AKŞAM
H e r q ü n
8 S®hif@
Sene 31 — No. 11093 — Fiatl; her yerde 10 kuruştur.
SALI 80 Ağustos 1949
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen İdare eden: C. Bildik — Akşam Matbaan
Zafer Bayramı kutlu olsun
Türk tarihinde yeni bir devir açan mesut gün
C umhıır başkanı Dün Büyükada'da bir gezinti yaptı
Asılsız bir haber
Kabinede değişiklik olacağının aslı yoktur
Hüsnü Zaim nasıl
Atatürk’ün 30 Ağustos hakkındaki sözleri — Bu sabahki merasim
30 ağustos »22 Türk tarihinde yeni bir devir açan mesut bir gündür. 28 ağustosta başlayan -meydan muharebesi o gün zaferle neticelenmiş. Türk vatanı İstilâdan kurtulmuştu.
Atatürk 30 ağustos 1024 de Başkumandanlık meydan muha rebeslnln ikinci yıldönümü münasebetiyle Dumlupınnrda şehit asker âbidesinin temelini a-tarken söylediği nutukta bu tarihî günün büyiık ehemmiyetini ŞU suretle belirtmişti:
'Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada tarsin olundu. Hayatı ehedîyesi burada tetvic olundu. Bu sahada akan Türk kanlan, bu semada pervaz eden şehid urhla-rı devlet vc Cumhuriyetimizin ebedî muhafızıdırlar. Bu rada esasını vazzet Çiğimiz «Şehid asker» âbidesi işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarım, redakâr ve kahraman Türk milletini temsil edecektir.
Bu âbide Türk vatanına göz dikenlere Türkün 3 A-ğustos günündeki ateşini, süngüsünü, svletini, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlanacaktır.
Bu sabahki merasim
30 ağustos Zafer bayramı şehrimizde büyük merasimle kutlanmaktadır. Her laraf sabah erkenden bayraklarla donatılmıştı, Askeri törene katılacak kıtalar Taksim Cumhuriyet
meydanında yerlerini almışlar-
Atatürk, Kaça tepe‘den taarruzu (akıbetlerken
Heybelladada İstirahat etmekte olan Cumhurbaşkanı İnönü dün Büyükadaya geçmiş ve bir tur yapmıştır. İnönü nün refakatinde eski Başbakan Haşan Saka, Adalet Bakanı Fuat Slrmen, Vali ve Belediye Reisi Dr. Lûtfl Kırdar bulunuyordu.
Cumhurbaşkanı saat 20 de, halkın tezahüratı arasında Bii-yükadadan ayrılmıştır.
Hilmi Uran
İstanbul'a geldi
O. II. P. Oenel başkan vekili Hilmi Uran Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Dün akşamki ve bu sabahki gazeteler kabinede değişiklik ihtimaline dair haberler veriyorlar. Bu haberlere göre Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, Ege seyahatinde zeytinyağı İhraç edileceğini söylediği halde Ticaret Bakanı Vedat Dicleli bunun aksi beyanatta bulunmuştur. Bu yüzden Vedat Dicleli istifa edecekmiş.
Yaptığımız tahkikata göre, haber tamamen aslisidir. Vedat Dicleli seyahatine devam ettiği gibi Başbakan da Doğu seyahatine çıkmıştır. Bu iki hâdise haberin doğru olmadığına eh kuvvetli delildir.
yakalandı?
Kendisini tevkif eden subaylar neler anlatıyor? “Beni bırakırsan sana 60.000, askerlerin her birine de beşer bin lira var„ dedi
dı.
Birinci ordu müfettişi orgeneral Asım Tınaztepe saat dokuzdan itibaren Orduevi salonunda tebrikleri kabul etti İstanbul Valisi, Şehir Meclisi âzası. Belediye erkânı. Partiler mensupları- generaller, albaylar tebrikle bulundular. Bundan sonra
Taksim meydanına gidilerek birlikler teftiş edildi; İstiklâl marşı ile meydandaki direğe sancak çekildi. Cumhuriyet anılma çelenkler kondu.
Gazetemiz makineye verildiği sırada merasim devam etmekle idi. Törene iştirak eden garni-
zonun en küçük rütbeli subayının Başkumandanlık meydan muharebesine dair demecini İstanbul komutanlığı adına bir hitabe takip edecek, bundan sonra birliklerin geçit resmi başlayacaktır.
i (Arkası sabite 2; sütun T de),
(ııııtmııııııııııııaıııııiFiııııııııııııı>ıııııııııııııııuııııııınıııınuıııııııııııııııııııııımıııııııiııutiıııuıuıuıııı>!
dikkatler
Ustarslbıyıl], gelişi güzel vilâyet değildir
Tekel Bakanı doktor Fâzıl Şcrefcddin Bürge’nîn İstanbul Valiliği hakkındaki sözlerini yalnız İstanbul halkı değil, biitün Türkiye va-| tandaşları biraz garipsiyerek ■ karşılamış olsalar gerektir. I Bakan buyuruyorlar ki: ı — Benim İstanbul Valiliğine getirileceğimden malûmatım yok. Vali değişikliği mevzııubahis olunca, oraya Bakanlardan birinin seçilmesini düşünmek bence ihti mal dahilinde değildir. Altmış iki valimizden her biri İstanbul Valisi olmağa değer idare adamlarıdır.
Sigara, rakı, şarap vesaire imalâtı, nihyet bir teknik iş olduğuna göre. Tekelin ida-| resi, İstanbul gibi muğlâk I bir tarihî, içtimai, siyasi memleket parçasını idareden üstün sayılmamalıdır. İstaııbulda ümran, iaşe, inzibat ve demokrasi, ılh; mev zunları hüsnü telif vc idare etmek pek daha fazla ehliyet isteyen bir mesele olmak İâzım gelir.
Kaldı ki, bütün dünyada da ölçüler böyledir. Bir Ney-york Valisi de, bir Londra
Belediye reisi de. memleketin 1 numaralı şahsiyetleri arasından seçiliyorlar. Mera simde ve intihabatta kirala ve devlet reisine ne kadar yalçın olduklarını biliyoruz.
Bizde tıpkı öylesi olmazsa bile, İstanbul Vali vc Belediye reisliğini her Tıalde «gelişigüzel» 62 validen birinin mevkii derecesinde saymak zihniyeti hükümetimizi idare edenler arasında mevcutsa, bu fikir değişmelidir. İstanbul, «imtiyazlı» bir vilâyet değildir, hayır; fakat yine de millî noktadan «mümtaz» mevkiini gözöniinde tutalım İd, Fethin beynelmilel ehemmiyeti haiz 500 iin-cii yıldönümünü Türk millet inin şerefine uygun bir şekilde karşılıyalım. Dünyanın şu en güzel şehri, Bakanlarımızın daha büyük teveccühüne nail olmalı.
Hem artık «değişti - değişiyor - değişecek» tarzındaki bu işleri duraklatıcı tevatürler, bir ajans tebliği ile önlenmelidir.
Yoksa Istan bul un İnkişâfı aleyhine bir sinir harbi mi açtık?
Şam (Muharririmiz Hıfzı Topuz bildiriyor) — Hüsnü Zalmln ne şekilde yakalanıp kurşuna dizildiği burada hâlâ muammalı bir vaziyet arzetmektedir.
Bazı kimseler Zaun’ln gece evinde öldürüldüğünü- bazı kimseler evlinde yaralandıktan sonra Mezzede kurşuna dizildiğini, bazıları muhakeme filân edilmeden öldürüldüğünü, bazıları da Zalm’ln Amerikan elçiliğine İltica etmeğe teşebbüs ederken vurulduğunu söylemekttedlrler.
Sami Hlnnavl İle konuşurken «Zaim’ln muhakeme edilmeden öldürüldüğü söyleniyor, ne dersiniz?» diye sormuştum. Hinna-vl bana şöyle demişti:
«— Bunların hepsi yalandır. Zıüm'l yakaladıktan sonra bu odaya getirdik. Derhal divanı (Arkası 6 inol saiılfcde)
Erdal İnönü
Bir Amerikalı kızla evlenmek için babasından izin istemiş
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü-niin (kinci oğlu Erdal İnönü, bilindiği gibi Amer İkada tahsilde bulunmaktadır. Bas m ve Yayın umum müdürlüğümüzün radyo servisi tarafından zaptedllen bir radyo yayınına göre. Amerikanın tanınmış gazetelerinden biri olan «New-York Minör» da, Erdal İnönü hakkında şu haber intişar etmiştir:
«Türk Cumhurbaşkanının genç oğlu Erdal İnönü. Kaliforniya üniversitesinden bir genç kızla evlenmek İçin babasından lıiıı almağa çalışmaktadır.»
Hüsnii Zalm'in evini muhasara eden albay Emin Ehuasaf
"susarsan^
kabahatlisin
BAŞTANBAŞA RESİMLİ BÜYÜK AŞK VE MACERA ROMANI
Cumartesi günü tefrikasına başladığımız bu romanın okuyucular arasında büyük bir rağbet kazandığını ve hususi bir merak ve alâka İle okunduğunu memnuniyetle öğrenmiş bu lunuyoruz. Romanı ilk numaradan takip edenılycnle-re bir kolaylık olmak üzere bir müddet tafsilâtlı hülâsalar vereceğiz. Bununla beraber Lstlyenler eski numaraları İdaremizden her raman temin edebilirler.
Sahife 2
AKSAM
30 Ağustos 1949
7 rumanın nutku
C. H. P.
Para cezaîan arttıktan sonra
Nizamlara aykırı hareketlere mahsus olan para ce zat arının arttırılmasını bu sütunlarda daima müdafaa ettik. llcJe Belediye nizamlarına aykırı hareketlerin cezalan 1 lira ile 5 lira, on lira arasında dönüp dolaştığı müddetçe ceza mahiyetini kaybetmişti. Esnaf cezayı veriyor ve aykırı gidişe devanı ediyordu. Çünkü aykırı gidişin getirdiği kâr cezadan fazla idi.
Simdi Belediye cezalarının arttırıldığım öğreniyoruz. İstanbulini yeni kaymakamları teftişleri sırasında lıir nizamsızlık görürlerse ?50 liradan aşağı para cezası kesmiyorlarmış. deniyor. Bu. esnaf anısında şayi olur sa hileye biraz güç karar verilir ve dolyısiyle lıalkın menfaati korunmuş olur.
Bu arada tramvaydan atlama cezaları da 1 liradan 10 liraya çıkarılmıştır. Geçenlerde tramvayın sahanlığında bir delikanlı bu cezaya çarpıldığım anlatıyor vc bir daha tramvay durmadan inraiyeceğini söylüyordu. Dcmkc ki 10 lira para cezasının usiandıncı bir değeri vardır.
Vardır »ma bu bahiste düşünülecek bir noktaya dikkati çekmek îstiyorum-Dıırak yeri dışında tramvaydan atlamanın cezası on lira olu nca belediye durak yerlerini tekrar günlen geçirmek, onları, ihtiyaca en uygun yerlere koymak mecburiyetim hissetmelidir. Meselâ umumi nakil vasıtaları yollan tıkamasın gibi bir seyrüsefer dü şüııcesiyİe Taksimden Tcpcbnşına kadar durak koyma, sonra bu uzun mesafa içinde zaruri bir ihtiyaç için tram vardan athvana 10 lira para cezası kes! İşte bu, mantığa da. adalete de uygun düşmiyen bir zihniyetin mahsulüdür. Para cezalan artarken bu vaziyetin tekrar gözden geçirilmesi, eğer hak güdüyorsak, zaruridir.
Şevket RADO
Çekme tehlikesi kurultay»
atlatıldı, fakat...,,
'Avrupada sağlam ekonomi henüz teıis edilememiştir,, diyor
M
Nevyork 30 (RJ — Başkan Truman dün Filadelflyada bir nutuk söylemiş ve Amerikanın şu dört esasa sadık kalacağını bildirmiştir:
1 — Sağlam ve şumfıllü dün-, ya ekonomisi barış için elzemdir.
2 _ Amerika, m i lletlerar asında ticareti genişletmeğe çalışacaktır.
3 — Sağlam gelişmiş bir dünya yaratmak İçin ticaretin genişlemesi esastır.
4 — Demokrat milletler bir diğerin iç siyasetine müdahale fikrinde olmamalıdırlar.
Truman komünistlerin teşebbüslerini şiddetle tenkit etmiş ve demiştir kİ: «Amerika. Sov-yetlerin husumeti karşısında
cesaretini kaybetmiş ölseydi netice feci olur, her taraf aç insanlarla dolar, bunlar esaret yaratmak İçin kullanılırdı. Çökme tehlikesi atlatılmıştır. Fakat sağlam .ekonimi henüz tesis dilemem iştir.»
e-
ka-
Tenis şampiyonası
Kurultayda mühim meseleler görüşülecek
Ankara 20 — C.H.P kongrele-jrhıe önümüzdeki ay içinde başlanacaklar. ti, İlçe, bucak ve o-Icak kongrelerinin sene sonuna kadar bitmesi ve 1950 senesinin ilk ayında Kurultay delegelerinin seçilmiş bulnması İcap etmektedir.
Kurultay mesaisi, umumi seçim arifesine de tesadüf etmek-jte olması dolayısiyle şayanı (lik-[kat olacak ve bir çok mühim meseleler ve söylendiğine göre-I ezcümle Anayasa tadilleri, Ayan Meclisi teşkili, seçtin devrelerinin daraltılması gibi mevzular Kurultay gündeminde bulunacaktır.
Malî müzakere
hazırlığı
Londra 30 (R.) — İngiliz binesi dün toplanarak gelecek
halta Vaşlnslonda yapılacak mali konuşmalara İştirak edecek Dışişleri vc Maliye Bakan-»e lannın takip edecekleri siyaset * - —1-_j.
üzerinde mutabık kalmıştır. İngiltere tasarrufa ve ticaretin seTbes olmasına devam edecektir.
finalleri
Çittlerde Von Cramm - Harper, çift kadınlarda Muallâ - Bahtiye şampiyon oldular
Kadınlara sarkıntılık
Maarif şûrası
arasında son zamanlarda kesilen tartışmaların önümüzdeki kongrelerde ne gibi tesirler göstereceği CHP. mahfillerince merak edildiğinden partinin en küçük kolu olan ocak kongrelerinin dahi alâkalılarca ö-nemle takip edilmesi beklenmektedir.
Dünkü toplantıda komisyonların raporlarının tetkikine başlandı
Başbakan dün Doğu seyahatine çıktı Ankara 29 t A.A.) — Doğu İllerinde bir tetkik gezisi yapacak olan Başbakan Şemseddln Gün al tay, bugün saat 15.45 te , trenle şehrimizden ayrılmıştır,
tedrisatın ve bin ne tice umumi çalışma Bakanı Reşad Şeınsed-mahiyetle demokrasinin ne de- din slrer de Başbakanla berû-mek olduğunu İzaha, çahmış.de- ] ber Sıvasa gitmektedir.
Dağcılık kurtlan dün gene kalabalık --ünlerinden birini yaşadı. Turnuvanın finallerine çift erkeklerde Von Cramm -Harper Cochet Peten‘ln maçı ile başladı. Oyun Cochelin servisi He başladı. Derhal çok sıkı vuruşlarla atağa geçen Von Cramm ve Harper ilk seti rakiplerine nefes aldırmadan 6/0 aldılar. 2 ci ret müsavi şekHde başladı, sonraları Cochet Peten 4/3 — 5/4 - 6/5 — 7/6 Heri durumlara geçtiler. Bundan soa ra Cramm Harper gayet sıkı ve köşeleri bulan toplarlle fileye çıkarak vole ve smaçlarla seti 9/7 lehlerine çevirdiler.
3 üncü sette Peten Cochetyl hiç destekleyeiniyor ve takılmı-yacak toplan takıyor veya dışa-nya atıyordu. Gramm ve Harper seti 6/1 lehlerine çevirerek maçı kazandılar ve Şampiyon oldular.
Mualla, Babtîye - Scott, Curry Çift kadın finalinde Mualla ve Bahtiye İngilterenin birinci klas tenisçilerinden Scott ve Curry'i mağlûp etmekle yüzü-
müzü güldürdüler. Maçın birinci seti bizimkilerin iyi oyunla-rile geçti. Bahtiye Geride oynamasına rağmen gayet uzun vuruşlarla ve tesirli loplarla Mu-allayı iyi destekledi, bu suretle Mualla ve Bahtiye rakiplerinin atak oyunlarına rağmen seti 6/3 aldılar. ÎMnci set 4/0 a kadar bizimkilerin lehine giderken Curry’in sağ vuruşlan ve Scortt* un da voleierile 5/3 5/4 de kadar çıktı.
Neticede bizimkiler son fırsat lardan İyi istifade ederek seti 6/4 aldılar ve şampiyon oldular.
Bugün turnııanın en güzel ve merakla beklenen tek erkek final maçı Von Craırun'İa Cochet arasında oynanacaktır.
Bugün Türkiyede İlk defa böy le iki cihanşümul tenisçiyi karşı karşıya göreceğiz.
Bu maçtan sonra Bossi İle Manfredl, arasında tek kadın finali ve Scott Harper - Curry Von Cramm arasında da muhtelit finali yapılacak tir.
Celâl l'I.ÜĞ
Sarkıntılık eden genç muhtelif yerlerinden yaralanarak öldü
Dün akşam Atatürk bulvarı üzerinde kadınlara sarkıntılık yüzünden bir cinayet işlenmiş ve bir genç öldürülmüştür.
Saraçhane başında İtfaiye caddesi üzerinde 24 numaralı evde oturan ve Cibali tütün fabrikasında çalışan Nevoahar Işık isminde bir kızla, yirmi bir yaşında Saiıure Ayaoğan ismindeki kadın dûn akşam Atatürk bulvarı yoluyla evlerine dönerlerken Fatih civarında Haydar semtinde oturan yinni yaşında Salâhaddin Ünlü adında bir genç; Sahure He yanındaki kıza laf atmış, bunun bu hareketine Haydarda Tepedelen çıkmazında 32 numarada oturan ve Sa-burenin kocasının arkadaşı o-lan şeref- görerek mâni olmak istemiştir.
Salâhaddin, Şerefin bu müdahalesine kızmış ve aralarında bu şekilde bir ağız kavgası başlamıştır. Kısa zamanda büyüyen bu münakaşaya Salâhaddl-nin akrabasından İsmet, Adnan ve Saim İle Şerefin arkadaşı Nevzat da iştirak etmişler ve orayı bir döğüş sahnesi haline getirmişlerdir. Bu sırada yanında taşıdığı bir bıçağı çeken Şeref, Salâhaddin Ünlünün üzerine atılmış ve vücudunun mub telif yerlerine saptamıştır. Vaka yerine gelen polisler, yaralıyı hastaneye kaldırmışlarsa da kısa bir müddet sonra ölmüştür. Bu şekilde cinayetle neticelenen kanlı kavgaya İştirak edenlerin hapsi yakalanmış, tahkikata nöbetçi savcı Ali Kemal el koymuştur.
Ankara 29 — Maarif şürâsı umumî heyeti, İstanbul Üniversitesi Rektörü Ömer Celâl Sar-çın başkanlığında toplanmış ve ruznamede bulunan beş mevzuu incelemek iizere kurulmuş olan komisyonlann hazırladığı raporları tetkik a başlamıştır.
Evvelâ Demokrat eğitim komisyonunun hazırladığı rapor okunmuş, söz alan muhtelif hatipler nokta! nazarlarını açıkla- ___________________
misler ve bu komisyonun rapo- Çünkü Türk mlletl aklı selim ru bir broşür halinde Şûra ü-yelerlen dağıtılmıştır. Bu raporda demokrat eğitimin esasları ve şartlan birer birer İncelenmekte, henüz okuma çağma girmemiş çocuklarla, okuma
Sör bu cevabında demokratik
mokraside millî seciye ve milli karakterin mühim rolü bulundu ğunu. Türk milletinin kuracağı demokrasinin ağır başlı bir demokrasi olacağını belirttikten1 sonra:
•Biz istesek de istemesek de bu mutlaka böyle olacaktır.
İki hayırlı iş
vaziyetinden memnun
Pamuk, ayçiçeği, Pancar, tütün, üzüm, koza mahsulleri bereketli
Yirmi beş günden beri Çayır-ovadakl Bahçıvanlık ve Zirai Eğitim Enstitüsünde devam e-den Zirai eğitim ve öğretim kongresi diin sona ermiştir.
Bu münasebetle şehrimizde bulunan Tarım Bakanı Cavit Oral kongre üyelerine bir hitabede bulunarak ezcümle demiştir kİ-
• — Memleketimizde ziraî eğitim ve öğretim okullarını azaltmak değil bilâkis çoğaltmak kararındayız. Müstakbel Türk çifçilerini toprağına bağiı ve bihri)i unsurlar olarak yetiştir-m, k kararındayız. Bu sebeple yeni okullarımızı şehir civarında değil, şehirlerden uzakta açacağız.
Türkiyede ziraat ve İstihsal teknolojisini düzenlemek mecburiyetindeyiz. Bizim bugün en çok çektiğimiz sıkıntılardan birisi de memleketin İptidai malzeme ve vasıtalarla ziraat yapmasıdır. Bu halin memleket istihsalinde ne derece kötü neticeler verdiğini hâlen içinde bulunduğumuz vaziyet göstermektedir..
Bakan, bundan sonra Mar-®hall plânıma memleket ri rafitine iyi tesir yapacağından bahsetmiştir.
Kongre Başkanı Fâzıl Keyder Bakana cevap vermiş ve ziraat «nensupiarına gösterdiği alâkadan dolayı arkadaşları adına tefek-ku »etmiştir.
Beykoz deri fabrikası
bayramı
sahibi ve her şeyden evvel va-' tanperver bir mllettir.. demiş-1 tir.
Mûtaakıben Prof. Fethi Çe-| likbaş da bir konuşma yapmış, mevcut teklifler reye konarak çağındaki demokratik terbiye. 1 bazı küçük tâdillerle kabul o-şahsı münasebetler ve terbiye, lunmuştur.
çocukların kendi kendilerini i- | Şûrâ, bundan sonra öğretmen dare edebilmeleri, öğrenci te- yetiştirme komisyonunun ha-şekkülleri hakkında etraflı zırladığı raporun müzakeresine mütalâalar serdedillyor ve ted- Reçmiştlr. Mesai devam etmektirler tavsiye olunuyordu. Ko- tedir.
misyon netice itibariyle demok- | _______________
ratlk tedrisat için temennilerini şu esaslara bağlamakta idi:
Ortaköy deresinin kapatılması Kuruçeşme yolunun genişletilmesi
Deri mubayaası işinde cezayı müstelzim hareket görülmedi
Mahsul vaziyeti
Tarım Bakanı Cavit Oral, kongreden sonra gazetecUerie görüşerek bu senek! çeşitli mah sul variyetimiz hakkında şu 1-zahatı vermiştir:
■— Bu sene pamuk tahminleri çok ümit vericidir. Çukur-ovada bu mahsulün toplanması başlamıştır. Bugünkü tahminlere göre, Türkiye pamuk rekoltesi bu sene 450 bin balya, belki de daha fazla olacaktır.
Ay çiçeği mahsulü geçen sene 83 bin ton iken bu sene 200 bin ton tahmin ediUyor. Pancar mahsulü de çok iyi vaziyettedir, şeker rekoltesinin geçen seneden fazla olacağı şüphesizdir. Mısır mahsulü de iyidir. Ayrıca tütün, üzüm ve koza mahsuHe- | ri de bereketli olarak görülüyor. | Keza hububat bakımından Çu- 1 kurova bölgesiyle Eğede yakın senelere göre bol mahsul alınmıştır. Yalnız Orta Anaodluda-kJ kuraklık bİ2i bugünkü müşkül variyete getirmiştir.
Marshall plânından şimdiye kadar birinci tertipten 1400 traktör gelmiş ve tamamen müstahsil çifçüere tevzi edilmiştir. Bu tertipten daha 500 traktör gelecektir. İkinci tertip 2000 traktördür. Bu yeni ziraat vasıtalarının önümüzdeki yıl vc bilhassa 1951 de tesirini göstereceğinden ve istihsalimizin artacağından şüphe etmiyoruz.» Bakan bir hafta kadar daha şehrimize kalacak sonra Anka-raya hareket edecektir.
(Baş tarafı 1 inci sah'»'***'
Bu akşam resmi binalar aydınlatılacak, fener alayları yapılacaktır.
Ankarada bugünkü tören
Ankara 29 — Yurdun bütün bölgelerinde olduğu gibi, şehrimizde de 30 Ağustos Zafer Bayramı büyük törenle kutlanacaktır.
Hazırlanan programa göre, yarın saat 8 de ordu birlikleri tarafından Atatürk anıtlarına çelenkler konacak. 8.30 da Genelkurmay Başkanı, kara, hava ve deniz kuvvetleri komutanları, generaller A ta türkün kabrine giderek çelenk caklardır.
Genelkurmay Başkanı, ordusu adına tebrikleri
9.30 la 10,30 arasında kabul e-decektir.
Hipodromdaki tören saat 10,45 ie bağlıyacak, en genç subaylardan birinin. Hava Kurumu temsilcisinin ve Garnizon komutanının irad edecekleri nutukları mütaakıp geçit resmi yapılacaktır.
Geçit resmine garnizon rargâhı, Harb malûlleri.
Okulu, Yedek subay okulu alayı, bir piyade, bir süvari alayı, motorlu topçu taburu, uçaksavar taburu, bir zırhlı ve motorlu birlik taburu iştirak edecek ve mûtaakıben törene son verilecektir.
Gece saat 20.30 da Orduevi Önünde, Ulus meydanında askeri bandolar milli marşlar çalacaklardır, Ayrıca Orduevi inle, garnizon komutanlığınca bir gardenparti verilecektir
Ankara 25 — Bundan bir müddet evvel Sümerbank Beykuz kundura fabrikasının 945 senesinde mesai ve tahsisat programı haricinde deri mubayaası yaptığı .ve bu yüzden müessese-nin büyük zararlara girdiği tes-bit edilmişti. Zarar meydana çıkar çıkmaz Sümerbank umum müdürü Hûlkl Alisbah. meclisi İdare reisi Sami Sabi aza Ab-d ur rahman ve Cemal Esener ile Beykoz kundura fabrikası müdürü Sabit Tabun, müdür muavini Enver, mııhasecç şefi Tayfur Oral, ticaret reisi Sait Akın-işletme şefi Faruk Aydım vc Tal-ha. Arus haklarında derhal idari tahkikata geçilmiş ve neticede bu kimselerin sebep oldukları zararlardan dolayı cezaî mesuliyetleri olup olmadığının tâyini adlî mercilere bırakılmıştı.
Şehrimiz savcılığı bu mevzu-dakl tahkikatını bitirmiş bulunmaktadır. Savcılık, uzun tedkik-Ieri neticesinde Beykoz deri fabrikasının 954 yılında yaptığı deri mubayaasında cezayı müs-telzlm bir hareket görmediğinden ismi geçen şahıslar hakkında âmme dâvası açılmasına mahal olmadığı kararına varmıştır.
ı Ortaköy deresinin üstünün kapatılması ve Kuruçeşme yolunun getişletilmesi işine dün başlanmıştır. Bu münasebetle
1 yapılan törende Vali ve Belediye reisi Dr. Lûtfi Kırdar bir nutuk söyliyerek- îstanbulun imarına çok müşkül mail şartlar al tında devam edildiğini izah etmiş .sağlık bakımından olduğu kadar seyrüsefer bakımından da faydalı bir iş görüldüğünü ve derenin denizden itibaren köprüye kadar olan kısmının 15 kasıma kadar bitirilmiş olacağını beyan ettikten sonra Ortaköy -Kuruçeşme yolunun inşası cihetine temasla sözüne şöyle devam etmiştir:
— Lido önünden başlayarak Kuruçeşme iskelesine kadar dar olan 1260 metrelik yol 17.5 metre genişliğinde modern bir yol olacaktır. Nakil vasıtalarının geçeceği kısım 12 metre, iki tarafta yaya kaldırımlar 2 metre 75 santim olmak üzere 5.5 metredir. İnşaat 31 temmuz 1950 de bitmiş bulunacaktır Yolun genişletilmesi 641 bin lira gibi mühim bir paraya mal olacaktır.
Bunu müteakip C. H. P. Beşiktaş ilçe başkanı Reşat Tum-bek. Valiye teşekkür etmiş vc deniz kenarında hazırlanan harcı Vali Lûtfi Kırdar bir mala ile sıvayarak bu lüzumlu İnşaatın ilk hizmetird görmüştür.
Bundan sonra açma merasimi yapılacak olan Ortaköy -Kuruçeşme yoluna gidilmiş, o-rada bir kurban kesilmiştir.
I
geçici koya-
Türk saat
Maden Tetkik, Arama Enstitüsü müdürü istifa etti.
Ankara 29 — Alta yıla yakın bir ramandanberi maden tetkik arama enstitüsü genel müdür-ı lüğünde bulunan yüksek maden mühendisi İhsan Ruhi Bereni ağustos ayı ortalarında vazifesinden İstifa etmiştir.
Genel müdür, doğu illerinde I tetkik gezisine çıkan ve Rama-| m da ziyaret edecek olan Baş-, bakan ve İşletmeler Bakanına
Disiplin ve imtihan yönetmelikleri başta olmak üzere elde mevcut bütün yönetmeliklerin rapordaki esaslara göre tâdili.
Demokratik eğitim esaslarına tam uygun olarak şJmdUlk birkaç mühim merkezde örnek o-kııllar tesisi.
Her kademedeki okullarda öğretmenlik yapan meslektaşlardan kendi şahsî çalışmalariyle yetişmiş ve ilerlemiş olanların bir üst derecedeki okullarda (nazan ve işletmeler Bakanına ogertmen olabilmelerini sağla- ' Dlyarbakırdan itibaren refakat mak maksadıyle imtihan ve edecek ve Raman petrollerinin kurs usulleri ihdas edilmesi. istikbali hakkında lüzumlu Iza-
Parasız ve kabiliyetli öğren-( hatı verdikten sonra, eylül or-cilerin daha ileri kademelerde talannda vazifesinden kati ola -tahsilleriru* devam »dehiim.iari,1
lalısillerine devam edebilmeleri' rak ayrılacaktır, için geniş ölçüde burs usulünün I ihdası.
Nuh’un gemUini arayacak heyet
Ağrı dağında Nuh un gemisini aramağa giden heyet dün ak-
Komisyonun raporu okunduk-! tan sonra 10 hatip kb almış ve I muhtelif tenkidlerde bulunmuş! hardır Yapılan bu tenkldlere B,uc„ „„„ auıl
Tali komisyon başkam Hüseyin şam dağın eteklerine gelmiştir. Nail Kübalı ile Prof, Fethi Çe- Bugünlerde dağa çıkmağa baş-likbaş cevap vermiştir. Profe- lıyacaktir.
Ortaköy daresinin kapatılması resminde Vali ve Beledivc Reisi Dr. Lûtfi Kırdar nutuk söylüyor
ka-Harb
Eski Mardin Milletvekili Edib Kemal Ergin vefat etti Eski Mardin Milletvekili Edib Kemal Ergin’in vefat ettiğini teessürle haber aldık. Edib Kemal Ergin (Ten metin kanunlarımız» külliyatının sahibi, kıymetli bLr şahsiyetti. Vefatı mem leket için kayıptır. Ailesi erkânına baş sağlığı dileriz.
Sizi
f BUGÜN NE YEMEK
x PİŞİRELİM?, diye düşünmeyiniz, her gün bu külfetten kur-
taracak olan malzemesinin üstünlüğü ve yemeklerinin nefasetiyle tanınmış EKREM YEĞEN yemek tevzi müessese-sldlr. Kurtuluş • Sinemköy, ■■■İTel: 84474 ■■■■■
A
İSTANBUL SERGİSİ
Mesut bir nikâh
Şehir meclisi üyelerinden ve şehrimizin tanınmış hatiplerinden bayan Meliha Avnl Süzen İle Etibank hukuk müşavirlerinden Münir Aydın erin nikâh resimleri dün Beyoğlu belediye dairesinde yapılmıştır. Nikâhı vali ve belediye reisi Lûtfi Kır-dar kıymıştır. Şahitler eski vali Muhiddin üstündağ ve Cumhuriyet Merkez bankası umum mü dürü Sadi Bekter'dl.
Yeni evlileri tebrik De uzun ve mesut bir ömür dileriz.
Acı bir kayıp
Tophane muhasebecisi merhum Hacı Kemal beyin oğlu, sabık Maliye Nazırı Abdıırrfth-man Sayın’ın damadı, İktisad Fakültesi doçentlerinden Feridun Erginin ve yüksele mühendis Aziz Erginin babalan Devlet şûrası aralığından emekli eski Mardin Milletvekili
EDİB KEMAL ERGİN
30 ağustos günü sabahı ve i at etmiştir. Cenazesi 31 ağustos çarşamba günü öğle namazını müteakip Yeni Şişil camiinden kaldırılacak ve Asri mezarlığa defnedilecektir.
Tanrıdan rahmet vc mağte-
30 Ağustos 1949
Bahifo 3
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Bazı sanayicilerin 'f'rergiye girmemeleri büyük hatadır
Yeni seçim tasarısı
İstanbulda, 1 ekim 19541 de. Ticaret ve Sanayi odasının rehberlisi ile bir sergi açılıyor. Serginin hazırlıkları hazan yıllarca evvel başlar. Biz yıllarca öncesinden vaz geçtik, aylık gayret ve himmetlerle iktifaya çoktan razıyız.
Bereket versin Ticaret o-dasiyle bazı firmalar ve diğer alâkadarlar, harıl harıl çalışıyorlarmış. Bizi şehirce — hayır milletçe — mahçup etmemek istiyorlamrış. Kendilerine teşekkür borçluyuz. Fakat öte taraftan da haber alıyoruz ki. bir çok sanayiciler. elbirliği vle başarılması gereken bu işi yan çizmekte imişler. Rağbet gösterirlerse. sırf kendileri ve meslekleri bakımından değil, bütün bir şehir, bütün bir mem M leket bakımından isabet e* derler.
* Tiirldyede valnız güze! ka vunlar .güzel enginarlar ye tişmivor.Vatanunız yalnız zi raat memleketi değitdir. Aynı zamanda sanayi memleketi olmağa vüz tutmuştur. O yolda inkişaf etmesiri mecburî sayıyoruz. Terakkileri elbırliğiyle gösterip he ves uyandırmak, beraberce gurur duymak, — (bunlar mânevi cihetler )— aynı za manda faydalanmak, halka ▼e ecnebilere güzel mâmul-lerimizi tanıtmak; bunların rağbetlerini. sürümlerini, arttırmak istiyoruz. Teşhir, canlı ve zevkli olmalı ki, raebet de onunla atbaşı beraber gitsin.
★
Yerli mamullere halkın iltifatı türlü safhalar geçirmiştir. Memleket malı almak. Balkan harbini müteakip. âdeta bir hamiyet meselesi v di. Sonra, halk bunu menfaat meselesi de saydı, y Çünkü bir çok yerli malların ecnebilere faik, namuskâra-ne, mükemmel ve dayanıklı olduğunu gördü.
Meşum ikinci umumî harbin ilk senelerine kadar, bu inkişaf, böylece sürdükten sonra; araya bir takım türediler girdi. Yerli malın i* tibaı-ını bozduklarını biliyoruz, Son devirlerde, nice nice mükemmel Türk mamullerini satabilmek için sokak larda avaz avaz: «Amerikan, İngiliz, Çekoslovak» diye bağırmak, tezgâh başlarında valan söylemek, hattâ sahte damgalar basmak piyasanın kötü teamülü halini almıştır.
Halbuki, yerli mal, kısa bir tedenni devresinden son ra, Türk müteşebbisinin ve Türk işçisinin gayreti ile, lâyık olduğu mertebeye yavaş yavaş yine yükseliyor. Bir çok şubelerde fevkalâde istihsallerde bulunulduğunu biliyoruz. Bütün muvaffakiyetli imalcilerimizin işte bu sebeple sergiye iştirak etmelerini ve yerli malı itibarını İadede hisse kazanmalarını istiyoruz.
İlmî heyette İstanbul barosunu Ekrem Korkut temsil edecek
1950 seçimlerinde tatbik edilmek üzere hazırlanan yeni seçim kanunu tasarısı ilmi bir heyet tarafından ttekik edilecektir. Bu heyet, İstanbul ve Ankara üniversitelerinden ikişer profesör, İzmir, Ankara ve İstanbul barolarının birer temsilcisi, yargıtay ve danıştaydan ikişer temsilci olmak üzere ceman on bir âzadan müteşekkildir. Heyetin çalışmaları 5 eylülde Ankarada başlıyacaktır. Bu faaliyetin ne kadar devam edeceği belli değildir.
Diğer taraftan İstanbul barosu- Başbakanlığın İlmi kurul için vaki daveti üzerine temsilci olarak bir üyenin yollanmasına karar vermiş ve idare kurulu tarafından baro reisi Hâ-şlm Refet Hakarar bu vazifeye seçilmişti. Ancak baro reisi tedavi maksadUe hâlen Avrupada bulunduğundan, kendisinin yerine İstanbul Barosunu temsllen idare kurulu üyelerinden avukat Ekrem Korkut ilmi kurula iltihak etmek üzere bugünlerde Ankaraya gidecektir.
Po'isi yaraladı
Kasınıpaşada oturan Hallt a-duıda bir şahıs dün yine aynı semtte zeytlnyağcılık yapan Hüseyin adındaki bir şahısla kavgaya tutuşmuş ve bıçakla Hüseylnl kovalamaya başlamıştır.
Bu esnada oradan geçmekte olan 1103 yaka numaralı polis memuru Sabri Türker. Haildin bu hareketine mâni olmak için yanına yaklaşmışsa da Halit elindeki bıçakla Sabriyi sol kasığı üzerinden yaralamıştır. Polis memuru Sabri de bu vaziyet karşısında kendini müdafaa etmek İçin silâh istimal ederek H ali 11 göğsünden vurmuştur.
Her İki yaralı da hastaneye kaldırılmıştır. Tahkikat devam etmektedir.
Trabzon vapuru 18 saat rötarla gelecek
Havuzda bulunan «Ankara* vapurunun yerine geçenlerde Batı Akdeniz hattı seferine çıkmış olan «Trabzon» vapurunun dün saat 18 da limanımıza dönmesi İcap ediyordu. Fakat vapur. süratinin yetersizliği sebe-bkle 18 saatlik bir rötarla ancak bugün saat 10 da seferden dönebilecektir.
★
Şıı ahnuş hikâyeyi vakti-le bir kere anlatmıştım. Tek rar livayım.
Eczanelerden birinden i-lâc alıyordum. Bir ihtiyar kadın erirdi.
— Krempertev istiyorum’ — dedi.
Verdiler.
— Avrupanın mıdır? — diye sordu.
— Yerlidir! — diye gülümsediler.
— Hayır, ben ecnebi krem pertev istiyorum! — dedi.
★
İşte uyerli - ecnebi» mallar. bazı cahil veya gafiller tarafından böyle karıştırılıyor. Propaganda, reklâm, birinci şarttır. Kendine güvenen firma, bu sergi vesilesinden faydalanarak, reklâm denen asri ve mücerrep unsurdan behemehal fayda-İnin alıdır. Yoksa, işleyişinde bir noksan var demektir.
(Vâ-NÛ)
Ulaştırma Bakanı
Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Ulaştırma Bakanı Kemal Satır dün Denizyolları İdaresinde çalışmıştır. Bakan bu akşam Ankaraya dönecektir.
İstanbul Valisi meselesi
Felek. CUMHURİYET teki fıkrasında İstanbul Valisinin değiştirileceği dedikoduları karşısında hükümetin lâkayit kaldığını belirttikten sonra şunları yazmaktadır:
Bunların İçyüzü maalesef küçük şalisi politikalardır. Burada tekrarını lüzumsuz güdüğümüz küçük hâdiselerin akisleridir. Böyle hâdise ve politikalar her yerde olur, lâkin devlet mekanizmasını aksatacak tesir yapmasına müsaade edilmez. Biz de buna dikkat edilmediğini bu sefer gördük. Hattâ gene hayretle gördük ki İstanbul gibi bin bir itt» yanı olan bir kaynaşma m er kesine kendini bu derece sevdirmiş bir mülkiye âmiri az kalsın değişecekti. Eğer Lûtfi Kırdar yerinde kalırsa bu hal memlekette muvaffak olmuş memurlara kimsenin dokunamıyacağL kaidesinin cari oluşundan değil matbuatın da takviye ettiği daha hususi sebeplerdendir, ls-tanbulun bir hamlede bütün mülkiye ve belediye âmirlerini değiştiren yanlış haleti ruhiyenln önüne geçmedikçe ve memurların mukadderatı şunun bunun, iki dudağı arasında bulunmaktan kurtulmadıkça bunlardan selâmetle Lş beklemek abes olur. İstanbul Valisi mimli meydandadır.
Mânevi kıtal
Ahmet Emin Yalman bugünkü başmakalesinde tereddi ve inhitat devirlerinde fedakâr re tne«i yetU insanlara karşı Mr manevi kıtal açıldığını ileri sürdükten sonra Lûtfi Kırdar'm bâr elçiliğe tâyini haberleri hakkında şunları yazmaktadır:
Bir adam bulmuşsunuz, muayyen bir işde türlü türlü kusurları görülmüş, hatalar İşlemiş. fakat bu arada tecrübe toplamış, pişmiş, mahsul vermeğe, henüz başlamış, mensup olduğu hükümete vatandaşlar nazarında da, yabancılar nazarında da İtibar kazanıyorlar, emniyet denilen ve bu yurdda İsmi var -cismi yok olan Anka-yı İstanbulda yaratmağa başlıyor. Neden bu adamı ortadan kaldırmağa uğraşıyorsunuz? Sıra bekllyen nice yetişmiş hariciyecinin kendisinden daha lyl yapacağı bir vazifeyi neden zır-tına yüklemeğe uğraşıyorsunuz? Bu meziyet ve şahsiyet düşmanlığının bir memleket düşmanlığı olduğunu farkedemiyor muşunu»?
bileceğini beyan etmesi hakkında şöyle denmektedir:
Sayın Fazıl Şerefettln Bürge acaba bilmez mİ İd İstanbul, Türklyenin her hangi bir vilâyeti değildir. Türkiyede intişar eden gazetelerin hemen hepsi, satış ve nüfuz bakımından en mühimleri, İstanbulda çıkar. En modern ve mükemmel matbaalar Babıâlidedir Gazele, mecmua, dergi ve ilmi neşriyatın acaba bir memleketin İrfan hayatında hiç mi kıymeti yoktur ki bütün bunların tekasüf ettiği bir muhit 11e hâlâ halkın Türkçe konuşmayı bilmediği son üniversitehler seyahatinde tes-bit edilen bir vlâyet yekdiğerine eşit olsun...
İstanbul yalnız neşriyat bakımından değil- tedris bakımından da, Türklyenin en mümtaz bir şehridir.
Nüfus bakımından hangi vilâyetimiz. İst&nbula, uzaktan dahi yaklaşabilmektedir?
Mali takat ve memleket masraflarına yardım bakımından İstanbul un müstesna mevkiini ihmal etmek veyahut küçümsememek kabil ve caiz midir? Saraçoğlu Şükrü, varlık vergisi diye. olağanüstü bir kasırga estirdiği vakit -bütün yurttan koparabildiği meblâğların üçte İkisini sade ve yalnız İstanbul dan çekti. Şu halde ve bu duruma nazaran İstanbul altmış üç vilâyetten biri mi oluyor?
Girip bir haber
Hüsnü Zaim 200 Alman muhafız sipariş etmiş!
AJ
Şam 29 — Burada çıkan Kabas gazetesi eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Zalm'in yabancı bir devlete 200 Alman muhafızı «sipariş ettiğini» yazmaktadır.
Gazetenin belirttiğine göre Zalm'in evinde yapılan araştırmalarda ele geçen vesikalarda Zalm'le yabancı bir devlet arasında bu mevzuda gizil müzakereler cereyan ettiği anlaşılmıştır.
Bu haber Şam'da heyecanla karşılandığı gibi Beyrutta çıkan gazeteler de bu haberi puntularia sütunlarına mlşierdlr.
büyük geçlr-
ile
Veliefendi
T embelhan müdavimleri
niçin yürümüyor
Türkiye Turizm Kurumu kurucular cemiyeti geçen cumartesi günü yaptığı t-opiantıda hazırlanan nizamnameyi müzakere ve kabul etmiş, başkan ve idare heyete seçimi de yapıldığından kurutu resmen teşekkül ederek faaliyet hazırlıklarına bağlamıştır. Kurumun ilk çatışmaları, memlekete seyyah gelmesini güçleştiren mevzuatın kaldırılması etrafında teksif edilecektir. Turizm sahasında bu hayırlı teşekkülün vücut bulması dolayısiyle eski matbuat umum müdürü ve turizm müdürü Vedat Nedim Tör’ün ilk toplantıda «Bizde turizm İşleri niçin yürümüyor?» mevzuu etrafında yaptığı şayanı dikkat konuşmayı sütunlarımıza geçiriyoruz :
Kararname hazırlanarak savcılığa verileli
Veiiefendi koşu yerindeki malum vaka d olay isiyle savcılıkça muhtelif cephelerden yapılan tahkikatın «yıkma ve yakma»
benzenz. turizm gibi
Yıllardır tu-[diyorum. Turizm dâvasını hal-dlye zikredip
der- letmek, Türklyenin umumi koldu- kınma dâvasını halletmekle fakat birdir.
Anadolııda istihsal hâlifelerinden birçoğunun, medeniyet vasıtalarından faydalanmaktaki aczimizle el ele veren tabiatın gazabına uğraması yüzünden işsiz ve ekmeksiz kalan köylülerin îs-tanbula akın ettiklerini gazeteler yazıyorlar. Gelen kafileler burada is arıvorlar-mış .fakat bas vurdukları yerlerden menfi cevap alıyorlarmış.
Muhtelif vesilelerle bu sütunda müteaddit defalar tekrarladığımız gibi. Ana-dûlunun birçok bölgelerinde: «İstanbulun taşı, toprağı altındır» efsanesi zihinlerde yer etmiştir. Çamurlu sokaklarına kaldırım ta«ı bile döşenemiyen Istanbııl-da altın definesi aramağa ■. gelenler eksik olmaz. Heğbr- —. yi Omuzlarına, yorganı sırt- — la rina alıp gelirler, han kö- □-şelerinde, Tahtakale. Kıi- CXI çükpazar sokaklarında halt al arca, avlarca sefilânc bir ® hayat geçirirler, nihayet ba- C zısı hamallığı iş edinir, bir _O kısmı dilenciliğe çıkar, bun-* lan beceremiyenler de bîr kolayını bulup köylerine dönerler.
Altın efsanesine gönül kaptırıp gelen işsizlerin va-ziyelteri budur. Fakat bir . de İstanbulun gedikli ve devamlı işsizleri var ki bunla- _Q rın durumlarına bir türlü — akıl erdiremiyorum. q
Şehrin her semtinde mevcutlara ilâveten yeni yeni Sg kahvehaneler açılıyor. Dükkânlar boşaltılıp kahvehaneye çevriliyor. Dikkat ediyorum, Tanrınsn günü ve günün her saatinde bu tembelhaneler tıklım tıklım d» lu. Hele kışın masa baslarında diz dize oturuyorlar. Hangisinin kapısından başınızı uzatsanız boğucu sigara dumanı, keskin zifir kokusu ve masa başlarında mütemadi el. kot hareketleri. Tavla pulları şakırdıyor, domino taslan tıkırdıvor. iskambil kâğıtları hışıldıyor.
Gene dikkat ediyorum; Tannnın günü ve günün her saatinde bu tembelhaneleri dolduranların ekseriyetini gençler teşkil edivor. Fikrinden, zekâsından, bazu ve bilek kudretinden istifade edliecek çağdaki yurttaşlar...
Memlekette hayat pahalılığı daimi artış halinde. Her sahada istihsalimiz, istihlâk ihtiyaçlarımızı karşılamaktan çok uzak. Dilimize dolamışız. her lâfın başında aynı nakaratı tekrarlıyoruz: «Eleman yok, iş yapacak adam v(>k.Yurdun genişliğine nispetle nüfusumuz pek az. Bunun için memleketin feyzinden. bereketinden lâvt-kıyle faydalanamıyoruz». Ve biz bu sözleri söylerken, taşı sıksa suyunu çıkaracak ka bili yete tki vatandaşlar dumanlı kahvehanelerde bilek ve dimağ kuvvetlerini oyun masalarında harcıyorlar.
Heder olan bu enerji kaynaklarını memlekete, cemiyete favdalı bir unsur haline getircbilsek ne iyi olur!
Cemal Refik
2 0 >
0 P
Şişli telefon santralı
Şişli telefon santralinde yeni yapılan tesisatla esti tesisatın tevhidi için Belçlkadan getirtilen mütehassıslar faaliyetlerine başlamışlardır.
Mütehassısların önümüzdeki ay içinde bu iki tesisatıt birbirine bağlayacaklar* ve böylece Şişil mınt a kasındaki bütün ta-ı leplerin karşılanacağı söylen-
kısmı hakkında, otuz mevkufun mektedir sorgusu- üçüncü sorgu yargıçlığı tarafından yapılmış vc icabeden şahitler de tamamen dinlenmiştir.
Sorgu yargıçlığı bunlar hakkında hazırladığı kararnameyi «son tahkikat» açılması isteği ■le savcılığa vermiştir.
Savcılık, bu husustaki dâva dosyasını ağırceta mahkemesine sevekedccek ve yakında duruşmaya başlanacaktır.
Diğer taraftan yarışlarda her hangi bir desise ve hile yapılıp yapılmadığı hakkında ayrıca savcılıkça yapılan soruşturmalar henüz bitmemiştir. Bu hususta bazı alâkalılardan tahkik edilen bir takım hususata alt cevaplar geldikten sonra bir neticeye varılacak ve mahkemeye verilmesi İcabeden kimseler bulunduğu anlaşıldığı takdirde bunlar hakkında tanzim edilecek dâva dosyası da mahkemeye gönderilecektir.
Atış müsabakaları
Beden Terbiyesi Atıcılık Faaliyet programına göte Avcılar ve Atıcılar İhtisas Klübii üyeleri arasında 28/8'949 pazar günü Küçük çekmece Soğuk Su mevkiinde 22 çap tüfeklerle 50 metre mesafeden yapılan atış müsabakalarına üçer kişilik on grup iştirak etmiştir.
Bu atışların programında belli edilen puan neticeleri-havanın da çok sert rüzgârlı olması dol ay isi le elde edilememiştir.
Biz Türlcler. bu turizm dâva- gayet karışık bir medeniyet ve sında dükkânında unu, şekeri,, kültür dâvasıdır. Onun İçin ben yağı, fıstığı, üzümü olup da bir [turizm dâvamıza, Tiirkiyemizin türlü helva yapamıyan bakala «topyekûn kalkınma endüstrisi* pek rizm vişler
ruruz, söylenip yazarız, yine de arkamıza baktığımız zamaıı bir arpa boyu bile İlerlemediğimizi görerek yanarız.
Tâ 1934 yılında vekâletler arası bir turizm komisyonu günlerce toplandı, raporlar, raporlar, raporlar okundu. Kararlar kararlar, kararlar alındı. Tartış Çünkü turizm, Türk milletinin malar, araştırmalar, inceleme-[ medeni rüştünü İspat etme dâ-ler yapıldı. 1939 yılında da ti- vasidir.
caret vekâletine bağlı bir tu-’ Bir de turizm dâvasını İç turizm müdürlüğü kuruldu. Ben- rizm. dış turizm diye ikiye boldeniz de bu müdürlüğün ilk mek de bence hatalıdır. Biz müdürü olmak şerefine nail ol- Türkler kendi memleketimizin dum. Daha o zurnan vardığımız içinde rahat, zevkli ve konforlu hüküm şu idi; Turizm, bir tek'------------------------- »----
vekâletin, bir tek müdürlüğün [ işi değildir. Turizm o kadar mürekkep, o kadar kompleks,! o kadar dallı budaklı bir dâva- [ dır ki, ancak Başvekâlete bağlı' bir teşkilât içinde verimli ola- [ bilir. Hakikaten turizm öyle bir türlüdür ki, içinde yok yoktur. ■ Affedersiniz, en kerihlerinden j başlıyacağım. abdeslhane, bal-] gam. garsonun tırnağındaki kir zırhı, biletçinin ayak koku-j sundan tutunuz da vitrini, tabelâsı, bütün gürültüsü ile sokaktan başlıyarak. polis, konso- .........
loşluk, gümrük, maliye işleri- . içine alındı, İşte hattâ basın ve nin sürati, sadeliği, memurları- yayın umum müdürlüğünün adı nın efendiliği, görgüsü, atılayı-[değiştirilerek Basın - Yayın ve şı. nezaketi, terbiyesi, karasinek Turizm umum müdürlüğü oldu tahtakurusu, sivrisinek, bit mü-* Aradan da on yıl gibi oldukça cadelesl, yatak çarşafındaki kıl geniş bir zaman geçti. Fakat bütiin inşa ve işletme mesele- acı ile ve esefle itiraf etmek feriyle otel dâvası, kaplıca di-, mecburiyetindeyiz kİ. yine eski • ••• • ■ •••■ e-slci hamamdır Basın ve
yayın umum müdürlüğünde, şimdi anlaşılmayan bir sebeple vazifesine nihayet verilmiş olan Süreyya Ergün'iin hinime tiyle turizm dâvasiyle iiglll bütün meseleler inceden İnceye araştırılıp tespit olunmuş olmasına rağmen müspet hiçbir lş çıkarılamamıştır. Niçin, işte asıl mesele bu sualin cevabındadır.. Ben kendi hesabıma bu sualin cevabını şöyle veriyorum:
[ Biz Türkler, devlet ve millet : olarak esaslı bir koliaborasyonu . Ve koordinasyonu icap ettiren işleri henüz beceremiyoruz. Vekâletlerimiz hâlâ dükkânına kapanmış bir usta zihniyetiyle çalışıyorlar. Büyük işletme zih-, niyeti henüz Türk devletine ve
İşte arkadaşlar, meseleyi böyle bütün haşmeti ve ebadiyle kavrayınca «Efendim, turizme gelinceye kadar daha nelerimiz, nelerimiz var? Kel başa şimşir tarak. Her İşimiz bitti de bir turizm mi kaldı?» diyemeyiz.
Baltrap atışları
Uçan hedef: Bu alışlara da üçer kişilik gruplar halinde «2 atıcı iştirak etmiştir. Çok enteresan olan bu atışlar av tüfek-lerlle yapılarak birinciliği Dr Atıf Potumgil (avcılar ve atıcılar İhtisas klübü başkanı) ikinciliği Niyazi Kızıltepe, üçüncülüğü tüccardan Mustafa Salih-oğlu kazanmışlardır.
Birinciye İst. Orman Baş müfettişliği kupası. İkinciye İst. Ziraat Baş M. kupası, üçüncüye Ziraat Baş. Mü. kupası verilmiştir.
seyahat imkânlarına kavuştuğumuz gün yabancılar da memleketimize akın edeceklerdir. Yabancıların tahammül edeml-[ yecekleri iptidailikleri biz Türk lere revâ görmenin mânası yok-[ tur. Meseleyi İç turizm, dış tu-
■ rizm diye ikiye bölmek bir aşa* [ ğılık kompleksinin İfadesidir.
j Şimdi gelelim asıl derde:
I Herkes turizm dâvasının e-hemnılyetine inandığı halde bu j iş görüyoruz kİ, bir türlü yürü-
■ müyor. İşte turizm işleri başvekâlete bağlı basın ve yayın u-nıum müdürlüğünün teşkilâtı
Belediye 50 otobüs daha alıyor Tramvay ve Elektrik İdaresi. Marshall yardımından İstifade suretlie Amerlkadan 50 otobüs satın almaya karar vermiştir. A-nıerikanın meşhur Tirinkûç firması, bu elli otobüsü derhal ver meye âmade olduğunu bildirmiştir. Belediyenin yaptığı mü-racoate müspet cevap alınınca, siparişler yapılacak ve arabalar kısa zamanda şehrimize gelmiş olacaktır.
Belediye memurlarının çocuk zammı Hesap İşleri Müdürlüğünden: AKŞAM gazetesinin 11/8/1849 tarihli nüshasında «Belediye memurları çocuk zammı almadıklarından şikâyetçi» balşığile çıkan yazı incelenmiştir.
Çocuk zammı verilmesi. Devlet memurları aylıkları tevhit ve teadülüne dair olan 3656 sayılı kanunun, bazı maddelerinin değiştirilmesine ve eklenmesine dair olan 4598 sayılı kanunun 6 ncı maddesi lcabındandır.
Ancak, 3650 sayılı kanunun 19 ncu maddesinde (odacı, kolcu. bekçi, evrak müvezzii, gemi mürettebatı, ücretli ve aidatlt tahsildar, daktilo ve steno gibi müteferrik müstahdemler bu kanun hükmüne tâbi değildirler» diye yazılı bulunduğuna göre, bu madde hükmi! gereğince bütçenin D. cetveline dahil ve bu kabil müstahdemin, devlet teşkilâtında olduğu gibi, zamdan istifade edememektedirler.
Avrupa İktisadî işbirliği teşkilâtında delegemiz
Avrupa İktisadi işbirliği teş-
vasi, yol, şoför, hamal, çeşitti tarife ve kambiyo İşleri, doktor, hastabakıcı, sıhhi tesisat, elck-rlk. su, tarife, kambiyo, av, tren vapur, uçak, otobüs, feribot, teleferik, posta telgraf, telefon, mtize, tiyatro, müzik, dans, bar, kahve; festival; plûj; sergi, kon gre. yasak bölge, vesaire vesaire gibi bir milletin, bir cemiyetin, topyekûn bütün hayatiyle ilgili bütiin bu çeşitli ve birbirine1 sımsıkı bağlı dâvalar, turizm dâvası içinde yer alır. Turizm başhbaşına bir parça dâva de-, gildir. Turizm bir mozaiktir, bir( ........... ,v uzviyettir. Bu itibarladır kİ tu-
Istemlş ve tutunduğu halde tır- [ teneke gelmiştir. Bu suretle pl- r,zn‘. eayet ince, gayet zeki, ga-manumıyarak yere yuvarlanmış yasadaki teneke sıkıntısının yet anlayışlı, gayet seviyeli bir ve rayların orasında kalan bl. ni»petn giderilmesine çalışıla- koliaborasyonu ve koordınasyo-ell ve bir ayağı kesilmiştir. çaktır. ^nu icap ettiren gayet çapraşık.
Ankarada bîr tren kazası
Ankara 29 — Dün silo yanında ve demiryolu üzerinde oynamakta olan 12 yaşlarında bir çocuk bu arada oradan geçen bir marşandiz trenine binmek
49 ton teneke geldi
Son günlerde yeniden 48 ton
>•■«•«»■«»•*■■»■■■■■■■■■■■■■»■■■•, knâtında memleketimizi temsl-Türk ldraeslne hâkim olamadı.' len baş delegeliğe seçilen Bür-Bir u’ta kunduracı kendi dükkânında, bir kunduracıyı başından sonuna kadar kendi el-ceğiziyle yapar. Bir kundura fabrikasında ise ayni kundura binlerce kafa ve elin işbirliği . _ .
sayesinde meydana gelir. İşte 5i11 İn yerine İstanbul şubesi mü-turizm de böyle bir büyük lş- dürlüğüne kimin geleceği benliz ietme zihniyetiyle plânlı ve a- öelll değildir.
henkfl bir çalışmayı icap ettiren işlerden biridir.
İşte aziz dostlarım, bugün temelini altığınız bu teşekkül, herşeyden önce böyle medeni bir iş zihniyetinin müdafii ola-
Fatih ve Şehreminın-de iki yaralama
: Diln gece biri Fatihte, diğeri lıan Zihni Sancer bazı şahsi se- Şehremininde iki yaralama va-beplerle bu vazifeyi kabul ede- kası olmuştur. Fatihte Nişanı ilmediğinden yerine Ziraat Ban- da kahvecilik yapan Mehmet u... ı Satl llc müfterilerinden Nedim
Çelikli, iskampil oynatıp oyac-mamak meselesinden kavgaya tutuşmuşlardır. Kahveci Mehmet Satı. Nedimi bıçakta yaralamıştır.
Şehremininde Karakeçeci sokağında oturan Hamdi. para meselesinden dolayı Cavit Öz-kanı bıçakla muhtelit yerlerinden yaralamıştır.
kasının İstanbul şubesi müdürü Mehmet AH Ti ney seçilmiş ve uçakla Parise gitmiştir. Kendi-
Bir itaati! ölü olarak yakalandı
Boyâbad (Akşamı — Bir ka* . ( tll vakasından suçlu Mehmet
çaktır. Hattâ bundan böyle si- Dalgıç buradan kömür havzası-yasi partiler arasındaki reka- na kaçmış, orada yakalanarak bette turizm dâvasına karşı gös Sinop ağır ceza mahkemesine t«rwniriAri — [ verUmjştL Mahkemece katilden
mahkûm edilen Mehmet Zonguldak Cezaevinden kaçarak bir çok kimseleri tehdit etmeğe başlamıştı.
Sinop valisi Muhtar Acar, ya-
nına il jandarma komutanını vu...u ...... o....... alarak Boyâbad'a gelmiş ve ya- 1 dişi İstanbulda bir hafta kadar pılan takip neticesinde Mehmet kalıp liman duruııuıuu tetkik edecektir.
tereceklerl anlayış kabiliyeti ve bu yolda kazanacakları zaferlerle ölçülecektir Milli kalkınma dâvalarımızı böyle müspet ve toplu bir hedefe yönelterek milli enerjilerimizi kısır parti çekişmeleri ve iptidai şahsiyat atışmaları uğrunda israf etmekten kurtarmış olacağız . .
Vedat Nedim TOR olu olarak ele geçirilmiştir.
İstanbul limanını tetkik edecek Amerikalı
Amerikanın Bendelton ulaştırma şirketinin başkanı ve Nev Orleans limanının eski müdürü İ. G. Bendelton pazar günü uçakla şehrimize gelmiştir. Ken-
Sahife 4
AKSAM
30 Ağustos 10-19
Ulaştırma konuları
Avrupa, Asya, Afrikayı birbirine bağlayan ve Türkiyeden geçen büyük kara yolu
Askerî Terfi Listesi
Mahkeme Koridorlarında
Toro® ekspresinin bu münasebetleri sağlamak Hususunda oynadığı rol — Uçak seferleri kara miinakala yolunun ehemmiyetini azaltmış değildir
Yazan; Hüsnü Sadık DUKUKAL
Avrupahlar Asya ve Afrika-nın güney doğusundaki ınem-k?ketlerle olan münasebetlerini arttırmak İçin en kısa kara yolunu — Türkiye köprübaşını teşkil etmek ve Rusyndan geçmemek üzere — güney istikametinden tesis etmeyi düşünmüşlerdir.
Bilindiği gibi Avrupa Ur Asya arasında biri kuzeyde, diğeri güneyde olmak üzere iki geçit mahalli vardır. Bunlardan kuzeydeki geçit mahalli Avrupa ve Asya kıtaları üzerinde geniş topraklara sahip Sovyet Rusya-nın elinde ve tamamlyle İnhisarı altında olduğundan kuzey yolundan istifade edilmesi tabla tiyle düşünülemezdi. Güney kara yolunun İstikametini İse coğrafya kendiliğinden göstermektedir. Bu yolun Akdeniz sahillerini takip ederek Rusyaya uğramaksam Avrupa ve Asya arasındaki geçil mahallini teşkil eden ve Bogaziçinden geçen tarihi kara, yolu olduğuna şüphe yoktur. Esasen tarih de bizi bu yolun takip edilmesine davet etmektedir. Çünkü Romalılar a un an ında büe Scrica = İpek yolu adı verilen ve Türkiye İle İrandan geçerek Asyayı baştan başa kaleden ve Çinde son bulan büyük kervan yolu da tarihin işaret ettiği ötedenberi bilinmekte olan bu güney yolundan başka bir şey değildir. Zaten Anadolu Avrupaya nazaran İranın bir geçit mahalli, bir dehlizi mesabesinde olduğu gibi İran da coğrafi bakımdan orta ve güney Asyanın geçit mahallini teşkil etmektedir. Bu itibarla bu büyük ve atoDûm kara yolunun tesisinde Türkiye ve İranın en mühim rolü oynadığını söylemekte hat» yoktur.
İşte, AvrupalIlar. Asya ve Afrika ile ticari ve turistik münasebetleri arttırmak maksadiyle bu büyük karayolunun yeniden tesis edilmesi plânım ele ûlrtvş-lar ve TürtJyenin de iştirak ettiği bir demiryolları konferansında 1930 yılında Toros ekspresi treninin ihdas eoilnır.üne karar vermişlerdir.
Esasen İstanbul Avrupa meni leketlerine demlryoluyla bağlı olduğu ve semplon ekspresi de Avrupa başşehirlerinin İstanbul İle doğru münasebetlerini temin etliği cihetle toplanan konferansta bu trenin devamını teşkil etmek ve Haydarpaşadan Kahire ve Bagdada doğru uzatılmak üzere Toros ekspresinin seyrüsefere konulmasa düşünülmüştü. Hâlen Toros treni Bağdadı kadar devam ettirilmektedir. Kahlreye kadar devamı İçin «İç Trablus ve Hay fa arasındaki iltisak haltı İle Kantarı mevki İndeki El Fardan demir
Bu itibarla İran demiryollarının Irak demiryollarlyle bağlantısının düşünüldüğünü zannetmiyoruz. Ancak, Van İstikametinde İnşası İlerlemekte olan demiryoUarunızın yakın bir gelecekte İran demiryollarlyle birleştirilmesini bir taraftan, bu iki dost ve komşu memleketin çeşitli münasebetlerinin sıklaştırılması ve diğer taraftan İranın Avrupa memleketleriyle olan ticari münasebetlerinin arttırılması bakımından çok faydalı ve lüzumlu görmekteyiz.
Son seneler zarfında hava nakil vasıtalarında müşahede edilen hızlı ilerlemeler ve gelişmeler dolayıslyle ulaştırma mev zulariyle meşgul olanlardan bamları demiryolları eşya ve yolcu trafiğinin uçak servislerine intikal etmekte olduğunu ve yakın bir zamanda artık demiryollarına lüzum kalmıyacağıru iddia etmektedirler. Halbuki gerek Amerikada, gerek Avrupanın bazı memleketlerinde son seneler içinde demiryollarının muharrik ve müteharrik edevatında ve İşletme usullerinde göze çarpan değişiklikler ve bu husustaki geceli, gündüzlü çalışmalar demiryollarının hiç de modası geçmiş bir nakil vasıtası olmadığını ispat etmektedir. Ayni zamanda, ziraat mahsulleri, kömür, madenler ve mamulatı gibi havaleli ve çok miktardaki eşya için demiryollarının hava ve yol nakil vasıtalarından daha ekonomik, daha elverişli olduğu da bir hakikattir. Bu sebeple, hava ve yol motorlu nakil vasıtalarındaki ilerlemelere rağmen rayın daha u-zun seneler normal bir nakil vasıtası olarak kullanılmağa devam edileceği kanaatinde bulunuyoruz.
Hüsnü Sadık DURL'KAL
Küçük savaş hikâyeleri
——■ —
Askeri muharririmiz Şevki Yazman’ın .Küçük savaş hikâyeleri» adı altında ve İstiklâl Savaşına ait üç tarihi vakayı anlatan
İlk kurşun, Dumlupınara giden yol. Büyük taarruz nasıl oldu?
hikâyeleri çıkmıştır. Bayilerde ve kitapçılarda onar kuruşa satılmaktadır. Mektepler ve askeri ■birlikler topluca isterlerse %20 tenzilâtla gönderilir. Müracaat yeri: Ankara Cad. İzzettin han numara 32
köprüsü de yapılmıştır. Filistin-deki siyasî vaziyet düzelir düzelmez Haydarpaşa Kahire arasında doğru tren servislerine başlanacağına şiıphc edilemez. Zaten 1947 tarihli Kahire demiryolları konferansı bu doğru trenin .Nü ekspresi» namı altında seyrüsefere konulmasını bile kararlaştırmıştı. Fakat, maalesef Fllistinde zuhur eden hâdiseler bu kararın tatbikini bir müddet için geciktirmiş oldu. Toros ekspresinin Bağdat kolu Hindistan — Avrupa ve î-ran — Avrupa yolcu münasebetlerini sağlamaktadır. İran ı demiryolları gerek Türkiye, gerek Irak demiryollarlyle birleştirilmemiş olduğundan İran yol cu münasebetleri hâlen Bağdada kadar Torosla ve Bağdat Tahran veya Hankin Tahran arası otomobil veya uçak servisiyle temin edilmektedir.
Eski Iran İmparatorluğunun Avrupaya kapısı olan Hankin, He Tahran arasındaki 80ü kilometrelik mesafe çok Arızalı olduğu ve bir çok tünel ve köprü gibi sanat eserlerinin vücuda getirilmesine lüzum gösterdiği cihetle bu iki nokta araşma demiryolu inşası pahalıya mal o-1 İntaktır.
Tekel idaresi çay stoku yapıyor
Yaklaşan kış mevsimi münasebet,İle Tekel idaresi çay stoku yapmaya başlamıştır Kış mevsiminde istihlâkin adam akıllı arttığını göz önünde bulunduran idare şimdi kısa fasılalarla Hindistan ve Şeytândan çay getirtmektedir. Son olarak 100
nv. yer Bbn lifin* yükselen Hv, yer yzb. lan:
Şevki Düven, Faal Günckan, Reşat Savga.
Yüzbaşılığa yükselen piyade üsteğmenleri:
Ferizan çelen, Oğuz Aldora, Bedri Koral. Esat Kaledelen, Fethi Yalmazcan. A Rıza Ün-sol, Semavat Algan, Nurettin Gören, Niishet Varol. Selâhattin Toros, H. Avni Pamuk. Kenan Çoygun, M- İsmet Akte-pe, İbrahim Öncü. Mustafa Er-soy. Kadri İnanç, Cemalettin Yüksel ülkü, İrfan Erkaya, A. Adil Özgün, A. Sim Üzümcüoğ-lu, İbrahim Tokgdz, Scbahattln Erman. Mehmet Akar çay, Muhittin Yücel, M. Yusuf çoktan. M. Turhan Oflos, A. Zeki Üna-lan, . Necmi Kılıç. S Hilâl Bir-kan, Muzaffer Gök bayrak, Seba hattln Demlralpogan, Nnri Tır han, M, Kâzım Tuna, Kâzım Kurman. Burhanettln Seren. Say im Sipahi, İ Hakkı Süaip, Ali Kaya, M. Nihal Ozgiin. O. Fazıl Pulat. M. Sıtkı Akt&lay, Muzaffer Ersan, Süleyman Türken. Kâzım Tarımcılar, Abdur-rahman Karabay. Hüseyin Özden. Salih Atalay. Kemale t tin Önver, Tevflk Bulgurcu, Bahat tin Seyhan, Fatıamettln Akçay, Habib Eğilmez. İsmail Cante*. Sabri Erglnay, M. Nafiz Yatır. O. Fevzi Tûzüner, A. Kemal Kı-hç, Mııslafa Sezer, T. Orhan t-tll. Selâhattin Eren, H. Hüsnü Dikmen. Hamdl Alicin, M. Necati Doğulu, M. Cemal Özdln-ler. İsmail Altıncogta, M. Vahdettin Tunçel, Cevat Evlnç, Şemsettin Şener. Saffet Ayaz. M. Lütfl Oral. Gaz,i Ünlütok-mak, Nihat Ertunç, Ekrem Ön-gel. Necati Konuralp. Kemal Vardar, Muammer İl tepe, Enis Noyan. Haşan Niksarlı, M. Eşref özmen, M. KemalcttİTi Bekler, Mustafa Bıçakçı, Hayri Aran-tekin, İzzettin Olçun, Akif E-sen. A, Refik Beriller, Necmi Tu nâoglu, M. Necmettin Dereköy-iû. Bahattin Özsaym, M. Turgay Aktaş, Hüsnü Bakar, M. A-11 Tokatlı, trfan Tarhan, Mustafa Özgen, Rıfkı Durakoğiu.: Rlfat Bilgen. Ahmet Ersin, t Hakkı Diril, Rlza Çel Utman. Mustâfa Sönmez, Davut Oral İsmail Tanyeli, Cemal Sezgin. Ahmet Önglder, Hidayet Ça-vuşoğlu. Sabriaktan, B Rahmi Ergün. M. Aziz Ener. Muzaffer Özdönmez, Hüsamettin Teçinel, Osman Bukan, S. Ali Akın. M Yaşar. Köklü M. Refet Sözügü-zel, M. Cemalettin Şar. M. Şe-refettin Oğuzraş. Ekrem Fırat, Nabi Uluçay. M. Kemal Asnai-bant, Şahap Meteor, M Kemal Çiçekçiler. O, Naci Doyran, Hulûs! Üstündağ ,A- Akif İnal. M. Münir Tosunlar, M. Ekrem Ke-şal, İrfan Meray, Ramazan Nurun, A. Nejat Akalın, t. Hakta Ünlü, Ş. Mehmet Bozkurt, M. Hallt Özkurt, Fal t Tanman, A-lâettin Kumkale. ş. Nail For-tacı. A. Samet Anı?, M. Kema-lettln Numanoğlu, Hayri User, C. Hayati Varlı. M. Şevki Coş-kuner. Bahtiyar Kuray, H. Hilmi Yaktu, İsmet Üstünsoy, Sami Acunsa), M. Sadık Özen, Şerif Yargıç. Selâhattin Bengü, Selâhattin Topuzoğlu, Fethi Sû alp, İzzettin Avlar, Tarik Yalın, Mehmet Çelepiş, Adnan Soydaş, Mehmet Onan, Ethem Coşar, Vezir Neziroğlu, Mehmet Güngör, Alâeddln Naci Erdin, A Fikret Yalıkçı, Ahmet Hıdır. Ni I i-aml Yücerden, M. Kemal Özkan, t. Orhan Tekin. Yaşar Özalp, H.. Orhan Aydemir, Kâmil Yelkan, Sabri Dpmlrbağ. M. Sulhl Çakar, Mehmet Atillâ. İ Muzaffer Barias, Muzaffer Gerçek, M. Ali özgü .Nuri Ber terli, Mustafa Aydın, Ahmet Dalkılıç, Sadettin Celeson, Hilmi Ermin, Hayati Yorulmaz, Mehmet Gürltan. İhsan Sert, Osman Se-yisoğlu Mustafa Yürük, Seba-hattin Özafcın, A. Zeki Can, L Bekir Temlzkök, A. Tevflk Bay-dar. Şahin Polat, Niyazi Tan-doğan. Hayrullah Demirbaş, Bahri Yattın, t. Turgut Ertan, Kâzım Sezen, Tabir Aytuna. İh san Demlrdoğan. A. Alâeddln Yurdakul, M. Maclt Ergeneli. Osman Mat, Abdullah Yurdakul. Cihat Çıkrıkçı, Seba hattın Akay, Mehmet Paksoy, A. Osman Tozkoparan, Hamdl Özkan. Şevki Erker, M. Fikri Utku, Fahrettin Muliuol, Orhan Ana-kök, B. Sıtkı Oruç, Fuat Sökmene, M. Sedat Canan, A. Fuat Be İkan, Ali Köksel, Necdet Ol kay, Celâl Bulutlar, Mustafa Unsal, A, İzzet Ergenell, Ali Bolulu. Suat Candan. M. Hikmet Madencioğlu, Kerim İpek, S. Sadettin G indoğdu. E. Orhan Engin, R. Yaşar Şenkal. Halil İçten, M, Sahabettin Yargın, Selâhattin Ataman. H. Fazıl Da ğu, Osman Mfcsci, A. Ali Öküz-,
oğlu, Selâhattin Vural, ö Feyzi Türker, E. Hilmi Yücel. Tabettin Er d ağ, İsmet Bulut. Muzaffer Güven. M. Kemalettln Ongun, M. Sabri Tekşen, t. Kemal öngü, Sıtkı Canol, M. Sıtkı Ulu-soy, Mustafa Kaplan, trfan A-nn, Galip Gençer, A Bedri Er-seven. A. Nadir Olgaç, Sat! Kaya, M. Necati Ermete. M. Sıtkı Uyar, Nedim Tekin, Zübcylr Gü rer. Haşan Coşkun. Haşan Kök-koçaboş, M. Maclt Konan e. Dur sun özci, M. Naci çökmez, Orhan Ahmet Eren, Halûk Gök, Ahmet Ertuna, Ekrem Panç-kan, M. Nazif Oğan. Nazif Kan-gır M. Suat Matban. Mahir öz-dirtiar, Bedrettin Sunlay, M. Rlfat Sile, Behzat Konır, A. Re şat Ulusan, R. Şadi Demirbllck. Necati AUllâ.
Üsteğmenliğe yükselen pi.ıyde teğmenleri:
Bülent Türker. Fikret Oktay. Tahlr Arttan. Ahmet Tokuş, Enver Dizdar. S. Ünal Güvenç, Hikmet Öealtan. ö. Nâzım Bozan, İşet Özköker, Mustafa E-ser, İsmet Biğboluln, A Turhan Taşkeser, A Osman Ergiin, Hay rettln Kavaklı, Mahir İyican, Orhan Öğûtoğlu, î. Safa Peh-llvantürk, M. Necmettin Seçik. Salih Ozan, M. Kenan Meriç, Sulh! Cabl, Kâzım Bazbur, Meh met Şerbetçi, Y. Muhlis Ulaş, A. Sabahattin Tlınür, Ali To-kuç. Sadettin Kavalalı. Ahmet Örean, Şeref Küresen, Muammer Pata. A. ihsan Yaşar. Asım Gençer, Orhan Kesklnel, A Hünsü Dardoğan, Kemal Gü-ner, İbrahim Sandıkçı. Cafer A-tlDâ, M, Nurettin Ökten, O. Nuri Altım. Nuri Behçen. Ahmet Pirin, M. Necat! Ateşken. E. Sıd dik Burak. A. Hikmet özdemır, A. Fadıl Burgaç. Muzaffer A-kalm, Nihat Ofîuzyûcel, Ali Kuş çusade. M. Azmi Derebcyoğlu, Haşan Sarı, M. Zeki Akıncı, Mustafa Dörthan, M. Ziya Yazıcı, M. Kasım Özer. A. Nizami Yallırak, Ş. Sami Savcı, M. Çetin Dülger, Nuri Bngln. S. Fikret Özkan. B. Cahit Çelikyay, ı Hayrettin İlkay, Mahmut Be-çerik, M. Kemal Ayan, Aziz Bulakbaşı, Şefik Bulut, B Sami İlbaç. M. Seyfettin Öztaıran. M. Selâhattin Dikmen, Adnan Çığı tekin. H. İbrahim Heklmoğlu. Sabri Dede, Ekrem Özeren, O. Şaklr Toyran, E. Şehabettln Güner, M. Seyfettin Berkman, A. Fethi Şercmettl, M. İhsan Şener. Sebahattin Al bayrak, Mehmet Karadeniz. Ali İlglr, M. Kemal Araş, M. ftyas Gün-daş. M. Şeklp Zeren. H. Adnan Açjkalm, Maclt Yılmazpolat, Necmettin Akdlkmen, M. Necdet Dağtekln, M. Azmi Çözen, A. Şükrü Aygün, M. Zeki Gere-blnen, A. Maksut Tunat, Hilmi Anğ. M. Muhittin Dİpçin. Fey-zuliah Koksal, Mehmet Kadıoğ-Ju, t. Cavit Al tan. A. Mukbil Yılduvan. t Kenan Taşkır, t. Ethem Özziyla. H. Tahsin Tan-lak, şükrü Ceranoğlu, M. Şevki Demiriz. Burhanettln Şarbal-kan, İsmet Hepşengüler. t. Kemal Sipar, Sıtkı Yılmza, Aziz Çelikler, Hallt Yener. A. Rüştü ürel, Faik Kuloğlu, Osman Taş söken, Seyfettin Sezer, Naci Öz aydın, Mehmet Merter, M. En-vâ Akdağ, Yahya Keskin, Mahmut Cancı, H. Şevki Özbay. Mehmet Zaman, Mehmet Piş-Idnsüt, M. Tuğrul Aksu. İsmail Tuzun, M. Nejat Kolçak. M Necdet Dumanlı, Galip Örge, M. Selâml Akkutlular, Mahmut Aytekln, M. Semavi Demlrdağ, Nabl Karaçan, M. Mehmet Sa-manlıoğlu, M. Fazıl Öagüç. Ha-111 Eşer, İhsan Saygın, Kadir Nurlu. Raf e t İnelpulat, Sami Durak, Süleyman Ersojr, Şera-fettln Ünüvar, Mustafa Yaman, Selâhattin Çakar. Orhan Tan-demlrll, Nabi Özbek, Kâmil E-siner, Kemal Ulusoy, Necmettin İlgen, A. Kemal Kömürcüoğlu, Aziz Bozoğlu. Namık Sarıkaya, Sürurl Öğün, Adem Ergün. M. Turgut Gürbll, Şadi Öksün, H. Vedat Tuğçıı. M. Süreyya Kır-mızıgül. Nurettin Akbulat, Selâ-haltin Ergenemen, Abdiülbakl Taşdelen. Kayhan Batur, Niyazi Kırdır, Sebahattin Canaydm, M. Cevdet Gın. B. Zeki Koksaldı, M. Sami Özlürk, Cablr Yeter M- Zühlü Erol, Muammer Çalıcıoğlu, S. Turgut Akımsar, E. Gazi Dereli, Mahmul Bozdağ, şahap Gürler, Kemal Kınav, Kemal Erkök. Şefik Durmaz. M. Şabri Genç, Rüştü Dlnçer, Naci Örge, M. Emin Rodor, Ö, Avni Sukata, M. Hulüsl Ayık, Kemal Kâhyaoğlu, M. Ali Akel. Aslı Kayıtmaz Türkmen. M. Kemal Manav. Sıtkı Turunç, Lütfl U-Jusa, Kemal Yüksel, Cemal A-teşler .Seyfettin Bülbül, Hami Banıtbaşj, Mustafa Tim, Ahmet Varol, M. Kemal Kutman, Nuri
Ergöz, Mashar Aytaç, Kadir A-tarner. A. Nihat Ünlüer, Kemalettln çinpan, A. Rıza Özelgün, Cemalettin Sayman, Rahmi Baysal, Emin Özçellk. Mustafa Özaslan, Mehmet Kavakliöğlu, Muzaffer Aykut, Necdet Ertan, Azmi Bingöl. 1. Orhan Süerden, A. Argun Sülunç, Rıdvan Metal, Orhan Aslan, M. Muzaffer Seren. Nihat Oökçtn. Rıza A-yuz, Özdemlr Duranoğlu, İbrahim Karaoğlan. Tevflk Gürel, Kemal Akdora. Fahrettin Özçe İlk, Mehmet Alp, Muzaffer Yiğitbaşı. Sabri Gfivener.
yüzbaşılığa Yükselen tepçn Üsteğmenler:
Cahit Özdağdevlren, Kemal Ertanen, Enver Yener, Lütfl Tun çay, Recal Kutlş, N&zlm Sungur. Rifat. Savaşkan, Sait. Aj-tan. Tahlr Karaman. Bülent Çobanoğlu, Zeki Gençdoğan, İlhan Tugay, Sedat Güneralp, T. Fikret Salmanoğlu, Halil Boz-kurt, t Hakkı Girgin, A. Dündar Geyikbaşı. Muzaffer Atik-han, H. Sabri Tüzün, Mevlût E-rol. Muzaffer Erciş, t. İsmet Ü-ner. Hâştm Uz. Vehbi Camtez. M. Raşlt Gün el. Mücahit Argun, H. Cengiz Başlı, Mehmet Harptı t, O. Dan!? Çağlar, Nevzat Atak, M. Celâlettln Altıok, Hakkı Akansel, 8. Safi Tuncay, M. Süreyya Yüksel, M. Fehmi Yılmaz, A. Cevdet Kartoğlu, Haşan Sağlam, İsmail Günveren, Sabahattin Demirci, Ali Gürse» yit, A. Raglt Kaleli. İhsan Sönmez, Galip Gültekln, Alım et Ün verdi, A. Şadi İlhan, M. Fikret Başaran, Keşif Çınar, O. Sabahattin Erdem, Ahmet Aydın, Mehmet Akbulut. M. Celâl Bilgiç, Yaşar Özkan, Haşan Pazı. Kemal Sabo t ay, Hakan Dülger, Hüsnü Gürdal. Osman Tuncalı, Abdülkadir Çellker, Basan Birinci .Hakkı İişgüder. Talât Üstel, Nuri Yücel, M. Cemal Sel-man, İhsan Kuranel. Yusuf Ak doğan, Ahmet Okur, Hayrettin Dural. Hüsnü Karataş, R. Mümtaz Pınar. M. Hayri Akargün. A. Kemal Karakullukçu. İsmet Te-tlkaslan, İsmet Güngör, Hamdl Erdeniz, Kemal Soyupak, M. Se zal Önen. O. Rasim çanyanog-lu, Ali Bozkurt. Mehmet Göker. M. Cemal Erdem, Sabri Türkmen, Öner Karakulak. Haşan Bener, Muzaffer öz, Abdurrez-zak Otoran, Abdülkadilr Özan. Harun Gen çal, Salt Haktanır, H. Yaşar Buldur, M. Sıtkı Tü-mer, Seyfettin Akdoğan. Ethem Kutucuoğlu, R. Orhan Gündüz, Tahsin Tesen, M. Fahrettin Yü cel, Mehmet Demirkollu, Mithat Gülenç, M. Nihat Doğuş-Kan, M, Rlfat Uçman, Y. Kenan Ersoy, Abdullah Bingöl, A. Avni Sanca, Nevzat Ongu. Turgut Özbahadır, Salih Uyal. Osman Ereler, Cemal Cesurel, Ö-mer Önadım, A. Neşet Aksoy, Sabahattin Sayınsoy, Mehmet Oskay. Mustafa Emre, M. Ekme-re Özkan. Kâzım Korkmaz, H, Yusuf Selçuk, Mustafa Özatma-ça. Nizamettln Polat, Mustafa Akpmar. A. Kâmil MarmaralI, Yahya Mermertaş, S. Mesrur Örü. Mehmet Karaoğlu. M. Mesut Dereli, Abdullah Gürve Bur hanettln Özbek, M. Necmettin Yasa, Orhan Beşgül, Reşat Avi-ral, Muhlis SiirmeUoğJu, Ö- Naci Erk, Emin Dağkıran, Fahrettin Akyurt. Ali Özylğit, Sedat İstanbullu. Salih Feroslan, A. Basri Turuncuofelu, Galip Şi-ralga. Muzaffer Öner, Nusret Çetinkaya, Mustafa Kandemlr. H. Tahsin Sağlam, İsmail Me-mikoğlu. Yakup Karabulut, S Sami Halli, Mehmet Yücel, Cahit Özağaç, Muhtar Belen, M. Hami Aydın. Şükrü Kundak, A. Âdil Ylğller, Mithat Sönmez, Mustafa Oürer, Arif Kibrit. A. Galip Uygun, Selâhattin Gür» kaya, M. Kemal Çağlayan. Turhan özturay, Rüstem Şengül. M. Salih Sevindik. S. Haldun Kısayol, Mehmet Utudağ. Selâ-hattln Gûral, Orhan Bayar, Ha 111 Çetin. İslâm Kutbay, Tay-rettln Dumlu, Rlfat Kızıl tuğ. H. Zeki Yıldırım, Mustafa Görsu, M. Hayati Geleğen. Mehmet Ka rapmar, İbrahim Tuzbey, A. Yaşar Okçu, İmadettin Canok, Ömer Soylu, N. Nusret Aker. M. Al! Ertürk, Nurettin Karadağ, M. Salih özçakmak, Hüsamettin Şentürk, Ömer Meyvacıoğlu, Necat! Erdoğan. M. Necati So-yak. Burhan Sanver, M. Vecdi Çellköz, Bilâl Uzun, Selâhattin Bakır, Kemal Gökçe, M. Sami Tek, Y. Neşet Sütoğlu, Sabahattin Vardar. Süleyman Sevim, A.! Bülent Ergün, Murat Aytur. M. Şükrü Atakhan, Tacettin Saner. Nejat Ercan. Hüseyin Ertürk. Bahattin Toktamış, İbrahim Ye şllağapoyraz, M. Celâlettin Tü-kelman, R. Zeki Beyazıt, Mııs-
(Arlıası 7 nç» sahifede)
Bu işlerin püf yerini bilirim ben!
Delikanlının yüzü sanlı, sol gözünün etrafı şişmiş, morarmış. Dâvacı imiş, konuştuk.
— Geçmiş olsun, kazaya mı uğradın?
Sarfiilan avucunun içi ile yaklaştırarak içini çekti:
— Belâya çattım.
— Kavga mı ettiniz?
Öbür köşede duran adama yan gözle bakıp yutkundu;
— Çattı bana şu edepsiz herif.
— Vah vah! Fena hırpalanmışsın. Zoru ne idi, ne diye çattı?
— Ukalânın biri işte. Sanki karısını kapmış da yu tüyermişim.
— İşin içinde karısı da mı var?
— Gürültü ondan koptu
ya.
— Nasıl oldu? Anlat bakalım.
— Anlatmağa değer bir şey değil ki. Caddede şu herifle karşılaştık. Yanında bir genç kadın vardı. O kadar genç ki, kızı zannettim. Yüzüne baktım, göz göze geldik.
— Eeeyy... Çapkınlığa kalktın desene...
— Bakmaktan ne çıkar, bey kardeşim?
— Orasını bilmem amma bazı erkekler Öfkelenirler. Kadın, ne vaptı? işaretleştiniz mi yoksa?
— Ben gülümsedim, o başım çevirdi.
— Yüz vermedi desene.
— Yoook, bu işler senin bildiğin pibi değildir, bey kardeşim. Kadınların hali hiç belli olmaz. İlk bakışta yüz vermiyormuş gibi görünür amma sonradan ekmek çıkar ondan. Başını çevir-mesi reddetmek mânasına gelmez ki. Arkasını bırakmamak, üzerinde işlemek lâzımdır. Onun zayıf tarafları vardır.
— Ne ise, kadın ruhiyatını bırakalım da şu kavgyı anlat. Yanındaki kadına baktın diye adam sana çatta öyle mi?
— Hayır, o zaman çatmadı. Benim baktığımın farkına varmadı ki. Kavga sonra dan çıktı. Onlar yanımdan geçtiler, ben de geriye dönüp arkalarından yürüdüm.
— Yaaa . Kadından ekmek çıkacağını anladın demek?
— Bi rdefa tecrübe etmek istedim. Böyle tecrübelerim çoktur benim.
— Anlaşıldı, sen uçan
çapkınlardansın. Her tecrü-.ma netKe Tnalflml
beden böyle yaralarla, sar-1 Ce. Re.
gılarla çıkıyorsan vay haline senin!
Çalımlı bir eda ile omu» kaldırdı:
— Biz bu işin püf yerlerini biliriz, bey birader. Kavga ile. gürültü ile çapkınlık olmaz, tereyağından kıl çeker gibi yapmak lâzım.
— Öyle amma demek ki bazan da ter a yağından ısırgan çıkıyor.
— Boş ver. Böyle şeyler binde bir olur.
— Peki, sonra ne oldu?
— Sonu böyle İşte.
— Dayak faslını anlatmağa dilin varmıyor galiba.
— Ne münasebet? Yalnız o bana vurmadı ya, ben de o na çaktım yumruklan.
— İyi ya .anlat şu yumruk maçını.
— Arkalarından yürüdüm, biraz ileride herif bir dükkâna girdi. Kadın kapının önünde duruyor.
— Seni mi çağınyüor?
— Bana arkası dönük ok duğuduğu için çağırdığının farkında değilim. Hemen yanma gittim, konuşmağa başladım: «Çok güzelsiniz. Size âşık oldum. Adres ver de adam gönderip seni babandan istiyeyim, evlenelim^ dedim. Kadını yumuşatmak için böyle konuşmak lâzım.
— Vayyy!.. Diller dökerek kadıncağızı karşında balmumu gibi erittin öyîe mi?
Yüzünü buruşturup burnunu çekti:
— Her kadm birdenbire yumuşamaz ki. Bana numara yapmağa başladı. «Haydfk oradan, terbiyesiz» diyerek arkasını döndü. Fakat ben peşini bırkmadım. «İltifatınıza teşekkü rederim. Ben sizin âşığmızun. Yüzüme t şamar da vursanız sevinirinin dedim. Kadın gene homurdanarak dükkâna girmek istedi. O sırada herif içeriden çıktı: «Sen kimsin, ne istiyorsun bakalım?» diyerek yakama yapışta. «Hiçbir şey istemiyorum* dedimse de yakamı bırakmadı: «Hayır, açık konuş, ne istediğini anlıyalun* diye beııi sarsmağa başladı. «Kızınızla konuşmak istedim. Niyetim fena değîl. Siz razı olursanız...» derken herif birdenbire köpürdü; «Vay it oğlu it vay. Gözümün önünde kanma sataşıyorsun öyle mi?» diyerek üzerime çullandı. yumruklan...
Mübaşir çağırdı, Delikanlı sözünü tamamhyamadı am-
Kastamonu Tekel Baş Müdürlüğünden
1 — Kargıda yaptırılan İdare binası müteahhidinin ölümü doiayısile noksan kalan işler kapalı zarfla eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Muhammen bedeli 40729.32 lira olup geçici teminatı 3054.70 liradır.
3 — Eksiltme 16/9/949 cuma günü saat 15 de Kastamonu Tekel Baş Müdürlüğü komisyonunda yapılacaktır,
4 — Şartnameler her gün. İstanbul, Ankara ve Kastamonu Baş Müdürlüklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin eksiltmeye girebilmeleri İçin muktezi yeter-Uk belgesini eksiltme gününden sekiz gün evvel Tekel Gene! Müdürlüğüne müracaat ederek alacakları ve bu müddet zarfında vesika talebinde bulunmayanlar eksiltmeye giremiyecek-lerdlr.
6 — İsteklilerin mühürlü Hat teklif mektuplarını kanuni vesaikle güvenme parası makbzunu ve banka teminat mektuplarım İhtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar Kastamonu Tekel Baş Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri İlân olunur.
7 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez.
(12517}
İnşaat ikmali işi
Basın yayın ve Turizm genel müdürlüğünden
1 — İstanbul Radyoevi ikmal inşaata işi valıidi Hat esas* üzerniden kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Bu iş için 171 570.03 lira bedel tahmin edllmşitir' Geçerli İnancası 9823.50 liradır.
3 — İhalesi, Ankara'da Anafartalar caddesi Konya sokak Tarko Han'da Genel Müdürlüğümüz Satınalma komisyonu o-dasında 2/9/1949 tarihine müsadif cuma günü saat 15.30 da yapılacaktır.
4 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak iste-
yenlerin Ankara'da aynı binada Genel Müdürlüğümüz İdari İşler Müdürlüğüne ve İstanbul'da Barbiye'de İstanbul Radyosu Müdürlüğüne müracaatları ve taliplerin yukarıda tayin edilen gü nve saatten 1 saat evveline kadar şartnamede gösterilen belgelerini de koyacakları teklif mektuplarına alt kapak zarflarını Komisyon Başkamdı gına makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur. (11974)
Created by free version of 2F?DF
M, Şevki YAZMAN
Giin başlarken...
İki katlı tren
Yakında îngliterede seferlere bavlıyacak
Londra 29 (Nafen) — Bu senenin sonuna doğru tngillere-de iki katlı trenlerin kullanılmasına başlanacaktır. İki katlı trenin ilk seferini ekim ayında yapması beklenmektedir.
a vagondan ibaret olan bu tren 1011 kişi taşıyabilecektir. Halbuki bugünkü vagonlardan teşkil edilen katarlar ancak bunun yarısını taşıyabilmektedirler.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre iki katlı yeni trenler eskilerinden çok daha konforlu ve rahattır.
Sovyetlerin İktisadî yardım konseyi Londra 29 (AF) — SovyeUe-rln Marshall plânına mukabele olarak vücuda getirmiş oldukları «iktisadi yardım konseyi* Tass ajansının bildirdiğine göre, 25 İlâ 27 ağustos arasında Sofya da bir toplantı yapmıştır. Moskova radyosu tarafından yayınlanmış olan bu habere göre, bu toplantıya Bulgaristan. Arnavutltuk, Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Rusyanın temsilcileri İştirak etmişlerdir.
Beyanname, «konseyin hali hazır meselelerile meşgul olduğunu ve lâzım gelen kararlan ittihaz ettiğini* bildirmektedir. Toplantı hakkında başkaca tafsilât verilmemektedir.
Yeni Suriye ordusu
Zaim1 in başladığı ıslahata devam edilmesini istiyor
Şam 29 (AP) — Yeni Suriye ordusunun baş komutam albay Sami Hlnnavi Beyrut mene İnden verilen ve Suriye ordusunun altı maddeyi ihtiva eden bir muhtırayı. Başbakan Hâşim Attasi'ye tevdi ettiğine dair olan haberleri tekzip etmiştir. Bu haberlere göre, ordu, eski Başbakan Mardam bey, ve eski Cumhurbaşkanı şükrü El Kuvvetlinin muhakeme edilmelerini ve Zaim tarafından hazırlanmış olan ordunun yeniden teşkili hareketinin yeni hükümet tarafından aynen kabul ve tatbik edilmesini İstemektedir.
Hlnnavi, «hükümet darbesinin yapıldığı gün* iktidarı Başbakan Attasi'ye devrettiğim zaman. ordunun siyasete karışmayacağı hususunda teminat vermiştim. Bu teminatım hâlâ bakidir, ve ordunun ancak Suri-yenln güvenliğini sağlamak olan vazifesinden başka hiç bir şeyle uğraşmamasını temin e-deccğim» demiş ve «bu gayemin tahakkukuna çalışıyorum; hiç bir devlet modem ve kuvvetli bir orduya sahip olmadan ya-şıyamaz» diye İlâve etmiştir.
ilk otobüsün içi ve yolcuları
cenup kanatta eldeki kuvvetlerin üçte İkisi yığılmak suretiyle bir kuşatma muharebesine girişildi, muvaffak olundu, düşmanın şa şırtılması ve aldatılması sayesinde Afyon mevzii iki günde düşürüldü. Fakat bu harekâtla softan hariç kılınan Yunan kuvvetleri ancak üç tümen kadar bir şeydi- Diğerleri sapasağlam duruyor ve gerideki daha kuvvetli, daha sarp ve dar bir mevzi. Dumlupınar mevziine çekiliyordu. Bütün mesele bunların rahatça çekilip bu mevziye yerleşmesine mâni olmakta kalıyordu. 27 ağustostan 30 ağustos sabahına kadar yorgunluğa, zayiata, hattâ açtığa ehem-îmiyet vermeden millî ordunun Türk köylüsüyle birlikte didinmesi, çırpınması ve savaşmasını ricat yolun-düşman eve kısmen tutulan Dumlupınar mevziini düşma nın çekilen birliklerinden daha evvel işgal etmiş ve 30 ağustos sabahı düşman ordusunun büyük kısmını çevirmiş, tostoparlak vaziyette muharebeye icbar eylemişti. Harb tarihine misal olarak girecek tarzda mükemmel bir imha muharebesi sonunda ve yirmi yedi sene evvel bugünün akşamında Dumlupı-narda artık bir düşman ordusu değil, dağlara uğramış bir miktar asker firarisi kalmıştı. 30 ağustos böyle bir cesaretin ve harb sanatının eseri olduğu İçin bizce eşsiz ve unutulmaz bir zafer günüdür.
Bugün Dumlupmarda bundan'yoluna sahip olmayan yirmi yedi sene evvel kazandı-.1 " " “ "
ğımız. büyük zaferin yıldönû-1 i münü kutluyoruz. Her şeyden : evvel milletimizin mânevi üs- ı tûnlüğüne azmine, birliğine, fe- : 15 ket muvacehesinde yılmayı- ı şına ve cesaretine delâlet ettiği İçin zaferi bu mâna ve ehemmiyeti dolayısiyle kutluyoruz. Çünkü etrafımıza baktığımız zaman hâlâ mustarip ve felâketzede olan bir çok komşularımızın ancak bu mânevi kıymet ve üstünlüklere sahip olmadık-lan. istiklâllerini ve hâkimiyetlerini her şeyin üstünde tutmadıkları, birliklerini muhafaza etmedikleri ve milli felâket zamanlarında blrleşerek cesaretle (| bunu yenmeğe kalkışmadıkları : için mustarip olduklarını görü-yoraz. Bugün ve yarın felâketli ve ıstıraplı anlarda tarihteki dır ki düşmanı bu parlak misal daima bize ör-1 dan şimale atmış, nek ve rehber olarak karşımız- llnde bulunan
. da duracağı için ooun büyük 'J değerini takdir ediyoruz. Zaferin bu değerini anlamak için hâdiseleri kısaca gözden geçirelim'
191B senesi sonbaharında Almanya, Avusturya ve Bulgaris-lanla birlikte Avrupa ve Amerikanın hemen bütün birleşmiş kuvvetlerine karşı mağlûp olan, memleketi parçalanan ve işgal edilen, ordusu dağıtılan ve silâhı elinden alınan OsmanlI İmparatorluğunun Türklerle meskûn kısmında ve aradan bir sene geçmeden yani 1919 senesi mayısından itibaren muntazam ve devamlı bir mukavemet başlıyor. Ve bu mukavemet bir taraftan Ingiltere, Fransa, İtalya gibi büyük Avrupa devletlerinin işgal ordulraım yıldırarak topraklarımızdan çekilmeğe ve birimle- anlaşmağa İcbar ettiği gibi yine bu devieteirin teşvikile Anadoluya gelmiş, burada Ankara civarlarına kadar İlerlemiş ve fonra Alyonnun şarkına ■ çekilerek mevzi tutmuş Yunan r kuvvetleriyle boy ölçüşecek bir ordu meydana getirmişti. Şurasını unutmamalı ki Anadolunun ancak orta kısmına yerleşmiş ve buraya sahip otan milli hükümet parbtekl zengin vilâyetlerle İstanbulun yardımından mahrum oldu-henüz yol ve bulunmadığı için
150 cild coğrafya yutan adan!
V
Yazan : Cemaleddin Bildik }•
Bir ilk otobüste neler görülür? — Mavimtrak bir sis kaplayan otobüste horultular! — Uykusu bozulan bir yolcu — Uzun eteklilerin hali — Salebin sıcaklığı ile kendine gelen kadın — Denizin tuzu! — Sultan Ahmedin babası! — Belediyenin tarifi! — İlim yağmuru altında sersemleşen zavallı çocuk!,.
3
■>
Ingilterede para krizi
Buna çare bulmak için bir toplantı yapılıyor
Irak’a kredi
Bağdat 29 (AA) — Irak Başbakanı Nuri Salt paşa, son Londra seyahatinde 10,5 milyon İngiliz liralık kredi elde ettiğini açıklamıştır.
Başbakanın bildirdiğine göre-bu paranın bir kısmı Irak demiryollarının gelişmesi işlerine sarf edilecektir.
Yugoslavyaya satılacak gemiler
Londra 29 (A.A.) — Daily
Graphic gazetesinin bildirdiğine göre, Amerikan Libcrti gemilerinden altı tanesi yakında Yugoslavya'ya satılacaktır.
Londra 29 (AP) — İngiltere Bakanlar Kurulu toplanarak para krizini önlemek saadedin-de alınmam melhuz olan tedbirleri müzakere edecektir.
Müzakerelerin sıklet merkezini, Maliye, Dışişleri Bakanlıkları »e hazine tarafından kaleme alınmış olan 15 sahi t elik kısa bir muhtıra teşkil edecektir.
Sir Stafford Crlpps'ln ve Sevin'İn. Washlngtton da 7 eylülde yapılacak malî konferansa götürecekleri plân bu 15 sahi-fellk muhtıtradır.
Grlpps ve Bevin, Bakanlar Kurulunun vekâletini almadan evvel* kendi görüşlerini de anlatacaklardır. Fakat Bevin ve Clripps'ln bu sahadaki görüşleri ayrıdır, Crtppes'ln noktal na-zan, İngilterenin çok çalışmak, ucuza mal edeceği bir çok istihsal yapıp bunları İhraç etmekle vaziyetini düzeltmesi mümkündür. Bevin ise anlaşılması nispeten müşkül bir kanaat ileri sürmekte ve İngiliz lirası İle Amerikan dolarının meczlnl teklif etmektedir. Bevin* bu fikrinin ne demek olduğunu hiç bir zaman açıkça anlatmamıştır. Bu mezç keyfiyetinin bir gümrük birliğini mİ, yoksa kul-
tamamen ğu gibi demiryolu Anadolunun şarkındaki vilâyet-
lerden de ancak pek az yardım görebiliyordu ve bu üç senelik mücadele ve hazırlanma devresinde adetçe olsun düşman ordu suna müsavi bir kuvvet çıkaramadığı gibi silâh ve teçhizat bakımından büyük müttefiklerinden dalma yardım gören Yu nan ordusuna nazaran çok geri bir vaziyette idi. Tek üstünlük mânevi sahada, milletimizin her ne bahasına olursa olsun, müstakil bir vatana sahip olmak azminden ve bu karar saikiyle öne atılmış evlâdlarının İzlerini takip etmekte birleşmesinden ve nihayet bu harekâtı sevk ve idare edenlerin her bakımdan düşmanlarından ileride bulunmasında idi.
★
26 ağustosta AfyonkarahLsa-nn şark ve cenubunda başlayan taarruzumuz bu şartlar „--------------- . . . _
dolayısiyle muvaffak oldu, Bü- lanılmakta olan paralarda bir-yük bir cesaretle demlryolun- HU mİ* İfade ettiğini açıklamadan uzak ve esaslı hiç bir kara mıştır.
Hüsnü Zaim nasıl yakalandı?
Kendisini tevkif eden subaylar neler anlatıyor? “Beni bırakırsan sana 60.000, askerlerin her birine de beşer bin lira var,, dedi
Beyoğlundan İstanbul tarafına geçecek ilk Belediye otobüsü Karaköyde Köprü başına gelerek durunca, Köprü yolunun açılmasını bekleyen taksi yolcuları, hesaplan görüp otobüse doluverdiler!... Öyle ya! Otobüs varken durduğu yerde otomobile bîr saat para yazdırmanın mânası var mı?—
Fakat otobüslerin hereketl de. Köprünün açılıp kapanması da Belediyeye bağlı olduğu halde otobüs köprünün açılma saatinden bir kaç dakika önce hareket ettirilmiyor da 4,45 ten 5.45 e kadar bir saat Köprü başında. bekletiliyor! Elbet bunun da bir sebebi vardır. Bu sebep ya makuldür veya gayri makuldür. Şimdi onun üzerinde durmıyalun da şu ilk otobüsün bir sabahçı kahvesini andıran İçini tetkik edelim:
Her halde bizde, emirlerin ve talimatname hükümlerinin tatbiki güneşin doğmasını bekliyor kİ sabahın bu alaca karanhğın-da otobüse, önden de. arkadan da, hülâsa istediğiniz kapısın-
Köprünün Karaköyden Eminonüne doğru görüni
dan girebilir, içerde fasıır fosur sigara İçer, taze simit, sıcak salep ile k ahvalimizi da yapabilirsiniz. Daha ileriye de giderek başınızı arkaya, yana, öndeki koltuk kenarına dayar, horul horul uyuyabilirsiniz!...
■Otobüslerimiz asla böyle değildir» diye bir tekzip gelebileceği İhtimalini düşünerek pazar sabahı Köprü başında bulduğumuz bir kaç arkadaş girdiğimiz otobüsten bahsettiğimi (Arkası 7 nci sahifede!
fj^lSUSARSAN KABAHATLİSİNİ
’ ' YAZAN.' ADA SALVf * NAZIM DEP5AN*/?ES/M; AYHAN J
/v\l EVVELKİ TEFRİKALARIN HÜLÂSASI
Fen fakültesi talebelerinden 32 kişilik bir grup Suriye ve Lübnana bir gezinti tertip etmişlerdir.
Halep te bir hafta kadar kalan talebeler oradan Şam’a geçmişler ve Çamın da enteresan yerlerini gezdikten sonra Beyrut’a
gitmişlerdir. Talebeler ve Lâz-tan Trablus'a gidecekler ve Lâs kiye, Halep yolu ile önümüzdeki günlerde memlekete döneceklerdir.
Yukarıdaki resimde talebeler Şamda misafir edildikleri Tec-didievvel lisesinin ününde görülmektedirler.
(Baş tarafı 1 inci sahifede' hah teşkil edildi. Divanı harb Zalm’ln «müzeyyif» (sahtekâr) olduğuna ve vatana ihanet ettiğine karar verdi.
I — Peki, Zaim kendisini nasıl müdafaa etti?
(— Zaim kendisini müdafaa
Yine Hinnarinin de teyid ettik..
Yeni Hlnnavinln de teyid ettiği gibi mesele muhakeme değil bir karar tebliği şeklinde cereyan etmiş ve bir saat İçinde Zaim kurşuna dizilmiştir.
Zaim’i kim yakaladı?
Fakat acaba Zaim evinde nasıl tevkif edildi? Nasıl öldürüldü? Darbeye iştirak eden subayların hepsi bu mevzuda teferruat vermekten çekinmektedirler. Bunlar yarın Zaim'in adamlarının kendilerinden İntikam almasından korkuyorlar.
Burada yazdığım araştırmalar sonunda Zalm’ln evini muhasara eden şahsın albay Emin Abuasaf olduğunu öğrendim,
Albayla konuşmak için kalkıp yine Erkânı Harblycye gidiyorum. Buraya da gide geie artık i bütün nöbetçilerle ahpap olduk. Bu sefer hiç bir güçlük çıkartmıyorlar ve biz de rahat rahat Emin Abuasaf m yanma giriyoruz.
Emin Abuasaf Sur)yenin Hlnnavi İle beraber sivrilen en mühim subaylarından biri. Zaten darbeyi hazırlayan subayların en yüksek rütbelilerinden biri de bq.
Emin Abuasafa Zaimln nasıl tevkif edildiğini soruyorum Albay meseleyi şöyle anlatıyor;
(— Zalm'i yakalamayı kararlaştırdığımız gece saat 2,30 da Zalm’ln evini kendJ alayımla kuşattım. Saat 3 e doğru eve yaklaştık. HJç ses seda yoktu. Teğmen Fadullah Man su ı a zili çalmasını söyledim. Mansur uzun uzun zili çaldı. İçeriden cevap gelmiyordu. Bunun üzerine
kapıyı zorlamaya başladık.
— Kapıyı ne şeklide zorladınız?
— Kilidin üzerine ateş açtık. Bu esnada Zaim üst katın penceresinden başını uzattı. Derhal aşağıya inmesini söyledik. Pencere kapandı. Biz beklemeye başladık. Zaim telefona koşmuştu. Halbuki biz bütün posta, telgraf, telefon merkezlerini işgal etmiştik. Zaim telefonun işlemediğini görünce evin arka kapısına koşmuştu. Kansı He birlikte tam kapıdan kaçacaktan esnada kendilerini yakaladık. Zaim hiç bir güçlük çıkarmadı. Mukavemet etmenin lüzumsuzluğunu anlamıştı.
(— Karıma ve bana tecavüz etmeyeceğiniz hususunda askeri şerefinize güveniyorum» dedi.
Karısına bir şey yaptlmıyaca-gını söyledik ve;
— Kannız burada kalabilin siz bizimle geleceksiniz dedik.
Karısı evde kaldı. Evi muhafızlara bırakarak biz oradan ayrıldık. Zalm’ln yanına teğmen Fadullah Mansunı verdim. Man sur kendisini götürüleceği yere şevketti.
— Zalm’ln sîzlere rüşvet teklif ettiği doğru mudur?
— Evet, fakat rüşvet bana değil .Mansura teklif edildi.
Genç teğmen de meselenin devamını şöyle anlattı:
«— Zalm'lc birlikte evden ayrıldık, karargâha gidiyorduk Zaim büyük bir telâş İçindeydi, fakat vakarını muhafaza etmeye çalışıyordu. Bir aralık «Ben sizin afcabeylnlzlm bu yaptığınız doğru değil* dedi. Biz hiç cevap vermedik. Biraz sonra «Beni bırakırsan sana 60.000. askerlerin her bine de beşer bin Ura var. dedi. Reddettim. Bunun üzerine hiç sesini çıkarmadı ve kendisini lâzım gelen kimselere teslim ettim.»
İşte Zalm’ln tevkifini ekten muamma bundan ibaret.
Alla TOPUZ
Balıkçı ihtiyar Marko'nun evine misafir edilen ölu>ü2 Paola. balıkçının karısı ve lu? imlan gördüğü fena muameleye dayanamıyarak Amer İkada bulunan amcalarının yanına gitmeğe karar vermiş ve pasaport muamelesine başlamıştır.Paola, balıkçının, evinde yalnız Çora isminde bir kızla samimi olabilmiştir. Paolanın Angelerl isminde genç bir mühendisle gizli bir münasebeti meydana çıkıyor. Bu mevzu etrafında Kora İle Paola konuşuyorlar. Mühendis Angelerl de otomobili ile evlerinin önüne gelmiş bulunuyor. Bu esnada karşılarına balıkçının karısı Leılza çıkıyor.
«nhife «
30 A&ustos 1949
^eni mevsim hazırlığı
Haftanın en mıihim hadisesi
Hollywood dedikoduları
göreceğimiz
Yen ifilimler - Birden bire şıklaşan derbeder artist
Büyük sinemalar gösterecekleri 1 ilimlerden çogunıı hazırladılar
Modern Venüs
filminde Ava Gaîdner
Robert Waiker
Hollywood’dan yazılıyor; önümüzdeki filim mevsiminde gösterilecek fllimlerln hepsi hazırlanmıştır. Bu sebeple artistlerden bir kısmı, bir müddet dinlenmek için seyahate çıkmışlardır.
Bir zamanlar Güney Amerika'ya, Havai adalarına gidenler çoktu, şimdi ekseriyet Avru-payı daha ziyade İngiltere, artisti James Stevartın genç Fransa, İtalya ve İsviçre’yi ter- 'yıldızlardan Gloria Hattrick Mc cih ediyor. Fransa ya gitmek Lean ile evlenmesidir. Bu hâ-âdeta moda olmuştur. Fransa’- dlseyl haber veren telgraflar nın güneyinde, Car.nes, Nice, J sinema muhitlerinde bomba te-Montekarlo'ya uğramak, bir 3*r* yapmıştır. Sebebi James İn müddet burada ta.mafc bütün i «»«»«»dun en inat,, bekin yüddlar.n ha, arzusudur. « ••(«•»»«» aa-
| la işitmek istememesi idi. Bu
Dünyalığını yoluna koyan kadar inatçı bir bekâr fikrini yıldızlar hiç düşünmeden se- birden bire neden değiştirdi ve yahate çıkıyorlar. Fakat genç artistler Hollywood'da kalıp çalışmağı tercih ediyorlar. Bu sebeple şimdi stüdyolarda filini çevirenler daha ziyade genç artistlerdir. Bunlardan Montgo-nıery Clift Fox filim şirketi hesabına «Doğuya Giden İki Koridor» adlı bir filim çevirmek-
Holly wood’un en inatçı bekârı nihayet evlendi
Janes Stewart, genç yıldız Gloria Hattrick
Mc Lean’ı
Bu haftanın en mühim sinema hâdisesi tanınmış sinema
evlenmeğe ne suretle karar verdi? Herkes buna merak etmiştir. Çok geçmeden gelen haberler bu hususta oldukça etraflı malûmat vermiştir.
Sinema meraklılarının hepsi James Stcvartı tanırlar Uzun boylu, sevimli yiizlü, mahçup tavırlı bir genç...
Sinema mevsimi yaklaştığı İçin şehrimiz sinemalarında ha zırîtklar başlamıştır. Büyük sinemalar bu mevsim gösterecekleri (ilimlerden bir çoğunu hazırlamışlardır. Bir kısım filimler de yakında gelecektir.
Metro Goldwyn şirketinin bu kış göreceğimiz başlıca (ilimlerini geçen hafta haber vermiştik. Bugün deUnlversal şirketinin (ilimlerinden bahsedeceğiz Sümerde gösterilecek olan bu (İlimlerin başlıcaları şunlardır:
Kanlı Buse (Kiss the blood of nıy handı Joan Fontaine — Burt Lancaster.
Modern Venüs (One Tcuch ot Venüs) Ava Gradncr — Robert Wa!ker
Şeytan ruhlu adam (Another part of the fûresil Frederiç March - Edmond O'Brien - Dan Duryea,
Monte KrLslo kontesi (Coun-tess of Monte Crlsto) Sonja Henle - Michael Kirby.
Mesut olman lâzım (You got-ta stay happy) Joane Fon-taLne- James Stewart.
Dalavereciler şahı (Larceny) Joan Payne - Joan Caulfield.
Hayal Peşinde ı Saxan charmı Susan Hayward - Robert Montgonıery.
Deniz kızının aşkı (Mr. Pea-body and the mermaicb tvilliam PoweJ - Ann Blyth
Suçlu Benim (Live loday For t(,morrow) Frederiç March -Ecinıond O'Biren.
Büyüklük deliliği 'The Senalar waa indiseret) Eila raines -tvıliıam Powel,
Vatan kahramanı (Tap roostı Susan Hayward - Van Ketlin -Borla K&rloff.
Kara maske (Black Bar t) Yvonne de Carlo - Dan Duryea,
Bir çiçek üç böcek ıFor the love of Maryı Deanna Durbin -Edmond O'Brlan.
Hint Kaplanı iMan of Kumaon) SABU Payne
Kanlı Buse bir aşk ve macera filıınidir. Sarhoşlukla cinayet işliyen bir gencin, bir genç kızı sevmesini gösterir İki genç bir çok mcaera geçiriyorlar. Bu itibarla (ilim heyecanlıdır.
Modern Venüse gelince büsbütün başka tarzda bir limdir. Savary adında bir genç Anadolu'daki gezileri sırasında bir Venüs heykeli bulur. Bir gün kendisini tıraş etmeğe gelen berberi nişanlısına vermek için hazırladığı yüzüğü heykelin parmağına taxar. Venüs derhal uyanır ve berbere artık kendisinden ayılamıyacağını söyler. Hem berber, hem sahibi Venüsün etrafını alırlar. Birçok
bu fi-
eâther Joane
görür görmez âşık oldu
James Stewart ve Gloria Mc Lean
ııuuıı auu un ııııııı vcrıaıııcn-
ledlr. Bu İllim Berun'ln hava-I ArlUl lUlmlçrde oldusu çlb! hayatta da mahçup ve çekingenedir. Ancak pek samîmi bir kaç dostu Lle görüşür, kendi âleminde münzevî yaşar.
Hele kadınlardan âdeta korkar. Bir kadınla karşı karşıya gelince dili tutulur, söyiiyece-ğini şaşırır. Bunu bLlen samimî dostlan kendisini davet et-ttkerl zaman ekseriya genç .ve güzel birkaç yıldızı da davetli sıfatiıyle bulunduı urlar, Jame-sin renkten renge girmesine bakarak gülerler eğlenirlerdi. Hollyvood’da herkes James’l evlendirmek islerdi. O buna rağmen bekârlıkta inat ederdi.
James 1903 de doğruştur. Şimdi 41 yaşındadır Son harbe tayyareci olarak iştirak etti; İngiltere'de üslenerek Almanya'yı bombardıman eden uçak filolarından birinin başında bulundu. Tanınmış sinema yıldızlarından Clark Oabie de bu filoya dahildi. İki artist uzun müdet beraber çalışarak çok iyi
dan iaşesine dairdir ve çok enteresan olacağı söyleniyor.
Gene genç artistlerden Char-lotte Greenvood «Güzel Eller» adlı bir filim çeviriyor. Bu artist Hollyıvood'un en güzel elli kadınıdır.
Diğer bir genç artist, Richard j Conte karısı Ruth Strome ile birlikte «Büyük Kafes» adında bir filim çevirmektedir. Karı koca bu filimi bir an evvel bitirerek balayı seyahatine çıkma-' ğa hazırlanıyorlar. Gerçi evlendikleri günden beri 6 sene geçmiştir. Fakat onlar:
hoş maceralardan sonra Venüs
ukraç heykel olu» müeeye ’ ~ .!*' °'s“n'
nukledlUr, diğerleri bMke bl- ”
rer genç kız bulurlar ve keder- 11 vc e yor ar‘
ierlnl unuturlar. | — o zaman paramız yoktu,
seyahati düşünmedik. Bugîin çok şükür böyle bir seyahat zevkini tutabilecek vaziyetteyiz. Geciktiği için seyahat uzunca sürecektir Londra'yı,
Hint Kaplanı, Tarzan gibi bir (ilimdir. Hindistan'da Hi-malâya dağlarının eteklerinde kaplan avlayan bir gencin hayatını. geçirdiği maceraları, kaplan hücumlarını, bu arada I Paris'i, Güney Fransa'yı, İtal-bir aşk macerasını canlandın- ya’yı ve İsviçre’yi ziyaret ede-yor. ceğlz,
I
Joan Fan ta ine ve Uurl Lancasier i Kanlı buse» iilnı inden bir sa.hu eda
oldular Harn bittikten. Hollyvvood’a döndükten sonra sık sık görüşürlerdi.
Clark birkaç hafta evvel dostunu yemeğe davet eder. Yemekte Gloria Mc Lean adında genç bir artist de bulunuyordu. Yemek esnasında çok samimi surette konuştular. James birden bire değişmşici. Söylüyor. gülüyordu.
Genç kız gittikten sonra James sustu ve kapıdan çıkarken arkadaşına:
— Ah mis Mc Lean!... dedi.
İnatçı bekâr âşık olmuştu!... Bu aşk kısa bir zaman sonra iki artistin nişanlanması ve za-
man geçmeden evlenmesi neticelendi. Şimdi ikisi de pek mesut olduklarını söylüyor.
Bu münasebetle şunu söyliye-lim ki James Cteaart bir zaman evvelâ elektrik mühendisi sonra mimar, nihayet siyasi ilimler akademisinden mezun olmak istemiş, fakat hiç birisinde muvaffak olaınıyarak artistliğe heves etmiştir. Büyük babası İndiana şehrinde nalburdu. Şimdi bu mağazayı babası idare etmektedir.
Artisc 1940 ta en mükemmel artist olarak seçilmiş o senenin mükâfatım almıştır.
Linda Christian ve Tyrone Power
Hollyurood’un en gözde Jön prömiyeal Tyrone Power birkaç ay evvel genç yddız Linda Chrlstian ile evlenmişti. İtalya-da yapılan düğün münasebetiyle gazetetler yeni evlilerden uzun uzadıya bahsetmişler, bir çok resimlerini basmışlardı.
Son günler zarfında gelen haberlere göre Linda ocak ayında doğuracaktır. Karı koca bu
münasebetle hazırlık yapmağa başlamışlardır.
Yalnız aralarında bir noktada ihtilâf vardır. Linda doğacak çocuğun erkek. Tyrone ise kız olmasını istiyor1... Linda şu sözleri söylemiştir:
«— Çocuğumun erkek olmasını istiyorum. Arzum tahakkuk ederse babası gibi Tyrone Power adını koyacağımı ve bu
dördüncü Tyrone Power olacaktır. Filhakika kocamın babasının. büyük babasının adları da Tyrone Power’dir. Kocamın büyük babası trion danın en meşhur aktörü imiş. Babası da bir sanatkârdı. Oğ.umu, yani dördüncü Powerı de babası gibi aktör yapacağım.»
Tyrone. Fas'ta «Siyah Gül» adlt bir filim çevirmişti Bu İllim tanıalanmak üzeredir.
. S0 Ağustos 1949
AKŞAM
Sahlfe 7
Askerî Terfi Listesi
(Baştarafı 4 üncü sahifede) lafa Çizer. SaoalıattiD Erdem, Rifat Arsuna. Baki Keskin. Seyfettin Te2gör, Ahmet Hepergül. O. Nazif Küiünk. AU Bozgaç, Talât Bayrak, İ. Âdil Ökten.
Üsteğmenliğe yükselen topçu teğmenler:
M. Ala yasa, Abdülkadlr Alper, Azmi Girgin, İ. Lütfl Onga-ner. Azmi Özeri. Necdet Benler. Turan Yalçın. Selâhattln Cam-bazoğlu Mehmet Ar t un, A. Erhan Ağan, M. Kemal Sam ak. Adnan Erbakan. M. Suphi Gül-soydurak, Mehmet Özıryu. A. Fethi Gürsu. Fuat Yılmaz. Haşan Uslu. Kemal Hızlı, Mehmet Sanbckiroğlu, Salim Can, Azmi Yılmai'oktay, Veclhl Ataklı, Haşan Saral, Salim Ulutuncay, A Turgut Sürsal. M Nuri Sağlamak er. Y. Hikmet Erdıırmaz. İlgan Zoriuuysal, Şükrü idem, fayas Akay, H. Sadi Sönmezocak. Hüseyin Balçm, Mustafa Şener. Adil Özcan. Abdullah Gûray, F. Nuri Ölçer, Erdoğan Atlı, A. Rıza Erdal Mehmet Eryılmaz, Na flz Buharalı, Şükrü Akmcıoğlu. Hüseyin Şaşmaz, Mehmet Bû-ynkdofiuca, Mehmet Arksş, Turgut Yavıızalp, M. Şükrü Tirya-Moğlu, Kemalettin lider, İbrahim Ulus. Süleyman Yatan. M. Kemal Teta t. Nihal Mavi tuna M. Necdet Demiryol. Nurettin Timur. Emin Temel, Osman Gü vensu. İsmail Özgür. A. Adnan üygur. M. Remzi Ateş. Şekib Elçi, Recal Rayihan. Hüseyin Tutkun. O. Talât Bulgurlu, H Hüsnü Güvener, H. Suat Özde-mlr, Y. Ziya Töreli. A. Salm Kü-çüköğüt, Suat İlhan, A- Kadir Odabaşı. H. Fikri Aksoytürk, Hü şeyin Ktbnslıiar. Hikmet Dürel. A. Fuat Kundalı. M. Salm Erim, Hu!ki Sungur. İlhan Tunçaıa, Kemal Türel Mehmet Arıhan, Necdet Alacaklı. M. Tarettin . Özlüredi, Hamza Balln, Celâl w- Küçük. Sadettin İnce. M Necati Burmabıyıkoğlu, Muttalip Ata şer. Şemsettin Sisanteş, 1 Kenan Özkan, Haşan Çetin, Hayrettin Tufan, Vehbi Ünver, Nejat Ankan.
Yüzbaşılığa yükselen süvari üsteğmenleri:
Seyfı Başkan, M. Sebahattln Üs'ünel. Hikmet SUâbcıoğlu. Zeki Erhun. A Turhan Yılmaz, Zeki Tanıay, Cengiz Giray. B. P'dri Tandır. Vehbi Tanfer. A. Hayri Aygün .Muhlis Atam. Ömer Şentürk. M. Turhan Bulgurlu. M. Kemalettin Özçelik. Şefik Tetik. S. Raslm Tuğlu, 1 şecaattin Altıok. Feridun Sar, Haşan Barzın, B Melih Barlas, Vellyettin Kılıçlı, t. Faruk Ko-caçamlar .Vildan Vinçkal, Lâtif Özcan
Vs teğmenliğe yüksele» süvari teğmenleri:
Hayrettin Sümer. Halil Demir, H. Basri Güçel, H Yaşar Bingöl, Hayri Güleroğlu. Hikmet Kar-lıo;rtu, H. Lütfl Ağırt. Muhittin ÜründU. M. Ziyaettln Kınay, Muzaffer Özkuzu Sabrl Pekuy-sa), Cavit Aksoy, A. Şerif Özal, Kemal Engûrnlû. Muzaffer De-mirek, M Nail Gönenll, Celâl Araş, Muzaffer Apaydın, Abdiil halim Atalay, Şe raf ettin Soley, Orhan Arslan .Necdet Erdemlr.
Üsteğmenliğe yükselen İstihkâm teğmenleri:
İbrahim Dere bey. İsmail Doğan aş, Necatı Ünlü, Seyfettin Oğuz. Kemal Vural, A. Suphi Özder, Ahmet Sucuka, M ismet Terzi, Turban Ongen, Ali Ba-rutoğlu. Avşar Özen, A. Tahsin
Çalurel. Necati Gürel, Salm Kır, Çavlı şafak. Biikemln Eryazı-cg Zeki Vural. Turgut Demir-taş, O. Orhan Bora, Enver Kı-Imç, Hüseyin Güzgiın, M. Ba-hattln Çetin, Bülent Özcan. Ö. Faruk Arıç .Mehmet Öz, Mehmet Oranoğullart. H. Cahit Özen, Hüsamettin Öz tan, Hasar. Tapoğiu, Kami Atlunan, Necmettin Susam tez, E. Eniz Niron, Sabahattin Dağlı, Muzaffer San cak, H. Avnl Uğurlu, t Fevzi Kitapçıoğlu, Mehmet Bezen. A. Turan Tezsoy, Hamdl Evcimen, Mahmut Okay, Mustafa Desteci, Ömer Güreşin, Recep Tend-oğlu, Hüseyin Akalın,
Üstğemenliğe yükselen demiryolu teğmenleri:
İsmail Helvacıoğlu, Mehmet Asım Turfan. Enver Yeğin, Mesut Gül tepe, Mustafa Kemal Öz den, M, RagiP Olgun, Fevzi Başar. M. Orhan önder. Celâl Çakallar, Necdet Oğuzbal.
Üsteğmenliğe yükselen harita teğmenleri:
Dyas Beceren. Ziya ettin Bil-getetan, İrfan Emre, H, Nihat Berkan. Ahmet Yıldırım, Mustafa Tıimaa, Abdülmeclt Yaylâ, M. Raslm Yiğit. Ali Sayın, O. Remzi Erdal, E. Fehmi Ersoy, Haşan Önden. A Rifat Zembil-ci. Osman Üstündağ. t. Hakkı Tekel.
üsteğmenliğe yükselen tank teğmenleri:
K. Fethi Çar. 1. Kavunoğlu, I. Kemal Solak, S. Cavit EsringiU, Y. İzzettin Onurgül. M. Necdet Karayalçın, M. Hikmet AJakaş. Mustafa Dalmış. A. Feridun Yükse). Aziz İskender, Hüseyin
hattin özelli. Cemal Tektunçet, Sabahaddin Yıldırım, 1 Hakkı Bakkalcı. Sahir Altao, Sc'â-haddln Başer, M. Emin Ecavlt-oğlu, A. Fuat İçsel. Adnan Al-tınordu, M. Nazif Posta, Selim Türelken, Mehmet üzün.
İsmail Kumbaracı, M- Ziyaed-din Moral, H. Nadir Bircim.
Yüzbaşılığa yükselen diş Tbb. üsteğmenleri :
A. Mahir Ünal. Agâh Ürgüplü, Selâmı Kur çulu.
veteri-
RADYO
ANKARA RADYOSU
Gün başlarken...
terden akan sulardan hâsıl olmuştur.
— BU bakayım oğlum! Denizin suyu neden tuzludur?
Çocuk yine susuyor ve o cevabını veriyor:
— Batan gemilerin saçlarından!...
Bütün otobüs yolcuları gülmekten kırılıyor. Fakat o, ilmini dökmekte asla etmiyor:
— Ben. diyor. Faik
150 ciltlik coğrafya yutmuş adamım ..
Aldığı alkolle uykusuzluğunun verdiği sersemlik adamın çenesine vurmuş olacaktı ki birbiri ardına sual yağdırıyor vaplanru da sıralıyor, feryat ediyor:
— Baba!...
— Suş! Baban arkada...
Otobüs Bultanalımedi geçerken:
| — Oğlum Sultan Ahmet ktaı-otobüs -*•- t-—* o—ı»-—
boğuşa-arkadaş
1B.00 M S. oyarı. 1OW Mihlk: Şarkılar. 18.30 Soı cacrJeri. 18.4S TflrkO-ler ((Radyo Koronıı, 19.00 U. S. ayan ve Haberler, 19.15 Geçmtrttet Bugön. 1935 Harlı Olculu Bandosu 19.55 Yurttan leder, 20.15 Radyo Gazetesi, 3030 Serbee rant, »35 Müzik.- İnce Saz, 31.15 (Portı Kutusu». Zİ.3Ö Uvertürler (Fİ.). M.45 Konuşma: (38 Aftua-toı Zaferi), ».05 Yedek Subaylıtar (öğrencilerin profTrnmıi. 33.45 M. S. •yarı ve Haberler. 23 00 Program ve kapanı;.
Yarın sabah ve öğle programı
730 M S. ayarı. 7.30 HalK üver-tOrler. (Pl.l. 7 «5 Haberler ve Hava raporu. 8 W Türküler (Pl.). 8,1$ Vals, Pçlka ve Pasodobleter (Fİ.). 8Z5 Günün programı. »30 Hafif parçalar (Pl). 9.00 Kapanı;.
1225 Açılı» ve pıogram. 12 30 M S •yarı. 1230 Müzik farkı ve Türküler. 13 00 Haberler. 13.15 Keman soloları (PL). 13J0 Öğle C üretesi. U U Melodiler (Pl.), 14.00 Hava raporu, Alrjam programı ve kapanış.
Yarbaylığa yükselen ner binbaşıları : :
M. Zeki Ünkazan, İbrahim A-Laker, Cemil Aral, M. Hulûsi Narkman. M. Sezai Doral, o. Zeki İren.
Yüzbaşılığa yükselen levazım üsteğmenleri:
Rıza Akın, Adnan Tanfer, Sami Baysal, Cemal Altın ay, Mahir Demir ban, Mustafa Kalıra-manoğlu, Hayrl Demlrat, E. Alt Armaoğl'i, Kemalettin Günbay, | Orhan Sesli, A. Necdet Çolakoğ-Lu, Rifat Çokada, Şaban Uçak, Haşan Örmüş. Nafiz Akıncı. İ. Recal Aktık, Nezihi Erk, ‘ * Nuri Gürler, M. Şeref Çağlıyan,1 nensin. Muttalip Baran, M, Salih Ersud aş, M. İhsan Ta-' muş Ylgltaslan, Fevzi mer, A. Remzi Kızılbudak, Fet- Abdullah İleri. Halil Boduroglu, hl Tuğrul, Mehmet Eryendi,1 Mustafa Özal, Dündar Söyler, Hilmi Emanetoğlu, Z. Muzaffer Rçmal Hikmet Tunah,
Rrav Kadir Önçnin Kemal Ger Btslm Atüganı
Lütfü Tongur, Kemalettin Ka-raçağ. Süleyman Işık. Hikmet Ozantürk, İbrahim Gûndoğdu, Hüsnit Sezer, Faruk Gönen, ömer Öncül, Mustafa Ulutaş, Mevlût Alkış, Nusret Mazıcı, A-flf Sevinç, Ali Polatcan.
1 üsteğmenliğe yükselen Hv. , teğmenleri :
Cemal Özbakır, Kâzım Kala-
Yıb. lığa yükselen veteriner üsteğmenleri:
Nusrettin Babaoğlu Memdub Özgökçe, Enver Giinel. Orhan M- Özer, Remzi Altay, Kemal Gö-—.'nensin. Muttalip Baran. Dur" , muş Yİğit&slan, Fevzi Sılay,
teretidnt
Sabrının kitabını
Özer. Mehmet Çartoğlu, Zühtü Kıymaz. Sedat Emller. Yakup Dal, M. Lütfü Akpolat, M. Hikmet Göçer, Muzaffer Zeyrek, İbrahim Özoğurlu. Halil Sungur Nizaır.etttn Kaleli, Mehmet Öz-türk. M. Fehmi Mercan, Ömer Özden, M. Cahit Mir oğlu. Hüsamettin Aktav, Orhan Koçak, t Hakkı Yaray. A. Haydar Ar-kasar, İbrahim Kızı)tuğ. Hayrl Sipahioğlu, M. Sabrl Tuna. Kemal Dumanhan, Orhan Esen, Mehmet Özkaynak. Rifat Oral, Ahmet Çakır, B. Cahit Güven, M. Orhan Savaş. A. Avnl Kasar, i. Münir Turhan, A. Safa Gü-ray.
üsteğmenliğe yükselen nakliye teğmenleri:
E. Cemaleddln Özkan, A. Ser-met Önel, ö. Faruk Arseven, Mustafa Ülgen, Fuat Emre, H. Adnan Ersu, Necini özler, M Sabahattin Alanya, Reşadiye Şükrü Önde, Halil Kerman, Süleyman Ençol, Sabahaddta Güneş, M. Fahri Cengiz, M. Hayrl Demir. AH Yücel, Tahsin Akal, Nuri Kardeş, Cahit Özengil, Mu hittin Özgüven, M. Fâzıl Oöntu-ran, BUâl Çakır, Mehmet Tabanlı, Ahmet Aydın, Feyyaz Köprülü, A. Rıza Aydoğan, Necip Uygur, İ. Ethem üzgören, Muzaffer Öztürk, M. Kâmuran Özpmar, M Galip Yücel, M. Servet Oktav. Suat Güriş, Z. Nezihi Dinçer, Veli Gokkaya, Burhanettin Yiğit. Nezihi Ünlû-er. Hüseyin özer, Boskurt Gök-nar, A Lütfü Erökten, Mustafa Diker, CelâJettln Kaya. Fikret Akyol, Mustafa Özküıç, A. Cemi Ösdoftan, Mehmet Orun, HAzım Bozdağı, Mustafa Çetlner, Mustafa Özöcere, Fikri Tütüncü oğlu. Ahmet Uçanok, Nurettin Kılıç. M. Süreyya Erte. Mem-duh Vard*r. Mesut Aalan, Nevzat Coşkun, Halis Akman. Ba-
Eray. Kadir Öngün, Kemal Ger; çek, Mustafa Akova, Haydar Ünlü, Ahmet Fenerci, H. Nata Akdağ, Adnan Olcay, M. Cemaleddln Tarhan, Lütfü Okay, Nazml Kamber, Kemaleddln Erdener, Feridun Aksencar, Mazhar Duygun, M. Nihat Güf-düz, Mehmet Göktem, M. Zly3 Ahıskah, Yusuf Sarı, Ekrem Oğuz. Faruk A tak an, A. Bahadır Kılıç,, A. İhsan Orgun, M.|
Atıf Kahraman, Turhan Alpaû, fat, Necdet Bayer, Haiit Nusret M. Sait Taşkıran, Mustafa Kes-! Toroslu, Kemal Çıracıoğlu, Mutan, A. Maclt Adalı, Celftleddln' zaffer tinsal. Zeki Sayar. İhsan Demir, Ahmet Demircan, A. Soydan, Halil Sözer, Mehmet Hüsnü Akman, İrfan Turan, Erdener, Vecihi Özgül Turgut Mithat Eryümaz, Şevket Sakar- Aray, İsmail Kaya, Yavuz Balya, Sadi Üstünışık, F. Necdet Alâettln Babayiğit, İhsan Gündeş. M. Orhan Erses, Arlf .Saran- İsmet Akıncı. Cevdet Sünear, Nlzanıeddln Çellkkalp, Süer, Zeki Erbcrksoy, Ahmet Muharrem Taner, Hikmet Yüce, Hilmi özsungur, Asım Tugal, Demir Özbakır.. ’ I Şinasi Sayar, Kadir Uçak, Meh-
1 met Oycak. Rüştü Gökdemlrtaş, üsteğmenliğe yükselen leva- R*cep Turan, Osnıan Zeki Özrün teğmenleri: demir; Halûk Süldür; Adnan
Ziya Gökmen, İbrahim Kü- Sunar, Nurettin Gürün, Meh-çiikgüker, A. Nurettin Güngör, Halil Yalçın, Hüdaverdl Duru, Mehmet şeker, M. Semih tşcen, M. Nafi Altuıova, Bülent Ak-kurt, Calılt Doğan, Mustafa Kor, Talip İster. Hikmet Ertürk A. İlhan Yavuzer, Abdülhallt Bilgin, Ahmet Korhan, İsmail Erol, M. Ulvi ÖcaJ, M. Şinasl Do ğangüneş, Sacit Seyhun, A. Nihat Tuzcu, H Zeki öncal, Ahmet Ören, M. Fazıl Akdoğan, M. Kenan Öznur, Ferda Bülbül, Haşan itil, Remzi Türker, C. Celâleddln Gençer, M. Ruhi Ö-nal. M- Tevfik Önder, Orhan Öz demir. A. İhsan İnal, M. Kenan Özçelik, M. Fevzi Taşkın, A. Talât İpek, F. Hikmet Dağlıoğ-lu, Hilmi Oğuzkavruk, Mehmet Oğuz, Nurettin Sevin, Ahmet Kuzgun kaya, Nurettin Erdöl, Ze kİ, ÜnaJ, Yusuf Özgüler, Ö. Faruk Bayrak. Necat! Kılıç, Bur-banettin Mutlu, Nihat Ençkiı, Ahmet Aslan, Nejat Küçük erkan, Hayrettin Oğuzsoy, Mehmet Kalafatoğiu, Sevim Erge-nekon.
Yüzbaşılığa yükselen üsteğmenleri :
Eşref Belen, Tank Çeker, Nec det Güna!. Nahlt Talu, Galip Kâhyaoğlu, (Mehmet Oğuz, Mustafa Hekim, A. Orhan Çağlar, Mesut Güneri, A. Haydar özuslu, A. Osman Yetekln, Ba-battin Coşkun, Şe raf e itin Çağlayan. F_ Salm Dermanel.
met Kızıl, Mehmet Bağcı, Nuri Koyuncu. Muammer İnal, Ahmet Süreyya Akyüzlü, Cahit özbey, Kemal Vural. Orhun Sey |fl Güvenç, Tahlr Yanmbıyıklı, Nezihi İbrahim Arkut. Ercüment Dukaydın.
Yer yüzbaşılığına yükselen ITv. yer üsteğmenleri:
Feridun Falay. Idrls Özer,
Ecz.
Bnb. lığa yükselen kmy. yüzbaşıları:
Sami Koksal, Bekir Bilgin, Fahri Ersan. Hayrettin üras. Hamdl Erman, Nevzat Çelik er, Niyazi Eryol, A. Şevket Erman,
GİZLİ POLİS
(INGİLİZ CASUSU ASHENDEN)
Yazan: Somereet MauRham Tercüme eden: Vft - Nû
Aşk ve macera romanı
Tefrika
NO. 32
ve ce-çocuk
dan çıkmağa başlıyor -dedi — Bugün öğleden sonra tren tam Uon'a hareket edeceği sırada gara geldi. Dört tarafına tereddütle bakıyordu. Bunun üzerine yarıma yaklaştım; yardımda bulunup bulnnamıyacağımı ona zordum. Emniyetin bir adamı olarak kendimi prezante ettim. Eğer bir tek bakışla İnsanlar öl-dttrülebllseydl, şimdi efendim şu anda sizin yanınızda olamı-yacaktım.
Aahenden:
— Oturunuz, azizim. — dedi.
— Teşekkür ederim, efendim. Derken gardan çıktı. Eğer kendisini Lausanneye götürürse bin lira vermeği bir gemiciye vadettl .
— Gemici ne demiş?
— Buna cesaret edeıuiyeceğl-
Bu topraklar o derece yakın, aynı zamanda o kadar meyüs e-dJci şekilde uzakmış. Gelemlye-ceğinl tekrarlıyordu. Tahrik etmemesi İçin Glulla’ya yalvarıyordu. Onun uğruna her şeyi yapabilir, sırf bunu yapamazmış, Böyle bir şeye cidden cesaret edemezmiş. Halbuki İsrar edecek olursa, mukavemet kuvvetini nereden bulgunmuş? Sonra, sevdiği kadını yekrar görememekten acı acı şikâyetler yağdırıyordu. Kaçıp kurtulmak çaresini bulamaz mı imiş? Eğer onu kolları arasına tekrar almak saadetine nail olursa, bir daha ayrılmayacağına dair yeminler ediyordu. Mektepteki yapmacıklı İngilizce, bizi erin kuvvetini asla azaltmıyordu. Bu bir mecnunun mektubuydu.
Ashenden. sordu:
— Gemici ile konuşmasının neticelerini nezaman öğreneceksiniz?
— İskelede ona on birle on İki arasında randevu verdim.
Askenden, saatine baktı:
— Ben de sizinle beraber geleceğim
Tepeden aşağı indiler. Rıhtı-
Küçük ajan omuz silkti ve
güldü:
— Kendirini âdeta peşkeş çek tikten sonra bu akşam ona Evlan yolu üzerinde randevu verdi. Saat onda... Ne şekilde İsterse o şekilde hareket etmesinde adamı serbes bıraktım. Şu şartla ta bütün olup bitecekleri bana anlatsın.
— Kendisinden emin misiniz?
— Tamamlyle eminim. Kadının sadece nezaret altında bulunduğundan gayri hiç bir şey bilmiyor. Asla korkunuz olmasın. Gayet iyt adamdır Kendirini tanırım Doğduğunu biliyorum.
Ashenden, Chandra Lanın mektubunu okudu Coşkun bir mektuptu; her kelimesi kızgın bir demir gibi yanıyordu Gölün kenarında duraraK saatlerce Fransaya baktığını aniatıvordu. ima vardıkları zaman dundurucu
(Baştarafı 5 inci sahifede) kaydeylemeği lüzumlu görüyorum.
Uykusu bozulan yolcu!
tjç arkadaşız, arka kapıdan giriyoruz. Meğer o arka sahanlıkta yere boylu boyunca uzananlar da varmış:
— Oooof! Bey ahu... diyerek kalkıp oturan seyyar satıcı kılıklı bir adam, peşimiz sıra içeriye dalan bir yolcuya fena halde çattı:
— Kör müsün be herif!
Adamcağız sessiz sadasızlar-dan biri olacaktı kİ kalabalıkta yerde bir yatak olacağını akıl edemediğinden bahisle özür diledi ise de ayağına basıldığı İçin rahatı ve uykusu bozulan yolcu bir çatış daha yaptı:
— insan biraz sağına soluna bakar, bastığı yeri görerek adım atar.
Şimdi kapışacaklar, içinde altalta üstüste caklar, diye beklerken kolumdan çekerek:
— İnelim de ön kapıdan binelim! dedi. Bir de şahit sıfa-Uyle cürmümeşhuda gltmlye-lim...
İndik, ön kapıdan girdik. Arkadaki mürfakaşaya şöyle bir kulak verdik; İşi yavaştan alan yolcu, boyuna af diliyordu. Bu sayede münakaşa kavgasız sona erdL
Uzun etkliler...
Ön kapıdan girdiğimiz zaman da uzun eteklerden adım atma-ZAYi — Samatya nüfus dal- İmkân bulamadık! Sabahla-| resinden aldığım ve.İçinde as- dıkları nişandan mı, düğünden kertik muamelem yazılı nüfus,mİ dönüyorlar bilmem, kadın cüzdanım kaybedilmiştir Yeni- yolculardan bir çoğu tuvaletli!..| sini çıkaracağımdan eskisinin P v..-
hükmü yoktur. .
İsmail oğlu
İbrahim Sezginman
Turban YeşUndsı, Fikret Ballı.
Hava Yer üsteğmenliğine yükselen Hv. yer teğmenleri:
Ahmet Remzi çelen, Semih Eker, Muammer Bural, 1 Ögdiim, Nurettin Yüksel, met Şen sök. Seyfettin Turhan. Nurettin Özemre, Osman Koçoğ la. Celâl Beşbudak.
| Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Yassı kayış ihalesinin tehiri hakkkında
Malzeme Alım Şubesinden :
20.8.949 Yeni Sabah, Akşam. Tecim
22.8.949 * » »
24.8.949 Son Telgraf, Vatan
26.8949 » >
Gazetelerinde 23.9 949 Cuma günü saat 10 da sazaTİığı yapılacağı ilân edilmiş olan 3126 metre muhtelif ya-» kay.ş İhalesinin görülen lüzum üzerine şimdilik tehir edildiği ilân olunur. 12568
Gaziantep ilinden:
1 __Gaziantep - Kilis yolunun 54 4- 500 - 58 + 000 inci ki-
lometreleri arasında yapılacak (31383.60) lira keşif bedelli şose esaslı onarma İşi kapalı zarf uâuUyle yeniden eksiltmeye konulmuştur. Geçici teminatı 2353 lira 77 kuruştur.
2 __İhale 17 eylül 949 cumartesi giinii saat 10 da Gaziantep
il daimî komisyonunda yapılacaktır. Keşif evruklyle hususi ve fenni şartlar her gün adı geçen komisyon bürosunda görülebilir.
3 _İsteklilerin bu işe girebilmesi İçin eksiltmenin yapılaca-
ğı günden en uz (tatil günleri hariç) 3 gün evvel valilikten alacakları ehliyet vesikası ile siciline kayıtlı bulunduğu ticaret edasından alınmış belgeyi İbraz etmeleri lâzımdır.
4 _ Zarflar eksiltmeye açma saatinden bir saat evveline
kadar alındı mukabilinde komisyon başkanlığına verilecek ve postada vâki olacak gecikmeler kabul edllmiyecektir. 12637
bir rüzgâr işiyordu, gümrük binasının arkasına siper aldılar. Nihayet tolr erkek gördüler, Fe-Hx, gizlendikleri loşluktan dışarı çıktı.
— Bay Fellx. fiiz-mlsınlz? Size bir mektubum var. Yarın ilk vapurla o mektubu Lausanne’a götüreceğime dair sez verdim.
Ashenden, adama baktı. Fakat Glulla ile onun arasında ne geçtiğine dair malûmat almadı. Mektubu çekip elektrik lâmbasının altında okudu. Glulla. kötü bir Almanca ile şunları yazıyordu :
(Hiç bir surette gelme. Yazdığını mektuplara ehemmiyet verme Tehlike var Seni seviyorum, benim sevgilim. Gelme!»
Mektubu cebine soktu, Bahriyelinin eline elli frank sıkıştırdı. Yerine döndü ve yattı. Ertesi sabah kadını “örmeğe gittiği zaman kapısını klUlU buldu. Vurduysa da cevap alamadı.
Nihayet seslendi:
— Bayan Lazzart, açınız rica ederim, konuşacaklarım var!
— Yalıyorum, hastayım, sizi kabul edemem,
- Çok müteessirim, fakat hasta olsanız da yine açınız.
dir. Bak beni İyi dinle. Sultan Ahmet bizim padişahım izdi.
Çocuk feryadı basıyor:
— Annece)...
— sus: Annenle inişte bıılu-şursunl
Anlaşılıyordu kİ. bir kan koca, çocuklarını önden sokmuşlar. kendileri kalabalıktan gi-remedlkleri için arkadan otobüse binmişlerdi.
' Fakat adam susmuyor ki:
— Oğlum sen Sultan Ahme-Idin babasını bilir misin?
Çocuk, bu İlim yağmuru tında sersemlemiş bir vaziyette feryadı basıyor:
— Annece!...
Fakat ne annesi, ne de bahası imdada yetişemiyorlar ki..
Otobüs belediyeye geliyor:
— Oğlum! Sen belediye nedir bilir misin?
— Bâbat...
Sus! Baban bile veremez sana bu dersleri... Beni dinle bakayım... Belediye, çöpçülerin, tramvaycılann, otobüsçülerin, sebzecüerln. bakkal ve kasapların birleşmesinden hâsıl olmuş bir maddedir’.
Yükselen kahkahalar arasında bir ses yükseliyor:
— Hap yap da yut’... çene düşüklüğüne birebirdir.
Ve otobüsten Beyazıtta inlyo-
ıl-
Sigara dumanlle sarımtırak bir sis kaplayan otobüste başlarını j dayadıkları erkeklerin omuzlarında inceli kalınlı horultularla öyle bir uykuya dalmışlar ki eteklerini toplamak şöyle dur-' uns kendilerini bile salıvermişler!...
Tutacak bir kenar, ayağımızı basacak bir yer bulup da oh! , , dememize kalmadı, omuzlarımı- ! zın üstünden uzatılan bir sa-j lep pardağı. dokunan bir dirsekle sarsıldı, salebin yarısı _ haydi kadınlardan birinin o'r„j.'fcd^ruî a^n ’yolcuto.. gürelim turalat! üstüne!..- Ka- mu„ftak 01mu, -r
ba eline dökülen salebin sıcak- m,ddah ,vlnden aynlm], ligi İle gözlen açılan kadının gülüyor gülıiyor, gülüyor, sıçrayarak uyanmam İle halli sa>„lra ,|.ı>d-n k.ırtulan çocuk bir şekerlemeye dalan eşi açtı oikkat ediyorum, ağırlaşan ka-aranı yumdu eörâıü! Külürün' IaslB,n ;,lljnd„ scndcllyerek a-bini bir paraya... Salepçl bar* ■ - •
dağını geri çekip de oradan u-zataaşmamış olsaydı sille tokat birbirini taklbedecek ve belki bizler de meşhut suçlar mahkemesinin yolunu boylayacaktık!
150 cild coğrafya kitabını yutan adam!
Saat altıya çeyrek kala Köprü kapanıp da İstanbul tarafına doğru yol açılınca biriken taksilerle hususi otomobiller, arabalar öyle bir harekete geçtiler ki harb sahasında bir çıkarma hareketinden farksız. Bizim tıklım tıklım dolu otobüs de bu arada tabii...
Önde pencere dibinde oturan bir adam, bacakları arasına sıkıştırdığı 6-7 yaşlarında bu z,7.-............ r„,.-.t-rrp.T
erkek çocuğuna tabiat dersi ZAYİ — İstanbul teknik ü-vermeğe başlamasın mı? niversitesinden almış olduğum
— Oğlum, deniz nedir biliyor şebekeyi kaybettim. Yenisini •musun? lacağımdan eskisinin
Çocuk susuyor ve o devam e- yoktur.
diyor: I inşaat Fakültesinden
' — Deniz, göllerden ve nehir- Ayhan Yasa
dun atıyor! işte size, bir İlk otobüs ta, böylesinç rastlamanız kolay değildir.
Cemaleddln BİLDİK
48-1298 Sacide a-teşebbüsü
verise m ti
Beyoğlu 4 üncü Sulh Bulcuk yargıçlığından:
Enver tarafından ieyhlne açılan sulh dâvasında:
Dâvâlı olup İzmir İklçesmelik Hamam sokak 38 No. da ikamet etmekte İken davetiyeye len meşruhattan hâlen
meçimle gittiği anlaşılan Sacide Kılıçaya ll&ncn tebligat icrasına karar verildiğinden duruşma günü oaln 6 9.949 saat 10 da ___ yargıçlığımızda bulunması ilân blP olunur................... 5735
dersi
hükmü
Bir doktor getirteyim,
— Hayır, gidiniz, hiç kimseyi görmek istetmiyorum.
— Eğer açmazsanız kapıyı kırdırırım.
Bir sükut oldu, Nihayet kilitte bir anahtar döndü. Muharrir, İçeri girdi. Glulla sırtına robdüşambnnı giymişti; saçları karışıktı. Yataktan çıkmıştı.
— Takatim kalmadı. Elimden bir şey gelmiyor. Halime bakmanız anlamanız için yeter. Bütün gece rahatsızlandım.
— Uzun zaman burada kalacak değilim. Bir doktor gelirsem, ister misiniz?
— Neye yarar?
Ashenden, kadının gemiciye verdiği mektubu uzattı.
— Bunun mânası nedir?
Kadın, titredi; solgun rengi yeşil bir hal aldı.
— Siz, bana, kaçmamağa vc müsaadem olmaksızın hiç bir şey yazn>uma;;a dair söz vermiştiniz.
— Vay, demek ki sözümü tutacağımı tasavvur ettiniz? - diye Giulia istihfafla sesi titreyerek haykırdı.
— Hayır. Doğrusunu söylemek
Jcabcderse, sizi hapishaneye atacak yerde böyle bir konforlu otele yerleştirmemizin sebebi, zâtınıza hoş görünmek İçin değildir. Lâkin, şunu da belirteyim kİ, şehrin İçinde keyfin İrce dolaşmanızı mümkün kılmak surctUe kaçmanızı kolaylaştır-mayoruz. Yine de kilit altında imişsiniz gibi emniyettesiniz. Menzillerine varmayacak mektuplar yazmakla zaman Kaj'bet-meniz beyhudedir.
Kadın:
— Domuz! - diye haykırarak erkeğin yüzüne tükürdü.
— şimdi oturunuz. Size mektup dikle edeceğim,
mektup da adresine varacaktır, temin ederim.
— İmkânı yok. yeni bir mektup yazmam.
— Canım efendim, siz buraya gelirken bizim sizden bazı şeyler beklediğimizi biliyordunuz.
— İtRat etmlyccefilm, elveriri
— Düşünmenizi tavsiye ederim.
— Düşünmek mİ? Her şeyi duşundum artık. Ne islerseniz yapınız, bana vız gelir.
— Pekâlâ!... Fikrinizi değiştirmek İçin size beş dakikalık
bir
Bu
bir müsaade veriyorum.
Ashenden, saatini çıkanp oe- . zuk yatağın kenarına oturdu.
— Ah, burada ne kadar sinirleniyorum. Siz beni niçin hapise sokmadınız? HafiyelerlnlaS peşimde hissetin ek sizin bir adını atamıyorum. Benden istediğiniz şey namussuzluktur! Namussuzluktur! Ben ne cürüm İşledim? Sizden soruyorum; cevap veriniz. Ben ne yapmışımî Ben kadın değil miyim? Bana böyle bir rol oynatmak ne kadar çirkin!
Artık konuşmuyordu, sayıklıyor gibiydi. Beş dakika geçtikten sonra, Ashenden, tek kelime söylemeksizln kalktı.
Glulla, bir küfür seylftbı ortasında:
— Evet evet, defolunuz! -diye haykırdı.
Ashenden:
— Tekrar geleceğim. - diye cevap verdi.
Anahtarı aldı: kapıyı dışardan kilitledi. Aşağı inince, bir kaç kelime yazdı; polise gönderdi, Sonra tekrar yukarı çıktı, Glulla Lazzart, yatağında büzülmüş yüzünü duvara çevirmiş;
(Arkası
Sşblfe B
AKŞAM
30 A&ustos 1949
AVUSTURYA OKULLARI
Kat 1
49259
CİHANŞÜMUL BİR ŞÖHRETE MALİK TABİÎ KAUÇUK* TAN MAMUL
Türkiye U. Vekili S. R. GİLODO Bankalar Cad. Keçeclzade fit. Posta K. İst. 183 Tel:
Satış yeri: ADEM K
Bankalar Cad. 121 —
Sultan Hamam Aşır Efendi Han Hacı Nazif Çelebi Mağazası veyahut
Beyoğlu Atlas Sineması (Turhol Ltd. Şirketi) Seyahat Aeentası
FRANSIZ
Lâstikleri.'! daima şayanı tercihtir.
PARMAKLARINIZIN UCUNDAKİ
CUTEX İLE c^ZzZrzı/nzp
Elleriniz, uzun müddet dayanan CUTEX tırnak cilâlındaki jahhar renklerle daha ziyade gü-zel|e}ir.
C U T E X kostümünüze zerafet verir... Kolayca sürülür.. . çatlayıp dökülmez ...
CUTEX pahalı olmadığı için muhtelif renkteki kostümlerinizle tam bîr ahenk teykil edecek renklerini daima tırnaklarınızda bulundurmak imkânı elinizdedir. A
Müdürlüğünden:
1 — 194» - 1950 ders yılında Ankara Devlet Konservatuva-nna girmek Lstiyenler İçin kabul şartlarını, 25. temmuz. 1949 tarih ve 54$ sayılı mUll eğitim bakanlığı tebliğler dergisinde yayınlanmıştır. Tebliğler dergini hemen her okul ve millî eğitim müdürlüğü ile milli eğitim memurluklarında bulunabilir. Ayrıca kabul şartları Ankara Devlet Konservatuvan müdürlüğünden de istenebilir.
n — Müracaatalr ağustos sonuna kadar yapılmış olmalıdır, m — Kabul sınav lan îzmlrde İzmir kız lisesinde saat 9,30 da. îstanbulda Galatasaray lisesinde saat 9.30 da ve Ankarada Devlet Konservatu varında saat 9 da yapılacaktır.
Kleber-Colombes
SINAV GÜNLERİ :
îzmlrde
İŞTE ; SİZİN İÇİN MEŞ-^
HUR PARİS BRİYANTİNİ
ROJA: size, güzel Parisli bayanların sayanı hayret saçlarını temin eder.
gözel Parisli bayanlar erkekler t saçlanncun buklelerini tak-
sa bah ve akyam taçlarınıza Dr. Roja Briyantinini vaparize ediniz. Ne büyük fark I Bukleler ve ortdülasyenlar torak olhn-vo tahhar binblr
parlayacaklardır. Bunun Içü» mucUel
ÇARPINTI, BAYGINLIK, SIKINTI HALLERİNE . KARS!
YATILI YATISIZ
Taksim - Sıraselviler $4 - $G
Yeni Kolej I
İlk - Orta - Lise Ed. Fen sınıflarına öğrenci kaydediyor.
İlk üçüncü sınıfta başlıyan İngilizce ve Fransızca öğretimine pek çok önem verir. Binaları kaloriferli ve sağlık tertibatı mükemmeldir, öğrencilerinin çalışmalarile yakıodan ilgilenen muadeleti tasdikli özel Türk lisesidir. Tel: 41159.
Ankaradac
16.9.1940
10.9.1940
17.9.1949
19.9.1940
Cumartesi
Pazartesi
Salt
Cuma
Cumartesi
Pazartesi
Salı
Perşembe Cuma Cumartesi Pazartesi
Kompozisyon - Piyano Yaylı sazlar - Nefes sazlan Opera ve Şan
Tiyatro
Kompozisyon - Piyano Yaylı sazlar - Nefes sazlan Opera ve Şan
Tiyatro
Kompozisyon - Piyano Yaylı sazlar - Nefes sazlan Opera ve şan
Tiyatro
11115
Yapılacak iş
Ankara Polis Enstitüsü müdürlüğünden
İlk teminatı İhalenin Muhamen Lr. Kr. günü saati yeri _____________________Bedeli Lr Kr.
Buhar kazanlarının 11556 50 867 00 10/9/949 Cu. ertesi 11
değişmesi ve onarımı_________ Polis Enstitüsünde
1 — Polis Enstitüsünün buhar kazanlan değişmesi ve onanını 2490 sayılı kanunun 31 ci maddesi gereğince kapalı zarf usu-liyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — işin cinsi, flatı, ilk teminat ile ihalenin yeri, saati ve günü yukarıya yazılmıştır.
3 — İhaleye gireceklerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 ncii maddesinde yazılı belgeleri göstermeleri ve işin teknik öneminde başka bir iş yapmış olduğuna dair bayındırlık bakanlığı yapı ve imar İşleri reisliğinden bu iş İçin yeterlik belgesi göstermesi lâzımdır. Ve istekliler teklif mektuplarını İhale saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri lâzımdır.
Fazla bilgi almak iâtiyenlerin enstitü müdürlüğüne müracaatları. 12306
DOKTOR Yorgia Papavasiliu Çocuk hastalıktan mütehassısı. Her gün saat 13 den 1$ e kadar Beyoğlu, Galatasaray. Meşrutiyet Cad. 8/1, (Aynalı Pasajı sırasında) Tel. 41128.
■■■ Türk Bayanları
BİÇKİ DİKİŞ TERAKKİ YURDU öğrenci kaydına başlanmıştır. Pazardan maada her gün saat 9 dan 17 ye : kadar müracaat olunur. Altınbakkal (Radyoevi karşısında) Babll sokak No. 63
Tekel Kastamonu Başmüdürlüğünden:
1 — Tosyada yaptırılan idare binası müteahhidinin ölümü dolayısile noksan kalan işler kapalı zarfla eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Muhammen bedeli 40+45 74 lira olup geçici teminatı 3033,43 liradır,
3 — Eksiltme 16/9/949 cuma günü saat 15 de Kastamonu Tekel Baş Müdürlüğü komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnameler İstanbul - Ankara ve Kastamonu Baş Müdürlüklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin eksiltmeye girmeleri İçin mukteö yeterlik belgesini eksiltme gününden sekiz gün evvel Tekel Genel Müdürlüğüne müracaat ederek alacakları ve bu müddet zarfında vesika talebinde bulunmayanlar eksiltmeye giremiyeceklerdlr.
6 — İsteklilerin mühürlü flat teklif mektuplarını Kanuni vesaikle güvenme parası makbuzunu ve banka teminat mektuplarını ihtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar Kastamonu Tekel Baş Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri İlân olunur.
T — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez.
(13510)
Tarım bakanlığından
Bakanlar kurulunun 11.9.047 günlü ve 38378 sayılı ve 17.7.949 günlü ve 37890 sayılı kararlan gereğince İstanbul ilinin Eyüp merkez ilçesinde ve Rami. Küçükköy, Ayazma ve Kemerburga* köylerinde 4753 sayılı çiftçiyi topraklandırma kanununa göre dağıtmak için arazi kamulaştırma işlerini ve arazi dağıtımının yapılmasına başlanacaktır. Bu husus İstanbulda çıkan Cumtıulryet gazetesinde ve mahallerinde diğer münasip vasıtalarla Hân olunmuştur.
Ayrıca Resmi Gazete İle de yayınlanmak üzeredir. İlgililerin sözü geçen kanunun n. maddesindeki ödevleri Resmi Gazete ile yayınlanma tarihinden başlıyarak üç aylık süre içerisinde yerine getirmeleri ilân olunur. 12404
Comments (0)