıktırılmış ve enkazı satılarak arsası da sebze pazan halinde kullanılmağa haşlanmıştı.
Ereğli eamilnlin Fatihin fetih günü ilk namaz kıldığı bir yer olduğunu nazarı dikkate alan Şehremini halkından ve şehir meclisi azasından Bican Bağcı-oğlu başta olmak üzere bu mahalle sakinlerinden hamiyetli bazı zevat bundan sekiz
tl-
dokuz yıl »vvel eski cami arsa-' sında yeni bir cami lnşasınA teşebbüs etmişlerdi.
Bunun üzerine derhal biı komite kurulmuş, Şişil camisini yapan Vasfl Egell'nin caminin plânını yapması ve inşaatı üzerine alması İcar arla?-tmlmıştL
İstanbul un beş yüzüncü fetih yıldönümü ile alâkası bulunan bu eserin ihyasına karar verilinde Bican Bağcmğlu ile arkadaşları derhal faaliyet© geçmişlerdi.
Reklâmsız, nümayişslz mütevazı bir çalışma Ue inşa edilen bu cami İki yüz bin liraya malolmuştur. Yeni Ereğli camisi. kıbleslz olmakla beraber Şişil camii üslûbundaki klâsik Türk mimarisinin gilze! bir numunesidir. Cami duvarları çimentodan, minber, vaiz kürsüsü, parmaklıklar gibi dalıllt kısımları cevizden ve gayat sanatkârane bir surette yapılmıştır. Caminin içindeki yazılar ve tezyinat da bilhassa titiz bir zevkin mahsulüdür.
Cami tamamlyle bittiğinden bu sabah saat 11 de halka açılmış ve öğle namazını müteakip Fatih Sultan Mehmed İle camiin ilk bânisi ve şehrin fethine iştirak eden Türk kumandan ve gazilerinin ruhuna mevlût okutul muş t ur.
Ramazan pideleri
Belediye, ramazan münasebetiyle pide yapıp satılmasına karar vermiştir. Pideler ayın 17 nel cumartesi gününden itibaren 84-86 randımanlı ekmeklik undan yapılacaktır. Elemek vezninde yani 675 gram olarak fanâl edilecek pideler ekmekler gibi 22 kuruşa satılacaktır.
Basın Yayın U. Müdürü Prof, oldu
Ankara 14 (Hususi) — Basın Yayın ve Turizm umum müdürü Şükrü Esmer Siyasal Bilgiler fakültesindeki esiri vastlteri olan siyasi tarih profesörlüğüne tâyin edilmiştir.
Basın Yayın ve Turizm müdürlü ğunr kimin getirileceği henüz meçhuldür.
Ekmek fiati 5 kuruş indirilebilecek
Ankara 15 — Hükümetin değirmenlerde unun kilosu başına alınmakta olan ve 4 kuruş kadar tutan muamele ve İstihlâk vergisinin kaldırılmasını düşündüğünü yakmıştım. Bu düşünce gerçekleştiği takdirde ekmek kilo başına 5 kuruş kadar ucuiatılabllecektlr.
Sadi Irmak profesörlüğe dönmek istiyor
Ani: ara 14 (C.HJ. İstanbul bölgesi müfettişi Prof. Sadi Ir-mak’uı Ankara Tıp fakültesi fizyoloji profesörlüğüne talip olması üzerine. Profesörler Meclisi bugün toplanmış ve bu toJebl tetkik etmiştir.
Bir kısırn profesörler isteğin kabulü tezini müdafaa etmişler diğerleri de, fakültede bir Fizyoloji profesörü bulunduğunu 1leri sürerek talebin reddini İstemişlerdir,
Toplantı çok münakaşalı olmuş ve bir karara vanlam adan sona ermiştir.
Ankara 15 t Akşam) — Tekel memurları. Devlet memurları bareminde aynı derecede oldukları halde maaşlarını bir alt derece tutarına göre almaktadırlar. Meclisin geçen İçtima devresinde bu haksızlığın önlenmesi düşünülmüş ve Tekel memurlarının da Devlet memurları gibi maaş alabilmelerinin sağlanması İçin bir teklif vaki olmuştu.
Şemseddln Günaltay hükümetince Meclis encümenlerine tamu -gcwmuıgı tuuue ûir VOt-lü netlcelendirilemiyen bu mevzu, bu defa Adnan Menderes hükümetince tekrar ele a-lııunış bulunmaktadır. Tekel memurlarının hayli zamaııdan-berl bekledikleri bu mevzuun yakında encümende bahis mevzuu olması ve bir neticeye bağlanması çok muhtemeldir.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre Tekel memurları, bu haksızlığın giderilmesini Tekel Bakan: Nuri Özsandan İstemişlerdir.
Milano takımı îsveçte 3-1 yenildi Stockholm 14 (AP) — İsveç turnesine çıkmış olan İtalyan futbol takımı Milano, dün Stockholm hava kulübü İle yapmış olduğu İlk maçını S—1 kayhetmlştlr.
40.000 kişinin taklb etmiş bulunduğu bu heyecanlı maçın' İlk devresinde durum İtalyan takımının aleyhine olarak 1—0 idL
Iranın yeni Ankara sefiri
Tahran 14 (Ajâ.) — (Afp) Yetkili bir kaynaktan alınan fakat teyit edUmiyen bir habere göre, eski Başbakan Mehmet Sait, sıhhi sebeplerden 13-
Amasyada 50 yataklı bir hastane
Ankara 14 — İstanbul tüccarlarından AmasyalI Ruh! Tinglz İsminde hayırsever biri sat Amasya'da 50 yataklı, bir hastane İnşa ettirerek -.İntifa - -------«- ---------------------------------------
hakta Bağlık ve Sosyal Yardım memurlara yapılacak üç maa§Jyerine İranın Türkiye büyük nnlrnnlıfrırm . T'ılsn/.fcFnllrrovoi-o elcili&in/* knvln 1 i
Memurlara para ikrazı buçün başlıyor
Ankara 15 — Emeldi sandığı - ._
genel müdürlüğü tarafından|«fa etmiş bulunan Dr. Ganinin
Bakanlığına alt olmak üzere hazine adına hibe etmiştir.
İstanbul sergisine gelecek ecnebilere kolaylık
1 temmuzda açılacak olan İstanbul sergisini ziyaret mak-sadlle yabancı memleketlerden gelecek seyyahlara D. Denizyolları gemilerinde yüzde yirmi tenzilât kararlaştırılmıştır.
nispetinde İkraza ta pazartesi günü boşlanacak İken, görülen luzum userine kail olarak ikrazın bugünden İtibaren başlanmasına karar verilmiştir.
îlk olarak Eskişehir sel felâketine manız kalan memurlara, bundan sonra da çok çocuklu memurlarla sapa yerlerdeki memurların talepleri karşılanacak tır.
elçiliğine tâyin edilmiştir.
16 milyon harcırah
Hükümet harcırah kanununu değiştirecek
Ankara 14 — Maliye Bakanlığı yeni bir harclrah kanun tasarısı hazırlamaktadır.
İhracat tahdidatı
H-acara Sık memur nnHl.nl önleyecek hükümleri ihtiva e-decek ve yabancı memleketlere etraştlr: memur gönderilmesi bâzı kayıt j «— ve şartlara tâbi tutulacaktır. ■ İhraç
(Baş tarafı 1 inci sâhifede) ğırn, hatta son zamanlarda Suriye ve Kıbnsa ihraç edilen yapağıların Amerikaya sevkedildl-ğinl, bu şekilde Hollanda üzerinden Amerikaya fındık satılmış olduğunu, Amerikaya ihracatımızda geçen sene görülen 20 milyon dolarlık eksiğin bu $e-bsnlerle meyaana geldiğini anlatmış ve sözlerine şöyle devam
Bugün 2 milyon 790 bkı lirası milletvekillerine alt olmak üzere yalnız devlet bütçesinde 16 milyon Ura harcırah ödeneği bulunmaktadır.
Yeni tasarı ile bu ödenekte üçte bir nispetinde tasarruf temin edileceği umulmaktadır.
İdam cezalan hakkında bîr teklif
Ankara 15 (Akşam) — Konya milletvekili Ümran Nazif Yî-ğiter tarafından Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi verilmiştir. Bunda ölüm cezalanılın isıl mak suretlle değil, elektrik cereyanı ile İnfaz edilmesi istenmektedir.
BORSA
talaubal BAt**»uuB H/1/TSS0 Halleri
ESHAM VE TAHVtuAl X, » rAtziJ tahviller Slv.-ıy - Erzurum I Sivas - Ereurum 1 UM1 Demlrvoİu I 15-11 Demiryolu El «MI Demiryolu EU Mim MOanfaa Mim MOdafaa □ Milli Mdoa&u Ol Milli MUdalOS EV
Bilmecburiye malların edildiği memleketlerde sarf e dilip * sarfedllmedlğini a-raşt,ırıyoruz. Bu usulde iarur. memlekete dolar temini bakımından lüzumludur. Bu vaziyet şimdilik değiştirmeğe imkân görmüyoruz.»
Takrir sahibi eski iktidarın dış ticarette gütmekte olduğu saüıi zihniyetin en bârız delillerinden biri olarak vasıflandırdığı bu kaidenin kaldırılmasında ısrar etti. Bunun tatbikatta her türlü yolsuzluğa meydan verdiğini, buna mukabil hiçbir amelî fayda temin etmediğini, ticaretimizi zorlaştırmamda kaldığım ilâve etti.
Zühtü Vellbeşe şu cevabı verdi:
(— Bu kaidelerin tatbikatında hakikaten müşkülât vardır. Aynı zamanda büyük faydalar da vardır. Bazı malların ihracının men'! salâhiyeti dahi hükümete verilmiştir. Bahsi geçen usu! de menfaati âmme için konulmuş kayıtlardandır.»
Tren ve vapur tarifelerinde tenzilât
Ankara 15 (Akşam) — Devlet Demir ve Denizyolları yolcu ve navlun ücretlerinde indirme imkânı olup olmadığını araştıran komisyon çalışmalarına devam etmektedir.
Bu arada Demiryolu ve Deniz yolu güzergâhındaki otobüs ve kamyon rekabetine karşı bazı tedbirler üzerinde çalışılmaktandır.
Kaçakçılarla
çarpışma
Mardin 14 (AJt) __ Topraklarımıza giren bir kaçakçı grupu İle gümrük muhafaza erleri arasında yapılan müsademede külliyetli miktarda İpekli ele geçirilmiştir. Çarpışmada yaralanan bir kaçakçı ölmüş, yakalanan Cemil ve Aziz adlarında İldi kaçakçı firar eden arkadaşlarının isimlerini vermişlerdir.
% ■ FAİZLİ
Kalktnm» l KılKınma □ Kalkınma CQ
İstikrazı 1 Mt mikrası O 1041 Demiryolu lS4lı Intikrau L
% M FAİZLİ
1!HS mavili
% 5 FAİZLİ TA±rVİLIXH
1033 l'.rranı
19» tkrvnlyeu aı._
MIIU Mfldataa H 10
Demiryolu EV »M
Demiryolu V W —
ÎAHVtLLEH
TASVİLLEB
■sjs
Hayvan ihracatı
Ankara 14 — Hükümet, hay-2I'I0 van İhracatı hakkındaki Lahdi-ıt _ datı kaldırmağa karar vermişse m tir. İstanbul limanı hariç olmak üzere bu yıl bütün Umanlardan _2_ I serbestçe hayvan ihracatı yapı-ı | labileçektir. Bunu alt esaslar mors yakında ilgililere bildirilecektir.
300 45 |
57.1»
100-
10015
W20
*».-
Uludağ vapuru Mudanya hattında işleyecek
Bursa 14 (Aj\.) _ Bursa'nın turistik vaziyetini dikkate alan hükümet. İtalyada yapılan Uludağ vapurunu da Mudanya hattına tahsis etmeğe karar vermiştir. Uludağ bu ay sonundu memleketimize gelmiş alacaklar. Bursa'nın banyo mevsimi başladığından şehrimize : __________________ ,t
yurdun her tarafından gelen-.larımızla İsteyen zevat davetler çoğalmıştır, thudağa da İldir, muntazam otobüs seferleri bas-l lam ıştır.
M e v I û d
Haziranın 17 nc! ve ramazanın İlk gününe müsadif cumartesi günü öğle namazını müteakip Beyoğlunda Ağacamlinde eebveynlmizin ruhlarına okunacak Mcvlûda akraba ve dost-
AHADOLD OEMİHYOLD GRUTD
Tahviller l-ş 1115C ,
Htsse senetleri * » a.»
MOmcszU îcr.tl
ŞİRKET fHSSELEal
Merkcr Bân«ü> 131.-
ArtUın Çimenle 15 25
T Ticaret aankturı a—
1» Banlram
SARRATLAKDA ALTIM
Banjlu
Başbakanın İstanbul ve İzmir’i ziyareti
İzmir 14 — öğrendiğinse göre, seriglyl açmak üzere İştar.bula.
gidecek olan Başbakan Adnan Menderes, serginin kiişat törenini mütaakıb İzmir'e gelecektir.
Buraya gelen malûmata göre. Başbakan, İstanbul sere isinin açılış nutkunda hükümetin e-konornlk ve ticaret politikasını açıkhyacaktır.
Operatör Emin Erkul Belkıs Erkul
Denizyolları unum müdürü İtalya’ya gidiyor
Ankara 16 CAkştım) — Devlet Denlzyolian genel müdürü Cemil Parman Bakanlığın aldığı bir kararla yakında İtalya tezgâhlarında yapılmakta ' olan gemi inşm^mı tetkik ve »— Türk gemilerini teslim almak 4.73 üzere İtalya’ya gidecektir.
Büyük şehirlerin kimsesiz çocuklart
Merkez valileri ve müfettiş valiler
Cumhuriyet devrinin maarif bakanları arasında kuvvetli şahsiyet olan zatlar eksik değildi. Demokratların Milli Eğitime getirdikleri Avni Başman ın değerli bir münevver olduğunu da gıyaben hep bilirdim.
Giriştiği ilk işler arasında «Kimsesiz çotuklara ait yurtlar arttırılacak mevzuunu» da bulunuşuna cidden memnun olmalıyız. Türk milleti, bununla da kalmayıp «Biitiin kimsesiz çocuklarına sahip çıkacak maddi ve manevi ehliyette olduğunu - ispat etmeği millî eğitim politikasının belli başlı değişmez maddeleri arasına sokmalıdır. Halk maarifi budıır; hakiki demokrasinin en güzel tezahürü de ’ıu olur.
Köv maarifini yükseltmek apayrı ve müstakil bir dâva teşkil etmekle beraber; bununla ilgisi olmıyarak, şehirlerdeki kimsesiz çocukları âmme teşkilâtının kanatlan altına almak, pek de pahalı bir iş olmasa gerektir. Bütün köylere, bütün köy çocuklarını sinesine a lacak mektepler yapılması geçilişe, köyde okuyamıyan-lar. nihayet yanaşma, sığırtmaç, kaz çobanı, rençber oluyorlar. Tabiatın himayesine sığınıyorlar- cemiyetin ihmalinden hâsd olma müthiş darbeyi ancak bütün köyün yediği nispetler dahilinde yiyorlar.
Fakat şehirde durum öyle olmuyor. İhmal edilmiş çocuklar. asfalt meydanlarda yalnız gözleri ve gönülleri rencide etmekk kalmıyor. Bu yalınayak, başı kabak, pejmürde evlâtlarımız, yazın karpuz kabuklarını yalayarak, kışın kapı aralıklarında birbirlerine sokularak, cemiyetin zararına yetişiyorlar, Köydeki yanaşmaiığın. sığırtmaçlığın. kaz çobanlığının karşılığı şehirlerde hangi mesleklerdir? Çöpçülük, lâğımcılık, bulaşıkçılık ve emsali ağır meslekler mi? Asfalt meydanlara döktüğümüz günahsız oğul ve kızlarımız. yaşları ilerledikçe, pek mahdut ölçüde, bunlara sülük ediyor. Büyük şehirlerin ağır şartları öyledir ki. azı kendilerini kurtarıp, çoğu hırsız, serseri vesait kanım dışı yollara ister istemez sapıyor. Kabahat kendilerinde olmıyarak, baş belâsı kesiliyorlar. Sabıkalılarla mücadele lâzımsa, bunların ilk kaynağını asfalt meydanlardan yok etmeli. O yabani fidelik, «yurt , aşı-siylc ehlileşir.
Düşüncemin hülâsası şu ki: Biivük şehirlerdeki kimse D çocuklar mevzuunu, köylerdeki, hattâ kasabalardaki kimsesiz çocuklar mevzu un dan apayrı ve acele olarak mütalâa etmelidir. En kısa zamanda bu işi hal ve fasıl etmek içir de koskoca eğitim bütçesi içinde, milli imkânlarımız müsaittir. Nihayet bunlar kaç yüz, kaç bin çocuktur? Yalnız medeni, insani, ahlâkî, estetik düşüncelerle değil, cemiyeti müstakbel âfetlerden korumak gibi hodbince mülâhazalarla da dâvayı hal hususunda aceleci olmalıyız.
Mektep açmakta masraf etsek bile, hapishane açmamakla daha fazlasını tasarruf ederiz.
Ziyankâr olacak o küçük vatandaşları müstahsil haline getirebilmek imkânları da caba...
(Vâ - Nü)
Vilâyetler kanununa göre ne vazife görürler?
Sinop valiliğine tayin edilen Beşiktaş Kaymakamı Fazıl Kattanoğlu
Valiler arasında yapılan değişikliklere ait listeyi dün neş-retmiştlk. Bu nakil ve tayin edilen valilerden bir kısmı müfettiş valiliğe, bir kısmı da merkez valiliğine getirilmişlerdi.
Merkez valiliği ile müfettiş valilik vazifelerinin nelerden inaret olduğu okuyucularımızdan tarafından sorulmaktadır. Geçen sene vilâyetler kanununda yapılan tadilât İle merkez ve müfettiş valilikler ihdas edilmiştir. Sıfat ve tahsisatı valilik olmakla beraber İçişleri Bakanlığı tarafından Bakanlıkta muhtelif İdari muamelelerde çalıştıran valilere merkez valileri, teltiş heyetinde vazi’e görenlere de müfettiş vali denilmektedir.
Dün neşrettiğlmia lîstedt; Muhtar Acar'ın emekliye ta'dp olması üzerine inhilâl eden Sinop valiliğine Beşiktaş kaymakamı Fazıl Kaltanoğlunıın da tayin edildiğini yazmıştık. Dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tamlan B. Fazıl Kaftanoğlu. kıymetli idare âmiıierimizden-dir. Erzurumda doğan yeni Sinop valisi Fazıl Kaftanoğlu, hukuk mezunudur.
1933 senesinde İçişleri Bakanlığına İntisap etmiş, sıraslle Kavak. Cırnak. Erbaa. Alaşehir. Altınözü kaymakamlıklarında bulunmuş, bir aralık da mülkiye müfettişliğinde bulunduktan sonra Adapazarı kaymakamlığına ve geçen sene de Beşiktaş kaymakamlığına tayin edilmişti. Kendisine başarılar diler, tebrik ederiz.
Gürültü ile mücadele
Otomobillerdeki fazla kornalar ve hoparlörler de tahdit edilecek
Tarsusla Amerikaya seyahat
Paralarını yatacakları mezara harcayan insanlar
Kaşarlar ve heyaz peynirler
Fiat düşüklüğünden halk değil esnaf faydalanıyor
Hayvan mahsullerinin bu yıl pek bol olduklarından yoğurt,
ISTANBULMAYATI
Yetiş, ey Tarsus
Sosyetede sarımsak
Camposanto
— Dünyanın en muhteşem mezarlığı:
— îlci Türk mendili ■— Yan karanlık kamarada bir facia!
Devlet demiryolları umum müdürü kim olacak?
Ankara 14 (A.A.> — Devlet Demiryolları umum müdürü Galip Güran, teşkilâtta başka bir vazifeye nakil üzerine umum müdür vekâletini umum müdür muavinlerinden İrfan Kurarer ifa etmekle bulunmaktadır. Umum müdürlük için halen tesblt edilmiş İliç bir İsim yoktur ve şimdiye kadar basında Isıtıl geçenlerin üzerinde de hiç bir karar verilmiş değildir. Omum müdürlüğe münasip biri bulunancaya kadar bu vazifeyi İfaya trfaıı Kurarer devam edecektir.
Belediye bilhassa geceleri gürültü ile esaslı şekilde mücadeleye karar vermiştir. Bazı otomobillerde mevcut iki kornadan birinin kaldırılması kararlaştırılarak alâkalılara teo-liğ edilmişti.
Bugünlercbe otomobillerin fenni muayeneleri yapılmakta olduğundan belediye başkanlığı. fen işleri müdürlüğüne kati’şekilde emir vererek kornaların istenildiği şekilde tadil edilip edilmediğine bilhas* sa dikkat edilmesini istemiştir.
Diğer taraftan mevsim do-layısile faaliyette bulunan yazlık bahçelerdeki hoparlörlerin saat 24 den sonra çatınmamasını. gündüzleri de civardaki halkı rahatsız etmiyecck şekilde ayarlanmaları hususu kaymakamlıklara bildirilmiştir.
Evvelce gece yarısından sonra saat 2 ye kadar faaliyet müsaadeleri verilmiş olan eğlence yerlerinden civarını rahatsız edecek derecede gürültü yapanların ruhsatnamelerinin iptal edilmesi kararlaştırılmıştır.
Tütün piyasası
Bursa 14 (A A 1 — Tülün piyasası bir müddet durgun gitmiş, snn günlerde canlanmaya başlamıştır. Tüccar da tütün almaktadır.
Cenova — 20 Mayıs
Cenova'da kaldığımız 8-9 saat zarfında şehrin ancak küçük bir parçasını gezebildik. Tarsus vapurunun Amerikaya yaptığı bu turistik sefere Türkiye Turizm Kurumu namına Amerl-kada Türkiye hakkında konferanslar vermek üzere iştirak eden bayan Nazlı Tek taş Cenovada zengin bir sanayici ailenin evine gitmiş. Gördüklerini anlata anlata bitiremlyordu. Evin umumî antresi gayet geniş siyah. mermerden, trabzanları pembe mermerdenmiş Apartmanın giriş kısmı sütunlu siyah mermer, İçerisi gayet kıymetli eski eşya ve tablolarla süslü İmiş.
Cenovalı zengin ailelerde kıymetli tablo biriktirmek ayrı bir zevktir. Geçen sene belediye şehirdeki evlerde mevcut kıymetli tablolardan mürekkep bir resim sergisi açmağa karar vermiş, Kimde varsa, bunlardan getirmesini rica elmiş. Sergiye Rubens, Titlen. Veronez, Boti-çelll ve dünyanın diğer en kıymetli ressamlarının tam 500 tablosu gelmiş. Bunlardan her birinin satış kıymeti bir milyon liretten fazla imiş. Cenovalılar hârbde çektikler! mahrumiyette her şeylerini satmışlar, dedelerinden kalma bu kıymetli eserleri satmamışlar.
Tablolar bir müddet halka gösterildikten sonra tekrar sahiplerine iade edilmiş.
Cenovada şaşılacak şeylerden biri de herkesin her yemekte sarımsak yemesidir. Her sınıf halk, balıkçısından en yüksek sosyetenin en şık hanımına kadar hepsi şarmısak yiyor. Gratsiyel'in terasında oturup kahvaltı eLtlglmîz Capurro lokantası - kİ Cenovanın birinci sınıf lokantalarından biri Imiş-orada masaya getirilen sandviçler bile sarmısaklj idi. Bizim insan arasına karışmağa karar verdiğimiz zamanlar sarmısak-tan ne kadar korktuğumuzu düşündüm. Demek herkes birden yiyince sarımsak da bir balonun güzel kokulan arasına girebiliyor!
Cenovalıların zengin olduklar. kadar da hasis olduklarını söylüyorlar. Yalnız İki şeye düşünmeden para harcarlarmış. Hayatta iken oturdukları eve ve öldükten sonra yatacakları mezara! Bir çenovah meselâ bir milyon lirete kendisine bir ev yaptırırsa mezarına da mutlaka bir milyon liret sarfedermlş. Onun İçin Cenovada görülecek yerlerin başında Camposanto mezarlığı geliyor. Mermer sütunlar. nrkadlar, en tanınmış heykeltraşlarm elinden çıkmış heykellerle ifadelendirilmiş lâ-hll.ler ve dalma çiçekli duran muazzam bahçesiyle burası dünyanın en muhteşem mezarlığıdır.
Yaşıyanları görmek İçin bile zamanın pek azolduğundan ben ölüleri Amerika dönüşünde görmeğe karar verdiğim İçin Cam-posanto'ya gitmedim. Yalnız vapurda seyretmek üzere mezarlık hakkında İzahat veren güzel resimli bir albüm alıp vapura döndüm. Camposanto’ya gitmiş olan vapur yolcularından bir hanım kendisinin oradan güçlükle ayrıldığını anlatıyor:
— Yanı başlarında bu kadar güzel bir mezarlık varken Ceno-valrlar yaşamağa nasıl tahammül ediyorlar, -şaşıyorum, diyordu.
Tarsus vapuru akşam üstü saat 6 da Cenovadan ayrıldı. Rıhtımdan ancak İki Türk mendili bizi uğruluyordu. Meşru re hanımla Nazire hanımın mendilleri. Gurbette bu mendiller kadar insana vatanı hatırlatan bir şey yok!
Gece yorgun kamarama girdim. Gözümden uyku akıyor. Buna rağmen Camposanto mezarlığına alt resimli albümü
Caıııposantoda bir galeri
seyrelmekten kendimi alamıyordum. Lâmbayı söndürdüm. Yatağıma girdim. Başımın ucundaki küçük lâmbayı yaktım. Loş bir yarı karanlık İçinde kat kat açılıp uzayan ve her sahl-fesinde her mezar hakkında kısa malûmat veren broşürü okuyorum. Mezarlığın yapılmasına 1844 te başlanmış. Evvelâ yüzlerce mezarla dolu galeriler hakkında izahat veriliyordu. Kayık galerisiyle Zaman galerisi, Hayat kayığı ile zamanı temsil eden âbidelerin birer sanat şaheseri olması dolayıslyıe bu ismi almışlar. Ondan sonra, en mânalı kompozisyonlar,
İşte dul kalmış bir kadın İki çocuğunu almış, birini kucağında kaldırarak ölen babasını öptürüyor.
Calcagno ailesinin lâhdi. Hey-keltraş Apolloni'nin bronz bir şaheseri. Kederi temsil eden bir genç basamakların üzerine düşmüş, kabre bir çiçek koyuyor.
Ragglo ailesinin lâhdi. Hey-keltraş Rlvaltonlni’nin şaheseri. Aile reisi ölüm döşeğinde. Karısı baş ucuna oturmuş, hüngür rüngür ağlıyor. Kızlan sevgili babalarını sırasiyle öpmeğe geliyorlar. Oğlu ayak ucunda karısını teselli etmeğe çalışıyor. O da kayınpederinin ölümiyle
perişan olmuştur.
Dapassano'nun lâhdi: Ölmüş bir genç kızı gösteriyor. Başında güllerden bir çelenk var. Ölüm döşeğinde olan kızkardeşlne parmağlyle gökyüzünü İşaret ederek cesaret veriyor.
Badaracco'nun lâhdi: Ölen adamcağızın dul kalmış kansı mezarlığın kapısına gelmiş eliyle vururken İçerden gelecek sesi bekliyor. Kadının üzerinde dantelden bir şal var. Sahici gibi.
Celle'nln lâhdi- Ebedi facia. Hayatla ölümün mücadelesi, ö-Iüm güzel bir kızı hayattan koparıyor.
Plenovi lâhdi: Bir kadının kocasına son vedâını gösteriyor. Kadıncağız ölüm döşeğinde olan kocasının yanına gelmiş. Üzerindeki örtüyü bir eliyle kaldırarak kederler içinde kocasının yüzünü son. bir defa görmek İstiyor...
Yan karanlık kamarada yatarken seyrettiğim 32 resimli albüm kat kat açılırken biraz ııyuya kalmışım. İçindeki resimler o an patır patır yüzüme döküldü. Camposanto mezarlığı başıma yıkılmış gibi ürpererek yerimden fırladım
Asabım sabaha kadar yatışmadı.
Şevket RADO
Calcagno lâhdi
yumurta ve peynir gibi mahsullerin fiatleri geçen seneye nls-bctle hayli düşmüştür. ŞimdilU halde kaşar ve beyaz peynirlerin bir kısmı buzhanelerde stok edilmektedir. Toptan tam yağlı kaşarın kilosu 225-235, beyaz peynirin kilosu da 120135 kııruş arasında muamele görmektedir. Ancak toptan fi-atlerde geçen seneye nlsbetle görülen bu 100 kuruşa yakın ucıızlıık prakende fiatlere hak-kiylc İntikal etmemektedir. Bu İtibarla fiat düşüşünden halk değil, esnaf istifade etmektedir. Belediye sıkı bir kontrol yaptığı takdirde ucuzluğun perakende piyasaya da İntikal edeceği belirtilmektedir.
Düşünüyorum: şu Amerika olmasaydı bizim halimiz nice olurdu? İşin politika cephesini bırakalım da alış veriş tarafına bir göz atalım. Saç tarağından gömlek düğmesine varıncaya kadar hepsi Amerikan damgalı. Sokaklarda işportacıların, Mahmutpaşada dükkân çığırtkanlarının ağızlarında Amerika kelimesi. Amerikan çikleti haline geldi. Yarın küfeli manavların da; «Hâlis Amerikan kabağı, taze Amerikan fasulyesi* diye haykırdıklarını duyarsak şaş mıyalım!
Malûm olduğu üzere, tetkik seyahatlerinde de Ame-rikayı komşu kapısı haline getirdik.
Kırk bir buçuk maşallah, ashabı servetten bir ok
RADYO
İSTANBUL RADYOSU
öğle ve aksam programlan
12.57 Açılı» ve programlar.
13.00 Haberler.
13.15 Dans müjlfii «Pl»,
13.15 Şarkı ve türküler 14,ZÖ Scrbcs saat.
11.30 Sark: ve türküler «Pl.».
14.50 Türkçe tangolar «Pl.». 35.00 Programlar ve kapanı».
17.57 Açılı» ve programlar 18.00 Caz müziği «Pl,».
18.30 Hafif orkestra eserleri «Pl.».
18.45 Saz eserleri.
19.00 Haberler.
19.15 İstanbul haberleri.
10.20 İstanbul Öğretmenler korosu konseri.
19.10 Hafif ara müzlfti «PL».
19.15 Sirki ve tUrküler.
20.15 Caz müziği «PL».
20.20 Gelir vergisi İzahtan.
20 15 Şarkılar «Pl».
21,00 Melodiler.
21.20 Fasıl heyeti konseri. «Şehnaz» 22.00 Konscrto «PL».
22.10 Gitar soloları «PL».
22.15 Haberler.
23.00 Dans mürlgi «PL».
23.30 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU ftğlr ve akşam programları
12 28 Açılı» ve program,
12.M M. S. oyarı Ve Şarkılar.
13,00 Haberler
13.13 Radyo salon orkestrası: «Set Sedat Edız».
13.30 ödle G«relisi
13.15 Radvo salon orkestrasının de.
14.00 Ak;am programı, hava raporu ve kapanı».
I7.5B Açılı» ve program.
18.00 M. S oyarı ve tncesar «Hüseyni
18.15 Halil sololar «Pl.». 19.00 M S. ayarı ve Haberler.
19.15 Geçmişte Bugün.
19.20 Yurttan Sesler
19.45 Radyo He İngilizce.
20.00 Opera aryaları «PL».
20.15 Radyo Gazetesi. ■ -
20.30 Serbes saat,
20.35 Şarkılar
23.00 Unesco Gazetesi.
21.15 Keman soloları.
21.15 Konüıma: Saftlık saati: «Boğmaca» Dr. CemaletlUn Or, 22.00 Müzisyenin saati.
22 15 M S oyarı ve Haberler. 23.00 Progrsm ve kapanı».
Yarın sabahki program
TM Açılı» ve pıogram.
730 M S oyarı. 7JI Millik «Pl».
7.43 Haberler.
8.00 Saz eserleri «Pl •
8.15 Hatıl melodiler «Pt •
8 25 GUnun programı ve hin raporu
8.30 Müzik «Pl .
9.00 Kapanı».
Yine kırk bir buçuk maşallah. bir kısım genç bayan ve baylarınıız arasında da Amerikan dili pek revaçta. Tramvaylarda. vapurlarda ağızlarını, burunlarını çarpıtarak. kulaktan dolma beş altı kelime İngilizceyi sinemadan kapma Amerikan şivesiyle ve yüksek sesle mütemadiyen tekrarlamaktan pek zevk alıyorlar!
Vh şu ev kiralarına ne buyrulur? Meğerse bunun da Amerika ile alâkalı tarafını bulmuşlar! Gazete haberlerinden Öğrendiğimize göre, bu sene sayfiyelere rağbet azalmış. Kiralar yüksek olduğu için bir çok kimseler yazlığa çıkamıyorlarmış. Bü hassa Adalarda yazlık ev sahiplerinden bir kısmı Tarsus vapurunun seferden dönmesini dört gözle bekliyorlar, bu vapurla Amerikadan gelecek milvonerler sayfiye evlerini yüksek ücretlerle tutarlar diye kiraları indirmeğe ya naşmıyo darmış.
Güzel şey. İnşallah o milyonerler gelsinler. Adalarda, Modalarda yüksek fiatlerle ev kiralayıp bir müddet o-tıırsunlar. milyonların kırıntısından bir kısmını bu-
& PARİS-LONDRA ve MADRİT
Tiyatrolarında temsilleri aylarca devam eden ispanyanın en meşhur dansözü... En güzel kadını, 7 Ispanyol filminin baş artisti ANA ESMERALDA
En güzel Şantöz ve Dansözleri... En meşhur klâsik ve modern Dansör ve Dansözleriyle... Modern, klâsik ve Halk şarkıiariyle... Göz kamaştırıcı kostüm ve de-korlariyle meşhur:
fflffll HIİSÖ
1 - 31 Temmuz 1950 arasında her gece
İSTANBUL SERGİSİ fiÇIKHflVfl TİYATROSUNDA Temsiller vermek üzere ANKARA vapuru ile şehrimize geliyor.
üç temsil için kombine ve numaralı biletlerin satışına pek yakında başlanacaktır.
—
rada bıraksınlar da, bu uğurda bizim sayfiye meraklıları yaz mevsimini şehirde geçiriversinler, zararı yok.
Benim hatırıma bir şey daha geliyor: Marşa] yardımından memleketimize bir miktar da milyoner kiracı gönderilmesi için teşebbüse girişi İse nasıl olur acaba?!.
Cemal Refik
Yapağı ihracatı
Şehrimize gelen malûmata göre Mersin bölgesinden ve cenup hududundan Suriyeye 600 bin kilo yapağı ihraç edilmiştir. Anadolu cinsi olan bu yapağılar istihsal bölgelerinde kilosu 170190 kuru§ arasında satın alınmıştır. Diğer taraftan cenup ve şark vilâyetlerinin yüksek randımanlı malları 215-225 kuruş arasında muamele görmektedir. Ümuml kanaate göre piyasa bu fiatler civarında durduğu takdirde ihracat hareketi devam edecektir.
Bu senekl yapağı rekoltesi kiril olarak 26 bin ton civarındadır.
Keçi kılı piyasası
Son günlerde şehrimizde keçi kılı piyasası hayli istekli bir durumdadır. İhracata talep artmakta olup bir yandan da, Trakya, Marmara ve Ege bölgelerinden yeni kırkım mallan gelmekledir. Fiatler 280-300 kuruş arasındadır.
Ankara Devlet Ko nse rv at uv arında
Evvel zaman kinde..
-
Bazı hâtıralar
Sadi Yaver Ataman
Ankarada. bulunduğunu iki hafta İçinde güzel «matlar ve hususiyle musiki m«hfilleriyle yakından temas etmek imkân-laruıı aradım. Güzel Sanatlar Umum müdürü bestecimiz Ne-dİ Kâzını Akses, o günlerin en mühim musiki hâdisesi olan Hans Rosbaud konserlerini ve provalarını bana yalandan ta-klb etmek imkânlarım hazırladı. Ankara, İstanbul ve daha geniş bir sahada yurt musikisi üzerinde kendisiyle hasbıhallerde bulunduk. Devlet Konser-vatuvannı mütaaddlt vesilelerle ziyaret ettim; dostlarımı görmeğe gittim. Konservatuvar müdürü bestecimiz Ulvi Cemal Erkin. Wı verimli musiki mii-essesesl hakkında bana aydınlatıcı malûmat verdi. Genç Konservatuvar orkestrasının provalarında vc bir radyo konserinde hazır bulundum; bu suretle orkestranın çalışmalarını yakından takib ettim.
Bir musiki muesseseslnln başında musiki İle yakından İlgili bir idare âmirinin bulunması kadar tabii bir şey olamaz. Viyolonist Zeki Üngör'den sonra gelen müdürler arasında. Neci! Kâzım Akses Devlet Kon-rervatuvarı müdürlüğüne getl-rlllnciye kadar, musiki İle doğrudan doğruya alâkalı olanlar yoktu Değerli birer İdare adamı olduklarına şüphe etmediğim bu zatların noksan tarafı, başında bulundukları mûessese-nln kemiği ve İliği otan musiki He ülfet etmemiş olmaları İdi. Bu yüzden, her biri birer sanat adamı olan, ve oltnıyacak bir «özden, bir telmihten bile incinecek kadar duygulu bir yaradılışta bulunan öğretmenlerin kırıldığı anlar oldu; arada anlaşmazlıklar belirdi Bir mües-sesenln başında bulunan mesul bir İnsanın yine o müesseseden bir uzuv olmasını gerektiren mecburiyeti, geçmiş günlere alt nauraısrırna aayanarak iktuu-«alle anlatmak İstiyorum:
Saffet Arıkan’ın Maarif Vekilliği esnasında Ankara Kon-servat uvannın başında, asıl mesleği askerlik olan bir zat bulunuyormuş. Zannedersem bir devam işinden dolayı besteci ve öğretmen Ahmet Adnan Say-gun'lfi arası açılmış. Müdürün düşüncesine göre sanatkârı yola getirmek, onıı ancak askeri bir disiplin altına sokmakla mümkündür. Bu kanaatle sanatkârı şorlamağa başlamış. Tabiatlyle netice vermemiş. Mektep hudutlarını aşmaması gereken bu meseleyi müdür, Vekile duyurmakta galiba fayda ummuş. Nihayet günün birinde Maarif Vekilinin de hasır bulunduğu bir Konservatuvar konseri sonunda, eşhası Ahmet Adnan Saygun. Saffet Arıkan ve mektep müdürü olan «aline şu şekilde cereyan etmiş:
Vekil, Adnan Sayguna sormuş: — Sen nesin? Burada İşin ne?
Adnan Baygun cevap vermiş: — Öğretmenim.
Bu defa Maarif Vekili (müdürü göstererek); — Ya bu zat kimdir? diye İkinci bir sual sormuş.
Adnan Saygon: — Mektep müdürü... demiş.
Bunun üzerine Maarif Vekili kati ve sert bir İfade İle şöyle konuşmuş:
— O müdür, sen öğretmen... O (mafevk), sen (mâdun)... Mafevkinin emirlerine ya körü körüne İtaat edersin; yahut gidersin...
İki şıktan birisini tercihte muhtar bırakılan sanatkâr, gayet tabii olarak (gitmeyi) Seç~ı iniş... Ve neticede zarar eden, memleket kültürü, memleket; musikisi olmuş...
Yine bir gün, musiki işlerine[ yakından aşina olmıyan bir; Konservatuvar müdürü talebenin çalışmalarını yakından tetkik etmeğe çıkmış. Sınıflan geziyor, teker teker, yahut İki, üç. dört kişilik gruplar halinde çalışanları odalarında ziyaret e-dlyormuş. Bir odada, birisi kır. diğeri erkek İki aTkadaşın yan yana oturup dört elle piyano çaldıklarına şahid olmuş. Derhal ikisini ayırmış: «Sen başka odada, sen de başka bir odada yalnız çalışacaksınız.! diye emretmiş. Aradan günler geçtikten sonra, mektep İçinde yine böyle bir teftiş sırasında müdür, iki talebeyi yine birlikte çalışırlarken görmüş. Emirlerinin yerine getirilmediğine kızan idare âmiri hiddetle sormuş:
— Siz burada ne yapıyorsunuz ?
— Duo yapıyoruz, efendim.
— Ben size Dııo'yu ayn odalarda yapacaksınız demedim mİ?
— !!!..,
Verdiğim bu iki misalle gelmiş geçmiş Konservatuvar müdürlerinin hiçbirisini suçlu tutmak, İncitmek ve şahıslarına karsLtârizde bulunmak istemiyorum. İçlerinde, başında bulundukları müesseseye değerli hizmetler etmiş olanlar var. Ancak belirtmek İstediğim cihet, Konservatuvar gibi bir sanat muesseseslnln başında bulunacak mesul İnsanların sanatkâr rah ve mizacını anlıyan, daha doğrusu aynı hamurdan olan kıymetler olması keyfiyetidir. Ankara Devlet Konserva-tuvarının başına geçmiş olan son iki müdürle, — Necil Kâzım Akses ve Ulvi Cemal Erkinle — bu hakikatin anlaşılmış olduğunu görüyor ve ilerisine ümit bağlıyoruz.
Fikri ÇİÇEKOĞLU
Zarif Bandallar — Sait Halim, İbrahim, Abbas paşalar — Keçecizadîe Reşad Fuat bey — Kırmızı, siyah fesler
Şehzadebaşındalti ev — Kadın kılığındaki erkek ve tavan arasından düğün seyn — Koy halk musikisi çok seslidir Alaturka musiki artık devrini tamamlamıştır — «Alaturka musiki dinleyen bir tek köyülye raslamadım»
Konuşan: SADEDDÎN GÖKÇEPINAR
Halk türküleri ses ve saz birliği hocaları Sadi Yaverle beraber
Her hakkı mahfuzdur.
Semim Mümtaz S.
Mevlûd
Ankara eski baro reisi çok sevgili aile reisimiz:
AVUKAT
HAYRUUAH ÖZBUD'un aziz nıhu İçin 16/6/950 cuma günü öğle namazım müteakip Şişli; camiinde okunacak mevlide akraba: dost ve arzu e-denlerln teşriflerini rica ede-rU. özbudun
Ailesi
Değerli halk muslkicimiz Sadi Yaver Ataman ile genç arkadaşlarının radyoda söyleyip çaldıkları halk türkülerinin nasd hazırlandığını merak ettiniz mi?
Birlikte Şehzadcbaşına gidelim ve Sadi Yaver'l evirme ziyaret edelim.
Fakat burası bir evden ziyade musiki okulu, hatla küçük bir Konservatu vardır. Koca salonun duvarları çeşitli halk sazlarlle dolu, iskemlelere, sıra ve koltuklara genç sanatkârla! oturmuşlar. Burada kimler yok? Başta sırada cümbüşü] kucağında MalatyalI Fahri, yanında Sulhlve Kuşkuya, | Mnsume Ufuk, Şükran Ağırbaş, Muallâ Eriş, Türkân Gürel, Müşerref Ozan, Fatma Türk-kan, öteki sırada Muzaffer, Hidayet, Cavldan, Saadet, Hayriye, Rabia, Suzan ve Homret oturmuşlar. Şu kanape ve is-kemlelerdekller de Sadi Ya-ver'ln oğlu tıp talebesinden Adnan Ataman, bağlama çalıyor. Yanında da Yaşar tlkar, Alfteddin Palandöken, Feridun Kuşkaya, Remzi Baran tel. Sa-dun Aksüt, Nihat Üfler, Zeki Altın, Haşan Ufuk, Durmuş Güçlü ve İrfan Bilgi oturmuşlar. Bunların kimisi üniversite, kimisi Kon-«ervatuvar, kimisi de lise öğrencisi. Aralarında bir kaç da yaşlı zat var. Sadi Yaver:
— Bu topluluk sırf şahsi gayretimle meydana gelmiştir, diyor. Haftanın her geçesi çalışmalara devam ediliyor.
Hayatı ve yetişmesi
Sadi Yaver Ataman Safran-boludn doğmuş. 41 yaşında.
Evli ve dört çocuk babası. Bana hayatını şöyle anlattı:
— Liseden sonra Kon ser va-tuvnr Garp musiki kısmından mezunum. Darülelhan zamanında. da meşkhaneye devam ettim. Sekiz yıl öğretmenlik yaptım. Bu sırada Şimalî ve Orta Anadoluda dolaşarak halk türküleri toplayıp folklor tetkikleri yaptım. Sekiz yıl da Ka-rabükte Belediye reisliğim var. Üç yıldır Beyazıt nahiye müdürüyüm. İki sene kadar da Ankara radyosunda çalışmıştım. I
1 — Halk muslkisile uğraşmak merakı size nereden geldi?
! — Memleketimiz olan Saf-’ Iranholıı, halk türküleri ve o-, yun havalan bakımından çok,
I zengindir. Çocıık iken cıı bü-]yfik zevkim düğünlere giderek türküleri dinleyip oyunları ‘seyrelmekti. Delikanlı olmağa başladığım sırada annem beni
, kadın kılığına sokarak düğünlere götürmeğe başladı. Orada kadınlara saz çaldığım için erkek olduğumu bildikleri halde ses çıkarmazlardı. Biraz daha | gelişip artık kadın kılığına giremez. olunca düğünleri tavan aralarındaki budak deiiklerin-■den seyre başladım.
— Hangi şazları çalarsınız?
— Halk sazlarından telli o-lanlarm hemen hepsini çalarım. Nefeslilerden zuma çalarım. Davul çalmasını da iyi hi-j lirim. Ankara radyosunda çal-[ mışımdır. Klâsik musikiye çalıştığım için tambur da bilirim.
Eserleri
■ — Besteleriniz var mı?
— Bestekâr değilim. Yalnız
halk musikisi karakterinde 5 -10 kalem denemem vardır. Fakat halk musiki ve folkloruna alt müteaddit eserlerim var, Bir kaç sandık da henüz tasnif edilmemiş folklor malzemem, mevcut. Eserlerimin birincisini 17 yaşında İken yazdım, tsml Safranbolu düğünleri, oyunları ve türküleridir. Diğer eserlerim şunlar: Hal!: sazlan ve yeril musiklcller, halk musikisinin tona! hususiyet ve karakterleri, halk musikisinde Pentatu-nizm köy sosyolojisi. köyde mektep ve muallim, aşk naili, halk edebiyatı ve musikisinin halk dilindeki tesirleri, müzik folklorumuzdan örnekler ve soncusu da Çingene edebiyatı ve musikisidir. Çingeneler gayet enteresan İnsanlardır. Edebiyatları liriktir. Fıkraları da çok zengindir. Onlar, ecdatlârirnn Şahmeran isimli yedi başlı bir yılan ol-I dnğufia İnanırlar. Bu eserimi yazmak İçin bir ay Çingene ça-' dırlarında yaşadım.
Halk musikisinin hususiyeti
•— Halk musikisile uğraşmaktan maksadınız nedir?
— Çalışmalarımızın iki maksadı vardır. Birincisi halk musikimizi piyasa itiyatlarından kurtararak asıl kıymetleri ve| dokümanter mahiyetlerde yayınlamaktır. İkincisi, bünyesinde çok seslilik gibi Tona! hususiyet ve karakter taşıyan halk musikisinin üzerinde işlemek imkânlarını araştırarak tek ses zevk ve İtiyadını almış kulakları yadırgatmadan halkı. (Arkası i öci vahifede) ‘
Biz Bebekteki sahllhane-mlzde otururken görürdük, bir Bürü sandal veya kayık bugün yerinde yeller esen Halim Paşa yalısının rıhtımına yanaşır, bir o kadarı da yalıdan ayrılırdı. Gelenler paşanın o ğullan İdiler. Sait Halim, Abbas Halim, Mehmet AH Halim ve İbrahim Halim paşacıkiar. Paşacıkiar dedim, zira rütbeler miri miran idi, yani saadetlü paşalardan İdiler. Pederlerini ziyarete gelirlerdi. Gidenler de mahdum paşaların yalılarına giden kadınlardı. Mektep çocuklarının sabahlan büyüklerin ellerini öpmeleri gibi bir şeydi bu. Güzel dc bir şeydi: zira a-11e ocağının tesanüdünü ve hulûsunu tevsik ederdi.
Salt Halim paşa İki çifte bir kikiyle. İbrahim paşa kotrasının sandallyle. Abbas paşa ka-yıgıyle ve tertemiz giydirilmiş kayıkçılarlyle Bebek koyunu süslerlerdi. Yalnız kadınlar sandala İltifat etmezlerdi ve iiç çifte kayığı tercih ederlerdi, kayığın arkasındaki küpeştenin üstünde de bir harem ağası oturturlardı, Bunlardan başka da Bebek sahillerini süsLI-yen güzel manzaralar yok değildi. Keçeci zade Şişman Reşat Fuat Beyin mavun meşhur sandalı. Gerçi tek kürekli idi amma güzel mi güzeldi.
Hele Reşat Beyin sandalına binmesinden sonra manzara daha güzeldi. Zira sandal baş tarafından epeyce şahlanır*; tayyare kalkışı gibi bir suret gösterirdi. Sadrazam Arifi paşa zade Mustafa Şeklp Beyin mo-töTİerl de bu süslere bir nevi verirdi. Onun merakı sandallarına birer motor takmak ve bu amellyeyi kendisi yaptiğı t-çin bellisiz de olsa bir azamet çakmaktı. Şirketi Hayriye mudi rl umumisi Hüseyin Hâki e-fendinln oğullarında da güzel sandallar ve kayıklar vardı; kendileri de güzel insanlardan oldukları için gözlere çok tatlı gelirlerdi. O kadar kİ- ihtiyar bacılar onlara nazar boncuklan hazırlarlar, yollarlardı (kırk a-det çöre otu... bİTer birer okunacak... bLr torbacığa konacak-dikilecek, üstüne de bir nazar boncuğu asılacak). Eski bacıla-nn — emekli dadılar bacı olurlardı — daha buna mümasil neler vardı: Saymakla bitmez.
Kırmızı ve siyah fesler
dİ. Bu rivayetin doğru gibi zannedilmesi de paşanın padişaha zıt hareket etmesinden ve ve bununla bir tefevvuk teveh-hüm eylemesindendl.
Biraderi İbrahim Paşa ise m-slyah bir fes giyinmeği âdet iltizam etmişti. Hâlâ gözümün önündedir; tepesi sivrice simsiyah bir fes giyerdi ve derdi günü kotrasıydı. Hayatının büyük bir kısmı kotrasında geçerdi. Aslanlar gibi güzel tayfaları vardı ve mavundan yapılmış bu gemi pırıl pırı! parlardı. Abbas Halim Paşanın nazara çarpan bir şeyini hatırlamıyorum; yüzü gözü, boyu bosu kardeşi Salt Halim Paşaya çok benzerdi: o kadar
Bir şöhreti vardı. Çok hesabidir derlerdi. Ve Heybeiiaciada ikameti sever, kardeşleri cibl Yakacık İkametinden hoşinn-mazdı. Babası gibi ne onda ve hattâ ne de biraderlerinde av merakı yoktu.
O tarihlerde Mısır Hıdivi sabıkı İsmail Paşa da Emlrgûiı-daki sahilsarayında otururdu ve onun da bir sürü hıdem-ü ha-§eml ve kalabalığı vardı. Oğullan da beraberinde İdiler ve fakat ayn ayn dairelerde ikamet ederlerdi. Haşan, Hüseyin. İbrahim Hilmi, Fuat, ve Mahmut Paşalar ve paşacıklar. Haşan Paşa Rus - Türk muharebesine Iştlrâk etmiş, müşir olmuştu. Hüseyin Paşa viizera-dândı. İbrahim Paşa da müşirdi. Fuat Paşa evvelleri Roma ataşemîliteri İdi. Mahmut Pasa İse — hastalıklıydı — ve Rumeli beylerbeyi paşalarına indi. (Bunlardan Hüseyin ve Fuat i Paşalar sonraları Mısıra sultan oldular). Bu kalabalık, yüzlerce erkek ve kadın Boğazı-',nln şenlenmesinde hayli rol oynardı. Faydası da derkârdı. Esnafın ve mahallelerindeki fukaranın yüzü gözü gülerdi.
S. M. S.
Bursa ticaret odası Şikago sergisine iştirak edecek
Bursa 14 (AA.) — Bur.ıa
l ticaret odası 7 Ağustosla açılacak olan Şikago fuarına Bursa mamullerinden İpek, bıçak ve havlu gibi büyük şöhreti bulunan eşya ile iştirake karar vermiştir.
ikinci Abdülhamit fes rengi, fesi severdi, Abdûiâzlz gibi ağız- I lan geniş fesi glymezdi. Çok da yükseğini glymezdi. Bir de şöy-lesl vardı: Askerî elbise giydiği zaman fesi sivil püsküllüydü-' Kırmızı fesiyle en çok şöhret a-lan, yukarıda İsmi geçen Salt Halim Paşa idi. (Meşrutiyette Sadrazam olan zat). O zaman buna bir mâna verirlerdi; Sultan Hamlt kırmızı fes! sevmediği için inadına yapıyor derler-
Matinelerden itinareıı
2 Büyük film birden
1 DAMGALI DOKTOR
Türkçe sözlü
Paul Haimeîd ve Joan Ben .ft
2 - KAZftNÛVANİN AŞK MACERALARI Arlhuro de Corel ova, Luciile
Bremer vc Turhan Br;
Tefrika No.: 73
Locada tanımadığı iki erkek ayağa kalkarak yol verdiler. Donatella bir ara ayakta kaldı, koluna locanın kenaıma dayayarak salonu seyretti. Salon hıncahınç dolu İdi, Yer bulamı-yanlar sıralar arasında, en geride sandalyelerde oturuyorlardı.
Donateilanın o akşamki elbisesin t hazırlayan terzi «bayan» ör. sıralarda oturuyordu. Gözü Donntellaya ilişince yanındaki bayanın kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı. Bazı başlar, bir iki dürbln Dona te Haya doğru çevrildi. Fısıltılar öteld sıralara da intikal etti. Donatellânm geldiğini öğrenenler başlarını locaya çevirip onu seyrediyorlardı;, Donatella, bütün seyircilerin o anda kendisine bakmakla olduğunu hissetti. Bu tecessüsten kurtulmak için olurdu, lâkayf bir vaziyet 3İdı.
Vızıltılar dahtı fazla şiddetlenmişti. Kimbllr onun hakkında] neler söyleniyordu. Bu sözleri, | bu dedikoduları tahayyül eder ] rHl oldu «Maestronun sevdiği' kız... Maestronun göl kenarın-.
da keşfettiği on sekiz yaşındaki dilber... Adamı deli eden kız... Karısı kızı bunun yüzünden can verdiler...» İşitmediği halde bu dedikoduları tahayyül ediyordu. Bakışlardan, vaziyetlerden hakkında söylenen sözlerin mahiyetini tâyinde isabet edebilirdi.
«Çok gürel... Çök zarif . On sekizinden fazla görünüyor... Diyorlar kİ Maestro evvelâ onu bir sinema artisti olarak ortaya atmış. Fakat sonra kıskançlık yüzünden filim çevirmekten menetmiş...»
İlk sırada oturan, terzi «Bayan» yanındakilere hararetli bjr münakaşaya girişmişti. Her halde müşterisini, bir takım kötü İlhamlara karşı müdafaa ediyordu. Aleyhinde söylenen o ] sözler kulağına gelir gibi oluyordu:
«Kızın yaşına göre öteki çok İhtiyar. Hayır, muhakkak W kız onu sevmiyor. Maestronun ] şöhretinden kendine göre Istl-| iadeler bekliyor. Krlstlnamn delirmesine, zavallı kızının da ] İntiharına sebeboldu. Her halde fena ruhhı bir kız o,acak.»
Konser başlamak üzere 'dİ.
Nihayet ışıklar söndü. Maestro sahnede görünür görünmt-z oir alkış tufanı başladı. Seyircilerin gösterdiği bu haretli teza-l hürattan Donatellânm göğsü İftihar ile kabardı. Kendi kendine:
•Bu güzel, bu yakışıklı,- Du meşhur adam benim. Müziğin bütün şilriyetl, lâhutiliği onun beyaz ellerinde. O benim sevgilim, ben de onun sevdiği kadınım.»
Maestro arkasını çevirdi, değneğini kaldırdı. Tiyatro salonu derin bir siikût İçine gömüldü. Herkes kulağını kabarttı. Tam başlama İşaretini vereceği bir sırada hafit bir gürültü kulağına geldi. Armando, konser, esnasında en ufak bir gürültüye bile tahammül edemezdi. Pek yakın localardan birinde bulunan Donatallâ he-
yecandan yerinde duramamış, kalkıp locanın önüne gelmişti. İşitilen gürültü de onun ayak sesleri idi. Mestro başını gürültü gelen tarafa çevirdi. Do-natc-liâyı gördü. Yüzünde derhal bir hiddet eseri belirdi, sert bir bakış fırlattı. Donatel-lâ kendini toparladı, oturdu.
Maestro değneğini önündeki tahtaya vurdu: hiddetli idi, profesörler farkına varmışlardı.
Orkestra, programının İlk kısmındaki parçalan sıraslle çaldı. Her parçada alkışlann ardı arası kesilmiyordu.
Antraktta Maestro çamaşır değiştirmek ve İstirahat etmek için odasına çekildi.
•Nerede ise şimdi tazını gelir, bana yardım eder. Çamaşır değiştireceğimi zaten biliyor.»
Aynanın önüntekl küçük koltuğa oturdu, yüzüne bak ti.
«İhtiyarım, ihtiyar ve yorgun»' diye mırıldandı.
DonataU ân ir. gelmesini sa- I hırsızlıkla bekledi Herhalde nerede İse koşup gelecek, çamaşır değiştirmesinde ona yardım edecekti.
Gömlek hâlâ valizin içinde, Donatallâ alelaoele nasıl koymuş ise öylece duruyordu.
Armando hiddetle, âdeta gömleğini parçaiarcasına soyundu. Acaba mendili nereye kovdu? Bir türlü bulamıyordu. Boynu terden sırsıklam olmuştu. Yakanın düğmesini de bulamadı. Her halde Doııatellâ valize bir yedek koymağı unutmuş olacak.
Küfürleri basta, hiddetinden küplere bindi; âdeta ağlayacak gibi oldu. Halbuki KrLstina bu hususta nc kadar da itinalı idi; konser bitince derhal
odasına koşar, terlerini kurutur. Soyunmasına, giyinmesine yardım ederdi. Bunları acı acı hatırladı.
Canım bu DonateîJâ ne oldu’ Bu yarım saat süren antrakt vaktin! nerede geçirdi?
Birisi Donatellâya bara kadar gidip bir likör İçmek tek-| lifinde bulundu. Donatellânm bir içkiye İhtiyacı vardı, boğazı susuzluktan kupkuru olmuştu, bir damla likör, çanına can katacakta. Hem de halk arazında dolaşmak, kendisini göstermek IstiyordtL
Tanımadığı bu erkeğin takdim ettiği çiçek demetini parmaklan arasında tutuyordu. İsimlerini bile bilmediği İta üç erkeğin arasında yürüyordu. Erkekler ona bir taraUçe gibi hürmet ediyor, nezaket gösteriyorlardı. Arkasındaki elbise, güzelliğini bir kat daha arttırmıştı. Donatella. hiç bir zaman kendisini bu kadar güzel bulmamışta. Hole geldiği zaman refakatinde bulunanlara;
— Biraz da onun yanına gitmeliyim. Beni görmezse kızar, dedi.
Biri:
— Daha vakit var, dedi Antrakt, yarım saat kadar sürer. Bara gidip içmeğe bol bal vaktimiz var.
O esnada biri ismiyle çağırdı;
— Donatallâ...
Arkasını döndü. Kısa boviıı, şişmanca, gözlüklü biriydi. Dikkatle yüzüne baktı.
— Güzel kız beni tanımadın mı? Hani Rom a da buluşmuştuk. Beraber filim bile çevirmiştik.
— Otlarla sen Mllânoda ha? Nasılsın bakayım?
— Bazı İşler İçin bir kaçamak yaptım. Mliiuıoyu hiç beğenmedim. Burada herkes işten başka bir şey düşüıomüyor. Sen Donatellâ. ne zaman -Somaya dönüyorsun?
— Ben mİ?... Bilmiyorum... Şimdilik buna imkân da yok.
— Biliyor musun Donatellâ, sana rasgelmemlş olsayclun reni arayacaktım. Biri bana MJ-lânoda olduğunu söylemişti.
•— Neden arayacaktın?
— Çünkü aaıin için büyük bîr İmkân, fevkalâde parlak W İ iş var. (Arkası var)
Savar onayı gezerken: 4
Avrupanın taçsız ve
Hapoel futbolcuları
tahtsız kıralları
Umberto, Karol, VVindsor Dükü, Arşidük Otto, Michael, Prens Paul nasıl yaşıyorlar?
İstanbul’da gördükleri hüsnükabule ve misafirperverliğe teşekkür ediyorlar
Bugün Avrupanın btr çok taçsız, ve tahtsız fcıral. kır al İçe, prens ve prensesleri olc alnını ası İcap eden bir mesele haline gelmiştir. Vaktiyle kendi memleketlerinin fakir durumlarına aldırış etmeden, meselâ Tnımandan 10 misil fazla maaş alan bu asilzadeler bugün her biri bir yana dağılmış vaziyettedir. Mesela kıral Carol beyaz _. mermerden inşa edilmiş dağ evinde poker oynamakla teselli bulmaktadır.
Kıral Umberto
Kır al Ümberto bir gün evvelki dostlarının aleyhine dönerek tekrar tahtım ele geçirmek için yabalamaktadır. Habsbıırg hanedanından Otto ise bütün gayretini Avusturya - Macaristan imparatorluğunun İhyasına vakfetmiştir. Bunlardan anlaşıldığına göre bu tahtsız kıral-lar memleketlerinin saadetini pek düşünür kimseler değildir.
Kıral Zogu
Ayni tarallar kategorisinden olan Arnavutulk kıralı Zogu vaktiyle Musolinl'den oğlunun vaftiz babası olmasını rica etmiş. sonradan İ Lal yanlar memleketini çiğnerken selâmeti Londra'da Claridges otelinde bulmuştur. Zogu şimdi Mısırda, bir Akdeniz iklimi İçinde gayet mesut günler geçirmektedir. Çünkü Zogu kaçarken, servetini de beraber götürmeği Ilıma] •tmenıiştir.
Prens Paul
Bir zamanlar Almanlarla anlaşan Yugoslavyanın eski kıral naibi prens Paul, şimdi Patiste tekrar sahneye çıkmak İçin gayret sarfetmcktıe-dlr.
Paıılun Hitlerlc ne derece samimi olduğunu yine bize Paul’ un kendi yazdığı hatıralar: 1b-« pat etmektedir.
Kıral Michael
Taçsız kırall ot arasında sürgünü en az hakkeden Romanya , taçplı Michael olmuştur. Bu sebepten Michael hâlâ milleti tarafından sevilmektedir. Bundan başka Michael, Bourbou Parma prensesi Anne Be evlenmiş ve bu romantik İzdivaç kendisinin daha çok tanınına-zma sebep olmuştur. Komünistler tarafından aforoz edilen genç kıral, bu sebeplerden tarihte hususi bir yer almış bulunmaktadır.
Kendi arzulan İle tahttan feragat edip basit ve sade bir hayatı tercih eden Wlndsor Dük ve Düşesinin durumları daha husus! bir manzara arar tun ektedir. Rivayete göre Dük şimdi, harbde Bahama valiliği gibi mütevazı işine ben-■eyen, şatafatsız trfr vazife almak niyetindedir.
Windsor Dükü
Wlndsor Dükü hayatında şatafattan dalma kaçınmıştır. . Meselâ Dük henüz Wales prensi iken, bir gün Adrtatik sahil-
Umberto
lertnde yatla dolaşırken gazeteciler kendisi Ue konuşmak istemişler, fakat prens kendini bir cürlû gazetecilere göstermek istememiştir. Çaresiz kalan gazeteciler prensin tabiatını bildikleri İçin bir balıkçı sandalı kiralamışlar ve balıkçı kıyafetine girerek sandalla yata yaklaşmak İmkânını bulmuşlardır. Bunun üzerine kendisini balıkçıların ziyarete geldiğini zanneden prens. yatından sandala kadar İnmiş, ve tngil-terede Gal maden ameleleri ile
Juan
reJlahdl
Porte tizin
yaptığı gibi, baJjkçıtarİR nzun bir hasbıhalde bulunmuştur. Hattâ balıkçıların hep birlikte çektirdiği resimlere asla itiraz etmemiştir.
Prens Don
İspanyol Don Juanı,
en nefis sayfiye yeri olan Es-toril'de, 12 senedenberi Franco-nun davetini beklemektedir. Bir çok kimseler tarafından bu davet İmkânsız görülüyorsa da Don Juan Franco İle hususî olarak görüşmeğe muvaffak olmuştur. Bu görüşme neticesi Don Juan tahta 12 yaşındaki oğlu Juan Carlos’un geçeceğini ümit etmektedir.
Zamanımızın bu taçsız kıratlarından başka diğer üç tanesi unutulup gitmiştir. Bunlann başında. Comte de Paris gelmektedir. İkincisi Rus çarlarının meşru halefi namı ile tanılan Ladlmlr Klrllovltch'tlr. Nihayet 1918 de versaUles'de verilen diplomatik bir kokteylde tahtı elden negrolu prens inektedir.
Eksris) türlü olan bu tahtsız
acaba ne gösterecek?
Bu kıratlar da bu mesele Ue meşgul olduklarından şimdilik tara! Peter ve karısı AJexandra gibileri, neşeli sosyal bir hayat sürmektedirler. Diğer taraftan, kıral Michael ve kansı Anne, tartıl Ümbcrto ve karısı Marle Joe, kıra! Zogn ve kansı Ge-r&ldlne nlsbeten sakin bir hayat sürerek geleceği beklemektedirler.
Kırallardan başka son 50 yıl içinde Osmanlı, Rus, Alman, Avusturya - Macaristan ve İtalya İmparatorlukları gibi kocaman hükümdarlıklar inkıraz bulmuştur. Ayrıca bir çok hanedanlar ortadan kalkmış-
giden Monte-Mlchael gel-
ümâtJerle dolu taraflara kader
Bir kaç İstisna hariç Avrupa kıralları halkla ahbaplık etmekten ilenen çekinmişlerdir.
Nakleden: Dcrcbeyoğlu
Israilde çocuk felci
Mayıs ayında 338 vaka kaydedildi
Telâvlv 14 (AP) _ Mayıs ayı İçLnde İsrail devletinde 338 çocuk felci vakası müşahade edilmiştir. Aynı ay zarfında bu hastalıktan 33 kişi ölmüştür.
PilLstin sahasının en feci salgınım teşkil eden bu hastalıktan Ocuk başından beri 512 vaka müşahade edilmiştir.
Flllstinde umumiyetle de 80 vaka görülürdü. Bakanlığı genişleme 11e dcle etmektedir.
Hastaların çoğu beş dan küçük çocuklardır ve hasar bilhassa köylerde olmakta-
Sıhhat müca-
Hapoel takımına karşı güzel memleketinizde gösterilen samimi hÜJmukabulden dolayı teşekkür etmeği bir şükran bilir, hepimizin candan mirtnet-nettarlığının sayın Türk milletine duyurulması hususundaki delâletinizi arkadaşlarım namına rica ederim, İsrail oyuncuları îstanbulda unutulmaz iki halta yaşadılar ve Türk misafirperverlik ve dostluğunun kıymetli hâtırasını beraberlerinde götürüyorlar.
Büyük bir zevkle karşılaştığımız Türk takunlannın güze] tekniğini ve centilmene e ar-
kadaşlık duygularının kıymetini tam manasüe talîdir ettik, îki memleket gençliği arasında yapılan ve yapılacak olan spor temaslarının Türkiye ve İsrail arasında esasen mevcut dostluk bağlarının ve müşterek anlayışın inkişafı İçin mühim bir unsur olduklarına kaniyiz. Bu sahada Türk matbuatının nadığı büyük rolü de tebarüz etmek İsteriz.
Güzel memleketinizi yakından tanımış olmak baht) yarlığı ve Türk milleti ve basınının bize gösterdiği alâka karşısındaki minnettarlığı kalbimizde taşıyarak sizden ayrılıyoruz.
Sevgi ve saygılarımla.
Hapoel takımı başkanı J. Cbaplro
oy-ayrıca
Sovyet hazırlıkları
Bu sene askerî bütçeye 19 küsur milyon ruble konuyor
Moskova 14 (AP) — Rusya bu sene müdafaasına 79,400,000,000 ruble (19,850,000,000 dolar) sarfetmeyl tasarlamaktadır.
Bu rakkam, şimdiki bir dolara mukabil dört ruble kambiyo fiyata ile belirmektedir.
Tahsisatın bu miktarı tutacağı, dün Kremlin’de, Sovyet Yüksek Şûrasının İki meclisinin yapmış oldukları müşterek celsede Maliye .Bakanı A. O Sverev tarafından açıklanmıştır.
Başbakanlık sıfatından gayri Şuranın da Azası bulunan Sta-lln bu toplantıda hazır bulunmuştur.
Moskova 15 (AP) — Dün akşam Yüksek Sovyet Şûrasına Maliye vekili Sverer tarafından j verilmiş olan 1950 Rus bütçesinde varidat yekûnu 432 milyar rubledir (108 milyar dolar). Bu rakkam, 1949 senesi varidatından beş milyar ruble düşüktür.
Buna mukabil bütçenin masraf kısmında 427.900,000,000 ruble gözükmektedir kİ bu sene masraf yekûnu +12 ruble İdi.
Geçen sene 26 milyar ruble olan bütçe fazlasına mukabil bu senenin bütçesinde ancak 5 milyar rublelik bir aktif bakiye gözükmektedir.
Muhtelif fasıllarla verilen tahsisat olarak Maarif ve Sosyal İhtiyaçlara 120 milyar; Müdafaaya 79 milyar; İdareye 13 milyar ruble tahsis edilmektedir.
Askeri İhtiyaçlara tahsisat bütçenin % teşkil etmektedir.
milyon
Floryada gemi mürettebatına ziyafet
r
Fransada Manş şehrini seller basmıştır. Yukankl klişemiz n altında kalan şehrin bir •addeslnde kayıklar Ue seyrüsefer eden halk görülüyor.
yapılan
18^
ini
Yu gosl aryanın Rusyaya protesto notası
Belgrat M (AP) — Yugoslav hükümeti dün, Belgrad'da bulunan Sovyet büyük elçiliğine tevdi etmiş olduğu bir nota, Ue Rusya'nın, Avusturyndan geçen Tuna nehrini kontrol etmek suretiyle, YugoslavyalIm merkezi Avrupa He ticaretini sekteye uğratması düetini protesto etmiştir.
Nota, -.Rus otoritelerinin, Yugoslav ticaretine zarar veren bu gibi gayri kanuni muamelelere son vermesini» töleb etmektedir.
Yukarıda Savaıona, aşağıda da Talin Itıyasetıc yemek salonu
j Yazan : Cemaleddin Bildik |«
Savaronanm seyir jurnali defterinden teıbit ettiğim notlar Romanya Kiralının gemiye gelişi — Erdek ve Boğaz seferleri — Kayıtlara göre Atatürk Savaronaya girdikten 56 gün gün sonra gemiden çıkmış ve bir daha yata dönmemiştir iik ve son sıhhat raporları...
Bavaronayı gezerken (•) Atatürkün bu yatı beğenip beğenmediğini, ne zaman Savaronaya girdiğini, nerelere seyahat ettiğini, gemiden sedye Ue çıkarıldığı hakkındakl rivayetlerin de ne dereceye kadar doğru olduğunu öğrenmek İstemiştim.
Yatın seyir jurnali defterinden tesblt ettiğime göre, Bava-rona 1 haziran 1938 günü saat 8 da Florya önüne gelmiş ve saat 14 te de Atatürk gemiye girmiş...
Yatın İkinci kaptanı Mithat Tüzgen — kİ Bavaronayı almağa giden heyete dahildi — hâtıralarını şöyle anlatıyor:
«— Gemi personel heyetinden başka bir heyet daha vardı kİ Riyaseticumhur Umumi kâtibi Eiüau-ı, Haşan Rıza, Devlet Denizyolları eski Umum müdürü Saduliah beyler de bu heyete dahildiler. Yatı almağa giden mürettebat ve zabıtan heyeti 54 kişilikti.
24.3.1938 dc îngllterede Savsan-ton Umanında Bavaronayı teslim aldık. Sancak çekme mera-minde o zamanki İngiltere büyük elçisi merhum Fethi Ok-yar, Savsanton Belediye Reisi ve konsoloslar bulundular. Salt özege’nln İdaresinde 12.4.1938 de hareket eden gemi, iki gün sonra yatın İnşa edildiği Hamburg limanındaki Bulom ant fos fabrikasına getirildi. Yavuz zırhlımızın da İnşa edildiği bu fabrikada Savaronada ufak tefek bazı t&dll&t yapılacaktı. Riyaseticumhur Umumi kâtibi Haşan Rıza Bey, ÎngUterede I-ken bu fabrika ile muhabere etti, varılan anlaşma üzerine gemi bu fabrikaya getirilmişti.
22.5.1938 tarihine kadar gemi fabrikada kaldı, arzu edilen tadilât yapıldı. Bu müddet zarfında sık sık telgTaf geliyor, yatın bir an evvel İstanbul Limanına getirilmesi bildiriliyordu. Nihayet 22.5.1938 de Hamburg limanından ayrılarak 1 haziran 1938 de sabahleyin saat 8 da Floryaya gelerek demir attık.»
Seyir Jumalından öğrendiğimize göre yat. Hamburg limanından hareket ettikten sonra 8 gün 16 mil İle seyretmiştir.
Geminin ikinci kaptanı Mithat Tü2gen. o günün hâtıratı arasında bir noktaya temas e-derek:
•— I haziran sabahı Florya önüne geldiğimiz zaman Dolmabahçe sarayından gelenler vardı. Bunlar, Atatürkün 8a-varona mürettebatı şerefine bir ziyafet tertib ettiğini «öy-llyerek sarayda hazırlanan yemekleri getirdiklerini haber verdiler. Masalar hazırlandı, yemekler kondu, mürettebat yedi. İçti, güzel saatler geçirdi.»
Atatürk Savarona’da
Savarona, aynı gûn saat 13 te Florya önünden hareket ederek Dolmabahçe önüne demirlemiştir, Geminin seyir jurnali defterinden de tesblt ettiğime göre: »Atatürk 1 haziran 1938 saat 14 te Bav ar onayı »ere ilendirin İştir.»
Atatürkün savaronaya gell-(lnde gemide bulunan İkinci kaptan Mithat Tüzgen diyor kİ:
«— Atatürk geminin her tarafını gezdi, Salt kaptandan 1-zahat aldı. Yatın, bilhassa teknik bakımdan Atatürkün pek hoşuna gittiğini sonra kaptandan öğrendik.»
— Atatürk bu yatla nerelere gitti? Gemide kaç gün kaldı? Buna dair tarihleri tesblt eden bir vesika yoktur.
Mithat Tüzgen'İn söylediğine
Salt
göre, elde seyir jurnali defterinden başka tarih tesblt eden bir vesika yok.
Seyir jurnali defterini önümüzde açarak sahlfeleri birer zlrer çevirdik, 1 haziran 1938 saat 14 te Atatürkün Savaronaya girişini tesblt eden kaydı şunlar taklb etmektedir:
19 haziran 1938: Romanya Kıralı Carol, bugün Nahlin yatı ile geldi. Hususi motörlyle Sa-varonayn yanaştı. Atatürk Kı-ral Carol'u yatın lumbar ağzında karşıladı ve bir buçuk saat kadar görüştü.
24 haziran 1938: Dolmabnhçe önünden saat 12 de hareket e-dilerck Erdek seferi yapıldı. A-tatürk gemiden çıkmadı. Erdek önünden gece Dolmabahçe önüne dönüldü.
23 temuz 1938: Atatürk Sava-ronada İdi. Florya, Adalar ve Boğaz gezintisi yapıldı. 24 saat devam eden bu gezintide Modadan Başbakan Celâl Bavar Sa-varonaya geldi. Gemi Büyükde-re önünde demirledi.
56 gün Savarona’da
Geminin seyir jurnali defterinde Atatürke alt ançak yukarıda işaret ettiğim 19 ve 24 haziran seferleriyle 23 temmuz seferi kayıtlıdır. Atatürkün 8a-varonadan çıktığı gün. defterde yazılı değildir. Buna İşaret fiden İkinci kaptan Mithat Tüzgen diyor ki:
«— Atatürk 1 haziran 1938 günü saat 14 te Savaronaya girdikten sonra tamam 56 gün gemide kaldı. Gemide kendisine iki defa kriz geldi. Son krizde bütün gemi mürettebatı ve mûtat zevat tessür İçinde İdi. Atatürk gemiden hasta olarak çıkarıldığı için, o günkü teessür, bu çıkışı deftere kaydetmesini memura unutturmuş olcaktır,»
1 hazirandan İtibaren Ata-
türk 56 gün Savaronada gına göre 30 ğiîn hazîrand gün de temmuzdan hesap 56 gün eder. Şu halde A Savaronadan 26 temmuzda çıkmıştır. Bu çıkışır., o zaman Ata-türkün hastalığı gizil tutulduğu için, defterde gösterilmemiş olduğuna kaptanlar İşaret ediyorlar. Hattâ bu noktaya temas eden ikinci kaptan:
t— Atatürk gemide harta idl. 26 temmuzda Savaıonattan çıkarılarak Dolmabahçe sarayına götürüldü. Aradan bir hayli saman geçtikten sonra da tebliği resmî He Atatürk ün sıhhat raporları gazetelere yerilmeğa başlandı.» diyor,
İlk ve son sıhhat l| raporları
Merak edeıek '.Akşam» koleksiyonunu karıştırıyorum. Riyaseti cumhur Umumî kâtipliğinin resmi tebliği ile Atatürkün sıhhi vaziyetini bildiren ilk rapor 17 birinci teşrinde verilmiş. Yani Atatürkün hasta olarak Sa-varonadan çıkarıldığı 26 temmuz tarihinden 84 gün sonra bu tebliğ yayınlanmıştır. Tebliğde aynen şöyle denilmekledir:
■17 birinciteşrin 1038:
Riyaseticıımıhuı Umumî tipliğinden:
1 — Reisicumhur Atatürkün sıhhî vaziyetleri hakkında müdavi ve müşavir tabipleri tarafından bugün verilen rapor i-klnci maddedir:
8 — Rcisicnıhur Atatürkün duçar oldukları karaciğer hastalığı normal seyrini takib -derken 16 birinelleşrln 1938 tarihine tesadüf eden pazar cü-nü birdenbire aşağıdaki Arazı göstermiştir:
A — Saat 1 i buçuktan 22 ye kadar gittikçe artarak devanı eden unrımi znıf îte birlikte hazmı v - - ’î âraz: Bu saate (Arkası 7 nel sahifede)
ki-
SMılfe 6
AKSAM
Mahkeme Koridorların
i ’ _
Pederane şefkatle baktım!
Ev kadınının
Ucuz
vazifeleri
Ev kadını alış veriş etmesini bilmelidir
Alışveriş etmesini bilmek bir ev kadım için çok lüzumludur. Çarşı pazarla, evin eti sebzesi, giyim eşyası İle hep kadın meşguldür, satın aldığı şeyler çok çeşitlidir. Alışverişin bütçeye uygunluğunu, giyim eşyasının dayan ildiği birden hesaplamak oldukça güçtür. Fakat biraz zekâ, bilgi, ve tecrübe ile bir ev kadını alışverişin büyük hilelerinden kendini koruyabilir.
Bir malı almak demek ne o-nu körîikörüne satın almak, ne de bitmez tükenmez pazarlıklarda bulunmak demektir. Bunun İçin en birinci şart bir dükkânın, veya pazar satıcısının daimi müşterisi olmaktır.
Cel geç müşteriye kötü mal tıkıştırmak, çürük sebze, meyva yutturmak satıcıların başlıca İşidir. Daimi müşteri olursa elden kaçırmak korkusu ile malın iyisini mutedil bir kârla ver ineğe razı olurlar.
Alışveriş etmekle az çok eşyaların ve yiyeceklerin cinsini ve Hallerini anlamak mümkündür. Bu da aldanmamak için bir kozdur.
Bir çok kadınlar bir eşyanın pahalı olmasına eşyanın cinsinin iyi olmasına hanılederler, halbuki ekseriyetle aynı eşya, satıldığı semte göre, flat değiştirir. îşte hakiki bir ev kadını bunu bilmeli ve aynı eşyayı ıı-cuz olduğu semtten almalıdır.
Gençlerde dayanıklı bir şey alıp uzun müddet giymektense ucuza alıp sık sık yenL giymek hevesi vardır. Bu yaşta ekonomi düşünülmez, şıklık, modaya uygunluk arzusu vardır. İşte ev kadını burada zekâsını tecrübesini göstererek çocuklarını bazan İkna etmekle bazan da onların arzusunu yerine getirmekle işi halletmelidir.
Küçük palyaçolar
Eve davet edilen misafirlere ikram edilen bu nefis kremanın lezzeti, manzarası kadar hoştur. Lâzım olan malzeme şunlardır:
Yarım kilo süt. dört yumurtanın yalnız sarısı, 50 gram kabuksuz tuzsuz dövülmüş şam fıstığı, 150 gram toz şeker. 25 gram un, bir komposto kaşığı tereyağ. rendelenmiş bir limonun kabuğu, bir çubuk vanilya. Bir miktar çilek, dövülmemiş şam fıstığı ve dondurmacıların
dondurma koydukları küçük huni şeklinde kağıt helvası.
Yumurtaları, şekeri, unu. bLr derin tabak içinde telle çırpınalı, ateşte vanilya ile kaynıyan sütü azar azar üzerine akıtmalı ve mütemadiyen kaşıkla karıştırmak, sonra ateşte gene karıştırarak pişirmell. Kıvamı gelince indirmeli içerisine dövülmüş şam fıstığını, limon kabuğunu, ve tereyağını katmalı. İyice hallolunca küçük yuvarlak kâselere taksim etmeli ve buz
ı ı ■ » i ■■
gezinti
Yemek meselesini nasıl halletmeli?
Yazin uzun hafta çalıştıktan sonra tatil günü ailece sabahtan plajlara, kırlara, yürüyüşlere gitmek adeti umumileşmiştir. Eski zamanlarda böyle kır gezintilerine gitmek mühim bir İş idi. Yemekler, dolmalar, helvalar bir gün evvelden hazırlanır, ertesi sabah arabalara binilir, sepetler, seccadeler, yastıklar alınır ve yola çıkılırdı, Bu kadar külfetli eğlenti ancak senede bir veya İki defa yapılabilirdi.
îlk dünya harbinden sonra işi hafifletmek Istiyenler sepetleri, seccadeleri hasfederek pişirilen yemekleri yağ geçmez kâğıt döşenmiş mukavva kutulara yerleştirmeğe, çeşit çeşit paketlerle tenezzülle gitmeğe başlamışlardı. Eskiye nazaran pek hafif olan ağırlık, işi epeyce kolaylaştırmıştı. Bu şekil pek çok kişi tarafından kabul edilmişti.
Son harb senelerinde bu tarz bile gezmeğe gidenlere külfetli gelmeğe başladı. Plajlara, kırlara gidenler gittikleri yerlerdeki gazinolarda yemek yemekle İşi bitiriyorlardı. Son senelerin hayal pahalılığı bir çok I aileleri bu tarz gezintilerden vazgeçmeğe mecbur etmiştir. (Dört beş kişilik bir ailenin bir
Bu küçük palyoçolar krema plâj yahut Itır gazinosunda yelerine sütlü yahut meyvalı don mek yemesi bütçe İçin yıkım durma ile de yapılabilir.
dolabında yahut buz üstünde soğutmalı.
Misafire ikram ederken kâsedeki kremayı bir tabağa başa-şağı çıkartmalı, göz. burun, yerine birer iri çilek yerleştirmeli. Ağız İçin yanyana bir kaç şam fıstığı yerleştirmeli. "Üzerine de kâğıt helvasından külahı oturtmalı.
Çilek yap rağı çayı
İş torbası
Yaz modası
Ucuz veya biraz bayat, sebze, meyva almak kârlı bir iş değildir. Bozuk kısımları ayıklanınca elde kalan miktar, pahalıya alınan en taze mal fiatına gelir, t>u bir kâr değildir.
Sayfiyelerde perde ışı
Sayfiyeye gidilince pencerelere takılacak perdeler için (tringle) alnıak lüzumsuz bir masraftır. Pencerenin iki tarafına çakılan iki çivi arasına ka lın yuvarlak bir lâstik germe-li. Bu lâstiği perdelerin yukarısından geçirmeli. Perdeler demir üzerinde imiş gibi işler, her iki tarafa kolayca gidip gelir.
Yaz ve kışın ağırlık üzerindeki tesiri
Sıhhati yerinde bir İnsan kışın. yaza nazaran bir buçuk kilo daha ağırdır, ve akşamları, sabaha nazaran 1/3 santimetre daha kısadır.
Orta boylu, zayıf, temiz kıyafetli, ak saçlı bir zat. Dâvam İmiş. Köşede duran delikanhya dik dik bakarak başım sallıyordu. Yanına gittik.
— Dâvanız mı var bey baba?
Göz kırptı:
— Bir kaza geldi başıma.
— Geçmiş olsun. Otomobil falan mı...
Sözü kesti:
— Hayır .otomobil çarpmadı. destûrun, eşek tepti. Nah, şu terbiyesizin tecavüzüne uğradım. Ahlâksızlık aldı yürüdü, beyefendi oğlum. Bir çok gençlerde büyüğe hürmet duygusu kalmadı. Saldmveriyorlar insanın üzerine.
— Sizin üzerinize ne diye saldırdı? Aranızda evvelce geçmiş bir mesele mi vardı?
— Hayır, kendisini tanımam ki aramızda mesele olsun. Kavga etmek için bahane arıyormuş terbiyesiz herif. İnsan bir kadına bakarsa hemen onu yemez ya.
— Vayyy!.. İşin içine çapkınlık karıştı, desenize Siz vaktiyle böyle şeyleri çok görüp geçirmişe benziyorsunuz,
ka-
de-
sul-
haberleri
Kokusu hoş, lezzeti güzel bir çay
Eskiden içilen mis kokulu çay lar. çay sevenlerin hepsinin gözünde tüter. Aynı koku ve lezzeti veren bir çayı bu mevsimden hazırlamak mümkündür: çilek yaprağı çayı—
Yeşil, çürüksüz, beresi? çilek yapraklarını birer birer kökünden toplamalı, (yahut bir mey-vacıya ısmarlıyarak getirtmellj. makasla saplarını kesmeli, temiz bir örtü üzerine yayarak gölgeli ve havalı bir yere koy-[malı. Yaprakların küflenmemesi için araş ıra alt üst etmeli. (Bu yapraklar kurumağa seril-mezden evvel kafiyen yıkanma malıdır. Kokusunu ve rengini kaybeder.)
Çinlilerin tatbik ettikleri u-sule göre kurutmak için yapraklar hafif ılık firma konulur, daha sıcak iken avuç içinde yu . varlanır ve soğumağa bırakılır. " Bu usulle yaprakların kokusu artar.
Hazırlanan bu çay cam kavanoz yahut teneke kutular 1-, çlnde siki kapalı olarak muhafaza edilir.
! çay gibi haşlanıp hazırlanır.[den türban sarılmış ve ensesln-
Yazın sayfiye yerlerinde bulunanların el işlerini koyacakları zarif bir İş torbası. 70 santim uzunluğunda ve 25 santim eninde renkli satenden yapılmıştır. Hazır alman bir bebek kafasının altına, kumaş iki kala katlanarak dikildikten sonra büzülerek, takılmıştır ve aynı renk bir kordele bağlanmıştır.
Kafanın üzerine aynı saten-
Plâj kıyafetleri, eldiven ve şapkalar
teşkil etmektedir. Fakat hava almak, uzun haftanın yorgıın-I luğunu gidermek de lâzımdır. Bu iki müşkülü halletmek İçin Avrupada tatbik edilen usul biz de de taklit edilmelidir.
Evde hazırlanan bir kaç çeşit sandviç, ve börek ayrı ayrı kâğıtlara sarılarak paket edilmeli. Bunlar aileyi doyuracak miktarda hazırlanırsa, ve gidilen yerden mevsim meyvası satın alınır, bir gazinodan da soğuk meşrubat alınırsa yemek faslı ucuza halledilmiş olur. Bu nun en bîiyük faydası da şurda burda bilLnmiyen malzeme İle I yapılan yemeklerin mideleri
Ciltlerinin güneşten yanmaması için bir çok kadınlar plajlarda büyük şapkalar ve şemsiyeler kullanıyorlar. Bunların mayolara uygun olmasına bilhassa dikkat ediliyor. _______
Mayolar taftadan, naylondan, ince bir cins hasır olan rafyadan yapılıyor. Şapka ve şemsiyeler mayonun aynı kumaş ve renklendir.
Mayolar üzerine el* renkte (sarı, yeşil, nar çiçeği gibi trukar kloş ceketler giyiliyor.
Eldivenler İçin kullanılan son hâsıl olan lekeleri bir doktora malzeme devekuşunun derisidir. 6Ö5termenlz en doğru harekel-.„ı f:.|caL tecrübe edilmiş olan şu ilâcı kullanabilirsiniz:
Bir avuç acı bademi sıcak su-şapkalar Parûte rağbet bulma- ya at‘P haşladıktan sonra iç kığa başlamıştır. ıce kabuklarını ayıkladıktan son
mnııııniııınıııiHiiııııııı.■■■■■■■■'■. ■>■■■ 13 hâVÛnda dÖVÜHÜZ SOnra bU-
den kola geçebilecek bir korde- nu bir miktar gül suyu İle şule takılmıştır. Torbanın ön kıs- tandırınız. Süt gibi sulu bir marnına cep gibi açılan bir deliğin etrafı biye İle çevrilmiştir, buradan el işi torba İçine konulmaktadır, Saten yerine çiçekli kreton veya basma kullanılabilir.
Söylendiğine göre bu deri tül gibi ince ve yumuşak, fakat fevkalâde dayanıklıdır.
Renkli selofandan yapılan
Müşküllere cevap
Yüzdeki lekeler
Beyazıt Nermln: Yüzünüzde
yi haline gelinceye kadar karıştırarak hallediniz. Bu sütü tülbentten süzerek bir şişeye koyunuz. Her gece yatarken bir pamukla bu ilâçtan lekelere sii riıp öylece yatınız.
Omuzları biraz daha dikleşti:
— Eh. gençliğimiz pek sâ-kin geçmedi, Edeb, erkân dairesinde bir hayli şeyler yaptık. Gözüme kestirdiğim kadın için benim elimden kurtuluş yoktu.
— Uçarı çapkınlardan olduğunuz belli beybaba, Çapkınlığın usulünü bilirsen, biraz da paran oldu mu, murada ermek kolaylaşır.
Ciddî bir tavırla kaşlarını kaldırarak ilâve etti:
— Bizim zamanımızda çapkınlık şimdiki gibi kolay değildi ha. Kadının endamını, çarşafının altından tahmin edersin, hoşuna gider, fakat yüzü nasıl acaba? Peçenin altından bir şey göremezsin ki. Haydi bakalım, düş arkasına. Belki tenha bir yerde peçesini kaldırır da yüzünü görürüm d i ve dolaş bıe dolaş. Saatlerce, bazan günlerce peşinde dolaşırsın, nihayet bir fırsat düşürüp yüzünü görürsün, aman Allah! -O kadar endamlı bir vücudun üstünde bu kadar korkunç bir vüzii nasıl yarattın Yarabbi?» diyerek ters yüzüne dönersin. Şimdi | öyle mi ya? Hepsinin yüzleri de, gözleri de meydanda. Birer birer bak, beğendiğine vâpıs. Yazın büsbütün açılıp saçılıvprlar, kabak çiçeği gibi ortaya çıkıyorlar. Kollar, bacaklar çıplak.
— Hâlâ içinizden bir şeyler gecivor demek?
Gülümsedi:
— Bırak o tarafını. Meşhur sözü bilmez misin? İhtiyar olsam da gönlüm tazedir. Hele o Japon modası entariler yok mu. dinden, i-mandan çıkarıyor insanı. Bizim, gençliğimizde kadına gönül verdikten sonra onun-( la tanışmak, konuşmak da
mühim bir mesele idi. Yanına sokulamazsın, mektup yazamazsın. Bohçacı kadınlan araya koyacaksm, yalvaracaksın. Şimdi böyle zorluklar da yok. Kadınla erkek göz göze gelince anlaşı-veriyorlar.
— Demek bu defa da çapkınlık yüzünden mahkemeye düştünüz?
— Yok canım. O işler geçti bizden evlâdım. Bu yaştan sonra benîm çapkınlığıma kim metelik verir?
— Estağfurullah. O kadar yaşlı değilsiniz ki. Sormak ayıp olmasın amma, çoluk çocuğunuz var mı, amca bey?
Müstehziyane gülümsedi:
— Hiçbir şeyim yok efendi oğlum. Hayatımda bir defa dünya evine girdim, o hayat da iki seneden fazla sürmedi.
— Ayrıldınız mı?
— Geçmiş meseleleri nstırma efendi oğlum.
— Şimdi bekârsınız mek?
— Öyleyim. Bekârlık
tanlıktır, diye bir söz vardır ya, inanma sakın. Evliliğin de çekilmez tarafları vardır amma herhalde bekârlığa nispetle daha iyidir.
— Evleniveriniz bari.
— Geçti Bor un pazarı. O işi vaktiyle yapmak lâzımmış. Fakat o zamanlar benim başımda kavak yelleri esiyordu. Bundan sonra nasıl evleneyim? Genç kadın alamam, yaşlısından da hayır gelmez.
— Delikanlı ile kavganız nasıl oldu, beybaba?
— Bırak şu edebsizi. Belâ arıyormuş, gelip bana çattı. Tramvay bekliyordum. Orada bir genç kız peyda oldu. Güzel bir şey. Giyinişi de hemen hemen yarı çıplak, denilecek halde. Gözüm kaydı. onu seyrederken eski devirleri hatırladım, kendi ken dime; (Bizim gençlik zamanımızda sokakta böyle bir sev görsevdik lokum gibi yutardık» diyerek içimi çektim. O esnada su edebsiz gelip burnumun dibine dikildi; «Senin sulandığın kız benim arkadaşım. Yakında nişanlanacağız- diye homurdanmağa başladı. »Hayırlı otsun, bev oğlum. Ben ona 1 fena gözle değil, pederane bir şefkatle baktım» dedim. Yakama yapıştı: ₺Bana numara yapma moruk. Şimdi senin dişlerini dökerim.» diyerek yüzüme bir tokat vurdu. Bu küstahlığa tahammül edemedim, ben de mukabeleye geçtim. İste bu suretle cadde ortasında rezalet çıktı.
Mahkeme acıldL, delikanlı ile konuşamadık.
Ce. Re.
KREM PERTEV İLE
SARI DİVAN
' Aşk ve macera romanı
Yazan: Valentitı H'iLliams
L- Tefrika
Manastırın duvarının İlerisin ed bir yıkıntı vardı. Bunun tepesinden bakınca iyi İşlenmemiş bir gümrah bağ görünüyordu. Buıada da, Broke atölyelerinin 2 numaralı binasına geçen bir kapı mevcuttu.
Fransız, ayaklarının ucuna basaraktan aralığa göz uydurdu. Tam önünde metrük bahçenin dibinde bir sıra kavak bakışları çekiyordu. Kımıldayan yapraklarının arasından yıııe ınelrûk bir çayır görünüyor. Çılgıncasına büyümüş otlar her yanı sarmış, iki tarafı yabanileşmiş leylâklarla dolu o-lan bir bahçe yolunu da gene otlar bürümüş.
Bu bahçenin öte yanında, kırmızı tuğlalarıyla atölye, neşeli bir bina imiş gibi duruyor. Güneş de iyice yükseldiğinden
Tercüme eden: Vâ-Nû
No. 1». -camları pırıldatıyor. İşte şu pencere, ressam Qua.yre’ın yatak odası penceresi olacak.
Boulot, etraf ma bakındı; kuş ların cıvıltısı hariç, tam bir sükûnet hüküm sürmekte... Köhne kapıyı sırtladı; kanadın eskimiş rezeleri mukavemet e-demiyerek açıldı. Fransız polis hatiyesl, bir müddet sonra bu metrük bahçede ihtiyatla yürümeğe başladı.
Vaktiyle bir çiçek tarhı binayı ihata edermiş. Fakat şimdi burası da yarı çöplük halini almış. Paslanmış çiviler, çürümüş kumaş parçaları: eskiden güllerin açtığı bu yere hazin bir manzara veriyor. Detekltin göz lerl, yerden yukarıki pencereye doğru kalktı; sonra yine hareket noktasına döndü. Pencerenin genişliğini ve irtifamı zih-
ninde ölçtü. Sonra bir dizini yere dayıyarak metrük tarhı büyük itina İle tetkik etti. Yorulup öbür dizini yere koydu. Ellerine dayanarak toprağa baktı baktı.
Araştırmaları nihayete erdikten sonra doğrularak dizlerine yapışan tozları silkti. Binanın o kısmındaki duvar çıkıntılarına da bir göz attı. Bu İncelemesi epey sürdü. Sonra, birdenbire kenara İki eliyle yapıştı. Vak tiyle çok iyi jimnastik yaptığı İçin kolaylıkla ve emniyetle tır inanması, pencerenin alt kısmı na kadar başını yükseltmesi güç olmadı.
Fakat, bu pencerenin alt tas mındaki camların buzlu olduğunu farkedince. kendi kendl-
— Tuh be. aklıma gelmemişti. — diy söylendi.
Tam, yere İnecekti kl, pencere ansızın açıldı; çerçevede dostu Manderlon’uu kıpkırmızı yüzü belirdi.
Boulot, ona neşe ile gülümsedi ve yere atladı:
— Aşk olsun. — dedi. — Demek, sen tenbel Londralılardan
değilsin. İşine erken başlamışsın.
Manderton, hiddetini gizli-yemiyerek:
— Eh, siz de geç kalkmamışsınız. — diye cevap verdi. — Hangi kuş erken uyanırsa böceği onun yiyeceğini düşünmüş o-lacaksınız, azizim. Peki ama bu noktaya kadar nasıl vardınız?
Boulot, izah etti:
— Evin arkasından gelen yolu takibederek... Dışarı geliniz dosttum. (İngiliz detektifi yanma davet etmek İster gibi ba-şiyie bir işaret yaptı.) Daha evvel bana bir iskemle uzatınız, sizin de İnmeniz kolaylaşır.
Manderton, yatak odaısımn eşyası arasında bulunan İskemleyi uzattı,
Boulot. bu sandalyeyi tarhın, çimli bir kısmına koydu.
— şimdi bana dönünüz! —ı diye emir verdi. — Ve. a ilayı** nız.
Sonra, birdenbire haykırdı:
— Sakın ha, sakın ha! O kenara koca ayakkabılarınızla dokunayım demeyin, fena olacak.
Manderton, kenara değmeden ayaklarını pencerden geçirdi; iskemleye bastı. Bir şey söyle-
meksizin, Boulot, ona, evvelâ tarhı, sonra da binanın alt kemerini gösterdi.
Pencerenin altında, siyah top rak üzerinde iki ayak izi barizdi. Bunlardan biri pek derine battığından ayakkabının şekli topuktan buruna kadar çıkmıştı. öbürü ise. daha az netti. Yal nız topuk görünüyordu. İzlerin ikisi de binaya dönüktü. Evin kemerindeki İze gelince, burada bi yeni zedelenlş dikkate çarpıyordu. Bahsi geçen zede-leniş, tam İzlerin üzerine rastlamaktaydı. Tuğlalar üstünde de bunların devamı vardı.
Manderton, iglldl, bu İzleri İn celedl; sonra bütün dikkatini bina kemerinin üzerine çevirdi:
— İşte, nereden kaçtığı anlaşılıyor. — dedi.
Ve yüksek sesle haykırdı:
— Smlth!
Yukardakı oda penceresinden ’eevap geldi:
— Buyrun, efendim!
Smlth’irı yüzü beLirmiştL Manderton, emir verdi:
— Yatağın altında bir çift a-yakkabı var, onları lütfen aşağı ah
cildinizin bahar hayatım idame ediniz.
Smlth. bu emri yerine getirdi. Çok geçmeden, büyük numarada bir çift ayakkabı aşağı indirildi.
İngiliz polis âmiri, izlere bir kere daha göz attıktan sonra, sol ayakkabıyı çimenlere koydu; sağ ayakkabıyı da mendili ile itinalı itinalı sildi, tozunu aldı.
Bir dizi yerde, bu ayakkabıyı bariz izin üzerine koyup ölçtü.
Ayakkabı, ize tıpatıp uydu.
Boulot, meslektaşının bir bakışla sorduğu suale müsbet cevap verdi:
— Tabii... Ayakkabının ize uyacağından katiyetle emindim. Burası onun atölyesi, çıkış vaziyetini biliyor. Esasen, bahçe kapısının yanında ela teini bulmak mümkün.,
Manderton:
— Yolun üzerinde mİ? — diye sordu. — Orada da mı iz buldunuz?
Boulot. başını salladı:
— Hayır, bulduğum şundan İbaret,
Kapalı tuttuğu avucunu açtı. Avcunda yarı yarıya yanmış bir sigara vardı.
Manderton, dişlerini göstere-
rek gülümsedi, poker ıstılahı kullanaraklan:
— (VÜ»! — dedi. — Eh. şimdi bakalım ne neticeye varıyorsunuz?
Boulot, küt parmaklarlyle sigarayı tutuyor:
____ Bu sigarada tütün henüz katılaşmamış. Pek yakın zamanda atıldığına alâmettir. İzmaritleri tetkik ettim. Sigaraların ne zaman kullanıldığım anlıyabilecek kadar mütehassısım. Bu sigara dün İçilmiş, a-zizim. (İri parmağıyla kâğıt û-zerlndekl yaldızlı yazıyı gösterdi.) Sonra da... Şıı cerbezer markasını görüyor musunuz? Yatak odasında, çay fincanlarının yanında başka İzmaritler de var. Mukayese edin. Aynı markanın İçildiği dikkatinizden kaçmıyacaktır.
Manderton:
— Delilleriniz fena değil, azizim. — dedi. — Fakat, genç arkadaşımızın gelmesini arzu e-derdim.
Bu sözleri sölyedikten sonra daha fazla konuşmadı. düşüncelerine daldı.
Bir müddet geçince:
(Arkası vae)
15 Haziran 1950
AKSAM
Sahile ?
s»
HER AKŞAM
bir hîkaye
KAÇAKÇI ]
(B3ştar.ıfı 4 üncü sabifede)
Jorj ile Marsel, çoktanberi vuruşmak İçin vesile arıyorlardı. Marinetta, kavgayı önlemek için o akşam hem Jorj, hem de Marsel ile dans etmişti. Jorj, Marinetta İle dans ederken Marsel de Renoyi dansa kaldırıyordu. Bu iki çift, tahta pfat üzerinde yalnız kalmışlardı. Dans tavsamış, eğlenceye gelenlerin çoğu gitmişti.
Jorj ile Mnj-scL.
damlarını bırakarak kin dolu takçılarla mldırdılar. tkisi de gürbüz re kuvvetli gençler olduğu için hırsla vuruşuyorlardı. Marinetta De Rene, korku içinde orkestran tn yanına çekilerek daha çevik ve daha atik olan Marselin, Jorja mütemadiyen, nasıl saldırdığını seyrediyorlardı Bir aralık Jorj, hasmı-aın kuvvetli darbelerine daya-namıyarak sendeledi. Yüzü gönü kan içinde txıypn yere yuvarlandı. Hasmmı yenen Mar-ael, Marinettanın yanına giderek :
— Düş bakayım önüme! Sana evine kadar refakat edeceğim. dedi.
jGcnç kız. korku ve heyecan İçinde Marselı tatdbettL Ertesi sabah, dün geceki kavganın dedikoduları köy halkı arasında çalkanıp duruyordu.
İhtiyar kadınlardan biri:
— Bu kavganın olacağı bem idi dedi.
Orta yaşlı başka bir kadın:
— Bütün kabahat, MarineV-tada ... ikj delikanlı he de oynaşıyordu. Bu kız tıslanınlya-cak vesselâm, sözlerini ilâve etti.
Köy halkı ve bilhassa sevdiği kadın önimde rezil olan Jorj, taşınma karşı ateş püskürü-yordu. Köyün bütün kızlan kendisiylee alay ediyorlar:
— Kaçakçı ile dönüşürsen âkıbetin bu olur. Bu sana ders olsun diyorlardı.
Marsel, bütün köy halkının nazarında kaçakçı sanılırdı. Dalma, kenarda yaşar, kimse ne yaptığını, nasıl geçindiğini bCmezdl. Otuz yaşında idi. Kadınları çok sever, her akşam İşerdi.
Köyden aylarca ortadan kaybolduğu vaki olurdu. Akşamlan karanlık basınca torbası omuzunda aynı lstikame-— te doğru yola çıkardı. Köy, hatada çok yakındı. Geceleyin, ' kaçakçılar, gizli patikalardan geçerek iş görürlerdi.
Jorj ise, maceralar İçin yaratılmış bir adam değildi. Köy •okal; taratan geçerken başını yere eğiyor. Marlneltayi de gördükçe, Marsele yenildiği İçin ■lancından. yerin dibine geçiyordu, Bîr gün Marinetta Jorf-ta karşılaştığı zaman:
— Amma da abdalsın Jorj, ben seni de severim, demişti.
Arasıra Jorj. jandarmalar ve gümrük muhafaza memurlarly-Je meyhanede kadeh tokuşturuyordu. Bir akşam söz arasm-
birdenbire
birbirinin üzerine
Ansızın jandarma çavuşu:
— İşte geliyor, ayağa kalfanız, diye haykırdı
Kaçakçı Marsel. dağarcığı o-muzunda, yavaş sesle şarkı söy-Llyerck geliyordu.
Çavuş, tabancası elinde:
— Nihayet seni yakaladık Marsel! Torbanda ne var, diyerek ansızın yolunu kesti.
Marsel:
— Bana yaklaşmayınız. Torbamda ne varsa var. O, sizi a-lâkadar etmez, cevabını verdL
Fakat jandarmalarla kolcular, etrafını sardılar. O zaman Marsel, torbasını açtı:
— İşte kaçak eşyam budur dedi.
Torbanın içinde mini mini bir yavru, mışıl mışıl uyuyordu. Jandarma çavuşu şaşırdı:
— Anlayamıyorum diye kekeledi.
Marsel gülümslyerek ilâve etU:
— Anhyamazsmız. Bekiz aylıktır. Her halta hududu geçerek gidip onu görüyorum. Bu. benim çocuğumdur. Şimdi sırrımı öğrendiniz. Çocuğumu köye götürüyorum. Annesi ölmüştür.
Jandarma çavuşu, heyecanlı bir sesle:
— Gidebilirsin, serbessln Marsel dedi.
O sabah Marinetta. evinin avlusunda patates uyklıyordu. Komşu kadınlar, evine gitmişler:
— Olup bitenleri öğrendin mİ Marinetta! Senin kaçakçı sevgilin. yokalnadu Torbasının içinde ne sakladığım biliyor musun? Fakat nereden bileceksin? Bir yumurcak! Bir taraftan sana korte ediyor, öbür taraftan da hududu geçerek çocuğunu görmeğe gidiyordu. Çocuğun turnesi ölmüş imiş. Nesini beğenip de bu herin sevmişsin abdal faz, demişlerdi.
Genç kız. komşular gittikten sonra, kalktı, saçını, başını tutadıktan sonra Marselln evine koştu. Kapıyı itip İçeri girdiği zaman Marsel, çocuğunu hoplatıyordu.
Marinetta, çocuğu kucağına aldı. Marsel başını eğerek:
— Sana söylemeğe cesaret edemiyordum Marinetta I diye kekeledi. Genç kız. gülerek:
— Cesaret mi edemiyordun? Çocukla meşgul olmak İçin, epey vaktimiz olacak, bu akşam e-vtanize gel, beni babamdan istersin esvabını verdikten sonra eğilip, kendisine gülümslyen yavruyu şefkatle göğsüne bastırdı ve gözJerlden öptü.
Çeviren: A HİLÂLİ
Savaronayı
(Baş tarafı & nel sahlfede)
— Marsel kaçakçılık ediyor. Onu suç üstünde yoklamak zor tanıyacak. Dûn akşam arkadaş: Jant sarhoş e t Mm. O. her l*yi bana anlattı. Bu gece hududu hangt patikadan geçtiğini biliyorum, dedi. Jandarmalarla muhafız memurla?) bir ağadan:
— Nereden? diye alâka He •ordular.
— Bilmem size söylemek doğra mtı?
— Vazifeni yap Jorj- Bizden «r çıkmaz.
JorJ. Jandan aldığı malûmatı onlara anlattı.
Ertesi gece Jandarmalar He kolcular, ormanın kenarında pusu kurmuşlardı. Aralarında şöyle bir konuşma cereyan etti:
— Galiba, biz gelmeden evvel geçmiş olacak.
— Zannetmem. Vakit daha arken. Sabaha kadar beklemek lâzım.
Jandarmalar ve muhafız mp-■rarlarlylc beraber gelmiş olan JarJ, ar kadarını llıbar ettiği tçfn şimdi nefsinden ttlomy orta. Manşetle çocukluktan ben arkadaştılar. Sokakta beraber oynamışlar, beraber Ukmekte-be gltmşllerdi Fakat JorJ. Mar-selln sevdiği kızın önünde kendirini mağlup etmesini bir türlü haâanedemJyordu. Şimdi İntikamını alıyor, fakat İçinden gelen bir sea, hareketinin Çirkin olduğunu kendisine söylüyordu. Fakat artık İş, işten geçmişti. Bekilyc bekliye saat-ler geçti. Şalak söküyor, yıldızlar birer birer sönüyordu. I
kadar nabız dakikada 116, teneffüs 22 ve hararet derecesi J® buçuk.
B — Saat 22 den bn sabah saat ona kadar yukarıda ismi geçen firar kısmen hafiflemiş ve nabız dakikada 104, teneffüs 20, hararet derecesi 37 ohnnştur.
C — Yapılan muayene ve müşavere neticesinde tesbit ve tatbik edilen m uda vattan sonra u-mnml ahvalde hafif bir salâh görülmekle beraber vaziyet ciddiyetini muhafaza etmektedir.
3 — Mûtaalcıp sıhhî vaziyet raporları neşredilecektir.»
Bundan sonra A ta türkün vefatına kadar her gün Riyaseti-cumhur Umumi katipliğinden Anadolu Ajansı vasıtariyle sıhhat raporları gazetelere verilmiştir. Atanın ölümünden bir gün evvel 9 teşrinisanide de şu rapor neşredilmiştir:
«I — Reisicumhur Atatürkün sahhl vaziyetleri hakkında müdavi ve müşavir tabipleri tarafından bu sabah saat 10 da verilen rapor ikinci maddedir:
2 — Geceyi rahatsız geçirdiler, Umumi hallerindeki vaziyet ciddiyetini muhafaza etmektedir. Hararet derecesi 36.8, nabız muntazam 128, teneffüs 28 dir.»
Atatürkün Savaranoya 1 haziran 1038 pazar günü saat 14 ts girmesinden, 26 temmuz 1938 de gemiden ayrılışına kadar 56 gün Atatürkün hizmetinde bulunan kamarotu Cemal Grandn'nın bu (56 günlük Bavarona hayatı* bakkındakl hâtıralarını da cumartesi günü yine bu sütunlarda bulacaksınız.
Cemaleddln BİLDİK
yavaş yavaş çok sesli mu süt İye alıştırmaktır.
Tebarüz ettireyim kİ köy halk musikisi çok sesli bir musikidir. Şehir halk musikisi İse alaturkanın teslrile tek sesli kalmıştır. Köy halk musikisini bütün huısualyetlerlle radyoda : yayınlamak imkânlarına şlm-' dlllk malik değiliz. Zira elimizde köy halk musikisinin çok sesliliğini tebarüz ettirecek daTui ve zuma çalan cleman-’ lanmız yoktur. Sonra topluluğumuzda bulunan arkadaşlar • da tek sesli musiki terbiyesi 1 almışlardır, çok sesliliğe henüz alışmış değillerdir. Yoksa asıl gayemiz halkımızı çok sesli musikiye alıştırmaktır.
Alaturka musiki devrini tamamlamıştır
— Alaturka musiki hakkında ne düşünüyorsunuz?
— Alaturka musikiyi mem. Yalnız eski devrin nevver zümresine hitabeden klâsik divan musikisi muhakkak ki kıymetlidir. Itriler, Dedeler bu musikiyi kendi sahalarında yükseltmişlerdir. Fakat bugün alaturka musiki artık devrini tamamlamıştır ve ürerinde işleme İmkânı kalmamıştır.
Gelecekteki Türk musikisi
ömrünün mühim kısmını musiki Araştırmaları ve yayın-tarile geçirmiş olan Sadi Yaver üstadımızı bu bahis »deta heyecanlandırmıştı. Sözlerine hararetle devam etti:
— Buna mukabil halk musikisi halkla hiç bir zaman temasını kaybetaniyerek nesilden nesile intikal etmiştir. Dede ve Itri jenerasyonunun melezi o-lan bugünkü alaturkayı gençlere musikimizin örneğidir diye gösteremeyiz. Orijinal Türk musikisi de henüz yaratılmadığına göre gençlere hakiki Türk musikisini yaratmada materyal olacak halk musikisini öğretmelidir. Sizi temin ede-rlm ki senelerce dolaştığım binlerce köyde alaturka musikiyi dinleyen bir tek raslamadım,
— Halk musikisi. Türk musikisine nasıl yel olabilir?
— Memleketimizde hâlâ alaturka - alafranga musiki münakaşaları sürüp gidiyor. Bu yüzden İleri Türk musikisine İmkân verecek sistemli çalışmalara başlanamıyor. Kanaatimce orijinal Türk musikisinin temeli, folklor ve halk musikisi olacağından bu musikiyi Konscrvatuvartarınuza sokmalı ve yayınlarını genişletmelidir. tatanbu) Konserva-tuvarmm aJaturka musiki kısmının faaliyeti, muayyen ve mahdut bir zümrenin zevklerine hizmet etmekten İbaret kalıyor. Mahiyeti ve eşkâli ilmileştirilmemiş olan bu musiki, bütün memlekete şamil müşterek bir sanat ve terbiye vasıtası olamadığından alaturka-alafranga musiki münakaşası uzayıp gidiyor. Bu yüzden de Türk şahsiyetli yüksek bir sanat musikisine malik olamıyoruz. Tekrar edeyim fa doğumunu gözlediğimiz bu yüksek sanat musikimize halk musikisi teme] olacaktır. Şüphesiz kil halk türküleri yüksek sanat eserleri değildir. Fakat sanat musikimizin başlıca yapı malzemesidir Netekim başka memleketler de milli musikilerini halk musikisinden faydalanarak meydana getirmişlerdir,
İstanbul radyosu
— İstanbul radyosunu nasıl buluyorsunuz?
— Şehrimiz, sanatkârı bol bir muhit olmak Itlbarlle radyoda bunları organize etmek güçtür Çünkü bıı sanatkârlar gazinolarda bol para ile çalışmağa alıştıklarından radyonun kendilerine vereceği az para ile kurulması istenilen kadroya girmeğe ve onun çalışma disiplinine uymağa tablatlle razı nlrmyocaklardır. Buglinkii vaziyet de tatmin edici değildir. Ylra sanatkarlar çalıştıkları gazinolardan olelâerte radyoya gelip bir nevi şişirme neşriyat yaparak dflnflyorUr. Bunların eteerlsl üstat kimseler Olduklarından disiplin altına alınamazlar ve kendilerini otorite saydıklarından bir başın idaresinde toplanamazlar, Bu Söylediğim sebeplerden dolayı radyo müdürlüğünün bugünkü hareket tarzını haklı ve yerinde buluyorum.
sev-mü-
köylüye
orijinal matere-
İsrail uçakları
Ürdüne ait bir uçağı yere inmeğe icbar ettiler
YENİ YAYlN(g
Telâriv 14 (AP) — îsartl askeri makamları dün, Ürdüne alt bir yolcu uçağını, avcıları vasıtası 11c İnmeye mecbur ettikten sonra, bir Ingiliz olan pilotunu ve içinde bulunan beş yolcuyu tevkif etmişlerdir.
Hükümetin basına verdiği bir beyannamede, püot Alexancler Sutheriand Thomson’un. «evvelden beri İsrail arazisi üzerinden müsaadesiz geçmekte olduğunu» kabul etmiş bulunduğunu bildirmektedir.
tJçak Cenubi İsrail üzerinde görülmüş ve avcüarm işaretine uyarak derhal İnmiştir. Ateş edilmesine mahal kalmamıştır.
Sözü geçen bayanname, tir-dünün dalma İsrallin protestolarını bilmemezllkten geldiğini İlâve etmektedir.
Amman'dan Mısıra gitmekte olan yolculardan dördü Arap, biri de Amerikalı İdi. İngiliz ve Amerikan elçilikleri pilot ve Amerikalı yolcunun serbest bira kliması için teşebbüse geçmişlerdir.
Kıbrıs meselesi
Y un an Başbakanı ilhakçıları des tekl e m iyec ek
Atina 14 (AP) — Yunan Başbakanı General Plastiras, dün, Kıbrıs heyetine. Yunan hükümetinin kendilerini Yunanistan İle birleşme sahasında deste k-lemiyeceğini bildirmiştir.
Başbakanın kendisinden Londra İle doğrudan doğruya müzakerelere geçmesini taleb etmiş olan Kıbrıs heyeti 11e yapmış olduğu görüşmeden bir [ kaç saat sonra olan beyannamede, sarahatle belirtilmiş maktadır.
Hükümet, bu beyannamede ifade edildiği veçhile, «zamanın, bu mevzuda herhangi bir netice istihsalini İsteyecek şekilde müsait olmadığı» kanaatini beslemektedir.
i / A
AMERİKAN USULÜ SON SİSTEM ARICILIK
Dr. Fuai Ali Ör»*n
75 yıltlnnberl milyonlarca fenni ko* ; vnnlar yapan dcZertl ve tecrübeli 1 Amerikan usta arıcıları, tarafından hatırlanan yepyeni bir eser csaJ tutulmuş, bir.de 50 nejıedenberl yapılan denemelerden de faydalanarak bu kitap yazılmıştır. Bu esere eratı tutulan kltnp bııCünkfl Amerikan arıcılarımın elinde bir rehber alarak ( kuMnnLİmalctflilır. Arıcılıkla mcçBul herkesin muhakkak okuması tereken
■ yeni, yepyeni bir eserdir, inkılâp Kl-labevi yayunlarniftır. ko Ks, a m-tıja arzedilmijtir.
DEŞ HAFTA BALONLA SEYAHAT Julaa Vern»
Afrika kıtasının doğusundan batı-I sına doğru havada balonla yapılan
■ bir seyahati mevzu olarak ele alan | bu roman. Afrlkanın eti ücra faam-| lnnnı, buralarda yasayan İnsanları, i bu İnsanların ya;ayıj tartlarlle Metlerini Afrika iklimini. Afrlkanın keşfine dair en esaslı malûmatı veren defler II bir eserdir. Tabide çocuklarımıza tavsiye e(Jcbıl««£lnUs «a iyi kitaplardandır. Ferli! Namık Hansoy dlllmlre çevirmiş ve İnkılâp Kıtabevl tarafından yayınlanmıştır. 3» Kj. fl-atJe satış» anedllmlstir.
İSKAMBİL FALI v» İSTİKBAL.
Bu eser, Mnry E. Hyan'ın İngilizce aslından tereüme edilmiştir. İskambil fnlına bakmakla en böydk hüner her kâğıda verilen hususi manaların btr alfabe Sgronlr *lbl 8ftrenllmeslnden baskn bir sey dcfflldlr. İskambil kâğıtla rlle istikbal peneer«Wa BW11 nCilacafiını bu kOçOk eser eksiliriz diretecek, str.l tereddüt anlarınızda oyalayaenktır. İnkılâp Kitabetinde 30 kuruş Halle satılmaktadır.
RÜYA TABİRİ LÜGATİ
İngilizce bir rüya tabiri lügatinin. Muhlddlnl Arabi ve daha bas banka Şark bilginlerinin eserlerinden alınan kelimelerle mütekâmil bLr hale geü-rlImLy, yeni bir seklidir. 130 Ky. fj-alle İnkılâp Ktl.ıbevtade satılmaktadır.
M.S.B. Kara Kuvveleri Komutanlığından
1 — 1950 - 1951 öğrenim yılı için aşağıda isimleri ve bulundukları yerler yazılı olan As. Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den İtibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara As. Liselerle Muzlka meslek ve Gd Erb. Hzl. Orta okulları içle 15 Eylûl'de, As. Orta okul İçin 1 Eylülde ve Musiki Gd, Erb Hzl. Orta okulu için de 20 Ağustos 950 de son verilecektir.
2 — Okulların muhtelif sınıflarını (Musiki Gd. Erb. Hzl. Orta okulun yalnız 1, sınıfına) MÜH Eğitim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastlknameli öğrenci alınacaktır.
3,— Alınacakların Türk vatandaşı olmaan. yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını takmaları lâzımdır.
4 — öğrenimi bırakanlar, bulundukları sınıfların imtihanlarında başarı gösteremlyenîer okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına İki yıl öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarını tashih ettirenlerin tashihden evvelki yaşları esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında bu imtihanları başarı ile verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartlan taşıyan İstekliler bulundukları yerlerin. As. Ş. lerine ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine bLrer dilekçe ile baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı ömeklerlle 3 adet vesika fotoğrafı ekliyec eklerdir.
Okulların bulundukları yerlerde İstekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler, (G6Û6)
Okullar:
anlı
Istanbul'da: Kuleli ve Maltepe As. liseleri.
Bursa da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta okul
Ankara'da: Muzlka Meslek ve Musiki Gd. Erb. Hzl. orta okulu.
Merzifon'da: I ve H Gd. Erb. Hzl. Orta okulları.
i
OHMAN KANUNU
Ortnnn kanununun yeni Udi! edilen maddeleri inkılâp Kitabeyi tarafından broşür halinde neşredllmlgllr,
AKŞAM
Abone bedeli
yayın lanmış bu cihet, bulun-,
I
Telefonlarımız Bnımutınrrtr 2ÛM1S Yan isleri 2O3C5 - İdare 10881 Müdür 20497
Şahım 13ı — Hınr «1
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
Çelik çekme boru alınacak
Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan:
1 — Muhtelif ölçülerde 692 metre bağa için çelik çekme boru kapalı zarf usullyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 18705 Ura 16 kuruş olup muvakkat teminatı 1402 lira 89 kuruştur.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — EksUUne 10 Temmuz 1950 Pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın alma komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda İadeli taahhütlü olarak posta he gönderilmesi, (7517)
4500 kg. aleminyum boya ısmarlanacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden
4500 Kg. aleminyum boya satın alınacaktır.
İlgilenmek Istlyen firmaların, bu işe alt şartlaşmayı Anka-rada, Genci Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden; tstanbulda. Beşiktaştakl Afyon ve Malzeme İşletmemizden 2,5 lira karşılığında temin edip tekinlerini ona göre en geç 1.7.1950 tarihine kadar tevdi etmeleri lüzumu ilân olunur.
Ofis 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından, siparişi kısmen veya tamamen dilediğine verip vermemekte serbesttir.
7926)
İLLER BANKASINDAN
1) Anadoluûun muhtelif kasabalarında yaptırılmakta olan İçme su ve Hidra - elektrik inşaatlarında kontrol mûhendüd olarak çalıştırılmak üzere Y. Mühendis, Mühendis veya Fen memuru alınacaktır.
3) Ücretler taliplerin durumuna ve çalıştırılacakları İşlere göre tâyin edilecektir.
3) İsteklilerin tahsil derecelerini ve şimdiye kadar çalıştıklar İşleri gösterir belgelerle birlikte tiler Bankam Bu İşleri Müdürlüğüne Haziran 1950 sonuna kadar müracatlan. (69891
Tünel seferleri
i. E. T. T. Umum Müdürlüğünden:
18 haziran 1950 pazar ğünflnden İtibaren Tünel İşletme saatleri aşağıda gösterilmiştir. Keyfiyet sayın haika İlân olunur:
İş günleri Pazar günleri
Saat 7,00 den 22,Oû Saat 7.30 dan 00,30
Kırıkhan Soğuksu Boğa yetiştirme İstasyonu Müdürlüğünden
1 — Kırıkhan Soğuksu Boğa yetiştirme istasyonu müdürlüğünde yaptırılacak elektrik tesisatı İşi kapalı zarf üstlüyle eksiltmeğe konulmuştur.
2 — Bu işin keşif bedeli (12.773) lira (46) kuruş ve muvakkat teminatı (958) lira (01) kuruştur.
3 — İhale 26/6/950 tarihine rastlayan pazartesi günü t 0,30 da Kırıkhan veterinerliğinde toplanacak komisyonca yapılacaktır. Teklif mektuplarının 2490 sayılı kanunun hükümleri dahilinde belirli gün ve saate kadar komisyon Başkan-hğına makbuz mukabilinde vermeleri veya göndermeleri lâzımdır. Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez.
4 — İsteklilerin 1950 yılı ticaret odası vesikası ile eksiltme gününden İtibaren (Resmi tatil günleri hariç) olmak üzere üç gün evvel il makamına müracaatla ve yeterlik belgesi almaları şarttır.
5 — Daha fazla İzahat ve parasız şartname almak isteyenlerin Antakya Bayındırliknıüdürlüğüne müracaatları.
(7773)
1
İL N:
Hali Tasfiyede: Yapı Malzemesi Türk Anonim Ortaklığı Tasfiye Memurluğundan:
Şirkete ait az kullanılmış ve mükemmel bi- halde Radyo ve kaloriferli 1948 modeli bir Bulk otomobili ve müteaddit deri kaplama yazıhane, kanape ve koltuk ve kristalli yazı masaları ve İskemleleri ve diğer büro mobilyeleri ile bütün vsn’i-lâtör, alafranga kahve pişiricisi elektrik ocakları veZaiss marka gözlük camları ve madeni çakmak ve iskemle akşamı ve nümunelik elektrik malzemesi ve eskrim âletleri vesalr ticarî eşya, tasfiye münasebetiyle 20.6.1950 tarihine müsadif Perşembe güniı saat 11 - 13 ve 14 - 18 aralarında Şirket Merkezinin. bulunduğu Galata, Bankalar caddesi Nnzlı hanın (2) nel katında peşin para mukabilinde pazarlıkla satılacağından, tallb olanların belli gün ve saatte satış yerinde bulunmaları ve verilen bedel tasfiye memur luğunc a münasip görülmediği takdirde satış mecburiyeti bulunmadığı İlân olunur. (7627)
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Ankara - Yeni turan mahallesinde sebze bahçeleri sokağında Athspor kulübü adiyle anılan ve Belediyeye alt bulunan kadastronun 1608 ve İmarın 4319 sayılı adasının 1 parselini teşkil eden (14245) metre kare yer İle üzerinde yapılmış (1337,50) metre kare kûrgir ve (863) metre kare hımış hayvan pansiyon binaları kapalı sarf usullyle satılmak üzere art-«armaya konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (326530) liradır.
3 — Teminatı (16811) Ura (20) kurflŞtur.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün belediye tutanak müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 30/6/950 cuma günü saat 16 da toplanan belediye komisyonunda yapılacaktır,
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 İnci maddesi sarahati veçhile hazır Uyacakları teklif mektuplarını belli günde saat on beşe kadar komisyon başkanlığına makbuz, karşılığında vermeleri ve İhalede hazır bulunmaları lâzımdır. 7718
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve
Eksiltme Komisyonundan: ,
Bulaşıcı Hastalıklar savaşının İhtiyacı bulunan 50' adeti-motörlû Pülvcrlzatör kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 28 Haziran 950 Çarşamba günü saat 14.50 da' Cağaloğlundaki Sağlık ve S. Y. Md. lüğü binasında toptana□. Sıhhî Kurumlar Satmalına Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: Beher adedi 750 liradan olmak ü-. zere tutan 37,500 Ura olup İlk teminatı 2812,50 liradır.
3 — İstekliler, bu işe alt şartnameyi çalışma günlerimle komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin, cari seneye alt Ticaret odası vesikası İle
2400 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu İşe yeter İlk teminatı makbuz veya banka mektubu olduğu halde tekilli havi kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri, j
5 — Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir
(7ö02>
Fj.hife 8
AKŞAM
15 Haziran. 1950
■SAYIN ÇİFTÇİLERE —'
Bir Senelik Emeğinizin Mahsulünü Toplıyacağmız
Harman Mevsimi Geldi
Mahsulünüzü tarlada en kısa zamanda
TANE KIRMADAN - SAPTA TANE KAÇIRMADAN Eu ucuz şekilde biçip düğmek için traktörle çekilir.
JOHN DEERE
Biçer Döğer
Makinelerinden istifade için acele ediniz.
(AY ÇİÇEĞİ BİÇİP DÖĞEN TERTİBATLISI DA VARDIR)
MatpşaO yardım
©eOomesâe k@layhlk göster s Dlr.
ÇEŞİTLİ TRAKTÖRLER - MİBZERLER - PULLUKLAR - DÎSKAROLAR -TIRMIKLAR - KÜLTİVATÖRLER - ÇAPA ■ ÇAYIR ve OT PRESE MAKİNELERİ GELMİŞ ve SATIŞA BAŞLANMIŞTIR.
John Deere ve Caterpillar fabrikalarının
Türkiye umumi mümessili:
ÇUKUROVA
İTHALÂT ve İ II R A C A T T. A. O. Telgraf : ÇUKURTAŞ
Şubeleri : ADANA: Ilava meydanı _ İSTANBUL: Tepe bap.
Acentalan; ANKARA — İZMİR — ANTALYA — KONYA — EREGLİ (Konya) — İSKENDERUN — İÇEL (Tarsus) — ESKİŞEHİR — POLATLI.
Acentelik teşkilâtımız olmıyan yerlerde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Şube ve Ajanslarına müracaatla istenilen malûmat alınabilir.
---------------------------------J
Hepsi Bir
Değildir
CflmflsiRURinııı HAR GİBİ BEYAZLATIR
Ingiliz kumaşı deyip geçmeyin
A/S ATLAS MASKİNFABRİK
Kopenhag — Danimarka mamulâtı
Freon Kompresörleri (1/4 — 2 B.K, — HP.) Dondurma kutuları (İce - cream cabinet) BOLİVİA VAPURUNA YÜKLENMİŞTİR.
Türkiye umum mümessili ;
Transtürk Ltd. ŞtL
Galat», Tünel cad. 18 Transtürk Han Telefon: 41511 - 42111
•MA ZON Mey v s Tuza KABIZLIK, HAZIMSIZLIK, MİDE bulantısı, şişkinlik vp bozukluğunda, BARSAK tcnbelllğinde. mide eksilik ve yanmalarında «nniyello kul-lanıllı*. Mülayim ve müshildir. HOROZ markasına dikkat
cingiliz Kumasının» en maruf markasını satın almak hakiki bir zevktir.
Siz de bu hafta içinde gelen hakiki İngiliz kumaşlarının zengin yazlık çe-şidlerini gördükten sonra hükmünüzü vereceksiniz.
LYAS NURİK
Galata, Haraççı (Eski Domuz) sokak No. 34
TARLAN
D İÇ MACUNU
Ol$ ETLERİ KANAMASINI KESER. PİŞ ETLERİNİN ÇEKİLMESİNİ ÖNLER. PİŞLERİNİZİ TEMİZLER VI PARLATIR.
Teklif isteme ilânı
Siimerbank Alım ve Satım Müdürlüğünden:
Karabük Demir ve çelik FabrLkalan müessesesi için numune ve evsafnameslne göre 63000 adet jüt torba imal edilmesi için teklif alınacaktır.
Bu husustaki evsafname müessesemiz alım 7 cl gurubundan. alınabilir. Teklif zarflarının en geç 16/6/950 tarihi akşamına kadar verilmesi ve iştirak edecek firmaların mii-esse semiz veznesine 2,500 lira teminat yatırmaları rica olunur. (7717)
FRANSIZ ŞARABI SATIŞI
Bir defaya mahsus olmak üzere getirtilmiş olan tanınmış markalardan mahdut miktarda Fransız şarabı Ka-balaştaki Tekel Mensupları İstihlâk Kooperatifinde pe-; rakende olarak satışa çıkarılmıştır.
75 Cl. lik beher şişesinin satış fiatı 1460 kuruştur. (7927»
Muhteiif marka oto ve kamyon yedekleri satılacaktır Etibank İstanbul Şubesinden:
Bu husustaki şartname 26-5-1950 tarihine kadar bankamız satmalına servisinden temin edilebilir. (7391)
İstanbul asliye 13 üncü hukuk yargıçlığından:
Dosya No. 950/44S
Karabet karısı Sultana: Kı-nahada'da Akasya caddesi No. 3
Karabet kızı Taykohi: Kma-lıada'da Akasya caddesi No. 3
Karabet kızı Satenik: Kına-lıada'da Akasya caddesi No. 3
Karabet oğlu Vahan Murat-yan: Taksimde Valldeçeşme sokağında No. 5
Filipos kızı Ağise: Taksimde Valideçeşme sokağında No. 5.
Filipos kızı Takohi: TaksLmde Valldeçeşme sokağı No. 5
Soğuk hava ve buz fabrikaları Türk Anonim şirketi vekili avukat Feyzi Yüksel tarafından Eminönü Sarı Demir mahallesi Uzunçarşı 342 ada 3 parsel numaralı gayri menkulün kadastroca yapılan yanlış tesbitin İpteUle kaydın tashihi hakkında açılan dâvanın yargılanmasında; yukarıda adresleri yazılı davalılardan Sultana. Taykohi, Satenik, Vahan Muratyan, A-ğlse ve Filipos kızı Takohi’nin gösterilen, ikametgâhlarından ahiren çıkıp gittikleri ve hâlen bulundukları yerin bilinmediği cihetle H. U. M. K. nuntın 141 inci ve müteakip maddeleri gereğince haklarında ilânen tebligat icrasına karar verilerek yargılama 6/7/950 perşembe günü saat 10,40 a bırakıldığından vakti mezkûrde Sulten-ahme'te taptı dairesinin alt katında İstanbul asliye 13 üncü hukuk mahkemesine bizzat veya vekilinizin mahkemede hazır bulunması tuzumu tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (10571)
İstanbul üçüncü icra memurluğundan: 950/1667
Mahcuz ve paraya çevrilmesine kara rverüen yüz teneke zeytinyağı beş çuval toz şeker beş teneke Urfa yağ Beyoğlu Balıkpazar Sahne sokak 25 No. da 23/6/950 cuma günü saat II den 12 ye kadar birinci açık arttırma suretiyle satılacaktır.
O gün takdir olunan kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde 26/6/950 pazartesi günü aynı yer ve aynı saatt İkinci açık arttırması yapılarak en çok arttırana ihale edilecektir. İs-tekliflerini belli gün ve saatte mahallinde bulunacak memura müracaatları İlân olunur.
(10563)
İstanbul Dördüncü İcra Me-. olurluğundan: 950/1203
Bir borçtan dolayı mahcuz olup açık arttırma suretlle satılmasına karar verilen 200 lira muhammen kıymetli R.C.A. markalı bir adet on lâmbalı radyonun birinci açık arttırma ile satışı 24/6/950 cumartesi günü saat 12 - 12 arasında Kasımpaşa Bahriye caddesi No. 12 de yapılacaktır.
Bu arttırmada kıymetinin % 75 ini bulmadığı takdirde ikinci açık arttırma ile 28/6 950 çarşamba günü aynı yer ve saatte en çok arttıran üzerine İhalesi yapılacağından taliplerin satış günü mahallinde hazır bulunacak satış memuruna müracaatları ilân olunur. 10559
Hurda demir satışı
1 — Dolmabahçede İnöü stadyumu inşaatından artan 6-28 m/m kalınlığında, değişik boylarda takriben dört ton hurda betonarme demiri pazarlık suretiyle satılacaktır.
2 — Satış 21 Haziran Çraşamba günü saat 14 de İnönü Stedyomu Şantiyesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Bu İşe ait şartname ve demirler her gün 10 - 18 arasında Şantiye Şefliğinde görülebilir.
4 ~ İsteklilerin o gün ve o saatte İki yüz lira teminat akçeleri ile mezkûr komisyonda hazır bulunmaları.
cWum
EA
1 368 No, 1ı KREM NTVEA kutuları iktisadidir. Zira küçüklerin hemen üç mislini ihtiva ettikleri halde fiatları mutedildir.
w -
Üsküdar Asliye 1 inci Hukuk yargıçlığından:
Esas No.: 949/638
Davacı Ali Saka tarafından Bursanın Orhangazi, Mahmu-j riye köyünde Haşan kızı Bahriye Saka aleyhine mahkememize açtığı boşanma dâvasının yargılaması sonunda:
Dâvâlı Bahriye Şaka'nm ikametgâhının meçhuliyeti ha-seblle dâva arzuhali, davetiye, ve gıyap kararı ilânen tebliğ edilerek mumaileyha mahkemeye gelmemiş ve bir vekil de göndrememîş olduğundan gıyabında yargılama yapılarak tarafların boşanmalarına ve 870 kuruş harcın davalıya aidiyetine yargıtay yolu açık olmak üzere 10/4/1950 tarihinde karar verilmiştir. Dâvâlı Bahriye Saka işbu ilânın tebliği tarihinden itibaren 15 gün zarfında yargıtay yoluna müracaat etmediği tkadlrde mezkûr hükmün kesinleşeceği ve ilâmın bir örneğinin mahkeme divanhanesine talik edildiği tebliğ makamına kaim olmak üzere İlân olunur. (10558)
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinden:
D ZonguMak'dan Müessesemiz namına İstanbul» gelecek ve depolarımızdan depolara deniz yolile nakledilecek olan kok ve maden kömürlerinin D. Deniz Yollan İşletmesi Genel Müdürlüğünün İnhisarı dışında yapılacak boşaltına işleri şartnamesine tevfikan 8/5/1950 pazartesi günü kapalı zarf usutlle yapılan eksiltmede verilen fiat-ler uygun görülmediğinden yeniden eski esaslar dairesinde ve en aşağı fiat veren firmanın bedelleri muhammen kıymet olmak üzere ve pazarlık suretlle eksiltmeye konulmuştur.
2) Eksiltme 26/6/1950 pazartesi günü saat 15 de Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müesseseslnln bulunduğu Galata Yeni Yolcu Salonu 3. cü kat Müdüriyet odasında yapılacaktır.
3) Eksiltmeye girmek İsteyenler şartnamesi gereğince
teminat parasını yatırmağa mecburdurlar. i
4) Müessese ihaleyi dilediğine yapmakta serbesttir. .
(7624)
Çocuk Doktoı
I
HALK SİGORTA TÜRK ANONİM ŞIRKETİ'ndcn Eski tahsildarımız Abdi oğlu Salim İduğ'un mizle hiç bir alâkası kalmadığı goriilen lüzum ll&n olunur.■
I
şirketi-] üzerine I
Çocuk Doktoru ■■■)
İ ADIL ZEYTİNOĞLU I
B Viyana ve İstanbul Üni- B I versltalerinden ihtisastı B B Nişantaşı - Vali Konağı B '■ Cad, inan Apt. 44 |
Zayi — İki kimlik cüzdanı İle. bir nikâh cüzdanı ve bir de Fatih kaymakamlığından ai-makta olduğum askeri aile yardım maaşıma ait cüzdanı kaybettim. Bulanın adresime In-saniyet namına göndermesini veya getirmesini rica ve bulunmadığı takdirde yenilerini olacağımdan eskilerinin hükümsüzlüğünü ilân ederim.
Katiriye Satar
Küçük Mustafa Paşa Kara Sarıklı caddesi No. 15.
M. S. B. İst. Sa. AL Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon İlânları
1 — Kapalı zarfla 3000 ton buğdaydan bulgur imal ettirilecektir. Tahmin edilen bulg-ır imaliye ücreti 255.000 Hra geçici teminatı 13950 livadır.
2 — İhalesi 2G/Haziran/950 günü saat 11 de Harbiye M. S. B. 1 No. Sat. Al. Kumda yapılacaktır. İstekliler fabrikalarının durumlarının müsait olup olmadıklarını pazarlık gününden en az 2 gün evvel İst. Lv. Â. Muayene Heyetinden alacakları muvafık raporu ile ihaleye iştirâk edebilirler, istekliler teklif mektuplarını ihale saatından bir saat evvel komisyona vermeleri. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir.
(7208 — 2429)
Comments (0)