Gerekli Tarama
Gereksiz taramalardan kaçınan site
Ana Sayfa
Gazete Arşivi
Kitap Arşivi
Nasıl Yazılır
Köşemenler
Ulus - Nisan 1935
Gazete içeriği aşağıdadır.
Kaynak:
Ankara Üniversitesi
ULUS ON ALTINCI YIL. No: 4911 Arlımız, andımızdır. ı nisan ı «:*.» PA/AKn:st Roma, 81 (A.A.) — Çok şiddetli bir fır Unu Adriyatik kıyılarını altüst etmektedir, liirvok gemiler batmış ve boğulanlar olmuştur. Maddi zararlar hiiyükliir. Hrr yerde 5 kuruş Gündelik UELÇtKANIN SIKINTISI Belçika yıllardanberi büyük bir sıkıntı içindedir. Bu sıkıntı kimi vakit siyasal, kimi vakit de ökonomik bir yüz gösteriyor.. Kabineler düşüyor.. Frangın değeri üzerinde kavgalar yapılıyor, partiler türlü programlar ile biribiri-ni kovalıyor.. Tanınmış ve denenmiş birkaç devlet adamı sıra ile kabine yapıyor. Fakat bunlardan hiç biri sürekli olarak iş başmds, kalamıyor.. Ve böylelikle sıkıntı sıkıntıyı doğurarak Belçika'nın genel durumu bir türlü düzelcmi-yor.. Belçikalılar gibi çalışkan ve zengin bir ulusun bu hali gerçekten gözönünde tutulmağa değer, çünkü onun tipik bir karakteri vardır ki açıkça bilinmesi arsıulusal geçim bakımından faydalı bir şey olur. Belçikalılar gerek çalışkanlıkları ve gj.ek yurdseverlikleri ile ün almış uluslardan biridir. Dev -let yaşayışı bakımından çok de -ğerli olan bu karakterdeki bir ulus nasıl sıkıntıya düşüyor? Partiler bitmez, tükenmez kavgaları ile Belçika'da da güçlükler yaratmakta iseler de bunlar gerektiği vakit birleşmesini de pek iyi biliyorlar. Büyük harb sırasında Belçikalıların nasıl birleştikleri ve yurdlarına ne büyük bağlılık gös -terdikleri iyice anlaşılmıştır. Hal böyle iken Belçika'nın sıkıntılı durumuna bir türlü son verememesi, bunun pek de kendi elinde olmıyan etkelerden doğmuş olma-(Sontı 3. üncü sayıfada) Moskova görüşmeleri B. Eden: eyi iş görmüş olduğumuzu umabiliriz diyor Moskova, 31 (A.A.) — Havas ajansı bildirmeninden: Dün öğleden sonra B. Litvinof'un şehir dışındaki evinde BB. Stalin ve Elden arasında yapılan konuşmalar ve bunların sonuçları sovyetlerce pek gizli tutulmaktadır. Ancak, gene sanıldığına göre bu görüşmeler akımsanmaktadır. ingiliz ve sovyet tezleri arasında hiç bir prensip anlaşmazlığı görülmemiştir. Komünist propagandası sorumlarına gelince: sovyet mahfilleri İngiltere'ye bu işde garanti gösterilmiş olduğunu bildiren duyukla-rı yalan tutmaktadır. Bununla beraber bu sorumun ortaya konma- Fransızlar maliyemizin sağlamlığını övüyorlar Paris, 31 (A.A.) — Özel bildir-menimizden: Borçlar anlaşmasının bizim için gözettiği geçid devresinde azaltmalardan vaz geçerek tam taksit vermek hakkındaki kararımız burada çok eyi iz bırakmıştır. Gazeteler bunu Türkiye maliyesinin eyiliğine ve düzgünlüğüne vermektedirler. --- _____ . sı nomat görülmektedir. Hele Hin-distanın sınır mıntakalarında ingiliz - sovyet münasebetleri hakkında Moskovaca İngiltereye yatıştırıcı garantiler verildiği sanılmaktadır. Bundan başka, Sovyet devlet a-damlarından biri, komünistliğin artık eskisi gibi görülmediğini ve 1914 tarihinde sosyalistlik nasıl sayılıyor idiyse bugün de komünistliğe o gözle bakılması gerekeceğini söylemiştir. Moskova görüşmelerinin sonuçları iyi Moskova, 31 (A.A.) — İngiltere elçiliğindeki kabul töreni sırasında B. Eden Havas bildirme-nine: "Eyi iş görmüş olduğumuzu umabiliriz.,, demiştir. Bir başka ingiliz murahhası da demiştir ki: "Seyahatimiz oldukça eyi sonuçlar vermiş, ingiltere - Sovyet havasını arılamış ve her iki tarafın biribirlerini daha eyi tanıyıp daha eyi anlaşmasına vesile olmuştur. Sovyetler Birliğinden İngiltere Dışarı İşler Bakanlığına telyazısı gelmesi başka, devlet a-damlarının biribirleriyle yakın-(Soou J. üncü say it ada) BELÇİKA'DA SİYASAL DURUM Yeni kabineye güven gösterildi Brüksel, 31 (A.A.) — Sosyalistlerin genel kongresi, kendilerinin yeni Van Zeland kabinesine gîr 'eleri hakkındaki genel meclis Yeni Belçika Başbakanı B. Pol Van Zeeland kararlarını görüşmek üzere toplanmıştır. B. Vanderveld, yeni hükümetin şimdiki durumda tasarlanabilecek en eyi hükümet olduğunu söyllyerek demiştir ki: "— B. Tönis çekildiği vakit ben, kendimizin bu kertede uçurumun kenarında bulunduğumuzu ummu- yordum. Seçime kadar karşıyanda kalabilmemizi dileyordum. önümüzde iki yol vardı: Kabineye girmek veya diktatörlüğe benzer bir hükümetin anayasaya saldırıcı ı görmek. (Sonu 3 üncü sayıfada) —— İspanyada kabine buhranı Madrid, 31 (A.A.) — Yeni kabineyi korumaya memur radikallerin Önderi B. Loru ile halkçı - çiftçilerin önderi B. Robfes arasındaki bugünkü görüşme »on olacatır. B. Loru. B. Robles ile birleşip beklenen barış kabinesini arıtacak bir azlık kabinesinin kurulması gerekecektir Bulgaristanda karışıklık çıkmadığı bildiriliyor Sofya, 31 (A.A.) — Bulgar jansı bildiriyor: Bulgaristanda karışıklıklar v« hattâ azı çıktığı hakkında yaban* cı memleketlerde dolaşan duyun* ların aslı yoktur. Ülkenin her yanında baysallık vardır. Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 8 1 —Öz lürkçe köklerden gelen tözlerin karsısına (T. Kö.) beldeyi (alâmeti) konmuştur. Bunların hrr biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehasMs) yazılarını gazetelere vereceğiz. - — Y*2™ konan karşılıkların iyi ayırdedilmesi için, gereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. $ — KÖkü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: İslı ak olan hak, aslı iigiim olan hüküm, lürkçe "çek,, kökünden gelen şekil gibi. Cerr = Kök = (Fr.) Racim Örnek: / — Ağacın cezri, yer anınca bulunan kısmıdır = Ağacın kökü, yer altında bulunan kısmıdır. 2 — Lisaniyatta kelime cezirlerinin ehemmiyeti büyüktür = Dil biliminde söz köklerinin Önemi büyüktür. Cezri - Kok n el - (Fr.) Radical örnek: înkıtâb işlerinde cezri hareket etmelidir ±= Devrim işlerinde köknel hareket etmeli. dır. Cibayet a Toplamak Örnek: Vergi cibayeti = Vergi toplaması Cibillet = Yaradılış, yap.l.ş Örnek: İnsanın cibiİleti nasılsa Öyle kalır, onu tebdil etmek pek müşküldür = İnsanın yaradılışı nasılsa öyle kalır, onu değiştirmek pek güçtür. Cibîlletsiz - Südü bozuk, soysuz = (Fr.) De bas. se naissanec. mal ne Örnek: O, pek cibilletsiz bir adamdır — O, pek südü bozuk (soysuz) bir adamdır. Cibillî Doğunsal Örnek: Cıbılli huylar insanın içine kök salmış gibidir m Doğunsal huylar insanın içine kök salmış gibidir. Cid»l (mücadele) = Uğraş = (Fr.) Lime örnek: / — Cidali hayat, hepimizi birer tarafa sürükledi = Hayat uğraşı, hepimizi birer yana sürükledi. 2 — Gazetelerde bu mesele üzerinde bir cidal başladı Gazetelerde bu sorum üzerinde bir uğraş başhdı. Cidalcü i Dalaşkan örnek: O. pck cidalcû bir muharrirdir = O, P'k dalaşkan bir yazardır. Ciddiyet Ciddilik (T. Kö.) Gddi Ciddi Cidden Cidden (1), gerçekten Cife = öle§ = (Fr.) İmmondice Cihan - Evren - (Fr.) Univcrs Cihan — Acun = (Fr.) Monde Cihan - Dünya = (Fr.) Terre Cihangir (fatih) = Alpay Örnek: Tarihin namını ilâ ettiği cihangirler arasında.... = Tarihin adını yükselttiği alpay-lar arasında.. Cihannüma Görülük örnek: Eski evlerin üstlerine birer cihannüma yaparlardı -1 Eski evlerin üstlerine birer görülük yaparlardı. Olı.ın.umul = Evrensel = (Fr.) Üniversel Cihanşümul = Acumal =» (Fr.) Mondial Cihaz - Takım = (Fr.) Apparcil örnek: Elektrik cihazı — Elektrik takımı Cihet — Yan, yön Cihatı erbaa - Dörtyön Ciheti taalluk Ilişİklik, ilişkenlik. (Bak: aidiyet) Cila = Açkı örnek: Döşemelerin cilâsı bozulmuştu — Döşemelerin açkısı bozulmuştu. Cild Deri, kap, tom (T. Kö.) Örnek: Cild hastalıkları = Deri hastalıkları, kitabın kabı (cildi) — Türk talihinin üçüncü cildinde Türk tarihinin üçüncü tomunda Cİldlemck, teclid etmek Kaplamak Cildletmek, teclid ettirmek Kaplatmak Örnek: / — Bu kitabları cildletmeden (teclid ettirmeden) göndermeyin -- Bu kitabları kaplatmadan göndermeyin, 2 — Kitablarımı cildlettim (teclid ettirdim) = Kitablarımı kaplattım. (I) Bu }ekil hakkında yazılacaktır Mücelled Kaplı Cilve Kırıtma = (Fr.) Coquettcrie Cilveli "-- Kırıtkan Cilve ve şive Bayla (Bak: Eda) Cin = Cin (T. Kö.) Cinnet Çılgınlık, delilik = (Fr.) Folic örnek: Kendisinde cinnet halleri görüldü = Kendisinde delilik (çılgınlık) hailen görüldü. Cim Cin» (T. Kö.) Cimi - Cinsel = (Fr.) Sexue» Cinci şevki tabii Cinsel içgüdü Cimi - Oylum ' (Fr.) Volumc örnek: Ateş olsan oylumunca (cirmin kadar) yer yakarsın Cirm Cisim (T. KÖ.) = (Fr.) Corps Örnek: Göksel cisimler — Ecramı semaviye — Corps celestes Cism = Cİsim (T. Kö.) - (Fr.) Corps Cİsmani s Ciımel (Fr.) Corporcl Örnek: Cismani noksanlar — Cismel ler. ¦k siklik- Ci Ucnç Civar = Yöre = (Fr.) Environs örnek: Köyün civarında = Köyün yöresinde Ciyadet = Temizlik, tazelik Cûd Cömertlik Oı — Coşmu, kaynama Cûşa gelmek Coşmak Cüda - Ayn Cumhur ¦ Cumur (T Kö.) = (Fr.) Public Cümhurİ — Cumurtal ~ (Fr.) Republicaln Cümhuriyetperver — Cumurcu = (Fr.) Republh cain Cumhuriyet = Cumuriyel (Fr.) La republiqu« örnek: Türkiye Cumhuriyeti = Türkiye Çamur i yet i Cemahiı - Cumuriyetler = (Fr.) Repubüqu« örnek; Amerika Cemahiri Müttehidesi = A. merika Birleşik Cumuriyetlerİ. Cümle - Cümle (T. Kö.) Cümleten Hep, bütün Cümudiye Donsak - (Fr.) Glacier Cünd * Asker = (Fr.) Soldat Cür'a = Yudum Cüret - Atılganlık, gözüpeklik. ataklık. küstah- Iık (Fr.) Audace Cüretkâr = Atılgan, gözüpek, küstah, atak --» (Fr.) Audacieux Cürüm = Suç = (Fr.) Delit Örnek : Onun böyle bıı cürüm İşliyeceğini ümit etmezdim = Onun böyle bir suç işliyeceğini u/u- matdını. Cüsse Beden Cüsseli 1 Ki yan Örnek: Cüsseli bir adam İriyarı bir adam. Cüzü - Tike - (Fr.) Partie Omek: Kol ve ayak bedenin eczasındandır ¦= Kol ve ayak bedenin ilkelerindendir. Cüzî = Tikel, pek az. azıcık = (Fr.) Partici Örnek: Cüz'i bir siy ile bunu bitirebilirsiniz = Pek az (azıcık) bir çalışma ile bunu bitirebilir- siniz. Cüz'i hükümler Tikel hükümler [Terim) SAY İFA 2 ULUS Bay De Martel'in sınırımızdan ayrılırken gönderdiği telyazısı Fransa'nın Suriye ve Lübnan fevkalâde Komiseri B. De Martel, türk topraklarından ayrılırken Dışarı İşler Bakanı Bay Tevfik Rüştü Aras'a aşağıdaki telyazısını göndermiştir: "Fransanın mandası altındaki devletler toprağına girerken, bana karşı Türkiye'de gösterilen içten gelen karşılama ve sevgiden dolayı tize derin bağlılığı bildirmekle kıvanç duyuyorum. Türk - fransız dostluğunun öncülük ettiği konuşmalarımızın, karşılıklı güven ve dostça işbirliği duyguları içinde geçmesi; komşuluk işlerini daha Bİyade kolaylaştıracaktır... (A.A.) Bay Necmi Madrid'e gidiyor Son Limanlarda İspanya hükümeti memleketimizden İspanya'ya idhal e ¦ dilmekte olan yumurta kontenjanını ı .»'¦ did etmiş olduğundan vaki şikâyetleri nazarı dikkate alan hükümet İspanya ile ¦nevcud ticaret uzlaşmasını yeniden gör den geçirmek ve memleketimizden İspanya'ya idhal edilen yumurta durumunu daha e*ash bir surette hallederek yeni bir ticaret uzlaşması esaslarını ispanya hükümetiyle temas ederek hazırla -mak üzere Türkofis kontenjan bürosu sofi Bay Necmi'yi Madrid'e göndermek tedİr Maraş umumî meclisi toplantısını bitirdi Maraş, 31 (A.A.) — Umumi meclis bugün toplantısını bitirmiştir. Budce 302.268 liradır. Bu pa-radan nafıaya 140.174, maarife 72.763, sıhhat işlerine 12.352 lira ayrılmıştır. I Ç DUYUKLAR Bolu umumî meclisi dağıldı Bolu, 31 (A.A.) — Vilâyet ge-nel meclîsi yıllık toplantısını bugün bitirmiş ve daimi encümen ü-yelerini seçmiştir. Büdce 222.860 lira adî, 145 090 lira fevkalâde olmak üzere 367.950 lira kabul e-dildi. Umumi meclis üyeleri şerefine C. H. P. vilâyet heyeti tarafından 40 kişilik bir akşam ziyafeti ve gece de fırka salonunda 120 kişilik çaylı dans verildi. Bafra Çocuk Esirgeme Kurumunun çalışmaları Bafra, 31 (A.A.) — Çocuk E-sirgeme kurumu bu sene 50 fakir talebeye her gün sıcak yemek vermektedir. Ş. Karahisar'da bir konferans Ş. Karahisar, 31 (A.A.) — Bu akşam baştanbaşa dinleyicilerle dolu olan halkevinde askerlik şubesi başkanı B. M.imdi tarafından tayyarenin lüzum ve ehemmiyeti hakkında çok canlı ve çok kıymetli bir konferans verilmiştir. Burdur kooperatiflerinin toplantısı Burdur, 31 (A.A.) — Okut -man ve işmenlerin kurdukları 25 bin lira sermayeli borç verme kooperatifi ve 23 bin Lira sermayeli ekim kredi kooperatifi dün yıllık toplantısını yapmıştır. Hakanlar Heyeti loptandı Bakanlar Heyeti dün Mareşal Kev • 2İ'nİn de iştirakiyle 14,30 da toplanmış ve toplantı geç vakte kadar devam et - mistir, İnhsarlar Bakanlığı teşkilatı Gümrük ve InhiıarUr Bakanlığı teşkilât ve koruma kanun projesi dün Gümrükler müsteşarı Bay Adil'in baş -lı.«ııl. -ı altında toplanan bir komisyonda tetkik edilmiştir. Bazı maddelerden alınacak istihlak vergileri Ban maddeleden alınan istihlâk vergisine müzeyyel kanun projesi Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığına verilmiştir. Bakanlık proje üzerinde kendi nokta i nazarına göre yapılması lâzım gelen değişiklikleri tesbİt edecektir. Kütahya umumî meclisi çalışmalarını bitirdi Kütahya. 31 (A.A.) — Kırk gündenberi içtimalarına devam e-den vilayet umumi meclisi çalışmasını bitirmiştir. Büdce 560 bin lira olarak kabul edilmiştir. Tokat'ta yol işleri Tokad, 31 (A.A.) — Vilayetin bütün yolları üzerinde ilkbahar inşaatına başlandı. Tokad - Nıksal-Reşadiye yolunda 1.315, Erbaa-Samsun yolunda 1.682 amele ve Reşadiye - Köylühisar yolunda 542 amele çalışmaktadır. Almanya'ya göndereceğimiz yumurtalar Almanya ülkemize nisan ayı için "B" sınıfından 1.000 kental -lık yumurta kontenjanı ayırmıştır. Yumurta ihracatı İnebolu, 31 (A.A.) — Bu senenin ilk yumurta mahsulü 550 sandık olarak bugün Ispayaya ihraç edilmiştir. Muamele ve istihlâk vergileri hakkında sorgu Maliye Bakanlığı muamele ve istihlâk vegileri hakkında bazı ihsaİ malû -mat toplamaya lüzum gormus ve defterdarlıklarla malmudurluklerine bu hu • susta bazı sualleri ihtiva eden cedveller göndermiştir. Bu cedveller doldurulup Bakanlığa iade olu:*acaktır. Sağlık Bakanlığı kadrosuna geçenler Izmİr ve Haydarpaşa'daki bulaşıcı ve salgın hastalıklar rattahaneleri mütehassıs tabib ve diğer memurları mu -vazenei umumİyede Sağlık ve Soysal Yardım Bakanlığı kadrosuna alınmaktadırlar. Samsun'da parti kongreleri bitti Samsun, 31 (A.A.) — C. H. P. kongreleri bitmiştir. Uç aydanbe-ri çalışan üyeler idare heyetine seçilmişlerdir. İnebolu'da liman faaliyetleri İnebolu, 31 (A.A.) — İnebolu iskelesinden 935 mart ayı içinde 97.500 lira değerinde 1.168 ton ihracat 88.850 lira değerinde 386 ton ithalât yapılmıştır. "ISh da l»ir hû,., w . Yaşar Nabı Nayır'ın son e .r» 'Ulus,, ta tefrika edildikten sonra ki-tab halinde çıktı. Güzel bir kâğıda, gu. «I bir şekilde basılan escıinc Yasar-Nabi Nayır bir kaç güzel hikâye do ilave etmiştir. Enerin mevzuu belki bir çoklarımızın hele hayatı kendi muhayyelemuc göre görme çağlarımızda başımızdan geçmiş olan bir maceradır. Soysal seviyesi yüksek münevver bir gencin bir tesadüfle başlayıp yavaş yavaş kalbin -de yer tutan aşkının inkisarla biten macerasını, biz de onlarla beraber yaşayıp, hattâ onların duyduklarını duya. rak adım adım takib ediyoruz. Yatar Nabı N.ıyır'm son eseri yalnız hareket konuşma ve vaka dolu, okuyucuyu yoran eserlere karşı kuvvetli bir müdahaledir; Vaka, hareket, fikir, birbiriyle mü -vazİ gittiği zaman mevzu ne olursa olsun olgun bir yazıcının elinde daima istiyerek ve son satırına kadar istekle okunabilecek bir eser yaratmanın ım . kin İçinde olduğunun müdafaası.. Belki bir başkasının elinde muvaffakiyetti/ ve can sıkıcı bir eser o!. . -ya çok müsaid olan bu tarz ve mev • zu Yasar Nabi Nayır'ın kaleminde güzel ve muvaffak olmuş bil örneğini vermiştir. Kitabın sonundaki küçük hikâyeler eserin orijinal güzelliğinin birer de • vamıdır. Değeri 40 kuruştur. Akba ki-tabevi ve Varlık mecmuasından alına -bilir. Güzel bır eser okumak istİyen -lere tavsiye ederiz. Boks Bay Mustaİa Atak tarafından boks sporunu kendi kendine ve süratle öğrenmek için faydalı bu kıub vücude getirilmiştir. Bol resimlerle auslu M sayıfalık metni bulunan bu eser boksu en kolay ve sade bir şekilde ve butun inceliklerile öğretmektedir. Tanesi 50 kuruştur. Çâh Kuyu Çâkcı Kul. köle Çülâk Çevik Çare Çare (T. Ko.) Çar naçar ¦ İster istemez, çarem/ Çehre Çehre (T. Kö), yüz, bet Çcmcn/ar - Çimenlik Çin Kıvrım, büklüm, buruşukluk, çatıklık Örnek: A i m buruşuğu — Çini cebin. Kaş ça- tıklığı — Çini ebru Dâ = Hastalık (T. Kö.) Dâd Tüze - (Fr.) Justice (bak: Adi. adalet) Dâd Vergi = (Fr.) Don Örnek: Dâdt Huda = Tanrı vergisi Dâd Veriş, »atış = (Fr.) Ventc Örnek: Dâdü sited = Alışveriş 0âd Yanıp yak'tma Dadı Yenimi} Darfcr Kardeş Dâdkuıter Tuzemen (Bak = Adil). Da*Jağa - Gürültü Dağ dar Yaralı Örnek: Yüreğim firkat acısiyle dindar iken bir de -= Yüreğim ayrılık acısiyle yaralı iken bir de.. Dahamet ¦ İrilik, kocamanbk Dâhi Öke = (Fr.) Genit Dâhil = İç, içeri, içinde = (Fr.) Intcrîeur örnek: Binanın dâhili ~ Kurağın çi (içerisi) Listeye dahil değil = Çizetge içinde değil. Dahilen ~ İçeriden örnek: Bu ilâcı dahilen almak lâzımdır ~ Bu ilâcı iterden almalıdır. Dahilî - İçeri, içsel = (Fr.) tnterieur örnek: Emrazı dahiliye -a İçsel hastalıklar Bir evin umuru dahiliyesi = Bir evin içeri işleri. Dahiliye velıâleti - Iç bakanlığı - (Fr.) M inişlere de l'Intlricur Dâhil olmak - Girmek = (Fr.) Entret örnek: Heyete dâhil olan bütün .İ/j Kurula giren bütün üyeler. Dahil Sıkınan, sığınmış Dahiye Karabun = (Fr.) Cataclysmc Dahalet etmek Sığınmak (Fr.) Se refugier Örnek: Yunan askerlerinin bir kısmı bulgarla-ra dahalet ettiler = Yunan askerlerinin bir kısmı bulgarlara sıgnıdıla* D.ıhl Kınama Örnek: Dinimizi kınayan = Dinimize dahleden Karışma - (Fr.) — Topfişck, 2 — (Bak: mezar, türbe) Dahi (Ddhlü tetir anlamına) Actıon de se meler Dahn- ¦ Daima - Her vakit, bir dürüye ¦ (Fr.) Toujours örnek: Daima bizi isimizden jlıkor -- Her vakit bizi işimizden alıkor. Başkalarım dinlemez, daima kendi söyler ¦--Başkalarım dinlemez, birdüzüye kendi söyler. Daimi Devamlı (T. Kö). Sürel - (Fr.) Conti-r.uel Örnek: Daimî bir baş ağrısı — Devamlı bir baş ağrısı. Dair Üzerine, için, dolayı (Bak: I) Daire D.-ğre = (Fr.) Cercle örnek: Daire şeklinde bir masa = Değre şeklinde bir masa. Onun dairei muhabbetine giremedi — Onun sevgi değresJne giremedi. Dairenmadar ¦ Çepçevre. çepeçevre Örnek: Düşman ordusunu dairenmadar ihata ettik Düşman ordusunu çepeçevre sardık. Dairevi ¦ Değirmi = (Fr.) Circulaire Örnek: Dairevi bir sini = Değirmi bir sini. Dalâlet — Sapınç = (Fr.) Egarcmcnt. abcrratL.ı Öınek: Akıl, insanları dalâlettvn kurtart = Akıl, insanları sapınçtan kurtaıır Dalâlete düşmek ¦ Azmak, sapmak, sapıtmak S'egarcr. tomber dans l'aberration örnek: Dalâlete düşen milletlere, onların büyükleri doğru yolu gösterir = Sapıtan (doğru yoldan sapan, azan) uluslara, onların büyükleri doğru yolu gösterir. Dâm I Tuzak Örnek: Damı iğfaline düşürdüğü ~ Aldatma tuzağına düşürdüğü. Dâmad ~ Güveyi (Fr.) Gendre, bcau-fils Dâmân Ettk Dânâ - Biten Daniş ¦ Bilgi Danişmend Bilgili Dâr Ev, yer, yurd örnek: Darı dünya = Dünya evi Daraban - Çarpma, çarpıntı örnek: Darabanı kalb — Yürek çarpıntısı (çarpıntı) Dârât (Debdebe) — Görkem Darbe Çarpı, vuruş - (Fr.) Coup örnek: Bİr darbede yere serdi mı Bir vuruşta yere senli. Darbetmck Dökmek Darbı nescl = Atalar sözü Darülaceze Kimsesizler yurdu Daıtan Destan (T. Kö.) Epope (T KÖ.) Daıtanî Epik (Fr.) Epique Daüssıla Yurtsama = (Fr.) Nostalgie Oı ı... l. M ish n. resinden cüda kalınç:ı daüssılaya uğradı - - Doğduğu yerden ayrı kalınca yurtsamaya uğradı. Daüssılaya uğramak Yurtsamak Dava ¦ Dilev = (Fr.) Proces örnek: Borcunu ödemediği için aleyhine dava açtım • Borcunu ödemediği için ona karşı dilev açtım. Dava Sava = (Fr.) Cause örnek: Davasını büyük bir belagatle anlatu ¦ Savasını büyük bir uzAillıkle anlattı^ Davacı ¦ Dilevci Dava etmek Dİlev açmak = (Fr.} lııtcntcr ı.rj proces Davet = Çağın — (Fr.) Invitation Davet etmek Çağırmak = (Fr.) Inviter örnek: Bu akşamki toplantıya sizi de davrt rr-tim -- Bu akşamki toplantıya sızı de çağırdım. Davetiye Çağrıbk = (Fr.) Lettre d ıııvıtation Örnek: Onun davetiyesi gönderilmemiş O* nun çağrtlığı gönderilmemiş. Dayın = Alacaklı Örnek: Dâyinler vekili — Alacaklılar yekesi De'b Toru ~ (Fr.) Usage Deba « Sepici Debagat = Sepicilik Debagat etmek Sepilemek Debağhanc Sepile Debdebe (vc dârât) = Gorkrm Defa Kere (T. Kö.) kez örnek: Size bunu kaç dela söylemek lâzrm? ^ Sİze bunu ka\ kere söylemeli? Son defa kusurunu affediyorum - Son 4« suçunu bağışlıyorum. Defaten Birden, bir kezin, bir kerede Örnek: Defaten yüz lira borcunu çıkarıp ver/- yordu - Bir kezin ibir kerede) yüz lira borcu* mı çıkarıp veriyordu. önergeler Kılavuz i6*/en üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzeıe bir ay içinde, istek edenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Gc* nel Kâtihliğinc şu şekil alttnd? gönderilecektir; t--¦ Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......kargılığını uygun (yahut: yeter) görınüyorum. Sebebi: (kısaca) ..... ...... Önergem şudur: . O) İmza (/) Burada bir önerge gösterilmiyen yazılar üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS ON ALTINCI YIL No: 4912 Adımı/, antlımı/ılır. 2, NİSAN 1935 SALI Her yerde 5 kuruş Gündelik SİNEMANIN YILDÖNÜMÜ Son günlerde sinemanın kır • kinci yıldönümü anıldı.. Roma -da bunun için eğlenceli ve söylev-li toplantılar yapıldı. Türlü yıldö-nümleri arasında sinemanınkine özel bir değer vermek gerçekten yerindedir. Bugün kırk yaşma girmiş olan sinemanın bir çok bakımlarda oynamakta olduğu bü -yük rolü anlamıyan kalmamıştır. Sinema devrin tapındığı güçler -den biridir. Türlü bayramlar içi • ne onun doğuş gününü de almak çok görülecek bir şey değildir. Sinema kadar bütün insanlığı kaplamış bir eğlence çeşidi yoktur. Bu ba -kundan sinema yer yüzündeki insanları birbirine yaklaştırmakta şimdiye kadar başka biç bir gü -cün oynıyamadığı rolü almış bulunmakta dır. Aynı bir film dünyanın dört bir tarafında yüz binlerce insanı aynı biçimde düşün -duruyor, duyduruyor, ve böyle -lîkle devrin kültürünü yayarak türlü ulusları birbirine yaklaştırmağa yardım ediyor, sinema bu rolünü her vakit bilerek ve isti-yerek oynamakta değildir. O belki daha çok eğlendirerek para kazanmak amacını gütmektedir. Fakat gözün kavrayış gücü, insanlar için, hangi ırktan olursa olsun, değişmediğinden sinemanın kendi özünde bir acunsallık vardır. O eğlendirirken düşündürmekte -dîr. (Sonu 3 üncü sayıfada) MOSKOVA GÖRÜŞMELERİ BİTTİ Çıkarılan bildiriğ çok iyi karşılandı B. Eden Varşovaya doğru yola çıktı Moskova, 1 (A.A.) — B. Eden Varşovaya giderken B. Litvînof kendisine demiştir ki: "Eyi başa-rımlar dilerim. Sîzin başarımınız bizim başarımımız olacaktır.,, Bu uğurlama sözleri ingiliz - sovyet görüşmelerini saran umııd verici havayı göstermektedir. B. Eden büyük bir kalabalığın başarım dilemeleri arasında yola çıkmıştır. Lord Eden'in sözleri Varşova, 1 (A.A.) — B. Eden, Moskovadan ayrılmazdan Önce Pat ajansı bildirmenine şöyle demiştir: ''Varşova seyahatini büyük bir kıvançla yapıyorum. Bu seyahatin amacı şimdiki durum üzerinde Polonya devlet adamlariyle görüşmektir.,, Bildiriğ nasıl hazırlandı Moskova. 1 (A.A.) — Hava» bildir-meninden BB. Litvînof ve Eden tarafın, dan birlikte hazırlanan bitdiriğin M o s -kova saatiyle 18 de çıkarılacağı bildirilmişti. Ancak bildiriğ biraz geç çıkarılmış - Ur. Bunun sebebi B. Eden'in bîldirikten Londra kabinesine telyazısiyle duyuk vermek istemesi olmuştur. Bu danışma sonucunda Sovyetlerin Londra Büyük Elçisi B. Maiski'nin, bildiriğin ton şeklini kararlaştırmak için ingiltere elçiliği ile Sovyetler Birliği dış komiserliği arasında birçok kere -ler gidip geldiği öğrenilmiştir., A'OT Bu bildiriğin hulâsası dünkü sayı. mızda çıkmıştı: Bildiriğ beğenildi Moskova, 1 (A.A.) — Havas bildirmeninden: Resmî Sovyet mahfilleri görüşmelerin sonuçla -rından çok kıvançlıdırlar. Bildiriğin bazı parçalan ve hele iki devlet mümessillerinin her iki yönün topraklarının bütünlüğünü tanıdıklarım gösteren uzdil cümlesi bütün umudlan bile geçmektedir. BÜdirik dikkatli okunursa doğu andlaşmasım Almanya İle Po -lonyaya açık bırakanın ingiltere değil Sovyetler birliği olduğu anlaşılmaktadır. (Sonu *î ıncı sayıfada) Belediyemiz yeni budçesini hazırladı Bu yıl yol işlerine 700 bin lira harcanacak otobüsler eylülde işi emeye başbyacakbr Ankara Belediye Meclisi dün devrenin kanuni toplantısını yap -mistir. Toplantı • yı açan Bay Tan Doğan bu devre -de Je meclise şehir adına verimli işler başarılmasını dilemiş vo günle-meçteki seç imi o • rin yapılacağını söylemiştir. Se -çim sonunda 32 oyla birinci baş - Bay Tan kan vekilliğine Bay Rauf, ikinci baş -kan vekilliğine Kütükçü Feyzi, encü • menlere de aşağıda adlan yazılı olan üyelerin seçildiği anlaşılmıştır: Tarife ve kanunlar encümeni ı Ha -lim, İbrarim, Naşid, Rifat. Feyzi, Mec-di Sadrettîn, Ekrem. Büdce encümeni: Samiye, Hayrul-lah, iskender, Rauf, Reşad, Cafer Tay -yar, Vehbi. İmar ve nafıa encümeni: Ahmed, Cemal, Muhlis, Süreyya, Sakip, İbrahim Kemal, Veli. Sıhhiye encümeni: Makbule Naci, Hüseyin Ertuğrul, Yusuf Hikmet, Ali Vahid. Bilâl, ismet, Osman. Doğan Başkanlık ederken Hesabları tetkik encümeni i Fethi, iskender, Hamit, Ziya, Muzaffer, Nu • rettin, Nusrat. Encümenlerin seçiminden sonra, 930 yılı büdceıinin hazır olduğunu söylİyen Bay Tan Doğan, 934 yılı büdceıine göre Başkanlığın 150 bin liraya kadar ödüne alabileceğini, fakat belediyeyi bir borç altına sokmamak için tahsilat faz -lasiyle kapatılarak denk bir büdce ile yılın sona erdirildiğini söyledi ve bu mit nasebetle meclisin başkanlığa karşı göl' terdiği güvenden ötürü teşekkür etti. Bu yılkı büdcenin de bir borç almayı gerektirmeden hazırlandığını söyli * (Sonu S inci sayıfada) Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 9 1 —Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alameti) konmuştur. Bunların lıer biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, franstzcaları da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı Ügünı olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge~ len şekil gibi. Defetmek Savmak, İtmek *= (Fr.) Expulser, faire eloigner örnek: Belâyı savdım (defettim) — Cisimler biribirlerini çekerler ve iterler (cezp ve defe ¦ derler) = Attraction et ripulsion des corps. Define = Gömü = (Fr.) Tresor Defnetmek --- Gömmek Defter = Defter (T. Kö.) = (Fr.) Cahier. Dehan - Ağız Dehr (Bak; Cihan, âlem) — Acun, dünya (T. Kö.) Dehşet Yılgı = (Fr.) Terreur örnek-: Saika düşünce halk dehşet içinde kaldı m Yıldırım düşünce halk yılgı içinde kaldı. Dehşetü mlıızam mm Sıngıhk = (Fr.) Epouvante, örnek: Asiler son hücumlarında, dehşetü inhi-zaman uğradılar mm A ziyanlar, son hücumlarında sıngıhğa uğradılar. Dehşetü inhizama uğramak = Sınmak = (Fr.) S'epouvanter Dehşetü inhizama uğratmak - Sındırmak — (Fr.) Epouvanter. Delalet etmek - Göstermek — (Fr.) Significr, indiquer örnek: Bu sözler onun kötü yürekliliğine delâlet eder ~ Bu sözler onun kötü yürekliliğini gösterir. Delâlet etmek = Yol göstermek, kılavuzlamak — (Fr.) Guider, montrer le ehemin örnek: Köylüler delâlet ettiler de yolu Öyle bulabildim = Köylüler yol gösterdiler de (kılavuzluk ettiler de) yolu öyle bulabildim. DeM (Burhan anlamına) ¦ Kanıt = (Fr.) Argu- ¦uit Örnek; Delilsiz, davaya kimse inanmaz =- Ka-nıtsız hleve kımse inanmagm Dett Ve..k» anlamına) - Belge (Fr ) D ocu -meni Örnek: Tarihi delil belgeler. ili* (vesikalar) — Tarihsel Delil (Beyyine anlamına) - Tanıt (Fr.) Preuve Delil (Yol gösteren anlamına) = Kılavus = (Fr.) Guide Dem = Kan Dem Dem (zaman anlamına) (T. Kö.) Demevî = Kanlı, kansal Demgüzâr olmak - Vakit geçirmek Denaet - Alçaklık = (Fr.) Lâchete Denaetkârane = Alçakça = (Fr.) Uchement örnek: Denaetkârane hır hile ile onu öldürdü — Alçakça bir dekle onu öldürdü. Deni : Alçak = (Fr.) Lâche Örnek: Deni! = Alçak! Dendan - Diş Der = Kapı örnek: Deri devlet = Devlet kapısı. der - — - de, içinde 1 1 - Kucaklama Deraguş etmek Kucaklamak Derbeder = Dağınık, salpak örnek: Derbeder bir adamdır mm Dağınık (salpak) bir adamdır. Derbcnd mm Boğaz, dargeçit Dere = Derç (T. Kö.) Derd - Dert (T. Kö.) Derdest = Yakalama - (Fr.) Arrestation, attraper örnek: Polisler hırsızları detdeste çalışmaktadırlar mm Polisler, hırsızları yakalamaya çalışmaktadırlar. Derdest etmek = Yakalamak = (Fr.) Arretec Derece = Derece ~ (Fr.) Dcgre Dereke ¦ Dereke Dergâh = D erg e Derhal mm Hemen Derk, İdrak = An, anlama = (Fr.) Comprehen-sion Derkenar = Çıkma örnek: Bu evrakı bîr derkenar yazıldıktan sonra yerine gönderiniz — Bu kâğıdı bir çıkma yazıldıktan sonra yerine gönderiniz. Derketmck, idrak etmek - Anlamak = (Fr.) Com-prendre örnek; Bu işin güçlüğünü idrak edemedi = Bu işin güçlüğünü anlıyamadı. Derman Derman (T. Kö.) Dcrmeyan etmek — Ortaya koymak, Öne sürmek örnek: Bu fikri dcrmeyan eden sizdiniz = Bu düşünceyi ortaya koyan (öne süren) sizdiniz. Derpiş etmek = Göz Önünde tutmak Örnek: Evvelâ bu işi derpiş etmelidir — Önce bu işi göz önünde tutmalıdır. Ders Ders (T.) = (Fr.) Leçon, coura Deruhte etmek - Üstüne almak, yüklenmek = (Fr.) Se eharger örnek: Bir vazifeyi deruhte etmek — Bir ödevi üstüne almak. Derun = İç örnek: Derûnunda nutui tezkeresi bulunan bir çanta ^= içinde doğum kâğıdı bulunan bir çanta. Derunİ = Içkel örnek: Deruni bir meserret = Içkel bir sevinç Derya = Deniz Desise = Dik, oyun, aldaç mm (Fr.) Rıııe, intri -gue, fourberie Dessas mm Dekçi, oyuncu, aldatıcı — (Fr.) Rusc, intriguant Dett = El Dettar = Senk Deste = Takım, demet Örnek: Bir takım oyun kâğıdı, bir demet ç/çd Destgir mm Yardımcı, elinden tutan Deıtres olmak = Ele geçirmek, elde etmek eriş mek - (Fr.)Obtenir, acqu£rir Deşt = Bozkır, çöl Deva = Em, ilâç (T. Kö.) — (Fr.) Remede örnek: Bu hastalığın devasını bulamadılar » Bu hastalığın ilâcını (emini) bulamadılar. Devam - Devam (T. Kö.) — (Fr.) Contûıuation. frequentation Deveran = Dolaşı örnek: Deveranı dem = Kan dolaşısı Deveran etmek = Dolaşmak Örnek: Deveran eden haberlere göra Dolt- Şan duyulara göre. Devlet Devlet (T. Kö.) = (Fr.) Etat Devr - Devir (T. Kö.) Devran - Evren Örnek: Âlem gene ol âlem. devran gene ol devran., mm Acun gene o acun, evren gene o evren» Devre - Devre (T.) Devriye - Gezck Örnek; Geceleri jandarmalar devriyeye çıkıyorlar Geceleri jandarmalar gezeğe çıkıyor. lar. Deyn = Borç Dicûr - Karanlık Didar = Yüz, çehre (T. Kö.) Dide = Göz - dide 53 - görmüş Didcban = Bekçi, kolcu, nöbetçi, göacfl Berlin, l (A.A.) — İsviçre elçisi, bu* nıin öğleden sonra, İsviçre hükümetinin gazeteci Salonum Jacob meselesi lıakkm-daki notasını Dışişleri Bakanlığına vermiştir. SAY İFA 2 ULUS 2 NİSAM 1^35 SALI Kamutay'da J. U. K. büdcesinde yapılan değişiklik hakkındaki kanun lâyihası onandı Kamutay, dün saat 15 de Bay Nuri Conker'in Başkanlığında toplanmış ve jandarma genel kumandanlığı 1934 yılı büdcesinin 426 inci faslında yapılacak deği -siklik hakkındaki kanun lâyihası ve büdce encümen mazbatası o -ltunmuştur. Genel heyetçe onanan bu kanun lâyihasına ve büdce encümeni mazbatasına göre; 2671 numaralı kanunla 1934 malî yılı jandarma genel kumandanlığı büdcesinde yeniden açılan (temdidli efradın 1933 yılı karşılıksız maaşları) fashna (27000) lira konulduğu ve bu efradın alacakları yalnız maaş tertibinden olmayıp kanunlarına göre verilmesi gereken İkramiye ve hayvan tazminatı gibi bazı istihkakları da içine almakta olduğundan hükümetçe bu kanunun tavzih edici bir şekilde değiştirilmesinden ibaret olan teklifin yerinde görüldüğü ve kanun lâyihasının olduğu gibi onandığı Büdce encümeni mazbatasından anlaşılmış ve kanun lâyiha -sı jandarma genel kuman -danlığı 1934 malî yılı büdcesinin sonunda 2671 sayılı kanunla açılan 426 ncı faslın adı "temdidli efradın 1933 yılı karşılıksız alacakları,, olarak düzeltilmiş ve 27 bin liranın 23 bin lirası, temdidli efradın 1933 yılı karşılıksız alacakları maaşa, (1500) lirası verilecek ikramiyeye ve (2500) lirası da verilecek hayvan tazminatına karşılık gösterilmiştir. Ruznamede konuşulacak başka bir şey olmadığından perşem- I Ç DUYUKLAR Dışarı gönderilecek maden sularımız Maden sularımızı yabancı memleketlere göndermek üzere dışardan getirilecek birer litrelik boş şişelerin, altı ay içinde maden suyu dolu olarak gene dı -şan çıkarılmak şartiyle teminata bağlanıp gümrük resminden "muvakkat maufiyet,, usulüne bağlı tutulması kararlaşmış ve karar gümrüklere bildirilmiştir. be günü saat 15 de toplanmak ü-zere toplantıya son verilmiştir. Af kanununun üçüncü maddesi 2330 sayılı af kanununun 3 üncü maddesile affa uğrıyanlardan birden çok suç işliyenler için içtima kaidelerine göre verilecek cezanın hepsinden mi, yoksa her suç için tertib olunan cezalardan ayrı ayrı indirme yapılması mı lâzım geleceğinin tefsiri Başbakanlıktan istenmiş ve Kamutay adliye encümeni, kanunun bu maksadına göre tereddüde yer kalmıyacak surette tatbikatını temin için aşağıda yazılı tefsir fıkrasını umumî heyetin kabul ve tasvibine arza oybirliğiyle karar vermiştir. Tef -sır fıkrası şudur: "2330 sayılı kanunun 3 üncü maddesi, birden fazla suç işliyenler hakkında her bir suç İçin verilmiş veya verilecek olan cezalardan ayrı ayrı indirme suretile tatbik olunur.,, İşbu tefsir fıkrası Kamutayın 4.4.1935 günkü toplantısında görüşülecektir. Bay Fahri ve arkadaşlarının muhakemesi Dün birinci asliye ceza mahkemesinde eski Posta ve Telgraf Genel Müdürü Bay Fahri, muavini Bay Suphi, eski Telgraf işletme Müdürü Bay İhsan Cemalin muhakemelerine devam edilmiş ve iddia makamı iddianamesini okumuştur. İddia makamı Bay Fahri için suçun esası olan mayıs 1911 tarihinde yapılan mukavelenin tarifeye aid olan üçüncü faslındaki esasın altınla kâğıd para arasındaki değer farkının devam ettiği müddetçe tarifeye yeni bir Kıstas ko -yan haziran 1923 ve mayıs 1929 tarihli mukavelelerin tatbikindeki yolsuzluk -lan teşrih etmiş ve tenzilli tarifenin tatbikinin geciktirilmesi için yapılan işle -ri hususî bİr kasta matuf bulmuştur. Bay Suphi'ye gelince işin aslını da -ha evelden bildiği halde Bayındırlık Bakanlığının tezkeresini hiç bir lüzum olmadan geciktirmiş ve işe yanlı» bîr mecra verilmesine sebebiyet vermiştir denilmekte. İhsan Cemal için de itimnd ettiği bîr umum müdürün emirlerini yerine getirmiş ve müsveddeleri yapmış beğenilmiyen müsveddeler umum mü -dür tarafından tashih edilmiştir. İhsan Ceraat'in umum müdürle bu sıkı teması kendisinde altın esasının yeretmesine vu sabit fikir haline gelmesine sebeb olmuştur. İhsan Cemal bu işte Umum Müdürün kanunî olmıyan arzularına daima boyun eğmiş ve hadisenin son safhasında anlaşılmıyan bir sebeble işi geciktir -mek için tebliğ şekilleri bulmak istemiş ve o yolda hareket etmek suretiyle vazifesini suiistimal etmiştir. Denilmekte ve bu sebeblerden dolayı Bay Fahri ve Bay İhsan Cemal'in bu horeketleri vazifeyi suiistimal eder mahiyette görüldüğünden ceza kanununun 240 inci mad -desine tevfikan 3 ay hapis ve 3 ay da memuriyetlerinden mahrumiyetlerine Elektrik ve havagazı sayıcıları Şehrimizde elektrik ve hava gazı kullananlardan bazılarının tesisatlarının kuvvet harcamasını ölçen sayıcılarının hatalı olduğu hakkında ölçüler nizamnamesinin 26 ıncı maddesine dayanarak yaptıkları şikâyetler üzerine Okonomi Bakanlığı merkez mıntakası ölçüler ve ayar başmüfettişlİğince yapılan muaye -neler sonucunda bunlardan bir takımlarının gerçekten hatalı oldukları anla -silmiştir. Evinde veya müessesesindeki elektrik veya havagazı sayıcısının doğ -ruluğundan esaslı şüphelere düşenlerin yukarda sözü geçen başmüfettişliğe başvurmaları tavsiye edilmektedir. İnhisar idaresi yeni bir sigara çıkaracak Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı sigara paketlerine ikramiye konulması işini tetkik etmektedir. İnhisarlar Umum Müdürlüğü yakında Samsun tütünü ile Samsun sigarası çıkaracaktır. Bu sigaranın fiatı henüz tesbit edilmemiş -tir. İngiliz büyük elçisi İstanbul'a gitti ingiliz Büyük Elçisi Istanbula Bay Suphi'nin dc ceza kanununun 230 uncu maddesine tevfikan otuz lira as;r para cezası ile mahkûmiyetlerine karar verilmesini istemiştir. Suçlu vekillerinin müdafaalarını yapabilmeleri için muhakeme dokuz nisan sah gününe talik edilmiştir. Ankara radyosu Bugünkü radyo programı şudur ı 19.30- Çocuk saati 19.50. Musikî: Tchaikowsky Lied Ohnc Wort? Rubenstein Melodie Glazounov Melodie Arabe m Sercnade Espagnolf Vîolonsel: Edip Sezen Piyano: Ulvi Cemal 20.10-Maliye vekâleti saati 20.20 Dans musikisi 20.30-Musiki: Leclalr T r i o Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal Vîolonsel: Edip Seren 20.50-Haberler. Öğretici filmler Okonomi Bakanlığı öğretici filmler hakkında bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu projeye göre memleketimizde bulunan sinemalar gösterecekleri esas filmden " evel halk ve çocuklara mahsus Öğretici ve teknik bîr film göstermeğe mecbur tutulacaklardır. Devlet dairelerince getirtilecek olan bu öğretici ve teknik filmler her türlü vergi ve resimden muaf olacaktır. mm m^mmmmmmmmmmm ı aaaaMHBMi Moskova'da bir türk operası Bu akşam saat 21 de Mosko-S vadaki Komintern istasyonundan Türkiyeye mahsus olarak "Şahsenem,, operası verileceği haber alınmıştır. Şahsene-min mevzuu Kerem ile Aslı hikâyesidir. Komintern istasyonunun tul mevci 1724 dür. II ¦ 'I'' ı. ¦ ..... '¦ ¦......-" ¦'Ilımı.ıı ¦ m......... İM Digerbin = Özgecil = (Fr.) Altruiste Örnek: Digerbin olanları herkes sever = Özgecil olanlarr herkes sever. Dikkat - Dikkat (T. Kö.) = (Fr.) Attcntion Dil = Yürek, gönül Dilara, dilrüba, dilfirib = Gönül alan, gönül okşayan Dilâver = Yiğit Dilâzar — Gönül inciden, hatır kıran Dilbaz =aa Gönül eğleyen Dilber Güzel örnek: Dilber bir kız = Güzel bir kız. Dilgir = Gücenik, kırgın Dilgir olmak Kırılmak, gücenmek. Örnek: Bana sebebsiz dilgir oldunuz — Bana sebebsiz gücendiniz. Bu sözlerden dilgir oluşu doğru değildir - - Bu sözlerinden kırılması doğru değildir. Dilgüdaz = Yürek eriten DühâJı - Gönül isteği, arzu (T. Kö.) Örnek: İşler dilhahı Üzere gitmedi = İşler ar. zusu üzere (gönül isteğince) gitmedi. Dilhıraş (Bak: Canhıraş) Gönül koparan örnek: £ir sadayı dilhıraş = Gönül koparan bir ses Dilinin olmak = İçi kan ağlamak Örnek: Onun bu düşkün halini görünce dilbün oldum = Onun bu düşkün halini görünce içim kan ağladı. Dilir = Yürekli Dılküşa — İç açan örnek: Mahalli dilküşa — îç açan bir ver Dilpesend — Gönül beğendi Dil. i = Yüreği yaralı Dil su/ — Yürek yakıcı, iç yakan, acıklı Düşad = Sevinçli DUşikeste = Gönlü kırık Dimağ = Beyin — (Fr.) Cerveau, cervelle Dm = Din (T*) = (Fr.) Rcligion Dini = Dinsel = (Fr.) Religicux örnek: Dini müesseseler —¦ Dinsel kurumlar. Gayridİnî = Yaddİnsel — (Fr.) lrreligieux örnek: Gayridini hareketler = Yaddİnsel hareketler. Ladini — Dışdinsel = (Fr.) Arcligieux örnek: Dinle hiç bir alâkası olmıyan müessese ve hareketlere ladini derler = Dinle hiç bir ilişiği olmıyan kurumlara ve hareketlere dışdinsel derler. Dirahşan - Parlak, parlıyan Diraht = Ağaç Dirayet — Usuğ = (Fr.) Adresse, intelligencc, ca- pacire Örnek: Bilgisi ne kadar vüsatli olursa olsun, dirayetsiz bir insan tuttuğu işte muvaffak ola. maz = Bilgisi ne kadar geniş olursa olsun usuğsuz bir insan tuttuğu işi başaramaz. Dirayetli = Usuğlu = (Fr.) lntelligcnt. capable, adroit örnek: O, pek dirayetli hareket etti — O. pek usuğlu hareket etti. Dİraz = Uzun Diriğ etmek — Esirgemek örnek: Muavenetinizi benden diriğ etmeyiniz = Yardımınızı benden esirgemeyiniz. Dirin, dirine = Eckİ örnek; De'bi dirin — Eski törü. Divane = Deli, aptal, alık Diyar = El örnek: Diyar diyar dolaştıktan sonra buraya geldi = El el dolaştıktan soma buraya geldi. Dizdar — Kale sakınanı Dost = Dost (T. Kö.) m (Fr.) Ami Ducret (zucret) ~ Sıkıntı, darlık örnek: Son senelerim ducret içinde geçti = Son yıllarım sıkıntı (darlık) içinde geçti. Duçar (giriftar) = Uğramış, yakalanmış, tutulmuş Duçar olmak (giriftar olmak) = Uğramak, yaka -lanmak, tutulmak örnek: l — Bir derdi devânâpezİre duçar oldu ¦= ilâcı bulunmaz bir derde uğradı. 2 — Duçar olduğu felâketten tahlisi giriban edemedi = Tutulduğu felâketten yakasını kurtaramadı. 3 — öldürücü bir aşka gİıiftar oldu = öldürücü bir aşka yakalandı. Dûd —Kurt, duman Dııhan = Duman, tütün Duhtcr = Kız Duhul = - Girme, girim Duhuliye - Girmelik örnek: Duhuliye vermeksizin içeriye alınamaz = Girmelik vermeksizin içeriye alınamaz. Dûn — Aşağı, aşağılık (Ast = madun) örnek: Bu halıyı dûn bir fiatla satmak istemedi = Bu halıyı aşağı bir paha ile satmak iste. medi. Ne dûn bir fıtratı var = Ne aşağılık bir yaradılışı var . Dûr = Uzak örnek: Allah kimseyi gördüğünden dûr etmesin = Tanrı kimseyi gördüğünden uzak bırakmasın. Durendiş (dûrbîn) = Uzgören, uz görür = (Fr.) Avise, clairvoyant örnek: / — Devletin başına geçen adamlar durendiş olmalıdır = Devletin başına geçen a-damlar uzgörür olmalıdır. 2 — O, durendiş bir adamdır = O, uzgören bir adamdır. Durendiştik (durbinlik) ™ Uzgöriirlük Duşizo (Bak: bakir) = El değmemiş Dümdar — Artçı = (Fr.) Arriere-garde örnek: Dümdar kollarımız düşmana hücum etti *=Artçı kollarımız düşmana hücum etti. Dümû — Gözyaşı Dünbal -- Kuyruk Dürbün - Görguç (Fr.J Lorgnette, lunette Örnek: Zabitler uzağı rüyet için dürbün istimal ederler — Subaylar uzağı görmek için gör-güç kullanırlar. Düruğ — Yalan Dürüst ı Doğru, düzgün, dürüst (T. Kö.) « (Fr.) Exact, correet. Dürüst - Sert, kaba örnek: Dürüst hareketlerile hepimizi gücen. dİrdi = Kaba (sert) hareketlerile hepimizi gücendirdi. Düstur = Düstur (T. Kö.) = (Fr.) Code, regle generale, formüle Düşnam " SÖvgü örnek: Büyük işe girişenler onun bunal düşnajıuııdın korkmazlar = Buyuk işe girişen» ler onun bunun sövgüsünden korkmazlar. Düşvar = Güç, zor Duyûn — Borçlar — (Fr.) Dettes Düyunu umumiye = Genel borçlar — (Fr.) DcttCi publique Düzd = Hırsız = (Fr.) Volcur Eazım = Büyükler Örnek: Timur devri eazımınoan = Tİmur devli ri büyüklerinden. Eb Baba Eb'ad - Iramlar Örnek: Eb'ad mı mesaha etmeli = hamlarım biçmeli. Ebatil (Bak: baul itikad) — Boşinanlar = (Fr.J Superstitions örnek: Ebatile bağlı olanların aramızda yeri yoktur = Boşinanlara bağlı olanların aramızdq yeri yoktur. Ebed, Ebediyet = Sonrasızlık = (Fr.) Etemitö örnek: Bu fâni hayat İçinde ebediyet düşünce* si, bir teselliden başka bir şey değildir = Bul Ölez hayat içinde sonrasızlık düşüncesi bip avunmaktan başka bir şey değildir. Ebedî = Sonrasız = (Fr.) Eternel örnek: Ebedi bir huzur ve sükûna kavuşmak is% tiyordu = Sonrasız bir baysallığa kavuşmak is* ti yordu. Ebediyen (llelebed) = Hİç bir zaman, hiç bir vakit, hiç bir daha = (Fr.) Etcrnellcmcnt, â granc? jamais Örnek: Gözleri hiç bir daha açılmamak üzeri kapandı = Ses yeux se sont fermâs âternelleı ment. Onu hiç bir daha görmiyeceğiz = Nous ne 1$ verrons plus jamais. düzeltme Dünkü kılavuzun birinci sütununfâ (Cidal) kelimesinden sonra §u sözler gelq& çekti; Mücadil = Uğraşkan, ULUS 3, NİSAN 1935 ÇARŞAMBA Berlin. 2 ( '.. t.) — J.ohal İn* t eı gamete-âi. B. lAtval'in Mosktıvaya giderken Berlin* de duracağına daiı verdiği duyuk üzerine terilen resmi tekzibi hiç bir idman gazetesi yazmamıştır. ON Al TINCI YIL. No: 4913 Adımız, andımızdır. Her yenle 5 kuruş Gündelik AVRUPA VE ASYA Acunsai siyasanın bütün ağırlığı yeniden Avrupa üzerinde duyulmağa başladı. Almanyamn son hareketi ile altüst olan Avrupa denkliğini düzeltmek işi bu siyasanın baş amacı oldu. Japonya ve Amerikadan başka öteki büyük devletler şimdi bu iş ile uğraş -maktadırlar. Rusya bile bütün ö-zenini batı tarafına çevirmiş, ve Avrupa barışının korunması için ilk plânda çalışmağa başlamıştır. İngiltere de Avrupa durumunun Büyük Britanya imparatorluğu için oynadığı büyük rolü daha iyi anlamış görünerek siyasasına o yolda bir hız vermiştir. Anlaşılıyor ki, acun barışının anahtarı gene Avrupanın elindedir. Bununla beraber, bu barış bakımından Asya'da olup biten şeylerde az; usanacak ve görmemez-likten gelinecek değerde değildir. Avrupanın kavgası, bütün siyasal kavgalar gibi iki şey çevresinde toplanmaktadır: Toprak ve pa -zar... Toprak kavgasının alanı daha r ok Asya ve Afrika, pazar kavgasının alanı da bütün dünyadır. Onun için Avrupa devlet ¦ (eri arasındaki çatışma dolayısile başta Asya olmak üzere diğer dünya parçalarını da ilgilendir -mektedir. İşin bu kertesinde Japonya ve Amerika da kavgaya katılmaktan çekinemezler. Toprak ve pazar isteğiyle en (Sonu 3 üncü sayıfada) Bay Eden Varşova'da Konuşmalar müsaid bîr durum içinde başladı - B. Laval de Varşovaya gidiyor. S* 11 B. Eden Sovyetlerin Varşovt vt Londra elçlIerlyU beraber Varşova durağı,. İTALYAN GÖRÜŞÜ ÜNÜNDE STRESA B. Musoliııi bir yazı kapılmamalı Roma, t (A.A) — 'Popolo d'ltalia" nın başyazısında B. Muinimi şöyU ya -«ryorı " — Her vaki t ki vartanlar (hayaller) şatosu bîr kere daha yapılmak ü -zeredir. Mübalağa edilmiş olan bu a-kımsarlık şarabına bir parça su katmak (erektir. Italyaıların bu varsanlar'a kendilerini bıakmalan gerek değildir. O* devimiz, onlara duyukmaktır Çünkü inkisar kadar insanın gayretini kıran bir şey yoktur. Stresa konferansının değerini azaltmak niyetinde değiliz. Sadece bu kon • feransm bugünkü Avrupanın politik ve dip'omatik yani büyük varsanlara yer olmağa yer vermiyen bir hava içinde yapılacağım belli ettirmek istiyoruz. A-cunun umud ve menfaatlerinin gelacck Stresa konferansına göre olması anlaşı- sında "Boş ıımudlara dır., diyor. labilir, fakat, Stresanın yen! bir devre -nin başlangıcı olacağı inanından doğan mevıirmiz bir heyecan yer bulmamalı - dır... Milano. 2 (A.A) — Gelecek Stre.4 konferansı dtlayıtilc, Popolo Ditalya gazetesi diyor ki: " üç bakanın, Avrupanın siyasal, suç! ve diplomatik durumunu, fevkalade ve kati sonuçlar elde edileceğini ura -durmadığı bir sırada yapılacak bu top -lantıUrdan pek çok hülyalara kapılma ¦ mak gerektir. Stresa, ancak, şimdiden kestirilmesi mümkün olan bir hattı hareket gütmeğe mecbur bulunan üç batı devletinin görüş birliğini pekittirecek • tü'. Bu konferans, Avrupanın dalgalı denizinde bir kara noktası olacak ve silahlanma üzerina olan tehlikeli hay ali df den vazger-lmetini İntaç eylîyecektİr.* Londra, 2 ( ' ) — ingiliz • Polonya görüşmelerine bu sabah, Dışarı İşler Bakanlığınca B. Bek ile B. Eden arasında başlanmıştır. Söylendiğine göre, görüş teatisine, Sir Con Saymen'in Avam kamarasında bildirdiği veçhile iki hükümet arasında çok büyük düşünce ayrılıkları olduğunu gösteren Berlin görüşmeleri ile, çıkarılan bildiriğde ingiliz ve sovyet görüşlerinin mutabakatini bildiren Moskova görüşmeleri sonuçları hakkında B. Eden'in vereceği izahat ile başlanacaktır. Bu görüşmeler ile daha başka unsurların aydınlığı sayesinde, Po-lonyanın, fransız - ingiliz beyanatı ile ortaya çıkan bazı sorumlar hakkındaki durumu araştırılacaktır. Görünüşe bakılırsa, görüşmelerin başlıca konusu doğu Avrupalında bir süel karşılıklı yardım andlaşması gerçekleşmiş olacaktır. Bugüne kadar Polonya böyle bir andlaşmadan yana değildi. Bununla beraber, bu husustaki kati kararı, böyle bir andlaşma yapılmasını düşünen ingiliz - fransız (Sonu 3 üncü sayıfada) General Göring Hava Korumu Komutanı Berlin, 2 (A.A) — General Göring dündenberi hava korumu topçu kıtale -rının komutanlığını elin* almiftır. Bu yüzden dün Berlin yakınında Docberitz alanında bir askeri gösteriş yapılmıştır. Hava statüsü Paris, 2 (A.A) — Parlamento çok aa süren bir görülmeden sonra hava fi loşu statüsünü onamıştır. Yunan seçimi Atina, 2 (AA) — Saylav seçimi mi yum 19 unda yapılacaklar. Başbakan Çaldaris demiştir klı " — Hükümetin kalkınma program», nm gerçekleşmesine devam edebilmek Üzere halkın güvenini yenilemesi İçin s* çimi bir an önoe yapmaya karar verdik. İnanıyoruz ki, venîzelizmin ülkeyi rfl -rüklemiş olduğu dısnomal dunundan çakabilmek! i «imiz için ulusumuz biz* güvenini tazeliyecektir. Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar K ila vu zu İV. 10 I —Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) ko nmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. İ ~~ ^7- k0?T karill,klann W aytrdedilmesi için, gereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. Koku türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüro oUtn hüküm, türkçe "çck„ kökünden g+ len sekil gibi. Ebeveyn ~ Ana baba Örnek: Ebeveyne hürmet evlâdların ilk vazife, sidir = Ana babaya saygı çocukların ilk ödevi-dır. Ebkem Dilsiz, epsem Ebr Bulut İyiler, iyeiller Kaş Guduk Ebr ar Ebru Ebter Ecdad = Dedeler örnek: Ecdadımızdan kalan eserler ~ Dedelerimizden kalan iterler. Edl = için, aebeb örnek: Bu ecilden = Bunun için. Ecir (Bak: ücret) Eclaf - Ayak takımı, baldırı çıplaklar Ecnebi - Yaduyru = (Fr.) Sujet etranger Örnek: tstanbuldaki yaduyrular Les su/ets ttrangers a istanbul E«* Ton (T. Kö.) örnek: Söyleyişindeki özgül ton onu öteki söz-menlerden ayırıyor — Söyleyişindeki asti (ori-gmal) eda, onu diğer natuklardan ayırıyor. Eda (Şive, cilve anlamına) = Bayla -= (Fr.) Gra-ce, charme Edal, Baylan = (Fr.) Gracieuz, charmant örnek: Edalı cdilı yürüyordu = Baylan bay. lan yûrüyoıdu. Eda etmek -ödemek örnek: Ed,y, f,yn ettmk istiyor(Ju OM ödemek isliyordu. E«W Edefc Borcu- Edille (Bak: deül) •= Kanıtlar örnek: Dâvasını edillesiyte izah etli - Dılevi-ni kanıtlariyle açımladı. Edib - Yazman örnek: Büyük Türk edibi = Büyük Türk yazmanı. Efkarı umumiye - Kamusaldüşün - (Fr.) Opini-on publique Örnek: Biı memleket efkârı umumiyeslni gazetelerinde görebiliriz = Bir ülkenin kamusal-düşününü gazetelerinde görebiliriz. Reyi km — Geneloy Örnek: Sar'da yapılan reyi âm - Sar'da yapılan geneloy . Efrad Erat örnek: Bölüğe yeni gelen efrad - Bölüğe yeni gelen erat. - efraz - Kaldıran, yükselten örnek: Alemcfrâzı isyan - Azı bayrağını kaldıran. - efruz - Parlatan, aydınlatan, tutuşturan Örnek: Dilefrûz = Gönül aydınlatan, gönül tutuşturan. Efsane - Masal Elsun -: Afsun örnek: Bu asırda efsuna kim inanır? asırda afsuna kim inanır? Bu Efsus = Yazık örnek: Efsus, sadhezâr efsus! bin yazık! Yazık, yüz - effân - Saçan, dağıtan, silken. serpen örnek: Dûrefşân mm İnci saçan. Etrafa ziya efşân olmakta -- Her yana ışık dağıtmakta. • elzk - Aı tiran, çoğaltan Örnek: Meserret etzâ ı gaitan) Sevinç arttıran, (ço- Efzâyiş - Artma, çoğalma Efzûn -- Çok, artık, yukarı örnek: Sınnı 25 ten dün, 35 ten efrûn olnvyan-lar ^= Yaşı 25 ten sşağı, 35 ten yukarı olmıyan-lar. Ehadiyet • Birlik Eh.li. Ahali • . Elgün örnek: Ehalİye karşı = Elgüne karşı. Ehemmiyet Önem -: (Fr.) Imporunce örnek: Bu işin ehemmiyetini anlamalıdır « Bu İşin önemini anlamalıdır. Ehemmiyetli (mühim) önemli aa (Fr.) lmpor- tant örnek: Bu ehemmiyetli fikirleri ilk önce ondan işittim - Bu önemli düşünceleri ilk önce ondan işittim. Ehemmiyet vermek - Onemek, önem vermek (Fr.) Attachcr de l'importance, donııcr de Tim-portance örnek: Sözlerine ehemmiyet vermediler — Sözlerine önem vermediler, sözlerini önemedilet. Ehli = Evcil örnek: Ehli hayvanlar ^- Evcil hayvanlar. Ehlileştirmek Evcilleştirmek Örnek: Yırtıcı hayvanları bile ehlileştirmeğe çalışıyorlar — Yırtıcı hayvanları bile evcilleştirmeğe çalışıyorlar. Ehli vukuf, ehli hibre Ayırtman örnek: Ehli vukufun verdiği raporda = Ayırtmanların verdiği raporda. Ehl.yet ¦ Erdik örnek: Ehliyetsiz adamlara İş vermemelidir Erdiksiz adamlara iş yetmemelidir. Ehven mm Ucuz örnek: Bunun fiattnı ehven bulmadınız mı? x Bunun pahasını ucua bulmadınız mı? Eİzm (Bak: aziz) «= E reni «t Ekâbir = Büyükler örnek: E kabın Kureyş — Kureyş büyükleri, E kal = En az, en aşağı örnek: Ekalli mücazat * Cezaların en azı Ekalli üç saatte oraya vâsıl olabilir, ondan evet gidemez = Enaz üç saatte oraya varabilir, ondan önce gidemez. Ekalliyet as Azınlık mm (Fr.) Mlnorite örnek: Kamutayda azınlık partileri yoktur, ba-ğmsig saylavlarımız vardır = Büyük Millet Meclisinde ekalliyet fırkaları yoktur, müstakil mebuslarımız vztdır ~ II n'y a pas de partie de minorite â la Chambre, mais il esişte des indi. pendants. Ekseriya = Çoğun, çok vakit, çokluk (Bak: alel- ekser) örnek: Ekseriya işine vaktinde gelmez = Çoğun İşine vaktinde gelmez. Ekseriya onu çalışırken görürdüm = Çok vakit onu çalışırken görürdüm. Ekseriyet — Çoğunluk ¦ (Fr.) Majorirt Örnek: Önergeniz çoğunlukla kabul olunmuştur = Teklifiniz büyük bir ekseriyetle kabul olunmuştur = Votre proposition est acceptte i une grande majorne" Eksibe -- Kumul Ekanimi selâse ı üç Örkümler Örnek: Ekenimi selâse, hırisliyanlık itikadla-rmın esasıdır ¦ Üç örkümler, hırisliyanlık inanlarının temelidir. Ekber - Ulu Ekûl = Obur El'an '-z Daha. henüz, örnek: Göndeıdigim adam efan gelmedi =* Gönderdiğim adam daha (henüz) gelmedi. Elâstiki m. Esnek = (Fr.) Elastique örnek: Elâstiki cicimler Esnek cisimler. SAY İFA 2 ULUS Yeni nüfus kanunu İçeri Uler Bakanlığı yeni bir nüfus kanun prtfcsî hazırlamıştır. Bu projeye göre ülkede doğum, ölüm, evlenme ve göçetmenın bir düzen içinde olması e -sası temin edilecektir. Nüfus idareleri her yurddaş için ayrı bir doıya açacaklar ve ana defterlerde kayıd tutacaklardır. Nüfus idarelerinde yurddaşların zor lukla karşılaşmamaları için layihada ö-nemli kuı ıllar vardır. Projeye yurddaş-lara zorluk göıteren işmenler için ağır cezaî bükümler konmuştur. Bu arada yurddaşlara zorluk gösterdiği an -taşıtan nüfus müdür ve memurları bir -den bir maaş nİsbetindc para cezasiyle cezalandırılacaklardır. Ölüm, doğum, göçetme vakalarını belli zaman içinde nüfus idarelerine bİldirmiyenler yüz liraya kadar para cezasına çarpılacaklar ve ölüm. do-Miın ve göçetme vakalarını bİlJircnlcrc de ikramiye verilecektir. Ankara radyosu Bu akşamki radyo programı şudur: 19.30 — Tayvkajecinin saati 19.40 — Musiki: Chopin Hallade Chopin Etudes Piano: Fcrbunde Ulvi 20 — Meteoroloji enstitüsü saati 20.10 — Dans musikisi 20.25 — Musiki: Saİnt Saens Le Cygne Gabriel Marie Cinquantaine Lcopold Oriental Gourcvitch Suitc Orientale Saksafon: Nihat Escngin Piano: Ulvi Cemal 20.45 — Haberler Parasız aşı kalemi Ağaç koruma cemiyetinin buyandan getirdiği eyi cinslerden aşı kalemleri dağıtılmaya başlanmıştır, lstiyenlcr, hü -küme t caddesinde icra dairesi kar;:::~-da doktor Lütfü apartrmanmdaki cemiyetten kalemleri alabilirler. 2865 numaraya telefon etmekle dc istiyebilirler. i Ç DUYUKLAR Devlet demiryolları memurlarının tekaüdlüğü Devlet Demiryolları Genel Müdürü B. İbrahim Kemal idarede tasfiye yapılacağı etrafındaki yazılardan ötürü şunları söylemiştir: "— Devlet demiryolları idaresi bir tekaüd kanunu layihası hazırlamıştır. Bu layihaya göre idarede çalışan malûller ve i} göremi-yecek kadar ihtiyar olanlar kendileri tatmin edilmek suretiyle idare kadrosundan çıkarılacaklardır. Devlet demiryolları memurları arasında tasfiye yapılacağı du-yuğu böyle bir layihanın hazırlanmış olmasından çıkmıştır. İdaremiz Ankara İstasiyonunun genişletileceği yolunda gereken plân ve projeyi hazırlıyarak Bayındırlık Bakanlığına vermiştir. Plân ve projelerimiz bakanlıkça onanırsa Ankara'da yeni bir istasyon binası yapacağız.,. Tıbbî müsamere Birinci mıntaka etıbba odasının yapmakta olduğu Tıbbî müsamerelerin üçüncüsü 4.4.1935 perşembe günü eskisi gibi saat 18.30 da Ankara numune hastanesi konferans salonunda yapılacaktır. Bu müsamerede A İman yanın Tu-bingen üniversitesi cildiye kliniği profesörü olup An kar ada misafir bulunan Dr. Linscr tarafından (Varicc tedavisi) hakkında bir konferans verile» çektir. Çağrılış Kamutay Maliye Encümeni 3. 4. 935 çarşamba günü saat 14 de toplanacaktır. Kömür yükletme işi Bakanlar heyeti Zonguldak limanında kömür yükletme işi hakkında bir kararname onamıştır. Bu kararnameye göre Zonguldak limanında mihaniki surette kömür yükletmeğe mahsus iki vinçten biri yalnız yabancı ülkelere ihraç olunacak kömürlere ayrılacak diğer vinç ile çabuk yükletme aleti ise ülkede harcanan kömürlerin yükletİlmesinde kullanılacaktır. Devlet demiryolları ve limanları idaresi hesabına kömür almağa gelen vapurları vinç ve çabuk yükletme aletinin ilk boşalımında diğer vapurlardan önce kömür yükliyebileceklerdir. Cuma »iiııkii futbol Maçları Ankara Futbol Heyetinden: 5 nisan 935 cuma günü yapılacak lik maçtan: 1 — Muhafız Gücü — G. Birliği 2 inci takımları. Saat 12,30 da, hakem Necdet. 2 — Altın Ordu — Demir Spor 1 inci takımları Saat 14 de. hakem Namık Rahmi. 3 — G. Birliği — Muhafız Gücü 1 inci takımları. Saat 15.30 da, hakem Obitz. Polislerin salâhiyeti için kanun Emniyet işleri genel müdürlüğü bir polis ve salahiyet kanunu projesi hazırlamıştır. Bu layihanın bir esasına göre, kaçakçılık yapanlarla hırsız ve serseri -lerin de polis taralından parmak izi alınacaktır. Çocuk Esirgeme kurumunun yardımları Çocuk Esirgeme Kurumu genel merkezi 16 mart 935 tarihinden 1 nisan 935 tarihine kadar 1595 çocuğa yardım etmiştir. Bunlardan 320 hasta çocuk ve anne genel merkezin polikliniklerinde muaye ne ve tedavi edilmiştir. Diş muayene e-vinde de 897 çocuğun dişleri muayene ve tedavi edilmiştir. Süt damlasından her gün 105 çocuğa 1284 kilo yekûn olarak bedava süt dağıtılmıştır. Yoksul okulalılar için açılan aş evin den her gün 206 çocuğa sıcak öğle yemeği verilmiştir. Yardım için baş vuran 7 çocuğa da 12 lira 20 buruş para yardımı yapılmıştı Yüksek okonomi meclisi Yüksek ökonomik meclis bürosu Ka mu tayın önümüzdeki toplantısında gÖ -rüşülecek işler hakkmda hazırlıklarına devam etmektedir. Bu işler arasında küçük sanatlar ve esnaf hakkmda bir kanun projesi de vardır. Meclisin top -lanma tarihi daha belli olmuş değildir. Halkevinde konser Varşova operası artistlerinden sup-rano Bayan Marya Boyar'ın bu akşam halkevinde 21 de bir konseT vereceği duyulmuştur. Rize belediye meclisi Rize, 2 (A.A.) — Belediye meclisi toplantılarına başlamıştır. 935 büdcesini görüştükten ve onadık-tan sonra belediyenin öteki işlerini kararlaştıracaktır. Adapazarı Türk Ticaret Bankasının yıllık toplantısı Adapa/arı Türk Ticaret Bankası ori altıncı malî yılı hissedarlar toplantısını, yapmıştır. Toplantıda ilk önce 934 y\tf işlerini anlatan idare meclisi raporu o «, kunmuştur. Raporda sermayeye ıklrnc-cek 1.000.000 liraya hissedar olacaklar için bazı imtiyazlar kabul edildiği, hisseleri aralarında üleşen dört büyük hınka ile hükümetin değ etli ilgisini esirgemediği anlatılmakta ve bankanın son yıldaki durumu ile alınm tedbîrler, a • vans hesablan adı altında plase id.İmiş 752.536,81 liranın hangi işlerde kulla -nılchğı, bankanın sanayi alanındaki mü nasebetleri, bankamn mevcud kurumlara iştirak, doğrudan doğruya idare, ortaklık gibi şekillerde 12 kurum ve iş ü-zerinde çalıştığı, bankanın menkulleri • nİn 137.970.fi2 Liraya vardığı, ve 1934 yılı 259.983,31 Ura zararından 131 376,43 liranın anlaşmanın 36 inci maddesine göre ihtiyat akçesi olduğundan bu mikdar» dan düşürülerek geri kalan 128 606,86 liranın zarar adı altında 1935 yılına ge çirilmesini gerekli görmekle idi. İdare meclisi teklif olarak da iki aylık çalış -madan ibrasını, İki idare heyeti seçimlerinin onanmasını, mürakiblere verilecek ücretin tayinini, iki riurakib seçilmesini istemekte idi. Hissedarlar genel heyeti toplantısında durumu tetkik etmiş ve Bay Mah -mud Nedimden açılan idare meclîsi üyeliğine Bay Said Hâmidi seçerek toplantısına son vermiştir. Bergamada Tayyare cemiyetine yardım Bergama, 2 (A.A.) — Kurban bayramında Tayyare cemiyeti için 2600 lira toplanmıştır. Kurban para olarak verildiği gibi 35 tane de dirî koyun verilmiştir. Elastikiyet = Esneklik (Fr.) Elasticitc örnek: Bu cismin elastikiyeti azalmış = Bu cismin esnekliği azalmış. Elbet, elbette = Kesin olarak, üzkes örnek: E-bet (elbette) onun dediği olacak •=• Vzkes onun dediği olacak. Elbise mw Giyim, uruba örnek: Elbiselerini çıkardı «= Giyimlerini çıkardı. Elbise dolabı — Uruba dolabı. Elhak - Doğrusu Örnek: Elhak, sesi pek güzeldi = Doğrusu, sesi pek güzeldi. Elhâletü hâzihi Bugün, bugünkü günde, şimdi örnek: Elhiletü hâzihi Orta Asya'da Samanlı-ğa itikad eden Türkler vardır = Bugünkü günde. Orta Asya'da Samanlığa inanan Türkler vardır. Elhâsıl - Sözün kısası örnek: Elhasıl, bu gidiş onun felaketini hazır-lamaktadır r" Sözün kısası, bu gidiş onun felâketini hazırlamaktadır. Elyevm - Bugün, şimdi örnek: Elyevm Konya'da mukim = Bugün Konya'da oturan Em'a - Bağırsaklar (Fr.) Entrailles, intestin*. örnek: Em'ada görülen emraz = Bağırsakta görülen hastalıklar. Em'aı galıza «- Kalın fcnrır*aklaı Em'ai rakika - lr.ee bağırsaklar Eman Aman Emanet - İnam örnek: Allaha emanet -= Tanrıya inam! Emanet etmek Inamlamak örnek: Bu parayı ona emanet ettim = Bu parayı ona inam/adım. Emaneten — Inamlama Örnek: tç Bakanlığı Ankaradaki son karakolları inamlama yaptırmıştır. ihale - Ustermc Örnek: İhalesi el'an yapılamadı « Üstermesİ henüz yapılamadı. ihale ten ¦ U »terleme örnek: Bu iş, ihâleten yaptırılacak = Bu iş üsteıleme yaptırılacak. İhale etmek - Ustermek örnek: Alım satım komisyonu bunu size ihale etti = Alım satım komisyonu bunu size üster- di. Mutcahhid Ustcnci örnek: Mûtaahhid Bay Hasan Gültekin — Üs. tenci Bay Hasan Gültekin. Taahhüd etmek (iltizam) = Ustcnmek Örnek: Bu İşi taahhüd edemedi = Bu işi üs. tenemedi. Emare İmge, ipucu = (Fr.) İndice örnek: Yaptığı taharriyat neticesinde ancak küçük bir emare bulabildi = Yaptığı araştırma sonucunda ancak küçük h'.r imge bulabildi. Polisler bir emare bulmak için çok çalıştılar ^* Polisler bir İpucu bulmak için çok çalıştılar. Emaret - Beylik örnek: Selçuk imparatorluğu, on bir emarete bölündü — Selçuk imparatorluğu, on bir beyliğe bölündü. Isfendiyar emiri kötürüm Beyazıd Timura iltica etti — Isfeodiyaı beyi kötürüm Beyazıd Timura sığındı. Emir ¦ Bey Emel - Umay örnek: Emclsiz gönül, güneşsiz goke benzer —¦ Umay sız gönül, güneşsiz göke benzer. Emin (m-JtcmcdJ = inal örnek: O benim eminimdir; ona itimad edebilirsiniz O benim inalımdır; ona güvenebi. lirsiniz. Eınlİk (mülk) ¦ Ozclge — (Fr.) Propriete; Mülkiyet hakkı « özelgelik hakkı = (Fr.) Droit de proprie'te örnek: Demokraside mülkiyet hakkı tanınmış, tır — Demokraside özelgelik hakkı tanınmıştır. Emniyet (âsûyiş anlamına) = Güvenlik = (Fr.) Sccurİur örnek: Vatanımızın harici ve dahili emniyetini ordumuza medyunuz = Yurdumuzun dışsal ve içsel güvenliğini ordumuza borçluyuz. Emniyeti umumiye = Genel güvenlik Ademi emniyet — Güvensizlik, yadgüven - (Tr.) İnsccuritc örnek: Ademi emniyet İçinde kalan bir memlekette huzur ve âsâyiş bulunamaz = Güvensiz lik içinde kalan bir ülkede baysallık buluna, mat. Emniyet (İtimad anlamına) — İnan — (Fr.) Con-fiance Emniyet etmek = İnanmak, güvenmek (Fr.) Conficr örnek: Bu adama iş inanılmaz = On ne peut pas lui confier une allaire. Çocuğu sana inanıyorum = Je te confie cet en-fant. Bu adıma güvenemiyorum = Je ne puıs pas avoir de confiance a cet homme Emr Emir (T. Kö.) = (Fr). Ordre Emirname (Bak: ferman) = Buyrultu örnek: Gönderilen emirnamede yeni vazifesi ayrıca zikredilmişti = Gönderilen buyrultuda yeni ödevi ayrıca yazılmıştı. Emsal — Eş, eşler Örnek: Emsali görülmedik bir cesaretle düşman üzerine atıldı = Eşi görülmedik bir yiğitlikle düşman üzerine atıldı. Misil Kat, eş örnek: Misli ve menendi bulunmayan bir a-damdı ~ Eşi ve benzeri bulunmayan bir adamdı. Beşin üç misli on beş eder = Beşin üç katı on beş eder. Üç kat ceza = Üç misli ceza Nazir (misil, mesİl) = Eş Müşabih Benzeş Örnek; Aynını bulamayınca müşabihini alayım dedim •= Aynını bulamayınca benzeşini alayım dedim. Müşabehet - Benzeşlik örnek: Baba ile oğul arasında büyük bir müşabehet var — Baba ile oğul arasında büyük bir benzeşlik var. Şebih •-- Benzer Örnek: Bir hüsnü bi şebih Benzersiz bir güzellik. Teşbih etmek — Benzetmek örnek: Kudema, maşukalarının kaddini serve teşbih ederlerdi == Eskiler sevgililerinin boyu. du serviye benzetirlerdi. Taklid -- Benzet örnek: Maymunların taklid hassası hayvanatı saireye İaİktir =¦ Maymunların benzet özgülü, ğü Öbür hayvanlardan üstündür. Taklid etmek = Benzctlemck Öı k: Çocuk/ar, büyükleri taklid cuklar, büyükleri benzetler. *r - Ç* MukalUd - Benzetçi örnek: O, mukallidin biridir = O, benzeninizi biridir. Emtia — Mal = (Fr.) Marchandise Örnek: Avrupadan gelen emtia arasında as Avrupadan gelen mallar arasında Emvali menkule — Taşıllı mallar = (Fr.) BicM mobiliers örnek: Tekmil emvali menkuleıini Himayet Etfal Cemiyetine verdi = Bütün taşıtlı malla* rmı Çocuk Esirgeme Kurumuna verdi. Emvali gayri menkule - Taşıtsız mallar = (Fr'X Biens İmmobiliers örnek: Emvali gayr i menkul e sinin kıymeti, en vali menkulesininkinden daha çoktu = Taşıtsıi mallarının değeri, taşıtlı mallarınınkinden daha çoktu. Nakletmek -— Taşımak, anlatmak - (Fr.) Trans-porter Örnek: Bu kocaman taşı oradan buraya naklet* mek için iki manda kâfi değildir — Bu kocam man taşı oradan buıaya taşımak için iki manda yetmez. Bu masalı bana anne annem nakletmişti = Ba masalı bana anne annem anlatmıştı. ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, istek edenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Gene/ Kâtiblîğine şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... Önergem şudur: (1) îmza 1(1) Burada bir önerge gösterilmiyen yazılar üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS 4, NİSAN 1935 PERŞEMBE ON AUTINCI YIL. No: 4914 Allımız, anılımızdır. Her yerde 5 kuruş Gündelik tiNGİLTERENlN ROLÜ Acunsai siyasa bakımından türlü devletlerin durumu az çok bellidir. Bu siyasada büyük rol oynı-yaa devletleri güddükleri amaca göre ikiye ayırabiliriz. Birinci takısı bugünkü düzenin ve statükonu» devamını isteyenlerdir. İkinci da onların bozularak yerle kendileri için daha faydalı daha uygun bir düzenin kurulma-smsu arzu edenlerdir. İşte arsıulusal bütün uğraşlar bu iki çeşid is-teğkm çatışmasından doğmaktadır. İş yalnız bu kadarla kalsaydı, bi-ritzorine aykırı bu iki isteğin çevrelerinde topladıkları güçlere göre şöyle böyle bir hüküm verilebilirdi. Hiç kuşkusuz hangi taraf daha güçlü ise onun dediği olur, ve genel durum şimdiki gibi çok karışmazdı. Fakat büyük devletlerden biri vardır ki, hangi tarafta yer aldığı çok açık olarak belli değildir. Onun bu kararsız duruma, üçüncü bir isteğin sonucudur. Bunun diğer iki istekten hangisine yalan olduğu eyice anlaşılamadı-ğasdan karışıklık da devam edip gitmektedir. Başkalarına göre kararsızlık içinde olan ve fakat bu kararsızlık kendisine göre bir karar demek olan devlet, anlaşıldığı gibi, Ingil-teredir. İngiltere büyük harbtan önce olduğu gibi tekrar bu aracı ro4*Tİe bütün gözleri kendi üzerine çevirmiştir. İngiliz devlet a-damları, yukarda bildirdiğimiz iki (Sona J. üncü sayıfada) Varşova görüşmeleri îki lısarıisler bakanı iki söylev verdiler Bir bildiriğ çıkarıldı - B. Eden Prağa gitti Varşova, 3 (A.A.) — Royter bildirmeninden: Mareşal Pilsuds-ki dün B. Eden ile 50 dakika süren bir görüşme yapmıştır. Görüşme Belveder sarayında olmuştur. B. Bek, bu görüşmede hazır bulunmuş ve konuşmalar fransızca yapılmıştır. Mareşal Pilsudski sabahleyin B. Bek'in B. Eden'le yapmış olduğu görüşmede bildirmiş olduğu şekilde, görüşülen sorumlar ve hele doğu andlaşması projesi üzerinde Polonyanın görünüşünü bildirmiştir. Bu görüşmede yeni hiç bir karar alınmamış, ancak iki taraf bi-ribirlerine bazı malûmat vermişlerdir. Görünüşte şimdilik heyecanlı hiç bir ilerleme beklememekle beraber, iki taraf, dünkü görüşmelerin faydalı olduğunu anlamış görünüyorlardı. Royter, ileri sürülen bir takım önergelerin gözden geçirildiklerini sanmaktadır. B. Laval'ın Varşova'ya yapacağı ziyaretin Polonya siyasasının gelecek inkişafı üzerinde iz bırakması da muhtemeldir. Royter ajansının öğrendiğine göre, B. Bek tarafından doğu andlaşması projesinde değişiklik ya- pan hiç bir proje Önergelenmemiş-tir. B. Bek'in bugün bu projenin Polonya tarafından kabul edilebileceği bir şekil alması için yeni önergeler ileri sürüp sürmiyeceği beklenmektedir. B. Bek bir yemek verdi Varşova, 3 (A.A.) — Dışarı işler Bakanı, B. Eden ile ingiliz heyetine bir akşam yemeği vermiştir. Her iki taraf söylevler vermişlerdir. BB. Eden ve Bek'in söylevleri Varşova, 3 (A.A.) — Dış Bakanı B. Bek tarafından ingiliz dışarı (Sonu S Üncü sayıfada) AYDIN DEMİRYOLLARI Satmalına mukavelesi üzerinde çalışılıyor Aydın demiryollarının hükümetimizce satın alınması için son durumlar üzerinde konuşulurken bu demiryollarının sahibleriyle konuşmak için Londra'ya gitmiş olan murahhas Bay Adin Londra-dan Ankara'ya dönmüş ve salı gü-nü öğleden önce va sonra Bayındırlık Bakanlığında yapılan görüşmeler sonunda demiryolunun hükümetimizce satın alınması hak kında tam bir anlaşmaya varılmıştır. Dün, Bayındırlık Bakanlığı İla Aydın demiryolları kumpanyasının hukuk müşavirleri esas satın alma mukavelesinin müsveddesini hazırlamağa başlamışlardır. Öğrendiğimize göre satınalma mukavelesinin yakında parafa e-diteceğine inanmak gerektir. Aydın demiryolları şirketi murahhası Bay Adîn # Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 11 l —Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) yazılarım gazetelere vereceğiz. 2 — 1 eni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızcaları ' — Kofcıi türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri atın len şekil gibi. • en daz mm Atan, atıcı, atmış Örnek : Tır eodaz mm Ok atan. Lenger endaz — Demir atmış. konmuştur. HunUırın her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur, iniştir; Aslı ak olan hak, aslı ügiiuı alan hüküm, türkçe "çrk.. kökünden ge- Nakliyat Taşana ~ (Fr.) Transport Örnek: Bizde nakliyatı bahriye gittikçe terakki •tmektedır — Bizde denizsel taşıma, gittikçe ilerlemektedir. Vesaiti nakliye = Taşıma araçları (Fr.) Moyens de transport Örnek: Vesaiti nakliyenin en yenisi tayyaredir Taşıma araçlarının en yenisi uçkudur. Encam (Bak: âk.bct) Son Örnek: Encamı kir kaleyi düşmana teslim etti m tfin sonu, kaleyi düşmana verdi. Encümen Komisyon — (Fr.) Comroiısion Örnek: Askomisyon = Sous — Commission Encümen, dâniş Akademi (T. KÖ.) — (Fr.) Academie Heyet, mcelii Kurul ¦ (Fr.) Asscmblee, Con-sefl Heyeti umumiye generale Heyeti Vekile = de» mini stres Genkurul = (Fr.) Asscmblee Bakanlar kurulu *-« (Fr.) Conseil Kongre Kurultay Congres M,*r"«r : Danışman (Fr) Conaeiller ötmek: Müşavirlerinin fikirlerini anlamadan iş yapmadı — Danışmanlarının düşüncelerini anlamadan iş yapmadı. Şûra m Danışıt — (Fr.) Conseil Örnek: Maarif Şûrası - Kültür danışıl t. imrkyi devlet - Danıştay — (Fr.) Conseil d'Etat Endakt — Atış — Tay, boyboe 0r"ck: Endamlı bir genç = Boyboslu bir genç. mmmV "/Wle endtm'n* uy£"n düşmemiş = Ofydiği uruba, tayına uygun düşmemiş. mütena.ibölendam. kameti mev-— «*ylan Ender N Azrak örnek: Ender olarak bize gelir rak bize gelir. Azrak ola- Endişe — Kaygı örnek: Hayatının son günlerini büyük endişeler içinde geçirmişti mm Hayalının son günlerini büyük kaygılar içinde geçirmişti. Enin - İnilti örnek: Enini yürekleri parçalıyordu -~ inilti, si yürekleri parçalıyordu. Enkaz Ytkıntı Örnek: Enkaz altında kalanların adedi bini te. cavüz etmişti Yıkıntı altında kalanların sayısı bini aşmıştı. EnmÜzeç Kip ^ (Fr.) Type örnek: O, bir enmuzeci edebdi - O, bir edeb kipi idi. Ensal = Nesiller (T. Kö), Ürenler Örnek: Ensah atiyeye enmuzeç olacak hareketler Gelecek ürenlere kip olacak hareketler. Neti Nesil, üren, döl örnek: Nesli İti mm Atı üren Kimin neslindendir? — Kimin dölündendir* Eracİf = Uydurmalar, düzmeler örnek: Bu eraciie ehemmiyet vermedik - Bu uydurmalara (düzmelere) önem vermedik. Orcüfe ^ Uydurma, düzme, yalan dolan Erâmil = Dullar Örnek: İtam ve er amil maaşları - öksüz ve dul aylıkları. Erazil = Sıyrıklar, yüzsüzler örnek: Erazili nasdan — Budunun yüzsfkslerin-den. Erazil takımından =- Sıyırıklar takımındı* Erbab (ehl anlamına) - Er, erdikli Örnek: Bay M.... işinin eridir (erbabıdır) ^ Bay M... yapı işinde erdiklidit (erbabtır). Erbabı metalik — İşi olanlar Erbain - Karakış örnek: Erbain kırk gün sürer — Karakış kırk gün sürer. Erkân (Rücsa anlamına) = Başman Örnek: Erkini devlet = Devlet batmanları Erkânı askeriye m* Generaller Erkânı harbiye — Kurmay -= (Fr.) Etat-major Erkanı harbiyei umumiye — Genel kurmay - (Fr.) Etat - majör general Erkânı harb zabiti - Kurmay subay - (Fr.) 01-ficier tTe'ıat-major Erz : Pirinç Errtk =- Aı.k örnek: Burada çalışan amele, erzakını köyle, rinden getiriyorlar Burada çalışan işçiler, azıklarını köylerinden getiriyorlar. Erzan mm Yakışır, yaraşır Etalet - Atadık, atalet, «millik, aktoyluk, tütünlük Atil - 1 — Asallı, a»il, aksoy, töztin 2 — (Vekil karşıtı) Eıi Örnek: Bu işte eşeleten bulunuyorum ¦« Bu işte esi olarak bulunuyorum. Esaret = Kulluk - (Fr.) Servimde örnek: Türk milleti esarete tahammül edemez - Türk ulusu kulluca dayanamaz. Esaret (Ülke vc uluıların yabancılara mahkûmiyeti anlamına) — Kölemenlik = (Fr.) Esclavage Örnek: Hİndliler asırlarca esaret hayatı geçirdiler — Hİndliler asırlarca kölemenlik hayan geçirdiler. Esaret (Harb esirliği anlamına) ¦ Tutsaklık Örnek: Düşman ordusunun başkumandanı ât esarete düşmüştü — Düşman ordusunun başkomutanı da tutsaklığa düşmüştü. Esir = Tu t »ak, tutkun örnek: Son muharebede düşmandan on binlerce esir aldık *- Son savaşta, düşmandan on binler, ce tutsak aldık. Hüsnünün esiri olmuştu = Güzelliğinin tutkunu olmuştu. Esirine Kulca, kölece örnek: Onun yanında esirane çalışmıştım « Onun yanında kulca, kölece çalışmıştım. Esas =5 Ana -- (Fr.) Fondamental örnek: *4na kurallar — Esas kaideler Esat = Atıl = (Fr.) Fond örnek: A sılsu bilgiler — Esassrz havadisler Esas — Dip «» (Fr.) Fond örnek: Dipsiz sözler — Esassız sö/ler Esas - Temel = (Fr.) Fondemcnt, ba»« örnek: Temel koyma -= Vaz'ı esas Esasen — Temelinden, aslından - (Fr.) Au fond örnek: Esastn ben bu işin böyle olacağını daha evvel sezmiştim Aslından ben bu İŞİ' böyle olacağını daha önce sezmiştim. Etasi = Anasal. koktel — (Fr.) Constitudonnel örnek: Köksel türeler -=• Hukuku esasiye » Droits consıitutionnels. Anasal kanun = Kanunu esasi — Loi constitu-tionnelle Esasi - Enbaşlı. ballıca, basın - (Fr.) Fonda mental, essen(iel, principal Örnek: Budce devletin en bjşlı (bjşlıca, başın) işlerindendir. Esatir = Mit (T. Kö.) Örnek: Oğuz destanında Tüık esatirine a;d pek mühim izler vardır - Oğuz epopesinde Tuık mitine ilişkin pek önemli izler vardır. Kolombo, S (A.A.) — 1934 sonteşri-Sn-denberl Serendip adımında malarya . Udi üından öterlerin sayısı 54.00? n-i-sidir. İÇ DUYUKLAR luksek ökonomi meclîsi Yüksek Ökonomi Meclisi bürosunun çalınmaları hakkında dünkü sayımızda verdiğimiz duyukta ikî yanlış Tardı: Bunlardan birincisi, meclisin, yani Yüksek Ökonomi niceliğinin önümüzdeki toplantısında konuşulacak işler özerinde hazırlıklar yapıldığına dair c~ landı. Bu cümlede Meclis sözü, yan-bşlıkla "kamutay,, biçiminde çıktığı İçin anlam değişmiştir. İkinci yanlış: Yüksek ökonomi meclisi nin çalışmaları arasında, küçük sanatlar ve esnaf sorumu da bulunduğu yazılacakken bu küçük sanatlar ve esnaf hakkında bir kanun projesi hazırlandığı yazılmıştır. Düzeltiriz. Kontenjan mahsubu yapılan mallar Gümrüklerle kontenjan mahsubu fapılrp da beyannameye tamamen ye-tişmiyen ve bu sebebi e anbarda kalan •şya için ,son kontenjan kararnamesinin 11 inci maddesine uyularak beyannamelerin teşmil sıra numarasına göre tekrar sıraya konularak muamele yapılması gümrükler umum müdürlüğü tarafından dün telgrafla gümrüklere tebliğ edilmiştir. Kamutayda görüşülecek işler Bugün Kamutayda mülhak büdce-rcrden Van gölü ile evkaf idareleri bödceleri görüşülecektir. Ankara imar İdare ile tahlisiye idaresinin büdceleri dc encümenden çıkarak basılmış ve flylere dağıtılmıştır. Makbet Halkevindc temsil edilmekte olan "Makbet., piyesi bu aksam da verile-cektr. B. Celal Bayar Kütahya'ya gidiyor Ökonomi Bakanı B. Celâl Bayar bu günlerde Kütahyaya gidecektir. B. Celâl Bayar Kütahyada seramik sanayi işiyle meşgul olacak ve bir iki gün kalarak buraya dönecektir. ökonomi Bakanlığının bildiriği Ökonomi Bakanlığından bildirilmiştir. Bazı kutu fabrikaları sahihleri Ökonomi Bakanlığına başvurarak ellerinde büyük katiyat ruhsatnameleri mevcud orman şirketlerinin kendilerine ihtiyaçları nisbe-tinde kereste vermemekte ve yahut yüksek fiat istemekte olduklarından şikâyet etmişlerdi. Ziraat Bakanlığiyle aşağıdaki esas dairesinde mutabık kalınmıştır: Kutu kereste işliyecekleri ökonomi Bakanlığınca tasdik edilecek fabrikalara ormandan yalnız kutu kerestesi çıkarmak şartiyle ve müzayede suretiyle kökner kesim müsaadesi verilecektir. Alakadarların gözü Önüne konulur. Bay Hâmid Tigrel Beşinci sınıf gümrük müfettişliğine müfettiş muavinlerinden Hâmid Tigrel terfian tayin edilmiştir. Çankırı halkevinde seçim Çankırı, 3 (A.A.) — Günleri yeten Halkevi komite üyeleri seçimi dün yapılmıştır. Bakanlar Heyeti •j toplandı Bakanlar Heyeti dün Başbakan İsmet inönü'nün başkanlığında toplanarak muhtelif işler üzerinde görüşmelerde bulunmuş ve bu işlere aid kararlar vermiştir. Öğretici filmler hakkındaki lâyiha Bize verilen duyuğa göre, ökonomi Bakanlığı memleket içinde öğretici filmler gösterilmesini mec burî kılan bir kanun layihasını Bakanlar heyetine vermiştir. Bu layihanın esaslarına göre bütün sinemalarda umumi filmlerin gösterilmesinden önce bir öğretici filmin gösterilmesi mecburî tutulacaktır. Bundan başka tamamen teknik ve Öğretici mahiyette olarak ve devlet daireleri tarafından getirtilecek filmler gümrük resminden muaf tutulacaktır. Kanun layihasının bir maddesine göre de bu kabil filmleri muhtelif istihsal mıntakalarında alâkadarlara göstermek İçin lâzım-gelen tertibatı havi olarak getirtilecek bir otomobil de gümrüksüz olarak memlekete sokulacaktır. Çankrn belediye meclisi toplantıları Çankırı, 3 (A.A.) — Bugün belediye genel meclisi toplanmıştır. Bir ay sürecek olan bu toplantılarda belediyenin sekiz yıllık büd-cesî yapılacaktır. Büdce tutarı 50 bin liradır. Bugünden bağlıyarak yol işlerine başlanılmıştır. Gümrük memurlarından cezalandırılanlar lkincikânun, şubat ve mart aylarında muhtelif cezalarla cezalandırılan gümrük memurlarının sayısı ile mcrmiriypt unvanları ve aldıkları cezalarla sebeb-leri birer liste halinde vekâlet tarafından gümrüklere bildirilmiştir. Bu aylar zarfında muhtelif cezalarla cezalandırılan memur adedi 156 dır. Bunların içinde 119 ihtar, 17 tevbih, 3 maaş katı, 4 sınıf tenzili, b işten men, 6 vekâlet emri, 3 ihrar cezası vardır. Zonguldak vilayet büd-cesi hazırlandı Zonguldak, 3 (A.A.) — Vilayet meclisi çalışmasını bitirmiştir. 935 yılı büdcesi 691 bin liradır. Uç yıl önceki 636 bin liralık üç yıllık yol programı on altı ayda muvaffakiyetle başarılmıştır. Meclis 656 bin liralık üç yıllık bir yol programı daha çizmiştir. Genel Meclisin verdiği kararlar, vilayetimizin önümüzdeki yıllar i-çinde yeni bir bayındırlık ve genlik yaratacak güc ve hızdadır. Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti Gene) Kâtipliğinden t Cemiyetin (yasanın sekizinci maddesine göre) yıllık toplantısı 5.4.1935 cuma günü saat 14 te yapılacaktır. Konuşma sırası: A — İş ve yoklama derneklerinin raporlarının okunması B — tş derneğinin yasa tadil teklifi C — İş yoklama ve saygı koruma dernekleri azalarının seçilmesi Bütün üye arkadaşların o saatte fakültede bulunmalarını dileriz. Halkevinde konferans Her hafta perşembe gönleri verilmekte olan konferansların ikincisi bugün saat 18 de halkevinde Bay Halil Vedadça verilecektir. Konferansın konusu "Ulusal edebiyat ne demektir ?„ dir. Siird'te atlı spor Siird, 3 (A.A.) — Halkevinin atlı sporcuları çevredeki köylere atlı bir gezinti yapmışlar, köylülerle konuşmuşlardır. Siird'in a-ğaclanması işine devam edilmektedir. Yeniden altı bin ağaç dikilmiştir. Bir çocuk bahçesi yapılması için hazırlıklara girişilmiştir. Ankara Gücünün kongresi Öğrendiğimize göre Ankara Gücü kulübünün senelik kongresi 5 nisan 1935 cuma günü saat (14) dc Evkıf a-partmanı altındaki spor salonunda yapılacaktır. Kulüb azasının kulübe müracaatla şimdiden duhuliye fişlerini a-larak kongreye gelmeleri kulüp başkanlığınca rica dilmektedir Ankara radyosu Bu akşamki radyo programı: 19.30 — Musiki: Racbmaninolf Scrcoade R. Korsakoff Hymnc au solcu Albeniz Tango Keman: Necdet Remzi Plano; Ulvi Cemal 19.50 — Matbuat raporu 20.20 — Musiki: Kreisler Lictıcslcid „ Licbcsfrcud ,ı ŞchÖn R " ı 1 20.45 — Haberler EUbab Sebebleı Örnek: Esbabım hazırlamadan hiç bir işe teşebbüs etmemeli — Sebeblerini hazırlamadan hiç bîr işe girişmemeli. Esed â Aslan Esef Esef Müessif - Enetil Örnek: Onun bu müessif haline yalnız ben değil, herkes acıdı = Onun bu esefli haline yal. m? hen değil, herkes acıdı. Teessüf etmek = Esef etmek, eseflenmek Örnek: Size teessüf ederim c- Size esef ederim. Uğradığınız felâkete pek çok teessüf ettim Uğradığınız felâkete pek çok eseftendim. Eser İzer = (Fr.) Ocuvre örnek: Hayatında çok eser vermek istiyenler, çok ve özlü çalışmalıdır = Hayatında çok izer vermek istiyenler, çok ve özlü çalışmalıdır. Eski s - Taslak = (Fr.) Esquisse örnek: Müzeci Hamdi Beyin bir eskisini bin liraya satın aldılar = Müzeci Bay HamdTnin bir taslağını bin liraya satın aldılar. Eslâf = Geçmişler, önceller örnek: İVcs/j hazır, ahlata yalnız eslâTın eserlerini değil, kendi yarattıklarını da ulaştırır = Bugünkü üren, geleceklere yalnız geçmişlerin eserlerini değil, kendi yarattıklarını da ulaştırıl. Biz, es'5/ ve ahlâfa numune olmalıyız «= Biz, önceler ve ardıllara örnek olmalıyız. Esman, esmam bâliğa (Bak: bedel) - Tutar örnek: Esmanı baligası bin liradır = Tutarı bin liradır. Cana = Sıra örnek: Bu esnada dört kişi birden Üstüne atıldı «- Bu sırada dört kişi birden üstüne atıldı. £snasında - Sırasında örnek: Cebri yürüyüş esnasında fazla mola ver. mezler ^ Zorlama yürüyüş sırasında çok mola vermezler. Esrar — 1 _ Sır (T. Kö.) - (Fr.) Mystere 2 — Giz - (Fr.) Sccret Esrarengiz Sırlı Ester Katr Eşhas Kişiler örnek: Eşhası mühimme *= Önemli kişiler. Eşia (şua) Şuvağ lnşia etmek = Savmak Eşirrâ (şcriı) = Azılılar Örnek: Eşirranın meUei = Azılıların sığınağj. Eşk — Göz yaşı Eşkâl = Şekiller Eşkiya (şaki; Haydutlar Örnek: Bu dağlar, bir zamanlar eşkıya yatağı olmuştu = Bu dağlar, bir vakitler haydutlar yatağı olmuştu. Esna (seni) = YırUa7 Şenaat = Yırtlazlık Eşraf (ve âyân) = Heri gelenler Örnek: Kastamonu eşrafından = Kastamonu ileri gelenlerinden. Eşya - Eşya (T. Kö.) Evbaş 5= Ayaktakımı Eve Uç, yüce Evlâd = Çocuklar, oğullar Evvel — Önce örnek: Bundan evvel — Bundan önce. Evvelâ - Ilkİn örnek: Evvelâ şunu söyliyeyim = önce şunu söyliyeyim. . Evvelü âhır = Eninde sonunda örnek: Evvelü âhır bu borcu ödiyecektîr — Eninde sonunda bu borca Ödiyecektir. Eyyamı bahur ~ Kızılışı Eza (Bak. cefâ) = Eza (T. Kö.) Uzgi, lizü örnek: Çok eza çekti = Çok üzgü çekti. Ezel = Uzel, öncesizlik Ezelî = Oncesiz Örnek: ölüm, insanlar İçin ezeli bir endişedir *= ölüm insanlar İçin oncesiz bir kaygıdrr. Eziyet — Eziyet - örnek: Çektiği eziyetleri ben bilirim = Çekti, ği eziyetleri ben bilirim F Faal — Işçcn, işçi men Örnek: Faal bir adam = Jşçen bir adam, O, pek faaldir — O, pek işçimendir. Faaliyet -- İşçcnlik, işçimenlik örnek: Bu hususta gösterilen faaliyet, iyi ne. ticeler vermiştir = Bu işde gösterilen işçenlik. iyi sonuçlar vermiştir. Onun faaliyetine diyecek yoktur = Onun işçi-menliğİne diyecek yoktur. Facia — Acın Örnek: Bu aile bu yıl üstüste facialar geçirdi ¦= Bu arda bu yıl üstüste acınlar geçirdi. Fecî = Acıklı, acınlı Fecaat = Acıklılık, acınhlık Örnek: Giriştiğiniz işin fecaatini ihata edebiliyor musunuz? = Girişdiğiniz işin acıklıhğmı (acınlılığını) kavrıyabiliyor musunuz? Fahiş = Aşın Örnek: Bu pek fahiş bir teklif *= Bu pek aşırı bir Önerge. Fuhuş = Utsuzluk örnek: Gençleri fuhşa sürükliyenleri kanun tecziye eder — Gençleri utsuzluğa sürükliyen. teri kanun cezalandırır. Fahr, iftihar - Kıvanç örnek: Memleketimizin her tarafındaki terak. ki numuneleri, yüreklere iftihar veriyor =» ülkemizin her yanındaki ilerleme örnekleri yüreklere kıvanç veriyor. Fahri = Onursal örnek: O, bu vazifeyi fahrî olarak deruhde etti = O, bu işi onursal olarak üstüne aldı. Fahretmek, İftihar etmek = Kıvanmak Örnek: Garp matbuatının Türkiye hakkındaki makaleleriyle insan iftihar ediyor ^ Batı ba. sınlarının Türkiye hakkındaki yazılarıyla insan kıvanıyor. Faide — Fayda (T. Kö) İstifade etmek = Fayda görmek, faydalanmak -¦ (Fr.) Profitcr Örnek: Bu yıl adanın havasından çok fayda gördüm (istifade gördüm, istifade ettim) -Cette annâe j'ai bcaucoup profitâ de la cure que pai faite aux //es. İstifade etmek m Asığlanmak = (Fr.) Profitcr Örnek: Bu fırsattan asığîanarak (istifade ederek) size şunu da söylemek isterim ki Pıoti-tant de cette occasion je voudrais vous dire .,jo. Müfîd = Faydalı Müstefid = Faydalanmış Menfaat = 1 - Asığ, 2 - Çıkar = (Fr). lntcrfit, profît örnek:/ — Bu işten ben hiç bîr asığ (menfaat) beklemiyorum — Je n'attends aucun interft (profit) de cette affaire. 2 — Yalnız kendi çıkarını (menfaatini) düşünür = // ne pense qu'â son interet (profit). Faik, Mütefevvîk Üstün örnek: O, her işte akranına faik olmaya çalışır = O, her işte taydaşlarına üstün olmaya ça. lıŞir. Faikiyet, tefevvuk = Uetünlük örnek; Müsademede düşmanların adedce faî. kiyeti bile ileri yürüyüşümüzü durduramadı = Çarpışmada düşmanların sayıca üstünlüğü bil» ileri yürüyüşümüzü durduramadı. Tefevvuk ermek = Us gelmek, üstolmak örnek: însan daima emsaline tefevvuk etmeli arzusuyla hareket eder — İnsan, her zaman ben-zerlerine üstolmak (üstgelmek) arzusuyla hareket eder. Fail — İşleyen — (Fr.) Auteur örnek: Bu suçu işliyen = Bu cürmün faili. önergeler Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Ge nel Kâtibliğine şu şekil altınds gönderi-lecektir: ı . Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... önergem şudur: ..... Çl) İmza (/) Burada bir önerge gösterilmiyen yazılar üzerine bir şey yapılamıyaeaktır. ULUS 5, NİSAN 1935 CUMA ON ALTINCI YIL No: 4915 Adımız, andımızdır. Her ferde 5 kuruş GündeliU l ZMAN IŞI Sosyete yaşayışının geri kalmış, çesidlcrinde içlerin ve çalısmala -rın bolumu çok değildir. Buralarda türlü işleri birden gören ijç" " ler, türlü bilgileri kafasında top -layan bilginler görülür. Fakat bu yasayı* ilerledikçe ve sosyete kurumu dallandıkça iş ve bilgi bö -lümü de artar. Bu durumda artık işleri üstün körü yapmak yasayısın yeni gidişine uymaz. Her isin iyi görülmesi için onu ustasına bırakmak gerekir. Ve böylelikle de i» ustayı ve usta isi yaratarak ustalığın ve iyi işin değeri yükselir. işlerin ve çalışmaların iyi ayrılanın^ yerlerde uzman da kolay kolay yetişemez. Herhangi bir işe girişerek ondan geçinmek istiyen-ler aradaki yarış yüzünden işlerini ileri t Sürmeğe ve beğendir -meğe çalışırlar.. İşinin şu veya bu biçimde gitmesi yalnız kendisinden sarulabilecek olan adam onu daha çok bir özen ile görür, beraber yapılan işlerde ise ayrı ayrı sorguya çekilmek düşüncesi az olduğundan veya hiç olmadığından onların görülmesinde ne çabuk -luk, ne de ustalık tarafları göz ö -nünde tutulmaz. Gelişi güzel çalışmak ise ustalığı öldürür. Onun İçin uzman ile beraber iyi işin meydana gelmesi her şeyden önce işlerin iyi ayrılmasına ve onları yapanların gerektiği zaman sorguya çekilecekleri düşüncesinin (Sonu S. üncü sayı/ada) Kamutayın dünkü toplantısı Evkaf Genel Md., ve muvazene ver Kamutay dün B. Hasan Saka'-nın başkanlığında toplanmıştır. Bu toplantıda Kamutayın 1934 yılı birinci ve ikinciteşrin aylan hesabı hakkındaki encümen mazbatası okunduktan sonra Evkaf U. Müdürlüğünün 1935 yılı büd-cesi konuşulmuş ve onanmıştır. Bu kanun ile Evkaf Umum Mü-dürlüğünn 1935 malî yılı masarifi karşılığı olarak 2 milyon 436.919 lira tahsisat verilmekte ve bu masraflar karşılığı olan geliri de 2 milyon 437.000 lira tahmin edilmektedir. Bundan sonra konuşulmasına geçilen Van-gölü gemi işletme 1-daresi büdcesi üzerinde söz alan saylavlardan B. Tahsin San - Ay* dm • 23.000 liralık bir menfaat getiren bir idareye her yıl 50 wı lİra yardım yapılmasını doğru uul-madiğini söylemiş ve Ahmed İhsan Tokgöz büdce kanununa konmuş olan hükümlerle, bu işletme idaresinin devamlı hizmetinin hangi bakanlığa bağlanacağını ayrı bir kanun konusu olarak hükümetçe tetkik edilerek bir an önce Kamutay'a teklif edilmesi hu- Van gölü biidceleri gisi görüşüldü •usunda gösterdiği arzu arasındaki farka işaret etmiştir. Büdca encümeni başkan c«ın- Maliye Baltanı B. FuaA Ağrılı tağı Mükerrem Unsal verdiği şılıkta Van-gÖlü gemi işletme ida-(Sonu S. üncü sayıfada) İNGİLİZ SİYASASI BELİRİYOR İngiltere bekliyecek Londra, 4 (A.A.) — Dün ingiliz bakanlarının Berlin, Moskova, ve Varşova'da toplamış oldukları bilgiler üzerine dış durumu gözden geçiren kabine toplantısından sonra, eyi duyuk alan mahfiller İngiltere siyasasının yönelmelerini şöyle tasrih etmişlerdir. 1 — Doğu andlaşması için İngiltere doğuda hiç bir garanti altına girmiyecektir. Saldırganın tarifini de içine alacak bir doğu and-laşmasının yapılmasiyle güvenlik isteklerinin durluğunu temin etmek ilgili ülkelere düşen bir iştir. Bununla beraber İngiltere bu tarife katılmıyacaktır. Yalnız genel güvenliği düzenlemek için yapılacak çalışmalardan yardımını esirgemeyecektir. 2 — İngiltere Avrupa'da baysallığın yemden kurulması amaci-!• Almanya ile Öteki devletler a-rasında Stresa konferansında arabuluculuğuna devam edecektir. İngiltere hükümeti Almanya'ya bildirilmeden onun dışında anlaşmalar görüşülmesini tasarlıyama-maktadır. Almanyanın Avrupa denkliğinden dışarda bırakıldığı duygusunu almaması gerektir ki, Öteki devletlerce harcanan barışçı emeklere katılmak için bu görüş- melerin veıeceği her fırsattan faydalanabilin. Bu. demek oluyor ki Popnlo Ditalya gazetesinde geçen gün ileri sıırüleıı ve Stresa konferansının "bir lakını açık ihtimaller karşısında beraberce tutulacak bir yol,, tayın etmesi gerekeceğini iddia eden görüşe İngiltere da katılacak kimse yoktur. 3 — ingiliz diplomasi mahfilleri, Fransa, İngiltere ve İtalya-nın Uluslar Derneğine verilecek ve kurul tarafından göhişüldüb ten sonra onanması olasıkbulunan bildiriğin yarılması için bu ayın 15 inden önce uzlaşmış bulunmaları dilenmektedir. Bu bildiriğ, Berlin ile gorüş-meleıe devam için kapıyı açık bs» rakmalıdır. Belki, bu bil diriğe, gereğinde barışın korunması amacU le beraberce çalışabilmek üzere ba dam,ma teahhüdü eklenmesi de onan .çaktır. Almanyanın ne kadar uçkusu var? Berlin, 4 (A.A.) — Rorter ajanımın bildirdiğin j göre, alman hara mahfille* rinde geçen hafta Almanyanın 1800 asa vaf ve bombardıman uekusu bulunda ¦ gu söyleniyordu. Osmanlıcadan 7ürkçeye Karşılıklar K ılavu zu N. 12 I —Öz lürkçe köklerden gelen sözle rin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) ko nmuştur. Hanların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. ı 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırdedilmesi için, gereğine göret fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı iigiinı alan hüküm, lürkçe "çek,, kökünden ge- len -.ki! gibi. Fiil = iş Filen - İşle, işiyle, gerçekten Örnek: iteri sürdüğü düşüncenin kabili icra olduğumu lilen ispat etti m Heri sürdüğü düşüncenin yapılabilirliğini işle tanıtladı. Fili — Işnel Örnek: Yalınız düşünüp tasavvur etmek yetmez, tıli olarak da harekete geçmelidir Yalınız düşünüp tasarlamak yetmez, işnel olarak da ha. rçkete geçmelidir. Faiz m Ürem Örnek- Bugünkü günde para ancak yüzde üç faiz getiriyor = Bugünkü günde para ancak yüzde üç ürem getiriyor. Faizi basit Düz ürem Faizi mürekkep Katine ürem Fakat _ Ancak, yalnız, şu var ki, şu kadar var ki Örnek ı / — Seri, fakat itinalı bir sa'yile = Çabuk, yalnız özenli bir çalışma ile. 2 — Hakkınız var, fakat duracak zamanımız yoktur — Hakkınız var, yalnız duracak zamanımız yoktur. 3 — Bu işi başaçıkarmak sizin elinizden gelir, takat başka işlerinizi bırakmanız lâzımdır — Bu İŞİ başaçıkarmak sizin elinizden gelir, şu var ki (şu kadar var ki) başka işlerinizi bırakmalısınız. Fakir m Yoksul, zavall, Fakr - Yokıulluk örnek: Bütün hayatı fakr içinde geçti = Bu fim hayatt yoksulluk içinde geçti. Falı hayr Yum. Uğur Örnek: Bu işlerin ilerlemesini yarınki düşüncelerimizin de olacağına fali hayr addederim = Bu işlerin ilerlemesini, yarınki düşüncelerimi. *in de olacağına yum sayarım. ram « RonU Fani ¦ Olez Örnek: Her ,nun i inidir, fakat insanlığa bira. kacag, yüksek bılgılrr bakidir - Her insan 4le*. dır, aataak insanlığı bırakacağı yüksek bilgilet kalrzshr. Fena ¦ 1 - Kotu, 2 - Tüken (ıcval anlamına) örnek: 1 — Fena bir iş - Kötü bir iş. I — Bu âlem bir âlemi fenadır — Bu acun bir tüken acunudur. Faraza (bilfarz) = Tutalım ki, diyelim ki Örnek: Faraza dediğinizin doğru olduğunu kabul etsek bile — Diyelim ki (tutalım ki) dediğiniz doğrudur, ancak... Farazi Astözel = (Fr.) Hypothetique Örnek: Felsefe İlmin farazi bir istitalesidir =¦ Filozof i bilimin astözel bir uzatımıdır. = La phılosopbie est le prolongement hypothttiçue de la scienca Faraziye = A.toz = (Fr.) Hypothese örnek: ilim ve faraziye ¦= İlim ve astöz = La science et fhypothese Müddea = Töz = (Fr.) These Örnek: Müddeasını iyi izah etti mm Tözünü iyi anlattı = il a bien expliqui sa these Aksi müddea = Yantıtöz = (Fr.) Antithese Örnek: Müddea ve aksi müddea Töz ve yantıtöz = These et antithise Farzctmek - Tutmak, »aymak Örnek: Sizin de benim kadar bu İşle alâkadar olduğunuzu farzetınek isterim m Sizi de benim kadar bu işle ilgili saymak (tutmak) isterim. Fariza (vecibe; = Düserge Örnek: Inkılâb uğrunda bütün varlığımızı vermek milli farizamızdır Devrim uğrunda bu. tün varlığımızı vermek ulusal düşergemizdir. Fark (temyiz) — Ayrım, ayırt örnek: Bu iki söz arası nd.ı büyük bir fdrk var — Bu iki söz arasında büyük bir ayrım (ayırt) var. Farketmek (temyiz etmek) • Ayırtlamak, ayırdel mek Farika ¦ Ayırmaç Örnek: f/mın en büyük farikası, bir nizam dairesinde çalışmaktır mm Bilimin en büyük ayırmacı, bir düzen İçinde çalışmaktır. İstisna etmek Ayramak = (Fr.) Excepter Örnek: Bu kaideden yalnız bir kelimeyi istisna etmelidir = Bu kuraldan yalnız bir sözü ayra-ma lıdır. İstisnai - Ayral ¦ (Fr.) Ezceptionnel örnek: İstisnai vaziyetlerde tutulacak = Ayral durumlarda tutulacak yollar. yollar Iktisna — Ayra - (Fr.) Ezception Örnek: Vatandaşlar arasında hiç bir bakımdan İstisna yoktur ¦ Yurddaşlar arasında hiç bir bakımdan ayra yoktur. Bilaistisna Ayrasız - (Fr.) Sans ezception örnek: Her vatandaşın hakkını bilaistisna siya-net etmek vazilemizdir — Her yurddaşm hakkını ayrasız korumak borcumuzdur. Istisnaiyet Ayrılık Müteferrik Ayrık (Fr.) Divers örnek: Müteferrik havadisler — Ayrık büğetler. Tefrik - Ayırtı Örnek: Ayırtı (tefrik) kabul etmez. Tefrik etmek Ayırmak Tefrika (nifak anlamına) mm Ayırga = (Fr.) Dis -corde, dltunion örnek: Vatandaşlar arasına tefrika sokmama -lıdır = Yurddaşlar arasına ayırga sokmamalı- hdır. Tefrika (gazete terimi) ¦ Bolem (Fr.) Fcııillc- ton örnek: Gazetemiz yarın yeni bir tefrikaya başlıyor — Gazetemiz yarın yeni bir böleme başlıyor, t Fert. İfrat ¦ Afin. afirılık, atkın, afkınlık Örnek: / — Fam muhabbet = Aşırı (aşkın) sevgi Z — Muhabbette ifrat ¦ Sevgide aşırılık (aş -kınlık) İfrat etmek = Asın gitmek örnek: Hiç bir şeyde ifrat etmemelidir — Jf/f bir şeyde aşırı gitmemelidir. Fesahat -- Uzdiyem örnek: Bu makalenizin fesahatine diyecek yosu tur Bu yazınızın uzdiyemine diyecek yoktur. İfade Diyem, anlatım = (Fr.) Elocution, oepoai* tion Örnek: ifadesi bozuk mm Diyemi bozuk. İfade vermek, İfade almak = Diyem vermea diyem almak. Tarzı telaffuz = Deyiş = (Fr.) Prononciatİon örnek: Her yerin kendine göre bir tarzı telah /uzu vardır — Her yerin kendine göre bir deyi" şi vardır. Tabir ¦ Deyim -= (Fr.) Terme, ezpression Örnek: Bu hareketinizi anlatmak için nasıl bir ifade bulacağımı bileniyorum Bu hareketinizi anlatmak için nasıl bir deyim bulacağımı bile • miyorum — Je ne puis pas trouver d'ezpres • sion pour qualifier votre conduite Fasıl - Ayrıç örnek: Bu eserin dört faslı var ki her biri diğerine faiktir = Bu İzerın dört ayrıcı var ki her biri Ötekinden üstündür. Fasıl ¦ Bölüm (Bak: Bab) Taşıla m Ara. aralık Fasit Bozuk örnek j Zamiri fasid mi İçi boruk Fesat " Bozut Örnek: Memlekette fesat çıkarmak ıstiyenlere karşı bütün millet müteyakkızdır = Ülkede ^o-zul çıkarmak İstiyenlere karşı bütün ulus uyanıktır. Ifsad etm-k (Fime anlamına) - Bozulmak » (Fr.) Corrompre örnek: Gençliğin ahlâkını ıfsad etmek istlyeOm lere aman yoktur - Gençliğin ahlâkını boaut. mak istiyenlere aman yoktur. tiombay, 4 (.4.4. — Hükümet KaraşiıU zabıtanın halk üzerine ateş açaruk müslü* mantardan oluz kişinin ölümüne ve yüz ki-sinin yaralanmasına *eheb alan facia üzerine kimseyi cczalandırmamtştır. b \ Y i t' A i ULUS S NİSAN 1935 CUMA İ ta I\ adan Türkiyeye gönderilecek mallar 3 Nisan tarihlî Beyoğlu gazetesinde okunduğuna göre italyan hükümeti U -rafından 2 nisan tarihinde meriyete konulan bir kararname mucibince tutarı türk - italyan kliring esası üzerinden Ödenmek üzer* Türkiyeye gönderilen mallar gönderilmeden önce "dış ülkelerle mübadele enstitüsü ' nden izin alma -çaktır. İsparta'da bayındırlık İsparta, 4 (A.A.) — Şehir meclisi belediye büdcesini tetkik etmek Üzere toplantılarına devam ediyor. Belediye fchrİn güzelleştirilmemi için büyük bir hızla çalışmaktadır. Geçen yıl yapılan beton yolun kenarlarına ve parka ağaçlar dikilmektedir. Park içine de iki beton havuz yapılmaktadır. Havuzların yapı İşi ilerlemekte ve parkın diğer eksikleri günden güne ta -marnlanmak tadır. Tokad vilayet büdcesi Tokad, 4 (A.A.) — Vilâyet genel meclisi büdce isini bitirdi. 935 yılı özel denkleşme büdcesi 560.811 lira olarak onaylanmıştır. Büdcedo 151.912 lira bayındırlığa, 33.931 lîra ekine, 73526 11 -ra da sıhhate ayrılmıştır. Kültür büdce-sinde yedi büyük okul yapılması, ekin büdcesinde büyük bir inekhane yapıl -ması için para ayrılmıştır. İstanbul kadınlar toplantısına Muğla'dan gönderilenler Muğla, 4 (A-AJ — Istanbulda açılacak Uluslararası kadınlar kongresi T. K. sergisine halkevinden Muğla kadınlığının çeşid alanlarda çalışmalarını gösterir çeşidli pozlar ve belgeler yollan -mistir. Halkevinin topladığı bu du -yuklara göre, Muğla ve köylerinde tü -tün işçisi olarak çalışan on bir tütün fabrikasında, halıcılıkta, kerestecilikte ve ticarette çalışan 1400 kadın vardır. i Ç DUYUKLAR İçeriişler bakanımız geliyor istanbul, 4 (Telefon) — Trakyada yerleştirilecek muhacirler hakkındaki tetkiklerini bitirmiş olan İçeri işler bakanı Bay Şükrü Kaya bu akşamki tren/ le Ankaraya hareket etti. Durakta vali ve belediye başkanı, emniyet müdürü ve daha birçok zevat tarafından uğur -Ihma Yalova'da yapılacak büyük otel istanbul, 4 (Telefon) — Akay Ida -resi tarafından Yalovada yapılması ka -rarlaştmlan asri konforu havi büyük otel 1 — 2 gün sonra eksiltmeye kona -çaktır. Akay idaresi rağbetin çoğalma -sı üzerine Yalovaya ehemmiyet ver -mekte ve yaz günlerinde sık sık tenzilatlı vapur gezintileri tertibin) düşünmek-tedir. Tenzilatlı deniz seferleri başladı istanbul, 4 (Telefon) — Akay ve Şirketi Hayriye idareleri tarafından ter-tib edilen yazlık tenzilâtlı seferlere bugünden itibaren başlanmıştır. Bu seferler her hafta peşembe ve cuma günleri yapılacak ve biletler cumartesi günü öğleye kadar muteber olacaktır . Burdur sıhhat müdürlüğü Burdur sıhhat müdürü B. Esad görülen lüzum üzerine bakanlık emrine alınarak yerine Adana merkez hükümet tabibi doktor şükrü tayin edilmiş, Kütahya sıhhat müdürü B. Muhiddinin de istifası kabul edilmiştir. Türkiye - İspanya ticaret uzlaşması İstanbul, 4 (Telefon) — İspanya ile aramızda yeni bir ticaret uzlaşması yapılacaktır. Yenİ uzlaşmanın İhracat tacirlerimize bütün kolaylıkları temin edebilmesi İçin Türkofis tarafından İhracat tacirlerimizin dilchleri sorulmuş ve ce -vabları alınmıştır. Şarab ve likörlerimiz dışarıda beğeniliyor İstanbul, 4 (Telefon) — İnh isar Ida resi şimdiye kadar Danimarka'ya külli yetli mikdarda şarab, likör ihraç etmiş tir. Türk şarablan ve bilhassa vermut • lar Danimarka da çok beyenİlmiştir. Yeniden Danimarkaya şarab vc likör gön -d eri lecek tir. Konya'da çiçek balosu Konya, 4 (A.A.) — Çocuk Esirge -me Kurumu adına olmak üzere Ordue • vinde bir çiçek balosu verilecektir. Bununla uğraşmak üzere seçilen komite bunun eksiksiz ve verimli olması İçin hazırlık yapmaktadır. Karahisar'da fırtma Karan i sar, 4 f A.A.) — Dün gece saat yediden dokuza kadar devam eden yağmurla karışık şiddetli bir fırtınadan birçok evlerin camlan kırılmıştır. Fırtına şehre bir saat uzaklıkta daha şiddetli olmuş, ağaçlan kökünden sokmuştur. Deniz ticaret müdürünün tetkikleri İstanbul, 4 (Telefon,) — Deniz ticaret müdürü Bay Necdet Toros ekspre-siyle Adana'ya gitti. Bay Necdet Akde -niz limanlarında bir tetkik seyahati yap-parak şehrimize dönecektir. Sınaî müesseseler mamû-lâtırım istihlâk vergileri Sınaî müesseseler mamulatının vergiye matrah olan satış kıymetine bu mamulât için ödenen istihlak resminin de ithal edilmesi lâzımgeldiği Maliye Bakanlığı tarafından valiliklere bildirilmiştir. Mersin vilayet büdcesi Mersin, 4 (A.A.) — Vilâyet genel meclisi çalışmalarını bitirmiştir. Meclis vilâyet büdcesini 520 bin lira olarak kabul etmiştir. Bunun 218 bin lirası Kül -türe ve 117 bin lirası yollara, 66 bin lirası sıhhat İşlerine, 16 bin lirası zİaat ve baytarlık işlerine ve 60 bin lirası muhasebe ve genel meclise harcanacaktır. Bundan başka vilayet merkezînde yaptırılacak modem bir mekteb binası İçin 25 bin lira, Mersin hastanesine ilâve edilecek pavyon İçin onbîn lira, vî -lâyet konağı inşası İçin de 20 bin lîra tahsisat konulmuştur. Antalya vilayet büdcesi Antalya, 4 (A.A.) — 40 gündür toplanma durumunda olan vilâyet genel meclisi bugün daimî encümen seçimini yaparak dağılmıştır. Onanan vilâyet büdcesi 531.67/ liradır. Bolu belediye meclisi Bolu belediyesi meclisi nisan toplantısına bugün başladı. Büdce encümene verildi. Konya genel meclisi çalışmaları Konya, 4 (A.A.) — Vilâyet genel meclisi çalışmalarına devam etmektedir. Meclis »on toplantısında vilâyet ve ka -zalara bağlı bazı köylerin yakın bulunan kazalara bağlanmasını kararlaşbrmı;'.:ı- îzmirde yeni bir müze izmir, 4 (A.A.) — Selçuk'ds, efes harabesinde bulunmuş olar» bazı eserlere aid bir müze meşhe»» ri açılacaktır. Bnnun İçin bîr bina} temin edilmiştir. Ankara radyosu Ankara radyosunun bu akşamki pnjg ramı şudur: 19.30 Dans musikisi 19.40 Çocuk saati 20 Musiki: Kreisler Polİchİnclle „ Gaprice Viennols „ La Gitana Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 20.20 Ev kadınına öğütler 20.30 Musiki: Hayd Trio Necdet Remzi: Keman Ulvi Cemal: Piyano Edİp Sezen: Viyolonsel 20.50 Haberler. İstanbul radyosu İstanbul radyosunun bu akşamki prof ramı şudur: 12,30 Plâk neşriyatı 18 Dans musikisi plâk 19,20 Çocuk saati; Mesut Cemil 19,50 Haberler 20 Operet parçalan: Papuri 20,45 Kitar Havayen Siret ve arkadaşları 21,15 Son haberler 21,30 Bayan Birsen - Radyo caz vi Tango orkestralan . Hukuk Fakültesi Talebe C©« miyei Genel Kâtibliğinden: Cemiyetin f yasanın sekizinci mad ¦ desine göre) yıllık toplantısı S. 4. 1930 cuma günü saat 14 te yapılacaktır Konuşma tıraş/: A — İş ve yoklama derneklerin*1 raporlarının okunması B — İş derneğinin yasa tadil teklirf C — İş yoklama ve saygı koruma* demekleri azalarının seçilmesi* Bütün üye arkadaşların o saatte fa • kültede bulunmalarını dileriz. Ifsad etmek (nifak sokmak anlamına) = Araboz -mak BB (Fr.) Mettre la discordance Müfsid (münafık anlamına) 1 — Arabozan = (Fr.) pcrturbateur, sediticux t — Bozutcu Örnek: O, müfsid bir adamdır = O, bozutcu bir adamdır. Müfsid (münafık anlamına) = Arabozan = (Fr.) Corrupteur Örnek: Yine bir müfsİtlik ederek onu bana karşı kışkırttı = Yine bir arabozanlık ederek onu bana karşı kışkırttı. Fâşetmek (ifşa etmek) — Dile vermek, açığa vur • mak, açmak = (Fr.) Divulgucr örnek: Sırrını faşetti = Sırrını dile verdi (açığa vurdu) = İl a divulgue son secret İfşaat =- Gizaçı = ( Fr.) Divulgaüon, rcvclation Örnek: İngiliz Hariciye Nazırı, Paris müzake. releri hakkında bazı ifşaatta bulunmuştur = İngiliz dış bakanı, Paris söyleşmeleri hakkında bir takım gizaçılarda bulunmuştur. Fotih (Bak: cihangir) = Alpay örnrV- Tarih büyük fatihlerin adlarını hürmet-'e anat — Tarih büyük alpayların adlarını saygı ile anar. Fethetmek — Açmak, almak = (Fr.) Concjucrir örnek: IstanbnFu Mehmed II. aldı (fethetti) Fatiha = Başlangıç örnek: İşin daha fatihasında iken büyük ı ı ¦¦¦ -küller kendini gösterdi = İşin daha başlanğı • çında iken büyük güçlükler kendini gösterdi. fazâ - Uza örnek: Fazayı nâmahdud içine serpilmiş olan yıldız kümeleri = Uçsuz buesuz uza içine ser -pilmiş öten yıldız kümeleri. /azahat (Bak: denact) = Alçaklık örnek: Bu harekete fazahatten başka bir *d bulamıyorum = Bu harekete alçaklıktan başk bir ad bulamıyorum. Fazilet = Erdem örnek: Fazilet insan yüksekliğinin alâmetidir = Erdem insan yüceliğinin beldeğidîr. Fazla = Artık, çok, ileri örnek: / — Bu kılavuzu yüzbinden fazla bas • trrmalı ~ Bu kılavuzu yüzbinden çok (artık) başarmalı. 2 — Fazla gidiyorsun = Çok oluyorsun (ileri gidiyorsun.) Fecr = Tan Örnek: Fecrin ilk ışıkları ufka yayılırken ss Tanın ilk ışıklan ufka yayılırken. Feda etmek = Vermek, uğruna vermek örnek: Vatan için canımızı feda ederiz = Yurd için canımızı veririz. Yurd uğrunda üç çocuğu nu verdi (feda etti) Fedakâr = özveren Fedakârlık = özveri örnek: Yaptığınız fedakârlığı hiç unutmam = Yaptığınız Özveriyi hiç unutmam. Fchmetmek (idrâk etmek) = Anlamak Mefhûm — öklem Örnek: Her mefhumun kendine göre mı ma -nası vardır =Her öklemin kendine göre bir an . lamı vardır. Fek - Ayırma, açma, koparma örnek: Fekki mühür = Mührü koparma. Fekkctmek — Ayırmak, açmak I; i. .k etmek = Ayrılmak Örnek: Bu sırada Ankaradan infîkâk etmek benim için pek güçtür = Bu sırada Ankaradan ay. rılmak benim için pek güçtür. Felah = Onum örnek: Vatan borcunu ödemi yenlere felah yoktur = Yurd borcunu ödemiyenlere onum yoktur Felâket = Felaket Felç = inme, salkı Felce uğramak — İnmeye uğramak Mefîûç as inmeli Felek = Gök, çığm Fem = Ağız Fen (tatbiki ilim yerinde) = Fen (T. KÖ.) Fer - Fer örnek: Gözümde fer kalmadı. Ferağ — Geçirim örnek: Bu evin size ferağı İçin vergisini öde -meniz lâzımdır = Bu evin size geçirimi İçin vergisini ödemelisiniz. Ferağ etmek = üstüne geçirmek, üstüne çevirmek Feragat = özgeci Örnek: Milli işlerde feragat göstermek lâzım . dır a= Ulusal işlerde Özgeci göstermelidir. Feragat etmek — Bırakmak, çekilmek, vazgeçmek, elçekmek örnek: 1 — Gelin, bu işten feragat edin = Gelin, bu İŞİ bırakın = Gelin bu işten vazgeçin «= Gelin bu işten elçekin. t — Kıratlıktan feragat etti = Kıtallıktan çekildi. Feragat sahibi = özgeçen örnek: Bu genç gerçekten feragat sahibi bir adammış «= Bu genç gerçekten Özgeçen bir adammış. Menfaatperest = Asığa! Örnek: Menfaatperest olanlardan, vatana hayır gelmez = Asığcıl olanlardan yurda hayır geL mez. Ferah — Ferah Feraset = Yalgörü örnek: Büyük siyasi işlere girişenlere en lâ -tim olan şey, ferasettir = Büyük siyasal işlere girişenlere en gerekli olan şey, yalgörüdür. Ferasetli = Yalgörür örnek: Ferasetli adam, en gizli ve karanlık şeyleri de önceden görür = Yalgörür adam. en gizli ve karanlık şeyleri de Önceden görür. Ferd = Ferd (T. Kö.) = (Fr.) Individu FerJî = Ferdiğ — (Fr.) İndividuel Ferdiyet = Ferdiyet = (Fr.) Individualiti Ferdi aferide = Hiç kimse Feri = Dal, ayrıntı Örnek: 1 — Bu meselenin dört fer'i vardır = Bu sorumun dört dalı vardır. Z — İşin aslına bakalım, ferfleri bir yana dur - sun — İşin aslına bakalım, ayrıntıları bir vana dursun. Füru, teferruat = Ayrıntılar Füru (arda terimi) = inenler Usul (arda terimi) = Ağanla' Ferid - Tek, eşsiz . ferma — - buyuran, süren, emreden Örnek: Hükümferrnâ = Hüküm sürea Ferman 'Bak: emirname) — Buyunıltu Fermanferma — Hükmeden - fersâ = - bitiren, bırakmıyan örnek: Taketfersâ -Güç bitiren Tahammüller** = Dayanık bırakmıyan Fersude = Eski, yırtık, yıpranmış F er şetme k = Yaymak, döşemek Mefruş = Döşeli Mefruşat = Döşeme Tefriş etmek -= Döşemek Feryad = Haykın Örnek: Gecenin karanlığı İçinde bir feryad Sut yuldu = Gecenin karanlığı içinde bir haykıaf duyuldu, Feryad etmek = Haykırmak, bağırmak, çağırmaH, Örnek: Neye feryad ediyorsunuz = Ne haykn rıyorsunuz (Neye bağırıp çağırıyorsunuz) Ferzend = Oğul Fesh = Bozma., dağıtma (Park mentol ar terimi) örnek: 1 — Aramızdaki mukaveleyi fesh ecffcı lim = Aaramızdaki sözleşmeyi bozalım. 2 — Fransız kabinesinin parlamentoyu İesSÎ üzerine = Fransız kabinesinin parlamentoyu d0 ğıtması üzerine. önergeler Kılavuz sözleri üzerine, her Üstenin. (ULUS) ta çıktığından başlamak üzerd bir ay içinde, isteyenler yeni bir öner' ge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Ge* nel Kâtibliğine şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca .......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) ..... ...... Önergem şudur: İmza (1) Burada bir önerge gösterilmiyen yatılar üzerine bir şey yapılamıyacaktır. _ ULUS 6. NİSAN 1935 CUMARTESİ Turanla, 5 (A. i.) — Hır köylü eski Meta ponio şehrinde tesadüfen 600 tane eski al tın bulmuştur. Bunlar cenub Itnlynsııulah eski yunan şehirlerinin paralarıdır. ON ALTINCI YIL. No: 4916 Adımız, andımızriır. Her yerde 5 kuruş Gündelik ÇOCUK DEVRİ İçinde bulunduğumuz çağa çocuk devri deniliyor.. Bilmiyoruz, tarihin başka devirlerinde çocuk unutulmuş ve ona değer verilmemiş midir? Yaşayış, yayılış ve yükselişin anayasaları her devirde aynı olduğu için bunu pek gerçek görmüyoruz., ve tersine olarak çocuğun her vakit ulusal gücün ilk temeli sayıldığına inanıyoruz.. E-ğer bugün ondan daha çok konuşuluyorsa bu hiç kuşkusuz, devrimizde arsıulusal geçimsizliğin çoğalmış olmasından ileri gelmektedir. Çocuk uluslar için en değerli bir enerji kaynağıdır. Onun yarın için neler sakladığını ve neler verebileceğini bilememekle beraber yarattığı umudlar çok büyüktür. U-luslann tarihinde arasıra doğan büyük yıldızların evrensel rolünü biliyoruz. Her çocuk için böyle bir yıldız olmak akla gelir şey olmasa da onun nomal rolü kendine değer verilmesi için yeter. Çocuk iki türlü muştu ile ulusal yaşayışa kıvanç verir. İlk muştu çocuğun ulusal güce beldek olmasıdır. İkincisi de gene bu çocuğun ulusal güce yeni ve taze bir şey kat-masıdır. O kendisinde ulusun hem Eüvenini, hem de gücünü artıran ir öz taşır. Çocuk sorumunun iki yüzü vardır: Bunlardan biri ulusların isteklerine bağlı olmıyan yüzüdür kı, onların bedensel ve psikolojik (Sonu 3. üncü sayıiada) Başbakanımız dün Islan hu la gitti Başbakan İsmet İnönü, birkaç gün istirahat etmek üzere bu akşamki trenle İstanbul'a gitmiş ve durakta Kurultay Başkanı, bakanlar ve Riyaseti Cumhur Umumî Kâtibi, Başyaveri, birçok saylavlar ve bakanlıklar ileri gelenleri tarafından uğurlanmıştır. İçeriişler Bakanımız dün geldi içeri IşJer Bakanımız Bay Şükrü Ki ya Iıin Trakya'daki seyahatinden şehrimize dönmüştür. Ökonomi Bakanımız Kütahya'ya gitti Okonomi Bakanı B. Celal Bayar yapılacak seramik sanayi üzerinde araştırmalar yapmak üzere dünkü öğle treniyle Kütahya'ya hareket etmiştir. Yunanistan kabinesinde değişiklikler Atina, 5 (A.A.) — Yunanistan-ın Uluslar Derneği konseyinde B. Maksimos tarafından temsil edileceği resmen bildirilmektedir. İstifa eden B. Pezmezoğlu'nun yeri-(Sonu 3 üncü sayıfada) STRESA KONFERANSINA DOĞRU Yapılan görüşmeler durumu düzeltemedi Londra, 5 (A.A.) — Taymis gazetesi B. Eden'in Prag'ı ziyaretinden çıkan sonuçları gözden geçirmektedir. B. Eden Çekoslovakya-nın Almanya ve Polonya red cevabı verseler bile Fransa ve Sovyetler Birliği ile doğu andlaşmasını imzalamıya hazır olduğunu görmüştür. Bununla beraber B. Beneş bu andlaşmayı imzalamadan önce B. Laval tarafından Moskova-ya yapılacak seyahat sonucunun da beklendiğini söylemiştir. B. Be-neş'e göre Poîonyanın düşüncesini değiştirmesi olası yoktur. Herhalde kabule değer başka bir hal çaresi bulunmazsa Paris - Mosko -va - Prag andlaşması gerçekleşecektir. Taymis gazetesi B. Beneş'in bu düşüncesini hulâsa ederek doğu andlaşmasının eski şeklinde gerçekleşmesine artık imkân kalmadığını kaydetmektedir. B. Eden Avrupa'da barışı temin etmek için güdülebilecek tek yolun artık mıntıka andlaşmaları değil ancak bütün Avı tıpayı içine alacak genel bir uzlaşma olduğu kanığına varmıştır. İngiliz siyasal mahfillerinde B. Eden'in bu seyahatleri malûmat almak bakımından çok faydalı ol- duğu düşüncesi vardır. Gerçek hal çareleri bulmanın kolay olacağını beklemek doğru olmazsa da hiç olmazsa bu seyahat B. E-den'in herhangi bir çarenin de imkânsız olduğu gibi bir düşünceyle dönmesi sonucunu da vermemiştir. Taymis'in Varşova ve Paris bil-dirmenleri bir düşüncededirler. Varşova bildirmeni 3 nisanda çıkarılan resmî bildiriğden dolayı italyan, fransız ve Sovyetler mahfillerinin hayal kırılışlarını saklamakta olduklarını bildirmektedir. Bu mahfiller daha açık sözler beklemiş olduklarını söylemektedirler. Öte yandan Polonya resmi mahfilleri B. Eden'in seyahatinden çok kıvançlıdırlar. Çünkü bu yolculuk sonucu olarak Poîonyanın menfi durumu sebeblerînin bundan sonra Londra'da ve Londra vasıtasiyle Paris'te daha eyi anlaşılacağına kanığdırlar. İngiliz dış siyasasının birçok yöneyleri Polonya siyasasına uyduğu da memnuniyetle görülmektedir. Bu uygunluk yalnız güdülen amaçlarda, usullerde de vardır. Taymis'in Paris bildirmeni şöyle yazmaktadır: "Frcnsa'da Do-(Sonu 3 üncü sayıfada) Balkan konseyi toplandı Belgrad, 5 (A.A.) — Aavala a-jansı bildiriyor: Atina'da ikinci kânunun üçünden dokuzuna kadar toplanmış olan Balkan antantı ökonomi konseyinin verdiği karar mucibince, balkan antantı devletlerinin murahhas ve mütehassısları bugün dört komisyon halinde Belgrad'da toplantılarına başlamışlardır. Komisyonlar aşağıdaki meseleleri tetkik edeceklerdir: 1. — Demiryolları münakalatı 2. — Nehir ve deniz yollan mU-nakaltı 3. — Hava münakalatı 4. — Posta, telgraf, telefon va telsiz münakalat ve muhaberatı Komisyonlar bütün bu meseleler hakkında müspet teklifler ha* zırlıyacaklar ve bu teklifleri tasdik edilmek üzere balkan antantı konseyinin gelecek toplantısına sunacaklardır. General Göringin önemli bir söylevi Dantzig, Atman hava bakanı Gene • rai Göring saylav meclisi secimi dola -yısiyle verdiği söylevde demiştir İdi " — Dantzig'in kurum bakımından Almanya'ya bağlı olmaması o kadar önemli değildir. Esaslı olan şey onuü yürekten alman olmasıdır. Almanye (Sonu 3 Üncü sayıfada) Osmanheadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 13 ' —Vs türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. ~ r^enı konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızcaları da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. ^ K°kü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügiim olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge* len şekil srı'6«. Feshetmek - Bozmak, dağıtmak (Parlamentolar tecimi) örnek: / — Almanyanın askerliği yeniden kurması, Versay muahedesini fesh etmektedir. = Almanyanın askerliği yeniden kurması, Versay andlaşmasını bozmaktadır. 2 — Fransız kabinesi parlamentoyu feshetmek istedi = Fransız kabinesi parlamentoyu dağıtmak istedi. İnfisah — Bozulma, dağılma Örnek: / — Aramızdaki anlaşmanın İnfisahı yüzünden = Aramızdaki anlaşmanın boğulması yüzünden. Z — tngilterede parlamentonun infisahı = in -gilterede parlamentonun dağılması. Mütefessih — Bozulmuş, çürümüş, kokmuş Örnek: Mütefessih bir cemiyet - Bozulmuş (çürümüş) bir sosyete — Mütefessih etlerden yemek yapmamalı mm Kokmuş etlerden yemek yapmamalı. (Tefessüh etmek = Bozulmak, çürümek, kokmak Fetret (fasılai saltanat anlamına) - Kargaşa devri (Fr.) Anarchie, interregne Fettan Oynak Fevc = Bölük, tak.m Örnek: Fevc fevc — flc#*. bölük, takım takım Feveran — Fışkırma. Fevvare = Fışkırık, döner fıskiye Fevk = Ost örnek: Kısmı fevkani mm Üst kısım Ferkani tahtanı a Altlı üstlü Fevt =1 — Kaybetmek, kaçırmak, elden çıkarmak I — Olum. Örnek; / — Fırsatı fevt eden sonra dövünür = Fırsatı kaçıran (elden çıkaran) sonra dövünür. Fevza (Bak: fetret) = Kargaşa = (Fr.) Anarchie Feyezan -*- Taşma Feyz - Gürlük Feyzdar - Uregen Feyz bulmak, feyzdar olmak = Gürelmek Feyyaz = Gür, bereketli Fezleke (Bak: icmal, hulâsa). Fıkra = Bölek — (Fr.) Paragraphe Örnek: Yazınızın üçüncü böleğinde (fıkrastn-da — Dans le troisiime paragraphe de votre article Fıkra = Anlatık = (Fr.) Anecdote örnek: Nasıeddin hocanın anlatığı (fıkrası) =»= L'anecdote de Nasreddin Hodja Fıkra (terim) = Boğum — (Fr.) Vertebrs Fırka — Parti (T. Kö.) Fırka (askerlik terimi) = Tümen = (Fr.) Divislon Fırka kumandanı — Tümkomutan = (Fr.) Com -mandant de division Fırka kumandanı miriliva = Tümgeneral Fırka erkanı harbiyesi = Tüm kurmay — (Fr.) Etat-major de division Fırsat = Fırsat (T. Kö.) Fıtrat (Hilkat, ctbillet) — Yaradılış Fıtri (hilkİ, cibilli) — Doğunsal (Doğunsal'in sonundaki */„ İnce okunur) örnek: Kendisindeki anlayış ve çabuk kavrayış sonradan olma değil, fıtridir mm Kendisindeki anlayış ve çabuk kavrayış sonradan olma değil, doğunsaldir.. Fiat = Paha, eder örnek: Bu defterin fiatı kaç paradır = flu aef. terin ederi kaç paradır. Fidyei necat = Kurtulmalık örnek: Haydutlar yakaladıkları zenginden büyük bir fidyei necat istediler mm Haydutlar ya -kaladıkları zenginden büyük bir kurtulmalık istediler. Figan (Bak: leryad) = Haykırı - figâr — - yaralı örnek: Dilfigâr = Yüreği yaralı Fihrist = Bulmaç Fikdan = Yokluk, bulunmazlık Fikr = Fikir (T. Kö.) -(Fr.) P« nsee Fikr = Düşünce = (Fr.) Avis örnek: Bu işte benim fikrim şudur = Bu işte benim düşüncem şudur. Fikr = İde (Yakutça) =a (Fr.) Idee Örnek: Fikir, dimağın işlemesinden doğar = İde dimağın işlemesinden doğar. Fikri = Düşünsel, ideyel, flkriğ örnek: / — Fikri mesainin verdiği yorgunluk = Düşünsel çalışmaların verdiği yorgunluk. 2 — İnsanların fikri kudreti — İnsanların fik-riğ erki. Fikri takib = Güderge örnek: O, fikri takib ile hareket eder bir gençtir. = O, güderge ile hareket eder bir gençtir. Filhakika m Gerçekten Firamuş etmek - Unutmak Firar ~ Kaçma Fİrar etmek - Kaçmak Firari = Kaçak Fn«« s= DÖşenek, döşek Firak, (irkat (iftirak) = Ayrılık Fitade mm Düşmüş Fitne (fesad anlamına) = Bozut = (Fr.) Corrup-tion, sedition, perturbation örnek: Ortaklıkta fitne alâmetleri görülüyordu =¦= Ortaklıkta bozut beldekleri görülüyordu. Fitne (nifak anlamına) — Arabozma örnek: Aramıza fitne soktu = Aramızı bozdu. Fitnecu (bak: müfsit) = Bozutçu örnek: Bilmezsiniz, o ne fitnecu bir adamdır ¦» Bilmezsiniz, o ne bozuteu bir adamdır. Fuzuli ¦ Boşuna, haksız, yersiz örnek: / — Bu konuşmaya fuzuli müdahale etmenize ne demeli? = Bu konuşmaya boşuna (yersiz) karışmanıza ne demeli? 2 — Bu parayı fuzuli olarak aldılar = Bu parayı haksız olarak aldılar. Füceten Ansızın, birdenbire örnek: Füceten vefat etti — Ansızın (birdenbire ) Öldü. Fürce = Aralık, delik Füru -- Aşağı Serfuru etmek = Başeğmek Füruht Satma, satım Fürumaye Alçak soylu iüruş Salan Örnek : Malûmat füruş = Bilgi satan Füshat — Genişlik Fesih mm Gen, geniş Fütur — Bezginlik Örnek: Görüyorum ki fütura uğramışsınız m Görüyorum ki bezginliğe uğramışsınız. Fütüvvct — Akılık. cömertlik Füzun = Çok, artık SAYIFA2 ULUS 6 NİSAN 1935 CUMARTESİ Aysel filmi Mosko-vada beğenildi Moskova, 5 (A.A.) — Dün burada Aysel • Bataklı damın kızı -adındaki sesli türk filmi gösteril-mistir. Filmin bu gösterilişinde Moskovanın ileri gelen sinemacı-lariyle Türkiye Büyük Elçiliği ve Sovyetler Dışarı İşler Bakanlığı yüksek memurları ve Sovyet Rusya ve yabancı gazeteciler hazır bulunmuşlar ve filmi takdirle karşılamışlardır. Bu münasebetle filmi çeviren Ertuğrul Muhsin'e ve türk sinemacılarına çekilen tebrik telgraflarında Aysel filminin realizm ve ulusal yolu takibeden türk sinemacılığının ilerlediğini göstermekte olduğu işaret edilmiştir. Ziraat Fakültesi talebe cemiyeti umumî kâtibliğindem Cemiyetimizin senelik toplantısı 12. 4. 935 cuma günü saat 14 de Halkevi salonun da dır.. Ruznamenİn mühim bir kısmını yasadaki tadilât teşkil ettiğinden bütün üyelerin gelmeleri rica olunur. ÖLÜM Emlâk ve Eytam Bankası idare Meclisi Başkanı B. Cemal'in annesi ve Trab-son saylavı B. Hasan Saka İle Kültür Bakanlığı Müfettişlerinden Doktor Bay Celâl'in büyük kaym valideleri Bayan, dün akşam ölmüştür. Cenazesi bugün fiğle vakti Hacıbayramdan kaldınla -çaktır. Derdli ailesine sağlık ve teselli di - »eriz. IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII Çocuk haftası 23 nisanda başlıyor i Ç DUYUKLAR Türk hukukçuları dün toplandılar Türkiye'de ve Avrupa'da hukuk tahsili yapmış olanların kurdukları, "Türk Hukukçular Kurumu,, dün Ankara Halkevinde ilk yıllık kurultayını yapmıştır. Toplantıda profesörler, hukukçu saylavlar, avukatlar, Türkiye ve Avrupa'da hukuk tahsili görmüş birçok genç hukukçular bulunmuşlardır. Toplantıda iş derneği başkanlığına Manisa saylavı B. Refik İnce ve üyeliklere İsparta Saylavı Kemal Ünal, avukat Zühtü Hilmi, Ziraat Bankası hukuk işlerinde B. M. Tuğrul, Divan murakiblerin-den sezai Erkud ve yoklama derneğine de Ziraat Bankası idare meclisi üyelerinden ve eski saylavlardan B. Kemal, profesör Hüseyin Cahid, ve divan murakiblerin-den hukuk doktoru Nejad seçilmişlerdir. Seçim işlerinden sonra kurumun yasasına göre ilmî sahalarda çalışmalara dair program üzerinde konuşulmuş ve aşağıdaki kararlar alınmıştır. 1 — Hukukî bilgileri takib ederek muhtelif hukuk şubesi bilginleri tarafından halkevinde ve hukuk fakültesinde konferanslar verdirmeği temin etmek. 2 — Meslekî, ilmî, mecmua, e-ser ve broşürler çıkarmak, üyelere ve hukukçulara yaymak. 3 — Meslekdaşlarm ilmî eserlerden kolaylıkla ve ucuz bir surette faydalanmasını yoluna koymak. 4 — Üyelerin ve müracaat edecek hukukçuların, hukukî müşkül- İzmir'de at koşusu İzmir, 5 (A.A.) — Bugün yapılan .ıl yarışlarında birinci koşuda Yarbay pek-cinüı (Can) ı birinci. Bay Halimin (Bara*) ı ikinci, ikinci koşuda Bay Fikre -tin (Damrus) u birinci Bay Cclâl'in (öskenj i ikinci, üçüncü koşuda Bay Ahmcdin (Yıldırım) ı birinci, Bay Ah -medin (Ceylân) ı ikinci, dördüncü ko -şuda Bay Akif'in (Kazbadallası) birinci Bay Süleymanın Goscri ikinci. Beşinci koşuda Galib'in (Al Ceylân) ı birinci Kemalin (Al Dervişi) ikinci gelmiş -lerdır. Altmordu'nun kongresi Attın Ordu kulübünün geri bırakılan fevkalâde kongresi 7 nisan pazar günü akşamı saat 17,30 da Evkaf apartımanı altındaki idman salonunda yapılacaktır. Ku-lüb üyelerinin gelmeleri rica olunmaktadır. lerini hal için hukuk bilginlerine başvurmak. 5 — Türkiye içinde ve dışındaki bütün hukukçularla temaslar yaparak türk hukuku üzerinde toplu ve devamlı bir bağlılık yaratmak. 6 — İş derneği tarafından düşünülüp kurultayca onaylanacak diğer hukukî meselelerle uğraşmak. 7 — Bu amaçlara erişebilmek için hukuk fakülteleriyle daimî münasebette bulunmak. Bundan sonra da, Cumur Reisi Kamâl Atatürk'e, Başbakan İsmet İnönü'ne, Adliye Bakanı B. Şükrü Saraçoğlu'na ve C. H. Partisi Genel Kâtibi Receb Peker'e Kurultayın tazimlerini bildiren telyazıları çekilmesi kararlaştırılarak toplantıya son verilmiştir. Dünkü atlı spor gezintisi Atlıspor kulübünde atların istirahat ettirilmesi dolayısile binişler yirmi gündenberi tatil edilmişti. Bu müddet dün bittiğinden sabah saat 9 da üyeler kulübte toplanmışlar vc Bay Ahmcdin idaresinde güzel bir biniş yapmışlardır. Binişte kulüb — İstasyon — yarış yerinden geçilerek çiftliğe gidilmiş orada biniciler bir parça istirahat ederek ayran İçmişlerdir. Buradan tekrar yollarına devamla çiftlik şimalindeki araziye geçilmiş ve Ak-köprü yoliyle kulübe dönülmüştür. Çok güzel İdare edilen dünkü binişte yapılan dörtnallar ve süratliler Üyeleri tatmin edici olmuştur. Arazi bazı yerlerde çamur olmakla beraber umumiyetle eyi idi. İstanbul kadınlık kongresi İstanbul, 5 (Telefon) — 18 nisan ¦ da Yıldızda toplanacak olan uluslarara* sı feminizm kongresi ruznamesî hazır lanmıştır. Bu hafta içinde yabancı menli leketler kadın murahhasları şehrinnzO, gelmeğe bağlıyacaklardır. Yabancı mu j rahhaslar adına burada ziyafetler veri *j lecek ve müsamereler tertib edilecektin} Japon elçisi İstanbulda İstanbul, 5 (Tlcfon) — Japon elçisi Ankaradan şehrimize geldi. Duygu la « rını sorduk. Bize dedi ki: " — Ankara* Vi ziyaretimden çok memnunum. Te • mas ettiğim büyükleriniz üzerimde bu* yük tesir bıraktı. İki memleket arasın* daki münasebetler dostçadır. Ankara modern ve medenî bir şehir olmuştur.,, Talebe birliği kongresi istanbul, 5 (Tllirfnsi) — Talebe birliği yıllık kongresini yaptı. İdare heyeti raporunda sermayenin azlığından şikâyet edildi. Kongre bu mahzurun kaldırılması için bazı kararlar almıştır. Dünkü Atlı Spor kulübünün gezintileri. Gabavet = Kalın kafalılık, mankafalık örnek; Tembelliğe çare bulunur, gabavete bu. lunmaz Tembelliğe çare bulunur, kalın kafalılığa (mankafalığa) bulunmaz. Gabi = Kalın kafalı, mankafa = (Fr.) Balourd örnek: Bu çocuk okuduğunu anlayamıyan bir kalın kafalıdır = Cet enfant est un balourd qui ne comprend pas ce qu'il lit. Cabgab — Gıdı Cabni fahiş = Aşın aldatma örnek: Bu satışta gabni fahiş vardır Bu satışta aşırı aldatma vardır. Gadr Yazık Örnek: Bu işte bana gadroldu yazık oldu. Bu işte bana Gadretmek = Yazık etmek Örnek: O adama neden bu kadar gadrettiler — O adama neden bu kadar yazık ettiler. Gadrolmak — Yazık olmak Gaddar, zalim = Gücemen örnek: Bu gaddarın elinden neler çektiğimi ben bilirim = Bu gücemenin elinden neler çektiğimi ben bilirim. Zulm - Zulm (T. Kö.) Gaflet Bi Dalgınlık, boş bulunma Gaflet etmek = Dalgınlığa gelmek, boş bulunmak Gafil = Aymaz, dalgın, boş örnek: Gafil bulundum Boş bulundum. Gafil avlamrk =s Dalgınlığa getirmek örnek: Bizi bu işte gafil avladınız = Bizi bu işte dalgınlığa getirdiniz. Gafil avlanmak — Dalgınlığa getirilmek Tegafül etmek = Anlamazlıktan gelmek, anlamaz görünmek Örnek: Pek eyi bildiğiniz bir İşten niçin tega. fül ediyorsunuz ~ Pek eyi bildiğiniz bir işte niçin anlamazlıktan geliyorsunuz (anlamaz gö. tünüyorsunuz)? Gâh, gâhi, geh, gehî = Arasıra örnek: Gâhi gelir, bizi sevindirirdiniz, şimdilerde gelmez oldunua =- Arasıra gelir, bizi sevindirirdiniz, şimdilerde gelmez oldunuz. Gâh, gâhİ, geh, gehî = Kimi Örnek: Gib gelir, gâhi gelmez = Kimi gelir kimi gelmez. Nagâh Ansızın, apansız örnek: Ormanda dolaşırken, nagâh karşıma iki adam çıktı = Ormanda dolaşırken, ansızın (apansızın) karşıma iki adam çıktı. Gaİb etmek = Kaybetmek (T. Kö.) Gaib olmak, tagayyüp etmek = Kaybolmak Gaile = Dert (T. Kö.), Sıkıntı örnek: Basımdaki gaile yetmiyor gibi, oda bir başka gaile tahmil etti = Basımdaki sıkıntı yetmiyor gibi, o da bir başka dert yükletti. Gala = Pahalılık Örnek: Kaht ve galâ yıllarında çok üzüldük — Kıtlık ve pahalılık yıllarında çok üzüldük. Gali = Yüksek örnek: Bu fiat bana pek gali görünüyor eder bana pek yüksek görünüyor. Bu Galat = Yanılma, yanlış örnek: Galat söz = Yanlış söz. Galatı basar = Göz yanılması. Bu benim istasîyonda görülmckliğimden galattır — Bu benim istasiyonda görülmekliğimden yanılmadır. Galebe -— Yen, yenme örnek: Galebenin yarısı kendine güvenmekten gelir — Yenmenin yarısı kendine güvenmekten gelir. Galebe etmek = Yenmek örnek: Düşmanlara galebe etmek için ilk önce kendi kudretine güvenmek lâzımdır ~ Düşman, lan yenmek için ilkönce kendi erkine güven. melidir. Galib - Yenen Örnek: Bu muharebede galib gelen ordu, bütün şerefi kazanmış olur — Bu savaşta yenen ordu, bütün onuru kazanmış olur. Galiba — Belki, görünüşe göre, - a benzer örnek: Böyle olacağa benzer —* Galiba böyle olacak. Galeyan = Kaynama, kaynaşma Örnek : / — Suyun galeyanı Suyun kaynaması 2 — Halk arasında galeyan uyandıracak sözler ^ Halk arasında kaynaşma uyandıracak sözler. Galeyan etmek — Kaynamak, kaynaşmak Galiz = Kaba Örnek: Ağıza alınmıyacak galiz sözler söyledi ~ Ağıza alınmıyacak kaba sözler söyledi. Gılzet - Kababk örnek: Sözlerinde ve duruşunda öyle bir gılzet var ki... = Sözlerinde ve duruşunda öyle bir kabalık var ki.... Gam — Tasa Mağmum — Tasalı, pusarık (hava için) örnek: Mağmum adam = Tasalı adam. Mağmum hava = Pusarık hava. Gammaz = Kovcu, fitçi örnek:/ — One gammaz adamüır, bilseniz, herkesi biribirine katar. = 0 ne kovcu adamdır, bilseniz, herkesi biribirine katar. 2 — Gammazlık onda sanki fıtri bir hal =» Fit. çilik onda sanki doğunsal bir hal. Gamze - Süzgün bakış Gancm — Koyun Gani = Bol, zengin, varlıklı Ganimet - - Algı örnek: Muharebede alman ganimet, eski za. manlarda galip orduları doyurmağa kifayet ederdi = Savaşta ele geçen algı, eski zamanlarda yenen orduları doyurmağa yeterdi. Garabet (Bak: acayiplik, tuhaflık) - Yabansılık Örnek: Bu adamın fikirlerinde hiç bir garabet görmiyorum = Bu adamın fikirlerinde hiç bir yabansılık görmiyorum. Istİğrab etmek - Yabansımak örnek: Onun böyle hareket etmiş olmasına hiç de istiğrab etmedim = Onun böyle hareket etmiş olmasını hiç de yabansımadım. Garaz (öteki anlamı için, bak: maksat) — öcük ömek: Yüreğinde beslediği garazın had ve pa-yanı yok = Yüreğinde beslediği öcüğün ucu bucu yok. Carazkâr — öçmen örnek: Hiddetli adamdan değil, garazkâr adamdan korkmalı = Kızan adamdan değil, öçmen adamdan korkmalr. intikam — öç örnek: İçimde ona karşı öyle bir intikam hissi var kî = içimde ona karşı Öyle bir Öç duygusu var kî. intikam almak — öcalmak örnek: Düşmanından intikam almak için bütün varlığını ortaya koydu = Düşmanından öcalmak için bütün varlığını ortaya koydu. Intikamcu = öçgüder örnek: O. intikamcu bir adamdır ¦= O, Öçgüdog bir adamdır. Gcrb = Batı örnek: Garb devletleri = Batı devletleri. Garet — Yağma, talan, çapul Garib -- Zavallı, kimsesiz Örnek: Şu garibe merhamet ediniz — Şu zavaS Uya (kimsesize) acıyınız. Garib (Bak: acayib, tuhaf) — Yabansı Örnek: Garib bir kıyafetle ortaya çıktı = Ytm b i.'im bir kılıkla ortaya çıtkı. Garib (Gurbetzcde anlamına) = Elgin örnek: Yerinden yurdundan uzakta elgin (g* rib) kaldı. Garize (sevki tabii) = İçgüdü = (Fr.) İnstinct örnek: insanlar akıllarına, hayvanlar sevki ta* bülerine tabidirler = İnsanlar akıllarına, bay* vanlar içgüdülerine uyrukturlar ~ Les hora* mes agissent par leıır intelligence et les aoA maux par leur instinct. önergeler Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzer* bir ay İçinde, isteyenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtiblİğine şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... önergem şudur: ..... (1) İmza (l) Burada bir Önerge gosterilmiyen yazüar üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS 7, NİSAN 1935 PAZAR ON ALTINCI YİL. No: 4917 Adımız, an'dimizdir. Her yerde 5 kuruş Gündelik HARPTEN KAZANANLAR İnsanlığın harbi bir türlü ortadan kaldıramadığına bakılırsa bundan kazananlar olduğunu düşünmek gerekir. Milletlerin tarihinde ve arsıulusal geçimde harbin Ötedenberi oynamakta olduğu büyük rol bellidir. Bir takım bilginler bile insanlık tarihini yalnız harb tarihi ile anlatmak istemişlerdir. Devletlerin bugün silahlanmaya ne büyük özen verdiklerini göz önüne getirirsek bunun büsbütün yabana atılacak bir düyünce olmadığını anlarız. Uluslararasındaki büyük sonu-lar çok kere hep harbla bir sonuca bağlanmıştır. Fakat harbin aldığı yeni şekillerden sonra onun üzerindeki düşüncelerde de bir değişiklik olmağa bağlamıştır. Yakın yakıtlara kadar harb ulusların ancak bir İŞ ile uğraşan güçleri arasında o-lur ve çabuk biterdi. Yenilen ulus, bir takım siyasal ve ökonomile yükümlere katlanarak pek çok yıpranmadan işin içinden sıyrı-İrrdı. Son harb gösterdi ki bundan böyle savaş ulusun tektek her çeşid gücü arasında olacak, insan, para ve malca ne varsa hepsi de ortaya atılacaktır. Yenilen bir daha belini doğrultamıyacağı gibi yenen de hırpalanmakta ondan geri kalmıyacaktır. Onun için harbin uluslar bakımından kazançlı olduğu dü-(Sonu S. inci sayıfada) Kamutayın dünkü toplantısı Van gölü, Ankara imar müdürlüğü, tahlisiye genel müdürlüğü büdceleri görüşüldü Kamutay dün Bay Tevfik Fikret Sı -lay'ın başkanlığında toplanmıştır. Gün-lemecin birinci konuşulacak işi olan bağış kanununun 3 üncü maddesinin tefsiri için Başbakanlığın tezkeresi ve ilgili komisyon mazbatası üzerinde araştır • malar yapılmak üzere tüze komisyonuna (adliye encümenine) geri verildi. Başkan, geçen oturumdaki Van G* lü 935 yılı büdcesi üzerinde genel görüşmelerin devam ettiğini söyledi ve sözü İçeri işler Bakanımız Bay Şükrü Kayaya verdi. içeri işler Bakanı B. Şükrü Kaya (Muğla) — Van gölü büdcesinin müzakeresi günü bir vazife dolayısiyle An-karada bulunamadığından, bugün bu gölün vaziyeti siyasiye ve iktısadiyesi h.-kkında bir cümlelik bir mukaddema ile vaziyeti anlatmak istediğini söyle • miş ve: "Van golü geçmiş devirlerin en mamur köşelerinden bir sahayı yekdiğerine bağlıyan bir iç denizdi. Türklüğün .... , ..... ... Beyanatta bulunan B. Şükrü Kayz ilk devirlerinde Anadolu'da büyük bü - yük devletlerin kurduğu merkezlerin iç ken bunun bir gelir kaynağı olmasından denizi idi,, diyerek Van gölünün siyasal, ziyade gözönünde tutulacak özellikler ökonomile ve tarihsel değerini, Şeyh Sa- olduğunu, bu işin; bir şose, bir köprü id azıması ve onu kovalıyan günlerde gibi devletin yapması gerekli ödevlerden önemini belli ettiğini, Van gölü işletilir- (Sonu 5. inci sayıfada) B. EDEN LONDRA'YA DÖNDÜ İngiliz bakanının yolculuğundan çıkan sonuçlar nelerdir? Durum ciddî, ancak tehlikesizdir Londra, 6 (A.A.) — Londra ya dönen B. Eden kendisinin ve B. Saymen'in yapmış oldukları yolculukların çok faydalı olduğunu söylemiş ve demiştir ki: Bugünkü Avrupa durumunun çok zorluklu olduğunda hiç kimsenin şüphesi yoktur. Ancak, her devlet bu güçlükleri yenmeye yardım etmek istediğinden bunların ortadan kaldırılması imkânsız değildir. Bizim işe karışmamız şöyle olmalıdır! Doğru, verimli ve devamlı bir siyasa takib etmek ve Uluslar Derneğine ve müşterek barış sistemine yardım etmek.,, Londra, 6 (A.A.) — Gazetelere göre B. Eden'in Avrupa hükümet merkezlerinde yaptığı seyahatte elde ettiği sonuçlar şunlardır: 1 — Durum ciddidir; ancak ağır bir tehlike, herkesçe sanıldığından daha azdır. 2 — Polonyanın mahfilleri müşterek bir güvenlik sistemine karşı olmaktan vazgeçebilir ve Alman-yanın bugünkü durumda kalmak- ta devam edeceği de muhakkak değildir. 3 — Ziyaret edilen devletlerden hiç birinin süel saldırım niyetleri yoktur. Hepsi barışın düzenlenmesini çok istiyorlar. 4 — Büyük Britanya, siyasasının temeli olan bu amaca erişmek için, sağlam ve açık sözle kalırsa Avrupa'ya yardım edebilir. Niyus Kronikl'e göre, B. Eden'in seyahatinin dışsal sonuçlan şunlardır: (Sonu 6 inci say ifada) Almanya mektubları Almanya'dan dönen arkadaşımız Neşet Hali! Atay, bu yolculuğu sırasında görüp öğrendiklerini *" Almanya mektubları,, başlığı altında gazetemiz» yaznuığa başlamıştır. Bugünkü Almanya'nın gidişini objektif bir görüşle anlatan bu yazıları okurlarımız Üçüncü sa-yıiamızda bulacaklardır. Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 14 l —öz türkçe köklerden gelen sözlerin karsısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) ko nmustur. Bunların her biri hakkında sırası ite uzmanlarımızın (müteha$sı$) yazılarım gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırdedilmesi için, gereğine göre, fransızcalart yazılmış ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 —Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekitleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge- len şekil gibi. insiyaki = Içgüdel = (Fr.) İnstinctif. örnek: İnsanların da insiyaki hareketleri vardır insanların da içgüdel hareketleri vardır «= Les hommes aussi ont des aetes instinetifs. Gark — Batma örnek: Ceminin garkı, yalnız içindekilere de. ğ/7, onların akraba ve taallûkatrna da büyük bir felâket oldu = Ceminin batması, yalnız içinde, kilere değil, onların soyuna sopuna da büyük bır felâket oldu. Carketmek — Batırmak Gark olmak = Batmak Müfctağark. mağruk — Batmış, batık İstiğrak = Dalım Örnek: Hali istiğrakta ne yaptığını bilmiyor «= Dalım halinde ne yaptığını bilmiyor. Carsetmek Dikmek Gaseyan etmek = Kusmak Gasl m Yunu örnek: tslâmiyette mevta badelgasil defnolur ¦= islâmlıkta 01ü yunudan sonra gömülür Gasletmek = Yumak Gasp Kapaç örnek: Eski zamanlarda derebeyleri için gasp bir hak sayılırdı -- Eski zamanlarda derebeyleri için kapaç bir hak sayılırdı. Gasıp = Kapman Gaspetmek - Kapmak, zorla almak Mağsup - Kapik Örnek: Mağsup, kimin elinde bulunursa buluntun istirdad edilir =- Kaprk kimin elinde bulu-nutsa geri alınır. Gaşyctmek = Kendinden geçirmek örnek: Gurubun bu güzel ışıklan beni gaşyetti Gün batısının bu güzel ışıkları beni kendimden geçirdi. Gaşyolmak — Kendinden geçmek Gaşy içinde = Kendinden geçerek Gatstmek Daldırmak Gavr - Dİp Gavvas Dalgıç Gaybubetinde — Yokken Örnek: Onun gaybubetinde işlerine kim baka. cakf = O yokken işlerine kim bakacak? Gaye — Erek = (Fr.) But Örnek: Bütün Türk çocuklarını okutmak başlıca gayemizdir = Bütün Türk çocuklarını okut. mak başlıca ereğimizdir - Nötre but principal est d'instruire tous les enfants Turcs, Hedef = Amaç = (Fr.) But örnek: Ordular! ilk hedefiniz Akdenizdir « Ordular! ilk amacınız Akdenizdir - Soldatst Votre premier but est la MSditerrannee Maksat = Vargı = (Fr.) Intention örnek: Ankara'ya gelmekten maksadım sizinle görüşmektir = Ankaraya gelmekteki vargım sizinle görüşmektir = Sizi görmek vargısı ile (maksadı ile) Ankaraya geldim =- C'est dans I intention de vous rencontrer (de causer avec vous) que je su/s venu i Ankara. Matlub = Alacak = (Fr.) Credit, avoir, ereance örnek: Ondan yüz lira matlubum var = Ondan yü a alacağım var. Matlub istek - (Fr.) Desir Örnek: Matlubunuzu is'af edemlyeceğim isteğinizi yerine getiremiyeceğim = Je ne pour-rai pas accoınplir votre de~sir. Mefkure = UlkÜ, İdeyel = (Fr.) ideal) Temenni — Dilek = (Fr.) Souhaİt, voeu, deman-de, sollicitude örnek: Sizden temennim odur ki -= Sizden di. leğim odur ki Temenni etmek = Dilemek Gayet = Pek, pekçok Gayret (Bak: cehd, sây) = Çalışma, çabalama, dürüşme Gayrete gelmek = Davranmak, canlanmak Gayrete getirmek = Davrandırmak, canlandırmak Gayretkeş ~ Yardakçı Örnek: Arkadaşlık iyi şeydir, gayretkeşlik kötüdür = A rkadaşlık eyi şeydir, yardakçılık kötüdür. Gayr = özge örnek: Gayrendiş = özgecil Gayri - - Yad -, - sız, - maz Örnek: Cazip = Gözen; gayri cazip = yadgözen - mili! = Ulusal; gayri milli = yadulusal. ¦ Gayri muvafık = Uygunsuz Gayri kabili icra = Yapılamaz. Gayriahlakî (Bak: ahlâk takımı) -= Yadahlâk&al ("L„ ince okunur), ahlâksızca Gayrİelâstiki - Esnemez Gayriiradi, gayriihtiyari, — Irdesizce, istemeksizin Örnek: I — Gayri iradi hareketler için kanun cezayı tahfif eder - Irdesizce hareketler için kanun cezayı azaltır. 2 — Gayrı ihtiyari olarak hatırınızı kırdım = İstemeksizin hatırınızı kırdım. Gayri kabili afİv - Bağışlanmaz örnek: Bu kusurunuz gayri kabili af iv netayiç tevlit etmiştir = Bu suçunuz bağışlanmaz sonuçlar doğurmuştur. Gayri kabili inhina - Bükülmez örnek: Onun gayri kabili inhina bir yaradılışı vardır. ~ Onun bükülmez bir yaradılışı vardır. Gayri kabili itiraz = Sözgötürmez örnek: Bu, gayrı kabili itiraz bir bedahettir Bu, sözgötürmez bir besbelüktir. Gayri kabili kıyas - Bambaşka, eşsiz örnek: O. akraniyle gayri kabili kıyas bir ço. cuktur = O, taydaşlarından bambaşka bir çocukm tur. Gayri kabili şifa = Onulmaz, savuşmaz Örnek: Bu hastalık gayri kabili şifadır = Sı hastalık onulmaz (savuşmaz) bir hastalıktır. Gayri kabili tahammül = Çekilmez Örnek: Onun asabiyeti artık gayri kabili taham, mül bir dereceye geldi = Onun sinirliliği artıl çekilmez bir dereceye geldi. Gayri kabili telâfi — Yerine konmaz örnek: Bu, bütün beşeriyet için gayri kabili telâfi bir ziya olur = Bu, bütün insanlık için yarine konmaz bir kayıp olur. Gayri kabili tezelzül = Sarsılmaz, yerinden oynamaz Örnek: Türklüğün terakki edeceğine gayri kabili tezelzül bir İmanımız vardır = Türklüğün ilerliyeceğine sarsılmaz bir inanımız vardır. Gayri kat'İ = Kesİmsiz, kestirilemez Gayri mahdut Sınırsız, çevrilmemiş Örnek: / — içimizdeki çalışma hevesi gayri mahduttur = İçimizdeki çalışma isteği sınırsız* dır. 2 — Gayri mahdut arazi — Çevrilmemiş topraklar Gayri mahsus = Belli belirsiz, duyulur duyulmaz duyulmıyacak kadar örnek: Ondaki tebeddül, henüz gayri mahsur bir haldedir - Ondaki değişki, henüz belli be* lirsiz (duyulur duyulmaz) bir haldedir. Gayri malûm (Bak: meçhul) = Bilinmedik, bilinmez örnek: / — Ortada gayri malûm bir şey kalmamıştır. = Ortada bilinmedik bir şey kalmaıııtş-tır. 2 — Bu işin akibeti nereye vuracağı gayri malûmdur — Bu işin sonu nereye varacağı bilin* mez. Dallas, - Tekzas - 6 (A.A.) — Amerikanın bir numaralı halk düşmanı Reymon Hamil-ton, polis tarafından yakalanmıştır. Bu azlet, geçen yıl yazın, idama mahkûmlar hücresinden kaçmıştı. .V\ Y I f A 2 ULUS 7 NİSAN 1S35 PAZAR Posta ve telgraf ücreti muafiyetleri kaldırılıyor Hükümet potta muafiyetinin kaldırılması için hazırladığı posta kanununa en uygun kanun layihasını Kamutaya vermiştir. Layihaya göre posta ve telgraf idaresinin yaptığı islerden dolayı alınacak ücretler bayındırlık bakanlığınca tanzim ve Bakanlar Heyetince tasdik olunacak tarifeye güre alınacaktır. Muvazenei umumiye, mülhak hususi büdcelerle idare olunan dairelerden postaya verilecek mektub, gazete, kart, mevkut risale, her nevi basılmış kâ-ğıd, iş kâğıdları, posta paketleri, adres değiştirmeleri ardiye ve sair hizmetler için üçte bir nisbetinde ücret alınacaktır. Bu ücretler senelik maktu ücret olarak alınacaktır. Hilâliahmer, Himayei Etfal ve Tayyare cemiyetlerinin kıymeti mukadderdi ve mukadderesiz mektub kıymetli ve kıymetsiz posta paketlerinden, askerî mektebler talebeleri, öksüz yatı mekteblerî, darüşşefaka talebesi ile onbaşıya kadar asker, jandarma efradının aile ve yakın akrabalarına yollayacakları mektub ve kartlar, fakir Çocuklara parasız olarak dağıtılmak üzere hükümetçe yollanan ki-tab ve risaleler, sıhhat ve içtimaî muavenet bakanlığının hastalık raporları, köylüler için çıkarılacak ve adı bakanlar heyetince seçilen bir gazete ücrete tâbi olmı-yacaklardır. Bakanlıklardan bu ücretler senelik maktu bir vergi olarak alınacaktır. Daireler maktu verginin bir aylığını peşin vereceklerdir. Türkiyenin sefaret ve konsolosluklarına muafiyet veren hükümetlerin hududumuz dahilindeki muhabereleri de ücretten muaf o-lacaktır. Hükümet ayrıca telgraf muafiyetinin de kaldırılması hakkında Kamutay'a bir kanun layihası vermiştir. Bu layiha ile de I Ç DUYUKLAR Başbakanımız Istanbulda istanbul, 6 (Telefon,) — Başbakan ismet İnönü bu sabah şehrimize geldi. Haydarpaşa durağında Valİ, Emniyet Müdürü, vilâyet erkânı ve daha birçok zevat tarafından karşılandı. Doğruca Kadıköyündcki kız kardeşinin evine gitti. Şehrimizde birkaç gün dinlenecektir. İki fransız gazetecisi geliyor İstanbul, 6 (Telefon) — Memleketimiz hakkında tetkikatta bulunmak üze -re buraya gelen franıız gazetecilerinden Bay Savaş ve Bayan Halmalduç bu akşam Ankaraya gitmişlerdir. Esnaf Bankası işleri İstanbul, 6 (Telefon) — Tasfiyesine karar verilen Esnaf Bankaeınm tasfiyesiyle uğraşan heyet banka umumî he -yetini fevkalâde bir toplantıya çağırmağa karar vermiştir. Dördüncü otomobil yarışı İstanbul, 6 (Telefon) — Turing ve otomobil kulübü tarafından bu sene 31 mayısta dördüncü otomobil yarışı yapılacaktır. Bu yarışa bu sene Balkanlılar ve mısırlılar da gireceklerdir. Yarışlara çok ehemmiyet verilmektedir. posta muafiyetleri kaldırılan dairelerin çekecekleri telgraflar üçte bir ücrete tâbi olacak ücretler senelik maktu bir miktar üzerinden alınacaktır. Yalnız Cumur Reisinin telgrafları ücrete tâbi olmrya-c aktır. Dîyarbekirde Atatürk günü Diyarbekir, 6 (A.A.) — Büyük Önderimiz Atatürk'ün Diyiırbekir'in hemşeriliğini kabul ettikleri güne rastlayan 5 nisan Diyarbekİr'in Atatürk günüdür. Bu münasebetle bugün belediye önünde büyük merasim yapılmış Atatürk'ün büyük şahsiyeti ve yarattığı devrimleri hakkında söylevler verilmiştir. Gece de zabit yurdunda Halkevi orkestrası tarafından büyük bir konser verilmiş ve Atatürk'ün adı her anılmasında şiddetle alkışlanmıştır. Diyarbekir çok büyük bir sevgi ve heyecanla Atatürk'ünü kutlamıştır. Feminizm kongresi ikinci başkanı İstanbul. 6 (Telefon) — Arsıulusal feminizm kongresinde bulunacak olan arsıulusal kadınlar birliği ikinci başkanı Bayan Rasa ve genel kâtibi yarın şehrimize geleceklerdir. Hat bölümü İstanbul, 6 (Telefon) — Vapurcu -luk şirketiyle denizyolları idaresi arasındaki hat bölümünü yenilemek amacîyle başlıyan görüşmeler iyi bîr sonuç vermemiştir. Bu duruma göre yılbaşında yapılan ve ökonomi bakanlığınca tasdik olunan hat bolümü muteber olacaktır. Bulgar talebeleri gelecek istanbul, 6 (Telefon) — Varna ticaret akademisi ve Sofya üniversitesi talebelerinden birer grup yaz tatilini geçirmek Üzere şehrimize geleceklerdir. Ökonomi Bakanımız Kütahya'dan Ankara'ya dönüyor Kütahya, 6 (A.A.) — Ökonomi Bakanı B. Celâl Bayar, bu sabah bîr müddettenberi vilâyet içinde seramik sanayiinin hammaddeleri üzerinde tetkikata memur edilen yabancı seramik mütehassısı ile yüksek ziraat enstitüsü jeoloji profesörünün ve Sümer Bank mühendislerinin mütalealarını dinlemiş ve fabrikanın Kütahyada kurulması kararının isabetini görmüştür. Fabrikanın bu yaz burada temeli atılacaktır. Kütahyanın bugünkü çini tezgâhlarını, muattal bulunan ziraat aletleri fabrikasını gören bakan akşam trenle Ankara'ya dönmüştür. îki köy halkının mübadelesine başlanıyor İstanbul, 6 (Telefon,) — Silivri'nin Uysallı köyündeki bulgarlarla (Yediveren) köyündeki türklerin mübadelesine bu ayın on beşinde başlanacaktır. Rusyaya 50 talebe daha gönderilecek istanbul, 6 (Telefon) — Sümer Bank tarafından Nazilli pamuk mensucat fabrikası için mütehassıs usta yetiştirilmek üzere Sovyet Rusya'ya elli talebe gön -derilecektir. Sanatlar mektebi mezun • lan arasından seçilecek olan bu talebe -nİn bugün (dün) imtihanları Bakırköy bez fabrikasında yapılmağa başlanmıştır, imtihana girmek üzere (500) genç müracaat etmiştir. İmtihanlar bir iki gün sürecek talebe 18 nisanda Rusyaya gidecektir. Anadolu Ajansı on allı yaşında Altı nisan 1920 tarihinde Büyük Onder'in kurmuş ve "Anadolu Ajansı,, adını vermiş olduğu ajansımız dün on beş yaşını bitirmiştir. Kurtuluş devrinin dili ve} kulağı olmak gibi büyük bir ödevi yorulmadan, yılmadan başaran v4 bugüne kadar bu güç işini gayretle yapmış olan Anadolu Ajansına uzun başarım yılları dileriz. Posta ve telgraf teşkilat kanunu Posta ve telgraf teşkilat kanununun 14 üncü maddesine bir fıkra eklenmesi hakkında hükümet meclise bir kanun projesi vermiş,-tir. Projeye göre posta ve telgraf idaresi tarafından makbuz va mektublara yapıştırılan damga, Hilâliahmer, Himayei Etfal ve em* sali pulların beyiyelerinden şimdi' ye kadar toplanmış olanlarla bundan sonra toplanacak olanlar posta ve telgraf teavün sandığına ser» maye olarak verilecektir. Hasan Saka'nın kayın validesinin cenaze merasimi Dünkü sayımızda öldüğünü yazdığımız Kamutay Başkan Orunla-ğı Bay Hasan Sakanın büyük kayın validesinin cenazesi dün Hacıbayramdan kaldırılarak Cebeciye gömülmüştür. Cenaze merasiminde Kamutay Başkanı, bakanlar, saylavlar, bakanlıklar ve şehrimiz ileri gelenleri bulunmuştur. 1 1 ı Çağrılış Dahiliye Encümeni (8. IV. 1935) pazartesi günü saat 10 da toplanacaktır. Gayri mamur - Şenliksiz, yadbayındır Gayri memul ™ Umulmadık Örnek: En gayri memul bir sırada karşıma çıkıverdi = En umulmadık bir sırada karşıma çıkıverdi. Gayri menus Alışılmamış, ısınılmamış Gayri meskûn = Boş, ıssız örnek: Gayri meskûn bir ada = / bir ada. *iayri meskûn bir ev = Boş bir ev. Gayri mesul - Yükümsüz örnek: Gayri mesul makamların müdahalesi « Yükümsüz orunların karışması. Gayri muhtemel -- Olamaz, olanı Örnek: Gayri muhtemeldir = Olamaz, olasız-dır. ihtimal = Olabilirlik, olasılık, ouuaj, iktimal T.) örnek: Bu işte kazanmak olasılığı (iktİmali) göremiyorum. — Iktimaldir = Olabilir, olasıdır. İhtimali Olasık. İktîmalİğ örnek: Bu kadar ihtımaJİ bir şey üzerine harekete geçmek doğru mudur? = Bu kadar ikti-maliğ bir şey üzerine harekete geçmek doğru mudur? kdemiihtİmal - Olamazlık, olasızhk tayri mutabık = Uymaz, uyuşmaz örnek: Kanuna gayri mutabık bir hareket = Kanuna uymaz bir hareket = Kanunla uyuşmaz bir hareket. Gayri muti — Dıkbaş Gayri mümkün - İmkânsız Mümkün = Imkânlı İmkân = İmkân (T. Kö.) Ademiimkân — imkânsızlık Gayri münasib Uygunsuz Örnek: Gayri münasip hareketlerde bulunanlar ceza görürler = Uygunsuz hareketlerde bulu~ oanlar ceza görürler. Gayri münbit - Çorak örnek: Gayri münbit arazi = Çorak topraklar. Oayrİ müsmir — Verimsiz örnek: Gayrı müsmir mesai « Verimsiz çalışmalar. Gayri müstakar = Dursuz örnek: Siyasi vaziyet henüz gayri müstakar görünüyor = Siyasal durum henüz dursuz görünü, yor. Gayri tabiî = Dışnomal — (Fr.) Anormal "Dtşnomal,, deki son "1„ ince okunacaktır.) örnek: Bu çocuğun bu yaşta bu kadar boylanması gayri tabiidir = Bu çocuğun bu yaşta bu kadar boylanması dışnomaldı'r. Gayritabii = Yanıç = (Fr.) Contre-nature örnek: Gayri tabii yollardan gidilerek özlü bir iş yapılamaz = Yanıç yollardan gidilerek özlü bir iş yapılamaz. Gayz = Hınç örnek: Gayz ile hareket edenler ekseriyetle haksızlığa doğru yürümüş olurlar ¦= Hınç ile hareket edenler çok kere haksızlığa doğru yürümüş olurlar. Gazab — Kızgınlık Örnek: Gazaba uğradı — Kızgınlığa uğrat//. (.¦¦i. etmek = Kızmak Hiddet = öfke örnek: Hiddetle kalkan ziyanla oturur = öfke ile kalkan ziyanla oturur. Hiddet etmek = Öfkelenmek Örnek: O kadar hiddetlendim ki kendimi tuta-mıyarak kaba kaba söylendim = O kadar öfkelendim ki kendimi tutamıyarak kaba kaba söylendim. Gazûb -- Kızgan, kızgın örnek: Gazup çehresinin neler anlattığını ben bilirim = Kızgın çehresinin neler anlattığını ben bilirim. Gazal = Ceylan Gazanfer mm Aslan Geda mm Dilenci, yoksul Gehvare — Beşik Gencine = Gömü, hazne (T. Kö.) Gerdan = Boyun Gerdunc -- Araba Germ — Sıcak, ıssı Germi mm Hız Örnek: Aralarınaki dostluğa bir kat daha germi vermek için mm Aralarındaki dostluğa bir kat daha hız vermek için. Geştü güzar — Gidip dolaşma, gezip tozma Gıbta = İmren örnek: İmren (gıbta) bir ahlâk eksiği değildir, sakınılacak olan şey günü (hased) dür. Gıbta etmek — imrenmek Örnek: öyle güzel bir eser yazmış ki okuyunca âdeta gıbta ettim = öyle güzel bir eser yazmış ki okuyunca bayağı imrendim. Hased = Kıskançlık, günü Hased etmek Kıskanmak, günüleme Hasûd — Kıskanç, günücü Gıda - Besin örnek: Gıdasız vücut, yavaş yavaş yıpranır — Besinsiz beden, yavaş yavaş yıpranır. Mugaddi - Besinli, besleyici Gayri mugaddi = Besinsiz örnek: Bazı yemekler vardır ki pek lezzetlidir, fakat gayri mugaddidir = Bir takım yemekler vardır ki pek tatlıdır, ancak besinsizdir. Gilâf — Kın, kılıf (.ııı.ı, istiğna = Doysalık. bıkkınlık, naz (T. Kö.) örnek: Ayni yemekleri yemekten gına geldi = Ayni yemekleri yemekten bıkkınlık geldi. — Bu adam, istiğna nedir bilmez ~ Bu adam doysalık nedir bilmez. Gına getirmek mm Doysamak, bıkmak Müstağni mm Doyup Girİv = Çığlı!' Gışa — Zar Gıybet - Çekiştirir». Gıybet etmek = Çekiştirme! Gİran — Ağır Giranbaha -: Değeri çok Giran gelmek — Ağırsınınak örnek: Onun bu vaziyeti bana çok giran geldi = lifi Onun bu durumunu cok ağıtsındım. Girdab mm Çevrinti Girdibad — Kasırga Girift - Girinç Örnek '.Önümüzdeki mesele çok girift bir işdtt ~ önümüzdeki sorum çok girinç bir iştir. Giriftar olmak (musab ve duçar olmak) — Tutul* mak, yakalanmak Girive = Çıkmaz örnek: Onun bu giriveden nasıl kurtulacağına1 bilmiyorum — Onun bu çıkmazdan nasıl kurtm lacağını bilmiyorum. Girye = Ağlama Grup ^ Grup (T. Kö.) Gubar = Toz Gudde = Bez Gudruf = Kıkırdar Gulgule — Çığıltı Örnek: Derken bir gulgule koptu = uerkelâ bir çığıltı koptu. Culüv — Üşüntü Gulüv (kıyam anlamına ¦ Ayaklanma Gurab mm Karga, kuzgun Gurbet = Yadel Örnek: Gurbette kaldım - Yadclde kaldım. önergeler Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Gene/ Kâtibliğine şu şekil ahınds gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... Önergem şudur:.....(1) İmza (I) Burada bir önerge gösterİlmiyen yazılar üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS 8, NİSAN 1935 1'azıktı Sİ Ihıııtzig, 7 (A.A.) — Serim *aul onselazde bilmiş, hiç bir hâdise olmamıştır. Ulusat sosyalintler .'J79, sosyal demokratlar iki merkez bir. komünist lehliler fırkası sıfır. ON ALTINCI YIL. No: 4918 Adımız, andımıztlır. Her vrrılr 5 kıır-ın Gündelik Yeni karşılıldar kılavuzu Bu ay içinde gazetelere veri -len yeni karşılıklar kılavuzu, dil devriminin başlı duraklarından biridir. Dil araştırma kurumu, iki bucuk yıllık araştırmalarının verimleri arasında en canlılarını bu kılavuzu ortaya koyabilmek var -gısına vermişti. Bugün artık bu çalışmanın ilk yemişini vermesi bütün türk ileri atılışları gibi, gene büyük önder Atatürk'ün yol göstericiliği ile olmuştur. Kılavuz çalışmalarına hısa bir bakış: 1933 martında, tam iki yıl önce, Önder dil kurumunu kendi yüksek başkanlığı altında topla -maş, onlara şöyle bir yönerge (1) vermişti: Yazı dilinde her gün dilimizde dolaşan yabancı kökten gelme sözlere Öztürt*çe karşılıklar aramak.. Bu yol üzerinde başlanan v& -lışma, ilk önce (Büyük dil anketi) dediğimiz adımla kendini gösterdi. (Kamusu Türki) taranarak içinden toplanan 1500 e yakın a -rabca ve farsça söz, liste liste gazetelerde basıldı ve bütün yurd • daşlardan bu sözleri karşılıyabi -lecek türkçe sözler arayıp bulmaları istendi. Uluğ Önderin kutsal elile açtığı her yola seve istiye giren, türk ulusu, büyük ve içten bir istekle (I) Yönerge * direktif bu ankete de kendini verdi, ner -kes bildiğini ortaya döktü. O yılın yazında her yandan gelmiş, toplanmış karşılıklar göz önüne alınarak (karşılıklar kılavuzu) yapılmasına girişildi (2). Tarama çalışmaları ve tarama dergisi: İş biraz ilerleyince görüldü ki yalnız yurdun ötesinden berisinden gelmiş önerge (3) lerle bu kılavuzu - istenilen tümlük ve eksik-sizlikle - başa çıkarmıya yol yoktur. Dilin bir çok ana kaynakları vardır ki anketle ortaya dökül -müş değildir. Onlarda yatılı söz -leri bulmak için de, ilk önce on -lan tersine çevirmek, oralardaki türkçe sözlerin arabca, farsça hangi sözleri karşılıyabileceğİni belirtmek gerektir. Bu anlaşılınca, işin yeni bir yüzüne daha girilmiş oldu: Yur -dun her yanından derlenerek ku -ruma gelmiş olan 125.000 kadar derleme fişi ile. dilimizin varlıklarını içlerinde saklayan basma ve yazma kitablardan 150 kadarı, dilcilerimizin çalışkan elleriyle -yabancı sözlere karşılık bulma bakımından • taratıldı. Bu tarama -(Sonu S üncü sayıfaAa) (2) Bu ilk hazırlığın verimi (Türk Dili) bülteninin 6 ıncı sayısında ba -silmiştir. (J) Önerge = teklif B. Lavalin Moskova yok'luğu Paris, T (A. A.) — B. Lava!» İn ayın 23 (inde Paris'ten ayrılarak 25 inde Mos kovaya varacağı umuluyor. Burada üç gün kaldıktan sonra Varşova'ya gi -decektir. Mayısın ilk günlerinde gene Paris'e dönmüş bulunacaktır. Bay Lavat Bulgar süel divanı toplantısı Sofya, 7 (A.A.) — Bulgar A-jansı bildiriyor: Ordu kumanda heyetleri ve buna benzer işlerle ilişiği olan sorumlar üzerinde çalışmak üzere toplanmış olan yüksek suel divanı Ödevini tamamlamıştır. Sü Bakanı olmasından dolayı divana da başkanlık eden başbakan general Zlatef, yüksek divanca verilen kararların, kıralca o -nandıktan sonra neşredileceğini bildirmiştir. Her yıl, ilk ve sonbaharda toplanan yüksek süel divan, siyasal işlerle uğraşmaz. (Sonu J üncü sayıfada) JURNAL DÖ MOSKU'NUN BİR YAZISI Avrupanın gelecekteki durumu neye bağlıdır? Moskova, 7 (A.A.) — Jurnal dö Mosku, ingiliz bakanlarının yolculuklarının sonucunu gözden geçirerek diyor ki: Doğu Avrupa-sı karşılıklı yardım andlrşması dört hükümet merkezinde yapılan konuşmaların başlıca konularından biri olmuştur. Bu andlaşma-nın isteklileri buna Berlin ve Var-şovanın da girmesi için gayretlerini artırdılar. Almanyanın bu andlaşmaya girmekten çekinmiş olmasından dolayı Sovyet hükümetinin kıvanç duyduğu hakkında Berlin'de dolaşan duyuklara artık bir son vermek gerektir. Sovyet hükümeti Almanyanın bu andlaşmaya girmesini her vakit istemiş ve bunun için Berlin ve Varşova'da çalışmadan geri durmamıştır. Bütün bu harcanan emekler boşa çıkmıştır. B. Eden ve B. Saymen'in Berlin ve Varşova yolculukları göstermiştir ki alman Başbakanı B. Hitler, doğu andlaşmasına karşı olan düşmanlığında taban diriyor. Ve bunu, Almanyanın şimdiye kadar andlaşmalara girmemek için ileri sürdüğü silah birliğini de temin etmiş olarak yapıyor. Bay Hitler, Lehistanın sağlam yardımından e-mindir. Lehistan bugüne kadar »elerr*'""" *İTC''*jyr.r:^ ge'^cfjf'^* bağlamış gibi görünmektedir. Şimdi arsıulusal durum aydınlanmıştır. Verilecek kararlara suç yüklenmek zamanı gelmiştir. Avrupa barışını korumak gerekliğine inanmış olan devlrtİcr, Almanya ve Lehistan katılmasa bile barışı kurumlandırmalıdır. Almanya silahlarını her saat artırmaktadır. 1914 deki süel gücüne erişmesi ve Fransa'dan üstün güçte olması çok gecikmiyeccktir. Bu durum karşısında Fransanın dostu olan ikinci derecedeki devletlerin daha güçlü kombinezon a-ramıyacaklarını kim temin edebilir? Oteyandan, Avrupanın ortasında belirmekte olan alman gücünden korkarak daha şimdiden o-nunla uyuşma yollarını arayanlar düşünmiyorlarmı ki Almanya uğruna büyük devlet Özelliklerini kaybedecekler ve dostlarını da elden kaçırdıktan sonra Hitler in silahlı güçlerinin oyuncağı olacaklardır. Almanyanın, Lehistanın ve doğu andlaşmasını açık veya kapalı olarak düşman olanların çevirdikleri yeni manevi aya karşı ihtiyatlı bulunmak gerektir. Bu manevraların amacı bolüm andlaş-(jsyıtayı çeviriniz) Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 15 1 —Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sıram ile ıızmtmturtmiztn (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, ıtereğine göre. franstzcıılnrı S — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş re kullanılan şekilleri alın len sekil gibi. Habib - Sevgili da yazılmış, ayrıca örnekU*" de konulmuştur, mıştır: Aslı ak oktu hak, asit iigiinı olan hüküm, türkçe ''çek., kökünden ««- Gurubu »emi Günbatımı Örnek: Gurubu şems sırasında « Günbatımı sırasında Cuıubu kamer - Aybatımı Tulûu ıcms Gündoğumu lulûu kamer ; Ay doğ umu Gurur -- Gurur Mağrur . Gururlu G«rz Topur Cm ¦ Dal Custa (bak: gam) — Tas. Güya - Sanki, diyelim ki Güfte (terim) = Deyi| Güıtügü Dedikodu Güruh ¦ Alay, takına Gu/af Bo« »Öz Gu/rrgâh G çek Güzide - Seçkin H Hâb Uyku Hats* ¦ Uykuda Habaset Kotuluk, pislik, alçaklık (Fr.) MI-chancete, acele ra t esse E'vabı habise ¦ Kötü ruhlar (Ruh: T. Ko ) T.ne Haber H.ber (T. Kö.) M......... ÖuyuUlar Havadis ¦ Bilget Örnek: Bu havadisi kimden aldınız - Bu 6.7-gni kimden aldınız.' Hacalet — Utay Hacet (Bak: ihtiyaç, zaruret) Haciz 1 Ayıran Hâcle = Gerdek Haceri «emavİ ¦ Göktaşı, betil (terim) Hactn (Bak: cirm) «-« Oylum - (Fr.) Volume Örnek: Bu cismin hacmini mesaha etti Bu cismin oylumunu b/çtü. Ateş olsa cirmi kadaı yet yakar = Ateş olsa oy. lumunca yer yakar. Hacmi ittiâbi Sıygı örnek: Bu geminin hacmi istiâbisi J bin tondur = Bu geminin sıygısı Üç bin tondur. Had Keskin (Fr.) Aıgu örnek : İktisadi buhran had bu devreye girdi -ökonomik bühtan keskin bir devreye girdi. Hadaset Küçüklük Örnek: Hada\eti sınninden dolayı askere almadılar - Yaşının küçüklüğünden dolayı askere almadılar. Had Derece Örnek: Haddini bilmez bir adam — Derecesini bilmez bir adam. Haddi kifayet Yeterge Örnek: Verilen tıat haddi kifayeti bulmadı — Verilen fiat yt'-^esini bulmadı. Haddi lây|k H*di vasat Orta h Jdır aşmak Derecesini aşmak, aşın gitmek Örnek: Büyük harbta pahalılık hadd ini aşmıştı - Büyük harbta pahalılık derecesini atmıştı (aşırı gitmişti) Haddini bildirmek Derecesini bildirmek, ağzının payını vermek, boyunun Ölçüsünü vermek, ağzının olcusunu vermek Haddinden fazla = Aşırı Örnek: Haddinden fazla bir emekle — Aşırt bir emekle. Hadsiz (Bak: Bihad) = Tükenmez Hadnâşİnas Şımarık, küstah, kendini bilmez Hudut Buç * (Fr.) Limite Örnek: Edeb hududunu tecavüz etti = Edeb bucunu aştı. Hudut Sraır = (Fr.) Frontıere Örnek: Fransız — Alman hududa ¦ Fransız — Alman sınırı. Hadaka - Göz bebeği Hadid Öfkeli Hadika - Bahçt Hadise Hadise (T. Kö.) Hadşe - Kocunma Hafıza Hafıza (T. Kö.) Hafi _ Gizli --= (Fr.) Sccret Ornck: Hafi bir anlaşma Une entente seerAtc (Fr.) Mcmoİrc Gizli bit anlaşma (Fr.) Sallegcr (Fr.) Alleger Hafif Hafif (T.Ko.) Tahaffüf etmek - Hafiflemek Tahfif etmek Hafifletmek İstihfaf etmek Hafifsemek Ornck: Onu istihfaf ediyordu - Onu hatifse-yordu. Hafifmeşreb - Yeğnik Hafid ^ Torun Hafiye - Karakulak (Fr.) F.spion Hafrctmek = Kazmak Hafriyat = Kazı - (Fr.) Fouıllc Hafta = Hafta (T. Kö.) . hah — İster Hah nahâh = İster istemez Bedhah en Kötücül = (Fr.) MalvellUnt Dilhâh ¦ Gönül isteği Örnek: Dilhâhınca hareket edemedim ¦ GönOJ isteğince hareket edemedim. Hayırhah ¦ lycil Hahiş ~ İstek - (Fr.) Appetit, desir Hâhisker İstekli - (Fr.) DesireuK Hail Engel =(Fr.) ObsUcle Ornck: Bu hail de ortadan kalktı ¦ Bu engel de ortadan kalktı. Hail (Hevlden) (Bak: Mahuf) Hain Hayın (T. Kö.) = (Fr.) *I raıtre Örnek: O hainlerin akıbetini herkes bilir = O hayınlarm akıbetini herkes bilir. Hıyanet - Hayırdık Haiz • ¦ Taşıyan, -de olan, -li örnek: — Bu iş ehemmiyeti haır değildir. = Bu iş önemli değildir. Yüzbaşı rütbesini haiz olan — Yütbı\ı derecesinde olan. Haizi salahiyet - Yetkili Hak Toprak Hakİ renk Boz Hakk (Terim) = Kazım = (Fı ) Gravüre Hakktk - Kazman — (Fr.) Graveur Hakkiyat Kazıt = (Fr ) GravUra Hak - Hak (T. Kö.) — (Fr.) Droit İstihkak Hak = (Fr.) Dû, rııio.ı, n îte Örnek: İstihkakımı alamadım .İjxkiw alamadım. Ana merkezleri yabancı memleketlerde olan şirketlerin kazanç vergileri Kazanç kanununun 13 üncü maddesinin A fıkrası mucibince ana merkezleri yabancı memleketlerde bulunan şirket ve müesseselerin ana merkezlerinin umumî masrafına iştirak için kârlarından ayırabilecekleri miktarın ana merkezin o seneki bilanço ve kâr ve zarar hesablarının mahallince notere tasdik ve usulü dairesinde türk konsoloslarına vize ettirilecek suretlerine nazaran tesbit ve tevsik edilmesi lâzımgeldiği Maliye Bakanlığınca valilere bildirilmiştir. Devlet şûrası teşkilât kanunu layihası Yeniden hazırlanan Devlet Şûrası teşkilat kanunu projesi Başbakanlığa gönderilmiştir. Projenin bir hükmüne göre mahkemelerde olduğu gibi Devlet Şûrası da 20 temmuzdan beş eylüle kadar yaz tatili yapacaktır. İş kanunu lâyihası Devlet Şûrası genel heyetinde gözden geçirilmesi biten iş kanunu layihası dün Başbakanlığa verilmiştir. malarını. Avrupa andlaşması üzerinde yapılacak kısır konuşmalar içinde boğmaktır. Böyle bir saldırma andlaşması Kellog ve Uluslar Derneği andlaş-malarının tazelenmesi olarak kalacak ve bu, savaşa karşı hiç bir garanti olamıyacaktır. Avrupanın geleceği yakında alınacak kararlara bağlıdır. I Ç DUYUKLAR Ökonomi Bakanımız geldi Ökonomi Bakanı B. Celal Bayar dün sabah, yanında Kütahya saylavı B. Naşid Uluğ, Sümer Bank Genel Müdürü B. Esad Sümer ve uzmanlar olduğu halde İzmir treniyle Kütahya'dan şehrimize dönmüştür, ökonomi Bakanımız Kütahya'da, kurulacak seramik fabrikasının yerini tayin etmiştir. Mimar Sinan ihtifali İstanbul, 7 (Telefon) — Mimar Sinan için yarın Süleymaniye'de bir ihtifal yapılacaktır. İhtifal programını Halkevi hazırladı. Türk - Yunan ofisi toplanıyor İstanbul, 7 (Telefon) — Türk-yunan ofisinin bu perşembe toplanacağı söyleniyor. Kalpazanlar mahkûm oldular istanbul, 7 (Telefon) — Kalp gümüş lira yapmaktan suçlu hakkının üç sene hapsine bin lira para cezası vermesine, Mehmedin yaşının güçüklüğünden iki sene altı ay hapsine 233 lira para cezası vermesine karar verildi. Elektrik cereyanına kapılan köylü Geçen günkü kar fırtınan sonucun -da kopan elektrik tellerine takılarak kendisini cereyana kaptıran ve yazı ar -kadarlarımızdan bîri tarafından kurta -rılan delikanlı köylü, Numune hattaha-neıinde tedavi edilmiş ve evelki gün iyileşerek çıkmıştır. a , ¦ Türk hukukçular kurumunda Geçen Cuma Ankara Halkevinde yıllık kurultayını yapan türk Hukukçular Kurumu Reisicumhur Atatürk'e tazimlerini sunmuştur. Yeni türk hukukunun idelojisini yapmak ve hukukçular arasında birlik ve beraberlik yaratmak yoluna çıkan kurum'a Atatürk yüce iltifatlarını esirgememişler ve şu cevabı vermişlerdir: "C. Kurultay münasebetile hakkımda gösterilen temiz duygulara teşekkürler ed erim.,. Reisicumhur K. Atatürk Adliye ayırma encümeninin çalışmaları Temyiz mahkemesi Başkanı B. Ihsan'ın başkanlığında toplanmakta olan Adliye ayırma encümeni işini ilerletmiştir. Bilindiği gibi encümen yeni hâkimler kanunu mucibince bütün hakimlerin bugün aldıkları maaşa göre yeniden derecelendirecektir. Bir otomobil kazası İstanbul, 7 (Telefon) — Bugün İstanbul'dan Bakırköyüne giden bir otomobil Samatyada sekiz yaşında bir çocuğa çarpmış ve çocuğun beyni parçalanarak ölmüştür. Çocuk haftası 23 nisanda başlıyor Feminizm kongresi üyeleri İstanbul, 7 (Telefon) — Arsıulusal kadınlar kongresine iştirak etmek üzere bugün yabancı memleketlerden birçok kadın murahhaslar şehrimize gelmişlerdir. Yabancı yolculara ait eşya İstanbul, 7 (Telefon) — Yabancı memleketlerden gelecek yolcuların kendilerine aid eşyalarından istihlak resmi alınması hakkında gümrüklere verilen emrin geri bırakılması kararlaşmış, bugün gelen yolcular eşyalarını serbestçe geçirmişlerdir. Komiserlik imtihan evrakları Emniyet İşleri Umum Müdürlüğü birinci ve ikinci komiserlik imtihan evraklarını tetkike devam etmektedir. İmtihan evrakı vila -yetlerden tamamen gelmiştir. İmtihanda muvaffak olanlar ancak nisan sonlarına doğru belli olabilecektir. Ankara vali ve belediye reisliğinden: - 1 haziran 1935 tarihinden itibaren şehir irindt-kî İninin kahve ve gazinolarda her türlü oyun oynanması yasak edilecektir. Mukattarların şimdiden tedbir almaları ve vaziyetlerini teshil etmeleri lâzımdır. J[ Bibliyografya v KNOK Meşhur fransız romancı vc sahne yazıcılarından Jul Romen'in Knok a-dındaki arsıulusal bir üne sahib olan komedisi Bay Ali Süha tarafından türkçeye çevrilerek Ankara halkevi neşriyatının 12 inci numarası olarak basılmıştır. Bu değerli eseri bütün edebiyat severlere salık verirken kitaba fiat konulmamış olmasının dışarda satılmadığına mı delâlet ettiğini kendi kendimize soruyoruz. Hal eğer böyle ise bu eserden herkesin faydalanabilmesi için satışa çıkarılması dolru olacağını da İlave ederiz. Hayvan vergisi tadilatı Hayvanlar vergisinde yapılan tadilat hakkında Maliye Bakanlığı valiliklere bir tamim yapmıştır. Tamime göre hayvanların kayıd maumelesinin yapıldığı malî sene içinde doğan davarlar vergiden müstesna olacaktır. Bu sene nisanının birinden on beşine kadar yapılacak olan kayıdda haziran 934 den bugüne kadar doğmuş o-lan kuzu ve oğlaklar vergiden muaf tutularak kayıd defterine yazılmıyacak 934 haziranından evel doğmuş olanlar ise bu seneki kayıd muamelesinin yapıldığı 933 malî senesinde doğmuş oldukları için bu seneki kayda ithal edilerek vergiye tâbi tutulacaklardır. Koç katımı tarihinin teşrinisani veya kânunuevel olarak tayin edilmiş bulunması hasebile kuzu ve oğlakların bir nisanda bir yaşını bitirip bitirmediği aranmıyacaktır. Kuzu ve oğlakların mükellefiyetine esas malî sene olduğundan davarların kayıd muamelesinin yapıldığı malî sene içinde doğmuş iseler vergiden muaf olacaklardır. Hakkaniyet = Hakcıllık - (Fr.) Eqııiu;. justİcc Hakşinas = Haktanır - (Fr.) Equitable lbk.-k etmek = Hakkı yerine getirmek = (Fr.) Rcndre justice örnc-k: Hâkimler ihkakı hakka çalışırlar m Hükmenler hakkı yerine getirmeğe ja/ıju/-/. Hakikat = Hakikat = (Fr.) Vcrite Hakikat (şeniyet) = Gerçek, gerçeklik = (Fr.) Bealite örnek: İlim şeniyetleri araştırır — İlim gerçekleri araştırır. Hakikaten = Gerçekten, doğrusu = (Fr.) Relle-ment, vraİment Hakık.ıtgû = Doğrucu, doğru sözlü -(Fr.) Veri-diqüc örnek: Hakikatgû bir adam = Doğrucu bir adam. Karibi hakikat = Hakikatsı — (Fr.) Vraiscmblable örnek: Bîr romanın mevzuu az çok karibi hakikat olmalıdır = Bir romanın konusu az çok hakikatsı olmalıdır. Muvafıkı hakikat = Hakikata uygun = (Fr.) V6-Zİdicjue Örnek: Muvatıkı hakikat bir haber = Hakikata uygun bir duyu. Hakikatbîn = Doğru görüşlü Hakiki - Olmuş — (Fr.) Reci örnek: Bu romanda okuduğunuz şeyler hakikidir = Bu romanda okuduğunuz şeyler olmuştur. Hakiki fŞe'nİ) = Gerçek = (Fr.) Reci örnek: Rüyada görülen şeyler hakiki değildir = Rüyada görülen şeyler gerçek değildir. Hakiki = Asıl = (Fr.) Veritable örnek: Bu yazının hakiki manası şudur = Bu yazının asıl anlamı şudur. Hakiki = Tam = (Fr.) Viritable örnek: General ... hakiki bir kumandandır = General ... tam bir komutandır. Hakiki Hakkatlı, candan = (Fr.) Vrai, sincerc Örnek; Hakikî bir arkadaş — Candan bir arkadaş (hakkatli bir arkadaş) Hakiki = Doğru = (Fr.) Veritable Örnek: Bu yazı vaziyetin hakiki tahlilidir = Bu yazı durumun doğru bir çözesİdir. Hnkikİ = Sağici, hakikiğ (Fr.) Vrai Örnek: Bu elmas hakikî midir, değil midir? = Bu elmas sajjıcf midir, değil midir? Sahih = Doğru Tashih etmek = Doğrultmak = (Fr.) Recuiıer örnek: Bu yanlış duyuğu Turgud doğrulttu. Tashih etmek = Düzeltmek - (Fr.) Corriger Örnek; Bu yazıdaki yanlışları tashih ediniz = Bu yazıdaki yanlışları düzeltiniz. Muhakkak (Bak: Şüphesiz) Muhik Haklı - (Fr.) Juste Tahkik, tahkikat - Çerçin m (Fr.) Emjuetc, ins- tructîon örnek: Suçlu hakkında tahkikat yapılıyor — Suçlu hakkında gerçin yapılıyor. Tahkik etmek ~ Gerçinlemek — (Fr.) S'instruire, se livrer â unc enquete örnek: Polis, bu cürmü kimin işlediğini tahkik ediyor = Polis, bu suçu kimin işlrdiğini gerçinli yor. Kabili tahkik - Gerçinlenebilir - (Fr.) Verifiablc Örnek: Bu iş eldeki vesikalara göre kabili tahkik görünmüyor = Bu ış eldeki belgelere göre gerçinlenebilir görünmüyor . Ledettahkik - Gcrçinlendikte - (Fr.) Apres cn- quete Tahkikatı adliye = Tüzel gerçin - (Fr.) Enquete judiciairc Tahkikatı iptidaiye - İlkel gerçin — (Fr.) En-queic preliminaire Tahakkuk (Bak; sabit) = Gerçekleşme, kcsinleme örnek: Vergi tahakkuku = Vergi kesinlemesi. Tahakkuk etmek (Bak: Sabit olmak) = Gerçekleş-' mek — (Fr.) Se realİscr ır.ı. ¦ örnek: ümidim tahakkuk etti — Umudum gerçekleşti. Tahakkuk ettirmek = Kesinlemek örnek: Vergi tahakkuk ettirmek = Vergi kesinlemek. Tahakkuk eitimek Gerçeklemek = (Fr.) Realîscr örnek: Bu adam bütün düşüncelerini tahakkuk ettirmiştir = Bu adam bütün düşüncelerini gerçeklemiştir. Tahakk ık ittirmek Varlastırmak = (Fr.) Re-aliscr örnek: Düşüncelerini tahakkuk ettirmek için her çareye b3ş vurdu — Düşündüklerini varlastırmak için her çaieye baş vurdu. Kabili tahakkuk = GerçcklenebİhV = (Fr.) Re-alisable örnek: Kabili tahakkuk tasavvurlar — Gerçek-lenebilir tasarlar. Tahakkuk memuru — Kesinci. kesinleyici Kat'î Kesin — (Fr.) Definitif, catcgorique Kat'ilestİrmek Kesinleştirmek Hukuk Türe - (Fr.) Science juridiquc Hukuki = Türel - (Fr.) Juridique Hukuku âmme = Kamusal haklar — (Fr.) Droit pııblic Hukuku müktesebe - Edinek haklar = (Fr.) Droits acquis Hukuku tabiiye = Tabiiğ haklar = (Fr.) Druits naturels Hakeza - Böylece, böyle, bunun gibi, gen* Hakem = Yargıç = (Fr.) Arbitre Hikmet = ÖUen, gİz?vP örnek: Bu işte beV'm anlamadığım bir hikmet var = Bu işte ben!m anlamaütğım bir uueyp var. ^ _-«¦ ^ • Hakim = Q Hâki ^1 — Egemen ) ^ıVPraı-n w 2 — Hükümen = J"ge 3 — Hüküm süren Regnant, predomi- nant, prepofldirant 4 — Başat - Dominant Örnekler:')'— Türkiye'de millet hâkimdir = Türkiye'de ulus egemendir - En Turquıe la Nation est souveraı'PB. 2 — Adliye Vekâleti hâkimler için yeni bir ka. nun hazırlamaktadır = Tüze Bakanlığı hükümen ler için yeni bir kanun hazırlamaktadır ^ Lc Ministere de la justice est en train de pre* parer un nouveau projet de loi concernant let juges. S — Millet Meclisinde hâkim olan kanaate gö* re = Kamutayda hüküm süren kantata göre = Selon le convietion preponderante de la G. A N. 4 — Ordu, bütün hakim tepeleri zaptetti =* Ordu. bütün başat tepeleri ele geçirdi — L'ar* mee s'est emparee de tous les souuuets doınU nants. Hükkâm ~ Hükümenleı Hükümran = Hükümsüren = (Fr.) Souvcain, regnant Hâk;m olmak Ba satmak ~ (Fr). Domıncı Örnek: İstiklâl duygusu koklu olan bir milleti kolay kolay hâkim olunamaz ~ Erkinlik r/uy» gusu koklu olan bir ulus kolay kolay başatılm-maz ~ Une Natio-ı rjuı a une conscience p/o* foınlc se son İnJcpendar.ce ne pcut pas etre la* cilement dominee. önergeler Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir Önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtibliğine şu şekil altınd? gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... Önergem sudur:.....(1) 0 İmza (1) Burada b:r önerge .'nsrerılmiyen yazıla; üzcııne bir şey yaitl.m., ıcakur. ' ---- —11 ... *—,m*IMi ON ALTINCI YIL. No: 4919 Adımız, andımızdır. 9, NİSAN 1935 SALI Her y*-rde 5 kuıuç Gündelik BİR ÖNERGE Arsıulusal güvensizlik ve kuşku, son günlerde epeyce arttı, bu; siyasal çalışmalara yeni bir hız verdiği gibi korunma düzenlerini de önemlendirdi. Ulusal korunmanın devlete ve halka düşen bir çok ödevleri vardır. Devlet; kültür gücünden sonra en çok büdcesile korunmak zorundadır. Bu zorluğu son yılların durmaksızın kabaran büdcelerin-de görüyoruz. OngÖrenlikle geçen yılki büd-cemiz, yirmi milyon liralık bir korunma artışı yaptı. Askerlik, sanayi ve bayındırlık alanında büyük kurtutuştanberi devam eden çalışmalarımızın tek amacı da u-lusal korunma İdi. Geçen yılın artışiyle ileri adımlarımızı sıklaştırmış oluyoruz ki içinde bulun -duğumuz yılda da bunu gevşete -cek değiliz. Belki daha çabuklaştıracağız. Bu yönden şimdiye kadar alınmakta olan vergilerden vazgeç -miyeceğiz. Yurddaşlarımızın bu zorluğu anladıklarını, içinde bu -lunduğumuz senenin büdce veriminde görüyoruz. Bu yurddaşlar arasında devlet memurları da vardır. Onlardan alınan vergilerin, gelir büdcesindekİ yeri anılmağa değer. Ancak bunların maaşlarından verdikleri; nisbet itibariyle, dışarda aylıkla veya gündelikle çalışanlarınkinden artık değildir. (Sonu 3 üncü sayıfada) Kamutay'da Mühendis o kul ası büdcesi onandı - Divanı Muhasebata bir üye seçildi - Suriye emlâk anlaşması altı ay uzatıldı Kamtuay dün saat 15 de B. Nuri Conker'in Başkanlığında toplanmıştır. Bozdoğan kazası eski malmüdürü B. Kemal hakkındaki mazbata okunmuş ve yapılan görüşmeler sonunda bu mazbatanın tüze komisyonuna gönderilmesi onanmıştır. Bundan sonra yüksek mühendis okulasının 1935 malî yılı büdcesi görüşülmeğe başlanmıştır. Bayındırlık Baknaı Bay Ali Çetin-kaya; birkaç yıl önce büdce darlığı dolayısiyle okutmanların maaş tutarından dörtte bir eksik verilmesi için büdce kanununa bir madde konulmuş olduğunu, şimdi üniversite büdcesinde bu hak geri verildiğinden barem gereğince maaşların tam verilmesi gerekliğini söyledi. Büdce encümeni başkanı Bay Mustafa Şeref Özkan da bu dileğe katıldı ve maddeler o-kundu ve kanun oya konarak büdce 495.782 lira olarak onandı. Bundan sonra Divanı muhasebatta açık bulunan bir üyelik için yapılan seçimde 186 oyla Maliye Bakanlığı muhasebat genel müdürü Bay Mehmed Alinin seçildiği anlaşıldı. (Sonu 3 üncü sayıfada) Stresa konferansına kimler gidecek? Londra, 8 (A.A.) — Resmen bildi • rildiğine göre B. Eden, rahatsız oldu -Kundan dolayı bugün kabinenin toplan -tısında hazır bulunamıyacaktır. Kendisi, toplantı tarihi önümüzdeki perşembe günü olarak tesbit edilmiş bulunan St -resa konferansına gidecek ve dış bakanı B. Saymen'le de birlikte bulunamıya -çaktır. Bu yüzden konferansa B. Mak -donald'm da gitmesine kesin diye ba -kılmaktadır. Başbakanın seyahati üzc -rinde karar kabinenin bu sabahki toplan tısında alınacaktır. B. Makdonald Stresa'ya gidecek mi? Londra, 8 (A.A.) — Sir Saymen, B. Eden'in yolculukları güzeyinde elde edilmiş olan sonuçların hepsini şimdi bil -diğinden ve buna İlgili belgeler elinde bulunduğundan kabine, Avrupa'nın nazik durumunu gözden geçirmek, İngiliz siyasasının ana çizgilerini kararlaştir • mak ve Stresa konferansına gidecek ingiliz kurumu üyelerini seçmek için b'i sabah toplanmıştır. Kuruma girecek olanların adları bugün Avam Kamara • sında Sir Saymen tarafından bildîrlla • cektİr. Bir fransız gazetesi Bay Flanden de gitmeli, diyor Paris, 8 (A.A.) — Eko dö Parinin Deyli Telgraf'dan alarak haber verdiği -ne göre ingiltere Başbakanı B. Makdo- (Sonu S. inci sayıfada) KOCA SİNAN'IN ÖLÜMÜNÜN YILDÖNÜMÜ Bütün yurd bugün büyüktürk yapıcısını anıyor Ankara halkevinde zanaat günü Doğunun ve batının meslek adamları arasında adı büyük bir saygı ile anılan vs izerleri önünde cjsiz bir takdir - le baş eğilen koca Sinan'ın bugün Öldüğü günün yıldönümüdür. Tevsik edilerniyen doğum tarihi do -ğul 1490, göçel 896 ve bilinen ölüm ta -rihi ise doğul 1588, göçel 996 olarak gösterildiğine göre 98 sene yaşadığı kabul edilen Koca Sanatkârın yüzyılı asan ömründen de bahsedilmektedir. Olu -münden yalnız bugüne kadar geçen dört yüzyıldanberi dehasının izerleri aramızdan cksilmiyen bu yüksek sanatkarın 'daha binlerce yacıyacağına inan -mak gerektir. İlk nefesini alırken türk sanat havası kokhyan, gözünü açtığı zaman muhitinde orijinal türk ilerlerini görerek yaşıyan ve yetişen Sinan( fıtri kabiliyeti sayesinde daha çocukluğun -da, köyünde düzgün kümesler, dikkati kendine çeken küçük kemerciklerle süs-İÜ su yolları yapmakta imiş. Türk ordusunun zaferden zafere koştuğu Wr devirde Kayserinin Gesi nahiyesine ba$-lı olan ve bugün "Sinan Köyü,, denilen Ağırnas köyünden İstanbul'da Atmey • damndaki ibrahim Paşa sarayını geef ¦ tflmlşti. Burada zamanının yüksek ve maharetli ustaları yanında, kabiliyetinin ge • üşmesine yardım eden yapı işlerm3s çalışmağa başlamıştı. (Sonu S inci sayıfada) Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar K ılavuzu N.\6 ' ^z turkçe köklerden gelen sözlerin karşıtına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmaalartmtzm (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 ireni koaaa karşılıkların iyi ayırdedilmesi için, gereğiae görey fraasızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkee olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge- len şekil gibi. Hâkimiyet - Egemenlik, başatlık - (Fr.) Souve -raine te,' Domination örnekler: / — Hakimiyet milletindir = Egemenlik ulusundur — La souverainte appartient 1 la Nation. 2 — Hindistan ingilizlerin hâkimiyeti altındadır = Hindistan ingilizlerin başatlığı altındadır = Les tndes se trouvent sous la domination A nglaise. Mahkûm = Kölemen - (Fr.) Asservi Örnek: Mahkûm millet = Kölemen ulus = Natİon asservie Mahkûmiyet Kasmlık = (Fr.) Condamnation Mahkûm olmak -= Hüküm giymek, kaşanmak = (Fr.) Etre condamne Mahkûm etmek = Kasamak = (Fr.) Condamner Muhakeme = I - ökem, 2 - Duruşma = (Fr.) 1 - Raisonnemcnt. 2 - Jugement Muhakeme etmek = 1 - Oklemek, 2 - Duruşmak (Fr.) 1 - Raisonncr 2 - Juger Ömck: / — tnsan hiç bir fikri muhakeme etmeksizin kabul edivermemelidir = İnsan hiç bir fikri öklemeksizin kabul edivermemelidir. 2 — Alacağımı vermiyen adamla dün mahkemede muhakeme olduk - Alacağımı vermiyen adamla dün hak yerinde duruştuk. — Hâl - Ben = (Fr.) Grain de beaute Hal = Hal (T. Kö.) Hâlen Şimdileyin Ul. ha*,r Bugünkü (şimdiki; hal Örnek: Hali hazırda = Şimdiki halde, bugünkü halde. - Hali hazırda böyle bir işe teşebbüs edemem - Ş.mdıki halde böyle bir işe girişe-meni. Haii medeni = Soysallık hali Hali nekahate gelmek = Dincelmeı Haleti nezi - Can çekişme Halü vaziyet (Bak: ahvalü şerait) — işler, haller Hail - Kotarma Hail — Eritme = (Fr.) Action dc dissoudre Örnek: Şekeri suda hallettim = Şekeri suda e-rittim ~ J'ai dissou le sucre dans l'eau. Halletmek = Eritmek = (Fr.) Resoudre Halletmek = Açmak = (Fr.) Denouer, deviner Halletmek — Kotarmak = (Fr.) Solutionner Örnek: Bu işi büyük müşkülatla halledebildim - Bu işi büyük güçlüklerle kotarabildîm = J'ai pu solutionner cette affaire avec beaucoup de difficultis. Çarei hail - Çözge = (Fr.) Solution, arrangement, transaction, accomodement örnek: Ben bugüne kadar bu işin çareİ hallini bulamadım = Ben bugüne kadar bu işin çözge-sini bulamadım = Je n'ai pu trouver cimime solution i cette affaire {probleme) Tarzı hail (sureti tesviye) — Anlaşıt = (Fr.) Compromis Örnek: Tarafeyn bugüne kadar hiç bir tarzı hail (sureti tesviye) bulamadı = İki taraf bugüne kadar hiç bir anlaşıt bulamadı = Les deuK parties n'ont pu trouver aucun compromis jusqu'aujourd'huİ. Tahlil = ÇöZe = (Fr.) Analyse Örnek: Kan tahlili = Kan çözesi = Analyse du sang. Tahlili _ Çözel - (Fr.) Analytique örnek: Kimyai tahlili ile meşguldür = Çözel kimya ile uğraşıyor = İt s'occupe de la chimîe analytiqje. Tahlil etmek - Çözelemek m (Fr.) Analvser Tahallül = Erime = (Fr.) Dissolution örnek: Onun tahallülü pek güç oldu = Onun erimesi pek güç oldu — Sa dissolution a eti tres difficile. Münhal = Erİr = (Fr. )Soluble örnek: Suda münhal cisimler = Suda erir cisimler. Münhal = Açık = (Fr.) Vacant Münhalât = Açık yerler = (Fr.) Les places va-cantes Münhallât = Erirler ™ (Fr.) Matieres solub'.es Gayri münhallât = Erimezler (Fr.) Matieres insolubles Inhilâl - Dağılım, çÖzülüm = (Fr.) Dccomposi- tion. desagregation Örnek -Jnhilâli siyasi ve içtimai içinde bulunan memleketler = Siyasal ve sosyal dağılım İçinde bulunan ülkeler — Les pays qui se trouvent dans la dtcomposition polİtigue et la desagregation sociale. Inhilâl — Erime = (Fr.) Action de fondre örnek: Şeker su içinde inhilâl eder = Le sucre fond dans Peau. inhilâl - Açılma - (Fr.) Vacance Kabili İnhilâl = Erir - (Fr.) Soluble Örnek: Bikarbonat dö sud suda kabili inhilâl cisimlerdendir — Bikarbonat dö sud suda erir cisimlerdendir. Gayri kabili inhilâl - Erimez - (Fr.) İnsoluble Örnek: Demir suda gayri kabili inhilâl cisimlerdendir — Demir suda erimez cisimlerdendir ~ Le fer est insoluble dans l'eau. Kabiliyeti inhilâl - Erigenlik — (Fr.) Solubİlite örnek: Kabiliyeti inhilâliyesi çok olanlar = Erigenliği çok olanlar — Matieres qui ont une grande solubiliti. Mahlûl - Erimiş = (Fr.) Resou Mahlûl = Eril = (Fr.) Solution Örnek: Asitborik mahlûlleri — Asttborİk eri*, leri = Les solutions borique"es. Muhallil = Eritir = (Fr.) Dissolvant Mürekkep — Katınç — (Fr.) Compo&e örnek: Mürekkep cisimler = Katınç cisimler = Les corps composes. Terkip - Katım = (Fr.) Composition örnek: Suyun terkibinde müvellidülma ve mü-vellidülhumuza bulunduğunu Lavvaziye keşfet' ti = Suyun katımında idrojen ve oksijen bulunduğunu Lavvaziye ortaya çıkardı * C'eat Lavoisier qui a dccouvert l'excistence de fhy-drogene et de l'oxyg£ne dans la composition de l'eau. Terkip = SomtÖz = (Fr.) Synthcse örnek: Kimyevi tahlil ve terkipler = Şimlk çöze ve somtÖzler = Les analyses et les syn-thtses chimiçues Terkibi = Somtözel = (Fr.) Synrtıetioue Örnek: Terkibi hükümler — Somtözel hükümler = Les Jugements Synthe"tiques. Terkib etmek a Soıntözlemek (Fr.) Synthetiser örnek: Eski fikirleri yeni bir şekilde terkib etti = Eski ideleri yeni bir şekilde somtözle-di = // a synthetısi les idees anciennes dan* une forme nouvelle. Terkib etmek = Kalımlamak = (Fr.) Composer örnek: Bu ilâcı bir çok maddeleri terkib ederek yaptım = Bu ılicı birçol- etenleri kanm-Uyarak yaptım = C'est de beaucoup de matı-tres que j'ai composâ ce medicament. Roma. 8 (A.A.) — Roma, Parh ve Londra arasımla yapılım ıliplomusi çatışmalarına rağmen İtalyan matı/illerinde Romuma ae Parisc ve ne de Londraya hiçbir pirin ve.muhtıra vermediği temin edilmektedir. Tıctınvay bir adam öldürdü istanbul, 8 (Telefon) — Bu sabah Galatada bir tramvay kazası olmuştur. Yürüyen tramvaya ters tarafından atlayan tramvay biletçisi Esada başka bir tramvay çarpmış ve başını ezmiştir. Esad ölmüştür. Feminizm kongresi İstanbul, 8 (Telefon) — 18 nisanda Istanbulda Yıldız sarayında toplanacak olan arsıulusal kadın kongresinin İcra komitesi bugün Perapalasta toplandı. Kongre hazırlıklariyle Türk Kadınlar Birliği Başkanı ve üyeleri uğraşmaktadır. Kendisi vlâhsızlanma konferansında ingiliz murahhası iken Ingilterenin beyaz kitabı çıkarması üzerine ruurahhaslıktan çekilen birlik başkanı Mis Korbei Asghlig ayın on ikisinde lstanbu la gelece!» ve o gün konsey çalı^-ma^a bağlıyacaktır. Arsıulusal kadınlar birliyi, kadınlara siyasal haklar ve kadınlarla erkekler arasında tam bir müsavat temin etmek ve her ülkede iyi bir yurddaş yapmak için çalışacaktır. Kongrede kadınların siyasal hakları, ahlâkta müsavat, kadın ticaretiyle mücadele, kadınların erkeklerle müsavi şartlarla çalıştırmaları, uluslar derneği ve barış kurumunda kadınların medenî haklarına aid işlerle uğraşmak üzere beş komisyon çalışacaktır. Birliğin genel merkezi Lon-dradadır. Kongrede otuz beş ülkedeki kadın kurumlarının mümessilleri bulunacaktır. Kongre Istanbulda biri Tepebaşı tiyatrosunda, öteki Üniversite konferans salonunda olmak üzere ikî miting yapacaktır. Şimdiye kadar gelen murahhaslar Türkiyede türk kadınının sahib olduğu medenî ve sı -yasal haklara gıbta ettiklerini söy-lemİşlerdiı. I Ç DUYUKLAR Dışişler Bakanımız gitti Dışişler Bakanı Bay Tevfik Rüştü Aras dün akşamki trenle tstanbula gitmiştir. Mühendis okulu talebelerinin tetkik gezintileri İstanbul, 8 (Telefon) — Mühendis okulası son sınıf talebeleri bugün profesörleriyle Derince ve Gölcüğe gittiler, öbürgün Istinye havuzlarını gezeceklerdir. Mektebin talebelerinden başka bir grup gene profesörleriyle birlikte ayın yirmi ikisinde Eskişehir şimendifer fabrikasını, Ankaradaki yeni yapıları, Çubuk barajını, dokuma fabrikasını, tayyare hangarını, Malatya demiryolu üzerindeki tünel ve köprüleri, Afyon - Antalya demiryolu yapımını tetkik için yola çıkacaklardır. Dişçi mektebi profesörü Varşova'ya gitti İstanbul, 8 (Telefon) — Dişçi mektebi ordünaryüsü profesör Kantaraviç Varşova üniversitesinin çağırışı üzerine bir konferans vermek için Varşovaya gitti. Profesör oradan İtalyaya gidecek ve Polonyada toplanacak olan arsı ulusal dişçiler kongresinde bulunacaktır. Yalova oteli İstanbul, 8 (Telefon) — Ak-ay idaresi Yalovada yaptıracağı otelin eksiltmesini bugün ilân etti. Eksiltme 22.4.1935 dedir. Muallimler birliğinin toplantısı İstanbul, 8 (Telefon) — İstanbul muallimler birliği bugün hal-kevinde toplandı. Yeni idare ku-rulnuu seçti. Bir profesör geldi İstanbul, 8 (Telefon) — Sor* bon üniversitesi felsefe profesörü bugün Istanbula geldi. 17 nisanda edebiyat fakültesinde akıl ve tecrübe mevzuu üzerinde bir konferans verecektir. Deniz taşıtma tarifeleri İstanbul, 8 (Telefon) — Tüccarlarımızın şikâyeti üzerine ticaret odası deniz nakliyatı için deniz vanlun tarifelerini incelemeğe başlamıştır. Ankara hukuk fakültesi talebe kurumu Ankara Hukuk Fakültesi Talebe Kurumu 5 ve 6 nisan cuma, cumartesi günleri yıllık toplantısını yapmış eski iş derneğinin bir yıllık çalışmasını onamıştır. Yeni iş derneğine; Başkan, Mehmed Türkmenoğlu, üyeliklere Sıtkı öztürk, Esad, A. Ömer Ataman, Riza Çerçel, Müslim, Ahmed Salih, Emin Akyüz, Cahid'i seçmiştir. Eski kültür bakanlığı binasının alınması istanbul, 8 (Telefon) — İstanbul genel meclisi eski Kültür Bakanlığı binasının kırk bin liraya satın alınması hakkındaki ö-nergeyi onamıştır. Hava gemilerinden alınacak resim Devlete aid askeri ve livil hava limanlarına inecek yerli ve yabancı hava gemilerinden alınacak resim hakkında bir kanun projesi hazırlanmaktadır. Projenin esaslarına göre hava gemilerinin karaya ve suya İniş ve kalkışı için beygir kuvveti üzerinden bir resim alınacaktır. Hava gemilerinin gündüz İniş ve Icılkı*-larındm bir beygir kuvveti için 0,25 santim, gece iniş ve kalkışlarında 0,35 tas tim, aynı günde bir defadan fazla İnij ve kalkışlarında resim % 50 az alına -çaktır. Hangarlarda konaklıyan hava gemilerinden alınacak resim hava gemile rinin indikleri sahanın metre murabbaı-na göre alınacaktır. Bir haftaya kadar her gün için bi.-metre murabbaına bir kuruş, bir hafta -dan bir aya kadar her gün için bir met -re murabbaına yirmi para, bir aydan fazlası için her gün bir metre murabbaım on para hangar resmi alınacaktır. Han -gar dışında konaklıyan hava gemilerin • den günlük, haftalık ve aylık hesabiyle resmin 4 de bîri alınacak -tır. Hava limanlarında yardıma mu1' . havagemilerİnden yardım ücreti olarak saat başına mühendisler için yüz, mütehassıs amele İçîn elli, makinist için kırk, amele için 25 kuruş çalışma parası a'ı nacaktır. Bu nisbetler çalışma saati haricinde iki misli alınacaktır. Hava ge -milerinin gece iniş ve kalkışlarından büyük tenvirat için saat başına beşyüz, küçük tenvirat için yüz kuruş alınac-kbr. Hava gemileri İçin yüzde elli tenzilâtlı abone de kaydedilecek yağ benzin gibi mahrukat almak istiyen hava gemi -Icrinden mahrukat bedeli yüzde on um suretiyle alınacaktır. Beynelmilel hava federasyonuna dahil olan turizm layya -relerinden yalnız ini; ve kalkış resmi ilmi araştırma ve soysal yardım gibi a -maçlar güden hava tayyarelerinden bütün resimler alınmıyacaktır. İstanbul gümrüklerinde yeni servislerin ödevleri Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı Is • * tanbul gümrüklerinde kurulacak servisler ve bunlara vcİlecek vazifeler ve ser « vislerin çalışma tarzı hakkında bir tali * ma t name hazırlamıştır. Tatimatna na yı. sonuna kadar tecrübe mahiyetinde;' olmak üzere tatbik olunacak haziran I*f teşkilât kanunu çıkıncıya kadar bu tec i rübelere göre talimatnameye kati bir -o-kil verilerek yeni teşkilât kanununun İyi bir şekilde tatbiki temin edilmiş oU «, çaktır. Talimatnameye göre istanbul gümrüklerinde manifesto, muayene, ambar .muhasebe, tetkik, kontenjan, muameleler, muafiyet, levazım ve yazı, hu -kuk ve icra servisleri bulunacaktır. Hor " ¦ i-*ie bîr şefle lüzumu kadar memur bulunacaktır. Talimatname tatblka girdikten sonra muamele kademeleri azaltılacak, beyannamelerin çok yere uğ • ramadan süratle muamelelerinir Vîlrîl* meşine çalışılacaktır. Bakanlık tt.rilâflı işlerin süratle halledilmesi ve bu yü*d.n malların gümrüklerde çok bek leti İm «nesine ehemmiyet vermektedir. Bunun için; de l'lanbul gümrüğünde gereken t"d -birler alınacaktır. Bugün istanbul kadrosunda mevcud memurlar servi--'.- e kabiliyetleri İktidarları ve seciyeleri ıti-baiyle taksim edilecektir. İstanbul I ' »• suna yeniden memur almak mevzuu bah« solmadığı gibi mevcud memurlardan her hangi biri de açıkta kalmıyacaktır. Talimatnamenin tatbiki işlerini !¦'..! gümrük erkâniyle birlik î halletmek ve gereken tedbirleri almak üzere tctkili müdürü Bay Nuri Anıl yarın İstanbul'a gidecektir. Tetkik müdürlüğünü de Ankara gümrük müdürü Cevad Ulusoy idare edecektir. Türk - İngilİ2 ticaret anlaşmasr istanbul, 8 (Telefon) — An-karadan dönen İngiltere elçiliği ticaret mümessili Ankarada konuşmalara devam edilmekte olduğunu ve konuşmaların her iki tarafı memnun edecek bir anlaşmaya varacağını söylemiştir. Terekküb etmek = Katımlanmak = (Fr.) Se c rrnposer örnek: Su müvellidülma ile müvellidülhumuza-dan terekküb eder — Su idrojenie oksijenden katımlanmıştır — L'eau se compose de fhydro-gene et de fozgyene. Halâs = Kurtuluş .kurtulma Halâs etmek Kurtarmak Halâs olmak — Kurtulmak Halaskar — Kurtarıcı Halâvet - Tatlılık Hale = Ayla Halef = Ardıl = (Fr.) Successeur Halel = Bozukluk Hali = Boş Halâ x Boşluk Halim - Yumuşak, yavaş Halis = Katıksız örnek: Halis kabve, halis yağ = Katıksız kahve, katıksız yağ Halita = Karmaç = (Fr.) Alliage Mahlut = Katı§ık örnek: Mahlut yağ = Katışık yağ. Halk - Halk (T. Kö.) = (Fr.) Pcuple Jİalketmek = Yaratmak = (Fr.) Creer Hilkat — Yaradılış = (Fr.) Creation Halik = Yaratan = (Fr.) Createur Mahluk - Yaratık = (Fr.) Crtature Ham — Hara Hamakat = Beyinsizlik Hamaili = Arkuru Hame — Kalem (T. Kö.) Hamız = Ekşit = (Fr.) Acidc Hamil = Taşıyan, götüren, gebe, yüklü Hamile = Gebe H ule = Yük = (Fr.) Charge Mahmul - Yüklü Hamul = Dayangan Mütehammil — Dayanır, kaldırır Örnek: Latifeye mütehammil değildir = Şaka kaldırmaz. — Acıya mütehammildir = Acıya dayanır. Tahmil etmek = Yüklemek Tahammül etmek — Dayanmak, çekmek, götürmek, kaldırmak Örnek: Bu kadar eziyete tahammül edilmez = Bu kadar eziyete dayanılmaz. — Bu hayata tahammül edemiyorum = Bu hayatı çekemiyorum. — Bu işin bu kadar müzakereye tahammülü yoktur = Bu İş bu kadar söyleşme götürmez (kaldırmaz). Mukavemet — Dayanık Mukavemet etmek — Dayanmak Mukavim, mukavemetli = Dayanıklı Hamle = Atılım Hamletmek (Bak: atfetmek) = Vermek = (Fr.) Attribucr örnek: Başımın ağrısını soğuk algınlığına hamlediyorum = Başımın ağrısını soğuk algınlığına veriyorum Hamrâ — Kızıl Hançere -= Gırtlak Hande — Gülme Handan « Güley Handan olan = Gülegen örnek: Hande, insanda meserretin bir alâmetidir. Handan bir yüz, görenin de yüreğine in-bİsat verir. Handan olan insanlar, her yapacakları işe gönül rahatlığı ile el vururlar = Gülme, İnsanda sevincin bir beldeğidîr. Güley bir yüz, görenin yüreğine açılma verir. Gülegen insanlar, her yapacakları işe gönül rahatlığı ile el vururlar. Hane = Ev Hanedan mm Dinasti (T Ko.) Hane halkı — Evgil Hane berduş = Yersiz yurdsuz Hanüman = Ocak, evbark Hanis olmak = Antsıymak = (Fr.) Violcr le ser-ment Hapisane - Hapsevı Haps = Hapis (T. Kö.) = (Fr.) Prison Mahpus = Kapsık Habsctmck = Hapsetmek = (Fr.) Emprisonncr Mevkuf = Tutsak = (Fr.) Detenu Tevkif = Tutsam = (Fr.) Arrestation, detention Tevkif etmek = Durdurmak, alıl.jymak, tutsamak = (Fr.) Arretcr, detenir Tevkifhane = Tutsalık Hâr = Diken Hâr = Yakıcı, sıcak Hararet == Sıcaklık, ateş = (Fr.) Chaleur, fievre örnek: Hastanın harareti var «= Hastanın ateşi var. Sühunet = lsığ - (Fr.) Tempcrature Hararetli — Sıcak, ateşli = (Fr.) Chaud, ardent Örnek: Hararetli adam = Ateşli adam. Hararetlenmek = Ateşlenmek örnek: Bugünlerde siyasi konuşmalar pek hararetlendi = Bugünlerde siyasal konuşmalar pek ateşlendi. Teshin etmek s Isıtmak Harab - Yıkık, harap (T. Kö.) = (Fr.) En ruine Örnek: Harab bir hane = Yıkık bir ev = Une maison en ruine Harabı = Yıkım, yıkkınlık. haraplık = (Fr.) Ruine Örnek: Memleket için harabiyi mucib olur = Yurd için bir yıkım {yıkkınlık) olur = Ce sera la ruine pour le pays. Harab etmek, tahrib etmek - Yıkılamak, harapla mak = (Fr.) Ruiner Örnek: Şiddetli bir zelzele bütün köyü harab {tahrib) etti = Şiddetli bir deprem bütün köyü yıkilâ'dı İp Vn tremblement de terre vio-lent a ditruit \out le village. Harabe = Yıkı = (Fr.) Les ruines örnek: Balebek harabeleri = Balebek yıkılatf, = Les ruines de Balebek. Müsrifi harab = Kağşak — (Fr.) Qui menac*. ruine, delabre, ruine örnek: Müsrifi harab bir hane = Kağşak bft yapı = Une batisse qui menace ruine (delabre'Bf ruine* e) Müsrifi harab olmak = Kağşamak Örnek: Müsrifi harab olan ebniye = Les bâtism ses qui menacent ruine Tahribkâr = Yıkıcı — (Fr.) Dcstructcur örnek: Tahribkâr bir tesir icra etti = Yıkım bir etke yaptı = II a fait un effet destructeuM Harb = Harp (T. Kö.) = (Fr.) Guerre rl.irct.-inu k, sarfetmek sa Harcamak Harç = Harç Hare — Meneviş Harelemek = Menevişlemek Hareli = Menevişli Hareke = Hareke Hareket = Hareket (T. Kö.) Hareketi arz — Deprem Seriülhareke = Tezgider Muharrik (âmil anlamına) = Etke = (Fr.) Mobila u-rrİk — Elebaşı örnek: İsyanın muharrikleri = Azının elebaş lan. Müteharrik = Oynar örnek: Müteharrik sandalya = Oynar sandal ya. DÜZELTME Dünkü 15 numaralı kılavuzun birinci sa-yıfasının ilk sütununda 11 inci satırda (Gu-ssa) sözüne karşılık olarak yazılmış olan lürkçe söz (tasa) olacak iken makinede son (a) kırılmış ve (tas) şeklinde çıkmıştır. i/ı 10. NİSAN 1935 ÇAKŞAMBA ON ALTINCI YIL. No: 4920 Adımız, andımızdır. Her yerde 5 kurun Gündelik ULUSLAR DERNEĞİ Almanyanın ton silahlanma karan üzerine Fransanın Uluslar Derneğine baş vurması bu arsıu • lusal kurumu yeni ve önemli bir durum ile karşılaştırmıştır. Ulus -Ur Demeği on beş yıldanberi insanlığın bütün umudlarmı karşı • lama mı ş olmakla beraber, şöyle böyle iş görmüş, ve oldukça faydalı bir kurum halinde çalışmaktan geri kalmamıştır. Fakat yaşayan »e realiteleriyle karşılaşan bir kurum sonsuz olarak kuşkulu bir durumda işliyemez. Devamın ilk gereken yapıcı güçlerin yıkıcı güçlere üstün çıkmasıdır. Uluslar Derneği de şimdi t .kî türlü güc arasındaki çarpışmanın bir sonu • ca varacağı güne yaklaşmış bu -lunmaktadn. Uluslar Derneği için çok şey -ler söyle aniş ve yazılmıştır. Bir kurum her şeyden Önce onu meydana getirenlerin düşünce ve duygularına bağlı olduğundan Uluslar Derneği üzerinde fikir yürü • tulürkeo onun üyelerini ve hele büyük devletleri gözden geçir • mek gerektir. Büyük devletler a-rasında acunsel siyasa bakımından bîr düşünce ve hareket birliği olsaydı, Uluslar Derneği dj hiç kuşkusuz daha büyük bir uyum içinde iş görebilirdi. Onun için Uluslar Derneğinin eksinliği onun kendisinden değil, büyük devletlerin uzlaşamamasından doğmuş bir sonuç sayılabilir. Uluslar Der-(Sonu J üncü ay ifada) Stresa ve Say- Makdonald men gidiyorlar. Londra, 9 (A.A.) — Yarın B. Makdonald ile B. Saymen tayyare ile saat 13.40 da Paris'e ve oradan da saat 19,40 da trenle Stresa'ya gideceklerdir. Fransız kabinesinin toplantısı Paris, 9 (A.A.) — Bugünkü kabine toplantısından sonra çıkarılan resmî bildiriçde deniliyor kil "Kabine yalnız Stresa ve Cenevre'de incelenecek sorumlarla uğraşmıştır. Fransız başbakanı ila dışarı işler bakanı bu toplantılarda Fransa'yı temsil edeceklerdir. Stresa işi avam kamarasında Londra, 9 (A.A.) — Bugün Avam Kamarasında Dışarı İşler Bakanı B. Saymen günün sorumlarını görüşmek üze -re bir ingiliz kurulunun Streza'ya ve oradan uluslar derneğinin üsnomal toplantısında bulunmak üzere Cenevre'ye gideceğim bildirmiştir. B. Saymen ingiltere'nin parlamentoda konuşması yapılmadan Streza'da hiç bir yüküm altına girişilmiyeccğini ve Streza konferansının yapılan görüşmelerin bir uzatılması olacağın söylemiş ve (Sonu 4 üncü sayıfada) SİNAN VE SANAT GÜNÜ Sergievi ile Halkevinde büyük türk yapıcısı saygı ile anıldı. B. Sedadm arşitektürel resim sergisi çok bçğenildi Barış it •4\Lk • V * • v L^ıflHsBsasV.-. - ^ 1 - \ 1 Kültür Bakanımız Kültür Bakanlığı anıtları koruma kurulu üyesinden Arşitekt Bay Sedad Çetintaş'ın Bursa, Edirne, İstanbul anıtlarına aid arşitektür resimler sergisi dün Ankara Sergi-evinde açılmıştır. Sergiyi açan kültür bakanı B. Abidin Ozmen bu alandaki çalışmaları anlatarak demiştir ki: Her işimizde olduğu gibi türkün tarihsel anıtlarını korumak buyruğu da Ulu Önderimiz Cumurbaşkanı Atatürk-den gelmiştir. söylevini varitken Bu istek üzerine 933 de kurulan (Anıtları koruma) komisyonu har il -beylik özeğinde kollar açmış anıtların şimdiki duruşunu, geçmişteki arşitekt, ve tarihsel halini araştırarak 600 ü Is-tanbulda olmak üzere 3500 anıtın sicillini, lifini türlü fotoğraflarını elde et • mistir. Anıtların korunması işi ünlü Başbakanımız İsmet inönü'nün çok değerli ilgileri komisyonların işini kolayiaşUr -mistir. Bir çok ilbeyliklerde de 32 a -(Sonu 3 üncü sayıfada) B.Baldvin Avrupayı nasıl görüyor? Londra, 9 (A.A.) — Dün Lan d-rinda - Velles'de bir nutuk söyleyen B. Baldvin demiştir ki: "— Uluslar barış yolunda değil, harba götürebilecek tehlikeli bir yolda yürüyorlar. Ben karamsar değilim. Ancak öyle anlar oluyor ki kendimi tımarhanedeyim sanıyorum. Yirmİ birinci asrın bir mizah yazarı şimdiki durumu anlatmak için harbin, büyük devletlerin bünyelerini bozduğunu, eyileşme devresinin uzun sürdüğünü, hastalığın tekrarladığını, ateşin no-mal dereceyi aşarak tehlikeli bir hale geldiğini, ve arasrra, hastalığın yeniden patlak verip 1914 deki veba salgınının, aynı şiddetle, ortalığı bulaştırmak istidadmı gösterdiğini yazabilir. Paris ve Lokarno'da ilaçlar a-randığı ve yakılar yapıştırıldığı I ilde, hastalar, gerçi hâlâ yasamakta ve ancak hiç birinin ©senliği nomal, bünyesi sağlam bir mahl yet göstermemektedir. Bunların hepsi de Versay hekimlerinin salık vermiş oldukları tedavi tarzı* na karşı ayaklanmışlardır. Hiç kimse silahları bırakma operasyonunu yaptırmaya yanaşmıyor. Bîr takımlarının iddialarına göre silahlanma hastalığının ilacı daha çok silahlanmaktır. Gene bir ta-(Sonu J üncü sayıfada) Osmunlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 17 1 —öt türkçe köklerden gelen sözlerin karsısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sıran ite uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarım gazetelere vereceğiz 2 — Yeni konan karşdıklann iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızcalnn da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü islenmiş ve kutlanılan şekilleri alınmıştır: Astı ak olan hak, aslı „,„,, olan hüküm, türkçe "çek„ kökünden ge~ ten sekil gibi. Matehamk - l,ler Örnek; Buharla müteharrik makine = Buğar-la işlet makine . Müteharrik İnzal ıh i - Kendi işler örnek: Müteharrik bizatihi makineler, büyük bir terakkiye vasıta olmuştur = Kendi İşler makineler, büyük bir ilerlemeye araç olmuştur. Cayri mmatfkmmk ¦ Oynamaz, kımıldamaz, hareketse*. Örnek : Gayrı müteharrik bir cisim gibi durdu Kımıldanmaz (oynamaz) bir cisim gibi durdu Kuvvei muharrike - Isletge = (Fr.) Force mot- rice Örnek: On dokuzuncu asrın kuvvei muharrike-si buhar idi; yirminci asrın kuvvei muharrikesi elektriktir ^ On dokuzuncu asrın işletgesi 6u-ğar idi, yirminci asrın işletgesi elektriktir. Tahrik Harekete getirme, kışkırtma, uyandırma, işletme Tahrik etmek ¦ İşletmek örnek: Vapurun çarhını tahrik eden buhardır = Vapurun çarkını işleten buğardır. Tahrik etmek - Uyandırmak örnek- Vatanperverlik hissiyatını tahrik etmek, (harekete getirmek) = Yurdsevertik duygusunu uyandırmak. Tahrik eSm* . Kışkırtmak O'nek: Fransada mensucat amelesini tahrik e- fsnfar tevkif olunmuştur = Fransada dokuma ışc'tenni kılınanlar tutulmuştur. Tahrik etmek - Harekete getirmek = (Ft.) Mc,,rc *n mouvcment örnek: Makineyi tahrik etti = Makineyi harekete getirdi. Tahrinkmia ¦ Kışkırtıcı Tahrikat ¦ Kışkırtım Harf «= Harf (T. Kö.) Harfendaz — Lafataa Harhara - Hırıltı Hariç — Dış, dışarı Dal.il = Iç Harici = Dış Ornck: Harici cephe = Diş yöney — Hariciye vekâleti m Dış Bakanlığı Dahili = İç örnek: Dahili cephe-iç yöney — Dahiliye Vekâleti mm İç Bakanlığı Haricen = Dıştan, dışarıdan Harif = Güz Harifane (Bak: arifane) — Ortaklasa Hârika - Tansık Harikavî = Tansılı Harikulade (fevkalâde) -= Görülmedik, işitilme -dik. duyulmadık Örnek: / — Harikulade (fevkalâde) ftr basiretle Görülmedik (işitilmedik) bir öngörür-lükle — Avec une clairvoyance extraordinaire. 2 — Görülmedik, işitilmedik şey = üne chose inouie . 3 — (konuşurken) harikulade, fevkalâde yeri-etS — Olur şey değil - C'est extraordinaire — Olmaz şey - C'est merveilluex. Harikulade (fevkalâde) = Usnomal = (Fr.) Ex-traordinaire. inoui, merveilleux Örnek: Harikulade bir sSy = Üsnomal bir çalışma — Un travail extraordİnaire. . ..u mı = Gizey, avlu ¦ (Fr.) Sanctuaire, enceinte sacree, enceinte Örnek: Ev, insanın harimidir = Ev, insanın gizeyidir — La maison est le sanctuaire de rhomme. Mahrem - Gizli, özdeş = (Fr.) Confidentiel. inlime Oınek: Mahrem evrak = Gizli kâğıdlar = Pi-eces confidentielles. Mahremiyet - Gizlilik, özdeşlik, içli dışlılık = (Fr.) Confidence, intimite örnek: Bu dosyanın mahremiyeti — Bu dosyanın gizliliği. İki arkadaş arasındaki mahremiyet = İki arkadaş arasındaki özdeşlik. Mahrernane = Gizli olarak = (Fr.) Confidentiel-Icment örnek: Bunu size mahremine söyliyorum = Bunu size gizli olarak söyliyorum. Mahremi esrar = Gizdeş ¦ (Fr.) Confident Harir m İpek Harita = Harta Has. mahsus - Özgü = (Fr.) Propre â Örnek: Onun kendine has bir yazısı var — O-nun kendine özgü bir yazısı var — İl a une manicre d'icriture pıopre k lui. Tahsis etmek - Ozgülemek - (Fr.) Affectcr, consacrer, reserver, destiner, allouer örnek: Bu mağazanın kirası vergiye tahsis e-dilmİştir. = Bu mağazanın kirası vergiye ozgü-lenmistir -- Le loyer de te magasin est atteeti 1 fimpöt Hastatan, bilhassa, alelhusus Hele, yalnız Hassa, hasiyet, hususiyet ¦ Özgüllük = (Fr.) Propriete, particulaıite Örnek: / — Madenlerin hassası ~ Madenlerin özgülüğü = La propriete' des tnttaux. 2 — Mesaiperverlik onun mizacındaki hususiyetlerden biri idi - Çalışkanlık onun özgülüklerinden biri idi m L'amour du travail formait un des particularitts de son ı ıracrere. Cevher ~ öz = (Fr.) Substancc, essence, fond Asliyet ¦ Özgünlük - (Fr.) Otİginalite örnek: Bu yazıda bir asliyet görünüyor = Ba yazıda bir Özgünlük görünüyor — On remarque de toriginalitf dans cet arttcle. Asli Özgün = (Fr.) Original Hususi, şahsi, zati = Özlük ¦ (Fr.) Personnalitd örnek: Yüksek bir şahsiyet = Yüksek bir özlük = Une haute personnalitt. Hasad = Biçme Hnsad etmek = Biçmek Hasar ¦ Zarar (T. Kö.) Hasbihal ¦ Söyleşi, söyleşmek, söylet (monolog anlamına) Mubahaıo etmek (Münakaşa elmek) = Ayrışmak, çatışmak Mükâleme, muhavere — Konuşu, konuşma Münakaşa (Mubahasa) — Aytışma Mıhabrrc ~ Haberleşme, yaztzına Müzakere Görüşme, görüşü Müzakere ¦ Belletim (Okula terimi) Müzakereci ¦ Belletici Müzekkere = -V Silik Taatii efkâr ¦« Oylaşma Tezekkür etmek - Görüşmek Tezkere (Tahrirat) = Bitik 11 . I. I,i,ı,/,, (Bak: iktiza) = Lüzumundan dolayı Hasebiyle ¦ Dolayı, ötürü örnek : Böyle olmak hasebiyle Ötürü, böyle olmak dolayısiyle Böyle olmaktan 0pr/ın, 9 (A.A,} — (.cnrrtd Ludendvrff Un doğumunun yetmişinci yddeinümi 'dolayısiyle bugün bûliın mamı huruçlar 'donatılmıştır. SAYI FA I ULUS 10 NİSAN 193S ÇARŞAM Tanm alanmda Sovyet -Türk iş birliği Moskova, 9 (A.A.) — Sovyet Rusya Tarım Komiserliği üstüva çizgisi yöresi zeriyatı merkezî idaresi şefi Lejeva son zamanlarda Türkiyede bu türlü zeriyat üzerinde tetkikatta bulunmuş olan Sovyet heyetinin elde ettiği sonuçlar ve Türkiye ile ziraî alanda İşbirliği sorumları hakkında Sovyet Rusya ticaret odasına bir rapor vermiştir. Lejeva, bu raporunda Türkiye hükümet başmanları ile Tarım Bakanı Muhlis Erkmen ve Tarım Bakanlığı ileri gelenleri tarafından Sovyet kuruluna karşı gerek tetkikatlarını kolaylaştırmak ve gerek Sovyet Rusya'da yetiştirilenler sıcak ülkeler nebatlarına aid koleksiyonlar ve örnekler vererek gösterdikleri büyük ilgiyi kaydederek diyor ki: *'— Türkiyenin toprak kabiliyeti ve iklim şartları üstüva çizgisi yöresi nebatların son derece İnkişafına ve şimdi ekilmiş olanlarının daha çok büyümelerine müsaİd bulunmaktadır.,, Rus ticaret odası Türkiye ve Rusya tarım kurumları arasında bilgi ve iş münasebetlerinin arzuya değer olduğunu ve bu amaçla Çalışacağını bildirmiştir. Oda aynı zamanda Sovyet Rusya'da bu alanda elde edilmiş olan sonuçları tanıttırmak isteğile bu gibi tarım neşriyatının türkçe tarım bilgini alanlarında Sovyet Rusyanın gerçekleştirdiği izleri göstermek üzere Türkiye'ye kurullar göndermeyi de yerinde görmektedir.,, Kadınlar kongresi pullan İstanbul, 9 (Telefon) — Kadınlar kongresinin toplantısı muna-sebetile hazırlanan posta pulları ayın on sekizinde kullanılmaya başlanacaktır. İÇ DUYU K L A R Bay Fahri ve arkadaşlarının muhakemesi Dün Asliye Birinci Ceza Mahkemelinde eski Posta ve Telgraf Genel Mü -dürü Bay Fahri, muavini Bay Suphi ve eski Telgraf İşletme Müdürü Bay İhtan Cemal'in muhakemelerine devam edil -miştîr. Suçlulardan her üçünün de bu -hınduğu mahkemede suçlu vekilleri müdafaalarım yapmışlardır. Her üç vekil ileri sürülen suçları uzun boylu anlat -mışlar ve Devlet Şûrası kararını ileri sürerek tenzilli tarifenin tatbiki hakkındaki buyrultuyu geç vermiş olmaları hakkındaki Müddei Umuminin iddiası üzerindeki durumlarını gösteren müdafaalarım yazı île hâkime vermişlerdir. Neticede hâkim evrakı incelemek ve kararını vermek üzere muhakemeyi 17 nisana bırakmıştır. 1 mayısa kadar mektuplara yapıştırılacak şefkat pulları 30 nisandan 1 mayısa kadar mekruhlara Çocuk Esirgeme Kurumunun bir kuruşluk şefkat pullarından yapıştın! -ması mecburidir. Kutulara atılacak mekruhlara bu pul yapıştırılmazsa bir kuruş gönderilenden alınacak ve mektuba pul yapıştırılacak Ur. Yanlışlığa meydan verilmemesi için balkımızın bu kanun hükmünü göz önünde tutması hatıratılır. Makbet temsili Ankara Halkevi Temsil Komitesin -den: 11 nisan perşembe günü saat 21 de Makbet piyesi oynanacaktır. Girme kartları bugün 17 — 19 arasında Halkevinden alınmalıdır. Oıta mekteb ve lise talebesine halkevinden bilet dağıUİmaz. r İstanbul belediyesi okula-lann dişlerine baktırıyor İstanbul, 9 (Telefon) — Beledi-ye ilk okulalardaki çocukların dişlerine baktırmak için diş tabibleri kurumuna 500 lira vermiştir. Gümrük ve inhisarlar memur kanunu Hükümet Gümrük ve Inrisarlar Ba -kanlığı memurları kanun projesini Ka • mutaya vermiştir. Kaşar peynirleri uzlaşması etrafmda Bulgaristan'a gönderdiğimiz balık ve havyara karşılık Bulgaristan'dan getirtilecek kaşar peynirinin Bulgaristanla yapılan ticaret uzlaşmasının fransrzca sayısında kaşkaval olarak yazılı bulunduğu ve bazı tacirlerin beyannamelerinde kaşar peyniri yerine yazdıkları anlaşılmıştır. Hükümet kaşkaval yazılı be -yannamelerîn muameleye konulması ve bu suretle gümrüklerde bekliyen birik -miş ve bozulmak üzere bulunmuş olan kaşar peynirlerinin ülkeye sokulmasını temin amacİyle bu ticaret uzlaşmasında yazılı kaşar peyniri kelimesinin sonuna kaşkaval kelimesini nde eklenmesi için Kamutaya bir kanun teklifinde bulun -muştur. Göçmenler için bir kanun. Yurdumuza geldiklerinden beri bir yıl içinde tâbiyetimize girmek için baş-vurmıyan göçmen ve mültecilerin bulundukları yer idare heyetince fakirlikleri belli edilmek şartiyle tâbiyet harcı vermemeleri müddetinin daha üç yıl uzatılması hakkındaki lâyira Kamutaya verîl-| mistir. Anafarta vapıırunun geçirdiği kaze İstanbul, 9 (Telefon) — Ana-fartalar vapuru Mersin'e giderken yolda bir pervanesi bozulmuş ve Fethiye'ye kadar İnebolu vapuru tarafından yedekte götürülmüştür. Bir para kaçakçısı yakalandı. istanbul, 9 (Telefon) — Ankara vapuriyle İskenderiye'ye 590 lira kaçırmak istiyen Kalinos ismindeki bir kadın suçu işlerken yakalanmıştır. Konya şehir meclisi toplantısı Konya, 9 fAA) — Şehir meclîsi toplanmış ve belediyenin 934 büdcesi maliye komisyonu ismen paraları bölümüne 2316 liralık ekleme yapılmasına Ziraat Bankasından geri kalan 21 bin liranın ödenme biçimi için yapılan son anlaşmanın genkurulda okunarak onanmasına, Elektrik Şirketi için hazırlanan lâyihanın incelenmek üzere Maliye Komisyonuna verilmesine ve genel toplan-ülara pazartesi ve perşembe günleri devama karar verilmiştir. Illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll Çocuk haftası 23 nisanda başlıyor Rus devlet tiyatrosu artistleri geliyor, Moskova, 9 (A.A.) — Çeşid konser, ler vermek üzere Türkiye'ye gidecek olanj büyük devlet tiyatrosu artistleri yola çıkmışlardır Gidenler içinde şu artist f ler vardır: Büyük akademik devlet tiyatrosu ori kestra şefi: Steiaberg. piyanist beste « kârı Şostakaviç, Bas: Pirogov, Mo/zo^ soprano: Maksakova, soprano: Bert o vat. balet artisti: Besserer, solist: Yadan vl Nortzov, balerin: Dasinskaya, piyanist» Oborin ve Makorov. Salkur büyük devlet tiyatrosu ikin* ci müdürü Arkanov'un baş kanadında 4 dır. Orkestra şefi Steinberg ayın üçün» de yola çıkmıştır. Diğer artistler Odesa dan ayın on birinde yola çıkacaklar dır* Kurula içinde olan viyolonist Sittrafr ayın on dördünde ayrılacaktır. Gidenler Moskova'dan ayrılırken başta Büyük Elçi B. Vasıf Çınar oldu . ğu halde bütün elçilik ileri gelenleri, Dışarı İşler Komiserliği yüksek ismetleri, artistler ve gazeteciler tarafından uğurfanmıştır. Cuma maçları ANKARA FUTBOL HEYETİNDEN^ 12. 4. 935 cuma günü yapılacak \M maçları. 1 — C. Birliği — Ankara Gücü 2 inc| takımları. Saat 12^0 Ja, hakem Necde| 2 — Demir Spor — Muhafız Gücü 1^ İnci takımları Saat 14 de, hakem Sedat Akça. 3 — G. Birliği — Ankara Gücü I. in* ci takımları. Saat 15,30 da. hakem Sedat (M. C.)_ Altınordu kulübünün kongresi Ankara İdman mın ta kası merkel heyetinden: Geri bırakılan Altın Ordu İdman yurdu fevkalâde kongresi bugürj saat 17,30 da Evkaf Apartımanı İdman salonunda yapılacaktır. Kulübe men* sub üyelerin gelmeleri rica olunur. Haseb (Bak: Neseb) Hased etmek (Bak: Cıbta) = Kıskanmak, günile-mek Örnek: 1 — Bana hased edeceğine sen de bir baltaya sap olmağa çalış = Beni kıskanacağına sen de bir baltaya sap olmağa çalış. 2 — Hased etmek, gıbta etmeğe benzemez = Cünülemek imrenmeğe benzemez. Hasud (Bak: gıbta) = Kıskanç, günücü Hasıl olmak, husul bulmak = Olmak, Uremek Hasılat - Urüt Hasılatı safiye — Ozürüt (Fr.) Bendik e net Hasılatı gayri safiye — Ham örüt İstihsal = Üretim = (Fr.) Produclion örnek: İktisadî istihsal yolundaki terakki şayanı hayret bir derecededir = ökonomik üretim yolandaki ilerleme şaşmağa değer bir derecededir. İstihsal etmek = Üretmek = (Fr.) Produire Mahsul = Örün = (Fr.) Produit Müstahsil — Üretmen = (Fr.) Producteur Mütehassıl — Olma, ürüme, çıkan Hasım — Hasım (T. Kö.) (Hak yerinde bir birine karşınlık anlamına) Hasım = Düşman Husumet a Hasındık - (Fr.) Adversiti Husumet = Düşmanlık Hasis - Cimri, bayağı, aşağı örnek: Hasis menfaatler = Bayağı (aşağı) asığ-lar. Hisset — Cimrilik Haslet (Bak: Seciye) = Ira Hasretmek = Hasretmek (T. Kö.) örnek: Mesaisini, yalnız ilme hasretmiştir = Çalışmalarını, yalnız ilme hasretmiştir. Has ren -- Hasrın Münhasıran — Salt örnek: Münhasıran pederini çağırmış = Salt babasını çağırmış. İnhisar (Monopol ) = Tekit İnhisara ahmak (Monopolize etmek) = Tekitlemek Hasret, tahassür = Özlem örnek: Hasret günlerini andım — özlem gün -lerini andım. Mütehassir obruk — özlemek örnek: Mütehassir olduğum demler = Özlediğim demler. İştiyak — Göresi Örnek: Günler geçtikçe size olan iştiyakım artmaktadır = Günler geçtikçe size olan göresİm artmaktadır Müştak olmak = Göresimek Hasta = Hasta (T. Kö.) Haşâk — Çop, süprüntü Haşere = Böcek Haşin = Sert, Katı Huşunet - Sertlik, Katılık örnek: Huşunet göstermeden İş yaptırmasını bilir — Sertlik göstermeden İş yaptırmasını bilir Haşiv = Şişirme Haşiye — Çıkma Haşmet, ihtişam — Görkem örnek: Haşmetli bir yürüyüşü vardı = Görkemli bir yürüyüşü vardı. Haşyet — Belin örnek: Yıldırım düştüğü vakit haşyet içinde kaldık = Yıldırım düştüğü vakit belin içinde kaldık. I'ehaşi (Bak: ihtiraz) = Sakınma Örnek: Ona söz söylemekten tehaşi ederim -Ona söz söylemekten sakınırım. Mütehaşi (Bak: Muhteri. = Sakıngan Hat = 1 — Çizgi, 2 — Yol, 3 — Yazı, 4 — Hat (T. Kö.) örnek: / — Kırmızı bir hat çekti = Kırmızı bu çizgi çekti. 2 — Hututu hadidiye - Demir yolları 3 — Hattı mihi = Çivi yazısı. Hattı hareket - Gidiş, tutum = (Fr.) Manİcre dagir, lig ne de conduite örnek: Hattı hareketini beğenmiyorum — Çj -dışını (tutumunu) beğenmiyoıum Hattı vâsıl = Bağdaç Hatâ = 1 — Yanlış, yanlışlık, 2 — Yanılma, 3 — (Bak: kusur) = (Fr.) Faute, erreur örnek: I — Bu yazıda tertip hatası (sehvi) var = Bu yazıda dizi yanlışı var. 2 — Bu hattı hareketinizdeki hatayı anlıyor musunuz = Bu gidişinizdeki yanlışlığı anlıyor musunuz? 3 — Hatayı adli = Tüzel yanılma. Zühul - - Unutsahk = (Fr.) lnadvertance örnek: Affediniz, zühul etmişim — Bağışlayı -nız. unutsahk etmişim. Hataen = Yanlışlıkla örnek: Bu sözü, her halde hataen söyledi -----Bu sözü, her halde yanlışlıkla söyledi. Hata etmek - 1 — Yanılmak, 2 — (Bak: kusur etmek) — (Fr.) Commettre une faute, se tromper örnek: Size itİmad etmekle hata ettiğimi anlıyorum = Size güvenmekle yanıldığımı anlıyo -rum. Zühul etmek = Unutsamak Örnek : Bu işte zühul ettim = Bu işte uoutsadım Hatır = Hatır (T. Kö.) Hatıra =1 — Anı, 2 — Andaç = (Fr.) Souvenİr İhtar etmek = Hatırlatmak - (Fr.) Rappelcr Tahattur etmek —Hatırlamak (Fr.) Se rappeler, se souvenir Muhtıra — Andıç — (Fr.) Mcmoire Yâdü tezkâr etmek - Anmak Hatib = Aytaç Hitabe - Ayta Hitab etmek - Aytamak örnek: Size hitab ediyorum -i Size aytayorum. İradı hitabe etmek Ayta vermek, ayta söylemek Örnek: İradı hitabe ederken sözünü kestiler — Ayta söylerken (verirken) sözünü kestiler. İradı nutketmek Söylev vermek örnek: B. M. Meclisinde iradı nutketti — mutayda söylev verdi. Natuk — SÖzmen = (Fr.) Qui a la parole facıle. bcau parlcur. Nutuk = Söylev = (Fr.) Discours Muhatab = Aytıç Hatime = Sonsöz Hitam • - Son, bitim Hatmetmek == Bitirmek, sona erdirmek, tüketmek Örnek: Koca bir kitabı bir gecede hatmetti »t Koca bir kitabı bir gecede bitirdi. Hattâ - Bile Örnek: Hattâ sen = Sen fcVfa Hatve = Adın Hava = Hava (T. Kö.) Havale — Gönderi Örnek: Para havalesi — Para gönderisi Havale etmek Bırakmak, üstüne bırakmak. göM* dermek fpara için) örnek: Bu işi ona havale ettiler ~ Bu işi on% bıraktılar (onrı üstüne bıraktılar) Havali = Dolay örnek: istanbul havalisinde — İstanbul dola t* yında. Etrafü havali = Yöreçevre Örnek: Köyün etraJü havalisi hep bahçe idi »t Köyün yöreçevresi hep bahçe idi. Havari = Yarlar Örnek: Havariyundan Saint Paul ilk incili yjz* dı = İsa'nın yarlarından Saint Paul ilk incin yazdı. Havas — Ağal Havası hamse = Beşduyu Havayiei zaruriye Yasatık örnek: Şeker de havayiei zaruriyedendir ~ Çal ker de yaşatıklardandır. ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak ürere bir ay içinde, isteyenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Gene/ Kâtibliğine şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kıla vnzda......karşrhğmı uygun (ya hut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... Önergem şudur:.....(1) İrrura (t) Burada bir önerge gösterilmiyen yazıla: üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS 1 1. \i- 1935 PERŞEMBE Koma. 10(A.A.) — İtalyan Deniz Ktı-Avın/ıhının bir idrarını göre» 1913 dcr\:z jıırıı/ı terhis edilmiyerrktir. Kartı ordurıı irin önre böyle bîr kurur verilmişti. ON ALTINCI YIL. No: 4921 Allımız, aminin/.lir. Gamuriyet Halk Partisi Büyük Kongresi Toplanıyor. Atatürk'ün B:Miriği Cumuriyet Halk Partisinin Dördüncü Büyük Kurultayı 9 Mayıs Perşembe Günü | Saat 15 de Ankarada Kamutay Kurağında Toplanacaktır. Parti Nizamnamesinin Yir-I mi Dördüncü Maddesine Uyarak Bildiririm. l İ Kumul ATATÜRK = ^ f M MIJUİJ M J i (I UIN......M J MIJIM.....I. M J J (J f II r I r I ¦ I f J f J l i IH ^ I.....M! J i M M MIM M J . 11W * U MIH MI: M M U M i M11J i. I i U11 i I! M H U i I İP U U i J î i N ¦ H M M' t M MIUIH H11M ¦ 111.....M ¦' 111 . M11 r M M M M M [ IMI [ IM' 11' IH. M«111H W L U J11 i i: ¦' illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllUIHn GündeliU Barış blokıı Barışı korumak ve Avrupa islerine düzen vermek yolundaki arsıulusal konuşmalar henüz bitmemiş ve bir sonuca varmamıştır. Şimdi butun gözler bir yandan Streza konferansına, öbür yandan da uluslar derneği kurulunun toplanışına dikilmiştir. Genel durum buralarda alınacak kararlardan sonra daha iyi anlaşılacaktır. Barış vefa harb arzularından hangisinin güçlü çıkacağı ve bundan sonraki siyasal gidişe hükmedeceği bu kararların özüne bağlı görülmektedir. Barışın korunmasında iki yol vardır; İnsanlık, uzun tarihi içinde bunun ikisi üzerinde de yürümüş ve değerlerini Öğrenmiştir. Birinci yol barışı silâh gücü ile, onu bozmak istiyenleri korkuta- rak korumaktır ki, hiç bir devirde devamlı ve verimli olamamıştır. Çünkü güc denilen şey devir devir değişir, bugünün güçlüleri yarın öyle olmıyabilirler. Yaşayış hergun değişmektedir. Avrupanın arkamızdaki yüz yıllık siyasal tarihini gözden geçirmek bunu anlamak için yeter. Viyana kongresinin kurduğu düzen çok sürmedi, Sedan onu büsbütün altüst etti. Fakat Versay şatosunda temelleri atılan alman imparatorluğu üzerinden elli yıl geçmeden gene aynı şatoda yere vuruldu. Şimdi bu yeni Versay düzeni de hergün yeni bir çatlakla sarsılmaktadır. Bundan sonra da onu ve onun yarattığı barut şeklini olduğu gibi korumak olasılığı var mıdır? Bü-(Sonu J uncü sayıl ada) Stresa konferansı Toplantıda bulunacak olanlar yola çıktılar Paris, 10 (A . — B Flanden il« B. Laral saat 9 30 da Stresa'ya gitmek üsere I" çıkmışlardır. Bay Makdonald ve Saymen Paris'te Londra. 10 (A.A) — B. Makdonald ile Con Saymen öğle vakti tayyare İle Paris'e gidecekler va oradan şimndi-frle yollarına devam edeceklrdir. Londra'daki genel toplantı Londra, 10 fAA.) — Taymit gazetesi yazıyor: B. Saymen. Cenevre'den doğrudan doğruya Stresa'y* gideceğinden pas- kalyadan öne* Londrada genal konuşmalar yapılması düıüaulmemefctMİır» Ancak bu genel konulmaların Avam Kamarası toplantısından sonra yapılabilmesi için gereken tedbirler alınacak» tır. Bay Grandi Stresa yolunda Londra, 10 fA.A.) — italya Büyüü Elçisi B. Grandi Stresa'y* gitmek yüz*-ro Londra dan ayrılmıştır. italyan gazetelerine göre Stresa Roma, 10 (AA.) — Cazette de Po-pofo Stresa konferansının yalnız bîr (Sonu 4 üncü sayıfaİa) bugün Streta'da buluşacak olan Ingilla, İransız ve İtalyan başbakanlaril» dışişler bakanları Osmanlıcadan 7ürkçeye Karşılıklar Kilavu zu N. 18 ' ^* *MrA-çe köklerden gelen »özlerin karşıtına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. t Yeni korum karşılıkların iyi ayırdedilmesi için. gereğine göre, frantızcaları yazılmış, ayrıca örnekler tle konulmuştur. 3 Koku lürkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır; Aslı ak olan bak, aslı ügürn olan hüküm, tiirkçe "çek,, kökünden gelen şekil gibi. Ha ver =. Doğu Havf = Korku Havtetmcit - Korkmak Haif a Korkak laafe etmek Korkutmak MaW = Korkunç örnek: Mahut bir fırtına = Korkunç bir fırtına Hiras --- Korku Hirasaa a Korkak Havi olmak, ihtiva etmek * içine almak, kaplamak örnek: Bu kitabın havi olduğu (ihtiva ettiği) fasıllar — Bu kitabın içine aldığı ayrıçlar Havza = Havza (T. KÖ.) Haya = Utanç Hayasız = Utanmaz Hayasıahk Utanmazlık Hicab ¦ Sıkılma Mahcub - Utangaç Örnek| Çok nıahcub bir çocuktur = Çok utangaç bit çocuktur. Hayal = Hayal (T. Kö ) Hayalet ¦ Cörüm.ü H«ly. ¦ Kurumu - Hayat (T. Kö.) Hayide = Bayat örnek: B,r tak,m hayide sözlerle başrmu, şi-V'd, ~ Bır takım bayat sözlerle baş mm şişirdi. Haydlanaaa (Tclehhüf) . Yazudar*. Hayli Hayli (T. Kö.) H.ıylulet etmek = Araya girmek, yol kapamak örnek: H*ylûlet eden maniahr dolayısiyle = Araya giren engeller dolay isiyle. M ayrı» Çadır Hayr as Hayır (T. Kö.) Hayret etmek = Şaşmak ¦ (Fr.) S etonner Hayran 9 Hayran (T. Kö.) Hayran kalmak -j Hayramak - (Fr.) Admirer Şayanı hayret - Şaşılacak örnek: Şayanı hayret bir hareket = Şaşılacak bir hareket Mutehayyİr = Şaşkın Meftun ve meşhur olmak - Tansımak ¦ (Fr.) S'cmcrveiller Haysiyet = 1 — Onur, 2 - (Bak: kcyliyct, mani -yet) Hayıum — Geniz Havt a. iplik, tire Hayvan aı Hayvan (T. Kö.) Hayyen = Diri olarak, diri diri örnek: Hayyen mi. meyyıten mi derdest edildi» = Diri olarak mı, ölü olarak mı yakalandı Hayyen meyyiten Olü diri Haz Haz (T. Kö.) Hazan - Güz Hazfetmek - Kaldırmak, çıkarmak örnek: Bu kelimenin bir harfmt hazfedince = Bu kelimenin bir harfini kaldırınca (çıkarın-") K..1-1.1. ./I Kaldırılabilir örnek: Bir noktası bile kabilihazftır denemez - Bir noktası bile kaldırılabilir denemez. Hazer - Çekin Içtİnab a Ka Cinnıa Içtinab etmek - Kaçınmak Örnek: Her türlü fenalıktan içtinab eder = Her türlü fenalıktan kaçınır. Müctenib - Kaçıngan Tevakki Korunma, sakınma örnek: Büyük söz söylemekten tevakki lâzımdır m Büyük söz söylemekten sakınma gerektir. Tevakki etmek - Korunmak, sakınmak Örnek: Herkes sari hastalıklardan tevakki etmelidir ~ Herkes bulaşık hastalıklardan korunmalıdır. Gençler, yalancılıktan tevakki ediniz «= G'nç-ler. yalancılıktan sıkınınız. Mahzur - Çekinecek örnek: Bu işin mahzurlu bir tarafı yoktur = Bu işin çekinecek bir tarafı yoktur. İhtiraz ¦ Çekinme örnek: Onun bu işte ihtirazına hayret ettim « Onun bu işte çekinmeline şaştım. İhtiraz etmek Çekinmek Muhteriz - Çekingeı Hazır Hazır (T. Kö.) = (Fr.) Pret İhzar etmek Hazırlamak = (Fr.) Preparer Iıtihzarat Hazırlıklar = (Fr.) Preparations, preparatifs Müstahzarat (i lıbbıyc) as Hazı.ilâçlar - (Fr.) Specialit* pharmaccutiquc örnek: Eskiden memleketimizde müstahzaratı tıbbiye imal olunamazdı = Eskiden yurdumuzda hasırilâçlar yapılamazdı Müstahzerat (i kimyeviye) = Hazırlamalar = (Fr.)' Prtparation Hâzİk (Bak: mahu) ¦ UzeJ örnek: O, hâzik bir tabibdir = O, uzel bir dişçidir. Hazakat = Uzluk örnek: M. hazakati ile müştehirdir = M. uzluğu ile tanınmıştır. Hazine = Hazne (T. KÖ.) Hazm — Ezim, sinirme Hazmetmek = Ezimek, sinİrmek Hazmi kolay = Singin Heba Bos, boşuna Heca = Hece Hediye "- Armağan Hedmetmek = Yıkmak Helak olmak ¦ Bitmek, yoğalmak Örnek: Düşman ordusu açlıktan helak oldu = Düşman ordusu açlıktan bitti. Bu senenin mahsulü kargalar yüzünden helik oldu mm Bu yılın ürünü kargalar yüzünden yo- ğaldı. IstıhUt ¦ Yoğalbm örnek: Şeker istihlaaı gitgide artıyor = Şeker •** altımı gitgide artıyor. d. etmek = Yoğaltmak Ürnck; Ankara'da günde ne Kadar buğday istihlâk edilir - Ankara'da ^üıtde ne kadar buğday yoğaltılır ? Müstehlik - Yoğaltman ömek: Almanya'da müstehlik kooperatifleri çoktur — Almanya'da yoğ Utman kooperatifleri çoktur. İÇ D U Y U K L A R İstanbul belediyesinin alacağı ödünç para İstanbul, 10 (Telefon) — İs • tanbul belediyesi belediye bankasından alacağı yedi yüz elli bin lira Ödünce İçeri İsler Bakanlığının müsaade ettiği söyleniyor. İstanbul'da nüfus sayım işleri istanbul, 10 (Telefon) — Bugün (dün) vilâyette nüfus sayımı için vali muavini, istatistik umum müdürü, İstanbul nüfus müdürü, İstanbul kazaları kaymakamları toplandılar. İstatistik genel müdürü kendilerine sayım hazırlıkları hakkında malûmat verdi. Ve nu-marotaj işleri konuşuldu. Vilâyette bir nüfus bürosu kurulmasına ve kazalarda da bu büroya bağlı memurlar çalıştırılmasına karar verildi. Eskişehir'de lik maçları ve güreş Eskişehir, 10 (A.A.) — Eskişehir kulüpleri arasında yapılacak olan lik maçlarına üç kulüb girmekten vaz geçmiş ve futbol kurularını protesto etmişlerdir. Demirspor kulübü hükmen birinciliği kazanmıştır. Ayın on beşinde de Türkiye güreş birinciliklerine başlanacaktır. Tercümanlara ehliyetname verilecek İstanbul, 10 (Telefon) — Yarın (bugün) İstanbul belediyesi 40 tercümana ehliyetname verecektir. B. T. R Aras Cenevreye gitti İstanbul, 10 (Telefon) — Bay Tevfik Rüştü Aras bu akşam (dün) Cenevreye gitti. Uluslar derneği konseyi Cenevre, 10 (A.A.) — Ulusıar derneği konseyi gelecek pazartesi günü, Türkiye dış bakanı B. Tevfik Rüştü Arasın başkanlığı altında toplanacaktır. Bir profesörümÜ2 Atina'ya gitti İstanbul, 10 (Telefon) — Üniversite profesörlerinden Dr. Uhl-mann bir konsültasyon için Atina-ya çağırılmıştır. Yunanistanda kara ve deniz işleri birleştiriliyor İstanbul, 10 (Telefon) — Ati-nadan bildiriliyor: Sü deniz tayyare işlerinin Sü Bakanlığında toplanması projesini hükümet tetkik ediyor. Yunanistan'da seçim 19 mayısta İstanbul, 10 (Telefon) — Atl-nadan bildiriliyor: General Kondilis gazetecilere seçimin 19 mayısta mutlaka yapılacağını söylemiştir. Zile'de dolu Zile, 10 A.A.) — Dün öğleden sonra şehrimize yağmurla karışık dolu yağmıştır. Dolu hasar yapmış, etraftan seller gelmiştir. Ticaret odaları kongresine murahhas istanbul, 10 (Telefon) — İstanbul sanayi ticaret odası meclisi bugünkü aylık toplantısında An-karada toplanacak ticaret odaları kongresine oda başkanı Bay Mitat Nemliyi seçmiştir. Ağaç hastalıklarile çarpışma Adana, 10 (A.A.) Tarım müdürlüğü tarafından bağ ve bahçelerde ağaçlardaki mildiyu hastalığıyla çarpışmaya başlanmıştır. Geçen mart ayı İçinde vilâyetimizde 310 domuz ve 20 çakal öldürülmüştür. Kadın kongresine fotoğ» raflar gönderildi Adana, 10 (A.A.) — 18 nisan, da Istanbulda toplanacak arsıulut sal kadınlar birliği kongresinde kadınlarımızın değişik yerlerde] çalışmalarını ve ulusal ve »oysaİ kurumlardaki Ödevlerini gösteren; fotoğraflar bir iki güne kadar gönj denilecektir. Bunlar arasında bil. hassa çift süren, çapa yapan, to* hum eken ve fabrikalarda çalışan türk kadınlarının değerli fotoğrafları bulunacaktır. Halkevinde konferans Her hafta perşembe günleri verilmekte olan konferansların üçüncüsü bu gün saat 18 dc Hal-kevinde Bay Hüseyin Namık Or-kunca verilecektir. Konferansın konusu Oğuzlar - Oğuzların menşei - Balkan yarım adasındaki tarihleri - Oğuz boylandır. Kıştan artık kurtulduk, diyebiliriz çekltndi. Yukarki fotoğraf tabiatın bu Ankarada, hemen her yerde ağaçlar ç/« en güzel mensim başlangıcını gösteriyor Yunanistana gideceklerin götürecekleri döviz Türkofis başkanlığından: Yuna-nistana gidecek türk(lerin yanlarında götürebilecekleri adam başına 7500 drahmilik takas bonolarını, Türkiyede kambiyo müdürlükleri tarafından pasaportlarına da yazdırmaları ve Yunanistana vardıklarında da takas bonolarının numara ve değerlerini yunan gümrük işmenleri tarafından pasaportlarına işaret ettirmeleri, sonradan güçlüklere uğramamaları İçin lazımdır. Adana suları tahlil ediliyor Adana, 10 (A.A.) — Vilayetimizdeki bağ, bahçe ve tarla sulanmasında kullanılan sulardan birer kiloluk örnekler tahlil edilmek ve •onu bildirilmek üzere Ankara yüksek tarım enstitüsüne gönderilmiştir. Çin'in Türkiye elçisi istanbul, 10 (Telefon) — Çinin yeni Ankara elçisi Ceneral Ha 6 mayısta Istanbula gelecek ve doğruca Ankaraya gidecektir. Elcinin yanınla bir elçilik müsteşarı Üçüncü kâtib bir de elçilik ataşesi vardır. ANKARA RADYOSU Bugünkü radyo programı şudur: 19.30 - Musiki: Ravel Sonatine Ferhunde Ulvi: Piano 19.50 - Matbuat raporu 20.20 - Musiki: Mozart Rondo Schubert Moment Muslcal Beethoven Rondino Necdet Remzi: Keman Ulvi Cemal: Piano 20.45 - Haberler. Helecan - Çarpıntı Helezon! = Yılankavi Hem :-~ Hem H ... i: - Hemen (T. Kö.) Hemağuş = Kucak kucağa Hcınaoil = Aslıbir Hemayar - Denk örnek: Bu iki adam birbiri ile hemayar mit — Bu iki adam biıbiri ile denk mi?. Hemcins — Cinsibir Hemd in — Arkadaş He:ımam = Ada* Hempa = Ayaktaş Örnek: Âsilerin reisleri ve hempaları kaçtılar ¦ - Azıyanlarm başkanları ve ayaktaşları kaçtılar Hemrnh • Yoldaş Hem»in Yaşıt Hemıelıri = Hemşerİ (T. KÖ.)' örnek: Samsun'un iahri hemşehrisi = Samsun'un onursal hemşerisi. Hemşire — Kızkardeş Hemşirezade = Yeğen Hemta ~ Benzer, taydaş Bihcmta = Benzersiz Hcmzeban - Ağzıbir, dildeş öınek: Onu Övmekte cümlesi hemzeban oldular — Onu Övmekte hepsi ağzıbir (dildeş) oldular. Henucman (muasır) ™ Çağdaş örnek: Timur ile Yıldırım Bayazid muasırdırlar = Timur ile Yıldırım Bayazid çağdaştırlar. H en gam Zaman Hanuz Daha, yeni, daha yeni örnek: Henüz uyanmıştım mm Yeni uyanmıştım, daha yeni uyanmıştım. Henüz gelmedi = Daha gelmedi. *kr = Her, tü Her nevi = Her türlü, her çeşit Haraset = Çifcilik fcraat = Tarım Zer'etmek — Ekmek Ziraat Vekâleti = Tarım bakanlığı Hercaî — Yanardöner, gelgeç Hercü merç = Karmakarış, allakbullak, altüst Hcrçibâdâbâd — Ne olursa olsun Herem - Kocama, çöküş Herze = Saçma Hesab = Hesap (T. Kö.) Hesti = Varlık Heves = istek, heves (T. Kö) Hevl (Bak: Dehşet) Hevlnak (Bak: müdhiş) Heybet = Aybat Heybet vermek = Aybaman Heyelan — Kayşa Heyelan etmek — Kayşamak Heyet = Şekil = (Fr.) FormC Heyet = Kur = (Fr.) Corps Heyet (Murahhas heyet anlamına) = Salkın- = (Fr.) Delegation Heyet (Meclis anlamına) = Kurul = (Fr.) Asse-mblcc, conscil Heyetiyle = Hep birden, olduğu gibi, takımiyle Heyeti umumiye = Genel kurul = (Fr.) Assemblec generale Heyhat = Yazık, ne yazık ¦= (Fr.) Helas Heykel = Heykel (T. Kö.) Heykeltıraş = Heykelci Heykeltıraşi = Heykelcilik Hezeyan = Saçmalama, sayıklama Hezimet = Bozgun, bozgunluk Inhizam = Bozgun, bozulma Münhezim ~ Bozgun Münhezim olmak = Bozulmak, bozguna uğramak Hezl = Alay Lâtife — Şaka Hıfzetmek =1 — Saklamak, 2 — Ezberlemek Muhafaza etmek =» Muhafaza almek (T, Kö.) Banmak, gözetmek Hırs = Hırs (T. Kö.) Hiyanet = Haymiık Hisse = Pay Hissedar = Paydaş Hışm (Bak: Gazab - hiddet) Hıtta — Kıta (T. Kö.) Hıyaban = Ağaçlı yol Hizb Grup Hibe = Bağıştık Hicab = Utanç Örnek: Hicabından kıpkırmızı oldu = Utan -çından kıpkırmızı oldu. Mahcub = Utangaç Hiciv — Yeriç, geçiv Meccav Geçivci örnek: Nef'l, büyük bir heccavdı = Nef'i, büyük bir geçivci idi. Hicran = 1 — İç acısı, 2 — Hicran (T. Kö.) Hicret - GÖçmc Hicret etmek -= Göçmek Muhacir Göçmen örnek: Yanya muhacirleri = Yanya göçmenleri. Hicrî = Göçüm (I), göçeyı. Örnek: Hicri 1250 senesinde =• 1250 nci Göçüm yılında - 12S0 nci GÖçeyılda Milâdi - Doğum (1), doğumyıl Örnek: Milâdi 850 senesinde — SS0 nci Doğum yılında - 850 Doğumyılda. Hidayet — Uzyönürr. İhtida etmek = 1 — Din değiştirmek. 2 — Uzyön-mek Hiddet - Hiddet (T. Kö.), öfk. Hiddet etmek = Hiddetlenmek, öfkelenmek O) Göçüm ve Doğum kelimeleri bu terimlerde kullanıldığı zaman baş karileri büyük yazılacaktır. » Hidmct mm Hizmet (T. Kö.) örnek: Çatana hidmet, hepimize borçtur m Yurda hizmet, hepimize borçtur. Hiffet = Hafiflik (T. Kö.) Hikâye = öykü Hikâye etmek = Anlatmak, öykülemek örnek: 1 — Başından geçenleri hikâye etti * Başından geçenleri anlattı. 2 — Gördüklerini tam hikâye edeyim diye vakM timizin çoğunu öldürdü mm Gördüklerini t*oi öyküleyim diye vaktimizi öldürdü. Hilaf = Yalan örnek: Bu sözde hilâlim yoktur mm Bu «öadaV yalanım yoktur. Hilaf = Karşıt örnek: Hilafı hakikat mm Hakikate karşıt Hilâl = Hilâl (T. Kö.) Hilal = Kaftan Hile, hud'a, desise ¦ Oyun, aldaç, düzü, dek, al Hİlekâr = Oyuncu, aldatıcı, dekçi Himaye, vikaye = Koruma örnek: Himayei hayvanat = Hayvanları konM ma. düzeltme 1 — Kılavuzun 17 nci sayısında birinej yaprağın son sütununun dördüncü kelime* sinde bir karışıklık ve yanlışlık olmuşturt Bu sütunun altıncı satırından sonrası şöjrjj le olacaktır. Hususî, şahsi, zati = Özel Şahsiyet = özlük örnek: Bu eserdeki şahsiyet ilk .nazarda göx\ çarpacak derecededir « Bu izerdeki özlük ilâ bakışta göze çarpacah derecededir. Bundan sonra onuncu satırdaki (hasad) kelimesine geçilecektir. 2_Gene o sütunun 13 üncü satırında "hasbihal,, karşılıkları arasında (monolog anlamına) olan söz "söyleni,, olacakken yanlışlıkla "söylet,, çıkmıştır. 3 — Gene o yaprağın 1. inci sütununun 36 nci satırındaki söz yanlış dizilmiştir. Doğrusu: "Tahrikâmi/,, dir ULUS 12. Mv\N 1935 CUMA Roma, U (A.A.) — l.ritrr'den bildirildiğine göre, hııbrş topraklarında kötü kargı-çalıklar o/ffiıjç. hazı kervanlara mllır'.l.nış, hazı kimnvlvr n1düriilıııii»liir. ON ALTİNCİ YİL No: 4922 Adımız, nndınmdır. Hrr )rr«V S kuru" Gündelik YAPI KOOPERATİFLERİ Her ileri duşunu* ve yeni duyuş; kendine güzel ve lojık bir kalıp arar. Bu özledir ki türk inkılaba devlette ve halkta geniş bir bayındırlık hızı uyandırmıştır. Her gün bunun güzel verimlerini görüyoruz: Devlet; büyük yapılara yerleşiyor, yeni kanallar açıyor, yollar, şimendiferler yapıyor... Halk; düşmanın yaktığı, harb yıllan bsrktmsızlı çının yıktığı yuvasını yeniden kuruyor. Devlet, bayındırlık alanında daha çok şeyler yapacaktır. Bunları hemen başarmak dolenile (azmi-le zamanı teknikle kısaltma, çalışmayı kredi ile artırma tedbirleri almaktadır. Halk da kendi ocağım yaparken, bu düzende olmasa bite buna yakın yollar aramaktadır. Cumhuriyetin kurduğu. Emlâk Bankası; batı Anadolusunun ve Ankaranın yapılmasına büyük yardım etmiştir. Ancak geniş ölçüde birden ve yeniden yapılacak Türkiye için bir banka kadrosunun yetemiyeceği apaçıktır. Ankara daha çok genişlemek ve yapılmak zorundadır. Sanayileşen birçok şehirlerimizde pek kısa za-İnanda yeniden binlerce aile toplanacaktır. Kayseri, Ereğli, Nazilli, önümüzdeki kış içinde daha on biner kişiyi barındırmağa çalışacaktır. Bütün bu zorlukları, yalnız devletin değil, kredi evlerinin halkla [Sonu 3 üncü sayıtada) Kamutay'da Dün konuşulan ve onanan işler Kamutay, dün saat 15 de B. Hasan Saka'nın başkanlığında toplanmıştır. Toplantıda; divan başkanlığından gönderilen ve bazı saylavların mezuniyetlerinin onanmasını bildiren tezkere okunmuş ve genel heyet hepsinin izinlerini onamıştır. Bundan sonra af kanununun 3 üncü maddesinin tefsirine dair Başbakanlık tezkeresi ve Tüze encümeninin mazbatası okunmuş ve tefsir fıkrası oya konarak onanmıştır. Beyşehrinin Hüseyİnler köyünden dirhem okullarından Mehmed oğlu Ahmed'in, Şebinkarahisarın bülbül mahallesinden topal ve ö-teki adı köle oğullarından Mehmed oğlu Ibrahimİn ve Urfanın Harran kazasında Derfil oğullarından İbrahim oğlu Omerîn ölüm cezasına çarpılmaları hakkında Başbakanlık tezkereleri ve Tüze komisyonu mazbataları okunmuş ve onanmıştır. Bundan sonra Bayındırlık Bakanlığı 934 yıü büd-cesinde 4104 liralık münakale yapılmasına ve üstnomal tahsisat verilmesine, bir takım dairelerin büdcelerinde 103570, Harta Genel Müdürlüğü büdcesinde 2271, Kadastro Genel Müdürlüğü büdcesinde 3830, Emniyet İşleri Gtnal Mü-(Sonu S üncü sayıfada) Stresa konuşmaları Avrupaııın genel güvenliği ve barışı koruma yolla rı görüşülüyor Streta, 11 (AA.) — Konferansın çalışması, adada tam bîr sessizlik içinde ve heT şeyden ayrılmış bir durumda devam etmektedir. Iıoh Bet la ile kıyı-İra arasında her turlu taşıtım durmuştur. Hattâ gazeteciler bile şatoya gide -memektedirler. İngiliz ve fransız salkurul'ai'inın birer deniz motorlcri vardır. Evlere yer -leştirilmiş olan 1500 polis baysallığı ve düzeni korum» k ta dır. Bufün ingilizler geldikten sonra uç başbakan ile üç dışarı İşler bakanı arasında B Mutolini tarafından verilerek öğle yemeğinden ünce bir toplantı olacaktır. Sonra öğle üzeri bir gezinti yapılacak ve öğleden sonra çalışmaya devam edilecektir. Nel er gorıı -üldü? Stresa, 11 (AA ) — Royter Ajansı bildirmeninden: Sabahki toplantı 2 sa -at 20 dakik.ı sürmüş v« en çok denemelerle geçmiştir. Bay Saymen Borlin, Moskova, Var -şova ve Prag yolculuklarını anlatmış ve sorgulara karşılık vermiştir. Bu toplantıda fransır'înn uluslar demeğine verdikleri bildiriğ ile üç devletin durumu kaar altına alınacaktır. İkinci toplantı Stresa, II (A.A.) — Konferans Öğleden sonra tekrar toplanmış ve ilk iş olarak Almanyanın silahlanmasına karşı Uluslar Derneği konseyinde konuşulacak fransız noktası üzerinde görüşülmüştür. İngilterenin rolü Londra, 11 (A.A.) — Morntng Post gazetesine göre ingiliz hükümeti şu iki yol arasında karar vermelidir: Almanya ile İtalya arasında aracı rolü yapmak, bütün (Sonu 4. cü taytfeda) Tayyare piyangosu çekildi İstanbul, 11 (A.A.) — Tayyare piyangosunun 18 inci tertibin 6 inci çekilişinde büyük ikramiyeyi kazanan numaralar şunlardır: Numara İkramiye 3556 200.000 lira 5097 25.000 ., 1361 15.000 „ 22417 10.000 ,. 6003 5 000 „ 5521 2.000 „ 8018 1.500 „ 12922 1 500 „ 14372 1.500 „ 16852 1.500 „ 21042 1.500 „ B.T.R. Aras Sofyadan geri i Sofya, U f A.A.J — Bulgar ajansta -dam Türkiye Dışarı |a|ga Bakanı B. Tevfik Rüştü Aras yanında Bayan Afet, kızı. Bayan Satt ve Cumur Relıhjı Başyaveri Binbaşı Celi!, Kalemi Mahsul Müdürü Bay Tevfik Amir olduğu haliç Cenevre'ye gitmek üıere bugün Sofra istasyonundan geçmiştir. Kiralın Kalemi Mahsus Müdürü K6 se Ivanoff. istasyonda Türkiye Dışan İşler Bıkanını Kıral namına ıelâmlaxif, vo yanındaki Bayanlara Kıral ve Kıra -liçe adına buketler vermiştir. Bulgar Dışarı İşler Bakanı B Bata • M". Türkiye Dışan İşler Bakanını hu-kûmeti adına selâmlamış ve yıomdaki bayanlara çiçekler sunmuştur. B. Tevfik Rüştü Aras, ayan zaman -da Tü/hiyınio Sofya Elçisi B. Ali Şevki Berkor ve Türkiye elçiliği ileri gelenleri İle Sovyet Elçisi B. Raskolnikoff, Yanan Elçisi B. Collas, Romanya Elçisi B. Stoica, Yugoslavya Elçisi B. Tzintzar • Marcovitch ve Bulgar Dış nılı anlığa* yuktek işmenleri tarafından selim lan -maştır. B. Tevfik Rüştü Araı, trenin torak . kufu esnasında saraya giderek hususi deftere imza etmiş ve sonra, trenin kalkmasına kadar, istasyonda Bulgar Dışan İşler Bakam Batalofla görüşmüştür. Bu zaman içinde Bayanlar da otomobille şehri dolaşmışlardır. Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 19 I öz türkçe köklerden gelen »özlerin kargama (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur, liunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehasztâ) yazılarını gazetelere vereceğiz 2 Yem konan karadıkların iyi ayırd edilme»! için, gereğine göre, fran»\zculart da yazılmış, aynen örnekler de konulmuştur. 3 Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü islenanit ve kullanılan şekilleri alınmıştır: 4»U uk olan hak, a»tt ugunı olan hüküm, türkçe "çek„ kökünden len -.kil gibi. Himaye etmek l Korumak Örnek; Beni himaye etmesi İçin kendisine bir telgraf çektim - Beni koruması iç,n kendisine bir telyazısı çektim. Himayeci Koruycu Himayecilik * Komyculuk Hami - Korur, koruyan Mahmı » Korunuk - (Fr.) Protege* Örnek: Mahmi devletler = Korunuk devletler Hamiye altında olan yer — Pıotectorat Koruncak ¦ (Fr.) Vaki (Vfkayc'den) = Korur, koruyucu = (Fr.) NnMH Örnek: ÇiçeA aşısı yüzde doksan beş vakidir - Çiçek aşısı yüzde doksan beş koruyucudur. Himmet (Bak: Cehd. gayret, lûtf) Hin Vak.t Hıram — Salınış Haramaa Salimli Hıram etmek ¦ Sal ınmak Hire ¦ Bulanıklık, domkluk Hirclenmnk - Bulanmak Hircd - Akıl Hİredmead Akıllı Hârre -. Kedi Hânıcâa. - Can tılsımı H» H.s. (T. Kö) = (Ff } Scntimen, „n, it. - I — Duyurum (Hissettirmek anlamına) ¦* Aetlon de faire sentir 2 - .Duygu = (Fr.) Senasüen Hissetmek m Hissetmek, duymak = (Fr.) Sentu Örnek: Elinde bir acı hissetti = Elinde bir acı duydu. Gönlünde büyük bir yeis hissetti m Gönlümle büyük bir umutsuzluk duydu. Hissi -s 1 -Hiııig, 2-Duyal - (Fr.) Ser-lrme... tal, sensorıcl Örnek : Kulak »tayı hbiyemizden biridir - Ku-lak dtıyal üyelerimizden biridir Hasse ¦ Duyu - (Fr.) Sens örnek: İnsandı beş hasse vardır = intanda beş duyu vardır. Hassas - Hisli, duygulu m (Fr.) Sensible örnek: Arkadaşım çok hassastır = Arkadaşım çok duyguludur (hislidir) Hassasiyet Hislilik, duyarlık, duyganlık = (Fr.) Sensibititc • • örnek: Hastalık ondaki hassasiyeti arttrr -mıştır = Hastalık ondaki duyarlığı [duygan-lığı, hisliliği) arttırmıştır. Hissiyatperesti - Duyguculuk Hissi kablelvuku (His kablelvuku) ~ önsezi -(Fr.) Prcssentiment örnek: Bir hissi kablelvuku ile oraya gitmek ism temedim ¦ Bir önsezi ile oraya gitmek isle -medim. Mütehassis olmak - DuyguUnmak, bissine dokunmak = (Fr.) Etre touche, etre affeete Örnek: Yıllar geçtikten sonra beni hatırlama, zindan çok mütehassia oldum Yıllar geçtik -ten sonra beni hatırlamasından pek duygulandım. Mahsûs surette Duyulurcasına = (Fr.) Senıib-lement örnek: Pahalılık mahsûs bir surette arttı = Pahalılık duyulurcasına arttı. Gayri mahsûs (surette) - Duyulmaz, belli bellisiz = (Fr.) lnscnsiblcment Sahte hissiyat Duymaeık Havasu hamse - Beşduyu - (Fr.) Les clnq sens Uzvu his -' Duvak Örnek: Dimağda bütün his uzuvları toplanır = Dimağda bütün duyaklar toplanır. İntiba - Duyuş = (Fr.) lmpression Kabiliyeti intiba sahibi - Duyuşlu (Fr.) İm- pressionnable Hisar --- Baru (T. K6.) Hıza m Hiza (T. Kö.) Hod - Kendi Hodbin - Bencil = (Fr.) Egoiste Örnek: Hodbin insan, gönül fıkarası olandır ¦ Bencil insan, gönül yoksulu olandır. Hodbini - Bencillik (Fr.) E^oııme örnek: İçtimai hastalıkların en korkuncu hod-bi.ıidir = Sosyal hastalıkların en korkuncu bencilliktir. Hodbehod - Kendi b-mn. kendi kendine örnek: Hodbehod bu işe teşebbûiu yanlış ot -du = Kendi başına bu işe girişmesi yanlış oldu. Hoşâmcdi = Hoşgeldin örnek: Hoşamediye gıttileı — Hoşgeldine gittiler, HububM ¦ Tahıl Hüccet - Kanıt (Bak: Delil, burhan) Hücre - Odacık. goı - (Fr.) Cellule (Fen anlamı terim koluna bırakılmıştır) Huceyre - Göze ¦ (Fr.) Cellule Hacrevİ ¦ Cozül ¦? (Fr.) Cclhil.ura Hudâ Tanrı, kuday Hudâyî nabit - Kendıbıte., =« (Fr.) Qul pousse sanı etre culüre örnek: Hudayi nabıt ağaçlat— Keodi bİıea » - ğselar. Hudud (Bak: Hadd) = Buç, sınır Hudus etmek - Baş göstermek, çıkmak, olmak — (Fr.) Surgir örnek: Aralarında bir ihtilâf hudus etti — Aralarında bir anlaşmazlık baş gösterdi [çıktı) Hufre Çukur Öınck: Yolda bir hufreye düştü — soıaa oır Çukura düştü. Hulâsa - ¦ Çıkarma — (Fr.) Eatraı. Örnek: Kına kına hulâsası ¦ Kına k-na çıkarması. Hulâsa (icmal) = Özet - (Fr.) Rcsume örnek: Bir yatının hulâsası = Bir yasının Özeti. Hulâsa etmek - Kısalamak, Özetmek örnek: Bu yazıyı yazarken çektiğim müşkila-iı, hulâsa ederken çekmemiştim — Bu yatıyı yazarken çektiğim giçlüğü kısalarken tekmemi şt im. Hulasaten ¦ Kısaca Örnek: Size hulâsatan söyliyeyim ¦ Size kı • saca söyliyeyim. SAY İFA t ' Bayan Aşbinin dedikleri istanbul, 11 (Telefon) — Arsıulusal Kadınlar Birliği Başkanı Bayan Aşbi ile İngiltere, Amerika ve Avusturyalı kadın murahhaslar bugün ekspresle geldiler. Bayan Aşbi gazetecilere şunları söylemiştir: "— Bugün gelir gelmez türk mu-rahhaslariyle kongre hazırlıklarını gözden geçirdik. Konferans ve kongrelere ayrılan sarayınız çok güzeldir. Yalnız salonun çağrılanlara yetişip yetişmiyeceğini bilmiyorum. Açılışta, vali önce hükümet adına, sonra Bayan Latife Bekir türk kadınları adına, birer söylev verecekler. Bundan sonra ben konuşacağım ve salkurların başkanları birer söylev vereceklerdir. Kongrede resmî dil almanca, ingilizce, ve fransızcadır.,, Bayan Aşbi silahsızlanma konferansından çekilmesini de şöyle anlattı: "— Hükümetimin siyasasını doğru bulmadığım için konferanstan çekildim. Beyaz kitabta hükümetin silahlarını artırması ileri sürülüyor. Eğer beyaz kitabta In-gilterenin korumu için silahların artırılmasından bahsedilseydi mesele yoktu. Fakat hükümet, uluslar kurumunun bugünkü mekanizmasının barışı temin etmediğini ve uluslar kurumunun bu bakımdan bir işe yaramadığını bildirmiş ve silahlarını bunun için artırmak istemiştir. Ben bunun için çekildim. O gündenberi bakanlar beyaz ki-tabtaki düşüncelerden böyle bir anlam çıkmıyacağını anlatmağa çalışıyorlar. Bu kötü bir anlatış değildir. Uluslar arasında müşterek bir güvenlik siyasası en doğru bir siyasadır, lngilterede halkın bir kısmı da bunun böyle olduğunu biliyor. Netekim beyaz kitabın çıkarılmasından sonra silahları ar- ÜLU3 i Ç DUYUKLAR Rusya'ya gidecek talebelerin imtihanları istanbul, 11 (Telefon) — Knyseri dokuma fabrikasına ustabaşı olarak yetiştirilmek için Sümer Bank'ın Rusya ya göndereceği talebelerden 35 inin imtihanı bugün bitti. Bir ev yıkıldı, 3 ağır yaralı, 3 ölü var İstanbul, 11 (Telefon) — Bugün Kasımpaşa'da yeni şehirde bir «v göçmüş Hatime isminde bîr kadında Valso ve Alko isminde İki erkek ağır yaralanmışlar Herminc isminde bir kadınla 65 yaşında başka bir kadın ve altı aylık bîr Çocuk ölmüşlerdir. Yakalanan kaçakçılar Son yedi gün içinde muhafaza ku -rumlan tarafından ikİsî yaralı 37 kaçakçı ile, 874 kilo gümrük kaçağı, 800 kilo İnhisar kaçağı, 51.488 defter sigara kâğıdı, 2 tüfek, 10 mermi, 18 kaçakçı hay vanİyle 5.000 italyan lireti ele geçmiştir. tırmak siyasasını protesto yollu halk toplantıları oldu. İngiltere hükümeti öteki ülkelerle müşterek güvenlik uğrunda çalışacak olursa halkımız da kendisiyle beraber olacaktır. Seylan kadınları kongreyi kutluyorlar istanbul, 11 (Telefon) —Bugün kadınlar kongresine Seylan kadınlarından bir kutlama telgrafı gelmiştir. Fındık ve yumurta piyasaları Trabzon, 11 (A.A.) — Fındık piyasası isteklidir. Dün borsada 23.5 kuruştan açılan eder 24 kuruştan kapanmıştır. Ederlerin yükselmesi beklenerek eldeki mal tutulmaktadır. Esasen gönderilecek aşağı yukarı beş bin çuval kadar iç fındık vardır. Kazalardan ve bazı iç vilayetlerden piyasaya yumurta gelmeğe başlamıştır. Avrupa piyasalarında ihracatın tahdidi yüzünden çok mal gönderilmemektedir. Bu yüzden borsada yu murtanın çifti altmış paraya kadar muamele görmektedir. Trabzonda soğuk ve sis Trabzon, 11 (A.A.) — Bir haf-tadanberi devam eden koyu bir sis yüaünden şehir ve köylerde güneş gözükmemektedir. Soğuktan ve sisten meyvaların ve fındık mahsulünün zarar gördüğü söyleniyor. Erzurum vilayet büdcesi Erzurum, 11 (A.A.) — Vilâyet umumi meclisince 571 bin 63 lira olarak tesbît edilen vilâyet bi nicesinden 51 bin lirası hususî idareye, 274 bin lirası yol ve köprülere, 155 lirası kültür işlerine, 13 bin lirası tarım, baytar ve sanat işlerine, 27 bin lirası sağlık ve hayır işlerine, 44 bin lirası çeşİdli işlere ayrılmıştır. Merkezde yeni İki ve Tortum kazasında bir ilk okula, ayrıca köylerde okulalar yapılacaktır. Başbakanlığın bir tamimi Başbakanlık ilgili bütün makamlara bir tamim yaparak artırma, eksiltme ve ihale kanununun 7, 8, 9 uncu maddelerindeki kayıd ve şartlara uymıyarak yapılan ilan ların hükümsüz bulunduğu ve aksi halde yapılan ihalelerin bozulacağı yazılı olduğu halde ilanlara kanunî kayıdların konulmaması yüzünden ihalelerin bozulmasına gidileceği yerde Bakanlar kurulundan karar alınmasına teşebbüs edildiği görüldüğünden ilanlara mutlaka kanunî kayıdların konulması gerekliğini bildirmiştir. Urfa, kurtuluşunun yıldönümünü kutladı Urfa, 11 (A.A.) — Urfanın kurtuluş bayramı bugün on binlerce kişinin önünde kutlanmıştır. Ulusal kuvvetleri temsil eden bin kişi, kurtuluş savaşı hatıralarını canlandırmışlar, bir tayyare filomuz hava oyunları yapmıştır. Bayramda birinci genel müfettiş vekili B. Fuad Baturay, Kolordu komutan vekili general Ekrem'le saylavlarımız da bulunmuşlardır. Uşak'ta Uşak, 11 (A.A.) — Vali ve nafıa başmühendisi şehrimize gelmişler ve ilkbahar inşaatına başlanmak üzere emir vermişlerdir. Uşak, 11 (A.A.) — Ziraat Bankasının 22 ziraat ikrazat kooperatifi senelik kongrelerini yaptılar. Köylü memnundur. c Bibliyograf' Nafıa İçleri Mecmuası Bayındırlık Bakanlığınca çıkarı . lan Nafıa Mecmuası'nın mart tarihli 10 uncu sayısı sıkmıştır. Bu sayıda bir. çok haberler, bayındırlık işlerine İalf kanunlar, kararnameler, tamimler, mu kaleler vardır. Bayındırlık hareketlerini çok yakından takib eden ve resim» H olarak okurlarına bildiren ou mecmu» ayı bütün ilgili olanlara salık verlrlı. İdare İç Bakanlığınca ayda bir neşredilen idare mecmuasının mart tarihli 84 Un-cÜ sayısı çıkmıştır. Bu sayıda tayinler, takdir vc tecziye edilenler, kıdem tashihleri, kat ar nameler, nizaııuuuaeier, talimatnameler, şûrayı devlet kararları, vergi bakiyelerinin tasfiyesine dair 12 temmuz 1934 tarihli ve 2566 numar.ılı kanunun tatbik şekline dair izahnamc, tamimler, saylav seçimi işleri, şubat 935 ayı içinde teşkilatta yapılan dcğl-siklikler, teftiş heyetinin 934 yılı çalışmaları, tekaüd ve eytam muamelesi bitirilenler ve gayri resmi kısımda da arsıulusal Lyon belediyecilik toplantısı. İdari ihtilaflar, iktisadi işletmecilik esas ve prensipleri mevzuları üzerinde makaleler vardır. Zührevî hastalıklar nedir? Mersin halkevi sağlık Öğüdleri se-risinin ikinci eseri olarak Bay doktor. Remzi Gonec'in "Zührevî hastalıklar nedir, nasıl geçer ve bulaşır, nasıl ko-runulur?,, adlı kitabı neşredilmiştir. Bu kısa broşür, balk için yazılmıştır ve herkesin anlıyacağı bir dille cn gerekli malûmatı vermektedir Hulfctmck Dönmek örnek: Sözünüzde hullettiniz — Sözünüzden döndünüz. Hulkum = Boğaz Hulul etmek ^ Girmek, geçmek, yanaşmak örnek: Mevsimi şifa hulul etmişti = Kış gir-misti. Zenginlere hulul etmesini bilen bir adam = Zenginlere yanaşmasını bilen bir adanı. Hulûs 1 - Yaranına, 2 - (Bak: samimiyet) örnek: Ona arzı hulûs etmek istemedi — Ona yaranma göstermek istemedi. Hulûskârlık — Yaranmalık Örnek: Hulûskârlıktan hiç de hoşlanmaz = Ya-ranmalıktan hiç de hoşlanmaz Humma = Sıtma, nöbet, ateş ~ (Fr.) Fievre Hunnak Boğaz Hunin n Kanlı örnek: Hunin bir cidal = Kanlı bir kavga Hunriz = Kandökücü Örnek: . ¦ ¦ hunriz bir adamdı = ¦ * • , kandökücü bir adamdı. Hurafe - Sanıka, ur asa Örnek: Türk çocuğu hurafeye kulak asmaz = Türk çocuğu sanıkaya (urasaya) kulak asmaz. Hürde mm Kırıntı, küçürek, ufak, ufarak Örnek: Hürde demir parçaları - Kırıntı de -mır parçaları. En hürde mana farklarını bile sezdi = En ufak anlam ayırtımlannı bile sezdi. Hurdehâş o'.m-Jt = Paramparç. olmak, kırılıp dökülmek Örnek: Pencereden düşerek kafa tası hürde -haş oldu = Pencereden düşerek kafa tası pa -ramparça oldu. Eşya yolda hurdehaş olmuş = Eşya yolda kırılıp dökülmüş. Hurdehâş etmek = Kırıp dökmek Örnek: Otomobil bir arabaya çarpman her tarafını hurdehaş etti = Otomobil bir arabaya Çarparak her yanını kırıp döktü. Hurdcvat = Kırık dökük, öteberi örnek: Sokakta hurdcvat satan bir adam gör-dü = Sokakta kırık dökük (öteberi) satan bir edam gördü. Huruç) Çıkma, çıkış örnek: Kaleden huruç zamanı gelmişti — Kaleden çıkma (çıkış) zamanı gelmişti. Huruç etmek = Çıkmak Hurûşân — Coşan, çağlıyan Örnek: Kızdığı zaman buruşan bir sele ben -zerdi = Kızdığı zaman coşan (çağlıyan) bir sele benzerdi. Hüsran = 1 - Zarar, 2-(Bak: Mahrumiyet) Husuf = Aytutulma Husus (Bab anlamına) = İş, yol, konu, sorum, şekil yön, bakım, için, üzerine Hûş = Akıl Huşu (Bak: Tevazu, arzı ihtiram) Hûşyar — Ayık Huzur as Kat, kıt örnek: Huzurunuzda bulunmakla şerefyabım «= Katınızda (kıtınızda) bulunmakla onurlanmaktayım (onurlanıyorum). Huzur "- Bulunma Örnek : Sizin, aramızda huzurunuzu faydalı görüyoruz = Sizin, aramızda bulunmanızı faydalı görüyoruz. Huzur — (huzur vc asayiş anlamına) = Güvenlik örnek: Halk burada huzur içinde yaşıyor = Halk burada güvenlik içinde yaşıyor. Huzur (Huzur ve sükûn anlamına) = Baysallık örnek: Kafasiyle çalışan kimseler İçin huzur ve sükûn en lâzım bir şeydir = Kafasıyle çalışan kimseler için baysallık en lüzumlu bir şeydir. Huzur (Ü kalb anlmaına) ~ İç rahatı Örnek: Bir işi muvaffakiyete erdirmek kadar insana huzuru kalb veren bir şey yoktur — Bir işi başaımak kadar insana iç rahatı veren bir şey yoktur. Hübûb es Esin, esinti Hübûb etmek Esmek örnek: Rüzgâr hübûb eder, kum savrulur « Yel eser, kum savrulur. Hücum aa Hücum (T. Kö.) Hûda ¦ Uzyön = (Fr.) lnspıration qui poıısse dans la voİc du salut Hükümdar - Hükümder (T. Kö.) Örnek: İngiltere Hükümdarlarından = İngiltere Hükiimderlerinden. Hükümet Hükümet (T. Kö.) Hüma — Oma Hüner ~ Hüner (T. KÖ.) Hür — Gür. özgen, özgür Hürriyet = Hüriyet, özgenlik, özgürlük Örnek: Hürriyetimizi hiç bir şeye değişmeyiz = Özgenliğimizİ hiç bir şeye değişmeyiz. Hürriyetperver = Ozgenel, öz gürel Hürmet = Saygı Örnek: Hürmetlerimi takdim ederim = Saygılarımı sunarım. Hürmet etmek, ihtiram göstermek = Saymak örnek: Ben kendisine çok hürmet ederim — Ben kendisini çok sayarım. Hürmeten — Sayarak örnek: İhtiyarlığına hürmeten -a İhtiyarlığını sayarak. Muhterem — Sayın örnek: Muhterem samılerim! = Sayın dinleyicilerim! Hürmetkar - - Sayar Örnek: Hürmetkarınız = Sayarınız. Hürmete lâyık (vacibülihtiram, şayanı hürmet) = Saygıdeğer Hüsn si Güzellik Hüsnüân — Güzellik Hüsnü hâlü hareket — Uzgidim Örnek: Hüsnü hâlü hareket numarası = Uzgidim numarası. Hüsnü hat = Uzyazı = (Fr.) Calligraphıe Hüsnü idare = Uzyönetİm örnek: Hüsnü idaresiyle bütün arkadaşlarının sevgisini kazanmıştı = Uzyönetimiyle bütün arkadaşlarının sevgisini kazanmıştı. Hüsnü imtizaç *m İyi geçinme örnek: Zevç ile zevce arasında hüsnü imtizaç lâzımdır = Kan ifc koca arasında iyi geçinme gerektir Hüsnü kabul etmek = İyi karşılamak örnek: Beni hüsnü kabul etti = beni iyi kaff şıladı. Hüsnü muamele etmek = Iyİ davranmak örnek: Kendisine hüsnü muamele edince şst marmaya başladı = Kendisine iyi davıandıkca) şımarmaya başladı. Hüsnü nazar sahibi = Anbokışh örnek: Hüsnü nazar sahibidir, kimsenin kötül&m günü görmez = Arıbakışlıdır, kimsenin kötüllka günü görmez. Hüsnü niyet — Eyi niyet Örnek: Hüsnü niyetle bu işe başladı = Eyi nJa yetle bu işe başladı. Hüsnü şöhret sahibi = Iyİ tanınmış Hüsnü tabiat sahibi = Zevkli Örnek: Hüsnü tabiat sabıbi bir adam olduğu g% yinişinden belli = Zevkli bir adam olduğu giyja nişinden belli. Hüveyda (Eak: Aşikâr, ayan\ Hüzal = Bitkinlik Hüzün, teeskür — Üzün mm (Fr.) Tristcssc örnek: Gönlünüz daima hüzünle doludur ¦¦ Gönlünüz her vakit üzün doludur — Vous avca] toujours beaucoup de tristesse dans le coeur. ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzer*, bir ay içinde, isteyenler yeni bir öner* ge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Ce* nel Kitibliğine şu şekil altında gönderi* lecektir: r—-¦--¦ Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) ........... Önergem şudur:.....(i) îmza (I) Burada bir Önerge gösteriliniyen yazılaı üzerine bir şey yapılamıyaezktır. ULUS IS, M\% 1935 CUMARTESİ Partât *2 (4.4.) — Fransız akadvmini 17 haziranda kuruluşunun üçyüzüncü yd-'^i-niimiinii kutlayacaktır. Parlak bir kutlama programı hazırlanmıştır. ON ALTINCI YIL. No: 4923 Allımız, nııılımızdır. Ilrr yerde 5 kuru? Gündelik ARSni.lS\L GÜVENLİK Uluslar arasındaki geçim ve barış işi dönüp dolaşıp güvenlik sorumu çevresinde toplanıyor. Barış yalnız sözleşme ve andlaşma-lar ile meydana getirilebilecek bir kurum işi değildir. Barış için her şeyden Önce uluslar arasında az çok bir düşünüş ve görüş birliği -nin belirmesi gerektir. Güvenlik insanlar arasında bile ancak aynı şekilde düşünmek ve karşılıklı geçim işinde aynı duygulan besle -mek ile bir hakikat olur. Hayatın ana hâdiselerini başka başka görenler arasında onları düzenle -mek bakımından kesin bir uzlaş • manın gerçekleşmesini beklemek pek doğru değildir. Yıllardanberi hep arsıulusal güvenliği yaratmak için çalışılı -yor, bu büyük konu üzerinde dü • şünülmet' k, söylenmedik şey kalmamış gibidir. Ancak her devle -tin kendi tarihsel ve çoğrafik du-rumundan doğan özel düşüncelerdir ki, güvenliğin ne özü ve ne de gerçekleşme yolu üzerinde bir uzlaşmaya varılmasına imkân bırakmıyor.. Siyasa alanında çok kere açık ve doğru konuşulmadığı için devletlerin bugün dedikleri, yarın yaptıklarına uymuyor.. Ve böylece bir aralık şu veya bu toplantı ve konferans sırasında beliren u • mudlar biraz sonra hiç bir iz bı -rakmadan kaybolup gidiyor. Bu aldanmalar ise devletler arasında (Sonu I. ûocû savlada Stresa konferansı bugün bitiyor Almanya dogıı an bildirimler çıkarıldı - Stres*. 12 (A.A ) — Bu sabahki görüşmeler dört saat sürmüştür. Saat 13 de italyan murahhasları otellerine ve fran-sız murahhasları da Öğle yemeğini ye -mek üzere Isola del Peskatara gitmişlerdir. Konuşmalara saat 1530 da tekrar başlanacaktır Alman istihbarat bürosu -nun ingiliz kaynaklarından Öğrendiği -ne göre, bu sabah anlaşmaların bir ta • raflı olarak bozulmasında alınacak tedbirler hakkında konuşulmuştur. Barışın korunmasının ilk olarak ele alındığı te -min edilmektedir. Londra bildirigi bu -gün de görüşülmüştür. İtalyan bildirici Stresa. 12 (A.A.) — İtalyanlar bugünkü konuşmalar hakkında aşağıdaki bildirigi çıkarmışlardır: Fransız, ingiliz ve italyan murahhasları bu sabah saat 9,30 da italyan hükümet başkanının başkanlığında toplanmışlardır. Saat 13 e kadar devam eden konuşmalarda Uluslar Derneğine fransız andıcı hakkındaki görüşmelere devam edilmiştir. Salkurlar tekrar saat 13,30 da toplanmışlar ve bu andıca aid konuşmaları bitirmişlerdir. Bundan sonra Avusturyalım durumunun tetkikine geçilmiştir. İtalya Başbakanı bu sorum hakkında uzun boylu izahat ver- dlaşmasına giıveeği Almanya çağırırsa L mistir. Ondan sonra doğu andtaş-ması sorumu ve son olarak hava andlaşması görüşülmüştür. Konuşmalara saat 19 da son verilmiş ve murahhaslar yarın saat 10,30 da tekrar toplanmak üzere ayrılmışlardır. öğleden sonraki toplantıda B. Saymen'in Berlini ziyareti sırasın-da öğrendiği alman gidişine dair dün verdiği izahata bazı tafeilât eklemiş ve Berlin'den yeni malûmat aldığını ve alman dış işler bakanının ingiliz büyük etçiaine Al-manyanın bir tföğu andlaşmasma girmeye hazır olduğunu vc bu and-laşmayı imza edecek olan devletlerden bazıları karşılıklı yardım hususunda özet anlaşmalar yapsalar bile Almanyamn bu anlaşmaya gireceğini bildirmiş olduğunu söylemiştir. Son dıırıım Stre.a 12 (A.A.) — Havas Ajansı bildiriyor: Konferans bugün sonucuna erişmiştir »• resmen cumartesi günü son bulacaktır. Uç salkur arasında yapıNn görüş tealileri. Almanyamn silâhlan . ması için Fransanın uluslar derneğin* verdiği andıçın taferruatiyl* gölden ge çirilmatıne imkân vermiştir. Uç hükû • met franııs andıcını uluslar derneği kon- tıi I »i Mirdi - Resmî aval Berline gidecek şeyinde müteaanid bir şekilde müzahe -ret etmek işi üzerinde mutabık kalmış • lar.hr. Bununla beraber uluslar derneği konseyi verilecek kararın metnini tesbıt edecektir. Bu kararda arsıulusal t**h -hudlerin Almanya tarafından bozuluşu takbih edilecektir. Alman silâhlanması -nın muhtemel sonuçlarının Önüne geç • mek için üç devletin delegeleri Avrupa da güvenlik kurumunun pekiştirilmedi gerekliği düşüncesinde müttefik bulunmaktadırlar. Fransa daha şimdiden bu yolda teşebbüslerde bulunmuştur Fransa bu teşebbüsleri kısa bir samanda mus brt sonuca vardırmak İstemektedir. İtalya da aynı yolda yürümek düşüncesin -(Sonu i üncü sayılarla) Almanya ile kliring anlaşması imzalanıyor Berlin. 12 A A.) — Oıel bildir»* nimizden: Türkiye il* Almanya irsim da bir ticaret ve kliring an la şan ası yapılması için Dışan İşler Bakanlığı Genvl Kâtibi B. Numen Mfw*mancio£lu'mjn başkanlığındaki salkururauzb alman kuru arasmda birkaç gUndeaberi davam •den konulmalar bugün muvaffakı?*-1'-sonuclanmıştır. Anlaşma pazartesi gamı imzalanaraktır . B.T.R. Aras Belgrndlan (lenev-reye gitti Belgrad. 12 (AA.) — Turk.y. Dışarı İsler Bakanı B. Tevfik Rüştü Anı Belgrad'a gelmiş ve durakta Başbakan B. Yevtİç. Türkiye Elçisi B Ali Hay -dar ve elçilik ileri gelenleri. Balkan devletleri mümessilleri. Dışan lşl«r Ba kan muavini B. Puriç, Bakanlık ileri gelenleri ve birçok gazeteciler tarafından karşılanmıştır. B. Tevfik Rüştü Aras. B. Yevtıc ıl* beraber Türkiye elçiliğine gitmiştir. Belgrad. 12 (AA.) — Başbakan b Yevtİç Dışan İşler Bakanlığında B. T«v* fik Rüştü Aras ile görüşmüş ve saat 13 de adına Monavola lokanta* nda bir Ög -le yemeği vermiştir. B. Yevtİç akşama kadar B. Tevfik Rüştü Aras'1* komısma-lanna devam edecektir. Turkiy. Dışan İşler Bakam bu ak • şam Cenevray* gidecektir. *** Belgrad. 12 (A.A J — Bugttn d*v • let Naibi Prens Pol ögl* üzeri Törfciysj Dışarı İşler Bakanı Tevfik Rüşt* Anal kabul etmiştir Öğleden sonra d* Tevfik Ruştu Ar** Balkan Antantı d*vl*cl«rWa l İşli Sİ af kabul etmiştir. B. Benes Cenevrey*» gitti Prag. 12 (AA) — Dışan lak» B* fl kanı B. Ben** 0|l* ttserl Cıaıın'y* hsv r*k*t etmiştir. Osmanlıcadan 1 ürkçeye Karşılıklar K ılavu zu N. 20 l — f. türkçr kokUrden gelen aonlerin karşıtına (T. Kö.) beldegi (alâmeti) konmuştur. Hanların her biri hakkında »ırası iU ummmrtUsrummm Cm. wı;ı/'i»'fiı uuzvtl-tcrc ı ri rı pğî%. •J — Irnı konan karşıukların iyi aytrd«ditmesi ivin, gereğine göre. franattcnutrı yatılmış, ayrıca brnmkior de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işiemmlş ve kullanılan şekilleri aUnmışUr: Atlı ak olan hak, asu ügıim olan linktim türkeo "çek,, kokundan g*~ en çekil $jib\ Lte«. Elem (T. Kö (Fr.) Douleur. mal I Mut.«İlmi olmak Elcmlonmek. acılanmak. İçi sızlamak (Fr.) Avoır mal. se chagnner, «affli- Yeis Umudsuzhık (Fr.) Detcspotı Ofnek: Ye'se duştum — Uraudsuzluğ* dusıum Je Uta tombe* dan* le dtsespoir. Meyus Unnıdsuz ı Ki ) Deacmpcre Öı ı-k Meyus bîı adam — Umudaut bu alam ¦ -Un homme desespere. Ketal Usanç (Fr.) En avoir asse/, lastıtudc örnek; Bana kel.il verdi — Bana usanç verdi — fen ai assez. Mihnet Çile (Fr.) Penitence. epreuve Örnek: Hayatta çok mihnet çektim Hayatta çok çile çektim - fai eu beaucoup d'ipreuyes dans la vie. Matem - Yas *% (Fr.) Dcuil Endişe - Kaygı, düşünce (Fr.) Inquietude. sou-ci Örnek - Büyük endişe içinde idi - Buyuk kaygı (düşünce) içinde idi ¦ // Hah dan* une gran-de İnquitude Cam - Gam (T. Kö.) —T (Fr.) Cbagrin, afUictıon örnek : Gönlüm gam dolu — Mon coeur est plein de chagrin Keder K-der (T. Kö.) .... Guss* Tasa (F.) Pcİnc, preoccupa tioıı, souci Örnek: İçimde tarif edilmez bir gussa var = İçimde anlatılma* bir tasa var. Kasavet = Bunalma. ..kmt. — (Fr.) Suffocatıon, serrement de coeur Muunaı Üzgün. h*oWli (Fr.) Triat*. oha- grin*, *'¦ Örnek: Ne için bit kadar muıeesuraınİz* ¦ Ne-deri bu kadar üzgünsünüz (kederlisinle)? ~ r , j. .» etes-vous tellement ıntte (chagrine, ali lige)? Mulerssır slmak » Uıulmck, kederlenmek - (Pr.) (-i- toucM, etre peinc, s'aMristcı, se chsgriner OrsMk' H hmlınime t«* müteessir oldum Bu hdhmtr çok utuldum {kederlendim) -- Je suis ne» touche (peıni) de votre etat. Mukr. de. Kederli örnek: Dün çok mükedderdi — Dün çok kederli idi. Meraret Acılık - (Fr.) Amertumc Örnek: Ruhumda çok meraret var — Ruhumda çok acılık var m fai beaucoup d'ameı turne dans l'ame . Futûr Bezginlik — (Fr.) Decouragement, deses-poir örnek: Fütur içine düştü — Bezginlik içme düştü - // tomba dans le decouragement (deses-poir) Mcftur Bezgin — (Fr.) Decourage, desesperc Istırab - Goynü (Fr.) Souftrance örnek: Çok kere gönül ıstırabı beden ıstırabına galebe eder — Çok kere gönül göynüsü cisim goynüsünü bastırır — Souvenf les souffrances morales sont pires que les soulfrance pbysiques. Mu/Urıb - Goynulu, göynük = (Fr.) Qui aoulf-re, souffrant . Örnek: htuztarıb bîr insan — Coynuk (goynulu) bir adam = Un homme qui souflre Mu/t», .b ot.n.k - t.oy-.»M,.k şa (Fr.) Soufirtr Örnek: Bugün cok mtıatarıb oluyorum ¦ BugÛa çok göynüyorum - Âttlourd'hui fe »oultre baau- utup Vra Ağn. sas»cı ¦ (Fr.) Douleur. erampe Örnek: Mtcfe rrcaı ¦ Mide neması * Ctampe ıfeuemsı Istırar Sıkınç Örnek: ltutsr içimde Sıkınç fc*«aV. Ukde 1 ı.ı.ı, «ksgva» (Kı.) Noeud, r*freı Örnek: Birçok kişiye ukde ordu m 'Oldu çok kimseye bir gitli dtigum., • Yahya Kemal. İktifa etmek lıdemrk örnek: Emrinize ıkııla eımek benim İçûi hem vazife hem de fahırdıı Emrinin irdemek benim için hem Ödev hem de kıvançtır. Iktifaen = Uyarak Örnek: Bu emirnameye ıktifaen. bundan sonra doğrudan doğruya Vekâlete yazıletaktır. m Bu buyrultuya uyarak bundan sonra doğrudan doğruya Bakanlığa yazılacaktır. Tiln.iı, Şakirdi marifet lıdemcn Örnek: / — Eflatun, Sokratm tilmizidir, = Eflatun, Sokratın i/demenidir. 2 — Bakonun şakirdi marifetiyim diye lemed- dûh edenler - Bakonun izdemenıyim diye övünenler. Irk Uruk. ırk Örnek: Irklar derilerin renklerine ve kafa taslarının şekillerine göre ayrılır - Uruklar (ırklar) derilerin renklerine ve kafa taslarının şekillerine göre ayrılır. |/a| Örntk: Onu bir mertebe! âltyeye ıteâ etmek la* lerlm ¦ Onu yüce bir aşemjafm ağttnmk Uta» tim. Isaga Dokum örnek : Topların laagan. zmmanımtmta çak teraâ ki etmiştir = Topların dökümü, Bamamımtmk çok ileri gitmiştir. Irz İrz (T. Kö.) örnek Bu kadar büyük vO» •*¦*•• •pı muşkui bir İştir = Bu mtemr bmrûk oamea ıop dökmek epi gUç bir ıştır. Isdar etmok Ç.karmak örnek: Bu mesele ürerinde bir emirname ısdas etmek muvafık olur — Bu sorum üaerloe bit buyrultu çıkarmak uygun olur. Sudur etmek Çıkmak Örnek: Bu iş hakkında sudur eden kararname' ye tevfikan mm. Bu ış hakkında çıkan karara uya-. rak. Sadr Göğüs Isfirar Sararma Isga etmek Dinlemek, kulak verm'k. kulak asmak Örnek: I — Nasayıhııııri ısga eımek isterim = öğütlerinizi dinlemek isterim. 2 — Sözümü ısga etmıyeceksen benden niye nasihat isledin - Sözüme kulak vermiyecek - sen benden w ye oğul istedin. 3 — O. hiç bir sözü ısga etmez -= O, hiç bir söje kulak asmaa. Iıkat = Düşürme, düşürülme Örnek: I — Fransu kabinesinin ıskatı WfŞ0 sız kabinesinin düşürülmesi. 2 — Iskatı cenin büyük biı suçtur - Çocu* di» şurme buyuk bir suçtur. SAY İFA İ. ULUS 13 NftfiAN 1935 CUMAKI'ESİ izmir panayırı hazırlıkları lımir, 12 (A.A.) — Arsıulusal 9 eylül panayırı hazırlıklarına hararetle çalışılmaktadır. Dün belediyede valinin başkanlığı altında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda izmir'in büyük tüccar-lariyle ticaret odası başkanı ve ü-yeleri, Tiirkofis ve bu işle ilgili kurumlar başkanlariyle banka müdürleri, şehir meclisi üyelerinden birkaçı, bütün konsoloslarla gazete mümessilleri hazır bulunmuşlardır. Panayır illeriyle uğrasan komiteden başka seyyah getirtmek için ikinci bir komite daha kurulmuştur. Yabancı ülkelerden gönderilecek eşyalara yapılacak kolaylıklar hakkında kararlar verilmiştir. Konsoloslar, vaktiyle işe başlanması dolayısiyle bu defaki panayıra ülkelerinden büyük firmaların iştirak edecekleri kanaatinde bulunmuşlardır. İzmir'de ilkbahar at koşuları İzmir. 12 (A.A.) — İlkbahar at yarışlarının ikincisi bugün kalabalık bir seyirci kütlesi önünde yapıldı. Birinci koşuda B. Halil Arifin Aslanı birinci, Yarbay te* keçenin canı ikinci, ikinci koşuda B. Akifin Markiz'i birinci, B. Celâlin Ozkesi ikinci, üçüncü koşuda B. Ahmed'in Ceylanı birinci B. Rüstemin Nonası ikinci, Dördüncü koşuda B. Süleymanın Gos-seri birinci, B. Akifin Bekârı İkinci, beşinci koşuda B. Tevfikin S,ı-dası birinci, B. Kemal'in Aldevri-ri ikinci s*e! m islerdir. İÇ D U Y U K L A R Kadınlar birliği kongresi üyeleri İstanbulda izmir, 12 (A.A.) — istanbulda toplanacak olan uluslararası kadınlar kongresinde bulunmak ü-zere bu sabah İzmir vapuriyle Mısır, ingiliz, hind ve avusturalyalı yirmi bayanın geçmekte olduğunu haber alan İzmir Valisi general Kâzım Dirik bir kur göndererek kendilerine izmirlilerin selamlarını, güzel bir çiçek buketini, Tu-ring kulüb ve ontükler muhibleri birliğinin Fransızca ve ingilizce yazılmış izmir, Efes, Bergama e-serlerİnden yirmi tanesini armağan etmişlerdir. Bunlardan çok duygulanan bayanlar adına mısırlı Huda Şarabi, türkçe ve çok içli sözlerle izmirlilere teşekkür etıniş ve türk kardeşlerinin bu güzel selâm ve iltifatlarından dolayı teşekkürlerini bildirmiştir İstanbul, 12 (Telefon) — Kadınlar Birliği kongresine iştirak etmek üzere bugün Mısır, Hindistan ve Avusturalya murahhasları geldiler. Mısır kadınları çarşafsız idiler ve şapka giymişlerdi. Hind murahhasları hind ulusal kıyafetinde idiler. Mısır kurumu başkanı Bayan Huda Şaravi söylediklerinde: "İslam kadınlığı kurtuluşunu Atatürk'e borçlu olduğunu, bütün kadınlar salkurlan türk kadınlarının Atatürk devrindeki hürriyet haklarını örnek diye anlatmakta beraberdirler. Tayyare piyangosu İstanbul, 12 (Telefon) — Bugünkü çekilişte 20,000 lira 19175, 15 bin lira 1361, 5000 lira 6003, 2000 lira 5521, 23418, 11 numara-lara 1500 lira 20145, 21831, 14856, 6999, 13116 numaralı biletlere çıktı. Balkan anlaşması ökonomi komisyonu İstanbul, 12 (Telefon) — 16 nisanda Ankara'da toplanacak olan balkan anlaşması Ökonomi komisyonuna iştirak edecek murahhaslar yarından sonra Köstence'den İstanbul'a geleceklerdir. Balkan konseyi de 10 mayısta Titülesko-nun başkanlığı altında Bükreşte toplanacaktır. Romanya'nın yeni Ankara elçisi İstanbul, 12 (Telefon) — Ro-manyanın yeni Ankara elçisi ayın yirmi sekizinde Istanbula gelecektir. Uşak'ta adlan değişecek köyler Uşak. 12 (A.A.) — Halkevi, Utaka bağlı köylerden otuzunun adı yeni türk-çeye uygun olmarığından bunların adlarının değiştirilmesi için teşebbüste bu lunmuştur. Safranbolu çocuk esirgeme kurumunun çalışması Safranbolu, 12 (A.A.) — Çoeuk Esir geme Kurumu tarafından çocuk bayra -mı için ilk okullardan elli iki çocuğa uruba ve ayakkabı yaptımuşUr. Bayram için zengin program hazırlanmıştır. İstanbulda iki deprem oldu İstanbul, 12 (A.A.) — Bugün saat biri on altı dakika on beş saniye geçe çok şiddetli ve saat ü-çü on bir dakika on saniye geçe hafif deprem kaydedilmiştir. Aynı merkezden olan her iki deprem Istanbuldan 21000 kilometre kadar uzakta ve Hindistanın batı şimali çevresinde olduğu sanılmaktadır. Amasya vilayet büdcesi Amasya, 12 (A.A.) — Vilâyet Ge -nel Meclisi vilâyet büdceıini 230,554 lira olarak kabul etmiştir. Yol parası altı (İradır. . Uşak'ta yeni okula yapılacak Uşak. 12 (A.A.) — Vilâyet Genel Meclisi kasabamızdaki ilk okulların ih -tiyaca yetmediğini göz önünde tutarak Uşak'ta bir ilk okul yaptırmayı karar -lastırmıştır. ANKARA RADYOSU Bugünkü radyo programı şudur: 19.30 — Sporcu konuşuyor 19.40 — Musiki: Al ben iz Süite Espagnole Ferhunde Ulvi: Piano 20 — Tarih saati 20.15 — Dans musikisi 20.30 — Musiki : Beethoven Frühlingssonate Necdet Remzi: Keman Ferhunde Ulvi: Piano 20.50 — Haberler Bibliyografya 3 VARLIK £debiyat ve kültür mecmuası VAR- LIKın 15 nisan tarihli 43 üncü sayısı da çıkmıştır. Büyük bir intizam ve mükemmeliyetle neşr ödevine devam eden bu olgun mecmuanın son sayısında Bay Hüseyin Namık Yüce), Fal'h Rıfkı Atayın Taymis kıyılan isimli kitabı dolayısiyle (yeni türk gramerine doğru) yazısı, tükçenin esaslı bir *u -rette ıslahı gerekliğinden bahsediyor. Bay Abdülhak Şinasi (Ahmed Haşi -mtn Ölümü) nü gerçek bir dost ter«îrii-rü ve samimiyetile anlatıyor ve bu suretle Haşim hakkında yazılan yazıla -nn en güzeli olan seri makalelerim tamamlamış oluyor. Bay Cemil Scna-(Fikir kırıntıları) ndan yeni paıça.'^r veriyor, Atatürk Enstitüsü müdürü B. İsmail Hakkı sinemanın İnalHir ve terbiye vasıtası olarak aldığı büyük ehemmiyetten istatistiklere ve ciddi teusb * bülere dayanarak bahsediyor, bilh.~se.a bu makale çok dikkatle okunmalıdır. Bay Nahid Sırrı, Sadcddin Nüzhctin (Edebiyat tarihi özü) adiyle çıkardığı kitabı tahlil ediyor, Said Faikın (Ba -bamın ikinci evi) hikâyesi bu gene muharririn bütün hikâyeleri gibi taze ve orijinaldir. Mecmuanın tercüme kısmında Bay Orhan Faikın alman şairi Rilkeden çevirdiği (bir «cnç şaire mrk-tub). Bay Papazoğlunuo yunan edibi Katİna Papadan tercüme ettiği (dünya)' adlı güzel hikâye ve fransız temaca muharriri Levonmand'dan çevrilen (zaman bir rüyadır) isimli hikâyenin de -vamı vardır. Sür kısmında ise. gene ve değerli şairlerden Cahid Sıdkının (Havuz), Sabahaddin Alinin "ruhu -mun dalgalan,, , Fuad ömerin "Dü -gün., , Hâmid Macidin (Bahçede) ,Ya-kub Sabrİnin "teselli,, adlı şiirleri vardır. Okurlarımıza tavsiye ederiz Ulkiiç Bay Rifat Raminin manzumelerinden mürekkeb bir cilddir. 144 sayı-fa. 35 kuruştur. Isb'i -...... . rgmmmmmğmmmğaagaaMagMaağgJğgğM örnek: Kabineyi ıskat etmek için yapılan işler, bilâkis kabineyi mevkiinde tutmaya hadim oldu = Kabineyi düşürmek için yapılan işler, tamter-si kabineyi verinie tutmaya yarad Sukut Düşüm, düjme örnek / — Sukutu evrak = Yaprak düşümü 2 — Bulunduğu makamr muallâdan sukutu — Bulunduğu yüksek orundan düşümü. Islah etmek - Yeğritmek — (Fr.) Arrangcr, re-former. ameİiorer, perfeetionner Islah etmek Arıtmak örnek: İslahı cinsi İeres = Amelioration (ou le perfeetionnement) de la race ehevaline. Islahat Yeğritim örnek: Osmanlı imparatorluğunda tslanat yo -lundaki mesai hep akim kalmıştır »- Osmanlı imparatorluğunda yeğritim yolundaki çalışmaların hiç ucu gelmemiştir. salahı beynetmek - Barıştırmak, arabulmak örnek : / — Mı sı de pek sevgili dostumdur, elimden gelse ıslahı beynetmek için çalışmak iste -nm İkisi de pek sevgili dostumdur, elimden gelse barıştırmak için çalışmak isterim. 2 — Islahı beynetmek için elimden geleni ya -pccsğım. = Atalarını bulmak için elimden ge -leni yapacağım. İslahı hal t-lmck Uslanmak Örnek: Nasihat, tekdir, ceza hiçbiri faidebahş olmadı, bir türlü ıslahı hal etmiyor = Öğüt, darılma, ceza hiç biri fayda vetmedi, bât türlü uslanmıyor. Salâh Yeğrim örnek: Siyasî vaziyet Salâha doğtu gidiyor — Siyasal dutum yeğrime doğru gidiyor. Salâh bulmak Yeğrınıck Salih = Yarar, elverişli örnek: Buralarda çıkan, tiınale salİhtir — But ala putlarda kullanılmağa yatar. İnşaatta istimale salih ketesteler — Yapıda kullanılmağa yatat ketesteler. İsrar = Israr (T. Kö.) Israr etmek ¦ İsrar etmek, İsremek İkili* . v ıı ııuı ii h ıi örnek: Tabiatın kanumarınûan oırı üe ıstıta -dır f= Türemin kanunlarından biri de seçkı'nlen- medir. İstifa etmek --- Seçkinleşmek örnek: Asırlar geçtikçe insan cinsi ae istifa etmektedir - Asırlar geçtikçe insan cinsi de sec-kinlenmektedir. Itma etmek - Umdulamak örnek: Ne para, ne yüksek makam, hiç bir şey onu ıtma edemedi Ne para, ne de yüksek otun, hiç bir şey onu umdulayamadı. Tama Umdu, aç gözlülük Itnab etmek - Uzatmak, söz uzatmak Örnek: Itnabı kelamdan ihtiraz et — Söz uzatmaktan sakın. Itr = Itır (T. KÖ.) Ittırad - Biteviyelik I r/er vapurlarda is-ıkan kömürler va- lade = Cerit Örnek: Ortada henüz bir İade işi yok — Ortada henüz bir gerit işi yok. İade itmek Gerilmek, gcrİvermek, geriçevir-mek Örnek: 1 — Beynelmilel muahedelere göre siyasi mücrimler iade edilmez = Arsıulusal andlaşmalara göre siyasal suçlular geritilmez. 2 — Aldığım mektuba hemen iade ettim = Aldığım mektuba hemen geri verdim. 3 — Hediyemizin neden İade edildiğini anlı-. yamadım — Armağanımrzın neden geri çevrildiğini anlıyamadım. İadeli Geriüi Örnek: İadeli bir mektub aldım =a Ceritlİ bir mektub aldım. ¦'. ahhütlü (mektub) = Bağıtlı örnek: Taahhütlü mektubunuzu alır almaz İstediğiniz saati hemen iade ettim = Bağıtlı mektubunuzu alır almaz istediğiniz saati hemen geri gönderdim. İadeli taahhüttü m Geritli bağıtlı Örnek: iadeli taahhütlü mektubunuzu dğünğk dım = Cen'tli bağıtlı mektubunuzu dün aldım. I ıdeı afiyet etmek = Onalmak örnek: /adW afiyet ettiğiniz beşareti yüreğime mesetretbahş oldu ~ Onaldığınız müf -desi yüreğime sevinç verdi. ladeten takdim etmek — Gerisunmak örnek: Gönderdiğiniz mektubu, arkadaşımız buradan ayrıldığından iadeten takdim ediyorum = Gönderdiğiniz mektubu, arkadaşımız buradan ayrıldığından gerisunuyorum. İane -- Yardım Örnek: Hirnayei Etfal Cemiyeti için iane cemine çalışanlar = Çocuk Esirgeme Kutumu için yatdım toplamağa çalışanlar. İare etmek — Eğretimek, eğreti vermek örnek: / — tate etmek, kullanmak üzere b'r şeyi bitine ödünç vetmektir — Eğretimek, kullanmak üzere bir şeyi birine ödünç vermektir. 2 — İare etmek lutfunda bulunduğunuz kitab-dan çok müstefid oldum = Eğreti vermek kayrasında bulunduğunuz kitabdan çok faydalandım. İaşe — Beslev lörnck: Koca bir ailenin iaşesi hamulesini o-muzlarına alan = Koca bir ardanın beslevi yükünü omuzlarına alan. İaşe etmek — Beslemek, geçindirmek örnek: O zamanlarda bir aile iaşe etmek gayet müşkil bı'r işti = O zamanlarda bir atda beslemek (geçindirmek) çok güç bit işti. İbadet = Tapınç (Bak: âbit) İbadet etmek = Tapınmak (Bak: âbît) İbate etmek — Barındırmak örnek: Bütün halk gelen askeri ibate etmek arzusiyle koşuşuyordu = Bütün halk gelen askeri barındırmak arzusiyle koşuşuyordu ı İbâ etmek s* Geri durmak örnek: Bu küçücük temennimi isaftan niçin ibâ ediyorsunuz? — Bu küçücük dileğimi yerine getirmekten niçin geri duruyorsunuz? İbad etmek, teb'id etmek (Bak: baid) " Iratmak. uzaklaştırmak örnek: Bu uygunsuz hareketi üzerine, artık onu huzurunuzdan ib'ad etmekte haklısınız = Bu uygunsus hareketi üzerine, artık onu katınızdan uzaklaştırmakta haklısınız. Ib'as etmek — Ciondermck Örnek: Nczdint bir sefir ib'as etmek istedi ^ Katma bir elçi göndermek istedi Meb'us — Saylav örnek: Bütün Türk mebusları Türkiye B'm yük Millet Meclisi azalarıdır = Bütün Türk saylavları Kamutay üyeleridir. İbda - Yaratı Örnek: tbdâ, güzel san'atların en büyük AudV relidir - Yaratı, güzel san'atların en büyük-, erkidir. İbda etmek — Yaratmak örnek: Büyük san'at eserleri ibda etmek yo* lunda = Büyük san'3t eserleri yaratmak yo ¦» lunda. Ibham (mübhemiyet) = Örtünlük örnek: Bu sözünüzde kesif bir ibham (/nu6-hemiyet) hissediyorum = Bu sözünüzde kalın bir örtünlük duyuyorum. Mübhem = örtünç örnek: Böyle mübhem sözlerle herkesin kat* binde sıkıntı uyandırmak doğru değildir ^ Böyle örtünç sözlerle herkesin yüreğinde sr-kıntı uyandırmak doğru değildir. İblâğ etmek (isal etmek) — Ulaştırmak örnek: Bu mesele üzerindeki düşüncelerimi size yazı ile iblâğ etmek isterim Bu somut üzerindeki düşüncelerimi size yazt ile ulaştır* '•¦¦'/'; isterim. ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtibtiğine şu şekil altında gönderilecektir: fr—--"-~N Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)........... Önergem şudur: ..... (1) îmzs (1) Bunda bir önerge gösterilmiyen yazılar \ üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS 1 i, NİSAN 1935 PAZAR Stokholm. İli (4.4.) — Parlamento İsveç-te harb levazımı imalini kontrol layihasını onamıştır. Şimdiki firmalar özel mezuniyet almaksızın 1937 ye kadar çalışabilecekler' dir. ON ALTINCI YIL. No: 4924 Atlımız, andımızlır. Her yerde 5 kuru; Gündetil DANIŞMA POLİTİKASI Son yılların siyasa alanında meydan alan yeniliklerden biri de danışma sistemidir. Harbin önüne geçmek ve arsıulusal güvenliği korumak için ortaya atılan çareler ötedenberi bellidir. Bunların en önemlisi hiç kuşkusuz devletlerin biribirlerine bağlanarak karşılıklı yardımda bulunmalarıdır. Ancak bunun için de her şeyden önce saldırganın ne demek olduğu devletler arasında eyice bilinmelidir. Bu da harb ve barış üzerinde az çok aynı şekilde düşünülmesine bağlıdır ki, zorluklar daha çok bu görüş birliğinin yokluğundan ileri gelmektedir. Barış istiyenlerin bir araya toplanarak barışı bozanlara karşı beraber hareket edeceklerini ve gerekirse biribirlerine yardım eyli-yeceklerini kararlaştırmaları en kısa bir yol gibi görünürse de bir takım devletler bu yola girmekten çekinmektedirler. Anglo - sakson grupundan olan İngiltere ve Amerika bunlar arasındadır. Bundan önce de Fransa tarafından ileri sürülmüş olan Cenevre protokolü İngiltere'nin karşı durmasiyle suya düşmüştü. Amerika, Avrupa işlerine karışmamak isteğiyle hiç bir şekilde şu veya bu devlete bağ-lanmamaktadır. Fakat onlar da barış rstiyen devletlerden oldukları için karşılıklı yardım sistemi yerine karşılıklı bir danışma yön-' "mini ortaya atmışlar ve bunun-(Sonu S üncü sayıfada) Kamutayın dünkü toplantısı Bayındırlık Bakanı P. T. T. idaresinin yeni çalışma programını anlattı Kamutay dün T. Fikret Sılayın bav kanlığında toplanmıştır. Ankara Yüksek ziraat enstitüsünün v« Posta Genel M- Dün Kamutay'da P. T. T. işlerini anlatan Bayındırlık Bakanı B. Ali Çctinkaya durlüğunün büdcelerinde nakiller yapılması hakkındaki kanunlar görüşülmüş ve onanmıştır. Posta, Telgraf ve Telefon Genel Müdürlüğü büdcesi görüşülmeye ballanırken resmi ve ulusal yapıların bakım ve korunması etrafında alınan tedbirleri soran Bay Hüsnü Kitabcı (Muğlayn) cevab veren Maliye Bakanı Bay Fuad Ağralı, bu işin ayrı bir büdcesi olduğunu ve bu işte düşündüklerini anlatımı ve gene kanunun genel durumu, gelirin Çoğalması, maaşlar etrafında Bay Hüsnü Kitabcı (Muğla J tarafından işaret edilen noktalar için Kamutayı aydınla -tan Bayındırlık Bakanı Bay AH Çetin Kaya demiştir ki: — Gerçekten ülke için bir sorum olan Posta. Telgraf. Telefon işlerine vc bu Eş'.eı etrafında bir takım önemli noktalara temas ettiklerinden dolayı arkadaş -ma teşekkürler ederim. Arkadaşım, kötü gördüğü soruma dokunmuş, fakat onun nasıl düzeltileceğini anlatmamış • tır. Hepimiz biliriz ki Posta, Telgraf Ötedenberi düzelmiye muhtaç olan bir kurumdur. İdarenin bugünkü durumunu yüce kurulunuza izah edeceğ m: "— Posta, telgraf ve telefon hizmetinin dörtte üçünü resmî devle kurumlarına yapmakadir ve bunun için hiç pıra 'İmamaktadır. Telgraf İdaresinin bir yılda (8) milyon liraya varan işinin 2 mil- (Sonu 4. cii sayıfada) STRESA. YENİ KONUŞMALARIN BAŞLANGICI OLUYOR Akdeniz paktına doğru Stresa, 13 (A.A.) — Havas a-jansının bildirdiğine göre konferansın bugün öğleden sonraki toplantısında hava andlaşması yapılmasının geciktirilmesi mi, yoksa fransız murahhaslarının ileri sürdükleri gibi hemen iki taraflı anlaşmalar mı yapışması sorumu görüşülmüştür. Fransız murahhasları bu anlaşmalara ilerde Almanyanın da girebileceğini söylemişlerdir. Konferans sonunda çıkarılacak bildiriğde hava andlaşmasmdan başka Akdeniz'in doğu kısmı için de bir andtaşma yapılmasının ö-nemi kaydedilecektir. Bu andlaş-maya italya, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye gireceklerdir. Konferans, Avusturya ve Me-mel sorumlariyle de meşgul olmuştur. Bu iki sorum barışı teh-did eden nazik bir nokta olarak göz önünde bulundurulmuştur. Konferansın dünkü çalışmaları Stresa, 13 (A.A.) — Stefani a-jansının bildirdiğine göre ingiliz, fransız ve italyan salkurları arasında konuşmalar bugün saat 9.30 dan 13 e ve sonra 16 dan 19.30 a kadar sürmüştür. Londra protokolü ile ilgili bütün sorumların konuşulmaları bitirilmiş ve öteki değişik sorumlar gözden geçirilmiş- tir. Salkurlar yarın saat 15 de yeniden toplanarak görüşülen metinler gözden geçirileceklerdir. Bir takım noktalar müstesna olmak ü-zere bütün metinler üzerinde fikir birliği vardır. Bu metinler Stresa konuşmaları sırasında üç salkur arasında hüküm süren birlik ve beraber çalışma fikrinin bir ifadesidir. Londra'da ne düşünülüyor Londra, 13 (A. A.) — Strasa konferansının bugün biteceği sanılmaktadır. Bu toplanmanm son zamanlarda fazlalaşan Avrupa gerginliğinin biraz giderilmesini temin ettiğine işaret olunmaktadır. Almanyanın doğu andlaşmasına girmeğe hazır olduğunu Berimden haber alan Sir Saymen'in konferansa bunu bildirmesi ileriye doğru atılmış bir adım olarak gcV-rülmektedir. Almanyanın saldırmamak and-taşmasına girmesi geçenlerde Berline giden Sir Saymen tarafından B. Hitler'e teklif edilmiş, fakat bu önerge müsaid bir kabul görmemişti. Almanyanın sonradan ba önergeyi önemle gözden geçirmiş olduğu ve Avrupa işbirliğine gir- {Sonu 3 Üncü sayıfada) usmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 21 l —Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karsısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızcalart da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü islenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügünı olan hüküm, türkçe "çek„ kökünden gelen şekil gibi. İbra etmek (Bak: beraet) = Berilemek örnek: Kendisinde hiç bir matlubum kalmadığından, ibra etmekte bir beis görmedim — Kendisinde hiç bir alacağım kalmadığından, beri-lemekte bir ziyan görmedim. İbram etmek (ilhah etmek) — Üstüne varmak Örnek: Arzunuzu isaf etmem içİznbu kadar ibram ve ilhah etmeniz doğru mudur? = Arzunuzu yerine getirmem için bu kadar üstüme varmanız doğru mudur? İbraz etmek — Göstermek Örnek: Sözünü İspat etmek için bir vesika ibraz etti = Sözünü kanılmak için bir belge gösterdi. . . ibre = İğne örnek: Pusulanın ibresi daima şimali irae e-der = Pusulanın iğnesi her zaman kuzeyi gösterir. ibret «i öğrenek, örnek, ders örnek: I — Şu mücrimin hali size bir ibret olsun = Şu suçlunun hali size bir öğrenek (ders) olsun. 2 — insan, her şeyden bir ibret almalıdır = insan, her şeyden bir örnek almalıdır. I :ı. = Oğul Ibtilâ = Düşkünlük örnek: işret ibtilâsı, ibtilâların en güç yenilenlerinden biridir = içki düşkünlüğü, düşkünlüklerin en güç yenilenlerinden biridir. Mübtelâ — Düşkün Örnek: İşrete, kumara, envai mesaviye mübtelâ bir adam = İçkiye, kumara, türlü kötülüklere düşkün bir adam Ibtidar etmek = Başlamak örnek: Mesaiye ibtidar eder etmez önümüzdeki müşkülâun vahameti kendini gösterdi — Çalışmaya başlar başlamaz önümüzdeki güçlüklerin ağırlığı kendini gösterdi. İbzal etmek s Bol bol vermek (Bak: bczlctmek) Icab ¦ Gerek, lüzum (T. Kö.) örnek: l — İşin icabı ne ise onu yapmalı = İşin gereği ne ise onu yapmalı. 2 — İcabına göre hareket ediniz = Lüzumuna göre hareket ediniz . Icabetmek = Gerekmek Örnek: söylediklerinize nazaran meselenin böyle olması icab eder = Söylediklerinize göre sorumun böyle olması gerekir. icabı maslahat, icabı hal = İşin gereği Icab ve kabul - Kanışma örnek: Her bir akd icab ve kabul İle inikad eder = Her bir bağıt, bir kanışma ile bağıtlanır. Mucibince - Yapıla örnek: Bu emirnameyi Vekile arz ile mııcibince-sini alfnız = Bu buyrultuyu Bakana sunarak yapılasım alınız. İcabet - Kabul örnek: Davetinize icabeti bir vazife addederim = Çağrışmızı kabulü borç sayarım İcabet etmek ¦= Kabul etmek örnek: Siz bu kadar davet ettikten sonra onun da icabet edeceği aşikârdır = Sız bu kadar çağırdıktan sonra onun da kabul edecvği besbellidir. Icad etmek m tcad etmek (1 .KÖ.) Keşfetmek - I — Açınlamak, 2 — (Bak: icad) Icad vc ihtira etmek — Bulmak örnek: Gramofonu Edison icad ve ihtira etti — Gramofonu Edison buldu. Icad ve ihtira = Bulu örnek: On beşinci asra bir icad ve ihtira asrı denilse sezadır = On beşinci asra bir bulular asrı denilse yerindedir. Mucİt. muhWri ¦"- Bulman, bulan örnek: Büyük mucit ve muhterilerin isimleri tarihde hürmetle anılır = Büyük bulmanların adları tarihde saygı ile anılır. icar = Kira (T. Kö.) icar etmek - Kiralamak, kiraya vermek örnek: 1 — Evini, aylığı elli liraya icar etmiş = Evini, aylığı elli liraya kiralamış. 2 — İcar etmek istediğim odaya henüz bir talip çıkmadı = Kiralamak istediğim odaya henüz bir istekli çıkmadı. Icare Kira örnek: Bu evin icaresi senede altı yüz Uradır = Bu evin kirası yılda altı yüz liradır. Mucir - Kiralayan örnek: Muciri ile bir türlü anlaşamadı = Ki-ralıyanı ile bir türlü anlaşamadı. Müstecir - Kiracı örnek: Mucirle müstecir arasında tam bir İtilâf var = Kiralıyanla kiracı arasında tam bir anlaşma var. İsticar etmek — Kiralamak örnek: Bir oda isticar etmen istedim, başıma gelmeyen kalmadı, bir türlü bvhmadım = Bir oda kiralamak istedim, basıma gelmiyen kalmadı, bir türlü bulamadım. İcaz — Tan sıtma icazet — İzin telâ a Sürme Iclâl - Ululama lclâs, ik'ad ¦ Oturtma İcmal = Soma Örnek: Meselenin İcmali şu ki.,, — Soruman soması şu ki... icmal etmek = Som la m ak Örnek: Meseleyi o kadar iğlik ettiniz kl şimdi onu iomal etmek b'le müşkül — Sorumu e kadar karıştırdınız ki şimdi onu somlamak bâ* le güç.. Hülâsa a Ozeı örnek: İşin hulasası aranacak olursa = İsla özeti aranacak olursa. Hülâsa et. k — özetmek örnek: $imdi müsaadenizle meseleyi bir hû-lâsa edelim = Şimdi izninizle sorumu özetelim. icra (tüzel terim) = Yüret örnek: Verilen hükümlerin icrası için evini satışa çıkardılar = Verilen hükümlerin yûretl için evini satışa çıkardılar. İcra etmek = Yürütmek, yapmak Örnek: / — Bir kere hükmedilen bir şeyi behemehal icra etmek lâzımdır = Bir kere hükmedilen bir şeyi ne olursa olsun yürütmek gerektir. 2 — Emrinizi icra etmek bana hem vazife hem de şerefdir ¦ Emrinizi yapmak bana hem ödev hem de onurdur. icra ettirmek = Yaptırmak Örnek: Yalnız emretmek kifayet etmez, emirlerini icra ettirmek de lâzımdır = Yalnız emretmek yetmez, emirlerini yaptırmak da gerektir. icra ve infaz = Yürütüm Örnek: Hüküm icra ve infazı adaletin en mühim icabatından biridir = Hükmün yürütümii. tüzenin en önemli gereklerinden biridir. 3A» lt\l Tokad'ta yeni bir nahiye kuruluyor Tokad. 13 (A.A.) — Tokad ile Turhal arasında yeni bir nahiye ihdas edilmiştir. Güney ismini alan bu nahiyenin plân »e projeleri bas mühendislikçe yapılmıştır. Dört köyü merkezine toplayacak olan nahiyenin tam modern olmasına dikkat edilmiştir. Köylü toplantı ve pazar yerleri ve her bir ihtiyaca karşı gelecek koy evi tipi ve bir yatı okulası güzel bir hükümet konağı ve köy gazinosu ile nahiyenin genel kanalizasyon işlerini göz önünde tutan plan örnek bir nahiye merkezini ortaya koymaktadır. Bu işin ne olursa olsun başar ila bilmesi için gece gündüz uğraşan valimiz ve naİıa fen korulu dört gündür köylünün yaptığı şenliklere iştirak ediyor ve alanın ve evlerin toprak taksimatı ile planın ana noktalarını teshil etmeye çalışıyorlar. Valiyi de iş başında gören 300 köylü bütün arabalariyle bugün tas ve kum gibi malzemeyi taşımağa başlamışlardır. Yapılan iş programına göre dökme tepe adh yerde kurulmakta olan bu yeni nahiye merkezi sekiz ay İçerisinde bitmiş o-lacaktır. Koylunun bu iş için gösterdiği canlı çalışma bu işin az samanda başarılacağına tam bir kanıt sayılmaktadır. lllUülllliııııınımımımıııııuıııııııııııııınıııııı ¦HMMIIIf III IMIlMriniM I MrM FIIIIMMIUIF [UlHTI' I Tl Otuzuncu kılavuzda aylık abonelerimiz doluyor. Gazete gönderilebilmesi i-çin şimdiden yemlenmesi i ç DUYUKLAR Sovyet artistleri İniğim geliyorlar İstanbul, 13 (A.A.) — Ankara ve İstanbul'da temsiller verecek o-Tan Sovyet artistleri bu sabah (dün) İstanbul'a geldiler ve akşamki trenle Ankara'ya gittiler. Artistler Moskova akademi tiyatrosu ikinci müdürü B. Arkanof-un başkanlığı altındadır. Grupta Primadonna, Maksakova, tenür Narçof, kompozisör Sastakoviç, muganni Kirof, Barsava, Messe-rer, Jadan. Makarof, Didinskaya, piyanist Obarm vardır. Viyolonist Davic iki güne kadar (stanbula gelecek ve trupla birleşecektir. Artistler şerefine Halkevi başkam Refi Bayar tarafından Taksimde Ateşgüneş kulübünde bir öğle yemeği verilmiş yemekten sonra da artistler vali ve konservatuvarı ziyaret etmişlerdir. Arkanof şunları söyledi: - Türkiyeye sovyet sanalını göstermeğe geldik. Trupumuzda ülkenin en güzel artistleri vardır. Bu yolculuktan gudduğumuz birinci amaç sovyet sanatını Türkiyeye tanıtmak, ikincisi de sanat ve musiki hakkında dost Türkiyeye yardım etmektir. Hükümetimizin bizi buraya sovyet sanatının bir elçisi sıfatiyle göndermesi bizi çok duygulandırmıştırdedi. İzmir okulahlarr aydın'da Aydın, 13 (A.A.) — İzmir kız lisesinden 60 kişilik bir kafile dün sabah otokarla buraya gelmişler ve öğleden sonra Izmire dönmüşlerdir. Halkevi okulalılara bir çay vermiştir. - Fransa'nın Türkiye'ye ayırdığı kontenjan Türkofîs'ten bildirilmiştir: 1935 senesi ikinci ve üçüncü 3 ay için Fraasanın ülkemize vermiş olduğu kontenjan payları aşağıda gösterilmiştir 1. — Nisandan eylnl sonuna kadar olmak üzere 6 ay için: Yumurta 375 kental, mısır 62S00 kental. "Ayrıca muvakkat kabule tâbi olmak üzere 50.000 kental.. Arpa 4544 kental. "Bu miktarın modus mucibin» t 14.000 kental olması gerektiğinden bunun için teşebbüslerde bulunulmaktadır.,. Bakla 27900 kental Fasulya 2000 „ Nohud 2700 "Mercimek için de ayrıca pay istenmiştir^, 2. — Nisan, mayıs ve haziran aylan için olmak özere 3 aylık: Ceviz "kabuklu,, 450 kental "kabuksuz,, 765 „ Tanenli hülâsalar 325 „ Deri "476 a dan., 600 kilo "Modus mucibince 476 ter b den de pay verilmesi için teşebbüs e- ditm iştir.,, Fransız ve İtalyan profesörleri geliyor İstanbul, 13 (Telefon) — Temmuz ayı içinde fransız ve italyan profesörlerinden mürekkeb bir kurul İstanbul'a gelecek ve İstanbul üniversitesinin konuğu olacaklardır. Profesörler burada konferanslar vereceklerdir. kadınlar kongresi İstanbul, 13 (Telefon) — Yabancı murahhaslardan bugün de birçokları lstanbula geldiler. Kongre genel konseyi ve genel kâtib-liği yarmdan itibaren Yddız sarayında çalışmağa başlıyacaklardır. Kongrede Türkiye kadınlığını temsil edecek murahhaslar seçilmiştir. Aslî murahhaslar: Latife Bekir. Lam i a Refik, Seniha Rauf, Kfzavıs Suad, Nermin Muvaffak, Necile Tevfik, Dr. Pakize Ahmed, Lcnıan Fuad, Safiye Hüseyin, Ne-bahat Hamid, Faika Nahid, saylav Mehn Betrtaş'trr. Korrgre altı komisyona ayrtlmrş-tır. Birinci komisjy.nda: Başkan Latife Bekir, raportör Mensi Bek-taş, ikinci komisyonda: Başkan Lamı a Refik, raportör Nermin Muvaffak, üçüncü komisyonda: Başkan Dr. Pakize Ahmed, raportör Leroan Fuad, dördüncü komisyonda: Başkan Seniha Rauf, raportör Efzayiş Suad, beşinci komisyonda: Başkan Safiye Hüseyin, raportör Necile Tevfik, altıncı komisyonda: Başkan Ne baha t Hamİd. raportör Faika Nahid. Bugün Perapalas otelinde icra komitesi tarafından kongre hazırlıkla riyle uğrasan yardımcı gene Bayanlar adına bîr çay verilmiş ve kendilerine yardımlarından dolayı teşekkür edilmiştir. Tokad vilayeti genel meclisi Tokad, 13 (AJU — Vilâyet Kea«J meclisi daimî komisyon üyelerini seçmiş, büdce denkleşme işini bitirmiş m§ VaÜ Keeaı Güreli nm yeni yıl işleri bak kmda »erdiği söylevden sonra toplantılarına son vermiştir. Sovyet Ro^yadan getirilen uzman uctabaşrlar istanbul. 13 (Telefon) — Kayseri pamuklu dokuma fabrikasında çalıştırılmak üzere Sovyet Rus-yadan getirtilen yirmi altı uzman ustabaşılar bugün (dün) Odesa-dan geldiler. Rusya'dan iki tayyareci geldi İstanbul. 13 (A.A.) — Tnrkrye de sivil tayyareci yetiştirmek için Sovyet Rusyadan iki tayyareci bu sabah Odesadan lstanbula gelmiş ve vapurda Tayyare Cemiyeti ileri gelenleri tarafından karşılanmışlardır. Tayyareciler Ankarada açılacak türk tayyarecilik mektebinde ders vereceklerdir. Tayyareciler adına Perapalas'ta Tayyare Cemiyeti tarafından bir öğle yemeği verilmiştir. Konuklar yarın akşam trenle Ankara'ya gideceklerdir.__ ANKARA RADYOSU Bu akşamki radyo programı sudur ı 19.30 - Ziraat vekâleti saati 19 40 - Musiki: Alman halk şarkıları Keman: Necdet Rtmıi Orhan Hakkı Piano: Ulvi CcmaT fki halk türküsü Keman: Orhan Hakkı Piano: Nihal Hakkı 20. ¦ Meşhur pehlivanlarımla 20.10 - Dana musikisi 20 30- Musiki: Tartini Concerto Keman: Necdet Remsi Piano: Ulvi Cemal 20.50 - Haberler. İcrayı san'at etmek, icr«yi memuriyet etmek = Ekıemek örnek; / — Türkiye de İcrayı sanat etmek için ecnebiler hakkında ban eskil ve merasimin ilası lâzımdır *= Türkiyede ekzemek için ya~ duymlar hakkında bîr takım şekillerin ve törenlerin yerine getirilmesi gerektir. 2 — Bir memur için icrayı memuriyet etmek vazifedir = Bir işyar için işini ekzemek bir borçtur. icra dairesi = Yürütge örnek: Elimdeki hükmü İcra dairesine götürerek icrasını taleb edeceğim = Elimdeki hükmü yürütmeye götürerek yürütülmesin i istîye-ceğim. Ictisar etmek ¦ (Bak: cesaret.) lenhad ~ OzekförA örnek: Herkesi» kir fikri alabilir, fakat içti-kad sahibi olmak büyük bir rrjkaf İster = f/er-nsssa Ur düşünüşü olabilir. Ancak özelgörû ıssı olmak büyük bir bilgi ister, Ifbkadi «= Oıelroruk örnek: İçtihadı meselelerde hakimler kendileri kanun yapacak olsalar ne türlü bir hüküm koyacaklarsa ona göre karar verirler = özelgö-rûk sorumlarda bûkmenlcr, kendileri kanun yapacak olsalar ne türlü bir hüküm koyacaklarsa ona göre karar verirler. İçtima — Toplanma, lop rantı Örnek: Bu sene parlamentonun İçtimaını vaktinden evvel yapmağı faydalı bulmuşlar m Bu yıl parlamentonun toplanmasını vaktinden önce yapmağı faydalı bulmuşlar. lfbr&a etmek Toplanmak örnek: Buyu* Millet Meclisi l Mart 1934 de içtima etıi - Kamutay l Man 1934 de toplandı. İçtimai = Sosyal (Bak: cemiyet) örnek: İçtimaî meseleler üzerinde büyük bir İtina ile hüküm vermelidir = Sosyal sorumlar üzerinde büyü.': bir özen ile hüküm vermelidir. MüçUrni = Toplanık örnek: Müctemi bulunan heyetin bu mesele hakkında hemen bir karar vereceğini ümitl ederim = Toplanık bulunan kurulun bu sorum hakkında hemen bir karar vereceğini umarım. Jctinab = Kaçınma (Bak: Hascr) fennab etmek - Ka«.nn-h (Bak: Har er) İdam -- Yoğatım örnek: Son isyan hareketine pişva olanlardan birinin şaiben idamına karar werildi a Son azı hareketine önayak olanlardan birinin asılarak yoğatrmına karar verildi. İdam etmek -- Yoğalmak Örnek: Bir mücrimi idam etmek, ne kadar acı otursa olsun içtimai bir lizımeyi yerine getirmektir s ıt,i sutluyu yoğatmak ne kadar ses olursa olsun sosyal bir gerekliği yerine getirmektir. İdame etmek ~ Devam ettirmek 1dane - Borç nmı Örnek: Züıraa idane için eskiden yapılan müesseselerin yerini şimdi Ziraat Bankasj işgal ediyor = Çifçİleıe borç verme için eskiden yapılan kurumların yerini şimdi Ziraat Bankası tutuyor. İdare - Tutum - (Fr.) EcoDomie Örnek: / — İdareli adam ¦ Tutumlu adam » Un homme teonome. 2 — Bu işteki İdarenizi çok beğendiğimi söy-liyeyim = Bn işteki tutumunuzu çok beğendiğimi söyliyeyim. idare Yönetim, çevirim = (Fr.) Admlnistra- tion Örnek: / — Devlet idaresi = Devlet yönetimi = Administraûon de l'Elatt. 2 — Her müessesenin İdaresinde bir takım müşküller olabilir : Her kuramım çevriminde bit takım güçlükler olabilir. İdare - Yönetge - (Fr.) Administration örnek: Posia ve telgraf İdaresine gittim = Posta ve telgraf yönetgesine gittim a Je suis alH i fadministratİon des postes. idare etmek Yetmek - (Fr.) Sulfiı örnek: Bu kadar pata beni idare eder mm Bu kadar para bana yeter -1 Cet argent me sut fit. idare etmek = Çevirmek - (Fr.) Diriğce örnek: Evi idare eden kadındır — J?vı çevl-ren kadındır - C'esr la femme qui diriğe la maison. idare etmek = Yönetmek — (Fr.) Dirİger, admi-nistrer örnek: Hükümet işlerini idare etmek ¦ Hükümet işlerini yönetmek m Diıiger (admiıtis-trer) les affaîres du gouvernement. idari - Yönetsel = (Fr.) Administratif Ornck: irfarj meseleleıde hal ve samana göre hareket olunur = Yönetsel sorumlarda hal ve zamana göre hareket olunur. Idarei maslahat Oluruna bağlama = (Fr.) Politique d atermoicment (d'au jour le jour) Örnek: Cumhuriyet, Osmanlı imparatorluğunun idarei maslahat siyaseti yerine iş başarmak davasını güder = Cumuriyet, Osmanlı imparatorluğunun oluruna bağlama siyasası yerine iş başarmak davasını göder = A la place de Is politiçue d'atermoiement (d'au jour le jour) de l'ancien Empire Ottoman la Rtpublieue Turgut poursuit un idfal dc ıtalisation pratigue Idarei akdah m Tavust İdarei akdah etmek = T (Fr.) Toast İdareİ mülkiye mm Sivil yönetim örnek: İdareİ mülkiye ve askeriye = Sin) re süel yönetim m Adnunistrstioa çivile eı mili- taite . Sevk ve idare = Cudem = (Fr.) DirectJon örnek: Bu muazzam siyin sevk ve idaresini sizin duşunuza tahmil ediyoruz m Bn büyük çalışmanın güdemini sizin omuaunuza yükletiyoruz. Sevk ve idare etmek ¦ Cüdemek = (Fr.) Diriger örnek: Bu kadar biribirine ııd mütalaalar arasında bu müzakereyi sevk ve idare etmek çek müşküldür Bu kadar ters oylar arasında bu konuşmayı güdemek çok müşküldür. Müdiranı umur — Yönetmenler — (Fr.) Lcs fc-rigeants Örnek: Müdiranı umurumuzun yüksek bilgi ve kudretlerine güvenerek = Yönetmenlerimizin yüksek bilgi ve erklerine güvenerek .. Umumi müdür - Genel direktör -= (Fr.) Direc-teur general Müdür mm Direktör = (Fr.) Directcur Memur - işyar mm Fr.) Fonctionnaire örnek: Devlet memurlarının hukukunu bir kanun muhafaze etmektedir = Devlet işyarlarının haklarım bir kanun korumaktadır. Idbar, nekbet - Bahtsııhk. gun.üzlük, düşkünlük Örnek: I — Hali idbatında da vekanna halel getirmedi = Bahtsızlık halinde de ağırlığım bozmadı , 2 — ldbar da insan içindir mm Cünsüzlük d^ insan içimdir. 3 — tdbata uğradım diye meyus olmamalı ^ Düşkünlüğe uğradım diye umutsuzJuâa düşmaj mel i. iddia = Sav Ornck: İleriye sürdüğünüz iddia doğru değil dir = İleriye sürdüğünüz sav doğru değildir. Iddıhar etmek mm Biriktirmek örnek: Pars iddihar etmek bir hüner değitdlr\ onu zamanında re yerinde sarf etmeği bil mel A dir — Pars biriktirmek bir hüner değildir, ona] zamanında ve yerinde harcamayı bilmelidir. Idhal etmek ¦ Girdirmek, sokmak, koymak örnek: 1 — Su esrarı bilenler arasına herkesi idhal etmek muvafık olur mu? — Bu sırlan au tenler arasına herkesi girdirmek uygun o/ory mu? 2 — Kendisini kabul salonuna idhal edince * Kendisini kabul salonuna sokunca. 3 — Bu cümleyi de makalenizi» içim idhal m\ delim m Bu cümleyi de yazınızın içine koyei lım. Idh.ıl.ıt = Gın = (Fr.) İmportation Örnek: Bir memleket idhalitiyle ihracatı arasın) da tevazün husulü iyi bir iktisadi alâmettir M Bir tükenin glrileriyle çıkılan arasında denk t leşme olması İyi bir ökonomik beldektir Idhalâta aid =- Gire) = (Fr.) Importatil örnek: Idhalita ait hesapların bu ay verdiği net lıceye göre = Cirel hesapların bu sy verdiği soj ztucs göre. İhracat = Ç.kı = (Fr.) Esportauon Örnek: İhracat mallarımız arasında birinci sı | nm tütün işgal ediyor = Çıkı mallarımız arastan da birinci sırayı tütün tutuyor. İhracata aid = Çıkal = (Fr.) Exportatif örnek: İhracata a/c hesapların bu seneki veri \ mini bildiriniz = Çıkal hesapların bu yılkı ve a timini bildiriniz. DÜZELTME Kılavuzun 20 numarasının ilk yaprağında üçüncü sütunun ilk satırında (muztarib olmak) karşılığı olan söz yanlışlıkla (gÖ-ynümek) şeklinde yazılmıştır. Bunun doğrusu (göyünmeh) olacaktır. ULUS 15, NİSAN 1935 PAZARTESİ İstanbul, İt (A.A.) — /itin /taranın yağış-7ı almasına rağmen kaltıİMilık bir seyirci kütlesi önünde Viyana nm Libertas tasar mile Ateş - Güneş takımı arasında yapılan maç 2-2 beraberlikle bitmiştir. ON ALTINCI YIL. No: 4925 Adımız, anriımızdır. Her )erde 5 kuru. Gündelil. GENÇLİĞİN ROLÜ Gençliğin rolü demek gelece -gin yaşayış biçimine göre hazır -lanmak demektir. Yarının hayat şekli ne olacaktır? Bunu Önceden apaçık kestirmek kolay olmasa bile bir takım beldeklere göre az çok sezmek de güç değildir. Ya -rının birçok oluş etkeleri bugün • den rollerine başlamıştır. İnsan -lık tarihinde sıçrama yoktur. Ge -leceği hazırlıyan çocuk bugünün yetiştirmesidir. Böylelikle bugün ve yarın arasında sıkı bağlar vardır. Onun için Kiri üzerinde du -rurken, ötekiri de gözönünde tutmak ve araştırmalarımızı ona göre yapmak gerektir. Bir rolün şekli ve değeri onun konusuna göre değişir.. Gençliğin rolü derken daha çok onun yarınki rolünü anlıyoruz. Bu rol verimli ve başarımlı olabilmek için, yarının hayat gerekenlerine uygun bulunmalıdır. Gelecek yılların arsıulusal geçim bakımından daha kötüleşmesi düşüncesi gençliğin ona göre hazırlanması işini ilk plâna çıkarmıştır. Bugün uluslararasında gizli ve sinsi bir şekilde devam eden uğraşın yarın daha zorlu bir biçim alması gerçek görülüyor.. Bir taraftan teknik gücünün artması, diğer taraftan sı -yasal ve ökonomik düzenin her gün biraz daha bozulması genç -likten her devirden çok bilgi ve enerji istemektedir . Faşizmin gençliği yetiştirme ve hazırlama üzerinde yaptığı şeyler li'omı 2. ci say ifada) Stresa konferansı bitti Resmî bildirimler çıkarıldı - Delegeler Cenevreye gittiler Stresa, 14 (A.A.) — İtalyan ve ingiliz hükümetlerinin müşterek bildiriğinde şöyle denilmektedir: Lokarno andlaşmasını hazırlamış olan İtalya ile İngilterenin mümessilleri, bu ülkelere düşen bütün Ödevleri resmen pekiştirmiş ve bunları gerekince sadıkça yapmı-ya karar vermiş olduklarını bildirirler.,, Konferansın son bildirisinde şöyle deniliyor: "Siyasaları barışın, Uluslar Derneği çerçevesi içinde elbirliğile korunması olan üç devlet, andlaşma-[arın Avrupa'da barışı tehlikeye koyacak bir surette bir taraflı bozulmasına gereken bütün vasıtalarla karşı koymak için aralarında tam bir anlaşma olduğunu görmüş ve tesbit eylemişlerdir. Bu üç devlet sıkı ve samimî bir işbirliği içinde hareket edeceklerdir.,, Bildiriğin esasları Stresa, 14 (A.A.) — Havas a-jansının özel bildirmeninden: Bildiriğ iki kısımdır: 1 — Üç devletin genel siyasasını tesbit eden bir bildiriğ 2 — Konferansta gözden geçirilen çeşidli sorumlar hakkında kıta bil diriğler serisi. Genel bildiriğde, ingiliz, ital- yan ve fransız hükümetlerinin şimdiki sorumlar önünde kuvvetli birliğini pekiştirmektedir. Doğu andlaşması hakkındaki alman notası Berlin, 14 (A.A.) — Dış Bakanı B. Fon Noyrat, doğu andlaşması hakkında dün Sir Saymen'e (Sonu 3 üncü sayıfada) Sovyet artistleri dün Ankara'ya geldiler Fransanın konseye verdiği andıç Cenevre, 14 (A.A) — Fransanın U. luslar Derneğine verdiği andıç metni bugün çıkarılmıştır. Andıçta demliyor ki: 1 — Alman başbakanı Avrupa devletlerinin Berlindeki mümessillerini ça ğırarak Almanyada genel askerliği yeniden kuran ve ordunun 12 kolordu ve 36 fırka olmak üzere yeni bir kurum-landırmaya tabi tutan kanunu haber vermiştir. Bu kanun, aynı tarihte meriyete girmiştir. Alman siiel hava kuvvetlerinin yeniden tensiki hakkındaki resmî bildiriğ daha 9 martta çıkarıl -misti. Onun için barış andlaşmasının hükümleri başlıca maddelerinden İki -(Sonu 6 ıncı s.*y itada) Yurdumuzda birkaç müzik festival verecek olan Sovyet Rusya-nın büyük artistleri dün sabah A-nadolu ekspresiyle Ankara'ya gelmişlerdir. Sanatkârlar durakta Kültür Bakanlığı, Halkevi, sovyet büyük elçisi ve elçilik ileri gelenleri ile gazeteciler tarafından karşılanmış ve kadın artistlere buketler verilmiştir. Misafirler Ankara Palas'a inmişlerdir. Sanatkârlar heyetinin başkanı H. Arkanof, öğleden evel Kültür zıya- Bakanı B. Abidin Ozmen'i ret etmiştir. Ondan sonra Musiki Muallim okulasına ve Halkevine gitmiştir. Balet artistleri de ayrıca Halkevine giderek evi ve sahneyi görmüşlerdir. Öğrendiğimize göre Sovyet rus-yalı sayın misafirlerimiz türk mü-zikçileri için birçok opera notaları ile geçenlerde Moskova'da açılan tiyatro sergisinin 300 kadar resmini getirmişlerdir. Bu resimler münasib bir yerde ve bir (Sonu 3 üncü say itada) Misafirlerimle Anksrs durağında Osmanlıcadan 7ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 22 1 —Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sıra yazılarım gazetelere vereceğiz. 2 — yeni konan karşılıkların iyi ayırdedilmesi için, gereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan ¦i ile usananlarımızın (mütehassıs) len çekil gibi. İdlâl etmek = Yoldan çıkarmak, azdırmak örnek: / — Henüz bulûğa ermemiş bir genci id-161 etmek, cürümdür = Henüz erginliğe varmamış bir genci yoldan çıkarmak, suçtur. 2 — Bir takım müfsidlerin idlâl e'mesi üzerine kıyam edenler m Bir takım bozutçuların azdırması üzerine ayaklananlar. idman = İdman (T. Kö.) idrak ¦ An, anlama (Bak: Derk) idrak etmek = Anlamak (Bak: Derketmek, feh-metmek) ifa etmek — Yapmak, yerine getirmek Örnek: / — Uhdesine teıettüp eden vazifeyi ifa etmek, namuslu bir adamın borcudur = Üstüne düşen ödevi yerine getirmek namuslu bir adamın borcudur. 2 — Bana karşı yapmağı deruhte ettiğiniz iyiliği ifa etmediniz - Bana karşı yapmağı üstünüze aldığınız iyiliği yapmadınız. ifade = Diyem, anlatım örnek: / — Polis üç maznunun ifadesini aldı -Polis üç sanıtın diyemini aldı. 2 — İfadenizden anlaşıldığına göre — Anlatı . mınızdap anlaşıldığına göre. İfade etmek - Demek, anlatmak örnek: / — Bu. şunu ifade eder = Bu, şu demektir. 2— İfade etmek istediğiniz hakikati çoktan biliyorum = Anlatmak istediğiniz gerçeği çoktan biliyorum. Ifakat (Ş,fa, afiyet) bulmak - Eyİ olmak örnek: Möbleli olduğu daı devanâpezirden ifa-katyab Olamadı = Uğradığı onulmaz hastalık -tan iyi olamadı. Iltiyam bulmak - Onulmak Örnek: Harpte aldığı ceriha iltiyam buldu = Savaşta aldığı yara onuldu. Ifate etmek — Kaçırmak, geçirmek, kaybetmek iffet = Temizlik, sililik örnek: Bir insanın iffeti en kıymetli varlığı . dır mm Bir insanın temizliği (sililiği) en değer-li varlığıdır. Ifham etme* - Anlatmak (Bak: fehm) Örnek: Bana itham etmek istediğiniz mütalea-nın faidesi nedir » = Bana anlatmak istediğiniz oyun faydası nedir» İflah olmak — Kurtulmak, onmak örnek: / — Ebeveyninin lanetine uğrayanlar iflah olmaz ¦ Ana baba ilenci alanlar onmaz. 2 — Bu perişanlıktan bir türlü iflah olamadı ^ Bu darmadağınıklıktan bir türlü kurtularriadı. İflâs = Batkı örnek: İflâs namuslu bir insan için ölümden beterdir — Batkı namuslu bir adam için ölümden daha fenadır. İflâs etmek Batmak Örnek: Borçlarının kesreti karşısında iflâs etmekten başka çare bulamadı = Borçlarının çokluğu karşısında batmaktan başka çare bulamadı. Una »tırnak — Tüketmek, yok etmek örnek: / — Bütün varını kumarda ifna etti = Bütün varını kumarda tüketti. 2 — Kendi mevcudiyetini bile ifna edercesine çahtştı — Kendi varlığını bile yok edercesine çalıştı. İfrağ etmek ¦ Çevirmek örnek: Bu evi yeni bir şekle ifrağ etmek için hazırlanan projeyi beğendim ~ Bu evi yeni bir şekle çevirmek için hazırlanan tasarı beğendim. ifrat = Aşırı (Bak: Fart) İfraz etmek = Salmak (Terim) İfraz etmek = Ayırmak, bölmek Örnek: 1 — Bn toprağı dört şerik arasında if . rat ederek her kısmına bir bina yaptıracaklar = Bu toprağı dört ortak arasında bölerek her kısmına bir yapı yaptıracaklar. 2 — Bunlar arasından ifraz edeceğiniz bir ta -nesi = Bunlar arasından ayıracağınız bir tanesi Ifsad etmek (Nifak anlamına) = Ara bozmak (Bak: Fesad) Ifsad etmek (Fitne anlamına) ¦ Bozulmak (Bak: Fesad) ifşaat a Cizaçı (Bak: Faş) ifşa etmek — Dile vermek (Bak: Faşermek) İftihar etmek — Kıvanmak (Bak: Fahr) iftira - Karaç (Bak: Bühtan) Iftirak = Ayrılmak (Bak: Firak) lftiras = Yırtıcılık örnek: Onda bir kaplan iftirası var = Onda bir kaplan yırtıcılığı var. Müfteri» mm Yırtıcı Örnek: Kan kokusu almış mutteris bir kaplan gibi üzerine atıldı = Kan kokusu almış yırtıcı bir kaplan gibi üzerine atıldı. Iflitah a Başlama, başlantı Örnek: Büyük Millet Meclisinin bu seneki mesaisinin iftitahında Kamutayın bu yılkı çalışmalarının başlamışında. Nutku İftİtahî Açım söylevi Örnek: Türk Dili Kurultayında irad eti nutku iftitahi ¦= Türk Dili Kurultayında yaptığınız açım söylevi. Igdab etmek (Iğzab etmek) = Kıldırmak örnek: Kimseyi igzab etmemek lâzımdır = Kimseyi kızdırmamalıdır. hüküm, türkçe "çek,, kökünden gam İğbirar — Gücen, gücenme örnek: Bana karşı duyduğunuz İğbirarın sa • bebi nedir = Bana karşı duyduğunuz gücenin (gücenmenin) sebebi nedir» Muğber = Gücenik örnek: Yalnız sana değil, bütün insanları muğm berim = Yalnız sana değil, bütün insanlara göçeni ği m. Muğber olmak = Gücenmek örnek: Muğber olmanızı hiç istemediğim hal de iğbirarınızı celbettiğime üzülüyorum = Gücenmenizi hiç istemediğim halde sizi gücendir* diğime üzülüyorum. iğfal etmek = Aldatmak, kandırmak, ayartmak Örnek: 1 — Türlü yalanlarla insanlarr iğfal e-denleri affetmek mümkün değildir = Türlü yalanlarla insanları aldatanların suçunu bağışlamak olamaz. 2 — Bir genç kızı evleneceğim diyerek İğfal etmek bir cürümdür = Bir genç kızı evleneceğim diyerek kandırmak bir suçtur. 3 — Bizim hizmetçiyi iğfal ile kaçırdılar = Bizim hizmetçiyi ayartarak kaçırdılar Igl k etmek = Çapraştırmak Örnek: Mütalaanızı bir çok lüzumsuz teferruatla iğlâk etmek muvafık değildir = Oyunu-su bir çok gereksiz ayrıntılarla çapraştırmak uygun değildir • Muğlâk = Çapraşık örnek: Bir sürü muğlâk ifadeler arasında ne de. mek istediğinizi anhyamadıın - Bir sürü çap -raşık anlatımlar arasında ne demek istediğini -zi anlıyamadım. 5A* İr A 2 O i- w J R IS35 PAZARTSİ Gündelik GENÇLİĞİN ROLÜ (Başı 1 İnci say itada) bellidir. Italyada devlet gençliği hemen dört yaşında iken yakalamaktadır ve bir daha bırakmamak üzere onu ülkülerinin gerçekleşmesine en çok yardım edecek şekilde hazırlamağa çalışmaktadır. Hit -ler Almanyası da bir vakittenberi İtalya'yı bu yolda kovalamağa başlamıştır. Ulusal sosyalizm alman okutma sisteminde yapmakta olduğu yenilikler ile alman gençliğini eski İsparta yündem'inde hazırlamak arzusundadır. Bu yenilikle -rin başlıcası gencin kafası yanında beden gücüne ve karakter sağlamlığına verilen yüksek değerde görülmektedir. Şimdiye kadar hemen her tarafta okulların seçim ölçüsü bilgi idi. Türlü şeyler bilmek ve söylemek hayat basamaklarında sivrilmek için yeter sanılıyordu. Yaşayış mekanizmasının iç ve dış gerekenleri bakımından nomal olarak işlediği devirlerde bundan bir zarar görünmiyordu. Başka eller, bilgili kafalar için çalışa biliyordu. Fakat uluslar arasında var veya yok olmak şeklinde büyük bir yarış başladıktan sonra her yurddaşın başlı başına bir enerji kaynağı olması gerekmiştir. Bu kaynağın asıl damarı da karakter bütünlügündedir. Sinir daya-nıklığı yeni devirlerin başlıca gücü ve parolasıdır. Yaraç ve makine insanı beden gücünden kurtarmak şöyle dur -•un ona daha büyük bir değer vermiştir. Teknik alanında kafa kadar beden gücü de rol oynar.. Bundan başka sağlam bir kafa -nın sağlam bir karakterin sağlam bir bedende bulunduğu hakikati ötedenberi bellidir. Ulusların yeni korunma sistemine göre yaşı ne olursa olsun her yurddaşın bir İ Ç DUYUKLAR Dün gelen kadın murahhaslar istanbul, 14 (Telefon) — Bu-gün de İstanbul'a fransız, yunan, hollanda, romen ve isviçre kadın murahhasları geldiler. Romen kurulunun başkanı Prenses Kanta-küzen'dir. Prenses türk kadınlığının yeni haklan hakkında: "Atatürk türk kadınına dünya kadınları arasında en eyi, en büyük saygı yerini verdi, biz buraya türk kadınlığına hayranlığımızı bildirmeğe geldik,, dedi. Gelen murahhaslar arasında birçok tanınmış kadınlar vardır. Yarın arsıulusal kadınlar birliği başkanı Perapa -las'ta İstanbul gazetecilerine bir çay verecektir. İstanbul tramvay idaresi kadınlar kongresine gelen murahhaslara paso vermiştir. Ayrıca Tepeba-şı - Yıldız arasında kongre günleri otobüsler çalışacaktır. Garsonlar tescil ediliyor istanbul, 14 (Telefon) — İstanbul belediyesi garsonların tesciline karar verdi. Tescil edilmiyen garsonlar çalıştırılmıyacaktır. Tıbbî ve sıhhî kitab sergisi İstanbul, 14 (Telefon) — İstanbul etıbba odası 19 nisanda tıbbi ve sıhhî kitablar sergisi açacaktır. Kadınlar kongresinin çalıştığı zaman içinde sergi açık bulunacaktır. asker rolü vardır. Birçok ulusla -rin gençliği yetiştirme sisteminde bu rol ilk plâna alınmış ve ona göre hazırlıklar yapılmakta bu -lunmuştur. Zeki Mesud ALSAN Başbakanımı/ bugün geliyor istanbul, 14 (A.A:) — Başbakan general İsmet inönü ve yanındakiler, Anadolu ekspresine bağlanan özel vagonla 19.30 da Ankara'ya gitmiştir. Durakta Vali, Emniyet Müdürü, Merkez Komutanı, harb akademisi başkanı ve daha birçok zevat tarafından u-ğurlanmışlardır. Fransız profesörünün konferansı istanbul, 14 (Telefon) — Akademi Fransez'den ve Sorbon üniversitesi profesörlerinden Jarj Düma bu akşam İstanbul'a geldi. Çarşamba günü üniversitede "heyecan psikolojisi,, konulu bir konferans verecektir. B. Yansen Adana'da Adana, 14 (A.A) — Üü dört gün -dür şehrimizde tetkikler yapan şehir uz manı profesör Yanıen bugün Mersine gitmiştir. Yarın Tarsuta da uğraya -çaktır. ProfcaÖr şehrimizin her yerini gezmiş ve şehircilik, onarma bakımın -dan Adananın gelişmeye çok uygun bir durumda olduğunu ve tetkiklerin -den memnun kaldığını söylemiştir. Karaağaç buzhanesi genişletiliyor İstanbul, 14 (Telefon) — Belediye Karaağaç buzhanesini genişletmeğe karar vermiştir. Belediye bu karan geçen yıl soğuk hava mahzenleri kiralarında yapılan vurgunculuğun önüne geçmek için vermiştir. Çocuk bayramı programı hazırlandı İstanbul, 14 (Telefon) — 23 nisan çocuk bayramı İçin İstanbul Halkevi bir program hazırladı. Bu programa göre gürbüz çocuk müsabakası yapılacak, çocuk bakımı hakkında konferanslar verilecektir. Şehir yatı okulalarındaki öksüz çocuklar ziyaret edilerek kendilerine armağanlar verilecektir. Yugoslavyalı okulalılar İstanbul, 14 (Telefon) — Paskalya tatilini geçirmek üzere Yugoslavya yüksek pedagoji okula-sından yirmi beş kişilik okulalı kafilesi bugün İstanbul'a geldi. Oku-latılardan kızlar mualli mokulası-na, erkekler erkek muallim oku-Isaına misafir edildiler. Dikkate değer bir istatistik İstanbul, 14 (Telefon) — İstanbul umumî hapisevine 1934 yılında girenlerin bir istatistiği çıkarılmıştır. Bu istatistiğe göre: 1934 yılında hapisevine 2052 si erkek olmak üzere 2338 mahkûm girmiştir. Bunların 865 i 25 yaşından küçüktür. Mahkûmlardan 118 i öldürme, 62 si yaralama, 627 si hırsızlık, 18 i fili şeni ve izalei bikir, 2 si komünist 21 i şekavet, 150 si uyuşturucu maddeler kaçakçısı 129 u âdi kaçakçıdır. Çocuk koğuşunda 39 kişi vardır. Türk - Yunan mahkemesi İstanbul, 14 (Telefon) — Bazı şahidleri dinlemek için türk - yunan mahkemesi yanndan sonra ı batı Trakyasma gidecektir. Kooperatif ortaklarının toplantısı öğrendiğimize göre Ankara Memurlar Kooperatifi şirketinin senelik ortaklar umumi toplantısı 19 nisana rastlayan önümüzdeki cuma günü Belediye dairesindeki toplantı salonunda yapılacaktır. Bu toplantının Çocuk sarayında yapılacağı evelce bildirilmiş ise de Çocuk haftası dolayısiyle o salonun boş olmamasından kooperatif toplantısının aynı gün belediye salonunda yapılmasına karar verilmiştir. Mimari resim sergisinin kapanma saati uzatıldı Sergi Evinde B. mimar SeJad Çetintaş'ın izerlerinin gösterildiği mimarî resim sergisine halkımız derin bil ilgi göstermektedir. Sergi, her gün, yüzlerce kişinin uğrağı olmuştur. Akşam üzerleri ve cuma günleri pek kalabalık olmaktadır. Halkımız ve memurlarımız tarafından yapılan müracaat üzerine serginin akşam kapanma vakti yarım saat dalıa uzatılarak saat on sekize kadar açık bulundurulması kararlaştırılmıştır. Otuzuncu kılavuzda aylık abonelerimi/doluyor. Gazete gönderilebilmesi i-çin şimdiden yeni-lenmesi. Iğma/ı ayn — Gözyumu Örnek: Cürümlerinde suuniyet sahibi olmayanları iğmaznyn İle karşılamahdır = Suçlarında kötücül olmıyanları gözyumu ile karşılamalı - dır. Iğmazı aynetmek = Gözyummak Örnek: Bazen bir cürme karşı iğmazı aynetmek mücrimi tekrar cürme teşci etmek olur = Kimi kere bir suça karşr gözyummak suçluyu bir daha suç işlemeye yüreklendirmek olur. Müsamaha = Hoşgörü örnek: Müsamaha, alicenap ruhların bir hassasıdır = Hoşgörü, akı yüreklerin bir Özgüsü-dür. Müsamaha etmek = Hoşgörmek Örnek: Her cürme karşı müsamaha etmek muvafık olmaz = Her suça karşr hoşgörmek uygun olmaz. ifna etmek = Doyurmak Ifra etmek = Hırslandırmak, kışkırtmak örnek: Zenginliğe, para kazanmağa iğra etmekle, fenalığa iğra etmek bir değildir = Zenginliğe, para kazanmağa hırslandırmakla, fena-Irğa kışkırtmak bir değildir. Jğtişa, = Kargaşalık Örnek: Zuhur eden iğtişaş muvacehesinde bir an bile şaşalamıyarak mm Çıkan kargaşalık ö-nünde bir an bile şaşalamıyarak. Ifva etmek = Azdırmak, baştan çıkarmak örnek: 1 — Gençleri tariki müstakimden inhirafa iğva edenler = Gençleri doğru yoldan sapıtmağa azdıranlar 2 — Bir genç kızı iğva ederek sonra izdivaçtan imtina etmek cürümdür = Bir genç kızı baştan çıkararak sonra evlenmeden geri durmak suçtur. Ihaft etmek = Korkutmak örnek: Beni ihafe etmek mi istiyorsunuz ? mm Beni korkutmak mı istiyorsunuz? İhanet = Hayınlık fcale = Üstermc (Bak: Emanet) Buda etmek = Ustermek (Bak: Emanet) İhalelin = Üsterleme (Bak: Emanet) İhata = Sarma, çevirme, genbili örnek: / — Bu adamın siyasi meselelerde ihatası var = Bu adamın siyasal sorumlarda gen-bilisi var. 2 — Düşman ordusunu ihata çenberi içine düşürdü = Düşman ordusunu sarma çenberi İçine düşürdü. 3 — Ordumuzun yaptığı büyük ihata hareketi = Ordumuzun yaptığı büyük çevirme hareketi İhata etmek - Sarmak, çevirmek, almak, kavramak = (Fr.) Cerncr, encercler, concevoir Örnek: / — Ordumuz düşman kuvvetlerini ihata etti = Ordumuz düşman kuvvetlerini sardı. 2 — Bahçe drvarla ihata edilmiştir = Bahçe dıvarla çevrilmiştir. 3 — Gözün ihata edebildiği yerler = Gözün alabildiği yerler. 4 — Aklım bunu ihata edemedi — Aklım bu -nu kavrayamadı . Ihataî nazar — Gen görü Örnek: Onun ihatai nazarına itlmad ederim = Onun gengörüsüne güvenirim. ihbar etmek = Bildirmek, duydurmak, haber vermek = (Fr.) Avertir, aviser örnek: Hastalığını ihbar etmedi = Hastalığı-nı bildirmedi (haber vermedi). ihbariye — Bildirge İhdas etmek = Çıkarmak örnek: Mesele ihdas etmek = Mesele çıkarmak. Ihfa etmek = Gizlemek örnek: Duygularını İhta etmeye çalışıyordu = Duygularını gizlemeye çalışıyordu. Ihkak etmek = Haklandırmak, hakkını vermek İhlâl etmek — Bozmak, sakatlamak örntk: Rahatımı ihlâl etti = Rahatımı bozdu İhmal — Savsa örnek: İhmalden doğan yanlışlıklar mm Savsa-dan doğan yanlışlıklar. İhmal etmek = Savsamak, boşlamak, bakmamak örnek: / — Vazifesini ihmal etti = Ödevini savsadı. 2 — Verilen İşleri ihmal etti = Verilen İşleri boşladı, verilen işlere bakmadı. ihmalci = Savsacı örnek: O, ihmalcinin biridir O, sav sacının biridir. Mühmel = Savuk örnek: Mühmel bir giyiniş = Savuk bir giyiniş. Ihmirar — KızarU, kızıllık Ihnak etmek = Boğmak örnek: Osmanlı tarihinde padişahların ihnak ettiği adamlar = Osmanlı tarihinde padişahların boğduğu adamlar. Ihrak ~- Yakım, yakma Ihrak etmek = Yakmak Ihtirak = Yanım ihraz etmek = Kazanmak, almalı örnek: Aranızda ibrazı mev*. edemedi = Aranızda yer alamadr. Bu şerefi canı pahasına ihraz etti = Bu şerefi canı pahasına kazandı. Ihsa etmek — Saymak örnek: Adedini ihsa etmek İktidarımdan hariçtir = Sayısını saymak erkimden dışarıdır. Ihsa etmek - Burmak (Terim) Ihsaİyat — istatistik ihsan (Lütuf) = Kayra örnek: İhsanlarının bolluğu sehasını gösterir. = Kayralarının bolluğu cömerdliğini gösterir. İhsas etmek -- Sezdirmek örnek: Doğru hareket etmediğini ibsas etti = Doğru hareket etmediğini sezdirdi. ihtar etmek = Hatırlatmak (Bak: Hatır) Ihticaç etmek — Belgelemek İhtida etmek a Din değiştirmek, dönmek (Bak: Hidayet) Ihtifa etmek = Gizlenmek örnek: Yakalanacağım anlayınca Ihtila etti = Yakalanacağım anlayınca gizlendi. ihtifal - Alay, tören (Merasim anlamına) ihtikâr mu Vurgunculuk örnek: Hükümet ihtikârın Önüne geçmek için çok çalışıyor = Hükümet vurgunculuğun önüne geçmek için çok çalışıyor. Muhtekir - Vurguncu örnek: Muhtekirlere göz açtırmayı» = Vurgunculara göz açtırmayız. İhtilâç = Çarpınma, seyİrms İhtilâf = Uynuudık Örnek: Düşüncelerimiz arasında İhtilâf var mM£' Düşüncelerimiz arasında uymazlık var. ihtilâl = Devrim (İnkılap snlamma), Azı (Iayaq. anlamına) ihtilâlci - Devrimci (inkılapçı), azryan (İsi) ihtilas — Aşın, aşırım örnek: İhtilasının sebebini anlıyamadılaı Aşırımının sebebini anlryamadılar. Ihtilât etmek — Karmaşmak, görüşmek ° (Fr.J) Se mettre en relation, m mattrt tn contact, Îİ compliquer örnek: Su ile şeker ihtilâl adet — Su İla şaka» kar maşı r. Kötü adamlarla ihtilât etmemeli = Kötü adan» larla görüşmeme!!. İhtimâl = İkthnal ihtimam — Kayıt, özen örnek: Ihtimamsız bir çalışma = Rayrtsıa bir Çalışma. İhtimam etmek = Kayıtlanmak, özenmek örnek: Giyinmesine çok ihtimam eder = Gt* y inmesi ne çok kayıtlanır. ihtira (Bak: tcad) ÖNERGELER Kılavuz tözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzerm bir ay içinde, isteyenler yeni bir önerge ileri görebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtibtiğine şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca)..... ¦ ¦ ı ¦ ¦ ¦ Önergem şudur: (1) İmza (1) Burada bir önerge gösterilmiyen yazılar , üzerine bir şey yapılamıyacaktır. 3 495841519828499999 ULUS 16. 1935 SALI Londra. 25 (A.A.) — B. MucUm:ıhlt Avam Kamarasında yarın Slreaa kor.1 - ratısı hakkında beyanatta bulunmuk ni\-tİnde olduğunu söylemiş ve bu »özleri alkışlanmıştır. ON ALTINCI YIL. No: 4926 MAC IM \ Kİ Geçenlerde gazetelerde okuduk., lngilterede Glaskovda bir ayak topu maçı yapılmış.. Maçı görmek istiyenler o kadar çökmüş ki, otuz bin kişi bilet alamı-yarak açıkta kalmış.. Bunlar o-yun alanına zorla girmeğe kalkışmışlar.. Polis işe karışmış ve çıkan kavgada üç yuz elli kişi yaralanmış... Maç İngiltere - Is-koçya takımları arasında oluyormuş.. Demek o kadar hırs ve hınç uyandıran bir maçmış ki, ateşi halka da geçmiş, ve stadyom ö-nünde de polisle onun arasında başka bir maç daha yapılmıştır. Spor haberleri arasında, stadyom içinde ve dışında gerek oynayanların ,gerek seyircilerin bi-ribirlerile kavga ettiklerini sıksık okuruz. Bundan anladığımız şudur ki, spor maçları onlarla uğraşanlar arasında büyük bir pas-yon uyandırmaktadır. Pasyon, hele gençlikte büyük bir güçtür. Ancak bu gücün soysal bir değeri o-labilmesi için iyi amaçlara yönelmiş olması gerekir. Çıkan kavgalara bakarsak, bunun böyle olduğunu sanamayız. Çünkü spor daha çok iyi duygulara hizmet etmek bakımından bugünkü yüksek durumuna çıkmış iken ters sonuçlar ile karşılaşmak onun değeri üzerinde bizi biraz da kuşkulandırmaktadır. Onun için sporun ve hele spor maçlarının ge-(Sonu 3 üncü savımda) Adımız, amlınıızdır. Her yerde 5 kı Başbakanımız dün geldi Başbakanımız İsmet İnönü dün sabah Istanbuldan şehrimize dönmüş ve durakta bakanlar; cu-mur riyaseti genel kâtibi ve yaverleri, saylavlar, vali ve bakanlıklar ileri gelenleri, emniyet müdürü, merkez komutanı tarafın- dan karşılanmıştır. İsmet İnönü saat 16 da toplanan bakanlar kuruluna başkanlık etmiştir. Resmimiz başbakanımızı durakta kendisini karşılıyanlar arasında gösteriyor. STRESADAN SONRA B. Makdonalda göre konferans ne sonuç verdi? Almanya ile ticaret andlaşması imzalandı Ekonomi Bakanlığı Müsteşarından dün gece yarısından sonra öğrendiğimize göre, bu ayın on dördüncü pazar günü saat 18.45 de Almanya ile yeni ticaret andlaşması Berlinde imzalanmıştır. Bu andlaşma eski andlaşma-nm umumî hatlarını muhafaza etmekte ve birinci, ikinci sınıftan 22.000 kental yumurta kontenjanını ihtiva etmektedir, Berlindeki kurulumuz perşembe günü yurdumuza dönmek üzere yola çıkacaktır. I hışlar derneği konseyi toplandı Cenevre, 15 (A.A.) — Uluslar derneği konseyinin bugün öğleden sonra saat 3.30 a doğru başlamış olan gizli konuşmalar, u-mumi bekleyişin tersine olarak Habeşistanın müracaatı sorumu hakkında cereyan etmiştir. İtalyan murahhası Baron A-loisi, hükümetinin mümkün olduğu kadar çabuk olarak iki hakem tayinine karar verdiğini söylemiştir. Türkiye dış bakanı ve uluslar derneği konseyinin şimdiki başkanı Tevfik Rüştü Aras, her iki tarafın bugün bir barışseverlik (Sonu 6 ıncı sayı farla) RUS ARTİSTLERİ Stresa. 15 (A.A.) — Konferansın son toplantısı dolayısiyle B. Mak Donald, B. Musoliniye teşekkür etmiş ve şunları söylemiştir: Şimdiki druum ya ''harb,, ya "barış,, tır. Son dakikaya kadar barışın kapısını açık bulundurmaya çalışmaktayız ve eğer o kapının kapanması mukadder i-jc. tarafımızdan kapatılmış bu- lunmasın. Harb için yapılacak hareketleri başkalarına bırakalım. Barışın kapısı perde arkasında değil, öğle güneşinin ışığı altında kapanmalıdır. Böyle o-lursa namuslu ve düzenli devletler kimin suçlu olduğunu öğrenmiş bulunacaklardır. Sıkı bir iş birliği ve baren elde --"dilmesi (Sonu 3 üncü sayıfada) Artistler, Sovyet Büyük Elçisi B. Karahan ite birlikte Dün akşam Sovyet Elçiliğinde bir süvare verilmiş ve bu süva-rede şehrimizde bulunan Moskova büyük akademik devlet tiyat- rosu ses ve müzik sanatkârları ta^ rafından bir konser verilmiştir. Konserde piyanist Lev Oborin\ (Sonu 2. ci sayıfada) Osmanlımdan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.23 1 —Öz tüıkçe köklerden gelen sözlerin karsısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında »ırası ile uzmanlarımızın (mütehazsu) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızcaları da yazılmış, ayrıca Örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü islenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı iieiinı olan hüküm, türkçe "çek„ kökünden ge~ len çekil gibi. İhtiras (Bak: Hırs) İhtiraz Çekinme, sakınma (Bak: Hazer, te-haşı) İhtiraz etmek Sakınmak Ornck: Şunun bunun hakkında dedikodu etmekten ihtiraz ederdi - Şunun bunun hakkında dedikodu etmekten sakınırdı (çekinirdi). Muhteri; Sakıngan, çekingen Ornck: Niçin böyle n~..' *i.'cduluyorsunuz ? Niçin böyle sakıngan (çekingen) duruyorsunuz? İhtisar etmek = Kısaltmak örnek: Bu kitabr ihtisar etmeliydiniz = Bu kitabı kısaltmalıydınız. Muhtasar Kısak Ornck: Muhtasar yazmak için birçok tikilleri buraya koymadım — Kısak yarmak için birçok fikirleri buraya koymadım. İhtisas Uzuğ Ornck: Kulak hastalıklarında ihtisası vardır = Kulak hastalıklarında uzuğu vardır, tJaNİ ıssıs = Uzman Örnek: İstatistik mütehassısı = istatistik uzmanı. İhtişam (Bak: Debdebe) ¦ Gcıkem örnek: İhtişam içinde ileıliyen büyük bir alay = Görkem içinde ilerliyen büyük bir ¦#*/. İhtiva Kapsa İhtiva etmek - Kapsamak, almak, içine almak İhtiyaç - İhtiyaç (T. Kö.) İhtiyar (Yaşlı anlamına) - İhtiyar (Fr.) Vieux, vicillard İhtiyar - İsten = (Fr.) Option İhtiyari = Istenel (Fr.) Facultatif örnek: İhtiyari mevkif = Istenel durak. İhtiyar Katlanma (Fr.) Suppoıler, endurer Örnek: Ortadaki bütün müşkülât ile mücadeleyi ihtiyar ederek bu işe giriştim Ortadaki bütün gürlüklerle döğüşmeğe katlanarak bu işe giriştim. İhtiyar (Bak: İrade) m (Fr.) Volont; İhtiyat = 1 _ $.kniı 2 _ yedek örnek: / _ ihtiyat ile hareket ediniz Sakm ile hareket ediniz. 2 — Yol uzundur, ihtiyat benzin alınız - Yol uzundur, yedek benzin alını». Ihtiyatkâr Saknılı (Fr.) Prudent Ornck: Dev/er işlerinde ihtiyıtkâr bulunmak en mühim bir hassadır = Devlet işleıınde saknılı bulunmak en önemli bir özgüdür. ihtizaz = Titreme İhtizaz etmek Titremek İhya etmek Canland.rmak. diriltmek örnekler: i — Bu iyiliğiniz beni ihya etti = Bu iyiliğiniz beni canlandırdı. 2 — Ölüleıi ihya etmek mümkün değildir = ölüleri diriltmek mümkün değildir. İhzar etmek Hazırlamak (Bak: Hazır) İkame etmek Ç-kmck = (Fr.) Descendre, tra- örnek: Amud ikame etmek ~ Dike çekmek. İkame etmek Koymak = (Fr.) Placer Örnek: A'd&erçı ikame etmek — Nöbetçi koymak. İkame elmek Açmak = (Fr.) Intcntc. Örnek: Dava ikame etmek = Dilev »cmak ;U "ne etmek - Getirmek (Fr.) Produire. e*tab-lir. Örnek: Beyyine ikame etmek — Kanıt getirmek. İkame etmek Yerine koymak, geçirmek ca (Fr.) Remplacer örnek: Ahınedin yerine Mehmedi ikame etmek - Ahmedin yerine Mehmedi koymak. İkamet etmek - Oturmak, eğle|mek = (Fr ) Üe- mcurer Örnek: / — Nerede ikamet ediyorsunuz — Nerede oturuyorsunuz? 2 — Biraz zaman orada ikamet ettim = Biraz zaman orada eğleştim. İkametgâh Konut örnek: İkametgâh ittihaz etliğiniz yerde sizi bulamamışlar = Konut edindiğiniz yerde sizi bulamamışlar. İkan Sagbili örnek: Bu mcseleaeki kanaatim mertebe! ikana vasıl olmuştur - Bu sorumdaki kanığını vı»-bili derecesine varmıştır. İkaz etmek Uyarmak, Uyandırmak Örnek: Ben hiç öyle bir zanna düşmemiştim, bereket versin beni ikaz eltiniz s Ben hiç Öyle bir sanıya düşmemiştim, beıcket versin beni uyandırdınız (uyardınız). Müteyakkız = Uyanık, tetik örnek: Her işte gayet ınüteyaknız bulunmalıdır — Her işte pek uyanık (tetik) bulunmalıdır. İkbal Olcay, erge örnek: İkbale olduğu gibi ıdbara karşı da metin bulunmalıdır = Okaya olduğu gibi düşkünlüğe karşı da dayanıklı bulunmalıdır. İkdam elmek (Bak: Cchd) ~* Düşürmek Iklil - Taç İklim = İklim (T. Kö.) İkmal etmek - Butunlemek. tamlamak. tüm* İçmek Ornck: Bu yazdığınız eser, şimdiye kadar ileri sürdüğünü» düşünceleri ikmal ediyor m Bu yazdığınız eser, şimdiye kadar ileri sürdüğünüz düşünceleri bütünlüyor (tamlıyor, tu mil yor). İkna elmek - Kanıtmak. kandırmak Ornck: ; — Ortaya konan deliller beni bu işi» sıhhatine ikna etti — Ortaya konan tanıtlar beni bu işin doğruluğuna kanıttı. 2 — Bu meselede yalnız beni ikna etmek kâfi değildir — Bu sorumda yalnız beni kandırmak yetmez. İkrah, istikrah - Tıksınç Ornck: Yaptığı mugayiri anlak hareketler ban» ikrah (istikrah) verdi «= Yaptığı yantıahlaks»! hareketler bana tiksinç verdi. İkrah etmek, İstikrah etmek = Tiksinmek Örnek: Ortalıkta hu kum suren ahlaksızlıktan ikrah ettim - Onalıkta hüküm suren ahlaksızlıktan tiksindim. Ik am (uat) elmek i Ağırlamck Örnek: Misslıri ağırlamak, Türklüğün hiç k.ıybeımedıği .ıluen.ıbhklaıdan biridir = Konuğu ağırlamak, Türklüğün hiç kaybetmediği akılıklardan biridir. İkrar etmek (Bak: imal) — Söylemek örnek: Hem kılbıyle iman, hem de lisaniyle ikıar etti — Hem yüreğiyle inandı, hem de diliyle söyledi. İkraz = Ödünç, ödünç verme Ornck: Bana iki az suretiyle gösterdiğini» iyiliği unutamam ¦ Bana ödünç verme yolıyle gösier-dîğiniz iyiliği unutamam. SAYIP a 7 ULUS İt NİSAN SALI Manisa genel meclisinin çalışmalar: Manisa, 15 (A.A.) — Vilâyet genel meclisi işlerini bitirdi. Bugün dağıldı. Vilâyetimizin 1935 yılı büdcesi 865.800 liradır ve denktir. Büdce kültür işlerine 336 bin287, yol işlerine 26195, sağlık işlerine 88.733, tarım işlerine 9086, baytar işlerine 12.768, ö-lel muhasebe kurumlarına 72213, değişik masraflara 84.764. lira tahsisat ayrılmıştır. Muallim adedi 410 a çıkarılmış yeni yapılmakta olan hastane için bu yıl da 40 bin lira tahsisat verilmiştir. Bu yıl vilâyetimizde yeniden iki büyük okutanın temeli atılacak ve okulasını yapan köylüye beş bin lira yardım edilecektir. Çalışkanlığı belli olan yoksul talebenin yüksek okulalarda tahsillerini bitirmeleri için 2200 lira tahsisat ayrılmıştır. Edirne'de bağcılık ilerliyor Edirne. 15 (A.A.) — Edirne ve mülhakatında halk bu yıl bağcılığa büyük bir istekle sarılmış »e 1500 dönümlük bağ dikilmiştir. Bunda Edirne vilâyeti tarım teşkilâtının arkası kesilmİyen telkinleri ve 520 den fazla bağ çubuğunu parasız dağıtmak suretiyle gösterdiği kolaylıklar et-ke olmuştur. Bugün Edirnede ve Trakya-nın birçok yerlerinde çok bol yağmurlar yağmıştır. Çiftçi bu yağmurların tam zamanında düştüğünü söyliyerek sevinmektedir. Krgaııi üılüucleumetiî Ergani ödünclenmesi A.B.C. tertibleriııin dördüncü çekilişi bu sabah Cumhuriyet Merkez bankasında yapılacaktır. İ Ç D UYURLAR Takas yolsuzluğu tahkikatı bitti İstanbul. 15 (Telefon) — Tafta* yolsuzluğu işini tahkik eden komisyon tah kikat sonucunu bugün Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığına gönderdi. Tahki -kat fezlekesinde, iki buçuk milyon lira kadar tutan bu yolsuzlukta eski 1 ika! kurulu başkanının, başkan vekilinin ve üyelerden iki kişinin ödevlerini savsamak ve kaçakçılığa meydan vermek suçlari) lı diğer üyelerin de savsa su -çjyle cezalandırılmaları istenmektedir. Suçlular arasında 4 orman. 25 muha • faza, 9 gümrük muayene memuru ile İS tüccar vardır. Km pııılVhürüıı İhIİI'u-i İstanbul. 15 (Telefon) — Fen fnkül lesi jeoloji profesörü B. Şapu istif* etti. İstifasında gösterdiği sebeb sıhhi tİr. İstanbul genel meclisinde İstanbul. 15 (Telefon) — İstanbul umumî meclisinin bugünkü toplantısında fen işleri müdürü belediyenin beş yıllık imar plânı hakkında izahat verdi. Terkos suyunun İçilebilir bir hale getirildiğini söyledi ve meclis, mahkeme Haliç şirketi davasında belediye lehine karar verirse kullanılmak üzere 20 bin lira tahsisat, daimi komisyona da bir lakım icra salahiyetleri »erdi. Meclis birinciteşrine kadar kapalıdır. Kus plûııörcülcri grliyor İstanbul, 15 (Telefon) — Tutk Ku su okulalarında motorsuz tayyare ile uçmak ve paraşütle atlamak dersleri vermek üzere Rusyadan «elen sovyet tayyareciler bu akşam Ankaraya gittiler. Kamutay'da Dün görüşülen işler Kamutay, dün saat 15 de Bay Nuri Conker'in başkanlığında toplanmıştır. Toplantıda artırma, eksiltme ve ihale kanunun 46 ıncı maddesinin K fıkrasının tefsirine dair mazbata ile reşid kadın ticaretinin men'i hakkındaki arsıulusal mukavelenin tasdikine. Suriyede türklere ve Türkiyede Suriyelilere aid olan emlâk hakkında itî-lâfname müddetinin 6 ay uzatılmasına dair kanun lâyihalarının ikinci konuşmaları yapılarak o-nanmıştır. Kamutay, perşembe günü saat 15 de toplanacaktır. Kadınlar kongresine yeniden gelen murahhaslar İstanbul, 15 (Telefon) — Kadınlar kongresi için bugün de Istanbula çe -koslovak. yugoslnv, bulgar murahhas -lar geldiler. Değişik k*dın kurudan Taksim âbidesine çelenkler koydular. Arsıulusal kadınlar birliği başkanı bugün Perapalasta gazeteciler ^dına bir çay verdi. Bİr çok söylevler verildi Perşembe akşamı vali Perapala&ta kongre üyeleri adına bir ziyafet verecektir. Balkan ekonomi konseyi üyeleri geliyorlar istanbul, 15 (Tclcfonj — İft nisanda Ankaıada toplanacak olan Balkan »-konomık kon ¦cyınde Yugoslavyayı temsil /-dectk murahhaslar bugün Is - tanbula geldiler. Hüküm giyen ve yakalanan kaçakçılar İstanbul. 15 (Telefon) — Bugün Kemal ve Niko isminde iki morfin kaçakçısı ikinci ihtisas mahkemesinde birer yıl hapse, 2110 lira para cezasına mahkûm oldular. Yunan bandıralı Limni vapurunun kaptanı Yorgi 4000 fran-sız frangını izinsiz gemisine götürürken yakalanmıştır. Mübadele (»dilen türk ve bullar köylüleri İstanbul, 15 (Telefon) — Si-livıİnîn Korfalı köyündeki bul-garlar bugün Bulgaristana gittiler. Yarın bu köye Bulgaristan-dan lürkler gelecek ve köye yerleşeceklerdir. Edirne'de yağmurlar Edirne, 15 ı A.A | — Son günlerde Bulgaristana yağan sürekli yağmrular yüzünden nehir suları gene yükselmeye başlamıştır. Henüz hiç bir zarar olmamakla beraber havanın kapalı ve yağmurlu oluşu endişe uyandırmaktadır. Otuzuncu kılavuzda aylık aboneleri-miz doluyor. Gazete gönderîlebîlmesî i-çin şimdiden yenilenmesi Rus artistleri (Bjşi 1 mu sayılıda) Şopenİn noktürünu, Lıst'in ikinci radsodisini çalmıştır. Barito Nortsov, Çakoyvskının Maça kızı ve Ojen Onegin operalarından iki arya söylemiştir. Mezzo Soprano Maksokova, Rimski. Korsakof'un Kar kızı o-peranaından bir arya ile Karrnen operasından Habannera aryasını söylemiştir. Bas Pirogov, Volga gemicileri rus şarkısını ve Cuno'nun Favst operasının Mefisto küple-lerini teganni etmiştir. Tenor Jadan, Rimski Kor şali of un Sadko operasından Hind aryasını ve Masene'nin Verter o-perasından Verter aryasını teganni etmiştir. Genç ve ünlü Sovyet kompozitörü Şostakoviç kendi eserlerin den Adacyo ve Polka adlı iki parça çalmıştır. Ve en sonra sopranoBarsova Rimski Korsakofun Kar kızı o perasından bir arya ile Rossini-nin Sevil berberi operasından bir arya teganni etmiştir. Başbakanımız İsmet İnönü, birçok bakanlar ve saylavlar sanat ve kültür muhitinden birçok simaların ve bütün kordiplomatiğin hazır bulunduğu bu süvarede dinlenen Sovyet sanatkârları pek çok takdir edilmişler ve uzun alkışlarla tekrar tekrar çağırılmışlardır. Sanatkârlar yüksek ve eyi bîr intiba bırakmıştır. Ayni sanatkârlar tarafından halk için ilk konser 17 nisanda halkevinde verilecektir. Çocuk balnsıı İstanbul, 15 (Telefon) — Anneler birliği 26 nisan cuma günü dağcılık kulübünde bir çocuk balosu verecektir. İkraz etmek Odunç vermek, borç vermek öınek: Site şu parayı bir ayda ödenmek üzere ikraz ediyorum ~ Sire su parayı bir ayda ödenmek ürere Ödünç (borç) veriyorum. İstikraz Borç. borç alma örnek: Bu istikraz işini başa çıkarabildiniz mi? mm Bu boıç {borç alma) işini başa c'kaıa-bildiniz mi? İksir İksir İktibas etmek Almak tktstt etmek = Uymak İktidar Erk örnek: Bir millet için iktidarın hududu ve miyarı olamaz ~ Bir ulus İçin erkin sınırı ve ölçüsü olamaz. Muktedir Erkmcn örnek: Muktedir bir adam, eline aldığı İşi başarabilen adımdır mm Erkmen bir adam. eline aldığı isi başarabilen adamdır. taVvk.ı iktidar - Erke örnek: Mevkii iktidara geçen trrka her şeyden evvel memleket menafiîni düşünebilmen ~ Erkeye geçen parti, her şeyden önce ülke fayda, laıım düşünebilmen. İktifa etmek Yctrinmek, yetsinmek, ye ter bulmak örnek: Kudretimizin yetmediği ahvalde eldeki ile ıkula etmeyi bilmeliyiz = Erkimizin yetmediği hallerde eldeki ile yetrinmeyi (yetsinmeyi) bilmeliyiz. lhtiham etmek Göğüs germek, üstermek örnek: Bin tütlü müşkülâtı iktİham ile emeli, mize doğru yürüyelim ~ Bin türlü güçlüğe göğüs gererek umayımıza doğru yürüyelim Bin türlü güçlüğü üstererek umayımıza doeru yürüyelim İktiran etmek Yaklaşmak, (karara) bağlanmak (ftftnsab = Edinç örnek: İktisabın birçok yolu vardır, fakat bu yolun muhik olması lâzımdır = Edincin birçok yolu vardır, ancak bu yolun haklı olması gerektir. Iku'sab etmek Edinmek Örnek: Türk vatandaşlığım iktisab etmek ı\in ecnebiler bir takını merasimi yeıine getirmeli-'Üt = Türk vatandaşlığını edinmek için yaduy-tvlar bir takım törenleri yerine getirmelidir. Muktcsebat Edinçler Otnek: Burada ve Avrupa'dakı mûkteaebatı bu işi başarmasına kâfidir ~ Burada ve Avrupa'-daki edinçleri bu işi başarmasına yeter. Iktısad (Bak: tasarruf) - Ekonomi Iktısad etmek (Bak: lasaıruf etmek) İktisadi Ekonomik Iktitaf etmek Dermek, devşirmek Örnek: Mesainizin semeratım ıktitai etmek zamanı gelmiştir ¦ ¦ Çalışmalarınızın yemişlerini dermek (devşirmek) /amanı gelmiştir. İktiza - Lüzum (T. Kö.) Hasbeliktıza ¦ Lüzumundan dolayı Muktazi — Lsuumlu İlâ etmek Yükseltmek, yüceltmek Örnek: Türkün namını ve livasını ilâ etmek vazifemizdir --¦ Türkün adını ve bayrağını yükseltmek {yüceltmek) borcumuzdur. İlâç - İlaç Tedavi etmek Eyilemek, bakmak Örnek: Tedavi etmek vazifesini deruhte ettiğiniz hasta - Bakmak (eyilemek) ödevini umu nüze aldığınız hasta. İlâm Belgin İlâm etmek Bildirmek (Bak: Tebliğ etmek) İlân Bİlit Örnek: Gazeteye hır ilan verdim — Gazeteye bir hilit verdim. liân etmek Bilıtmek ömek: Herkesçe malum olması için ilân edilmesi miktarıdır - Herkesçe bilinmesi için bi-litilmesi lüzumludur. İlânı harbetmeb Savaş açmak (Bak: Harb) İlâve - Ulam-» Örnek:' Tarama dergisine bir ilâve yaparak bütün tashih ve ilhakları toplıyacağız mm Tarama dergisine bir ulama yaparak bütün düzeltme ve katmaları topiryacaçız. İlâve etmek - Ulamak örnek: Şunu da ilave etmek istrtim ki = Şunu da ulamak isterim ki. Uca (Bak: cebir, sevk) Zor. zorlama Örnek: Ucayı ahval ile bu işi yaptığımızı söylemek isterim = Hallerin toru ile bu işi yaptığımızı söylemek isterim. İlelebet Hiç bir zaman (Bak: Ebediyen) İlga llagv) etmek kaldırmak Örnek: İlga edilmiş olan bir kanunun artık hükmü olamaz ¦ Kaldırılmış olan bir kanunun artık hükmü olamaz. • llhah a (Bak: ibram. ısrar) İlhak etmek Katmak Örnek: Bu müdüriyeti de bilinci müdüriyeti u-mumiyeye ilhak eımek muvatık olur - Bu di-lektorluğu da bilinci genel dııektotluğa katmak uygun olur. Mülhakat Bağlantı Örnek: Bu emirnamenin ouıuu mülhakata isterim rica ederim Bu buyrultunun büt'in bağlantılara bildirilmesini dilerim. ilham Esin Örnek: t İham, insan luhuııun ulviyat ile bir ittisalidir Esin, insan ruhunun yüksekliklerle bir bağlanmasıdır. İlham t Un ek - Esimek örnek: Bu yazdığını* eser bana birçok fikirler ilham etli — Bu yazdığınız rseı bana birçok fikirler esidi. Mülhem olmak = Eşinmek örnek: Bu mütalcadan mülhem olarak şu teklifi dermeyan ettim - Bu oydan ati—jai şu ö- nergeyİ ileri sürdüm. Ihın İlim (T. KÖ.) Alim ¦ llimen Malûmat Bilgi Malumatlı — Bilgin Ukala - Bilgİc Marifet Bilim hıütebahhir Bilge lika etmek Bırakmak, almak örnek: Hıristiyanlar groenın bir gününde salibi suya İlka ederler Hıristiyanlar yılın bir gününde haçı suya bırakırlar (atarlar). İlkah «ımck (Bak: telkih itmek) ¦ Aşlamak İllet ~- Derd Ilsak etmek — Bitiştirmek, kavuşturmak Örnek: / — Bu iki varakayı biribirine ilsak ediniz = Bu iki keadı biribirine bitiştiriniz. 2 — İki demir yolunu İlsak etmekle büyük bit k»r elde edilmiştir = tkı demir yolunu kavuşturmakla büyük bir kazanç elde edilmiştir. İlsak etmek - Yapıştırmak (pul gibi şeyler) Örnek: Elden gönderilen mektuplara da post* pulu ılsak etmek lâzımdır -, Elden gönderilen mektuplara da posta pulu yapıştırmak gerektir. İltisak etmek Bitişmek, kavuşmak Örnek: / — Biribirine iltisak etmiş bir halde doğan iki hemşire mmi Biribirine bitişmiş bir halde doğan İki krr kardeş 2 — İla sik etmiş olan demiryolları m Kavuşmuş olan demiryolları. İltisak etmek = Kaynaşmak (kemikler iç» İltisak hatları — Kavşıt kollan örnek: Bu iki büyük demiryolu birçok notta-larından iltisak halleriyle biribirine rabtedih rniştir -- Bu iki büyük demiryolu birçok noktalarından kavşıt kollariyle biribitine bağlanmıştır. ÖNERGELER Kılanı: sözleri üzerine, her Halenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir Önerire ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kolibliğine şu şekil altında gönderilecektir ı Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığmı uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) ........... Önergem şudur:.....(i) İmza (I) Burada bir önerge göster ilmi yen yarılat üteıine bir şey yapılamryacaktır, 1 ULUS 17, NİSAN 1935 ÇARŞAMBA ON ALTINCI YIL No: 4927 Aıiımız, andımızdır. II' r yerde 5 kuruş Gündelik VAKİT KAZANMA Arsıulusal siyasanın çok fay -dalı gördüğü yöndemlerden biri de vakit kazanmaktır. Vakit ka -zanmak bugünün işlerini şöyle böyle pamuk ipliğine bağlıyarak bütün yükü geleceğe bırakmak demektir. Gelecek insanlar için belli olmıyan bir durumdur. Kendisinde daha çok ihtimaller ve imkânlar saklıyan bir durum.. O vakte kadar hadiseler değişebilir, insanların düşüncelerine şekil veren türlü etkeler başka biçimler alabilir. Yarın umud acunudur. Bugün olamıyanın yarın olması, bugün olanın yarın olmaması düşüncesi insanlar için olduğu kadar uluslar için de en büyük yaşayış gücüdür. Merakla beklenen Stresa konferansı da bitti.. Buradaki konuşmaların sonucu da anlaşıldı.. Genel bir bakımdan denilebilir ki, bu konferans vakit kazanmak politikası ile Avrupa barışına hiz -met etmiştir. Yıllardanberi devletleri uğraştıran barış sorumunun ne özünde, ne de şeklinde yeni bir şey yapılmamış olmakla beraber, bugün için olsun, onu büyük bir sarsıntıdan kurtarmak yolu bulunmuştur. Uluslar derneğinin uğraşacağı iş üzerinde alınacak kararların taslağı hazırlanmış ve Ce -nevre'de acı sürprizler ile karşı • taşmak ihtimalinin önüne geçil -mistir. Bunun arsıulusal siyasa ba- (Sonu 6 inci sayıftda) BALKAN EKONOMİ KONSEYİ Yarın toplantılarına başlıyor Balkan Ekonomi konseyinin yarın toplanacağı Hilâliahmer genel merkez binan Çalışmalarını yakından takib ettiğimiz Balkan antantı ekonomi ve istişarî komisyonu yarın şehrimizde Hilaliah • mer merkezinde toplanacaktır. Yugoslav, rumen ve yunan heyetleri bugün Istanbuldan şehrimize geleceklerdir. Dost ülkeler ekonomik bakımdan büyük değeri olan bu işe aşağıda adları yazılı delegeleri göndermişlerdir: Hıımi'iı kurulu Başkan: B. N. Tabakoviçi, Rumen demiryolları inhisarı İdare meclisi baş- kanı, B. Jon Kristu, dışarı işler bakanlığı ekonomi işleri direktörü. B. Valll -maresco, elçilik müşaviri. B. Mühendis Makovci. demiryol direktörlerinden. Mühendis Mihalopol, münakalat bakanlığı direktörlerinden. Nikolau. General konsolos. B. Maryau, Romanya çıkı (ihracat) enstitüsü genel direktörü (sonradan gelecektir). Elen kurulu B. G. Harita ki s. uurul başkanı. B. (Sonu 2. nci say ifada) Elektrik ucuzladı Bayındırlık Hakanlığı ilr şirkıt arasında yapılan konuşmalar bitmiş ve elektrik kilovat babında 5.5 kuruş daha ucuza imliı ilnıi".lir. Ankara Elektrik şirketi ile Bayındırlık Bakanlığı arasında, görülen lüzum üzerine, açılmış olan konuşmalar, birkaç aydanberi sürmekte idi. Bu defa, iki taraf üyelerinden kurulmuş olan komisyon işlerini bitirmiş ve Ankara halkını sevindirecek ve yaşayış pahası üzerinde önemli bir tesir yapacak bir sonuca varmıştır. Dün, şirket murahhaslariyle Bayındırlık Bakanı Bay Ali Çetinka-ya arasında imzalanan bir proto-kola göre şimdiye kadar kilovat başına alınmakta olan 25,5 kuruş, 20 kuruşa indirilmiş ve belediye için de şirketin yıllık kârı üzerinden yüzde dört pay verilmesi esası kararlaştırılmıştır. Ankara halkının yüzünü güldürecek olan bu başarım hakkında yarınki sayımızda uzun boylu tafsilat vereceğiz. Halkın asığım korumak yolun -da birçok gayretler göstermiş ve işler başarmış olan Bayındırlık Bakanlığını bu başarmamdan dolayı da kutlamayı bir Ödev biliriz. Balkan antantı ve küçük anlaşmanın hildiriği Cenevre, 16 (A.A^ — Küçük anlatma ve Balkan anlaşması konseyi dun yaptığı müşterek toplantı sonunda bir bildiriğ çıkarmıştır. Bildiriğde demli -yor ki: Küçük anlaşma ve Balkan anlaşması. Avrupanın kuzey doğusunda karşı • lıklı yardım andlaşmalan yapmaya va orta ve güneyi Avrupada güvenlik and-(aşmasının tahakkuku yolunda konuş -(Sonu 2. nci sayıfada) Bulgar Dış Bakanı Kabineden çekildiği söyleniyor. Sofya, 16 (A.A.) — -% Havas ajansı bildiriyor. Kabine üyeleri arasındaki anlaşmazlık, yakında bir buhran çıkarmak ihtimalini gösteriyor. Dün akşam Dış İşler Bakanı B. Batalofun çekildiği duyuğu dolaşmakta idi. Başbakan bu duyuğu yalana çıkarmış ise de B. Batalofun gerçekten çekildiği ve istifasını geri almadığı anlaşılıyor. B. Batalof Osmanlıcadan 7ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 24 1 —Öz türkçe köklerden gelen tözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sıratı ile tumanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur, 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır; Aslı ak olan hak, aslı ügünı olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge* len şekil gibi. iltisak noktası = Kavşıt noktası Örnek: Toros demiryolıyle Ankara demiryolu-nun iltisak noktası Eskişehirıjir = Toros demiryolıyle Ankara demiryolunun kavşıt noktası Eskişehirdir. Mülâsık Bitişik, kavuşuk Örnek: Fıtraten birıbirıne merbut değil, belki mtılâsık denilebilecek derecede = Yaradılıştan biribirine bağlı değil, belki bitişik denilebilecek derecede. İltibas ¦ Benzeşim Örnek: Arabide "sin,, ile yazılan ihtisas ile usat„ ile yazılan ihtisas iltibaslarını ret'etmek iyidir » Arabçada "sin,, li ihtisas ve "satm lı ihtisas benzeşimlerini kaldırmak iyidir. iltica etmek = Sığınmak Örnek: Bu işde de afvı âlinize iltica etmek isterim Bu işde de yüce bağışlamanıza sığınmak isterim. Ilticagah, melce = Sığınak Örnek: llticagâhım olan stneı madcr = Sığına-ğım olan ana kucağı. Mülteci Sığınık örnek: Siyasi mültecilere en çok müsamaha gösteren Türkiye'dir wa Siyasal sığınıkları en çok hoşgören Türkiye'dir. Ittihab Yangı örnek: Yarasının iltihabı gayrıkabili tahammül acılara sebeb oldu = Yarasının yangısı dayanılmaz acılara sebeb oldu. İltihak etmek Katılmak Örnelc: Bu ınkılâb kahramanlarının saffma ben de iltihak etmek isterim - Bu devrim bahadır-larmın sırasına ben de katılmak isterim. İltifat (teveccüh) = Yönel Örnek: İltifatınız kail,, mı serşarı mesar eyledi - Yönetiniz gönlümü sevinçle doldurdu. iltifat (teveccüh) etmek - Yönelmek, yüze bakmak, hoş davranmak lltima etmek - Parıldamak, yalpırdamak örnek: 1 — Semada iltima eden bir necmı zahire hasrı nazar ederek... m Gök yüzünde parıl-dıyan parlak bir yıldıza gözünü dikerek... 2 — Vfk ürerinde ziyayı şemsin iltima ettiğini görenler... — Ufk üzerinde gün ışığının yalpır-dadığını görenler... lltimaat - Yalpın örnek: tltimaatı kamer, enzarımı taltif ediyordu mm Ayın yalpırıları. gözlerimi okşuyordu. iltimas (sahabet etmek) = Kayırmak Örnek: Bu işin olması için bana biraz iltimas etmenizi rica ederim = Bu işin olması için beni biraz kayırmanızı dilerim. Iltiva b Kıvrım örnek: Üstündeki hariri fistanın Htivaları -Üstündeki ipek fistanın kıvrımları... Iltiyam bulmak Onulmak örnek: Harbte aldığı ceriha iltiyam bulunca... = Savaşta aldığı yara onulunca.... iltizam etmek Tutmak, yan çıkmak, yan olmak örnek: Sız beni iltizam ettikten sonra kimseden korkmam mm Siz beni tuttuktan (Siz benden yan çıktıktan) sonra kimseden korkmam. ilzam etmek Susturmak örnek : Ne delil gösterdiysem cevabını verdi, beni ilzam etti = Ne kanıt gösterdiysem cevabı nı verdi, beni susturdu. İma = Imay örnek: Anlıyana bir küçük ima yeter = Antı-yana bir küçük hnay yeter. ima etmek ¦ Imaylamak örnek: İma etmek istediğiniz nokta gözümden kaçmış değildir ^ Imaylamak istediğiniz nokta gözümden kaçmış değildir. İmal etmek ¦ Yapmak örnek: Onun imal ettıgı tarzda güzel koltukların emsali yoktur =• Onun yaptığı yolda güzel koltukların benzeri yoktur. İmalât - Yapım Örnek: İmalât hitam bulmak üzere olduğu sırada = Yapım bitmek üzere olduğu sırada. İmalâthane - Atol ya (T. Kö.) Mamul — Yapık örnek: Ceviz ağacından mamul bir dolab ¦ Ceviz ağacından yapık bir dolap. Ameli — Pratik (T. KÖ.) Nazari = Teorik (T. Kö.) İmale etmek - Çevirmek, yatırmak, egmeic örnek: /— Kalbinizi bu tarafa doğru imale e-den sebeb — Yüreğinizi bu yana doğru çeviren sebeb. 2 — Birçok uğraştıktan sonra istirhamımı is'afa imale edebildim - Birçok uğraştıktan sonra yalvardığımı yerine getirmeğe yatırabildim. 3 — Bir o yana, bir bu yana imale ederek beni de şaşırttınız - Bir o yana, bir bu yana.eğerek beni de şaşırttınız. İman = İnan örnek: Türklüğün terakki edeceğine, İtilâ edeceğine imanımız vardır = Türklüğün ileri gideceğine, yükseleceğine inanımız vardır. imar etmek Bayındırmak (Bak: abadan) Imdad etmek Yardıma koşmak Imdad - Yetişme, yardıma koşma Imdad! = Yetiş? İmha etmek Yoketmek Örnek: Harbin nihayetinde düşman ordularını imha eden büyük kumandan... — Savaşın sonunda düşman ordularını yok eden büyük komutan... Imhal etmek = Onellemek. önel vermek Örnek: Alacağınızı tediye etmek isterim; fakat biraz imbal etmenizi rica edeceğim = Alacağı* nızı ödemek isterim; ancak biraz önallemenİai (önel vermenizi) diliyeceğim. Mühlet — Önel örnek: Size iki ay mühlet... ondan sonra bet» lemem = Size iki ay önel... ondan sonra baklam mem. İmkan - İmkân (T. Kö.) ' Ademi imkân — İmkânsızlık Adimülimkân - İmkânsız Mümkün mm Imkânlı Mümkün kılmak - lınkânlaştırmak Cayrimümkün = imkânsız Gayrimümkün kılmak ¦ İmkânsızlaştırmak İmlâ = imlâ (T. Kö.; İmlâ etmek - Doldurmak Örnek: Bu lûttunuz kalbimi hissiyatı meserretle imlâ eyledi = Bu kayranız yüreğimi sevino duygulariyle doldurdu. Imrar etmek = Geçirmek Örnek: Gümrükten İmrar edilen sandıklar = Gümrükten geçirilen sandıklar. Mürur - Geçme örnek: Bu sokaktan yük arabalarının müruru memnudur — Bu sokaktan yük arabalarının geçmesi yasaktır. Imsâk etmek - Kısınmak örnek: Sarfiyatta biraz imsak etmek lâzım ¦¦ Harcamada biraz kısınmak gerek. Kevyork, 16 (A.A.) — Ueyli Telgraf ^telesinin Sevyork bildirmeni, Amerika işçi partisi liderlerinin $.500,000 amelenin dahil olacağı büyük grev hazırladıklarını yaz- maktadır. SAT II*A 2 U L O D 1-3, ÇArCjAlviÜA Balkan ekonomi konseyi yarın toplantılarına başlıyor (Başı 1 inci sayıfada) Karonis, murahhas. B. X. Zolotas, murahhas. B. A. Argiropıılo, murahhas. B. Kiryakopulo, murahhas. B. Haciva -silyıı, kâtib. Yugoslav kurulu BB. Pclİvanoviç, Sava Obradovîç, Milcnkoviç. Konseyin görüşeceği mevzular; Balkan antantı daimi konseyinin yani dıs işleri bakanları konseyinin tesbit ettiği protokolda tayin olunan konulardır. Daimi konsey; antant ülkeleri ara -sıtıda ekonomik münasebetlerin dü zeltilmesi ve pekiştirilmesi İçin ve antantın ekonomik alanda üstün sonuçları elde etmek ülküsiylc halli ge -reklİ görülen bu konular üzerinde bir araştırma yaptırmak ve İstisarı bir »y elde etmek amaciyle, kendisinin yardim cı organı olan ekonomik konseye bazı meselelerin tetkikini havale etmiştir Antant ülkeleri arasındaki münasc -betlerin nasıl ve ne şekilde olacağı ve ülkeler arasındaki ticarî münasebetleri güçlüğe uğratan tedbirleri ve bunların ortadan kaldırılması sebebleri gibi çok önemli bir yükümü olan konsey yarın bağlıyacak olan toplantı siyle, antant ülkelerinin dünya piyaiasiyle kredi ha-kımından mevcud münasebetlerini düzeltmek ve arsıulusal ticaret münasebet lcnni yoluna koymak amaciyle gereken tedbirler üzerinde uğraşacak ve üçün -cü bir iş olarak da antant ülkelerini birbirine bağlayan taşıt vasıtalarının ge -lışme vc tamamlanması ve bu alandaki işlerin kolaylaştırılması gibi çok ente -resan bir konunun antant ülkeleri için en faydalı olan biçimini tesbit edecektir. Konseyin işleri arasında genel bir değeri olan turizm işinin de müşterek bir cebhcden ıslah ve organize edilmesi vardır. Turizm işinin bir kolu olan münakale işlerini tanzim ve düzenine koymak üzere Belgradda toplanan komitenin tetkikleri ve aldığı sonuçları da konseyde tetkik edilecektir. Bütün bu sorumların konseyde top- i ç D UYURLAR Çin elçiliği müsteşarı geliyor. İstanbul, 16 (Telefon) — Çin elçi -ligi müsteşarı ile elçilik ataşeleri bu akşam Ankaraya gittiler. Haliç şirketinin önergesi İstanbul, 16 (Telefon) — Haliç şirketi pazarlık uyarsa şirketin bütün mallarını iki yüz bin liraya belediyeye devredecektir. Halk partsinin balosu İstanbul, 16 (Telefon) — Halk partisi İstanbul merkezi ayın yirmi beşinde bîr balo verecektir. lu bir halde görüşüleceği umulmakta -dır. Konsey toplantılarının on gün kadar süreceği tahmin edilmekte ise de uzamak ihtimali de vardır. Konseye ilgili bakanlıklar olan dışarı işler, malîye,- ekonomî. bayındırlık, tarım, gümrük ve inhisarlar bakanlık -lanndan münasib delege veya uzman -lar tayin edilmiştir. Konsey Hilaliahmer genel merkezi binasında toplanacak, ve konseyi yarı.ı Dışarı İşler Bakan vekili Bay Şükrü Kaya saat 16.S da bir açış söyleviyle açacaktır. Aynı akşam Dışan İşler Bakanlığı «ayın konuklarına ilgili ülkelerin kor diplomatiki ve bakanlar ku -ruliyle ligili olanlarda bulunduğu halde Ankarapalasta büyük bir dine ve.sonra suvare verecektir. Çalışma sırasında E-konomî Bakanı Celal Bayar, Türlüye ulusal komitesi başkanı ve Balkan konseyinde Türkiye baş murahhası Trabzon saylavı Hasan Saka tarafından birer çay ve delegelerin dönme sırala -rında da Dışarı işler Bakanımızın bir akşam yemeği vereceği haber alınmış • lir. Kadınlar kongresi İstanbul, 16 (Telefon) — Kadınlar kongresi için bugün de lstanbula bir çok salkurlar gelmiştir. Arsıulusal ko -mite Yıldızda toplantılarını devamlı o-larak yapmaktadır. Bugün komite «ka din hakları» nı konuşmuş ve münaka • salar olmuştur. İstanbulda hayat yüzde otuz ucuzladı. İstanbul, 16 (Telefon) — İstanbul ticaret odasının çıkardığı bir istatistiğe göre İstanbul'da yaşamak 1929 yılına göre 1935 şubatında yüzde otuz ucuzlamıştır. İstanbul'da 39 esnaf kurulu vardır. Bazı dairelere tahsisat konmak için bir kanun Bazı dairelerin 1934 yılı büdcelerine 2.889 000 liralık tahsisat konulmasına dair kanun layihası Kamutayda ruzna -meye alınmıştır. Perşembe toplantısın -da görüşülecektir. Bu layihaya göre Ankara belediyesinin büdcesi hükümet merkezinin çok önemli ihtiyaçlarım karşılıyamaınakta olduğu anlaşıldığından şehrin bu za rurî ihtiyaçlarını karşılamak üzere ge -nel büdcedcn vade ve faizi Bıkanlar Kurulunca tesbit edilmek üzere Ankara belediyesine 250 bin lîra borç verilecektir. Bundan başka Trakyaya yer -leştirilecek göçmenlerin masraflarını karşılamak için İçeri İşler Bakanlığı büdcesine 450 bin lira. potîs karakolları yapımı için emniyet işleri büdcesine 20 bin lira, uyuşturucu maddeler İnhi -san mütedavil sermayesi için ekonomi büdcesine 250 bin lîra eklenmektedir. General Esad - Son Posta dilevi. istanbul. 16 (Telefon,) — General E.vad Son Posta gazetesinde geçen *lt-lihad ve Terakki nasıl doğdu ve nasıl öldü s tefrikasında vakaların değiştirilerek kendisine hakaret edildiğini ilci sürmüş ve gazeteye karşı dilev açmıştı. Bugün hakyerînde müddeiumumi suçlu gazete sahibi İle yazı işleri müdürünün ve tefrikayı yazan yazıcının 4Sû incİ maddeye göre cezalandırılmalarını . istemiştir. Bir yokatım cezası Hırsızlık suçunun kanıtlarını orta dan kaldırmak için iki kişiyi Öldürmek len suçlu Mchmed oğlu arabacı Halil ile Maksud oğlu çapacı Sadrinin Ölüm cezalına çarpılmaları hakkında Manisa ağır ceza hakyerinin karan tasdik için Kamutaya bildirilmiştir. Kükürd yollanacak Bağcılarımız, bağlarını kükürtlem'k içîn piyasada lüzumu kadar kükürt bu lamadıklarınd an şikâyet etmekteydiler. Öğrendiğimize göre, Keçiburlu kükürt fabrikasında mevcud 300 ton kükürt piyasaya çıkarılmıştır. Sümer Bank ta rafından ithalat müsaadesi alınmış o -lan büyük mikdarda kükürt de piyasa -ya mayısın ilk haftasının ilk günleri İçinde çıkan Uçaktır. Bu suretle piyasada kükürt buhranı kalmıyacak ve ihtiyaç nisbetinde kü -kürt tedarik etmek İmkânı hasıl ola -çaktır. Bundan başka. Keçiburlu fabrikası, haziranda umumî ihtiyacımızı karşıla -diktan başka artacak mikdarda kükürt üretimine başlıyacak va böylece, mem -lekette kükürt işi kökünden halledilmî? olacaktır. Balkan antantı ve küçük ınlaşmanın bildiriği (Başı I. inci sayıfada) malamı mÜsbet bîr sonuca varmasına esaslı önem verir. Sen Jcrmen, Trianon ve Neuilli ba -nş andlaşmalarını imza edenlerin süel durumlarının değiştirilmesine gelince , beş devletin mümessilleri bu hususta B. Laval tarafından yapılan tefsirleri Öğrenmişledir. İki grup devletlerin daimî konseyi Uluslar Derneği konseyinin üsnomal toplantı devresi sırasında yeniden bir toplantı daha yapacaklardır. istanbulda 23 nisan İstanbul. 16 (Telefon) — İstanbul Halkevi 23 nisan günü üniversite salonunda bîr toplantı yapacak, toplantıda söylevler söylenecek ve şehir ban -dosu bir konser verecektir. Maliyede teşkilât lâyiham Maliye Bakanlığı hazırlamakta olduğu teşkilât layihasının merkez kısmını bitirmiş ve taşra teşkilâtı üzerinde çalışmaya başlamıştır. Lâyiha ay sonuna kadar tamamlanmış olacaktır. Otuzuncu kılavuzda aylık abonelerimiz doluyor. Gazete gönderilebümesi i-çîn şimdiden yenilenmesi. lmtidad = Uzam, boy Örnek: J — Bütün yol imtidadınca mamur köyler gördüm = Bütün yol uzamınca bayındır köyler gördüm. 2 — Dere imtidadınca sıra evler gördüm = Dere boyunca sıra evler gördüm. lmtidad etmek — Uzamak örnek; Bugünkü içtima dörtte hitam bulacakken sekize kadar imtidad etti ~ Bugünkü toplantı dörtte bitecekken sekize kadar nzadı. İmtihan = S maç örnek: Mekteb imtihanları mayıs sonunda icra olunuyor = Okula stnaçları mayıs sonunda yapılıyor. İmtihan etmek = Sınamak örnek: Gençleri imtihan etmen öyle ehemmiyetsiz bir iş değildir = Gençleri sınamak öyle önemsiz bir iş değildir. Şifahi imtihan = Sözlü s maç Tahrirî imtihan = Yazılı sınaç Tecrübe = Deneç Örnek: Tecrübe, ulûmu haziranın en mühim istinatgahıdır = Deneç, bugünkü ilimlerin en ö -nemli dayanağıdır. Tecrübe etmek = Denemek örnek: Bu izam ettiğiniz i§ıl uıusaaae enerseniz, bir de ben tecrübe edeyim = Bu büyüjtsedi-ğiniz işi, İzin verirseniz, bir de ben deneyim. İmtina — A bay Örnek: İmtinaa sebeb yok, reyinizi vermelisiniz = Abaya sebeb yok. oyunuzu vermelisiniz. İmtina etmek — Abamak örnek; Böyle bir vazifeden imtina etmek için esbabı muhikka göstermelisiniz = Böyle bir ö-devi abamak İçin haki, sebebler göstermelisiniz. Reddetmek = Reddetmek (T. Kö.) İmtisal etmek = Uymak Örnek: Emrinize imtisal edeceğini = Emrinize uyacağım. sas etmek (mas) = Emmek İmtiyaz = Bırakığ Örnek: Çin, hututu hadidiyesini işletmek imtiyazını bir alman kumpanyasına vermişti = Çin, demiryollarını işletmek bırakığtnı bir alman kumpanyasına vermişti. İmtiyaz Ayrıt Örnek: Vatandaşlar arasında imtiyaz düşünülemez = Yurddaşlar arasında ayrıt düşünülemez. imtizaç etmek - Kaynaşmak Örnek: İki düşman gayet eyi imtizaç ettiler mm İki düşman pek eyi kaynaştılar. imtizaç etmek - Baydaşmak, geçinmek, uyuşmak Örnek: Onunla İmtizaç etmek zannedildiği kadar suhuletti değildir = Onunla baydaşmak (geçinmek, uyuşmak) sanıldığı kadar kolay değildir. İmtizaç sız — Geçimsu örnek: İmtizaçsız bir adam = Geçimsiz bir a-dam. Ademi imtizaç Birleşemezlik. gcçinemezlik Örnek: Aralarındaki ademi imtizaç yevmen fe-yevmen tezayüd ediyor = Aralarındaki birleşemezlik (geçinemezlik) günden güne artıyor. imza es imza (T. KÖ.) İnadına - Zonına In'am. inayet — Kayral İnan — Dizgin Örnek: Süvari, nagihan Önündeki sahai fesihada ırhayı inan ile = Atlı, birdenbire önündeki geniş alanda dizginleri gevşeterek... Inbat Bitim Inbisat - Sunum örnek: Cisimler hararet altında inbrsata uğrarlar = Cisimler hararet altında sünüme uğrarlar. Inbisat etmek - Sünraek Örnek: Her cismin ınbisat etmek kabiliyeti bir değildir — Her cismin sünmek gücü bir değildir. Incaz etmek — Sözünü yerine getirmek örnek: Merd olan verdiği sözü ıncaz eder = Er olan verdiği sözü yerine getirir. Incimad etmek Donmak örnek: Bürudetten incimad eden fukara = Soğuktan donan yoksullar. Camİt — Donuk, cansız örnek: / — Neye öyle camit bir tavır almışsın = AVeyc Öyle donuk bir duruş almışsın. 2 — Camid cisimlerde hayat yoktur = Cansız cisimlerde hayat yoktur lnıı/.ıb etmek - Kapılmak, tutulmak örnek: Bu nazarfirib cemale incİzab etmemek mümkün değil - Bu göz alıcı güzelliğe kapılmamak (tutulmamak) elden gelmiyor. Ind Yan, göre, - dikte örnek: 1 — Sizin indinizde bütün kudsi şeyler abestir ~ Size göre (sizin yanınızda) bü • tün kutsal şeyler boştur. 2 — tndelmüzakere ¦-- Konuşuldukla. İndi, keyfî = Kendiz İndifa etmek =¦ Fışkırmak Örnek: Yanardağ İndifa ediyor = Yanardağ fışkırıyor. İndiras etmek = Batmak, kaybolmak, çökmek Örnek: İndiras eden osmanlı imparatorluğu Batan (çöken) osmanlı imparatorluğu. 2 — Münderis olmuş devletler = Kaybolmuş devletler. Infak etmek = Beslemek, yedirip içirmek, geçin d irmek örnek: Bütün bir aileyi infak etmek kolay bir vazife değildir = Bütün bir ardayı beslemek (geçindirmek, yedirip içirmek) kolay bir Ödev değildir. Nafaka Geçimlik örnek: Zevcesini tatlik etti, nafakasını veriyor Karısını boşadı, geçimliğini veriyor. İnfaz etmek — Geçirmek, yürütmek Örnek: Dünyaya hükmünü infaz edenler bile böyle cüretkirane hareket etmemiştir — Dünyaya hükmünü geçirenler (yürütenler) bile böyle küstahça hareket etmemiştir. Nüfuz — Geçme, işleme Örnek: Yağmurun iliklenme kadar nüfuzu yüzünden hastalandım = Yağmurun iliklerime kadar geçmesi (işlemesi) yüzünden hastalandım. Nüfuz (Tesir anlamına) = Etke Örnek: Onun nüfuzu her yerde caridir = Onun etkesi her yerde yürür. Nüfuz etmek Geçmek, islemek örnek: Rutubet kemiklerime kadar nüfuz etti = Islaklık kemiklerime kadar işledi (geçti) Nafiz - Geçen, üjliyen Örnek: Nafiz bir nazarla yüzüme baku yen bir bakışla yüzüme baktı. İşi* Nafiz = Etker Örnek; O kadar nafiz olsaydım neıer yaparoınş ~ O kadar etker olsaydım neler yapardım. infial — Küsü örnek: Bana karşı infialinizin esbabını bir tan lü idrak edemiyorum = Bana karşı küsünüzün] sebeblerini bir türlü anlayamıyorum.' Seriöliofial — Teaküser Örnek: Arkadaşınız ne senulinlial bir Adammış^ = Arkadaşınız ne tesküser bir adammış. Münfeil olmak =--- Küsmek örnek: Bu hareketiniz Üzerine münfail olmama» elden gelmiyor = Bu hareketiniz Üzerine küs) memek elden gelmiyor. Infikak etmek = Ayrılmak (Bak: Fek) infilâk - Patlama Örnek: Haydarpaşa istasyonu infilâkı İstanbul^ dehşet içinde bırakmıştı = Haydarpaşa durağa patlaması, tstanbulu korku içinde bırakmıştı. infilâk etmek = Patlamak, patlak varnıek ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir Önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtibliğine şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) . . . . »...... Önergem şudur: 0) imza (t) Buıada bir Önerge gösterilmiyen yazılar üzerine bir şey yapılamıyacaktır. ULUS 18, NİSAN 1935 PERŞEMBE ON ALTINCI YIL. No: 4928 Adımız, andımızdır. Her yerde 5 kuru?* Gü ndeUk DOST ARTİSTLER Dost Rusya'nın tiyatro ve müzik hayatında ün almış artistleri Türkiye'ye gelmişlerdir. Ankara'da ve İstanbul'da arlarını göstereceklerdir. Onları dinleyen ve gören halkımızın bundan büyük bir haz duyacağına kuşku yoktur. Çünkü artist ile halk arasındaki bağların en önemlisi olan karşılıklı sempati bu konserlerde en yüksek derecesinde gerçekleşerek büyük ve verimli rolünü oynayacaktır. Uluslar arasındaki kültürel tanışma ve yaklaşmaların yüksek değerini bilmiyen kalmamıştır. O-nun İçindir ki devletler siyasal bağları b»r de kültüre! bağlar ile pekiştirmek un&cmi güdmektedir-ler. Biribirinin düşünce ve duygularını eyi bilen uluslar daha çabuk anlaşırk'*-. Bu anlaşma her alanda verimli olur. Arsıulusal geçimin konusu yalnız ekonomik alışverişler değildir. Onun gerçek temeli daha çok fikir ve duygu alışverişine dayanır. Kaldı ki Sovyet Rusya'da ar yeni bir erek ile yeni bir yol tutmuş olduğundan bu büyük hareketi devrim Türkiyesi çocuklarının yakından bilmesi gerektir. Ar üzerinde türlü düşünceler olabilir. Fakat devrim çağlarında her şey nasıl ulusun genel asığları ve halkın en çabuk bir vakitte yükseltilmesi bakımından değerlenirse tiyatro ve müzik gibi ar çeşidleri de (Sonu 3 üncü sayıfada) STRESA'DAN SONRA CENEVRE. Konsey üç devletin andıcını onadı - Bu durum karşısında H itler geneloy yapacak - B. Litvinofun önemli bir yazısı Cenevre, 17 (A.A.) — Alman-yanın silahlanmasına karşı Fransa, İngiltere ve İtalya tarafından hazırlanan karar, bu üç devlet de- "mesuliyet,, altında bulunduğunu anlayacaktır. Barışı gözetmek ö-devini üstüne alan konsey, bugün sessiz ve kayıdsız kalamaz. Çünkü bütün uluslar bilirler ki paktlara bağlı kalmak yalnız bir ahlak prensipi değil Uluslar Sosye -tesinin canlı bir kanunudur... B. Laval legeleri tarafından, dün öğleden sonra toplanan Uluslar Sosyetesi konseyine verilmiştir. Celse açıldığı zaman, 16/3 tarihli alman önergesinin reddedilmesini istiyen B. Laval şu sözleri söylemiştir: "— Konsey ne büyük sorav Boğazların durumu Cenevre, 17 (A.A.) — Uluslar derneği konseyi başkanı B. Tevfik Rüsdii Aras sorumun esasına dokunmaksızm Boğazların askerlikten tecridi hususunda Lozan andlaşmasile kurulmuş olan («rltlı muameleye Türkiye delgesi *ıf^tı-le itiraz etmiştir. B. Tevfİk Rüşdü Aras, bunun mukabilinde Lokarno andlaşması nevinden bir şey bulunmadığını söylemiştir. Sir Con Saymen, Baron Aloisi ve B Laval bu sorum hususunda çekmekler (kuyudu ihtiraziye) ileri sürmüşlerdir. B. Laval Türkiyenin günün birinde Avrupanın bu mıntakasında kurulacak müşterek bir güvenlik sisteminden asığlanması (istifade etmesi) arzusunda bulunduğu düşüncesini ileri sürmüştür. B. Litvinof Türkiyenin arzusunun gerçekleşebilir olduğunu söylemiştir. Dün akşamki üyük konser ¦ B. Bek B. Laval, 3/2 tarihli Londra bildiriğindeki güvenlik şartını elde etmek için konuşmalara başlanacağı bir sırada Almanyanın an- (Sonu S. inci sayıfada) Subayların ve süel işyarların aylıkları artıyor Subaylar ve süel işyarların aylıkları kanununun bazı maddeleri ile 2617 sayılı kanunun birinci maddesinin değiştirilmesine dair önerge Kamutay büdce komisyonundan geçmiştir. Buna) göre Subayların ve süel işyarların 14 derecesi 13 e indirilmekte, tüko-mutanlık (liva komutanlığı) yapmış olan albayların (miralayların) (Sonu 3 üncü sayıfada) B. Steinberg Şehrimizde bulunan Moskova Büyük Akademik Devlet Tiyatrosu artistleri Halkevinde verecekleri konserler serisinin ilkini dün aksam verdiler. Atatürk ve Başbakanımız ismet inönü ile bir çok bakanlarımızın, saylavlarımızın ve birçok tanınmış şahsiyetlerin hazır bulunduk' lan bu konser, gerek artistlerin yüksek değeri, gerek çalınao parçaların seçiliyi va gerekse konserin tam bir intizam içinde yapılması bakımından çok mükemmel olmuştur. Hal* (Sonu 2. nci sayıfada) Osmanhcadan Tiirkçeye Karşılıklar Kılavuzu N .25 1 türke* köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceği» 2 Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızıahırı da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olun hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden gelen şekil gibi. lnfirad = Teklik, tekkalma örnek: Hali infiradda âciz olan insanlar, birleşince büyük bir kudret iktısab ederler = Teklik halinde eksin olan insanlar, birleşince büyük bir erk edinirler. Münferid Tek örnek : Bu, münferid bir hâdisedir = Bu, tek bir hâdisedir. Münferiden — Teker ttker örnek: Münferiden geliniz = teker teker geliniz. Teferrüd etmek - Tekleşmek örnek: Akran ve emsali arasında teferrüd etti = Taydaşları ve benzerleri arasında tekle şt i. İnfisah a Bozulma (Bak: Feshetmek) Infisal etmek = Ayrılmak, çıkarılmak İnhidam = Yıkılma, yıkılım Maili inhidam (Bak: Müsrifi harab) = Kaffıfc Inhilâl = Dağılım = (Fr.) Dissolution örnek: İktisadi sebebler bir cemiyeti inhilâle uğratabilir = Ekonomik sebebler bir sosyeteyi dağılıma uğratabilir. Inhilâl e Açılma = (Fr.) Vacance Örnek: Bu vazifelerde hiç bir ınhilâl olmadı = Bu ödevlerde hiç bir açılına olmadı. Inhilâl (bozgunluk anlamına) - Çözüntü örnek; İçtimai bir müessesede görülen inhilâl — Sosyal bir kurumda görülen çözüntü. Kabili inhilâl maddeler - Erirler Örnek: Suda Mili inhilâl maddeler şunlardır = Suda erirler şunlardır. Münhal Açık = (Fr.) Vacant örnek: Münhal yerimiz yok = Açık yerimiz İ yok. inhimak (Bak: Iptilâ) = Düşkünlük Örnek: Onda kitab okumak inhimak derecesindedir = Onda kitab okumak düşkünlük derecesindedir. Irhina - Eğilim, başeğme örnek: inhina bilmez bir iıade = Eğilim bilmez bir irde. Münhani — Eğriç İnhiraf - Sapma • örnek: Doğru yoldan inhirafı sebebiyle bu hale düştü = Doğru yoldan sapması yüzünden bu hale düştü. İnhiraf etmek - Sapmak İnhisaf, inkişaf - Tutulma örnek: Hakikat inhisaf bilmez bir güneştir = Hakikat tutulma bilmez bir güneştir. İnhisar (Monopol) — Tekit (Bak: Hasr) İnhisara almak (Monupolizc etmek) - Tekitle mek (Bak: Hasr) İnhitat k Dü;Üm - (Fr.) Declin, affaissement örnek: Zekâsındaki inhitat konuşmasından belli ~ Zekâsındaki düşüm konuşmasından belli. inhitat Ingizlik = (Fr.) Abaissement örnek: Bu topraklardaki inhitat = Bu topraklardaki ingizlik İnhitat a Alçalma = (Fr.) Degradation Münhal Ingiz = (Fr.) Ataisse örnek: Münhat olan yerler ~ Ingiz olan yerler. Drhşetü inhizam (Bak: İnkıraz) İnikat ~= 1 — Bağıtlanma, 2 — (Meclis terimi) ınlkâs = Yansıma Örnek: Evler ve ağaçların durgun suya inikası çok güzel görünüyordu = Evler ve ağaçların durgun suya yansıması çok güzel görünüyordu. İnikas etmek Yansımak Örnek: Yürek temizliği insanın çehresine ini -kâs eder = Yürek temizliği insanın çehresine yansır, lı.ıi.ıf etmek — Çevrilmek Örnek: Nazarları ona initaf edince — Bakışları ona çevrilince İnkâr - Yadısa örnek: inkâr nedir bilmiyenin imanında kıymet olmaz = Yadısa nedir bilmiyenin inanında değer olmaz. İnkâr etmek = Yadısamak örnek: Yaptıklarını inkâr etmedi = Yaptıklarını yadısamadı. inkıbaz - Büzülme Ink.baz - Peklik lı kılâb «- Devrim lı.kiraz - Batım İnkısam = Bölünme, kısımlanme İnkısam etmek = Bölünmek, kısımianmnk örnek: Bu şeklin dört parçaya inkısamı = Bu şeklin dört parçaya bölünmesi. Ir.kİsar Kırılma, kırgınlık örnek: Verdiği netice onu inkisara uğrattı — Verdiği sonuç onu kırılmıya uğrattı. Bu sözleri duyunca içimde acı bir inkisar duydum = Bu sözleri duyunca içimde acı bir kırgınlık duydum. İnkisarı hayal = Umusa örnek: Bu işte inkisarı hayale düştüm = BU işte umusaya düştüm. İnkisarı hayale uğramak = Umusanmak İnkisarı ziya — Yalkırı İnkişaf etmek ~= Gelişmek, açılmak Örnek: Yazı yazmakta çok inkişaf ettt = Yazt yazmakta çok açıldı. Çocuklarımızın bedenen de inkişafına çalışmalıyız = Çocuklarımızın bedence de gelişmesin» çalışmalıyız. İnkıta — Kesilme İnkıta etmek = Kesilmek İnkıyad etmek (Tebaiyet«= tSağınmak, başeğmel örnek: Kendimizden daha yüksek insanlara inkıyad edebiliriz — Kendimizden daha yüksek insanlara başeğebiliriz (bağınabiliriz) İnkıyad ettirmek (Tcbaiyet ettirmek) = Uyurmak örnek: Başka milletleri emrine inkıyad (teba-iyet) ettirmek istiyordu = Başka ulusları emrine uyurmak istiyordu. 1 (-«kıza etmek = Sonalmak İnsaf, nısfet = Ekit örnek -.İnsafına sığınırım = Ekitine sığınırım İnsaf etmek = Ekitmek Örnek: İnsaf etmez misiniz? = Ekilmez misiniz? İnsan " İnsan insani - Insel Örnek: İnsani hislere hürmet göstermelidir = Insel duygulara saygı göstermelidir. Inıbab etrmk - Dökülmek örnek: Kızılırmak. Karadenize insıhab eder ~ Kızılırmak, Karadenize dökülür. Antigouvsh. "İngiltere'de,, 17 (A.A.)— Bura yakınlarında ekspres yoldan çıkmış ve makini*! ile bir yolcu Ölmüştür. Birçok yaralı vardır. Dün akşamki büyük konser (Başı 1 inci sayıfada) k--v.ni, seyrek görülen bîr kalabalıkla doldurmuş olan halk, ses, müzik ve bale solistlerini, her parçadan sonra uzun alkışlarla ve tekrar tekrar sahneye çağırmak suretiyle ne kadar takdir ettiğini göstermiştir. Dün neşrettiğimiz programda ufak tefek bir iki değişme yapılmıştı. Ayakta dinlenilen İstiklâl ve Enternasyonal marşlarından sonra Cu-mur başkanlığı filârmonik orkestrası, birkaç gündenberi beraber çalıştığı tanınmış Sovyet orkestra şefi Cumuriyet Hali Artisti Stenberg'in idaresinde o-larak Rus klâsik kompozitörü Clinkamn "Ruslan ve Ludraila,. operasının uvertürünü ve ünlü Sovyet kompozitörü Şahter'in "Türkmen süiti,, ni çaldı. Eyî hazırlanmış, ve Cumur Başkanlığı bandosundan birkaç kişi ile kuvvetlendirilmiş olan tam kadrosu ile sahneye çkan orkestramız bu parçalarda büyük bir muvaffakiyet göstermiş ve çok teknik bir ansambl dinlemek fırsatını vermiştir. Lirik tenor Jadan çok tatlı olmakla beraber en yüksek perdelere kadar kolaylıkla çıkabilen mükemmel sesiyle Ri m ski-Kar sak o/un Sadko operasından Hind aryasiyle Verdİ'nin Riyolettosun-dan "dük., aryasını söylemiştir. Akademik Devlet Tiyatrosu solisti Lef Oborin piyanoda Şopen'in Noktür-nüyle Polonezinî yüksek bir kabiliyet ve teknikle çaldı. Cumuriyet seçkin artisti Maksakova Rİmrkî Kors^koPun Kar Kızı operasından Lel aryasını ve Bizenin Karmen o-perasından Habanera aryasını pürüzsüz ve tatlı sesiyle söylemiş, programa ilâ veten Cemal Rcşİd'in Kazan oğlu türküsünü teganni etmiş ve çok alkışlanmıştır. Bale artistleri Dudinskaya ve Meser-rer Minkus'un Don Kişot balesinden meşhur klasik "Pas de deux„ adlı rakii oynamışlar ve rus balesinin bu kadar büyük bir şöhrete sahib olmasının sebebi- i Ç DUYUKLAR Muğlada limon, portakal, muz yetiştirilecek Muğla, 17 (A.A.) — Vilâyeti-miz topraklarının narenciye yetiştirmeye olan kabiliyeti göz önüne alın8rak ve kontenjan harici İtalya'dan 2500 tane limon portakal, mandalın, muz getirtilmiştir. Fidanlar Marmaris ve köyceğiz kazalarına verilmiştir. nî üsnomal kabiliyetlerile göstermişlerdir. Çok genç ve sevimli kompozitör Şos-takoviç piyanoda kendi izerlerinden "Perçin,, süitinden bir parça île Polkasını çalmış ve takdir edilmiştir. Bale artisti Dudinskaya "Bayader,, baletinden "yılanlı dans,, ı uçar gibi o-lan hafifliği ve inceliğiyle oynamış, Ba riton Nortsof. Çaykovskinin "Maça kı zı,, operasından Eletski aryasını söylemiştir. Cumuriyet seçkin artisti Pirogof güı ve enerjik bas sesiyle Rimski - Korıako-fun Sadks operasından "İskandinavya., aryasiyle Guno'nun Fau.st operasından "Mefîsto,, kuplelerini söylemiş ve bilhassa beğenilmiştir. Bale artistleri Dudinskaya vc Mes-serer Libling valsını gene aynı mükemmeliyetle oynamışlardır. Soprano Barsova Rimskİ - Kor -sakofun Kar kızı operasından Kar kızı aryasiyle Rossîninİn Sevil Berleri operasından Rozİn aryasını söylemiş ve pek çok beğenilmiştir. Halkın dînmiyen alkışları üzerine değerli artist biri türkçe olmak üzere iki parça daha söylemiştir. Barsovanın yüksek sanatı her türlü övmelerin üstündedir, En sonra değerli Bale artisti Messerer, Tsfasmanın ' fudbol-cu raksı,, m büyük bir esneklik ve akrobatik kabiliyetle oynamış ve sürekli alkışlanmıştır. Konser, bugün Maarif ve yarın ordu mensublan içül tekrarlanacaktır. Yabancı dil derslerine devam etmiyenler İstanbul, 17 (Telefon) — Üniversitede yabancı dil derslerine altmış gün devam etmiyen talebenin herhangi fakültede olursa olsun sınaçlara kabul edilmemeleri ve sınıf geçememeleri rektörlük tarafından fakültelere bildirilmiştir. Değiştirilen türk göçmenleri İstanbul, 17 (Telefon) — Bul-garistandan değiştirilme suretiyle gelen türk göçmenler Korfallı köyüne yerleştirildiler. Bu göçmenler eşyalarını ve hayvanlarını beraber getirmişlerdir. Meyva fidanlık enstitüsü İstanbul, 17 (Telefon) — Bü-yükderede meyva' fidanlığında bir enstitü binası yapılacak ve yetiştirilecek fidanlar köylülere bedava dağıtılacaktır. Filorya plajı İstanbul, 17 (Telefon) — İstanbul belediyesi hukuk müşavirliği Florya plajının belediye namına satınalınması muamelesinin ikmali için hakyerine müracaat etmiştir. Kastamonu'da yangın Kastamonu, 17 (A.A.) — Dün akşam 18.30 da Nasrullah meydanında manifaturacı B. Kâmil Kay-pok oğlunun dükkânından çıkan bir yangından, etrafında bulunan 35 dükkân kamilen yanmıştır. Za rar elli bin lira tahmin edilmektedir. İnebolu'da yumurta piyasası İnebolu, 17 (A.A.) — Yumurta piyasası isteklidir. Bu hafta içinde Almanyaya 1000, İspanyaya 3500 sandık yumurta gönderilmiştir. Çankırı vilayet meclisi Çankrı, 17 (A.A.) — 45 gündür toplantıda bulunan Çankırı vilayet meclisi dün toplantısını bitirdi. Genel meclis özel büdceyi 350 bin lira olarak kabul etmiştir. Büdcede bayındırlık işlerine 80 bin, kültür işlerine 120 bin, sağlık işlerine 36 bin. belediyeler su yollarına yardım olmak üzere 12 bin, Halkevi için de 3200 lira konulmuştur. Bunlardan başka büd-ceye İkİ yılda yapılmak üzere modern techizatlı bir ilk okul ile bir de hastane yapılmak üzere tahsisat konulmuştur. Aydın halkevinde zehirli gaz konferansı Aydın, 17 (A.A.) — Halkevinde zehirli gazlar ve korunması hakkında bir konferans verilmiş ve denemeleri yapılmıştır. Otuzuncu kılavuzda aylık abonelerimiz doluyor, (iazete gönderilebilmcsi i-çîıı şimdiden yenilenmesi. Çocuk Esirgeme Kurumunun yardımları Çocuk Esirgeme Kurumu genel merkezi 1 nisan 935 ten 16 nisan 935 tarihine kadar 1524 çocuğa yardım etmiştir. Bunlardan 253 hasta çocuk ve anne genel merkezin polikliniklerinde mauyene ve tedavi edilmiştir. Diş muayene evinde de ayrıca 875 çocuğun dişleri muayene ve tedavi edilmiştir. Süt damlasından her gün 160 çocuğa 1Î58 kilo yekûn olarak bedava süt dağıtılmıştır. Yoksul talebeler için a-çılan aş evinde her gün 226 çocuğa sıcak yemek verilmiştir. Yardım için başvuran çocuklara 428 lira 75 kuruş değerinde yardım yapılmıştır. Ayrıca 7 çocuğa da çamaşır, ayakkabı verilmek suretiyle sevindirilmİştir. Muğlada bağcılık Muğla, 17 (A.A.) — Vilâyette bağcılık gün geçtikçe ilerlemektedir. Son günlerde yüzlerce hektar bağ dikilmiştir. Vilâyette 1152 hektar bağ vardır. Geçen yıl yedi buçuk milyon küsur kilo üzüm a-lınmış ve hepsi vilayet içinde sar-(edilmiştir. Son günlerde Filoksaralı bir mıntaka olan Milas'a dokuz bin Amerika çubuğu getirih rek yeni usulle dikilmek üzere dikicilere dağıtılmıştır. Filoksarsız bir mıntaka olan Bodruma da Muğladan 1500 kilo çekirdeksiz ve rezzaki üzüm çubukları yollanmıştır. B. Fahri ve arkadaşları berilendi Posta telgraf ve telefon eski u mum müdürü B. Fahri ve muavi ni B. Suphi ve telgraf işleri müdürü B. İhsan Cemalin Ankara asliye birinci ceza mahkemesinde devam eden muhakemeleri dün bitmiş ve her üçü de beklenmişlerdir. İnsicam =1 — Tutarhk, 2 — (Edebiyat terimi) Örnek: Sözlerinde insicam yoktu = Sözlerinde tutarhk yoktu. Insidad etmek = Tıkanmak, kapanma^ İDsİlâh etmek — Soyunmak, yüzülmek örnek: Sanki İnsanlıktan insilâh etmişti = Sanki insanlıktan soyunmuştu. İnsiyaki — Içgüdel İnşa etmek = Yapmak Bina etmek - Kurmak, yapmak örnek: Bu evi I89S te inşa etmişti = Bu evi 189S te yapmıştı. loşia etmek = Savmak (Bak: Eşia) Inşiab (Trşaub) etmek = Dallanmak, kolsalmak Şube = Kol Örnek .Bu yol dört şubeye ayrılır = Bu yol dört kola ayrılır. Inşıkak etmek = Yarılmak, çatlamak, ikiye ayrılmak İnşirah = Ferahlık, iç açılma örnek: İnşirah içinde geçen bir gün — Ferah-Irk içinde geçen bir gün. İntaç etmek = Sonuçlamak, bitirmek, sebeb olmak örnek: Bu işi întac edemeden = Bu işi bitire-meden (sonuçlıyamadan). Bu hastalık ölümünü İntaç etti — Bu hastalık ölümüne sebeb oldu. İntak etmek = Söyletmek, dile getirmek örnek: Feryadı dağları taşları intak edecekmiş-çesine = Haykırısı dağları taşları dile getirirce si ne (söyletircesine) Intaş etmek = Çimlenmek, yeşermek örnek: Tohumlar intaşa başladı = Tohumlar çimlenmeye (yeşermeye) başladr. intiba = Duyuş (Bak: his), iz - (Fr.)Impression örnek: Onun bende bıraktığı intiba hiç de iyi değildir = Onun bende bıraktığı iz hiç de iyi değildir. İntibak etmek = Uy inak latif a = Sönme laüfa - Faydalanma, asığlanma Örnek: Parasından daha çok intifa fikriyle = Parasından daha çok faydalanmak (asığlanmak) fikriyle. Intihab -- Seçi, seçme, seçim örnek: Mebus intihabı henüz bitmedi = Saylav seçimi henüz bitmedi. Intihab etmek = Seçmek örnek: İkiden birini intihab etmelisiniz = İkiden birini seçmelisiniz. Müntahab - Seçken örnek: Memurlarınız meyanında en müntahab; hangisidir? = İşyarlarınız arasında en seçkeni hangisidir? Müntahib — Seçmen Örnek: Mebus intihabında müntahibi saniler rey verir = Saylav seçiminde ikinci seçmenler oy verir. İntihar ölünç örnek: intihar da bir cürümdür; fakat cezası da cürümle birlikte çekilmiş olur =Ölünç de bir suçtur, ancak cezası da suçla birlikte çekil-miş olur. İntihar ermek ölünmek, kendini öldürmek Müntchir = ölnük örnek: Müntehir. intihar etmezden evel yazdığı yazısında... = Ölnük, kendini Öldürmezden önce yazdığı yazısında... İntikal - Geçme İntikal = Anlayış, varış Örnek: Seriülintİkai bir adam m Çabuk anlayışlı (çabuk varışlı) bir adam. İntikam — öç Örnek: İntikam, yüreği kemiren bir kurttur = öç. yüreği kemiren bir kurttur. İntikam almak - Öcalmak. örnek: intikam almak için onu öldürdü — Öcalmak için onu Öldü.Jü. Intikamcû Öçgüder örnek: O ne intİkamcü bir adamdı ~ O ne öçgüder bir adamdı. Intisab etmek Kapılanmak örnek: Zenginlere intisab etmekten başka bir şey bilmezdi = Zenginlere kapılanmaktan başka bir şey bilmezdi. Intisab etmek Yamanmak, Girmek örnek: Bir işe intisab etmek = Bir işe girmek. intişar etmek = Yayılmak, çıkmak Örnek: Yeni bir haber intişar etti - Yeni bir haber çıktı. İntizam = Düzenlik İntizar etmek - Beklemek, gözlemek Örnek: Vûrudunuza çarıçeşm ile intizar ediyorum ~ Gelmenizi dört gözle bekliyorum (gözlüyorum). inzibat (Zapturapt) Yasa örnek: inzibat, bir memleketin idaresinde en ehemmiyetli bir şeydir = Yasa, bir ülkenin çevriminde en önemli bir şeydir. inzimam etmek Katılmak Örnek: önümüzdeki layüad müşkülâta bir de bu İnzimam etti — Önümüzdeki sayısız güçlüklere bir de bu katıldı. Iıızivagâh - Çekİlge örnek: Bir zamanlar şehirlerin hercümercinden el çekerek bir küçük köyü mzivagâh ittihaz etmiştim. — Bir zamanlar şehirlerin kargaşalığından el çekerek bir küçük köyü çekilge edinmiştim. İpka etmek Bırakmak, alıkoymak İpka kalan --- Dönek İpka kalmak - Dönmek, kalmak İptal etmek Çürütmek örnek: Taahhüdatm, iptal etmek için binbir yola baş vurdu - Bağıtlarım çürütmek için binbir yola baş vurdu. iptidai — Ham İptidai -- İlkel örnek: Akvamı ıptıdaiyenin malûmatı da, mahareti de iptidaîdir : ilkel ulusların bilgileri de uzelliği de ilkeldir. Iptilâ ¦ Düşkünlük Örnek: Oyun eyi bir şeydir, yalnız iptilâ derecesine varma/nalı = Oyun eyi bir şeydir, yalnız düşkünlük derecesine var manialı. Müptelâ — Düşkün örnek: O adam İşrete müptelâdır = O adanı içkiye düşkündür. Müptelâ olmak Düşkün olmak, uğramak, yaka. lan ma k Örnek: / — Bilmem neden bu sırada oyuna müptelâ oldu = Bilmem neden bu sırada oyuna düşkün oldu. 2 — Korkulu bir hastalığa müptelâ oldu = Korkulu bir hastalığa uğradı (yakalandı). Iptina etmek = Dayanmak Iptisam etmek, tebessüm etmek = Gülümsemek İptizal - Bayağılaşma Örnek: Hu yoldaki mütalealar artık iptizale uğradı = Bu yoldaki oylar artık bayağılaştı irade (İhtiyar anlamına) = İrde irade (Kudret anlamına) = Enerji İrade etmek - Buyurmak örnek: Böyle yapılmasını irade ettiler = Böyle yapılmasınr buyurdular , İradi - lrdesel Gayri iradi Irdesiz, irde s ize e örnek: Mücerred harekâtı iraüıyesınüen mesul olan insanlar, gayri iradî hareketlerinden ceza görmezler = Yalnız irdesel hareketlerinden so-ravlanabilen insanlar, yadirdesel hareketlerinden ceza görmezler. İradeli = Irdeli. enerjik Iras etmek Vermek örnek: Çekirgeler toprağın verimliliğine zarar îras etti, — Çekirgeler toprağın verimliliğine zarar verdi. Irad = Gelir Örnek: iradiyle geçinir bir adam = Geliriyle geçinir bir adam. Irad etmek Getirmek, vermek Örnek: 1 — Nutuk ırad etmek = Söylev vermek. 2 — Misal irad etmek = örnek getirmek. DÜZELTME Kılavuzun 24 Üncü sayısında ikinci yaprağın İkinci sırasında, 20 İnci satır şöyle olacaktır: Inad = Inad (T. Kö.) (İnad) sözü türk kökünden geldiğine göre, bunun yerine yazılmış olan; İnadına = "oruna Satın lüzumsuzdur. ULUS ON ALTINCI YIL. No: 4929 Allımız, nndınıızdır. 19, NİSAıN 1935 CUMA Paris, 18 (A. A.) — Posta, telgraf ve tctr-Ion bakam 175 metre dalga uzunluğumla televizyon istasyonlarının bir hafüıya katlar çalışmaya bağlıyacağını söylemiştir. Her yerde 5 kuruş Balkan ekonomik konseyi dün Ankarada açıldı Saikan and-(asması ekonomik konseyi dün saat 16 da Ht-lâliahmer merkezinde çalışma sına başlamıştır. Dış İşler Bakanı Vekili Bay Şükrü Kaya bu ilk celseyi aşağıdaki söylevi. I? açmıştır: Ekonomik istişarî komitenin ikinci celsesini açmak ve üyelerine h o \ geldiniz demek, le bahtiyarım. Bu ah ak vs itilaf organının mümtaz amille-rinden olan B. Maksimos, bundan evel Atina da bu organıt önemini parlak bir surette göstermişti. Hakikati söylemek lirse bu güzel söyleve hiç bir şey ilave edecek değilim, ancak zamanımızın en hararetli meşgaleleri arasında bulunan ve sizler tarafından halli matlûb olan meselelerin ehemmiyetine işaret c«ğim. B. Şükrü Kaya söylevim verirken ge- Bu anda Avrupa sıyasasındaki değişiklikler, cihanın dikkatini üzerlerine çekecek şekilde ortaya atılmaktadır. Balkan anlaşması bloku, elindeki satvetli devlet güçleriyle bu sahada kredilerini mu- k-r--- . •-------»-------- (Sonu J üncü sayıfada) Bulgar kabinesi çekildi Zlatef eski başbakanlarla arkadaşlarını sürmeğe kalktı Sofya, 18 (A.A) - Bulgar a -jansı bildiriyor: Dışan işler bakanı B. Batalof, ekonomi bakam B. Molof ve tüze bakanı B. Dikof bazı siyasal liderlerin tevkif ve hapsine dair kabinenin geçenki toplantııında alınmış olan kararı onamıyarak istifa -larını vermişlerdir. Bunun üzerine Başbakan general Zlatef, Kabine -mu müşterek istifasını kirala sun -muştur. (Sonu 6 ıncı sayıfada) - - JJ Hükümet çimento Hatlarını indirdi EKONOMİ lUkAMjr.lMN VALİLERE EMRİ Ekonomi Bakanlığından valiliklere gönderilen bir telgrafı önemi dolayııi-le olduğu gibi aşağıya koyuyoruz: 1 — Memleket ekonomisini koru -mak üzere yabancı ülkelerden sokul -ması yasak edilmiş olan çimentonun son yıllarda genel (yoğaltımı) istihlâki artmaya başlamış ve mevcud fabri -kalanmız bu (yoğaltımı) istihlaki kar -şılıyabilır^k için her ay artan bir kudretle bilSa» a son zamanlarda azami kî ff»İİ£^i.V,wWr'Wl^T^ - (Sonu 4. cü sayıfada) Boğazlar irin düşündükleriniz Bay Aras'm Uluslar Sosyetesi Konseyinde diyevi S UR t YE YE ASIRİLERİN YERLEŞTİRİLMESİ KARŞISINDA NE DÜŞÜNÜYORUZ? Uluslar Sosyetesinin kararından sonra ALİM \M V. \ K VK.ŞI ALINACAK TFDBİRLER KONU-Ş1 LACAK. Kararın Almauya'da ve Bütün Dünyada Yankılan.. Cenevre,'18 (A.A.) — Uluslar Sosyetesi konseyi; İngiltere, Kanada, Şili, İspanya, Fransa, Macaristan, İtalya, Felemenk, Lehistan, Portekiz, Türkiye, Sovyet Rusya vo Yugoslavya'yı, dün kabul edilen andıçtaki "andlaşma-ları tek taraflı olarak bozmaya karşı alınacak tedbirleri,, görüşecek komiteye katılmaya çağırmıştır. MacdonaldUh söylevi. Londra, 18 (A.A.) — Başbakan Macdonald dün akşam radyoda Stresa konferansı hakkında bir (Sonu 6 ıncı sayıfada) B, T. R. Aras son yolculuğunda B. Yevtiçle beraber Cenevre, 18 (Anadolu Ajansının ö-zel bildirmeninden) — Dünkü toplan -tıda sırasiyle bütün konsey üyeleri, fransızların ileri sürdüğü karar projesi üzerinde düşüncelerini söyledikten sonra Bay Tevfik Rüştü Aras, Türkiye a-dma töz alarak demiştir ki: « — Bay Laval tarafından üç dev -la' konferansından sonra çıkarılan bil -(Sonu 5. inci sayıfada) DÜZELTME Dünkü sayımızın beşinci say ifasının 4 üncü sütunundaki telgrafta Âm ve şamil Kelimesinin karşılığı Kapsal o-lacaktır.. Yanlışlıkla "a„ harfi "o,, diye dizilmiştir. Aynı sayıfanın beşinci sütunun da Mani _ .. . ı «muşuma Kjngeiu di- zilmiştir. Usmanlıcadan 1 ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 26 1 —Oz türkç* köklerden gelen sözlerin karsısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların İter biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) Mizılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırdedilmesi için, gereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügünı olan hüküm, liirkçe "çek,, kökünden ge- len çekil gibi. Irşad etmek ¦ Erdirmek, uslamak, yedemek, yö-nemek (Bak: ikaz) örnek: 1 — Sızı hakikate irşad etmek isterim — Sizi doğruya erdirmek isterim. 2 — Bu genç. pek eğelnceye daldı, onu irşad etmeli = Bu genç pek eğlenceye daldı, onu usla-malı. 3 — Akh ermiyenleri irşad etmek vazifemizdir = Akit ermiyenleri yedemek borcumuzdur, 4 — Yüksek bilgileriyle yalnız bizi değil bütün milleti irşad etti = Yüksek bilgileriyle yalnız bizi değil bütün ulusu yönedi. irtibat = Bağlanım, bağlantı örnek: Aralarındaki sıkı irtibata nazaran — Aralarındaki sıkı bağlanıma (bağlantıya) göre. İrtica ¦ Ka/taklık Örnek: İrtica hissi, İnkılâbı hazmedemiyenler-de doğar = Kaytaktık duygusu, devrimi sindi-remivenlerde doğar. İrticalen = Doğaçtan, tasanız, hazırlanmadan (Bak: Bilbedahe) Örnek: İrticalen bir nutuk ırad etti = Doğaçtan bir söylev verdi. İrtidad etmek İnanından çıkmak, dönmek irtifa = Yüksrklik Irtmal ¦ Göçüm örnek: Pek kıymetli bir mucidin irtihali = Pek değerli bir bulmanın göçümü. irtisam etmek Sınaylanmak, resmi düşmek Örnek: Ufukta irtisam eden bir yelken = Ufukta sınaylanan bir yelken. İrtişa Alunsakiık Örnek: İrtişa hır memleketi harab eden haller, den bindir Alımsaklık bir ülkeyi yıkılayan hallnrien bi'ıdir. isabet ¦ Doğruluk. yerİndelik, yanılmaz lık, isabet (T. Kö.) örnek: Her bir meselede görülen isabet şayanı hayrettir = //er bir sorumda görülen doğruluk (yanılmazlık, yerindelik, isabet) şaşılmağa değer. Isab:t etmek Düşmek, tutturmak, düşgelmek. İsabet etmek örnek: Attığı kurşun tam hedefe isabet etti ¦ Attığı kurşun tam amaca düştü (düşgeldi, amacı tuttu, isabet etti). İsabeti rey (vuzuhu nazar, feraset) = Yalgörii örnek: Devlet ricaline en çok muktazi olan bir şey de isabeti reydir = Devlet adamlarına en çok gerekli olan bir şey de yalgörüdür. İsabet ettirmek m -Düşgetirmek, isabet ettirmek İsal (iblağ) etmek - Ulaştırmak laar etmek Esirgememek, bol bol vermek (Bak: bczletmck) İshat ¦ Isbat (T. Kö.) Isga etmek ¦ Eslemek, söz dinlemek Örnek: Size verilen nasayihi pedcıaneyi isga etmelisiniz = Si/e verilen babaca öğüdleri eşlemelisiniz. İsim = İsim (T. Kö.), ad İskân etmek ¦ Yurdlandırmak örnek: Muhacirleri iskân etmek üzere yerler tefrik edildi = Göçmenleri yurdlandırmak üzere yerler ayrıldı. ismet ¦ Arıg örnek: İsmeti her turiü şaibeden beri olan = Arığı her lekeden beri olan. 'snad ¦ Usnet örnek: Bu gibi isnadat ona hiç otr tarar veremez = Bu gibi üsnetler ona hiç bir zarar veremez. Isnad etmek = Usnemek, yasdamak, üstüne almak Örnek: Onun lir kabahati yoktu, fakat kabahati ona isnad ettiler = Onun bir suçu yoktu, ancak suçu ona üsnediler (yasdadılar, onun üstüne attılar). İsraf - İsraf (T. Kö.) Istİb'ad etmek = Iraksamak örnek: Böyle hareket edeceğini istib'ad etmezdim = Böyle hareket edeceğini ıraksamazdım. Istib.ar etmek = Müjde almak Tebşir etmek = Müjdelemek örnek: Memnuniyetle tebşir ederim ki = Sevinçle müjdelerim ki. İstical etmek = Evemck. çabuk olmak (Bak: acele etmek) lı.!'» etmek = Getirmek, çekmek örnek: Dikkatini isticlâb etmek istiyordu = Dikkatini çekmek istiyordu. İstida (Arzuhal) = Dilekçe Utidad - Anıklık = (Fr.) Aptitude, capacite örnek: İşten çok düşünmede gösterdiği isti-dadla tanınmıştı = İşten çok düşünmede gösterdiği anıklıkla tanınmıştı. Istidane etmek = Borç almak İstidlal etmek ¦ Çıkarmak örnek: Sözlerinden ne düşündüğünü istidlal etmeliydiniz = Sözlerinden ne düşündüğünü çıkarmalıydınız istifa Çekilim örnek: İstifa, her zaman hizmetten İçtİnab manasına gelmez = Çekilim. her zaman işten kaçınma anlamına gelmez. İstifa etmek Çekilmek örnek: Makamından istifa ederek — Orunundan çekilerek. istifayı kusur etmek = Suç dil emek örnek: Vaktinde gelmediği için istifayı etti = Vaktinde gelmediği İçin suçdiledl. istifade etmek = Fayda görmek, asığlanmak istiğna (Bak: gına) Istiğrab etmek - Yabansımak (Bak: garabet) istiğrak = Dalınç örnek: Okuduğu tüıküyü istiğrak içinde dinlediler = Okuduğu türküyü dalınç içinde dinlediler. istihale — Değişin örnek: Her inkılâb, birçok istihalelerin bir araya gelmesiyle olur = Her devrim birçok değişenlerin bir araya gelmesiyle olur. Istİhlâf etmek - Yerine geçmek İstihale etmek = Dcğşinmck örnek: Ipekböceği kelebeğe istihale eder ¦ tpekböceği kelebeğe değşinir. İstihfaf etmek = Hafifsemek örnek: Kuvvetli insanlar, düşmanlarını ıstın fal etmezler = Kuvvetli insanlar düşmanlarını hafifsemezler. Istihkr.k - Hak (Bak: Hak) istihkar etmek ¦ Küçüksemek istihlâk - Yoğaltım Örnek: Memlekette yerli malı istihlâki ¦ Yurdda yerli malı yoğaltımı. istihlâk etmek - Yoğaltmak örnek: Odun istihlâk edenler kömür istihlâk edenlerden çoktu - Odun yogaltanlar, kömür yoğaltanlardan çoktu. İstihsal m fjretim örnek: Adana da pamuk istihsali artmıştır -: Adana'da pamuk üretimi artmıştır. Arsıulusal kadınlar kongresi İstanbul'da toplanda Atatürke bir şükran telyazısı çekildi - verâensöylevleı -Kadın için her alanda birlik isleniliyor İstanbul, 18 (A.A.) — Arsıulusal 12 İnci kadınlar kongresi bugün saat 10 da Yıldı» sarayında Bayan Korbet Afbi'nin başkanlığı altında merasimle açıldı İstanbul ) alisinin söylevi İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Bay Muhittin Uıtündağ kongre üyelerine hitaben aşağıdaki söylevi verdi: •¦_ Arsıulusal Kadınlar Birliğinin 12 inci kongresini açmak gibi büyük bir şeref bana tevcecüh ediyor. Bu tevkii ödevi büyük bir memnuniyetle yapıyorum. Siam gibi mümtaz ve münevver bir dinleyici kütlesi huzurunda ulusların hayati bütün teazhürlerİnde kadına düşen rolden bahsetmek cesaretinde bulunacak değilim. Muhakkak ki bu rolün takdir edilmemesi insanlığın terakkisine engel olur. Kız kardeşlerimizin her yerde pek meşru olarak elde etmeğe çalıştıkları hakların temini için yapılan çalışmalar en büyük bir alâka ve en canlı bir sempati ile takibe değer bir takım yeni ve mudil sorumlar karşısında bulunan bugünkü cemiyet kadını o sosyal ve siyasal faaliyet alanına tarnamiyle iştirak etmesinin tahakkuk etmesiyle herhalde müstefid olacaktır. Bu mesai iştirakinin daha sıkı ve daha müessir olmasına yardım edecek herkes ulusların mukadderatı üzerinde ve barış ülküsü İçin ancak mesud bir tesir hasıl edebilir. Bu mesud hâdisenin yaratmış olduğu hassaten müsaid muhit içerisinde, bayanlar, baylar sizlere cumurıyet hükümeti ve İstanbul şehri adına hoş geldiniz der ve çalışmalarınızda muvaffak olmanızı bütün samını'mı ye t imle dilerim „ Bayan Lâtife Bekir'in söylevi Bundan sonra türk Kadınlar Birliği Başkanı Bayan Latife Bekir Isjk kürsüye çıkarak bir söylev verdi/ Bu söylevin mühim kısımlarını aşağıya yazıyo- "— Son samanlara kadar yalnız erkeklere mahsus olan sosyal ve siyasal bütün haklardan büyük Şefimiz Ata-turk'un sayesinde bugün müstefit bulunan türk kadınlığının mümessili sıfa-ule önünüzde söz söylemek ödevinin bana düşmüş olmasından dolayı fevkalâde bahtiyar ve mütehassisim. Umaıım ki ülkemizdeki İkametiniz sizde hoş bir hatıra bırakacaktır. Hemen her yerde kadınlara istedikleri haklar verilmiş ise bu kadınlığın en eski zamanlardanberi ifa edegeldiği hayırperver vazifenin tanınmış olmasından ileri gelmektedir. Bugüne kadar aile yuvasında başarılan bu Ödev insanlığın bugünkü tekâmülü Önünde daha geniş bir çalışma alanı istemektedir. Bunun delili olarak Türkiyede harem dışında hiç bir sosyal değeri olmı-yan ve yıllık ananeler içinde büyütülen türk kadını Atatürk tarafından kendisini boğmakta olan Örtüyü atmağa M erkeğin yanında müstahak olduğu yeri almağa çağırılmıştır. Bundan böyle Türkiye'de bir kadınlık sorumu yoktur ve burada erkek gibi kadın da bir tek şefin idaresi altında Ülkenin iyiliği için çalışmaktadır. Bu kadar fırtınalar arasında yarı gömülmüş bir ulusun mukadderatına derin inanını muhafaza eden ve her türlü tezadlar arasında türk kız kardeşlerinizin dileklerini yerine getiren dâhi bizim için bir yurd kurtarıcısı değil, aynı zamanda türk kadınının kurtarıcı-sidir. Atatürk'e çekilen telyazısı Bayan Latife Bekir ışığın söylevin- ^Ûen sonra kon gır Itaşkjnınm »m-t£c*i Üzerine Cumur Başkanı Atatürk'e aşağıdaki şükran telgrafının çekilmesine karar verilmiştir: Ankara'da Çamur Başkanı Kamâl Atatürk'e. "Arsıulusal 12 inci kadınlar kongresi size gösterdiğiniz teveccühten dolayı en samimî teşekkürlerini ve türk kadınlığına bahşettiğiniz serbesti için sevincini arze-der. - Korbet Aşbi„ Kongre Başkanının söylevi Bundan sonra kongre başkanı açış söylevini vermiş ve çok alkışlanmıştır. Bu söylevin Önemli parçaları şunlardır : Tarifti istanbul şehrinde yapılan bu toplantının kadınlık cereyanı tarihinde fevkalâde bir önemi vardır. Burada toplanan 30 ülke kadınları "kadınlar için luırriyet ve İnsanlık için barış,, şeklinde hulâsa edilebilen ödevlerini başarmağı tesJıhut etmektedirler. Lâyık olduğu mukadderata sahib olması İçin kadınlığın haysiyeti ve istiklâli namına mücadele etmeliyiz. Ananeler ve itibari şeylerle müşkülata uğratılan kadınlığın kahramanlık ve fedakârlık faziletini inanılmıyacak derecede tahammülünü mazi bize gös-termiştir. İstikbalde seıbest mesut ve münevver kadınların yaratıcı kudretini isbat edecektir. Cehaleti, ataleti, muharebeyi, hastalıkları, muhaıebe uçurumuna sürükleyen dar milliciliğin meşum yarışını tardetmeğe muvaffak olıırsık daba zeki, daha güzel, daha sağlam bir ırk yaratmağa muvaffak olacağız. Kadınların serbest ve tam inkişafını istiyoruz. Yeni olsun eski otsun bu inkişafa mani olan anaoalerin ortaya çıkardığı güçlüklere karşı mücadele e-deceğiz. Biribİrlerinin tarnamiyle aya olmakla beraber erkek ve kadın için ıcrbe.M vc miis.ıvf tyj tıyjııy ı\riyoru7 Kanun huzurunda aynı mevki ve mesleği ve ekonomik aynı hürriyeti talep ediyoruz. Yeni kudretimiz büyüyünce bu İktidarı ailenin iyiliğine ve dünyanın barışına hasredeceğiz. Bu kongrede söylenilen her söz, yapılan her jest doğrudan doğruya olsun, bilvasıta olsun barışa hizmet etmelidir. 1932 yılında 18 milyondan fazla kadın silahsızlanma lehindeki bıhtiriği imza etmişlerdir. Hakemlik, mütekabil tazminatla emniyet, ihtilafların sulhen halli, mütekabil rıza ile silâhların tenzil ve tahdidi gibi sorumlar birer yer değildir. Fakat kardeşlerimiz erkekler kadar azimle, a» çık ve iyi bir muhakeme ile halline yardım edebileceğimiz esaslı siyasal sorumlardır... Bundan sonra dünya kadınlar birliğinin fahri başkanı ve müessisi Bayan Karri Sapman Kat'nın gönderdiği mektub okunmuş, cevaben bir teşekkür telgrafının çekilmesine karar verilmiştir. Müteakiben »Öz alan uluslar aran kadınlar teşkilatı irtibat ajanı ve uluslar sosyetesi kültür birliği kolu üyelerinden prenses Radzivill uluslar sosyetesinin kadınlar tarafından dünyanın refahı ve barışı için sarfedilen gayretlere müzaharet ettiğini fakat bu derneğin aynı zamanda kadınlar teşkilâtının yardımına muhtaç olduğunu söylemiştir. Bayan Agilvi Gordon. arsıulusal kadınlar konseyinin selamlarını ihtiva eden bir mektub okumuştur. Arsıulusal iş bürosu müdür muavini olup bu kongrede erkeklerin biricik mümessili bu-lunjn Bay Moret kadın teşekkülleriyle arsıulusal iş bürosu arasında yapılması mümkün işbirliğinin büyük çizgilerini anlatmışvc bu büronun çalışan kadınları rahatsıs etmeden himaye etmek İstediğini söyledikten sonra şöyle devam etmiştir: ErkvU delege li. M o ret'in söylev! *'— Bu buhran yıllarında kadın ça-(Sonu 6 ıncı sayıfada) kiiçrtk yazılar Işık Bir şehrin başlıca ihtiyaçları ne o4dugunu sorsalart aklınıza he..en şunlar gelir: Ev, ekmek, su vo ışık! Ankara'da ı;ık pahalı idi. Ay sonu hesablarını düşünmekten, evlerimizde, bir türlü aydınlığın badına katlamıyorduk. Ccceıeri Ankara pencerelerinden pek azının ışıklaıunakta olduğunu hep görüyoruz. Geçen yıldanberi istanbul'un tramvay ve elektrik tlcrd-Icri ile uğraşan Bayındırlık Bakanımız, Ankara'nın ışık davasını da ele aldı: Gazetemizin çarşamba sayısında elektrik Hatlarının kilovat başına 5,5 kuruş iııduÜ-miş olduğunu yazmıştık. Bu Iıa-ber şehrin her yanında derin bir sevine uyandırmıştır. Ankara'da oturanlardan çoğu, aylıklarını »on akçesine kadar hesablamak yul.u-mü altında bulunan devlet emektarlarıdır. Bunlar için, hele ışık gibi, başlıca ihtiyaç maddelerinden birinin fiatını yüzde 22 ucuzlatmanın ne kadar önemli olduğunu söylemeği bile lüzumsuz buluruz. Şehrimizde ev, ışık, su ve yakacak Hatlarının basit şeyler değil, bir yerleşme davası olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız. Eğer yeni devlet yapıları kira yükünü de hafifletir, Çubuk barajı bol su vermeğe başlarsa, Ankara-mız yeni bir hızla kalabalıklaşa-cak, boşluklar daha çabuk dolacaktır. * • Otuzuncu kılavuzda a\ lık abonelerimiz doluvor. Gazete «iönderUebilmesi i-riıı »tımlîdcıı yenilenmesi, İstihsal etmek = Üretmek Örnek: Afyon istihsal etmek için haşhaş ekerler Afyon üretmek İçin haşhaş ekerler. İstihza etmek = Alay etmek, eğlenmek Örnek: Kendisiyle istihza edenlere kızıyordu = Kendisiyle alay edenlere (eğlenenlere) kızıyordu. istihzara! = Hazırlıklar İstikamet = Doğruluk Örnek: istikametten ayrılmadı ¦ Doğruluktan ayrılmadı. istikamet (veçhe) = Yönet Örnek: Bu istikamette gidersneiz koyu bulursunuz = Bu yönette giderseniz köyü bulursunuz. İstikamet almak (Teveccüh etmek) ¦ Yönelmek Ornck: Bölük o tarafa istikamet aldı (Teveccüh etti) = Bölük o tarafa yöneldi. istikbal ¦ Gelecek Ornck: İstikbal için birçok düşünceleri vardı = Gelecek için birçok düşünceleri vardı. istiklal ¦ Erkinlik Ornck: Türk milleti istiklâlim Atatürk'e medyundur mm Türk ulusu, erkinliğini Atatürk'e borçludur. Istiknah etmek = Derinlemek Örnek : Amakı kalbimdeki düşünceleri ıstiknah etmek mi istiyorsunuz? = Yüreğimin içindeki düşünceleri derinlemek mi istiyorsunuz? istikrah ¦ Tiksinti, iğrenme Örnek: Sun'J hareketlerden istikrah ederim = Yapma hareketlerden tiksinirim (iğrenirim). istikrar = Durluk Örnek: Fransız frangının istikrarına çok çalışılmıştı — Fransız frangının durluğu için çok çalışılmıştı . Ittiksar etmek ¦ Çoğumsamak Örnek: Hu parayı istiksar etmeyin w Bu parayı çoğumsamayın. bükşai - Açı Örnek: istikşaf tayyaresi = Açı aç kotu İstikşaf etmek ¦ Açılamak Ornck: Düşmanın vaziyetini istikşaf etmek üzere bir kol yolladı — Düşmanın durumunu açılamak Özere bir kol yolladı. istilâ ¦ Salgın örnek: z?u topraklar bir vakitler düşman İstilâsına uğıamıştı = Bu topraklar bir vakitler düşman salgınına uğramıştı. İstilâda bulunmak, müstevli olmak = Salgın etmek İstilâ etmek Kaplamak, basmak Örnek: Çekirge her tarafı istilâ etti = Çekirge her tarafı kapladı. Düşmanların istilâ ettiği yerler = Düşmanların bastığı yerler. İstilâm etmek = Ne olduğunu sormak Örnek: Neticeyi istilâm ettiler = Sonucun ne olduğunu sordular. İstilzam etmek = Lüzumlaştırmak. gerektirmek örnek: Cezayı istilzam eden bir hareket = Cezayı gerektiren (lüzuml aştır an) bir hareket. Istiman etmek = Aman dilemek Örnek: Asiler istiman ettiler aman dilediler. Istimhal etmek - önel İstemek Azıyanlar istimzaç m Yoklama örnek: Bu meseleyi istimzaç için size geldim = Bu sorumu yoklama için size geldim. İstimzaç etmek = Yoklamak örnek: Bu meseledeki fikrini istimzaç edeceğim = Bu sorumdaki fikrini yoklıyacağım. Istinad etmek - Dayanmak örnek: Hayatında kendinden başka kimseye istinad etmedi -- Hayatında kendinden başka kimseye dayanmadı. Istinadgâh ¦ Dayanç örnek: Bütün İstinadgâhım sizsiniz — Bütün dayancım sizsiniz. istinas etmek Alışmak İstinsah etmek - Kopye etmek örnek: Hu kitabı İstinsah etmek için yirmi lira istedi — Bu kitabı kopye etmek için yirmi lira isledi. İstintak = Sorgu Ornck: Önce onu istintaka çektiler — önce onu sorguya çektiler. İstintak altına almak Sorguya çekmek istirahat - Rahatlanmak rahal İstirahat etmek — Rahatlanmak, dinlenmek Ornck: İstirahat etmek için buraya geldim = Dinlenmek İçin buraya geldim. İstirham - Yalvart Ornck: İstirhama lüzum yok, işinizi yaparlar ~ Yalvarrya lOzum yok, işinizi yaparlar. istirham etmek Yalvarmak, yakarmak Ornck: istirham ederim, cürmümü affediniz = Yalvarırım, suçumu bağışlayınız. Istirkab ¦ Çck:mexlİk Örnek: Alicenab olanlar başkalarını istirkab küçüklüğünü göstermezler ~ Akı olanlar başkalarını çekemerlik küçüklüğünü göstermezler. Istisgar etmek = Azımsamak örnek: Kendisine tediye edilen meblağı istİs-gar ettiğine hayret ettim = Kendisine ödenen parayı azımsadığına şaştım. Istı U -I etmek - Ağırsamak Örnek: Misafiri istiskal etmek değil, ona ikram etmek lâzımdır - - Konuğu ağırsamak değil, ağırlamak gerektir. İstismar etmek - lsjetmek, sömürmek örnek: I — Bu makineleri böyle muattal bırakmakta bir menfaat yoktur, onları istismar etmeliyiz — Bu makineleri böyle işlemez bırakmakta bir fayda yoktur, onları İşletmeliyiz. 2 — Kendisine karşı irae buyurduğunuz merhamete istinaden sizi istismar etmek istiyor — Kendisine karşı gösterdiğiniz acımaya dayanarak sizi sömürmek istiyor. Müstamere — Sömürge örnek: On dokuzuncu asırda Avıupa düveli muazzaması müstamereler edinmek hevesine düştüler = On dokuzuncu asırda Avrupa büyük devletleri sömürgeler edinmek isteğine düştüler istisna ¦ Ayra (Bak: Fark) İstisna etmek ¦ Ay ramak istisnaî ¦ Ayral İstisnaiye! ¦ Ayralık İstişare = Danış Örnek; Mühim işlerde istişare ile hareket efl inek doğrudur = Önemli işlerde danışarak hşjğ reket etmek doğrudur. Un .ııı.ıın elmek = Sezinlemek Örnek : Öyle bir şey olduğunu isi İş ma m cern, yorum — Öyle bir şey olduğunu sezinliyorum, tsliiaat, takat ¦ Güç Örnek: tstitaatimin en son haddine kadar Cm unun en son derecesine kadar latitale = Uzatı örnek: Mesele, yalnız kendi hudutları dahfllnt de kalsa gene bîr şey değil, bir takım istitalelai de oldu da = Sorum, yalnız kendi sınırları ü cinde kalsaydı gene bir şey değil, bir takım usta) tılar da ortaya çıktı da. tstilar = Örtünme örnek: Veçhı dılârayı kamer bir sehabı muz mm) le istitar etmişti = Ayın gönül süslıyen karanlık bir bulutla orıünmüştü. î rıiı.ıt = Arasöz Örnek: Burada bir istitrad yapacağım m anrş$ ya bir arasöz koyacağım. düzeltme Kılavuzun 25 inci sayısının dordunefl sütununda insani Karşılığı olan ınsel kelimesinin yanma ınv.m. de ilave olunacaktır. Yedinci sütununda inzibat karşılığı olan yasa kelimesi yaeav olarak! düzeltilecektir. Son sütununda goyri indi kelimes.r.in ön neği lüzumsuzdur. ULUS 20, NİSAN 1935 C MARTESI ON ALTINCI YIL. No: 4930 Adımı/,, aiHİııııızdır. Her yerde 5 kuruş Gündelik KADINLAR KONGRKSİ Arsıulusal kadınlar birliğinin On ikinci kongresi İstanbul'da toplanmağa başladı. Bu kongreye söylendiğine göre her vakitkinden daha çok ulus, daha çok kadın katılmıştır. Kongrenin üzerinde konuşacağı işler soysal hayat ve kadın ile erkeğin karşılıklı geçimi bakımından hayli önemlidir. Her kongrede olduğu gibi burada da söylevler kararlar, arzular biribi-rini kovalıyacaktır. Her gün tasa ile okuduğumuz siyasal haberler yanında bu kongrenin haberleri gerilmiş sinirler için oyalayıcı bir rol oynıyacaktır. Birkaç gün sonra kongre bitecek ve hayat söylevlerin, kararların üstünde olarak nomal akışına deva medip gide -çektir. Kadınlar kongresinin on ikin -cisi çok mullu imiş.. O öyle bir ülkede toplanmıştır ki, ortaya attığı sorumlar orada çoktan kotarılmıştır. Arsıulusal kadınlar birliği adından da anlaşıldığı üzere kadınların siyasal ve soysal alanda erkekler ile, aynı hakları kazanarak, bir olması amacını gütme'; -tedir. Türkiye'de artık böyle bir sava kalmamıştır. Türk kadını, her bakımdan erkek ile beraber -dir. Hayatta azçok ayrılıklar gö -rülüyorsa, türk kadınının çalış -kanlığı, ve haklarını kullanmak yolundaki akıllı hareketi ile bun -lar da biraz sonra ortadan kalkacaktır. Türk sosyetesinin kadın (Sonu 3 üncü sayıfada) Arsıulusal Kadınlar Kurultayı İstanbul, 19 (A.A.) — Arsıulusal Kadınlar Birliği kurultayı bugün Yıldız sarayında çalışmalarına devam etmiştir. Bugünkü otur-ramda iki komisyon aynı zamanda toplanmıştır: "Ahlak'ta birlik,, komisyonu büyük salonda, "kadı-(Sonu 6 ıncı sayıfada) Kültür Sosyetesinin (Maarif Cemiyetinin) fitey (evelsi) gece halkevi sa.'o. nunda verdiği balo mevsimin en neşeli ve en kalabalık balolarından biri olmuştur. Baştan başa^çiçeklerle süslenen halkevi salonları, arasında birçok ba-M/m. saylavlarımızın ve şehrimizde bulunan sovyet artistlerinin de bum Kânlarım. lunduğu büyük bir kalabalıkla dolmuştu ve büyük bir neşe içinde eğleniyorlardı. Gece yarısından sonra Atatürk'ün de baloya gelmesi sürekli alkışlarla kar. şılandı ve genel neşeyi bir kat daha arttırdı. Atatürk masalarına çağırdıkları sovyet konuklarımıza takdirlerini söylemişlerdir. Sovyet artistlerinden Tenor Yadan halkın istemesi üzerine birkaç opera aryası söyledi, ve çevresini alan kalabalık tarafından pek çok alkışlandı. Orta-Jık aydınlandığı zaman hâlâ halkevi salonları kalabalıktı 6û baloda arkadaşımız Saib'in yaptığr büyük önderin resm ini koyuyoruz. C. H. P. dördüncü kurultayı hazırlığı C. H. P. dördüncü Kurultayı mayısın dokuzuncu günü on beşte Kamutay kurağında toplanacaktır. Kurultayın birinci günü ve gecesi Ankara donanacak ve şehrin on beş yerine hoparlör konacak ve bunlarla kurultayın görüşmeleri dışardan duyulacaktır. Ankara Halkevi Kurultaya ge-lecek üyeler için bir oyun ve bir de konser hazırlıyacaktır. Partinin Ankara kurumu üyeler için Ankara otellerinde yer hazırlanacak ve Ankara Belediyesi de Kurul tay'in sonunda bin kişilik bir çay ziyafeti verecektir. Kurultay sıralarında her tarafta satılacak olan sigara paketlerinin üzerine tütün inhisarı satıcıları vasıtasiyle Kurultay'ın hatıra olarak parti bayrağını ve dördüncü Kurultay'ın adını taşıyan ke-ğıdlar yapıştıracaklardır. Kronik Yeni yazı Yeni kelimeleri iyi kullanmak, dilimize ve kafamıza iyi sindirmek için en doğru ve kestirme yok yeni kelimelerle düşünmeğe alışmaktır. Osmanlı sentaksı, türk düşünüşü üzerine kurulmuş değildi. Eğer nazarı dikkati âlilerine arze-derim, cümlesini olduğu gibi, yeni kelimelerle türkçeye çevirmeğe kalkışırsanız, gülünç olmaktan kurtulamazsınız. Osmanlıcada si -ze pek ciddiğ görünen birçok sözler, yeni kelimelerle türkçeye çevrildiğinde, aşağı yukarı, birer karagöz tekerlemesini andırır. Ydlardanberi basmakaltb düşünmeğe alışanlar, kelime ezberlemekle çevirmecilikten kurtulmak imkânsız olduğunu göz Önünde tutmalıdırlar. Biraz güç olsa da nomal yol şudur: Kelimeleri tek başlarına almak, onlarla cümle id manian yapmak, ve Osmanlıca bir sözü türkçeye çevirmek değil, kafamızın içindeki düşünceyi türkçe olarak kâğıd üstüne geçirmeğe uğraşmak! Ancak o zaman kdavu -zun darlığı ve eksikliği hakkında sağ bir hüküm verebiliriz. Bir dil, şüphesiz, bütün düşünceleri anlatabilmekle erginliğini gösterebilir: Bu fikir ne kadar doğru ise, bir dili başka bir dili olduğu gibi içine alabilir bir kalıp sanmak o kadar yanlıştır. Edebiyat dilimiz son yirmi yd içinde çok sağdeleşti. Ancak, sim- (Sayılayı çeviriniz) Ostnanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 27 1 — Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — \eni konan karşılıkların iyi aytrd edilmesi için, gereğine göre* fransızcalart da yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügünı otun li'n sekil gibi. la ar etmek Bildirmek örnek: tş'ar ettiğiniz tariki hareketi tasvib ediyorum = Bildirdiğiniz hareket yolunu uygun buluyorum. işaret - Im, işaret (T. Kö.) İşaret etmek = Göstermek, imlemek . işaret etmek Is*al Tutav, işgal (T. Kö.) İşgal etmek = Uğraştırmak, kaplamak, almak, tutmak, el^eçirmck. işgal etmek lahad etmek — Tanıklamak Örnek: Bu meselede herkesten evel ve herke^en ziyade sizin kendinizi işhad etmek isterim m» Bu sorumda herkesten önce ve herkesten çok sizin kendinizi tanıklamak isterim. lştihad etmek = Tanık tutmak İşmizaz mm Yüz buruşturma İştial = Tutuşma örnek: İştial, birdenbire olduğundan bir şey kurtarmağa imkân hasıl olmadı ~ Tutuşma birdenbire olduğundan bir şey kurtarılmadı Utial etmek = Tutuşmak Örnek: İştial eden otlar büyük bir orman hari-kme sebeb oldu = Tutuşan otlar büyük bir orman yangınına sebeb oldu. Iı al etmek = Tutuşturmak İştigal etmek UğrMmak Örnek: iştigal ettiğiniz mesele çok mühimdir - Uğraştığınız sorum çok önemlidir. Iştiha - iştah İştihar etmek - Tanınmak Iştikâ etmek = Yanılamak, sızlanmak örnek: / — Bu yolda harekette devam ederseniz sizden ıştikâ edeceğim = Bu yolda hareketi sürüp götürürseniz yanıllıyacağım. 2 — Kime ıştikâ etmeli? — Kime sulanmalı (derd yanmalı).' Şikâyet etmek = Derdyanmak Şikâyet - Yanı, sızıltı örnek: / — Şikâyetiniz üzerine bu meseleyi tahkike girişildi = Yanınız üzerine bu sorumu araştırmağa girişildi, 2 — Şikâyete mahal vermiyerek = Sızıltıya meydan vermiyerek. İştirak Ortaklık iştirak etmek = Ortak olmak, ortaklaşmak Örnek: / — Bu şikâyete ben de iştirak ederim = Bu yanıya ben de ortak olurum. 2 — Bu İşte sizinle iştirak edelim = Bu iste sizinle ortak/aşalım. İştiyak Güresi örnek: Çoluk çocuğa testtir, euıimez oır iştiyakım var = Çoluk çocuğa söndürülmez bir göre-sim var. işve = Kırıtım örpek: Birçok ışveıeraen sonra meramını anfat-tı = Birçok kırıtımlardan sonra istediğini anlattı. lşvebaz Kırıtkan, baylan İtaat = Uyrum Örnek: Küçüğün büyüğe İtaati lâzımdır = Küçüğün büyüğe uyrumu lüzumludur. itaat etmek — Uyurmak, başeğmek örnek: Devlet kanunlarına itaat edelim ~ Devlet kanunlarına başeğelim (uyuralım.) İtaleİ lisan = Dil uzatım İthaf etmek = Armağanlamak örnek: fin eserimi namı âlinize ithaf ediyo -rum. = Bu eserimi yuca adınıza armaâanlıvo- rum. İtham etmek — Suçlamak örnek: Bu işte cürüm kimin olursa oısun lisanı halk sizi itham edecektir ¦= Bu işte suç kimin olursa olsun halkın dili sizi suçlıyacaktır. İtibar ( Bak: Revaç) = Yalım, kredi (T. Kö.) itibari = Koyma Örnek: Bir şeyin hakiki kıymeti ile itibari kıymeti arasında «¦ Bir şeyin gerçek değeri ile koyma değeri arasında. İtibaren = — denberi. — den başlayarak örnek: / — Bugünden itibaren = Bugünden başlıyarak 2 — O zamandan İtibaren — O zamandan beri. İtidal — Aran, yavaşıma, sinem, ılım Örnek: / — Her işte fazla veya noksın değil, i-tidal ile hareket gerektir — Her işte artık veya eksik değil, aran ile hareket gerektir. 2 — Hübub eden rüzgârın itidale doğru dönmesi — Esen yelin yavaşıma doğru dönmesi. J — Havanın İtidali = Havanın ılımı. It-'dal kesbetmek = Yavaşımak. yumuşamak, ılımak Örnek: Dört günlük sağnaktan sonra bugün hava itidal kesbetti — Dört günlük S3gnaktan sonra bugün hava yavaşıdı (yumuşadı, ılıdı) Mutedil - Orta. ılıman, sinemli Örnek: 1 — Mutedil bir şekilde hareket etmek isterim mm Orta bir şekilde hareket etmek isterim. 2 — Hava bugün pek mutedil = Hava bu gün pek ılıman. hüküm, türkçe ctçek„ kökünden ge- Itikâl = Aşınma İtilâf = Anlaşma, uyuşma Örnek: / — Aramızda bir İtilâf husulü İçin — Aramızda bir anlaşma olması için. 2 — iki devlet arasındaki itilâfa nazaran — İh* devlet arasındaki uyuşmaya göre. Ademi itilâf — Uyuşmazlık, anlaşamazlık örnek: Aramızdaki ademi itilâf o kadar mühim değildir = Aramızdaki uyuşmazlık (anlasa * mazlık) o kadar Önemli değildir. Itimad = Güven İtimad etmek = Güvenmek İtiraf = itiraf (T. Kö.) İtiraz = İtiraz (T. Kö.) İtizar etmek = özür dilemek Özür (Mazeret) = Oıür (T. Kö.) itiyat = Alışkanlık İtina — Özen İtmam etmek — Tümlemek, tamamlamak, bltlrmak İtminan = Dini-' ' İttifak = Bağla% lltihad Birlik, birleşme ittisal etmek mmf Bitişmek Ityan etmek (Serdctmck) = Getirmek Iva etmek a Barındırmak İvaz, taviz = Degİşit Ivicaç ¦ Büksülme İzah -~ İzah (T. KÖ.) izale tim k m Gidermek Londra. 19 (A.A.) — Londra deprem ulet-leri bugün saat 16.26 da merkeziğ Londra'dan 3000 kilometre uzaklıkta çok kuv-velii ve sürekli bir deprem kaydetmişlerdir» SAYIFA 2 H-ast/i bile, devlet dili ile ilim ve fen dili, konuşma ve kullanma diline, inamlmıyacak kadar uzak ve aykırıdır. İnsanları, kafa ve kalblerinin en derin düşünce ve duygularına ka-dar çözeyen bir roman, devletten, ilimden ve fenden daha az değil, daha çok şey söyler. Bir Namık Kemal'in romanım, bir de bugünkü gençlerden birinin romanını etimiz: Şimdi Namık Kemal'den daha derin, daha ince, daha geniş ve yüksek şeyler anlatan gene, dilini, Namık Kemal'in bütün sırmalı kiliselerinden soymuştur. Devlet ve üniversite ise, bugün bile, 19 uncu^ asır ortasının dili île konuşuyor! Güçlük buradadır. İlk yapılacak işlerden biri, eyi yazı yazmanın, eyi konuşmak gibi, ayrı bir sanat değil, belki biraz kültürü o-lan herkese aynı derece lüzumlu bir ödev olduğu kanağatını yerleştirmektir. Herkes ne büyük bir yazman, ne de yüksek bir aytaç olabilir: Ancak her frenk gibi doğru dürüst söyleyip doğru dürüst yazmağı öğrenebilir. Dil devrimi de, bütün ötekiler gibi, asıl hızını küttür *r*~tJ~nnda alacaktır. *** İzmir at koşuları İzmir, 19 (A.A) — İlkbahar at yarışlarının üçüncüsü bugün Buca ala -nında büyük bir seyirci kalabalığı o -nıinde yapıldı. Birinci, İkinci ve üçüncü koşulara dörder havvan girdi. Birinci koşuda B. İcmalin Zeybeği birinci B. Mustafa -nın Kumrusu ikinci, ikinci koşuda B. Fehminin Oktayı birinci B. Mustafanın dilberi ikinci, üçüncü koşuda B. Fik -retin Tomrusu birinci gene B. Fikre -tin Erolu ikinci geldiler. Dördüncü koşuya altı hayvan girdi. B. Rjstemin Sühası birinci B. Hamd Alinin Selteni ikinci geldi. Beşinci koşuya da altı hayvan girdi. B. AkifinMargizi birinci B. Ahmc din Grendezası ikinci geldi. İÇ DUYU K L A R İzmir panayırı onursa] başkanlığı izmir, 19 (A.A) — Arsıulusal İzmir panayırı genel komitesi tarafından Başbakan İsmet İnönü'ye komitenin onursal başkanlığına ve Ekonomi Bakanı Celal Boyara da ikinci onursal başkanlığına seçildikleri kendilerine telyazıla-riyle bildirilmiştir. Bu seçimleri kı -vançla kabul ettikleri ve başarımlar dilediklerini bildiren karşılıklar çevre -raizde derin bir sevinç uyandırmıştı. Komite toplantılarına devam edil -mektedir. Konya'da atlı spor Konya. 19 (A.A) — Şehrimizde bir atlıspor kulübü kurulmuştur. Kulüb, yüretİm heyetim seçmiş ve çalışma -ya başlamıştır. Şchrimizdeki üç spor kulübü federasyona girmişlerdir. Bilecik'te bol yağmurlar Bilecik, 19 (A.A) — Bir haftadır bütün vilayete yıllardanberi görülme -dik derecede yağmur yağmaktadır. Bu yıl ürünün bereketli olacağından köylü sevinç içindedir. ANKARA RADYOSU Bugünkü radyo programı şudur: 19.30 — Sporcu konuşuyor 19.40 — Musiki Mozart Sonate Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 20. — Çocuk bayramı saati 20.15 — Dans musikisi 20.30 — Musiki: Ulvi Cemal İki türkü Masscnet Elegie Gricg Kalbimin biricik saadetisin Ribiçki Küçük türkü Teganni: M. K. Çekatovski Piyano: Ulvi Cemal 20.50 — Haberler. Fransa'nın ülkemize verdiği kontenjan arttı Türkofisten bildirilmiştir: Fran sanın ülkemize vermiş olduğu 3 ve 6 aylık son kontenjan payları aşağıda gösterildiği miktarlarda artırılmıştır: 1 — Nisandan eylül sonuna kadar olan müddet için verilen paylar: Bakla: evelce verildiği bildirilen 27.900 kentale 2100 kental eklenerek bu payımız 30 bin kentale çıkarılmıştır. Nohud: Evelce verildiği bildirilen 2700 kentale 7300 kental eklenerek nohud payımız 10 bin kentale çıkarılmıştır. Mercimek: Bu maddeden ul -kemize 5000 kentallik bir pay temin edilmiştir. 2 — 1935 yılının ilk üç ayı içinde verilen 14 bin kentallik arpa kontenjanı bu müddet içinde ülkemizce kullanılmadığından bunun müddeti 6 ay uzatılmak suretiyle evelce verildiği bildirilen 4544 kental 18544 kentale çıkarılmıştır. 3 — Nisandan hazirana kadar olan müddet içinde verilen kon -tenjanlara yapılan zamlar: Kabuklu ceviz: evvelce verildiği bildirilen 450 kentallik paya 50 kental eklenerek 500 kentale çıkarılmıştır. Kabuksuz ceviz: evvelce verildiği bildirilen 765 kentallik paya 135 kental eklenerek 900 kentale çıkarılmıştır. 4 _ Evvelce 2000 kental ola -rak bildirilen fasulya kontenjanımızın 1000 kental olduğu anla -silmiştir. İşyarlar Koopratifi yıllık toplantısı Ankara işyarları kooperatif kuru • munun nomal ortaklar toplantısı diin saat on dörtte belediye toplantı salo -nunda yapılmıştır. Geçen hafta çoğun luk olmadığından yapılamıyan toplan -tıya dün bütün ortaklar gelmişti. Toplantıya Kamutay başkan orun -tağı Trabzon saylavı Bay Hasan Sakı başkanlık ediyordu. Yönetge kurulu raporu okunarak onandı. Ortaklar koo -peratif işlerinin yolunda gitmesinden Ötürü yönetge kuruluna ve direktöre güven ve saygılarını sundular ve yo -netge kurulunun berilenmesine karar verdiler. Yeni bir yönetge kurulu ile müra -kibler seçildikten sonra, ortaklardan ö-lenlerin özgül sermayelerinin gen verilmesine ve Ankaradan ayrılanların hisselerinin de gelecek yıl düşünülüp bir sonuca bağlanmasına karar verile -rek toplantıya son verildi. Konya şehir kurulu Konya, 19 (A.A) — Şehir korulu çalışmalarına son vermiştir. Kurul, 935 şehir büdcesini 195 bin lira o'.arak ka bul etmiştir. Cumuriyet meydanında bir cumuriyet anıtı dikilecektir. Illlillllllll!ll]|ll!tllllllllillllllllllllllllllllli:illlll Otuzuncu kılavuzda aylık abonelerimiz doluyor. Gazete UÖnderilebîlmesi i-cin şimdiden yenilenmesi. Nüfus sayımı hazırlıkları: Uüıenin her tararında önemle takib edîlnıctke olan genel nl;fıs sayımı hazırlıkları etrafında çu malûmatı aldık: İstatistik genel müdürü Ceial Aybar bu hafta İstanbul şehrinin sayım hazırlıklariyte meçgul ol -muştur. Şehrin numarataj cetvelleri bitirilmiş olup, yakın bir za -manda eksik numaralarla, eksik sokak levhalarının takılması te -min edilecektir. İstanbul'da, şehir içindeki 10 kaza kaymakamı, belediye harita şubesi müdürü, ve istatistik geı?l müdürünün huzuru ile yapılan toplantıda şehrin kesafet ve hususiyetleri noktasından sayımda alınması gereken tedbirler ve güçlüklerin kaldırılması çareleri görüşülmüş, konuşmaya sonradan Vali Muhiddin Ustündağ da iştirak etmiştir. B. Celâl toplanızdan sonrm sayımın ana tedbirleri ve önemli muvaffakiyet şartları hakkında vali ile ayrıca görüşmüştür. İstanbul sayımının büyük bir muvaffakiyetle başarılabileceği umulmaktadır. Sayım hazırlıkları için hazirandan itibaren vilâyet emrine eğreti yardımcı işyarlar verilecektir. İstanbul şehrinin sayımı için 15 bin sayım ve kontrol işyarına ihtiyaç olacağı tahmin edilmektedir. Sayımın en geç sa -at ikiye kadar bitmesi için tertibat alınacaktır. Sayım hakkında mü-taleaları alınmak üzere 1 mayısta ilgili daireler mümessillerinden bir kurum istatistik genel müdürlüğünde toplantıya çağrılmıştır. İstatistik genel müdürlüğü bir kaç güne kadar Ankara, F.skUcMr, Çankırı vilayetlerinin şehir ve köy* İcrinde numarataj kontrolü yap -tıracaktır. Kocaeli vilayeti merkezi ile Kandıra kazasında ve civar köy -lerde yapılan numarataj teftişi memnuniyet verici görülmüştür. izam etmek = Büyüksemek İzan lzen, izan İzaz etmek — Ağırlamak İzdiham Kalabalık İzdivaç Evlenme İzzeti nefis (Haysiyet) = Onur Şeref = Şeref (T. Kö.) İzhar etmek — Göstermek, açığa vurmak , izhar etmek (T. Kö.) İzin = izin Iztirap = Göyııü Irtizan etmek = İzin istemek Kadem es Ayak Kademe — Basamak J We = Çiğ örnek : Nesimi nevbahar jaleler saçsın = Baharın esini çiğler saçsın. Jandarma Jandarma Jenk = Pas Jiyan — Azgın, kükremiş Örnek: Şiri jiyan — Kükremiş aslan Jülide mm Dağnık (saç), karışık K Kabahat Kabahat (T. Kö.) Kabıh = Çirkin örnek: Bu, pek kabih bir harekettir = Bu. pek çirkin bir harekettir. Kubh -¦ Çiıkinlik örnek : Hareketinizin hüsün ve kubhunu sizden ziyade sizi görenler anlar = Hareketinizin güzellik veya çirkinliğini sizden ziyade sizi görenler anlar. Kabil = Olabilir (Bak: Mümkün) (Umumiyetle bilmek fiiliyle tasrif edilir) Kabil (makule) — Gibi, çeşid, türlü, cins Örnek: Bu kabil (bu makule) adamlardan hiç "hoşlanmanı = Bu gibi (bu çeşit, bu türlü, bu cins) adamlardan hiç hoşlanmam. Kabil (makule) = Kategori (terim) — (Fr.) Catc-gorie % Kabiliyet = Yetenek Örnek: Kimseden kabiliyeti haricinde olan işi istememelidir — Kimseden yeteneği dışında o-lan işi istememelidir Kabiliyet (İstida d anlamına) — Anıklık örnek: Onun kabiliyeti daha ziyade içtimai sahadadır = Onun anıklığı daha çok sosyal alandadır. Kabiliyeti intiba sahibi Duyuşlu (Bak: His) Kabiliyeti inhilâl Erigenlik (Bak: Hail) Kabili tahkik = Gerç inlenebil ir (Bak: Hakikat) Kabili tahakkuk = Gcrçcklenebilir (Bak: Hakikat) Kabili inhina Bükülür (Bak: Gayrikabili inhina) örnek: Kabili inhina olan şeyler üzerinde işlemek daha kolaydır. — Bükülür şeyler üzerinde işlemek daha kolaydır. Kabili inhİlal = Erir (Bak: Hail) Kabili inhilâl maddeler Erirler (Bak: İnhilaı) Kabih hazf - = Kaldırılabilir (Bak: Hazf) Kabili afiv = Bağışlanır, bağışlanabilir Örnek: Doğrusu bu cürmünüz kolay kolay kab.'-li afiv görünmüyor. Doğrusu bu suçunuz kolay kolay fcağış.'jr.ır (bağışlanabi'nı) görünmüyor. Kabili ekil Yenebilir Kabili izale - Giderilebilir Öınek: Bu h\e kolayca kabili haledir. — Bu leke kolayca g'Cci" .bilir. Kabili itiraz — Söz götürür Örnek: Sözünüz pek doğru ise de, bir noktai nazardan kabili itirazdır — Sözünüz pek doğru ise de. bir bakımdan söz götürür. Gayri kabili itiraz Soz götürmez örnek: Gayri kabili itiraz burhanlarla sözünü ispat etti — Söz götürmez kanıtlarla sözünü tanıtladı. Kabile Ebe Kabile s Oymak K«bl — önce örnek: Kablettarih - Tarihten Önce. Makabl = önceki, geçen Mabaad Sonra, sonraki Kabr - Kabir (T. Kö.) • Kabul = Kabul Tasvib -: Onam örnek: Bu teklifi tasvibi âlinize arzedİyorum — Bu Önergeyi yüksek onamanıza sunuyorum. Tasvib etmek Onamak örnek: Bu hareketinizi candan gönülden tasvib edenler arasındayım = Bu hareketinizi candan gönülden onayanlar arasındayım. Kâbus - Karabasan örnek: Bütün gecem mahut bir kâbus içinde geçti = Bütün gecem korkunç bir karabasan i- cinde geçti. Kabza — Sap, tutak Kabzetmck = Almak Kaddü kamet - Boy bos Örnek: Kaddü kametinin güzelliğine hayran oldum — Boyunun boşunun güzelliğine hayra- dım. Kader (Mukadderat anlamına) = Kader (T. Kö-). keski) = (Fr.) Destin Talî = l _ Tali, 2 — Sur (T. Kö.) es (Fr.) Chan-cc, sort — Kadid - Kurada, iskelet Kadih, seb. şetm - Sövgü, sövme Zem — Yergi, yerme Zcmmü kadih ----- Yergi ve sövgü Kadİm Bayrı Örnek: Minelkadim bu koy halkı bu ormandan ihtitab rdegelmiştir -— Bayrıdanh?ri bu köy halkı bu ormandan odun kesegelmiştir. Kıdem — Öncelik, bayi ılık Kıdemli Yümlü, uğurh* Kudcma - Eskiler Kadir, zİkudret = Erkmcn örnek; Kadir ona derler ki hangi İşe vaziyet etse bir encama isal eder = Erkmen ona derler ki hangi işe el koysa bit sona götürür. Kudret — Erk Örnek: Kudreti beşeriyenin bir haddi vardır, «a insan erkinin bir ucv vardır. Kadr = Değer örnek: Kadrini bilselerdi ondan daha çok istifa* de ederlerdi = Değerini bilselerdi ondan daha] çok faydalmrlardr. K, ... d.m. kadirşinas = Değerbilir örnek: Büyüklerimiz çok kadirdan (kadirşinas) adamlardır = Büyüklerimiz çok değerbilir a-damlardır. Kadirnaşinas = Değerbilmez Örnek: Ona karşı pek kadirnaşinas davranıldf = Ona karşı pek değerbilmez davranıldı Kafi = Yeter örnek: Artık bu sıkıntılar kafi = Artık bu sıkıntılar yeter. Bu kadarını kâfi görmediniz mi? = Bu kadarn rını yeter görmediniz mi? Kâffe Hepsi, bütün, tuk eü Örnek: Kâft'esi aynı cinstendir = Hepsi aynı cinstendir. GayTİkâfi = Yetmez örnek: Bu kadar sây gaynkâfidir — Bu kadar Çalışma yetmez. Gayrtkâti bulduğum bu malûmat ile ona bu mühim işi tevdi edemem — Yetmez bulduğum bu Oİlgİ ile ona bu önemli işi veremem. ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtibliğine şu şekU altında gönderilecektir: t--- Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) ........... Önergem şudur: . . d) İmza (/) Burada bir önerge göster ilmiyen yazılar üzerine bir şey yapılarnıyacaktır. ULUS ON ALTINCI YIL. No: 4931 Adımız, andımızdır. 2 I. M\N l A/AR 1935 Hurbanc, -Kalifornia- 20 (A.A./ — tayyareci kadın Mi* imelia Erharl, bugün Meksiko'ya doğru uçmuştur. Mit Erhart, 12 saatlik aravermez bir uçuşla bu şehre varmak isteğindedir. Ilır yerde S kuruş Giindeiik ANKA RAM I\ ¦ KRLEŞIM DAN ISI Od yıl içinde Ankara 86.000 kişilik bir şehir olmuştur. Ankara yerlilerinin sayısı 36,000 i geçmez. Demek ki yeniden buraya gelip yerleşenler 50.000 olarak hesab o-lunabilir. . Ankarada doğrudan doğruya devlet hizmetinde çalışan işyarların sayısı 1931 de 5522 idi. Bu rakamda, ordu, belediye ve bankalarla. Özel kurumlarda çalışanlar yoktur. Ankarada 1926 dan beri i-zin alınarak ev ve apartı -inan olarak, ancak bin sekiz yüz otru yapılmıştır. Kredi darlığı yüzünden yeni yapıların sayısı da gittikçe azalmakta olduğunu söylemeliyiz: 1931 de 275, 1932 de 151, 1933 de 55, 1934 de 150! Bu yıl içı.ı yapı izni alanların sayısı şimdiye kadar ancak 22 ye va-rabilmiftir. Biraz dolgunca aylık alanlarla, parası olanların şehre yerleşmiş olduklarını kabul edebiliriz. Büyük kısım ise kerpiç kovuklarında barınmaktadırlar. Gelecek yıl temyiz ve harb akademisi de Ankaraya geliyor. Bu yüzden sıkışıklık bir kat daha artacak, kiralar kabarmasa bile eksilmiyecek-tir. Ankarada en aşağı 3000 yeni otruya ihtiyaç var. Yeni kurulan bahçeli evler kooperatifinin kre-disizlik sebebi ile kâğıd üstünde (Sonu İ üncü savıfada) Kadınlar Kurulta\ ı İstanbul, 20 (Telefon) — Arsıulusal feminizm kurultayı bu sabah yugoslav delegesinin başkanlığında toplandı. Ruz. namede birliğe girmek istiyen değişik ulusal kadınlık kurumlarının kabulleri. Uluslar sosyetesi ile birliğin temasını muhafaza eden Cenevre'deki delegeleri için izahatiylc, birliğe bağlı kurumların istekleri hakkında hazırlanmış raporun söyleşmeleri vardı. Kurultay, birliğe girmek istiyen değişik ulusal kadınlık kurumlarının kabulleri İçin hazırlanmış o-nergeyi biri kle onamıştır. Kurultay üyeleri yarın bir mi-tıng yapacaklardır. Mitingin konusu, kadının bir yurddaş sıfati/le hakları, ödevleridir. Delegeler yarın vapuı. la bir gezinti yapacak'ardır. Balkan Ekonomi konseyi Balkan antantı ekonomik konseyinin münakalât komisyonu dün toplanmış ve Önce Belgrad'da konuşma konusu olan sorumlar üzerinde görüşmüştür. Bu komisyon işlerini hemen hemen bitirmiştir. Ticariğ siyasa komisyonu, dünkü toplantıda genel bir fikir teatisi yapmıştır. Balkan bankası komisyonu da dun ilk toplantısını yapmıştır. Balkan antantı istişarî konseyi çalışmasına paazrtesi devam edecektir. Almanya konseyin kararım protesto etti Berlin, 20 (A.A.) — Uluslar sosyetesi konseyinde temsil edilmiş olan bütün devletlerin hükümet merkezlerine verilen alman notası şudur: "Alman hükümeti, uluslar kurumu konseyinin 17 nisan müzakeresine iştirak etmiş olan hükümetlerin kendilerinde Almnaya hakkında hüküm vermek hakkını bulmalarına itiraz eder, bunda Almanyaya karşı yeni bir muamele teşebbüsü görür ve bunu şiddetle reddeder. Almanya hükümeti, konseyde görüşülen sorumlar karşısındaki durumunu yakında bildirecektir.,, Buğday tahkikatı İstanbul, 20 (Telefon) — İstanbul Ziraat Bankası tarafından buğday alım satımına aid müfettişlerce yapılan tahkikat fezlekeleri Tarım Bakanlığından !•¦ tanbul vilayetine gönderilmiş ve tetki-kata başlanmıştır. İdare heyeti lüzum görürse ilgilileri de çağıracak ve ifade, lerini alacaktır. ılMIIIIIMMIIII 1 ¦ nin«HMHMItHMMIIHİI»IIIIIIHnMIHUMHniHIMMIIIIIHW»HI »tnuHİ Sümer Bankın genel kurulu bugün toplanacaktır. Altıncı sayıfamızdaki yazıyı o-kuyunuz! Bulgar kabinesi henüz kurulamadı TOŞEF'İN KABİNEYİ Kİ K \- MIYACACIM KIR Al. \ BİLDİRMESİ İKTİMALİ VARDIR. Sofya, 20 (A. A.) — Kıral, B. Toşef'e çok geniş slaâhiyet vermişse de yeni başbakan kabineyi kurmak yolunda bir takım güçlüklerle karşılaşmıştır. Eski tu. ze bakanı B. Dikof, kendisinin kabineye girmesine şart olarak, eski başbakan Cankof'un 1 »-men serbest bırakılmasını istemen, tedir. General Radef General Zlatef, yeni kabineye girmi-yecektir. Sü Bakanlığını general Radef üzerine alacaktır. Yeni kabine kiralın tamamiyle onamasından geçecektir. Kıral. başbakanı serbestçe seçtiğinden bu seferki hükümetin meşrutî bir biçimi o-lacağı ileri sürülmektedir. Bazılarına göre yeni hükümetin bu biçimde kurulması parlamanter bir rejime doğru bir adımdır ve bunu, süel kaynaklar eyİ karşılıyacaklardır. Kabineye kimler girecekti Sofya, 20 (A.A.) — B. Toşefin ka-binesinin şu biçimde kurulması iktimaü vardır: (Sonu 5. inci sayıf*da) Çocuk haftası öbürgün başlıyor ÇOClk ESİRGEME KURUMU PROGRAMI HAZIRLADI. 23 nisan salı günü saat 9.30 da Ankaradaki ilk okulaların 4. ve 5. inci sınıf talebeleriyle diğer bütün talebeler ve izciler, Türkiye idman cemiyetleri genel merkezi yanındaki spor alanında toplanacaklardır. Toplantıya geliş ile toplantının tertibatı ve daha sonraki geç i d resmini Ankara Maarif Müdürü B. Rahminin başkanlığındaki komite idare edecektir. Toplantıda talebe- tarafından Önce istiklâl, sonra çocuk marşları söylenecek; bunun arkasından, çocuk esirgeme kurumu adına başkan Kırklareli saylavı B. Dr. Fuad Umay ve Maarif Müdürü B. Rahmi tarafından birer söylev verilecek, sonra iki talebe birer söylevle haftayı açacak ve türk çocuğunun andı bütün oku lalar tarafından tekrarlanacaktır. Söylevlerden sonra toplantı bitecek ve okulalılar, gene maarif müdürü tarafından tertib edilen programla bir geçid resmi yapacaklardır. Geçid resmi, toplantı yerinden çocuk sarayına kadar olan caddede yapılacak ve talebe geçerken Kamutayın, Atatürk heykelinin, belediyenin ve çocuk sarayının Ö-(Sonu 5. inci ssyıfsds) Osmanlıcadan 7ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.28 1 —Oz türkçe köklerden gelen sözle rin karşısına (T. Kö.) betdeği (alâmeti) konmuştur, bunların her biri hakkında sıratı yamdarım u'izetelere vereceğiz. 2 — teni kıtnıın kurşılıkların iyi uytrdedilmesi i- in, gereğine göre, fransızeaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur, 3 — Kökü türkçe ulan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullantlun şekilleri uttnmıştır; Aslı ak olun hak, aslı ügum olan lert -ı ki' gibi. Kail olmak = (Bak: razı olmak) Kaim - Dik = (Fr.) Perpendiculaire, vertical Kaim Ayakta - (Fr.) Debout Kifayet = Yeterlik Örnek: K. dolayısıyle ona ou vaeıteyı ver- diler m Yeterliği dolayısıyle ona bu ödevi verdiler. Ademi kifayet ¦ Yetmezlik Örnek: Ademi kifayeti görüldüğü için işten çıkarıldı m Yetmezliği görüldüğü iç,n ,şıen çıkarıldı. Kifayetli, ehliyetli ¦ Yetkil örnek: Çok kifayetli bir adamdı = Çok yetkıl bir adamdı. Kafile Katar, takım örnek: Muhacirler kafile kafile gidiyorlardı al Göçmenler katar katar (takım takım) gidiyorlardı. Kâhil = Kırçıl Kâhin ¦ Baksı. ırkıl. balem, falcı, bakı* Kahkari ¦ Ardın ardın, gerisin ge.-İ Kahr * Kağır (Kırgızca) örnek: Kimin kahrına uğradı.' = Kimin kağı-rına uğradı? Kah- Alp — Kağırman (Yakutça ilâh anlamına). örnek: Kahraman ordumuz = Kağırman ordumuz. K»bt Kıthk Kaır = Dip Örnek: Kaırı üerya = Denizin dibi. Kaide - Kur* = (p, , R,g|e Ome: Her kaidemn müstesnası olabilir = Her ku,; „ ayramı olabilir. Kaide Tab.n (Fr.) Base sor İr mmm*. ("cyKctiçm = (Fr.) PiedesUl, K.ümen Dikine = (Fr.) Perpendiculairemcnt, verticalcmcnt Kaimen Ayakta = (Fr.) Debout. etant. Icv* Kaimen (Bak: Amudi) = Dikel = (Fr.) Perpendiculaire, vertical Kâin Bulunan, olan v örnek: Aksarayda kâin bir bab hane ~ Aksa-rayda bulunan bir ev. Kâinat = Evren (Bak: Alem), kâinat (T. Kö.) KÂkul ¦ Perçem Kolb ¦ Kalb (T. Kö.) Kalbetmk Çevirmek (Bak: Tahvil, tebdil) örnek: Bakırr altına kalbetmtk — Bakırı altına çevirmek. Kale m Kale Kalem Ka|rm (T. Kö.; Kalıp = Kalıp örnek: Madenleri izabe ettikten sonra kalıba dökerler = Madenleri erittikten sonra kalıba dökerler. Kamer ¦ Ay Kameriye m Çardak S'-nei kameriye = Ayyıl Svnei şemsiye = Günyıl K-ımet ¦ Boy Kameti mevzun sahibi = 1 aylan Kâmil ¦ Olgun, erişkin Örnek: O, kâmil bir insandır — O, olgun (erişkin) bir insandır. Kamilen Buıbülün, hep birden Örnek: Borcunu kamilen ödemişti «= Borcunu büsbütün ödemişti. Kamu» ¦ Kamus Kân --- Kaynak, ocak Kanaat ¦ Kanağat örnek: Kanaatim bu yoldadır — Kanağatım bu yoldadır. Kanal ¦ \ k (Bak: Cetvel) Kani e Kanığ örnek: Kaniim ki siz bu işin üstesinden geleceksiniz - : Kanığım ki siz bu işin üstesinden geleceksini'.. Kanun ¦ Kanun Kâr = İş, knıanç Kârazma, kâra/mûde, -= îşanlar, işbilen. Kârasıı.a, kârdan, kâragâh, kardide, kaıgüzer - Iş- becerir Karabet ¦ Hısımlık örnek: Aramızda karabet vardır = Aramızda hısımlık vardır. Karar Karar (T. Kö.) örnek: Çok konuştuk, bir karara varamadık — Çok konuştuk, bir karara varamadık. Karha ¦ Yara Kari = Okur Karib Yakın Örnek: Yu/e karib hatası vardı = Yüze yakın yanlışı vardı Karıben - Yakında örnek: Kariben avdeti memuldur = Yakında dönmesi umulur. ile uzmanlarımızın (mütehassıs) hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge» Kanb. hakikat = Hakikatli (Bak: hakikat) Karin =1 — -daş. -deş, 2 — Yakın Karine - İmkanıt örnek: Onun ne demek istediğini ancak karina ile anladık = Onun ne demek istediğini ancak imkanula anladık. Karn ¦¦ Kurun, çağ = (Fr.) Epoque Kasaba — 1 — Kent, 2 — (Teşrih mi naşı terim koluna bırakılmıştır.) Karye - Köy Kasavet - Tasa (Bak: gussa) örnek: Kasavetten kendini kurtaramadı - Tasadan kendini kurtaramadı. Kasem - ¦ Ant örnek: Size kasemle söylüyorum = Size antla söylüyorum. Kasretmck - Kısmak, kısaltmak örnek: Sözü bu kadar kasretmek anlaşılmasına mani olur = Sözü bu kadar kısaltmak anlaşılmasına engel olur. Kasrı basar = 1 — Kısa görü. 2 — (Tıb manası terim koluna bırakılmıştır.) Kasir - Bodur, kısa Örnek: Kasirülkame - Kısa boylu Kasıt, sâî - Ulak Kassam — Bölücü Kasd ¦ Kurma Örnek: Kasd ile yapılmıştır it ¦ Kurma ı/s yapılmış bir ış. Kasdetmek = Kurmak Suikast Kıvınç K««ana = Köşk SAY İFA 2 ULUS 2ı JMISAN 1935 PAZAH Kamutay'da Knmutnyın «Kin B. Fikret Sılay'ın başkanlığında yaptığı toplantıda Konya ovası sulama idaresi ile yüksek mühendis okulasının 1931 yılı ton hesabına ait mutabakat beyannameleri hakkındaki dîvanı muhasebat komisyonu mazbataları kabul edilmiş, bir takım şahısların ölüm cezasına çarpılmalarına aid mazbatalar üzerinde görüşülmüştür. Bunlardan Tirebolu'nun Arageriş köyünden Mehmed oğullarından Halil oğlu Asım ve Kavga oğullarından Emin oğlu Hüseyinin ölüm cezasına çarpılma, lan hakkındaki mazbata nm görüşülmesinde. Tüze komisyonu üyelerinden üç saylavın karara muhalif kalmış olmalarının sebebi etrafında sorulan sorgulara karşı komisyon başkam Salâhaddin Yargı, Kurultayın ve komisyonun bu gi'ü sorumlarda teşkilatı crasiye kanununa nazaran olan durumlarım anlatmış ve komisyon çokluğunun cezanın değiştiril i gerektirecek bir sebeb görmediğini söylemiştir. ölüm cezasının 20 yü hapse çevril meşinden yana bulunmuş olan Tüze komisyonu üyelerinden Osman Dinçer â* bu iş üzerindeki görücünü anlattıktan sonra cezanın 20 yıl hapse tahvili için verilen takrir okunmuş ve reddedilmiş far. Mazbata olduğu Ribi kabul olunmuş. Haleb'in Araç mahallesinden Abidin oğlu Hüseyin Nurinîn Ölüm cezasına çs p*lmaM hakkındaki mazbata da onanmıştır. Kamutay pazartesi günü toplanacak, tır. Denizyollarının tenzilatlı tarifesi İstanbul, 20 (Telefon) — Bir mayıstan itibaren tatbik olunacak olan deniz yol. I-rımn tenzilatlı aylık bileti ökonomi bakanlığınca tasdik edilmiş ve buraya bildirilmiştir. Tenzilatlı seferler üç mınta-kaya ayrılmıştır. Birincisi Marmara kı. yıları, ikincisi Marmara da dahil plntak üzere Samsun ve Akdenizden İzmir'e kadar, üçüncü mmtaka da bütün Türkiye kıyılandır. I Ç DUYUKLAR Topraksız köylüye toprak veriliyor İstanbul, 20 (Telefon) — Bakırköy kazası içinde Azaplı ve Yashburgaz çayırlıklarının topraklan olmryan köylülere dağıtılması hakkında Maliye Bakanlığından bu vurul tu gelmiştir. Buna göre pürüzsüz olan yerler dilevli veya evkafın olan yerlerden hemen ayrılarak köylülere verilecektir. Maliye Bakanlığının bu iş için sor. duğu sorguya da mîllî emlâk müdürlüğü cevab hazırlamıştır. Edirne yolcularından da gümrük beyannamesi aranacak İstanbul, 20 (Telefon) — Edirneden gelen trenin yunan topraklarından geçmesi ve orada istasyonlan bulunması dolay isiyle bundan sonra Edirneden gelen yolcuların eşyalarından da gümrük beyannamesi istenecektir. Bir şantajcının mahkûmiyeti istanbul. 20 (Telefon) — "Doğru yol,, adiyle çıkan din kitabının bazı yer. lerî dîni duygulan tahrik ederek halkı hükümete karşı kışkırtıcı mahiyette görülmüş ve ağır ceza mahkemesi k'tabı yazan Alî Ulvi ile kitabı basan matbaacı Bürhanettin'i birer yıl ağır hapse mahkûm etmiştir. Salkurumuz Almanyadan döndü İstanbul, 20 (A.A.) — Almanlarla bir ticaret anlaşmasının temellerini görüşmek üezre, dış işleri Bakanlığı genel kâtibi Numan Menemencioğlu'nun başkanlığı altında Berlin'e giden salkurumuz dönmüştür. îstandardizasyon mütehassısları İzmirde izmir, 20 — Ekonomi bakanlığı istandardizasyon kolu uzmanları şehrimize gelmiş ve üzüm ve incir ürünlerimizin istandarizas-yonu ve bunların ederlerini düşürmeye hizmet edecek rasyonalizas-yon tedbirleri hakkında araştırma ya başlamışlardır. Bu zevata Prusya istandardizasyon şubesi müdürü olup Almanyada değişik tarım ürünlerinin istandardizasy onunu gerçekleştiren ve şimdi Ekonomi Bakanlığı emrinde çalışmakta o-lan dotkor Bade ve Veygart da refakat etmektedir. Lutfi Fikri'nin bir vasiyetnamesi daha çıktı İstanbul. 20 (Telefon) — Paris'te ö len B. Lutfi Fikrinin bir vasiyetnamesi daha çıkmıştır. Lutfi Fikri 928 yılndı Beyoğlu Noterliğinden musaddak vasiyetnamede parasını kız kardeşine bırakmıştır. Fakat kız kardeşi daha önce ölmüştür. Bunun üzerine B. Lutfi Fikri Pa-îsle bir vasiyetname daha hazırlıya. rak parasının bir kısmını üniversite ile bazı hayır işlerine ayırmıştır. Aradan zaman geçmiş ve Beyoğlu üçüncü Noteri Beyoğlu dördüncü hukuk haky erine başvurarak 928 de hazırlanan vasiyetnameyi göstermiştir. Hakyeri iki tarafın-iddiasını brklİyecektir. B. Fazlı'nın evkaf genel müdürlüğüne tayini doğru değil Bursa valisi Bay Fazlının Evkaf genel müdürlüğüne tayin edileceği haberini salahiyetli makamlar tekzib etmektedir. B. Muhiddin Üstündağ şehrimizde İstanbul vali ve belediye reisi B. Üstündağ dün sabah şehrimize gelmiştir. Bir hafta kadar burada kalacaktır. Sıhhiye müsteşarı Cenevre'ye gitti İstanbul, 20 (Telefon) — Sıhhiye müsteşan B. Hüsameddîn geldî. Uluslar Sosyetesi sağlık komitesi toplantılann-da bulunmak üzere bu akşam Cenevre-ye gitti. Almanyaya giden gazeteciler İstanbul, 20 (Telefon) — Alman basın kurumunun çağırışı üzerine türk gazetecilerinden bîr grup bu akşam ek-presle Almanyaya gitti. Sağırlar ve dilsizler için okula İstanbul, 20 (Telefon) — Sağırlar vc dilsizler kurumu tarafından bu yıl bir okula açılacaktır. Bu iş için Kültür Ba-kanlığiyle görüşmek üzere kurum balkanı Ankaraya gidecektir. Sahte piyango bileti tahkikatı Çocuk Esirgeme sosyetesinin İktısad ve Tasarruf sosyetesiyle birlik olarak yapmış olduğu eşya piyangosunun büyük ikramiyesi o-lan beş bin lirayı almak için sahte bilet ileri sürdüğünden dolayı yakalanan avukat kâtibi Süreyya hr.M.mda sorman (müstantik) in tahkikatı bitmiştir. Sorman birkaç güne kadar kararını verecektir. Dışbakanlığında tayinler ve terliler Rados konsolosu Hasan Refet ü: Ba-tum kançıları orhan dereceleriyle merkeze nakledîTmİr-'erdir. Atina - Pire b.ış-konsolosluğunda konsolos muavin' Ca-vİd Ulvi dokuzuncu derece île I! d »s konsolosluğuna terfian tayin edilmi- ve Moskova elçiliği elçilik kâtibN^n- tayin k'lınan Necdet Tahir dercc:s:yle Roma elçiliği k.ilibliğine nakledil» tir, iktısad dairesinde orta elçilik müsteşarı Numan Tabip altıncı dereceye hukuk müşavirliğinde orta elçilik müsteşarı Mdımed Ali Tcvfik 7 inci dereceye, dokuzuncu dtrece memurlar dm u-mum evraktan Said, Moskova konsolosluk şubesini tedvire memur konsolois Ragıb Rauf. Belgrad elçiliği başkâtibi Saffet örfi. Gomülcene konsolosu S-Jim Rauf, hususî kalemde elçilik başkatibi Siyret. üçüncü derecede elçilik ikinci kâtibi Faik Hüseyin, sekizinci derece ya onuncu derece memurlardan konsolos, luk şubesinde muavin kınsolos muzaffer Kâmil, Prag elyitiğî ikinci kâtibi İrfan Sabit, Vaşington elçiliği kâtİblenrv den Seyfi ile, Bükreş elçiliği ikinci kâtibi İlhamı, Bükreş elçiliği kansolosluh işlerini gören Pertev Şevki, ikinci dair* de Rifat Rüştü, kâtibi umumilikte Ruh van Halîd, Paris elçiliği kâtiblerinden Kemal Lûtfi. Kahire elçiliği kâtiblerinden Cemal, Ncvyork kaneıfan Cemal Tayyar, muhtelit hukuk İşlerinde Ahmed) Raçıb. Atina elçiliği kâtiblerinden Re-ceb, Bern elçiliği kâtiblerinden Ahmed Ce'.alettin doku/uncu dereceye terfi etmişlerdir. Olu/umu kılavuz* da aylık aboneleri* miz doluyor. Gazete gönderilebilmesi i* çiıı şimdiden yenîi teıımesi. Kâşkî «s Nolaydı Örnek: Kâşki oraya gitmeseydi = Nolaydı oraya gitmeseydi. Kat'etmek == Kesmek - (Fr.) Couper, traneher örnek: Mücadeleyi kat'etmek îçîn = Kavgayı kesmek için. Kat'ı alâka etmek — Elçekmek, elyumak, ilişik kesmek = (Fr.) Ccsser ses relations, rompre örnek: Sizinle kat'ı alâka ettim •= Sizinle ilişiğimi kestim. Bu işten kat'ı alâka ettim = Bu işten çiçektim. Kat'ı mesafe — Yol alma — (Fr.) Parcourir les distances Kat'ı merahil — İlerleme, yoldürme örnek: Yavaş yavaş kat'ı meşale edebildi = Yavaş yavaş ilerliyebildi. Kuttaı tarik — Yolkesen Kat'İ = Kesin örnek: Kat'i olarak size söyliyorum = Kesin olarak size söyliyorum. Kat'iyyen — Asla, üzkes, cuda Örnek: Kat'iyyen izin veremem — Üzkes (asla) izin veremem. Kat'ileştirmek = Kesinleştirmek (Bak: hakikat) örnek: Yevmi hareketini henüz kat'ılestiremc-di = Hırk' t gününü henüz kesinleştİremedi. Kail ölüt Örnek: Onun katli herkesin yüreğinde derin bir acı bıraktı = Onun ölütü herkesin yüreğinde derin bir acı bıraktı. Katletmek - öldürmek örnek: Katledildiği vakit yanında kimse yok tu = Öldürüldüğü vakit yanında kimse yoktu Katil = ölütçü, öldüren, kanlı örnek: 1 —- Katilini bulamadılar — ûlütçüsür" bulamadılar. ? — Onun katili .....dır = Onun öldüreni .... Ur. Katliâm s Kırım Katre = Damla örnek: Su musluktan katre katre akıyordu = Su musluktan damla damla akıyordu. «Cavi = Kuvvetli, zorlu örnek: Kavi bir irade ¦ Kuvvetli bir irde Kavim (mütet anlamına) = Ulus örnek: Cemiyeti akvam = Uluslar sosyetesi Kavs = Kavis (Kavuş = Kemer: Radloff II) Kay = Kusu Knyh = İrin Kaymakam (askerlikte) = Yarbay Kayd = Bağ-: (Fr.) Lİen, reserve, entrave Kayd (Bak: İhtimam) — Kayıd = (Fr.) Soın, soucı, asbiduıte Ornck: Kaydsız bir adam = Kaydsız bir adam. Kayd = Yazma, geçirme = (Fr.) Inscripıion, enre-^istrement örnek: Bu isimlerin deftere kaydı bitmedi — Bu isimlerin defteıe geçirmesi bitmedi Keza — Kaza (aslı: kada) Örnek: Büyük bir kaza geçirdi — Büyük bn kaza geçirdi. Kaza = İlçe Örnek: Karacabey kazası = Karacabey ilçesi. Vilâyei = 11 Örnek; l/mır Vilâyeti — izmir ili. Nahiye — Kamun Örnek: Bu kazada üç nahiye vardır = Bu ilçede üç kamun vardır. Vali = İlbay Örnek: Adana valisi = Adana ilbayı. Kaymakam — llçebay örn.k: Haymana kaymakamı = Haymana ilçe- bayı. Nahiye müdü-ü - Kamunbay Müfettiş ~ lıp.kler Müfettişlik Ispcktcrlik Müfettişi Umumilik Cmel Ispektcrlik teftiş ~- Teftiş (T. Kö.) 'kâzib Yalan, yalancı, aldaç ^izb = Yalan ı*.cbed Ka-.ıciğer \ebir = Buyul Keder = K Bâz (T. Kö.) Keemıc • banisi, san.ı tın ki Kefal.t Kefillik Kefalet akçası = Tutak örnek: Bu işi deruhte etmek istiyenler % 10 derecesinde kefalet akçası yatırmalıdır - Bu işi üstüne almak isteyenler % 10 derecesinde tutak yatırmalıdır. Kefil - Kefil (T. Kö.) Kefaret - Arınma Keffiyed etmek = Elçekmek, çekilmek örnek: Birkaç defa pey vurduktan sonra kelfi-yed ederek rakibine bıraktı = Birkaç kere pey vurduktan sonra elçekerek (çekilerek) işi hasmına bıraktı. Kehf = Kovuk, mağara Kehkeşan = GÖkdere, yola Kelâl (Bak: Hüzün) = Usaor, Kelime Kelime (T. Kö.* Kem ¦ Kötü, az Örnek: Kem söz, kem akça sahibinindir = Körü söz, kötü akça ıssınındır. Kcmakân — Eskisi gibi, olduğu gibi örnek: Kemakân makamında ibkası = Kskisİ gibi orununda bırakılması. Kemend - Boğuluk Kemin - Pusu Kemiyet - Nicelik, kemiyet (T. Kö.) Keyfiyet = Nitelik, keyfiyet (T. Kö.) Kenar - Kenar (T. Kö.) Kerem ~ Kayra Keren.kâr = Selek Kerhen = Istcmiyerek. gönülsüz, tiksinerek lav'an - Istiyerek, gönülden Tav'an vc kerhen İster istemez, ıstiyerek is-temiyerek Örnek: Tav'an ve kerhen bu işi behemehal jfa etmelisiniz diye verilen emre nazaran — Istİ-yerek istemiyerek bu işi ne olursa olsun yapmalısınız diye verilen emre göre. Kerih - İğrenç, tiksindirici Kerime — Kız Kerre = Kere Kesafet - Sıklık, koyuluk Kesif — Sık, koyu örnek: / — Kesif bir orman = Sık bir ormat\ 2 — Kesif gölgelerle mestur bîr yol — KojnP gölgelerle Örtülü bir yol. Tekasüf etmek = Sıklaşmak, toplanmak Teksif etmek = Sıklaştırmak, koyulaştırmak, topa lamak Kesad = Sürümsüzlük, durgunluk Kcsbetmek — Edinmek, kazanmak Kesbi nezaket etmek = Nazikleşmek Kcsbi sükûnet etmek = Sakinleşmek Kesbi suubet etmek = Zorlaşmak, güçleşmek Kısb = Edinç Kiıbükâr = Iş güç, kazanç Kisbi = Edînsel Örnek: İnsanların bazısında fıtri olan mevahib'i tabiat bazılarında da ancak kisbi olarak tezahüJt eder = İnsanların kimisinde doğunsal olan tür rem vergileri, kimisinde de edinsel olarak görünür. Kesir = Kesir (kesmekten) Kesretmek - Kırmak örnek: Kimsenin hatırını kesretmek istemem Kimsenin hatırını kırmak istemem. Küsurat =* Kesirler ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, isteyenler yeni bir Önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D. T. C. Genel Kâtibliğine şu şekil altında gönderilecektir : Osmanlıca.......kelimesine Kılavuzda ......karşılığını uygun (yahut: yeter) görmüyorum. Sebebi: (kısaca) ........... Önergem şudur: (d İmza (1) Burada bir önerge gostenlmiyen yazılar üzerine bir şey yapılamıyacskiır. 22, NİSAN 19.55 PAZARTESİ Tokyo, 21 (A.A.) — Formoz adasında bir deprem olmuş 742 kişi ölmüş, 2979 kisi yaralanmıştır. 2295 ev yıkılmış, ve 2348 ev ile zarara uğramıştır. ON ALTINCI YIL. No: 4932 Adımız, andımızdır. Her yerde 5 kuruş Günıli'lih GENÇLİK VE TEKNİK Teknik insanların yaşayışını kolaylaştıran en büyük gücdür. Fakat her güc gibi teknik gücünü de kurmak ve onu en faydalı bir şekilde kullanmak oldukça zordur. Bu her şeyden evel bir bilgi işi olmakla beraber, karakter ve enerjinin de oradaki rolünü unutmamak gerektir. Tekniği bir hayat şekli olarak gözden geçirirsek, onda da hayatın bütün önemli gerekenlerini araştırmak durumunda bulunuruz.. Bilgiden başlayan bu gerekenler yavaş yavaş karaktere ve ruha kadar çıkar.. Bu bakımdan teknik gücü olan bir adam ile olmayan adam arasında ayrılık vardır. Ayrılık ilk Önce yalnız bilgi alan-nda göze Çarparsa da bunun insanların hareketine imlemeden başka güçler üzerinde de izleri görülür. Büyük bir makineyi işleten, bir otomobili yıldırım çabukluğu ile koşturan, bir uçağı kuş gibi gök yüzünün sonsuz derinliklerinde dolaştıran adamın duyguları yaptığı işin düzeyindedir. Demek ki yüksek ve atılgandır. Büyük işler görmek insanın kendine olan güvenini artırır.. İnsanlar kendi değerlerini, yaptıkları işlerin değeri ile ölçmeğe alışmışlardır. İşin değerini artıran en büyük güc de teknik olduğuna göre, onun ulus hayatı irin (Sonu 3 üncü sayıfada) Sümer Bankın Genel Kurulu Genel Kurul Raporunu onadı Sümer Bank Genel Kurulu dün saat onda Kamutayda büdce komisyonunda toplanmıştır. Toplantıyı büdce encümeni başkanı Bay Mustafa Şeref Özkan (Burdur) açmış, ve 1934 yılı çevrim kurulu ve mürakipler raporu okunmuş -tur. Bankanın bir yıllık çalışmasını anlatan rapor okunduktan sonra kurul üyelerinden bazıları düşündüklerini söylemişlerdir. Bankanın çalışması üzerinde Ekonomi bakanı Bay Celâl Bayar, teknik sorumlar üzerinde genel direktör bay Sümer ve bankanın Maliye bakanlığı ile ilgili sorumlarında da Maliye Bakanı Bay Fuad Ağralı kurulu aydınlatmışlardır. Açık oya konan raporla bilanço onanmış ve çevrim kurulu be-riletilmiştir. Başkanın ileri sürmesi üzerine bankanın bir yıllık verimli çalışması ve üstün durumundan ötürü Ekonomi ve Maliye Ba-kanlariyle, bankanın genel direktörlüğüne ve çevrim kuruluna teşekküre karar verilerek toplant bitirilmiştir. Toşef yeni bulgar s kabinesini kurdu Çankof tan yana olanlar Sof yada bir gösteriş yapmak istediler, polis bırakmadı Sofya, 21 (A.A.) — Yeni Başbakan B. Toşef krumuş olduğu hükümetin bundan 19 yıl önce açılmış olan prensiplere uyarak gerek Czaneff ulsual ekonomi bakanlığına gelmiştir. Sofya, 21 (A.A.) — Demokrat birliği partisi, başkanı olup, yakalanması şimdiki kabine buhranına doğrudan doğruya sebeb o- (Sonu 6 ıncı sayıfada) Şehir Kurulunda Bulgar kiralı Borİs dış ve gerek iç siyasada aynı yolu güdeceğini söylemiş ve demiştir ki: "— Geriye dönmek yoktur.,, Garnizon komutam general Bayındırlık Bakanına teşekkür edildi OTOBÜS İŞLERİ İÇİN BAŞKA NA SALAHİYET VERİLDİ. Şehir kurulu dünkü toplantısında • 1935 büdce projesini görüşmüş ve ko. misyon adına verilen izahattan ve kısa münakaşalardan sonra proje kabul edilmiştir. Yeni büdce ile bir ikinci belediye başkan oruntağı ihdas edilmektedir. Bundan başka belediyenin yeni büdce kararnamesine konan bir madde ile belediyede çalışan ücretli işyarların maaşlı olarak kullanılmalarım istiyenler hak-(Sonu 3 üncü sayıfada) Çirkin bir hâdise Dün gelen İstanbul gazfffehgj* bize çok çirkin ve çok yüz M^a^m» cı bir haber getirdiler, üç oyun oynamak üzere gelmiş o-lan Viyananın Libertas takımı Fenerbahçe ile oynadığı son oyunda yargıç (hakem) bir türk olduğu halde alanda yenilen Fener oyuncularının hücumlarına uğramış bu arada konuklarımızdan bir ikisine ve yargıca yumruklar ve tekmeler vurulmuş; işe seyirciler de karışarak hâdise büyümüş, Öyle ki dostça bir maç yapmağa geldikleri yerden avusturyalı futbolcular o-tellerinde dinlenmek için vakit bile bulamıyarak diyem (ifade) vermek üzere karakola gitmeğe mecbur kalmışlardır. Spor ahlâkı ve sporcu soğuk kanlılığı üzerinde çok şeyler yazılmıştır. Ne yazık ki bunca yazıların sporcularımız ve seyircilerimiz üzerinde hiç bir iz bırakmamış olduğunu görüyoruz. Yargıca, usullere, spor kurallarına kulak asmıyacak olan veya bir oyunun coşkunluğu arasında bunları unutacak kadar sinirlerine emredemiyen bir sporcunun bir spor alanında hiçbir işi yoktur. Bil stadyum ne bir forumdur, ne de bir boğa doğuş meydanı.. Nasıl olursa olsun düzeltilmesi gereken bu büyük eksiğimiz üzerinde şimdiye kadar çok hoşgörür — Lütfen sayrfayı çevirinin — Osmanlıcadan Jütkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.29 ' — türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, fransızrıtlıtrı da yasılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olun kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır; Aslı ak olan hak, aslı ügünı olan hüküm, türkçe "çek,, kökünden ge- len şekil gibi. Kesel = Kesilme, gevşeklik, kesel. Keşfetmek (Bak: icad) = A. mi. nak Keşf = 1 — Açın, 2 — (Bak: lğcad) Örnek: Kimya en büyük keşiflerini Lâvvazye'-ye medyundur = Kimya en büyük açınlarınr Lâvvazye'ye borçludur. Kâşif - Açan Keşide etmek = Çekmek Ketmetmek = Gizlemek Ketum = Ağzı pek, ağzı sıkı. eizer Ketumiyet = Gizerlik Key = Key, yakma, dağlama Keyetmck = Dağlamak, köymek Keyf = Keyif (T. Kö.) Keyfi (Bak: İndi) = Keyfiğ, kendİz Keza = Böyle, böylece, bunun gibi, da. dahi, yine Kezalik = Bunun gibi, yine, öylece, idem Kıdemli yüzbaşı ¦¦ önyüzbaşı Kıhf = Kafatası Kilide = Boyun' '( Kılükal = Dedikodu Krraat = Okuma, lektür Kıraal etmek = Okumak, laktırmak laksıymak K-raai kiub, = Okuv = (Fr.) Livre de lecture Kısm = Kısım Kısmet = Kısmet Kıstas - ölçek (Fr.) Criterium Kıır = Kabuk KtU = 1 . Bölge. k.tğa (T. Kö). 2 - Büyüklük, irilik (Bak: cesamet* Örnek: / — Yeryüzü beş Duyun Kiraya tetrık olunur^ Yeryüzü beş büyük bölgeye (kıiğaya) ayrılır, 2 — Duvara talik edilebilecek kıt'ada (cesamette) bir harita Duvara aşılabilecek büyüklükte bir harta. Kıtal = Oldurura Mukatele ~ öldürüşme Kıvam = Tav örnek: Bu işin tam kıvamına geldiği bir sırada = Bu işin tam tavını bulduğu bir sırada. Kıyafet = Kıyafet (T. Kö.) Kıyam =a Ayaklanma Kıyam etmek = Ayağa kalkman, ayaklanmak, kal-kısmak Kıymet Değer, kıymet (T. Kö.) K.bar = Kibar Kibr = Kibir Kifâfı nefs - Doyumluk Kils = Kireç, kireç taşı Kılye ¦ Böbrek Kin = Kin (T. Kö.) Kisve = Geysi Örnek: Din rüesasmın hususi kisve giymeleri menedilmiştİr = Din ulucalarının Özel geysi giymeleri yasak edilmiştir. Kışver = Ülke Kitab ¦ Kitap K.Ube - V../.I örnek: Orhon kitabeleri — Orhon yazıtları Kiyaset = Usuğ örnek: Bu meseleyi sizin kiyasetinize tevdi ediyorum. = Bu sorumu sizin usuğunuza bırakıyorum. Kolordu kumandanı (ferik) = Korgeneral Kolordu kumandanı — Korkomutan Kolordu eıkânıharbiyesi = Korkurmay Kongre Kurultay Kontor, muaddid = Sayaç Köhne = Eski, eski püskü örnek: Üstünde bir köhne libas ile karşıma çıktı = Üstünde bir eski püikü geysi ile karşıma çıktı. K.nki = Taslak Kubbe = Kubbe, kümhet Kudsİ = Kutsal Örnek: Milletin büyük in^ıhiblarında pişva olmak ağır olduğu kadar da kudsi biı istir ~ Ulusun büyük devrimlerinde önayak olmak ağır olduğu kadar da kutsal bir iştir. Kumandan — Komutan Humanda :: Komut, komuta örnek: / — Askere verilen (hazırol) kumandası üzerine = Askere verilen (hazırol) komutu üzerine. 2 — Kumandası altında bulunan livayı şarka doğru ilerletti = Komut"-ı altıuda bulunan tugayı doğuya doğru ilerletti. Kur'a Kurğa Kurb = Yakın, yan Kut ban es Sunam Kurretülayn = Göz bebeği r»urs = rvurs (i. Kö.) Kusur = Kusur (T. Kö.) Kuvvet - Küvet (T. Kö.) Kuvvei inbatiye — Bitelge Örnek: Kuvvei inbatiyesi pek feyizdar olan garb vilâyetleri = Bitelgesi pek gür olan bau illeri. Kuvvei muharrike (Bak: Hareket) = Işletga Küçük zabit = Erbaş Küfretmek — Sövmek Küfürbaz = Sövgen Küfüv — Dendeş Külfet -- Yük, ağırlık Kül = Tüm, bütün, hepsi, kül = (Fr.) Le tout Külli Tümel, külliğ Külliyet = Tümlük, külliyet = (Fr.) Totalirf ICünh — Öz, kok. künüğ Künye — Soyadı, künye Küre = Kura (T. Kö.) Küreyve = Kürecik, yuvarcık, küreyce, küreyva Kürsi = Kürsü (T. Kö.) Küspe - Posa, tortu, küspe Küstah --- Küstah kuşa = Açan Örnek: i — DıiKuşa = (JÖnülaçan 2 — Kişverküşa = Ülkeaçan. Küşad — Açım, kÖşat Küsayiş — Açıklık, ferahlık Km-us -- Kısa SAVIV A t (l.wr.ı:ulık. Spor kurumlarımız böyle suçlar itliyen sporcularımıza çok hafif cezalar »erdi ve bu cezaların çoğu süresinden (müddetinden) Önce bağışlandı. Bu şekilde bir spor anlayışının memleket için pek zararlı olduğunda ve bu düşünüşün vakit kaybedilmeden deniımcsi için her çareye baş vurmak gereğinde artık şüphe etmemeliyiz. Spor bir terbiye işidir, bunun dışında yaşama hakkı yoktur. Yenmeyi istiyen sporcu yenilmeyi de, ancak çok çalışmak için bir hız alma vasıtası saymalıdır. Haksızlık, apaçık meydanda olsa bile, bir sporcu hakkını almak için yumruğunu kullanmaz. Bu yaşama törenine (adabı muaşeret) uy-mıyan bir yabaniliktir. Dayak yemiş olarak memleketine gönderdiğimiz bir yabancı sporcunun ülkemiz için ne kotu bir propagandacı olacağını düşünerek ulsularına karşı işledikleri ¦uçtan dolayı dayak atanlar üzülüyorlar mı, bilmeyiz.. Bildiğimiz bir şey varsa, bu çirkin hâdisenin örtbas edilmemesi ve suçluların, ortaya çıkarılarak örnek olacak şekilde cezalandırılmaları lüzumudur. Hoş görürlük çoğun, suçun tekrarlanmasına yol açar ve biz artık topraklarımızda böyle şeyler görmek istemiyoruz. Otuzuneu kılavuzda aylık aboneleri-miz doluyor. Gazete göndrrilebilmesi i-çin şimdiden yenilenmesi. I Ç D UYURLAR Dışişler Bakanımız İstanbul'da bekleniyor İstanbul, 21 (Telefon) — Dış Işlsr Bakanımıı B. Tevfik Rüştü Araa'ın gelmeli bekleniyor. Sağlık Bakanlığının bir buyruğu İstanbul, 21 (Telefon) — Sıhhat Bakanlığından varılcn bir buyrukla okula-larda yapılan difteri aşısına ton verilmiştir. Bundan sonra çocuklar okulaya yazılırken sağlık raporiyle birlikle bir de difteri aşın raporu götüreceklerdir. Bay Murad geliyor İstanbul. 21 (Telefon) — Şehrimizde bulunan Uluslar Sosyetesi mesai bürosu şefi B. Murad bu hafta Ankara'ya gidecektir. Yürükâli plajı İstanbul. 21 (Telefon) — Belediye Büyükada'da Yürük Ali plajını satın almağa karar vermiştir. Plajın sahiblcıi-ne sal inal ma işi bildirilmiştir. Bur ısı a-daları güzelleştirme kurumu tarafından plaj yapılacaktır. Çimento fiatlan İstanbul. 21 (Telefon) — Çimento fiatlannın indirilmesi hakkındaki Ekonomi bakanlığının bildiriği bugün vilayete bildirildi. B. Fuad Köprülü döndü istanbul, 21 (Telefon) — Paris'te türk diline ve türk kültürüne aid araştırmalar kurumunun tertib ettiği konferanslardan birini veren B. Fuad Köprü, lu Paristen şehrimize gelmiştir. Turizm Komisyonu öbürgün toplanıyor Türkofis'in teşebbüsiyle kurulan bakanlıkla turizm komisyonu ilk toptaah-»ını çarşamba günü Ekonomi Bakanlı gında yapacaktır. Toplantıyı Ekonomi Bakanı adına Asbakan Faik Kurdoğlu açacaktır. Komisyona düşüncelerinden danışma suretiyle anğlanmak üzere İstanbul be. Icdiyeaindcn ve Turing kulübden birer delege de çağrılmıştır. Komiayon üyesi on beş kişiye varmaktadır. Komiayonun görüşeceği işler aras. ı da turizmin gelişmesini temin edecek sorumlar vardır. Türkofİa dış ülke' • için hazırladığı turizm kurumlanma projesini de komisyor.a verecek komisyon turizme aid bütün sorumları görüşecek tir. Türkofis komisyon için etraflıca tetkiklerden sonra birer rapor hazırlamış, tır. Raporda turizmin tarihçesi, türlü ba kindardan Önemi ve asığları tebarüz ettirilmekte, turizm kurum ve propagan daima aid özlü istatistikler ve haberler verilmekte, turizmin genel kriz içindeki durum ve buna kirşi turistik ülkelerin aldıkları tedbirler ve turizmin yeni yönelten ülkemizin geniş bir surette asıj. ¦anması düşünülecektir. Rapor, ülkemizin turizm durumunu etraflı bir şekilde anlatmakta ve ulus d bir turizm polit kasının gerekin! göstererek bu yolda alınacak bütün ckanom k tedbirlerin bütün devlet kurumları, belediyeler, ve ilgili olanların elbirliğiyle çalışacakları ana programın çizgilerini verecektir. 'Komisyon toplantısını devletin turizm işlerine ilk ve ki-klü bir ilgilim «o*termik bakımından başlıbaşına bîr değer ve anlamı takmakladır. Bu İtibarla alınacak kırarlardan turizm için asığlı kırarlar beklenmektedir. Kadınlar Birliğinin dünkü mitindi İstanbul, 21 (AA.) — Türk kadın, lar birliği tarafından, on ikinci arsıulu sal kadın birlikleri kongresinin şehrimiz, dc toplanması dolayıaila tertib edilen miting, büyük bir kalabalığın iştirık. le Tepebaşı şehir tiyatroaunda yapılmış tır. Mitingin saat 17.30 da yapılacağı ilan edilmiş olmasına rağmen aaat 16.30 da tiyatro yapısı ağzına kadar dolmuş bulunuyordu. Kalabalık arasında kadın saylavlarımız, arsıulusal kongreye iştirak eden salkurlar türk, ve yabancı mahfillere menaub bayanlar göze çarpıyor, du. Saat on yedi buçukta türk kadınla' birliği baskını Lâtife Bekir, kadının genel haklan konusu etrafında sizler söy bildirdi va ilk sözü ars-sal kurumların onursal genel kâtibi v* uluslar sosyetesinde çocukları koruma kurulu üyesi Bayan Gour a!dı. Hatibin konusu "kadının bİr yurddaş sıfatile ödev ve hakları,, idi. Bayan Gour, kadının sosyete içindeki ödev ve durumunu tahlil etti ve çok alkışlandı. Lâtife Bekir, "bu toplnatıda söz söylemek için sekiz günlük yoldan gelen bir kııv-V, diye ingiliz saylavlarından ve tanınmış feministlerden Ledİ Astor'u trkjim elti. Ledi Aslor, uzun alkışlarla la kesilen söylevinde, kıdının bugünk ı sosyete telakkisind ki yerini anlattı ve Atatürk'ün, kadının hayattaki yerini takdir edişinden büyük bİr hayranlık duyduğunu söyledi. Üçüncü hatib Antalya saylavı Bayan Türkân Başbuğ'du, Bayan Türkân konukları selamlat! ktan sonra, türk kıdı-nının bugünkü durumunu daha eyi kavramak için dünle bugün arasında bir mukayese yapmak lüzumundan bahsetti. Ekonomi, ahlak, bediiyat, siyasa ve İstanbula gelen romen turistleri latanbul, 21 (Telefon) — Romanya Sena ve parlamentosu üyelerinden | ki silik bir kafile aileleriyle birlikte bugüı vapurla İstanbul'a geldiler. Turistler Yıldız ve Dolma bahçe saraylarını gezdi, ler. Buradan Mısır ve Kudüs'e girf-eck-lerdir. Turing Kulübün yıllık toplantımı İstanbul, 21 (Telefon) — Tü.kİya Turing ve otomobil kulübü yıllık kongresini bugün yaptı ve yeni çevrim lu. rulunu seçti. Sümer Bankın bir kararı İstanbul, 21 (Telefon) — S um er Bank Hereke ve Feshane fabrikalarıma çevrim işlerini birleştirmeğe karar vermiştir. Bu birleştirme yüzünden ilk maddelerin satın alınmasından maliyet Katlarında mühim artırıma elde edilecektir. İnhisarlar genel müdürü İstanbul, 21 (Telefon) — Viyana da gözlerini tedavi ettiren inhisarlar gensl müdürü bugün İstanbul'a geldi. hukuk bakımından dünle bugün arastadaki büyük farkları anlatü. Bundan sonra Romen salkuru başkanı Prenses Kaotakuzen, Fransa salkunf başkanı Bayan Brunşuvdyg söz aldılar^ Miting saat 8.30 a Va&mr devam etti v« dağıldılar. **• İstanbul, 21 (Telefon) — Arsıulusal feminizm kurultayı üyeleri bugün hususi bir vapurla Boğaziçinde bir gezinti yaptılar. Beylerbeyi sarayını gezdiler* Orada güzel bir büfe hazırlanmıştı. De-' legeler öğleden sonra Tepebaşı beledi y*^ tiyatrosunda bİr miting yaparak söyler» ler verdiler. Külle Yığın, kütle Külübhane = Kitabsaray = (Fr.) Bib)iothcquc Ornck: Beyazid kütübhanei umumisi = Beyazit genel kİtabsarayı Külübhane ¦ Ki tabi ık (Ev eşyası) örnek: Evdeki kütübhanemde bulunan = Ev-deki kitablığımda bulunan. Külübhane ¦ Kitabev • (Fr.) Librairi* Örnek: yeni basılan bu esen her kütubhanede bulabilirsiniz = Yeni basılan bu esen her kitab-evinde bulabilirsiniz. Külübhane (evde ayrılan kısım) = Kitap odası, kitap salonu Haslahane = Hastayurdu Ecaahane — Emget LA - I — Sız (Sonek), 2 — dış (önrk Lâalettayin Gelişi güzel, kim olursa, ne olursa Örnek: Lâalettayin bir yere koyunuz = Gelişi güzel bir yere koyunuz. Lialeıtayin birini gönderiniz = Kim olursa 6ı-rini gönderiniz. Lâakal En az, en azdan, hiç olmazsa Örnek: Lâakal uç kişi olmalı ki bu işi yapabileyim ¦ En az üç kişi olmalı kı bu ışı yapabileyim. Lâcerem (Bak: Şübhcsir) — Besbelli Lâmekân s Orunsuz, yersiz. Lâahlâkî ¦ Dı,sl.Uk.al örnek: Lâalılakî bir hareket mm Dışahlİksal bir hareket. Ladini Dışdinsel Lâyemut Kalsa, ol™ ez örnek: Lâyemut bir eser = Kalız (ölmez) bu eser. Lâyüfna Yokolmaz Örnek: Mulubbet lâyülna bir hazinedir = Sevgi yokolmaı bu haznedir. Lâyenkatı - Ara vermeksizin, aralıksız, ardı ara -sı kesilmeden, bidu/iye, boyunca, muz Liyetecezza mm Bölünmez Layuad ¦ Sayılmaz, sayısız Ornck: Bir elimle idinde Lâyuad hatası vat ¦ Bir cümle içinde sayısız yanlışı var. Lâyuhti = Yanılmaz Örnek: Kendini lâyuhti addetmekten daha büyük hata olamaz = Kendini yanılmaz saymaktan daha büyük yanılma olmaz. Lâyulak - Çekilmez, dayanılma/ Lâyüscl - Sorgusuz, sorulmaz Örnek: Hiç kimse lâyüsel olduğunu ileri süremez = Hiç kimse sorulmaz (sorgusuz) olduğunu ileri süremez. Lâbis ~ Giyen, giymiş Lİf Lâf (Yakutça) Lâfa = Lâfız (T. Kö.) Lagar = Cılız L.âğv = Kaldırma, kaldırılma Lâğvetmek = Kaldırmak Örnek: Bu işi çoktan lâğvettiler = Bu işi çoktan kaldırdılar. -Lah.k 1 — Şimdilik (Sabık kaklığı) 2 — U-laş.k Ornck: Trabzon vahi lâhikİ ma Trabzonun şimdiki ilbayı Lâh.ka = Ek Lâhikai mulekaddime ~ Önek Lâhikai mü.eehhirc Sonek Lâh k olmak - Ulanmak, yetm-k Lâhime = Etçil Lâhn = Ağız (Müzik terimi), lahİn I âhd ¦ Koy tak, lahit Lcmha Kıpma, lahza Lâkayd = Aldırışsız, k »yıtsız öın' ¦ Lâkayd bir adam ¦ Aldırışsız bir adam Lâk'.ı Ar k, yalnız, l I. ıl örnek: Dediğinize peki, lâkın benim söylediklerimi de yabana almamalısınız = Dediğinize peki, ancak (yalnız) be mm söylediklerimi de yabana almamalısınız. Lâl (Epkcm) = Ebscm Lâl . Al Lâmise Dokunam Lâne Yava Lan-t ¦ llenç Örnek: Kötülere lanet olsun - Kötülere ilenç olsun. Lâtif Hış. g-k-~r Lâtife Şaka Örnek: Hiç lâtife kaldırmaz - Hiç şaka kaldırmaz. Laubali = Saygın/, scnlibenli Lâyık m Yaraşık, yaraşır, değimli, layık (T. Kö.) Liyakat (Bak: Ehliyet) = Yararlık, değim. örenk : Çok liyakat gösteıdı = Çok yararlık gösterdi. Leb - Dudak Lebaleb = Ağızağıza. silme örnek: Bardak, lebaleb dolu mm Bardak, ağız - ağıza dolu. Ledcttahkik = Gerçinlendikle Leffetmek ¦ Durmek. sarmak Leh m Yana örnek: Ben onun lehindeyim = Ben ondan yanayım, Lehdar — Yanal Ornck: Onun bir tek lehdar' yoktu = Onun bir tek yanan yoktu. Lehinde söylemek — İyiliğine söylemek Lehte olmak ¦ Yana olmak Lehçe ¦ Diyelrk, lehçe (T. Kö.) Lehib Alev Leim = Alçak Lem'a — Şevle, parıltı Lemean etmek - Parıldamak Örnek: Nasiyesinde zekâ lemean etmektedir = Alnında zekâ parıldamaktadır. Lemsetmck ¦ Dokıinmak, ellemek Lenk ¦ Aksak, topal Lerze, Lerziş - Titreme, titreyiş Levazım ¦ Gereç, yaral örnek: Levazımı natamam bir ordu = Gereci eksik bir ordu. Levend - Boysan, levent Örnek: Levend bir delikanlı » Boysan bir delikanlı. Levha 1- Yazı. 2- Yaprak, 3- Tabelâ Levnu-tmek ¦= Kınamak örnek: öldükten sonra düşmanları onu lev-metmediler = Öldükten sonra düşmanları onu kınamadılar. Levn - Renk Levs =¦ Pislik Leyli - Yatık Leyyin = Yumuşak Lezzet - Tad örnek: Lezzetini almadan bitti dan bitti. Tadını almam Lider önder Örnek: Atatürk, Türk milletinin siyasi ve tq ş rımaî bütün işlerinde lideridir ¦ Atatürk. Türk] ulusunun siyasal ve sosyal bütün işlafinde öa ş deridir. Lifafe ¦ Sargı Liste ¦ Çizelge örnek: Son çıkan listede ismi yoktur m Son fit kan çizelgede adı yoktur. Liva ¦ Bayrak, sancak Liva (Süel terim) = Tugay Liva kumandanı «= Tuğ komutan Liva kumandanı (mirliva) = Tuğgeneral Liva kumandam (miralay) sa Tuğbay Lihye = Sakal Lisan (zeban) ¦ Dil, lisan (T. Kö.) Lugaz ¦ Bilmece, lugaz Lûtf - Kayra Lûtf = Kayrı Örnek: Onun çok lûtf unu gördü = Onun çoj kayrasını gördü. Lütfetmek - Kayramak Lüub — Oyun, eğlence Lüb - Oz, lüp (T. Kö.) = (Fr.) Pulpe örnek: Lübbü dimağı = Beyin özü - Pulpa flğ* rtbraia Lücce : Engin deniz Lüknel Kekeleme Lüzucct — Yapışıklık, yapışkanlık Lüzucetli sn Yapışkan, ağdalı örnek: Lüzucetli bir madde = Yapışkan (sfda* lı) bir madde. Lüzum - Lüzum (T. Kö.', ULUS AN 1935 SALİ ON ALT'NPI YIL. No; 4933 Allımız, andımı/ılır. Sofya, 22 (A.A.) — Kıra! Hor i-, ulusa hitaben neşrettiği bildiricinde yakın bir gelecekte, yeni bir anasal kanun hazırlanacağını bildirmektedir. Her yenle 5 kuruş Gündelik Yi ırmı uç nisan Yeni devlet, 1920 nisanının yirmi üçünde, /Ankara'nın sarp ve yalçın bağrında kurulmuştur. O gündenberi. Atatürk'ün yanında ve uzağında, yurd ülküsüne özve-rip, halk için çalışan her cumu-riyetçi, on beşinci 23 nisan bayramını, vicdan ve gönül ferahlığı ile kutlayabilir. 1920 den bugünkü Türkiye'ye doğru, ba» donmeksizin bakılamaz. Düşman yalnız ateşboyunda değil, Ankara sırtlarına kadar, bü tün kırlarda, yollarda, şehirlerde ve köylerde idi. Sağde düşmanın kim olduğunu değil, düşmanlığın da ne olduğunu bilmiyorduk. Bütün topraklarımız, son karışına kadar, adım a-dım, boğuşularak, geri alınacaktı ve o gün işlerimizden ancak birini bitirmiş olacaktık: Bu topraklar üstünde, son köye kadar, her şey yeniden ve temelden yapılacaktı. Osmanlı haznesinin asırlarca altına boğduğu İstanbul'un bile nasıl harab, yıkkın ve bakımsız olarak yurda katılmış olduğunu düşünü nuz On dokuzuncu asrı buharsız, yirminci asrı elektriksiz geçiren Anadolu'ya, teknik kelimesi bile yeni devletle beraber girecekti. 23 nişancılar, bu savaşın, biribi-rinden dolaşık, çetin ve zorlu ge-çidlerinden hiç biri karşısında ir kilmediler. Çünkü bu geçidlerden her biri, özgenlik ve egemenliğe doğru giden tek yolun üstünde idi. Davamızı, gündelik insanlar Falih RtfkıATAY gibi çatışarak değil, destan kahramanları gibi döğüşerek kazanabilirdik. Bütün imkânsızlıklar, 1920 An-karasının sarp ve yalçın bağrı gibi, yumuşamıştır. Ot vermeyen toprak, şimdi her tarafta bir bahar rüyasının çiçekleri ve kokuları içinden bize gülüyor. 1935 23 nisanında Ankara'dan hangi yönette uzaklaşırsanız, de miryollarımız üzerinde bir sürü bacalar tüttüğünü, yeni fabrika iskeletlerinin türk betonu ile kap (andığını göreceksiniz. Ne gene lerimiz, ne de halkımız çağdaş za naatın ince ve güç tekniğini bit gün bile yadırgamadılar. Ekonomi ve tarım işlerimizin nasıl toptan gelişmekte olduğunu her gün istatistiklerden öğreniyoruz: Bun lan 1925 de bile peri masalı de..e cek kadar hayal sayanların ne kadar çok olduğunu biliriz. Bayındırlık ülküsü bütün memleketi hava gibi sarmıştır. Bu yıl kültür savaşının can damarı üstündeyiz. Onu da biz başarmalıyız. Şimdi, her işte olduğu gibi, ilk zorlukları çoğumsayanlar, 1940 gazete ve kitablarını okur ken, dil davasının aldığı hıza, gene kendileri şaşacaklardır. Bir dili, on on iki asrın yosunluğu altında unutulup giden kaynağına kavuşturmak, ona, az zamanda, kendi özlüğünü, ve erkinliğini vermek de, ancak, 23 nişancılar kafası ile düşünülebilirdi. Devrim, bir bakımdan, büy.lk Çocuk Haftası bugün başbyor AÇILMA TÖRENİ BUGÜN DOKUZ BUÇUKTA.. Bugün çocuk haftası başlıyor. Saat dokuz buçukta istasyona giden caddenin sonundaki alanda bütün okulalılar toplanacak, mızıka egemenlik (istiklâl) ve çocuk marşlarını çalacak ve okulalılar hep bir ağızdan bu marşları söyliyeceklerdir. Ayrıca söylevler de verilecektir. Bütün halk bu törene çağrılıyor. ---^^^^m-.^ . ^- Süel rütbelerin liurşıbkları "ÂLİ ASKERİ ŞÛRA., NIN O-NAYLADIGI KARŞILIKLAR Süel rütbelerin karşılıkları "Ali As. keri Şûra,, tarafından onaylanmıştır. Eski rütbelerle karşılık'arı şunlardır: (Sonu 4. cü sayıfada) işler devri, bir bakımdan, tam ve bütün işler devri demektir. Eskisini temeline kadar yıkan hız ve ateş, yenisini çatısına kadar kuran yaratıcı bir enerji olarak kullanıldığı zamandır ki uluslar yalnız tarih değil, tali de değiştirmiş olurlar. ( özvermek — Vakti nefsetmek özgenlik — Hürriyet Egemenlik — Hâkimiyet Yönet — İstikamet Tarım — Ziraat B. Celâl Bayar'ın diyevi "...Sanayi programının dörtte üçü hazırlanmış, Sümer Bank teknik murakabeyi kurmuştur.,, Sümer Bank Genel Kurulunun dünkü toplantısında, toplantıda bulunan bazı saylavların arzu ve temennilerine karşı Ekonomi Bakanı Bay Celâl Bayar m diyevde bulunmuştur: *'— Umum müdür veya idare meclisi reisi, rakkamlara aid olan arzunuzu tatmin edici sözler söyliyeceklerdir. Ben yalnız işin pren-sipini, devletin umumî siyaseti itibariyle değil, Sümer Banka verilmiş vazifeler bakımından arza hazırım. Heyetiniz, bir kazanç müessesesi olan Sümer Bankın, umumî heyetidir. Bu sıfat haricinde, vekâletimden sorulması arzu edilen sualleri varsa arkadaşlarım için daima fırsat var demektir. Arkadaşımız Emİn Sazak, yerli mallar pazarının satışlarından bahsettiler. B. Emin'in endişeleri- Ekonomi Bakanı B. Celâl Bayat ni şöyle seziyorum i yerli mallar pazarı andetay satış yaptığı tak- CSonu 6 ıncı sayıfada) Bulgaristanda yeni hükümet Yeni Başbakan Bay Toşef Göre Hareket Sofya, 22 (A.A.) — B. Andre Toşef kabinesini şöyle kurmuştur: Dış bakanı: Köse Ivanof, İç bakanı: Genel kurmay başkan yarı (muavini) general Ata- 19 Mayıs Prensiplerine Edeceğini Söylüyor masof, Kültür bakanı: General Radef Para işleri bakanı: Ulusal bat ka bakanı Riaskof, Tüze bakanı: Temyiz hakyerl (Sonu 6 ıncı sayıfada) Osm anlicadan 7ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.30 î —öm türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarını gazetelere vereceğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırdeditmesi için, uereğine göre, fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kiikü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullundan şekilleri alın mıştır: Aslı ak olan hak, asit ügüm olan hüküm, türkçe len şekil gibi. 'çek,, kökünden ge~ M Ma (bak: âb) ¦ Su = (Fr.) Eau Mai cari — Akar9U = (Fr.) Eau courante Mai rakit = Durgun su Maa İle, büe ¦ (Fr.) Avec [ "Maa - „ ile başlıyan sözler biraz aşağıdadır.] Maabir = Köprüler Maada = Başka Maalesef, maatteessüf = Yazık ki, esefle Örnek: / — Maatteessüf dediğinizi yapamadım Yazık ki dediğinizi yapamadım. 2 — Maalesef soyliyeceğim ki arzunuz yerine getirilememiştir = Esefle soyliyeceğim ki arzunuz yerine getirilememiştir. Maali . Yücelikler Maalıftihar - Kıvançla, onur bilerek, övünçle Maalkerahe — Istemiyerek Maalmemnuniye - Seve seve, »eve İstiye Maarif - 1 — Kültür, 2 — Bilimler örnek: / — Maarif Vekâleti = Kültür Bakan- ftğr. 2 — Maarifin bir memlekette terakkisi — Bilimlerin bir ülkede ileri gitmesi. Maa, - Aykfc = (Pr) Appointement M..riy.deti„ Art.g.yfe, çok çok, - den daha çok örnrk: İstediğini maaziyadetin verdi -diğini çok çok verdi. Mabat - Ark., ote, sonra = (Fr.) Suiu Mabadı var - Arkası »ar, ıonrMı var Maber - Geçit Mabeyn = Ara, aralık örnek: Mabeyni mi zdeki dostluğa güvenerek m Aramızdaki dostluğa güvenerek. Mabihiliftihar = övünek örnek: Atatürk, türk tarihinin mabihiliftiharı-dır mm Atatürk, türk tarihinin övüneğidir. Mıbud = 1 — Tapaczk (En genel anlamında) 2 — Yaradan(Halik anlamına) = (Fr.) Crcateur 3 —Tann (Allah anlamına) - (Fr.) Dieu 4 — Oğan (Kadiri mutlak anlamına) = (Fr.) Le Tout . puissant 5 — İdî (Rab anlamına) S — Kuday (Huda anlamına) 7 - Çalan Mabud = Allah (müslümanlık mabudu) = (F'.) Allah Mabud a Yahuva (Yahudilik mabudu) = (Fr.) Jchova Mabud (esatir mabudu anlamına) «s İlâh ¦ (Fr.) Dieu örnek: Mars, mitolojide harb ilâhının adıdır = Mars, mitolojide harb tanrısının adıdır. Mabude = Tanriçe - (Fr.) Dccsse örnek: Venüs, hüsün ilâhesidir = Venüs, güzellik tanriçesidir. Mabud (sanem) = Put, i dol = (Fr.) Idole Ulûhiyet = Tanr,l,k - (Fr.) Divinit* İlâhi - Tanrısal - (Fr.) Divîn Örnek: İlâhi bir hüsün = TannseJ bir güzellik. Mulhid = Tanrısız = (Fr.) Athe llhad = Tanrısızlık (Fr.) Atheismt Telih etmek = Tanrısamak ¦ (Fr.) Deifier örnek: Eski insanlar ahcar ve eşcarı telih e-derterdi mm Eski insanlar taşları ve ağaçları tan-r işarlardı. Telih = Tanrılaştırma = (Fr.) Apothtose Macera, sergüzeşt ¦ Serüven — (Fr.) Aventure örnek: Maceralı bir hayat geçirdi — Serüvnli bir hayat geçirdi. Madame = Oldukça örnek: Madamelhayat = Hayatta oıuunça Mademki = De, da örnek: Mademki böyle yapacaktın, niye başka türlü söz verdin? m Böyle yapacaktın da, niye başka türlü söz verdin. Madde m Madde (T. Kö.)= (Fr.) Matiere, article Maddi = Maddiğ = (Fr.) Matcriel Madclet (Bak: adalet) Mâden — Mağden Madcr, valide ¦ Anne, ana Madrub (mazrub) = Doğulmuş, damgalanmış Madud = Sayılı Madum = Yok .iadun = Ast Mafevk = Ust Mafsal — Oynak, oynak yeri Mafilba! - Gönüldeki Mafizzamir = Kalpdeki Mafüv - Bağışlı, bağışlanmıt Mağara = Kovuk, ma garı Mağbun = Aldanık Ma ğ but ¦ İmrence Örnek: Rüfekasmın mağbutu oldu = Arkadaşlarının imrencesi oldu. Mağdur, mazlum ¦ Haksızlığa uğrayan, kıyıl Mağfiret etmek ¦ Yarlığamak Mağlûb - Yenik, yenilen « (Fr.) Vaİncu Mağlûbiyet = Yenilme, yenilim =- (Fr.) Deİaite Mağmum = Kapanık, sıkıntılı, üzgün, gamlı • (Fr.) Triste, sombre örnek: l — Mağmum hava — Kapanık (sıkıntılı) hava. 2 — Mağmum insan = Gamlı (üzgün) İnsan Mağrib mm Batı Mağruk (Bak: gark) = Batmış, boiulmuş, batık — (Fr.) Naufrage, noye Mağrur = Gururlu (Bak: gurur) Mağrur olmak = Gururlanmak Mağsub ¦ Kapik (Bak: gasb) Örnek: Mali mağsub = Kapik mal Mağ|uş = Karışık ¦ (Fr.) Melangc, falsifia Örnek: Mağşuş yağ F Karışık yağ Mağz = Beyin ' Mah - Ay Mahabet - Aybarlık Örnek: Ordumu/un mahabeti düşmanı yıldırdı = Ordumuzun aybarlığı düşmanı yıldırdı Mahal = Yer Mahalle ¦ Uraın Mahallî, mevzii - Yersel = (Fr.) Loca! Örnek: Mahallî âdetler = Yersel törüler Mahalli tahaffuz - Korunak Maharet - B?cerik. uzel - (Fr.) Adresse, habîl-t* örnek: El işlerinde çok mahareti var = El İŞ terinde çok becerığı (uzelhğı) var. M ah atın = Güzellikler, gokçelikler Mahbcs (Bak: hapishane) = Hapsevi Mahbub. mahbube - Sevgili, yavuklu hayıfa z ULUS 23 NİSAN 1935 SALİ Yirminci yüzyıhn istekleri Sağlam bir nüfus siyasasının baş işi; çok çocuk yetiştirmek, doğanları büyütmek ve yurdda Ölüm nisbetîni gittikçe düşürmek için, bütün sağlık ve soysal kaidelerine yumaktır. Bu amaçla ulusta me-sud, temiz ve yüksek seviyeli aile yuvalarının çoğalması, her ferdin atus ve yurd için bana bir vazife edinmesi gereklidir. Ulusu büyütecek, koruyacak ve yarının ordusunu kuracak olan, ancak bugünün çocuğudur. Yirminci yüz yıl türk ulusuna diyor ki: "Bugün ve yarın, yurdda her şeyin temeli ve her gücün kaynağı (sağlam, yılmaz ve güvenilir bir türk çocuğu) dur. Ona her şeyinizi veriniz. Mareşal _Fevzi Çakmak Istanbulda yarınki kutlamalar İstanbul, 22 (Telefon) — Hâkimiyeti milliye bayramı yarın törenle kutlanacaktır. Halkevindeki töreni C.H.P. vilâyet başkanı açacaktır. Üniversite konferans salonunda millî türk talebe birliği bayramı kntluyacaktır. Çocuk bayramı da yarın saat onda Fatih parkında başlayacak, çocuklar Taksime giderek cumuriyet âbidesine çelenk koyacaklardır. *** İstanbul, 22 (Telefon) — Bu yıl ihtiyat subaylar okulasını bitirerek subay çıkanlar Taksimdeki emniyet âbidesine çelenk koyacaklardır. îstanbulda vergi tahsilatı İstanbul, 22 (Telefon) — İstanbul vergi tahsilatının 934 malî yılı sonunda yüzde doksanı bulacağı ve tahsilatın 22 milyon likayı dolduracağı umulmaktadır. I Ç DUYUKLAR Bükreş elçimiz geldi Romanya orta elçimiz B. Hamdullah Suphi Tanrıöver izinli olarak şehrimize gelmiştir. Bay Tanrıöver Ankarada birkaç gün kalacaktır. Değerli elçimize hoş geldin deriz. Şeker fabrikaları için yeni bir kanun lâyihası 601 numaralı kanunun 8 inci maddesi gerekince şeker fabrikaları işyar ve işçileri, fabrikanın açıldığı tarihten başlayarak on yıl temettü veya kazanç vergisinden muaf tutulmuştu. Gümrüğün yüksekliği, şeker maliyet fiatlarının indirilmesi hususundaki teşebbüs ve kararların şeker fabrikalarının varlıklarını korumaya kâfi geleceğinden, şeker sanayiinin gelişmesi için 341 ae-nesİnde kabul edilen muafiyetlerin ida. mesire ihtiyaç kalmamıştır. Bu durum göz önünde bulundurularak 935 yılı büdcesînde yeni masraflara karşılık olacak kaynaklardan biri olmak üzere bu muafiyetlerin kaldırılması için hükümet Kamutaya bİr kanun layihası teklif etmiştir. Bay Rızanın ardasına maaç Kurtuluş savaşı yıllarında Da-mad Ferîd kabinesi tarafından yo-katım cezasına çarptırılan milis yüzbaşı Bay Rızanın karısı Bayan Hadiye ile oğlu Rifata bay Rızanın ölüm tarihinde merî tekaüd kanunları hükümlerine göre maaş verilmesi hakkındaki lâyiha Ka-muaty mznamesine alınmıştır. Kamutayda Kamutay dün Bay Nuri Conker'in başkanlığında toplanmışsa da ru/namesinde görüşülecek bîr şey bulunamadığından perşembe günü toplanmak üzere dağılmıştır. Müziğimiz ve kültür Kültür Bakanının söyledikleri. Kültür Bakanı Bay Abidin üzmen gazetemize şunları söylemiştir: .'— Ankara'da tarih ve coğrafya fakülteleri kurulması hakkında teklif ettiğimiz kanun projesini Kamutay'dan geri aldık. Projeye, Ankarada açmayı dü. sunduğumuz dil ve lisan işleri enstitüsünü de koyacağız. Ulusal müziğimizi arıtmak İçin Almanya'dan getirttiğimiz musikşinas Bay Hindemit ulusal müziğimiz etrafında tetkiklerde bulunmaktadır. Tetkikleri sonucunda vereceği rapor üzerine bakanlık gereken tedbirleri alacaktır. İlk tedrisat komisyonu dil kılavuzunun bitirilmesinden sonra toplana, rak çalışmalarına devam edecektir. Bilecik kahvelerinde oyun yasak Bilecik. 22 (A.A.) — Bilecik beledi yesi 1 hazirandan sonra kahve, gazino ve buna benzer genel yerlerde satranç ve bilardodan başka diğer bütün oyun lan yasak eden bir karar vermiştir. Avcılar Kurultayı Avcılar kulübü başkanlığından: Ankara Avcılar kulübünün kurultayı 1935 mayısının 3 üncü cuma günü saat 15 de toplanacaktır. O gün o saatte bütün üyeleri kulübe çağırıyoruz. IIIIIIİllllllllllllllllli:illllllllllllilll!!l!lllll!l!l!l!l Otuzumu kılavuzda aylık aboneleri-miz doluyor. Gazete ı- çin şimdiden yenilenmesi. çönderilebilmosi Takas yolsuzlukları İstanbul, 22 (Telefon) —Kereste takas yolsuzluğu tahkikatını yapmış olan komisyona yeni bir ihbar yapılmıştır. Bu ihbara göre tütünlerin takas yoluyla gönderilmesinde de yolsuzluk olduğu bildirilmiştir. Komisyon bu haberi Gümrük ve İnhisarlar bakanlığına göndermiştir. Istanbulda j-'mnastik bayramı İstanbul, 22 (Telefon) — 26 nisan cuma günü istanbul lise ve orta okulalar jimnastik bayramı yapacaklardır. Bugün genel bir prova yapılmıştır. 2000 kız ve erkek talebe buna iştirak etmiştir. Trakya'ya 100.000 göçmen yerleştirilecek İstanbul, 22 (Telefon) — Trakya genel ispekteri İbrahim Tali bugün Edirneden geldi. Yarın An-karaya gidecektir. Trakyaya bu yıl Bulgaristan ve Romanyadan gelecek göçmenlerden 100.000 kadarı yerleştirilecektir. B. İbrahim Tali bu işler hakkında da içişler Bakanlığı ile görüşecektir. Muvakkaten koğulan bir üniversiteli İstanbul, 22 (A.A.) — Hukuk talebesinden olup geçenlerde ü-zerindeki tabanca patlayarak Ca-hidin yaralanmasına sebeb olan Sırrının muvakkaten kovulmasına karar verilmiştir. Ucuz çimento satışı başladı istanbul, 22 (Telefon) — E-konomî Bakanlığının çimentonun ucuzlatılması hakkındaki tebliği bu günden başlayarak tatbik edildi. Piyasada çimento 22,5 t'radan satılmaca başlandı. Çimento sarfiyatının yıldan yıla aYttlğl anlaşılmıştır. Aranan gömü bulunamadı İstanbul, 22 (Telefon) — A-radaş ve arkadaşı olan iki almanın ihbarı üzerine KadıkÖyünde ayrılık çeşmesi mezarlığında gömü aranıyordu. Bugün resmiğ işyarların önünde yapılan araştırmada gömü işinin boşa çıktığı görülmüş/ tür. Ordu kıyafet kararnamesinde değişiklikler Ordu kıyafet kararnamesinde yapıla* cak değişiklikler Bakanlar kurulunca tf n.ı-- stır. Bu değişikliklere göre mtfc harib sınıf generallerin yakalarında, angudi kırmızı çuha, yardımcı sınıf geneJJ railerin yakalarında angudi kırmızı çu« ha kenarında yarrm santimetre sınıf ren* gi çuha veya kadife bulunacaktır. Süel imamların kıyafeti öteki nskdL ri işyarlar gibi olacak, yakaJartndaki »k nıf rengi kadife üzerinde işaret bulunç nuyacaktır. Nefer caketlerînin arka etekleri pa« laska takıldığı zaman kısalmamak içhf iki santim kadar uzun olacak, yakalaf devrik olmıyarak üç santim yüksekliğin* de düz yapılacak ve iki kopça!ı olacak* tır. Kararnamede subayların cahetterin^ koyacakları işaret hakkında da kayrdlar vadır. Mahbus (Bak: hapis) = Kapsık örnek: Mahbcsten iki mahbus firar etti = Ha-psevinden iki kapsık kaçtı. Mahcub (Bak: bicab) = Utangaç = (Fr.) Timide Mahcub etmek = Utandırmak = (Fr.) Confondre Mahcubiyet = Sıkılganlık, utangaçlık = (Fr.) Timidite Mahcub olmak = Utanmak Mardud = Buçlu, sayılı, sınırlı, çevrilmiş, dar — (Fr.) Limite Örnekler: / — Verdiği mahdud bir iki kitabı bir hazine mi sanmış? = Verdiği sayılı bir iki kitabı bir hazne mi sanmış? 2 — Bu tarlanın sağ tarafı bir çay ile mahdud-dur = Bu tarlanın sağ yanı bir çayla çevrilmiştir (sınırlıdır). 3 — Mahdud bir saha içinde = Dar (buçlu) bir alan içinde. Mahdudülfikir = Darkafalı •= (Fr.) bornt Mahdum = Oğul Mahfaza = Kutu, saklak, kab Mahfi (Bak: hafi) = GizK Mahfil = 1 — Derge, 2 — Khıb, 3 — (Bak: muhit) Mahfuz = Saklı Mahir mm Becerikli, uz, uzelli — (Fr.) Habile, adroiı örnek: Mahir bir doğramacı — Uzelli bir doğramacı. Mahiyet = Nclik, içyüz örnek: Mahiyeti meçhul bir hastalık = Neliğı bilinmiyen bir hastalık Mahkeme :" Hak yeri Mahkûke. kitabe — Kazıt = (Fr.) Inscription, epi-taphe Mahkûm = Kas anık m (Fr.) Condamnc örnek: Mahkûmlara hüsnü muamele ettiler = Kasanıklara karşı iyi davrandılar Mahkûm = Kölemen = (Fr.) Asservi örnek: Mahkûm millet = Kölemen ulus Mahkûm etmek = Kasamak — (Fr.) Condamner örnek: Mahkeme ... i iki seneye mahkûm etti = Hakyeri .... i iki yıla kasadı. Mahkûmiyet ~ Kasınhk = (Fr.) Condamnation Mahkûmiyet, esaret ¦ Kölelik ¦ (Fr.) Esclavagc, Servimde Mahkûm olmak (hüküm giymek) — Kaşanmak Mahlûk (Bak: halk) — Yaratık - (Fr.) Creature Mahlûl = Erimiş, eril Mahlut = Katışık, (Bak: halis) = (Fr.) Melang* örnek: Mahlut yağ = Katışık yağ. Mahmi (Bak: himaye) = Korunuk p (Fr.) Pro-tege örnek: Bu çocuk benim mahmimdir Bu çocuk benim korunuğumdur. Mahmul = Yüklü Mahmur = Baygın, süzgün = (Fr.) Langoureux Mahreç — Çıkıt, sürüt = (Fr.) Sortie örnekler: / — Bu binanın sokağa mahreci arka tarafındadır = Bu yapının sokağa çıkıtı arkasındadır. 2 — İzmir üzüm ve incirlerinin başlıca mahreci Amerikadır — tzmir üzüm ve incirlerinin başlıca sürürü Amerikadır. Mahrek — Yörüncü, yürüncü, dönge = (Fr.) Tra-jectoire Mahrem Özdeş, içli dışlı, gizli — (Fr.) Intime Mahremane = Gizli olarak Mahremi esrar, mahremi râz = Gizdeş (Fr.) Confident Mahremiyet = İçlİ dışlılık, özdeşlik, gialilik Mahrukat = Yakacak Mahrum = Yoksun örnek: Rahattan mahrum kalmış bir adam = Rahattan yoksun kalmış bir adam. Mahrum etmek = Yoksundurmak Örnek: Sizi hiç bir şeyden mahrum etmek istemem = Sizi hiç bir şeyden yoksundurmak İstemem. Mahrumiyet, hüsran = Yoksunma, yoksunlu Mahrum olmak «• Yoksunmak Mahsuben = Tuta örnek: Deynimc mahsuben şu parayı lütfen kabul ediniz = Borcuma tuta şu parayı kayralın kabul ediniz. Mahsub etmek - Saymak, tutmak Mahsul ~ Urun Örnek: Mahsul, bu sene daha iyidir = ürün bu yıl daha iyidir. Mahsuldar ¦ Verimli, bitek örnek: Mahsuldar topraklar = Verimli topraklar Mahsuldar olmıyan — Verimsiz Mahsuldarhk = Verimlilik Mahsur ¦= Kuşanık, kuşatılmış örnek: Düşman ordusu orada mahsur kaldı = Düşman ordusu orada kuşanık (kuşatılmış) kaldı. Mahsus, hâs = özgü (Fr.) Propre â örnek: Çocuklara bas bir gülüşü vardı = Çocuklara özgü bir gülüşü vardı. Mahsûs — Sezilmiş, duyulmuş — (Fr.) Sensible örnek: Onun büyük bir adam olacağı daha çocukluğunda mahsûs olmuştu (sezilmişti) Mahsûs ve namahsûs = Belli belirsiz Mahsûs surette — Duyulurcasına = (Fr.) Sensib-lement Mahşer, izdiham — Yığılım = (Fr.) Grande afflu. ence Mahuf. mehip ~ Korkunç = (Fr.) Terrible Mahud (Meşhur anlamına) = Herkesçe bilinen, hep bildiğimiz, hani şu bildiğimiz Örnek: (....) in mahut kitabında da yazıldığı gibi — (...) in herkesçe bilinen (hep bildiğimiz) kitabında da yazıldığı gibi Mahv = Yokolma Mahvetmek = Bitirmek, kületmek. yokelmek Mahviyet = Silginlik, alçak gönüllülük Mahvolmak - Bitmek, külolmak. yokolınak örnek: O mahvolmuş bir adamdır —- O bitmiş (külolmuş) bir adamdır. Mahz — Salt. som Mahza — Yalnız, ancak M .iı. n = Kav Mahzuf = Çıkarılmış, kaldırılmış Mahzur =-- Çekinecek, sakınca — (Fr.) Inconve. nient Örnek: Bunda ne mahzur görüyorsunuz ? « Bunda çekinecek ne görüyorsunuz? = Bunda ne sakınca görüyorsunuz? Mahzuz olmak = Hazlanınak Örnek: Pek mahzuz oldu - Pek hazlandr. Maide — Sofra Mailim Eğik örnek: Bu direk maildir = Bu direk eğiktir. Maili inhidam (Müsrifi harab) = Yıkılmak üzer^ yıkkın Maişet m. Geçim = (Fr.) Subsistane Örnek: Maişeti güçlüğe uğramıştı - Ceç/mJ güçlüğe uğramıştı. Medarı maişet = Geçinecek Maiyet = Südcr = (Fr.) Süite Maiyetinde = Yanında Makabl = Önce, öncesi örnek: İşin makablini bilmiyordu = İşin önetâ sini bilmiyordu. Makale = Betke =^ (Fr.) Article Makamı memuriyet = Orun Makam hükümet,makam idare, payitaht = Bassa* hir = (Fr.) Capitale Makar. merkez --- Başkent Makam vilâyet ~ İl başkendl Merkezi kaza = İlçe baskendi Nahiye merkezi l Kamun başkendl Makbul (Bak: muteber) Makbuz = Alıl = (Fr.) Reçu Makbuzat = Giren (Banka terimi'» Maklûb - Çevrik, çevrilmiş Maksad — Vargı, erge Örnek: Maksadı para kazanmaktı = Ergesİ pa* ra kazanmaktı. Maksem = 1 — Böleç, 2 — Savak, maslak Maksud (Bak: meram) Makta ¦ - Kesit = (Fr.) Coupe Maktu = Kesme Maktu ücret ; Kesenek Makul — Usalır, beğeıük örnek: Makul hareket etr,ıedi= UsaJır (beğenlk) hareket etmedi. Gayrimakul - Usalmaz örnek: Gayrimakul bir düşünce = Usalmaz bir düşünce. Makuliyet = Usnlma örnek: Sözde ve işte makuliyelten dışın çık -manialı ^ Sözde ve tşte usalmadan dışarı çık « mamalı 24, NİSAN 1935 ÇARŞAMBA ULUS 9.5.1935 ANKARA ONGREI ON ALTINCI YIL. No: 4934 Adımız, andımızdır. Her yerde 5 kuruş Gündelik İYİ İŞ Üter akıl işlerinde, ister el iş -lerinde olsun, bize gerekli şeyler -den biri de iyi ve temiz iştir. İyi iş nedir ? Yurddaşlardan belki de bunu bilmiyenler vardır.. Girdiğimiz ilerleme yolunda sağlam adımlar ile yürüyebilmek için iyi iş anlamının ülkede yayılması gerektir. Ustünkörü ve yalnız bugünü geçirmek için yaı ı işlerin yarını yoktur. Yarın o ıje tekrar başlamak, ulusal enerjiyi boş yere harcamak demektir. Yaptığımızı iyi yaparsak gerek vaktimizden ve gerek gücümüzden çok şey ka -zanmış oluruz. Devrimizde her işin kendine göre bir tekniği ve türlü gerekenleri vardır. Bir yol, bir ev nasıl yapılır? Bunların iyi ve sağlam ol -maları i :n neler gerektir? Her gün kullandığımız şeylerin iyisi, kötüsü nasıl anlaşılır? Bunlar artık birçoklarımızca bilinmiyen şey (er değildir. Fakat az çalışarak çok kazanmak isteği, yurddaşlar -dan bir takımını, yalnız gösterişe değer verdirerek dışardan sağlam gibi görünen çürük işler yapmağa sürükler.. Birkaç vakit sonra işin hakikati meydana çıkarsa da orta da sorguya çekilecfk işçi bulun -maz. Bulunsa da alış veriş bitmiş olduğu için bir şey denmez. Böylelikle önce görülmüş sanılan bir işe yeniden başlamak ve başka bir işçi bulmak gerekir.. Yurddaşlar arasında bu biçim iş görme sonun-(Sonu 2. nci sayıfada) Papulas ölüm cezasına çarpıldı General bağışlanmasın! cıımıır başkanından diledi. Atina, 23 (A.A.) — Süel hak-yeri, cumuriyetçi birliğin başkanları olan ve azınmıya doğrudan doğruya karışmış bulunan general Papulasla general Kiminisin ölüm cezasına çarptırılmasına karar vermiştir. İstanbul, 23 (Telefon) — Ati-nadan bildirildiğine göre, general Papulas cumur başkanından dilediği bağışlanma reddedilirse, general Kiminis ile bu gece kurşuna dizilecektir. Ölüme çarpılacak general I sianbulda. İstanbul, 23 (Telefon) — Se-lânikten bildirildiğine göre, Selanik divanıharbı tarafından ölüm cezasına kasatılan (mahkûm edilen) lardan Serez fırkasının komutanı olup Ayvacığa sığınan general Anarostopulos ve 7 arkadaşı şehrimizdedir. Dört eski başkanın ökemi başladı Atina, 23 (A.A.) Eski ayrışık (muhalefet) ileri gelenlerinin ve bu arada dört eski başbakan; Ve-nizelos, Papanastasyu, Sofulis, ve Kafandarisin ökemlerine, süel hakyerinde bu sabah bâjfermcalt-tır. Bunların arasında Sena başka- Çocuk haftası dün başladı Çocuk haftası dün başlamıştır. Al -imci sayıfamızı bayramın tafsilâtı İçin ayırdık. Koyduğumuz resim, çocukların tören yapılırken uçkuları alkışladıklarını gösteriyor. nı B. Gonatasla eski bakanlardan, saylavlardan ve gazetecilerden bazı kimseler vardır. Bugün Fransada oturmakta o-lan B. Venizelos ile General Plas-tirasın kendileri »dit iken duruşmalarına başlanacaktır. Bulgaristanda barış ve kanun Toşef iç hayata barış ve kanun getirdi, diyorlar. Sofya, 23 (A.A.) — Kabine buhranını büyük bir ilgi ile takib etmiş olan gazeteler, Toşef hükümetini sevinçle karşılamaktadırlar. Slovo gazetesi yeni kabinenin devletle ulus arasında sağlam bağlar ve siyasal hayatta nomal gelişme yolunda bir garanti olduğunu yazmaktadır. Mir gazetesi başbakan Toşe-fin iç hayata barış ve kanunu getirdiğini yazıyor. Dnevmik gazetesi de kiralın yüksek bir yargıç olarak ülkenin yücelmesi için ordu ile ulusu birleştireceğini yazmaktadır. Anasal kanun değiştiriliyor. Sofya, 23 (A.A.) — Kabine bugünkü toplantısında yeni anasal kanunu hazırlamak ödevini başbakan ile tüze bakanına vermiştir. Eski başbakan general Zlatef kendi isteğile ordunun yedek kadrosuna geçmiştir. Okulalıların gösterişini polis yasak etti. Sofya, 23 (A.A.) — Ulusu, kirala karşı bağlılığını bildirmeye çağıran birçok bildiriğler dağıtılmıştır. Okulalıların sarayın önünde hazırladığı bir gösterişe^ polis izin vermemiştir. Kronik Hasta adam ATAY Gazetemizde sık sık adı geçen Andre Siğfrid geçenlerde Avrupa buhranı isminde bir kitab yazdı. Bu büyük irdelmenin geçen ydlar ingiliz buhranı üzerine yazmış olduğu izerin, ManşÖtesi'nde bile ne kadar derin bir ilgi ile karşılandığını biliyoruz. Andre Siğfrid'in kitabı gösteriyor ki Avrupada şu veya bu dava yoktur: Buhran, bir kıtğa buhranadır. 1914 e kadar Avrupa dışı ülkelerden bir çoğu doğrudan doğruya, bir çoğu da ekonomi bakımından bu küçük kıtğanm başatlığı altında idi. A-merika pazarlarına bile makine ve kredi veren, koca Rusyayı en uzak köylerine kadar soyup sömüren Avrupa devletleri, 1914 de, kendi aralartnda, egemonya kavgasına tutuştular. Avrupada harbi iki taraftan biri kazandı ise, kıt-ğamn egemonyası bütün dünyada sarsılmıştır. Çünkü bu sırada bir yandan, Amerika ile Japonya tm-peden tırnağa kadar makineleştl* ler; sonra da, harb deneçinden geçen başka devletler, ekonomi er* hinliği olmadıkça, siyasal erkinliğin, bir gün, hayal olacağını anlamış oldular: Onlar da kendi topraklarını bacalarla donatma-— Lütfen sayıfayı çeviriniz — Osmanhcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.31 Makul olmak = Usalmak Makule ™ "r;irlü, takım, kategori (terim olarak) Makûs = Ter* örnek: Netice makûs çıktı = Sonuç ters çıktı. Mal - Mal (T. Kö.) Malama) - Dopdolu Mâlâyani -- Boş söz Malikâne = Yetil, malikâne (T. Kö.) = (Fr.) Do-maine Malûl, alil = Iğcil = (Fr.) înfirme Marul gabiler — Iğcil savaşçılar = (Fr.) Invalidea dc guerre Malûm = öyle, belli, bilinen Malûr-ı meçhul — Bilinen bilinmeyen Malûmat a Bilgi - (Fr.) Connaıssances Malûmatfuruş = Bilgiç = (Fr.) Pedant Malûmatlı = Bilgin = (Fr.J Instruit Malzeme = Gereç = (Fr.) Materiel Maamafih. maazalik. maahaza ¦ Bununla beraber, böyle iae de, böyle iken, şu var ki Mamelek ¦ Nesi var»a, varı yoğu örnek: Bütün mamelekini maarif işlerine bıraktı ~ Nesi varsa (varını yoğunu) kültür işlerine bıraktı. Mamul -- Yapık, yapığ örnek: Bu fabrikanrn mamulâtr sağlamlıği'yle tanınmıştır. — t*u fabrikanın yapıkları sağlam-l'ğiyle tanınmıştır. Mamur - Bayındır Mâni = Anlam Mânâsız = Yavan, boş an|amtız Manend = Gibi, benzeş Manevî - Tinel = (Fr.) Immateriel örnek: Bu kitab, her okudukça yeni bir manevi har duyarım. - Bu kitab, he, okudukça yeni bir tınel haz duyarım. Manı, mania = Engel, önge Menkabe = 1 - Destan, 2 . (Bak: hikâye) Mantık --= Lojik (T. Kö.) (1) -j(Fr.) Logıque Hakim, feylesof = Filozof = (Fr.) Philosophe Felsefe = Filozofi = (Fr.) Philosophie Filolog = Filolog = (Fr.) Plıilologue Filoloji Filoloji = (Fr.) Philologie Hayatiyat = Biyoloji = (Fr.) Biologie Alikıyat, ilmi aşari atîka _ Arkeoloji = (Fr.) Ar-cheologic Mebhasülbeşer = Antropoloji = (Fr.) Anthropo -logie Grafoloji = Grafoloji = (Fr.) Graphologıe İlahiyat = Teoloji = (Fr.) Theologie lelgraf = Telgraf = (Fr.) Telegraphe Fotoloji - Fotoloji = (Fr.) Photologie hmi nücum = Astroloji — (Fr.) Astrologie Nekroloji = Nekroloji - (Fr.) Necrologie Bakteriyoloji = Bakteriyoloji = (Fr.) Baetcriolo-gic llmülarz = Jeoloji = (Fr.) Gcologie .hgantoloji ¦ Jigantoloji = (Fr.) Gigantologie Haloloji a Haloloji = (Fr.) Hallologir Ipoloji - Ipoloji = (Fr.) Hippologic Manzara, tablo = Gorey — (Fr.) Tableau. Örnek: Sergide hiçbir güzel tablo yoktu = Sergide hiçbir güzel gorey yoktu. Manzara, nezaret = Görü — (Fr.) Vue örnek: Bu evin manzarasına (nezaretine) doyulmaz = Bu evin görüsüne doyulmaz. Manzume ~ Dizge Maraz — Hastalık Marazı müstevli = Salgın = (Fr.) Epiderme Marazı mühliki müstevli = Kıran = (Fr.) Epide-mie mortclle (t) Bu söz ile altında gelen terimler için ayrtca yazılacaktır. Mariz = Hasta Mareke = Vuruşak, uruşak = (Fr.) Champ de ba-baille Marifet = Bilgi = (Fr.) Connaissance Maruf =a Tanınmış, angın = (Fr.) Connu Maruz kalmak = Uğramak Masal (mesel) = Masal (T. Kö.) Mascbak - Geçmiş — (Fr.) Precedent Maske, nikap — Yüzlük Maslahat = İş = (Fr.) Affaire İcabı maslahat = I .m gereği örnek: Onun makamından kaldırılması icabı maslahat idi = Onun orunundan kaldırılması işin gereği İdi. Masraf = 1 . Harç, 2 - Saypa Sarfetmek - ¦ Saypamak, harcamak ¦ I' m. . ı, .ıh — Tutaraktı Massetmek = Emmek Masum, bigünah — Arı, suçsuz Masumiyet = Suçsuzluk, arılık Masun = Dokunulma] Masuniyet = Dokunulmazlık = (Fr.) Immunit€ örnek: Masuniyeti mesakin = Evlerin dokunulmazlığı. Maşer (Bak: Cemaat) = örnek Maşrık = Doğu Maşuka, maşuk - Sevgili Matbaa = Baskı evi, basım evi Matbaacı = Basan Matbaacılık, tabaat = Bası Matbu - Basım-Matbua = Basılı Matbuat b Basın Matem (Bak: Hüzn) = Yaa Matlab = Dilek = (Fr.) Demanda Matlub = 1 — Alacak =¦ (Fr.) A recevolr 2 — İstek = (Fr.) But Matmahı nazar = Gözdikeği = (Fr.) ConvolUM Matuh = Bunak = (Fr.) Dement Mavera = Aşırı, öte — (Fr.) L'au del* Mavi = Mavi Mayhoş — Ekşimsi Maye = Maya Mayi = Suyuk = (Fr.) Llquide Mazannei su = Karalı = (Fr.) Suspect Örnek : Polis mazannei sû erbabından olanhrt topluyor. = Polis karalıları topluyor. Mazbut = Derlitoplu = (Fr.) Arrange, oomme U faut Mazeret (Bak: itizar) = Özür Mazhar, nail — Ermiş Mazharı itibar olmak = Elüstü tutulmak Mazhariyet, nailiyet - Erg. Mazhar olmak, nail olmak == Ermek Mazi = Geçmiş Mazlum, mağdur = Kıyık = (Fr.) Persecutt Mazmun = Anlam Maznun = Sanık Mazur - özürlü Mebde = Baş. başlantı. başlangıç. Mebhut olmak, behte uğramak = Şaşakalmak Meblâğ, esmanı balığa — Tutar ...e mebnî ¦ ...den ötürü örnek: Buna mebnıdır ki — Bundan ötürüdür ki Mebus = Saylav Mebzul - Bol SAYIFA 2 O 1. L» O ğa, ı/e Aoruycu 6ir gümrük politikası gütmeğe başladılar. Andre Siğfrid, Avrupamn, eski gururundan vaz geçmek, yafama düzeyini indirmek, kalabalığını seyreltmek, birçok şeylerden yoksummak zoru altında bulunduğunu yazmaktadır. Bu sırada yeni bir harb ne işe yarayabilir? Böyle bir harb, şu veya bu devletin hıncını yatışttrsa, sınırlarını genişletse de, asıl kıt çanın Avrupa dışında ölümü demektir. Andre Siğfridin kitabını okuyup bitirdikten sonra, Avrupamn bugünkü halini anlatabilmek için, insanın hatırına, ancak, düveli muazzama 'm/ı Osmanlı imparatorluğuna vermiş olduğu isim geliyor: Hasta adam! ANKARA RADYOSU Bu akşamki radyo programı: 19.30 - Tayyarecinin saati 19.40 - Musiki: Rcgcrîn hatıra defterinden Piano: Ferhunda Ulvi 20. - Çocuk bayramı saati 20.10 • Dans musikisi 20.25 - Musiki: Gourevitch Konserto Mi Mıneur Gourevitch Capricc Vidof Valse Leveline Saksafon: Nihat Escngin Piano: Ulvi Cemal 20.45 - Haberler İÇ DUY U K L A R Otuzuncu kılavuzda aylık abonelerimiz doldu. Gazete gönderi lebilmesi i-çin abonelerin yenilenmesi. Bay İbrahim Tali istanbul, 23 (Telefon) — Trakya ge- I nel iıpckteri Bay İbrahim Tali Ankara-ya gitmiştir. Bay Maurette geliyor. İstanbul, 23 (Telefon) — Uluslar sosyetesi çalışma yurdu şefi B. Maurette Ankara'ya gitmiştir. Yeni yedek subaylarımız İstanbul. 23 (Telefon) — Yedek Subay okulası bu yıl devresinden çıkan yc dek subaylarımız, bugün Taksim cumuriyet meydanında anıt önünde bir geçid resmi yaptılar ve anıta çelenk koydular. Geçid resminde ordu ispekteri orgeneral Fahrettin, İstanbul komutanı tümgeneral Halİs, okula direktörü albay Nuri ve birçok üstsubaylar bulunmuştur. İstanbul'da bir otodirezin kazası. istanbul, 23 (Telefon) — Devlet demiryolları mühendislerinden B. Ali, baş-işyar B. Osman dün akşam motorcu Sü-reyyanın yürüttüğü otodirezinle yollan gezerken Kurbağalı dere yakınında ma-kınanın dingili kırılmış ve otodirezin devrilmiştir, içindekiler hafif yaralan mıstardır. Ülkede Çocuk Bayramı Ankara, 23 (A.A.) — Uşak, Bafra, Zafranbolu. Çanakkale, Tekirdağ, Muğla, Aksaray. Karahi-sar, Erzincan, Zonguldak, Maraş, Çankırı, Kırklareli. Samsun, Trabzon, Kars, Denizli, Kütahya, ve ülkenin diğer yerlerinden alınan telyazılarında Kamutayın İlk'toplantısınnı yıldönümü İle çocuk bayramının güzel torünlerle kutlanmış söylevler verilmiş ve şenlikler yapılmış olduğu bildirilmektedir. İzmir tramvayları belediyeye geçiyor. Belediye reisi Dr. B. Behçet Salih Uz'la tramvay idaresine nezaret etmekte bulunan Dr. B. Hulusi, Alsancak iskelesi ilerisindeki tramvay deposuna giderek belediyeye devredilecek tramvay arabalarını, hayvanları vesaireyi görmüşlerdir. Tesellüm muamelesi başlamak üzeredir. Hepsi de belediyeye geçecektir. 1 mayıstan itibaren atlı-tramvay, İzmir tarihine karışmış bulunacaktır. Hayvanlarla arabalar Karşıyakaya kaldırılarak orada kullanılacaktır. Kordonda kaldırım tamiri devamdadır. Bu itibarla, tramvay rayları azar azar sökülecek ve onlar da Karşıyakaya götürülerek Karşıyaka'nın eskimiş, bozulmuş ray kısımlarının yerine döşenecektir. Atlı tramvayların mayısın birinci gününden itibaren işletilmemesi dolayısile açıkta kalacak memur, vatman ve sairenin mikda rı 74 dür. Kanunen bunlara ikramiye veya tazminat verilmesine dair bir kayıd yoktur. Bununla beraber liman işleri genel direktörlüğü bnulara tazminat veya ikramiye verilmesi için bazı teşebbüslerde bulunacaktır. Tramvay idaresine aid ahırlarla diğer binaların arsası sahİbli-dir. Belediyece bu arsalar İstimlâk edilecek ve ahırlarla diğer binalar yıktırılarak burada güzel bir park yaptırılacaktır. Belediyenin işleteceği otobüsler ya kendi namına veyahud mukaveleye bağlı bir anlaşma ile o-tobüscüler namına işletilecektir. Romanya üniversitelileri İstanbul'da istanbul. 23 (Telefon) — Bugün şehrimize gelen Romanya üniversitelileri Taksim çocuk bayramına aid tören it bulunmuşlardır. Tören bittikten sonra romanyalı okulalılar anıt Önünde toplanarak ve romen - türk dostluğu için karşılıklı söylevler verilmiştir. Üniversiteliler koro halinde erkinlik marsımızı romen ulusal marşını söylemişlerdir. Patrik Fotyos hasta İstanbul, 23 (Telefon) — Rum Patri ği Fotyos bir haftadır hastadır. Bugünkü rumca gazeteler kendisine bakan doktorların patrikte fazla yorgunluktan dolayı barsak hastalımı olduğundan krsin bir istirahat gerekli gördüklerini yazıyorlar. Top oyunları. Ankara Futbol Heyetinden: 26. 4. 935 cuma günü yapılacak lik maçları. 1 — Muhafız Gücü-Altın Ordu ikinci takımları. Saat 13 de. hakem Sedat Akça. 2 — Muhafız Gücü - Altın Ordu birinci takımları, saat 16 da. hakem Obİtz Not: C. H. Partisi şilt maçları 3 mayıs 935 cuma gününden itibaren başlıya-caktır. NALLIHANDA ÖNEMLİ GÜREŞLER Nallıhan Çocuk Esirgeme Kurumu kolu tarafından çocuk haftası münasebetiyle alaturka güreş tertib edilmiştir. Bu güreşte Türkİyenin mesrur pehlivanlarından Kara Ali, Tekirdağh Hüseyin, Mülayim ve daha birçok tanınm-ş pehlivanlarımız güreşeceklerdir. Kurum güreş birincilerine önemli ikramiyeler verecektir. Gündelik iyi iş (Başı I. ınrı • y ifada) da hepimiz için de yıkımlı olur. Bizde her gün iş değiştiren iş -çiler görülmektedir, bugün şu işi yaparken, yarın başka bir işin oa-şına geçmiştir. Bunun anlamı şu -dur ki, o yurddr.ç girir.tiği i^lerJsn hiç birinin ustası değildir. Ve bu gidiş ile de olamaz. Onun için yaptığı şeyler çürüktür, geçicidir. O, bunlar ile şöyle böyle geçinir. Fakat ulusal ekonomi bakımından bu biçim çalışmanın büyük bir değeri yoktur. Çünkü işlere dayanan bir ekonomi verimli olamaz. O ü-retici olmaktan ziyade yoğaltıcı bir ekonomi biçimidir. Çürük ucuz, sağlam pahalıdan her vakit daha pahalıdır. Kötü işlerde ucuzluk, yalnız onları ya -panlar için vardır.. Alanlar için değil.. Çünkü bu işlerde yalnız yapan, çalışmadığı yerde çalışmış gİbî görünmüş ve ona göre para almıştır. Her yurddaşın kendi emeğini değerinden çoğa satma -ğa kalkışması, yalnız iş bakımın -dan değil, ahlâk bakımından da ulus yaşayışının uyumunu bozar.. En sağlara ulus yaşayışı, yurddaşlar arasında karşılıklı güven va saygının çok yer tuttuğu yaşayıştır, işlerin iyi ve temi": görülme -mesi, bu karşılıklı güvenin meydan almasına engel olur. Akıl veya el işi olsun, temiz va iyi işi Öğrenmek gerektir. Her yurddaş canının istediği gibi değil, işin tekniğinin gerektirdiği gibi iş görmelidir. Sonra İster dev • let işleri alanında, ister özel işler alanında olsun, her kötü işin bir sayışması bîr sorgusu olmalıdır. Eğer devlet vîya yurddaş iyi ve kötü işi ayırmakta çok duygulu davranırsa, iyi iş kötüsünü kovar.. Ve işçiler de ona göre çalışmağa başlar.. Girdiğimiz yeni ilerleme ve yükselme yolunda ancak temiz ve sağlam iş ile hız alabiliriz.. Devletçe ve ulusça, bu konu üze « rinde de işlemekten geri kalma • malıyız. Zeki Mesud ALSAN M-bzuliyet = Bolluk Mec*l (Bak: Takat) Mecburen (Bak: Cebr) = Zorun = (Fr.) Par con-trainte, forcement örnek: Bu işi gönü! isteğiyle değil mecburen yaptım = Bu işi gönül isteğiyle değil zorun yaptım. Mecburi (Bak: Cebr) — Yükümsel = (Fr.) Obli. gatoire örnek: Bu vazifeyi ne kadar vahim olursa olsun, ifa etmek mecburidir = Bu Ödevi ne kadar ^ğır olursa olsun yerine getirmek yükümseldir. Mecburiyet (Bak: cebr) = Yüküm, zor = (Fr.) Obligation Mecbur olmak = Zorunu duymakı zo^u altında kalmak, zorunda kalmak Meccanen = Parasız, caba — (Fr.) Gratis, gratui-tement Meclis, heyet - Kurul = (Fr.) Assambl»c. eonseı Örnek: Dil Heyeti dün toplandı. = Dil kurulu dün toplandı. Meclûb = Tutkun Meclûb olmak — Tutulmak Meclûbiyet — Tutkunluk Mecma — Yığınak örnek: O gün şehrin meydanı bir köylü mccroaı oldu = O gün şehrin meydanı bir köylü yığınağı oldu . Mecmu = Top. tümel Mecmua — Dergi Mecnun — Çılgın, deli Mecra = Yatak, akağ Mecruh — Yar ah Me«ur = Kiralık Meczup - Sapık, sapıl kan, çalık Meçhul = Bellisiz, belirsiz, bilinmedik, lanmmajmş. bilinmez = (Fr.) lnconnu örnek: l — ilim meçhulü arar = ilim bilinmediği arsr. t — isi meçhul kaldı izi bellisiz kaldı. Meçhulİyet ¦ Belirsizlik, biliaraezlik. tanınnan»ş bk Vledar (Istinadgâh anlamına) = SÖyke Medar (Terim) = Döngül Medarı maişet = Geçinecek Meddü cezir - Yayın çekin Medenî — Soysal •tedfen F Kabir ' ''(un -- Gömük Medfa (meth) - övgü = (Fr.) Eloge Medhal = Girît Medhar » Yığla = (Fr.) Entrepöt Medhul - Ayıp, ayıplı Medhuşü münhezim, muzmahil - Sıngın Medid — Uzun, sürekli 'Medine, belde Site Med uv ~ Çağrık, çağrılı Medyun Borçlu, verccekli Mefer, mahalli firar = Kaçı t Mefharet (Bak: iftihar) Mefhum - öklem, kavram Mefkure = Ülkü, İdeyel (T. Kö.) = (Fr.) İdeal Mcfkûrevi kılma — Ideyelleştirme Mefkûrevi kılmak Ideyelleştİrmek Mefluç ta Kötürüm, inmeli Mefkud - Yok, yitik Mefru; — Döşeli ı ... ..ıi - Döşeme .ne... de t (Bak: Fesad) tVıell-.ı a Tutkun Vlefıun ve meşhur olmak = Tansımak = (Fr.) Etre charme Meftur — Bezgin, bıkkın Mehabet, heybet = Aybat Meharet Uzluk a (Fr.) Adresse t.chaz - Kaynak Ivı-hcur ~ Ayrı, ırak) uzak bırakılmış, atılmış ... !:"ja: a Ahnç, giren t Banka terimi) = (Fr-) tııtıce Medfuat = Verinç, çıkan (Banka terimi) = (Fr.) Sortie Mehd -- Beşik Melfuf Dürülü ¦= (Fr.) Indus. ci-joint Mehib - Aybar örnek: Mehib bir asker = Aybar bir asker Mehtab = Ay aydınlığı, ay ışığı, baykır Mekâri Yüket, yük hayvanı Meks - Eğlenme Mekteb Okula ¦ (Fr.) Ecolc Mekûlât — Yiyecek M. I ..İv Eş Oyuncak Melâhat — Sevimlilik, güzellik Melâz - Sığınak - (Fr.) Asile, refuge Melbusat — Giyecek Melce - Sığınak Meleke, rüsuh - Yordam, meleke (T. Kö.) ı ¦ '. : Onun yazı işlerinde büyük melekesi var. =-- Onun yazı işlerinde büyük yordamı var. Meluf - Alışık Mekân - Yer Meknuz — Gizli, gömülü, saklı Mekr (Bak: Hİle) Mekşûf Açık Memduh - Öğet Memer - Geçit, geçek Memen (Bak: Melâz) — Sığınak Memlâha = Tuzla Memleket - Ülke, Pays Memlû -- Dolu Memlûk Karabaş Memnu - Yasak Memnun - Hoşnud Memul — Umulur Memur = Is yar Menaat - Sarplık Menflm " Uyku Menba = Kaynak Menetmek *= Yasak etmek, alıkoymak, önüne geç. mek, engel olmak. Menfa - Sürgün Menfi ±= 1 — Sürgün = (Fr.) Exilö 2 — MenfiJ = (Fr.) Negatif Menfaat ¦=» Asığ, çıkar, fayda Menfaatperest = Asığcıl Menfez - Ağız, düden Menfur, müstekreh = İğrenç, tiksinç Menhus, meş'um = Uğursuz Menku — Haşlama Menkûb = Düşmüş Mcnkübiyct, nekbet = Düşkü Menkul = Taşıttı = (Fr.) Mobilier, meubte Mensi -- Unutulmuş Mensubiyet - Soyundan gelme, kapılanmışlık, mişlik ,yamanmışlık. Örnek: 1 — Onun Evrenos sülâlesine mensubb yeti vardır. = O, Evrenos soyundan gelmedir* 2 — Size mensubiyetle müftehİrim « Size kajuy lanmış olmakla kıvanıyorum. Mensucat - Dokuma = (Fr.) Tissu Menşe - Çıkağ. köken Menus — İsintk, alışkın Menzil = Konak . Mephas as Sozbaşı = (Fr.) Chapitre Mephut « Şaşkın Mepsutan - Düzce, düz m (Fr.) Sımplement Mera - Otlak Merak - Merak (T. Kö) Merkep (Rükup'tan) — Binit Meram - Meram (T. Kö.) Meraret = Acılık Merasim B Tören Merasim (Eşkâl anlamına) Şekiller Merbut s Bağlı Merbutiyet - Bağlılık Mercii aid Başvurak Örnek: Her iş mercii aidinde görüleblltt. — Her İş kendi başvurağında görülebilir. Merd - Er Merdane (Yaraç adı) = Yuvgv Merdümgiriz — Yalkız Meremınet (Bak: Tamir', Mergup, muteber = Geçkıl Merhale - 1 - Konak. 2 . Yoğrum Merhamet Acıma Merhamet etmek = Acımak Merhametli — Acır Merhametsiz - Acımaz Merhem - Sürgüç Merhun Tutuk, tutulu Rehn TnHı 23, NİSAN 1955 PERŞEMBE 9.5.1935 ANKARA CVMVP BUYUK KURULTAYI ON ALTINCI YIL No: 4935 Adımı/, uııılııııı/ılır. İler yerde 5 kıını- G ünde tik BARIŞ \ I K \IH\ İstanbul kadınlar kongresinin önemle konuştuğu işlerden biri de barışın korunması sorumu olmuştur. Kongre bu konu üzerinde kararlar almış olduğu gibi kadınlar dan birçokları da gazetelerde ve özel görüşmelerde düşündüklerin: söylemişlerdir. Barışın korunmadı devrimizin ilk plânda konuşulan işlerinden biri olduğu için kongrenin toptan ve üyelerinin ayrı ayrı bu sorum üzerinde durmaları Şaşılacak bir şey değildir. Acun-sal siyasanın en büyük düğümü o-lan barış isinde de kadınların fikirlerini anlamak ve yapabilecekleri şevleri görmek her halde çok fsvd»ltdtr. Kongrenin kararı erkeklerin de şimdiye kadar üzerinde uğraştıkları birço': güzel ve insel arzuları bir araya toplayan uzdil bir belgedir. Silahlar azaltılsın., silah yapma ve silahsızlanma işleri kontrol edilsin., arsıulusal uyuşmazlıklar barış yollariylc düzeltilsin.. Uluslar Sosyetesi ödevlerini hakkiyle yapabilecek bir duruma çıkarılsın.. Uluslar arasında hınç ve öfke u yandıran okutma ve propaganda sistemlerine son verilsin... Bütün bunlar yıllardanberi türlü konferansların, kongrelerin başlıca konuları olmuş, üzerlerinde söylenmedik fikir, yazılmadık karar kalmamış ve böylece dağlar kadar dosyalar meydana getirmiş bulunan sorumlardır. Kadın kongrelerinin de aynı sorumlar üzerinde (Sonu 2. nci sayıfada) Turizm işlerinin yoluna konulması için Oün Ekonomi Bakanlığında büyük bir komisyon toplandı Rahanltklar orası rurız Bakanlıklar delegelerinin kurduğu turizm komisyonu dün saat on beşte ekonomi bakanlığında Asbakan Bay Faik Kurdoğlunun başkanlığında toplanmıştır. Komisyonda genel kurmay başkanlığı, sü bakanlığı, iç bakanlığı, dış bakanlığı, maliye bakanlığı, bayındırlık bakanlığı, ekonomi bakanlığı, gümrük ve inhisarlar bakanlığı, İstanbul şehri, Türkiye tu- ..ıisyonu toplantı halinde ring ve otomobil kulübü dek ri bulunmuştur. Komisyon için ekonomi bal lığı Türkofis neşriyat tervici c'r rapor hazırlamıştır. Raporda başlıca turizmin önemi, turizm kurumları ve propagandası, genel kriz içinde turizm, ülkemizde turizmin durumu, gibi sorumlar vardır. Rapor, turizm alanında yur-(Sona 3. üncü sayıfada) Başbakanımızla B. Toşef arasında Bulgar Başbakanının telyazısına Başbakanımızın cevabı. Yeni bulgar Başbakanı B. Toşef'in Başbakanlığa tayini üzerine Başbakan general İsmet İnönü'ne göndermiş olduğu telgrafla Başbakanımızın vermiş olduğu cevabı yazıyoruz: Başbakan General İsmet İnönü'ne; "Başbakanlığı deruhte ederken zatı devletlerine eski bulgar hükümetinin muslihane siyasetinde hiç bir değişiklik olmıyacağına, bilakis bu siyasetin komşu devletlerle daha sıkı bir surette teşriki mesaiyi istihdaf edeceğine dair teminat vermek İsterim. (Sonu 3. üncü sayıfada) General Papulas kurşuna dizildi YOKATIM CEZASI NASIL YERİNE GETİRİLDİ? istanbul, 24 (A.A.) — Atina'-dan bildiriliyor: Süel hakyerleri-nin kararları kesin, doğrudan doğruya yerine getirildiğinden general P..p ! ile arkadaşı Kimisis hakkında verilen yokatım kararı hiç bir orun veya hakyerinin tasdikine sunulmamıştır. Yalnız Cu-mur başkanının yokatım cezalarını sonsuz hapse çevirmek salâhiyeti vardır. Fakat dün geç vak-(Sonu 5 inci sayrfada) Kronik Asıl kargaşa ATAY Türkçe gramerden arab ve tart kurallarını atmak, yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak fikri, 1912 ile 1914 arasında, Osmanlıca davasını kökünden sarstı. Çünkü Serveti Fünun dilini artık anlamamağa başlamıştık. Bu son os-manlıcamn ömrü, bir nesil bile sür* memişti. Elinizi haleme dokunduğunuz vakit, yazınızın hiç olmazsa kendi çocuğunuz tarafından anlaşılacağına güvenmelisiniz, /rt* sanlarda, boş bir hayal de olsa, ölümden sonra devam etmek hırsı vardır. Türkiye'de dil kargaşası o zaman başlamıştır: Bir yandan alabildiğine sağdeşen bir edebiyat dili, bir yandan eski klişelerden ayrtlamadtktan başka, kültür kurumlarına ne geri ne de ileriye doğ* ru yönet vermeyen devlet ve ünlt versite, ve ikisi arasında, ne yapacağını bilmiyen bir gendik! Hele bu gençleri düşününüz: Mekteplerde arabça ve farzca dersleri zayıflamıştır. Halbuki bütün ilim ve fen kitabları, medresede ihtiyarla* mış olanların bile içinden güç çı-kabilecekleri karışık, koyu ve ağdalı terimlerle doludur. Siz şiirde duygularınızı istediği», niz kadar ana dilinizle söyleyiniz ve çocuklara bu şiirlerle, bzd'dle» rini sevdiriniz. Bunlar yılsonu, müselles mütesaviyüs* s a k e y n'den, ve mavuzaa-l e h'den sınaç vereceklerdir. « Lütfen sayıfayt çeviriniz* Osma ntıcadan 7 ürkçeye Karşılıklar K ila vu zu N.32 Merkad = 1 urbe (T. Kö.) Met kez ¦ Merkez (T. KÖ.) Mer'i = Yürür Mer'iyet Yürürlük Mermi = Alıç Mcrsa = Koy, liman Mersiye = Ağıt Mersus = B*-;k Mertebe -- Aşam* Mesadet (Bak: Saadet) Mesafe = Iraklık ¦ (Fr.) Distance Mesaha - Ölçüm Mesaha elmek Ölçmek Mesaî = İş, çalışma Mesame = Gözenek, delçe M.sdud - Kapalı Misal = İmsel (imselmek'ten), misal, örnek Meselâ = Nitekim, örneği, mesela Mesele Sorum, iş, mesele Meserret = Sevinç Meşhur = Büyülenmiş Mesil, nazir, şebih, müşabih ¦ Benzer Mesire ¦ Gezek Mesken (Bak: Hane. ikametgâh) = Ot™, konut = (Fr.) Habitation, domicile, demcurc Meskenet Uyuntuluk V. .kut geçmek Sus geçmek Meslek - Erlik = (Fr) Carriirv Mesmu 1 — Duyuk, 2 — Dinlenir örnek: / — Mesmuata nazaran ¦ Duyuklara göre . 2 ~ Sözü mesmu olacağı derkârdır — Sözü dinleneceği bellidir. Mesned, dr,tek Dayanak Mestur - Örtülü Mesul Soruk, .or.vl. yükümlü = (Fr.) Res ponsable Mesuliyet - Sorav Mesuliyetli (iş) = Soravlt Mesul --- Mutlu, bahtiyar (bahtı yar) *- (Fr.) Heureux Meşale ¦ Işınab Meşcer, meşcerc mm Ağaçlık Meşgale - İş. iş güç Meşgul etmek — Oyalamak Meşgul olmak, iştigal etmek — Uğraşmak Meşher = Sergi - (Fr.) Exjosition Meşhun ¦ Dolu Meşhur ¦ Ünlü, tanınmış, belgin, angın ¦¦ (Fr.) Cclebre Mrşime - Dolyatağt Meşreb = Gidiş Meşrubat ¦ İçecek Meşrut - Şartlı Meş'um, menhus = Uğursuz, şom Meşveret = Danışım Me-,y ¦ Yürüme Meta ~ Mal Metanet Pckinlik. herki, direnim, sağlamlık ¦ (Fr,) Soliditc, resistance Mclin Berk, pekin = (Fr.) Solide, resistant Methetmek Oğmck Metot, usul ¦ Yöntem, usul — (Fr.) Mcthodc Mcva Barınak Meveddet Dostluk Mevaşi ¦ Davar Mevç, mevce — Dalga Mevcud Olan var Mevcudiyet Varlık Ademimevcudiyel ¦ Yokluk =» (Fr.) Non-existance Mevduat, tevdiat as Konum Mevhibe Vergi Mev idi mu. kıt Bulcay Mev'ıza = öğüt Mevki Yer, orun Mevkii iktidar Erke — (Fr.) Pouvoir Mcvkif Durak, uğrak Meıkuf m Tutak Mevkut - Devrcl. çaglık Mevlİd — Doğum yeri Mevsuk Doğru, belgin Mevt = ölüm Mevta = ölü Mevzu = Konu = (Fr.) Sujet, objet Mevzun = Tartılı, ölçülü Meyelân, temayül, meyi — Eğilim Meyletmek ¦ Eğilmek, akınmak Meymenet, yümün mm Yüm, uğur Meyus, naümit, nevmit — UmuNuz Meyyal = Eğgin Mezak = Damak Mezar, kabr, medfen ¦ Kabir, sin Mezbaha, salhane = Kesmelik, kanara Mezbuh Boğazlanmış Mczbuhane — Boğaz la nırcasına Mezbele = Çöplük, süprüntülük Mezcetmck - Katmak, karıştırmak Mezemmet (Bak: zem) Mezkûr ¦ Adı geçen, ayıtılan Mczmum ¦ Çirkin, kötü Mezraa = Ekelge Mezruat - Ekin, ekinler Mezun ¦ 1 — İzinli, 2 — Çıkmış Örnekler: / — üç gün mezunsunuz. = Uç gün irinlisiniz. 2 — Calatasaraydan mezun bir genç ¦ Calatasa- raydan çıkmış bir genç. Mıntaka ¦ Kursak, çevrek. manay, bölge Miğfer = Başlık, tulga, bölge. Miad — Vakit Miğfer = Başlık, tulga Mihman '-: Konuk Mihnet = Çile Mihr - Güneş Mikyas = Olçet, kıyastık Milâdi ¦ Doğum, doğum/il Millet ¦ Ulus Mingayri kasdin, bigayrı kasdin ¦ Istemiyerek, ir. desizce miiık ıt - Gaga Minnet ¦ Minnet (T. Kö.) Minval = Gidiş Miras = Kalığ İrs = İrs (T. Kö.) Irsî = Irsiğ Miralay = Albay = (Fr.) Colond Mir'at — Ayna Mirfak = Dirsek Miri = Beylik Mirsad aa Bakıl Misafir — Konuk Misak = Pakt (T. Kö.) Misal = Örnek Mis'ara = Sıkmar Misk - Itır Miskab - - Burgu Miskin = Uyuntu Misi - Eş. kat Mısma — Işitlik Mismar = Çivi Mıstara — Çizgiç Mişvar (Bak; minval) Miyan — Ara Miyar mm Ayıraç Mizaç - Huy, doğa Mizah = Mizah (T. Kö.), gülenek Mizan = Ölçek Mizmar ¦ Düdük Muabbir - Yoracı Muacciı, müziç = Sırnaşık, sıkıcı - (Fr.) Impor- tun Muadat = Düşmanlık ¦ (Fr.) Inimitie Muaddel - Değişlck = (Fr.) Modifie Örnek: hkin kanununun muaddel maddesi ¦ Yurdlaştırma kanununun degişlek maddesi Muaddİd (hesab makinen, kontör) ¦ Sayaç Muaddil Degişliyen = (Fr.) Modıficatcur Gündelik SAY İFA 2 j L O O Bundan başka türkçenin ne ekleri, ne sonekleri üzerinde çalışılmıştır, tlim ve fen terimlerini kar-adamak için, ya arabça klişeleri alçılamak için, ya arabça klişeleri olduğa gibi, ba terimlerin frenkçe-lerini kabul etmek zoru altındasınız. Yazıda yeni bir kelime yapamazsınız: Ancak konuşma dilinin herkesçe bilinen kelimelerini kullanacaksınız. Asıl kargaşa bu idi: Dilin ismi yoktu, cinsi yoktu; eskisine güven, yenisinde gelişme gücü yoktu. Şimdİ bir de aynı kargaşanın yeni alfabeden sonraki halini göz önüne getiriniz. Artık hiç arabça ve farşça yüzü gormiyen çocuklar için çetrefil ilim ve fen terimlerini, hiyeroglif şekillerinden ayırmak imkânsızdır. Üstelik bunlar, ancak türk kelimeleri düşünülerek yapılmış olan, alfabenin kalıbına da sığmaz. Dilimizin, eklerini ve son eklerini dirilterek onu yeni kelimeler yaratmak yeteneğine kavuşturan, eski ve canlı birçok türk köklerini lügate alan yeni harekete dört elle sarılmalıyız: Dil devriminin bu evresindeki acamılığtmız, gençliği kültürsüzlük karanlığına doğru sürüyüp götüren eski kargaşanın onda biri kadar sürmiyecektir. Dil kurtuluşunun ilk ve büyük adımı nasıl gramer erkinliği ise, ulusal kültürün başlıca temel taşı da dil d u r l u -ğ u'dur. Kargaşa — Anarşi Yönet — İstikamet Yetenek — Kabiliyet Evre — Safha Erkinlik — İstiklâl Dutluk — istikrar BU GECE NÖBETÇİ ECZAEVLERİ SEBAT VE YENİŞEHİR ECZAEVLERİ DİR İÇ PUYUKLAR Süngercilik şirketi çalışmalarına başlıyor İstanbul, 24 (Telefon,) — Süngercilik şirketi Bodrum ve Marmaris taraflarında çalışmaya başlamıştır. Burada bulunan süngccİlcri korumak için şirket bu yıl doğrudan doğ.-uy a üretime girişmemiştir ve üretmenlerle anlaşarak bir çalışma şekli kabul etmiştir. Bundan başka şirket üretmenlere yeni üıetim yollarım gösterim k!odir. Gecen sene on bin kilo sünger üretilmiştir. Bu yıl bunun bir kat daha artacağı kuvvetle * muluyor. Doktoralarını yapmıyan üniversite doçentleri İstanbul. 24 (Telefon) — Üniversite doçentlerinden doktorasını yapmamış o-lanlar bu yaz tatilinde Avrupaya giderek evelce okudukları üniversitelerde smaçlara (imtihan) gireceklerdir. Bu tınazları kazanaınıyanlar fakültede işlerinden çıkarılacaklar, orta okulaların veya liselerin öğretmeni klcrine verileceklerdir. UniversİLede 90 kadar doçent vardır. Bunların dörtte biri henüz doktora amaçlarını vermemişlerdir. BAY TANDOCAN Ankara İlbayı Bay Nevzat Tan.'o ğan'ı, Ankara Saylavı Bay Taptas dün burnundan ameliyat yapmıştır. B. Tan-doğan'ın sıhhati eyi gitmektedir, geçmiş olsun. Otuzuncu kılavuzda aylık aboneleri* miz doldu. Gazete îÇÖnderilebiliTU'si i-çin abonelerin yenilenmesi. Arsıulusal Kadınlar Kurultayı kapandı İstanbul, 24 (A.A.) — Arsıulusal 12 inci kadınlar kurultayı, bugün sabahleyin saat 10 da Yıldız sarayının bü-yük salonunda genel kapanış toplantısını yapmıştır. Bu toplanış Bayan Corbctte Ashby nin başkanlığı altında idi. Salon sarkur ve dinleyicilerle dolmuştu. Celse açılır açılmaz Yunan delegesi Bayan Theodoropulos, birlik yasasında yapılan türlü değişgelerİ anlatmıştır. Bundan sonra arsıulusal kadınlar birliği ile arsıulusal kadınlar konseyinin birleşmesi veya sadece İş birliği etmesi etrafında uzun bir konuşma yapılmıştır. Bu sorum önce Berlin kongresinde de münakaşaya konulmuştu. Neticede i-ki kurum arasında yalnız işbirliği yapılması kabul ve birleşme reddedilmiştir; Bundan sonra iki kurumun birleşme sorumuyla uğraşmak üzere 4 kişilik bir komite ayrılması hakkındaki önerge de reddedilmiştir. Bundan sonra kongre kÖlemenlik hakkındaki kararla uğraşmıştır. Bu karar da kabul edilmiştir. Bundan sonra kongrede, birçok karı almak usulüne karşı toplulukla protesto edilmiş ve bu usulün tatbik edildiği müslüman ülkeler hükümetlerine kanuniğ bir şekilde kaldırılması tavsiye olunmuştur. Bundan sonra kongreye gösterilmiş olan iyi kabul, misafirperverlik ve yardımdan ötürü. Cumur Başkanı Kamâl Atatürk'e ve türk hükümetine teşekkürlerini ve saygılarını bildirmiştir. Aynı zamanda Halk Partisi Genel kâtipliğine İstanbul ilbay ve belediye başkanlığına, emniyet ^direktörlüğüne, türk kadınlar birliğine, bu kongreye delege olarak prenses RadzînîH'î gönder- Köylülere verilecek topraklar İstanbul, 24 (Telefon) — Kanuna göre köylülere verilmesi lüzumlu iken başkalarının elinde bulunan Azaplı Ya-rrmburgaz çayırlıkları işi ile yarın uğraşılacaktır. Dilcvli yerlerin sınırları gözden geçirilecek, pürüzlü noktalar belli olacaktır. Pürüzsüz yerlerin ayrılarak köylülere verilmesi için Bakırköy llçe-baylığına emir verilmiştir. Fener - Libertas maçındaki hâdise etrafında İstanbul, 24 (Telefon) — Geçen cuma günü Fener - Libertaı takımları arasında oyundan sonra çıkan kavganın suçlularını İç işleri bakanlığı vilayetten sormuştur. Polis raporu bakanlığa bildirilmiştir. Kavganın suçluları henüz ayırd edilememiştir, kavgacıların sözleri biri birini tutmamaktadır. Türk Maarif Cemiyetinde Türk Maarif Cemiyeti genel merkez kurulu dün İzmir Saylavı Rahmi Kök'* nin başkanlığında toplanarak başkanlığına Erzurum Saylavı Nafi Kansu, genci kâtibi iğe Urfa saylavı Refet Ulgen, üyeliklere de başbakanlık müsteşarı Kemal Gedeleç. Bayazıt saylavı Halid Bayrak Kültür Bakanl'ğı talim terbiye üyesinden Ali Haydar Taner ve hesab ispek terliğine de riyaziye öğretmeni ve bizim mekteb direktörü Avni Çonuku seçmiştir. mis olan uluslar sosyetesi genel kâtipliğine, B. Maurett'in kongrede temsil ettiği arsıulusal iş bürosuna ve kongreye delge göndermiş olan bütün kurumlara teşekkürlerini bildirmiştir. Bayan Seniha Rauf ve Lâtife Bekir söz alarak, güzel söylevlerinden dolayı delgelere teşekkür etmiştir. Muaüil Dendeş = (Fr.) Equivalent Örnek: Bu sözünüz bence itaba muadildir = Bu sözünüz bence darılmaya dendeştir. Muaf = Bağışık = (Fr.) Encmpt örnek: Gümrükten muaf = Gümrükten bağışık. Muafiyet - Bağışıklık Mua. aze = Çıkışma = (Fr.) Kcproche Muahaze etmek — Çıkışmak Muahede = Andlaşma Muahhar = Sonra = (Fr.) Postcıİeur Mualccc - İlâç Muallâk = Bırakılmış, asıda = (Fr.) En suspens Buauâkta bırakmak --- Asıda bırakmak Mualüm, müderris = Öğretmen Mualiim mektebi =öğretmen okualtı Orta muallim Mektebi — Orta Öğretmen okulası rkıek muallim mektebi = Yüksek öğretmen o -kulası Muamele — 1 — Eylem, 2 — davranma, hareket, 3 — iş, al veri Örnek: 1 — Gümrük muamelâtını sadeleştir-meliyiz = Gümrük eylemlerini sadeleştirmeli-yız ? — Bana karşı iyi muamele etmedi = Bana karşı iyi davranmadı (iyi hareket etmedi). 3 -• Borsa muamelâtı = Borsa alverisi. hlun . ı Bilmece = (Fr.) Enigme, devinette Muanaka = Sarmaşma - (Fr.) Accolade Muannid (anud) = Inadcı (Fr.) Tetu Muaraza = Çekişme = (Fr.) Dispute Muarefe — Bilişme, tanışma =¦ (Fr.) Connaissancc Muarcke — Tepeleşme Muarız = ı ¦ ı i karşıtçı = (Fr.) Opposant MuaTa - Arı, beri Muasır, n ,-, m» Çağdaş = (Fr.) Conterapo- rain Muattal s= Batıl, işlemez — (Fr.) Inacti' Muattar = Itırlı = (Fr.) Parfüme Muavaza = Değiş tokuş. Muavenet etmek — Yardım etmek Muavin ¦ Yar. yardımcı Muavveç = Iğri büğrü, eğrik, dolambaç, eğrim = (Fr.) Courbc Muayene = Bakı - (Fr.) Examen Muayyen = Belli (Fr.) Determin* Muayyeniyet = Bellik Muazzam = Anıtsal, ulu Muazzez, aziz • Sevgili Mübarek = Kutsal Mucibince = Gereğince, yapıls Mucib olmak = Gerektirmek Mucid = Bulman = (Fr.) Inventeur Mucir = Kiralıyan Mucize = Tansı Mudarebe = Döğüş Mudarebe etmek = Döğüşmck = (Fr.) Se battre Mudhİk = Gülünç = (Fr.) Comique Mudil = Çapraşık =(Fr.) Difficile Mugaddi = Besleyici, besinli Mugalata ---- Şaırlmaca, yanıltmaca Muganni = Şakıyan Teganni = Şckığ Teganni etm'k - Şrkımak Mugayir = Uymaz, karşıt «- (Fr.) Contraire Mugayeret -= Uymazlık, karşıtlık = (Fr.) Contra-diction Muğber = Gücenik = (Fr.) Fâehc, contrarie Muğlâk mm Çapraşık = (Fr.) Obscur, compliqu£ Muhabbet (aşk, sevda) = Sevgi, a*k Muhabere = Duyuklaşma, yazışma = (Fr.) Cor- respondance Muhabir = Aytar —ı (Fr.) Corrcspondant Muhaceme — Üşüşme, öcüşme = (Fr.) Attacjue Muhacir — Göçmen Muhadenet = Dostluk Muhafaza etmek — Gözemelc, saklamak, banmak, korumak, gözetmek = (Fr.) Gardcr, conser -ver, proteger Muhafazai sükût etmek = Susup durmak, susmak Muhafız - Sak man, bekçi, muhafız (Bak: muhafaza) = (Fr.) Garde, gardicn Muhakeme =1 — ökem = (Fr.) Raisonncment 2 — Duruşma = (Fr.) Jugement Muhakeme etmek = öklemek, duruşmak = (Fr.) Jugcr Muhakkak " Besbelli, bayıl Muhal as İmkânsız, olmaz Muhalâsat (Bak: Hulûs) Mutthelefet = Ayrış = (Fr.) 'Oppositİon Muhalefet etmek Ayrışmak =- (Fr.) S'opposer Muhalif ¦= Ayrışık *- (Fr.) Opposc Muhalled - Kalıt Muhallîl «= Eritir = (Fr.) Dissolvant Muhammin = Orancı = (Fr.) Expert Muharrer mm Yazılı Muharrik — Elebaşı, itki — (Fr.) Promoteur, mo-teur Muharrir = Yazar, yazman Sermuharrir Başyazar Muharriş = Tırmalayıcı, azdırıcı — (Fr.) trritant Muhasame = Yağılık = (Fr.) Hostilite Muhasara = Kuşatma = (Fr.) Siege Muhasara etmek = Kuşatmak = Assiegeı Muhasebe — Hesablaşma, sağış Muhasebeci = Sağışman Muhasede - = Günüleşme Muhat = Çevrili .çevrik = (Fr.) Entourt, enccrcle Muhatab — Aytıç, aytınc = (Fr.) Interlocuteur Muhataba = Aytışma = (Fr.) Conversation Muhatara (Girive) = Aşıt = (Fr.) Peni, impassf Muhavere = Konuşma Muhayyile — Sanay = (Fr.) İmagination örnek: Muhayyilesi vâsi bir muharrir = Sanayi geniş bîr yazman Muhayyirül'ukul (Bak: Harikulade) Muhbir = Duyrnaç Muhİb = Sevdik, dost Muhik = Haklı Muhit = Çeven Muhkem = Brrkem Muhnik Boğucu Muhrik — Yakıcı sa (Fr.) Caustique Muhtaç - Muhtaç (T. Kö.) Muhtasar = Kısa, kısık = (Fr.) ResumJ Muhtasaran (icmalen. hulâsatan) = Kısaca = (Fr.) En resume Muhtazir = Can çekişen — (Fr.) Agonisant Muhtelit ¦? Karma -J (Fr.) Mİxte Muhtcfi =a Saklı, gizlenmiş Muhtekir ~ Vurguncu Muhtel = Bozuk = (Fr.) Derange Muhtelif mm Türlü Muhtcllişşuur = Aklı bozuk = (Fr.) A nen* Muhtemel --- Iktimalli, olası, olsa gerek Muhterem = Sayın Muhteri ~ Bulman Muhteris = Yarsılı, hırslı = (Fr.) Ambiticu* Muhteriz - Çekingen, sakıngan — (Fr.) Rcscrv. Muhteşem (Bak: Debdebeli) = Görkemli = (Fr.) Pompeux BARIŞ VE KADIN (Başı I. inci sayıl ada uğraşmaları, ve erkeklerin fikir ve düşüncelerini pekiştirecek kararlar almaları işin pratik tarafını olmasa bile herhalde propaganda yönünü çok kolaylaştırmış olur. İşin bu kısmında kadınların güzel düşüncelerini alkışlamaktan vq arzularının gerçekleşmesini istemekten başka yapılacak bir şey yoktur. Yalnız kadınlardan bir takımının gerek Özel görüşmelerde) ve gerek gazetelerde belirttikleri bir düşünce şekli vardır ki, onun için de bir iki söz söylemek isteriz. Bu düşünce şekline göre barış işi kadınların elinde olsaydı çoktan gerçekleşir, ve dünya yüzünden harb kalkardı. Bunun anlamı şudur ki, erkekler barış istemiyor, ve barış için çalışmıyor.. Genel o-larak bu görüşün doğruluğunda kuşkumuz vardır. Belki barış iste-miyen ve onun için çalışmıyan erkekler vardır. Harbtan faydalanmak ve kazanmak arzusunda bulunan insanların ve grupların bulunduğuna inanırız. Ancak bunların büyük bir azlık olduğu da bellidir. Harb ve barış işi yalnız özel irdelere bağlı bir sorum olsaydı, çok'an kotarı-lırdı. Fakat böyle değildir. Harb yapanların hepsi de onu sev. dikleri ve istedikleri için yapmazlar, yurdun korunması için b^şka çare kalmadığı gün erkede olan kadının da başka türlü hareket e-deceğini düşünemeyiz. Kadın barış uğrunda çok şeyler yapabilir. Fakat biz bunun yalnız siyasal aksiyon alanında değil, genelimi yetiştirme yolunda daha kolay gerçekleşeceğini sanırız. Kadınlar ana olarak dünyanın her tarafırcja yetişen gençliğe arsıulusal hak ve vazifeler üzerindeki yeni fikirleri açılayabildikleri derecede genel barış ve düzene hizmet etmiş olurlar. Zeki Mesud ALSAN Muhtevi ¦ Kavrıyan, kaplıyan Muhtıra = Andıç Muhtİ = Kabahatli Muin = Yardımcı Mukaar = ÇukuHak Mukabele = Karşıhk, karşılaştırma = (Fr.) Re* ponse, confrontement Bilmukabele Karşılık olarak = (Fr.) Recipro.f quement Mukabil = Karşı = (Fr.) Reciproque Mukaddem ~ önce Mukadder = Keskil = (Fr.) Destinee Mukadderat (Bak: Nasib, tali) = (Fr.) Destin Mukaddes - Kutsal Mukaddime = Başlangıç, önsöz Mukallid = Benzetici = (Fr.) lmitateur Mukannen = Kesimli Mukarenet = Yanaşıklık = (Fr.) RapprocnemenJ Mukarin - Yanaşık Mukarrib = Yakın = (Fr.) lntime Örnek: Mukarriblerinden biri = Yakınların* dan biri. Mııkaseme etmek - Üleşmek, paylaşmak, bölüşmek Mukassi = Bunaltıcı, sıkıntılı Mukataa - Kesim = (Fr.) Affermage Mukatele (kıtal) = öldürüşme = (Fr.) Tuerie Mukavele = Sözleşme, sözbağı Mukavemet (Tahammül) = Dayanım, dayanık * (Fr.) Resistance DÜZELTME Kılavuzun 31 inci sayısında birinci yaprağın ikinci dizisinde 25 inci satırda türkçe karşılığı (görey) olan (manzara) sözünün fransızcası olarak (paysage) yazılacak iken yanlışlıkla (tableau) dizilmiştir. Birinci dizinin 8 incî satırındaki (malikâne) sözünün karşısında (yelil) den sonraki kelime şöyle olacaktı: (malikane) İkinci dizinin 24 üncü satırındaki (îpo-loji) sözünün karşılığı şöyle olacaktı: (ibi-poloji, ispoloji). İkinci yaprağın üçüncü dizisinde 10 uncu satırda (mekteb) karşısındaki (o-kula) nin yanına (Mektep "T. KÖ.") yazılacaktır. 26, NİSAN 1933 CUM* ULUSI@E 9. 5.1935 A M KARA BUYUK KURULTAYI ON ALTINCI YIL. No: 4936 Adımız, andımızdır. İler yenle 5 kum. Gündelik Ankaradaki görüşmeler F. R. Al II Bu satırları yunanca Anaksarli-tos gazetesinden alıyoruz: "Yunanistan'daki son devrim hareketi ile ilgilenen dünya gazetelerinde bal kan paktı hakkında sık sık yazılar görmekteyiz, öyle sanıyoruz ki 1 mart hâdsesinin henüz gizli olan evre ve şartlarını irdelemek ve ayttşmak sırası gelmiştir. Elen halkından şu hakikati saklamak için hiç bir sebeb yoktur: Balkan paktı, yalnız Yunanistan'daki teh tikeyi deşil, yunan kargaşasının Avrupa'da doğurabileceği bütün tehlikeleri de önlemiştir. 1 mart hareketi, balkan paktının ve Çat daris hükümetinin memleketimize olan büyük hizmetlerim ölçmeğe yartyan ilk hakikiğ fırsat olmuştur.,, Anaksarlitos gazetesinin hiç bir partinin organı olmadığını söylemek de faydalıdır. Bu pakt ile biribirlerine bağlanmış olanların, arsıbalkanik düzen ve barış ülküsünden başka hiç bir ergesi olmadığına herkes kanağat getirmiştir. Tuna berisindeki halk yığınlarına, en eski tarihlerdenbe-ri. ilk defa güven ve baysallık yüzü gösteren bu pakt, hele 1 mart denecinden sonra, bütün bozutçu fikirleri umudsuzluğa düşürecek bir kuvvet almıştır. İlk şart. halk yığınları içinde, iste bu güvenlik duygusunu kök (Sonu 2. nci sayıfada) Ulusal ekonomi ve artırma kurumunun kurultayı Yasada Değişkeler Genel Merkez ve Uulusal ekonomi ve artırma ku rumunun üçüncü kurultayı dün Sergievinde toplanmıştır. Kurultay başkanlığına Sü Bakanı general Kâzım Özalp seçilmiştir. Kurumun; daha Önce ana çizgilerini yazdığımız iki yıllık çalışma ve hesab raporu, iki yıllık büdcesi okunmuş ve k*bu! edilmiştir. Sinob saylavı B. Cevdet Kerim Incedayı kurultay Ükisile ulusal e-konomi ve artırma kurumunun ilk kuruluş gününden bugüne kadar başardığı büyük işleri anltmış ve ödevini başarmak için bütün araçlardan asıjjlanan kuruma daha mut lu başarım yılları dilemiştir. Yasada değişkeler yapılmış ve nizamnamenin osmanlıcadan türkçeye çevrilmesi için genel merkeze salâhiyet vermiştir. Bundan sonra t?enel merkez ü-yelerî ve murakıbler seçilmiştir: Genel merkez üyelikleri General Kâzım Özalp Sü baka m. Hasan Saka Trabzon saylavı, v.....'v---» —--O-T--»- -----~ saylavı, Şükrü Kaya Iç Bakanı, Ce lal Bayar Ekonomi Bakanı, Nev zat Tandoğan İlbayı ve belediye Yapıldı ve Yeni i\Iıırakipler Seçildi başkanı, Ali Rıza Mardin saylavı, Fuat Umay Kırklareli saylavı. Hakkı Saffet Merkez çevrim kurulu üyesi, Emin Sazak Eskişehir saylavı, Besim Atalay Kütahya saylavı, Şükrü Ataman Muş saylavı, Nurullah Sümer Sümer Bank direktörü, Muammer Eriş İş Bankası direktörü, Rahmi Köken İzmir saylavı, Kemal Zaim Ziraat (Sonu 3. üncü sayıfada) Balkan Ekonomi konseyi Çalışmasını bitirdi Balkan antantı ekonomik konseyi dün öğleden sonra son top-lantısını yapmıştır. Toplantı açıldıktan sonra Iç Bakanı ve Dış Bakan oruntağı B Şükrü Kaya şu söylevi söylemiştir: ¦— Mesainizi ikmal eylemiş ve bir merhale daha katetmiş bulunuyorsunuz. M::zalcertJı»rînİT no— — »«t ouauua—vcYtlmat havası içinde cereyan etti. Seziliyor ki konuşmalarınızda hep muhtelif ta- (Sonu S inci sayıfada) Atatürkün teşekkürü Cumur Başkanlığı Genel Kâtipliğinden: Cumur Başkanı Atatürk, 23 n isan bayra ntını ku ıhı şan la m sevinç ve teeşkkürterinin iletilmesini emir buyurmuşlardır. Dış Bakanımızın diyevi BAV AR AS BU SEYAHATİNİN ÖZETİM \M \TIYOR istanbul. 25 (A.A.) — Cenevreden bugün şehrimize gelen Dış Bakanı Bay Tevfik Rüştü Arav Anadolu Ajansına aşağıdaki diyevde bulunmuştur: 11— Bildiğiniz gibi bu defa konseyin fevkalâde içtimai dolayısiy-le Cenevre'ye gittim . Giderken Belgrad'da kaldım. Yugoslavya nın kıymetli Başbakanı ve dş bakanı dostumuz Yevtiç'le bol bol konuşmak fırsatını buldum. On dan sonra Milano'da bir gece kaldım. Orada beni lütfen Skala operasına davet etmek nezaketinde bulunan İtalya hariciye müsteşarı B. Suviç'le kendisinin Stresa meşguliyetleri arasında hayli görüşebildim. Cenevre'de g»y»| tahtı* _ larının hepsi ile ve bilhassa Romanya'nın kıymetli dış bakanı ve bu sene balkan itilafının reisi DD (Sonu 3. üncü sayıfada) Kronik îki Ankara AT AY Ankara'ya Deliler tepesinden baktığınız vakit gönlünüz ne kadar ferahlık duyarsa, bizim Ulus'un arkasındaki sırta çıktığınız zaman ruhunuza o kadar, belki daha derin bir üzüntü çöktüğünü du yacakstmz. Şehrin bu tarafına yıl-lardanberi Asya kerpici yağıyor. Hayat saati Yenişehir'de ileriye bu yanda ise geriye doğru işlemektedir. Yenişehırde dükân ve kat kaçağı yüzünden plân sıkısının sarsıl-dışına esef ediyoruz. Burada ise hiç görülmemiş bir şey var: Kaçak - kent.' Fakat Yansen plânında küçük otrular için geniş bir yer ayrılmıştı. Eğer bu toprak plânın gösterdiği yollara bölünse idi, eğer her kulübe kurmak isteyene orada arsa verilip, yalnız yapısının biçimi kontrol edilseydi, aynı emekle. Etlik sırtlarının altında daha basit, daha gösterişsiz olsa da, aynı temizlikte ve düzgünlükte bir Yenişehir parçası kurulmuş oturdu. Bu kerpiç yığınlarının bir de içini-dolaşınız: C umur İ yet in bütün sosyal ülküleri hesabına yüreğinizin tâ köklerinden sızladığını hisse* dersiniz. Beyoğlu ve Mersin'den sonra, türkçenin en az işitildik »n- Bn*ün yasav düşüncesi ile bh karakol, yarın çocuklara acıyarak bir iki mekteb, öbürgiin polisleri' - Lütfen saytfayt çeviriniz • Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N .33 Mukavemet etmek - Dayanmak ¦ (Fr.) Resiater Mukavim, mütehammil = Dayanımtı, dayanıklı = (Fr.) Resistant Mukavveı ¦ Eğmel, kavisli = (Fr.) Courbe Mukavvi - Kuvvetlendirici = (Fr.) Fortihant Mukayese ¦ Deneştirme =• (Fr.) Comparaison Mukayese etmek = Deneşürmek. kıyaslamak = (Fr.) Comparer Mukayycd - Bağlı = (Fr.) U Mukbil ¦ Çözde = (Fr.) Favori Mukdim = Çalışkan Mukim olmak (Sakin olmak, ikamet etmek) *= Kalmak Mukni Kanıtkan (Fr.) Convaincant Mukla/i _- Gerekli, lüzumlu Muktazİ olmak -= Gerektirmek MukicJ:r = E'k men Muktesid ¦ 1 — Tutumlu, tkonom, 2 — Lkono- mist . Muktetcfat ¦ Dermeç Muktezaııoca ¦ Gereğince Munfasıl Ayrık Munia — Alışık, insancıl, canay.ıkın Munkatİ olmak (inkıta etmek) Kesilmek Munsab olmak = Dökülmek Munsif Hakcıl (Fr.) Equitable Munlabık Uyuk = (Fr.) Conforme Muntali = Sönük, sönmüş =» (Fr.) Efface, eteint Muntazam - Düzenli Muntazar - Beklenen = (Fr.) Attendu Muptazır - Bckliyen Munzam — Ustev = (Fr.) Supplementaire Murahhas = Salgıt, dileğe, delege Murakabe - Teftiş, kontrol Murdİa (Murzia) = Südne Mut*b (Duçar, giriftar) — Tutulmuş, yakalanmış m (Fr.) Atteint Musab olmak (Duçar olmak, giriftar olmak) — Tutulmak, yakalanmak Musaddak -'= Onaylı Musafaha ¦ Elııkışma Musaffa Süzulük duru Musahhih = Düzeltiç MusaUha. sulh = Banş Musallat — Yapışkan, atılgan M -» na -- Uvdurma. düzme Musaraa ¦ Güleşme Mu-..ııı.ıh -- Düz, yüzeyli Kürei musattaha = Yüzeyküre Küreî mücesseme = Yuvarfcür* Mesahai sathiye = Yüzölçü Sath - Yüzey, üzer Musibet Yıkım, yıkın = (Fr.) Malheur, lleau Musih Yerinde, doğru Musir (Bak: Israr) Muslih Arabulan, barıştıran = (Fr.) Concilia -tcur Muşikâf ~ Kılyaran, titiz = (Fr.) Minuticux, me- ticulcux Muşt ¦ Yumruk Mutabakat ¦ Uyuşma = (Fr.) Conformire Ademi mutabakat = Uyuşmazlık ¦ (Fr.) Nou - conformlt* Mutabık Uygun = (Fr.) Conforme Mutad - Belli, alışılmış Mutavaat (Bak: tnkıyad) Mutavassıt ¦ Aracı — (Fr.) Intcrmediaire Muteber ¦ Sayılı, sayılır, ilerigelen, geçer Muteberan (Vucuh, eşraf, ayan) =» Ilerigelenler. ilcrigelirler Mutedil Orta, ılıman, sinemli ¦ (Fr.) Modere, tem pere Mutckid İnanlı Mutemed. emin - İnal Mutlak Saltık - (Fr.) Absolu Mutlaka ¦ Uzkes, ille • (Fr.) Absolument Mutmain ¦ Diniz « (Fr.) Convalncu Mutrıb ¦ Çalgıcı Mubdi, halik = Yaratıcı, yaratan (Fr.) Createuı Muttarid ¦ Biteviye Muttasıl m Bitişik, birdüzüye Muvafakat etmek (Razı olmak) ¦ Oydaşmak ¦¦ (Fr.) Conıentir Muvaffakiyet ¦ Başarık — (Fr.) Succes Muvaffak 'mak Başarmak aa (Fr.) Reusair -Muvafık • Oydatık, onay, yerinde, uygun — (Fr-) Conforme Muvafıkı hakikat Hakikata uygun Muvakkat ¦ Süreksiz, geçici, gelip geçici, vakit- »el, eğreti (Bak: Mevkut) Muvakkaten = Şimdilik, bir zaman için, bir vakit için Muvasalat (vusul) — Ulaşma Muvasalat etmek (vasıl olmak) — Ulaşmak Muvasale hatları = Ulaştırma kolları Muvazebet (Bak: Devam) Muvazeno Denklik, denge (Bak: Mukayese) aa (Fr.) Equilibre örnek: / — Muvazenesini kaybederek düştü •=• Dengesini kaybederek düştü. 2 — Aralarında muvazene var = Aralarında denklik var. Tevazün ettirmek ¦= Denkleştirmek, dengeştirmek — (Fr.) E-juilibrcr Muvcç — Büksül Muzaaf ¦ İki kat = (Fr.) Double Muzaffer -= Yener, Utkan Muzaharet etmek = Arkalamak =- (Fr.) Assİster Müzahir (hami) — Arka = (Fr.) Appui Müzayaka = Darlık, sıkıntı, bun = (Fr.) Gene Muri = Işın -= (Fr.) Lumineux Muzir ¦ Zararlı Muzlim - Karanlık = (Fr.) ObsCUl Muzmehil (Medhuşü münhezim) ¦ Sıngın Muzmor - ¦ Güdge Muzlar (Bak: Mecbur) = Darda, sıkışık ¦ (Fr.) Contralnt Muzlar kalmak Zora gelmek = (Fr.) Etre con-traint Muztarib ~- Goynülü. göynük - (Fr.) tnquıci Muztarib olmak Göynümek Mübadele ¦ Değiş = (Fr.) Echange .Mübaderct Davranmak Mübadil — Değinmen Mübnhase etmek - Aytışmak. çatışmak = (Fr.) Discuter Mübahi (Bak: Muftahtr) = Ovüner, c.ünçlü Mübalâğa etmek Abırtmak. obarmak Mübalât (Bak: ttina) = Saygı Mübalâttız Saygısız Laubali - Senli benli, saygısız Mübareze etmek = Vuruşmak — (Fr.) Se battre al ¦ Satmalım Mübayenet ¦ 1 — Ayrılık. (Fr.) Diffcrencc 2 — Tutmazlık ¦ (Fr.) Contraste 3 — (Bak: Tezad) Müberrid ¦ Soğutmaç Mübeşşer - Müjdelenmiş Mi'" şşir ¦ Müjdeleyici Mubtedi • Toy, acamı Mübteni (Bak: Müstenid) Mücadele, cidal = Uğraş (Fr.) Lutte Mücadil ¦ Uğraşıcı, uğraşken. Mücahede Dürüşme, çeteleşme Mücavir komşu Mücedded ¦ Yeni Müceddid ¦ Yenilettiren Mücerreb = Denenmiş (Fr.) Eprouvl Mücerred = Soyut Mücessem 1 — Som, 2 — Cisimlenmiş, şahıslanmış Mücrim Suçlu Mücrimiyet kararı = Suçlandırma karan Müctehid ¦ Ayman Müçtcmi ¦ Toplantk Müçtenib Knçıngan Müdafaa ¦ Müdafaa (T. K ¦ savgat Müdafaa etmek ¦ Savgamak Tedafüi Savgal. savgalık Müdahale ¦ Karışmak — (Fr.) Intervenıion Müdahale ermek Karışmak — (Fr.) Intervcnlr Müdârâ = 1 — Yüzegülme «¦ (Fr.) Cajoterİe 2 — (Bak: Minnet) = (Fr.) Reconnaissancfl Müdavat — Emdeme, bakım Müdavelei efkâr (Taatii efkâr) = Oylaşma ¦ (Fr.) Echange d'idees Müddet (imtidat. temadi) — Süre. uzar. vakit, za man Müdtkkik. mütelebbi, mütehnrri ¦ Irdclmen Müderri». muallim ¦ öğretmen Müdevven ¦ Dergin Örnek: Şemseddin Sami'nin Kamus müdevve-nalı çok kıymetlidir = Şemseddin Sami'nin Kamın derginleri çok değerlidir. Mudevver = 1 — Yuvarlak = (Fr.) Rond 2 — Devrolunmuş = (Fr.) Tranamis Müdhiş ¦ Korkunç, yavuz Müdür - Direktör Müdiranı umur Yönetmenler Müdrike ¦ Anlak Müeddeb ¦ Edcbli. uslu Müessese Kurum - (Fr.) Institution Müessif - Escfli Müessir --• Dokunaklı, etkin - (Fr.) Touchan». efficace Müessirat ¦ Etkinler 5Aı tFA t NİSAM 1»jo CUMA Kanuıtavda Kamutay daia Hasan Sakatın başkanlığımda toplanarak rmu. mayı* 1934 «yianna «id ra-or»n sun* İnağıma dair divanı nuhasebat komisyonu aıaıbafası Je ka:r.uuyın İ9J5 uıart ayı hesaba hakkındaki kanıuta beaapla-nnın tetkiki komüsyon mazbatası okunmuştur. Edirnenin Abalar köyü korucusu Nt ,-ır oğkı Azizin. Urfanm Horoz köyünden Sair oğlu Salihin Ölüm cezalarına çarpılmaları hakkındaki mazbatalar onaylanmış ve ordu İkramiye kanununun birinci maddesinin d eğfşl irilmesin e aid kamımın ikinci konuşulması yapılmıştır. Subaylar ve, süel işyarların maaşları hakkındaki kanun, subaylar rüubckrinin öz türkçe kar- Sllu. İdî ' « K rtilf»1liWr\Aİr İUCXC &Ü bakanlığı komüsyonuna verilmiştir. MıİMi yurbaşı Rızanın karısı i-le oğhma maaş bağlanması hakkındaki l&vrba kabul edile..Kten sonra şeker fabrikalarına Terilen maafiyetler hakkındaki kanunun sekinncı maddesinin kaMmlması-na datr kanım okurtmas ve onaylanmıştır. Karrratay cumartesi günü toplanacaktır. i ç DUYUKLAR niii *.«- oğreUJmetmleriâmiz ymuutehti rruak içim parke tmat fWerteefi nubtJ tapman dagUr. AaAora'am çoi'das plân leJtmmhgi harfisin bir (ç a m u r - ç ad t t I m r) şehri olarak Mo/zşiatf, mmtJmmt sûırafl tır Antimonuz yalnız de*. 1*4 merkezi değlL bütün şeJair, kemi ı köylerimize bayuadırUk derai veren bir ksiraaâdirr. Bayınduluk derzinin ilk prenaipi. plân bütimmimgü ıc plâm tıkışı oUveutuı da en ey* biz biliyoruz. Kadın delegeler geliyor yapmış olan arsıulusal kdaınlar kurultayı delegeleri 8 45 aaaal* lakıiıin geleceklerdir. De lenfler durakta kadın •aylavlarsravU brWrje adına başkan muavini ve şehir kururu kadın üyeleri we emniyet «rektör» tarafından karşılanacaktır. Dcieaoler —»tuUn g-Içışreri ¦ İmi W* Oma Şukrv lUya •Sknafmdı rnara knşkııada aariUrnk «ğic yeanssğio-de bulunacaklarda*. Öğleden sonra Cumvr Aaakanı Atatürk aar^mda*. kaW mâ»MCm\ ota. de legeler akşam u.mi. latan bu la döneceklerdir. Tan âtUiıyet mrkndmsmraız uTaamm *Wı nı uimuflar. Eski yaUaftrmz yalmz ad um değil «yiuanumu. iç me aia$ şeklini de d***ayüınma*hiı. Kemdim* butun icienllginzle katimi, parti ve marda kumeZle. mynt âatnaa, davam el metini d dm. Yakalanan kaçakçılar Son yedi gün içinde sınırlarımızda 43 kaçakçı ile İ2Û3 kilo gümrük Kaçi;;, 372 kilo tetir kaçağı, 1 tüfek, 10 mermi, 28 kaçakçı hayvanı ile 2Û8 kâgtf lira, 30 mecidiye 2 besabirUk ahsa, 4 ben i t zatız frangı ele poçraiçtir. Japon büyük elçisinin diyevî İstanbul 25 (Telefon) — Japonya'nın Ankara Büyük Elçisi bugün gaaetecileri kabul ederek sonlan Çan - Japon can na s ebetken hakkında şunları söylemiştir. — Çin ile rmıuaaebıtiuı iaıiz ilerliyor. AıoSgırmz sonuçlardan mem -nunuz. Aramızdaki sorumları gene aramızda katarabilıriz, Türkiyeyi ilgilendiren sorumları gene bizim- Çagrrltş Kamutay Maliye komisyonu 27.4.1935 cumartesi günü umumî heyet içtimamdaa sonra toplanacaktır. le k o tara» a »anı istiyoruz. İstanbul belediyesinde İstanbul, 25 (Teleton) — Istan bul belediyesi belediyeler bankan na aeranaye olarak şimdiye kadar 2.5 nıilyoa lira yaiırrotşUr. Belediye ekoaıı—i müdürlüğü modern kahveler hakkındaki *et-kıkl'-rm. bitirmiştir, llb.ıv Anka ra'dan geldikten sonra yapılan raporu gözden geçirecektir. Liselerde almanca dersleri İstanbul, 25 (Telefon) — Lise lerde aJmanca derslerini kuvvetlendirmek için kültür bakanlığınca getirtilen afman uzman İstanbul mekteblerinde tetkiklerine başlamışlardır. Kapanacak papaz okulalan IstanboJ, 25 (Telefon) — Kılık kanunusun tatbiki dota4£İic fr?n sız papa* okul alarmdan altısı kapanacaklarını İsiaabul k^t^üy sw dürlüğüne bıldırraifclerâsr. Tramvay şirketinin konuşmaları l^tanr,.,! 25 (Telefon) — Merkezlerinden emir almak üzere Bel-çikaya giden tramvay şirketi de-¦eceleri yakında gelerek koo-sma-lara devam etmek üzere Ankara'ya gideceklerdir Tramvay ücretin inin ticari ama stn d an dolayı yolcuların sayısı artmıştır. Bu artış berkaide 180 000 kişiyi bulmuştu, Girmelerine izin verilen yunan malları latanbaal. 25 (Teleken) — U aw-maralı karamamı ile pırmelerı yasak edilen yrman maflarınm tekrar serbest alarak memlekete sokulması bakanlıkça gümrüklere bildirilmiştir. 2,5 milyonluk bir dilev latanbul. 25 (Tcdeioa) — Türfc-yuaaa ınııaar lit bFilini smUusosc-si bugün Pertevniyal vakfı rmıtevet-lileri tarafmdan yunan hükümetine karşı açılan 2t5 mHyon liralı': dilev hakkında red kararı vermiştir. İstanbula gelecek turistler İstanbul, 25 (Telefan) — Pazar günü Romanya'dan bir gazeteci ve öğretmen grupu gelecektir. Deniz lisesini bitirenler İstanbul. 25 (Teaefoa) — Deniz lisen son *riiif smae^fir» hilnaiştîı Önümüzdeki salı günü töremle dap 1 o ması verilecek ve yeni deniz subaylarımız kılıç takacaktır. ' -ıı ndı Vık AııkaracLıki (Boşa I. inci toy ifada) leştirmekti. İkinci şart, paktı eko no mı bağları ile peJâftsrsssektir* Eskiden Roma'ya gittiği söylenen bütün yollar, asrrmızda. ekonomi denen asığ birliğine doğru yönelmiştir: Siyasa beraberliği, asığ bîrt ligi ile tamlaştığj zamandır ki, Balkanlar gibi küçük bölgeler değil, koskoca kıtğalar bile hiç bir yerin* den zedelenmez bir bütünlüğe kavuşur. Bu sebeble, Ankara'daki komisyon görüşmelerinin, İyi sonuçlara varmasından ne kadar zevk duyacağımızı söylemek lüzumsuzdur. Gerçi, her memleket buhran çeker-ken, birkaç memleketin ekonomik ihtiyaçlarını karşılaştırarak, herkese uygun gelecek yepyeni bir d men elde etmek ne birkaç günde, ne de birkaç oyda başarrlabıTır işlerdendir. Ancak her toplantı, büyük anlaşmaya doğru yani im vu-rum sayılabüecek k«. arlarla bitecek otursa, yol kısaloıış, ve berime, bütün zorlukların er-geç «aieneceği kana çatı verilmiş ok«r. Ayttımmuk = Mümta4mş0 etmek Erge - M****] Prmtcc = Tecrmte Bozutcu mm Müfmal, tesadcı f'rk.ft.rvrk = Takviye etme* aUrg » Memftaa Bölge m ar ... . BmKMmtİMk mm Tam alı yer Dümen m Niamm Y uf t um m Merimle • mm Dtttıktl yamatan dOadine* a«rç«. fimU iki cünmte yanUş dinlmşifrr Ortf* rusu şöyle olı, aktı- "/fim re fen t*. kartı/ama* »cin yo »raeca klişeleri olduğu gimi ilmek, ya had. ge-ue mmdmgu gibi, bu terimlerin frenkre-lerini kabul M.. Kurucu = (Fr.) Fondateur Müeyyids (kavveı-) aa tk-rkite = (Fr.) aSDCaaOD Ornck: Bu Jtamunuaı kuvvei aaicyyıtUs. = Bu kanunun berkitesi. (Bergitge'den) Teyid etmek Berkitmek, aaglaaaak — (Fr.) Attır mer Muıartkat Ayrılma Mufıltış = Upekter Müfit, nâfi Faydalı, atiği Müflis Batkın Müfrcd m Tekil Müfre/ Bölek Müfrit ¦ Atkın, aşırı = (Fr.) ı-.\..±tn. ¦ \ . Müf&it - (münafık) Arabozaa » Fe.) leur Muftillık. münafıklık - Bozulculuk, Müfleriı ¦ Yırtıcı Mühryyn _= Hazır Mühim - Önemli Mühimmat = Cebe Mühlet OneJ - (Fr.) Dr*Ul Mühmel = Savuk, yüzfiaso — f"r.) Nerliee Mühlcdi, mürted = Dorum Mühür - Mu1.ur Müjde (beşaret) = Muştu, müjde MükÂfat — Odejj, öndiıl Mükafat görmek = Odenk-omek Mükifat vermak = Od«.WU Mük.ilrme - Konuşu, konuaosa m: (Wt.) Con*er- satioo Mükaleme odan = Konuşma odan (Fr.) Parloir Mükeddcr Caank - (ft) Tristr Mukrddrr olmak = GsjBİlFinnk Mükellef Ağır, yüklü, yükümlü — (Fr.) /rapate ChmJgİ MvkeUcfiyel - Yuluu» a 4 Kr.) İanposstıoa. esuugc Mukrmmcl = Tükd Mükte«ebal = Edinçler Mülâhaza Düşün MııL.lırı.ını Şişman, etleç MüUkat ¦ Görüşme = (Fr.) Entrevue MüUki olmak /telâki etmek) « Buluşmak, kaynamak Mulâsık = Bitişik, yapışık MüUtafe ¦ Şakalaşma = (Fr.) Plaifanlcrıe MuUycmet ~ Yumuşaklık Mülayim = Uygun, yumuşak Mutâzim (İkinci mülâzım anlamına) ¦ Asteğmen MuL'/imi ervel - Teğmen Mülemma - Bulaşık Mükvvur. ¦ a«alı.fcoy *ık Mhleanos o Pm, enaadar Müleyyin - Yumuşatıcı = (Fr.) Lasatif, emollient Mülça Kaldırılmış Mülhak ¦ Ulama, eklenik. bağlı ¦ (Fr.) Anotsc Örnek* Mülhak bütçeler mm UUmıa bütçeler Mülhakat Bağlantı = (Fr.) DepenAamcem MüHwm - I ¦ nü 3 (Fr.) Tnspîr* MnlL' ı olanak = £airunak Mülhİm Esin veren Mülk Mülk (T. Kö.) = (Fr.) La proprirtt Mülkiyet Mülkiyet = (Fr.) La j rojm-tr Mülteci ¦ Sığınık = (Fr.) Beâııgmi M«a«ka lUrsıaak - (Fr.) Coırfloem vlühemes m Arkak, kay irde * (Fr.) Solhov Müıaaaasat ya id lak akset alasatr — Dayatmak Mümasclet ¦ B« nzcrbk. Mümasil Benzer, eş = (Fr.) Semblable Mümeyyiz ı Ayırtman Mümkün ¦ Imkânlı Mumkun kılmak - Imkânlaştırmak Cj»yTMrtu'-.kun İmkânsız Mümsik - Sıkı, eli sıkı Mümtaz (AsrT) * özgül -= (Fr.) Original Mümtaz (muntehap. güride) ¦ Seçkin ¦ (Fr.) Distinevr Mümtaıiyet (asliyet) = özgünlük = (Fr.) Origi-nalite Mumtaziyet (^üzidelik) — Seçkinlik ¦ (Fr.) Di*- unxtion Mumteni İmkânsız Mümtezic = Uyujkaa mm (Fr.) A:ccmodaoı Munacat ¦ Yakarı*. Münadi ¦ Undeci Münaferet - Sevişmezlik. soğukluk 3 (Fr.) Froi* deur Müna/ık, nuıfnt ¦ Arabozan Münafıklık, mufsitlik = Arabozaalık Münakaaa • Ekailtirn = (Fr.) Adjudicatİon Münnkaşa * Çatışma, alıtraa ¦ (Fr.) Diseussion Münakis si Yantıt = (Fr.) RriUu Mün'akit - Bağıtlı, bağ'tlanmıı — (Fr_) Corıclu contraete Münakkah Anğ M- -¦¦¦.(« ¦( Yanyanya Münasebet kı 1 - - Uyarl.k. uygunluk « (Fr.) Ne-cessite 2 — t%i = (Fr.) Rol ati on, rapport 3 — Sına, r«r ¦ Tour Öınck: / — Bu teklifin burada hiç münasebeti yok Bu önergenin burada hiç uyarlığı (uygunluğu) yok. 2 — Beynelmilel mü na sebat nokıai nazarından = Arsıulusal ilgiler bakımından. 3 — Münasebeti gelince bu ricanızı söylerim mm Sırası (yeri) gelince bu dileğinizi söylerim. Münasebet almak Sırası gelmek, yakışık aımnk uygun düzmek, elvermek Münasebetti münasebetsiz = Yerli yersiz, sıralı n- ı«-/. uv.-r «rymaz ¦ (Fr.) A tout propos Münasebetsiz ¦ Uygunsuz, yakışıksız, aykırı, bi- çâsnsia, aVn»ır (Fr.) Mal i propos Kat'ı münasebet etmek - Bozuşmak, ilgi kesmek Rompre les rclations Münasib, umral.k ¦ Uygun, yerinde Miiaaaebet getirmek - -- Strasını düşürmek, sırasını getirmek Münasebetiyle — Dotayıstyle, .... den «türü = (Fr ) A propos Müna«ib surette Yolu ile = (Fr.) D*unc laçon convenable Münavebe mm Ssralaşma = (Fr.) Alternation Manavebeten Sıra île = (Fr.) A tour dc röle Münazaa, niza = Kavga = (Fr.) Dİsputc Münazaa etmek - Kavga etmek = (Fr.) Sc disjm-ter Münbit. mahsuldar Bitek = (Fr.) Fertik Caynmünbit ¦ Çerek (Fr.) İmproducbl, iler ile Müncemid Donmuş Müncer olmak - Varmak Mündericat — İçindekiler Münebbih = Uyatif Müneccim - Yıldızbakan Münevver ¦ Aydın = (Fr.) telaire Münezzeh ¦ An, beri Münfail olmak Küsmek Münfck - - Kopmuş, ayrılmış Münferid - Tek, ayrı, yalnız = (Fr.) Isole Münferiden Ayrı ayrı, birer birer, kendi başına tek başına, yalnızca, teker teker = (Fr.) Isole- ment TOGabsl. munhalliı as Açık = (Fr.) Vacanı. vacan-: ce» Münhal, münhaUât Erirler = (Fr.) Solublrs Cayrîmünhallât - Erimezler — (Fr.) Insolublcs Mllllll..111 | ¦ I, Münhasıran (haaren) Salt = (Fr.) Eı Münhal İngiz, çökek, basık Münhedim -=¦ Yıkılmış Münhezim ¦ Bozgun — (Fr.) Mise en diroute Münhezim etmek ¦ Bozguna uğratmak, boanak (Fr.) Mettre en derouu Münhezim olmak Bozulmak, bozguna «ığraanak Münkad (Bak: İnkıyad; Münkaû olmak m Bitmek, günü geltack Münkesir - Kırg.n, kırık — (Fr.) Aiüigc. briac Münlahab - Seçkin = (Fr.) Elu, cfaoisi Müntahİb - Seçmen — (Fr.) El e ete ur Müntakil * Geçen, kalan - (Fr.) Tranaırus Münteha m Uç Müntehi olmak - Bilmek, çıkmak Müntehir ¦ Oluk Müntckim ^ Oealan Münlesip = Çatkın Münteşir mm Yaygın Müphem - Örtünç ¦ (Fr.) Vaj;ue Müpheımyet OrtÜnçîük Müptedi - Acamı Müptelâ -¦ Düşkün - (Fr.) Epris Müptelâ olmak Düşkün olmak, uğramak, yakalanmak - (Fr.) Etre epris Müptezel - Orlamah. aşağılık Müracaat etmek ~- Başvurmak = (fr., aadresser Murafaa Duruşma Mürahik - Erişİk Mürai (riyakâr) = llayidü - (Fr.) Hvpocrite Mürailik (riya. riyakârlık) = lkivurlul«k ¦ (Fr.| Hypocrisie Vlürebbı Egitxn«n DÜZELTME Dünkü sayıdaki yanlışları şöyle dü -/eltiyoruz: 1 — (Mi/an) karşılığı şu olacaktır: (Tar- taç, terazi) 2 — (Teganni etmek) karşılığına (Say- ramak) sözü de katılacaktır. 3 —(Muganni) karşısına (Sayran ) sözü de konacaktır. 4 — (Teganni) karşılığına (Sayra) dm katılacaktır. 5 — (Mezak) karşılığında (Zevk) sözit de bulunacaktır. 6 — (Minval) sözünün karşısına (Bak; Vecih, tarz) yazılacaktır. 87. NİSAN t»33 CUMARTESİ UlXSl®vftB ON ALTINCI YIL. No: 4937 Adımız, aııdııııızdır. Her yerde 5 kuruş Atatürk Kadınlar kurultayı salku-riyle ekonomi konseyi üyelerini kabul ettiler Arsıulusal Kadınlar kurultayı delegeleri ve Balkan Ekonomi konseyi delegeleri dün saat 16.30 da Cumur Başkanı Atatürk tarafından kabul edilmişler ve Çankaya'da verilmekte olan çayda bulunmuşlardır. Kadınlar kurultayı üyeleri, türk kadınına verilen haklardan dolayı dünya kadınlığı adına minnetlerini Cumur Başkanımıza sunmuşlardır. Yunan kıralcıları çalışıyorlar mı? Atina, 26 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: Yunanlı kıral taraftarlarının Paris'teki toplantıları hakkında yabancı ülkelerde yayılan haberlere karşılık olmak üzere Başbakan muavini general Kondilis Başbakan B. Çaldarisle görüştükten sonra aşağıdaki diyevi vermiştir: "— Bilindiği gibi Cumuriyet rejimi 25 mart 924 tarihindenberi Yunanistanda hüküm sürmekte vc bu rejimi bütün siyasal partiler kabul ve teslim etmektedir. (Sonu S. inci say ifada) Arsıulusal kadın 1ar Kurultayı üyeleri dün gelip akşam gittiler Üyeler Çankayada verilen çayda bulundular l/un Ankara mekteplerinin jimnastik şenliği Atatürk terbiye anstftûsDnde yapıldı. Başbakanımızla birçok ileri gelenler ve çocuk ana ve babaları vardı. Başbakanımızın gençlerle birlikte aldırdıkla rı resmi koyuyoruz. Şenliğin tafsilâtı altıncı sayıladadır. îngilterede alman korkusu Londra, 26 (A.A.) — Deyli Telgraf gazetesi Almanyanın yeniden silahlanması sorumu üzerinde heyecanlı haberler vermektedir. Gazete, Almanyanın, İngilterenin kendini korumak için elinde bulunan hava kuvvetlerinin iki katına sahib olduğunu ve alman uçkula-rının hücum uçkulan olduğunu söylemektedir. Gazete diyor ki: "ingiltere'nin, başka bir devletin yardımı olmadan, kendi araçları; le kendini ko ruyabileceği şüphelidir. Toprağın (Sonu S. inci sayıfnda) Tuna pakt. için Almanyamn bes sorusu İtalya'nın cevabları Roma. 26 (A.A.) — Tuna konferansı hakkında Almanya aşağıdaki beş soruyu sormuştur. 1. — Niçin Avusturyanın komşusu olan İsviçre ve orta Avrupa-da Fransa kadar asığları olan ingiltere protokolda anılmamışttr? İtalya şu cevabı vermiştir: İsviçre bitaraf bir ülke olduğundan (Sonu S inci say ifada) Saylav bayan Benâl Nevzat fştar, durakta bayan Korbet Aşbi İla konusurareı Arsıulusal kadınlar kurultayı a-dına kırk kişilik bir salkur dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiş ve durakta kadın saylavlarımızla belediye kurulu kadın üyeleri, belediye başkam muavini ve Dış Bakanlığı protokol işyarları tarafından karşılanmışlardır. Salkur üyeleri, şehrin görülmeğe değeryerleriyle ismet İnönü Enstitüsünü, Halkevini ve Tarım Enstitüsünü gezmişlerdir. Dış Bakanı vekili B. Şükrü Kaya Öğle üstü salkur üyeleri adına Marmara köşkünde bir öğle ziyafeti vermiştir. Üyeler dün akşamki 20.10 treniyle Istanbula gitmişlerdir. Ekonomi konseyi üyeleri gittiler Balkan antantı ekonomi konseyi delegeleri, dün ekspresle hareket etmişler ve durakta konsey başkam B. Hasan Saka ve türk delegelerile dış bakanlığı adına selâmlanmışlardır. Osm a n l icada n 7ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.34 Müreffeh - Genli = (Fr.) Aisc Mürekkep — Katınç = (Fr.) Compose Mürettep - Oanışıkk, uydurma (bak: Tertip) Mûretlib — Dizmen Mürevviç — Güden Mürevviciefkâr — Onürtge örnek: Tan gazetesi siyaseti hariciyede Fransa hükümetinin mürevvicıefkârıdır ~ Tan gazetesi dış siyasada Fransa hükümetinin önürt -gesidir. Mürsel — Gönderilen Münil = Gönderen Mürşit — Yönder Mürteci - Kaytak Mürted -¦ Dönme Mühtedi = Uzyönen * Mürtefi = Yüksek Mürteşi — Alım ık Mürur =«" Geçiş, geçme Müruriyc mm Geçmelik Mürüvvet - Kişilik Müsaade mm izin Mütabak- ¦ Yarış, yarşı = (hr.) Concours Müıabaka etmek — Yarışmak Müsademe ™ Çatışma, çarpışma = (Fr.) Collision Müsademe etmek - Çarpışmak Müsadere :- Alanç = (Fr.) Confiscation Müsadere etmek Alancctmek Müsaid - Elverişli, uygun, yeter, eğgin = (Fr.) Convenable, suffisant örnekler: I — Oturduğum yer çalışmağa mü said delildir = Oturduğum yer çalışmağa elverişli değildir. 2 — Henüz müsaid bir cevap almadım = Henüz uygun bir cevap almadım. J — Bu adamın avlığı böyle ev tutmağa miisaıu delildir - Bu adamın aylığı böyle ev tutmağa yetmez. 4 — Temennime müsaid göründü ¦= Dileğime eğr;İn göründü. Müırk'*-»'»ıt D^m M " ¦ ¦ I ¦1 • Barışma Sulh - B*rış Sı*,fcü ımisalemet Barış ve baysallık Müsamaha = Hoşgörü, ho^örme, hoşgorulük. göz- yumma « (Fr.) Tol^rance Mu..-"i'h» etmek Hoşgürmek — (Fr.) Tolerer Müsamahakâr - Hoşgörür = (Fr.) Tolcrant Müşa'şa Parlak, şuvağlı Müsavat - Eşitlik Müsavi = Eşit, deş (terîm) Mü* bet mm Müsbet, pozitif Müsekkin mm Yatıştırıcı = (Fr.) Calmant Müselscl ma Ardıardına, biribirine bağlı Müshil - Sürgüt Müsmir (semereiar) = Yemişli, verimli Müsrif — Savurgan Müstacel = Evgin = (Fr.) Urgent Müstacelen = Tezelden, gecikmeden Müstaceliyet - Evginlİk, gecikmezlik = (Fr.) Urgence Müstağni Doyuk Müstahak mm Batmış, bat k Müstahkİr — Küçükser Müstahsil - Üretmen — (Fr.) Producteur Müstahzarat — Hazırilâçlar (tıbbi), hazırlamalar (kimyevi) Müstaid (kabiliyetli) = Anık. yetenekli Müstakar Durlu Müstakil = Erkin, bağımız = (Fr.) Independant Müsatmere = Sömürge Müstantik Sorman Müstecir mm Kiraeı Müstefid = Faydalanmış Müstehlik - Yoğaltman = (Fr!) Consommateur Müstekreh - İğrenç - (Fr.) Degoutant MüsUk.ch, menfur = Tiksinç - (Fr.) Detcste Müstemlike s Sömürge Müstenid = Dayanan Müsterih (asude) = Rahat Müstesna (istisnaî) = Ayram Müstesna tutmak (istisna etmek) = Ayrı tutmak Müsteşar = Asb?k*n Müstevi — Düz Müstevli = Salgıncı Müstevli olmak = Salgın etm»k Müşabehet — Benzeme, benzeşlik = (Fr.) Res- scmblance Müşabih — Benzeş Müşahede = Görüm Müşahhas = Somut = (Fr.) Conccct Müşahid — Görmen = (Fr.) Spcctateur Müşareket = Birlik, ortaklık = (Fr.) Association Müşateme = Sövüşme ¦ (Fr.) S'injurier Müşavere = Danışma = (Fr.) Consultation Müşavir = Danışman = (Fr.) Conseiller Müşekkel = Gösterişli, iriyarı Müşevveş = Karışık, karmakarışık Müşevvik = önayak = (Fr.) Provocateur Müf'k - Sevgen Şefkat = Sevengİnlik Müşir - Mareşal Müşkil = Zor, güç, çetin, çapraşık, enge, Müşkülât = Güçlük, güçlükler, zorluk, zorluklar Müşkülâtla = Zorlukla Müşkilpesend = Güçbcğenİr Müşrİfî harab (maili inhidam) = Kağşak Müsrifi harab olmak = Kağşamak Müştail = Tutuşan = (Fr.) Inflammable Müştak olmak — Göresimck . ıılât ¦ Ekitler = (Fr.) Dcpcndance* Müşterek mm 1 . Ortak, 2 - Birge (önek) (1) / — Menfaati müştereke ~ Birgasığ. 2 — Birgedüzen — Coordonnance Müşteri = Al'-ı *k (Bak- Dair, *:', raci) = Dolayı, İçin, üzerine Mütalca = 1 . Düşünce (Bak: Fikir). 2 - Irdel (Bak: Tetebbu), 3 - (Bak: Kıtaat) = (Fr.) 1 -Opinion, 2 . Etüde. 3 - Lecturc Mütalebe — lsteyi .isteni Mütareke = Bırakışma Mütareke etmek = Bırakışmak Müteahhid = Ostenci Müteahhidlik =¦ Üstencilik Müteakiben = Ardınca Müteassir = Çetin, güç Mütcazzrm = U'uksar Müt*-bahhir = Bilge «¦ (Kr.) RrtlAt Mütebaki (bük.i !an = Ağlams.k Muteberiz = BelirrSn Mütebeddil = Değilken Vütcbessim = Gülümser (I) Fransızca "co-„ öneki dilimi/de kimi "birge... önekiyle kimi de "-deş,, sonekiyle karşılanır: (Ertikdaş = Meslekdaş = Collegue) gibi. Mütecahil = Bilmezlenen Mütecahilâne = Bilmezlikten gelerek Mütecanis = Bicins Gayrimütecanİs - Yadbicins Mütecasir = Küstah = (Fr.) Audacleux Mütecaviz, tecavüzkâr = Saldırgan, sataşkan ¦ (Fr.) Agrcssif Mütedahil = Gerîkalan Mütedavil sermaye = Dönerge Mütedehhiş = Yılgın = (Fr.) Terroris** Müteellim olmak = Elemlenmek, acılanmak, İçi sızlamak Müteessir = Üzgün Müteessir olmak = Üzülmek Mütee'zzi ¦ Üzgün Müteferrik — Ayrık Mütefessih :- Bozulmuş Mütefevvik ¦¦ Ustgelen, üstün Mütegallip = Zorba Mütehammil, mukavim = Dayanır, kaldım-Müteharri, müdekkîk. mütetebbi = İr delmen, ara§- tırıcı Müteharrik = işler, oynar Müteharrik bizatihi = Kendiişler Mütehassıl = Olma, üreme, çıkan Mütehassir olmak m Özlemek Mütehassıs = Uzman = (Fr.) Speciallsta Mütehaşi = Sakıngan Mütehavvil — Değişken, değişik Miitehayyir = Şaşkın Mütehevvİr = Öfkeli MHcMfl = Karşihklı Müt'kaddim = öngelen Mütekait = Emekli I tkaüd etmek - Emekliye ayırmak t ekaüd maaşı ~ Emcklik, emekli aylığı Tüt- kıtı —^Çapraz Vütelevvin = Alaca Mütemadi = Sürekli, devamlı Mütemadiyen — Ardsız arasız Mütemayil = Eğgin Mütemckkin = Oturan, yerleşik Mütemclnk = Yaltak = fFr.t Flattcur 5AY1FA 2 ULUS 27 NİSAN 1935 CUMARTESİ izmir il kurulunun çalışmaları izmir. 25 (A.A.) — Vilâyet ge-nel kurulu bir lalam talerini bitirmiş ve 1.663.000 liralık denk bir büdce yapmıştır. Birçok yeni yollar yapılacak olmakla beraber en çok göze çarpan küftür büdcesinin taşkınlığıdır. Vilayet çevresinde gittikçe artan yeni mekteblerde elli bin çocuk okumaktadır. Büdce yapısı bitmiş, yeni mektebler için tahsisat konduğu gibi ayrıca yeni türk müzik koroları için para konmuştur. Bu gidişle gelecek yıl ilk mekteblerde 55 ile 60 bin arasında çocuğumuz okuyacaktır, mekteblerin mesken bedellerini »e eski alacaklarını onaylayan genel kurul büyük bir sevgi ve saygı toplamıştır. Öğretmenler sevine içindedir. Yapıları eski kalan şehir ve köylerdeki büyük mektebler para-yardrmı görmüştür. Yalnız yeni mekteb olarak Izmirin OçtepcJer semtinde bir kur ağ yapılması kabul edilmiş ve gelecek yıl tamam-lamak üzere para koymuştur. Soysal kurumlara. Halkevine, spor ve atlı spora para verildiği gibi bu yıl 1850 m. yüksekliğinde olan Bozdağındaki çavdar yaylasına kadar varan yolun bitiminde açılacak kayak ve kızak sporları sığınakları için de yardım edilmesi onaylanmıştır. İlin birçok yerlerinde açılan fîdanTrklara yardım etmiş ve gelecek yıl İstanbul ilinin meyvecilik enstitüsü ilhmiz iern de gÖ7 önüne almacaktır. Köy yatı mekteblerini. köy çocuk yurdlarına yardım edileceği gibi bazı büyük mektebler re üniversitelerdeki yoksun çocuklara yardım düşünülmüş ve Romanya türklerinden bir gencin tahsili, F-ransa ve İtalya'da bulunan üç gen cimize yardım onaylanmıştır. Kurul. Bergama kalesine çrkan yolun tamamlarıma s m r ve esiri i-7-rfer müzelerine küçük bir yardı Kontenjan işleri gümrüklerde yapılacak İstanbul kontenjan bürosu 1 mayıstan itibaren kaldırılacaktır. 1 mayıstan sonra kontenjan işleri doğrudan doğruya İstanbul Galata ve Sirkeci gümrüklerinde yapılacaktır. Nüfus sayımı birinci teşrinde yapılacak İstatistik Kenti dırcklorlueu ıncm- itkciımudc yapılacak ikinci genci tayımın 18 birinci Icarin cuma günü vapıl-mumı kararlaştırmıştır. Gcnrl direktör genel UTomn nasıl yapılacağı hakkında bir de laGmatnarnc hazırlamış, tır. Bursa lisesinden yetişenler İstanbul, 26 (Telefon) — Bur sa lisesinden yetişenler dün bir toplantı yaparak aralarındaki birliğin pekiştirilmesi için gereken tedbirleri almaya karar verdiler. mı da onaylamıştır. Şaşal kaynaklarını ve oradaki zengin ve verimli çalışmanın izer-lerini gördükten sonra gene! kurul bunu daha çok zenginleştirmeyi kestirmiş ve ılbaylık daimî komisyonuna yıllara aynran bir plân çizmiştir. Bu plâna göre ilk önce ve bu yıl içinde şose Cuma orasından Şaşala uzatılacak ve oranın bayındırlık ve sağlık işleri için sağlamlaştıracaktır. Son toplantının son saati canlı ve yürekten gelen temiz duyguların soylevleriyle geçmiş, ilbay general Dirik genel meclise karşı olan Övünç ve kıvanç duygularıyla yıllık toplantıya son vermiştir. Romen profesör ve talebeleri İstanbul, 26 (Telefon) — Bu gün şehrimize on beş kişilik bir Romen talebe ve profesörü geldi Birkaç gün kaldıktan sonra Anka-rajra gideceklerdir. Konyada bir tayyare düştü Konya, 26 (A.A.) — rVens Bi gesko nun tayyaresini Romanyaya götürmekte olan tayyarecilerin tayyaresi bozularak istasiyon yakınlarında düşmüştür. İçindekilere bir şey olmamıştır. Tayyare Ce ıınyı iı tarafından izaz edilerek Selçuk Palas'ta misafirdirler. Hü kümelimize ve Tayyare Cemiyetine leşekkür etmektedirler. ANKARA RADYOSU Bu akşamki program şudur: 19.30 - Sporcu konuşuor. 19.40 • Musiki: Haydn Adagİo Keman: Şekibe Kor Piano: Ulvi Cemal Corellİ Senato: Keman: Necdet Remzi Keman: Şekibe Kor Piano: Ulvi Cemal 20. - Çocuk bayramı saati 20.15 . Dans musikisi 20.30 - Musiki: Danaca hongroises Keman: Necdet Remzi Piano: Ulvi Cemal 20.50 - Haberler. Galatasaray - İstanbul-spor şild turnuvasr İstanbul, 26 (A.A.) — İstanbul şildi turnuvası maçlarına Taksim stadyomunda devam edildi. Galatasaray la İstanbul Sporu karşılaştıran maçın ehemmiyeti stadyoraa oldukça kesif bir kalabalık toplamıştı. İki taraf Um saat 16,30 da sabaya çıktılar. Yargıç, B. Halid idi. Oyuna Galatasaraylılar başladılar ve seri bir akınla Istanbulspor kalesini sardılar, ölçülü ve yerinde paslarla mütemadiyen tazyik eden Galatasaray hücum hattı, Sa-mihin önünde durmaya mecbur o-luyor. 19 ve 26 - cı dakikalarda yargıç, İstanbul s por'un iki güzel hücumunu ofsayd diye kesti. Istanbulsporluların hâkim oyunu devam ediyor. Galatasarayın iki iç muhacimi geriye yardım etmek mecburiyetinde kaldı. 59 uncu dakikada Galatasaray ın sağdan bir hücumu.. Necdet a-vut çizgisine yakın bir yerden lopu çevirdi ve Münevver, önü boş bir vaziyette Galatasarayın birinci golünü kaydetti. Oyun sert bir cereyan almaya başladı. Yarpıç'm vaziyeti kurtar. aCaşp şüpheli gibi... Istanbulsporluların üstüste akınları arasında birinci devre 1-0 Galatasarayın lehine bitti. İkinci devre, durumu kurtarmak ümidinde bulunan Istan bu 1 sporun ateşli bir hücumu ile başladı. Fakat Galatasaraylılar aynı enerji ile mukabele ettiler ve top ikinci dakikadan sonra İstanbul sporun yarı alanına ind\. Dördüncü dakika: Soldan bir Galatasaray hücumu, Fethi güzel İstanbul şehir tiyatrosu Ankara'ya geliyor İstanbul Şehir tiyatrosu sanatkârlarından Vasfı Rıza dün şehrimize gelmiş ve Halkevile temasa girmiştir. Mayısın bîrİncî günü gelecek olan heyet temsillerini HafTc-evinde verecektir. bir sandelle lopu ortaladı. Sağ iç Gündüz, kalecinin hatalı bir çıkış yapmasından istifade ederek hesabi! bîr kafa totosu ile ikinci defa olarak topu Istanbulspor kalesine soktu. Otuzuncu dakikada. Galatasaraylılar bir gol daha kaydettiler, fakat, bu golü ofsayd sayan Istan-buFsporluıar, hakemin Galatasaraylı olduğunu ve tarafgirlik yaptığını iddia ederek sahayı terket-tiler ve maç yanda bırakıldı. Atletizm müsabakaları Atletizm mevsiminin başlaması do-lay isiyle, atletlerimizin durumlarını kontrol etmek maksadiyle federasyon, bütün kulüplerin iştirak ettiği bir müsabaka tertib etmişti. Bu müsabakalarda alınan neticeler şunlardır: 4x80 — Galatasaray: Semih. Ali, Fikret, 40.08, ikinci Beşiktaş, üçüncü Fenerbahçe. Gülle — Birinci 1 titan bul spor dan Veysi 13,33 1/2. Galatasaraydan Kara. kaş ikinci. Bir kilometre — Galatasaraydan Saıd 2,46, birinci, Galatasaraydan Fethi ikinci. Yüksek atlama: Birinci Fenerbak-çeden Cibad İSO, Melih ikinci. Disk: Istanbulspor dan Veysi 3&Jbs 1/2 ikinci, Goıyadİs. 3000 metre — Beşâkuştan Remzi 9.54 birinci, İkinci Ruhi. Uzun atlama: Beşiktaştan Avni ı..c birinci, ikinci Zekî. Cmd: Galatasaraydan Karabaş, 54.98 ile yeni bir Türkiye rekoru yaptı. Eski rekor 51.29 dur. hüM~M***uj — Ualgalanan, dalgai Mulemevvil — Zengin, varlı Mütemmim = Tamaaalayan. tünıleyesı Mütenahi — Sonlu tr-ülcnahiyet — Sonluluk Mütenaüb = Uygun (Bubirlerıyke —) Mütena&ıbülendaın — Taylan Mütenazır = Uykaz (ııyukaz) Tenazur -= Uylca Mı m kkiren - Tanımsız olacak Ornck: Mütenekkiren Fransaya giden ingiltere Kiralı — Tanımsız olarak Fransaya giden İngiltere Kiralı. Mütenevvi - Çeşit çeşît. çeşitli, türlü, türlü türlü Müteradif - Çcmdeş Müterakkî = Ifcri Mütcrakkib olmak = Kollamak = (Fr.) Guctter l'occasion Ornck: Müterakkibi İnşat •= Fırsat kollayan Mütercim - Çevirmen Tercüme etmek s Çevirmek Mütereddi = Yoz Mütereşşih - s,zan Mütercttib — Düşen Mütesallib ¦ KatıUşan Müteaavve* ~ TatarUnaa Müteselsil = Sıra, zenciMeme Müteşebbis = Girişken Mütevakkıf = Bağlı Mütevali : Arasız, aralıkau. hvdaizâye Mütevassıt - 1 Aray.cı, 2 - Orta, ortaç, 3 - Araku-Un -- (Fr.) lntermediaire, moyen Örnekler: / - Bu iste siz mütevassıtlık ederse-niz = Bu işte sız analık ederseniz. 2 — Mutavassıt derecede malûmat -=¦ Orfa fertte;) derecede bilgi. 3 — Mutavassıt olarak işe müdahale — Arabulan olarak işe karışma. Mntevatün = Yerleşmiş Mütevazı = Alçak gönüllü, gösterişsiz = (Fr.) Modeste örnek: 1 — O, pek mûtevazi bir adamdır •= O, pek alçak gönüllü bir adamdır. - 2 — Mütevazı bir hayat imrar eder = Gösterişsiz bir hayat sürer . Mntevazİn a Denk. dengeşik Müteveffa = Olgc, göçkün MAtevehhim es Kuruntulu Müteyakkız = Uyarak, tetik Müteyakkız bulunmak müteyakkız olmak = U- yanık bulunmak Müteyemmea - Kutlu, yümlü Mütezad = Karşıt Mütezayid = Artımlı Müttehid = Birleşik, birleşit = (Fr.) Unl Müttehiden = Elbirliğiyle Müttefik - Bağlaşık = (Fr.) Allie Müttefikan = Oybirliğiyle Müttehem = Suçlanmış Müttekâ = Dayanaç Muvacehe = Yüzleştirme Muvacehe etmek - Yüzleştirmek Muvazene -- Dengelme Muvazi = Araşıl Müvesvis - Kuşkulu, alıngan Müvezzİ b Dağıtmaç Müyesser = Başarılnuık, ele geçmek, kolayı bulunmak .Vüzahrefat = Süprüntü Müzakere = Görüşme, görüşü Müzakere (Okula teıimi) = Bellctim = (Fr.) Re- prtition Müzakereci (Okula terimi) = Belletici = (Fr.) Rcpetiteur Müzayede - Artırım Müzebzeb = Karmakarışık Müzehhcb ¦ Yaldızlı Müzekkere » A »bitik Müzeyyen — Süslü Müz'iç, müaccia - Bunaltıcı, sıkıcı, sırnaşık M' ....... = Süreğen N Nabeca - Yersiz Nabcdıd olmak — Kaybolmak, görünmez olmak, gezden kaybolmak rvabehengâm - Sırasız, vakitsiz Nabekâr - Boş, haylaz - (Fr.) Vaurien Ni'bcmahal (Bak: Nabeca) = Yeniz - (Fr.) Inopportun Nahcmvar Yolsuz, uygunsuz = (Fr.) Indecent Nalayık = Yaraşmaz, yaraşıksız, yakışmaz, yakışıksız = (Fr.) Inconvcnable Namağlûb = Yenilmez Namahdud = Uçsuz, bucaksız, sınırsız N amer d - Alçak N amer i = Görünmez Namizaç s Keyifsiz N a mübarek Kutsuz Namuvafık = Uygunsuz Naroünasib — Yakışıksıs Namüsaid -- Elverişsiz Namütenahi = Sonsuz Napâk - Pis .kirli Napuhte - Ham, çiğ, pişmemiş Nareva (Bak: Nalâyık) Nasavab - Yanlış Nasaz = Bozuk, düzensiz Naseza (Bak: nalâyik) Naşekib = Sabırsız Natüvan = Halsiz Naümit = Umutsuz Nabit olmak = Bitmek Nabud (Bak: mahv) Nobz - Nabız (T. Kö.) Naçar ~ Çaresiz Çar naçar — İster istemt. Nadide (Bak: Ender) - Az bulunur, mz görünür Nadim - Pişmon Nadir = Seyrek, az, az bulunur Nadiren = Ar as ıra. pek az, tektük Naohl (Bak: Kabiliyetsiz) - Beceriksiz = (Fr.) Incapable Nafaka ss Geçimlik Nafi = Faydalı Nafile - Boş, faydasız — (Fr.) Inutile Nafiz = Sözü geçer, etger = (Fr.) İnfluent Nafiz (Bak: infaz) = Geçen, işleyen - (Fr.) Pe- netrant Nagihan, bağteten = Ansızın Nağme = Ezgi Nahif = Zayıf, çelimsiz, cılız Nahiye = Kamun - (Fr.) Commune Nahiye müdürü = Kamunbay Nahiye merkezi - Kamun başkendi Nahiye (Mıntaka anlamına) = Bölge = (Fr.) Zone Nahiyevİ - Bolgel Naht ¦ Oyu, oyma - (Fr.) Sculpture Nahtetmck a Oymak Nahhat = Oyman - (Fr.) Sculpteur Nahvet = Benbenlik - (Fr.) OrKuei), presomption Nail olmak - Esmek, kazanmak Nâka = Deve N akabil — İmkânsız Nakahat * Eyisclik Nakarat = Kavuştak = (Fr.) Refrain Nakd — Akça, para Nakdi ceza - Para cezası Nakısa = Kusur Nakil - Geçirgc, götürge Nakl. aakliyat = Taşnruı Nakletmek - 1 - Almak (iktibas anlam.na) m Bjttraire, 2 = Anlatmak (hikâye anlamına) =* (Fr.) Raconter, 3 . Götürmek, taşrmak = (Fr.J Transporter. 4 - Aktarmak = (Fr.) Tansmcttrc,' 5 - Göçmek = (Fr.) Demenager Vosıtai nakliye = Taşıt, taşıma = (Fr.) Moyen| de transport Nakkare Dümbelek Nakkaş =• Bczekçi = (Fr.) Decorateur Nakş Bezek - (Fr.) Decoration Nekr - 1 . Kakma, 2 - Kalemisi, 3 - Kabartma Nakus ^ Çan Nakzetmek - Sıymak, bozmak = (Dr.) Casscr Nakzı ahdetmek - Antsıymak, antbozmak = (Fr^ Parjurer, violer son sermeni Nale = İnilti Nam - Ad. isim, ün Namdar = Unlü. adlı sanlı Namzed = 1 . Aday = (Fr.) Candidat. 2 - Yavuklu, sözlü = (Fr.) Fiancc Narin — Narın Nâs -- Kamuğ, halk Nasbetmek = 1 - Dikmek = (Fr.) Fiser. 2 - Ata- mak (tayin anlamına) : (Fr.) Nommer Naub = Pay. kısmet, du^Cge Nâsih - Oğütçen düzeltme Dünkü sayıdaki yanlışları şOyle dü -eeltİyoruz: 1 — (Mesahai sathiye) sözünün karşılığı (yüzölçe) olacak; 2 — (Mukim olmak) sözünün karşılığına (Oturmak) da yazılacak, 3 — (Mükedder olmak) sözünün karşısı* na (Kederlenmek) de konacak 4 —(Gayri münbit) karşılığı (Çorak} , olacak; 5 — (Mübahi) karşılığı (Övünür) diye düzelecek 6 — (Münazaa) karşılığı olarak (Çekiş . me) sözü de yazılacak 7 — (Müdafaa) karşılımı olan kelime (Savga) diye diiz-'tilecektir. 28 NİSAN 1935 PAZAR ULUS® 9.5.1935 A M KARA BUYUK URULTAYI ON ALTINCI YİL. No: 4938 Adımız, aiHİımızdır. Her yenle 5 kuruş On milyon liralık vapur Satın alacağız Ekonomi Bakanının ların Sözlerine Kamutay dün Tevfik Fikret Sılayın başkanlığında toplanmışta". Kaçakçılığın Önlenmesi hakkındaki kanuna ekli kanun pro -jesinin geri verilmesini istiyen Başbakanlık tezkeresi okunarak proje geri verildi. Ve deniz yolları işletmesine 10 yılda on milyon liralık yeni vapur alınmasına dair kanun projesiyle ilgili komisyonlar mazbatalarının konu -şulmasına başlandı. Söz alan Kitabcı Hüsnü (Muğla ) Lozan andlaşmasiyle geri al -dığımız kabotaj hakkından baş -lıyarak, denizciliğimizin kısa tarihçesini yaptı ve istenilen on milyon liranın bir kısmı ile bir tersane yapmanın imkânlı olup olmadığını sordu. Bay Hüsnü Kitabet bu mesele üzerindeki dü • şüncelerinî uzun boylu anlattıktan sonra söz alan Ahmed İhsan Tokgöz ( Ordu ) denizlerimizde yeni yapılmış bir geminin bayrağımızı taşıyarak gezmesi hepimi -zin yüreğinde taşıdığı bir ülkü olduğunu söyliyerek vapurlarımızın gerçekten eski olduğunu ve eski vapurların masraflı, yenisi nin alınması gerekil olduğunu, yalnız Maliye Bakanlığının sene- Kamutayda Saylav-Karşı Diyevi de bir milyon dövize angaje ol -makta bir sakınca ( mahzur ) görüp görmediğini sordu. Mazhar Müfid Kansu (Denizli) vapurlarımızın çok eski olduğunu ve bundan evel kurulan şirketin çalışma şeklini ve aldığı sonuçları anlatarak dedi ki: (Sonu S. inci sayrfada) Atatürk \ I ATÜRK DÜN C. H. P. VE TAYYARE CEMİYETLERİ MKKKEZLERİNİ ZİYARET ETTİ Cumur Başkanı Atatürk dün akşam Cumuriyet Halk Partisi merkezini ziyaret etmiş ve kurağı gezerek Genel Kâtib odasın -da bir saat kadar kaldıktan sonra ayrılmıştır. Atatürk Türk Tayyare Cemiyetini de ziyaret etmiş, yeni ku -rağı gezmiş ve cemiyetin çalış -ması üzerindeki izahları dinliye-rek ayrılmıştır. Cumhuriyet Merkez Bankası Genel Kurulu bugün toplanıyor Bankanın 1934 hesab yılında 1.520.865 lira safi kazancı var Jış Bakanımız Bay Aras dün sabah saylavlar, elçiler ve Dış Bakanlığı ileri Cenevre'den Ankaraya döndü. Durakta gelenleri tarafından karşılandı. Cumhuriyet Merkez Bankası genel kurulu bugün 14 de âdi ve fevkalade iki toplantı yapacak -tır. Banka üçüncü hesab yılı olan 1934 senesinde safi kâr olarak 1.520.865 lira göstermekte ve genel ekonomi durumu hakkında raporunda şunları söylemektedir: Cihan genel durumu 1934 yılı cihanın genel tarihinde nasıl müstakil bir dönüm noktası teşkil etmişse 1929 yılının da cihan ekonomi tarihinde öylece bir fasıl başı yarattığında şüphe yoktur. Amerika'da borsa paniği ile bu tarihte deşilen buhranın bundan böyle doğurduğu ekonomik akım, tutmuş olduğu yolu her gün biraz daha açmak ve genişletmek sure-tile 1934 yılında dahi gidişine devam eyledi. Ekonomik kavrayış ve.anlayış-lar bakımından da bi* devirden başka bir devre intikaj ve istihale gösteren bu akım ulusa&.ve arsıulusal alanlarda 1*934 yılı içinde bir istikrar veremedi. Fiatlarda, bilhassa ham madde fiatlarında düşüklük, emeği ile geçinir halk tabakaları arasmda işsizlik, arsıulusal mübadelede devam edip giden darlaşma, aşağı yukan bütün u- luslarda malî zorluk yer yer ve zaman zaman göze ilişen iyilik izleri ne ve kalkınma umutlarına rağmen genel vasfı itibariyle evelki senelerde olduğu gibi 1934 yılını da çevreleyen sıkıntılı hâdiselerin mühimleridir. İngiltere ve Amerikanın kendi menfaatlerini koruma vadisinde millî paraları için aldıkları tedbirlerden diğer memleketler ekonomisi müteessir olarak bu zaviyeden alınacak tedbirler arasmda para kıymeti meselesi her memleketin âcil ve hayatî bir mevzuu oldu. Bu noktadan da 1934 yılı cihan için üzüntülü geçti. Sene için-(Sonu 3. üncü sayıfada) Almanların deniz ve havada silahlanması İngilizler tedbirler alıyorlar Londra, 27 (A.A) — Alman hava kuvvetlerinin artırılması hakkmda çıkan büğetler Uıerİn* Deyli Telgraf gazetesi, hava iş 4 leri kurumunun dün sabah top • (Sonu 5 inci sayıfada) Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 35 Nasihat - Öğüt Nasiye = Alın Naıs = Norma Nâş = Olü Naşi = ötürü, dolayı Naşinide = Işidilmemiş, Duyulmadık = (Fr.) tnouf Naşir = Çıkaran Natuk = Sözmcn Naz = Naz Nazafet = Temizlik Nazar = Bakış Nazaran — Göre Nazarî = Teorik Nazariye — Teori Ameli = Pratik Nazan dikkate almak = Gözümsemek. saymsamak « (Fr.) Prendre en consideration Na?arı dikkati celbetmek = Göze çarpmak, dikkate çarpmak = (Fr.) Attirer I'attention Nazar isabet etmek = Gözdeğmek = (Fr.) Attirer le mauvais oeuil Nazarrüba = Gözalıcı Nazenin = Baylan Nazım = Dizin Nazır = Bakan Naz ir = Benzer Nazire = Benzeri Nazik = Nezaketli Nazil olmak = İnmek Nebcan = Kaynama, çıkma Nebat - Bitki Nebazan ¦ Vurma, atma Nebi = Yalvaç Nebze - Biraz, birazıcık, çitin = (Fr.) Un pcu örnek: Bir nebze de şu meseleden b^sedclım = Bir çitin de şu sorumdan ayıtalım. Necabct (Bak: Esalet) Necat (Bak: Halâs) Necip (Bak: Asil) Neci = Oğul Necm = Yıldız İlmi nücum Astroloji Nedamet = Pişmanlık Nedret 1 Arlık, azbulunurhık Nefer m Er Nefes = Nefes (T. Kö.), Soluk Nefh = Ofiirme Nefir - Bom Nefiri âm = Tokuca = (Fr.) Levee en masse Nefret etmek = İğrenmek, tiksinmek Nefs = Nefis (T. Kö.) Binnefis = Kendi, kendinde, nefsi, nefsinde Nefsaniyet (Bak: Garaz) Nefyetmek = Sürmek Nehafet = Zayıflık, çelimsizlik, cılızlık Nehbü garet = Çapul, yağma Nehr - Nehir (T. Kö.) Nehyetmek (Bak: Menetmek) = Yasağmak Nekbet, menkûbiyet = Düşkü ıNtkroloji = Nckıoloji Nem - Yaşhk Nemmam (Bak: gammaz) Nerm - Yumuşak Nesak - Tarz (T. Kö.) Yeknesak = Birton, birtarz = (Fr.) Monotonc Meşru - t — Törümlü JsV(Fr.) Lig it ime 2 — Kanunlu, yollu ¦¦ (Fr.) Legal Gayrımeşru -— Torümsüz, kannunsuz, yolsuz — (Fr.) lllegitime, illegal Kuvvei teşriiye - Törütgen kuvvet = (Fr.) Le pouvoir cxecutîf Kuvvei icraiye Yürütgen kuvvet — (Fr.) Le pouvoir legislatif Kuvvei adliye = Tüzetgen kuvvet -- (Fr.) Lc pouvoir juridique Teşri' etmek -- Yasamak, kanun koymak = (Fr.) Legiferer Mütefekkir ¦ Düşünür, idemen Nesç - Doku, örü (terim) Mensucat = Dokuma Neseb = Soy Nesim = Esin Nesir = Serpin Nesi = Üren, nesil (T .Kö.) Neşat - Sevinç, şevk (T. Kö.) Neşe = Keyif Neşet •} Çıkma Neşretmek = Yaymak, çıkarmak = (Fr.) Propagcr, publier Neşvü nema — Serpilme, gelişme, büyüme Netice — Sonuç, bitim, sor Nevale = Yiyecek Nevazil. = Okşama Nevbet = Nöbet (T. Kö.) Nevi = Türlü, çeşit Nevİn = Yeni Nevcivan = Delikanlı Nevha = Ağıt Nevzad — Yenidoğan Neylgûn = Gokçül Nezahet, safvet — Arılık .temzilik Nezaket — Naziktik Nezaret - 1 - Bakanlık ¦ (Fr.) Ministere. 2 • Gözet = (Fr.) Survcillance, 3 - (Bak: Manzara) = (Fr.) Vue Nezd = Yan, kat, kıt Nez'etmek ~ Almak, elinden almak, ayırmak, çekip koparm?k, çekip almak, kaldırmak = (Fr.) Otcr, arracher, enlcver Nezf — Kanama Nezih = Akman, temiz Nezr = Adak Nczrctmck - Adamak Nısf = Yan, yarım Nısfet (Bak: tnsaf) = Ekit Nısfet göstermek = Ekitmck N:da = Bağırış, ünde, seslenme NHa etmek = Bağırmak, ümdemek, seslenmek N:f.ık = A ıbozı uğu Nifaku şikak (Bak: Fesad, tefrika) Nıgchban = Gözcü Nihal = Dal Nıhan: (Bak: Hafi) Nıharî = Yatısız Nihari mektep - Yatısız mrktep Nihayet = Son, sonunda Nihayet bulmak - Bitmek, sona ermek N'kab = Yüzlük ISikâh = Bağlaşma Nikbin = Akımsar = (Fr.) Optimiste Nikü bed = İyi kötü Nim = Yarım Bednam - Kemad, kcıman Name — Mektup Namus = Namus (T. Kö.) Nimmuzlim = Yarıknranhk Nimzulmct = Alacakaranlık Nimet = iyilik, erinç Nimetşinas = lyilikbilir Nimetnâşinas — lyilikbilmez Nisab = Yetri -nisar •— Saçan örnek: Lem'a nısar = ışrK saçan Nisbet = Nisbet (T. Kö.) Nisbî = Nisbiğ Nisyan = Unutum Nişter = Kanağı Niyaz ™ Yakarma Niyet = Niyet (T. Kö.) Niza = Kavya, bozuşma, çekişme Nizam mm Düzen Nizamname — Tüzük Nize — Kargı Noksan - Eksiklik Nakıs — 1 - Eksik, 2- Ekse (Terim) örnek: Beş nakıs üç müsavi iki = Beş ekse ütf deş iki. Zait = 1 - Artık, 2 - Arta (Terimi örnek: Beş zait üç müsavi sekiz — Beş arta 0| deş sekiz ' Nokta - Nokta (T. Kö.) Noktai nazar — Görüş Normal = Nomal Nüfus kâadı - Ozbelek - (Fr.) Acte de nalssance Nüfuz (Bak: infaz) = Etgerlik = (Fr.) Influcnco Nüfuz (Bak: İnfaz) = Geçme, işleme = (Fr.) Pe- netration Nüfuz ettmk = Geçmek, işlemek Nuhâ m Akllik = (Fr.) Moelle Nuhas ¦ Bakır Nuhuset == Uğursuzluk Nur = Yaltırık Nusret es Yardım Nulk - Söylev Nutku iftitahi (Bak: Iftitah) = Açım söylevi Nübüvvet - Yalvaçlık Nüks Üsteleme = (F.) Rechute Nükte — Nükte (T. Kö.) = (Fr.) Esprıc Nükûl etmek = Caymak Nümayan — G'irünen Nümayiş Gösteriş Numune mm Göstermelik = (Sr.) EchantiMon Nümunei imtisal = Uyası - (Fr.) Exem|jle Nüsg — Özsu = (Fr.) Seve Nüve = Özek, çekirdek Nüzul = inme Sovyet artistleri Musiki Muallim \Uku bindi bir konferans ve kouttcr Şehrimizde bulunan »ovyet Kompozitörü Şestakoviç, dün ta -al 17,30 da Musiki muallim mektebinde müzik talebeleriyle ho -çalan için bir konferans vermiş lir. Kompozitör. kendi müzik hayatını kısaca anlattıktan sonra, sanatının geçirmiş olduğu safhaları anlatmış, ve kompozisyonla, kompozitörün Ödevleri hakkında düşüncelerini anlatmıştır. Konferansçı, Bay Gaffar tarafından türkçeye çevrilen sözleri arasm -da muhtelif sanat safhalarını gösteren izerlerinden parçalar çal-mışiır Bu konferansı yarınki sayımızda bulacaksınız. Sovyet artistleri dün gece de, Halkevinde, ordu için ikinci bir konser vermişlerdir. Bu konser -de filarmonik orkestramızın çal • dığı iki parçadan sonra Oystrah keman ve Oborin piyanoda par çalar çalmışlar, ses artistleri de konsere iştirak etmişlerdir. Bu konserde bîr yenilik olarak soprano Bar »ov a ve Bariton Norlsof "Glinka. affet beni, affet,, düosu-nu gene Barsova ile Pirozov bir halk türküsünü söylemişler ve bütün ses artistleri bir arada ola rak Kırıl ordu türküsünü söyle -mislerdir. Bale artisti Messerer ilk defa gördüğümüz Nikolaevskinin Çapak balesini oynamış ve Dudiıu-kaya ile Messerer beraberce gene ilk defa gördüğümüz Gluk'un melodisini oynamışlardır. Gerek düolar ve gerek hep beraber söy« lenen türkü beğenilmiş ve bale artistlerinin dansları da çok al -kınanmıştır. Bugün saat 16,30 da musiki muallim mektebinde Oborin, Oys trah ve Sostakoviç bir piyano ve keman konseri verecekler, en sonra tenor Jadan bir kaç parça söv-r—^eektir. i ç DUYUKLAR Ergani bakırı şirketinin toplantısı istanbul, 27 (Telefon ) —Er gani bakırı türk anonim şirketi -nin yıllık toplantısı yapıldı. 11 yıl içinde 196.933 metre mikâbı toprak kazılmıştır. Kavşıt demiryo -lunun yapılması ilerlemektedir, işçiler için bir dispanser ve dicle nehri kenarmda iki büyük sn havuzu yapılmıştır. Bir yıl içinde başarılan tesisat ve işlerin kıymeti 2 milyon liraya yakındır. Çevrim kurulu raporu kabul edildikten sonra yeni çevrim kuruluna oy ¦ birliğiyle İş Bankası genel direktörü Mumammer Eriş, Hâmİd E-seniş, iş Bankası İstanbul şubesi direktörü Yusuf Ziya On iş, Nu ruilah Esad Sümer, Safa Apay • dm, Bedi ve Necmeddin seçildi -ler. Şirket ortakları on beş gün sonra yeni bir genel toplantı ya -parak içyasanın iki maddesinin değiştirilmesini konuşacaklar -dır. Bunlardan biri şirket mer -kezinin Istanbuldan An karaya taşınması hakkındadır. Telefon şirketinin toplantısı İstanbul, 27 (Telefon) — Te-lefon şirketi gegnel kurulu yıllık toplantısını yaptı. Rapor ve bilanço üzerinde münakaşalar oldu. Hükümet komiseri, raporla bi -lançoyu bu sekliyle onaylıyamı-yacağmı söyledi. Raporla bilançonun oya konması geri bırakıl -di. Yeni çevrim kurulu da teçiİçmedi. Komiserlik, rapor ve bilançoda gözden geçirilmesi gere -ken bir takım noktalar bulmuştur. Bakanlar Kurulunda Bursa C. H. P. kurulta- B a kanlar Kurulu dün saat 15 de toplanmıştır. Toplantıda Dış Bakanı B. Tevfik Rüştü Aras'ın son temasları hakkında izahat verdiği sanılıyor. İstanbul C. H. P. kurultayının toplantısı İstanbul, 27 (Telefon) — 9 mayısla toplanacak olan C. H. P. genel kurultayma hazırlık olmak için istanbul il merkezinde bu • gün bir toplantı yapıldı. Kurul • tayda Atatürk tarafından verilecek taril.sel söylevi şehrimiz halkının radyo ile dinlemesi için tedbir alınmaktadır. Ölçü ve ayar direktörünün tetkikleri İstanbul, 27 (Telefon) — E -konomi Bakanlığı Ölçüler ve a -yarlar dairesi direktörü B. Bekîr Sıdkı Balkanlardaki tetkik dolaşmasından gelerek Ankaraya gitti. B. Bekir Sıdkı Bulgaristan. Yunanistan, Romanya ve Yugos-lavyada dolaşarak oralarda arsıulusal ölçülerin nasıl kullanıldı ğını gözden geçirmiştir. Elide ettiği sonucu bir raporla bakanlığa bildirecektir. Bakanlık raporu gözden geçirdikten sonra Ölçülerin iş hayatında daha kolay bir şekilde kullanılabilmesi için bir kanun projesi hazırlıyacaktır. B Bekir Sıdkı tetkikleri sırasında bizde kullanılan seklin iyi oldu ğunu görmüştür. B'inun sebebi de sistem metrik üzerine olan ölçülerin bizde dirter uluslardan daha ileri bir şekilde kabul edilmesi -dir. ymm toplantısı Bursa, 27 (A.A) — Cumuri -yet Halk Partisi Bursa ili kurul -tayı kararına göre, ilçeler çevrim kurullarının ve belediye başkan • lamım iştirakiyle parti başkanı Bursa saylavı Sadi Konuğun başkanlığı altında ile kurumu mer -kezinde üç ayda bîr yapılan üçüncü genel toplantı dün yapıldı. U-zun süren bu toplantıda partinin iç ve halk hizmetlerine aid ko -nuşmalar oldu. Verimli bir çok kararlar alındı. Ticaret odaları kurultayı için İstanbul, 27 (Telefon) — An karada toplanacak ticaret odala -ri kurultayı için şehrimiz Ticaret Odası bir rapor hazırlamıştır. Çin elçisi geliyor İstanbul, 27 (Telefon) — Çin hükümetinin memleketimize gönderdiği ilk elçi general Oyao-Efu mayısın allısında buraya gelerek Ankaraya gidecektir. Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığının yeni binası Gümrük ve inhisarlar Bakanlığı Ankara'da yapılacak İnhisarlar genel direktörlüğü binası için Kamutaydan 100 bin liralık Lafı •isat istenmesi hakkında bir kanun projesi hazırlamıştır. ÇACIRİŞ Gümrük ve inhisarlar encümeni (30. IV. 1935) sah gönü Parti Crupu İÇtimaından sonra toplanacaktır. îl genel kurulu dağıldı İl genel kurulu dun son toplantısını yapmıştır. Şerefli Koçhisarm Kırşehirc bağlanması için olan mazbata okunarak il çevrim kurulunun düşüncesi alınmak üzere evrak gönderildi. Da i mi ğ komisyon için yapılan secimde Ahmed Koun, Muhlis Ok, Rami/ Sancak, Hamdi seçildiler. Ufak bir ameliyat geçiren vali Tandoğan'a sıhhat dilemek için üç üye seçilerek 15 şubat 936 da toplanmak üzere devreye ton verilmiştir. 935 büdcesi gelir ve saypa denk ola* rak 1,524327 Kradır. İzmit İl kurulu İzmit, 27 (A.A) — Genel kurul çalışmasını bitirmiş ve dai • mi komisyon üyelerini seçmiştirj İlin bu yılki büdcesi 670 bin lira' olarak tesbit edilmiştir. Kurul il köylüsünün her derdini karşılı -yacak bir birlik kurulması ve yeri siz bulunan Halkevine beşbin li -ra yardım edilmesini kararlaştırmıştır. Eskişehir halkevinde yeni kurslar Eskişehir, 27 (A.A) —Halke, vi dikiş ve nakiş kursundan son -| ra bîr de ticaret bilg;leri, alman ^ ca, resim kursları açılmıştır. Gü-^ zel sanatlar kolu da bandodan başka bir caz ve orkestra kurmuş! tur. Yeni Halkevinin yapılması na başlanmıştır. Acık teşeldiîir Tehlikeli bir ameliyatı buyüK bir muvaffakiyetle başaran ve has) tanede kaldığım müddetçe ihtiJ mam ve itinalariyle benî pek min^ nettar bırakan Dr. Bay İhsan, mvı\ avini Bay Enver ve hasta bakıctj Bayan Rahimeye açık teşeklçür-lerimi bildirmeği vazife bilirim. Gümrük ve inhisarlar Vekâletinde Halid Ziya O Okyanus = Okan Ordu erkânı ha rbiyesi = Or kurmay Ordu kumandanı = Orkomutan O Omr = Omur (T. Kö.) örf (Bak Adei) = Törü = (Frr.) Coutume. usage Oşr = Ondabk QW •= Özür Pâ, pay = Ayak Pâbend = Ayakbağı Pak mm Ak, temiz Pâkdamen = Namuslu Pakize Lekesiz, ter!emiz, . Pâznal -= Çiğnenmiş Panik = Orkü Pa; Su /ar - Sünger kâğıdı paş ¦ -serpen Pâyan - Son, uç Pâyc 'Bak Mrsned, mertebe) = Aşama = (Fr.) Grade Payidar (Hak: Baki) = Süreli, surece» - (Fr.) Carunajit, duraolc Payitaht ¦ Başşehir Paymal olmak = Çiğoi'nuıek, ayak alluMİa k-İmalı «= (Fr.) Etrc foule Pedal ¦ Ayaklık, b-. ..-.k Peder -¦ Baba. ata Kayınpedcı Kaynata Pejmürde ¦ Eskipüskü. vırtıkpırtsk. ersek = (Fr.) Chîıfonni Peln*pâre - Çul, çulçuval, paçavra = (Fr.) Hail- lon POenk - Kaplan Penah = 1 Sığınak ,bak: melce) — (Pr.) Retuge 2 Arka =* (Fr.) Appui Pend - Oğüd Pe» = Kanat Perakende ^ 1 . Dağın.k - (Fr.) Ditprra* 2 - Parça (Ticaret terimi) = (Fr.) En detaü Örnek: 1 — Bu perakende knablsrı toptmyıtu* = Bu dağınık kitabuut toplaymu 't — Perakende satış = Parça sar/ş Perende = Takla Perende baz = T ak) aba r pere »t - Tapan, tapınan Perestiş = Tapınç Pcrestiş (Taabbüd) etmek - Tapınmak, ««j*nak Peri = Peri (T. Kö.) Perişan = Darmadağın, d ağımlı Perran = Uçan, uçucu Pertev = Işık, pırıltı Pertcvsuz Büyüteç Perva = Korku, çekin Bîperva = Çekînsiz Prr*az - Uçma — pervu a Uçan. uçucu perver ¦ Besliyen, besleyici, sever, yetiştiren, • çimen, • cil örnek. i — Fıkaraperver — Yoksul besliyen 2 — Vatanperver —« Yurd sever 3 — Hayırperver = Hayıreil 4 — » •-..«rv^_ — r- . men Ptrvcrde — Besleme, yetiştirme Perverişyab olmak = Yetişmek Pes = Geri, a'ka Pes = İmdi pesent - beğenir, •beğenen Örnek: Müşkülpesend = Cüçbeğenir Müşkülpesendlik = Göçbeğenirlîk Pesendide - Beğenilmiş, beğenik Pest = Alçak, aşağı, yavaş Pesmande - Artık, artmış, ge'ı kalmış Peşinıan = Pişman P*y = 1 Arka, ardı, iz m (Fr.) Dcrricre Pey akçesi = Pey akçesi. Peyam - Haber, duyu* Peyapey. peyderpey = Birbiri ardınca, birbiri arkasından Peyda etmek = Çıkarmak, ortaya koymak Peyda olmak - Görünmek, belirmek, çıkmak, tü- remek Peyda oluvermek = CÖrünüvermek. çrkrverrnefc, çıkagelmek Peydayı karabet etmek m Hısımlasmak Peydayı sıhriyet etmek = Dünürleşmek, dünür olmak Peyderpey = Arka arkaya, birbiri ardınca Peygamber = Yalvar Peygân = Temren Peyk - Ardaç Peyk:r = Yüz, çehre (T. Kö.), surat (T. Kö.) Pey man = And Peymane = Kadeh Peyrev = Izdemen Peyvcnt = Ulaşma Peyveste = Ulaşmış, ulaşma, ulaşık pezir = - alan, - bulan Pinhan = Gizli, saklı Pn - Koca. ihtiyar - pirâ ¦ Bczeyen, donatan Pırahcn, pireben = Gömlek Piramen = Etek Piraye = Süs .donatı Pister = Döşek Piş = ön, ileri Pişdar = öncü Pışkeş = Armağan Pışva = Önder Piyade = Yaya Piyale = Ayağ Postalıane = Postaevî Profil = Yanal Proje ¦ Tasar Puhte « Pişmiş, pişkin pûş = Giyen, giyinmiş Puşide = örtü Puyan = Dalmış, koşan Pür = Dolu Pürgû = Şakrak, konuşkan Püser — Oğul, çocuk, oğlaı Püşte = Bayır, tepe R Rabıta = Bağ. bağlılık = (Fr.) Lien Rabıtalı = Düzgün, tutumlu, tavrı yerinde = (Fr.) Commc il faut Rabtetmek = Bağlamak Rabtiye = Bağlaç Râci (Bak: Aid) Râcih = Üstün, yeğ, yeğin Recil m Yaya Râd = Gök gürlemesi, gökgür Radde = Kerte, derece Rağbet = 1 - İstek, beğeni 2- (Bak; revaç) Rnğmcn = Aldrnnadan, aldırmıyarak, balomyarak, bununla beraber Rahat = Rahat (T. Kö.) Rahib = Papas Rahibe = Papas - kadın Rahim (Müşfik) = Sevecen, «evege. Rahne « Gedik, yarık Rahşan = Parlak Râi = Çoban Râyetmck = Gütmek, otlatmak Rakaba — Boyun Rakam = Rakam (T. Kö.) R**ib - örrardeş = (Fr.) Concurrent Rftkabet etmek = önüdeşmek Râkid = Durgun = (Fr.) Stngnant Rakkas = Salmgaç Ram (Bak: Münkad) Randıman - Verim = (Fr.) Rendemcnt Rasad — Göyüm Rasadhane = Cöyct Râsıd = Göymen larassud etmek = Göylemek Rasin (Muhkem) = Bekem Râşan = Titrek, ürpek Râşe *= Ur ürperme = (Fr.) Frisson Ratbü yabis = Yaş. kuru Râtib = Yasak = (Fr.) Humide Yâbİs m Kurak = (Fr.) Sec Râyet = Bayrak, tuğ Rayiç = Geçer = (Fr.) Courant Rayiha = Koku Râz = Giz. sır Razı olmak = Onamak, gonülsemek, gönlü olmalr^ kabul etmek = (Fr.) ConsentU" | Rızayı tarafeyn = Onaşma = (Fr.) Con sente meni reciproque Rebİ = Bahar Reca = Rica (T. Kö.) Recm = Taşlama ¦ (Fr.) Lapidation Recmetmek = Taşlamak, taşa tutmak DÜZELTME Dünkü sayımızdaki birkaç yanlışı şöyle düzeltiyoruz: 1 — (Müteezzi) karşılığı (ezgin)olacak; 2 — (Müttehid) sözünün karşısındaki "Birleşit,, kelimesi kalkacaktır. fRirlcşît) cemiyet anlammsdır ve kılavuzda bu anlamda geçmiştir. 3 — (Müttehiden) sözünün karşılıkları (birlikle, birlik olarak) seklinde düzelecektir. 4 — (Mutavassıt) m ilk karşılığı (aracı) olacaktır. M NİSAN »35 PAZARTESİ 9.3. »935 ANKARA CyH¥R BUYUK ON ALTINCI YIL. No: 4939 Allımız, andımızdır. KURULTAYI Her yerde 5 kuruş Gündelik KADIM. \K kl RLLTAYI Geçenlerde Ankara'ya gelen, arsıulusal kadın kurultayı üyele -rindcn ikisi. Atatürk'ten, kendi gazeteleri için. birkaç söz söyle -meşini rica ettiler. Başlıca sorula -rı şu idi: — Türk kadınlarını asker de yapacak mısınız? Atatürk cevab verdi: — Biz erkeklerimizi bile harb felaketinden uzak bulun -durmak istiyen insanlarız. Fakat harbetmek zorunda bırakdtrsak, yurd savgastnda, kadınlarımız, erkeklerimizle beraber buluna -çaktır. Atatürk, kendilerine son erkinlik savasının buna yakın bir örnek olduğunu hatrrlatmıştır. Kadın, erkek eşitliği davası ile uğraşanların hatırlarına gelen son hak, askerlik'iîr. Anadolu kadınları is^-, hiç bir hakları olmadığı zamandı, askerliği bir ödev olarak yaptılar, içlerinde silah kullanmış olanlar, ancak bir kaç gönüllü olsa da, ateşboyunu bes-liyen bü»ün arka hizmetlerde ka dınlar, başka memleketlerde ol -dııgu »TÎbi. yarı-süs değil tara ve hakikiğ bir kuvvet olarak çalıştılar. Kurtuluş harbinin bütün des-tanl-n içinden, her vakit Anadolu d»£|*rıntn kadın ve kağnı sesle^ duyulacaktır. r --r siperde döğüştürülmüş oltalardı, ıssız istep tarlalarını tek başlarına ekmek hamuru gibi yo*un*n kadınlarımızın, oğul ve kardeşlerinden içeri kalmıyacak -l*rma «ünhe voîetu. fSonu 3. üncü saytfada) Atatürk'ün evelkl akşam Tayyare Cemiyetini ziyaret ettiğini yazmış. Büyük önderimiz başkan odasında Tayyare Cemiyetinin ilk başkanı Bay Cevıd Abbas Cürer ve cemiyetin bugünkü başkanı Bay Fuad Bulca ile birlikte çıkardıkları resmi koyuyoruz. Basın kurultayı için iç bakanının diyevi B. Şükrü Kaya, Anadolu A -jansı yazmanına basın kurultayı hakkında şu diyevde bulunmuş -tur: ** — İlk tü'k matbuat kongre-si Ankarada 25 mayısta toplana-çaktır. Umumiyetle her kongre -nin hangi meslek adamlarım toplarsa toplasın gerek bu mesleğin ilerlemesi ve gerekse bu ilerleme yüzünden memleket hesabına fay dalar temin etmesi bakımından nasıl ve ne derece müessir oldu - ğu malûmdur, işte bunu düşünen Cumuriyet hükümeti, matbuat işlerimizi kendileriyle görüşmek ü zere gazetecilerimizi bir kongreye çağırıyor. Kuşku götürmez ki, bütün kongreler gibi, bu Uk matbuat kongresi de hem matbuat, hem de memleket için hayırlı neticeler verecektir. Çok umulur ki, ulusal kurtu -luş inkılabımızın ilk gününden -beri. Büyük Önderin emrinde çalınmasını bilmiş ve büyük dava - Cumhuriyet Merkez Bankası Toplantısı Kurulda kısa bir söyleşmeden sonra bankanın önergeleri kabul edildi Cumuriyet Merkez Bankası genel kurulu dün nomal ve fev -kalade toplantılarım yapmıştır. Fevkalade toplantıda esas tüzü -kün 13 üncü maddesinin son bö-leğinin (fıkrasının) ve 21 inci madde île 32 inci maddenin de-ğişlek (e) böleğine bir cümle eklenmesi onandı. Nomal toplan'ıda bankanm 934 yılı çevrim kurulu raporu okunarak kabul edildi. Söz alan Rasih Kaplan (Antalya) yapılan kâra göre masrafın çok olduğuna, şubeleri az olup ülke ekonomisi üzerinde dizin ödevini yapan bankanın harcamalarında çok dikkatli davranmasının gerektiğini söyledi. Süleyman Sırrı Içöz (Yozgad) kârın ne suretle elde edildiğini, bankanın kuruluşunun ana İşlerinden olan altının banknota göre değerinin tesbit edilip edilmediğini sordu. nın her bölümünü canla başla 6e-nimsiyerek onun halka anlatıl -ması ve gerçekleşmesi için savaşmış olan matbuatımız ve bunda yer almış olan seçkin arkadaşla -rtmız bu İlk kongreye olgun bit anlayış ve taze bir heyecan getireceklerdir.,. Emin Sazak (Eskişehir) cu -muriyetten sonra yapılan şimendifer, her türlü bayındırlık izerlerk, yapı ve saire İle ülkenin serveti -nİn bir milyar kadar arttığını, böyle olduğu halde yılda beş milyon lira yokedildiğini (imha e * dildiğini) ve altın esasında deva* mın değişen ekonomik şartlara (Sonu 3. üncü sayı/ada) Kızılay Atatürk "Hilâliahmer„e Bu Adı Koydu KIZILA YIN DÜNKÜ KL RULTAYI Türkiye Kızılay kurumu ge • nel kurulu 935 nomal toplantısını dün yaptı. Başkanlığa Antalya, saylavı Bay doktor Cemal seçil * dikten sonra genel kurul tetkik' komisyonu raporu ve 935 - 936 yılı büdcesi okunarak kabul edil di. K-jrul başkanı Bay Refik sayı dam şefkat pulları, İstanbul mer-(Sonu 3 üncü sayılana) Osm a nl icada n 7ürkçeye Karşılıklar Kılavuzu N.36 Kccul = Er, erkek Red = Red (T. Kö.) Rec = Akciğer RtFetmek ¦ Kaldırmak Refah ¦ Genlik, eğnç Pef'kat = AıkaIık, yoldaşlık = (Fr.) Accom-pagnrment Refiki meıai ¦ Yaıdaş, cmekdaş = (Fr.) Colla- borateur R ı uıtm i' = Biletince Rrfiar ¦ Yürüyüş, gidiş Refte refte ¦ Cide jule. gitgide, yavaş yavaş Reha = Kurtuluş Rehavet = Gevşeklik - (Fr.) Relâchement Rebber - Kılavuz - (Fr.) Guide Rehberlik etmek ¦ KıUvuzUmak = (Fr.) Guider Rchgüzar - Uğruk Rchn = Tutu Kthnüma = Yolgötleren Rehzen = t '• Reis ¦ Başkan Rekâket Kekelik, kekemelik, pepelik = (Fr.) Begsyement P kk - Kekeme Rekzrtmok Dikmek Remad — Kül Remak kalmak Az kalmak, - ynznvk Örnek - D''ime$ıne remak kaldı — Az kaldı düşüyordu, düşeyardı. Rem 11 al — Falcı Reme = İmge Rencide = Kırgın Renk = Renk (T. Kö ) Rent^irenk -: Renk renk Reai kâr = işbaşı = (Fi) Pouvoir Resm ¦ Retim (T. Kö.) R*«mi geçid - Geçid alayı Reımi = Ulusal Reşâşe * Çisenti Rrsha = Sınntı Retid = Ergin Resfc • Kt» karıma Reva (Bak: layık) R*-vaç ¦ Geçerlik, «urum Reva» = Akar, gider Revış » Gidiş, yürüyüş Rr-"fc — Ya Ikın, 01 ung Rey ¦ Oy Reyül'ayın = Gözgöre Rezil = Yüzsüz, sıyrık Rayet etmek = Saymak, gözetmek, ağırlamak Kibka - Boyun m Rical ¦ Büyükler Ricat = Ç-kilme, çekilim = (Fr.) Retraite Ricat etmek ¦ Çekilmek Rida ¦ Bürgü Rthlct - Göç Kik .'o -- (Jzcngi Rûale = Cork ¦ (Fr.) Brochure Rışte ¦ iplik, tire Serrişte ¦ İpucu Rivayet 1 - Söylenti ~ (Fr.) Bruit 2 - (Bak: Hikâye) Riya — İkiyüzlülük K.vakar - İkiyüzlü RiTk = Az.k Ruam - Mankafa Rububiyet ¦ Idİlİk. izilik = (Fr.) Divmite Ruh ^ Ruh (T. Kö.) Kuhsar — Yanrk Ruhsat ¦ izin Rutubet Yaşakltk Ruy ¦ Yüz Ruyu z:min - Yeryüzü Rüchan ¦ Üstünlük, yeğlik Rücu — DÖnme. cayma Rukn = Orkün Kukûb vasıtası ¦ Binit Rüya aş Rüya (T. Kö.) duş Rüsub - Tortu, çökenti Rüsuh (Meleke) — Yordam, pratik = (Fr.) Habi-lete Rüsum ¦ Baçlar Rüşd ¦ Erginlik, erişkenlik Rütbe = İr,, Saadet ¦ Mut. bahtiyarlık Saadete nail olmak, mesud olmak = Gönenmek bahUyar olmak Saat = Saat (T. Kö.) Sah — Çetin. zor. güç Sabah ~ Sabah (T. Kö.) Sabahat (Bak: Hüsün, letafet) Sabâ — Tanyeli Sabavet - Çocukluk Sâbih ¦ Yüzen, yüzer Örnek: Sâbib havuz — Yüzer havuz Sabr ¦ Sabır (T. Kö.), beklün Sada ¦ Ku, ses Sadaka ¦ Sadaka (T. Kö.) Sadakat ¦ Bayrılık Sadık ¦ Bayrı Sade -= Sağde = (Fr.) Simplc Sadır olmak = Çıkmak Sadme = Çarpı, tokuş = (Fr.) Choc Sadr = Göjüs, sine Sâf = An, duru = (Fr.) Clair, Umpıae. pur Sai = Dizi = (Fr.) Rang Safderun = Bön Saf-.iken — Sökmen Safha ¦ 1 - Yüz = (Fr.) Face 2 - Evre = (Fr.) Phase Örnek: Dil işinin en ileri sahasında bulunuyoruz = Dil işinin en ileri evresinde bulunuyoruz. Safir = Isıık Safsata o 1 - Saçma (Fr.) Parolcs futiles. bali- vernes 2 • Sofizm = (Fr.) Sophisme Saba — Alan Salıai intişar = Yayılam Sahabet — Kayırmak, korumak an (Fr.) Proteger. soutenir Sahi ¦ Cömerd Sahıb ¦ İye ¦- (Fr.) Propriettirc Sahib çıkmak, tesahup etmek = Benimsemek — (Fr.) S'appropricr, appuyer Sahibi devlet = Idikut Sabite — Sayfa Sahih ¦ Doğru, sağı Sahîl ¦ Kıyı, yaka Sahra Kır, ova, çöl Sahre at Kaya Saht - Katı Sahte Uydurma, düzme, takma, yapma = (Fr.) Faux Sahtekâr = Düzücü Sahte tavır ~ Yapmacık Sahte hissiyat (Bak: His) = Duymaok Sahtiyan ¦ Gön Sai (Bak: Kasıt) - Ulak Saik = İtke Sair = Ba^ka, öbürü, Öteki Ve saire = Ve başkaları (V. B.) Sak = Sap Sakat = Sakat (T. Kö.) Sakf = Çatı Sakıt ¦¦ Düşmüş, düşük 1 Sukut (Bak: Iskat) ¦ Duşum Sakil = Ağır, çirkin, kaba Sakin = 1 - Dingin, sekin ("seknlmek,, ten) « (Fr.) Tranquillc, paisible 2 . Oturan, yerleşen = (Fr.) Habitant Sakin olmak (Bak: Mukim olmak) = Kalmak ¦ (Fr.) Habiter Sükûn = Sükûn (T. K . dinginbk, tekinlik Teskin etmek = Yatıştırmak, sekini eştirmek, dindirmek, sükûn vermek ¦ (Fr.) Tranaıulıser, apaiser, calmcr Sâkit = Sessiz, susmuş Sükût as Sükût (T. Kö.), susma, sessizlik Sükût etmek — Susmak Sükût geçmek = Susgcçmek Sükuti (Bak: Hamuş) ¦ Suskun Salâbet - Sağlamlık Sâl = Yıl Salâbet Sağlamlık, katılık Salbetmek = Asmak Salâh (Bak: İslah) = Yeğrem = (Fr.) Ajneilor» tion örnek: Siyasi vaziyet salaha doğru gidiyor ¦ Siyasal durum yeğreme doğru gidiyor. Salâh bulmak (Bık: Islah) - Yeğremek * (Fr.) S ameliorcr Salâhiyet ¦ Yetke Salhane = Kanara Salih (Bak: Islah) - İyi, elverişli, yarar * (Fr.) Capable Salim = Sağ, sağlam Salisen = Üçün Sam = Isı yel Samİ = Dinleyici Samimî = İçten = (Fr.) Slnc*re Samimiyet = İçtenlik Samt - Sükût. tutm. Sanat (MeIek ve hırfet anlamıpa) — Ertik Sanat = Sanat SAY İFA ? ULUS Alman ticaret anlaşması 15 nisanda Berlinde imzalanmış olan yeni Alman ticaret an -laşması 1 mayıstan başlryarak bir yıl için meriyete girecektir. An -laşma onuncu ayın sonunda bo -zulmazsa bir yıl daha meriyette kalacaktır. Yeni anlaşmaya göre şimdi meriyette bulunan ahdi tarife listesi yerine yeni bir liste geçmektedir. Bundan başka tatbik edilmekte olan serbest giri listesiyle kontenjan listesi yerine yeni bir liste geçmektedir. An -laşmaııın bir mayısta meriyete gireceği, anlaşmanın kısa özetiyle birlikte dün telgrafla gümrüklere bildirilmiştir. NİSAN 1935 PAZARTESİ Gazianteb saylavı Reşitağar öldü İstanbul'da Heybeliada sana-toryomunda yatmakta olan Gazi anteb saylavı Bay Reşid Ağar e-velki akşam on yedide veremden Ölmüştür. Cenazesi dün îstanbul-dan kaldırılmış ve Edirnekapısı mezarlığına gömülmüştür. Maltepe lisesinden çıkanlar Bu yıl süel Maltepe lisesinden Çıkanlara diplomaları törenle verildi. Yakında harbiyeye gireceklerdir. Hir kanun projesi İç Bakanlığı dahiliye memurları kanununun İkinci maddesini değiştiren bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu projeye göre mülkiye ve hukuk mezunları namzedlik devrelerini nahiye müdürlüklerinde, bakanlık veya vilayet maiyet memurluklarında veya bakanlığın tayin edeceği sair memuriyetlerde geçirebileceklerdir. Kuyuda kalan işçi kurtuldu İstanbul, 28 (Telefon) — Fatihte Tevfik'in arsasında kuyuda çalışan işçi Mehmed'in üzerine kuyu yıkılmıştı. Bugün kuyu a-çılmış ve Mehmed'in yaşamakta olduğu görülmüştür. Mehmed, üst üste gelen taşların bıraktığı oyukta kalmıştır. Çıkarıldığı vakit kendisine bol hava verilmiş ve ayı-lınca sevincinden" yaşasın Ata -türk, yaşasın Türkiye cumuriyeti,, diye bağırmış ve kendisini çıkaran temizlik işçilerine teşekkürler etmiştir. Mehmed 36 saat toprak altında kalmıştır. İstanbul ilbayı döndü İstanbul, 28 (Telefon) — İlbay ve belediye başkanı B. Mu-hiddin Üstündağ Ankara'dan geldi ve işine başladı. Vali Ankara-da bayındırlık işleri için belediyeler bankasından alınacak 50,000 liralık Ödünç İşini bitirmiştir. Rus dokuma uzmanları İstanbul, 28 (Telefon) — Kayseri fabrikası için Rusya'dan gelen 17 uzman ustabaşı bugün Kay-seriye gitti. Birkaç gün sonra Rusya'dan başka ustabaşılar gelecektir. Kimsesizler yurdu İstanbul, 28 (Telefon) — Çocuk bayramı dolayısiyle Halkevi adma Ekonomi Bakanı B. Celal Bayar'm refikalarının başkanlığındaki bir heyet kimsesizler yurduna giderek kimsesiz çocukların bayramını kutlayıp oyuncak ve şekerler vererek yavruları sevindirdi. Habeş elçisi geliyor İstanbul, 28 (Telefon) — Habeşistan hükümeti Ankara'da bir elçilik kurmağa karar vermiştir, ilk elçi B. Ato Derhas Markıs şehrimize gelmiştir. Bugünlerde Ankara'ya gidecektir. Romanyadan gelen seyyahlar İstanbul, 28 (Telefon) — Bugün Romanya'dan beş yüz romen seyyahı ve 150 talebe ile türk - romen dostluğu kurumu üyeleri gelmişlerdir. Yalova'nın bayındırlığı İstanbul, 28 (Telefon) — Ya-lovanın bayındırlık plânını yapacak olan fransız şehircilik uzmanı B. Prost 15 mayısta gelecektir. Vlalm l«)arliirı Ankara tahakkuk memuru Kanık Antalya varidat müdürlüğüne, Manisa merkez malmüdürü A-gâh Denizli merkez malmüdürlü-ğüne, Anamor malmüdürü Hasan Dörtyol malmüdürlüğüne, Ankara muhasebe kâtibi Hamdi Tur-sunbey malmüdürlüğüne, Üsküdar icra memuru Cemil Üsküdar rmntaka tahsil müfettişliğine, Hafik malmüdürü Hulkı Tirebolu malmüdürlüğüne tayin edilmişlerdir. Bolıula çocuk hafta ıı Bolu, 28 (A.A.) — Çocuk haftası şehrimizde çok canlı ve neşeli geçiyor. İlk gündenberi her gece Halkevi sinemasında mekteb-liler tarafından müsamereler verilmektedir. Tayyare Cemiyetinin kurultayı Türk Tayyare Cemiyetinin altıncı kurultayının mayısın 24 üncü günü toplanması kararlaştırılmıştır. Dinar kahvelerinde oyun yanak Dinar, 28 (A.A.) — Belediye 1 haziran 935 den itibaren bilardo ve satranç oyunlarından başka kahvelerdeki oyunları yasak etmiştir. Nüfus Bayımı için Birinci teşrinde yapılacak nüfus sayımı için bütün bakanlıkların işyarları bir arada toplanarak mayısın birinde bir komisyon halinde çalışacaklardır. Ankara radyosu Bu akşamki radyo şudur: 19.30 — Çocuk bayramı saati. 19.40 — Musiki: Mozart: Don Juan operasından iki arya. Mozart:. Figaronun izdivacı. Brahms: Seni tekrar görmek istemem. Schumann: Sana dargın değilim. Helmuntt: Bana beni seviyor musun desin. Teganni: K. Çekatovski Piyano: Ulvi Cemal 20. — Nafıa vekâleti saati 20.10 — Dans musikis- 20.30 — Musiki: Orkestra konseri (plakla) 20.50 — Haberler. Çağrılış Kamutay Adliye Encümeni bugün saat 10,30 da toplanacaktır. İstanbul şehir tiyatrosu İstanbul şehir tiyatrosunun 1 mayıs çarşamba akşamı Halke • vinde temsillerine başlıyacakla « rını haber vermiştik. Öğrendiği • mize göre tiyatronun yirmi kişi • lik kadrosu içinde Galib, Hazım, Vasfı Rıza, Behzad, Neyireneyir, Bedia gibi eskileri ile beraber Semiha, Şevkiye, Muammer, Talat, Avni ve Sami gibi yenileri da bulunacaklardır. Oynanacak pi -yesler altı tanedir. Bunlar da Na-polyon, Balaban Ağa, Cürüm ceza, müfettiş, unutulan adam gibi bu sene İstanbulda fazla rağbel görmüş piyeslerden seçilmiştir. Artistlerimiz buradan İzmire gideceklerdir. Edirne'de spor canlandı Edirne, 28 (A.A.) — Edime dün çok parlak bir spor günü yaşadı. Sabah saat 10 da lise, sanatlar, orta erkek ve kız muallim mektebleri tarafından şehir stad-yomunda yapılan idman şenliğini öğleden sonra Edirne Halkevi tarafından hazırlanan büyük atletizm bayramı takib etti Kalabalık bir seyirci kütlesi huzurunda büyük bir muvaffakiyetle yapılan idman hareketlerinden sonra saat 14,30 da atletizm müsabakalarına başlandı. Sahada beş altı bin kişiye yakın görülmemiş bir seyirci vardı. Şehir halkının büyük bir kısmı bütün orta mektebler ta« lebesi ve gençlik dört saat süren bu müsabakaları derin bir ilgi ile seyretti. Rnlııda idman «senliği Bolu, 28 (A.A.) — idman şenliği iki bine yakm seyirci önünde yapıldı. Beden hareketlerindeki birlik ve düzen çok alkışlandı. Bu hareketler halkta spora karşı büyük bir ilgi uyandırdı. Sa.ıa.ltar — Artist Sanem = Sınain, put Sanı — Yaradan Sama (Bak: Hile, taud'a) ¦ Düzenlik = (Fr.) Rusc Saıuha (Bak: İlham) — Doğaç — (Fr.) İnspiratum Sar = Oç, öcüt Sara = Tutarak SaKumek - Harcamak, sayparaak = (Fr.) Di-penser Mas rai — Harç, harca, gider Sarfı nazar etmek — Vazgeçmek Sari = Bulaşık, bulaşkan, geçen Sarih = Apaç.k Sarahaten = Açıkça, açıktan açığa Sârim — Kesici, keskin Sarraf = Kırımcı Sarsar — Bora Sath (Bak: Mu&attafa) = Yüzey, üzer, endek Sathî = 1 . Üstün koru, 2 - Yüzlük •=» (Fr.) Süper-ficicl Sathı mail = Aklan Satır = Satır (T. Kö.) Satvet (Bak: Kudret) Savab = Doğru Nasavab = Yanlış Savlet = Hücum, atılış, saldın;, saldırma = (Fr.) Attaque Savt = Ses Say = Çalışma, iş, emek, çaba Saye = Gölge, güzey Sayfiye — Yazlık, yazlama = (Fr.) VÜlegiature Ornck: Büyükadadaki say/iyemiz = Büyüka. drdaki yazlığımız Sayfiyeye çıkmak, gitmek —• Yazlamak, yazlığa çıkmak Örnek: Geçen yıl Buyukadaya sayfiyeye gittik = Geçen yıl Büyükadada yazladık. Sayha mm Çığlık Sayd = Av Sayyad « Avcı Sayd mahalli — Avlak Seb = Sövgü, sövü, sövme Scbbetmek ~ Sövmek Sebat — Dura Sebeb = Sebep (T. Kö.) S«bilini tahliye etmek = Azatlamak Scddctmck = Kapamak Seciye = İra Seddade = Kapaç Sedye = Teskere Seiahet = Şayga, yiyincilik Sefalet = Yoksu, sefill.k Scfid — Ak, beyaz Sefil = Sefil (T. Kö.) Sefer = Sefer (T. KÖ.) Sefine = Gemi Sefir = Elçi Sehab - Bulut Seher - Tan Scbl - Kolay, akkın Sehpa — Üçayak Sehv — Yanlış, yanıtı, süreç = (Fr.) Faute. erreur Sekte = Durgu, ket Scktcdar etmek = Kctvurmak Selâm = Esen Selâmlaşmak = Esenleşmek Selâmet — Sağım = (Fr.) Salut Örnek: Vatanın saadet ve selâmetine = Yurdun mutluğuna ve sağımına.. Sclâset aç Akkınlık Selis = Akkın Selb = Çcle Selbetmek ¦ Çelemek Selef = öncel Sema = Gök Semahat = CÖmerdlik, eli açıklık Semavi ¦ Göksel, gökçe Semavî kudret = Tanrıkut Semen --= Semizlik, yağ Semen ¦ Karşılık Semere = Yemiş, ürün, verim Semercdar (Bak: Müsmir) = Yemişli, verimli Sena (Bak: Mcdh) Sene = Yıl Senevi = Yıllık Senei kameriye (Bak: Kamer) = Ayyıl Senei şemsiye (Bak; Kamer) = Günyıl Sened şa Belgit Serab - Yalgın Serapa sa Baştan aşağı, baştan ayağa, baştan başa, boydan boya, tepeden tırnağa Serazad (Bak: Hür) = Özgür Serhest (Bsk: Hür) = Özgen Serbest bırakmak = Boşarmak Serbest serbest = Seleserpe Serdar = Başbuğ - (Fr.) Generalissime Serdctmek (Delil iradı anlamına) - Getirmek * Serfüru *= Başeğım Sergerdan = Başı dönük, dönükbaş Sergüzeşt (Bak: Macera) = Serüven Serhad - Uç, ucel Serkeş = Dikbaş Serlevha (Sername) = Başlık Sernügûn = Başaşağı, tepe aşağı, tepesi üstü Scrnüvişt - Alın yazıtı, yazım Serpuş -- Başlık Sersem = Afal, alık, seme S e serî = Boşgczen, sallabaş Seri - Hızlı, çabuk, süratli Serian == Çabucak Serİülinfial (Bak: İnfial) = Darılgan, tezküseı Seriülhareke (Bak: hareket) = Yörük, yör üğen. tezgider Scriülintikal — Varışlı Scriütteessür — Tezduyar Surat - Sürat (T. Kö.), tezlik, hız Sürat treni s= Tezkatar Şerir — Tür Sorma — Kış jrınaye - KapUal (T. Kö.) Servet = Var, varl.k, zenginlik Serzeniş - Kakınç, başa kakma Setrctmck — Örtmek, kapamak rtestuı s Örtülü Sevda — Sevgi, aşk Seviye — Düzey Sevk = Sevk (T. Kö.) Sevk ve İdare (Bak: İdare) = Cüdem = (Fr.) Dî- reetion Sevk ve idare etmek (Bak; İdare) = Güderuck - (Fr.) Diriger Seyahat -= Gezi Seyyah - Gezmen Seyelân Akıntı, akma Jk Seyyal = Akıcı, akız Seyyale -- Akı Seyr - Seyir (T.Kö.) Seyran = Gezinti Seyrangâh = Seyirlik Seyyar =» Gezgin Seyyar satıcı -- Gczincı Seyyibe - Dul Seyyie — Kötülük, yazığ Seyyid — Sayıt Sezavar (Bak: Lâyık) Sıdk (Bak: Sadakat) Sıfat Sıfat (T. KÖ.) Sıfır = Sıfır (T. Kö.) Sıhhat - I - Sıhat (T. Kö.), sağlık = (Fr.) Sante* 2 - Gerçeklik (vüsuk anlamına) = (Fr.)j Authenticite Sıhhî = Sıhiğ. sağlısal Sıhr — Dünür Sıhriyet — Dünürlük Sıklet = Ağırlık Sınıf = Sınıf (T. Kö.) Sırat = Yol Sırf = Salt Sıyanet — Kayırma. Koruma Sıyt — Ad, ün Sia — Genişlik Sicil = Kütük Sicilli oüfus - Soysallık kütüğü Sihan — Kalınlık, çap Sihir = Bağı, gözbağı, büyü Sihirbaz = Bağa, gözbağcı, büyüc* Sehhar — Büyücü, büyüleyici Sikke = Akça Silâh = Silâh (T. Kö.) Silindir - Yuvu Silk (Bak: Meslek) = Dizi, sıra, Ink.m yol Silsile = Kol. zincir, soysop Sİma = Beniz. bet. çehre, surat, yüz, cıray, srray Sin — Yaş Sine = Bağır, göğüs Sipariş =: İsmarlama Siper = Siper (T. Kö.) Siperi saika = Yıldırımlık Siraç = İşık, yala, kandil Sirayet etmek ¦ Bulaşmak, geçmek, sıvaşmak Sitare = Yıldız Sitayiş (Bak: Medh) Sitem = Gücem Siyak = 1 . Tevi, 2 - Geliş (siyaku sibak) Örnek: Bu siyakta = Bu tevide Sohbet * Konuşu, konuş, söyleşme Sudur etmek (Bak: Sadır olmak) Sühunet (Bak: Hararet) ~ Isı, isilik, ısıg Sui kısd " Yağınç Sulb - Katı Sulh - Barış Sulhpever - Barışçıl Sulhu müsalemet (Bak: Müsalrha) = Barış ve baysallık Sun'i Yapma, takma Sur -- Kale Suret - Sıray. suret (T. Kö ) Suubet - Güçlük, zorluk, çetinlik M NlftAN İM İV ^^^^ ¥.*.ı*5S ANKARA BUYUK ON ALTİNCİ YIL. No: 4940 Arlımız, andımızdır. KURULTAYI Her yerde 5 kuruş Gündelik YENİSİNE ÇALIŞALIM! F. R. ATAY Yıldızımız bir türlü barışma-makla beraber, pek hoşlandığım Süleyman Nazif: Nâhüdayi hüda nâşinaa Oamanlıcasının arkasından ağlı -yarak öldü. Bugün en hafif Fecri î t i oımanlıcasını bile be -nimsiyecek bir tek genç bulamazsınız. 1909 dilinden de o kadar uzaktayız. Türkçe, uzun bir çöl susuzluğu içinden, kendi öz, serin kay -naklanna doğru koşuyor. İşyar kelimesine memur kelimesinden sonra nasıl ahşabı -leceğunizi soran arkadaşımız , K a m u t a y'ın daha iki aydı Büyük Millet Meclisim ne kadar geri bırakmış olduğunu, bugün herkesin alıştığı bakan keli -meşinin ne zaman doğmuş oldu ¦Minu hatırlamalı idi. M a n z a* r a kelimesini bir türlü şiire sokamadı »im m bilmiyor muyuz? Aruz öldükten sonra, türk şiirine ne istiklâl, ne manzara, ne de hâkimiyet kelimeleri girebilmiştir. Görü ve gÖrey oğuz beste-sindedir; ve kaynak suyu kadar duru, temiz ve serindirler. Manzara halkın konuşma dilinde Vvle yoktu: Bir gününü manza -rasız geçiren bir köylü var mıdır? Onların hepsi gördüklerini görmek kökünden kelimelerle anlatırlardı. Süleyman Nazif ve arkadaşla-rmm truTafclari arab ve tars gra -(Sonu 2. nci sayıfada) İzmir - Ankara telefonu açıldı İzmir — Ankara telefonunun açılış resmini, dün, Bayındırlık Bakanımız Bay Çetin Kaya, izmir İlbayı Kâzım Dirikle görüşmek suretiyle yapmıştır. Bay Çetin Kaya, İzmir İlbayına Aydın demir -yolunun satın alma sözbağının parafe edilmek üzere olduğunu ve Bakanlar kurulunca da onanmak üzere görüşüldüğünü bildirmiş ve memleket için böyle hayırlı bir işi gene memleket için başarılmış başka bir hayırlı işin açılışını yapar -ken bildirmek fırsatını bulduğundan kıvanç duyduğunu söylemiş -tir. İzmir — Ankara telefonu dünden başlıyarak kamuya açılmıştır. Basın Kurultayı Kimler bulunacak, neler Konuşulacak? Matbuat Umum müdürlüğünden bildirilmiştir: 1. — 2444 numaralı Matbuat Umum Müdürlüğü Teşkilat kanununun hükmünü yerine getirmek üzere 25 mayıs 1935 günü An -karada toplanacak ilk Türk Matbuat kongresine her gün çıkan (haftada altı gün intişar edenler gündelik sayılmıştır) gazetelerin birer mıırskkatla eess*s»ei--s»ı 1,1 görülmüştür. (Sonu S. inci sayrfada) Kamutay'da P.T.T. Artrrma ve YarclrHıİ Sandığına Yeni Gelir Kaynaklan Dün Nuri Conkerin başkanlığında yapılan Kamutay toplantısında gümrük tarifesi kanununun yedinci maddesine aid olarak "kanunları mucibince gümrük resimlerinden muaf olarak memlekete girmiş olup kullanılmadan heyeti asliyesi veya şekil ve ma -hiyeti değiştirilmek suretile tek -rar memleket haricine çıkarılan veya memleket haricine çıkarıl -mak üzere muafiyeti gayri haiz mahallere devrolunan eşyanın gümrük resmine tabi olmadıkla -rı,, hakkındaki tefsir fıkrası ka ¦ bul edilmiş ve Bayramiçin Kü -çüklü köyünden Halil oğlu Ha -lil Ibrahimİn ölüm cezasına çarpılmasına aid mazbata tasvib o-lunmuştur. Bundan sonra da Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığınca istenen ve teşviki sanayi kanununa mü -zeyyel 2261 numaralı kanunun muvakkat maddesine aid tefsire, mahal olmadığı hakkındaki bütçe encümeni mazbatası okunmuştur. Encümen bu mazbatasında vfiBsefffyT şu larzdft. urXu çlmcaTCT" idi. (Sonu 3. üncü »ayıtoda) Büyük bir bayındırlık işinin temeli atıldı Küçük Menderes Yeğretiliyor, Cellad Bataklığl kurutuluyor Yeğretllmeğe başlanan küçük Curaurluk su siyasasının bü -yük bir işinin dün temeli atıldı. Küçük Menderes nehrinin yeğ -retilmesi (ıslahı) ve yaptığı ba -taktıkların kurutulması için Ba • yındırlık Bakanlığı ile üstenci Abdurrahman Naci arasında ya -pılan söz bağına 'göre, dün işe başlanmış ve işe başlama töre • ninde Bayındırlık Bakanlığı adı -na İzmir İlbayı general Kâzım Dirik bulunmuştur. Menderesten bir parça. Ülkemizin en verimli toprak ¦ /arı olan batı Anadoluda; tahta * tın raıtgele akmalarına meydan verilmelinden Ötürü yer yer ba « taktıklar meydana gelmiş, bir çok (Sonu S. inci sayıfada) ORGENERAL KÂZIM ÖZALP İSTANBULA GİTTİ bu Bakanı General Kâzım Öav alp dün akşamki trenle lstanbula gitmiştir. Osmanhcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 37 Suud — Ağım. yükseliş Sual m Soru Suhulet - Kolaylık Sülale (Bak: Hanedan, silsile) Sülük etmek Girmek, tutmak Sünbule = Başak Süreyya = Ülker Sürud (Bak: Nağme) Sürür — Sevinç Süt t = Gevşek, sölpük Sülre = örtü Sütun = Diki, direk, dirkee, bölme (gazete terimi) Süvari = Atlı, ispahı. binici Şâb = .. ıı, Şad, şadan, şadgâm, şad man = Sevinçli Şâdeuaafc ¦ Sevindirmek Sâdolmak, tadan olmak = Sevinmek Şâdi ¦ Sevme Şafak = Tan Şafak sökmek ¦ Tan atmak, tan ağarmak Safi ¦ İyileştirici, onultucu Şifa ¦ İyileşme, onulma Şifa bulmak, şifayab olmak ¦ İyileşmek, onulmak Şifa vermek, şifabahş olmak, teşfiye etmek ¦ İyi leştirmek, onultmak Şab, şahıar ¦ Dal Şabid = Tanık ¦ (Fr.) Temoûı Şahadet, şahidlik ¦ Tanıklık Şahadet etmek ¦ Tanıklık etmek Şahadete tânetmek. şahidi cerh el m ek ¦ Tayındır- mak Şahika ¦ Dikmen ¦ (Fr.) Sommet Zirre = Doruk ¦ (Fr.) Cime Sahm — İçyağı Satış ¦ I Kişi, kimse, 2 - şahıs (T. Kö.) = (Fr.) Peraortne Ornckleı I — Uç şahs geldi — üç kişi geldi. 2 — Tanımadığım bir şahıstır — Tanımadığım bir kimsedir. S — Şahsına hürmet ederim = Şahsını savarım, ŞaSsî ¦ özet. şahsiğ ¦ (Fr.) Personnel Şahsiyet ÖHük - (Fr.) Personnatite Şah*:vet — Sıhriyet, urkişî Örnek* O mühim bir şahsiyettir = O Önemli bir ur'-'midir Şahsen ¦ Kendi, kendince = (Fr.) Personnelle-ment Örnekler: / — Şahsen oraya gitti = Kendi oraya gitti. 2 — Şahsen bu meselede mütalâam şudur — Kendimce bu sorumda oyum şudur. Şaibe - Bulaşık, leke Şair = Şair (T. Kö.) Şiir = Şiir (T. Kö.) Şak = Yank, yarma, çatlak Şakketmek - Yarmak, yırtmak Şakkı şefe etmek = Ağız açmak Şaki ¦ Kasak. haydut Şakavet = Kasağlık, haydutluk Şakîka = Yarım baş ağrısı Şakird = 1 - Izdemen (Tilmiz anlamına) ¦ (Fr.) Disciplc, 2 Okul ,lı (mektepli anlamına) ¦ (Fr.) Ecolier, 3 - İr demen (üniversite talebesi) = (Fr.) Etudiant Şakul = Şavul Şâm = Akşam Şâmil = Kapsal — (Fr.) Qui embrasse Şâmil olmak ¦ Kapsamak = (Fr.) Embrasser. s'etcndfe a. Şümul = Kapsama Şamme ¦ Koklam Semim, semme Koku Şemmelmrk ¦ Koklamak Şan = Şan Şanlı = Sanlı Şöhret ¦ On Şöhretli, meşhur, müştehir *= Unlu Şane = Tarak Şâpâş = Alkış Şark * Doğu Şark rüzgârı ¦ Doğu yeli Garb ¦ Balı Şimal ¦ Kuzey Cenub - Güney Şart ¦ Şart (T. Kö.) ŞVşaa ¦ PanItı Şatır = Şen Şataret ¦ Şenlik Şathiyat - Şaka, alay Şayan — Yaraşır, yakışır, değer Şayanı hayret — Şaşılacak, şaşıln ^avanı ihtiram — Saygıdeğer Şayanı hürmet — Sayılır, sayılacak Şayanı İtİmad = Güvenilir, güvenilecek Şayanı merhamet - Acınacak Şayanı takdir ¦ Beğenilir, beğendeğer Şayeste (Bak: Şayan) Şayet = Eğer, ise, -se Şayi = Yayılmış — (Fr.) Rcpandu Şayia - Yayıntı = (Fr.) Bruit Şayi olmak, şüyu bulmak = Yayılmak Şüyu - Yayılma Şaz (Bak: Müstesna) = Ayranı Şeair (Bak: Şiar) Şeamet — Uğursuzluk, yümsüzlük Meş'um - Uğursuz, yürasüz Şeb = Gece Şcbab, şebabet ¦ Gençlik Şebhun — Gece baskını Şebeke - Ağ Şebih mm Bcnzcı Şebnem (Bak: Jale) = Çiğ ' Şebpere ~= Yarasa Şebtab Yıldız böceği Şecaat = Yiğitlik Şeeİ mm Yiğit Şecer ¦ Ağaç • Şecere — Kütük Şedid ¦ Sert, çetin Şiddet - Sertlik, çetinlîk Şef — Önder Şefaat - ölün Şefaat etmek ¦ ölünmek = (Fr.) Interceder Şefe - Dudak Şeffaf Saydam Şefkat - Sevgcnlik Şefik (Bak: Müşfik) = Sevgen Ş-fkat göstermek - Sevgenmek S**hab — Ağan, ağma 5 eh adet name Diploma Sehamet (fi*k: Şecaat) = Yiğitlik Sehbtal - Kanad Şohka Hıçkırık Şehlevend Boylu boslu, tayıan Şchpcr Kanad Şchr =- Şehir Şehirci Şehirci. ürbanist (Terim) Şehircilik - Şehircil k ürbanizm Şehirciliğe müteallik — Urbanik Belediye ¦ ŞarbayUk Belediye reisi = Şar bay Şefarah ¦ Anayol Şehrâyın ¦ Donanma Şehrî, şehriye — Aylık Şehvet ¦ Kösne Şek İşkil, şüphe Tereddüd ¦ Durukta Tereddüd etmek = Duraksama! Şekl = Şekil Şelâle Çağlıyan Şemadan - Çırakman Şemail 1 - Kılık. 2 - (Bakı Seciye} Şematet = Gürültü, patırdı Şems - Güneş Siperi şems — Güneşlik Şemsâbâd = Güneşli Şenaat Alçaklık Şeni — Alçak Şer = Kötülük, şar Şer' = Şeriat, yol, noma Şeref = Şeref Şerif Şerefli Şerh ¦ Genit = (Fr.) Commentaİrt Şcrhctmck Genitmck = (Fr.) Ci Şerha — Dilim Şerik ¦ Ortak = (Fr.) AssocM Şirket ¦ Ortaklık, sosyete ~ (Fr.) Aseoclatloa Şerir ¦ Kotügcn Şerm (Bak: Haya), = Utanç Şermsar, şcrmnâk, sermende » Utangstf Şetm (seb, kadh) = Sövme, sövga Şevk ¦ Şevk (T. Kö.) Şevket (Bak: azamet, kudret) Şey - Şey (T. Kö.) Şeyda Çılgın Şeyh ¦ 1 - Koca, ihtiyar. 2 - Baba (tekkede! Şeyhuhal - Kocal k. ihtiyarlık Şeyn (Bak: ayb) Şeytan Ş?ytan Şeytanet = Şeytanhk Şiar Uyak şifahi imtihan — Sözlü sınaç rVf - Yank kV Yıran SAHİ ¦ * C ün deli lı YENİSİNE ÇAUŞAL1M1 (Başı /. inci sayılıda) merin den hasta îdi. Bizim kulaklarımız bu hastalıktan biraz kurtulmuşta da, henüz medrese ayırt ı'nın, ve m e f a i I uzatmalarının uğultulu ile uyuşuktur. Yeni kelimeleri oğuz bestesine vurarak tartalım: Eğer k ve g iki hece içinde yanyana geçtiği halde, kavga kelimesini şiire bile alıyorsak, aynı uyumda, fa -kat ondan daha hafif S a v g a kelimesinin pek kolay müdafaa yerine geçebileceğine hükmedebiliriz. Ayıracımız nedir? Konuş -ma dili mi? Konuşma dili, bütün arabcalığını ve farscalığtnı üstünden atmadan bir kelimeyi kullanmış mıdır? Tecvid, Türk ağzını ağu gibi yakıyor! Ah mağnâ kelimesi I Fakat bu kelime türk çocuklarının dilinde, daha yedi yılda, dana gibi. ana gibi kısalmıştır. Dedelerimiz a -dam kelimesini üç elif uzunluğunda âdem diye söylerlerdi ve eğer birisi yanlışlıkla adam deseydi, şimdi bizim, kısaca: — Mana Diyen çocuklara dediğimizi işitirdi: — Ermeni gibi konuşma! Oç ölçümüz vardır: Yeni kelimelerimizi oğuz sesine göre ölçeceğiz, bir... Hiç olmazsa 50 yıl lık dil evriminin bizi nereye doğru götürmekte olduğunu düşüne -ceğiz. iki... Batı kültürünün çevresi içinde bulunduğumuzu unut-rntvacaız, üç... Şunu eörmeliyiz ki eski yapı temeline kadar yıkılmıştır- Ruh -lar da yıkılmıştır. Yıkıntılar arasmda barınmak için boş yere didinecek yerde, yenilini yapmağa savn«a1ım. Alfabemizi, okuma • yazma nisbetJnin pek düşük olduğu bir zamanda drrHftirdik: Dilde dur-hık yapmak ve terim kunusumn — V'irmak için de en elverişli za- İÇ DUYUKLAR Nüfus sayımı Aldığımız bildiriğe göre 1935 genel nüfus sayımı hazırlıkları her yanda canlılıkla devam etmektedir. Son iki hafta içinde istatistik genel direktörlüğü, Ankarada, Çankırı ve Eskişehir illeri içinde numarataj teftişi yaptırmıştır. Öte yandan başbakan ismet I-nönü illere (vilâyetlere) verdiği bir emirle sayım hazırlıklarının ve hele numarataj işlerinin Önemle takib edilmesi lüzumunu anlattıktan sonra sayım işinin muvaffakiyetle başarılmasının memlekete temin edeceği faydalar kadar çevrim makinasının yetenek ve kuvvetini anlatacağını bildirmiştir. Gene bu tamimde başbakan İsmet İnönü sayım hakkında istatistik genel direktörlüğünden verilecek direktif ve emirlerin önemle takibi bütün çevrim başkanlarından istenmiştir. Göçmenk-r yerk'çtiriliyor İstanbul. 29 (Telefon) — Trakya genel ipsekteri B. İbrahim Tali Ankaradan geldi. Yarın (bugün) Edirneye gidecektir. Bu yıl Trak-yaya 60.000 göçmen yerleştirilecek, bunlara 12.000 ev yaptırılacaktır. Her ev 150 liradan köylüle re borçl andnrlacaktn*. _ man. kültür ve üniversitemizin henüz doğmakta olduğu bir za -mandır. Şair Akif şapka giymemek için Türkiye'den çıktı: Yazman -Ianmız arasında, IstiklUi fikri yerine fikir erkinliği dememek için türkçeden çıkıp gitmek itti-yenler bile bulunabilir. Onlara yalnız bir şey söyliyebiliriz: Ne Türkiye bir daha fe», r»e «W tsseiı-ce bir daha tetabüü izafat yüzü görecektir. Atatürk'le JAPON İMPARATORU VE ARASINDAKİ Japon imparatorunun doğumunun yıldönümü dolayı-siyle Cumur Başkanı Atatürk'le imparator arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur: S. M. Hirohilo Japon Isnpa/aloru Tokyo Zatı Haşmetânclerınin doğumunun yıldönümü munasebetüe «n ^ hararetli tebriklerimi arza musara.it eder ve şahsi saadetinizle, Japonya-nin bayındırlığı içio beslediğim sn dılrklcrin kabulünü rica edr Kamâl Atatürk Cumur Balkanı Kamâl Atatürk Ankara Lütufkar tebriklerinden ve dileklerinden dolayı zatı devletlerine hararetle teşekkür eder ve şahsî sa-adelleriyle türk ulusunun bayındırlığı hususundaki samımı dileklerimi ıu narım. YUGOSLAV KRAL NAİBİ TELYAZILARI. Yugoslav Kıratlığı Naibi Prens Polun doğumunun yıldönümü dolayısiyle Cumur Başkanı Atatürk'le Yugoslavya Naibi arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur: S. A. K Prens Pol Karajorjeviç Yugoslavya kıratlığı naibi, BeJgrad Zatı feharfietpenâhrlerrnin doğumunun yıldönümü münaaebetile en hararetli tebriklerimi ve gerek şahsî saadetiniz, gerek dost ve asil yu-gosinv ulusunun yüceliği ve bayındırlığı için beslediğim dileklerin kabulünü rica ederim. Kamâl Atatürk Çamur Başkanı Kama] Atatürk Ankara İyi dileklerînizde» çok mütehassis olarak «atı derlet ler ine hararetle teşekkür eder ve dost ve asil Türkiye ile onun smisntaz reisine yürekten gelen hislerimi sunarım. Türkiye ve Romanya arasında takas sözleşmesi yapılıyor İstanbul. 29 (Telefon) — Türkiye ile Romanya arasında takas sözleşmesi yapılması kararlaştırılmıştır. Balkan ekonomi konseyinde bulunmak üzere Ankaraya gitmiş olan Romanya delegelerindin dış rnşfcisUİJflı '*¦! '¦' kulu direktörü bu îş için Ankarada kalmıştır. Devrim tarihi enstitüsünde sınaçlar İstanbul, 29 (Telefon) — 0-niversite devrtra tarihi enstitüsünde bu yıl sınayıçlar yapılacaktır. Smayıçlara fakültenin son sınıf talebeleri gireceklerdir. Geçen yıl sınaç yapılmamıştı. Bu sınavlarda kazanamkyanlaT 3KH fJfcfllll'lıııı*' den diploma alamryacaklardır. Yalovada yapılacak otelin eksiltmesi lstanbu, 29 (Telefon) — A. kay idaresince Yalovada yaptrr lacak büyük otelin eksiltmesin» bugün başlandı. Eksiltmeye on firma girmiştir. Sonuç yarın belli olacaktır. Fransız gazetecileri İstanbulda İstanbul, 29 (Telefon) — Pa-riste çıkan Figaro gazetesi sahibi yanında beş gazeteci olduğu halde yarın (bugün) şehrimize gelecek ve turing kulüp tarafından karşılanacaktır. İSTANBUL GÜMRÜKLERİ ÜZERİNDE TETKİK İstanbul gümrüğünde yapılan servis teşkilâtını gözden geçirmek üzere Gümrük ve İnhisarlar bakanlığı tetkik direktörü Bay Mustafa Nuri Anıl tstanbııla gitmiştir. Bay Nuri Anıl servis teşkilâtını gözden geçirdikten sonra bakanlıkça tetkikat yapılmasına lüzum görülerek memur edildiği a-şağıdaki işlerle uğraşacaktır. 1 — Gümrüklerde, işlerin azaltılması ve bu suretle oir mal için verilen bildirigin mümkün olduğu kadar az yere uğrıyarak muamelesinin bir an evci bitirilmesi 2 — Yükümlülerle gümrükler arasında anlaşamadık doğuran işlerin çabuk bitirilmesi 3 — Konuşma usullerinin sağ d e leştir ilmesi 4 — Turistlere ve umumiyetle yolculara kolaylık gösterilmesi çareleri. Bay Nuri Anıl araştırmalarını bitirdikten sonra bakanlıkça m/mit lere bildirilecektir. $ .. * »-i^k: Nifak) = Ayrılık, ara bozuklu, ı Şikar - At Şikârgâh = Avlak Şikâyet, şekva Yanı, sızıltı Şikem = Kann Şikemperver Obur Şikeste = Kırık Şjr = 1 . Aslan. 2 - Süd Şİrâ — Akm Şira* - Yelken Şirare = Kmlcın., çakın Şırayı yemani Yıldırak Şirin mu Tatlı, sevimli Şita - loş Şitab Koşma, atılma Şitab etmek ¦ Koşmak, atılmak Şive = Ağız, şiyve Şive (Bak: İşve. cilve) = Bayla Şivekâr Baylan Şaa = Şuvağ Şube = Kol. şuğbc Ş'ibede - Hokkabazlık Şubedebaz ¦ Hokkabaz Şuh = Oynak, şen Şule = Şuğle (T, Kö.) alev Şum = Şom Şura Danışıt Şurayı devlet ¦ Danışta» — (Fr.) Conseil u l t..: Şariş = Kargaşa Şürû ¦* Başlama Şürû etmek ¦ Başlandık Şuur = Şuur (T. Kö.). Şuuri s Şuurel Tahteşşuur si Asşuur, Gayrişuuri - Şuursuzca, yadşuu't-J Şüceyrt - Ağaççık, bodurağaç Şüküfe « Çiçek Şüphe - Şüphe (T. Kö.) Taabbüd — Tapınma Taaccüb ssa Şa^ma = (Fr.) Etonnement Taaddi (Bak: Tecavüz) Taaddüd etmek Çoğalmak, sayısı artmak TaaHun = Koksa Taaffün etmek Kokuşmak, pis kokmak Taahhüd — Yüken M (Fr.) Engagcment Taahhüd etmek ¦ Yukenmck - (Fr.) S'cngagcr Taabnadlü (tncktub) ¦ Bağıtlı — (Fr.) Recom-mande Taakub etmek ¦ Terkişmek. ard arda gelmek =« (Fr.) Sc sueoMer, ae pourauivrc Taakkul etmek ¦ Aalamab. akıl etmek Taallûk eımek İlime» = (Fr.) Se apporter a_, avoir rapport K. Taallül elmek = Kaçınıamak. ayak sürümek Taammüd (Bak: tasavvur, taamım) Taammüm etmek ~ Yayılmak, genelleşmek = (Fr.) Se propager. se generaliıer Taarruz Sürsal. salım, «aldıran — (Pr.) Atta- que, offense. offensİve Taarruz etmek ~ Sür salmak, salmak, »aldırmak = (Fr.) Attaquer, offrnscr, offensif Taarruzi ¦ Su t-alık = (Fr.) Offensif Taassub ¦ Bağınazhk ¦ (Pr.) Fanatisme Müteassıb - Bağı naz (Fr.) Fanatiouc Taatü efkâr (Bak: H*asbihal) - Orlasma — (Fr.) Echa .; d'idecs Taatü efkâr etmek (Bak: Hasbıhal) — Oylaşmak Efkârı umumiye — Kamoy • (Fr.) Opinion pub- lique Reyi âm Genoy = (Fr.) Plcbiscıie Taayyün ¦ 1 - AUnma, 2 - Belit Taayyün etmek ¦ Belişmek, belli olmak Tayin etmek ~ 1 — Atamak (Nasb anlamına) — (Fr.) Nomrrıer 2 — Belirtmek = (Fr.) Dcrigner Muayyen Belli Taayyüş etmek - Geçinmek Taazzum göstermek Uluksanmak, ulukrunmak Müteazzım Uluksar. bencik - (Fr.) Orgu* illeu* Tâb - 1 — Güç. (Takaı anlamına) 2 — Parlaklık (Revnak anlamına] 3 — Tazelik (Taravet anlamına) 4 — Saç kıvrıntı Tabaat (Matbaacılık anlamına) = Bası Tab'etmek Basmak Tabı - 1 — Baskı. 2 — Basım Matbu ¦ Basma Matbua ~ Basılı (Fr.) Imprİmc Matbuat - Basın Tabaka ~ Tabaka (T. Kö.) Tabakatülarr ilmi " Jeoloji Taban * Parlak Tabasbus Yaltaklık, yaltaklanma — (Fr.) Fht-terİe Mütrbasbıs Yaltak (Fr.) Flatteur Tâbende - Parlayan Tâbi, rnenul. muallak, «abeste a» Bay mi. ¦ (Fr.) Depcndant Tâbi ¦ Uyruk örnek: tskoçya Ingiltereye tikidir ¦ Iskoçya İngiltere'ye uyruktur. Tâbi kılmak, tahtı tâbiiyete almak, münkad eylemek Uyrvtmak (Fr.) Assujettir Tâbi olmak, tebaıyet etmek = Uyramak Tâbiiyet, menutiyet ¦• Bağmç, uyrukık — (Fr.) Dependance Mctbu ¦ Uyra», Örnek: tskoçy ahlatın uytacı ingiltere'dir. Tebaa - Uyru = (Ft.) Su jet Gayritâbi, müstakil = Bağıma = (Fr.) İndepen- dsflt Ademi tâbiiyet, istiklâl - Yadbağınç Tâbiiyeti mütekabile, menutiyeti mütekabile ¦ Arsıbagınç = (Fr.) Interdependance Tabiat - Tabiğat Tabib - Hekim Tabii sa Tabiiğ Tnbİr - Deyim - (Fr.) ExpressIon Örnek: Başfta bir tabirle = Başka bir deyimle Tabir (Tefsir) = Yoru Tabir (Tefsir) etmek ¦ Yormak, yonunak ı ¦' ' Parlama Tnbnak ¦ Parlak Tabiye - Tabye Tabi ¦ Kös, davul Tabut Tabut Tac = Taç Tacil etmek = Tezleştirmek, hızlaştırmak, acele leştirmek, evcUrmek ¦ (Fr.) Acotlrrer, biter Tacir Tecimen Ticaret Tecim Taciz etmek r Başağrıtmak. »ıkrrutk ¦ (Fr.) Ennuycr Tadad ¦ Sayma, sayış Tadil Değişke Tadil etmek 1 — Değşİrmek - (Pı.) Modıher 2 — Azaltmak =» (Fr.) Dimin uer Tafrafüruş = Bolavurt = (Fr.) Crasrurlsn Tafsil etmek sa Ayrınlamak, uzatmak ssa (Fr.) Detaillcr Tafsilât, teferruat Ayrın, ayrıntı, aaatı as (Fr- Detaii Tafsilatiyle = Uzan ozadsya, »yrnaUhyla. a*Tsa- tılariyle et (Fr.) En daHaü Tagaddi etmek -= Beslenmek TagmBub « Zorba! ds Tagarmİ (Bak: Muganni) =- Şssnf Taganni etmek = Şakımak, sayramak Gına an Sayra, şarkı Taggayyüb etmek ¦ Kaybolmak, k.ıyıhlara knrtŞ mak, ortadan kaybolmak Tagayyür etmek ¦ Başkalaşmak, oageaasek, ks zulmak = (Fr.) Changer, se corTompre Tağyir = Özgerti Tağşiş etmek Karıştırıp bozmak Tağlit etmek - Yanıltmak, şaşırtmak «¦ (Fr.J tnduire en crrcur Tahaccür etmek «" Taılaşmah. taş olmalı - (Ff. Se pitrifier Tahaffuz etmek c Korunmak, barınmak Tahaffüf etmek = Hafiflemek, yeğnilcşmek Tahfif etmek Hafifletmek, yeğniletmek Tahakkuk = Gerçekleşme, kesinleme = (FrO Verifİcation Tahakkuk etmek = GereeUescnek Tahakkuk ettirmek = Kesinlemek, ş^reelcieşrirrmîfl, varlaştırmak Tahakkuk memuru — Kesinci, keıinleyieİ Tahkik = Gerçin Tahkik etmek Gerçinlemck = (Fr.) Fafre one cnquete Tahkikatı adliye *= Tüzel gerçin - (Fr.) Enqu*tS judiciaire Tahkikatı iptidaiye as İlkel gerçin - (Fr.) Knm ete preliminaire Tahakküm etmek ¦ Başatlanmak — (Fr.) 9"!«o» poser Tahalli — Bezenme, süslenme, donanma Tahallük etmek Ahlakranmak kılıklamnak Tahallül = Erime Tahlil = Çöae, Tahlilî = Çözel Tahlil etmek - Çozelemek Tahazamuz etmek Ekşitlemck - (Fr.) Oay* tİon Tahammül — Dayamğ, katlantı Tahammül etmek - Dayanmak, k.ıtUnraafe, «aldırmak, çekmek, götürmek ¦ (Fr.) Stjpporte», porter Tahammür etmek - Ekşimek, açmak ¦ (FrrJ Fermenter Taharri etmek Aramak, araştırmak = (Fr.) Chercber Taharrii âsârı alikn ¦ Ara—~z
Tweet
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa
Bu Blogda Ara
Popüler Yayınlar
Mevlit - Tam Metin
Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat (Kurtuluş Yolu) adıyla kaleme almış olduğu, Mevlit adıyla bilinen eserin tam metni: I. ...
TDK İmla Kılavuzu
TURK DİL KURUMU YAYINLARI: 525 İMLA KILAVUZU Hazırlayan: Prof. Dr. Hasan Eren Ankara 1985 Türk Tarih Kurumu Basım Evi TÜRK DİL KU...
Cengiz Han Yasasi
Dr. Curt ALINGE'nin tespit ettiği kadarıyla Cengiz Han'ın yasası şu hükümleri içermektedir: 1. — Zâni ister evli olsun ister olmas...
Yeni Sabah - Mayıs 1949
1 Mayıs 1949 tarihli gazete - 2 Mayıs 1949 tarihli gazete - 3 Mayıs 1949 tarihli gazete - 4 Mayıs 1949 tarihli gazete - 5 Mayıs 1949 tar...
Yeni Sabah - Kasım 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Yeni Sabah - Eylül 1949
1 Eylül 1949 tarihli gazete - 2 Eylül 1949 tarihli gazete - 3 Eylül 1949 tarihli gazete - 4 Eylül 1949 tarihli gazete - 5 Eylül 1949 tar...
Divanu Lugati't-Türk
Kaşgarlı Mahmut'un eseri Divan-ı Lügat-i Türk: DIVANU LUGATI'T-TURK'DEN DERLENMIS ETIMOLOJIK SO...
Yeni Sabah - Ağustos 1949
1 Ağustos 1949 tarihli gazete - 2 Ağustos 1949 tarihli gazete - 3 Ağustos 1949 tarihli gazete - 4 Ağustos 1949 tarihli gazete - 5 Ağusto...
Süreli Yayın Arşivi Arama Sayfası
Arama motorunu kullanarak 1929-1950 yılları arasında çıkmış süreli yayınlar içinde arama yapabilirsiniz. Doğrudan belli bir ayın süreli y...
Yeni Sabah - Temmuz 1949
1 Temmuz 1949 tarihli gazete - 2 Temmuz 1949 tarihli gazete - 3 Temmuz 1949 tarihli gazete - 4 Temmuz 1949 tarihli gazete - 5 Temmuz 194...
Hiçbirşey Nasıl Yazılır
Heryer Nasıl Yazılır
Göktürkçe Türk Yazısı
Blog Arşivi
Blog Arşivi
Temmuz (428)
Haziran (1147)
Mayıs (683)
Mart (1)
Ocak (1)
Ağustos (1)
Eylül (1)
Mayıs (1)
Şubat (2)
Aralık (5)
Kasım (1)
Temmuz (110)
Haziran (1)
Ağustos (1)
Ekim (2)
Temmuz (2)
Mayıs (1)
Nisan (1)
Eylül (103)
Ağustos (3)
Mayıs (1)