1950 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Şubat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Sene 3J — No. 11270 — Flati: her yerde 10 kuruştur.
AKŞAM
POR
H , BUGÜN &&OİNCİ SAYFADA
PAZAR 26 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İğlerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaayı.
Hayır çünkü.».
sKudrete namzet iseniz onu nasıl kullanacağınızı bildirin!»
Yeni Seçim Kanununun Rhkâmına imkân dairesinde riayet etmek şartiyle, her parti, hattâ îert, — Garp demokrasisinden hayli farklı da olsa — şayet kudreti eline alırsa veya milletvekili seçilirse, ne yapmak istediğini halka serbeşçe sunabilecek bir seçim pazarına girmiş olacak br. Fakat bu sayede elde ettiğimiz modern mânadaki demokrasinin köprü başından içeriye doğru, yani demokrasi rejlmi-_ hin kendisine vâsıl olacak mıyız?
Hayır, çünkü... Her ne kadar seçim mücadelesi meydanında herkesin seçim metaını halka emniyetle sunabilecek bir pazar nizamı yaratmış olduğumuza inansak dahi, ondan sonra ilerliyeceğimiz toprakların demokrasi mahsulü yetiştirmek için hazırlanmamış olduğunu hepimiz biliyoruz. Hayır, çünkü demokraside yalnız seçim meydanı değil, bütün topraklan anane ile, uzun emekle sürütmüş hazırlanmıştır. Halbuki bizim maddi ve mânevi mânada topraklarımız tek parti mahsulü için işlenmıştiı • Bu noktada çok sarih olmamız lâzım gelir: Totaliter ve demokrasi rejimlerinin yetişebileceği sahalar bambaşka usuller ve esaslara dayanarak hazırlanır. Totaliterler, millet -birliğini bir örneklik içinde arar, demokrasi rejimine gelince, muhtelif örneklerin beraber çalışmasını, hattâ menfaatleri bile hazan çarpışan zümre ve fertlerin birliğini temin edebilecek bir idare mekanizması kurmağa, başkalığı bir cidal sahası yapmağa değil, çeşitli ve zengin bir terkip haline sokmağa çalışır. Her ikisinin de ana - gavesi (en büyük ekseriyetin en büyük refah ve saadetini» temin olabilir, fakat bu gayeye ulaşmak için tuttukları yol aksi istika-•— metlerdedir.
Totaliter idare daha sağlam ve görünür. Fakat, gittikçe değişen , ,
şartlarına uymadığı an gelince çatlar ve paramparça olur. Çünkü o yerlerde, başka şartlara göre bir idare, ve bir zihniyet yaratabilecek kafalar daima ezilmiştir. Demokrasi rejimi, hariçten karışık, Um elsiz ve salâbet-siz bir sistem manzarası verebilir. Fakat daha uzvî. daha fazla mütemadiyen değişen hayat şartlarına intibak edebilecek kafaların yetişmesi ne imkân vermiştir.
hariçten müttehit tek örnek iç ve dış
Bundan dolayı daha dayanıklı ve bakası daha fazla emniyet altındadır.
Tarih ve dünya bizi bugün totaliter ile demokrasi şekillerinden birini seçmeğe mecbur etmiştir. Türk milletinin bakası namına demokrasi rejimini, yani geniş mânada hürriyeti seçtik ve demokrasi cephesi ile birleştik. Fakat başlangıçta sadece haricî emniyetimiz için seçtiğimiz bu rejimi, memleketin iç - hayatında - en büyük ekseriyetin en büyük fayda ve saadetini., bugünkü şartlarla temin yolunda tatbik edebilir miyiz?
Hayır, çünkü... Herhangi parti iktidarı ele alırsa alsın. totaliter rejiminde tesis edilen zihniyet, itiyad ve I-dare mekanizması esaslı surette değişmeden «en büyük . ekseriyetin en büyük fayda ve saadetin;» temin edemez. Meselâ, gerçi, zihniyet ve 1-tiyad tesisinde baş rolü olan , maarif, eskisine nispeten j daha çok yüksek sayıda adam okutmuştur. Fakat ge- ' rek tahsil, gerek terbiye sahasında bir örneklik gayesi, ( keyfiyetten fazla kemiyet kıymeti hâkim olmuştur. Yalnız maarifte değil, dâhiliyede ve bütün diğer idare mekanizmasını işleten vasıtalar hâkim partinin, iyi veya kötü bazan sırf siyasi düşüncelere davanan direktir! altında işletilmiştir. Bunun bazı sahalarda iyi neticeler vermiş olduğunu kabul etsek dahi, tesis ettiği zihniyet . muzır olmuştur. Çünkü evvelâ totaliter usullerle kudreti ellerinde tutanlar, memleketin selâmeti ve halkan refahı ancak kendileri tarafından teinin edilebileceğine inanmışlar. Sonra da milletin ekseriyetinde hükümet, kendilerinin fayda ve saadeti namına işleyen bir mekanizma değil, sırf bir zümrenin inhisar! mahiyetinde olduğu kanaatine varmışlardır. Bu nevi idareler her yerde daima millet ile. parti mekanizmasına bağlı olan hükümet arasında Çin Şeddi kadar bîr duvar yaratmıştır. Gerçi, bizde, demokrasi köprü başında bu duvarda hayli büyük gedikler açılmış olduğunu görüyoruz. Fakat tamamen ortadan kalkması için mütekabil bir emniyetin daha geniş sahada tesisi lâzımdır. Yani, hangi parti iktidarda olursa ekseriyetin. zümrenin, ferdin hak ve faydasının vasıtası olan bir idare mekanizma-
HALİDE EDtB
(Arkan sahife 2 sütun 1 de)
* Ingilterede yeni seçim olacak mı?
Silâhlanma
yarışı
Yeni uçaklar ■ Sovyet deniz kuvvetleri
Af kanunu etrafında şayialar
Ankara 25 — Haber aldığımıza göre hükümette bugün İçin bir Af Kanunu üzerinde henüz hiç bir çalınma mevcut olmamakla beraber Meclisin tatilinden evvel Af Kanununun bu Meclis tarafından Çıkarılması çok muhtemeldir.
Attlee’nin neni bir kabine kurarak işine devam etmesi muhtemel
Londra 23 — Son rakamlara göre seçimin kati neticesi şudur: İşçi Partisi 314. Muhafazakârlar 204. Liberaller 8. bağımsız 1. İrlandalI milliyetçi 2 saylav Beş nartavlık halkındaki netice birkaç, güne kadar anlaşılacaktır.
Yukarıdaki rakamlardan anlaşılıyor kİ Ijçi Partisi muhalefete karşı ın-i2 reylik küçük ekseriyet serbeste hareket etme dne vc programını tatbik etmesine İm «ân bırakamıyaca-erndan, şimdiden yeni bîr seçim şayiaları dolaşmağa başlamıştır. Mamafih bu. tahminden İbarettir.
Son vaziyet karşısında Başbakan Attlee yeni bir kabine kuraoaktır. Bu kabinede bazı
İktisadî işler
Dışişleri Bakanlığında bir daire kuruldu
Ankara 23 (Akşam) — Dışişleri Bakanlığında iktisadi işleri organize etmek İçin yeniden bir daire ihdas edilmiştir. 1 marttan itibaren çalışmağa başlayacak olan «İktisadi işler muavinliği, siyasi İçler kadar İktisadî İşleri de yüksek bir seviyeye çıkarmağa çalışacaktır.
«İktisadi İşler muavinliği» teşkilâtı iki umum müdürlük halinde çalışacaktır. Bunlardan biri yabancı memleketlerde aktolunan lkl t&rialı tlcral, mali ve İktisadi anlaşmalar ve bunların tatbikatı ile diğer beynelmilel İktisadî İşlerle meşgul olacaktır. Diğeri de Marsh ali plânı, İmar kalkınma bankası, beynelmilel para sandığı. Avrupa ekonomik komisyonu, Orta Şark ekonomik komisyonu, tarife ve ticaret genel anlaşması gibi milletlerarası mahiyet ve ehemmiyette işlerle meşgul olacaktır. Bu teşkilâta ileride ve lüzum basıl olursa teknisyen bazı unsurların alınması derpiş olunabilecektir.
Bahis mevzuu lkllsadl İşler muavinliğine orta elçi Fatin Rüştü Zorlu tâyin edilmiştir.
Bütçe müzakeresi dün sona erdi
Başbakan, bütçenin 18 muhalife karşı 365 oyla kabul edilmesinin hükümete karşı güveni de ifade ettiğini söyledi ve: tileri sürülen tenkid ve irşatlar göz önünde tutulacak tır.» dedi
Ankara 25 — Bugün Ralf Ka-radenlzln başkanlığında toplanan Büyük Millet Meclisinde Çalışma ve İşletmeler Bakanlıkları İle Vakıflar Omum müdürlüğü bütçeleri müzakere e-dllerek kabul olundu. Bu suretle günlerden beri devam eden bütçe müzakereleri sona erdi. Oya konması neticesinde bütçenin gelir kısmı da dahi! olmak üzere 18 muhalife karşı 365 oyla kabul edildiği anlaşıldı.
Başbakan Şetnseddln Giinal-tay, kürsüye gelerek bu neticenin hükümete karşı güveni de İfade ettiğini belirten lusa bir hitabede bulundu vc ezcümle dedi kİ:
♦— Hükümet, bütçe müzakerelerinde İleri sürülen tenkJdle-rl ve İrşatları göz önünde tutmağı bir vazife bilecektir. Karş1 partilerce yapılan tenkldler de programımızın imkânları nispetinde dikkate alınacaktır. Meclisin yeni seçLmlere girmesi
İşletmecilik?.
Ayni vapurla gidiyor, geliyorsunuz: yine gidiyor, yine geliyorsunuz:
Şu ot mindeı bîr ay evvel patlaktı. Şimdi daha patlayıp samanları dökülmüş.
Şu tahta kana penin çivileri haftalarca evvel çıkmış, kanape çarpılmıştı. Hâlâ ayni vaziyet...
Yahut ayni trenlerde, tramvaylarda gidip geliyor sunuz:
Şu camdaki haritavâri I kirler, gecen ayın son çar-sambasında belirmişti. Gün-j den giinc dıılıa vazıhlaşmış... I Biz ki:
— İşte, işletmeciliği ne güzel yapabiliyoruz maşallah... — diye âdeta gurur duyuyorduk...
______ | İşletmelerimizi ecnebilere rağmen, tekrar devredcmiveceğîmize
değişiklikler olacağı muhakkak-
tır.
Liberal gazeteler hükümetin daha mutedil bir yol tutarak herkesi memnun edecek bir bütçe teklif etmesini tavsiye e-dlyorlar. Muhafazakârlar ise mücadeleye hazırlanıyorlar.
İşçi Partisi mahfilleri bu partinin komünizmin ilerlemesine mâni olmak için sarfettlğl gayretler! belirterek, hükümetin bu yolda çalışmakta devam edeceğini söylüyorlar.
Halkın seçime gösterdiği alâka her tarafta büyük hayranlık uyandırmıştır. O gün şiddetle yağmur yağmasına haikm yüzde doksanına yakın göre şu işleri ciddiyetle tala-blr kısmı gidip rey vermişUr. ( ha gitsek—
Istanbulda seçmen listele
rinin hazırlığına başlandı
Vilâyet halka hitaben bir tebliğ neşretti, yazım memurlarına kolaylık gösterilmesini istedi

Ankara 25 — İnanılır kaynaklar, Başbakan Şemseddln Günaltay ile Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayar arasında bir konuşma cereyan ettiğini, fakat bu konuşmada bir koalisyon hükümeti teşkili mev zuubahis olmayıp seçim mevzu-unun ele alındığını söylemektedirler.
Söylendiğine göre Celâl Bayar, Başbakan Şetnseddln Günaltay dan Demokrat Partinin seçimlerin hava şartlarının müsait olduğu bir mevsimde yapılmasını İstemiştir. Başbakan, seçim tarihi hakkında ke3ln olarak her hangi bir karara varılmadığını beyan etmiş ve iktidarın b«r hangi bir emri vahiden faydalanmağı düşünmediğini Celâl Bayar’a temin etmiştir.
Seçim hazırlıkları
Istanbulda seçim hazırlıkları [rek muhtarlara dağıtılmak üze- I Diğer taraftan dün. İstanbul devam etmektedir. Dün vilâyet- re yeter miktarda seçim Kanu- Valiliği tarafından halka hlta-ten Bakanlığa müracaat edile- lnu istenmiştir 1
(Arkası sahife 2; şutun " de)
AKŞAMIN 'büyük-ANKETİ
arifesinde kobu! ettiği bütçe ile de memleket hayrına, vatandaş menfaatine eti İyi şekilde hizmet ettiği muhakkaktır.»
Bütçenin hükümet faaliyetlerini verimli kılmağa miisald olduğunu beyan eden Başbakan: «Sîzlerin güveninize lâyık oldu-, ğ um ıızu İspat İmkânını Tann bizden esirgemesin» diyerek şiddetli alkışlar arasında konuşmasına son verdi. Meclis, 1 mart çarşamba günü toplanacaktır.
Müzakereler
Müzakerelere Çalışma Bakanlığı bütçesinden başlanmıştı. Söz alan İstanbul Milletvekili AH Rıza An İle İhsan Ol-
(Arkası sahile 2; sütun 6 da)
Değerli edibimiz Refik Halid Karay’dan anketimize cevap vermesini rica ettim Dedi kİ:
— Bu anketinizle blzleri müşkül vaziyete soktuğunuzu elbette biliyorsunuz. Zira liste tertlbLnde ve isimler sıralamakta henüz hayatta olanlar bahis mevzuu olunca bunlar dört gözle ne diyeceğimizi beklerler; adlarını saymadıklarımıza gücenirler. Hele bazı politika ricalinin mim koyması da mümkündür. Hesaplı hareket etmek lüzumunu duyarlar.
Sonra, sempatilerimiz ve an-tlpatllerimlz rol oynamaz mı? Hattâ kıskançlıklarımız? Bazan İşe — İnsanız, bizi — Ho-
Refik Halid Karay
şa gitmek gibi menfaatler de karışır. Hele meseleye siyaset burnuna sokarsa! Binaenaleyh hayatta bulunanlar bakkında-kl mütalâalarda tam nıânastle tarafsız olmak güçtür.
Diğer taraftan müspet tesir yaptığını samimiyetle İddia e-d et eğim bir şahsiyetin ismini zikretmekliğime müdahene mânası verilmesi kabildir. Zlk-retmeylşlmlır şahsi husumet telâkki edilmesi gibi! Hem liste neden dolayı 20 kişi de faraza iki düzüne değil?
Fikrimce zamanunız üzerinde müspet tesir yapan adamlar kadar müesseselerde mevcut-(Arlcası 6 ncı sahifede)
F,
Bahçe 3 - Emniyet 1 .Vefa 2 - Kasımpaşa 0
Fenerbahçe - Emniyet maçında Ecnerbahçenin bir hücumunu Suiniyetliler uzaklaştırmağa çalışıyorlar lYazıu İkinci Müılfemlzd»!
-
Sahlfe 3
A E S A M
2G $ubaL lüGû
Seçim arifesinde A «karada iktidar partisiyle muhalif parti ileri gelenlerini en çok meşgul eden mesele pek yaklaşmış olan seçimlerde gösterecekleri milletvekili namzetlerini tevhit etmek meselesidir. Halk Partisi namzetlerinin yüzde yetmişi, Demokrat Parti namzetlerinin vii/dc sekseni vilâyetlerden gelecektir. Merkezlerden teshil edilecek olan yüzde otuzlarla yüzde yirmiler müstakbel Meclisin mütehassıs unsurlariyle hükümette yer alacak şahsiyetlerdir. Bizim Anayasa bugünkü şekliyle . Meclîs dışından hakan almağa elverişli olmadığı için partiler bu hususta son derece dikkatli bulunmak mecburiyetindedirler.
An karayı bıı seferki ziyaretimde mrndekefc idaresi mesuliyetinin parti ileri gelelilerini ne derece derinden düşündürdüğünü yakından gördüm. Yüzümüzü demokrasi dünyasına çevirmeden önce namzet teshilinde fazla bir güçlük yoktu. Nihayet mesele bir liste hazırlamaktan ibaretti. Bu listedekiler namzet olarak ilân edildiği zaman yüzde doksan dokuz ihtimalle Metlise seçilecekleri İçin ihtisas ve liyakat bakımından Meclisin şahsiyetini seçimlerden (ince görmek mümkündü. Bugün Ankarada bilinmeyen şey işte budur. Acaba vilâyetlerden gösterilen namzetler hangi evsafta olacaktır? Merkezden kimleri namzet göstermelidir? Bunlardan kimlerin mutlak seçilmesi lâzımdır? Seçilmezlerse vaziyet ne olacaktır?
Kaldı ki partiler şimdiden adaylık istiyen bir kalabalığın hücumu altındadır. Milletvekilliğini sırf bir geçim vasıtası telâkki eden ve bu gayeye erişmek için parti farkı dahi gözetmeden her tarafa başvuran insanlar pek çoktur. Arzuları verine gelmeyenlerin seçimlerde kırgın vatandaş rolünde görüneceklerinden şüphe edilemez. Bunlarla da uğvşmak ayrı bir meseledir.
Herhalde seçim arifesinde parti ileri gelenleri omuzlarında en büyük mesuliyetin ağırlığını şiddetle hissetmektedirler. Boşuna demokrasi mesuliyet rejimidir, dememişler. Şevket RADO
Sab ah Gazeteleri Ne Diyor ?
Bütçe müzakereleri dün bitti
Baş tarafı 1 inci salıifcde)
sının islediğini milletin görmesi ve inanması lâzımdır. Tabii bu. ivi nıvete olduğu kadar zamana da muhtaçtır. Fakat bugünkü Secim Kanunumuz derecesinde, hürriyet ayarını genişletecek bir Matbuat Kanununun Meclisten çıkması sayesinde tahakkuk edebilir. Ciinkü dördüncü kuvvet telâkki edilen matbuat, demokrasinin en hayatî is timidir. Bundan dolayıdır ki. totaliter idareler evvelâ matbuata gem vurmağa başlar, nihayet matbuat denilen kuvvetin dizginlerini tamamen parti hükümetinin eline teslim eder.
Bizde, son yıllarda matbuat hürriyetine takdire değer bir müsamaha ile hürmet e-dilmiştir. Fakat, bu hürriyetin müeyyidesi yoktur. Gerçi bu müsamahadan cesaret alarak şahsiyata hattâ şantaja kadar dayanan yazılar çıkmamış değildir. Fakat yerli şartlarımız gözöniin-de tutulursa, hiç de izam edilecek mahiyette değildir, ve daha fazla adliye sahasına giren meselelerdir. Buna mukabil matbuatın kafasının üstünde sallanan, ne zaman ineceğini kestiremediğimiz bir Demodes kılıcı vardır. Ve buna rağmen vazifesini yapan matbuatın hür kalemleri, demokrasi köprü-başınjn en cesur muhafızlarıdır. Bu mevzuda Nadir Nadi'nin Cumhuriyetin 16 Şubat nüshasındaki «İstimsiz seçim» makalesi sadece genç fıkra muharrirlerinin değil, hatlâ matbuatın patronlarının dahi kendilerini nasıl bir emniyetsizlik içinde hissettiklerini göste-rebıir. Demek ki, seçimlerden evvel, .bir taraftan ferdin söz ve yazı hürriyetini, diğer taraftan bu hürriyeti her nevi iftira, şantaj, softalığa sanmaktan koruyacak bir Matbuat Kanununun Meclisten çıkması lâzımdır.
Bugün her rey sahibi vatandaş umumî seçime girecek parti ve zümre programlarının başında hepsinin ittihat ve iman ettiği bir (A-mentü. beklemektedir. O da kısaca, herhangi iktidarı e-le alacak partinin, idare mekanizmasının üstünden parti tazyik ve tahakkümüne meydan vermiyecek bir şekil yaratmağı bize taahhüt etmesidir. Ve ancak başında bu millî ve medenî «Amen-tü» yü gördüğümüz partinin programını dikkate alırız. Bunu yapabilecek herhangi iktidar partisi köprü-başmdan ötesindeki topraklan, demokrasinin çeşitli ve tatlı olduğu kadar acı tarafları da olan meyvatarını yetiştirebilecek hale sokmuş olacaktır.
Halide EDİB
Kadıköyünde bir ev yandı
Eyüp’te bir kulübe, bir keçi ile kül oldu
Dûn saat 16 da Kadıköyde Kurbağa) idarede Nazifbey sokağında 53 numaralı evin ikinci katından yangın çıkmış, tamamen ahşap ve yağlı boyalı olan bu üç katlı ev tamamen yanmıştır.
Ahmet Merdcğluna ait olduğu anlaşılan bu evde yangının, soba üstünde bir teneke kab içerisinde zift kaynatılmak istenirken ziftin parlaması ile çıktığı, mezkûr katta oturanlar tarafından iddia edilmektedir.
Yangın, diğer evlere sirayet etmeden itfaiye tarafından söndürülmüştür. Ev halkı hiç bir eşya kurtaranlau:i§ ve akrabalarından birinin evlerine iltica etmişlerdir. Evin sigortasız olduğu, kaynanlacak zift ile banyo dairesinde akan bazı yerlerin kapatılmak istendiği aııl aşılmıştır.
Eyüp yangını
Dün saat 24 de de Eyüp te, Oiakçılar caddesinde 15 numaralı ahşap evin bahçesindeki bir kulübede yangın çıkmıştır. Ev sahibi öğretmen Hacer, kulübede bağlı olan keçisi üşümesin diye içeriye bir mangal koymuştur. Keçi mangalı devirmiş, sayılan ateşler kulübeyi. İçindeki keçisi ile yakmıştır. Ateş, evin kapısını sarmak üzere iken görülmüş ve büyük bir yangının önüne geçilmiştir.
Kudret gazetesi sahibi tevkif edildi
Ankara 26 (Akşam) — Cumhurbaşkanına ve hükümetin mânevi şahsına hakareti İhtiva eden yazı ve karikatürlerden dolayı 23 şubat günü savcılıkça Kudret 'gazetesi yazı işleri müdürü ve salılbl Nail Ataer hakkında tevkif karan verilmiş ve sanığın yapılan ikinci sorgusu sonunda ikinci sulh ceza mahkemesi bu tevkif kararına lüzum olmadığına hükmetmiştir.
İkinci sulh mahkemesince verilen bu karara savcılığın İtirazda bulunması üzerine Nail Ataer dördüncü asliye ceza mahkemesine sevkedllmiş ve hakkında tekrar tevkif karan verilmiştir.
Kararın İnfazı için evvelki gün ve gece ikinci şube memurları gazetenin matbaasına gitmişler, sanığı gece sabaha kadar beklemişlerdir. Nail Ataer, dün sabah kendisi savcılığa giderek teslim olmuş ve tevkif edilerek Cezaevine gönderilmiştir.
Hilmi Uran şehrimizde
C. H. P. Genel Başkan Vekili Himll Uran dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiş tir.
İşte bir örnek seçim
YENİ SABAH bu başlıklı yazıcında İngiliz seçiminden bakide eliyor ki:
«İşçilerin galebesi tam olmakla beraber çoğunlukları, Mccllsto azalmıştır. Binaenaleyh devletleştirme programlarına eski azim ve kudretle devam edebilip edemiyecekleri cidden sorutmağa değer; Bilhassa çelik ve şeker endüstrilerini millete mal etmek İsteyen İşçiler, şimdiki netice karşısında, kararlarını tatbik edebilecekler mİ? Vazıyet şüphelidir. Hattâ bazı İngilin yorumcular, daha dün akşamdan meclisin istikrar feshinden ve yeni intihaba müracaat ihtimalinden bahsediyorlardı.
Bu İntihabat neticesi şüphesiz, ne Amcrlkada ve rıe da Rusyada memnunluk ’ uyandıracaktır. Ama İngiliz milleti kendi içişlerini dışarının ııc diyeceğini göz önünde bulundurarak düzenlemiyor. O bildiği yolda yürüyor. Hariç memnun veya gayrı memnun, hattâ o hariç Amerika bile olsa, bu cihet İngiliz seçimini pek az ilgilendiriyor.
Evvelki günkü manzara kar-
şısmda demokrasiye hevesli milletlerin ağızlarının suyu aksa fazla mı sayılmalıdır.

Hür fikir bir zaman vesilesi oluyor
Selim Bagıp Ehıeç SON POS-TA'da diyor ki:
«Bir memleketin turizm dâvasını başarmak; nihayet
mahdut bir teknik tesisten ibaret bulunan bir su barajını inşa ettirmekten pek çok farklıdır. Turizm meselesi; bir bakıma, bir nesiller .meselesidir. Her şeyden evvel onu tahakkuk ettirmek isteyen memleketin sosyal şeviycrile yakın alakası vardır. Ankara vapuru personelinin lisan bilmemesinden dolayı yabancıların bu vapura pek iltifat göstermek-İBtemediklcri düşünülür vc lisan bilir bir vapur personelinin tedarikindeki zorluklar göaöniine getirilirse, koskoca bir memleketi; bir alay oteli; bir çok bin kilometreyi bulan yollan; misafirhanelerinin temizlik ve iyi sıhhat şartlan-ile; aynı şartların ve İmkânla-' rın kendi memleketlerinde da-! ha üstününe malik bulunan insanlara ziyaret edilmek İstenecek kadar cazip hale getlrll-
meşinin müşkülâtı daha Jyi anlaşılır, sanıyoruz.
Bu sebeple biz; ortada ne fol, ne de yumurtu yokken, yol paralarına, yeniden yeniye turizm hissesi diye bir kaç lira daha İlâve etmeyi çayı görmeden paçaları sLvamalılnn da ile ri bir hareket; halktan bir kaç lira daha fazla almak için bir f irşat telâkki edilmiş olduğuna İnanıyoruz,»
*
Son balon
Et hem İzzet Benice SON TELGRAFla, Koalisyon Kabinesi şayialarından bulıisle diyor ki:
■Şemseddin. Ğünaltay seçimin idaresi münasebettik Kabinesine muhalefetin İki, üç ay üye vermesini istiyor!.* dendiği zaman, bunu diyenler, ancak bugünkü kadar gülünç o-lurlar.
Mesleği, haber emniyetini, parti propagandacılığını bu derekeye düşürmekten çekinmek ve seçim arifesine de, seçim mücadelesine de vekarh ve şuurlu meslek anlayışını İkame etmek de muhakkak ki basın meslek teşekküllerinin üzerinde ehemmiyetle duracakları bir konu olmak mevkiindedir.*
Dünkü liff maçları
Fenerbahçe 3 - Emniyet 1 Vefa 2 - Kasımpaşa 0
Dün lig maçlarına İnönü stadında devam eaildi. Az kalsın Fenerbahçe dün bir sürprize kurban gidiyordu. Oyunun bitmesine 14 dakika kata hücum hattına geçen Ahnıedln sayesinde Fenerbahçeliler 47 dakik» mağlûb oynadıkları maçı 3-1 kazanmağa muvaffak oldular.
Vefalılar da Kasımpaşaiılann karşısında fam 80 dakika bocaladı durdular. Her İki taraf da bu seksen dakika içinde miita-addlt gol fırsatları kaçırdılar. Nihayet Vefalılar, Beykozlulara avantaj temin edecek golü yaptılar. Oyunun bitmesine bir dakika kala da ikinci gollerini a-tan Vefalılar, Kasımpaşalılara 2-0 galip gelebildiler.
F. Bahçe - Emniyet
Günün ilk maçını Sulh! Ga-ran'ın hakemliğinde Fenerbahçe ile Emniyet şu kadrolarla oynadılar:
Fenerbahçe: Cihat - Hilmi, Ahmet - Müzdat. Kâmil. Sa-mlm - Erol, Lefter, Halit, Cemal, Hakkı.
Emniyet: Mehmet - Muammer. Vecdi - Vedat, Celâl, Âdil -Şahap, Basrl, İbrahim, Necdet.
Karşılıklı hücumlar arasında geçen İlk devrenin 34 üncü dakikasında Emniyetliler soldan ânl bir hücum yaptılar. Necde-tin ortaladığı topa Ahmet müdahale etmek üzere fırladı, top Ahmetli atiıyarak Basrinln önüne'düştü ve Cihat da topa Ahmet vuracak diye aldandığından. Emniyetin golüne seyirci kaldı.
Fenerbahçeliler hiç ümid etmedikleri bir anda golü yeyince acayip bir şekilde sahaya çıkan hücum hatları adamakıllı bozuldu. Hele Lefter sinirden bir çalım makinesi haline gelmişti. Ne Erole ve ne de Hailde doğru dürüst bir pas veremedi. Bu arada Hafitle Cemal mütemadi şekilde yer değiştiriyorlardı. Devre böylece Emniyetlilerin 1-0 üstünlüğü altında bitti.
İkinci devrede Fenerbahçe hücum hattında mütemadi şekilde oyuncuları değiştirip durdular. Bu arada 8 İnci dakikada Lefter, 10 uncu dakikada Erol. 21 inci dakikada Müzdat muhakkak üç gol fırsatı kaçırdılar.
Nihayet 25 İnci dakikada Ahmet soiiçe, Hakkı solbeke geçti. Ve Fenerbahçe hücum hattı şu şekil aldı:
Lefter, Erol, Cemal, Ahmet, Halit.
Netekim bu şekil kendini gösterdi; 31 İnci dakikada Ahmet uzaktan çektiği bir şütle beraberliği Fcncıbahçcye temin etti. Gol, Fenerbahçeyl harekete geçirdi ve 39 uncu dakikada Sa-mlm geriden yetişerek boş Emniyet kalesine Fenerbahçenlu İkinci ve galibiyet golünü yaptı. 8«q dakikada Ahmet gene u-
aaktan çektiği bir şütle üçüncü golü de yapmea. maç. Fenerbahçelilerin Emniyetlilere 3-1 galebesiyle sona erdi.
Vefa - Kasımpaşa
Günün ikinci maçını, Feridun Kılışın hakemliğinde Vefalılarla Kasım^aşalılar şu kadrolarla yaptılar;
Vefa: Şükrü - Mustafa, Rahmi - Melih. Galip, Emel - Suphi, Hikmet, İsmet, Karnlk, İsmet.
Kasımpaşa: Mehmet - Ali, Cihat - Mustafa, Sabahaddln, İsmet - Zafer, Netml. Niyazi, Osman. Orhan.
İlk devrede her iki takım da berbat ve zevksiz bir maç çıkardılar ve gol kaçırmakla da birbirleriyle yarış ettiler.
16 ncı dakikada Vefa solaçığı ofsayt durumda bir gol yaph İse de hakem pek haklı olarak bu golü saymadı.
18 İnci dakikada Orhan, Ka-sımpaşanın, 2ü nel dakikada santrfor İsmet Vefanın, 22 ncl dakikada irene santrfor İsmet Vefanın vc 44 üncü dakikada da gene Orhan Kasımpaşanm muhakkak gollerini, beceriksizlikleri yüzünden kaçırdılar ve devre de böylece golsüz olarak 0-ü berabere bitti.
İkinci devrede Vefalılar hücum hatlarını şu şeklide değiştirmişlerdi: İsmet. Hikmet, Suphi,. Karnlk, İsmet. İlk on dakika Vefanın hâkimiyeti altında geçti. 10 uncu dakikadan 25 inci dakikaya kadar da Ka-sımpaşalılar, Vefalıları sıkıştırdılar. Gene Ikt rakip gol fırsatlarını kaçırmakta birbirlerine taş çıkarttılar. Nihayet 35 İnci dakikada Suphlden güzel bir kafa pası alan sağaçık İsmet sıkı bir şütle Vefaya ilk golü kazandırdı. Oyunun bltmesl-tam bir dakika kala da Suphi, santrfordan kaptığı topu çok süratli bir tempo İle sürerek Kasımpaşa kalecisinin burnu dibinden İkinci golü de Vefalılara temin etti. Oyun da böylece 2-0 öefanın Kasımpaşa-ya galebesiyle sona erdi.
Birinci golden sonra Kasım-paşalı İsmetin hakeme karşı takındığı tavrı doğrusu beğenmedik. Hele ikinci golden sonra santra yapılırken takındığı pos da hiç centilmence değildi.
H, S.
Türkiye Greko -Romen güreş birincilikleri
Evvelki gün Spor ve Sergi sarayında başlayan Türkiye Greko - Romen güreş birinciliklerine dün ve dün gece de devam edilmiştir. 98 güreşçinin katıştığı bu müsabakalar bugün de devam edecek ve bu gece neticelenecektir. Dünkü neticeler şunlardır:
Ağır: Reşad (Kocaeli), İsmail (Kayseri) ye 2 dakika 35 saniyede tuşla; Mehmet (Zonguldak), Celâl (Çorum) a ittifakla galip geldiler.
52 kiloda: Mehmet Ali (Üniversite), Cemal (Eskişehir) e 8 dakika 15 saniyede tuşla. Fehmi Büyükmutlu (İstanbul) Mehmet (Malatya) ya İttifakla, Kemal (Trabzon) Ahmet (Zonguldak) a 9 dakikada tuşla, Fahreddln (Konya) Ahmet (Aydın)a ittifakla, Ahmet (İzmir) Ali (Ankara)ya 7 dakika 30 saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
57 kiloda: Mehmet Koç (Ankara) Haşan iKocalI) ye 10 dakika 43 saniyede tuşla, Halit Arsan (Çorum» Mehmet (Kayseri) ye 5 dakika 24 saniyede tuşla, Ali İnce (Aydın) Saffet (Trabzon) a 5 dakikada tuşla, Kemal (İstanbul) Aziz (Malatya) ya i dakika 15 saniyede tuşla. Necdet (İzmir) Niyazi (Bursa» ya 1 dakikada tuşla, Aptullah (Eskişehir) Server (Beykoz)a 7 dakika 40 saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
62 kiloda: Tosun (Edime) İlhan (Çorum)a ittifakla, Cemal (/inkara) İlhan Ayverdi (KIrklareli) ne 4 dakika 25 saniyede tuşla. Osman (İstanbul) İbrahim (Malatya> ya ekseriyetle, Siad (Kayseri) Nureddin (Erzurum) a 2 dakika 55 saniyede tuşla, Cemal (Konya) Salâhad-din (Bursa) ya ittifakla. Ali (Eskişehir) sadeddin (Kocaeli) ye 9 dakika 2 saniyede tuşla, galip gelmişlerdir.
67 kiloda: Ahmet. Doğan (Çorum) Sadık (ZonguJdnkla ekseriyetle, Tevfik Yüce (Ankara) Mehmet Zeki (Trabzon’a 4 dakikada luşla, Nuri (Aydın) Ra-gıb (Balıkesir) e ittifakla, Bekir (İstanbul) Celâl (Erzurum)a 3 dakikada tuşla, Yılmaz (Üniversite) Osman (Malatya) ya 9 dakika 47 saniyede tuşla galip gelmişlerdir,
73 kiloda: Kâzım (Çorum) Zahir (Kocaeli) ye 4 dakika 12 saniyede tuşla, Nevzat (İstanbul) Mehmet (Malatya) ya 53 saniyede tuşla, Ahmet (Kayseri) Hüseyin (Trabzon)a 6 dakika 20 saniyede tuşla, Osman (Ankara) Reşat (Zonkuldak) a ekseriyetle, Halit (Eskişehir) Fahrettin (Erzurum) a İttifakla galip gelmişlerdir.
79 kiloda ‘.Abdullah (Erzurum) Hüsnü (Malatya) ya I dalklka 51 saniyede tuşla, Ali özdemlr (Ankara) M Adi (Eskişehir) e6 dakika 22 saniyede tuşla, Servet (İstanbul Üniversite) Necati (Kocaeli) ne 2 dakika 45 saniyede tuşla, Mcmiş (Çorum) Mustafa (Konya) ya 2 dakika 12 saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
87 kiloda: Enver (Zonguldak] Bekir (Eskişehir) e 3 dakika 3 saniyede tuşla, Melımet Ceterer-
(Baş tarafı 1 inci sahlfcdc) gun, İşçileri alâkadar eden temel kanunî;: ruı çıkarılmasından dolayı şükranlarını belirttiler.
Dr. Fakaçeill, İşçiler ve İş verenler arasındaki münasebetleri tanzim edici hükümlerden bahisle, henüz intikal devresinde olduğumuzdan, tatbikat sahasına da ehemmiyet verilmesini tavsiye etti. Bu tedbirlerin müfrit ideoloji propagandalarına karşı en müessir bir İlâç olduğunu belirtti. Bakan, başka memleketlerde bu sahada uzun zamanda birçok mücadeleler neticesinde İstihsal edilen hakların Türldyede kısa zamanda sağlandığından bahsetti, sözlerinin sonunda İçtimaî adalet sahasında yaptığı şerefli hizmetleri anarak 8 İnci Büyük Millet Meclisine derin minnettarlıklarını sundu. Maddelere geçildi. Bütçe kabul olundu.
Yünlü çamaşırlar
İşletmeler Bakanlığı bütçesinin müzakeresinde söz alan Sinan Tekelioğlu, iktisadi devlet teşekküllerinin hayatına son vermek zamanının geldiğini söyledi ve:
«— Bu teşekküllere tahsisatı mestureden para vermek yazıktır.» dedi.
Salm Ali Dilenire, piyasadaki yünlii çamaşırların, pek berbat şeyler olduğu halde, pahalı olduklarını anlattı ve Sümerban-kın niçin yünlü çamaşır imal etmediğini sordu.
İşletmeler Bakanı Münir Birsel:
«— Fabrikalarımız kumaş İçin kurulmuştur. Devlet fabrikalarının, memleketin her çeşit ihtiyacını her İstenilen miktarda yetiştirmesine imkân yoktur * cevabını verdi.
Bakanın, diğer milletvekillerinin tenkil ve temennilerine karşılık verniği izahat kâfi görülerek maddelere geçildi ve bütçe kabul edildi.
Vakıflar umum müdürlüğü bütçesi
Vakıflar Umum Müdürlüğü bütçesinin müzakeresinde söz aJan milletvekilleri, yurttaki camillrden ve minarelerden birçoğunun acıklı vaziyette olduklarını söylediler
Bu arada camilerden birinin tepesinden alınan 10 kilo altının müzeye konduğuna İşaret edildi ve Vakıflar İdaresinin camileri tâuıfr ettirecek parası yoksa bu altının satılması temennisinde bulunuldu.
Naci Tınaz. Vakıfların gelirinin giderinden az olduğunu anlatarak. Darüşşafokaya verilen paradan 15 bin liranın kesildiğini, vâtzlara sadaka kabilinden para verildiğini söyledi ve bütün verg51ere yüzde 5 kesri munzam ilave edilmesi teklifinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, bilhassa şartı vâkıfın tatbik edilmemesi şikâyetleri üzerinde durdu. İstanbulda salâtto camilerinin mevkufatı yurt dışında kalmış olduğundan bahisle, yurt İçinde bulunan camilere mahsus gelirlerden bunlara da tahsisat ayruması derpiş e-dlldiğini anlattı. «Bunların hara blsl, hiçbir suretle tecviz edilemez» dedi.
Nihat Erimin İzahlarına göre bütün tarihi âbidelerin tâmirl, esaslı bir prensîpe bağlanmak üzeredir. Bu maksatla uzmanlardan mürekkep bir heyet ku-
rul muştur. Hazırlanan tasan hâlen Meclis komisyonundadır.» dedi. Bu izahattan sonra bütçe kabul edildi.
Kısa bir dinlenmeden sonra Çükrü Saraçoğlu'nun başkanlığında yapılan toplantıda bütçenin gelir kısmı ürerinde konuşuldu.
Ahmet Veziroğlu. Gelir vergisi tatbikatında defter tutma müşkükUuj'Jan bahsetti. Lûtfi Gören 31 milyon lira tutan hayvanlar vergisine dair mütalâalarda bulundu.
Fikri Tirkej. undan alınan muamele vergisinden şikâyet etu.
Bakan İsmail Rüştü Aksal, cevaplanıl da, muamele vergisinin ıslah edilmek üzere olduğunu da zikretti. Gelir bütçesi de kabul olundu. Bundan sonra, bütçenin tümü oya kondu ve 18 muhalife karşı 365 oyla kabus edildi.
(Ankara) Hüseyin lKayseri) ye 48 saniyede tuşla M. Ali (Çorum) Murat (KIrklareli) ye 2 dakika 12 saniyede tuşla galip gelmlşJerdtr.
Ağır: Sabrı (İstanbul) Kılıç (İstanbul Üniversitesi) ne İttifakla. Reşad (Kocaeli) Hüseyin (Kırklarell) ye 6 dakika 57 saniyede tuşla, tdris (Zonguldak) İsmail (Kayseri) ye 7 dakika 3 saniyede tuşla galip gelmişlerdir.
Voleybol turnuvası
Kadıköy Halkevi. Vali Gökay basketbol, voleybol gece turnuvaları bıı akşamki neticeleri:
Voleybol: İstanbul Teknik
Üniversite - Altınordu 15/10. 10/15,15/8. Hakem: Refik Tepe-köy.
İkinci maç- Tıp Fakültesi -Moda Kültür. Hakem: Güneri AltınkaJ. MûtlO Kültür 16/14 -15/3 galip.
Basketbol maçları: Modaspor-Yüzme İhtisas. Hakem; Osman Solakoğlu. Modaspor 51/19 galip. Tıp Fakültesi - Kurtuluş. Hakem: Osman Solakoftlu. Kurtuluş 45/8 galip.
Seçmen listeleri
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
ben bir tamim yayınlanmıştır. Bunda şöyle denilmektedir:
«5545 saydı milletvekilleri seçimi kanunu 21/2'1950 gününden itibaren yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun geçici 6 ncı maddesine göre seçmen listelerinin düzenlenmesine derhal başlanılması ve en geç kırk gün içinde ikmal edilmesi icap etmektedir.
İlimizde seçmen listelerinin düzenlenmesine 25/2/1950 gününden itibaren başlanacaktır.
Seçmen yeterliğini hair 22 yaşını doldurmuş vatandaşlar ikametgâhlarının veya en az üç aydanberi oturmakta oldukları yerin kütüklerine kaydolunacaklardır,
Seçmen listeleri oy vermeğe ve bu suretle milli iradenin tezahürüne esas, teşkil etmesi bakımından önemli biı belgedir.
Bu sebeple muhle rem hem-şerUcrimin evlerine gelecek yazım memurlarına kolaylık göstermeleri ve yazım maamelesile ilişkin bilgiyi vermeleri ve hüviyet cüzdanlarını evlerinde bulundurmaları rica olunur.»
Kadıköy d eki toplantı
Dün saat 15 de Kadıköy Halk evinde kalabalık halk kütlesinin İştirakiyle bir toplantı yapılmıştır, İstanbul millet ve killerinden Ekrem Amnç Ue ' Atıf ödül bu toplantıda birer konuşma yapmışlardır.
Ekrem Amaç ,yeıti seçlnı kanunundan bahsetmiş, basının dördüncü kuvvet olarak efkârı umumiyeyi temsil ettiğini ifade ile bu kuvvetin demokrasimizin gelişmesindeki önemine işaret etmiş ve milli iradenin tecelli vasıtası olan seçimlere oy kullanmak bakını hah tekmil vatandaşlarımızın katılması suretiyle önümüzdeki dört yıllık iktidarı tâyinde vicdanlarının ve sağ duyuiarioın emrini yerine getireceklerini umduğunu, seçimlerin netice» ne olursa olsun C. H. P. İçin ‘»ntın en İsabetli bir karar olarak telâkki edileceğini söylemiştir.
Amaç, kanunun hazırlanmasında olduğu ıtibl uygulanmasında da t&m bir titizlik prensibinin hâkim olacakında kimsenin asla şüphesi olmaması gerektiğini ifade etmiştir.
Daha sonra röz alan Atıf ö-dül. Büyük Millet Meclisi komisyonlarında müzakere edilen orman .toprak ve tapulama kanunları hakkında, hazır bulunanları aydınlatmıştır.
Yüksek seçim kurulunda bir istifa Ankara 26 (Akşam) — Yüksek seçim kurulun» seçilmiş biyelerden Rahmi AnatJol, Malal-yadan milletvekilliği için adaylığını koyacağından kuruldan istifa etmiştir.
Rahmi Anadolun İstifası Çizerine Yargıtayda yeniden seçtin yapılacaktır.
Aydınlı dâvası
Ankara 25 — Komplo iftirasında bulunmaktan sanık Denizli milletvekili Reşat Aydınlı 1 İnci asliye ceza mahkemesinde yapılan duı/uçması esnasında müdahil avukat yargıcın reddi hâkim talebinde bulunmuştu. İkinci ağır ceza mahkemesi bu husustaki dosyayı incellyerek reci sebeplerini vaki görmemiştir.

26 Şubat 1950
R K 8 1 ■
Sahlf e 3
AKŞAMafo;AKŞAMg|
Aynaroz Kadısı ye Demokrasi
Demokrasi, «mukaddesattan" değil, «pratik hayata müteallik beşerî müessese-ferden olduğu için, latif el i tenkid kaldırır. Onıın iiçin, cüret ediyorum. Hararetli taraftarı «göriişdaşlarım» af buyursunlar.
Demokrasi, «adet» meselesidir. Prensip; ekseriyeti kaşanmaktır. «Parayı veren düdüğü çalam fehvasınca, «seçimlerde çoğunluğu kaşanan başa geçer», siyaset arabasını dilediği istikamete yürütür; alınlıkta kalanlar da, muhalefette bulunurlar; ayni ara brom içinde, bağıra çağıra, itiraz ede, beğenmedikleri tarafa doğru, ister istemez, sürüklenir, giderler.
İmdi...
Gelelim, İngilteredeki son seçimlere... Bu seçimler, yalnız İngillterenin şu veya bu tarihi faslını ilgilendirir neviden değildir. Bütün insanlık tarihini, uzun vadeli olarak ilgilendirir. İngilterede kimin başa geçeceği ile yalnız Avrupa ve dünya siyaseti değil, aynî zamanda, Av-rupanın ve dünyanın rejimleri ilgilidir. Zira, tarihin a-Iışkanlığı öyledir ki, bütün milletlerin gözü İngilterede-dir. Onun ne yol takip edeceğine bakarak, ekseriyet, Ayarını buluyor. Hele Avrupa üzerinde. İngiltcrenin nüfuzu büyüktür; ayrıca. Büyük Britanyanın kendine a-it koca bir cihanı var.
Bugün, İngiliz partilerinin dış siyaseti birbirinden farklı değilse de, - Çörçilin son nutukları, İngiliz siyasîlerinin ne derece inhinalar gösterebileceğini meydana koymuştur. Muhafazakâr ve sosyalist partiler bugün, inhinalarım birbirlerine yaklaşmak suretiyle yapmış olabilirler; fakat yann da bunun tam aksine bir rota takip edebilirler.
Demek ki. bu sefer gördüğümüz neviden pek cüzî bir «adet faikıyeti», evvelâ İngilterenin, sonra Avrupanın ve İngiliz dünyasının, nihayet bütün dünyanın siyasetinde müessir olabilir.
Mesele bundan da ibaret değil: Partilerden biri serbest iktisada, yani liberalizme tarftardır Öbürü ise, hayli koyu devletçi, sosyalisttir. Tekmil dünya «devletçilik - liberallik» mücadelesi ortasında kendini ayarlamak maksadiyle, az çok İngiltereyc bakıp hizalanıyor.
Eğer İngilterede, İşçi ve Muhafazakâr partileri arasında bir tanesi büyük farkla başa geçseydi, kimsenin bir şey demeğe hakkı olmayacaktı. Fakat şimdi gördüğümüz gibi, ufak bir farkın olması, bir partinin bu az farka rağmen dünya siyasetini âyarlıyabiJmesi, bana, Avnaroz kadısında, rahmetli Hâzım'm «ccok oturtmasına» benziyor!
İngilterenin seçmenleri a-rasmda elbette pek cok insan - her yerde olduğu gibi • seçim kutusu karşısında (ya şundadır, ya bunda!) yapmışlardır. Tesadüf isteseydi, bu kadar az miktardaki farkı, öbür taraf kazanırdı. O takdirde, dünya sivaseti, dünya rejimleri, başka istikamet alabilirdi.
Şimdi, eğer seçimler İn-gılterede yenilenirse, yine seçmenlerden bir çokları işi tesadüfe havale edecekler, yahut kaprisleriyle hareket edeceklerdir Reylerini, sadık oldukları partiye vermekte devanı ederse sağlam kanaatliler ortasında, böyie-leri, dünyanın gidişine müessir olacaklardır. Ne garip, ne hazin...
Her güzelin bîr huyu var. «Adet faik’veti» ne istinat eden demokrasinin de sendeleyen tarafı bu İngiliz in-tihabatında göründü.
(Vâ-Nû)
175 ton kahve geliyor
Bundan bir müddet fince beliren kahve darlığı, yapılan İthalâtta önlenmiş ve kahve flitleri normale düşmüştür. Dün de şehrimize yeniden 175 ton kahve gelmiştir Bu suretle şehrin kahve stoklan epey artmıştır.
Süt fabrikası
Ankaraya giden heyet yarin izahat verecek
Şehrimizde kurulması kararlaştırılan pastörize süt fabrikasının hazırlıkları ilerlemektedir. Bu maksatla Ankaradari alâkalılarla temas için giden umumi meclis âzalan da şehrimize dönmüşlerdir. Bu zatlar pazartesi günü belediyedeki alâkalılara temasları hakkında izahat vereceklerdir.
Diğer taraftan şehrimizde kurulacak pastörize süt fabrikasına süt verecek müstahsillerle de görüşmelere başlanmıştır. Man Iralan tetkik ettiren belediye buralarda beslenen hayvanların sayısına göre az miktarda süt istihsal edildiğini ve rasyonel İşletmeciliğin henüz tatbike başlanmadığını anlamıştır. Bu sebeple kurulacak tesislerle birlikte süt hayvanlarının ıslahı da lüzumlu görülmektedir- Ziraat Bakanlığının süt hayvanı yetiştirilmesi ve ithal edilmesi hakkındakl talimatnameleri de tetkik edilmektedir. Varılan neticeye göre Bakanlık, memleketimize sadece Montafon cinsi ineklerin İthaline İzin vermekte, diğerlerini almamaktadır Alâkalılara göre fazla süt veren Hollanda İneklerinin İthaline de izin verilmesi uygun olacaktır. Bu hususta Ziraat Bakanlığına müracaat e-dllecektir.
Üzüm satışları
Çok durgun olduğundan hükümet nezdinde teşebbüste bulunulacak
Mevsimin îlerlemesLne ve elde yirmi bin ton kadar stok ü-züm bulunmasına rağmen yeni bir dış satış yapılamaması ü-zümcüleri endişeye düşürmektedir.
Halbuki yeni yılın ilk aylarında İngiltere ve Almanyaya yeni satışlar yapılarak stokların eritileceği ve yeni seneye stok-suz girileceği umuluyordu. Tahminler. İngüizlerln az fiat vermeleri ve Almanyadan kâfi miktarda İthalât yapılamadığı için tahakkuk etmemiş, neticede de piyasa ölü bir hale gelmiştir,
Ingillzler yeni bir mübayaa yapmak niyetinde iseler de gerçekten çok düşıik fiat vermektedirler.
Üzüm piyasasının aldığı bu son şekil alâkalıları harekete getirmiş ve kuru meyva ihracatçılar birliği, ihracatçılar birliğinde bir toplantı yaparak durumu İncelemiş, satış İmkânları araştırılmıştır.
Yapılan görüşmelerde İngiltere ve Almanyaya yeni satışlar yapılması imkân dahilinde görülmüş ve bu maksatla hükümet nezdinde teşebbüse geçilmesi kararlaştırılmıştır .
Bir heyet önümüzdeki hafta Ankaraya giderek üzüm satışının sağlanması için hükümet nezdinde teşebbüslerde bulunacaktır.
Pasta fiatleri
Pastacılar belediyeye müracaat ederek pasta flatlerlnln arttırılmasını istemişlerdir.
Belediye satılan pastalara konulan flütlerin uygun olduğunu söylemekle beraber bir iki gün içinde tecrübeler yapmak suretiyle maliyeti hesaplamağa karar vermiştir-
Satılan pastaların İmal edildikleri maddelere göre fiatlerl değişmektedir. Satılan pastalar umumiyetle tur yağiyle yapıldığı halde pastacıların fiatlerl hesaplarken Trabzon yağı kullandıklarım İddia ediyorlar.
Amerika dan 3400 ton buğday geldi
Limanımıza gelen ecnebi bandıralı bir şilep Amerikadan 3400 ton buğday getirmiştir.
TUR AL
öksürüpii keser
“Kıyamet günü,, etrafında yaptığımız anket
Asurî papaslarının kehaneti hakkında muhtelif kimseler ne diyorlar
Suriye gazetelerinden birinin verdiği bir habere göre, altı tane Asurî âlimi bir arayı gelmiş, kendilerine göre bir hesap ve kitap yapmışlar ve ö-nümüzdeki Nisanın altıncı günü kıyamet kopacağına, yani dünyanın sonu geleceği kararına varmışlar! Bu kararın korkunçluğunu nispeten giderebilmek İçLn de kıyamet kopmadan evvel dünya yüzünde görülmemiş bir ucuzluk utacağını da sözlerine eklemeği unutmamışlar!
Felekiyatla uğraşan âlimler, bu Asuri âlimlerinin saran etrafında muhakkak kİ halihazırda ince eleyip sık dokunan bir takım hesaplarla uğraşsalar gerek. Bu arada kırk sene kadar evvel bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarparak kıyamet kopmasına sebebiyet vereceği söylendiği zaman, bir çok kimseler telâşa düşmüş, bir çoklan da İşi vur patlasın, çal oynaşına dökmüştü. Bu seferki «kıyamet» havadisinin de halk arasında ne şekilde karşılandığını öğrenmek İçin muhtelif kimselerin ne düşündüklerini anlamak İstedik «Kıyamet» kelimesinin korkunç, luğuna mukabil hemen hemen görüştüğümüz kimselerden aldığımız cevaplar, hiç de korkulu olmadı, tşte cn ciddisi; bir tabiiye öğretmeni şöyle diyor:
— Bizi er nasıl olsa, «nakil» İşine alışkınız Ha bu dünya olmuş, ha öteki dünya hepsi bir. . Öyle değil mi? Yalnız gidilen yerden bir daha başka tarafa geçmek olmasa...

Bir apartıman sahibi, kıyamet
günü hakkındakl sualimi, pek hoş karşılamadı:
«— Böyle günü ile kıyamet tesbit edebilmek, akıllı İnsanların kân olmasa gerek. Sonra evdeki hesabın çarşıya uymadığı da muhakkak... Belki de hesaplarında yanılabilirler. Biz bile bir binayı yaparken şu kadara mal olacak diyoruz, fakat sonra sonra İş büyüyor ve hesabımızın tutmadığını görüyoruz:, inşallah bunlar da hesaplarında yanılmışlardır.»
*
Aylıkçılardan biri diyor W:
— Kıyamet günü, İyi zamana rastlıyor- Ayın altısı olduğuna göre nasıl olsa maaşı almış bulunacağız. Bakkalı, kasabı, borcu harcı düşünmeğe lüzum yok. Çoluk çocuk şöyle bir kaç gün tatlıslyle tuzluslyle yer İçer, keyfimize bakarız. Hiç olmazsa â-hir ömriimiizde bir kaç günümüz dört başı mâmur geçmiş o-lur.
Veresiye muamelesi geniş olan bir mağaza sahibi de şöyle diyor:
— Bu «kıyamet» İn kopacağı falan yok ya .. Ne olacaksa bizim hesaplara olacak.,. Borçlular. taksitlerini o ay için atlatabilmek hususunda ne lâzımsa yapacaklar . Biz de: «Şu iki günlük dünyada kalb kırmaktan ne çıkar?» deyip geçeceğiz.
Beyoğlunıın bir eğlenti yeri sahibi de diyor kİ:
(— Zaten bizim gibi müesse-selerde her akşam bir kaç defa
kıyamet kopar. Sonra yine herkes, eâzlbesıne kapılacak yerini bulur. Ve onun etrafında dönmeğe başlar... Yalnız şimdi bu ortaya atılan kıyamet günü yaklaştıkça bizim işlerimiz artacak... İş tamamen «vur patlasın, çal oynasın» a dökülecek-Ne fayda kl biz tophyacağımız hasılatı ancak zebânilere yedireceğiz.»

Bir kadm terzisi İse şunları söylüyor:
— Eğer. Avrupadakl moda müritleri de bu «kıyamet günü» haberine İnanacak olurlarsa önümüzdeki İlkbahar modellerinin; Cennet hurilerinin giyiniş tarzları, şeytan kıyafetleri, Cennet ve Cehennem desenleri üzerine olacağına muhakkak nazariyle bakılabilir...»
tşln şaka kısmı bertaraf. İstanbul mühîisü de diyor kl:
«— Böyle bir hâdisenin ne zaman olacağını Cenabı Haktan başka kimse kestiremez. Bu gibi rivayetleri çıkaranlar, ya insanlıkla alay etmek istlyen mecnunlar, yahut da İlmi hesaplarda yanılanlardır. Şimdiye kadar bu şekilde bir çok şâyla-lar çıkmış ve hiçbiri de tahakkuk etmemiştir. Son defa kırk elli sene kadar evvel, bir zaman evvel, yine kıyametin kopacağı söylenmiş, fakat tahakkuk etmemişti. Binaenaleyh böyle bir huzursuzluk yaratmak doğru değildir.»
Remzi TOZANOĞLU
Et fiatı yüksek
Belediyenin bu işle meşgul olması bekleniyor
Havaların müsait gitmesi yüzünden şehrimize çok sayıda koyun ve kuzu getirilmektedir. Gelen koyunlar İhtiyacı karşılayacak miktarda olduğundan, kuzu etine rağbet edilmemekte ve bu yüzden kuzuların satışı durgun gitmekledir.
Dünkü canlı hayvan satışla- [ nnda en İyi evsaftaki canlı kuzuların kilosu 150 kuruştan satılmıştır. Bunların et olarak maliyeti 300 kuruş civarındadır. Perakendeci kâriyle 220 kuruşa satılması İcap ederken kasaplarda 300 kuruştan aşağı kuzu eti bulmak mümkün değildir.
On beş gün evvelki son soğuklar yüzünden 280 kuruşa yükselen koyun ellerinin de havaların düzelmesi ve muvareda-tın fazlalığı yüzünden ucuzlaması lâzım gelirken bu da olmamaktadır. Belediyenin bu işlerle yakından meşgul olması beklenmektedir.
Kepek fiatleri
Kilosu toptan 14,5 perakende 17,5 kuruştan satılacak
Bir müddet evvel Milli Savunma Bakanlığı, şehrimiz değirmenlerinden elde edilen kepekleri satın almağa başlamış ve bu yüzden kepek fiatlerl birdenbire yükselmişti. Süt ve yün hayvanları sahipleri hayvanlarını beslemekte güçlüğe uğradıkları için alâkalılara müracaat etmişler ve Milli Savunma Bakanlığının İstanbul değirmenlerinden kepek almaktan vuzgeçlrllmeslnl İstemişlerdi.
Bu İstek yerinde görüldüğünden Milli 3ıvunma Bakanlığı ihtiyacını başka bölgelerden temine başlarr'ş ve şehrimizdeki kepekler de ihtiyaç sahiplerine bırakılmıştı-
Bu suretle kilosu 30 kuruşa kadar yükselc-n kepekler tekrar düşmüştür. Dün belediye değirmenlere kpncklerln toptan kilosunun 14.5 kuruşa verilmesini bildirmiştir. Ayrıca kepek satan perakendecilere de 14.5 kuruşa alınan kepeğin perakende olarak 17.5 kuruştan fazlaya satıl-
Balıklı verem hastahanesi
15 Martta törenle açılması kararlaştı
Yedlkulede vücude getirilmekte otan 300 yataklı verem hastanesinin hazırılklan tamamlanmak üzeredir. Yen! hastane 15 Martta törenle açılacaktır-
Sağlık Müdürlüğü, şehrimizdeki veremlilerin çokluğunu göz önünde tutarak civarda bulunan ve askerler tarafından İşgal edilen pavlyonların da hastaneye devrini İstemiştir Sağlık Bakanlığının bu hususta Milli Savunma BakanhğJyle temaslarda bulunduğu öğrenilmiştir. Bu binalar da verildiği takdirde hastane 500 yatağa çıkarılacaktır.
Sağlık Müdürü doktor Faik Yargıcı, dün öğleden sonra hastaneye Kİderek hazırlıkları gözden geçirmiş vç mübayaa edilen eşya ve malzemenin tesliminde hazır bulunmuştur.
maması tebliğ olunmuştur. Sarı yer d e kepeğin perakende kilosu 15-5 kuruşa satıldığı tesbit edilmiştir.
ParUln son moda bileziklerinden iki nıımuna
Haliç doluyor
Fatih kanunnamesindeki hükümler inceleniyor
Halic'in gittikçe dolmakta olduğu görülmektedir. Bu gidişle Hallç'ln şehrin umumi sağlığını tehdit edecek derecede mü-levves bir bataklık haUne gelmesinden korkulmaktadır-
Hallç’ln geçen asırlarda nasıl temiz tutulduğu ve bir mesire semti haline getirildiği tetkik edilmektedir Yapılan tetkikler sonunda fetihten Tanzlmata kadar Haliç ve elvan hakkında tatbik edilen Fatih Kanunnamesinde bazı hükümlere tesadüf edilmiştir. Bu hükümlerden anlaşıldığına göre Halic'in her iki sahiline yonca dikmek ve sahilden bir fersah mesafeye kadar hayvan yayılmasına mâni olmak emrediliyordu. Yonca dikmekle, toprağın denize kaymasına meydan verilmediği, hayvanların yaklaştınlmamaslyie de her iki sahilin temiz tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu suretle Hallç'ln dolması hem toprakların kayması, hem de bilhassa bu civarda tekasüf eden fabrika ve imalâthanelere alt pisliklerin denize dökülmesinden ileri gelmektedir. Belediye tetkiklerine devam edecektir.
Bir hafta içinde İstanbula »elen ithal malları
Son bir hafta zarfında limanımıza 15 ecnebi vapur gelmiş olup bunların getirdikleri ithal malları arasında 1936 ton ziraat âleti. 41 ton otomobil lâstiği, 25 ton elektrik malzemesi, 55 ton demiryolu malzemesi, 22 ton diki.» maklnası akşamı, 40 ton yün, 60 ton çimento, 66 ton kâğıt, 10 ton kuluçka makinesi. 37 ton pamuk ipliği, 460 ton kimyevi madde vardır.
em>mm
İstanbul radyosu öğle ve akşam programlan
15.57 Açıltj vs programlar. 13.00 Haberler.
13.15 Hatif ara müsiğı «Pİ.I
13.20 Hadyo tango orfcMtrası konseri İdare eden: Orîıan Avsar
13 45 Frederie Chopindcn »eçiimij eserleri «Pİj.
14.00 Saı işerleri - Şarkı ve türküler. Okuyan: Cemal Kâmil Çalanlar: Sadi Iplay. laeddln Öktc, Yorso Baeanos,
14.45 Seebes saat
14.55 Oyun havalan. Çalanlar: Zurnacı Emin Tanınmış Ve arkâ-
15.10 İnSnü «tadından naklen Beşiktaş - Galatasaray maçının yayını. Maçın hitamında programlar vc kapanış.
17.57 Afilıj ve progrr.mlar.
1B.00 Caı müzlfii cPl»
18.30 Johann Strauss dan «evlimi 1 vaUlcr «Fİ.».
19,00 Haberler
19.15 Vtncent Lopet o-kestrası «Fİ.».
19.25 Saz eserleri - Şarkı ve türküler. Okuyan: Sofiye Ayla. Çalanlar; Sadi 14’Iay. tereddin Ökte, Yorga Baranca.
20.15 Dans mürlil
20.15 Münir Nurettin Selçuk'tan jar-k>lac ve türküler *pı.»
21,00 Spor tıaıbıhall. konupan. Eşref Şefik.
21.15 Fasıl heyeti konseri cH(lzum fosil».
22.00 Büyük bale eserleri «PL».
22.45 Haberler.
23.00 Sevilmiş caz şarkıları .PL».
23.15 Dans ntüziJH «PL».
23.45 Hafif müzik «Pl • 24.00 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU öğle ve akşam programlan
17.58 Açılış ve program
18,00 M. S. oyarı ve incesaz (Karcığar faslı).
19.00 Memleket snnt ayarı ve haberler.
19.15 Geçmişte Bugün,
19.20 Yarım saat dnnı.
19.50 Abcl Triom: Solist Piyanist: Lulsa AndreOnl,
20.15 Radyo Gazetesi
20.30 Sanat Hevesliler) saati.
20.45 Gene müzikçinin «esi. 21.05 Müzikle gezi «PL»,
22,00 Konuşma* Spor saati (Günün haberleri).
22.15 Dans müziği «PL»
22.45 M. S. ayarı vc Haberler. 23.00 Program ve kapanış.
YAJUN SABAHKİ PROGRAM
7.30 M. 3. ayarı.
7.31 H3hf müsJJk «Pl ».
7.45 Haberler ve bava raporu. 8.00 Hatif şarkılar «PL».
8.15 Piyano soloları «PL».
8.25 Günün programı.
8.30 Çeşitli melodiler «Pl.». 9.00 Kaparue.
lümiüim/AıJ
Arılar ve sinekler
Harb devirlerinin karışıklığını fırsat bilerek bulanık suda balık avlamak hevesine kapılan birçok kimseler meslek değiştirdiler, eski işlerini bırakıp ticarete atıldılar. Karaborsada aşın kazancın tahrikiyle piyasaya lişüşen-ler gayrimeşru ticaretin inceliklerini kısa zamanda kavradılar, muvaffak oldular. Tenekeciden manifatura tacirleri, sıvacıdan bozma büyük tııhfiyeciler, Mah-mutpaşa çığırtkanlarından ecza muhtekirleri, hazır d-biseciden müteahhitler, çorap satıcısından fabrikatörler türedi. Kazandılar, zengin oldular: hanlar, apartı-manfar kurdular.
Harb sonunda yollar açılır açılmaz ticaret sahasında yeni bir inkişaf belirdi, hummalı bir ithalât faaliyeti baş gösterdi. Karaborsada ko41 layca kazanılan paralar ya-f) bancı piyasalara yatırıldı^ dış parafların kıyısında şeşinde kalmış incik bonçuk| kabilinden ne kadar taponQ eşya döküntüsü varsa topla-_ nıp memlekete getirildi q Kurtlu baklanın kör alıcıları gibi bunların da gözü ka- P palı müşterileri pek çoktu, (p Vurgunculukla sivrilip gfts-> teriş hevesiyle gözleri pusla-Q nan türedi zenginler dışan-fl) dan ne geldi ise kanıştılar.*" hepsi para etti, satıcılarına^ büyük kazançlar sağladı. fo*
Amma velâkin, bu kapkaç_. kazancın bir gün sona erme-3? si tabii idi ve nihayet bu da+J gelip çattı. Avrupada serbesCÖ ticaret anlaşmasına iştirakJp eden 1» devlet arasına biz d* h girdik. w
Bu anlaşmanın sanayi ve ticaret piyasamızda uyandırdığı akisleri gazetelerden öğreniyoruz. Gün geçtikçe telâş artıyor. Sanayiciler endişe içinde. Şimdiye kadar kanadlaruun gölgesine sığındıktan müstehlik aleyhine himaye kuşu başlarından uçuverdi. Devlet sanayii* de aynı darbenin sarsıntısına dayanmağa çalışıyor.
İthalâtçılar da telaşta. Son zamanlarda getirtilen binbir çeşit ithal mallan piyasayı doldurup taşırdı. Temelsiz servetlerinin çöküntüsünü hisseden türedi zenginler bulduklarını kapışmaz oldular. Tahditlere rağmen türlü desiselerle lisans alıp gözü kapalı ithalât yaparak para kazanmağa alışanların kârianna kesat geldi. Bundan sonra piyasana» nabzını yoklayıp hakiki ihtiyaçlarım tesbit edemiyen-ler için kazanç kapılan ka-
panıyor.
Hulâsa, çapulcu ticaret sona eriyor, normal ticaret devresi başlıyor. Şu manzara. bal kavanozuna üşüşen arı ve sinek sürülerini andırıyor. Her ikisi de hırsla saldırıp kavanoza dalarlar vc tıkanmaya kadar yerler. Fakat kannla-n doyup kalkma zamanı gelince, anlar bala konmanın usulünü bildikleri İçin, kolaylıkla kavanozdan çıkıp u-çarlar, lâkin sinekler yapışan bacaklarını kurtarmak gayretiyle robalıya çabalıv» helak olurlar.
Ticaret kavanozundan an meharetîylc istifade edemi-yenlerin vay haline!
Cemal Refik
Göçmen akını devam ediyor
Avrupadan her gün gelen trenle Edlmeye Bulgarlstan-dan ortalama 60-100 arasında göçmen gelmektedir. Memleketimize göç etmekte olan bn ırkdaşlanmız Karaağaçtaki göç men evine misafir edilmekte ve Emniyetle, Oümrûkle olan muameleleri ikmal edildikten, sonra yeri eğmek Lite diki eri yere kadar demir ve deniz yollan vasıtalarlle parasız sevk edilmektedirler.
Mensucatçılara Müjde
Almanyadan yeni gelen ipek, pamuk ve yün mensucat için her çeşit gücü, tarak, fiberll mekik, take. havtell, el tarağı brlzör teli, desen tahtası ve çivisi ve bütün malzemeyi ve etiketli meşhur ADALET Batanlyelerini teşkilâtla Yeşildlrek Ambarcı Han
MERZUK ÖZ S OY

mağazasında bulabilirsiniz.
AKŞAM
*6 Şubat 1950
Sahife 4
Kimleri dinliyoruz: 7
Cevdet Çağla
«— Garp tekniği ile yapılacak olan müstakbel Türk müziğinde meselâ Hüseynî havasını duya bilmeliyiz»
Memleketimizin en kıymetli keman üstatlarından biri olan bestekâr Cevdet Çağla ile Ankara Radyoevinin çalışma odalarından birinde başbaşsyız.
Değerli sanatkâr müziğe başlamasını şu şekilde anlatıyor:
(__Babanı topçu kaynın kamı
olduğu halde müziğe ve resime karşı büyük İstidadı vardı. Gayet iyi resim yapar ve gayet gürel keman çalardı- Annem ve kardeşlerim de piyano ile ud çalarlardı. Böyle bir musiki havası içinde benim de musiki üe uğraş mamam imkânsızdı. İlk müzik terbiyesini babamdan aidim. 6 yaşında derse başladık-Meşhur Mıısuiiu Âma Hafız Osman koni şu m uzdu. Benimle alâkadar olda Kendisinden bir hayli istifade ettim.
Kemanla 43 sene
Bandan sonra alafrangaya başladım. Andoniadisten keman dersleri alıyordum. Fakat bütün aile muhitim alaturka havası içindeydi. Ben de bu havanın tesirleri altında yine alaturkaya döndüm. Kemani Bülbüli Salih bizim eve sık sık gelir giderdi- Kendisinden keman dersleri aldım.
Bu derslerim 12 yaşma gelinceye kadar devam etti. Kadıköy Sultanisinde okuduğum sıralarda Maarif Vekâleti hesabına Al-uınnyaya gönderildim. Bir kaç rene A İman yada kaldıktan sonra memlekete dönünce Yüksek Ticarete girdim Bu esnada musiki ile iştigale de yeniden başlamıştım. Haliç İdman Kulübünde muzıka derslerine devam ediyordum.
Bundan sonra Darûttâlim Musikî Cemiyetime girdim ve tam 13 sene bu cemiyette çalıştım. Darütâlim Musiki Cemiyeti ■on senelerin musiki tarihinde mühim bir mevki işgal eder. îld defa Almanyaya ve iki defa Mısra giderek konserler verdik ve Şehzadebaştnda da Darüttâ-iım salonunu açtık.
915 te İstanbul Radyosuna girdim ve 933 e kadar İstanbul da çalıştım. 938 de Ankara radyosunun açılışiyie Ankaraya naklettik. O tarihten beri de faşlaş ız alarak Ankara Radyosunda çalışıyorum.»
Cevdet çağlaya en çok hangi bestekârları sevdiğini soruyorum. Bütün klâsik bestekârları ayn ayrı beğenip sevdiğini kaydettikten sonra şöyle diyor:
«— Fakat bilhassa Saduliah Ağa ve Dede Efendi bende derin izler bırakan bestekârlardır. Yenilerden de Hacı Arif Bey, Şevki Bey ve Lcnıi Atlıya kadar her bestekâra ayrı ayrı kıymet' veririm.»
Cevdet Çağla’nın besteleri
YEİSİ İCADLAR
Atom, hırsız ve canilerin tutulmasına yardım ediyor
Radyoaktif maddelerle yapılan tecrübeler mühim neticeler verdi
Londra'dan yazılıyor: İngiliz bilginleri, mücrimlerin meydana çıkarılması ve cürmün önlenilmesi bahsinde radyoaktif maddelerle tecrübelere girilmişlerdir. Maksat, evlerimize gizlice giren, hırstziarm izlerini işaretlemek için atomik maddeler kullanmaktır. İstikbalin polisleri canilerin takibinde muhtemel olarak yeni bir alet kullanacaklarmış. Alet »radyoaktif olan» veya daha doğ-
boya sürülmüştür. »Hırsız» vagona girmiş, işini görmüş ve civardaki bir tarladan geçerek bir hayli uzaklaşmış, ayakkap-larıtu çıkarmış ve bunları bir çalılığa saklamışlar.
Müteakiben Geyger adındaki aletle mücehhez polis lakibe girişmiştir. Bu alet radyoaktif maddelerden intişar eden ihtizazları dakik bir şeklide kaydetmekle olup, kısmen bir e-' I Icktrlk süpürgesine müşablh-
hat boyuna atıldıktan sonra uzun bir müddet radyoaktif hassasını m ui talaza etmekte olup, demiryolu polisi için Gelger sayıcdarla bu malların a-iıidığı noktayı ve doIayısUe hırsızların faaliyette bulundukları kesimi meydana çıkaranı ak kolaylaşmaktadır.
İskenderun mektupları
İskenderun belediyesinin
yapılacak başlıca işler
İskenderun (Akşam) — İskenderun Belediyesinin faaliyet sahası, her yıl biraz daha genişlemektedir. Memnunlukla görüyoruz ki, İsken dorunda Belediye çalışmaları, ihtiyaçların gerektirdiği bir hızla de-' vam etmketedir.
Cevdet Çağla
mç ey baht esme canan ujku-âa», «Sen bezminıize geldiğin akşam neler olmaz». «Ne çıkar saçlarımın kırları artmışsa biraz.»
Senelerdenberl bütün alaturkacıların ağzından düşmeyen bu bestelerden Cevdet çağlanın ne kazandığını merak ediyorum. Acı acı gülüyor re:
«— Plâğa alınan besi elerimiz için 100-150 Ura alırız, diyor. Bu parayı bize avans olarak verirler, Esas anlaşma plâk satışı ü-zerindendlr. Satışın yüzde 6 sı bize aittir. Fakat umumiyetle a-vansı aldıktan sonra bir daha para atmak kısmet olmaz. Okuyucular bizden fazla kazanırlara
Garp tekniğinde Türk müziği
— Türk «nüriğinin İnkişafını hangi yoldu görüyorsunuz-’
c— Bir takım yeni müzik örnekleri yapıyorlar, bunları beğenmiyorum. Orijinal halk musikisini alıp doğrudan doğruya garb müziğine çeviriyorlar. İlerideki Türk musikisinin bu olacağını hiç tahmin etmlyo-
Garh tekniği ile yapılacak p-lan müstakbel Türk musikisi yerli havayı aksettirmelidir. Meselâ böyle bir teknikle yapılan bir kompozisyonda ben «Hüseyni» havasını duyabnmeliyta. Müzikte tutacağımız yeni yol bu olmalıdır. Müstakbel Türk sanatkârlarından bunu bekliyoruz.» ANKARALI
umu» ■ ( ]ektrik süpürgesine müşabih-(
rusu radyoaktif hale getirilen Polis pek kısa biı müddet mücrimin izini her hangi bîr polis köpeğinden çok mükemmel bir şekilde keşfet-i mek tedir.
Geçenlerde, içişlerine bağlı1 bir adi: tıp lâboartuvannm bilginleri, HarweITdeki Milli I Atom Enerjisi Araştırma mû-essesesi uzmanlarının yardıml-le, cinayetin keşfinde atomik maddelerle bir deneme yapmışlardır. Bu la »faka ti ardan birinde Harvtll'e bağıl memurlar hırsız - polis» oynamışlardır.
İçerisinde kıymetli eşya bulunan bîr demiryolu vagonunun döşemesine radyoaktif so-dium mahlulü İhtiva eden bir
soııta »hırsızın» kaçarken La-dahamp emgj yOjU bulmuştur.
Bu usulün, demriyülu hırsızların ı yakalamak ve fabrikalar, depo ve antrepoiaıdon yapılan soygunculukları önlemekte faydalı olacağı zannedilmektedir. Demiryolu vag onlar nidan yapılan hırsızlıklarda umumiyetle çalınan mallar hareket halindeki trenden atılmaktadır? Bu malların izini keşifteki güçlüklerden biri çalmazı malların, demiryolu güzergâhı üzerindeki hangi muayyen noktaya zıtıldığınj bulmaktır. Radyoaktif boya iie boyanmış bir vagonda nakledilen posta çu- — vah veya kıymetli bii paket,’ bulacaktır.
Aynı alanda diğer bir metod dn tatbik edilebilir. Bir fabrikadan çalınması m t Ilı uz kıymetli techîazt veya mamullere radyoaktif bir madde kırıntısı gömmek mümkündür Fabrikanın çıkış kapısına bir Gelger sayıcı yerleştirilir ve radyoaktif maddeyi İhtiva eden eşyayı çalan adam kapıdan çıkarken alet zırlamağa başlar.
A'1
Li-*



"u
Fransanın Orthcz kasabasında madam Fenne (ortada) adında bir kadın 100 yaşına basmıştır. Resimde görülen diğer iki kadın biri 9f>, diğeri M yaşında olan kız kardeşleridir. 3 kız kardeşin yaşları birlikte 290 ı bulmaktadır. Madam Penne lkîö harbini dünkü vaka gibi anlatmakladır
Gülmek... Doya doya gülmek isteyenler
Yarın matinelerden itibaren
Cevdet Çağlanın 40 a yakın bestesi vardır. Kendisine en çok hangi bestelerini sevdiğini soruyorum. Şöyle diyor:
«— Bütün bestelerimi beğenirim. Fakat banların içinden bilhassa şu şarkılar aynca beğendiğim bestelerimdir:
«Şu göğsüm yırtılıp baksan dikenler aynı güldendir,». «Es-
MCAMMER KARACA OPERET
Maksimde Saat 20.30 da
SİZtN SOKAK
Matineler: Cumar ted pazar U» te
Pazartesi Akşamı Kadıköy
Opera’da
Sinemasına hücum edecekler
Türkçe sözlü ve taklitli
Dayanılmaz derecede komik ve güldürücü şahnelerle dolu büyük film gösterilecek.
NESİMAÇİ tipini canlandıran ve konuşan...
FERDİ TAYFUR
w
Tefrik» No: 56
Süngülü jandarmalar, polisler’... Şimdi, rüzgârın ıslıklan kulaklarında polis düdüklerinin aksini bırakıyor... Caddenin ışıklan: rastlaması muhtemel devriye; firarını ortaya (toyun bo şöüpheli kıyafet...
Artık daha fazlasını hesap-Jayamadı. Dört yanı sarılmış tur mücrim gibi etrafına dehşetle bakındı; ve yine koruluğa iltica ederek gerisin geri, rahil istikametinde koşmağa başladı. Her bir ağaç gövdesi, ■Dur!.- diyen bir kanun adamı oldu, yolunu kesiyor «Can aldın. can vereceksin!»... Hayır, duramaz! Bir can aldı, iki can veremez... Kısasa kısas değil bu. kamındaki varlık .
Soğuğun iliklerine işlediğini, karların ensesinden, göğsünden içeri kaydığını, terliklerinin İçindeki çıplak ayaklanma buz kestiğini farketmiyor Ancak korkunun hamlesiyle yürüyebiliyor,
Kayıkhanenin kapısını bulduğu zaman yolunu bitirmiş bir gemi suvartelnîr. deniz fenerine kavuştuğu zamanki le-
rahhğını duydu. Artık, tek kurtuluş yolu önünde açılmış bulunuyor.
Donmuş ellerini arzusunun emrine vermesi pek güç oldu. Kilidi çevirip kapıyı müşkülâtla açtı. Elektriği yakmağa cesaret edemedL Karanlık kayıkhanenin ortasında bir kaplumbağa gibi büzülmüş duran sandalı, ancak alışkanlığı üe bulup burnuna yapıştı. Zahmetle kumsala sürüklendi. Ama ne zahmette... iki kat, belini koparırcasına zorlayarak, nefes nefese... Derken, dizlerine kadar denize daldı. Sular yeni bilenmiş pıçak gibi keskindi. Rüzgâr ok gibi sivri.. Ve kar, bir sisti.
İskelenin uzandığı istikameti hayal meyal seçerek kayığa bindi. Asıldı küreklere... Şimdi minimini teknesi ile kurdurmuş gök ve deniz ortasında yalnızdır. İskelenin bitim noktasına vardığı zaman, koyun teşkil ettiği burnun ucunda, tipinin esintilerine göre ateş böceği gibi kâh belirip kâh kaybolan bir feneri hedef tuttu. Asılıyor küreklere .. Beyaz allı süvariler gibi rüzgâr, kan
mevcut şehir suyu İhtiyaca karşı lam il ılığından bu şebeke-» den faydalanan Devlet Demiryolları ve limanlarına Pınarbaşı mevkiinde bulunan eski suyundan 949 yılında, hesabile s e dilini?, düşünerek mınta kasına sudan
şehir saniyede sekiz litre bir miktar su tahsis buna ait borular ( su, Uman mmtakasma isale edilmiştir. Bu sudan liman idaresi lây ikile fayda lanabil-| m ek için depolar ve terfi ter-1 — Belediyenin bir yıllık übatı yaptırmaktadır.
faaliyet programını tahakkuk Pek yalanda limana verilen ettirecek 1950 bütçesi (625) şehir suyu kesilecek ve bu su-bin lira üzerinden denkleştiril- ( retle yüzde 30 nispetinde ya-mlş, Belediye meclisince kabul pılacak su tasarrufu şehrin edilmiş ve tasdlka sunulmuş-, İhtiyacına katılmakla su sıkın-tur. Bütçenin yüzde (33) ünü tısı kalmıyacaktır. Şehir su-memur ve müstahdemlerin yunu esaslı olarak membadan maaş ve ücretleri teşkil etmek-1 arttırmak için 5116 sayılı ka-tedlr kİ miktarı, (143,400) Ura-1 nnn mucibince İller bankasm-dır. Sıhhat işlerine (132,300) dan bir fon alınması, Beledl-llra tahsis edilmiştir. Sağlık yenln ehemmiyetli düşünceleri İşlerinde başhea konu sıtma araiındad!r Bu düşüncenin savaşıdır. Bu fasılda sıtma sa- tahakkuku fakendenın için ke-vaşına ayrılan miktar (15) bin sin bir zaruret halindedir de... liradır. İçtimaî yanlım üzerin- f de de önemle duran Belediye meclisi, bu sosyal ihtiyaç için' de bütçesinden (30) bin lirayı mütecaviz bir «para ayırmayı İhmal etmemiştir. Temizlik işlerine (50) bin lira ayrılmıştır. Bu tahsisattan çöp nakli için modern bir çöp kamyoneti alınacaktır.
Yol ve asfalt işleri İçin, ayrı- ( lan (80) bin lira: bu yıl içinde Yıldız, Balaban, Aktaş. Arca, Yumuk, Okul ve Mercan sokaklarının tamamen ıslah ve tamirlerine, yeni cadde İle uzun çarşının ve Fırın sokağının temditlerine ve daha evvel ya-
İskenderun Belediyesinin bütçesini, ele aldığı konulan ve bir yıllık faaliyet programının ana çizgilerini veriyorum:
Bu keşif golf oyunu meraklılarını da sevlndirebilir. Golf topu imal eden fabrikatörler bu toplara radyoaktif bir malzeme kınnt.Lsı sıkıştıracak o-lurlarsa, oyuncular için artık top kaybetmek korkusu geçmiş olacaktır. Golf kulüpleri bir kaç• sterline birer Gelger sayıcısı edinecekler ve atomik »bolboy» kayıp topları bir kaç dakikada
I Elektrik işleri
4 — Santrala ilâve edilen (520) beygir gücündeki yeni motor kasını 949 da faaliyete girdirilmiş, tabloları yerleştirilmiş. santralda mevcut biri (500) beygir, diğeri (250) beygir gücündeki eski motörlerin ı de yedek parçaları getirtilerek yerlerine takılmış ve tam faaliyete sevkedilmlş tir. Hâlen
mevcut üç motörden 1840) kl-' lovat cereyan istihsal edllmek-, tedir.
İzmire gidecek ecnebi seyyahlar
Denizyolları idaresinin teşebbüsüyle yurda gelecek olan yabancı turistlerin İzmir vilâyeti içindeki Efes ve Bergama gibi tarihi eserleri gezerlerken kendilerine İzmirdc bulunan yabancı dil öğretmenlerinin rehberlik etmeleri kararlaştırıl- pilmiş olan yolların asfaltlan- transformatörler iniştir. Ancak bu rehberliğin' masına sarfedilecektir. karşılığının nasıl ödeneceği bilinmediği için Izm.lr Milli Eğitim Müdürlüğü bu hususu Denizyolları idaresinden sormuştur. İdare şimdi bu hizmete bir formül araştırmaktadır.
şebekede gereken ıslahata da başlanmıştır- Kuvvetin muvazi surette tevzii İçin mevcut art tırh m aktadır. Çay mahallesindeki öd-2 — şehrin imar piim kasım düncü post faaliyete getirilmiş-949 ayı İçinde tasdikten gelmiş- tir. Beşinci post da pek yatır. (2290) sayılı kanunun be- kında ikmal edilecektir. Tsla-şlncl maddesi mucibince plâ- hattan sonra Iskenderunda e-nın tatbikatı (5) yıllık çalışma lektrik derdi diye bir mesele programlarına aynlmşıtır ve kalmıyacak ve aynı zamanda (1950) yılından başlamak üze- (fabrikalara, fors motrislere de re beş yıllık çalışma programı- cereyan verilecektir, nın ( 950) ye alt kısmı Belediye I meclisince kabul edilmiştir. Bu-1 na göre evvelâ şehir plânının
Danıştayda tayinler
Danıştayda açık bulunan birinci daire başkanlığına Danıştay üyesi Avni Türel, üyeli- ] paf taları ve tatbikat plânları ğe de Danıştay kanun sözcüsü.yaptırılacaktır, Yine bu yıl Çelil Berkman tayin edilmişlerdir.
’slanbuj Belediye») Şehir TirUrhlO Bu akşam
Saat 20.30 da
ORAM KLSMJ TEBEŞİR DAİRESİ
Yazan; Klaound
Türkçesl: M. Bası
K OM EDI KISMİ
1
içinde (20) bin liralık istimlâk muamelesi yapılacak ve Atatürk bulvarının sahildeki temdidine devam edilecektir.
Yapı ve imar faaliyetini de-, vam ettirmek için bütçeye (40) bin lira konulmuştur. Bu para ile Belediye dairesinin garp tarafındaki dükkânlar yeniden yaptırılacak ve üzerine (200) kişi istiap edecek büyüklükte, bir nikâh ve meclis salonu yaptırılacaktır. Aynca. Belediye memurları İçin meclisçe yaptırılmasına karar verilen on - evden 950 de inşa edilecektir.
Su işleri
3 — şehrin su şebekesi dem ve mükemmeldir. Ancak,
ÇERÇEVE DI5I
---YA2MS HİHAL EAPAMAÎAEAU -
AŞK VE MACERA ROMANI
önüne katmış, kayığın üzerinden aşıyor. Kayık dalgaların... Bu gece günahkâr Nazlıya, cemiyet gibi tabiat da düşman kesilmiştir. Asılıyoı küreklere, bir kürek mahkûmu hıncıyla... Karlarla ağaran silueti eğiliyor, doğruluyor, eğiliyor, doğruluyor. Mehtaplı yaz gecelerinin pırıltılı denirinde kaç kereler bu yolculuğa çıkmamış olsaydı, dünyanın yaratılış devrini hatırlatan bu tabiat kargaşalığı ortasında yolunu bulması muhaldi---
Ancak, insiyakının rotasını takibederek burnu kıvrıldı. Tek ışık, şimdi geride kaldı. Artık kayalık sahil boyunca kürek çekiyor. Şu anda Nazlı sadece makineleşmiş adaleden ibarettir. Islak soğuk. Kafatasından işleyerek beynini de dondurdu.
Ne kadar zamandır deniz ve gök ilâhlarıyla cenkleşmektedir? Daha ne kadar zaman cenkleşecektir?... Ve nihayet varacağı bir selâmet limanı mıdır? Bilemiyor. Ezelden başlamış. ebedde son bulacak bir yolculuğa çıkmış gibi, sevkıtabiisinin emrinde, asılıyor küreklere ...
öyle kİ___
Sahilin az ötesinde azgın sulardan timsah başı gibi uzanmış âşinâ kaya, bu hengâmeden kurtuluş müjdesi verdiği halde sevinemedi. Usul usul yanaştı, kayanın boynuna ipi doladı. Bıraktı terliklerini kayığın içinde; eteklerini kaldırıp yine suya daldı. Zira, karanlıkta, üzerinden seke seke atlayacağı taşlan seçmesi imkânsız... Çıplak ayaklan midiye kabukları
ve daha kini bilir nelerle biçilerek çatallı yolu buldu. Uykuda yürür gibi hareket ediyordu. Yalçın kayaların arasından beyaz bir şal gibi uzanmış karlı dik yokuşta mukavemeti kırıldı. Tırmandı, kaydı. Tumandı kaydı. Yüzdü yüzdü de kıyıda mı boğulacak?... Nihayet, enerini de ayaklarına yardımcı ederek yüzü koyun sürüne sürüne, taşlara tutuna tutuna düzlüğe u-laştı. *
in
Osman Ömerli, bu gece uykusuna pek müşkilâtla kavuşabil-mlşlL İçinde müthiş bir rahatsızlık, Nazlıya attığı tokattan dolayı pişmanlık vardı. Genç kadının sevdası ile mazlum, İhanetiyle zalim hayalinden hayalini kurtarıp ancak dalmışla ki, çalınırken kontak t

Turistik işler
5 — İçişleri Bakanlığı mem-lekelimizde altı vilayeti turis-I. tik bölge olarak kabul etmiş-tir. Bu vilâyetlerden birisi de Hâtaydır. İçişleri Bakanlığı, . kurulacak turistik oteller ano-|nim şirketine Hatay vilâyeti Belediyelerinin de iştirakini emrettiğinden İskenderun Belediye meclisi bu maksatla kurulacak şirkete hissedar olmağa ve sermaye olarak dn Soğuk-oluktaki belediyey? ait »Turizm» otelini bu şirkete devret-1 meği karar altına almış ve ayrıca İskenderunda da kurulacak bu şirketin büyük bir , turistik otel İnşa ettirmesi te-
prensip itibarile
1^1 m etin isinde bulunmuştur.
I İskenderun Belediyesinde 1942 yılında Bayındırlık Bakanlığı tarafından yaptırılmış mo- (100) yataklı bir otel projesi
(Arkası 6 ne. sahifede)
yapmış gibi ara vermeden zırıldayan zil sesiyle sıçrayıp yöz-lerini açtı. Bk aklına gelen bir hastaya davet edilmek düşüncesi oldu. Prensibiydi; karlı kış gecesi diye tereddüt etmedi. İndi yataktan, robdöşambrını kaptı, yaktı elektriği.
Zil sesi kesildi.
Kuşağını bağlayarak, dağınık san saçlarına elleriyle nizam vererek salonu geçti.
Hole girip de sokak kapısını açtığı anda, rüzgâr, tayt gibi soğuk bir vücudu kucağına iti-verince sendeledi: ve bir adım geriledi. Bu arada, kendisine tutunmak İsteyen vücut, muvazenesini kaybederek yere yığıldı. Osman omerll .ayaklanma dibindeki kar tutmuş İnsan şekline bakıp ürperiyor.
Kapıyı itmek neden sonra aklına gedl.
Yere diz çöktü. Hâlâ hakikatten şüphede... Onu düşünerek uykuya vardı... Bu hal rüyaya pek benziyor. Şaşkın elini genç kadının yanağına götürdü. Buza temas etmişçesine vücudundan bir soğuk dal-
gası geçti. Ve tam nakilcat duygusuna böyle irişti.
— Nazlı! — dedi.
Cevap alamadı.
Yüzüne doğra İğdip iyice baktı; Nazlı bayıldı mı?... Hayır. bayılmamış I Camlaşan göz leri hareket ediyor: bir şeyler demek istiyor, diyemiyor.
Doktor, vaziyeti kavrayıverdi: Aklın cinnetle begaz boğaza geldiği Öyle bir vaka karşıtındadır. Sebep ne? Niçin?.- Nazlının bir felâketten kaçıp kendisine iltica ettiği aşikâr... Haydi onu bu oilinınedlk düşman her ne ise, onun yahut onların gazabırtdan korusun ; fakat tabiatın gazabından nasıl koruyacak? Altın pırıltılı gözlere şuuru nasıl iade edecek?
Düştüğü yeisle itidalini kaybetmekten korkarak mesleki enerjisini imdadına çağırdı. İğildi, kadını müşkilâtla kucakladı. kaldırdı. Ve Bncak o zaman, onun, İkinci tılr tehlikeye, donmak tehlikesine maruz kaldığını tarketti.
Uykusuz yarıladığı gecelerde, ekseriya, yatak oda-ındskl çini
«Arkası var)
^DENİZCÎLİK^
Sovyet donanması Karadenizdeki kızıl filonun Italyan harp gemileriyle artan kuvveti
Bazı denizciliğe maraklı okuyucular, Italyan hart gemHen-nln iltihakından ve şayet Karadeniz tersanelerinde yeni gemiler yapıldıysa onlarında İlâvesinden sonra. Sovyet Rusyamn Karo dmizdeki filosu ve um ilmiye Ûe KraJ Çarlığın elindeki deniz kuvvetleri hakkında malûmat istiyorlar Bu yazı ile okuyucularımızı tatmine çalışacağız. Fakat Sovyet Rusya, batim askeri kuvvetlerini olduğu giîb, donanmasını da kalın btr, esrar perdesiyle örter; onun için butun deniş yıllıkları Sovyet Rusyamn dene kuvvetleri hakkında tam malûmat veremediklerini kabul ederler. 1950 Fransız ve İngiliz harb gemileri yıllıklarından topladığımız aşağıdaki malûmat da yüzde yüz tam olmamakla beraber hakikate yakındır.
Bütçe ve personel mevcudu
Sovyet Rusyanın 415 milyar 355 milyon ruble tutan 1949 umumî bütçesinden 79 uıilyar 79 milyon rublenin, silâhlı kuvvetlere ayrıldığı malûm ise de bundan bahriyenin hissesi belli değildir.
Donanma mürettebat ma ge-ttace. «teniz bava kuvvetleri, deniz piyadesi ve denizcilerden mürekkçb olan kıyı topçu birlikleri de dahil olmak üzere takriben 300 bin kişidir.
Zırhlı gemiler
Kus donanmasının 1 eylül 1949 da sahih olduğu zırhlılar şöyledir: (Ana silâhlan, yani ağır toplan gösteren rakamların birincisi top sayısını. İkincisi bu topların çapını gösterir)
Ton Ana Sürat silâh
1 Yeni: 45.00C 9/406 30
1 İtalyan: 23.622 10/320 24
2 Eski: 23,256 12/305 20
1 Sahil mu-
hafızı: 4,000 4'354 15
Bu zırhlılardan İtalyadan ganimet olarak alman sabık Giu-llo cesare İle 2 eski zırhlıdan Sevastopol Karadenizdedirler Sonuncu sahil muhafızı zırhlı İse, Rusların gene ganimet ola-Finlândiyadnn aldıkları Viborg gemisidir.
Handenizdeki Nikolayef tezgâhlarında barbden evvel İnşasına başlanmış, ve daîıa kızak ta iken bir defa Ruslar, ikinci bir defa da Almanlar tarafından ’ahrib edilmiş olan 35 veya 45 bin tonlu): zırhlının İnşasına tekrar başları madiği sanılmaktadır. Glulio Cesare zırhlısının îtalyanlar taralından pek berbat bir halde Ruslara teslim e-d İldiği ve büyük tAmire muhtaç olduğu söylenmektedir.
Uçak gemileri
Sovyet Rusyacın uçak gemisi olup olmadığı hâlâ tam sıhhatle bilinememektedir. Barbden önce Karadecizde Si alin İsminde 9000 tonluk bir uçak gemisinin mevcudiyetinden bahsedildiği halde, yeni Fransız yıllığında böyle bir gemi yoktur Yalnız 23.000 tonluk oiougu tahmin edilen bir uçak gemisinin 1938 -39 dan beri Lenlngraddaki Bal-
tiski tezgâhlarında yapıldığı t* ş&ret edilmiştir.
Kuşlar. Almanyayr işgal ettikleri zaman Almanların Or*l ZeppeHn adındaki inşası yatım kalmış 25,000 tonluk uçak gemisini de ele geçirmişlerdi. 1948 sonlarında Ruslar, bu gemiyi bozduklarını ilân etmişlerdir Amma bu ne derece doğrudur bilmem.
Kruvazörler
Sovyet Rıtsyanın 17 kruvazörü
Bu 52 torpldobattan 18 tanesi Karadenizdedlr.
Küçük torpidobotlar
Rus donanmasındaki küçük torpidobotlar, refakat gemisi olarak da kullanılmakta olup
vardır: Sürat
Ton Ana silâh
11 Kirovi &550 8/180 35
2 Alman: 15.006 8/203 32
1 İtalyan; 7527 8/152 36.5
1 Maka rol: 7 100 9/150 32
lK Kavkaz: 8.030 4/180 25
1 K. Krym: 6.934 15/130 25
Bunlardan 5 kruvazör Kara-denlzdedir. 2 tanesi Klrov tipidir. Ötekiler de Krasny Kavkaz İle Krasny Krym’dir. İtalyanlardan aldıkları sabık Duca d’Aosla da ^aradenizdedir. 15 bin tonluk İki eski Alman kruvazörü Lützow ile Seydlltz’tir.
Muhripler
Sovyet Rusyamn elindeki muhripler ve torpidobotlar ÖÇ lusma ayrılmakta ve bunlara muhripler, büyük torpidobotlar, küçük torpidobotlar denilmektedir. Büyük torpidobotların da muhriplerden farkı yoktur Bu muhriplerin bir kısmı ganimet Alman, Japon ve İtalyan muh-
şunlardır:
To» sum
1 Buı 042 Kovansa—3/108
2 Rus: 020 Kovan 3—3/100
□ Jüpon: İ0OO » 4—3/127
3 İtalyan: 319 » 4—3/300
2 Alman 600 » S-l/105
12 Rus. 635 » 3— 2/100
1 Japon: SOS » 3—3/120
1 Alman «Kİ- K o vanan 2— /105
2 Rus: 580 Kıvan 3-2/102
3 Japon: 487 » 3—2/100
5 Alman: 300 Süfihlan meçhul
3 elci Alman: «« 2/105
1 . 764 2/1K
1 » ş?s V aa
1 Estonya: 27S 4/ 45
Rusların refakat gemisi olarak da kullandıkları küçük torpidobotlar 43 tanedir. Bunlann taşıdıktan kovanların bir kısmı 459 İlktir Süratleri de 24 tnil İle
36 mil arasındadır.
Bu gemilerden yalnız 5 tanesi Karadenizdedlr.
Tipleridir: Ton Aaa »Uta
teıpAhtn Kovan S—4/130
Japon: M» » *—5,129
1 Japon: 3300 * 4— 8/100
1 Alma»! acı» » 8—4/127
1 Alman: 2400 > 8—5/72?
T I-mlncrod- 222S » S—5/130
1 Takkeni: 34BS » 6—8/130
2 Alman: 3310 * B—5/LZ7
Bu suretle Rus muhripleri 6 sı
Karadenizdeki kızıl filo
Karadenizdeki Kızıl Filonun esas kuvvetleri — hücum botları ve diğer yardıma gemiler hariç — şeyledir:
Zırhlı: 2
Kruvazör; 5
Büyük muhrip: 4
Büyük torpidobot: 18
Küçük torpidobot: 5
Denizaltı: 23 (Tezgâhtakiler hariç)
Arama tarama: 88.
Görülüyor ki, Rusların Karadeniz filosu, bizim donanmamızdan hayli kuvvetlidir.
tezgâhta olmak üzere 20 gemidir. Bu gem 1Jerdeki kovanlar 533 lüktür. Yalnız İki Japon yapısı muhribin kovanları daha büyük olarak 610 lüktür.
Bu Rus muhriplerinden 4 tanesi Karaden İzdedir. Yalnız bunlardan harb İçinde sığ suda batmış olan Taşkent'in yüzdürülüp yûztiürlümediği pek İyi bilinmraketedir. Rus muhriple, rinln süratleri 36 ile 42 mil a-rasmdadır.
Büyük torpidobotlar
Rus donanmasındaki büyük torpidobotların tonajı 1300 İle 1700 arasında olduğundan, bunlar da muhripler kadar kuvvet-
11 gemilerdir
Toa Ana *LUA
1 Alman: 1300 Kovan 4—4/106
37 Rıa ıwo » «—4/1»
1 Hu» 15TO ■ 8—3/UO
2 İtalyan 1S3B * S-4/M0
I Japon noo ■ 94/127
2 Romen 17M » S-S/1Î0
1 İtalyan: 1.184 Kovanau —1/105
2 «ki Rl>*: 1800 Kovan 9—4102
3 » 1440 a 6—4/102
1 » 17» ■ â'jtete
3 » i 100 a 12-4/U2
Böylece büyük Rus torpidobot-
lan 52 tanedir. Eski Rus torpidobotlarından 5 tanesinin kovanları 450 tik ve ötekilerin hepsi 533 lüktür Eski torpido botların süratleri 25 - 26 mil olduğu halde, yenilerin süratler! 34 - 42 mil ada-sındadır.
Sovyet Rusyamn büyült bir yekûn tutan denizaltı fllotiliâsı ayrıca tetkika değer mühim bir mevzu olduğa için Rus denizaltı gemilerini, hücum botlarım ve diğer su üstü gemilerini başka bir yazıya bırakıyoruz.
A. D. D.
Tamir edilen Mevlâ-na türbesinin çinileri dökülüyor
Konya (Akşam) — Geçen 949 yazında değiştirilen Mevlâna kubbesinin tarihi çinileri, aradan henüz bir mevsim bile geçmeden dökülmüştür.
İlgili makamlarca ehemmiyetle nazarı dikkate alman bu işin incelenmesi ve mesullerinin derhal meydana çıkarılması için. Bayındırlık müdürlüğünün başkanlığında bir heyet kurulmuş ve neticede 2i> bin liraya yaptırılan yeni çinilerin dökülmekte olduğu görülmüştür.
Bu İşte mühim bir suiistimal olduğu sanılmaktadır.
o-JÜYapa^ç
Şimal Kutbunda yapılan kazılar
Son zamanlarda Şimal kutbunda yapılan kazılar fevkalâde enteresan neticeler vermiştir- Bilhassa kutup bölgesi içinde Cornvallis adasında kesif buz kitleleri üzerinde yapılan hafriyatta, âlimler bundan 500 sene evvel yapılan resimlere tesadüf etmişlerdir. Ruinnan resimlerden kutup bölgsinde bundan 500 sene evvel hayli yukske medeniyet seviyesine ulaşmış bazı kavimlerin yaşadığı anlaşılmakladır.
CornvalILs adasında hııhınan resim, tipik bir eskimo kayığında 5 balıkçıyı canlandırmaktadır. Sandalın biraz iler-sinde de bir balina resmedilmiştir. Balıkçıların biri elindeki zıpkını balinaya doğru savurmaktadır.
Resmin yapıldığı günden bugüne kadar kutup bölgesinde hava şartlarının değiştiği anlaşılmak tadır. Çünkü bugün bu bölgede balina yaşayanı amak-tadır. Âlimlerin vardığı kanaate göre son 500 sene İçinde kutuplarda mühim hava değişiklikleri olmuş ve bu değişmeler denizlerdeki cereyanların cihetlerin! değiştirmiştir.
Etnolojistler kutup bölgesinde yaşayan ve bugün nesli kalmayan insanların, bugünkü es-ktmoiarın ecdadı olduğunu söylemektedir.
Genç kızların boyu gittikçe artıyor
Amerikada kolejli kızlar üzerinde yapılan tecrübelerden anlaşıldığına göre, yeni nesil genç kızlar eski nesillere nazaran daha uzun boyludur. Dr. Albert F. Biakeşlee'nln Swlth kolejinde yaptığı seri tecrübeler kızların son 50 «ene içinde iki inçten (5 cm) fazla büyüdüğünü göstermiştir.
1896 - 97 senesinde kolejlere giren kız talebelerin vasati boyu 5 ayak 2,9 inç İken, bugünkü talebelerin boyu 5 ayak 5,3 inç gelmektedir. 1896 dan bugüne kadar yapılan İstatistikler kızların gittikçe uzadığım göstermektedir.
6 dakikada 72 yumurta yiyen adam Toronto 23 (Nafen) — To-ronto şehrinde bir iddiaya tutuşan adam 72 yumurtayı tam 6 dakika 37 saniyede yemiş ve bundan sonrada bir biftek yemiştir.
Halbuki bundan evvel yine böyle bir iddia üzerine birisi 36 yumurtayı 37 dakikada yemişti, diğer birisi 38 yumurtayı 30 dakikada, bundan başka da diğer birisi 53 kaynamış yumurtayı 2 dakika 53 saniyede ve 25 yumurtayı karıştırarak ta 3& saniyede yutmuştur.
Yaşlı bekârlar Treni kaçıran yolcu lara benzerlermiş!
Doktor İsmail Kenan neden
evlenmediğini anlatıyor
Fransadan ithalât
Fransadan yapılacak İthalât için İzmir Bölge Ekonomi ve Ticaret Müdürlüğü emrine yeniden 10 milyon Fransız frangı tutarında bir kontenjan verildiği öğrenilmiştir.

HlUer’in eski hususi kâtibesi (solda elinde çampanya kadehi tutan kadın) Berlin müzikhollerinden birinde eğleniyor.
Âşıkı ne müshil tedavi eder, ne de teselli ,. Bu gibilerin ancak seyahatle tedavileri mümkündür! — Aşk, iradesi zayıf olanları kovalar — Hastalıkları dejenere olanlar — Maddî ve mânevi bütçe — İki karpuz bir koltukta taşınamaz...
Yazan : Cemaleddin Bildik
Şimdi 55 yaşında olmasına, kazancı ile bir evi ferlh fahur geçindirebilecek durumda bulunmasına rağmen hiç evlenmemiş olan Doktor İsmail Kenan gibi bir çok yaşlı bekârlar tanırım. Bunlar arasında profesörler, gazeteciler, aktörler, tanınmış tüccarlar da vardır. İsimlerini, kendllerUe konuştukça açıklayacağım, bu yaşlı bekârlar, evlenmek her vatandaşın İçtimai vazifesi olduğuna göre, neden evlenmemişlerdir?
Doktor İsmail Kenan itiraf ediyor :
■— Evetl diyor. Blzler muhakkak ki kabahatli insanla-rızdır. KabahAtim İr de cemiyet hayatı İçinde, evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak gibi vazife! asUyemlzi yapmamış olmaktır. Hattâ ben bunu, tıpkı askerlikten kaçmağa benzetirim....*
Treni kaçıran yolcular !
Doktor İsmail Kenan a sordum:
— Madem ki evlenmemeği ken diniz İçin bir kabahat sayıyorsunuz, bu kabahatinizi affettirmek her halde elinizdedir. Öğrenmek İstiyorum, hayatınızın sonuna kadar bekâr kalmak niyetinde misiniz?
Yalnız kendisini değil, bütün yaşlı bekârları İstasyonda ire-
ri ok tor İsmail Keııan, çok sevdiği annesi ile beraber

Parts belediyesi, harb esnasında Almanların kaldırmış oldukları heykelleri yerlerine koymaktadır. Heykeltraş Drt-vier. Vûltaire’in heykelini yapmıştır. Yukarıda görülen bu heykel Enstitü karşısında dikilecektir.
nl kaçıran bir yolcuya benzeterek cevap veriyor:
«— Yaş 55... Normal yaş haddi de 70-76 olduğuna göre artık evlenmem doğru değil, çünkü şurada 20 senelik ömrüm ya var; ya yok--. Bunun İçin kabahatin affı, daha doğrusu hatanın tashihi bizim gibilerden çoktan geçmiştir...*
Bu zamana kadar evlenmemiş olmasını «manevi bilançosunun eksik tarafı* diye tavsif eden doktor:
«— Fakaaat ! diyor. Bu işin kefaretini vermiş sayılının. Çünkü şimdiye kadar yanımda çalışan kızlardan beş tanesini evlendirdim.»
Âşık olmak! _
Kendisini bir aşk fırtınasına kaptırmış olsaydı doktorun bugün çoluk çocuğa karışmış Olmamasına imkân var mıydı? Demek kİ âşık da olmamış!... Fakat bunu bir tahmine istl-nad ettirmek tense kendisine •oralım: '
—Gençliğinizde âşık da olmadınız mı?
•— Âşık olmak, gençliğe ve yaşlılığa bakmaz kİ... Ben nice yaşlılar tanırım İd gençliklerinde başlarına gelmeyen âşıklığı yaşlandıktan sonra görmüşler ve kendilerini kurturamamış-lardır. Bana gelince: ben hiç âşık olmadım, bundan sonra olmak da istemem.*
— İslemezsiniz belki ama, aşk çok defa istemiyenleri ve aratnıyanlan bulur.
Doktor aşkı tarif ediyor;
*— Ben, diyor, size bir hakikatten bahsedeyim. Aşk, ancak iradesi zayıf olanların peşlerini kovalar. İradesine sahip bir insan, genç de olsa, yaşlı da olsa asla âşık olamaz.»
Bu sırada aşkın tedavisi hususunda bazı dqktorlarm söylediklerini hatırladım ve sordum:
— Âşıkın müshil ile tedavisi mümkünmüş! Siz buna ne dersiniz?
■— Saçma! derim. Hem de o kadar saçma bir İddia ki.. Âşı-kı ne müshil tedavi eder, ne de teselli... Onları ancak ve ancak seyahat tedavi eder.*
— Seyahat güzel bir şey... Lâkin iradesi zayıf olanların âşık olduklarını «öyl ediğinize
göre, seyahata çıkarılan o Aşılan İlk aşkını unutup gittiği yerde bir başkasına ûşık olamı-yocağını kim temin eder?
i— Evet! doğrudu.*. Artık bu gibiler, zan nı ma göre kabili tedavi İnsanlar değillerdir; Hasta lıkları dejenere olmuş demektir.»
Maddî ve mânevi bütçe
Konuşmamız arasında doktor, evlenmemiş olmasını manevi bllânçosunda bir eksiklik olarak tavsif etmişti. Sordum:
— Demek ki bir insanın maddi ve manevi iki bütçesi var öyle mi?
«— Ona ne şüphe... insan her sene sonunda kendisini •ben memlekete, aileme, insaniyete karşı ne yaptım?» suali karşısında tutmalıdır. Bu, bir insanın manevi bütçesidir. Maddi bütçe ine kazanca teali âk eder. Aklı başında bir İnsan para kazanabilir. Fakat bunun da meşru ve gayrimeşru yolları vardır. Şayet insan sene sonunda maddî ve manevi bütçesini karşısına alır da bir bilanço çıkarabilir Ve o bilançolardan, bitaraf a ne olmak şartlle, bir netice istihsal edebilirse büyük bir vicdan hazzı duyar.*
Doktor yerinden kalkarak masa üstünden bir defter aldı ve sfthifelerInl açarak:
ı— İşte! dedi. Bakın... Tam 30 hastaya bedava bakıyorum. Bu. manevi bllânçonıun beni vicdan hazzı İçinde bırakan yalnız bir tarafıdır.*
Niçin evlenmemi;?
Maddi ve manevi bilançolar bahsini, doktorun niçin evlenmemiş olmasına intikal ettirdim:
•— Anla t a yun d», dedi, niçin evlenmediğime siz de hak verin. Benim bütün bayatım insanlık dâvası üzerinde yürümüştür. Evvelâ allem efradına bakmam lâzım geliyordu, baktım ve bakıyorum da... Türk ocaklarından tutunuz da Bima-yel Etfal, HUâllahmtr. Halk Partisi dispanseri, fizyoloji teşrih ve çocuk bakımı dersleri ilh... Bütün bu işleri bedava yaptım. Çünkü ben. iki dâva
peşindeyim’ Bunlardan biri insanlık ve aile. İkincisi dc memlekete faydalı olabilmek... şimdi sorar un size hayatını bunlara vakfeden bir insan nasıl evlenir? Ben şayet evlenmiş olsaydım, kanma bağlanmam için saydığım İnsani vazifelerimin birinden feragat etmem lâzım gelirdi. Buna ise bence İmkân yoktu. İki karpuzu bir koltukta taşıyamazdım.*
Biz böylece konuşurken odaya yaşlı bir bayan girdi. Doktorun annesi İmiş...
— Büyük hanını* oğlunuzun bugüne kadar evlenmemiş olmasında kendisi kadar sizi de kabahatli görüyorum, dedim.
(— Ah, ah! diyerek ve İç geçirerek cevap verdi. Çok isledim. evlenmesini çok arzu ettim ama bir türlü razı edemedim. Sebep olarak da hep, size söylediklerini İleri sürdü »
Yanından ayrılacağını sırada doktor:
— Şayet, dedim, ezkaza âşık I oiuverseydinlz şimdiye kadar çoluk çocuğa karışır ve iki kar-puru pekâlâ bir koltukta taşırdınız ama...
Sözümü kesti:
(— iradesine sahip, hislerini frenlemesini bilen bir insan âşık olamaz... Heyecan muhakkak ki zevkli bir şevdir. Fakat bu, bence aşk almamalıdır.»
Diğer yaşlı bekârlarla yaptığım ve yapacağım konuşmaları da yine bu sütunlarda bulacaksınız.
Cemaleddin B Tl. DİK
Çorap ipliği ithal edilecek
iplik ithalinin durdurulması yüzünden ipliğin kara borsaya geçtiğini ve yakında ithaline müsaade edileceğini bildirin İştik.
İlgililerin müracaatı üzerine Ticaret ve Ekonomi Bakar lığı Dış Ticaret dairesince piyasada mevcut olmadığı teshil edilen vc bilhassa çorap imâlinde kullanılan 40-16 numara arası ipliğin ithaline müsaade edilmiştir. Tahsis edilen kontenjan geçen senelere göre pek az İse de piyasada hafif bir ferahlık yaratacağı tahmin edilmektedir.
S^hife 6
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
Yolsuz kız
REFİK HALiD KARAYIN LİSTESİ
Mahkeme Koridorlarında
2G Şubat i950
Yaz mevsimi Kapri adasına giden yabancılarla ahbaplık kurduklarından dolayı «yollara nı şaşırmış» addedilen kızlar arasında en güzel ve en cazibelisi şüphe yok ki Assunta İdi. Bu sehhar kız, bambaşka ve kendine mahsus bir âlemde yaşıyordu.
Adanın çok iâtLf ve şairane yerlerinin manzalannı çizmek İçin Kaprlye giden Parisli ressam Jorj, simsiyah ve parlak saçlı, mahmur kara gözlü, mütenasip endamlı Assuntayı ilik, defa, küçük evinin bahçe kapısında dururken gördüğü zaman derin bir hayranlıkla süzmekten kendisini zaptedemedL Genç kız da. ressamın mef-tuııiyet ile dolu bakışlarına lâ-kayıt kalamıyarak iri siyah gözlerini onun üzerine dikti. Jorjun gözleri koyu yeşü ve çok parlaktı. Adanın eşsiz güzellikleri ve renk renk çiçeklerle dolu yamaçları, delikanlıyı, Kaprlye çekmişti.
Bir çok defalar, portresini çizmek İçin karşısında poz almasını Assııntadan rica etmiş, fakat genç kız, ada halkının dedikodularından korkarak bu ricalarını reddetmişti.
Jorj, bu ricalarda bulunurken bakışları genç kıza karşı besle-, diğl derin ve sonsuz sevgiyi ifade ediyordu, Assunta bu bakışların mânasını anlamak vb delikanlının aşkına lâkayıt kalmamakla beraber, reddinde ısrar ediyordu.
Genç kız da Jorju, ilk gördüğü dakikadan İtibaren sev* mlş, parlak bakışlarından fışkıran esrarengiz ve sürükleyici cazibeye dayanamamıştı. Bununla beraber halkın dedikodusundan korktuğu için delikanlılı ya karşı soğuk davranıyordu. Jorj, bu soğuk muamelesinden dolayı kalbindeki mücadeleyi sezemiyor, İçi kan ağlayarak ümitsizliğe düşüyordu.
Bununla beraber, sık sık genç kazın evinin önünden geçiyor, Assunta İle aşk ve sevgi müstesna. öteden beriden konuşuyordu. Nihayet, aşkına mukabele göremlyeceğlni zanneden ressam, Kaprlden ayrıldı ve bu talihsiz sevgisini, ailesinin şefkat ve ihtlmamlyle unutmak için vatanına döndü.
Artık Assunta. yeis ve ıstırap içinde kimsesiz ve yapyalnız kalmıştı. Yine ada halkı hiç bir kabahat ve günahı olmadığı halde arasıra ressamla bir kaç söz teati etmesini bahana ederek bu «yolunu şaşırmış kız» aleyhine yapmadık dedikodu bırakmıyorlardı.
Şimdi talihsiz kız. evinin bahçesinde meyus ve perişan saatlerce oturuyor ve mânâsız bir inat yüzünden elinden kaçırdığı yakışıklı delikanlıyı, güzel gözlerinden sıcak yaşlar a-karak düşünüyordu.
Artık pembe renkl! yanakları solmuştu. Akşamlan adanın lüks otellerinin önünde tatlı tatlı gülümseyerek kırmızı karanfiller sattığı görülmüyordu. Vatanına dönmüş olan sevgilisine kalbinden başka bir şey vermediği halde herkes taar-lından kötü bir kadın addediliyordu.
Genç kızın, mum gibi erimekte bulunduğunu gören annesi ve babası kan ağlıyorlardı. Annesi, ikide bir karşısına geçerek:
—_ Kızım, sevgili Assuntacı-ğım, derdin ne? Söyle banal diye yalvarıyor, fakat bedbaht kız, bu suallere cevap vermiyor, parlaklığını kaybetmiş güzel siyah gözlerinden sıcak yaşlar boşanıyordu.
Saf ve masum kalbi, içini tutuşturan aşkın alevJne dayanamayarak günden güne eriyip zayıflıyor, müstesna güzelliği kayboluyordu.
Assunta yalnız kaldığı zaman kendi kendine kızıyor:
— Niçin onu bıraktım da git-
ti. Kabalıât bende Kalbimi niçin ona açmadım, diye döğü-nüyor, kadide dönmüş göğsünü yumrukluyor: ' mal.
— Sevgili Jorjum. neredesin? | 2 — Memleketi umumi harbe Asstuntam unuttun mu? diye sokmamak suretile Sovyet ve hüngür hüngür ağlıyordu. | Alman işgali felâketinden kur-
Kaç defa diz çökerek sevgili- ' taran büyük politikacı ve dlp-slni uzak vatanından geri gön- lomat: İsmet İnönü.
I 3. 4. 5, 6 — Dört büyük şair: Rıra Tevfik. Mehmet Akif, Yahya Kemal. Nâıım Hikmet. 7. 8 — İki fikir adamı: Sabahaddln bey ve Ziya Gök-alp.
9, 10, 11 — Üç şahika romancı: Halid Ziya, Hüseyin Rahmi, Halide Edil».
12 — Medeni cesaret İlk parlâmento adamı: Fikri.
13 — Garb usulü İlk üstadı: Düyunuuınumlye rektörü Ali bey.
14. 15. 16 — Yine doğru yürüyen bir edebiyatın hamisi ve müşevvik! üç baş:
unutmamalı: (ittihat ve Bunlar
Baş tarafı 1 İnci sohifede) tur. Meselâ esld Galatasaray Sultanisi, eski Harbiye, Mülkiye, bilhassa Tıbbiye mektepleri... Ayrıca bir kaç mühim teşekkülü de (Serveti Fünun).
Terakki) vesaire gibi, yarım asırlık tarihte çok müspet tesir yapmış topluluklardır.
Her neyse, bana göre hava hoş. Madem ki liste istiyorsunuz, bir tane vereyim:
Liste
1 — Türkiye tarihinin
büyük inkılâpçısı: Mustafa Ke-
en
dermesi için Allaha yalvarmıştı. | Fakat zavallının yalvarmaları boşa gitti. Sevgilisi geri dönmedi. Bir müddet sonra yatağa düştü. Yataktan kalkacak ve sahilde gezinecek halde değildi. Sesi, solgun dudaklarından boğuk ve kesik çıkıyor, göz yaş- ı ları hiç dinmiyor, uykuda veya uyanık İken:
— jorj. sevgilim, senin aşkın ı uğruna can veriyorum, diye mırıldanıyordu. Nihayet mukadder âkıbetln gelmesi gecikmedi. Ekim ayının yağmurlu bir ak- ı şamı azgın Ve köpüklü dalgalar sahile çarparken, Kapri, bu gü- ( zel ve masum faz, son nefesini ı veriyordu.
Gözlerini ebediyen kapama- , ret ve Ahmet Ihsan, dan bir kaç saniye önce başı | 17 — Halka tarih zevki aşı-
------m.,.------—,—ı •>. w- |Ryan bir yayıncı: Alımet Refik.
18 — Tam bir müellif ve muharrir tipi: Ahmet Basım.
19 — Tek virtüöz: Tamburi Cemil bey.
20 — Meşrutiyette meydana çıkanların baba ve analarına matbaa harflerini söktürmek, okuma hevesi vermek suretile memlekete menfî tarafı olmayan en büyük İyiliği yapmış ulu hocamız: Ahmet Mithat.
Sayın Refik Halid sözlerini şöyle bitirdi:
— Türkçede sadelik cereyanına edebi mahiyette ilk ön ayak olan ve lisanımıza Avrupai hareket’ kabiliyeti veren naşirleri unutmadım amma ı kadroda yer kalmadı. Hem onların kadrini yarınkiler daha İyi bilecek. Keşke başka İlim ı ve sanat şubelerinde müspet koro şah kohserİ ı fol oynamış mümtaz şahsiyet-
in şubat idso pmartesi günü nıat lerin isimlerini de sayabilsey-18.30 da şehir Tiyatrosunun Dram dlm .. Sayamadım. Sayama-1 kısmında İstanbul Konservatuarı Ko- , i
. u. ... maklığım onların mevcut bu-'
ro heyeti tarafından bir konser ve- , , rilcccktir. Ilınmamasından ziyade
M«Jb“ ’0İKl"d’ «T «kir tin Sadağın on s emekler sartederek meydana getirdiği konservatuar koro heyetinin bu konserine bayan Hildndat Şakir Tu-ralı da solist olarak lstlr«k edecektir.
Bayan HOdadut Şaklr bir mUddet-tenberi İstanbul Konservatuarında solist olarak çalışmaktadır. Bu konserde kendisine Muhittin Sadağın kızı bayan GUlsercn Sadak Piyanoda refakat edecektir.
sahibi
Lûtfi
mizah
di-
Oarbe
j Recai Zade Ekrem, Tevfik Fikret tp Ahmet İhsan
ucunda ağlayan annesi İle babası:
— Gidiyorum, öbür dünyaya gidiyorum Jorj! Fakat ruhum semavata çıkmazdan evvel sana son veda puseslnl göndermek için uzak vatanının üzerinden geçecek, diye lısıldagını işlt-mişlerdl.
Ertesi gün. çiçeklerle örtülü tabutu, kara topraklara gömüldü .
O civardan bir kaç gün sonra geçenler, aşk kurbanı bu zavallı kızın:
— Jorj, ebediyen elveda! diye topra kaltından gelen İniltilerini İşittiklerini söylüyorlardı.
Çeviren: A. HİLÂLİ
KONSERLER
Oebesoy, 6 — General Refet Bele, 7 — Enver paşa, 6 — Tayfur Sökmen, 9 — Tevflk Fikret, 10 — Yahya Kemal, 11 — Süleyman Nazif, 12 — Şair Faik Âlı Ozansoy. 13 — Rlza Tevfik, 14 — Roflk Halid. 15 — Feridun Fikri Düşünsel, 16 — Cevdet Kerim tncedayı, 17 — Dayı Mesut Bey, 18 — Mehmet Fazıl paşa, 10 — Mahmut Muhtar paşa, 20 — Bekir Sami bey.
Okuyucularımızdan Mustafa Elöve Emil’in listesi
1 — Atatürk, 2 — İnönü, 3 — Ahmet Rıza bey, 4 — Hüseyin Cahit Yalçın, 5 — Yahya Kemal Beyatlı, 8 — Talftt paşa, 7 — Dr. Abdullah Cevdet, 8 — Celâl Bayar, 9 — Ziya Gökolp,
10 — Mahmut Esat Bozkurt,
11 — Kitapçı İbrahim Hilmi,
12 — Adnan Saygım, 13 —
M. Emin Yurdakul. 14 _ Ab-dülhak Hâmlt.
Okuyucularımızdan Leylâ Ertürk’ün listesi
I — Atatürk, II — İnönü, III — Fevzi Çakmak, TV — Celâl Bayar, V — Fuat Köprülü, VI — Ertuğrul Muhsin,
VII — Nâzım Hikmet Ran,
VIII — Haşan Alı Yücel, EK — Vedat Nedim Tor, X — S. Ali. XI _ Yakup Kadri Karaos-manoğlu, XII R. İlgaz, XIII — Cemal Nadir, XTV — A. Saygım. XV — Hamdi Varoğlu,
XVII _ Haşan Âli Ediz. 'xvı — Yaşar Nabl Nayır,
XVIII — Orhan Kemal, XIX — ıB, R, Eyüboglu, XX — salâh 1 Birsel.
İskenderun
mektupları
(Baştarnfı 4 iincü sabiTede)
mevcuttur. Belediye, bu projeyi de, turistik oteller inşası için teşekkül edecek anonim şirkete devretmeyi düşünmektedir.
Numerotaj işleri
6 — 1850 de yapılacak genel sayım ve seçimlerin esasını , teşkil etmek üzere numerotaj işleri yeniden tamamlanmıştır. Sonradan yapılmış binalar da tesbit edilerek numaralan sipariş edilmiştir. Bu hafta İçinde noksanlar İkmal edilmiş o-.11 uçaktır ,
Et meselesi
J 7 — tskenderundı
müzmin
Sen misin merdivende el öptüren?
San saçlı, orta boylu, _________________
ayağı düzgün bir tazecik. Yaşı 30 dan fazla göstermiyor. Giyimi orta halli. Tırnak etlerini kemirerek hırçın tavırlarla etrafı süzüğünden belli ki hiddetini yenememiş. Bizim kasketli delikanlı yavaş yavaş sokuldu, güz göze geldiler, sordu:
— Dâvanız mı var?
— Elbette dâvam var. Kırk yıllık kocamı bilmez miyim ben?
— Maşallah, hanım abla. Demek siz evleneli kırk sene oldu?
Bakışları sertleşti;
— Senin atkında zorun var galiba. Ben kaç yaşındayım. biliyor musun?
iri mavi gözlü, balık etinde eli
anasiyle beraber yerleştiler. Kendinden küçük bir de oğlan kardeşi var. Biz böyle kiracıların gelmesine razı değildik amma ev sahibi lâkırdı dinlemiyor ki.
— Peki, kocana ne yaptı bakalım?
— Dalıa ne yapacak, ayol? Melek gibi adamcağızın beynini akıttı da gönlünü kendi tarafına çeliverdi. Kocam kapıdan girdi mi, kan yukarıda narayı basıyor. Zannedersin ki Kurulmuş gramofon. Aman, o ne şarkılar, o ne türküler! Kısacık entarileri giyinip çıplak bacaklarla merdiven silmeler mi istersin? Bir şey istemek bahanesiyle göğsünü bağnnı açıp bize gelmeler mi arar-
Seni tanımıyorum ki sın? Uzun sözün kısası, kıs-yaşıru bileyim. | ra]ç kişniyor kan. Daha'
— .Tanımıyorsun da kırk ilk görürümde sezmiştim --ınıod'îlc evli nlAuAnmn naca. xr: u. a »a
benim sahibi bir âert halini alan et mesele-1................._ 1 olarak
halletmek yolundadır. Şiddetli soğuklar sebebile hayvan mevcut Olmadığını ve mevcut hayvanların yems İzi iğini İleri sürerek (350) kuruştan narh isteyen kasaplarla belediye arasındaki mücadele halkı sulandırmaktadır.
Belediye melclsl bu durumu hassasiyetle ele alarak koyun etinin kemiksiz (300), kemlkLi (240) kuruştan satılmasına ve şayet kasüplar bu flatlere rıza göstermedikleri takdirde hal-| ıkın et ihtiyacını karşılamak İkmal edilmek kaydlyle açık arttırma ile satılacaktır. Muham- J üzere (30) bin liralık bir fon1 men bedeli 25807.50 lira ve geçici teminatı 2500 liradır. İstekli-, kabul etmiştir. Bu suretle her lerin teminatlarını belediye veznesine yatırarak makbuzları İle hangi bir vaziyet karşısında ihale tarihi olan 6/3/950 pazartesi günü saat 15 de encümene 1 tanzim satışı yapılacak ve halk * başvurmaları. 2270 etsiz bırakılmıyacaklır.
Muhil ,JU 9““™^ Mit llKir SURIUI — “..................... '
senedcnberi bujük 1 olmamaklığımdan, ileri geliyor.1 slni belediye, radikal
_______ Mnriaimt hiıı- riııDri„ halletmek yolundadır.
Haddimi bilir, öziir dilerim.
Okuyucularımızdan Güneş Erkan’ın listesi
1 — Atatürk. 2 — İnönü. 3 — . Kâzım Karabekr, 4 — Rauf Orbay, 5 — General Ali Fuat!
İzmir Belediye Başkanlığından:
Kahramanlar mahallesinde 1896 ada 6 parselden müfrez 2590.75 metre karelik arsa üzerinde bir sene içinde bina inşa ve

senelik evli olduğumu nereden çıkanvorsun?
— Kendin söyledin ya.
— Aptala baki Sahiden söylemedim ya ben onu. Lâfm gelişi öyle çıktı ağzımdan. -Aslına bakarsan ben evleneli altı sene bile olmadı.
— Dâvanız nedir? Kocanla geçinemiyor musun?
— Sus, sersem. Ne diye geçinemiyecekmişim? camın ne günahı var da? Kırk yıllık ayâlimin huyunu, suyunu bimez iniyim? Şuraya kalıbımı basarım ki. Arif benim üzerime gül koklamaz. Desturun, kancık köpek kuyruk sallamayınca erkekler arkasına takılmaz. Bu işlerin hepsi şu kahpenin başının altından yor.
— Kahpe dediğin Karşıdaki hanım mı?
Dudak büktü:
— Hanıma da bak hele! Sürtüğe senin de mi meylin uyandı?
— Estağfurullah. Bizim haddimize mi düşmüş?
— Aaa, deli mi ne? Haddine düşecek ne varmış sanki? Karşısına geç, bir işaret çak, hemen arkana takılmazsa ben şuracıkta köpek gibi havlarım.
— İşaret edenlerin arkasına mı takılıyor o hanım?
— Haydi sen de. Hanım hanım diyerek sinirlerimi oynatma. Adam olmuş da hanımlığı ınt kalmış şunun? Baksana haline, şırfıntılık suratından akıyor. Arif ona işaret mi etti sanıyorsun? Onun gibi kırk tanesi gelse gene kaşını kaldırıp da yüzlerine bakmaz benim kocam. Asıl kuyruğu sallıyan o kaltaktır. Yaptıklarını bilmiyor muyum sanki? Uğursuz a-yağı eşiğimize bastığı günden beri evimizin içine dirliksizlik çöktü.
— O da sizinle beraber mi oturuyor?
— Allah göstermesin, öyle bir kahpe kim oluyormuş ki benimle beraber otursun? Kiracı diye geldiler, bizim o-burduğumuz evin üst katına
Ko-bun
çıkı-
kinP
I
bunu. Nihayet bizim Arif de senin gibi, benim gibi bir İnsan. Karşısında karı fingirderse erkek neylesin? Yavaş yavaş o da gevşer tabiî.
— Melek gibi kocanı de gevşetti, öyle mi?
— Melek dedimse gök yüzünden inmedi ya. Erkek değil mi, elbette yumuşayacak. İlk zamanlarda aldırış etmiyordu amma bir gün geldi ki, kanyı görünce kaşı gözü oynamağa başladı. Handiyse kucaklayıp bağrına basacak kaltağı. Bir defa kulağını büktüm; «Arif, ben senin temiz yürekli insan olduğunu bilirim amma ne de olsa bazı defa erkeklerin zayıf damarı tutar. Yukarıya gelen kiracı karının halini hiç beğenmiyorum Aman, gözünü seveyim, kendini iyi kullan, kahpeye yüz vereyim deme sakını» dedim. «Sus, bir daha ağzından böyle lâkırdı işitmıyevimn diyerek azarladı beni. Allah selâmet-lik versin Arif biraz titiz huyludur. Karşısında fazla lâkırdı söylenmez ki. Karıyı da birkaç defa kenara çektim; «Hanım, Arif benim altı senelik ayalimdir. Kendi aklına uyu» da kocamdan bir şey umma sakın. îster darıl, ister gücen, ben lâfımı açık söylerim. Senin gidişin iyi bir gidişe benzemiyor Yuvamı yıkmağa kalkarsan ben adamı fena yaparım»-diyerek nasihat verdim. Ka-( rı çalımlandı: «Gözünü aç, hanım. Senin kocan, gibilere metelik veren kadınlardan değilim. Sen beni ne zannediyorsun?!» diyerek diller döktü. Bunun üzerine sesimi kestim amma bir defa i-çime kurt düşünce arkalarını bırakır mıyım? Daima i-kislni de göz hapsine alıyordum. Nihavet dün akşam bizim merdivenin köşesinde Arifi, karının saçlarını okşayıp elini öperken gormiye-ylm mi! Evvelâ, şunların ü-zerlerine saldırıp ikisini de parçalıyavım, dedim amma sonra dişimi sıktım, vazgeçtim. Söyledim ya, Arif çok titizdir, damarına basıp öf-
BULMACA
12 8*5878
Soldan nftn; 1 — ZatÜlhorcke. t — titan bulda bir mahalle, 3 — Uzun havlamayan. 4 — Tarar bir clna balık : Nida. 5 — Uenl} deüU - Uçucu. 8 — Tersi bir nevi peksimet. 1 — SbftunH «T» eellrae «vkedUenlcrdlr. 8 — Tersi ezllmi* dUmUdz (jlmu, -Erkek. 9 — Bir soru - Kliçük dolap. 10 — Valide • Bir ecnebi kadın ismi.
Yukarıdan as®S>ya: l — Boydasın». 2 — Bir nevi tiyatro temsili - Zata âliniz. 3 — Tarihi deniz k.ılırnmanla-nnuzdan. * — Çocuk «ıdaaı - Tersi bir ecnebi erkek adı. 5 — Uydurarak tercüme, 6 — Tiyatronun baş taralı -Köyiln büyücü - Nota. 1 — Bağına sS» gelirse Zenci olur - Tersi hırlstl-yanlnrtn bir bayramı 8 — Ortalarda değil.
GECEM BULMACANIN HALLİ
Soldan Snfta; 1 — Semizotu, 1 — Aleniyet. 3 — Limonata, 4 — Amu. Elin. 5 — Mıredak. 6 — Anaç. 7 — Neriman, 8 — Azan. 9 — Roman. Ya. 10 — Alabalık.
Yukarıdan 1 — Salaman-
dra. 2 — Elimine, ol. 3 — Mcmura-rama, 4 — İno, Bçlzab. 5 — Zlned. Mana. 8 — Oyalanan. 7 — Tetik. Yı. 8 — Utan. Kaçak.
HALKEVLERİ"-7^ ____KURUMLAR
KADIKÖY HALKEVİNDE KONFERANS
Ord. Prof. Dr Akıt Şakir Sakar 27 Şubat pazartesi «ünü mat 19.30 d* Kadıköy Halkevlndc ayak *e bacak estetiBt mevsulu «Projekılyonlu» bir konferans verecektir.
Türkiye sonem
Senelik t80u mırus Müe ruruı
s «ylıl 15» • CM
s aylı «n. tın >
ı avlık İM . _ ■
Adres tebdili için etli Kuruştun OU» «Onderumelldlr Aksı taknİr d» adret oeflınırıtmeı
Telefonlarımız Başmuharrir 20585 Yazı İsleri 20163 — İdare 20631
Müdür- W97
Cetnazlyolovvel 3 — Kajım 111
imsak Gü Ödle Ikındı Aa rain
E. 11,07 12,16 C.32 035 I2.M 1J1
V. 5.02 6,41 18.27 IS.Rl |7,M 10.25 laarenanc UanıAU civar
Cemal Nadir ıoke8. No- 12
kesini kabartmağa gelmez. Bir defa kafası kızarsa her-türlü fenalığı yapar, boşanmağa bile kalkar. Şöyle bit şırfıntının yüzünden yuvamı bozdurur muyum? Gece hiçbir şey «ezdirmedim, fakat bu sabah Arif evden çıkar çıkmaz ben de yukarıya fırlayıp kahpenin vakasına yapıştım. Sen miydin benim kocamı merdiven aralıkları-na sıkıştırıp de elini öptüren? El öyle öpülmez, böyle öpülür. Ne saçım bıraktım, ne başını ..
Mahkeme açıldı, öbür bayanla konuşamadık.
Ce. Re.
(----------------------------
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ - Nû)
_Tefrika No. 28
Cella, sanki bir taralı yanmış gibi ürpermiştir. Bununla beraber, koltuğa çöktü. Tborley'in verdiği bir kadeh Porto şarabını da kabul etti.
Müstehzlyane bir İfadeyle: ’ — Vallahi sizi anlayamıyorum. — dedi. — Bir an evvel aleyhimde yıldırımlar yandırıyordunuz. Halbuki Şimdi ikramda bulunuyorsunuz.
— Celin! Akıllıca, İnsanca hareket etmemiz lâzımdır. Gerçi altı aydan beri hâlâ aynı dam altında yaşamakta devam ediyoruz; fakat bu, sırf benim gayretim sayesindedir.
— Doğru... Fakat bunu böyle yapışınızın sebebi de...
Cella sustu.
— Niçin bu akşam aşağı indiniz, Cella?
— Doktor FeH’le randevum vardı.
Thoriey, epey şaşırarak:
— Vay. siz .doktor FelTİ tanır mıydınız? — diye sordu.
— Evet... Hem de pek İyi tanırım.
Celia'nın bakışları Hojden’ln-kllerle karşılaştı. Aralarında hemen bir kontkakt hasıl oldu. Cella, kızararak başını çevirdi.
— Zannederim burada bulunanlar hep blrlbirlnlzl tanıyorsunuz! -- dedi. — Yalnız mebus Derek Hurst - Göre ve... Slr Donald Holden tanışmıyorlar. Tanışınız lütfen,.
Gerginlik artar gibi oldu. Fakat erkekler, yine de el sıkıştılar.
Mebus ,daha fazla gülümseyerek:
= Memnun oldum — dedi. — (yakınıl an bakınca, daha yaşlı, daha haşin, daha pişkin bir hali vardı.) Be o. Celia'nın eski
arkadaşlarından™. Vaktiyle hoş demler geçirmiştik.
Holden:
«— Yok canm... Etme!» diye düşündü.
— ...Cella sizden bahsederdi, Slr Holden. Demin, odasına çıktığım zaman, yine sizden bahsetti, Siz de, bu suretle benim İlle tanımak istediğim garip bir meçhül halini aldınız,
Holden, hiddetlenerek:
— Ben de sizin hakınızda aynı hislerle mütehassistim, —dedi. — Sizi bir nevi Mefisto tasavvur ediyorum. Faust’unuz da şu Thoriey!
Mebus, gözleri kırpışarak:
— İnsiyakları kuvvetli bir zata benzersiniz? — dedi,
— Bir cinayet mezuubahls olduğuna göre, İnsiyakın kuvvetli olması lâzım... öyle değil mi?
Hurst - Göre yine gülümsedi:
— Adam, siz de... Bütün bu saçma sapan muammaları, doktor Fell fasa zamanda halleder, hakikat neyse onu meydana çıkarır.
Doktor Fell:
— Sözlerinizi uğur sayarım! — dedi. — Fakat böyle olabilmesi İçin bir şahlti İstintak et-
mem lâzım gelir.
Thorl ey:
— Kimi ?— dedi.
Fell:
— Sizi... — dedi: ve sakinlenmiş gibi görünerek masaya dayandı. — (Başını tavana kaldırıp yukarı katı telmih etti:) Orada zlr kadın ölmüş: ölümü, esrarengiz şartlar altındadır. Fakat her hangi bLr doktor, ona, defin müsaadesi verebilirdi. Şu facianın nasıl cereyan ettiğini kısaca tetkik edelim, şu anda, tam banyo dairesinin altında bulnuyoruz. Bu banyo dairesinde btr eczane dolabı vardır. Dolapta bir şişe zehir saklıymış.
Celi a:
— Dolapta zehir şişesi vardı!
— dedi.
Tîıorley:
— Yoktu! — diye itirazda bulundu.
Doktor Fell, onlara dikkat bile etmedi.
— Üç meş’üm saat zarfında, yani siz hepiniz yatmağa gittiğinizden ikiyi çeyrek geçeye kadar — (doktor Shepton.un ilk gelişine kadar) — bay Marsh, zevcesinin yanına so-
kulmak İmkânına sahip biricik insandı. Eğer bize hakikati söylemeğe razı olursa hâdiselerin ne mecra takip ettiğine dair fikir edinebiliriz. N* yazık kİ, mebus bay Hurst - Göre, arkadaşına susması için bir emir vermiş gibidir
Mebus, sağuk bir ifade ile:
— Doğru değil! — dedi.
Bu esnada. Thoriey, baldızının oturduğu koltuğun arkasından dönerek, doktor Fell'in karşısına, masanın başına o-turdu.
— O gece olup bitenleri size anlatacağıma dair valdde bulundum. Sözümü tutacağım.
Şişman adam:
— Mükemmel... — diye tasvip etti. — tşte Lockelarin evinden çıkan dört kişisiniz. O gece neler yaptınız?
— Biliyorsunuz: Gidip yattık.
— Hemen mi? — diye doktor Fell, yüz buruşturdu ve parmağını şaklattı. — Daha etraflı konuşmanızı, izahat vermenizi rica edeceğim.
Cella, odasına çekildi. «Cinayet oyunu» nun kendisini epey sarstığını tahmin ediyorum. Bu
nevi oyunlardan bende şahsan hoşlanmadığımı İtiraf edece-ceğlm .
— Peki, öbürleri?
— Margot, Derek ve ben, galeriden geçerek Mavi Salon'a gittik. Şömine yanıyordu, viskiler hazırlanmıştı Noel gecesinin hazırlığı olan türlü tertibat vardı: fakat Noel ağacını ertesi akşam dikecektik.
Thorley'ln anlattıklarını dinleyenler, Margot'u gümüş lama elbisesiyle tasavvur ettiler. Frak larını giymiş İki erkeğin orta-Binda .alev alev yanan şömineye karşı şık, güzel bir kadın...
— Peki, sonra, bay Marsh?
— Radyoyu açtım Noel şarkıları yayınlıyorlardı.
— Bir sual soracağım ama, gülmemenizi rica ederim: Sarhoş muydunuz?
— Hayır... Gerçi hepimiz İçmiştik... İtiraf ederim: Biraz fazla bile kaçırmıştık.
— Peki karınız?
— Margot da epey içmişti. Fakat, tesir etmemişe benziyordu.
— Ya mebus Hurrt - Göre?
— Bizim arkdaş Derek de e-pey çekmişti. Hamlet'ten par-
ı çalar okumağa başladığını hâ-tırlıyorum: O gece yangın çıkmamasını temenni etti: zira hiç birimizin ayılıp uyanamıya-cağımızı söyledi:
— Peki, sonra?
— Sonrası du kadar, işte! Margot, viskisini içti. Bardağını yerine bırakıp dedi ki: «Siz ikiniz bu gece hiç de keyifli görünmüyorsunuz. Lâkin, ben keyifliyim. Haydi Allah rahatlık versin I* İşte, bunun üzerine, bildrimizden ayrıldık.
— Anladığım doğru İse. bayan Devereux’nün ve bay Hurst - Gore'un yattıkları odalar, sizin dairenize yakın değildiler... öyle mi?
— Yakın değlldiller. Şatonun öbür kısmında bulunuyorlardı.
— Hatırladıklarınız bundan İbaret mİ? — diye, doktor Fell, bir medyoma Hitap edercesine sordu. — Hele düşününüz... Daha düşününüz!
— Sütne Obey'in giriş kapısını sürgülediğini hatırlıyorum. Sürgüyü sürerken dalma gürültü çıkar.
— Zevcenizle birlikle, odalarınızın kapısına vardığınız zaman ne oldu? (Arkası var)
26 Şubat 1950
AKSAM
Sahlfe 7
KIŞ RÜZGÂRLARI
Tesirlerini göstermek üzeredir.
ANNELER...
Yavrularınızın nazik vücutlarını muhafaza için, şüphesiz tedbir aldınız. Fakat bu mey an da muhafazası imkânı olmayan kısımları da hatırlatırız. Bu itibarla yavrunuzun çantasında bir ufak kutu
KREM PERTEV bulundurmavı ihmal etmeyiniz.
ÇÜNKÜ
KREM PERTEV kışın cilde yapacağı tahripkâr tesir ve neticeleri önliyecektir.
Sayı: 1»/» lcr(k(-
KmlnfınO 3 Öncü sulh hukuk j-ar-j'içlıtınılan*
1 _ Öl terekesine mahkefnoniz-
« el konulan Alı Hikmet Baras'a ait olup lahUkalcdc Usuncarj? b^mda 304/1 sayıl» Yavana Şahın camlı ma-hallinde bulunan hırdavat eşyalar □ Mart SÖO perycmbe günü saat 14 mahallinde atılacaktır.
3 — Yine aynı sahsa alt Galatuda Mahmudiye caddesi Kamer sakatında «/Tl Na. «ı dükkânda mevcut M»-luk burular da cunuırteıû rü-
nü saat 10 da satılacağından atıcıların yukarıda yanlı rün ve suallerde mahallerinde bulunmaları ilân olunur. (845X1
Fatih 3 ncü Sulh Hukuk Y*r-g Kİığm «tan: 950/6
(Gayrimenkul Satışı)
Mümtaz Ulug, Cemal Uluğ, Didar Uluğ, Memnune Uluğ, Nafıa Kebeci, Abdullah Kebe-cl. Fehime ve Kaplan Kayyımı, Avukat Mevhibe İzmirli ve Fatma Zehra. Doğruydun iştirak halinde mülkiyet, olarak mutasarrıf oldukları 2776 lira 20 i kuruş muhammen kıymetli ı Şehremini altı mermer Seyit ı Ömer mahallesi eski Seyit Ömer odalan yeni alay müftüsü sokak belediyenin 253 ada, 5683 harita numarasında kayıtlı eski ve yeni ive en yeni 12-14.2 kapı numaralı 252,31 metre murabbaı sahalı 13,'jE cephe 18,08 derinliği bulunan arsa ile aynı mahalle ve sokak, belediyenin 254 ada, 5682 harita numarasında kayıtlı 44,53 metre yüzü olan eski yeni 13 kapı numaralı 594,58 metre murab-baı sn hah 5945,80 lira muhammen kıymetli arsa verilen mahkeme kararma tevfikan şuyu-lannın izalesi zımnında vilâyet karşısında Fatih 3 ncü Sulh Hukuk kalecinde sataş memuru huzura ile 21/3/950 Salı günü saat 10 dan 11 e kadar aleni müzayede sureti ile satılarak muhammen kıymetlerinin % 75 İni bulduğu takdirde en çok talihlerine kati ihaleleri yapılacaktır. Bulmadığı takdirde ikinci açık arttırması ayni yerde 31/3/950 Cuma günü saat 10 dan 11 e kadar İcra edilerek en çok arttırana sureti ile satılarak en çok talihlilerine kati ihaleleri yapılacaktır.
Müzayedeye iştirak edenlerden muhammen kıymetlerinin % 7,5 nlsbetlnde pey akçesi alınacaktır. Tellâliye resmi ihale pulu, taviz bedeli ve tapu harçları müşteriye ait olup müterakim vergiler satış bedelinden öden ecekt kir. Müzayedeye iştirak edenler gaynmenkulleri görmüş lüzumlu bilcümle malûmatı almış ve satış şartlarını aynen kabul etmiş farz edilirler. Peşinen veya verilen mehil içinde ihale bedelinin tamamı ödenmediği, takdirde icra iflâs kanunundaki gayrimcnkullere mütedair olun hükümleri kültesi tatbik olunur. Mezkûr gay-rünenkuller üzerinde herhangi bir şekilde hak İddiasında bulunanların evrakları İle birlikte satış zamanına kadar mahkememize müracaatları lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicilinde kayıtlı olmayanlar paylaşmadan hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak isteyenlerin arsaları görmeleri ve mahkememizin 6 satış numaralı dosyasına müracaatları lüzumu ilân olunur. (84431
BElAft
SİNİZ KOLONYASI bir şaheserdir bariıc* caaarlrnic bulunur
ARI
unlarile beslenmektedir.
ARI Pirinç ve Hububat unları vitamin ve kalori bakımından en mükemmel gıdadır.
AMERİKAN
WAİÎES
Diş macunu
Eczanelerde ve Itriyat mağazalarında arayınız, i Türkiye Eemeılan Deposu
KIŞ
aylarında
Sayın halkımıza müjde
Sobalarda, hamamlarda, ycınek sobalarında, kaloriferlerde, fabrikalarda ve her türlü İşlerde kullanılmak üzere,kokusuz ve gayet kolaylıkla yanan;
Baltakırmaz linyit maden kömürleri gelmiştir. Bir defa tecrübe etmeniz kâfidir. Satış Halı beher ton alıcı vasıtasına teslim (301 liradır. /
SATIŞ ve TEVZİ YERİ
Fındıklı — Tramvay Cad. No. 60 — Telefonj 41742;
İzmir Belediye Başkanlığından:
Anatarıalar caddesinde Konak önünden Başdurak Kesicin ağzına kadar olan kısmındaki «30ö> metre boyda bozuk döşemenin Bandırma ğranlt parke taşları ile esaslı tamiri Işı fen İşleri nni.'liiriûğûndeld keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur Keşif bedeli 25500 Lira ve geçici temi natı 1988 liracır İsteklilerin teminatlarını belediye veznesine yatırarak makbuzları Ue inale tarihi olan 6/3/950 pazartesi günü saat 15 de encümene başvurmaları. 227i
GRİPİN
Baş, Diş, Nezle, Romatizma, Adale ve Sinir ağrılarını geçirir.
SOĞUK ALGINLIĞINDA ve GRİP başlangıcımla haslalığı önlemek için
GRİPİN
almayı ihmal etmeyiniz.
Dürt saat ara ile günde 3 kaşe alınabilir.
KONSERVATUAR KORO KONSERİ
Şef: Mııhiddin Sadak Sofist: IIiidn«lat Şakır Piyanoda: Gülseren Sadak
Şehir Dram Tiyatrosunda yar m akşam saat 18,30 da. 2461

HANNOVER FUARLARI
\ J MANNOVt* j y
Zayi — Teknik okuldan aldığım şebekemi kaybettim, yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur
Mühendis İnşaat 2 1820 No. Ayhan Halunoğlu
İstanbul ihracat,ithalât ve sanayi Türk Anonim şirketi yönetim kurulundan Şirketimiz ortaklan genel kurulu aşağıdaki gündemde yazılı hususatı müzakere ederek bir karara bağlamak üzere. 22 Mart 1950 tarihine tesadüf eden Çarşamba günü saat 10,30, da İstanbulda GaJatada Abcd han 3 ncü kat 50 -54 numaralı [ mahalde senelik adi toplantısını yapacağından, bu toplantıda hazır hıılunmak isteyen ortaklarımızın sahip bulundukları hisse senetlerini teplanU gününden btr hafta evveline kadar ortaklık merkezine tevdi ederek giriş kâğıtlarını almaları rica olunur.
GÜNDEM :
1 — Ortaklığın 1S49 senesi muamelâtına dair yönetim kurulu ve denetçi raporlarının okunması,
2 — 1949 senesi hllânço ve kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve tasdiki,
3 — 1949 senesi muamelâtından dolayı yönetim kurulu ile denetçinin ibrası,
( — Ortaklık esas mukavelenamesinin 27 nel maddesi mucibince yerleri boşalan yönelim kurulu üyeleri yerine yenilerinin seçilmesi,
5 — 1950 senesi İçin bir denetçi tayini ve üeretlnln tesbîtl,
6 — 1950 senesi zarfında yönetim kuruluna ödenecek hak kı huzur miktarının teshili,
7 — Yönetim kurulu üyelerine şirket İle ticari muamelede bulunmağa selâhlyet verilmesi. YÖNETİM KURULU
1950 lüccurlnnnuzın
TİCARET FUAR! : MART — 2 NİSAN 1950
SANAYİ rVARI: 3—14 MAYIS
Hannover fuarlarımı gitmek isleyen sayın dikkatine:
1 — Dış ticaretle iştigal eden ilgililere Kambiyo Müdürlüğünce deviz verilecek lir.
2 — Dış ticaretle iştigal edip müınessUlğlmlK* verilecek Fuar Hüviyet kartını hamli bulunan ilgililere Ankara Fransa Büyük Elçlliğince Almanya İçin 60 günlük giriş ve ikamet vizesi verilecektir.
3 — Hannover Fuarlarına uçakla toplu seyahat tertlb olunmuştur. Bu yolcululklara katılmak İsteyen tüccarlarımızın şu seyahat acentelerine müracaat etmeleri rica olunur
Telelon: 21)475 ve 42644. Telefon; 40459.
İçin :
Zeki Torgay Melımelil,
İstanbul — Galata, Aslan Han. Telefon: 42065
■■■ Telgraf; Mehmetll — İstanbul.
İstanbul Ticaret Borsasından
4355 saydı Ticaret ve Sanayi Odalan ve Borsalar Kanununun 33 üncü maddesi, oda ve Borsalar* kayıtlı bilûmum abonelerin aldaUanni öç ay zarfında yanı 31/Mart/950 tarihine kadar yatırmaları, yatırılmadığı takdirde iiç misil cezalı tahsil edileceği hükmünü ihtiva etmekledir.
Ayrıca tahsildar gönderilmeyeceğinden sayın abonelerin a-daHarını bir an evvel Borsunız veznesine yatırmalarını e-benunlyetlo rica ederiz.
İstanbul Sular idaresinden
Dukloroğlu Seyahat Acentesi: H. W. Feustel Seyahat Acelesi: Her türlü malûmat Fuar Türkiye Mümessiliz Dr. O.
Ecnebi memleketlerle yapılacak
Zayi — Üsküdar nüfus memurluğundan aldığım İçerisinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yokıur.
1333 doğumlu İsmail Hakkı oğlu Abdülgani AkünJer
İdare İhtiyacı için metal, bakır, kalay, karpit, pirinç çubuk. tutya, graTit gibi muhtelit cini malzeme açık eksiltme yolu ile satın alınacaktır.
Bu işe ait şartname idaremiz satmalına servisinden temin edilebilir.
İsteklilerin tekli* bedellerinin ^7,5 ğu nlsbetlnde yatıracakları teminat makbuzlariyle birlikle İlk tekliflerini yazılı olarak 2.3.050 Perşembe günü saat İle kadar idare muamelât dairesine vermeleri ve aynı gün ve sual 15 de toplanacak komisyon huzurunda bulunmaları. (2478)
doğru eşya nakliyatı
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden:
1 — Türk-Bulgar doğru eşya tarifesinin (Al bölümündeki 1. 2, 3, 4, 5 ve 7 numaralarda gösterilen hususî mütemmim şartlar kaldırılmıştır.
2 — Memleketimiz ile Bulgaristan, Yugoslavya Macaristan Avusturya Polonya, İsviçre ve Çekoslovakya arasında yapılmakta olan doğru eşya nakliyatında evvelce kabul edilmiş olan hususi mütemmim hükümler kaldırılmıştır. Yalnız milletler at-ası eşya nakliyat mukavelesinin 17 ve 19 uncu maddelerine teailük eden tnhdldler devam edecektir.
3— İtalya ile Trlyeste serbes bölgesi ve memleketimiz arasında 2. maddedeki şartlar dahilinde doğru eşya nakliyatına başlanacaktır.
4 — Yukarıda bildirilen hususlar 1 Mart 1*950 tarihinden İtibaren tatbik edilecektir. Fazla izahat için anbariarn müracaat edilmesi. (2475)
İnşaat ilânı
Sümerbank Genel Müdürlüğünden
1 — Gemlik Sungipek ve Viskos Mamulleri Sanayii Mües-sesesi ambar binası inşaatı birlin Batı esasiyle ve kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yanılacak İnşaatın keşfi (200,000.—) lira ve geçici teminat miktarı (11.250.—) liradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankara’da Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (50) liraya alınabilir.
4 _ Eksiltme 10 Mart 1950 Cuma giinü saat 11 de Anka-rada Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetti»? yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi İşlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettlğLne dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye İştirak edeceklerin bir taahhütte (150,000.—) liralık benzeri betonarme İnşaatını bizzat İkmal ederek tabu..erini yaptırmış olmaları şarttır.
7 — Banka İhaleyi dilediği şekilde İcrada serbesttir.
___________________________________________(2028)
Beşiktaş Kaymakamlığı Bekçi işleri Komisyon Başkanlığından:
1950 yılı bekçi ücreleriAI gösteren tahakkuk İLstelerl 21.2.950 tarihinden İtibaren 15 gün süreyle muhtarlık binaları önüne a-sılmıştır.
1949 yılı ücretlerinin ayni olan bu ücretlere İtirazı olanların Beşiktaş Kaynıakamlığuıa birer dilekçe ile müracaatları İlân ulunur. 2361
ftahife 8
A K 8 A M
26 Şubat 1950
AKŞAM |sfor|
fiALATASARAY, BEŞİKTAŞ TAKIMINI YENEBİLECEK Mi
Haftanın dedikodusu
Rio’ya gidecek millî takımımız hakkında bir teklif
Beykoz maçı da lig
istanbulspor
sonuncuîuğunda mühim rol oynayacak
’Vr
Birinci devre lig maçlarında lteşîktaşın Galata sara yı 1 - 0 yendiği
AN^wıwaHi’Nawiı.ıwr4
Türk futbol federasyonunun çok yerinde btr teşebbüsü Ue Akdeniz dostluk kupası futbol karşılaşın alarmın 1923 ve daha küçük doğumlu futbolculardan müteşekkil milli takımlar arasında yapılması karar altına alınmıştır. Yalnız her millet 3 yaşlj futbolcuya milli takımlarında yer verebileceklerdir.
Bu şartlar altında yapılmağa başlanan Akdeniz dostluk kupası karşılaşmalarından, geçen hafta Kahlrcde oynanan ilkinde Mısır Yunanlstanı 2-0 yenmiştir. Bu maçtan İki gün sonra iki milletin esas ve yaşlı elemanlarından müteşekkil takımlarının yaptıkları temsil! karşılaşmayı ise Yunanlılar 1-0 kazanmışlardır.
Türk futbol federasyonunun bu teşebbüsü bize yeni oyuncular kazandırmak bakımından çok mühimdir
Dünkü spor hareketlerinden birkaç enstantane
Dûn başhyan lig maçlarının 13 üncü hafta karşılaşmalarına bugün de İnönü stadında devam edilecek ve Bcykozla İstanbulspor, Beşlktaşla Galatasaray takımları karşılaşacaktır.
Evvelce kar yüzünden tehire uğrayan Beşiktaş - Vefa, Kasımpaşa - Emniyet m açlan
müstesna Ligler gelecek hafta yapılacak karşılaşmalardan sonra nihayetinmiş olacaktır. Bugünkü duruma göre Beşiktaşlılar en yakın rakipleri cilan Fenerbahçeden 3 puvan İleride şampiyonluğa demir atmış vaziyettedir. Fenerin geçen hafta Galatasaraya takılması Beşik taşın çok işine yaramış ve bu mağlûbiyet Galatasaraydan fazla siyah beyazlıiarın vaziyetini sağlamlaştırmıştır.
Ligin diğer ehemmiyet verilen kısmında, yani dördüncülük dâvasında da Vefalılar şanslı çıkmışlar ve tstanbulsporım Emniyete, Emniyetli. de Bey-koza mağlûbiyeti ve kendileri-
Yazan: Şaxl TEZCAN
çının neticesine bağlanmış olacaktır... Her İki takımın bugünkü durumuna göre Beşiktaşı daha şanslı görmekteyiz. Fakat bizdeki futbol belli oluyor mu?. Dah abir hafta evvel Vefaya takılan Galatasaray geçen hafta şampiyonluğa namzet Fenerbahçe karşısında şahane bir oyun çıkararak galip gelmedi mi?-- Bütün bunlar maç hakkında Katı bir tahmin-
m aç tan bir estantane de bulunmamıza İmkân bırakmıyor, Son sözü Beşiktaş hücum hattı İle Galatasaray müdafaasına bırakıhak en doğru harekettir.
Günün diğer maç da sonunculuk bakımından çok ehemmiyetlidir. Ve tu karşüaşma da diğeri gibi çok çekişmeli geçecektir.
tstanbulsporu Beykoza nazaran daha olgun, bulmaktayız. Fakat Beykozun da enerjisini takdir etmekteyiz...
Haftanın notları
Dört başı mamur bir maç günü yaşadık!.»
yazan; Adil GÎRA1
Geçen pazar Fenerbahçe ---------------------------- Galatasraay arasındaki 130 un-nln de Galatasaray] kazanma-'çu karşıma — tam yerinde sı İle bu mevkii tutmağa mu- tâbirle — bize dört başı mamur
Avusturya futbol federasyonu resmen F. t. F. A. (Milletlerarası futbol federasyonu) na müracaat edemle dünya futbol şampiyc t asına İştirak et-miyeceğlni bildirdiğinden Rlo-ya gidecek 10 milli futbol takımı arasında da Türk millî futbol takımının yer alması katı surette tahakkuk etmiştir.
Adlaırnı yazmamamı bilhassa rica eden 6 1leri gelen eski futbol İdarecisine: «Rio ya Milli takımımızı gönderelim mi?» diye raimizi gönderelim mi?» diye sorduğum suale İkisi kati surette evet, ikisi kati surette hayır diye; ikisi de Akdeniz dostluk kupası m&çlarına İştirak edecek genç futbolculardan müteşekkil takımın müşahit olarak girmesine taraftar olduklarını söylemişlerdir, çok enteresan değil mİ?...
Vefa - Kasımpaşa maçından bir enstantaa*
İşte bu ufak anket neticesinde alâkadarlara şu teklifi yapıyoruz:
Rioya üç yaşlı oyuncu İle takviyeli genç elemanlardan müteşekkil millî takımımızı gönderelim Onlara dünyanın en büyük futbolcularına malik milletlerin milli takımlarını seyrettirelim Ve yalnız seyrtemekle kal-nııyalını, maçlara da girelim. En kuvvetli göndersek de cağından hiç ders alırlar.
Vefa - Kasımpaşa maçında Kasımpaşa kale cîsl bir gol kurtanyM
Oyuncu ve seyirci ona tam bir İnançla bağlanmıştı. Hakemin otoritesi ve dürüstlüğü o kadar slndlrlcl İdi ki buna sayısı on binleri aşan müfrit kulüpçüler bile gık diyemediler.
Hakem hakkındaki düşüncelerimizi hülâsa ettikten sonra iki takım oyuncularını da o günkü temiz ve dürüst oyunlarından dolayL övmek İsteriz. Onları bu yolda teşci etmek hepimize borçtur.
Otoriter. İşinin ehli bir hakemin idaresine kavuştuğu zaman Türk futbolcusunun centilmen ve efendi meziyetleri derhal meydana çıkmaktadır. Pazar günkü oyun burnı bize bilfiil ispat etmiş olmuyor mu?
Seyircilere gelince:
Dürüst bir hakemin İdaresinde, efendi iki takımın oynadığı bir maçta Türk seyircisi de kendine düşen vazifeyi derhal kavramak tadır-
Son maçta yirmi bine yakın seylrcLnin gösterdiği soğukkanlılık ve sporseverliğini buna en canlı bir mlsaı olarak gösterebiliriz.
mini takımımızı netice aynı ola-olraazsa gençler
vaffak olmuşlardır. Ancak ön- | lerlnde bulunan Kasımpaşa İle Emniyet maçlarını da kazan- | malan şarttır. Aksi takdirde dördüncülüğü kaptırmak Ihti- . mail her zaman mevcuttur.
Liglerin şampiyonluk kadar , ve hattâ alâkalı kulüpler-ce istikbal meselesi olduğu ı İçin şampiyonluktan. da mühim bir de sonunculuk meselesi vardır kİ bugün henüz bu dâva halledilmiş değildir. Beykoz; ; Kasunpaşa ve İstanbulspor kulüpleri sonunculuktan kurtulmak için bütün ümitlerini son karşılaşmalara bağlamış vaziyet tedirler. Bu çapraşık mesele ancak gelecek haftaki maçlardan sonra anlaşılabilecektir.
Bugünkü mühim maç Beşik-taşla Galatasaray arasında cereyan edecektir. Beşiktaşlılar şampiyonluk iddiaları yüzünden bu karşılaşmaya Galatasaray-dan fazla ehemmiyet vermek mecburiyetindedirler. ikinci devre karşılaşmalarında bozuk maçlar çıkaran ve hattâ bir hafta evvel Vefaya mağlûp o-lan Galatasaray geçen hafta birdenbire Feneri mağlûbiyete uğratınca bütün nazarlar ona çevrildi, Aeaba Beşiktaşı da yenebilecek mi?... öyle ümit ediyoruz kİ bugün bütün Fenerbahçe takımı taraftarları da can ve yürekten Galatasaray taraftan kesilecek ve Galata-sarayın Beşiktaşı yenmesi için lâzım gelen teşcldc buluna- ' rJnae uıuspeı, tesirim yapmaıt-caktır. |ta gecikmemiştir. Pazar giinü
çünkü Fenerbahçenln şam- oyunun • devamı müddetlnce piyonluklan tekrar ümitlenme-j tribünlerden hakemin kararla-st İçin bugün Gaiatasarayın nnı beğenmiyen protesto teza-Beşlktaşı yenmesi lâzımdır. Ve hüratma hemen hiç şahit ol-bu takdirde İstanbul şampl- madik. Hakemin güzel idaresi I derasyonun da bu usulden ha-.masına rağmen dünya yontuğu gelecek pazara yapıla- sahadaki oyuncuları ve tribün- teri olup olmadığı da maiûm' dakl oyunculara cak Fenerbahçe - Beşiktaş ma- ,terdeki halkı teshir etmişti. | değildir. j
bir maç günü yaşattı:
1 — Hava fevkalâde müsait idi.
2 — Stadı dolduran halk, u-fak bir taşkınlık ve hırçınlık tezahürata göstermeden maçı sükunetle seyretti.
3 — Maçı İdare eden (Sulhl Garan) hayalimizde yaşayan İdeal hakem tipini sahada canlandırdı.
4 — İki takım oyuncuları, Fener - Galatasaray maçlarında ender görülen hâdlseslz, temiz, dürüst ve efendice bir maç çıkardılar.
Bu suretle futbol meraklıları son zamanlarda hasret kaldıkları temiz ve zevkli bir müsabaka seyrtemek İmkânını buldular.
Futbol âleminde mesut bir hâdise gibi telâkki ettiğimiz bu son maçtan sonr» spor tenkld-çîlerimlzln daha şümullü ve geniş mütalâalarını beklemiştik. Umduğumuz çıkmadı.
Biz bu maçın bazı hususiyetlerini belirtmeği memleket futbolu hesabına faydalı buluyoruz.
Suliıl Garan maçın ilk dakikalarından itibaren çaldığı düdükler ve aldığı kararlarla enerjik ve işi ciddî tutan bir idare sistemi kurmağa muvaffak ölmüştür. Vazifesini tam bir dürüstlükle yapmağa azmetmiş hakemin bu olgun hail derhal oyuncu ve seyirci halk iize-buluna-'rınde müspet tesirini yapmak-
Haluk SAN

Zağrep tenis turnuvasına davet edildik
Bize verilen malûmata göre 4 Ağustosta Zağrep'te yapılacak milletlerarası tenis turnuvasına bizden de üç tenisçi ve bir idareci olmak üzere 4 kişilik bir grup davet edilmiştir.
Bu 4 kişilik grup, davet kabul edildiği takdirde, terlib komitesinin misafiri olacak ve bu davetin dışında arzu eden temsilciler masraflarını kendileri □demek suretiyle turnuvaya katılabileceklerdir.
(Çin) de lig maçı usulü!.
Hong - Kong Çin şehri kalabalık bir şehirdir. Bu şehirde futbola rağbet çoktur. Bu şehrin (250) den fazla futbol takımı vardır. Bu takımlar arasındaki lig maçları şu şekilde oynanır.
Takımlar (7) şer ofsayt yoktur. On dakikalık olarak
kişiliktir. Devreler oynanır.
Bugünkü maçlar
İNÖHÜ STADINDA:
Saat 13.30: Beykoz - t Spor. Hakemi: Reşat Na-ylr.
Saat 15.15: Beşiktaş -
Galatasaray, Hakemi: Mustafa Güventürk.
önümüzdeki mevsimde İstanbula gelmesi beklenen bir tenisçinin başarısı Önümüzdeki mevsimde İstanbul a davet edilen Fransız te-
(250) takım dört kümeye tak-1nisçllerinden Borotra İtalyada sim edilir ve aralarında terfi "
müsabakaları da yapılır. Dün-jpanın bir numaralı yanın başka yerinde bu şekil-, olarak tanınmış olan İtalyan de lig maçı oynandığı görül-, Cucelli'yl (0-0, G-ll yenmiştir, muş değildir. Milletlerarası fe-| Borotra elli dört yaşında ol-çapın-kafa tutan
yaptığı bir müsabakada Avru-oyuncusu

Dünkü güreşlerden bir enstantau*
jyegâue tenisçidir.
I