1950 Temmuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Temmuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


- Yarın---------
Küçük ilânlar
■>
AKŞAM
l'l.l ____lZZluj BU6ÜN6INCI SAYFAD.'WÂ
Sene 32 — No. 11421 — fi ati: her yerde 10 kuruştur.
Perşembe 27 Temmuz 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan İslerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Koreye göndereceğimiz savaş birliği
Cumhurbaşkanı Askerî Şûra içtimamda bulundu
Toplantıda Koreye gönderilecek tugayın teşkil tarzı görüşüldüğü söyleniyor
Ankara 26 — Bakanlar Kurulunun Kore harbine silâhlı bir Türk savaş birliği gönderilmesine dair kararının bugün. Birleşmiş Milletler adına harbi i-dare eden karargâha resmen bildirildiği tahmin olunmaktadır. Birleşmiş Milletler kanalı 1-le gelecek talimata göre birlik hazırlanarak yola çıkacaktır.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. bugün bir haf tadanbcrl toplantı halinde bu-^lunan Askeri Şûra içtimaına lş--'ılfâk ederek iki saat kadar kalmıştır. Müzakereler sırasında Koreye gönderilecek birlikler hakkında görüşüldüğü öğrenilmiştir.
Askeri Şûra toplantısına iştirak eden hükümet ricali görüşülen mevzu hakkında hiçbir . beyan ita bulunmamış olmakla beraber. Içtlmada. bir zırhlı tugay mevcudunda olan Türk birliklerine kimin komuta edeceği, birliklerin hangi kıtalardan seçileceği. bu birliklere komuta e-dccek subay ve yedeksıibayların hangi ölçüye göre tâyin, olunacakları konuşulan mevzuların esasını teşkil ettiği zannedilmektedir.
Cumhurbaşkanı ile Meclis Reisi, Kore'ye bir savaş Birliği gönderilmesine karar veren Bakanlar Kurulundan çıkarken
İstanbul Valiliği
İçişleri Bakanı değişiklik söylentilerini yine yalanladı
. Ankara 27 (Akşam) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar beraberinde Başbakan Adnan Menderes olduğu halde dŞn İçişleri Bakanlığına gelerek İki saat kadar kalmıştır. Öğrenildiğine göre bu toplantıda açık bulunan sekiz valiliğe kimlerin tâyin e-diteceklerl kararlaştırılmıştır. Bu arada Ankara valiliğine doktor Lûtfi Kırdartn, İstanbul valiliğine de Yusuf Ziya Öniş’in tayinleri görüşüldüğü söyleniyorsa da İçişleri Bakanı Rükneddin. Nasuhioğlu. Ulus gazetesi muhar rlrine şunları söylemiştir:
(— Gazetelerde çıkan bu haberlerin aslı yoktur, Ben bu hususta İstanbulda da beyanatta bulunmuştum. Başbakan da gerekil cevabı vermiş olduğu halde bazı gazetelerin hâlâ bu mesele üzerinde ısrar etmelerinin sebebini ânhyamıyörum. Bu hususta kararlaştırılmış bir şey yoktur.»
Balıkesir ve Tekirdağ valileri
Ankara 27 (Akşam) içişleri Bakanlığı m>
genel müdürü Sıddık Tümer-kanın Balıkesir, emniyet müsteşarı Halûk Nihat Pcpeylnln Tekirdağ valiliğine tayin edildiklerine dair kararname yüksek tasdike sunulmuştur.
Korede mukabil Amerikan hücumu
Hsdong da dahil bir çok şehirler geri alındı
İngiltere de asker gönderiyor
Mustafa
Muğlalı
Mahkûmiyet kararı askerî yargıtayca bozuldu
Zafer in makalesi
«Başkalarına yardım etmeliyiz ki biz de tehlike anında onlardan yardım bekliydim»
Koreye yardım kararı hakkında
Ankara 27 (Akşam) — Bugünkü Zafer gazetesinde «Koreye gidecek Türk askerleri, yolunuz açık olsun?. başlıklı makalesinde Mümtaz Faik Fenik hükümetin bu husustaki kararım tahlil ederek şöyle demektedir:
«— Bugün memleketimiz, bir mütecavizin iştiha sahası dahilindedir. Başkalarına yardım e-deceğlz ki biz de bir tehlike â-nında onlardan yardım bekliye-lim. Ve nihayet bütün bunların dışında Türklyenin altına imza koyduğu bir Birleşmiş Milletler
paktı vardır. Hu İmza öyle lâf olsun diye atılmamıştır. Birleşmiş Milletler paktı, harbin bütün memleketlere verdiği büyük ıstırap herkesçe yakından malûm olduğundan dünyanın artık böyle felâketlere sürüklenmemesi İçin alınmış çok ciddi ve müşterek bir tedbirdir. Türkiye bunu bilerek vazife ve meşguliyetlerini müdrik olarak İmzalamıştır. şimdi tahmin ederiz ki muhalefet saflarından (4500 vatan evlâdı Koreye gönderiliyor da bunun İçin muhaliflerin flk-(Arkası sahîfe 2; sütun 1 de)
C.H.P. nin görüşü
Hükümet, Birleşmiş Milletlere olan vecîbelerini Mecliste müzakere edilmeden üe Halk Partisine danışmadan yalnız başına takdir etmiştir
Ankara 26 (A.AJ — C.HF. Genel Sekreterliğinden:
Cumhuriyet Halk Partİ3İ genel idare kurulu bugün saat 17
Tahmi! ve Tahliye sendikası açıldı zr ■■■ -- -
de genel başkan İsmet İnönfı-nün başkanlığında toplanarak hükümetçe alınmış olan Kore savaşma katılma kararını mü-f Ark a sı sahile 2 sütun 3 de)
Nevyork 27 (Radyo) — Amerikalılar, güney Korede taarruza geçmişler ve bir kaç şehri geri almışlardır. Henüz resmen teyit edilmemekle beraber Amerikalıların geri aldıkları şehirler arasında başlıca üslerini teşkil eden Pusan'dan yüz on yedi kilometre uzakta bulunan Ha-dong da vardır.
Amerikan mukabil hücumu baskın tarzında olmuş ve bu hareket Uzak Doğudaki bir üssiilharekeden getirtilen kuvvetler İştirak etmişlerdir. Amerikalılar roket kullanan en son sistem uçakların bombalarlyle şehri ateşe verdikten sonra Iş-
îngiltere de Kore’ye asker gönderiyor
Londra 27 (Radyo) — Ingiltere hükümeti Korede savaşan hava ve deniz kuvvetlerine İlâveten Koreye piyade, topçu ve zırhlı birlikleri süratle göndermeğe karar verdiğini bugün A-vam Kamarasında açıklamıştır.
İngilterenln bu karan. Ame-rlkada büyük bir sevinçle karşılanmış. radyolar bu haberi ver m ek İçin yayınlarını durdurmuşlardır. Amerikan gazeteleri, İngilterenln bu kararını takdirle karşılıyorlar.
Mustafa Muğlalı
Ankara 27 (Akşam) — Otuz üç vatandaşın kurşuna dizilmesine âmil olan orgeneral Mustafa Muğlalının askeri
(Arkası sahile 2: sütun 7 de>
gal etmişlerdir Düşman çok a-ğır zayiata uğratılmıştır.
Komünistler kuzey batı istikametinde ilerlemeğe devam e-diyorlar.
Kemal Cenabın vereseleri
Eski Meclis Başkan vekili ile üç idareci

Yeoll TeffHkamııs
BEYAZLI KADIN
Aşk ve Macera romanı
W. W. Collins'ten tercüme eden: (Va - Nû}
Pek yakında gazetemizde okuyacaksınız *
Açılış töreninde bulunan işçilerden bir grup
Para dolapları
İstanbul liman tahmil tahliye işçileri sendikasının açılması münasebetile dün akşam Gala-tadaki İşçi Lokalinde bir tören yapılmıştır. Sendika başkanı Muharrem Muhanoğlu’nun ko-nuşmaslle toplantı açılmış, müteakiben Ayvansaray Hür Mensucat Sanayii İşçileri Sendikası başkanı Veysel Güven. de ko-
nuşmuş ve sendikaların tarihinden bahsederek işçi emeğinin karşılığının alınması İçin henüz mücadelenin sona ermediğini, mamafih hükümetin işçi haklarını tahakkuk ettireceğine emin olduklarını anlatmıştır.
Talimli tahliye sendikası â-zasuıdan İsmail Ekşi, İşlerinin
çök ağır olmasına rağmen ücretlerinin çok az olduğunu belirtmiştir.
En sön konuşan, D. P. müfettişi ve İstanbul milletvekili Hüsnü Yaman, sendikalara politika sokulmam asının lüzumunu ve elblrliğllc çalışmak icabettlğlni belirtmiştir.
Bir işçi şikâyet ediyor:
— Ucuz bulup 11 liraya bir gaz ocağı aldım. Fitil lâzım .çeldi: baş vurdum; I görünüşe nazaran 30 • -10 kuruş olması gereken hu fi- j til için 1 liramı haksiz yere kopardılar, Hususî bir fabrikasyon olduğu için, demek ki ilk 11 lirn tuzakmış: acısı yedek parçalardan çıkacak.

Bir kibrit çakınca üzerine sürülen ecza tutuşan bir kadın robdöşambn misalinde de defalarca durmuştuk.
Şişe açmağa mahsus âlet diye satılıp şişe açmıyan zımbırtılardan da şikâyetimizi nakletmiştik.
Bir giyişte sökülen, patlı-yan kadın ayakkabılarından da yanıp yakılmıştık.

Bunlara benzer şikâyetleri dinliyecek, ve lıükiim verecek, halkın aldanmamasını sağlıyacak makamların ihdas edilmesine ihtiyaç duyuluyor.
aleyhine tazminat dâvası açtılar
Ankara 27 (Akşamı — Eski İstanbul milletvekili Merhum Kemal Cenub Berksoy vereseleri Büyük Millet Meclsil eski Başkan vekillerinden ve şimdi Cumhuriyet Halk Partisinin Bingöl milletvekili bulunan Feridun Fikri Düşünsel ile iiç İdareci aleyhine tazminat dâvası açmışlardır. Dâvanın mevzuu şudur: Vefat eden milletvekillerinin vereselerine kanunen verilmesi lâzım gelen 4000 Hra tazminatın her hangi bir borç yüzünden haczedil emeni esi kanunun sarahati icabı iken başkan ve İdare âmirleri bir takım sebepler İleri sürerek Cenah Berksoy ’un tazminatını vermekten İmtina etmişler ve Meclise bir tefsir lâyihası sev-kederek bu hareketlerini kanuni bir mesnede dayamışlardır. Veresenin iddiasına göre günü gününe İstihsal olunan bu tef-1 slr karan dahi tazminatın verilmesine mâni teşkil etmediğinden haksız fiil He zarara sebebiyet maddesinden dâva açıl-| ınışUr.
— Neye satıyorsun papağanı?
— Uyuşamıyoruz birader» ben demokrat, o halkçı.
Bahlfe 3
Temmuz

Bebek sergisini uzatmalıdır
İstanbul Sergisi ayın sonunda kapanıyor. Bu. her sene tekrarlanan bir sergi olduğu için vaktinde açılıp vaktinde kapanması ve böylelikle belli tarihlerin sergisi olduğunu ispat etmesi lâzımdır. Sergide kahve, gazino, «yun yeri işletenler serginin beş on giin uzatılması için müracaat etmişlerse de belediye lıer halde bu gibi istekleri ciddi karşılamıyacaktır. Zaten İzmir Sergisinin açılması yaklaşmıştır. Gösterecek malları olanlara oraya iştirak etmek içhı fırsat vermeli.
Şimdi sergi yerinde uzatılacak bir sergi varsa o da Bebek Sergisidir. Bu sergiye 37 millet, kendilerine mahsus bebekleriyle iştirak etmişlerdir. Bu, her sene, yahut ikide bîr açılacak bir sergi değildir. Milletlerarası mahiyeti vardır. Zaten başlangıçta, bebeklerin geç kalması yüzünden, sergi uzun müddet tam olarak seyircilere gösterilememiştir. Bebekler ancak on beş günden beri tamamlandı. Biiyük bir rağbetle seyrediliyor. Bu serginin hâsılatından Kızılay istifade ettiğine göre, gece gündüz dolu olan Bebek Sergisini kapamak Kızılayı da bir istifadeden mahrum etmek demektir.
Bebek Sergisinin uzatılması için başka bir sebep daha vardır: Ayın 1 inde İstanbul» bir Amerikan filosu gelecektir. Dünyanın hiçbir tarafında bulamıyacaklan bu sergiyi Amerikalılara göstermek buradan daha iyi intibalarla ayrılmaları için bulunmaz bir fırsattır. Unutmamalı ki bu sergideki Türk bebeklerinin diğer milletlerin bebekleri yanında bariz bîr üstünlüğü vardır.
Hakitkaten bir mânası olan ve cidden güzel olan bu sergiyi alâkalıların daha on gün uzatmalarını. temenni ederiz. Bebek Sergisi müstakil sergi binasının içinde olduğu için devam etmesinde büyük bir külfet de yoktur.
Şevket RADO
Akdeniz
kupası
Türk - Mısır maçı 28 ekimde yapılacak
Ankara 26 (A_A. )— Akdeniz genç takınılan arasında yapılmakta olan futbol birinciliklerine devam edilecektir. Bu birinciliklere Türkiye, Mısır, İtalya ve Yunanistan İştirak etmekteydiler. Bundan evvel Mısır ile Yunanistan arasında bir maç yapılmış ve Mısır galip gelmişti. Türk - Mısır karşılaşması İçin şimdiye kadar bir tarih tes-blt olunmamıştı. Bu def» alınan haberlere göre. 28 ekimde Türkiye He Mısır takımları Türklye-de karşılaşacaklar ve revanş maçı da 8 aralıkta aynı takımlar arasında Mısırda yapılacaktır. Ayrıca Türkiye le Fransız B takımları arasındaki dostluk maçı da 10 aralıkta Tûrklyede yapılacaktır. Yine Türk - İsrail La kim lan arasındaki dostluk maçı 28 ekimde Tel-Avivde, revanş maçı İse 3 araılkta Türki-yede yapılacaktır.
Celâl Bayar, operet temsilini seyretti
Ankara 27 (Akşam) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar gece saat 21,30 da şehrimizde temsiller vermekte olan Muammer Karaca operetine giderek temsilleri sonuna kadar seyretmiştir. ______________
Gürültü ile mücadele
Şehirde klaksonların yaptığı gürültüyü gidermek İçin Emniyet müdürlüğünce alınan tedbirlerin tatbikine devam edilmektedir. Geceleri saat 10 dan sonra klakson çatan şoförler takip ve cezalandırılmakladır.
Trende yangın!
Konya 27 (Akşamı — Diyar -bakırdan Konyaya doğru gelmekte olan yolcu treninde yangın çıktı. Elektrik kontaktı neticesinde çıkan bu yangında kompartımanlardan birinin tavanı yanmıştır. Ateş, yolcuların içme «uları ile söndürülmüştür.
(Zafer)in makalesi
(Baştarafı 1 inci sahifede) ri bile alınmıyor» diye bir takım demagojik feryatlar yükselecektir. Fakat unutmamak lâzımdır ki bugünkü iktidar dünkü iktidarın altına imza koyduğu milletlerarası bir taahhüdü şerefle yerine getirmektedir, Çiin-|kü dış politikada lam bir birlik olduğu mütemadiyen teyid edilen bir hakikattir.»
Mümtaz Faik Fenik makalesini şöyle bitirmektedir:
«Kahraman askerlerimiz kıtalar ötesi diyarda çalışırken va-tanımum hudutlarını muhafaza. İçin savaştıklarını bilecekler j vc o imanla silâhlarını kullanacaklardır, Kore dağlarından aksedecek Allah Allah nidalarının biz, şimdiden bütün sınırlanmışı koruduğunu hisseder gibi q-luyoruz. Koreye giden kahramanlarımız. yolunuz acık olsun.»
S ab ah EazWferi Ne Diyor ?
Yalan şayialar
Rusyanuı bize nota verdiği yalanlanıyor
Ankara 26 — Bakanlar Kurulunun dün akşam yaptığı fevkalâde toplantı dolayıslyle Sov-yeterin hükümetimize bir nota verdiği hakkında bazı şayialar ortaya çıkmıştır. Ayrıca Kereye asker gönderme kararı üzerine Sovyet hükümetinin bir teşebbüste bulunduğuna dair bugün bazı söylentiler de dolaşmıştır. Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü her iki şayiayj da kati bir lisanla tekzip etmiştir.
1000 işçi ücretlerinin arttırılmasını istiyor
Konya 27 (Akşam) — Ereğli pamuklu sanayii müessesesi işçilerinden 1000 kişi ücretlerinin arttırılmalını İstemektedir, Bu yüzden İşçilerle müessese arasında ihtilâf çıkmıştır. Durum 11 hakem kurulunca İncelenmektedir.
Akşehir Halkevi sinemasında yangın çıktı
Konya 27 (Akşam) — Dün sabah Akşehirde Halkevi, binası dahilindeki sinemada yangın çıktı. Elektriğin kontakt etmesi He çıkan bu yaugında sinema kısmı ile bir oda ve bazı eşyalar yanmıştır .
Senatör Cain gitti
Sön günlerde memleketimizi ziyaret etmiş bulunan Amerika ftyan meclisi silâhlı kuvvetler komisyonu üyelerinden Mr. Cain. dün sabah saat 1Ö.30 da özel askeri uçakla Almanyaya hareket etmiştir.
Caln, hava alanında Birleşik Amerikanın Ankara büyük elçisi ekselans Vadsworth ve basın mensupları tarafından uğurlanmıştır.
Arabacıların dilekleri Arabacılar cemiyeti bugün Vali ve Belediye başkanı Prof. Gökaya bir heyet göndererek bazı dileklerde bulunmuştur. Bu arada ehliyetsiz arabacıların daha sıkı bir takip ile çalıştırılmaması, Hal civarında vesalr bazı bölgelerde plâkasız çalışan, ve teşkilât nizamlarına riayet etmiyenler hakkında zabıta takibatının sıklaştırılması ve İskelelerde mevcut arabaların peyderpey kamyonlarla değiştirilebilmesini istemiştir. Belediyece bu mevzuda gerekli tedbirler al inmiştir.
MU KİRALIK DEPO
Kuruçeşmcde tramvay caddesinde 44 ra. rıhtandı ICO m2 kapalı ve 1300 m2 düz sahası bulunan depo mahalli kiralık lir. Posta kutusu Beyoğlu 2015 No. ya müracaat
Hükümetin kararı
Nadir Nadi CÜMHURİYET'te-ki başmakalesinde hükümetin Koreye yardım kararından bahisle ılıyor ki:
«Hükümet Birleşmiş Milletler teşkilâtı emrine - sayıca az da olsa - silâhlı kuvvetlerimizden bir kısmını ayırmağa karar verdi ise, bunu şüphesiz sır! hürriyet ve barış dünyasına karşı beslediği bağlılık duyguları uğruna yapıyordur. Tecavüz politikası önünde yazık kİ hürriyetçi milletler şimdiye kadar tesirli bir cephe kuramadılar.
Türk hükümetinin kararı, şu meseleyi kesin olarak çözmeğe yarıyacaktır: Birleşmiş Milletler diye canlı bir teşkilât var mıdır, yok mudur? Varsa, bizim misalimiz bu teşkilâtı kavlen değil, fiilen harekete getirmeğe yarı -yacak, tecavüzü suç sayan bütün hürriyetsever devletler bize u-yarak tecavüze uğrayan hesabına ellerinden gelen yardımı e-sl rgemlyeceki erd i r. *
★ Saldırıcıya meydan okuma
Ahmet Emin Yalman VATAN' gazetesindeki başmakalesinde hükümetin cenubi Koreye yardım kararını yorumlıyarak diyor ki:
«Evlâtlarımızı tâ Koreye kadar yollamağa karar verirken, heyecana kapümamak ve ayrılığın acısını hep birden duymamak imkânsızdır. Fakat beka mücadelesi için fedakârlığa olan ihtiyacı bizim kadar İyi bilen ve
yerinde olan vazifeleri bizim kadar vekar ve şerefle yerine getiren millet azdır. Müşterek emniyeti elbirllğlyle muhafaza bakımından dünya yüzünün bir tek cephe teşkil etmesine ve her insanın bu cephenin her yerinde dövüşü, vazife saymasına biz üzülmeyiz, seviniriz; çünkü bu hal, muhakkak diye kabul edilecek bir saldırış tehdidi karşısında bizim de yalnız kalmıya-cağımızın teminatıdır.»

Demokrat Partinin talihsizliği
IIVRRİYET başmakalesinde hükümetin yardım kararı hakkında şöyle diyor:
«Demokrat Parti hükümetinin bulunduğu müşkül durumu anlıyoruz. Fakat anlamadığımız bir cihet varsa o da bu işte neden yalnız kalısımızdır. Atlan-Llk Paktına dahil bütün milletler dillerini yutmuş gibi ses çıkarmazken biz neden dolayı 4.560 mevcutlu bir kıta ile Kore harbine iştirak edeceğimizi liân etmek mecburiyetinde kaldık.
Cesaretin de, kahramanlığın da bir hududu vardır. Biz zannediyoruz kİ, bu hududu bu sefer biraz aşmış bulunduk. Demokrat Partinin politikadaki a-cemiilğine mİ. yoksa talihsizliğine mi atfetmell bilemiyoruz.»

Tarihî dönemeç
Selini Ragıp Emeç SON POS-TA’daki başmakalesinde hükümetin yardım kararını müdafaa ederek diyor ki:
■.Ebediyen İcap etmemesini candan dikmekle beraber; yarın; herhangi bir lüzum halinde aynı mütekabiliyeti görmek ve beklemek hakkını muhafaza e-derek bugün. Birleşmiş Milletler teşkilâtının işaretine müspet cevap vermekle Adnan Menderes hükümeti, belki bazılarının tasvibine iktiran etmlyecek ve belki pek az politik bulunacak bir hareket tarzı İhtiyar etmiş sayılacaktır. Fakat bu cevap; son derece nazik avakibl İle beraber her namuslu ve sözüne sâdık memleketin verebileceği kar şılıktan başka bir şey değildir.»

Karar hatalıdır
YENİ SABAH başmakalesinde hükümetin Koreye yardım karan hakkında şöyle diyor:
«Bize öyle geliyor ki Adnan Menderes kabinesi Çok hayati bir meselede çok acele bir karar almıştır. Biz Koreden ziyade bizzat yurdumuzu korumağa mecburuz ve muhtemel düşman öyle zayıf sayılacak bir hasım değildir. Bir tek erin bile, ölüm dirim mücadelesinde, mevkii ve kıymeti olur. Realiteler, umumî nazarlyelere üsLün tutulmalıdır.
Diğer bir nokta da hatıra gelebilir kİ, Türk ordusu, yurt dışında ve çok uzak bir mm takada harekâta İştirak etmek kazarı verilmeden evvel, Biiyük Millet Meclisinin bu husustaki mütalâa ve reyinin alınması da çok isabetli olurdu. Bilhassa muhalefet ve liderlerinin güncesi sorulabilirdi.»
dü-
Askeri
Karar Türkiyenin Dünya sulhunu korumak için iktidarında olan her şeyi yapmak arzusundan doğmuştur
İstanbul 26 (AP) — Türkiye- kındaki tereddütleri tamarniyle îıin Korede komünizme karşı r savaşmak İçin Birleşmiş Milletler emrine asker vermek husu-1 sundaki teklifi bugün dış siyaset alanında attığı en büyük a-' dunlardan biri olarak tefsir e-
dilmiştlr.
1 Birleşmiş Milletlere askeri yardım tamarniyle ve münhasıran Türelerin kc-ndllerl tarafından verilmiş bir karar olup, bu , devletin her ne bahasına olursa , olsun, dünya sulhunu korumak İçin iktidarında olan her şeyi yapmak arzusundan doğmuştur.
1 Birleşmiş Milletlerin güney Ko-
1 reye yardım için üyelerine vâki talebinden başka herhangi bir mahiyette dış. tesir . olmamıştır.
Fakat karar bütün memleket için tam bir sürpriz teşkil etmiş ve derin akisler uyandırmıştır. Bu akisler henüz devam ettiği cihetle umumi tepkinin ne merkezde olduğu henüz kesin olarak tâyin edilemez. Bununla beraber, Türk askerlerinin çarpışmak İçin bu kadar uzaklara gitmek zorunda kalabilecekleri halk arasında bir çok kimseleri üzmüştür, denilebilir.
Siyasi müşahitler bugün, yeni seçilen Demokrat Parti hükümetinin Türkiyeyi böyle Mr taahhüt altına sokmak hususundaki cesaretini tebarüz ettirmişlerdir. Zira unutulmamalıdır ki Türkiye, kendisine tamamly-Ie düşmanca bir durum takınmış olan komünist Rusya İle hemhuduttur.
Fakat siyasî müşahitler böyle bir kararın Sovyetlere karşı bir meydan okuma şeklinde tefsir edilemlyeceğinl de İlâve etmişlerdir. Kanaatlerince Türkiyenin karan dünya sulhünû korumak için Birleşmiş MlUetler anayasası mucibince deruhte ettiği vecibeleri İfa maksadiyle atılmış ve İhtimamla hesaplanmış bir adımdır.
Fakat aynı zamanda bu ka-rann verilmesine saik diğer iki önemli elemanın mevcudiyeti de belirtilmiştir.*
Böyle bir hareket Türkiye ile Birleşik Amerika arasında mevcut sağlam birliğe tamarniyle uygundur. Bu birliğin temeli bilhassa askerî yardım programıdır. Ayrıca Türkiye sulha yar dım için bu derecede süratle harekete geçmekle, günün birinde kendisinin taarruza uğraması halinde derhal yardım görmeyi bekliyebillr.
Herhalde bu karar. 3 üncü bir dünya harb! halinde Türkf- ( yenin oynıyablleceğl rol hak-
ı bertaraf etmiştir. Yabancı baş kentlerde, bu devletin taarruza uğramadığı müddetçe İkinci dünya harbinde olduğu gibi ihtiyatlı bir gayri muharip rolü oynıyabileceğine dair bazı şüpheler mevcut olduğu bir sır teşkil etmemekteydi.
Önemli bir mevkide bulunan sorumlu bir yabancı müşahit şunları, beyan etmiştir; «Türkl-yenln Birleşmiş Milletlere yardım İçin asker göndermek tıu-. susundaki kararının en önem)tU“ ciheti, tamarniyle ve r>ıu»am»— ran Türk milletinin kalbindenO-doğmuş olmasıdır.^ CM
Times gazetesinin mütalâası q
Nevyork 26 (A A.) (ÜnHed O Press) — Türkiyenin Koredeki*» Birleşmiş Milletler kuvvetleri- L-ne 4506 mevcutlu savaş birliği V gönderme kararını ele alan Ti-mes gazetesinin başakalesînde O şöyle denilmektedir: O
General Mac Arthu'ün bu tek-M— lifl-en. mümkün olduğu çabuk İstifade etmenin yülunu_Q bularak diğer Birleşmiş Millet-^ ler üyelerinin de takip edecek-leri bir misal teşkil etmesi umibM edilmektedir.» g
Acheson tefsirde bulunmak istemiyor'*"' Vaşlngton 26 — Amerika Dış işleri bakanı Dean Acheson muhtelif memleketlerden gelen ve süratle artan yardım tekinlerinin Birleşmiş Milletlerin Ko re harbinde sarfettiği gayretler için askeri ve siyasi bakımdan çok önemli olduğunu bugün söylemiştir.
Avustralyadan başka, Siyam, Yeni Zelanda ve Türkiye Koreye kara kuvvetleri göndermeyi teklif etmişlerdir.
Korcde muhtelif memleketlerin askeri kuvvetlerini kullanmanın ne derece pratik olacağı yolunda sorulan bir suale cevaben Acheson bunun Savunma Bakanlığını alâkadar eden askerî bir mesele olduğunu söylemiştir. Dışişleri Bakanı Birleşmiş Milletler yelerinin Koreye askeri yardım ve kıtalar yollamağa hukuken mecbur olup olmadıklarını bilmediğini söylemiştir.
Koreye kara kuvvetleri göndererek savunma kuvvetlerini harcamasının Türkiye için basiretli bir hareket olup olmadığı yolundaki sual üzerine Amerika Dışişleri Bakanı tefsirde bulunmayı reddetmiştir.
en önemli” munha.;ı-^J
kadar
■O
yardım
(— Bakanlar Kurulunun bu kararma âmil olan, diğer devletlerle yapılmış müzakerelerden haberdar değiliz. Bir Türk askeri birliği fiilen savaşa gönderilirken Büyük Millet Meclisi toplanmamış ve muhalefetin fikri de sorulmamıştır .
Birleşmiş Milletlerin talebi Meclis açıkken yapıldığı halde bu hususta karar vermek Meclisin tatiline bırakılmıştır. Bu vaziyet karşısında hükümet derhal Meclisi toplamağa ve Meclisten katar almağa mecburdur.
Biz partiler üstünde bir düşünce ile kahraman Türk askerinin kendisine verilen her vazifeyi başaracağına inanıyor ve hükümet kararının memleket hesabına hayırlı neticeler doğurmasını temenni ediyoruz.» Köprülü’nün cevabı Ankara 26 •— Dışişleri Bakanı
Fuat Köprülü, bugün kendisi ile Türkiye. Yunanistan ve’îrana .konuşan gazetecilerin. Büyük yardıma devam edilecektir. İMlliet Meclisinin tasvibi alın- I Truman Türkiye. Yunanistan fikrimiz madan Kore harbine asker gön- t~ı„
gerilmesine karar verilmesini
(Baş tarafı birinci sahifede) zakere vc genel sekreter Kasım Gülek tarafından gazetecilere yapılacak beyanatı tasvip etmiştir.
C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek’in beyanatı aşağıdadır:
«Birleşmiş Milletlere karşıtlan vecibelerimizi tanıyoruz.
Dünyada sulhun ancak Birleşmiş Milletlerin müşterek korunma cephesiyle temin edilebileceğine inanıyoruz. Âza devletlerden birine olan taarruzu samimi olarak hepsine tevcih o-lunmuş bilerek derhal harekete geçerlerse sulh müdafaa olunabilir.
Birleşmiş Milletlerin bizim takdirimize bırakarak İstediği yardımı emsalimiz olan bir çok devletler gibi vaziyetimize göre ve maddi Imkânianmız nispetinde tâyin edebilirdik. Ancak silâhlı kuvvet göndererek yardım etmek hiç şüphesiz imkânı ________
bulunanlar için en tesirli vasi- 'konuşan" gazHecîlerin, ladır.
Bu hususta bizim şudur: __________
Birleşmiş Milletler hücumabulmayan muhalefet gö-uSrayabltectk bûtiln cephelerin ' ni.^ne „e dlyc-tcH yolumdaki mesulivetlni üzerine alarak her u(w.ıı„n ..........
mesuliyetini üzerine alarak her âza devletin yapacağı yardımı tâyin eder. Müşterek cephe mesuliyeti bu suretle temin olunabilir ve ancak bu usul bütün â-za devletlere güvenlik verebilir. Hudutlarımızda son zamanlarda yapılmakta olan hazırlıkla nn ve vatanımızın karşısında, bulunduğu İhtimallerin bugünkü manzarasını bilmiyoruz. Bugünkü durumda Birleşmiş Milletlere karşı olan vecibelerin nasıl yerine getirileceğini, hükümet Büyük Millet Meclisinde---------------------
müzakere edilmeden ve parti- ] dün piyasada altın flatleri yük-mİ7.le Utlssıre ptmorlpn vnlnra' enlmıc
mlzle İstişare etmeden yalnız başına takdir etmiştir.
Parti genel başkanı İnönü veya yetki sahibi herhangi bir C. II.P. şahsiyetinin bu karar hakkında hiçbir suretle fikir ve mütalâası alınmamıştır.
Halbuki büyük memleket meselelerinde, hususiyle memleket müdafaası ve harb İhtimallerinde, hükümetin muhalefet partisiyle fikir mutabakatı teminini tecrübe etmesi büyük mücadelelerde memleket birliğini sağlamak için esas tedbirdir.
İkttdRnn bu ihtiyacı takdir etmesi ve âti İçin muhalefetin memlekette bertaraf edilecek bir mâni değil, memleket hayrına yapıcı olarak İşbirliği temin etmek İçin en tesirli vasıta olduğunu anlamış olmasını temenni ederiz.»
Millet Partisi başkanı Bayur’un görüşü
Ankara 26 — Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bnyur, Koreye gönderilecek askeri birlikler hakkmduJÜ Ruhanin r K.U-rahı karan etrafında kendisine anal soran gazetecilere şunları
JzüylemlfU»;
Başkan Truman tahsisat kanununu tasdik etti
Vaşlngton 26 (A.P.) — Cumhurbaşkanı Truman bugün dost devletlere 1.222.500.000 dolarlık askeri yardım yapılmasını sağlayan kanun tasarısını İmzalamış ve bu münasebetle Beyaz Sarayda yapılan törende verdiği demeçte, «Tecavüze meyyal o-lanlara şunu İhtar ederim. Hür-riyetsever devletler, hürriyetlerini korumak İçin omuz omuza ve bir arada duruyorlaro demiştir.
İmzalanan askerî yardım kanunu mucibince, kuzey Altan-tik paktı memleketlerine ikinci yıl için yardım yapılacağı gibi
sualine cevap vermiştir.
Dışişleri Bakanı. Büyük Millet Meclisi tarafından evvelce tasvip edilmiş olan Birleşmiş Milletler anayasası gereğince giriştiğimiz taahhütlerin hükümetçe yerine getirilebileceğini, bu hususta ayrıca Meclisten karar almağa İhtiyaç olmadığını söylemiştir.
Kararın piyasadaki tesiri
Koreye asker gönderilmesi hakkında verilen karar üzerine
ve İrana yapılan yardım içLn şulan söylemiştir:
«Bu kanun bu kalelerin kuvvetli ve azimli kalmalarına yardım edecek, yabancı nüfuzdan serbest kalacakları gibi kendi öz yollarında büyümek ve inkişaf etmekle hür olacaklardır.»
BORSA
C e K LB»
Son Posta refikimiz
Son Posta refikimiz 21 yaşma basmıştır. Refikimizi tebrik e-deriz.
Imrozda
7.® 282.25
0.80
64.1250
64.CT 73. W>
S.80
8.TS90
Sandalîa manastıra giden 16 kişi boğuldu
selmiş, buna mukabil devlet tahvilleri düşmeye başlamıştır.
Yükselme daha ziyade İngiliz ve Cumhuriyet altınlarında olmuştur. İngiliz lirası bir günde ı IftO 1,........ _____ pn I.
100 kuruş yükselerek 40 liraya. Cumhuriyet altım da 35,50 ye çıkmıştır.
Buna mukabil devlet tahvilleri düşmeye başlamış ve tah-1 viller ihraç kıymetleri flatierlne kadar İnmiştir. Borsada d Un yapılan tahvil satışı 1.75 bin liraya kadar yükselmiştir. Bundan başka dün piyasada satışlarda durgunluk görülmüştür. Bu durgunluk daha ziyade lüks eşya üzerinde olmuştur.
İmroz 26 — Dereköyün Pirgos mevkiinde deniz kenarında kâin Ayana manastırında her yıl olduğu gibi bu yıl da Ayana yortusu münasebetiyle toplanan köyün Ortodoks halkından yir-
mi kişilik bir grup habersiz o-larak bir balıkçı kayığına binmişler ve sahilden bir hayli açılmışlardır. Bu sırada sandal yanlarından su almağa başlamış ve batmıştır. Üç ldşl sahile kadar gelmeğe muvaffak olmuş, on yaşında bir kız çocuğu sandalın üzerinde kalarak mucize kabilinden kurtulmuş, diğer on altı kişi İse boğulmuştur.
Londra I Sterlin NevYort lOO Dolsr
Parır ıoo Fransız r.
Stokholm 100 tsvec Kr. Cenevre 100 İsviçre »
Amrslcrdann KM Fliortn Brüksel 100 Belçika r. Lizbon 100 kakude»
C5IİAM VE TAHVİLÂT % I FAİZLİ TAHVİLLEB
Sivas - Erzurum 1 Sivas • Rnunım M 1941 □cmln'OİU I 1941 Demiryolu a 1941 Demiryolu m
Milli Mttdaia»
Milli Müdafaa U Mil» Müdafaa m
MIHI Müdafaa »V
sı.—
21.10
20 55
20.50
21.20
20.79
20.10
20.35
20.60
90 —
85. J 5
#5.20
M.—
Türkiye Millî Talebe federasyonunun beyannamesi
Türkiye Milli Talebe federasyonu genel başkanlığı, Kore mü cadelesl mevzuunda hükümetin aldığı karar üzerine aşağıdaki beyannameyi yayınlamıştır :
»Kore mücadelesiyle korkunç bir şekilde İhlâl edilen insan, haklarının jnüdafiHlğlnl Birleşmiş Milletler teşkilâtı karar!a-nn* olan sadakatin bejılmseyvn
hükümet kararını Türkiye Milli Talebe federasyonu şükranla karşılar.
Hak ve hürriyet yolunda girişilmiş olan biitün taahhütleri yerine getirmeyi kendisine vazife addeden bir milletin evlâtları olmaktan, duyduğumuz gurur sonsuzdur.
Türk gençliği dilnya sulhunun tahakkuku için yapılmış bu hamlenin neticesini ümitle beklerken, kendisine verilecek her türlü vazifeyi başarmaya hazırdır.»
»W s».— sr.eo
Mustafa Muğlalı
(Baş tarafı birinci salıifedc) mahkemede yapılan yargılanması sonunda 20 sene hapse mahkum edildiği malûmdur. Bu hâdiseye alt dosya asker) yargıtay tarafından tetkik edilmiş ve mahkûmiyet askeri yar-gıtay kararında tahrik sebeplerde sanığın cezai ehliyeti haiz olup olmadığı hususunun heyeti sıhhiye tarafından incelenmediği beyan edilerek karar esasından bozulmuştur.
Muğlalının yeniden yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacaktır.
Diğer taraftan askeri mahkemece alınacak karar her ne olursa olsun Büyük Millet Meclisince bir mahkûm olarak kabul edilen Mustafa Muğlalının hususî bir affa tâbi tutulacağı ve mahkûmiyeti ile geri alman bütün, haklarının İade edileceği söylenmektedir. Bu hususta Meclise müracaatta bulunulmuştur.
BARHAFLAHDA ALTIH Banıl u
Şahın Türkiyeyi ziyaret edeceği doğru değil
Bazı gazeteler, İran Şahmın kardeşi dolam Reza'nm İstanbul» hususi seyahatini şahın Türklyeye yapacağı ziyaretin bir mukaddemesl diye yazım.' ■ lardı. Şehrimiz, İran Başkonsolosluğu, şahın Türkiyeyi zlyar- ı etmesi tasavvurundan haber) olmadığını gazetemize bildir-
54.«
45-50
S 75
5,7 .........
aste | mıstar.
Sahlfe 3

Tekel idaresinde
^AMERİKAN MASAU:14j
LgiggafYazan i Şevket RADÖ J*
Amerikan filosu
Köşe kapmaca!
Londrada, öbür meslektaşlarla birlikte BBC'yi ziyaret ottiğimiz sırada, Türk neşriyatını idare eden Türk ve İngiliz mütehassısların yanma alındık. Radyonun verici cihazı, çalışanların ciddiyetini epeyce gülünç gösterecek şekilde işlemekteydi.
Spiker Bayan Mubeccel. mikrofona diyordu ki:
— Şimdi de Kıbrısta, Lef-koşa'da arabacı Bay Haşan Özaslan’m: İstanbulda Ga-latada, kahveci Bay Dursun Kıyar'ın; Ankarada Bayan Türkân Erkonur'un istedikleri «Hapishane türküsü» nü söyleyeceğiz.
İngiliz mütehassıslara, canı arkasından işaret...
Ses ayarcısı, plâk kontrolcüsü hep pürdikkat. Başlıyor:
120 memurun Anadoluya nakledileceği doğru değil
Hapishane
çeşmesi yandan akıyor yandan, bir şey değil.
Mahpusluk
ah verem oldum bir yandan...
| Dünkü sabah gazetelerinden birinin verdiği havadise göre Tekel idaresinde çalışan bir ko-[ misyon faaliyetini bitirmiş ve genel müdürlük teşkilâtında yapılacak tâdillerle tasarruf e-dilecek 120 memurun Anadolu-dakl münhallere nakledilmelerine karar vermiştir.
İdarede çalışan memurlar a-rasmda telâş uyandıran bu haber hakkında genel müdür Hadi Hûsmanla konuştuk. Genel müdür dedi ki:
(— Böyle bir şeyin katiyen aslı, esası yoktur. Memurlarımızın bir kısmını tasarruf edip bunian Anadoluya nakletmek gibi bir düşünce aklımızdan bile geçmedi. Her halde, her essesede olduğu gibi bizde zaman zaman yapılan nakil ve tâyinler dışarıda bu şekilde tefsir edilmiş olacak *
İçinde bir milyon insan bulu nanbirplâj: JONES BEACH
Derken başka üç dört kişinin ismi; bu sefer de »Adalar sahilinde»:
Adalar sahilinde bekliyorum Seni yârim serian istiyorum
erabaları
Limanımıza gelecek filo 7 gemiden mürekkep
«Yarın» mıdır, «yârim» midir, güftede pek belli olmaz. Yahya Kemal, bu şarkı hakkında «telgraf varı bir manzume» demişti: İkinci ınısra hakikaten benziyor.

Bu tahammiilfersa derecede tekrarlanmalarla insana usanç veren şarkıları, bîr mabet sükûtu içinde Lou-drada dinlemeğe mecbur kaldıktan sonra, nihayet bir fasılada İngiliz müdüre sordum:
— Niçin çalmak zorunda kalıyorsunuz?
— Biz de usandık, şikâyetçiyiz... Fakat radyoların böyle bir dinleyici istekleri saati açması âdet hükmüne girdi. Sizin memleketinizden de üc beş imza ile işte bu musiki taleb ediliyor. Mecbur oluyoruz.
Başkaları da toplandı: şu düşünceler de mutabık kaldık:
— Böyle basmakalıp şarkıları dinlemek istiyenler i-çin gramofon icad edilmiştir. Plâğı alsınlar, arzu ettikleri zaman ve arzu ettikleri miktarda çalsınlar, dursunlar, fakat komşularını da rahatsız etmesinler. Dünyanın biitün radyo idareleri,, mektuplar dahi alsalar mahdut kimselerden alıyorlar-dır; ve ekseriya bunlar, isimleri radyoda geçsin diye mektup yazıyorlardır. Büyük bîr çoğvpluk onlar yüzünden («fıallah!) diyerek düğmeyi kapatıyor. Radyolar, daha ziyade (öğretici - halkı yükseltici) neşriyat yapmağı hedef tutmalıdır. Alma birkaç yüz mektup umumî arzuyu asla ifade etmez. Hakikî dinleyici, esasen, radyoya mektup yazmağı lüzumsuz bulan. mantıksız ve zevksiz isteklerle hafiflik etmiyen. i-siyle giiciyle meşgul olan kalabalıktır.
Belediye arabaları kaldırmak cihetini inceliyor
Belediye, yük arabalarının yolları bozmakla olduğunu ve ı bilhassa İleri şehirlerdeki yük I nakliyatının kamyon ve kamyo- I netlerle yapıldığını göz önünde tutarak bunların nıotörlü vasıtalarla değiştirilmesini İstemektedir.
Bu hususta Arabacılar Cemiyetiyle görüşmeler yapılmakladır. Araba sahiplerinin kamyonu veya kamyoneti bulunan kimselerle ortak olarak, çalışmağı umumiyetle kabul ettikleri söylenmektedir.
Yük arabaları şehrin seyrüseferini inkıtaa da uğratmaktadır. Zira bir tramvay veya otobüsün önünde yürüyen bir arabanın yolun genlşliyen kısmında bu vasıtalara yol verlnclye kadar arkadan gelenlerle yolların tıkandığını göz önünde tutan Altıncı şube müdürlüğü de arabaların kaldırılmasına taraftardır.
Denize girmek için İstanbuldan İzmite — Plâj ücreti otomobil başına 50 sent — Kulelerde düdükler kimin için çalıyor? — Varisli bacaklar — Soyunacaksınız ama denize girmiyecek-siniz — Sabun musluğu — Tayyareler havaya yazı yazıyorlar — Bu küçük bir plajdır.
Nevyork şehri bir adanın üstündedir. Fakat denize girmek isterseniz otomobile binip meselâ İstanbuldan İzmite kadar gitmeniz lâzımdır. Girilecek deniz oradadır. Ama denize girebilmeniz Atlantigin o gün sakin olmasına bakar Eğer hld-
mü-[detil ise. dalgaların sizi yerden de. yere vurarak sakatlaması İhtimali göz önünde tutularak denize girmek yasak edilmiş o-labilir. O zatının denize girecekmiş gibi soyunacaksınız. Mayonuzu giyeceksiniz. Kumda oturup Atlantiğe baka baka g üneşl iyecekslnlz.
Bir pazar günü Long İsland’-daki Jones Beach plâjna Nevyork Türk haberler bürosunun kıymetli memurlarından dostumuz Nezih Manyas ile beraber gittik.
Nevyork Türk haberler bürosunun bize kısa zamanda Nevyork şehrini mümkün olduğu kadar fazla göstermek hususundaki samimî gayretini bu-I rada şükranla kaydetmeği vazife bilirim. Her sıkıştığımız 'anda kendi evimizmiş gibi bu büroya gidiyor ve her hususta büyük kolaylıklara tnazhar o-luyorduk. Amerikalıların da Türkiyeyi tanımak hususunda bu bürodan aynı şekilde faydalandıklarına şahit olduk.
Yukarıda: Koydaki plajdan görünüş
Aşağıda: Plajı takip eden oyun sahaları
■İV £
1 \ • * i'


büyük bir ekseriyeti

söyüyeyiın kî, türküsü» ile
Şunu da «Hapishane «Adalar sahilinde», dinleyici istekleri arasında çok yüksek bir zevki temsil ediyordu. Bunlara kıvasla repertuva-rın öyle âdi şarkıları vardı ki, isimleri vc güfteleri aklımda bile kalmadı. Zevki isyan ettiren şevler.
*
Eu sefer de tam tersine bir vaziyet;
«Gelinim sana söylüyorum, kızım sen anla.» — Yani kendi radyolarımızın da, halkın insiyaklarına ve itiyatlarına körü körüne âlet olmamasını, zevki terbiye e-dici, yükseltici bir rol oynamasını diliyoruz.
(Vâ - Nû)
Kauçuk ihtiyacı
Sanayiciler lüzumlu dövizin verilmesini istiyorlar
Bilindiği gibi Kore lıarbl , _ zünden bir çok maddelerle beraber kauçuğun da flatl yükselmiş ve şehrimizde kauçuk fiatl bir ay önce 130-140 kuruşken bugün 270 kuruşa varmıştır. Bu fıat yükselişiyle İlgili olarak, kauçuk işleyen sanayicilerden bLr grup, Bölge Sanayi Birliğinde toplanmış ve yurt İhtiyacı olan kauçuğun bir an önce ithali çarelerini araştırmışlar ve bu İş İçin lüzumlu dövizin tahsisini temin maksadıyla ilgili makamlara müracaat etmeye karar vermişlerdir.
yü-
luların
mağazalarda. lokantalarda, eczanelerde sabahtan akşama kadar ayakta çalıştıkları İçin çoğu bacaklarında damar has-de- tahtlarına müptelâ İmiş. Bu umumi plajları dolduranlar da onlarmış.
Flâjda yürümeğe devam ediyoruz, Asfaltın mukabil tarafında plâj boyunca oyun yerleri var. 40 - 50 tane tenis kortu bir sırada. Onları geçince kriket sahaları sürüp gidiyor. Onların arkasındaki çimenlikte Beylzbol statları. Pingpong masaları, golf sahaları göz alabildiğine. Yer yer orkestralar konser vermekte. Arada bir deniz kazalarına karşı ilk yardım hastaneleri göze çarpıyor.
Dostlarımızın tahminleri doğru çıktı, Plajı doldurmuş olan yüz binlerce insan denize giremiyordu. Çükii Atlantik dalgalı idi. Havada hemen hiç rüzgâr olmadığı halde Atlantik insan boyunu bir kaç defa geçen dalgnlarlyle sahili doğuyor. Bu sebepten denize girilmesi yasak edilmiş. Bu dalgalar in-
Darüşşafakahlar gecesi
Haber aldığımıza göre 5/A-fiustos/950 cumartesi günü akşamı saat 21 den sabaha ka-| dar Bebek belediye bahçesinde!-
(Dar* i Ma fa kaklar agecesij ter- 'martesi günü tlb edilmiştir.
Seyyar satıcılara ve işportacılara ayrılan saha
Mahmutpaşudakl seyyar satıcılarla İşportacıların faaliyetine son verilmişti Belediye bunlar için Mısır çarşısının kar-: şısmda bulunan ve bir kaç sene evvel vakıflar İdaresi tarafından bir iş hanı inşasına ka-‘ rar verilen geniş arsada yer ayırmıştır.
Yüzlerca işportacı alabilecek genişlikte olan arsada tahtadan barakalar ve malların leghlrl için askılar yapılmaktadır. Bir kısım seyyar satıcılar bu yeni yerde faaliyete geçmişlerdir,
Pazar sabahı plaja gitmek üzere tekrar yola düzüldük.
‘ Nevyorkta yola düzüldük mek. sonu getmiyen otomobil seline katılmak detnekLir. Böy-lece az gittik, uz gittik. Manhattan adasından başka bir adaya, Long İsland'a geçtik. Bu ada yemyeşil ormanlık bir adadır. Atlantlkten vapurla Nevyorka girerken solda' evvei-lâ bu upuzun yeşil ada göze çarpıyor. O canım asfalt yollarda İstanbııldan İzmite kadar bir mesafe gittikten sonra otomobilimiz durdu. Araçla sırada olduğu gibi, yoldaki adama 50 sent verildi. Bu parayı gene yol parası zannetmiştik. Meğer plâj : parası İmiş. Plaja daha bir kilometre kadar mesafe varmış, fakat parası burada toplanı-yormuş, Hem de adam başına 50 sent değil, içinde kaç kişi olursa olsun otomobil başına 50 sent. Bu paranın İçinde otomobili bırakacağınız meydanın kirası da dahilmiş. Plajda eğer şemsiye kiralarsanız ayrıca pa-ısanı düşürür, yaralayabilirmlş. ra vcrlyormuşsunuz. İstemez-şeniz başka para vermeye lüzum yok.
Az sonra plaja geldik. Binlerce otomobilin göz alabildiğine, muntzam bir şekilde sıralandığı meydanlardan birine otomobili bırakarak plajın kapısından girdik. Bir bakışta görünen on binlerce insanla plâj kilometrelerce uzuyor. Cumartesi ve pazar günleri bu Jones Beach plâjına bir milyon inşan girermiş. Biz, plâjı hemen ta-, kibeden geniş asfalt şahanen üzerinde 5ûû metre kadar yürüyebildik. Her taraf vıcır vıcır İnsan kaynıyor. Yüz metrede bLr yükselen kulelerde mütemadiyen düdükler öttürülüyor. Bu kulelerde ayrıca İki üç çocuk da vardır. Düdük öttürmenin sebebini ve bazısı ağlamakta olan bu çocukların kulenin tepesinde nç aradıklarını sordum;
— Bunlar analarını, babalarını kaybetmiş çocuklardır. Düdükler öttürüldügü zaman herkes kulelere bakar ve kaybolan çocuğu orada İse gider, alır dediler.
Hakikaten bu plajda İnsanın çoluğu çocuğunu, eşin! dostunu kaybetmesi İşten bile değildir.
Asfaltta yürürken mayolu insanlara bakıyorum, çoğunun ayaklarında koca koca mavi damarlar fırlamış. Güze! adamlar, bilhassa güzel kadınlar. Fakat ekserisi varisli. Varislilere mahsus çoraplar, dizlikler o
Plajda yürüdüğümüz İstikametten geri dönerek bir koyun İçine saklanmış küçük plaja geçtik. Burada denize giriliyor, botlarla dolaşılıyordu. Kalabalık on bin kişiden fazla idi. Burada da biz. mayolarımız yanımızda olmadığı için denize girmedik. Sandviçlerden mü-
rekkep öğle yemeğimizi bir kenara ilişerek yedikten sonra kâğıt bardaklar İçinde tahta kaşıklarla dondurmalar ısmarladık. Tabii dondurma yendikten sonra kâğıt bardağı da. tahta kaşığı da atılıyor. Bunların masrafı Cam bardaklarla madeni kaşıklan toplayıp yıkamanın masrafından daha azmış, Yani atmak daha kârlı.
Fakat buna rağmen plajda en göze çarpan şey temizliktir. Her taraf tertemiz. Bu yüz binlerce insan burayı kirletmiyor. Her şey atılacak yere atılıyor. El yıkama yerlerinde sıra sıra musluklar. Soğuk su, sıcak su. Bir de sabun musluğu var. A-çınca musluktan sabun köpüğü fışkırıyor Kirlenmiş ellerinizi tertemiz yıkar, el silmek İçin her tarafa konmuş olan yumuşacık kâğıtlarla kurulanabilirsiniz. Burada her ihtiyacı karşılamanın çaresi bulunmuştur.
O gün de plajda 1 milyon kişi olduğunu söyledikleri zaman hayret etmiştim. Fakat burada mühim bir kalabalığın toplandığı havada tayyare İle mütemadiyen reklâm yapılmasından da belli. Tayyareler havaya Coca Cola yazıp yazıp gidiyorlardı.
Söylediklerine bakılırsa bu plâj küçükmüş. Coney îsland plajına cumartesi ve pazar günleri 2,5 milyon insan gidermiş!
Şevket RADI)
İKRAtalYELİ AİLE
CÜZDANI saiıiplerina
Bu yılın
7
evinden
2 Eylülde 2 Aralıkta
3 EV ve Para ikramiyeleri 1 EV ve Para ikramiyeleri
Kura ile hediye edilecektir.
*
2 Aralık kurasına glrebiemek için
5 Ağustos 1950
Akşamına kadar bir cüzdan alınız.
veya
Müstakil deniz işçileri sendikası açılıyor
I Müstakil deniz işçileri ve
,mensupları sendikasının Cu- kadar çok göze çarpıyor kİ ----1— „—j saat 14.00 de hayret!
| açılış töreni yapılacaktır. | Söylediklerine göre Nevyork-
birikmiş paranızı hesabınıza yatırınız.

iler 100 liraya bir kura numarası
YAPI ve KREDİ BANKASI
31 Temmuzda limanımızı ziyaret edecek olan Amerikan filosunun ziyaret programında değişiklik olmuş ve Vilâyete bildirilmiştir.
Yeni şekle göre İstanbulu ziyaret edecek sekiz gemiden biri olan 27 bin tonluk Leyte uçak gemisiyle MarmarLsl ziyaret e-decek olan Conc, O'hare, Vesole ve Dysse muhripleri 31 temmuzda İzm İri ziyaret edeceklerdir.
Bu suretle misafir gemilerden Marmarlse giden olmıyacağı gibi limanımıza da sekiz gemi yerine yedi gemi gelecektir.
Yeni belediye otobüsleri
İdare firmalardan daha sarih teklifler istedi
Ekmeğin fiatında beş ku-: ruş tenzilât yapıldı, mcmııun olduk. Fakat bu işlere aklı eren bazı kimseler fiatın daha da indirilmesi mümkün olduğunu söylüyorlar. Hat tâ şimdi şehrin bazı semtlerinde narhtan iki kuruş noksanına ekmek satıldığını gazeteler yazıyor. Belediye daimî surette fırınları kontrol altında bulundurduğunu iddia ettiğine göre, bunların noksan tartılı ekmek çıkarmalarına imkân yoktur. Demek ki bugünkü şartlar altında ekmek fiatını bir ..ıik-târ daha indirmek hakikate.. mümkünmüş. Alâkalı makamlardan bu iddiaları reddeden bir ses de duyul-mu r. Bu hususta onlar ne düşünürler acaba? Ucuzluk imkânından halkın bir an evvel faydalandırılması için tetkikat vesaire gibi bir faaliyete geçildi mi. bilmivol I ruz. İmkân mevcutsa yapQ salar, değilse umumî efkarp tenvir, ikna etseler çok iyfc olur. Böyle bir mevzu karsig sında alâkasızlık, dedikodu-Q lara yol acıyor.
Ekmeğin çeşnisine gelin-g ce: tik zamanlarda iyi çıkıyordu. Fakat bu iyilik hirJA kaç gün devam etti, sonraQ) yavaş yavaş bozulmağa baş-> ladı. Bugün bir çok semtler-^ de evvelki çeşniden daha bo-gj zuk ekmekler çıkıyor. Rengi bîraz beyazca amma içi mıır. Taze iken yenirse lok-^"1 malar ağızda büyüyor, bayatlaşınca boğazda düğünvO leniyor. Yeni tesbit edilenp çeşni bu ise. ekmeğin kalitesin) bozulmak suretiyle fiatı in- P dirildi demektir. Aksi takdir»? de, kontrolların faydasızlığıL* na hükmetmek icap eder.
Belediyenin incelemeler yaptığım iki haftadanberi her gün gazetelerde okuyoruz. Fakat bu işler inceldikçe uzuyor.
Gene üç köşeli dedikodu çerçevesi çatıldı. Fumcı u-nun bozuk olduğunu söylüyor. Değirmenci buğdaydan şikâyet ediyor. Toprak mahsulleri ofisi kabahatin değirmencilerde olduğunu ileri sürüyor ve bizim Belediye, köşe kapmaca oynar gibi bu üç köşe arasında fini fırıl dönüyor. Meğer ne mühim sır, ne çözülmez muamma i-mış bu? Medeniyetin atomu parçaladığı bir devirde bil ekmeğimizin neden bozulduğunu anlıvamıyoruz. suçluyu bulup kulağından yaka-Lıyamıyoruz.
Değirmenler
muaf mıdırlar? _______ ...
diği buğdayın cinsine bakılamaz mı? Fırıncıları yola getirmek miimkiin değil midir? Şehrin ekmek işini düzene koyamıyan belediyenin mevcudiyetinden şüphe etmekte yerden göğe kadar haklıyız, Görüyoruz, bina da. memur da, âmir de var amma bu şehrin işlerine bakacak belediye nerede?
Cemal Refik
Belediyenin yeniden 50 otobüs sipariş etmeğe karar verdiğini yazmıştık. Bu karar gereğince otobüs satmak istiyen 25 firma biraz beyazca amma içi ha-, mümessili belediyeye müracaat etmiştir.
Ancak bunların yaptıkları tekliflerde fiatler,, otobüslerin vasıflan, ödeme şartları gibi hususlarda sarahat olmadığı görüldüğünden, idare, teklifleri İade ederek, bunların daha sarih şekilde bildirilmesini İstemiştir.
Yeni teklifler. İstenilen şekilde gelince, mevcut komisyon en müsait şartlar dermeyan eden firmaya siparişi verecektir.
RADYO
İSTANBUL RAPVOSÜ
öğle ve aksam programlan
Açılış «e programlar. Haberler.
Hatif öğle mütlgi «PL», Şarkı ve türküler. Okuyan Azize Törem. Çalanlar: Hakkı Derman, Şerif içli. Salâhaddin Pınar
Serbcs saat.
Safiye Ayl.’l ve Perihan Altındağ Sörerrden şarkılar «Pl.». Ora soloları «Pl r
Programlar ve kapanış. Açılı; ve programlar.
Dans müziği «Pl» Operetlerden melodiler «Pl.». Sen bağlama kümesinden oyun havaları.
Haberler.
İstanbul haberleri. Gitar soloları, Dnnj müziği «PL».
Şarkı vc türküler. Okuyan : Muallfl Gökçay. Çalanlar: Hüseyin Cojküner. Cemal COmbO?. Süleyman Şen.
Seçmeler «Pl.».
Gelir vergisi İzahtan. Car müziği «Pla.
Küçük orkestradan melodiler. Fasıl heyeti konseri «Uşşak». Konscrto «Pl.».
Piyano soloları «Pl.*. Haberler.
Dans müziği «Pl.». Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU
Ö4lc ve aksam programlan
12,28
12,38
18.45
10,00
19.15
19,20
19,95
20.00
20.15
30,30
20.35
20,50
7.28
7,30
7.15
e.ro
8.15
8.25
9.30
kontrol d an Ofisin ver-
Açılış vc program.
M S. ayarı ve Şarkılar, Okuyan: Sabite Tur.
Haberler.
Gitar düetinden melodiler «PL». öğle Gazetesi.
Xavlre Cub.H orkestrası «Pl,». Hava raporu, akşam programı vc kapanış.
Açılış ve prOKmm.
M S ayarı ve incCsas «Nihavent faslı».
Hatif şarkılar «Pl.». M S. ayarı ve Haberler. Geçmişte Bugün Yurttan sesler Radyo 11e İngilizce. Operet aryaları «PL». Radyo Gazetesi. Scrbes saat.
Tamburla saz elerleri Mesut Cemil*.
Bağlama takımından oyun
Konujma.
Daııs müziği (P1.». Sağlık saati. Müzikseverin saati. M. S. ayarı vc Haberler, Program vc kapanı*.

Yarın ■ ab ah ki program
Açılış ve program, M. S. ayarı.
Ncjell mUzIlc «Pl.». Haberler.
Saz eserleri «Pl.».
Hnflf sololar «Pl.».
Günün programı ve hava
Müzik «PL». Kapan ıj.
ra-
Çöp toplama yeri haline getirilen bir Sinan eseri
Çemberi Itaşla Çarşıkapı arasında bulunan Mimar Slnarim eseri Atik Alt Paşa camisinin avlusu çöp toplama yeri haline getirilmiştir.
Nadide bir sanat eseri telâkki edilen bu camide hâlen ibadet edenler bulunduğu gibi, sanat-sevenler tarafından da sık sık ziyaret edilmektedir. Çöplerin burada toplanması hem berbat bir manzara teşkil etmekte, hem de fena kokularla tozların etrafa yayılmasına sebeb olmaktadır. Civar halk bu hususta belediyeye mütaaddlt müracaatta bulunmuşsa da netice alamamıştır.
Devlet Demiryolları emekliler cemiyeti kongresi
Devlet Demiryolları emekliler cemLyetl kongresi Hay d arpa şada Demlrspor lokalinde yapılmış. fiili hizmette olan Demiryolcuların da namzet üye kabul edilmeleri dileği muvafık görülmüştür.
TURAL
öksürüğü keser

Türk Sosyoloji Cemiye-tiıiı yıllık kongresi

AFPIKA £
Evvel zaman içinde..
Bazı hâtıralar
«Avukat Reşat Kaynar’ın (Medenî kanunu-hnuz ve İçtimaî realite) mevzulu ilmi tebliği, ilim adamlarımız arasında alâka ile takip olundu
Boğalarla karşılaşmanın tehlikesi — Yerlilerin garip bir avcılık tarzı
Paris'te bir otomobil kazası — Muhakeme günü — Avukatların söyledikleri — Acı bir hüküm — Hapishane âlemi
üç günden beri devam eden Türk Sosyoloji Cemiyetinin yıl-hk kongresi sona. erdi. Kongrece, Prof, Zdaeddln Fahrinin (Gelir vergisi). Prof Hilmi Ziyanın (tçümalyatm «nurları) doçent Nuredıiln Şazi-nln (Tecrubi sosyoloji) adlı İlmi tebliğleriyle memleketimizin tenınmışlçtlmalyat ve terbiye â-ilimlerinin ilmi tebliğleri üzerinde devamlı münakaşalar yapıldı.
Prof. Hilmi Ziya Ülkenin, İçtimaiyat ilminin sınırlanın tayin eden ilmi tebliği, kongre â-ta.sı tarafından takdir duygularının İzhannâ vesile teşkil etti.
Dün verilen İlmî tebliğlerden biri de avukat Reşat Kaynara alLU. (Medeni kanunumuz ve Iİçtimai realite) mevzuunu ta?ı-Iyan bu ilmi tebliğde. Tanzimat-tan İtibaren Türk hukuk hareketinin muayyen safhalarını tetkik eden hatip, Mecellenin [filerinde tevakkuf ederek, şun-ilan söyledi:
«Mecellede temel, Hanefî mezhebidir. Hanefi İmamlarının Itnasa erfak ve maslahatı asra evfak) hükümleri toplanmış, banlar Mecelle Cemiyetinin ça-jhşm al arında temel fikirler 01-• muş tur. Mecelle banilerinin resen İçtihatta bulunduktan İddia i olunamaz. Bu İtibarla Mecelle Imüesslslerine, hukuk İdeologları (dahi denemez. MecellecHerin başlıca hataları. Kuran, afal ve örfleri kendisine kaynak yapan ve bu suretle bizatihi bünyesinde bir elastikiyet taşıyan Hanefi mezhebinin tedvini yolun-İdakl teşebbüstür. Hanefî fıkhının tedvininden meydana gelen Mec’lle. Avrupanın tesiriyle terakki eden Türk İçtimai hayatını takib edememiş, aradaki boşluk gittikçe artmış ve neticede Mecelle, Türk cemiyet hayatı leln kifayetsiz olmuştur.* Avukat Reşat Kaynar, bundan sonra. Medeni Kanunumu-■un îsvlçreden iktibas hâdisesini ele almış ve şunları söylemiştir:
«Türk Kurtuluş Savaşından »on ra. saltanat ve hilâfet mû-| «Keselerinin yıkılmaslyle, ümmet bünyesinden mlîlet bünyesine İstihale eden Türk cemiyetinin yeniden Şeriat hükümlerinin hücumuna maruz kalmaması İçin, süratle tanzimine İhtiyaç vardı. Spontane kanunların teessüsünü beklemek zamana muhtaçtı. Bu bekleme, ln-talâbın ruhiyle, dinamizmi ile telif olunamazdı. İçtimai bir zaruret neticesinde İsviçre Medeni kanununu tercüme suretiyle kabul etmek zaruretinde kaldık iktibas hâdisesi bir zarurettir ve İnkılâbın ruhu, dinamizmi nam ma doğrudur ve başlangıçta mesut neticeler yaratmıştır.>
İktibastan sonraki devirleri mütalâa eden hatip, Medenî Kanunun İçtimai bünyemize uy-tnıyan taraflarında bir takım intibaksızlıklar meydana geldiğini öne sürmüş ve Medeni Ka-
nun üzerinde 20 yıldan beri ve-
rilen temyiz kararlarının ista-
tistiğine dayanarak şunları söylemiştir
«Medeni Kanunumuzun 937 maddesinden Türk içtimai hayatında rolü olan maddeLerln mecmuu ancak 335 Ur. 603 maddesi 27 yıldan beri uyumaktadır, 602 maddenin halledeceği her hangi bir hâdise, Türk İçtimaî hayatında zuhur etmemiştir. Bunun da en bariz delillerinden biri, 602 maddenin üzerinde tek bir temyiz kararının bulunmamasıdır. Hakikat şudur kİ. 937 maddelik bir kanunun ancak 335 maddesi yaşar. diğer 602 maddesi kanunun metninde kalır, hayata Rİrmez-se, kanunla İçtimai realite arasında bir İntibaksızlığın mevcudiyetini kabul zarureti kendi-llğiden tahassul eder.»
Reşat Kaynar, ilmi tebliğinin sonunda (Teni Türk Medeni Kanununun) dogmasının şartlarını İzah etmiş ve bu hususta hukuk sosyolojisinin rolünü belirtmiştir. Memlekette monografiler ve anketler yaparak, memleketin İçtimai haritasını tanzim, örfleri, âdetleri, gelenekleri tesblt ederek müspet İhtiyaçları karşıüyacak hükümler irnmılmmim İleri sürmüştür.
Kongrede, Hlm adamlarımız arasında yapılan münakaşalar, bLrçok noktaların aydınlanmasını sağlamıştır. Kongrenin bitmesi münasebetiyle yann âza-ya Park Otelde bir çay verilecektir. Türk Sosyoloji Cemiyetinin îdare heyetine Prof. Hlî ml Ziya, Prof. Zlyaeddln Fahri. Avukat Reşat Kaynar, doçent Nureddin Şazl, Selmln Evrln seçilmişlerdir.
Çukurovada pamuk rekoltesi
Adana — Ticaret odası salonunda saat 10 da tahmin bürosu bir toplantı yaparak bu yılkl pamuk mahsulü hakkında görüşmelerde bulunmuşlar ve pamuğun İlk tahmini miktarını tesblt etmişlerdir.
Bir tabiat âfeti vuku bulmadığı takdirde bu tahmine göre Seyhan bölgesinde 47388 balya îçelden İse 65.000 balya pamuk alınacaktır.
Herhangi bir âfet karşısında tesblt edilen miktarın yüzde 10 veya yüzde 20 eksiklik meydana getirmesi mümkündür.
O heyecanlı günler esnasında bir lngillzle dost olmuştum, bu zat bütün hayata boyunca boğa avcılığı İle geçiniyordu. Avcılığı esnasında bu hayvanların yaşayış tarzları ve mücadele u-sullerl hakkında oldukça geniş malûmat toplamıştı. Biz birbirimizle beyazların Jrumıı İstasyonunda bir dükkânda buluşuyorduk kİ, erzakımızı du dükkândan İkmal etmekleydik. Bir gün dükkâncı vücudumda görünen yara ve bereler hakkın da izahat İstedi. Bir kaç ufak tefek izahattan ve bir kaç gün evvel başımdan geçen vakayı anlattıktan sonra, mevzuu kapatmak maksadlyle İyi sebze konservesi mevcut olup olmadığını sormuştum. Fakat burada bulunan bir İngiliz, boğalardan bahsettiğimi İşitince benim üzerime bir atmaca gibi yürüdü. Birden bire beni sual yağmuruna tuttu, bnşma gelen olayları en ince teferruatına kadar ona anlatmak zaruretinde kalmıştım. O da bu esnada kendi başından geçenleri bana anlatmağa başlamıştı. ancak bir kaç saat sonra kendimi buradan kurtarabilmiştim .
Fakat bir kaç sene sonra, müş kül vaziyetlere düşünce İnginsin boğalar hakkındaki tavsiye ve mütalâalarından istifade İle hayatımı çok büyük tehlikelerden kurtabUmlştlm.
Bu zatın verdiği malumata göre bu hayvanlar çok cesur ve atılgandırlar. İnsanların Kurnazlıklarını adetâ benimserler. Gayet sabırlı ve kincidirler. İn-glUzln bana anlattığına göre bu hayvanlar bir kimseye karşı kin besledikleri zaman, sabırla düşmanlarını beklerler, en son dakikaya kadar ses ve sfida ver mezler ve bu suretle saklanırlar
Yaralı olsalar, kanlar aksa dahi kin onlarda bir fikri sabit haline gelir. Veyahut da gayet sessiz bir şekilde düşmanlarının gerisine çekilir ve orada bir mevki alarak, düşmanlarını geriden vurmak üzere beklerler
Boğalar neden korkarlar?
Bu hayvanlara karşı en esaslı sed ateştir, bundan daima çekinirler, oldukça büyük bir ateş veyahut oldukça geniş bir nehir ve en garibi bir cesetten korkarlar. Cesede İlk anda hu-
- 23 -
Bir Zenci kabile reisi
cum ederler fakat bir ölü olduğunu hissedince derhal duraklar ve cesede hiç bir suretle dokunmazlar. Hattâ derhal dört nala kaçarlar. Fakat tekrar tek rar gelirler ve cesetten bir kaç ayak ilerde dört bacağını yere kuvvetlice dayıyarak, cesedin hakikaten cansız olduğu kana-
Yusufeli ilçesinde pahalılık
Artvin (Akşam) — Yusufeli İlçesinde tenzilâttan sonra kesme şekerin kilosu 250. ekmeğin kilosu 65 kuruşa İnmiştir, ts-tanbıılda tenekesi 360 kuruşa olduğunu İşittiğimiz gazın bu-
rada tenekesi 13,5 lira. Idlosu atine varıncaya kadar başında 80 kuruşadır. Sabun 280 dlr. dururlar.
Flatlerin bu yüksekliği il- Bu hayvanlar, diğer hücuma çemlzin şosesi olmamasından geçen vahşi hayvanlar gibi goz-ve münakalâtın ancak dağ lerinl kapamazlar mı? Nasıl gö-yoitanndan ve atla Artvin ve rürler? diye İngilize sordum-Erzurum a üç günde yapılma- İngiliz Adetâ bu suaiimi bekler mndan İleri gelmektedir. gibi İdL
— Boğaların hücum ettikleri anda en son dakikaya kadar kafalar m dik tuttuklarını daha öğrenmediniz mi? dedi.
Tabii bunu biliyordum ve daha yüz metrg ileride gözümün önünde bir boğanın zavallı Mth met Aliye hücumu hatırımda İdi. Boğa attan bir iki metre uzakta olduğu halde kafasını yu karı doğru tutuyordu, Silâhımı almıya teşebbüs ettiğim anda her halde kafasını indirmiş olacağını zcnneciiyordum. İngiliz dostum:
— Görüyor musunuz dedi, en son dakikaya kadar bu canavar lar kafalarını dik tutarlar, onlar bilirler kİ o boynuz kökleri onlann kafalarını İyice muhafaza eder ve vaktinde kafalarını indirirlerse beyinlerini daha iyi korurlar. Fakat her şeye rağ men dalma kafaları yüksektedir. İşiniz düşerse bütün bunları unutmamanızı tavsiye ederim.
İn çil izin ölümü
Bu tavsiyeler bende iyice tesirini bırakmış ve yerlşmlşti. Tavsiyeleri hatırladığımda ve ona göre hareketimde, aşağıda anlatacağım veçhile, muvaffak olmuş ve boğalarla olan cenk-ler imci en muzaffer çıkmıştım.
İngiliz, boğaları pek İyi tanıyordu. Fakat görüşmelerimizden bir kaç ay sonra bir gün her halde aksi bir anda bkr boğa tarafından taaruza üftrıyarak yaralanmış ve ölmüştü.
İngiliz, boynuzları oldukça uzun boğaları ile meşhyr olan Ankole mın₺akasında bulunuyormuş. Kendisi yanlızmış ve yanında silâhını taşıyan uşağı varmış. Bu uşak onun bütün ha yatını paylaşan bir adamdı Bir
yaralanmış boğa, İngiliz dostumun izlerini takip ederek pusuya yatmış, İngiliz ve uşağı birdenbire canavarla karşılatmışlar ve gözgöze gelmişler. Karşılaşma son derece ânî olmuş ve İngiliz daha silâhına sarılmadan, boğa ayaklanıp onu yere fırlatıp atmış, ve yaralamış, uşağı efendîsLnln derhal yardımına koşmuş İse de canavar bir daha şahlanıp. öteki taraftan hücuma geçmiş.
İngiliz, boğanın yanlış nişan aldığını zannetmiş ve yanlarından bir İki metre ileriden geçeceğini tahmin etmiş. Bundan, dolayı silâhını erken ateşlemiş. Hayvan ağır yaralı olarak, gene bütün kuvvetini toplayarak ken-ni yana atmış ve gözleri dışarı fırlamış bir halde azgınca bir hücumla düşmanına son bir hücumu yapmış ve onu ezmek istemişti, Fakat o anda ingillzln üstüne ve uşağın ayakları önüne yıkılmış kalmıştı.
An köle mın takasında, İngiliz dostumun ölümü çok büyük tesir bırakmıştı ve onun bir çok tavsiyelerinin doğruluğu sabitti. Bu mey and a diğer bir yerli ile yaptığım bir avlanmada, bu yer linin soğukkanlılığı da bütün bu olayları bana tam açıklığı ile isbat ediyordu.
Bu mıntaka — Jobi — denilen canavar ruhlu boğalarla doludur. Yerliler banlan boğaların en azgınlan ve atakları olarak tanırlar.
Yerlilerin avcılığı
Bu mıntakada yalnız bir kaç gayet basit yerli insan yaşamak tadır. Bu bir kaç İnsan, gıdalarını bu Jobllerden temin eLme-ğe uğraşırlar. Bunlar diğer yerlilerde olduğu gibi kapanlarla ve saire Me bu hayvanları ele geçirmeğe katiyen uğraşmazlar
(Arkası 7 nci sahifede)
Her hakta mahfuzdur.
Portete İdim. Günün bîrin -
d* sabah gaaBâeleri bir yaylım ateş açtılar, büyük manşetlerle haberi yaydılar Kont dö Segür, kendi katlandığı otomobille bir ortam çiğnemiş ve r« Am ış Telefonla birbirine haber veren ve arabayı yakalatan rabıta bunu böyle tesblt etmiş Kont cenapları çakır keyifmiş de. Gazeteler günlerce bu haberi tekrar ettiler w daha neler öğTendllerae yaldılar, yazdılar. Nihayet çarpılan adamın, aklımda kaldığına göre; öldüğünü de yazdılar. Dâvacılar çıktı mı, çıkmadı tm? Vereseye para vererek susturmak istediler mi, İstemediler ml? Gazeteler sarahaten bunu bize pek öğretmcdl-lerse de Kont do Segûr’ün mahkemeye düştüğünü ve muhakeme gününü, saatini ilân ettiler. Fransada böyle şeylere ehemmiyet verildiği İçin, Adliye sarayı dolmuştu. Hattâ aleyhta tezahürat bile olmuştu. Mahkemeye ben de gittim. Fransız avukatları ellerinden ziyade a-ğızlariyle konuştuktan, hele banlan fevkalâde mükemmel konuştuktan İçin güzel bir İki hatip dinlerim, dedim. Maksadım yalnız bu İdi. Pek de İsabet etmiştim. Cidden güzel hatipleri, bir de talâka tiyle meşhur olan müddeiumumiyi dinledim. Hem günlerce dinledim; zira bu mahkemeyi takib ediyordum. Birbirlerine telefonla haber veren zabıta mamurlan fantaniye- dedikleri yol tamircileri kasayı ve köyden köye seğirten arabayı görenler hep mahkemeye geldiler, bildiklerini söylediler. Halâsa. kontun sarhoşluğuna dayanıyordu anıma müddeiumumi de sarhoşun araba kullanmasının bir cüret ve halka karşı hürmetsizlik olduğunda ısrar ediyor. İşi uzatıyor; avukatların hünerini baltalıyordu. Nihayet kararın tefhimi günü geldi, jürisi murisi hepsi Adliye sarayında toplandı. Hâkimi, mahkûmu, müddeiumumisi ve avukatı yerlerini aldı. Formaliteler yerine getirildi. Hâkim de konta şunu söyledi... (Aşağı yukan söylediği gibi arzedlyorum)...
Acı bir hüküm
Salkleri ve sebepleri değişmekle beraber kaza herkesin başına gelir. Mesele, kazaya 1-nanmak İnsafını göstermektir... Siz de bir kazaya sebeb olmuşsunuz. Fakat arabanızla çarpıp yuvarladığınız adamı bırakıp süratle kaçmışsınız. Borcunuz hemen durmak, mecruha çare aramaktı. Bunu yapmamışsınız. Sonra da siz meşhur ve muhterem eski bir aileye mensupsunuz. Bu hareketiniz onların, hatıratına da hürmetsizliktir ve onların ruhunu rencide etmiştir. Şu halde bir de ailenizin şerefine lâyık hareket etmemiş oluyorsunuz. Cezanızın teşdidine bu da kuvvetli bir sebeptir. Bili tecil üç seneye mahkum oldunuz... filân. Dlnllyenler kıyameti kopardılar, ivazları çıktığı kadar bağırdılar, hâkimi al-
8en?lh Mümtaz 8. kışladılar. Bu oelsese bendeniz de bohmmuştuuı ve bu âlemi ben de görmüştüm!
Hapishane âlemi
«Le Conte de Bögur; ü Parlae pek urak cdmıyan meşhur (Pantolse) cezaevine teslim ettiler. Fakat bu teslim ve tesellüm nlabl bir hüsnük&bule müncer otoaştur. Sanatkâr (Sesli Sor el) İn zevci otan bu adama hücresinde, karısının fotoğrafının bulundurulmasına, hariçten yemek getirilmesine ve vazolar İçin çiçeklere müsaade eylemişlerdi zira. Bu sıralarda İdi, Madam Sesli Sorel de mânevi bir kazaya maruz olmuştu: Ka-zino dö Pari'de bir revünün yıldızlığına uçması gibi. Ve bu da meşhurdur; sahne içindeki muhteşem bir merdivenden maiyetiyle beraber aşağıya iner inmez, ilk olarak şu cümleyi sarletmesi gibi: L’al je blen descendu?! Hiç unutmam, ilk gecesi merdivenlerden inince bu cümleyi kendine pek has olan bir eda ile söyler söylemez, yanımdaki koltukta oturan bir Parisli (!) En effet diye mırıl-danmıştı. Türkçe şöyle diyebiliriz: (Nasıl İyi İndim mi?)... (Mükemmel doğrusu). Bu.kadın kocasını kurtarmak için mebuslara vanneıya kadar ayağa kaldırmıştı amma, hapishane kımıldamadı, sonuna kadar onu bırakmadı idi.
S. M. S.
Ceyhanda esrarengiz cinayet
Ceyhan — Ceyhanın Ayaş Nacarlı köyünde bir tarla içerisinde feci bir şekilde öldürülmüş genç bir şahsa ait bir ceset bulunmuştur.
Yapılan tahkikat sonunda cesedin 18-19 yaslarında Adem Yalak adında bkr şahsa ait olduğu tesblt edilmiştir.
Adem, hüviyeti tesblt edile-tniyen şahıs veya şahıslar tarafından meçhul bir sebepten dolayı muhtelif yerlerine sıkılan 5-6 kurşunla öldürülmüştür.
Vakaya el koyan C. savcısı ve hükümet tabibi cinayet mahalline hareket etmişlerdir .
İki kardeş Ceyhan ırmağında boğuldu
Ceyhan — Ceyhan nehrinde iki kardeş birden boğularak ölmüşlerdir.
Tahkikata göre aslen Kayserili olup af kanunundan istifade ederek geçenlerde serbest bırakılan Mehmet vc kardeşi Nuri Görür yıkanmak maksa-düe birlikte nehre girmişlerdir. Yüzme bitmeyen kardeşler 1 suların cereyanına kapılarak boğulmuşlardır.
Savcılık tahkikattan sonra cesetlerin defnine izin vermiştir.

SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yaran: Valentin W i liiams Tercüme eden: Vâ-NÛ
- TMrilra Nû. fiO
■— Madam... Zevcinizin vefat •ttlglnı ri» haber vermekle nütee arifim.
Kadının gözleri dehşetle a-çddı. Bir şey söylemek istiyordu, fakat dudakları kısıldı. Bir elinin tırnaklan, öbür elinin sırta tserlnda kanlı izler bıraktı. Boulot, onun bayılacağını sandı
— Obdfi mü?... — diye kartın katetadl. — öldü mü?... Peki, Şteuil ben n( olacağım?
Kolunu, büyük bir gayretle ümranın üzerine ıızo-ttı. Perişan 'bir halde, etrafına bakındı. Bonra. hıup, göğsüne doğru kaydı Derin derin nefes aldı.
— Hakikati söylerseniz çok isabet edeceksiniz madam
Kadın, sesi ti Ufyürek sordu:
— Bu İş nasıl oldu?.. Nasıl •Ido?
— Dün geee, bir otomobil kazası neticesinde ağır yaralanmıştı. Otomobili hızlı sürüyordu; 2lra, bayan Carmen Cran-morc'tın kaatill olarak yakalanmamak için kaçıyordu. Saat dörtte öldü.
Kadın, bir nevi gururla başını kaldırdı. Dudaklarında haşin bir İfade hasıl oldu. Meydan okur gibi baktı. Omuzları titredi.
Nihayet:
Evet... Benim... — dedi. — Lucia Bandeira benim...
O mahallin çok kötü ve çıplak polis merkezinde cinayetin hikâyesi anlatıldı,
Lucia tevkil edildiğini görünce, asabi bir buhrana yakalanmış hüngür hügur ağlamağa başlamıştı. Yüzü, bir iştirana [maskesi batinı almıştı. Hele,
Boulot’nun yanında banker Cranmore ve polis âmiri Man-derton belirdiğini görünce heyecanı büsbütün arttı. Bir histen öbürüne geçiyordu. Hüviyetine bazan meydan okuma, bazan tereddüt, bazan yeis hüknıcui-yordu. Titrek, kesik bir sesle konuşuyordu. Carmen’in ölümünü örten esrarı birer birer çözülüyordu.
Birdenbire, yumruğunu masaya İndirerek:
— Asıl onu, o namussuzu öldürmem icabetlerdi. — diye haykırdı. -- Fakat kadın bir kere sevince, ne yapacağ.nı iyi bilemiyor. Ama. ben. kocamı cidden seviyordum. Kendisine rastlamakla saadet duyuyordum. O. üstelik, beni kocamdan da ayırmıştı.
«Ben. o sıralarda. Romacla Costavzl tiyatrosunda şarkı s«>y lüyordum. Grand - Motelin danslı çayında bJriblrlmize ras-lamıştık, Genç, güzel, zarifli: bir prens hayatı sürmekteydi. A*;k dili olan İtalyancayı pek güzel konuşuyordu. Hie bir kadın ona mukavemet edemezdi
Bir hıçkırık sözünü kesti.
— Onunla birlikte kaçımı. Av >
rupanın yarısını birlikte ziyaret ettik. Lüks içinde yüzüyorduk. En güzel dekorlar ile bezendirilmiş otellerde, malikânelerde oturuyorduk. Ah, aman Allahım! Ramon’dan ne kadar memnundum. Biç kimse istediği bir şeyi reddttmjyordn. Pek sempatikti. Arzularını herkese yaptırmağı biliyordu.
«Kocam ayrılma dâvasını bitirince. Ramon, Paris konsoloshanesinde binimle evlendi New - York'a geldik. Fakat işte, bu meşum şehirde, güzel rüyamız nihayet bulmuştu. Ramon'u git tikçe az görüyordum-Dostlarıyla birlikte dalma dışardaydı. Eve •gelmiyor, beni bekletiyor, ve durmadan atlatıyordu Nihayet zaman geldi beni büsbütün ter-ketti, Büyük bir yeis içinde ve beş parasız kalmıştım.
«Avukatı vasıtasıyla bana bir kaç kere baş vurdu. Ayrılmağa rar: olmamı istedi. Fakat o. bana alt bir şeydi. Kendisin) bırakmağa asla razı otamıyordum.
•Bir müddet ilaha geçil, artık isminden bahsedildiğini duymaz oldum. Büyük bir maddi sıkıntı içindeydim.
«Ancak Pitlsbuıg dak) hırsız-
lık yüzünden tevkif edilmesi üzerine ismini tekrar işittim. Ben o sırada yine vaziyetimi düzeltebUmişfim. Chicago operasına girmiş, orada şarkı söylüyordum. Doğrusunu istersen!» tevkif oluşuna şaşmadım. Zira, parasının menbamı çoktan beri keşfetmiş bulunuyordum. Fakat öyle oluşu da bana vız gelmişti. Çünkü onu seviyordum. Her kim olursa olsun, ne kadar ahlâksız olursa olsun hazarımda ehemmiyeti yoktu.
Başım çevirdi
Bir müddet sonra tekrar söze başladı;
— Üç sene müddetle ressam bir kadınla kan koca gibi yaşamış o alçak!... Adresini buldum, ve kendirini ele geçirdim. Bahsi geçen kadın İSİ® bu Car-men'di. Bana bütün mukaddesatı üzerine yemin etti. Kocamla birleşmesinin metreslik tarzında değil, namuskârane ol d uğun u söyledi. Onun karışıyım diye iddia etti. Fakat ben, yalancılığını kolaylıkla isbat edebildim. Çünkü evlenme kâğıdımızı yüzüne fırlattım. Ah, ap-lal kadın! . S vgıli Ramon’u-mu hapishanede görmek için
çok uğraştım, fakat beni kabul etmek istemedi
«Bunun üzerine bekledim— Hürriyete kavuşacağı ana kadar bekledim Tahliye edildiği gün. otomobilime binmiştim. Ha plshane kapısında duruyordum, şehirde bulunabilecek apartı-maniarın en güzelini tutmuş ve döşetmlştim. Vaktiyle sevdiği bütün yemekleri hasırlatmış-tım. Fakat onu uzaktan görünce, zavallı yüzünü âdeta tanıyamadım. Bu kadar kısa zaman içinde yirmi, otuz yaş ihtiyarlamış bulunuyordu.
«Bana dedi ki:
•— Lucia! Eğer bir oğlun olursa, hiç bir kadına itlmad etmemesini ona söyle.
«Demek kİ hâlâ Carmen’l düşünüyordu. İşte bu oraya onu almağa gitmiştim: o İse. gönlünde başka bir kaduu yaşatıyordu.
«Dedim ki:
«— Onu düşünme, sevgilim benim? Çünkü o, artık senin ca mm sıkamıyacaktır.
«Dilimi tutsaydım daha İyi ederdim ama, şaşkınlık ve çılgınlık İçindeydim. Kıskançlık be nj rahat bırakmıyordu.
•Kocam, yumruklarını sıktı. «Büyücü kan! diye haykırdı. Sen. bir şeyler yapmışa benziyorsun. Ne yaptığını söyle baka yım!(
«O anda Ramon’u bir daha ele geçlremlyeceğlme dair kati kanaat edindim. O benim üstüme vardı, ben de anlattım, sevdiği güzel bebeği haklkata eriştirdiğime kanaat getirdi. Beni perede ise, o anda, orada öldürecekti.
«Ah. keşke öldürseydi de şu hayattan kurtuîsaydım. Halbuki o, bana, fiske bile vurmadı. Yol üstünde arabamla beni bırakıp döndü, gitti
«Bir an ne edeceğimi bilemedim, Sonra, kararımı vererek onu New-York‘ta taklbettim. Glganllc transatlantiğinde bir kamara tuttuğunu öğrenmiştim. Kendimi göstermeden ben de İkinci mevkide bir kamara tuttum. öbiir kadını bulmağa gideceğinden emindim. Fakat, onları artık buluşturmamağa karar vermiştim. Beraber yaşanu-yacaklardı. İmkân yoktu.
«Londra'ya geldiği zaman onu, adım adım, meşum atölyeye gittiği ana kadar takibenim.
(Arkası var)
Keşmir ihtilâfı
Uzun bir harb ihtimali, uzlaşmadan daha kuvvetli görünüyor
Time# gazetesinin ihtilâfa dair bir makalesi
Londra 28 (AA.) — (United Press): Times gazetesinin dünkü başmakalesinde Hindistan ve Paklstanın Keşmir meşelerinde bir anlaşmaya varamadıkları takdirde bunun çok vahim neticeler doğurabileceğinden bahsedilmekte ve Delhi konferanslarının tehir edilmesinin büyük bir memnuniyetsizlik yarattığı da belirtilmektedir. Başmakalede şöyle denilmektedir:
•şimdiki halde Kore üzerinde patlamış olan fırtına milletler arası ufkun geri kısmım gittikçe karartmaktadır. İngiltere milletler topluluğuna üye olan doğudaki İki büyük memleketin aralarındaki anlaşmazlığı halletmelerine her zamandan daha fazla ihtiyaç vardır.
Plâjlardan notlar
Küçük çocukların kontrolsüz bırakıldığından şikâyet ediliyor

Güney Korede ricat: Komünistlerin Deri hareketi karcısında daha cenuba kaçanlar
Bir İsviçre gazetesi yazıyoTt
Kore ihtilâfının genişlemesinin önü alınabilecek mİ? Bu ihtilâf askeri tedbirlerden başka suretle halledilebilecek mi? Yahut, genişliği ve devamı müd dctl şimdiden tâyin edllemİvecek bir harb şeklini mİ alacaktır? Bir çok kimselerin şimdi en dişe ile sorduğu sualler bunlar-
memlştir. Kore hududunda Çin amıza karşı ancak fena teçhiz tümenleri hazır bulunuyor. Yu-[edilmiş küçük bir kuvveti bu-goslav hududundaki Bulgar kuv ' vetleri takviye edilmiştir, t-ran hududuna Sovyet askerleri geliyor' Doğu Alman yanın askerileştirilmesi gün geçtikçe artmaktadır.
Uzak Doğuda Sovyetlerle batı devletleri arasındaki harbin uzamadı bir çok tehlikeler doğurabilir. Bunların en vahimi Kore harbinin bir dünya harbi halini almasıdır Bu sebeple Kore işinin mümkün olduğu kaçlar lüratie neticelenmesi ve diplomatları o lkl tarafta kabul edilecek bir uzlaşma şekil bulmalı temenniye şfiyandır.
İngiltere hükümeti şimdi bunu temine çalışmakla meşguldür. Londra kabinesi, mu taarruzlara karşı yatıştırma usulüne müracaata taraftar olmamakla beraber ihtilâfın daha vahim bir hal almasına mâni olmak İçin uğraşıyor. Bu sebep doğuda bir ledlr ki komünist çın ue mü-"'0"' '
nasebetini kesmeği arzu etmemektedir. Komünist Çine petrol verdiği gibi Formozanın mü dafaası hususunda da Amerika ya hiç bir taahhütde bulunmamıştır, Bu münasebetle şu noktayı da kaydedelim kİ Amerika hükümeti de Çin milliyetperverlerinin Çin sahillerine taarruzlarına son verilmesini istemiş ve bu isteğini milliyetperver çin hükümetine kabul ettirmiştir. Londradakl gibi Va-şingtonda da Çini harb harici tutmak için bir yakınlaşma teminine taraftar olduğu anlaşılıyor.
Kremllnln Triyeste hakkında son notası, Moskovanin Avusturya meselesinde gösterdiği uz I aşmam ak temayülü milletlerarası gerginliği azaltacak mahl yette değildir. Bilâkis arttırıyor, □romİkonun Amerikan notasına verdiği eevap Sovyetlerln Birleşmiş Milletler teşkilâtından gittikçe uzaklaştığını ve bu cemiyetin prensiplerim tanıma dığuu göstermektedir.
lunması ve bu devletler arasındaki İhtilâf anlaşılmaz, bir şeydir. Bu kadar büyük bir insan kudretinin hürriyetini büyük bir hafiflikle tehlikeye koyması şimdiye kadar görülmemiştir.»
Sovyetlerin uzlaşma veya daha sert vaziyet alması Kore har binin neticesine bağlıdır. Amerika Moskovanin arzusuna uygun, yani mütecavizlerin lehinde bir uzlaşma kabul edemez. Bu, Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinin kararına muhalif bLr hareket olur. Amerikalı-'lar rinfrııda hlr «Münih anlaşmadı» vücuda getirmek İstemiyorlar. Bu sebepledir kİ Amerl-kada İngiliz - Sovyet müzakerelerinin neticesi hakkında pek az ümit besleniyor.
Bugün hakikat şudur: Avrupanm müdafaası meselesi. Kore hâdisesi ve Amerikalıların aJ dıkları derz gözönünde tutularak yeniden tetkik edilmelidir.
Amerikalılar bu defa vaziyeti anlamışlardır. Şimdi ha'alarmı tashih etmek İstiyorlar. Ko re hâdisesi gösterdi kİ kâfi derecede kuvvete malik olmadan Milletlerarası nizamın nekçlsl olmak kabil değildir.
Amerika şimdi, hür âlemin kendisine emniyetini haklı çıkarmak İçin, her türlü fedakârlığa hazır bulunuyor. Avrupa da uyuşukluğu bırakarak, İş işten geçmeden, mânevi ve askeri müdafaasını hazırlamalıdır.
Brüksel 26 (AB) — Kıral Le-opold'ua muhalifleri dün dinamitle konuşmuşlardır.
Bakanlar, polis kordonu altına alınmış olan parlâmentoda kendilerini muhalefetin şiddetli hücumlarına karşı müdafaa ederken, cenubi Bclçika-da yollar ve demir yollan üzerinde sabotajlar yapılmış olduğu haberi gelmiştir.
Muhtelif yerlerde, muhtemelen madenlerden çalınmış olduğu tahmin edilen ufak mikyasla dinamitlerle, yollarda tahribat yapılmıştır.
Bu sabotajların, evvelce hazırlanmış bir plânın tatbikatı mahiyetinde oldukları ve en büyük tesir İka edebilecek kilit mevkilerde vuku buldukları müşahede edilmiştir.
Bu arada hiç bir vesaite basar vâki olmamıştır.
İçişleri Bakanlığı, Brüksel sendika başkanı sosyalist VL1-vorde'ün, bir dinamit yerleştirirken yakalanıp tevkif edildiğini bildirmiştir.
Sosyalist kontrolünde olan «Milli hareket komitesi» pazartesi günü, Leopold'a karşı «fiili mukavemet» tavsiye etmiştir,
Sağlık müdürlüğünün ettiğine göre. İstanbulda kapadı deniz hamamı, plâj, yüzme havuzu ve sahipsiz sahil olmak üzere 21 yerde denize girilebilir. Bu husustaki listeyi gözden geçirdiğimiz zaman görüyoruz kİ halkın denize girmelerinde hiçbir mahzur olmadığı anlaşılan yerler şunlardır: Beşiktaş ve Ortaköy havuzlan; Fenerbahçe, Moda, Suadlye, Caddebosta-nı, Küçüksu, Salacak. Florya, Küçükçekmeçe, Kartal, Maltepe plâjlarlyle Tarabya. Büyük-dere deniz hamamlan ve Kalamış koyu...
Tahmin ederim kİ fırsat düştükçe uğradığınız bu yerlerde ve bilhassa plâjlarda 3 - 5 ya( arasında küçük çocukların da der.İze sokulduklarını; ellerinde kovalar, minimini teneke kazmalar re küreklerle kumsala salıverildlklerinl sîzler de görmüşsün üzdür. Bu yaşta küçük çocukların denizde ve güneşte ne kadar kalabileceklerini bilen aileler olduğu gibi, bu hususta hiç bilgileri olmıyaniar da vardır. Bu gibiler sadece «Güneş banyosu ve deniz çocuğun gelişmesini temin eder. İştahını açar» kabilinden tavsiyelere uyarak yavruları saatlerce kumsalda güneş altında bırakıyorlar ve her akılları estikçe de onlun denize sokmaktan fayda umuyorlar.
kumsalda çocuklar
Denizde ve

ler bu doktor tavsiyelerinin katiyen dışına çıkmazlar, çocukların denizde ve güneşte kalabilecekleri zamanı asla İleri götürmezler. Bizde bilhassa deniz mevsiminde küçük çocukların sık sık hastalanmaları hep ebeveynlerinin bu hususta zerre kadar malûmata sahip olmadıklarından ileri gelmektedir. Her çocuk İçin de deniz banyosunun faydalı oLtunıyacağı önünde tutulmalıdır.»
;öz
Doktorl arınd an tavsiye alamıyacak-lar da vardır
Şu halde Kore harbine henüz yeni başlamış nazartle bakmak lâzımdır. Ortada iki İhtimal var dır. Uzun bir harb veya bLr uzlaşma... Birinci İhtimal çok faz la kuvvetlidir.
Bir doktorun alâkası
Amerikan çevrelerine göre Kore modelinde yapılacaktır
Son zamanlarda en ziyade dikkati çeken, İngilterenin Mos kova büyük elçisi Sir David Kel ly’nin Sovyet dışişleri bakan yardımcısı Gromiko ile yaptığı görüşmelerdir. Bu hususta malûmat verilmemekle beraber ya pılar, görüşmelerin Kore meselesine dair olduğu, amerika ve Fransanm Ingiliz elçisine verilen talimattan haberdar edildik lerf muhakkaktır
Amerüta. biç şüphesiz, Kore harbinin dünya harbi şeklini almasına sebep olacak hareket te bulunmıyacaktır Fakat Birleşmiş Milletler Moskovanın bir peyki karşısında teslim olamaz. Bu teşekkül komünizmin Sovyet Rusyada ve Asyada bugün-kû hudutlarmda kalmasını İstiyor. Rusların Asya yollyle Av-rupayı düşündüklerini biliyor. Batı Korcde bir mağlûbiyete uğrarsa Avrupada en büyük karışıklıklara İmkân hasıl olacaktır.
Nevyork 26 (AF) — Balkan- edeceğine dair vermiş ________
larda müşahede edilen ve Yu- teminattır. Bundan lçtinab edil-nanistanı yakından alâkadar ' meşinin İmkânı yoktur. Fakat, eden komünist hareketlerinin/Yunan harbinin nereye sürükll-üçüncü bir dünya harbine sebebiyet verip veremiyeceklerl meselesini ortaya atmaktadır.
olduğu
Müttefiklere göre bir anlaşma İçin mutlak şart, Kuzey Kore İstilâ kuvvetlerinin 38 İnci arz dairesi üzerindeki hudut hattına çekilmesidir. Müttefikler buna mukabil Birleşmiş Mil kiler güvenlik konseyindeki Çine alt mevkii komünist Çin hükümetine vermeği kabul edeceklerdir.
Anlaşma ihtimali nederecede dirî... İtiraf etmek lâzımdır ki bu ihtimal çok zayıftır. Sovyet-lerin uzlaşmaya mütemayil olmadıklarını gösteren bir çok alâmetler vardır. Komünizm hiç bir tarafta faaliyetini gevşet-
General de Gaulle: «Komünizmin Korcde verdiği tehlike İşaretinden sonra Avrupa daha vahim hareketleri beklemelidir» demiş ve bunun önüne geçmek için batı devletinin, bilhassa Fr&nsamn memleketlerini müdafaa edecek hale getirilmesini İstemiştir. Batı Avrupanın bu İhtara kulak vermesi zamar.ı gelmiştir. Avrupanm maruz bu Sunduğu tehlikeler gözönüne ge tlrüince bazı memleketlerin mü dafalan hususunda göcterdii:-leri yavaşlığa ve tereddüde hav ret etmemek kabil değildir Bir Fransız mecmuası büyük bir açıklıkla şunları yazıyor: «çok büyük iktisadi kuvveti olan 258 milyon serbea Avrupalnu^ m-
| Bu mesele. Başkan Truman’ m, geçen hafta kongreye yapmış olduğu ihtarda da yer almış bulunmaktadır. Başkan, bu mesajında sarih bir İLsanJa «hâdiselerin tekemmülü hakkında kehanette bulunacak değilim. Fakat, fikirlerinde, yeni tecavüz ve istilâ emelleri besllyen-ler bilmelidirler kİ, bu şekilde bir hareket, dünya barışının yıkılmasına sebebiyet verecektir.» demiştir.
Bundan daha açık ne olabilir? Böyle bir tecavüz harbe müncer olacaktır. Fakat; bununla beraber başkan, bunun muhakkak surette umumi bir İhtilâfa sürükllyeceğinl söylememiştir. Ve, Associated Press’ in siyasi muharriri Devit Mac Kenzle, başkanın böyle bir ültimatom vermlyeceğj ve hâdiselerin inkişafını bekleyeceği kanantinl İzhar etmektedir ' Bu arada muhakkak olan bir şey varsa o da. Birleşik Amerikanın, bir kızıl tecavüzü kargısında Yunanlstam müdafaa
yeceğinl kimse bilemez. Bunun yalnız. Balkanlara münhasır kalması mümkündür, bu cihet Moskova'nın hattı hareketine ve niyetine bağlı bulunmaktadır.
Neticelerine bakarak, Rusya, Kore'deki hareketini Balkanların herhangi bir yerinde tekrardan çeklnmiyecektir. Silâhlandırdıktan sonra, Bulgaristan ı, komünizmin küçük şampiyonu olarak ortaya atacaktır. Moskova kendisi ateşin dışında kalacak ve mütecaviz vaziyetine glrmlyecektlr.
şimdiki halde, herkes, bu durumun neticesinden üçüncü bir dünya harbinin çıkabileceğini görebilir. Fakat, Kore ihtilâfı bu ihtimali tahakkuk ettlrme-mlşllr.
Balkanlarda vuku bulacak bir tecavüzün şimdiki halde Kore modelinde yapılacağı laşılnı aktadır.
Amerikanın her türlü teminatı. iktisadi bir İmkâna bağlı bulunacaktır. Ve bunların biri Amerikanın İktisadi ruınunu zayıflatacaktır.
an-
Geçen gün uğradığım plâjlar-dan birinin gazino taşramda otururken, masa komşum bir zatın kumsalda güneş altında cıvıl cıvıl oynaşan çocukları seyrederken yerinden kalktığını ve az İlerideki çocuklar grupuna yaklaşarak birkaç tanesinin sırtına elini basarak onian muH-yene ettiğini gördüm ve öfkeli bir vaziyette başını iki tarafa sallıyan bu zatın:
— Yeter artık’ Çekilin güneş altından... Hani sizin anneleriniz? dediğini duymaklığım, alâkamı arttırmıştı.
Safta sola bakınarak çocukların annelerini arayan bu zat az sonra masasına dönünce öğrenmek İstedim:
— Doktor musunuz?
«— Evet!» dedi ve kendisini takdim etti: İstanbullulardan birçoklarının tanıdıklarını tahmin ettiğim bir çocuk doktoru ..
Bana dert yandı, şikâyette bulundu: 3-5 yaş arasında çocukların gelişigüzel denize sokularak kızgın güneş altında bırakılman fayda yerine zarar verirmiş.
«— Bizde, dedi, maalesef bu cihet, ihmal ediliyor. Halbuki Avrupatlakl plajlarda küçük ço-
|cılkların kaçar dakika denizde kalabileceklerine, ne müddet güneş .banyosu alabileceklerine dair, doktor öğütlerini ihtiva e-levhalar asılıdır.
her1
du- den matbu levhalar asılıdır. İHer uıa, baba veya mürebbive-
Doktora sordum:
— Halleri, vakitleri yerinde olan ana ve baba, doktorlara müracaat ederek çocukları İçin deniz banyosunun faydalı olup olamıyacağını öğrenebilirler. Ya bu muayene İçin doktora para vercmlyecek olanlar ne yapsınlar? .
Muhatabım, az evvel söylediği Avrupa plajlarında tatbik e-dllen usule İşaret ederek tavsiyede bulundu:
«— Avrupadaki plâjlarda olduğu gibi, bizde de çocuklar hakkında sıhhi öğütler veren matbu levhalar asılsa bunlara riayet eden az bulunur. Bunun İçin bizde şu usulü İhdas etmek daha uygundur: Her plâjın bir doktoru bulunmak şarttır. Bu doktorlar, her hangi bir deniz kazasında büyüklerin İmdadına koşacaktan gibi, denize sokulmak ve güneş banyosu yaptırılmak İstenen çocukları da hemen oracıkta muayeneden geçirecektir Şayet sıhhati denize girmesine mâni teşkil ediyorsa, o çocuğun denize sokulmasına meydan verilmemeli' dir. Bununla beraber, sağlık teşkilâtının çocukların deniz ve güneş banyolun hakkında tavsiyeler ihtiva eden matbu afişler yaptırıp plâjlara tevzi etmesi ve onlan görünebilecek yerlere astırması, yüzde 1 fayda mülâhaza edilse dahi. İhmal edilmemelidir.»
Büyükler için
önümüzdeki kumsalda, kızgın
güneşe sırtlarını çevirmiş genç kadınlar yatıyordu. Bunlar arasında vücutları kestane rengini almış olanları da vardı, ıstakoza dönmüşleri de... Doktor, bunlardan bahsederek:
«— Yalnız çocuklar için değil, büyüklerden birçokları İçin de deniz zararlıdır. Tababet hayatımda Öyle çocuklara Taslıyorum kİ sadece ana v£ babalarının lâkaydilerl çocuklarının za-türrleye tutulmalarına sebeb olmuştur. Büyükler arasında da öylelerine tesadül ediyorum ki sırf vücutlarını esmerleştirmek arzusu uğruna hastalanmışlardır, Hulâsa: Denizden ve güneşten faydalanmak vaıken. ifratla bu fayda, zarara mür.kalib oluyor>
Çocuk anaları ne diyorlar?
Doktorla konuşmamızdan sonra, az evvel önümüzdeki kumsalda, güneş altında cıvıldaşan çocukların anaları gelmiş, onları güneşten alarak tekrar denize sokmuşlar, üstlerine yapışan kumlan yıkayıp temlz-ilyerek kabineye götürmüşlerdi. Çocuklarını giydirip çıkardıktan sonra analardan İkisine sordum:
— Çocuklarınızı ne kadar güneşte bırakıyorsunuz?
İkisi de omuz silkerek cevap verdiler:
— Bilmeyiz! Galiba İki saat oldu.
Çocuklarını iki saat kumsalda giineş altında bırakıp denizde ve kumda kendi âlemlerine dalan bu anların lâkaydilerine dikkat buyuruluyor mu? Büyüklerin bile İki saat gibi uzun bir zaman zor dayandıkları güneş, o yavrucukları ne hale getirir bir tasavvur edin...
Doktorun da dediği gibi «Çocuk. ana ve babaya ait bulunmakla beraber, cemiyetin malıdır.» Cemiyetin malı olduklarına göre de onların sıhhatlerini plajlarda olsun murakabe altında bulundurmak alâkadarlara düşen bir vazifedir.
Çemııledtlin BİLDİK
ODA )
En çok korku
Hem gıda, hem deva
İSTER
'A'&M
Can pazarı
Erkeklerin ve kadınların cevapları
Sütün bilinmeyen bir çok faydaları var
Amerika mecmualarında akla hayale gelmiyen sualler sorarak herkesi alâkadar eden anketler yapmak moda halini almıştır. Bu mecmuaların birinde sorulan şu sual büyük alâka uyandırmıştır;
.Erkeklerin ve kadınların en çok korktukları beş şey hangileridir?.
Mecmuaya gelen yüz binlerce cevap tasnif edilmiş ve şu neticeye varılmıştır.
Erkeklerin en fazla korktuklar'
! -u.rtn vald'.-leri. nanın evlerini ziyarete günün akşamı karıları ile mutlaka. her hangi bir scoepten,] bir mesele hakkında münakaşa ettiklerine, dargınlık çıktığına dikkat etmişlerdir.
2 — Mağazalarda »tenzilâtlı satış- ilânı. Eve sarfedllecek paranın mühim bir kısmı nu fırsatlardan!!) İstifade edilmek üzere harcanıp, hasıl ol kapatmak icap ediyor.
3 — Evde yapılan büyük temizlikler. O günler bütün eşyalar ortaya yığıldığından oturacak, duracak yer yor.
4 — Hastalıktan, sar maktan, dişçiye gitmekte
5 — Evde hizmetçi ve ( lar hakkında dedikodu inekten.
Kadınlara gelince l korkuları şunlardır:
1 — Saçları arasında beyaz teller bulmak ve gözlerinde kırışık alâimi görmek.
2 — Davet olundukları mecliste kendilerinden daha güzel daha 'genç daha iyi giyinmiş kadınların bulunması.
3 — Fare ve örümcek, karanlıkta işitilen eıtırdılaı ve izah edilemiyen bazı gürültüler.
4 — Ay iptidaları israf edilen paradan ay sonunda elde avuçta bir şey kalmayınca yapılacak borçtan.
5 _ Terziden gelecek yeni el-bısenin kusurlu olmasından.
başlıca
| Hindiçlnlde kullanılan
l dört küçük şiltenin birbirine I eklenmesinden müteşekkil di-I vanlarm Fransada çok rağbet ı gördüğünü yazmış ve reslmlcr-le de göstermiştik:. Yaz mevsl-İ m inde bu şilteler bahçelerde taraşlarda yere serilerek İstirahat etmek imkânını verdiği için
taammüm etmiştir.
şiltelerin birinci parçası İkincisine üst kısmından. İkincisi üçüncüsünc altından, üçüncüsü dördüncüsüne gene üstünden eklendği için katlanması kolaydır. Bu şilteler ekseriyetle naylon kumaşından yapılıyor, bahçede terasta yere serilip kirlenen, tozlanan şilteler! sabunlu bezle silip temizlemek pek ko-1
1 — Evin her hangi bir odasında katlanmış duran şilteler bir puf hissini vermektedir.
2 — Ağaç altına serilen şiltelerde okuyarak istirahat etmek büyük zevktir,
3 — Terasta gölgede bu şilteler üzerinde uyumak da kabildir.
Moda haberleri
Bu mevsimin başlıca yenilikleri
Neticeyi İlân eden mecmua | eski ve şimdiki zaman arasındaki farkı belir’mtştlr. Eskiden böyle bîr ankette sorulan sualin basında kadın ve erkeğin en korktuğu şey kocasının yahut karısının başka birisini sevmesi gelirdi Halbuki asri; kadın ve erftekler bunu düşünmüyorlar bilet...
Zarif birelbise
Koyu renk keten elbise leı üzerine canlı renk düğme ve cebine aynı canlı renkten mendil koymak modadır.
Emprime elbiseler ekseriyetle kolsuz yapılıyor ve üzerine ayni kumaştan kısa bir ceket yahut bolero giyiliyor.
Basma ve empı-rlme ketenden elbiseler büyük cepli düğmeli olarak yapılıyor.
Renkli ketenden yapılan ta-yörler beyaz sutaşla İşleniyor.
Siyah taftadan yapılan deniz mayoları çok beğeniliyor Portakal renginden bıkılmağa başlanmıştır. (Fındık içil denilen koyuca bejroze rengi moda olmuştur
Burundan nefes almanın faydaları Burundan nefes almak nezle öksürük gibi rahatsızlıklara mâni olur ve asıl garibi burundan derin nefes alanların mide vş bağırsakları harekete geldiğinden hazım iyi olur ve bu yüzden (göbek) li olunmazmış. Erkeklerde göbek ve kadınlarda büyük karın ağızdan fena nefes almanın neticesi imiş.
ve
küçük yaştaki çocuktan bavlıyarak hastaların, yaşlıların en mühim gıdasını teşkil etmektedir. Son zamanlarda sütü cildin güzelleşmesinde ve ev işlerinde de kullanmağa baş-lamtşlardır.
Yağlı ciltliler haftada üç defa çiğ süte batırılmış bir pamukla yüzlerin! silerlerse çok istifade edreler.
Cilt de vücut gibi toksinlerini, atmak ve gençleşmek Üter. On gün müddetle sabah akşam yüzü meyva suyu katılmış çiğ sütle yıkamak, on gün ara vermek, tekrar on gün sütü ullannıak cilde tazelik verir. ] Her hangi bir yanık çok sı-' cak süte sokulur ılık oluncaya kadar bırakılırsa sancı hemen kesilir.
Açık renk deri çanta ve a-yakkabılan temizlemek İçin iki çorba kaşığı sütle bir çorba kaşığı ispirto karıştırılır ve bir: bez batırıhp deri uyulursa tertemiz olur.
Renkli sofra örtüleri üzerindeki meyva lekeleri kaynar süt İçerisine batırılırsa leke kolay- ■ ı çıkar, Beyaz örtülerde (le urekkep lekesini süt çıkartır. Yerlere serili muşambalar I ılık sütle silinir sonra parlatı-| lınsa cilalanmış gibi pırıl pırıl olur.
ı Rugan iskarpin çanta ve ke-I merler süte batırılmış bezle silinirse parlaklığı iade edilir.
ı Uzun müddet dolap veya sandıkta kalarak sararan çamaşırlar ne kadar yıkanırsa beyazlanmaz. Yıkanmamdan evvel içinde sabun eritilmiş sütte kaynatılırsa ve sonra yıkanırsa bembeyaz olur.
Beyaz ipek kombinezon ve erkek gömlekleri yıkanmazadn evvel sütle bir iki saat durur i ve sonra yıkanır ve hafif çivlt-1 enirse katiyen sararmaz.
Deril toplu, efendi kılıklı bir adam soluk soluğa merkeze gelerek komiseri görmek istediğini söyler. Komiserin odasına girer germez de. masanın üzerine boş bir tabanca atarak İnler:
— Bay komiser... Karımın üzerine tam yedi el* ateş ettim.
— Beriki hayret dolu güzlerle ona bakar:
— Öldü mü? Ağır m. yaralı? Yoksa hafif mİ?
— Hayır... Hayır. . diye efendi kılıklı adam yücünü elleriyle kapıyarak tekrar İnler:
— İyi nişan alamadım galiba! Kurşunların hiçbiri isabet etmedi!..
Komiser rahat bir nefes alarak karşısındakine sorar:
— Öyle İse ne diye buraya gelip teslim oluyorsunuz? Madem karınıza bir şey olmadı?
— Karıma bir şey olmadığı için geldim bay komiser... Bir şey olmadığı için... Evde kal-saydım bana bir şeyler olacaktı...

rek hiç konuşmadan müdürün karşısına dikilip durmuş.
Gördüğü bu harikulade numara karşısında kendinden geçen müdür, ancak beş dakika sonra kendine gelebilmiş:
— Çok güzel... hakikaten çok güzel... Ben hayatımda böyle şey görmedim. Sergi müdde-tlnce size bu numaranız için günde elti lira verebiliriz...
— Elli lira mı dediniz? Fakat...
— Madem öyle, yüz olsun..
— Yüz Hra mı? îyl amma... Şey...
— Haydi haydi yuz elLİ lira veriyorum. Günde yüz elli lira... Hiç de fena değil doğrusu.
Beriki, mütereddit ifadelerle bir an düşündükten sonra nihayet kesin cevabını vermiş:
— Bu yekûnu maalesef kabul edemIyeceğtm.Haram olur bana... Sizi alçakça alda t tun bayım... Şarkıyı söyllyen bülbül değildir. Fare vantrilok olduğu İçin hem çalıyor, hem söylüyor.

Sadakat
Hesap meselesi

Kremalı
şeftali
Parlsln meşhur terzilerinden Maısel Rochas'nın bir modeli olan bu zarif emprime elbise çok rağbet bulmuştur.
Beyaz ipekli üzerine lâcivert çiçekli emprimeden bluzu japone, eteği drape olan bu el-bLsenln kuşağı lâciverttir ve drapeden yanında kendi kumaşından ve lâcivert İpekliden birer bağlanmış var. Şapka, eldiven ve ayakkabı lâciverttir.
Sinek, sivrisinek sokması
Sinek, sivri sinek sokmasının ■Cismi geçirtmek İçin sokulan yere limon suyu yahut sirke sürmek cn basit ilâçtır.
Kuvvetli bir tutkal
Büro işlerinde kâğıt ve İnce mukavva yapıştırmak için arap zamkı He kuvvetli bir tutkal yapmak kabildir.
100 gram arap zamkını ufak parçalara taksim ettikten sonra yarım litre su konmuş bir şişe İçine atmalı ağzını kapamalı. Ara sıra şişeyi çalkalayarak zamkın erimesine yardım etmeli. İki, üç gün İçinde zamk erir, bunu süzdükten sonra içerisine azar azar atarak ezerek 100 gram un İlâve etmeli. Hasıl olan bezaz tukkal dışardan satın, »limanlardan üstfın olur._______
Sırça ve kristal bardaklar
Sırça ve kristal bardak ve sürahiler soğuk sabunlu su İle yıkanıp soğuk su ile çalkalanırlarsa, sıcak su ile yıkanmaktan daha berrak ve parlak olur.
Jeanne ve Ejeanor Fulston adında iki Amerika kız kardeş Paris'e gelmiştir. İki kız kardeş sade ve zarit elbiseleri ve sevimlilikleri ile çok dikkati çekmişlerdir. Şurası dikkate şayandır kİ iki genç kız bir traş
bıçaftj fabrikası hesabına lânı yapmak İçin seyahate çık-' iniştir. Fabrika, c ' meleri için kendilerine bir çok sade vo zarif elbiseler yaptırmıştır. Yukarıda iki kız kardeş Champs Elyseâs de görünüyor.
500 gram süt. bir çorba ka-, şığı dolusu nişasta. 4 yumurta, 100 gram şeker, altı iane yarma şeftali, bir miktar ahududu şurubu, toz vanilya.
Yumurtaları kırıp sarılarını aklarından ayırmalı, toz şekerle derin bir kap içerisine koymalı telle vurarak krema haline getirmeli, nişastayı ve vanilyayı ilâve ederek vurmakta devanı etmeli, ateşte kaynıysa sütü azar azar yumurtaların üzerine dökerek karıştırmak, yumurta aklarını başka bir kapta sertleşinceye kadar telle döverek köpürtmeli, sütlü yumurtaya katarak çukur kristal bir tabak İçerisine boşal t m alı soğumağa bırakmalı.
Diğer taraftan şeftalileri or- ] tadan İkiye ayırarak hafif şeker şerbetinde bir iki dakika kaynattıktan sonra kremanın üzerine içleri havada olarak dlzmell. Her yarım şeftalinin' içini ahududu şurubu İle dol-,1
seyanaıe çık- «muhuhu şuruou ne ooı-dikkati çek- [ durmalı. Buz dolabında yahut J -*■- buz üstünde durduktan sonra sofraya çıkarmalıdır.
| Müşküllere cevap î
KREM PERTEV İLE
ı cildinizin bahar hayatını idame ediniz.
Güneşten yanan ciltler
Üzün müddet güneşle gezenlerin, sandalda kürek çekenlerin, vücutlarına yağ sürmeden plajda fazla güneşte kalanların ekserisinin cildi kızarır, güneşten yanar. Bu yanıkların sancısını teskin etmek İçin, eski bir Jlftç olan yoğurdu, kızaran cilde sürmek faydalıdır.
Yoğurdun kokusundan hoş-lanmayanlar çiğ patatesi rendeleyip bir tülbent üzerine yayıp yanan yerlere koymak serinlik verir, yanık sıcaklığı hissedilince taze rendelenmiş patatesi tekrar koymalı, pek çabuk kızartı zail olur.
Eğer yanıklar fazla İse, çok rahatsızlık veriyorsa ve ' ateş yapmışsa mutlaka bir doktora müracaat edilmelidir.
Arı sokmasının faydaları
Doktorların yaptıkları tetkikler an sokmasının şu faydalarını meydana çıkarmıştır:
An tarafından sokulduktan sonra İnsanın enerjisi artıyor, yaşlılar gençleşiyor, bilhassa romatizmaya, sinirliliğe karşı tedavi şeklinde yapılan sokmaları şifa veriyor.
Frito misto nasıl yapılır?
Taksim Binııaz: İtalyanların l Frito misto] dedikleri yemek, et, ciğer, böbrek, beyin ve muhtelif sebzelerin kızartmasından yapılır.
Dana etinin filetosundan küçük yuvarlaklar, ince kesilmiş cifler parçaları, ikiye ayrılmış kuzu böbreği ve dörde taksim edilmiş kuzu beyni hepsi unlandıktan sonra yumurtaya ba-tınlır, galeta tozuna bulanır ve kızgın zeytinyağında nar gibi kızartılır. Bu etlerin yanma küçük parçalara taksim edilmiş dip enginar, patlıcan, kabak, patates gibi sebzeler yumurta ve una bulanıp kızartılarak garnitür diye konıır.
8u etlerin vb sebzelerin üzerine yerken limon sıkılır.
r
İki hırsız, büyük bir kuyumcu mağazasını soyup soğana çevirdikten sonra, yakayı ele vermeden eve dönüp, odalarına kapanmağa muvaffak olurlar, Bir tanesi ağzına kadar dolu torbayı işaret ederek:
— Oturup şunların hesabını yapsak hiç de fena olmaz, der.
Öbürü miskin miskin gerinerek boyuna esnemektedir:
— Bana kalırsa yatıp uyuyalım. daha iyi...
— Ya çaldıklarımızın hesabı?
— Boş ver yahu. Yarın bütün gazetelerin bir bici sahi-feslnde çıkacak nasıl olsa.» Bakar anlarız.
İki arkadaş konuşuyorlar. Bir tanesi gayet üzüntülü ve telâşlıdır. Karşısındakini dinler görünmekle beraber, bambaşka şeyler düşündüğü belli. Beriki nihayet durumun farkına va rır:
— Senin bir sıkıntın var yahu. Söyle belki bir çaresini buluruz!
— Vallahi İyi anladın. Yok desem yalan olur... Dün gece birdenbire uyandım. Karını rüyasında bir şeyler sayıklıyordu. Dikkat ettim: «Hayır Naci hayır... Olmaz» diyordu. Birdenbire beynim attı. Benim ismim Naci değil, Ahmet. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Emin ol, ne yapacağımı bilmiyorum şimdi...
— Amma yaptın be birader? Kendini boş yere üzüyorsun. Şayet karın «Evet Naci evet... Olur» deseydi, üzüntüne iştirak ederdim. Fakat kadıncağız: «Hayır Naci hayır... Olmaz* demekle sadakatini İspat etmiş.
*
Soğuk kanlılık
*
Olur mu? Olur..
İstanbul Sergisi Müdürlüğüne geçenlerde orta boylu, orta halli bir adam müracaat etmiş. Müdürün karşısına çıktığı zaman hiçbir şey söylemeden elindeki küçük bavulu açıp içinden küçücük bir beyaz fare, minimini bir piyano, bir de kafesiyle beraber bir bülbül çıkarıp masanın üzerine yerleştirmiş. Sonra, orta halli, orta boylu adamın bir işareti üzerine fare başlamış piyanoda «La Toska» yı çalmağa, bülbül de soprano sesiyle okumağa.
Konser faslı bitince adamcağız biraz evvel çıkardıklarım tekrar bavula yerleştire-
Saat gecenin onblri. Meşhur operatörün telefonu birdenbire çalmağa başlıyor. Hattın öbür ucunda, heyecandan karmakarışık çıkan bir ses:
— Aman doktorcüğum... Ben ilk Ses gazetesi başmuharriri Yıldırım Yılmaz. Küçük oğlum şu anda dolma kalemimi yutmuş bulunuyor.. Vaziyet feci...
Doktorun cevabı g3yet soğukkanlıdır:
— Pekâlâ hemen geliyorum. Hiç merak etmeyin...
Başmuharrir hâlâ heyecanlı:
— Siz gelinceye kadar ne yapmam 1 âzını doktorcu-ğum?_
Doktor büsbütün soğukkanlı:
—. Yapacak bir şey yok. Ben gelinceye kadar yazınızı kurşun kalemle yazmağa çalışın...
27 Temmuz 3950
X K 0 A M
8ahlfe T
Mahkeme Koridorlarında
YENİ YAYINA
Paskuaie ile Derika aileleri, birbirine ölesiye düşmandılar? Fakat bu İki asil aile, kan dft-' ▼nsı güdeceklerine ve birbirinin efradını öldüreceklerine arala-j nnda bitmez tükenmez dâvalar açıyorlar, ehemmiyetsiz meseleler İçin mahkemelerde avuç dolusu paralar sarfediyorla-dı.
Bu İki aile arasında hüküm ■üren bu derin düşmanlık V9-kinin sebebini kimse bilmiyordu. Tcramo bölgesinin en eski ve en zengin aileleri idiler. Bir-, birine yan gözle bakmaları için esaslı bir sebep yoktu.
Fakat günün birinde, bu ik! ( ailenin reisleri birbirine yan' gözle bakmışlar, başka bir gün tahkir edici sözler teati etmiş-1 ler, üçüncü defa boğaz boğaza gelmişlerdi. O zamandan beri aralarındaki husumet dineceğine gün geçtikçe şiddetleniyor, dal budak salıyordu.
Fakat bir gün Paskualenln en büyük oğlu ş»ri Ha Derlka-nın ortanca kızı Mart seviştiler, Sevgileri şiddetli ve derindi. İki sevdalı, Mnrlnln kadın hizmetçisi vnsıtasilç ateşli aşk mektupları’ teati ettiler. Sonra bir kaç defa, çok kısa süren görüşmelerde bulundular.
Şarl. akşamları. Mirinin oda pencereleri altına gitmeği, sevgilisini görmek İçin balkona çıkmasını .kendisine bir karanfil çiçeği atmasını veya eliyle bir nüse göndermesini beklemeği âdet edindi.
vermişti. Artık ihtiyar Derik* bir an bile tereddüt etmedi. Kızının kapı ve pencerelerini demir kepenklerle kapattı. Odasının kapısını günde yalnız iki defa açıyordu. Genç kıa bu kısa müddet esnasında acele işlerini görüyor ve yemek yiyordu, yani kelimenin tam mânasile hapishane hayatı yaşıyordu.
Bu hal, tam üç yıl sürdü. Zavallı şarl, aşkından ve hırsından çıldıracak raddeye geldi. Fakat ne kendisinin ve ne de Martnin babası zavallı Şarla acımıyordu, öz babası, oğlunu kendislle konuşmaktan men ettiği gibi MarLnln babası da bir gün evine gitmek cesaretini bularak ayaklarına kapandığı ve Marlyl kendisine vermesini ağlaya, eızlaya yalvardığı zaman uşakları vasıtaslle evden kovdurmuş, bir daha karşısına çıkmağa teşebbüs ederse kudu* bir köpek gibi öldüreceği tehdidinde bulunmuştu.
Teramo halkı, iki gencin bu sürüp giden aşk faciasından müteessir ve heyecan içinde 1 çalkanıyordu. Bölgenin piskoposu, belediye reLsl, mahkeme başkanı ve eşrafı, heyet halinde. birbirine düşmen iki aHe-nln reislerini ziyaret ettiler. Ve bir çok rica ve îstlrhamlar-1 dan sonra barıştırmağa muvaffak oldular.
’ İhtiyar Paskuaie:
| — Evlâdİ3nmızı evlendlrece-
Sevgili Bedrum neler, edoorsun bana?
Komşuior, iki genç arasındaki giz. dedL bu karşılıklı sevginin farkına Derika da: varmakta ve gidip ailelerine1 — Bugünden İtibaren kardeş haber vermekte gecikmediler, gibi yaşayacağız, mukabelesinde
Paskuaie, oğlunu şiddetle bulundu.
azarladı ve Marivl sevdikçe al-l Bu barışma töreninde hazır leşinin ismini taşımağa lâyık bulunan Şarl'ın etekleri «e-olmadığını yüzüne karşı söyle- vincinden zil çalıyordu.
dİ. Derika ailesinin reisi İse' Mütaakıben, hep birden bu
daha ileriye vardı: Balkonun kapısını kilitledi. Her akşam, kendisi kızının oda pencerele-' rlnl gidip kapatır ve MarLnln açanı yacağma emin olmak için kanatlarına zincir vururdu. |
İki genç, ailelerinin bu sert ve insafsa tedbirlerinden bl-| davetle müteessir olmakla be-, raber. zamanla görüşmek çarelerini yine buldular.
Mart gece yarısından sonra gizlice evin alt katına İniyor, basını pencerenin demir parmaklıklarına dayıyarak elini dışarı uzatıyor, Şarl da bu tombul eli sonsuz bir hasretle öpü-, yordu. Randevuları sabaha kadar sürüyordu.
Fakat bir gece Marinln erkek kardeşi olup biteni haber almış ve koşarak babasına haber
mesul hâdiseyi Maziye haber vermek İçin yola çıktılar. Evo vardıkları zaman, İhtiyar Derika, kızım elinden tutarak, misafir salonuna götürdü, ön safta ihtiyar Paskuaie ve oğlu Şarl duruyorlardı. Mart, gördüklerine inanamıyormuç gibi gözlerini bir kaç defa açıp kapadı, sonra babasının ağzından Şarl 11e evlenmesine muvafakat ettiği müjdesini duyar duymaz, korkunç bir çığlığı müteakip deli gibi durmadan gülmeğe başladı. Zavallı kıs, hissettiği büyük sevincin şevkiyle aklını kaçırmıştı. Fakat yapılan tedavi ve bir an bile yanından ayrılmayan Şarlm şefkat ve ihtimamı sayesinde iyileşerek sevgilisiyle evlendi.
Çeviren: A. HİLÂLİ
■ııı ııı ııtıııııı ııı ııı ıtnıı ıııırı rmıınnıııııııııınıııt ıııımoınııı ıımıı ihiiiii ıııuııııııı ııı ıııııııırıııitfinnnınııı
Batı Almanya polis kuvvetinin teslîhi
Amerika, Bonn hükümetine, polis kuvvetlerinin teşkil ve teslihine salâhiyet vermek üzeredir
Kalın karakaşlı, İri kâra gözlü, siyah saçlı, üst dudağının tlzerl kara bir kaytan gibi kıllarla örtülü, orta boylu, şişman, tombul tombul, bıngıl bıngıl bir madam. Yaşı bizi alâkadar etmez. Adı madam Madlen İmiş, Hem dftvacı, hem maznun İmiş. Çalımlı bir edası var. Koridorda siyah çantasını sallı-yarak, iskarpin Ökçelerini takırdatarak dolaşması, eytam yurduna küfe İle pırasa bağışlamış bir yeni zengini andırıyor.
Bizim kasketli delikanlı, madamın etrafında bir kaç daire çizdikten sonra başından kasketini çıkarıp yanına sokuldu:
— Mahkemeye mi gireceksiniz madam?
Gözlerini kırpıştırarak tepeden aşağı süzdü:
— Zatınız. hakimsiniz, yoksam kâtipsiniz?
— Ben avukat işleri yaparım, madam.
— Ben avokatlar İlen iş yapmoorum. Hakim beyin karşısına çıkınca şu terbiyesiz adam her ne ki etmiş işe hepislnl kendi dilim İlen ağ-natacağım.
— O adam sana karşı terbiyesizlik etti demek?
— Romatizmalarım azmış lae toktora göründüm. «Madam Madlen, sen bu dertten kurtulmak İster isen plaja gidesin de ısıcak kumların İçerisinde banyoa giresin» dedi. O zamandan bu yana her gün plaja gidip kumlar ilen banyo aloorum.
— O adam da seninle beraber mİ gidiyor plâja?
— Sen divanesin, zo? Sİ alemin herifleri benim ilen barabar ne deyi plaja gele-ceğimlş. O adam benim kocamdir, yoksam blraderim-dlr, nedir?
— Kusura bakma, ben yanlış anladım marlum, PlâJ-da mı yaptı terbiyesizliği?
— Eveeet. Plajda Jcumlann içerisine gömülüp de uykuya dalmış İsem, uryamda mefrum müsyü Bedros İlen karşı be karşı gelmişim,
— Mösyö Bedros kocan mıydı?
— Evet efendim, ben onun familyası İdim. Kumun İçerisinde ağlıyaraktan sıfatıma baktı da; «Ah, benim sevgili Madleniml Seni bunda görünces yüreğimin tepesi ağnoor. Eğer kİ ben sağ olsayıdım şlndlk seni alır da Parizlerde, Marsllyalarda gezdi rerekten kaynar sulu kaplıcalara götürür idim. Şu nazik, taze bedenîn ısıcak kumların İçerisinde cayır cayır yanıp kavrulur İken ben dayanamoorum, canımın sıkıntısından yüreğimin yağlan cızır cızır eroor. Bilirsin kİ seni çok aşıkane sever i-
dlm amma şu fani dünyada sana doyamadan büyük Astasın emri ilen cennete geldim. Sevgili Madlenim, ben cennetin melaikeleri İlen fıs kos etmişim, eyl bilesin ki sen de mefrum olduğun zaman dosdoğruca benim yanıma geleceksin, cennetin ortalık yerinde senin ilen barabar zefkü sefalar edeceğizi. dedi.
— Demek mösyö Bedros sana cennetten de haber getirdi öyle mİ?
— Heee... Müsyü Bedros her ne ki demiş İs® İnanasın. Sağlığında bir kerecik bile onun ağzının ortalık yerine yalandan laflar girdiğini benim kulağım eşltme-mlştir.
— Peki, madam, »onra ne oldu?
— Ben de kendisine karşılık olaraktan; «Benim sevgili Bedrosum, sen mefrum olduktan sonra fani dünyalar bana zindan oldu. Geceleri uyur İken üryalanmda zatın İle karşı be karşı olun-eas yüreğim lrahat edoor» dedim. Müsyü Bedros İlen tatlı tatlı muhabbet eder 1-ken kalın etlerimin üstilnç pat deyi bir şey çöktü. «Ah. Bedrosl Neler edoorsun bana? Cenazen, mezardan çıkmış da benim üzerime düşmüş heeî» diyerekten gözlerimi açıp da kafamı çevirmiş isem bir de bakoorum kİ şu Irezll kepaze herif benim üstümde yatoor. (>Şu yaptığın İnç kepazeliktir, ooo? Sen kim oloorsun da benim üstüme yatoorsun? Müsyü Bedros bunları görmüş olsaydı bana ne der idi? Yoksam burası oteldir, benim kalın etlerim yataktır, nedir? Böyle bir fena işleri yapar İken heç utanmoorsun?» deyi slval etmiş İsem: «Ne bağıroorsun, kan? Buradan geçer İken kaza ilen ayağim takıdı düştüm. Utanacak ne var imiş? Yatmış isem kalkarım. Ağzını toplaasm da terbiyesizlik etmeesln» diye-rekten sıfatıma karşı ben! tekdir edoor. Sırtımdan kalkar iken de etlerimi öylesine bir çimdikledi ki, kamımdan ciğerim kopmuş da ağzımın İçerisine düşmüş sandım. Hemen kumla nnan kalkmamman barabar herifin üstüne hoplayıp kafasına çullandım, fim aklarım İlen yüzünü gözünü kan revan İçine soktum.
— O da sana vurdu mu?
— Heee... İki elleri ilen 1-pek saçlannu tuttu da yoldu, bangır bangır bağırttı beni. Bunları da kendi ağzım İle ağnatacağım hakim beye.
Mahkeme açıldı, erkekle konuşamadık.
Ce. Re.
AİLE
«Aile» nln yaz sayısı Yakup Kadri, FsJlh Rılkı, Ahmet Haindi. Vedat Nedim TBr, Ziya Osman Saba. Cahit Tanyol. Prof. Dr SükrU Hâzım, Nahif Sırra Örlk. Dr. lUıur Saygın. Muh-Ur KOtUkcU v* daha bir çok tanınmış lm₺alurın yazılan, lilr ve hikâyeleri. ayrıca Çocuk. Safilik. Moda karikatür aahlf*l«rlyle «ılonıştır.
Vaşlngtûû 26 «A.AJ — (Afp): Amerikan diplomatik çevrelerinden bildirildiğine göre Birleşik Amerika hükümeti, Bonn hükümetine Batı Almanyada polis kuvvetleri teşkil etmek ve memleketin korunmasını mües-61 r bir tarzda İfa etmek üzere bu kuvvetleri yeter derecede malzeme İle teçhiz etmek salâhiyetini vermek üzeredir.
Mamafih yetkili çevrelerde İlâve edildiğine göre doğrudan doğruya federal hükümete bağlı olacak merkez! bir polis kuvveti İhdası yolunda Başbakan Adenauer tarafından İleri Büriiien taieblerl kabul etmek bahis mevzuu değildir. Biati Almanya polisinin 139.000 kişiden mürekkeb olduğu, bunlardan 00.000 İnin munzam polis kuvvetini teşkil ettiği, 40 000 nin de hudut ve gümrük muhafazası için yardımcı polis servislerinde bulunduğu bu çevrelerde belirtilmektedir.
Amerikan hükümeti, meseleyi uzun uzun tetkik ettikten •on ra Başbakan Adennuerln projesini reddetmekle beraber aşağıdaki noktalan İncelemeğe hu zır olduğunu bUdlrmşitlr.
ı — il eyaletten her birine »it polis hafif silâhlarla teçhiz edilecektir. Bu hususta polislere- makineli tüfek verilme-•i İmkânı bertaraf edilmemektedir.
2 — Her eyalette dahili güvenliğin Icablarına göre halihazır mevcuddan fazla kuvvete
müsaade edilecektir.
3 — Polis kuvvetlerinin talimi bir standarda tabi olacaktır.
4 — Tehlike halinde eyalet polisine hükümet tarafından el konmasını derpiş eden anayasanın Almanyadakl müttefik yüksek komiserleri tarafından kabul edilmeyen bir hükmü, yeniden anayasaya girecektir.
İngiltere ve Fransa hükümetleriyle mutabık kalınarak kaleme alınan Alman polisinin yeniden teşkllâtandınlması projesinin sadece Batı Alman-yamn iç güvenliği takviye edilmek maksadıyla hazırlandığı siyasi çevrelerde İsrarla belirtilmektedir.
anıııııııııııırııııııııııi(]iLnıınıııııııuıınuıııi)iHHiuıııııııtıııııııııuınnınıııııı
BULMACA
t » S « 0 4 7 0
ıiıırn
1 II 1 1 ı ■
(. 1 1 ■ITT
- 1 ■ 1 1 1
1 1 ■ 1
■ 1 1 1
rı ı 4 ■
■1 4^1 1
c 1 1 ■rr
o J|i i 1 1
Dağcılık kursu
Dağcılık federasyonunun 1980 yılı çalışma programı gereğince 26 Temmuz salı günü Anka ran m «Hüaeyingazi dağnnda saat 10 da «Dağcılık kuran» açılmıştır. Çalışmalar 30 Temmuz tarihine kadar devam edecektir.
Hüseyingazl dağındaki çalışmalardan sonra 30 Temmuzda Ankaradan hareketle Erclyes'e gidilecek vc Erclyes kuzeyinde Buzul yaylasında dağcılık kursu çalışmalarına devamla Buzul üzerinden zirveye çıkılacak ve dağın doğusundan Tekir yaylasına İnilmek suretiyle kurs çalışmaları sona erecektir. |
Saldım ıııfa: 1 — V«i lazkercai, 3 — Yeni dtlny», 1 — Meşveret yeri -Büyük. « - Bay e fi. - Gelir. 6 — Terel mlıaflrdlr - Nida. B — Kusur befiıjlame - Ekli mayva, 1 — Btr ki| eebual. 8 — Ikınmanın başlangıcı -Eekl musiki üstatlarından. S — Tadat edar - Sıdat «kİ. 10 — Tersi Rızanın yaruı - Mezalim.
Yukarıdan ajafiıya: 1 — Basvazlrin dalrcıl. 2 — Sonuna (!• «elime bel-kemiği, 3 — No sıcak no nofiuk, 4 — FSsıla - Gayri ıııûmkan. S — Papanın ismi - Bir cilt aııal. 0 — Kıraat eder-Teral ll&vedlr, 7 — Tcral meşgul eder - Tersi eski rütbelerden, 0 — Hicap ederim.
GEÇEN BULMACANTN HALLİ
Soldun »afin: 1 — Yuvarlak, a — Usun. ima. 3 — Vazetmek. « — Amudl. La. S — Rafı. Tnfb. 8 = Lerlye. 7 — Amedab, 3 — Mı. imale. 0 — Acele, Ok, 10 — Karakol.
Yukarıdan a-afiıya: 1 — Yuvarlamak. 1 — Uramn. Tca. 8 — Vuzuhla. Er, « — Aned, Emil», s — Titremek, fl — Ltm. Nida. 1 — Amellyalot. ■ — Kakabebek.
Rakım Erkutlu ile İsmail Zühtü’nün mezarları
İzmir (Akşam) — İzmirli meşhur musikişinas Rakım El-kutlıı İle İsmail Zöhtünlln mezarları belediyece bir plâna göre İnşa ve tanzim edilmektedir. İzmir belediyesi şimdiye kadar başkası tarafından ddşü-nülmemiş olan bir şeyi, değerli musikişinasların kabirlerini yaptırmağı kararlaştırmış ve bu maksatla bütçesine 5000 lira ödenek koymuştu.
Pek çok musiki parçalan terennüm edilmekte olan ve pek çok marşları hâlâ okullarımızda belletilen bu İki defteTİl musikişinasın kabirlerinin belediyece yaptırılması, diğer belediyelerimiz, hattâ özel İdareler İçin örnek teşkil edecek bir harekettir. Kabirler, plâna göre ta-malaıunca tesblt edilecek bir günde törenle açılacak ve bu iki musikişinasımızın hâtıraları taziz edilecektir.
M. Reed denizyollarında vazifesine başladı
Milletler arası İmar ve kalkınma bankası temsilcisi olarak Denizyolları idaresinde mütehassıs sıfatlle bir müddet çalışacak olan Mr. Reed şehrimize gelerek vazifesine başlamıştır. Mr. Reed malzeme İşlerinde çalışacaktır.
tslanbul beşinci İcra memur-lufunılan: 950/3146
îstanbulda Araksl Serklsyan, Bursada Kâzım Elçi, Cemüe Ünal, İllimi Uyanık, Ülker Uyanık ve Salih Duygu aralarında müştereken tasarruf olunup taksimi kabil olmadığından Batılarak bedelinin hisse nöbetinde hissedarlara tevzii su-retlle şuyuun izalesine sulh yargıçlıgınca karar verilen Şeyh Mehmet ve Sultan Mahmut vakıflarından olup İs-tanbulda Emlnöntinde Tayu-hatun mahallesinin, Tıgcılar sokağında Mkl 6-29. yeni 29 kapı sayılı ve ada 830. parsel 177, saydı ve 23.50 metre mlk-darlı 10.000 lira değerli kârglr dükkân açık arttırma yolu 11e 22/Ağustos/950 salı günü saat 11 den 12 ye kadar İstanbul beşinci İcra dairesinde paraya çevrilecektir.
1 _ Gayrı menkulün avsafı: Emlnönünde Tayahntun mahallesinde Çakmakçılar yokuşunda Tığcılar sokağında 20 sayılı kösolecl dükkânıdır. İçinde elektrik tesisatı mevcut olup cephesi kırma demir kepenkli ve camekânlı ve Tonoz kemerli zemini ahşap döşeli dükkân ortasından açılan bir kapak ile inilen bodrum vardır.
2 — Arttırma şartnamesi herkesin görebilmesi için U/Ağustos/1950 cuma gününden itibaren dairenin muayyen mahallinde açıktır.
3 — Arttırmaya İştirak edecekler yüzde yedi buçuk nöbetinde olmak üzere (750) lira nakit veya bu değerde milli bir bankanın teminat mektubunu depozito olarak tediye va İbraza mecburdurlar.
4 — Tayin olunan günde tellâl tarafından üç defa ba-ğmdlıktan sonra mezkûr gayrı menkul en çok arttırana İhale olunacaktır. Ancak teklif olunan bedel gayrı menkulün tahmin edilen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartlle arttırma 10 gün müddetle temdit olunarak onuncu güne raslayan l/Eylûl/1650 cuma günü ayni saatte yapılacak llknci arttırmada ihale olunacaktır.
8 — İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların gayrı menkul üzerindeki haklarını, hususlle faiz ve masrafa dair olan İddialarını tarihi ilândan itibaren onbeş gün İçinde evrakı ınüsbltelerlle birlik to dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sl-cllile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşılmasından hariç kalırlar.
0 — Satış bedelinin peşin ödenmesi esastır. Ancak alıcıya yirmi günü geçmemek üzere münasip mehil verilebilir. Meh-lln verilmesi mecburi olmayıp ihtiyaridir.
7 _ oayn menkule teklif olunan bedel muhammen kıymeti tecavüz ettiği takdirde artan nlsbet dairesinde teminatın lazİRlaştırılması istenebilir.
8 — Vergi borcu hissedarlara: vakıf borcu İle tellâllye resmi ve tescil masrafları ve İhale pullan alıcıya aittir.
ö — Arttırmaya İştirak edenler gayrı menkulü görmüş, takdiri kıymet tutanağı He tapu kayıt örneğini ve şartnameyi ve Hânı okumuş, lüzumlu malûmatı almış ve bunları tama-mlle kabul etmiş sayılırlar,
10 — isteklileri belli gün ve saatte İstanbul beşLncl İcra dairesinde hazır bulunmaları ve fazla malûmat olmak istl-yenlerln 950/3140 numara ile satış gününe kadar her gün dairemize müracaatta serbest bulundukları Hân olunur.
(11373)
Kıral Faruğun nişanlısı
Röma 28 (AP) — îyl haber alan kaynaklardan bildirildiğine göre, Mısır kıralı Faruk’un nişanlısı 17 yaşındaki Neriman Sadık, kuvvetli bir şekilde muhafaza altında ve Mısır’ın Roma'dakl sefaretinde bulunmaktadır.
Bu seyahatin, kendisinin fcj-miiçelik vazifesine alıştınlmaaı .içJn lâzım gelen öğrenimin son 'safhasını teşkil ettiği Heri «ü-rüim ektedir.
Vahşi
(Baş tarafı 4 üncü sahifede) onların, usulü tanıemen başkadır.
Bu yerliler atalardan beri bil diklerine göre hiç bir boğa bir ölü insana hücum etmez ve o-nu ezmez. Bu itibarla bu Jobl-lerin cesede karşı gösterdikleri hususiyetten bilistifade, ellerindeki basit silâhlarla bu hayvan lara hâkim olamıyacaklannı bildiklerinden kendi usullerine göre hareket ederler. Ankole av-cıları. bir kaç nesilden beri gayet cesaretli bir boğa avcılığı yaparlar. Ve zannedersem kolay kolay, bir beyaz ve ne de diğer bir yeril bu adamların gösterdikleri soğukkanlılığı gösteremezler.
Dünyanın en İyi nişancısının yanımda bulunduğunu bilsem dahi, ben böyle bir tecrübeye katiyen girişmem, bu adamların çalışma tarzlarını gözümle gördükten sonra böyle bir tecrübeye girişmek benim İçin delilik olurdu.
Her şeye rağmen bu kısa boy-
Afrika
lu yeril, beni bir bîr ağacın tepesine çıkartarak, muharaza altına almıştı. Bu avlanma şeklini yalnız bip şartta görebiliyor dum, o da, hiç bir tarz ve şeklide ne şahsen ve ne de silâh atmak suretile bu avlanmaya müdahale etmemekti.
Bu kısa boylu yerli etrafı iyice gözetledi ve beni de tahtı emniyete aldığına lam kanaat getirdikten sonra harekete geç. ti.
(Arkası var)
Sanayi birliğinin toplantısı işletmeler Bakanlığı bir müddet önce sanayi birliğine bir yazı yollıyarak birliğin, devlet elinde bulunan işletmelerin hususi teşebbüse devri hakkındakl düşüncelerini sormuştur. Birlik İdare heyeti, bu husustaki düşüncelerini tesbit etmek mak-sadlyle yarın bir toplantı yapacaktır.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığından:
Fakülte nite Türk dili ve edebiyata bölümü İçin iki alınacaktır. Yabancı dil imtihanları J4/8 1950 pazaııe.-l günü saat- 10 da Fındıklıda Fakülte binasında yapılacaktır.
isteklilerin hangi yabancı dil bildiklerini de açıklayan bir dilekçe ile en geç 10.8.950 tarihine kadar aşağıda yazılı belgelerle Dekanlığa müracaatları lâzımdır.
1— Memurlar kanunun 4 üncü maddesinin A. B. G. H. V, E fıkrasında yazılı şartlan haiz olduğunu eöstcnr txlr :• r
2 — Türkoloji zümresinden mezun olduğuna dait belge
3 _ Türk dili ve tarihine talip olanların mezunu-■' • •; nl bu dilden yapmış olması.
İSTANBUL BELEDİYESİ ILANLaR||
Satılık Arsa
Aksarayda Meslbpaşa mahallesinin Aksaray caddesinde kadastronun 815 inci adasında, 25 parsel NoJu ve Aksaray caddesine 4.18 metre yüzü olan 85 metre kare sahalı müstakillen İnşaata müsait belediye malı arsa 2550 lira takdir olunan kıymet üzerinden 21/A&ustos/S50 pazartesi günü saat 14,30 da Dlvanyolunda belediye merkez binasında müteşekkil dalnü komisyonda açık arttırma suretiyle satılacaktır.
Şartnamesi belediye merkez binasındaki zabıt ve muamelat müdürlüğünden alınacak veya görülecektir. İlk umumili 191,25 liradır.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektuplarile birlikte İhale günü saat 14,30 da daimi komisyonda bulunm&ian lâ-ZlBldır. (9472)
M. S. B. İst. Sa, Al. Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon İlânları
1 — Kapalı zari He 500 tan tel balyalı saman satın alınacaktır. Tahmin edilen bedeli 35000 lira, geçici teminatı 2625 liradır.
2 — ihalesi 14/Agustos/950 günü saat 15 de Harbiye M S B. tst. i No, Sat. Al. Kom. da yapılacaktır. İstekliler tekli! mektuplarını İhale saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri Şartnamesi her gün komisyonda görülür. '3172-3882} 4r
1 — Pazarlıkla 10 ton taze boş Sögan satırı alınacaktır, Tahmin edilen bedeli 2400 lira, kesin teminatı SCO liradır.
2 —^Pazarlığı 31 Temmuz 950 günü saat 11,30 da Harbiye M.
S. B. İst. 1. No. Sat. Ai. Kom. da yapılacaktır. Şartnamesi h-?r gün komisyonda görülür. (3235 - 10035»
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Mezbaha et naklinde kullanılmak üzere alınacak iki adet kamyon kapalı sari usullyie eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (290001 liradır.
3 — Teminatı (2175) Hradır.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
B — Şartnamesi her gün belediye tutanak müdûri ıçü kal-mlnde görülebilir.
8 — İhalesi 7/8/950 pazartesi günü saat 16 da belediye dairesinde toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 ncl maddesi gereğince hasırlayacakları teklif mektuplarını belli günde saat on beşe kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına vermeleri ve İhalede hazır bulunmaları lâzımdır. (9533)
Kastamonu Şehri ilâve elektrik tesisatı yaptırılacak iller Bankasından:
I — Kastamonu şehri elektrik şebekesinde, fenni şartnamesinde gösterilen ilâve işler yaptırılacaktır.
3 — işin keşif bedetl330.428,50 liradır.
8 — Geçici teminat 10J87,— Hradır.
4 — Kapalı teklif zarflan 1/8/1950 salı günü saat 15 de Bankamız Batın alma komisyonu tarafından açılacaktır.
5 — Zarflar makpuz mukabilinde en geç 31/7/1950 pazartesi günü saat 17 ye kadar Bankamıza teslim edilmelidir.
8 — Postada vaki gecikmeler nazarı İtibara almmıyacak-tır.
7 — Bu İşe alt şartname (10.—) lira mukabilinde Bankamız Muhasebe Müdürlüğünden temin »dilebilir.
8 — Bu işe alt bilcümle Devlet v* Belediye vergi ve resimleri, Noter ve harç masrafları vs bunların zamları İŞİ alana alt olacaktır.
0 — Tesisat bedeline mahsuben. Banka garanti mektubu mukabilinde avans verilmez.
10 — Bu işe iştirak edecekler bu güne kadar 300.000,— liralık şehir şebekesi teslsatiyaptıgma dair Bayındırlık Bakanlığından tastlkli belgeyi teklif mektaplariyle birlikte vereceklerdir.
II — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (88B5)


AKSAM
27 Temmuz 1950
Sahile 8
GRCNKöy'DC
KÖŞK
Eminönü Yağcılar sokağı karşısında
ÇEKİLİŞİ
FRENKÖVttNDE
29 AĞUSTOS 1950
50 EYLÜL 1950
RİKIRKÖVÜMVE
rCUHUllfKOmHİIZ
■ '"«"il
, JM K İRADA
İstanbul dördüncü İcra mf-lurluğundan (150.188
perakende eşya faydalanacaktır. (10143)
İkametgâh, yazıhane, gazbıo, sinema, döşiyecekler. hasır ve lıer nevi sandalya alacaklar
AHMET FEVZİNtN ASRÎ MOBİLYA
Mağazasında suhuletle bulurlar. İst. Rızapaşa yokuşu 66
R O D O P İ
Vapuru 2 Agustos'da Limanımızda beklenmekte ve 4 Agustos'da
HAMBURG ROTERDAM ve ANVERS’e Hareket edecektir.
ŞovvbI 11 — Hm
27/Nisan/949 tartlılI cilt X. varak 12.210462 sayılı sarı renkte Vt. Ayniyat Makbuzu zayi olmuştur. Hükmü olmadığı İlân olunur. (3253 — 101811
Troleybüs teklif verme müddetinin uzatılması ANKARA ELEKTRİK, HAVAGAZI ve OTOBÜS İŞLETME MÜESSESESİNDEN
Siparişi düşünülen Troleybüs tesisat ve arabaları İçin verilecek tekliflerin müesseseye tevdi tarihi olarak evvelce tesblt edilmiş bulunan 7/8/050 tarihinin 18/0/950 tarihine kadar uzatıldığı İlân olunur.
— Sıtma savaşı İşlerinde kullanılmak üzere Amerikan menşeli toz halinde (10) ten saf D.D.T. maddesi kapalı zarf usulü İle satın alınacaktır.
— Bu maddenin tahmin olunan bedeli (29500) lira olup geçici teminatı (2212) lira (50) kuruştur.
— İhale 10 Ağustos 850 perşembe günü saat (15 ı de Kadıköy Haydarpaşa Rıhtım caddesi 134 - 136 numaralı Başkanlık binasındaki satinalma komisyonunda yapılacaktır
— Şartname 1150) kuruş bedel mukabilinde ve çalışma saatleri İçinde Başkanlık kaleminden alınabilir.
— İsteklilerin 2490 sayılı kanun hükümlerine göre hazırlayacakları vesaik ve kapalı zarfları, İhale saatinden bir saat evveline kadar komisyon Başkanlığına teslim etmeleri şarttır. Posta gecikmeleri kabul edilmeyecektir. (10058)
D. Demiryolları Genel Müdürlüğünden
1950 İzmir fuarımı gidecek yolculara 1949 senesinde olduğu gibi % 25 tenzilât uygulanacak ve bilet satışına 1 Agustus J95O de başlanacaktır. Fuara gönderilecek % 50 ve tam vagon eşya % 21) tenzilâttan Fazla bilgi istasyonlardan alınabilir.
ZAYİ — Yüksek ticaret ve ekonomi okulundan almış olduğum şebekemi kaybettim. Hükmü yoktur.
No: 3813 lfamdi Beşer
Karabük Belediyesinden:
1 — 3 No.lu caddenin toprak hafriyatı parke kaldırım döşenmesi ve bordur vaz’ı işleri vahit Hat üzerinden açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Bilinci keşfi 20476 lira olup buna göre muvakkat teminatı 1985.50 liradır.
3 — Bu İşe alt eksiltme evrakı 132 kuruş mukabilinde belediyeden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek İçin gününden 3 gün evvel belediyeden yeterlik belgesi alınması lâzımdır.
6 — Eksiltme 1/8/950 salı giinü saat 16 da belediye encümeninde yapılacaktır. (0644)
HER ÇEKİLİŞTE AYRICA PARA İKRAMİYELERİ
- --------- tı*KıfiKöV(lN»E
Sarıyer barış hukuk yargıçlığından: Esas: 959 278
Davacı Hayrl Bolkan tarafından açılan vasi davasının yapılan yargdama3i sonunda;
Küçük yaşından beri davacının yanında bulunduğu anlaşılan .1/7 934 doğumlu Sıdıka Bir gücünün annesile babasının vefat ettiği cihetle iktisabı rüşt edinceye kadar Yenlköy köybaşı caddesi 121 No: da mukim Hayrl Bolkanın vasi tayinine kabili İtiraz olmak üzere 5/7/950 tarihinde karar verildiği ilân olunur,
BTjp’ Abone bedeli
HELENİC LINES LİMİTİ İNGİLTERE - ALMANYA ve HOL AN DA arasında muntazam postalar VORİOS HELLAS
Vapuru 1 Ağustos'da Limanımızda beklenmekte ve 3 Ağustos’da
LONDRA
ROTERDAM ve ANVERS’e Hareket edecektir.
Umumi o TnptiJ Qr CaİBLa VeU Alemdar Acenteleri 1 ur ’C ■ ’ Han Telefon: 41929
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI İKRAMİYELERİ
( J195OÜ-----------------v
HAZİRAN AYINDAN U
VII SOMUNA KAOAH 112' „ 'O
VAPURLAR

„ W

r““~ "Tl \
—( / ARSA.