1950 Haziran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Haziran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


(— Yarın-----------
Küçük ilânlar
V__________________
AKŞAM
Sene 32 — No. 11391 — Flat.1: her yerde 10 kuruştur.
SALI 27 Haziran 1950
Kore harbi genişler mi?
İkinci Dünya Harbi biterken Müttefiklerin birbirlerini iyi tanımamak yüzünden yaptıkları büyük hatalar a-rasmda Kore işgali de vardır.
Kore. 1905 Çin - Japon harbinden. İkinci Dünya Harbi sonuna kadar Japon işgali altında idi. Japonya-nın tesliminden sonra Kore-nin şimalini Sovyetler. cenup kısmını Amerika işgal etti. Her zaman ve her yerde olduğu gibi. Sovyet işgal bölgesinde komünist idare altında bîr Halk Demokrasisi kuruldu. Amerikan işgal bölgesinde de seçimler yapılarak bir Cumhuriyet tesis edildi. Birleşmiş Milletlerin bir komisyonu senelerdir Kore meselesini halletmeye çalışır. Fakat Sovyet Rusya bu komisyonu ilk günden beri tanımamıştır ve Şimalî Koreve sokmamıştır.
Birleşmiş Milletler ve A-merika, Koreyi. umumi ve serbest secimler neticesinde birleştirip müstakil bir devlet vapmaya çalışırlarken komünistler bütün Koreyi ele geçirmek için harekete geçtiler.
Kore'nin Asya ve Japonya bakımından coğrafî ve stratejik ehemmiyetini anlamak için haritaya bakmak yeter. Eski Japonya. Asya hâkimiyetine Kore ile başlamıştı. Bundan başka Kore’nin İktisadî kaynakları da cok zengindir, Bu iki sebep, komünistlerin. yani Sovyet Rus-yanın bu harekete niçin geçtiğini göstermektedir.
Kore'de, Hltlervarî cumartesi akşamı başlıyan hareketin. neticesi ne olabilir?
Cenup Küresi kendi haline bırakıldığı takdirde komünistlerin işgali altına geçeceği şüphe götürmez. Sov-• yetler. işgal kuvvetlerini Küreden çekmiş bulunuyorlar. Fakat Şimal Koreyi iyice silâhlandırıp hazırladıkları muhakkaktır. Neticeden e-min olmasalar askeri bir harekete girişmezler di. Cenup Küresinde de Amerikan askerî heyeti vardır. Komünistler, Rusyadan ve Çin-den esaslı yardım gördükleri için Cenubi Korenin yüz bin kadar tahmin edilen ordusunun, şimalden gelen kuvvetli akını tek başına durduracağına inanmak güçtür. Su halde eğter Birleşmiş Milletler ve ona dayanarak Amerika ciddi yardımda bulunmazlarsa Kore de. Avrupa ve Asyadaki birçok örnekleri gibi Sovyet camiasına katılacaktır.
Böyle bir neticenin Asya bakımından uzak yakın tesirleri ne olursa olsun, bugünkü derin tesiri Batı cephesinin aczini ve gafletini ispat etmek. Avrupada dahi baş gösteren emniyet buhranını arttırmak olacaktır. Sovyet Rusyayı vaktiyle 0-rava yerleştiren Koreliler '‘değildir. Bu hatayı ışliyenle-rin. bugün, bunun cezasını Kore milletine çektirmemeleri lâzımdır.
Hâdisenin ilk anında göze çarpan tepkiler memnun olmaya değer mahiyettedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi hemen toplandığı gibi Amerikan çevreleri, bu askeri hareket karşısında büyük hassasiyet gösteriyorlar. İlk günden göze çarpan bu alâka ve hassasiyetin verimli olması şarttır. Aksi takdirde bütün dünyadaki komünist faaliyetine ve bu faaliyeti idare eden Sovyet istilâ emellerine yeni bir cesaret primi verilmiş olur.
Görünürde Korede başlı-yan harbin her hangi yabancı bir devletle ilişiği yoktur. Bu. bir memleket halkının ikiye ayrılmış kısımları arasında bir iç kavgadır. Bundan dolayı Sovyet Rusya. bu hâdisede kendisini mesul ve muhatap saymaz. Yalnız, Amerika Cenubi Ko-reye yardım ettiği takdirde.
Sovyet Rusya da Şimalî Kore komünistlerine resmen yardım etmekte kendini haklı görür. Bu suretle, Korenin iki kısmı arasındaki bir iç savaş, Sovyet Rusya ve Amerika arasında bir harbe müncer olabilir. Dünden beri yabancı kaynaklardan gelen Üçüncü Dünya Harbi endişesi bu ihtimalin mahsulüdür.
Kore hâdisesi böyle bir harbe kadar gidebilir mi?
Üçüncü Dünya Harbi ancak Sovyet Rusyarun karar ve arzusiyle çıkabilir, tesadüfe bağlı bir macera değildir. Eğer Sovyet Rusya, harbe hazırlandı ve zamanı geldiğine karar verdi ise, buna Korede bir vesile araması şart değildir. Bu demektir ki bütün Kore komünistlere teslim edilse de harbin bahanesi az zaman sonra başka yerde aranacaktır. Yani Sovvet Rusya harbe hazır ise Kore hâdisesine ihtiyacı yoktur. Harbi istemiyorsa, tesadüfi olarak Kore meselesinden dolayı harbe atılmaz.
Kore hâdisesinin, Rusya bakımından, Amerikanın komünist selini durdurmak için nereye kadar gidebileceğini ve tehlikeyi ne derece göze alacağını yoklama, deneme mahiyetinde olması daha çok muhtemeldir. Bunun içindir ki Kora harbi dünyanın her yerinde kıyamet alâmeti gibi ilân e-dildiği. telâş ve teşebbüsler başladığı halde, dün akşama kadar bu haber Rusyada neşredilmiş değildir. Bu haberin Rusyada ilânı tarzı, Rusyanın tutacağı hareket hattına, bu hareket hattı da Amerikanın nereye kadar gideceğine bağlıdır.
Birleşmiş Milletlerin ve Amerikanın taarruz karşısında azimli hareketleri hâdisenin önünü, alabilir ve bundan dolayı — yani sırf Kore sebebiyle — Sovyet Rusya harbe girişmez. Bilâkis. şimdiye kadar olduğu gibi iş edebiyat sahasında kalır ve açık bir tecavüze karşı konmazsa Birleşmiş Milletlerin iflâsına ve Amerikanın her emrivakii kabul edeceğine hükmedenler çoğalır. Tecavüzler de çoğalır, her cumartesi akşamını heyecanla beklemek lâzım gelir.
Necmeddin SADAK
Emniyet müdürlüğü
Paslanmaz ve Oyulmuş
BIÇAKLARI
Oyulnıug U-S.A. Patent tJo. 2282588
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yaa İslerini İlilen idare eden C. Bildik - Aksam Matbaası.'
Komünistler dün gece (Seoul) a girdiler
900 Amerikalı şehri terketti, diğerleri de harekete hazırlanıyor
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bugün toplanacak. Fakat konsey kararlarının vaziyet üzerinde tesir yapması beklenmiyor
Seoul şehrinden bir görünü;
Tokyo 27 — Tankların öncülük ettiği Şimal Kore komünist kuvvetleri dün gece saat yarımda (Seoul) şehrine girmişlerdir.
900 Amerikalı (Seoul) den ayrılmıştır. Diğer 500 kadar askeri müşavir ve 226 Amerikan tebaası vardır. Bunlar da harekete hazırlanıyorlar.
Nevyork 27 (R) — Koreden gelen haberler endişe vericidir. Komünist kuvvetler güney Korede ileri hareketine devam e-derek Korenin başşehri (Seoul) un kenar mahallelerine kadar gelmişlerdir. Bugün (Seoul) e
girmeleri bekleniyor. Güney Kore hükümeti merkezini 144 kiometre gün nakletmlştlr.
Güney Kore hükümeti seferberlik İlân etmiştir. Dağlar komünist kuvvetlerinin ileri hareketini durdurmağa müsaittir. Fakat bunun için büyük ölçüde yardım lâzımdır. Güney Kore Başbakanı, yardımın geç başladığından ve az olduğundan; şikâyet ediyor. Başbakan: «Biz Amerikadan asker de Şİİ. sadece harb malzemesi İstiyoruz» demiştir.
(Seoul) da panik vardır. Ame Tikin elçiliğinin gizli evrakı her
ihtimale karşı yakılmıştır.
Güvenlik Konseyinde
Nevyark 27 IR) — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bugün öğleden sonra toplanarak Kore meselesi hakkında bir karar verecektir. (Seoul) da bulunan. Birleşmiş Milletler komisyonundan dün gece bir tel-garf gelmiştir. Telgrafta durumun süratle vahimi eşdiginden bahisle: «Askeri hareket bir kaç gün İçinde sona erebilir» deniliyor. Komisyon. (Seoul) da kalacaktır.
(Arkası sahife !; sütun 2 de)
C.H.P. Kurultayı hazırlıkları
Delegeler gelmeğe başladılar, İnönü, mühim bir nutuk söyliyecek
Ankara 27 (Akşam) — Perşembe günü toplanacak olan Halk Partisi Kurultayına katılacak delegeler kısım kısım şehrimize gelmeğe başlamışlardır. Gruplar halinde gezen delegelerin çetin bir mücadele arifesinde bulundukları her hallerinden anlaşılmaktadır. Partilerinin iç bünyesindeki vaziyetlere olduğu gibi, daha ziyade iktidara karşı azimli kararlar alacaklarını her fırsatta. 1-fade ediyorlar. Kendileriyle konuştuğum bazı delegeler kurultay çalışmaları sırasında İktidarın ve partisinin maneviyatları üzerinde yapabilmesi; ihtimali olan propagandayı ön plâna alıyorlar. »Kurultayın' memleket menfaatleri İçin alacağı her türlü İyi tedbir ve kararlar aynı günlerde iktidar partisi tarafından yapılacak menfi propagandalarla efkârı umumiye nazarında küçültül-meye çalışılacak veya halk efkârını oyalayıcı bazı haberlerle kararlarımızı boğmağa çalışacaklar» diyorlar; hükümetin şeker Hallerinde yaptığı İndirmenin, ekmek flatlerlnde yapılacak tenzilâtın kurultaya tekaüdüm eden günlerde olmasını tesadüfi değil, plânlı bir hareket olarak karşılıyorlar.
Kurultay günlerinde de bu nevi kararların veya valtlerin gelmesini, gazetelerde günlük polemik mevzu olacak hususların sık sık ortaya atılmasını beklediklerine İşaret ediyorlar. Fakat bütün bu mânevi baskıya rağmen, karar ve hareketlerinden en ufak fedakârlıkta bulu-nanuyacaklarını belirtiyorlar.
Kurultayın açılışı münasebetiyle genel başkan İsmet İnö-nünün söyllyeceği nutukta da bu hususlar belirtilecektir,
Söylendiğine göre, İnönûnün. bu nutkunda 14 Mayıs seçimlerine' tekaüdüm eden hâdiseler# ve bllâhara İktidarın takındığı vaziyete geniş yer verilecektir. Nutkun bu cepheden örnek bir muhalefet beyannamesi olacağı ifade edilmektedir.
C.H.P. de tasfiye mi?
Ankaradan Yeni tstanbula gelen bir telgrafa göre. Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı münasebetiyle delegeler Anka-raya gelmeğe başlamışlardır. Bunların arasında iki cereyan vardır. Bir kısmı eski liderlerin derhal tasfiyesini, partinin mukadderatının gençlerin eline tevdiini, bir kısmı ise kongrenin muvakkat tedbirler almasını, tasfiye işinin İleriye bırakılmasını İleri sürüyortarmış.
Seyahat mektupları:
Davetler, ziyaret ler kasırgası
Ziyaretler ve davetlerle dopdolu bîr program — Türk barın heyetinin şerefine verilen ziyafet ve kokteyllerde tanınmış Ingiliz simalarile tanışmalar — Atlattığımız müthiş fırtına
Ankara 20 — İstanbul Emnt-yet müdür muavinlerinden Ke-| mal Aygiin. İstanbul Emniyet j müdürlüğüne tâyin olunmuş ve' karar yüksek tasdikten çıkmıştır.
(Kemal Ayçan 1936 da sijr»-sal bilgiler okulundan mezun olmuş muhtelif vazifelerde, ezcümle Adalar, Bozkır kaymakamlıklarında., Emniyet şube müdürlüklerinde bulunmuş, 916 da emniyet müdür muavinliğine ettirilmiş, biitün vazifelerde iktidarı, nezaketi ile temayüz etmiştir Kendisini tebrik ve yeni vazifesinde muvaffakiyet temenni ederiz.) I

tsu, heyecanlı bir sergüzeşt vc macera eseridir. Anlatılacak vakalar, hayalî değil, Afrikanuı insan ayağı basmamış vahşi Çengel ormanlarında, müthiş sıcaklar altında cehenneme dönen sarp ve yalçın kayalıklarında ars-lanlar, panterler, filler, gergedanlar, zehirli yılanlar vc sinekler, timsahlar, cins cins maymunlar, insan eti yiyen vahşi kabilelerle cereyan etmiş olan korkunç mücadelelerin heyecanlı ve tüyler ürpertici bir tasviridir.
yarak ve öliimü istihkar ederek senelerce Afrikanın göbeğinde yaşamış A-merikan seyyahı Attilio Gatti'nin Batı dünyasında ve Amerikada biiyiik bir muvaffakiyet kazanmış ve milyonlarca nüsha basılmış eseridir.



Vahşi kabile reislerinden birinin kızı
Bu heyecanlı ve meraklı eseri pek yakında g a h»fel erind e okuyacaksmız.
AKŞAM
îngilterenin davet ettiği altı Tiırk gazetecisi arasında seyahatte olduğumu evvelki yazılarımda bildirmiştim. Bu satırları, sabahleyin altıda. Londralım Rembrandt otelinin salonunda yazıyorum, Biraz olsun mutat işleri yapabilmek için beş buçukta kalkmaktan başka ça-
Yazan: Vâ - Nû
re bulamadım. Halbuki, ziyaretten ziyarete .davetten davete gitmek mecburiyetinde kaldığımızdan saat bir buçukta yatağa girmiştim. Zira ,üç hafta îngil-tereye bir kuşbakışı atabilmemiz için, evsahibi durumundaki dostlarımız, Gayet meşbu bir (Arkası 3 îincü sahifede)
ARADA BİR
1©© milyon fe-asarıpıuıff
Hükümet mahafiti ile yakın münasebeti olan gazeteler ferahlandırıp! bir haber verdiler. Hükümet bütçede yüz milyon lira tasarruf imkânı bulmuştur. Bu yüz milyon lira tasarrufun Cumhurbaşkanlığı, otomobiller, lüks inşaat, heyetler fasıllarından temin edileceği, açılan yerlere yeniden memur alımnıyacağı da gazetelerin verdikleri bu haber cümlesindendir.
Bütçede yüz milyon lira tasarruf etmek büyük bir başarıdır. Hattâ belki daha fazlasını da hükıımct tasarruf etmek imkânını bulacaktır. Bundan dolayı da tebrik vc takdire şayandır.
Fakt, bir iki ay içinde hükümetin hâlâ şunu bunu yapmadığından şikâyet etmeyi nasıl yersiz buluyorsak, bir ay içinde yiiz milyon lira tasarrufu da o derece mübalâğa addetmeye mecburuz. Hükümeti şimdiden tenkid edenleri ciddi bulamayız. Sabır lâzım. Devlet, boyacı küpü değildir. Fakat bizce, şimdiden yüz milyon
tasarruf haberi de hükümetin lehinde değildir, ciddî o-lamaz ve hiç yoktan, yeni bir hükümeti zor duruma sokar.
Tasarrufta başlıca âmil gösterilen Cumhurbaşkanlığının bütün bütçesi yüz bin lira bile değildir. Bir o-tomobil bütçeye senede dört bin liraya malolıır. Lüzumsuz inşaat masrfı on milyon lirayı geçmez. Bütün heyetlerin lâğvı beş yiiz bin lira kazandırmaz. Bütün bunlar tasarruftur ve yapılır ve yapılmalıdır. Ancak, gazetelerin sıraladıkları bu işler yüz milyon lirayı nasıl buluyor? Biraz hesap...
Hükümet yiiz milyon lira tasarruf edebilir, fakat bu işlerle değil. Her halde başka fasıllardan olacaktır.
Hükümet icraatı haberlerini hesaba, kitaba uymadan tacil etmek doğru değildir, ancak hükümete zarar verir. Bu icraatın aynası 1951 bütçesi olacaktır. Hükümete imkân ve zaman verelim, sabırlı olalım. bekliyeliın.
Halkçı
Balı İte 2
Ekmek fiati 5 kuruş
Sabah Gazetet&ri Ne Diyor?
ucuzlatılacak
Başbakan muhtelif iç meseleler hakkında izahat verdi
Ankara 36 — Başbakan Adan Menderes, iktidara geçtiği günden bu yana hükümetin İcraatı İle alâkah hususlar hakkında Zafer gazetesine beyanat vermiş ve ezcümle demiştir ki:
«Gözden geçirmekte ben de fayda görmekteyim. Menfi propagandalarla umumî efkârın şaşırtılmak istenmesi teşebbüsleri karşısında bulunduğumu» aşikârdır. Meselâ partimizin hububat fiatlerlnl yükseltmek va'-dindc bulunduğu ve fakat va'dl-ni yerine getirmediği yolunda propagandalar bir müddet devam etti. Partimizin ve hükümetin böyle bl valtte bulunmadığını kati olarak ifade edebiliriz. Biliyorsunuz kİ, hububat fiatlerlnl hükümet geçen yılkl »eviyede muhafaza etmiştir.
Bu. bir bakıma hububat Hallerinin yükseltilmesi tesirini haizdir. Çünkü bugün, eşya liatle-rinde umumi olarak bir düşme temayülü müşahede olunmakladır. Hükümet bu temayülü yaratmak ve hazırlamak mevzuunda kusur etmemektedir. Şurasını da kaydetmek İcab eder kİ. geçen yıl mahsulün az olması ve hattâ hariçten buğday İthal etmek mecburiyeti karşısında bulunulması, hububat flatlc-rini korumadan mütevellit hazîneye akseden külfetlerin ağır olması neticesini vermiştir. Halbuki, bu yıl mahsul iyidir, hattâ bir miktar ihraç etmek dahi icab edecektir. Hariçte hububat fiatleri geçen sene ve evvelki senelere nazaran düşüktür. Bütün bunlar hesaba katılınca, hububat Hallerini geçen yılki seviyede tutmanın büyük külfetleri göz önüne alan ileri ve cesur oir karaı olduğu kendilinden meydana çıkar.
Bizi böyle bir karara sevkeden Amil bîr yandan köylü vatandaşlarımızı korumak ve bu su-retle istihsali teşvik etmek, diğer yandan da melmeketle geniş vatandaş kütlelerinin satın alma kudretlerini arttırmak yolu ile İş. istihsal ve ticaret hayatını geliştirmektir.»
Başbakan bundan sonra, birbirine zıt gibi görünen hem hububat llatlerfnln aynı seviyede tutulması, hem de ekmek JlatJe-rinln ucuzlatılmasını izah ettikten sonra aynı şartların şeker mevzuunda da nrevcud olduğunu belirtmiş ve ıın üzerinden, alınan Muamele Vergisinin kal-rtırılmasiyle ekmek flatlnin 5 kuruş ucuzlatılacağım. belirttikten ekmek i ___________ ________
hâzineye 45 milyon liraya hububatın geçen senekl Hallerde tutulmasiyle de 20 - 25 milyon liralık bir külfet altına girildiğini söylemiştir. Başbakan, bu külfetin bütçede tasarruf yapmakla kapanacağım belirttikten sonra demiştir ki:
«Ancak ortada başka maddelerde de tenzilât yapılacağı hakkında dolaşan söylentilere e-hemlyet verilmemesi lâzım geldiğini ve alacağımız tedbirlerin resmen Hânından evvel türlü maksatlarla çıkarılan ve çıkarı-1 lacak olan rivayetlerin bir tahminden »eri geçemiyeceğini bildirmek isterim.»
Başbakan, bütçede tasarrufun nasıl yapılacağına dair sorulan suale, evvelâ Cumhurbaşkanının kendi şahsi arzulariyle yaptırdıkları tasarrufları belirterek cevap vermiş re bunun Wr misal teşkil elliğini söyle-dikten sonra, asıl tasarrufların ehemmiyetli meblâğlara ulaşan dairelerde yapılacağını tebarüz ettirmiştir. Başbakan devamla: «Meselâ, ordumuzun, muharip bünyesinde hiçbir şey kaybetmeden ve hattâ onu deril toplu ve binaenaleyh onu daha dinamik suretle takviye edecek mahiyette tedbir alarak esaslı tasarruflar sağlanabilmekledir. Devlet dairelerindeki münhal memuriyetlere yeni tâyinler yapılmamak ve devlet hizmetlerinin rasyonallzasyonunu ele almak gibi tasarruf mevzuları ü-zerinde de durulmaktadır» demiştir.
Adnan Menderes, memurların tasfiyesi haberlerinin aslunz ve uydurma olduğunu, asıl, sabık İktidarın her sahadaki değişikliklerinin hayret veren bir yekûna ulaştığını söylemiş ve seçim arifesindeki bu tebeddülü-
ı sonra, şeker ve fiatlerinln inmesinin
ve
tın 1950 seçimlerinde C. II. P. y* kazandırmak gayesiyle yapıldığını belirtmiştir. Başbakan bu bahsi şu şekilde kapamıştır:
«şimdi bu zevat, dönüp memurlar arasında yaptığımız çok zaruri değişikliklerden dolap bizi suçlandırmak mı istiyorlar?.
Başbakan kadın m em urlar hakkmdaki haberlere dair şunları söylemiştir:
«Partimiz tatbik edeceği tedbirlerde kadın ve eîkek memur tefriki yapmak gibi yanlış bir telâkkiye sahip değildir.»
Bundan sonra beyanatına hususi İdareler tarafından Halkevi »e Halk Partisine yapılan yardımların kesilmesi hakkında izahatına devam eden Başbakan, Halkevlerinin aldıkları paralan kanunsuz olarak sarfet-llklerl noktasında dDrmuş ve demiştir kİ:
«Bu gidişi bir defa durdurmalı ve ondan »onra da tasa bir zaman içinde Halkevlerinin ve onlara yıllardan beri yapılmakta olan tahsislerin hukuk kaidelerine göre hakiki durumlarını kanunla tâyin etmek olacaktır. Kaldı İri. bütçelerinde mevcut tahsisatın bütçe yılının 4 üncü ayında tam&mlyie ödenmiş olması hakkında, hiçbir kanunî mecburiyet olmadığı gibi, bu teşekküllerin salâhlyetll mercileri bakiye tahsisatı İptal etmek hakkını dahi haizdirler. Esef olunacak cihet şudur ki. Halk Partisi gümrükten mal kaçırma kabilinden umumî bütçeye koydurduğu L200.000 lira-rayı, daha bütçe yılının dördüncü ayında olmamıza rağmen çoktan çekip almıştır. Mahalli İdarelere koydurduğu tahsisatı da böyle bir zihniyetle alıp götürmüş bulunuyor.»
Şu
Salâhiyet ve mesuliyet
Habip Edib Törehan, Yeni İstanbul'da diyor ki:
vFarUcUJkten uzaklaştırılması icab eden en mühim sınıf memurladır, onlar demokrasi suiniyeti içinde yetişmiş ve bilhassa İşini kavramış kimselerden seçilmelidir.
Bu İşte bilhassa teftiş heyetlerimizin ve müfetUşlerimizln vaziyetlerinde de tadilât yapmak mecburiyetimi» vardır. Bizde müfettiş muhakkak kusur ariyan bir kimse gibi telâkki edilmekte ve kusur bulamadığı. vakit vazifesini yapmadığı sannolunmakta idi. Halbuki şimdi yeni yetişen tahsilli ve kültürlü müfetUşlerlmtain birçoğunda bu zihniyet yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Buna rağmen el’an göz önünde tutulması leabeden birçok şeylerimiz vardır. Çünkü İlk İş müfettişin yapacağı teftişi çok çubuk yapması, İkincisi de teftiş ede-eeğ! İşte bütün malûmata sahip bulunmasıdır. Ancak bir ihtisas İşi olan bir şeyi her hangi bir müfettişin yalnız formalite noktasından teftişi matlûp neticeyi vermediği gibi hükümlerin de büyük bir ehemmiyeti olmaması icab eder.»
* Muhalefete olan şiddetli ihtiyacımız
Ahmet Emin Yalman, V>-tan'da diyor kİ:
«Netice şuraya varıyor kİ memleketimizde bir demokrasi sistemi olduğunu dünyaya İnandırmak, keyfi gidişlerin tehlikesinden korunmak ve demokrasinin nimetlerinden istifade etmek İçin mutlaka kuvvetli bir muhalefete İhtiyacımız vardır. Hükümet bunu takdir eder, muhalefeti ezecek yerde ona öz evlât muamelesi eder, gönlünü hoş ederse; memlekette huzur yaratır, kendi hesabına güven kazanır, kendi başarısının â-mlllcrinl tamamlamış olur. Aksi takdirde kendi bindiği dalı keser, demokrasi diye dünkü haykırmalarının samimi olmadığı, bu haykırışları ancak İktidara kavuşmanın bir silâhı diye kullandığı intibaını yaratır.
Siyasi muhalefet yaratacak başlıca inşa malzemesi diye karşımızda şimdilik hemen hemen yalnız Halk Partisi duruyor. Diğer parti kendine bağlanabilecek ümitleri ilk hamlede yok etmeği İş edinmiştir.
Eğer samimi surette demokrasi istiyorsak, perşembe günü kongresini toplıyacak ve mukadderatını tâyin edecek olan Halk Partisinin bir prensip muhalefeti yapabilecek kuvvetli bir parti halini alması İçin, iktidar partisine mensup vatandaşlar da dahil olduğu halde, hepimiz âzami gayret ve a-lâkayı göstermeliyiz. Ortada bir Halk Partisi dâvası defi), bir memleket dâvası, demokrasi cl-
hazımızı tamamlamakla alâkalı bir dâva vardır.»

Teknik okul pansi-yon âmirinin ölüm ü
İstanbul sergisi
Selim Ragıp Emeç, Son Pos-ta'da diyor ki:
«İstanbul sergisi; pek kısa zaman İçinde, çok güzel eserler vücuda getirebilmek bakımından: birçok teknisyen, sanatkâr, zenaat erbabı memleket çocuklarının başarıl anna güzel bir örnektir. Fakat bu demek değildir ki, şehrin bir lakım milyonları, sadece gösteriş İçin ve bir aylık Liina park eğlencesi uğruna, kolay kolay sarfedi-leblllr. Vaktiyle şehrin İçinde bir takım pazarlar vardı, Trak-yada. Bandırmada da. buna benzer mm takavi kermesler kurulurdu. Bu tesislsler. memleketin hakiki bir takım ihtiyaçlarına cevap verirlerdi, Fakat bugünkü sergiler, böyle bir hizmet görmekten uzaktırlar ve teinin ettikleri şey, sadece, bir çarşı mahallini, muvakkaten bir yerden alıp başka yere nakletmekten İbaret kalıyor.
Böyle bir nakil az masatla olsa bir şey denemez. Fakat milyonlara mal olursa, o zaman, vatandaşın da itiraz hakkı o-lur. Biz. bu satırlarla böyle bir vazifeyi yerine getirdiğimize 1-nanıyoruz. Hata ettiğimizi söy-Uyebileceklere karşı İse bütün dikkatimizle kulak keslUniş bulunuyoruz.»
Ömer İnönü’nün de suçlu olduğu iddia ediliyor
Şeker satışları
Cuma gününe kadar durduruldu
Resmî ilânlar
Hükümetin kararı münasebetile Ahmet bmin Yalman’ın makalesi
Ahmet Emin Yalman (Vatan) da yazdığı makalede Demokrat Partinin muhalefete üvey evlât moımeksi etmeğe başladığından bahisle resmi ilânlara temas ederek diyor kİ:
(Vaktile tek parti kendi malı olan (Ülus) gazetesini, hükümet parasile imtiyazlı bir mevkie koymak İstediği zaman: «Resmi ilânlar Ankaradakl bir gazetede çıkar» diye bir kaide
Şeker Hallerinde yapılan tenzilât üzerine şeker fabrikaları şirketi İstanbul bürosu cunta günîinc kadra. satışları durdurmuştur. Bize verilen malûmata göre bıı büroya merkezden henüz herhangi bir emir gelmiş olmamakla beraber bunlar. Resmî Gazetede çıkan yazıya göre hareket etmektedirler . |
Yeni şeker fiatleri [koymuştu. Bu hareket çok mil-Ankara 26 (A.A.) — Maliye nasebetsizdi ve Halk Partisinin Bakanlığından bliu-TİJmıştir: [elindeki kudreti keyfi surette
1 _ Ambalâj maaraHafı ha- kullandığına bir alâmet diye le-riç olmak üzere mevcut ve is- lâklci edilmişti. Şu kadar kİ o tıhsal edilecek olan beher kilo zamanlar Ankarada yalnız (fişe kerin fabrika teslimi toptan‘lus) çıktığı lçln zevahir kurlıu'i-satış fiatinin 160 kuruşa ve be-[ labıllyordu. Nitekim Ankarada her kilo toz. şekerin fabrika birden fazla gazete çıkmağa teslimi toptan satış Halinin 130 başlayınca, muhalefet gazetelc-kunışa indirilmesine mütedair ri İlândan mahrum edilmedi ve, olup Bakanlar Kurulunun 24/,hükümet az, çok dürüstlükle ha 6/950 tarihli ve 3/11427 sayılı roket etti.
kararile kabul olunan (811) sa- Şlnıdl n(J görûy0n>2, KaMne-
gece Seoul’a girdiler
(Baştaiiafı 1 inci sahifede) Amerikan ayan meclisinde
Nevyork 27 (R) — Âyan Meclisinin dünkü toplantısında Karedeki vaziyet görüşülmüştür. Dışişleri komisyonu başkanı Connelly bu münasebetle söz a-larak barışsever devletlerin, komünist tecavüzünü durdurmak için, icabında Birleşmiş Milletler teşkilâtı dışında hareket e-debileceklerüıl söylemiştir.
Cumhuriyetçi Knovland suali sormuştur:
— Koredeki komünist taarruzu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karariyle durdurulabilir mi?
Connelly — durdurulamaz.
— Öyle ise elimizi kolumuzu bağlayıp duracak mıyız?
— Trunıan ne yapılacağını pek yakında kararlaştıracaktjr. A-m eri kanın güvenliği gözönûnde tutulacaktır.
Cumhuriyetçi Styles komünizme karşı bir hat çekilmesini ve Kremlin'in blokuna karşı du rtılmnsını istemiştir.
İngiliz gazetelerinin endişesi
Londra 27 (R) — Gazeteler Kore hâdiseleri münasebetiyle endişeli makaleler neşrediyorlar. Liberal M an eh ester Guardian yazdığı makalede: «Keredeki vaziyete karşı birkaç gün içinde çare bulunmazsa durum Çok vahimi eşecek tir i, diyor. Bağımsız Scote Man diyor kİ: «Büyük devletler arasında yalnız Sovyetler nereye kadar gideceklerini hesaplamışlardır ve bir plânla hareket ediyorlar. Sovyetler olup bitlinin kabul e-dileceğini ümld erişiyorlar. Birleşmiş Milletlerin karariyle bir harb dudurulamaz.»
Daily Graphfc, ikinci Dünya Harbinden evvel Milletler Cemiyetinin İktidarsızlığından ve bunun harbe sebeb olduğundan bahsederek: «Berllnin havadan İaşesi gibi esaslı kararlar verilmesi lâzımdır» diyor.
Koredeki Amerikalılar
Nevyork 26 — Amerika kûmeti Koredeki tebaasını __
cak gemileri himaye etmek üzere muhripler gönderecektir.
hü-ala-
yılı koordinasyon karan. Resmi gazetenin 26/6/950 tarihli ve 7542 sayılı nüshasında yayınlan mıştır.
2 — Kararın 2 nel maddesi gereğince ticaretle uğraşan bûtim gerçek ve tüzel kişilerle ticaret amaclie yanlarında şeker bulunduranlar ve şekeri İ-malâ tında, kullanan bilumum gerçek ve tüzel kişiler ticarethane. mağaza, dükkân, depo, fabrika ve imalâthanelerin.îe bulunup munzam istihlâk vergileri 4385 - sayılı kanunun 1 25x1 sayılı kanunla değişik 1 nci maddesi gereğince ödenmiş olan şekerlerin kesme ve toz o' _________ _____
larak nevi ve miktarlarını ve ihtiyar meclisi
den çıkan bir kararname İle An karadaki resmi ilânlar, mutlak bir İnhisar şeklinde (Zafer) gazetesine verilmiştir. Bu hareketin umumi efkâr Hararında
Demokrat Partinin ne kadar ı fena bir not almasına yol açtı-. ğmı kabine fark etseydi, ne kadar yanlış, tehlikeli ve zararlı bir yola sapmış olduğunu anlardı.
(Zaferi gazetesi şahıslara ait bir gazetedir. Demek ki tercih edilmesinin sebebi, hükümete hoş gelen fikirler neşretmesi ve tenkldden geri durmasıdır. E-ğer hükümet, resmi ilân tahsisatım böyle ölçülerle kullanmak yoluna öderse:, basın kanununu istediği kadar tâdil etsin, münakaşa hürriyetini elindeki paraların kullanış târzıle tehdit etmek ve memleket malına keyfi surette tasarruf etmek yo i una düşmüş demektir. Adnan Menderes lerile. Fuat Koprülüle-rile, Refik Şevketlerde, Samct-lerile, Zühtü Vellbeşclerile, Nihat Reşatlarile bütün kabinenin böyle hlr kararnameye imza koy makta tereddüt göstermemesi, beni dehşete düşürmüştür. Demek ki prensip yolunun ihmali İstidadı şimdiden belirmiş, hükümet ve parti, böyle hlr mîy-le karşı kendi içinden bir mu- . kavemet yaratamamıştır.
Ankara 26 — Büyük Millet Meclisinin bugünkü gündeminde bulunan on sözlü somdan altısı cevaplandırılmıştır.
Bunlardan biri İstanbul Teknik okul pansiyon âmiri Muzaffer Kayajjbay'in şüpheli bir otomobil kazası neticesindeki ölümü etrafında idi. Tokat Milletvekili Ahmet Gür kan. Zafer gazetesinde çıkan btr yazı do-layıslyle bu meseleye dair İzahat İstiyordu. Kürsüye gelen İçişleri Bakanı Rükneddln Nasuh-oğlu şu İzahatı verdi:
«— 1945 martınm 10 uncu günü Haylkoğlu Roberto'nun ladre ettiği 53 numaralı tecrübe plâkalı bir otomobil Taksim ‘ meydanından geçerken Teknik okul pansiyon âmir) Muzaffer Kayalıbaya çarparak ölümüne sebep olmuştur. Hâdise Taksim karakoluna haber verilmiş, tatı-klkat yapılmış, aynı zamanda mahalLi Cumhuriyet savcılığına da bildirilmiştir. Savcı yardım- : cjsı vakaya el İr oh muş. dosya adalete sanıkla birlikte tevdi edilmiştir. Şu hale nazaran vakanın tamamen adli bir safha geçirdiği ve mahkemeye intikal suretiyle de kanuni neticenin elde edilmiş olduğu görülüyor, Bakanlığımızda daha fazla bir malûmat, mevcut, olmadığı gibi halen yapılacak bir muamele de yoktur »
içişleri Bakanı bu İzahatı verdikten sonra: «Vakanın yeniden tetkik ve tahkiki yine adli makamların takdirine ait bir mevzudur» sözlerini ilâve etti.
Bundan sonra söz alan som sahibi Ahmet Gürkan: «Karanlıklar İçinde İşlenen mühim bir hâdise» diye başlayarak sözlü sorusunu şöyle açıkladı: 1
«— Hâdisenin kurbanı Mu- , zaffer Kayatıbay. Olga İsminde [ Rus ırkına mensup bir kızla ev- ( lenmlştlr. Olga her bakımdan | cazip ve güzeldi, 10 mart günü . Teknik okulda bir çay ziyafeti j veriliyor. Pansiyon âmir! Muzaf ferin katisının Alaska İsminde ( gene Rus ırkından bir arkadaşa j vardır. Birlikte Konak oteline | gelerek eğlenmeğe başlıyorlar. , Ankara Valisi rahmetli Tando- ( ğanm oğlu Haldun da orada, j Eğlenceyi ilerletiyorlar.
Haldun bir aralık telefon başına giderek. Dolmabahçe sarayına telefon ediyor, ve:
— istediğiniz kadınlar burada
BORSA
ÇEKLER
KüpMUl
w
Muhtar ve umumi
meclis seçimleri
Taşlıktaki
arsa
r.
Büyük Millet Meclisine dört tasarı verildi
Ankara 26 — Köy muhtar ve L ...^u.^1 üye sc-çimlerl
bulu,,duldu, yerleri. İlişkin »1- Uc yehlr ve kasabalarda mahal-du«u partlalb salın alma tart- |e muhtar re İhtiyar heyetleri hini, miktarını ve satıcısın, sur- seçimi, u ecneı mechs
üyeleri teren İM nüsha beyannameyi Mçtal ,e MMlye «çhucrlııe 2-1/C/1K0 sal, çünû akyamma da„ , Büyüt M,]U Mcdl.
kadar mahallin cn büyük mail- dne vnll.nl, ve bu sabah koya memuruna almdı kary.htm- misyonda edrûsulmeSe baylan-da verecekler ve yoklamaya ge- mıştır.
leeek memurlara kdatermek il-1 Bu muhlm tasanlarm Meclise sere ^-kerterini yanlarında sak verilmesine sebep, bu seçimle-«kacaklardır. |rln adresinde bulunulmasıdır.
3 - Kararın ( rnıcû madde. M„cut kl„ü„lar. milletvekili sile de yukarıda 2 nel rdtrada »eçlml kanununa mütenazır o-yu» > EWCek ve lüsel Hacrin mrak deeistlriltnekle. adli teml-bu kamnn yayam tarihinde» „.t, B12İ1 „y, açık ^r preD. İtibaren dart tren İçinde «eker .İpleri konulmuktadu Tasarıla-saUnalan veya herhangi bir su-'„n Medt,ln tatilinden bnee kasette tadatta kullanmaları ve- nuniasaca*, muhakkak santb-yahut .daha evvel, satıp hcnûs Kuv.eU Ibir ihtimale göre müşterisine testim elmedlkh-ri muhtar seçimleri öne ulınacak-de dahil Olmak ürere, çekerleri- Btled|„ kaJlununa mapdc. nl bir yerden ılger bir yere »ak Btu
1 ('Vlym plririâ varol- artilnvlvliu '
I diye meclisinin günü bittiğinde, yeni seçim yaptırmağa, idare eLmefte ve oy gününü belirtmeğe milletvekilleri seçimi kanunu gereğince teşkil edilecek olan ilgili seçlîn kurullan görevlidir.
leylemeleri yasak edilmiştir.
4 — Kararın yayımından evvel devlet demir veya deniz yol lan He sevk edilmiş olup nakil ve satış yasağı süresinin bitmesinden sonra sipariş mahalline varan şekerler için. 2 inci fıkra-____________________________
gereğince verilecek beyanname- (lanndan tesellümünden evvel İcrin İlgililer tarafından, malla- mahallin en büyük mal memurin devlet demir veya denizyol-, runa verilmesi lâzımdır.
Ömer înönüye satılan arsa hakkında bir sözlü soru verildi
Ankara 26 — îstanbulda Maç-kanın Taşlık mevkiinde Evkafa aid bir arsanın Ömer İnönü adına satılması hakkında Seyhan milletvekili Sinan Tekell-oğlu. Meclis Başkanlığına bir takrir vermiştir.
Takrirde Evkafa aid bir arsanın Bakanlı ar Kurulu karan olmadan satılıp sauiamıyacagı, metre karesi 7,5 liradan yapılan satışın aynı semtteki arsa tay-meUerine göre düşük olup olmadığı ve bu satış muamelesinden sonra, aynı mevkiden geçen asfalt caddenin cihet değiştirmesinden İstanbul Belediyesinin ne kadar zarar gördüğü Ba-şbak anlık tan sorulmakladır.
Yeni İran kabinesi
Tahran 27 (AP.) — Yeni Başbakan general AH Razmara dün kabin'isinl Şaha takdim etmiştir.
AH Raznıara programında, merkeziyetin lağvı, hayat pahalılığının önlenmesi, ve îraiıda hakikî demokrasinin yerleşmesi clheılerlnl İhtiva ettiğini bildirmiştir.
1941
% ■ FAİZLİ rAJiVİLLTH
KflUtmtna l 9750
Kal İçinin» a «n Mİ
Kılkuıma ID V75Ö
Mb uukrazı I 57 »
Mi istikna a mso
UM1 Oemlnalu s? as
1MB LcUkran L 9S —
% M faizlI r*.pvhxEB
ltHS tnDvUİ (1035
% S FAİZLİ TAKVİLLEB
Cntanl 23 50
1433 _
1938 ikramiyen HjHJ MUUtu Demiryolu İV Demiryolu V
I dır. Yola çıkıyoruz. Günümüze
« çıkın! diyor.» ,
ı Ahmet Gürkan bundan sonra, Doluıabahçeden yola çakan oto-- mobllde Hüseyin Hüffl>ü pn?a-. nin kızı Mihrlnin de toulundu-r ğunu, nihayet. Takahnue, Mu-j saf fer Kayaiıbaylayajunriakhre , rastlayarak karısını ışoria oto-. m otolit alimdi .latetHfterini. bir . boğuşma iiahn.es l cereyan ederek Muzaffer Karatoayın, öme-. rin yüzüne btr yumruk altığını, . o da kasıklarına bir tekme vurduktan sonra, yere yıkılan Ka-j ı yalıbayın otomobil tarafından*""» 1 çiğnenip öldürüldüğünü anlat--.
m,,ur. LL
I Ahmet Gürkan, bu işe ait ha-kiki şahitlerin İsimlerini İçişler?^ ' re Adalet Bakanlarına vermeğew hazır olduğunu da sözlerine ı^‘*£ ve e tu. .2
CHP. 11 milletvekilleri sıra-W larııuhın: (Bu isimleri burada0 söyleyin!» sesleri duyuldu D P.J> milletvekilleri de: «Burada
ileme, alâkalı makama bildir!’» dediler Ahmet Gürkan, bu hâ-C-enseyi nıütaatab Ömer İnönünûn(T bir müddet mektebe devam, et-^* mediğini de söyledi.
Başkan: "O
— Bu mevzua ait delillerinizi ÇP adliye makamına bildirirsiniz!
(D
Bu şekilde bu södü sonu urJr
Sözlü soru müzakere edilirken Millet Meclisinin dinleyici locasında merhum Muzaffer Ka-yalıbay'ın akrabası da konuşmaları dinlemekte idiler, Ulus ne diyor?
Ankara 27 — Bugünkü «UlUs» da çıkan bir yazıda. Muzaffer Kayalıbayın ölümü meselesinden çıkardan hâdisenin, son günlerde İnönü’nün itibarını kırmak için uçurulan çeşit» balonlardan biri olduğu zikredilmektedir. Yine bu yamda hâdiseyi mütaakıb Muzafferin babası Halil Kayalıbayın İnönirne iki mektup göndererek mevzuu bahis otomobilde goshıklu bir gençle yanında bir de kadın bulunduğunu bildirip, bunların hüviyetlerinin meydana çıkarılmasını, kendisine de tazminat verilmesini istediğini, her iki mektubun da o zamanın Adalet Bakanı Şinası Devrine verildiğini. Bakanın da bu hareke u bir
- şantaj olarak .vasıâandırdığmı,
* adli makamların lâzım gelen muameleyi de yapmış oldukla-
l rını da bildirdikten sonra, Ada-, lel Bakanlığı ceza isleri umum i müdürlüğünün bir vesikasından | da o zamanki hâdisenin nıahl-| yetinin şöyle olduğu zıkredil-ı inekte idi:
Dört kişi, bir otomobille Klreçburnuna kadar gidip dön-ı dükleri sırada yol ortasında ı Kayalıbaya. karısına ve Haldun ■ Tandoğuıa rastlamışlar, klâk-’ son çaldıkları hadde. Muzaffer: ı «Beni çlğneyemezsin* demiş, ' dert kişi arasında kavga çık-
* mtş. Muzafferden dayak yiyen
* Rober hakaret etmiş. Muzaffer de hareket etmek üzere olan otomobilin basamağına atlamış,
r Rober kaçmak istlyerek otonıo-i bili sürmüş, 40 metre git tiken 6 Sonra kaldırıma’ çarparak çı-J nuş ve bu esnada Muzaffer düşerek tekerlek altında kamış ve ölümü tevlit edecek şekilde ya-1 ralanmış tır.
* Verilen adil malûmatın neticesine göre ölüme sebebiyet suçundan ağırceza .malzemesinde muhakeme edilen Roberln duruşması sonunda, mahkeme Ro-
ı berin cezayı möstelzim bir hareketini göremiyerek oy birliği ile beraetine karar vermiş ve bu hüküm kanuni dcrecattan geçtikten sonra da kçsbi katiyet etmiştir.

bir
31 10
ANWOLO DEMinYOHI GHUFÜ
ÖLÜM
Devlet şûrası taalıgından c-mekll general
ALİ GALİP QZEX
tedavi edilmekte olduğu Tenl-Idyc Sağlık Yurdunda dlin g yana, vefat etmiştir. Ccnaı bugün saat 16 da aynı yerden kaldırılarak Beşiktaş Sinaı.paşa camiinde kılınacak ikindi namazım mütankıp Asri ni(na’.‘-lığa defnolunacaktır.
Tasın rnhoıet ey'Mye.
Çiçek gönderilmemesi uuarla 3(;_'.û rica olunur.
(44
İN»— 1525
S--
30.—
3li»
3125 İ
41-24»
ET Sİ
ailesi
27 Haziran 1950
A K B A k
Sahile 3
Seyahat mektupları:
Davetler ziyaretler kasırgası
tB;iş tarafı L inci sahifede) program hazırlamışlar. Meselâ düıı neler yaptığımızı, hülâsa edeyim:
Sabahleyin dokuzda Scotland Yarıi'ı. yani meşhur İngiliz polis teşkilâtını ziyaret. (Bu tesislerde gördüklerimizi sonra anlatacağım.) Bir motörle Taymis nehrinde dolaşış. öğle yemeğini mütaakıb, Reuter ajansının şerefimize tertiplediği çayda bulunup. müdürlerle görüşüp teknik akşamım gördükten sonra, News Chronlcle gazetesinde diğer bir çay. Başmuharrirle ve meslektaşlarla Türkiye ahvaline dair hasbıhal. Oradan, Türk basın ataşesi bay Nejâdm muvaffakiyetle tertiplediği bir kokteyl partide Londramn tanınmış slmalarlyle temaslar. Oradan, mihmandarımız Mr. Brenda’nın davetiyle Prunler'de akşam yemeği, Londrada bir tur... Böy-leçe. dün bütün gün. merasimden baş alarak. Akşam’a tek satır gönderemedim. Evvelki günün programı da daha az dolu değildi. Eğer seyahat notlarım sekteye uğrayıp ihtiyat bıraktığım bir kaç yazının araya girmesi icabettiyse özür di' lerim.
Uğradığımız Rom a da da, Nişle de. tayyare meydanlarında pullanmamış mektupları şunun bunun eline teslim zorunda kaldık. Bu meçhul mutemedlerin isimlerini ve adreslerini değil ama. milliyetlerini, mesleklerini ve tiplerini teşbit eltim. Emniyeti suiistimal ettilerse, mini inini bir intikam alacağım.
— Adam sen de, geçicidir. Bizi bir dalıa nereden görecek» — fikriyle ecnebilere atılan kazıklara karşı ecnebilerin bir mukabele şekli olduğunu böyle-ce vatandaşlarıma hatırlatırım. Netekim. bundan evvelki yazılarımdan birinde. Yunanistandaki açıkgözlere bir mukabil muzipliği de ben yaptım. Ataşelerinin ilgileneceğinden eminim.
Eğer ataşeler vasrtaslyle bir beynelmilel kontrol teessüs e-derse. seyahat ta. ticaret de daha emin bir hal alır. Netekim devlet müdahaleleri, kötü ihracatı da önlemeğe uğraşıyor; daha da uğraşmalı. Kötü mallar, balyalara koyan bir adam:
— Gümrük muayenesini atlatınca tamam! Hudut dışına çıktı mı, kim çakacak? — diye düşünmemeli.
çocukluğumda, kimse görmüyor diye, evin duvarlarına gemi resimleri yapardım. Annem beni azarlayınca, «Beni görmemişti. Nereüen bildi?» diye şaşardım. Halbuki evde, bu marifeti benden başka yapacak kimse olmadığım düşünemezdim.
Geçici yahut kayıptaki ecnebi İle temas edip: cBeni bir daha nereden görecek?» diye düşünenlere hitap ediyorum.
— Eğer o adam şahsan seninle temas etseydi, seni mesul tutardı. Cezan hafif olurdu. Fakat senin şahsında şimdi artık milletini mesul tutuyor. Vaziyet vahimdir.
Otel kapıcıları! Nişteki garson! Komadaki hediyelik eşya satıcısı bayan! Türk fındık ihracatçısı! Ona göre davranınız!
Atlattığımız fırtına
Uçakla Londraya gelirken e-hemmlyetll bir fırtına allattık. Bazı arkadaşlar: «Ailelerimiz duyarsa, dönüşümüzü merak eder!» diye gazeteye yazmamamızı İstemişlerdi. Fakat kendi İfadesine göre, Burhan Felek üstadımızın (galiba biraz izam ederek» yazdığını bizzat üstaddan öğrendim. Okuyucularımdan olduğunu büyük memnuniyetle haber aldığım ve bundan şeref duyduğum annesi hanım efendinin de endişelerini yatıştırmak üzere, ben de İntibalını şuraya hülâsa e-deyinı:
İsfanbuldan kalktığımız zaman, hava bulutluydu, hattâ yağmur çiseliyordu. Marmara,. Akdeniz, İtalya, cenubi Fransa bulutsuz geçti. Harikulade manzaraları, geniş pencerelerden, canlı harita gibi seyrettik, durduk. Hava sıcaklığına gelince. Komada, Neron’ım ruhu gazaba Selmişçesine. bir yangın sıcaklığı vardı. Meltemli Akdeniz, NLs sahillerini serlnletemlyordu. Tayyaredeyken, yüzüme azacık hava çarpsın diye, düğmeyi çevirmek zorunda kalıyordum
Vaktaki Enis Tahsin ağa-
Şehir tiyatrosu
Yeni meclis talimatnameyi düzeltecek
Beş altı ay kadar evvel umumi meclis tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren Şehir tiyatrosu talimatnamesi bir çok dedikodulara yol açmış ve bu yüzden sanatkârlar arasuıda anlaşmazlıklar hasıl olmuştu. Talimatnamenin tatbikiyle de bir kısım sanatkârlarla memur ve teknisyenlerin işlerine nihayet verilmişti.
İçişleri Bakanlığınca tetkik edilen talimatnamenin bazı kısımları dikkati çekmiş ve düzeltilmesi İçin belediyeye iade olunmuştur.
Umumi meclis son devre toplantılarını tamamladığı İçin talimatnamenin yeniden gözden geçirilerek İcabeden yerlerinin düzeltilmesi işi yeni seçilecek belediye meclisine bırakılmıştır.
Söylendiğine göre yeni talimatname pek mahdut sayıda sanatkârların büyük ölçüde İstifadesini temine mukabil fazla sayıdaki genç sanatkârları mağdur vaziyete sokmuştur. Yeni meclisin şikâyetlere yol açan kısımları düzelteceği tahmin edilmektedir. Belediye de icabeden hazırlıklara başlamıştır.
Devlet tiyatrosu tiyatro bölümü sanatkârları geliyorlar
tzmirde temsiller veren devlet tiyatrosu tiyatro bölümü sanatkârları yarın sabah 11,30 da vapurla İzmirden gelecekler ve Ses tiyatrosunda temsillerde bulunacaklardır.
İzmir öğretmenlerinin toplantısı
İzmir (Akşamı — İzmir öğretmenleri halkevlnde toplanarak mesleklerini ilgilendiren konuiar üzerinde görüşmeler yapmışlar, ihtiyaçlarını Milli Eğitim Bakanlığına. bildirmek üzere tesblt etmişlerdir.
beyinizin o kadar sevdiği Vichy’ ye yaklaştık: şimal tarafında. Hazretl İsa tasvirlerindeki yelpaze biçimi ışıklar saçan bulutlar peydalandı. Yalı uşağı olduğumdan fırtına başlangıcını derhal sezdim. Esasen ckemer-leri bağlayın I» işareti de verildi.
Rivayete göre, bu tayyare İle seyahat edenler 10 bin liraya slgortaianırlarmış. Hava boşluğuna rastlanır da. kemer takmamak yüzünden kafa tavana çarpar, vefat hâdisesi vuku-bulursa, sigorta parayı vermezmiş,
c— Aman, ölürsek zararlı çıkmıyalım!. gibi çok garip bir fikrin tesirinde, sigortaya karşı derhal sigortalandık.
Derken, Paris hizasına yaklaştıkça, düşman orduları hücum eder gibi ard arda, altı yedi bulut saldırışı.
(Şu teşbihler ne acayiptir: Düşmanı kara buluta benzetirlerdi. ■Şimdi de ben, kara bulutu düşmana benzettim. Satıcıların bademi fıstık diye vasfedip. fıstığı da badem diye sena ederek satmağa kalkmaları kabilinden.]
Bulutların daha üstüne çıkmak istedik. Orada velveleler daha fazlaymış. Kanat titreyişleri olmasa: tıpkı kasırga karşısında taka vaziyeti! Aşağıya indik. Bu seter de. tepemizden aşağı yıldırımlar sökün etti. Doğrusu, kendi öleceğimden ziyade arkamdan müteessir olacakları düşündüm bir. Aklıma ikinci gelen de, yıldırımla tayyarenin mütekabil münasebetlerinin ne durumda olabileceğine dair fiziki muammalar oldu.
Manşa yaklaştığımız sırada, bir ferahlama: Gökte ak bulutlar belirmişti. Uçak kaplûnlyle el sıkıştık. »Ev sahibesi» denen ve hizmete bakan sevimli İngiliz kızının da, elini keza geçmiş olsun mânasında fazlaca sıkanlar oldu!
Şu İyiliği var ki, hava yolcutu-ğu fırtınası, günlerce sürmeyip kısa zaman içinde hailoluyor. Kasırga bitince o da bitiyor.
Ailelerin nıerak etmemesi İçin Şunu söyliyeyim:
— Yıldırım bir düştüğü yere bir daha düşmezmiş, Onun için seyahatin geri kalan kısmında tabiat inşaallah bize başka muziplik yapmıyacaktır.
(Vâ - Nu>
Denizyolları İdaresinin Tarsus yolcu vapuru 29 haziran perşembe günü saat üçte İstanbul limanına varacak, böylelikle İlk Amerika turist seferini muvaffakiyetle tamalamış olacaktır.
Buradaki »muvaffakiyet» ke-kelimeslni yerinde bulmıyanlar çıkabilir, çünkü vapur Nevyork limanından ümit edildiği kadar yük ve yolcu alamadan ayrılmıştır. Nevyorktan binen yolcuların büyük bir kısmı İstanbul» değil, Marsilyoya, Ce-novaya, Pireye çıkmıştır. Daha bir çok Amerikan tâbiiyetine girmiş eski Türk vatandaşlarını îstanbuia getirmek üzere Nevyorka gönderilmiş olan Tarsus vapurunda eski vatandaşlardan topu lopu 9 yolcu vardır. Binaenaleyh hakikî mânaslyle «hasret kavuşturan gemisi» o-lamamıştır.
Fakat bütün bunlara rağmen Türk bayrağını 16 gün Nevyork limanında dalgalandıran Tarsus vapuru, hiç yoktan Türkiye ve Denizyolları İdaresi lehinde oldukça geniş bir propagandaya vesile olmuş, bu 8 milyonluk şehirde Türk adının bir kaç kere daha duyulmasına, gazetelere geçmesine hizmet etmiş, vapurda verilen kokteyl parti Nevyorkta Türkiyeyi ve Türkle-rl yürekten seven İnsanların tahmin edildiğinden çok daha fazla olduğu hakikatim açığa vurmuş, Türkiye Turizm Ku-rumıınıın fotoğraf ve ellşleri sergisiyle İngilizce olarak bastırdığı İstanbul broşürleri memleketimizdeki güzelliklerin biraz daha öğrenilmesine ve Türkl-yeye seyahat arzularının uyanmasına yardım etmiş, diğer taraftan Tarsus vapurundaki Devlet Denizyolları mümessilleri İstanbul ile Nevyork arasında tesis edilecek daimî seferlerin hangi şartlar ve tedbirlerle memleket için kârlı olabileceği hakkında en sağlam fikirleri yerinde edinmek İmkânını bulmuşlardır.
Bütün bunlar Tarsus yolcu vapurunun İlk Nevyork seferinde döviz olarak ne getirdiğine bakan bir muhasebeciyi şüphesiz tatmin etmiyecektir. Fakat hepsinin gerek memleket İçin, gerek Denizyolları İdaresi için şimdi rakamla ifade edlle-miyecek, fakat yakın bir İstikbalde rakama dökülmesi mümkün birer büyük kazanç olduğu muhakkaktır.
Nevyork öyle tarifle anlatılabilecek şehirlerden değildir. Hayatı başka, mantğı başkadır. Avrupa mantığı ve ölçüleriyle verilen her karar, girişilen her teşebbüs burada güdük kalmaya mahkûmdur. Nevyork şehrine ve onun arkasında Pasifik denizine kadar uzanan büyük memlekete bir ses duyurmak kolay İşlerden değildir.
Eski vatandaşların memlekete girmesine müsaade eden kanun yeni çıkmış ve bunu A-merlkada pek mahdut kin'_se
İzmir (Akşam) — İzmir Cumhuriyet kız enstitüsünün ders kesimi münasebetiyle Kordondaki tüccar kulübü salonlarında bir defile yapılmıştır. Şelı-rLn seçkin ailelerinden mürek-
Tarsus Amerika seferinden
29 haziranda dönüyor
Bu seyahat Türkiye hakkında en canlı propagandaya vesile olmuş, Nevyorkta Tiirk sevgisinin biraz daha yayılmasına hizmet etmiştir
daimi seferlerin büyük rolü O-lacaktır. Amerika İle işbirliği yapmak onunla muhtelit yollardan daimi surette temas halinde bulunmayı temin etmekle mümkündür. Ticaret sahasında çok meşgul olan Amerikanın dikkatini başka türlü Türkiye üzerine çekmek muhaldir. Bu bahiste Türklyenln şansı, Amerikalılar tarafından pek tanınmadığı halde sevilmesidir.
Nevyork gazetelerine paralı ilân dışında bir havadis koy-dıırabilmek dünyanın en güç işlerinden biridir. Tarsus vapurunun Nevyorka gelişinden en büyük Nevyork gazeteleri dahil, bir çok gazeteler müteaddit defalar, türlü vesileler bularak bahsettiler. Nevyorktaki Türk haberler bürosu da Tütsüsün seyahatinden, matbuatta Türklyeden bahsettirmek için pek güzel bir vesile olarak istifade etti. Nevyorkta bu türlü vesilelere Türklyenln büyük ihtiyacı vardır.
Tarsnsun bir diğer hizmeti de Nevyorktan alıp Avrupaya getirdiği muhtelif milletlere mensup yolculara Türk denizciliği ve Türkler hakkında çok iyi İntibalar telkin etmiş olmasıdır. Vapurdaki rahatlıktan, hizmetten, nezaketten hepsi memnundular ve çoğu *bla Türklerl hiç böyle zannetmiyorduk» diyerek, ilk fırsatta Türkiyeyi ziyaret etmek İstediklerini söyliyerek ayrıldılar.
Tarsus Amerikada ve yolda dalma Türklyenln faal bir propagandacısı halinde İdi. Bunun değerini takdir etmek hiç de zor değilir.
Şevket RADO
duyabilmiştir. Kaldı kİ yaz gelince 60 milyon insanın memleket İçinde ve dışında seyahat halinde bulunduğu bu memlekette herkes gideceği yeri kıştan tesbit etmek, işlerini ona göre yoluna koyarak mart sonuna kadar vapurunun, treninin. tayyaresinin biletini alıp cebine koymak İtiyadındadır. Eski vatandaşlar kanunu Meclisten çıkar çıkmaz Dışişleri Bakanlığı konsoloslara «Kim müracaat ederse vize veriniz» deseydi bile Tarsus vapuru eski vatandaşlarla dolup taşmıya-çaktı. Tarsus, Nevyorka bir ay sonra yapacağı seferde de pek fazla eski vatandaş alamıya-caktır. Amma gelecek sene, ayrılış ve dönüş tarihleri şimdiden belli olmak ve geniş ölçüde İlân yapılmak şartlyle Tarsus gibi beş vapuru Nevyorktan Avrupc.-ya ve Türkiyeye gelecek binlerce yolcu ile doldurmak mümkündür.
Bu kârlı İşi başarabilmek için de Nevyorka muntazam sererler tesis etmek ve bir vapur acentesi İle değil, anlaşmalara girerek sayıları pek çok olan turist acentelerlle çalışmak birinci şarttır. Nevyorkta vapurculuk işlerile meşgul o-lanlar bize. Nevyorkta Avrııoa kıtasına gidecek vapurlara ait biletlerin karaborsada olduğunu söylediler. Fakat zuhurat postasile Nevyorktan 50 yolcu almak bile büyük muvaffakiyettir. Kıymetli bir Türk dostu olan, bizim Fenerli armatör Stefanidls ve arkadaşları vapurdaki kokteyl partiye gelip de Tnrsusun kâfi miktarla yük yolcu alamadan ayrılacağını öğrendikleri zaman çok üzüldüler ve »Evvelden haberimiz olsaydı bu vapuru doldurmak işten bile değildi» diye acındılar. Fakat bu kadar kısa bir zamanda vapuru yandan fazla doldurmanın da bir muvaffakiyet olduğunu ilâve etmeyi unutmadılar.
Amerikalıların umumiyetle Avrupa memleketleri hakkında pek az fikirleri olmakla beraber Türklyeden Amerikaya gidenler orada kendi muhitlerinde bir Türkiye muhabbeti aşılamaya muvaffak olmuşlardır. Tarsustaki koklekyl partiye 250 kişi davet edildiği halde 68i kişi geldi. Tiırklerl görmek merakını yenemlyerck daveti-yesiz gelmeyi göze alan ve İçtimai mevkileri dolayısile geri çevrilmelerine İmkân görülemeyen kısmen eski vatandaş, kısmen Amerikalı bu 681 kişinin bir boynumuza sarılmadık-ları kaldı. Vapurdaki Türk yemeklerine âdeta bayıldılar: fotoğraf sergisini, el İşlerini hayranlıkla seyrettiler: Türkiye turizm burumunun İstanbul broşürünü eşlerine, dostlarına dağıtmak üzere tomar tomar alıp götürdüler. Bu sevgiyi Nevyorkta ve Amerikanın diğer şehirlerinde yapmakta Denizyolları idaresinin İstanbul İle Nevyork arasında kuracağı
kep güzide kadınların önünde yapılan bu defile, İlgili olmuş, ayrıca enstitü binasında da bir sergi vücude getirilmiştir Bu sergi, öğrencilerin gördükleri derslerde vücude getirdik-
leri güzel eserlerden terekküp etmiştir. Yukarıdaki resimlerde tüccar kulübü salonlarında verilen defileden iki intiba ve sergiden bir köşe görünmektedir.
Tütün ihracatımız
Isveçe daha fazla tütün ihraç etmemiz umuluyor
Rami Başaran belediyeden ayrıldı
Belediyenin 28 senelik avu-kaiı Rami Başaran belediyeden ayrılmıştır. Uzun seneler belediye davalarında İhtisas sahibi olan B, Rami Başaran ın bu vazifeden ayrılması belediye için bir kayıptır. Rami Başaran yine eskisi gibi Dördüncü vasıf hanındaki yazıhanesinde serbest mesleğine devam etmektedir. Kendisine muvaffakiyetler dileriz.
Askerî okullarda öğrenci kaydına başlandı
Ankara 26 (Akşam) — Askeri öğrenci okullarına bugünden itibaren öğrenci kaydına başlanacaktır. Aynı zamanda gedikli yetiştirme okullarına da talebe kaydı yapılacaktır.
Stokholm ticaret ataşeliğimizden şehrimiz ticari çevrelerine1 gelen bir rapor. Türk tütünlerine yeni ihraç inm kânları araştırıldığı şu sırada şu mütalâalar İleri sürülmektedir:
«İsveç parasında yapılan devalüasyondan sonra, Türk parası böyle bir muameleye tabi tutulmadığı İçin İsveç parasında Türk mallarının fiatle-rlnde bir yükselme müşahede edilmiştir. Bu suretle, hâsıl o-lan flat farkları dolayıslyle Is-veçe İhracatımız bazı zorluklara maruz kalmış olmakla beraber İstatistikler ihracatımızın bu memlekete oian aylık seyrinin geçen yılın aynı devresine nazaran aynı derecede devam ettiğini göstermektedir.»
Raporda bundan sonra tütün bahsine temasla şunlar kaydedilmektedir:
«îsveçe 1949 yılında 6,420 ton tütün ithal edilmiştir. Bu miktarın 3,164 tonu Amerika B. D. dan, 993 tonu Yunanistandan, 677 tonu Hindi atandan, 448 tonu da Türklyeden yapılmıştır. Bu yılın İlk üç ayındaki ithalât 1.860 tonu bulmuştur. İstatistikler îsveçte tütün istihlâkinin, her sene arttığını göstermektedir. İsveç tülün monopolü tarafından yayınlanan bir istatistikte 1949 yılında îsveçte istihlâk edilen tütünün 7205 tonu bulduğu gösterilmektedir, İs-veçin tütün istihsali yılda 500 tonu geçmemekte ve bakiye kalan hariçten ithal edilmektedir. Bu melmekette geçen eylül a-yında yapılan devalüasyon neticesi Amerika gibi kuvvetli dövizi olan memleketlerle paralarını kıymetten düşüren diğer memleketler mahsullerinde bir Hat yükselmesi müşahede edildiğinden, bu yıl İçinde Ameriks-dan yapılan tütün İthalâtının azalacağı ümld edilmektedir. Esasen îsveçte dolar azlığı do-layıslyie tütüne dolar tahsis e-dilemiyeceğl alâkadarlar tarafından beyan edilmektedir. Bu bakımdan 1950 yılının İsveçe tülün İhracatımız için daha müsait olacağı kanaatindeyiz»
RADYO
MİÇA.M NEDİR ?
Dünyanın en saf ve en meşhur Nane Esansı MİÇAM'dır.
RA D YOL İ N
Diş Macunu
Bu esansla yapılmakladır,
İSTANBUL RAPTOSÜ öğle ve akşam programlan
12.57 Açılış ve programlar.
13.00 Haberler
13.15 Djıru müziği fPil
13 45 Şarkı «e lürkOter Okuyan
LûUi Güneri.
14 20 Serbst Kili
14.30 Şarlcı Ve türküler (7*1.1
15 00 Programlar ve kapanış.
İT. 51 Açılış ve programlar, iiioo Kirıjılc dans mûsıai İPLİ
18.30 Saflı yaver Ataman memleket havaları nı ve ut birliği kon-
I9.00 Haberler.
13.15 tslanbul haberleri.
1920 Radyo senfoni orkevlrast konseri.
20,«M Şiir dünyamn». Konudan; B*h-çei Çsglnr.
30 10 Fitil soloları
20.30 Opera ve balelerden sahneler CPI.»
21,00 Fasıl heyeu konaerl «Nihavent» 31.40 Müzikli köy geal duygulan.
23 10 Oda mÜEİil İPİ I 2235 Piyano soloları (Pt.
23.15 Haberler,
33.00 Karışık halli müzik (PLİ
23 30 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU öğle ve akşam progrumlan
12.28 Açılış ve program.
12.31» M S, ayar» VB Şarkılar. Okuyan: Muzaffer Ölrtnn. Çalanlar: Ruşen Kam. Vecılıe Nadarojlu, Cevdet Kozanoâlu. Ömer Altug.
13.00 Haberler
13.15 Salon orkestralı CPU.
I3.3ıl Ö4le Gazetesi.
13.15 Filim melodileri IPl ).
14,00 Hav.ı raporu, akşam programı ve kapanış
17.58 Açılış ve programı
18.00 M. S. ayarı ve Şarkılar. Okuyan- Mclahat Par». Çalanlar: Fnhlre Fenan. Helik Fenan, Cevdet Çağla. HnUl Aksoy.
18 30 Salon orlreıtraıı.
15.0ı) M. S. ayarı ve Haberler.
15.15 Geçmişte Bugün
1930 Yurttan Sesler, idare eden. Nu-taffer Saruozon.
19.15 Radyo ile İngilizce. 20,00 şan soloları tPi.ı,
20.13 Radyo Galezcai
211.30 incesaz: (Ferahnak faslı). okuyanlar: Mel/llmlPar», Sabite Tur. MUzeUher GUyer, Çalanla?; Vedia Tunççcktç, Fahri Kopuz, Nad Tektel, Ztlhtu Barflakoglu. Hay-ri Tütncr, Osman Güvenir, Sa- ' İlil Orak.
21.00 Tenulı.
21.15 Serbes saat. 22.00 Konuşma,
22 15 Dans müziği (Pü,)_
22 45 M. S. oyarı ve Haberler, 23.0Q Program ve kapanış
Yarın sabahki projratn
7.38 Açılış ve program.
?JU M. S ayan
Bilgi âşıkları!
Memleket hesabına sevinmemiz tabiîdir, fakat yetmiş beş zatın şahıslan namına ben de şahsen üzüntü duyar gibi oldum.
Amerikaya gitmeğe hazırlanmışken, hükümetin kararı üzerine seyahatlerine müsaade edilmeyen yirmi beş kişilik Siimerbank ve elli kişilik Etibunk heyetlerinden bahsettiğimi anladınız tabiî.
Her ne hikmetse, devlet bütçesinin açığı genişledikçe, memlekette döviz sıkıntısı arttıkça tetkik heyetlerinin yekûnları kabarıyor. Eskiden dörder, beşer kişilik gruplar uğurlardık, bu defa bir kalemde yetmiş beşe çıkıverdi. Bunİann yol masraflarını hükümet verecekmiş, Amerikadaki ikamet yövmiyeleri de Marşal yardımının Türkiyeye tahsis e-dilcn faslından ödenecekmiş. Oh, ne âlâ! Bal tutan parmağını yalar. Madem ki Marşal yardımından para alıyoruz., varsın bunun bir kısmını heyetlerimiz Amerikada afiyetle yesinler!
Siimerbank namına yirmi beş. Etibank namına elli zat. Amerikanın neresinde, neleri tetkik edeceklerdi, bilmiyoruz amma, seyahatlerinin men’i için ileri sürülen sebepler bizi üzdü doğrusu! İddia edildiğine göre, heyetlere dahil zevattan bir kısmının tetkik edecekleri işler üzerinde bilgileri, ihtisasları yokmuş, bir kısmı da lisan bilmiyormuş.
Aman efendim, bunlar seyahate mâni sebepler midir? Ö kadarcık kusur kadı kızında da bulunur. Bilgi, ihtisas ne demekmiş? Zaten o işleri bilselerdi, rhtisaş sahibi olsalardı Amerikaya gitmelerine lüzum kalmazdı ki. Bilmiyorlarsa daha iyi ya! Demek ki heves etmişler: bırakalım da gitsinler, öğrensinler. Bu hususta ha-dis-i şerif de var: «Utlubul* ilme velev hissin- Yâni Peygamberimiz; «İlim Çînde de olsa arayıp bulunuz» buyurmuş. Öğrenmek hevesiyle A-merika seyahatlerini göze a-lan bizim bilgi âşıklarının yollarını kesmemeliydiik!
Hele şu lisan meselesi seyahatten alıkoyacak bir sebep olamaz. Amerikada tet-kikat yapmak için lisan bilmeğe ne lüzum varmış, A canım? Zekâya bakıntz siz. Lisan bilmedikleri halde, seyahat heyetlerine katılmanın yolunu bulabilen zekâlar için .Amerikada konuşmanın zorluğu mu var? Kaş, göz. el. kol işaretleriyle pek âlâ anlaşırlar: daha olmazsa. yine o keskin zekâlariyle Amerikalılara Türkçe öğretip bülbül gibi konuştururlardı, alimallah!
Hulâsa, yazık oldu yetmiş beşlere!
Cemal Refik
Köylere giden sağlık ekipleri
Sağlık Müdürlüğünün, İstanbul köylerindeki hastalan bulup muayene ve tedavi etmek maksadlyle teşkil ettiği ekipler dün Küçükçekmece ve Terkos köyleri civarına gitmişlerdir.
Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı da ekiplerle Küçilkçckme-ceye hareket etmiştir, ziyaret edilen köylerde hastalar muayene edilip gereken ilâçlar parasız verilmektedir.
Satışa çıkarılacak vapurlar
Ankara 26 (Akşamı — Devlet Denizyolları işletmesi hâle»ı seferden çekmiş bulunduğu gemilerden bazılarını satışa çıkarmağa karar vermiştir. Satılacak olan gemiler arasında Gülçemal vapurlle Hora, Kc-mat. Doğan, Akbaş, Sebat ve Şule vapurları vardır.
Söğütlü yatının da satılığa çıkarılması için tetkikler yap'l-n laktadır.
İTURALI
I öksürüğü keser I

7.3L Banda m Ürikleri (PL), 7,4$ Haberler.
8.00 Hafif parçalar (Pi i.
8.25 Gütıün programı ve hava raporu.
8.30 MOlik: IPL>,
9.00 Kapama.
Z7 Haziran 1956
AKSAM
Vstadlar konuşuyor
ŞEY HÜLETİBB A “HURİ CflNBnKflH
Dünya futbol kupası
Çin’de açlık
îngilizler, Şili takımını 2-0 yendiler
75 yaşında baba — Eski ve yeni tedavi — 25 günde 400 kilo-buz — Eski tıbbiyede okunan dersler — 3 ay için gelip 59 yıl kalınan semt — 80 senedir üstüne güneş doğmamış — 365 günde yüz gün oruç — Sinema ve tiyatro bilmeyen doktor.
Doktorlarımızın en yaşlın olan ve on yıl evvel Şcyhülctib-ba ilân edilen profesör doktor Hacı Nuri Canbakan'ı Sarıyer-deki yalısında ziyaret ettim.
90 yaşında olan üstat denize bakan bir odanın açık penceresi önüne uzanmış istirahat ediyordu. Bizi görünce doğruldu. Sedirde dizdlze olurduk.
Kendisine:
— Şeyhületibba olduğunuz misil anlaşıldı? dedim.
— Efendim eskiden Şeyhüle-tlbba müşir doktor Nafiz paşa hocamızdı. Önün vefatından sonra, en yaşlı doktoru aramak kimsenin aklına gelmedi. Bundan 10-12 sene evvel birinci ordu sertablbi Namı paşanın oğlu İle bir zat gelip en yaşlı doktorun bendeniz olduğumu haber verdiler. Bunun üzerine yapılan doktorlar toplantısında Şeyhületibbahgımız Hân edildi
Hayatı
En yaşlı doktorumuz hayatını şöyle anlattı:
— 1276 da Fatih civarında Üskııplu mahallesinde doğmuşum. Babam Tekirdağ jandarma kumandanı Ali beydi. 3 kardeşti. SHbam, ben 6 yaşında iken 68-70 yaşlarında vefat elti. En eski hâtıram budur. Ağabeyim gelip bana babamı sordu. Bilmiyorum deyince önüme bir mecidiye atarak artık senin baban benim deyip gitti. Meğer babam o gün ölmüş.
1290 da Askeri Tıbblyeye girdim 301 de yüzbaşı rütbesiyle doktor çıktım. Besim Ömer paşa. Aristidl paşa, doktor BafralI Yanko ve Htilki bey sınıf arkadaşlarım dır.
— Kaç yaşında evlendiniz?
— 310 da İstanbuldaki büyük zelzelede evlendim. 36 yıl önce vefat eden eski hanımımdan 8 çocuğum oldu. 7 ay bekârlıktan sonra «9 yaşında tekrar evlendim. Üç çocuğum da şimdiki hanımdan oldu. Çocuklarımın en küçüğü 14 yaşındadır. Bugün torunlarım da çoluk çocuk sahibidirler.
— Bugünkü doktorlukla sisin gençliğiniz zamanındaki doktorluk arasında ne fark var?
— Tıp şimdi çok ilerlemiştir. Ar’ık in lani hastalıkların neden ileri geldiği sarih olarak biliniyor ve tedavi İsabetle yapılıyor. Yani keser artık tam çivinin üstüne vuruluyor. Es-tiden esbabı maraz kati şekilde bilinmediğinden tedavi, zan üzerine yapılırdı, Maamafib eskiden de iyi doktorlar vardı.
Bugün cerrahide de çok terakki var. Eskiden apandisit buzla tedavi edilirdi. Bu da yirmi otuz sene sürerdi.. Bir gün beni bu civarda, mevki sahibi bir hastaya çağırdılar. Gidip baktım ki apandisit. Şimdiki Bûyükdere kibrit fabrikasının yerinde o zaman bira fabrikası vardı. Onulan buz getirttik. 25 günde 400 kilo buz almışız.
Bizim doktor çıktığımız 65 yıl önce İztanbulda tek operatör vardı. O da Kam bur oğlu idi.
Konuşan: SADEDDİN GÖKÇEPİNAR
Nuri Canbnkan
Rio de Janelro 26 (AA > — Dünya kupasının dün en mühim karşılaşması İngiltere ile ŞUi arasında oynanıldı. Maç kapalı bir havada Belediye stadında yapıldı.
Her ne kadar 60.000 kişilik seyirci şili takımının galibiyetini temenni etmişse dc îngilizler haklı bir zafer kazandılar. Seyirciler oyunun İlk yarısında biraz hayal kırıldığına uğradılar.
Birinci haftaymda Şili takımı müdafaada kalmakla beraber. birkaç defa karşı kaleyi sıkıştırdı ve iki defa gol fırsatı kaçırdı, tik Şili akını kaleci.VU-llams tarafından kornere tahvil edildi, İkincisinde Cremachlnln güzel bir şûtü direğe çarptı.
36 ncı dakikada İngllizler so-liç Mortensen vasıtasiyle ilk golü yaptılar. Devrenin sonuna kadar oyunda hiçbir değişiklik olmadı.
ikinci devre İngilizlerkn hâkimiyeti altında geçti. Şilililer e-zllmedl. hattâ hücuma da geçtiler: fakat hücum hattının havadan oyunu. İngiliz müdafaasına müessir olmadı. Bu devrenin yedinci dakikasında yine Mortenson tngllizlertn t-klnci ve sonuncu gollerini yaptı. İglllz takımı şöyle tertib edilmişti:
Williama - Ramsa ve Aston -Deniş, Wirght. Hughes ve Dlc-klncon - Finney, Manton, Bent-ley, Mortenson ve Müllen.
100milyon insanı doyurmak için bir çare aranıyor
Hong-Kong’tan alınan haberlere göre. Şünal-Doğu ve Orta Çin’deki kıtlık bugüne kadar baş gösterenlerin belki un feciidir çinin Ahnvey eyaletinde 20 milyon halkın yansı nebat kökleri, ot ve yapraklar yiyerek yaşamaktadır. 16 Mart 1950 de bu eyaletten hususi bir heyet, en zaruri yiyecek maddelerinin mıibayaaauu mümkün kılacak parayı İane suretiyle toplamak için Hong-Konga gelmiştir. Şanlung ve Klangilde a de heyetler yola çıkmıştır ve Hunan ile Hopei'den temsilciler gelmeğe hazırlanmakta-dır. Hepsinin gayesi birdir: Biti, kapitalistlerinden yardım istemek.
Pekin hükümeti, açlığın hüküm sürdüğü bölgelere yardım etmek, için azami gayret sar-fedlyorga da elindeki yiyecek stokları son derece kifayetsizdir. Sivil harbden başka bir çok sebepler bu feci durumun
had düşüne sebep olmuştur. Bu dramda iklim de rol oynamış, geçen sonbaharın büyük feyezanlarını şiddetli bir kış takıp etmiştir ve önümüzdeki yaz| mahsulü pek az olacaktır. Bir çok köylüler orduya alınmıştır, ve tohum İle sığır fıkdanı mevcuttur. Hükümetin ihtiyatla ele aldığı toprak ıslahatı hu-zursuriuk ve istikrarsızlık yaratmıştır. B>ı yetmiyormuş gibi, MançurSya İle şimal eyaletleri toprak mahsullerini Sovyetler Birlğlne ihraca devam etmek-tedlr.
ta-
Operatör Cemil paşa benden sonradır- Onlann sınıfına iki sene den muavinliğim vardır.
Eski Tıbbiyede hangi dersler okunurdu?
— Sizin zamanınızda Tıbbl-yede bangl dersler okunurdu?
— O zatnan şimdiki fîaray-burnu hastanesi denilen eski Gülhanede olan Tıbbiye mektebi gene 6 sınıflı idi. Fakat o zaman Tıbbiye idadisi ile beraber olduğundan birinci sınıfa beşinci, İkinci sınıfa altrncı Uh... Son sınıfa da onuncu sınıf denirdi. O zamanlar Tıbbi-yenin beşinci sınıfında maadin ve ilmi arz ile hikmet dersleri okunurdu. Altıncıda nebatat ve teşrihi izAml ve Idmyayl gayrı uzvi, yedincide fioyoioji. menafiulâza ve kimyayı uzvi. sekizine İde emrazı umumiye, hıfzısıhha ve küçük cerrahi, dokuzuncuda ilmi emrazı umumiye. emrazı hariciye, onuncu sınıfta da seririyat okunurdu.
İştirak ettiği muharebeler
— Ne zaman emekliye ayrıldınız? Son rütbeniz ne İdi?
— 326 da binbaşılıkla tekaüt oldum. Fakat bizi on sene daha kullandıkları için Balkan harbiyle birinci umumi harbe de İştirak ettim. Bu suretle beş. hattâ altı muharebeye girdim.
93 muharebesinde Gülhanede talebe idik. Koğuşumuzu hastane yaptıkları için yaralıla-
ra biz baktık. Mektepten çıktığımız 301 senesinde Besim Ömer Ue Alasonya'ya Yunan harbine gittik. 313 teki Yunan harbine de iştirak ettik.
Bendeniz rütbelerimde çok sene kaybettim. 17 sene kolağası kaldım. Sonra gûya iltimasla binbaşı olduk. Arkadaşlarımın kimi ferik, kimi miralay olduğu zamanlan bendeniz hep kolağası idim. Çünkü o zamanki hafiyeliğe iştirak etwıe2. kimsenin canın] yakmağa uğraşmazdım.
— Hangi lisanları biliyorsunuz?
— Mektepte Fransızca, Bağ-datta Arapça öğrendim. 305 te Bağdatta müthiş bir kolera başlamıştı. Oraya gönderildim. Günde beş bin kişi ölüyordu. İnsanları sabun kalıbı gibi üst üste gömdürüyorduk. Orada sıçan kapanı yapan bir zattan Fars, bir Yahudi çocuğundan da İngilizce öğrendim. İngilizcem sayesinde bir İngiliz gemisinde bir müddet doktorluk da yaptım.
Sarıyer’de geçen 59 sene
— Kaç senedir Sar »yerde oturuyorsunuz?
— 307 denberi. Yani 59 senedir. 307 de yedi aylık yolculuktan sonra İstanbul a gelip Harbiye mektebindeki baytar sınıfına hoca olmak için imtihana çalışıp muvaffak olmuştum.
(Arkası « nci «abifede >
Yugoslavlar İsviçrelilere galip
Belo Horlzonte 26 (A,A.) — Dünya kupası için İsviçre 1le Yugoslavyamn karşılaşmasında İsviçreliler İlk haftayımda bilhassa müdafaada kalmışlar ve Yugoslavlar aşağı yukarı maçın devamınca atak bir oyun çıkarmışlardır.
Yugoslavlar netice itlbarile durum lehlerinde olmakla beraber daha anlaşmış bir oyun çıka''Isılardı çok iyi sonuca varabilirlerdi. .
Yugoslavlar maç başladıktan ancak ou dakika sonra canlı bir oyun tutturabilmişlerdir. Bu arada İsviçrelilerin mukabil hücumları tesirsiz kaldığı gibi Yugoslavlann da İsviçre kalesini sıkıştırmaları neticesiz olmuştur.
tik. haftayımda İsviçre kalecisi mükemmel bir oyun çıkartarak tek başına Yugoslav hü- , cumlannı önlemeğe muvaffak olmuştur.
Devrenin sonuna doğru oyunda bir durgunluk hakim olmuştur. Bununla beraber devrenin son saniyelerinde Tomaçevlç . ,
(Yugoslav > muhakkak bir golü ' öakikada Tomavlç kaçırdı.
İkinci haftayımda tsvlçrelilc-1 rin iyi ve hızlı oynamaları ma- Jan: Tomavlç, Çaykovski. Or-çı zevkli bir şekle sokmuştur. gaja uev ve vufcastı. Devrenin başında hakem Yu-| gottaviarın İsviçre kalesine' yaptığı İki golü saymadı ve bl-, rislne ofsayt, diğerine favul. verdi, "Bundan sonra Yugoslav-1 lar açıldılar ve anlaşmış bir oyuîı tutturdular. 58 inci da-ı Likada Yugoslav Caçiş İlk ve on dakika sonra da Vukas ta-I kim ıra ikinci golü kazandırdı.
Muhakkak ki Pekin hükümeti bu felâketli durumu dünyaya duyurmağı katiyen istememektedir ve bütün komünist hükümetleri gibi o da zirai istihsali arttırmak îçJn plânlar hazırlamaktadır. Lâkın 100 milyon Çinlinin durumu o kad'tr fecidir kl müstakbel plânlar fuzulldir. Aç karınlar fazla bekleyemez.
Başlıca zorluk şudur kl orta ve cenup eyaletlerinde halk pirinç yiyerek yaşar. Kendi ihtiyacından fazla pirinç yetiştiren yegâne memleket Siyam-dır. Gerek Rus ve gerek Çinli komünistler Siyamdan pirinç almağa teşebbüs etmişlerse de tekmil cenup-doğu Asya ve Japonya alıcılarile re-ı tabet etmek zorunda kalmaktadırlar. Siyam pirincinin Cindeki kıtlığın izalesinde bîr -ol oynamasına ihtimal verilemez
Bugüne kadar Çine yiyecek
İsviçrelilerin mukabil hücumları zayıflamıştı ve 82 inci takımına son ve üçüncü golü kazandırdı. | Yugoslavlarla en İyi oyuncu-
gönderecek yerde bilâkis ondan yiyecek alan Sovyet Km- i yaya bu İşte pek büyük bir ı mesuliyet terettüp etmektedir. ı Lâkin Sovyet Rusya da kolay t bir durumda değildir. Geçenler- ı de «Pravda» gazfteri, Sovyet i ziraat inden mesul olan ve Po- 1 Utbüro âzası bulunan A. A Andreyr-Vc şiddette hücum ede- ’ rek «ziraî plânın iki Sovyet ı bölgesinde tatbikine mani olan» 1 usullere tevessül ettiğini iddia l etmiştir. Andreyev bu İhtan sessizce kabul etznlş. ve 16 ( Martta Sovyet hükümeti bara- : fır dan çıkarılan bir kararna- I me ziraî mahsul seviyesinin ı harb öncesi devrindekinden ( daha yükseğe çıkarılmasını ve : hayvancılığın en geniş ölçüde J geliştirilmesini istihdaf eden i bir kampanyanın başlangıcına ı İşaret etmiştir.
Bu da, Çin'deki halihazır aç- ı lığı gideremiyecek uzun vadeli bir plândır. Eğer Sovyet hubu- 1 balı ve unu pirinçle geçinmeyen şimal eyaletlerine derhal gön- ■ derilecek olsa, vazıyet başka Olur. .
Lâkın Sovyet Rusya, üç doÇı Avrupa memleketine, Polonya, Çekoslovakya ve Bulgaristana hububat göndermeği taahhüt etmiş bulunmaktadır. Bu taahhüdünü halen yerine getirmektedir. Lâkın artık Sovyet Rusya, kendisine Çinin mi yoksa doğu Avrupa peyklerinin rü daha muhtaç olduğunu karar-laştırmak zorundadır, e.mart- -, lere göre, Sovyet Rusya, en bü-, yük gayretlerle dahi 100 milyon Çinlinin durumunu büyük ölçüde düzeltmesine imkân olmamakla beraber peyklerin menfaatlerini Çinin menfaatle- | rine feda edecektir.
9 Mart tarihinde Bulgar hü-. kümeli tarafından çıkarılıp Bulgar komünist partisi merkez komitesi tarafından tasdik olu-J nan kararname Bulgar halkına kemerlerini kısmak İçin bir ihtardır. Kararnameye göre : •Ekmeğin tevzii ve tasarrufu ile ilgili olarak verilen emirlere harfiyen riayet olunduğu takdirde. o zaman halk, yeni hasada kadar bugünkü tayınların idame ettirileceğinden ve yetecek kadar ekmek aiabiiec?-ğindn emin olabilir».
Bugüne kadar Bulgaristan, hububat noksanlığını Sovyet yardımı İle telâfi etmiştir. Yakar ki kararnamenin sahriar-arası okunursa, Sovyet Rusyz-dan Bulgaristana göndermekte olduğu nisbeten ufak miktarda hububatı dalı! yollamaktan vazgeçeceği anlaşılır.
Polonyaya vaadolunan Sovyet hububatının ancak pek ar bir kısmı o memlekete varmıştır. Polonya hükûmetiniD tavrından İstidlal olunduğuna göre, Polonya, bugüne kadar , Sovyet Rusyadan alabildiği j 60,000 ton h'jimhattan ’ 'pasını bekJeyemiyecektlr.
| Çekoslovak hükümeti de asa-
Çin'den müstacel ta-
lepler ve Doğu Arrupa peyklerinin ısrarlı müracaattan karşısında, Sovyet Rusya'nın kendi ziı&l İstihsalini arttırmaca gayret etmesi tabiidir. Lâkin 2ç. senelik kollektif çiftçilik neticesinde zirai İstihsal, genişleyen bir sanayiin iht-yaclarJ ve nüfusun — bilhassa şehir nüfusunun — artmasını karşılayacak bir nisbette artmamıştır.
Sovyet rejiminin karşılaştığı en büyük tehlikelerden biri, zirai verimin azlığıdır. Sovyetler Birliğinde tatbik edilen kolektif çiftçilik ancak Kremlln'in askeri ve İktisadi nüfuzu sayesinde tatbik edilebilmektedir. Merkezi İdarenin zayıflaman halinde Sovyet sistemi çökebilir. Yardım sadece Doğu Avrupa memleketleri içtn olduğa müddetçe, Sovyet Rusya gerekli hububata gözden çıkarabiliyordu. Lâkin Çinin arzet-tiği mesele o kadar muazzamdır ki mahdut Sovyet hububat stoklan Çin'de hiç bir tesir yapmadan eriyip gidebilir.
Bir avuç pirinç zamanenizin, en büyük sıyası ihtiraslarını altüst edebilir.
• Easi turope» dergisinden
Alenî teşekkür
Bır çok tedavilere rağmen şifa çaresi ameliyata lüzum gösteren ve bu a-mebyatin hayat boyunca hastaya üzüntü vereceğini söyleyen doktor ve profesörlerin. beyanları hilâl um tam bir teşhisle kıymetli annemizi kudretti elleriyle ameliyat yapıp kurtaran Haydarpaşa Numune hastanesi ikinci cerrahi şefi operatör sayın Salâhaddin AkeJe minnet ve şükranlarımıza arzederîz.
Onuı ailesi
KAŞIT RIZA
TİYATROSU
TEMSİLLERİ
Çarşamba: Arnavut koy
Çiçek Sinem samda Perjenü»; Büyükdere Beyaz Park'ta Cuma: Kadıköy Süreyya sînemaanda Pazartesi: Yeşilköy
Böne Park'La
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Tasan: Valen tin WiUiams Tercüme eden: VS-NÛ
Tefrika No. 10
Allalılık Hardbake’l yola getirdi. İhtiyar Frangızda türlü türlü hasletler vardı. Evvelâ neşe, sonra kibarımsı bir hal, sonra kompliman yapma hünı-ri, kJ buna, bayan müdire pek alışık değildi de, yelkenleri suya indiriverdi. Üstelik de hail ve tavrı itimat telkin ediyordu. Suallerini pek yerinde soruyor, haber almağa susamış gibi durmuyordu. Zaten, bu hasletlerinden dolayı, Paris matbuatındaki ahbapları, meşhur polis kafiyesi hakkında, «gazeteci olmak fırsatın: kaçırmış bir zat» derlerdi.
Fransız, banker Cranmore'ıın kartını gösterdikten eonra. matemli zevcin karısına dair malumat almak istediğini tekledi, bedbaht zevç kulüpteki bayanların dedikodularına bedel ol-
mamak için, bu işi biraz dar.a gürültüsüz yapmağı arzu ediyormuş. Müdire de bu mahremiyeti sağlayabilirmiş. Müşterek dosUarı. Lady HarTowdean, bunu temin etmiş imiş.
Fr an sızın tatlı sesi, hoş tavır vc hareketleri, bilhassa kontes Harrowdean'in tavsiyesi, müdireyi yumuşatmağa k&ri gelmişti Halbuki, kontesin tavsiye filân ettiği yok. Kulüp âzasının listesine bir göz attığı sırada, polis hafiyesl, bu ismi görmüş, akimda tutmuştu. Hulâsa, üç dakikalık bir muhavereden sonra, ihtiyar detektif, ihtiyar kâtibeyi fethetmiş bulundu.
Biraz konuşunca öğrendi ki, bayan Cannen’in bir gün evvel kulu be kaçta geldiğini tesbit etmek mümkün değildir. Kulüpte bulunduğunu beşle beş buçuk
arasında farketmişler. Bazı ü-yelfcr, onu yemek odasında görmüşler. Hal ve tavrında hiç bir gayritabiilUr yokmuş. Bayan Carmen, mektup almamış, kendisini telefonda aramamışlar hiç bir misafiri de gelmemiş.
Müdire, bu tafsilâtı, muhafız taburunda eskiden asker olan kapıcıdan elde etmiş İmiş. Kapıcı. fevkalâde itimada lâyıkmış.
Bayan Carmen’ni azıcık asabi olduğunu kendisine çay getiren genç kız farketmiş. Salonda oturduğu zaman, pek sakin olar. genç kadın, hesabı istedlğt sırada aceleci bir tavır takınmış. O zaman, servözie azıcık haşince konuşmuş.
Boulot:
— Şaşılacak şeydir, madam, —dedi.— Çünkü Carmen Cran-more, haşinlikle hiç İlgisi olm«-yan tatlı bir insan olarak ta nınıyor.
Müdire:
— öyleydi. —dedi— Ve esasen, birim servöz de, haşlıJlğıne hayret ettiği İçin, bu hali aklında kalmış. Hoş. bizim kızlar | böyle bir kulüpte çalıştıklarından, üyelerin Hu türlü kup-
I İsviçrelilerde: Kaleci Syuberı ve bek Nevry mükemmel oyun
' çıkarmışlardır.
Oyunun devamı müddetince bileşmektedir. O da. zirai Yugoslavyanın tek seçicisi Bre-(istihsalin arttırılması ve köy-zilyah Flavio Costa, daha sonra Kilerden son dirhem hububatı Brezilya takımı ile karşılaşacak sızdırmanın lüzumunu belirte-olan takımın oyun tarzını dik- rek, tasarruf, hep tasarruf tav-katle takip etmiştir. siye etmektedir.
rislne boyun lğnıck mecburiyetindedirler.
Boulot. dalgın dalgın söylendi:
— Acaba, bayan Carmen'de niçin böyle âni bir değişiklik ol muş?
Kâtibe, cevap verdi:
— Servöz Katle Carroll'a aynı •uali ben de sordum. Fakat. İş- j gal ettiği vazifeye nazaran pek zeki bir kız olan Katle, ta imi o edici bir cevap veremedi. Binaenaleyh düşünüyorum İd... Katle, bu sabah servisteydi, şu anda galiba yemek salon unda olacak. Kendisini belki bizzat istintak edersiniz.
Müdirenin kesik kesik ve nihayeti gelmez muhaveresiyle Fransız detektif pek ilgilenmedi. Son teklifi de beyhude gibiydi. Lâkin, sistemine daima sadık kalmak arzusunda olduğu İçin, şu cevabı verdi:
— Sizi pek fazla rahasız etmekten çekiniyorum.sayın bayan!
— Hayır efendim, katiyen.. Temin ederim. Sise faydalı olmak benim için zevktir.
' BouJol'nun manalı yüzüne paaslv bir bakışla baktı. Sonra , duvara asılı telefona yaklaştı.
yukarıkl serviste heyecan uyar -dıran emrini verdi.
Aradan bir kaç dakika geçmişti ki, genç kız, mahçup ve ürkek, kâtibenin odasına girdi.
Boulot, ötedenberi kani olduğu bir fikri, yine kendi kendine tekrarlıyordu:
(— Bir cıirmün etrafında ne ’ kadar çok ağlar gerili bulunur, bunları kunıldatanlar ne keşiflerde bulunurlar, aman Yarabbi. ne keşiflerde! Bayan Car-me'ln kalbine hançeri saplayan İnsan, bu dâvanın içinde, eskici Yahudi Rosa gibi, eczacı Ruddlck gibi şahsiyetleri atlıydı; şimdi de, bu genç kızın sakin hayatını allak bullak ediyor O da tıpkı eskici gibi. Kardeşi gibi, eczacı gibi ve öbürleri gibi çorbaya tuz oluyor.»
Kır saçlı başını salladı; ve İçini çekerek ten bu yüzü çilli ve heyecanlı kızcağıza baktı
Kız, küçük önlüğünü asabiyetle çekiştirip duruyordu
Boulot. evvelâ onun gözlerine dikkat etti. Şark âlemi ne garipmiş! Kadınların her tarafını gizlemişler de yaşmak altında güzlerini açık tutmuşlar. Hal-
•;(r-
DEVLET TİYATROSU OPERA Bölümü Temsilleri Bu akşam saat 23,30 da YALNIZ BtR AKSAM İÇİM Madame BUTTERFLY Oprrannı Ayhan ALNAK e/nayaesk.
28 wTir-, w çxı;-jnıba akyaanı Jılan-bul Üniversitesi terefme
Ot-AGAHÜSTÜ MVSAMHÎF. KOXS£R (Senfoni) — SoÖcUcr — ve KOMO PALYAÇO (U NEODA BOLİ) Zol Vtahapoulou taralından
33 ve 30 Haziran akü-nları SON ÎKİ TEMSİL
MADAME BU 11EHFLY
Operasında
ZOİ VLAHAPOULOU


buki bir İnsanın gözleri açık olunca, her tarafı açık olur.
Kaüe’nln gözleri İhtiyarın boşuna gitti.
Btmlar, samimi gnr.jprrii; re bir zekâyı, canlılığı meydana vuruyorlardı. Settik ırka ait hususiyetleri arzedıyorlardı.
Detektif, söze başladı:
— Müdirenizin bana haber verdiğine göre, siz. polise ibadette bulunmuşsunuz. İfadenizin mühim olduğuna eminim. Fakat, size bir sual de ben soracağım; Sizce, beyan Carmen. kulüpten, acaba niçin o kadar acele ile çıktı?
Katle, Fransıza korku ile baktı. Ancak İşitilebilir bir sesle:
— Vallahi bu hususta bir şey söyliycmlyeceğim. — dedi
— Belki de karşılaşmak istemediği bir bayan içeri girmiştir?
Kaile, emniyetle:
— Yok, hayır, efendim. — diye cevap verdi. — Üye bayanlar, o satte pek bulunmazlar.
— Belki biri girmiş ve...
— Hayır, efendim, katiyen!.. Yemek salonunda serviste bulunan Vloiet de, ben de. bayac. Carmen’e bakıyorduk. Hiç oır
üye bayan kemlisi İle alâkadar değildL O da başkalarıyla alâkadar olmuyordu.
— Siz, bayan Carmen *- baktığınızı söylüyorsunuz, ıııçifl baktınız, küçüğüm?
Katıe. biraz şaşırarak gözleri-m indirdi; mahçubane cevap rerdl:
—Şey, efendim... Pek güzel kadındı da... Pek zarifti de, efendim. Kulübe geldiği zamlı a bütün kızlar hep ona bakardı
Boulot. gülümsedi: Fransızca olarak:
—Pek mâkul bir sebep, — dedi.
— Anlıyamadun. efendim?
Kabe'nin gözleri, detektife hayrette çevrilmişti. Detektif:
— Bakmanızın sebebini çok iyi anladığımı söyledim. — dedi. — Ve sonra, tekrar mevzua girdi:
— Pekâlâ, kızım, mademki kendisine dikkatle bakıyormuş-sunuz, salona gırüıcc- baya.ı Carmeıı'ln pe yaptığını tamamı ı^mamma bana soyliyebilir misiniz? Dün öğleden sonra çayını nasıl ısmarladı? Hesabını istedikten «Mira kulüpten nasıl (Arkası irtI
J
Romatizmaya karşı nihayet katî bir ilâç bulunuyor mu?
Amerikanın Uzak Doğu politikası
Bol miktarda Kortizon tedariki için Afrikada(Strophantus sarmantosus) denilen nebat aranıyor
V aşin gtondaki toplantılarda varılan kararlar
iki OsveçiıB doktor da ucuz t@d@vö ş@kOB bulduğunu bildiriyor
Afrikada araştırma
Fmnsı?. Fen Akademisi âzasından Prof. Chevalier, Afrika -ya giderek: bu hususta ar&ştır-malnrdn bulunmuştur. Bu zat giderken demiştir kİ t
İki İsveçli doktorun tetkikleri
Kortizonun bol miktarda teminine intizarca İsveçli iki doktor romatizma İçin yeni bir tedavi şekil bulmuşlardır. Go-thenburg hastanesi doktorlarından LreiB ve Wassen böbrek za rmdaki bir hormonun vc lasid ascorbiqTie) in bitlikte vücuda şmnga edilmesinin çok müessir neticeler verdiğini ilân etnrtş-lerdh-. Evvelâ adaleler arasına 5 miligram iDesovcortlcostero-ne), bunu mütaalnp damara bir gram aseorblque şırınga edill-yor. Doktorlara göre beş dakika sonra ağrılar kesilmeğe başlıyor, 15 - 30 dakika sonra tamamen geçiyor, hasta hareket etmeğe muktedir oluyor. 15 seneden beri romatizmadan mustarip olan bir hasta, Mk tedaviden sonra, kollarını bacaklarım serbesçe hareket ettirmeğe muktedir olmuştur.
Damara şirinea edilen askı ascorblque (C) vitamininin fenni ismidir. Bu vitamin ucuz fkatle her tarafta satılıyor. Böbrek zarından alınacak hormonun da ucuza malolduğu görülmüştür. Bu sebeple tecrübeler tanı m uvaffatayetJe neticelenirse bu ilâçtan herkes istifade e-debilecekür.
Can Ateflfc
Yazıda bahsi çeçen Dörtlü grup: Perihan Süzeri. Zehra BU ir. Suzan Güven
Bir ziyafet münasebetile.»
Türk musikisi sanatkârları
durumlarından şikâyetçi...
inesi, insanların yaşayış tara mm a tirmalılaT-m artmasına
sebeb olmaktadır. Bu sebeple romatizma İle mücadele İçin e-«aslı bir çalışma vardır, Bu çalışma bilhassa Amerfirada çok hararetlidir. Amerikan doktorları ve kimyagerleri î«9 Kenesinde yaptıkları araştırmalar neticesinde nihayet kortizonu bulmnşl&r. bu ilâçla tedavi edilen romatizmalıların az zaman zarfında iyileştiklerini, ağrıların kesildiğini, serbesçe yürüye-blldlklerlnll görmüşlerdir.
Kortizon çok müessir olmakla beraber ortada iki büyük mahzur vardır. Bunlardan birincisi, bu ilâcın istihsalinin çok güç olması. İkincisi fazla sarfiyata lüzum göstermesidir.
Kortizon, sığırların böbreklerinin zarlara üstündeki bir bezden almıyor. Bu iş çok karışık, külfetli ve masraflıdır. Bu yüzden İlâç ancak tecrübe İçin kullanılıyor, piyasaya henüz çıkmamıştır. Bir romatizmalıyı tedavi etmek için lâzım gelen kortizon binlerce sığır böbreğine ihtiyaç gösteriyor ki bu, kolay bir iş değildir
İlâcın diğer bazı hastalıklarda da müessir olacağı anlaşılıyor. Bu sebeple bol miktarda kortizon temini vc tecrübeler yapılması lâzımdır. Bol kortizon temin! İse bu ilâcın ancak suni türel te tedarikiyle kabildir Bu sebeple kortizonun sığır böbrek zan yerine bazı nebatlardan istihsaline çalışılıyor. Bu nebatlar bilhassa Afrikada varmış.
Cankurtarma
merkezi
Son Rus notası
Bir aya kadar faaliyete geçebilecek
İran, dış işleri müdahaleyi reddetti
Sağlık Bakanlığının belediyeden satın aldığı eski Beyoğlu hastanesinin bir kısmının âcil vakalar için cankurtarma ve kan verme İstasyonu hâline getirilmesi kararl aştırılmış ti-
Belediye de şehrin istifade edeceğin! düşünerek bu yeni merkezin kuruluşuna 5Ö bin lira yardımla İştirake karar ver iniştir.
Belediye dün sağlık müdürlüğüne bir tezkere göndererek bu paranın tatenildifcî zaman ah-nAbUeceğinl bildirmiştir.
Diğer taraftan sağlık müdürlüğü. gereken tamir ve tadilâtı için dün binanın keşfini yaptırmıştır. İcabetten formaliteler ve teferruat süratle tamamlanacak ve yeni merkez bir ay içinde faaliyete geçebilecektir.
Han ve apartıman kapılarını işgal eden satıcılar
Kalabalık caddelerin üzerinde bulunan han ve apartunan kapılan küçük esnaf ve satıcılar tarafından işgal edilmiştir. Gelip geçenlere güçlük verdiği kadar yangın vukuunda korun ul-ma ve kurtarma işlerine mani olan ve ayni zamanda umumi manzarayı bozan bu hale mani olunmasına karar verilmişti.
Vaşinglon 25 t A A. i — Sanıldığına göre, 12 saaten fazla bir zamandan beri Dışişleri Bakanlığı ile Blair House'da Vaşing-tondaki askerî ve siyasi idarecilerin İştirakiyle yapılan toplantıdan sonra Birleşik Amerikanın Uzak Doğudaki dış siyaseti kati olarak taayyün edecektir. Bu siyaset, dünyanın bu bölgesi için bir nevi Tnnnıın doktrini teşkil edebilir. Şimdiye kadar Uzak Doğu İçin. Avru-pada Elsenhauver'ln beyanatı ile .veya Orta Doğuda Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu masası eski şefi Lîoyd Handersonun beyanatı İle taayyün eden siyeset gibi, muayyen bir siyaset yürütülmem İştir. Bu siyaset Vaşing-tonda vahim nin ra İr vasıflandırılan Kare hâdiselerinin ışığı altında tesbit edilecektir Bu siyaset:
1 — Korelilerin mütecavize karşı kendilerini müdafaada gösterecekleri İsteğiyle mütenasip olarak Güney Koreye harb malzemesi gönderilmesin!,
2 — Aleoutienne adalarından Endonezyaya kadar Uzak Doğu ve Güney Asyada trahman bii-tlin Amerikan üslerinin İdame ve takviyesini,
3l— Formozanın müdafaa sistemine ithalini — âcil
Çan Kay Şek'e değil, Formoza-lüara yapılacaktır. _
4 — Asyada komünist şuana tehlikesinin mevcud olduğu her yerde iktisadi ve askeri mukavemet dttnınnınnn ihdasını ve aynı zamanda bazı Asya devletleri ve bilhassa Hindistan tarafından takib edilen ( taraf-sıriık» siyasetinin takbihini, derpiş etmektedir.
Bu, Asya için yeni bir doktrin teşkil etmektedir.
Bu yeni doktrin, General O-rnar Bradley İle Lemis Johnso-nun General Mac Arthur İle birlikte çizdikler! ve Başkan Trumana takdim edecekleri raporda bildirecekleri hareket hattını olduğu gibi Fostcr Dul-Jes'un SeuJ'de yaptığı son se- ] yuhaLte edindiği intibaları da aşacaktır. Bu doktrin askerlerin ve Kongrenin Vaştngtonda-1 kİ İyi haber alan çevrelerde*! kanaate göre. Hurlar veya Çinliler tarafından gelecek Mr tahrik hariç, muhasamata kadar potürsn emelidir. Olsa olsa softuk harb tâbirinin sivori ve askeri hatiplerin lügatinden silinmiş göründüğü bir ramanda soğuk harbin şiddetlenmesine . bütün memleketlerde komünist aleyhtarı mücadelenin artmasına şa-hid olunabilir. Fakat radyo tef-sircılerinin hemen hemen has* mane sözleri Kuzey Korelilerin taarruriarlyle meydana gelen infialin hnduUsmn aşmaktadır,
Buradaki kanate güre. Kuzey Koreliler Moskovanm talebi û-zerine harekete geçmişlerdir.
Seulte yapılacak Amerikan yardımı ancak ■sekiz gün İçinde fiilen baçİTyacâktrr. Zaten birkaç saat evvel bu mesele hakkında alınan karar henüz meçhul olmakla beraber, bu yardımın silâh ve mühimmattan başka şeye inhisar etinlyet-efti sanılmaktadır.
Muhakkak olan bir şey varsa o da, Güney Kore’ye yapılacak yardım Korelilerin gösterecekleri faaliyete bağlı olacaktır. A-snerlkaJılar, Çine yardımda uğradıktan fiyaskonun tekrarını İstememektedirler.
Öte yandan bazı Uzak Doğu meseleleri mütehassıslarının kanaatine göre, Güney Kore kuvvetleri. malzeme ve silâhla teçhiz edi İseler bile, kuzeylilerin yapacak lan biryük çapta bir taarruza mukavemet edemıyecek-lerdlr.
Bu şahsiyetlerin kanaatine göre, yalnız Amerikan kuvvetlerinin müdahalesi d urumu kurtarabilir. Fakat askeri ve sivil makamların böyle Mt tehlikeyi göze alacakları çok şüphelidir.
Muallâ Gökçay, Can Akşit, Perihan Sözeri, Suzan Güven «Sanat hayatında i; kalmazsa ne yapacaksınız?» sualine cevap veriyorlar! — Müzeyyen Senar’ın alın yazısı — Zehra Bi-— Mühim bir dert.
İzmir (Akşam) — Türk cgl-j tim derneği tamir merkezlnlnı yıllık kongresi toplanmış, derneğin yeni çalışması istikameti hakkında kararlar almıştır.1
Dernek İzmir de 2S0 öğrenci İçin yatılı yurt işletmektedir. Bu yurdda çocuklarını barındıran öğrenci velîleri, intizam ve idaredeki disiplin ve İhtimam-
dan çok memnundurlar. Yukarıdaki resim, kongrede bulunan dornek üyelerini gontermekte-
Florya plajında yeni kabineler inşası
Florya plajının eldeki plân mucibince her yıl tevsi edilmesi
İstanbul Türit musikisi yüksek sanatkârları cemiyeti tarafından cumartesi günü Çiflik parkında bir öğle verildi. Cemiyetin bütün 1 arını bir dirileşme
yapmak ürere toplamak gayesi tu istihdaf eden bu ben de, gazeteci olarak dsvuUi iri im.
-Cerrüyel bilhassa son yıl içinde biç bir faaliyet ğösterîmi-yanmış... Bu durgunluk, azanın İdare heyetine ademî iti* I mahradan heri geliyormuş— (Oturulur açıkça konuşulur, dertler deşilir ve ortaya dökülürse anaların mı idare heyetime itimatsızlığından yoksa İdare heyetinin mİ âzadan beklediğini bulamaması yüzünden cemiyetin faaliyet gösteremez duruma düştüğü anlaşılır ve ne gibi tedbirler almak icap ettiğini kararlaştırmak imkıln dahiline girermiş... idare heyeti başkam kemani Necati Tokyay:
•— Başka bîr çıkar yed yoktur; kongreyi fevkalâde bir toplantıya davet edip yem Lir seçim yapılması artık kaçınılmaz bir zaruret halindedir. Çünkü bu itimatsızlık havası İçinde idare heyeti, istifayı ve yerine yenisinin seçümıisinl karar1 aştırmış bulunmaktayız.» tüyerek ziyafet yediyle tertiplenen toptanımın gayesini kısaca anlatıyor.
Gördüklerim ve dinlediklerim
Ziyafetin bu ciddi tarafına büâhıre dönmek üzere şimdi size gördüklerimi ve dinlediklerimi nakledeyim.
Küçük çiflik parkının gazino kısmı kapısından içeriye girerken 150 - 200 kişilik bir sofra hazırladığını, ziyafete gelen sanaUcür âzalann da havuz etrafında gruplaşarak oturduklarını görüyorum..- Tavla, iskambil oynıyanlar, nargilelerini lokurtbıtanlar, mesleki hasbıhalde bulunanlar ilh.„
Bu arada Zehra bilir, Perihan Sözeri. Can Akşit. Suzan Güvenden müteşekkil bir dörtlü grupun hararetli hararetli l onuştuklan da gözümden kaçmıyor. Erkek meslekdaşlann-dan ayrı oturan kadın sanatkârlar grup una sokularak.
— Hayır ola? diyorum, ne hararetli konuşma?..
Perihan Sözeri:
— Mesleki merakınızı şahlandırdık? diye soruyor.
Cevap vermeme vakit kalmadan Zehra Bilir ilâve cdiyos:
— Dört kadın bir »raya gelir de ne konuşur? Dedikodu yapıyoruz.
— Aranızda bulunup dedlko-dularınıra kulak vermeği çok
Yukarıda: Müzeyyen Senar. ziyafette Zehra Bilir ile Imrşıhkh bira içiyor. Altta: Muallâ Gökçay elinde yelpaze, ebelik teki isabetli görüşlerini Zehra Bffîr'e anlatıyor
Ne iş yapacaklar?
Tam bu sırada bir de ne göreyim kİ bLzım foto Ahmet Tuna çıt çıt resim çekiyor.
— Eh! dedim. Artık iş ciddiyet kesbetti. Elde resim de mevcut olduğuna göre bugüuü yazmak bir vazife haline geldL
Suzan Güven, merakla soruyor:
— Dedikodularımızdan bir şey duymadınız kİ— v »zar aksınız?
— Dedikodu faslı size alt. Asıl ya» bundan sonra banlıyor.
Bu defa Can Akşit meraklanıyor:
— Demek ille yazacaksınız? Amma nc yazacaksınız!
— Zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtınıza... Meselâ sizin. şu sanat hayatınızda iş kalmayınca ne yapacağınızı öğrenmek isterdim?
— A... A... Bunu mu merak ediyorsunuz?
— Merak edilmiyecek gibi
— Ben de kurul ayıcısı olurum...
Zehra Bilir, solmadan cevap verdi:
— Ben de onların gidecekleri evin hanımı olurum.
— PeJcl ıınuııa, dördünüzü de bir eve alacak babayiğit ueıc-de?
— Doğru un... diyerek biribir-lerhıe bakışırlar ve gülüşü eterken Perihan Sözeri:
— Haberiniz var mı? diye sordu:
— Neden?
— Zehra hanım evleniyor. Kağıttan askıya çıktı,
Zehra Biliri tebrik etlim.
— Doğru mu?
— Tabii doğru...
_ üç dört sene evvel sizinle yaptığım bir mülakatta >*ana, ancak temiz giyinen, esmer, uzunca boylu erkekle evl(=:ı£bi-Iccğinizi söylem iştiniz. Şu halde müstakbel zevciniz böyle biridir,
Bu
— Tamamile...
— Şimdiden saadetler tim. Düğün ne zaman?
— Kâğıtların askıdan inmesini bekliyoruz.
— Düğünü nerede yapacak, bal ayım nerede geçirecek-iniz?
— Düğünü îstanbulda. bal ayını da vapurda...
— Yolculuk nereye?
— Şöyle bir Amerika -eteri yapmağı düşünüyor uz.
— Demek kl artık evin tein hanımı olacaksınız?
— Kararım budur. Müstak-
— Ben de bulaşıkları yıka* I bel eşim de zaten çalışmama
nm- razı olmuyor.
— Perihan hanım ya siz? ' «Arkası ) nci sahifedt)
değil ki...
— Soyllyeylm öyleyse... Altçılık yaparım—
— İyi yemek pişirir misiniz?
— Hem de en âlâsını...
Diğerleri ne yapacaklar?
Zehra Bilir de, Perihan Sezeri de, Suzan Güven de bizi dinliyorlardı. Sırayı takip ederek Suzan Güven'e soruyorum:
— Ya «te?
itle-

SahLfe 6
akşam
27 Haziran 1950
Judy Garland boğazını kesmeğe neden kalkıştı?
Sebebi bir türlü anlaşılamayan bu hâdisenin sinir buhranı neticesi olması muhtemeldir
Judy Garland
Birkaç gün evvel Hollivuttan gelen bir telgraf tanınmış fitim yıldızı Judy Garland'm boğazını kesmeğe kalkıştığını, etraftan yetişenler tarafından hastaneye kaldırıldığını bildiriyordu. Artistin hayatı tehlikede değildir, Fakat kendisini bu harekete sevkeden sebebin ne olduğu henüz anlaşılamamıştır.
Judy 1924 senesinde iMinesn-tal vilâyetinin Grand Rapids şehrinde doğmuştur. Şimdi 26 yaşında olan bu genç kadın güzelliği, sevimliliği, uysallığı ile meşhurdur. Gürültülü hayattan hoşlanmaz, sükûneti tercih fide r,
Artist pek genç yaşta sahneye çıkmıştır. Sahnede muvaffak olunca filim çevirmeğe davet edilmiş, yapılan tecrübeler İyi netice verince kendisiyle mukavele yapılmıştır. Artist yedi seneden beri durmadan filim çeviriyor.
Judy'nin sesi çok güzeldir. Artist uzun müddet müzik dersi aldığından iyi musiki uilir. Aynı zamanda dansı da pek meşhurdur. Siyah gözlü, kestane rengi saçlı olan Judy. dalma mütebessimdlr. Vücudu ince ve zariftir. Boyu 1,53, ağırlığı 44 kilodur.
Judy evvelce Dave Rose adında bir bestekârla evlenmişti. Bu izdivaç uzun sürmesi, ayrıldılar. Artist bir nıiıddet sonra filim direktörlerinden Vlncente MLnelll ile evlendi. Bu izdivaçta pek mesud olduğu söylenirdi.
Judy'yi meyuslyete sevkeden sebebin ne olduğunu kimse bilmemektedir. Bunun bir sinir buhranı olması çok muhtemeldir.
Bir Türk filim yıldızı
Sinema mecmualarının bildirdiğine göre Douglas Foir-banks'ın oğlu tarafından ts-tanbulda keşfedilen ve fevkalâde güzel oian Viviane Mallah adında bir Türk kızı yakında Hoilyıvood'da bir filim çevirecektir. Filimde Belty Grable ve Dan Dailey de rol alacalılardır.
Jean Murat
"Yeniden fitim çevirecek, fakat bu defa baba ıolü yapacak
Tanınmış filim yıldızı Deanna Durbin şimdi Fransadadır. Artistin Fransa'da uzunca bir müddet kalacağı ve ekim ayında filim artisti Charles David ile evleneceği söyleniyor. Deanna şimdiye kadar iki defa evlenmiştir. İlk kocası filim müdürlerinden Vaııgh Paul ldi-Bu izdivaç üç buçuk sene sürdü. ayrıldılar.
Deanna 1945 te gene filim müdürlerinden Felix Jackson ile evlendi. Kocası kendisinden 20 yaş büyüktü. Artist şimdi bundan da ayrılmıştır. Evleneceği Charles David de pek genç değil, 40 yaşındadır. Artist bir Fransız gazetecisine şunları söy-m iştir:
— Fransa'yı çok severim, buranın hayatı çek hoşuma gidiyor. Fransada mümkün olduğu kadar çok kalmak İstiyorum. Esasen Fransızca dersi de almağa başladım. Fransızcayı ilerletmek niyetindeyim.
Alice Faye
Filim çevımeği şimdilik düşünmüyor
Memleketimizde ilk sözlü filim olarak «Aşk geceleri» gösterilmişti. Parlste Marie Bell ve Jean Murat tarafından çevrilen bu filim büyük rağbet görmüş, çok beğenilmişti. «Aşk geceleri» nde baş kadın rolünü yapan Marie Bell dalıa evvel Charles Boyer İle birlikte İs-tanbula gelerek muhtelif temsiller verdiği için halkımız tarafından tanınmıştı. Jean Murat onun kadar bilinmiyordu. Sessiz filim zamanında gösteri-
len bir kaç filmi pek dikkat! çekememiştl. Bu sebeple «Aşk geceleri» nde gösterdiği muvaffakiyet büyük alâka uyandırdı.
Artistin bundan sonra bir kaç filmi daha gösterildi, hepsi beğenildi. Fakat uzun müddetten beri Jean Murat'dan bahsedilmiyordu. Yaşı epeyce ilerlemiş olduğundan İllim çevirmeği bıraktığından bahsedenler bile vardı. Paristen gelen haberlere göre artist yakında Rom ada bir nüm çevirecektir. Fakat bu
Linda Darnel ve vizon manto
Artist vizon mantoyu neden sevmez?
Tanınmış filini yıldızı Linda Darnel yakında bir piyeste rol aiacak ve sahneye çıkacaktır. Artist iptida vilâyet tiyatrolarında oynamak, muvaffak olursa Nevyork'ta sahneye çıkmak niyetindedir.
Linda'nın garip bir hususiyeti vardır. Artist vizon mantoyu hiç sevmez. Halbuki yer yüzünde mevcut fevkalâde güzel üç vizon mantodan biri Llnda’nındır. Diğerleri Vindsör Düşesinin. Ağa Han’ın karısı-nındır Linda’nın vizon mantoyu sevmemesine sebep bu mantonun kokuşunıAı kendisini aksırtması İmiş. Artist bu yüzden tavşan derisinden sade mantoları tercih ediyormuş.
DEANNA DURBİN
Fransa’da Fransızca ders alıyor
Denna Durbin
İki büyük filim
Quo Vadis ve Odyssee filme çekilecek
Hollywood'da iki büyük filim İçin hazırlık yapılıyor, mimlerden biri (Quo Vadisidir. Bu filimde boş rolü Robert Taylor yapacaktır. Artistin yakında Amerikaya dönmesi bekleniyor.
ikinci büyük filim (Odyssöe) olacaktır. Bu filimde Pendlope rolünü yapması İçin Greta Garbo ile görüşülüyor.
defa genç adam değil, baba rolü yapacaktır.
Jean Murat 1888 de Perrlgeux şehrinde doğmuştur. İyi tahsil görmüş, sporcu bir adamdır. İ-yl Pfizer, iyi ata biner, iyi otomobil ve tayyare kullanır. Birinci dünya harbinde pilottu. Şimdi 62 yaşında olan artist az çalışmakta, vaktini daha ziyade okumakla geçirmektedir.
On sene evvel en gözde artist olan Aalice Fayc filim çevirmeği bırakmış gibidir, şimdi ev işleriyle meşgul oluyor, Artistin yerini kocası Phll Harrls almıştır.
Phll çevirdiği İlk filimde çok muvaffak olmuştur. Bir gazeteci (Alice» « bundan sonra
Mae West büyük bir gazino açıyor
Oynanacak revüleri kendisi yazacak baş rolü de kendisi yapacak
Yirmi sene evvel sinema â-lemlnin en gözde simalarından biri Mae West idi. MolUvutun en fazla {seksapeli i olan bu artistin çevirdiği filimler yük rağbet görüyordu, bu filimlerin senaryosunu kendisi hazırlıyor, rejisörlüğünü kendisi yapıyor, filmi kendisi çeviriyordu Filimlerln mevzuları başkalarına hiç benzemezdi, hemen hepsinde hafifmeşrep bir kadın bulunur, bu kadının yaşayışı tasvir edilirdi.
Bu bakımdan Mae West‘in ii-Ilmlerlne itiraz edenler ve bunları ahlâka mugayir görenler vardı. Fakat ekseriyet bu fikirde değildi. Bu sebeple fillmlrrin gösterilmesi yasak edilemiyordu.
Mae şimdi 58 yaşındadır. Hayatının gençlik çağlarını pek gürültülü bir şekilde geçirmiştir. Bir zamanlar sahne artisti olmuş, sonra tiyatro piyesleri yazmış, fakat açık saçık görülen bu piyeslerin oynanması yasak edildiği gibi Mae West de tevkif edilmiş, aylarca hapishanede kalmıştır.
Bu macera kendisi İçin ders olmuştur. O tarihten sonra yazdığı piyesler, hukuk: bakımdan takibata mevdar. verecek çekil-de değildi, Halk bu piyesleri beğendi, artist bir hayli para kazandı.
Mae 35 yaşını geçtikten sonra
Alice Fa ye
hiç bir filim çevirip çevlrmiye-ceğinl sormuştur. Alice şu cevabı vermiştir:
— Bu sualinize cevabım şudur: Şimdiki halde filim çevirmeği düşünmüyorum. Ve hayatımda bir değişiklik olmadıkça bu böyle devam edecektir. Bugünkü vaziyetimden pek memnunum.
filim çevirmeğe başladı O zamanlar filim artistlerinin son derece zayıf olması şarttı. Hal-buti Mae etil, kanlı canlı bir kadındı. Filim şirketlerinin tahmini hilâfına olarak halk bu yeni tip kadını beğendi. Mae-nin filimler! büyük rağbet görmeğe başladı, Artist durmadan filim çeviriyordu.
Bu rağbet İkine! Dünya Harbine kadar devam etti. Hart» başlayınca Mae bir kenara çekildi. Üç sene evvel yenicim bir filim çevirdi, fakat bu filim eski rağbeti göremedi.
Mae West. tutumlu bir kadındır. Parasını İsraf etmemiş, kârlı İşlere yatırmıştır. Hclll-vutta büyük bir apar t imanı, bir emaye eşya fabrikası, birçok emlâk! vardır. Bundan basrca. birçok işlerde alâkası bulunmaktadır. Bu sebeple işten çekilerek rahat etmesi pekâlâ mümkündür Fakat o. hareketli bir hayata alışmıştır. Bir Kenara çekilmek aklından geçmez. Bunun için (Nevada» vilâyetinde (Las Vegası ta büyük bir gazino açmağa karar vermiştir. Bu gazinonun hem müdürü., hem baş artisti olacaktır. OyV nanacak revüleri kendisi yanacak, yanma Icab eden sana't-fcârlan alacaktır.
Bu teşebbüs Amerikadat alâka uyandırmıştır. Mae'nirr gazinosunun çok rağbet göreceği tahmin ediliyor.
Atom devri
Cecil B. de Mille’in yeni filmi
Şimdiye kadar ekseriya İncilden mülhem olan muhteşem 111 imler yapan meşhur sahne vazıı Ceeil B, de Mille şimdi birden bire modern filim çevirmeğe karar vermiştir. Artistin yalanda «Atom devri» adlı bir filim çevireceğini bildiriyor.
Filmin mevzuu henüz bilinmemekle beraber bunda Atomun gelişmesinin insanların hayatında yapacağı değişikliğin canlandırılacağı zannediliyor.
AKSAM
Sahi te 7
27 Haziran 1950
£ ilk aşk busesT^
listadlar
Mahkeme Koridorlarında
Bir ziyafet münasebetle
konuşuyor
rastladı. Çiala kendisiyle yaşıt güzel bir kızcağızdı. İri siyalı gözleri ağlamaktan tasarmış. 5CVim.ll çehresi solmuştu.
— Nen rar, niçin ağlıyordun Çlata, diye sordu.
Kızcağız;
— Annem çok hastadır. İki gecedir gözlerime hiç uyku girmedi. Belediye doktoru bu sabah gelip onu muayene ettikten sonra bir reçete yazıp bıraktı. Reçeteyi eczaneye götürdüm. Fakat İlaçlan parasız vermiyorlar. Zavallı anneciğim ölürse ben dc yoşıyamam, Halim nice alacak Juanito? diye inledi
Juanlto, avucunda tuttuğu on ‘frangı genç kıza uzatarak:
— Al şu parayı Çin taJ Bu parayı biraz, evvel uyurken bir melek avucunum İçine koydu. rett bu para Ut annenin ilâç-
İspanyanuı Sevil şehrinde 15 yaşında taanlto namında fakir bir çoeıık yaşıyordu. Bunu tanıyanlar. pek azdt Babası ve annesi küçük y»ş«* iken Sidiklerinden hayatını kazanmak için çalışmağa mecburdu. Ekseri gecelerin! ya.açık yerlerde veyahut doğup büyüdüğü mahallenin bir alarmda geçiriyordu. Çocuğun geçinmek için yaptığı içler arasında en kârlısı tiyatro kapılarında program satmaktı.
Juantto kılığının ve kıyafetinin perişan ve yırtık olmasına rağmen zekî sözlü, dişleri fildişi gibi bembeyaz, çehre hatları muntazam, çok .güzel .bir çocuktu. Yegâne- eğlencesi. boğa j’ii^}çrini-,^^rei»ekteu 1-baretll JUanhc JP&ra3jra aJİİe-sinln sabahında neşesiz re asık bir çehre ite uyandı. Çünkü u hafta Hıristiyanların matem günlen dotajnsiyle tiyatro kapa- ( iarau al diyerek parayı h olduğu tetn program salama-mıştı. Cebinde bes parası yoklu. I Paskalya günü yapılacak büyük çocuk boğa güreşlerin» gide®»-yeceğinl düşünerek üzülüyordu. |
Juantto, uyandığı saman geceyi geçirmiş olduğu ahırda el- | blselerlne ve başına yapışmış j olan samanları silkerek dtşan, fırladı ve bermutad duasını yap | lık tan sonra içeriye girmek için bir fırsat bulmak ümidiyle bc-l ta güreşlerinin yapılacağı ye-l re doğru yürümeğe baştadx Dört saat kapıda durup bekle- | dİ. sonunda boş Ur mide ile | beklemekten yoratarak meyda-1 teşekküre gitti. Sırtına na doğru yürüdü. Meydana gcİT beyaz bir elbise giymiş d İği zaman biraz dinlenmek I-1 franktan artakalmış olan yir-çin kilisenin kapısında oturdu. 1 mİ santim De iki kırmızı gül sa-
«Ujmyaa. açlığım duyuıa?" a-' ün olarak siyah saçlarına ULş-tasözünü hatırlıyân zavallı ço- tirmlşt!. euk, mermerin «zerine uzanarak derin bir uykuya dakh. Ju- sat ve bahtiyar Koüe»I* vererek anlto uykuda iken yanından portakal bahçelerinde geuueğe seyyah re ağteb! ihtimal kan m
koca olan genç bir çift geçti Erkek yanındaki kadına döndü ve Jtıanfto’ytr göstererek:
— He kadar da güzel çocuk. Baksana, sadaka bekhyormuş gibi sağ eli açık duruyor, dedi.
Kadın eoeuöa baktıktan sonra
yanındaki erkeğe:
— Bu zavallıya yapacağın en büyük sürpriz avucuna bîr gümüş para koymaktır. Uyandığı zaman parayı bulunca tambüir -ne kadar sevinecek, dedi.
Erkek para çantasını açtı. İ-ç inden trümûş on frank çıkararak çocuğu uyandırın aksızın a-vurunıın içine koyduktan sonra renkaslyte uzaklaştı.
Çiata. bu beklenmedik yardımdan o kadar heyecanlandı ta ark «dağın» teşekkür etmeden. eczaneye koştu.
Meğer -Juanito'nun bu kadar [ çok s e v d 1 ğ i boğa güreştevlne gitmemesi mukaddermiş. Fakat bu dün-1 yada maddi eğlencelerden başka manevi eğlenceler de vardır. çiata’nm annesi içtiği İlâçlarla. iyileşil. Genç kız, iki güû sonra bu âlicenap ve eski arkadaşına bu yardımından dolayı
on
Akşam vakti iki arkadaş ifle-
Juanjto uyumağa, ve rûy? göü-uıcğe devam ediyordu. Beyazlar giyinmiş, altm saçlı bir meletin yanına geldiğin! ve tatlı bir sesle kendisine hitap ederek:
— Juanito, sen sabah akşam hiçbir vakit duanı anırtmadın. Ben de seni mükâfatlandırmak istiyorum. Üzülme, boğa güreşlerine gideceksin, dediğini rüyasında gördü, çocuk bu rüyadan o kadar serindi ö. birdenbire uyandı, gerindi, elleriyle yorgun gözlerini uğuş-' tıırurteıı avucunuz, içinden şırak diye gümüş on franklık yere düştü. Sevinçle eğilerek parayı adı. Dernek gördüğü rüya hakikatti. Beyaz elbiseli melek kendisini nida ima maştı. ^-vinçle yerinden fırladı ve caddede koşmağa başladı. Yolda koşarken. kûçüklûğündenberi tanı-', dığı ye çok sevdiği çiata'ya
Çrvîrcn: A. HİLÂLİ
(Baş tarafı 4 ünce sahifede) Bu kadar yorgunluktan sonra bir gün Sunyere gidip de bir deniz havası alayım ve bir kul-basLı yiyeyun, dedim. Yemek yediğim dükkânda 3 aylığına 20 mecidiye verip bir ev tuttum ve yerleştim. İşte 3 aylığına geldiğim bu semtte tam 59 senedir oturuyorum. Burada çok para ve şöhret kazandım. Yalılar aldım. Fakat yangında hepsi gitti.
Sıhhatini nasıl muhafaza etti
— Sıhhatinizi nasıl muhafaza elliniz?
— ömrümde hiç sigara İçmedim. Alkol de kullanmadım. O derece kullanmadım ki Bağdaştaki büyük kolera zamanında bir arkadaşımın Fransadan getirerek tazım olur diye bana verdiği bir şişe konyaktan bir sabah midemin bulantısı üzerine biraz çaya karıştırıp içeyim dedim. Midem kabul etmedi. Şlşcsfyle suya attım. Çapkınlık da etmedim. M senedir üstüme güneş de doğmamıştır. Her sabah güneşten bir saat evvel kalkarım. Tatlı bir kahve içerim ve pencereyi açar temiz hava alının. Abdest alırken bol su kullanırım. Yaz kış evimin pencereleri açıktır. Sabahları süt ekmek ve biraz peynirle kahvaltı yaparım, öğleleri de aynı şeylerle birlikte biraz sebze ve reçel gibi tatlı .şeyler yerim. Akşamlan da gene süt ve ekmek yerim. Bir senede yüz gün onıç tutarım. Her pazartesi ve perşembe günleri oruçluyum.-dor. Ramazanları da tutarım.
— Sıhba Mnivrinn şikâyetiniz var mı?
— Çok şükür yok. Yalnız gözlerim zayıfladı. Teşhis yok. öyle tansiyondan filân, şikâyetçi değilim.
— Hâlâ doktorluk yapıyor musunuz*
— Gözlerim iyi görmediği İçin bir senedir bıraktım. Fakat bazı hastalar geliyor ve bakmam için ısrar ediyorlar. Muayeneden sonra reçete yazıyorum ve çocuklara gösterip okutuyorum. Doğru yazmışsam hastaya veriyorum.
Çok yaşamak için ne yapmalı?
— Çok yaşamak için ne yapmalı?
— Evvelâ her şeyde İfrattan çekinme] L Kalbı de zorimnama-Iı ve oha mümkün, olduğu kadar istirahatta bulundurmalı. Hırs, tamah ve hiddet de ömrü kısaltır. Sonra çok yemekten çekinmeli ve gezip dolaşmayı ihmal etmemeli. Gerek aç karnına. gerekse yemek arasında bol su içmeil ki bedenin içi yıkansın.
— Şimdiye kadar tahminen kaç hastaya baktınız?
— Sayısı akılda mı kalır! Bir sene evveline kadar beş dakika boş durmadan hastalara baktım ve herkese sıhhat hakkında nasihatlerde ‘ bulundum. Hastalar ne verirse alırım, ömrümde kimseden para istemedim. Sarraf olmadığım için
parajnn P(
| Tekel Gene! Müdürlüğü ilânları
Malzeme Alım Şubesinden:
1 — İstanbul bira fabrikası tabam m ur ve dinlendirme dairesinin kuru hava söğutırcırm (Prigorifere Sec-A Circulatton De Saumure) için lüzumlu su boruları, vantflâLÖr tulumba oda termostatı ve teferruatı pazarlıkta, satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 22/8/950 salı günü saat 10 da Kabataşta Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki kem i? yonda. yapılacaktır.
3 _ Şartnameleri her gün .sözü geçen şubede ve Ankara, İzmir baş mudüzlüklerinde görülebilir.
4 — Teklifte bulunacak firmalar tekliflerini orjinallerl re türkçe tereümeterite beraber ihale tarihinden en geç bir hafta evvel Tekel Genel Müdürlurıı müskirat fabrikalar şubesine Belirecek ve ihaleye iştirak vesikası niaraktarrfır
5 — Taliplerin belirti gün ve saatte 9000 liralık muvakkat teminatları ve kanuni vesaikle birHfrte mezlrtr komisyona tnu-raeaaflan. ilân, olunur.
6 — tdâre işbu komple 5 adet kuru hava şoğutueıışunun tamimini veya bir kısmını ihale edip etmemekte serbesttir.
(841T)
— Gençliğinizde nasıl eğlenirdin fz?
— Namaz ve niyaz. Okumak yazmak ve hekimlik He ömrüm geçti. İstanbul çocuğu olduğum halde tiyatroyu, sinemayı hiç bilmem. Gündüz çak çalınıp yorulduğum Hça geceleri uyururn. Uyku da sıhhat üzerine pek müessirdir.
Sındırgının bîr köyünde cinayet
Bu sıcakta beyefendinin keyfini mi bekliyeceğim
İLÂN:
İstanbul ve Beyoğlu As. Dairesinden:
931 ve bu doğumlularla işleme tabi mükelleflerin son yoklamasına 1 Temmuz 950 tarihînden itibaren başlanacaktır.
İlgililerin mensub olduktan As. Şubelerine müracaattan U&n olunur. *2788 - 8405i
Sındırgı — Dün gece Hçemtz Oölwk bucağında feci bir cinayet İşlenmiştir.
Tahkikattan smhrçrfcfrjhnn göre, Ahmet teminde biri saat 23 te evinde yatmakta İken sokağa bakan ada penceresi açılmış ve buradan meçhul bir şahıs tarafından ateş edilmek suretiyle öldürül mnştür.
Hâdiseye Sındırgı savcılığınca elkonoimu? ve tahkikat s başlanılmıştır.
Hâdise yerinde bulunan Boş kovanlardan cinayetin tabanca Ue İşlendiği anlaşılmaktadır.
Kestane rengi saçlan dalga dalga, incecik kaşlı, elâ gözlü, kıvrak endamlı, fıkırdak bir Havva kızı. Yaşı yirmi beş arası. Sol yanağına tentürdiyotlu pamuk yumağı yapıştırılmış. Bizim kasketli delikanlı etrafında bir kac defa döndükten sonra sokuldu:
— Yüzünüze ne oldu, bayan?
Kaş çatıp azan bastı:
— Sana ne?
— Sinirlenme hanım abla. Merak ettim de soruyorum. Çıban mı çıktı yoksa?
— Ne münasebet? Ne çıkarsa çıkar. Sen karışma.
____ Peki, bîr daha karışmam. Burada ne bekliyorsun? Dâvanız mı var?
— Senin kafanda kontak var galiba.
— Estağfurullah. Benim öyle bir şikâyetim yok. Siz nereden anladınız bunu?
— Ne bileyim ben? Sorduğun sual akıllı adam lâkırdısına benzemiyor ki. İnsan buraya keyif için gelmez ya. Elbette dâvam var.
— Kimden ciâvacısımz?
Kanapede zabıta memurunun yanında oturan sarışın delikanlıyı göz. uciyle i-şaret etti:
— Nalı, şu serserinin cezasını kestireceğim.
— Yaaa... Sana fenalık yaptı demek?
— Yüzümün halini görmüyor musun?
— Görüyorum amma sen emir verdiğin için o tarafa karışamıyorum.
— Sen istersen karış, istersen karışma Ben hâkim beye anlatacağım hepsini. Bıçak vurman m ne demek olduğunu göstereceğim ona.
— Vah vah! Bıçak mı vurdu yüzüne?
“ Evvelâ iki tokat vurdu. ondan sonra da bıçağı saplayıp kaçtı. Ben de onu yakalayıp* yüzünü gözünü tırmahyacaktım amma çıplak olduğum için arkasından koşamadım.
-— O delikanlı senin neyin?
— Dünde fiberi hiçbir şeyim değil Evvelce gûya nişanlımdı amma rfriin yüzüğü çıkanp suratına fırlatıverdim. Bundan sonra şeytan görsün onun yüzünü.
— Nişanlıuın yanında soyunup çıplak mı oturuyordun?
— Amma da aptalsın ha! Ben onunla beraber mı gittim sanki?
— Kusura bakma, hanım abla. Söylediklerini iyice an-byanuyorum. Sen nereye gittin, ne yaptın, bilmiyorum ki.
— Böyle günlerde inşan nereye gider, ayol? Plaja gittim tabii.
— Huaımm.. Şimdi biraz aklım erer gibi oidu. Plajda nişanlınla kavga ettiniz öyle mi?
— Kavgayı ben çıkarmadım. ki. Kendisi gelip çattı.
— Ne diye çatıyor?
—- Ne olacak, ukalâlık. «Ben yanında olmadıkça plâja gitmeyeceksin» diye u-kalâük ediyor. Bu sıcakta plâja. 'aitmerlnn dura hi lir mi insan?
— Plâja nişanlınla beraber gitmek istemiyor musun?
— Ben istiyorum amma a gelmiyor. Her gün: «Haydi plâja gidelim» divorum: «Benim işlerim var. Cumartesi, pazar günlerinden maada hiçbir zaman işimi bı-
rakip da plâjlara gidemem. Seni de yalnız bırakmam, benimle beraber gideceksin» diyor.
— Demek ki nişanlın seni çok sevdiği için kıskanıyor.
Dudak büktü:
= Başında paralansın o-nun sevmesi. Bu sıcaklarda plaja gitmiyeceğim de bir hafta beyefendinin keyfini bekliyeceğim? Deli derler a-dama.
— Bu defa nişanlından ayn gittin demek?
— Naapicaklim yânı? E-rol, Faik, Süruri, Sevim, Le-man toplanmışlar, plâja gidiyorlardı. Beni de çağırdılar, onlara katılıp gittim. Denizde Faikl e şakalaşıyorduk. Bir aralık baktım ki bu serseri gelmiş, karşıdan bizi seyrediyor. Onu görünce denizden çıktım. (Ne arıyorsun burada?» diyerek yüzüme bir tokat vurdu. «Ne vuruyorsun, ayol? Piâja gelmek günah değil ya. Sen ne diye beni takip ediyorsun?» dedim. Cevap vermeden bir tokat daha vurdu. Ben de: «Seninle aramda hiçbir alâka kalmadı. Defol buradan!» diyerek parmağımdan nişan yüzüğünü çıkarıp suratına fırlattım. »Öyle ise ben de seni başkasına bırakmam Yanağına bir damga vurayım da bundan sonra kimse yüzüne bakmasın . dedi, ben geriye çekilmek isterken birdenbire üzerime atılıp bıçağı vurdu.
Mahkeme açıldı, delikanlı île konuşamadık.
Ct. Re.
BULMACA^
1 J 3 4 0 S 1 8
. ı ı u r
MI 1
■ II 1
■ t 1 1
II ■ 1
* 1 1 ı ■
- MIH
■ i ı
e ■ ' 1
s 1 1 ! ■
Soldur safla: i — İstifade t₺t«ı.
i — isianbuld.-ı bLr k-&prû bajı, 3 — İsal «1*0. + — Uk.xmbUdw Wr kiifıS - »eylet. 5 — Savaş cemilerinin kaplaması - Plsmcmj.jS — Tersi hD-r'ımtt merkedmla. V — Tem «eem» çlkamss - T'f’i ee k ey in bosa. 8 — Hlvsyetln teğııogıeı • Ea>an sair. 0 — Tersi sıfat eki • EJaınau. 10 — Hususi defii! - Çalışmalım bajlangıct.
YUtayolşn aşağıya: 1 — Zarar ffft-ren, 2 — Şeref - Para ıl«r detil. J — Bir npor - Habeş Emir*. 4 — Baqu»a konmasını bckicdıfiim jey, 5 — Oldukça - Basma «f» gelirse beşeri otur. 6 Kıcr'asclan bir İjet - Kurum. 1 — Tersi IfalkZırcIır - A«llk İbadeti, 8 — TıSipsUnin ba-şlunvıeı - Seıtü-
GECEN BULMACANIN HALLİ
Soldan irfa: I — ruletini. S — AUtUrl». 3 — Beraber. * — Karıbet. 5 — i«ıt>'oır. V — Keke. V — Aıade. Ar. • — TL Edanı. 1 — Olcnadam, 10 — Ren. Tane.
Yukarıdan aşağıya: l — Fabrikatör. 2 — ile. Rezile, S — launaka. En. haileden. 5 —. Su tay. Edat. S — Trctar. Ata. 1 — lkr«*. Anan. • — Na Emile
(Baş tarafı 5 nci snhilede)
Ebelik mi?
Bu arada Muallâ GSkçay geliyor. Gül kurusu renginde küçük beyaz çiçekli güzel, emprime bir rop giyiniş. Hinde yeşil yelpaze, başında da şık bir hasır şapka...
Sofrada meslekdaştanna arkadaşlık ediyor. Fakat oruçlu olduğundan yemek yemiyor.
Sordum:
— Siz söyleyin bakalım, dedim Sîuıat hayatınızda «ş kalmayınca ne yapacaksınız?
_ Ebelik...
-- Mesleğiniz mi?
— DeğD amma üstün bir istidat ve kabiliyete malikim... Bir biunJJe gördüm mü kaç gün sonra çocuğu olacağım şıp diye söyleyiveriyorum. Bu derecesini döktbrlat bile kestirip söyleyemiyorlar. Ahbaplarımdan birine doktor daha yirmi gün vakti olduğunu söylemiş. Ben İse «üç gün sonra bir oğlun o-lacakı dedim. Dediğim gibi de çıktL
— O halde yalnız doğum gününü değil, erkek veya tas o-lacaguu da anlayabiliyorsunuz?
— Bu tararıma ben de şaşıyorum doğrusu...
Yemekte...
Kc-mnnî Hakkı Derman arkadaşlarını sofraya davet ediyor:
— Saat ikiye Beliyor. Hâlâ acıkmadınız mı? Buyurun yemeğe...
Latifeler, şakalaşmalar arasında yemek bir buçuk saat sürüyor. Herkesin kalkmağa hasırlandığı bir sırada Müzeyyen Senar Işıl görünüyor:
— Aceleniz ne idi? Beni bekleyemediniz mi?
Kadın arkadaşlarını şöyle bir gözden geçirdikten’ sonra soruyor:
— Hani Hamiyet ablamız nerede?
Öğrenmek istedim:
— Hamiyet Yücesesi soruyorsunuz değil mİ?
— Tabii... Gelmedi mİ o?..
— Gelmedi. Fakat Hamiyet hanım sizin ablanız olabilir mi?
— Olur tabii...
— Demek sizden büyüktür?
— Eh artık 'ötesini karıştırmayın işte...
— Arkadaşlarınız, sanat hayalında iş kalmayınca ne ya-pcakiarını söylediler. Sizi de öğrenebilir miyim?
— Ne oluyorlarmış bakayım?
— MuaUâ Gökçay ebe olacakmış.., Diğer arkadaşlarınızın söylediklerinden evlerinin hamını olup oturacakları anlaşılıyor. Ya siz? I
— Alnımda ne yazıyorsa o... Ve hemen ilâve ediyor;
— Bakın çocuklar!.. Ne İM ne lâf... Kitap gibi kadınım bç... Çevir çevir oku...
(Darbukacı Necdet. Müzeyyen Senaca cevap yetiştiriyor;
.■— Öyle amma Müzeyyen abla;.. Tek dağınıksın, ciltlenmen IâgLm-
O senin kuruntun... Okumak İsteyen insan kitabı ciltsiz de okur.
Ve yine bize clöiierek i'.avo ediyor:
— Bak, bak, bak... Lâfa bakın be... Aç kamına amma da güzel lâflar ediyorum.
Yemekten sonraki konuşma ve mühim dert
Müzeyyen Senar’ın yemeğini yiyip bltirmesnden sonra Tıavnz başında oturuldu. Cemiyetin faal bir bale gelmesi için alınacak tedbirler üzerinde görüşüldü. Bu arada cemiyetin iıanlne de İtiraz edildi ve «Türk musikisi yüksek sanatkârları» İbaretindeki «yüksek» kelimed-nin itinasızlığına işaret edildi. Ortada yüksek sıfatını verecek bir jüri heyeti mevcut olmadığına göre İsmin «yüksek» siz olarak değiştirilme:.; i ne tarar verildi. Cemiyetin İstikbali hakkında verilen karara Küre İdare heyeti tetfa ederek, kongreyi toplama tarihine kadar muvakkaten vazife görecek ve kongrede yeni seçim yapılacak. Salâhaddln Pınar, bir sur.l ortaya attı: Bu cemiyet, faizleri patronlar karşısında koruyabilecek mi?
Ve sonra .sözlerine İlâve ederek:
(— Her arkadaş, patron*» kendisine selâm vermediği akşam «acaba beni işten mi çıkaracak! vehmine kapılıp sabaha kadar uyuyamıyor. İstikbalinden daima endişe içinde bulunan arkadaşları cemiyetin koruması, patronlar nezdinde durumumuzu sağlamlaştırması lâmn.> diyor.
Yeni idare heyeti bunu başarabilecek mİ bilmem. Çünkü gazeteciler de, bir cemiyetleri olduğu halde hep bu endişe içindedir. Bir çok serbes meslekler de hep böyle.. İşçi, patronların dudakları arasından çıkacak: aSana ihtiyacımız kalmadı» sözünün korkusundan bir türlü kurtarılamadı. Bu bir kanun mevzuudur. İnşa II alı Adnan Menderes hükümeti bu kanunu yapar da İstikbalden emin vasiyetti goniil rahatlığı ile çalışılacak günlere kavuşulur.
Cemaledflfn BİLDİK
Mahkeme, tapu, icra ve noter iânları
Bedelleri hussuJ şahıslar tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu ve noter ilânları gibi resmî Hânlar eskiden okluğu gibi doğrudan doğruya • AKŞAM» idaresi tarafından kabul ı ciilmektedir.
Makinist aranıyor
Polalh Top Okulu için yol ve meydan inşaatında kullanılan silindire bir makinist alınacaktır. 783 sayılı kanuna göre belgeleri sınava şevki okulda yapılacaktır. En geç 10/Tcm-nııız/1950 gününe kadar isteklilerin Polatlı Topçu Okulu Sa Al. Komisyonuna müracaatları. Aylık ücret miktarı ehliyetine göte 23(1 - 285 lîradLr. Sınav için yapılarak masraflar istekliye aittir. (2778 — 85521
Sap samanı satın alınacak
Sıimerbank Sellüloz Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
İZMİT
Müessesemlz İhtiyacı için 30oo ton sap samanı astın alınacaktır.
Bu işe ait şartname Ankara da Sümerbank Genel Müdürlüğünden, İştanbuîda Küçük Kmacıyan Handaki büromuzdan ve Izmitte müessesemiz ticaret şubesinden parasız tedarik olunabilir.
Taliplerin her 1000 tonluk parti için 3750.— «üç bin yedi yü2 elli» liralık geçici teminatlarını müessesemiz veznesine yatırarak fiat tekliflerini havi mektuplarını 10.7550 pazartesi günü saat 12 ye kadar müessesemiz muhaberat servisine tevdi etmeleri üân olunur.
Müessesemiz Arttırma ve Eksiltme Kanununa tabi olmadığı gibi ihaleyi yapıp yapmamakta da tamamen serbesttir. __________________________________(8520)
Fa.>- Sebze Alınacak
Sümerbank Defterdar ve Bünyan Yünlü Fabrikaları Müessesesi Müdürlüğünden
Eyüp
Müessesemiz!n yaş sebre İhtiyacı pazarlık yolu ile satın alınacaktır.
Temin etmek arzusunda olanların şartlarımızı öğrenmek üzere 29/6/950 tarihi akşamına kadar müessesemiz ticaret servisine müracaat etmeleri rica olunur. (8534)
Teklif isteme ilâm
Adale ve Damara kabili zerk 10. CC. İlk Kalsiyum ampullerinden on bin adet ve 2, cc. İlk Ampul Kauıpulon muadili Zayi — İstanbul Hukuk Fa- müstahzardan beş hin adet satın ihüüeaktır. Ellerinde mev-külteslnden almış olduğum şe- firmalar bat ve ambalaj ctasterlul gösterir tanzim ede-bekemi kaybettim Hükmü yok- çekleri tekM mektuplarını nüm nıc-ieriyle birlikte en geç fl tem-tur. muz 19ol> gunû akşauuma kadar İstanbul levazım umirllğlne
3445 Emel Günal I göndermeleri ,8»î — 2SOO>
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Muhasebece bastırılmasına lüzum gösterilen (60001) cilt sinema biletleri kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (18.000) on sekiz bin lira (30) otuz kuruştur.
3 — Teminatı (1350) bin üç yüz elli liradır.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve numunesi her gün Belediye Tutanak re Munmelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 14.7.950 cuma günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nel maddesi sara-
hati veçhile hazırlıyacakian teklif mektuplarım belli günde naat on beşe kadar komisyon başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır. (8455)
S lıife 8
A K 9 A M
27 Haziran 1950
En Kestirme Yol
MÜNİH'E
AÇILMIŞTIR
Satılık Emlâk
İstanbul Defterdarlığından
BRÜKSEL'E 6.30 Saatte
LONDRA'YA 9.00 Saatte
Kıymeti Teminat
Cinsi
511—2982
Pan Amerfcan
511—2949
511—3251
511—3005
İL A N
511—3291
511—3097
512—112
518—351
500—4358
5.16—7801
516-9543
516—56
Top kapı Sarayı Müzesi
aynı İngiliz fabrikasının mamulatı:
Pan Amerikan uçakları ile Münih ve Brüksel şehirleri İstanbul'a daha ziyade yakınlaşmış lunuyor.
WORID AlEMAYS
DÜNYANIN EN TECRÜBELİ HAVAYOLLARI
Dosya No.
511—3089
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya. Sinir buhranlarına
NEVROL CEM/1L
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIR'/) EVLERİNİZDEMU/LMA BUIUMH/DUNUZ
K A N Z U K ECZANESİ Beyoğlu İstiklâl caddesi
Kınalında. Yarbaşı, Tevfikiye ve Çınar so. 139 ada, 1 parsel eski 93 kapı Sayılı 559,50 M2 arsa.
Kınalında. Çandarh so. 43 ada, 26 parsel 962 M2 arsa.
Kınahada, Tekinay ve Narçiçeği so. 69 ada, 9 parsel vergiye göre taj 45 kapı sayılı 420 M2 arsa.
Kınahada, Serap ve Köşklü so. 33 ada. 2 parsel 365.50 M2 arsa.
Kınahada, Serap ve Çandarh so. 42 ada, 2 parsel eski 12 kapı sayılı 269 M2 arsanın 252/336 payı.
Kınahada, Günseli, Çandarlı Serap so. 32 ada, 1 parsel M2 arsa.
Kınahada. Akasya ve Tekinay so. 68 ada, 6 parsel eski 3/6 kapı sayılı 313.50 M2 arsa.
Büyükada, Karanfil mah kuş so. 114 ada, 1 parsel yeni 2, 2/1 kapı sayılı 787 M2 arsa. Bakırköy, Kartaltepe mah. eski Kariye üstü yeni İncirli çiftliği 522 ada, 5 parsel 112 harita No. İL ve eski 3, 4. 5 kapı sayılı 574 M2 arsa.
Beynelmilel bir şöhreti haiz olan POND’s kremlerinin
«Pond’s Cold Cream» ve Pond’s Vanishiııg Cream
515—41268 Beyoğlu. Meşrutiyet mah. Ekmek Fabrikası so. eski 5 yeni 133 pafta, eski 2 yeni 967 ada, eski 9 yeni 10 parsel 40 M2 arsa.
515— 13202 Beyoğlu. (Feriköy) Duatepe mah.
Şahadet so. 1249 ada, 11 parsel en eski 114 eski 60 kapı sayılı 137.80 M2 arsa.
516— 17774 Eminönü, Çarşı mah. Cebeci han İçhan alt kat 2812 ada, 200 parsel eski 44 kapı sayılı 23.75 M2 harap mağaza.
Eminönü. ( Lâleli) Balabanağa mah, Ahmet Şuayip so. 627 ada, 5 parsel en eski 17 vergiye göre taj 9 kapı sayılı 20 M2 arsa.
516—17810 Eminönü, Çarşı matı. Yağlıkçılar cad. 2757 ada, 14 parsel eski 95 yeni 127 kapı, sayılı 5.50 M2 kâr-gir dükkânın 36/98 payı.
Eminönü Süieymanlye mah. eski Dökmecller yeni Mimar Sinan cad, 377 ada, 29 parsel eski ve yeni 59 kapı sayılı 16 M2 kârgir dükkân.
Eminönü, (Vefa) Kaleııderhane mah. Islah so. 960 ada, 27 parsel vergiye göre yeni 5 kapı saydı 111.59 M2 arsa.
Eminönü, (Lâleli elvan) Mimar Kemal mah. Kızıltaş so. 766 ada, 39 parsel vergiye göre yeni 26/1 kapı sayılı 23.25 M2 arsa.
Eminönü. (Kumkapı) Saraç İs-hak mah. Tiyatro cad. 701 ada, 23 parsel eski 40. 42 yeni 108. 110 kapı sayılı 80.50 M2 bahçeli evin 51/288 payı.
5111—2492 Üsküdar. Çengelköy eski Haşan paşa şeddi yeni Haşan paşa aşağı seddL sq. eski ve yeni 16 taj 8 kapı sayılı 112,56 M2 arsa.
514—1172 Boğaziçi Anadolu Hisarı Küçük.su ile Göksu deresi arasında (Saray-önü) volisi,
Yukarıda, yazılı gayri menkuller 12/7/950 -çarşamba günü saat. 15 de Milli Emlâk Müdürlüftündenki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır.
.Yalnız en alttaki 5L4—1172 dosya No. lı voli mahalli ihale gününden itibaren üç yıl süre ile açık arttırma ile kiraya verilecektir. Kıymeti hanesindeki gösterilen rakkam senelik kira bedelidir.
isteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarile bLrlikte ihale günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir.) (8551)
Fabrikaca Türkiyedc ancak tüb içinde satılmasına izin verildiğini sayın halkımızca bilgi edinilmek üzere arzederiz, Mezkûr tüblerln nümııheleri aşağıda gösterilmektedir.
Bu kremlerin vazo içinde satılanlarının muhteviyatı taklid olabileceğinden, sayın halkımızın bu husus üzerinde bilhassa nazarı dikkatini çekmeyi faydalı buluyoruz.
VVALPAMUR
Ingiliz yağlı badanası îç ve dış duvarlar için. Başlıca boya mağazalarında arayınız. Müracaat: Galata. Billur sokak, Gül han No. 21/22
Telefon: 49158
İ L A
Ankara Gülliane As. Tıb Akademisi Cerrahi servisine Blok Sterilizasyon cihazı yaptırılacaktır, Bu işi yapmağa istekli firmaların fiatını da bildiren teklif mektupları ile kataloglarını en geç 1'Ağustos'1950 giihüne kadar Ankara Gülha-ne Askeri Tıp Akademisi Müdürlüğüne göndermeleri İlân olunur. 12731 _ 85581
Göz Mütehasstst
Or.Cemil Görür
Cağaloğlu Nuruosmaniye caddesi Alay Apar umanı Pazardan oaşka her gün saat 14 ten 18 e kadar. Telefon: 29058
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesı Ankara Merkezinden
1 — Müessesemiz namına Kadıköy rıhtımına mavna veya çıkarma gemileri İle gelecek kömürlerin kamyona yüklenmesi ve depoda boşaltılması Müesseseye ait olmak üzere yalnız Kadıköy iskelesinden Müessesenin Kuşdili çayırında kurduğu Taşköprü yanındaki depoya kamyonla nakli işi açık eksiltmeye ve pazarlığa konulmuştur.
2 — İhale 3 Temmuz i950 pazartesi günü saat 1.5 te Ga-lat&’da yeni Yolcu salonu üçüncü katta Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesl İstnabul Şubesinde yapılacaktır,
3 — Bu husustaki şartnameler her gün mesai saatleri dahilinde:
Ankara’da Etibank Genel Müdürlüğü Ticaret Servisinden, Ankara'da Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesli merkezi Satış ve Muamelât servisinden,
İstanbul’da Etibank Şubesinden,
İstanbul'da Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinden. İzmir'de Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müesseseslnden, Zonlugdâk'ta Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesın-den bedelsiz olarak alınır,
4 — Müessese 2490 sayılı kanunun hükümlerine tabi ol-
I madıgından. ihaled e serbestisin! muhafaza eder. (8188)
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü ilânları
1 — Haliç Fabrika ve Havuzlar sahasında 20, Camialtı a-tölyesinde on ton ki. cem'an 30 ton hurda pirinç talaşı AÇIK ARTTIRMA usulile satılacaktır.
2 — Arttırma 29/6/1950 perşembe günü saat 15 de Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacak-
r
3 — 30 Tonun tasarlanmış değeri 13500 lira geçici güvenmesi de 1012 lira 50 kuruştur.
4 — İsteklilerin, arttırmadan önce Komisyondan alacakları bir yazı ile güvenme paralarını idare veznesine yatırma-■ ları Te şartnamede yazılı belge ve makbuzlarlle birlikte belirli tarihte Komisyonda bulunmaları.
5 — 30 Ton pirinç hurdanın heyeti umumlyest İçin flat teklif edilebileceği gibi, her parti için ayrı, ayrı da fiat teklif edilebilir. Bu takdirde güvenme parası teklif edilecek bedele göre hesaplanır.
6 — Şartnamesi her gün Alım Satım Komisyonunda görülebilir. (7809)
Üsküdar ikinci asliye hukuk yargıçlığından: Esas: 950/325
Beylerbeyi Burhaniye mahallesi Abdullahağa caddesi 46 No. da oturan Mediha Çiçek tarafından aynı yerde 48 No. da oturmakta ilçen hâlen yeri belli olmayan İbrahim çiçek aleyhine açılan terk ve şiddetli geçimsizlik sebebile açılan dâvadan dolayı dâvâlıya ilânen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla tarihi ilândan itibaren on gün içinde dâvaya cevap vermesine ve yargılama güniî olan 6/7/950 perşembe saat 15 te gelmesine veya bir vekil göndermesine aksi halde gıyabında başlanacağı dâva dilekçesi özü İle davetiye yerine kaim olmak üzere ilân olunur. (10809)
Teklif isteme ilânı
Türk Kodeksi evsafında 1-15 kiloluk Fabrika Orijinal ambalajlarında Toz Sülfadiyazin.den hâlen ellerinde mevcut bulunan firmalar fiat ve miktarlarını yazı ile kesin olarak belirtmek suretiyle tanzim edecekleri teklif mektuplarını en geç 3 temmuz 1950 günü akşamına kadar İstanbul Levazım amirliğine göndermeleri (2.680 - 8287)
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve
eksiltme Komisyonundan
Bakırköy Akliye Hastanesi deposunda bulunan on ton dökme hurda ve demir parçalan İle 250 adet kırık delik boş saç varil ve 500 kilo muhtelif cins ufak parçalar halinde paslı kablolu ve kablosuz tel ile 1000 kilo muhtelif cins çürük, yırtık eski paçavra parçalan açık arttırma ile satılacaktır.
1 — Arttırma 10 temmuz 950 pazartesi günü saat 15 de Cagaloğlundaki Sağlık ve S. Y. md. lüğü binasında toplanan sıhhi kurumlar satınalma komisyonunda yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli topyekim 407.50 lira olup kati teminatı 62 liradır.
3 — isteklilerin bu işe alt şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda ve hurda eşyayı da hnstohanede görebilirler.
4 — isteklilerin kati teminat makbuzu Ue bilrlkte belli
gün ve saatte komisyona müracaatları. (8312)
i
5.00 Saatte
NEW.YORK’A 32.00 Saatte
• Şimdi lüks ve rohal CONSTELLATION tipi CLİPPER yolcu uçoklorîyle kionbuldan Münih ve Brüksel'e bir hamlede ve uçak değiştirmeden gidebileceğiniz gibi, arzu etliğiniz takdirde, Londra'ya da uzanabilirsiniz. Aynı CLİPPER New Yorko doğru yoluna devam eder. Bu merhalenin, aynı biletle, çili kaili DEV CLIPPER uçoklaril® de aplması mümkündür: Şunun da unutulmaması lâzımdır kî Pan Amerikan uçakloriyle seyahat ettiğiniz takdirde dünyanın en tecrübeli hava hatlından faydalonmıj olursunuz. Malûmat almak için seyahat acentanıza yahut ta Pan Amerikan Havayolları Bürosuna müracaat ediniz.
İSTANBUL. Galat otoray Yani Çarp. ÎG Talafoe > 41219-A05M P-X. 2074 AHKAM. Ankoıo Falar Olali. Tat. 13ö®»
bu-

M.S.B. Kara Kuvvetleri Komutanlığından
1 = 1950 - 1951 öğrenim yılı için aşağıda isimleri ve Bulundukları yerler yazılı olan As. Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den itibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara As. Liselerle Muzlka meslek ve Gd. Erb. Hzl. Orta okullan için 15 Eylül'de. As. Orta okul için 1 Eylülde ve Musiki Gd. Erb Hzl. Orta okulu İçin de 20 Ağustos 950 de son verilecektir.
2 — Okulların muhtelif sınıflarım (Musiki Gd Erb. Hzl. Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli EğLtim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastUuıameu öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacakların Türk vatandaşı olma arı. yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenimi bırakanlar, bulundukları sınıfların imtihanlarında başarı gösteremiyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına Lkl yıl öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarını tashih ettirenlerin tashihden evvelki yaşları esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında ou imtihanlar! başarı İle verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okul» bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar-
5 — Bu şartları taşıyan istekliler bulundukları yerlerin As. Ş. lerine ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe ile baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örneklerde 3 adet vesika fotoğrafı ekllyeceklerdlr.
Okulların bulundukları yerlerde istekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler. (6606)
Okullar:
İstanbul'da; Kuleli ve Maltepe As. liseleri
Bursa’da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta okul
Ankara’da; Muzika Meslek vg Musiki Gd. Erb Hzl. orta okulu.
Merzifon’da: L ve H. Gd. Erb. Hzl. Orta okullan.
Müdürlüğünden:
1 — Mevcut şartnamesi mucibince 44 takım hademe, 4 ta--kım itfaiye elbisesi açık eksiltme He yaptırılacaktır.
2 — Eksiltme 11 Temmuz 1950 salı günü saat 14,50 de Topkapı Sarayı müzesinde satınalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedeli 2300 lira olup İlk teminatı 172 lira 50 kuruştur.
4 — Şartname çalışma günlerinde sözü geçen müdüriyette görülebilir.
5 — Geçici teminat İstanbul yüksek okullar saymanlığı
veznesine yatırılarak alınacak makbuzla birlikte bu gibi İşleri başarı ile bitirdiğine dair belgeleri komisyona getireceklerdir. (8459)
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara - şehir dahili yollarda ve eski Ankara sokaklarında Yahşlhan parke taşile kaldırım, âdi kaldırım, ve mecra inşaatı kapalı zart usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen keşif bedeli (243554) liradır,
3 — Teminatı (13427) lira (70) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname, keşif cetveli ve sair evrak her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — ihalesi 14/7/950 cuma günü saat 16 da Beledlye'de toplanan Komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek isteyenlerin ticaret odasına kayıtlı bulunmaları, Y. mühendis, mühendis olmalan veya böyle bir fen adamı ile lş birliği yaparak sözleşmeyi birlikte imza etmeleri ve bir defada 150,000 liralık parke kaldırım işi yapmış olduğuna dair vesika ibraz ederek ihaleden üç gün evveli tatil günleri hariç) Belediye başkanlığına müracaatla Fen Müdürlüğünden yeterlik belgesi alarak teklif mektubuna eklemesi şarttır».
8 — isteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesi ge-
reğince hazırlayacakları teklif mektuplarını belli günde saat oıı beşe kadar Komisyon Başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır. (8522