artesî
2. ci Kânun
1941
VATAN EVİ
CAGALOfiLD    No.   32
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN   İst.
BAŞMUHARRİRİ:
AHMET EMİN   YALMAN
^
^
BUGÜNKÜ SAYİMİZDA:
2 inci Sayfada Şehir ı S         9 Siyasî
Meçhul kahramanlar - Sinema Akdentzln    ehemmiyeti.
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH  GAZETESİ
Yıl: 1
Sayı: 148
Mütecavizler Karşısında
AMERİKA
Artık zarlar atılmıştır, harbin son ve katî safhası başlamıştır. Hâdiseler hızlanacaktır.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN'
Almanlar, italyanlar ve Japonlar; Rurvelt'in nutku, na, Amerika Hariciye Nazırı B. Hull'ün kongrede son söylediği sözlere, Amerikanın bitaraflık maskesinden tamamile sıyrılarak iki taraftan birini tutmasına gayet masum bir tavırla hayret gösteriyorlar:
— Canım, diyorlar,    yabancı
milletlere tecavüz eden kim? Dünyaya tahakküm etmeği hangimiz istedik? Amerika ne diye kendini tehlikede sayıyor da bize düşman olan tarafı tutuyor?
Yalnız lâfa bakarsak hakları da var. Almanya, Norveçi, Danimar-kayı, Holandayı, Belçikayı, Ro-manyayı aldığı zaman bu milletlere tecavüzden değil, kendilerini «kurtarmaktan ve himaye» etmekten bahsetmiştir. Yunan Beyaz kitabında okuduğumuza göre İtalya, Yunan milletinin kendi menfaatlerini kavrayamadığına daima kail olmuş ve zavallı Yunanlıları hatadan ve tehlikeden korumak için memleketlerini işgal altına almak gibi bir fedakârlığı ve âlicenaplığı göze almıştır. Japonya da, işini gücünü bırakmış, hayır işlemeğe çıkmıştır. Çünkü Çini işgal etmekten maksadı Çin lileri himaye altına alarak görünür görünmez tehlike ve kazalardan korumaktır.
Masum ve âlicenap bir kurt tasavvur ediniz ki kuzuyu ağlayarak yiyor ve bir taraftan da: «Seni başkalarının şerrinden    ve
tecavüzünden korumak için    ne
zahmetlere "katlanıyorum 1»   diye
minnet ve şükran bekliyor.
Mihver devletleri kurtarmak, himaye, yeni nizam gibi sözleri söyleye söyleye kendileri de galiba biraz bunlara inanıyorlar ve başkaları inanmayınca akıl ve mantıklarında bir bozukluk olduğunu sanıyorlar.
Sonra şurası vardır ki mütecavizler, memleketlerinin içinde ve dışında başka başka lisan kullanmak ihtiyacını duyuyorlar. Dahilde, bütün dünyayı fethetmekten bahsederek bedbin ve meyus hal. kı şevke getirmek istiyorlar.
Almanyanın fütuhat programı, dünya tamamı tamamına istilâ e-dilmedikçe durmayacaktır. Çünkü dünyada iki efendiye yer yoktur. Amerikada her iyi şeyin Alman aslından olan Amerikalılar tarafından yapıldığını, Amerikanın bile Alman vatanının tabii bir parçası  olduğunu  söylüyorlar.
İtalya, Akdenizi bir İtalyan gölü haline koymağa ve cenubî ve merkezî Fransayı almağa, Şimalî Afrikayı baştanbaşa İtalyanlaştır-mağa taliptir. Dahilî propaganda makinesi ve ecnebi memleketlerdeki Beşinci Kollar ona göre hazırlanmıştır.
Japonyaya gelince bütün Asya, bütün Okyanusya adaları tabiî nüfuz ve hâkimiyet sahasıdır.
Fakat sıra, hariçte günü gününe takip edilecek propagandaya gelince bu emeller tamamile inkâr ediliyor. Her defasında tuttukları yol: «Bize yalnız şu verilsin, başka bir şey istemeyiz» şeklindedir. Bir yeri alınca biraz daha ilerisine talip oluyorlar. B. Hitler'in Avrupadaki bütün fütuhat programı, günün başlıca hedefi üzerinde dikkati toplamak ve başka hedefleri olduğunu inkâr etmek suretile inkişaf etmiştir.   *
Garp devletleri bir müddetler ses çıkarmamak yolunu tutmuşlar, «herkes kendi başının çaresine baksın!» demişlerdir. Fakat işin sonu gelmediğini ve gelmiye-ceğini anlayınca silâha sarılmağı daha doğru bulmuşlardır. Amerika da hadiselerin gidişine bakarak, İngiltere yıkılırsa kendisine sıra geleceğini anlamı.ş, yarın bütün Avrupa, Afrika ve Asyanın kaynaklarına hâkim bir Almanya ile karşı karşıya kalıp ezileceğine bugün İngiltcreye destek olmağı daha makul bulmuştur.
Çok ihtiyatlı ve ağırbaşlı bir a-dam olan AmerLıta Hariciye Nazırı B. Hull Amerikanın bu kanaati nekadar derin ve katî olduğu-(Devamı 8a. 5, SU. 8 de) ^
Son haftalarda ajans telgrafları Arnavutların İtalyanlar aleyhine ayaklandıklarını, Kabeşlerin Hartuma gelmiş olan HaUe Selasiyenin davullarını işiterek faaliyete geçtiklerini, Libyada da yerlilerin büyük bir kısmının İngiliz muvaffakiyetlerinden memnun olarak fırsat buldukça İngilizlere iltihak ettiklerini bildirmektedir. Resmimiz Libya yerlilerinin tngiltereye   yardımcı   olan   Şeyh Sünusiye hürmet ve tazimlerini göstermektedir.
ALMAN
Ta haşşüt Mıntakaları
Romanyada Alman Askerlerinin Sayısı Gittikçe Artıyor
«... Romanyada toplanan Alman kıtalarına artık talim ve terbiye kıtaları ismi verilemiyeceği anlaşılınca bunların efan 7 fırkaya baliğ olduğu bildirilmektedir.
«Macar radyoları, hergün trenlerle çelen Alman kıtalarının bir kısmının petıol havzasına, diğer kısmının da Moldavyaya ve Bulgar hududu yakınına yerleştirildiğini bildiriyor.
«Almanlar, ayın başından itibaren Macar trenlerine el koymak suretile günde 20 - 25 tren asker ve mühimmat nakletmektedirler. Şimdiye kadar 3 ü piyade, 3 ü moltörlü, I i de zırhlı olmak üzere 7 fırka naklettikleri tahmin ediliyor. Nakliyat devam ettiğine göre, bir müddet sonra bunun 200 - 300 bine çıkabilmesi mümkündür. Artık vaziyetin tevil edilecek yeri kalmamıştır.
«Bu kuvvetlerin bir kısmı Ro-manyanın şimalinde, Moldavya hududuna gönderilmiştir. Rusla- 1 rın muhtemel bir hareketine karşı kullanılmak için olsa gerek... Diğer bir kısmı Banat hududuna yerleştirilmiştir. Şüphesiz, lüzumunda Yugoslavyayı tehdit için...
«Üçüncü tahaşşüt yeri: Tuna-nın şimalindeki Bulgaristan hududu. Dördüncü tahaşşüt bölgesi: Köstence ve şimalî Dobruca mıntakasıdır.
«Bu kuvvetleri toplamakla Alman başkumandanının ne maksat güttüğü şimdiden kestirilemez.
«Bu tahaşşütlerin maksat ve hadeflerinden biri şu olabilir: Arnavutluktan atılmak üzere bulunan İtalyayı kurtarmak için Yu-nanistanı endişeye düşürmek ve bir kısım kuvvetlerini garbi Trak-
yaya çekmek...
(Devamı Sa. 5, Sri. S de)     il f ¦'1
İTALYA
Ask
erleri
Harbiye Nazırı Stimpson
Amerika
Harbiye
N
azın
Yardım Hakkında
Encümene Beyanatta Bulundu
Vaşirvgton, 17 (A.A.) — A-merikaya vuku bulabilecek herhangi bir taarruz münakaşasında Harbiye nazırı şöyle demiştir:
«Esas tecavüze karşı koymak için İngiltere ve diğer devletlere yardım etmek üzere Amerikada yapılacak harp levazımı satışı ve tevzii hükümet eline verilmelidir. Hiç şüphe yok ki İngHterenin müdafaası, bizzat İngiltere için olduğu kadar Amerika için de mühimdir. In-gril teren in, ilkbaharda ve yazın maruz kalacağı buhrana karşı koyabilmesi ve Atlantik denizindeki İngiliz filosunun korunması için İngiltereye silâh verecek olan Amerikan endüstrisinin azamî surette çalışması lâzımdır. İngil terenin ihtiyaçlarına binaen nihayet bizim de müdafaa-(Devamı Sa. 5, SU. 6 da) t*
Ba beyanatın sonu ve yine bu mesele hakkında Amerika bahriye nazırlle diğer mühim Amerikalı şahsiyetlerin söyledikleri beşinci sayfamrzdadır.
44 Masuniyet, Vatandaşları Zarara Uğratmamalıdır „
Soy-
Avukat Muammer Salih lu diyor ki:
— Kanun ö-nünde, Türk mil leti fertleri arasında ayrılık olmadığını ve hak meselelerinde mü savat kaidelerine riayet lâzım geleceğini kanunu medenî maddelerinde görmekle Türk gönlü ferahlanır.
Mebuslarımızın teşriî masuniyetleri hakkında istisnaî bir hüküm mevcut ise de bundaki esas
maksadın şahıslara ait haklarla telif edilmesi lâzımdır. Zaten zarara uğramış olan vatandaşlar, masuniyetin hudutsuz bir surette tatbiki yüzünden ikinci ba zarara uğramamalıdırlar.   Bu
yolda bu zararların devam ettirilmesi kanunun ruhuna uygun o-lamaz. Bir avukat sıfatile bu mesele hakkında rey beyan etmekte kendimi salâhiyet sahibi görmem, yalnız bir vatandaş sıfatile herkes gibi ben de dilerim ki kanunların tatbikında müsavat esasına
mümkün olduğu kadar riayet gösterilsin.»
Tufunamıyorlar
Harekât, Yunan Plânlarına Göre inkişaf Ediyor
Londra, 17 (A.A.) — Yunan resm! sözcüsü, yaptığı beyanatta şunları söylemiştir: v
«Cephedeki harekât, lehimize inkişaf etmektedir. Yunanlılar, plâna göre taarruz hareketlerine devam ediyorlar. Havanın fenalığına, aldıkları takviye kuvvetlerine rağmen İtalyanlar, yeni hatlarında tutunmı-ya muvaffak olamıyorlar. Bütün gayretleri, Yunan tazyiki karşısında beyhude kalıyor.
«İtalyanların, geçen gün bir Yunan keşif müfrezesi tarafından işgal olunan bir tepeyi geri almak için yaptıkları teşebbüs akim kalmıştır.
«İngiliz ve Yunan tayyareleri, İtalyanların Elbasan civarındaki mevkilerini muvaffakiyetle bombardıman etmişlerdir...*
Yunan Tebliği
Atina, 17 (A.A.) — Yunan orduları başkumandanlığı tarafından 16 ikincikânun akşamı neşredilen 82 numaralı, tebliğ:
Mevzii mahiyette bazı harekât olmuştur. Birkaç esir alınmıştır.
Yunanlılar Cenupta Mühim Tepeler Aldılar
Atina, 17 (A.A.) — Bütün Arnavutluk cephesinde Yunan faaliyeti devam etmektedir.
Son gelen haberlere göre, yağmakta olan kar, geniş mikyasta harekâta mâni olmaktadır. Fakat, mahalli ilerlemeler, Yunan mevzilerini iyileştirmektedir. Hava açıldığı zaman mühim ilerlemeler kaydi mümkün olacaktır.
Yunan resmi sözcüsü, şu mütemmim malûmatı vermiştir: «Hatlarımızı ilerlettik, cephemizin cenup kısmında mühim tepeler aldık. Bir İtalyan keşif müfrezesini esir ettik. Bir düşman fırkası, gayet mühim bir mevkii bize bıraktı. Kıtalarımız bu yeri işgal etti.
rtası
Kadın ve Erkek İşçilerin Âtisini Temin Eden Kanun Projesi Müstacelen Tetkike Başlandı
Ankara, 17 (Hususî Muhabrri-mizden) — Kadın ve erkek bütün Türk işçisinin atisini hazırlayan ve hukukunu müdafaa eden
gebelik ve kaza devlet sigorta kanunu projesinin Meclis Sıhhat ve İçtimaî Muavenet    encümenince
müstacelen tetkikine başlanmıştır. * Jİ>
Büyük Millet Meclisinin ilk toplantısına yetiştirilmesi kararlaştırılan bu projeye göre gebelik anında kadın işçi derhal tedavi altına alınacak ve doktorların
tekrar çalışmasına müsaade edeceği zamana kadar evinde istirahat edecek ve yevmiyesini kesilmeden alacaktır.  Herhangi    bir
suretle kazaya uğrayan işçi hakkında da kanunun aynı    ahkâmı (Devamı Sa. 2, Sü. 6 da) XX
İaşe Umum Müdürlükleri
Müsteşarlık Yerine Teşkil Edilecek
İki Umum Müdürlük Ticaret Vekâletine Bağlanacak
Ankara, 17 (Hususi Muhabirimizden) — Dünkü nüshamızda iaşe teşkilâtının ay başından itibaren faaliyete geçeceğini ve statülerinin hazırlanmasına ait işin bitirildiğini yazmıştık.
Bu hususta muhtelif resmî mem-balardan yaptığımız tetkikat neticesinde aldığımız malûmatı aynen neşrediyoruz. la$e teşkilâtının büyük bir müsteşarlık olarak Ticaret Vekâletine bağlanması fikrinden tamamile sarfı nazar edilmiştir.
öğrendiğimize göre, iaşe maddele-
rini ve hayatı kontrol edebilmek ve oemiyet şartlarımızın inkişafı icaplarına uygun kararlar alabilmek mak-sadile doğrudan doğruya Ticaret Vekâletine bağlı iki umum müdürlük ve ayrıca müşavere heyetinden mürekkep bir teşkilât vücude getirilecektir. Bu umum müdürlüklerden bir tanesi halkımızın ve teşkilâtımızın ihtiyaçlarına ait gıda vesair maddeleri temin ve mürakebe, diğeri de halkımızın hakikî ihtiyaçlarını tesbit etmek vazifelerini üzerlerine alacak-(Devamı Sa. 2, Sü. 4 de) ++
Orduya
Itihak Eden Yeni Subaylar
Ankara, 17 (Hususi Muhabirimizden) — Harbiye mektebinin son devresini bitiren ve kahraman ordumuza İltihak etmek üzere subaylık payesini İhraz eden yüzlerce gencimiz Zafer âbidesine çelenk koyarak nutuklar irat etmişler ve oradan da Ebedî Şef Atatürkün muvakkat kabrini ziyaret ederek bir çelenk koymuşlardır.
Sovyet - Japon
Pakt
ı
Bahis Mevzuu Değil
Moskova, 17 (A.A.) — Umumi kanaate göre, Sovyet - Japon paktmrr akdi artık bahis mevzuu olamrya-caktır.
Amerika - ingiltare - Ç*,n
üçlü Pakt
ı
Sicilyadaki deniz ve hava üslerinden   bîri
Sicilyada
Büyük Yangınlar
Çıkarıldı
Kahire, 17 (A.A.) — Orta Şark İngiliz hava kuvvetleri karargâhmm tebliği:
İngiliz  bombardıman   tayyareleri
15/16 sonkânun gecesi de Sicilyada Cataniaya tekrar taarruz etmişlerdir. Hedef üzerine varan ilk tayyare Catanianm   cenubu   garbisinde bir
hangarda müthiş infilâk ve büyük bir yangın çıkarmıştır. Bu yangın taarruzun devam ettiği müddetçe sürmüş ve 80 kilometre uzaktan görülmüştür. Yangın, diğer tayyarelerin hedefi bulmasına yardım etmiştir. Bunlardan başka idare binalarında büyük bir yangm çıkarılmış ve Catanianm   şarkında da   diğer bir
hangara ateş verilmiştir. Bu hangarda birçok tayyarenin yandığı görülmüştür. Tayyare meydanınm cenup çevresinde sıralanmış duran tay-yaıeler arasında da infilâklar olmuştur. Bu mesut hâdiseden bütün tayyarelerimiz üslerine dönmüşlerdir (Devanu Sa. 6( Sü. 5 de) *=*
Düşkünler Evinde Hususî
Bu Haber Bazı Gazetecileri Kızdırdı
Görüştüğümüz Dört Gazeteci
Bize Neler Söyledi
Belediyenin, içtimaî mevki sahibi düşkünler için Düşkünler Yurdunda bir paviyon açmağı düşünmesi, gazetelerde bir isyan havası uyandırdı. Bu işte niyet iyi olduğuna göre bu yolda itirazı haksız buluyoruz. Her mesleğin kendi mensupları için bu yolda yurt sahibi olması veya bu maksat için hususî yurtlar kurulması çok arzu edilecek bir şeydir. Fakat bu imkân temin edilmediği müddetçe içtimaî mevki sahibi ve kimsesiz yoksullar sokaklarda mi »ürünsün? Böyle bir sığınacak
yer olmasaydı Saffet Nezihinin hali ne olacaktı? Belediyenin herhangi bir sınıf ihtiyaç sahipler» için yardım arzusu duyması neden itiraz ve tenkit davet etsin?
itirazda bulunanlara Düşkünler Yurdunun bugünkü temiz halini gidip görmelerini tavsiye ederiz.
Herhalde itirazları ağızlarında kalır.    "       ' ;;' <(
Bu mesele hakkında dün küçük bir anket yaptık. Neticelerini ü-çüncü sahifemizin dördüncü sütununda yazıyoruz.
Londrada
Verilen Alarmlar
Kısa Oldu
Londra> 17 (A-A.) — Alman tayyareleri dün geoe taarruzlarını garbi İngiitercnin bir m m tak ası üzerine teksif etmişlerdir. Londra mıntakasında da düşman tayyareleri hafif bir f a al i yet gös term i şl erdir.
Düşman bombardıman tayyareleri dalgalar halinde birkaç saat İngilte-renin garbinde kâin bir şehrin üstünde uçarak evvelâ birçok yangm bombaları, sonra da yüksek infilâklı bombalar atmışlardır. Bombalardan bir kaçı bir hastahane binasının memurlara tahsis edilen kısmma isabet et-(Devamı Sa. 5, Sü. 5 de) =*=
Tokyo, 17 (A.A.) — Tokyoda çıkan Nlşinlşi gazetesinin aldığı haberlere göre şubatın birinde, İngiltere, .Amerika devletleri ve Çin hükümeti arasında üçlü bîr pakt akdolu-naraktır. Londra ile Çin arasında şimdiden hususî bir anlaşma yapd-nı ıştır.
*
Roma. 17 (A.A.) — italyan ve Alman yüksek şahsiyetleri a-r.ısmcla görüşmeler yapıldığına dair yabancı memleketlerde dolaşan şayialar asıktadır.
Bulgar - Alman İttifakına doğru mu
Belgrat, 17 (A.A.) — Bulga-ristanın Berlin elçisi B. Draganof, Sofyaya gitmek üzere bugün Yu-goslavyadan geçmiştir.
B. Draganof, Belgrat gazetelerine yaptığı beyanatta, Bulgaris-tanla Almanya arasında yeni ittifak müzakerelerine zemin hazırlamak üzere gittiğini söylemiştir.
_ Usta Bodos, halis (Balkan) diye verdin, halbuki kurt yenikleri var... Üstelik tadı tuzu da yok.
_ Bizde yalan yoh bayım, sanğa Baîhanın   Romanya   darafı
düşmüş!
40
VATAN
18 . 1 - 947
Büyük Tarihî Roman
YAZAN: M.SAMİ TEZtf
ibrahim Paşanın Arzusu, Hızırın Vücudunu Ortadan Kaldırmaktı.
31
i
Gıda
İlkin şu Hrzır gidisinin tepesine Azrail gîbi çullanıp canını cehenneme yoUadıktan sonra, öte-kilen bir hamlede dağıtıvermek işten bile delildi. Fakat akşam du şeytan sürülerinin yuvalarına yolladığı adamlar eli bos dönmüş ler ve herifi çadırında uyurken hoklryamamışlardı.
Şimdi bir başka plân tertip etmeliydi.
Hızın sarayına davet etmeli, ona enam ve ihvanda bulunmalı, bir hri'at giydirip bir de paye sun duktan sonra, bir biç ün in e geti rip boynuna bir kement dolata-rak kârını itmam ettirmeliydi.
En isabetli tedbir bu idi.
Bu tedbirin hatırına gelmesi dünden beri neçesi kaçmış bulunan veziri âzami müsterih olmaya sevketmisti ve derhal kethüdayı çağırarak talimat verdi ve sonra kalkıp hünkâra mülâki ol mak üzere yola çıktı.
Fakat İbrahim her zaman ted-bıre takdirin uymayacağını düşünememişti*
Mahınev Hızın öldürmeğe giden herifleri birer birer sorguya çekerek Pasa efendinin maksadını öğrermjiş ve her birine ewe lâ onar değnek vurdurup bilâhare de birer kese akçe vererek m dengem keo dilerine verilecek talimattan evvel beevvel kendisini haberdar edin ona göre hareket etmelerim tenbih    etmişti.
M ah m ev---malını havada sallı
yarak müdüş bir tehdit    savur-muş:
— Sizletr Sultan efendimizin kullarısınız. Onun nzası hilâfına bir i? edenlerin halinin nice olacağını ise benden iyi bilimsiniz. Canınız tatlı ise kulluğunuza lâyık içler edersiniz.
i) Tek herifleri koğuşlarına göndermişti.
Kethüdayı ise Fatma Sultan karsısına dikmiş:
— Lr kışrlere zarar gekneaîne kafiyen rızamız yoktur. Demişti.
Kafes ardından verilen bu kat-i emir üzerine kethüdarun ayaklan suya ermiş, vezir sarayında yıllardan beri dönen binbir fırıl dakta az çok bir hissesi bulunan kurnaz kethüda, bu defca iki cami arasında karmış beynamaza döndüğünü farkedenek derin düşüncelere dalmıştı.
İbrahim Paşanın dileğinin Hızarı ele geçirip onun vücudu habaset alûdunu ortadan kaldırmak olduğunu biliyordu.
Fakat Sultan hazretlerinin buna aykırı olan arzularile paşanın-kini nasıl telif edebileceğini düşünüp duruyordu. Nihayet işi o-lanca çrplaklıgile Mahmeve anlatmak ve bu işte Sultanın tarafını tutup veziri âzami gündeden atmaktan başka çare olmadığım ve bunun daha kârı akıl olacağını anlamıştı.
I o rahim gerçi veziri âza mel ı, daımadı şebriyarî idi ve fazla ola-lak Hünkârın sevgili gözdesi idi. Böyle olmakla beraber ne de olsa öteki bugüne bugün padişahın sulbü pâkinden gelme bir sultandı ve vezir azledilir, nefyedilir, hattâ katline ferman veriliridî ama, iametlû Sultan hazretlerinin küçük bir arzusu reddedilemezdi. Kethüda Mahınevi buldu ve o gün Hızınn sarayı âsafîye celp ve ihzarının mukarrer »düğünü söyle-
di.
Plân pek basitti. Hızıra gönderilecek bir Yazıcı efendiai ve iki
Sekban veziri âzamin onun küf-fara karsı koymak hususunda gösterdiği arzudan pek mütehassıs olduğunu bildirecek ve huzuru saadetlerine yüz sürüp hayır dua ve enam ve ihsana kavuşmak ü-zere saraya gelmosi tebliğ edilecekti. Ve bir kere Hızır saraya geldikten sonra ibrahim Pasa o na hedaya verecek ve nu9ret dileyecek ve yanından çıktıktan sonra da üzerine çullanacak üç beş Akağa ve Içoğlan kârını itmam eylryecekti.
Bundan sonra evvelce Valide Sultan sarayı pişgâhında şebhen-gâm biedebane samiahiraş eyleyen bu şeririn bası ibrettaşına konularak, tellâllar halkı din ve devlet düşmanının akrbeti tbretengi-zini temaşaya çağıracaklardı.
Mahınev Hızıra haber yollayıp saraya gelmemesini temin eylemek istedi fakat ona gizliden gizli ye yandım ederek ve bu yardımın bir aşkın doğurduğu vefakârlıktan münbais olduğunu hissettirerek yüreğinde bir minnet hissile beraber tecessüsünü de tahrik e-derek mütekabil bir alâka yaratmanın daha doğru olacağını düşünmüştü. Ve bunu düşündükten sonra da kılı kırk yarar bir teferruatla plânını hazırladı.
Biraz sonra beygire atlayan mu temet bir uşak süratle Üsküdar-dan ordugâha doğru yol almaya başlamıştı.
Herif bir buçuk saatlik mesafeyi kuşağının arasındaki akçe kesesinin verdiği sevinçle yanm saat te katederek, Hızırın huzuruna, vâsıl oldu.
Pervasız genç çadır kurduğu çayırda adamlarını »ıra sıra dizmiş, onlara kılıç, gürz, ok talimleri yaptırıyor, keçeye kılıç sallatıp testiye nişan attırıyordu.
Kendileri için lüzumsuz gördükleri bu talime iştirak etmeyip
çadırların gölgesinde sırtüstü yatarak yarenlik eden Veli ile Dursun uzaktan bir adamm beygirini çat la tire asına kendilerine doğru geldiğini görünce yarlerinden fırladılar ve ordugâha giren uşağı karjntsızca süzdükten sonra ne istediğim sordular. Uşağın Hızın aramakta olduğunu öğrenince koşup ağalarına haber ¡erdüer.
Hızır uşağın yanma iletilmesini istediği halde herif Dursuna:
(Arkası var)
Kontrol Nizamnamesi
Ankara, 17 (Hususi Muhabirimizden) ¦— Sıhhat Vekâletince hazırlanmış bulunun gıda maddeleri kontrolü hakkındaki nizamname projesi Devlet Şûrası umumi heyetince müzakere edilmektedir. Proje ü/erinde İcap oden tetkik ve tadiller yapıldıktan aonra yüksek tasdlka arzodil mek Üzere BaşvekftJete verilecektir
öğrendiğimize göre, gıda maddelerinin sıhhi koutrolü muntazaman yapılacak ve icap ottigl takdirde bu kontrolü tahakkuk ettirebilmek İçin difter devlet memurlarından da istifade edilocektlr.
o
Et Fiyatları Kontrol Edilecek
Fiyat Murakabe komisyonunun et fiyatlarını son olarak tesbitin-den sonra Belediye İktisat müdürlüğü murakıpları yarından itibaren kontrollerine başlayacaklar, ihtikâr yapanlar hakkında şiddetli kararlar verilecektir.
Tütün Piyasası
Hükümet Tarafından Alâka île Takip Ediliyor
Ankara, 17 (A.A.) — Ticaret Ve-kAletlnden tebliğ edilmiştir:
Ege nuııtakasında açılan tütün piyasasının inkişafı hükümet tarafından çok yakın bir alAka llo takip edilmektedir.
Hülcûmetln müdahale mUbayaatı için tahsis ettlfri dört milyon liraya ilaveten kendi sermayeleri]*» de Yerli Tütünler ve Türk tütün Umlted şirketleri otuz altı yerde piyasaya hararetle İştirak etmektedirler.
Bundan başka İnhisarlar Vekaleti
ler vermiştir.
Piyasanın üçüncü g-ününde satış vaziyeti memnuniyet ban? görülmekte olup hükümet satış ve fiyatların bugünkü normal seyrini muhafaza otmoslnl temin İçin bütün ala-kadorlsr nezdindc kati tedbtr ve teşebbüsleri almaktadır. Bu arada fi-
ynt krrmak hususunda herhangi bir
hareket vs teşebbüse meydan verll-
miyecek ve vaziyetin   icap ettirdiği
munzam tedbirler de zamanında ali-
de kendi teskilAtına bu yolda emir- nacaktrr.
---o
i Muhtekir Mahkûm Oldu
Zeytinyağ, nohut gibi gıda maddelerinde ihtikar yaptıklarından dolayı Adliyeye verilen Üs-küdarda bakkal Hilmi Dönmezle Ahmet Kokalı yapılan duruşmaları  neticesinde   tekerrüründe
üc aya kadar hapis, para ve ka-
ı   i                    j.ı     i ı cemiyetlerden     beklenilen    yardrmı patma cezalanle tecziye edilmek   _m__„_ _.
Esnaf Cemiyetleri Kongreleri Başlıyor
Belediye Esnaf Hastahanesine 5000 Liralık B,r Yardımda Bulundu
İstanbul Esnaf cemiyetlerinin sc-  yetlerden   lâzrmgeJen   yurdum kâfi
nellk kongreleri pazartesi ^Ününden itibaren başlıyacakür.
Şimdiye kadar yapılan tetkiklerden anlaşıldığı üzere esnaf cemiyetlerinin geçen sene içersinde iyi çalışmadıkları görülmüştür. Cemiyetlerin memur kadrolarının geniş olması varidatlarının kısmı azamini memur maaşlarına vermelerini intaç etmiştir. Bu yüzden cemiyet mensupları
üzere 25 şer liraya mahkûm edilmişlerdir.
Üç Muhtekir Adliyeye Verildi
Şehrimizde bulunan bazı ayakkabı mağazaları vitrinJerindeki ayak-kaplsrm fiyatlarını sık sık değiştirmekten çekinmemektedirler.
Fiyat murakabe bürosu bu gUri İhtikar mahiyetindeki hareketleri ciddi surette takip etmekte ve yakalananlar derhal mahkemeye verilmektedir.
Dün Karaköyde büyük AUas kundura mağazası sahibi bu şekilde ihtikâr yaptığından Adliyeye tealim edilmiştir. Bu mağazada bir hafta evvel 15 Oraya satılan ayakkabılar bugün 18 liraya çıkarılmıştır.
Murakabe memurları bfrtfJn bu gibi farkları gösteren ayakkabıları müsadere etmiştir.
Bundan başka gene dün ŞisD Halaskar Gazi caddesinde 146 numarada oturan Bardik OnniTcyan ve ayni caddede sakin Ömer Lutft, Manifaturalarda IhfJkar yaptıklarından müddeiumumiliğe tevdi edilmişlerdir.
görememişlerdir. Vaziyetin böyle oluşu birçok esnafın haklı şikAyetini mucip olmuştur.
Evvelce esnaf   hastanesinin ccml-
derecede görmediği için mail vaziyetinin fena olduğunu yazmıştık.
öğrendiğimize gftre, İstanbul belediyesi Esnaf hastanesine 5000 liralık bir yardımda bulunarak bu hastanenin hastalarına karsı vazifelerini layıkı ile görmeaini temin etmiştir. Bu para dün hastane hesabına bankaya yatrnlmıştır.
Belediyenin yardım olarak verdiği 5000 lira ile hastaneye yeniden yataklar ilâve edilecek ve hastanenin daha müfit olman için yeni tesisat yapılacaktır.
Piyasa Vaziyeti:
Dünkü İthalât
3,5 Milyon Liralık İthalât Eşyamız Tunada Bekliyor
Soruyorlar?
Bir <»l-imi. nrnu/ diyor Ui:
Geçenlerde gazetenizde çok yerinde bir dilekte bulunmuştunuz. Mevsimi geldlfcl için bunu size hatırlatmak İstedim. Sultanahmet camllnln bedU ve haşmetli manzarasını 10-15 sene sonra kapvyarak olan atke* ta neleri a£aclan hâla çıkarılmamıştır. Bu »£açlar bu mevsimde ve henüz genç İken çrkarrirraa başka yere dikilerek zayi edilmez. Tavsiyeniz veçhile yerlerine de top
V'kJInde akasya (Hkilirsr Ûftddfl ağaçsız kalmaz. Ağaçlara dikim mevsimi Icindeyiz. Araba Belediye bu İşi benimsemiş midir? E^er benlmsememlşse imar işlerinde çok hassas olan kıymetli Belediye reisimize hatırlatmak ntr İstanbullu İçin vazife sayılmaz mı?..
Belediyede:
t
3 "k

YAZAN: KCPİMÖfa^
5
31
— ^ Ab-    Memnun    olu-^un^-i^ttâ tfjb Ur teklifte bulunmak #'-borum   Sevince piyano der-«1 gfr*     lcL Içhı   vaktiniz   raUsait midir?..
Plraye bir an duşürw!ü. Bası d i sal Uyarak:
— Zaten, dedi, mevcut olan dört talebemden biri İki gün evv-ıl dersi bıraktı. O saati kırana hasrederim.. Seyfl Bey teşekkür makamımla banı nr eğdi:
— O halde pek güzel.. Yalnız ne günleri geteblleüeftiahEİ lütfen bildiriniz de...
Hiç tereddüt etmeden Plraye:
— fer^embe!. cevabını verdi.
— Perşembe mi?. Bugün pazartesi olduûuna göre, demek ki İki gün son ra tekrar görüşeceğiz».
Seyfl Bey Sevinci çağırarak ona meseleyi anlattı. Küçük kız sevinerek babasının boynuna sarılmış merakla bu hiç tanımadığı hoca hanıma bakıyordu.
Nihayet treu geldi. Biletlerini alarak bir vagona yerleştiler.
Yeşilköyünc gelinceye kadar şuradan buradan konuşmuşlardı. Bahislerinin ekseriyetini çiftliğe alt hayat ve o güzel günlerin hatıraları teşkil etmişti.
İstasyonda ayrılırken Seyfl Bey PiraycnİD elini kuvvetle sıktı ve:
tktuat Müdürlüğünde Kontrol
Bürosu
Belediye İktisat müdürlüğünde gıda maddelerini esaslı brr surette korvtrol için yeni bir büro teş-
kü edilmiştir.
Bu büro dafanî surette sadeyağ, pirinç, fasulya ve diğer gıda maddelerindeki değişiklikleri kon trol edecektir.
MEZBAHAYA   AMONYAK
TEMİN EDİLDİ — Mezbahanın ihtiyacı olan 1500 kilo amonyak yapılan teşebbüsler neticesinde Romanyadan temin edilmiştir. Bu suretle uzun zamandanken bir türlü ör*lenemeyen bu dert halledilmiş ve ihtiyaç karşılanmıştır.
BÜYÜKDEREDEKİ YOLLAR — Büyükderdeki bazı yolların tamirine de karar verilmiştir. Tamirat bir kaç güne kadar başlayacaktır ve ilkbahara kadar bitilecek tir.
— Perşembe günü.. Salon unutmazınız!-. Diye tekrarladı.
*
BİB TEKLİF VE BİR IIADİHE Piyano dersine başlryaJı   tam   üc
'i. - m. ay olmuştu. Plraye küçük ta-!ehe*lnden pek memnun görünüyor, babasma ona dalma methediyordu.
Bugün yine dersini güzel hazrrla-mış ve hocasının birçok komplimanına mavlııır olmuşta.
Dersi biter bitmez bir çekirge gibi
tabureden atladı. Ve geniş bir koltuğa gömülmüş gazete okuyan babasına koştu:
— Yine dersimi çok iyi bildim babacığım*. Bana bu sefer neler alacaksın bakalım? Diye sordu.
Beyti Bey güliirasüyordıı. Notalar elinde olduğu halde ayakta daran Pir ay oy e bakarak:
— Hocana soralım 1 DedL O neyi münasip görür*e o olsun 1..
Plraye gülerek itiraz etmişti:
— Rica ederim efendim.. Çocuğun arzu ettiği şeyi ben nasıl keşfedebilirim?..
Sevine bu sözden cüret alarak ba-bavıuın boynuna asılmıştı:
Memleketimize gelmek üzere Orta Avrupa memleketlerinden yola çücıp ta Tımarun donmasından dolayı ithali mümkün olmayan ithalât eşyalarımızın miktarı 3,5 milyon liraya yaklaşmaktadır.
Piyasanın bugünkü ihtiyacını önleyebilecek olan bu eşyaların gel m ekmesinden tüccarlarımız çok müşkül vaziyete girmişlerdir. Nehir nakliyatının imkansız bir hale germesi bu malların kara yolile memlekete ithali mecburiyetini ortaya çıkarmaktadır. Kara yolu masraflarının deniz yoluna nazaran çok daha yüksek olduğundan
bu malların üzerine ikinci bir nakliye masrafı daha (binecek ve zaten pahalı olan bu mallar büsbütün pahalılaşacaktır. Tüccarlar malların yollarda kalıp bozulmaması için icap eden makamlara müracaat ederek nakliye ücretlerinin pahalı bile olmasını kabul ettiklerini ve malların bir an evvel memlekete ithali için lâzım gelen formalitelerin ikmalini istemektedirler.
Çok yakında getirilmesi kuvvetle tahmin olunan bu 3.5 milyonluk ithalât eşyası geldiği takdirde piyasa ferahlayacaktır.
İaşe Umum Müdürlükleri
(Başı 1 İncide) ++ temize şu beyanatta bulunmuştur:
lardır. Bu umum müdürlüklerin mü- «Statüler ta m amil e hazırlanmıştır,
şaverc heyeti azalan her Vekâletten malûm olduğa üzere Meclisten aldı-
tensip edilmiş bir azadan terekküp fimiz salahiyetle   yeni bir teşkilât
edecektir.    Umum    müdürlükler bu kanunu hazrrlryarak böyle bir t eşek-
müşavere heyetinin tasvibi üe icap ettiği takdirde bütün memlekete şamil kararlar olacaklardır Dünya ahvalinin keabettiğl nezaketi biran gözonünden ayırmamış olan hükümetimiz bir tara/tan yeril sanayi ve gıda maddelerimizin ihtiyacımıza yetecek kadar arttırılması yolunda tedbîrlere müracaat ederken di fer taraftan ithalât ve ihracat eşyalarımız İçin faydalı kararlar almasını düşünmüş, gerek halkımızın hakiki ihtiyaçlarını temin etmek, grrek müstahsil sanayi müesseslerimizi müşkül vaziyete düşürmemek için geçen Umumi harp senelerindeki her türlü tecrübelerden istifade etmiş bulunmaktadır. Bu hususta yeni teşkilât hakkında bize mütemmim malûmat vermesini rica ettiğimiz Ticaret Vekilimiz Mümtaz ölçmen gaze-
— Hani blîtyorsnn ya> dedi, Nr şey varietmlştİD..
— Ne İdi acaba T..
— Aaa!~ Ne çabnk unuttun7.. Geçen gün sana bir dükkanm canımda göstermişti m.«
Seyfl Bey bir Ira*kan» attı. Plra-yeye dönerek:
— İstediği nedir hlUyor ramunuz? Dedi, bir ma&aaanın vitrininde bir Arap çocuk kuklası vurdu. Onu pek beğenmiş olacak İd bana göstererek '«bak baha, ne güzel!» «lemisti. Ben de «efter derslerine İyi çalışırsan a-Iırrm.» diye a^zrmdan bir söz kaçırmıştım»
Sevinç babaaıuııı sözünü kesti:
— Alacaksın değil rul bate?_ Diye sızlandı.
— Onu bize vermezler kl yavrum»,
— Neden T. Paran U e detfl mi?..
— öyle amma çok para İsterler...
— Hen İstemen verirsin^.
Hey/i Bey çocuftun saclarım okşadı.
— Seni gidi yaramaz^. Ah bu di-On olmaaa!~ DedL Sonra gülerek Uâve etti:
— Pek âlâ., yarın   akşam Arap
külün kurulması için Meclisten müsaade talep etrnryecefrlz. Statüleri Vekiller Heyetine sevkatükten ve tasvibini aldıktan sonra meriyet mevkiine koyacağız. Bu iş de bir iki güne kadar halledilmiş olacaktır.»
Tabibi Âdif Değişti
İstanbul Adljy esinde çalışan Tabibi âdil Salih Haşrm hastalandığı için ayrılmış, yerine Adlî mlişahederıanesinde çalışan Tabibi adlî Nuri BeJIer tayin e-dikn iştir.
---o--—
Çay, Kalay ve Lâstik Geldi
Dün muhtelif memleketlerden çok miktarda İthalât eşyası gelmiştir. Nusaybin yollyle çay, kalay, otomo-bU yedek aksamı. Inlahlyo yollyle çok miktarda çay, BulgarUıtandan 00.000 kilo mangal kömürü gelmiştir.
Yapatfarmı Kimler Serbestçe
Satacak ?
Hükümet bir Kararname neşrederek tüccarın elinde bulunan yapaklara vaziyet etmişti. Fakat bu yn-pafflar hükümet tarafından 15 gün zarfında alındığına dair tüccara bir işar vukubulmadıfr takdirde serbest bırakılacak ve tüccar bunları istediği kimseye tutabilecekti. Bu 15 günlük müddet dün akşam nihnyete ermiş-tk.
Bu müddet zarfında bazı tüccarlara işar vaki olmuşsa da difter bir kısmına hiçbir haber gelmemiştir Böylece kendisine işar vaki olmıyan her yapufc tüccarı malını serbestçe kullanabilecektir.
Teneke Fiyatlarını Yükseltmemenin Çaresi
Toneke fiyatlarındaki tereffü nazarı dikkati celbedecek bir dereceyi bulmuştur. Harpten evvel 25 - 30 kuruşa satılan tenekeler el altmdan ylrz on kanışa satılmaktadır. Birçok müesseselerin teneke bulmakta müşkülât çektikleri ani aşılmak tadır. Bir ticaret adam mı iz bu mesele hakkında şunları söylemektedir;
«— Hariçten getirtilecek teneke tevziatında âdil bir esas bulmak lft-zrmdrr Oelışl güzel yapılacak tevziat birçok müesseseleri müşkül vaziyete sokar. Hal şekli şu olmalıdır: Müesseselerin 930 penesinde hükümete verdikleri bilançolar tetkik edilerek bu müesseselerin İnkişafları da nazarı dikkate alınarak ona göre teneke tevzi edilmelidir. Aksi takdirde asıl teneke kullanan tüccarlar, hariçten pahalı fiyatla teneke tedarikine mecbur kalrrlar ki, bu da eşya fiyatları üzerinde müessir olur.»
Çorap Fiyatları    Normal
Terli    çorap    flyatlan    etrafmda
yaptı£rmrz tetkiklerde çorapların hali hazır   vaziyeti    dolaymüe pek
fazla pahalılık arzetmedikleri neticesine vsxılTmştır.
Harpten evveline nazaran ancak % 35 - °/o 40 kadar fark mevcuttur. Merserize ve pamuk fiyatlarmm yükselmesi, makine ve aksammm bulunmaması, bulunsa büe pek pahalıya satılması bu farkı doğurmuştur.
isçi Sigortası
* ¦ • ¦
Halk evinde   Konser
istanbul Belediyesi Konservatuarı artistleri bugün saat 20.30 da Eminönü Halkevi salonunda Seyfettin Asalın şefliği altında bir konser vereceklerdir.
kuklayı getireceğimi vaadediy«mrm..
Sevinç babasının yanaklarım bir kaç kere öptükten sonra:
— Ben dadımın yanına gidiyorum, diyerek koştu ve salondan çıktı.
Plraye biran evvel gitmek İçin acele ediyordu. Gözueilo onun hare-blre:
— Plraye Hanım., diye seslendi. Plraye derhal dönmüştü:
— Efendim- bir şey mi İstediniz r~
— Evet- alemle biraz gürOpnek size bir teklifte bulanmak İstiyorum...
Plraye kıpkırmrzı olmuştu. Parmaklarına geçirmek İçin uğraştığı eldivenleri çıkararak bir ka cadım Seyfl beye yaklaştı:
— Bayramız erendim., sizi dinliyorum, dedi.
— Evvel» şuraya oturan uz lütfen L
— Fakat efendim, treni kacmuı-
yayım...
— Hayır!   O * kadar uzun delili.. Kısa bir sükûttan sonra Seyfl Bey
devam etti:
(Arkası var)
(Başı 1 rnofcâe) XX
tatbik edilecektir.
Ölüm anında işçi erkekse karısına ve çocuklarına ve ölen işçi kadın ise kocasına ve evlâtlarına tazminat ve ayrıca ikramiye verilecektir. Bütün   bu    mevzularda kanunî müeyyide ile beraber şefkat bakımından da    patronların rolü çok ehemmiyetlidir. İşçisine kanunun emrettiği vazifeyi yapmayan patron hakkında kanunun en şiddetli cezaî hükümleri tatbik olunacaktır.  Ayrıca gebelik    ve kaza devlet sigortaları hazırlanır-Trbbı I *en  amelenin  istikbali bakımın-aan bütün teferruat    gözönünde tutulacaktır. Bu cümleden olarak ihtiyarlayan    veya   sakatlanarak çalışamıyacak bale gelen işçi   ö-lünceye kadar yevmiyesi nisbetin-de bir aylık alacaktır. Bu mevzuda da kadın ve erkek işçi müsavi haklara sahip tutulmuştur. Bütün bunlardan  başka  yukarıda   izah edilen şekilde bir nevi tekaüt aylığı alıp ta eceli dahil olmak üzere herhangi bir şeküde vefat edip geride küçük çocuklar bırakan işçilerin ailelerine çocukları    yeti-şinceye kadar o işçinin yevmiyesi niabetinde bir yetim maaşı bağlanacaktır.
Bu büyük projenin tatbikma şekle ve vaziyete göre bütün devlet teşkilâtı memur olacaktır.
T AK VI
18 ÎKtNCÎKANTJN 1041
CUMARTESİ
YIL: 1941 — AY: 1 — GÜN: 18 RİTMİ: 1556 — 3 neIkanun: fi HİCRİ: 1869 — ZİLHİCCE: 20
\ .....fi KZAM
GÜNEŞ: ÖĞLE : İKİNDİ: AKŞAM:
YATSI :
İMSAK:
8.23 13,24 15,63 18,07
19,43
6,37
2.16 7,17 9,46
12,00 1,36
12.31
o Cin ide n
e ıü N e
Avukatlığın Bir Tarifi
Yazan: ÜC YILDIZ
ün hava güzeldi.   Sokak-
ta tesadüf ettiğim bir a-
vukat dosta ufak bir gezinti teklif ettim. b'Jıemmiyetli bir isi olduğunu söyleyerek reddetti.
Ehemmiyetli iş arkadaşını öldürmekle maznun bir amelenin müdafaasını hazırlamaktı.
— Kanaatin ncdır> dedim. Hakikaten yapmıa mı>
— Zannederim, dedi.
— O halde ne yapacaksın)
— labii yapmadığını bbata çalışacağım. Olmazsa bir aeri hafifletici sebepler ileri sürerek müekkılımi ipten kurtarmağa gayret edeceğim.
— Temiz iş. dedim.
— Neden)
— İlmini inanmadığın bir davanın Ubatına harcıyorsun. Kanunu, mahkemeyi atlatmağa çalışıyorsun. İş ve mesleğm bundan daha temizi sağlık 1
Avukat arkadaşım sadece gülümsedi ve devam etti:
— Yarınki müdafaada muvaffak olamazsam bu adamı a-sacaklar. Fakat asılmasına yarım saat kala mahkûmda bir hastalık, meselâ bir apandisit meydana çıkarsa devlet doktoru onu hastaneye götürecek ve apandisitinden kurtulmuş olarak dara-ğacına avdetini temin için bütün ilmini harcayacak.
— Mugalatalarını müdafaa-namene saJclasan daha iyi edersin.. Mahkemede değiliz. Aramızda  konuşuyoruz.
— O halde dinle. Benîm me$-lekdaşlardan bazıları «»biz ancak haklı olduğuna inandığımız davayı kabul ederiz» derler. Bu yüksek ruhlar dediklerini daima yapabiliyorlarsa kendilerini tebrik etmek lâzım. Maamafih yapılmayacak bir şey de değildir. Çünkü beğendiği müşteriyi tercih etmek avukatın hakkıdır. Nitekim bir dokotr da *ben ancak vücudu âleme rahmet olan erbabı fazileti tedavi ederim*» di» ye kalksa ona da kimse bir şey diyemez.
Fakat ben avukatlığı böyle anlamayorum. Fikrimi daha açık anlaman için bir misal üzerine konuşacağım. Katil müşterim kırk beş yaşlarında iptidaî ve empülsıf bir adamcağızdır. Kanun hakkındaki malûmatı hiçtir. Ömrür»de ilk defa mahkemeye düştüğü için bazı sabıkalılar gibi kanun ve mahkeme psikolojisi hakkında pratik bilgileri de yoktur. Şimdi farzet ki ben de aynı saiklerle aynı cinayeti işlemiş bir adaonım ve bu anda seninle felsefe konulacağıma o adamcağızın yattığı hapisanede yarınki muhakemeyi düşünüyorum. Suçumuzun aynı suç olu$u faraziyesine göre mahkeme karşısındaki vaziyetimiz ne olacaktır dersin ?
— Kanun    karşısında    tabiî herkes müsavidir.
— Orası muhakkak.    Yalnız şu cihet te aynı derecede    muhakkak ki ben kanunun    bana verdiği müdafaa haklarından a-zami istifade etmesini bileceğim. Cinayet biraz   karanlık   şartlar içinde geçmiş bir cinayet olduğu için aleyhrmdeki delilleri belki cerhedeceğim.    Tutturamaz-sam hafifletici sebepleri ileri süreceğim. Bunları söylerken icabında ağlayacağım ve belki hâkimlerime de gizlice    gözlerini kurulattıracağım.  Neticede meselâ dokuz sene hapisle kazayı geçiştireceğim,  ötekine gelince cahil ve iptidaî olduğu için daha ilk suallerde kendini yakalatacak. Sonra kanunun    verdiği müdafaa haklarından istifade etmesini bilmiyecek. İyi konuşma-smı bilmediği için cinayeti anlatırken kendini olduğundan daha meşum, şeni ve antipatik gösterecek. Neticede de darağacım boylayacak.
— II!
— Ben kurtuldum yahut az ceza aldım. Çünkü Hukuk mezunuyum; işin inceliklerini biliyorum. O gitti. Çünkü cahildir; iptidaidir; bizzat kanunun verdiği müdafaa haklarını kullanamadı. Bu bir haksızlıktır. Mahkemenin haksızlığı değil, bizi başka şartlar içinde yaratmış hayatın haksızlığı.
— III
— Şu halde ben onun da ta-mamile kanunî olan müdafaa haklarmı benim gibi kullanabilmesini temin için hukukî bilgile, rimi bedeli mukabilinde ona kiralıyorum. Onun için bir kısım meslekdaşın daima hak ve hakikatin müdafii olmak gayretlerini lüz,,ww"^ b'»- taaffüf sayarım.
?19796
18-1-941
VATAN
OVA
CIMIAL
Bulgaristan ve Mihver Devletleri
Yazan: M. H. ZAL
Komşu Bulgarıstar*da olup biten hâdiselerin    hakikî
manasım adamak, birim îçm daima bir ihtiyaçtır. Son zamanlarda Bulgar Başvekili profesör Filof Vryanaya gitti, geldi, dönükte mühim nutuklar söyledi ve Bulgaristan eskisinden daha a-zimli bir yol tutmağa başladı...
Bütün bu hâdiselerin hikmeti acaba ne? Belgratta çıkan Vreme gazetesinin Berrin muhabirinden alrp neşrettiği km mdttup bu meseleyi aydınlatıyor.
Mektuptan anlayoruz ki Ber-linde BuJgariatanın mihvere girmesine büyük ehemmiyet veriliyor. Geçenlerde Bulgarlarm Ber-llne gelip mi sakı imzalayacakları olmuş, bitmiş bir vaka diye ilân edilmiş, takat Bulgar devlet a-damlan «bir takım dahili müşküllerden dolayı* fen işin geri bırakılmasında son saniyede ısrar etmişlerdi.
Almanlar işin arkasına bırakmamışlar, Bulgarlardan katı bir cevap istemişlerdir. Alman hükümetinin mühim şahsiyetlerinden bir kaç kişi profesör Filof la buluşmak  ve kendisini mihver misakını imzaya davet    etmek maksadile Berlinden   Viyanaya gitmişlerdir. Bulgar    hükümeti, mihvere katılmayı kabul etmemeğe iptidadan karar vermiş olduğu için Viyana seyahatine resmî bir mahiyet vermekten    çekinmiş ve bunu sıhhi bir sebeple yaptığım ileri sunmuştur.
Vreme gazetesinin muhabiri, mektubunda diyor ki:
«Bulgaristanın vaziyeti pek yakında kati surette belli olacak ve mihver devletlerde olan münasebetlerinin şekli anlaşılacaktır. Viyanada cereyan edecek müzakereler, BuVgaris tanın haricî siyasetine istikamet bakımından mühim neticeler recektir.»
Profesör Filof, Viyanada mib-ver misakını imza etmedikten başka dönüşte söylediği açık nutukla Bulgaristanın, mihver devletlerinin ve başka hiç bir devletin yedeğine katılmak niyetinde olmadığım ve Kralın etrafında tam bir birlik kurarak Bubgar istiklâlini tam m an asile korumak azminde olduğuna ortaya koymuştur.
Bu hakle, Bulgaristamn aldığı açık vaziyeti Almanlarm Balkanlarda yaptığı son siyasî taarruzun akamete uğraması demektir. Almanların Bulgaristanı elde etmeği bu kadar istemelerine sebep, arkasından Yugoslavyayı iki yandan sıkıştırmak ve Balkanlara hâkim olmaktı. Ameri-kadan gelen yeni tazyik karşısında Almanya, büyük bir askerî bedel ödemeden BaLkanJara ve Sovyet Rusyaya karşı emniyetini temin etmek ve bütün kuvve-t ini garba çevirebilmek ihtiyacını tabii surette duymaktadır.
Harbuki Almanya için en doğru yol, istiklâline tam bir surette sahip Balkan memleketlerinin kendisi için de bir emniyet sahası teşkil ettiğini, onları hâkimiyet altına almaya çalışmaktan her suretle fayda değil, zarar göreceğini iptidadan kavramaktır. Yunanistanın misali, bir Balkan milletinin istiklâli namına neler yapmağa kadir olduğunu
Yunan Beyaz Kitabından
Seçme Parçalar
Bitaraflık Yok,
M i h v e r i n Ya Lehinde, Ya Aleyhinde
O
malı
3 temmuzda Kont Ciano torbadaki yüzü çıkarmağa başlamıştır. Yunan sefirini, İtalyan ı Hariciye Nezaretine çağırarak, gayet sert ve hiddetli bir tavırla demiştir ki:
— Sizi pek ağır bir mesele için çağırttım. Bundan korkunç neticeler çıkabilir. İngiliz harp gemilerinin bize hücum için Yunan li-
I man ve karasularından istifade 1 ettiğine dair elimde deliller var-I dır.
Bundan sonra muhtelif tarihlerde ln«giliz gemi ve tayyarelerinin filân ve filân yerde İtalyanlara hücum ettiğine dair vakalar zikretmiştir. Sefir şu cevabı vermiştir:
— Bütün bu söyledikleriniz İngiliz gemi ve tayyarelerinin hareket noktası Yunan liman ve karasuları olduğunu ispat etmez.
— Mantıkî deliller hakkında münaJ:asalara girişmenin zamanı geçmiştir. Zaten Almanlarm eline geçen Fransız vesikaları da bu bahsi aydınlatmıştır.
— Müphem imalarda bulunmak kâfi gelmez. Delil gösteriniz.
— Fransız vesikaları eski zamanlara aittir. Bu baivsi kapatalım. Fakat Yunanlıların İngilizlere yardım ettiğine dair ele geçen deliller bizde bir kanaat hasıl etmeğe kâfidir. Bunun manası Yunanistanın Almanya ve İtalya ile harbe sürüklenmesidir. Yunanistan için mihverin harbi kazandı-
I ğını, eski usul ve hayallere niha-| yet vermek icap ettiğini ve iki ta
rafb oyun oynayamayacağını kav
ramak zamanı gelmiştir.
— Bu sözleri söylüyorsunuz, fakat Yunan hükümetinin bitaraflık meselesine nekadar saygı gösterdiğini ve kendisini Aknanya ve İtalya ile harbe sürükleyebilecek hiç bir harekette bulunmadığını siz de bilirsiniz. Delil göstermeden yaptığınız bu hücum, her türlü fena tefsirlere hak verdirecek yoldadır. Katî cevabımı hükümetimle istişareden sonra vereceğim-»
Yunan sefiri, 4 temmuzda çektiği diğer bir telgrafta Kont Cia- j no'nun sözleri hakkında tefsirlere girişiyor ve diyor ki:
«Bunun üç izah tarzı vardır: I — kalyanın bize tecavüz etmeğe zaten karar verdiği ve bu-
ortaya koymuştur. Halbuki italya, Yunanistanın istiklâline tecavüze karışmasaydı Yunanistan sıkı ve dürüst bitaraflık siyasetine aynı itina ile devam e-dip gidecektir.
Son haberler Romanyadaki Alman tahşitlerinin geniş bir şekil aldığını ve Almanların bir taraftan Balkanlara diğer taraftan Sovyet Rusyaya nazır bir sahada büyük ölçüde hazırlıklara giriştiklerini teyit etmiştir. Bu faaliyetin yukarada söylediğimiz gibi en ziyade tethiş ve tazyik maksadına dayandığını tahmin etmek hata olmaz.
italyanın bütün isnatlarını reddeden General Metaksa*
no mazeret aradığıdır. Sovyetler üç gün evvel Besarabya'yı işgal ettiğine göre kalyanın Balkanlarda me*ele çıkarmak istemryeceği. bu faraziyeye cevap diye ileri sürülebilir. Fakat yalnız Yunanİ6ta-na yapılacak bir tecavüzün fena üvtilâtlar uyandırmayacağının hesaba konulması pekâlâ mümkündür.
2 — Bizim mihver tarafına geçmemizi ve İngiltereye karşı deniz harbi için bizim üslenmız-den istifade etmeği istemeleri. I 3 — Yapılan teşebbüsün, İtalyan zayiatını mazur göstermek i-çin İtalyan bahriyesi tarafından kaleme alınan raporların tesirıle olması.
Herhalde dünkü teşebbüs, muayyen bazı hâdiselerden dolayı bir bitaraftan hesap istemek mahiyetini aşmaktadır, öyle görünüyor ki: «Ya bizimle beraber, ya bize karşı...> diye dayatmak istiyorlar. Tarizlerin müphem olması, bizi: «Peki, ne istiyorsunuz? > diye sormaya mecbur etmek içindir.*
General Metaksaa, 4 temmuz tarihli bir telgrafında İtalyanın bütün isnatlarım reddetmiş ve Yunanistanın büyük devletler a-rasındaki ihtilâfa karışmak niyetinde olmadığını, kendi sularından istifade için her iki tarabn yapacağı teşebbüse karşı duracağım ve Milo'da demirli olduğundan bahsedüen torpitoların da İn. giiiz değü. Yunanlı olduğunu bildirmiştir.
Kont Ciano'nun sefirin 5 temmuzda buna dair verdiği izahatı dinledikten sonra demiştir ki:
— Pekâlâ, ümit ederim ki İstikbal Metaksaa' ın sözlerini doğru çıkaracaktır. Fakat ben gene sizin sözünüzden ziyade elimizdeki vesikalara inanırım. I
— Bunların neden ibaret olduğunu binmedikçe nasıl cevep verebiliriz?
— Ben Yunanıstanla harbin ö-nüne geçmek için çok emek sar-fettım, fakat bu emeklere mukabele görmedim.^
Kont Ciano 7 temmuzda Yunan sefirini tekrar kabul ettiği zaman Atinanın salonların, kulüplerinde ve umumiyetle Yunanlıların hususî muhaverelerinde italya aleyhine neler söylendiğinden haberi olduğunu ileri sürmüştür, j Sefir de demiştir ki:
— Hususi muhaverelerde her türlü sözler söylenebilir. Fakat korkarım ki Atmadaki gözcüleriniz fazla gayret göstermek için j size mübalâğalı raporlar veriyorlar.
Kont Ciano azametli bir tavırla şu cevabı vermiştir:
— Ben böyle raporlara aldırmıyorum- Yunanistanın niyetlerini bildiğimi ileri sürdüğüm zaman başka delillere dayanıyorum.
Sefir raporunun sonunda diyor ki: <Bu muhavereyi İtalyan devlet adamlarının zihniyetini göstermek için size bildiriyorum-»
Düşkünler
Yurdu Meselesi
Gazeteciler Ne Diyorlar?
(Muı 1 tn?fls)
HUseyin Cahit \#Jcm Aro» kil
— Bu teşebbüs ytcu vunüAhr CoJ« eskidir. O vakit ben AftgoftUU üliın. lıattA Akşamdan Aksama sütunundu bunun için bir yazı da yazmıştan. Bunu, kim son İn muhtaç olmamasını temenni etmekle beraber, çok yo-rinde ve lüzumlu görürüm. Böyle bir yurt, sade sefa-
letten değil, kimsesizlikten dolayı da bakımsız kalan meslektaşlara bir fitte kucağı olabilir. Yalnız teşebbüsün bu defa olsun başarılması ve sözde kalmaması pek ziyade sayanı arzudur. Bunu da çalışkan ve kadirşinas valimizin temin edeceklerine eminim.
Büyük Facianın
Hikâ
ay esi
Ümitsizliğe Yakın Bir
Hasta
YAZANı
Meşhur Fransız Muharriri
ANDRE MAUROİS
Artık Fransız muhacirler sokaklara dökülmüş, kaçıp    kurtulmaya
çalışıyorlardı
man zaman
Fransadaki Alman casus teşkilâtı çok geniş ölçüde kurulmuştu, lnanılmıyacak kadar süratle vazife görüyordu. Herhangi bir Fransız veya İngiliz zabiti bir köye gelecek olsa daha yerleşmeye vakit bulmadan Alman bombardıman tayyareleri ufukta peyda oluyor ve o yer bombardımana uğrayor-
du.
Yıldırım harbi usulünü ilk düşünen mütehassıs italyan Generali Douhet olmuştur. İlk tatbikat Almanlar tarafından Lehistanda yapılmıştır.
Müstahkem mevkilerimiz dola. yitsüe biz bunun Fransada tatbik
Gazeteci ve romana Nizaraet- | edUemiyeceğini sanıyorduk.    Fakat    şimdiye    kadar    anlattığım
muhtelif amiller Almanlara üstünlük temin ettiği gibi bizim eski-denberi hazırladığmıız mevzileri terkederek Almanları Belçikada açıkta karşılamamız da işe tüy dikmiştir.
Cephede dolaştığım sırada felâketin başlıca sebeplerini görmüştüm. Bunların bazısına çare bulunacak olursa düşmanın o zamana kadar kolayca tatbik edebildiği bazı hareketleri güçleştirmek mümkün gibi görünüyordu. Derhal oturdum, Başvekil Rey-naud'ya verilmek üzere bir muhtıra hazırladım. Tavsiye ettiğim tedbirler arasında bilhassa cephe gerisindeki yaşlı kumandanların I yerine gençlerin geçmesi vardı-Sivil ahalinin kendi keyiflerine göre yollara dökülmesine mâni olmak icap ettiğini de ileri sürdüm.
Başvekilin  bürosuna    giderek projemi kendi    elimle    verdim. Reynaud, her taraftan gelen şikâyetlerle sarsılmış bir haldeydi. Vaziyetini  görünce    anladım  ki S muhtırama baş çeviren bile bu-gg lunmayacaktı. Başvekil, o sırada $ bana, güçlü, kuvvetli, fakat    ba yeni darbelerden son    derecede
hırpalanmış  bir boksör    tesirini edilsin, batırma selen ilk cevap şu: Henüz ayakta durmakla be-
Darülâceze câcizler evt> demek oldu- i raber dizl^ri tLtrryordu. Son dar-
£una göre, oraya, prüzidelerden evvel, ,     .    •  j- -ı _* ; J...1
fi      6 J    6 :      1 benin  indirilmesine manı oLacaic
on eeklz inkılap vdındanberi Istan- j ,   ,.      ,
halı yoktu.
Kendisine sordum:
— Hiç te ümit yok mu? Şu cevabı verdi:
— Hasta nekadar ağır olsa canı çıkıncaya kadar doktor, akrabasına ümit olduğunu söyler.
Bu sözleri söylerken yazı masasının başında ayakta duruyordu, Başını önüne eğmiş, elierini cebine koymuştu.
Bundan sonra Başvekili hiç gö rmed im.
Ertesi gün askerî âmirlerimi aradım, buldum. Bunlar büsbütün ümidi kesmemişlendi. Somme ve Aisne nehirleri boyunca kademe teşkil eden kıtalardan sitayişti bir löanla bahsediyorlardı.
Bunların hikâyesine bakılırsa Veygand'ın plânı fasılalı bir müdafaa hattı kurmak imiş. Alman tankların,     mühim     kuvvetlerin
tin Nazif:
H Vali   evvelâ   mute-îf kal t valiler için bir jMivİyon açsın, son-İŞttj|w ra muharrirleri dü-î şUnsün.     Muharrir denen adam mücadele adamıdır. Mücadeleye giren adamın aç kalması za-mukadderdlr.   Hayatm bu ittiratsızlığıdrr ki sanatın her şubesindeki mücahide bir şeyler yapmak ve yaratmak imkân ve hızım verir. Güzel sanat eseri adma açlık denilen felâket mOclzesİdtr. Bu baş-, kaları için bir felâkettir. Amma sa-natkârm zaman zaman açlığa, sefa-ı lete uğraması lâzımdır. Sanatın se-, lâmeti namma,
I *
Gazeteci ve romancı Peyarai Safa:
tasavvur eskidir, arada bir canlanır ve mizah   gazetelerine mevzu
tutacak kuvvetlerimiz yoktu. En iyi fırkalarımızı şimalde kaybetmiştik. Yeni müdafaa hatlımız, 10 mayıs tarihindeki haltımızdan kat kat seyrek kuvvetlerin muhafazası altında idi.
3 haziranda Irrgiliz İstihbarat Nazın Duff Cooper Parise gelmişti, tki Fransız nazırile beraber beni öğle yemeğine çağırdılar. Ritz otelinde tam yemeğe oturduğumuz sırada alarm işareti verildi. İki yüz kırk Alman tayyaresinden mürekkep bir kuvvet Parisi bombardıman  etmeğe gelmiştL
Garsonlar aldıkları talimat mucibince tabakları bıraktılar ve sığınaklara koştular. Nazırlar müşkül bir mevkide kaldılar. Garsonların arkasından koşup cesaretsizlik  göstermek  istemediler,  diğer
Doktor Diyor ki:
taraftan garsonların bıraktığı yemekleri tevzi etmeği de mevkilerinin şerefine yediremediler.
Nihayet boş tabaklarının önünde oturup top ateşinin kesilmesini beklemeğe karar verdiler. A-lârm uzun sürdü. Bir aralık kâtiplerinden biri polis müdüründen malûmat istedi Şu cevap geldi:
— Vaziyet pek fenadır. Alman bombalan Sitroen tayyare fabrikasının üstüne düşmüştür. Hava Nezareti yanıyor. Yüzlerce ölü vardn:.
Bununla beraber Paris, bu bombardımandan dolayı yılmamıştı. Londrayı bombardıman etmek hususundaki tehditlerin İngiliz mukavemetini kırmayacağına o günkü müşahedelerim neticesinde kanaat getirdim.
UYKU BİR GIDADIR
olur.    Bir   memleketin     güzidelerile dilencileri     arasm-1 daki    fark,    böyle' bir tasavvur üstün- i de biran büe ciddî konuşmamıza    mânidir,   îster   ciddî, İster lâtife telâkki
I
bula temiz, düzg^ln ve medenî bir şehir siması vermekten âciz kalan Belediye âmirlerini, teknisyenlerini ve mütehassıslarını göndermek daha münasip olur!       j
Romancı ve Son Telgraf ve İkdam sahibi: Ethem tzzet Benice:
Belediyenin   kararı iki   cepheden
Pft Vilâyetin hiç şüphe yok ki bu İşte hüsnü niyeti vardır. Bu cihet takdire şayandır, işin hazin olaıı tarafı muharrir ve matbuat mer sublnlni böyle blı akıbetin beklemeğidir. Halbuki bir mütefekkirin sonu bu mu olmalıdır?..
Bilâkis muharriri servet ve refahın beklemesi 1 Azimdir. Ben bunun İçin teessür duyuyorum. Belediye bunu Darülacezeden başka bir yerde yapamaz rm? Bu şckfldc mütefekkirlere yapılacak yardrm aslında ayni ise de havası değişmiş olur.
Uykunun nisan vücudu için gıda kadar lüzumlu olduğunda hiç şüphe yoktur. Bütün bir güınuı türlü türlü İşleri ve didinmeleri Uo yorulan vücudumuzu geceleri derin ve sakin bir uykunun temin ettiği sükûnet ve rahatlık sayesinde dinlendirmek mümkün olur. Uyku, vücut hücreleri arasında toplanan ve bedenimize zarar vermesi pek tabii banman btrçok ınrvt   zehirlerin dışarıya  atıhmums,
vücudun yeniden kuvvet ve zindelik kazanmasına yardan eder. Ba balamdan uykusuzluk, hekimlikte, vücûdu yavaş yavaş zehir üyen, kuvvetten düşürüp hastalıklara kapı açan en mühim bir âmÜ sayılır. Hele vücutları büyümek İhtiyacında olan çocuklar ve gençlerde uyku, daiu» çok lüzumlu ve daha çok ehemmiyetlidir.
Uyku zaman m m gece olması, belki de, derin bir sükûnet İçinde ve dimağı tahriş edici tesirlerden uzak bir
hava dahilinde uykunun daha sakin ve dana mükemmel o imasının temini mümkün bulunmasındandır. Dikkat hissinin kaybolması ve sükûnetin
teessüsü uykuyu davet eder. Uykunun vücuda tara bir fayda temin eden ilmesi İçin muntazam ve kâ M miktarda devamlı olmaa da şarttır. Gençler içtn uyku sekiz saatte* aşağı ohnamalıdrr.
Küçük çocuklarda bu müddetin daha fazla atman iktiza eder. Uykunun azlığı yırtanı azlığı gibidir. Geceleri erken yatrp sabahlan erken kalkmak sıhhati koramanm başta gelen kaideJertndendlr. tyi uyumamış İnsanlar iyi çalışamazlar. Bunların vücutlarında kırıklık, halsizlik, başlarında ağrı, uğultu ve durgunluk vardır. İş görmlye İstekleri yoktur.
Geceleri muayyen zamanlarda yat-miyonların uykuları İntizamını kaybeder. Birçok kederli düşünceler, ruhi elem ve rztrrapfar uykuyu bozan, belli baştı sebeplerdir. İyi uyku uyumayı ve vücutların m zindeliğini muhafaza etmeyi arzu edenler, uyku ramını gelince bütün fuzuli ve yersiz düşüncelere karşı ruhlar mm bütün kapılarını kapaması m bilmelidirler.
Dl Nuri Ergene
İlkmektep Başmuallimlerinin Toplantısı
işgali altındaki Fransız mevzileri arasından geçirmeğe, faıkat arkadan gelecek Alman topçu ve piyadesine karşı yolu    kapatmağa
karar vermiş.
Ne çare ki bu yeni   mevzileri
İstanbul ilkmektep baçmuallimleri dün Eminönü Halkevînde toplanarak mekteplerdeki kayıt işlerinin daha pratik bir hale getirilmesi hakkmda hazırlanan rapor üzerine müzakerelerde bulunmuşlardır. Kayıt işlerinde kırtasiyeciliğin tamamen önüne geçilmesi kararlaştırılmıştır.
EVLÂDI ÎÇÎN
İnce bir yağmur yağıyordu. O- I muzlarmdaki eski şalın altında titreyen genç kadın, bahçe kapısının çıngırağını çekti. Aksamın karanlığı içinde zayıf vücudu, zaptına muktedir olamadığı hıçkırıklarla sarsılıyordu.
Çok geçmeden kapı açıldı vft genç kadın titreyen bir sesle uşağa sordu:
— Muhtar Bey evdeler mi?..
— Evet efendim.. Şimdi geldi...
— Kendisini görebilir miyim?..
— Buyurunuz!..
Alındığı küçük odada, be* dakika  bekledikten  sonra.  Muhtar
Beyle karşı karşıya idi.
Bu adam uzlhi boylu, kır saçlı, kırk yaşlarında kadar bir erkekti. Fakat, yüzünde parlayan iki, siyah gözün, daima güler gibi duran bebeklerinde, şeytanî manalar seziliyordu.
Genç kadını müterakkim ve müstehzi süzdükten sonra dedi kî:
— Buyurun.. Oturun efendim.. Ziyaretinizin beni ihya ettiğini soy liycfcü irim.
Güzel olduğu kadar mahzun görünen solgun yüzün, belirsiz bir tebessümle kımıldadığı farko-lundu:
— Sizi sadece rahatsız ettiğimden crninim. Lâkin, merhametinize güvenerek, büyük bir ricada bulunmaya geldim.
Muhatabı yazıhanesinin başına geçti. Yüzündeki o manalı tebessüm hiç eksilmeden:
— Dinliyorum... dedi
— Biliyorsunuz ki, yarın muhakeme son karan verecek.. Oğlum idam edilecek.. Fakat, onu kurtarabilirsiniz, bu cinayetin faili o olmadığına dair elinizde de-İdler var...
MıAatafoı omuzlarını kaldım gibi bir hareket yaptı. Genç kadın devam ettû
Size yalvarıyorum beyefendi.. Yavrumun hayatı elinizdedir,. Şimdiye kadar sükûl etmenizin scfcdbini 'büraiyorum.. Fakat, öyle zannediyorum ki, bilhassa sus-turuız.. Niçin? Niçin sustunuz?..
Siz*, karar gününün gecesinde karşımda bulmak içini..
— Ne demek istiyorsunuz?-.
— OooL Pek iyi anlaşırız Nüz-hetl. Hâlâ inadda devam edecek misiniz ?..
Genç kadın ürperdl Yüzü büsbütün solmuştu. Muhtarın maksadını anlamamış gibi:
— Siz iyi bir insansmrz, dedi. Merhamet edeceksiniz. Bakın nasıl yalvarıyorum?. Nasıl ıstırap çekiyorum?..
— Görüyorum.. Hepsini görüyorum. Güzel gözlerinizden süzülen bu sıcak yasları, yüreğim parçalanarak seyrediyorum.. Size oğlunuzun hayatını vadedece-ğim.. Fakat, yıllardanberi bekle-diğim o mesut vaadi dudaklarınız söylerse..
Nüzhet bir an düşündü. Karşısındakine nefretle bakıyordu.
— Hayır, dedi. Bu bahsi taze-
lemeyiniz.
— Düşününüz Nüzhet-, Herhalde kaybetmekten korktuğunuz şqy, oğlunuz kadar kıymetli değildir...
— Susunuz rica ederim...
— Niçin susayım?, ikisinden b.rini tercih edeceksiniz.. Sizi nasıl sevdiğimi biliyorsunuz.. İstırabınıza bütün ruhumla iştirak ederim.. Fakat, siz de benim ıstırabımı biraz anlamalı değil misiniz?.
— Biçare bir kadının zayıf a-nından istifade etmek istiyorsunuz.. Muhtar Beyefendi; rica ederim merhamet ediniz.. Ve istediğiniz şeyin eherrrmiyetini kendi gözünüzle değü, namuskâr bir annenin gozüyLe ölçünüz I-
— Biliyorum ki,  namuskârsı-
nız.. Biliyorum ki, oğlunuzun ahmak babana hiç ihanet etmediniz...
— Bir ölüyü böyle anmanızı
istemem...
— Dinleyiniz Nüzhet!. Siz güzelsiniz.. Bütün kadınların fevkinde güzelsiniz.. Fakat, niçin bu eşsiz servetinizi böyle hırpani örtüler altında gizliyorsunuz?.. Bırakınız o servetten kıymet bilenler istifade etsinler!..
— Yalvarırım devam etmeyi-
niz.. Sizin ağzınızdan böyle âdi sözler işitmek istemiyorum.
— Ya ne istiyorsunuz?.. Gene feragate katlanmamı mı?- Size malık olmak için, hiç bir zaman bu kadar yakın bir imkâna ra alamamıştım.. Oğlunuzun selâmeti için benim olacaksınız.. Yoksa siz
bilirsiniz...
Genç kadın, halının üstüne diz çökmüş, ellen yüzünde hıçıkın-yordu.
Muivtar, ayağa kalkarak yanına geldi. Sarsılan zayıf omuzlarını tutarak:
— AğlamaJ. dedi. Razı oll.. Her iş yoluna girecek...
Hıçkıran bir ses kesik kesik cevap veriyordu:
— Hayır, hayırI. Merhamet e-diniz.. Oğlumu kurtarınız.. İyiliğinizi unutmryacağım.. Size daima şükrana medyun olacağım.. Fakat başka şey istemeyiniz...
— Muktedir değilim Nüzhet L Bu fedakârlığa razı olmalısın-. Hem ne kaybedeceksin?.. Kim neden haberdar olacak?..
— Vicdanım yok mu?. Allah
yok mu?...
— Bırak bu lâfları..  Âcizler,
sırasında vicdanı ve Allahı unutabilirler..  Sen mecbursun-. Oğlu-
nun felâketi karşısında aczinden titreyerek ayaklanma kapanıyorsun.. Merhamet dileniyorsun.. Bütün bunlara ne lüzum var?. Bir kelime ile razı olduğunu söyle.. Bu yetişir.*.
Böyle diyerek genç kadının o-muzlarım okşuyordu. Sonra ellerini tuttu. Onu külçe halinde bir kanapeye oturtarak devam etti:
— Bildiklerimin hepsini söyh-yeceğ:inx Cevap ver, «Peki!» de..
Zarvallı anne, tarif edilmez bir azabın p e nç es indeydi. Günahsız oğlunun masum hayali gözlerinin önünde duruyordu; bu büyük fedakârlığa katlanmamak, bu alçak adamın lâkaydisine tahammül etmek, ona haklı fakat beyhude bir ısrardan ibaret görünüyordu. Lâkin son bir gayret göstermek istedi. Muhtarın sert avuçları içinde duran ellerini çekti Kendisini ısrarla seyreden gözlere yaşlı gözlerini kaldırarak:
— Istırabıma nihayet veriniz, dedi. Siz de evlât sahibisiniz.. Her şeyi nefsinizde ölçünüz.. Çektiğim azabı herhalde anlarsınız...
— Sen beni anlryamadıktan sonra, ben niçin seni anlamrya çalışayım?.. Ben mecbur değilim; fakat sen mecbursun l~
Bir insan bundan fazla alçala-mazdı. Genç kadın, bir hamlede ayağa kalktı ve haykırdı:
— Hayır!. Oğlum ölümü, lekelenmiş bir kadının evlâdı olarak yaşamaya tercih edecektir.. Senin olmryacagım.. Vicdansız, alçak adam I •
Kaprya doğru yürüdü. Fakat sendeliyordu. Düşmemek için tutunacak yer ararken, kendini iki kuvvetli kol arasmda buldu. Bundan gerisini bilmiyordu...
Ertesi sdbah. Ada vapurunun arka küpeştesine dayanmış bir kadın, sıkı bir yağmur altında, sathında habbectkler kovalaşan denize bakarak düşünüyordu. A-radasırada mendilini gözlerine götürüyor, bazan da tutamadığ' bir şehikle hıçkırıyordu. '
Sırtını döven yağmura    aldır mıyan bu kadın Nüzhetti.
Ve o kadar dalmıştı ki gözleJ kararıp denize düştü.
Daha ertesi gün, gazeteler, i dam karan beklenirken beraet e den katilin muhakemesine ait taf silâtı sütun sütun neşrediyordu.
Kerime Nadir
VATAN
18-1-941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Bir Okuyucumuz, Bize Açtığı Krediyi
Hak Ettiğimizi Söylüyor
Başlığın Siyah Olmasını Ciddi v Güz I Buluyor
I
Eski bir karlinl/lm. (Vatan) ı un;ık. < arlan bir zevkle okuyorum. Makinenizin altı sayfayı kırmızı İkisi»artığından dolayı lüzumsuz yere telaş ettiniz. Ben kondi hesabıma nlyalı rengi tercih ediyorum ve bir icazete basJı£ı İçin dalıu ciddi ve güzel buluyorum. Bütün dünya gazetelerinin başlımı siyahtır. Dostlarıma sordum. Çoğu benim flkrlmdedlr. Emin olunuz kl Türk i-.M n başka memleket karllne ıh nzomt Burada heyecan ticareti sürekli seklide yürüme*. Bir gazetenin allısına, pulluğuna kapılanlar da çok delildir. Türk i- tin bir gazetenin özüne, memleket meselelerini kavramak ve uıüdafaa etmek hususundaki İyi niyetine ve İktidarına bakar.
(Yatan) ın Uk sayıları, baskı, münderecat, hatta fikir bakımından sizden beJdeınlye hakftnnm olan ölçülere uygun defifldlr. Hele sizin bir takım büyük İddialarla orta>-a çıkmış olmanız, gazetenin halini bütün bütün gülüne btr hale koyuyordu, üstün btr gazete çıkaracak yerde mevrnt gazeteAerin birçokundan geri İdiniz.
Ben e klden başka bir gazaete-nln    tiryakisi olduftum    İçin bdn
tabiisi (Vatan) ı bırakmak ve eski gazeteme dönmekti.
Kendi kendime dedim kl: Şunlara biraz kredi açayım. Uu kadar fena bir gazete çıkarmak İçin bu dar zamanda ortaya çıkmalarına
İhtimal yok. Mutlaka vasıl r- ha zırlamak, yazı ve İdare takım» nı kurup ahenkle isletmek İçin beklemedikleri müşkülâtla karşılaşmışlardır. Efcer barometre İyi İKfımete dofcru İnkişaf ekleme ke .ılılcrftne ba&lı U.ılının
Barometre biraz dıırgıılulrtnn dolayı devamlı surette İyi lıir surette İnkişaf etti. Her günkü gazeteniz bir gttn evvelinden dalıa az kusurlu, daha zengin, dalıa özlü çıkıyor. Her sayı. İnşam düşündürüyor, meşgul ediyor, e^lendrrV yor. Sonra da her birimizin zihnini meşgul eden memleket m*»ele lerinL, sizden umduğumuz medeni cesaretle, munak»şav.* ba^ryonm-
r
Ben sree   artık itimat    reyimi verdim. Kendi muhitimde y Vatan )ı dostlarıma tavsiye etmeyi Eş edindim. Aman gayreti erin izi k< mim ytntz ve berri mahçvp etmevlniz. Emekfl Maliye memıırlarMidaa
A. N. a
Davet
B. T. İstanbul Bölge başkanlığından :
Hakem Kurslarına Başlanıyor
941 yılının ilk hakem kursu 21/1 941 salı günü saat 18 de Bölge merkezinde açılacaktır. Devam etmek istediklerini bildiren arkadaşların yukarıda ya zıh tarih 1 ve saatte teşrifleri rica olunur.
Resmi Hakemleri Davet
Bölgemize bağlı bolün hakem, ve hakem namzedi arkadaşların 20/1/941 pazartesi gürrü aksamı saat 18 de Bölge merkezînde yapılacak olan toplantıya gelmeleri ehemmiyetle tebliğ olunur.
BULMACA
t    *    *    S   t    ?    î   3
Kozan ve Eöylerinde
Radyo
Kozan (Vatan) — Kocan ve köyleri dünya havadislerinden her gün bol bol istifade ediyor. Kaza merkezinde ve köylerinde düne kadar 25 radyo varken, bugün Koyu nevi köyümüzün de aldığı bir radyo Ue 26 radyo sahibi olmuştur.
MerarranryeOe öğrendiğime göre, zengin köylerimizden Bucak köyü de bir radyo almak niyetinde olduğu gibi köyün ortasından gecen büyük sudan istifade ederek köyün tenvirini ve radyoların çaJıştmîmasmı temin edecek ufak bir elektrik teşküa-tı kuracaklardır.
Dileriz ki; yerinde olan bu teşebbüs kuvveden ffOe çıkantsa da buna benzer köylerimize de örnek olsa. Kaza için iftihar edttlr btr istir.
Edirne treninde bufesizlik
Edime (.Hususi) — Istan bolla E d ime arasmda gündüzleri karşılıklı alarak sefer eden trenierdeJd büfe servisi ihtryaa tarnarrüle karşılıya-cak vaziyette olmamakla beraber İyi kötü devam ediyordu.
Son günlerde nedense bn servis te mtı/amnu kaybetti Nitekim birkaç gün evvel büfe servisine güvenerek yanına yiyecek almayı ihmal eden yolcular aç kalmrştardır. Alâkadarların nazarı dikkatini celbeden/.
Edirne (Hususi) — Bdlrneye bag-
Holdan sağa: 1 — Bir masal k»V ramanı 2 — İhtiyat - İtikat 3 — istirahat 4 — Çok detfil - Aksi 5 — Nida - Yüze örtülen tül 6 — Musiki aleti - Edat 7 — Tamam - Yiyecek
8 — ilâve - Herkesin baklam koru-yan 9 — O kadar - Kira 10 — öksürüğe iyidir 11 — Soy - Minarede okunan - Nota.
Yukarıdan a^a&ıya: 1 — Şiddetli
- Kesmek için kultamlr bir alet 2 — Göze görünmeyi bilmek k tdreti 3 — Ödemek - Kar aden izde bir kaza merkezi 4 — Kadın ismi - Nida 5 — Eski bir harp aleti - İlâve et 6 — Cır seyyarenin etrafında dönen yıldız - Cüzi 7 — Edat - Ne taraf -işaret 8 — Abide - Yapışkan bir tatlı veya ilâç 9 — Edat - Edat - Ensiz 10 — Alâkalı 11 — Ondan dolayı -Nota.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ Soldan naga:   1 — Şekavet   2 — Edebiyat - Hu   3 — Kiraz - Arka 4 — Eplr - Bidar 5 — Madenci 6 — Eşek 7 — İş - Alık 8 — Kargaşalık
9 — Mail - Lisan 10 — Nail - Zıvana 11 — örf - Kına - İn.
Yakarıdan a?a£ıya: 1 — Şekerlik . Nö 2 — Edip - Şamar 3 — Kertme
- Raif 4 — A var - Şagil 5 — Vaz -
Melal 6 — Et - Bakış - Zı 7 — Aid
- Kalın 8 — Erdek - Liva 9 — Kan
- Kısa 10 — Hare - Kani 11 — Şu -İri - Nan.
lı Havas nahiye merkezüe Çorluya bağlı Murattı nahiye merkezinde belediye teşkilatı yapılması Darıütye Vekaletince uygun görüldüğünden haaniıklara başlanmıştır.
Asırları Göz
bir Musiki, bir ihtişam...
Hayatı neşelendiren tarr aşk dan yaratılan film:
SERENADI
Fransızca . Amerikanın Metropoliten Ope-
raamrn en parlak Yıldızı GRAOE MOOBE -
MELVYN DO&6LA8 Bugün
Süıemafinıda Altın sesile musiki dünyasının ölmeyen Melodileri olan La Traviyalarım ateşini... Manon-un ıztrrabmı... Madam Butter-fl/nin kederlerini... Marthanın ihtişamını yaşayacak olan bu hakiki şaheseri zevkle seyrediniz-.
DİKKAT: Şimdiye kadar gelen Harp J um alların m en mühimin L ' Türkçe Pararaunt Jurnal
Bugün saat 1 de tenzilâtlı
matine
SÜMER Sinemasında
İMPERlO ARGENTİNA ye rekabet eden İspanyol muganniyesi
ESTRELLİTA   CASTRO
ROSİNİNİN   Meşhur  Operasından İspanyolca sözlü ve şarkılı
SEVİL BERBERİ
GUzel ve Harika filminde Dans ediyor v« şarkı söylUyor.
EugUn saat 1 de tenzilattı matine
* * ? 4
Meçhnl Kahraman!: r Serisinden: 6
Baltaköylü Gülsüm
Ni
menin
Hıtab
ı
Kahraman Ninenin Yüreğinden Kopan
Birkaç Söz, Bütün Kadınları Savaş Meydanına Koşturdu
Haftanın filimleri: Solda aAçk  Serenadı» odan, »ağda «$40 Bro advay    Melodi»    den    sahneler
Hollywood'ta Vergi
Maliye Memurları Yıldızların Sermayesine
Değil, Kazançlarına Bakıyorlar
Her sene bütün HoJlywood'u buna? afcn.sı salgını kasar kavurur ve bu bir ay müddetle devam eder, uzar, gider. Allah Allah diyeceksiniz, baş ağnamın da Kalpın bir hal aldırını ilk defa duyuyorum. Evet Holly-wooörda her sene, o bir ay içinde bütün eczahaneler eski asprin stoklarını hep satarlar da yine ihtiyacı karşın yam azlar. Çünkü bu ay gelir ve kazanç üzerine beyanname hazırlama ve vergi tesbiti ayıdır. Dünyanın bor tararTnda bu vergi tesMtl isi basları zora sokan bir iştir. Fakat Hol-lyv/ood fle hiçbir yer mukayese edilemez. Çünkü orada en akla hayale pelin İyecek tenzMer vardır. Onları bulup, saf kazancı ortaya çıkarmak meseledir.
Bazan alelade bir elbise, rş elbisesi Hayıin-. Fakat bazan da sayılmaz. Bazan sairsin bir artistin esmer bir artist olabilmesi için yapılan bütün masraflar kazançtan tenzil edilir de mesela burnunun şeklini değiştirmek için döküp saçılan paralar şahsi masraf addolunur. Bir sinema kum-panyasile olan kontratı fcah için avukata verilen ücret tenzil ettirilebilir de nikâh feshi için yapılan bütün masraflar kendine aittir. Fakat eğer eşinden sırf ismini reklam için ay-nlryorsa o zaman iş başkalaşır ve masraf yekûnu vergiye tâbi degüdir.
Hallerine şükredip bin kere AUaha hamdedecekken belki artistlerin göz kamaştıran kazançlarına imrenen iş- j çiler   vardır. Bir artist   kazancının J yüzde onunu rmı ta vasati ara yedirir, makiyaj susu busu bütçesini adamakıllı oyar ve Uç dört günde bir isminin unutulmaması için suvareler vermek mecburiyetindedir. Vergi ayında herhangi bir işçi beyannamesini kendini fazla yormadan yapabilir. Fakat o imrendiği    artistin kendi kendine işin içinden    sıyrrfabilmcsine imkân yoktur. Bu ngır yükün altından kalkabilmek için işten anlıyan bir adama müracaat eder. O, yalnız Hoily-wood*a mahsus olan tenzilât üstesi-ni ezbere almış,    bunda mütehassıs olmuş bir adamdır. En doğrusu, en sağlam ve on elverişli beyannameyi tanzim etmekte usta kesilmiştir. Aktörlerden, sahne    vazdarmdan, muharrirlerden birçok müşterisi olan bu mütehassıslardan biri «bu iş kadar karışık iş yoktur I diyor, meselâ giyim kısmını ele alalım. Bir aktör filim icabı kaç kat   elbise yaptırma yaptırsın, bunlar    sonradan şehirde giytiebllecek elbiseler ise bütün masraf şahsi addolunur, fakat eger bir Kovboy elbisesi   yaptırırsa, tabanca ve   atının eğerine   varrocıya kadar bütün teferruatı   dahil olmak tenzilât Üstesine kaydolunurdan, aktör bu elbiseyi, sayfiye evtn-de, at üzerinde istediği gibi kınlansın. -'; 1 »
Jackie Cooper son defa sansın yapıldığı zaman bütün masrafı tenzil edilmiştir. Fakat kendisine hir rek> lam seyahati yaptırıldığı zaman Jackie küçük olduğundan büyült annesi de onunla gitmek mecburiyetinde katmıştı. Jackiemfrı bütün masrafı listeye konduğu halde büyük annesinin hiç btr masrafı nazarı itibara alınmam eştir.
Diğer bir aktör 20 kişilik bir ailenin kazanan tak uzvu olduğunun senede 11-000 dolarm vergiden hariç tutulmasını temin edebilmiştir.»
Muharrirlere gerince onların tenzilat listecinde «mevzuu hazırlamak» lsraüe akla gelmedik şeylere tesadüf edilebilir. Meselâ örf ve adab yerinde tetkik etmek üzene Honolulu'ya seyahat, bir kütüphane dolduracak kadar kitap., ve bunlara benzer nloe şeyler..
Sahne vâzılarmm daha garip masrafları var. Verdikleri bütün ziyafetler, gazetecilere yapılan davetler, şuna buna verilen küçük ve büyük hediyeler., tabii ve mantıki olan bütün masrafları beyannameden hariç tutan kanun maddesi bütün bu gibi şeyleri tabu ve mantıki telakki ediyor; çünkü bunlardan kaçman sahne v azı lan bir daha kendilerine işçi ve yardımcı bulamamak gibi büyük bir tehlikeye maruzdurlar.
Reklâm u£rana yapılan bütün masraflar da tabtt tenzilâta tabidir. Ve reklâm için neler yapümaz? İsmi dedikoduya kansan bir artist ağızdan afcıza, kulaktan kulağa şöhretini yaymış oiacagtndan, en belli başlı reklâm, dedikodu mevzuları yaratabil
hır, birbırlerile dolaşırlar, sırf reklâm olsun diye. Bir artist dedikodu mevzuu olabilmek için genç bir kadınla sık sık lokantalarda, yarışlarda görünür, şık mağazaları, tanınmış atölyeleri beraber dolaşırlar, ahş verişler yaparlar. Her türlü masraflar reklam uğruna olduğu için tenzilâta tâbidir.
İşte HollywoooTun maliye bakımından bazı hususiyetleri. Birçok imtiyaza sahip olmakla beraber senede 350.000 dolar geliri olan btr sermayedar üe senede ayni miktar para kazanan bir sinema mensuba arasında mukayese yapılırsa zararlı çıkacak yine ikincisidir. 350.000 dolar getirecek olan 10.000.000 dolar sermaye her zaman için yine o sermaye
kalabilir. Fakat bir de artistin vazıyetini gözonünde tutalım. Onun ber sene sermayesinden (yani yüzü, sesi, şöhretinden) yüzde on nisbetinde bir kayıbı vardır. Ne çare ki, maliye memurları sermaye miktarını değil yalnız senelik safi kazancı tetkik ederek vergi alıyorlar.
fcT-J
©euk TBv®tır®su
Bir Varmış, Bir Yokmuş.
Bir kadının iki güzel kızı, Karaçalı çağırdıkları, bir de üvey km varmış. Bu üvey kızını hep hırpalar ve pataklar m ış. Padişahın o£lu evlenecekmiş. Bütün beldenin kızlarını sarayına davet ederek onlano oyunlarını   seyredecek ve içlerinden
beyendıgini kendine eş alacakmrş. Kadın, üvey kızın m «ne olur, ben do eğlenceyi göreyim> diye yalvarTnala-rma karşı aldırmuyıp, iki güzel kızını saraya alıp götürmüş. Karaçalıyı erin işlerini görmek ve bir torba mercimeği ayıklamak için bırakmış.
Karaçalı yanık yanık şarkı söyleyip etrafında çrtırdı yapan sıçanlara dert yanarken, kapıyı biri vurmuş. Karaçalı kapıyı açmış. Çirkin, yaralı yüzlü bu~ kocakarı içeri girmiş. Her
yerden kovulduğunu aöyliyen bu kocakarıyı Karaçalı İyi karşılamış. Meğer kocakarı peri imiş. Onu güzel bir kız yaparak padişahın oğlunun evine göndermiş. O ana kadar kadmm iki güzel kızından hiçbirini begenmlyen
oğlan sonradan gelen kıa görür gör* nıoz vurulmuş. Padişahın oğlu orada bulunan bütün kızları bahçeye göndererek, onanla yalnız katmış. Rüyalarında da   birbirlerini görmüş
olduklarını söylemişler. Padişahın oğlu rüyadaki gibi ona kendi eliyle şerbet sunmak istediği anda kız ortadan   kaybolmuş.   Çünkü peri kızı
öyle terinin etmiş. Fakat terliğinin biri orada kalmış. Padişahın ogtu yanıp tutnşrarya başlamış. Km bu-lamı yormuş Bütün beldenin ahalisi bir meydanda toplanmış. İşte burada
kimsenin ayagma getmiyen küçük terlik yine gHzel btr halde meydana gelen ICaraçalmm »yağma uymuş. Ve padişahın oğlu onu almış. Onlar erdi muradma...
Kısaca antettiftun bu masalı bir çocuk   zevkle dinler. Hele   masalda
anlatılanı gözünün önünde gördüğü zaman ondaki heyecanı seyreyleyi-niz. İnsan sahneyi bırakıp çocuklara bakmak istiyor. Mebrure Sami tara/m dan tiyatro eseri haline konan bu masal çocuklarm tabına uygundur. Renkli dekor ve kostümlerle onlara bir hayal âlemi yaşattırılıyor. Bu masal çocuklar için bir melodram da sayılabilir. Ben büe Karaçalıya acımrya başlamıştım. Sonra önümdeki çocukları görerek, oyunun benim için olmadığını hatırladım.
Karacalryı bir torba mercimeği ayıklamak üzere evde bıraktıkları zaman derdini bir şarkı ile sahnenin önüne gelerek anlattı. Karaçalının bu şarkıyı mercimeği ayıklarken söylemesi daha yerinde ve tabii olur.
Padişahın ofiu rolünü bir kız artist yapıyordu. Galiba erkek bulunamamıştı. Her nedense; arka sıralarda on iki yaşlarmı aşmış görünen kızlar perde arasında <saçma» diye bu hali tenkit ettiklerini duydum. Galiba hoşlar ma gitmemişti.
Şehir tiyatrosu ar Üstleri ne beden hareketleri yaptıracak bir salon ve muallim temin etmelidir. Kre artistlerinde bile vücutlar işlenmemiş, tabu bir halde. Padişahın oğlunun sarayında yaptıkları ritmik danslar pek çiğdir.
Eserin bazı yerlerinde çocukların anbyBjrnyacagı <edeblyat> yapılmış. Meselâ Karaçalı ihtiyar kıyafetin-deki peri kuma »içi yarak, ufunetlilere acırım> diyor. Tabii çocuk anlamadığını anlamak için vakit sarf e-halde degüdir.
Cryun esnasmda salonda çıt yoktur, perde aralarında çocukları susturmak, rahat emrdurmak için tiyatro memurlarının, mubassırlar gibi dolaştrichınnı gorUrsünüa.
Yusuf AhukaİJ
BÜTÜN MATBUATIMIZIN   MÜTTEKİKAN Yazdıkları gibi TÜRK FtUMCtLtâtNfN   ZAFER  TACI OLAN
KAH V
Cl
I PEK ve SARAY
İ/MİRDE ELHAMRA
Bugün saat 1 de terrziLUlı matine
Sinemalarında Büyük mm .iffakıyetl-Mie
1888 yılı haz ir an m m yirmi sekizinci sabahı idi- Tanyeri henüz agar mnmıştı. Mendires köprüsü başında ıe gök kubbe altında geceliyen elli yedinci fırkanın kahraman zabıt ve erleri, hafif hafif esen sabah melteminin tatlı serinliğinde zafer rüyaları İle süslenen uykularından hafif ve seyrek makinelitüfek takırdıları Ue uyanmışlardı. Ilık toprakların üzerinde uzanan yorgun vücutlcr silkinerek dogrulurken, mahmur gözler istlfhaınlı bakışlarla birbirlerine takılmış, biraz sonra da, seslerin geJdJgi İstikametlere dikilip katmıştı.
Aydın ovası ytne o sabah, erkekten sakınan utangaç bir köylü kızı edası fle, henüz doğan güneşin üık-fcgı altmda Mendires nehrinin pskür-dü£ü buharın, kaim bir tüle benziyim şeffaf sislerine, bürünmüştü. Sanki, sataşkan bir çapkının sinsi ve sessiz yürüyüş Ue gizi ene gizi en e üerliyenleri o da görmüş de çekinmiş ve örtTmmüştü.
İşgalciler, Aydın kasabasını da kolayca ele geçirmenin verdiği şımarıkça bir cüretle, Mendires köprüsü basma doğru btr yürüyüş arzusuna kapılmışlar, kurt dumfcnb havayı sever, sözüne uyarak sisten istifadeye kalkışmışlardı. Serbest şerbet açılrp yayılmışlar, fırkan m, köprü U erişinde bulunan setir kurvetlerine taarruza başlamışlardı.
Kumandan, harp emrini vermiş, istlrahatte bulunan nizamiye kuvvetleri ve gönüllü zeybek müfrezeleri silâh basma etmişti Biraz sonra, mülâzim Kadri Beyin kumandasm-daki mfin müfreze, Gölhisar köyünden gelen Yürük Ali efe ve arkadaşları Ue kuvvetlendirilen kTtalarrmrz, hep birlikte salgıncıların üzerine yüklenmişti.
Baş uyan mukabil taarruzumuz, her zamanki şiddet ve hırçın sürati Ue devam ve lehimize inkişaf etmiş, mukabil kuvvetler adım adrm ve tabiatı Ue telefat vererek nihayet, (Tel-1 İdede) ve fTelsıztelgraT) sırtlarında evvelce ihtiyaten hazırladıkları müstahkem mevzilere çekilmişlerdi. Savaş, artık gergi gibi kızışmıştı. Mü-dafiler, gerçekten görülmemiş bir inat ve intizam ile mukavemet gösteriyor, müfrezelerimize ateş püskü-rüyorlardL Fakat, gügreyen erteniniz, ksrfıraman efelerimiz, yiğit zeybeklerimiz ve hele aralan zabitlerimiz yağan kurşunlara, bir yağmur kadar da ehemmiyet vermiyor, kademe kademe üerlryorlardı.
O sırada, mukabü tarafı büsbütün sarsmak, mevzilerinden biran evvel çıkarıp atmak ve Aydına doğru hemen sokulup sarkmak için, fırka kumandanı, bir nizamiye müfrezesini ve Aydın mücadele ve muharebelerinde gösterdikleri harikulade şecaat ve ifa ettikleri fevkalâde hizmetleri Ue büyük bir şöhret ve şeref kazanan birinci mülâzim Şerafeddin Beyin kumandasmdaki makinelitüfek bölüğünü de Ueri sürmüştü.
Ay dm ovasını yakıp kavuran kızgın bir güneşin altında devam etmekte olan bu yaman savaş, ileri sürülen bu kuvvet de alabildiğine alevlendirmişti Biraz sonra, Denizli polis komiserliğinden istifa Ue memuriyeti gibi canmı da yurdun halâsına nezreden öderoişli Hamdı Bf. üe. Denizlinin yılmaz babayiğitleri de harp s ah asma yetişmiş, zaten lehimize cereyan eden savaşın şiddeti de şekli gibi değişmişti.
Tam bn esnalarda bu kann savaşı sabahtan beri takip ve sarsılmaz bir ümit ve iman Ue seyretmekte, müfrezelerimize Tanrıdan nusret ve muvaffakiyet dilemekte olan Baltaköy kadınları arasmda, ansızın telâşlı bir kaynaşma, ardından da heyecanlı bir haykırısına oldu.
Kahraman milletim izm bu dişi ars-iaoları. Türk ana, krx ve gelinleri sabah tan beri şahidi oldukları bu kanlı savaşrn karşısında, cihan harbinde Irak, PtnsOn, Kafkas, Romanya, Ga-llçya, Çanakkale cephelerinde kanlarım dok tülden   topraklara kansan
SOkUNUZ
ve
evlâtlarım, kardeşlerini, koralarım hatırlıyor, isimlerini yürekleri sn> Iryarak, gözleri yaşararak rahmeOe anryorlardı.
İşte,  bu yanık yürekli analardan, biri, «Baltaköy> Iü Gülsüm nine, o gün döktüğü göz yaşlan üe ıslanan çevresini etrafındakilere yaralı bir kaplan gibi ba
- Ne duruyorsunuz be kızlar, hacılar. Krkeklerüniz, hırçın (rüşmanm bu yaman ateşi, kızgın güneşin bu yavuz sıcağı altmda Türklüğümüzün, müslümanlrftırnızm şeref ve selâmeti Ognma bojfuşurlarken, bizlere buracıkta dinlemek yakışır mı?_ Hadi kalkm hele. Birer teati su, birer çömlek ayran, birer çanak yoğurt De birer çıkm somun üe tefim yiğitlere.
Bu candan hitap, oradaki anaları, nineleri, bacıları, geörüerl hep eoş-turr/raş, köye doğru koşturımıştu. Aradan on dakika büe geçmemişti. Testüerl orauzlryan, çömleklerini kapan, çıkınlarını koltuknyan köy kadınları, yuvalarından hırsla frriryan gözleri dönük, yeleleri dfle aratanlar gibi savaş meydanına koşmuşlardı. Türk yurdurron, Türk istöcMî ve şerefinin fedakâr koruyucmarma, yal-nra su ve ayranla yiyecek degü, ayni zamanda kuvvet, gayret de dağıtıp saçmışlardır. Onların bu cesur savletleri, saflar arasmda zafer müjdeliyen perfler gibi dolaşışlan müdafii erin sarsılan manevi kuvvetierird büsbütün kırmış, hrrpaiamıştı
Erler, zeybekler uğultulu bir dalga halinde düşman siperleri üzerine yüklenirken, bizim Gülsüm nine de elinden testisini attt göğe doğru bakıp güiümsiye güiümatye can veren aziz bir şehidin süngülü tüfeğini kaptı ve düşman siperleri üzerine atdan kah-rarnanlara katıldı.
Akşam olmuş, güneş koTiaşmış. krzrlaşmış bir ateş yığını halinde nefti bulutlar araşma sokuluyordu. Kahraman Gülsüm nine de elini, dört kurşunla delinen göğsü üzerine koy-acı acı soluyor, her soluyuşunda güler yüzfl ««ohryrrç- ve dudaklarından krzü ve köpüklü kanlar sızıyordu. Morlaşan dudakları krprrdryor ve şu sözleri f anî diyordu:
— Çok şükür Rabbîme. Yurdumu selâmete, beni de şehit babama, şehit kocama, şehit yavrularıma kavuşturuyor.
Eırçtntû Frogr
8.00 Program. 8.03 Ajans haberleri. 8.15 Hafif program (Pl.) 8.45/9.00 Ev kadım - Yemek listesi.
13.30 Program, 13.33 Müzik: Türkçe plâklar, 13.50 Ajans haberleri. 14.05 Türkçe plaklar programmın devamı, 14.20 Riyasetâcümhur bandosu, 15.00 Sinema orgu (PL), 15.30 Müzik: Ankara Devlet konservatuvarından naklen neşriyat Riyaseti cumhur   Filarmonik   orkestrasının  kon-
18.00 Program, 18.03 Radyo caz orkestrası. 18.40 Türk müziğinden folklor örnekleri, 19.00 Konuşma, 19J.6 Zeybek oyun havaları, 19.30 Ajans haberleri, 20-15 Radyo gazetesi, 30.45 Şarkı ve türküler, 21.15 Konuşma, 21.30 Radyo salon orkestrası, 22.30 Ajans haberleri, 22.50 Konuşma (İngilizce - yalnız kısa kısa dalga postasü», 22.50 Cazband (Pl.) 23-25/23^0 Kapanış.
Kongreye Davet
Fener Yılmaz Bozkurt spor ku-lubü başkanlığından:
22/1/941   çarşamba gimü C
H. Partisi binasında fevkalâde kongre yapılacağından  bilûmum
üyelerin teşriflerini rica ederim-
SOY UY ELİM
BİZDE DUBLAJ
Bay   L. M.   Taspmar   soruyor:
ÎVlari Antuanet, Manojuleskn, Madam Hayganuş fil İmler ini kira duble etmiştir? Duble edenin tiyatro Ue "1A u avı var aralı*? Dublaj nasıl yapım-?
CKVAP: İsmi geçen üç ttbni B. Ferdinin hemşiresi Bayan Adalet duble etmiştir. Kendisinin tıyırtro
üe Ug alakası yoktur. Şehir tiyatrosundan Nevin Akkaya, Nevin dublajda stüdyomuzun kıymetli Süval, Nezihe, Hadi Güney gibi unsurları da bu işlerde muvaffakiyetle çalışıyorlar. Bizde dublaj hakkında daha geni? malûmatı bugünlerde gazetemizin sinema sütunlarında bir reportaj halinde bu-lacaksnnz.
18 . 1 - 941
VATAN
Akdenizin Ehemmiyeti
Hüsamettin ÜLSEL
Eski   Bahriye   Müsteşarı
911 - 940 arasında İtalyan c-melleri, Akdeniz siyasetinde «yalnızlığı» istihdaf ediyordu. Tarihin bu faslı mümkün süratle kapatılmış ve Musaolinfnin cbizim denizimiz» diye ilân ve iddia ettği fuzulî «övünme» sinin ne-kadar beyhude olduğu gösterilmiştir.
Son beş ayın hâdiseleri, Italya-
Akdenizde ingiliz donanması
nın, Akdenizdeki   genişlemesine
rağmen İngiliz deniz kuvvetleri ye karışmış büyük Roma Impara-faikiyetini göetermiş ve bu faiki 1       ~ ;* " 1 " _,~
yet, Yunanistan ve diğer memleketlere yapılan yardımlar için hayati bir ehemmiyeti haiz deniz yollarının açık kalması imkânını temin etmiştir. Sevkulceyşî bakımdan İtalyanın elindeki nokta-
torluğunu yeniden canlandırmak istiyordu. Kendisinde Meaihî bir kuvvet görüyordu. Tabiî bunlar bir gün çarpışacaklardı.
Hitler ilâhî bir kuvvetin mümessili olduğunu bağıra bağıra söylüyor, Muesolini Mesihî muci-
lar çok zayıftır. İtalya hâkimiyeti «eler yaratacağını durmadan ilân altındaki çok dağınık ve müda- j ediyordu, ilk olarak içinde bu-faasız olan topraklar arasındaki lunduklan demir çemberi yıkmak muvasala yollarını temin edebil- j hadefine doğru yürümek lâzımdı, mek için çok kuvvetli bir devletin Bîri zaman zaman aynı ırk-kaynakları kadar vâsi sahalara, I tan olduklarım ileri sürerek irtibatı muhafaza edecek kadar Fransızları kazanmak istiyor, kuvvetlere malik bulunması icap | Diğeri İtalyanların Fransızlar-ederdi.
Hâdisat bu noktai nazarı teyit edici neticeler vermektedir. Ak-denizde hâkimiyetin bütün şümul ve manasını takdir eden İngiltere bu denizin bir parçası olan Ada-
la birleşerek İngil tereyi yıkmağa çalıştığını (Intellicens Servis) kâri bir sadakatle söyli-yerek İngiltereyi Fransadan ayırmaya çalışıyor. Cemile gösteriyor. Deniz kuvvetlerini arttırmak hu-
lar denizinde de siyasî kudretini «^"da müsaade almak maksadı.
takviye etmeğe çalıştı.
İngiltere, asırların verdiği tecrübe derslerinin neticesi olarak aynı gayelere, aynı hedeflere göz dikmiş olan muhtelif devletleri siyasî inceliklerile kendine bağla-
nı takip ediyordu.
İngiltere Akdenizde (Fransız -italyan) deniz kuvvetlerinin birleşmesi ihtimalini düşünerek Fran sayı, kendi filosunun daha mühim bir parçasını Şimal denizin-
olan devletler elinde kâfi kuvvette donanma görmesini arzu edeceğini tabiî telâkki etmek icap eder.
Bu müttefik devletler Türkiye ve Yunanistandır. Yunanistanın büyük bir deniz kuvvetine sahip olması İngiltere için şarkî Akdenizde kâfi ve katî bir emniyet vidası olamaz.
Yunanistanın elinde şarkî Akdenizde deniz yuvaları    yoktur.
Yunan sahilleri buralardan çok u-z aktır.
Halbuki Türkiye Anadolunun coğrafî vaziyeti itpbarile Orta Şarka hâkimdir. Anadolu sahillerinin çok olan deniz yuvalarından istifade ederek şarkî Akdcnizı endişesiz bekleyebilecek bir vaziyettedir, ingiltere Türkiyenin deniz kuvveti noktasından yükselmesini memnuniyetle görecek ve Türki-yeye bunun için büyük yardımlarda bulunacaktır. Akdenizde ve Karadenizde uzun devam etmesi istenilen sulh ancak 'bu suretle elde edilmiş olacaktır.
mak zekâ ve kudretini her zaman bulundurmak mecburiyeti içine göstermiştir. Bu maksatla Adalar i \oymak için,  Almanyanın    kafi
denizinde kuvvetli bir Yunan dev letinin bulunmasını arzu ediyordu.
İngilterenin İtalyanlar ve Yunanlılarla yapmış olduğu 9 I 7 ni-
deniz kuvvetine malik olmasını kabul ve bu suretle Fransayı tekrar kendine celbetmek siyasetini güdüyordu.
Bir taraftan Alamanyanın tesli-
san anlatmalarında da aynı    ga- hatını arttırması, diğer taraftan İ-
yeyi takip ettiği görülmektedir.
İngilterenin İtalyan kurtuluş mücadelesindeki büyük müzahereti çok tabiîdir ki İtalyan milletinin kalbinde derin minnettarlık ve merbutiyet hislerini uyandırmıştır. Bir devletin umumî siyasetinde en evvel nazarı dikkate alına-
talyanın Habeş harekâtını muvaffakiyetle başarması başkalarının kendilerine iltihakını temin edecek, itiraz götürmez, kuvvetlere malik oldukları kanaatini veriyor. Ve bu suretle ikinci dünya harbi meydana çıkıyordu.
Harp, beş ay zarfında italya ü-
cak şeyin devleti doğuran mille- zerindeki ağırlığını gösterdi. Al-tîh mATaat ve emelleri hâkim ol- j manya şimalde muvaffakiyetli ha-duğuna göre italyanın İngiltere a- , reketlerile Fransayı harp haricine leyhine hareketi hiç tasavvur e- atınca İtalya «daima muzaffer ta-dilmiyordu. Ve Akdenizde ltal-  ratta kalmak» siyasetinin kendine
yanın kuvvetli bir deniz filosuna sahip olması İngiltereyi daha ziyade kuvvetli bir mevkie çıkarıyordu.
İngiltere karşısında daima gö-
mış oluyordu.
Fakat hisse dayanan diktatör idaresinin İtalyada kurulmuş olma sı ve yavaş yavaş ingiltere siyasetine aykırı hareket etmeğe haşlaması İngilterede italya için endişeli nazarlar belirmesine sebebiyet verdi.
Almanyada Hindenburg'un son zamanlarında gittikçe kuvvet kazanmakta olan Hitler'in iktidar mevkiini eline geçireceği artık inkâr edilmez bir hale gelmişti,
Hindenburg'un ölümü, bu kudretin daha süratle Hitler'in eline geçmesine yardım etti. Hitler, artık Almanyanın yeni idaresini kurmuştu.
ingilizlerin meşhur bir ata sözü vardır. (Aynı cinsten olan ve tüyleri birbirine benzeyen kuşlar bir sürü teşkil ederler). Artık iki başın bir sürü içinde yaşaması lâzımdı. Biri umumî Cihan Har-bindeki kaybettiklerini telâfi şek. linde harekete geçti. Diğeri mazi-
ilham ettiği sürat ve dikkatle Fransaya harp açtı.
Artık Akdenizde İtajyan kuvvetini süratle mağlûp edecek müt. tefik filosu parçalanmıştı. Ve İtal-receğini bildiği Alman kudretinin 1 yan filosu Akdenizde, iyi ellerde zararsız bir halde kalması için Ak- | olmak şartile müessir bir unsur o-deniz haricinde kendi   filosunun ' labilirdi.
daha müessir ve daha hâkim bir Fakat her ihtimali dikkat gözi-vaziyette bulunmasını da kazan-  Ie takip eden İngiltere, Almanya
ile harp başladığı zamandanberi Almanyanın müessisr deniz kuvvetlerini tahrip etmek çarelerini aradı ve buldu. Bu suretle Şimal denizinde deniz kuvveti bakımından endişesiz kalan İngiltere deniz kuvvetinin bir kısmını istediği anda Akdenize götürmek imkânını kazandı.
İtalyan filosunu ve onunla birleşmesi muhtemel olan Fransız filosunun kuvvetli unsurlarını daima tehdidi altında bulunduracak kadar kuvvetli bir İngiliz filosu Akdenizde faaliyete gcçt'u Ve süratle Fransız filosunu zararsız bir hale koydu. İtalyan filosunun limanlarda kapalı kalmasına rağmen onu da zararsız bir hale koyacak çareleri buldu.
Şimdi İngiltere Akdenizde hâkim kuvvete sahiptir. Fakat sulhun akdinden sonra İngiltere e-lindeki deniz kuvvetini diğer mın. takalara alarak kullanabilmesi î-in Akdenizde kendisine müttefik
Müîscav'zJer Karşısında Amsrika
(Başı 1 İncide) ^
nu son nutkile ortaya koymuş, mütecavizlerin hukuku düvel kaideleri hakkında hiç bir iddiada bulunamayacaklarını da söylemiştir. Demek ki Amerikalıların gözünde mihver devletleri, Kellog misakının ölçülerine göre kanun haricine çıkmış devletlerdir. Bunlara karşı her vakit için müşterek emniyet siperleri kurmak mesuliyetine nihayet Amerika da, biraz geç te olsa-yüzde yüz derecede iştirak etmiştir.
Amerikanın bu kararile zarlar atılmış, harbin yeni ve katî bir safhası başlamıştır. Kim ne derse desin, Sovyet Rusya, Amerikanın iştirakile kuvvetlenen müşterek emniyet cephesine aykırı ve düşman bir yol tutamaz. Hâdiselerin pek yakında hızlanmasını beklemek lâzımdır.
Ahmet Emin YALMAN
İTALYA'YA
Alman Yardımı Fazlalaşıyor
Londra, 17 (A.A.) — Times gazetesinin diplomatik muharriri yazıyor:
Almanyanın İtalyaya yardımı her an daha bariz bir şekil almaktadır: Hava dâfi teşekkülleri herhalde Sicilyaya gitmek üzere Ro-madan geçmektedir. İtalyanın şimalinde bir çok trenlere Alman harp malzemesi yüklenmiştir. Sicilya ve Triyeste'ye gönderilen tayyarecilere refakat edenler lüzumundan fazladır. Bunların icabında poliste ve idare işlerinde çalıştırılacakları zannedilmektedir. Bu adamların, daha şimdiden İtalyanın bir çok mıntakalarında yerleşmiş olan Gestapo azasile çalışacakları muhakkaktır. Şimdilik Almanlar propagandalarını nezaketle yapıyorlar. Halbuki bu usul onların âdeti değildir. Almanların cüzü tamlarını İtalyaya göndermekteki müsareatleri Kalyayı takviyenin en kısa bir müddet içinde olmaiı arzularını gösterir.
Şuna hiç şüphe yok ki, İngilterenin Akdenizdeki hâkimiyeti Hitler'in hesaplarından birini altüst etmiştir. Almanlar, İtalyan donanmasının yapmaya muktedir olmadığı işi yapmak istiyorlar. Fakat İngiltere buna, Catainia tayyare meydanını imha edici bir tarzda bombardıman etmek suretile derhal mukabele etmişlerdir.
Amerika - Meksika
Nevyork, 17 (A.A.) — Vaşington-dan bildiriliyor:
Amerika ile Meksika dostluk ve iyi komşuluk münasebetlerini kuvvetlendirmek ve Amerika milletlerinin müdafaa plânlan çerçevesi içinde samimi bir İş birliği temin etmek üzere yakında müzakereye girişeceklerdir.
Resmî mahfillerde bu müzakereler esnasında Kanada ile Aktedilen pakta benzer geniş bir askerî ve iktisadi iş birliği programının esaslarının hazırlanacağı Umid edilmektedir.
Bu münasebetle Mekslkanm Ame-rikadan yapacağı istikrazlarla Panama kanalının müdafaası için Mag-dalona Bay vc Acapulco'da ve belki de Meksika körfezinin iki noktasında büyük deniz üsleri vücude getirmesi projesi müzakere edilecektir.
5
Tahaşşüdü
(Başı 1 İncide) sa|ca|cs=
2 — Selanik üzerine bir harekete geçmek,
3 — Bu kuvvetler sayesinde Yugoslavya ve Bulgaristan üzerinde tesir yaparak üçlü pakta girmelerini temin etmek veya asker geçirilmesine müsaade almak.
«Bu temin edilemediği takdirde evvelâ birine, sonra diğerine karşı askerî harekette bulunmak. Libyada serbest kalan İngiliz askerlerinin Selâniğe çıkarılmasına mâni olmak.
«Almanya, bu ihtimallerin bütün Balkanları aleyhine döndüreceğini, İngilterenin yardımile büyük bir kara cephesi kurulacağını bilir.
«Almanyanın yakın bir zamanda, kendisi için tehlikeli olacak bir maceraya atılmıyacağı kanaatindeyiz. ..»
- Radyo gazetesi -
Viîhîl ı:shafen
Yeniden Bombardıman Edildi Londra, 17 (A.A.) —Evvelki gece İngiliz hava kuvvetlerine mensup bombardıman tayyareleri VVilhelmshafen'e tekrar hücum etmişlerdir. Bu akın bu büyük Alman deniz üssüne şimdiye kadar yapılan 41 inci vc bu hafta içinde yapılan dördüncü akındır. Bu sonuncu akın 15-16 gecesi Wilhelmshafen'e yapılan en büyük akından 24 saat sonra yapılmıştır.
Fransız Sahilindeki Alman Üslerine Taarruz   Edildi
Londra, 17 (A.A.) — İngiliz bombardıman tayyareleri bugün öğleden sonra güpegündüz Fransız sahilindeki Alman istilâ üslerine taarruz etmişlerdir.
Kent Kontluğunun bir sahil şehrinin aihalisi İngiliz hava teşekkülünün av tayyarelerinin refakatinde denizi aştığını görmüştür. Tayyareler pek yüksekten uçmakta idiler. Biraz sonra bir müddet devam eden ağır iniilâklerin gök gürültüsünü andıran sadaları işitilmeğe başlanmıştır. -o
Havas'm Bir Tekzibi
Vkhy, 17 (A.A.) — Mareşal Petain'in yeni bir hükümet kurması için nazırların istifalarını verdiklerirve dair ecnebi matbuatta çıkan haberi Havas ajansı resmen tekzip etmektedir.
r
Doıraf „ T@D@f ©m
Amiral Stirling
"İlk Hedefimiz Hitler'in Hezimeti Olmalıdır,, Diyor
Champaign (Illinois) 17 (A. A.) — Illinois Üniversitesinde bir nutuk söyleyen Amiral Stirling
bilhassa demiştir ki:
«Biz şimdi harbin    İçindeyiz.
Kanaatime göre, Amerika donanması, Ingiltereye gönderilen malzemeye refakat için Atlas Okyanusunda toplanmalıdır.
Stirling, Almanların ve İtalyanların Yutland muharebesini andıran bir şekilde İngiliz donanmasına müthiş taarruzlarda bulunacaklarını söylemiştir.
Amiral, şunları ilâve etmiştir: İngiliz donanması, kâfi miktarda tayyare ve müdafaa vasıtalarına malik olmak şartile böyle bir tarruza mukavemet edebilir. Amerika Ingiltereye tayyare vermek istiyor. Bu tayyarelerin salimen gitmesi lâzımdır. İşte, Atlas Okyanusundaki Amerika filosunun vazifesi'bunu temin etmekten ibarettir. İlk hedefimiz, Hitler'in hezimeti olmalıdır...»
AMERİKA
Harbiye Nazırı
Yangınlar
(Başı 1 İncide) *=*
Garp çölünde Derneye taarruz edilmiştir. Bombalar kışlalara düşmüştür.
Avcılarımız mutat devriyelerine edvam etmişler ve düşman tesadüf etmemişlerdir.
Kuvvetli bir düşman tayyare filosu tarafından dün Malta Üzerine çok şiddetli bir taarruz yapılmıştır. Alman YUnkers 87 ve Yünkers 88 tayyareleri CR. 42 İtalyan tayyarelerinin refakatinde olarak limanı pike uçuşu ile bombardıman etmişlerdir. Avcılarrmız düşmanla muharebe etmiş ve beş düşman tayyaresi tahrip edilmiştir. Diğer beş düşman tayyaresi de hava dafi toplarile düşürülmüştür. İngiliz hava kuvvetleri tcsl-' satından hiçbiri hasara uğramamıştır. Fakat sivillere ait hususi emval büyük haaar görmüştür.
8 Mitralyözlü, 2 Motorlu Yeni
Av Tayyareleri
Londra, 17    (A.A.) —   Glasgov/
üniversitesi talebesine hitap eden hava nazırı Archibald Sinclair, İngiltere hükümetinin sekiz mitralyözlü av tayyarelerinden başka yeni tip tayyareleri de inkişaf ettireceğini söylemiş ve faaliyet sahaJarı geniş iki motorlu en yeni tipte av tayyarelerinin yakında hizmete gireceğini haber vermiştir.
Malta Üstünde 12 Düşman
I ayyaresı Duş urumu
Malta, 17 (A.A.) — Dün öğleden sonra Malta üzerine düşmanın yaptığı akın esnasında düşürüldüğü bildirilen on düşman tayyaresinden başka Uç tayyarenin muhakkak surette ve bir düşman tayyaresinin de muhtemel olarak hasara uğratıldığı öğrenilmiştir.
Yardım Hakkında
Encümene Beyanatta Bulundu
(Başı 1 İncide)
mızı temin edecek olan cepane-nin imalini, istihdaf eden bütün tedbirlerin sadeleştirilmesi yolunda bütün  gayretler sarfedilmeli-
dir.
Bundan başka müdafaası bizim için ehemmiyetli olan memleketlere cepanenin tevzii hususunda serî vasıtalar ve tam salahiyetli bir makam zaruridir...»
Encümen, Kenedi ve Vilkie'yi
Dinleyecek
Vaşington, 17 (A.A.) — Amerikan harp gemilerinin Ingiltereye verilip verllmlyeceğt meselesi, mümessiller meclisinin hariciye encümeninde, harbiye nazın Stimson tarafından yapılan beyanat üzerine hususî bir ehemmiyet kesbetmiştir.
Stimsonun mülâhazaları mezkûr encümende bugün beyanatta bulunacak olan bahriye nazırı Knox'un herkesçe malûm olan noktai nazariyle taarruz etmektedir.
Hariciye encümeni, evvelce derpiş edildiği veçhile müzakerelerine bugün nihayet vermiyecek ve önümüzdeki haftaya bazı yüksek zevat tarafından yapılacak beyanata tahsis ede çektir. Amerikanın eski İngiltere sefiri Kennedy ile VVillkie söz söyli-yecek zevat arasında bulunmaktadır.
Wİlkİe'nin Nutku
Nevyork, 17 (A.A.) — Wil-kie, radyoda söylediği bir nutukta demiştir ki:
«Ben, Ruzvelt'in muarızı olmakla beraber, bütün Amerikalıları, bu vahim buhran anında o-nun talep ettiği geniş salâhiyetleri vermeye davet ediyorum...»
(c a Vekilleri
Toplantısı
İcra saat
Londrada
(Başı 1 İncide) =*= miş ise de hastalar arasında zayiat olmamıştır.
Londrada iki kere tehlike işareti verilmiştir. İlki kısa sürmüş ve hâdi-seslz geçmiştir. Biraz sonra verilen
Ankara, 17 (A-A.) — Vekilleri Heyeti bugün 16 da Başvekü Dr. Refik Say-damın riyaseti altında Başvekâlette haftalık mutat toplantı* sını yapmıştır.
Prens KONOYE NüfuzluŞahsiyetlerle İstişare Ediyor
Tokyo, 17 (A.A.) — Prens Konoye tarafından şimdiki vaziyetin nezaketi hakkında millete yapılacak beyanattan evvel Japon efkârının bütün nüfuzlu si-malarile istişareler yapılmıştır. Son iki gün içinde hükümet er-kânile meclislerin ve askerî makamların mümessilleri arasında i-ki içtima akdedilmiştir.
Domei ajansı hususî meclis a-zası ve eski nazırlarla da istişareler yapılacağını bildirmektedir.
man tayyarelerine karşı şiddetli bir akın açmışlardır. Düşman tayyareleri bu baraj ateşi karşısında başka istikamete gitmek mecburiyetinde kalmışlardır.
T*
i&bita ve Aşk Romanı
wYazan: Martin Porlobe
> Çeviren: Rezzan A. t. yalman 37 -
Bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Fakat emirlerine itaat et-
vücudü tüy gibi kaldırıp oturtuyordu.  Bizim otomobil biraz çi-
mekten başka bir şey yapamaz- j t ede duruyordu. Oralarda dolaşan dım. Adamı gözlerimizle    takip ; bir polis "dip o garip adamla ko-
ettik. önümüzden yürüyordu. O-muzunda yükü vardı. Bir an yorulmuş olacak ki yükünü bir evin parmaklığına dayadı ve durdu. Tam o sırada karşıdan bir tak-
nuştu. Fakat işin farkına varmamış olacak ki biraz sonra şoför geldi ve alelade bir müşteri imiş gibi onu alıp götürdü. Biz de u-zaktan uzağa taksiyi takip ettik.
si otomobili geldi, içinden bir Londranın uzak bir mahallesine müşteri indi. Şoför müşterinin kadar gitti. Orada büyük bir park sandığını içeri taşırken adam I vardır. Gene şoföre belli etme-Mister Filip'in cesedini otomobile den garip adam cesedi otomobil-koydu. Kendi de içine geçti; o-J den indirdi. Buna inanmıyacaksı-turdu. Bu adam herhalde müthiş nız belki, fakat ben de gözlerimle kuvvetli  olacaktı ki o kocaman  görmesem inanmazdım. Vaka ay-
nen böyle olmuştur. Efendim de, ben de hayretle seyrediyorduk. Otomobilimizi bir kanara çekmiş, duruyorduk. Efendim indi ve yaya olarak adamı takip etti. Biraz sonra geri geldi. Adam cesedi bir telefon kulübesine bırakmış ve o-radan uzaklaşmış.
— Çok şükür artık gördük ya, gidelirn, dedim.
Fakat efendim işi büsbütün başka şekilde halletmek istediğini söyledi.
Eğer kardeşinin Mis Frans tarafından öldürüldüğü farzedilmez! se mirasın ancak yarısına konacaktı. Bunun için şüphelerin Mı» Frans  üzerine   toplanması   lâzım 1 imiş.  Cesedi geri götürmeli imişiz. Ben artık bu işten usanmaya ! başlamıştım. Fakat suç ortağı sa- ] yıldığım   için   ne   dese   yapmaya mecburdum. «Cesedi telefon kulü- ( besinden çıkarttı, ben de ona yar- | dım ettim, çünkü Mister Pil ip çok ağırdı.   Hemen  bizim  otomobile koyduk ve evine geri    getirdik. Simdi   mesele   eve   girmekte   idi.
Mis Frans orada olduğu için bizi işitebilirdi. Fakat efendimin gözü | dönmüştü. Deli gibi idi.
— Eğer bizi duyar da işimize mâni olursa onun da hakkından geliriz, dedi.
Efendimin halinden ben de korktum. Her şeyi yapmağa muktedir, azılı bir cani idi. Emirlerini harfi harfine yerine getirmeğe hazır olduğumu söyledim. Patırtı yapmadan eve girdik, cesedi de aynı masanın başına bıraktık. Tıpkı ölmeden evvelki vaziyette olduğu grbi... Mis Frans'ın gelip bizi orada bulacağından her an korkuyordum.
Fakat çok şükür ikinci bir cinayet yapmağa mecbur kalmadan savuşup gittik.
Müthiş saatler geçirdim. Hâlâ korku  ve halecanım    içimdedir.
O kadar titriyordum kî ayakta j görmüştü. Rolümü sonuna kadar duracak, otomobil kullanacak ha-1 oynamağa mecburdum: lifli yoktu, Dönüşte otomobili e- — Smith, dedim. Şimdi gidip fendim kullandı. Söylediklerimin Armitage'i tevkif etmem lâzım... tamamile hakikate uygun oldu- Yanımdaki arkadaş biraz meşgul, ğuna "err'n r '~¦• ve Nn ••••:lfn«/ı (AfKB
Amerikanın Yeni Londra Sefiri
Nevyork, 17 (A.A.) — Nev-ikinci işarette hava müdafaa batar- [York Times gazetesine Vaşing-yaları Times Halicinden gelen düş- »ton^an ,u hA« verilmektedir:
Reisicumhurla sıkı münasebeti olan mahfillerde öğrenildiğine göre Cenevre beynelmilel iş ofisi, nin eski direktörü John Vînant Reisicumhur Ruzvelt tarafından Kennedy'nin yerine Amerikanın İngiltere elçiliğine tayin edilmiştir. :i WEŞ$*'\
.-o-
ingiliz kabinesinde
Londra, 17 (A.A.) — Reu-ter'in diplomatik muhabiri yazıyor:
İngiliz kaıbinesinde bazı değişiklikler vukua gelmesi muhtemeldir. Lort Halifaks'ın Amerika Birleşik devletleri nezdinde büyük elçiliğe tayininden sonra Hariciye müsteşarı B. Butler'in terfi ettirilmesine intizar olunmaktadır. B. Butler, muhtemel olarak Maarif Nazırlığına tayin edilecektir. Müteveffa Bonar Lav'ın oğlu B. W. Lav'ın Hariciye müsteşarlığına getirilmesini de kimse sürprizle karşılamıyacaktır. B. W. Lav, B. Eden evvelce Hariciye Nezaretine tayin edildiği zaman aynı nezaretin malî müşavirliğine getirilmişti. B. W. Lav, B. Eden gibi harpte daha şiddetli hareket edilmesi VKinde bulunan «genç mrhafaza-
imzalarım.
- William Smith -Smith'in elinden bu    kıymetli vesikayı aldım. Adam masa başında beyninden vurulmuş    gibi vuruyordu:
— Bu ifadenizi sonradan inkâr etmezsiniz, değil mi? dedim. Zaten etseniz de bir faydası olmaz ki...
— Hayır hayır, inkâr etmem. Bilâkis ıiıicil ettim de rahatlandım, diye cevap verdi.
O kadar memnundum ki bağırmak, şarkı söylemek, zıplamak istiyordum. Frans kurtulmuştu. Frans'ın masum olduğunu ispat edebilecektim. Fakat her şeye rağmen Smith e de acımaktan kendimi alamıyordum. Tamamile Armitage'in bir aleti olarak
Bay Knoks
İngiltere Düşerse Bütün Amerikayı Tehlikede Görüyor
Vaşigton, 17 (A.A.) — Bahriye nazırı B. Knox hariciye encümeninde bilhassa demiştir ki:
*önUmüzdeki senelerde, Mihver, Birleşik Amerika donanmasına, zırhlardan denizaltılarına kadar bütün :ıarp gemilerinde adetçe tefevvuk edecektir. Mihverin donanmasında en kuvvetli tezayüt denlzatılarmda olacaktır. Mihverin bugünkü denizaltı mevcudunu 284 tane tahmin «diyorum. Fakat öyle zannediyorum ki nihayet 1943 de Mihver 500 denizaltı cemisine malik olacaktır.
Bger Birleşik Amerika devleti, cenubî Amerikada mütearrız bir askeri devletin yerleşmesinden doğacak neticelerle karşılaşmak istemiyorsa, bugün Avrupada Nazilerin önüne sed çeken Büyük Britanyanın deniz kudretini Almanyanın yıkmasına mâni olmamız lâzımdır.
Eğer Almanya yeni topraklar fethetmek üzere Okyanusta dolaşmakta serbest kalırsa evvelâ cenubî Amerikaya gitmesi ve.oranın çok zengin kaynaklama el koyması çok muhtemeldir.
ingiliz donanması ise ancak Britanya adaları yaşadığı takdirde yap şıyabllir. Eger Britanya adaları düşerse, ;.sla tehlike önünde kaçmamış olan ingiliz donanmasının da ayın zamanda düşeceğine inanabiliriz, öyle zannediyorum ki ingiliz donanmam onu tutan kahraman milletin akıbetine ufrryacağmı farzedebiliriz. E^er bu olursa, donanmamız her iki Okyanusta tehlikeyi karşılamak için biKzarure ikiye ayrılacaktır. Bize en yakın olan mıntakalan bile himaye edecek derecede kuvvetli olamıyaca-fcımız bugün söylenemez. Bu denizlerin hattâ bir kısmının bUe kontrolünü kaybettik mi Avrupa ve Asya harbi muhakkak kl şimali ve cenubi Amerikaya nakledilecektir.
Nevyork, 17 (A.A.) — Ingiltereye mail yardımda bulunulması meselesine tahsis ettiği başmakalesinde Nevyork Herald Tribüne gazetesi bilhassa şöyle yazmaktadır:
dngiltere   hükümetine   bir fakir
gibi muamele y&prJfriası lâztrdfceldlgi-
ni zannetmiyoruz, ingilterenin mail bir buhrana maruz kalmaması ingilterenin olduğu kadar Amerikanın da menfaati iktizasındandır.
ROOSEVELT
Japon Tehditlerinden Endişe Etmiyor
Londra, 17 (A.A.) — Taymis gazetesi, «Japonyanın geçirdiği vahim saat> başlığı altında yazdığı bir baş makalede, bir müddettenberi uysal olmıya başhyan Japon hariciye nazırının tavır ve hareketinin şimdi daha metin bir duruma girdiğini kaydederek diyor ki:
«Bu metin tarzı harekete saik Japon militaristlerinin ve Mihverin arzusu olmuştur. Hariciye nazırı, Mihverin ittifakın istikbalde kullanılacak bir temel taşı ve bir mânevi birlik teşkil ettiği hakkındaki eski kanaatlerine rücu etmiştir. Japonya, elinden geldiği kadar Almanyaya yardım ederken, Amerikanın Ingiltereye yardım etmekten çekinmesini şiddetli bir lisanla telep ediyor. Tabii B. Roosevelt Japon tehditlerinden endişe etmemekte, Amerika da Ingiltereye ve Çine yardıma devam eylemektedir...»
Amerika Harbiye Bütçesi
Vaşington, 17 (A.A.) — 1 temmuzda başlıyan mali sene harbiye bütçesi için 1 milyon 615 bin, 468 kişilik bir ordunun idamesini ve 5 milyar 976 milyon 475 bin 800 dolar-, lık bir masrafı nazarı dikkate almaktadır.
Mareşal Peten ve Fransız İnkılâbı
Paris, 17 (A.A.) — Mareşal Petain, Nevyork Times gazetesinin Vîchy muhabirine beyanatta bulunmuş ve Fransız inkılâbının hedeflerinin şu noktalarla izahı kabil olduğunu söylemiştir:
«iş, sıhhatli aile, vatan sevgisi. *
İnkılâp, içtimaî sınıfları, kendi
araların Ha
rn'-'orrli'inrV   sure-
in  "sa. edcLüklir.
51
41
VATAN
18 . 1 - 941
Maarif Haberleri:
İslâm Ansiklopedisi
1945 Yılında Bitirilmesi Emredildi
Maarif Vekâleti tarafından hazırlatılmakta olan «İslâm Ansiklopedisi» nin birinci fasikülünün çıktığını evvelce yazmıştık. lölâm Ansiklopedisi beğenilmiş ve eserin bir an evvel ikmali yüksek makamlarca arzu edildiğinden Maarif Vekâleti İstanbul Üniversitesine bir emir göndererek her ay beş forma neşrile eserin 1945 senesinde tamamlanmasını bildir-mistir.
"Mukayeseli Tarih,, ler
Tarih tedrisatından talebelerin lâyıkile istifade edebilmeleri için
«mukayeseli tarih» kitapları yazılması takarrür etmişti. Türk Tarih Kurumu bu mesele üzerinde tetkiklere başlamıştır, önümüzdeki ders yılı başında ortamektep-
lerin tarih kitapları, mukayeseli tarih kitapları halinde neşredilecektir.
İbııi Sina Arap Dsğüdir
İsviçrcnin bazı üniversitelerinde talebelere ibni Sinanın bir Arap âlimi olarak tanıtıldığı anlaşılmıştır. Ankara Tarih. Dil ve Coğrafya fakültelerile, İstanbul Tıp Tarihi Enstitüsü, büyük bir Türk
Adliyede:
44Uslan,, Soy Adlı Yankesici
Uslanmasının Bu Dünyada Kabil Olmıyacağını Söylüyor
Sultanahmet birinci ceza hâkimi Reşit dün Deli Nuri şöhretli, tımarhane sakinlerinden sabıkalı bir yankesicinin duruşmasını yaptı. Hâkim suçlunun hüviyetini sorarken aldığı cevaplar aynen şöyle idi:
— Eskiden Galatada otururdum. Beş altı aydanberi Tımarhanedeyim. Şimdi karargâhı orada kurduk. Soy adım da «Uslan» dır. Bu adı bana Tımarhanenin eski Başdoktoru Mazhar Osman vermişti. Fakat ne ben uslandım-Ne de benden daha mecnun olan deli gönlüm... Artık bizim uslanmamız son ve ebedî karargâhta olacak... Ben ne Burhanı, ne Mustafayı tanırım. İnsan tanımadığı adamların da para cüzdanlarını araklayamaz... Bunlar kat-iyyen iftiradır, kabul etmiyorum.
Bir başka yankesicilikten mahkûm olan suçlu Tevkifhanede cinnet buhranları geçirdiği için Bakırköy Akıl hastanesine gönderilmişti.
Muhakeme şahitlerin çağırılması için talik edildi.
Denizyollarında Bir Suiistimal
Münakalât Vekâleti ve Müddeiumumilik epeydenberi Denizyollarında yapıldığı iddia edilen bir ihtilas ve zimmet iddiasını etkik ediyorlardı. Müddeiumumiliğin yaptığı tahkikat sona ermiştir. Yapıldığı iddia olunan suiistimal şudur:
Denizyollarının bazı memurları ecnebi vapurlarına verilen su-arın karşılığı olarak acentalardan aldıkları paraları; verilen suyun tonunu az göstermek suretile zimmetlerine para geçirmişlerdir.
Müddeiumumilik Münakalât Vekâletinden bazı şeyler sormuştu. Vekâlet sorulan şeyleri bir dosya ile göndermiştir.    Suçlular
bugünlerde Ağırceza mahkemesine verileceklerdir.
Demir Tel Hırsızları
Sultanahmet ikinci ceza mahkemesi Sarayburnu Park gazinosundan demir tel ve boru çalan iki çocuğa on beşer gün hapis cezası vermiş ve ikisini de tevkif etmiştir. Hâkim bunların hüviyetini tesbit ederken birisi:
— Ben Mişonum, on beş ya-
Yeni Gümrük Kanun
Projesi
Ankara, 17 (Hususi Muhabirimizden) _ Bütün alâkadarlar müşkilat-tan kurtaracak olan ve asnn icaplarına uygun bir şekilde hazırlanmış bulunan yeni gümrük kanun projesi üzerinde yapılan uzun tetkiklerden sonra mütalâaları alınmak üzere Gümrük ve İnhisarlar Vekâletince alâkadar dairelere gönderilmiştir.
o-—
Mersinden Mısıra    Numune Gönderilecek
Mersin (Hususi) — Mısırda Türk mahsullerine ait numunelerin teşhiri kararlaşmıstır. Kahire ticaret ataşemiz Adana ve Mersin mıntakalarında
yetiştirilmekte olan mahsullerden muhtelif numuneler   talep etmiştir.
Bu numuneler Ticaret Mıntaka Müdürlüğü tarafından hazırlanarak Ka-hireye gönderilecektir.
şındayım, diyordu. Arkadaşı ise: — Benim babam Türk, anam Musevi. Bana mahallede Davıt derler. Nüfus kâğıdımda Zeki yazılıdır. Ben de on beş yaşındayım, diyordu.
Sabitler küçük suçluların a-leyhlerinde şehadet ettikler i için mahkûm oldular.
Bir Katilin Muhakemesi
Otobüsçü Halili öldüren polis arap Hayrinin muhakemesine dün ikinci Ağırceza mahkemesinde devam edildi. Hâdiseye sebep olan Nebahet sabit olarak dinlendi. Nebahet Zonguldaktan getirilmişti. Muhakeme karar için başka güne bırakıldı.
Bono Sahtekârlığı
Dördüncü sorgu hâkimliği dün de yeni bir gayrimübadil bonosu sahtekârlığı tahkikatını bitirmiş ve Hüsnü Alkın, Mehmet Nihat, Havva, İbrahim, Kâzım, Halit Kırmaz isminde altı suçluyu tevkif ettirmiştir. Bunlardan Mehmet Nihat sahte nüfus kâğıdı tedarik etmiş, Kâzımla, Halit Kırmaz yalan şahitlik yaparak noter, de Zebranın Fatma olduğunu söylemişler ve sahte bonoları ciro ettirmişlerdir. Bunlann kullandıkları bono üç tanedir. Yakında ikinci
Ağırceza mahkemesinde duruşmalarına başlanacaktır.
Suiistimal Hâdisesi
Müddeiumumilik, Fatih Malmü dürlüğü Zat İşleri memurluğunda yapılan bir suiistimali tahkik ediyordu. Dün tahkikatını bitirmiş ve zat maaşları tevzi memuru Hasan Aksoyu dördüncü sorgu hâkimliğine vermiştir. Sorgu hâkimi dün Hasan Aksoyu tevkif etmiştir.
Adliye Mutemetlerinin Muhakemesi
Birinci Ağırceza mahkemesinde ihtilas yaptıkları ve zimmetlerine para geçirdikleri iddia edilen eski Adliye mutemetlerinin muhakemelerine devam edildi. Mahkeme suçluların son müdafaalarını da aldı ve karar vermek için davayı şubatın on üçüne talik etti.
Adliye Vekâletinde Bazı Değişiklikler
Ankara, 17 (Telefonla) — Adliye Vekâleti hâkim ve müddeiumumiler araaında yeni bazı değişiklikler yapmayı kararlaştırmıştır. Bu hususta hazırlanan kararname yüksek tasdi-ka iktiran etmek üzere Başvekâlete takdim edilmiştir.
Bu arada bazı hâkim ve müddeiumumiler de terfi ettirileceklerdir.
kimyageri olan İbni Sınanın eserlerini isviçre üniversitelerine gönderecek. İbni Sinanın Arap değil, jTürk olduğu bildirilecektir.
İki Tarafta Çattşmtyacak
I Maarif Vekâleti İstanbul Üniversitesinden, hariçte bir memuriyeti olup ta Üniversitede ders vermekte olanların isimlerini sormuştur. Fakültelerdeki tedrisatın daha kuvvetli bir şekilde yapılabilmesi için, bu vaziyette olanlara ya memuriyeti, yahut ta Üniversitedeki vazifelerini tercih etmelerinin teklif edileceği söylenmektedir.
Zabıta Haberleri
Goce Klübüniin Nizamnamesi Hazırlanıyor
Taksim Belediye gazinosunda teşkili düşünülen gece kulübü için yapılan tetkikler neticelenmek ü-zeredir.
Kulübün projesi ve nizamnamesi için muhtelif    teşekküllerin
nizamnameleri üzerinde de ayrıca tetkikler yapılmaktadır. Nizamname en yakın bir zamanda hazırlanarak kulüp faaliyete başlayacaktır.
Fiyat Kontrolü Talimatnamesinin Tatbikına Başlandı
Ankara, 17 (Telefonla) — Evvelce esaslarını bildirdiğimiz koordinasyon heyetinin kararlarından olarak Ticaret Vekâletince hazırlanan fiyat kontrolü hakkındaki talimatnamenin tatbikatına bugünden İtibaren başlanmıştır.
Küçük Bir Yavru Boğuldu
Dün Tarabyada bir motosikletin denize yuvarlanması ve küçük bir yavrunun boğulmasile neticelenen bir kaza olmuştur.
Ahmet 1 anay isminde biri dün havanın güzelliğinden istifade etmek istemiş, motosikletine kardeşi Mahmut Tanay ve kayınbiraderi Ahmedin 6 yaşındaki kızı Ay-teni alarak Sarıyere gitmek üzere yola çıkmıştır. Tarabyaya kadar gidilmiştir. Tarabyada Tokatlı-yan oteli virajından süratle geçilirken motosiklet denize uçmuştur. Sahilde bulunan balıkçılar Ahmetle kardeşi Mahmudu kur-tarmışlarsa da motosikletin sepetinde bulunan küçük Ayten suların arasında kaybolmuştur. Bütün araştırmalara rağmen küçük yavrunun cesedi bulunmamıştır.
Cezalanan Fırıncılar
Dün zabıta tarafından yapılan kontrol neticesinde Fındıklıda Mebusan yokuşunda 8 numaralı
Mehmet Erdemin fırınında 93 kilo. Lâlelide Ordu caddesinde Tev fiğin fırınında 102 kilo tartısı noksan ekmek bulunarak müsadere edilmiştir.   Bundan   başka
dün muhtelif suçlardan I 5 esnaf, 18 şoför, tramvaydan atlayan 30 kişi tecziye edilmiş, 4 dilenci de yakalanarak mahkemeye verilmiştir.
Beyoğlunda Suterazi sokağında Nil apartımanının 6 numaralı dairesinde, Küçükpazarda Ni-kolâidisin soda fabrikasında ve Tarlabaşında Halepli sokağında I I numaralı evde yangın başlangıcı olmuşsa da her üçü de sirayete meydan verilmeden söndürülmüştür.
Şoför Erukun idaresindeki 2554 numaralı otomobil Taksimden geçmekte iken Şişli Çocuk hastanesi cilt mütehassısı doktor Talât Çamlıya çarparak başından yaralamıştır. Doktor Talât Çamlı derhal Beyoğlu Belediye hastanesine kaldırılarak tedavi altına a-lınmıs, hâdiseden sonra kaçmak isteyen şoför yakalanarak tahkikata başlanmıştır.
öğrendiğimize göre doktorun yaraları ağır değildir.
•JC Beyoğlunda Alyon sokağında llyadis apartımanı kapıcısı Şa. kir Durakla arkadaşı Osman odalarında yaktıkları mangaldaki kömürden zehirlenmişlerdir. Her ikisi de baygın bir halde Beyoğlu hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmışlardır.
-yr Kurtuluşta oturan İsmail a-djnda biri Torna isminde birini bilâsebep itmek suretile başından yaralanmasına sebebiyet verdiğinden yakalanarak mahkemeye verilmiştir.
— o
Kozanın Askerlere Hediyesi
Kozan (Vatan) — Kahraman askerlerimize Kozan halkının hediye ettikleri yünlü ve pamuklu eşyaların bugüne kadar sayısı şudur:
İSİ pamuklu hırka, 72 çift yün çorap, 10 çift ipek çorap, 3 yün kazak, 2 iplik kazak, 5 fanile olup bir buçuk aydanberi fasılasız devam eden yağmurlar yüzünden köylü halkımızın hediyeleri ikmal edilememiştir. Pek yakında bu miktarın ile.
misline çıkacağı tahmin edilmektedir.
Her yuı-d işinde âzam! faaliyetim esirgemiyen    kazamız    kaymakamı Kifal Erdal bu işte de yüksek himmet ve yardın. Köstcrmişlerdir. i\ lanaıı bu eşyalar yolların açdrüajjn
müteakip Aduuuya gönderilecektir.
Askerlik İşleri
Şubeye Davet
Fatih Askerlik Şubeslndon:
Harita yüzbaşısı îbrahün Hilmi 32/109 un acele şubeye müracaat!
«IS
HAVALANDIRILMIŞ
YENİ   PUDRA
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik     6 aylık 8 aylık Aylık
1400        750 400 150 Kr
Hariç memleketler:
Senelik     6 aylık S aylık Aylık
2700
1410
800 Kr.   yoktur
Tuvaletinizi yaparken Pudra altına daima
KREM PERTEV
sürünüz. Pudrayı sımsıkı tutar ve akmasrna mâni olur. Yağlı ve yağsız olan tüp ve vazoları vardır.
Ereğli Havzası Kömürleri
, Satış Birliğinden:
3780 numaralı kanuna müsteniden neşredilen 2/12899 numaralı kararnaraenİD 3 sayılı kararına göre teşekkül eden Ereğli Havzası Kömürleri satış Birliği, ahiren mevkii meriyete konulan 3867 numaralı kanun ve 2/14641 »ayılı kararname hükümlerinin tatbiki neticesi olarak 1 Kânunusani 1941 tarihinden İtibaren tasfiye haline konmuştur.
Satış blrllğîi< şimdiye kadar aktedllmlş olan mukavelelerin kömür ı. -fin.mm- müteallik vecibeleri ve İşbu vecibelerden doğacak haklan Ereğli Kömürleri İşletme»! tarafından kabul olunarak kömür teslimatı İşbu mukaveleler hükümlerine göre yapılacağından bu husus için alâkadarların Ereğli Kömürleri İşletmesine ve tasfiye tarihinden evvelki muameleler İçin dahi merkezi Zonjroldakta bulunan, hail tasfiyede Ereğli Havzası kömürleri satış birliğine müracaat etmeleri Uan olunur.
Kayseri Tayyare Fabrikası Satınalma Komisyonun *an :
1 — Fabrika civarında 2500 metrelik şose yolu inşa ettirilecektir.
2 _ Muhammen bedeli 16850 liradır. Muvakkat teminatı 1264 liradır.
3 — İhalesi kapalı zarf usulile yapılacaktır.
4 _ ihale tarihi 30/1/941 perşembe günü saat cll» on birdedir.
5 — Zarflar İhale tarihinden bir saat evveline kadar kabul olunur.
6 — Keşif, plân ve şartname. Ticaret Odası ve Nafıadan alınacak ehliyet vesikalarının ibrazı şartile komisyonda görülebilir.
7 — İhalede  Ticaret   Odası ve Nafıa ehliyet   vesikalarının ibrazı
mecburidir.      (206 - 305)
Kayseri Tayyare Fabrikası Satınalma Komisyonu Başkanlığından:
1 — Fabrika garnizonu dahilinde iki adet erat paviyonu kapalı zarf usulü ile ihale edilecektir.
A — İhale 5/2/941 çarşamba günü saat 11 de fabrika satın alına komisyonu binasında yapılacaktır.
B — İlk keşif bedeli elli dört bin altı yüzyetmiş üç liradır c54673> liradır.
C — Muvakkat teminat 3984 lira teminat 7968 Uradır, ç — Şartname, plân ve keşifname maliyeye yatırılacak 275 kuruşluk makbuz karşılığında   fabrika satın alma komisyonundan mesai zamanında tedarik olunur.
D — Teklif zarfları 5'2/941 çarşamba günü saat 10 na kadar komisyondan kabul edilir. Her ne suretle olursa olsun saat 10 dan sonra gelen zarflar reddedilir.
2 — İsteklilerin Ticaret Odası ve Nafıa ehliyet vesikalarını ibraza mecburdurlar. Aksi halde eksiltmeye iştirak edemezler.      (204 - 306)
45 Numaralı İlân
İstanbul Fiyat Murakabe Komisyonundan:
Badema kasaplarda perakende dağlıç ve karaman koyun etleri bir gün evvelki borsa canlı hayvan fiyatının azami 2,10 ve kıvırcık 2,30 mis-lile etiketli olarak satılacak ve toptancılar bu fiyattan perakendeci kasaplara kiloda dağlıç ve karaman için 10, kıvırcık için 12 kuruş bırakacaklardır.      (334)
Samsun - Lâdik - Akpınar Köy Enstitüsü Müdürlüğünden:
|. — Enstitünün 75 lira aylık ücretli ambar    memurluğu    ve
daktiloluğu münhaldir. İaşe ve ibate müesseseden temin olunmaktadır.
2. — İSTEKLİLER ARASINDA:
A — Türk olmak ve ecnebi ile evli bulunmamak, •   B — Memurin kanunundaki 3656 sayılı kanundaki şartları haiz bulunmak.
C — Yaşı kırkı geçmemiş ve askerliğini bitirmiş olmak. D — İyi daktilo bilmek.
E — Sıhhati yerinde olduğunu raporla ve aşı kâğıdı ile tevsik eylemek.
F — İyi ahlâk sahibi olduğunu lüzumlu vesikalarla isbat etmek.
G — Kefil göstermek.
H — Şimdiye kadar memuriyette bulunmuşsa hal tercümesini bildiren belgeleri ibraz etmek.
K — Müracaatlar çoğaldığı takdirde 10'2 '941 tarihinde yapılacak müsabaka imtihanında muvaffak olmak.
L — Evvelcr bu işlerde çalışmı*» olanlar tercih olunacaktır. Yukarıdaki vasıf'nrı haiz bulunanların   'I   I   1941  tarihine kadar Enstitü müdürlüğüne müracaatları ilân olunur.
On   calip reok.   hepıt de
IPariaio »od modası. Kutu-om d ortasındaki delikten forebiliraioİı.'
2Evvelce mümkün "olduğu tasavvur odilemiyen daha bafif daha ioce bir puHra. (havalandırılmış) : dır.
Yenİ »• nefis koko adeta
3Fr«oaaniD Midi havalesin* deki çiçekleri kokUmrş hissini bulacaksınız
I
4Bütün gün sabit durur çünki " Kroma köpüğü M Ue karıştırılmıştır.
Cnıel - F.nimat 99
5rötgâr ve yagmur-daa veya terleme-Hea katliyen mü tetir olmat.
6Büyük   modelde yeoi ye ı-atip kutu.
\
f Satın olmazdan evvel HAKİKİ RENGİNİ
GÖREBİLİRSİN
Kutırtun ortMındakl delikten bıkın»
Emsalsiz GÜZBil*" Bi*TtN
Ereğli Kömürleri
işletmesinden:
3780 numaralı kanuna müsteniden neşredilen 2/12899 numaralı kararnamenin S sayılı kararına göre teşekkül eden Ereğli Havzası hömürleri Satış Birliği, 3867 numaralı kanon ve 2/14547 sayılı kararnamenin tatbiki neticesi olarak 1. Kânunusani. 1941 tarihinden İtibaren Tasfiye haline konmuş olmasına binaen sözü geçen Birlikle Tasfiye tarihine kadar aktedilmls olan mukavelelerin kömür teslimi vecibeleri ve işbu Vecibelerden doğacak haklar İsletmemiz tarafından devren ve naklen kabul edilmiştir. Binaenaleyh 1. Kânunusani. 1941 tarihinden itibaren kömür teslimine müteallik talepler için Zongul-dakta mahdut mesuliyeti! Ereğli Kömürleri İşletme*! müessesesine müracaat edilmesi ilan olunur.
O
z
1
A
KÜÇÜK TASARRUF HESAPLARI ~^W*<M İK.RAMİYÇ
f/2
-t 7 Liralık


S İCOT .^p                        ¦ 30O —
m* 750 16*9.—
'{ 500 2000 —
S «50 2090.—
35 10 0 3500—
80 50 - <000—
30Ü 29 cnoo.—
Türkiye lf Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş olmaz, aynı zamanda talihinizi de denemi}
olursunuz.
Keşideler:   4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, S İklncltesrin ta-rihierüıde   yasılır.
Kum bar alı ve kumbarosrz hesaplarında en az elli lirası bulunanlar kuraya dahil edilirler
YUNANİSTANA İRSALAT
Yunanistana her nevi eşya irsalini kabul ederiz.
Müracaat yen: TÜRK-ELLAS Türk Ajionim Sirkati
ıKredi Liyone hanı. Galata, Telefon: 44637-8
ŞEHİR   Tl VAT BOKU    TEMSİLLERİ
İSTİKLAL CADDESİNDH KOMEDİ   KISMİ
TEPKBAŞINDA
DRAM   Kİ S M
BU AKŞAM Saat 20,30 da ABDAL
Yazan: Dotcyevski
Bugün saat 11 te Çocuk oyunu Akşam 20,30 da PAŞA    HAZRETLERİ
<*alüb'  ve Neşriyat  Müdürü:   Aİ1MET EMİN   YALMAN
Busıldığı Yer: VATAN MATBAASI