1941 Ocak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1941 Ocak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
¦ 1
SALI
28
2.nciKânun
1941
YATAN EVİ
CAGALOGLD No. V2
TELEFON: 24136 TELGRAF: V.'.TAN İst.
ahmet
V yalman
p ı
^
BUGÜNKÜ SAYIMIZDA:
t inci Sayfada Şehir ve Memleket haberleri
t> Bize Türk derler! - Almanlar Balkanlara
sarkar mı? » Beyoğlu uyurken - Adliye haberleri
» 911 dünya harbinde Libya
Fiyatı: 5 Kuruş
İstibdat Demokrasi ile Boy Ölçüşünce
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
enelerce dünyanın her memleketinde şöyle sözler idildi:
_ Diktatörlükler ne yaman
çalrşıyorlar! Brr maksadı gözlerine kestirdiler mi. haydi doludizgin oraya doğru gidiyorlar. Köhne usuller engel olmuyor, manasız münakaşalarla vakit oldurulmuyor. Böyle bir gidişe karşı demokrasi nekadar yavan kalıyor» Dar mesuliyet telâkkileri, sonu gelrnryen (münakaşalar, canlı maksatları ölü 'bir takım akide ve vehimlere feda etmeler...
Gözlerin gördüğü manzara böyle düşüncelere hak verecek bir yolda idi. Totaliter memleketler bir gayeyi ele aldılar mu haydi bütün kuvvetler onun üzerine yükleniyor, iş az zamanda basamıyor, seyircilerin gözleri kamaşıyordu.
Bir çok saf adamların zihninde şu şüphe yer ediyordu:^
_ Acaba asırlardanken hürriyet, bilgi, ışık, halk idaresi, hatk menfaati için emek veren, can veren idealist adamlar bir takım gafil zavallılar mıydı? Acaba bir milletin işlerini çabuk ve iyi görmek için en iyi usul, bir kişinin ve. ya bir grupun istibdadı mıdır? Bir tek omuzda toplanan yük daha kolay mı taşınır?
Bu işte bir kaç püf noktası vardı ki ilk bakışta gözü aldatıyordu. İşte şunlar:
1 — Milletlerin hayatında haricî veya dahilî buhranlar yüzünden öyle dönüm noktalan o-labilir ki millî kudretin pdk muvakkat bir zaman için güvene lâyık bir millî rehberin elinde toplanması faydalı olabilir. Fakat hürriyet ve münakaşadan bu şekilde muvakkat bir zaman için vazgeçmek, hastalık zamanında acı bir ilâç içmeğe benoer. ilâç hastalığa karşı iyidir, fakat Vücudun daimî gıdası yerine konulmak istenilirse zehir halini alır ve bünyenin zindeliğini, neşeeini az zamanda yok eder.
2 — Bir yarışta bir atı zorlayarak ilk bir kaç yüz metre mesafede başkalarını geçmek mümkündür. Fakat sermayenin böylece ilk hamlede tüketilmesi, yarışı kazanmak manasına ge4mez. Mesafe uzayıp iş mukavemet davası halını alırsa zorlayan taraf mutlaka sıfırı tüketir.
3 — Demokrasi adı verilerek
totaliter rejimlerle mukayese edilen sistemlerin çoğu, halk menfaatini arayan hakikî demokrasiler değildir, gizli hususî menfaatlerin bu kıyafete bürünen sahte şekilleridir. Yoksa halka; kendi mukadderatına hâkim olmak, menfaatini bilmek ve aramak, bunu hürriyetle münakaşa etmek imkânlarını veren hakikî demokrasinin herhangi bir noktada istibdattan fena olmasına ihtimal tasavvur edilemez.
4 — Totaliter idarelerin lehine kaydedilen başlıca menfaat, basmakalıp usullerin haricine çıkarak asıl gayeye doğru yol almak imkânıdır. Böyle bir gidiş elbette verimlidir, fakat istibdada hâs bir şey değildir. İstibdatta bir kişinin veya bir kaç kişinin keyfi, neticede ihtisası mutlaka boğduğu için rasyonel usullerle ancak muvakkat surette verim temin o-lunur.
Bir demokraside hakikî ihtisasa söz hakkı vererek, verimli usullerle devamlı suTette iş başarılması imkânı vardır.
5 — Totaliter idaredeki birlik manzarası satha aittir. Perdenin arkasında entrikalar, ihtiraslarla bin baş oynar. Zahirî birlik te ilk ciddî tazyik karşısında çöker.
Uzun söze pek te hacet yok. ikinci cihan harbi dediğimiz boks maçı, her şey totaliter tarafın lehinde olarak başlamış ve o taraf ilk devreyi zahmetsizce kazanmıştır. Fakat karşı taraf, ancak bir demokrasi için mümkün olan tam mukavemeti gösterir göstermez, bundan sonraki devreler kaybedilmeğe başlanmıştır. İtalya şimdiden mücadele harici, yani nokavt vaziyete gelmiş bulunuyor.
İşin yalnız bu kadarla kalmadığını, demokrasi ile istibdadın çarpışmasından çıkacak tabiî ve zarurî neticenin şimdiden her tarafta belirdiğini iddia etmek haksız olmaz.
SIYASI SABAH GAZETESİ
Yıl: 1
Sayı: 158
Memlekete
n Ton
Kahve, 80Ton Kauçuk 5100 Ton Petrol vje Benzin ithal Edildi
I
Son gelen ajans haberleri Habeşistandaki İtalyanların çok müşkül vaziyette olduklarını ve yerli askerlerin kaçtıklarını. İtalyanların Adisababa'dan 50 kilometre uzağa gidemediklerini bildiriyordu. Resmimiz İtalyanların Habeşistana yerleşirken kurmak istedikleri yerli Habeş ordusundan bir kısmını gösteriyor.
| Eritrede İtalyanlar
Bin Esir
Elli Sekiz Tank Kaybettiler
Kahire, 27 (A.A.) — îngüiz umumî karargâhının tebliği:
Libyada, Deme mıntakasında harekât şaıyanı memnuniyet bir tarzda inkişaf etmektedir.
Tobni'klta alınan esirlerin miktarı 25 bini tecavüz etmektedir. Ayrıca. 22 orta ve 28 hafif tank iğftinam eyledik. Alınan topların sayısına devam olunmaktadır.
Eritrede
_______ Eritrede kuvvetlerimiz, Agor-
Kışa rağmen Arnavutluktaki askerî harekat Yunanlıların lehine dat ve Barektu civarındaki mev-
An-kara, 27 (Hususî Muhabi-' rimizden) — Ankaraya gelen ha. I berlere göre Iskenderuna ilk parti olarak 5100 ton petrol ve benzin gelmiştir. Memlekete ithaline 'başlanan bu benzin ve pet-rollar cenup vilâyetlerimizin ihtiyacını karşılayacak bdr miktardadır. Bundan sonra cenup vilâyetlerinin benzin ve petrol ihtiyacı İstanbul ve Mersin yolile değil doğrudan doğruya İskenderun
yolile temin edilecektir.
Ankara, 27 (Hususî Muhabirimizden) — Ticaret Vekâleti ingiliz korporasyonu tarafından memleketimize getirtilmiş ve güm Kiklerimizde bekleyen 80 ton ham kauçuğun yurdumuza sokulmasını kararlaştırmıştır, öğrendi, ğimize göre bu kauçuklar ihtiyaç nisbetinde bütün vilâyetlere müsavi bir şekilde dağıtılacaktır.
Ankara, 27 (Hususî Muhabirimizden) — Ticaret Vekâleti memlekette herhangi bir kahve buhranı vuku bulmaması için Mersin gümrüğünde beş yüz ve İstanbul gümrüğünde de 500 ton
olarak bulunan kahvelerin memlekete ithali çarelerini düşünmüş ve icap eden tedbirleri almıştır. Bu kahveler derhal memlekete ithal edilecektir.
inkişaf etmektedir. Yunanlılar zaman zaman külliyetli miktarda esir ve harp ganaimi elde etmektedirler. Resmimiz Yunanlıların İtalyanların kaçarken bıraktıkları eşyayı karlar altından çıkarmalarını gösteriyor.
Tayyarelerin Romanyada
Elbasan
Civarına Hücumu
Askerî Karargâhta Yangın Çıkarıldı
CEPHEDE HAREKAT MAHDUT
Kahire, 27 (A.A.) — Dün akşam ingiliz hava kuvvetleri umumî karargâhı tarafından neşredilen tebliğe göre, İngiliz tayyareleri evvelki gün Elbasan civarında Bulsa'ya muvaffakiyetle hücum etmişlerdir. Bütün bombalar hedef tutulan muıtakaya düşmüştür. Bir askeri karargâha ve bir erzak deposuna tam isabetler olmuştur. Büyük bir yangın çıktığı
görülmüştür. Şiddetli infilâklar olmuştur. Düşman hava defi bataryaları şiddetli bir ateş açmıştır. Düşman avcıları tayyarelerimizin önüne çıkmışlarsa da tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüştür.
VVilkie Mesajı
Çörçile Verdi
Londra, 27 (A.A.) — B. Wendell VVükie, bugün başvekalet konağında başvekil B. Wlnston Churchill ile uzun bir görüşmede bulunmuş ve öğle yemeğini başvekilin misafiri olarak yemiştir. B. VVilkie, B. Chur-chille B. Rooseveltüı hususî mesajını vermiştir.
Kabine
Kuruldu
Kabinede Demir Muhafız Yok
HORİA SİMA YAKALANMAMIŞ
Bükreş, 27 (A.A.) — D. N.
B.: Generallerden ve mütehassıslardan mürekkep intikal kabinesinde. General Antonesco, aynı zamanda Hariciye Nezaretini de uhdesine almıştır. Buna mukabil Harbiye Nezaretini bırakmış ve Harbiye nazırlığına General Ja-cobici tayin edilmiştir. Harbiye Nezaretinin Teelftıa* müsteşarı General Pantazi ve Havacııık müsteşarı albay Jienezco yerlerinde kalmışlardır.
General Paapesco da Dahiliye Nezaretinde kalmıştır. General Potogan Millî FLkonorni Nezaretine, General Zviedenek Millî Ekonomi Nezareti Muhacir ve İskân müsteşarlığına, General Staenesco Maliye Nezaretine, albay Drago-mir Bkonornik Plânlar Nezaretine, General Rosett Maarif Nezaretine, General SrcJvkiu Ziraa* Nezaretine, General Georgeoco Nafıa ve Münakalât Nezaretine, Profesör Tooneeco Sıhhîye ve İş Nezaretine, Temyiz maıhkemesi müşaviri Docan Adliye Nezarertine, (Devamı Sa. 5, Sü. 4 de) *=*
zileri turtan düşmanın etrafında tazyiki arttırmaktadır. Bu esnada düşman dün Hagarı tahliye etmiştir. Bu italyan kolu da ricatinde yakından takip olunmaktadır. Bu harekât neticesinde elimize geçmiş bulunan esirlerin miktarı, şimdi bin yüzden fazladır.
Habeşis tanda Dohilden Habeş vatanperver, lerinin muvaffakiyetten bildirilmektedir. '
AmerikaHariciye Encümeninin Hafî Celsesi
Vaşington, 27 (A.A.) —Reu-ter: Ayan meclisinin Hariciye encümeni, bugün hafi bir toplantı yaparak demokrasilere yardım kanunu projesini tetkik etmiştir.
Söylendiğine göre, bu toplantıda izaıhat veren Hariciye Nazırı B. Hull, Amerika Birleşik devletleri ile Japonya arasında karşılıklı bir anlaşmaya ve işbirliğine varmak için yapılan uzun gayretlerin filen neticesiz kaldığını bildirmiş ve İngiltereye fazlalaştırı-larak yapılan yardımın Amerika Birleşik devletlerini Avrupa harbine karıştırmayacağı hakkında encümene teminat vermiştir.
Almanya
Şimalî Afrika
FRANSIZ KUVVETLERİ NİN TERHİSİNİ İSTEDİ
PETEN
RET CEVABİ VERDİ
«Vichy'den gelen bir haberde Almanyanm Akdeniz vaziyetile daha çok yakından alâkadar olduğu bildiriliyor.
«Almanya, Abez vasıtesile şimalî Afrikadaki Fransız kıtalarının terbisini istemiş. Mareşal Pe-tain de red cevabı vermiş.
«Almanlar tarafından yapılan bu teşebbüsün sebebi, burada bulunan 4 tümen kadar italyan kuvvetinin oradan alınarak İngilizlere karşı kul Lanı İmasını temindir.
«Mareşal P et a in, imzalanan | mütarekenin şartlarından ayrılma m ak azminde oWu£:ımj göstermiştir.»
- Radyo gazetesi -
Süt işi Neden Halledilemiyor ?
Harbin Patlaması Belediyenin Teşebbüslerine Engel Oldu
Süt işi senelerdenberi üzerin-' de durulan en mühim meseleler-den birini teşlkil etmektedir. Çocukların, hastaların başlıca gıdası olan süt, müstahsilden sonra elden ele dolaşarak çocuğa ve hastaya faydadan ziyade zararı dokunacak bir hale sokulmaktadır.
İneklerin kontrolsuz olması yüzünden hasta inek sütlerinin sürülmesi, sütçülerin hatta sokak köşelerindeki çeşmelerden bile sü-
te su katmak yoluna sapmaları, bu işi hakikaten üzerinde durulacak bir dert haline sokmuş, İstanbul Belediyesi bundan evvel bunun önüne geçmek için esaslı tedbirler al/mak teşebbüsüne girişmişle de, maalesef müsbet bir netice alınamamıştır. Belediyenin bu teşebbüslerini yakından bilen bir zat bize bu süt işinin Belediye
cephesini şu şekikle anlattı:
(Devamı Sa. 5, Sü. 2 de) ^
Bir Cemile Daha
Vaşington, 27 (A.A.) — B. Roo-sevelt'ln hususi kâtibi B. Early Lord Halifaks'uı itimatnamesini takdim merasiminin Lora edilmiyecefini bildirmiş ve ilâveten demiştir ki:
Beyaz saray ve Amerika Birleşik devletleri hariciyesi, itimatnamenin, B. Roosevelr/m Lord HaJtfaks'ı karşıladığı zaman takdim edilmiş olduğu fikrindedir.
İHTİKÂR
YAKAYI ELE VERMEMEĞE ÇALIŞARAK SESSİZ VE SİNSİ BİR GÖLGE GİBİ ORTALIKTA DOLAŞIYOR
ELLt LİRAYA KUNDURA, İHTİKÂR CÜRMU MEŞHUDU, YOK DENEN KERESTELER, ADLİYEDE İHTİKÂR DOSYALARI, YÜKSEK FİYATLA PASLI ÇlVl SATANLAR
Dördüncü Sayfamızda Adliye Sütunlarımızda
YENÎ GÜMRÜK KANUN PROJESİ
Uzun Tetkikler Sonunda Hazırland
ı
Ankara, 27 (Hususî Muhabiri, m izden) — Uzun tetkikler sonunda hazırlanan yeni gümrük kanun projesi beş kısma ayrılmaktadır. Umumî hükümleri ihtiva eden birinci kısımda gümrük kontrolünün hudut ve şümulü, gümrük mevzuatında hükümetin
I salâhiyetleri, gümrük ithal ve U-| ttsnaları tedvin ediLmiş bulunmaktadır. Eski tarife kanunumuz bugünün ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzak olduğu için lat-bükcilcrini şaşırtmakta ve mrllî ihtiyaçları müşkül vaziyetlere sok-(Devamı 8a. 5, Sü. S 6e) **
Mareşal Graçiani
AZLEDİLDİ
Almanlar
ITALTATA YERLEŞİYORLAR
«ltalyadan gelen haberler, bu memleketteki karışıklıklar hakkında verilen malûmatı teyit etmektedir. : ' ..." j " h
«Hâdiseler Şimalî îtalyada ve Mi-lânoda vuku bulmuştur. Almanların Milano demiryolunu işgal altına aldıkları bildiriliyor.
«ltalyaya Alman kıtaları gelmekte devam ediyor. Buna, Mussolini ile Hltlerin son mUlakatmda karar verilmiştir. Şimali Afrikaya da, maneviyatı takviye İçin Alman subayları gönderilmesi de takarrür etmiştir. Almanya, italyan ordusunun iaşe ve teçhizat isJerile de meşgul olacaktır.
«Gelen haberlere göre Mareşal Graçiani azledilmiş ve yerine Habeşistan daki General Bardi tayin olunmuştur^
— Radyo gazetesi —
Cîano da
Acaba Uzaklaştırıldı mı?
Roma, 27 (A.A.) — D. N. B.: Resmen bildirildiğine göre, italyan hava kuvvetlerinde yarbay rütbesini haiz olan hariciye nazm Kont Ciano bir bombardıman tayyare filosu kumandanlığını deruhte etmiştir.
Kont Ciano'nun kumanda ettiği filo muharebe mıntakasında faaliyettedir.
TARİHİ
BİR RESİM
Radyo gazetesinin dün aknam verdiği habere göre İta! yanı d en gözde kumandanlarından Habeşistan fatihi ve Şimali Afrika orduları başkumandanı Mareşal Graçiani de Mareşal Ba-dogllyo, General 8oddu gibi gözden düşmüş ve azledilmiştir.
Mareşal Graçiani Hülyada Afrika ve müstemleke harplerinde büyük bir ihtisas ve şöhret sahibi sayılmakta Mi.
Bu resini Düveyi. Habeşistan zaferinden sonra Komaya dönen Mareşali muhabbet ve takdirle kucaklarken gösteriyor.
fe
5 ¦ nkv wf
Aka Gündüzün Nefîs Yazısı
TÜRK DERLER
Bu Yazıyı üçüncü Sayfamızda Okuyunuz
Şimalî İtalyada muhalefet çıktığı tekzip edildi: Italyada herkes faşist rejimine bağlıdır!
Büyük Tarihî Roman
YA2AH: M.SAMİ TEIiS
Olamazdı Bu!. Hızıra Uzanan Eller Mutlaka Kırılmalıydı
41
Belediyede:
Vali Bütçeyi Tetkik Ediyor
Armatörlerin Deniz nakliyatınıl^fl5q Hareketleri.
inhisara Aldıkları Asılsız
Hasan genç kızı teselliye lüzum görmeden:
— \ arın ne olup re biteceğini k.ü.esne bilmez, biz her ted'bıre bttg vurduk. Gayrı encamını Allan hayra tebdil evliye, demişti.
Sarmaz derin düşüncelere dalmışa. Artık ağlamıyordu. Bir ara-h-K babasının canına sokularak:
— Ben Fatma Sultana gidip Hızır için şefaat niyaz edeceğim. O kaaar iyi yürekli bir kadındır ki, benim masum aşkıma hürmet eder vc Veziriazama nüfuz edip Hızırın arlını istihsal eyler.
Dedi. Bu fikir ihtiyara da bir ümit ışığı gibi görünmüştü ve kızının Katma Sultana müracaaiın-de bazı faydalar umdu.
Safmaz yanma ihtiyar kalfayı da alarak Üsküdarın yolunu tuttu vc saraya vardığı zaman selâmlık kapısından içeri girip Fatma Sultanın huzuruna kabul edilmek
çarelerini aradı.
Tesadüf Safinazı Mahinevle karşılattırdı. Saiınaz Fatma Sultana bir mert kişi için şefaat niyazına geldiğini anlatırken söz gelişi Hızırın adını da telâffuz etmiş ve bu, Maftvinevi şaşırtmıştı.
Mahinev genç kızı yeniden isticvaba koyuldu ve çok geçmeden Hızırın »a raydan çaktıktan sonra ele geçirire!tğini öğrendi.
Süratle yaptırdığı tahkikat da sabahleyin bahçe duvarları dibinde cereyan eden kanlı hâdisenin safahatına aydınlatmış olduğu i-
lokmanruhu koklatrp ayıltın, dedi.
İki cariye Safimizin ellerini u-ğup yüzünü ıslatırken, Fatma Sul. tan inceden inceye bu güzel kızı süzüyor ve bîihtıyar: i — Nekadar da güzel. Ah muhakkak ki o da bunu seviyor.
Diye mırıldanıyordu.
Yapılan ıhtrmam sayesinde çok geçmeden Safınaz çözlerini açtı. laUna Sultan onu isticvap etmek arzusile yanıp tutuşuyordu fakat
bu sırada bir haremağası ruhsal dileyip kapının eşiğinde belirdi ve ince sesıle:
— Şevkerlû mehabetlû Hünkâr hazretleri geliyor!
Diye haykırdı.
Fa tuna Sultan babasının bu ani gelişinden hayrete düşmemişti. Ü, damadı ekreminin sara>ına sık sık serefbahş olur, saatlerce, günlerce, haiLâ haftalarca kalarak yeni zevk, yeni eğlence ve yeni vuslatlar temini çarelerini hazırlayan ibrahim Pahaya iltifat e-derdi.
Fatma babasının doğruca kendi odasına geleceğini ummamıştı. Bu «ebeple SaÜnazJa bir kaç kelime konulmak ve Hızın nasıl ve nerede tanıdığım soıup aralarındaki münasebetin mahiyeti hakkında bir şeyler öğrenmek arzusunu yenememişti. Fakat çok geç. m eden odanın iki kapısı da ardına
Vali ve Beledi Lûtfi Kırdar düı Belediye Hesap bütçe üzerinde t ve izahat aınıısLır.
Belediye encümeni toplantısında
e Reisi doktor Öğleye kadar ıcrı müdürile tkikler yapmış
ran komisyoncuların iddialarının aksine olarak armatörler tüccar yükü taşımamaktadır.
Armatörlerin deniz nakliyatını inhisar altına alacaklarına dair dün bazı gazetelerde çrkan haberler tamamen asılsızdır.
Yaptığımız tahkikata nazaran, Armatörlerin kömür nakliyatından dolayı işleri sekteye uğrayan Vilâyetin mütenev- \ ^İXZX komisyoncular bu gibi neş- seyretmek mecburiyetinde tutul
Peynir İşi Kökünden Halledilecek
Fiyat Murakabe bÜTosu peynir isini kökünden halletmek için
de dünkü
nızyoııarı tarafından nakledilmekte ve öki liman arasında mal taşıyan gemiler tek hamule ile
vı masarif fasıllarını tetkik etmiş-1 r,vata tevessül ederek armatörler tir. Diğer fasılların da tetkikine i aleyhine bir cereyan yaratmak is-devam edilecek ve bütçe 3 şubat- ! lemislerdir.
ta toplanacak Belediye meclisine Lu fcİUİ komisyoncular hükû-verilecckrrr. metin tc&bit ettiği navlun fiyatla-
? Üsküdarda Kaşımağa sokağı rından dûh* yüksek fiyat vererek ve etrafının esaslı surette tamiri-1 gemilerin kendileri için çalışmalarını bile istemişlerdir.
Armatörlerin bu gibi işlere tevessül etmeleri birlik nizamnamesi mucibince imkânsızdır.
Bundan başka armatörler yalnız devlet müesseselerinin kömürlerini nakletme içini üzerlerine almışlardır.
Her ay 100.000 ton kömür nakli için armatör şilepleri ühtiya. cı tamamen karşılayamamaktadır. Bundan bajjka bu haberi çıka-
ne ve yeniden bir tretuvar inşasına karar verilmiştir. Ve bugünler, de tamirata başlanacaktır.
? Fatih 62. 66. Beşiktaş 15, Beyoğlu 35, 10, Utanfcul 6 ıncı ilk okullarla Yeşilköy'deki Kimse, sizler Yurdunun tamuınc karar
verilmiştir.
*fa lstanıbul Belediyesi İktisat müdürlüğü memurları ile kora kavımakamları kasapların kontro-luna devam etmektedir.
İstanbul Belediyesi ayrıca, bundan sonra yeniden kasap düklkânı açılmasına müsaade e tmiye çektir.
cin. hemen Fatma Sukan^ yan,- , ka,dfr a«rid' vc Üçüncü Ahmet
na koaanak bütün biberini an- ™* va,ran «^eler vc Tanr.nuı jattL i huzurunda secdeye kapanır gvbi
a Ak^ndaniberi derin bir mestî 3*zlenru yerlere süren ak ve kara Kinde yasayan Fatma Sultan vu- a«aUr arasından seçerek kızının
kuatın şu garip teselsülünü büyük bir heyecanla dinledikten sonra:
— Bu gertç kez Hızırın sevgilisi midir. Acep Hızır da onu sever mi?
Maarifte:
l.kmektep Başmuıllimle-rinin Toplantısı
latan'bul ilk mektep başmual-limleri, şubatın on dördünde toplanarak muallimlerin, talebeleri çalnmaya teşvik ve mektebe muntazaman devamlarını temin için ailelerle daha sık temas e-dilmesi hakkında görüşeceklerdir.
Terim Komisyonlarının Faaliyeti
Bazı gazeteler, kabul edilen yeni terimlere ait broşürlerin son
Torik Akını Başlad
Balıkların Çoğu Denize Dökülüyor
odasına girdi.
Esmer yüzünü çevreleyen seyrek kumral sakalı olmasa, renk
renk ipek ve pınlulı mücevherlere günlerde fakültelere gönderildiği-müstagrak olan bu nahif yapılı, t n" vc bunlar üzerinde ayrıca tet-
Diye »ormakUn kendini «la- I TOİUİC a^cUmı bir kadın san-| kiltat yapıldığını yazamşlarsa da
| mak mümkündü. bu hafoer doğru değildir. Geçen
sene Maarif Vekâletince Üniversitenin muhtelif şubelerine gönderilmiş olan broşürlerden başka broşür gönderilmiş değildir. An-
mamıştı.
Hızırın hayatının yeniden teh-1 F«tma Sultan mütehalik adım-likeye girdiğini düşünerek telâş ' [",a *»*>a«na doğru ilerledi ve eden sultan, onun bir de sevgilisi ¦ Üçüncü Ah m edin bir kadın eli oldı îumı öğrenerek yenihnez bir ! "«r tüçük ve çok kıymetli pır-wtıra^>a düşmüştü. |^al\ yülüklerle süslü eline ea-
Hızır onun ömrünün baharıydı. _ ' Bir bahar rüzgârının «lık okşayışa ı Tacıdarla tacıdar kamın bu
dünyayı iannca nail ağaçUr te-1 jjWf
murcuklanır ve çiçeklere renk ve Ww %T?™*? ^k,p . ?d" ıtır yayılırsa, onun ömrünün baha. i ^rd«. Muhakkak kı şehınşah ken D da dik nefesini saçlarında, du- ^mı^ek ve s^lUn burulan istifade ederek Hızır rçın şefaate geldiğini bildirecekti.
(Arkası var)
cak, evvelce teşkil edilmiş olan
Karadenraden Marmara denizine bir torik akını başlamıştır. Balıklar İzmit körfezine sığınmaktadırlar. Bir kaç gündenberi hararetli bir surette torik tutulmaktadır, ihracat, yalnız Bulgaristan ve Yunaneüana yapıldığı vc fazla balıkları sarfebmek için memlekette kâfi derecde konserve fabrikası ve buz bulunmadığı için tutulan balıkların bir çoğu denize dökülmüştür.
Balıkçdar cemiyetinden bize verilen malûmat şuduT:
€— Fazda miktarda torik tutulmaktadır. Muhafazası için buz,
lüccar yukü münhasıran De- bazı tedbirlere başvurmuş ve bu
arada Belediye ve Zahire Borsasından raporlar istemişti.
Belediyenin tanzim ettiği rapor dün komisyona bildirilmiştir. Belediyenin tetkikatına nazaran fiyatların arttınlrnası için hiç bir sebep yoktur.
Zahire Borsasından istenilen rapor henüz gelmemiştir.
Buna rağmen alâkadarlar Zahire Borsasuıın tanzim edeceği ra-perun hiç bu* esasa istinart erjmiye. ceğine. gelen peynirlerin Borsa kanalından geçmeden doğrudan doğruya piyasaya arzedildığini i-şaret etmektedirler.
Peynir tacirleri Borsaya vermeğe mecbur tutuldukları aidattan kurtulmak için peynirleri küçük vesaitle getirmekte bu suretle yetmen peynirler piyasanın ihtiyacı olan peynirlerin f/c 80 niru teşkil etmekte ve Borsa kanalından geçenler ise ancak % 20 kadar cüzî bir yekûna baliğ olmaktadır.
Komisyon bu vaziyeti de nazarı itibara alarak iık toplantıda
peynir meselini tamamen halledecektir.
maktadırlar. Aynı zamanda armatörler Koord^.asyon heyeti ka-rarile tanzim olunan narh mucibince nakliyatta bulunmaktadırlar. » l
Bundan başka evvelki seneler, de taahlbüt altına girlimiş bulunan nakliyat üzerinde de hiç bir suretle munzam fark istenmemektedir.
Diğer taraftan gazetelerin iddiası gibi bu içten mutazarrır olan bir kaç yüz kiçi değil ancak 5 - 6 kişidir.
Nakliyat eskisi gibi muntazaman cereyan etmekte ve kömürler Vekâletçe tanzim olunan navlun tarifelerine uygun olarak taşınmaktadır.
buz yapmak için de, amonyak lâzımdır. Memlekette. amonyak yoktur. Bunun için. ihtiyaçtan fazla olan ve îhraç ta edilemiyen
ihracat Birliği Ankaraya Bk- Heyet Gönderdi
Tiftik ve yapağ ihracatçılar bir-
bir kısım balıklar denize dökül- liginden bir heyet birliğin iştigal muştur.» mevzuuna dahil maddeler hak-
Dün balıkçılardan bir çoğu ce- kında bazı taleplerde bulunmak miyete davet edilerek, kendileri- üzere Ankaray bir heyet gönder-ne bir kaç gün için torik tutulma- mislerdir.
masa bildirihnişrir.
Bunda n başka, k abzrm al la r, ihraç ettikleri halikları veresiye sattıklarını söylryerek, balıkçrlara balık bedelinin ancak yüzde doksanım ödeyeceklerini bildirmişlerdir.
fa Vekilinin
Ziyareti
erde bulunmak üzere
Hava Danemesi Haz nkhrı
daidannda ve göğsünde yayarken
benliğinin derinliklerinde fcirbi-finden güzel, birbirinden cazip ve birtbirinden muattar 'binlerce çiçekler fışkırtmış, ümitler filizlendirmiş, arzular yaratmıştı.
Seviyordu ve ölünceyedek sevecekti de.....
Kocası.... Bu bir kış mevsiminin bütün üşütücü ve hırpalayıcı hususiyetlerini taşıyan ihtiyar ve. zır; bir fırtına, 4>ir sağanak, bir kasırga «gribi savrulup, esip ve yük-seüp onun gönlünde açan bahar çiçeklerini dökecek, feyyaz filizleri kıracak ve güzel goncaları ku. rutacak mıydı?
Olamazdı bu.
Hızıra uzanan eller kırılmalıydı.
Koşmak, tacidar babasına haykırmak ve biricik sevdiği adamı
kurtarmak «erekti.
Fakat, fakat işte şimdi başka bir engel, başka bir tehlike yolunu kesiyordu.
Bu da bir kadındı. Hızın seven, o biricik sevgiliye tesahup eden diğer bir sevgili... Güzel miydi acaba ve seviyor muydu
Hızır onu?...
Fatma Sultan Mahineve döndü:
— Çağır o kızı....
Safinaz mustarip ve perişan kapının eşiğinde «göründü. Çehresi sapsarıydı ve bu ona bir zambak rengile kolayca yarışabilecek brr letafet veriyordu. Gözleri yaşlıydı fakat iri siyah gözlerinde beliren yaşlar, bir elmas pırıltısını husuf e uğratacak kadar parlaktı ve bir şebnem katrelerini andırıyordu.
Genç kız sendeliye sendeliye bir kaç adrnı atabildi. Bu tîtreye titreye yürüyüş yeşil yaprakların arasından bir güneş huzmesinin büzülüşüne benziyordu.
Ve nihayet dudakları kıpırdadı ve bir mırıltı halinde:
— Yalvarırım size suttanım, kurtarın onu...
Diyebildi ve ipek halıların üstüne yığılıp kaldı.
Mahinev koştu ve kapı dibinde duran cariyelerin yardımile Safinazı kaldırdı. Fatma Sultan e-lile köşedeki geniş bir sayvanı göstererek:
— Onu buraya yatırın ve tez
Soruyorlar?
Şişlide bir okuyucunuz telefonla soruyor ve diyor ki:
Ankara postası her gün sabah «rkenden Haydarpaşaya gelmektedir. Oradan posta çantalarının bepsi bir saat içinde merkez po*-tahaneslne getirtmektedir. Posta İdaresinin vasıtaları da boldur, öyle olduğu halde Silide mektupların tevziatı naat altı buçuktan sonraya kalıyor. Meselâ pazar günü Ankara mektuplarını saat yedi bucukta aldık. Halbuki tevziat erken yapılsa İdi arele bir İş İçin sorulan şeylere hemen ayni günde mektupla cevap verebilecektim. Acaba pazar oldujtu İçin ml tevziat gecikiyor. Efcer her gün Myle ise bu İşi biraz daha tanzim ederek ekspresin Ankaraya hareketinden evvel tevziatı bitirmek mümkün defcil midir r
ne devam etmeleri bildirilmiştir. Komisyonlarca kabul edilen yeni terimler Maarif Vekâletine gönderilmektedir.
Kimya Enstitüsünün genişle, tilmesi ve lâboratuvar adedinin arttırılması takarrür ettiğinden Hilâl matbaası satın alınarak Kim ya Enstitüsüne ilâve edilecektir. Bu hususta müzakerelere başlanmıştır.
Umumî Kimya profesörü Arned bugün Üniversitede «Harp te kimyanın roKi» hakkında bir konferans verecektir. Profesör Praçer de şubatın on birinde «Harp tayyarelerinin imalinde ilmî metodlar» bıkkında bir konferans verecektir.
•jt Vali muavini Ahmet Kınık, Maarif müdürü Tevfik Kut, yanlarında mimar Şemsettin de olduğu halde mektepleri teftiş etmek üzere bugün Şileye gideceklerdir.
Aldığımız mal\rmata göre istanbul ilkmekteplerindeki talebelerin sıhhî durumlarına art teftişlerde bu sene içinde şimdiye kadar hemen hemen hiç bir tifo vakamı görülmemiştir. Beş, on kızıl, kızamık vakasından başka, grip te yok gibidir. Talebelerde, umumiyetle, görülen âdi soğukal-gınlığıdır.
rreral Ali Fuat Cebcsoy, dün öğleden sonra Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdan ziyaret
Heyet piyasanın maruf ihracat.
çılarından Bahri Kınacıt Mustafa
Nuri Özkanlı ve Damatzade Hil-mıden mürekkeptir.
öğrendiğimize göre heyet bilhassa ihraç lisanslarının merkezden verilmesi kararı üzerine hasıl olan vaziyet ve muhtelif formaliteler yüzünden işlerin gecikmesi etrafında malûmat verecekler ve bazı temennilerde bulunacaklardır. Bu arada Romanyaya olan tiftik ve yapağı ihracatı etrafında da bazı temaalar yapacakları söylenmektedir.
___ _ Bugünden itibaren dört gün
terim komfcsyorJa»na faaliyetleri- l^anbula gelen Vci^ Çf I fcmde yvpilmMmİ karar verilen
r- r> i.. » umumî hava denemesi hazırlıkları
ikmal edilmiştir, istanbul Vilâyeti .
i Seferberlik müdürlüğü her türlü j IdHaldt Eşyası Geldi
ederek bir müddet görüşmüştür. | tertibatı almıştır. .
Vekâlet Seferberlik Umırm C*n jn^lteredn çok miktarda
Müdürü HüsametJtin, denemede ithalât eşyası gelmiştir. Gelen
hazır bulunacaktır. Denemenin mallar arasında Fayrstcm, İndrya ayın 30 veya 31 inde yapılması daha kuvvetli bir ihtimaldir.
Vekil bugün Silivriye gidecek ve tetkiklerde bulunacaktır.
Vekil ayrıca Trakyada da nafıa işleri üzerinde tetkikler yapacaktır.
K
.cluracılar Toplandı
İt
Kunduro işçileri dün senelik toplantılarını yaparak son günlerde ayakkabı fiyatlarının yükselme sebeplerini konuşjnıuslar ve fu yaıfiarın yükselmesine doğTtıdan doğruya rruûaTa bahirlerinin sebebiyet verdiğini ve işçilerin bu
yükselmeden bir faydalar: dahi olmadığı net'ceaine vardıklardır.
Geçen senenin raporları okunarak ka4>ul edildikten sonra yeni idare heyetlerini de seçerek içtimaa nihayet vermişlerdir.
ve Dönlop marka epeyce miktarda otomobil lâstiği, kauçuk, demir eşya, yün ve pamuk ipliği, kimyevî ve trbbî ecza vardır.
Almanyaya Yapılan İhracat
Almanya ile yapılan son anlaşmalar mevkii tatbbika konulmamaktadır.
Bu anlatma hükümlerinden o-
larak ithal ve ihracı mümkün olan
bazı eşya iki memleket arasında
yapılan hususî anlaşma hükümle.
rine istinat ettirilmekte ve Almanlar bu suretle mal mubayaa etmektedirler.
Son günlerde Almanyaya gönderdiğimiz 16 milyon kilo fındık ta bu gibi hususî anlaşmalara uyularak ihraç edilmiştir.
Dün muhtelif memleketlere 1,165.000 liralık ihracat yapılmıştır. Bu arada Amerikaya 760,000 Liralık ham afyon, rsviç-reye 100,000 liralık tiftik, Almanyaya tütün, italya, Yunanistan, Bulgaristan ve Çekoölovak-yaya balık Romanyaya deri gönderilmiştir.
Bu teklife İtiraz ettim. Nezaketinden bu derecede Ktlfade etenemin doğru olmadıkını söyledim. Mlsls Van Hopper'ln bir gün evvelki İhtan hatırıma geldi. Uzak bir yere gideceğimi, beni otomobil)*» götürmesi İçin söylemiş olduğumu zannetmenindi n korktum. Fakat hatırımdan böyle bir şeyin hiç geçmemiş oldurma Allah sahldırndir.
Onunla beraber yemek yemem otel adamlarının gözünde İtibarımı yükseltmişti.
Başgarson sandalyemi çekiyor, küçük kapıcı ben geçerken hürmetli bir tavrrlu ediliyordu. Arkadaşım bu derişikliği farketml-yordu. Bu hürmet eserleri ona o kadar tabii geliyordu ki., bir jçüıı evvel bana kurumuş Hoguk et verdiklerini tabii tahinin edemezdi. Halbuki bu tavır derişikliği benim Nİnlrl-me dokunuyordu. Babam gibi ben de şalımı değil, para ve mevkie gösterilen hürmete hiç ehemmiyet vermem ve aldırmam.
O aralık dalmış olacakım ki hana alâka İle bakarak:
— Ne düşünüyordunuz. Iloncııuza gitmiyen bir şey mi var? dedi.
Başgarsonun birdenbire hin ..¦< ı ¦. davranması bana birçok şeyler hatırlatmıştı.
Bir gün evvel gelen terzi kadın madama üç elbise «atmıştı. Bu Matışım nednoae bana
borçlu olduğunu zannediyordu. Gfıya onun ma£azamna madamı ben götürmttşttra, diyerek bana asansöre binerken gizilce yüz frank komisyon vermek Ute*nıştl. Ben reddedinee kadın hayret etti:
— Adet böyledir. Marazaya müıjterl getirene ya [mra komisyonu veya elhİHo verilir. Mademki para IstemiyorHiınıız, bugünlerde dükkâna bir ufirayınrz da nl/.e bcdftTa bil" elbise vereyim, dedi.
Bu hâdise bende garip bir İsyan uyandırdı. Faraşını vermediğim bir elbiseyi giymek nedense bana pek çirkin göründü.
Bu hikâyeyi kendisine anlattığım /aman beııüııle. beraber gülüp alay edeceğini zannetmiştim. Halbuki gayet ciddi bir tuvırla bana:
— Büyük bir kabahatiniz var... Demettin mi?.. Ben İsyan ederek:
— Yüz frangı veya elbiseyi almalı mıydım?
Diyince kahkahalarla güldü:
— Yok canım., onu demek istemedim. Kabahatini/ bu madama kâtibe olarak buraya gelmenizde,, bu Ih size göre doftil. Terzinin komisyon vermek Nteanesi hu yoldaki hayatınızda göreceğiniz en ufak ve nahoş hâdiselerden biridir. Bu mealegi nereden seçtiniz? '* ¦* ,
Buna böyle sualler sorması her nedense gayet tabii geliyordu. Sanki tâ eakldenberl tanıyormuş da seneleree birbirimizden ayrı kalmışız gH>l Wr his duyuyordum.
— İstikbali hiç düşündünüz mü? Ya gü-nün birinde madam sizden bıkarsa., ne olacak o zaman ?
Ben gülerek genç ve kuvvetli olduğumu ve dünya yüzünde kâtibe, ariyan birçok ma-
damlar olduğunu söyledim. ,
— Kaç yaşın d asınız ?
Bu sualine cevap verdiğini zaman bu defa o güldü:
— Bu yaş inatçılık, hayata karşı itimat ve kendine güven yaşıdır. Ne yazık ki büyüyeceksiniz, o zaman her şey değişecek. Haydi şimdi gidip şapkanızı giyiniz, sez raiye gidiyoruz.
Bir gün evvel tanıdığım soğuk tavırlı, haşin gözlü adamla bana böyle bir dost, bir arkadaş hattâ Ur büyük ağabeyi şefkatile konuşan adamı mukayese ettim. Hayretten kendimi alamadım.
IV
Hava güzeldi, ben de neşeli idim. Bu unutulma/, günün en ufak teferruatını hâlâ hatırlıyorum. Gökyüzünde küçük beyaz bulutlar vardı. Rüzgâr yüzüme çarpıyor, saçlarımı dağıtıyordu. Kahkahalarmırz Montekar-lo yollarında çaulryordu. Gözlerinde hiç o dakikaya kadar görmediğim bir parıltı beJlr-ınlştL Belki de bu benlin gözlerimdeki parıltının Mr aksi İdi. Limanda yelkenli gemiler, Mandallar vardı. Arkamdaki kötü dikilmiş eald tayyörü, büyük kenarlı yıpranmış
(Arkası var)
GÜNDEN
GÜNE
tertî
Dilimizin Eksikleri
"Abaşa İthaf,,
Yaıan: ÜÇ YILDfZ
— İyi tercüme niçin güçtür? Yabancı kelimeler niçin akın halinde dilimize giriyor?
— Cevabımı bir misal üzerinde vereyim. Franaızcada comp-lot, conspiration, conjuration, attcrUat, cabale, brigue diye bir takım kelimeler var. Edebî vî-ya ilmî bir yazı tercüme ederken
Jbunlara ayn ayn yahut brr ikisi bir arada tesadüf ettiğinizi far-zedeiim. Bir yanlışlık yapmamak için yanınızdaki en iyi ve en yeni lügatimize el atıyordunuz. Işie aradığınız kelimelerin - tercümenizi aJâkadar eden manadaki - karşılıkları: Gomplot: Sutkast.
Conspiration: Suikast
fcaü. :nr\rA
Conjuraüon: Suikast Attentat: Suikast. Brigue: Suikast tertibatı.
— Ne çıkar? Bibim de, bilJidssa yirmi sene evvelki türkçe bir metinde de güneş, eems, neyyür, âiiitap, hursit gibi bir takım kelimelere tesadüf e-dersiniz ki kareliğini sorduğunuz zaman oevain mütemadiyen soleil, soleil, aoleil çücar.
— Evet ama bunların hepsinin ifade ettiği mefhum birdir, aynı güneştir. Halbuki saydığım kelimererin manaları arasında büyücek farklar vardır. Komplot umumiyetle fena bir maksadın icrası için elbirliği ermiş insanların gizli anlaşmasıdır.
Konspiration «memreâcetm r-daresi ve siyasî şahsiyetleri a-leyhine çok miktarda kimselerin yaptıkları gizli bir tertiptir. Kon-juration bir memleketteki mevki sahibi ve müsellâh şahsiyetlerin hükümdara ve idare çekline karşı hazırladıkları bir suikasttır. Attentat umumiyetle siyasî şahıslara yapılan suikastlar ve şiddet yolile kanunlara karşı yapılan tecavüzlerdir.
Brigue bir menfaat elde etmek için bedeli mukabilinde etrafına adam toplamak suretile
yapılan suikasttır. *
Sonra şunu da unutmamalı ki bu kelimelerin bir kısmı ayni zamanda ıstılah, hukuk ıstılahıdırlar ve manaları arasında o kadar farklar vardır ki kanun bunların delâlet ettiği fiillere ayn ayn cezalar verir.
Farzedelrm ki mütercimsiniz ve şöyle bir takım cümleler tercüme edeceksiniz:
cQu, on s* imaline ces douze hommes faisarrt le complot de dire (Pascal)
«Urre conspiration tramee par des particuliers, quarrd elle est decouverte est aneantie. Voltaire)»
«Parmi tant de conjırrations contre la personna des emper-reurs (Bossuet)
Bunlan almanca veya fransrz-caya çevirecek insanın uğrayacağı tek zorluk yanındaki lügati açmaktan ibarettir. Orada istediği
kelimenin tam karşılığım hemen daima bulacaktrr. Fakat bizim kendi lügatimizde buJacağımız karşılık, yukarıda gösterdiğim çîbi, bir sıra suikasttır. Beğen beğendiğini al. Hele suikasdın artık *nizel türkçede yeri kalmamış koyu arapça bir terkip ol-duğ-unu düşünerek onu da atmağa kalkarsak keyif büsbütün tamam olur.
Şu halde mütercimimiz ya mana ve nüans farklarından geçip hepsine birden suikast diyerek takribi bir tercüme yapacak, ya. hırt tek kelime yerine uzun uza-drya mefhumun tarifini yazacak, yahut ta bir kısmımızın yaptığı gibi daha kestirme yoldan gide. rek ecnebi kelimeyi aynen kuU lanacaktır.
Bu, dilimizdeki eksiklerin yalnız bir safhasıdır.
1 Ali VI
28 İKİNCİKANUN 1911 SALI
YİL: — AY: l — GÜN: 88
RUMİ: 1356 — 18 ncikûnun |fi I HİCRÎ: 1359 — ZİLHİCCE: 30
GÜNEŞ: 8,16 1,58
ÖÇLE: 13.27 7.07
İKİNDİ: 16.03 9,44
AKŞAM: 18,19 12,00
YATSI: 19,53 1,35
İMSAK: 6,33 12,14
«8 - 1 - 941
VATAN
Yunan Harbinin İkinci Ayında
Yazan: Vahdet GOLTEKTN
jj talya Yunanistana harp aça-u lı bu£-un iki ay oluyor. Fakat bu iki ayın yalnız kalyaya karşı değil, bu harbin mihverciler tarafına karşı da en katı neticelerinden birni elde etmeğe yaradığını söyleyebiliriz.
Garp cephesinde harekâtın Fransa aleyhine inkişaf ettiğini gören İtalya, kendisi için de fırsatın geldLiğini düşünerek In^il-terye karşı harp ilân etmişti. Bugün sekiz aya yaklaşan bu harp devresi içinde İtalya bir tek muvaffakiyet kazanamamıştı. Zira, Akdenizde İngiltere ile çarpışmaya geçmek değil, bilâkis böy-¦ c bir çarpışmadan kaçınmıştı.
Fakat, kendisini bir faaliyet göstermek zaruretinde görmesi ona «daha kolay» tarafı intihap ettirmiş ve, İtalya, harp ilân ettiği zaman resmen, bitaraflığına riayet edeceğini bildirdiği komşusu Yunanistana taarruz etmişti. Bugün iki ayı bulan Yunanistan harbi daha ilk günlerinde bir Arnavutluk harbi şeklini aldı ve mütecaviz, daha evvelki bir tecavüzüne sahne olan topraklardan uzaklaştırılmaya başlandı.
Diğer taraftan bilhassa şu son ay, italyanın aleyhine, -gayet süratli inkişaf gösteren, hâdiseleri kaydetmiştir. Bugün, Trab-lustan Eritrea'ya, Habeşistandan Somalya'y* kadar, bütün İtalyan İmparatorluğu, sekiz ay evvel, kendisine düşman olarak ilân ettiği ve «taarruza geçtiği» İngıl-,terenin hâkim askeri harekâtı altındadır.
kalyanın bu vaziyeti, şüphesiz ki, mihver arkadaşının da hoşuna gideceği bir hal değildir. Bunun için, bugün askeri bir harekât halinde bulunmayan fakat bu yardımın geciktiği ve buna mukabil İtalyanın hergün biraz daha askeri harekâta sahne olacak yerlerdeki mevkiini kaybettiği görülmektedir.
ALMAN . FRANSIZ
SULH MUAHEDESİ
Binaenaleyh, Almanyayı İtalya lehine müdahaleden alıkoyan sebepleri öğrenmek istersek bunları şöyle gözden geçirebiliriz:
1 — Vaziyetin hiç bir tarafta
İtalya lehine bir üstünlük göster-memesi;
2 — Almanyanın askerî bir harekâta hazır bulunmaması;
3 — Mevsimin henüz bir çok yerlerde harbe müsait olmaması.
Bunlardan, Almanyayı şimdiki halde harekete geçmekten alıkoyan en fazla ikinci madde olması muhtemeldir. Zira, askerî kuvvetlerini büyük bir sahaya nöbetçi olarak dağıtmış olan Almanyanın, pek mütekâsif bir kuvvete ihtiyacı olan bir Akdeniz veya Balkan seferini göze a-lamryacağı aşikârdır.
Almanyanın bu vaziyette gene Fransada kendisine bir kuvvet kaynağı bulacağını umduğunu görüyoruz. Filhakika Fransız gazeteleri kendilerini ne gibi bir sulh muahedesi 'beklediğini mevzuu bahsederlerken, bir müddet evvel Herr Hitler'den Mareşal Petain'e gelen mektuba Mareşalin cevabını Berline götüren, Vichy hükümetinin Paris mümessilinin döndüğü dün haber verildi.
Bu itibarla Almanyanın Fransa ile bir sulh muahedesi zemini hazırladığını düşünebiliriz. Eğer kararla^lınlan bir askerî harekât varsa bundan sonra başlayacaktır.
ŞUNDAN
BUNDAN
70 Yasında Bir
Adam Hayat
I
Alman motorize kuvvet leri harekete hazır vaziyette
Yabancı Matbuat
nı olan İngiltere-yi tdhdit edeceği
? ^Haberleri Vesilesiyletabuı *di1*-
ha-___i. mez. Aksine o-
Balkanlara Sarkar mı ?
Son günlerde yaboncı matbuat Almanyanın kanlarda b
?H£ ALMANLAR
dan deniz ve hava üsleri elde etmek için teşebbüslere girişeceğinden bahsetti, ler. İnsan dimağında yer tutacağına katryyen ihtimal vermiyen böyle bir noktanın Alman siyasî ve askerî idare âmırleririin böyle
bir düşünüşe saik olan vaziyetlerini tetkik ©derken insanın dudak, larında müstehzi bir tebessüm belirmektedir.
Bir hareketten sonra elde edilecek neticenin faydalı olmasını önceden en kıymetli inceliklerine ve en muhtemel tehlikelerine kadar uzun uzun düşünmek en ip-<-tidaî bir dimağın bile idrak edeceği basit bir noktadır.
Elde edilmek istenilen deniz ve hava üslerinin Almanyayı In-giltereye yaklaştıracak bir fayda
Yazr.n:
Hüsan ettin t İsel
Eski Bahriye Müsteşarı
larak böyle bir hareket İngilte-reye Almanyayı daha yakından tehdit etmek fır. sa* ve mevkiini kazandırmış o-lur.
İtalyanın Yunanistan üzerine hareketi, bugün İngikereyi İtal-yayı tahrip hususunda nekadar yaklaştırmış ol-
duğunu bütün çıplaklığile görüyoruz.
Eğer İtalya Yunanistana karşı harekette bulunmamış olsaydı bugün İngilterenin Yunan adalarında deniz ve hava üsleri kazanmasını temin etmemiş olurdu. Ve İ-talya bugünkü akıbetine maruz kalmamış bulunurdu.
İtalyanın elinde henüz yıpran-mamif bir filosu varken ve Adalar denizinde kuvvetli hava Ve deniz yuvalan bulunurken Akdeniz vaziyeti bugünkü vaziyetinden çok başka türlü idi. İngiltere Adalar denizinden ve Adri-
temin ettiği takdirde böyle bir
düşünce makul görülebüir. Fakat yatik denizini tehdit etmek mev-
vaziyeti tetkik edersek tamamile kilerinden çok uzakta bulunmak-
tezahür eder ki Almanyanın ta- ta idi.
lep edeceği üsler Almanyayı bu- İtalyanın yanlış bir hareketi,
gün elinde bulunan deniz ve ha- Almanyayı nasıl bir tehlikeli va-
va yuvaları kadar İngiltereye yak- ziyete sokmuşsa Almanların da
laştıramaz. I Balkanlara karşı düşüncesiz bir
Ekser Manş denizindeki vazi- hareketi de mihver devlet -
yetlerinden nevmit olan Almanla, rın yeni bir hedefi ingilterenin Akdenizdeki hâkimiyetini hava kuvvetleri vasrtasile tehdit ve imha etmek ise bunun için Türkiye-nm ve Yunanistanın deniz ve hava üslerine ihtiyaç yoktur. Bugün Almanyanın müttefiki olan İtalyanın elindeki hava ve deniz yuvalan bu işe en elverişli olan-larrdır.
İtalyan yarım adası Akdenizin ortasına uzanmış en güzel deniz üslerini koynunda saklamaktadır. Sicilyanın ve Pa/ntaJaryanın stratejik vaziyeti Akdenizi ikiye ayıracak kadar mühim ve dikkate şayandır. Adalar denizindeki I-talyan adalarının vaziyeti herhalde Yunanistanın ve Türkiyenin üslerinden daha pek çok mühimdir.
Bu kadar mühim hava ve deniz üslerini ne Türkiyede ve ne de Yunanistanda bulmak mümkün değildir. Stratejik kıymet ve e-hemmiyeti çok bariz ve hiç bir fedakârlığı istilzam etmiyecek kadar yakın ve dost, müttefik bir devletin elinde böyle üsler bulunduğu halde buna nazaran kıymeti ikinci derecede olan ve pek çok fedakârlığı icap eden üsleri elde etmeğe çalışmak bilmem mantıki bir dimağın muhakemesinde yer tutar mı?
Böyle ikinci derecedeki üsleri elde etmek için sarfı lâzım gelen fedakârlığın azameti herhalde derin derin düşünmeğe değer. Bu fedakârlık muvaffakiyetsizlikle karşılattığı takdirde doğuracağı
lerini felâketli neticelere götürür. ] Alman kudretinin istinat ettiği esas, herkes bilir ki kuvvetli motorlu vasıtaları ve tayyareleridir. Almanları bu vasıtalardan mahrum ettiğiniz gün Alman dehşet ve kuvveti de derhal sukut eder. Ve bütün kuvveti felce uğrar.
Almanyanın Balkanlar üzerine hareketi ingiltereye bu fırsatı vc-reoektir. İngiliz hava ve deniz va-srtaları çok az bir zamanda Almanyanın kudretini temin eden motorlu vasıtalarını işlemez bir hale koyacaktır. Ve bunun neticesi olarak Almanya büyü - fedakârlıkla temin ettiği bugünkü vaziyetini süratie kaybedecektir.
İngilterenin Romanya petro! menabiine yaklaşmasını intaç e-decek olan böyle bir hareketin Almanya için nasıl kalkılmaz bir hezimet darbesi olacağını görmemek için insanın kör olması icap eder.
Romanya petrol membalarını elinde bulundurmak için büyük cüretlere kalkmış olan Almanyanın yanlış ve aldatıcı bir seraba kapılarak bu sahanın düşman tarafından tahrip vaziyetini düşünmeyen bir Alman zihniyeti, bugünden itibaren Balkanlarda par. tiyi kaybetmiş addedildiler.
İngiliz donanmasının Karade-nizdeki bütün harp kaçağı eşyaya karşı vaziyet alması yüzünden Rus petrol menabiinden ve bugün deniz yolile ve serbest olarak Köstenceye ve Bulgaristana gelmekte olan harp levazrmatından mahrum kalmak tehlikesi Alman-
neticenin felâketi de cidden te- yayı daha fena bir vaziyete düşü.
emmüle değer hayatî bir mesele- recektir.
d'r. Bunlardan başka Balkanlara
Balkanlara karşı askeri harekâ- kargı bir hareketin tesadüf edece-
ta tevvessül ettiği gün Almanya ği askerî mukavemet cidden dü-
nın, kendisinin en büyük düşma- şünülecek bir meseledir. Balkan-
KopcnhagıTıı toplanan bltrllyojlst âlimler kongresi mesailine nihayet vemıltlr. v
Dört Baitlk devleti âlimleri ara-1 srnda müımknşa edilen meselelerden en rlyadc nazarı dikkati çeken, Kopenhag üniversitesi profesörlerinden
James Jcmsen'nln verdiği ropor olmuştur.
Bu mütehassısa göre, 70 yaşında bir adam, ömrünün 27 senesini uyku, (S senesini konuşmak, 6 senesini ye-nek ve içmek, 13 ayını da yıkanmak ve tuvalet yapmakla geçirir. Geri kalan 23 senesini de İşe ve güce kısmen de eğlenceye hasreder.
Serçe Bolluğu
Budapeşte, serçesi bol bir şehirdir. Kış yaklaşınca bu küçük kuşların karargahı meşhur Andrasl caddesi dir. On binlerce serçe, caddenin iki tarafındaki ağaçların sık yapraklan arasına sığınırlar ve gelip geçenlerin pardösülerini, mantolarını, şap kalarım kirletirler.
Buna karşı bir *paslf korunma* tertibi alınmıştır. Tabii şemsiyelerle... Şık bir kadın, Andrasi caddesine geldi mi, muztarip nazarlarlr ağaçlara bakar. Hemen bir delikanlı yanına yaklaşır, şemsiyesini takdim eder ve tehlikeli mıntaka (!) geçilince bayandan ufak bir bahşiş isteı Bayan da memnuniyetle verir.
Şüphesiz, bu ufak hizmeti nezaket iktizası parasız yapan birçok kibar erkekler de bulunur.Fakat bu, evlile re tavsiye olunamaz. Zira, akşam evlerine gittikleri zaman şemsiyelerinin üstündeki pislikleri gören karılarının «Andrasl caddesinde işin ne idi?> sualine maruz kalacakları şüphesizdir.
40 Cilt ik Bir Ansi''lep:d:
Çin gazeteleri, 200 senedenberl tabı beklonilen 40 cUtllk Çin ansiklopedisinin birinci cildi nihayet basılacağını yazıyorlar.
Çindo bir ciltlik bir kamus vardır. Bunun son tabı da İki yüz sene evvel basılmıştır. İlk basılışı da İki bin sene evveldir.
Basılacak bu ilk cilt 478 sayfadan İbaret olup yalnız Yİ kelimesine hasredilmiştir. Geri kalan 39 cilt de on sene İçinde basılacaktır. 40 cilt 34,000 sayfadan mürekkep olacaktır.
I Iar Avrupanın düz arazisi değildir. Ve Balkan milletleri azim ve irade noktasından Avrupa milletlerinden çok daha fazla metindir
Bütün cihangirlerin istilâlarını kıran Anadolu dağları, yaylaları tarihin vakalarından ders almamış olanlara filî tatbikat dersi vermek suretile yeni devrin yeni tarihine, yeni nizam tarihine de parlak bir hatıra bırakmağa hazır milletler karşısında Alman mütefekkirlerinin hareketlerinden biz mesul olmayız.
Boğazların asırlardanberi kumandanlığını yapmış bir milletin bu sahadaki tecrübesi herhalde buraları istila emelini besleyen ve ilk defa gelecek olan bir kuvvetin tecrübesinden çok hem pek çok yüksektir. Türkiyenin propagandası fiiliyat ile teeyyüt ve tebarüz eder. Ajansların propagandasına hiç bir zaman benzemez.
Türkiye bir avuç kahramanları
île istiklâli uğruna bütün bir husumet dünyasının istilâsını dur durur ve yıkarken Avrupanın ortasında altmış milyonluk bir Alman kütlesi sefil ve galiplerin bir oyuncağı halinde kıvranıyor ve eziliyordu, istiklâlini kurtarmak için büyük Atatürkten dersler aldığını zaman zaman iftiharla söyleyen Hıtler'in iyi tanımadığı BaL kanlarda acaba yeni bir derse h-tîyacı var mıdır? Bilmiyoruz. Bizim bildiğimiz tek şey «gelenin elbette göreceği ve öğreneceği vardır.»
BU YAZİNİN NAKLİ ve TERCÜMESİ HAKKI SERBESTTİR
Tehlikeyi sezen, dostluğu düşmanlıktan süzen, sırnaşığı yan çizen, zorbayı ezen, harp meydan larında pervasız gezen bir milletiz. Bize Türk derler!
Şu kadınanaya bak!
Onun sütü pak, gözü parlak, alnı apaktır. Biz işte bu kadına-naların doğurup yetiştirdiği, ala- I na salana kapıp koyverdiği sütü pak, gözü pek, özü erkek, adı tek bir milletiz. Bize Türk derler!
Şu Adambaibaya bak!
O adam oğlu Adambaba o kadınananın eşidir. Atilânııı kardeşidir. Atatürkün özdeşidir, tarihlerin güneşidir. Cenk zarının düşeşidir. Biz işte bu Adambaba-ların damarlarındaki kandan sü- I zülüp gelen bir milletiz. Bize Türk derler!
Bingaziye varan biziz, Galiçya-da duran biziz, Boğazlarda vuran biz... Erkek dosta destek, azgın ata köstek, insanlık önünde melek oluruz. Düşman ne çapta ne kıratta, ne durumda, ne şartta olursa olsun kabul.. Buyursun!
Hak; bizde Tanrı manasına da gelir. Onun için ikisine birden tapar, ikisinin her dileğini birden yaparız. Bize Türk derler.
İnsanlığa saldırıp sırtaranların insanlığı sevip kurtaranlardan haberleri var mı?
YAZAN:
AKA GÜNDÜZ
Dağa bağa, taşa toprağa, göle ırmağa vatan denmez.
Vatan, içindekilerin değeri ile değer alıp vatan olur.
Havasında şan ve şeref esmi-yen, tarihinin kökü üe atalarının kana boryanmış kemikleri her karış topraklarında yatmayan, soy-sallığının ve egemenliğinin eserlerini bağrında taşımadan ülkeye vatan denmez.
işte böylesi vatan bizdedir. Biz o vatanın sahipleri ve efendileriyiz. Bize Türk derler.
Dedikodu arımız, mertçe itidal şiarımızdır. Kem söyleyenin 6Özünü, van bakanın gözünü, sal-chranın özünü bir avuç toz edip dehrin rüzgârlarına savuraçruz.
Fikir arkadaşlığı, silâh arkadaşlığı, gönül arkadaşlığı, hudut
arkadaşlığı.. Çifte haktan sonra tant'Sımız erlik ve insanlık esaslarıdır.
Saf yabanlar! Havadan atmalara, sudan tutmalara, çürük tahtalara basmayın I dc/rler, derler
-a.. Kulak asmayın!
Kanlarını kanlarımızla bir safta akıtmağa and içmişlerin hepsi, biz hepimiz kadar mukaddestir. Bir vücudun bir noktasına bir iğne batsa acısını bütün gövde hisseder. O acryı bütün benlik gidermece çalışır. İşte biz o tek vücuduz ki acımızı da, zaferimizi de aynı derecede hissederiz. Başlca türlü yapamyız ki... Bize Türk derler!
Kaldı ki öz yurdumuza gelip (Boğaz) laTimızı sıkacaklar! Yalnız akıllarına değil, akılsızlıklarına da şaşarız.
Durun bakalım. Henüz toprak
üı-rtünde adına bizim bildiğimiz gjbi harp denilen bir harp görmedik ki... (Afrika müstesna)
• Çil yavrularile dolu dümdüz ovalarda düdüklü bombalara düdük makarnası kadar ehemmiyet verenlerden değiliz. Çıngıraklı tank, zurnalı otobüs, davullu motor operet işidir. O sahne marifetine ne aklımrz erer, ne de zağlı süngümüz. Hele o günler bir gel-miye görsün; hay balam hay! Hele o gafletlere bir düşülmeye görsün.. Bakalım Tanrı neyler, ney-lerse bu Türk eyler.
İçte biz böyleyizdir.
Bize Türk derler!
EIIMACA
1 ) I * • 4 1 9 • I. 1|
Doktor Diyor ki:
EL ÇATLAKLARI
Soldan safa: 1 — Yük otomobili Alaturka musikide bir makam 2 -Sırt - Bir kumaş 3 — Ağa - Bir zl raat aleti 4 — Yaş 5 — İşaret eda tı - Bir nevi cübbo 6 — Düdük ses gibi ses - Keskin bir alet 7 — Ta kim - Bir renk 8 — Mühim bir U. 9 _ Meşhur bir Aşık - tyl 10 — Bl; edat - Yok etme 11 — Haydut - Sersem ve titrek.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Kan kölesi - Satranç tâbiri 2 — Bir vapu rumuz - Bir renk 3 — Bir renk - Bh balık 4 — Giydiklerimizden 5 — Bir z .aat aleti - Bir edat - Bir nota
6 — Sessiz iki harf - Bu da öyle
7 — Bir iskambil kâğıdı - Su - Merhum 8 — Bir nevi deniz vasıtaları 9 — Dökük saçık ve tembeh • Bir nota 10 — Bir kumaş - Lezzet 11 — Hayat cevheri - Dille silmek. EVVELKİ BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa: 1 — Kalamış - Se
2 — Edebi - Akait 3 — Liva - Asri
4 — Elâ - Taslak 5 — Be - Paket -
Er 6 — Toraman 7 — Ki - Yemek -Ay 8 — Karton - Era 9 — Edna -Amak 10 — Caize - Udeba 11 — Eni Sonakâr.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Kelebek Ece 2 — Adile - ikdam 3 — Leva -Ani 4 — Aba - Poyraz 5 — MI -Taret - Ek 6 — Yakamoz 7 — Şa -Semen - Ün 8 — Kaltak - Ada 9 — Asa - Emek 10 — Sirke - Araba 11 — Eti - Riyakar.
Bir kadın okuyucum, her sene, kış mevsiminde, ellerinin çatladığını, bütün bir kış, sık sık, husule gelen bu Arızadan dolayı pek ziyade sıkıntı çektiğini yazıyor. Buna bir çare bulmak için ne yapmak lazım geldiğini benden soruyor.
Soğuk, hakikaten, vücut üzerine yaptığı tesirler ittbarüe, sıhhati çok alâkalandıran bir âmildir. Bu tesirlerin mevzii olanları arasında çatlaklar ve donuklar başta gelir.
Soğuk teslrile yüzde ve dudaklarda çatlaklar görülürse de bunların en çok husule geldiği yer ellerdir. Çünkü eller, her gün çalışılırken bir sürü maddelerle temas eden bu maddelerin, eğer varsa, tahrişlerine de maruz kalan uzuvlardır.
Çatlaklar, en çok, kışın olur. Sabunlu, sodan sularla çok oynıyan insanlarda «ahu fazla görülür. Soğuk bunların husulünde birinci derecede müessir bir rol oynar. Mutfak işlcrilc uğraşan ev kadınlarında, el çatlaklarıma her zaman rastlamak mümkündür. Fakat ellerini daima düzgün ve yumuşak bulundurmak İsteyen bayanların bu arızadan hiç hoşlanmıyacaklan da şüphesizdir.
Fiyat MUrakıbs Komisyonu
Fiyat Murakabe komisyonu dün istanbul Mıntaka Ticaret müdürlüğünde Vali muavini Ahmet Kınıgın riyaseti altında toplanmıştır.
Komisyon son günlerde ihtikâr suçundan yaklanan bazı müesseselerin hesaplarını kontrol etmiş ve satışlarda ihtikâr olup olmadı, ğını araştırmıştır.
Bu arada Baker mağazasının î-yakkabı satışlarında fahiş kârla ayakkabı sattığı iddiasını tetkik etmiştir. Alâkadarları dinlemiştir. Komisyon ikinci toplantıda bütün bu gibi huöusatı yeniden tetkik ederek ortada bir ihtikâr mevcut olup olmadığını teabit edecektir.
Çatlaklar, derinin üst tabakasrrrrn sertleşmesinden, yer yer ufak çizgiler halinde ayrılmasından ileri gelir. Bazı çatlaklardan hafifçe kan sızar. Ellerde hassasiyet ve ağn yaparlar. Çatlaklar, verdikleri sıkıntıdan baş-I ka cilt üzerinde mikroplar için bir giriş kapısı da olabileklerinden mümkün olduğu kadar çabuk tedavi edilmeleri lâzımdır. Çatlaklara karşı ! evlerde yapılacak basit ve kolay bir İlâç vardır:
tkl limon güzelce sıkrlır, suyu bir
tülbentten süzülür. Bu su bir şişeye
konarak üzerine (M)) gram kadar
(glycerinc), (100) gram kadar da (Kolonya) ilâve olunur. Şişe çalkanır. Geceleri yatarken, ellere bu ilâçtan sürülüp iyice ovalanır. İlâç bir kaç gece devam etmekle çatlakların iyileştikleri ve zail oldukları görülür. ^
Yapılışının ve tatbikinin çok kolay olması, İçindeki cisimlerin zehirsiz ve her yerde tedariki mümkün olan maddelerden ibaret bulunması bakımından bu tertip, kolay, ucuz zararsız ve çok faydalı bir ev ilâcıdır.
Dr. Nuri Ergene
Tayyrre Şehitleri İhtifali
Dün Fatihte Tayyare abidesi önünde tayyare şehitleri için bir ihtifal yapılacağını yazmıştık. Her sene yapılması mutat olan bu ihtifal bu senden itibaren talik e-dild iğinden, merasim yapılmamıştır.
Dün Tayyare kurumu reisi gazetemize verdiği beyanatta şehitler ihtifalinin mevsim itibarile havaların daima bozuk kitmesinden dolayı arzu edildiği bir tarzda ya. pılamadığından htifalin bundan böyle her sen maj'isın yirmi yedinci gününde yapılacağını söyle-mistir.
s.
HAYAT SİGORTASI
Semplon ekspres, sabahın o-valara kadar çöken sisleri arasında son süratle Fransa hududuna doğru ilerliyordu. İlk birinci
mevki kompartımanda bir tanesi kadın olan dört yolcu, seyahatin aralarına soktuğu bir samimiyetle konuşuyorlar, zaman zaman her biri ellerindeki gazetelerde merakla bahsedilen bir hay
dudun vakalarını okumıya dalı yorlardı. O günkü gazeteler hemen hemen ilk sayfalarını bütün efkârı umumiyeyi aylardanberi işgal eden ve Kiyotin adını verdikleridir haydudun resimleri ve
maceralarile doldurmuşlardı. Zabıtanın büyük bir inatla peşinde koştuğu bu azılı adam bîr türlü ele geçmemekte, zaman zaman
birebirinden uzak yerlerde kendini göstererek mahirane bir su-e t>: ar izini kaybettirmekte
idi»
Tekerleklerin ra^ üzerinde çıkardığı monoton ahenkle bütün
tren halkı garip bir sükûta gömülmüş, lokomotif bir an evvel menzile kavuşmak için çırpınarak ilerliyordu, i Dört kikinin merakla gazete sütunlarına daldıkları bir sırada
birdenbire kompartimanın kapısı açıldı ve içeri normalden u-zun boyflu, enli kaşlı, çenesinde bir tutam sakalı bulunan otuz, otuz beş yaşlarında bir adam girdi. Dört kişi de ayni zamanda yerlerine mıhlanmış gibi kaldılar. Hepsinin yüzünde bir damla kan kalmamış, gözleri mecalsiz
bir halde önce gazetedeki resme sonra kapıya arkasını dayayıp hepsine nafiz gözlerle bakan bu genç adama takılmıştı. Evet bu
ayni insandı. Aylardanberi havada uçan kuşları bile adıyla titreten, trenler soyan, adamlar kesen ölüm makinesi ismini taktık
lan hayduttu. Bunda kimsenin şüphesi kalmamıştı. Yolculardan
birisini son bir gayretle imdat i-şaretine sarılmak istedi, diğeri elini tabancasına doğru götürdü. Fakat ikisi de ayni zamanda karşılarında birer ruvelver ağzı gördüler. Meçhul adam bir elile si-
lâhını tuttuğu halde diğerini ileri doğru uzattı ve sesinin en mülayim tonuyla konuşmıya başladı.
— Bilmem, dedi. Size kendimi tanıtmıya hacet var mı? Hepinizin burnunda bir damla kan kalmamasından, dudaklarınızın
titremesinden kim olduğumu bildiğiniz anlaşılıyor. Yalnız sizinle doat olarak ayrılmak isterim. Nasıl olsa ölümden kurtulacak de-! ğilsiniz. Fkat artık ben de bu işten yoruldum. Yarım saate kadar hududa geliyoruz. Orada kendimi zabıtaya teslim edeceğim. Yani sizler benim son va-
vakam olacaksınız. Hepsinin gözle ri dumanlanmış kulakları uğulda. mıya başlamıştı. Adam parmakları arasında tuttuğu tabancayı, şöyle bir havada çevirdi. Ağzının kenarlarında peyda olan silik bir tebessümle tekrar konuşmıya başladı:
— Şimdiye kadar canlı bir
kiyotin gibi adam öldürdüm. Ne. den mi? Çünkü insanlara düşman olmuştum. Nerede bana yaranmak için ayaklarıma kapanan sefillere rastlasam derhal öldürüyorum. Beni yakalamak, ele vermek rstiyenleri hırsımdan, gelip geçici bir hayat için yerlerde sürünenleri iğrendiğimden öldürüyordum. Üzülmeyin tabiî beni de sağ bırakacak değiller, belki yarım saat sonra ben de size kavuşurum. Yalnız sizlere fazla o-larak bir iyilik yapmak içimden geliyor! öyle ya, belki seyahate, belki evlerinize gidiyorsunuz. Hem ölümleriniz meçhul kalmasın. Herkes bilmeli, hereks bilmeli! Genç adam tek elile cebinden bir tomar kâğıt ve dört kalem çıkardı. Hepsine birer tane uzattı. Sonra:
— Haydi bakalım, dedi. Şuraya vasiyetnamenizi yazın, hitap ettiklerinizin eline geçeceğine sizi temin ederim.
Hepsi, titriyen parmaklarını kâğıtlara uzattılar. Kimse de değil vasiyetname yazacak, kıpırdayacak hal kalmamıştı. Ölüm, nerede olsa ölümdü. Fakat böyle dakikaları sayarak onu beklemek sehpaya çıkan bir idam mahkû mununkinden bile acı oluyordu. Ah yarabbi, şimdi bir mucize olsa karşılarında hakikaten canlı, bir ölüm makinesi gibi duran a-dam anide bir şeyler olsa. Hepsi buna benzer düşüncelerle yerlerine mıhlanmış, elleri tutulmuş dururlarken, yerinde sabırsızlanarak bekliyen haydut elindeki silâhı tekrar havada bir kaç kere çevirdi ve büyük bîr itina ile cebine yerleştirdi. Yüzüne yavaş yavaş yayılan bir gülümseme ile:
— Anlaşılan dedi, hiçbir şey yazamıyacaksınrz. Bari kâğıtların arkasını çevirin de okuyun. Hepsi kâğıtları süratle çevirdiler. A-yakta duran adara bir anda yü-
zündeki maskesini çıkararak korn partimandakileri ayrı ayrı sslâua-ladı...
— Hayat umulmadık tesadüflerle doludur, dedi. Şu zamanda benim yerimde hakikî bir hay dut ta bulunabilirdi. Ve siz hakikaten beş dakika sonra hayatla alâkanızı kesmiş olabilirdiniz. Bunun için daima ihtiyatla hareket etmeli, Yaşarken de, öldükten sonra da size en büyük yardımcı olacak hayat sigortasına girmelisiniz. Şimdi içinizde arzu eden varsa ellerindeki kâğıtları okuyarak kaydolabilir.
Hepsi de bu umulmaz mucize karşısında şaşkın bir halde kâğıtlarda yazan şartları bile o-kumıya lüzum görmediler, büyük bir helecanla gösterilen yere imza attılar.
Semplon ekspresi devamlı u-ğultularile hududa doğru ilerliyordu.
NECLA MARAŞ
Vatan
28 - 1 - 941
s-
OKUYUCU-
-MEKTUPLARI
Görünmez Kazalardan MasH Kortmaiım?
Saksıda çicofc ve fMao yetiştirerek saionlftnnı, pençem» v. balkonlarını Kii«dlycnlcrl takdirle karşılarım. Tabii günefliMeri dalma yanında bulundurmak çok. yerinde bir meraktır. Fakat kendi zevki, arzusu için hcMetıen bu gireri hevc*l ve merakı HaMkaJarının zararını m><ioolendirtrıt>"erek şekil -de devanı orttrmelkHr. Geçtiğini Knmkapı, TetrJkapı sokakları evlerinin pencereleri hep saksı ve tenekeler içinde çiçeklerle süslenmiş.
nVwlki ffüD km peoceretarvren
hirtnden kocaman Mr saknı Uuyn-
rak Niiltata ve birkaç metro on lime Jıı-.lı, l>.iıı. U kİ l'ir bl/.ll
yürümü* uUa^crmı bu aai&M beni oidQrenAee«k Mr ec«l çiçeği olacaktı! Bu jribl görünmez kayalara Mobep olabil on ıjmifri \ . bünHn-tün kaldırtmak veya telle bajpa!^ mıyn mecbur tutmak lazım do^ll mi? Alakadarların naran dikkatini eelheder mWnİ7,î
Muallim Hünerin Avni
Ayakkabı Fiyatları
Beyoğlu Uyurken
İki Buçuğa Yaklaşıyor, Artık Beyoğlunun Yorgunluğunu Anlamak Pek Güç Değil...
Yazan : MİTHAT PERİN
Bugün Beyoğlu. Avrupa şehirlerinin çoğunun gıpta ettiği bir şekilde ışık içersinde... Gece Beyoğlu... Bu kelime birçok ebeveyni ürkütecek kadar korkunç, birçok hovardayı gaşyedecek kadar sevimli.
Gecenin saat onunda Tünelden Taksime doğru grdecek ve gözlerinizi göğe doğru kaldırıp büyük binaların senelerin kirini taşıyan yüzlerine bakacak olursanız derin bir uykunun tatlı havası oniarı sarmış sanırsınız. Bajmrzı gittiğiniz yol istikametine çevirdiğiniz zaman da kırmızı, mavi, ye*il birçok ışıkların gönlü ferahlatıcı bir şekilde kucaklaşmış olduklarını seyredersiniz. O saatte gündüzcüler yerlerini gececilere brrakmak için hrzlı hızlı evlerine giderler. GecccUer de kararsız, kararsız sokaklarda dolaşırrar. Bu nöbet değiştirme olurken Beyoğlu bir kaç saatlik bir dinlenmeye dalar. İşte o sırada sinemalar, tiyatrolar, içkili lokantalar, birahaneler dolmuştur. Bir yanda gençler tarafından sevilen iki artist beyaz perdede ku-caklaşırken. beride kadehler tokuşturulur. Hazımla Vasfı birrbirine katakulli oynarken barlardaki kadınlar vazifelerine başlarlar. Gündüz işçileri tamamen çekilmişler, yerlerini gece işçilerine bırakmışlardır.
Biraz evvel size söylediğim yol boyunca ilerliyordum. Yanımdan iki genç geçti. Belli ki bu hayata yeni başlamışlar. Biri mütemadiyen kıra-vatını düzeltiyor, diğeri elinde tuttuğu sigarayı bir dtiziye içine çek-mlye çahşryor ve:
— Ahmet, bak. Dumanı burnumdan çıkartıyorum, diyor.
Onlar uzak lası yortar. Ben gözlerimle takip ©diyorum ve ışıklan prrıldryan bir bann önünde durduklarını görüyorum. Biri ötekini kolundan çekiyor. Anlaşılıyor ki o bu işin yabancısı. İçeri dalıyorlar.
Yol tenha... ve gittikçe de tenhalaşmakta.
Ben yine mütecessls gözlerle etrafı kolluyorum.
İki polis memuru konuşa konuca 1 d^vrlve e^zivorlar.
Ga.ntasorayın köşesine geldiğim zaman Taksime kadar uzanan yola bakrvorum. Ortalık tıs., pis.. Beyoğlu sanki uyuyor. Yok, Beyoğlu uyumuyor. Nasıl uyur Beyoğlu?. Çünkü o. taşradaki bütün hovardaların zlyarettrâhîdrr. Çünkü Istanbulun rece kalbidir. O uyursa İstanbul da peçeleri bir köy gibi sakin bir uy-kııva dalar.
mm
Yine gözlerimi kaldırıyorum, ışıklar bana havkırryor:
— Beyoğlu uyur mu hiç!-.. Hakikaten, pembe, mavi, kırmızı
ışıklar için. için kaynıyan Beyoğlunun dışarı akseden neşesidir.
Bu akşam hiçbir yere girmlyece-Mnv Sabaha kadar Beyoğlu sokaklarını dolaşacağım, diye kendi kendime kuruyorum.
KHmdeki sicraradan bir iki duman rekivoıım. Karşıdan sallana ^allana
Hri geliyor:
— Abiî.. Ateşine yanayını. Rirarasını yakıyor, benzin almtş
mnto> rlbi vine salına salma uzak-la^ıvor Bir tÜtÜîtCÜ önünden erçor-ken fertiklerini şımrdata şıprrdata hî»- h'Tnn^vfr^ı *\\vv\\r\n giriyor:
— Bir Altınbaş versene.
— Desene ki sizde cümbüş var.
— Yok vre.. beyin misafiri geldi.
— rMtrnbUs nasıl olur ya?!.. JftonetÇİ gülüyor:
- O senin dediğin çalgıdır, çal-
$n...
FM«evJ kaptığı Bibi yine terliklerini s»nrrdata şıpırdata koşuyor
Yürümem biraz afrırla*ıvor. Amma Mr Uer* kendi kendime söz verdim vv.Ua-da sabahlıvac^rfrım.
t'^rMvorıım. TA "eride köşede iki *»öiee birbirtne sokulmuş galiba ko-nıısuvorlar. Biri avrıldı. öteki kolundan ceUivor. Adrmlarnrıı sıklaştırıyo-rum.
— Ben sana ona bakma demedim mi->
— Ya »en hiç durmadan gözlerini kime dikmiştin?..
— Ben dikerim amma sen başka-sma bakamazsra.
— Yağma yok., geçti Borun pazan...«.
Aile mahremiyetine karışmak olmaz diyip yürüdüm.
Karşı kaldırımdan geçen birkaç genç moda şarkılardan birini yüksek sesle okuyorlar:
— Turnalar uçun. Yayiadar geçin» Yarimi ^
Seslerin akortları bozuk amma içten söylediMert bellL
Beş on adım frende garip giyinişti birkaç genç başfra bir tempo tutturmuşlar:
Trampampa - trampa Trampam pa
melodi....
Bir yandan da hafif hafif yerlerinde sekiyorlar.
Saat bir hayli ilerlemiş olacak ki, hepimizin sinema çıkısı rastladığımız uzun boylu, sakattı, gösterişli bir Rus vardır. O, hıeh hızlı aşağı değru iniyor.
Yevmiyesini alacak.
Kinde bi- kaç karanfil demeti taşıyan yine bir Rus madam pastaha-pelerden birine giriyor.
Sinematar dağridı. Be yogi u kala-balıklaştı. Sonra yine birdenbire bu gürüitü yerini zaman zaman fırtıyan naralara bırakıyor. Bejoğhı içm, için kaynamakta devam ediyor.
Kahveler, pastahaneler bomboş.
İnsanın:
— Bari kapatsalar deyeceği geriyor.
Birkaç firaklı ve smokinli genç To+atlryaoa giriyorlar. Elbiseleri cici b*ci, ayasrkabrlan gıcır gıcır.
*
Saat iki buçuğa yaklaşıyor. Artık Beyoğlunun yorgunluğunu anlamak o kadar güç değil.
Barların kapılarından çıkanlar var. Bazıları da herhalde para verdik diye kapanınczya kadar oturuyorlar. Taksiler yavaş yavaş barların önünde toplanıyor. Bir iki tanesi hızla kalkıyorlar. Saat iki buçuk...
Ortalık yeniden canlanıyor. Bar kapılarının önünde beklesen hovardalar var... Bazı kızları da küçük kardeşleri bekliyor, eve götürmek İçin...
Sabahçı pastahanelerinden birine giriyorum. Kapı açılır acıtmaz sevgililerini, dostlarını, yeni tanışlarını bekliyen bir sürü göz üzerimde toplanıyor. Beni de kendilerinden sayarak gözlerini önlerine eğiyorlar. Sinirli, sinirli, gelecek mi, gelmiyecek ml der gibi sigaralarını çekiyorlar. Kimi krravatını düzeltiyor, kimi saçlarını tarıyor. Ortada birkaç beyaz Rus kadını hizmet için koşuşuyor.
Pastahane içersinde ayni yolun yolcusu olmaktan mütevellit btr samimiyet havası esiyor.
Barda çalışan kadınlar yavaş yavaş gelmiye başladılar. Bekliyenler karşılamıya koşuyorlar.
Oturdukları zaman derhal konuşmuyorlar, karınları aç... Evvelâ onu doyurmak lazım.
Bazısı yalnız kapıda gözüküyor. Bekliyen yerinden bir ok gibi fırlı-yarak beraberce çıkıyorlar.
Pastahane doldu. Doldukça büyük bir gürültü var. Amma bu gürültü yorgun bir gürültü...
Bar kadınlarının çoğu dans etmekten şişen ayaklarını dinlendirmek için iskarpinlerini çıkarıyorlar.
Beyoğlu esnemiye başladı. Son sarhoşlar da işkembeci dükkânlarrnı terkettiler. Artık yavaş yavaş Beyoğlunun uykuya daldığını görüyorum, ı
Yanımdan geçen bir çift konuşuyor:
— Uykum geldi şekerim.
— Zavallı çocuk, gel seni uyutayım bari. Ninni, ninni E... e... e...
Beyoğlu da uyuyor. Ben de esnemiye başladım.
Bayan Afet Antakyaya Gidecek
Antakya (Hususî) — Profesör Bayan Afet bazı talebelerile pek yakında buraya gelecek ve tarihî tetkiklerde bulunacaktır.
Vali muavinimiz Akif Işcan, teftiş için Dörryola gitmiştir.
Orta Halli Bir Ailenin Bir Aylık Geçimine Tekabül Edecek Bir Haddi Buldu
Son RÜnlcrde ayakkabı fiyatları inan-ılmıyacak derecede yükselmiştir. Büyük ve lüıks eşya satan mağazaların vitrinlerinde teşhir edıJen bazı ayakkabıların üstlerinde 25. 30. 40 ve 50 lira gibi fiyat etiketleri gözükme-ktedir. Fryat Murakabe komisyonu ve
Mückieujnıumirik oriahaHî bir a- kıymet takdir ettirmişlerdir. Takıldım bir ayUk geçimine tekabül ' dirlerin çok isabetli olması için
Meçhul Kahramanlar Serisinden: 12
BOMBACI RÂGfP
Herkes Ragıbı Kucaklıyor, Zaferini Kutluyorlardı
[İLK YAZI PAZAR GÜNKÜ NÜSHAMIZDA ÇIKMIŞTIR]
eden bu fiyatları normal bukma-'drkları n^n tetkikarta ve tahkikata bağlamışlardır. Dün alâkadar me. murlar 'büyük mağazalardan yüksek fiyatlı ayakkabılar alarak bunları rnü*eJwu*sısJara goetenmtşrer ve
bu ayakkabıların altlan kesilerek Jtetkikart genişletilmiştir. Bunlara ait dosyaların bugün Müddeiumumiliğe veriAme>si beklenmekte.
Bir Muhtekir, Müşterisinin Memur Olduğunu öğrenince Afalladı
Ankara Emniyeti Umumiye müdürlüğü memurlarından Faik dün bir üvtıkor cürmü meşhudu yapmıştır. Faik dün Galatada
Mahmudiye caddesinde 42 numarada cıvatacı Leon Hazere-bet. yanın mağazasına müracaat ederek tel almak istemiştir. Leon pazarlığa girmiş ve nihayet kalın telin kilosunu 120, incesinin de 150 kuruşa vermiştir. Faik bu fiyatı
kabul etmiş ve faturasını aldıktan sonra da:
— Cıva/tacı tüccarı I Ben memurum, demiş. Leon iste bundan sonra uyanmış ve:
— Arnan bayım o halde kilosunu elli kuruştan alınız ve faturanızı da öyle yazayım teklifinde bulunmuştur.
İste bundan soma Leon Haze-ı rebetyan yakalancofcşttr.
Bir Kerestecinin Yok Dediği Keresteler Mağazasında Bulundu
MüSal Karaoğru, kerestenin metre murabbaına 5 5 lira istemiştir. Müessese bir kaç gün sonra tekrar kendisine müracaat ettiği zaman verdiği cevap şu olmuştur:
— Kereste kalmamıştır. İşte bundan sonra banka Kara. oğdunun mağazasında atrastırma yaptırmış ve yok crooücn keresteleri bulduğu için MtMİdeiurmımiH-ğe müracaat etmiştir. Kereete tüccarının bir kaç ffüne kadar muhakemesine basla nacak trr.
Sümerbank müessesesine karşı ihtikâr yaptığı için Müddeiumumiliğe verilen Unkapanında 26-28 numaralı mağazada kerestecilik yapan Mîhal Karaoğlu tevkif edilmiştir. Müddeiumumilik dün tahkikatını bitirmiş ve suçlu asliye ikinci ceza mahkemesine verilmiştir.
Tahkikata göre hAdise ?öyle olmuştur:
Sümerbank bu rmieaseaeye müracaat etrmiş ve kereste istemiştir.
Yüksek Fiyatla Pas Çivi Satanlar
Müddeiumumilik dün mühim bir çivi ihtikârı tahkikatına el koy muş ve üç suçluyu da yakalamıştır. Bunlar Murakabe komisyonu tarafından aynı çiviye 50 kuruş fiyat konduğu halde paslı çivileri 100 kuruşa satmışlar ve 60 kuruş üzerinden de fatura vermişlerdir. Suçluların bugün tevkif edilerek mahkemeye verilmeleri muhtemeldir.
Müddeiumumilikt: İhtikâr Dosyaları
ihtikâr suçlularını takip işi asliye ikinci ceza mahkemesine ve-rilelidenberi bir ay içinde Müddeiumumiliğe tam 100 ihtikâr dosyası ve 125 kadar da suçlu intikal etmiştir. Bunların bir kısmının suçluları mevkuftur. Dosyaların bir krsmı da mahkemeye verirmiş ve duruşma jrünleri de tayin edilmiştir.
Mum ve Makara Muhtekirleri
Zabıta Haberleri:
Yeniköy Palas Kapatıldı
Ahlâk zabıtası Boğazın en güzel yerinde fuhuş yuvası haline getirilmiş olan bir oteli kapatmıştır. Kapatılan Ycniköyde (Yenı-köypalas) otelidir. Bu otelin fuhuş yuvası haline getirilmiş olduğunu haber alan zabıta, otelde çanşaniardan birini elde ederek cürmü meşhut yapmak için tertibat almış, geceyansından sonra otomobillerle kadınlı erkekli müş terilerın otele geldikleri tesbit c-dilmiştir. Biraz sonra otelin kapıları kapanmış ve nrsmurlar o-teldekı adamları tarafından açık bırakılan pencereden içeri girerek içlerinde 14-15 yaslarında genç kızlar da bulunan 6 kadınla 6 erkeği suç üstünde yakalamışlardır. Kadınlar muayeneye sevkedilmiş. otel müstecıri Tevfık Başarır mah kemeye verilmiştir.
Fatma adında bir kadın tarafından gizli randevu evi olarak işletilen Sultanahmette Cami sokağında 37 numaralı ev kapatılmış, burada bulunan kadınlar muayeneye, Fatma da mahkemeye sevkedümişlerdir.
Bir Taksi Müşterisi Şoförü Yaraladı
1835 numaralı taksi şoförü Yaşar Erol ile otomobiline aldığı Sadık Kaya ve Mustafa pazarlıkta uyuşamamışlar ve kavgaya tutuşmuşlardır. Kavga bütyûmüş, Sadık bıçağını çekerek şoför Yaşarı muhtelif yerlerinden ağır surette yarlamıştır. Yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmış, Sadrk yakalanarak Adliyeye verilmiştir.
•jt Fındıklıd oturan Refika öz-şeker. Fındıklıda tramvaydan atlamak isterken düşerek başından yaralanmıştır.
Bu Akşam
İC Kasım paşada oturan Şahinde, Cetnile ve Mukaddes adında üç komşu arasında bir dedikodu yüzünden çıkan kavga neticesinde Cemile ile Mukaddes, büyük bir maşa ile Şahmdeyi başından yaralamışlardır.
i Cağaloğlunda Şeref soka-
ğında oturan Zıya Belli ile arkadaşı Abdullah ve Drvanyolunda köfteci Tahsinle berber Ahmet arasında bir alacak yüzünden kav^a çıkmıştır. Neticede Ahmet Tahsini, Abdullah ta Ziyayı bıçaklarla muhtelif yerlerinden yaralamışlardır.
Sirkecide Antalya hanında Memduh Harun kardeşlere ait 20
numaralı yazıhaneden yangın çıkmışsa da sirayete meydan verilmeden söndürülmüştür.
İt Dün akşam saat 20 raddelerinde Yedikulede Balıklı Ermeni hastanesinde yanığın çıkmışsa da sirayete meydan verilmeden sö n d ü r ü ImüştÜT.
Beşkktaşta Muradiye mahallesinde bir evden de yangın çıkmışsa da sirayete meydan verilmeden söndürülmüştür.
Vatman Lûtfj önder'in idaresindeki 293 numaralı tramvayla şoför Hal m inin idaresindeki o-tomobil dün aksam üzeri Sirkecide Yaldcöşkü caddesinde çarpışarak her ikisi de hasara uğramışlardır.
I Bir Çocuğa Tramvay Çarptı
Beşiktaşta oturan dokuz yaşın, da Orhan adında bir çocuk caddeyi katederken tramvayla çar- ¦ pişmiş ve başından yaralanmıştır. |
Orhan Çocuk hastanesine kaldırılmıştır.
SÜMER
Müddeiumumilrk dün Takçılar caddesinde 3 numarada ticaret yapan Torna oğlu Istepan isminde bir mumcuyu mum ihtikârı yaptığı için yakalatmıştır. İstepan 68 kuruşa satılan mumu se/ksen kuruşa satmıştır.
Beyoğlunda Hapopulos pasajında 2 numarada tuhafiyecilik
yapan Nikola oğlu Istavri de Klo-ver markalı makarayı 60 kurusa 6atrr>ak suretile ihtikâr yapmıştır. Müddeiumumilik dün bu iki ihtikâr hâdisesini de tahkik ederek dosyalarım asliye ikinci ceza mah kemeeine vermiştir.
YiKanırken Hastala nan Kadın Öldü
Topkapıda oturan 55 yaşlarında Eda eroinde bir kadın, iki gün evvel yıkanmak için kömür yakmış ve yıkanırken baygınlık geçirdiğinden Haseki hastanesine
kaldmhvns.tı. Eda dün ölmüştür. Taibfcd adlî Enver Karan cesedi muayene etmiştir. Vereceği rapora göre tahkikata devam exüle-coktur.
babasını Öldnren
Katil
Üç sene evvel Kırruçeşmede babası Hacı Şevkiyi öldüren Zeki, dün Tevkifhaneden Müddeiumumiliğe getirilmiş ve yeniden ifadev sirre müracaat edilmiştir. Zeki babasını öldürdükten ve kardeşini yaraladıktan sonra delilik iddia e* misti. Tıbbı Adlı müessesesi Zekide cezaî ehliyetini seLbedecek bir akıl hastalığı gömreroiştir.
İcra Ceza Hakimi Vefat Etti
İstanbul icra ceza hâkimi Hasan evvelki gün vefat etmiştir. Dün arkadaşlarının ve meslek-daşlarınm omuzlarında aile mak-beresine defnedUmiştir. Hasan kendisini herkese ve m esi e kd aşlarına sevdirmiş kıymetli bir adliyecimizde Kederli ailesine tazi-yetler beyan ederiz.
Sinem asında
Mesaim kadın... Yıldızlar yıldızı... En büyük ve şayanı hayret aşk filimlerinin kahramanı.—
HARLENE DİETRICH
JAMES STEWARD - MİCHA AUER
Parlak bir figüran kitlesi ile beraber müstesna bir tarzda yaratılan]
SARIŞIN ŞEYTAN
Şaheserinde şartı söyliyecek... Dans edecek
gaşyedecektir.
şhur Yridızın Harpten sonra çevirdikleri yegâne filimdir. İlâveten: En son harp ve dünya haberleri
Yerlerinizi evvelden aldırınız. Tel. 42851
ve seytrcüen
1336 yılı ikinetkanunun yirmi beşinci, sisli ve soğuk bir gttnü İdi Ödemiş - Bayındır istikametinde yola çıkmak üzere hazırlanan bu küçük müfrezeyi fırka kumandanı
gözden geçirdi. Pek beğendi. Kahraman erler, dinamit kalıplarını bağırlarına basmış, nrmış ve saklamışlardı. Hepsi de .seviniyor, gözlerinin
içleri bile glllUyördu. Yüzlerinde azim ve imanın parlak eserleri görünüyordu. O gllne kadar, Btidemyc cephesindeki savaşlarda gösterdiği fedakârlıklar ile. akran ve emsali yiğitler arasında, lâyık oldufcu yüksek şeref ve şöhrete erişen Hasan Hüseyin Efe. levent endamile müfrezenin baş tarafında, bir zafer müekkil ve mübeşşirt gibi duruyordu. Miralay Şefik Beyin takdirkâr sözlerini ve muvaffakiyet temennilerini tunç bir heykel dikliği ve dilsizliği ile dinliyen Ratrıp, beğenilmenin verdiği bir memnunluk ile kumandanını selâmladı ve tek kelime söylemeden Nazilliden ayrıldı.
Bademiye. Adaküme ve Kazanlr köylerini dolaşarak düşmanın vaziyet ve ahvali hakkında malûmat aldıktan sonra, ödemiş istikametine doğruldu Birkaç gecesini ödemiş civarındaki Yeniküme. Karadofcan. Uzümlüdere köylerinde geçirdi. Düşman tarafından dört yanı tel örgülerle çevrilen ödemiş kasabasın m kenarlarına kadar sokulmak fırsatını elde etti. HattA. prözü açık bir neferini kasabanın içine kadar gönderdi, hancı Molla Mustafa Efendi adm-da eski bir efe ile temas bile temin etti ve bu sayede istediği malûmatı fazîasile edindi.
1336 yılı şubatının ikinci cuma günü akşamı ve ezan vakti idî. Güneş batmış, her yanı karanlık basmıştı. Ragrp ile arkadaşları, ödemiş - Ha-cıilyas istasyonu arasındaki demiryolu üzerinde işe başlamışlardı. Müfreze efradı münasip noktalara yerleşmişlerdi. Tüfekler elde, parmaklar tetiklerde etrafı gözlüyorlardı. Ragrp Bey de. bir taraftan hattın üzerindeki taş ve topraklan eşeliyor, diğer taraftan da tahrip maddelerini imlâ hazinesine yerleştiriyordu. Tam o esnada, hattm ödemiş tarafından çalışılan yere doğru hat boyu bir takım karaltıların ilerledikleri hissediliyor. O an için iş bırakılıyor. Hasan Hüseyin, Emin efelerle Ada-gideli Mustafa. Adakümeli Bayram bu kara>ltırann yolu üzerine dikliyor. İki neferle bir çavuştan ibaret brr düşman devriyesi olduğu biraz sonra anlaşılan bu karaltılar, tüfek patlatmadan kolayca ele geçiriliyor. Fakat, bu sırada ödemiş istikametinden yapılan bir ateş baskını müfrezenin keyfini kaçırıyor ve tabia-tile vakitsiz bir müsademe başlıyor. Hasan Hüseyin ve Emin efelerin şehit olmalarına. efelerin şehadetle-rinden müteessir olan bazı erlerin tren hattı üzerinden geri çekilmesi hakkında gösterdikleri arzu ve şiddetli ısrarlara rağmen, vazife âşıkı Ragıp. işine devam ediyor. Nihayet, refakatinde kalan Çerkeş Ali Bey, Bayram ve AdagideJi Mustafa ile birlikte esirleri alıyor, biraz sonra kopacak kıyameti seyretmek için, dinamitlerin tesirinden uzak bir mahalle çekiliyor.
Hacrilyas istasyonundan hareket eden katarın düdük sesleri işitiliyor.
Yüksekçe bir toprak yığıntısının gerisinde sabırsızlıkla bekliyen kahramanlarımız, intizarın verdiği heyecan Ue çrpnryorlardı. Hele. Ragıı, pek titizleniyor, sinir buhranları geçiriyordu.
Düdük sesleri yaklaşıyor, bacasından kıvılcımlı dumanlar fışkıran lokomotifin azgın bir canavar gözü gibi parlıyan ön fenerleri görünüyor, iki yanlarından beyaz dumanlar püskürüyor, azgın bir manda homurtusu ile ilerliyor, ilerliyor, nihayet, tahrip maddelerinin yerleştirildiği noktaya geliyor, dehşetti blr gümbürtü muhiti sarıyor ve sarsıyor. ., '* Lokomotif, hırçın bir hışırtı ile yoldan çıkıyor, vagonlar kulakları trrmalıyan çatırdılarla birbiri üzeri-j ne yükleniyor ve devriliyor. Her yandan acı ve acıklı feryatlar yük-j seliyor. Vazifesini başaran kahraman i Ragrp, müfrezenin bakiye efradı ve esirlerle birlikte hâdise mahallinden yavaş yavaş çekiliyor ve uzaklaşıyor. * *' I Türk hışmına uğnyan bu katarda birçok düşman efrat ve zabitleri ile bir hayli de yolcu bulunuyordu, infilâkın ve müsademenin tesiri ile asker ve yolculardan birçoğu parçalanmış, sağ kalanların ekserisi de ağır, hafif yaralanmıştı.
Trenin atılmasından birkaç gün sonra, Çamlıcah Hüseyin efe müfrezesinin Adagidc civarında yakaladığı ve fırka karargâhına yolladığı esirlerden Lîvadyalı Taşo oğlu Yor-gi adında bir topçu neferi, bu müsademe hakkmda su malûmatı veriyordu:
«... On beş gün evvel dağ topçu bölüğümüzle Ödemişe geliyorduk. Yarım saat ilerimizde ansrzm bir infilâk oldu ve yürüyüşümüzü durdurdu. Hemen ileriye doğru emniyet I tertibatı aldık. Toplarımızı sakladık I ve sabaha kadar olduğumuz yerd^ | kaldık. Ortalık açılınca, etrafı göz-liye gözliye yola düzüldük. Biraz sonra da atılan treni gördük. Yolculardan az yaralı vardı. Fakat, katarın ön vagonlarında bulunan askerlerin çoğu ölmüştü. Sağ kalanlardan, katarda üç yüzden fazla asker olduğunu, zabitan ansmd.ı genern* (Vilahopolos) un da bulunduğum öğrendik. Generalin yaveri de yaralılar arasında idi. .>
Kumandan mırnav Şefik Bey. gelen bu haberlerden birkaç gün sonra. Ragıptan da uzun bir rapor almış, kahraman Ragrp üe arkadaşlarmın kazandığı bu muvaffakiyeti hayretle karışık bir şükranla karşılamıştı Fakat infilâktan bir kısım suçsuz halkın da yaralanmalarından, telef olmalarından pek ziyade acı duymuştu. Hattâ, bu tren atışlarına, muvakkat bir zaman için, devamdar sarftnazar etmeyi de münasip bulmuştu.
Bol ışıklı, keskin ay azli bir şubat gecesinin sabahı idi. Ragrp, bir zafer güneşi gibi Nazillide doğmuş, fırka karargâhını sevinçle doldurmuştu. Bütün zabitler, zabit olamryacağı ve bir işe yaramryacağı hükmfle taburlardan alaya, alaydan fn-kaya iade edilen, fakat, kazandığı bu eşsiz ve şerefli muvffakryetle kendisine yazılan bu lekeyi temizliyen kahraman Ragıbı kucaklıyor, zaferini kutluyorlardı-
SORUNUZ
ÖYLİYELİM
Memurların Halka Muamelesi
M N. imzasile — İnsan bir bankaya veya bir ticarethaneye girdiği zaman güler yüzle karşılanıyor. Hükümet dairelerinde de çok nazik ve güler yüzlü zevat var. Büyükçe memurların çoğu böyledir. Fakat baz an küçük memurlar arasında insana hor muamele eden çatık yüztU kimseler eksik olmuyor. Ben sıkılgan bir adam olduğum İçin bir rrOkumet dairesine işim düştüğü 7 aman çok üzüntü geçiririm. Acaba her smrf memurlar, halka güler yüzle muamele etse ve tıpkı btr ticarethanede veya bir bankada bir müşterinin karşılandığı gibi hareket olunsa olmaz mı? Hükümet bütün memurlarına bu güler yüzlülük ve nezaket ruhunu aşılıyamaz mı?
CEVAP — Vaziyetin tarif ettiğiniz gibi olması icap eder. Fakat ne çare ki dünyanın hiçbir tarafında böyle bir vaziyet yoktur. Eski zamanlardan kalma itiyatlarla bir kısmı memurlar kendilerini halktan ayrı görmiye alışmışlardır. Hükümet otoritesini muhafaza etmek için arada mutlaka me-
safe buiunmasmı isterler. Çok şükür merrüeketimizde bu köhne ruh çok azalmıştır. Memurların halka muamelesinde eski günlere kıyas kabul edümıyecek kadar nezaket ve güler yüzlülük varda.
Manyatizma ve İspirtoma Hakkımla Eserler Çıkmış mıdır?
Kayhanda A. K. E. soruyor: Bizde manyattzma, hipnotizma ve isplrtlzma hakkmda tercüme veya telif edilmiş eser var mıdır ve isimleri nelerdir?
CEVAP — Sorduğunuz mevzularda eskidenberi muhtelif mecmualarda ve muhtelif tarihlerde yazılar çıkmıştır.
Osmanlıca yazılmış birçok tercümeler de vardır. Fakat bunları ancak sahaflarda ve eski yazı Ue yazılmış, eski kitapları satan bazı kitapevlerinde: İspirtizma nedir?, îspirtizma ve Manyatizma ve gaipten haber atmak sanatı gibi adlarla bulabüirsiniz. Istanbulda Ankara caddesinde Zaman kitapevine müracaat ederseniz size listesini ve fiyatlarını büdirirler.
28 - 1 . 94!
- VATAN
1914 Dünya Harbinde
•1
AF
D
HA
Harpten Sonra Seferi KuvvetlereKumanda Eden Grazianiye
Araplar Şu İsmi Ol* Takmışlardı
"LİBYANIN BELÂSI BEYAZ ŞEYTAN „
ır4ı
Yazan:
Niyazi ERENBİLGE
| İLK YAZI PAZAR GÜNKÜ NÜSHAMIZDA ÇIKMIŞTIR]
İtalya ile sulhun akdine ve Lib-yadaki Türk zabitlerinin anavatana avdetlerine rağmen Arap mücahitleri italyan hâkimiyetine karşı mücahedelerine devam et- ! misler ve Cihan Harbi esnasında bu mücadelelerine daha ziyade şiddet vermişlerdi. Fransız kurmay binbaşısı M. Lachere «Cihan Harbinde Türk Savaşı» adlı ese- I rinde Libyadaki harp harektele-1 finden bahsederken diyor ki: «1914 yılının jkinciteşrininde Be. , şinci Sultan Mehmet bütün müs- | 1 umanları «cihadı mukaddese» davet ettiği zaman bu davete ilkönce Sünusiler icabet etmişti. Fa. kat Seyit Ahmet Şerif ki (1902 den sonra Sünusilerin en büyük şeyhi olan ve istiklâl Harbi esnasında Anadoluda bulunan ve Millî Mücadelede hizletleri sebkat e-den zat (M. N. E.) parası, malzemesi ve zabiti yoktu. Binaenaleyh Osmanlı hükümeti bu zafer unsurlarını İtilâf devletleri tarafından tesis edilen abluka hattını yaran yelkenli gemiler ve küçük vapurlarla ve daha sonra denizal. tı gemilerile sevketmiş ve nihayet 1915 yazında Trablusun cenu-buda 10000 muntazam Sünusi-den mürekkep ve Türk üniformalı zabit ve küçük zabit kumandasında bir ordu bir çok bataryalar, makinelitüfek ve fennî muhabere vasıtaları (telsiz telgraf, telefon) ile toplanmıştı. (Bir kaç ta Alman mütehassısı vardı). Ce-pane ikmalini her on beş günde bir muntazaman Mısrata müstahkem limanına ve bazan da Solluma gelen denizaltı gemileri temin etmişti.»
Bu kuvvetlerin başkumandanlığı, 1915 şubatında bir kaçakçı kayığîle Suriyedcn gelen Enverin kardeşi Nuri Paşaya tefviz edilmişti. (Sonradan Nuri Paşa anavatana çağırılmış ve yerine 1918 yılı mayısında Prens Osman Fuat gönderilmiş ve refakatine de A-vusturya ordusunda mülâzim o-lan Prens Dubaragans terfik e-dilmişti). Başlıca zabitan Cafer Pasa Elaskerî (bilâhare Mısırda esir iken kayınbiraderi Nuri Saı-din iğvaatile Osmanlı devletine ihanet edip Faysalın ordusuna iltihak eden ve bir iki sene evvelisine kadar Irak hükümetinin Başvekâletinde, Harbiye Nazırlığında bulunan ve sonra katlolunan kim sc. M. N. E.) Siîleymanürbaruni (meclisi ayan azasından). Halife bin Askerî (1911 - 1912 yılında İtalyanlarla dövüşen ve Ouchy muahedesinden sonra Tunusa I-tica ©den zat) idi. Türkün disip İmli mektebinde yetişen bu rüesa anarşi ruhlu ahaliden asker toplamakta, teşkilât, talim ve terbiyede bir hayli müşkülâta maruz kalmışlarsa da en nihayet 30 bin insan toplamağa muvaffak olmuşlardı.»
Toplanan bu kuvvetler üç mak »ada tahsis edilmişti: I - Italyanla rı Libyadan kovmak, 2 - Mısırı istilâya teşebbüs etmek, 3 - Tunusu isyana tahrik eylemek.
Türkler bu harp maksatlarını 1915 ve 1916 yıllarında kısmen elde etmişlerdi. İtilâf devletlerinin 100,000 den fazla askerini bu cephelerde tutmuşlardı.»
Daha 1 9 1 4 yılı sonlarında İtalyanların Gat ve Gadanniödeki kuvvetleri mücahitlerin tazyiki üzerine Tunusa iltica etmiş ve o-radan deniz yolile Trablusa nakledilmişti. 1915 yılının birinci yarısında İtalyanlar yüzlerce esir ve külliyetli malzeme (top ve cepa-ne) bırakarak (Cebeli Trafolusu» tahliye etmişti. Tekmil kıtalar Ze-varcde, Trablus, Humus ve Bin-gazide cemedilmlş olup buraları müstahkem ordugâh haline sokulmuştu ve aralarında irtibat de. niz yolile oluyordu. Bu mevkiler arasındaki sahil kısmını ancak bahrî faaliyet gayrimüessir surette muhafaz ediyordu. O suretle kî Mısrata koyu Almanlarca bilâ-müşkülât denizaltı gemileri istasyonu haline getirilmişti (telsiz telgraf, malzeme depoları, talimgah, telefon santralı ve saire).
Amerika Avrupa Harbine Girerse
Eski Trablusgarptan bîr görünüş
Sünusiler yakın harbi mukaddesi gönül rızasile hazırlıyorlardı.»
«Mayıs 1915 yılında İtalyanlar harbe girdikleri zaman ise müstahkem ordugâhlarının bir günlük mesafeden daha az ilerisine bazı kollar sürmekle ve arasıra Tunusa doğru Zevarede, Libyft-ya doğru T obrukta postalar bulundurmakla iktifa eylemişlerdi.
italyan makamatı mücahidinin taarruzundan kendi postalarını kurtarmak ve İtalyan muhibbi ka. baili önlerinde bulundurmak mak sadile bir çok siyasî entrikalara müracaat etmişlerdi.»
«1916 da Bingazi ve havalisi (şehir hariç) Sünusilerin hâkimiyeti altında idi. Trablusgarp ise İtalyanların elinden çıkmış gibi îdi; Sünusiler, Türk taraftarları (Süleymanülbarunî) ve müstakiller (Mısrata.. ilâh cumhuriyetleri) arasında taksim edilmiş bulunuyordu. 1918 de Prens Osman Fuat Halife mümessili sıfa-
tile Guyanda ikamet etmiş olup 60 Türk zabiti de muntazam Sü-nusî kıtaatında hizmet görüyorlardı. 1918 yılının ikinciteşrin a-yında mütareke olup Türklerle Almanlar memleketlerine gidince italya hakimiyetini dahilde tesis hırs ve fikrine düşmüşse de siyasetinin tereddütleri ve oynaklığı
buna imkân vermemişti. Hazırlanan seferî kuvvet tahrik edilememiş, kendi müstahkem zaviyelerinde istiklâle alışmış olan Sünusilerin reisi Esseyid Mehmet İdri-süssünusî (Seyid Ahmet Şerifin amcazadesi. Ahmet Şerif Türki-yeye geldikten sonra Sünusilerin şeyhi olmuştur) ve diğer rüesa arzı itaat eylememişti. Ahaliye ve-
rilen vâsi müsaadeler (Suvani bin Adem muahedesi - 1919) da bunları İtalyanlara bağlamaca kifayet etmemişti. Mısratayı Almanlar bırakmışsa da«cümhur e-Hnde» kalmıştı. Bingazi 1914 yılında olduğu gibi hâlâ Sünusî malikanesi idi. İtalyan kıtaları 1922 de 25,000 e indirilmişti. (1/3 ü İtalyan, geri kalanı yerli ve Erit-reJi). Velhasıl harp bittiği zaman
Lifbyada İtalyanların elinde bir kaç liman ve noktadan başka bir şey kalmamıştı. Geri kalan arazi kamilen mücahitlerin elinde bu-1 lunuyordu. Fa<şistler başa geçince Libyayı her ne pahasına olursa j olsun yeniden fethetmeğe karar ı verdiler ve hazırlığa başladılar, j Seferî kuvvetler kumandanlığına j General Graziani (Araplar bu a-dama Libyanın belâsı beyaz şeytan derler) tayin edildi. Mısır -Bingazi hududu boyunca 300 ki-i lometre uzunluğunda üç sıra tel-, örgüsü çekildi ve bunun için 100 milyon liret sarfolundu. Mücahit.
lere yardım etmek ve onların iaşelerini temin eylemek ihtimali o-lan bölgelerden çoluk ve çocuk, kadın erkek seksen bin kişi sahil boyundaki telörgülü kamplara nakil ve hapsolundu. Bundan baş İka Libyadaki bütün İtalyan silâh, la-nnın çapları değiştirildi. Ta ki
mücahitler iğtinam ettikleri, yahut başka suretle elde ettikleri cepaneyi istimal etmesinler. O a-ralık mücahitlerden bazıları Trablusa gelerek İtalyanlara dehalet etmişlerse de İtalyanlar bunları şaiben idam etmişlerdi. Hattâ her nasirsa ele geçirebildikleri meşhur Halrfe bin Askerî de bu idam olunanlar meyanında idi.
Süt İşi
(Başı 1 İncide) ^
€— Süt işinin esaslı bir şekilde halli için evvelâ hariçten sütü bol inekler getirilmesi, saniyen pastörize süt fabrikaları kurulması icap ediyordu. Bu hususta Ziraat Vekâleti ile temas yapıldı. Vekâlet muvafakatte bulundu. Bu içleri yapmak için sekiz yüz bin liraya ihtiyaç vardı. Bu da şu şekilde halledildi: 550 bin lirayı Ziraat Vekâleti temin edecek, 50 bin lira müstahzirlerden alınacak, iki yüz bin lirayı da Belediye, bütçesinden ayıracaktı.
Kurulacak iki pastörize süt fabrikasından birisi Anadolu, diğeri de Rumeli yakasında yapılacaktı. Belediyece tam teşebbüse geçileceği sırada harp patladı. Tabiatile fabrika için lâzım olan makinelerin ve diğer taraftan sütü bol i-neklerin de hariçten getirilmesi imkanı kalmadı. Bu suretle bu iş akamete uğradı.
istanbul Belediyesi, bu işi üzerine almak niyetinde bulunacak herkese en büyük yardımı yapacaktır.
Görülüyor ki. Belediye elinden geleni yapmış, fakat imkânsızlıklar karşısında bir neticeye varamamıştır.
Gümrük tan]
(Başı 1 İncide) **
makta idi. Bu sebep ve zaruretlerden dolayı gümrük siyasetimize ait olan ve bugünkü tarife kanunumuza girmeyen ve hususî kanunlarda yer almış bulunan e-sas hükümlerle gümrük muamele verejimlerrne müteallik hususları gümrük kanununda toplamak üzere yeni ihtiyaçlara göre bir kanun projesi vücude getirilmiş bulunmaktadır.
Fiyat Murakabe Memurlarının Staj
Ankara, 27 (Hususî muhabirimizden) — Ticaret Vekâleti Fiyat Murakabe teşkilâtında çalışacak memurların İstanbul Fiyat Murakabe müfettişliklerinin nezareti altında stajlarını yapmalarını muvafık görmüştür. Staj yapacak bu memurlar Vekâletin lüzum gördüğü yerlere kontrolör o-larak gönderileceklerdir.
Oürarük ve İnhisarlar Vekilinin Tetkikleri
Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Gümrük ve İnhisarlar Vekili Raif Karadeniz, dün İnhisarlarda meşgul olmuştur.
Vekil İstanbul Gümrükleri Başmüdürü Metniden gümrükler hakkında izahat almıştır.
Kız Mektepleri Arasında Voleybol Maçan
Eminönü Halkevinde kız mektepleri arasında yapılan voleybol maçlarına dün devam edilmiş ve inönü lisesi - Kız Muallime, Kandilli lisesi . Işık lisesine galip gelmişlerdir.
Maçlar her zamanki gibi heyecanlı olmuş ve temiz bir spor havası içerisinde cereyan etmiştir.
Maçlara hafta arasında devam edilecektir.
Siyam - Hindicini Muhasamatı
Vichy, 27 (A.A.) — Havas bildiriyor: ^
Tayland ile Hindi-Çinl arasındaki muhasamata 28 kânunusani saat 10 da nihayet verilecektir. Bu kararın tatbikine nezaret etmek üzere
29 kânunusanide, Salgon'da Fransız. Japon vc Tayland delegelerinden mürekkep bir komisyon toplanacaktır.
Japonya
Taahhütlerinden Kaçınmıyacakmış
Tokio. 27 (AA.) — Hariciye nazırı B. Matsuoka, bugün mebusun meclisi hariciye encümeninde beyanatta bulunarak, Amerika hariciye nazırı B. Hull'un sözlerine cevap vermiştir:
cjaponyayı garbi Pasiflkde hâkim bir vaziyet elde etmek istiyor diye tahtie eylemek doğru olamaz. Buna verilecek cevap şudur:
«Japonyanın gayesi sulhçu vc müreffeh büyük bir şarkî Asya kur-moktır. Çünkü artık fütuhat ve istismar kalmamıştır. Amerika yarım garp kürresinde hâkim bir nüfuz sahibidir. Binaenaleyh Japonyanın vaziyet aldığı ve sulh vc nizam tesis etmek istediği şark! Asya gibi başka mıntakalarla ugraşmasa dahn iyi eder. Amerikalılar iyi düşünerek şunu anlamaları lâzımdır ki, bugünkü Jopon - Amerikan ihtilâfının esası Amerikanın müdahalesi siyasetinden ileri gelmektedir.
Amerikanın münasebetlerde sulhçu bir inkişaf açmak istediği hususuna B. Hull, Japonyanın nazarı dikkatini celbediyor.
«Buna şu cevap verilebilir: Japonya ötedenberl Amerika île iyi münasebetlerde bulunmak arzusunu beslemiştir Fakat bunun müsait bir inkişaf göstermesi için şart, diğer tarafın vnzivetl hakkında anlayış göstermektir M°ntt<v>ssüf Amerika. Ja-ponvanm vaziyetine karşı anlayış göstermivor.>
B Matsuoka Urlü pakt devletlerinin hudutsuz fütuhat programı tanzim etmiş oldu£u hakkmdaki şüpheleri reddetmiş ve demiştir ki:
«Üç Mihver devletinin yegâne hedefi daha âdilâne bir âlem kurmaktır Efer Amerika milleti başka türlü davranırsa, esasen fena olan enternasyonal vaziyeti bir kat daha fenalaştırmazsa ve nihayet ehlisalip zihniyetinden vazgeçerse dünya sulhuna daha ziyade faydalı olur.
B Matsuoka sözlerine şöyle devam etmlştlrt
Amerikanın Avustralya ve Ycnize-landpyı da Amerika için ilk müdafaa hattı telftkkH~«*mek ve-Monroe-j nazariyesini tahrif eylemektir. Japonya Amerikadan bu hattı hareketini deriştirmesini istemek mecburiyetindedir. C^nkü p.ksi takdirde iki devlet arasında dostluk münasebetleri tesisi ihtimalleri pek zayıftır.
Dünya medeniyetinin ilerlemesi ve ya gerilemesi Amerikanın alacağı vaziyete bağlıdır. Amerikanın bunu anlaması için elimden geleni yapacağım. Fakat şunu söyliyeyim ki, bunda muvaffak olabilmenin yegâne çaresi dalkavukluk değil, azimkar bir vaziyet almaktır.
«Amerika, Avrupada harbe karıştığı takdirde Uçüzlü paktın 3 üncü maddesi ileri sürülebilir. Amerika kıtasına taarruz teşebbüsü doğrudan doğruya Almanyadan gelirse bu madde mevzuu bahis değildir. Bunun mânası şudur ki Japonya, mukadderatını ortaya koymaktadır. Binaenaleyh İhtiyatlı hareket etmek lâzımdır. Şunu herkes bilmelidir ki Japonya taahhütlerinden kaçınmıyacak-tır...»
GICIRTILI MAKİNE
Vilki
ıe nın
intibaları
Bir Kere İşlemiye Görsün!
Moskova, 27 (AA.) — Reu-ter:
Kızıl ordunun gazetesi olan Krasnaya Svesda gazetesinin askerî muharriri diyor ki:
Kuvvetli Alman harp makinesi, İngiliz filosunun kontrolü altında bulunan Manş denizini ge- ı çece'k derecde henüz kudretli değildir. İngiltere ananevi müdafaa siyasetini bırakarak düşmana taarruz etmek suretile teşebbüsü ele almıştır.
Askerî muharrir. Kari Max'ın arkadaşı Aııgls'in «Büyük Britanya denilen bu gıcırtılı makine bir kere harekete geçti mi daima iyi neticeler alır» sözünü hatırlatıyor.
4 İtalyan 1 ayyaresi Düşürüldü
Kahire, 27 (A.A.) — İngiliz hava kuvvetlerinin tebliği:
Dün, pazar günü, Avcı tayyarelerimiz, bütün gün, keşif uçuşlarını idame ettirmişlerdir. Düşman avcıları ile bir çarpışma olmuştur. Düşmanın CR. 42 tipinde üç tayyaresi. Demenin cenubunda Mechile civarında yere düşürülmüştür. Derne civarında
kıtalarımıza hücum eden iki G. 50 tayyaresi de, bir miktar düş-# man avcısının bu bombardıman tayyarelerini himaye etmekte olmasına rağmen, alevler içinde düşürülmüştür. Mechile civarındaki tayyare yere inme sahasında S. 79 tipinde bir düşman tayyaresi, yerde tahrip edilmiştir. Tayyarelerimizden bir tanesi kayıptır.
-o----
Alman İktisat Nazırı
Milân 27 (A.A.) _ Stefani: Alman İktisat Nazırı Laudflics. bu sabah Alman evinde kalabalık bir Alman kütlesi huzurunda Al-manyanın haricî ekonomik politikası ve bilhassa İtalya ı|e mevcut münasebetleri hakkında beyanat, ta bulunduktan sonra akşam üstü Almanyaya avdet etmiştir. Bu toplantıda elçi Klodius ve bir çok İtalyan ve ALman şahsiyetleri ha-zır bulunmuşlardır.
Kont Çaki Vefat Etti
Budapeşte, 27 (A.A.) — Ma.
car Hariciye Nazırı Kont Csaky
Jün gece ölmüştür.
*
Bükreş, 27 (A.A.) — Kont Csaky'ye perşembe günü millî cenaze merasimi yapılacaktır.
Kont Csaky'nin halefi tayin e-
dilinceye kadar Hariciye işler ile
Başvekil meşgul olacaktır.
-o-
Romanyada
(Başı 1 İncide) *=*
Profesör Crainic Matbuat ve Propaganda Nezaretine, sabık Adliye Nazırı Mrhai Antonesc© Devlet Bakanlığına tayin edilmiştir.
Kabinenin kurulduğu bugün saat I 7 de ilân edilmiştir. Yeni kabinede hiç bir lejyoner bulunmadığı gibi eski rejime mensup ta hiç bir şahsiyet yoktur,
Romanyada Yeni Tevkifler
Bükreş, 27 (A.A.) — Tass: Romanyadaki hâdiseler neticesin-de, sabık Dahiliye Nazırı Petro-vicescu, sabık Matbuat ve Propaganda müsteşarı Constant, sabık Sıhhiye, İş ve Sosyal Yardım Nazırı lascinehi, sabık polis umum di rektörü Ii. Ghika, tevkif edilmiş-tir. Horia Sima'nın tevkifi hakkında şayialar, resmî şahsiyetler tarafından va'anlanrr ıstır.
Inglltjreye Hava Taaraızu
Londra, 27 (A.A.) — İngiliz ı Hava ve Dahilî Emniyet Nezaretlerinin bu akşamki tebliği: I
Bu sabah erken, bir düşman tayyaresi, şimali şarkî sahilinde
bir şehir üzerine bir çoit bomba atmıştır. Bu bombalar, az hasarı mucip olmuş, fakat bir kaç kişi ağır yaralanmıştır.
Bugün öğleden sonra, diğer bir düşman bombardıman tayyaresi, şark sahilini geçmiş ve bombalarını atmıştır.
Bu bombalar, müteaddit kimsenin ölümüne sebebiyet vermiş- | tir. Bir kaç bina hasara uğramıştır.
Bu düşman bombardıman tayyaresi düşürülmüştür.
Vilkie Eden'le
G.. •• ¦ • • oruştu
Londra. 27 (A.A.) — B. WU1-
kıc, bu akşam, Londrada geçirdiği ilk gün hakkındaki intibalarıni gazetecilere şöyle anlatmıştır: ¦
€— Bugün öğle yemeğini Bay ve Bayan Churchill ile beraber yedim. Bu, B. Churchill ile ilk bu. luşmam oldu. Bir saat üç çeyrek, enternasyonal vaziyet, harp, A-m er ika ile ingiltere arasındaki münasebetler hakkında görüştük. Bu hususta daha fazla bir şey söyliyemem.
öğleden sonra Millî Servisler Nazırı B. Bevin ile bir saat görüç-tüm. B. Bevin, mükemmel oır adamdır. Karşılıklı olarak birbirimizden o derece hoşlandık ki B* Bevin*in kabine toplantısına geç kalmasına sebep oldum. Görüşmemiz esnasında, Ingilterede çalışma şartlarını, Ingilterede istihsal müesseselerini, ne yapılmakta ve neler yapılacağını bahis mevzuu ettik.
B. Eden ve Duff Cooper ile de görüşeceğim ve basın toplantısında bütün gazetecilerle konuşacağım.
Yangınla kararmış City'de bir gezinti yaptım ve hasara uğramış Guildhalli ziyaret ettim. Bütün tarihî hazineleri ile bu müthiş bir manzara arzediyordu.»
B. Wilikie, görülmesinde, ihti. yatkâr, bitaraf ve diplomattır. Faıkat Saint-Paul katedrali etrafındaki harabeye son bir nazar atfettikten sonra söylediği sözler çok acı olmuştur. Tabiler mahai-lesindc üç milyon kitabın yanmış olduğunu hatırlattıktan sonra şöyle demiştir:
«— Paternoster Rov'un ateşle tahribi, daha ziyade sembolik bir mahiyet göstermiştir. Bu, hakikatin söylettiği mahallin tahribi olmuştur.
Bangkok, 27 (A.A.) — D. N.
B.: Tayland kabinesi bu sabah toplanarak Fransız Hindiçinisi tarafından teklif edilen mütareke şartları üzerinde müzakerelerde bulunmuştur.
Veft Partisinden Nahas Paşa
Krala
Bir arize Takdim Etmiş
Roma, 27 (A.A.) — Stefani ajansının Beyruttan istihbar ettiğine göre, Veft partisi konseyi namına Nahas Paşa, Mısır kralına bir ariza takdim etmitir. Kahirede cElmi3rl> gazetesinde intişar eden bu arizanın metninde Mısırın înglltereye yaptığı fedakârlık ve yardımlardan bahsedilmekte, bu vaziyetin belâgatlne rağmen bazı Mısırlıların elan Mısırın da galibiyet şereflerine iştirak etmesi lâzımgeldlgl halde bunu yapmamış olmasını teessUrle kaydetmekte oldukları zikredilmektedir.
Ariza şu sözlerle nihayet bulmaktadır: cGayemiz, Majestenize Mısrr namına aktedilecek sulhun başkaları değil, bizzat Mısır tarafından yapılması lüzumunu tahattur ettirmektir^
Hanovre'de Endüstri Hedeflerine Taarruz
Londra, 27 (A.A.) — İngiliz hava nezaretinin tebliği:
ingiliz hava kuvvetlerine mensup küçük bir bombardıman tayyaresi teşekkülü, bugünün ilk saatlerinde Hanovre'de endüstri hedeflerine muvaffakiyetli surette hücum etmiştir, iki büyük ve birçok küçük yangın çıkarılmıştır.
Tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüştür.
-o--
JAPONLARFN
Sovyetleri Kandırmak
Gayreti
Tokyo, 27 (A.A.) — Mebusan meclisinde hariciye nazırı Matsuo-kadan bir mebus şunu sormuştur:
Sovyetler Birliğini dünyada yeni nizamın kurulmasında iş birliğine ikna için Japonya Rusyaya bir nüfuz mıntakası teklif etmiş midir?
B. Matsuoka şu cevabı vermiştir:
Sovyet - Japon münasebetlerini tanzim için bütün gayretler yapılmaktadır. Efter bu münasebetler iyileşecek olursa iki memleket arasındaki müzakereler dünya vaziyeti bakımından ve daha geniş bir nlabet-te cereyan edecektir.
Diğer bir mebus da şunu sormuştur: ¦ '' \ > -y. ;î< ş4V
Ecnebi devletlerin mareşal Çan-
kayşek'e yardım etmelerine mâni olmak İçin Japon hükümeti muhariplik haklarını ileri sürmek niyetinde
midir?
B. Matsuoka demiştir ki:
Bu mesele tetkik edilmektedir.
Amerika Paraşütçüleri
VaşinRton. 27 (A.A.) — Havas: Ordu, yeni teşkil edilen hava piyadesinin paraşütçü teşekkülleri için 18.500 gönüllü talep
etmr-'tır.
Londra, 27 (A.A.) — Londraya gelen B. Willkle, bugün istihbarat nezaretinde İngiliz, müttefik ve bitaraf gazetecilerle görüşmüş, programını açık kalplilikle anlamış ve demiştir ki:
cAmerikanm basit bir vatandaşı sıfatile înglltereye geldim. Pasaportumda avukat diye kayıtlıyım. Memleketinizin yüksek siyaset adamla-riyle, nazırlariyle. büyük endüstrile-riyle ve bilhassa orta halli tngüizler ve halk tabakası ile görüşeceğim.
Geldikten birkaç saat sonra halk tabakası ile temasa gelmek fırsatını buldum. Bu temasım, Amerikadan ayrılmadan evvelki duygularımı teyit etti: İngilizlerin maneviyatı mükemmeldir. Tek bir adam görmedim ki maneviyatı bozuk olsun. Dün, gece karartmanın ne olduğu hakkında bir fikir edinmek için sokağa çıktım. Kendimi bir mezarlıkta yürür sandım.
Bugün başvekili ziyaret ederek B. Roosevelt'in bir mektubunu verece-
£im.
İntihalarımdan bahsetmek şimdilik mevsimsiz olur. Fakat dttnyanın hür matbuatının mümessUlerinin toplanmış bulunduğu bu salona bakarken büyük bir tesir altında kalıyorum. Şunu müşahade ediyorum ki böyle bir toplantı, hava hücumlarına rağmen Ingilterede vukua gelmektedir. Sizler ve ben, birleşebüiyor ve serbestçe münakaşa edebiliyoruz.
lştcP bence, demokrasi budur. Bu demokrasiyi devam ettireceğinizi U-mit ediyorum. Demokrasi, yaşamakta devam etmelidir. Sizler, İngilizler de yaşamakta devam etmelisiniz.
Bu toplantıdan sonra B. VVillkie, hariciye nezaretine giderek B. Eden İle görüşmüştür.
Libya V3 Habeşistan İtalyaya Yüktür
Atina, 27 (A.A.) — Atina a-jansı bildiriyor:
Eski Paris elçiliği matbuat bürosu direktörü, eski mebus ve müsteşarlardan Leon Maccas'ın, «İtalya, iktisadî t es e m mü m e mahkûmdur» ismi altında yazdığı makale radyo ile neşredıLmistir.
Mu-harrir, İngiliz ve Yunan ordularının müşterek darbelerıle askerî bir hezimete uğrayan İtalya* nın nihayet iktisadî iflâsa sürükleneceğini yazmaktadır. İtalyanın dreniz nakliyatından, otel, turizm endüstrilerinden elde ettiği hasılat ile bütün dünyaya yayılmış o-lan milyonlarca İtalyanın senede memlekete gönderdiği yarım milyar, bugün artık kurumuş mera-balardır.
Libyada yerleşen 35,000 kalyandan onda dokuzunun devletten maddî yardım görmedikleri için iflâs ettikleri söylenmektedir. Libya İtalya için bir yüktür. Aynı şeylter, Habeşistan için de söylenebilir. İtalyanın bu memleketle ancak hava yolile irtîbafı"vrardrn«v-Maccas, netice olarak İtalyanınrn bilhesap, İtalyanların dediği gibi)
«Per Mance di Respiro» iktısa. > dî tesemmüme, yıkılmağa ve tosa^r fan oümağa mahkûm olduğvlunn-yazmaktadır. ,ak1rv
Mussolini. kalyan milletiı^»arm lığa mahkûm edecek, İn^1*-Yunan kuvvetlerinin k'-B-C.) bekçileri ve müteyakkız h. tebliğdi: oldukları bu ebedî AkdetfHyei ol zünden İtalyan askerî maJcV0^11^ nin tamamile durmasına sebej?lmdr lacaktır. ^
FRASADA
Un Stokları Azaldı
Vichy, 27 (A.A.) — Un stoklarının azalması dolayısile, 1 şubattan itibaren ekmek tayini bü yükler için günde 350 gramdan 300 e ve isçiler için de 450 gram dan 400 grama indirilecektir. Ondan sonra herkes için müsavi olarak tesbit edilen 80 gram her ay bu miktarlara ilâve olunacaktır.
İngilterenin
YunanistanaYardımı
Londra, 27 (A.A.) — Reuter: Orta Şark/taki İngiliz kuvvetleri başkumandanı General Wavel'in Ingılterenin Yunan istana halen
yapmakta olduğu ve istikbalde yapacağı hava yardımları hakkında son günlerde Aünada görüşmelerde bulunduğu bugün Londrada teyit edıfmıştir.
Tunada Seyrüsefer Başladı
Budapeşte, 27 (A.A.) — Bugünden itibaren Tuna üzerinde
KUbanın Niyeti
Nevyork, 27 (A.A.) — Tass: Associated Press ajansına göre, Amerikan hariciye nazırı B. Coldelî Hull, KUbanın Amerika Birleşik devletlerine ilhakı teklifinin Beyaz sarayın vc hariciye nezaretinin malûmatı ve muvafakati olmaksızın ayan âzasından B. Smothers tarafından yapıldığını bildirmiştir.
Küba maslahatgüzarı B. Baron tarafından neşredilen bir tebliğde
KW>a milletinin istiklâlinden \az geçme niyetinde olmadığı bildirilmektedir.
Nevyork Times gazetesine göre, Küba matbuatı B. Smothers'in ileri sUrdüğ-ü teklifin gülünç ve Kübanın millî şerofine halel getirecek mahi-\ yette olduûuna dair neşriyatta bu-lunmaktadu-.
Nieilâ Tünelinin İnşası Bitti
Madrid, 27 lA.A.) — Stefani: Pirene vadisini Huesca'ya baglıyan Nıella tünelinin inşası bitmiştir. Bu mıntakada havaların fcnalı£ı yüzünden münakalât senede yedi ay dur maktadır.
5150 metre uzunlusunda olan bt» tünelin inşasına 1926 da başlanın* ¦-
tır
11
vatan
28 - 1 - 941
BAŞ c DİŞ Sİ
I
A^P İL A Q A nAfl J
Baş, dîş «onları, nesle, kırgınlık ve fişti mtf evelltt bfitftn ıstırapların Başlaması İle B
aklınıza gelen İlk İsim olmalıdır..
Mideyi bozmadan, kalb va
böbreklere dokun;
adan
Lüzumunda günde 3 adet ahmr.! Taklitlerinden sakınınız ve her
yerde pullu kutu lan ısrarla isteyiniz.
KUŞ TÜYÜNDEN
Yastık. Yorgan, Yatak kullanmak han kösenize ve ban de sıhhatinize faydalıdır.
BİR KUŞ TÜYÜ TASTlB 1 LİBADIB
Yastık, yorganları da pek ucuzdur. Adres: lntaubul Çakmakçılar
KUŞ TÜYÜ FABRİKASI T&LJUİTON 23027.
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (4166) lira (50) kuruş olan 50000 adet (takriben 2777 kilo) İspermeçet mumu (10/2/1941) Pazartesi günü saat (11) on birde Haydurpuşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından a«.ık eksiltme usullle satın alınaeaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin (312) Ura (40) kuruşluk muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte ekalltmo gUnl) saatine kadar komisyona müracaatları lazımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (491)
Maarif Matbaası Müdürlüğünden:
Cljttl
Sandalye Paspas >
35X60
55X100
60X120
Mikdan
350 A. 12 » 10 > 10 *
Tahmini bedeli
113.90 L.
%5 muvakkat teminatı
83,55 L.
Maarif Matbaası için satm alınacak olan evkafı aarUıameninde yaaa-lı sandalya ve paspaslar 7/2/1941 cuma günü saat 16 de Yüksek Okullar Muhasebeciliğinde açık etoiltmo ile tedarik edileceğinden isteklilerin o gün yazılı gibi ve saatte pey akçelariyle komisyona müracaatları.
Şartname Müdürlükten parasız olarak satın almokrtltr . (175)
Djniz Levazim Sıtınai.Tia Kımisyonıı ilânları
imtihanla c4> elektrikçi ustaaı alınacaktır. TaUplertn lâzım olan vcsikalarilc birlikte CftflctHcte derrte fabrikaları umum müdürlügllno müracaatları. *653 /
Gayrimenkul Satış İlânı:
istanbul Dördüncü icra Memurluğundan:
Mülga Eytam sandığına ipotekli olup yeminli Uç ehli vukuf tarafuı-dan tamamına (55000) lira kıymet takdir edilen KUçUkçekmecedc Kalender mevkiinde hat boyu 152 - 1 ve umum 64 numaralı ve tarafları Patika ve dere ve Florya çiftliği mutasarrıfı Agop bey veresesi tarlasüc mahdut mukaddema tarla elyevm maa müştemilat ispirto fabrikasının evsafı ve mesahası aşağıda yazılı olup gösterilen şerait veçhile açık arttırmaya çıkarılmıştır.
Evsaf ve Mesahası
A — Şimale müteveccih kapıdan girildikte, geniş bir arazi üzerinde 5111.75 metre murabbaı üzerine inşa edilmiş altı muhtelif Pavyon seklinde yekdiğerine muttasıl etrafı kâfir duvar örtülü çatı ve kalan aksamı kamilen potrel ve üzeri galvanizli kalın saç ve orta kısımları demirden aydınlık veren camdan yapılmış bina dahili zemini beton üzerine çimento şaflı ve tahta zemin kanal teşkilâtı ve pavyonlar dahilinde dekovil hattı ferşedilmiş yazıhane, depo koyunhane, salma dairesi vc mağaza gibi aksama elverişli müteaddit oda ve salonları ihtiva etmektedir. İşbu binanın kapılan ve ekseriyeti ve kısmen de ahşap çerçeve aksamı ahşap olup ekserisi harap ve sökülmüştür. Ve çatı aydınlık mahallin trasmisyon tesisatı enkazı ve dahili kolonlarda da tireveisyon yatakları koyulacak mazbut şekilde plracetler mevcuttur.
Binanın cenup tarafında binaya çıkıntı olarak İnşa edilmiş îkl su kulesi üzerinde saç depoları ve pir eze tinglerşile inşa edilmiş bacası ve bir su havuzu vardır. Bina dahilinde Jki kazan ve aksamı sökülmüş bir makine mevcuttur. Deposunda dört dekovü arabası ve müteaddit ve <j*m cümle kapısının bir demir kanadı ve muhtelif kurda aksam mevcut OnltfJtınduğtı ve fabrikanın etrafı erbaası ipotekli arazi ve muattal ve rimle ^de ve içinde 9 agaç incir ve 23 agaç kavak ve beş fidan kavak ve pn-ıldryaJİİKen ağacı vardır.
lannı gÖo — yjne mezkûr ipotekli arazi üzerinde antre kapısından girildiği [undan çeki^ tarafta 196 metre murabbaı üzerinde inşa edilmiş ve iki işin yabancıstrak kullanılan çerçeve ve kapı aksamı mevcut bulunan ve bir
Yol tenha.jç döşemesi sökülmüş olan ve üst katta bulunan 7 oda ve iki laşmakta. oda6i ve alt kısımda ekseriyet çimento serili 8 gözden ibaret
Ben yir alafranga kiremitle örtülü bir dairesi vardır. Bu gayri menkul fi kolluy boyU sokağında olan kısım duvarla çevrüi ve diğer kısım tabii hu-
*k'dudile çevrili ve düz bir arazi üzerinde olduğu ve işbu gayri menkulün 5207 metre murabbaı 75 santim üzerine inşa edilmiş 25 dönüm olup vc inşaat harici kısım mahal ise gayet uzun kumsal topraktır.
1 — İşbu gayrimenkulun arttırma şartnamesi 29/1/941 talihinden itibaren 38/3787 numara İle İstanbul Dördüncü İcra dairesinin muayyen numarasında herkesin görebilmesi için açıktır. Hânda yazılı olanlardan fazla malûmat almak istiyenler, işbu şartnameye ve 38/3787 dosya nunıarasüe memuriyetimize müracaat etmelidir.
2 — Arttırmaya iştirak için yukarıda yazılı kıymetin yüzde yedi
buçuğu nlsbetinde pey veya milli bir bankanın teminat mektubu tevdi edilecektir (Madde 124)
3 — İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin gayrimenkul üzerindeki haklarını hususilc faiz ve masrafa dair olan iddialarını işbu ilân tarihinden itibaren on beş gün içinde evrakı müsbitelerile birlikte memuriyetimize bildirmeleri icap eder. Aksi halde hakları tapu sicilli ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar.
4 — Gösterilen günde arttırmaya iştirak edenler arttırma şartnamesini okumuş ve lüzumlu malûmatı almış ve bunları tamamen kabul etmiş ad ve itibar olunurlar.
5 — Gayrimenkul 17/2/1941 tarihine müsadif perşembe günü saat 14 den 16 ya kadar İstanbul Dördüncü İcra memurluğunda üç defa bagınldıktan sonra en çok arttırana ihale edilir. Ancak arttırma bedeli muhammen kıymetin yüzde yetmiş beyini bulmaz veya satış istiyenin alacağına rüchanı olan dıger alacaklılar bulunup da bedeli bunların bu gayrimenkul ile temin edilmiş alacaklarının mecmuundan fazlaya çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma lü gün daha temdit edilerek 27/2/Ö4J. tarihine müsadif perşembe günü saat 14 den 16 ya kadar istanbul Dördüncü icra memurluğu odasında arttırma bedeli satış ıstiyenin alacağına rüçhanı olan diğer alakadarların bu gayrimenkul ile temin edilmiş alacakları mecmuundan fazlaya çıkmak ve muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini tutmak şartile en çok arttırana ıhaıe edilir. Böyle bir bedel elde edilmezse ihale yapılmaz ve satış Ü260 numaralı kanuna tevfikan geri bırakılır.
6 — Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verüen mühlet içinde parayı vermezse ihale kararı fesholunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bedelle aimıya razı olursa ona, razı olmaz veya bulunmazsa hemen yedi gün müddetle arttırmaya çıkarılıp en çok arttırana ihale edilir. İki Uıule arasındaki fark ve geçen günler için yüzdo beşten hesap olunacak faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksızın memuriyetimizce alıcıdan tahöil olunur. (Madde 133).
7 — Alıcı arttırma bedeli haricinde olarak yalnız tapu ferağ harcını, yirmi senelik vakıf taviz bedelini ve ihale karar pullarını vermiye mecburdur.
Müterakim vergiler, tenvirat vc tanzifat vc dellâliyc resminden mütevellit belediye rüsumu ve müterakim vakıf icaresi alıcıya ait olma yıp arttırma bedel., 4>-: t-r.zıl olunur İşbu cayrüpenku: yukarıda gösteri len tarihte İstanbul Dördüncü İcra memurluğu odasında işbu İlân ve gösterilen arttırma şartnamesi dairesinde satılacağı ilân olunur.
Kızılay Cemiyeti
Umumî Merkezinden:
Açık eksikrne ile numune ve şartnamesine göre
12.000 ADET YÜN KAZAK
Sipariş verileceğinden imâle talip olanların numuneyi görmek üzere lstanbulda Mimar Vedat caddesinde «Kızılay» hanında Krzrlay deposu direktörlüğüne müracaatları ve ihale günü olan 3/2/941 pazartesi günü saat omda bu direktörlük dairesinde hazır bulunmaları ilân olunur.
DECCA RADYOLARI GELMİŞTİR. BU TIP, ALTERNATİF. KONTîNÜ
CERE YANLARİLE VE AYRICA BATARYA ÎLE
YEGÂNE RADYODUR
URLA
SRADERLER
MAĞAZALARINDA TESHİR EDİLMİŞTİR.
ir
Bundan maada, «falıdaki DECCA masa radyoları dahi gelmiştin
DECCA B. modeli: yalnız batarya
ila işler.
OECCA BA modeli l 110/220 Voht •> ta m atıf cereyanı ve ayrıca batarya Ha Islar.
Hususi prospaktOsO İsteyiniz.
I •
SBURLA__
= BfRADERLER =
bul — Ankara— izml
8.00 Program, 8.03 Ajans haberleri. 8.18 Hafif program (Pl.) 8.45/ 9.00 Bv kadını - Yemek iartaei.
1230 Program, 12.33 Türkçe şar-kılar (Pl.). 12.50 Ajans haberleri, 13.05 Plâklarla türkçe şarkılar prog-rammm devamı, 13.20/14.00 Karışık program (Pl.).
18.00 Program. 18.03 Caz müziği (PL), 18.30 Konuşma. 18.46 Müzik: Çiftçinin saati. 19.00 Koro «Ses ve tel birliği», 19.30 Ajans haberleri. 19.45 Fasıl heyeti, 20.15 Radyo gazetesi. 20.45 Radyo küme heyeti -Klâsik program. 21.30 Konuşma. 21.45 Radyo salon orkestrası, 22.30 Ajans haberleri. 22.45 Radyo salon orkestrası programmm devamı, 2300 Cazband (Pl), 23.25/23.30 Kapanış.
Yeni Neşriyat:
Habeş eli ve İtalya - Habeş harbi — Kuleli ve Işık liselerinin kıymetli coğrafya muallimi M. Niyazi Erenbllge tarafından bu namla çok istifadeli ve resimli bir eser neşr r-lunmuştur. Son Habeş harbi dolavı sile orada devam etmekte olan harekâtı takip için çok lüzumlu olan bu eseri okuyucularımız çok beğeneceklerdir.
27 ÎKİNCÎKANUN 1941
Kapanış
Sterlin Dolar
İsviçre Frc.
Drahmi
Leva
Peçota
Dinar
Yen
İsveç Kronu
5.24
132,20 29,6875
0,9975
1.6225 12,9375
3,175 31.1375
31,005
1938
Esham ve Tahvilât
5 ikramiyeli 19,86
t ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMI
I BU AKŞAM
Saat 20,30 da EMİTJAGALOTIİ
Her tjuıı gişede çocuk temsilleri
için bilet verilir.
VATAN Gazetesi
ilan fiyatları Kuruş
Baslık maktu olarak 75i
1 inci Sayfa Santimi 500
2 » » a s60
3 » » 300
4 » 1 » 100
6 > » a 75
6 » » a 50
A
7fe
P
bahtiyarlar ülkesine
GÖTÜBÜR!
Beştü ol tertip
BIBİIJCİ ÇEKİLİŞ 7 Şnbat 1941
İkramiye İkramiye İkramiye
adedi mikdan tatarı
4 10.000 40.000
4 5.000 20.000
6 2.000 12.000
30 1.000 30.000
60 500 30.000
90 200 18.000
300 i 00 30.000
300 50 15.000
3000 10 3J.000
60..00 2 120.000
430 Teselli Muk.ılatı 12.132
64224 357.132
Yarım Met Taaı ellet
1 Lira 2 Lira
-i
9i
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMÎN YALMAN
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI