1949 Aralık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1949 Aralık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


KADIIM MODA

BUGÜN 6 İNCİ SAYFADA^
PERŞEMBE 16 Aralık 194®
Gelir vergisi
Yılbaşından itibaren kimler mükellefiyete girecekler?
Hangi ticaret ve sanat erbabının vergiye tâbi olacaklarını bildiriyoruz
Ankara 15 (Akşam) — Gelir verdisinin önümüzdeki ayın birinden itibaren yürürlüğe gireceği malûmdur. Bu sene yalnız tahakkuka tı yapılacak vergiden hangi ticaret ve sanat erbabının dahil olacağını kısaca bildiriyorum.
Esnaf muaflığı şartlarını haiz olmıyan bilumum ticaret ve sanat erbabı kanunun yürürlüğe gireceği tarihten İtibaren (1 ocak 850) gelir vergisine tabi olacaklardır.
Bu esasa gorg. gelir vergisi kanununun ilk tatbik yılı başında şu şartı haiz olanlar mükellefiyete gireceklerdir:
1 — 1 ocak 950 de İşgal eyledikleri İş yerlerinin yıllık kirası 720 lirayı aşanlar (28 şubat 947 tarihinden sonra serbes kiralara göre kat konmuş olan iş yerleri İçin bu had 1107 lira 69 kuruştur).
2 — Yıllık kirası yukarıdaki hadleri aşmamakla beraber gayri safi iratları 720 lirayı a-şan iş yerlerinde çalışanlar (1 1/940 tarihinden evvel konmuş olan İratlarda bu 480 lira, 28 şubat 947 tarihinden sonra serbes kiralara göre takdir e-dilmiş olanlarda bu hal 1107 Hra 69 kuruştur).
3 — Üçten fazla otomobili, kamyonu veya ondan fazla arabası, 300 tondan, fazla deniz nakli vasıtası olan nakliyeciler.
4 — Müstahsilden, tüccardan, burumlardan, satın aldıkları veya hariçten ithal eyledikleri mahsulleri, emtiayı tüccara, esnafa, kurumlara. kambiyo idare ve meûsseselerine satmakta veya İhraç etmekte olan bilumum toplancılar-
5 — Mülga kazanç vergisi kanununa göre beyanname usulünde vergiye tabi tutulanlarla aynı kanunun 8 İnci maddesine göre müteahhit sayılanlardan veya muamele, istihlâk, nakliye vergisine tabi olanlardan, kurmalardan satın aldıkları veya ithal ettikleri malların 1949 takvim yılı İçindeki tutarı 60 bin lirayı aşan perakendeci ticaret erbabı.
6 — Mülga kazanç vergisi kanununa göre beyanname usulünde vergiye tabi tutulanlarla, aynı kanunun sekizinci maddesi hükmüne göre müteahhit sayılanlardan veya muamele, istihlâk vergilerinden her hangi
birine tabi olanlardan satın aldıkları iptidai ve yardımcı maddelerin alım bedelinin 1949 takvim yılı İçindeki tutan kırk bin lirayı aşan İmalâtçılarla inşaat İşi yapanlar.
7 — Mülga kazanç vergisi kanununa göre beyanname usulünde vergiye tabi tutulanlarla aynı kanunun sekizi d maddesi hükmüne göre müteahhit sayılanlardan veya muamele istihlâk vergilerinden birine tabi olanlardan, kuramlara, kambiyo idare ve müesseselerin 1949 takvim yılı içinde ücretle yaptıkları İşlerin tutarı yirmi bin lirayı aşan imalâtçılarla İnşaat işleri yapanlar
8 — Mülga kazanç vergisi kanununa göre beyanname usulünde vergiye tabi tutulanlar-
Asayişe dair
Vali ve Belediye başkanı Istanbulda bir asayiş meselesinin mevzuu-bahis olmadığını söylüyor
Sayın Halide Edibin «Asayişe dair, başlığı İle gazetemizde çıkan makalesi üzerine Vali ve Belediye Başkanı Prof. Fah-reddin Kerim CJökay bir muharririmize şu demeçte bulun-, muştur:
(— Gazetenizde Halide Edlb Adıvar’ın Asayişe dair adlı yazısını okudum. Bildiğiniz üzere valiliğe tâyin, edildiğim İlk günden itibaren ön plânda ele aldığım iş asayiş meselesidir. Hattâ «böyle bir şey yokken ne diye Vali asayiş mevzuunu ele aldı?» diye yazı yazılarak tenkid yapıldığını bilirsiniz.
Diğer taraftan bizzat gazetenizde, basın toplantısında a-sayiş meselesindeki çalışmalarımızın takdirle karşılandığını da bilirsiniz. Vaziyet böyle İken asayiş meselesi diye koskoca bir makale İle hemşerilerin huzurlarının ihlâl edilmesini doğru bulmadım. İstanbul'da hâlen milyonluk bir şehirde görülmesi tabii olan âdi zabıla vakalarından başka bir şey
yoktur. Tehdit meseleleri ruhî dalâletlerin birer numunesidir.
Gençliğin Kıbrıs için toplantısı
Dünkü toplantıda bulunanlardan bir grup
Kıbrıs Milli Türk Talebe Birliği, İstanbul üniversitesi Talebe Birliğine bir telgraf çekerek Adanın Yunanlstana ilhakı hakkında Yunanlnar tarafından gösterilen arzuyu protesto eniklerini bildirmişti.
Türk gençlik teşkilâtı da dün
saat on beşte Eminönü Halke-vinde toplanarak bu mesele etrafında bir görüşm? yapmıştır. Toplantı gençlik arasında şehrimizde tahsil etmekte olan Kıbrıs Tûrklerl de bulunmakta idi.
Hep bir ağızdan okunan ts-Liklâl ma raiyle başuyan toplan
dan veya aynı kanunun sekizinci maddesi hükmüne göre müteahhit sayılanlardan ve yahut nakliye vergisine tabi o-lanlardan tüccara, kurumla ra, kambiyo idare ve müesseseler! hesabına yaptıkları nakliye işlerinin bedeli 949 takvim yılı içinde kırk bin lirayı aşan nakliyeciler (nakil vasıtaları sayısı ne olum olsun).
9 — Gene kazanç vergisi kanununa göre beyanname usulünde vergiye tabi olanlarla müteahhit sayılanlardan 948 takvim yılında, yaptıkları tavassut işlerinden aldıkları ücret ve komisyonların tutarı 5000 H-rayı aşan komisyoncular, del-lâllar, simsarlar.
(Arkası sahile 2; sütun T de)
Onlara ehemmiyet verildikçe her gün yeni bir numunesini göreceğiz. Bugüne kadar bu yolda kimsenin burnu konamamıştır, ne de kanamasına imkân vardır.
Üç gün evvel yaptığına kaymakamlar toplantısında her kaymakam kendi ilçesine ait asayiş meselesinde tam inanla durmuştur. Binaenaleyh İstanbul Vali ve Belediye Reisi olarak Istanbulda bir asayiş meselesinin mevzu ubahis olmadığını ve emniyet teşkilâtında fedakârane çalışan memurların gayertlerlni dalma takdir ettiğimi bir daha İstanbul hemşerilerlme bildirir, gece yansından sonraları bizzat dolaşan bir Vali olarak huzur ve rahat içinde uyumalarını ve çalışmalarını dilerim.*
Valinin dünkü teftişleri
Vali ve Belediye Başkanı dün Karaağaç mezbahasına giderek pay mahallini teftiş etmiş, dönerken Darülacezeye, Şişli Çocuk hastanesine uğramıştır.
tıda söz alan gençler Kıbrıs Türklerinin gadre uğradıklarını, memleket hasreti çekmekte olduklarını. Yunanlıların bu a-dayı Yunanlstana ilhak etmek hususunda gösterdikleri arzunun yersiz ve haksız olduğunu belir tmişiordir.
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yan İğlerini fiilen İdare eden: C. Bildik — Aksam Matbaası
Suriye Cumhurbaşkanlığı
Hâşim Atasi Cumhurbaşkanı oldu
Şam 14 (Hususi muhabirimizden) — Kurucular Meclisi, Başbakan Hâslın Atasi'yi Devlet Başkanlığına seçti. Kendisi eski Cumhurbaşkanlarının salâhiyetlerine malik olacaktır. Ancak, bu, yeni Anayasanın tedvinine kadar muteber olacak ve üç ayı tecavüz etmlyecektlr. Devlet Başkanı Meclise sormadan hariçle ittifak akdedemiye-cektir. Irakla ittifak şimdilik suya düşmüştür.
Hoşim Âtasî, Başbakanlıktan İstifasını daha evvel Kurucu Meclise vermişti Meclis müsteşarlan hükümet işlerini tedvire memur etmiştir. Yeni kabine yarın (bugün) kurulacaktır.
Yunanistan’da yeni bir fırka
Plâstiras Terakkiperver liberal partisi kuruluyor
Londra 15 (R> — Allnadan gelen haberlere göre. General Plâstiras, bir Terakkiperver Liberal Partisi kurmak için teşebbüse geçmiştir. Plâstiras, son zamanlarda iş başına gelen hükümetlerin, Amerika ve ln-gUterenin buyuk yardımlarına rağmen, memleketteki güçlüklerle başa çıkamadığını bildirmekte, komşularla siyasi ve İktisadi münasebetlerin tekrar kurulmasını İstemektedir.
EH3333333I
Papuç bırakan yok!
Tehdit moda haline geldi. Evvelâ üç zengin bayana; derken bir başkasına, ve nihayet üçüncü defo:
-— Müessesende bana iş ver.
— İş yok.
— Öyleyse 1500 lira vermediğin takdirde kendini ölmüş bil.
Şu kadarı var ki, bir hekimin dediği gibi, Türk iyede ııaıııııs erbabı, «lâakal» küstahlar kadar cesurdur: Zengin bayanlar bile gürültüye pabuç bırakmadılar; çok isabet oldu. Tehditçiııiın hükmü, tehdidini yerine getirmekle mukayyettir. Getiremedi mi yaııdı, bu iş yürümez.
Türkiyede gangsterlik o-lanuyor. Nitekim Türkiye de yerli mal eşkıyalık hile tekrar dirilmek istemiş, söke -memiştir.
Cesur davrandıkları, kötü bir çığırın açılmasına meydan bırakmadıktan için ismi geçen vatandaşların hepsine teşekkür borçluyuz.
Ali Yücel hosnum tuşla mağlû gediyor
İsveç güreş takımı 3-5 mağlûp oldu
Müsabakalar çok heyecanlı oldu, Celâl Atik’in rakibi güreşi terketti
Yaşar Doğu rakibine gümüş vazo verirken
(Yansı
Ingiltere Avrupadan eliıi çekmiyecek
Atlantik paktına dahil memleketlere silâh verilmesi meselesinde Ingiltere ile Amerika arasında ihtilâf çıktı
Londra 15 (R) — Parlsie tn-gilterenin Avrupadan elini çekeceği ve kendi adalarına ait meselelerle meşgul olacağı hakkında bir şayia çıkmıştır, tn-gtlterenin Paris cicisi bu şayiayı yalanlamış, gerek İngilteTe-nin, gerekse Amerikanın bilâkis Avrupaya daha ziyade yaklaştığını bildirmiştir.
Bir ihtilâf
Londra 15 (R) — Atlantik Paktına İştirak eden memleketlere silâh verilmesi hakkında Amerika ile İngiltere arasında yapılan görüşmelerde bazı güçlükler çıkmıştır. İngiltere, Amerika Dışişleri Bakanı Acheson'a bazı itirazlarda bulunmuştur. Acheson, bazı önemli noktaların görüşülmesi lâzun geldiğini söylemiştir.
Nevyork 15 — İngiltere, Sov-yetler blokunun silâhlı kuvvetini arttıracak ihracatta bulunmamağı iktisadı kalkınmasını önliyeceğinden bahisle kabul etmiyor,
Berlin’de bir kabul resmi
Londra 15 (R) — Amerika-dan Moskovaya gitmekte olan Sovyet Dışişleri Bakanı Vlşlnski Berlinde bir kabul resmi tertıb etmiş, buna Batı devletleri temsilcilerini de çağırmıştır.
Dün gece Vlşlnskl'nln şerefine bir ziyafet verilmiştir. Ziyafetle Doğu Alman Hükümeti erkânı da bulunuyordu. Vlşlnskl, hasta bulunan Doğu Alman Hükümeti Başkanı Orotevol’ii hastanede ziyaret etmiştir.
İstanbul elektrikleri sık sık ârızaya uğruyor. (Gazeteler)




A T

First Wienna busabah geldi
İlk maçını cumartesi günü yapacak
Üç maç yapmak üzere şehrimize geleceğini yazdığımız Viyana İkincisi First Wienna takımı bu sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir. İçlerinde A-vustıırya millî takımına dahil dört oyuncu bulunan takım İlk maçını cumratesl Rünû İnönü stadında Fenerbahçe ile yapacaktır.
15 Aralık 1949
A K ŞAM
Sahlfc 3
Seyyah'ar parmak izine!
Başka memleketlerde turizmin, memlekete seyyah çekmenin zengin bir gelir kaynağı olduğu görülüyor. Memleketimiz tabiat güzellikleri ve tarihi e-serleri bakımından bu işe elverişlidir. Yalnız mevzuat, sanki memlekete sevyah jebnemn. önlemek maksadüe yapılmıştır. Gömleği farkına varmadan ters giymiştir. İlunu yüziine çevirmek, seyyahların memlekete gelmesini kolaylaştırmak lâzım. İlk iş oIarak_Başm ve. Yayın Umum Müdürlüğünün adnıa bir de «Turizm» kelimesi ekleniyor. Gazeteciler harekete geçip bir «Türkiye Turizm Kurulu» doğmasına önayak oluyorlar. Bir Milletvekili yeni bir turizm kanunu projesi teklif ediyor. Bütçeye tahsisat konması çareleri araştırılıyor. Nihayet turizm danışma kurulu bu mes’ele ile ilgili bahisleri görüşmek üzere önümüzdeki hafta toplanmaya karar veri-
İsveç güreş takımı Meclis dün iki sözlü
3 - 5 mağlup oldu
soruyu görüştü
M emi ek etin her tarafından «Aman, memlekete seyyah gelmesini kolaylaştıralım!» sesleri yükseldiği, seyyahlar İstanbulun bir kazasından öbür kazasına geçerken polise uğramak külfetinden kurtarılmaya çalışıldığı şurada ne görelim:
Son günlerde seyyahlar çıkış vizesi almaya kalktıkları sırada polisten başka savcılığa sevkedilmeye başlanmışlar. Hepsinin ayn ayn parmak izlerinin alınmasına girişilmiş. Neden?
Efendim, eroin kaçakçılığından takip edilmekte o-lan bir yabancı son. günlerde memleket dışına firar etmiş de bir daha böyle bir firara meydan vermemek ii-zere bütün yabancıların parmak izlerini almağa lüzum görülmüş.
Bir taraftan sıkı perhiz, öbür taraftan keskin sirkeli, biberli lahana turşusu!
Eğer bu haber doğru ise yabanedara sabıkalı muamelesi yapmaya başladık demektir. Memlekete seyyah girmesini kolaylaştırmaktan vazgeçip zorlukların artmaması için çalışılsa galiba daha iyi olacak.
Şevket RA D O
Eski bir profesörü anma töreni
Dün, tıp üstatlarından Şakir paşanın hatırası hürmetle anıldı
Türk öp üstatlarından muallim fîzâyolog doktor şakir paşanın ötmünün 40 inci doğumunun da 100 üncü yıldönümü münasebetiyle Türk tıp tarihi kurumu bir aııma töreni ter-tibetmiştir.
Dün saat 15 te üniverite merkez binasında bulunan tıp tarihi enstitüsünde yapılan bu toplantıda başta profesör Cemi! Topuzlu olmak üzere tıp mektebinin eski hocalarından Nuri paşa. Mlr'atı Mektebi Tıbbiye eserinin müellifi ve Türk Tıp Kurumu başkanı doktor Rıza Tahsin Gençer, merhum Şakir paşanın oğlu profesör Akif Şakir ve ailesi ile tıp fakültesi bocalan, hastaneler baş hekimleri ve diğer doktorlar hazır bulunmuşlardır.
Evvelâ söz alan profesör Cemil Topuzlu merhumun hâtırasına hürmeten toplantıda bulunanları bir dakika ihtiram sükûtuna davetten sonra tıp talebeliği zamanında şakir pa- ___
şayi nasıl tanıdığım, merhu- 1 yayınlamıştır.
m un talebeleri üzerindeki teessürleriyle ilim. İrfan ve faziletinden bahsetmiş, o günkü mahdut vasıtalarla bu ilim a-damıroızın memleketimizde fl-zillyoloji İlminin kurulmasındaki gayretini anlatmıştır.
Cemil Topuzludan sonra Türk tıp kurumu başkanı doktor Rıza Tahsin, müteakiben de muallim doktor Nuri paşa. Şakir paşa hakkmdaki hâtıralarını nakle Lmişlerdir.
Profesör Osman Şevki Uludağ ile Tevflk Remzi ve doktor Hayri de ayn ayn merhumun faziletinden, ilme olan bağlılığından bahsetmişlerdir.
Sonunda Şakir paşanın oğlu profesör Akif Şakir baabsmın biiinmlyen hâtıralar iyle husu-slytelerinl anlatmıştır. Anma töreninin sonunda davetliler profesörler evindeki büfede a-ğırlanmışlardır.
Tıp tarihi enstitüsü de bu anma münasebetiyle merhum Şakir paşa hakkında bir broşür
Dünyanın en sayılı güreşçilerini kadrosunda bulunduran İsveç muhteliti son müsabakasını dün geee Spor ve Sergi Sarayında muazzam bir kalabalık önünde İstanbul Güreş Kulübü ile yaptı. Ve çetin geçen müsabakalar neticesinde aslan güreşçilerimiz 5-3 kazandılar.
Bu müsabaka bundan evvel yapılan karşılaşmaların bir rövanşı mahiyetinde olduğundan, büyük bir ehemmiyet taşıyordu. Neteklm İlk İki karşılaşmadaki mağlûbiyetlerimiz bütün dünyaca tasdik edilen güreş şöhretimizi sarsacak mahiyette geçtiğinden, idarecilerimiz, pek haklı olarak bir tek kulübümüzün. dünyanın en seçkin güreşçilerini kadrosunda bulunduran muhtelit bir eklpe karşı muvaffak olamıyacağını da hesaba katarak son müsabakanın takviyeli bir ekiple yapılmasını istemişler ve bunun İçin kadroya Yaşar Doğu İle Celâl Atlk'tn katılması te-karrür etmişti.
Fakat lokıraımıan bu şekilde takviye edilmesini; (yeni güreşçi yetişmesine imkân verilmiyor; hep eski güreşçilere müsabaka yaptırıyoruz) diye tenkld edenler ve (Yenilmesini bllmlyen, yenmesini öğrenmez) tezini ileri sürenler belki yaclır-gamışlardır amma, öteden beri Koca YusuDann, Kurtderelilerin menkıbelerini gazetelerden heyecanla takib eden ve onların galebeleriyle avunan neslimiz, şimdi de Yaşarın, Celâlin rakiplerine üstünlüklerini alkışlamak İstiyordu.
Zaten öğrenmek ve yeni güreşçi yetiştirmek için İlk iki müsabakada yapılan tecrübeler zannedersem kâfi idi. Aynı zamanda rakiplerimiz buradaki müsabakaları kazanmak için takviyeli gelmişlerdi. Bu bakımdan halkımızın galebe hakkmdaki masum insafla karşılamak
Aynca bu şekildeki galebelerin o spor şubesinin kalkınmasında, bir iksir tesiri yapacak m ahi- ı yette olduğunu da unutmamak İcab eder.
Spor Sarayına girmek bir mesele idi. Müsabakalar saat 21 de bavlıyacağı halde, saat 13 dan itibaren Spor ve Sergi Sarayına giden yollar akın halinde meraklılarla dolu idi. Bu a-kın saat 20 den İtibaren bir çıŞ halini aldı. Elinde bileli olan olmıyan, belki bilet bulurum Simidiyle sarayın yolunu tutanlar kapıların önüne geldiği zaman acı hakikatle karşılaşıyor ve bileti olmıyanlar bllmecbıırl-ye geri dönüyorlardı- Fakat bir kısmı da binde bir İhtimalle belki bir delikten içeri girerim, ümidiyle Sergi Sarayının etrafını dolduruyordu. İşte bu bileti olmadan bekliyenler kapıların önünü tıkıyor. Bu sefer bileti elinde bulunanların İçeri girmesi bir hâdise teşkil ediyordu. Neteklm dün gece Spor Sarayının bütün kapılarında hemen hemen mütemadiyen kavga oldu. Ve içeri girmek âdeta mühim bir mesele halinde tezahür etti.
İsteği arzusunu lâzımdır.
Tababet ve şubeleri hakkmdaki tasarı
Ankara 14 — Tababet ve şu-nbatı sınıflarının tarzı ifasına dulr olan kanuna İki madde ilâve eden bir tasarının müzakeresi Meclisin bugünkü gündeminde idi. Müzakeresi yapılacağı sırada doktor Sadi Irmak söz aldı ve bu tasarının dış işleri komslyonundan da geçmesi icabedeccğtoi bildirdi. Tasarının ilâve edilecek maddeleri bazı ecnebi hastanelere, dışarıda icrayı sanat etmemek şartlyle birkaç ecnebi doktorun daha gelebilmesine İzin verilmesine dairdi.
Tasarının bir defa da dış işleri komisyon undan geçmesi uygun görüldüğünden evvelemirde oraya havalesi, bilâhare müzakeresi kararlaşö.
Demiryollarında seyahat kolaylaştırılacak
Ankara 14 — Ulaştırma Bakanlığı, vatandaşların bundan sonra hangi nakil vasıtasında olursa olsun âzami sürat ve rahatlıkla yolculuk yapabilmesi İçin bütün tedbirleri almağa karar vermiştir. Bazı hatlara motörlü trenler tali sis. banliyölerde direkt esferter İhdası da bu cümledendir. Avrupada yaptığı tetkik gezisinden geçenlerde dönen Devlet Demiryolları Umum müdürü Galip Onran da badema malzeme sıkıntısı da-«ekllmiveceğini beyan etmiş bulunmaktadır. Ada »azarı ile İzmit ara-mda motariü Lren işitecektir.
Öldürülen milyonerin refikası evleniyor
Ankara 14 — İki yıl kadar önce apartımanında esrarengiz şekilde ensesinden tabanca kurşuniyle vurularak öldürülen ve ölümiyle alâkalı bir yargılama da henüz devam etmekte o-Jan Ankara milyonerlerinden İbrahim Akoğlu’nun refikası Asiye Akoğlu, öğrendiğimize göre, Dr. Ahmet Cemal Adade-mlrle nişanlanmıştır. Nişanlılar derhal nikâh muamelesine giriştiklerinden, nikâh kâğıtları Ankara Evlenme dairesinde a-sılmış bulunmaktadır.
Vefa lisesinde yapılan tören
Dün saat 15 te Vefa lisesi B. terblyesl salonunda. Vefa llse-sesinl bitirenler, bu yıl liseyi birincilikle bitiren kardeşleri için bir tören tertibetmiştir,
Töreni mezunlar derneği başkanı Fahir Kolay açarak, SaLm ağabey ve diğer ahrete göç e-den Vefalıların aziz ruhlarına bir dakikalık saygı duruşundan sonra okulun eski mezunlarından Sıddık Sami Onar hâtıralarını anlatmış, bundan sonra okul müdürü Nihat Necdet Evrime r ve muallimler adına Muzaffer Esen sık sık alkışlanan konuşma yapmışlardır. Dernek balkanının teklifi üzerine tekrar alkışlar arasında kürsüye gelen eski rektör Ord. Prof. Sıd-dık Sami Onar birincilikle bitiren gençlere mükâfatlarını vermiş, toplantı samimî bir ha-|va içerisinde sona ermiştir.
Millî savunma ve içişleri Bakanları izahat verdiler
İlk devre Celâlin üstünlüğü He bitti. İlk üç dakikada Celâlin. fevkalâde tatbik ettiği yan baş oyunu isveçliyi alta düşürdü ise de minder kenarında olması kurtulmsaına se-' bep oldu. Fakat Celâl üstüste tnlbUcetUSI oyunlarla ramtol' Mala «lyor ,e .onlar, d^. »MlkMto a»,
tevali mır/acrinin hrıli kalmam- . . .
lan Kemal İlk dakikadan İtibaren rakibini altına aldı İse de tatbik ettiği bütün oyunlar teknik bir güreşçi olan İsveçli tarafından muvaffakiyetle bertaraf ediliyordu. Bu uğraşmalar arasında güzel bir çift dalışla rakibini altına alan Kemalin tuş yaptığını ileri süren orta hakem Kemali galip ilân ettiyse de jüri heyeti bu tuş hâdisesinde, kolu altında kaldığı için. İsveçlinin sırtının yere gelmediğini ileri sürerek bu galibiyeti kabul etmedi. Ve güreşçiler ringden indikleri halde, tekrar çıkarak güreşe başladılar, Bu suretle yeniden başhyan güreş, gene Kemalin bariz hâkimiyeti altında cereyan etti ve ilk 6 dakika ittifakla Kemalin üstünlüğü altında bitti, İkinci devrede gene Kemal faik İdi-Köprüden köprüye gelen İsveçli nihayet 8 dakika 50 saniyeda tuşla mağlûb olmaktan kurtulamadı. Kemalin bu seferki galebesi haklı olarak lıalk tarafından tezahüratla karşılandı.
62 kilo: Nureddin Zafer - Sjoelin
Gecenin üçüncü karşılaşması İsveçli hakemin idaresinde yapıldı. Nureddln Zafer ilk müsabakada tuşla, İkinci müsabakada sayı İle yendiği, aynı rakibine bu sefer de baştan nihayete ka-da hâkim güreşti ve birkaç defa tuş pozisyonlarına getirdi İse de İsveçlinin tuş olmamak için sarfeltlği gayretler semeresini verdi ve müsabaka 15 dakika nihayetinde Nureddlnin sayı hesabiyle ve ittifakla galebesiyle kapandı
67 kilo: Servet Meriç - Andenberg
Gecenin dördüncü müsabakası Vefikin idaresinde yapıldı. İsveç takımının en kuvvetli ve teknik güreşçilerinden olan An-denberg müsbakaya çok hızlı başladı. Fakat Servet de bu gece fevkalâde güzel güreşiyor .vç kuvvetli rakibine fırsat ver-ı iniyordu. 5 İnci dakikada Servetin sıkı bir hamlesinde kolundan yakaladığı İsveçli bu hamleden kurtulmak isterken fazla tazyik yüzünden kolu sakatlandı. Güreş iki dakika kadar tedavi için durdu. Ve tekrar başladıktan sonra ilk devre berabere nihayettendi.
İkinci devrenin hk üç dakikasında Servet kur'a ile alta düştü İse de İsveçli bir şey yapamadı. ikinci üç dakikada Servetin minder kenarına kaçan rakibini ayağından sürük-Uyerek minder ortasına getir-j mesi güreşin en tipik hareketi oldu. Son üç dakika ayakta devam etti ve kolu sakat olduğu halde son dakikaları da hamle ile egçiren İsveçli hakemlerin karan ile ekseriyette galip İlân edildi. Mamafih bu müsabakada Servet fevkalâde güzel bir güreş çıkardı.
73 kilo: Müfit Hekimhan - Berlin Beşinci müsabaka İsveçli hakemin idaresinde cereyan etti. Yeni bir güreşçi olan Müfit, teknik bir GrekoromencI olan İsveçlinin karşısında acı kuvvetinden İstifade etmek istiyorsa da rakibinin ustalıklı oyunlar tatbik etmesi bu hamlelerin boşa gitmesine sebep oluyordu. Devre berabere nihayettendi. İlk üç dakikada kur’a He İsveçli alta düştü. Müfidin çalışmaları semeresiz geçli.’ İkinci üç dakika ve son dakikalar İsveçlinin hamleleri altında cereyan etti. Ve neticede tsveçii sayı ile ve ittifakla galip ilân edildi.
79 kilo: Celâl Atik ■ EXTROEM
Altıncı karşılaşmayı milli takımımızın en teknik güreşçisi Avrupa ve dünya şampiyonu Celâl Atik yapıyordu. Fakat Celâl de Yaşar Doğu gibi şampiyon oldukları esas sıkletlerinin bir üstünde güreşiyordu. Halkın bu bakımdan da haklı heyecanı arasında müsabaka Kâmilin orta hakemliği altında başladı.
Karşılaşma ilk andan İtibaren çok hareketli geçiyordu, Celâlin çektiği el enseler İsveçliyi bir hayli sarstı. Bu sırada çok kurnaz olan İsveçU celâlin tatbik etmek İstediği sarma oyumlarından kendini kurtarmasını biliyordu.

I
Müsabakaların tafsilâtı
Saat 21 de ringe evvelâ İsveçliler, biraz sonra da bizimkiler çıktı. Evvelâ Beden Terbiyesi İstanbul Müdürü Vahyi Oktay, İsveçlilerin idareci ve güreşçilerine birer albüm, Türk idareci ve hakemleri İsveçln İdareci ve hakemlerine gümüş birer şekerlik, Güreş kulübünün antrenörü Hüseyin, İsveç takım kaptanına biiyük bir kupa ve güreşçilerimiz rakiplerine birer küçük gümüş kupa verdiler ve hep bir arada resim çıkardıktan sonra merasim sona erdi.
52 kilo: Ali Yücel -
Moller
Gecenin ilk karşılaşması orta hakemi İsveçlinin İdaresinde başladı, tik Hû dakika ayakta devam eden müsabaka, Alinin rakibini kolbastı oyunu He aşağı alması ve hemen köprüye getirerek 2 dakika 30 saniye gibi kısa bir zamanda sırtını yere getirmesiyle nihayettendi. Gecenin bu ilk zaferi çılgınca alkışlandı.
57 kilo: Kemal Özkan - Peterson
İkinci karşılaşma Celâlin hakemliği altında yapıldı. Eskişehirli ve kuvvetli bir pehlivan o-
İsveçli güreşçinin hali kalmadığı bâriz şekilde belli oluyordu, nihayet 13 üncü dakJkada rakibin! kuvvetli bir künde İle yere vuran Celâl üstüne abandı ise de isveçlinin altta ketslz kaldığı görüldü.
Gerek kü»denin şiddetinden ve gerekse hail kalmadığından baygınlık geçiriyordu. Doktor ve İdareciler derhal müdahale eltiler ve İsveçli güreşçi tedaviye çekildi ise de beş dakika zarfında baygınlığı geçmediğinden Celâl Atik 13 dakika 35 saniyede hükmen galip ilân edildi.
87 kilo: Yaşar Doğtı-Johan Wong
Yedinci müsabakayı milli takımımızın göz bebeği ve en kuvvetli güreşçisi Yaşar Doğu,
hare-
Kuvveuı güreşçisi iBjar uogu, İsveçli hakemin idaresinde yaptı. İlk andan itibaren ataklara başlıyan Yaşar üçüncü dakikada kuvvetli bir kafa kol ile isveçliyi altına aldı. Yaşarın acı kuvveti altında ezilen İsveçli mağlubiyeti kabul elmiş vaziyette güreşiyor ve üstün gayretini tuş olmamak için sarf ediyordu.
Yaşar üstte İsveçli altta devam eden müsabaka çok çetin geçiyor ve dakikalar İlerledikçe Yaşarın hâkimiyeti bâriz şekli alıyordu. Güreşin son dakikaları ayakta geçti. V» bu arada İsveçli kaçtı. Yaşar ta-klbettl ve 12 inci dakikada hesaplı bir künde ile rakibini tekrar altına alan Yaşar 12 dakika 31 saniyede İsveçlinin sırtını yere getirerek tuşla ga-11 p geldi.
Ağır sıklet: Bektaş Can - Antonsson
Gecenin son karşılaşması ha- -kem Alpta İdaresinde yapıldı. Ağır sıklet güreşçisi olmadığı halde dünyanın en sayılı pehlivanı olan İsveçlinin karşısına çıkan Bektaş kendirinduj ümit edilmiyen bir varlık gösterdi ise de beşinci dakikada İsveç- ' linin güzel bir kıfa kol kap-masJyle alta düştü. Ve tuşa gelerek mağlûp oldu.
Bu müsabakadan sonra İsveçli Antonson'a en teknik güreşçi kupası verildi ve bu suretle dün geceki müsabakalar 3-5 güreşçilerimizin galebesiyle sona erdi.
Şati TEZCAN
Ankara 14 — Büyük Mîllet Meclisinin bugünkü gündeminde iki sözlü soru vardı. Van Mil-; letvekill Muzaffer Koçak'ın ,-------------------------‘ ve
erzak nakliyâtı hakkında Milli Savunma Bakanlığından sözlü sorusuna Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır şu cevabı verdi:
«Arkadaşımın sorduğu sual, Vandan Başkaleye yapılan askeri nakliyata ait muamelenin cereyan tarzıdır.
Van hudut tugay komutanlığından bu meseleyi sorduk. Gelen cevapta, İşbu nakliyat İşinin 949 mayısında eksiltmeye konulduğu, en müsait flat olarak kilosu 6 kuruş 99 santim teklif edildiği ve fakat bu flatln orduca pahalı görülerek kabul e-dilmediğl, bunun iizp, ‘ne ikinci ve üçüncü defa açılan eksiltmelere laiç talip zuhur etmediği ve nihayet 949 ağustosunda bir kere daha yapılan eksiltme sonun da en ucuz flat olarak 8 kuruş 75 santim üzerinden bir kışını nakliyatın kolorduca ihale edildiği bildirilmiştir.
Görülüyor ki, ilk reddedilen fîatle, son ihale fiati arasında yetmiş para kadar bir fark vardır. Şüphesiz kİ, daha ucuz ve daha müsait flat elde etmek maksadiyle yapılmış olmakla
beraber, biz ordudan o muamelenin Istinad ettiği sebepleri İncelemek üzere aynca sorduk.ı
İkinci soru gene Muzaffer Ko-çak'ın İran sınırında yapılmakta olan soygunculuk ve talanın önlenmesi kin ne gibi tedbirler alındığına dair içişleri Bakanlığından sözlü sorusu idi. İçişleri Bakanı Emin ErlşirgU, bu soruya cevaben demiştir ki;
«İranlI çapulcuların yıllardan beri bazan hududumuzu a-şarak çapulculuk yapmağa teşebbüs ettikleri doğrudur, Bütün İran hududuna şaml! olmak üzere bu vakalar, dlgcc senelere nazaran azalmış olmakla beraber 943 yılında da olmuştur. Bundan hükümet de müteessirdir. İçeride ve hudutta emniyet tedbirleri kuvvetlendirilmiş bulunuyor. Fakat, bu vakaların tamamen önlene-memeslnln sebebi dost İran ve Irak hududunun hemen hemen yalnız bizim tarafımızdan kontrol edilmesinden ve bu hududa taalluk eden bazı muahede hükümlerinin lşllyememesin-veya kâfi gelmemesin den ileri gelmektedir. İran ve Irak hükümetleriyle müşterek olarak alınacak tedbiri neticesinde ö-nümüzdekl sene zarfında bu hâdiselerin önüne geçileceğini ümid ediyoruz.»

Hâkimler kanunu
Tasarı, ikinci müzakeresini müteakip kabul edildi
Ankara 14 — Hâkimler kanununun bazı maddelerini tâdil eden tasarı Büyük Millet Meclisinde ikinci müzakeresini müteakip kabul edilmiştir.
Yalnız bu ikinci müzakerede biri Şakir İbrahim Hakkı oğlu, diğeri de Sait Azmi Feyzi oğlu. Kâmil Baran. Müştak Aktan ve arkadaşları tarafından yapılan İki teklifle 51 inci maddenin yeni tasandan çıkarılıp eskisinin ipkası, ancak üçüncü ve ikinci sınıf yargıç ve savcılıkta on sene hizmet etmiş o-lanlann yeni cetveldeki 100 lira aylığı alabilmesi idi. Bu iki madde de bu şeklide kabul o-lunduktan sonra tasarının u-mumi müzakeresi bitmiş ve bul edilmiş oldu.
ka-
Spor ve Sergi
sarayı
Sarayın yanında bir duvar çöktü, bir at enkaz altında kaldı
Taksimdeki Sergi ve Spor Sarayının çıkış kapısının sol tarafında bulunan duvar dün gece saat yirmi iki buçuğa doğru hava alnıa boşluğu üzerine çökmüştür. Bu sırada, orada bulunan süvari polis memuru Osman Yılmaz’tn- «Yılmaz» 1-slmll bir atı çöküntü altında kalmış ve hâdise yerine gelen. Sergi Sarayı müstahdemleri ve diğer zabıta memurları hayvanı çöküntü altından alamamışlardır. Nihayet itfaiyenin tahlisiye grupuna başvurmuşlardır. Bu grup bir hayli uğraşmış ve zemin katta bulunan bir helanın penceresi sökülmek şuretile at buradan cıkar-ttiabilaıiş. hayvan hastanesine gönderilmiştir.
Binadaki bu çökme hâdisesi etrafında tetkikat yapılmaktadır.
C.H.P. Zonguldak 11 kongresi
Zonguldak 14 (Akşam) — C.HJ», İl kongresi 121 delegenin ve binden fazla partili dinleyicisinin önünde İki gün devam ederek bugün bitti. Kongrede gerek Zonguldak ve ZonguldaklIları. gerekse bütün milleti alâkadar eden çeşitli mevzular üzerinde durulmuş ve samimî konuşmalar yapılmıştır. Kongrede bulunan parti müfettişi Abldln Ege Zonguldak milletvekilleri Halk Parti-sile bu parti hükümetlerinin çalışmalarım ve başarılardım belirtmişlerdir.
CiIJ5. yeni il İdare kurulu başkanlığı İçin yapılan seçim-, de 121 delegenin 117 sine reyle eski idare heyeti başkam Dr. Esat Tanyeri İntihap olunmuştur.
I
İnşaat fakültesi talebe cemiyeti kongresi
Yeni teşekkül eden Teknik üniversite İnşaat fakültesinin Talebe cemiyeti ilk kongresini 17 aralık 949 cumartesi günü saat 14,30 da Teknik üniversitenin yeni konferans salonunda toplanacaktır.
Geceleri klakson çalınmıyacak
Dün yapılan seyrüsefer toplantısında işaretler ve gece karanlık bastıktan sonra klâkson çalınmaması ve gündüzleri de hafif çalınması hakkında karara varılmış ve komİByon toplantıları bitmiştir.
C.H.P. vilâyet kongresi
Bu ayın 26 smda yapılması kararlaştırılan CHJP. vilâyet kongresi ayın 30 na tehir fiti llmlştir. Buna sebep de kongrede hazır bulunmak üzere davet edilen Başbakan diğer Bakanların ayın 26 smda toplanacak olan Sivas kongresine gitmeleridir.
Ay sonunda yapılacak C.H.P, vilâyet kongresinde Başbakan Şemseddta Günaltay ile Bakanların ekserisi hazır bulunacaktır. Hükümetin İcraatı etrafında Başbakan ve Bakanlar izahat vereceklerdir.
İnşaat kalfaları derneğinin toplantısı
Dün saat 15 te Eminönü Halkevlnde yıllık kongrelerini yapan İnşaat fakültesi derneği 4585 sayılı kanunla kalfalara verilen salâhiyetin, bir yönetmelikle ortadan kaldırılmasını protesto etmişlerdir. Bundan sonra İdare heyeti seçimi yapılmış ve şu zevat idare heyetini teşkil etmişlerdir:
Mustafa Kara. İbrahim Öz-yeğlt, Adnan Yeğin. Kemal Yılmaz. Basan Celasun, Nuri Yükselten. Süleyman Akgün. Mustafa Büyük.
Cumhurbaşkanının dünkü kabulleri
Ankara 14 (AA.) — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bugün Çankayada Ankara Pazar bucağından gelen Osman Bilginin başkanlığındaki sekiz kişilik bir heyeti. M. Kenıal Paşadan gelen Belediye Başkanı Musa U-zel başkanlığında Belediye üyesi Fehmi Durumbey. Belediye üyesi Yusııf Ziya Birinci elden mürekkep heyeti, Ordu ili Belediye Başkanı Ali Rıza Gürsoyu kabul buyurmuşlardır.
Seçim kanunu tasarısı Meclise veriliyor
Ankara 14 — Yeni seçim kanunu tasarısı bir iki güne kadar Büyük Millet Meclisine verilecektir.
İzmit tepelerine kar yağıyor
İzmit M — Bir müddetten beri İyi giden havalar birdenbire • I soğumuştur. Dün geceden beri ı Keltopeyo kor yağmağa başia-i dx.
Gelir vergisi
(Başlatalı 1 inci sahifede)
10 — 949 takvim yıh İçindeki satışları altı bin lirayı aşan madenciler.
11 — Alelûmum kolektif ve komandit şirketleri ortakları;
12 — Esnaf muaflığından faydalanmak İstemediklerini 1 ocak 950 sonuna kadar bağlı oldukları vergi dairesine bildirmiş olanlar;
13 — ikrazat İşleriyle uğraşanlar.
Bütün bu mükellefler. 1 ocak 950 tarihinden itibaren elde
dt'ceklerl kazanç ve İratlar üzerinden mutlak olarak gelir vergisine tabi tutulacaklarından, bu tarihten itibaren ocak, ayı Sonuna kadar tutacaktan defterleri noterlere tasdik ettireceklerdir.,
e-
15 Aralık 1949
AKŞAM
Sahlfe 3
AK Ş AMafetAK $ AMy|
İyi işçi
Turizmin inkişafı
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Türk işçisinin — prensip olarak — iyi işçi olduğuna şüphe yoktur. Bu, yalnız bir «edebiyat», bir «nutuk», bir «palavra» cümlesi değildir. Samimiyetle kaniim: Türk işçisi, — prensip olarak — iy işçidir.
Çiînkü .»musikişinaslık gibi, şairlik gibi-, hatiplik gibi, artistlik gibi, «iyi işçilik» de derme çatma bir şey olamaz. Mutlaka dedelerden gelmiş bulunmalıdır, Bunun bir irsiyet, bir görgü ciheti mevcuttur. Garbın iyi ipek, iyi yün dokuyan, dakik makine yapan şehirlerinde «iyi işçiler» hep dededen toruna bir şeyler bırakıyorlar. Oraların _ .
faikıyeti bu sebeptendir^ bunun İçin doküman
- - "" toplayıp, İşlemek ve yaymaktır.
Dışarda okuyan talebelerim İzden de bu hususta faydalanılacaktır.
Üçüncü gaye Türklyenln lâyık olduğu duruma yükselmesi için, cemiyet kusurlarının tespit ve izalesini, şehirlerin şehircilik, mimari ve estetik bakımlarından tenkidini, mahalli renklerin belirtilmesini, turizm sanatlarının inkişafını temin etmektir.
Kırk bin yüksek tahsil talebemizin seyahat İmkânları vc ecnebi talebe seyyahların Tür-klyeyi ziyaretleri şimdiden programlanmıştır. İlkbahar ve yaz aylarında Avrupadan pek çok talebenin memleketimize gelmesi temin edilmiştir. Hükümetimiz tarafından mübadele esası kabul edildiği takdirde talebelerimiz de dışarda tetkik seyahatlerine imkân bulacaklardır.
Turistlerin, her sahadaki güçlüklerini halledecek, kültürlü mihmandarlar hazırlamak üzere. lisan bilen talebeler için, bir kurs açılacaktır.
Şehirlerimizin, teşekküllerimizin, Avrupa ayannds, broşür, harita, reklâm afiş va. gibi ihtiyaçlarını başından sonuna kadar, yapacak olan atölyemiz hazırlıklarını tamamlamış ve faaliyete geçmiştir. P. K. 2081/ Beyoğlu, adresini, ihtiyacı olan şehir ve teşekküllere hatulatı-
Pazartesi günü Ankara'da toplanacak olan Turizm Danışma Kurulu’na iştirak ederek, gençliğin görüşlerini belirtmek mümkün olabilecektir.
a Türk İSriHfraSaki makine medeniyeti, seri halinde u-cuz ithal edilen tapon eşya, açık gümrükler, kapitülâsyon şartları, bizim zanaat-kârlarımızı tariimar etmiştir. Fakat Türk işçisinin mimarîden kumaşlara, çinilerden boyalara kadar eserleri hâlâ şehirlerimizi, müzelerimizi, hattâ Garp müzelerini süslüyor.
Ananemiz vardır, tarihimiz vardır, irsiyetiıniz vardır, parın aklarımız iyi işler, gözlerimiz iyi seçer, zevk sahibiyiz, Bir aralık bir tarihî duraklamadan sonra, yeni bir imla inkişaf edeceğiz, e-diyoruz, edebiliriz. Şimdi kendi halimizden memnun olmasak bile — (ki âlâsı ol-, mamaktır) — ileride bütün dünyayı gene tatmin edebiliriz.

Bu uzun mukaddemeden sonra, gelelim asıl mevzuu-Jnuza:
Kendi kendimizden çok şikâyetçiyiz. Bir bina yaptıran, b>r makine kurduran, hattâ musluğunu, sobasını tamir ettiren, kâfi netice a-lamadığma kanidir. Piyasadaki mallar da şimdikinden her halde daha itinalı, daha âlâ, daha hâlâ olabilir.
Şimdiki aksaklıklarda, İçtimaî ve iktisadi birçok sebepler de vardır elbette. E-ger işçi dalıa insanca ikametgâhlarda oturup, daha kifayetli gıda al^bilse, tabii ve medenî ihtiyaçları her bakımdan tatmin edilse, semere yüksek olur.
Türk işçiliğini verim ve kalite bakımından daha se-viyelendirmek için içtimai vc iktisadi şartları ona göre ıslah etmek lâzımdır. Akla aynı zamanda, isçileri ve za-naatkârları heveslendirecek bazı çareler geliyor:
Sairlere, musikişinaslara vesair münevver meslek erbabına — İnönü Armağanı gibi — bavı mükâfatlar, .ikramiyeler veriyoruz. El işçileri hakkında da seneden seneye böyle mükâfatlar tahsis etsek... Bunu da devlet değil, o şube ile ilgili müteşebbisler yapsalar... En iyi tesviyeciye, en iyi tornacıya, en iyi mürettibe. en iyi vatmana, en iyi şoföre, şehirdeki en iyi sobacıya, en iyi elektrikçiye, en iyi garsona illi illi, her sene, törenle mükâfatlar verilse serbes rekabet iktisadının bu tezahürü de memlekette göze çarpar. Ve memleket, bir iş memleketi halini alır.
Bir iktisadi canlılık lâzımsa, manivelalarından biri de bu olsa gcrektiı.
(Vâ - Nû)
Millî talebe federasyonunun turizmi geliştirmeğe matuf üç gayesi
Türklye Milli Talebe Federasyonu Turizm Komisyonu, üç gayeyi gerçekleştirmek için, faaliyete geçmiştir. Birinci gaye, iç ve dış talebe tetkik seyahatlerinin çoğalmasına; bu seyahatlerin daha intizamlı daha verimi! daha faydalı olmasına; karşılıklı spor sanat ve fikir temaslarının yapılmasına çalifc-maktır. cır propaganda
Hür fikrin zaferi
Ahmet Emin Yalman VATAN da yazdığı makalede Yeni Zelândada liberallerin kazanmasından bahisle diyor kİ:
Gelecek İngiliz seçimlerinin neticesi ne olursa olsun, şimdl-,den şurası muhakkaktır kİ vasilik sistemleri üzerinde yapı-lan tecrübeler her tarafta menfi neticeler vermiş ve insanlık hesabına hür fikrin yolu her zamandan daha şanlı ve şerefli bir şekilde açılmıştır.
*
Biz bu işleri
yanan---------’’"uı ma-
__—ic TKaradcrüz sahillerinde hububat sıkıntısından bahisle diyor ki:
Memleketin bu hale sinde, bir kısım halkın rece ıstırap ve sefalete sinde iktidarı çeyrek miistemlren ve hiç sesi dan İdare edenlerin sorumluluğu yok mudur? Çeyrek asır yapmadıklarını şimdi yeni kalkınma ve devlet plânlan Ue yine bu zevat mı yapmağa himmet edeceklerdir. RaLf Karadeniz sözlerinin bir yerinde artık dayanamayarak: «Biz bu işleri yapamıyoruz» demiştir. Hakikaten bu cümle Halk Partisi Meclis Başkan.
gelme-bu de-düşme-asırdır çılana-
VA.
Terazi hileleri
Belediye iyi bir usul tatbik etmeğe başladı
Hüseyin Cahit Yalçın Amerikadan geldi
Filistin meselesinin Birleşmiş Milletler Genel kuruluna aksetmesi üzerine Uzlaştırma komisyonunda Tiirk delegasyon reisi bulunan B. Hüseyin Cahit Yalçın, Amcrikaya Gitmişti, Hüseyin Cahit Yalçın dün uçakla yurda donmuştur.
Umumî pazar yerlerinde çeşitli mal satan satıcılardan, bazılarının ucuza mal satmakla müşteri celbine muvaffak oldukları fakat tartıda hile yaparak halkı aldattıkları İçin u-mumî pazarlara pek rağbet e-dllmedlğl anlaşılmaktadır.
Belediye, umumi pazar yerlerindeki satıcıların terazilerini sıkı bir şekilde kontrol ettirmekte İse de satıcı hilelerine yine mani olamamaktaydı. Tav siye edilen bir usul dün İlk defa Sııllanahmette kurulan çarşamba pazarında tatbik edil -iniştir.
Dün bu pazar yerine bir ıı-mumî terazi konulmuş, başına da bir belediye polisi oturtul -muştur. Belediye polisi, halk -tan isteyenlerin aldıkları malları tartarak satıcının terazi hilesi yapıp yapmadığını kontrol etmiştir, Bu umumî teraziler diğer pazar yerlerine de teşmil edilecektir.
VİConservatuar Türk musikisi konseri
Konservatuar tarafından verilmekte olan Türk musikisi konserlerinden dördüncüsü eski ve yeni eserlerden mürekkep zengin bir programla önümüzdeki 20 aralık sah günü saat 18 de Şehir Komeci tiyatrosunda verilecek ve bu konserde NEVA ıaslı İcra edilecektir.
ağzında, eski tâbir İle bir «ln-takı hak» yani doğrunun apaçık ifadesidir. Halk Partisinin en mühim rükünlerinden biri bunu böyle söyleyince daha silik ve tâli elemanlara aynı vadide söz söylemek fırsatı a-çılmış ve meselâ bütün kabinelerin en zayıf İcraatım bile alkışlamağı ve müdafaa eyle-neyl kendisine1 bir şiar edinmiş olan Salın Diletme de Or ta Anadolıınun, Karadeniz kıyılarından daha az müşkül bir durumöa olm»-’' • eî’’
Partisi İktidar
— "sandalyesini terketınek İçin en ufak bir heves duymuyor ve ilerisi için kalkınma ve plânlar hazırlamakla meşgul oluyor. Bu kadar mantıksız bir siyasî dürüm galiba dünyanın her hangi bir yerinde görülmüş değildir,
iç ve dış politika
YENİ İSTANBUL bu başlıklı makalesinde diyor ki:
Eğer piyasa iyi çalışmış olsaydı, bütün hesaplarını, devletin «hatalı» iktisat ve maliye politikasına değil, İktisat ve mâliyenin değişnıiyen kaidelerine istinat ettirir vo bu tak-"dirde meselâ, devletin mevzua-1
vekilinin tı müsaittir diye, uydurma aa- mak lâzımdır.
nayl tesislerine geçmez yahut uluorta istihlâk eşyası İthalâtına teşebbüs etmezdi.
Bir zamandan beri, her iki taraf hatasını anlamıştır. Müfrit görüşlülere göre, açık İle zararı, ya piyasa uğurna devlet yahut devlet uğruna piyasa ödemelidir. Halbuki, şu sırada en doğru hareket, her iki taratın, memleket menfaatini düşünerek birbirine yardım etmelidir. çünkü bu seferki CHP. Grup müzakeresini
- -r-i.ıştır, o da şu kİ, tam yeni bir Devlet plânının tanzimi ve bunun için de bir plân dairesinin tesisi düşünülmekte olduğu ve bu bahiste hattâ bir miktar Amerikan yardımının da temin edilmiş bulunduğu bir sırada, bu sefer de kendi bölgeleri adına konuşan milletvekilleri, iktisadi midir değil midir meselesini hiç nazan itlbare almadan, ne bahasına olursa olsun, kendi bölgelerini yeni Devlet plânına sokmak niyetlisidir.
İşte, bu bakımdan, Başvekil yardımcısının, hem, tesis edilecek dairesi 11e birlikte ekonomik vasıftaki bir Devlet plânından hem de bu işin bölgeler arasında bir çekişme mevzuu yapılamıyacağından bahis beyanatını, takdir Ue karşıla-
Köprü mü, Tünel mi?
Bu iş için her şeyden evvel sondaj ameliyatı ile denizin dibinden itibaren 40 - 50 metre aşağıya kadar tabakaların.
tabiatını tetkik etmek lâzımdır
Yevmi gazetelerden biri İstanbul un büyük bir ilıtylacının Anadolu ve Rumeli yakasını birbirine bağlayacak bir köprü olduğunu yazıyor ve doktor Lütfl Kırdarm bütün gayretine rağmen bunu başaramadığını vc belediyenin imar müşaviri M. Prost'un İstanbul un manzarasını bozar endişesi!© bu teşebbüsten Valiyi caydırdığını bildiriyor.
Avrupa Ue Asyayı bir yol ve demlryol köprüsü İle birbirine bağlamak dünya çapında ehemmiyeti haiz bir meseledir. Hele bu İrtibat meselâ Üsküdar-Kabataş veya Üsküdar - Saraybumu arasında tesis edlle-bllse bunun îstanbula ne büyük faydalar sağlayacağını ve şehrin bünyesinde ne büyük İnkılâplar tevlit edeceğini tahmin ve tasavvur etmek bile güçtür.
Su, kanalizasyon, seyrüsefer ve İlâh gibi medeni bir şehrin bin bir türlü miibrem İhtiyaçlarını temin edemeyen dnr bütçeli ve bir milyon nüfuslu bir şehir belediyesinden bu mu-] azzam işi beklemek büyük bir hayale kapılmaktır.
şehrin manzarasını bozar en-dlşeslle M. Prost'un Valiyi bu köprü teşebbüsünden caydırdığı doğru değildir. Şehircilik hususundaki ihtisası dünyaca tanınmış olan bu zat bilâkis 10 Ağustos 1937 tarihinde belediyeye verdiği raporda bu köprünün ehemmiyetinden bahse-1 derek köprü mevkiinin nerede I olması lâzım geldiğine dair bir , çok mütalâalar serdetmlş ve neticede en muvafık köprü mevkii nl tespit vc etüt ve proleterini hazırlamak üzere mütehassıs bir heyetin teşkilini teklif etmişti.
İstanbulun bütün ihtiyaçlarının üstünde yegâne büyük ihtiyacı bu köprü değildir. Şehrin bundan yirmi sene sonraki nüfusu bile bu köprüyü kârlı ve rantabl bir İş haline getiremez,
Avrupayı Asyaya bağlamak meselesini bir devlet İşi olarak hükümet ele almalı ve memlekete bir İş ve çalışma sahası açmak ilzere meselâ Amerikan sermaye ve yardımından İstifade çarelerini aramalıdır,
Rumeliyi Anadolu yakasına ne suretle ve hangi! noktada' bağlamak muvafık olacağı hakkında bir köprü mühendisi sı-1 fatllc aşağıdaki satırları yazmağı faydalı buldum:
Bu irtibatı temin İçin akla —......... —mv, aıuouıua ou —— •»——-
I köprünün yapılması rica edil-' sl neticesinde yangının büyü-' mis o da (Gecen hafta vah.»»,' mesl önlenmiştir.
rinde bir köprü, t»ır firma bana müracaat ede-
2 — Üsküdar İle Kabataş ve- rek İstanbul 11c Üsküdar araya Üsküdar İle Saraybumu ara- ];
sında bir köprü,
3, — Deniz altından geçecek';
bir tünel.
Boğazın en dar yeri Rumeli- otursa ou etuuer meyoana çı-hlsan civarıdır. Edime - Istan-‘karacak, biz de bu firmanın tek-bul hattını Florya’dan evvel bir variyantlâ ve Halici menba tarafında bir noktadan geçerek Rumelihlsarma getirmek ve Haydarpaşa hattını da Anado-luhtsarma bağlamak kabildir. Bu İki nokta arasında açıklık beş yüz metre kadardır. Orta ayağa lüzum olmadan ve deniz seviyesinden kırk metre yukarıdan tek göz bir köprü inşa edilebilir,
Üsküdar İle Kabataş veya Saray burnu arasındaki mesafe bin beş yüz metre civarındadır. Bu mesafeyi bir açıklıkla geçmek lâzımdır ve asma köprü düşünülmelidir. Rumeli hattını kısmen açıkta ve kısmen tünel halinde 30 rakımına çıkarmak ve Ayasofya İle deniz veya Cihangir ile deniz arasında bir noktaya getirip buradan köprüye girmek mümkündür.
Deniz altından bir tünel ile veya bir çelik boru ile iki sahili birleştirmek kabildir ve metin başka gaileleri arasında fikrimce en muvafık hal sureti de bu olabilir.
Hülâsa olarak diyebilirim ki bu İrtibatı Boğazda ve Rumelihisarı civarında temin etmek en elverişlidir.
1 Bu işin hakikat sahasına çı-! kabilmesl İçin İstanbul belediyesi, mütehassıs bir heyete, evvelâ sondaj, etüt ve projeler yaptırıp İnşaatın maliyetini tesblt etmelidir. Ondan sonra işin finansmanı İçin ecnebi sermayesinden istifade etmeğe ve hükümetin yardımını İstemeğe teşebbüs etmelidir.
İktisadi bakımdan olduğu kadar siyasi balcımdan da fevkalâde ehemmiyeti olan bu teşebbüse, Belediye Reisi 1_________
Fahrettin Kerim, hükümetin alâkasını çeker ve finansmanını temin edebilirse hakikaten İsmi tarihe geçecek bir şöhret kazanmış olacaktır.

İstanbul gazetelerinin 12 Aralık 1049 tarihli nüshalarında .............—.............. —
İstanbul-Üsküdar köprüsü hak- 2a evi bir yangın tehlikesi atkında yazılar okudum. Vali latmıştır. Mutfak odasındaki a-Fahrettln Kerim Gökay Üskü-' leşlerin tavana sirayet etmesi dan ziyaretinde kendisinden' neticesinde yangın başlamış, muhtelif dilekler arasında bu fakat itfaiyenin çabuk yetlşme-
şuada bir köprü kurulmasını teklif etti. Bu hususta etütler yapılmasını emrettim. Köprü mii, tünel mİ hangisi faydalı olursa bu etütler meydana çı-
lifine cevap vereceğiz) demiş -. tir.
Valinin bu surette mütalâa beyan etmiş olmasını tahmin etmiyorum, zira böyle bir köprü . ve tünel etüdü kolay bir İş değildir. Her şeyden evvel Saray-. burnu ile Üsküdar arasında : sondaj ameliyatına başlamak ve takriben 60 metre su derln-. İlcindeki deniz Kar'ından itibaren kırk elli metre aşağıya kadar tabakaların tabiatını tetkik etmek lâzımdır.
Böyle bir sondaj Jşl Meşrutiyet devrinde Nafıa Nezareti tarafından bir ecnebi şirkete tevdi edilerek bir çok maklnalar : ve edevat getirtilmiş ve Kızku-lesl civarında birinci sondaj deliği açılmıştı. Hattâ şiddetli bir lodos fırtınası esnasında sondaj gemlsile alât ve edevat bir miktar hasara da uğramıştı.
Biiyiik masraflara lüzum gös-, teren bu iş o zamanki hükû-
Ankara’da mühim toplantılar
İktisadî muhtelif meseleler görüşülecek
Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı bugünlerde memleket ticaret ekonomisini İlgilendiren bazı mühim meseleler hakkında âcil kararlar almak maksadıyla se-,, i_-jıuıraTclâıı bu-
gün Ankara’da Bakanlıkta yapılacak ve memlekette mevcut demir sanayiinin durumu görüşülecektir.
Bilindiği gibi son zamanlarda dünya piyasalarında demir fl-atlarınm büyük bir hızla düşmeye başlaması üzerine yerli demir sanayii ciddî bir buhrana girmiş ve bundan kısa bir müddet önce kilosu 70 kuruş olan demir fiatı nihayet geçen hafta 22 kuruşa kadar düşmüştür. Bu vaziyette bütün demir sanayicileriyle ellerinde stok demir bulunduran demir tüccarı zarar etmeye başlamışlardır. Bir kısmının bu gidişle İflâs etmesine tabii gözle bakılmaktadır.
Fiatların birdenbire anormal şekilde düşmesi üzerine yeril demir tüccarıyla sanayiciler Bakanlığa müracaat ederek meselenin ehemmiyetle ele alınmasını istemişler, bu sebeple Bakanlık bu mevzuda bir toplantı yapmaya karar vererek İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası, Bölge Sanayi Birliği ve Tüccar Derneğinden mümessil yollamalarını İstemiştir. Bu mümessiller, eksprese takılan ilâve bir vagonla dün akşam Ankaraya hareket etmişlerdir. Giden İthalâtçılar arasında Eyüp Ağaoglu, Haşan Tahsin, Mehmet Kara-mancı, Nlşanyan Gazaros. şükrü Malas, Emin Gür aç, sanayiciler arasında da Şaklr Zümre, Niyazi’Sezer. Simon Arkanyan. izzet Akosman, Haydar Kaymak, Orhan Faslner, Sıtkı Bütün. Seyfl Atabey. Hüseyin Gölek, He lya Boton, Mıgır şief-yan, Nakl Erenyol Fikret Eren-yol H. Çolakoğlu ve Hayrl ÇLngl vardır.
Bugün demir mevzuunda yapılacak olan toplantıda, demir ithalâtı karşısında yeril demir sanayiinin durumu görüşülecek ve İthalâtın tahdit edilip edilmemesi edilecekse nisbctl müzakere edilecektir.
Bu toplantıdan sonra, ayın 21 ine tesadüf eden önümüzdeki Çarşamba günü yine Ankara’da mensucat sanayicileriyle, ayın 26 sında da deri tüccar ve sanayicileriyle birer toplantı yapılarak yeril mensucat sanayicilerinin ve yerli deri tüccar ve sanayicilerinin dertleri görüşülecek, müteakiben Bakanlık her üç mevzuda da lüzumlu gördüğü kararları alacaktır.
ım.iTiııımj
Amerikadan gelen tarikat!


yarıda kalmıştı.
Köprü ve tünele alt sondajları yapmak üzere evvelâ bir 'sondaj firmasile anlaşmak ve bunlar İkmal edildikten sonra proje ve keşifler İçin beynelmilel bir Konkur açmak en münasip yoldur. Bir mütehassıs heyet bütün bunları hazırlamakla vazlfelendirllmelidlr.
Yüksek Mühendis Sait DEMİREN
Hilmi Uran Seyhana gitti
Ankara 1-1 — C. H. P. genel başkan vekili Hilmi Uran Seyhan 11 kongresinde bulunmak . ( üzere Ankaradan otomobille
Doktor (Seyhana hareket etmiştir. Hit-mİ Uran'ın bu kongrede yapacağı konuşmaya hususi bir c-hemmiyet atfedilmektedir.
Beledî teftişler
Dün Eminönü kazasında muh
telif beledi teftişler yapılmıştır. t Beyazitte bir garajın önüne bı-t rakılmış taşıtlar görülmüş, ce-. za zaptı tutulmuştur. Gedlkpa-t şa civarında bu suretle görülen taşıtlardan dolayı zabıt tutulmuştur. o havalide İki sinemada sigara İçenlerle gürültü ya-Z panlar hakkında da cezai muameleye tevessül edilmiştir. Teftiş ekipleri lld fırından ek-
mek numunesi alarak tahlil 1-
çln klmyahaneye gönderilmiş-
tir. Çarşıkapı tramvay durağı-
nın İlerisindeki noktaya bir I-şaret memuru konulması karar laştırılmıştır.
Kumkapı bucağı çevresi İçin-
de tamire muhtaç sokaklar da'Re,et> hal suretleri: | - — —.. ,
| tamir edilecektir- ] 1 — Boğazlçinln en dar ye-!™*5 0 1311 ^Öeçen hafta yabancı, mesl önlenmiştir.

Konya Cezaevinde yangın
Konya 14 — Dün Konya Ce-
Dil Kurultayı
Şehrimizden 29 öğretmen gidecek
Ayın 19 undan 23 ne kadar Ankara'da toplanacak olan dil kurultayına, kurultay tarafından şehrimizden 29 Türkçe ve edebiyat öğretmeni davet edilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı, dU kurultayının bu dâvetl üzerine bu yirmi dokuz öğretmene kurultayda bulunmaları için beş gün İzin vermiştir. Yol paraları kendilerine alt olacaktır.
D&vet edilen öğretmenler şun lardır: Kabalaş lisesinden Mehmet Oğuz, Salt Gökçe, Haydarpaşa lisesinden Halemi Senlhl Sarp, Mithat. Sadullah Sander, Abdi Tevfik Yegül, Hasköv Yel-degirmenl orta okulundan Ali Sadullah, Çamlıca kız lisesin -den Naci Eker, Taksim lisesinden şerif, Oclenbev! ortadan Şadiye ötügen, Çapa lisesinden Namdar Rahmi Karatay, Ûernal Gültekln, Orhan Rıza Aktunç, İstanbul erkek lisesinden Tabir Nejad, Kadri Bayraktaroğ-lu, Sadeddin öztüzümen, Bubi Aytaç, Hakkı Süha Gezgin. Ali Haşmet Kırca, Galatasaray lisesinden Saffet Rona, Sabrl Uçsam, Recai Cin. Hüsnü Gürdeniz, Fatih kız ortadan Celâl Alnıgenlş, Beyoğlu kız lisesinden Pakize Akant, Muhilse Özlüzümen, şükûfe Nihal. Üsküdar ortadan Fehmi Caner, Beykoz ortadan Ahmet Tevfik Tarım, Gazi Osmanpa-şadan Zeliha Özen.
Amerikadan naylon mamulatı gelir, Amerikadan dolar gelir, Amerikadan çeşitli yardım malzemesi gelir ve bu malzemenin her parçasının ardı sıra dörder, beşer kişilik kontrol heyetleri geLir; Amerikadan btığdav-un^gelir, Amerikim alınan yontarca liravaneleri gelir. Amerikadan hindi gelir;: hulâsa, Amerikadan pek çok şeyler geldiğini biliyorduk amma günün birinde Yeni-dünyadan bir mezhep, bir tarikat geleceğini hatırdan geçirmezdik.
Meğer Amerikadan yaptığımız ithal metalan arasında bu da varmış. Bayanlarımızdan biri de Amerikadan bir tarikat getirmiş.
Gazeteden öğrendiğimize göre, aslında pek yeni değiL* LJ miş. Sayın bayan bundan û_ otuz yıl kadar evvel yaptığı CM Amerika seyahatinde bu ta- m— rikatla alâkadar olmuş, ü- O zerinde esaslı tetkiklerde c bulunmuş, fakat bizde faa- Q Liycti gecikmiş. •—
Ne ise, şükürler olsun ki, J-geç kalmakla beraber sayın CD bayan İstanbulda kendine ** müritler peyda edip bir ce- (D miyet kurmağa muvaffak (D olmuş. J5:
Bir arkadaşa bizzat verdi-ği izahatı Cumhuriyet gaze- _Q tesinde dikkatle okudum. —-Cemiyetin adı «Soroptîmistn imiş* Lâtincede «Soros» 4ü hemşire demekmiş, «Opti- C0 mist» de (dünyayı iyi gö- JD ren) mânasına gelirmiş. İş- / > tc bu iki kelimenin birleş-mesıyle, kökü gibi adı da dışarıdan gelen (Dünyayı daima iyi gören hemşire) kulübü ortaya çıkmış.
Başımızdaki bin bîr gaile arasında göz açıp dünyaya bakacak halimiz yok, hiç değilse kendi etrafımı biraz toz pembe görmek iştiyakıy-le şu tarikata sülük hevesi bende de uyanır gibi olmuştu amma cemiyet âzalığının yalnız Havva kızı hemşirelerimize inhisar etmesi bu arzumun tahakkukuna imkân vermedi!
Tarikata intisab etmek is-tiyen bayan hemşirelerimiz için bile kabul şartlan pek ağır. Cemiyete girecek bayanların mutlaka birer meslek sahibi olmaları içab ettiği gibi aynı meslekten İki bayan âzalığa kabul edilmi-yormuş. Meselâ cemiyette iki doktor veya iki öğretmen âza ya raslanamazmış. Bunun sebebini pek kestireme-dim; acaba sohbet esnasında birbirlerinin ağzından sözü kesip almasınlar da her üye kendi mesleği üzerinde enine boyuna, rahat rahat, dilediği gibi konuşsun diye mi böyle bir tedbîre baş vuruldu?!...
Cemiyetin gayelerini, kadınlar arasında iş birliğini kuvvetlendirmek, bayanların meslek halatında yükselmelerini sağlamak için çalıştıklarını anlatan sayın bayanın bir cümlesi zihnime takıldı. Gazeteci arkadaşa şöyle demiş:
«— Gördüğünüz gibi, ayda bir defa toplanıp dertleşiyoruz.»
Ve minelgaraip! (Dünyayı daima iyi gören) insanların başbaşa verip dertleşecek dertleri de olur muymuş?
Bunu düşünürken meşhur çoban hikâyesini hatırladım. Bilirsiniz ya, devrin hükümdarı hastalanmış; «Dertsiz bir adamın gömleğini giyersen iyileşirsin» demişler. Hükümdar dört bucağa adamlar salmış, aramışlar taramışlar, dertsiz bir dam bulamamışlar. Nihayet dağ başında bir çobana sormuşlar:
«— Senin hiçbir derdin vaT mı?»
Cevap vermiş:
«— Ne derdim olacak? Kavalımı çalar, koyunlanmı otlatırım. Başka hiçbir düşüncem yoktur.»
Sevinmişler;
a— Öyle ise gömleğini ver de hükümdara giydirelim.»
Demişler. Çoban omuz silkmiş:
— Benim sırtımda gömlek vok ki hükümdara vereyim!
Cemal Refik
15 Aralık 1549
Sahi re 4
AKŞAM

»

İL
Bir mütehassıs bu hususta ne diyor? — Bu cereyan daha pahalıya mı malolacak?
Sipariş edilecek yeni
Eski hikâyelerden
gemileredair
ç&Lolafc.unda kurulan elektrik santralından İctanbula çere yan verilmesi kararlaş ünUııif w bu maksatl ı viıeude getirilecek tesisat bir ay kadar evvel bir Amerikan şirketine ihale edilmiştir. Eubank tarafın -dan tanzim ve İdare edilen bu işlerde büyük bir ketûmlyet gösterildiğinden silah tarağa
fabrikası çalışıp dururken, hattâ bir yandan da ıslâh ve tevsi olunurken çatalağzmdan ts-_ tan bula 15 milyon liraya mtti olad!*İJ söylenen yeni bir hat tesisine fi» lüzum olduğu sorulduğu gibi or*i*n getirilecek elektriğin de 8ilahtdî>»£ada -tlhsal olunandan çok daha 2a* halıya mal olacağı ve bu yüzden elektrik Hallerine «unlar yapılacağı Izrarla aöyienmekte -dlr.
Elde ettiğimiz malûmat İs-tanbuldn herkesin haklı olarak düşündüğü bu mahzurları bertaraf edecek derecede değildir. Ancak şehrimizdeki mütahaı-sıslann bu husustaki fikir ve mütalâalarına müracaat ederek meselenin aydınlanması üzerinde çalışmağı faydalı bulduk.
İsminin yazılmasını arzu etmeyen tanınmış bir mütahassı-simiz bu hususta şu izahatı verdi.
Çatala ğzından elektrik verilmesine lüzum var mı?
Çatal ağzı — İstanbul bava! elektrik hattının ihale edilmiş bulunması İstanbul halkım ve İstanbul Belediyesini ehemmiyetle alâkadar eden bir mevzudur.
Biliyorsunuz ki, İstanbul un cereyanını temin eden Silâhlar Santralı 1913 senesinde tesis e-dümiş emektar bir faorLkadır.. Ancak mütemadi takviye ve tev silerle şehrin elektrik İhtiyacını müşkülâtla temin edebilmek te ve fabrika ihtiyatsız olarak azami g ficiyle çalışmaktadır.. Bu şartlar altında Silâhtar santralı şehrin mütemadiyen ve muntazaman artmakta olan elektrik istihlâkini karşılayamayacak bir duruma gelmiştir
Islan bulun elektrik ihtiyacını karşılamak için muhtelit imkânlar mevcuttur. Meseleyi şehir ölçüsünde mütalâa edersek iki hal çaresi mcvzuubahs olabilir
II SiLJr.ar Sr "alının tevsii
2) îstaabulda yeni bir ter- , mik sanuatm t- isL
Jeolojik, teknik ve iktisadi bir takım maniler yüzünden Silâhtar Sa-iiralının arlık tevsii mümkün olamayacaktır. Yeni1 bir termik santral Ese taş kö -mûrüe, İstanbul linyit rezerv-lerile veya linyitten istihsal edilecek hava gazile işleyecek bir tesis olabilir.
tstanbulon elektriğini temin etmek mevzuu memleket ölçülenle ele alınacak olursa geniş ve yeni İmkânlarla karşılaşılır. Türkiyentn elektriklen dirilmesi mes'elesinl memleket ölçüsü He ele alan elektrik Eşleri etüd 1-daresl 11e Etlbank. etraflı etiid-ierle yakıt ve su kaynaklarında kurulacak büyük termik ve Jdrolik santrallerden bütün mem lekeli tağdiye etmek kararma varmış ve bir - Tûridyeyl elektriklendirme - plânı hazırlamıştır.
İstanbul şehri bu plânın büyük İstihlâk halkalarından biri
belki de en başta gelenidir- Ça-talağzı - İstanbul havai etekt-rik hattı da bu plânın ilk merhalesidir. Bu bat inşa adildik -1 ten ifcior.ı ^ouatHü.uu fntfhîAfr ettiği enorjlrtm bir kısmını tja-talağzı santralı karşılayacaktır Elde bulunan neşriyata naza -ran ikinci merhale Kti tabyanın fearıyar mevkiinde bir idrollk santral inşası oiaozk ve şehrin mütebaki ccryanı bu santral -dan temin udilecekUT.
Alınacak elektriğin fiati
şimdilik bilinmeyen ve öğrenilmesinde laide bulunan bir çok hususlar arasında şu n( SûJar üzerinde durabiliriz:
Ev-îS'lik Çalalağzından isuın-bula verU&gfc enerjinin Istan -bulda maliyet i** Satış flatı ne olacaktır? Ancak bu ftat bize Zonguldak'tan enerji satiri idmanın İktisadi olup olmadığım gösterebilir. Şu hususu ehemml yetle tebarüz ettirmek lâzımdır W, bu maliyetin bu günkü Silâhtar fabrikası maliyetlle de-ğH fakat tstanbulda yapılabilecek bir yeni santralın muhtemel, standart maliyetlle mukayese etmek ve bu mukayese neticesini memleket elektrik ekonomisi İçinde değerlendirmek daha doğru olur.
Saniyen, tesis edilecek olan havai hat bütün teknik tedbirlere rağmen zaruri emniyet şartlarını ihraz edebilecek midir?
Nihayet, bugünkü İmkânlarımızla, büyük tesis masraflarına ihtiyaç gösteren Sarıyar Id-rolik santralının İnşasına başlanabilecek midir? Bu baraj ve santral inşa edilemezse 1955 ten sonra İstanbulun enerji ihtiyacı nereden sağlanacaktır?
Görüyorsunuz ki, şimdilik, sorduğunuz sualler karşısında ancak mes'rley! ana hatlarile vazetmek m(imkün olabilmekte dlr. Herhangi bir netice İstihracı ancak arzettiğim hususlarla daha bir çok meçhullerin bilinmesine mütevakkıftır.
S- G.
ıok-
Acele Satılık Apartıman
Pangaltı - Kurtuluş -Türkbey sokağı 144 No. lı dört katlı, konforlu, odaları geniş ve pek ferah havadar manzarası mükemmel dört daireli apartı-man satılık lir. Arkasında Bahçesi de vardır. Üst kat-takilere müracaat,
&«hlt Tlyulroao
Bb akşam
Saat 20.30 da
DRAM KISMİ
PARA UĞRUNDA
Yazan: Nahid Sırrı Örik KOMEDİ KISMİ NEMO BANKASI Yazan: L. Verneuîl Tûrkçea: Fehmi Ballaş.
L. Ay
husustaki bcyiAnti şöyledlr: iMarshaiI yardımında^ faydalanmak üzere hazırlaâ^ömn
projemizin muhtevası »rasıneri şu gemiler mevcuttur: Iİ-
1 — 5000 tonluk. 21 mil süratli 2 adet yolcu ve yük gemisi;
2 — Marmara ve körfez hattında çalışacak 1200 gro* tonluk, 17 mu süratli yolcu - yük gemisi; (Umumi müdürün beyanatında bunların kaç tane olduğu zlkredilm emiştir.)
3 — Şehir hatlarında çalışacak 18 mİ! süratinde 3 tane Ülev tipi vapur: (Bu gemiler hususi bir tarife İle Adalar ve Yalova hattında işUyecekler-
®r..ı
4 — Ayrıca şehir hattı gemileri; (Bunlar eski gemiler süratinde v® tipinde olacaktır. Bunların kaç tane oldukları da zlk-redilmemlştif- Cemil Parmanın beyanatından. Marmara, körfez ve şehir hatlarında çalıştırılmak üzere yaptırılacak gemilerin 8 tane olduğu anlaşılıyor >
5 — 2 si büyük, 2 sl küçük 4 araba vapuru:
0 — Bu gemilerden başka 27 tane muhtelif liman vasıtası,
7 — 5 tane deniz feneri, sis düdüğü, can kurların a motoru.)
Sayın Cemil Parman'm beyanatına göre yaptırılacak vapurların sayısı 17 dlr.

MUAMMER KARACA OPERETİ k y Maksimde Saat 20,30 da
J \ SİZİN SOKAK
xx(
Matineler: Cumar tesl pazar 15 te Pazartesi »Marnlan temsil toktur.
Bb »k'atn
Hollvud'un en çok sevilen, en fazla beğenilen çiftinin yarattığı en güzel film
LALE - AR Sinemalarında
yalnIZ gidenler
7 I WALK ALO NE
1 LfZABKTH SC OTT — HIRT LANCASTERIi)
Aylarca unutulmayacak büyük şaheserleri.

________
İNCİ Sinemasında
Mevsimin çok beğenilen 2 filmi bir arada ■
1 — ZAMANE KIZI I
büyük salon filmi GARY GRANt — MYKNA LOY — I
SHİELSY TEMPLE
2 — DtLLİNGER
Amerikalım 1 numaralı gangster bayatının canlandırılan büyük a antör (ilmi.
SÜRENCE TOAEk — EU.ÂON LOO
Buğun matinelerden itibaren
Muhterem okuyucularımız hâtırlarlarkl biz. geçen yaz bu sütunlarda. Devlet Denizyolları ve limanlan İdaresinin 51 milyon 600 bin dolar tutarında bir yenileştirme programı hazırladı ğım yazmıştık. İdarenin 1949 yılı bütçesinde, bu programdan uzun uzadıya bahsediliyor, üç kısma ayrılmış olan programın 1949 - 50, 1930 - 51 ve 1951 - 53 yıllarında gerçekleşeceği söyleniyordu.
O zaman, bu sütunlarda, hu-lâseten şöyle demiştik:
«Devlet Denizyolları İdaresi, mevcut eski gemilerin yerine yenilerini ikame etmek inaksa -dile bir program daha hazırlamıştır. 51.600.000 dolar tutarında 1949 bir ması lor muhtelif yolcu - yük gemisi He 2 tankerdir. Ayrıca şehir hatları için, muhtelif büyüklükle 9 vapurla 5 Boğaz feribotu, yâni araba vapuru sipariş edilecektir. Limanlar için de römorkör, duba, yüzer rotatif maçu-na, tarak dubası, vinçler, kı -lapeler vardır.
Tersane malzemesi olarak da tezgâhlar, cemi inşaatı malzemesi. büyük havuz, santral ve kreynler alınacaktır. (Bu ma -İftmat 1049 yılı Devlet Denizyolları ve limanları İşletme genel müdürlüğü bütçesinden alın mıştır. Ismarlanacak gemiler haklındaki müfredat İle yekûnlar arasında biraz fark vardır: Yekunlara göre 14 yolcu - yük muhtelif posta gemisi İle 2 tanker olarak 16 gemi, şehir hatları vapurlarının yekûnu ise 9 gemi ve 4 feribot olarak gösterilmiştir. Bütçe raporunda müfredatına göre hepsi 24 vapur 5 feribot ettiği halde, yekûn 25 vapur ve 4 feribot tutanaktadır).
Bu yeni gemilerin ve römorkörlerin bir kısmını kendimiz yapmak üzere, evvelâ Haliç fabrikalarının takviyesini ön plâna almak lâzımdır. Bütçe raporunda Tersane için sarfedilecek paralar yıllara şöyle taksim e-dilm İştir:
1949 - 50 de: 3.636.000 dolar.
1950 - 51 de: 3.025.000 .
1951 - 52 de: 5 250.000 ,
Eylül ortasından Kasım ao -nuna kadar iki buçuk aylık bir seyahat yaptım. Bunun bir buçuk ayını Londrada geçirdim. Ve İngiliz gemi Lnsaat tezgâh lannuı bütün İşlerile meşgul I**1- »-1-hi, .ulan. Shlpbufldlng yuuı. r- '■-Kn rSal ve ît!» muavini ile görüştom. . >• »r----
castle şehrine giderek orâdaki tezgâhlan gezdim ve onların erkânı ile de konuştum. Döniiş-bindiğim Ankara vapurunun Ccno^'J^ uğramasından fay-dalanaral^-Ansaldo tezgâhlarını gezdim ve orfi(U yapılmakta olan İlci bûyiik yiTS - yolcu gemisi İskenderun İle Samsun'u da üç saat tetkik ettim. .®M tet kikler sırasında, Ansaldo C53* gâhlannda bu gemilerin inşasına nezaret eden teknik heyetimizin başkanı yüksek Inşalye mühendisi Bahaeddln Elglz arkadaşım bana refakat etti ve diğer mühendis ve makine subayları arkadaşlarla da görüştüm. ,
Londra'da iken İstanbul Teknik üniversitesi gemi Inşaiye profesörü Mr Telfcr'in delâletlle Londra deniz ataşemiz Kurmay Albay Tcvfik Sargut dostumla beraber, Shlpbuildlng Conf er ence merkezine gittiğim zaman, orada bu büyük teşekkülün reisi Sir L. Ayre ve muavini ile dc Türk denizciliği hakkında dört saat süren bir hasbihalde bulunmuştum-
Bir müddet sonra, denizci Ingllterede mühim bir şahsiyet olan bu zât, deniz ataşemiz vasi tas İle bana bir mektup gönderdi. Bu mektupta, Türkiye’de bir acenteden (buradaki acente tâbiri komisyonculuk yapan bir firmayı İfade ediyor) Tüı-klyenln yeni gemiler yaptırmak istediği hakkında bir mektup aldığı bildir iliyordu. Sir L. Ayre acente dediği miiesseseden Tur kiyenln yaptırmak istediği gemiler hakkında, verilen tafsilâta da aynen mektubuna eklemişti.
ru: .Sür atleri 12 mil olacaktır
4 — Orta veya küçük boyda 2 araba vapuru.
Türklyeden Kasım başında İngiliz gemi İnşaat tezgâhlan birliğine yazdan mektupta, bu gemilerin, evsafı hakkında ta -marnlayın malûmatın hazırlan makta olduğu ve ileride bildi rl-iecit>ı "37 ediliyordu.
Sir L. Ayre, Türk ile bir amatör ve gazeteci olarak meşgul olduğum için, bunları bana malûmat kabilinden bildirmişti. Benim İçin bunlan öğrenmokten başka yapacak bir iş olmadığından mektubu dosyama koydum ve bir daha Slr L. Ayre ile dc fırsatını bulamadım.
görüşmek
istediğim çıkmadan Ağustosta
olan bu programda dan 1952 ye kadar hayli gemi yaptırıl-düşûnülmekledir. Bun-muhteUf tonajda 12

Bu tafsilâtı da bulâsaten yazıyorum:
1 — Dört veya sekiz tane yük - yolcu gemisi: Bunlar 200 — 3000 — 1000 — 6000 gros re-j ister tonluk ve 14 - 16 mil sur'-atll olacaktır.
2 — Dört tane şehir hattı gemisi: Bunlar 1700 — 2000 yolcu alabilecek büyüklükte ve Ülev tipinde olacak, 15. mümkünse 16 mU gideceklerdir.
3 — İki veya dört tane büyük fpribot, yani araba vapu -
söylemek şey, yazın «ryâhate önce Temimiz v?yi bu sütunLarda yazdığım ve hu-
lâsasını yukarıda anettlğim dÜ şımcelertml tekrarlamaklar. I-barettir.
Gerek Devlet Denizyolları genel müdürü Sayın Cemil Far -manın beyanatından, gerekse Türkiye'den Londra'daki İngiliz gemi inşaat tezgâhlan birliğine yazılan mektuptan sipariş e-dilecefti anlaşılan yeni gemilerin bazılarını burada yapmalıyız. Yapmalıyız demek kolaydır ama nasü yapacağa? Haliçteki fabrika ve havuzlarla, İstin ye deki atölyede, tâmir edil mek üzere, bir sürü gemi birikmiş bulunuyor. Bu iki müessese, tamirleri süratle- yapabilecek durumda değillerdir. Yine Lon-drada İken oraya, gelen gazetelerimizde okuduğuma göre. Devlet Denizyolları fabrikalarının anbarlarında malzeme stoku namına blrşey kalmamıştır. Bu tetblrslzlikten dolayı da İdarenin levazim müdürü vazife -sinden uzaklaştırılmış, fabrika ve havuzların kıymetli müdürü yüksek makine İnşalye mühendisi Fahri Tanman ile Camialtı atelyeleri şefi yüksek İnşa İye mühendisi Mesnd Togar da, ma atesef fstlfa etmelerdir.
Mevcut gemilerini sûriatle tamir etmek imkânlarından mahrum olan bir müessesedetı, yeni gemi yapmağı İstemek hayale kapılmak demek değil midir? Bir bakışta öyle gibi görünürse de, sipariş edilmesi düşünülen gemilerin bir kısmım burada yapmak kabil olduğu kanaatindeyim. Bu kanaatimin neye dayandığını ayn bir yazıda izah edeceğim.
A D- D.
Yarınki Cuma günü matinelerden İtibaren
TAKSİM Sinemasında
Harikulade bir aşk, heyecan Ve dehşet Dramı
BENİ AFFEDİN
Gözyajlan ile ve ibretle seyredilecek bir aile faciası ZEKÎ RÜSTEâf, ZÜZU ŞERİT ve RÜKİYE HALİT Şarkılar:
ÂKİLE AİRTUN
16 kişilik saz topluluğu 12 kişilik koro hey eti Senenin en büyük Şark filmi


YILIN ANSİKLOPEDİSİ
Bütün tanınmış takvimciler. âlimle’’, şairler, filozoflar, mütefekkirler, doktorlar( muharrirler, hikayeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar.
Bu eser, her yıl şeve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanızı ■ süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yapraklan arasında dinlendirdiğiniz:
Büyük Saatli Maarif Duvar Tabimi
daha büyük bir itina ile yakında çıkıyor.
Yekûn:
11.911.000
Vapurun deniz tamirhaneleri i faslında ise bu yekûn 15.511.000 dolar olarak gösterilmiştir. Muh ! telif yıllara ait rakamlarda bir yanlışlık olduğuna hükmetmek lâamgellyor. Hangi rakam doğ-1 ru olursa olsun, fabrikaları ön plâna almak ve ısmarlanacak gemilerin bir kısmım burada yapmak lâzımdır.»
Bu akşam SARAY Sinemasında
Kederden sizi ürpertecek olan muazzam filmi göreceksiniz
ÖLÜMDEN FİRAR
(Ra w Deal)
CLAİRE TREVOR — MARCHA HUNT ve DENNİS O’KEFFE’ nln yarattıkları
Dehşetli aşk ve büyük macera diamı,

Abdülâziz ve Kıbrıslı Mehmet paşanın babası — Padişah bir şey ihsan edince ne yapılır? — İkinci davet — Damat İbrahim paşanın amcası
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S.
Geçenlerde bir gazetede seve seve okuduğum şöyle bir yazı gördüm «... 8ullan Ab-dülâzlz culûs ettiği, yani biraderi Sultan Abdülmecidln vefatıyla padişah olduğu zaman Ejbrıaü 7X"»»met Paşayı Sadarette ibka otu Haya ilâ Sunduğunu haber aldığı için de, paşanın babasının Kıbristan latan bula celbini emreyledl. İhtiyar adamcağızı getirdiler ve padişahın arzu ve emrine binaen, huzuruna götürdüler. Hünkâr, Sadrazamının pederine iltifat etti ve sarayının odasında bir yemişlik içinde duran elmalardan bir tanesini ajdı misafirine ikram etti. Bu lütfü şahaneye mukabil alarak ne yapacağını bilin İyen İhtiyar köylü Hüseyin efendi padişahın elinden elmayı aldı ve oracıkta kabuklarile onu yemeğe koyuldu. Bundan pek mahcup olan Sadrazam huzuru hümayun -dan çıktıktan sonra babasına «aman babacığım ne yaptın? padişah bir şey İhsan ederse onu öperek başma koyarlar ve hemen cebe indirirler» tenbl-hinde bulundu.
Bir ikinci davet
Hâdise hünkârın hoşuna gitmiş olacak: Bir müddet sonra babaslle oğlunu beraberce bir daha davet ve sofrasında misafir eder. Yemek yerlerken Sultan Abdülazl? tabağından bir parça et alır ihtiyar babaya verir Büsbütün şaşıran İhtiyar ne yapacağını hünkârın huzurun -da oğluna soramaz. Kebaplan alır öper, başına götürür ve cebine sokar. Bu dahi Sultan Abdülazizln hoşuna gider, bir çok güler. Güler ama Kıbnsl: Mehmet Paşanın azli keyfiyetinde babasının bu iki gafı dahi zimethaldlr...» diyor. İlk de fa olarak okuduğum ve öğrendiğim bu hâdiseden dolayı benim de aklıma bazı şeyler geldiği için o sırada yani Kıbnslı Mehmet Paşanın sadaretinin son günlerinde bir de şu vardı

ve müşarünileyhin azlinde met-heldardı diyeceğim: Kuval berriye ve bahrlyesiııln tensik ve tanzimi hususunda hünkârla Sadrağzanun mutabık olmamaları! Evvel zaman İçinde yemek yemesini bilmeyen hele İstanbul teşrifatından hiç haberi olmayan bir adama padişahın sadece ve fakat hüsnüniyetle vâ iltifat ile güleceği tabii bir Rey fjyet olduğu için Kibritimin azlini ikinci sebepte buluyorum ve biliyonmı.
Bir daha VAt
Tedai bul Akla neler gSUrir-Bir de şöyle bir hikâye vardır.' Ve Larihen daha evvele gider:
Nevşehirli Damat İbrahim. Paşanın amcası tstanbula ge -lir. Bunu İşitmiş alan Üçüncü Sultan Ahmet görüşmek ister, onu sarayına getirtir Bahçede kabul eder. Gezdirir ve dolaşırken ağaçtan bir elma koparır, sizin memlekette bu cins elma var mı diye sorar. Ve elmayı al der, ona verir. Elmayı padişahın elinden alan amca ağa. yahut amca efendi hemen yemeğe başlar. Padişahtan da âfi -yet olsun duasını alır. Fakat yeğeni İbrahim Paşa ona «Aman amca dikkat et. Padişah bir şey ihsan edince onu öpüp başına koyduktan sonra derhal kuşağa sokmak âdettir.. Başka defa yine efendimiz sana blrşey İhsan buyurursa boş bulunma» nasihatini verir Mft-zib padişah ihtiyar amcayı bir daha davet ve ona mahsusun hazırlattığı elmasiyeyi huzuruna getirterek misafirinin önüne koydurtur. Ve sorar. «Ağa.. Sizin memlekette de böyle yemek yaparlar mı?>. Ağa tabakta tiril tiril titreyen elmasiyeye bir bakar ve hemen İbrahim Paşaya döner «... Ulan İbrahim; bunu nereye sokayım, diye sorar. Kendisini tutamayan padişahın kahkahalarla güldüğünü gören İbrahim Pasa bir daha mahcup olur ama ihtiyar amca pek oralarda olmaz!
* S. M S.
■YILAN KADIN» CESSY Şeytanın kın Şaheserlerini yaratan büyük Yıldızların en son zaferi Bu akşam ELHAMRA Sin em asında
HAZİN AŞK
LOOK BEFORE YOC LOVE IVUİnlnFr/J
MARGARET LOCMÛOD — \SSE2FZ2 GRIFFİ1H JONKS iu
yarattığı büyük aşk ve fedakârlık romanı, bb
f Kadıköy SÜREYYA Sinemasında
Bu akşam
5 yılda 5 nulyon dalara yaratılan yılın ve uzun yıllarm tek harikası (RENKLİ)
MAGLÜP EDÎL Mî YENLER
(ÜNCONQUERED)
GARY COOPER — PAÜLETTE GODDARD’ın Zaferi £
Tütün ve müskirat eksper kursuna talebe alınacak Tekel G. M. Enstitüler Müdürlüğünden:
1 — Enstitülerimizde 2J.950 de derslere başlanacak olan tütün ve müskirat eksper Fenmemurlan kursa ziraat devresine 20 talebe alınacaktır.
2 — Taliplerin lise veya muadili ziraat okulundan mezun olması, askerliklerini yapmış bulunması ve yaşlarının 25 den yukarı olmaması (340 dahil şarttır.
3 — Giriş müsabakası 22.12.049 perşembe günü saat 10 da Enstitülerimizde yapılacaktır.
4 — Fazla tafsilât almak ve yazılmak için (Tekel Enstitüler Müdürlüğü Cevizli, Maltepe, İstanbul) Adresine gerekil belgeler (Nüfus tezkeresi, diploma, terhis tezkeresi, iyi huy kâğıdı) iki fotoğraf ve bir dilekçe İle en geç 21.12 949 akşamına kadar müracaat edilerek bir namzed numarası alınması lâzımdır.
(Telefon: 54 - 24 den kum servisi) (17140)
Fabrika tahtası alınacak
Posta, Telgraf ve Telefon Fabrikası Müdürlüğünden:
Şartnamesi mucibince açık eksiltme ile f2X2âX400) santimetre eb'adında (40) metre mikâp, Köknar Fabrika tahtası satın alınacaktır Muhammen bedeli (7200), İlk teminatı (540) liradır. Taliplerin (24712/940) Cumartesi günü saat (11) de Sirkecide, Salkımsoğûllekl Fabrika Miıbayaa Komisyonunda hasır bulunmaları dun olunur. (17383)

^ "gUNLJN MEVZULARI J
Geçmiş zamanlar
Odunun çekisi 32 kuruş, kömür 20 para!
| Gazeteler, Gazeteciler 1 l__________________________)
Eskidenberl sırf ziraatçı olan veya ziraatçı vasıflan galip olan bazı şark memleketlerinin iktisadi bünyelerinde endüstriye de yer vermeleri. Avrupa İş ve fikir âleminde, seaelerdcnbeıl büyük bir üzüntü iol-vbvu olmaktadır. Hattâ bazı iktisatçılar Şarkın bu temayülünü Garp içir bir felâket başlangıcı saymağa kadar mübalâğayı gitmekledirler.
*• ,£lnrbm bu görüşü, sömürgeci dby-h^elcrln bunda hissesi ol-iHMhğı tflezedlllr İse. muhakkak bı' ha’ays, fMü müşahede «na-f.ra dayanmak taefşr
Çarkın vm-vi mitralından kOftSHMf, ta» yua(Mu ycö en-d-s4ri hayatına alılan mem^ ket*? pMarlarmm kendi mamullerine kapanacağı vehmine kapamakta ve .şlmdly* kadar dünya işleri ne İyi ayarlanma idi siz bize toprağarz.n. yetişi irdiği ham maddeleri veri-y.jrdımuz, Mz de bunları İşleyip mamul halinde size satıyorduk: hv şekilde memleketleri niz arasında mükemmel bir İş borümü z-ıvarm tahakkuk etmiş oluyor idi. Her memleket kendi imkâr ve istirdatlarına dayanan bir ekonomi düzeni kurmalı ve bul sayede bütün milletler birbirini tamamlamalı!»
Milletler arasında voltuz iktisadi değil, fakat umumi, en geniş manada bir tesanüd cari olduğu muhakkaktır. Bu tesa-nüdûıı bir İcabı, bir tezahürü de milletler arası mal, fikir, sermaye ve insan mübadelesidir
Biz. hiç bir zaman, milletleri kısırlaştıran, kendi çabuğuna çekilerek bütün dünyayı düşman. nihayet harp Ue yenilmesi lâzım gelen bir düşman saymağa kadar varan -kcnoı kendine yeterlik — otarşi» deldiğine kendimizi kaptırmadık. Bilâkis bize müsavi muamelesi yapmak lüzum ve vazifesini müdrik olan bütün milletler ile. en geniş ölçüde, işbirliği imkânlarını aradık, bunun, bu görüşün tabii bir neticesi olarak arası
niyete kaptırmış olan milletler de, nihayet, bu geniş ve ayni zamanda Um! ve müspet mûşa-hadelere uyan görüşe iltifat etsinler. Nasıl kİ Birleşik Amerika Avrupa milletlerinin sınai kalkınmalarına yardım etmekle, hem umumi refaha zemin, hem de yann İçin kendine müşteri hazırlıyor.
Bas garp iş adamlarının ve iktisatçılarının kendilerini hayalî b*r tehlikenin korkusuna kaptırmalarının yersizliği
sabit olduktan sonra, bilhassa bizim sanayileşme hareketimizi de biran aydınlatmak faydalı olur. •
Dir çok ecnebi İktisatçılar şu . hakikati bazen unutuyorlar: fHlsadi hadiseyi içtimai hadl-sedetf daha umumi olarak. İnsanî haleden tecrit etmek ı mümkün ve 5oğru değildir. Bu teertt sırf naza^ede yapılır ise de tatbikatta. mİ ilerin hayatlarında mkânmün". X
Böyle olduğu içindir M SârtV yileşme dâvasını yalnız iktisadi bakımdan değil fakat bir millet. bir cemiyet hayatının umumi gidişi ve zaruretleri bata-mından mütalâa etmek lâzımdır.
Endüstrinin bir memlekette lş, çalışma, kazanma imkânlarını" arttırdığı, umumi hayİt seviyesini yükselttiği, bunun hem İktisadî hem İçtimai bir terakki teşkil etliği muhakkaktır. Fakat bu maddi kazancın yanında ve üstünde bir de manevi netice vardır kİ. Türkiye Cumhuriyeti ve bunun şimdiki rejimini kuran parti mevzuun bu cephesine en büyük ehemmiyeti vermiştir ve vermektedir.
Sanayileşme yoluna giren bir millet ziraatın muhafazakâr, statik görüşü dışına çıkar ve dinamik bir varlık olur. Çiftçi bir cemiyetin müdafaa unsurudur. Bu hem askeri, hem İçtimaî ve ahlâkî bakımdan öyledir. Fakat yükselmek, umumi yanşa katılmak isteyen bir mHlet hamleci, dinamik olmak mecburiyetindedir.
Endüstri hayatı muhakkak bir millete dinamizm verir veya mevcut dinamizmi geniş ölçüde arttınr
Bu sahada kendini gösteren zihniyet, ruh İnMlâbı bir ceml-
yet için başlı başına bir zançtır.
Bundan başka, en mühim bir netice olarak, muşahade edilmektedir ki endüstri dalma geniş bir teknisyen ve âlim zümresinin yetişmesine «esile hattâ sebep olur. Bu bir Zarurettir, çünkü lüzumlu kadro olmadan endüstri yaşıyamaz ve İnkişaf edemen
ka-
Gecekondularda bîr ilkokul açılacak
Gazlıçeşmedeki gecekondu sa hasında yeni bir ilkokul açılacaktır. Bu maksatla bir binanın İnşası İçin uzun bir müddet beklemek icap ettiğinden mevcut olanlardan okul olmağa elverişli bir bina aranmıştır. Fakat bütün binalar mesken olarak kullanıldığından o-kııl binası bulunamamıştır. Fatih kaymakamlığı vaziyeti vilâyete bildirmiştir.
■ Valilik bu mmlakada bir İlk okul açmağa karar verdiğin -den yeniden bina aranacak. Ilınmadığı takdirde sür’atte kul
Pahalılıktan mütemadiyen şikâyet ediyoruz, bunun tahammül edilir şey olmadığını söylüyoruz. Bugünkü pahalılık hakikaten hiç bir zaman görülmemişti. Bu bakımdan halk şikâyet etmekte haklıdır. Fakat flütlerin bugünküne nazaran kıyas edllemiyecek derecede düşük olduğu sıralarda da herkes pahalılıktan şikâyet edermiş. Bilhassa kışın durup dururken flatlerin yükselmesi n-nıunıi şikâyete sebep olurmuş.
Beyoğlunda çıkan Fransızca İstanbul gazetesi 9 aralık 1899 tarihli nüshasında bu şikâyete tercüman olarak diyor ki’
«Birkaç giindenberl kar yağmaktadır. Kar başlayınca odun kömür flatlcrl derhal kimsenin yanaşam ıyacag. bir mlklâ^ ra yükseldi. Mevcut stok çoktur. Fakat bütün mal birkaç kişinin elindedir. Bu toptancılar istedikleri fiate satış yapıyorlar. Hele bir kimse anlaşmayı bozmağa kalkışsın, derhal haddini bildiriyorlar!
Şu sırada odunun çekisi eve teslim 32 kuruştur. Halbuki iki sene evvelki flat 22 İdi. Mangal kömürüne gelince yüz okkası 48 kuruşadır. Halbuki daha geçende 40 kuruştu.
Şimdi günün en mühim mevzuuna. petrole geliyoruz. Birkaç gün evveline kadar çift teneke bir sandık petrolün «ati 21 - 23 kuruştu, şimdi Hat ak’a sığmayacak bir rakknrna 35 kuruşa çıktı. Bu yükseliş neden İleri geliyor? Tüccar neden az kâra raa olmuyor, yüzde kırk kâr isliyor. Halkı bu suretle ezmek devam edemez, 21 kur uç ile 35 kuruş arasındaki büyük fark göz önüne getirilirse insan âdeta korkar. Bu vaziyet karşısında petrol satışının hükümet ı tarafından inhisara tabi tutul-masını temenni etmek lâzım geliyor. Hükümet bu suretle mühim bir varidat temin edecek, halkı da muhtekirlerin pençesinden kurtaracaktır.»
Matbuat cemiyetleri
Mütareke devrinde geçirilen safhalar — Basın Birliğinden Gazeteciler Cemiyetine
inşa etttrtlec ektir.
Denizli Valisi İstanbula geldi
Eski emniyet müdürü ve halen Denizli valisi Ahmet Demir şehrimize gelmiştir. Bir haftalık iznini îstanbulda geçirecek of an Ahmçt Demir, dostlarını ziyaret etmektedir,
mille tler-alışvertşlerin İnkişafını sağlayıcı tedbirlerin arayıcıları arasında daima en önde yer aldık. Bunun içindir ki. bizde sanayileşme »kendi kendine yeterlik» cinneti İle hiç alâkalı değildir. Bu, bazı müdafaa zaruretleri dışında, bir hezeyandan başka bir şey olmayan siyaset ile bizim sanayileşmemizi karıştırmamak lâzım gelir.
Toprak üstünün ve altının, iklimin, insan kabiliyet ve vasıflarının verdiği imkânlara dayanan bir sanayileşme yabancı memleketler ve umumi olarak endüstrisi eskidenberi inkişaf etmiş garp memleketleri İçin hiç bir bakımdan bir tehlike teşkil etmez.
Sanayiin zamanla, bir mem-leeklln hayat seviyesini yükselttiği, ihtiyaçlarını tenevvü ettirdiği. inceleşUrdiği bir realitedir. Sanayileşen bir memleket belki bazı maddeleri eski saboların dan almaktan müstağni duruma girer, fakat na mukabil yeni yaçlanm karşılayabllen Ma maddelerin alıcısı, hem zenginleşmiş, satmalına arzu ve imkânları artmış alıcısı olur. Bu maddelerin başında makineler, tesisat ve teçhizata alt maddeler. mamuller gelir. Demek kİ sanayileşen bir memleket garp iein kaybedilmiş bir müşteri değil, bilâkis ehemmiyeti artmış bir müşiridir; yalnız alışveriş mevzuları değişmiş olabilir.
Milletlerarası mübadelelerde karşılıklı ekonomileri birer kül olarak mütalâa edersek, kİ böyle düşünmek gerektir, bazı şark memleketlerinin, bn arada bizim sanayileşmemizin eski endüstri memleketlerinin İş imkânlarını azaltmış olmayıp çoğalttığı anlaşılır.
Garbın la ve fikir adamlarının dâvayı böyle geniş düşünmeleri.1 tur. Fakat bu teklif kabul edlt-gecicl, mevzii bazı muvazenesiz- ' me iniştir, ilkleri şumullentllrmcmeleri. [ Geçen sene mühendis ve ml-ılrama çevirmemeleri yerinde morlardan mürekkep bir heyet olur- [kulede tetkikler yapmış, bil-
ileri milletler ile geri milletler hassa temelleri gözden geçlr-mubadele&l yerinde, her bakım- nılştlr. Bu tetkik neticesinde dan. ileri ve müsavi milletler kulenin ne kadar eğrilsc bir münasebetinin ikamesi, bütün kaç asır daha sağlam durobl-dünyaııın hakiki ve devamlı leceğl anlaşılmıştır Faknt bu menfaatlerine uygundur. Arzu kadar eski bir eserin günün edilir kİ şimdiye kadar kendile- birinde mahvolmasına meydan rinl az cok m üstem lekeci zlh-| vermemek hususunda umumi bir temayül vardır.
ba
lisesi
64 üncü kuruluş yıldönümü kutlandı
bu-iha-baş-
Eğri kule endişe vermeğe başladı
Kule her sene bir parça daha eğriliyor. Bu sebeple temellerinin tahkimi düşünülüyor
İtaiyonın Ptea şehrindeki meşhur Eğri kule yenldeh endişe vermeğe başladı. Kule 1939 senesinde 4 metre 30 santimetre eğri iken şimdi bu ( miktar altı metreyi bulmuş. | Eğriliğin artmasına sebep ikin-cl dünya harbi esnasında kulenin civarında patlayan bombalardır. Bunlar temellerin sanılmasına sebebolmııştur.
Eğri kulenin yüksekliği M * buçuk metredir. İnşasına 1774 te başlanmış, kule 1850 de tamamlanmıştır. Eğri kule beyaz mermerden yapılmıştır, 8 katlıdır. Dünyanın en dikkate şayan eserlerinden biri olduğu İçin kulenin yıkılmasına meydan vermemek üzere temelleri ' tahkim etmek İçin tedbir alı-i nacaktır. Esasen bu İş ikinci dünya harbinden evvel kararlaşın işti. Muharebe bu kararın tatbikine mâni olmuştur.
Diğer taraftan kulenin sökülerek Amerika'ya nakledilmesi ■ ve orada sağlam yeni bir temci üzerine kurulması hakkında ı' bazı tekliflerde bulunulmuş-
Meşhur eğri kule
Nlşantaşmdakl Işık lisesi, dün 64 nçû kuruluş yıldönümünü talebe velileri ve seçkin davetliler huzurunda kutlamıştır. Törene başlanmazdan evvel davetlilere bir öğle ziyafeti verilmiştir. Yemeğin sonunda Muvaffak Bendeni söz alarak bu İrfan müeasesesinin dâvetine 1-cabet ettiklerinden dolayı misafirlere teşekkürde bulunmuş, ■ sinesinde yatılı ve yatısız 500 öğrenci barındıran ve bir çok mümtaz şahsiyetler yetiştiren okulda 150 bin liraya mal olan yeni bir kısım İnşa edildiğini, yakında yeni binaların inşasına da başlanacağını, okulu idare eden eemlyetln kazanç peşinde koşmadığını belirterek muesseseye yardımı dokunan zevata teşekkürde bulunmuş ve misafirleri okulun intizam ve mükemmeliyetini görmek İçin eski ve yeni binalarını gezmeğe d&vet etmiştir.
Müteakiben okul müdürü Sa-cid önce) söz alarak uzun bir nutuk söylemiştir. Müdür nutkunda, okulun Seiânlktc nasıl kurulduğunu, 64 senelik İnkişaf ve tekâmül safhalarını anlatmış, kuruluşundan bugüne kadar mektebin başına geçmiş olan müdürleri birer birer saymış, ana, ilk, orta ve ilse kısımlarını ihtiva eden Işık lisesinin aynı azim ve feragatle çalışmağa devam edeceğini belirterek uzun uzun alkışlanmıştır.
Müteakiben davetliler, yukan kattaki salona çıkmışlar, öğren eller şiirler. monologlar oku’ muşlar, piyanoda muhtelif parçalar çalmışlar ve piyesler lem-etmlşlerdh.
Çaylı bir kongre — Federasyon şekli — Eskiye rücu—Easın köT>çresi ve basın birliği — Kanun kaldırılıyor, gazeteciler cemiyeti kuruluyor 1917 de kurulan Matbuat Cemiyeti. Birinci Dünya Harbini mıltaakıp mütareke devrinde 1919 dan 1021 senesine kadar büyük bir tezebzüp devri geçirdi mç kimse cemiyetin inerke-zlne uğramıyordu 1921 de toplanacak olan koogıeye alâka u-yar.dırmak için o zamanın muhasebecisi ulan eski Millet gazetesi sahibi kitapçı Ahmet Hilmi Bey. güzel bir usul buldu, âzayı aynı zamanda çay ziyafetine davet elti, çay ziyafeti, civardaki çaycıdan herkese birer çay getirtilmesinden ve birkaç da bisküvi verilmesinden ibaretti!
Mamafih toplantı «peyce hareketli oldu. Hakkı Tank Beyi.ı teşebbüsü üzerine İdare heyeti yeni bir nfzamna*u hazırlamış-
tı. Nizamnameye göre âza ça- , B,rincl lıştıran ve çalışan diye ikiye------
ayrılıyor ve iki kısım birer İdare heyeti seçiyordu. Çalışanların, yani muharrirlerin İdare heyeti muhtelif zümrelerin birer mümessilinden mürekkeb oluyordu. Bu zümreler şunlardı: Başmuharrirler, yazı İşleri müdürleri, müstakil muharrirler istihbarat şefleri, İstihbarat İşleriyle uğraşanlar, mütercimler, musahiıLhler-
Çalıştır&nlarla çalışanların l-dare heyetleri kendilerine birer umumi kâtip seçiyor, İdare heyetleri umumi kâtibin reisliği altında, ayrı bir teşekkül imiş gibi, sırf kendi zümresini alâkalandıran İşlerle uğraşıyordu.
Asıl cemiyetin İdare heyeti, kongre tarafından seçilen reisle iki kısmın umumi kâtiplerinden ve muhasebeci ile idare müdüründen mürekkeb oluyordu.
Eskiye rücu
Yeni nizamname bir nevi federasyon vücuda getiriyordu, tik bakışta İyi görünen bu şekil yürümedi ve ertesi sene, ya- yordu. □ İ 1922 de yapılan toplantıda nizamname yeniden tâdil edil- r tün varidat bu İşe tahsis edildi, di. Bu toplantıda başkanlığa I nihayet Beyoğlunda ' Halil Ziya Bey getirildi, işgal-1 caddesindeki bina satın alındı.
den kurtarılan Donanma Cemiyeti binası Matbuat Cemiyetine verildi.
Cemiyet iki sene bu binada faaliyet gösterdi. Fakat bu faaliyet mesleki olmaktan ziyade temsili İdi Sık sık çaylar, konserler, konferanslar veriliyor, buna İşgal makamları mensuplan da davet edilerek onların yanlış düşüncelerinin tashih edilmesine çalışılıyordu.
1924 senesinde yeni bir kongre toplandı, Hakkı Tank Bey reis seçildi- Bu sırada. Donanma Cemiyeti kendi binasına sahih olmak isted iğin den, cemiyet merkezi evvelâ Nunıosmaniye’-de Kapalıfınn karşısında bir binaya, oradan Orhan bey Hanına. nihayet İkdam Yurduna nakletti. Bu göçebe vaziyet herkesin canını sıkıyordu; bunun için herkes bir binaya sahlb almak ve burada yerleşmek İsti-
Verilen balolar hasılatı ve bu-
ceml>’et burada yerleşti.
Sî Basın kongresi
1935 sçneslnde An karada Mr bas m kongresi toplantıya ça-girilmişti. Kongre 33 mayıs 1936 te toplandı İçtimada 117 delege ırotand. Dahiliye Vekili Şukriı Kaya Bey tarafından u-çilan kongrenin ruznamesinde hükümetle basının ış birliği, basının vazifesini daha İyi görebilmesi yolların, araştırmak, gazetecilik mesleğinin ve gazetecilerin ilerleme ve yükselme yollarını araştırmak, Basın Birliğini kurmak vardı
Kongre muhtelif meseleler arasında Basın Birliği kurulması işini de görüştü ve merkezi Ankarada olmak üzere böyle bir birlik kurulmasına karar verdi; bu husustaki kanuni hükümleri hazırlamak üzere bir neyet seçti
Ha -.ir BLrllii Kanunu 27 haziran 1938 de çıktı Daha ziyade faşist esaslarından mülhem cilan bu kanun gazetecilik mesleğini kontrol altına alıyordu. 1 Birliğe girmiyenler gazetecilik 1 yapamıyacaitlarch. Âzası arasında müddeiumumiler, hukuk İşleri müdürleri de bulunan haysiyet divanları kuruluyordu. Kanunun çıkması üzerine İstanbul Matbuat Cemiyeti Basın Birliğine katılmak mecburiyetinde kaldı.
1946 da Basın Birliği Kanunu, demokratik bükümlere aykırı görülerek kaldırıldı. Büyük Millet Meclisinin kararının Resmi Gazetede çıkmasından iki gün sonra İstanbul Gazeteciler Cemiyeti kuruldu
Son nizamname tâdili ile adı sadece Gazeteciler Cemiyeti olan bu teşekkül üç seneden bert büyük faliyet göstermektedir. Cemiyet merkezinde sık sık basın toplantıları yapılıyor, cemiyet bir taraftan mesleki meselelere karşı biiyük alâka gösterirken. diğer taraftan mensup, ianna âzami derecede faydalı olmağa çalışıyor
Enis Tahsin TÎL
îstlkiai
Gene o şikâyet
Dördüncü Vakıf hanın asansörleri muntazam işlemiyecek mi?
Piyasadaki bütün İş adamlarıyla. Dördüncü Vakıf Handa bürosu olan memur veya hususi I meslek erbabından aldığımız mektuplarda belirtildiğine göre Vakıflar idaresinin mali olan Dördüncü Vakıf Hanının asansörleri her zaman bozulmaktadır. Şimdiye kadar bu handa bulunan dört asansörün bozulmadan hep birlikte İşledikleri görülmemiştir. Bilâkis bunlardan biri veya ikisi her raman bozulmakta ve iş sahipleri Mr yandan Vakıflar İdaresinden, diğer yandan da vaziyete kayıtsız kalan belediyeden devamlı surette şikâyet etmektedirler. Bu haklı şikayetler karşısında ilgililerin dikkatini çekeriz. ______
Maliye Bakanı Defterdarlıkta Şehrimize gelen Maliye kanı İsmail Rüştü Aksal, sabah Defterdarlığa giderek Ba kanlığını İlgilendiren çcşIdH m emil arla meşgul olmuştur, Bakan, dun Tali ve belediye bnşkanı Prof. Fahreddin Kerim Gökay ı makamında ziyaret etmiştir.
Ba-rtto
Nişantaşmdaki hırsızlığın failleri yakalandılar
Nişan taşında Boyracık sokağında emekli General Cemil'in kızı Sablha Conk'un apartıman pençercslnln camı kırılmak sureyle 30 Un liralık mücevherat çalınmıştı. Folla tarafından yapılan takibat neticesinde Ga-latadu köfteci Haşan ile Nihat yakalanmışlardır. Bunlar cür-mfl inkâr etmişlerse de otur -duklan binanın tavan arasında çalınan mücevherat bulunmuş
(Kiralık gazino yeri, Bostan, tarla ve arazı)
İstanbul Defterdarlığından
i S
n I e
Cinsi Lira Lira
Zlnclrlikuyti, Levent çlfLiğl sahası dahilinde oyun sahası olarak kullanılmak ve üzerinde İliç bir casis veya ziraî teşebbüs yapılmamak ve Hazînece herhangi bir tasarrufa mani olmamak kayıt ve şartile 252800 M2 arazi. 400
Büyükada. Nizam uıah. Dllburnu mevkiinde 167 ada, 1 parsel sayılı dosyasındaki krokide (C) İşaretUe gösterilen 3990 M2 gazino mahalli 225
Büyükada, Nizam mah. Dllburnu mevkiinde 167 ada. 1 parsel sayılı dosyasındaki krokide (A* İşaretli e gösterilen
2240 M2 gazino mahalli.
Sarıyer, Baltallmonında «Fıstıklı adiyle bilinen 1137S m2 tarla. 3010—1471 Sarıyer, Baltahruanında Kınlı Kavak çeş-blllnen
İM Bostan»
355 500- 2046 Sarıyer, Bebek. Bebek Deresi so. 27579 M3 tarla 207
5110—3454 Sarıyer, Baitalimanı köprü yanında «Kuleli Bostan» adiyle bilinen 34365 Mİ tar-
910 asağa mah. Yıldız posta bostan, (sergi mahalli' 120
Kadıköy, Zühtupaşn mah. Dalyan so. deniz kenarındaki 282 ada. 44 parsel 19 kapı sayılı 7300 M2 arazi.
Kadıköy, Zühtüpaşa mah Kainmiş leşi w. 275 ada. 24 parsel 32 kapı h 1462 M2 gazino mahalli.
Eyüp. Kemerburgaz ihsaniye uıah. mışlı Pınar mevkiinde 10 hektar tarla. 25
Dosyn No.
513—4871
511—551
511—551
300—2717
401
Tarla»
15
TO
51
90
6
meal so. «Vakıf Bahçe» adiyle 16318 M2 tarla.
5010—2643 Sarıyer, Baltallmahında «Dutlu adiyle bilinen 3.95 hektar tarla.
519 -903
519—1585
507-9621
33
51
93
503-4735
48 iske-sayı-
131ü
Ka-
207
27
12
!W
ö
Yukarıda yazılı gayrlmenkulier 2/1/950 Pazartesi günü saat 1$ de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda Üçer yıl müddet için ayrı ayrı kiraya verilecektir. İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nufus cûzdanlarile ihale günü komisyona, fazla bilgi İçin sözü geçen müdürlüğe başvurmalın. (Teminatın unceden de yatırılabilir)-(17871)

SaHTe 9
pişirmek
Bunun için dikkat edilecek noktalar
Kabul günlerinde, davetlerde, yahut kış gecelerinde misafirlere ikram edilen çaylar arasında iyi hazırlanmış, demlenmiş o-lanına pek nâdir tesadüf edilir. Çayı iyi pişirmek bir maharettir. Bunun şartları vardır.
Çay’ın İyi pişirilmesi İçin İptida çaydanlığa dikkat etmek lâzımdır. Porselen çaydanlıkları kullanmak caiz değildir. Çaydanlık topraktan olmalıdır. Gümüşten olanı da caizdir -
Bunların ikisinin de İçi çayın kokusunu muhataraya j-ouuin "eder.
Çayın iyi pişirilmesi için on noktaya dikkat edilmelidir:
1 Çaydanlık toprak ya gümüş, her neden olursa olsun boş kalmamalıdır Dalma bir günden ertesi güne İçinde haşlanan çay yapraklan kalmalıdır.
2—Yeni çay haşlanacağı zaman İÇİ boşaltılmalı ve az kaynar su konmalıdır.
3 — Çaydanlık ısınıncaya kadar beklemeli.
4 — Bu suyu boşaltarak içine fincan başına birer çay kaşığı çay. bir tek kesme şeker koymalı ve kaynar sudan biraz üzerine haşlıyarak ağzını kapamalı,
5 — Bir İki dakika sonra çay-
danbğı kaynar su İle doldurma-h. Suyu yavaşça akıtmalı.
6 _ Çaydanlığı su kaynıyan semaverin üzerine yerleştirmeli, yahut çaydanlığı sıcak tutacak içi pamuk veya faniıâ kaplı bir kılıf ile örtmeli ve yedi dakika kadar beklemeli-
7 — Bir kaşıkla karıştırdıktan sonra çayı taksime başlamalı.
8 — Fincanlara çay doldurmazdan evvel şekerini koyrpali.
0 — Eğer süt konacaksa fincanlara çaydan evvel sütü akıtmalı. Limon konacaksa limon sonradan İlâve edilir.
10 — Daima flncancalara yarı demlenmiş çay yarı kaynar su koymak lâzımdır.
MODA HABERLERİ
Bosa kesilen saçlar üzerine giyilen şapkalar küçüktür.
3tjah. sarı, beyaz payet her yerde kullanılıyor. Elbisede, eldiven üzerinde, eşarp uçlarında payet iştemeler bulunuyor,
Bodosüet ensiz kemerler bele iki defa dolandıktan sonra Uikleniyor-
Cfctyel ince yünden tül gibi örülen yün bluzlar çok giyiliyor.
B4r çok siyah elbisede (her-nıine) kürkünden kemerler vardır.
Nameden bluz, ve bütün elbise öğleden sonra ziyaretlerine giyiliyor.
Bu kış elbiselerinin arka kısmı Önünden fazla süslü yapılmaktadır. Pliler, düğmeler ekseriyetle arkada bulunuyor Resimde görülen elbiseler bu modanın bir kaç numunesini göstermektedir. Yanlarındaki küçük modellerde elbiseler yüzden görünüyor.
1 — Jerseden yapılan bu el-
İ Faydalt bilgiler f
Kestane ununun cilde faydası
Kestane unu cilde tazelik ve güzellik verirmiş. Kestaneleri suda haşladıktan sonra soymak ve ezmeli- Püre halinde olunca bu unu fırında kurutmak ve kapalı teneke kutu veya cam kavanoz İçinde şaklamak.
Her gece yatmazdan evvel bir miktar kestane ununu gül suyu ile sulandırarak krem kıvamında olunca yüze sürmeli. Bir çeyrek sonra ılık gül suyu ile yüzü yıkayıp, kurulamalıdır.
Alüminyum tencere ve sahanlar
Alüminyum tencere ve sahanları kararmaktan Ve delinmekten kurtarmak için sodalı su İle yıkamalı ve içine tuzlu salarnu-ralı şeyler koymamalı. Zannedildiği gibi ekşi şeyler alümin-. yum kapları delmez ve karartmaz, bilâkis kararmış bir tencere İçinde ekşi elma kompostosu pişirilirse tencere beyazlanır.
Lekelenmiş muslulkar
Lekelenen muslukları nikel karyolaları, amonyakla ıslatılmış bir fanila parçasıyla ovarsanız pırıl pırıl olur.
bisenin omuz üzerinden gelen parça arkada pli oluyor, önde ucu sivri yakas^ vardır.
2 — Kadifeden olan bu sade elbisenin arkada yulıası ve eteği madenî düğmelerle İlikleniyor. Bluzunda cebi vardır,
3 — İpekliden elbise, önde yakanın açığı yana bir broş yahut bir İşleme Ue toplanmıştır. Yandan başlıyan pliler arkanın
Nhndalin^ likörü
Bu sene mandalina o kadar bol kİ bundan İstifade etmeli. Mandalinadan marmelât, likör, şurup yapılır. En kolayı likörüdür, tertibi şudur:
Dört iri mandalina almalı, kalınca bir iğne İle dört bir tarafını iğnelemen. 60 derecelik bir litre ispirto ile bir*kavanoz içerisine koymalı Dört diş karanfil, küçük bir parça tarçın İlâve etmeli. Yarım kilo şeker katmalı, ağzını sıkı kapamalı. Yirmi bir gün sonra bir hur.! İçerisine temiz pamuk koyma.ı ve likörü bu huniden süzmell. Eğer likör berrak değilse, pamuğu değiştirerek bir defa daha süzmell. Altın sarısı mis kokulu bir likör olur.
Sabunun temizlikten başka işlerde faydası
Sabunun evde temizlikten başka bir çok hizmetlerde kullanılması mümkündür.
Kolayda yağ bulunmadığı zaman kapı ve pencerelerin gıcırdayan menteşelerine sürülürse hem gıcırtısı kesilir heııı açılıp kapama kolaylaşır.
Şişeler üzerinde yapışmış etiket kâğıtlarını çıkarmak İçin sabunlu su kullanmalı- Sabun suyun çabuk kurumasına mâni olur ve İşi kolaylaştırır.

ortasına kadar devam ediyor. Bluzu verev olarak İlikleniyor-
4 — Yünlüden olan bu elbise sırttan bağlıyarak vücudü saran düğmelerte süslenmektedir. Eteğin ön kısmında düğmelerin altındaki parça kloştur. Yaka önden kapalı arka da devriktir Bütün bu elbiselerin kolları japonedir.
I Müşküllere cevap 1
Bazı ayaklar neden daima soğuktur?
Ayazpaşa Necla B. Ayaklarınızın daima soğuk olduğundan şikâyet ediyorsunuz. Ayakların daima sıcak olması kanın iyi cereyan etmesine bağlıdır. Bunu temin etmek İçin sabah akşam kâfur ulu ispirto İle frlks-yon yapmak ayaklan ısıtır, ve mayasıla da mâni olur-
Sabahları beş on defa parmakların ucuna basarak yükselip İnmek suretlle Jimnastik yapmak ve parmak ucuna basarak yürümek çok faydalıdır. Buna rağmen gece yatakta a-y aklarınız ısınmıyorsa küçük bebeklere örülen yün ayakkabılar gibi yünden çorap giyiniz. Yumuşak yünden örülünce a-yaklan gayet İyi ısıtırlar. Gündüz altı krep ayakkabı ve soket giyiniz.
Ispanak suyu lekeleri çıkarır
Ispanak pişirileceği zamen eskesiyetle haşlanır, yeşilimtırak suyu dökülür. Sonra arzu edilen tarzda pişirilir. Dökülen bu yeşilimtırak su siyah, yünlü elbiseleri temizlemek ve siyah rengi muhafaza etmek için kullanılır. Lekelenmiş bir siyah elbise bu ıspanak suyuna bastırılıp bir saat bırakıldıktan sonra sabun sürmeden çltllenip yıkanırsa lekeler çıkar ve elbise-Inln rengi daha koyu siyah olur.
Kavga etmeyen çocuklar — Dosya zarflarında ne var — Gül, gonca ve filiz grupları
Arka sıraıla.'ı itibaren: Güller goncalar ve filizler
En ihtiyar talebesi 6 yaşında olan bu okulu ziyaret ettiğim zaman çocuklar öğle uykusundan yeni kalkıyorlardı. Hattâ bir kaçı, dizlerinde battaniyeleri, şezlonglarına uzanmış halâ mışıl mışıl uyuyor. Kalkmış o-laniar. Pürlelâş kovanın etrafında uçuşan arıların hamaratlığı ile şezlonglarını toplayıp dolaba yerleştirmekle meşguldüler.
Burası Cagaloğlu yeni nasil yuva okuludur. 60 kadar minimini öğrencisi var. Bunların çoğu 4 ilâ 5 yaşlarında.
Bu bebek öğrencilerde İlk ve orta okula devam eden ablaları ve ağabeyleri gibi saat 8 de kalkıyor hazırlanıyor ve saat 9 da derslerine yetişiyorlar. Onlar da okullarına gelince sıkı bir temizlik muayenesinden geçiyorlar ve:
Türküm doğruyum... diye başlıyan anayasayı okuyorlar. Sonra okullarının marşını söylüyorlar ve sabah Jimnastiği yapıyorlar. Ondan sonra: evet ondan sonra dersler başlıyor. Fakat bu dersler öyle ki istiyen sınıf t a geze bilir istiyen arkadaşı le yahut öğretmeni İle konuşabilir. İstiyen oyuncaklarlle oynayabilir hattâ sınıftan çıkıp su içer yahut başka ihtiyacını giderir. Müdür beyin odasına da ser beşçe girebilirler ve ona istediklerini söyliyebilirler.
I
I
Biz müdür odasında okul müdüriyle konuşurken kapı, birdenbire ardına kadar açılıver-dl. Ne oluyoruz diye şaşırdık. Bir müfettiş, yahut milli eğitim müdürü mü geliyordu? Hayır. Pamuklu kumaştan yapılmış lâcivert golf pantolonu patiklerinin üstüne kadar uzanmış, turvakar biçiminde kırmızı gö-ğüslüklü. ve beyaz yakaslyle ana kısmının mini mini bir öğrencisi azametle lçc-rl girmiyor mu? Kaşlar fena halde çatıl-’
mış, elleri arkasında müdür masasının önünde durdu ve:
— Gel, gel, ama. arkamdan gel» dedi. *
— Ne var evlâdım? Ne oldu?
— Gel bak ne oldu, gör!
Müdür bey kalktı. Küçüğün arkasından yürümeğe başladi-Ben de peşlerine takıldım. Ana okulunun geniş bir salondan ibaret sınıfına girince aynı kıyafette 60 kadar çocuk şezlonglarını topladığı halde içlerinden birisi, saçları ayağa kalkmış esmer bir alacan, bir sıraya oturmuş yan gözle bizi gözetliyor. Meğer o, müdür beyi çağıran arkadaşının oyuncağını zorla almağa kalkmamış mı? Göz göre göre elindeklnl başkasına kaptırmak için abdal olmak lâzım. Halbuki bu çocukların çoğu ikinci dünya harbinden sonra doğduğu halde dünyayı şimdiden, anlamış ve zorlu hayat kavgasına şimdiden hazırlanmağa başlamışlar. Bugünün çocukları muhakkak ki dünkü çocuklardan daha İleri. Bunlar, aralarında çıkan anlaşmazlıkları kavga ile halletmiyorlar. Maşa varken el neye yansın? Gel bakalım müdür bey! Seni başımıza neye koymuşlar? Her halde korkuluk olsun diye değil. Nitekim müdür bey de ihtilâfı kolayca hallediverdi, m
A
Duvarları, komik tavırlı türlü hayvan resimleriyle süslenmiş olan bu geniş sınıfta küçükler iki gün evvel başlıyan tasarruf haftasına alt hazırladıkları müsamereyl temsile başladılar. Aman yarabbil Daha bu yaşta, bu çocuklara ne olmuş böyle? Bu ne eda. ne be-cerlkiiîk ve soğukkanlılıkI Eller arkada yahut cepte, dünyaya Öyle bir yukardan bakışları var kİ şaşmamak elde değil. Ciddiyetleri, sorulanlara verdikleri mantıkî cevaplar İnsanın ağzını açLk bırakıyor.
15 Aralık 1049

Dört yaşındaki Perihan Me-tedi'ye şöyle yanıma otur da konuşalım, dedim. O gösterdiğim iskemleye oturacağı yerde üstüne çıkıp dikildi.
— Neye oturmadınız?
— Böyle iyi. Boylarımız bir olsun daha iyi konuşuruz.
— ...I ...I ...I
Ahmet Akkent, Halli Koca-aydın, ömüral Kızıltan güzel manzumeler okudular.
Portakal manzumesini siz de biliyor musunuz?
Portakal, ah portakal İçi dolu bep süzme bal Portakalın şifası var, Ondan bize sağlık akar.
Salonu süsleyen büyük camlı dolaplarda mini minilerin yaptığı el işleri görülüyor. Bir köşede ecza dolabı duruyor, öğretmen bir başka dolabın gözünü çekiyor ve büyük dosya zarflarından birim açıyor, İçinde en olduğunu tahmin edersiniz? Bilemezsiniz Küçüklere alt birer kat çamaşır Evet evet bildiğimiz çamaşır. Şayet kabahat yapan olursa diye...
Bunların akılları büyük ama daha kendileri hakikaten pek mini mini. Yaşlarına göre gül. konca ve filiz, diye 3 grupa ayrılmışlar. İhtiyarlar gül. orta yaşlılar konca, gençler de filiz. Bu üç grupun dersi birbirinden ayrı. Hepsi şimdiden harfleri ve saymayı öğrenmişler. Adlarım da yazıyorlar.
Eğer soracak olursanız memleketteki pahalılığın sebeplerini, hattâ iç ve dış siyaseti İzaha kalkacaklarını umarım. Hayatın bugünkü şartları onları vaktinden evvel olgunlaştırıyor.
Memleketimizde kurulacak hakiki demokrasinin hür vatandaşları onlar olacaktır. U-c uzluğu görmedikleri İçin pahalılığı blimlyecekler, inşallah yoksulluk da görmezleri
Sadeddin GÖKÇEPLNAR
-----------------------------
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
>------. Tefrika No. 4_
— HaycJİ haydi! Gülünç İş-, lere, kalkışmayınız! dedi. Ko-! Hdorda ayakta beklemekte olur] rdu İmiş hiç?
. — Buna karar verdim. Kararımı bildiriyorum, matmazel.
— Canım, Glascov .şehrine kadar ayakla gidilmez. İnat yüzünden böyle saçmalık olamaz,
Kız, yatağın kenarına oturup dedi kİ:
— Bu ihtilâfın halledilmesi için bir tek çare var. Kompartımanda İkimiz yanyana otururuz Bütün geceyi böyle geçiriliriz.
Müfettiş, rahat biı nefes aldı.
— Çok nazik davrandınız, mükemmel bir hal çaresi buldunuz. küçük hanım. Bay doktor, teklifinizi, hiç şüphe yok, büyük bir memnuniyetle kabul e-decektir. öyle değil mİ, bay doktor? Böyle hoş bir hanım
efendinin refakatinde, geceyi uykusuz geçirmenin azabını da [unutmuş olursunuz
— Hayır... İşime gelmiyor... Ben kararımı verdim...
Kathryn, buz gibi kesilerek:
— Niçin, dokLor Campbell? — diye sordu.—Yoksa sizi korkutuyor muyum?
Alan, kontrolöre döndü. Ne yapacağını bir an bilemedi. Bir şey söylemek İstedi, söyleyemedi. Sadece elini uzatıp vantliâ-törü açtı. Memur da, dâvanın böylece halledildiğini, artık iki yolcunun beraber seyahat etmek kararına vardıklarını anladı ve gülümsedi.
Kısaca:
— Pek âlâ,.. Mesele kalmadı. — dedi. — Allah rahatlık versin, efendim. (Gülümslye-rek:) Pek de can sıkıcı vaziyet değil, efendim.
! Kathryn, dudaklarını ısırarak:
— Maksadınız nedir?
— Hiç, matmazel... Allah rahatlık versin... Şey... Sadece buradan artık gitmek istedim.,. Müsaadenizle...
İki yolcu, birbirlerine yan gözle baktılar. Alan tek söz söyle-meksizin, kompartımanın ta ö-tekl köşesine büzüldü, oturdu.
Tren, bütün hızlyle yol alıyordu. Sessizlik, üzücü olmuştu-Sukûtu İlk bozoîı Cathryn oldu. Evvelâ gülümsedi; sonra şaka ile yüz buruşturdu, derken kahkahalar atmağa başladı.
Derken Alan da ona uyup kahkahalar koyuverdi.
Kız:
— Susun bakayım! — dedi. — Komşu kompartımanlardaki mesut yolcuları rahat yataklarında rahatsız edeceğiz. Biz ikimiz de çok gülünç bir şekilde hareket ettik. Siz dc o fikirde ■değil mİ3İnlz?
— Hayır... O fikirde değilim. Kendimde bir gülünçlük bulamıyorum,
— 8te onu bırakın da Seya-
hatlnlzia maksadım öüyleyinlz.J bendan isteniyordu Orada aile
bay Campbell belki size bay Campbell değil de. artık, «amcazadem Alan» demem lâzım gelecek...
— Zannederim aynı yere ve aynı sebeple gidiyoruz, İmzasının yanına «Mühürdarj diye tantanalı bir de unvan takan Duncan İsimli birinden mektup aldım.
Kathryn, mektep hocası tav-riyle İzahat verdi:
— İskoçyada, «Mühürdar» demek. «avukat» demektir. Slzin-kisi de ne cehalet, doktor Campbelli Hayatınızda İskoç-yaya hiç gitmediniz mİ yoksa?
— Hiç gitmemiştim. Peki, siz?
— Küçük yaşta gitmiştim. O zamandan beri ayak basmadım-sa da neler olup bittiğini hep merak ederim, Bilhassa aileme taalluk eden Lşlerde... E, peki, aldığınız mektupta ne yazılıydı?
— Şu yazılıydı: İhtiyar Angus Campbell bir hafta evvel
vefat etmiş. Adresleri ele geçen aile âzası, bu meseleden haber-
dar olunmuş. Eğer mümkün o-lursa înveraray yakınlarındaki
Shlra şatosuna gitmekliğim
le İşitmemiştim. Nerededir bu şato?
— Glascow’dan trenle Gou-roek'a gidilir. Oradan da vapur bizi alır Dunoon'a götürür. Loch Fyne'l otomobille katedip nihayet İhveraray’a varacağız. Bundan bir kaç sene evvel, Dunoon-la înveraray arasındaki göl seyahatini vajurla yapmak mümkündü. Lâkin harb çıkalıdan beri bu yol yasak edilmiştir.
Alan, kendini hayalâtına ter-kettl:
— Bu Shlra şatosu elbette bir müstahkem mevki olacak... Duvarlarının içinde g»zii odalar Vardır filân...
— Canım, efendim, pek âlâ biliyorsunuzdur ki. İskoçyada hemen hemen her eve «şato» ismini takarlar. Kârglr bir bina olup da üstüne bir kule konduruldu mu, al sana şato! Bu bahsi geçin, göl kenarında, İnvera-tay'dan biraz uzakta, Shira boğazlarının medhalindedlr. Gerçi binanın mazisi, tarihi de var. Hoş, siz, tarihçi olmanız dola-yıslle bir şeyden haberdar de-ğllslnlzdir. Bununla beraber, bizim gittiğimiz şatoya taalluk
meclisi toplanacağından ben de bulunmalı imlşim. Avukat, miras mevzuunda bir menfaatim olamıyacağını da belirtiyor. «Aile toplantısı» nda ne işim olduğunu zikretmiyor. Aldığım bu davetname, vazifemden izin istememe İmkân verdi,
Kathryn, minimini burnunu, kıvırarak cevap verdi:
— Çok hissiz bir insanmışsınız, doktor Campbell... Hısım akrabanızdan bir zatın ölmüş bulunduğunu hesaba katmıyor-’ sunuz.
Alan, canla başla karşı koydu:
— Ne hısım akrabası, efendim?... Angus Campbell isimli birinin hayatta mevcudiyetini lik defa öğrendim. Ailemin şeceresini tetkik ederek bu Angus hakkında fikir edinmeğe çabaladım; babamın bir kuzeni olduğunu keşfettim. Bununla beraber, ne kendisini, ne de yakınlarım görmüş ve kendilerlle tanışmışımdır. Siz bunları bilir miydiniz?
— Vaktile...
— Beni sorarsanız, bu, Shlra şatosundan balısolunduğunu bl-
eden tarihî vakalar çok enteresandır. Diğer cihetten Angus Campbeil'in ölümü hakkında da biraz tenevvür etmemize yarar.
— Ya... Bu Angus ne şekilde ölmüş?
— İki ihtimalden biri! — diye genç kız, sükûnla cevap verdi. — Ya İntihar etmiş, ya öldürülmüş...
Alan'ın seyahatte okumak ü-zere yanına aldığı kitap, bir zabıta romanıydı. İlmî eserleri okuya okuya yoruldukça, dinlenmek için macera romanlarını okumaktan zevk alırdı. Zihni ferahladıktan sonra yine ciddi kitaplar okumağa devam ederdi.
Gayri ihtiyarî, önündeki zabıta romanına bir göz attı. Sonra, gözlerini genç kıza döndürdü.
— Ya... Demek, cinayet olması ihtimali da var, öyle mi?
— Evet... Cinayet olması İhtimalinden bahsettim. Tabiatl-le, teferrüatı da bilmiyorsun uzdur? Kendini kaldırıp kuleden aşağı atmış. Yahut da zavallıyı pencereden aşağı fırlatmışlar.
(Arkası var)
15 AraliV «49
AKŞAM
9»M*« 7
M ahkeme Koridorl arı n da
İstanbul Defterdarlığından
Mösyö Pol, bütün evsaf ve meriyetleri haizdi. Şehrin ortasında büyük bir ticaret madarası vardı. Namuslu, dürüst. 1-tibarlı, ciddî ve vakurdu. Kılığı, kıyafeti ve tahsili yerinde idi. Yüksek ticaret okulunu bitirmişti. Ana lisanından başka Fransızca ve İngilizceyi de biliyordu. Edebiyata da vukufu vardı.
Fakat gelgelelim. eski ve köh ne anane ve adetlere bağlı kalmıştı. Evleneceği kadının sigara ve içki içmemesini yüzüne ve dudaklarına allık sürmemesini, kızlığında kimse ile flört etmemiş Olmasını, erkeklerle selâm taşmak için el sıkmaktan başka hiç bir münasebeti olmamasını istiyordu. Fakat böyle ideal bir kadını nerede bulacaktı?
Kırkına bastığı için ihtiyarlığa doğru dev adımlarlle yürüyordu. Bu şartlar altında ömrünü, bekâr odasının dört duvarı arasında, can sıkıntısı, yalnızlık ve nıetrûklyet arasında tüketecek görünüyordu. BU gün hast alansa kendisine bakacak kimsesi olmadığı için ya bir hastanede yatmağa, yahut da dışarıdan getirteceği bir has tab akı cinin bakımına muhtaç olacaktır.
Pol. bu kara kara düşünceler arasında üzülürken bir gün sokakta seneierder.berl görmediği çocukluk arkadaşlarından Jaka rastlıyarak boynuna sa-
kildi:
— Yahu bunca senelerdenbe-ri nerede İdin? diye sordu. Arkadaşı da:
— Seni görmiyell kaç sene oldu Pol ? Dedikten sonra yanında duran genç ve güzel kadını takdim etti.
— Hemşirem Eveiinl
— Memnun ve müşerref oldum
Polün bu sözlerinde hiç bir mübalağa yoktu. Çünkü Eve-lln. Polün aradığı evsaf ve meziyetleri tamamlle haiz görünü yordu. Evelin, sade giyinmiş, saçlarına perm anan t -yapma mış. dudaklarına ve yanaklarına allık sürmemiş, tırnaklarını iLzatmamıştı. Üstelik de, sop derece mahcup ve terbiyeli İdi.
Pol. bu ilk müşahedesinden memnun, arkadaşına civardaki pastahaneye giderek dertleşmelerini bunca senelik hasreti gidermelerini teklif etti. Jak teklifi sevinçle kabul etti. Üçü beraber pastahaneye girdiler. Pol, genç tazı süzdükçe, mizaç ve arzusuna uygun buluyordu, Bu sevincin sevklle evlenmeden, İdeal kadından bahsetmeğe baş ladı ve sonunda kendini tuta-mıyarak baklayı ağzından çıkardı:
— İşte matmazel Evelin gibi bir kızla evlenmek istiyorum dedi ve yaptığı gafın farkına vararak saygısızlığından dolayı özür diledi. Arkadaşı bu sözlerini saygısızlık telâkki ederek kızmak şöyle dursun sevinçle karşıladı. Ve Polün sözlerini tasdik ederek:
— Hemşirem olduğu için söylemiyorum ama Evelin, ahlâkı, itikadı sağlam, eski ananelere1
vc âdetlere bağlı olduğu İçin ideal bir zevce ve anne olacak Şunu da soyliyeyim ki kız kardeşim çocuklara da bayılır.
Çocuk sevmek bahsi Polün hoşuna gitmedi, çünkü geçirdiği bir hastalık neticesinde evlât sahibi olamıyacağmı doktoru, kendisine söylemişti. Tabii. Pol, bu meseleye hiç temas etmedi. Ertesi bün tanıdıklardan genç kızın mazisi ve ahlakı hakkında malûmat toplamağa başladı. Genç kız. hırçın, asabi ve müsriif mü idi, başka bir erkek ile münasebeti var mı idi? Polün bu sualleri tanıdıkları tarafından alaylı bir eda ile karşılanıyordu.
Pol sekiz gün sonra Evellne talip oldu. Nişanlandılar. Evc-lin, küçük çocukları bördükçe onları seviyor ve nişanlısına dönerek:
____Ah ben de anne olacağım günü ne büyük bir hasretle bek liyorum, diyordu. Pol, kusurunu bildiği için başvurmadık doktor kalmadı. Fakat onlardan aldığı cevaplar ve koydukları teş hisler gayri vazıh ve birbirine zaddı Bazıları pek âlâ çocuğu olacağını, bazdan da olamıyaca ğmı söylüyorlardı.
Pol, bu müphem cevaplar karşısında: ■ Ne yapalım. Kadere karşı gelinmez a. Eninde sonunda Evellnl kandırır, bir evlâtlık alınz. Meşe kapanır, gider.» diyerek tevekkül ile başını sallıyordu.
Paramız yoksa, gençliğimiz var!
Nihayet evlendiler, gelin İle güveği balayım geçirdikten son ra şehirde mükellef bir apartı-mana yerleştiler. Evelin, Polün İstediği evsaf ve meziyette, ciddi, faziletli, terbiyeli, ideal bir kadın çıktı. Akşamlan kocası, yorgun argın İşinden döndüğü zaman onu kapıda güler yüz ve muhabbetle karşılıyordu.
Bir akşam Evelin. kocasının içki sofrasını hazırlarken çekinerek ve gözlerini yere İndirerek titrek bir »esle:
— Kocacığım. Sana bir müjdem var: Yatanda baba olacaksın dedi.
Polün bu sözler üzerine gözleri fal taşı gibi açıldı. Sert bir sesle:
— Ne dedin bakayım. Baba mı oluyorum? diye sordu.
— Pol baba olacağın İçin mİ bana çıkışıyorsun? Sana ne oldu?
Pol. bazı doktorların evlât sahibi oiamıyocağına dair kendisine söyledikleri sözleri oturup karısına anlattı, Evelin, şefkat ve merhametle kan şık bir eda İle dinledikten sonra cevap verdi:
— Aldırma onlarm sözlerine kocacığım! Teşhislerinde dalma aldanabilirler. Sende buldukları kusur zamanla zail olmuştur. Kusurunun zail olduğu baba olmanla sabit olmuştur.
Zavallı Pol. şaşkına dönmüştü. Kime inansın, bazı doktorların koyduğu teşhise mi, yoksa karisinin sözlerine mİ? Düşündü, taşındı, Evellnln ha) ve tavrın* gözönünde tutarak onun sözlerine İnandı. Bugün Polün yanm düzüne çocuğu vardır.
Çeviren; A, HİLÂLİ
!st. Lv. Amirliği İlânları
I
1) Tahmin edilen bedeli 22650 lira olnn 3 adet AGA-MDNB - 2ü tipi Narkoz cihazı ve 15 adet OK. lo Protoksltda-zot ve 15 adet OK 10 Oksijen gazı bombası ve 3 kutu Sodnllne maddeslte birlikte 23 Aralık 949 günü saat 11 de Harbiye Lv, amirliği Sat. Al Komisyonunda açık eksiltme ile satın alınacaktır
2) Geçici teminatı 1698.75 lira olup evsaf ve şartnamesi
Komisyonda görülür. (4721 - 16920)
ir
1 adet 30 beygirlik ve 2 adet 70-80 beygirlik su motopompu kapalı zarfla 15 Aralık 949 günü saat 11 de Ankara M SB. Sa. Al. Ko. da ihalesi yapılacaktır. 30 beygirliğin tutarı 9000 lira 70-80 beygirliğin 13,000 Hra hepsinin tutan 35,000 Ura olup teminatı 2625 liradır, şartnamesi İst. Lv. Â. de görülür. 175 kuruşa komisyonda satılır. Taliplerin kanunî veslkalarlyle teklif mektuplarını İhale saatinden bir saat evveline kadnr komisyona vermeleri Bu motopomplar ayn ayn ihale edilir.
4207 — 15548
Jandarmanın yanında o-1 turan kelepçeli maznun göz-] lerini kapıştırarak bizim kasketli delikanlıyı süzdü, yılıştı:
— Seni gözüm ısırıyor amma kafam dalgalı olduğu i-cin hatırlıyamıyorum. Acaba nerede ahbaplık etmiştik, bey abi? Bizim koğuşta yattın mı hiç?
— Sizin koğuş neresi?
— Sev işte, canım. Çakmıyor musun dalgayı? Koğuş dediğin kodeste olur tabiî. Yani mahbushanede beraber mi bulunduk, diyorum.
— Çok şükür, öyle yerlere hiç girmedim.
— Hani ben ilk girişimde üçbucuk ay yatmıştım ya. o zamanki koğuş arkadaşlarımdan biri tıpkı tıpkısına sana benziyordu da...
— Yanlışın var. ahbap. Ben hapishaneye hiç girmedim, girmeğe de nivethn yok.
— Öyle söyleme, bev abi. Bu isler nivete bakmaz. Sen erkek değil misin? Dünyada her çeşit kazalar, belâlar erkekler için yaratılmıştır. Bir gün sen de benim gibi kazaya uğrarsan ne yaparsın?
— Sen kazaya uğradın demek?
Çalımlı eda ile omuzlarını kaldırdı:
— Eyvallah, bey kardeşim. İki kaza atlattık, bu seferki üçüncüsü. Birinde ovun yüzünden maraza çıktı, altmış altı oynarken herifin hilesini yakaladım, sandalyayı kafasına geçirdim. İkincisi Avrat yüzünden oldu. Enayinin birivle kapıştık, ağzım burnunu dağıttım.
— Sen Hint horozu gibi mütemadiyen dövüşüyorsun, desene.
— Boş ver, bev abi. İşlerin gidişatını bilmezsin sen. Bu dünyada süt dökmüş kedi gibi oturursan, herkes senin başına çullanır. Hırlaşmayı ben de sevmem amma sırası gelince erkekliğimi gösteririm.
— Peki amma erkeklik göstereyim derken hapishaneyi boyluyorsun.
— O da olur tabiî. Bu dünyada kanun var, nizam var. Kötülük edenler cezalarını çekerler elbette. Kanunları, nizamları ortadan kaldır da bak ne oluyor? Her tarafta kan gövdeyi götürür. İnsan oğullarının başını boş bırakmağa gelmez.
— Sen de kötülük ettiğin için hapishaneye girdiğini itiraf ediyorsun demek?
Biraz durakladıktan sonra göz kırptı:
— Benimkisi kazara olan işler amma kanun böyle şey dinlemiyor. Aslına bakarsan ben o işleri istiyerek yapmadım. Karşımdaki zorla belâya çanak tutunca ne yapayım? Ben ona vurmasam, o bana vuracak. Benim anam ağlıyacağına onun anası ağlasın diyorum, sonunda onlar hastaneyi boy-iliyorlar, ben de kodesin yolunu tutuyorum. Ne yapalım, alnımızın kara yazısı bövle imiş. Bizim gibi kazalı, belâlı adamlar da olmasa hâkim beylere is kalmaz, hapishanelerin kapılarına kilit asılır.
— Demek sen, hâkim boylere iş çıksın, hapishaneler kapanmasın diye kavga ediyorsun?
Yutkunarak bir müddet
düşündükten sonra başını salladı:
— Dinini seversen bırak bu lâfları, bey kardeşim. Böyle şeyler üzerinde fazla konuşmağa benim aklım ermez. Uzun lâfa ağzım alışırsa hâkim beyin karşısında da çene yarıştırayım derken yanlan yanhş sözler ederim, bunun sonu cezaya dokunur.
— Peki, bu defa geçirdiğin kaza nedir?
— Bu seferki de püsküllü belâ cinsinden. Evvelâ söyle bakayım, sen çayı sever misin? 4
— İyi demlenmiş çay sevilir tabiî.
— Hay yasıyasın. Kahve ile aran nasıl?
— O da hoşuma gider.
— Yaşa be kardeşim! Anlıyorum ki sen de bizim gibi keyif erbabındansm. Kahve-ve de, cava da bayılırım ben. Günde en aşağı dört fincan, kahve, dört bardak da çay içmesem rahat edemem.
— İyi amma fazla içilirse bunların zararı vardır.
— Kulak asma bu lâflara. Hoşuna giden şeyleri iç de keyfine bak.
— Ne ise. kahveyi bırakalım da senin meseleye gelelim.
— Ben de onun üzerine lâf ediyorum ya. bev kardeşim. Bu seter de kahve yüzünden belâya çattık. Söyledim ya, her gün yedi sekiz kahve, cav içerim. İbrahi-min kahvesinde hesabım var. Çıktıkça içerim, haftada. on beş günde bir de hesap görürüm. İbrahim bir avdan beri hasta olduğu i-cin işinin başına gelemiyor, kahveyi garson idare ediyor. Herif namussuzun biri. Elinden gelse veresiye bir bardak su bile içîrmiyecek bize. Dün akşam üstü birkaç duble rakı içmiştim. Meyhaneden çıktım, kahveye uğradım. Mide bastırmak için okkalı bir kahve ısmarladım. Yarım saat bekledim, bizim kahve gelmedi. Garsonu çağırdım; «Ulan, nerede benim okkalı kahve?» diye sordum. «Sana kahve vok Yirmi gündür para vermiyorsun. Dokuz buçuk lira borcun birikti. Parayı ödemeden burada bir vudum kahve de, cav da içemezsin» demez mi! Sen ol da öfkelenme bakayım. «Ulan, bugüne bugün paramız voksa gençliğimiz, şanımız var. Bir gün elime para geclncc borcumu da öderim, sana bahşiş de veririm. Pis pis numara yapma da çabuk kahvemi getir» dedim. Lâfım doğru değil mi, bey kardeşim? Velâkin. herif zorla belâ arıyor. «Bana bahşiş vereceğine, evvelâ borcunu 5-de, ondan sonra paran artarsa git de kamını doyur» devince kafamın içinde bir yıldırım parladı. Kahvede bir sürü insanın karşısında benim yüzüme karşı böyle lâf edilir mi? «Ulan borç övle ödenmez, böyle ödenir. Seni bana "avı ile vermediler-ya» dedim, enayinin sırtına bir sustalı sapladım.
— Öldürdün mü?
— Çocuk musun, bev a-bi? Öldüresiye vurup da başımı derde sokar mıyım? Beş on gün hastanede yatsında aklı başına gelsin, o kadar elverir enayiye. ,
Mübaşir çağırdı, yüzünü ekşiterek kalkıp bileklerini jandarmaya uzattı.
Ce. Re.
Damga resmi ve cezası
Lira K. Senesi Adı ve soyadı Adrcri
60 24 944 Seyfettin Kayatürk Beyoğlu, Alyans sokak No. 3
213 24 946 Karnik ve Haybetvan Hacıköçek Camii M/kak No 44
135 36 944 Robert Eiselt Bahçekapı, Selâmet han No. 9
45 48 945 Mehmet Yavuz Çarkova Yeni Ak bıyık caddesi No. 40
162 48 > Mehmet Demin Serdar sokak No. ı- »
2687 34 944 Semperlt Lâstik Ltd. Şirketi 2 nel Vakıf han No. 11
277 50 » Frederlk Hendel Perşembepazarı Arsınn han
78 06 943 Elyazar Ruso Hacı Köçek camii sokak No. 38
92 82 946 Yusuf Taygo Kölemen sokak No 1
347 52 » > » Kölemen sokak No 1
407 04 » Karnik K. Haybetyan Hacıköçek camii sokak No. 44
158 82 944-945 E. Kopps. ve Llnodari Halefi And. Lonodarl ve «ti. Kökle Sııltanhamam, Mesadet han No. 28 - 31
520 08 544 Rlşarl Ekren Grarber Galata, Yoğurtçu Han
140 34 946 Sabahaddln Medya Eski Şarap iskelesi Seyld Han
81 54 944 Petgo G, Teodorlskl Eminönü, Arsian No 16 - 18
262 02 946 M. Turlcl Galata, Beyazıd sona* No 35
61 32 045 İsmet Yılmaz Uçkan İğdiş sokak No. 72
76 74 945 Sadık Haydar Türk Kâgıd ve Kırtasiye evi
473 46 944 ilâ 946 Erol Beyker Dllsizzade Han No. 14
185 34 946-947 S. Blnblr Lüleci Hendek caddesi No 78
265 14 » » N. Arbak Mahmudiye caddesi No. 15
84 00 945 Hüseyin Baroglu Galata. Mehmet Ad Paşa Han No. 48
491 52 944 ilâ 947 Behzat Hüseyin Bora Sirkeci, Yeni Han
667 60 945-947 Mehmet Celâlettln Gülgar Galata, Hasanpaşa Han No. 15
555 36 940 Sabahaddln Madya Eski Şarap İskete»! Seylö Han
221 34 948 Fatih Vehbi Duman Beyoğlu Afyon sokak No.
282 66 945 İsmail Ediğe Asm ah Mercit Alhatun sokak No. 27
655 62 946-947 Korta? T. A. Ş. Beyoğlu, Yeni Han kat 3
907 92 945 İsmail Erten Atlama Taşı No. 94
355 32 945-946 Hırdavat T. L, Ş, Tünel caddesi No (0
66 60 946 Seiâhaddln Asya ömer Ablt han. kat 2, No. 11
67 02 945 Ali Ketenci Galata, Ketenci Motoru sahibi
170 10 945 M. İhsan Kayadeknler ve M. Ali llsever Şirketi Ayazma kapı No. 1/1
J67 28 943-946 Osman Nuri Bayram Bankalar caddesi, Voyvoda Han No. 14
255 76 945 M. Ali Çanga Kabataş M. Meb’usan caddesi No. 130
84 00 946 Asiye Or Taşkasap Mehter «ckak No.
282 00 946 Muvaffak Azak Beşiktaş N Dcmlrag tayyare atelyesi Şefi
607 08 945-946 Erol Beyker Aşir ef. caddesi D'.klzzade Han No. 2/14
5982 06 946-947 Zeki Demlrtaşçı Perşembepazarı Nj. !
Yukarıda ad ve adresleri yazılı ödevliler zabıt varakalarında yazılı yerleri terk etmiş ve yapılan araştırmalara rağmen yeni adresleri teshil edilememiş olduğundan hizalarında gösterilen yıllara alt damga resmi ve cezalarına ait ihtarnamelerin tebliği mümkün olamamıştır.
Hukuk usulü muhakemeleri kanununun 141 ve 145 inci maddeleri gereğince tebliğ yerine geçmek üzere keyfiyet ilân olunur. (17670)'
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünden
1 — İstanbul Radyosu İçin yazıhane, koltuk, dolap ve emsali 23 kalem madeni eşya kapalı zarf usullyle satın alınacaktır..
2 — Muhammen bedeli 89540 lira ve geçerli inancası 5727 liradır.
3 — Eksiltme 28/12/949 tarihine tesadüf eden çarşamba günü saat 15 te yapılacaktır.
4 — Taliplerin tekili mektubuna alt dış zarflan İçine Ticaret odası belgeslle eşyanın resim veya katalnkteıinı koymaları lâzımdır.
5 — Daha fazla. izahat vc parasız şartname almak isteyenlerin Ankarada Anafartaiar Cad. Konya 3oknk. Tarko Handa Genel Müdürlüğümüz İdarî İşler Müdürlüğüne ve İ$-tanbulda İstanbul Radyosu Müduclüğüne müracaatları ve talip olanların muayyen gün ve saatten bir saat evveline kadar kapalı zarflarını Tarko Han'daki Genel Müdürlüğümü' Satmalma Komisyonu Başkanlığına verme'erl İlân olunur
(17444»
Teltik Eşya satışı
Ofisimizin Bedesten Deposunda mevcut, levha leneke ambalajından çıkmış:
2.509.— Kg. saç, «Kova ve soba borusu yapılabilir.»
6.261.— Kg. köşebent «öküz nah, kundura demiri, pencere menteşesi, yapılabilir.» 215.— Kg. Tel «el feneri, oyuncak, yapılabHlr.» pazarlıkla satılacaktır.
İsteklilerin 20-12-949 Salı günü saat 15 de Yenivalde Hanında İç Ticaret Müdürlüğünde hazır bulunmaları ilân olunur. (17674'
Telgraf adresi: TARFO TİCARET OFİSİ Telefon No: 24236 Yeni Valde Han Kat 5.
rarım
muu curu» M'* «un İSİM • d** • m# • m» •
«■naıı, ıcrr >u> «urtnıı cnnncrıimetıaıı AK»’ umu ■TeSıs’i'-ıantt
Elektrik Tesisatı Yaptın'acaktır
TOPSAK MAHSULLERİ OFİSİ İSTANBUL BÖLGE
• MCDÜRLÜCCNUEN.
2500.50 lira İlk keşif bedelli Eyüp Kadife deposunda yapılacak elektrik tesisatı isine ait açık eksiltme 26-12-949 Pazartesi günii saat 15 de İstanbul Bölge Müdürlüğünde teşekkül edecek komisyon huzuriyk yapılacak lir.
Bu İşe talip olacaklar en aşağı Bayındırlık Bakanlığı 2 el sınıf c-hlIyetnaiTU'jine haiz olacaktır.
Bu işe alt ks,.;[ evrakı ve şartname hergün İstanbul Bölgesi Fon servisinde görülebilir. Talipler ihale gününden bir Eüu evveline kadar ellen,::':ki vesaikle birlikte bölgemize müracaat ederek bu işi yapabileceklerine dair belge almaları ilân olunur. . (17661}
Ankara sular idaresinden
1 — tdaremlz İşletmeleri arasında devamlı vc muntazam surette sefer yapabilecek kabiliyet ve yüksek evsafta bir adet kamyonet pazarlıkla derhal tealim şartlyle satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 20-12-1949 Perşembe günıı saat 15 de Yenl-
şehirdekl idare binasında yapılacağından ellerinde bu kabiliyette kamyoneti olanların ihaleden üç çün evveline kadar İdareye tahriren teklif vermeleri İlân olunur. e (17624)
Milli Eğitim Basımevi Müdürlüğünden:
BasımevlnUz için açık eksiltme yolu He 1.75 m/m kalınlığında ve 50/60 boyunda «125» adet çlnkoraf çinkosu satın alınacaktır. Sözü edilen çinkonun bir tanesinin mııhamnıeın bedeli «20ı> lira % 7.5 muvakkat pey akçesi 187 Ura 50 kuruştur.
Eksiltme 21.12.1649 Çarşamba günü saat 15 de Basım evimizin Ayasofyadakl Merkez binasında İcra edilecektir. İsteklilerin belirlilen çün ve saatte komisyona başvurmaları. Şartname bedelsiz olarak Müdürlükten istenilir. (17211)
Devlet Orman İşletmesi Biga Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Karablga orman dışı istif yerinde mevcut 1555 adede 485.247 metreküp çanı azmanı altı parti halinde 15-12-949 gününden İtibaren 15 gün müddetle açık arttırma suretile satışa konulmuştur.
2 — Açık arttırma 30-12-949 Cuma günü saat 15 de Biga İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. Beher metreküpün tahmini bedeli 7o liradır. Her parti için % 7.5 hesablle geçici teminat alınır
3 — Buna alt şartname Orman Genel Müdürlüğünde İstanbul Orman İşletme Müdürlüğünde Çanakkale Orman İşletme Müdürlüğünde karadağ Orman Bölge Şefliğinde vc Müdürlüğümüzde görülebllinlr.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsplt evrak ve İlk
teminatları ile komisyona müracaatları. (17609)
Mahkeme, tapu. icra ve noter ilânları
Bedelleri nususı rakslar tarafından jdener mahkeme icra tapu «c noter ılftnıan gibi resim ilânlar eskiden olduğu n-ol doğrudan dotrur-' ■AKŞAM» idaresi tara.’"*, dan kabul edllnıeKredir
Göz Mütehassisı
2r.Ce .iil Görür
Cağaloğlu Nuruosmaniye caddesi Atay Aparnmam Pazardan başka her gün saat 14 ten ln ve kadar Telefon: 79058
Çocuk hekimi doktoı
A. Necdet Tanere
Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları
Miiessesesi Müdürlüğünden:
Yükümlü hizmeti müessesemize verilen 12057 sicil numaralı A. Necdet Taner 21.9.949 tarihinde bir ay izinli giderek bir daha işine dönmediğinden 15 gün zarfında işine dönmediği veya yazılı müracaat etmediği taktirde hakkında kanuni kavuşturma yapılacağı açık adresine tebligat yerine kaim olmak üzere ilân olunur.
(17659)
Ahmet Akkoyunlu
Taksun ■ l'aIlın hant
Palas. Telefon: »2627
HmasscaL--v_.r rs;. «bs ooKTtıı: ühpmb
FETHİ ERDEN
LABORATUVA.I (Bakteriyolojik. Biyoiutk ve kimyevi tahliller yapılır
Beyoğlu Taksime giderken Meşeli sokağı Ferah Apartınıanı Tel 40534

AKŞAM
Nahife 8
15 Aralık 1949
Miktarı
Fi&U
Cinsi
M.l
FENER PİLLERİ
Tutarı Ura Kurun
Bucağında
açılan yetiştir-
Sesli Mektup
Öksürenlere KATRAN HAKKI EKREM
BEYOĞLU BALO SOMAM
Tünel yanı
■ara köy-Oa lata
Buğday Patates
İSTANBUL RADYOSU öşta
1328 Doğumlu I
L*avit Tulgay
Vıi bo|>ndo sardıklarıma» Malı^p yare» i»vm. Q4nd»'lM»
Son derece zarif ve zarafeti nisbe-tinde işlenmesi
İtina İle bükülmüş ve gayetle yumuşak, kolaylıkla esneyen bir yündür..,
Müzikseverin
hikâyesi).
22.45 Haberler.
Yarın sabah ve öğle programı 7.31------
7.45
8.00
8.15
8.25
8.10
Sayın Halkımıza
Yerli ve Yabancı bütün İlâçlar i
ZİYA BOYER ECZANEMİ

12.57 Acilli
13.00 Haberler.
13.18 Fasıl heyeUaaind (PL).
HM Dans müziği (PU
1 10 Konuşma: Ev tt«hnı panti. H.OO Şarkı ve türküler. Okuyan Rıfat Baybors.
11,10 Büyük orkestra »»erleri: Stravınskl «Ateş Kuş» süiti. Çalan: Stokovıkl id sinde Phlladclpnia Ork. (PL).
15,00 Programlar ve kapanıg.
17.57 Açılış vo programlar.
18.00 Dans müziği (PL).
18,30 Hafif orkestra eserleri (PL).
18.45 Şarkı ve türküler. Okuyan Mahmut Karında»,
10.00 Haberler
19.15 Hafif melodiler ıPt.).
İMO Lvdwlg vatı Beethoven. Sonat No. 3 Op. 30 (Svl majOre. Çalanlar: Orhan Burar (Keman). Ferdi Statzer «Piyano».
10.40 Hafif ara mürığl (Pl.).
19.45 İncesazdan şarkı ye türküler t Hüzzam faslı*.
20.15 Dinleyici istekleri (Hafif batı muzısıı.
30.45 Çeşitli hafif müzik (PL).
21.M Kanu

Hafif parçalar İPİ.). Haberler.
Şarkılar (PL). Halil şarkılar (PLİ. Günün programı Vali. Polka ve (PİL Filim melodileri (PL). Şarkılar.
Haberler. Potpuriler (PL). öfiie Gazetesi. Piyano ile car
İBULMACA
o
Soldan »*«a: 1 — Üsküdarda Mr kışla. 2 — Tutsak yakalıyan. 3 — Etanbulda bir mabet. 4 — NoU -Komşu bir devlet parafı. 1 — titan-bulun bir karası, 5 — Bir erkek adı.
7 — Kırmızı - Islanmanın başlangıcı.
8 — Fetihler. 9 — Elbise ait kenarını açık tutan. 10 — Tersi küşat ediyor
Yu karıdan aşağıya - | — Gldig gelil. 2 — Eserek - Tersi türemenin başlangıcı. 3 — Teni Afrlkada bir nellir - Yanar dağın tepesi. 4 — Tersi mektebin relıU, S — Bir k*dw inini 8 — Reklâmlar • Zaviye. 7 — Ek i -par - Teni dam» üstü. 8 — Bayna «Y» geline kabili ekti - Kurum nefi edalı
GEÇEK BULMACAN» HALLİ
SoldM Hğa 1 — Müsabaka, 3 Uyanıkol, 3 - Hezaran, 4 — Alak dar. S — Sen. Kele. 6 — Er. Kuruz, T — Bikini. 8 — Emcz. Kal. 9 — Cidar, Ye, 10 — klnalır,
Yutandan aşağıya: 1 — Muhasebeci. 1 — Üyelerimiz. 3 — Sazan. Kedi. 4 — Antik. Kızan, 5 — Bırakın, Ra, 6 — Akademik, 7 — Konalı. Ayı. 8 — A). Rezeler.
DİL KONGRESİ RAPORLARI
Altıncı dil kurul tayinin ynldnşmast münasebetiyle «evvelce neşredilmiş, fakat nüshası kalmamı» olan (Dil kongrcai raporları) Iklnel defo neşredilmiştir. Kurultayla ılgın batan mu nevverlere İstanbul Muallimler Birliğinin neşretııgl bu raporları tavsiye ederiz.
ZAYİ — Sultan Hamam İle Mısır Çarşısı arasında 20302 numaralı imar projesiyle Eminönü Kaymakamlığından almış ol-' duğum ruhsat tezkeresini kay- ‘ bettim. Bulan Marpuççularda 8aka çeşme sokak No 24 Fehmi Kaymaka getirdiğinde memnun edilecektir.
ZAYİ — Hasköy nüfus dairesinden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim, Yenisin! alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Nallıhan - Çayırlıan Bucağı Yetiştirme Yurdu Satmalına Komisyonu Başkanlığından
10 Adet 1000
10 » 500
20 B 250
40 B 100
Sade yağ Beyaz peynir Zeytin yağı Zeytin tanesi Beyaz sabun Yeşil sabun Çamaşır sodası Tiftik eti Kesme şeker Toz şeker Çay İç fındık Kuru kayısı Kuru erik Kuru üzüm (Çekirdeksiz) 20a Kuru incir Ceviz içi Pekmez Tahin Tâhinhelvası Makarna Şehriye Nişasta Aşurelik buğday Pirinç Bulgur Kuru fasulye Mercimek Nohut İnce tuz
ıspanak Havuç Balkabağı Elma
Portakal (adet) Meşe odunu
Çıra
Gaz yağı teneke
EVERHDY
Dünyanın en meşhur ve en uzun omurlu
RNELLE
YünisırM Siz de muhakkak tecrübe etmelisiniz.
200 den fazla rengi ihtiva eden koleksiyonunda MODA'nın en son çeşldlerini bulacaksınız.
PERNELLEŞ isteyiniz...
PERNELLE’le örünüz...
PEItNELLE ’ de ısrar e diniz—
Türkiye Tıp Encümeni Başkanlığından: 28/12/049 çarşamba günü saat L8.3O da Cagaloğlunda Etibba odasındaki salonda yıllık kongremiz yapılacağından sayın üyelerimizin behemehal teşriflerini saygılarımla rica ederiz. GÜNDEM.
1 — Kongre başkanı ve iki sekreter seçimi.
2 — Yıllık çalışma, vezne ve mtirakip raporlarının okunması.
X _ Yeni yönetim kurulu ve nıürakiplerin seçimi ■■
Uzakta Duiunon sevdikleriniz ılbaşıncfa sesinizi duyarlarsa ekadar sevineceklerdir. Gefl-iz sesinizi kimsenin işitmlye-ceğı müstakil bir odada plâğa aldırınız. Ve derhal vereceğimiz hususi zarfa koyup postaya veriniz Hele çocuklarınızın sesim plâğa aldırıp muhafaza etmek veya nine ve dedelerine göndermek istemezmlslniz?
Butun bu harika size 2 liraya mal olacaktır.
1 — Nallıhan İlçesi çayır han
me yurdunun yukarıda adları yazılı yiyecek ve yakacak ihtiyaçları eksiltme şartnamelerine göre her biri ayn ayrı olmak üzere açık eksiltme suretlle eksLltmeye konulmuş ve her cinsin tutarı karşılarına yazılmıştır.
2 — Her birinin ayrı ayn olmak üzere ihaleleri 39/XII/i949 günü saat 14 te Nallıhan Kaymakamlığı odasında toplanacak komisyon huzurunda, yapılacakta-.
3 — Hey’et Umumiye üzerinden yapılacak teklifler kabul edilmiyecektlr. Her bir cins İçin ayn ayrı fiat teklif edilecektir.
4 — Her madde İçin teklif edilen fiat muhammen bedelden yüksek olmıyocaktır.
5 — Eksiltmeye gireceklerin 1949 yılı Ticaret odası, 2490 sayılı kanun hükümlerine göre ellerinde bulunan belgelerle komisyona başvurmaları.
6 —Geçici teminatların eksiltme saatinden önce Nallıhan Malmüdürlüğüne yatırılması lâzımdır.
7 — Geçici teminat her cins tutarının % 7,5 dur.
S — Eksiltme şartnamelerini görmek istiyönltrln Nallıhan Milli Eğitim Memurluğuna Anzara Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurmaları. (17628)
Oikkal ; Hiç
Türkiye iş Bankası
Anonim Şirketinden:
İhtiyaç görülen şubelerimizde çalıştırılmak üzere en az orta tahsil görenler arasında müsabaka imtihanı İle lüzumu kadar memur ve daktilo alınacaktır.
İmtihanda muvaffak olanlar, tahsil ve ehliyet derecelerine göre aylık alacaklar ve bir yıldan aşağı olmamak üzere Bankada tecrübe devresine tâbi tutulacaklar ve tecrübe devresinde de başarı gösterenler liyakatlerine göre tesbkt edilecek aylıklar ile asil kadroya alınacaklardır.
Fransızca; İngilizce; Almanca lisanlarından bir veya bir kaçını bilenler tercih edileceklerdir.
İmtihana girebilmek İçin askerliğini yapmış olmak ve her hangi bir daire veya müesseseye karşı hizmet taahhüdü altında bulunmamak şarttır.
imtihanlar 1? Aralık 1949 tarihinde Ankara. Adana, Bursa, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Samsun ve Trabzon Şubelerimizde yapılacaktır.
Taliplerin 15/12/1949 tarihine kadar mezkûr Şubelerimiz Müdürlüklerine müracaat ederek lüzumlu vesaiki vermeleri ve imtihana giriş kâğıdı almaları İlân olunur.
Ayrıca yetişmiş veznedarda alınacağından istekliler be-llrli tarihe kadar Şube Müdürlüklerine muracaat edebilirler.
Çoruh Valiliğinden
1 — Hopa Gümrük binası önündeki duvarın on arımı açık olarak eksiltmeye çıkarılmıştır,
2 — Kesin bedeli on yedibln dörtyüz altmış yedi Ura altmış üç kuruş olup geçici teminat bin (içyüz on liradır.
3 — İhale 23 Aralık 1949 cuma günü saat on beşte Çorun Bayındırlık odasında toplanacak komisyonun huzurunda yapılacaktır.
4 — Bu İşe keşif kâğıtları He şartlaşma ve sözleşme örnekleri ve bayındırlık İşleri fenni ve genel şartnameleri her gün bayındırlık müdürlüğü muamelât şefliğinde parasız olarak görülebilir-
5 — EksLltmeye girmek için 1310 liralık geçici teminat makbuzu He 1949 yılı ticaret odası vesikası en az onbln liralık yol ve duvar işini İyi bir şekilde yapıp kesin kabulünü yaptırdığına dair «tatil günleri dışında» ihaleden ûç gün evvel dilekçe İle valiliğe müracaat ederek dilekçeye bağlıyacakları yeterlik belgelerine göre yine valilikten bu İş için alacakları yeterlik belgesini ibraz etmeleri lâzımdır.
6 — Postada vâki olacak gecikmeler kabul edilmez. 17218 Tashih: 6 ve 8 Aralık tarihli nüshalarımızda çıkan yukar-
dakl ilânda ihale tarihi 23 Aralık 949 Cuma olarak yazılması lâzımgelirsen sehven 20 Aralık 949 Cuma şeklinde yayınlanmıştır, tashih ve tavzih ederiz.
Denizcilere ilân
Askeri Posta 14530 K. dan:
224 No. lı Admlralu Marnı a ra denizi haritasında demir Khane (Gun Factory) denilen mevkide, her haftan.n salı günleri zevalden gurup vaktine kadar kıyıdan denize doğru (kıble) cihetine Ordu silâhlarının deneme atışları yapılacaktır. .
Tehellkell saha. T=28 derece 54,4 dakika + A=4Ü derece 58 dakika 45 sanıçe + mevkii İle T—28 derece 54.5 dakika 4-A=40 derece 43 dakika 45 saniye 4- mevkileri arasındaki hattın genişliğine Direr mil Doğu ve Batısındaki ve uzunluğuna 15 millik mıntaka İç İdedir
Atışlara T=28 nerece 55 dakika +.A=40 derece 58 dakika 43 saniye + mevkiine arsıulusal tehlike (B) işaretinin toka edllmesile başlanacak ve bu İşaret atış nihayetine kadar roka bulundurulacaktır.
Denemeleri yapılacak silâhların, fazla yan İnhirafı ve sekme yapmaları İhtimalinden dolayı, atışların devamı müdde-tince ve tehlike tşaı etinin tokası müddetlnce bilcümle merakinin bu tehlikeli sıjhadan uzakla oulunmaları ehemmiyetle lift nolunut. 3718 — 14178