B.KNAPF
Müessesatı halefi Boyama Apretaj ve temizleme fabrikan dostlarının ve müşterilerinin bayramını kutlar.
AKŞAM
(,
Rekor Lâstik FABRİKASI Ltd. Ört Kurtuluş - İstanbul
in
müşterilerinin mübarek
kutlar, hayırlı İşler diler.
bayramını
Sene 32 — No. 11410 — Flatl: her verie 10 kuruştur. PAZAR 16 Temmuz 1950 Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan islerini İlilen İdare eden C. Bildik - Aksam Matbaan.
Cumhurbaşkanının İstanbul'u ziyareti: Sağda Başkan geçit esiminde Yavuzu selâmlıyor, solda Vilâyetten çıkarken
Kore savaşı ve Türkiye
Cumartesi, vapur hareket ettikten sonra öğle radyosunda. Bulgaristamn Yugoslav sınırlarına kuvvet yığdığını, bu alandaki karşılıklı köylerin boşaltıldığı haberini dinledik Bu kısa radyo haberinden hemen bir mâna çıkarmaya çalışmak doğru olmamakla beraber, Balkanlarda hazırlık alâ-
metleri görüldüğü son günlerde bazı çevrelerden yayınlandığı için, bu gibi ha-vudislcrla iiy.Trir.de dikkat-
le durmak lâzımdır. Komü. nistlerin başka cephelerde de harekete geçerek karşı kuvvetleri dağıtmak istemeler] ihtimali daima vardır Sovyet Rusyanın bizzat hiçbir harekete geçmeden, emrindeki memleketleri şuraya buraya saldıracağı kanaati Amerika ve înğilterede kuvvetlidir. Asyadan sonra ilk cephe olarak Balkanlar, Balkanlarda da YugosJavyaya karsı her hangi açık veya örtülü bir hareket derpiş e-dilmiş olabilir Bunlar ihtimallerdir,fakat kötü ihtimallerdir ve imkânsızlıklar değildir. Bulgaristamn — bütün iyi riâyetlerimize rağmen — son zamanlarda Türkiyeye karşı takındığı tahrik edici tavır ve yersiz, fakat mütemadi şikâyet notaları göz önünden ayırmamaya mecbur olduğumuz bir hâdisedir.
Radyoda bu Balkan haberini dinledikten sonra Cumhuriyet‘Ln, arkadaşımız Abl-din Daver tarafından yazılmış başmakalesini okudum Savın meslektaşım. Koreye yardım meselesi hakkında şöyle diyor:
«... Yarın memleketimize kar-' fi yapılacak bir taarruz üzerine bütün Birleşmiş MlUetlerin bizim de yardımımıza koşacağına inanmak lâzımdır Bu İtibarla '
hil altmış milletin hepsi için mânevi, veya sembolik kalmak, fakat tecavüz bölgesine yakın ve ellerinde vasıta ve imkânlar bulunan devletler için maddî, fiilî olacaktır. Bir Doğu Akdeniz devletinin Pasîfiğe, işe yarar değerde fiilî ve ciddî yardımda bulunması, bugünkü şartlar içinde akla sığar, tatbiki mümkün bir şey değildir. Bunun içindir ki Koreye yardımı Amerika üzerine almıştır. İrehmda Arae-rikaya İngiltere de ciddi yardımda bulunabilir. Gene bunun içindir ki Batı Avrupa devletleri, Konseyin tavsiyesine uyarlarken askerî yardımda bulunanuya-caklannı, sıhhî yardım yapabileceklerini bildirmişlerdir.
Türk iyeden Koreye ciddî bir yardımı kimse aklına getirmez. Buna maddeten imkân yoktur. Bunun. Türkiyeye ait hayatî sebepleri de vardır. Dünyanın bu durumunda Türkiye, Uzak Doğuya gönderecek, ne insanca, ne silâh ve malzemece hiçbir ciddi kuvvet ayıramaz. Esasen. Kore müdafaası bile, görülüyor ki şu, bu devletlerin
Necmeddin SADAK (Arkası sahile 2 sütun 1 de'-
AKŞAM
Okurlarına Şeker Bayramını tebrik eder ve daha mesut, daha müreffeh bayramlar diler
Küreye buğday. İlâç gibi şeyler göndermekle ve sembolik bir yardım yapmakla İktifa etmeyi düşünmek doğru olmaz. Çünkü taarruza uğradığımız zaman bi-
ze de bilmukabele sembolik yardım yapılmasına kapı açmış 1
Oluruz*.
Bu satırları okuduktan' Sonra. o halde Koreye asker mi gönderelim? suali akla «eliyor. Fakat arkadaşımız (emen şu noktayı ilâve etmiştir:
ıBu düşünceleri, Koreye mut-taka asker göndermemiz lâzımdır diye İleti sürmüyoruz
Meseleyi çok ehemmiyetli j saydığımız için düşüncelerimizi bir daha yazmak isteriz
Birleşmiş Milletlerin Ya-®5^lna göre milletlerarası [ bir ordu kurulup bölge bölge teşkilâta bağlanmadıkça. Güvenlik Konseyinin yardım tavsiyeleri, Kurula da-
Bayram günleri gazetelerin çıkmiyarak çalışanlara tatil vermesi uzun sene-lerd enberi teessüs etmiş bir anane idi. Bu sene bir gazetenin mevcut teamülü bozarak çıkmakta ısrar etmesi üzerine bütün gazeteler intişar etmeğe mecbur olmuşlardır.
Gazeteciler Cemiyetinin tebliği Gazeteciler Cemiyeti, Şe-ker Bayramının Türk milleti, bütün Türk okuyucula- ; n, kendi üLzası ve dostları için uğurlu ve meâut olmaal , dileğini İzhar ederken; Yeni Sabah gazetesinin mutat Bayram tatili yapmamaktaki ısrarı yüzünden gazetelerimizin bayramlarda yapmakta olduktan tatilden vazgeçmeleri sebebiyle okuyucuları gazetelerden mahrum bırakmamak için bayramları neşir hizmetinde bulunduğu (Bayram Gazetesi ı nitı İntişarına mahal kalmadığını da saygılariyle nrzeder.
Gazeteciler Cemiyeti
Cumhurbaşkanı dün akşam Yalovaya hareket etti
Celâl Bayar dün muhtelif ziyaretlerde bulundu, halk tarafından büyük tezahüratla karşılandı
Yukarıda motörlerle gelen halkln tezahüratı, aşağıda Cumbaşkanı Celâl Bayar karaya çıkıyor
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar' m, yanında Başbakan Adnan Menderes, Başbakan yardımcısı Samed Afiaoğlu ve Genelkurmay başkanı olduğu halde Gaziantep muhribiyle şehrimize geldiğini, tezahüratla karşılandığını, donanmamızın Haydarpaşa örtünde yaptığı resmlgeçldi muhripten takip ettiğini dün yazmıştık.
Bayar geçit resmi bitlikten sonra deniz kuvvetleri komutanı Amiral Sadık Altıncana teşekkür etmiş ve:
(— Gördüklerimden iftihar duydum, gunır duydum. Çok çalışmalısınız, muvaffakiyetinizin devamını dilerim!» demiştir.
Bayar. Gaziantep muhribinin
hâtıra defterine de şunları yazmıştır:
«Büyük Barbarosun şahanıe-Llnl temsil eden gemicilerimiz arasında geçirdiğim dakikaların her biri hususi hayatımın cn kıy metli anlarını teşkil edecektir. Bütün gördüklerim bende ancak takdir duygusu uyandırmıştır. Hararetle teşekkür ve tebriklerimi kaydetmeyi en zevkli vazife saymaktayım.»
Cumhurbaşkanı donanma komutanına da şunları söylemiştir:
«— Gördüklerimden gurur duydum. Teşekkürlerimin denizellere iblâğını rica ederim.»
Yavuzdaki ziyafet
Cumhurbaşkanı Gaziantep
muhribinden Acar motörü ile Yavuz zırhlısına geçmiştir. Deniz kuvvetleri komutanı Amiral Sadık Altınsan tarafından Celâl Bayar şerefine Yavuzda bir öğle yemeği verilmiştir. Yemekte Celâl Bayar. Başbakan Adnan Menderes, Başbakan yardımcısı Samed Ağaoğlu, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, şehrimizde bulunan milletvekilleri, Vali ve belediye bnşkanı Fahrettin Kerim Gökay, Genelkurmay başkanı Nuri Yamut, hava ve deniz kuv vetlerl komutanları, generaller, amiraller, yüksek rütbeli subaylar, vilâyet ve belediye erkânı İle gazete Başmuharriri eri ve basın mensuplan hazır bulunmuşlardır.
(Arkası Sahife 2, sütun « da)
Emekliye ayrılan memurlar
Muhtelif Vekâletlerde bir kısım memurlar emekliye sevkedildiler
Akara 16 (Akşam) — Bütün devlet dairelerinde 1 terrunuz-danberi memurlar arasında e-mekllye sevk muameleleri yapılmakladır. Verilen malûmata göre Milli Savunma Bakanlığındı 14 general, 20i) albay. 300 e yakın yarbay emekliye sevkedl-lecektlr.
Milli Eğitim Bakanlığında e-mekliye ayrılanlann sayısı 65 tir.
Dışişleri Bakanlığında ve E-konoml Bakanlığında emekliye ayrılacak memur olmadığı İçin emekliye sevk muamelesi yapılamamıştır.
Adalet Bakanlığında hâkimler ve savcılar arasında 25 memur emekliye sevkedllmiştir. Yargıtay üçüncü hukuk dairesi başkanı Sabri Elbl ile üye Kemal edd in Öğe ve Mehmet Nail tzci. İbrahim Ethem Kaymak da bulunmaktadır.
Gümrük ve Tekel Bakanlığında bir çok memur tekaüde sev-kedllmlştir. Bunlar arasında İstanbul gümrük başmüdürlüğü memurlarından Nalm Polan, İstanbul gümrük başmüdürlüğü kolcusu Mustafa Şengül, İstanbul gümrük muhafaza tasım â-miri Emin Diizdağ, İstanbul gümrük muhafaza memuru Muammer Böğür, Belâm! Sönmez, İsmail Hakkı Mutlu, Tahsin Di-
ireated by free version of 2PDF
o
din, Yunus Koca, Hüseyin Ak-soy, Hüsameddln Özkan bulunmaktadır.
Tarım Bakanlığında Tarım müdürleri veteriner müdürleri veterinerlerin listeleri hazırlanmıştır. Bakanlık bu kısımda emeklilik muamelesini dört ka-tagorl üzerinden yapmaktadır. 10 yaşını doldurmuş 25 - 30 seneden fazla memuriyeti bulunanlardan 25 kişi.. 60 yaşından aşağı 30 yıldan fazla çalışmış 24 kişi, 60 dan aşağı 2.5 - 30 yıl memuriyet yapmış 6 kişi. (10 yaşından yukarı 20 yıldan az hizmeti olanlardan beş kişi e-mekliye ayrıimışttr.
Ulaştırma Bakanlığı memurlarının listeleri de hazırlanmak tadır.
Y unanistan ’iı’a
Askerî tahsisat azaltılmıyor
Londra 16 (R) — Atlnadun gelen haberlere göre Kore meselesi ve Balkanlarda bir hâdise çıkması ihtimali karşısında Yunan hükümeti askeri tahsisatı azaltmamağa karar vermiştir.
Marmara adasından notlar
Milyoner Taylor, adada bir çocuktan farksızdı!
14 yaşında Marmara adasından Amcrlkaya giden ve orada kaldığı 44 yıl içinde dnhna adanın hasretini çeken Taylor'la Marmaraya giden arkadaşımız Cemaleddln Bildlk'ln yazısını bugün beşinci sahlfcnılzde bulacaksınız Yukarıdaki resimde Taylor ve eşi Marlka kendilerini Marmara adasına götüren Seyyar vapurunda görülmektedir.
Bahlfe 3
; ■>
lıi remmıu lujü
Al kanunundan istifade edenlerM bin arasında
Cezaevlerindeki mahkûmların 15 bini aftan istifade etti
SabâhGazetSipri Ne Diyor ?
tslanbulda
Ankara 16 «Akşam» — Al kanununun yürürlüğe girmesi münasebetiyle dün şehrimiz, ceza evlerindeki mahkûmlardan bir kısmı tahliye edilmişlerdir. Yeni cezaevinden 111 mahkûm şerbet bırakılmıştır. Burada IM mahkûm bulunmaktı* idi. Tah-11ye edilenlerden 7 si 30 seneye mahkûm edilmiş ve cezalarının Üçte birini çekmiş bulunuyorlardı. Bu cezaevinde 25 mahkûm kalmıştır. Bunlar da 4-5 ay içinde tahliye edilebilecek durumdadırlar.
67.9 mevcudu bulunan merkez cezaevinden 311 mahkûm tahliye edilmiş 319 kişi kalmıştır
Çocuk ıslah evinden i*e 102 çocuk tahliye edilmiş 16 çocuk kalmıştır.
Diğer taraftan TürkiyedeM umum mahkûm miktarı ve aftan istifade edenlerin yekûnu hakkında Ceza işleri genel müdürü Ihsan Köknel şu malumatı vermiştir:
«— Biitün Türkiye hapishanelerinde 20549 mahkûm ve 12865 tutuklu vardır. Mahkûmların 15000 den fazlası aftan İstifade etmektedir Tulumluların da yarısından fazlası hakkında ademi takip kararı verilmesi ile ceman aftan istifade edenlerin sayısı 23 000 I bulmaktadır.
Dâvaları gayrı mevkuf olarak cereyan eden sanıklarla ilk ve son tahkikat safhasında bulunanlar da hesaba (katılacak o-Iıırsa bugün İçin 45-50 bin kişi Af kanunundan istifade etmektedir
Verilen resmi rakamlara göre bütün cezaevlerinden 8000 I rinayı t suçundan 2300 û ırza geçmekten 2400 ü de kız kaçırmaktan mahkûm edilmiş bulunmakta idi.
At kanunu dünden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmakta-
dır. İstanbul ceza ve tevkifevln-de ilâmat savcıları Mesut Dolu ve Hakkı Mûftloğlu Ue vavcı yardımcılarından Namık Kemal çalışmışlar ve akşam saat on yediye doğru bütün tahliye işini tamamlara ışlardır.
İstanbul «alevindeki tahliye sırasında ilk çıkan, Türklüğü tahkirden mahkûm Büyük .Doğu mecmuası sahibi Neçib Faul İte yine mevkuflardan Amber gazetesi sahibi Zeki Özkan olmuştur. Tahliye edilenler arasında, evvelce kibar hırsız diye anılan Muzaffer. Edimekapıda kocası sabıkalı Gafuru tabanca İle öldüren Mürüvvet Aklaş, bil Rum taciri başına demir zımba ile vurarak ölümüne sebep olan Musevi Erman, zimmetten mevkuf hal postanesi müdürü Zeld Akdinç, heroin satıcısı kadınlardan Zeynep Kaçar, Taksimde randevucu Ayşe Nimetin evinde bir genel öldüren polis Sedat Ribi şahıslar da vardır.
İstanbul ceza ve tevkif evinden 138 I mahkûm, 118 i de mevkuf olmak üzere 256 kişi tahliye olunmuştur. Üsküdardn Faşakapısı cezaevinde 221 mahkûm ve 6 mevkuf, sırf mahkumların Bulunduğu Top’.aşı cezaevinde de 176 mahkum tahliye olunmuş ve bu cezaevinde ancak 6 mahkûm kalmıştır.
Nâzım Hikmet de tahliye edildi
27 sene hapse mahkûm edilmiş bulunan şair Nâzım Hikmet mahkûmiyetinin 13 üncü senesinde .dün tedavide bulunduğu Cerrahpaşa hastanesinde affını tebellüğ etmiş ve tabiiye edilmiştir.
Nâzım Hikmetin tahliyesi os-naaında avukatı Mehmet Ali Sebük, vasisi İrfan Emin Köec-mihaloğlu ve dostlan bulunmuşlardır.
Bayram havası
Ahmet Emin Yalman VA-TAN’da diyor ki:
«Meclisin affa ait müzakerelerinde komünistliğe karşı olan münakaşalar pek çok yer tutmuştur. Bu bahis etrafında milletimizde mevcut hassasiyet çok ycrlndedlr, Fakat bunun kundakçılığını ve mel'anetlni yurdumuzdan uzak tutmanın çaresi: hislere kapılmak ve zecri tedbirlere maşvurmnk değildir. aksine olarak bir kanun devletinin bütün İcaplarını soğukkanlılıkla muhafaza etmek lâzımdır.
Basın kanunu hakkın da kl tâdili er dolayıslyle gazetecilerin ve diğer vatandaşların bayram etmesi caiz mİ, değil mİ? Bunu henüz bilmiyoruz, çünkü tâdil edilen kanunun metnini görmedik. Fakat hükümetin İyi niyetine bakılırsa, bu İstikamette nerhalde hayırlı aımlar atıldığına, pürüzler kalmış olsa bile bunların da İleride düzeleceğine güven beşliye blllrit»
Bayram üzüntüsü
Sedat Simav! HİİRRİYET'le diyor ki:
«Hükümetimizden gazetelerin bayram tatillerini ve onun güzel geleneğini bir kanunla halletmesin! ve bir nizama sokmasını istiyoruz.
Bu bayram meselesi de bir daha göstermiştir kİ, bizim mesleğimiz artık başıbozukluktan kurtanlmalı ve avukatların barosu, hekimlerin etıbba odası gibi bir kanuna dayanan nizama bağlanmalıdır. Her memlekette buna benzer bir düzenle gazetecilik mesleği verimli bir hale getirilmiştir. Bu suretle hem kendi mesleğimize daha fazla sarılmak İmkânını bulacağız ve hem de bu mesleği her önüne gelenin oyuncağı olmaktan kurtaracağız.»

Takdir milletindir
Selim R*HP Fmrç SON POS-TA’dı* diyor kİ:
CJH.P. nln sadece, sene son-
lanndn; kendi israflarım karşılayabilmek için bol para tedarik etmek maksadile geceyi gündüze katar gibi davranıp bir takım ekspres faaliyetler göstermesinin; yaz tatiline takaddüm eden son haftalar içinde D. P. iktidarının kendisini vermek mecburiyetinde kaldığı sabahları bulan meclis çalışmalarından farkı, işte, üzerinde durduğum; bu, hususiyetlerden dolayıdır. Yani birisi: ca lışmayı kendi öz kenesi için milleti sızdırmak gaycslle; öteki de, tedarik edebileceğini millete vermek maksadlle bu hareketleri İhtiyar etmişlerdir.
Ekspres kanunlar), Evet.
Şu farkla İd; bunların D. P. tarafından yapılanları; zaman darlığından Ve zaruretten doğan bîr netice olmuşsa; eski İktidarın bu gibi eserleri meydana getirmekte gösterdiği telâş bambaşka sebeplerden doğmuştur.
Bu hakikatin takdiri yüksek milletindir.»
Churchill «Üçüncü dünya harbi tehlikesi yaklaştı» diyor
Kore’de şiddetli muharebeler oluyor Amerikalılar komünistlerin bir taarruzunu tardettiler
Kore savoşı ve Türkiye
JU.Ti tarafı 1 inci «oıhlfede) gönderecekleri derme çatma. ufak tefek kuvvetlerle başarılamaz.
Türkiye, bir tecavüze uğrarsa, Koreye yardım etmişti diye hic kimse ciddi olarak yardımımıza gelmez Buna inanmak ve güvenmek hayal olur. Birleşmiş Milletlerin Türkiyeye yardımları da, bugünkü şartlar içinde, yani Birleşmiş Milletlerin müşterek, hazır biı kuvveti olmadıkça, mânevi ve sembolik kalacaktır.
Türkiye bir tecavüze uğrarsa, bize yardım edebileceklerin: «O, Koreye ordularını ve silâhlarını göndermemiştir o diye, yardımdan vazgeçmelerine de itima! verilemez.
Türkiye kime yardım edebilir. ve Türkiyeye kimin yardımı bir işe yarar? Türkiyenin evvelâ müttefikleri var. Bunlarla, karşılıklı ahdi mecburiyetlerle bağlı bulunuyoruz. Bu karşılıklı ahdî vardım mecburiyetinde Kore harbi, su veya bu hâdise z°bep veya bahane olama.’ bundan başka. Türkiyeye »e.terlİ yardımda bulunacak Amerika var. Amerika ile her h*ngi ahdi bir rabıtamız yoktur. Fakat menfaat birliğimiz, Truman doktrini, silâh yardımları, Tür-kiyenin bütünlüğüne ve istik lâbne gösterilen yakın alâka, nihayet muhtelif temaslar bizde şu inancı uyandırmıştır ki Türkiye tecavüze uğrarsa Amerika yardımımıza gelecektir. Türkiyenin durumu Koreninkindcn daha az el^pmmiyetli de değildir. A-merikanm, esasen, hiçbir devlete karşı. Atlantik Paktı devletlerine karşı dahi o-tomatik bir taahhüdü yok-(tur. Harbe girip girmemek daima Kongrenin kararma Bağlıdır. Tecavüze uğramış ,bir Türkiyenin yardımına fkoşmak, o zamanki ahval ve .şartlar içinde Amerikanın menfaatlerine uygun olabi-
lir. yahut ölfflıyabiMr. Her halde, Kore harbine bugünkü müdahalemiz şekli, Amerikanın Türkiyeye yardımına hiçbir tesir yapamaz. Siyasette yüksek menfaatler ve büyük kararlar hissî â-millerin çok üstündedir.
Türkiyenin nazik durumunu biîmiyen yoktur. Biz Kore’ye kuvvet ayırmağa kalkışsak, dost ve müttefiklerimizin razı olnuyacakla-rma eminiz.
Güvenlik Konseyinin tavsiyesini uygun bulmak başka, Akdenizden kalkıp Pasi-fiktefci bir harbe Türkiyenin bilfiil karışması başkadır. Biz, hem kuvvetli bulunmaya. hem de lüzumsuz tahriklerden daima kaçınmaya mecburuz. Siy asetimiz bu-dur ve bu olmalıdır. Dost ve müttefiklerimizin de bizden istedikleri budur.
Bundan ne çıkar? denebilir. Bizim şu yolda, bu yolda hareket etmemiz, başkalarının, hakkımızdaki emellerini — eğer varsa — kararlarım değiştirebilir mi?
Evet doğrudur. Tiirkiye-nin hareket tarzı, kendi siyaseti başkalarını d^ğru yola, dostluğa veys . jşmanhğa sevketmeye yetmez. Fakat şu noktayı hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıyız: E-ğer, günün birinde bu vatan ve bu millet, şerefini ve istiklâlini korumak için, ölünceye kadar savaşmak zorunda kalırsa, hiçbir vatandaşın yüreğinde, bizim tarafımızdan en küçük siyasi bir kusur işlendiği ukdesi yer bulmamalıdır. Yardımımıza gelecek dost ve müttefikler de krize en ufak bir hata yükli-yememeiidirler.
Bunun içindir ki bu gibi ahvalde gönüllü toplamak, cemiyet kurmak gibi hususî teşebbüsleri, hattâ münakaşaları faydalı bulmuyoruz. Katar ancak hükümetindir. Onun karan en doğrusu o-lur. Çünkü bizim ne yapabileceğimize, ancak dost ve
Dünkü güreşler Ankara takımı Finlilere 7 — 1 galip geldi
Ankara 15 (A A.) — Bugün 19 Mayıs stadyumunda saat 18 de Fin güreş takımı Üe Ankara karma güreş lakımı arasında serbest güreş müsabakaları yapılmıştır. Müsabakaları /inkara takımı nilîiffl tuşla olmak üzere 7-1 kazanmıştır. Güreşlerin tafsilâtı aşağıdadır:
52 kilo — A. Haköla - Esat İlbay: Esat ilk boşlarda rakibine nazaran daha zayif güründü ise de 9 dakika 18 saniyede tuşla galip geldi.
57 kilo — Johanson - Mustafa Beton: Mustafa birinci dakikada hasınım kûnde ile tuşa getirdi. Fakat yan hakem bunu kabul etmedi ve güreşe yeniden başlandı. Musatfa güreşi yerde yapmak istiyordu, fakat dakikalar ilerledikçe Mustafa yorulmaya başladı ve vakit kazanmak İçin minderin ortasına gelirken ağır hareket etliğinden bir ihtar aldı. Finli 14 dakika 31 saniyede Malafayı tuşa getirdi.
62 kilo — E. Talosela - Ahmet Bulut: Birinci dakikanın ellinci laniyerinde Ahmet çift dalarak rakibini aniden yere vurdu ve tuşla güreşi kazandı.
Kadın futbol takımı
Ankara 15 — Verilen malûmata göre kadıniararası bir futbol takımının teşekkülü için yakında gerekil teşebbüsler yapılacaktır. Futbol takımı kuracak olan kadın futbolcular îstanbui-da operetlerde çalışan bale artistleridir. Bu hususta bir müteşebbis heyet kurulmuştur.
Bir Rumen gemicisi hükümetimize iltica etti
Evvelki akşam limanımızdan transit olarak Karadeniz? geçmekte olan Rumen bandıralı gemiden, bir adam gemi Rumelihisarı önlerin? geldiği sırada, önce iki torbayı, sonra da kendisini denize atmıştır.
Az sonra denizden feryatların geldiğini duyan sandalcılar yetişerek yüzmekte otan şahsı çıkarmışlardır.
Bu şahsın, memleketlinize UUca etmek istediğini söyleyen RomanyalI tayfa olduğu anlaşılmış ve kendili Emniyet makamların* teslim edilmiştir.
Aakerî Şuraya tâyin edilen orgeneraller
Ankara 15 (AA.) — Orgeneral Muzaffer Tuğsavul. orgeneral M. İzzet Asalur ve orgeneral Zeki Doğanın Askerî Şûra üyeliklerine tayinleri Yüksek tas-dika İktiran etmiştir.
müttefik devletlerle temas ettikten sonra hükümet karar verebilir. Bunlar, bizim, gazete sütunlarında bol keseden halledeceğimiz işler değildir, Banıyoruz.
Necmeddin SADAK
67 kilo — Hnapasalml - Tev-fllc Yüce: Tevfik hâkim bJr güreşten sonra 2 dakika 45 saniyede rakibin] tuşla yendi.
73 kilo — M. Slmanalnen -Celâl Atik: Celâl rakibini ayağı ile makaslayarak ters kolla kaptı ve bir dakika on sekiz saniyede tuşa getirdi.
70 kilo — E. Keisala - Ali özdemir: Ali İlk devrede yerde rakibinin üstünde çalıştı, fakat Finli İyi kapanarak tuşa gelmedi. birinci devreyi Ali galip bitirdi. Finli, Alinin sarma İle yaptığı hücumdan dokuzuncu dakika kırk yedinci saniyede kendirini kurtaramadı ve tuşla mağlû poldu.
87 kilo — H. Sepponen - Yaşar Doğu: Finli Yaşarın ayağını kapayım derken alta düştü. Yaşar rakibini toparladı, ters kolla döndürdü ve 3 dakika 23 saniyede tuşa getirdi.
Ağır — P. Riihtmakl - Salim Ünal: tklsl de pek oyun gösteremedi ve devre berabere bitti. Diğer devreler de karşılıkİL İtişme ile geçti. Hakemler Salimi ittifakla galip ilân ettiler.
Futbol şampiyonası
Netice bu akşam belli olacak
Rio de Janeiro 16 (Nafen) — Nihayet bu akşam dünya futbol şampiyonu belli olacaklar. Brezilya on birinin şampiyon olacağı kuvvetle tahmin edilmektedir. Spor muharrirlerinin kaydettiklerine göre, Brezilya takımında öyle oyuncular vardır kİ bunlara yer yüzünün her hangi bir yerinde raslamak mümkün değildir. İngiliz spor muharirleri İngiliz futbolunun büe bu Brezilya futbolundan ders alması gerektiğini yazmaktadırlar.
Bugün yapılacak olan final maçmı Brezilyanın kazanacağına korkusuz ve açık farklarla bahsi müşterek oynanmaktadır. Stadyumun gelenlerin heprirü aJamıyacağı ve seyircilerden büyük bir kısmının d işarı dan «seslerle» maçı takip edeceği zannedilme kteüir.
Malîye Bakanı Bursa’da
Bursa 15 (AA-) — Maliye Bakanı Halli Ayan bugün şehrimize gelmiştir. Bakan İznik ile Yenişchlrde tetkiklerde buluna-cakölır.
Beyoğlu mefruşat mağazası Sayın müşteri I erinin bayramını butlar saa-ıl etiler clüier.
Başbaka’nın demeci
Kore meselesi — Amerikan konsolosluğunun tamimi
Cumhurbaşkanımızla birlikte şehrimize gelen Başbakan Adnan Menderes Gaziantep muhribinde kendisiyle görüşen gazetecilerin sondanın şöyle cevap! and ırmışLır.
— Birleşmiş Milletler teşkilâtı genel sekreteri Trygve Lle'nln vaki müracaatından sonra hükümetimizce Koreye her hangi bir askerî yardım yapılması düşünülüyor mu?
— Birleşmiş milletlere hükümet adma verilmiş olan cevabın tazammun ettiği vecibeleri a-zimlc kabul edeceğimize şüphe yoktur.
— Birleşik Amerikanın İstanbul Başkonsolosluğunun kendi tebaasına yaptığı tamim hakkında ne düşünüyorsunuz?
— Bu mesele asıl ve esastan âridlr ve ajansla yapılan resmi beyanın hududu İçinde mütalâa edilmelidir, Bıınuın milletimiz için endişe ve heyecan doğuracak bir mesele olduğunu zannetmiyorum. Esasen Türk milleti memleketi müdafaa etmek kararını çoktan vermiştir.
Yasak bölgeler
Bunlardan bir kısmı serbe» bırakılıyor
Ankara 15 fAJI.) — Ağn yasak bölgesinin, Kar ilindeki Ilıca. Ağn ilindeki Takatli. 8er-d ar bulak. Karnıyarık, Şehiger-dan ve Yukarı Nlçe köyleri doğularından geçirilen hatim doğu kısmında kalan ve içinde Küçük Ağn da bulunan bölge hariç olmak üzere Ağrı. Sason, Tunceli ve Zeylân yasak bölgelerine vatandaşların serbestçe girmelerine, iskân ve ikametlerine İzin verilmesi ve bu mınta-katara içindeki araziden sahiplerine iadesi lâzım gelenlere taallûk eden bilcümle tertip ve tedbirlerin İçişleri Bakanlığında alınması batkındaki Bakanlar Kurulu karan Yüksek (asdika İktiran etmiş ve bugünkü Resmi Gazetede neşrolunmuştur.
Hâsım îşean bir ay izin aldı
Bursa 15 — Samsun valiliğine tâyini Yüksek tasdika iktiran eden VaU Hâşim îşcuua Bakanlıkça bir ay mezuniyet verilmiştir. Bursa Vali vekilliğine mülkiye müfettişlerinden Hilmi İncesulu tâyin edilmiştir,
Londra 18 (R> — Bu sabah Koreden gelen haberlere göre, komünistler güney Korenln muvakkat başşehri Tayron istikametinde taarruza geçmişlerdir. Kuvvetli teşekküllerin yaptıkları bu taamız Amerikan kuvvetleri tarafından tardedllmlş-tlr.
Komünistler Kum nehrinin kuzey sahilinden şiddetli bir baraj ateşi açtıktan sonra gece yarısı taarruza geçmişlerdir. A-merikalılar derhal takviye kıtaları göndermişlerdir. Küçük bazı komünist gruplan Amerikan mevzilerine girmiştir Fakat tanklar bunlan temizliyorlar. Komünistlerin yol münakalâtını kesmek İçin nehrin kuzey sahiline küçük bir kuvvet çıkarılmıştır.
Neşredilen bir tebliğe göre komünistlerin kaybı şimdiye kadar » bin kadardır. Amerikan kaybı İse 500 den azdır. Güney Korelilerin kayıplan hakkında bir rakam neşredllmemiştir.
Korede daha fazla kuvvet kul lanılması için Birleşmiş Milletler genel Bekreteri Lle tarafından yapılan teşebbüsü İngiltere, Avustralya, Kanada vesalr bir çok hükümetler desteklemişlerdir.
Amerikan ordu kurmay başkanı, Amerikalıların eninde sonunda komünistleri güney Koreden tardedeceklerine emin olduğunu bildirmiştir. Tokyoyu ziyaretten dönen başkan Kore-ye, tanklar da dahil, yeni silâhlar gönderilmekte olduğunu. A-merikalılann bir köprübaşı kurup ■ ergeç kuzey Korelileri tar-dcdeceklerinJ söylemiştir.
Amerikan silöhh kuvvetlerinin genişletilmesi hakkmdaki kararın gelecek hafta ilânı bekleniyor.
Nehru’nun teşebbüsü
Londra 16 (R) — Hint Başbakanı Nehru Staltne bîr mesaj
göndermiş, kuzey Korelilerin, kendi topraklarına çekilmelerini. buna mukabil birleşmiş milletlere kızıl Çin temsilcilerinin kabul edilmesini teklif etmişti. Mesaj perşembe günü Gromy-koya verilmişti. Moskovadân gelen haberlere göıe Stalln bu mesaja cevap vermiştir. Ce-. vabın mahiyeti henüz açıklan-Lj-mamıştır. LJ
Churchill’in demeci pj Piymnuth 15 (A.A.) — Wln.ı-q_ ton Churchill KoTede Birleşmiş O Milletlerle Ruslar tarafından teşkilâtlandırılmış komünistler q arasında cereyan eden müca-™ delenin üçüncü dünya harbi tehlikesini yaklaştırdığını soy- 0 lemlştlr. >
Muhafazakâr partisinin bir 0 toplantısında konuşan Clıurc-hill Kore harbinin insanların^ hürriyetleri için Hitlere karşı girişilen savaşın tekrarı o!(.'u-.Q gunu söylemiştir: Clıuı-nıii^ © »Silâhlı İJıtllûf hemen hemf-n^g dünyanın bütün hür memte-Q ketlerini İçine alan Birleşmişi— milletlerle Ruslar tarafındanÇj teşkilâtlandırılmış ve iyi teçhiz edilmiş Kuzey Kore komünistleri ar asm da çıkmıştır. Birleşmiş Milletler esası bakımından insan hürriyetleri için Hitlere karşı giriştiğimiz mücade'enin bir tekrarı olan bu çarpışmanın yükünü azimle ve cesaretle asil bir surette yüklenmekte (lirler.
Ben Korede vukua gelenlerin ve vukubulmakta olanların û-çüncü dünya harbi tehlikesini arttırdığını söylemiyorum. Bu tehlike zaten vahimdi. Kore hâdiseleri bu tehlikeyi daha yaklaştırdı. Tehlike daha bariz bir hale geldi vc ben hakikaten bunun hür dünyadaki hür halk kütlelerini içinde bulundukları durum hakkında daha uyanık ve canlı bir hole getirdiğine itimat ediyorum.»
Cumhurbaşkanı
------TAK VI M—_
ŞflVTni ] - Hısıı 71
ImMüe Gü. Öğle İkindi Ak. Y»l«ı
Jj E. 6.30 D.00 4->0 B.39 12.00 J.51
I' V. 3,M Mil îaâO 17.10 20JK> ±t3f
Telefonları mıx Bajınuharrlır. a>5G5 Vatı iğleri 207116 — tdnre 2Û6Û1 MUdllr ■ 014117
(Baş tarafı 1 inci sabtfede>
Bayar’ın bayanatı
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Yavuz zırhlısında kabul ettiği Anadolu Ajansı muhabirine şu beyanatta bulunmuştur:
«Eşsiz bir mazinin ananelerine dayanan donanmamız, memleketin uğradığı siyasi ve içtimai sarsıntılar vc bununla muvazi olarak artan İktisadi takat-; sizliğimiz ve bu yüzden maddi ' lmkânlanmızıtı daralması neticesinde küçülmüştür. Memteke-| tin varlığı arttıkça donanma-[nıızın yurt savunmasındaki çok ehemmiyetli vazifesini daha kifayetle başarabilecek bir inkişafa süratle kavuşacağına bu seyahatimde bir kere daha emniyet getirdim. Donanmamız ve bütün silâhlı kuvvetlerimizin tensik ve takviyesi yolunda hû hükümetin esaslı gayretler sarfe dceğlne emin bulunuyorum. Dün gördüğüm talim ve tecrübeler aynı zamanda donanmamızın ve hava kuvvetlerimizin muktedir ellerde bulunduğu kanaatini köidcştirmiştir. Modem Türk donanması ve hava kuvvetleri itimatla bu ellere tevdi olunabilir.»
Ziyaretler
Cumhurbaşkanı Yavuzdan ayrıldıktan sonra Dolmabahçe rıhtımına çıkmış, oradan oto-imobllle vilâyete gelmiştir. Cumhurbaşkanını görmek üzere vilâyet binası önünde kesif bir halk kütlesi toplanmıştı. Halk «Yaşa! Varol!» diye kendisini selâmlamış ve alkışlamıştır. Celâl Bayar kapı önünde bando, askerî kıta ve bir müfreze polis tarafından karşılanmıştır. Bayar, beraberindeki zevat ile doğ ruca büyük salona geçmiş ve tanışma töreni başlamıştır.
Protokol umum müdürlüğünce hazırlanan sıraya göre, şehirlinizde bulunan milletvekilleri I lle başhyan kabul töreni on beş dakika kadar devam etmiştir, Protokol umum müdürlüğünce
hazırlanan sıraya göre milletvekillerinden sonra komutanlar. İstanbulda bulunan Bakanlar, Bakanlık müfettiş ve umum müdürleri, üniversiteler rektörleri, adliye erkânı, şehir meclisi ûzalan. resmi daire müdürleri. partililer, vilâyet ve kaza baş kanlan, resmi ve hususî teşekküllerin mümessilleri, isimleri okundukça salona girerek Sayarın elini sıkmışlardır.
Bayar, resmi kabulden son»a Cumhuriyet Halk Partisi Vilâyet İdare heyeti binasına gitmek üzere Vilâyetten ayrılmıştır. Bayır, yaya yürümek istemişse de Vilâyet önûndeM kalabalık arasında yürümesine imkân hasıl olamamıştır. Bunun üzerine Celâl Bayar otomobile binerek Partiye gitmiştir. Bayar, C.H.P. binasında Vilâyet İdare heyeti başkanı İlhamı Sancar ve üyelerle n!r müddet görüşmüş, İlhanıi San-carm ve partili arkadaşlarının gösterdiği nezakete teşekkür etmiştir. Cumhurbaşkanının il merkezinde bulunduğu müddet zarfında Cumhurbaşkanı forsu Parti direğine çekilmiştir.
Bayar. Partiden çıktıktan, sonra Orduevlne gitmiştir.
Orduevi nde
Orduevinde, b I r I b t I ordu müfettiş vekili korgeneral Şükrü Kanodlı, generaller ve amiraller tarafından karşılanan Cumhurbaşkanımız bir müddet Orduevinde kaldıktan sonra Maçka Palasta oğlu Turgut Bayan ziyaret etmiş ve kısa bir istirahatı mütaakıp beraberinde genelkurmay başkanı orgeneral Nuri Yamut, İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahredclin Kerim Gökay olduğu halde saat 17,30 da Acar motöriyte Yalova-ya hareket etmiştir,
Cumhurbaşkanı bir kaç gün Yalovada istirahat ettik ?n sonra şehrimize gelecek re Belediye tarafından şerefine 150 kişilik bir ziyafet verilecektir.
16 Temmuz 1950
AKSAM
Sahile 3
Seyahat Mektupları:
Ingiliz yemekleri
Birinci kahvaltı, pek mufassaldır:
1 — Bir kadeh meyva suyu, Tercihan (bizim Anadoluda al* Un lop ismini alan) greptrufun usaresi.
2 — Çorba tabağında önıinü-zc getirilen buğday lâpasınm üzerine arzuya tabi miktarda sut dökersiniz Üstüne de pek az şeker serpilir. Bu yemek bitim dil ve damağımıza uymaz. Ekseriya, ecnebiler. tngılteredeki sabah kahvaltılarında bu Hancı maddeyi kaldırırlar. Buğday lapası yerine, gayet ince yufka ıerişle gibi; fakat küçük murabbalar halinde kesilmiş ve kavrulmuş) yine çorba tabağı içinde önünüze gelebilir. Aynı şekilde kendiniz süt dökerek, şeker serpiştirerek yersiniz. Bu ikinci maddede meyva haşlaması da gardır. Yine üzerine şeker serpiştirilir Onu tercih, şr-■uya tabi.
3 — Yemek tabağı içinde yağda pişmiş (yahut suda kabuksuz haşlanmışı bir veya iki yumurta. Yanında ortasından bölünmüş ve ateşe gösterilmiş bir İki domates. Yine aynı tabak İçinde domuz pastırması, yahut sucuk.
4 — Tereyağı, reçel, bir minimini yuvarlak francala, kızarmış iki İlâ dört dilim ekmek
5 - Üç fincana kadar içilmesi caiz, az şekerli sütlü veya sütsüz. çay, yahut alafranga kahve — (İnglilerede bunların cinsleri fevkalâdedir. Fakat şeker azdır. Kub şekerler, bizimkilerin dörtte biri kadar küçük kesilmiştir. Esasen öteden beri Garplılar, yiyecek ve İçeceklerini şarktaki derecede tatlılan-dırmazlardı.l
Suat yedi İle dokuz buçuk arasında İngilizin yediği birinci kahvaltı budur. Ecnebi. eğer isterse, «kıta usulü kahvaltı» İster. O zaman, peynirli, reçelli, komple çay getirirler.
Otellerde, bu birinci kahvaltının bedeli, yatma ücretine dahildir Bizim kaldığımız otel — ki. fena otel sayılmıyordu — bir odamın yirmi dört saat içinde, üç gün yemek yemesi, yıkanması. ayakkabı boyatması ve her türlü bahşişi dahil, - hizmetleri İçin 2 sterlin alıyordu. Resmi kura göre 16. karabot saya göre 20 Ura kadar eder. Bizim aynı seviyedeki otellerde, aynı ihtiyaç acaba 30 liraya sağlanır mı? Hayır, daha fazla gider

Yme biz. yemek bahsine dönelim:
İngiliz, kuşluk (1) kahvaltısına da ehemmiyet verir. Vazifede, yahut ziyaretteyken, on bir olunca. «Beyaz mı. siyah mİ?» diye sorurlar Bu, «Sütlü mü sütsüz mü?» manasınadır Alafranga kahveler büyük fincanlarda yLne gelir Bazan da çay gelir Yanında da kâh tuzlum-SU. kâh tatlımsı — bir el hacminde — yiyecek: Ekmeğe sürülmüş öteberi Meselâ kesilmiş yumurta, yahut domates. Yahut elmalı pastacık.
Biz. bu ikinci kahvaltıyı ortadan kaldırmağa çalıştıkça, yanımızdaki İngillzlerl itiyatlarından mahrum ettiğimizi görüyorduk. Onun İçin «İslemeyiz!» demekten vazgeçtik.
(Arkası fi ncı sabifede)
(Vâ - Nu)
(1) Kuşluk, on bir sulnndtr. Sarılan bu zamanı yanlış biliyorlar. Halbuki, kuşlar için pencereye daimi şekilde yem bırakırsanız, karınlarını doyurmağa kuşluk zamanı gelirler. Tâbir de tından kalma olsa çerektir.
Gürültü ile mücadele
Gürültüyü cJnlemek için memurlar dolaştırılıyor
Belediye, gürültü Ue mücadeleye büyük bir ehemmiyet vermektedir. Otomobillerle diğer motorlu nakil vasıtalarının çift komalarından birisinin söktürülerek diğerinin de çıkartılması ve araba tekerleklerine lâstik vesaire takılması hak kındaki kararın tatbikine başlanmıştır,
Motorlu nakil vasıtalarına klâfcvmlunnı tadil için verilen mühlet ayın 21 inci cuma günü akşamı sona erecektir. Önce emniyet müdürlüğü ve diğer alâkalı daireler geniş ölçüde kontrola başlıyacakardır.
Diğer taraftan kaymakamlar da bölgelerindeki nahiye mü-durlerile toplantılar yaparak gürültü İle mücadele meselesi hakkında görüşmelerde bulunmaktadırlar. Şimdilik bilhassa seyyar satıcıların vakitsiz zurnalılarda lüzumsuz yere bağırmalarının önlenmesi İçin sokak aralarında memurlar dolaştırılmaktadır
Halk yeni tip ekmekten memnun
İki gündenberi yapılıp satılmakla olan yeni ekmeklerden memnuniyet beyan edilmektedir.
Yeni ekmekler hem daha beyaz hem de daha ucuz olduğundan diğer gıda maddelerinin de düşmesine sebep olacağı beyan edilmektedir. Yalnız bazı fırınların ekmekleri iyi pişirmedikleri hakkında belediyeye şikâyetler olmuştur. Belediye, kaymakamlıklara tamimler îondererek ekmeklerin pişkin ve taın vezinde çıkarılması İçin gereken kontrolların yapılmasını İstemiştir.
Tramvaylara atlayan 69 kişi cezalandırıldı
Zabıta, tramvaylara atlayanların kontrolünü sıklaştırmıştır. Dün sabah Fatih ve Eminönü mıntıkasında tramvaylar yürürken İnip binen 69 kişi onar lira para cezasile cezalandırılmışlardır.
Unlu mamuller »atan esnafın ihtikârı
Börek, çörek, tatlı, yufka, baklava, simit ve saire yapan esnafın mümessilleri ile Belediye yeni flatleri müştereken lesblt ve ilân etmişt i Buna rağmen bazı tatlıcıların yeni fl-atlere riayet etmedikleri görülmektedir.
Bu vaziyet karşısında Belediye. esnaf teşekküllerine teklif ettikleri tenzilâtın aynen kabul edilmesine rağmen varılan anlaşmaya riayet etmemenin cezayı mustelzim olacağını alâkalılara bir daha hatırlatmağa karar vermiştir. Bu hususta kon trol lara da başlanmıştır.
Belediye murakıpları bayramda da çalışacaklar
Belediye İktisat İşleri müdürlüğü, murakıpların senelik ve haftalık izinlerini kaldırmıştır. Murakıplar bayram tatilinde de vazife göreceklerdir.
Belediye murakabe bürosu bayram ve tatil günlerine rağmen açık bulunacaktır. Murakıplar muhtelif semtlere dağılarak kontrollarına devam edeceklerdir.
Tüflk TİCARET BANKASI
İSTANBUL ŞUBESİ
Sayın müşterilerinin
Şeker Bayramını sağlık ve neş'e İçerisinde geçirmelerin) diler.
11(T/19$O Tarihinde açılan
üKBANK
İSTANBUL ŞUBESİ
Muhterem İSTANBUL halkından gördüğü büyük alâkaya teşekkür ederken Ramazan Bayramlarını da Kutlamakla şeref duyar.
f AMERİK AN MASAL113 ]
Vyazan ■' Şevket RADO^]
Nevyork sokaklarını dolduran 72 buçuk millet
Nevyorh’ta muhtelif ırkların toplu olarak
oturdukları
Karışık sebze çorbasının içindeki sebzeler nasıl gelişi güzel doğranıp biriblrleriie karıştırılmış İseler, nasıl patlıcanla beraber kaşığınıza havuç, bamya ve fasulye parçalan beraber dolarsa, Nevyork şehrinin caddelerinde gezerken de her milletten, her cinsten insana Taslarsınız. Siyah ve san ırkın her örneği, beyazın çeşitlisi buradadır. Zenciler. Çinliler, Hintliler. İtalyantar, İrlandalIlar. Fransızlar. Yahudl-lcr. Yunanlılar. Ruslar... Hülâsa 72 bucuk millet, buçuğuna varıncaya kadar buradadır. Her dilde gazete yalnız Nevyork şehrinde çıkar. Gazete satan kulübelerden sabahleyin Ne-v York ■ Times ile beraber Çince bir gazete alıp yürüyebilirsiniz. Zencilerin Moda mecmua1a-ı bu kulübelerin vitrinlerinde sallanmaktadır. Söylediklerine göre kıvırcık saçın nasıl düzleştirilip sarıya boyanacağı ou mecmuaları meşgul eden cn mühim meselelerden biri imiş.
Nevyorkta muhtelif ırkların toplu olarak oturdukları bölgeler. mahalleler vardır. Harlem hakiki mânasie bir Zenci şehridir. Central Park’ın üst tarafına düşen bu mahalleden bir dostumuzun otomobiliyle geçtik. Sokaklarda Zenci çocuklar oynuyor, Zenci kadınlar alış
veriş ediyor. Zenci otelciler ve dükkâncılar kapılarının önünde I müşteri bekliyorlardı. Bir Afri-
bölgeler, mahalleler vardır
Sergi duhuliyesi
Çarşamba günleri 10 kuruşa indirildi
İstanbul sergisinin duhuliye ücreti 25 kuruştur. Sergi komiserliği. bu parayı veremlyecek kimseler de bulunduğunu düşünerek çarşamba günleri sergiyi ziyaret edeceklerden duhuliye ücreti olarak 10 kuruş alınmasını kararlaştırmış ve tatbike başlamıştır.
Diğer tafaftan serginin kapanmasına daha 15 gün kaldığından bu müddet zarfında hergün ziyaret edeceklere kolaylık olmak üzere 16 günlük duhuliye için 16 yapraklı karneleri de yüz kuruşa satışa çıkarmıştır.
Çocuk sineması
öğretici filimler, ucuz fiatle gösterilecek, Belediye az vergi almağı kabul etti
Yukarıda: Harlem Zenci mahallesinden bir görünüş, aşağıda: Yahudi ve İtalyan mahallelerinde iki dükkân
«a şehrinin manzarası bundan dan muhariptirler. Çunku bun-baska türlü olamazdı. Fakat lar ayn» derecede Amerikalı yine 10 katlı, 20 katlı evlerden' olan bu iki renk insan arasında mürekkep medeni bir Zenci, İhtilâfların uzayıp şehri. Afrikada dolaşan beyaz siyahlar gibi bu Zenci şehrinin asfalt sokaklarına girip çıkıyorduk. Bizim otomobildekller-den maada sokaklarda beyaz olarak topu topu iki kişiye Tasladık. Üst tarafı siyahtı.
Nevyorkta 2 milyon Zenci vardır. Otobüslerde. Subw:ty dedikleri yeraltı trenlerinde, lokantalarda, plajlarda ve her türlü eğlence yerlerinde Zencilere bol bol Taslarsınız. Lokantalarda hizmet edenler ekseriya onlardır ve kendilerini Amer ikalıdan fazla Amerikalı saydıkları için bu şehirde hiç bir yabancılık hissetmemektedirler Zaten beyaz Amerikalı ile siyah Amerikalı arasındaki ihtilâfın asıl kaynağı da budur sanıyorum.
Bizi otomobil ile Harlem so-
gitmeslno, mukabil şiddetli hareketlerin artmasına sebep oluyor. Zenciler. faizini bu kıtaya başka memleketlerden geldiğimizi iddia ederek bize »Geldikleri yere gitsinler 11- dedikleri İçin beyazlar arasında da zencileri Afri-kaya sürmek fikri uyanmıştır.» Nevyorkta daha bir kaç Amerikalıya ve orada oturan Türk-lere bu meseleyi sordum ve aşağı yukarı ayni cevabı aldım.
Bununla beraber Nevyork Amerilıada zencilere en iyi muamele edilen şehir imiş. Yaşayabilmek için çok müstahdeme ihtiyacı olan Nevyorkun hayatında zencilerin büyük hizmet
payı vardır. Böyle olduğu halde meselâ Harlem dışında, Nevyorkun her hangi bir mahallesinde bir zencinin ev bulup oturması güçtür. Ev sahipleri kiracı geldiği zaman «Mahallemizde zenci yoktur» diye evlerini mcthederiermlş. Hattâ geçenlerde bir ev sahibi, «evini bir zenciye kiraya verdi, mahallenin itibarını düşürdü, evlerin iyi şartlarla kiraya verilmesi imkânını «felce uğrattı» diye komşusunu öldürmüş!
Amerikanın cenup eyaletlerinde zenci düşmanlığı daha fazla imiş. Şehirlerin varoşlarında oturmaya mecbur imişler. Çocuklarını ancak kendi mektep terinde okutabilirlermiş, kiliseleri de ayn imiş. Hattâ Nev-(Arkası 6 neı sahifede)
En rahat - En emin - En ucuz
İSTANBULMAYATI,
kaklarında dolaştıran Mr, Jo-nes'a Zencilerle neden ihtilâf halinde olduklarını sordum:
— Siz ki hürriyet ve müsavat taraftarısınız. Dünyana insanların ve milletlerin hürlüğü bayrağını elinizde taşımak İstiyorsunuz. Amerikanız, yaptığınız istiklâl mücadelesinin ve hürriyet savaşlarınızın üzerinde yükseliyor. Esirliğe karşı açtığınız savaşla galip kumandanı general Orant ın mezarını huşu ile ziyaret ediyorsunuz. Zencilerle neden İhtilâf halindesiniz?
Dünyanın en İyi adamlarından biri olan Mr. Jones, ciddi bahislere girdiği zaman, daima yaptığı gibi kaşlarını yukarı doğru kaldırdı. Otomobili yeni bir vitese geçirirken:
HACI SEFERLERİ
70 kişilik — 4 motörlü
Dünyânın en büyük Amerikan uçaklariyle
İstanbul - Cidde
Hiçbir yere uğramadan
7 saatte
Dün de yazdığımız gibi Doğan Kardeş yayınlarının teşebbüsü ite çocuklara mahsus faydalı filimler gösterilecektir. Belediye, 'ü 70 1 bulan vergileri yüzde ona indirmeği kabul ettiğinden, çocuklara 30 kuruş karşılğm-da faydalı filimler gösterilebilecektir. İlân masrafı ve ucuzluk yüzünden zarar olduğu takdirde Yapı Kredj bankası açığı kapatmağı taahhüt etmiştir.
(Kâğıt nasıl yapılır?), (Filler neler yaparlar?), (Amerika ormanlarında hayat nasıldır?), 'Su sporları) gibi faydalı filimler çocuklara gösterilecektir.
İki tane de renkli Miki 1111-minin Türkçeye tercümesi yapılmıştır.
RADYO
— Biz zencilerle İhtilâf halinde değiliz Onhır bizimle İhtilâf halindedirler, dedi. Zenciler çok gençtirler ve hiç bir zaman büyük anneleriyle büyüle babalarının faizlere hizmetçilik, uşaklık ettiklerini unutamazlar. Aralarında çok iyi insanlar vardır Fakat ekserisi bu aşağılık kompleks İle malûldurlar Klıı beslerler ve faize fenalık etmek İçin fırsat kollarlar. Yüksek mevkilere geçemediklerine hayıflanırlar. Halbuki aralarında bn istidadı gösterenler pek azdır, Ekseriya el ve ayak hizmet- f terinde, kuvvete dayanan işlerde muvaffak oluyorlar ve tabipliyle oralarda kalıyorlar. Fakat Ikendilerine hakim olamadıkları için hırsızlık etmekten, kanlı cinayetİrr işlemekten, baskınlar yapmaktan kendilerini men edemiyorlar. Emin olunuz ki. (aklı başında zenciler dahi bun-
¥erlerinizi şimdiden kapatınız.
İstanbul - Cidde gidip gelme
900
Türk Lirası
Tafsilât için:
TÜRK EKSPRES
HAVACILIK ve TURİZM A. O.
Galatasaray meydanı
Telefon: 43194
İSTANBUL RADYOSD
öğle ve akşam programlan
12 57 Açılıj, ve programlar. 13.00 Haberler
1315 Zurna ite oyun havalın.
1330 Çeşitli melodiler (Pi l
13 50 Serbest saat.
14.00 Şarkı, türküler ve oyun havaları.
14.45 Karışık hafit müslk (P1J.
15.00 Konserto (Pi l
15.2S Karmık dans mÛEİŞi (Pl.)
16 00 Programlar ve kapanış.
17 57 Acılı? ve ptosramla-t.
18 00 Akşam korneri (Pl.)
16 W Sadi Yaver Ataman memleket havaları Ses ve sar birliğinden Özel bayram programı.
19.00 Haberler
19.15 İstanbul haberleri.
19.20 Cat şarkıları (Pl I
19 30 Ses sanatkârları geçidi.
20.15 Lted'ler (Pl ı
»30 Meddah Anlatan: Hayali Küçük A1I.
21.00 Hafif ara mCteıgt (Pl.l 21.05 Spor haberleri.
2120 Fasıl heyeti konseri «Mahur»
22 00 Dinleyici istekleri (Klisilc batı
mlteigi)
22.45 Haberler
2300 Dans müziği (Pi l
23 30 Hafif gece müziği (Pl.)
24 00 Programlar ve kapanı*.
ANKARA RADYOSD
öğle ve akşam programlan
12.30 Şen türküler «Yurttan Sesler korosu».
13,00 M S. ayarı ve Haberler.
1J.15 Salon orkestrasından melodiler »Pl».
13.30 ÖJte Gazeteal.
13.45 Salon orkestrasın ıh devamı
»Pl.».
ll.oo Hava raporu,*akwm programı ve kapanış.
37 Açılış ve program.
18,00 M S. ayarı ve İncesaz «Muhayyer faslı»
İTT.OÛ M. S ayarı ve Haberler.
19.15 Geçmişle Bugün.
ıt>.» Yırım «ant dan» «Pl.».
J5.5O Aksamm karma mtızlğl «Pl.». ».15 Radyo Gazetesi.
20.30 Sanat heveslileri uatL
20.45 Filim yıldızları geçidi «Pl_».
31.15 Müzikle gezi -Pl »
22.00 Konuşma: Spor saati «Günün haberleri»
32,ıs Dans müziği «Pl»
22.45 M S. ayarı ve Haberler.
23.00 Program ve kapanı}.
Yarın sabahki programı
®48 Açılı® ve program
8.30 M S. ayarı. Haberler re hava raporu
8.45 Hafif danslar «Pl ».
9.10 Günün programı.
9.1S Oyun havaları «Haydar TaUı-yajr ve Dramalı Haşan».
»JO Zuma ve çifte nakkareyle İki telli ve Fuırgılamalar.
».45 Marjlar dinleyelim
10 Î5 Geçit porgramı «Radyo Ses ve Saz artistleri».
1 11,15 Temull Bayram Salıncağı «Ka-J raflöz Hayali Alı*.
Sükûnete hasret çeken İstanbul
Şehirde gürültüyü önlemek için yeniden alınan tedbirleri gazetelerde okuduk. Lâyıkıyle tatbik edildiği takdirde bu kararlar az çok müessir olabilir
Şehri ızaç eden başlıca gürültü kaynaklarından biri otomobil ve otobüs klaksonlarıdır. Bu mendebur âlet yalnız gürültü yapmakla kalmıyor, kazaların çoğaL masında da büyük rol oynuyor. Klaksonun yırtıcı sesi uzak mesafelerden duyulduğu için şoförler bundan cesaret alarak parmaklarını düğmeye basıp kalabalık arasında otomobilleri hızla sürüyorlar.
Derhal yapılması mümkün değilse, asgari bir mühlet vererek bilumum motorlu vasıtalardan klâksonutJL kaldırıp yerine kornt kov-O mak lâzımdır. Lâstik pom-Q_ palı korneler hem az gürül-C^ tü yapar, hem de sesi uzak-M— tan duyulamıyacağı için şo-O furlcri süratte daha ihtiyatlı^ harekete sevkeder. Bir ta-O manlar İstanbulda bu ted-*ğ£ bir muvaffakiyetle tetbik 1-dilmiş, otomobillerin hepsine 0 korne konulmuştu. Fakat bilâhara her nedense vazge-0 çildi, yine o cırlak klakson-0 lar başımıza musallat oldu*t Hele hususî sermaye ile iş-^ üyen otobüslerden bazı!arı-_Q um klâksonları canavar bo-__ ğa? la ıı ı tormuşçasına can- q
hıraş sesleriyle insanın tuy-^ lerini dikenlendiriyorlar. W Bunları derhal susturmalı-dır. Q
Lâstik pompalı komelerın bir de mütaaddit düdüklüleri vardır: bastıkça inceli kalınlı sesler çıkarır, bay şoför mütemadiyen öttür-m ekten zevk alır. Bu nevi kornelere de müsaade etmemek gerek.
Tren düdükleri hakkında, ki teşebbüs de çok yerinde-dir. İstasyonlara yaklaşırken istimdat işareti verir gibi uzun uzun çığlıklar atan lokomotif düdükleri hat boyunda oturanlarda rahat, huzur bırakmıyor.
Vapurların limanda ve şehir hatları seferlerinde ca_ navar düdüklerini tamamiy-k yasak etmeli, öbür düdükler de lüzum hâsıl olunca kısa kısa öttürülmelidir.
Caddelerde makineli tüfekle ateş eder gibi mütemadiyen ekzost patlatarak caka satan motosikletlerin pa-tırdıları da unutulmasın.
Evlerde, apartımanlarda, dükkânlarda yüksek sesle radyo çaldırılmaması kararlaşmış amma gazino, kır kahvesi hoparlörleri hakkında bir kayda tesadüf edemedik. Gerçi bunların yasak edilmesi hakkında evvelce mütaaddit defalar kararlar verilmişti, fakat fiiliyatta tesirini göremiyoruz.
Seyyar satıcıların sabah saat yediden evvel bağırmaları yasak edilmiş. Bize kalırsa bu karar hatalıdır. Satıcılar saat sekizden sonra bağırmalıdırlar Halk ancak o satlerde alışveriş eder.
Şimdi candan dileğimiz, mücadele kararlarının ciddiyetle tatbik mevkiine konulmasıdır. Çığlıklar, yaygaralar, patırdılar susturulsun; şehir biraz sükûnete kavuşsun; hemşehrilerin kulakları dinlensin, sinirleri yatışsın.
Cemal Refik
Denizyolları memurları kooperatifi
Denizyolları memurları tarafından kurulan kooperatif bu yıl memurlarına ucuz gıda maddeleri temin etmeye çalınmaktadır. Bu maksatla kooperatif İstihlâk bölgelerinden yağ ve sair gıda maddeleri alıp böyle-ce maliyeti düşürecektir.
BEYAZ KUNDURA GİYENLERE MÜJDE
Bu kerre beyaz deri ve keten ayakkabılarına mahsus mayi halinde «NUOGET» boyası piyasaya gelmiş ve her yerde satılmaktadır. Eğer bu boya, beyaz süed veya keten ayakkabılarına sürülürse, onları asla bozmaz, bil âkla onları t&mamly-ie yeni vaziyette gösterir. Sabittir. Çorapları ve elbiseleri kirletmem
Sahile 4
AKŞAM
16 Temmuz 1950
Suriye - Lübnan münasebetleri
İki memleket arasında İktisadî
savaş devam ediyor
askeri bir inkılâbın neticesidir. Ben hal ve şartların hür olup : olmadığını münakaşa etmlye-ceğim; ancak bu hal ve şartla- ' rın ve esen havanın vatan sev- ı gisi çerçevesi İçinde husul bul- I dıığunu beyan ediyorum. Bu ı konu etrafındaki tartışmalar- : dan bize bir fayda yoktur; mem lekelin istediği İse istikrardır. ; Ben askerin siyasete karışma- ' sini muvafık görmüyorum. Fa- l kat. unutmamalıyız kİ, •
seçimler ve Kurucular Meclisi,
Lübnana et dışandan gelir: şimdiye kadar bu ihtiyacını Su-rlyeden aldığı kasaplık hayvanlarla karşılamakta İdi: 3u-riyede hayvancılık oldukça gelişmiştir: Son yayınlanan bir İstatistikte Surlyedekl hayvan sayısı şöyle arzedilmektedlr: Deve: 19016; keçi: 2.435,000; koyun: 2,819,845; 109,086;
_ İnek; 2,309,295; geçen ' eşek: 245,039; domuz: 466.
Değeri 160 milyon Suriye II-
Parlâmento dışından Başbakanlığa getirilen Halid - el - A-rcııı kabinesi yerine geçici kay-diyle hükümeti devir alan Nâzım Kudsi kabinesi Kurucular Meclisinde sert ve çetin bir tarzda karşılandı Hüsnü Zaim darbesinden beri anıdan on beş aylık bir zaman geçmiş olmasına rağmen memlekette istikrarın bir türlü kurulamaması ve hükümetlerin ordunun ya aleni veya gizli müdahaleleriyle teşekkül veya istifa etmeleri gerili ,
olan sinirleri büsbütün germiş' askeri bir kararın mahsulleri-.rası 1,85 ml’y°n Türk HrasO Te Mecliste bazı milletvekilleri- d]r, Arkadaşları Anayasayı mey-1*,n*ct"r eriUEn bu servetten manin bu yoldaki itirazlarına kar- dana getirmek İşinde elbirliği ada 6,000,000 kuş ve kümes hay-şı yeni Başbakanı ağzından yapmağa ve bütün gayretlerini' yanlarına malik olan Suriye, a-baklayı çıkarmağa mecbur et-'her şeyden evvel bu mühim m e-Jrasıra Lübnana hayvan ihracı-
’ve et sarfiyatı adam başına Su-Iç politika bakı- ’riyedekinden dört defa fazla o-
at ve kısrak: cam us: 7211; ökiiz ve
katar: 81250:
iniştir. Baskısız, müdahalesiz ve seleye hasretmeğe davet ede- nı men” veya takyld normal bir nükûmetin uzun zamandan beri hasretini çekmekte olduğunu söyllyen bir muhalif mebus, üçüncü Edib Şlşakll darbesinin ön safa ikame ettiği müstafa Milli Savunma Bakanına dönerek: «Siz her itirazımla Cumhuriyet rejimine karşı bir suikast olarak telâkki ediyorsunuz: Cumhuriyet rejimi sözü, elinizde Dördüncü Halife Hazrcti Osman m kanlı gömleğine benzedi-» demiş ve bu itirazında mezkûr Bakanın siyasi sahada işbirliği yaptığı ordu erkânına da telmihle bulunmuştur.
irim.»
Durumun ,__________ , .
mından nezaketini belirten bu ,1un Lübnanı güç duruma sok-demeç karşısında Meclis, 87'maktadır, mevcuttan 78 muvafık, 7 muiıa-| lif ve 2 çekimser İle kabineye 949 yılı istihsal ve İstihlâki hak-gûven oyu vermiştir. (Umum kında yayınladığı aşağıkl cetve-■ mebus sayısı: 114).
. » .. . , ipeten Kısır ve iokm sanayii gc-
Lubnania n^unasebet olan bu memıeketin zi-
Fİalİd - el - Azem kabinesi Lübnanla olan gümrük birliği ve umum ticaret ve İktisat maliye anlaşmalarım feshede-!rek komşusuna karşı âdeta İktisadî bir savaş ilân etmişti; yeni hükümetin bu sert karan muvafık görmiyerek geriye döneceği ve eski iktisadi rejimi ihya edeceği umulmakta idi. hattâ Arap Birliği Kongresine iştirak etmek üzere Mısıra giden Suriye Te Lübnan Başba-bu muhalif mebu-' kanl3nnın bu hususta bir anlaşmaya vardıklan bile söylen-

'maktadır.
| Lübnan Tarım Bakanlığının 949 yılı İstihsal ve istihlâki hak-
|Je bir göz atılırsa toprağı nispeten kısır ve fakat, sanayii ge-
ra! mahsuller bakımından dışa-ndan mal ithaline ne derecede ve muhtaç
Nev’i
Şaab Partisi ad ma söz söyll- ( yen ve Nâzım Kudsi Beyin bun- i dan evvel ancak 24 saatlik bir ömre malik olmuş olan kabinesinde Bakan olarak görünen bir ' ■BletTekill sa şu cevabı vermiştir:
«Memleket 30 mart 1949 lari-'mlşti.
Uudrn beri pyrltabll ybrtlar f fcu u,hml„ „ ri.
Utad. bulunuyor; bu son M- ,a„Utrt e,rçrUc5tlm,e„„,..;r ' kümelin gayritabü ahval geçen haziranın son haf-
^rtlaria teşekkül ettiğini ^öy-|tAsındft şa^m meşhur sayfiye-
I Fakat olaylar bu tahmin ve rivayetleri gerçeltieştifineTniş’lr,
olduğu anlaşılır:
Mahsul miktarı Ton 1658 7500 80000 3200 2880 ıoo 1220 4000 29600
500 35000 9400
525 98176
İç istihlâk miktarı Ton 1100 5000 80000
3000
2380
100
850 3500 28000
100 5300 2022
675 2.375CH5
UyenJtt bundan errelH huKÛ- lellndm BtaUn'da her İki hû-metin de naşı]; kurulduğunu bi-, Mrler. Memlekette bir tek adam, hattâ ordu saflan arasında bir fert yoktur kİ, askeri bir hükümetin iş başına getirilmesini ve valiliklere birer askeri âmirin tâyinini istesin.)
Bugünkü durumun devamından sorumlu olanlarla bu İstikrarsız vaziyete bir an evvel son verilmesini lstlyenler arasındaki bu tartışmanın mevcut yarayı bûLün çıplaklığıylc ortaya koyacağını anlıyan ve her ıkl cereyanı da İmkân derecesinde kollamak ve İpi koparmamak taraftan olan Meclis Başkanı üst üste İki defa celseyi tatil etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Meclisten güven oyu almak lorunda olan Başbakan Halep _-------- — ,
Miletvc-ldll Nâzım Kudsi. işi kı-Jmen. gümrük savaşı dördüneö ra kesmek istemiş ve durumu,' ayına girmiş bulunmakta ve resmi mevkiinin müsaade ettiği" gıda maddeleri bakımından bir nispette, açığa vurmuş, yani ithal memleketi olan Lübnan, baklayı ağzından çıkarmıştır; (henüz lnkıtadan evvelki hail Başka ban şu demeçte bulun- bulamamaktadır. Yiyecek piya-muştur: «BU buraya Anayasa sasının ibresinin İnip çıkmaları yapmak için gelmiş bulunuyo- Surlyenin ithal ve İhraç polltl-ruz Anayasayı tanzim İşi ise kasına tabi bulunmaktadır.
■ Tülün
'şeker kamışı
;Üzüm
Rakı
Şarap
İspirto
Kuru üzüm
Pekmez Sofra üzümü İpek kozası I Zeytin j Susam lKabuklu fıstık
Hububat
Lübnanın senelik ihtiyacı hariçten 139330 ton hububat ithalini Icab etmektedir. Sebze 238834
Meyva 139650
Zirai masnuat 62260
j küme t temsilcileri toplanarak İki komşu ve bitişik memleket arasında bir anlaşma yapmağa çalışmışlarsa da her İki taraf da noktal nazarlarında ayak dirediklerinden, bu toplantıdan müspet bir netice elde edilememiştir. Suriye Hükümet Başkanı bir demecinde eski kabinenin Lübnana karşı aldığı kararda haklı olduğunu, Lûb-,
.,anla miiasuebrtlert kesme» , “ta ve Surljede de sana-
ba.»a, Bimriiajert ayırmak l« 1" maddeleri. Lübnanda, ’.ran-baaka’blr mesle olduğunu. Su *“ kele" Avrupa rt Amerika . riyenlıı makul »e muvafık sart-jmamıd ye mmmulan ve hassa-■ lavla kom,p Lübnan!, »yuşm.-,1™ meyva (UrhH cörûlmüstûr
e, ar,n.ı ellisini ve talep takı ol- M» »tak tasından ’« k««ım so-du(ta takdirde surlyenin Lob- »una kadar Lilboandan Surlye-nana evlevlyeüe re terelhan »e ‘hrta edilen meyva ve sabra bubday vermese tarnr oldutano miktarı ( kilo nesebiyle pnrta-, „ , - tan. 1 • « Ü.Ö AAA- n...«rl oll« rcSv>n_
> söyledi; bu uysal sözlere rag-, --■—•—■ ------------------ ------
186089
89550
77429
arasında
tek
Suriye ile Lübnan gümrük, birliği Suriyenln taraflı ve âni bir karariyie feshedildikten sonra gıda fiatleri Lübnanda yükselmeğe başlamış ve fakat Sıırivede de saiia-
kal: 1,942,000; muhtelif sebzeler: 5.644,400; muz: 39940; patates: 1,230,500: şeftali ve erik: 12.000: ayva: 58000; yenldünya: 3000: elma: 52500.
Surlyenin hemen her tarafında hassaten şamda adım başında taze portakal, limon, üzüm veya narı gözünüzün önünde makine İle sıkıp şerbetini satan
SARI DİVÂNİ
Aşk ve macera roman*
Tazan: Valen tin WiIHams Tercüme eden: Vâ-Nû | Tefrika No. 49 J
Bir gazete parçan uzattı. Mantierton, alarak yüksek sesle «kudur
«EuEtoo yolu üzerinde tür o-Icmobil fc-A—m
«Bugün öğleden sonra, saat dörtte Ram on Bandeira isminde bîr ratın bindiği bir otomobil, Liverpool’dan gekttği sırada, Euston yolunda bir Ford kamyonuna çarpmıştır Bay Rarnon B&ndtria. Oigantic transatlan-uginin birinci mevkiinde gelen yolcular arasındaydı. Kamyonun şoförü ağır yarunlamuj. iki araba hasara uğramıştır. Yolcu te, bu karayı sağ salim atlatmış, eşyasını ba.^ka bu- arabaya geçirdikten sonra, oteline git-ntşUr.»
— Daha bitmedi
Boulot un Hinde bir kâğıt da-
ha vardı.
Manderton, sessizce bunu aldı: bir göz atar atranz kan beynine sıçradı, 'Tüttürdüğü sigarasın; yaahanenln ürerindeki tablaya bıramak zorunda kaldı. Bu, New-Yorktakl Westren Dıılon’ dan çekilmiş; ve Boulot’ya hita-bedilmiş bir telgraftı.
«Ramon Bandelra, meşhur mücevherat hırsızı Raymond Flag olsa gerektir. Kendisi, bayan Chambcrlain in gerdanlığını çalmaktan sekiz seneye mahkum edilmiş bulunuyordu. Ma iis ayında müddeti bitip tahliye edilmiştir. Bandeîra, Glgantlc vapurunun birinci mevkiinde. 12 haziranda hareket etmiştir. Cannen Cranmore ile. aralarındaki münasebeti tesblt etmek mümkün değildir. Connen.
Avrupa'da kümes hayvanlarının mevcudu artıyor
Son zamanlarda Avrupanıil bir çok kısımlarında kümes hayvanları mevcudu muazzam nispette fazlalaşmıştır. Meselâ, Biüyük Britanya'da 192» deki 16 milyona mukubi), kümes hayvanlarının sayısı şimdi 83 milyon tahmin edilmektedir.
Balı memleketlerinde belki de her 4 kişide bir kişi tavukçulukla doğrudan doğruya İlgilidir; |buna rağmen çlfllğln diğer her hangi bir şubesinde hayvan şep telinin kayıplan tavukçuluktaki kadar yüksek değildir. Bilhassa tavuklar çeşitli hastalıkları kapmağa son derecede müsait olup, içlerinden biri hastalığa tutulduğu vakit ekseriyetle yapılacak yegâne şey aynı kümesin diğer bütün şüpheli sakinlerini İmha etmektir.
Kümes hayvanlarının başlıca hastalığı olan tavuk vebasından başka çeşitli pararillk hastalıklar. bir çok cLns kurt ve mikroplan toprakta bulunan ve tavukçuların en çok korktukları «Coceidlesls» hastalığı vardır. B. W. D. rumuzu He anılan basilli beyaz diynre de aynı derecede korkunçtur. Bu, tavuklara musallat olan yarım dü2üne kadar basilli hastalığın en vahimidir. Kümes hayvanları ayrıca hazım cihazı aksaklıkları, ciğer hastalıkları, kanser, soğuklama ve hattâ nikrls’e de maruzdurlar.
Büyük Britanyada tavukçulara yardım İçin Hayvan Sıhhati müessesesi son zamanlarda Huntingtonshlre'ın Hcçhlon köyünde lâbo ra tu varlan, biırolan ve cesim kümesleriyle bir tavukçuluk araştırma İstasyonu kurmuştur. Çifçlcrln kendiliklerinden yardım erlilkerl çal'ş-mnlar muhtemet olarak dünyanın her tarafındaki tavukçulara yakında büyük faydalar sağlayacaktır.
Bir kulübenin içinde müthiş bir arşlarda karşı karşıya
- 1A -
dükkânlara taslanır. Bu şifalı meyva sulannı İçmeğe alışık o-lan Suriyeliler. Lübnanla bozuştuktan sonra, portakal İhtiyaçlarını Türklyeden temine başlamışlardı; fakat piyasada satılan bu Türk portakallarının hem pahalı, ve hem de kalite bakımından Lûbnanınkllerden çok aşağı olduğu görülmüştü.
Surlyenin İse meyvadan maada İspirtolu içkilere, hususiyle biraya. Avrupa tipi peynirlere, ispirto mamullerine ihtiyaç; vardır. (Tarsus» vapuriyle geçen nisan ayı sonlarında ve Akdeniz limanları seyahati yolunda Bey rufla Surlyeyl dolaşmış olan tacirlerimizin bu iki komşu memlekete, geçirdikleri ve muvakkat olmasını dilediğimiz bu buhranlı zamanlarında, Türk)yenin ne derecede yardım edebileceğini kestirmiş olmaları ve Suriyeli, Lübnanlı melsektaş-lariyle anlaşma yoluna girmiş olmaları memuldur. Sayın ta-Iciflerimize (Beyrut) ta Cumhurbaşkanından en mütevazı yerli tacire kadar gerek hükümetin ve gerekse halkın gösterdikleri nezaket, konukseverlik ve ağırlama, cidden müstes-I na denecek derecede parlak ve samimi idi.
Şaltir ÇEÇEN
Easth 59 Ih. sokağındaki dairesinde, eşyasını sattıktan sonra, harb bidayetinde tngiltereye gitmişti ı»
Boulot, kararını vermiş bir eda İle:
— tşte bu basit hâdiseler zavallı kadının ölümüne sebep oldu. — dedi, — Carmen, kendine yaratabildiği yeni hayattan dolayı bahtiyar, kulübünde oturup dururken gözü gazetedeki bu habere ilişmiş. Bütün hayatını alt üst eden bir haberdi bu... Ramon’la aralarında bir münasebet vardı. Fakat, bu münasebetin esrarına daha iyice nüfuz edebilmiş değiliz. İşte bu adam, hapisten çıkmış... Daha fenası kendi bulunduğu şehre geliyordu. Genç kadın, bu perişanlığı sırasında kime baş vuracak. Elbette kocasına değil, Çiinkıi hayatının hu karanlık sahlfesinı kocasından gizlemişti. Doğruca, ressam Quuyre'a koştu Nev-York'ta iken tanıdığı İnsanlar arasında, şimdi, Londra'da tanıdığı bir iek a-dam o vardı. Aradaki münasebeti yalnız o sağlayabilirdi. Oyie
vandı ve ancak kuvvetli i» hayvan, kuyruğlle kanıçılaya»-Urdl.
O anda, hemen silâhımı kavramak İçin yapacağım hareketi durdurdum. Yavaşça kalktım ve yine yavaşça kulütoenuı kapısına yaklaştım. Kulübe birdenbire genişlemişti ve benim her türlü ihtimama rağmen. yerlerde hasırlarla örtülii olan tahta taban çöküverdi. Dış arda duran canavar her halde muazzam bir hayvan, açlıktan şaşkına dönmüş olacak ki şu düceUi büyük çit û-zerinden atlayabildi. Şimdi de kulübenin İncecik duvarının arkasında duruyor, avım kavrayıp, öldürmeyi, parçalamayı tasarlıyordu.
Mdabull hâlâ donmuş bir vaziyette duruyor, yalnız kafası hissedilmez bir şekilde sallanıyordu ve cam gibi parlayan gözlerlle gözümün içine bakıyordu.
Aslanla karşı karşıya
Onun yanından geçmem lâzım geliyordu. Silâhım kulübenin duvarına dayalı duruyor---------- ------ --------- du. Benim tarafımdan baktığı-basının hıncım almak İstediği- ’ mızda kapının sağında silâhım tıl belirtiyordu, Kızının hissiyatı duruyordu. Buna mukabil as-I ona vızgellyordıı.------I lan solda yere çökmüştü. Eğer
| Mdabuli »Bu düşünce benim. )sağ tarafa geçsem, daha kap»-I kalbimi parçalıyor» diyor, ve — ----«-- «-—« —------>—
yeniden gözlerinin içi sulanıyordu. Twabenl dedi ki •Evlenmemizi görmektense ya Nguo'yu veyahut beni ölü olarak görmek istediğini söylüyor, ve bu noktal nazarında ısrar ediyor.»
7.ulu diyarında veyahut bütün Afrikada gördüğüm ateşin aşkın bir misali buyau. Bura âdPtlerine göre bu âşıkların Mdabuli mağlûbiyeti İle neticelenmesi pek tabii idi.
Tavassut ricası
Fakat tekrar kulübenin — .
rafında ayak sesleri işitir giol teşekküre büyük teessunı-oiuyordum. Mdabuli’nin benden ,nıız manidir.
daha hassas kulaklara sahip alenen ilada
olması lâzım gelirken, o müte-1 muhterem gazetemzin delâk-U-madiyen bana babası nezılinde|n* r’ca ederiz. Akdemir aitea
Kulübenin kapısından İçeri giren müsait ziya dolayısiie fotoğraf çekmenin elverişli olduğunu görerek, derhal Mda-bullnln bir kaç pozunu çektim. Daima fotojenik olmasına rağmen bugün fevkalâde asabi idi. Fotoğrafını çekerken güler yüz göstermesini rica etlim. Bir an İçin gülümsedi, fakat mulaakjben tombul kollarını kaldırarak, derin nefes almaya, hıçkırarak ağlamaya başladı ve kendisini yere attı. Şimdiye kadar hiç bir yerliyi böyle ağlarken görmediğimden, birdenbire şaşaladım Onun oflaması buranın gayri tabii sessizliğinde, hayvani seslere benziyordu Bu sesleri Twabenl İşittiği takdirde bu ağlama o-nuu tarafından nasıl kabul o-lunacuğını tasavvur edemiyordum, Her halde kulübeye DİT kimsenin gelmesini arzu yordum. Fakat kimsenin memesi dolayısiie, yerde çıvıl çıplak yatan bu Zenci dilberinden uzaklaşmam lâzımdı. Kulübenin İçerlerine dugru çekilelim.
Bu vaziyet karşısında nc tapacağımı bilemiyordum. Bozan dışarda yalın ayak birinin dolaştığı hissine kapılıyordum. Fa-, kat kimse görünmüyordu. Sığır | ahırından bLr dananın ağlar, gibi nesini ve bir horozun birdenbire ötmesini müteakip yine bir «sizlik hüküm sürmeğe başladı.
Mdabull bu ağlamayı müteakip kendinde bariz bir ferahlık duyar gibi olmuştu. Bir Lkl defa aksırdıktan sonra tamamen düzelmişti ve kendislie sükûnetle konuşmak kabil o-luyordu.
— Twabenl onu veya beni öldürecektir diyordu. Epeyce sabrettikten sonra, en nihayet baklayı ağzından çıkarttım ve bana bütün hikâyeyi anlattı.
O, genç güzeli bir cengâverdi, ben de onu tanıyordum İsimlerinden biri de Nguo idi Mdabull gayet açık olarak bu cengâ vere olan sonsuz aşkından bahsetti Bunun Mdabuli’nin bahası olan Tvabenlye kısuıı kendisine vermesi İçin İlk defa on, mütaakıben on beş ve en nihayet hattâ otuz sığır teklif ettiğini anlatıyordu.
Babasının neden böyle aksilik ettiği haklındaki sualime, hattâ Nguonun elçilerini neden kabul etmediğini sorduğumda, mütereddit ve korkak verdi, Sözlerinden şunu m iştim:
Tvabeni eskiden gayet mevki sahibi bir sihirbaz ve köy hekimi id). Bir kaç sene evvel baş kabile reisi Klpooso tarafından ve ihtiyarlar meclisi tarafından vazifesinden affedildi. Bu ise Nguoso'nun babası betti. Zehir — hayır aptallık — tarafından yapılan ithamlar Mdabuli korkudan üzerine olduğunu ve onun (ia denblre donakalmıştı. Hissi defnolunacaktır. bir müddet evvel aslanlar ta-1 kablelvuku ona ihtirda bulun- merhuma rahmet ve geride ka-rafııırtnn öldürülerek yendiğini muştu. Ondan tahminen u-j tanlarına da sabır ihsan eyle-anlattı. 'metre Herden geçen bir hay- sin.
Sihirbaz: Korku kokusu alıyorum diyor
edl-gel-
T’vabenl'nin sihribazlıkları-nın neden ibaret olduğunu ve bu yüksek mevkiden hangi kusurundan dolayı atıldığını Mdabull bana anlatmak istemiyordu. Yalnız oğlundan bu-
ya varmadan beni pençesine geçirebilirdi. Elimi uzatıp süâ-(Dcvı 6 ncı salılfede >
et-
cevap anl'a-

TEŞEKKÜR
i Emekli Albay Azız Hüdai Ak-, demir’in vefatı dolayısiie bizleri | her suret ve vasıta ile teselliye çalışan akraba ve aile dostlan-ı miza, merhumun (318) sınıf-daşlarına, İstanbul M. Komutanlığına ve merhumun hatırşinas silâh ve diğer vazife âr« kaclnşlanna, İstanbul basını ve mensuplarına yakın ve kadirşinas ulâkaiarıııdan dolayı ayn
tavassutta bulunmam için ricada bulunuyor ve hattâ lâzım gelirse Kipoosos müdahalesini temin etmemde ısrar ediyordu. Hayatım dalma gülerek geçiren bu kızın, bu suretle, ya kalbinden veyahut babasının eliyle öleceğini anlatıyordu.
Ben, bu zavallı kıza yardım edebileceğimi düşünü- ı yordum. Birdenbire Mdabuli- (ı nln vücudu kaskatı kesildi, yü-ı; zii donakaldı ve esmer rengi. ı kül rengi oldu. Ne olduğunu ; anlayamadığımdan Mdabull- , rin zehirlendiğini zannettim. ( Fakat aynı zamanda, kulübe- , nln dışında gayet seri hareket , eden uzıuı boylu bir hayvanın i ( gölgesi nazarı dikkatimi cel- ■
KÂZIM TANER'in Ö L t' M Ü
İzmir ve Şehrimizin tanınmış ihracat tüccarlarından Kırka-gaçlı
KÂZIM TANER
tedavi edilmekte olduğu Bams Les Baiues ılıcalarında 9 Temmuz 1950 pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi Marsilyadan şehrimize gelmekte olan Ankara vapuru ile 18 Temmuz salı günü saat 14 te Galata rıhtımına geiecekttç. Cenaze aynı gün saat 16 da merasimle Galata rıhtımında-|ki Tırhan vapuruna nakledilip ertesi günü İzmir'e sevkedile-gjı..,t.,.ı_ _ cek ve dinî merasim İzmir'de l^e^ blr- yapı,acak ai,e kabristanına -----------------------1.»— Cenabı Hak
nasıl
zannediyorum, ressama gidişin- , deki sebep,, karısı olduğu bu eski mücevherat hıreızma, adresini ve yeni hüviyetini bildirmemesi için rica etmekti.
^Hulâsa, dehşet İçinde, atölyeye koşmuş olacak. Orada, Quayre değil, bizzat Ramon'u, o esrarengiz Ranıon'u buluyor. Çünkü,, o da New-York’takl arkadaşının yerine haber almak İçin gelmiştir. Meşum bir tesadüf oluyor.
Heyecandan gözleri hatifçe sulanarak sustu; yesint İfade eden bir el işareti yaptı:
— İşte böylece, esrarın üzerinden perde hafifçe kalktı. Ancak, ben, bir noktadan emin değilim.
Yumruğunu masanın üstüne indirdi:
— Ramon Flag'ın hapishaneden çıkar çıkmaz, bu zavallı kadını neden takIbetllğbıi ve sarı divanın peşine neden diiş-duğiınü anlamış oluyorum Fakat.,.
Yere iftildi; sarı divanın ayağım itlılı. Birdenbire eiindekinl havada sallayarak: 1
t — İşte! — diye haykırdı. — Mücrimi buraya çeken mıknatıs Lşte! Mesul, ailenin felâketine, de bu sebep olmuş. Chamber-laîn’in mücevheri sekiz sene müddetle bunun içinde saklı kalınış. Vaktiyle sakladığı nesneyi, almak üzere, o adam, dün gece buraya bunun için girdi. Şimdi artık bütün düşüncelerim vazıh olarak anlaşılıyor mu?
Divanın içi oyuk ayağını yere fırlattı.
Jim, kapıınn yanında ayakta duruyordu.
Onun buraya geldiğini kimse farkçtmemiş.
Boulot, onun yüzüne baktı ve her şeyi işittiğini öğrendi.
Banker, boğuk bir sesle:
— Zavallı karıcığımı —dedi,— Niçin bana başvurmadı; Niçin, akıl danışmağa Qtıayre'a gitmiş? Ressam, onun hiç bir şeyi değildt ki...
Detektif, cevap verdi:
— Her halde sizi muzlarip etmemek için bunu böyle yapmış olacak,
Cranmore, kendi kendine ko-'nuşıır gibi:
— Üç sene müddetle, tam mânaslyle bahtiyar olduk —dedi.— Ve nihayet işte bu başımıza geldi.
Fransız, sözü kesti:
— Neylersiniz, hiç kimse ile paylaşılamıyacak bazı sırlar vardır. Ah. zavallı kadın!
— Carmen .tamamlyle masum bir insandı, Bauolt! (Şu Ranıon'u bulsak.
— Sabırlı olunuz, dostum. Onun da zamanı gelir.
Manderton, karannı vermiş gibi yazı masasının üzerine iğil-dl; telefonu çevirtil Scotland Yard'ı aradı. Cevap beklediği sırada, Boulot’ya sordu:
— Şimdi Flag nerede?
— Dün gece, Sohoo'da Levlne1 lerde yatmış. Az daha yakalayacaktım. fakat bir kadın, ona haber verdi. Ognonelerin yer altı meyhanesinde görünmüş.
Müfettiş, bürosu ile muhavereyi temin edebilmişti. Bir sürü emirler verdi. Ramon Flag'ın dosyasındaki parmak İzleri ve diğer teferruat meydana çıkarılmalı, Levine'Ie, Ognoe'nln Imuhiti, kontrol altına alınmalı
imiş.
Boulot. tavsiye etti:
— Limanlar, azizim... Limanları kontrol ettiriniz. Bilhassa Douvres'u. Folkestone'u.. Harwieh'i..,
Manderton. ahizeyi eliyle kapatarak sordu:
— Harwicb'l niçin?
— çünkü Amsterdam'a gitmek için oradan vapura binilir. Ve Amsterdam, Brüksel'le An-vers'le birlikte mücevherat ticaretinin merkezlerinden biridir.
Manderton, keskin vç sert sesiyle tamamlayıcı bazı İzahat verdi. Sonra, şömineye yaklaşıp zili çaldı.
.fim Cranmore'a dedi ki:
— Çok rica ederim, bayan Harburry’ye söyleseniz de yanımıza gelse... Dostum Boulot'un dediğine göre, san divanı almak teklifiyle clün gelen adamdan tafsilât almanın büyük faydası olacak.
Jim Cranmore. içeri giren hizmetçiyi bir müddet İstintak etti. Sonra. Manderton. Fransız» döndü; dostça bir ifade ite:
(Arkası var)
Ulaştırma bahisleri

Italyan demiryolculuğunda ki yenilikler ve ilerlemeler
□aldan dala
74 senedenberi değişmiş!
>
Elektrikli lokomotifler — Elektrikli ve motorlu trenler — Feribotlar — Buharlı lokomotifler artık tarihe karışıyor
Yazarı: Hüsnü Sadık DURUKAL
2565 ton hîcmlnde Serondo tsiromonte adlı feribot

kabil
638 bü-
gonlara şofaj terıtibaü yapılmaktadır. 3000 voltluk elektrik cereyanından istifade edilecek ve doğrudan doğruya elektrik hattan alınacaktır.
Marşandiz vagonları: İtalya-da eşya trafiğinin ehemmiyeti hakkında bir fikir edinmek için 1939 da bu trafiğin 150637 marşandiz vagonlyle temin edildiği söylenebilir. 1945 yılına kadar % 60 ı harap olan veya hasara uğrayan bu vagonların tamir veya yeniden İnşa edilmek suretiyle 1949 dakl Sayısı 124.0001 bulmuştur.
Feribotlar: Sicilya adası ile İtalya arasındaki trenler Mesai-na boğazından feribotlarla geçirilmektedir. İki sahil arasındaki vagon nakliyat servisi için 6 feribot tahsis edilmiştir. Tonajları 4000 ile 1262 arasında olan bu lerlbotlardan küçükleri her seferde 8, ortancaları 18-20 ve büyükleri de 25 vagon taşımaktadır. Bu feribotlarla günde ı her iki istikamette 1500 kadar , vagon geçirmek kabildir. Bunların en büyüğü 4000 ton hacminde Scilla adındaki gemi olup her seferinde 25 vagon taşıyacak kapasitededir.
Buharlı lokomotifler: İtalyan demiryollar idaresinin kabul ve tatbik ettiği ıslahat programı
tçindr ban bulunan yarım üst katlı büyük turizm modeli modern vagon
Italyan demiryolları idaresi- "d-y
nln 28210 kilometre uzunluğun- ®
dakl bütün şebekeyi, tanzim edilen ıslahat ve yenileştirme programı mucibince eiektrik-teşılrme kararında olduğunu diğer bir yazımızda belirtmiştik-Halen, İtalyan demiryolları şebekesinin elektrikle işleyen kısmı 10.000 kilometreye yaklaşmış olduğundan elektrikli lokomotiflerin süratle imalı ve çoğaltılması İçin çalışmalara hız verilmiştir.
Elektrikli lokomotifler: 1939 da mevcut 1531 elektrikli lokomotiften 1025 i son harb sırasında tahrip edilmiş veya hasara uğramış ve 1945 te elde işe yarar ancak 506 lokomotif kalmıştı. Son dört sene içindeki sürekli çalışmalar neticesinde bu miktar 1450 elektrikli lokomotife çıkarılmıştır İd, bu da şimdiki trafik ihtiyacını karşılamağa kifayet etmektedir. En son teknik ilerlemelerden faydalanmayı ihmal etmeyen İtalyan demiryolları idaresi, daimi elektrik cereyanı ile çalışmağa mahsus iki tip lokum o Ut kabul etmiştir. Bunlardan E 424 modeli orta takatta olup fazla m ey ilk. küçük kuturlu ve münhanlH hatlarda kullanılmakta ve bu model He fazla sürat tenimi olmaktadır. Halbuki, modeli lokomotifler I
yük takatte olup orta sikletteki trenlerin cer edilmesi için kullanılmaktadır.
Elektrikli ve motorlu trenler: özuıı mesafeler için büyük sür'-at temini maksadlyle yeniden 3 elcmanlı elektrikli trenlerin kullanılmasına başlanmıştır. 7 ( elemanh bir elektrikli tren sa- , atıe 160 kilometre sür at sağlamıştadır.
1943 de mevcudu 250 olan e- , lektromotrislerin sayısı 1945 te (46i ya düşmüştür, 1949 dakJ miktar ise (200, fi bulmuştur. . Yeni tip clektromotrtsler yolculara tam bir konfor temin et- I mektedlr.
Otomotrlslerr 1943 de mevcudu 895 olan otomotristerin sayısı 1945 te fl25’e düşmüş ve 1949 da İse bu miktar '6701 e çıkarılmıştır. İşletmenin daha ekonomik bir hale getirilmesi suretiyle ıslahı İçin termik oto-motrislerin kullanılmazı gittikçe artmaktadır. Harb sırasında hasara uğrayanlar tamir edilmiş ve seyrüsefere konulmuştur Yeni otomolrislerde 80-90 kişilik oturacak yer vardır,
Yolcu vagonları- 1942 de 12405 I mevcudu olan yolcu vagonla- i nndan 9924 ü harb esnasında tahrip edilmiş veya hazara uğ-'yatmur tıbi dû^r - Utai, ( -ramış ise de 1949 tarihine kndar KG’i” s -
um» «menlerle ,apl.
■anların miktarı 8400 t» bulmuş- ifin«. t - Olsun hayvan veva nrfıni -tur. I Bir hart 14 — Sıtma (Wı - İbaret
Harbin hitamını takip eden flk buhranlı devreler geçirilmiş „„,ıuımaır ve İptidai maddeler de tedarik edilmiş olduğundan yolcu va- Yunn gonlarınin tamirine ve yeniden j inşasına hız verilmiştir Yeni' ismi tip üçüncü mevki buJUi yolcu j vagonları evvelki tiplerinden 10 CJ ton kadar daha hafif ise de bu sote— yeni tiplerden çok iyi neticeler I ’ Rum m-m. ( - Mi-
ride edildiği aıılaşıiyor. Bunlar ! "wlt ,s K"c *"'" * — n,L *,ah* «u»tte 150 kilometre sür’alle ı Daımhöirao — E?«ınî h^* ~
Mân trenlerin dizisinde yer al- Yuiumd-o awg,va ı - Hanauiade. maltUuhr. ElektrikleştirlJmış! 2 — V»uya.na4am, 3 — Hahıp Mam. batlardaki yolcu vagonlarının '* — Dti1-Ml- 5 r p MUauı. « -elektriKl» B>(l»(pa, İyi. î — lmrkaAıkub, a —
ucıu-iKie urliıinlajn içjn bu va-(ftar
bütün şebekenin elektrikle İşler bar hale konulmasını hedef tuttuğu cihetle mezkur İdare artık buharlı lokomotiflerin yenilerini imal eUliı-memektedir. Bu İdarenin 1940 da elinde bulunan 4059 buharlı lokomotif miktarı 1945 te (1779) a İnmiş ise de hasara uğrayanlar tamir edilerek 1949 da kullanılmağa salih lokomotif sayılı 3440 ı bulmuştur. Bunlardan imkân nispetinde istifade edilmek suretiyle ekonomi teminine çalışılmaktadır. Italyatla elektrikleştîrllccek şebekenin uzunluğu arttıkça buharlı lokomotiflerin kullanılması ihtiyacı o nispette azalacak ve bunlar bir kaç sene sonra tamamiyle tarihe karışmış olacaktır.
Bununla beraber, balyada ol-Gun. diğer memleketlerde olsun, demiryolları idareleri de modem bir şekle ifrağ edilmekte olan tesisleri ve müteharrik e-devalı ile kendilerine düşen nakliyat işini zamanın ve ileri tekniğin icaplarına daha uygun olarak sağlamak suretiyle mensup oldukları memleketlerin iktisadı kalkınmaları hususunda kıymetli birer ekonomik vasıta olmak vasfını muhafaza edecekleri kuvvetle tahmin e-dilebilir.
7 mayıs 1876 tarihli Sabah gazetesinde şu yolda bir habur var:
• MemaUkl mütemeddincnln her yerinde sokaklar şafakla beraber, yani herkes evlerinden çıkmazdan evvel süpürülüp temizlenmek âdet olduğu halde bizde herkes evinden çıkıp işine gücüne gitmekte olduğu sırada sûpüriilmektedlr kİ bu, süpürenlere zahmet verdikten başka gelip geçenlerin tacizini mucip olduğundan şe Şehrema-neti behiyesinln dikkatini davet ederiz,•
Aradan 74 sene geçmiş olmasına rağmen vaziyette hiç bir değişiklik yoktur. Buğun de hâlâ İstanbul'un temizliği herkes sokaklara döküldükten sonra boşlamakta, halk zorla toz, mikrop yutmağa mecbur tutulmaktadır,
Avrupada şehirlerin temizlenmesine geceleri saat ikide başlanır. Asfalt sokaklar evvelâ bol su ile yıkanır, su bütün pislikleri, mikroplan alır, götürür. Bundan sonra iş asfaltı kurulamaktan İbaret kalır. Almanya gibi temizliğe çok dikkat eden memleketlerde, bol su ile yıkanıp temizlendikten sonra sokaklar, evlerde tahta siler gibi bezlerle silinip kurulanır. Her taraf âdeta .bal doksan yalanır» halini alırdı.
Biz bu kadarından vazgeçtik, hiç olmazsa temizlik yaparken ortalığın toz içinde kalmamasına dikkat edilse... Bundan şlkâ yet edildiği zaman Belediyeciler daima su kıtlığını ileri sürerler Fakat İstanbul gibi üç taralı denizle kaplı bir şehirde bu mazeretin hükmü yoktur. Terkos kâfi değilse deniz suyunu yükseklere çıkartarak, yahut arozözlere doldurarak, sokakları sulamak pek âlâ mümkündür. Ve bu büyük bir sıhhi ihtiyaçtır. Fakat ne hazindir İd, doktor olmalarına rağmen ne.kanvarl bir
LûLfi Kırdar, ne Fahrcddln Kc-, karşılamıştım! rim Gökay bu meseleyi ciddi gittiğimiz Marmara adasını surette ele almamışlardır. Hal- gördükten sonra hayretim zail buki veremin gittikçe arttığı bir sırada bunun ön plâna a-lınmaFj lâzımdı.
Son seneler zarfında şehrin bir çok caddeleri asfalta çevrildi. Asfalt sokakların mutlaka su ile yıkanması lâzımdır. Halbuki bizde yıkamak şöyle dursun, bolca su bile serpilmiyor. Baran bir arözüz geçiyor, ortalık hafifçe ıslanıyor. Fakat ou-nuö hiç bir faydası olmuyor. Sokaklarda aynı pişlik devam ediyor.
Sabahları Sirkeci civan gibi asfalt caddelerin hali cidden fecidir. Her taraf insana bulantı verecek kadar pistir. Temizlik işlerile uğraşanlar bu pisliği ve mikroplan havaya kaldırmak suretile gûya iş görüyorlar. 74 senedenberi vaziyvt hiç değişmemiş, çok yazık!...
SERÇE
Milyoner Taylor, Marmara adasında kendisini tanıyan yerliler arasında
Marmara adasından notlar
Milyoner Taylor, adada bir çocuktan farksızdı
Seyyar vapuruyla gidiş — Bayan Marika Taylor’un bir endişesi: Ayaklar karyoladan dışarda mı kalacak? — Çeşmeden avuçla «u içen Taylor, yolda Tasladığı bir sıpa ile sarmaş dolaş olup resim çektirmekten de zevk duyuyordu.
Eski vatandaşımız Marmara adalı Taylorun 44 senesini geçirdiği, 90 milyonluk bir servet, bu arada 1000 odalı bir otel sahibi olduğu Amerıkadan ■çal-kıp da adaya gelişini Ameri -acalplik olarak Fakat birlikte Marmara
oklu. Meğer milyoner, Marmara adasında yalnız doğduğu evini bir kere daha görmeği, çocuk iken olta attığı kıyılarda balık avlamağı değil: pırıl pırıl kumsalı. ayna gibi denizi, bol balığı, mükemmel içme suyu, fevkalâde havası 33e bütün tabiat güzelliklerini bir arada toplayan Marmarajn doya doya seyretmek ve çocukluk hatıralarını çınlandıra cani and t ra beş altı gününü geçirmeği arzu ediyormuş! Yıllarca bunların hasretini çekmekte yerden göğe kadar haklı imiş...
Yazan
Cemaleddin BİLDİK

[BULMACA]

I «rir harf, edatı.
! YuluruUn uMtlıya, 1 — Sık'nudau kurlu İmale 2 - Büyük Udin - Bu ı Lrml. □ — Birer birer. 4 — ,da bir tehir - Çivinin »a-nijmi rüriiğtı « — üc -Yeniçeri tlrreUerır.rten. 1 — TeıU (larni demektir - Temi jekll ■ — trle batlı.
Su yüzünden işlenen cinayet Tokat 15 (Akşam) — Erbaa-nın Değirmenli köyünde su yüzünden bir cinayet İşlendi. Öğrendiğime göre, ilçenin Değirmenli köyünden 338 doğumlu AH Yücekaya kendisine alt tütün ekili tarlayı sularken başka bir tarlanın suculuğunu yapan aynı köyden Hasa Yılmaz. Aliye yaklaşarak:
— Bu su birim tarlaya akacaktı. Sen ne hakla suyumu kestin? Diye sormuştur.
Ali de:
— Bu suyu bana heyet demiştir.
Tam bu sırada oraya diğer sucular da Aliyi edince Haşan Yılmaz, birdenbire hiddete gelmiş ve belinden çıkardığı parabellum labanc asiyle Aliyi başından vurarak öldürmüştür.
KaaUI Haşan Yılmaz, vakayı !ç muiaakıb kaçmış olup janetar- 1 ma kıratından aranmaktadır.
verdl!
gelen tasdik
Kepek ihracı
İzmir ticaret odasınca, ton kepeçin İhraç izin verhmişLir.
Biga seferini yapmak ve yolda I bizlcrl Marmara adasına bırakmak üzere Tophane rıhtımından harekete hazırlanan Seyyar vapurunda başka gazeteciler de vardı. Mesiekdaşlanm bir taraftan Taylorun, diğer tarar-tan da madam Marika Taylorun Türkiye hakkıııdaki intihalarını soruyorlardı, 14 yaşında Marmara adasından ayrıldığım söyleyen Taylor, •Amerlkada tam 44 sene yalnız Marmara adasının değil, Tiîrkiyenin hasretini çektim» demek suretiyle yurdumuzun ve bilhassa İstan-bulun tabii güzelliklerini anlatıyor. eşi madam Marika da zevcinin 44 sene bu güzellikleri görmek fırsatını kollamakla cidden haklı olduğunu söyllye-rek çok müsbet intibaalar ’f eüzel hatıralarla Anıerlkıya döneceğini İfade ediyordu.
14 yaşında Marmara adasından ayrılan, hayatta muvaffak olabilmek İçin bütün meşakkatlere, hattâ bulaşıkçılığa bile katlanarak 90 milyonluk bir servetin sahibi olmak saadetine erişen Taylorun eşini pırlantalar, lüks elbiseler içinde göreceklerini sanan vapur yolcularının inkisarı hayale uğradıkları gözden kaçmıyordu. Çünkü olduğu I. Ma-

50f-
rika olduğunu öğrenince duk:
_ Kumsunuz galiba?
— Evet! Evet! dedi. RomanyalI bir rvm ailesinin kızıyım.
— Arnerikaya ne zaman gittiniz?
— B5r yaşında imlşlm...
— Siz de, zevciniz gibi, doğduğunuz yeri görmek Istlyor-ınusunuz?
— Arzu ediyorum. Belki ölr gün bu fırsatı da elde ederi2.
Seyyar vapuru mürettebatı, başta kaptan olduğu halde Amerikalı misafirlere fevkalâde kolaylık gösteriyor!ar. 7S yaşında ihtiyar bir gemi olduğunu öne sürerek bir çok kusurlar bulabileceklerini, fakat yepyeni yolcu gemilerimiz bulunduğunu da bu arada anlatıyorlardı. Bu esnada bayan Marlku. nda açıklarında bir noktayı İşaret ederek oradaki küçük teknenin et rafına martllerin toplu halde inip havalanmalarının sebebini öğrenmek isledi. İçimden 'Eyvah’ dedim. Çöpleri döktüğümüzü, martıların da bunları yemeğe ge-ldlkierinl söylerlerse çok fena!» fakat geminin zeki kaptanı sualin cevabını verinceye kadar:
— İhtiyar gemimiz! gezmek istemez misiniz? diyerek Amerikalı seyyahları yerinden kaldırdı. tibür tarafa görürdü. Se yazık kİ gemi gezilirken rop tekııe-tinc biraz dalı» ynkla.ul-l mış oldu ve İki seyyahtan bu kusurlarımızı gizlemek İmkan uz hak geldi! Çöpleri orada denize düklüğümüzü yakiııen gören Amenkahlar, bunları yakarak sağlanabileceğine
Milyoner Taylor, eşi ile birlikle aralarına aldıkları sıpa ile çektiriyorlar
işaret ettiler. Gerçi bu. birim de bilmediğimiz, yazmadığımız varokı mihri kim dinler... nerirt çöpleri etmemiz hususunda dikkatimizi celbetmeslnde kendi payına da bir ehemmiyeti vardı. Ve bu, hiç şüphe yok. yıllarca hasretini çektiği ve nıetbede ede bitiremediği Marmaranm çöplerle kirletildiğine üzülmesi İdi...
zaman zaman şey değil, amma vefayı kim okur» Amerikalı milyo-yakarnk tetlfade nazarı
Seyyar vapurunda yemekteyiz... Listeyi gözden geçiren Amerikalı .Marmara pilâvıma parmak basarak:
— Çok güzel! diyor. Bu >kl kelimeden başka Taylorun hafızasında kalan türkçe kelimelerin yekûnu beşi geçmiyor re İngilizceyi bırakarak ramca ko. nuşttyor.
Bir aralık sofrada, bayan Marika Taylor. Amerikayn çok az Tıirk seyyahı geldiğinden bahsediyor ve:
— Amerika, Türkiye kadar tabii güzelliklere malik değil ama. görülecek yerdir, diyor.
Bir arkadaş. Türktyedr kentlilerini sıkan bit şey olup olmadığını öğrenmek istedi.
Konuşmalarında espri yapmaktan fevkalâde zevk duyduğuna kani olduğum bayan Taylor:
— Her taraf güzel, her şey iyi... Sıkıntı duyduğumuz hiç hlr şey yok. Yalnız bir endişem var. diyor.
Merakla soruyoruz:
— Öğrenebilir miyiz?
(Arkası altıncı sabifenr)
Mahkemelerin yaz tatili
Ankara 15 ı Akşam) — 20 tem , muzda mahkemelerin yaz ca-llll başlaması dolayısiyle, Ada-llet Bakanlığı, heı şehrin nöbet-'her ikisi de mümkün ı iç! mahkemelerinin bir listesin!,kadar sade giyinmişlerdi, jyıa-. İstemiştir. |rlkr. Taylor'un arkasında lüct-
I İl. Belediye seçimleri bu tatil vcr& ve ucuz kumaştan bir rap,
'taklarında da vapur dumanı renginde çorap vardı. Parmağındaki alyanstan, kolunda bir zincir bilezikten, boynunda da bir dizi İnciden başka mücevherat yoktu. Milyoner Taylor d» pek Mide giyinmişti, Hattâ diyebilirim ki Seyyar vapurunda ondan daha şık. fakat aşla milyoner ol-İmayan yolcular vardı... :
*
Madam Taylorun İsminin Ma-! İstifadeler
■ devresine İsabet edeceğinden, i başında bir hasır şapka, ' nöbetçi mahkemelerin tesbitinc lüzum görülmüştür.
500
edilmesine
Türkiye bisiklet birincilikleri 1950 Türkiye bisiklet birine!-ilkleri 21 ve 23/7'950 günleri İstanbul'da yapılacak ur.
Devlet Havayollarının Hac seferleri
Ankara 15 • Akşamı — Devlet Havayolları Hac seferleri için hazırlı klanını tamamlamışı ir. Gene! müdürlükte kurulan bir , komJtyon hacıların rahat seyahat yapabilmelerini temin ede-|cek tedbirleri almıştır.
S°hlfe 8
16 Temmuz 1950
I
Mimoza
J HER AKŞAM J^H.* HİKÂYE
Küçük Hilde daha İki yaşında ikeıı, annesinin tanıdıkların don biri onu görür görmez, tak • dlrkâr bir sesle:
— Bu, ne güzel ve sevimli kız! Mimojaya ne kadar da ben zlyor! diyerek hayranlığını izhar etmişti, O günden beri şimdi 16 yaşına basmış olan genç kızın adı Mimazo kalmıştı,
Hakikaten o kadar güzel, o kadar esiri bir yaratıktı kl onu görenler, çok yaşanuyacagını ve bu fâni dünyadan çabuk göçeceğini anlıyorlardı.
Uzun sarışın bukleleri, nurdan yapılmış bir çelenğe benziyor. ve parlak tözleri de solgun çehresini aydınlatıyordu.
Anne ile babası, bu biricik kız lanna peresliş ediyorlardı. Mimoza. bu sevgi tezahürlerini, gurura kapılmadan takabbüi ediyordu. Kalbi sonsuz bir iyilik ve sevgi İle dolu idi.
Doktorlar, dünyaya geldiği za man uzviyetinin çok zayıf ve kalbinin çok hassas olduğunu söylemişler ve çok yaşamıyaca-ğı hakkındakl korkularını sak-lamanıışlardı. Bu sebepten dolayı Mimoza, diğer kızlar gibi mektebe gitmemiş, yedi yaşına basınca, kendisini evde okutmak için bir muallime angaje edilmişti. Genç kız. limonluktan dışarı çıkanlmıyan narin ve hava tesirlerine mukavemetsiz bir çiçek gibi büyütülmüş, içinden dışarı çıkamadığı odasının pencerelerinden sokakta oy nıyan çocukları gördükçe güze! gözleri yaşlarla nemlenmişll. Fakat bir gun olsun annesine kendisini diğer çocuklar gibi oynamağa ıtiçln serbes bırakmadıklarını sormamıştı.
ber yüzdüklerini, sonra sandalla gezdiklerini, yarın da yine buluşarak tenis oynamağa gideceklerini ballandıra ballandıra anlattıktan sonra:
— Ah Mimoza! Bu akşam sana çiçekle çikolata getirmeği unuttum. Bana danlmıyacaksm, değil mi? diye sordu.
Genç kız, sesi hafifçe tltrlyc-rek ve gülümsemeğe çalışarak;
— Kayır Rayner. sana ne diye darılayım? cevabını verirken, güzel gözlerinden inci tanesi gibi iki yaş damlası yanaklarından aşağı süzüldü.
Gece herkes uykuya daldıktan sonra Mimoza, meyus ve ve perişan yavaş yavaş karyolasından kalktı. Kalbinde sonsuz bir ıstırap duyuyordu. Raynerin, başka bir kızı sevdiğini anladıktan sonra yaşamak İstemiyordu. Elini uzatarak tuvalet masasının çekmecesi İçinden vero-nal şişesini aldı, doktor, uykusuz kaldığı geceler, birkaç damla İçmek için bu ilâcı kendisine vermişti.
Genç kız, veronal şişesini te* reddüd etmeden dibine kadar içti ve bir daha uyanmamak üzere ebadı uykuya daldı.
Mimoza, şimdi on yedisine bas inişti Derken hayalın cereyanı nı değiştiren bir hâdise vuku buldu. Babasının Hlndistanda oturan bir dostu, oğlu Rayııe.-l bir İki sene İçin Berline göndereceğini bildirmişti,
Genç kızın babası Langer. misafirini güler yüzle karşılamış ve kendisine münasip bir yer buluncaya kadar iki üç ay evinde misafir etmiş, bu suretle delikanlı Mimozayı hergün görmek imkân ve fırsatını bulmuştu.
Rayner uzun boylu, çehresi güneşten esmerleşmiş çehresinin hatları tııânalı, dinç ve gürbüz bir delikanlı idi. Evin uzun senelerdenberl sükûnet içinde yüzen odaları, delikanlının şakrak kahkahaları ile çınlamağa başladı.
Delikanlı, eve gelir gelmez, Mösyö Langerİn elini sıkmış. Madam Langerin elini eğilerek öpmüş ve Mlnozanın minimini ellerini, birkaç dakika 1-çin avucunda tutarak, gen; kıza içinden gelen bir hayranlıkla:
— Ne kadar da güzelsiniz; 6özlerini kekelen.işti.
Rayner, Mösyö Langerin fabrikasında staj görüyordu. Fakat cumartesi günleri öğleyin fabrikadan ÇLkınca Mimozaya çiçek buketleri ve çikolata paketleri getiriyor, Hindistanın ekzotlk manzaralarından, vahşi Çengel ormanlarından uzuıı uzun bahsediyor, genç kız da delikanlıyı meftun ve hayran dinliyordu.
Mimozanın masum ve hassas kalbinde delikanlıya karşı yavaş yavaş perestiş derecesine varan bir aşk parlayıverdi. Gözlerinde ihtiras alevleri parlıyor, fakat içini kemiren derdi açığa vurmuyor, ruhan hasta olanların ince şuur ve İdrâkiyle, tatlı masalın uzun sürmiyeceğln! seziyordu.
Raynerin, ısrarlı bir şefkatle gözlerini üzerine dikmesi, gene kızın kalbini heyecandan ürpertiyordu. Fakat Mimoza, çok saf ve tecrübesiz bir kız olduğu İçin, delikanlının kendisine atfettiği bakışların aşk mahsulü değil, kendisini İçli ve hastalıklı görmekten duyduğu kardeşçe bir şefkatin mahsulü olduğunu anhyamıyordu.
Bir cumartesi günü delikanlı, eve gelmekte gecikil. Mimoza, sessiz sadasız odasının İçinde mekik dokuyor, sevgilisinin ayak seslerini işitmek ümidiyle İkide bir kulak kabartıyor, sık sık odasının penceresini açarak caddeye bakıyor, vakit geçtikçe sabırsızlık ve telâşı da artıyordu. Fakat nafile!
Jlavner, o gün sofraya oturulacağı esnada çıkageldi. Yorgun, fakat sevinç İçinde İdi. Gençliğin verdiği hvyeçonla sevimli bir kızla Vanzte'de gezmeğe gittiğini, saatlerce bera-
hı namlusundan tutup b rafa alabilirdim ve beni van göremezdi. Bu suretle hareket etmek istiyordum. Fakat şu yerlrrdeki hasırların çıtır-dısı. durduğum yeri ifşa ediyorlardı. Çok geç kalmıştım. Artık harekete geçmek İmkânı kalmamıştı. Aslan kulübenin içinde hâkim olan yan karan-
Mahkeme Koridorlarında
Italyan köylerinde yılan merasimi
Kırk sene hapishanelerde yatsında aklı başına gelsin!
İtıılyada eski bir inanışa göre. X uncu asırda yaşamış olan ıçınoe nmuıu w»:ı yun ««u- Dovenlco İsmindeki Aziz Co-lığa gözlerini alıştırmışu. H’.,r|l'u,l° köyünde dolaşarak diş an İçeriye atlayabilir ve ikimi- ağrısına ve yılan sokmasına 2i öp parçalayabilirdi. Ben tam karşı İyi gelen bir çok mucize -kapının yanına gelmiştim ve 1er göstermiş. Bugün de Azizin aslanın çok kuvvetli nefes olmasını aramızdaki dar bir çaıı ve ut bölmesinden işitiyordum. Ufak bir pençe vuruşu ile. beni yer* serebilirdi. Ben silâhı- ’Ba5 5 ûncû 'ah‘lrde>
ma uzanabilecek bir durumda yorkun yanı başındaki Baltlnuır idim. Ellerim ter İçinde silâhı- ( şehrinde tramvayın ve otobüsün mın soğuk namlusunu birden ‘ >
kavradım. Bir gök gürlemesi gibi homurdanma, silâh elime geçmişti. Bir altın sarısı şimşek. üstüme bir dağ yıkılmış gibi oldu. Aslan vc ben bera- _. ... .
bgr yere yuvarlandık. Ben yarı dadılık eden açLk kapıdan dışarı düştüm. So- zenci kadınlar pek merhametli ğukkanlılığımı muhafaza ettim imişler Boyleleri cidden sevi-ve derhal gözlerimi kapadım, liyor. Fakat lokantalarda hlz-Çünkû dışarda gayet kuvverîi met edenler arasında pek aksi, güneş ziyasından gözlerim ka- 'pek nalet olanları da vardır. Bir maşacaktı. Canavar kulübenin sandviçi İnsanın kalasına vurur içine düşmüştü vc bu sefer gibi veriyorlar Sokaklarda zil j ikinci bir hücuma geçecekti, zurna sarhoş dolaşıp ötekine öe-Ben hemen diz çökerek nişan rlklne sataşanlar çoktur. Yine aldım. Mdabuli'ye aşağı diye »on günlerde bir zenci bir harlı bağırdım. - I malulünü, ortada hiç bir se-
O hemen kendisini yere attı. bep yokken bıçaklamış, üç beş Bir ses ve bir silâh sesi, ar- zenci de gece barlarından blrl-kasmdan dehşeti! ter kokusu ni basarak müşterileri soymuş-keskln barut kokusu v, . „ ’tr — '• ■-■-
na varın kuvvetli nefes alması [detil idiler, ve kan kokusu.
Aslan bir daha homurdanmaya başladı. Canavar yalnız dolaştırdı, Sokakların kaldınm-yaralanmıştı. Diz çökmüş yer- larında beyazlar çoğalıp side uzanmış yatan Mdabuli İle yatılar azalmıya başlayınca kapının önünde duran bana. Harlemden çıkmak üzere oldu-yanl ikimizden birimize sesini gumuzu farkediyorduk. kısarak nişan alıyordu. I Amerikalı dostumuz bizi Ko-
Bıı kulübenin civarında bir lumbiya üniversitesinin öniiıı-çok kulübeler daha vardı. Ora-i den geçirip şimal Ameri kası ile da olan insanlar benim silâh cenup Amerikası arasındaki esle sesim üzerine kendilerini kur-'lik savaşlarında şimal kuvvet-tarablllrlerdi. İkinci bir kurşu- terinin kumandanı general num ancak vazıyeti kurtarabt-. Orant ın mezarına götürdü, lirdi. Ayağa kalkarak, yere mj-, Esirliği kaldıran kuvvetleri ga-vazl ateş etmek imkânsızdı. Up getiren bu kumandanın nıe-Beniın ikinci kursunum kalbı- zarı şlmallller ve cenuplular mm ikinci vurmaslle atılmış tarafından olduğu kadar zen-olması lâzımdı ve bu suretle çiler tarafından da saygı ve bu işe bir son verecektim. Y.ı- hayranlıkla ziyaret ediliyordu, nl aslanı tam kafasının ortasından vurarak, beynin! parça-| layacaktırn Silâhımı sıktım, kurşun aslanın kafasını parçaladı. canavar daha anlamaya imkân bulamamıştı.
Bu olayları mütaakıp kulübe bir şeytan kazanı halini almıştı. Her taraftan koşuşmalar, ahırda sığırların korkudan mumlaması. Tvabenl dahi koşarak gelmişti ve bağırıyordu. Kadınlar. kızlar çocuklar, hepsi bağrışıyorlar, ağlaşıyor ve birlerini iterek ölü aslanı Hince ürperlyorlarclı.
Artık kulübeden dışarı çıkabildim ve nefes aldım, silâhıma tekrar bir kurşun sürmekte iken Ttvabenl yanımda duruyordu, birbirimizin gözlerinin İçine kuvvetlice baktık. ____________________,________
Bu aslan nasıl oldu da İçeri vet «korku» diyordu, girebildi diye keskin bir seda] (Arkası vm!
hötıraşını anmak için her sene Cocullo köyünde festivaller tertip edilir. Festivallerden 9 gün evvel kadın, erkek, çoluk çocuk butun köylü dağlara çıkarak yılan toplamağa ballar. Festival giinü köylü kiliselere dola-
Amerikan masalı
Seyahat Mektupları:
arka tarafında otururlarmış. Ncvyorkta umumî hayata serbestçe iştirak edebiliyorlar. Lokantalarda hizmet eden zenciler arasında çok naziklerini goı-düm. Beyazların çocuklarına şişman şişman
• Bavtarafı 3 üncü sahifedcı Öğle üzeri, öğle yemeği.
1 — Ordövr denilen karışık çerez, (kl. Garp memleketlerinin hepsinde mûtattır) blra2 salata. bLraz tuışu, biraz sar-dalyanısı. salamuramsı, tülün-lenmiş balık, biraz zeytin, mayonezli ıvır zıvır Cümlesi, arzunuza göre bir tabağa konuluyor.) Bunlar yerine çorbayı da. yahut et suyunu da tercih edebilirsiniz. Çorba, ekseriya, sebze ezmesi çorbasıdır. İçinde seyrek şehrlyecikler vardır. EL suyunun rengi gayet koyudur. Onun da içinde bazan şehriyeler yüzer. Her nedense, bu et suyunun ismi «borç» dahi oluyor.
IBazı lokantalarda, yukarıkl 1 numaradan önce İlâveten kavun, yahut grepfrut“tan birini
Koridorda yüzü sanlı ha- ri çatır çatır kırılmış da sinim teyze çatık kaşla homurdanıyor:
— Bu memlekette yaşanmaz artık. Cehennemden farkı kalmadı. Başımı alıp da nerelere gitsem, bilmem ki.
— Geçmiş olsun, teyze hanım. Yüzüne ne oldu?
— Ortalık cehenneme döndü, diyorum ya, oğlum. Nerede o eski zamanlar? Sokaklarda sere serpe gezip dolaşırdık. Şimdi dört yanımızı canavarah sardı. Kırk besmele çekmeden bir adım atamıyorum. Sıcaktan turşuya döndüm, dalgın dalgın gidiyordum. Kulağımın dibinde birdenbire vırrrak deyince nasıl sıçradım bilsen!
— Kulağının dibinde canavar mı bağırdı?
— Ne olduğunu farkede-medim ki. Yerimden sıçramamla beraber kendimi üç adım ileriye attım.
— Vah vah! Sıçrayınca düştün demek?
— Düşmezdim amma insanı kendi haline bırakmıyorlar ki. Sıçrar sıçramaz karnım bir şeye çarptı, yu-vartandım. Bu sefer bir çığlık koptu. Aman Yarabbi, ne kadar da cırlak sesi varmış kahpenin! Altımda bağırdıkça yer yerinden oynuyor.
— Bağıran kim, hanım yze?
— tşte, karşıdaki şıllığı görmüyor musun? Baksana, onun da yüzü gözü yaralandı.
— O kıza mı çarptın?
— Cinler çarpsın sürtüğü. Altımdan kalkıp da; «Ne yapıyorsun, kör karı? - diyerek bir de beni azarlamağa başlamaz mı! «Bre kâfir oğlu kâfir! Sana kim dedi ki, boşalmış üzüm küfesi gibi sokağın ortasında o kocaman kalçalarını getir de benim önüme koy? Otomobilden kaçarken senin yüzünden bu hale geldim. Senin İtte işin vardı orada?-* dedim. Benim ne günahım var. a evlâdım? Kaldırımın ortasında eğilmiş, gemi gibi kalçalarını önüme dikmiş. Sıçrayınca çarptım, o yuvarlan-di. ben de üzerine kapaklandım.
— Sonra da kavga ettiniz öyle mi?
— Hem suçlu, hem güçlü kahpe. Beni yuvarladığı el-' vermivormuş gibi, karşıma | geçmiş de ağzına gelen lâkırdıyı söylüyor. Düdük se-, sini duyunca kaçmıyacak-tım da otomobilin altına gi-ingiıizierin, bizler gibi, bol recektim zahir. Baktım ki miktarda çiğ meyva yemedikle- i susmuyor. ağzının ortasına rini de, ekseriya haşlıyarak ve- . .. -
ya üzerine kremler dökerek yediklerini buraya ilâve edeyim.
rak âyin yaptıktan sonra toplanan yılanlar merasimle öi-dvriilçrek gömülür.
Yukarıkl klişelerde Dovenlco festivali İçin toplanan yılanları görüyorsunuz.
ce tenevvü değil, miktar geniş-
1 lemlş oluyor
4 — Pasta, yahut dondurma, yahut kremli meyva. yahut peynir. Bazı lokantalarda bunlardan bir İkisi bir arada ve ilâveten peynir veriliyor. Fakat, bizim beyaz peynirin, kaşar peynirinin OsmanlI İmparatorluğu sinirin rina mahsus olduğunu bilmiyen yoktur, sanırım, İngll-terede elbette bunları bulmak mümkün değil. Mamafih, kavanozlar İçinde, kâse yoğurdumuza benziyen yoğurt bakkallarda satılmaktadır. İlk hece «yo' değil (yal diye telâffuz ediliyor,
İngiilzlerln, bizler gibi,
•e rU'(l?r..?‘:''.î,C''XOrkl“l“''I’ek h“ 3' ‘«rtyottar İnglluredekl «s.-vunlar tatsızdır, fakat nefis kokuludur. Bizim balkabaklarının rengindedirier Yemeğin başlangıcında yenildiği halde, ü-zerltıe şeker serpiştiriliyor. Tuzla yiyene raslamadım. Halbuki bu kabil kavunlar, başka memleketlerde tuzla yenirmiş.]
2 — Pek mahdut cinsli, pek mahdut pişirme şekilli (haşlama. yahut tava' balıklar. Garnitürleri ve sosları da pek mahdut. Garnitür, haşlama patates, tavadan geçmiş patates. Aynı şekilde bezelye, fasulye. Bizim sıcak yediğimiz yemekler ılık olarak verilir. Garnitürleri arkadan yetlşlnclye kadar büsbütün ılıklaşır. [Çaylar, kahveler de hep ılık.T Listedeki etlerden, tavuklardan, ördeklerden birini de. balık yerine 3eçsenlz vaziyet değişmez. Aynı tarz basit pişirim. Aynı soslar, aynı garnitürler. Bu itibarla, Recep Pe-ker’in cidden hakkı varmış: Türk halkı mütenevvi gıda alıyor, Fakat İngiltere Kıralı, Fransız aşçı kullanırmış. İngl-Uziere sordum:
— İhtiyar kadınlarınız, süslü şapkalarını giymiş, sokaklarda, otllerde, lokantalarda, ’ iarmıza kim bakıyor?
Cevap veriyorlar:
— Yalnız torunlarımız meselesi değil, Aynı zamanda yemek meselesi. Onun İçin İngiliz kabahat! İnkişaf edememiştir. Hep lezzetsiz yemek yeriz.
3 — Bazı lüks lokantalarda' öğle yemeğinde diğer bir ter-cLh vardır. Fakat o da, 2 numaranın aynı yemeklerdir. Böyle-
Mr. Jones bizi Harlemde iyi
öğle yemeği ile akşam yemeği arasında kuşluk çayının tıpkısı bir çay (yahut kahve) daha. Akşam yemeği de, öğle yemeğinin tıpkısı.
Yarın, gelecek hafta, gelecek ay, hep aynı liste. Çarşıda patlıcanlar. baklalar. fasulyeler boldur. Bilmediğimiz sebzeler de vardır. Lâkin bunlardan müstakil yemekler pişirilmiyor Yalnız garnitürde, ordövrde, İngiliz turşusunda kullanılıyorlar galiba... *
Bir de. tngllizlerin mahdut yemeklerinden bıkan ecnebiler, bunları kendi milli yemekleri haline getiriyorlar.
Şevket RAİM)


biri-gö-
MATBAACILIK DERGİSt
Matbaa teknisyenlerinin meslek mecmuası olun -Matbaacılık Dergisi» nlıı temmuı ayma alt 2 nci sayısı çıkmıştır.
Flatl kuruş olan bu dergiyi mat-bacılara tavsiye ederiz.
İSTANBUL KLİNİK DERSLERİ
Aylık Tıp dergisi. 11 üncü sayısı çıktı.
torun-
He kentlisine bir sual sordum.
— Ben de bilmiyorum, diye gayet alâkasız omuzlarını silkti. Ben kendi kulübemde idim ve birden ince uzun burnu titredi, şu meşhur sihirbaz:
«Korku kokusu alıyorumı
Ben, her gittiğim memleketin milli yemeğini aradığım İçin, en orijinali bulmak merakınday-dım. İskoçyada. tatlılar sırasında, acayip isimli bir İskoç maddesine raslayıp ısmarladım. Bent taklld eden arkadaşlar da «Bize de!» emrini garsona verdiler. Gele gele, fırınlanmış bir yuvarlak hamur üzerinde ezik bir peynir, üstünde de bir kara balık dilimi geldi.
Halbuki, kavunları başlangıçta yemiştik. Suratlarımızı tasavvur edin!
HALKEV^R^55!
.1. KURUMLAR
e-
Türk Ocağı riy»s(tinden: w ten-l muz 1050 pazartesi Rilııü saat 15-11 arasında Türk Otajı azalarının (bayramlaşma İçin Ocak merkezini togrtf çimekti rka olunur.
r.
V i
fatım kırmızı kanlar ilen boyanmış. «Ah Mayrik, bu-raa tez gelesin, yoksam kl ben mefat edoorum» deyi bangır bangır bağırır iken bir de bakoorum ki sırtımın üstünde biri yatoor. Onu görünce korku ilen ağzım dilim tutulmuş.bu kerek de; «Sen kimsin, zo? Eşkıyasın, yoksam ki gankstersin? Üstümden kalkmaz isen şindi-cek komiser beye haber vereceğim •. diyerekten feryat etmeğe başlamışım.
— Demek korkudan senin ağzın dilin tutulunca feryad ediyorsun öyle mi?
— Heee! Burnumun acısı ilen'canım yanıp kavrulmuş ise helbette ki feryada baş-LL lamişım. Sankim ben döşe •tQ olmuşum da karı üstumefi gelmiş, ırahat ırahat vatoor^^
— Kadına küfretmişsin.
— Her ne ki söylemiş i- O sem evi etmişim. Ağızlarım, _ dillerim sağ olsun. q
— Sen de ondan davacı*— mısın? 2
— Eveet. Hem öyle bir da- (D va koyacağım ki kırk sene> hapishanelerde yatsın da Q) Matmazel Nıvart.ı yerlere serip de üstüne vatmanın.}— ne demek olduğunu evire ağnasın Hakim beye reca o edeceğim, kaybolan dört tane incimin parasını o kandan alsın. Eğerkim vermezJB hanede dört seneCO fazla yatırsın. P
ir çağırdı. Matma-/\ zel Nıvart fici yuvarlanır si-bi koşarak gitti.
Ce. Re.
Marmar adasından
şamarı yapıştı rıverdim. O da bana el kaldırdı, karakollara kadar sürüklendik. Bu canavarların içinde insan yaşıyamaz vesselam. Ben bunu bilir, bunu söylerim.
Öbür kavgacı orta boylu, tostombalak. bıngıl bıngıl bir ermeni dilberi. Biz yaklaşırken o da kaşlarını çattı. Bizim kasketli delikanlı sokuldu:
— Kaza atlatmışsınız, geçmiş olsun, matmazel.
Şiş kapaklı iri gözlerinin aklarını belertti:
— Demincek ten beri o karı ilen karşı be karşı durmuş da benim üzerime muhabbet etmişsiniz heee?
— Biz senin için fena bir şey söylemedik ki. Büyük hanımla çarpışmışsınız da onu anlattı, dinledik.
— Karının gözleri kör olmuş ise kusur bendedir?
— Kadının önüne dikilmişsin, o da otomobilden kaçarken kazara çarpmış.
— Eğerkim kaza ilen olmuş ben adam değilim.
— O hanım istiyerek mi çarptı sana?
— Yolda gider iken kolyemin sapı kopmuş da inci boncuklarım yerlere dökülmüş. İncilerimi oralarda bırakıp da gideceğidim ne? Onları toplaayım diyerekten eğilmiş İdim. Art yanımdan karı gelip de kalın etimin ortalık yerine patLr patır vurmuş ise sanmışım ki tramvaylar gelmişler de üstüme çıkoorlar. Kamımın üzerine öylesine bir düşmüşüm ki, burnumun direkle-
(Başlarafı 5 inci sahifedeı
Çok mühim bir şeymiş gibi davranıyor, söylemek is tem i yen bir hal takmıyor ve ilâve ediyor:
— Amerikalı kadınların boylan uzundur, Benim de boyum uzun! Korkarım ki bu vapurun kamarasında gece yatınca ayak-t ılarım karyoladan dışarıya çıkacak...
— Bacaklannızı biraz kısarsınız olur biter madam?
— A... İşte öyle büzülerek yata ma nv -
Bayan Marika Taylorun boyunun kaç santimetre olduğuna [öğrenmek istedim. Hatırlamadığı cevabını verdi.
— Kolayı var madam! Lütfen uyağa kalkar mısınız?
Tereddüt etmeden kalktı. Yanına yaklaştım, boy ölçüştük. Benden üç parnıaic kısa.
— Şu halde, dedim, boyumu 1.73 dür. Hiç üzülmeyin, endişe etmeyin, ayakların® karyola dışında kalmıyacak...
Vapur yolculuğumuz çok iyi geçti. Seyyar. Marmara adası önünde durdu, bir motor yanaştı ve o motörle adaya çıktık. Tayloru bir görmeliydiniz. 58 yaşında olduğunu birdenbire unutmuş, adadan ayrıldığı yıla yani 14 yaşına inivermişti. O artık bir çocuktan farksızdı. 44 yıl hasretini çektiği Marmara adasına kavuşmasının sevinci içinde evlere doğru yürüyor, amcasına ait evin önünde hatıralarından bahsediyor, kendisini çocukluğundan tanıyan yerlilerle sarmaş dolaş olarak öpüşüyordu, tik işi de amcasının evi karşısındaki çeşmeye yanaşarak avuçlarile su içmek oldu. Ada yerlilerind-n yaşlı, gözlüklü, zayıf bir zat, Taylora hatırlatıyor:
— Biliyor musun Sokrat! Seninle bir kavgamız vardı. Birbirimizi taşlamıştık. diyor.
Marmara adasında iken adının Sokrat olduğunu sonradan öğrendiğimiz Taylor, aradan 44 yıl gibi yarım aşıra yakın bir zaman geçmesine rağmen derhal hatırlıyor ve İlâve ediyor:
— Galiba sonra da alt alta, üst üste bir güreş yapmıştık! diyor.
Taylor, sevinci hudutsuz bir çocuktan farksızdı ve Marmara adasının bütün hususiyetlerde bir anda kendisini tatmine çalışıyor, yolda rasladığı bir sıpa ile resim çektirmekten de kendisini men edemiyordu.
Doğduğu evini ziyaret ediş! ile balık avına çıkışını da ayrıca yazacağım.
Cemaleddin BİLDİK
Sahlfe 7
AKSAM
16 Temmuz 1950
HANGİ
AUSTİN i
»-
Devon " Solon. 40 B. K. O. H. V. Motorü ; müstakil ön ask» lertibali; kapılar gizli menteşelerle geriye doğru oçılı»
9: 1
l:;> t'l Ülıt’i

seçerseniz seçiniz ehemmiyeti yoktur
EN İYİ OTOMOBİLİ SEÇTİĞİNİZ MUHAKKAKTIR
Bu AUSTİN’İ er den biri uzun zamandan-beri beklediğiniz otomobildir. Gerek büyüklük, gerekse stil, gerekse sür’af ve ekonomi bakımından tom istediğiniz bir otomobildir. Bu belki, Amerikado Long Island ’ de 36 Amerikan arabası orasındo derece kazanmrç olan cazip A 40 “Devon" veya Ingiltere ile Kap arasını şimdiye kadar en kısa zamanda kafetmiş olon bir lüks "Hampshire" olabilir. Belki
Amerikan arabası zanmış olon A 90 modelidir. Fakat seçiniz, kendinize
nediğiniz en güzel otomobili almış olacaksınız.
A 70 " Hompshire *' Solon 68- B. K. O. H. V. Molörü. Vites kolu direksiyondadır ve önde iiç kişi rahat rahat oturabilir.



de bu otomobil, 63 arasında rekor ka-" Atlantic" konvertibl hangisini seçerseniı şimdiye kadar de-
YEDEK PARÇALARI ve SERVİSLERİ Austin servisleri dunyonın her tarafın-
Yağ Filtresi
44 plâkalı gayet iyi bir yat Filtresi ehven fiyatla saldıktır. Müracaat: Fermeneciler No 110 Galata.
f
■ Gişelerinin Bayramın 3 üncü gününden İtibaren saat
■ 9 - 17,30 arasında açık bulunduracağını arzeder.
İSTANBUL ŞUBESİ
Atlantic " Konvedibl, 88 B. K., O.H. V çift karbürolorlü (noterlerle mücehhezdir. Ön cam kavislidir. Ön askı tertibatı müstakil ve vites kolu direksiyondadır. Bu otomobil aynı zamanda Spor Model Salon olarak do temin edilebilir.
oa mevcurrur ve ner yerae Austin e sahip olanlar yedek parçalan, balcımı Sütün izahatı afalda adrtu yaztlt acentesiruitn
ve tamiri hususunda bu markaya gü- TEKTAŞ TEKNİK VASITALAR TİCARETİ T. A Ş.
venebilirter.
A U S T I N * e Beyoğlu. İstiklâl codderi No. 103 ■ İSTANBUL
ona güvenebilirsiniz .. . rccCFON t 41069 T*k#.: VASITALAR - Ht.h.ub
îm
MENKÛL SATIŞ İLÂNI
İstanbul ikinci icra memurluğundan; 950 2401
Mahcuz olup satılmasına karar verilen Beyoğlu İstiklâl caddesi Oiive pasajının l No lu manifatura dükkânında mevcut jorjet, basma. pljamabz, pazen, selen İlk. poplin, kıreton ve gand! ve saire 19/7/950 tarihine müsadif çarşamba günü saat 13.30 dan 14.30 geceye kadar mahallinde ve yine Firar Ağa hamam Liva Kapdrr apartman 8/3
dairede mevcut bir adet radyo, bir adet pikap, bir adet masa, bir adet piyano, bir adet büfe, bir adet taban hahsı. bir adet singer dikiş makinası ve bir adet gardrop ve sair ev eşyaları ayni tarih ve saat 15.30 dun 1630 geçeye kadar mahallinde satılacaktır.
sokak,
NO.İU
Atelyeler için en üstündür. T E N S İ
508 ÇELERE
Elbise Temizleme ve Boyama Fabrikası Sayın müşterilerinin Bayramını kutlar
1950 İstanbul SERGİSİ Açık llava Tiyatrosunda Montemar Ispanyol hevüsü
Uzak semtlerde oturan savın halkımızın da bu temsilleri görebilmelerini temin için: Bayramın 1 ci, 2 ci ve 3 cii günleri saat İS da l’CUZ HALK Matineleri verilecektir.
Fiatlcr: 3. 2. ] liradır.
İstanbul 5 ci icra memurlu-ğnndan: 950 3Ö28
Abdullah Kadri Binatlı ile Abdurrahlm Oğuz varisi Meh-1 mel Remzi aralarında muş te-1 reken tasarruf olunup taksimi kabil olmadığından satılaras bedelinin hisselilere tevzii su-J reliyle şııyuun izalesine sulh yargı çiığmca karar verilen Islanbulda Alemdar mahallesinde Gümüşhane 11 sokağında eskl/8. yeni/3,5 kapı sayılı ve 33. ada, 20. parsel numaralı iki kısımdan ibaret ve tamamı (30.000) lira değerli c-v. açık arttırma yohı ile 9/Aftos-1 tos 950 çarşamba günü saat 11 j den 12 ye kadar İstanbul beşinci ı icra dairesinde paraya çevtilc-ktir.
1 — Gayn menkulün evsafı:'
Alemdarda, muhtelif kûşalet yapan Gümüşhaneli sokağının, iki müteakip köşesi arasında uzanan 1325 metre karelik saha ürerinde beş metre karesi genişlik. 20 metre karesi boyur.a Olmak üzere yer almış ve iki cephesinden sokağa nazır ve İki kapısı bulunan ve gayrı müsavi iki kısımdan ibaret olan 3/5 numaralı evdir. Kârgir temel üzerine oturan dört yan tuğla duvarları zemin katta yetmiş santimden başlıyarak yııkanya doğru İkinci katta 40 santime kadar incelmektedir. Normal irtifada ve zemini kısmen mûzaylk ve kısmen Kalker taşlı zemin kat ve bu-nu.ı üzerinde lıer bir katuııla iki ahşap merdiven ve döşemeleri; oda bölmeleri, tavanları ve çatısı ahşap olan iki kat ve bir çatı arası katı vardır. Bina üç taraftan bol ışık almaktadır, İç köşe kısmında 2.5 metre kadar aydınlık teşkil eden avlusu mevcuttur. Binanın ahşap kısmı bakımsızlık ve bo-yaslzlık yüzünden harapça gözükmektedir.
2 — Arttırma şartnamesi 23/ Tenımuz/950 cuma gününden itibaren herkesin görebilmesi için dairenin muayyen mah illinde açıktır.
3 — Arttırmaya iştirak edecekler (2250 > lira nakit veya milli bir bankanın teminat mektubunu depozito olarak tediye veya ibraza mecburdurlar.
4 — Tayin olunan günde tellâl tarafından üç defa batırıldıktan sonra gayrimenkul en çok arttırana ihale oluanacaa- I tır Ancak teklif olunan bedeli gaynnıenkule talimin edilen ı kıymetin ** 75 ini bulmadığı takdirde en çök arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle arttırma 10 gün müddetle temdit olunarak onuncu güne rastlayan 19'8/950 cumartesi giinü aynı saatte yapılacak ikinci arttırmada en çok arttırana ihale olunacaktır.
5 — İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadoriarın gayrı menkul üzerindeki haklanın hususlle faiz ve masrafa dair olan iddialarını tarihi ilândan itibaren onbeş gün içinde evrakı mûf'oitelerile birlikte dairemize bildirmeleri lâzımdır Aksi takdirde haklan tapu siciliyle sabit olmadıkça satış bedelinin paylp^ümasından hariç lar.
6 — Satış bedelinin ödenmesi esastır. Ancak ya 2o günü geçmemek m un ar İp mehil verilebilir. Merilin verilmesi mecburi olmayıp ihtiyari (Ur.
7 — Gayn menkule teklif olunan bedel muhammen kıymeti tecavüz ettiği takdirde artan rüsbet dairesinde teminatın faz! ulaştırılması istenebilir.
8 — Vergi borçtan borçluya, vakıf borcu ile tellâliye ve tescil masrafları ve ihale pullan alıcıya aittir.
9 — Arttırmaya iştirak edenler gayn menkulü görmüş, takdiri kıymet raporu İle tapu kayıt örneğini ve şartnameyi ve Hânı okumuş, lüzumlu malumatı almış ve bunları ta-mamiyle kabul etmiş sayılırlar
10 — İsteklilerin belli gün re saatte beşinci icra dairesinde hazır bulunmaları ve fazla malûmat almak isteyenlerin 9M/ 3020 numara İle satış günün?
mft-bulunduklnn f!1203)|
. "lu I
Faknm - Fal i m ban r ■
•telaş, rrlefon: E«27 I
510 YEŞİL İPEKLİ
KART ve KÂĞIT
Takdir edilen kıymetlerin *t'M:ar her BÛn dairemize " 75 ni bulmadığı takdirde 1 rwcBal,c s'rbert ‘ * 24/7/9MI tarihine tesadüf edep 11 ân olunur
I Sanyer sulh bukuk vareıçu-
I sınılan*
I ı — Dööya No: 950,20 kayyum.
I Sarıyer Mirgün Boyacıköy Sezai bey sokak 53, 53'1 kap)
I Nolu pafta 35. ada 122. pantel 3 de gaip Teolofos oğlu Yani adına kayıtlı 236,56 metre kare arazi içinde iki ahşap gayrimenkul ün lamamı açık arttırmaya çıkarılmıştır. Tamamının kıymeti muhampıenesl 6000 Türk lirasıdır.
A — Sözü geçen gayrı menkulün şartnamesi 950,'20 No. İle 25/7/950 târihinden İtibaren herkesin görebilmesi İçin 15 gün müddetle açık bulundum-lacaktır.
B — 11'8-950 cuma günü saat 14-15 arasında Sarıyer mahkemesinde birinci açık arttırması yapılacaktır. Muayyen saatte taliplerin verdikleri nede! kıymeti muhammenenin yüzde yetmiş beşini geçmek şartivle en çok arttırana ihale edilecektir.
C — Verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şac-tiyle 25 ’8/950 tarihine rastlayan cuma günü saat 14-15 arasında yapılacak olan ikinci arttırmasında en çok arttırana ihale edilecektir.
2 — Dosya No: 950/21 kayyum. Sarıyer eski Gülşen yeni Kay3
sokak No. 15. eski yeni 13 No. lu B. H. 48 B Ada. İL Hatice hanım binit Hüseyin adına’ tapuya kayıtlı Öl .43 metre karelik arazinin tamamı açık arttırmaya çıkarılmış, iSahibi gaiptir;) Tamamının kıymeti muhammenesl 184 lira 29 kuruştur.
A — Sözü geçen gayrı men' külün şartnamesi 1/8/950 tarl-hinden itibaren 15 gün miııi-de'te herkesin görebilmesi İçin 1950 21 NoJu dosyada açık bu-ı Umdurulacak tır.
B — 15 8 950 salı günü saat 14-15 arasında, Sarıyer matı-kemesinde birinci açık arttırması yapılacaktır. Muayy-n fasile taliplerin verdikleri bedel kıymeti muhammeninin yürde yetmiş beşini geçmek «nrlile en çok arttırana ihale edilecektir,
C — Verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartlle 25.8/950 cuma gıinû saat 14-15 aracında yapılacak olan ikinci arttırmasında en çok arttırana ihale edilecektir.
3 — Dosya No; 950/23 kayyıun. Sarıyer Yenlfcöy Kakavya fo-
kagı 9 kapı NoJu ve yeni 25 kapı NoJu 329 ada, 33 parsel, Anten kızı KuştantinJyiye adına tapuya kayıtlı 46 metre karelik arsanın tamamı açık arttırmaya çıkarılmıştır. Sahibi gaiptir Tamamın kıymeti muhammenesl 230 Türk lirasıdır.
A — Sözü geçen gayrı menkulün şartnamesi 950/23 NoJu dosya ile 3/8/950 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için 15 gün müddetle açık bulundurulacaktır.
R — 18/8/950 _
saat 14-15 arası Sarıyer mahkemesinde birinci açık arttırması yapılacaktır. Muayyen s'ialtc taliplerin verdikleri bedel kıymeti muhammenenin yüzde yetmiş beşini geçmek şarttı e en çok arttırana ihale edilecektir.
C — Verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş dc-şinl bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartlı e 29/8/950 salı günü saat 1415 arasında yapılacak olan İkinci art tırmasiAda en çok arttırana ihale edilecektir.


k» Itr-
peşin ahcı-uzere
cuma günü
Memleketimizde yapılan tecrübelerde
Sahibi VELİ ACAR
İLAN
pa/.ırtesi gvııu ayr.t mahal ve
-w , Çwu* neftimi dcifctoı
ayni ««atlarda ikinci arttırma- Al,!....
İan icra kılınacağından ma- Ahmet AKKOyUnlli
hallerinde hazır bulunacak1 olan memur* müracaatları İlân olunur.

M.S.B. Kâra Kuvvetleri Komutanlığından
1 — 1950 - 1951 öğrenim yılı için aşağıda isimlen ve on-lunduklan yerler yazılı olan As Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den itibaren başlanacaktır Bu müracaatlara As. Liselerle Muzlka meslek ve Gd. Erb Hzi Orta okulları İçin 15 Eylûl'de, As. Orta okul için 1 Eylülde ve Musiki Od Ero. Hzi. Orta okulu tein de 20 Ağustos 950 de son verilecektir
2 — Okulların muhtelif sınıfların) (Musiki Gd Ero Hzi. Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı Lise •«« orta okullarına denk sınıflardan diplomatı veya tastiknamell öğrenci alınacaktır,
3 — Alınacakların Türk vatandaşı olmaarı yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
a — Öğrenimi bırakanlar, bulnnduklan sınıfların imtihanlarında başan gösteremlyenler okullara alınmayacaktır. (Gd Hzi Orta okullarına iki yu öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarını tashih ettirenlerin tashihten evvelki yaşlan esas tutulur. Bütünlemeye kaianLar kendi okullarında ou İmtihanları oaşan He verdikleri takdirde alınabilirler. As Orta okula bütünlemeye Kalmış olanlar alınmazlar
5 — Bu şartları taşıyan İstekliler bulundukları yerlerin As. Ş. lerine ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine oirer dilekçe ile baş varacaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örncklerlle 3 adet (1 ekllyecekl erdir
Okulların bulundukları yerlerde istekliler müdürlüklerine müracaat ederler.
Okullar;
vesika luteığrâ-
doğruca okul leouöj
İstanbul'da: Kuleli ve Maltepe As, liseleri. Bursa’da: Bursa As lisesi.
Konya'da: As orta okul
Ankara’da: Muzlka Meslek ve Musiki Gd olculu.
Merzifon'da: 1 ve n. Gd. Erb Hzi. Orta okulları.
Erb Hzi orta
1 — Konyada bulunan As. Ortaokul lâğvedilmiş ve İstan-buldaki Maltepe As. Lisesi ile Kuleli Askeri Lisesi birleşimmiş tir.
2 — Bu sebeple Konya As. Orta okuluna kayıt kabul için
müracaatta bulunulmaması ve şimdiye kadar mürcaal edenlerin de evraklarını geri almaları, Maltepe As. Lisesine girmek İsteğinde bulunan öğrencilerin de müracaatlarını Kuleli As. lisesine yapmaları İlân olunur (9266)
Halkalı Ziraat Okulu çiftliğinden
1 — Çiftlik bağlarından bu yıl istihsal olunacak tahmini 8 ton yemeklik ve şaraplık yaş üzüm omca ürerinde olarak açık arttırma ile satışa çıkarılacaktır.
2 — Tahmini kıymeLi toptan 1000 Ura olup geçici teminatı 75 liradır.
3 — Arttırma 28/7/950 perşembe günü saat 11 de Ziraat okulunda yapılacaktır.
* — istekliler şartnameyi ve bağ vaziyetini görmek İçin her gün okul müdürlüğüne müracaatları (4981)

Zayi — M, 1/339 sayılı deniz motorculuğu ehliyetimi zayi ettim. yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Rna Çelebi
rana maıe eoıırceicilr.
I Her ör satışta da arttırmaya
I iştirak edecekler arttırma başlamadan evvel tahmin edilen kıymetin yüzde yedi buçuğu nls-bt tlnıb: pey parasını mahkeme .
veznesine yatırmış olmaları
' icap edeceği ve şartları ve dos- .olunur.
yayı tetkik etmiş ve gayrı menkulü görmüş re beğenmiş sayı laca Isların dan bu hususa matuf itirazlar mesmu olmaz.
İşbu gayrı menkulün bu İlânda ve şartnanıeaindc yazılı ol-faere sutılacnğı llltıı
Mahkeme, tapu, icra ve noter iânları
Bedelleri haasui şahıslar tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu ve □öter ilânları gibi resmi Uânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya • AKŞAM» İdaresi tarafın-n kabul edilmekledir.


itlfe t
AKSAM
16 Temmuz 1950
AKŞAM | ^g»O3t |
Dünya futbol kupası maçları
Okul spor bayramları
Brezilya, Y ugoslav takımını
2-0 nasıl mağlup etti
Senelik spor bayramlarının terkedil mesi memleket sporunun zararına
İtalya - Paraguay maçı tafsilâtı — Brezilya -Yugoslavya maçında dünya hasılat rekoru kırıldı
alan
Brezilyalı Zizinho, Yugoslavya’ya ikinci golü attıktan sonra arkadaşları tarafından kucaklanıyor

Dünya futbol kupası maçları Brezilyada sona ermek üzeredir Şumdiye kadar yapılan maçlar, beklenmiyen neticeler vermiş, şampiyonluğa en kuvvetli namzet sayılan İngiltere, İspanya, İtalya, İsveç gibi kuvvetli takımlar, tasfiyeye uğramıştır. Dun de yazdığımız gibi evvelki gün yapılan maçta Brezilya, İspanyayı 6-1, Uruguay takımı da İsveçI 3-2 yenmiştir Umumi tasnifte Brezilya 4 puvaıı İle boşta gelmekte, Uruguay 2 Ispanya da 1 puvanla kendisini takibe t-mektedtr.
Brezilya 2 —
Yugoslavya 0
Şimdi Balkanların en kuvvetli lakımı olan Yugoslav milli takımının Brezilyalılara 2-0 nasıl yenildiğini yazacağız.
Brezilya - Yugoslavya maç:, Rio stadında 200 blıı gibi dünyada rekor teşkil edebilecek bir seyirci kalabalığı önünde oynanmış ve gene eşsiz bir rekor sayılan 83.000 sterlin, yani bizim paramızla 590 bin lira hasılat temin etmiştir Maçın, hakemi İngiliz Greffiths idi. İki takım şu kadro ile sahaya çıktılar:
Brezilya: Barboza, Au gusto, Pivenal, Bauer. Danllo, Bogode, Zizinho, Ademir. Jaer, Chico.
Yugoslavya: Makrusiç, Hor-vat. Broketta. Caljkovvski L Jocanoviç, Dyajlc, Vukas, Ml-tlç. Bobok. Tomaseviç, Carlj-kowskı II.
Yugoslavlar para atışını kazandılar ve şiddetle esen rüzgârı arkalarına alarak oyuna başladılar. Yugoslavlar bidayette on kişi İle oynuyorlardı. Çünkü haf oyuncularından MI-tiç koşarak sahaya çıkarken yere düşmüş ve direğe çarpa rafc başından yaralanmıştır. Yarasını sardırmak için ancak 9 dakika sonra oyuna girmiştir.
Bu müddet zarfında Brezilya takımı birinci golü şu şekilde yapmıştır:
Oyuna başlar başlamaz Brezilyalılar, derhal hücuma geçtiler. Dördüncü dakikada Yugoslav beklerinden biri topu kalecisine vermek islerken Brezilyalı Ademir yetişmiş ve topu Yugoslav ağlarına takmıştır.
Yugoslavlar, bu golden sarsılmışlarsa da başı sarılı Mitli;
oyuna girince, kuvvei mânevi-yeleri avdel etmiş ve oyunda bir tevazün hâsıl olmuştur.
Yirmi dokuzuncu dakikada Yugoslav sağ açığı güzel bir pas vermiş, ve lopu kapan merkez muhacim Tomasevlc kuvvetli bir şüt çekmiş ise de Brezilya kalecisi t-opu tutmuştur. Akabinde, Mitiçln çektiği şüt, kale direğinin üstünden avuta gitmiştir. Yugoslavlar, enerjik bir oyunla Brezilya kalesini tehdit ediyorlar. Bilhassa merkez muhacimleri To-maşevlç temayüz ediyor.
Brezilyalılar, mukabil hücuma geçtiler. Ademir. Brezilya sol açğı Chico’ya güzel bir pas verdi. Chico kaleci ile karşı karşıya- kaldığı halde topu kalecinin kucağına atarak mükemmel bir gol fırsatını kaçırmıştır.
Yugoslav müdafaası süratli, seri bir oyunla Brezilya muhacimlerini tutmağa muvaffak olmuş ve birinci haftayım I - 0 Brezilyanın lehine sona ermiştir.
İkinci devre başlar başlamaz. Brezilyalılar gene hücuma geçtiler. Dördüncü dakikada Brezilya açığı Chico. topu merkez muhacim Ademir’e geçirmiş, o da topu sağ İç Zlzinho’-ya vermiştir. Sağ iç. bu fırsatı kaçırmıyarak topu Yugoslav ağlarına takmışsa da hakem ofsayt diye golii saymamıştır.
20 inci dakikada Yugoslavlar,
İngiltere - İspanya maçında İngiliz kalesine alılan galibiyet gölü
beraberliği temin fırsatını el-. lük tesis ettiler. Birinci de etmişlerse de Tomaseviçten pas alan Yugoslav sağ açığı acelesi ^yüzünden bu fırsatı heder etmiştir.
Yugoslav müdafaası favullü oynadığı İçin Yugc/lav kalesi- ı------------
ne bir çok frikikler çekilmiştir. | ibinC| haftayımda dünya ku-Ylrmincl dakikada Brezilya muhacimlerinden Zizinho güzel bJr şülle ikinci golü yapmış ve seyirciler tarafından şiddetle alkışlanmıştır.
Maçın bitmesine beş dakika kala seyirciler, ayağa kalkarak Yugoslavlara «Gene görüşelim/ makamında mendil sallamağa başlamışlardır.
Brezilyalılar, bu galibiyetle 1930 senesinde Montevideo'da uğradıkları mağlûbiyetin intikamını almışlardır, İtalya 2 - Paraguay 0
İtalya - Paraguay maçı 40.000 seyirci önünde oynanmıştır, îtalyanlar. takımlarında yaptıkları tadilât ile ekiplerine daha fazla bir dinamizm vermişlerdi.
İtalyan takımı sahaya şu kadro ile çıktı:
İtalya: Moro. Furlassl. Fatto-si. Renıondlni, Marl, Muccinel-11, Pandolflni., Amadcl, Capello. Cara pel leşe,
îtalyanlar. seri bir oyuna başladılar ve on birinci dakikada ilk gollerini yaptılar. Müteakiben oyunda bir muvazene hâsıl olmuştur. Bunula beraber îtalyanlar, hafif bir üstün-
hat-t ayının sonlarına doğru, ParaguaylIlar, hâkimiyet kurmuşlarsa da neticeyi değiştiremediler. Bu suretle İlk haftayım 1-0 İtalyanların lehinde sona erdi.
pasının dömlflnallne girmek ıstlyen ParaguaylIlar, fâsıılasız a kınlara başladılar Mütaakıben hücum teşebbüsü îtalyanlara geçmiş ve 17 ncl dakikada Ca-rapellese’ten yerinde pas
Pandolilnl ikinci İtalyan golünü kaydetmiştir.
İki gol yemelerine rağmen Cenubi Amerikalılar, bozuldular ve arka arkaya bir çok kornerler kazandılar. Fakat kuvvetli İtalyan müdafaası karşısında netice alamıyarak sahadan 2.0 mağlûp olarak çekildiler.
Haftanın dedik öd ut a
Türkiye - Avusturya millî atletizm maçı — Kime niyet, kime kısmet — GalatasaraylIların İtalya ve İngiltereye turnesi — Transfer piyasası
sonunda Viyanada, İstanbul da yapılan
Bu ayın geçen sene Türkiye - Avusturya millî atletizm karşılaşmasının revanşı olacak.
Türk atletizm eklpi İyi hazırlanmış ve oldukça şanslı bir durumdadır. Bakalım geçen se-neki 2 puvan farklı galebe gene Türk milli atletizm eklplne nasip olacak mı?

Türkiye futbol birinciliklerinin malî zararı, atletizm federasyonunun bütçesinden kapanınca, bu sefer atletler açıkta kaldı. Bu yüzden Avrupa atletizm birincilikleri ile İngiltere şampiyonasına katışamamak tehlikesi baş gösterdi, haftaki yazımızda da Ligimiz gibi Beden genel müdürlüğünün gafı atletizm işlerini çma döndürdü.
*
Duyduğumuza göre Türk bas-kesbolcuları bir kaç maç yapmak üzere Amerlkaya çağırılmış, Bu haber doğru İse Türk sporu namına cidden övünülecek bîr olaydır. Amerlkaya basketbol maçı yapmak için ça-ğırılmak bugün bütün dünya bnskelbolcuları için bir İdealdir. Amerikada basketbol oynamak ingliterede futbol oy-| günlen
Geçen İşaret et-Terblyesi bu büyük Arap sa-
1948 olimpiyattı Dckotlun şampiyonu ve dünyanın 1 numaralı Amerikalı Bob Matlaş Stanford vc Kaliforniya üniversiteleri öğrencileri arasında yapılan müsabakalarda yüksek atlamada 1,90 metre atlarken ve 110 mânialı koşuyu 11.7 saniyede bitiren
Beden terbiyesi mekanizması umum müdürlük şeklinde çalışmaya başladıktan sonra yeni teşekkülün yerinde bazı kararları bir çok müşkülpesentle-
nnmaktnn daha çok wdur. ÇÜıı kü dünya basketbolünün merkezi Birleşik Amerika devletleridir.
Bu hususta en güzel misali geçen sene, meşhur Amerikalı profesyonel Zenci basketbol takımı Hariemin İstanbul sinemalarında gösterilen harikulade bir antrenman talimi vermiştir,

GalatasaraylIlar meşhur İngiliz profesyonel takmı Sunder-lad a ladel ziyaret etmek üzere hazırlanmak ladırlar.
İngliterede üç. İtalyada üç ve Fransada da muhtemel olarak 2 maç yapacak olan GalatasaraylIlar ağustosun son haftasında 18 futbolefi. 2 İdareciden müteşekkil bir kafile halinde hareket edeceklerdir.
Bir Türk takımının İtalyada ve futbolun beşiği olan İngll-terede bu İki memleketin en kuvvetli profesyonel takımla-riyle maç yapmaları İlk defa vaki olmaktadır. Sarı - kırmı-zılılara başarılar dileriz.

Transfer ayı devam ediyor amma, piyasa büliin diğer me-talarda olduğu gibi bu sene çok düşük ve alış verişler çok durgun. Maamaflh ayın son transfer piyasasının
Yasan Adıl LiUm
rl bile ümide düşürmüştü.
Bu arada bütün dünyada olduğu gibi İstanbuldaki yabancı okulların titizlikle bağlı kaldıkları senelik spor bayramlarının bizim okullarda da yapılması kararlaştırılmıştı. Bu güzel karar okul gençleri tarafından tam bir bayram sevinci ile karşılanmıştı.
İlk seneler ciddiyet ve büyük bir İstekle tertiplenen ve eğitim muhitinde geniş bir alâka ve xağbec gören okul spor bayramları yavaş yavaş söndü. Ve nihayet unutuldu, gitti. Bugün okullardaki sporcu gençlik eski spor bayramlarının hâtıraları Ue avunmaktadır. Gençlere ilk spor sevgisi ve spor aşkını a-şılayan okul bayramları bugün tarihe karışmıştır.
Okul spor bayramlarına verilmesi lâzım gelen ehemmiyeti herkesten ziyade takdir edecek mevkide olanlar şüphesiz kİ eğitim âlemimizin mensuplarıdır.
Okul spor şenliklerini bir memleket sporunun temeli ve amatörlük ruhunu ayakta tutan sembolik bir numunesi o-larak ciddiyetle üzerinde durulacak bir hâdise gibi kabul etmeliyiz.
Kısa süren bir kaç senelik devresinde bizdeki okul bay-ramalan milli sporcu vasfını kazanan bir çok gençlerin yetişmesine ve parlamasına yardım etmiştir.
İsim saymak külfetinden kendimizi uzak tutarak İddia
canlanacağı ümit ediliyor. Bakalım âylnei devran ne gösterecek ve hangi meşhur oyuncular, hangi meşhur takımlara kapağı atacaklar,
Haluk SAN
edebiliriz kl bugün piyasanın en güzide sporcuları vaktiyle okul spor bayramlarında parlak dereceler almış gençlerdir.
Bu bizde olduğu gibi dünyanın en ileri memleketi olan A-merlkada dahi aynıdır.
Amerikada yetişen olimpiyat şampiyonları, dünya rekord-menleri ve namlı atletler hep üniversite ve kolej gençleridir. Bu da bize şunu katiyetle ispat eder ki bir memleketin her şeyde olduğu gibi sporda da en güvenebileceği memba okullardır.
Okullarında muntazam spot organizasyonu olmayan memleketlerde spor seviyesi ve kalitesi düşük olur. Oku II arımızda spor organizasyonlarına yeniden ve ciddi olarak alâkalan-malıyız.
Bunu yaparsak kısa zamanda Türk sporculuğu her bakımdan geniş bir ferahlığa kavuşacaktır. Buna şüphe etmlye-lim.
Ordu-takımımız
Gelecek seneye
Kahireye gidecek
MilJetterarası ordu takınılan turnuvası gelecek sene Mısırda yapılacaktır. Basketbol ordu takımları 1951 ocak ayı başında Kahlrede yapılacaktır. Basketbol maçlarına Fransız, Belçika, ttalya, Türkiye, Yunan ve Mısır ordu , takımları iştirak edecektir.
Futbol maçları ise 9 martta Kahire ve İskenderlyede yapılacaktır.
Türk takımı Yunan ve Italyan takımlarının bulunduğu grupta oynıyacaktır.

Comments (0)