Gerekli Tarama
Gereksiz taramalardan kaçınan site
Ana Sayfa
Gazete Arşivi
Kitap Arşivi
Nasıl Yazılır
Köşemenler
Ulus - Mayıs 1936
Gazete içeriği aşağıdadır.
Kaynak:
Ankara Üniversitesi
ULUS 1 MAYIS 19.36 Cl'MV Sofi haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. No: 5300 ADIMIZ. ANDIM İZDİR Her yerde 5 kuruş Tik Bahar Bayramı Kamutayın 28 mayıs 935 tarihti toplantısında bahar bayramı olarak kabul edilen *ir mayısı bugün ilk o-t.t-a'- '- 'la-yacağtz. Birinci bahar bayramımızı tam bir huzur ve genlik için-de kutluyoruz : Şeflerimiz başımız-d a d ı r. Y u r d d a -h i kal'nn-ma ve inşa, gönülle-r i bir bahar heyecanı halinde sarmıştır. Tur- fnyenin değişen çehresini ve yaşadığımız günlerin sembolü olan \ dn-farımıza kutlarız. bahirin ilk eüniinü bütün yurd- Türk kuşunun kanatlan altına Türk hava kurumu bütün türk mekteplilerini çağırıyor Ayın üçünde İstanbul ve tzmirde Türk kuşu şubeleri açılacak öğrendiğimize göre, mayısın üçüncü pazar günü istanbul, İzmir'de türk-kuşu şubeleri törenle açılacaktır. Adana, Kayseri, Bursa şubeleri de bugünlerde açılmak üzeredir. Türkkuşu şefi Sami, beraberinde Türkkuşunun yetiştir-dirği üyelerden Rüstem, Mehmed ve Hikmet olduğu halde tstanbula gitmiştir. Gene üyelerden Raİf ve Faruk da bu akşam Adanaya gitmektedir. VecİSıi, Mustafe ve irfan da İzmir'e gitmek ü-zere bulunuyorlar. Istanbula 3, İzmir'e, Bursaya ve A-danaya ikişer tane talim planörü gönderilmiştir. Bu juretle şu bir kaç gün i-çinde daha geniş bir çalışma sahasına girmekte olan Türkkuşuna faal «â kaydedilecekler nizamname gereğince tam teşekküllü bir sıhhiye heyeti tarafından muayene edilerek sıhhatlannın planörlerle uçuşa ve tayyarelerden paraşütle atlayışa elverişli bulun loğunun raporla tesbiti lâzım gelmektedir Gene nizamname gereğince uçucu kaydedilecek ü-yenin en aşağı orta mektebten diplomalı olması gerekmektedir. Lise, üniversite talebeleri tercih edilecektir. Türkkuşuna kaydolunacak üyeler haziran sonlarına kadar derslere devam edecekler ve içlerinden seçilecek olanlardan 120 kişi önümüzdeki temmuzda Inönünde açılacak olan kf»mpa gönderileceklerdir. Kampta üç ay kalacak olan 11 Miııııı* »ı ı n 11111»1 ımın»a 4I.UAN SERGİSİ ' mır-.11111.-ı¦ ¦ ¦ - "im-.......¦BBHMaMi MMBNMW* Tarh Hava Kurumu Başkam B Fuad Bvlca Tüthkuçu uzmanlariyle konuşuyor. ıııııııIIli'IUHlt. 'i".i' "......¦umul» m - üyelerin iaşe ve ibateleri turk hava kurumu tarafından temin edilecektir. Kanunen yedek subaylığına ayı caklar bu kamp devresinden sonra İsterlerse hava kıtalarına uçucu subay o larak girebileceklerdir. (A.A.) Türk hava kurumu, mekteplileri Türkktışu kanadları allına çağırıyor Türk hava kurumu, bütün mekteble-re gönderdiği bir beyanname ile rnek-teblileri türkkuşunun kanatları altına (Sonu 5. inci tayfada) Başbetke MOSKOVA BAYR\M1 FALİH RlFKl AT AY Bugün, dost savyetler, 1 mayıs bayramlarını kutlamaktadır. 1 mayıs işçi bayramı idi: Fakat ancak 18 senedenberi müstakil bir sosyalist devletin resmi bay-mıdır. 1 mayıs, sınıf tezadlarını tasfiye etmiyen kapitalist rejimlerde, âdeta bir isyan manzarasiyle geçer. Polis ve bütün devlet kuvvetleri, işçi sınıfına karşı seferber o-lur. Savyet cumuriyetlerde ise, 1 mayıs, sınıf hakimiyeti şenliğidir. 1 mayıs gününde, türk inkılâb-çıları, ilk ve en eski dostlarının kendi rejimlerine vermiş oldukları durluğun bir kat daha kuvvetlendiğini görmekle mesud olurlar. Birinci mayıs bayramında, şüphesiz, hareketin onsekiz ay bile ya-şıyabileceğine pek az kimse inanmıştır. Ona, kimi büyük şef Leni-nin ömrü, kimi ihtilâlci telhisinin devamı kadar hayat tasavvur etti. Lenin 1924 de öldü: Onun arkadaşı ve oniki yıldanberi savyet rejiminin reisi Stalin, bu sene, gizli ve umumî rey ile serbest seçim usulünü tesis etmek üzere bulunan komisyona başkanlık etmektedir. Inkılâbları kuranların büyüklük ölçüsü, eserlerinin devam ve durluk şartlarını bulmak ve onları gerçekleştirmekteki kudretlerinden başka ne olabilir? Bugün artık Rusyada her hangi bir rejim buhranını aklından eerîren kimse kalmamın. Geniş halk yığınlarının medeni, sosval ve ekonf**yk inkişafı hergün deha fazl* tamamlanmaktadır. Bundan b*-ka cihan ordularının en kuvvetlerinden birini kuran Savye» Rımva, onu, kayıtsız ve şartsız, dünya Harisi davasının hizmetine ver«v-'ir. Bu ordu, dost memlek°t med s*" yetinin kudretine del:l oM""ı* k^-r, iki kıtada emniyet h*l»»»i î"":* mek istiyenlerin samimî v» r--' 'i bir dayancıdır. İle bir rl-vl'' l:i yeryüzünün alîı^ı b:rî K'iyi. ":!ü-(Sonu 5. iner sayfs'ta) Hafaeşlerin Hindenbflrg hattı yarıldı İtalyan kolları Adisababa nın yüz kilometre şimali??^ e Habeşler bütün kuvvetlerini Adisababa etrafına yerleştiriyorlar Adisababa, 30 (A.A.) — Habeşler italyanların Adisababa üzerine yürüyüşlerini durdurmak için son bir gayrette bulunmak üzere dağlara ellerinde mevcud bütün kuvvetleri göndermektedirler. Adisababa, 30 (A.A.) — Bu sabah yeniden bir bombardıman tayyaresi Adisababa üzerinde uç muş ve bir müddet tayyare karargâhı üzerinde dolî»*»,*M**ır. Uruımi kanaat şu merkezdrtrl;r ki, itMvan-Iar bu gündelik kesif um)arım, bombardıman Uvw- Üe keşif tayyaresi filolarm-n Arl^^^a-baya inebilme îh*:—-"¦•rinî anlamak için yapmak»** -*»rli»«\ İtalyan ileri kılları A**î**K»-banın 100 kilometre dar gelmişlerdir. İtalyanlar, yürüyüşlerini Adisababa - Dessie yolu üzerinden değil, fakat daha şarkta iptidaî bir yol üzerinden yapmaktadırlar. Roma, 30 (A.A.) — 199 numaralı resmî tebliğ: Mareşal Badoglio telgrafla bildiriyor: Belçika ve eski türk ordusu subayları tarafından tasarlanıp inşa edilen ve decaz Nasibu'nun kuvvetleri tarafından kahramanca müdafaa olunan fevkalâde müstahkem Sassabeneh-bellale hattı general Graziani ordusu tarafından zaptolunmuştur. Sassabeneh ve bellale'yi dün öğleden sonra kıtalarımız ispal etmiştir. Galatasaray - Gençlerbirliği tki kuvvetli takım İmi »ün Ankara "ücü sahasında karşılaşacaklar ¦- 4 ____MmBMKimiMMI. f • "n G -'ıtnsaray'la bir maç yapacak olan Gençler birliğinin sa.ıpiyontuk kazanan takımı (Yazısı 5. inci tayfada) Anavatan ve Somali kıtalarımız ile kiralın karabinyeleri ti-ber siyah gömlekliler fırkası ve sömürge kıtalarımız çok müstahkem bir mevzide ve her türlü levazıma bol mikdarda malik olarak katî bir müdafaaya azmetmiş bir düşmana karşı yapılan bu ç*k çetin harbte sebat ve kıymet hususunda birihiriyle rekabet etmişlerdir. Yenilen düşman, motorlu (Sonu 5. inci sayfada) Szr%i komiseri Dr. Vişmnn Evvelce açılacağını yazdığımı: dem alman sanatı ve alman tezyin sanatları) sergisi yarın sergievinde açılacaktır. Almanya büyük elçiliği saat '6 da açılacak olan serginin açılış töreninde bulunmak üzere çağrılar göndermiştir. Serginin idaresini Laypzig Grassi müzesinin müdürü Dr. Hanrih Vişman yapmaktadır. Sergide alman sanatlarının özü olan tablolar ve plâstik eserler gösterilecektir. Okurlarımız, altıncı sayfamızda. Dr. Vişmanın sergi hakkında gazetemize söylediklerini ve sergideki eserlerden bazılarının resimlerini bulacaklardır. "Ulus,, un Dil Yazılan Ermek - irmek Sözlerivle üreme ve benzerlerinin «Güneş Dil» teorisine göre analizi II. Ti'rkced İMF.K b»r "tr**h" cevher fi ili bul"ncT"5ıı fikri, ilk Önce mer- hum Emrultah Ef»nd» tarafından da şöyle tasrif edilmişti: ileri sürülmüş ve bunun sıygaları Styua Şah'slar M '"ri: t. II. III. Muı ret im sin dir Cemi iz siniz dirler Şrh-'dî mazi: Müfret id iri id in idi Cemi idik idiniz idiler fi''h mazi: Müfret ÛfRffal im:şsin imiş Cemi imişiz imişsiniz im işi e Temenni; Müfret isem isen ise Cemi isek ûen-'z iseler Tasrif edilmiyen Rabıt sıygast: l'ı n (Sonu 2. inci sayfada ) SAYFA i ULUS 1 MaYIS 1.-i CUMA — Yan - Siyasal Fransız kafasının içi Hiç her fransız biribirine benzer mi? Yakında bitecek olan seçim gösterecektir ki, Fransa, Öyle her davayı bir tek gözle gören, bir tek kulakla işiten ve bîr tek dimağla düşünen biı memleket değildir. Fakat Fransa'da bir nevi fransız vardır ki, her şeyi yüz sene önce gördüğü yahut duyduğu yahut düşündüğü gibi görmekte, duymakta ve düşünmekte babadan oğula geçen bir routine sahibidir. Şu günlerde. Ankara'dan. Fransa-nm kendisine de sorsanız, değerli tanıyacağı kafalardan biri geçti. Daha ilk yoklamada, farkına varmak kabildir ki, Avrupanm hiç olmazsa elli senelik hâdiseleri, bu kafanm içinde büyük bir ihtimamla tasnif edilmiştir, yaşanmış, tahlil ve terkib e-dilmiş olarak. Tarihin elli sene Öncekinden öte olan hâdiselerini ise. bu münevver fransrz kafası, memeleke-tinin kültür kütüphanesinden teslim almıştır, öyle ki, malûmat denince, bundan daha ötesi can sağlığıdır. Birkaç bakımdan, bu kafanm içini, bakınız nasıl bulduk: Fransada rejim meselesi Fransa, şimdiye kadarki rejimine sadık kalacaktır. Yalnrz. eğer İngiltere gibi politikada olgun ve muvazeneli olsa, seçimden seçime, bir kere sağa. bir kere sola meylederdi. Halbuki. Fransa, bunu yapmaz. Harptan beri, yalnız bir kere sağa meyletmiştir. İşte Fransanın başlıca kusuru budur. Bundan bir kurtulabilse, acaba her iş hallolacak mıdır? Banş, savaş meseleleri Eğer İngiltere, açıkça Fransa'nın taraf mı tutsa, Almanya harb edemez. Almanya'yı harbe doğru sürük-liyecek olan âmil, ekonomik yahut sosyal sebeblerden doğmamak tadır. Bu âmil, almanlığın mahiyetinde mündemiçtir. 'AlmanMc*. Avmpayı kendi hükmü'altma almak isteri'1** Bir sual sorduk: — Almanya «ömürce »izdir, »er* ı mayesizdir ve pnrersrzdrr. Amerikanın verdiği krediler kesildikten, cihan ekonomisindeki expension devresi birden kapandıktan yani kriz iyice göründükten sonra, altı milyon kadar issiz, kesafeti son derecesini bulmuş bir mayiin herhangi bir tuzu erıtememesi gibi, alman ekonomisinin dibine çökmüş ve ancak harb sanayii ve ordulaşma hareketleri sayesinde az çok "absorber" edilebilmiştir. Almanyanın dışarıya değru yaptığı tazyikte, bu sebebler, sizce bir rol oynamaz mı?" Cevab: — Hayır. A.manya, sömürgelerinden asla istifade edemiyordu (o halde neden bunlar iade edilmez?!). İngiltere ve Franas, kendi pazarlarını fade Almanyaya karşı değil herkese karşı kapamışlardır. — Ya Amerika'nın nüfus almaması? — Düşünülecek bir iştir. Fakat o da bunu. yalnız Almanyaya tatbik etmiş değildir". Bu cevabın tatmin edici olmadığını, ilâveye lüzum yoktur. Nasyonalist cereyanlar meselesi Suriye ve Mısır'daki nasyonalist hareketleri gençler hattâ çocuklar yapıyor. Gençlik, ne olursa olsun, kendine bir iş anyor. Ve, her türlü propagandalara alet oluyor. Surİyedeki hareketler Tunus Cezayir ve Fas gibi Fransaya bağlı ve sakin memleketlere sinirlilik aşılamaktadır. Halbuki, milletler biribirine muhtaçtır. Otarşi fikri iflas etmiştir. Sormak istiyoruz: — Nasyonalizm demek otarşi mi demektir? Vazgeçip bîr başka sual soruyoruz: — Bu nasyonalist hareketler kendiliklerinden mi dokuyor yoksa teşvik yolİyle mi meydana çıkıyor. — Teşvik yoliyle. — Tşvik yapan avn-nalı devletler mi? Ve biribirlerine karşı mı şu yahut buradaki nasvonalist hareketleri teşvik edîyorîar? — Avrupalı devletler. Biribirlerine karşı. — Demek ki, sömürge toprakları nasyonalist tohumların atılmasına ve çıkmasına müsaiddİr. Çünkü bizim bildiğimiz, avrupalılar, mak- 1 adam-laıdır. Karanlığa kurşun sıkmazlar. — Müsaid değildir. Süren tohumlan çünkü hakikatin kızgın güneşi az müddet sonra kurutmaktadır." Sormak istiyoruz: — Hakikatin bu kızgın güneşi, acaba sömürgecinin kuvveti midir? Fakat soruyoruz. Bahis, osmanlı I m para torluğu n-daki azlıklara ve bunlarm gördüğü muameleye geliyor. İmparatorluk, kendi azlıklarına karşı, şiddeti, hiç bir vakit sebebsiz kullanmamıştır. Manalı bir tebessüm.. Bugün, şurada ve burada bulunan rürk azlıklarmm manız bulundukları muameleleri anlatıyoruz. Manalı bîr tebessüm.. *»» Kafa, münevverdir ve malûmat doludur. Buna hiç şüphe yok. Fakat, bu kafa. bugün nasıl görüyor, bugün nası lişitiyor ve bugün nasıl düşünüyor derseniz, işte o zaman. Fransanın hiç olmazsa bu türlü düşünenleri hakkında şüpheye düşüyorsunuz. Çünkü realite ile bunlar arasında, bühin köprüler, çürüvüo yıkılmıştır. Fransız muhafazakarlığının yakından gördüğümüz kafa manzarası, budur. Burhan BELGE haberi Paris büyük elçiliği müsteşarlığı 4 üncü derece memurlardan dif bakanlık birinci daire jefi Celâl Hazım derecetile ve orta elçi unvanı ile P^ris büyük elciliği müsteşarlığına 1İ-' yîn olunmuştur. İSTANBUL TELEFONLARI: B. T. R. Ara* Atinaya giüi İstanbul, 30 — 4 mayısta Belgrad-da toplanacak olan Balkan antantı konseyinde bulunmak üzere yola çıkan Dı; Bakanımız B.T.R. Aras bugün Istanbula geldi ve Haydarpaşa garında karşılandı. Dış işler Bakanımız i-lalyan bandıralı Aventino vapuruyla Atinaya hareket etti ve büyük bir kalabalık tarafından uğura İndi. Fen Fakültesinde yapılacak değişiklikler İstanbul, 30 — Üniversitenin fen fakültesinde yapılacak değişiklikleri hazırlamak için kurulan komisyon raporunu hazırladı. Rapor, komisyon azâlarınca bir defa daha gözden geçirildikten sonra Ankaraya gönderilecektir. Kültür bakanlığının bir karan Orta mekteb ve lise direktör muavinlerinin bütün zamanlarını mekteb-I rm idari ve lerbîyevi faaliyetlerine hasretmeleri lâzım geldiği halde, bir kısmının hususî mekteblerde ders aldıklarını, ve yahud yüksek mekteblere devam ettiklerini yaptırdığı teftişler neticesinde Öğrenen kültür bakanlığı, bundan sonra, direktör muavinlerinin başka yerlerde vazifeli o hm yanlar arasından seçilmesini kararlaştırmıştır. Ordu kıyafet kararnamesinde değişiklik Bakanlar meclisi ordu kıyafet kararnamesinde yeniden bazı değişiklikler yapmıştır. Yeni değişikliklere göre yaka remizlerinden değiştirilenler şunlardır: G.R — Genel kurmay H — Harbiye T — Tıbbiye H.D — Hudud Z — Hazırlama E — Erbaş O — Okul Y — İhtiyat Yeni değişiklikler bahriye zabitlerinin rütbelerine göre kol şeridleri a-dedî ve cesamet ve şekilleri değiştirilmekte, makine sınıfı zabitler ise turuncu renkte çuha yerine mavi renkte çuha üzerine sîyah çuhadan bir main koyacaklardır. Çağn Kamutay Gümrük ve İnhisarlar Encümeni 2 mayıs cumartesi tır. Mfcal] L«t 10 da, toplanacakla" • Hukuk Fakültesinde smıfta kalanlar Geçen son baharda Ankara hukuk fakültesi profesörler meclisi Istanbul-da smıfta kaldıktan sonra Ankaraya gelen ve burada da dönen talebelerin kayıtlarının silinmesine karar vermiş ve bu karan tatbik etmişti. Haklarında tatbik olunan bu hükmü, fakültenin talimatnamesine uygun bulmıyan bir kısım talebe de devlet curasına müracaat etmişlerdi. Devlet şûrası talebeyi ha'dı bulmuş ve bir yd lstanbulda, ertesi yıl da Ankara d a smrfd*n dönen talebelerin bir yıl daha ayni smıfa devam edebileceklerini kararlaştırarak fakülte dekanlığına bildirmiştir. Bu karardan 150 y. Rr. .nen Iflrnpfı istifade etmekte- Göçmenler gelmeğe başladı Edime, 30 (A.A.) — Bulga-ristanın muhtelif yerlerinden kafileler halinde göçmenler gelmekte ve misafirhanede konaklamaktadırlar. Gelenler Anadoluya sevk olunmaktadırlar. B. Veralinin tetkik gezîsî Avrupanm muhtelif yerlerinde üzüm satışını temin etmek üzere Almanyaya hareket ettiğini bîr kaç hafta evvel haber verdiğimiz Tariş direktörü B. İsmail Hakkı Veral Avusturya ve Almanyadaki temaslarını bitirerek Londraya gittiğini alâkadar makamlara bildirmiştir. B. Veral'm bu temaslarından çok iyi neticeler aldığı bildirilmektedir. ¦ Belediyeler Bankası Anadolu Ajansından atıp dünkü sayımızda neşrettiğmiz bir haberde Belediyeler Banhast inşaatının Abdurrahman ve Enver müessesesine ihale edildiği yazdmtş-tı. Banka Genel Direktörü gönderdiği aşağıdaki mektupla bu haberi düzeltmektedir: Bankamız binası yapısınm müteahhit Abdurrahman ve Enver müessesesine ihale edildiği hakkında sayın gazetenizin 30 nisan 936 nüshasının 2 inci sayfasının 5. inci stununda intişar eden (Belediyeler Bankası) başlıklı haber yanlış olup bu iş, eksiltmede en az fiyat teklif eden müteahhil Haydar Emre üzerinde kalmış fe ihale muamelesi de yapılmış olduğundan keyfiyetin avni sayfa v» f'^VA'^fll ° J'*lda tashih ve tevzîhî' 4Ulus„ un Dil Yazıları (ûaj\ 1. inci tayfada) Görüldüğü gibi bu tasrifin mu-zari sıygası - ı ürk dil tasriflerinde benzeri görülmemiş olan - gayrı kıyası bir şekildedir. Halbuki bu sıyganın birinci ve ikinci şahıslan olan "im -iz" ve "sin - siniz" sözleri, doğrudan doğruya şahıs zamirlerinin hüküm gösterme tekillerinden başka bir şey değildir. Üçüncü şahsına getirilen "dir" sözü ise - eski "dürür" şeklinden de anlaşılacağı üzere - başka bir fiilden üremedir [1]. Bu halde bu sıygayı, "imek" ten veya "ir" den gelmiş gibi almakta • bugün sıyganın oynadığı rolü tetkik bakımından menfaat olabilirse de - analitik ve istorik gramer görüşünden isabet yoktur. Bu noktayı böylece tespit ettikten sonra "imek" iş sözünün canlı yadigârları olan "idi, imiş, ise iken" sözlerinin analiziyle işe baş-lıyahm: 11)1 "idi" kelimesinin dilimizde iki anlamı vardır: I. İsim olarak "sahip, malik, Allah, Mevlâ, Rab, hükümdar" anlamlarına gelir [2]. II. Fiil olarak bir halin veya işin konuşulan zamandan daha önce bir zamanda olmuş olduğunu anlatmağa yarar. Kelimenin isim anlamı "idi" ve [7] Ek - zamirlerin analizi "U~ lus" un 8/3/1936 dan 18/3/1936 ya kadar çıkan sayılarında ve "dir" sözünün analizi de 11/4/1936 da çıkan "Ulus" ta yazılmıştır. [2] Büyük Türk Lügati "Uygur lehçesi"; Orlıon Yazıtları; Uygur Metinleri; tbnü Mühenna Lûp.ati; Pavet de Courteille Lügati; Türk Dili lügati; Radlof. /. "Uvgur ve Çağatay lehçeleri"; Ankaradakî Kuran Tercümesi; Cagatav lügati. Kısası Rabguzî; Divanü Lûeat-it-Türlc "izi" şekillerinde olarak en eski eserlerde görülür [3]. Bu "izi" Şeklindeki "z" konsonu da peltek telaffuz edilen bir "z" dir ki "d" île yakınlığı vardır ve "dz • ts" mürekkep konıonunun söylenişine yaklaşır. Kelimenin fiil anlamı "er - ir" aslından geldiği yine eski eserlerde [3] "erti" ve "erdi" şekillerinin bulıınmasiyle de sabittir. "idi" sözünün ayrıca ehemmiyetli bir analız mevzuu olan isim anlamını şimdilik bir yana bırakarak, fiil anlamına olan sözü - bir kere (r) siz, bir kere de (r) li olarak analiz edelim [4]: Birinci analiz: (İdi) sözünün (r) siz olarak fiil anlamına göre etimolojik şekli şudur: (O (2) (3) ( ğ + id + iğ ) (t) İğ: "Hareket" anlamma a-na köktür. (2) İd: Ana kök anlamını "sanıp ve fail" manalarîyle üzerine alarak temsil eden ikinci derece prensipal bir köktür. Ana kökle kaynaşarak kök yerine geçmiştir. (3) İğ: Yııkarıki kök anlamını tayin ve ifade eden, tamamhyan ve isimlendiren ektir. (Iğ + id + iğ = iğidiğ) şeklinde, ana kök, kendisini temsil eden prensipal elemanla kaynaşmış, sondaki okunmaz (ğ) konsonu da düşerek, kelime, son fonetik ve morfolojik «eklini almıştır: İDİ. Bu halde' (İdi): bir hareketin bir fail tarafından icrasını ifade eden bîr söz olmuş olur. Bu icramı» tamamiyeti, fiilîn vaoılmış bitmiş olmasına tevakkuf eder. Ya- [J] Orhon Yazıtları; Divanü Lugat-it-Türk, Kutadkubiliğ. [4] "îdi" nin "Allah ve sahip" anlamına göre analizi ileride ayrıca yazılacaktır. pılmış, bitmiş olan bir iş ise, zaman bakımından, geçmişte olmuş demektir. İşte "idi" nîn geçmiş zaman ifadesi de bundan ileri gelir. İkinci analiz: (idi) nin daha eski olan (r) li söylenişinin etimolojik şekli şu- (l) (2) (3) (4) iğ + ir + »d + iğ ) (1) tğ: Yine "hareket" anlamma ana köktür. (2) İr: Ana kök anlamının te-karriir ve temerküzünü anlatan ektir. Bu anlamın kendisinde te-karrür ve temerküz eylediği varlığı da (3) İd: elemanı gösterir ki "sahip ve fail" anlamınadır. (4) İğ: Bu manayı tayin ve ifade eden, tamamhyan ve kelimeyi isimlendiren ektir. fil + ir + id + iğ = iğiridiğ) şeklinde de, ana kök, kendisinden sonra gelen elemanla kaynaşmış, üçüncü unsurun vokaliyle son fonemin konsonu da düşerek, kelime, son morfoloük ve fonetik şeklîni almıştır: İRDİ. (İrdi): bir hareketin bir sahip ve fail üzerinde tekarrür ve temerküz etmiş olduğunun ifadesi demektir. Buradaki tekarrür ve temerküz elemanı sonradan kaybolarak (idi) şeMi de doğmuştur. Not: İ. — (İdi) kelimesinin fransızca mukabili olan (etcıit) ile benTerliği göz önündedir. Ancak bu bahis il-ride fitre) fiilinin analizi sıracında İ7°h olunacaktır [51. Not: 2. — Türkçe d e (şuhudi mazı" denilen geçmiş zaman sıygasının eki frfij dir. Bu (di), ek olarak, analiz edilirse; - baş tarafa ana kök koymaksızın - alacağı etimolojik şekli: [S] "Etre" fiiliyle başka dillerde aynı anlama gelen sözler hu analiz serisi içinde, ileriki yazılarda, tetkik olunacaktır. (O (2) ( id + iğ ) olur. Ana kök yerine herhangi bir fiil maddesine bunu bağlarsak, meselâ (geldi) sözü: (O (2) (3) ( gel + id + iğ ) şeMinde analız edilir. (1) Gel: Hareketin geniş ve mutlak bîr şekilde ana süje veya objeye doğru icrası anlamına bir iş sözüdür [6]. (2) İd: Bu hareketin yapılmış olduğunu gösterir. (3) tğ: Kelimeyi atmamlar, tayin eder, ifade eder. Görülüyor ki (di) denilen sıyga eki de bahsedilen işin yapılmış olduğunu gösteren bir (id) e-lemaniyle, kelimeyi tamarolıyan hir (iğ) ekinden mürekkeptir ve manaca (idi) ile tamamiyle birleşir. Şimdi (gel -f- di) şeklinde gös-terilegelen (geldi) sözü de, aslında (gel -f id + iğ) dir. Ancak bu (id -f- iğ = idiğ) şeklinden baş vokalle son konson da düşmüş, böylece (di) morfolojik ve fonetik şekli vücut bulmuştur. Bu mürekkep ek, kendinden evvel gelen iş sözünün son vokaline ve son kon-sonuna göre (di, dı, dü, du, ti, tt, tü, ta) şekillerini alabilir: (geldi, kırdı, gördü, oldu, seçti şaştı, öttü, uçtu) gibi. Bütün bu şekiller, semantik ve etimoloü bakımından birbirinin aynıdır. Çünkü (d) ve (t) konsonlarının semantik rolleri birdir ve vokal tebeddülü manavı deriştirmez. Not: 3. — (İdi) sözü de kendinden önce gelen kelimeye bitişirse bacındaki (i) düşerek (di) olur: (çalışkandı, gelirdi) sözleri gibi ki (çalışkan îdi) ve (gelir idi) yerindedir [7]. /. N. DİLMEN [6] "Gel" sözünün analizi bundan önce yapılmış ve "Ulus" un 9/3/1936 da çıkan sayısında neşredilmiştir. [7] Bu analizin ilerisi yarınki sayımızdadır. ULUS SJiS ÜAKİKA : Adisababanm düşmesi yaklaştı İtalyanlar yol üstündeki Tarmadur dağını aldılar Sassabaneh önündeki ita1 yağmur altında yapıldı Roma, 30 (A.A.) — Havas ajansı muhabiri bildiriyor: Mareşal Badolio'nun Adisa-ba- aya gireceği zamanın çok yakınlaştığı burada söyleniyor. Kıtalar Dessie'den iki kol halinde ilerlemiş, birisi nehirlerden dolaşarak daha garbtan ikincisi daha uzun, fakat daha elverişli olan imparatorluk yolundan yürümüştür. İmparatorluk yolu, üzerinde, şoa'ların eski başşehri olan Anko-ber vardır. Şimdi italyanlar burayı geçmişlerdir. Somalide, general Graziani Sassabanehi kuşatmağa devam etmektedir. Kanagaleo Gunaga medo muharebelerinden sonra, italyan zayiatı 21 ölü ve 16 yaralı italyan subayın bulmuştur. Millî efraddan 27 ölü, 47 yaralı yerlilerden 1367 yaralı ve öHi vardır. Fazla yağan yağmurlar iaşe işsni güçleştirmektedir. itlisubuhtı tayyare luıngarlarını mitralyöz ateşine tuttular Adisababa, 30 (A.A.) — Roy-ter Ajansı muhabirinden: İtalyan tayyareleri, bu sabah Adisababa tayyare meydanındaki hangarları mitralyöz ateşine tutmuşlardır. Hangarlar boş bulunuyordu. İtalyanlar Adisababa yolu üzerindeki Tarmadur dağını aldılar Adisababa. 30 (A.A.) — Roy-ter Ajansı bildiriyor: İngiliz seyyar hastanesi erkânı bugün buraya gelmişlerdir. İngiliz heyeti ağzına kadar dolu o-lan hastaneleri idare edecektir. Bunların haber verdiğine güre, italyan müfrezeleri mühim bir strateji noktası olan Tarmadur dağını fazla mukavemetle karşılaşmadan zaptetmişlerdir. 10 bin italyan askeri Debara-dirham üzerine yürümektedir. Debara - dirham zabtedildiği takdirde, italyanlar Dessie ile Adisababa arasındaki mesafenin üçte ikisini almış olacaklardır. Tarmadur dağı bir isveçli subayın kumandası altındaki 300 asker tarafından müdafaa ediliyordu. Sanıldığına göre, italyanların başşehre doğru olan ileri hareket lerini durdurmak üzere gönderilmiş olan binlerce asker, viyecek- yan taarruzu büyük bir - Negüs Adisababada leri olmadığından, gidecekleri yere gidememişlerdir. Bu halin ha*-es saflarında yapılan hainlik eseri olduğu sanılmaktadır. Cenuptaki taarruz büyük bir yağmur altında yapıldı Londra, 30 (A.A.) — Roytcr ajansının Graziani orduları nezdindeki muhabiri bildiriyor: Saısabaneh ve BuÜalc üzerine yapılan nihâi ileri hareket bolçeyi batakl-ğa çeviren bir yağmur altında cereyan etmiştir. Saısabaneh, general Fruseinin kolu ve Bullala da general Agostiinin kolu tarafından i;gal edilmiştir. İtalyanlar, Daggabur ve Cicigaya doğru ha beş leri takib etmektt ve mühim bi; mukavemete rastlamamaktadırlar. JSegüs Adisababada mı? Paris. 30 (A.A.) — Havas ajansının Adisababadan aldığı bir telgrafa göre imparator bu sabah Adısababaya gelmiş ve aşiret şefleriyle görüşmüştür. İmparator, Havas aiansı muhabirine, italyan ileri hareketi derinlik itibariyle mühim olmakla be-aher gen' I k itiba-iy-le aynı ehemiyetİ haiz olmaH'ğmı ve kati bir muzafferayet teşkil edemiyeceğıni söylemiştir. dıs haberler Türkiyedeki rus sığıntılarının vaziyeti ve Nan-sen ofisi Cenevre, 30 (A.A.) Milletlerarası Nansen ofisinin idare heyeti, norveçli B. Hanson'un başkanlığı altında 13 üncü toplantısını yapmıştır. Heyeti idare, Türkiye'de rus sığıntılarının vaziyetini, ermeni sığıntılarının Erivan'a ve Sar sığıntılarının da Fransa'ya yer -leşmesi meselelerini gözden geçirmiştir. Heyet, şu noktalan tesbit etmiştir: Türkiye'deki bütün rus sığıntıları, başka memleketlere yerleştirilecek olan ehemİyetsiz bir mikdarı müstesna o!m-k üzere, türk tabiiyetine gireceklerdir. Bunlar bin iki yüz kadardır. 9 mavısta 1600-1800 ka^ar ermeni sığıntı» Marsilya'dan hareket ederrk orada yerleşmek üzere sovyet Ermenîstanma gidecektir, öte taraftan Fransa hükümeti. 200 kadar Sar sığmtıs-nin cenubî Ame-i-ka'va yollanması irin Na"s*»n ofi«'-ıe ne k»d»r v-rîl-v?»i lâzım geldiğini gözthn 'ecirmektedir. Kıral Fuadın cenaze alavı Kıral Faruk Kahireye harekrtindeı önce iîi-iiliz kiralı ile konıMu Kahire. 30 (A.A.) — Kıral Fuadın cenaze alayı bu sabah yapılmıştır. Cenaze, ölü bir sükût içinde Abidin sarayından Elrifa camiine götürülmüştür. Tabut, altı yağız at tarafından çekilmekte olan bir top arabasına konulmuştu. Piyade taburları ile «ıvarı bölüklerinin toplanmış oldukları meydandan toplar atılmıştır. Cenaze alaymda bilhassa dikkati çeken zatlar, Prens | uncd Ali ile in*i-liz fevkaelâde komiseri, kordiplo-.ıa' k ingiliz ordu ve don- 'nı mensub subaylar, başbakan ve bakanlar ile es!i bak nlar idi. Tabut, üzerine bir taç İşlenmiş olan bir Mısır bayrağına sarıljn'ştı. Kiralın kılıcı tabutun bir kenarına asılmıştı. Mü-tev ','anın nişanlan da keza tabutun ü-zmı ¦ e iğne ile tuttur: 'ım.ş idi. Ev'?rİn damları, «layı ten .aşa edenlerle dohı idî. tsk:nrferiyede de Kal.ircVe ccna*e a-layının yapıldığı anda on bin k'-;J n murekkeb bir aay k rai FuaJa karşı son saygısını göstorm«k üzere d -rin bir sû', t içinde bir geçid yapmıştır. Londra, 30 (A.A.) — Bu^ün öglv den sonra Kahire'ye hareket ederek om yeni Mısır k ralı Faru':. f»j stbah Bu-kînghaın sarayında In-;:ltere k rafitti ziyaret etmiştir. Konuş.na yarım saat tür- lüftür. Kahire. 30 (A.A.) — rUffcelra, birledik cr«»hcnin nai' 'k meeürinin ka -u esişi nararınHaki k'*iveti ve ne surette InmlttO^h meselelerini konuşmak üz 're pttzaff gürü yanİ seçimin ertesi günü toplanmağa Ç*f racasını bildirmiştir. Bir kavca Kahire, 30 (A.A.) Dün Sinhe-van serim dıîreatnde siyasal rakibi ?r arasında çıkan bir kavga esnasında 7 kişi Ölmüş ve 23 kişi yaralanmıştır. Filistinde kargaşalık genişliyor Arap liderleri görüş miye yanaşmadılar ¦ttBMttS Bir taraftan karıykl Var defam ederken Tel - Aviv sergisinin Kahire, 30 (A.A.) — Fİlİslinden gelen haberlerde bütün memlekette vaziyetin nazik olmakta berdevam olduğu ve kargaşalığın şimdi şimale doğru yayılmakta bulunduğu bîldiril inektedir. Birçok yerlerde otomobillere karşı tecavüzler yapıldığı haber verilmektedir. Sidda tayyare meydanı yakınında iki yabancı gazeteci, taşkınlık halinde bulunan halkın hücumuna uğramışlardır. Binmiş oldukları otomobil taşa tutulmuş ve gazeteciler, o civarda bulunan bir ingiliz poÜs mevkiine sığınmak zorunda kalmışlardı!*. Kudüste araplar, Şam kapısı yakınında büyük bir nümayiş hazırla, maktadırlar. Polis, silâh kullanmak Öte taraftan da açdış töreni yapdan lokanta binası mecburiyetinde kalmıştır. Bir çok kimseler yaralanmıştır. Arab liderleri görüşmelere yanaşmış tn l'ir Londra, 30 (A.A.) — Sömürgeler bakanı B. Tomas'ın avam kamarasında bildirdiğine göre, Filistindeki a-rap partileri liderleri, yapılması düşünülen görüşmelere bir delegasyon yollamayı umumî menfaate uygun bulmadıklarını ingiliz komiserlerine söylemişlerdir. Tel - 4t'»« nav\\ı t da adıldı Kudüs, 30 (A.A.) — İngiliz yüksek komiseri be ¦¦tin Tel - Aviv panayırını açmıştır. Karışıklıklar ihtima-limrt önüne geçmek üzere 76 komünist »aknlanarak muhafaza altına a-lınmıştır. İngiltere otuz seki/, harb »emişi yaptırıyor Sovyet Rusya ela İngilter deniz anlaşması Londra, 30 (A.A.) — Hükümet muntam deniz büdccsini neşretmiş-tir. 10.300.030 liralık olan bu fazla büdce ile 38 yeni harb gemisi yapılacaktır. Talıs-sat hakkındaki dileklere R. Sıızvelt Cıtmıır rejsliçiııe namzet serildi Cj^ıur re: '""'ne nomzed se~r'.en B. Ruzvelt Va-^ingîon, 30 (A.A.) — Pensilvan-ya'da demokratlar arasınMa cumur reisli- . - bîr namzed gösterilmesi için yapıla, ı İ!k seçimlerin yar-dan fazlasının neticesi Ruzveltin muvaffakiyetini göstermektedir. Ruzvelt, 312 28S rey almış; Brckinric ise ancak 17.204 rey elde etmiştir. Pensilvanya'da alınan bvı neticenin bütün şarkî Amerika m-mî ketlerinin ruhi halini anlatmakta olduğu k-tnaati vardr. Cumurcular arasındaki seçimlerde i-se, Borah, 195 bin rey almıştır. e ile Almanya gibi bir imzalıyacak deniz bakanı Lord Monsel'in muhtırası da iliştirilmiştir. Bu muhtıray göre, bu para ile yalnız 1936 inşaat programı başarılmıyacak, habeş harbi dolayısiyle alınan tedbirler de idame ettirilecektir. Ayrıca Plimut ve Cebelüttarık limanları da büyük gemilerin tamirine elverişli bir şekilde genişletilecektir. Deniz kuvvetleri 31 mart 1937 de 101.000 kişiye çıkarılacaktır. Londra, 30 (A.A.) — ingiltere i-le Sovyetler birliği arasında alman -ingiliz deniz andlaşması esasları içinde ikî taraflı bir anlaşma yapılmak ü-zero hazırlık konuşmalarına başlanmış ve Sovyetlerin Londra ataşenava-lî talimat almak üzere Moskovaya hareket etmiştir. Sovyetler Birliğinin bu iş hakkında yapılan teklifi kabul ettiği haber veriliyor. Cebelüttarık askerî kıymetten düşmüş Viyana, 30 (A.A.) — Eko gazetesinin Madriddeki muhabirinin gazetesine yazdığı bir mektuba göre Cebelüttarık istihkâmının askerî kıymetini kaybettiği bildirilmektedir. Bu mektuba göre ingilizler bu istihkâmı çok kıymeten âri addettikleri için 1925 elenneri oray.» yeni bir tek top bile yerleştirmemelerdir. ElVn parlamentosu Hükümetin istediği salâhiyetleri verdi Atina, 30 (A.A.) — Meclis, dün akşamdan bugün saat 14 e kadar süren celseden sonra hükümet tarafından istenen salâhiyetleri kabul etmiş ve 30 eylüle kadar tatile girmiştir. Bu arada, kanun layihalarını tasvib için bir parlâmento komisyonu faailyetle bulunacaktır. B. Menemencioğlu Moskovaya vardı Moskova, 30 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanlığı genel sekreteri büyük elçi B. Numan Menemencioğlu dün Negoroloe sınır istasyonunda dış işleri halk komiserliğinin Beyaz Rusya hükümeti nezdindeki delegesi B. Kalına tarafından karşılanmış ve Mosko-vava hareket etmiştir. Moskova, 30 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanlığı genel sekreterrB. Numan Menemencioğlu, bu™ün Moskovaya gelmiştir. Moskova, t0 (A A.) _ Türkive dış bakanlığı genel sekreteri B. Numan Menemencioğlu İstasyonda BB. Kres-tınskl, Zekâİ Apaydın, Romanya orta el-«si B. Ciuntu, dış işleri komiserliği birinci doğu şubesi direktörü B. Zu-kerman, basın şubesi direktörü B. As-takof, dış komiserliği direktörleri ve Türkiye büyük elçiliği memurları tarafından karşılanmıştır. B. Krestinski, B. Menemencioğlu şerefine bir öğle ziyafet! vermiş, ziyafette BB. Zekâi Apavdın, Buden-ni, F.liava, Zukerman, Türkîye büvük lerilişi memurları ve dış komiserliği direktörleri bulunmuşlardır. Almanya eski sömürgelerini geri alacak mı ? Londra, 30 (A.A.) — B. Baldvin'İN, manda altındaki yerlerin Almanyaya devrinin düşünülmiyeceği yolunda verdiği inancaya rağmen Havas ajansı muhabiri sömürgeler bakanlığı eksperlerinin, ingiliz menfaatleri bozulmadan hangi sömürgelerin Almanyaya verilebileceği meselesini gözden geçirdiğini öğrenmiştir. Söylendiğine göre Tanganyika ekonomi ve strateji bakımından Almanyaya verilemez. Şarkî Afrikadaki Kenya, şimalî ve cenubî Rodezya gibi yerler de aynı mahiyettedirler. "Cenubu şarkî Af-rikası" nin Almanyaya verilmesine i-se cenubî Afrika birliği açıkça muhalefet etmiştir. Almanyaya verilr^-si güçlük cıkarmıyacak olan yerler. Nijerya, Kotdor ve Sierraleona'dır. Cenevre kon*e\i Lokarno işini haziranda konuşarak Cenevre, 30 — Milletler Cemiyeti mahfilleri 11 mayısta toplanacak' olan konseyin Lokarno meselesini konuşması mümkün olamıyacağmı, çünkü o zamana kadar Almanyalım İngiliz suallerine cevabı alınamayacağı gibi yeni fransız hükümeti de henüz kurulmamış olacağını bildiriyorlar. Buna göre, konsey, Lolo m o meselesinin konuşulması için haziranda toplanmıya çağırılacaktır. B. Azana nm Cumur reisi seçilmesi muhakkak gibi Madrid, 30 (A.A.) — Cu -muriyetçi bİr-I i k , şimdiki başbakan Aza- -na'nın cumur başkanlığına namzed gösterilmesini tek- İspanyol başbakanı lif etmiştir. B. fi. Azana Azana'nın mensub olduğu "cumurî-yetçi sol cenah" partisi de bu namzedi i j; i tasvib etmiştir. Sosyalistler ve komünistlerle beraber, öteki partiler de bu namzedliği tasvib ettiğinden B. Azana'nın 10 mayısta cumur ba.k ol seçilmesi muhakkak gibidir. ON YEDİNCİ YIL. NO: 5301 ULUS ADIMIZ. ANDIMIZD1R ' 2 MAYIS 1936 CUMARTESİ Son haberler üçüncü sayfamızdadır Her yerde 5 kuruş liıışhıll.f İDİSABABA \ I CENEVRE Falih Rıfh AT AY Resmi italyan tebliğlerine göre, habeşlilerin Hindenburg hattı Graziani ordusu tarafından zap-tedilmiştir. Diğer taraftan italyanlar Adisababanır yüz kilometre yakınına varmışlardır. Yüz bin kişilik bir işçi ordusu ile takviye olunan üç yüz bin kişilik bir makineli ordu karşısında habes mukavemetinin ergeç sarsılacağına şüphe yoktu. Mesele, I-taiya devletinin organizasyon ve finans kudretine bağlı idi. Çoktanberi kendisinden haber alınmayan Negüs'ün Adisababaya gelmiş olduğunu da telgraflar-Jardan öğreniyoruz. İmparator i-talyan ilerleyişinin derinlik bakımından mühim olmakla beraber, .mi!, bakımından o kadar ehe-miyetlİ olmadığını Havas Ajansı aylarına söylemiştir. Askeri mütehassıs olmayarak, bundan çıkaracağımız mâna, Negüs'ün mağlûb ve teslim olmağı henüz kabul etmediği, ve italyanların Habeşis-tanda yerleşebilmek için daha pek çok emek sarfına mecbur olduğu kanaatinde bulunduğudur. Zaptetmek başka, pasifiye etmek başkadır. Fakat bir defa zaptolunan bir memleketi, Faşta fransızların başına geldiği gibi, yarım asra yakın da sürse, gene para ve asker kuvveti ile pasifiye etmek imkânı vardır. Bilhassa modern silâhların hüküm sürdüğü bir devirdeyiz. Eskiden ancak sabit noktalarda gördüğümüz istihkâmlar, şimdi, arabalar gibi yürümekte, eskiden, ancak, menzil vasıtalarının tanzim e-dilmesine bağlı bulunan besleme, şimdi, geri hizmeti organize edilinceye kadar, tayyarelerle yapılabilmektedir. Askerlerin at yerine bindiği motosikletler, at arabası-ı.ın bile işliyemiyeceği yollarda, otomobillerden daha süratli gidebilmektedir. Habeşliler bu vasıtaların çoğundan mahrumdurlar. Ancak, bu vasıtaların koruma, işletme ve yenileme masrafı da o kadar ağırdır ki bin kilometre murabbaı geniş bir ülkede sükûn ve İtaati temin etmek için, bir kaç sene bu masrafa katlanmak, hele bu buhran senelerinde, pek az haznelerin katlanabileceği bir şeydir. Makine karsısında habeşlilerin göğüs ve gönül mukavemetinin bir haddi olduğu gibi, makinenin, en küçük vidasına kadar bütün varlığı ile bağlı olduğu hazne güçlüklerine karşı mukavemet etmenin *de bir haddi olsa gerektir. Adisababayı aldıktan ve hattâ, fetih hareketini genişliğine de tamamladıktan sonra, İtalya için, zecri tedbirler rejiminden kurtulmak, normal alışveriş hayatına dönmek, belki, büyük para kredileri elde etmek lâzım gelecektir. Düğüm buradadır: Zecri tedbirleri hemen kaldırmak istiyenlerin, kullandıkları delillerden biri, z a -fer, ikincisi Avrupa tehlikesi' dır. Bu delillere cevab verenlerin söyledikleri şudur: "— Zecrî tedbirler kararı zafer veya mağlûbiyet hesab olunmaksızın, tecavüz'e karşı alınmıştır. Eğer alınan tedbirler harbi menetmiyecek kadar zayıf ise, zaferi faydasız bırakabilecek kadar kuvyetlendirilmelidir. Avrupa tehlikesi, kıta emniyetini tutabilecek devletlerden birinin, ordusunun pek küçük bir kısmı ile barka bir yerde meşgul olmasında değildir. Avrupa tehlikesi, h ar b ve o I-d u b i t t i darbeleri karşısında enternasyonal garantilerin iflâs etmesindedir.,, Günün başlıca hâdisesi, tecavüz karşısında olduğu gibi, zafer (Sonu 5. inci sayfada) \ Atina ziyareti \Elen gazeteleri \Dr. T. R, Aran \hakkinda dostça yazılar yazıyorlar Atina. 1 (A.A.) — Anado-I lu ajansının hususî muhabiri • bildiriyor: Yunan gazeteleri dip işleri ! bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın (Sonu 3. üncü sayfada) Moskovada geren yıllardan birinde 1 mayıs bayramı kutlanırken İTALYAN • HABES HARBİ Adisababa ya yüz Km. kaldı İtalyanlar şehrin işgalinin bir hafta kadar süreceğini soyuyorlar -1 40Aid . \ T A N İtalyanların şimaldeki yürüyüşlerini gösterir harta ve Adisababadan bir görünüş Adisababa 1 (A.A.) — Son gelen yarı resmî haberlere göre bir italyan kuvveti, Debrasina'yı İşgal etmiş ve diğer bir italyan kuvveti efradı da Adisabab^ya yüz kilometre kadar mesafede bulunan Gadula ırmağını paçalarını sıvayarak geçmişlerdir. Roma, 1 (A.A.) — Italyada Adi-sababanın bu hafta içinde işgal edileceği hakkında dönmekte olan şayialara rağmen salahiyetli mahfiller ileri hareketinin metodla ve acele edilmeksizin yapılmakla olduğunu söylemektedir. Onun için habe; hüküme-(Sonu 6. ıncı sayfada) DÜNKÜ MAC Galatasaray Gençlerbirliğini 3—2 yendi \ Mayıs bayramı Moskovada büyük tezahürlerle kutlandı Baj ram öteki memleketlere! sükûn iri e ncle geçti Moskova, 1 (A.A.) — 1 mayıs dola-yısiyle bugün Moskovada Kızılmeydan-da Moskova garnizonu kıtaatının ve Moskova silâhlı amele müfre/elerinir geçid resmi yapılmıştır. Tribünde BB. Stalin. Molotof, Kaga-novîç. Kalenin, Orgonikİdze ile parti ve hükümetin Öteki azası ve husu«İ tribünlerde de elçilikler heyetleri. Türkiye dış bakanlığı genel sekreteri B. Numan Menemcncioğlu, ateşemiliterler, yabancı işçi delegasyonları ve Letonya. Es-tonya ve Litvanya kurmay reisleri hazır bulunmuşlardır. Müdafaa komiseri B. Voroşilof bîr tebrik nutku söylemiş ve genç kızıl askerler resmi yeminlerini yapmışlardır. Bundan sonra, akademiler, süel mek-tebler, piyade, süvari, topçu kıtaları, zırhlı otomobiller, tanklar geçmiş ve muhtelif neviden tayyareler uçmuştur. Ceçid resminden sonra, Moskova işçileri muazzam tezahürat yapmışlardır. Leningrad, Kiyef, Minsk, Tiflis, Ka-barovskidc ve Sovyetler birliğinin diğer şehirlerinde de süel geçid resimleri ve tezahüratlar yapılmıştır. lU'rlin 'de: Berlin, 1 (A.A.) — 1 mayıs millî bayramı bütün alman uluıu taralından şevk ve heyecanla kutlanmıştr. Gostcrile Berlinde bilhassa parlak olmuş ve Füh-rerin önünde muazzam bir geçid resmi yapılmıştır B. Hitler. gençliğe hilab e-derek. gerek beden ve gerek seciye itibariyle kuvvetli olmıya ve gerek fc.-dî hüriyet ve gerek atman camiasının Suriyeli içİn bütün fedakâr!.klara kıt'ın-mayı ve bugün olduğu gibi daima ınüt-tehid kalmayı tavsiye etmiştir. İİ. Hitlerin nutku Berlin. 1 (A.A.) — Führer, Lust-gartendeki gösterilerde söylediği nutukta 1 mayısın milli bir bayram o'a-rak ilânı, yeni devletin ameleye düşman olmadığını, milli sosyalizmin süngüye doyanan bir rejim değil, temelleri kalplerde bulunan, kuvvetini u-lustan alan, ulusla beraber yürüyen ve onun için icraatta bulunan bir rejim olduğunu söylemiş ve demiştir ki: "— En müthiş bir anlaşmazlıkla ayrılmış olan bir ulusun nizam, birli» (Sonu 3. üncü sayfada) "Ulus,, un Dil Yazıları Ermek ¦ irmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Güm s Dil» teorisine göre analizi III. Başbakanımız Su Bakanı ile birlikte maçı seyrederlerken (Yazısı 6. cı sayfada) /U/N Turkçede "rivayet" denilen mürekkep sıygayı teşkile yarıyan (imiş) sözü de başka dillerde benzeri görülmiyen orijinal bir ifade vasıtasıdır. Bu söz, her hangi bir isim veya sıfatın yanına gelerek o isim veya sıfatın birinde bulunduğu başkalarından duyulmuş olduğu maansını verir: "en sevdiği hayvan, kedi imiş'', yahut "bu talebe çok çalışkan imiş" gibi ki bu sözlerden bahsedilen adamın en sevdiği hayvan kedi olduğunu, yahut sözü geçen talebenin çalış -kan olduğunu söyliyenin kendi bildiği değil başkasından duyduğu anlaşılır. Fiil sıygalarının sonuna geldiği zamanda da o sıygayı "rivayet", yani başkasından duyup an- Intm.. manasına götürür: "o geli -yor imiş, gelecek imiş, gelir imiş..." gibi ki bund-. da söylenen hükmün söyleyince bilinmediği, başkasından duyulduğu maı-ası vardır. Gerek isim ve sıfat gerek fiü sıygası sonuna gelen bu (imiş) leı, kelimeye bitişirse başlarındaki (i) düşerek (miş) şeklini alır: "çalışkanmış, gelecekmiş...*' gibi. ''NaMi mazi" denilen sıygala fiil maddesine gene bu (miş) getirilerek yapılır: "gelmiş" gibi ki bahsedilen kimsenin geldiğini başkasından duyma olarak anla -tır. Bundan anlaşılır ki bu sıygaca (gel miş) değil, (gel im iş) tir. (Sonu 2. inci sayfada) SAYFA 2 'ULUS . MAYIS 1936 CUMARTESİ Kov irin tetkikler: 2 İVRUPADA TASF KÖYLÜLÜĞÜN İYESİ Nüfusun, ziraî sınaî istihsalin kıtalar arasında inkısamı (1): 1 _ NÜFUS: KİLOMETREDE KİTALAR MESAHAİ SATHİYE NÜFUSU KESAFET AVRUPA 10.200.000 516.000.000 50.6 ASYA 41.400,000 1.315.000.000 27,4 - AFRİKA 30.000.000 147,000.000 4.9 AMERİKA 43,000.000 261.000.000 6,1 AVUSTURALYA 8,560.000 10.000,000 1.2 2 — Zİraî gıda maddeleriyle, ham maddelerin ve sınai istihsalin bizde inkısamı: ZİRAİ GIDA KITALAR MADDELERİ AVRUPA 26.9 MÜTTEHİT AMERİKA 24.1 DICER KITALAR 49.0 ham MADDELER 14j 23,9 61,8 SINAİ İSTİHSAL 41,7 47.0 11.3 100.0 maddeleriyle 3 — Zirai gıda sınai istihsalin kıtalar arasında dağılışı (2): "MİLYAR MA RK OLARAK" A — BÜTÜN DÜNYA: ham VE yarı I0C.0 100.0 ham ve varı mamul maddelerin ve MAMUL canlı gıda mamul eşya yekû 1933 hayvanlar maddeleri maddeler ithalat 0,4 13,8 19,0 18,8 52.0 ihracat 0.4 11,8 16.7 18,8 47,7 1934 ithalat 0.4 12,3 18,8 18,4 49.9 İhracat 0.3 10.9 16,5 18,4 46.1 B - AVRUPA: 1933 ithalat 03 9.5 12,9 8.8 31,5 İhracat 0.3 4.2 6.3 ' # 14.0 24,8 1931 İthalat 0.3 8.4 13.0 8.3 30.0 İhracat 02 3.8 6,2 13.2 23,4 C - AVRUPA DIŞI MEMLEKETLER: 1933 ithalat 0.1 4.3 6.1 10.0 205 ihracat C,l 7,6 10,4 4.8 22.9 1934 ithalat 0.1 3.9 5,8 10.1 19.9 ihracat 0,1 7,1 10.3 5,2 22,7 Rakamlardan i 1933 yılında ithalât ihracat olarak, 99.7 n.ilyar marka balıg oiaa. duaya u-rai, sınai maddeler mübadelesine. 1— Nuıusu 516 milyon olan Avru-pamn yüzde elliden fazla île l 56,3 milyar mark ) iştirak ettiği. 2— ve nm'ıuları 1,733 m'lyon olan olen bütün dünya memleketlerinin bu m'jbadeleye ancak yüzde elliden az ( 43,4 milyar m;rk ) bir tesir ya- p.b:;i.k!eri. Aynı zamanda da : 3— Avnıptnm mamul ihracat fazlasının ( 5.2 milyar mark ) ?ır*a maddeleri, hem ve yart nınul ioha'ât fazlarını ( 11,9 milyar ra.ırk ) karşı-layamaur^ı, 4— Buna mukabil, Avrupa dışı mımlekcllrrin mamul İdaalât fazlalarını ( 5,2 milyar mark ) gıda ve yan mamul ikrara! faalaiarile ( 7.6 mi.yar mark ••¦ 2,7 milyar mark ak ıf ile kapadıkları, neliteîcri çık ırıfatilir. Fak.it bizim Lj yazıda varın k istediğimiz nc'.icc bu değildir. Eğer ba olsaydı, o zaman hesabı tamamlnmak için, Avrupa aktifine avrupanın diter kıtalardan, sermaye, is, ihtisas (bankacılık, nakliyecilik, ticaret ) karşılımı olarak, kazandığını da koymamız bu suretle, Avrupa a^ı£ını kapayan rakamlara tam yerlerini ver-¦i**tvz lâzım gelirdi. Biz bütün bu r..Ur.mları sadece bir tek noktaya, Avrupada î-în ve geçimin; avrııpanın Avrupa dışı memleketlere fabrika mahmullerini sa'rnaaına. ve bmı mukabil Avrupa dışı memleketlerden; Yiyeceğini ve işeyeceğini ( sanayi ham majde!eri ) »atın almasına bağlı olduğu noktasına işaret etmek is tiyoruz. Bundan evelki yazmm sonuna, • buna benzer şeyler nüfusun ve zirai sınai istihsalin dünya üzerindeki inkısamına güre kıtalar ve memleketler irin de söylenebilir. • cümlesini bunun için koymuştuk. ( Ba yazı devam edecektir.) Neşet Halil ATAY (t) Başka bir işaretle gösterilmediği takdirde hu ve bundan sonraki yanlardaki butun rakamlar. I93S alman İstatistik yıllığından alınmıştır. (2) 1934 rakamlın kısmen tahmine istinad ettiğinden pek kati değildir. Fakat 1933 ü kontrola yarıyacağı için yazıya alınmıştır. tç Bakanlığınca İşleri bitirilen öksüzler, dullar ve emekliler İç bukanl.'ğınca nisan ayı irinde İ,leri bıi riî n öksüzler, dullar ve cm.klilrrin listesi şudur: Deştik nahiyesi müdürü Hâ-nid Gürkân (tekaüd)' istanbul belediyesi 1 inci D. ser tabibi Rıfat Hüsnü (ey tam), Lapseki kaymakamı Necati Ay-tun (eytam), İsparta hususi muhasebe müdürü Necip Güler (tekaüd). Çavuş nahiyesi mu duru Hüsnü Atalay (eytam), Cizre kaymakamlığından müteka-id Halil Sami (eytam), Kirka nahiyesi mu I un Şükrü Yurtaydın (tekaüd), A-dalar dairesi Z. B. memurlusundan mu-tekaid Mehmed Kâzım (eytam), Fatib dairseİ eski kavası Mustafa (eytam). Savur kazası hususi misk¦ seke tahsildarı Said (eytam). Adana umuru bssk'iki-ye baş kâtibi Raşip (eytam), İstanbul İsk n m.murluiundan vekâlet emrinde Raid (tekaüd).İnönü nahiyesi müdürlüsünden mütekaid Hüsnmeddİn (eytam), Anamur hususi muhaıeSe tahsildarı (Jlfet Osman (eytam). Aydın eski ı.k.-n memuru llhami Oğur (tekaüd), Mutki nüfus memuru Rama7an (eytam), Emir Alem nahiyesi müdürü Rıfat Adaş (tekaüd), Azdavay nahiyesi müdürü Mİthad Uı gen (tekaüd), Timur nahiyesi eski müdürü Reşİd (tekaüd), Çavu| nahiyesi müdürlüğ ünden mütekaid Mustafa Necmeddin (eytam). Gebze hususi muhasebe tahsildarı Yunus (eytam), Burdur hususi muhasebe tatııddarlıgından mütekaid Mehmed Sadık (eytam), İmroz kaymakamlığından mütekaid Hayrı (eytam), Zara msfus memurluğundan mütekaid Mehmed Nuri (eytam). ha be İSTANBUL TELEFONLARI Askerî liselerden çıkanlar İstanbul, 1 — Askerî liselerden mezun bin kadar talebe yarın Har-biyede yapılacak bir merasimden sonra Harbiye alayına iltihak edeceklerdir. İstanbul doktorları istanbul, 1 — Etıbba odası Istan-buldaki doktorlarm kazanç vergisini tesbit etmiştir. Birinci sınıf 23, ikinci sınıf 75, üçüncü sınıf 250 doktor ayrılmıştır. Birinci sınıfa ayrılan diş tabipleri 14 kadardır. Türkkuşu planörleri İstanbul, 1 — Türk kuşunun planörlerinin bugün teslim alma muamelesi ve teknik muayeneleri yapılmıştır. Föniksin tasfiyesi İstanbul, 1 — Föniks sigorta şirketi delegesi ticaret mahkemesinden tasfiye İstemiştir. Ve işlerini Federal sigorta şirketine devretmiye başlamıştır. Bir kaza oldu İstanbul, 1 — Topanede Cevdet admda birinin motos:kI-ti tramvaydan atlıvan Ali admda b:r çocuğa çarptı; ikisi de ağır yaralandı. 413 numaralı pozisyona giren eşya İngiliz ticaret anlaşmasına bağlı 2 sayılı listede yazılı 413 tarife pozisyonuna giren eşyanın anlaşma mer'i kaldı îı müddetçe memleketimize serbestçe sokulması kararlaşmıştır. Çamaltı tuzlası tesisatı bitmek üzere İnhisarlar idaresinin tzmirde Cam altı memlehasında yapmakta olduğu ince tuz tesisatı ikmal ed'lmek üzeredir. Tesisatın makin alan tamamen gelmiş ve yerlerine monte edilmiştir. İdare son bahara '¦••¦¦ u oiyasava yarım, bir, iki, ve be* kiW"k ppkp|-ler halinde ince tuz çıkarabilecektir. Türk tütün limited şirketinin mukavelesi Buraya gelen malûmata göre Türk limited şirketi mukavelesi İnhisarlar idaresi. İş ve Ziraat bankaları arasında imzalanmıştır. Şirketin sermayesi 550,000 lirasını inhisarlar idaresi ve mütebakisi İş ve Ziraat bankaları tarafından temin edilmek üzere bir milyon liradır. Şirketm merkezi Is-tanbulda olacaktır. Şirket ecnebi memleketlere mamul tütün satışı ya-pacal- ve ayrıca yaprak tütün ticareti ile uğraşacaktır. Yurdda faydalı yağmurlar Konya, 1 (A.A.) — Çoktanberi yağmura hasret çekmekte olan Kon-yaya dün bereketli yağmurlar düştü. Yağmur çiftçileri derecesiz sevindirmiştir. Bolu, 1 (A.A.) — 25 nisandanberi beş gündür aralıkla yağan yağmurlar vilâyetin her tarafında çiftçiyi sevindirmiştir. Bu yıl vilâyet içinde geçen senelerin kuraklığından korkan çiftçi ekime müsaîd giden günlsrde bos tarla bırakmıyarak ekmiştir. Bu yağmurlar vaktında ekilen elcinlerî birdenbire büyütmüş ve feyz'endir-miştir. Bir âfet ..'¦¦.-- bu yıl Bolu vilâyeti çok bol mahsula kavuşacaktır. Muğla, 1 (A.A.) — Son günlerde ilin her tarafında faydalı yağmurlar vardır. Yağmurlar bilhassa kır ürünlerine ve kırda ekilen tütünlere çok faydalı olmuştur. Bilançolara iki liralık damga pulu yapışacak Bilançolara bir liralık damga pulu yapıştırılmakta olduğu aniaşı'dıfamdan bundan böyle iki liralık dam3a pulu yapıştırılması lüzumunu Fin-nans Bakanlığı ilgililere bildirmiştir. 4 4Ulus., un Dil Yazılan (Bası /. inci sayfada) (İmiş) in en cki metinlerdeki aslı (erm'ıı) tir. Bu halde (ermiş, imiş, miş) kelimelerinin etimolo -jik şekilleri şöyle gösterilebilir: (1) (2) (3) (4) Etmiş : 1 %1 4ı MA rr U) İmiş . (i ; . t- im -t- i*) Miş (ı« - . -r im + is) (1) E*, 117: "Hareket" anlamına ana kö'ttür. Kelime (mi*) şeklinde bir ek olarak kullanıldığı zaman bu ana kök verine elcin bağ -lan d mı sözvn anlamı geçer. (2) Er: Yeîmz kellenin Mİd şeklinde görülen bu ck. ana kök anlamının tekarrür ve tenerkü -zünü gö^'.er'r. (3) Em, im: Ana kök anlamının trallük ettiği süje veya objeyi gösterir. (4)h: Hareketin süe veya objede takarrürü veya ona taallûku manalarının uzak bir s?hada te -celli«;ni gösterir. İste kelimenin k-mdi görücümüze demi, başkasından duyuşumuz* delâleti bu u?ak saha anlamından ileri gelir. Ana kök, yukanki üç şekil-dvn her üçünde, kendinden sonra gelen elemanla kaynaşmıştır. (Ermiş) İle (miş) sözlerinde bundan ba«Pa (3) numaralı elemanın vokali de düşmüştür. İşte böylece kelimeler, son fonetik ve morfolojik şekillerini alırlar: Ermiş, imiş. miş. Bunlardan (ermiş): hareketin bir süje veya obie üzerinde uzakça bir sahada tekarrürünü, (imiş) ve (miş) ise hareketin b;r süje veya objeye uzakça bir sahada taallûkunu ifade ed*rler. Bu uzsk saha mefhumu, zamanca uzak, ya -hu t görülemiyecek kı»dar mesafece uzak manalarına alınabilir. İSE Dilimizde "şartiye" denilen sıygayı yapmağa yarıyan "ise" sözü de gene bu (ermek - irmek) aslından gelen sözlerden biridir. Keli -menin en eski şeklî (erte) d ir. Bundan (r) düşerek (ite) olmuş, ek gibi bir kelimeye yapıştığı za -man baştaki (i) de düşerek (te) Şekline girmiştir. Bu söz, bi risim veya sıfatın yanına gelince, o isim veya sıfatın varlığı hükmün tahakkuku için şart olduğunu işaret eder. "adamla bÖvle yapar" ve "çalışkansa muvaffak olur" sözlerinde olduğu gibi ki öyle yapmak veya muvaf - fak olmak için adamlık ve çalış -kanlık vasıflarının kendisinde bulunması şart olduğunu anlatır. Bir fiil sıygasının sonuna geldiği zaman ,0 fiilin vukuu, başka bîr hükmün taallûku irin sırt olduğu memnun etmek için gelmek işinin yapılması şarttır, demek olur. 'Temenni" manasiyle kullanılan "gelse, yapsa..." gibi sözlerde de gene bu (te = ise) mürekkep ekini görüyoruz. Birada da "gelse" tözü, (gel -'- te) değil, (gel - i* eğ) diye ayrılır. (Erse), (ise) ve (te) nin etimolojik şeklileri şunlarlır: (I) (2) (3) (4) Erse : (eğ 4- er -f es -f eğ) îse : (İR -I- . 4- is + eğ) Se : (iğ 4- . + is 4 eğ) (t) Eğ, iğ: "Harekat" anlamı -na ana köktür. Kelime bir ek ha -lini alarak baçka bir söze bağla -nırsa o söz, bu ana kökün yerine geçer. (2) Er: Yalnız kelimenin eski şeklindedir. Ana kök anlamının tekarrür ve temerküzünü anNtır. Diğer ikİ şekilde bu eleman düş -müş, ana kök anlamının yalnız taallûku ifade edilmiştir. (3) Et, it: "Hareket" in tekar -rür ve temerküzü, yahut taallûku uzak bir sahada olduğuna delâlet eder. Bu uzak saha mefhumu, "hareket" in ana süje veya obje -den henüz ayrı bulunduğunu, bu mefhumun ana süje veya obje üzerinde tekarrürü veva ona taallûku beklendiğini, düşünüldüğünü anlamağa yarar. (4) Eğ: Kelimeyi tamamlıyan manasını tayin ve ifade eden isim-lendirici sonektir. Ana kök, her üç şekilde kendinden sonraki elemanla kaynaşmış, (erse) ve (te) şekillerinde (3) numaralı ekin vokali de düşerek kelimeler, son morfolojik ve fonetik ;-«.•!'' -rini almışlardır: F.rsv, ist*, te (Erte): hareketin ana süte ve -ya objeden oldukça uzak bir sahada tekarrürünü, (ite) ve (te) de hareketin ana süje veya objenin oldukça uzak sahasına taallûkunu İ-fadeye yarıyan sözlerdir. "Uzak taha" anİAmını veren bu "t" konsonu, bahsedilen işin veya vasfın ana süje veya objeden zaman veya mesafece uzaklığı manasiyle onun vvkuunun "te - meni" edilmesi, yahut onun vukuu başka bir hükmün tahakkuku için "şart" sayılması fikirlerini doğur -muştur. sı Fransızcada "se" ve "ite" anlamlarına gelen "tV kelimesi hakkında fransız etimoloji lügati şunları söylüyor: ¦ :.'q/i olarak lıu İt anılmıştır, fcshî «fransızcada 16 ıncı asra kadar «kâkim olan şekli "se" ve bir vo-«kal önünde *V„ dir ki hâlâ 6u-«gün kullanılagelen 'Vil*' ve "s'ils" «şekilleri bandandır. Bununla 6e-«raber "ti" şekli de oldukça eski-«denberi görünmüştür. "Istras-«burg yemini" nde ve 928 yılına «doğru "Şanson dö Rolan" da ve «başka eserlerde görülür. Bu şekil, «belki de etki fransızca kelimenin «lâtinleş lir ilme s idir. H alk lâtin-«cesinde "se" şekli de 7 inci asır-«danberi mevcuttur ve lâtince "si" «m'n 6ir değişmesi olarak izah «edilmiştir. Italyancast ''se", is-«panyolcası "si", eski provansal-«cast "si" ve "se" dir. "Se" şek-«li hâlâ cenupta ve bazı şark pa-«tuvalartnda kullanılmaktadır.» Görülüyor ki "ti" sözünün en eski fransızca aslı "se" den ibarettir. Bu şekil ise yalnız eski fransız re provansal ve bugünkü italyan lehçelerinde değil, bütün Türk dil lehçelerinde görülür. Lâtince, fransızca, italyanca, Lpanolca ve provansalca şekil -ler ile türkçesinin etimolojik şe -killerini alt alta yazarsak birlik derhal kendini gösterir [2]: (D (2) (3) Si [Lâf.] : (iğ is + igX Se [Fr., Pr., İt."] : (eğ + es + eğ) Si [Fr.. Pr.. tsp.] : (iğ 4 is + iğ) Se [T.] : (eğ t- es + eğ) İşte görülüyor ki bütün bu sözler, Türk dilinin geniş kaynacından türemiştir. Yalnız Türk dilinde "se". bir sonek gibi kaldığı halde Avrupa lehçelerinde başa geçe-re' bir önedat gibi kullanılmıştır. [3]. /. N. DİLMEN [1] Dictionnairc etymoloğigue de la languc trançaise. par Oscar Bloch. T. //.. P. 274 [2] Bu seride "Lât." lâtince. "Fr." fransızca. "Pr." eski provansal dili. "ît." İtalyanca, "îsp." is -panyolca ve "T." türkçe demektir. [3] Bu analizlerin ilerisi yarınki sayımızdadır. MAYİS T : ^ C VARTKSf ULUS SAYFA 3 SO.s i) i KİK A : italyanlar Adisababaya girmişler mi? Londra, 1 (A.A.) — bîr italyan loy-Üjrç f-lın Londra'ya gelen ve henüz ger" lc'e;miy**n bir haSere göre topçu ve İs'.İhkâm kuvvetleri ile takviye edilmiş olan Hambaracılarla siyah gömlek- lilerden mürekkeb bir İtalyan kuvveti bu sabah Adisababa'ya girmiştir. Roma, (A.A.) — Roytor ajansından: Motorlu bir italyan kuvveti. Anko- ber'den geçmiştir. Dagabur da italyanlar tarafından alındı Roma. 1 (A.A.) — 200 numaralı resmi tebliğ: Mareşal Badoğlîyo tarafından telgrafla bildirilmiştir. Sassabaneh'de mağlûb olan Nnsİ-bu ordusu Cicİga kervan yolu boyunca çekilmektedir. Uc kolumuzun ön müfrezeleri birleştikten sonra, dün sabah D«ı -.ıhtırıı işgal etmişlerdir. Düşmanın takibine, müsait olmayan hava şartlarına rağmen devam edilmekledir. Düşman bes binden fazla zayiat vermiştir. Muharebe meydanında 2500 tüfek. 15 kadar mitralyöz ve beş top ele geçirilmiştir. 14 nisandan 30 nisana kadar olan zayiatımız şudur: 50 zabit ve 1400 libyalı ve so-mali gönüllüleri olmak üzere 2000 asker ölmüş veya yaralanmıştır. Makineli müfrezelerimizle istihkâm müf- rezelerimizin yararlıkları her türjü sitayişin üstünde olmuş ve muzafferi-yete pek ziyade yaramıştır. Tayyareler muharebeye devamlı surette iştirak etmiş ve iaşeyi ve muhtelif kollar arasında irtibatı temin etmiştir. Şimal cephesinde kıtaatımız Dcbra-sinayı ve Temaber geçidini işgal etmişlerdir. Diğer bir kol, Adisababa'ya 200 kilometre mesafedeki Cadula sel geçidine varmıştır. Dcbra Tabor bölegesinde mühim mü-teaddid mutaveatlar vuku bulmuştur. Bir uçak, Adisababa tayyare meydanı üzerinden uçmuş ve civardan ve şehrin ortasından açılan şiddetli mitralyöz ateşine maruz kalmıştır. Tayyareye bir kaç isabet vaki olmuşsa da. sağlam olarak dönmüştür. Negüs harba levam edecek Adisababa, 1 (A. A.) — Ordu şeflerinden bazıları ile birlikte dün Adisababaya dönen imparatoı bütün gece müzakerelerde bulunmuştur. İmparator, keza ecnebi elçilerden bazılarını da kabul etmiştir. Negüs. muharebenin balyanın müthiş silâh üstünlüğü yüzünden durdurulduğunu, büyük bir ricata .' -\ - sebepleriyle emir verilmiş olduğunu, davanın kazanılacağına daima inanmakla bulunduûunu ve Habesistanı kanının son damlası- na kadar müdafaa edeceğini bildirmiştir. Adisababa, 1 (A. A.) — Royter ajansı, İmparatorun ve habeş hükümetinin harba devama karar verdiklerini bildiriyor. Habeş ordusunun uğradığı bozgunluk düşmanın adet ve teçhizatı itibariyle üstünlüğünden ileri geldiği için. habeş hükümeti, imparator tarafından veliahdın yar-dımiyle bizzat idare edilecek olan müdafaa teşkilâtını yapmak için memleketin batısına doğru çekilecektir. İmparatorun ailesi pek yakında Kudüse hareket edecektir. Almanyaya gönderilecek sualler etrafınds Londra, 1 (A.A.) — övr ga-ztesi yazıyor: Fransız büyük elçisi B. Korbin, dün dış işler bakanlığına gitmiştir. Mumaileyh orada İngiltere hükümetine Fransanın şarkın emniyeti hususunun Avrupa sulhu için garbın emniyeti derecesinde esaslı olduğu ve merkezî Avrupa-da çıkacak bir harbin umumî bîr tut şmaa muadil o \.a,ını b İd irmiş olduğunu resmen hatırlatmıştır. Sovyet Rusya büvük elçisi B. MttUKİ, dön aksam buna benzer bir teşebbüste bulrnmuştur. Avnı gazeteye göre ingiliz kabinesi azasından ba7i!arı Almanyaya gunderi'^cek Ittfll listesinin çok sarih sualleri ih'îva etmc!:te oldi'çunu ileri sürerek bu S"*! listesinin 11 mayıstan bir kaç gün sonra Almanyaya verilecek müp hem bir muhtıra haline konulması tavsiyesinde bulunmuşlardır. Lcndra, 1 (A.A. — Gazeteler Alrr.anyaya tevdi edilecek sı-al listesinin gönderilmesi husufunun gecikmiş olmasını bir az hayretle karşılamaktadırlar. Gazeteler, bu sual listesinin önümüzdeki hafta ortalarından önce günderilemiyeceğini sanmaktadırlar. Almanyaya sorulacak suallerin sarih ve bir kaç tan- mi olması, yoksa mahd d ve umumi, ve hattâ müphem bir mahiyeti* mi olması Londra'da anlaşmazlıklara sebeb olmuştur. Ingil;«rc Hükümeti, bu sual listesiyle Al.nan-yaj ı güç bîr mevkie sr İcmale istememektedir, ingiltere Hükümet', daha ziyade gerek Londra'nın ve gerek Berlin'in ar/u etmekte olduğu görüşmeler yolunu temizlemek arzusunda bulunmaktadır. Taymis gazetesi, diyor ki t "Karşılıklı anlayış ile yapılma sı arzu olunan görüşmelere girişilmesi İçin bütün gayretler yapılmalıdır. Ingilterenin sual listesinin önümüzdeki haftanın ilk günlerinde Berlin hükümetine verilmesi ve sonra en uygun bir zamanda ingiliz nazırlarından birinin Berlini ziyaret etmesi ümid edilmektedir." Londra, 1 (AA. — Hükümetin kararı üzere, dış işleri komitesi dün akram Almanyaya gönderilerek suallerle me*gul olmurtur. Bu görüşmelerin neticesi pazartesi günü kabineye bildirilecektir. Dün Litvanya işgüderi ile Sovyet ve Fransa büyük elcileri dış bakanlığına giderek alman barış plânı hakkında hükümetlerinin gür*i*Ierinİ izah etmişlerdir. Taymis Gazetesi, bütün bu görüşmelerin doğu Avrupası emniyetine dokımd'.ıöunu bildiriyor. Elçiler, Ingilterenin alacağı tedbirlerin mesuliyetini temamen kabul edeceği intibaını elde etmişlerdir. Ancak İngiltere, kendisine k?r-ı güven beklemektedir. Deyli Telgraf Gazetesi, Lokarno devletleri arasında müzakere ihtimallerinin son günlerde çoğaldığını zannetmektedir. Fransa, Ren bölgesinin tahkimine şiddetle muhalefetten vazgeçmemiş ise de, gazete fransız hükümetinin dıs siyasasında meclisten itimnd almadan önce bir sarahat eiamaya-Cftjgını ve bunun da hazirandan evvel mumliiiıı olınıyacaf_ım bildiriyor. Morning Post Gazetesi Suallerin müzakeresi arasında kabinenin maruz kaldığı zorlukların yazılış ve suallerin tesbiti şeklinden ileri geldiğini öğrenmiştir. Atina ziyareti (Bası I. inci sayfada) i Balkan antantı konseyi konuş- j maları için Belgrad'a giderken ; At'na'ya uğnyacağl hakkın- j daki haberler dolayısiyle Tür- î kiye Dış işleri bakanı için pek i dostça yazılar yazmaktadırlar. Katimerini gazetesi Tevfik : Rüştü Aras'ın Elen ulusu ta- j rafından saygı ve hararetle | beklendiğini yazarak diyor \ ki: "tki millet arasında sarsıl- \ maz bir dostluk kuran Tevfik : Riistü Aras'a saygılarımızı SÛ- : narken, türk dostluğuna karşı | derin ve samimî bağlılığımı.'; İ da itade ediyoruz.,. \ Dr. Tevfik Rüştü Aras'ın a'i- i naya gelmesi, bugünün devlet : adamlariyle temaslar yapması j fevkalâde ehemiyeti haizdir. | Bu iki dost memleketin müş j terek yürüyüşünün bir ifadesi- İ dir. i Dr. Tevfik Rüştü Aras yıt- ; nan başbakanı Metaksas'la bir- j likte cumartesi pünü hususi | trenle Atim*dan Belgrad'a ha | reket edecektir. Delegasyonumuz pazara Belgradda Atina, 1 (A.A.) — Dr. Tevfik Rüştü Ara? ve türk delegasyonu cumartesi sabahı saat 7.30 da buraya gelecek, B. Metaksas ile görüşecek vc kıral tarafından kabul edilecektir. İki delegasyon cumatresi günü saat 15 de hususî trenle hareket ederek pazar ¦unu Öğleden sonra Belgradda bulunacaklardır. İİ. Politis Belgrada hareket etti. Paris, 1 (A. A.) — Yunan elçisi B. Politis, Belgrada hareket etmiştir. Mumaileyh, orada Balkan devletleri antantı konferansında hazır bulunacaktır. Boğazlar hakkında B. Flanden B. Politisle konuştu Parİs, 1 (A.A.) — B Flanden Yu-nanistamn Paris büyük elçisi B. Poli-tıs'ı kab.il etmiş ve kendisiyle boğazların yeniden Askerİlcştirİlmesİ hakkındaki tüı k talebi ü/crinde görüşmüştür. Yunan parlamentosu lU's ay müddetle tatil Atina. 1 (A.A.) — Yunan parlâmentosu beş ay müddetle tatili kararlaştırmıştır. Seçim usulünde nİsbİ tensik esası kıbul edilmiştir. Şehrimizdekî leh elçisi Vaşingtona tayin olundu Varşova. 1 (AA.) — Lehistanın Vn«ington büyük e'çisi B. Patek hastalığından dolayı geri çağırılmış ve yerine Ankara büvük elçisi B. Jorj Potorki ve onun yerine de Kopenhag el**îsj B. Snhnni-ki tayin edilmiştir. \ Mayıs bayramı Moskovada büyük tezahürlerle kutlandı (Bası t. inci sayfada) ğini iade gibi bir mucize yaptık. Bununla beraber büyük işimizi tamamlamak İçin dış barışa da ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Bunun için bize karşılıklı kin taarruzları deliliğinde bulunmayacak bir Avrupa lâzımdır. Bunun içindir ki, barışı korumak istiyoruz. Dı;arda bunu anlamamaları mümkündür. Biz onlara sadece şunu diyoruz: "Sizden hiç bir şey istemiyoruz. Fakat bizi rahat bırakınız. İç zorluk larımızı, diğer uluslara zarar vermeden yendik. Şimdi siz de kendi zor-luklarınızı yeniniz ve uluslara zaraı vermeye çalışmalısınız. Geçen üç se-, ne içinde, diğer uluslara zarar verebilecek hiç bir şey yapmadım. On defadan fazla başkalarına dostluk eli uzattık. Daha ne İstiyorlar? Dünyaya, açık barış teklifleri yaptık. Eğer isterlerse, bu teklifleri başarmak suretiyle uluslara emniyet ve huzur verebilirler. Fakat buna mukabil ne görüyoruz? Bize karşı yeni bİr kin taarruzu açılıyor. Almanyanın yarın veya öbür gün Avusturyayı veyahut Çekoslovakyayı İlhak etmek istediğine telmih ediyor. Daima düşünüyorum: Ne huzur, ne de anlaşma iste-miyen bu unsurlar kimlerdir? Bunu çok iyi biliyorum. Biliyorum ki, bunlar, harp arayanların tasavvurları muvaffak olduğu takdirde, silâha koşacak olanlar değillerdir. Bunlar ulusların ihtilâfından istifade eden küçük bir zümre teşkil etmektedirler. Bu da birliğimizi ve tesanüdümüzü lüzumlu kılmaktadır. B. Musolini 4 mayısta bir nutuk verecek s İLAN İranın Mazenderan vilâyetinde Echref beldesinde yapılmakta o-lan basma fabrikasının bir kısmı -nin demir sakfının kaplamasına ve madeni sakfının çalısına aid in saat Iran Devleti Sanaat Umumi Müdürlüğünce münakaşaya konulmuş olduğundan, buna iştirak etmek isliyenlerin inşaat şartnamesini ve haritasını görmek üzere Ankara Iran Büvük Elçiliğine müracaat etmeleri lüzumu beyan olunur, m. 4 mayısla bir nutuk verecek olan B. Musolini Roma, I (A.A.) — B. Musolini. parlâmentonun toplantı devresinin açılması ve sömürge'er büdresİnin konuşmalarına girişilmesi dolayisiyle 4 mayıs'ta bîr nutuk söylıycccktir. Par iste: Paris, 1 (A.A.) — Polis bir mayii gününün sükûn İçinde geçeceğini kestirmektedir. Bununla beraber polis taralından bir inzibat servisi vücuda getirilmiştir. Bu servise polis kuvvetleriyle cumuriyet muhafızları ve seyyar muhafızları dahil olup Parisir varoşlarının muhtelif noktalarında toplanmaktadır. Sİndikalar teşkilâtı hiç bir alay ter-tib etmİyecekler, yalnız iki miting akte-deceklcrdir. Paris, 1 (A.A.) — 1 mayıs «ünü, bütün Fransa'da büyük bir sükûn içinde geçmşitir. Her hangi bir hâdise vuk ııı-na dair hiç bîr taraftan bir haber alınmamıştır. Grev yapanların mikdarı çok azdır. Atina'da: Atina, 1 (A.A.) — 1 mayıs günü bütün Yunanistanda sükûnet içinde geçmiştir. I argova da: Varşova, 1 (A.A.) — 1 mayıs şenlikleri İntizam ve sükûn içinde geçmiştir. Umumi menfaat müesseselerine mensup amele müstesna olmak ü-zere bilhassa endüstri amelesi sabahleyin çalışmamıştır. Kıral Faruk Kahire yolunda Parİs, 1 (A.A.) — Mısır kiralı Faruk dün akşam buraya gelmiştir. Kıral, bir az sonra Marsilya'ya hareket etmi« olup oradan Mısır'a girmek ü-zere vapura binecektir. Kahire, 1 (A.A.) - Kıral Faruk, mayısın beşinde Iskenderiyede olacaktır. Naiblik meselesi henüz halledilmemiştir. Ana kanun gereğince kıral ölünce parlâmento naiblik meselesini hal için on gün içinde toplanmak zorundadır. Parlâmento dağdın: ... son parlâmento toplanır. Ancak son parlâmentonun ana kanun mülga iken seçilmiş olduğundan bu hususta salahiyetli olup olmadığı bilinmemektedir. İngiliz büdçesinin neşrinden önce yapılan ifşaat hakkında tahkikat yanılacak Londra. 1 (A.A.) — Parlâmenton.ın b;ızı mahfilleri, büdçenin neşrinden önce yapılmış olan ifşaat meselesinin çek e-hemiyctli siyasal akitleri olacağı düşüncesinde bulunmakladır. Hatırlarda olduğu ü/ere yapılmış o-tan İfşaat, alâkadarları gelir vergisi ile çay resminin arttırılması ihtimaline karşı sigorta mukavelenameleri yapmaya sevketmiş idî. B. Nevil Çembcrleyn, bîr tahk'kat yapılmasına karar vermiştir. Neticeleri ne olursa olsun bu tahkikatın şiddetle yapılacağı sanılmaktadır. İki BİLGİNİMİZE İHTİFAL S 'l.ta: Yusuf Akçura - Sağda: Veli Saltık Gecen yıl kaybettiğimiz iki değerli bİİHİn.BB. Yusuf Akçura ve Veli .'¦«İti. için bugün Ankara hukuk fakültesinde bir ihtifal yapılacaktır. Bu ihtifali, bütün hayatları müdde-tince, memleketin kültür hayatına Özveriyle hizmet eden İki kıymetli profesörleri için Ankara hukuk fakültesi talebesi hazırlamıştır. Bu hususta Ankara hukuk fakültesi talebe cemiyetinde aldığımız çağrıyı neşrediyoruz: Hukuk Fakültesi Talebe (.«-m i \ elinden: Geçen yıl Ölümün aramızdan ayırdığı değerli profesörlerimizden Yusuf Akçura ve Veli Saltık için 2-S-1936 cumartesi günü saat 15 de f.Vıül-temizde yapılacak anım toplantı.-m.» talebe ve dostlarını çağırırız. .. S ır t t* 3 mayıs 1936 pazar ON YEDİNCİ YİL. No: 5302_^_ADIMIZ, AND1MIZD1R _ Her yerde 5 ki Negüs milletini bırakarak kaçdı (Yazısını 3. üncü sayfamızın son haberler sütununda okuyunuz) Ergani bakır şirketindeki yabancı hisseleri tamamen devlet satın aldı Büyük elektrik santralları için uzun vadeli kredi teklif eden alman gruplariyle anlaşma imzalanmıştır Dıs Bakanımız Atinada Dr. Ar as dün sabah Kıral ve B. Metaksasla görüştü Başbvtke KLAMAIİZM EftKÜMETÇlUCI Falih Rtfkı AT AY Dun, yeni devletin ilk hükümetinin iş başına geldiği günün yıldönümü idi: Atatürk, Birinci icra Vekilleri Heyetini 1920 mayısının ikisinde Ankara'da toplamıştır. Kamalizm davasını iyi anlamak için, Atatürk'ün o gündenberi, bu devlete nasıl bir hükümetçilik telâkkisi getirdiğini iyice anlamak lazımgelir. Bu telâkki şark tarihinde hiç görulmiyen, kanun, iş ve prensip hükümetçiliğidiı. Yerine, her türlü mesuliyetten kaçındığı için hiç bir vazife görmiyen bir kâğıdcılık cihazı konulduktan sonra, keyfî idareyi kaldırmak neye yarar? Fakat bu on altı yıllık devrede bir milletin tarihinde belki bir defa göreceği, belki hiç rast-lamıyacağı hâdiseler olmuştur. İç isyanlar ve dış ittifaklar karşısında millî kurtuluş harbi kazanılmıştır. Iç ve dış tahrikler ortasında, bir milletin maddi manevî bütün müesseseleri üzerinde tesirini hissettiren inkılâb hareketleri başarılmıştır. Tarihi düşününüz: İş görülmüştür; faaliyetler arasında prensip insicamı korunmuştur; her güçlüğe karşı yalnız kanun vası-talan kullanılmıştır. Milletin kurtulma ve kalkınma iradesinin, bu kurtulma ve kalkınmayı alıkoymak istiyen menfi kuvvetlere karşı hakimiyetini, Dikta ile izah etmek istiyenler, bu kadar ağır şartlar içinde bir an meclissiz kalmıyan bir şef, ve bir an mesuliyetsiz işlemiyen bir hükümet göstermeğe muvaffak olmak için ümidsiz bir yorgunluğa katlanacakarlır. Bir tek Dikta, itaati dınleştiren mukaddes Dikta, türk milletinin hayat ve tarih mukadderinden geliyor: Kurtulmak ve yaşamak! hepimiz, her zaman, harbta ve barışta, biribirimizi sevdiğimiz veya biribirimİze gücendiğimiz, birleştiğimiz ve ayrıldığımız her hâdisede zekâlarımızı ve ruhlarımızı bu Dikta'nm tazyikinden uzaklaştıramadrk. O tazyikten sonra hürriyet değil, en aşağı kölelik, nefis, aile ve camia zilleti vardır. Millet, onun meclisi, meclisin hükümeti, ve hepsinin bağlandığı şef, yani millî bütünlük işte bu disiplinin çerçevesi İçindedir. Her şey, iş, kanun ve prensip, hepsi bu çerçevenin içindedir. Kamalizm iş, kanun ve prensip hükümetçiliğini tezadsız bir icra iktidarı haline getirmekle, ne tan-zimatın, ne birinci ve ikinci meşrutiyetlerin, hiç birinin eserini tamamlamış değildir. Bu eser onundur. Eserin, belki onlar tarafından kendi devirlerinde düşünülmesi ve yapılması da güç olup ol-(Sonu 2. inci »aylada) Dün Rotatif baskı makinemizin motorunda bir sakatlık olduğu için bugün gazetemizi düz makine ile basmak zorunda kaldık. Bu sebeble başlığımızda ve altıokta hergün yaptığımız rengi göremiyeceksi-niz. Bu arızanın tamirine kadar iki üç gün böyle çıkacağımızı okurlarımıza bildiririz. Atina, 2 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı doktor Tevfik Rüştü Araş bu sabah Pire'ye varmış ve vapurda Başbakan ve dış işler bakanı B. Metaksas ile dış işleri bakanlığı genel direktörlerinden B. Mavrudis tarafından karşılan -mistir. Doktor Tevfik Rüştü Araş, yunan başbakaniyle birlikte Ati -naya gelmiş ve kendisi için hususî bir daire ayrılan Büyük Britanya oteline inmiştir. Atina, 2 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı Doktor Tevfik Rüştü Arış saat 11 de kıral ikinci Corc tarafından kabul olunmuştur. Atina, 2 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı Doktor Tevfik Rüştü Aras, bu sabah saat 11 de yunan Profesör Koji Okobo nun konferaıiM Dün bir konferans veren japon profesörü Koji Okobo (B. Saib tarafından) (Yazısı 2. inci sayfada) Dost Elen Kıratı ve Dif Bakanımız Doktor Aram dış işleri bakanlığına giderek orada yunan başbakanı B. Metaksas ile görüşmüştür. (Sonu 3 üncü sayfada) Haber aldığımıza göre. Ergani balarları türk anonim şirketi, yabancı hissedarlarını temsil etmekte olan grupla hükümetimiz arasında.yapılmakta olan görüşmeler iyi bir suretle neticelenmiş ve grup delegeleriyle hükümet arasında anlaşma imza edilmiştir. Bu anlaşma gereğince yüzde yüzü grupun elinde bulunan şirket hisseleri hükümetimiz tarafından satın alınmış ve madenin tam sermayesi milli sermaye eline geçmiştir. Etibanka devredilmiş bulunan madende fennî tesisat süratle bitirilecek ve bir buçuk, iki sene içinde ihracat rasyonel şekilde başlıyacaktır. Alınan malûmata göre. Et i bankça kurulacak tesisatın 7 ilâ 10.000 ton standard balar istihsaline müsaid olaack büyüklükte olacağı ve elektrolitik İmalât için tesisatı da ihtiva edeceği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan hükümetin türlü yerlerde kuracağı büyük elektrik bölge santralları için uzun vadeli kredi teklif etmiş olan alman gruplariyle hükümet arasında malî şartları tesbit eden anlaşmalar da iki taraflı imza edilmiş bulunmaktadır. Tetkik etüdleri bitmek üzere olan bu sant-ralların yapılmasına yakında başlanacağı anlaşılmaktadır. Fıkra : Ah bu Taşra! Fa - Tay n ir iki senedenberi, Istan-& bula gittikçe, benden bir iş bulmak için tavassut istiyen tanıdıklarımdan biri: " — Artık Izmi-re de razıyım!" diyordu. Fakat o da, esasen, kendileri gibi nazlı seçkinleri güzel bir Avrupa şehrinde beslemedikten sonra, türk haznesinin ne işe yarıya-cağtnt sorar takımdandır. Sin • yor Markoni, Cenova'da bir gemiden düğmeye basıp Avusturalya ışıklarını yaktığı gibi bir icad olsa da, Adana bataklıkları Istok-holm'dan kurutulabilse, yahut, Malatya trahomuna San Remo'dan bakdabilse hattâ bu efendilerin analarını doğurmak üzere iken bir İsviçre kliniğine göndermek, kendilerini ora sütü ile beslemek, ora mekteblerinde okutmak, nahiye müdürlüğü, kaymakamlık ve valilik stajlarını orada, Markonİ düğmeleri üstünde yaptırdıktan sonra, İstanbul umum müfettişliği ile yahut Ankara'da bir bakanlıkla memlekete lütfen avdetlerini istirham etmek mümkün olabilirdi... Fakat şimdilik bize Anadolu-nun bilhassa uzak, bilhassa geri tarafları için fikir ve aksiyon terbiyesi gören gençler lâzım. [Ne cehlin aksiyonu, ne fikrin ataleti!] Birçok nasihatler, vatanseverlik ve feragat dersleri verilebilir. Ancak mesele kamalizm grçeçili -ği ile tartılıp ölçülmedikçe, sağlam bir neticeye varamayız. Herhangi meslekten gençlerimizi uzak taşra hizmetinden ürküten sebeblerden haklı olanlarını ayırmak ve bu hizmetler için nasıl teşvikler yapılmak doğru olacağını tesbit etmek başta gelmelidir. Biz raylarımızı döşediğimiz kadar maddî gurbeti kaldırıyoruz. Lakin manevî t e c e r -r ü d en yakın yerlerde bile kalmaktadır. Köyde bir hoca, kendini tek başına değil, büyük, her an temasta olduğu, her an haberlerini aldığı, her hafta kendisine ki-tablarınt ve mecmualarını gönderen, ve nihayet muayyen bir stajdan sonra kendini, değerine göre, ileri ve daha yakına nakleden medeniyetçi organizmanın içinde hissetmelidir. Mesleklerde staj hizmetinin müsbet veya menfi notu, meslek adamları sicillerinin esası olmalıdır. İlk hizmetleri için merkezden uzaklaşanların gön -(Sonu 2. inci sayfada) Alman sanat sergisi Dün sergievinde alman büyük elçisinin bir söyleviyle açıldı Dün, saat 16 da, Sergi evinde, mo dem alman sanati ve alman tezyini sanatları eserlerini bir araya toplayan güzel bir sergi açıldı. Bazı Balkan memleketlerinin hükümet merkezlerini dolaştıktan sonra, Ankaraya gelen bu seyyar sergide, tablo ve plastik eserlerden ziyade sınai mamu-lât teshir edilmektedir. Alman büyük elçiliği, 13 mayısa kadar sürecek serginin açılma törenine, bakanlarımızı, saylavları, kordiplomatiği, bakanlıklar büyük memurlarını, milli bankalar direktörleri ve gazetecileri davet etmişti. Tüze, bayındırlık ve gümrük bakanlarımız, BB. Şükrü Saraçoğlu, Ali Çetinkaya ve Ali Rânâ Tarhan ile diğer davetlilerin huzurunda, alman büyük elçisi (Sonu 5. inci sayfada) iki bilginimizi anma günü Ihı değerli bilginimizi anış ihtifalinde bulunanlardan bir grup (Yazısı 5. inci sayfada) Alman büyük elçisi B. Fon Keller (B. Saib tarafından) "Ulus,, un Dil Yazılan Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve b Dil» teorisine IV. İKEN Dilimizde bir zamanda bir halin tahakkuku manasiyle bir rabıt sıygası yapmağa yarıyan "iken -in en eski şekli "erken" dir. Bu kelime bir isim veya sıfatm ve yahut bir fiil sıygasının arkasına gelerek o hal veya vak'anın failde enzerlerinin «Güneş göre analizi bulunduğu zamanda bir başka hükmün tahakkuku manasına gelir. "Bu ev bizimken bu kadar harap değildi", "o, küçükken daha sevimli idi", "gelirken yolda filânı gördüm" sözlerinde olduğu gibi "im ev bizim olduğu zaman , "o, küçük olduğu zaman" ve "size fSonu 2. inci sayfada) SAYFA 2 ULUS 3 MAYIS 1936 PAZAR "Ulus,, un Dil Yazılan (Ba§t 1. inci sayfada) İÇ HABERLER gelmekte olduğum zaman" demektir. Bu örneklerde de görüldü ğü üzere "iken" kendinden Önceki kelimeye bir ek gibi bağlanınca başındaki "î" düşerek "ken" şeklini alır. "Erken, iken, ken" sözlerinin etimolojik şekilleri şunlardır: (1) (2) (3) (4) Erken: ( eğ -f- er + ek -f en ) tken : ( iğ + . + ik + en ) Ken : ( eğ + . + ek -f en ) (1) Eğ, iğ: Ana köktür. Zaman" ve "hareket" olmak üzere iki anlama gelebilir. "Zaman" anlamına alındığı takdirde - "geç" sözünün zıddı olan - "erken - irken" sözü kurulmuş olur. (2) Er: Yalnız birinci şekilde bulunan bu ek, ana kök anlamının tekarrür ve temerküzünü anlatır. (Eğ -f- er = eğer = er) sözü ve bunun (İr - ır) şekilleri, ana köke verilen anlama göre, birçok manalar alır: I. Kuvvet ve kudret anlamiy-le erkek demektir. II. Zaman anlamiyle - "geç" in zıddı olan - "erken - irken" sözünün aslıdır. III. Aydınlık anlamiyle "sabah vakti" manasına gelir. "Ertan" sözü buradan çıkar. IV. Ses anlamiyle "tegannt ve terennüm" manasınadır. "ırlamak, ytrlamak" sözünün aslı olur [1]. V. Burada alınan hareket anlamiyle de "hareketin tekarrürü ve temerküzü" manasına gelir. (3) Ek, ik: Süje veya obje gösteren prensipal bir elemandır. A-na kök mefhumu olan hareket bu süje veya objenin (4) En: ile gösterilen yakın muhitine taallûk veya orada tekarrür ve temerküz eylemiştir. Ana kok, kelimenin her üç şeklinde kendinden sonra gelen elemanla kaynaşmıştır. (Erken) ve (ken) şekillerinde (3) numaralı elemanın da vokali düşmüştür. Böylece kelimelerin son aldıkları fonetik ve morfolojik şekiller kurumuş olur: Erken, iken, ken. (Erken) - bu anlamda - hareketin bir süje veya objenin yakın muhitinde tekarrür ve temerküzünü, (iken) ve (ken) de hareketin bir süje veya objenin yakın muhitine taallûkunu ifade eder. Bu "yakın muhit" mefhumu da, bu kelimelerin başmda gelen isim, sıfat veya fül anlatıcı sözlerin hükümleri, bir başka hükmün vukuu ile birlikte ve bir zmaanda oluşunu izah eder ki işte "iken" in manası da budur. (O Ağ, uğ: "Zaman" ve hareket anlamlariyle ana köktür. (2) Ak uk: Ana kök mefhumunu üzerine alarak temessül ettiren prensipal elemandır. Sözün (hande) şeklinde aynı zamanda süje veya objeyi de gösterir. (3) Uğ: Mefhumun taallûk eylediği süje veya objeyi gösterir. (4) An: Yakın muhit anlamını verir. Buraya kadar olan dörl elemanın teşkil ettiği söz, (kan) ve (kıtan) sözleridir ki, yukarıki (kan) ve (ken) sözlerinin aynıdır ve bunlar da "zamanın veya hareketin bir süje veya objenin yakın muhitine taallûku" mefhumunu ifade ederler. (5) Ad: Yukanki mefhumun olmuş, yapılmış olduğunu gösteren elemandır. (6) Eğ, oğ: Kelimeyi tamamlı-yan, manasını tayin ve ifade eden [1] "Er" in bu manalarından başlıcaları "Ulus" un 15-2-1936 da çıkan sayısında analiz edilmiştir. "İdi", "imiş", "ise" sözlerinin kısalıp ek haline gelmiş şekilleri, vokal ve konsonlarına göre türlü söylenişler alırlar. Meselâ "di" sekiz türlü, "miş" dört türlü, "se" iki türlü söylenir. I. Di. — di, di, dü, du, ti, tı tü, tu: "geldi, kırdı, gördü, vurdu, etti, attı, düştü, sustu" gibi. II. Miş. — miş, miş, müş, muş: "sevmiş, kalmış gülmüş, olmuş' gibi. III. Se. — se, sa: "istese, ağla-sa" gibi. Halbuki "ken" mürekkep eki, istanbul şivesinde değişmez bir ses halindedir. "Gülerken" dediğimiz gibi, "ağlarken" de deriz. Bunun "ağlarkan" söylenişi dışarı lehçelerinde vardır. "Ken" in bu "kan" şekli, aynı zamanda eski bir soru sözü olarak yer ve zaman sormağa yaramıştır. "Kanit kangi, kande" sözleri - ki ilk ikisi bugünkü şivede "hani, hangi" şekillerini almış ve sonuncusu kullanıştan düşerek yerini "nerede, ne zaman" sözlerine bırakmıştır - işte bu "kan" aslından gelmiştir. KAN - QLAND Fransızcada "ne zaman" ve "o zaman ki" anlamlarına kullanılan "quand" kelimesi, fransız etimoloji lügatinde şöyle izah olunuyor: «Quand. — Latince aynı za- manda hem soru zarfı, hem de «bağlama edatı olan "quando" -dan gelir. Bağlama edatı olarak «her yerde kullanılır, ttalyancası "quando", İspanyolcast "cuando" «ve eski provansalcast "can" dır. «Gallo - Roman lehçelerinde ve «İspanyolcada soru zarfı olarak ta «kullandır.» [2]. Burada gösterilen kelimelerden eski provansal dilindekinin tama-miyle Türkçe "kan" in aynı olduğu, ötekilerin ise "kande" tabiriyle birleştikleri göze çarpmaktadır. Türkçe "ken - kan" sözüyle eski provansal dilinin "can" sözünü karşılaştıralım: (İ) (2) (3) Ken: ( eğ + ek -•- en ) Kan: ( ağ + ak -f an ) Can: ( ağ + ak + an ) Görülüyor ki her üç kelimede de birdir ve hepsinin de manaları "zamanın veya hareketin bir süje veya objenin yakın muhitine taallûku" anlamından ibarettir. Eski Türkçe metinlerde görülen "kande" ile fransızca "quand", lâtince ve italyanca "quando" ve ispanyolca "cuando" sözlerini de karşılaştıralım: ve söze isim mahiyeti veren son-ektİı [3]. Görülüyor ki kelimelerin asıl kök şekil ve manaları Türk dilinin bütün kültür dillerine kaynaklık etmiş olan canlı ve sonsuz varlıkları içinde mahfuzdur [4]. /. N. DİLMEN \2] Dictionnaire etymologique de la langue française. Par Oscar Bloch, T. II., P. 196. [3] Türkçede isimlerin mefuli-yet hallerini gösteren eklerden "de" vc "den" ile fransızca "de" ve "dans" prepozisyonlarının bir kökten geldiği, mefuliyet ekleri üzerine hazırlamakta olduğumuz analizde görülecektir. [4] Bu analiz serisinin alt tarafı yarınki sayımızdadır. Soyadı değişmeni Levazım binbaşısı B. Mehmed e-velce aldığı Ataman soyadını, eskiden m m ii I bir soyadı ile iltibası dolayı -siyle değiştirerek Sönmez soyadını almıştır. İSTANBUL TELEFONLARI: Yeni subay itanızı elleri mi/ istanbul, 2 — Askerî liselerden diploma alan bin kadar genç talebe bugün törenle harbiye alayına iltihak etti. Bu vesile ile Gülhane parkında parlak bir askerî tören yapıldı. 5000 göçmen daha geliyor. İstanbul, 2 — Köstenceden başka Varna'dan da memleketimize getirtilmesi kararlaştırılan 5000 göçmenin nakli için bugün deniz ticaret müdürlüğünden Kalkavan zadelerle bir mukavele imzalandı. Bu göçmenler mayıs ayı sonuna kadar memleketimize gelmiş bulunacaklardır. İstanbul festivali İstanbul, 2 — Bu yaz yapılacak İstanbul festivali hazırlıklarını görüşmek için dağcılık kulübün -de yapılan toplantıda bir komite seçildi. Bu yıl festival bir buçuk ay sürecek ve yalnız Balkanlardan değil, başka yabancı memleketlerden de Istanbula heyetler ça -ğırılacaktır. Bu vesile ile Istanbu-la turist celbi için de çalışmalar yapılacaktır. Gümrüklerde çabuk iş görmek için İstanbul, 2 — istanbul gümrüklerinde işlerin kolaylıkla görülmesi için hazırlanan yeni talimatna -menin tatbikına bugünden itiba -ren başlandı ve bazı gümrük ser -visleri birleştirildi. Talimatname -nin tatbikinin ilk gününde alınan neticeler jyidir. Konyanın yeni yıl büdçesi Konya, 2 (A.A.) — Vilâyet umumi meclisi 936 yılı büdçcsini bir milyon 172 bin lira olarak kabul ve tasdik etmiştir. Büdçe denktir. Büdçede memlekete çok faydalı olacak işler yapılması kararlaştırılmıştır. Yeni yapılan memleket hastanesinde kalorifer tesisatı İçin on bin lira tahsisat konduğa gibi, cildiye ve zühreviye hastalıkları mütehassısları için de tahsisat ayrılmıştır. Modern ve konforlu bir bina olarak yapılmış olan doğum ve çocuk bakım e vİnin bazı eksiklerinin tamamlanmasına da beş bin lira ayrılmıştır. Toprak rand-manının artırılması suretiyle halkın refahını temin edecek olan su işlerinin bitirilmesi için büdçcye 40 bin lira konmuştur. Sille, Altınapa barajlarıyle Karaman çevresinde yapılacak arteziyen İşleri için bir encümen faaliyetle çalışmaktadır, halkevi binasının umumi meclis tarafından satın alınması ve yeniden büyük bir halkevi binası yapılması İçin on bin lira yardım yapılması ve hayır cemiyetlerine 35 bin lira verilmesi kararlaştırılmıştır . Çivi fiatları tktısad vekâletinin tebli»i iktisat* vekâletinden: "Son zamanlarda bazı çivi fiatinİn 14.75 kuruşa yükselmişi vc bj suretle çivi Katlarında normal hadden çok fazla bir bahalılık müşahade edilmesi üzerine iktısad vekâleti ve İstanbul ticaret o-dası çivi fİatlarmı tetkik etmiş ve bu tetkikat neticesinde bazı çivi fiatinin 13.5 kuruş olarak tesbitini muvafık bulmuşlardır. Bu fiat, İhtikâr sayılmıyacak derecede normal olan bir fiattir. Tesbit edilen 13.5 kuruş fİat, alâkadarlara tebliğ olunmuştur." Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza örgütü, birisi ölü, biri yaralı 37 kaçakçı, 960 kilo gümrük kaçağı, 110 kilo inhisar kaçağı, 485 kilo pirinç, 1633 kilo arpa, 1 tüfek, 35 kaçakçı hayvanı e-lo geçirilmiştir. Profesör Koji Okobonun konferansı Japonyada Kamazava üniversitesi profesörlerinden B. Koji Okobo, Ankara halkevinde dün, ilk konferansı Türkçe olarak, saat 17,30 da verdi. Profesör, japon tabiat ve hayatı hakkında verdiği konferansta, Ja-ponyanın coğrafî vaziyeti ve bunun hars ve hayatına tesirini anlattıktan sonra, japon ırkının hususiyetlerini, japon dilini ve japon harsinin esaslarını birer birer teşrih ve izah etti. Profesör türk inkılâbına ve türk tarihine de konferansında önemli bir yer verdikten sonra, japonluk ve japon hars ve hayatındaki hususiyetler bahsinde bilhassa durdu ve nihayet Japonların temessül kabiliyet hakkında ilmî malûmat verdi. Konferans esnasında japon musikisine ait bazı plâklar da çalınmış ve hazır bulunanlar üzerinde büyük bir alâka uyandırmıştır. Profesörün güzel ve pürüssüz bir Türkçe ile verdiği konferans güzide bir dinleyici kalabalığı tarafından dikkat ve alâka ile dinlenilmiş ve konferansının sonunda sürekli surette alkışlanmıştır. Boşbetke KAMALİZM HUKÜMETÇİLtöl (Başı 1. inci sayfada) madiği münakaşasına girişecek değiliz. Muvaffakiyetin sırrı, usullerin, kanunların, inkılâb hamlelerinin, hürriyet ve yasağın millî menfaat esası üzerinden ayar edilmesinde, onun ihtiyacı, her türlü ihtiyaçların, onun emri, her türlü arzuların, onun adaleti her türlü hak kavgalarının üstünde tutulmasındadır. Bir takım iklidarlaı, biı daha dönmemek üzere, milletten çıkıp uzaklaşırlar. Müesseseler, meclisler, teşkilâtlar milletle iktidar arasında sed ve istihkâm hizmeti görür. Atatürk, kendine ve iktidara, hakikî dayanç olarak milleti almıştır: "— Ah onun karşısında konuşsak!" diyenlerle, onun karşısında hesablaşılmıştır. Sınıflarda tarif olunan iktidar sistemlerinin her tarafta şiddetli münakaşalarla sarsıldığı zamanda, biz, temeli sağlam toprağa a-tılmış olan sistemin, on altı yıl-danberi, inşası yolundayız. Falih Rıfkı AT AY DÜZELTME: Dünkü başbetkemizde Habeşistanın bir milyon metre murab-baı elan satıh mesahası, yanlışlıkla, bin metre murabbıı şeklinde çıkmıştır: özür diler, düzeltiriz. Fıkra Ah bu Taşra! _» (Başı 1. inci sayfada) lünden unutulmak korkusu giderilmelidir. Nihayet düstur şudur: "Memleketini tanımıyan, o~ na hiç bir meslekte hizmet edemez!" hiç bir meslekte! hekimlikte bile... Hitler hariciye memurlarının dahi, nasyonal - sosyalizmin iç faaliyet kadrosu içinde staj yapmalarım mecburî ktlmtşttr. Halkevlerimiz, partimizin bin türlü faaliyetleri, cemiyetlerimiz, türlü türlü yardımcı neşriyatımız, böyle bir devirli hizmet ve staj usullerini kuran ve tatbik e-den ordumuzun tecrübeleri, yani hepsi bir araya toplandıktan son ra, bize güç gibi görünen teşebbüsümüzde muvaffak edecek maddi manevî vasıtalarımızın eksik olmadığı görülür. Hükümetin Kamutaya verdiği kanun projeleri Vilâyetler hususi idareleriyle belediyelerin ve köylerin elinde bulunan iskele, rıhtım ve kanallardan vilâyet hususi idaresi kanaliyle vc belediye vergi ve resimleri kanunu mucibince alınmakta olan mururiye resmi tarifelerinin c-konomi bakanlığınca tasdik edilmesine dair olan lâyihayı hükümet Kamutaya vermiştir. * * • Denizyolan, Akay işletmeleriyle fabrika ve havuzlar dairesi teşkilât kanununun 8 inci maddesinin değiştirilmesi hakkındaki bir lâyihayı hükümet Kamutaya vermiştir. Teklif olunan 8 inci madde şudur: « Denizyolları ve Akay işletmeleriyle fabrika vc havuzlar idaresi senelik bilançolarını her takvim senesinin sonundan itibaren 3 ay zarfında hazırlamağa mecburdur. Bu bilançolar iktısad vekâletinin seçeceği bir zatın başkanlığı altında iktısad vc maliye vekâleüerince seçilecek birer divân muhasebatça tayin olunacak iki kişiden mürekkeb bir heyet marifetiyle bütün hesab ve muamelelere bakılmak suretiyle tetkik edilir. Bu heyet bilançoları kendilerine tevdi tarihinden itibaren bir ay zarfında tetkik ve bir rapor ile iktısad vekâletine tevdi eder. İktısad vekâleti de bu bilançolar ile raporları kendi mütaleasını da ilâve ederek tetkik ve tasdik olunmak ü-zere bir ay zarfında meclis büdçe. iktısad vc divân muhasebat encümenlerinden mürekkeb umumi heyete tevdi efy-ler. Umumî heyetin tasdik kararlan alâkadar memurların ibrası hükmündedir.» * * • Hükümet Van gölü işletme idaresinin ekonomi bakanlığına bağlanması hakkındaki lâyihayı Kamutaya vermiştir. Komiserlik imtihanına giren polisler Emniyet işleri genel direktörlüğü 3 üncü komiserlik imtihanlarına girmiş o-lan polislerimizin imtihan evraklarının tetkikini ikmal etmiştir. İmtihanda muvaffak olan polisler 100 kadardır. Netice vakınd? ilân olunacaktır. tsugunKu Konser Cumur Başkanlığı filarmonik orkestrası tarafından Müzik Öğretmen okulunda bugün verilecek yirminci ve son halk konseri programıdır : , ODA MUSİKİSİ 1 — Anton D varak (1841 — 1904) op. 96 Kuvartetefa majör 2 Keman, Viyola ve viyolonsel için a) Allegro ma non troppo. b) Lento c) Molto vivace ç) Vivace ma non troppo. 2 — W. A. Mozart (1756 — 1791) Kuvartet la majör op. 298 Flüt, Keman, Viyola Viyolon -sel için. a) Andantino b) Mcnuetto - Trio c) Rondo - Allegretto grazioso Çalanlar: Zahid, Burhan. Zeki, Şeref Yenen — 10 dakika dinlenme — 3 _ Franz Schubert (1797 — 1828) op. 114 Kentet la majör Piyano, keman, viyola, viyolonsel, kontrbas için. (Forellen - Kentet) a) Allegro vivace b) Andante c) Scherzo - Presto ç) Thema mit Variyation. Andantino d) Finale - Allegro giusto SON Her üç eser de Ankarada Uk defa olarak çalınacaktır. O) (2) (3) (4) (S) (6) Kande : ( ağ + ak + . + an + ad + eğ ) Quand : ( uğ + uk + uğ + an + ad + . ) Quando: ( uğ 4- uk + uğ 4- an + ad + oğ ) Cuando: ( uğ J uk 1 uğ + an + ad + oğ ) 3 MAYIS 1936 PAZAR ULUS SAYFA 3 SON DAKİKA • Habeş imparatoru milletini bırakarak kaçtı İmparatorun müracaatı üzerine bir ingiliz harb gemisi Cibuti'ye giden Negüsü ve ailesini alarak Filistine götürecektir. Londra. 2 (A.A.) — Royter ajansından: Adisababadaki ingiliz elçisi, Neca-sinin beraberinde im para tor içe ve ve-liahd olduğu halde Cibuti'ye gitmiş olduğunu bildirmektedir. Adisababa-dan tüfek sesleri gelmekte ve habeş payitahtında yağmacılığa başlanılmış olduğu söylenmoktedİr. B Eden, bu sabah dış bakanlığında vaziyeti tetkik ile uğraşmıştır. Necaşi, Adisababadan hareketinden evel ingiliz elçisi ile görüşmüştür. Başşehirden dört mil mesafede kâin ingiliz elçiliği bölgesi içinde bulunan ingilizlerle diğer yabancı tebaalarının himayesi için gereken bütün tedbirler alınmıştır Uç bin kişi bölgeye sığınmıştır. Yabancıların italyanların gelmesi yüzünden her hangi bir tehlikeye maruz kalacaklarına ihtimal verilmemektedir. Yiyecek ve içecek miktarı kâfidir. ingiliz elçisi, Adisababadan gitmek üzere hiç bir hazırlıkta bulunmamıştır. Habeşlerin hazırlamış oldukları mukavemet tertibatının imparatorun gitmesinden sonra uzun müddet devam edeceği zannolunmamaktadır. Milletler cemiyetinin bu ayın 12 sindeki toplantı devresinde hazır bulunması için İngiltere tarafından imparatora hiç bir davet vuku bulmamıştır. Diğer taraftan imparatorun fngiltcreye «itmesi ihtimali olduğuna dair olan yayıntı da teeyyüd etmiş değildir. imparatorun kaçması inçîliz mahfillerinde doğuracağı neticeler itibariyle vahim addedilmektedir. İmparator, başşehri ingiliz elçisinin rey ve düşüncesini alaraktan terke tmiş değildir. Elde edilebilen malûmata göre imparator, ingiliz elçisine ne bir mektup bırakmış ve ne kendi olmadığı sırada arabulucu aıfatiyle hareket etmesi için elçiye vekâlet vermiştir. Adisababadaki elçiler heyeti, vaziyeti tetkik etmek üzere bir toplantı yapmıştır. Londradaki habeş elçiliği, şimdiye kadar imparatorun hareketini teyid eder malûmat almamıştır. Negüs, Filistin e gidiyor Londra, 2 (A.A.) — Necaşi ile ailesi ve saray ilerigelenleri ihtimal Filistine gideceklerdir. Filhakika öğrenildiğine göre Necaşi, Filistinde oturmak üzere Londra hükümetinden ruhsat istemiştir. İngiltere hükümeti, hemen fransız hükümeti ile temasa gelerek imparatorun Filistine gitmek üzere Cibutiden geçmesine muvafakat edip etmiyece-ğini sormuştur. Alınan haberlere göre Fransa hükümeti, Necaşinin Cibutiden geçmesine karşı hiç bir itirazı olmadığını, ancak bu şehirden mümkün olduğu kadar çabuk ayrılmasını arzu etmekte olduğunu bildirmiştir. Zira kendisinin emniyet ve selâmetini temin için hiç bir hazırlık yapılmış değildir. Gene öğrenildiğine göre ingiltere hükümeti, bir ingiliz harb gemisine Necaşiyi Filistine götürmek üzere hemen hareket etmesi için emir vermiştir. DIŞ HABERLER Londraya son gelen haber Londra, 2 (A.A.) — Royter ajansı bildiriyor: Adisababadan gelen son haberlere göre, yabancı halk birçok elçiliklerde ve emniyetleri memnuniyet verici bir halde bulunmaktadır. Bu akşama kadar yabancılar arasında hiç bİr yaralı yoksa da, şehirde karışıklıklar ve yağma olduğu ve devam ettiği muhakkaktrr. italyan kıtalarının geldiğine dair henüz hiç bir haber gelmemiştir. imparatorun nihayet nereye gideceği hakkında resmî mahfillerden hiç bir haber almak imkânı yoktur. Londradaki habeş mahfilleri imparatorun habeş topraklarında tren- den ineceğini zannetmekte iseler de, ingiliz mahfilleri Cibutiye gideceği kanaatindedirler. İmparatorun Filistine bir İngiliz harb gemisile gideceği hakkındaki haber ne teyid ve ne de tekzib edilmektedir, imparatorun, Habeşİstanı terkettiği takdirde vaziyeti ne olacağı meselesine gelince, filen hükümet sürmemekte olmasına rağmen, İmparatorluğu uhu? sine kalacağı ve yabanc topraklarda kendisine mevkiin ve habeş orduları başkumandanı sıfatının verdiği saygmın yerine getirteceği bildirilmektedir. Kabine azası da gittiler Paris, 2 (A.A.) — Habeş kabinesi azası otomobille Habeşistanın batı tarafına hareket etmişlerdir. İtalya halâ asker gönderiyor Roma, 2 (A.A.) — Nitto ve Sannio vapurları 200G işçi ile Cenovadan ve İtalya vapuru da 1000 topçu askerilc Napolîden Afrikaya hareket etmişlerdir. Diğeı topçj askerleri İta) ya nin cenubunda harekte hazır beklemektedir İtalyanlar Adisababaya yaklaşıyorlar Asmara, 2 (A.A.) — Alman haber alma bürosunun hususi muhabiri telsizle bildiriyor: Kervan izini takib eden makineli kolun batısında ilerlemekte olan askeri kolu Adisababanın şimalindeki Egersa ismindeki yere varmıştır. Sabotaj hareketlerile italyan ileri hareketine mani olmak için kendilerine Negüs tarafından ricada bulunulmuş olan halk her tarafta yol işlerinde çalışmak için !t»v»n,n Kamerinde çalışmak için Italyanm hizmetinde bulunmak için müracaatta bulunu yorlar Uolc bölgesinin şefi Oecaz Burro Amedienin italyanların harbi kazandığına kani olarak italyanlara çalışmaya hazu olduğu bildiriliyor. italyanlar Tsana gölü üzerindeki Hhorgora yarım adası kıyılarında bir sı* tayyaresi üssü kurmuşlardır. Londra, 2 (A.A.) — Royter bildiriyor: Adisababa'ya doğru ilerlemekte olan esas italyan kolu, mühendisler tarafından başlanan muhtelif tamir işleri yüzünden batı kuzayı bölgesinde durmaya mecbur olmuştur. Gerçekten italyanların bugün bulunduğu mahal ile Adisababa arasındaki yolun tamir edilmedi mecburidir. Bİr italyan kolunun belki de bu gün tekrar İlerlemeğe başlaması bekle» lebiUr. Asmara 2 (A. A.) — Son haberlere goı eı İtalyan kuvvetlerinin ilk pişdarlarını tefkil eden bir yerli italyan askeri kıtası, Adisababa nm 80 kilometre şimaline kadar varmıştır. İtalyan görüşü: «Zecrî tedbirler, harbi sakınılmaz bir hale sokacaktır.» Roma. 2 (A.A.) — Curnale d'İtalya gazetesi yarıyor: Lord Stanhop. ingiliz avam kamarasındaki son söylediklerinde, zecri tedbirlerin şİddctlendirilmesi Ingilterenin harbe girmesini zaruri kalacağını söylemiştir. Ingilterenin harbe girmesini zaruretini bilmesi tamamen doğrudur. Yeni zecri tedbirler taleblerinin gerçek leşmesi harbi sakınılmaz bir hale koyacaktır. Süveyş kanalının kapatılması ve buna benzer tedbirler, süel tedbirler demektir, kasdi taarruzlar demektir ki, I-talya buna mantıkî olarak mukabil süel tedbirlerle mukabele edecektir. Bu ne bir blof. ne de bir tehdittir, sadece dehşetli bir tehlikenin arifesinde vakıaların tesbit ve müşahadesidir. İtalyan ordusu böyle bir hal vukuunda bütün düşmanlarına ve onların menfaatlerine kar-5, koymasın, ve onlara dünyanın her bucağında amansız bir surette zarar vermesini bilecektir Bunun cezasın, bilhassa büyük cihan imparatorlukları yanı sömürgeleri bütün dünyaya yayılmış o-lan devletler çekecektir. Almanyaya neler sorulacak ? Londra. 2 (A.A.) - Dış bakanlık mütehassısları, dün Almanya'ya gönderilecek olan sual listesinin tamamlanmasına devam etmişlerdir. Bu suallerin gayet mutedil bir şekilde ve mutedil tabirlerle kaleme alınacağı teyid edilmektedir. Bununla beraber kabinenin pazartesi günü kat'İ surette tasdik edeceği bu vesikanın ehem. yet ve şümulü hiç bir veçhile tahdid edilmiye-ceketir. Liste salıya veriliyor Londra. 2 (A.A.) - Gazetelerin verdikleri haberlere göre, Almanyaya verilecek sual listesi kabine tarafından pazartesi günü »on bİr defa daha gözden geçirildikten sonra en geç salı günü Berlin hükümetine verilecektir Avusturya Sen - Jermen andlasmasım bozduğunu resmen bildirdi. Londra, 2 (A.A.) - Nevr Kronikl gazetesinin bildirdiğine göre. Avus turyanm Londra elçiri cuma sabahı dış işleri bakanlığına giderek ingiliz hükümetini, Sen - Jermen andlaşmasının bozulmasından ve Avusturyada mecburi easkerlik hizmetinin kurulmasından resmen haberdar etmiştir B. Bek Bdgrada gidiyor Varşova, 2 (A.A.) — B. Bek'in bu ayın yirmisinde Belgrad'a gideceği zan-ı". I ¦ nmaktadıı. Yan resmi gazele Ploska, Leh it tanın Tuna havzasındaki devletler münasebetlerinin normal bir şekle sokulması arzusunda bulunmaktadır. Varşova. 2 (A.A.) — Gazetelerin yazdığına göre, Polonya dış İşleri bakanı B. Bek mayıs ayının son 15 günü İçinde Belgrad'a resmi bİr ziyaret yapacaktır. B. Bek, 11 mayısta toplanacak olan milletler cemiyeti konseyinin fevkalâde toplantısından sonra Belgrad'a hareket edecektir. Bu ziyaret, vakteıyla Yugoslavya dış işleri bakanı B. Marinkoviç'in Varşova'ya yaptığı ziyaretin iadesidir. Konservatuar muallimi geliyor Cenevre, 2 (A.A.) — Ankara konservatuarına 3 tene müddetle muallim olarak alınan Cenevre konservatuar muallimlerinden M A. Bchlcr, Ankara'ya hareket etmiştir. İtalyan zaferinin Londra'daki akisleri Siyasi mahfiller, şimdi Avrupa işleriyle uğraşmaktadır Londra, 2 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinden: Adisababanın pek yakında alınması ihtimali, siyasî mahfillerde italyan zaferinin artık münakaşa götürmez bir hakikat olduğu İntibaını hasıl etmiştir. Necaşinin başşehrini Mısır Sudanı yakınındaki Goreye nakledeceği zannolunmaktadır. Oradaki dağlat, mukavemeti uzatmak imkânını verecektir. Aynı zamanda ingilizlere ait erazinin yakın bulunması, kati bir başarısızlığa uğradığı takdirde kendisinin bu eraziye sığınmasını kolaylaştıracaktır. Londrada habeşlerin Göre bölgesinde büyük bir mukavemet göstermeleri ümidi pek zayıf görülmekte ve Büyük Britanyanın hakiki arzusunun anlaşmazlığı mümkün olduğu kadar kısa bir zaman içinde tasfiye etmek olduğu söylenmektedir. Bununla beraber Ingilterenin bu arzuda bulunduğu hususu resmî surette teyid edil-mı değildir. Dış bakanlık mahfilleri, şimdi bilhassa Avrupada diplomasi sahasında ınevcud olan gerginlik ve Almanya-nin Avusturya ile birleşmek tehlikesi ile uğraşmaktadırlar. Ancak B. Hitlerin bu işi cebri bir surette yapmasına ihtimal verilmemekte ve Führer'in Avusturyanın Almanyaya ilhakı için plebisite müracaat edilmesini istiyeceği zannolunmaktadır. İtalyan meselesinin halli hususu, Lord Davisin milletler cemiyeti mü-zaharet birliği adına Süveyş kanalının kapatılması için pazartesi günü B. Edene yapacağı müracaat ve geçenlerde B. Duff Kuper'in rahiplerin siyasete müdahaleleri aleyhindeki hücumları dolayısiyle kiliselerin ve bilhassa muarız kiliselerin zecrî tedbirlerin artırılması için yapmakta oldukları savaş yüzünden zorluğa uğrıya-caktır. Siyasi mahfiller, Fransanın italyan - habeş anlaşmazlığının halline vasıta olurken çok nazik ve fakat tam yerİnd ebîr rol oynryacağmı hissettirmektedirler. Dış Bakanımız Atinada Dr. Ar as dün sabah Kıral ve B. Metaksasla görüştü (Başı i. inci tayfada) YUNAN GAZETELERİNİN DOSTÇA YAZILARI. Atina. 12 (A.A.) — Atina a-jansı bildiriyor: Gazeteler, başbakan B. Metaksas ile ilk temasta bulunan ve kıral tarafından kabul edilen Dr. Tevfik Rüştü Aras'ın ziyaretini selâmlamakta ve bütün yunan siyasa âlemi tarafından tasvib edilmiş olan yunan dış siyasasının devamlılığını belirt -mektedirler. Mesajer Daten diyor ki: " Muhterem misafirimiz, bugün evelki ziyaretlerinden çok değişik şartlar altında gelmektedir. Türk-yunan paktının sulh unsuru kıymeti devam etmektedir. Fakat Yunanistan ve Türkiyenin etra -fında Avrupadaki şartlar değiş -mişlir. Gittikçe toplanmakta olan tehlikeler arasında türk - yunan dostluğu daha parlak bir vazıyette gözükmektedir. Bu dostluk hiç kimseye karşı değildir. Fakat ay -nı hisle, iki Eğe denizi meraleke -tinin emniyet ve mülkî taroamlı -gına karşı yapılacak her harekete karşı koyacaktır. Balkan antantı, türk - yunan paktının ehemiyetini küçültmemiştir. ikiler birliği, ev -velce olduğu gibi şimdi de dört -ler birliğinin esasıdır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bağ, ne derece kuvvetli olursa olsun, Balkan antantı da o derece kuvvetli ola -çaktır. Boğazların yeniden aske -rileatirilmesı roesele»i, iki memleket arasındaki Um fikir birliğini isbat etmiştir. Dr. Tevfik Rüştü Aras. bugün Yunanistan'da yeni zimamdarlar ve yeni bir rejim bulacaktır. Ve bu vaziyette kendisi Yunanistan'ın komşularına karşı olan siyasasının müstemirliğinı daha iyi bir surette anlamış ola -çaktır. „ Dış işleri bakanlığında ilk te -maştan sonra başbakan B. Metaksas gazetecilere konuşmaların çok büyük bir samimiyet içinde geçmiş olduğunu bildirmiştir. Dr. ÛtAS Ul\\l\N U KILDI Atina. 12 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras şerefine bugün büyük Britanya otelinde hususi bir öğle zi- yafeti verilmiş ve sonra saat 15 te yunan başbakanı Metaksas, Dr. Tevfik Rüştü Aras ve iki memle -ketin delegasyonu, Belgrad'a gitmek üzere hususî trenle Atinadan hareket etmişlerdir . Dış Bakamınızın Anadolu ajansına söyledikleri Atina, l (A.A.) — Anadolu ajansının hususî muhabirinden: dış işleri bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras, ajansımıza şunları söyle -mîştir : " — Komşumuzun başvekili General Metaksasla fikir teatisinden çok memnunum. Görüşlerde bir mutabakat vardır. Kıral Haz-retlerinin iyi kabulünden çok mü-tehasaisim. Yüksek idarelerinin dost ve müttefik Yunanistan için selâmetli ve birleştirici olarak hayırlı neticeler vermekte olduğunu her dost gözü açık görmektedir. Haricî politika görüşlerinde Tür -kiyenin. merkezini sevinçle ziyarete gitmekte olduğumuz mütte -f ik Yugoslavyanın ve diğer müttefikimiz Romanyanın anlayışlariy-le büyük bir ahenk vardır.,, Fransız - Amerikan Ticaret anlaşması Paris, 2 (A.A.) — Fransız - amerikan ticaret anlaşması, bugün Va-singtonda imza edilmiştir. Bu anlaşmanın metni, sonradan neşredilecektir Saro kabinesi Çekilmek niyetinde değildir. Paris, 2 (A.A.) — Salahiyetli mahfiller Sarro kabinesnin seçimin ikinci devresinin arifesinde çekilmek düşüncesinde olmadığı teyid etmektedir. Seçim biter bitmez kabine, yeni meclisio, bir haziranda açdmasına kadar halledilmemiş bulunan finans ve diplomasi meselelerinin tetkikine devam edecektir. ULUS 4 MAYIS 1936 PAZARTESİ Som haberler üçüncü saıjfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. No: 5303 ADIMIZ, ANDIM1ZDIR Her yerde 5 kuruş BALKAN KONSEYİ BUGÜN TOPLANIYOR Bafbetke BELGRAD TOPLANTISI Balkan antantı konseyi bugün Belgrad'da Dr. Tevfik Rüştü A-ras'ın başkanlığında toplanacaktır. Bu toplantıların hedefi, gerek kendi bölgelerinde barış ve güvenliği esaslandırmak, gerek Avrupa ve cihan barış ve güvenliğine ellerinden gelen yardımı yapmak hususlarında, aralarında, ne anlayış, ne de hareket tezadı olmıyan antant devletlerini mütemadiyen biribirlerine daha yaklaştırmaktır. Memleketlerimiz arasında politika ve ekonomi, milletlerimiz arasında kültür temasları arttıkça, Balkan antantının daha şimdiden her tarafta hissolunan ehemiyet ve itibarı artacaktır. Sor. zamanlarda Balkan paktı hakkındaki neşriyat gözden geçirilirse, iki esaslı fikrin yayılmakta ve yerleşmekte olduğu görülür: Bunlardan biri, antantın gerçek vs samimî temeller üzerine kurulmuş olduğudur: öteki de şüphe götürmez barışçılığıdır. Yeniçağ tarihinin Balkanlar faslı üzerinden mesele yaftasını kaldırmak, ve herhangi bir harb vesilesini Balkanlarda aramak zihniyeti yerine. Balkanları barış ve nizam davalarının dayan-cı haline getirmek, antantını vücuda getirmeğe çalışan büyük küçük herkesi kâfi derecede şereflendiren bir muvaffakiyet olmuştur. Son zamanlarda Türkiye'nin boğazlar notası üzerine, antantın güzel talii hakkında şüphe yoranlar olmuştur. Bunların, Balkanlar güvenliğini ve saadetini arzu etmemekten gayri, nasıl bir mantık kullandıklarım anlamak zordur. Balkan paktının sağlam temeli, antant devletlerinden her birinin diğerinin tam ve sarsılmaz emniyetini dilemek ve btokun kudretini, ona vücud veren her parçanın kuvvet ve inkişafında aramaktır. Eğer antant devletlerinden herhangi birinin kuvvet ve inkişafına zarar verecek, yahut, onu tehlik elen d irecek şartlar zuhur e-derse, milletlerimiz bunu blok kudretinin sarsılması şeklinde telakki edecek bir anlayış ve samimiyet haline varmışlardır. Bir boğazlar, bir de onun Türkiye'yi ve Yakın Şark barışı ile alâkalı herkesi ilgilendiren meselesi vardır. Türkiye bu meselenin bir daha a-çılmasına asla müsaade edemez: Bir zamanın şartlarına göre boğazları açarak, müşterek garanti sistemi ile, meselenin kapanmasına yardım eden Türkiye, meselenin kapalı kalmakta devam etmesi için, vaziyeti, müşterek garanti sisteminin filen iflas etmiş olduğu bugünün şartlarına uydurmak mecburiyetindedir. Bugünün şartları, hiç kimsenin aksini söylememekle kendiliğinden ispat o-lunduğu üzere, boğazlar emniyetinin tek dayancı Türkiye olduğundan ibarettir. Bu emniyet, kendi barış menfaatlerine uyanlar, şüphesiz, Türkiye ile birlikte, bu emniyet kendi taarruz menfaatle rine uymıy anlar şüphesiz, Türki-yeye karşı saf alacaklardır, imdi topyekûn türk emniyeti, Balkan blokunun başlıca devam ve inkişaf unsurlarından biridir. Sağduyunun hükmü budur: Balkan antantının İse, son zamanlarda en güzel bir sağduyu eseri olduğunu tasdik etmiyen aklı başında kim kaldı? Falih RıfkıATAY Adisababa Yanıyor Yağmacılar Şehri Talan Ediyor Elçilik Binalarının Duvarları İhtilâlcilerin Serseri Kurşunlarına Hedef Olmaktadır Negüs'ün sığındığı Cibu ti'den bir görünüş. Vaşington, 3 (A.A) — Adisababa' dak: Amerika elçisinden, dış bakanlığına gelen bir telgrafta, Negüsün Cibuti'ye gittiği şayi olur olmaz şehirde hemen yağmacıUl: başlamıştır. O sırada elcilikte bulunmakta olan Vifl Konsülün evi yağma edilmiştir Kadın, erkek vc çocuk olmak üzere otu, yunanla ile altı rus elçiliğe sığınmıştı t'. Elçi. sii.kIi iç Sudan'da bulunmakta olan Amerika misyonerlerinin bulunduk- B. Heryo dış vaziyeti nasıl görüyor Paris, 3 (A. A.) — B. Heryo övr gazete -sinde yazıyor: " — Rakible-rimiz bu daki -kada o kadar büyük bir taassup içinde bu -lunuyor ve kinleri o kadar şiddetli ki cumu-riyeti ve cumu- B. Eduar Heryo riyteçileri mahvetmek için Fransa-yı bile mahvetmeği göze alabilir -ler. Dış vaziyet de çetin olmakta iç vaziyetten aşağı kalmaz. Muso-lini cüretkârca bir blöf yapmış ve muvaffak olmuştur. Avusturya is-(Sortu 6. ınct sayfada) Türkkuşu İstanbul ve İzmir şubelerini açtı istanbul, 3 (Telefonla) — Türkku-Şunun İstanbul şubesi bugün saat on buçukta büyük bir törenle açıldı. Ba-yand meydanında büyük bir kalabalık vardı. Tayyare cemiyeti ve Türk talebe birliği namına nutuklar verildikten sonra Türkkuşu muallimi Savni planörle nasıl uçuş yapılacağını hoparlörle anlattı. Meydan elverişli olmadığı i-çin yalnız sıçrama tecrübeleri yapıldı (Sonu 6. mcı sayfada) Çağrı Hiidce Encümeni bugün saat onda toplanacaktır. lan yerlerde kalmağa karar vermiş oldukların: ilâve etmektedir. Amerika elçiliğine sığınan yabancılar Vaşington, 3 (A.A.) - Amerikanın Adisababa elçisi kadın vc çocuk 30 rum ile 6 rusun da amerikan elçiliğine sığındıklarını, çünkü âsilerin eline düşmeden başka her hangi bir elçiliğe gidemiye-cek bir vaziyette kalmış olduklarını bil-dirmektediı-. Amerikan elçisi, ayaklanmadan önce imparatorun yanında zevcesi, kızı ve 12 yaşındaki Prens Makonnen ile Harrar Prensi olduğu halde trenle Cibuti^ye hareket ettiğini ve imparatorun Kudüs'e gitmekte olduğu sanıldığım bildirmişti Yangın, yağma, tüfek utvsi! Aynı telgrafta şu tafsilât da vardır: Yangın, yağma ve tüfek ateşleri geceleyin habeş hükümeti Adisababa'dan ayrıldıktan sonra başlamıştır. Şehrin belediye daireleri de yanmakta olan binalar arasındadır. Şehir içindeki bütün telefon muhabereleri kesilmiştir, öteki (Sonu 3. üncü tayfada) NEGÜS Cibuti valisinin evin de misafir; oradan Adene gidecek Cibuti, 3 mayıs (Hususî) — Milletini ve memleketini bırakıp kaçan Habeşistan imparatoru Haile Selassie, aylesiyle birlikte bu sabah saat dokuz buçukta buraya gelmiş ve Çı-buti valisinin konağına misafir edilmiştir. Negüs, bu geceyi burada geçirdikten sonra yarın 49 numaralı ingiliz torpidosuyla A-den'e gidecektir. Memleketinden kaçan imparatorun Aden-den sonra nereye gideceği bilinmemekte ve burası gizli tutulmaktadır. MISIR SEÇİMİ Vaf d partisi reylerin yüzde doksan beşini kazanmış Vaf d Partisi Şefi Nahas Pasa Kahire. 3 (A. A.) — öğrenildiğine göre seçim, umumî bir sükûn içinde cereyan etmiştir. Yalnız yukarı Mısırdaki seçim daireleri bir istisna teşkil tmekttdir. Orada dün akşam kanlı bir takım arbedeler olmuştur. tki kişi ölmüş ve bir çok kişi yaralanmıştır. Seçimin neticeleri yarın belli olacaktır. Fakat Vaf d partisi mensuplarının reyleri yüzde 90 ilâ 95 İni kazanmış oldukları kestirilmektedir. Kavgalarda Ölenler, yaralananlar Kahire, (A.A.) — Seçim esnasında iskenderiye varoşlarında vukua gelen arbedeler esnasında on dört kişî yaralanmıştır. Dördünün yarası ağırdır. Filistinde grev devam ediyor Kudüs, 3 (A.A.) — Filistinde vaziyet hafif bir düzetiş göstermektedir. Yafa'daki nümayişler esnasında ölmüş olan bir arabul cenaze alayı hiç bir hâdiseye mey-da nvermeksizin yapılmıştır. Arabların grevi devam ediyor. DÜNKÜ MAÇ Ankaragücü Galatasarayı ikiye karşı üç golle yendi Galatasaray ve Ankara Gücü takımları bir arada (Yazısı 5. inci sayfada) "Ulus,, un Dil Yazılan Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Güneş -Dil» teorisine göre analizi V. İM EK - ERMEK 'idi', 'imiş", W, -iken' sözlerinin hepsinde görülen "iğ" aslına, süje veya obje gösteren bir ''im" ve kelimeyi tamamlayıp isimlendiren bir "ek" getirirsek: (l) ( iğ (2) (3) ek ) etimolojik şekli elde edilmiş olur. Bunun bugün bu şekilde olarak Türk lehçelerinde bir iş sözü gibi kullanıldığı görülemiyor [1], Fa-(Sonu 2. inci sayfada) [7] "îmek" ve "imgek" sözleri, bizim "emek" sözü gibi, çalışma, zahmet, meşakkat anlamlarına, isim olarak, Türk lehçelerinde kullanılmaktadır. Bunlar da "hareketin bir süje veya objeye taallûku' manasınadır ki "emek" sar-fetmekten anlaşılan mana da bir iş üzerinde sıkı sıkrya çalışmak ve yorulmaktan, yani o işin olması için hareketten başka bir şey değildir. SAYFA 2 ULUS 4 MAYIS 1936 PAZARTESİ Köy için tetkikler: 3 ZENGİNLEŞEN AVRUPA Avrupa yiyeceğini, işliyeccğİni dışardan getirecek kadar köyü tasfiye etmekle, nüfusunu, servetini artırarak "üzerinde güneşin hiç bir zaman batmadığı" dünya imparatorluğunu dilediği gibi İdare kudretini mi kazanmıştır, yoksa; bu, kazanılan nüfus, servet ve imparatorluk Avru-panın bilhassa son hâdiselerle teey-yüd eden bir zafın mı olmuftur? Bu ve bundan sonraki bir kaç yazıda, rakamlarla, bu suallere cevap vermeğe çalışacağız. 1 - Nüfus. a - Almanya, Fransa, Belçika, ingiltere, Şimali irlanda, İrlanda, Danimarka, Holanda, Lüksemburg, isviçre, isveç ve Norveçte, 1841 den, 1926 ya kadar, nüfusun yüksek teza-yüd temposu (1). Seneler Nüfus "Rakamlar 1000 olarak okunmalıdır" 1841 - 45 109J 70 1846 . 50 112,464 1851 • 55 114.451 1856 • 60 117.179 1861 - 65 121.620 1866 - 70 125.475 1871 - 75 128,702 1876 - 80 134,634 1881. SS 139.760 1886 -90 144.700 1891 . 95 150,049 1896 ¦ 900 157.140 1901 - 05 164,998 1906 - 10 172.726 1911 - 1914 179,507 1915 • 1925 186.645 1926 - - 188,267 b - Daha tafsilâtlı olarak yalnız Ingİlterede: 1086 - 1600 (hariçle ticaretin başlamasından önce. Ortaçağ) 1086 1 800 000 1300 2 250 000 1600 2 500 000 Yani be* yüz yılda % 40 artma (700,000 kisİ). 1688 - 1750 (ticaretin bilhassa müstemleke ticaretinin başladığı devir) . 1688 5 500 000 1750 6 464 000 Seksen iki yılda % 20 (964000 kişi). 1750 - 1801 (ihtiraların ve sanayiin başladığı devir) 1760 6 736 000 1780 7 928 000 1801 8 892 536 Elli yılda % 40 (2,4 milyon kisi) ortaçağda bu yüzde kırk tezayüd tam bes yüz yılda tahakkuk etmişti. 1801 - 1851 (sanayiin inkişaf devri). 1821 12 000 237 1841 15 914 146 1851 17 927 609 Elli yılda % 50 tezayüd (9,0 milyon kİsi) Bundan sonraki 83 yıllık artma harikadır. (1851 - 1934). 1851 17 927 609 1934 40 467 000 % 126. C — Almanyaya aid olan aşağıdaki rakamlarda nüfusun yalnız sanayileşme neticesinde arttığı değil; artan nüfusun tekasüf ettiği kazanç zümreleri de tesbit edilmiştir. Meslekler Köy Endüsrti Ticaret nakliyatı Resmî, hususi hizmetler Ev işleri Mesleksizler (2) Yekûn 'Rakamlar bin olarak okunmalıdır' 1882 15 939 14 080 3 877 1 969 2 118 1 851 39 834 1895 15 442 17 918 5 207 2 527 2 010 2 82/" 45 925 1907 14 918 22 443 8 180 3 122 1 888 4 440 54 991 1925 14 373 26.207 10 506 4 180 1482 5 662 62 410 1933 13 661 25 328 11 042 5 063 1317 8 807 65 218 2. Servet. Avrupanın diğer dünya kıtalarından ve Avrupa sanayi memleketlerinin diğer Avrupa memleketlerin- den daha zengin olusu; a - Dünya altın ve döviz mevcudunun kıtalar ve memleketler arasında inkısam nisbeti ile; 'Milyar Mark olarak' 1929 1930 1931 1932 1933 1934 Dünya 63.785,5 65,263.2 61,233.4 61,032.9 60,313.0 64,103.3 Avrupa 30.164.0 32,352,9 32.209,1 30.997.1 30,103.7 29.746.7 Rusya 770.0 1.163.6 1,478.3 1,664.6 1,842.3 1.916,0 Müttehit Amerika 16.807.0 18,106.6 17.580,0 17,778.0 16.980.3 20.427,1 Lâtin Amerika 4,234.1 İngiliz man d s 3.348.6 2.178,4 2.372.8 2.499.8 2.190,6 ve müstemleke memleketleri 7.492,5 6.175,8 5.060.7 5.308.9 6,132.5 6,978,0 Diğer memle- ketler müs- temlekeleri 1.547.1 1.497.3 1.173.5 1,175.0 1.059.1 952.6 Japonya 2.560,8 2.358,2 1.406.1 1.527.1 1.411.4 1,465,1 Diğer memleketler 210,0 160.3 149.3 208.4 283.9 427,7 b - Muhtelif kıta ve memleketlerde 1933 ithalât ve ihracatının nüfus halkın satınalma kabiliyeti ile; basma inkısamı (3) Avrupa "Mark olarak" Memleketleri İthalât İhracat Belçika 204 193 Danimarka 213 202 izlanda 269 283 Holanda 249 150 isviçre 306 161 Fransa 110 71 İngiltere ve Şimali irlanda 188 110 İrlanda 164 89 Norveç 163 136 İsveç 129 127 Almanya 64 75 Finlandiya 64 87 Avusturya 82 55 Çekoslovakya 49 49 Estonya 32 37 Yunanistan 31 19 İtalya 39 31 Letonya 36 32 Portekiz 36 15 İspanya 28 22 Litvanya 24 28 Macaristan 19 23 Romanya 17 19 Polonya (Dançiğ) 12 14 Yugoslav 11 13 Bulgaristan 11 14 Arnavudluk 12 4 Rusya 5 6 (Bu yazı devam edecektir) Neşet Halil ATAY (1) N. Jasny. BevÖI Kcrungsgang und Land wîrtschaft. sayfa 13. (2) Mesleksizlerde mütekaidler. ge. lir sahipleri, şahsi iradla veya yardımla geçinenler dahildir. Cedvcldc meslek sahipleri ile bunların geçindirdikleri mensupları dahildir. (S) Bu rakamlarda yalnız eşya ithal j ve ihracına aid rakamlar vardır. Bazı memleketlerin bankacılık, ticaret ve nakliyecilik gibi diğer işlerden kaşandıkları ve ithal ettikleri paralar tabii yekûnda mevcud değildir. Rakamların devamında (bilhassa müstemlekelerde) fazla ithalatla müterakim servetleri çekilen memleketlere de rastlıyacaksınız. HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Sarhoşluk yüzünden İstanbul, 3 — Kadıköyünde Tevfik isminde bir berber sarhoşluk yüzünden Leman adlı bir kadını muhtelif yerlerinden ağır surette yaraladı. Bir motosiklet kazası İstanbul, 3 — Şişliden Harbiyeye gelen bir motosiklet Halaskar Gazi caddesinde Rober isminde birine çarptı ve yaraladı. Motosikleti sürenle sepette bulunan Dora İsimli kadın da yaralandığından, her üçü hastaneye kaldırıldılar. izmir limanında tetkikler İzmir limanında tetkikler yapmakta olan Ekonomi Bakanlığı baş mücaviri B. Fon der Portenin yarından sonra işini bitirerek Ankara'ya dönmesi beklenmektedir. İnkılâp ve İstiklâl konferansları Yalvaç (Hususî) — Cumuriyet Halk Partisi ilyönkurul başkanı B. Remzi ünlü tarafından ilçemizde ve Kesif bir halk huzurunda nisanın 28 ve 29 uncu günleri İnkılâp ve istiklâl konuları üzerinde çok alâka uyandıran iki konferans verilmiştir. Bir etüd gezisi Yüksek Ziraat enstitüsü son sınıf talebeleri, dün yanlarında hocaları Pr. Dr. Gelisberg olduğu halde Zir nahiyesine giderek meyvecilik ve bağcılık bakımından çok önemli o-lan bu bölgede incelemeler yapmışlardır. Zir bölgesi Ankaraya yakın olması dolayısiyle, şehri besliyecek meyve ve sebze yetiştirmiye çok müsaittir. Bu vadi sulak ve toprağının kuvvetli ve münbit olması buranın ileride bir meyvecilik merkezi olmasına da elverişlidir. İsmet Paşa Kız enstitüsünde Diki» vı hicki atolyesimlr bir sergi arılıyor Kültür bakanlığı, İsmet Pasa kız enstitüsü dikiş ve biçki şubesinin sipariş a* tölyesine. şef olarak, Bn. Pilsen adrnda bîr mütehassıs getirtmiş.tir. Hayatının yirmi beş senesini, enstitülerde şeflikle geçirmiş ve büyük atölyeler idare etmiş bulunan Bn. Pilscn'İn talebe üzerinde temin ettiği otorite ve kendilerine vermekte olduğu ticaret zihniyeti, alâkalılar tarafından, yakından vc memnuniyetle müşahede edilmektedir. Bn. Parİstcn gelirken son modaya a id modeller de getirmiş ve ankaralı Bayanlar için. bu modellere göre. güzel bir sergi hazırlamıştır. Sergi, bugün ve yarın saat 14 den itibaren, görmek istiyenler için açık bulundurulacaktır. Hazırlanan serginin, şu sıralarda açılan benzerlerine naza ren. çok iyi olacağı temin edilmektedir. "Ulus., un Dil Yazıları (Batı 1. inci sayfada) kat, bulun Türk lehçelerinde kul-I anala gelen yukarıki üremelere göre, böyle bir kelime de kurulabileceğine şüphe yoktur. Bu üremelerin daha eski şekilleri olan "erdi, ermiş, erte, erken" »Özlerinin "eğ er" den kısalmış olan "er" elemanlarından da, ay m veçhile: d) (2) 3) (4) ( eğ 4 er -f em 4 ek ) etimolojik şekli çıkar . İşte bu yolda kurulan ''imek" ve "ermek" sözlerini analiz edelim: (I) (2) (3) (4) İmek : ( iğ 4 . + im 4- ek ) Ermek: ( eğ f fk 4 em 4- ek ) (t) İğ, eğ: "hareket" anlamına ana köktür. (2) Er: yalnız ikinci kelimede görünen bu ek. ana kök anlamının tekarrür ve temerküzünü gösterir. "İmek" şeklinde bu eleman bulunmadığından ana kok anlamının tekarrürü değil, yalnız taallûku ifade edilmektedir. Bu anlamın tekarrür veya taallûk eylediği süje veya objeyi de: (v) İm, em: elemanı gösterir. (4) Ek: kelimeyi tamamlıyan, manasını tayin ve ifade eden söze isim mahiyeti veren sonektir. Ana kök, kendisinden sonra gelen elemanla kaynaşarak ve yalnız ikinci kelimede (3) numaralı unsurun vokali de düşerek kelimeler, en son fonetik ve morfolojik şekillerini almış olurlar: İmek, ermek Bu analize göre (imek): "hareketin bir süje veya objeye taallûkunun ifadesi'*, ''ermek" te "hareketin bir süje veya objede tekar-rürünün ifadesi" demek olur. İşte "ermek" sözünün - "imek" gibi - yalnız "mücerret bir vuku ve hudus" anlatmakla kalmıyarak, bir de ayrıca "vusul" manasına gelmesinin sebebi, kendisindeki bu fazla "tekarrür ve temerküz anlatıcı" elemandan ibarettir. ETMEK Dilimizde yapmak manasına olarak kullanılan vc birçok mürekkep fiiller yapmıya da yarı-yan "etmek" sözünü analiz edelim. Kelimenin etimolojik şekli şudur: d) (2) (3) (4) ( eğ 4 et -I em t ek ) (1) Eğ: "hareket" anlamına a-na köktür. (2) Et: ana kök anlamını yaptıran manasına ikinci derecede prensipal kök teşkil ederek ara kökle kaynaşan bir elemandır. (3) Em: aüje veya objeye delâlet eden afikstir. (4) Ek: kelimeyi tamamlıyan ve isimlendiren sonektir. (Eğ -| et 4- em 4- ek eğete-mek) şeklinde, ana kök, kendisin- den sonra gelen elemanla kaynaşmış, 3 numaralı unsurun vokali de düşerek kelime, son fonetik ve morfolojik şeklini almıştır: Etmek, Bu analizde (2) numaralı (et) elemanını kaldırırsak ortaya çıkan söz: (eğemek iğimek imek) ten ibarettir [2]. Görülüyor ki (etmek) sözü (imek) kelimesine bir (t) elemanının ilâvesiyle teşekkül etmekte ve böylece (imek) teki hareketin bir faile yaptırıldığı manasına gelmektedir. Analizden çıkan manada "bir hareketin bîr fail tarafından bir süje veya objeye taallûk ettirilmesi" dir. İki sözün anlamlarını şöyle karşılaştırabiliriz: (İ) (2) İmek : hareket 4- . -Etmek: hareket 4 fail ETTİRMEK (Etmek) sözünün tekrar müte-addi haline gelmesini ifade eden (ettirmek) sözü bu izahları bir kat daha kuvvetlendirir. Kelimenin etimolojik şekli şu -dur: (1) (2) (3) (4) (S) ( eğ + et 4- ir + im 4 ek ) Baş taraftaki iki (t) den birincisi, ana kökün, kendisinden sonra gelen (et) elemaniyle kaynaştığı sırada konsonun değişmesiyle vücut bulmuştur. Bu şekildeki (2) ve (3) numaralı elemanlar hesaba konmazsa, kelime: (eğ -\- İm 4 ek = imek) olur. Yalnız (3) numaralı eleman hesaba konmazsa, kelime (eğ + et 4- im 4 ek etmek) ten başka bir şey değildir. Bu halde fazla olan yalnız (3) İr: dir ki bu da tekarrür ve temerküz anlamını verir. Bu halde (ettirmek): "bir hareketin bir fail tarafından bir süje veya obje üzerinde tekarrür ve temerküz ettirilmesinin ifadesi" demek olur. (İmek) sözünün en eski şekli o-lan (ermek = irmek) sözünü de bu analizde bulabiliriz. Failiyet anlamİyle kelimeye yaptırıcılık fikrini katan (2) numaralı (et) elemanını çıkarırsak, kelime (eğ 4- îr 4- im 4- ek = irmek) olur. işte (imek, ermek etmek, ettirmek) kelimeleri, böylece hep "bir hareketin bir süje veya objeye [2] "İmek" cevher fiili tasavvuru ileriye sürüldükten sonra - eski yazımızda "itmek" şeklinde yazılan - "etmek" sözünün bunun müteaddisinden ibaret olacağı da sezilmiştir. Dilimizde "t" nin ta-diye rolü yaptığı ötedenberi malûmdur. Fakat bunu da ancak Güneş - Dil teorisi tam olarak izah edebilmiştir. "Ulus" un 11-4-1936 da çıkan sayısına bakınız. taallûku" esasında birleşirler. Yalnız bu mana kastolunursa (imek) kelimesi bunu ifadeye kâfidir. Hareketin süje veya objede "tekarrür ve temerküzü" fikrini de ilâve edersek (ermek) olur. Hareketin süje veya objeye bir fail eliyle taallûk ettirilmesini anlatmak istersek (etmek), hareketin bir süje veya obje üzerinde bir fail eliyle tekarrür ve temerküz ettirildiğini de ifade etmek lâzım gelirse (ettirmek) deriz. ERİŞMEK - İRİŞMEK (Ermek - irmek) sözünün "vusul" anlamından yapılan (erişmek - irişmek) sözünü de analiz edelim: Manaya hiç bir tesiri olmıyan vokal farkını bir yana bırakarak (3) m-~~,r suje veya obje -ı- iıaüe süje veya obje + ifade kelimenin etimolojik şekli: (1) (2) (3) (4) (5) ( eğ 4 er 4- iş 4 im 4- ek ) tir. Burada (3) numaralı ek hesaba katılmazsa kelime tamamiyle (ermek) olur ve "bir hareketin bir süje veya obje üzerinde tekarrür ve temerküzü manasını ifade eder kİ "vasıl olmak" ta bundan başka bir şey değildir. Buna İlâve edilen: (3) İş: eki ana süje veya objeden uzak bir saha ifade eder. Bu halde (erişmek) veya (irişmek), "bir hareketin o hareketi yapandan uzakça bir sahada bulunan bİr süje veya obje üzerinde tekarrür ve temerküzü" demek olur. I AHMAK - VVRUT Buna mana ile (ermek) ve (varmak) sözleri birbirine yaklaştığı gibi, fransızca {'arriver) ve arap-ca (vürut) kelimeleri dc hep aynı asla bağlanır [3]. Bunu göstermek için etimolojik şekillerini altalta yazmak kâfidir. (1) (2) (3) (4) (S) Ermek : eğ 4 • — er 4 im 4 ek Varmak: ağ 4 av 4 ar + im 4 ak Vürut : uğ üv 4- ür 4 üt 4- . Arriver : ağ 4 . 4 ar 4- iv 4 er Bu «eride hep aynı elemanların tekerrür ettiği meydandadır. Yalnız (vürut) kelimesinde görülen (t) elemanı hareketin tekarrürü-nün yapılmış olduğunu anlatarak mananın müspetliğini teyit etmektedir. Bundan gelen (varit) kelimesi de Türkçe (var) m sonuna - (geçit) sözünde olduğu gibi - bir (t) elemanının ilâvesiyle kurulmuştur ki "varlığın veya hareketin tekarrür ve temerküzünün yapılmış olduğu" anlamı, (varit) in bütün manalarını izaha kâfidir [4]. /. N. DİLMEN [j] "Varmak" ve "arriver" sözleri "Ulus" un 25. 27-4-1936 da çıkan savılarında analiz edilmiştir. [4] Bu analizlerin alt tarafı yarınki sayımızdadır. ULUS SAYFA 3 İtalyanların dün gece Adisababaya girmeleri ihtimali vardı Negüs ailesiyle birlikte Cibutide Şehrimizdeki habeş elçisi, habeş şeflerinin sonuna kadar savaşmağa andiçtiklerini söylüyor. PİŞ HABERLER Adisababa yanıyor (Bası ıncı sayfada) elciliklerle sâiler vasıtasiyle temasa gelinmeye çalışılıyor. Polis ve askerler tarafından şehirde bırakılan mühim mik-dard? tüfek vc eepanenin âsilerin eline geçtiği sanılıyor. Şehrin büyük postane binası c? ateşler içindedir. Şehrin merkezi alevler içinde Vaşington. 3 (A.A.) — Amerikanın Habcşistandaki elçisinden buraya gelen bir telsizde deniliyor ki: Adisabab'nın merkez kısmı alev içindedir. Şehir halk tarafından yağma edilmektedir. Ateş çattrdılanna devamlı tüfek sesleri karışmaktadır. Amerikan elçiliğinin diyarlarına boyuna kurşunlar çarpmaktadır. A-merikan konsolosu, gerek elçiliğin öteki memurları emniyettedir. Yedi amerikan misyoneri ingiliz elçiliğine sığınmıştır, öteki üç misyoner de amerikan elçiliğine sığınmışlardır. Elçilik memurları vazifeleri başında bulunmaktadır. Deniz telsiz merkezinin aldığı bu telgraf saat 16 da çekilmiştir. Ve hemen dış bakanlığına gönderilmiştir. Telgraf fena alındığnıdan ve bütün dünyaya da Manilla'daki amerikan telsiz postası tarafından ncşredildiğinden metin tamam değildir. Bununla beraber elciliğe karşı doğrudan doğruya tecavüz olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü elçiliğe düşen kurşunların serseri mermiler olduğu kaydı vardır. Telçrafta italyan kuvvetlerinin şehre girdiğinden bahsedilmediğine göre, yangınların İhtilâlci halk tarafından çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Negüs'ün treni bombardıman mı edilmiş? Roma, 3 (A.A.) — İyi haber almakta olan mahfiller, italyan tayyarelerinin Negüsün binmiş olduğu trenden önce hareket eden ve hükümdarın eşyasını taşıyan treni bombardıman etmiş oldukları haberi hakkında bir şey bilmemektedir. NcRÜsün Adisababadan ayrılmış ol- duğuna dair olan haberleri gazeteler yalnız fransız ve ingiliz kaynaklarına atfen neşretmişler ve bu haberi vermek i-çin son tabılar çıkarmışlardır. Gazeteler tarafından italyan kaynaklarına atfen hiç bir şey neşredilmemiş ve salahiyetli mahfiller, bu mesele hakkında bir güna beyanatta bulunmamıştır. Londra habeş elçisinin fikri Londra. 3 (A.A.) — Habeş elçiliği. Negüsün Adisababadan ayrılmış olduğuna dair hiç bir haber almamıştır. Bazı mahfiller, Negüsün aylcsiyle birlikte Filistin'e gideceği haberine doğru gözüyle bakmamaktadır Habeşler büyük bir taarruza hazırlanıyorlarmış. Sunday Refcree'ye göre Adisababadan alınmış olan haberler. Selassie'nin italyanlara karşı şimdi büyük bir taarruza girişeceğini bildirmektedir. Bc'/le bir taarruzun yapılması ihtimali olduğunu gösteren bir çok sebeb-ler vardır: önce italyanlara karşı devamlı surette mukavemet göstermiş olan büyük habeş ordusu şimdi Harrar'da bulunmaktadır. Harrar, imparatorun şahsına aid bir eyalettir. Yağmurlar başlayınca. Öte taraftan Negüsün elindeki son koz olan yağmurların başhyacağı zamandan istifadeden vaz geçmesi ihtimali yoktur. Eğer ilkbahar yağmurları, Habeşistanın yıkılmasından önce başhya-cak olursa vaziyet tamamiyle değişecekti.-. Bu düşünceyi ileri sürmek hususunda Sunday Referec tek başına kalmıştır. Pazar günü çrkan öteki gazeteler, Habc-şistanm inhidamına artık olmuş bitmiş bir İş diye bakmaktadırlar. 4 MAYİS 1936 PAZARTESİ SON DAKİKA : Paris. 3 (A.A.) — Havas ajansının öğrendiğine göre, fransız hükümeti, A-disababa hâdiseleri neticesinde bir takım yeni güçlükler çıkabileceği kaygısını Romaya bildirmiştir. Bunun üzerine italyan hükümeti Af-rikadaki ordu kumandanlığına Adisababa üzerine yürüyüşü hızlandırmasını tebliğ etmiştir. İtalyan ordusu Adisababa'dan 40 ki Icmetre mesafede bulunmaktadır Ve bu gece şehre girmesi ihtimali vardır. Negüs Cibutide Paris, 3 (A.A.) — Negüs ve aylesi-nin Cibutiye varışlarrnda bir Senegallİ bölük resmi selâmı ifa etmiştir. Otuz yüksek habeş memuru da Negüs'e refakat etmektedir. Hava çok sıcak olduğundan seyirciler pek azdı. Yalnız bir kaç gazeteci ile Adisababa'daki italyan elçiliğinin kâtibleri bulunuyordu. Tren durunca önce imparatoriçe ve arkasından da imparator inmiştir. İmparator hemen gazetecilerin uzaklaştırılmasını rica etmiştir. İmparator habeş elçiliğine giderken bir italyan resmini çekmek istemiş, fakat Negüs'ün yanındakiler buna engel olmak istediğinden iki taraf a-rasında yumruklar teati olunmuştur. Habeş şefleri sonuna kadar savaşmağa and içtiler Anharadahi habeş elçiliğinin bildirdiğine göre, habeş hüküme -ti merkezini resmen Gore'ye nak -letmiştir. Ve imparatorun reisliğinde Adisababada yapılan son bir toplantıda bakanların ve bü -tün habeş reislerinin sonuna ka -dan mücadeleye devam hususunda and içmişlerdir. Habeş iş güderi Marcos ve el -çilik müsteşarı Petrides Habeşis -tana dönerek daha şimdi başla -makta olan son savaşa iştirak için "— ... Temasımız türk nun mümtaz vasfı olan s tur. Aynı samimiyetin Re süreceğine eminim...*' Belgrad, 3 (A.A.) — Yunan başbakanı ile Türkiye dış İşler bakanı bugün saat 16.30 da buraya gelmişler vc istasyonda başbakan ve dış bakanı B. Sto-yadinovHç. dış bakan muavini B. Marti-natz, siyasal şube direktörü B. Andriç, Çekoslovakya elçisi B. Gerza. Romanya elçilik müsteşarı B. Pİpiniu. protokol şefi B. Novakoviç. dış bakanlık erkânı, Türkiye vc Yunanistan elçilikleri memurları ve bir çk gazeteciler taralından karşılanmışlardı!. BB. Me-taksas ve Rüştü Aras Belgrada gelmeden önce yolda Mladonevatz istasyonunda trenden inerek otomobille Op-lenatz'a gitmişler ve kral Aleksandrm mezarına bir çelenk koymuşlardır. Atina. 3 (A.A.) — Başbakan Mctak-sas Tevfik Rüştü Aras'ın şerefine verdiği öğle yemeğinde türk dış işler ba -kanının ziyaretinden dolayı hoşnudlıı -ğunu bildirmiş ve ezcümle demiştir ki: *' — ilk resmî temasımın türk - yunan kardeşlik ve dostluğunun mümtaz vasfı olan samimiyet içinde vuku bul - hükümetlerinden izin istemişlerdir. (A.A.) Karışıklıklar ne zaman çıktı? Adisababa, 3 (A.A.) — Burada karışıklıklar hükümetin yola çıkmasından sonra başlamış ve bilhassa avrupalılartn mağazaları yağma edilmiştir. Evlerin bir kısmı da yağmaya uğramıştır. Sokaklarda cesedler yatmaktadır. Bunlar ya âsilerin öldürdükleri yahud da polisin vurduğu âsilerdir. Alman ataşemililerinin araştırmaları Adisababa, 3 (A.A.) — Bu sabah alman ataşe militerİnin kumandası altında bir alman ve bir İngiliz müfrezeleri bir pansiyona giderek orada mahpus kalan 15 avrupalıyı almışlar ve alman elçiliğine getirmişlerdir. Bankalara dokunulmadı Adisababa, 3 (A.A.) — Alman ata-şemiliternin kumandası altındaki alman müfrezesi şehirde araştırmalara devam ederek başka bir çok ecnebileri daha elçiliğe getirmiştir. Ölenler arasında bir kaç isveçli, rumlar ve fransızlar vardır. Alman müfrezesi habeş asilerinin taar-ı-jzuna uğramamıştır. Alman elçiliği müdafaa haline konulmuştur. Şimdiye kadar Adisababa'daki bankalara dokunulmamıştır. Yeni tuıbeş imparatoru kim olacak? Paris. 3 (A.A.) — Havas ajansının Cibutiden öğrendiğine göre, italyan tayyareleri bugün Adisababa üzerinde u-Çarak beyannameler atmışlardır. Bu beyannamelerde fransız Somalisinde Ta-cure'da bulunan Memelik'in torunu ve eski imparator Yassu'nun oğlunun imparator ilân edileceği bildirilmektedir. Adisababa ile muhabere imkânsız Kahire, 3 (A.A.) — Adisababa için buraya gelen telsizler, muhaberat mun-katı olduğundan Adisababaya çekîle-memektediı. - yunan kardeşlik ve dostluğu-amimiyet içinde vıtkubulmıış- îgrad görüşmelerinde de hüküm muştur. Bu aynı samimiyetin dost ve müttefik Yugoslavyanın gürel hükümet merkezinde yapılacak görüşmelerde hüküm süreceğine eminim. Bu görüş -meler. Balkan antantının dört azası arasındaki sağlam bağların herhalde daha ziyade kuvvetlenmesine yarıyacaktır.,. Dış işler bakanımızın cevabı Dr. Tevfik Rüştü Aras da cevabın -da ezcümle söyle demiştir : — İki memleketi ve iki milleti birleştiren bağların mahiyetini burada bir kere daha hatırlatmaya ihtiyaç yoktur. Biraz sonra müttefik Yugoslavya -nın hükümet meıkezine doğru beraberce çıkacağımız seyahat başlı başına aramızdaki kordiyal antantın veciz bir ifadesi ve memleketlerimizin Balkan antantına vc binaenaleyh Balkanlarda kardeşliğine, Balkanlar davasına, sulh dva^na olan bağlılıklarının bir rem -zidir... Dr. Tevfik Rüştü Arsa'ın kıral tarafından kabulü azamî bir samimiyet 1-Çİnde vuku bulmuştur. Dr. Tevfik Rüştü Aras. BB. Çalda- ris. Maksimos ve Sofulus'u de ziyaret etmiştir. Yabancı devletler ve boğazlar işi Hususi tren saat 16 da Belgrada hareket etmiştir. Trenin hareketinden ön cc Türkiye dş isleri bakanı bir gazete -cinin boğazların tekrar askerleştirilme-si meselesi hakkındaki sualine şu ce -vabı vermiştir: "_ Bütün devletlerin ccvabları istisnasız tüfek tezine müsaittir. Takib olunacak usule gelince, milletler cemiyeti konseyinin marjında görüşülecek ve mesele ihtimal yazın gözden geçiri -lecektir. Türk hükümeti ve milleti. Yu-nanistanın türk - yunan antant kordi -yaline olduğu gibi Balkan antantına da sadakatini gösteren yunan hükümetinin beyanatına vc parlâmentodaki tezahürlerden fevkalâde mütehaasisdir.,, Balkan antantı konseyinde konuşulacak isler Belgraddaki Balkan antantı konseyinin ruznamesi hakkındaki suale de Aras şu cevabı vermiştrr: "__3u nızname dört hükümet tarafından tesbit ve tasvib olunmuştur. Sonradan tebliğ edilecektir. Dört devlet arasındaki tesanüd öyle kurulmuş ve inkişaf bulmuştur ki. hiç bir noktada aksamamaktadır." Trianon andlaşmosı Trianon andlaşmasının feshi meselesindeki suale evab veren Dr. Aras demiştir İti: ••— Balkan antantı bu meselede doğrudan doğruya alâkalı değildir. Bununla, milletler cemiyeti azası sıfatiyle alâkamız vardır. Bununla beraber mesele ortaya atılacak olursa küçük antanta teveccühkâr bir zihniyetle gözden geçirilecektir." "Umumî vasiyet cidd$dir.„ Tevfik Rüştü Aras sonra umumi vaziyetten bahsederek demiştir ki: "— Bu vaziyet ciddidir. Fakat cesaretimizi kaybetmeme^'yiz. Nikbinlik göstermeliyiz. Hükümetlerin ve mesul dev- let adamlarının hikmeti vücudu güçlükleri gözden geçirmek vc bunları halletmektir Bugünkü krİz'in aşılabileceğini ümid vc temenni ediyoruz. Her halde Balkan antantı meselelerin halline vc sulhun idamesine yardım için vasıtaları tesbitte elinden geleni yapacaktır." Nihayet Tevfik Rüştü Aras, Bulga-ristanın Nöyyi andlaşmasını fesetmesi ihtimaline inanıp inanmadığı sualine menfî cevab vermiş ve "Bulgaristarun verdiği inancaya güvenmeliyiz." demiştir. Yugoslav gazetelerinin neşriyatı Belgrda. 3 (A.A.) — Bu sabahki gazeteler, önümüzdeki dört gün içinde Bclgradın. yalnız Balkan siyasasının değil, fakat aynı zamanda orta Avrupa siyasasının da mühim bir merkezi olacağını ehcmilyetle kaydetmektedirler. Gazeteler, en büyük alâkayı yunan delegasyonunun iştirakine atfetmekte ve bu delegasyonun B. Metaksasdan maada en mümtaz iki yunan siyasacısı-nı BB. Politis ve Melas'ı da ihtiva ettiğini yazmaktadır. Gazeteler tu münasebetle yunan gazetelerinde Balkan antantı hususunda yapılan münakaşaları hatırlatmakta ve bütün parti reislerinin görüşlerini bildirmiş olduklarını kaydederek B. Metaksasın bütün Yunanistan namına Bclgradda söz soyliyeceği-ni ehemiyetle kaydeylemektediı. Gazeteler, küçük antant toplantısından da bahsederek diyorlar ki, bu toplantı daha az muğlaktır. Çünkü temaslar daha fazla olmuştur. Üç devletin müşterek hayatî menfaatleri dolayısiy-le günün bütün meseleleri herhalde halledilecektir. Gazeteler Avrupanın bugünkü karanlık ufku karşısında en iyi tarzı hallin bulunabileceğini Metaksas. Titüles-ko, Rüştü Aras ve Stoyadinovİç adlarının en ciddî bir garanti olduğunu yazıyorlar. II. Titiilesko da yola çıktı. Bükreş. 3 (A.A.) — B. Titülesko bu akşam saat 18.30 da Belgrada hareket etmiştir. MAKİNEYE VERİLİRKEN: Fransız seçiminin neticesi: Sol partiler 378, sağ partiler 236 mebusluk kazandılar. Bu sabah saat üçte Post Parizyen radyosunun bildirdiğine göre, fransız seçiminin dün yapılan ikinci turunun neticesi başbakan B. Saro tarafından iç bakanlığmda gazetecilere tebliğ edilmiştir: Buna ¦îÖre seçilen mebus sayısı 614 dür. Sömürgelerde seçilen 4 mebusluk hakkındaki neticeler henüz alınamamıştır. Seçim neticesinde solcu partiler 376, sağcı partiler 236 mebusluk el -de etmişlerdir. Solcu partilerin aldıkları reyler, tasnife göre, şöyledir: Komünistler 72 "Dissidents,, komünistler 10 S. F. I. O. sosyalistler 146 Sosyalist birtİği 26 Müstakil sosyalistler 9 Radikal sosyalistler 115 378 Parisle Sen eyaleti seçimlerinde komünistler mutlak ekseriyet kazanmışlar ve halk cephesinin en kuvvetli partilerinden biri olmuşlardır. Yeni parlamento haziran başlangıç -larınd? toplanacaktır. B. Eden in habeş meselesi hakkındaki nutku Londra, 3 (A.A.) — B. Eden, dün akşam kendi seçim bölgesi olan Liming-ton'da söylediği bir nutukta habeş meselesine temas ederek demiştir ki: "— Bu meselede biz zarurî menfaatler veya hodbin maksadlarla değil, milletler cemiyeti azası ve bu cemiyet paktını imza eden bir devlet sıfatiyle hareket ettik. Bize cemiyetin öteki bütün azâlariyle paylaştığımız bir vazife düşüyordu. Son yedi ayın dersleri her nc olursa olsun bunları önemli ve bunlardan realist bir fikirle istifade etmeli ve Büyük Britanyanın dış siyasasının hedefi olan "sulhu koruma" esasını gözden kaçırmamalıyız. Milletlera rası siyaset hakkında başka bir diyeceğim yoktur.'' Avusturya'da askerî hareket yokmuş Cenevre, 3 (A.A.) - Milletleı cemiyeti finant komisyonunun toplantısı dolayısiyle Cenevrede bulunmakta olan Avusturya finans bakanı B. Draksler ile millî banka direktörü B. Kinbök dün Avusturyanın ekonomik ve finansal durumu hakkında gazetecilere beyanatta bulunmuştur. Bakan, Avusturyada hiç bir askeri hareket yapılmış olmadığını, zira buna lüzum olmadığını, bundan başka alman kıtalarının hareketleri hakkında da haberi olmadığım »öyledik ten sonra, milletler cemiyeti finans komisyonunun çalışmalarını överek anmış ve mecburi askerlik hizmetinin doğurduğu masrafların büdce faz-lasile temin edilmiş olduğunu ilâve etmiştir. İspanyol denizcileri grev yapıyorlar Madrid, 3 (A.A) — Umumi döviz ticaret grevi, şimdi ispanyol kabotajına sirayet etmiştir. Hükümet, anlaşmazlığı halletmek i-çin son derece gayret sarfetmektedir. Hatıralrda olduğu üzere ispanyol deniz Hatırlarda olduğu üzere ispanyol deniz mekte ve bu ücretlerin diğer bütün memleketler deniz işçileri ücretlerinden aşağı olduğunu iddia etmektedirler. BB. Metaksas ve T. R. Aras dün Belgrada vardılar B. Metaksas dış bakanımızın Atina ziyareti dolayısiyle diyor ki: ULUS 5 MAYIS 1936 SALI Son haberler üçüncü ¦ sayfamız^adır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5304 ADIMIZ. ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş ı:ıj„ ıi.ı-İR INSIZ SECİMİ Falih Rıfkı AT AY 1932 fransız seçiminde bugün halk cephesini kuran partilerin mebus yekûnu 342. bağırışız radikallerden kon -servatörlere kadar giden partilerin mebus yekûnu 258 idi. Bu seçimde en çok mebus, radikal sosyalistlerdendi. Bu sırada B. Heriyo: "— Fransa radikal sosyalisttir!" diyordu. Daha önceki seçimde gene şimdi halk cephesini teşkil eden partilerin mebus sayısı ancak 274, karşı partilerin ise 334 idi. Parlamentoda radikal sosyalistler ancak 109 kadar idi. Bu seçimde halk cephesi 378. karşı partiler 236 mebusluk kazanmışlardır. Sıra ile üç seçimde mühim olan değişiklikler şunlardır: Komünistler 16, 12, 72! Birleşik sosyalistler 112, 129, 146! Müstakil ve cumuriyetci sosyalistler 32, 36, 35! Radikal sosyalistler 109, 156. 115! Orta ve »ağlardaki değişiklikler, halk cephesi partileri değişikliklerinden daha ehemiyetsizdir-ler. Meselâ demokrat curauriyetçi-ler 90, 76, 88! Sol cumuriyetçiler 101, 72, 83! Umumi olarak şu söylenebilir ki radikal sosyalistler, Ingiltere-deki liberaller gibi, varlık hikmetlerini yavaş yavaş kaybetmektedirler. Sol çoğunluk baş sınıfı sosyalist olarak inkişaf etmektedir. Yani, sosyalistten sağa ka -¦ arak değil, sosyalist olarak ve ondan sola kaçarak! Bir de son senelerin hükümet terkiblerini gözden geçirelim: Her hangi bir rejim, veya sistem dur-luğu için, yani devam etmek için değil, fakat vaziyet kurtarmak için iktidara gelen Dumerg kabinesi 15 şubattan 8 teşrinisani 934 de kadar hükümet etti. Tardiyö ve Heryo. şimdi biri parlamentoya girmeksizin dışardan rejim inkılâbı isteyen, biri, partisinin ehe-miyetten düştüğünü gören ve mebusluğu güçlükle temin eden iki şef, bu kabinede devlet bakanları idiler. Flanden kabinesi sola doğru idi. 934 13 ikinci teşrininden, 935 mayısının 30 una kadar iş başında kaldı. _ Laval kabinesinde radikal sosyalistlerden 5, sol cumuriyetçiler-den 3, cumuriyetçiler birliğinden 1, sol demokratlardan 2, merkez cumuriyetçilerden 1, sosyalistler birliğinden 1, parlamento dışından 1, bağınsızlardan 2, cumuriyetçiler federasyonundan 1 ve sol radikallerden 2 bakan vardı. Bu kabine 7 haziran 935 den 22 ikinci kânun 936 ya kadar iktidarı tuttu. Son Saro kabinesinde 4 radikal sosyalist, 2 sosyalist, 11 diğer gruplardan mebus ve bir parlamento dışından general vardır. Üçüncü cumuriyetin 100 üncü ve on beşinci teşrii devrenin 11 inci hükümeti olan bu kabine, son telgraflardan öğrendiğimize göre önümüzdeki haziranda istifa edecektir. * * * Şimdi, yeni parlamentonun terkibi, fransız milletinin hakiki İra -desınin eseri midir, yoksa seçim mekanizmasının, ve parti politikalarının millî iradeye delil sayılması doğru olmayarak kombinezonlardan doğma bir şey midir, bütün bu nazariyeleri Tardiyö ve arkadaşları ile, diğer münaka^acı -lara bırakalım: Yeni parlamento -nun mebusları seçilmiştir. Fran -sada hükümet etmek için bu par -lamentodan itimad reyi almak lâzımdır. Bu parlamento, fransız (Sonu €. ıncı sayfada) BALKAN ANTANTI Daimi konseyin dünkü toplantıları çok nikbin bir hava içinde geçti Dört Balkan antantı devletinin delegeleri: BB. T. R. Aras, Metaksas, Stoyadinoviç, Titülcsko, Politis. Belerad. 4 (A. A.) — Romanya dış bakanı B. Titülcsko h» sabah saat 10.30 da Bclgrada gc İmiş vc istasyonda Yugoslavya başbakanı B. Stoyadinoviç. yunan başbakanı B. Metaksas, Yunaniatanın Paris elçisi B. Politis. fransız elçisi Kont Dam-pier. türk elçisi B. Ali Haydar. Çekoslovak elçisi B. Girza. yugoslav dış bakanlık muavini B. Martinatz ve bakanlık ileri gelenleri ile Türkiye. Yunanistan, Çekoslovakya vc Romanya elçilikleri memurları tarafından karşılanmıştı!. B. Titülcsko doğruca saraya giderek defterlere ısmmi Balkan antantı daimî konseyi ilk toplantısını dış bakanlık salonlarında saat İt de yapmıştır. Belgrad. 4 (A. A.) — Avala ajansı bildiriyor: Balkan antantının bugün saat 11 de başlıyan ilk konferansı saat 13.30 da bitmiştir. Toplantıda BB. Stoyadinoviç. Metaksas. Titülesko ve Tev-fik Rüştü Aras bulunmuşlardır. Konferanstan sonra dört bakan yunan delegasyonunun bulunduğu otele giderek Yunanistanın Belgrad orta elçisi B. Sakclaropulos tarafından şereflerine verilen ziyafette hazır bulunmuşlardır. Ziyafette keza Madam Stoyadinoviç ile saray bakanı ve Bayan Artiç. Türkiyenİn Belgrad orta elçisi ve Bayan Haydar. Romanyanın Belgrad orta elçisi ve Madam Ora-(Sonu 3. üncü sayfada) Negüs kaçtıktan sonra İtalyan kıtaları ilerilejişlerini hızlandırdılar Asmara, 4 (A.A.) — Adisaba-badaki elçilikler italyan umumi karargâhına acele bir telgraf çekerek Adisababanın işgalinin hızlandırılmasını istemişlerdir. Umumî karargâh, motorlu kıtaların ça-ruk yürümeleri için her türlü tedbirleri almıştır. Adisababanın şi-malindeki Termaber geçidindeki harekatı bizzat Mareşal Badoglio idare etmektedir. Pazar sabahı bu geçitten 1600 otomobil geçmiş bulunuyordu. İtalyan kollarının iaşesi tayyare ile temin olunmaktadır. Paris, 4 (A.A.) — Fransa hükümeti, evvelki gece Adisababa-dan almış olduğu heyecanlı haberleri Romaya bildirmiştir. Roma hükümeti Adisababaya doğru gitmekte olan italyan kumandanına ileri hareketinin hızlandırılması için emir vermiştir. Paris, 4 (A.A.) — Adisababa-dan alınan haberlerde italyanların ileri hareketinin geciktiği ve i-talyanların Adisabaabyı yarından önce işgal edemiyeceklerinden korkulmakta olduğu bildirilmektedir, işgalin gecikmesine sebeb yolların şiddetli yağmurlar yüzünden bozulmuş olmasıdır. Roma, 4 (A.A.) — Bütün italya, ileri kuvvetlerin Adisababaya girdiği haberini heyecanla beklemektedir. Musolininin bu hadiseyi yarın bütün memlekete ilân e-deceğinden hiç kimse şüphe etmiyor. Bir kaç gündenberi bütün I-talya sokaklarına konulan oparlö-rlerin etrafını binlerce kişi sarmış bulunmaktadır. Dün akşam Termarher boğazının büyük güçlüklerle geçilmiş olduğu haberi zafer heyecanını artırmıştır. Otomobil kolu 3700 metre yukarsındaki bu boğazdan (Sonu 6. mcı sayfada) FRANSIZ SEÇİMİ İkinci tur sükûn içinde geçti B. Saro 37 mayısta çekilecek Dış siyasanın değişeceği sanılmıyor. 1 ^-ws^s^-~ v-V'^^v; FRANSIZ SEÇİMİNİN NETİCESİNİ (İÖSTEKEN MUKAYESELİ TABLO önce Şimdi \Komünistler 10 72 Ayrılıkçı komünistler 11 10 \s. F. I. O sosyalistler 97 146 Cumuiryetçi sosyalist birliği 45 26 — Bağı nsts sosyalistler 21 9 — ^Radikal • sosyalistler 158 115 — Halk cephesi» nin kazandığı -¦ mebusluklar yekûnu 378 Kayıp tzanç 62 — — 1 49 — — 19 — 12 43 11 — 12 5 Bagmsız radikaller 65 31 — 34 Sol cumuriyetçiler 72 83 Halkçı demokratlar 23 23 Cumuriyetci demokrat birliği 76 88 Muhafazakârlar. 6 11 'Orta ve sağ partilerin kazan- - \ dıpı mebusluklar yekûnu 236 Bu hesaba gere 61-t seçim bölgesinde netice belli olmuş, isömürgelerdeki 4 seçim bölgesinden netice hakkında r-enüs haber gelmemiştir. Paris. 4 (A. A.) — Seçim işleri, iki cepheye mensup namzetlerin bazan çok çetin bir savaş açtıkları kalabalık mahallelerde bile hiç bir hâdiseye meydan vermeksizin olup bitmiştir. Dünkü günün, geçen pazar gününden daha az hararetli olduğu söylenmekte-Kr. Paris, 4 (A. A.) — ..Halkçılar cephesi., nin muvaffakiyet kazanacağı kestirilmekte ise de bu muzafferiydin bu kadar ezici olacakına ihtimal verilmemekte idi. Pariste ve bazı şehirlerde seçim neticeleri halkın coşkun alkışlariyle selâmlan- mıştır. Dış siyasada değişiklik almışa cakmıs ? Paris. 4 (A. A.) — Sol cenahın kazanmış olduğu muvaffakiyete rağmen Fransanın dış siyasasında esaslı bir değişiklik olmıyacağı sanılmkatadır. Bununla beraber komünist partisi Moskova ile Paris arasında daha sıkı bir işbirliği yapılması için tesir icra etmekten geri kalmıyacaktır. Ekonomik ve malî (Sonu 3 üncu sayfada) Lise ve Orta mekteplerde Sınavlar nasıl olacak? Kültür Bakanlığı bu yıl imtihanlar azad olma tarihleri hakkında '1 — Ortaokullarla lise birinci devrelerin ve İlk öğretmen okullarının mesleki sınıflarının dersleri 26 mayıs 1936 salı akşamı kesilecektir. 2 — Lise ikinci devre birinci ve ikinci sınıflan dersleri 26 mayıs 1936 salı akşamı, üçüncü sınıfları dersleri de 20 mayıs çarşamba akşamı kesilecektir. 3 — Lise fen kolunun riyaziye, fizik - kimya, tabiiye vc edebiyat kolunun tarih, edebiyat gruplarının yazdı olgunluk sorgulariyle her iki kolun olgunluk türkçe kompozisyon mevzuları bakan- Mısır seçimi Kahire, 4 (A.A.) — Mısırın seçim bakımından ayrıldığı 150 dairedeki neticelerin yüzde 90 ı öğrenilmiştir. Bu neticelere göre, reylerin yüzde 90 ı Vefd partisine verilmiştir. Hirçok ölü ve yaralı Kahire, 4 (A.A.) — Parlamento seçimleri dolayisiyle muhtelif yerlerde kavgalar olmuştur. Bir çok Ölü ve yaralı vardır. (Sonu 6. ıncı sayfada) m başlama, bitme ve mcktcbteriıı şu tamimi yapmıştır: lıktan gönderilecektir. Bu sınavl günlerde yapılacaktır: 20 haziran 1936 cumartesi: Fen kolu riyaziye olgunluk yazılı sınavları 25 haziran 1936 perşembe: Fen kolu fizik - kimya olgunluk yazılı sınavları 30 haziran 1936 salı: Fen kolu tabiiye olgunluk sınavları 20 haziran 1936 cumartesi: Edebiyat kolu tarih olgunluk yazılı sınavları 25 haziran 1936 perşembe: Edebiyat kolu edebiyat olgunluk yazılı ıınavları 4 temmuz 1936 cumartesi: Fen ve edebiyat kollarının türkçe kompozisyon olgunluk sınavları 4 — Edebiyat kolunun felsefe ve içtimaiyat yazılı olgunluk sınavları soruları olgunluk sınavı heyetince tesbit e-dilecektİr. 5 — Okullara tebliğ edilmek üzere bulunan Üse sınav talimatnamesine göre edebiyat kolunun olgunluk sınavlarında tarih dersinin sınavı coğrafya ile birlikte bir grup halinde yapılacaksa da yal- (Sonu 6. ıncı sayfada) "Ulus,, un Dil Yazıları Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve beıızerlerinin «Güneş -Dil» teorisine göre analizi VI. ETRE Türkçede (imek) ile anlatılan mücerret oluş anlamı, Fransız dilinde (etre) diye yazılan söz ile anlatılır. Bu söz fransızcada iki anlama gelir: I. _ Fiil olarak (olmak) diye tercüme olunur. Bizim (imek) dediğimiz fiilin manasının aynına delâlet eder. Tasrifi gayrı kıyasıdır. Hal sıygasının "Je tul», nous sommes, il» tont" şahıslarında istikbal şart emir ve subjonctif present sıygalarında bir (») elemanı tasrife hakim olur. Halbuki mahdut mazi ve bundan yapılan subjonctif imparfait sıygalarında bir (f) elemanı vardır. Bunların haricindeki sıygalarda ise - (e»t)-den kısaltılmış olan - bir (et) ele-maniyle kıyas! gibi tasrif olunur. Bu fiil aynı zamanda yardımcı fiil olarak bir takım fiillerin mürekkep sıygalarının tasrifine de yarar. II. — isim olarak (etre) keli- mesi, "herhangi bir varlık, bir mevcut" demektir. Şimdi bu kelimenin orijinini Fransız lügatlerinde arıyalım: /. "£tre. — Halk lâtincetinde «mefruz şekli "essere", klasik lâ-«fince*ı ,4esse", italyancatı "esse-«re", eski provansalcast "esser" ve (Sonu 2. inci sayfada) Filistinde vaziyet Kudüs, 4 (A.A.) — Umumi grev komitesi, iki haftadanberi devam etmekte olan grevi, hedefe vasıl oluncaya kadar devam ettirmeğe karar vermiştir. Bu hedef, Filistine yahudi göçümü ve a rap topraklarının yahudilere verilmesinin nihayete erdirilmesidir. Tel -Aviv gibi tamamen yahudi merkezler hariç, grev Öteki merkezlerde tesirini mühim surette his ettirmektedir. Yiyecek azalmağa başlamıştır. SAYFA 2 ULUS 5 MAYIS 1936 SALI Farı - Siyasal Fransa «sof» memleketler arasında Fransız milleti, "sol., seçti. Seçimden ünce 22 nisan tarihli gazetemizde yine bu sütunlarda, diyoduk ki: ".. Eger. bu seferki fransız seçimi hakkında ve yukarıdaki sebeplere dayanarak, bir tahmin yapmak caiz-•e, bu seçimin "Halk cephesi" nin büyük bir muvaffakiyeti ile neticeleneceğini beklemek doğru olur. Geçen scçîm devresinde, hükümet ve otorite, sağ ile sol arasında İmca-ladı. Mihver rolünü oynayan radikal partisi, açıkça sol olan bir politika yürütemedi. Ancak, rey adedini ve kontrolü elinde tuttuğu için. mutedil sağlar ile iç meselelerde (m.-srlâ frangın müdafaası prensipi) bir pazarlığa girişerek kendi dış politikasını empoze edebildi. Bu sefer halbuki, sol, hem teknik hem politik temerküzünü, daha seçim yapılmadan önce temin etmiş bu lunuyor. Binaenaley gelecek ay F-ransa'nın. artık sol bir Fransa olması kuvvetle muhtemeldir." Bu seferki seçimin fransız sollarını sevindireceği, demek ki. azçok belli idi. Yalnız, sollar için zaferin bu derece büyük olacağı, doğrusu tahmin edilememişti. Orta fırkaları da sağ fırkalara ilâve etmek sartiyle, elde edilen rey adedi 250 den aşağıdır. Buna mukabil tek başına Halk cephesi. 376 dan fazla rey almağa muvaffak olmuştur. Öyle ki. Halk cephesi, ne ortaya, ne de sağlara müracaat etmiye lüzum görmekaizın. Fransa hakkında düşündüğü esaslı reformları kendi ezici ekseriyetine dayanarak geçirebilecektir. "Halk cephesi" nin eski kartel gibi sadece •ecimi kazanmak üzere üzerinde u-yuşulmuş teknik bir anlaşma olmadığını, ortaya bir programla hem de çok geniş bir programla çıkmış olduğunu, ilk yazımızda da tebarüz ettirmiştik. Halk cephesinin programından bazı noktaları, not olarak aşağıya o-tyoruz. Bu noktalar, bir çok memleketler için, revolüsyoner birer adım teşkil edecek kadar ileridir. Gerek seçimin, gerek ise Halk cephesi programının tahlilini, ileriki ya-ularımızda yapacağız. Burada yalnız, şunu işaret edelim fa, Halk cephesi zaferinin ilk iki aksulameli şunlar olacaktır: 1. Kendilerini silâhlarından ve teşkilatlarından ayıracak teşebbüsleri F-ransa daki faşist ve paramiliter tevekküllerin bir ^ hareketi ile karşılamaları ihtimal dahilindedir. 2. "Frank" bu defasında, artık "ta- Tm.Cn **?ke*'' *¦ edilecektir, tunku. Halk cephesinin programında. Kansa bankasının işlerini yv kmdan tetkik etmek salâhiyeti frangız hükümetine verilmektedir. Eğer frank aleyhine bir panik başlarsa. Koosevelt in yaptığa gibi. fransız dev- feneÛlifma ambar8° »~ Bundan başka, "sol" bir Fransa-nm Avrupa ve dünya politikasında * tes.rler, görülecektir. Bir kere. şurası muhakkaktır ki. Fransa, d.ş polkasında artık kâh sağa. kâh sola kaçrnak yahud kâh iç politikasını d.s po. .kasma ve kâh d,ş politikasını iç politikasına zıt tutmak külfetlerinden trrT" ,Fran8a' Panter yolundan da olsa. "politikada vah- reırn PTİp'nİher Hangİ bir'a^ ? ka^' etmi, bulunuyor. Halk cephes, kendi içinden bir bo2-K.VC7ed'V Fransa'nın gelen ^»-»etleri -düşündüklerini artık ya-Pabılecek hükümetlerdir. Halk cephesi, şimdilik kendi için-den bir bozgun veremez, çünküıü-^nde mu,ab?k kalmış olduğu program butun bir teşrii devreyi doldu- k.klar. bu ,lk program tamamlandıktan sonra ânz olabilir. Halk cephesi için. şimdi en mühim dava. senato ile olan münasebeti oka gerektir. Senato çünkü. Halk cephesinin elinde değildir. Burhan BELGE Not: «... bugüne kadar sendika teşek -küllerinin plan ve programlarında mek- nuz bulunan âcil taleblerin, devleti, mali ve iktisadi derebeğliğinden kurtara -cak esaslı tedbirlerle tamamlanması-.* «... para milîter teşkilâtların kanuna uygun bir şekilde silâhtan tecridi ile kati surette ilgası...* «... ticarî ilânat hususi monopol-lanna ve mali ilânat rezaletlerine nihayet verecek, matbuat tröstleri teşekkülüne mani olacak kanuni tedbirler İt -t i haz ı...» «... tahsil mecburiyetinin 14 yaşına kadar merî olması, ve ikinci devre tahsilinde ücretsiz okumanın mütem -mimi olarak bir istifa usulünün tatbiki...» «... mütecavizin tarifi ve tecavüz halinde otomatik bir surette ve mütesanit olarak sanksiyonların tatbiki suretiyle toplu emniyet için. Milletler Cemiyeti çerçevesi dahilinde, beynelmilel mesai birliği...» «... silâhlı sulhtan silâhsız sulha geçebilmek için daimi çalışma, bunun evvelâ bîr tahdidi teslihat mukavele -sile başlaması ve silâhların kontrollü o-larak ve birlikte azaltılması.^.» €. .. Harb sanayiinin devletleştirilmesi ve hususi silâh ticaretinin meni...» «... gizli diplomasinin terkedil -mesi. milletler cemiyetinin esas nizamnamesine mugayir olmamak üzere, cemiyetten çekilmiş olan devletlerin ye -niden dahil olmaları için umumî mü _ zakerat açılması: toplu emniyet ve bölünmez sulh ...» «... fransız - sovyet paktı prensiplerine göre. herkese açık paktlar siste-minin tamimi, bilhassa şarki ve mer. kezl Avrupada....» .... **nkerl,k meslekinin tanzimi Bankaların ve Anonim şirketlerin bilançolarının tanzimi. Anonim şirketleri idare edenlerin zslihiyetlerinın yeniuen tanz-'mı. Açıkta bulunan veya mü'ekaid m* -m:ı,,arın annnİm şirketler id ar? mec -üslerinde vazife almalarının meni. Kredinin ve tasarrufun iktisadi olİ -garsiden kurtnrılmas! için bugün hu -susi bir banka olan Bançue de France'-m gerçekten Fransanın bankası haline konulması. Conseil des rigents'in ilgasr. Icraî, teşrii kuvvetlerin ve iş endüstri, ticaret ve ziraat teşekkülleri mümessillerinin iştirak edecekleri daimi bir konseyin nezareti altında olmak sartiyle Fransa bankası Gouverneur'ünün salâhiyetlerinin genişletilmesi...» «... vergi sisteminde, iktisadi ha • yatı yeniden canlandıracak bir değişiklik yapılması, büyük servetlerden alı -nacak vergilerin tezyidi ile yeni mem -balar temini (75.000 franktan fazla) iradlar için mütezayid vergi usulünün konması, veraset vergisinin ıslahı, istihlâk fi3tları üzerinde hasıl olabilecek tesirlere mani bulunmakla beraber in -hisar temettularından vergi alınması..* «... Sermaye çıkışlarının kontrolü, sermaye kaçırmalarının meni. bu hususun temini İçin çok şedid tedbirler alınması ve icabında ecnebi memleketlerde saklanan servetlerin veya bunların kıymetine muadil bir meblağın müsaderesine kadar gidilmesi...» Nöbetçi Eczaneler 1 mayıstun itibaren iki aylık eece eczaneler nöbet cetveli şudur: Pazar Ege Eczanesi Pazartesi Sebat, Yenişehir „ Salı İstanbul „ Çarşamba Merkez „ Perşembe Ankara Cuma Yeni Cumartesi Halk HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Ayasofya mozayîkleri İstanbul, 4 — Ayasofya moza-yiklcrini meydana çıkaran profesör Limtar bugün geldi. Bir kaç güne kadar çalışmalarına başlıya-caktır. Bir talebe grupu İstanbul, 4 — Varnadan bir fransız talebe grupunun gelmesi bekleniyor. İlk göçmenler İstanbul, 4 — Bu yılın ilk göçmen kafilesi bugün Varnadan geldi ve Tuzlaya çıkarıldı, ikinci kafileyi Istanbula getirecek olan Hisar vapuru Varnaya hareket etti. Bir hırsız grupu yakalandı istanbul, 4 — Istanbulun bir çok yerlerinde bîr senedenberi bir çok mücevher hırsızlığı yapan E-yüp Sabri ve Mithat adlı iki hırsız yakalandı. Ve fazlaca kıymette olan çalınmış eşyaların hepsi meydana çıkarıldı. Bîr serseri mavin görüldü İstanbul, 4 — Liman reisliğine bir müracaat yapılmış ve İnebolu ile İstanbul arasında bir serseri mayin görüldüğü bildirilmiştir, işlek bir ticaret yolu üzerinde görülen bu mayin ehemiyetle dikkate alınarak bütün gemilere haber verilmiş ve ayrıca mayinin aranmasına da başlanmıştır. Muğlada ekim vaziyeti Muğla, 4 (A.A.) — İlimizde tahminen ve kışlık olarak 6000 hektar arpa 450 hektar bakla 12500 hektar buğday, 700 hektar burçak ve 2150 hektar çavdar ekilmiştir. İlimiz sahil kısımlarında pamukçuluk için tecrübeler yapılmaktadır. Köyceğizde yapılan pamuk tecrübelerinden ba«ka Fethiye merkezinin Gökova, Bozuk ka-munlarında da ayrıca tecrübeler yapılmaktadır. Prof. Yansın GvJ Antep'te Gaziantep imar plânını hazırlamakta olan maruf şehircilik mütehassısı Prof. Yansen Gazian-tebe gitmiştir. Profesör bu ziyaretinde plânda henüz tesbit edilmi-yen bazı kısımlarını bizzat yerinde tetkik etmiştir. Kütahya valisi şehrimizde Kütahya valisi B. Scdad Erim bir kaç gün kalmak üzere şehrimize gelmiştir. B. Erim. burada bulunduğu müddet zarfında alâkadar makamlarla vilâyetine ait işler için temaslar yapacaktır. Eski bir doktorumuz Adına Izmirde heykel dikildi İzmir, 4 (A.A.) — Izmirİn İlk türk doktoru olan ve aralıksız o-larak elli yıl Izmirin memleket hastanesi baş hekimliğini yapan ve elli hinden ziyade cerrahî ameliyat başaran doktor Mustafa Enver adına dikilen hevkelin bugün açım töreni yapıldı, ilbay fazlı, parti başkanı, komutanlar, doktorlar ve binlerce halk törende bulundular. Şehir namına ve hekimler odası namına söylevler verildi. Şarkî Karaağaçta İnkılâp konferansı verildi Şarkî Karaağaç, 4 (A.A.) — Evvelki gün burada kutsal inkılâbımız hakkında ilimiz C. H. P. başkanı remzi Ünlü tarafından verilen konferans ilçemizin bütün halkı tarafından şiddetle alkışlanmış ve Atatürk'ümüze saygılar sunulmuştur. "Ulus,, un Dil Yazılan (Başı 1. inci sayfada) « "eatre" dir. ispanyolcada bu manaya kullanılan "ser" kelimesi «lâtince "sedere" yi temsil eder «(Bak: scoir). Rumencede aynı «anlama olarak "fi" kullanılır ki «bu da lâtince *fietrî" aslından «getir. Bu fiilîn şekillerinin tetki-«ki gramere aittir. Burada yalnız «şunu kaydetmek lâzımdır ki eski «franstzca "ester" (Bak: ester), «lâtince "stare", italyanca "stare", «eski provansal ve ispanyol dille-«rinde "estar" kelimeleri, "etre" «fiilinin "ete" ve "etant" şeklin-«deki partisipleri ile "j'etais... ilh." «şeklinde emparfe sıygasını vücu-«da getirmiş ve bu sıyga eski fran-«sızcada klâsik lâtince "eram... «ilh." ın mümessili olan - ve hâlâ «Voj dağları havalisinin bir kıs-«miyle Jirond nehri ağzından Ro-«man Isviçresine doğru çekilecek «bir hattın cenubundaki yerlerin «konuşma dilinde yaşıyan • keli-«meteri ortadan kaldırmıştır. İspanyol ve Portakiz dillerinde « "ser" kelimesi yalnız edat ve «yardımcı fiil gibi kullanıldığm-«dan tam manalı fiil olarak "es-«tar" kullanılmaktadır. Kelimenin «isim olarak istimali, 12 inci asır-«dan başlar.» [/]. //- «Ester--16 ıncı asırdanbe- «ri yalnız masdar şeklinde olarak «kullanılan bir hukuk terimidir. «Orta çağların lâtince adliye tabir-«lerinden olan "stare" den alın-«mistir ki asıl lâtincede "ayakta «durmak, olmak (etre)... ilh." an-«tamlartna çelen "stare" nin mavnasının tahsisi suretiyle vücut «bulmuştur. (Bak: etre)» [2]. III. «Seoir. — Asıl manası "o-«turmus olmak" tır ki 17 inci asır 'iptidalarından itibaren bu mana «de d'dden dışarı tutulmuştur. Bü-«tün Clalo - Raman konuşmaların-«dan da kaybolmuştur. Saray dili [1] Dictionnaire etymologique de la langue française, par Oscar Bloch, T. I.. P. 276. [ "Halk lâf incesinde mefruz şekli" tabirinden maksat lâtincenin yerli dillere tatbikinde almış olması lâzımgelen fakat yazıda ve konuşmada görülmemiş olan şekil demektir]. [2] Dictionnaire etymologique de la langue française, par Oscar Bloch T. /.. P. 271. «nin bakiyeleri olarak "seant" ve « "sis" partisipleri dilde kalmıştır «ki bunlarda "toplanmak" ve "yer «tutmak" manaları vardır. Bazı şevklileri de "uygun" olmak" anla-«mtnda kullanılır. Lâtince aslı « "sedere" dir ki bütün Pv.rv.«« «dillerinde muhtelif kıymetlerle «muhafaza edilmiştir. Itolyancası « "sedere", ispanyolcast "seer" «(ki bugün "etre" fiili kıyme/inde olan "ser" buradan çıkmıştır), «eski provansalcası "sezer" dir.» [3]. IV. «Etre [etimolojisi]. — Bur-«ginyon lehçesinde "etre" Berri «lehçesinde "je suis" yerine "je «seus", provansalca "esser" ve « "ser", ispanyolca ve portekizce « "ser", italyanca "essere", Bar-«bar lâtincesi "essere" - ki aslı « "esse", kökü "es" veya "as" ve «grekçesi "esti* ve "esmen" dir -, almancası "ist", sanskritçesi "as-«mi" dir.» «"Etre" fiili üç lâtin fiilinden «yapılmıştır: Bunların birincisi « "esse" dir ki "estre" mastarı ile «hal, istikbal, şart ve subjonctif «preseni sıygaları buradan gel-«mistir. İkincisi "fuo" dur ki mah-ı dut mazi ve subjonctif imparfait «sıygalarını vermiştir. Grekçesi « "fio" ve sanskritçesi "bher" dir. «Üçüncüsü "stare" dir ki eski im-«parfait sıygası olan "j'estois" ile «eski partisip sıygaları olan "es-«tant" ve "este" şekillerini vermiş-«tir [4]. «Eskiden bu fiilin "ere" veya «"iere" şeklinde bir imparfait «sıygası daha vardı ki lâtince ¦ "eram" i temsil eder ve müştak-«bel sıygası olarak ta yine lâtince « "ero" nun mümessili olan bir « "ere" veya "iere" kullanılır-«dt.» [5"|. V. «Ester \etimolojisi]. — Pro-«vansalca "estar, îstar, star", û-«panyolca ve portekizce "estar", «italyanca "stare", lâtince "ayak- [3] Dictionnaire etymologique de la langue française. par Oscar Bloch, T. II., P. 268. [4] Bu eski şekillerin şimdiki yazılışları, (s) elemanı düşerek ve yerine bir aksan konarak, "j'etais, etant. ete" dir. [S] Dictionnaire de la langue française, par E. Littri. T. II. P. 1533. «ta durmak" anlamına "stare", «grebçe "stîne", sanshritçe "stha" «ne almanca "stehen" dir.» [6], Fransızca (etre) sözü üzerine toplanan şu etimolojik malûmat, bu kelime ile bunun eski şekilleri ve muhtelif dillerdeki asılları hakkında çok dikkat çeker bilgiler vermiş oluyor. Bunların en tiHH'tri* T^Tm {ermek - irmek) ile birliği göz ö-nündc olan lâtince (eram) ve (ero) sözlerinden gelen ve eskiden fransızcada da (etre) fiilinin hem müstakbel, hem de imparfait sıygalarını teşkil ederken sonradan kaybolmuş olan (ere) ve (iere) kelimeleridir. Bunlarda bizim (ermek • irmek) fiilinin asıl maddesi olan f'er - ir) açıkça görülmektedir. Etimolojik şekillerini altalta yazalım: (1) (2) (3) (4) Ermek: ( eğ + er + em + ek ) Eram : ( eğ ~- er -f am -f . ) Ero : ( e| + er -f og + . ) Ere : ( eğ 4- er + eğ + . ) tere : ( iğ + er + eğ + . ) Görülüyor ki, lâtince ve eski fransızca sözlerin en basit kökü olan (eğ -4- er = egrer er) sözü Türk dilindedir ve tamamiyle aynı oluş manasını vermektedir. E-timolojik analizden çıkan mana da bunu teyit eder: ' Eğ, iğ: Hareket anlamına ana köktür. (2) Er: Hareketin tekarrür ve temerküzünü anlatan ektir. Ana kök bununla kaynaşarak (er) hareketin tekarrür ve temerküzü anlamını verir ki mücerret bir "vuku ve hudus" ta hareketin bir noktada tekarrürrİyle izah o-lunur. (3) Em, am, oğ, eğ: Tekarrür ve temerküz kendi üzerinde vaki o -lan süje veya objeyi gösteren elemandır. Burada görülen (ğ - m) te-badülü, okunmaz ¦ :) nİn dudağa intikaliyle aldığı (v) sesinin ta-vassutiyle olmuştur. (4) Ek: Kelimeyi tamamlıyan ve isimlendiren sonektir. (Etre) sözünün başka kaynakları olan (esse. stare, sedere, fuo) sözleriyle bunların Türkçedeki Sekilerini de yarın yazacağız. /. N. DİLMEN [6] Dictionnaire de la langue française, par E. Littre. T. II. P. 1503. ULUS û MAYIS 1936 ÇARŞAMBA Son haberler üçüncü sayfamızdadır ¦ ON YEDİNCİ YIL. NO: 5305 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş italyanlar Adisababa'ya girdiler Musolini harbin bittiğini ve italyan sulhunun geldiğini dünyaya bildiriyor Seçimden sonra Günün en mühim hadiselerinden biri, şüphesiz, fransız seçimi neticeleri ve bu neticelerin nasyonal ve enternasyonal plânda yapacağı tesirdir. Bu sütunlarımızda, muhtelif temayülld on üç fransız gazetesinin tahminlerini neşrediyoruz. Bu tahminler vakaların inkişafını ta-kib hususunda karilerimize yardım edecektir. LE CAPITAL ne diyor? Bundan önceki seçimlerde ikinci tur mutediller için her zaman kötü sürprizlere yol açmıştı. Bu sefer vaziyet herhalde aynı olmıyacaktır. Birçok seçim dairelerinde mutedil namzed başta, komünist veya sosyalist namzed ise ikinci safta gelmektedir. Radikal seçmen ne dereceye kadar "halk cephesi" nin disiplinine tâbi olacak ve "Moskovalı., veya Marksist namzedin lehine olarak sahneden çekilecektir? Bu. bilinmeyen bir noktadır. Muhakkak olan. radikallerin bugün yanlışlarının ve kötü ittifaklarının mey-valarmı toplamakta olduklarıdır: Esasen, B. Lamourcux gibi bazı mutedil radikaller bugün tehdid altında iseler de. bilhassa yenilenler kartelci radikallerdir; Montbclİard'da B. Peugeot. Dröme'-da Valence şarbayı gibi radikaller i-se, sosyalistlere karşı bütün mutedil reylerin birlesrnesile seçilmişlerdir Sağ cenahla sol cenah arasındaki münasebetler herhalde değişmeksizin kalacaklardır. Bu şartlar içinde şimdiki kabinenin iş başında kalması veya mutedil radikal nüansta bir kabineye yerini ıbırakması muhtemel değilse bile mümkündür. Şüphesiz, müstakbel parlamentoda sosyalistler radikaller kadar fazla mikdarda olacaklardır; fakat bir S. F. t. O. sosyalistik baş -kanlığı altında bir kabine kuru • lacağı düşünülemez, çünkü böyle bir kabine hiç şüphesiz ekalliyette kalacaktır. Buna göre, kâfi mikdarda "kı-zılIP bir radikalin reislik edeceği bir kabine kurulması imkânı kalmaktadır. Fakat, bu halde bile radikallerle sosyalistlerin müşterek bir program üzerinde u-yuşmaları ihtimali azdır: ayrıca, radikallerin, bozguna uğradıktan sonra -bilhassa komünistler muhtemel bir "halk cephesi,, kabinesinin "yürüyen cenahı,, nı teşkil ederlerse • dağılmağa değilse -bile mutedillere yakınlaşmağa temayül göstermeleri de keza mümkündür. — Edousrd Pfeiffer Journal des Debats ne diyor? Biz, kollektivist bir sosyalistin veya ihtilâlci bir radikalin bir kaç komüniste daha yerlerini bırakmalarında büyük bir mahzur görmüyoruz. Parlamentoda bu namzedlerin hepsi aynı şekilde, yani her biri öteki gibi fena bir surette rey vermektedirler. Eğer müstak-(Sonu S. inci sayfada) Balkan paktı konseyi bütün ehemiyetli işler üzerinde anlaştı (Bu haberleri 3. üncü sayfamızın «Son Dakika» kısmında okuyunuz.) B. Menemencioğlu BB. Kalinin ve Molotof tarafından kabul edildi Moskova, 5 (A.A.) — Sovyet Merkezi İcra Komitesi Reisi B. Kalinin ve Halk Komiserleri Heyeti Reisi B. Molotof B. Numan Menemencioğlunu kabul etmişlerdir. Her ikİ kabulde de Türkiye Büyük Elçisi B. Zekâi Apaydın ve Dış Komiserlik Muavini B. Krestenski hazır bulunmuşlardır. B Numan Menemencioğlu yanında B. Apaydın, Türkiye elçiliği memurları ve Sovyet Dış Bakanlık erkânı bulunduğu halde Tokşino tayyare karargârını ziyaret etmiş ve bilhassa paraşüt şubesine alâka göstermiştir. Mos-kovada pratik talim yapmakta o-tan türk paraşütçüleri grupunun talimlerini de seyretmiştir. Adisababa çapulcuları Türk elçiliğine hücum ettiler; elçilik memurları akşamakadar müdafaadan sonra ingiliz elçiliğine götürüldüler Amerika elçiliğinde müdafaa edecek adam azdı; Belçika elçiliğinde yiyecek kıtlığı baş gösterdi Fıkra Londra. 5 (A.A.) — Royterin Adisababadan aldığı bir habere göre şehri yağma etmekte olan âsiler muhtelif elçiliklere de hücum etmişlerdir. Türk elçiliğinde bulunan avrupalı ve türk mültecilerine karşı bir kaç yüz h.ıU - tüfek ve mitralyöz ateşile hücum etmişlerdir. Elçilik bu tecavüze mukavemet göstermişse de aksama doğru müdafaayı idame edecek vasıtaya malik olmadığını bildirmiş ve yardım istemiştir. Bu taleb üzerine bir ingiliz yardımcı müfrezesi Türkiye elçiliğine git- miş ve türk elçiliği memurlarını ingiliz sefaretine getirmiştir. Amerika elçiliği de hücuma uğramış ve bu elçilik de daha fazla mukavemet gosteremiyece-ssiııi bildirmiştir. Belçika elçiliğndeki mültecilerin vaziyeti, yiyeceksizlikten ve müthiş surette yağmakta olan yağmurlardan feci bir halde bulunmaktadır. Amerikan elçiliğinde Adisababa. 5 (A.A.) — Amerika elçiliğinde binayı korumak için pek az a-(Sonu 3 üncü sayfada) Fransada Seçimin Neticeleri Kabineyi kimin kuracağı belli değil Iskonto fiyatı artrnlacak . Paris, 5 (A.A.) — Başbakan Saro, yeni parlamento toplantısında kabinenin istifasını cumur reisine verinceye kadar yerlerinde kalmalarını kabine arkadaşlarından rica etmiştir. Bu müddet zarfında kabine içinde bir değişiklik olmıyacaktır. Çünkü seçimde kaybeden bakanlar 1 hazirana kadar saylavlık-larını muhafaza etmektedirler. Öte taraftan B. Blum'un hükümet mesuliyetini kabul edeceğini söylemiş olması bunu hemen kabul edeceğini ifade etmez. RKSMl LİSTE Paris. 5 (A.A.) — Fransız seçiminin resmi listesi şudur: 618 mebusluk şöyle taksim olunmaktadır: Avusturya mecburî askerliği yeniden kurduğunu hükümetlere bildirdi Komünistler: Müstakil komünistler: Sosyalistler: Mutedil sosyalistler: Müstakil sosyalistler: Radikal sosyalistler: Müstakil radikaller: Sol cenah cumuriyetçiler: Halkçı demokraltar: Sağ cenah cumuriyetçiler Muhafazakârlar: 72 10 146 26 11 116 381 30 84 23 88 11 (Sonu 3. üncü sayfada) Silâhlanan Avusturya ordusunda iki tank Viyana, 5 (A.A.) — Avusturya hükümetini yeniden mecburi askerlik hizmetini kurmaya sevkeden sebebler, bir muhtıra halinde neşredilmiştir. Bu muhtıra Avusturya elçileri tarafından Büyük Britanya,( Fransa, italya, Almanya, Türkiye, Macaristan, Çekoslovakya, Yugoslavya, Polonya, Romanya, Bulgaristan ve İsviçre hükümetlerine bildirilmiştir. (Sonu 3. üncü sayfada) Araplar ar asinde Osmanlı imparatorluğu, 1908 den sonra, arap nasyonalistleri ili mücadele ederken, islâm İttihadcı lığı ile itham olunmakta idi. Han buki arap nasyonalizmi, bilakis imparatorluğu dağıtmak istiyenle] tarafından teşvik görmüştür. Os\ manidar, bir defa, o da harba gir dikten sonra. Sancağı Şerif çıkarddarsa da, müslümanlart, kâu Hicaz şeriatının isyan bayrağı al\ tında kendilerini arkadan vurur ken, yahud, ingiliz veya diğer hİA ristiyan devletlerinin bayrağı al»/ tında kendileri ile döğüşürhen göl düler. Yani araplarm osmanlt İmparatorluğundan ayrılmak hususun daki nasyonalizmi, onları Osmanlı imparatorluğunun müslümanlı-ğınt düşünmek gayretine galib geldi. Şimdi Sm iyede, Filistinde, Afr-J sırda, her tarafta 1908 den sonra uyandırılmış, yoğurulmuş ve ateş* lenmiş olan bu nasyonalizmdir ki kaynaşıyor.' Hattâ hicaz kiralı geçenlerde on binlerce hacıya siyasi ittihaddan bahseden bir nutuk verdi. Fakat islâm ittihadı değil, arap ittihadı! Sancağı Şerif müslü-man ittihadını yapamadı, yapa-t mazdt. Fakat 1908 den sonrak ecnebi politikacıların teşvik ettiği nasyonalizm fikri, arab ittihadı davasının, yer yer, şuurlanmasına ve hareketlenmesine sebeb olmuştur. Geçenlerde bir fransız muharriri diyordu ki: " Sömürgelere avrupalılığı götürüyoruz. İlk uyanan hareket nasyonalizm oluyor ve bizim ellerine verdiğimiz silâhı, yerliler ilk önce bize çeviriyor." * * İkılâb dersi j B. Mahmud Esal Boskuıi i : taralından bugün Hukuk \ i Fakültesinde verilecektir. : I ispanyada karışıklık Papaslara ait sekiz bina ateşe verildi Fransız cumur reisi B. Löbrön rey verirken Madrid. 5 (A.A.) — Dün komünistler tarafından yapdan nümayişler esnasında Madrid varoşlarında altı manastır ile bir kilise ve bir papas mektebi ateşe verilmiştir. • • Madrid. 5 (A.A.) — Dün polis ile Sen Vensan dö Pol kilisesini ate-« vermek isteyen komünistler ara -sında vahim bir arbede çıkmıştır. Nümayişçiler, muhafızların üzerine ateş etmişler, onlar da şiddetli hücumlarda bulunmak zorunda kalmışlardır. İtfaiye efradı, komünist nümayişçilerin dün öğleden sonra çıkarmış oldukları yangınların hasarlarını tah-did etmeğe muvaffak olmuşlardır. Faşist kurumlarına mensup ol -duklarından şüphe edilen ve komü -nistler tarafından işçi çocuklarına zehirli karamela dağıtmakla itham olunan şahıslar arasmda bir çok yaralı vardır. • Polis, faşistlerin çocuklara zehirli laramela dağıtmakta oldukları şayiasını etrafa yayan bir çok kimseleri tevkif etmiştir. (Sonu. 3 üncü sayfada) "Ulus,, un Dil Yazılan Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Güneş Dil» teorisine göre analizi VII. Ero% Esse, Stare, Fuo (Etre) sözünün kaynaklan hakkında Fransız lügatlerinin verdiği etimolojik malûmat, bu kelimeyi Lâtinceden şu asıllara bağlıyordu: I. — Eram, ero. — Bundan eski Fransızcada kullanılan ve (etre) fiilinin hem müstakbel, hem de imparfait sıygalarını teş- kil eden (ere) veya (tere) sözü ile bizim (ermek) sözünün birliğini göstermiştik [I], II. — Esse. — (Es) veya (as) (Sonu 2. inci sayfada) [l] Gerek bu birlik ve gerek aşağıya doğru sayılan kaynaklar, dünkü sayımızda yazılıdır. SAYFA 2 ULUS 6 MAYIS 1936 ÇARŞAMBA Süveyş kanalı meselesi Son günlerde italyanların Habe-fiatanda biribiri ardınca kazandıkları nıuvattukiyetier en çok ingilizleri sinirlendirmiştir. Ingilterede siyasî partilerden başka muayyen bazı maksadlar etrafında toplanmış siyasî teşekküller, bu mesele karşısında Ingiltercnin daha açık olmasını ve daha kati hareket etmesini istiyorlar. Bu hususta ortaya atılan meseleler -den biri Süveyş kanalının kapatılmasıdır. Milyondan fazla, azası olan uluslar sosyetesine ingiliz yardım cemiyeti bunu. foreign offîce'den istiyor. Acaba Süveyş kanalı kapatılabilir mi Buna hukuk bakımından imkân var mıdır? llrrh.ını;! tahlilde bulunmak ı m kanalın gazete sütunlarına girebilecek kısa bir tarihçesini gözden geçirmek lâzımdır. Süveyş kanalı 1869 da açıldığı zaman kanatın mühendisi M. F. de Lessepes Süveyş bahrî kanak şirketi adiyle bir imtiyazlı şirket yapmıştı. Kanalın açılmasından daha önce teşekkül eden bu şirket devletin birçok vergilerinden muaf tutulacak ve buna Karşılık olmak üzere temet-tuun % I 5 inİ Mısır hıdivliğine ve -recekti. İmtiyaz 99 yıl müddetle verilmişti. Fakat müddet bitince iki tarafın arzusiyle bir o kadar daha uzatılabilecekti. Bu şirketin idare heyeti Paris'te idi. 1873 de İngiltere hükümeti Mısır hükümetinin hisselerimi kamilen satın aldı. Ve 800,000 aksiyonun 353.204 hissesini İngiltere almış bulunuyordu. Yalnız ticaret maksadiyle yapılmış ve Akdenizle. Hind denizlerini birleştiren bu yo -lun siyasi ehemiyeti bütün bü yüklü-giyle yol açıldıktan sonra kendisini göstermeğe başlamıştı. 1870 muharebesinde her iki mu -harib devlete aid olan gemiler ka -naldan serbest olarak geçmişti. 1877 türk - rus muharebesinde İngiltere hükümeti kanala yapılacak her han -gı bir deniz hücumunu (Hinde karşı yapılmış bir tehdid ve ticarete büyük bir zarar yapılmış) sayacağını bil -dirdi. Rus hükümeti Süveyş kanalı içini arsıulusal bir mesele telakki eylediğinden harb devam ettiği müd -detçe kanalın taarruzdan uzak kalacağını temin eylemişti. Bu gibi sık sık tekerrür eden vakalar karşısında kanalın siyasî ve hukukî vaziyetini korumak üzere arsıulusal bir emniyet tesisi lüzumunu 1882 de hal -ya ortaya attı. Bunun üzerine birçok görüşmelerden sonra 29 - birinciteş-rİn - 1888 de kanalın siyasî vazİye -tini tesbİt etmek üzere devletler la -tanbulda bir konferans yaptılar. Yapılan andlaşmada "Süveyş kanalı sulh zamanında olduğu gibi harb zamanında da bayrak farkı gözetilmeksizin ticaret ve harb gemilerine açıktır. Âkidler harb ve sulh zamanlarında bu şerbet vaziyete hiç bir zaman halel getirmiyeceklerdir. Ve kanal hiç bir zaman muhasara hukukuna tâbi olmıyacaktır." denilmektedir. İstanbul nndlaşmasına imzasını koyan devletler ayda bir kere toplanacaklardı .Bununla beraber osmanlı devletinin kanal üstündeki hâkimiyeti te-yid ediliyordu. Ve hattâ kanal komisyonu osmanlı delegesinin başkanlı -ğı altında toplanıyordu. Genel savaşa kadar İstanbul konferansının ruhu muhafaza edildi. 1914 de kanala osmanlı ordusu taarruz etti. Ve oa -manii imparatorluğunun harba çir -mesiyle Mısır üstünde Osmanlıların artık bir hakkı kalmadığını ve Sü -veva kanalının muhafazasını Ingil -tere üstüne aldığını ilân etti. Bütün harb müddetinde kanalın muhafızlığını ingiltere yaptı. Harb bittikten sonra Türkiye (Misakı Mîllî) hududiarı dışındaki memleketleri hür ve müstakil tanıdığını ilân ettİ. Bundan sonra başta Zağlûl olmak üzere Mısır milliyetçileri kanalın bitaraflığını ve 1888 anlaşmasının ruhunu muhafaza edebilmek için İngiliz kıtalarının Mısırdan çekilmesini istiyordu, ingilizler İse imparatorluğun emniyeti için yer yÜTrHr bazı mühim noktaların el -de bulunmasının zarurî olduğunu ileri sürüvordular. O zamandan beri devam eden birçok konuşmalardan sonra vaziyet henüz daha aşağı yu -kan bu şeklini muhafaza etmektedir. Şu hole göre 1888 anlaşmasının esaslı bir surette değişmesine vesile teş -kil edecek ortada hiç bir hukukî se -beb yoktur. Bu mütalâaya göre âkid-lerdcn yalnız birisinin her hangi se -beb ile kanal üstünde tasarrufa hakkı yoktur. Ve kanalın bitaraflığını bozamaz. Fakat uluslar cemiyeti kurulduktan sonra sosyetenin paktına muhalif olan vaziyetler karşısında evvelce yapılan anlaşmaların devam edemiyeceği paktın yirminci maddesi icabından bulunduğuna göre devletlerin kendi serbest iradeleriyle vücuda getirdikleri paktta buna muha -lif yapılmış bütün anlaşma ve daha geniş bir ifade ile obligasyonların kendiliğinden tatbik kudretini kay -bedeceği anlaşılmaktadır. Şu halde uluslar sosyetesi paktına aykırı ha -rrket ettiği, uluslar sosyetesi kara -riyle tesbit edilen İtalya hakkında aanksiyonlara kuvvet vermek için. kanal ancak uluslar sosyetesinin vereceği bir karar ile kapatılabilir. N. A. KÜÇÜKA HABERLER Hususî idareler büdçeleri Iç Bakanlığa gelen haberlere göre. bir ikisi hariç, bütün vilâyetlerin umumi meclisleri toplantılarını bitirmişler ve büdcclcrini kabul etmişlerdir. Vilâyetler büdcelerini tasdik edilmek üzere Bakanlığa göndermektedirler. Bakanlıklar delegelerinden mürekkep, hususî idareler büdçeleri tetkik komisyonu, bu büdçeleri tetkika başlamıştır. Bu yıl tetkiklerin erken bitirileceği anlaşılmaktadır. Sille barajının projesi Konya valiliğinin Sille nahiyesinde, o civar arazisinin-sulama ihtiyacını temin etmek üzere yaptıracağı baraj projesinin tetkik ve tasdik edilmek üzere Bayındırlık Bakanlığına geldiğini, bundan bir müddet Önce. haber vermiştik. Bakanlık, bir iki noktası hakkında mütemmim malûmat istiyerek projeyi Konya valiliğine geri göndermiştir. Kütahyanın su tesisatı İç bakanlığı imar komisyonu son toplantısında keşif bedeli 90 bin lira olan Kütahya şehri su tesisatının münakaşaya konulmasına karar vtrmiç -tir. Alâkadar daire münakaşa şartnamesini hazırlamakla meşguldür. Memlekete girecek kurşun kalemler Kontenjan kararnamesine bağlı (Kİ) listesinde yazılı kurşun kalemlerin bu listeden çıkarılarak aynı kararnameye bağlı (V) listesinde Ekonomi Bakanlığı sütununa geçirilmesi Bakanlar meclisince onanmıştı:. Bu suretle, ağaçlı ağaçsız bilumum siyah yazan kalemlerle her nevi kopyc kalemleri Ekonomi Bakanlığının müsaadesiyle memlekete girebilecektir. Cam, porselen, maden ve deri üzerine yazan hususi kalemlerle karbon kalemleri bu hükümden istisna edilmiştir. "Ulus,, un Dil Yazılan (Bası 1. inci sayfada) kökünden gelen ve '"olmak" manası veren klâsik Lâtin sözüdür ki halk Lâtincesinde (estere), italyanca (essere), eski Provansalca (ester), İspanyolca ve Portekizce (ser) kelimelerini doğurmuş ve ispanyolca (seer) ve Provansalca (sezer) kelimeleri ile Grekçe (esmen) ve Sanskritçe (asmi) sözleri ile de bağlanmıştır. III. — Stare. — Grekçe (esti) ve (stine). Almanca (ist) ve (Ste-hen), Sanskritçe (stha) asıllariyle ilgili olan bu söz "olmak" ve "o-turmak" manalarında müşterek o-larak Fransızca (ester), eski Provansalca (estre), (estar), (istar), İtalyanca (stare). İspanyolca ve Portekizce (estar) kelimelerini doğurmuştur. Lâtince (sedere) ve Fransızca (seoir) ve (asseoİr) kelimeleri ile de bağlılığı vardır. IV. — Fuo, fai. — Sanskritçe aslı (bher) olup, Grekçe (fio) ve Rumence (fi) ile ilgilidir. Bu dört kaynaktan birincisinde ir) konsonu hakim rol oynamaktadır. Bunun Türkçe (er - ir) ile alâkası malûmdur. İkincide is) konsonu, üçüncüde (st) mürekkep konsonu, dördüncüde (f) konsonu hakim görünmektedir. Konsonlarm Rolleri Bu konsonlarm rollerini kısaca gözden geçirelim: I. — (S) konsonu oldukça uzak saha gösterir. "Yükseltmek, yüceltmek" anlamlariyle (as) elemanının Türkçedeki hakimiyeti (asmak) sözünde besbellidiı. Ancak mütekâmil Türkçe mücerret bir vuku anlamını en geniş ve yaygın sahaya kadar naklederek bu (esse) yerine (l) konsoniyle (ol) ele-manini yaratmıştır. Bu da en uzak ve en genel sahayı göstermektedir. Bu halde: (t) (2) (3) ( eğ + es 4- eğ ) = esse vc ( oğ + ol -f- . ) = ol sözleri mukayese olunursa bunların - biri daha mahdut, öteki daha penis olmak üzere - hep "hareketin oldukça geniş, yahut en geniş, b»r «-»hava taallûku" manasına geldikleri ortaya çıkar. II. (Si) mürekkep konsonu, biri (s) ve öteki (t) olarak iki sesten mürekkeptir. Bunlardan birincisini yukarda izah ettik, ikincisi olan (t) ise yapıcılık, yaptıncılık ve yapılmış olmaklık anlamlarını verir. (S) sahası yine (l) sahasına nakledilerek - "otarmak" kelimesinin en eski sekli olan - (ottur-ntak) bu serinin nazırıdır. IH* — (F) konsonu doğrudan 1 ftmfo ' vu İfa'*- eden Von-sonlnrdandır. Bunun (h ) ve el tipim kelimenin S an«l ¦ iti ¦ wi görüyoruz, ingilizce (to be) fiilin- de ve Farsça (buden) masdarmda da, (b) görünüyor. Türkçede (olmak) sözünün daha eski şekli olan (botmak) kelimesinde de bu (b) elemanı vardır. Görülüyor ki (etre) sözünün a-nalizinde, Türkçenin bir yandan (olmak - botmak) sözlerini, bir yandan da ( olturmak - oturmak -turmak - durmak) sözlerini göz Önüne almak lâzımdır. Olmoh - Rolmak Bugün (olmak) diye kullandığımız sözün en eski şekli (botmak) tır. Orhon yazıtlarında (olmak) manasına hep bu (bolmak) sözü kullanılıı. Ibnü Mühenna lügatinde bu (b) (erin (n) y 4«*ği; tiği ve (ne boldu, ne bolgay) yerine (ne voldu, ne volgay) da denildiği yazılmış ve Melioranski de bunu " (b) nin iki vokal arasında (v) ye değişmesi" ile izaha çalışmıştır. Halbuki dilimizde (b - v) değişmesi için iki vokal arasında bulunmağa hacet yoktur, i Barınak - varmak, bermek - vermek) gibi bir çok kelimelerin (b) li ve (v) li şekilleri vardır. Umumiyetle (b - v) tebadülü de en tabiî dudak konsonlan değişiminden ibarettir. Yine Melioranski, Orhon yazıtlarında hep (bolmak) şekli görülmesine göre bunun asıl olduğuna ve (olmak) şeklinin sonradan (b) düşerek yapıldığına zahip olmuş. hon Yazrtlarındaki (otarmak) ta bulunduğunu ileriye sürmüştür. (Olmak) ve (bolmak) kelimelerinin etimolojik şekilleri şöyledir: (O (2) U) (4) (S) Olmak : (oğ + + ol + um I ak) Bolmak: (oğ + ob + ol + um -t- ak) (1) Or: 'Hareket" anlamına a-na köktür. (2) Ob: Ana kök anlamını üzerine alarak temessül ettiren pren-sipal elemandır. (3) Ol: Ana kök anlamının alelıtlak, en yaygın sahada bulunduğunu gösteren ektir. Görülüyor ki (ol) demekle (bol) demek arasında hiç bir fark yoktur. Bunların birliğini ise ancak "Güneş - Dil" teorisinin ışığı ortaya koymuş ve Türkologların kancık IciVulc.'.».; url'adun V.alJ.. mıştıı*. (4) Um: Süje veya obje gösteren elemandır. (5) Ak: Kelimeyi tamamlıyan ve isimlendiren sonektir. Her iki kelimede ana kök, kendisinden sonra gelen elemanla kaynaşmış ve (4) numaralı süje veya obje gösteren unsurun da vokali düşerek kelimelerin son morfolojik ve fonetik şekilleri ortaya çıkmıştır. Olmak, botmak. Heı iki kelimenin de manası "hareketin gayet umumî ve mutlak bir sahada bir süje veva objeye taallûkunun ifadesi" dir. Bu sözlerin (ermek - irmek) ten farkı, tekarrür ve temerküz yerine umumiyet ve mutlakiyet manası verilmesinden ibarettir. Radlof ise (olmak) şeklinin Or- Rir Tablo Şimdi (olmak) sözü ile, yukarda saydığımız (s) konsonunun hakim olduğu kelimelerin etimolojik şekillerini karşılaştıralım [2J : (1) (2) (3) (4) oğ + eğ + eğ + eğ + eğ + eğ 4 eğ 4- [T.] [Lat.] [Pr.] 1 [îsp.] I M ] \Gr.] \Sk.] [Al.] [Ar.] Olmak Esse Essere Esser Sezer Seer Ser Esmen Asmi Sem Sare Şu tabloya biı bakınca önümüze çıkan dil manzarası gerçekten hayret verecek bir sadelik ve be-lâgatle bize dilimizin nasıl tükenmez bir kaynak olduğunu göstermektedir: (1): Bu sütunda hep "hareket" antamiyle (V. I ğ) ana köklerini görüyoruz. (2, Bu sütunda hep saha anlamlı konsonlar var. Bunların en genişi (ol) şeklinde Türkçededir. Bundan sonra en geniş sahayı pro-vansalcanın (sezer,) sözünde (z) olarak görüyoruz. Geri kalanlaı hep s) sahasındadır. Her üç kon-son ana kökün hareket anlamının oldukça uzak, çok uzak, yahut en uzak sahaya kadar yayıldığım anlatıyor. ak eg er ol + um 4-es 4 eğ 4-es + er + es -h er 4-ez 4- er + es 4- eğ 4-es 4- er 4- • eğ 4- es 4- em 4- en (ğ) ağ + as 4- am 4- »ğ eg + es ay — in (ğ) ağ 4- as 4- ar 4- eğ (3): Burada iki seri görüyoruz: bunların biri, süje, veya obje anlatan elemanlardır, ki (m, ğ, y) konsonlariyle kurulmuştur. Lâtin, Grek, Sanskrit ve Alman kelimelerinde de, Türkçede olduğu gibi, bu elemanlar vardır. İkincisi, tekarrür ve temerküz ifade eden (r) lerdir. İtalyan, ispanyol, Provansal ve Arap kelimelerinde (t) konsonlarını görü- \2] Bu karşılaştırmalarda (T.) Türkçe, (Lat.) Latince, (Fr.) Fransızca. (İne.) İngilizce, (Al.) Almanca. (İt.) İtalyanca, (İsd.) İ^nanvnlca. (Pr.) Provansalca, (C,r.) Grekçe. (Sk.) Sanskritçe. (Ar.) Araoca. (Fa.) Farsça. (Rm.) Rumence demektir. Atatflrkle I B. Hitler ve Prens Faruk arasındaki telgraflar Alman milletinin millî bayramı dolayısiyle Rcisicumur Kama! Atatürk ile Alman Rayş Başkanı Adolf Hitler arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur. Alman milletinin milli bayramı olan bugünde ekselansınıza en hararetli tebriklerimi ve gerek şahsî saadetleri gerek alman milletinin refahı hakkındaki samimî temennilerimi bildirmekle bahtiyarım. K.ATATÜRK Ekselansınız tarafından alman milletinin milli bayramı münasebetiyle izhar buyurulan kalbî teb-rikât dolayisiyle, en hakikî teşekkürlerimin kabulünü rica ederim. ADOLF HİTLER ALMAN RAYŞ BAŞKANI Mısır kiralı Majeste Birinci Fuadın vefatı dolayisiyle Cumur-reisi K. Atatürk ile Altes Prens Faruk arasında aşağıdaki telgraflar teati olumuştur:. "Mufahham Pederiniz majeste kiralın vefatını çok büyük bir teessürle haber aldım. Altesinizin, mufahham ailenizin ve Mısır milletinin bu derin yasına iştirak ederek en samîmi taziyetlerimi beyan eylerim.,, Sevgili ve muhterem pederim kiralın vefatı münasebetiyle gönderdiğiniz samimi telgrafınızdan ve taziyetlerinizden dolayı hararetle teşekkür eder ve gerek şahsınız gerek türk milleti hakkında rim. FARUK Türkkuşunun yıldönümü dolayısile Dost Sovyetlerden gelen kutlama telgrafları Türkkuşunun yıldönümü dolayısiyle Sovyet Sosyalist Cumuriyetlcri birliği Ossovyakim merkez konseyi başkanı ile Türk Hava kurumu başkanı arasında aşağıdaki telgraflar çekilmiştir: Türkkuşunun yıldönümü dolayısîlye şahsınıza ve Türkkuşu üyelerine en candan saygılarımı sunar ve dost büyük Türkiye Cumuriyeti havacılığı için parlak başarılar ve devamlı tekâmül dilerim. S. S. C. t. Ossaviakhim merkez konseyi başkanı Eidemınn Bay Eidcmann - Konsey Başkanı -Moskova Değerli sovyet mütehassıslarının yar-dımlariyle ilk verimli senesini dolduran Türkkuşunun yıldönümünü kutlayan telgrafınıza ve türk havacılığının muvaffakiyeti için beslediğiniz güzel duygulara çok teşekkür eder, dost sovyet milletini ve sovyet havacılığını şahsınızla selâmlarım. Türk Hava Kurumu Başkam Çoruh Saylavı Fuad B-ıtca ye; uz. Türkçede (olmak) yerine (olur) şeklini alırsak (r) konsonu burada da kendini gösteril. (4): Burada umumiyetle tamamlayıcı ve isimlendirici ekleri görüyoruz. Bunların Grekçe ve Almancasında (ğ) yerine (n) gel-miştiı. Yalnız (seer) kelimesinde (r) konsonu bu sıraya gelmiş bulunuyor. lfte görülüyor ki bütün bu kelimelerde hareketin uzak bir sahada bir süje veya objeye taallûku - vahut - onda temerküzü" antamiyle olus manası vardır f31. /. N. DİLMEN fil öteki konsonlarm hakim olduğu dil kelimelerinin karşılaştırmaları da bundan sonraki sayılarda çıkacaktır. 6 MAYIS 1936 ÇARŞAMBA ULUS SAYFA 3 SON DAKİKA : B. Musolini harbin bittiğini ve Habeşistanın filen Italyanm olduğunu dünyaya bildirdi Roma, 5 (A.A.) — Venedik meydanım dolduran yüz bin kişilik bir halk kütlesi önünde B. Musolini, hükümet sarayının balkonundan Adisababa'mn alındığını bildirmiş, ve demiştir ki: " — İtalya 30 asırlık tarihinde bir -çok ehcmiyetli hâdiseler görmüştür. Bugünkü dakika, bunların arasmda en ehemiyctli ve en kayde değer olanlann-dandır. İtalyan milletine ve bütün dünyaya, habeş harbinin nihayet bulduğu -nu Üân ediyorum. Sulh yeniden kurulmuştur. Fakat şunu ilâve etmek lâzım gelir ki bu sulh. birim sulhumuzdur, Roma sulhudur. Bu. Habeşistan italyan oldu demektir. Hıbeşistan filen italyan olmuştur. Çünkü muzaffer askerlerimizin işgali altındadır. Habeşistan hukuk bakımından italvan olmuştur. Çünkü Roma kartalları kültür barbarlığını ve adalet ; mutlakiyeti yenmiştir. Esirlik yok olmuştuı. Adisababa'mn işgali ile sulh bir oldubitti olmuştur. Eski habeş im -paratorluğunun bir çok kabileleri, italyan renkleri altında sükûnla yaşayacaklarını göstermişlerdir. 2 birinci teşrin tarihti nutkumda bir dünya anlaşmazlı -ğının Önüne geçmek için elimden geleni yapacağım hakkında teminat ver -mistim. Sözümü tuttum. Bir Avrupa harbinin Avrupamn sonu demek olduğuna her zamandan daha ziyade kani -im. Şunu ilâve etmek isterim ki parlak zaferimizi, onu kazanmak için sarf et -tiğİmiz aynı şiddetli enerji ile müdafaaya hazırız. Bugünkü gün, siyah göm -teklilerin ve italyan milletinin tarihin • de mühim bir merhaledir. Siyah göm -tekliler vc italyan milleti, yaşamağa ve zaferden faydalanmağa hak kazanmış • lardır. Sesimizi Afrikadaki askerleri -miz de işitsin: Yaşasın İtalya.." italyanlar Adisababaya girdiler Adisababa. 5 (A.A.) — İtalyanlar. Adisababaya girmişlerdir. İtalyanlar, öğleden sonra geç vakit italyan elçiliğini işgal etmişler ve askeri merasimle italyan bayrağını çekmişlerdir. Biraz sonra iki saray, tayyare karargâhı, it -tasyon ve telsiz istasyonu da işgal olunmuştur. Halk hemen her tarafta beyaz bayraklar çekmiş ve italyan askerlerini faşist selâmı ile selâmlarruştır. Negüs Filistine gitti Ras Nasibu ve Vehib pa şa Cibutiye vardılar. Cibuti, 5 (A.A.) — Necaşi ile ailesini götürmekte olan "Enterpropi" ismindeki ingiliz harb gemisi, dün saat 19.30 d? hareket ermiştir. Londra, 5 (A.A.) — Dün gece buraya gelen haberlere göre Adisababa-daki elçiliklere kapanmış bulunan av-rupalıların vaziyeti pek güçtür. Sokaklarda hâkim olan halk her şeyi istediği gibi yağma etmekte vc ortalığı yakmaktadır. Amerika elçisi Engert, amerikan dış bakanlığı vasıtasiyle ingiliz elçiliğinin bir yardım müfrezesi göndermesini îngiltereden rica etmiştir. İki elçilik arasındaki mesafe üç kilometreden ibaret olmakla beraber arada doğrudan doğruya muhabere kurmaya 23 millete mensup iki bin kişinin ingiliz elçiliğinde bulunduğu haber a-1 inmiştir. Cibuti. 5 (A.A.) — Harrar bölgesindeki habeş kumandanı Ras Nasibu ile müşaviri Vehib paşa. Diredaoua yolu ile Cibutiye gelmîşbrdir. Bu iki zatın cepheden ayrılmalarının son habeş mukavemetinin de sona ermiş olduğuna delil olduğu söylenmektedir. Balkan antantı konsevi Bütün ehemiyetli meseleler üzerinde tam bir anlaşma elde etti Belgrad, 5 (A.A.) — Avala ajansı bildiriyor: Dört Balkan antantı devleti Bakanları konferans ruznamesinde yazılı meselelerin tetkikine bugün öğleden sonra devam etmişlerdir. En ehemiyetli meseleler, bu arada Boğazlar rejimine. Balkan paktının tefsirine, 18 marr tarihli italyan - arnavut anlaşmasının tesirlerine ve Bulgaristana karşı ihtimal içindeki hareket tarzın? aid meseleler tam bir anlaşır.? ile vt çok sami mi bir hava içcrisjndc halledilmiştir. Yalnız programda mevcut meselelerin ehemiyeti ve bu meselelerin genişliğinden dolayı, bakanlar evcice kararlaştı-rı'mış olduğu gibi toplantıyı bu akşam bitiremiyeceklcrdir. Görüşmelere ya-r,n sabah devam olunacaktır. Dr. T. R. Aras m söyledikleri Belgrad, 5 (A.A.) - Bu sabahki konferansın saat 13 de nihayet bulmasından sonra yunan başbakanı B. Metaksas gazetecilere, paktın tefsiri hakkimi tam bir anlaşma vücuda geldiğini ve her şeyin halledilmiş olduğunu bildirmiştir. Varılan anlaşma, yazı ile. konferans başkanı Dr. T. Rüştü Aras ile başbakan B. Metaksas arasında teati olunacaktır. Konferans başkanı Dr. Tevfik Rüştü Aras da gazetecilere demiştir kî: — Konferans ruznamesinde yazılı esaslı meseleler, ikinci derecede ehemi-yette bazılarından başka halledilmiştir. Görüşmelere Öğleden sonra devam edi-lecek ve eğer işler bitmezse görüşmelere önümüzdeki günler içinde devam olunacaktr. Bununla beraber bu keyfiyet güçlükler mevcut olduğu demek değildir." Prens Polun ziyafeti Belgrad. 5 (A. A.) — Bugün öğle üstü naip Prens Pol beyaz sarayda Romanya dış işleri bakanı B. Tİtülesko-yu kabul etmiştir. Dün naip Prens Pol tarafından kabulü ırasında yunan başbaknı B. Mc-taksasa naip Prens Pol beyaz kartal nişanının birinci rütbesini vermiştir. Naip Prens Pol bugün saat 13 buçukta beyaz sarayda bir öğle ziyafeti vermiş ve bu ziyafette aşağıdaki zatlar hazır bulunmuştur: Romanya heyeti azaları: Dış İşleri Bakanı BB. Titülcsko, Romanyanın Belgrad Elçisi Buran-s_ ko. Dış İşleri Bakan Muavini Rapolis-yano. Kâtip Valdarcsko vc Kostea. Türk heyeti azaları: Dış İşleri Bakanı BB. Dr. Tevfik Rüştü Aras. Belgrad Türk Elcisi Alı Haydar. Di» işleri Bakanlığı Balkar DIŞ HABERLER Avam kamarası i İmi/ büdecsiui kabul etti Londra. 5 (A.A.) — Avam Kamarası 10 milyon 300 bin isterüg olan bahriye büdçesİnin 100 istsrlig azaltılması için işçi fırkası tarafından verilen takriri 101 muhalife karşı 212 reyile red-etmiş ve büdçeyi kabul eylemiştir. İrakta isyan Bağdat. 5 (A.A.) — Basranın 250 kilometre garbinde kâin Rumayta bölgesindeki oymağın ayaklanması üzerine 6 gündenberi Bağdat ile Basra arasındaki demiryolu münakalâtı durmuştur. A-silcr öice geçmekte olan bir lokomatife ateş açmışlar ve sonra da demir yolunu bir çok yerlerinden bozmuşlardır. Asilere karşı bir tenkil kuvveti gönderilmiş ve Irak tayyareleri de âsileri bombardıman etmişlerdir. Japonyanın dış siyaseti B. Arita ehemiyetli bir nutuk söyledi Tokyo. 5 (AA.) — Japonya dış bakanı B. Arita devlet meclisinde bir nutuk söylemiş ve dış siyasetten bahsederek Japonyanın bütün komşulariyle dost geçinmek arzusunda olduğunu anlatmış, dünyanın karışık vaziyetine işaret ederek yalnız kendi menfaatlerini istiyen bencil bir siyasetin dünyaya hakim olduğunu izah etmiştir. Mançuri ile dostça geçinmek hususunda Japonyanın derin arzusunu anlatan B. Arita n? Japonyanın ne de Mançurinin hiç taarruz fikri olmadığını temin etmiş ve bir komisyon teşkili fikrinin Japonya tarafından ortaya atıldığını, Çİnle görüşmelerin başladığını, Japonyanın İngiltere vc Amerika ile dostluğunun gün geçtikçe geliştiğini söyÜycre demiştir ki: "....Derin ve asil doğu kültürünün neşri suretiyle cihan medeniyetinin terakkisine hadım olan kültürel teşebbüsleri teşvike devam edeceğiz.... Servisi Direktörü Cevad. Kâtip Sait. Yunan heyeti azalan: Başbakan BB. Metaksas. Yunanis-tanın Paris elçisi Politis, Dış İşleri bakanlığı siyasî işler direktörü Melas. Yunnaistanın Belgrad elçisi Sekelaro-pulos, direktör Papadakis. direktör Pur. tas, kâtip Demirci*. Yugoslav heyeti azaları: Başbakan BB. Stoyadinoviç. Münakalât bakanı Mehmed Baho. Finans bakanı, dış işleri bakan vekili, dış işleri bakanlığr siyasî şube direktörü. Elçimizin ziyafeti Belgrad. 5 (A.A.) — Türkiycnin Belgrad elçisi B. Ali Haydar vc refikası bu akşam elçilikte Balkan Antantı devletleri heyetleri şerefine büyük bir ziyafet vermişlerdir. Ziyafeti bir kabul resmi takib etmiştir. Gazetecilere ziyafet Belgrad. 5 (A.A.) — Başbakanlık matbuat bürosu direktörü Kosta Yuko-viç, bu akşam Belgrad görüşmeleri do-layİsiyle burada bulunan Balkan Antantı memleketleri gazetecileri esefine bir ziyafet vermiştir. Küçük Antant konferansı Belgrad, S (A.A.) — Balkan Antantı Konseyi görüşmelerinin uzaması ürerine küçük antant konferansı ancak çarşamba günü öğleden sonra yahut perşembe günü öğleden evvel açılacaktır. • Adisababa çapulcuları (Başı ıncı tayfada) dam bulunmaktadır. Son üç gün zarfında Adisababa üzerinde tek bir italyan tayyaresinin uçmuş olması hayretle karşılanmaktadır. Tayyarelerin çok olmaması habeş çetelerine istedikleri gibi hareket imkânını vermiştir. Bütün şehir yasma edilmif ve şehrin merkezi de kül olmuştur. Henüz ikamet edilmekte olan bazı evlere italyanların gelecekleri nazarı dikkate alınarak beyaz bayraklar çekilmiştir. Avrupalıları kurtarmaya çalışan bir ingiliz yardım müfrezesi dün gece habeş şakilerinin ateşine uğramış ve bir ingiliz misyoneri hafif surette bacağından yaralanmış aynı kamyonda bulunan İki habeş kadını da ölmüştür. İki amerikan gazeteci Vaşington, 5 (A.A.) — Dış bakan-lığına Adisababadan gelen bir telgrafa göre, iki amerikan gazetecisi bugün cMerindc bir beyaz ve bir de amerikan bayrağı olduğu halde elçilikten çıkarak italyan piştarlariyle temasa gelmiye teşebbüs edeceklerdir. Şimdilik Adis-ababada nisbî bir sükûnet vardır. Kamyonla yaralılar toplanıyor Paris, 5 (A.A.) — Fransanın Adisababa elçisi B. Bodar hariciye nezaretine göndermiş olduğu bir tel g raf name -de bir italyan tayyaresinin dün öyleden sonra habeş paytahtının üzerinde uçmuş olduğunu bildirmiştir. Mitralyözlerle mücehhez olan ha-beşli âsî grupları, şehrin »evkülccyşî noktalarını işgal etmekte ve yerli mahalleleri yağma eylemektedirler. Sefarethanelere yeniden taarruzda bulunulmasından endişe edilmektedir. Fransız vc ingiliz sefarethanelerinden gönderilmiş olan kamyonla»', bir çok yaralıları toplayıp almışlardır. Bütün fransız t ebe ası sağ ve salimdir. Hançerle öldürülen sinemacı Yunanlı bir sinema sahibi âsiler tarafından hançerle öldürülmüştür. İtalyanların bugün Adisababaya girmeleri ürnid edilmektedir. Avusturya mecburî askerliği yeniden kurduğunu hükümetlere bildirdi (Başı 1. inci sayfada) Viyana, 5 (A.A.) — Avu.Mury.nl -askerlik hizmetinin yeniden kurulması hakkındaki Avusturya muhtırası u- raumi askerliğin değil, mecburî umumi hizmetin kurulduğunu kaydettikten sonra milletin terbiyesi lüzumunun hükümeti mezkûr tedbire »evket-tiğini bildirmektediı. Muhtırada mesleki askerliğin azîm masrafları gerektirdiği söylenirken deniliyoı ki: "Avusturya hükümeti, Avusturya büdcesinin mahdut imkânları dolayısiyle hu ur mevcut veya silâhsızlanma konferansı görüşmeleri sırasında Ingilterenin ileri sürdüğü mevcuddan fazla bir ordu kurmak fikrinde değildir. Avusturya hükümeti bir kere daha temin eder ki, mezkûr kanun yalnız sulhçu ve tedafüi hedefler uğ-. runda neşredilmiştir, öte taraftan A-vusturya hükümeti şunu kaydeder ki, Avusturyanm bir taraflı olarak hemen hemen tamamen silâhsızlaştrnl-ması ve memleketin askerlikten tecri-1 di öteki âkid devletlerin de aynı tarzda hareketini açıkça gerçekleştiren Sen Jermen andlaşmasının beşinci kısmı hükümleri Avusturyayı askeri tedbirler almaya mecbur etmektedir. Avusturya bütün teahhütlerini yerine eetircHği haldv öteki memleketlerde vaziyet, bunun tersine bir inkişaf göstermiştir. Avusturya hükümeti Avrupada devamlı biı 'sulhun ancak dayanabileceği kanaatinde bulunduğunu bir kere daha bildirir. ispanyada karışıklık (Bası /. ıncı sayfada) Nümayişçiler, şehrin tezgâhlarını, atelyelerini dolaşmışlar ve işçileri prev yapmağa teşvik etmişlerdir. Fakat işçiler, bunların davetlerine ku -İH asmamıştır. Sevil. 5 (A.A.) — Komünistler, zorla ve şiddet kullanarak iki kiliseye girmişler ve bu kiliselerde işçi merkezleri vücude getirmişlerdir. Sivil muîıafrzlar. inzibat ve asayişi iadeye muvaffak olmuştur. Fransada seçimin neticeleri (Başı 1. inci sayfada) Iskonto fiatı artırılacak Paris, 5 (A.A.) — Fransa bankası direktörleri, dün öğleden sonra, seçim dolayısiyle malî işlerin almış olduğu şekil ve vaziyeti gözden geçirmişlerdir. Henüz bu bapta hiç bir karar alınmamıştır. Fakat direktörlerin bugün yapacakları toplantıda iskonto fiatını artırmağa karar verecekleri sanılmaktadır. Bu münasebetle "Halkçılar cephesi" programının endüstriyel tröstlerin menfaatlerini temsil etmekle itham eylemekte olduğu Fransa direksiyonunu yeni baştan tensik etmeği düşünmekte 'bulunduğunu hatırlatmak doğru olur. Paris, 5 (A.A.) — Kabine. Finans nazırı B. Marscl Renye'nin mali va -ziyet hakkındaki beyanatını dinlemek üzere bugün saat 16.30 da bir toplantı yapacaktır. Paris. 5 (A.A.) — B. Saro, seçimden sonra hadis olan durum hakkında bugün, Ctımur başkanı B. Lobrön ile görüşecektir. Siyasal mahfiller, B. Sa_ ronun hükümetin başında kalacağını sanmaktadırlar. Almanyalım vergi geliri artıyor Berlin. 5 (A.A. — Finans bakanı söylediği bir nutukta 1932 - nisbetle 1935 de işsizlere yapılan yardımın iki milyar'mark eksildiğini ve öte taraftan vergilerin azaltılmış ve başka bazılarının da büsbütün kaldırılmış olmasına rağmen tahsilatın 3 milyar mark arttığını kaydetmiş ve demişiir ki: "— 1930 a nisbetle büdçede 5 milyar marklık bir düzelme var. Tahsilat 1936 martında geçen senenin martına nisbetle 150.3000.000 mark fazla olmuştur. Ve 1934 senesine nisbetle de 1935 scneıi hasılatı bir milyar 445.200.000 mark fazladır „ Kıral Fuadın ölümü dolayısiyle B. Btadrinin taziyeni Londra, 5 (AA.) — Mısır kiralı Fuadın ölümü dolayısiyle başbakanın bir taziye telgrafı çekmesi Avam Kamarası tarafından ittifakla kabul edilmiştir B. Baldvin. kıral Fuadın lnp.iliz -Mısır münasebetlerine olan büyük yardımını kayıl vc iki m:mlcket münasebetlerinin daha ziyade inkişaf edeceği ümidini izhar etmiştir. B. Musolini de kıral Fuadı övülür bir lisanla anmış ve italyan - mısır dostluğundan bahsetmiştir ULUS 7 MAYIS 1994 PERŞEMBE Son haberler üçüncü sayfamızdadır I YEDİNCİ YIL. NO: 5306 ADIMIZ, ANDIMIZ DIR Her yerde 5 kuruş Adisababa Düştükten Sonra: Baybetke I K\\sV M\ YOLU Kı.uı*ıl sağları: '— Halk cephesi, harb demektir!" diyorlardı. Eğer bir harb tehlikesi varsa, o nun, hattâ her memleket İçin, sağda olduğuna şüphe yoktur. Henüz yeni fransız hükümetinin terkibi nasıl olacağını bilemiyoruz. Acaba sollar programlarını rahatça tatbik edecekler midir? Sena nasıl bİr durum takınacaktır? Parlamento - dışının tahriklerine karşı, halk cephesi hükümetinin tedbirleri ne olacaktır? Yeni seçim. Milletler Cemiyetinin yeni talü üzerinde karar verilmek lâzım geldiği buhranlı günlerde cereyan etti. Fransanın kendi davaları ne kadar mühimse. kudretli Fransanın, halline yardım edeceği enternasyonal barış ve güvenlik davası da, kendisi ve herkes için o kadar ehemiyetli olduğuna şüphe yoktur. Sağ gazetelerden çoğunun parolası, Milletler Cemiyetini tasfiye etmek, Fransa-yı eski ittifaklar nizamına doğru sürüklemekti. Halk cephesi ise, bu hususta vuzuhlu fikirlerle parlamentoya geliyor: Programda Milletler Cemiyetini, tecavüzü mene-decek bir kudrete sahib kılmak; silahsızlanma teşebbüsüne tekrar başlanmak, harb endüstrisini devletleştirmek, gizli dinlomasiyl bırakmak. Milletler Cemiyetinden çıkan devletleri tekrar cemiyete ve elb;rlİ£ine davet etmek vaidle-ri vardır. Solların hu vaidlerînde samimiyet söz götürmez. Eğer habeş harbinin acı tecrübesi, milletleri harb korkusu içinde, sİlânlanma yarışına ve hususî güvenlik ittifakları aramağa sev-kedecek yerde, bu tecrübenin bir daha tekrar edilmemesine hizmet edecek hakikî, fili ve kollektif emniyet imkânları ve tedbirleri bulmağa meylettirecek olursa, fransız seçiminde halk cephesi zaferi, Avrupa ve dünya milletleri için hayırlı bir hâdise halini alacaktır. Gazeteler, sol iktidarın fransız dış politikasında esaslı bir değişiklik yapmıyacağını yazmaktadırlar. Fakat fransız dış politikasından bir takım tereddüdleri gidermek bile, bugünkü şartlar içinde, esaslı bir değişiklik addolunabilir. Bir de Fransayı faşistleştir-mek istivenlerin kazandıklarını he saba katınız. Bunun fransız huri-yetine olduğu kadar, Avrupa sükûnu için de zararlı oİmıyacağınt kim temin edebilir? Halk cephesinde birkaç senelik dayanılma ve durluk olursa, eğer bu cephe, tahriklerin ve menfi hareketlerin önüne geçmeğe muvaffak olursa, ve Fransa kudretini, enternasyonal barı? davası hizmetinde kullanırsa, gittikçe artan bedbinliğin ortadan kalkıp, dünyayı harbsızlaştırma gayretlerinin tekrar meydan almasına imkân vermiş olacaktır. Nasıl hiç bir tarafta ekonomi buhranının hal çareleri kapitalist c*pneden gelmiyorsa, enternasyonal politikanın huzur ve emniyet bühtanına da hal çaresi emperyalist cepheden gelemez. Falih R.fk. ATAY Maliye teşkilâtı kanunu Finans Bakanlığı teşkilât kanunu Büd'c Encümeninden geçmiş ve Kar lutayın pazartesi günkü ruzna-n ¦ ur alınmıştır. B. Musolini bir ingiliz gazetecisine zaferin İtalyayı tatmin ettiğini söyledi Londra, 6 (A.A.) — Musolini. Deyli Meyi garetesirrin hususi muhabiri "Vird Prays'a şunları söylemiştir: ' — İtalya'nın Mısır'da hiç bir götü olmadığı gibi ne Sudanda, ve ne de Filistin'de hiç bir menfaati yoktur. Size . söz veriyorum ki. ttalyanın sömürgecilikte hiç bir istediği kalmamıştır. Doğu Afrikası zaferi İtalyayı tatmin edilmiş devletler arasına koymaktadır. Habe-şistanın siyasi ve hukuki alınyazısının tayini kalıyor, Hiç şüphe yok ki bütün ilgililerin menfaati gereği yapılacak en iyi şey İtalya otoritesinin bütün Habe-şi&tanda kurulmasıdır. Sulh metni ro-mah zihniyetinden ilham almalıdır. Topal bir sulh bahse mevzu olamaz. Dost memleketlerin ekonomik teşebbüslerine kapıyı kapamıyacağız. Bu memleketler arasında tabiî Büyük Britanya vc Fransa da vardır. Habeşistanı inkişaf ettirmek için mali kaynaklarımır milletler cemiyeti istatistiklerinin gösterdiğinden çok dnha zengindir. Belki de Ogaden'de daha ikinci derecede han askerî hareketler yapmak gerekecektir. F.'kat ben şimdi gözlerimi Avrunanın vaziyetine çeviriyorum. Hâdiseler milletler cemiyetinin süratle ten-siki lüzumunu bir kat daha acele ettirmektedir. İtalyanlar buna yardım etmeye hazırdır. Milletler cemiyeti mevcud olmalıdır ve olabilir de. Ancak vazifesi kudretiyle mütenasih kılınmalıdır. ttalva garb devletleri arasında açık ve sarih bir anlatma hululüne her an hirmetr h* »irdir. Bu devletler nihayet Amerika habeş istilasını tanımıyacak; Fransa ve Ingilterenin ilhakı tanımı-yacağı, zecrî tedbirlerin kalkabileceği söyleniyor. bir anlaşmaya varmalıdırlar. Eğer bunlar aralarında harb edecek olurlarsa bütün Avrupa da medeniyetin yıkılmasiyle neticelenecektir. italya sulh istemektedir ve dış siyasası barışçıl gayeler takib etmekte devam eyliyecsktir. II HlJ'lMl I !.!.!•( ,ı Vaşington. 6 (A.A.) — Dış bakanı Hul. Adisababa'daki amerikan elçiliğinin boşaltılması hususundaki yardımlarından dolayı ingiliz dış bakanlığına ve bu bakanlık vasıtasiyle de Adisababa İngiliz elçisine hararetli teşekkürlerinin bildirilmesine Londra elcisini memur etmiştir. Amerika, italyan İstilasını 1 ıııııııı v .ıı il. Vaşington, 6 (A.A — Bir çok salahiyetli amerikan ilerİgeUnlerinin kanaatine göre. Amerika hükümeti Man-Çuha hâdisesinde olduğu gibi Habeşia-tanın fulya tarafından zabtım da tanımamak prensipini takib edecektir. Dış bakanlıkta hildirildjğinc göre bir (Sonu S. inci afyfiida) DOST ROMANYA Boğazlar hakkındaki notamız üzerin-de en dostça hislerle görüşmeye hazır olduğunu bildirdi. Notamıza verilen cevabla bizim cevabımızın metinleri Bağırlar notamır için dost memleketin mü s be t cevâbım bildiren B. Tiıülesko Türkiyenin 11 nisan 1936 tarihli Boğazlar nota» üzc *ne Romanyanıa Türkiyeye vereceği cevap ve bu cevaba da Türkiyenin mukabil cevabı metinleri iki devletçe tespit ve veri-ş ılmıştır: Romanya Dit Bakanı B Titüleıko-nun Bukreştcki Türkiye işgüderine BELGRAD TOPLANTISI K \PANİKKEN Dıs Bakanımız T- R. Aras diyor ki: Çalışmamıza gayet sempatik bir hava içinde devam ediyoruz.» Bcig»d. 6 (a.a.) _ B.ıu.n .„. Yunan gazeteleri tantı daimi konseyinin şimdiki reisi Türkiye dış bakanı Dr. Tevfik Rüş- Ne diyOr. 29 nisan 1936 tarihinde verdiği cevap şudur: Romanya hükümeti kıraliyesi 11 nisan 19.16 tarihli notanızın alındığını teyid ile kesbi şeref eyler. Türkiye, muahedelerin Romanya hakkındaki araziye müteallik ahkâmım atla mevzuu münakaşa yapmamış olduğundan ve asla yapmıyaca-ğından, Türkiye ile Romanya arasında, tecavüzü daimi »urette meneden ve aynı zamanda, iki memleket arasındaki beynelmilel münasebatın esasın-da bulunan kaidelerle buna sarih bir tefsir veren 3 ve 4 temmuz 1933 tarihli Londra muahedeleri mevcud olduğundan, Türkiye ile Romanya arasında hiç bir şüphe kondurulmasına imkân ol-mı yan bir itimad duygusu ve sulhun idamesi yolunda, 9 şubat Î934 de imzalanan Balkan paktının yarattığı bir faal dostluk bulunduğundan: Romanya hükümeti kıraliyesi, bilhassa türk - romen münasebatımn vasfı mümeyyizi olan hususî ahval ve şeraiti notan itibara alarak ve Balkan emniyetinin icalatmt takdir e-derek ti nisan 1936 tarihli notanızda mevzuubaha olan müzakerelere en dostane bir fikirle girişmeyi knbut ettiğini beyan ile kesbişeref eyler. Bülcreıteki i**üderİmİzin Romanya Dış Bakanı Tıtüleskoya S m iv» (Sona 6. ıncı ımvfado) "Ulus,, un Dil Yazılan Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Cüncş Dil» teorisine göre analizi VIII. Dün yuçoî/av basın delegelerine, konsey görüşmelerini anlatan Dr. Aras lü Aars konseyin dördüncü toplantımdan sonra basın delegelerine şunları söylemiştir: "— Çalışmamıza gayet lempntik bir hava içinde devam ediyoruz. Ruznameyı hemen hemen bitirdik. Pek az bir şey kalmıştır, öyle ki ya-rra öğleden evvel yapılacak tek bir toplantı bize işlerimizi bitirmek imkânını verecektir. M uta d tebliği de işte hu ton toplantıda yapacağız. Daha şimdiden size şunu diyebilirim ki, Balkan antantı konıeyinin Dün kendisine Yugoshvyanın Büyük nişanr verilen B Metaksas toplantısına ilk defa olarak «irmekte olan yunan başbakanının huzurundan çok memnun olduk. Memleketinin Balkan birliğindeki görüşüne dair bize verdiği tavzihler bütün arkadaşlarım tarafından hep birlikte memnuniyetle karşılanmıştır." İTCJNAN 6AZI İlli ItlMN ı»osi \ \ \/n un Atina, 6 (A.A.) — Yunan gazetelerinin hususî muhabirleri, başbakan (Sonu 6. ıncı sayfada) BOLMAK En eski Türk metinlerinde (olmalı) manasına ve yerine (bol-mah) kullanıldığını görmüştük. Ana kök manasını kendi üzerine KAMUTAYDA EMİ.ÂK BANK ISINA BİR MİLİNİN 148,000; ÇCBl K BARAJI İÇİN 705.000* YE BAZI ŞİRKETLERDEKİ HAZNE HİSSESİNİN ARTIRILMASI İÇİN 358 ı;l\ LİR \i ik TAHSİSAT \ ERİLDİ. Kamutay dün B Refet Canıtez'in reisliğinde toplanmış ve 1935 yılı düyunu umumiye büdcesine 2 211100 liralık fevkalâde tahsisat koyan bir kanun projesini kabul etmiştir. Bu paradan 1.148.000 liran 2107 sayılı kanun mucibince vekâlet binaları yapısı için temin edilmiş olan kredi karşılığı; 705.000 lirası Ankara şehri u tesisatı ve Çubuk barajının bitirilmesi için kredi karşılığı, 358.100 lirası da bazı şirketlerdeki hazîne hisselerini artırmak için verilmiştir. (Sonu 6. ıncı sayfada) alarak temsil eden bu (b) elema-niyle de dillerde mücerret bir o lus anlamına gelen sözler vardır. Bunları iki kısımda mutalea e-debiliriz: I. Doğrudan doğruya (b) kon-soniyle kurulanlar: Sanskrilçede (bher), Farsçada (buden), Ingi-lizcede (to be) tözleri gibi. II. (B) konsonunun fonetik değişmeleriyle kurulanlar: Grekçe (lio), Lâtince (fuo) ve (fui), Rumence (fi) gibi. Fransızca (etre) fiilinin mahdut mazi ve subjonctif imparfait sıygalarında görülen "je fus... ilh." ve "que je fu$$e... ilh." şekilleri de bu takımdandır. (B) konsonunun (v, m, p. I) konsonlanna değiştiği malûmdur. (Bolmak) ile bu saydığımız sözler, ana kökte ve onu temsil eden prensipal elemanda müşterek olmakla beraber, ondan sonraki eklerde bazı farklar göstermektedirler. Bunları birer birer gözden geçirelim: BIIKR Sanskritçede "olmak" anlamına gelen bu sözün başındaki (bh)tl (Sonu 2 inci sayfadaj SAYFA 2 ULUİ 7 MAYIS 1936 PFRSEMHF. 1 cırı - .Sı vusul Birkaç şey.. Ekonomi Bakanlığı, çivi hatlarını tc ' k ederek bunlara bir had koymağa mecbur kalmıştır. Çivi, şimdi bizde yapılmaktadır. Bütün ham madde, yarı işlenmiş (daha doğrusu % 90 işlenmiş) bir halde ithâl edilmek şartiyle. Devletin türk endüstri hareketini ne maksadlarla tutub inkişaf ettirdiğini bilen ve buna püre sanayicilik yapan sanayicilerimiz olduğu gibi. himaye tarifeleri üzerinde ve müstehlik vani türk halkı aleyhine çeşİdli spekülasyonlara girişen sanayicilerimiz de vardır. . Bu ikinci fasileye mensub "sanayiciler" ile. devlet, ne kadar yakından ve ne kadar sıkı bir mücadeleye girişirse, türk halkının o derece minnetini kazanacaktır. Bugün iki liraya satılan yerli çoraplar vardır ki. kadınlarımız daha sokağa çıkmadan sökülmektedir. Türk çorap sanayiinin gayesi, dinardaki stok iplikleri burada çorap haline koyarak bir ravallı türk yurdda-sının iki lirasını iki dakika arasında on paralık etmek olmasa gerektir. Ekonomi Raknnhğmm civi kontrolü, işte bunun için yerinde ve mükemmel bir hnrrlr»rrir. **» Ankara'da spor. geniş bîr halk içi olmuştur. İki çün önceki Galatasaray - An-V*""ücii m»*-ını verinde görmedik fakat radyoda dinledik. Bu gibi maçları, bugün, televizyonsuz do olsa radyoda dinlemekte hem imkân hem hususî ve coşturucu bir zevk vardır. Hele. maçı görerek mikrofon önünde anlatan zatta, göz ile ağız arasındaki intikal hassası kuvvetli ise. Gazetemizin spor muharriri Saf-fet'idinliyenler. kendisinden memnun kalmışlardır. Saffet önce halk nam ma ondan sonra da Ankara namına konuşuyordu. Sade sahada gördüğünü anlatmakla kalmıyor, halkın heyecanım olsun, oyunun seyri hakkmdnki kendi şahsî duygularını olsun çok canlı bir dille ifade edebiliyordu. Mikrofon önünde iki takımm kaptanları da konuştu. Ankaralı kaptan sporu geniş bir halk hareketi manasına alan bir genç gibi konuştu. Galatasaraylı kaptan, sinirli idi ve bir kulübçü gibi konuştu. Bundan başka, Ankaranın galİb gelmedi bizi üç bakımdan sevindirdi: 1. Futbol sporunda üstünlük, artık Ntanhul'nn monopolunda kalmasa da mümkünmüş.' 2. Ankaralı pençlerimiz. püzel zaferleriyle, futbolun gitgide bir memleket sporu olmağa başladığını ispat etmişlerdir. 3. İstanbul değil, Ankara galib gelmiştir. Dünyanın her yerinde*, yvrddasltk kadar ^-^şenlik de güzel bir vasıftır. - B. B. EKONOMİ BAHİSLERİ: DÜNYA EKONOMİSİ Yeniden bîr refaha doğru mu yükseliyor ? 1 — Ticaretteki kalkınma. Son istatutıklcr bize dünya ekonomisinde ümit verici bİr takım kımıldanışlar olduğuun gösteriyor. 1929 dan bari arsıulusal ticaretin altın kıymetinde 67 gibi büyük bir düşüklük görüldüğü halde hacim itibarile azalış ancak % 20 yi buluyordu. Bu da başlıca büyük paralarda (Sterlin, dolar, yen, Belçika frangı. Çekoslovak kronu. Zloty'de) yapılan devalüasyonlar ve aynı zamanda toptan fiatlardaki düşüklükle izah edilebilir. Devalüasyon ihtirası şimdilik geçmiş sayılabilir. Fiatlara geline*: bunların en düşük bulunduğu l°3l senesi rakkamlnn 100 itibar e-dJirse. toptan fiat endekslerinin ton zamanlarda yükselmesi her halde memnuniyet verici bir h-ddir: Haziran Amerika B. D. İngiltere Fransa 1935 119 113 79 Mart 1936 120 117 65 düşüklük 50 46 Fransada göze çarpan bu memlekette krizin tesirini geç göstermiş olmasından ileri gelmektedir. Tabiîdir ki kalkınma da di«er memleketlerden daha sonra olmak- Bu senenin ilk iki ayında dünya ticareti geçen yıllara nisbetle şöylece artmıştır: Milyon altın Dolar Fark 1934 ilk iki ayı 3.642 1935 ...... 3.692 1936 ...... 3.738 1935 de cihan ticareti bir sene e- velkinden 238 milyon fazla olarak 23.527.000.000 altın dolara yükselmiştir. 1929 senesi dünya ticareti 68.593.000.000 dolar olduğına göre bugünkü tiraret jj 66 azalmı* demektir. Evelki sen-ye nisbetle 1935 de kıvd-di* n fazlalık ancak % I kadar bîr şeydir. Geçen *ene dünya ticaretinde beliren bu hatif yükselme hareJ.cti muV-Üf kıt»' .rda kendisim şu suretle göitermijtir: Mi' 'on aî'm dolar 1934 1935 Fark Şimali Amerilc.-. 3.039 Afr.ka Asya Cenu'2 Amerika Avustuı.-.J/a I 495 3 455 I '18 651 3.401 + 361 » 597 + 102 3.530 -f- 75 Buna mukabil Avrupa ve Sovyetler Birliğinin dış ticareti azalmıştır: 1934 1935 Fark Avrupa 12.409 12081—408 Sovyetler Birliği 335 313— 22 Avrupa ticaretinin başka kıtala-rmkı gıU yükselmemesi birçok devletlerin sanayileşmesinden veya o-tarşik bir politika takip etmelerinden ileri gelmiştir. Tanınmış ingiliz ekonomistlerinden Sir Josiah Stamp-ın fikrine göre bu hal Avrupa ve dünya ticaretinin 1929 da gördüğü inkişafa bundan sonra erişilmesini âd'-ta imkânsız kılacak mahiyettedir. Ticarette gördüğümüz bu yükselme hareketine muvazi olarak gemicilikte de geçen sene büyük bir ileri hareketi olmuştur. Dünya ticaretinin belli basil vasıta ve ölçüsü olan gemi inşaatı da 1935 de memnuniyet verici bir şekilde artmıştır: 1934 de 967.000 tonluk gemi inşa olunmuşken geçen sene bu mikdar 1.302.000 tona çıkmıştır. Bu senenin ilk üç ayında denize indirilen gemi tonajı geçen senenin aynı müddafinkınden 1 I «000 ton fazla olarak 397.000 ton olmuştur. Boş d-'irn gemi tonajlarında ise her memlekette önemli azalmalar olmuştur: 1934 ton 2.931 000 1.719 000 717.000 390 000 30" 000 2 ' m) ııvooo 77000 41.000 P 1935 ton 2.533.000 963.000 454.000 264.000 199.000 116.000 45.000 62 000 26000 tl=rin ekonomik 'durumlarının bir aynası addolıtnab 'en tasarruf hareketlerine gelince, bu olanda da geçen eenc iyi neticeler alınmış ve h-men her r-emk'ket'e banko vr tasarruf sandıkları mevduatı artmıştır: Amerika B İngiltere Fransa Norveç italya Alm nya Belçika Jsveç Mi» haberler İSTANBUL TELEFONLARI: Sigorta Şirketlerindeki tetkikler İstanbul, 6 — Fönik» şirketinin son vaziyeti dolayisiyle Türkiye Millî Sigorta şirketinde de tet-kikata devam ediliyor. Şirketin bankalardaki mevduatı ve mevcud parası tesbit edilmektedir. Tetki-katla meşgul olan ekonomi bakanlığı teftiş heyeti reisi görülen lüzum üzerine bütün sigorta şirketlerinin muamelâtmda tetkikat yapılacağını vilâyete bildirdi. Milletlerarası muallimler kongresi I'»antvı|, 6 — Viyanoda top'a-na--»'t. Milletlerarası mnallimfer birlisi kongresi iein Ti;rV«»e muallimleri namın* bîr heyetin katılması istenmektedir. İnhisar memurlarına ikramiye ¦î*ıitoûi,C — Ccçrr. »neferde olduğu gibi bu senede inhisar memurlarına ikramiye verilme-i tekarrür etti. Ve bunun için elli bin lira ayrıldı. Umum müdürlük sene içinde çalışan memurların listesini hazırlamaktadır. İzmir f uvan ve ecnebiler Ecnebi ekispozanların izmir arsıulusal fuvanna iştiraklerini teinin etin» k ürere, geçen sene olduğu gibi. bu sen; de kendileriyle kliring anlaşmaları akdetmiş olduğumuz memleketlerden fuvarda satılmak üzere idhal e-decekleri mallar için bir mikdar serbest döviz verilmesi için fuvar idaresi alâkadar makamlar neadindc teşebbüslerde bulunmaktadır. Ruam mücadelesi de ,am ediyor Ankara merkezinde martın otuzuncu günü başlıyan ruam savaşı İntizamla devam etmektedir. Şimdiye kadar 930 at muayeneden geçirilmiştir. Bu muaye nelerde de geçen ve evvelki sene yapılan sundajların doğru olduğu bir ker* re daha teeyyüd etmiş ve Ankara gibi inşaat üzere olan bir şehre memleketin muhtelif yerlerinden hizmet için gelen hayvanlar arasında gizli ruam vakalarının ancak yüzde biri geçmediği tesbit edilmiştir. Haziran birden itibaren bu mücadele merkez kaza mıntakasiyle vilâyetin diğer on kazasına da teşmil edilecektir. Haber aldığımıza gere, Trakya mın-takası ruam mücadelesi cephesi de ha-kanlığın ele aldığı birinci mıtakayı teşkil etmektedir. Bu mıntakada hastalık aihsyet bir »ene irinde kamilen imha edilmiş olacaktır. iiUlus,, un Dil Yazılan (Başı l. inci tayfada) Sanskrit dilindeki kaim (b) kon-sor.unun işaretidir. Böyle alınınca kelimenin etimolojik şekli: (t) (2) (3) eğ 4- eb + er ) olur. (1) Eğ: "hareket" anlamına ana köktür. (2) Eb: ana kok anlamını üzerine alarak temsil eden elemandır. (3) Er: ana kök anlamının tekarrür ve temerküzünü ifade eden ektir. (B) nin yanındaki (h) ayrı bir konson olarak alınacak olursa, bu da su ic veya objeyi göstermiş o- lur. Demek oluyor ki (biter); hareketin tekarrür ve temerküzünü gösteren bir sözdür. (Bölmek) ta buna tekabül eden (bol) raadd-si de (D (2) (S) ( oğ + ob + ol ) diye analiz edilince "mutfak ve şamil hareket" d?mık olur. Görülüyor ki esas mana mü ('.erek ol-maUa beraber Sans'critçe buna bir tekarrür vermekte, Tüıîıçe ise mutlak ve umumî olarak almaktadır. buden Farsçada ' o'n.u.'i ' manasına gelen (buden) s-.zuf.un etimolojik şekli şudur: (1) (2) (3) (4) ( uğ i nfa ul | en ) (1) Vğ' "hüreket" anlamına a-na köktür.,, 1, . (2) Ub: ana kök anlamını üzerine alarak temıil eder. (3) Ud: ana kök anlamının ya-pıl*mş olduğunu anlatan ektir. (4) En: burada (eğ) den değişme olarak kelimenin anlamını tama ılıyan ve sözü isimlendiren sor ektir. Bu analizden anlatıldığı üzere (buden) bir hareketin vukuunun ifadesidir. Buradaki (d) unsvrunun rolü hıkkında "Burhanı Katı Tercü- Dünya ticaretinin böyle, yavaş bir surette dnhi olsa. artmakta bulunması herhalde genel ekonomi İçin memnuniyetle kaydedilerek bir haldir. Geren senenin sanayi sahasındaki vüksel-nesini barka bir yazımda anlatmağa çau*nrnü"rı. Dr. O. CONKBt I W -L 697 f 48 461 I«Î4 1935 A!-r-«ya 12 356.000.000 RM. 13 196.000.000 R. M. Bc' ika 10.452.000.000 B.F. 10.573.000.000 B. F. A, B. D. 6.361.000.000 Do. 6.388.000.000 Do. Fransa 60/11.000.000 F.F. 62 064.000.000 F. F. Japonya 4.831 000.000 Yen 5 157.000.000 Yen Holanda 870.000.000 Flo. 853.000.000 Flo. İsviçre 2.752.000.000 l.F. 2 674.000.000 1 F. mesi" nin önsözünden şu parçayı alalım: «Mecmuu sıygai mütedavite, «malûmdur ki, masdardan mehuz «ve müştaktır. Ve ahz ve iştikak «ve stygai ahare nakl ve tahvil «tçin her sıygaya başka başka ta-«rik vaz ve bâd - en • nakU mah~ «sus* alâmet tayin olunmuştur. Me-¦'telâ bir hadesin zamanı mazide «kıyamından ihbar murat o/*m-«dukta kodesi merkuma dal olan «mandarı mazi sıygasına nakil lâ-"büt olmakla mas d arı mezburdan *matdariyet alâmeti olan (nun) u «hazf ve taî ise (ta) ve dalı ise "(dal) üzere ip.'ıa ederler ve ol "(la) ve dan hr bİrİ mazt- aviyet alâmeti addolunur» [/]. Görülüyor ki Farsçada geçmiş zaman sıygasının konsonu (t) ve (d) dir ki Türkçenin (gitti, geldi) gibi tözlerinde de yine bu konson vardır; masdarlyet denilen iş sözü alâmeti de Farsçada (n) dir ki bir l*s) den değişme o'.-«ak kelimeyi isimlendiren ektir ve bu da Şahıslar Müfret Fr. îng. I. je suis I am II. tu es thou art III. il est he is Görüîüyor ki Fransızca ve İngi-lizccde sı/ga ve şahıslar üzerine yapılan tasrif, masdar denilen sözden çok ayrıdır. Hele ingilizce de cemi şahısların tasrifi tama-miyle (ermek) aslından geliyor. Yalnız masdar ve emir sıygala-riyle subjonctif preseni sıygasın-dı ve mürekkep sıygalarda kullanılan (be) nin etimolojik şekli: (O (2) (3) ( İf + İb^rf ) dir ki bir hareketin ifadesinden ibarettir. *'F't li sözler Bu izahlardın sonra (b) nin (f) ye değişmesiyle vücuda gelen Grek, Lâtin ve Rumen kelimeleri nİ de kolayca analiz edebiliriz: (l) (2) (3) (4) Fio \Cr.] : iğ + if + iğ + oğ Fuo \Lat.] : uğ + uf + uğ 4- oğ fal [Lat.] : uğ -f- uf 4- uğ + iğ Fi [Rumen]: iğ -f if -f- iğ -f . bü'ün hu serîde: (1) Numaralı olanlar (V. 4- ğ) şeklinde ann köklerdir. Arlar-' n 'hareket" tir. (2) Numaralı olanlar (V. + f) şeklinde prens pal elemanlardır, ana kök anlamını üzerine alarak temsil ederler. (3) Numaralı olanlar, süie veya obte gösteren (V. -| ğ) lerdîr. [/] Mütercim Asım: E"'rh?nı Katı Tercümesi, cilt: 1, sahile: 23. bizim masdarUnn sonundaki (k) ile birîeşİr. Bu halde Farsçanın (dcı) ve (ten) ile biten masdar-larının, eski metinlerde g3rülen (duk) lu Türk fiil sıygalarından çıktığı kolaylıkla anlaşılır. Bu (duk) lu sıygalar, şimdi de meselâ "yapmadık iş, söylemedik söz bırakmadı*' ; inde olduğu gibi sıfat makamında kullanılmakta ve (duğu) şeklinde - sıla sıygası denilen - bir rabıt sıygası halini de almaktadır. (Buden) ile (bolmak) arasındaki fark, Farsça şekilde hareketin yalnız vukuu anlatıldığı halde, Türkçede bunun şümul ve umumiyetinin de gösterilmesinden ibarettir. TO RE Ingilizcedc "olausU" gelen ve yardımcı fiil olarak la kullanılan (to be) nin başındaki '¦). İngiliz dilinde iş sözlerinin başına gelen ayrı bir önedattır. Asıl "olmak*' anlamı "bi" diye o-kunan "6e" dedir. Fransızca (etre) gibi İngilizce (to be) nin de tasrifi semaidir. Örnek olarak iki dildeki hal sıygalarını gösterelim: Cemi Fr. îng. nous sommes we are vous etes you are Us sont they are (4) Numaralı olanlar da kelimeyi isimlendiren ve tamamlıyan (V. -f ğ) Icrdir. Demek oluyor ki bütün bu kelimelerin manaları "hareketin bir «üje veya objeye taallûkunun ifadesi*' nden ibarettir. Bu anlamlar (Buden) ve (to be) sözleriyle de birleşmektedirler. Yalnız Sanskrit kelimesinde fazla olarak bir "tekarrür ve temerküz" manası vardır. Fakat en mütekâmili Türkçenin (bolmak) sözüdür ki, hıreketin alelıtlak, umumi şamil, yaygın bir sahada bir »üje veya objeye taallûkunu göstererek "hudus" ve "vuku" Fikrini Un bir şekilde anla t -laktadır. Bj kelimede ana kök anlamını üzerine alarak temsil eden (b) e-temanı da kalkınca ketime bildirimiz (olmak) olur ki bu da "hareketin en şr-mi! ve umum! sahada bir süie v-ya objeye taallukunu ifade" eder. Bj analizler, (b) ve (f) elemîin-larİyle kurulmvş olan Sanskrit, Fars, ingiliz, Grek, Lâtin, Rumen sözlerinin mütekâmil Türk kelimesinden bu te!:âmülün tahakkukundan d^ha eski bir zamanda ti;re"i:ş olduğu»'i rö'termekte-dr \2\_LN. DİLMEN \2] Bu ana'irin alt taralı yarın-ki sayımızdadır. 7 MAYIS 1936 PERŞEMBE ULUS S?rir A J SON DAKİKA : Balkan Antantı konseyinin resmi tebliği Belgrad. 6 (AA.) — Avala ajansı bildiriyor: Balkan antantı daimî konseyinin beşinci toplantısı sonunda aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir: "Balkan antantı daimi konseyi. 4 mayıstan 6 mayısa kadar Belgrad'da Türkiye dış işleri bakanı ve Balkan antantının bugünkü başkanı Ekselans Rüştü Aras'm başkanlığında beş toplantı yapmıştır. Ruznamedc yazılı bütün meseleler en dost bir zihniyetle münakaşe edilmiş ve bunlara, dört memleketin millî menfaatlerinin. Balkanlar emniyetinin ve Balkan antantının her zamandan daha ziyade sadık kalmak niyetinde bulunduğu umumî sulhun idamesinin gerektirdiği hal suretleri verilmiştir. Dört dış işleri bakanının görüşmelerine mevzu teşkil eden bütün meseleler üzerinde, aralarında tam bir anlaşma kaydolun muştur. Yunanistan, daimî konsey azalarının müttefik memnuniyetini mucib olacak bir tarzda, Balkan paktı karşısındaki vaziyetini, bu paktı imzalayan devletlerle olan yardım bağlılığının fazlalaştırılması istikametine doğru tasrih etmiştir. Balkan antantının siyaseti bugünkü hududların dokunulmaz mahiyetine ve emniyete hürmet edilmesine dayanmakta olduğundan, daimî konsey. Balkan devletlerinin bulundukları Avrupa mınta-kalarmda bunların tam tatbikini temin i-çin en müessir tedbirleri dikkate almıştır. Daimî konsey, Balkan antantının, oahse mevzu milletlerarası büyük meseleler karşısındaki görüşünü de tasrih eylemiştir. Daimi konsey, evvelâ asamblenin 1936 eylül toplantı sırasında Cenevrede ve bilâhare biraz sonra da Atinada yeniden toplanmayı kararlaştırmıştır." Balkan antantının vazifesi Dış Bakanımız Belgraddan ayrüdı Belgrad, 6 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı ve Balkan antantı başkanı doktor Tevfik Rüştü Araş bugün A-vala ajansı delgesini kabul ederek şunları söylemiştir: "Balkan antantı konseyinin Belgarad daki bu toplantısı en verimli toplantılardan biri olmuştur ve bu umumî şartlar göz önüne getirilirse pek ehemiyet-li neticeler vermiştir. Bu neticelerin elde edilmesi hususunda büyük kiralın e-serinin büyük muakkibi olan kıra) naibi Perens polun yüksek himayesini büyük bir minnetle anmağa mecburum. Bu hususta zamanımızın en kıymetli siyaset adamlarından biri olan ve bu hasletini her gün biraz daha ortaya çıkaran Yugoslavya başbakanı dostum Stayadinoviç'in de kıymetli çalışma birliği bizler için çok faydalı olmuştur. Gene bu hususta hej kısmı mükemmel surette işlİyen konferans teşkilâtının mükemmelliğini de kaydetmek ıstı-ranndayım. Belgrad'dan bu akşam ayrılacağım iÇİn Avala ajansının lütfen yardımİyle umumiyet üzere asîl yugoslav milletine ve daha hususi bir tarzda Yugoslavya hükümet merkezinin sempatik ahalisine bize gösterdikleri manevî yardımdan vc hepimizi İhata ettikleri dostluk hislerinden dolayı bütün kalbimle teşekkür ediyorum. Bu yardımlar ve bu hisler bizler için büyük bir enerji kaynağı olmuştur. Çok ciddî bir zaman içinde yaşadı -ğımızı tekrara lüzum gormiyorum. Bu hal bütün Avrupa vekayiinin inkişafını çok yakından vc büyük bU dikkatle takibe bizleri mecbur ettiği gibi balkan müttefiklerini ilgilendiren bölgelerde geçen hadiseler de aynı dikkati gerektirmektedir. Bu hal karşısında balkan antantı vazifesini tamamİyle i. fadan geri kalmıyacaktır. Bu ietimadan sonra biribirimize karşı bağlılığımıza olan itimadım daha ziyade artmıştır.,. Reis Tevfik Rüştü Araş bu akşam 9.55 trenile Belgraddan ayrılmıştır. Küçük Antant ne görüşecek ? Belgrad. 6 (A.A.) — Balkan antantı konferansı bitmiş olduğundan küçük antant konferansı saat 17 de başlıyacak-tır. Küçük antant konferansının ruzna-mesinde aşağıdaki meseleler mevcud-dur: 1. — Avusturynın istiklâli ve Avus-turyamn ekonomik ve siyasal sahada küçük antantla işbirliği meselesi, 2. — Küçük antantın diğer devletlerle ve ezcümle İtalya, Almanya, Polonya. Sovyetler birliği ve Macaristan İle olan münasebetleri. 3. — Umumiyet itibarile Tuna meseleleri. Çekoslovakya dış işleri bakanı Ka. mil Krofta bu sabah Belgrada gelmiştir. BB. Stoyadinoviç ve Titülesko ile birlikte küçük antant konferansına iştirak edecektir. öğrenildiğine göre. Yugoslavya mecbur? askerliğin yeniden ihdası hakkındaki Avusturya muhtırasından ve A-vusturyanın Habsburgların yeniden tahta getirilmesi meselesi karşısındaki vaziyetinin sarahatsizlİğinden gayri memnun bulunmaktadır. Çekoslovakyada gayri memnudur ve bu sebepten konferans ne-neticesinde Avusturya meseleleri bahsinde Çekoslovakya ve Yoğuslnvya arasında daha sıkı bir anlaşma vücuda geleceği tahmin edilmektedir. Küçük Antant ve B^ll^n Ant****** Delegeler, Avrupa me~- lelerini görüçec k'e\ Belgrad, 6 (AA.) — Siyasî mahfiller Balkan antantı konferansının uzatılmasından maksad Çekoslovakya dış bakam B Kroftanm gelmesini bekle-mek alfl bildirmektedirler. Bal- kan antantı delegeleri ile küçük antant delegeleri arasında Avrııpanm umumî vaziyetine dair müşterek görüşmeler yapılacaktır. Küçük Antantın ilk toplantısı ftelgisd, 6 (AA.) _ Avala ajansı I ,or: Küçük antant konferansı bu a m saat 18 de Yugoslavya hariciye na.;rı Stoyadinovİçin riyaseti altında Romanya ve Çekoslovakya hariciye ua- kau'irınıniştirakiyle bu.titı toplantısı nı yapmıştır. Görüşme sıat 19.15 e k dar sürmüştür. Konferans yarın görülmelerine de vam edecektir. DIŞ HABERLER B. Menemencioğlu j Leningrada gitti ] Moskova. 6 (A.A.) — Harbiye • komiseri B. Voroşilof dün yanında : Zekâİ Apaydın olduğu halde Nu- i man Menemencioğlunu kabul et- \ mistir. Nunıan Mcnemencioğlu bundan • sonra Zekâi Apaydının kendi şere- : fine verdiği ziyafette bulunmuş ve ': gece de büyük tiyatroda verilen \ müsamereye gitmiştir. Ziyafette Litvinof. Krestinski. : Stomoniatof. Eliava ve komiserlik : ve türk elçiliği ileri gelenleri bu- \ lunmuşlardır. \ B. Meıırnu'ncioğlıı Lrnin^raılMa: Moskova. 6 (A.A.) — Numan j i Mcnemencioğlu bugün Leningrada : i hareket etmiştir. Orada iki gün kal- : i diktan sonra tekrar Moskovaya dö- i necektir. Kıral Faruk Mısıra vardı İskenderiye, 6 (A.A.) — Kıral Faruk, karaya çıkmıştır. Limanda bulunmakta olan ingiliz harb gemileri, selâm resmini ifa etmişlerdir. Kıral, alay ile şehri dolaştıktan sonra Kahireye gitmek üzere trene binmiştir. Kahire, 6 (A.A.) — Kıral Faruk, ha'ktn alkışları arasında buraya gelmiştir. Amer ikada Cumur reisliği seçimi başladı Vaşington, 6 (A.A.) — Kaliforniya-da yapılan ilk seçimde B. Ruzvelt 4.982 rey kazanmıştır. İki rakibi, 681 ve 437 rey almışlardır. Cumur reisliği namzedliğinde B. Ruzveltin cumuriyetçi rakibi olan cenubî Dakota valisi B. Landon, 9.362 rey ile başta gelmektedir. B. Borah ise 8.153 rey almıştır. ingiltere Milletler Cemiyeti irin bir reform projesi hazırbyoı Londra, 6 (A.A.) — Siyasi mahfiller. Milletler Cemiyetinin habeş meselesinde uğramış olduğu mu-vafakiyctsizlik dolayisiyle. İngiltere Hükümetinin bu cemiyette bir reform yapılmasını ıstiyeceği düşüncesinde bulunmaktadırlar. öğrenildiğine göre bu reform. ŞU noktalan derpiş edecektir: 1 — Versay andırmasının Milletler Cemiyeti anlaşmasından ayrılması. 2 — Karşılıklı yardım teahhüd-leri bölgelere hasredüecektir. Dünya, bir takım bölgelere ayrılacaktır Her bölgede bulunan devletler, hemen karşılıklı yardımda bulun-/:¦,..- mecbur olacaklardır. Aynı siyasi mahfiller böyle bir reformun Ingiltereye garb Avru-pasına karşı teahhüdlerini tah-did edebilmek imkânım bahşedeceği düşüncesini ileri sürmektedirler. İngiltere Hükümeti, habeş işi halledilir edilmez bu meseleyi dikkat ve ihtimamla tetkik etmek düşüncesindedirler. Seçimin neticelerinden sonra •o Frangın derhal düşürülmesi ve finansal tedbirler alınması Londra. 6 (A.A.) — Finans mahfilleri Fransa'nın içinde bulunduğu ekonomik buhranın halli için biricik çarenin frank kıymetinin indirilmesi olduğu -nun ergeç anlaşılacağını söylemekte -dir. Bununla beraber aynı mahfiller, yakında kuıulacak olan fransız kabinesinin frank kıymetinin indirilmesi mümkün olduğu kadar uzun müddet geri bırakmak için elinden gelen her türlü tedbire müracaat edeceği zannında bulunmaktadırlar. Bu mahfiller, evvelâ fransız iskonto fiatını yükseltmekle işe başlıyacaklarını ve sonra yabancı do -vizleri üzerinde yapılan muameleleri kontrola tâbi tutacaklarını ve fakat imkân müsait oldukça frank kıymetinin indirilmesine muadil olacak olan altın üzerine ambargo konulmasının Önüne geçeceklerini söylemektedirler. Aynı mahfiller, bu tedbirleri ten -kid etmekte ve Fransanın ekonomik müşküllerini halletmek için biricik çarenin frank kıymetinin indirilmesinin açıkça ve süratle karar altına alınma -sı olduğunu söylemektedirler. Bu mahfiller, altın blokuna girmiş olan memleketlerde dövizlerin kıymeti indirilmesi üzerine halkın ingiliz lira - sına ve dolara bozgunculuk mahiyetin» alacak bir hücumda bulunmasının önü-"* ne geçmek için muhtelif memleketler hazinelerinin şimdiye kadar lâzım ge -len tedbirleri almış olmaları icab eder. di. Ticarî mahfiller ise tamtersi altın dövizlerinin kıymetleri indirildiği takdirde beynelmilel mahsullerin ingilir piyasalarına karşı tehlikeli bir rekabete girişmelerinden endişe etmektedirler. KABİNENİN DÜNKÜ TOPLANTISI Tor:; 6 (A.A.) — Dün öğleden sonra Elize sarayında yapılan bakanlar meclisi toplantısından sonra maliya nazın B. Regnier. gazetecilere Fransa bankasının ihtiyat akçesinin vaziyeti karşılamağa kâfi gelecek mikdarda olduğunu ve altının memleket dışına çıkj masına mani olmak için hiç bir fevkalâde tedbire müracaat edilmemiş olduğunu söylemiştir. Bakanlar, yem" meclis topTanıncaya vani hiziran avının ilk günlerine kadar mevkilerinde kalmağa karar vermiş, lerdir. ' Halkçı cephe neler yapcak ? Paris. 6 (A.A.) — Gazeteler, Saro kabinesinin ana kanunun hükümlerine göre 1 haziran tarihine kadar iktidaı mevkiinde kalmak kararından dolayı hiç de hayret göstermemektedirler. PÖti Pariziyen. diyor ki; "Kanunu esaside hiç de açıklık yoktur. Fakat teamüller, kanun kuvvetini taşırlar. Esasen sosyalist partisi, kongresinin önümüzdeki toplantı tarihini 30 mayıs olarak tesbit etmiştir... Eksclsiyor gazetesinden: "Yeni kabine, millî müdafaa meselesini bahis mevzuu etmiyecek ve müdafaa tahsisatını indirmiyecektir. yalnız gelecekte memleketin askerî cihazını baştanbaşa değiştirmeği derpiş edecektir. Aynı gazete, diyor ki: "önümüzdeki büdce tanzimi sırasında vergilerin tahsiliyle ilgili reformun yapılmasına başlanılacaktır. Vergi tahsiliyle ilgili olan kanunlar, sadeleştirilecektir. Finans sahasında her hangi bir panik çıkmasının önüne geçmek için şiddetli tedbîrler alınacaktır.,, Övr gazetesi, diyor ki: "Halkçılar cephesi iktidar mevkiine gelir gelmez yapılacak ilk işleri tesbit etmek için sosyalist kongresinin toplanması beklenilmiyecektir. Komünistler .siyaset adamlarının, gazetelerin varidat membalan ne olduğu hakkında bir anket yanılması, birliklerin il^a edilmesi, büyük servetlere hususî resimler konulması, fran"in müdafaası ve Fransa bankasının Pİhî harı semhn'ik h'—'-rtlerde bulunulmasını istemektedirler.., I Humanite gazetesinden: "İntihabat esnasında altının harice çıkmasının önüne geçememiş olan B. Regnier. şimdi intihabat olup bittikten sonra finans sahasında alınması lâzım gelen fevkalâde hiç bir tedbir olmadığını ve her şeyin yolunda olduğunu söy. lüydr... Figaro gazetsei diyor kî: Halkçı cephenin muvaffakiyeti, gelecek kabine seansı ile anlaşmazlık haline girdiği takdirde, tehlikeye düzecektir. O zaman ana kanuna uv«ıın ol-mavan bir devre açılmış olacak ve meş-lutiyet ortadan '•"•''"eaktır. • * • Paris, 6 (A.A.) — Sabah gazete-, leri bilhassa İç siyaset ve para meselesiyle uğraşmaktadır. Sosyalist Pol For, Pöti Parizyende yazdığı bir yazıda sosyalistlerin halkçılar cephesinin diğer partileriyle birlikte veya gerekirse yalnız başına hükümet mesuliyetini üzerine alacağını bildirmektedir. Leon Blum, Popülerde para meselesini tetkik ederek halkçılar cephesinin bir finans paniğine karşı olduğunu yazmaktadır. övr gazetesi de, son günler içinde Fransadan dışarıya çıkan alt-n mikdarını bir buçuk milyar frank tahmin etmektedir. Gazetelerin neşriyatm^an umumi olarak anlaşıldı" ına göre, halkçılar cephesinin Fransa bank.-ı-na itimi«''ı yoktur. Ve bu cephe frangı tulmaya aametmiş bulunmaktadır. Filistin gene karışacak mı ? Millî Arah Meclisi dün toplandı Kudüs, 6 (A.A.) — Yüce komiser dün milli arap meclitini toplıyarek a-rap isteklerini Londraya bildirmiş olduğunu söylemiş ve şu sözleri İlâve etmiştir: "— Sizi burada toplanmaya çağırdım, çünkü vaziyet kötülüğe gidiyor. Tahrİkâtçılara karşı kanunî bütün tedbirlere müracaat edeceğim, Tah-rikâtçıların arkalarından gitmiyece-ğinizi söylemenizi isterim. Size bütün mitingleri, bütün toplantıları yasak ediyorum.,, Konferansın sonunda umumî grev yapılması i- in teşviklerde bulunan iki tahrikâtçı tevkif edilmiştir. Dün bütün gün bir galeyan vardı. Umumî gerginlik artmak istidadındadır. Türk Hava Kurumu Başkanlığından: Genel Merkez Kurulu 9 ırayı» 936 cumartesi günü s?.*t (15) de altı aylık toplantısını yapacı""\-dan kurul üyelerinin k'*r '-ı ı r-kez kurağında bulunmadın i . a olunur. F"^^™^^^^^^^ ^^^^ ^^^m ^_ 8 MAYIS 1936 CUMA I/s/&lS^L^~ I I I T ^^^^ i Son rler üçüncü 1 ğ&F*A ^ J JJ^J ^ J I su camızdadır ONJ'EDİNCİ YIL. NO: 5307 ADIMIZ, AN Dİ M İZ DIR_ Her yerde 5 kuruş Habeşistan Paylaşılacak mı? Cenevrede ciltnartesi günü toplanarak konferansa çok ehemîyet veriliyor Başbetke KARİŞİK HABERLİ K I i . taraftan şaşırtıcı haberler geliyor. Dün, Londra'dan gelen bir telgraf, Musolini'nin bir ingiliz gazetecisine beyanatını hulâsa etmekte idi. Bu beyanatın esaslı noktaları şunlardır: "1 — İtalya'nın ne Sudan ve Mısır'da gözü, ne de Filistinde menfaati vardır. 2 — Habeşistan fethi İtalya'yı sömürge bakımından tatmin edilmiş devletler arasına koymaktadır. 3 — Habeşistan'da, italyan otoritesi, tam olarak kurulmalıdır. 4 — Milletler Cemiyeti tensik olunmalıdır: Cemivetin vazifesi, kudreti ile, mütenasib olmalıdır. Roma'dan gelip, yan resmî italyan mahfillerinin fikirlerini hulâsa eden ikinci bir telgrafta şunlar vardır: 1 — Habeşistan artık Ital-yanın bir parçasından İbarettir. 2 — Milletler Cemiyetinin vazifesi bitmiştir. Çünkü mevcud olmı-yan h'r memleketi himaye edemez. 3 — Italyanın penUleme hareketi, Habe-.istan fethi ile bitmiş değildir: Başlamıştır. Londra'dan gelen başka bir telgraf, ingilizlerin Milletler Cemiyeti reforması için neler düşündüğünden bahsediyor: 1 — Versay andlaşması ile Milletler Cemiyetinin alâkası kesilmelidir. 2 — Dünya bir takım bölgelere ayrılarak, karşılıklı yardım teahhüdleri bu kısımlara hasrolunmalıdır. Her bölgede bulunan devletler, taarruz nMi'Tiı Tam»™, h—karşılıklı yardımda bulunmağa mecbur olmalıdırlar. Mösyö Eden Avam kamarasında bazı suallere cevab verirken., Amerika Birleşik cumuriyetleri Mîlletler Cemiyeti azası olmadıkça 16 ıncı maddenin tam tatbik e-dilmesine imkân olmadığını, zecri tedbirler daha şidde'Jendirilscy-di, İtalya ile çarpışmak lâzım gelecek idiğini ve İngiltere'nin harbi göze almadığını söylemiştir. Fransa ve İngiltere'den gelen diğer telgraflar. Milletler Cemiyetinin ancak bir Habeşistan kalmak şartı ile, bir Afrika barısını kabul edeceğini bildirmektedirler. Hattâ bu telgraflarda, Irak'ın İngiltere ile münasebeti misal olarak gösterilmektedir. Fransa'da halk cephesinin Milletler Cemiyeti meselesini nasıl görmekte olduğunu biliyoruz. Ru görüş, italyan fikrine zıd olduğu gibi, eğer doğru ise, ingilizlerin reforma düşüncelerinden de farklıdır. Bundan başka Milletler Cemiyetinin, habeş meselesinin son imtihan safhasını nasıl atlatacağı da henüz bir muammadır. Acaba cemiyet, vazifesini yaptığını, fakat harbi menetmeğe muvaffak olamadığını söyliyerek, aza devletleri kendisini tedavi etmeğe mi davet edecektir, yoksa bir şekil kurtarma kaygısına mı düşecektir? İtalya Habeşistan fethi ile, Mu-solini'nin dediği üzere, doymuş mudur, yoksa Roma yarı resmi mahfillerinin söylediği gibi, 950 bin kilometrelik koca bir ülk . sadece bir aperetİf olarak mı almıştır? Bugün ne söylense erken olur. iyi bütün ihtimaller, bir takım memleketlerdeki harb iradesine kar-ı, bir takım memleketlerdeki harb iradesizliği yerine, harbi menetmek iradesinin geçmesine bağlıdır. Harb korkusu bir zaaftır: Kuvvet, dünyayı harbsızlaştırma en*"-"sinden delebilir. Kara Ali Serbest güreş şampiyonu oldu Nevyork. 7 (A.A.) — Dev cüsseli türk pehlivanı Ali baba, arae-rikalı Zick Shikat'ı ağır bir mağlubiyete uğratarak serbest güreş (Sonu 6*. ıncı sayfada) B. Mcnemencioğlunun Leningraddaki ziyeretleri Moskova. 7 (A.A.) — Türkiye Dış işleri Bakanlığı Genel Sekreteri Büyük Çlçi B. Numan Menemene ioğlu Leningrad'a varmış re durakta dış işleri komiserliği diplomatik ajanı Vanstayn tarafından karşılanmıştır. B. Vaynştayn Öğle üstü B. Numan Menemencioglu şerefine bir ziyafet vermiş ve Türkiye Dış İsteri Bakanlığı Genel Sekreteri müzeleri gezerek akşam tiyatroda bulunmuştur. Londra. 7 (A.A.) — Vernon Bart-lett, Niyus Kroniklcde yazdığı bîr makalede diyor ki: "Kabine erkânından kuvvetli bir gru-pun. 1906 da İngiltere. Frnasa vc italya arasında yapılmış olan andlaşma e kası içinde Habeşistanın İtalya ile paye-dtlmesine taraftar bulunduğu anlaşılıyor. B. Eden. kati talimat almaksızın ve Öteki devletlerin yapacaklarından daha ileri gitmemek üzere Cenevreye hareket edecektir. Binaenaleyh cumartesi günü Cenevrede yapılacak bitaraf devletler konferansı büyük bir ehemiyet kazanmaktadır. Geçen ay secrî tedbirlerin sürmesini istemiş, olan bu gruptur ve şimdi de bir karar alınması ihtimali vardır... ingiltere, konseyin kararlarına say/[i gösterecek. Londra. 7 (A.A.) — Resmi mahfillerin ketum davranmalına rağmen Havas İngnliz sual listesi dün Almanyaya verildi Londra. 7 (A.A.) — Kabine. Almanya hükümetine tevdi edilecek olan ve tngilterenin Berlin Büyük Elçiliğine gönderilmiş bulunan ingiliz sual liste-ünin bugün B fon Noyrat'a verilmesini karar altına atmıştır. Berlin.7 (A.A ) — İngiliz Bü. yük Elçisi, bu sabah B. fon Noyrat'a tngilterenin sual listesini vermiştir. ajansının muhabiri. Büyük Britanyanın kollektif emniyete kuvvetle yardım ve bu ayın on birinde toplanacak olan milletler cemiyeti konseyinin bütün kararlarına saygı göstereceğini Öğrenmiştir, ingiltere, zecri tedbîrlerin kaldırılması için önayak olmıyacaktır, yalnız, İngiltere hükümetini-* bu tedbirlerin ortadan kalkmasını arz,, -tmekte ve fakat bunu meydana vurmamakta olduğu öğrenilmiştir. Askıda kalan tek mesele, milletler cemiyetinin ve ingiliz prestijinin korunması için kabul edilecek olan usul meselesidir. Şimdiki ingiliz siyasası Londra. 7 (A.A.) — Siyasal mahfiller, tngilterenin bu sırada uyanık olarak beklemek siyasetini güdmekte olduğunu söylemektedirler. Bu mahfiller. B. Edenin Cenevreye eli kotu serbest ve hareketli çoğunluğunkine uydurmakla vazifeli olarak gideceğinin şüp-(Sonu S. inci sayfada) OLMAK (Olmak) yerme ( bolmak) kullanan eski Türk metinlerinde (olmak) sözünün üremeleri "oturmak, hüküm sürmek, kaim olmak" manalarına gelmektedir. Bu makamda kullanılan en eski şekli Orhon yazıtlarında (oturmak) şeklinde görüyoruz. Yazıtların en başında: uÜze kök tenğri, asra yağız yır kı-«lındıkta, ikin ara kişi oğlu kılın-«mtş; kişi oğlunda üze eçüm apam i'Bomin Kağan, İstemi Kağan o-«lurmuş.» Yani "yukarda mavi gök, aşağıda kara toprak yaratıldığı zaman, ikisinin arasında insan oğlu yaratılmış; insan oğlu ü-zerinde de atalarım olan Bomin Han ve istemi Han hüküm sürmüş" cümlesindeki (olurmuş) kelimesi gibi. Bu sözün "hüküm sürüp" anlamına (olurupan) ve "hu-küm sürermiş" manasına (oturur ermiş) şekilleri de vardır [!]¦ Rad-lof (olmak) sözünün bu (olur- [1] W. Tomsen, Les inserip-tions de t'Orkhon. F tkra ölümden sonra II aklıyı müdafaa etmekte pelı a-* * sil davranan gazetelerimiz, ha* beş vakalarını tahlil ederken, bir Avrupa devleti ile vuruşabilmek İçin, modern bir ordu, ve bu ordunun arkasında garb medeniyetinin teknik ve organizasyonu bulunmak lâzımgeldiğinî unutur gö-ründüler. Aduva'dan sonra, tank, tayyare ve gaz çıktı: Buhar devrine bile erivmiyen, makinasız ve kimyastz bir memleket, yirminci asır harbim nasıl başarabilir? En yukarda ba'-buğ, yanında kumandanlar, on binlerce tubny ve assubay, arkada gene on bin lerce teknistyen, maddi, manevi bütün milli müesseselerin disiplin ve seferberliği lâzımdır. Tabii arızalardan, anmh bu vasıtalarla is^ tifade olunabilir. HabeşlUerin son ümidi nisan yağmuru ile devletlerin merhame-ti idi. Negüs'ün bahçesinde bahar yağmurları ile yetişen çiçekleri, şimdi, Badoglîvo kohlıyor. mfer-hametli devletlere gelince, onlar merasimi tetfiniye 'nin şeklini münakfa etmektedirler. Acık konman Musolini: "— Doğ-, radon doğruva gömelim!" d t yor. Inffflfrr* Fransa mumyalamak fikrindedirler. Bundan sonra. Milletler Cemiyetinin, Ölüm ducsı üzerindeki edebiyat münakafastnt dinliyece-ğiz, _ * * Türk Hava Kurunu Başkanlığından: Genel Merkez Kurulu 9 mayii 936 cumartesi günü saat (15) da altı aylık toplantısını yapacağından kurul üveVrinin kurum mer-kez kurağında bulunmaları rica olunur. i mak) fiilînin aslı olduğunu ve mu", teaddi şeklinde (oturtmak) soza-nün de "iskân etmek" manasına geldiğini yazıyor. Yakut Türkçesinde "olmak" an lamı ıh) li ve "oturmak" anlamı "b" siz şekillerde görülmektedir: Yakutçada (Buol) ve (bâr buol) sözleri "olmak" manasınadır [2). Halbuki (olor) "oturmak", (oloh) "oturma" ve "oturacak yer" [3| anlamlarına gelir |4]. (Oloğur) da "oturacak yer bulmak, yerleşmek, mesken ittihaz etmek demektir |5| Çuvaş Türkçesinde de . baştaki (Sonu 2. ıncı sayfada) [2] Pekarski: Yakut Dili Lügati, sahile: 552. [3] Bu "oloh" sözünün başka bir manası da "mebde, esas, reme/ hayat" tır ki buradan "Allah" sözüyle çıkan yakınlığı (idi) kelimesinin - isim olarak - analizinde ayrıca yazacağız. [4] Pekarski: Yakut Dili Lügati, sahife: 1816 ve 1823. [5] Pekarski: Yakut Dili Lügati, sahife: 1817. Avam kfmarasrnın gürültülü celsesinde hücum edenler ve hücZms uğrayanlar: BB. Çemberleyn. Çurvil, Baldvîn ve Eden Londra, 7 (A.A.) — Avam kamara sında Edenden sonra söz alan muhalif liberal partisi reisi Sinkter. diniştir ki: "— Dış bakanı, ifçi partisi liderlerin* den Dalton'un yaptığı tenkidlcri cerhe-demediği gibi hükümetin siyasası hnk- "Ulus,, un Dil Yazıları Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Cüncs i Dil» teorisine göre analizi IX. Avam Kamarasında Gürültülü Celseler B. Edenin beyanatı tenkit edildi - Sir Osten Çemberleyn zecri tedbirlerin aleyhinde S i r Ç u r ç i I B. B a 1 d \ i n r ş i d d e 11 e lı ii • um etti kındaki kaygıları da giderememiştir. Evet. milletler cemiyeti ıstth olunmalıdır Fakat asıl mesele tecavüzlere karşı tedbîrler alınırken milletler cemiyetinin kuvvetlendirilip kuvvetlendirile-miyeeeğidir." işçi partisinden ve eski silâhsızlanma konferansı reisi müteveffa Hender-son'un oğlu Artür Henderson, demiftİr-li: (Sonu 6. mcı sayfada) SAYFA 2 ULUS 8 MAYİS 1936 CUMA Yugoslavya mektubu: YOLDA VE BELGRADDA - Belgrad'a bu sabah ahi buçukta ve arkadaşlarımdan tam sekiz saat geç geldim. Onlar benden daha gözü açık çıktılar ve Belgrad'a dün gece yarısına doğru ekspresle geldiler. Şimdİ hepsi otelde ve uyuyorlar. Bugün onda M. Titulesko gelecek. Ve on birde konsey toplanacak. İstanbul - Belgrad arasında iki gece ve bir pazar günü geçirdim. Bulgarlar giyinmişlerdi. Bir hudıJ-dan ötekine kadar Sofya'da ve bütün Bulgaristanda - kaba, ince. nasıl telakki ederseniz ediniz - sefil giyinen bir tek adama rastlamadım. Yol boyunda - arasıra - başlarında kirli fesleri, çıplak ayaklı, yırtık mintanlı çingene çocukları oynuyordu. Bul-garîstandaki tüıkler. eğer kendilerini en az gülünç olmaktan kurtarmak İstiyorlarsa başlarından feslerini çıkarsınlar. Türkiyenin fes hakkındaki kararından sonra artık millilikle hiç bir alâkası kalmıyan bu fes onlan Bulgaristanda bile damgalıyor. Hem fena damgalıyor. Bulgarlar bir türlü bulgar gibi giyiniyorlar. Un titiz şehir halkından, en basit köylüye kadar herkesin giyinişinde bir bulgaride var. İşlemesi bulgar, süsü bulgar, rengi bulgar ve cİnsİ bulgar. Sofyada Sobranya Önünden saraya ve saraydan istasyona kadar, f ¦. m caddede otomobilleri parmakla sayabilirsiniz. Halk. küçük el arabalar içinde çocukları hepsi yaya kaldırımdan sokağın ortasına inmiş. Gayet yavaş yürüyorlar ve gürültüsüz konuşuyorlar. O kadar dikkat ettim, hattâ aradım, sokağa tüküren, parkı kirleten kürük. büyük bir tek bulgara rastlamadım. Sofya, pazar günü bir evin bahçesine ve bütün Sofyalılar bahçelerinde gezmeğe çıkmış ev sahiplerine benziyorlar. Hepsi, her şey o kadar hiribirine benziyor. Bizim trenin yanında, önünde, arkasında birkaç tren köylü, şehirli bulgarlan pazar gezmesine götürüyor. Hepsinin sırtında çantası, elinde su şıVesi var. Bulgarlar yol için giyime hiç dikkat etmiyorlar. Çantasını ipek robunun üzerine yerleştirmiş kadınlar, güçlük olmasın diye, jaket alayının kuyruklarını çantasının kayışlarına bağlamış erkekler var. Hepsi üçüncü mevkie biniyorlar ve durmadan şarkı söylüyorlar. Bulgarlar istasyonlarının temizliğine ve hat boyunda vazife alan bütün memurların giyimine titiz bir kıskançlıkla dikkat ediyorlar. Tahta küçük istasyonlar bile yeşil beyaza boyanmış, istasyon sundurmalarının tavanlarına, yeşil kutular içinde çiçekler yerleştirilmiş, yerler sulanmış ve süpürülmüş.. Dizim Edirne istasyonu çok bakımsızdır. Yeni yapılan bina açı'ma-ınış, eskinme badana bile sürü.ne-miştir. istasyonun bütün temizliği, önündeki bir kaç metrelik p.vkei'İn radece süpürülmüş olmasından ıha-r.-t. Tel örgü içine alınmış büyü- tir saha, demiryollarının üstleri ve oraları, yaban: otlarla, birkaç sürü besleyecek çayırlarla kaplı. Hele memurlarl... Trenin yrlip geçmesiyle kimse alâkadar olmuyor. Üniformalı üniformasız bir tek ...j mur treni selamlamıyor. Bir memurun treni selamlamasını istemek bel-k. fazla, fakat iyi yolcuya itimad verecek, memleketteki vazife telakkisi hakkında bir şeyler öğretecek k*.dar güzel biı şeydir. Bîr de fena giyiniş! Memle'ete karşı, az çok. küçük büyük mesuliyetler deruhte etmemek şartile. Herkes istediğini giyebilir. Fakat, bir tren memuru, bir polis, bir jandarma, bir gardöfren. hattâ bir tren hamalı, istasyona binlerce kişinin gözü önüne, gözü hırpalayan bir kıyafeti- çıkarılamaz. Bîr bulgar kömür treninin gardö-frenlerinin kıyafeti beni hayretlere . düşürdü. Eğer bilgileri de kıyafetleri gibi ise, bu gardöfrenlerden herhangi birini, olduğu kıyafetle alrp lüks bir yolcu trenine koyab'îirsiniz. Hele bu giyim farkının yaptığı tesirler, hududlar değiştikçe daha fazla göze çarpıyor ve insana daha fazla ıstırap veriyor. Bulgaristanda toprağın bulgar nüfusuna göre az olduğunu yazan ve söyliyen bulgarlar çoktur. Benim gördüğüm Bulgaristanda toprağa verilen emek biraz daha artırılsa, sulama, bilhassa kurutma işlerine biraz daha fazla dikkat edilse, bu zengin toprakların bugünkünden bir misli daha fazla nüfusu geçindirebilece-ğildır. Sonra başka bir şey daha var: Meselâ şimal memleketlerinde bİr kümes ev besliyor. Eğer Bulgaristanda bir sürü sahibi geçimden şikâyet ediyorsa, bunun sebebleri daha başkadır. Avrupada 300 milyondan fazla İnsan 3 lisandan biriyle biribiryle kolaylıkla anlaşabilirler. Kompartiman komşum olan bir ingiliz, vagon - restoranda, yolda ve Sofyada. derdini rumca bilen karısının yardımı ile anlatabildi. Balkanlarda bazen üç Avrupa lisanının üçü birden anlaşmağa kâfi gelmiyor. Para derdi! Istan buldan Belgra-da kadar üç türlü para harcanıyor. Cebinize aldığınız para her hudud i-çinde bir defa değiştirilir. Elinize, küçüklü, büyüklü, şekline, kıymetine alışamadığınız bir alay para geçer. Ve siz öderken, daima ucuz ödüyorum diye, lüzumsuz ve fazla öderdiniz. Şimdi, kiralın ve meçhul askerin mezarına türk gazetecileri namma birer çelenk koyacağız. Neşet Halil AT AY HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Acıklı bir tramvay kazası daha İstanbul, 7 — Bugün Beşiktaş-ta acıklı bir tramvay kazası oldu. 4 yaşında Selma adında bir kızcağız tramvay durak yerinden karşıki kaldırıma geçmek isterken vatman Kemalin kullandığı tramvay arabasının altında kalarak ezildi ve Öldü. Tahkikat neticesinde vatmanın mesul olduğu anlaşıldığı için Kemal bu akşam tevkif edildi. İstanbul gümrüklerinde yeni değişiklikler istanbul, 7 — İstanbul gümrüklerinde bazı servislerin birleştirilmesi işi, tatbikatta iyi neticeler veriyor. Yakında Galata ve İstanbul gümrüklerinin muhasebe servisleri de birleştirilecek ve a-lınacak umumî neticeye göre İstanbul ve Galata servislerindeki bütün öteki servislerin de birleştirilmesi imkânları aranacaktır. Sigorta şirketlerindeki teftişler İstanbul, 7 — Ekonomi Bakanlığı müfettişleri sigorta şirketlerinde umumî teftişlere başladılar. Bu teftişlerde şirketlerin ihtiyat ve teminat akçeleri ayrı ayrı gözden geçirilmektedir. Teftişler bir ay kadar sürecektir. Yabancı ve akalliyet mektebleri muallimlerinin aylıkları İstanbul, 7 — Bir takım yabancı ye akalliyet mekteblerinde muallimlere aylık verilmediği ve aylıkların sürüncemede kaldığı yapılan şikâyetlerden anlaşıldığından, kültür direktörü mesele hakkında tetkikler yaptı. Bunun neticesinde bazı yabancı ve akalliyet mekteblerinin büdçe vaziyetlerinin bozuk olduğu ve gelecek sene çalışmalarına son verecekleri, başka bazılarının da sebebsiz yerde aylıkları geciktirdikleri anlaşıldı, ve kültür idaresi hemen aylıkların verilmesini, yoksa mekteblerin kapatılacağını alâkalılara bildirdi. Pangaltrda gizli bir mezbaha İstanbul, 7 — Pangaltıda Hüseyin adında birinin evinde yapılan araştırmalardan 11 kilo ka-çok et ve kesilmek üzere 9 koyun bulundu. Bu gizli mezbaha kapatıldı ve Hüseyin hakkında takibata başlandı. ¦ • » Kızılay Genel merkez toplantısı Kızılay cemiyetinin dünkü genel merkez toplantısında yeni idare heyeti seçimi yapılmış ve 1936-37 malî senesi büdçesinin heyeti idarece tasdiki için izin alınmıştır. Atatürkle B. Miklas arasında Avusturya millî bayramı münasebetiyle Atatürk ile B. Miklaı arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir. Ekselans B. N. Miklas Avusturya Cumur Başkam VİYANA Avusturya millî bayramı münasebetiyle ekselanslarına, en ha-raretli tebriklerimle birlikte şahsî saadetleri ve Avusturya ulusunun refahi için olan hararetli temennilerimi arzetmek benim için pek ziyade mucibi memnuniyettir. K. ATATÜRK Ekselans Cumur Başkam Atatürk ANKARA Nazikâne temennilerinden dolayı hararetli teşekkürlerimi kabul etmelerini ekselanslarından rica ve kendilerine şahsi saadetleri ve Türkiyenin refahı için olan çok samimi temennilerimi arzederim. Cumur Başkanı MİKLAS •m m Iğdırda Su baskınına uğnyanlara yardım İğdır su baskınında zarar gören köyler halkına dağıtılmak ü-zere Kars valisi emrine Kızılay cemiyetine bin lira gönderilmek suretiyle yardım yapılmıştır. "Ulus,, un Dil Yazılan (Başı L inci şayiada) vokal düşerek - (lar) kelimesi "o~ turmak" ve "durmak" manaları-nadir [6]. "Oturmak" sözünün en eski şekli (olturmak) tır [7]. Nitekim (ol-tnrgaç) sözü de "kürsü* demek-tir [8]. Şimdi, bu (olturmak) sözünün etimolojik şeklini analiz edelim: (D (2) (S) (4) (S) (6) (of -1- ol -|- ut -f- ur + um -f ak) (1) Oğ: "Hareket" anlamına ana köktür. (2) Ol: Ana kök anlamının en geniş yavgınlık ve genellik sahasın vardığını gösteren ektir. (3) Ut: Hareketin en geniş ve genel sahada yapılmış olduğunu gösterir. (Oğ + ol + ut = oğolut) şeklinde, ana kök, kendinden sonraki elemanla kaynaşarak (olut) kelimesi teşekkül eder. Bu da hareketin en gen* sahıda vukuu manasını verir. l«te b'indan d^îayı (olut) k»'im»ri (ff't acenmoli — emrivaki* karşılığı olarak a-Ii7"«ıst,r [91. (4) Ur: Vuku bulmuş olan hareketin tekarrür ve temerküzü manasını anlatır. Bu tekarrür ve temerküz de: (5) Um: ile gösterilen bir süje veya obje üzerinde vuku bulmuş ve [6] Zolotnitski: Çuvaş Kök lügati, sahile: 41, [7] Kâşgarh Mahmut: Divanü-J£2raî-ir-Türic, cilt: 1, sahife: 188, 191 ve 346 [191 inci sahilede aynen şöyle yazılıdır: "Ol er oltur-du denir ki manası "o adam oturdu" demektir. Mastarı "olturmak" ve nıüzarii "olturur" ] olarak ta işaret edilmiştir. Cilt: 3, sahile: 178 de kelimenin oldurur şekli de yedilidir. [8] Tuhfetüzzekiye; Türk Dili lû"a/i. \9l Türkçeden Osmanhcaya Ceo Kılavuzu, sahife: 218. (6) Ak: sonekiyle ifade edilmiştir. Bu son iki eleman bir yana bırakılırsa, ana kök anlamına katılan semantemlerin (l, t, r) kon-sonlariyle kurulmuş olduğu ve bunların da "geniş saha, vuku, tekarrür" anlamları verdikleri görülür. Burada (l) İle ifade edilen en geniş saha yerine, yine, oldukça uzak bir saha gösteren (s) konso-nunu alalım ve (s, t -d, r) elemanlarını kullanarak şu şekilleri yazalım: (O (2) (3) (4) (5) I. ( ağ -f as -f- at + ar -f eğ ) II. ( eğ-f es + ed -f er + eğ ) (1) Ağ, eğ: "Hareket" anlamına ana köktür. (2) As, es: Ana kök anlamını old-'Uça uzak bir sahaya nakleder. (3) At, ed: "Hareket* în oldukça uzak sahada yapılmış olduğunu gösterir. (4) Ar, er: Bu yapılmış hareketin o sahada tekarrür ve temerküzünü anlatır. (5) £*»: Kelimeyi tamamlar ve isimlendirir. Şimdi bu iki kelimeyi okuyalım: I. Ana kök, kendisinden sonra gelen elemanla kaynaşarak, baştaki vokal ve ondan sonraki elemanın vokaliyle sondaki konson da düşünce, kelimenin son fonetik ve morfolojik şekli ortaya çıkar: Stare. İste bu kelime (etre) fiilinin başlıca aslı denilen ve Lâtince ve İtalyancada "olmak" anlamını veren sözdür. Lâtincede bu kelimenin '!'t bîr manası da "ayakta durmak, sabit ve devamlı olmak"-tır. Littre lügati (exister) kelimesinde şöyle diyor: «Lâtincesi (existere) veya (ex-«sistere) dir ki (ex) ile (sistere) «kelimelerinden mürekkeptir. Bu «(sistere) kelimesi de Lâtince « "ayakta durmak: etre debout" «ve "şahit ve d-vamlı olmak: etre «stable" manalarına olan (stare) «den müştak bir şekildir.» [10]. İşte gerek (etre = olmak), ve gerek (exister = var olmak) kelimelerinin kaynağı denilen Lâtince (stare) sözü 'hareketin oldukça uzak bir sahada vuku ve te-karrürünün ifadesi" anlamına gelir ki Türkçe (olturmak) tan farkı sahanın en geniş veya oldukça geniş olmasından ibarettir. II. Ana kök, yine, kendisinden sonra gelen elemanla kaynaşarak ve baş vokal ile son konson da düşerek kelimenin son fonetik ve ruor. plojık şekil vüf»W» gfili'ri Sedere, Lâtincede doğrudan doğruya (oturmak) anlamına gelen bu sözün manası da "hareketin oldukça uzak bir sahada vuku ve tekerrürünün ifadesi" dir. Bu iki söz böylece (olturmak) ile ilgili olarak analiz edildikten sonra bunlardan gelen kelimeleri, şöyle iki tabloda gösterebiliriz: TABLO /. « Stare - Oltur (D (2) (3) (4) (S) (6), : oğ + ol + ut + ur 4- um -{- ak Olturmak [T.] Stare [Lat.] • ağ + as + at + ar + Esti [Cr.] : eğ + es + et + . + ist - dir - [AL] : ig + is + it + . + Srha [Sk.] : ağ + as + at + . + Ester [Fr.] ; eğ,+ es + et + er + Estre [Pr,] ; eğ + es + et + er + Estar [pr.] : eğ + es + et + ar -f- Istar [pr.] ; iğ + |s + ft + ar + SJare r/r.] ; ağ -f as + at + ar + Estar [tso.] : eğ + es + et + ar 4- Est - dir - [Fa.] ; eğ + es + et + . + . + . ' dn l tFr') ; eS + es + et + . -f- . -f- . (etre) fiilinin (e) si üzerindeki (') bir (s) yerini tuttuğuna gö. bunun etimolojik şekli de bu tablodakilerle birle-erek (O (2) (3) (4) (5) ( eğ + es + et -f- er + eğ ) olur. . -t- eg . + iğ - + . ah -f ağ - + - . + eğ - + . + eg + . Olturmak Sedere S tî ne Stehen Asseoir İstaden Sedir [T.] [Lat.] [Cr.] [AL] [Fr.] [Fa.] \Ar.] T AB LO İL Sedere - Oltur (O (2) (3) : oğ + ol + ut + : eğ es + ed + •• »ğ + is + it + : eğ + es + et + : ağ + as + eğ -f iğ + is + iğ 4 (4) (5) ur -f- um er+ . (6) ak + in (ğ) + eğ ' , -f eh + en (ğ) + oğ + ir + ad -f en (ğ) Bu tabloda az çok fark gösteren kelimelerde bazı elemanlar eksiktir. Meselâ grekçe, almanca ve farsça kelimelerde tekarrür ve temerküz anlatan (r) elemanları yoktur. Lâtince ve Arapçada süje veya obje gösteren unsur noksandır. Fransızca kelimede vukuu an- eg + es + ed + ır + . + . latan ek görünmüyor. Tekarrür eki fransızcada sona, vuku eki de Farsçada (5) numaraya geçmiştir. Fakat bu ufak tefek değişmelere rağmen bütün bu iki tablodaki kelimelerin kuruluşça ve manaca bir oldukları besbellidir [M]. /. N. DİLMEN [10] E. Littre: Dictionnaire de h.langue française, T. II., P. 1565 [/] Bu etüdün son yazısı yarınki sayımızdadır. ULUS 9 MAYIS 1936 Cl'MARTESt Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5308 ADIMIZ, AND1MIZDIR Her yerde 5 kuruş B. RECEB PEKERİN DÜNKÜ İNKILAB DERSİ r»murıyet Halk Partisinin ana vasıfları artık bir siyasal partinin dış ifadesi değil,Türkiye Cumuriyetinin kanuni şekilde ifadesidir. Kamutayın önümüzdeki çalışma yılında bu vasıfların «Teşkilâtı esasiye» } mununda devletin vasfı olarak tasrihi mukarrerdir. Recep Peker dünkü inkılâp dersinde Cumuriyet Halk Partisinin ne gibi Şartlar içinde, nasıl doğduğunu, Partinin ana prensiplerinin nasıl açılıp genişlediğini anlattı. Recep Peker, Lozanla yeni bir devletin kuruluşuna esas ofan hükümleri eline almış olan bir milletin yepyeni ve ileri bir devlet kurmasındakİ âmilin, bu varlığa ruh olan büyük organının Cumuriyet Halk Partisi olduğunu anlattı. Osmanlı i-daresindeki particiliği çok canlı ve ve açık bir tablo ile çizdikten ve o zamanki particiliğin noksan vasıflarını tebarüz ettirdikten sonra; yeni devlete ulusal, soysal, siyasal, ekonomik e-saslarını veren Cumuriyet Halk partisinin ana vasıflarını anlattı ve bunların hâdiseler ve icablar içinde doğup gelişmesini göz önüne koydu. Hakiki bir siyasal partinin programı bir masa başında oturulup yazmakla meydana konamıyacaftını, onun tarihle, millî hâdiselerle, devrin icablarıy-le milli ihtiyaçlarla ve ilerinin istek-lerile mukayyed olduğunu izah etti. Cumuriyet Halk Partisinin erkinlik savaşının tozu toprağı içinde yuğrul-muş olan Müdafaaİ Hukuk örgütünün temel taşı olduğunu söyled' Partimizin ana vasıflarını bu hakîki kuruluş gününden beri aramak gerektiğini böy- B. Recep Peker inkılâb dersini verirken lece belirttikten sonra; 23 temmuz 919 da toplanan Erzurum leongresinin şark illerimizdeki milli varlığı korumak kararını verdiğini, bir buçuk ay sonra toplanan Sivas kongresinin ise Erzurum kongresinin takib ettiği yolda ve fakat bütün yurda şamil milli bir kurtuluşu "Misakı mîllî" vesikası i-çİnde tesbit etmekle, Cumuriyet Halk Partisinin anası olan Müdafaai Hukukun kendi Öz hüviyetini istiklâl ve uhısculuk vasfı ile ortaya koyduğunu, milliyetçilik vasfın m partinin temeline i'k taş olduğunu söylemiştir. Dersi dinleyen arkadaşımızın diğer ana vasıfların nasıl doğduğunu ve genişlediğini belirten kısma dair hulâsasını koyuyoruz: 23 nisan 920 de Ankarada Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Meclis, milletin mukadderatına filen el koymak, milletin bizzat kendini idare etmesini açıkça ilân etmek ve milletin bizzat k*ndi varlığına dayanması prensîpini yaymaktan başka da Millet Meclisi P-.-ım o zamanki ulusal devletin reUi olarak tanımıştır. Bu suretle cumuri-yetçilib an* vasfı da telâffuz edilmeden ortaya «onmuş, hayata çıkmış bulunuyordu. Ders, bütün milleti yurddan (Sonu 4. üncü sayfada t Baldvin sarsılıyor mu ? Muhafazakârlar arasında başbakan aleyhinde cereyan Londra, 8 (A.A.) — Niyuz Kronikl gazetesine göre muhafazakârlar partisi içinde hükümete aleyhtar kuvvetli bir cereyan uyanmıştır. Bu hareket, Baldvin kabinesi yerine Sir Nevil Çember-leyn kabinesi getirmeği istihdaf etmektedir. Kurulması düşünülen kabine, sağ cenah muhafazakârlarından ve bilhassa Sir Robert Hom ve Sir Samuel Hor gibi zatlardan teşekkül edecek ve B Baldvin ile B. Eden, açıkta bırakılacaktır. Müfrit muhafazakârların bu manevraları, B. Baldvin'in krHineye girmemesi için Sir Samuel Hor'u davet etmek ka-x '-nvir ve izah etmektedir. Liberal partisi zecrî tedbirlerin şiddetlenmesini istiyor ndra, S (A.A.) — Liberal partisi avam kamarasına "Milletler cemiyeti prensibine uygun bir hal tarzı bulununcaya kadar zecrî tedbirlerin devamı ve şiddetlendirilmesi-nîn Cenevrede müdafaasını" hükümetten İstiyen bir takrir vermeyi kararlaştırmıştır. (Sonu S. incî tavlada ) - .................:............. Harrar da yanıyor [ Has Seyyum teslim oldu ] Cibuti, 8 (A.A.) — Havas Ajansından: Harrar'da büyük karmaşıklıklar çıkmış olduğuna da- j ir haberler gelmiştir. Şehrin büyük bir kısmı alevler i- j cindedir. Yağmacı çeteleri, bu saatte Diredaua'ya doğru j ilerlemektedirler. Bu mevkideki fransız Garnizonu, bu j çeteleri püskürtmek için tertibat almaktadır. italyan kuvvetlerinin şimdiden Harrar'a 15 kilomet- j re mesafede bulundukları bildirilmektedir. Asmara. 8 (A.A) — Royter Ajansı muhabirinden: j Ras Seyyum. Skotadaki italyan memurlarına daha- : let etmiştir. Londra. 8 (A.A.) — Cibutidcn gelen bir telgrafa gö- : re. Cibuti • Adisababa demiryolu üzerinde asker ve harb : levazımı taşınması meselesinden dolayı italyanlar ile : fransız şirketi arasında vahim bir anlaşmazlık çıkmış- j tır. Bu babta ne Roma'da ne de Parisin re-nr* mahfille- j rinde hiç bir malûmat yoktur. Ingilterenin Alman-yadan sordukları Londra, 8 (A. A.) — İngiltere'nin Almanya'ya vermiş olduğu muhtıra, ¦ulhçu bir dille yazılmıştır. Muhtıra, başlıca sekiz noktayı İhtiva etmektedir: 1 — İngiltere hükümeti, Almanya'nın şimdi samimi dostluklar yapacak halde olup olmadığımı aormaktadıı. 2 — İngiltere hükümeti, Versay and-taşmasının tamamının vc bu an d taşmadan doğmuş o'ı " Mİlaşmaların hü-kümsüzlüğ' Almanya'nın ileri sürmekte u-k^u uılıllcri reddetmektedir. 3 — 31 mart taıihli alman muhtırasında "Rayhş., tabın ile "alman milleti,, tabiri arasında fark gözetilmiş olduğundan İngiltere hukjmeti. Alman- (Sonu 5. inci tayfada ) ilkbahar at koşuları Yeni inodromun fr ibünlerine bir bakış (Yatısı S. inci sayfada} Helgrud mektupları BELGRADDA BİRİNCİ GÜN.. S Mayıs 1936 Balkan antantı Dıs bakanları bir arada — Soldan sağa: BB. Titütesko. T. R. Aras, 'fetak sas ve Stoyadinoviç Konsey dün biri öğleden önce. Öteki sonra olmak Üzere iki defa toplandı. Belgrad ve bütün yugoslav gazeteleri, konsey müzakerelerini birinci sayfalarında ve büyük bir dikkatle takip ediyorlar. Hepsi Balkan paktını Balkanlarda bir teşriki mesai organizasyonu ve bütün Avrupada bir sulh garantisi olarak anlatıyorlar. Balkan itilâf devletleri dış işleri bakanları dün Öğle yemeğini Yunanistan Memlaketimiz Belgrad elçisinin davetlisi olarak yu- müzik işlerinde nan elçiliğinde, akşam yemeğini de. yu- çalışan Milletler-gotlav başbakanı ve dış işleri bakanı arası bir şöhretin M. ve Mm. Stoyadinoviç'in davetlisi ola- sahibi kompo/i-rak. zabitan kulübünde yediler. Akşam tör ve viyola vır-yemeğinde, M. Stoyadinoviç ve Tevfik tüoru profesör K1hjta Ara. parlak birer nutuk s»y*om fmtts UâiujMİtk, 'yarın. Müzik öğ- Icr. Tevfik Rüştü Aras Belgradda bil-hasaa sevilen bîr diplomattır. Hemen hergUn gazetelerde Tevfik Rüştü Arasın gençliğine, siyasi hayatına dair yazılar var. Vreme onu. Balkan devletleri itilâfını yapan ve sembolize eden bir devlet adamı olarak anlatıyor. ¦ • Tevfik Rüştü Arasın gençlisini bugünkü yugoslav topraklarında geçirmiş, bir kardeşini bu topraklara göm-(Sonu 6. ıncı tayfada) Profesör Paul Hindemıth' in konseri retmen Okulunda* Cumur Başkanlığı filarmo- Prof. Paul Hİndemith) nik orkestramızın refakatiyle bir konser verecektir. Bu münasebetle d-erli sanatkârın bir resmini koyuyoruz. 'Ulus,, un Dil Yazılan Ermek - irmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Güıu $ Dil» teorisine göre analizi X tlll UM İK - IH KM tk (Oturmak) sözünün dilimizdeki en eski şekli olan (olturmak)-tan genellik, genişlik, yaygınlık anlatan (l) elemanı düşerek kelime bugünkü şeklini almıştır. Bunun etimolojik şekli şudur: (t) (2) (3) (4) (S) ( oğ -I ot + ur + um -f ak ) (1) Oğ: "Hareket" anlamına a-na köktür. (2) Ot: Ana kök anlamının yapılmış olduğu manasını veren elemandır. (3) Ur: Yapılmış hareketin tekarrür ve temerküzünü anlatır. (4) Um: Hareketin üzerinde ya pıln» tekarrür ettiği iüje veya ob-jevi gösterir. (5) Ak: Kelimeyi tamamlar ve İsimlendirir. Ana kök. kendisinden sonraki elemanla kaynaşarak ve aüje veya obte gösteren elemanın da vokali düs-rek. kelime, bugünkü son fo-neitk ve mnrfnloiik şeklini almıştır: OTURMAK. Bu halde (oturmak) demek "yapılmış olan bir hareketin bir süje veya obje üzerinde tekarrür ve temerküzünün ifadesi" demek o- lur. Hakikaten (oturmak) deyin* ce anlaşılan manada ayakta ve hareket halinde bulunan bir insanın veya bir şeyin bir yerde karar kılması manasıdır. Bu kelimenin baş vokalini de düşürelim: kelime (turmak) olur ki bizim Garp lehçelerinde (t) ti, yumuşıyarak (durmak) şeklini de almıştır. (Durmak) tözünün etimoloji şekli de şudur: (D (2) (3) (4) (S) ( uğ -t- ud ) ur + um -f ak ) (t) Uğ: Hareket" anlamına a-na köktür. (2) Ud: Hareketin yapılmış olduğunu anlatır. CSnnu ?. inci tayf ada t Türk Hava Kurumu Başkanlığından: Genel Merkez Kurulu 9 rrayıt 936 cumartesi günü saat (15) da altı aylık toplantısını yapacağından kurul üyelerinin kurum merkez kurağında bulunmaları rica olunur. SAYFA 2 ¦ ı. i ULUS 9 MAYIS 1936 CUMARTFSI İfan - St\asal Şimdiden sonra.. Necaşi de Rif Emiri Abdülkcrim gibi, yaşamayı tercih etti. MıHr kurtuluş hareketleri, muvaffak olmak için, sayısız kurban ister. Bu kurbanların çoğu, tabiatiyle. adsızdır. rCuı-banın büyüğünü, şefler, kendi aralarından verirler. Hele en büyük şef, silah elinde olarak ölürse, onun hemen teessüs edecek olan Mit'inde. gelen nesiller kuvvet, cesaret ve fe-craknrhk gıdası bulur. Sayısız adsız kurban ve kurban giden sayın yiğitler, muvaffak olmak İstiyen millî kurtuluş hareketlerinin manevî şartlandır Bunlar olrnaym-ca millî kurtulup bir kabiyle mukavemetinden öte gidemez. Necaşi. dediği gibi. ölse idi. yanındaki butun habeş erkekleri ile ve karası ite ve çocukları ile Ölse idi. emperyalizm tragedyası'nin son per-Jesi kank bir surette kapanırken- aynı noktada, habeş millî kurtuluş da-vasmm temiz bir temeK atılmış olacaktı. Halbuki bu şeklinde, dava. en büyük habeş feodalinin, su yabancı devletin tesirlerine kapılarak bu yabancı devlete karşı gelmesinden ve mağlûb olmasından ibarettir. Muharrir arkadaşlardan bazısı, bu nokta ü-zerinde durmuşlar ve Neraşi nin çıplak habes BeJıidterifec karsı hıyanet ettiğini, haklı olarak, deri sürmüşlerdir. Buna karsı: — Memleketin azacHrğına dışardan çalışmak için..." tarzında verilecek cevablarm hiç bir değeri yoktur. Memleketini bırakıp giden bir şef. ister bir feodal ister bir kıral. iste* bir halk çocuğu olsun, en çok hallerde, başkalarına karşı başkalarının bir tehdid silahından başka bir sey değildir Nadir vakalar vardır ki. kaçan şefin avdetini kavdetmiş olsun. Ve bu müstesna hallerin heosindc. kaçan şef. arkasında bîr teşkilat ve bir fik-r bırak t*"! İçin "*ri dlmebilrn^tir. Negüs, Habeşistanda neler bırakmıştır, bunu bize. zaman, öğretecek Alıp beraberinde götürdüğü is», ailesi ve bir avuç adamından başkaim-paratorluk unvanı ve nazarî hukuk saltasında kaimi* imparator haklarından ibarettir. Davasını, ordusu ve •anksyoaJpr varken, yiitütemiven bu taridar, Cenevre maM--*rae«T»'n ö-nünde. haıb sahasında filen haHolan davavı. bunlar il*» mi k**™nsıc?ıktır? Dava bugün, İtalya ile İngiltere yahut İtalya ile Mîlletler Cemiyeti a-rasındadır. Haydi. Milletler Cemiyetini de üzüntülerinden affedelim. Dava, İtalya ile İngiltere arasındadır. İhtimaller: 1. Necaşi. U^iUerenin misafiri sayılabilir. Buna mukabit, yeni bir Necaşi tayin etmek, hal yanın, elindedir. Bu takdirde, günün birinde Cenevre'de konuşarak bir yeni habeş delegesinin, şöyle konuşması mümkündür: — Metbuıı müfabh^urum kıra'tar kiralı naemetni .... İnci M«nelîk namına beyan ederim ki, ftalya i!e arar nuzda hic bir güne ihtilaf kalplığından Milletler Cemiyetüıin diğer mühim işlerle meşgul ornıannf. ce-aıîvetin bir üyesi «(atiyle rica et-mektevîz.** 2. Böyle bir sahne se*tilsatı olsa veya olmasa rl^hi Mancuk^^'m ta» nmmf%ması pibi. l*^Jy,-a*» H»1-*-""»-tam'Ukİ. va?w-^ Je. tantlmıyabilir ve is bununla kMır. 3. Fransa. İngiltere ile Italyamn arasını bulur ve Milletler Cemiyeti o canım Laval - Hoate plânını hfltn-laya hanrlaya. yeni projeyi tasdik eder. 4. Sanksyorjlar devam eder. Bu dört ihtimal arasında, en mü-himmi dördüncüsüdür. Çünkü Italyamn 10 milyar kadar tutan barb masraflarını birkaç misline çıkarmak istidadında olan sanksyoolar silahı, jundık bir tasdike bir türlü nail ola-mıyan askerî zaferin neticesini Laval - Hoare plânı hizasına kadar indi-«ebilir. Şu «art ile ki. İngiltere. Fransanın tarafını artık sarahaten tutmalıdır. Tabiî, başka işlerde. Tabiî, başta Ren meselesinde ve kollektif barış lutlluiilIHİl. Buna bir şart daha katabiliriz: Sankayonları devam ettirmek demek, Itaİyayı cemiyetçi devletlerin dış ticaret listesinden sikmek demektir. Bu takdirde, -yoncu ufak devletlerin mallarına V ı tedruik etmek yani Ottowa yasağını muayyen bir nisbet dahilinde kaldırmak lâzımdır. Ingılterenin bu gibi şartlara yanaşması pek az muhtemeldir. Bundan başka bu şartlar yerine getiriKrken, Avrupa nin ve dünyanın diğer hâdiseleri, besbelli ki. durmıyacakur. 1918 de cihan harbi bitti sanıldı. Onu takib eden ekonomi harbi, günümüze kadar devam etmektedir. Onun gibi. Habeeistandaki harbin bitmiş olr**-»sı d*, her sevin bitmiş oJ-d«'""na şimdilik öVkdet etmemektedir. Bı K« RC! CS Sıhhat Bakanlığı müsteşa nnın Milletler Cemiyeti sıhhî komitesine yaptığı tebliğler Milletler cemiyeti sıhhî komitesi konulmalarına iştirak ede» dekimi» sıhhat bakanhjı müsteşarı Dr. B. rlüwned-din Kural komiteye aşağıdaki tebligatı yapmıştır: 1 — Köylerde veremin yayılması hakkında Türkiye sıhhat bakanhğı tarafından yapılmış olan tetkikler neticesi. Bu tetkikler Türkiye köylerinde Avrupa köylerine bakarak verem mikrobunun daha az yayılmış olduğunu göstermektedir. 2 — Sentetik sıtma ilâçları ile Tür-kiyede yapılan utma korunma tettokatı ve neticeleri hakkında muhtıra. 3 — Bundan başka frengi tedavisi hakkında istanbul tıp fakültesinin mu-taKatmı bitdiren nortar' 'da ko:«iwyc tebliğ edilmiştir. Komite 4 mayısta toplantısını bitirmiştir. Delegemizin raporları komite erkânını fazlaca alâkadar etmiştir. haberler Turkkuşunun çalışmaları istanbul, 8 — Türkkusu'nun fs-t a okulda açılan şubesine bugüne kadar aza yazıtım gençlerin sayrıl 115 i kuldu. Bunlarda» yedisi Bayandır. Yarın Tayyare cemiyetinde bir topraalı yapılarak derslerin rüakri ve saatleri tesbit edîfeccktir. Bugün sovyet Rusya-dan ¦¦. I n vom planorlerdan İkiatni» daha uçuş tecrübeler! yapıldı. İtalyan elçisi Romaya hareket etti istanbul, 8 — Bir k&ç gündür burada bulunmakta olan italyan hükümetinin Anhara elçisi Ronıaya hareket etli. Elçi fevkalâde olarak toplantıya çağrılan büyük faşist konseyinde bulunarak 10 gün sonra Türkiyeye dönecektir. Bir bu!gar mektebi kapatılıyor istanbul, 8 (A.A.l — Çarsıkapıda-ki Bulgar mektebi sene sonunda ça-tı^matarınr tadıl edeceğini istanbul Kültür direktörtü-ri'ne bildirdi. Bu binada gelecek yıl" bir orta mektep a-çılm»M imkânları araştırılacaktır. Gümrük antrepo ve anbarları f*tanbol, 8 — Bd^rûn İstanbul gümrük başmüdürlüğünde yapıfan toplantıda yumruk antrepo ve aabarl arının Kınan umum müJurlu\ııne devri h.-'/u-'i' • an etraf mi an gaeüftnıeler yapıldı. Bu aaaırlıkuur ay sonuna kadar bîtiri'vue obıcakoe. • Ut-ıabuL «a— Avrupa ve AmerV kada ş»hûxiUlr nakkmd* tetkikler yanan Ankara, belediyesi fen Uc-eti pres'e Istanhula geldik t: ' »bu», r — Uuversîterf» lisan îmtih»nNrr*n 11 mayı* tarîkinde başlanacaktır. Kamutay Finans Bakanlığı büdçesine yarım milyon liralık tahsisat kondu Kamutay, dün B. Tevfik Fikret Sı-lay*» rcishğinde toplanmıştır. Kamutay askerî vc mülkî tekaüd kanununun 45 inci ve ihtiyat zabitlcriylc ihtiyat askerî memurları kanununun 3 üncü maddesine birer fıkra ilavesine vc Maliye Vekâleti nüdcesine 500 bin liralık tahsisat ilâvesine ait kanunları müzakere vc kabul etmiştir. Yine bu toplantıda gösterilen ve kabul edilen maddeler arasında Muğlanın Gaacller köyünden Ramazan oğlu Alinin ölüm cezasına çarpılmasına ait nuubata bulunmakta idi. Kamutay pazartesi günü toplanacaktır. İnhisar idaresi hurda incir alıyor izmir. 8 (A.A.) — inhisar idaresi tarafın ('an Aydın ziraat saoş kooperatifinden bin çuval hurda incir satın alınmıştır. Profesör Fleinerin konferansı istanbul, 8 — Zor ib üniversitesi profesör I er inde» Fleiner busun üniversitede âmme hukukunun esas tenselleri mevzulu ikinci konferansını verdi. Konferans kalabalık ve seçkin bir dinleyici kütlesi tar-'mdaa büyük bir alâka ile dinlendi. Yeni yolcu tayyarelerimiz istanbul. S — Bayındırlık bakanb- gının devlet hava yolları idaresi için ısmarlamış olduğu yolcu tayyarelerinin bugün Ulanbula varmaları bekleniyordu. Fakat havanın bozukluğundan bunların Be'çrad veya Sofrada kaldıkları anlatılmaktadır. Tayyarelerin yarın şehrimize gelmeleri beklenmektedir. B. Numan Menemencioğlu nun ziyaretleri Moskova, 8 (A.A.) — Leningrad' da bulunmakta olan Numan Menemencioğlu, Leningrad sovyctinİ ziyaret etmiş ve şekrin imarı plânma alâka göstermiştir. Breslav sergisindeki paviyonumuz Breslav, 8 (A.A.) — Aknanyad* Türk ticaret adasının Türkiye adına büyük bir paviyemla iştirak ettiği arsıulusal sergi bugün acildi. 200 metre mu-rabbaından büyük oran Türkiye stand* pek beğenilmiş vc umumf ilgi uyandır mıştrr. Hayvan sahipleri hakkın da tutulacak zabıt Finans Bakanlığı valiliklere bir ta-mım yanarak hayvanlarıma bur kısmı nı veya tamamını saklamış ol malar tadan dolayı hayvan sahipleri için tutulacak zabıt varakalarının iki nüsha o-laıak hazırlanması ve ileride her hangj bir anlaşmazlığa, meydan vermemek ü-zere bir nüshasının hayvan sahiplerine verilmesini bildirmiştir. İzin alan gümrük memurları Gümrük ve înhîsarlar Bakanlığı memurların sıhhî ve senelik izinlerini kul-lanznak üzere gittikleri mahallerdeki adresleıini Bakanlığa vermeleri lüzumunu gümrük idarelerine tebliğ etmiş- Turkkuşu için bir film Buş^Jn Halkevînde saat 15 de Türk-kuşuna dair bir füm gösterilecektir Bu fülm okul talebeleri tarafından seyredileceği gibi. şehrüniıde bulunan gazeteci arkadaşların da gelmeleri Hava kurumunca rica edilmektedir. "Ulus,, un Dil Yazıları (Bası 1. inci sayfada) (3) l/r: Bu yapıhnış hareketin tekarrür ve tenıevküzünü İfade e-der. (4) Um: Tekarrür ve temerküzün üzerinde olduğu süje veya objeyi gösterir. (5) Ak: Kelimeyi tamamlar ve isimlendirir. Görülüyor ki (tarmak - dur -mak) sözünün de manası "yapılmış ©lan bir hareketi» kir süie veya obje üzerinde tekarrür ve te-ooerküzunijn itadsai'* nden ibarettir. Hakikat on (durmak) ta icra edilmiş bir bajsketin uhkftyete erdirilerek katar kılm?sından başka bir şey demek değildir. Çuvaş 1 !¦'¦ t b'!"!-' (Tur) k"Iî-mesioin mandarı »unlardır: "Durmak, ayakta durmak, kaJkoWc a-yaklanmak, kıyam etmek, isyan etmek, buluorvak, - Uİm olarak -de£ari. tutarı" [1],. "Durmak" sözü, eski Türkçe metinlerde, katta Osnanh yazda-rında bileş "yerinden kalkmak" aniamiyU çok kuUanıkaaşur f2]. Kelimenin Türk lehçelerinde delâlet ettiği manalar şunlardır: «Haztr olmak, iham.ıt etmek, «karar kdmak. k tyam etmek, r**etf* ¦Onl olmajt, sebat et-,?k. sükûn «bulmak, *âi'ıS-~*t bulmak, teva/f W etmek" [3]. [/] Zatotnitski: Çuvaş Kök Lügati, sahite 86. [2}Divanü Lu&at-it-Tiirk; Atalar sözü, BursadaMi Kuıao Tercûv Elkavanio-üJ-KuUıye. [3] OnmaoUcadan Tûrkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi, cilt: II.. sahile: 986. DIR (Durmak) sözünün son (um -\-ak -- mak) kısmı bir yana bnra-k 'ırsa (dur) keKmesi teşekjciil etmiş olur. Bu keii.ee dilimizde iki türlü kullanılır: I. (Durmak) Un emir sıygası olarak, "durmak işînîn yapılmasını karşımızdaki birine buyurmak" manasına gelir. U. Ek halinde ve - dört vokal ve iki konaoav değişmesiyle - sekiz şekilde [4] olarak arkasına geldiği isim, sıfat, zarf veya fiil sıygasının olmuş oklyğu manasıyle hüküm anlamı verir: "Bu iş düşüncemize uygundur; şu hareket kötüdür; bu gîdîş yoruncradır; o buraya gelmelidir; buna çare yoktur; işimiz büyüktür; teorimi* muvaffak olacaktır; onun esası güneştir" cümlelerinde olduğu gibi. ki hepsinde de veri!"n hüküm bu (t - d) ve (r) elemanlarivle müspet ola-raV tek,rrür ettirilmekte*»*.. Ek halinde kullanılan (dır) us ikinci bir fonksiyonu da fiillerin nniteaddî şekillerini yapmağa ya-ram asıdır [5|. Hukum ifdaesine yarıyan (dtr)-ın (dvrmak) sözünden geldiği iki no'--''! ın t-vid edilebilir: a) Eski Metinlerde bn f«V) yerine (ddriir) ve (durur) şekilleri kfH-n.naıI,CtT. fMevtut) t*ki: r ¦-./¦ ol l:rl:«:-e sek yohhtrur Cerci yanlış sö"r-"rrler fo^nrur Süleyman Dede [4] Şekiller şunlardır: (dur, dür. dır, dir, tur, tür, tır, fw [5] Her iki manasıyle ek halindeki (dır) m analizi, "Ulus" un 11-4-1936 da çıkan sayısındadır. beytinde olduğu gibi. h) Türkçedeuaıumî hüküm için kullanılan (dur) nasıl "durmak'* ve "oturmak" fikirlerinden doğuyorsa, Farsçacîaki (est) de öylece "otarmak" anlamına gelen (tsta-dca) den. Fransızca (est). Almanca (Ut), İngilizce (is) sözleri de yine tıpkı bunlar gibi, "olmak" ve "oturmak" anlamlarında müşterek ok»» Lâtince (Stare) den gelr »tektedir. ARRETER (Durmak) manasına olan fran-siT.ca- (arreter) kelimesini Fransız etimoloji hıgalinde arıyalım: «Arreter. — 17 inci asra kadar «ekseriya lazım olarak - yani dur-«mak manasına - kullanılmıştır. «Halk Lâtirrcesinde mefruz şekli «(arrestâre) dir ki klâsik Lâtînce-«de "kalmak" manasına olan (res-«târe) den yapılmıştır, italyanca-«sı (arrestâre). Ispanyolcast t er-«restar), eski Provansalcası (ares-«tar) dır ve hepsi de bilhassa lâ-«zım fî*l manasında kullanılmış*-«hr». [S], Şimdi Türkçe (dur) ve Fransızca (arret) kelimelerinin etimolojik şekillerini alt alta yazalım: (O (2) (3) Dur : ( uğ -i- ud -f- ur ) Arret; ( ag + ar 4- et ) Görülüyor kî aradaki fark. yalna» f2} t* (3) mimara11 elem^n-naram verlertm değiştirmesinden ibarettir. (Dur) kelimesinde: İÜ V*: "Hareket" anlamına (2) Ud: Ana kok anlamının ol- muş. yapılmış olduğunu gösterir. [6] Dictionnaire etymologiçue de la langue française, par Oscar Bloch, T. /., P. 43. (3) Ur: Yapıhnış olan hareketin tekarrür ve temerküzünü anlatır. Böylece (dur): "yapıhnış bir hareketin tekarrür ve temerküzü** anlamını verir. (Arret) kelimesinde de: (l)Ağ: "Hareket" anlamına ana köktür. Kendinden sonraki elemanla kaynaşarak (ğ) si (r) olmuştur. (2) Ar: Hareketin tekarrür ve temerküzünü anlatır. (3) Et: Tekarrür ve temerküzün olmuş, yapılmış olduğunu gösterir. Böylece (arret) de "bir hareketin tekarrür ve temerküzünün vukuu" anlamına gelîr. Kelimenin ( e ) yerine (s) unsurunu alan şekillerine gelince bunda da manaya bir "oldukça iv -/ak saha" anlamı katılmıştır. Bandan dolayı (arrestars, errestar, a-restar) sözlerinin de manatau: "bir hareketin oldukça uzak bir sahada tekarrür ve temerküzünün vukuu" olar. (M Türkçede mücerret bir "vuku vı hudus" anlatan (ermek) ve (imek) sözlerinin analiziyle başladığımız bu etüdün, ne kadar geniş bir sahaya yayıldığını şu yazılarımız göstermiştir. Türk dilinin bsdo - öropeen ve Semitik dillere arta kaynaklık etmiş olduğu davası, işte bu kadar geniş ölçüde araştırmalarla parça parça ortaya komıl»bilmektedîr. Bu büyük ve yenî araştırma ya Funda Önümüzü aydirrfatan büyüt ve parlak nuk da ancak -Güneş, Dil" teorisidir. ULUS 10 MAYIS 1936 PAZAR Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. No: 5309 . .DIMIZ, ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş Başbetke BARIŞÇILIĞIM ZAAFI Fatih Rıfkı AT AY Avrupa gazetelerinde Milletler Cemiyeti üzerinde münakaşalar gittikeç artıyor. Fransız seçiminin neticesi, Cemiyeti kurtarmak istiyenlere yeniden ümid vermiştir. Çünkü fransız milleti, reyini verirken, sosyalist görüşünün ve anlayışının ne olduğunu bilmekte idi. Günün vakalarını bir tarafa bırakınız; harbcılarla barışçılar arasındaki prensip davası, ki Milletler Cemiyetinin talii de bunun içindedir, zamanımızın en ciddi meslesi olarak ortaya atılmıştır. Nihayet vaziyete bir vuzuh vermek zarureti gelip çatmıştır. Herkesin bildiği üzere, karşı karşıya iki cephe var: Ve kimsenin meçhulü olmadığı üzere biri ma -nevî taarruz harbini devam ettirmek, milletleri istilâ peşinde koşturmak hırsındadır; öteki eskiden harb sebebi addolunan en ağır ihtilâfları bile uzlaşma yolu ile halletmek, hiç kimsede istilâ hakkını tanımamak, ekonomi ve politika güçlüklerini, milletlerin erkinlik ve eşidliği fikrine hıyanet etmiyerek başarmağa çalışmak arzusundadır. Bu cephelerin ikisi de Milletler Cemiyetini inkâr etmekte değildir: Fakat harbcılar, bu cemiyeti kendi menfaatlerine hizmet ettirmek ve belki istilâ kararını bile ona verdirerek, masraf ve emeği onun manevî ve maddî vasıtaları ile paylaşmak ister. Diğer cephe daha insanî bir takım emeller iddiasında bulunuyor. Hepsi güzel: Ancak cephelerin birnide silâh kullanmak kararı ne kadar katı ise, ötekinde harb etmemek azmi o akdar kuvvetlidir, işte istikbal için barışçılığın tedavi edilecek zayıf noktası buradadır. Bu zayıflık, bir dereceye kadar, barışçılık ruhuna da, harbcı -lık ruhu kadar egoizmin hâkim olmasından geliyor. Herkes, cemiyette, kendi güvenlik 3avaşına bütün vasıtaları ile yardım edecek bir kuvvet görmek istiyorsa da, kendi vasıtalarını onun davasına hasretmek isteyen pekaz samimî azâ vardır. Belki bu zayıflığın bir sebebi de. Milletler Cemiyetinin, üstüne almış olduğu vazifelerden bazılarının, cihan ukûn ve gü -venliği bakımının, o kadar ehe-miyetli olmaması, ve bunun, azalar tarafından cemiyete karsı aiı-nan teahhüdler üzerine manevî bir tesir yapmasıdır. Asrımızın başlıca dönüm noktalarından birind? bulunuyoruz: Zecrî tedbirsiz olup biten U..»l; • şark ve zecri tedbirli Do"u - Afri-kası derslerinden sonra, Milletler Cemiyetinin yeniden ne suretle (Sonu 6. ıncı sayfada) Atatürk Eski Polonya elçisini kabul etti Polonyanın Ankara Büyük Elçisi Kont Georges Potocki dün saat 17 de Çankayada Cumur Reisi Atatürk tarafından kabul edilmiş ve vedanamesini takdim etmiştir, » » *' Ankaradan ayrılmak üzere bulunan Polonya'nm sabık £nk;-ra Büyük Elcisi Kont Georges Potuckî şerefine dış işleri bakan vekili ve Adliye Bakanı Saraçoğlu B. Şükrü tarafından dun An- karapalas'ta bir öğle ziyafeti verilmiş • tir Ziyafette bakanlarla dış işleri ba kanlığı ve Polonya Luyük elçiliği ilen gelenleri hazır bulunmuşlardır. 1 ^/vwv» :Vradininiıı yazısını Atina yalanlıyor Atina, 9 (A.A.) — Bütün gazetelet, Yunanîstanın Balkan paktına ne gibi şartlarla girdiğini tasrih ettikten sonra bu paktın tesir kabiliyetinin güya azaldığı hakkında Vradi-ni gazetesinin neşrettiği habere dair olan yalanlamayı neşretmektedirler. Balkan dışı vuku bulacak bir harp takdirinde Yugoslavya, Türkiye ve Romanyanın Yunanistana yardım edeceklerine dair gizli bir protokolün mevcudiyeti hakkında başka bir gazete tarafından neşredilen haber de yalanlanmaktadır. B. Musolini Habeşista-nm resmen İtalya'ya ilhakını bildirdi, ve İtalya Kiralı Viktor Emanüel Habeşistan imparatoru unvanını aldı. (Yazısını 3. üncü sayfamızın "Son dakika., sütununda okuyunuz.) Milletler Cemiyeti HABEŞ MESELESİNİN KONUŞULMASININ CEI^CEK TOPLAMI DEVRESİNE KALMASI İHTİMAM VAR Londra, 9 (A. A.) — Havas ajansından: Siyasi mahfiller, 11 mayısta toplanacak olan milletler cemiyeti konseyinin Habeşistan'daki vaziyetin tetkiki meselesini başka bir toplantı devresine bırakması muhtemel old'iğu mütalâaıındadır-lar. Bu mahfiller konseyin 11 mayıs tarihinde Habeşistan meselesinin milletler cemiyetince kabule defter görülecek bir surette halledilmesi lüzumunda ısrar e-den bir karar sureti kabul etmekle iktifa edeceğini tahmin etmektedirler. Bununla beraber aynı mahfiller. İtalya Cenevre'de pazartesi (ünü yapılacak toplantıdan evvel Habe*irtan'ın ilhakını ilân eyledifti takdirde İngiltere'nin vaziyetinin tamamiyle dr «içebileceğin i i-lâve etmektedirler. Tarafsız devlelterin toplantısı Cenevre, 9 (A.A.) — Tarafsız denilen devletler, yani Danimarka, Norveç, İsveç, Fel«menk, İspanya, İsviçre ve Finlandiya delegeleri habeş işinin inkişafları ve Lokarno andlasmasının bozulması neticesinde hasıl olmuş olan vaziyet karşıtında almak istedikleri müşterek gidiş hakkında görüşmüşlerdir. Milletler cemiyeti mahfilleri, tarafsız devletler konferansının büyük bir ehe-miyeti olduğunuı çünkü bu konferansın cemiyet azasından bulunan İspanya ve Danimarka delegelerini konseyin pazartesi günü yapacağı toplantıda kendi görüşlerini münafanyn memur edeceği soy-lenrm-ktediı. Türk hava kurumu umumî merkezi toplantı halinde Türk Hava kurumu umumi merkezi dün toplandı 935 i Türk Hava kurum unun çalışma hayatında bir rekor yılı olmuştur Türk Hava Kurumu Umumi Merkezi dün saat İS de Gaziantep saylavı B. Nuri Conker'in başkanlığında toplanarak merkez kurulunun ve murakıpların raporlarını tasvib etmiş, bilanço İle 936 büdçesinl tasdik ettikten sonra dağıl -mıştır. Rapor şudur: " Türk Hava Kurumunun son altı aylık çalışmalarından elde edilen ve -rim, bize 935 in, kurumun en hareketli ve zengin bilânçolu yıllarından biri olduğunu gösteriyor. Bütün arkadaşlarımızın bildiği gibi. türk havacılığının gelişmesini yakın alâkalarına borçlu olduğumuz, türk milletine hayat ve tşçi lideri Atli nin yolculuğu alaka uyandırdı Bay Atli'nin, Leon Blumla anlaşmasının Milletler Cemieti siyaseti üzerinde tesir yapması ümidi var.. Paris yolculuğu büyük bir al.îka uyandıran ingiliz işçi partisi reisi B. Atli Londra. 9 (A.A.) — Habeşistandaki vaziyetin tetkiki İçin milletler cemiyetine yardım Intir.ı tarafından Londrada AHıcrt Hal'da yapılan toplantıya on bin kişi girmiştir. Toplantıya başkanlık eden Lord Ce-cil ezcümle demiştir ki: "— Milletler cemiyeti zecri tedbir politikasını muhafaza etmeli ve hattâ bu te^birleçLlâyiki veçhile şjddctlcn-d;rxelidir. Milletler cemiyeti belki kay-bcfiştir Fsk.ıt ttalyanın da kazanmış Bİduğâ hnttlz isbat edilmiş değildir Ha bnistarrın nihayette mahvolmasına müsaade edilecekse, herhalde, Habeşistan, bîr tarruza kurban olarak mahvolacak son memleket olmıyacaktır.., !«çi lider Atli vc liberal lider Ar-şîbald sinrlaîr buna ya'ttn sözler söylemişlerdir Toplantı, milletler cemiyeti sıvasasııı;» ve kollektif emniyet u*cnsi-pine vardım hakkınd3ki Atünin kararını büyük gösterilerle tasvib etmiştir. Habeşistanın istilâsını nefretle karşılayan toplantı, milletler cemiyeti konseyi tara'mdan teklif edilen sulh şartlarını kabul edinceye kadar İtalyaya karşı zecrî tedbirlerin devam ettirilmesini hükümetten istemeye karar vermiştir. (Sonu 6. met sayfada) ışık veren en büyük Şefimiz Atatürk'ün şerefli himayelerinden ve fahrî baş-kanlıklariyle kurumumuza kuvvet ve -ren İsmet İnönü'nün altıncı kurultay -daki tarihî söylevlerinden bütün yurda yayılan heyecan ve hararet ve feyizli dıı ruma yol açan âmillerin en basında yee almaktadır. T. H. K. on iki yıldan beri üye sayısının 272 bini bulduğunu ilk defa kaydetmektedir ki. bu rakam, türk milletinin yurdsever ligini canlandıran parlak bir yekûndur. (Sonu 6. ıncı sayfada) I B. Musolini I I Dogu Afrikasma mı j gidiyor ? I Roma, 9 (A.A.) — B. Mu- \ \ solini'nin bugünlerde doğu Af- \ • rikasına gideceğine dair bura- \ i da bîr yayıntr dolaşmaktadır. \ Ulus» un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine »öre su mefhıınıiu kelimelerin una 1 izi 'IV • k t*.tediyeler Bankasının. Bankalar caddesinde, hukuk fakültesi önündeki arsaya yaptırılacak binasının müteahhide ihale edildiğini bundun bit müddet önce yazmıştık. Müteahhit inşaata başlamıştır. Resmimiz binanın temellerinin açılmakta /.(;. ini, göstermektedir. rt. «/. (V. -f g) Bu yazıda "a", "aa", "ğ" unsurlarının vokal ve konson olarak nasıl bir mana fonksiyonuna malik olduklarını tetkik edeceğiz, "a", "aa" en eskisinden başlıyarak en yenisine kadar birçok dillerde yaşamış ve medlullerinden asla ayrılmamak orijinalitesini daima muhafaza etmiştir. Bu elemanlar harf ve kelime olarak dünyanın her tarafında su ifade ediyorlar. Güneş - Dil teorisine göre [Türk dilinde mana ifade eden ilk vokal "a" dır. İlk konson "ğ" dİr. "ğ" "a" ya a lar gelmesiyle olmuştur.] IH- Konumuz; kuvvetini Güneş -Dil teorisinin keşif ve kanun olarak tespit ettiği bu esastan alıyor. İlmin bütün dikkatini birden top-lıyabilecek kadar Önemli olan bu keşif; hiç bir tarafta nereye gittiğini bilemiyen tahminî dil araştırmaları İç»n hakikate açılan bir kapı oldu. Bu kapı; beşer zekâsını, avnı zamanda her hal ve hâdisenin biricik kaynağı olan tabiate yöneltmiş bulunuyor. İlk dilin doğuşu, pövdeleşmesi, kaideleşmesi ancak bu kapıdan tetkik edildiği [7] Etimoloji, Morfoolji. Fonetik ve Semantik bakımından Türk Dili s. 10. zaman açık, vazıh, tabiî ve lojik-tir. Çünkü bu kapı yaradılışa ve onun nizamlarına açılmaktadır. Güneş - Dil teorisi dilin doğuşunda bir tek esas ve bir tek âmil kabul eder: Güneş v eonun tesirleri. (ilk insanların her şeyin üstünde tanıdığı ve her şeyin üstünde tuttuğu ilk obje güneş olmuştur. Güneş onlar için her şey idi. Güneşi tetkik ede ede onun vasıflarından ve hareketlerinden maddî ve sonra ruhî, fikri mefhumlara intikale başladılar. Ondan aldıkları başlıca mefhumların [2] ] içinde su da vardı. Şu halde ilk insanların su mefhumuna ayırdıkları ilk manalı söz- [2] Etimoloji, Morfoloji, Fonetik ve Semantik bakımından Türk Dili s. 9. Bugün İkinci sayfamızda: Haftalık siyasî icmal 4 ve 5 inci sayfalarımızda:. Türkiyenîu en güzel mahallesini Ankara Bahçeli Evler kooperatifi kuruyor OKI VI M / SAYFA 2 ULUS 10 MAYIS 1936 PAZAR aftalık Siyasi Iemal asrinin üçüncü günü başlıya., j - Habeş harbi, habeş imparatorunun memleketten kaçması ve A-disababa'nın 5 mayısta italyanlar tarafından işgali üzerine bitti. Fakat harbin bitmesi demek, habeş meselesinin nihayetlenmesi demek değildir. Eğer ihtilaf, ltalyanın başlangıcın ' n beri İddia ettiği gibi. yalnız bir İtalya - Habeş davaıı olsaydı, ortada mesele kalmamış olacaktı. Adisababa'nın işgalinden sonra da italyanlar bu iddiayı daha büyük ısrarla ileri sürmüşlerdir. Ha-beşistanı tamamiyle işgalimiz altına aldık. İmparator kaçtı. Habeşistan ttal-yanın bir parçası oldu. Bu memleketin mukadderatı hakkında müzakereye gi-rişemeyiz. Bu. Italyanm dahilî bir meselesi halini aldı. diyorlar. Italyanm yedi aydan beri ileri sür. düğü bu iddia, bir taraftan Milletler Cemiyetinin. dt*er taraftan da Habe-şistanda menfaatleri olan İngiltere ve Fransanın alâkalarını görmemezliktir. Gerçi bu alâkalarm ne biri ne de diğeri Habeşistanı istiladan kurtaramadı. Fakat o vakıa karşısında artık devamında bir fayda görülmiyen zecrî tedbirlerin kaldırılmasına gidilse bile İngiltere ve Fransanm Habeşistandakî menfaatlerinden büsbütün var geçmeğe razı olacakları da şüphelidir. Italyanm bu noktada Ingiltereye teminat verdiği de bildiriliyor. Habeşistan meselesi, galib ihtimale göre. üc devlet anamda 1906 anlatmasının çerçevesi içinde halledilecektir. FRANSIZ SEÇİMİ Evelki pazar günü yapılan fransız teciminde parlamentonun 618 azasından ancak 185 namzed mutlak ekseriyeti kazanmış, yani mebuı seçilebilmişti. 433 namzed geçen pazar günü yapılan ikinci seçime kaldı. Seçim "Halk cephesi" denilen sol cenah partiler birliği için muvaffakiyetle neticelendi. Radikal sosyalist partisinin tamamı da içine katılaca kolursa. sol cenah partiler Mecliste mutlak ekseriyeti temin ediyorlar. Bu neticenin en şayanı dikkat noktası, komünistlerin yetmişten fazla mebus seçtİrebilmeleri ve sosyalist partisinin de yîiz elliye yakın mebus ile Fransanın en kuevvtli partisi vaziyetine geçmesidir. Ancak kâğıd üzerindeki rakamlara bakılacak olursa hükümet teşkili kolay görünmekle beraber, filiyatta bu. kolay bir iş olmıyacaktır. Bir defa halk cephesinin cn sol cenahı olan komünistler hükümete İştirak etmiyecekler, yalnız kendi maksad ve hedeflerine uygun ha. reket eden hükümete muhalif rey ver-miyecekler. O halde hükümet ancak sosyalist ve radikal sosyalist zümrelerinin kovalisyonu şeklini almalı. Bu kombinezonu yapmak, aynı zamanda da komünistleri memnun etmek kolay bir iş gorünmiyor. Filhakika ortada bir halk cephesi programı vardır. Fakat Fransanın iç politika hayatının tarihi göstermiştir ki bu programlarm tanzimi kolay tatbiki güçtür. Başvekil kim olacak? En tabii başvekil, ekseriyet partisi olan sosyalist partisinin başkanı Blum akla gelir. Fakat geçen dört sene içinde hattâ ondan evel de ekseriyet partisi olan radikal sosyalistlerin başkam Herriot başvekil olmamıştı ki. Bundan başka Blum yahudİ olduğundan ve başvekilliğe geçerse, ü. çüncü cumuriyetin birinci yahudi başvekili olacağından bu yüzden partisini zor bir vaziyete koymak istemiyecektir. Pol BonVor sosyalist partisinden ayrılmamış olsaydı, en kuvvetli namzed o-lacaktt. Bunun içindir ki Auriol'dan bahsediliyor. Fakat Daladier de hir İhtimal oltrai ileri sürü'mektedir. 1932 de seçilen meclis bu ayın sonuna kadar devam edeceğinden Sarraut hükümeti bu tarihe kadar iktidarda kalacaktır. Binaenaleyh yeni kabine ü-zerinde görüşüp anlaşmak için yi.Tni gün kadar zaman vardır. BALKAN KONSEYİ Balkan antantı devletlerinin içtimai Belgrad'-da yapıldı. Anlaşılan bu içti-mada dört devletin dış bakanlarını en Çok meşgul eden mesele Yunanistanın antanta karşı giriştiği teahhüd meselesidir. Gerek pakt imza edilirken, gerek imza edildikten sonar ileri sürülen ih- tirazi kayıdlarla Yunanistan, balkan harici devletler tarafından yapılacak te-cevüzlere karşı teahhüd altına girişmi-yeceğini bildirmişti. Yani, mesela İtalya tarafından Yugoslavyaya karşı yapılacak bir taarruzda Yunanistan, Yugoslavyaya karşı yardım vadetmİyordu. Fakat taarruz Arnavudluk tarafından yapılırsa, Yunanistanın vaziyeti ne olacaktı? Arnavudluk bir balkan devleti mi Balkan devleti değil mi? Belgrad görüşmelerinden sonra neşredilen tebliğde aynen deniliyor ki: "Yunanistan, daima konsey azalarının memnuniyetini mucib olacak tarzda balkan paktı karşısındaki vaziyetini, bu paktı imzalıyan devletlere olan te-avun bağlılığının fazlalaştırılması istikametine doğru tasrih etmiştir." Diğer taraftan Atina'dan gelen haberler ve konferansa giden gazete muhabirleri, Yunanistanın Yugoslavya'ya ne bir İtalya ne de Arnavudluk taarruzuna k.ırşı yardım vadetmediğini ve yunan noktai nazarının diğer devletler tarafından kabul edildiğini bildirmekte, dirler. Hakikat ne merkezde olursa olsun, Belgrad içtimai, dört devletin bîribirî-ne karşı giriştiği teahhüdler üzerinde vuzuha yardım ettiğinden faydalı olmuştur. »w KÜÇÜK ANTANT KONSEYİ Balkan antantı konseyinin içtîmaın-dan sonra Bclgrad'da küçük antantın mümessilleri toplandı. Yani iç-t imadan Yunanistan ve Türkiye Dış Bakanları çekildi ve bu iki dış bakanının yerlerine Çekoslovak dış bakanı geçti. Küçük antant bugün, çok ehemiyetli meselelerle karşılaşmaktadır. Bu meselelerin başında, Avusturyanın istiklali meselesi gelir. Avusturya istiklalinin korunması meselesinde üç devlet toplanmış olmakla beraber, bu istiklali dışardan tehdid eden tehlikelere karşı takib edilecek siyaset üzerinde tam mutabakat yoktur. Aynı meselenin dalı budağı olmak üzere, üç küçük antant devletinin bu devletlere komşu o-lan üç büyük devlete, Rusyaya, Almanya ve Italyaya karşı vaziyetleri de aynı değildir. Çekoslovakya. Almanya-dan çok korkuyor, kalyada büyük bir tehlike görmiyor. Rusya ile müttefiktir. Yugoslavya ltalyadan çekiniyor. Almanya tehlikesini aldırmıyor. Sovyet Rusyayı resmen tanıyacaktır bile. Kumanyanın bu ikî devlete benzemiyen bir vaziyeti vardır. Küçük antantın büyük meselesi bu münasebetlere bir a-henk vermektir. *** AVUSTURYANIN İSTİKLALİ Avusturya meselesi yalnız Ortaav-rupa değil, bütün Avrupa siyasetinin düğüm ve hattâ tehlike noktasıdır. Tehlike noktası olduğu içindir ki hafta a-rası Avusturya askerlerinin bazı hare. ketleri hakkındaki haberler her tarafta heyecan uyandırdı. Gerçi Başbakan Şuşnig bu hususta teminat vermiştir. Başbakana göre bu hareketler mevsim icabı orduların bir mıntakadan diğer bir mmtakaya naklinden ibaret imiş. Fakat gerek Şuşnig ve gerek Starhembcrg Avusturyanın büyük tehlikeler karşısmda olduğunu hafta arası söyledikleri nutuklarda tebarüz ettirmişlerdir. Avusturya dışardan ne dereceye kadar tehlikeye maruzdur? Burası malûm değil, açık bir hakikattir ki bahsedilen tehlike alman tehlikesinden İbarettir. Hafta arası Hitler de söylediği bir nutukta böyle bir tehlike varid olmadığını bildirmiştir. Ancak şu muhakkaktır kî Avusturya istiklali içerdeki kaynaşmalardan dolayı tehlikeye düş-mttkedir. Başbakan ile Starhembcrg aralarının açıldığından bahsediliyor, Starhembcrg, geçen gün hususi askeri teşkilat mahiyetinde olan Heimwehr'den asla vaz geçmiyeceğini bildiren bir nutuk söyledi ki bu sözler, yukarıki rivayetleri teyid eder mahiyettedir Sonra akisleri bizim memleketimize kadar gelen FÖniks sigorta şirketi sikandalı. Fransadaki Staviski sikandalı gibi, A-vusturyayı sarsmıştır. Bu karışıklıklar Avusturyadaki Nazi partisinin vaziyetini kuvvetlcştirmektedir ki 1934 senesi yazında görüldüğü gibi. Avusturya HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Mareşal Pilsudski için ayın İstanbul, 9 — Polonya millî kahramanı Mareşal Pilsudski'nin ölümünün yıldönümü dolayısiyle yarın Bcyoğ-lundaki Leh kilisesinde bir ayın yapılacaktır. Millî türk talebe birliğinde İstanbul, 9 — Millî Türk talebe birliği azaları bugün halkevİnde toplanarak İSO liranın Çanakkale şehidliğine sarfedilmesi lâzım gelirken başka yerlere sarfedİlmeM dolayisıvle variyeti tetkik edeceklerdir. İdare heyetinin çekilmesi ihtimali vardır. Mudanya'ya doğru seferler İstanbul, 9— Denizyolları idaresi yarından itibaren JVIudanyaya doğru seferler yapmıya karar-'vermiştir. İlk doğru sefer yarin yapılacaktır. Böylelikle Mudanyaya sabah gidilecek ve akşam dönülecektir. Veznedar Hüseyin Hüs-nüyü öldürenlerin muhakemesi İstanbul, 9 — Galata postanesi veznedarı B. Hüseyin Hüsnüyü Öldürenlerin muhakemesine bugün ağırcczada devam edildi. Mahkeme salonu çok kalabalıktı. Müddeiumumi İddianamesini okuyarak Bayan Mükâfatın beraetini ve Abdullah ile Yunusun İdamlarını is-tedi. Muhakeme müdafaaya kalmıştır. Avukatlık kanunu projesi İstanbul, 9 — İstanbul barosu avukatlık kannnu projesi tiaerindeki ted-kiklerine başladı. Bütün avukatların proje üzerindeki fikirleri sorulmuştur. Devamsız talebeler İstanbul, 9 Muntazam devam etmediklerinden dolayı üniversite dil mektebi talebelerinden 80 kişi imtihana kabul edilmeyeceklerdir. istiklali için en büyük tehlike de bu cephededir. **• MISIR KİRALININ ÖLÜMÜ Mısır Kiralı Fuad, Mısırın iç işleri ve dış Djfüna&ebetlerîninen nazik bulunduğu bîr zamanda Öldü. Bir taraftan 1-talya. Habeşistandaki teşebbüsüne muvaffak olmuş, şimdice, kadar Mısır ile garbun komşu iken. bundan böyle şarktan da komşu olmuştur. Diğer taraftan İngiltere ile Mısır arasındaki münasebetlerin tanzimi için Kahirede müzake* reler yapılmaktadır. Bundan başka da kıral öldüğü gün. Mısır bir seçime ha. zırlanmakta idi. Bu seçim kıral öldükten sonra yapılmış ve tahmin edildiği gibi, Vcft partisi büyük ekseriyet kazanmıştır. İşte on yıldanberi Mısın idare e-den hükümdar, böyle bir zamanda ölmüş ve halefi olarak da on altı yaşında bir çocuk Mısır kıratlığına geçmiştir. Bu karışık ve ağrr mesuliyetlere varis olan Faruk, ancak on sekiz yaşına bastıktan sonra yani 1937 senesi ağustosunda vazifesine baslıyacaktır. O tarihe kadar kırallık makamı Naİblik tarafından idare edilecektir. Ancak bugün Mısırdaki vaziyetin karışıklığı o derecededir ki Üç kişiden terekküp edecek olan Naiblik heyeti vazifesi başına geçemiyor. Veraset usulüne göre, Natb-leri ölmezden evel kıral intihab eder. Ve Fuad da bu naibleri ölmezden evel seçmiş İmiş. Fakat bunlar parlamentonun da tasdikinden geçmeli imiş. Halbuki ortada parlamento yok. Sonra soy. lendiğinc göre kiralın naib olarak seçtiği üc zattan bîri, ölmüş imiş. Bunun yerine de başka birisini seçmek icab ediyor Bütün bu meseleler yeni intihab edilen parlamentonun tonlanmasını ve yeni hükümetin de teşekkülünü bekliyor. Kanunlar ve tadiller yine Bir cild halinde toplanacak Başbakanlık bakanlıklara bir tamim yaparak milli hükümet zamanında çıkan kanunların tadillerini ve eklerini alâkalı bakanlıkların bir araya toplayarak bir eser vücuda getirmelerini bildirmiştir. Eserin vücuda getirilmesindeki sebcb halkın kanunları bizzat bilmesini temin etmek ve bu suretle halkı-aracı vasıtalar elinden kurtararak hiç bir masraf ihtyanna lüzum hissettirme-mektir. Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük Örgütü biri ölü 113 kaçakçı. 1976 kilo gümrük kaçağı. 67 kilo inhisar kaçağı, 1 tüfek, 1 tabanca, 20 mermi, 40 altın lira, 120 türk lirası ile 80 kaçakçı hayvanı ele geçirmiştir. Üç tayyaremiz geldi İstanbul, 9 — Havayolları idaresi tarafından İngîltcreyc sipariş edilen üç yolcu tayyaremiz bugün saat 17.30 da Yeşilköy hava istasyonuna indiler. Tayyarelerle beraber üç aydanberî Lon-dr,M.t tahsilde bulunan pilotlar da dönmüşlerdir. Tayyareler pazartesi günü saat on beşte Yeşilköyden An kara ya geleceklerdir. Tayyareler teslim muamelesinden sonra en kısa bir zaman içinde servise başlıyacaklardır. 19 mayısa hazırlık İstanbul. 9 — Karadeniz talebe bir. liğî Atatürkün Samsuna çıktığı gün o-lan 19 mayıs günü gece ve gündüz için büyük şenlikler hazırlamışlardır. Yüksek tahsil gençliği Türkkuşu'nun kanatlan altında Türkkuşunun InönTmdeki kampı ıç/n müracaat eden yüksek mektep talebelerinin sayısı, memleketin her köşesinde umumi bir arzuyu anlatan bir hızla yükselmektedir. Şehrimizde isimleri yazılan gençlerimirden resimlerini ele geçirdiğimiz dil. tarih, coğrafya fakültesinden BB. Rıza özden, Rifat Ercç. Mustafa; yüksek ziraat enstitüsün'*ca Basri, Alâaddin ve Naci le Sivas //'—* mezunlarından Ulviyi okurlarınuza tanıtıyoruz. B. FLEİNER Zürih üniversitesi profesörlerinden B Fleiner bugün Toros ekspresîyle şehrimize gelecektir. B. Fleiner İstan -bul üniversitesinin daveti üzerine Tür-kîyeye gelmiş ve lstanbulda iki kon -ferans vermiştir. Hukuk İlmini Yayma kurumunun teşebbüsü üzerine Profesör Şehrimizde de bir konferans vermedi kabul etmiştir. Ankara Halkevinde yarın saat 17.30 da verilecek olan bu konferansın mevzuu: "amme hukukunun büyük harbdenberi geçirdiği değişiklikler" dir. "Ulus,, un Dil Yazıları (Başı 1. inci sayfada) ler [a, aa, ğ] (V. -f- ğ) olmak gerektir. Bugün dünyanın başka başka yerlerinde bulduğumuz bu tipte kelimeler aynı manaya ve medlule işaret ettikleri gibi; a ve aa'-nın (V. -f ğ) ye ve onun kategorisinden olan (y, g, k, h) ye ne yolda istihale ettiklerini de göstermektedirler. Tetkike ilk söz unsurundan başladığımız için tahkika la en eski kozmogoniden başlamak zarurdir. Su mefhumunun kozmogonideki yeri: [Alemde asıl olan yokluk idi. Sonra bu yokluk içinde iki "su prensip" i belirdi. Bunlar "tatlı tu" ve "acı yahut tuzlu tu" idiler. İlk vahşet devrini geçirdikten sonra eski Babil halkı eşyanın orijini üzerinde fikir yürütmeğe başladı. Bu suretle hususî tanrılar kategorisi meydana geldi. Bunlar elemanların tanrıları idi. Tatlı suya Absu tuzlu suya Tya-mat diyorlardı. Apsu erkek ve Tyamat kadın idi. Bunlar âlemi vücuda getirdiler. Kendilerinden doğan üç tanrıdan biri göklerin tanrısı Anu ikincisi yerlerin tanrısı Enlil veya Baal "Bel" idi. Okyanusların tanrısı o-lan üçüncüsüne gelince ona EA diyorlardı [3"|. f EA'nın lügat manası herhangi büyük bîr çukurda toplanmış bir su demekti. Sümer dilinde EA kelimesini E ve A diye ikiye ayırırlardı. E ev mesken, mekân, yer manası verirdi. E - Dingir = tanrı evi, mabet E - Lugal = kıral sarayı gibi. (A) ise ıtlak ile su medlulüne Özgü ili. (A) suyun, kendisi ve cevheri idi. Onunla havada, boşlukta ve vasıfsız bir su kastediyor- [3] Deniş Ssurat. Histoire des religions s. 98. lardı. Bütün dünyaya yayılmış ve sinmiş olan rutubete de (A) diyorlardı. Onun içindir ki (EA) kelimesi (suların durduğu yer), veya (yer tutmuş su) manasına geliyordu. Sümerliler EA ya Lugal apsuka [4] yani su âleminin veya su ülkesinin büyüğü, kiralı diyorlardı. Bu suretle; en eski dillerin en mükemmeli olan Sümercede (A) kelimesinin yani Güneş - Dil teorisinde ifade edildiği gibi ilk manalı vokalin aynı zamanda su da ifade etmiş olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Gerek Deimel gerek Fri-edreh Delttsch glossarlarmda, Marr Hilaire de Barenton etütlerinde (A) ya su manası vermek-telirler. La langue primitife de Chaldee et les Idioms. Touraniens adlı kitabında Lenorment da (A) ya aynı manayı veriyor. Şu halde Sami-lerin Sümeri istilâları sıralarında da suyun adı (A) idi. Bu âlimlerin naklettiklerinden anlıyoruz ki (a) 1ar arttıkça su anlamı hacim, hareket ve kıymet bakımından vasıflanmakta ve başka (aşmaktadır. Meselâ: (a) yalnız su, soğuk, çiğ, buğu olduğu halde, (aa) sulamak, sel ve göz yaşı demekti. A'nın daha çok tekrarlanması ile daha başka ideler ifade ediliyordu. (A. A. A.) en büyük ata idi. Suya işaret bakımmdan iki defa a güneşin karısı idi. O kadın ki güneş aksamları onun yanına gidiyordu \$1 bu deniz idi. Not: (A.A) peder, asıl, Allah mense e\b'ı pü nesin bütün vasıflarını ifade ederse de konumuz yalnız su mefhumu olduğu için mananın o kısımlarını ^r»-.Vtvorti7. H. R TANKUT (Arkası var) [4] Autran Sumerien et tndo • Europâen mukaddime [5] Deimel Glossar ULUS 11 mayıs 19.16 pazartesi Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5310 ADIMIZ. AND1MIZDIR Her yerde 5 kurut Htısbt [/.¦ HAVA DAVAMIZ Falih Rıfkt / \Y Türk Hava Kurumunun 935 çalış ma yılına ait raporunu okuyanlar, Şüphesiz, memnun olmuşlardır: A-za sayısı 272.000 e, gelir 4.998.447 liraya varmıştır. Memnu n'dan daha ileri bir kelime kullanmak istemeyiz. Çünkü Türk kanadı, hu vatanın tam hava güvenliğini ko-ruyuncaya kadar, her rakam azdır. Biz Trakya ve Küçük Asya'da yeni bir devlet bünyesi ve yeni bir millet kültürü kuruyoruz. Bir kelime ile. bir medeniyet inşası içindeyiz. İşe başladığımız şartlar içinde, bövfe bir cesaret, ancak şerefli br ırkın yaratıcı iradesinden gelebilir. Bu irade, inşacılık ve barışçılıkta ne kadar insanî ise, eserini uzak ynkın. bilinir bilinmez, tek ve toolu. bütün t-hlikele-re karsı müdafaa etmek h'isusun-da o İMUnr kati ve korkunçtur. Mazi idarelerinin, zaman zaman, türk milletinin bu iradesini zâfa uğratan bütün kötü mirasları tasfiye edilmiştir. Yüzde yüze yakın bîr kan ve kültür t^canüsü içinde, yüzde yüz bir şeref şuuru ve devam aşkı ile, barış davasına samimi bir dayanç olduğumuz kadar, her türlü taarruz ihtiraslarına karşı kıpkiTil bir tehPkeyiz. İmdi milli müdafaa k»ıvve»l*rimiz, türklük ve medrnivet tarihleri, ancak onların fedakârlığı ile varolduğumuz hürrivet kurbanlarının hatırası karşısında, gelecek nesillerin hayat ve saadeti İçin vermiş olduğumuz sözü yerine getİrmekliği-mizi temin eden bir hadde çıkacaktır. Güç olan, m'Mî müdafaanın ballıca ve en büyük unsuru olan. kayıdsız ve sart-ız müdafaa azmi'-ni tutabilmektedir. Onu zırhla -mak. ¦i1rhla*-»»lr *e kan^d^mak o kadar zor değildir. Yarın ne olac*~»nı t*vin etmek b-»im ePmizde midir? Onu şimdi-f*Sonv 2. inci tayfada) Helgrud melttıpları: III Mîlletler Cemiyeti konseyi hıı^iiıı toplanıyor Cenevre, 10 (A.A.) — Milletler cemiyeti mahfillerinde konseyin yarınki toplantısın -da en ehemiyetli meselelerin, yani Habeşistan meselesi île Ren meselesinin konuşulmasının geciktirileceği hakkındaki tahminlere aykırı olarak konseyin bu iki mesele ile meşgul olacağı söylenmektedir. B. Aloisi'nin habeş imparatorluğu ortadan kalkmış olması dolayısiyle. habeş delegesi B. Volde Mariam'ın çekilmesini istemesi ihtimali vardır. Konseyin italyanlara isteklerini rfddedoccei muhakkaktır. Bilhassa ingiltere ttal-yanın hareketini ka'î surette protesto edecektir. Diğer devletlerin ise, Frnasa da beraber . olduğu halde daha ihtivatlı bir i hareket kabul etmeleri ihtimal içindedir. Delegeler Çeneyreye, h:ır#«krt etlth-r Cenevre, 10 (A.A.) — BB. Eden, Brus. Tevlik Rüştü A-ras ve Röne Massigli bu sabah Cenevreye gelmişlerdir. B. Pol Bonkur. Bek ve Lit-vinof yarın geleceklerdir. B. Madariaga. Btınç ve Rivas Vi-cuna İse iki gündenb^ri Cenev-redf b"1unmıkt*dırlar. B Eden ile fi. Massigli. bu Saba** a^rüvrnnrlf^rdir. (Sona. 3 üncü tayfada) * SELANİK GREVCİLERİ I" Yeniden polisle çarpıştılar Birkaç kişi öldü: hükümet grevcilerin isteklerini gözden geçiriyor; vaziyet vahim Vahim karışıklıklar» sahne olan Selanikte hır cadde Atin*. 10 (A.A.) — Selanik tütün • ileri, öteki korporasyonlar grevine tebep olmak suretile hükümet üzerinde bir baskı yapmaya bas vurdukları vakit, hükamet tütün isçilerinin isteklerini hayırhah bir ruh içinde gözden geçirmekte idi. Hükümet gereken tedbirleri almıştır. En un yaptıkları miting esnasında, dağılmaya çağırılan grevciler polise hücum ettiklerinden kendilerine silihla mukıbele e-ılıl" - tır. Bîr kaç kişi ölmüştür Sükûn kurulmuştur. Hükümet grevcilerin isteklerini goaden geçirmeye devam etme. îcdir. Gürii-jmcîrrıli'iı İn m bir nrlîce çıkmadı Atina. 10 (A.A.) — Selanik grevcilerinin delegeleri ile hükümet dele- geleri arasındaki görüşmeler gece geç vakte kadar devam etmiş İse de henüz bir netice elde edilememiştir. Grevciler, Selanik valisi ile polis müdürünün azledilmesini, kusurları görülmüş olan poli» memurlarının cezalandırılmasını, r.rcv kurbanlarındın ölenlerin ailelerine ve yaralananların kendilerine tazminat verilmesini, hapisde bulunan grevcilerin serbest bırakılmasını istemektedirler. Hükümetin yalnız tahkikat yapılmasını ve tevkif edilmiş olan tütün imalâthaneleri nı.İninin serbest bırakılmalını kabule yanaşacağı görülmektedir. B. V ¦ i. ı. hükümetin katiyen kayçıya kapılmayacağını ve grevcileri Sonu 5. inci »ayfada ) Dünkü At Yarışları Fıkı Kıtalar ve mısralar P olonya parçalanırken, pay-¦ taşanlar kuvvet, seyirciler kak davasında iken bir türk şairi diyordu: Biçare Lehin şimdi aleyhinde lehinde Halkın nice sözler olunur gûş femındem En doğrusu amma bu ki kan damlıyor elhak Rus'un kılıcı. Avrupalı'nin kaleminden Biz bu kıtaya nazire söylemek niyetinde değil iken, büyük faşist meclisi İngiltere'yi tanzir etmeğe karar verdi: Büyük Britanya Kıratlığı ve Hindistan İmparatorluğu gibi, İtalya kıratlığı ve Habe • şistan İmparatorluğu! Biri 46 milyon nüfuslu bîr adanın Asyadaki saltanatı, biri 4t milyon nüfuslu bir yarımadanın Afrika daki saltanatı! Biri, Hin -dıştan, 4.675.409 kilometre mu -rabbaı ve J51.4S0£89 nüfu$luk yer, biri Habeşistan (Somali ve Eritre birlikte) 1.729.400 küonıet-re murabbaı ve 11.539.175 nüfustuk yer! Zavallı Necaşi yalnız Prens dö Gal'İ tahlid ederek veliahd oğlana Duc de Harrar unvanım vermişti. İlk habeş kahvesi de İtalya limanlarına geldi. Eğer al giyinmiş bir habeşli, elinde bu kahve ile dolu, bir tepsi fincan olarak. Milletler Cemiyeti salonundan içeri giriverse, acaba ne olur, dersiniz? İçlerinden: " — Bir sade kahve hazmı kolaylaştırır!" diyenler de bulunabilir. Mademki aruz mısralarından bahs açddı. Milletler Cemiyeti meclisi sözü ile şunu hatırlamamak nasıl mümkün olur: Bu meclis böyle kalmaz mestler mahmur olur bir güs) ... İhtimal sulh perisinin elindeki dalın ucuna, bîr bez üzerine şu mısraı işleyip asmak da münasip olur: Küstdı gonçeî dil kaldı bir bahir» dthi, • « KONSEYİN VE BELGRADIN BİR GÜNLÜK GÖRÜNÜŞÜ Konsey dün akşam dördüncü top -lantısını yaptıktan sonra dağılacaktı. İşlerini bitiremedi. Bugün öyleden Önce bir toplantı daha yapacak. Tebliğ gazetelere belki, birde verilecek. Konsey reisi Tevfik Rüştü Aras. dün akşam gazetecilere: "Konseyin çok samkfsl bir hava içinde çalışmalarına devam ettiğini, İşle- ü/erlne tfİrk gazetecilerinin de çelenk koydukları Kıral Alekssndr'ın meran Belgrad. 6 mayıs 1936 ı.ı hemen hemen bitirdiğini, konuşulacak peka* bir şey kaldığını, yarın (bugün) öğleden önce son toplantısını yapacağını., söyledi. Konseyde, boğazlar meselesinin konuşulduğu veya konuşulacağı hakkındaki haberleri tekcib etti. — Hükümetim, notasını alâkadar devletlere vermiş, ve hep»inden mazeretimizi anlayan dostane cevaplar almıştır. Vaziyet alâkadar devletler murahhaslarının iştirak edeceği ayrı bir konferansta konuşulacaktır. Dedi. Tevfik Rüntü Aras. bu akşam Parise gidecek. Bugün öğleden sonra. Bclgradda. küçük antant konseyi toplantılarına haşlıyor. Konseye Yugoslav bas ve dış bakanı Stoyadinoviç riyaset edecek. Çekoslovak dış bakanı Krofta bu sabah Belgrada geldi. Küctik antant kısaca. Triyanon ve Versav «"»hed-îeri hükümlerini de- İlkbahar Yarışları-um Birincisi Dün Yeni İpodromdu Yanıldı «Ulus» un Dil Yazıları Gihıt s-Dil teorisine göre su mefhumlu kelimelerin analizi Konferans Dün şehrımi/e gelen Zürıh Fakültesi profesörlerinden B. Fleiner. Büyük harptan sonra âmme hukukundaki değişiklikler mevzulu konferansını bugün saat 17.30 da Ankara Halkevinde vere-çektir. Herkes gelebilir. Barbakanıma yarışları seyrederken (A. A) nin verdiği su manalarını Sümerliler (ay) ile de ifade et-tiler. [tj. (Ag. ak, aka) kelimelerini deniz ve ah ile ih gibi kelimeleri de nehir ve çay karşılığı olarak kullandılar, ikinci derecede prensipal köklerden olan (v. -* bı.fv. -+-p),(v. m).(v. | I), (v. -f v) ile de su kelimeleri vardı. "Am" yağmur "amaru" tel ''ambar" havuz, göl, "abba" deniz demekti. Hattâ bunları mecazî manalar için de kullanıyorlardı. Sırtı- [/) Hilaire de Barenton. L'ori-gine âes langues des religions et II. Yazan: H. R. TANKUT nin dalgalı olmasından kinaye dalgalı denize benzetilen iki horgüç-lü deveye de"a - abba" [2] diyorlardı. Sümerce çok eski bir dil gibi kabul edilirse de ana dil olan Proto-türk diline bakarak yeni lehçelerden olduğu İçin (a) ve (aa) ile müştaklarının hepsini bir arada o-larak toplıyabilmiştir. Yani Güneş - Dil teorisinin birinci ve ikinci derecede preasipal kök olarak tespit r*tİçi kelimeler kategorile-(Sonu 2 inci sayfada) [2] Lenormant la langue primitife de Chaldee et les td'toms Tou- raniens. Solda: rmgilit atlarına mahsus koşuyu ka/anan Grardebba. Sağda: Dünkü yarışlardı tribünlerden bir görünü) (Yazısı 6 da) SAYFA 2 4 jw.k.r*s», ULUS 11 MAYİS 1936 PAZARTESİ UÇ DEVİR [Bu yazı Belediyeler mecmuasına yazılmıştır]. ABERLER Mustafa Reşid Paşa Londra elçiliğinden Istanbula geldiği zaman: «'— Düz yollar ve taştan binalar yadınız!" diyordu. O vakit. Sııll.ın Mahmut devrindeyiz. İstanbul artık göçüyor. Geniş bahçeli konaklar yı-kıl.nk. hiç bir kültür ve zevk eaeri olmıyan dar. üç katlı ve bahçesiz ahşap mahalleler üremektedir. Le Corbuster: "—Türkler yaps kurdukları yere ağaç dikerler. Bil ise ağaç sökeriz." diyor Bu yüksek selim ı ve mimar daha eski Istanbu-lun rüyasını görmektedir. Çünkü bir müddet sonra şehir içinde hiç bir a-ğnç kalmadıktan başka, yeşil dağlarımızı da çıplak istep hayaletlerine benzeteceğiz. Tabiatten o kadar u-zoklaşacağız ki ufukta Karacaalımed servilerinden bile rahatsız olmadı bnşlıyacağız. Estetik meraklılarının hücumları karşısında baltamız işlemese hilr. onların iki yüzünü birden deviren 936 şubat fırtınasını sevinçle kutırlıy acarız. t Bir türk evi vardı: kalmıyacakur. Bir türk bahçesi vardı: ki» imi ya çaktır Bir türk vah sı vardı: kalmrya-caktır. Le Corbusier kitabında, en güzel yehır hayaleti olarak, büyük şehrimizin İstanbul yakasının kendi eli üe çizdiği resmini neşreder: Yayvan, alçak ve bahçeli mesken kısımları, sonra meydanlar ve ortolarında yüksek ve ihtişamlı anıdlar! Sultanahmet camisini, isterseniz elli katlı bir idare bloku farzediniz. Meydanı alabildiğine geniş bırakım/. Alçak ve bahçeli evlerden Baya od a doğru gidiniz: Orada gene isterseniz elli katlı borsa ve finans bloku yükselecektir. Yolunuza aynı tarzda devam ederek Fatih meydanına vaımız: O-rada mesela besm bloku vardır. Her .pencereden ıştk ve hava girmektedir, rier göz yeşilliği ve denizi görmektedir. Böyle bir rüyayı, bilerek biluu-Verek, nasıl olduğunu bilmiyorum, eski Osmanlılar İstanbul yakasında aşağı yukarı yaratmışlardı. Fakat Bursa çatma s mı. alafranga olmak için. Mançester dokuması ile değiştirdiğimiz gibi, yeryüzünde da- 'ha çirkini yanılması imkânı olmıyan Beyoğhına. Oskuçlardaki bahreleri- Jmtzden veya eşsi* r«ki sarav rn~*»»a-tası iciden hasretle bakacağız Evini satabilen, karşıda, güneşsiz, gürültülü birkaç orUrtm irme reVrlervk. ÇC-rı»'' ' »^rm'lan V -tI| , oar- çalaıı gelinceye kadar, güneşi, havayı ve tabiatı hatırlamıyacaktır ve Beyoğlu sokaklarında dudu vc züppe pı-y.ıs.ısm.ı katılmak için çıktığı frrah. açık ve güzel Istanbula çocuklannı gömmek için dönecektir. Marmara'dan baktığınızda çimento kaplama bir Galata sivrisinin Sultanahmet camisinin böğrüne saplanmış olduğunu göreceksiniz. Fakat niçin İstanbul'dan bahsediyoruz: Tıırkiye'nin bütün şehirlerinde- kültür ve zevk bozulacaktır. Galata kalfası ve çarşı marangozu, bütün şehirlerimiz ve kasabalarımızda, ev dışını ve ev içini tahrib edecektir. Neron şark'ın aydınlık ve ferah şehirlerinden döndüğü vakit, dar so-knklı, karışık ve pis Roma'dan ancak yakarak kurtulabildi. latanbul-da ve bütün şehirlerde piç ahşaplar kendiliğinden yandığı vakit, onlnn bu sefer çimento veva tuğla, daha bodur, çirkin kulübeler, vahut m-tavla katlan İle dolduracağız. Nihayet Ankara ile yeni ürhanizm anlayışı gelecektir Rıırada htle ha-tnlarrmrz az debidir: Ancak uzun b«r kültür ve zevk soysuzluğu karanlığı içinden geliyoruz. Henüz hic bir aehircimiz ve mimarnnrz yoktu. Soekülnayon hırsı, bütün hakikatlere hakimdi. Mühendisler, güzellik vara ta bilecekleri havalinde idiler. Mi-mnnn ivisine biz kevfimİzî ve göreneğimizi emrediyorduk. Ancak, irin irin. venİ fikirler ve plânlı bayındırlık d-»va*ı m kıVÜ1* karhalara kadir da VaTVİİrtHbr. ıvi. yeni ve giNel yapmak hevesi belediveler tarafından benimsenecektir. Eğer bu müesseseler istediklerini yaparruyorlarsa. va«ıta. kılapuz ve organizasyon nok-sanli"indandır. Belediveler bankası ve onun mecmuası, sonra daha tamamlanacak olursa, bayındırlık merkez bürosu bu noksanları ortadan kaldırabilir. Bütün medeniyetlerden, manzara olarak, yapılar ve anıtlar ayakta kain. Biz son Osmanlı kültür inkırazından sonra, Ka mâl izm medeniyetinin eserlerini yaratacağız. Haluk.i hayr kitabelerimiz bizden kalan bu esriler olacaktır: Onlar üzerinde rahmetle anılacağız veva torunlarımız, onlann Önünden, surat asarak ve kaybettiğimiz fırsata esef ederek geçeceklerdir. Falih Rrfk. ATAY 'İÇ H İSTANBUL TELEFONLARI: 400 ingiliz seyyahı Çanakkalede İstanbul. 10 — Çanakkalctle ingiliz mezarlığını ziyaret etmek üzere bugün dört yüz ingüiz seyyahı geldi. Yarın Çanakkalcye gideceklerdir. Yumurta Hatları Geçen yıla göre % 140 fazladır. İstanbul, (Telefonla) — Bü hafta-danberi piyasamızda İspanya için büyük midarlarda yumurta talebi yapkılmakta-dır. Sevkıyat nisbeti geçen seneye göre %M0 fazladır. Yalnız dün 6.000 sandık yumurta sevkedilmiştir. İspanyolların kliringle elde ettikleri kontenjanları lamı men memleketimize ihraç etmiş olmaları ve bu kontenjanların artması için yumurta sarın alınmasnun artması şartının bu mubayaalarda başlıca âmil olduğu anlaşılıyor. Bundan başka Fransa önümüzdeki ikinci üç ay için 276 kental yumurta kontenjanı vermiştir. Almanya, Avusturya. Çekoslovakya'dan da yumurta iıtrkleri vardır. Geçen sene İspanya ile tecim anlaşması yapılmadan evvel düşmüş bulunan fiatlar simdi çeçen sene vasatisine göre yüzde 25 daha farladır. Fiatlar durmadan vükseliyor. Almanların da Ankara-da cerevan etmekte bulunan görüşmeler srrasmda 40 hin kental yumurta alınması fc»hul etmiş old*uklan da anlaşılıyor. "Ulus,, un (Başı t. İnci tayfada) rini tamamen Sümercede bulabiliriz. Halbuki bunlar hep birden meydana gelnftu/değillerdi. Bu hakikati Güneş \ Dil teorisi şöylece izah etmiştir. [Denilebilir ki dilin bütün kökleri bu ilk ağ köküne insanların boğaz ve ağız cihazı tekâmül etlikçe söylemeye muktedir oldukları konaonların ve vokallerin ilâvesiyle teşekkül etmiştir. ağay, ağag, ağak, agah Bu k om poz e sözlerin yavaş yavaş baslarınlaki asıl kök (o*) kendinden sonra gelen süfiks ile kaynaşarak: ay. ag, ak, ah olmuştur. lUr" Bu suretle ilk konuşma devrinin İlk konsonlan (ğ) ve bunun inkılâh ettiği (y, g, k, h) olmuştur. [3]. Ve bunların hepsi aynı zamanda suvu da ifade etmiştir. İkinci derecede prensipal köklerin de Sümercede su ifade ettiğini görüyoruz. Yukarda geçen (am, amanı, amhar) kelimelerindeki anı kökü gibi. Bu kelimeler de o kategoriye girer. ab, ap = Deniz ab - ba = Deniz, okyanus. a. abba — Deniz abbar = Kamışlık. (Am, ab, ap) kökleri bize su mefhumu üzerinde daha geniş sahalar açabilir: bu köklerin yuka-rıkt izahlardan da anlaşıldığı gibi hakikatte (ağ -f am), (ağ -i- ab) ve (ağ + ap) olduğunu biliyoruz. Bunun içindir ki kendilerini (v. m), (v. p), (. b) olarak mü-talea etmemiz gereklidir. Eski Me-zopotamyalıların hilkat için yazdıkları bir ilâhide bahsimizi ilgi-liyen kelime vardır: Yukarda; gökler adsızdı. Aşağıda yerlerin adı yoktu. Onlar ilk Okyanus meydana çıkardı. Bu Mummu idi [4]. [3] Etimoloji, Morfoloji, Fonetik ve Semantik Bakımından Türk Dili s. 10. [41 Deniş Saurat Histoire des religions s. 95. B. Tahsin Uzer Erzuruma hareket etti Cümüşane, 10 (A.A.) — ikinci Genel EspektÖr B. Tahsin Uzer bugün Trabzon'dan Erzurum'a gitmek üzere hareket etmiş ve vilâyetimiz sınırında ilbayımız, belediye başkanı, ticaret odası, hava kurumu başkanları tarafından karşılanmıştır. B. Tahsin Uzer kendisini karşılıyan halk ile görüşmüştür. Genel Espektö • rün şerefine halkevinde bir mu kaim re ve *»ir balo verilmiştir. Filmler için yeni talimatname İç bakanlık sinema film ve senaryolarının kontroluna dair olan talimat-n.ımr hükümlerinin bugünkü ihtiyaca kufi gelmediğini göz önüne alarak yeni sini kabul etmiş oldukları da anlaşılıyor, bir talimatname projesi hazırlamıştır. Adapazar mekteblileri İzmit'te İzmit. 10 ı A.A ı — Dün Adapazar orta, mrkteb Öğretmen ve talebelerin -den 100 kişilik bir kafile şehrimize gelmişlerdir Misafirler evvela Atatürk heykeline bir çelenk koymuşlar sonra da ka*ıt fabrikasını gezmişlerdir. Kendilerine bugün halkevi tarafından bir çay 2İyn'rt\ verilmiştir. Çiftçiye pulluk dağıtılıyor Ankara vilâyeti köylüye dağıtılmak Örere mılluk satın almaca karar vermiştir. Pullukları Orman çiftliği yapacaktır. Dil Yazılan Mummu kelimesinin başındaki (M) harfinin bir (v. m) olduğu ve bunun da (A.A.A) gibi (v. m lcrden govlelendiği meydandadır. Başka dillerde ölçüştürmeye girişmeden önce etüdün akışına göre yürümüş olmak için yine mitolojiyi takip etmek zarureti vardır. Şimdiye kadar Sümerde su ifade ettiklerini öğrendiğimiz kelimeler şunlardı: a, aa, ana, ay, ağ, ah, ah, ab, ap, am. Doğrudan doğruya "su" kelimesi de aynı manayı veriyordu. Bunların mürekkepleri de vardı. Suma, muap, apsu gibi. Apsu ve suma "soma" (EA) gibi doğrudan doğruya tanrı adlan idiler. Sümerliler eski Farsın (Ho-ma) sını da tanıyorlardı, (o -f» ma) dan yapılmış olan bu kelimede '"o" unsuru dikkati çeker [5]. Hind ve Cermen mitolojisinde su tanrılarını bu adlarla anılır buluyoruz. Onlann adları pibi vazife ve kudretleri de aynıdır. Evet; Sümerden ötelerde de TSJT tanrı idi. Avrupalıların Hind ârileri dedikleri kavimlerde tu tanrıya Sümerde olduğu gibi ap ve ab kökleriyle işaret ediyorlardı, flndo - öropeenler mabutları arasında bir de pek eski (sular mabudunu) sayıyorlardı. Bu mabut aryalar katında Trita - aptiya yani fsuvak trita veya sular trita-sı) adını taşıvordu. Son derecede eski ve savgı d*«er olan bu ölmez-Hk tim»-»'!, uzak ve s-ıvak taptiya) bir yerde otunıyordıı. Görünüşe göre orada suların akmasına ve yavılm»*ına nezaret ed'vn»-h». Fakat eski Asya anlayışına göre; sular hep nebati enerüleri gövdeleş-tirİr ve nak'-der. Toprakı ve dünyayı canlandıran bir çeşit «oma gi-bi telâkki edilir. Ok kabil ki so-m**nn kend-«İ ;.t* bundan d^l«vı v« h\"-t nebatının s»vıı n'"-ak Trita ile sıkı sık— illidir IrVl.l, H. R T AN KUT (Arkası var) [5] Bazı Türk lehçelerinde olduğu gibi Sümercede de o fonemine rast gelemiyor uz. [6] Autran. Sumerien et îndo-Europe'ene. mukaddime. İnönü Şeihdliğinde tören Bozoyük. 10 (A.A.) — C H. Parti-sinin Öncülüğü ile İnönü şehitliği töreni bugün saat 10,30 da Bursa, Esktşchİı Söğüt, Bilecik, İnönü ve yakın köyler ¦ den katılan binlerce yurddaş önündı yapıldı. Heyetler adına çelenkler kondu. Büyük zaferi canlandıran nutuklar verildi ve ölüler takdis edildi. Fon der Porten şehrimize döndü İzmir limanının umumi vaziyetini v« genişletilmesini yerinde incelemek ürere l/mire giden ekonomi bakanlığı Kı\ müşaviri B. Fon der Porten dün şehri-mize dönmüştür. îzmitte bir konferans İzmit. 10 (A.A.) — Halkevimi/in daveti üzerine İstanbul Cagaloglu orta okul öğretmenlerinden Bayan Medi-ha Baysal dün şehrimize gelerek halk-evi salonunda "türk inkılâbının ekonomi bakanından tahlili ve verimleri" ko nusu özerinde bir konferans vermiştir. Ruşbetke HAVA DAVAMIZ (Başı t. inci sayfada) lik hiç bir tarafta bilen de yoktur. Fakat denizimizi, karamızı ve havamızı, yarının tehlikelerine karşı, korumak ve her türlü İhtirasların rüyasmdan yurdumuzu çıkarmak, ve bu suretle, hiç olmazsa, kendi bölgemizdeki insanlık parçasının huzur, güven ve siyi için inanca olmak elimizdedir. Türkiye'yi kasdeden hiç bir hususî tehlike olamaz: Ancak umumî bir tehlike havası vardır. Ufuk karardığı vakit, yağmur ihtimalini düşünerek hazırlanmaktan gayri ne yapılabilir? Fransa gibi, en büyük hava ve kara ordusu ve başlıca dünya donanmalarından biri kendisinin o-lan bir imparatorluk, 160 milyon nüfuslu, hazar kuvveti iki rr" o-na yaklaşan azametli dostumuz Rusya, denizler hâkimi, zengin ve kudretli İngiltere, eğer bütün bunlar bîr emniyet tehlikesinden bahsederler, eğer yalnız İngiltere hava büdcesini 250 milyon Türk lirasından fazlaya çık- M-ye barışçılık kırtasiyeciliği ile vak tini kaybedemez. Yalnız harba karşı millî müdafaalar tehlikesidir ki harb tehlikesini önliyecektir. Millî müdafaa hazırlıkları tamamlandıktan sonra, hakikî barışçılıma, milli müdafaalar her bakımdan cihazlan-dıktan sonra, hakikî silahsızlanmaya sıra gelecektir. Hava, türk kahramanlığının an cak yeni bir mucize sahası olacaktır. Karada aslan olan, havada kartaldan başka ne olabilir? Bütün Türkiyenin gençliği, lâzım olacak zaman için, kanadla-rını büyük uçuşlara hazırlamalıdır. Türk Hava Kurumu 1937 senesinde, bize en iyi senenin 1936 olduğunu söyliyecek. ve hiç bir yıl ötekinden daha zayıf olmıyarak, hava müdafaası davamız başarı-lac aktır. Falih Rıfkı AT Ay düzeltme Dünkü başbetkemizin üçüncü fıkrasının heşinci satırının sonunda (bet türlü taarıuz harbi) yanlışlıkla (manevi taarruz barbı) olarak çıkmıştır, özür diler, düzeltiriz. Kısa Memleket Haberleri AııtulvaıJa pamukçuluk Antalya ve havausinde yetiştirilmek üzere Tarım Bakanlığının Eski-ı şehirdeki Tohum Islah İstasyonun -dan Antalya Tanm Direktörlüğüne pamuk tohumu gönderilmiştir. Konya vilayeti hiirlccM öteygün vali Cemal Bardakçmm reisliğinde son toplantısını yapan Kenya vilâyet umumî meclisi. 936 büdcesini 689 bin 542 ve fevkalade büdcesini 472 bin 458 lira olarak kabul etmiştir. Koluda Aut ürk anıtı Atatürk'ün Bolu'yu şereflendirdikleri I 7 temmuz 934 senesi hatıra-at olmak üzere. Bolu belediyesi ta -rafından bir anıt yaptırılacaktır. Anılın Bolu'da bulunan sanatkârlar tarafından yapılmasına çalışılacak - laviçreye verilen kontenjan Tarifenin 394 numaralı pozisyonuna giren eşyadan lsviçreye 750 kilo kontenjan velimiştir. Konyanın ihracatı Konya merkezinden, demiryoluyla, bir ay zarfında, muhtelif yerlere, 360 bin kilo buğday, 136 bin kilo un, 47 bin kilo çavdar, 20 bin kilo yapağ, 5560 kilo tiftik 9580 kilo soğan, 15120 kilo tuz, 14500 kilo nohud, 1590 kilo üzüm ihraç edilmiştir. Ankara Radyosu 19.30 Çocuk saati Müzik (Karpiçten nakil) Ajans haberleri Caz müziği İstanbul Radyosu 17.— İnkılâp dersi, üniversiteden nakil. Esad Bozkurd tarafından 18.— Oda musikisi (plik) 19.— Haberler 19.15 Fitti musiki ve Sigan musiki. si (plâk) 19.30 Havacılık h.ıkkında konfernns: Tayyareci Nuri Kızılkanat tarafından. 20.— Halk musikisi. Sivaslı Veysel ve İbrahim tarafından. 20.30 Stüdyo orkestraları 21.30 Son haberler Saat 22 den sonra Anadolu a-jantının gazetelere mahsus havada servisi verilecektir. Nöbetçi Eczaneler Pazar Ege Eczanesi Pazartesi Sebat, Yenişehir „ Sah İstanbul Çarşamba Merkez Perşembe Ankara Cuma Yeni „ Cumartesi Halk ULUS T2 MAYIS 19.16 SALI Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5311 ADIMIZ. ANDIMIZD1R Her yerde 5 kuruş Kamutay bayrak ve Finans Bakanlığı teşkilât kanun projelerini görüşmiye başlad Bayrak kanun projesi encümene iade edildi Basbetke BÜTÜNLEŞME Fatih Rtfkı AT AY Teşkilatı esasiye kanununu yapmakta, kendi partisinin ekseriyetine rehberlik eden Atatürk idi; p zaman henüz dünya buhranı yoktu; yeni devletimizin temellerini atıyorduk. Fakat Atatürk yeni inkılâb devrinin devlet vazifeleri ve tarzı ne olacağını. İzmit'te, kendi partisine niçin Halk Fırkası adını koyduğu sorulduğu zaman, söylemek münasib olduğu kadar, izah etmiştir. Atatürk nmfttz cemiyet parolasını, ilk defa orada verdi. Daha büyük harb sarsıntısından kurtulmıyan ve fransız liberalizmi terbiyesi gören Türkiye fikir a-damlarının büyük bir kısmı, henüz, kendisi ile, inkılâb münakaşasına hazır değildiler. Birçoğunda bir taraftan dinlenmek ihtiyacı, bir taraftan her türlü inkılâb disiplini telkinlerinde eski tazyik rejimini hatırlamak hissi hâkim idi. Atatürk, eğer yüksek vatan menfaatlerinin cebrettiği bir zaruret yoksa, fikirleri olgunlaştırmak içrn sabretmeği, verilecek kararların herkesçe d*ha kolav kavranıp benimsenecek en müsaid zamanı beklemeği b;Un reislerdendir. O, yalnız yeni Türkiv^nin değil, bütün harbsonrası dünvasının veni bir devre girmek*» oM»"unu hepi-nv»de*ı üru-* *ezinmi"tir. Yeni Türk devletinin vazifelerine ve mahiyetine her gün yeni bir vuzuh veren prensiplerin konulmasında, yarı inkılâbçılarrna rehberlik edea gene o olmuştur. Bütün milli hayat ve müesseseler ü-zerinde filî tesirini gördüğümüz bu prensipleri teşkilâtı esasiye ile yasalamak, yani ilk gündenberi yürümekte olduğumuz birlik ve bütünlüğü tamamlamak kısa bir zaman meselesi olduğunu da, geçen günkü konferansımda Parti Genel Sekreteri Receb Peker bildirdi. Harbsonrası devrinin artık itiraz götürmez değişikliklerinin başında, hem ekonomi hem politikada, ferdiyetçi ve liberal sistemin iflas etmesi, ve devletin yeni vazife ve mesuliyetlerle cihazlanması geliyor. Devlet, bütün faaliyetleri, milletin yüksek hak ve menfaatleri bakımından tanzim ve kontrol eden, şahsî faaliyetlerle millî menfaatleri tezadsızlaştıran, milletin •k^nomik, politik, kültürel ve sos-v*l h-r cihetten ileri hareketini *'*k eden ve idare eden başlıca nuıes».se 0|mııçturı Vazifeleri nia- be^nd- m uliyel!¦¦! ı ve salâhiyet- ler1 artmıştır. Bu hal, devletin teşkilat ve teknik mekanizmasının da müstesna bir şekil almasını gerektirmektedir. Unutulmamak doğru olur ki mi"i hayatı ilgilendiren her prensip yalnız ilan edilmek, hattâ kanı.* ''açtırılmak def ;l teşkilatlandırılmak da ister. Tezadların tas-fi» si, yeni nizamın kurulması, millî faaliyetlerin yeni nizam esaslarına göre ayar edilmesi, dayan 'Sonu fi. ıncı Bay fada) Kamutay dün B. Nuri Conkcrin reisliğinde toplanmıştır. Hava seferleri hakkındaki kanun projesi hükümetin isteği Üzerine geri verildikten sonra kıyıların ışıklanması vc işaretlerin birleştirilmesi hakkındaki Lizbonda toplanan konferans kararlarının tasdikine dair o-lan kanun projesinin ikinci görüşülmesi yapılarak kabul edilmiştir. Budan sonra türk bayrağı hakkındaki kanun projesinin görüşülmesine başlanmıştır. Hükümet kanunun gerekli se-bebler projesinde şunları söylemektedir: Yurd iç ve dışında Türkiye Cumur-luğu devletini temsil etnvk üzere çekilmekte olan türk bayrağının çekiliş ve İndiriliş usullerinin ve çekilme ve indirilme zamanlarının ve süsleme için kullanılan bayrakların özel bayraklar ve forslarla birlikte zaman, yer ve met od (Sonu 6. ıncı sayfada' İstanbul yolları Tahkikat yapmak üzere bir heyet kuruldu İstanbul yollarının inşası etrafında son günlerde gazetelerde görülen neşriyat üzerine Nafıa Vekâ leti tarafından nafıa baş müfettişi Şefik ve yollar reis muavini E-min ve hukuk mişavir muavini Namrktan mürekkeb bir tahkik heyeti teşkil olunmuştur. Yakında yol işlerinin iptidasından itibaren geniş bir tahkikata -haşlanmak ü-zere olduğu haber alınmıştır. B. Celâl Bayann dünkü ziyafeti Dün ekonomi bakını CcIaI Bayar ta. rafından şehrimizde bulunan Türkiye -Almanya ticaret anlaşması müzakere heyeti şerefine Ankara Palasta bîr zıya'et verilmiş, ve bu ziyafette aknan heyeti ve alman eksisin Jen ba-.ka, maliye, ziraat, inhisarlar vekilleri ve iktısad. hariciye, maliye, airaat ve inkisarlar v* merkez bankası erkânı hazır bulumu şiardır. Anlaşma müzakerelajEJaun her iki taraf için mrmeauniyet verici neticelere vardığı vc bu füalerd* imzalanacağı anlaş.inaktadır. DEVLET HA VA YOLLARI Londraya ısmarlanan üç yolcu tayyaresi Evvelki gün uçarak Ankaraya gelli, yakında sefere başlıyacak Demir ve Denizyollarından sonrs Hava çektir. Resmimiz yeni gelen yolcu Fransız sosyalistlerinin milli kongresinde B.Leon Bluma, kah inenin kurulması için Halk cephesi» nin öteki partiler ile görüşmeler yapmak vazifesi verildi Komünistler kabineye yirmrfeeı'kleriııi. fakat hükümeti kurma, işinde sosyalist partisine yardım edeeeklcrini bildirdiler Paris. 11 (A.A.) — Sosyalist par • tisinİa millî konseyi bu salah burada toplanmıştır. Partinin genel sekreteri Pol For. sosyalistlerin hükümet kurmayı deruhte etmeye karar vermiş olduklarını bildirmiştir .Milli konsey halk cephesinin öbür partilerini hükümete iştirake çağıracaktır. Bundan sonra partinin başkanı B. Leon Blum söz atarak partinin halk cephesi hükümetine iştirak arifesinde olduğunu ve Öteki halk cephesi partilerinin de mesuliyetlerini deruhte et -meleri gerektiğini söylemiş ve demiş -tir ki: " — Sosyalistlerle birlikte hükümet mesuliyetine iştirak etmesi için komünist partisi nezdinde ısrar etmek lâzım- Sosyalist Partisi Lideri B. Leon Blum dır. Bahis mevzuu olan vazife Fransa- nın her türlü kaytaklığa karşı korun -maşıdır. Devletin memurlarını bu yeni vazifeye göre hazırlamak lâzımdır. Dış siyasa sahasında yeni hüküme -tin vazifesi Avrupa'da güvenin yeni -den kurulması olacaktır. Milletler Ce -mıyetınin karşılıklı yardım ve azarazar silâhsızlanma esaslarına dayanan milletlerarası dayanışmayı kurmak salâhiyetini haiz maddi ve manevî bir topluluk haline gelmesi lâzımdır. Parti, kamoyu tatmin ve iki meclis ve iki hükümet arasında intikal vazifesini temin için B .Saro ile İşbirliği yapmaya karar vermiştir. B. Leon Blum sözlerini bitirirken partinin bir lidere ihtiyacı olduğunu (Sonu. 3 uncu tayfada) yolları da devlet tarafındın nj'flflfr yyarelertnden hn.nı gösteri) ar Nafıa Vekâleti tarafından yeniden teşl:İI ve tensikina başlanan hava yolları devlet işletme idaresi tarafından inti. hap edilerek Londra Havilend şirketi -ne sipariş edilmiş olan Dragon - rapid tipindeki üç Uyar* evelkî gün Ankaraya uçarak gelmişlerdir. Bu tayyarelerin uçuş tecrübelerini yapmak ve staj görmek üzere aynı idare tarafından Londra'ya gönderilmiş olan pilot vc makîoittler dahi bu tay • yarelerle gelmişlerdir Bugün tayyarc-Itrîı gümrük muameleleri ikmal ve bir fkı ,.'ne kadar da teslim ve tesellüm muameleleri yapıldıktan sonra Ankara v - İstanbul arasında uçuşlara başlıya -caklardır. Tayyarelere konulmuş olan •elsizVrle telefonların uçuş esnasında pek güzel işlemekte olduğu ifade edilmektedir. Yeni Mısır kahin i Kahire, 11 (A.A.) — Nahas paşa Vafd fırkası mensubleriyle kabinesini kurmuştur. Kendisi başbakanlık ile sıhhat ve iç bakanlıklarını üzerine almıştır. Finans bakanlığı Makrambeid'in uhdesine verilmiş, dış işler hakanlığına Vasıf Paşa Luabi. harb ve deniz bakanlıklarına Ali Pa*a Fehmi, adliye bakanlığına Mahmud Bey ve ticaret Bakanlığına Abdüsselâm Bey getirilmişdir. Viyanada siyasal hâdiseler Şuşnig taraftarlarının hir geçit r?sminle Haymverler ımıkahii tezahürler yaptılar ( Ya. 6. ıncı sayfada) Selânikte hayat durdu Grevcilerin siyasal maksatlar güttükleri anlaşılıyor (Yazısı 5. inci ssyfada) TÜRKİYE CUMURIYET MERKEZ BANKASİ lımımi heyetin fevkalade lojIaııii Cumurİyet Merkez Bankası umumi heyetinin fevkalâde toplantısı (Yazısı 2. inci sayfada) «Ulus» un Dil Yazıları (jüneş-I)il teorisine göre sn mefhıınılu kelimelerin analizi III. Sümerin "EA, apsu, mu m mu'su" gibi su irade eden mabutları ile Hindin (aptya) sı butun dillere ve dinlere kelime ve terim vermiş olan bir ana kaynaklan fışkırmıştı.'Aralarındaki sıkı akrabalık ve birlik bunu kuvvetle ispat etmektedir. | Bu karabet Cermen mitolojisinde de devam etmişe benziyor. Bu esatirde çok akıllı tanrı, aşağı suların tanrısı Mîmio; Kozmik a-ğacın köklerindeki derin bîr delik- Yazan: H. R. TANKUT te Hidromel (bal % ırası) ile besleniyor, hiç değilse belki de soma*-um yerini tutuyordu [1]. Cermen mitolojisindeki "Mi-mio" ile Sümer mitolojisindeki "Mummu" nun ne kadar bir olduklarını anlamak için bir kere etimolojik analizlerini gözden geçirmek yeter. (Sonu 2 met tayfada) [i] Autran. Sumerien et İndo-Europeene mukaddime. SAYFA 2 ulus 12 MAYIS 1936 SALI -» Koy için telkihler; t AVRUPAMİV DÜNYA HAKİMİYETİ 1933 ithalât ve ihracatının nüfus başına inkısamı (1) "Mark o.arak" ASYA Memleketler ithalât İhracat Malaya (ingiliz) 139 151 Filistin 136 33 Japonya 32 30 Suriye • Lübnan 40 9 Silon 31 35 Formuz 33 44 Irak 25 10 Filipin 20 28 Kora 16 14 Mançuko 13 12 Türkiye 10 13 Hindistan (Felemenk) 9 13 Siyam 9 13 İran 8 20 Hindi çini (fransız) 7 8 Hindistan (ingiliz) 3 4 Çin 3 1 AMERİKA Kanada 114 153 Neufundcaod .210 326 Arjantin 79 99 Jaanaik 53 31 Pınıma 65 16 l'-.'-uay 47 51 R r ika 39 65 Küba 35 68 Müttehid Amerika 38 44 Venezüella 28 119 Paraguay 20 26 Honduras 26 52 Dominik* 25 25* Sili 21 38 Salvador «12 16 Brezilya 13 16 Bolivya 11 20 Ekuador 7 10 AFRİKA Tunus 69 45 Cezayir 99 93 Cenubi Amerika ittihadı 79 39 Fas (fransız) 49 19 Altın sahili 22 26 Madagaskar 16 14 Kongo (Belçika) 5 7 Kamerun 5 6 Nijerya 4 6 Tanganika 5 6 AVUSTURALYA Avusturalya ittihadı 112 185 Yeni Zeland 186 286 Fıçı adaları 71 113 2 — DONYA MÜBADELESİNDE AVRUPA HİSSESİNE DÜŞEN RAKAMLAR İLE: 1933 "milyar mark olaralr" Kıtalar Dünya Avrupa Asya Afrika Amerika Avusturalya İthalât İhracat 52.0 31,5 7.8 2.8 8.9 1.0 47.7 24.8 7.8 2.2 11.2 1.7 S-SİYASİ HAKİMİYET Avrupanm dünya üzerindeki siyasi hakimiyeti de fazla biç bir şey söylemeden şu birkaç rakamla tesbit edilebilir: ingiltere mesahai sathiye nüfus "ana vatan 151.105 39,952,377 Manda suretiyle veya müstemleke olarak idare ettiği memleketler: Avrupada: 92,392 6.486.933 Asyada: 5.177.681 355,432.532 Afrikada: 7.319.793- 50.987.312 Amerikana: 10.287.912 13.114,067 Avusturalya: 8.2'fi sf,8 8 66^.742 31,134,3%" 434,636.586' Avusturalya yerlileri yok. (t) Cedvellere muhtelif kıtalardan barı memleketler alınmıştır. Bunlar tetkik etmek istediğimi* mevzu için kili maleryellerdir. Bir başka nokta daha: Buraya aldığımız ithalât ve ihracat rakamlarından beher nüfusa isabet eden mikdar bu memleketlerin dünya mübadelesine iştirak nisbetlerine göre zenginliklerini gösterebilirse de o memleketlerde mevctıd nüfusun bu mübadeleden aynı nisbette istifade etlikleri neticesini vermez. Böyle bir netice ancak bu memleketlerde servetin nüfus arasında inkısam tartını gösteren hususî bir etüdle çıkartılabilirkİ bu bitim bu yazıda tetkik etmek istediğimiz mevzu de* ildir. Fransa "ana vatan" 550,986 41.834,923 Manda suretiyle veya müstemleke olarak idare etti. ği memleketler: Asyada: 882.313 24.858410 Afrİkada: 10.789.108 41.107.926 Amerikada: 93.126 535.318 Avuıturalyada: 22.651 97.165 11.787.198 66.598.819 İtalya "ana vatan" 310,177 41.176.671 müstemlekeleri: Asyada: 2.664 137.104 Afrikada: 2.219,000 2.317.778 ~2.221.664" 2,454.882 Felemenk "anavatan" 34,181 7.935,565 Müstemlekeleri: Asyada: 1.900.134 60.731.025 Amerikada: 141.695 183,785 2,041329 60.914,810 .1 * ' * • "'. Portekiz "ana vatan" 92.157 6.825.883 Müstemlekeleri: Asyada: 22.806 1.211.507 Afrikada: 2,067.904 7.138.671 2.090.710 8.356.178 Belçika ''ana vatan" 30,444 8.092.004 Müstemleke veya n. 'id.ı suretiyle idare ettiği memleketler: Afrikada 2.391.064 12.439.283 İspanya "ana vatan" 511.985 23.907.145 Müstemlekeleri: Afrikada: 333.643 1.042.000 Neşet Halil AT AY (Bu yazı devam edecektir.) HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Sigorta şirketlerinin \ a/.iyeti İstanbul. II — Milli Reaaaurans müdürü B Refi Celal Bayar, gazetelere verdiği beyanatta memleketteki sigorta şirketlerinin vaziyetlerinin normal olduğunu, hiç bir sigorta şirketinin Föniks ve Milli sigorta şirketlerinin vaziyetine düşmeyeceklerini. Ekonomi Bakanlığının gereken tetkikleri yaptırdığını ve Reassurans'ın, tasfiye edilecek bir iki şirketin zararlarının büyük bir kısmını karşılayacağını söyledi. Tayyare şehitleri ihtifali İstanbul, 11 —,-C*mw günü Cehrimizde yapılacak olar? tayyare şehitleri ihtifalinin programı hazırlandı. Türk-kuşunun ilk dersi de bugün verildi. 4000 göçmen geliyor İstanbul. 11 — Bugün Varna ve KÖstenceye iki vapur gitti. Bu vapurlarla 4000 göçmen gelecektir. Serseri torpil halâ bulunamadı İstanbul. 11 — İnebolu açıklarında geçenlerde görülen bir serseri torpil bütün araştırmalara rağmen elan bulunamadı. Torpilin sürüklenmesi ihtimali dolayısiyle boğa* methaline tarassud motorleri konuldu. TÜRKİYE CUMURİYET MERKEZ BANKASI Umumî heyet d toplantı yapara değişikli Türkiye Cumuriyet Merkez Bankası umumi heyeti, dun. Banka merkezinde, fevkalâde olarak toplandı. Celseyi ida -re meclisi reisi B. Nusret açtı ve top -lantı için nisabın mevcud olduğunu söyledikten sonra, fevkalâde içtimain se -bebini izah eden. idare meclisi raporu okundu. Bu rapora göre, esas nizamnamenin 51 inci maddesi mucibince umumî hc -yetin fevkalâde bir toplantıya davet edilmesinin sebebi şudur : 21 Mayıs 1932 tarihinde toplanan u-mumi heyetçe kabul edilen hükümler arasında, bankaca ıskonto edilebilecek üç imzalı ticari senedlerin Merkez Ban- ün fevkalâde bir k nizamnamede k yaptı Merkez Bankasının tediye edilmiş sermayesi ile ihtiyat akçesi mecmuuna muadil mikdarı tecavüz edemez. Şu kadar ki Maliye Vekâletinin talebi üzerine Meclisi idare bu mikdar ve vadeyi azami üç misline iblâğ edebliir. Bu nevi hazine bonolarının ıskonto niıbeti Ma -üye Vekâleti ile Banka idare meclisi arasşnda takarrür ettirilir." Bu tadil ile. yeni bir kredi şekli İhdas edilmemiştir. Evvelce kurulmuş o-' lan bir esasın çerçevesi tevsi olunmakla beraber, herhangi bir ihtimal karM -tında lüzum görülecek hadler göz da ünde bulundurularak, hem vade hem d* mikdar geniş tutulmuştur. "Ulus,, un Dil Yazıları fÖaşı /. inci aaylada) il) (2) (J) 4) (S) Cermenlerde Mimio : iğ + im + iğ + İm + og Sümerlerde Mummu: uğ + um + uğ + ura + uğ kelimelerde beş unsurun beşi de aynı kıymettedir. Sümer "apsusu" ile Hindin "ap-tyast" da aynı kelimeler olmak gerektir. Çünkü onların da etimo-loiik analizi bize yekdiğerinin a-şağı ukarı aynı elemanları »erir. e; (2) (j) (4) (s) Cermenlerde Aptiya = ağ + ap + it + iy + ağ Sümerde Apsu ı ap -f us + uğ Her ikisi de su asıUı olan bu iki kelimenin arasındaki medlul farkım üçüncü unsur tayin etmektedir. Bu kelimeler enteresan olluğu için o farkı aydınlatırken analizinden çıkacak neticelere de dikkat edelim: — ağ: ana köktür. Güneşin delaletiyle anlaşılmış mefhumlardan suyu ifade eder. 2. — ap: ana kok anlamını temsil eden prensipal köklerdendir. 3. it: bu mananın bir obje veya süîe üzerindeki hâkimiyetine ve aktivitesine işarettir. Not: Bu üç unsur bir araya gelince ağabit gibi bİr kelime yapar. Apsu ve aptya hem su ile ilgili hem divinite oldukları için kendilerinden çıkan bu kelimele hem su manası hem nıhani bir remz a-ramak hakkımırdır. Türk lehçelerinden Yakutçada böyle bir kelime bulabiliyoruz. O lehçede ağabit ruhanilere mahsus olan bir hitaptır. Babamız hitabı, papas, ruhanî, din rehperi, keşiş âyin icra eden, ve eski dinlerin ruhanîleri İ2| demektir. Allah yolunda bulunan kimselere arap dilinin verdiği âbid ve abid isimleriyle bu ağabil arasındaki yakınlık dikkate değer. Her üçünün de Türk kökünden gelditi meydandadır. Etimolojik analizleri de ay m neticeyi vermektedir. (D (V J) Yakutça ağsbit =3 ağ -f ab + it Arapça İbid ~ ağ -t ab ¦ ıd Arapça aftırf ~ ağ + ab + id Eski dinlerin ruhanileri çokça büyücü idiler. Ve büyülerini su ile yaparlardı. NiteCraı Pekarski'nin Yakut lügatinde "ap" sihir, kehanet; sihirbazlık, baştan çıkarma, manalarında gösteriliyor. Farsça sandığımız "efsun" ve "füsun" kelimeleriyle bunların garp Türkçe-sindeki "ausin" sekli bizi aynı kaynağa götürebilmektedir. Sümerde büyücülere "a-su" derlerdi. Bu "a - su" nun (ağ -f- us + uğ) olduğunu izaha hacet yoktur. Yakutçada da "ag" ve "ağa" sulu madlelerin adıdır. (Sıvamak, bulaştırmak, boyamak) fiillerinde olduğu gibi [3|. Çuvaş dili eski tip su ismini hâla muhafaza ediyor. Onlar bugün de suya (ah) [4] diyorlar. 4. — ıy; manayı ifade eden ta-mamlıyan, 5. — ağ: kelimeyi isimlendiren ve tayin eden unsurlardır. "Apsu" ya gelince: onda üçüncü (. + s) unsuru yalnız saha gösterir. Gerçekte "apsu" sade genişçe bir su demekti. Bunu alabildiğine geniş bir su ve bİr okyanus olarak düşündükleri zaman (. + z) unsuru ile kıymetlendirerek "ap-**" yaptılar. Halbuki Hindin "aptya" sında yukarda öğrendiğimiz gibi suların akmasını ve yayılmasını tanzim etmek rolü vardı. H. R. TANKUT (Arkası var) Cumuriyet Merkez Bankası İdare Meclisi Reisi B. Nusret kürsüde kası hakkındaki kanunun 18 İnci maddesindeki İfadesi tavzih edilirken emre muharrer hazine bonolarının da bu cüm-. doku2 aya kadar îlkabllccckw: de ftetl. leden addi lâzım geldiği zikredilmekle Bankaca ıskonto edilecek hazine bonolarında vade bu tadil İle en nihayet [2] l'rk u ki Yakut lügati. [İ] Pekarski Yakut lügati. [4] Aşmarin Çuvaş dili. beraber esas nizamnamenin 32 inci maddesinin (D) fıkrasına, vadesinin bit -meşine en çok üç ay kalmış, olan ve bir banka tarafından ibraz edilen üç imzalı hazine bonolarının da ticarî senedler gibi ıskonto edilebileceği hakkında bir hüküm konmuş ve bu iskontonun ne suretle yapılacağı da tayin edilmişti Bu şartlar limitler dahilinde bu bonoların merkez bankasınca iskonto edilmesinin bir çok faydaları görülmüştü!. Devlet büdçelerindc tatbikata gelince, idare meclisi, raporunda bu kısıra için aynen şu satırları yazmaktadır: " Muhtelif varidat membalarından gelen tahsilatın derhal Devlet sarfiyatını korumasına ve her ikisinin de ay- ^ m hızla yürümesine maddeten imkân olamadığı, mütevazin olmasına rağmen dahî. devlet bu Acelecinde, varidatla J sarfiyat arasında zaman zaman tabii farklar hasıl olarak binnetice hazine için mevsimlik maddi ihtiyaç'aı belirdiği ve bu itibarla hazine muame'âlır. -da bazı borçların bazı aylarda kısa va -deli bonolarla Ödenmesine tevessül olun duğu ve bu mevsimlerde Merkez ban -kalarmın harekete gelerek Hazine muamelâtını kolaylaştırmak vadisinde bazı müdahalelerle kendilerini mükellef ad-deyledikleri. bu mevzula uğraşanların malûmu olduğu cihetle bu hususta daha fazla teşrihte bulunmayı zaid addederiz." 1932 yılında yapılmış olan nizamnamenin bu suretle tadilinde, bu nokta göz önünde tutulmuştu. Sermayenin % kırkına ve icabında % seksenine kadar varan bu muamelenin iktisadi buhranın had devresi olan 1932 den sonra her sene münkeşîf bir vaziyette yü -rüven devlet büdçesinin istilzam eyle -diği ihtiyaç derecesine nazaran daha ziyade tevsii zaruri bulunduğu için de bugünkü tadil teklif yapılmıştır. Umumî heyetin tasvibine iktiran e-den ve esas nizamnamenin 32 İnci maddesinin (D) bendinin ikinci kısmının beşinci cümlesiyle ondan sonraki cümlelerini değiştiren metin şudur: " Yalnıı bu nevi senedatın yekûnu ecde 12 aylık mali senenin hududları içinde kalacağı cihetle vade haddi nadiren kullanılmış ve halen 200 milyon lira civarında dolaşan bir büdcenin nihayet % 20 aine bile baliğ olmıyacaktır. Reis, tadilin kabulünden sonra. Cumuriyet Merkez Bankası hakkındaki mütenazır hükümlerinde icab eden kanunî tadillerin İstihsali için hükümet nezdinde teşebbüsatta bulunulacağını bildirdi ve bu noktayı da umumi heyetin kararına arz etti. Umumi heyet bu hususu da tasvib eyledi, ve ruznamede konuşulacak başka iş olmadığından celse saat 15,45 de kapandı. Hava kurumu piyangosu İstanbul, 11 (Telefonla) — Tayyare piyangosunun bu günkü çekilişinde 17.817 numara 15.000 Ura kazandı. Bu numaranın son iki rakamile biten tam biletler 20 şer lira amorti alacak-lardr. 5.596 numara 12.000 17.186 ve 23 852 numaralar 2 şer bin 2.895 ve 9.043 numaralar 1.000 ner lira kazan d lar. 12 bilet 500. 26 bilet 150. 39 bilet 100 • 249 bilet 50. 249 bilet de 30 aar İka kazandılar. Adana ve Bursada Türkkuşu şubeleri açıldı Adana. 11 (A.A.) — Adana türkku-şunun açılışı Adanamıa ve bölgesinde derin alâka ile karşılanmıştır. Tören a-lanına koşan binlerce adanalı türkkuşu-nun yaptığı ve yapacağı büyük işlere i-nanarak bize hava kahramanları yetiştirecek türkkuşunu Adana için büyük bir kazanç saydılar ve candan benimsediler. Bursa. 11 (A.A t — Şimdiye kadar türkkuşuna yazılan üyelerin ad?di 16 sı Bayan olmak üzere 130 dur. ULUS '13 MAYIS 1936 ÇARŞAMBA Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5312 ADİMİZ, ANDIMIZDIR Her yerde S kuruş LONDRADAKI HABEŞ ELÇİSİNİN PROTESTOSU Dr. Marten ilhak işini protesto elti C. H. P. Kamutay Grupu C. H. Partisi Kamutay Grupu İdare Heyeti Başkanlığından: C. H. Partisi Kamutay Grupu bugün (dün) öğleden sonra Hasan Sahanın başkanlığında toplandı. Mahallî idareler büdçesinin denkleştirilmesi ve finansal durumlarının islâh ve murakabesi esaslarını incelemek üzere kurulup verilen bu ödevi bitirmiş olan (Mahalli İdareler ve ilk tedrisat komisyonunun) hususi idareler kısmının hazırladığı rapor üzerinde müzakere yapılarak gelecek toplantıda da müzakerenin devamı onandı. Başbetke CENEVREDE Falih Rıfkı AT AY Konsey toplantısında Baron Aloisi iki tebliğde bulunmuştur: Biri, konsey ruznamesinde Habeşistan meselesinin bulunmasına I-talya'nın muhalif olduğu, diğeri, Volde Maryam'ın. hükümetsiz ve hükümdarsız bir memleketin delegesi sıfatı ile toplantıda bulunmağa hakkı olmadığıdır. Konsey azası, ittifak ile, Baron Aloisi'nin iki itirazını da reddetmiştir. Bunun manası, İtalya'nın Habeşistan'dan eser kalmadığı iddiasına. Milletler Cemiyeti tarafından iştirak edilmemekte olmasıdır. Müzakereler, 15 hazirana kalmıştır. Demek ki zecrî tedbirler daha bir ay devam edecektir. Bu sırada dikkat edilecek noktalardan biri, Leon Blum'un şimdiki hükümetin Cenevre'de alacağı kararlar hakkında mesuliyet kabul etmemekte olduğunu bildirmesidir. Diğeri, zecrî tedbirler safının, ne arkerî zafer, ne de Roma gösterileri karşısında sanıldığı kadar gevşememiş olmasıdır. İtalyanlara göre, Afrika'da Habeşistan'ın kendisi kalmamışsa da, meselesi Cenevre'de karışık ehe-miyetini muhafaza etmektedir. 52 milletin müdahalesinden maksad ilk zecrî tedbirlerle harbi zorlaştırmak, kâfi gelmezse, harbi mene d ecek yeni tedbirler almak, hulâsa, gerek azasının kendine karşı, gerek kendisinin azasına karşı olan teahhüdlerinİ mümkün olduğu kadar korumak ve korutmaktır. Gerçi buhran zaferden sonra Habesistanı İtalya'ya ilhak etmekle başlanmış değildir. Buhran, ilk zecri tedbirler harbi menetmediği anlaşıldıktan sonra, bu tedbirleri şiddetlendirmek karan verilmediği zaman kendini göstermiştir. La-val . Hor teklifini tecavüzü mükâfatlandırmak telâkki eden Milletler Cemiyeti, azaları arasında dayanışma olmamak veya bir Avrupa harbtehlikesi ihtimali olmak yüzünden tecavüzü cezalandırmak teşebbüsünde ileri gitmemiştir. O-zamandanberi Milletler Cemiyetinin rolü menfi idi. Fakat zecrî tedbirleri şiddetlendiremiyen cemiyet azalan, ancak üç tarafı [Cenevre-yi, Roma'yı ve Adisababa'yı | memnun edecek bir uzlaşmayı kabul edebileceğini ilan etmekten geri durmamışlardır. Şimdi İtalya üç taraftan birinin vok olduğunu söy- . İçmekte ve Milletler Cemiyetinin müdahalesi bu yok olan taraf lehine olduğu için, onun vazifesinin de nihayet bulduğunu iddia etmektedir. önümüzdeki bir ayın hâdiseleri ile, -Cenevre'de vaziyetin bundan sonraki inkişaflarım bütün dünya merakla takİb edecektir. Bazıları Habesistanı kurtarmak teşebbüsünün çoktan iflas etmiş olduğunu ileri sürerek. Milletler Cemiyetini k"rt*rmak ferini müdafaa etmektedirler. Acaba bu, nasıl bir kur-( Ystısı 2. inci sayfada) I ngilterenin salahiyetli habeş delegesi olarak tanıdığı Dr. Marten Londra, 12 (A.A.) — Habeş elçisi B. Marten, dün dış işler bakanlığına bir mektub göndererek B. Musolini -nin Habeşistanın İlhakını ilân ve italya kiralı Viktor Emanuel'e imparator unvanını iza£* eden beyanatını resmî surette protesto etmiştir. Bu mektupla bilhassa şöyle deniliyor: "Sıhati sarsılmış olan hükümdarının tedavi maksadiyle muvakkat surette memleketten gaybubet etmiş olmasına rağmen Habeşistan, daima müstakil, milletler cemiyetinin himayesine mazhar ve onun azasından bir imparatorluk olarak mevcud olduğu nu İddia eder.,. italya Cenevre den ayrılıyor mu? İtalyan delegasyonu Cenevreden ayrılmak için emir ald Cenevre, 12 (A.A.) — B. Aloisi, milletler cemiyeti umumi sekreteri B. Avenol'a italyan delegasyonunun kemeri bugün Cenevreden ayrılması için Romadan emir almış olduğunu bildirmiştir. Henüz, bu hareketin ne demek olduğunu gösterecek hiç bir haber elde edilememiştir. Cenevre, 12 (A.A.) — Milletler cemiyeti konseyinin bugün saat 17 de yapacağı toplantıda italyan - habeş meselesi İU meşgul olacağı sanılmaktadır. Konsey azaları, evelkİ gece top-tanmışlar ve bir karar sureti hazırlamışlardır. Bu karar sureti, görüşmelerin 15 hazirana bırakılmasının göz o-nünde bulundurulmalıdır. Bu karar suretinin zecri tedbirlerin hiç olmaca* İS hazirana kadar meriyette kalmasını natık olduğu öğrenilmiştir. Ne- güft'ün hükümdarlığı atılmıyacaktır. meselesi ortay* Ko-"'"kvüekı italyan delegesi B. Aloiû Yeni fransız kabinesinin kurulmasına doğru B. Blum şimdiki hükümetin kararlarından mesuliyet kabul etmiyor Soysalistler komünistlerin de kurularak hükümete «irmelerini istediler Cenevre. 12 (AA) — Havas a-jansmın muhabiri, milletler cemiyeti konseyinin bu akşamki toplantısında memleketinin görüşlerini izah ve teşrih etmesi için B. Volde Mnriaa'a izin verileceğini haber almıştır. Mumaileyh aoz aldığı zaman B. A-loısi, ya celsede hazır bulunmıyacak, veyahud dünkü hareketini tekrar e-decektir. İngiliz kızıl harının bombardımanı hakkında italyanların cevabı Cenevre. 12 (A.A.) — İtalyan hükümeti, milletler cemiyeti genel sekreterine gönderdiği bir nota ile Kuo-ram'da ingiliz seyyar hastanesinin bombardıman edilmiş olması hakkın-(Sonu 3. üncü sayfada) İNGİLİZ KABİNESİNİN TOPLAMIM: Paris. 12 (A.A.) — Eko dö Pari gazetesi, habeş meselesinin temmuza bırakılmasının fransız hükümetinin sx-7Ubu île olduğunu bildiıiyor. B. I-eon Blum, şimdiki hükümetin vereceği kararlardan dolayı mesuliyet kabul ctmİ-yeceğini B. Flandene bildirmiştir. Pöti Parizyen. Fransanın habeş ve Lokarno meselelerinin konseyin temmuz toplantısında aynı zamanda gözden geçirilmesi lüzumuna kani bulunduğunu yazıyor. Bu iki diplomatik â-mil binilirim- sıkı bir surette bağlıdır. Zira. italya, zecrî tedbirler nihayet bulur bulmaz Streza cephesindeki yerini tekrar işgal etmek niyetinde olduğunu bildirmiştir. Paris. 12 (A.A.) — B. Leon Blum, komünist partisine gönderdiği mektub-ta. mezkûr partiyi hükümete girmeğe çağırmakta, halk cephesi partilerinin müşterek seçim savaşını ve karşılıklı halisane hareketlerini hatırlatmaktadır. Secim esnasında tatbik edilmiş o-lan birlik zaferden sonra di dev-ım et- Retgrad mektupları II . DİPLOMATLAR VE GAZETECİLER ARASINDA 7 Mayıs 1936. Cokey Kulübdeki ziyafette gazeteciler; Balkan itilafı devletleri matbuatını temsil edecek, bir teşekkülün ne za- ları: B.T.R. Aras elçimizle bir'ikte man ve nasıl kurulabileceğini konuştular. Elçimizin suvaresinde biz bu konuşmayı. Yugoslavya Başbakanı sayın Milan Stoyadinoviç'e vc Dış Baka- (Sonu 6. mcı sayfada) meli ve cephenin bütün partileri bükü mette temsil edilmelidir. Herhangi bir ademi iştirakte seçmenler birliksizlik ve geçimsizlik göreceklerdir. Savaş kardeşliğini sıklaştırmak için tek ve iyi vasıta, müşterek hükümettir. Bununla beraber, komünistlerle sendikal birliğin, sosyalistlerin teklifini reddedecekleri sanılmaktadır. ümanİte gazetesi, komünistlerin hükümete gİrmiyeceklerinî ve buna karşı hükümet dışında, cephenin komiteler vasıtasİyle teşkilatlanmış olan en inzibattı unsurlarının iş birliği sayesinde bir nevi kütleler kabinesi kurulacağını bildirmektedir. Komünistlerin bîr kac günd?nberi nek ehemlyet verdikleri bu komiteler Figaro eazrtesi tarafından pek çok güvensizlikle karşılanmaktadır. Kabine ilhaktan çıkan vaziyeti gözden geçirdi Londra. 12 (A.A.) — Kabine, Ha-beşistanın İtalya tarafından ilhakı ü-zerine ortaya çıkan milletlerarası vaziyeti gözden geçirmek üzere dün a-vam kamarasında toplanmıştır. öğrenildiğine göre kabine, zecrî tedbirlere devam edilmesi lehinde bulunmuş ise de B. Edenin Londray* dönmesini bekliyerek hiç bir karar ittihaz edilmemiştir. Londra, 12 (A.A.) — İtalyan» Habeşistanın ilhakı keyfiyetinden bugünlerde Londra hükümetini resmen haberdar edeceği burada sanılmakta idi. Dış bakanlık mahfilleri, Büyük Bri-fanyanın öteki devletlerle müşterek siyasa güdülmesi karar altına alınıncaya kadar katî bir takım ihtiraz kayıtları ileri sürmekle iktifa edeceği söylenmektedir. (Sonu 5. nc; snvfndn) «Ulus» un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine göre su meflıunılıı kelimelerin analiz* iv. Sümer ve Hint! su tanrılarının btışka yönden de benzerlikleri: Su tanrılarının her yerde bir olması etüdümüz bakımından önemli olduğu için Sümer ve Hind su tanrılarının başka yönden de benzerliklerini araştıracağız: [Suvak [1 | Trita bütün ölmezler arasında yüksek ilmi ile tanınmıştır. O; sağıltan ve arıltan bütün formülleri tanıyordu. Bunun; ateş tanrısı Agni ile de çok sıkı ve çok açık bir yakınlığı vardı. Çünkü Agni de Apam Nnpat denilen Hidrik "Hvdrique" bir dış görünüşle suvak tanrılar arasına giriyordu.] Not: Bu izo.b'ardan ağ kökünün hem suya hem ateşe bırd*»n delâlet ettiğini anladığımız gibi. Apam kelimesinin de (ağ 4- ap 1 am) yani sı anlamının tam ve mükemmel ol^raV biri obteve te^nu-ku binaenalevh suvun kendisi de- |/] Suvak kelimesini yerinde kullandım. "abdar" Yazan: H. R. T AN KUT mek olduğunu anlıyoruz. Sümerli-ler böyle manaları a'ları terarlıya-rak yapıyorlardı. Nabat kelimesine gelince bunun bir su mahsulü demek olan nebattan başka bir şey olmadığını ilerde göreceğiz. [Trita aptya, bu Hind tanrısı Sümerdekinin aynı ve mütenazırıdır. Sümerdekinin adı "EA" idi. "EA" suvak mayi girdabın tanrısı yani Lugal apsuka (Apsu ülkesinin büyüğü) demekti. Aynı zamanda harikulade âkil kıral da o-dur. "EA" gören bir varlıktır. Kâhindir sağıltandır [2].]. Böylece Hindde ve Sümerde suvak tanrıların is, vazife ve kudret (Sayfayı çeviriniz) \2] Autran. Le Sumeriene îndo- Europcen. *m*ms*ır»sw*0*r*~'i t*ırvw*f**s**sM*srtm Çağrı r'ımc'-v * .'liye Fncüm*"*i buğu,; saat 9.30 da toplanacaktır. Br-"tin saat 10 5 da Cüdçe Ert- cuj.._/w top'.anaC'i'-Cır. SAYFA 2 ULUS "- 13 MAYıS 1936 ÇARŞAMBA -«-1-.- ŞelıriinLzden geçen Amerikalılar terbiyeci C Hongkong'dan çıküğımdanberi yabana nüfuz ve hâkimiyetinden kurtulmuş olarak gördüğüm ilk memleket Türlüyedir.» diyor. Tanınmış amerikan terbiyecilerinden B. Ilm.k Vernon VVhit* türk inkılâbı ve maarif sistemi hakkında tetkiklerde bulunmak U/ere dünkü trenle Şehrimize gelmiştir. B. White Ameri-ksdan ayrıldıktan sonra Japonyaya geçerek tetkiklerine oradan başlamış, daha sonra Çin ve Hindistanda bir müddet kaldıktan sonra memleketimize gelmiştir. B. White Türkiye ve kemalist re/İmi hakkındaki intibalarıni kendisile görüşen bir muhabirimize Şöyle anlat-maktadır: " -» Amerikadan ayrıldım aynlalı. birçok memleketler dolaktım. Hongkong dan çıktığımdan beri yabancı nüfuz ve hâkimiyetinden kurtulmuş olarak gör . düğümÜk memleket Türkiyedir. Bugünün serbest ve tam manasiyle müstakil Türkiyesini görmek benim İçin büyük bir bahtiyarlıktır. En samimi temennim TIlrMyentn İnkişaf yolunda devamı ve şimdiye kadar geniş merhaleler katet . mis o1dq|tt terakki programında ilerleme" idir. Yeni Turkiycnin devletçiliği vc milliyetçiliği bahsinde diğer devletlerin haklarına riayet hususiyeti bilhassa takdire sayan gördüğüm bir cihettir. Ote taraftan Türkiye devletinin halkçılık prensipi, hükümetin her hususta halkın menfaatini ön planda tutması Cumu -riyet Halk Partisinin en kuvvetli koz -larından biridir. Türkiyeyi inkılab ve terakki devresinin bu anlarında yakmdan görmek benim için büyük bir zevk olmuştur. Amerikan terbiye teşkilâtının programı ile Türkiye programı arasında pek çok müşterek noktalar vardır. Bunlar ara . sında hiç tereddüd etmeden layı kliği dahi sayabilirim. Amerikaya avdetimde. gerdiğim memleketler hakkında vereceğim konferanslar arasında Türkiye halkındaki lerin en enteresanları olacağında hiç suphem yoktur. Türkiyeıtin yeniliği ve kendisine aid hususiyetleri. Amerika gı bl Türkiyeyi lavıkivlr tanryamamış o-lan bir memlekette derin bir alaka uyandıracaktır." bakımından aynı vasıfta olduğunu bu izahlardan anlamış oluyoruz. E A felsefesinin yay dilimi yerler; Bu yazıda su anlamı veren has isimler arıyacağımız için Elamda ve Sümerde su tanrılığı yapmış o lan EA felsefesinin yeryüzünde nerelere kadar yayıldığını öğrenmemiz faydalı olur. EA felsefesi Elam ülkesinindir. Çok kuvvetli ve nafiz olan bu felsefenin birçok yerlerde ve birçok dinlerde izleri vardır. Anadolu enterjeksiyonları arasında yaşıyan EA hâlâ diridir. İslâm felsefesinde her şeyin sudan canlandığı fikrini gayet geniş buluyoruz. Her tarafa yayılmış ve her inanda iz bırakmış olduğunu böylece Öğrenmiş olduğumuz EA felsefesinin şümul ve hududunu Autran'dan dinleyelim: [...mezhebi ( i EA" mm bütün Elamı tutmuştu. Bu memleket ''Elam" bizim görüşümüzden normalin üstünde bir önem sahibidir. Nabunid buranın eski Ahemenid İranı ile olan aristokratik bağlılıklarını işaret eder. Balkanlarda an-teklasik Sicilyada kolonileri bulunduğunu düşünmek hakkımızdır. G. Hüsing ile H. Zimmern bu ülkenin bir yandan; Yunandan önceki Akdeniz, Öte yandan Iran ve Hindistan ile olan münasebetlerini haber verirler. F. Bork'ta kendi hesabına olarak SliM (sus) da-ki "Strichinsehriften" çiz«İ yazılarının Sümer yazı sistemi ile olan apaçık münasebetlerinde kuvvetle ısrar ediyor. Aynı zamanda da eski Iranda gecikip kalmış o-lan Sümer kolonUrinin varlığına ihtimal veriyor [3], Biz de aynı şeyi müdafaa edeceğimiz içindir ki bu tafsilatı nakletmek zaruretinde kaldık. Evet su mefhumu ve onun söz ailesi ilk defa olarak hangi millet tarafından adlandı ise o adlar ana yurttaki ilk semantik ve fonetik kıymetlerini yitirmeden dünyanın birçok yerlerini dolaşmış ve tutundukları yerlerde renklerini ve manalarını muhafaza etmek şartiyle bugüne kaçlar yaşamışlardır. Su çukuru içinde yaşadığını öğrendiğimiz Hind tanrısı Trita ap-tya'nrn apt ya kelimesini ap ve tya diye ikiye ayırdığımız zaman su vc çamur kelimelerini elde edebiliriz. Ap doğrudan doğruya sudur. Tya ise sulu toprak yani çamur demektir. Yakutlar; çömlekçilikte kullanılan toprağa tuoy ve çamura da toe yani "toy" \4] diyorlar. Radlofa göre bütün Türk lehçelerinde Toy kil demektir. [3] A utran Sumeriene et tndo-Europâen mukaddime. [4] Pekarski Yakut lügati. Divanü - lûgat-it - Türk'te toy kelimesi Arapça çamur karşılığı olarak kaydedilmiştir [S). Arapça çamur manasma gelen tîn ile Al-mancanın kil ve kil çamuru karşılığı olarak kullandığı Ton kelimesinin de bu asla dönüp varacağı anlaşılıyor. Hind tanrısında bulduğumuz bu suvak (Liquide) ifade en eski Mohanjodaro Harappa tanrısı si-vadn da bulunmak gayet tabiidir. Çünkü Ulamdan evelki Arap pan-tenonuna da girmiş olan aiva' [6 i-nın tufan zamanında Mezopolam yad* yaşadiı'inı, tufb.ii dolayısiyle toprak- altında kald f .n; öğreniyo ruz. Lâtin mitolojisinin denizler tanrın; adını aynı kaynaklardan almıştı. Marr'ın tetkikine göre: Nep su demektir. Neptün adını bu kökten alıyor ve Nepel Berber dilinde su taşması demektir. Marr'ın da kabul ettiği gibi bu Nep Türk-çenin nem'İnden başkası olamaz. Klasik mitoloünîn su perileri Nemphelerin adı ile Almanca .....su buharı ve sis demek olan nebel [7] kelimesi de bu asıldan geliyor. Hindin aptyası ile klasik mitolojinin Neptunu ayrı ayrı morfolojide oldukları halde aynı manada ve aynı kelimelerdir. Aptya'nın su ve çamur gibi iki kelimeden olduğunu yukarda öğrenmiştik. Neptunda [*] su manasına gelen Nep ile çamur manasına gelen Tun'dan mürekkeptir. Ayrı ayrı etimolojik analizleri şunlardır: O (2) (3) Nep ae ağ | en ! cp (t) ağ = ana köktür su anlamı-nadır. (2) en — yakın muhitte ve bitişikte tezahür İfade eden unsurdur. (3) ep ----- Mananın taallûk ettiği obje veya süjelir. Şu halde (ağ J- en + ep) ve son morfolojik şekil ile nep suyun bir obje muhitinde görünüşü ve intişarı demek olur kî doŞn'dan doğruya bizim nem dediğimiz su sızıntısının kendisidir. (p ve m) nin aynı kategoriden olduklarını biliyoruz. Nep kelimesine (. -f t) unsuru ile bir hareket ve hayatiyet verdiğimiz zaman A-rapça sandığımız nebit ve nebat kelimesini bulmuş oluruz. Yukarda da gectiv.i gibî ates tanrısı Ag-ni'nin Hidrik tezahürü olan Apam Napat kelimesindeki dikkate de- [5] Divan s. 103. [6] Kamus tercümesi c. 4, s. 116. [7] Fransız halk lehçesinde Neble kelimesi yaz başlangıcında çıkan ve buğdaylara zarar veren bir sistir. Lâtince Nebuladandır. ttalyancası Nebbia'dır. Lirin- Dictionnaire de la langue française. [*] Fransızcası Neptune'dür. İSTANBUL TELEFONLARI: Türkiye milli sigorta şirketinin vaziyeti fstanbul, 12 — Ekonomi Ba -kanlığı tarafından gönderilen müfettiş -1er Türkiye Milli Sigorta şirketindeki tetkiklerine devam ediyorlar. Sigorta poliçelerinin gözden gcçüümcıi işi he. nüz bitmediği için şirketin verdiği açık mıkdarı kati olarak tesbit edilememiş • tir. Şirkette açılan büroda, müracaatlar tesbit erinmektedir. Şirketin umumi heyetinin 28 mayısta yapacağı toplantıda şirketin tasfiyesine kırar vcrilecekûr. Türk - alman ticaret an.aşmasmm tesirleri İstanbul. 12 — Yenİ türk . alman ticaret anlaşmasının piyasada uyandırdığı tesirler çok müsbettîr. Yapağı, tiftik, fındık ve ü/ûm fiatlan yeniden yükseldi. Ticaret odasında endüstri şubeleri İstanbul. 12 — İstanbul Tica -ret Odası endüstri islerini | daha büyük bir alâka ile takip edebilmek için ticaret Odası kadrosunu genişletmeğe kı.tr verdi Ekonomi Bakanlığı tasvib öderse Oda bir endüstri şubesi açmak düşüncesindedir. 19 mayıs spor şenliklerine hazırlık tstınbnl. 12 — AtarOrimn yurdu kurtarmak üzere Samsuna çıktığı gü -mm yıldönümü olan 19 mayıs tarihinde tstanbulda büyük spor şenlikleri yapı. Ifcaktır. Bunun İçin parlak w"r program hfcnrUnmakutdır. O gün Sporcular narama Taksimdeki Cumuriyet âbidesine Çelenk konulacaktır. Yeni gelen göçmenler İstanbul. 12 — İkinci göçmen kafilesi bu akşam Bulgaristandan şehrimi -ze geldi. Bu göçmenler yarın Tu/laya gönderileceklerdir Deniz yollan idaresinin gönderdiği talebeler istanbul, 12 — Deniz yolları idaresinin Avnıpada inşaiye ve makine mühendisliği tahsil etmek üzere seçtiği allı Ulcbe yarın akşam şehrimizden Al-mauyaya hareket edeceklerdir. Kıskançlık yüzünden İstanbul, 12 — Hüsnü admda bir a-dam Hamide adında bir kadını bıçakla vurdu. Kadm aldığı yaraların ağırlığı dolayısile Cerrahpaşa hastanesinde öldü. Cinayetin sebebi kıskançlıktır. ğcr Apam ve Napat kelimelerinden ikincisi Hind mitolojisine göre de bir nebattı. Aşağı aldığımız şu satırlar bize bu hususta gerçek malûmat verecektir. [Neptunus. Neptünî — Nephıne deniz ilâhı. Bu kelime her zaman kullanılmıştır. Bilhassa Roman dillerinden müştak bir manaya da gelmiştir. Bu kelimeden Neplunia, Ncptuniae çıkmıştır ki bir nebat adıdır. AveSta'daki Napla (ratıp) kelimesiyle alâkası mühimdir. Her ne kadnr Neptunus kelimesinin İştikakını izaha yaramıyorsa da Vrdalarda ve Hind ve Iran kavimlerine mahsus mühim dinî bir tasvir olan Anam Napat ki (Avesta-da Apam Napa) yı yani sudan doğanları) düşünmekten alıkoyamaz [8J. H. R. TANKUT (Arkası var) HABERLER Hava Kurumu I Bakanlar Meclisinde piyangosu 29.121 numara 25.000. 16.708 numara 10.000. 6.784 ve 18.959 numaralar uiner lira kazanmışlardır. 21 rakamı ile lıitcn tam bilctlci yirmişer lira amorti al .ıc ahlar dır .20.000 liralık mükâfat, beşer yüz liralık olmak üzere kırk bilet a. rasında bölünmüştür. 17 bilet beşer yüz 35 bilet yüz ellişer. 55 bilet yüzer, 239 bilet elhşer, 183 bilet de otuzar lira kazanmışlardır . Çanakkaleyi ziyaret eden ingiliz kafilesi İstanbul, 12 — Feld Mareşal Sir Vil-yjın Brikvort'un reisliğinde 700 den fazla azası olan bir kafile. Çanakkale barbında Ölen ingiliz askerlerinin mezarlarını ziyaret etmek üzere dün Is-tanbula geldi ve akşam Çanakkaleye hareket etti. Kafile Çanakkaleye hareketinden önce Taksimdeki Cumuriyet â-bidcsıne iki çelenk koydu. Bunların ü-icıinde ingilizce ve türkçe olarak: "Kahraman ve âlicenap düşman sehid-lerınin şerefli hatırasına sunulmuştur._ ibaresi yazılıdır. Kafile azaları arasında. Çanakkalcdc harb etmiş olan ingiliz filosu kumandanı amiral Sir Kcys de vardır ve kafile azalarının hepsi eski ingiliz muharipleridir. Mekteplerde Diplomaların geç kalmaması için Lise ve orta okul diploma vc defterlerinin geç tamamlanmasının, mezunların diploma için gereken kap parası, pul »e fotoğraflarını vaktinde vermemelerinden ileri geldiği anlaşılmıştır. Kültür Bakanhğı alâkalılara bir tamım yaparak bundan sonra orta okullarla liselerin birinci ve ikinci devre son sınıfında bulunan talebenin diploma kabı parası, pul parası ve fotoğraf vermedikçe ım»-h.»ıi-lara alınmamasını tebliğ etmiştir. Alfabe müsabakasında kazananlar Aldığımız malûmata göre Kültür bakanlığınca açılmış olan alfabe müsabakası neticelenmiş ve birinciliği Edirne kurtuluş okulu baş öğretmeni Murat, ikinciliği Çorum Gazi ilk okulu öğretmenlerinden Emine Çeviren, üçüncülüğü İstanbul 15 inci ilk okul öğretmenlerinden Nimet Çalapala ile Beyoğlu tnusevi lisesi türkçe öğretmenlerinden Rakım Çaapalı. dördüncülüğü İzmir bayraklı ilk okulu öğretmenlerinden Remziye Atagün, beşinciliği de İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesi dekan sekreteri Niyazi Aksu kazanmışlardır. (A.A.) Nansen ofisin hükümetimize teşekkürü Nansen ofisi idare meclîsi reisi B. Nansen, iç bakanlığına gönderdiği bir mektubta turkiycnin 1.200 beyaz ru-¦u türk tabiyetine kabul etmek suretiyle gösterdiği uluvvücenabdın müteşek kir olduğunu ve bu insani kararın Cenevre yüksek kurumlarında iyi bir tesir bıraktığını kaydetmekte ve türkiye'in iş güç sahibi olan ve faydalı surette memleket vatandaşları arasına katılan beyaz rusların iyi vaziyetlerinden dolayı ayrıca teşekkürlerini bildirmektedir. Ola.) [8] Ernout et Meillet. Dictionnaire de la langue latine. Bugün tnkılâl» dersi Prof. M. EMMİ Bozkurl tarafından Hukuk Fakültesinde verilecektir. İcra vekilleri heyeti dün Başvekil İsmet İnönü'nün reisliği altında toplanarak muhtelif ijler üzerinde görüşmelerde bulunmuş ve bu işlere aid kararlar vermiştir. Dış Bakanımı/ Boğazlar meselesi için Montrö'de bir konferans toplanmasını istedi Cenevre. 12 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras, 1924 Lozan andlaşmasını imzalamış olan devletlerden boğazların gayri askerliği hakkındaki hükümlerinin değiştirilmesi için 25 haziranda İsviçre'de Montrö şehrinde bir konferans toplanmasını isle -mistir. Türkiye - Çekoslovakya ticaret anlaşması imzalandı Prag. 12 (A.A.) — Anadolu ajansının hususi muhabiri bildiriyor: Türkiye ile Çekoslovakya «rasında yeni bir ticaret ve kliring anlaşması L çİn Prag'da cery.m ermekte olan müzakereler iyi bir şekilde bitmiş ve anlaşmalar bugün saat 16.30da Prair elçimiz Yakub Kadri Karamanoğlu ve ekonomi bakanlığı türkofİs asbaskanı B. Burhan Zihni ve diş ticaret müdürü DürrG Mazhar ite Çekoslovakya dış hakanı tarafından ÜTuralanmıştır. Yeni bir damga kanunu projesi hazırlandı Finans Bakanlığı yeni bir damga kanun projesi hazırlamıştır. Bakanlık meri damga kanununun bugünkü ihtiyaçları karşılayamadığı ve ekonomik vaziyetimizin İnkişaf yolunda olması dolayısiyle kanun hükümlerinin genişle -tibnesi zaruretini duymuştur. Türk kâğıdma ilk basılacak eser Sümer Bankın yakında toplanacak heyeti umumiyetine verilecek olan i-dare heyeti raporu basımevimİzde hazırlanmaktadır. Bu broşür, gerek iç ve garek kapak kâğıdlan, Sümer Ban-km İzmît kâğıd fabrikasında çıkardığı türk kâğıdına basıtmış ilk eser o-laeaktrr. Boşbetke CENEVREDE (Başı 1. inci sayfada) tuluş olabilir? İtalya kiralı. Habeşistan imparatoru unvanını almıştır. Bu unvanı geri aldırmak için, Avrupalılar ne yarım ada, ne de kanal ötesine ordular gönderecek değildir. Meseleyi sürüncemede bırakarak, zecri tedbirleri ne zamana kadar devam ettirmek imkânı vardır? İtalya'dan ancak za-vahiri kurtarır birkaç vaid alarak meseleye halledilmiş goziyle bakmağı kâfi görenler bulunacak mıdır? Cenevre ve Roma*nın karşılıklı mukavemetlerinin, enternasyonal politika alemindeki akisleri ne olabilir? Vakaları bekliydim. Ancak daima bir esas fikrin üstünde duralım: Milletler Cemiyetinin kendi meselesi, dünya barışının ve milletler emniyetinin meselesi olarak, ortaya atılmıştır. Habeşistan davası ile birlikte veya ondan ayrı, bu meselenin hallolunması zaruret haline gelmiştir. Ve hal münakaşaları sırasında bazı taraflarda öldüğü söylenen cemiyete suni bir teneffüs vermeğe çalışmak değil, birçok taraflarda yaşaması arzu olunan bu müesseseye faoiı hayat imk-^Kn ve şartlan aramak doğru olur. Falih Rtfkı AT AY ULUS 14 MAYIS 1936 PERŞEMBE Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5313 ADIMIZ. ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş İTALYAN DELEGESİ CENEVRE Yİ BIRAKTIKTAN SONRA Haziran toplantısının müsbet bir neticeye varacağı ümidi azdır. -İngiltere Adisababa elçisini geri çağırıyor. - Habeşistan faşist prensiplerine göre ve alman kapitali ve tekniğinin yar dimiyle sömürülecek. vW^^VWA^~VWVWVVV^AW^AVVW^A' Başbetke rejimler mücadelesi Fatih Rıfm AT AY 1932 seçimi ile yeni seçim arasındaki devri tahlil eden bir fransız gazetesi kısaca diyor ki: "On beşinci teşriî devreye hâkim olan ve hattâ üçüncü cumuriyet tarihinin en bariz vakalarından birini teşkil eden hâdite Staviski iskan-dalıdtr. Bu hâdite, teşrii detfreyi i-kî kısma ayırmıştır: Biribirini ta-kib eden radikal akbinelerin aczini istismar için sağcı muhalefetin gayretleriyle karakterlenen 1932 -1934 devresi, 6 ve 12 şubat tarihi günleriyle başlıyan ve bir yandan liglerin inkişafı, öte yandan halkçı cephenin organizasyonu ile karakterlenen 1934 - 1936 devresi. 26 nisan ve 3 mayıs 1936 günleri bu evolüsyonun mantıkî neticesidir." Fakat Staviski iskandalı ne demektir? O da, isveçli (Kruger) veya amerikalı (İnsul) rezaletleri gibi, liberal ve kapitalist rejiminin soysuzlaşarak nihayete erdiğini gösteren bir sembol - hâdise idi. Buhran karşısında memleketin ekonomi faaliyetlerini sevk ve tanzim etmek ve menfaatlerde, halka doğru, daha iyi bir adaletin esaslarını aramak Fransa için de zaruret idi. Ya faşizm olacaktı: Halkı kazanmak için ekonomide son tedbirler alınsa bile, harbçı emperyalizm ihtirasları yüzünden, bu tedbirlerin kazançlarını tehlikeye koymak, ve milleti topyekûn sergüzeşt kurbanlığına hazırlamak gerekecekti. Yahut, aynı imkânlar, demokrasi esaslarına htvanet edilmiyerek, yani adaletçi olduğu kadar barışçı da olan halkın iradesine göre temin olunmaca çalışılacaktı. Fransa ikinci yolu tercih etti. Bütün zorluklar halledilmiş sayılamaz. Fakat, eğer sürprizler olmaz, sol iktidar faşizm tehlikesini tasfiye edebilir, ve ekonomi ve fi-nans nizamına, buhransız ve sarsıntısız, salâh verebilirse, gelecek seçimde Fransa'da sosyalizmin durlaşma tahinin arttığını görebiliriz. Avrupa meselelerine hâkim olan kuvvet muvazeneleri içine bu suretle yeni bir unsur, rejim icabları unsuru katılmış olacaktır. Faşizmde anti. komünizm nasıl bir rejim icabı ise, sosyalizmde veya komünizmde anti - faşizm öyle bir re-J'm icabıdır. Bazı memleketlerde »°»yalist iktidarlar hükümeti tut-makta muvaffak olmamış olsalar bile, yaln,z iktidara geçmiş olmaktan ve halk tabakalarındaki derin ruh ve zihniyet inkilâbını göstermiş olmaktan dolayı, devlet organizmalarında tesir bırakmışlardır. Rejim icabları unsurunun başlıca tezahürlerinden birini, Fransa-da, sağ'ın Savyet - Fransa yakınlığına düşman ve sol'un bu yakın-(Sonu 2. inci tayfada) Londra. 13 (A.A.) — Yan resmî mahfiller lngiltcre'in italya İle olan diplomatik münasebetlerim yakında keseceğine dair çıkan haberleri yalanlamaktadırlar. "Ayni mahfillerin işaret ettiklerine göre ingiltere bir bekleme ve müşahede" politikası gütmekte, zira: 1 — İtalya'nın niyetleri aydınlan-madıkca 2 — İngiltere'nin sorgularına alman, ya'dan cevab gelmedikçe, 3 — Yeni fransız kabinesi kurulmadıkça hiç bir tedbir almak istememektedir. İNGİLİZ PARLAMENTO MU! FİLLERİNİN KANAATİ Londra. 13 (A.A.) — İngiliz parlamento mahafillcrinde hakim olan kanaat şudur: İngiltere hükümeti İtalya'ya karşı şiddetli davranmağa asla niyetli değildir. Ve hattâ habeş meselesinin ü-zerinden "sünger geçirmek" teklifine gizliden gizliye elverişli bulunmaktadır. Yan resmî mahfiller. İtalya Mısır daki ingiliz menfaatlerini tehdid etmedikçe İngiltere'nin kendisine karşı harb etmek istemiyeceğini söylemektedirler. Bu münasebetle, Akdenizden geriye çe. kilen ingiliz harb gemilerinin çokluğu da dikkate konulmaktadır. Bununla beraber, mahfiller, kilise mahfilleri ve "genç muhafazakârlar" halâ italya'ya karşı şiddetli bir politika güdülmesini istemekte ve B. Baldvin'in otorite rafını tenk'd etmektedirler. LORD SEMPİI/İN TAVSİYESİ Londra, 13 (A.A.) Lordlar kama. rasında. Lord Sempil: (Sonu. 3 üncü tayfada) Devrim Anıtı İstanbul'du yapılacak anıl irin hükümet kamutaya bir lâyiha verdi Hükümet. Istanbulda yapılacak devrim anıtı hakkında hazırladığı bir lâyihayı dün Kamutaya vermiştir. Lâyihanın hazırlanmasındaki mucip setebleri hükümet şöyle izah etmektedir: "Büyük türk inkılâbını canlandıracak ve onun büyüklüğünü gösterecek sütunların yeryer yükselmesindeki faide ve zaruret aşikârdır. Bu maksatla İstanbul belediyesi tarafından ts'anbuldj bir devrin* anttı yapılması kararlaştırılmıştır. Bu büyük inkılâbı remzedecek bu âbidenin yeri, şekli herseyi hususî itinaya, yüksek fen müsabakalarına mevzu olacak mahiyette bulunduğundan plân ve resimlerinin merkezin tetkik ve tasvibinden geçmesi, işin yüksek fen murakabesine tâbi tutulması zarurîdir. Adının İfadelerinde saklayacağı büyük mani ve hakikatleri canlandıracak kafanın enternasyonal şöhreti haiz olması tabiîdir. Mahiyeti itibarite bu İşin alelade bir yapı mefhumundan çıkarılması ve artırma eksiltme ve ihale kanunu hükümlerinden hariç tutulması zarurî görülmüştür... Lâyihadaki esaslara göre de bedeli on senede İstanbul belediyesi büdcesinden Ödenmek üzere Istan-bulda bir devrim anıtı yapılacaktır. Anıtın yerinin tayini ve şeklinin ve projesinin tesbiti belediyenin ve aanat noktaamdan Kültür bakanlığının mütaleası alınmak şartiyte İç bakanlığa aid olacaktır. Belediye bankası bu iş için on sene müddet ve yüzde dört faizle İstanbul belediyesine 300.000 lira İkrazına mezun olacaktır. Anıt enternasyonal müsabakaya konularak plân ve resimleri hükümetin kabul ve tasdiki ile katîteşecektir. Tasdikli plân ve resimlerine istinaden belediye encümeni tarafından yapılacak ihalenin t svibi ve mukavele akdi salâhiyeti Iç bakan-lığının verilecek mezuniyet üzerine İstanbul vali ve belediye re'si-ne ait olacaktır. Bu is artırma kanunu hükümlerinden hariç olacaktır.., Rvlgrad mektupları V, BELGRADDA SON GÜN Bclgrad 7 Mayıs 1936. Tevfik Rüştü Aras. dün akşam Paris'e gitti ve dün. saat on yedi buçukta küçük antant konseyi toplantılarına başladı. Konseye Yugoslav Başbakanı reislik ediyor. Ve konsey. Bclgrad gazetelerinin yazdıklarına göre. temiz ve sağlam bir hava içinde devam ediyor. Eğer işlerini bitiremezse yarın (cuma) da toplanacak. Ben sabahtanberi, Belgradı geziyorum, üç gündenberi. tanıdığım şehir, ilk intihalarım! değiştirmedi. Belgrad-da, en güç beğenir İnsanlar bile, rahatça yaşıyabilir. Şehir on senedenberi tanzim edilmiş, fakat hayret edilecek kadar güzel tanzim edilmiştir. Şehrin nüfusu büyüklüğüne göre çok olduğu için (Sonu 5. inci sayfada) Belgradda Sava nehri Üzerinde yeni köprü Ankara vilayeti İçinde lir tetkik gezisi yapan başbakanımız ve bakanlarımız durakta Ankara vilâyeti içinde küçük bir gezinti ve tetkik Başbakan İsmet İnönü ve Kamutay Başkanı Abdülhalik Ren-da yanlarında İç, Millî Müdafaa, Bayındırlık, Adliye, Finans, Ekonomi, Sıhat, Kültür, Gümrük ve İnhisarlar bakanları olduğu halde dün sabah saat sekizde hareket e den hususî bir trenle hareket etmişlerdir. Heyet, dün aksam saat on dokuzu kırk sekiz geçe şehrimize dönmüştür. Lokarnocular Alman cevabı gelince yeniden toplanacaklar Cenevre. 13 (A.A.) — Lokarno and-laşmasını İmza etmiş devletler delegeleri, dün saat 16.10 da toplanmışlardır. Bu toplantıda B Aloizi hazLr bulunmamıştır.. Celsenin sonunda neşredilen bir tebliğde Lokarnocu devletlerin Almanya tarafından ingiliz suallerine verilecek cevab gelir gelmez tekrar toplanacakları bildirilmektedir. B. MİTLERİN SÖYLEDİĞİ ŞEYLİK ^ PLANLANIYOR Berlin, 13 (A.A.) — Alman haber-alma bürosu bildiriyor: Deyli Telgrafın diplomatik muhabiri Cenevredcn gazetesine gönderdiği bir haberde, Führcrin bir konuşma esnasında Ingilterenin prestijinin azaldı, ğından bahsettiğini ve küçük devletlerin bunu Ingilterenin şerefine sebebsiz bir zarar olarak telâkki ettiklerini B. Edene bildirdiklerini kaydetmektedir. Asılsız olduğu aşikâr olan bu iddia zecrî tedbirlerin İdamesi için propaganda maksadiyle yapılmıştı. Deyli telgrafın muhabirine şu sarih suali soruyo. ruz: "B. Hitler iddia edilen bu beyanatı ne zaman, nerede ve kimin önünde yapmıştır, ?., beynelmilel efkârı umumiyeyi zehirleyen bu kabil iddiaların önüne geçmek zamanı hakikaten gelmiştir. Fıltı Bakim.. D undan on yd önce Yeşil A n- kara' dan bahsetmek, mizah gazetelerine eğlence olmaktı. Fakat ya Ankarada kalacaktık: O halde istepi tabiatlendirmek sırtarını bulacak ve iradesini gösterecektik. Yahut..... Inkilâbçtlar "yahut....,, sız konuşur: Burada kalmağa karar vermiştik, Ankara sulak olacaktı ve yeşerecekti. Ankara şehrine 1936 baharında artık yeşil denebilir. Bahçelerimiz, ağaçlı caddelerimiz, korularımız, barajımız hepsi var. Bunun ne kadar güç elde edildiğini de bU' miyor değiliz. Hepimiz küçücük bir bahçe vücude getirmek, sonra onu korumak için ne kadar emek çektiğimizi hatırlarız. Şu halde şehrin ağaçlan ve a-ğaçltklart, fidanlıkları ve çimlik-leri bakım 'tndan dolayı belediyemizi derin bir takdir hissiyle yad etmekliğimiz lâzım gelir. Bakım garblı bir şeydir. Medeniyeti O devam ettirir ve O dur ki her hangi bir eseri tesâdüfiytikten kurtarır. Ancak vasıtaları ve geliri ne kadar az olduğunu bildiğimiz b -tediyemize hepimizin yardım etmekliğimiz de borçtur. İmdi bazı mekteb talebelerinin genç akasyaları kurutacak tahriblerde bulunmalarına ne dersiniz? Ankarada bir ağacın kurumasına sebeb olmak, âdeta cinai bir vaka gibi görülmelidir. Biz ağaç sevgisini bütün memlekete yerleştirmek, ve bu vazifeyi mektebleri-mizde okuyanlara vermek mecburiyetindeyiz. Bizim genç talebelerimiz ağaç tahribeisi değil; ağaç polisi, ağaç bekçisi, ağacın piyoniye-si olarak yetişeceklerdir.. — * * Çağrı Kamutay memurin kanunu muvakkat encümeni cuma günü heyeti umumiye içtimaından sonra toplanacaktır. «Ulus» un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine göre su mefhumlu kelimelerin analizi . v Bu yazıda tetkik ettiğimiz kelimeler su medlulü olanlardır. Maksadımız yeryüzünü kaptayan su medlulü has isimlerin (yer adlan) gövdelerini yapan morfemleri manaya verdikleri kuvvet ve hareket bacımından tesbit etmek ve sonra yer atlarını ona göre manalandır-maktır. Meselâ: "Amik" ovasının pdı Toponymie için iki türlü bir tetkik mevzuudur. "Arnik" ismi ya kelimenin lügat manasına göre Yazan; H. R. T AN KUT derin veya çukur bir toprak parçası yahut çok ve bol olan sularının hususiyetine göre vasıflanmış bir yerdir. Biz bunu sulu bir ova olması bakımından tetkik ettiğimiz zaman ondaki (ağ 4 am 4- ik) unsurlarında sabit, değişmez kıymetler a-rayacağız. Bu kıymetler su meu-lullü her has isimde aynı çıkınca; o ovanın ismi derin veya çukurluk dolaysiyle değil medlullerdin hu- (Sonu 2. inci sayfada) Huşhvlke REJtMLKft MÜCADFLESİ (Rtiji I. inci Ktylada) lığı bilâkis kuvvetlendirmek taraflısı olmasında görebiliriz, iki devlet münasebetindeki bu hâdise, kollektif emniyet ve Milletler Cemiyeti davası münakaşa olunduğu şu sıralarda, enternasyonal bir ehemiyet almaktadır. Milletler Cemiyetini eski usul düveli muazzama'mn bir icra bürosu haline getirmek İstiyen sağ düşünüşler, o-nu. harSı ve taarruzu men edecek bîr kudret chazı haline getirmek istiyn sol düşünüş arasında, Avrupa'nın talli ve mukadderi bakımından, muinin bîr fark olsa gerektir. Ne sağ, ne sol diktatoryalannı zor!ama':sızın, barışçı ve adaletçi olan halk yığınlarının iradelerine uyan demokrasiler, zor . rejimlerine karşı büyük bir kuvvet teşkil etmektedirler. Nasıl Fransa'da partiler, ikinci derece münakaşaları bırakarak, umumî pren;ip!er bakımından kar;ıhklı cepheler kurmuş iseler, henüz teessüs ettiğinden balvdilmck erken olsa bile, Avrupa'da böyle karşılıklı bir rejimler cephesi belirdiğini söylemek abes olmaz. Bu değişikliğin, Avnıpayı. Milletler Cemiyeti yıkılarak, yerine birkaç dİktatorvanm mü«terek hegemonya sancağı altında, mîllî hiirriyetl-Tİe ovmadığını görmek k*bo«unrl-»n «.U kurtarması hile büyük bir F »a«n*ılari r«Kl Rtfm AT AY Muamele vergici tadil projesi Muamele vergilinin tadili hakkındaki kanun projesini hazrrlamrş bulunan Finans bakanlığı, alâkalı bakanlıkların düşüncelerini sormuştu. Ekonomi bakanlığında mütehassıslardan mürekkep toplanan bir komisyon. Bakanlığın muamele vergisi hakkındaki noktai nazarını tesbit etmektedir. Projenin Kamutayın bu toplantısına yetiştirilmesine çalışılmaktadır. Türkkuşunun yeni üyeleri Türkkuşunun İnönü kampında yetişmek üzere yazılan gençlerimizin sayısı gün geçtikçe büyük farklarla yükselmektedir. Bir spor ve eylence ohnak-tan ziyade, daha kuvvetli bir vasıf olarak bir yurd borca olan bu işi benimseyen gençlerimizi okurlarımıza tanıtmaktan büyük bir zevk duyuyorus: Yüksek Ziraat Enstitüsünden Dursun, Ziya, Otman, Bekir, Nafiz, İbrahim Sıtkı; Sanat mektebinden ismail, Nureddin. Ali. Ozdemiı. AH Tabii; Gazi lisesinden Cevdet. Ankara liselinden İlhan, Posta düektörlugünde Hasan Tahsin. jç HABERLER Hava Şehidlerimizi yarın anacağız. İSTANBUL TELEFONLARI: Türk Hava Kurumu ihtifal için bir program hazırladı Türk Hava Şehitleri ihtifal töreni, Türk Hava Kurumu nizamnamesinin 34 üncu maddesine göre yarın saat on birde yapılacaktır. Hava Kurumu Ankara şubesi yarının programını hazırlamıştır. İhtifal bütün memlekette aynı saatte yapılacaktır. Şehrimizde yapılacak ihtifalin programı şudur : 1 — Ulus meydanında Vekiller heyeti, saylavlar, süel ve sivil erkân, ne. muil.it, subaylar ve muhtelif kıt'alar-dan gelen müfrezeler, kurumlar ve esnaf mümessilleri huzurile merasim yapılacaktır. 2 — Merasim, atılacak top ile başlı-yacak, top atılır atılmaz merasim yerindeki sancak ve resmi yapılardaki bayraklar yarıya indirilecektir. Komutanlar (dikkat) kumandası verirler. Kıt'alar ve mektepliler selâm du -rurlar. ( Yarım dakika sürecek olan bu saygı sırasında bütün gezme vc götürme vasıtaları ve halk bulundukları yerde durarak saygı merasimine katılırlar). Yarım dakika sonunda kara komur tanları (rahat) komutası verir. Selâm durumundan rahata geçilir. Siviller şapkalarını giyerler. 3 — Merasimde : Hava müsteşarlığından bir zat. Hava Kurumu Ankara Şubesi namına bir zat. Halk Partisi adına bir zat tarafından söylev verilecektir. J — Söylevlerden sonra muzîka hazin bü marş çalacaktır. 5 — Zabit kumandasında bir manga asker manevra fîşegile üç defa selâm atışı yapacaktır. Romen millî bayramı dola) ısile Atatürklc Kıral arasında verişilen telgraflar Romen Millî Bayramı dolayısiyle l unun reisi K. Atatürk ile Romanya Kiralı İkinci Karol arasında aşağıdaki telgraflar verişilmiştir. Romanya Milli Bayramı münasebetiyle Majestelerine En har tebriklerimle beraber gerek şahsi saadetleri ve gerek dost ve müttefik Romen Milletinin refahı hakkındaki temennilerimi bildirmekle bahtiyarım. *»* Vatanımın Milli Bayramı münasebetiyle göndermiş oldukları hararetli temennilerinden dolayı ekselansınıza çok samimi surette teşekkür ederim. Beş senelik sanayi programı ikinci beş senelik sanayi programı üzerindeki etüdler devam etmektedir. Raporlar Ekonomi bakanlığına gelmiştir. B. Celâl Bayar raporların neticete-rile bizzat meşgul olmaktadır. Ekonomi Bakanlığı pamuk iplik maliyet fiallarını ur uzla Ilı Ekonomi Bakanlığı, 936 şubat pamuk iplik maliyet fıatlarından yüzde 8 İlâ yüzde IS tenzilat yapılmasını kararlaştırmış vc alâkadarlara tebliğ etmiştir. Bakanlık bu suretle, memleketin büyük bir sanayi mamulâtı olan pamuk fi-atlarını da kontrol etmiş ve yüksek kârlara meydan vermemiş olmaktadır. İplik fabrikaları olmayan mensucat fabrikalalarımız ve bilhassa mensucat sanayii bcytıycsi bu karardan istifade e-deceklerdir. Dolayısiyle fakir halkın ve köylünün giydiği harcıâlem bezler ucuzlatılmış olacaktır. En çok. köylünün sarfetmekte olduğu amerikan be/teri üzerinde de tetkikler devam etmektedir. Bunları bir Standard norma soktuktan sonra fiatlan ü-zerinde tenzilat yapılabileceği anlaşılmıştır. Ekonomi bakanlığı böylece, hükümet ve parti programlarında yer almış olan sanayi satış Hatlarının kontrolunda büyük bir hassasiyet göstermektedir. Menşe şahadetnameleri ve tüccarlar Ekonomi bakanlığı mahsuller için verilen menşe şehadetnacaeleri hakkındaki kararnamenin, ticarî icap ve teamülleri haleldar etmeksizin tatbiki lâzım geleceğini ve bundan dolayı ne tüccarın ve ne de ticarethanelerin zarardî-de olmasına mahal verilmemesini İç ve dış kollarına ebenüyetle tamim etmiştir. 44 Ulus,, un Dil Yazılan (Başı /. inci sayfada) susiyeti dolayısiyle verilmiştir hükmüne varacağız. Su insanların saydığı ve tapındığı tabiat unsurlarının birincilerinden ve başlıcatarındandır. Fakat hiç bir zaman esas olamamıştır. Ondan evvel ve ü^lün olan a-teş idi. Ates Tanrısı (Agni) de hidrik bir dış görünüşü vardı. Yani su ateşten doğuyordu. Eskilerin bu telakkisini bugünkü ilirn müspet bir hale getirmiştir. İlk hilkatte ates vardı. Ateş kurudu. Su çıktı. Hayatın esası sudur. İlk sular içinde yetişmiş mahlukların düşünceleri ve sözleri ne yazık ki bize intikal etmedi. İntikal edebilseydi onların da ilmin bugün ispat ve tesbit ettiği gibi her şeyin Önce ateş olduûuna ve güneşten dolduğuna inandıklarını i-şîtmiş ve öğrenmiş olurduk. Teorimizin adına Güneş • Dit teorisi denildiğinin sebebi işte budur. Güneşin sudan yaptığı ve yarattığı ilk canlı mahsul nebattır. Ve onun içindir ki nebat kelimesi en eski zaman Ur dan- beri yaşamakta ve su mahsulü olarak tarif edilmektedir. Netekim Türk lehçelerinde de nebat su mahsulü olarak tarif edilir. Fakat yeni Türkler onu suyun karşılığı Nap ile değil oğ öğ ile ifade etmişlerdir. öleng Çağatay, Tarancı lehçelerinde usaresi olan ot, çayır, mer'a, nebat, OlÖng Altay, Tele-vüt. Lebe d lehçelerinde nebat, ot demektir (1 ]. Ton veya tun kelimesine gelince: Onun da etimolojik analizi şudur: I [i] Radlotf C. I. s. 1246. 47. (O (2) (3) Ton — oğ + ot + on (t) Oğ: Ana köktür. Su anlamı-nadir. (2) Ot: Fiil ve failiyet ifade e-den bir unsurdur. (3) On: unsurunun (. -f ğ) yani (ng) (eski tabirle sağır kâf) olması lâzungelir. Çünkü başka lehçelerde bu kelimenin toy şekli vardır. O zaman bu unsur manayı ü-zerine alan ve objeyi ifade eden eleman olur. Binaenaleyh (oğ + ot + oğ) yani long ve son morfolojik şekli ite ton kelimesi su aktı vitesi nin taallûk ettiği obje yani sulu toprak ve çamur demek o-lur. Esasen Neptün sular âleminin kiralı idi ve denizin dibinde yaşardı. Bu suretle anlıyoruz ki su ile ilgili bütün eskİ mabutların hem isimleri h—n vasıfları Süm-rceden başlıynrak Türk l-hrelerinde avnı man*d** y*"rynn T;'-*\ kelimelerinde ra«k-»ları le«?ildir. Ot k«"lim«"si de bu eski kelimelerdendir. Hilkatin başında ateş ve su itidal derecesini bulunca toprak belirdi. Güneş mahsulü o-lan bu üç tabiat unsurundan ot doğdu. Onun içindir ki ot kelimesinde bu unsurların üçüne de işaret varlır. Etimolojik analizi bizi aydınlatabilir. Ot: oğ |- ot Ana kök ateş manasına alınınca (. - t) ile ateş yapan manası vereceği gibi su veya toprak manası vereceğine göre sudan veya topraktan olan anlamı da verebilir. Çünkü (. • t) unsuru yapmak yaptırmak yapılmış olmaklık ifade eden bir unsurdur. Şimdi lügat manalarını arıya • Irm. Prototürk'lerin dilinde su mef- humunun o ve oo olduğuna şüphe yoktur. Yahut Sümercede olduğu gibi su; a ve su müştakları; aa ile ifade ediliyordu. Vokaller semantik fonksiyonda esaslı rol sahibi olmadığı için o veya a olmasında fark aranmaz. Sümerliler suya "a" diyorlardı. Fakat onlar bugünün Başkurtlan ve Yakutları gibi "o" fonemini kullanamadılar. Söz cihazları böyle bir vokalin devolop-manına kolaylık bulamamış olmak gerekti. Fakat bugünkü Türkçe-mizde mevcut olan "o" kelimesi ıtlak ile ifade edilmek istenmiş su mefhumunun ilk karşılıyıdır. O-luk kelimesindeki "o*' işte bu kelimenin kendisidir. Oluk suluk demektir. Istanbulun dünyaca tanınmış suyu, Karakulak dahi aynı kelimeyi muhafaza ediyor. Bu kelimenin aslı Karak ulak'tır. Çünkü Radlof'a ve Pekarskİ'y* göre bütün Türk lehçelerinde Karak göz ve su gözü demektir. Ve oluk ile ufak an»mH« bir fark olmadığı gibi resftli Türk lence'-rmde o, n. 5 gibi su m«*'h"mlu kelimeler h»S yaftamak**d*rlar. Meselâ: Yakutçada -» II — m Utuy = su ile dolmak Oreh — nehir Üreye = çay Orüs -- büyük nehir lere ) ) — küçük akar su, dere leye) Ulah sulu [21 demektir. Bı kelimelerin hepsinde asıl o-lan '"u" ve "ul" dur. Ve sulu manasına gelen ulah ise misal getirdiğimiz Karakulak'taki ulak kısmının kendisidir. Güneş - Dil teorisine göre analizini yaparsak şu neticeye varırız. (O (2) (3) ulak = uğ + ul -f ak. (İ) Vg: ana köktür. Su anla- [2) Pekarski. Yakut lügati. Konservutııvur imtihanları İstanbul, 13 — Kooservatuvar cumartesi günü imtihanlarına başlıyor, Konservatuvardan bu sene on kişi çıka* çaktır. Kadınlık haftasr İstanbul, 13—8 haziranda Pcştede tertib edilen kadınlık haftasına türk kadınları da davet edilmişlerdir. Bir arabacı öleli İstanbul. 13 — ismail adınd.ı bir a-ralucı Ayasap.ada arabasında ö)U olarak bulundu. Tahkikat neticesinde e'indeki tabancanın karara patlayarak kendilini öldürdüğü anlaşıldı. Göçmenler İstanbul, 13 — Dün Bulgaryadan gelen göçmenler bugün Tuzlaya gönderildiler. Prost geliyor İstanbul, 13 — Istanbulun şehir plânını yapacak olan orbanist Prost biı iki güne kadar bekleniyor. Çinicilikte kullanılan beyaz çimento Çinicilikte kullanılan çimento ile mo-;aıkçılıbte kullanılan beyaz çimento arasında evsaf itıbarile fenni fark olmadıkı ınlaşıldı ¦ ından, kontenjan kararnamesinin (K listestinde 469 tarife numarasına giren 225 bin kilo fyalnız şinİ-cilflıte kullanılan beyaz çimento) kaydına (ve moraikçilikte) kaydının da i-lâ*esi Bakanlar meclisi tarafından kararlaştırılmıştır. * Anvcrste ölen konsolosumuz B. Münür İbrahimin cenazesi bugün getirildi vc törenle gömüldü. Yumurta ihracatımız artıyor 1936 yılının İlk dört ayında yalnız fstanbuldan dış memleketlere, bîr milyon kiloyu mütecaviz, 270 bin lira değerinde yumurta ihraç edilmiştir. Geçen yıl aynı müddet içinde, 898 bin kiloluk 140 bin liralık mal gönderilmişti. Görülüyor ki aynı devre içinde bu seneki ihracatta bir misli tezayüd vardır. Yumurtalarımızın fiatları geçen seneden yüksektir. Bunun sebebi bir taraftan İspanya piyasasının mütezayid talepleri, diğer taraftan yeni nizamname ile hayli ıslah edilmiş olan kalite meselesidir. Alınan tedbîrler sayesinde, yalnız tneboludan nîsan ayı İçinde, 1209 sandık ihracat yapılmıştır. Bu yıl ihracatın geçen seneye nazaran daha fazla o-lacağı muhakkak sayılmaktadır. Drlim'iı rııvalkır hakkında Kanca takılmak su re tiyle'veya muhtelif sebeb ve arızalarla delinen ve yır. tılan un çuvallarının içlerinden makine dikişîyle muntazaraeo yamalanın a d ıkça kullanılmalarına müsaade edilmemesi finans bakanlığınca kararlştırılmış ve keyfiyet alâkalılara tebliğ olunmuştur. , mı nadir. (2) Ul: gayrişahaî, gayrimuay-yen, belli bellisiz bir hal ifade e-den unsurdur. Bunun içindir ki (uğ + ul) = (uğul) = (ul), ol, öl belli bellisiz bir su varlığı yani rutubet karşılığı kullanılan bir kelime olmuştur. Anadolu çiftçileri rutubetli toprağa öllü toprak dedikleri gibi küçük çocukların altını kuru tutmak için kullandıkları toprağa da 61luk derler. (3) ak: mananın taallûk ettiği objeyi gösterir unsurdur. Bu suretle (uğ -f ul -f ak) = ulak belli bel1;siz bir suyun taallûk ettiği obje demek olur. Karakulak suyU herhangi bir çeşme gibi harıl harı| su akıtmadığı için ona olak deı mek etyanırt tabiatına intibak ba| k—unlan çok yerinde ve çok lo:ıkj tir. t H R. TANrtı (Arkası —-) 1 ULUS 15 MAYİS 1936 CUMA Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. NO: 5314 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Her yerde 5 kurut ı Bugün havu i sehidlerimizi ¦ anacağız Dünkü »ayımızda bildirdiğimiz gibi, hava şehidlerimizi anış töreni bugün taat ti de Utus meydanında yapdacahlır. Törene, atılacak topla başlanacak ve top sezi duyulur duyulmaz tören yerindeki sancaklar-la resmi yapılardaki bayraklar yarıya indirilecek, komutanlar tarafından (dikkat) kumandalı verilecek, yarım dakika müddette ve (rahat) kumandasına kadar bütün gezme ve tasıma vasıtalarile halk, saygı gösterisi esnasında bulunduktan yerde duracaklardır. Törende Hava Müsleşarlujı, Hava Kurumu Ankara şubesi ve C. H P. adına birer hatip söylev vereceklerdir. Bundan sonra mızıka hazin bir marş çalacak ve bîr manga asker üç el selâm atışı yapacaktır. Btışbrthv ÖVR GAZETESİNE BAKILIRSA: MALİYE TEŞKİLAT KANINI Kemal ÜNAL Kamutay, bugün cumuriyet maliyesinin bünyesini oldukça değiştiren bir kanunu müzakere edecektir. Hükümet maliye teşkilatımızın bugünkü kuruluş ve işleyiş şartlariyle ileride alınması gereken şeklini ecnebi mütehassıslara da uzun boylu tetkik ettirdikden sonra bir lâyiha hazırlamış, geçen mayısta kamutaya vermişti. İhtisas encümenlerinin, bu kış toplantısında da üzerinde çalıştıkları lâyiha, bazı tadillerle bugün müzakereye konulmuş bulunuyor. Yen imaliye teşkilâtında kadrolar, sayı bakımından fazla genış-lememekte, fakat her mevkiin salâhiyet ve kıymeti bir veya birkaç derece birden yükselmektedir. Bu yükselişi; maliye hizmetlerinin, son yıllarda devlet idaresinde artan ehemmiyetiyle mütenasip bulmamak mümkün değildir. Yurd dışı ile mübadelenin tanzimi bir maliye hizmeti olmuş sayılır, içerde ise vergi sistemlerini, sık sık değişen ekonomik şartlara süratle intibak ettirmek bir zaruret olduğu gibi, masrafları da, karşılığını iyice alacağımız şart ve zaman içinde yapmak çok itinaya değer bir vazife olmuştur. Bugün ve yarın için yurdun i-yİce korunması, bayındırlaşması; yurddaşların emniyet, sıhhat ve refalı içinde ileri bir hayata çabuk irişmesi, devleti, arlık yıllık büd çelerin dar yekûnu içinde bırakmamaktadır. Kamalizm nesli ise, geniş bir sağduyu içinde kazancını ve tasarrufunu ulusal faydaların kaynağında toplıyor. Rejimin devletle halk arasında yarattığı bu 8üzel iş ahengi maliyenin ehliyel ve kudretinden kuvvet almakta Ve ileride daha çok kuvvet »lacaktır. Yeni maliye teşkilâtında inkılâbımızın iki hamlesini görüyoruz: Lâyihada gemç ehliyetlerin, yeni kurulan büyük vazife ve mesuliyet mevkilerine derhal geçmeleri mümkün kılınmıştır. Bununla (Sonu 6. ınct say/ada) İtalya, Milletler Cemiyetinden çekilmiye hazırlanırken başka larmıda peşinden sürükliyecek Paris. 14 (A. A.) — Övr gazetesi yazıyor: İtalya, şim -di Cenevre'de hummalı b i r tarzda uğraş • maktadır. Bu faaliyetin gayesi. 1 S haziranda zecrî tedbîrlerin kaldırılması hususunda bir anlaşma olmadıkı D Atoi.i takdirde italya ile beraber millet'er cemiyetinden çkm*!a Avusturya. Macaristan, isviçre, A'navudlugu ve ihtimal daha bir tak-m milletleri inandırmaktır. Avnı ı»a?etenin ö^n-ndiğİne pöre 1-talvanın Berlin elçisi R Atto'iko. dün B. fon Noyrat'ı ziyaret ed-rek Habeşistan'ın italya tarafından ilhak edi'miş olduğunu b'M;rmts ve avnt rm»nda bu ilhakı tanıdığı takdirce ItttottM Av-rupaya rniitr*"iV. ilmim İsteklerine yar-drm edeee*««ı Bfl*tfaaı'*ttt\ Roma. 14 (A.A.) — Yarı resmî mahfiller. B. Aloîrtnin Cenevrcdcn ayrılmasından sonra fulyanın n; yapacağı hakkında bir sev söylememektedir. Yalnız tu mahfillerde Cenevre kurumu ile her türlü iş birlisinin kesilmesi zarurî olduğu, çünkü milletler cemiyetinin şimdiki pörii" intin italyan gÖrüştl ile taban tabana /ıd olduğu söylenmektedir. Yunanistanda Um?ı mî gtev bitti ve sükûn kuruldu Atina, 14 (A A.) — Dünkü gün bütün Yunanistanda sükûn içinde geçmiştir. Yalnız elıemiyetsiz bir İki hâdise olmuştur. Umumi grev. gece yansı sona ermiştir. Selânihten bir görünü* - Beyaz kule Atina. 14 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: 24 saatlik grevin bittiğini bildiren gazeteler, gerek Atinadj gerek vilâyetlerdi hiç bir ehcmiyetlî hâdise olmadığını kaydediyorlar.. Gczetctcr bu g-revin. devamlı tahriklere karşı hiç bir sempati duymıyan ve müfritlere karşı büyük bir müdafaa ordusu teşkil cyli. yen çok kuvvetli bir iîfçi şebekesi olduğunu tebarüz ettiriyorlar. Gazeteler, hükümetin grev devam etliği müddetçe almış olduğu tedbirleri de övmektedirler Bu tedbirler neticesinde grev ilk dakikadan itibaren muvaffakiyetsizli. ğe uğramıştır. KOY İLKİN I'.İK II VHKRİNK GÖRE Avusturya kabinesinde a* değişiklikler yapıldı Prens Starhemlıerg başbakan muavini İtrinden uzaklaştırıldı Değişikliğin sebebi, başbakanla Prens arasındaki anlaşmazlıktır Gore şehrinde ııeni bir habeş hükümeti teşekkül etti m Londra, 14 (A.A.) — Kartumdan Royter Ajansma gelen bir habere fö-re. garbi Habeşiştanın merkezi olan. A. disababanın 350 kilometre uzağında bulunan Gore şehrinde yeni bir habeş hükümeti kurulmuş ve işe başlamıştır. Ne-güsün hareketinden sonra, bazı bakanlar devlet dosyalarını alarak Gorcye gitmişlerdir. Bu şehrin halkı dört bine yakındır. Garbi HabeşHstandaki ingiliz konsolosu yüzbaşı Erjkingin bir raporuna göre. bu civarda tam bir sükûn hüküm sürmektedir. Habeş otoriterleri, doğudan gelen silâhlı kaçakların çıkardıkları karışıklıkların önünü almak için sıkı tedbirler almışlardır. Cepheden donen garbî Habeşistan halkının bir kısmı tarlalarîyle yeniden meşgul olmıya başlamışlardır. Dış /ş/er ve Milli Müdafaa Bakanlıklarını da üzerine alan Başbakan B. Şuşnıg Viyana. 14 (A.A.) — B. Şuşni». bu sabah saat 3.30 da kabinesinde ehcmiyetlî değişiklikler yapmış olduğunu bildirmiştir. Mumaileyhin B. Starhem. berg'i ithal etmemiş olduğj üçüncü ka. binesi şu suretle kurulmuştur: B. Şuşnig. B. Berger-Valdeneg'in uhdesinde bulunan dış işler bakanlığım î Vun Dil Yazıları Güneş-bil teorisine göre su meflıumlu kelimelerin analizi VI. Sümerliler de ul kelimesini kullandılar. Onlarda da: U! = su Ullu -- sulamak Uli — su içmek demekti [1]. Sümerliler su karşılığı olarak "Bu, su" ve "zu" kelimelerini kullandılar. Türkçede su kaynağı demek olan "Bulak" kelimesi bu bakımdan dik!.atimizi çekmelidir. Not: Toponymistc'ler bu "Bulak" kelimesiyle mühim bir tarih yolu çizebilirler. Bulak, Bulak başı, savcı bulak, gibi yer adları bu yolun nirengi noktaları olur. Bu kelimesini Türk Sümerler kullandılar. Türk Etiler su med-lûllü kelimeleri daha ziyade (. + k) unsuru ile yaptılar. Meselâ: "eku, aku" m içme. akugallit tm su kab', akuttaras su içen. akkusk aa bol bol su içmek [21 gibi. Bugünkü ak'lı yer adlın bize kendilerini |»tıa çok Eti ül'e*inde tanıtmaktadırlar. Türk dilinde bulamak fiilinden sulu bir madde ile diper bir maddeyi temasa getirmek kastedildit;i gibi Bulamaç kelimesiyle de sulu fakat suyu ile tımamİyle imtizaç etmiş bir nesne ifade edilmek istet/J IIıl.un- de Barenton. L'ori-gine des langues. des teligions et d es peuples. [2] Delaporte. Textes Hıttites ve Sturewant. Hİttite - Clossary. Bugün İnkılal» Dersi j Prof. Yusuf Kcıııııl tarafından i vrrilıoeklir. Vazon; H. R. T AN KUT nîlîr. (Bulanık su) içindeki madde ile biribirine tamamîyle ovuşmuş su demektir. (Sonu S. inci aayfnda) kendi üzerine almakta olduğu gibi "varan severler cephesi" reisliğinde de B. Starhcmbcrg'e hele* olacaktır. Üçüncü Şıışnig kabinesinin heyeti u-mumiyesi şudur: B. Şuşnig: Başbakan, milli müdafaa ve dış işler bakanı. B. Baarenfeld: Başbakan muavini ve iç işler bakanı, "vatan severler cephesine me^uDdur.'* B . Hammcrştayn: Adlîye bakanı. "Hıristiyan sosyalist pır tisin den." (Sonu ti . '-'i* «B. Balrivuı pişman olarak mı9» l.trd Itrİveı Itrttk bu ha*hSe allında yazd fl Mr* un -İrde Rrtabahnnn ş'.idi-tle çutıyor. Londra. 14 (A. A.) — Gazeteler,* yeniden B. Bald-vin'e hücum etmektedirler. Deyli Eksnre-sin sahibi II Bİverbruk, kendi gazetesinde "B. Baldvin pişman olacak mı,.. başlığı altında heyecanlı b i r makale neşretrri'tir: B latdvin tngilterede kendilerine şef denilebilecek kimse'er yoktur. Bir fîderleri-(YariM 6 ıncı tayfada) FILYOS -ZONGULDAK Yolun Çatalağzı kısmı bitmek üzeredir - Bütün yoldaki on allı tünelden on üçü delinmiştir Filvos - Zonguldak arasındaki de-*| mİryolu döşenmesi büyük bir faaliyetle ilerlemektedir. Hattın Çatalağzına kadar olan kısmı bitmek üzeredir. U-facık bİr kov olan burada 4? parçaya yakın büyük ve modern yapılar kurulmuş ve şirin bir kasaba haline gelmiştir. Zonguldak kısmının dağlık ve sarp araziden mü-teşekkil olmasın -dan yolun büyük bir kısmında açılan tünellerin sayısı 16 dır. Bunlardan 13 ü delinmiştir. Zonguldak istasyonundaki tünelin uzunluğu 1500 metredir.. Bir çok köprü -ler de yapılmıştır. Üzülmez deresi u - C*1*1 Zonguldak arastadaki kısımda (Sonu S. inci şayiada) 16 "utaaralı tünelin ağzı SAYFA 2 ULUS Dfo ıo'n tetkikler: AVRl PAININ EKONOMİK TABİİYETİ Avrupanın (1) Avrupa dışı memle-k (elere göndereceği yiyecek ve işli yete ğc güvenerek, koy mahsulleri ytıittirmekten vaz geçicinin "yani köyü tasfiyesinin" rakamlarla tesbiti şöyledir (2): Seneler Köy % şehir İNGİLTERE VE CAL 1871 1901 1911 1921 1672 1901 1911 1921 1870 1900 1910 1920 1870 1901 1011 1921 1780 1900 1910 1920 1870 1900 1910 1920 UM 1899 1909 1920 nüfusu 7998950 7469488 7907556 7850857 nüfusu 14713316 25058355 »162936 90034385 F K A N S A 24S6SU22 23047550 22090520 21004260 11234899 15957190 17508940 18205492 İSVİÇRE 1599181 1569787 1530263 1521744 1055820 1745656 2223025 2358576 DANİMARKA 1341274 1490635 1647350 1849280 İSVEÇ 3628876 4032490 4154803 4161378 NORVEÇ 1444082 83 1613975 72 1700321 71 1866532 70 443467 958905 1109726 1418551 539649 1103951 1367600 1743111 295759 628192 693585 786296 FELEMF.NK 1513000 1752000 1739000 1738401 : of. ;ooo 3352000 4119000 5126745 BELÇİKA 1876 1720185 32 3616000 68 1900 1670080 25 5023468 75 1910 1645277 22 5796506 78 1920 1610842 22 5787218 78 $İmdİ bu tasfiyenin menfi neticelerini rakamlarla tesbît edelim: 1 — NÜFUS. a - Avrupa nüfusunun ticarî, malî, sınai kapitalizmin inkişaf devirlerinde görülen yüksek artma temayülü tamamen durmuş, aksi bir temayül, azalma başlamıştır (3). Senelik vasati artma "binde" (4) Memleketler 1800-1870 1870-1910 1910-1930 Almanya 9,0 11.9 5.4 Bcl(ika 9.0 93 3.9 Fransa 3.9 M 0.4 ingiltere ve Gal 12.5 11,4 5.1 il) Burada Avrupanın sanayileşmiş memleketlerinden bahsettiğimizi ve bütün tetkiklerimizin bu esasa dayandığı-m hamlatmak isterim. Almanyaya aid rakamlar daha evelki yazılarda tafsilatla verildiği için burada tekrar edil -medl. (İ) N. Jasny. Bevölkerungsgang und Landwirtschaft. Sayfa 41-42. (S) Avrupa sanayi memleketlerinde nüfusun bu azalma temayüllerini muhtelif sebeblerle izah eden tetkikler çoktur. Bunların biç birinin tesirini küçük girmemekle beraber burada bir nüfus tetkiki yapmadığımız için sebebler üzerinde durmağı faydalı bu! mı yor ur. İşi-ret etmek istediğimiz nokta sadece nüfusun artma kabiliyetini kaybetmiş olmasıdır. (4) Bu cedveldeki memleketlerin aufus hareketleri umumi harbtan önce ve sonraki topraklarına göre ayrı ayrı gösterilmemiş bitleştirilmiştir. İtalya Avusturya İsveç İsviçre 6.2 6,7 5,8 6.4 8.3 7.0 8,6 64 0.6 4.1. 4.0 Çekoslovakya — — İlh.. ilh.. ilh... b - Umumi harbtan sonra Avrupa memleketlerinin kendi ellerinde olmıyan sebeblerle (dış pazarların kısmen Avrupa harici rekabetlerle kaybı umumi harbin sebeb olduğu maddi manevî sarsıntının, bilhassa dünya üzerinde Avrupalılık prestijinin yıkılmasının se-beb olduğu pa/.ır buhranları, pazarların mukavemeti, Avrupa dışı memleketlerin sanayileşmeleri ilh.. ilh...) Avrupa sanayii ve bu sanayide çalışan avrupalı nüfusun mühim bir kısmı işsiz kalmış, fiatlar düşmüş ve bütün bunlar Avru-pada sosyal bir sefaletin rejimlere kadar teıir yapan »e manevî bir anarşinin amili olmuştur. e - MOrtehid Amerika: Müttehİd Amerikanın 1900 • 1934 »-rasındaki ithalit ve İhracat muvazenesi "Milyar mark olarak" Seneler 1900 1905 1910 1913 1925 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 tthaUt 3.4 M M 7.4 17.4 16.7 18.1 12.6 M 5.4 4J 4.1 ihracat 6.1 6.7 7.7 I0J tO.2 U.ı »1.7 15,8 10.0 «.6 5.6 53 İÇ HABERLER Hükümetimizin dağıttığı buğdaylar Köylü ve göçmenlere, bu-yıl 38.655 ton buğday verildi Hükümetimiz tarafından göçmenlere ve muhtaç çiftçiye yemeklik ve tohumluk olarak buğday dağıtılmakta olduğunu bundan önce bir kaç kere yazmıştık. Tarım Bakanlığının murakabesi altında. Tarım Bankası vasıtasiyle dağıtılan bu İHifcdayları göçmen vc çiftçiler iki yıl sonra ya aynen geri verecekler vc yahud da bedelini ödiyecek-lerdir. ¦ Trakya mıntakasında. göçmenlere 13 bin 426 ton buğday verilmiştir. Bunun 8700 tonu tohumluk ve geri kalan kısmı yemekliktir, Anadoluda, Ankara Afyon. Antalya, Eskişehir, EUziz. Kars. Kayseri. Konya. Kütahya. Tokat. Tunceli, Samsun Sivas, Ordu. Malatya. Manisa. Maraş, Niğde, Zonguldak, Yozgat. Gümüşanr, vilâyetleri muhtaç halkına ve bir kısım göçmenlere 6875 ton yemeklik ve yalnız çiftçilere 18351 ton tohumluk dağıtılmıştır. İhtiyaç görüldükçe buğday tevziatına devam olunacaktır. Iran büyük elçisi Dün Atatürke güven mektubunu sundu d - Avrupa sanayi memleketlerinin birkaçında işsizliğin nisbeti ve muhtelif sanayi zümreleri atasında inkısamı (5) : Memleketler Belçika ingiltere Felemenk Avusturya (6) İsveç taviç-re (7) ilh.. ilh... yekûn maden dokuma inşa sanayii aanayü sanayii 39,7 38,1 48.4 46.7 16.1 22.1 i:.u 21,0 37,9 44,5 383 52,0 399,138 30.596 19.222 96,787 23.7 11.8 5.6 46.0 odun sanayii 44.9 13,4 51,3 deri sanayii 52.7 11.7 37.1 kâğıd nakliye elbise sana* işleri sanayii, yü 46.9 73 47.4 193 353 483 14.0 293 .T 25.829 3,555 8v64l^4f36 26,942 57.5 15.1 11,6 25.0 42.6 denedik 30.3 22,9 0 3,637 20,2 91.196 12,394 5,493 36.003 3.813 626* 1106 1751 1565 583 e - Fiat sukutları (8): Düoya pazarları 1925 Katlarına aid endeks 1929 = 100 Sınai Gıda ham Sanayi mahsuller maddeleri ham Seneler Yekûn Ziraî mahsul maddeleri 1925 113.3 115.3 106.9 109.3 115.9 1926 103.6 1003 113.9 |, W«S 104,6 1927 »7.1 98.4 92.9 100.3 95,1 1928 95,1 96,7 90.2 U 97.2 93.7 1929 90.9 89.3 86,1 90.9 90.7 1930 703 67.4 81.0 70.5 70.4 1931 513 48.2 60.8 513 513 1932 40.3 37,4 49,4 41,6 39.4 1933 37.7 34,8 47.0 36.1 38.9 1934 35.8 33.4 43.8 33.8 37.9 4 — Avrupanın sosyal rahatsızlığını bir de rakamlarla takib etmek istiyen-ler grevler yüzünden bazı sanayi memleketlerinde kaybedilen iş günlerini gösteren şu rakamları tetkik edebilirler: Memlekteler . . w Belçika 1927 1928 1929 1.685.836 2.254.424 799,117 Danimarka 119.000 11.000 41.000 ingiltere ve şimali İrlanda 1.170,000 1390.000 8390,000 Felemenk 203.900 Norveç 1.374.089 Lehistan 2.479.993 isveç M&OOO 637.600 984,000 363.814 196,704 2.775.510 1.066.196 4.835.OU0 667.000 Çekoslovakya 1.466345 1.728,419 İlh.. ilh.. ilh... 753,205 1930 1931 1932 1933 1934 781,646 399,037 580,647 664,044 2.441.335 144.000 246.000 87,000 18.000 146,000 4,400.000 6,980.000 6,490.000 1.070.000 960.000 273.000 856.100 1,772,600 533.800 114300 240.454 7.585.832 394.002 364.240 — 329.001 634,869 2.122.897 3324.027 2.365.631 1.021.000 2.627300 3.095,000 3.434.000 — 423,126 498,891 1.255.576 289,409 252.807 Neşet Halil ATAY (Bu yazı devam edecektir) (S) Rakamlar I9J4 yılına aiddir, ve azalma nisbetini gösterir. Cedvele 1934 için son ay, alınmıştır. Gıda maddeleri muhtelif sanayide çalışan amelenin % aylarını ayrı ayrı almak kabil olmadığı sanayii ile ziraat işsizleri de alınmamıştır. Fakat yekûn konmuştur. Mufassal rakamlar 1935 alman istatistik yıllığının yabancılar kısmının 191-191 inci sayılalarmda vardır. (6) Orman sanayii de dahildir. Ve işsizlerin tam rakamları verilmiştir. (7) Amele birlikleri tarafından bildirilen iş talebleri yekûnu rakamla. (8) 193S alman İstatistik yıllığı sayla 144. Fiat sukutlarını teferrûatiylc tetkik etmek istiyenler bu yıllıktan istifade edebilirler. Iran BÜyük Elçisi Ekselans Halil Fahİmi dün saat 16 da motıt meraıi'ile Cumur Reisi K. Atatürk'e güven mektubunu vermitşir. Resmimiz Büyük Ficinin Çankaya köşküne varışını göstermek tedir. İSTANBUL TELEFONLARI: Inkilâb anıtının yeri İstanbul, 14 — Istanbulda yapılacak lnkılâb anıtının yerini esas itibariyle vilâyetle istişareden sonra İç Bakanlığı tesbit edecektir. Belediyenin tasarladığı yerler Bayazıt meydanı. Cihangir yangın yeri ve Dolmabahçe sırtında ayrı bir yerdir. Maamafih Prost'un reyi de alınacaktır. Üniversitede konferans İstanbul. 14 — Budapeşte tıp fakültesi dekanı lstaobula geldi. Yarın üniversitede bir konferans verecektir. Muallimler kampa çıkıyorlar İstanbul, 14 — İstanbul ilk okul mualimleri Heybeliadada kampa çıkacaklardır. Kadıköy su şirketi tetkikleri İstanbul. 14 — Kadıköy su şirketinde yapılan tetkikatm ilk safhası bitmiş ve rapor hazırlanmıştır. Rapor Finans ve Bayındırlık Bakanlıklarına gönderilecektir. Türkiyeden kaçan ermeniler İstanbul. 14 — Evvelce Türkiyeden Fransaya kaçan 1800 ermeninin Sovyet Ermen is tan ma gitmeleri için Sovyet Rusya ile Fransa arasında bir anlaşma hasıl olmuştur. Türk - Yugoslav afyon bürosu İstanbul. 14 — Türk - Yugoslav afyon bürosu ve büro müdürü Hamza Osman ve bürodaki Yugoslav delegesi ile eski direktör Ali Sami yarın Avrupada bir buçuk ay kadar sürecek bir tetkik gezisine çıkacaklardır. Kıskançlık yüzünden İstanbul. 14 — Polis sivil komiserlerinden Ali Kı.-.ı bu sabah kıskançlık yüzünden karısı 25 yaşında Cazibeyi öldürmüş ve karısının mukavemeti sırasında dördüncü defa patlıyan tabancadan çıkan bir kurşun kendisinin dc Ölümüne sebeb olmuştur. Türk - Çekoslovak ticaret anlaşması Türkiye - Çekoslovakya ticaret anlaşmasının müddeti dün akşam bitmiştir. Kliring anlaşması ise 1 hazirana kadar meri kalacak ve Çekoslovakya emtiası 1 hazirana kadar umumî kontenjan k ar a rn.ı meşinin kliring listesinden istifade edecektir. Yeni Çekoslovakya anlaşması 1 hazirandan itibaren yürürlüğe girecektir. Alman tez\iıı sanatları Sergi*. l)ün Ba;lıuk:iıi!iııız w Parti O-nel Sekrt-trrimiz srrpiyi grzH'Vr. Sergievinde teşhir edilmekte olan Alman tezyin sanatları sergisi, halkımızın gösterdiği rağbet üzerine, önümüzdeki pazar akşamına kadar açık kalacaktır. Dün Başbakan İnönü üe C. H. P. genel sekreteri B. Receb Peker sergiyi gezmişlerdir. Havas ajaıiMiım Ankara mümessi!i Havas ajansı. Tas vc O.N-B. ajans-Jarı gabi, ac|tf imiadc üldaa ettiği mümessilliğe B. Jorj Hilpert'i tayin etmiştir. Beyoglunun çoğu yanlış re bir kısmı yalan haberlerin neşrine ister istemez alet olan yabancı gazete vc ajans muhabirlerinin, faarryet merkezi seçmekteki hatalarını düzeltmek yoluna girmiş olduklarını Havasın bu yeni kararı anlatmaktadır. Gerî kalan yabancı meslekdaşları da yakında şehrimizde göreceğimiz ümidini veren bu tayini memnuniyetle karşılar ve B. T- HlIperrV yeni vazifesinde başarılar dileriz. Ziraatçilerimizin tetkik gezisi Y. Z. E. Meyvacılık .bağcılık enstitüsü müdürü Prof. Glcİsberg ve asistanları Nail Oraman ve Neşet Ömer ire kendi şubeleri hakkında etüdde bulunmak üzere Ayaş ve Beypazarı kazalarına gitmişlerdir. Bu seyahat An kar a-da yapılacak ziraat kalkınması ile alâkadardır. Bu ay içinde diğer kazalarda seyahat yapılacaktır. Son yirmi dört saat Yağmurlu geçti; Diyarbe-kirde dolu yağdı Ziraat Bakanlığı meteoroloü enstitüsünden aldığımız haberlere göre. *on. 24 saat içinde bütün yurdda yer yer yağışlı geçmiştir. Yağış, cenub Anado-lusunda Antalya. Silifke çevreleriyle orta Anadoluda Ankara ve Sivrihisar da şiddetli sağnak halinde olmuştur, ölçülen yağış mikdarı metre murabba. ma Antalyada 120. Silifkede 70. Anka-rada 38. Sivrihisarda 34. diğer yerlerde 20 - 30 kilogram arasında su bırakmıştır. ' Diyarbekiı ve Mardin taraflarında fındık büyüklüğünden ceviz büyüklü; ğünc kadar olmak üzere dolu düşmüş* tür. Zarar henüz tesbit edilmemiştir. Çağrı Kamutay Adliye encümeni bu^un 10.30 da toplanacaktır. ULUS 16 mayıs 1936 cumartf.sî Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YİL. NO: 5315 ADIMIZ, AND1MIZDIR Her yerde 5 kuruş Hava Şeh idlerimizi dün bütün yurd c erin bir saygı ile andı Ulus meydanında dün yapılan tören, hava müda; f aası davasının milletçe ne kadar iyi kavranılmış olduğunun açık bir ifadesi sayılmak gerektir ;±faa Btışbetke HAVA KURBANLARI [Bu yazı Havacılık ve Spor Mecmuasına yazılmıştır.] Acaba niçin ben bile yazımın başına Hava kurbanları kelimelerini koydum? Niçin onlara kurban veya şehit adını veriyoruz? Hakikatte onlar Yeniçağ Türklüğüne hava yollarını açan kıla-vuz-kahramanlar değil midir? Hava, insana teneffüs için lâzım olduğu kadar, yirminci asır milletlerinin de havacılığa ihtiyacı var. Tavyarenî.ı eh -nmiyeti yalnız, ülkeleri ve cemiyetleri yaklaştıran en büyük sürat vasıtası ve üçüncü unsur' un fetih aleti olmasında değildir. Tayyare, milli müdafaalarda, memleketleri tek bir harb cephesi haline koymuştur. Taarruz başladığı zaman, a-teş ve Ölüm, ateşe ve Ölüme karşı müdafaa vatanın her köşesinde-dir. Düşman için ne aşılmaz dağ, ne geçilmez batak, ne erişilmez mesafe kaldı. Kara cephesini bes-liyen bütün kaynaklar, buğday siloları, nakil kolları, fabrikalar, hepsi hava hücumlarının hükmü altındadır. Ya bir memleketi nesi var nesi yoksa, hepsi ile, yeraltında inşa edip işletmek, yahut ka-natlamak lâzımgeliyor. Tayyare, emperyelizmin ihtiras hududlarını, hızı ve tesiri nis-betinde genişletti. Yelkenle yola çıkan emperyalizm şimdi uçuyor. Eskiden düşman topu menzilinde-ki emniyetsizlik, şimdi kanat mesafesine büyümüştür, imdi kanat mesafesi Nev/york - İstanbul'dur. Tayyarenin Büyük Harb'tek'ı ehemmiyet derecesinin, 1918 den bugüne kadar ne baş döndürücü bir hızla artmış olduğunu görüyoruz. Şimdi bu vasıta, zırhlı balı-rabilecek bomba taşıyabiliyor. 1950 de hücum kıt'alarının havadan naklolunduğunu görebiliriz. Her memlekette hava fethinin ilk kılavuz-kahramanları, kurban düşmüşlerdir. Bütün tecrübeler, onların fedakârlık ve feragati ü-zerinde yapılmıştır. Bizi yirminci asrın kanatlı milletleri sırasına koyanlar, Türk havacılığı için ö-lenlerdir. Onlar tarihte en büyük kara ve deniz kahramanlarının Çocukları idiler: Bu kahramanlıca ilk hava fethi destanlarını on-'ar ilâve ettiler. Her yeni harb vasıtası ve tekniği, ancak Türk milletinin önce-nz ve sonrası kahramanlığını bir daha ısbat ettirici bir vesile o-labılır. Toprağım,*,,, her karış yeri gibi, havamızın her teneffüslük parçasını nasıl müdafaa edeceğimizi tecrübe edecek bir düşman cesareti zuhur etmiyeceğini zan- Dün Ulus meydanında yapılan ihtifalle, hava şchidlerimizin aziz hatıraları anıldı. Kamutay başkanı ve başbakan ile, bakanların da bulunduğu törene, tam saat on birde atılan toplarla başlandı. Bu sırada, saylavlar, süel bü- halk selâm vaziyeti alarak azız ölülerin hatıralarına saygılarını gösterdiler. İlk olarak hava müsteşarlığı adına, tayyareci yüzbaşı Tekin Arıburun tarafından şu söylev verildi: Yurddaşlar Yukarda: Hava şehitlerini anrş töre-ninde Ulus meydanı. — Aşağıda: büyüklerimiz törende t _ yükler, subaylar, mektepler ve kurumlar, jandarma ve polis müfrezeleri, mızıka ve süel kıtalar programda ayrılan yerlerinde idiler. Meydanın dört tarafı da kesif bir halk kitlesile çevrelenmişti. Top atılır atılmaz tören yerindeki ve resmî yapılardaki bayraklar yarıya indirildi. Kamutanlar (dikkat) kumandası verdiler, kıtalar, mektepliler ve Bugün 15 mavıs. Ulu şchidlerimL zi anıyoruz. I.'.ı şehitler: türkün. binbİr şanlı savaşının kanı ile kızıllaşmtş, ay yıldızlı bayrağını bulutlara ulaştırırken; binbir zaferin destanı, büyük vc ebedi tarihini göklere haykırırken, düşen kartal yavruları .türk hava şehitleridir. **m şehitler; gürel yurdumuzu S3-a-beye çevirmek, kanayan kaleleri parca-lamak. ağlayan anatara daha binlerce a-na katmak için gelen düşman filolarına tek başına saldıran; kanlı Sakaryada yaratılan zafer anıtının üstüne alevden (Sonu 5. inci sayfada) İtalyan parlamentosu Roma İmparatorluğunun kuruluşu ve Mareşal Badoğliyonıın lıidivligi hakkındaki kararnameleri tasdik fiti B. Musoliııi diyoriti: "Habeşistan katiyen ve ebediyen f falyanındır.1" Fransız komünistleri Yeni kabineye girmeği reddetti* ler. fakat sosyalistlere yardım edecekler Filistinde vergi grevi başladı (Bu haberler S. üncü sayfamızda) \\ I Sil IH \ K\İÎİMSİM)EKİ DEĞİŞİKLİKTEN SONU \ Viyanada sükûn var firaz'da nümayiş yapmak isliyen Haymver gruplarını polis dağıttı (Yazısı 4. üncü sayfada) netmek isteriz. Fakat eğer böyle bir cinnet olursa, Türk havacılığının kurbanları, canlarını boş yere feda etmediklerini göstereceklerdir. Falih Rıfkt ATAY Ulus» un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine göre su mefhunılu kelimelerin analizi VI. Sümer dilinde su anlamlı kelimeler: Deimele göre [1]. a, aa, aaa su, buğu, şebnem. a = soğuk yağmur. a - abba - deniz. a - aba al zift asfalt "mayi olduğu için alındı". ab ki — sığır için otlak "Sümer-cede ab su ve kİ mahal, yer demektir. "Sulu yer demek olduğu için alındı". absin = întaş, doğurma, yetişme. "Nebat için". abbar = kamışlık, sazlık. ''Sulu yer olduğu için". Not: Bu Sümerce ab kelimesinin Sanskritçeye-ap, apas şeklinde geçtiğini ve gaelik lehçesinde aynen yaşadığını yukarda öğrenmiştik. .ı 11 vı ile sit'.i) süpürme, aıabu = su kuşu. ambar batak Arazi, eş 5=s ağlamak, su. işi aa ağlamak. Hilair de Barenton'a göre [2]. a = yağmur, â = kanal, ağaç dikme, a. aa â ay — su sulak, sel, yıkamak, parlatmak, göz yaşı, vaftiz. (Sonu 4. üncü sayfada) Yazan: H. R. T AN KÜT -----r KAMI TAYIN D^ktl TOP! ANTISIMU: Finans teşkilatı ka- 9 nun projesi gürü-şülmiye başlandı Kamutay dün Bay R e f e t Canıtcz'in reisliğinde toplan-mıtsr. A s k e - r ı v tekaüd nun 45 desine mülkî kanunu-ncİ mad-ihtiyat { zabitleri ve ihtiyat askeri memurları kanununun 3 üncü (Sonu 4 B Fuad Agrah maddesine birer fıkra Eneâ %avfada) [1\ Deimel. Sumeriches Glossar. [2] Hilair de Barenton. Lori-gines des Langues, des Religions et des Peuples. \NK\R\ SERG t EVİNDE: Modern alman san atı ve alman tezyin Muratlar Ankara Sergie -vinde, iki haftaya yakın bir müddet • tenberi, modern alman sanatı ve al -man tezyin sanatlarına aid eserler teşhir edilmekte -dir. önümüzdeki pazar gününden sonra Istanbulda a-çılmak üzere kapanacak olan sergide, alman elişi sana -tının şaheserleri, a-srrlardanbcri birikmiş millî sanat tecrübeleri, modern zihniyetin telakki ve zaruretleriyle mezcedilerek ortaya konmuştur. Sergide teşhir e-dilmİş olan eserlerde, plastik, yaf'lı ve sulu bova resimler gibi. milletlerarası mektebin e-serleri bir yana bırakılacak olursa, alman güzel sanatı - Alman sergisinde: 25 ni'i«"»ı V Ilık kehîrbarlır (Sonu ti. ıncı $ayf*iiaj SAYFA Z ulus / lb MA T İd iyot» LUmAMuM Haftalık Siyasi icmal HALuŞ BOZGUNUNUN İÇ YUZu I ı.ii.1 arası Habcşistandan gelen haberler, habeş, bozgununun iç yüzünü anlatmakladır. Filhakika Tcmbicn harbına kadar kendisini italyan taarruzuna karşı kahramanca müdafaa eden Habesista-nın son bamle karşısında ansızın yere serilmesi etrafındaki sebebler anlaşıla. numıştı. İtalyanlar Habeşıstamn lethi. nc başlarken. İtalya silâhlarından ziyade İtalya altınlarının Kastar üzerinde yapacağı tesire güvenmişlerdi. Habeş mukavemetinin müddeti hakkında tahminler yürüten askeri mütehassıslar, daima habeş birliğinin mukavemet derecesini birinci unsur olarak hesaba katmakta idiler, ilk zamanlar Guksa'dan başka diğer Raslar imparatorun etrafında toplanmış görünüyorlardı. Fakat bu cephe birliği sahte imiş. Habeşistan i-çin için kaynıyormuş. Tembien harbin-dan sonra da patlak verdi. Cephe arka-sında raslar birer ikişer italyanlara teslim olmıya başladılar. Habeş maneviyatı bozuldu. Habeş cephesi kırıldı. İhanet şebekesi ile kuşatılmış olduğunu anlıyan imparator kaçtı. İtalyanlar da yürüyerek memleketi işgal ettiler. I-talyanlar başlangıcındanberi Habeşis-tanda sömürge harbi yaptıklarını iddia edip duruyorlardı. Gerçekten bu, italyanları bu meseleden sonra gösterecek bir vaziyettir. • • • İMPARATOR VİKTOR EMANUEL A d ısa babanın işgalinden sonra Milletler cemiyeti konseyini oldu bitti karşısında bırakmak için Musolini Habe-şistanın Italyaya ilhakını resmen ilân etti ve İtalya kiralı Viktor Emanuel de Habeş imparatoru oldu. Geçen cumartesi günü yapılan bu merasimden sonra İtalya delegesi Baron Aloizi, Milletler Cemiyeti konseyinin toplantısında bulunmak üzere Ccncvrcyc hareket etti. italyan in iddiası şudur: Habeş devletinin yokolması vc habeş hükümdarının memleketten kaçması üzerine artık ortada Milletler Cemiyetini alâkadar eden erkin bir devlet kalmamıştır. Bir zamanlar erkin Habeşistan olan memleket bugün Italyanm sömürgesi olmuştur. Bu memleketteki kabileler birer birer Italyaya sığınmış. İtalya himayesini kabul etmişlerdir. İtalya? bu memlekette esirliği kaldırarak Milletler Cemiyetinin de prensiplerini tatmin etmiştir. Erkin habeş devleti diye bir teşekkül kalmadığına göre. bu devleti temsil için Cenevreye gelen delegenin konseyde bulunması da manasızdır. ....... İşte Baron Aloizinin geçen pazartesi günü Cenevrede müdafaa ettiği tez. • • • KONSEY TOPLANTISI Konseyin doksan birinci toplantısı olan celsesi ingiliz dış bakanı B. Edenin reisliği altında açılmıştı. Bütün dünyanın alâka ile beklediği mesele, İtalya tarafından yapılan oldu bitti karşısında konseyin zecri tedbirler hakkında vereceği karar idi. Bu mesele bir kaç gun evvel ingiliz avam kamarasında müzakere edilmiş, zecrî tedbirlerin kaldırılması lehinde ve aleyhinde sözler söylenmişti. Dış bakanı Eden, Ingilterenin görüşü hakkında açık bir söz söylemişti. Diğer taraftan ingiliz dominyonlarından gelen haberler, Avus-turalya. cenubi Afrika, ve hattâ Kanada da efkârın zecri tedbirlerin devamını iltizam ettiğini bildiriyordu. Bundan başka bir çok vesilelerle Milletler Cemiyeti prensiplerine bağlılıklarını gösteren iskandinavya devletleri delegeleri, toplantıdan evvel Cenevrede toplanmışlar ve bu bağlılıklarını bir defa daha teyit etmişlerdi. Konsey, İtalya delegesinin iddiasını dinledikten sonra tehditlere rağmen, habeş murahhasının toplantıda bulunmasına karar verdi. Bunun üzerine italya, murahhasr toplantıdan çekildi ve sonra İtalya delegasyonu ile birlikte Cenevrcden ayrıldı. Ancak bu jestin. Milletler Cemiyetinden Italyanm çe-ki'mesi demek olmadığı bildirilnıekıe-dfr. Diğer taraftan konsey, reert tedbîrlerin kaldırılması için ortada sebeb olmadığını ve bunların devamını kararlaştırmıştır. Bundan sonra da haziranın ortasına kadar tatil karan vererek da-ğ-« '.r Bu vaziyette zecri tedbirler. hiç olmazsa haziran onanına kadar devam edecektir. İtalya • Habeş davasını Milletler Cemiyetinin ruznamcsindcn çıkarmak için Musolini tarafından yapılan teşebbüs suya düşmüş olmakla beraber, bu meselenin Cenevre kadrosu içinde nasıl halledileceği de anlaşılır iş değildir. Bazı milletlerarası meseleleri vardv ki halledilmeden sürüp gider. Tamirat borçlan meselesi gibi. Fakat ortada Italyanm iktisadiyatı üzerine taıyıs yapan zecri tedbirler olmasa Habeşistan meselesinin sürüp gitmesi italya için bir mesele teşkil etmiyebilir. Fakat zecrî tedbirler kalkmak şartiyle, italya şimdi bunu temine uğraşacaktır. • * • ALMANYADAN SORULAN SUALLER Ren bölgesinin işgali üzerine Almanya Avrupa batışının sağ lam taştın İması için bir takrm teklifler yapmıştı. 1 ¦ -karno devletleri geçen nisan ortasında yaptıkları toplantıda Almanya tarafından yapılan bu tekliflerin bazı noktalarını ehemiyetli bulmuşlar ve bu noktaların tavzihi için İngiltere hükümetini Almanya ile temasa memur etmişlerdi. İngiliz hükümeti alman tekliflerini bir ay kadar tetkik ettikten sonra nihayet hafta arası şu noktaların aydınlatılmasını alman hükümetinden istemiştir. Berlindeki ingiliı sefiri tarafından alman dış bakanına verilen notadaki sualler şöyle hulâsa edilebilir: 1 — Almanya artık kendisini devamlı anlaşma yapabilecek bir vaziyette görebiliyor mu? İmzalayacağı anlaşmaları tazyik altında İmza ettiğini iddia etmiyerek bundan böyle bunlara sadık kalmayı vâdediyor mu? 2 — Versay sulh anlaşmasının geri kalan kısmı hakkında Almanya ne düşünüyor? Almanya kendisini bunlarla bağlı addediyor mu? 3 — Almanya Avrupadaki statükoyu kabul ediyor mu? Yani bugünkü statükocun yalnız alâkadar tarafların muvafakati ile boz utabileceğin t inanıyor mu? 4 — Almanya bir hava andlaşması yap-mıya hazır mıdır? 5— Almanya dünya barışının sağlamlaştırılması için ileri sürdüğü tekliflerde şarki Avrupa devletleriyle de m i sak imzalamaya hazır olduğunu bildirmişti. Bu şarki Avrupa devletleri arasında. Sovyet Rusya, Letonya ve Estonya da var mıdır? 6 — Almanya tekliflerinde Milletler Cemiyeti paktının Versay an d taşmasından ayrıhnasr Hiziımupdan bahsetmiştir. Bundan maksat nedir? Ve bu nasıl temin edilebilir? işte Ingilterenin Lokarno devletleri namına Almanyadan sorduğu sualler bundan ibarettir. Şimdi Almanyanın vereceği cevab alâka ile beklenilmektedir. Bu suallerin en garibi de harb bittikten on sekiz sene sonra. Almanyaya "artık devamlı sulh muahedesi aktede-bilecek bir devre girdin mi?" yolunda tevcih edilen sözdür. Her şeyden ziyade içinde yaşadığımız devrin gayri ta- ' biiliğini tebarüz ettiren bu sual gerçekten yerinde sorulmuştur. • • * YENİ FRANSIZ HÜKÜMETİ Günün en ehemiyetli meselesi, fransız hükümetinin nasıl kurulacağıdır. Birçok milletlerarası meseleleri buna bağlı bırakılmıştır. Gerçi Fransada Sa- ro iktidardıdır. Fakat bu hükümet kendisini Fransanın dış meseleleri Uz:r;n-de söz söylemeğe salahiyetli addetmiyor. Salâhı- etli bir hükümet kurulunca ya kadar, birçok meseleler olduğu yerde sayıp duracaktır. Hafta arası sosyalist partisinin u-mu m i kâtibi Paul Taure. bu partinin hükümet kuruluşu vazifesini üzerine a-lacağını bildirmiştir. Bugünkü vaziyete göre. gelecek ayın başından sonra Franseda bir sosyalist hükümet iktidara g-çecek ve bu hükümetin başında Lv on Blum bulunacaktır. Böyle bir hükümet dış siyasası, şimdiye kadar kumlan radikal sosyalist hükümetlerinin dış siyasasından çok farklı olamaz. Sosyalistler, belki milletler cemiyetine daha çok bağlılık gösterirler. Faşist aleyhtarı olduklarından dalyadan azıcık uzaklaşırlar. Fakat hazirandan sonra teşekkül edecek otan hükümetin dış siyasasından ziyade iç siyasası enteresandır. Halk cephesi denilen sol cenahlar bir- İÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: I B- Ponso bugün geliyof İstanbul. 15 — Yeni fransız büyük elçisi Bay Ponso bugün geldi ve akşam Ankaıaya hareket etti. Büyük elçi bugün gazetecilere Türkiyeyc geldiğinden çok memnun olduğunu, dört sene evvel Ankarada Atatürk'ü tanımak bahtiyarlığına itiştiğini, türk - fransız münasebetlerinin daha çok düzenlenmesi ve gelişmesi İçin elinden peleni yapacağını söyledi Bir tramvay kazası İstanbul, İS — Pangaltı civarında bir kamyon bir tramvaya çarptı, ikisi de hasara uğradı. Vatman yaralıdır. Bir konferans istanbul, İS (A.A.) — Budapeşte tıp fakültesi dekanı bugün üniversitede sıhhat tcşkiiâtırnn inkişafı mevzulu bir konferans verdi. Kokain kalıkçıları İstanbul, 15 — Beş ecza deposu sahibi kokain kaçakçılığı suçu ile ihtisas mahkemesine verildiler. Hiristopulus adında bir doktor morfin kullanmak ve yapmak suçu İle mahkemeye verildi. Tayyar vapuru kaptanının muhakemesi İstanbul. 15 — Tayyar vapuru kaptanı Celalin Köstrnceden vapura normalin üstünde göçmen yüklediğinden dolayı yapılmakta olan muhakemesine bugün devam edildi. Bu yükleme Köstence konsolosunun emriyle yapıldığından Cclalinberatinr karar verildi. Buğday yolsuzluğu İstanbul, 15 — Buğday yolsuzluğu tahkikatının evrakı bugün Ziraat Vekâletinden vilâyete geldi. Evrak bir sandık kadardır. Türk - yugoslav afyon bürosu j İstanbul. 15 — Türk - yugoslav afyon bürosu direktörü Hsmaa Osman ve buradaki yugoslav delegesi ile eski diıektör Ali Sami bugUfl Avrnpada bir buçuk ay sürecek bir tetkik seyahatine çıktılar. • Maliye memurlarının terfi imtihanları bugün yapıldı. SPORC!1! ARIMIZIN Rl'SVA C,l ZİSİ DOl \VIS.YLE: - • , B. Mantzefin bir sovyet gazetesine Söyledikleri Moskova. 15 (A.A.) — Türk sporcularının Sovyetler Birliğine çağın İma. lan dolayisiyle. sovyetler beden terbiyesi konseyi başkanı B. Mantzev, "Kom. somolskaya Pravda" gazetesine şu bc-yanattac bulunmuştur: "— Dost Türkiye ile yapılmakta o-lan ananavi spor temasları her yıl daha ziyade rağbet kazanmakta ve her iki memleket spor mahfilleri tarafından sabırsızlıkla beklenmektedir. Türk sporcuları yaz sonuna doğru geleceklerdir. Futbolculardan, atletlerden ve tenisçilerden mürekkeb olmak üerze elli kişilik bir kafile bekliyoruz. Türkiyeye yapmış olduğum yolculuk esnasında Türkiyede spora verilen büyük ehemiyete ve kuvvetli futbol ekiplerinin özenle hazırlan, dığına şabid oldum. Tkrk futbol takımını kuvvetli bir ralrib saymaktayım. Türk futbol ekiplerinin mümeyyiz va. sıflarr, oyunun başlangıcından sonuna kadar enerjili, hızlı, ahenkli ve kuvvetli bir kollektif oyun oynamalarıdır. Bugün daha iyi vaziyette bulunmaktadırlar. Sovyet sporcuları. Önümüzdeki karşılaşmaları çok ciddiyetle telâkki etmeli ve türk sporcuları ile yarışmak için an-form bulunmaya çalışmalıdırlar." İki fransız mecmuasının memlekete girmesi yasak edildi Pariste çıkan «Mon Paris» ve "Pour lire â dcus., mecmualarının açık. aa-Çık. neşriyatta bulundukları ve müstehcen resimler neşrettikleri için memlekete ithallerinin yasak edılmcsim Bakanla*-Meclisince karar verilmiştir. ^Havacılık ve Spor " Havacılık ve Sporun "Şehitler sayısı, herkesin alâkasını uyandıracak bir güzellik ve dolgunlukta çıkmıştır, içinde Falih Rıfkı Atay. Behçet Kemal, Nüzhet Hajim ve Server Ziyanın yazıları vardır. Bu sayıda ba şiryan (Yıldızdan ana vatana) adındaki büyük hikâyeyi lezzet duyarak takıp edeceksiniz. Türk Hava Kurumunun düyincele-rini yayan bu sevimli mecmuayı bir kere görmenizi tavsiye ederiz. 1 Ifalkevinde konser vc konfor; s Halkevi Başkanlığından: Evimizde verilmekte olan ekonomik konferanslarının on üçüncüsü olan Devlet istikrazları 16-5-1936 cumartesi günü saat 16,30 da Cumuriyet Merkez Bankası muamelat müdür muavini B. Sadi tarafından verilecektir. Herkes gelebilir. * • * 16-5-1936 cumartesi günü saat 17 de Halkevi salonunda bir oda musikisi konseri verilecektir. Bu konsere gelmek istiyenler girme kartım evimizden alabilirler. Olgunluk imtihanları hakkında bir tamim Kültür bakanlığı lise fen ve edebiyat kollan olgunluk imtihanları hakkında kültür direktörlüklerine bir tamim yap-mıştır. Tamime göre: Bu yıl lise fen ve edebiyat kollan ya. zıh vc sözlü olgunluk imtihanlarına haziran ve eylül devrelerinde girecek olanlara muhtelif ders gruplarının şu kısımlarından sualler sorulacaktır. Lise fen kolundan olgunluğa gireceklere. I— Fizik - kimya grupu — Fizikten lise onuncu ve on birinci sınıfın fen kolunda gösterilen bütün elektrik bahisle ri, bu bahislere aid tecrübe vc meseleler. Kimyada madenler, onuncu sınıfın luyl kimyası vc bu kısımlara aid tec. rübe vc meseleler. 2 — Riyaziye grupu - A) Lise sınıflarında gösterilen bütün cebir bilgisi B) Onuncu sınıiu gösterilen mücessem hendese üe on birinci sınıf fen kolunda gösterilen mahru ti yeler. 3 — Tabiiye grupu — Çiçeksiz ne. batların tasnifi vc muhtelif gruplardaki nebatların tetkiki. — Lise edebiyat kokandan olgunluğa 1 — ı ..in — Lıaclcrdc okunun tarihin ikinci ve «ÜSrdüoeîl cildindeki bahisler. 2 — Edebiyat tarihi — Tanzimat ve ondan sonraki devirler. 3 — Felsefe ve içtüraiyat — Onun. cu ve on birinci sınıfta gösterilen butun bahisler. İşin yeni lise sınav taliraamemesinin 50 İnci maddesine göre şimdiden öğret. menlerle Ul ebeye bildirilecektir. ı^agrı Kamutay Gümrük ve İnhisar-lar Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. liginin programından bazılarını sayalım: 1 — Cros de feuve buna benzer faşist teşkilâtlarının kaldırılması, 2 — Silah imalinin hususi teşebbüslere bırakılmaması. 3 — İşsizliğin sigortası, 4 — Ziraat mahsulterinin kıymetlendirilmesi 5 — Fransa bankasının devletleştirilmesi. 6 — Laval zamanında büdcede tasarruf maksadı ile yapılan kanunların kaldırılması. Fransada bir ihtilal çıkmadan bunların başarılabileceğine ihtimal vermek fransız tarihini bilmemektir. Şimdiden buhran başlamış görünüyor. Fransadan dışarıya boyuna altın çıkıyor. Fransa bankası buna mani olmak için iskonto fiatını altıya çıkardı._Fransada ekseriya buhranlar hükümet teşekkül etmez-den evel başlar. Bunun içindir ki Saro hükümetinin giderken karşılaştığı zorluk, gelecek hükümetin karşılaşacağı zorluk kadar büyüktür • • • İSPANYA CUMUR REİSLİĞİ İspanyada hafta arası cumur reisliği İçin yapılan seçimde başbakan Azana seçilmiştir. Malumdur ki cumur reisliği makamı, son seçimden sonra sağlarla solların birleşerek Zamorayı düşürmeleri üzerine boşalmıştı. Son güne kadar kimse Azananın faal politika hayatından çekilmek demek olan başvekâleti bırakıp da cumur başkanlığına geçmek istediğine inanmıyordu. Fakat Azana bu arzusunu bildirmiş, hattâ cumur başkanlığına seçilmediği takdirde siyasi hayattan çekileceğini de ihsas etmiş, bu arzu üzerinedir ki Azana seçilmiştir. İspanyanın iç politikasını yakından takip deenler. Azananın cumur başkanlığını başbakanlığa tercih etmesinde diktatör olmak emelini sezmcktdeirlcr. Söylendiğine göre Azana, artık la panyada demokratik bir cumuriyet kurulabileceğinden Ümidini kesmiş ©ulunuyor ve diktatörlüğe bir adrrn olmık üzere başbakanlığı terkederek cumur reisliğine geçiyc* • • * AMERİKADA SEÇİM HAZIRLIĞI Amerikada sonbaharda yapılacak olan seçim için mücadele başlamış demektir. Malûmdur ki Amerikada iki parti vardır: Rooscvclt'in mensub olduğu vc bu. gün iktidarda bulunan demokrat partisi, cumuriyet partisi. Seçim bu iki par. ti arasında mücadeledir. Fakat bu mücadeleden evvel, ileri sürülecek namzedler için. parti mensub-ları arasında mücadele yapılır. Belki demokrat partisi namzcdlığine cumur reisi Rooscvclt'in geçeceği muhakkak sayılabilir. Fakat cumuriyet partisi namzedi kim olacak, ileri sürülen bir çok i-simler arasında Landon gittikçe kuvvet* lenmektedir. Sena azasından Borah da kuvvetli bir namzeddir. Ancak cumuri. yet partisi namzedi kim olursa olsun, 1936 seçimini Rooscvclt'in kıssa man ihtimali galibtir. • • * YENİ KIRAL, YENİ MECLİS, YENİ HÜKÜMET Mısır, hafta içinde yeni bir hükümdar, yeni bir parlâmento ve yeni bir hükümet ile normal idaresine başlamış bulunuyor. Geçen hafta yapılan seçimde Vafd partisi meclisinin 232 azasından 166 azasını kazanmıştı. Bu vaziyette bu partinin başkanı olan Nahas Paşanın baş vekilliğe geçmesi artık zaruret halini almıştı. Parlâmento ilk toplantısında naiblık meselesiyle uğraştı. Kıral Fuadın 1922 senesinde* tayin ettiği naibler ve isimleri okundu. Fuadın tayin ettiği üç naibden birisi. Adli paşa ölmüş, diğer ikisi, damadı Mahmud paaş ile Tevfik paşa Ne-sim sağ olmakla beraber, meclis üç başka n-ib tayin etmiştir. Kıral Faruk dev. leti idare mesuliyetini üzerine alıncaya kadar Prens Mehmed Ali. Aaiı paşa ve Şerif paşa naıb olacaklardır. Her üçü de Mehmed Ali ay leşin e mensubdurlar. Naiblik meselesi bu suretle halledildikten ve Nahas paşa da hükümetini teşkil ettikten sonra Mısır şimdi. İngiltere il-.- münasebetini tnnzİm meselesi, yani Mısırın milletlerarası münasebetle-rindeki va:iyetini tayin edecek olan İş ile uğraşacaktır. . ULUS 17 MAYIS 1936 PAZAR •Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. No: 5316 ADIMIZ. ANDIMIZÜIK Her yerde 5 kuruş Atatürk gitti (lıımurrvisimiz Atatürk dün nişanı İstanbul'a gitmek ıi;. ır sihrimizden ayrılmış ve istıısmmda ugurlıınmıstır. BaşİM'tke I tNIŞM V YOLLARI Fatih Rdbt AT AY Ankara'da alman tezyini sanatlar sergisinin başında bulunan zat: "— Sergimizi Ankara'da açmak fikrini ilham eden, La Tur-quie Kamâlist adındaki mecmuanız olmuştur. Propaganda vekilimize gelen bu mecmuanın bilhassa Ankaranın kuruluşu hakkındaki yazılan bizi alâkadar etti." Geçenlerde Macaristana giden bir arkadaşımız, orada Avrupanın en büyük mecmua ve gazetelerinin sahib ve başmuharrirleri ile buluştu. Onların, hattâ içlerinde Türkiye hakkında yazı ve resim çıkmış olanlarının bile yeni Türkiye'den haberleri yoktu: "— Bize, fakat kendî adresimize gazete mecmua ve broşür gönderiniz!1' diyorlardı. Mısır ehramlarının ne olduğunu bilmiyen avrupalı yoktur. Fakat Mısır turizm organizasyonu, her tarafta, broşürler, duvar afişleri ve bin türlü vasıta ile ehram edebiyatını tekrar eder, durur. Mesele, hatıraları üstünde düşünmeğe az vakti olan insanların herhangi bir şey üzerindeki alâkasını durmaksızın uyanık tutmaktadır. Tanınmanın sırrı, bir defa söylemekte değil, bıktırmıyacak sanat hünerleri ile, her gün tekrar etmektedir. Bîz Kamâlizmin maddî manevî inşa faaliyetleri üstünde cihan alâkasını uyanık tutmağı, yalnız bir şeref ve gurur değil, büyük bir menfaat, hattâ milli müdafaa menfaati telakki edenlerdeniz. Osmanlı imparatorluğu bir taraftan kendi idare ve kültür düşüklüğü, diğer taraftan onu parçalamak istiyenlerin aksi telkinleri ile, hele neşriyatın büyük bir hızla kuvvetlendiği son bir asırlık zaman içinde medeniyet âleminin dışında tutulmuştur. Kamâlizm, osmanlı imparatorluğunun enkazı altından kurtardığı türklük kısmını, yalnız mazi iftiralarına karşı tarihî müdafaalarla korumamış, kendi vasıtalarına göre hiç şüphesiz hayret verici bir inkılâp ve inşa hamlesi ile, ona medeniyet âlemi içindeki haklı yerini kazandırmağa muvaffak olmuştur. Bu, kendimiz ve bizi yakından tanıyanlar için ne kadar doğru ise, uzakta olanlar ve bizi tanımağa vakit ve fırsat bulamıyanlar için eski masalların devamı da öyle bir hakikattir. İfrata ve fazla masrafa sapmaksızın, yalnız şimdi -ki faaliyet ve tahsisatlarımızı toplıyarak ve organize ederek yapabileceğimiz işlerin başında kendimizden mütemadiyen bahs -ettirmek gelir. Her tarafa ajansımız Türkiye haberlerini yollamaktadır. Fakat bu haberler dünya gazetelerinde şimdiye kadar Türkiye için devamlı bir sütun Parçası teşkil etmeğe muvaffak olmamıştır. Boğazlar gibi elıemi-yelli bir hâdise, yahud Balkan an-u""ına müstesna bir dikkat hali, veya buyuk bir yangın ve zelzele olmazsa, Türkiyenin hiç bir gazetede ismi görülmeksizin aylar geçtiği olur. Kendi neşriyatımız da hem say.ca azdır; hem tiraj «rııkdarı ehemiyetsizdir. Yapacağımız işlerden bir ikincisi, normal bayındırlık ve urba-( Yszısı 2. inci Boğazlar konferansı 22 haziranda Montrö de toplanacak Bu teklifimize Balkan atılanımdan başka Sovyetler. İngiltere, Japonya ve Bulgaristan Hıüsbet cevab vermiştir Cenevre. 16 (A. A.) — Hususi mu- • hatmimizden: Boğarlar konferansı -nin 22 haziranda yani, 16 haziranda toplanacak konsey toplantısından sonra. Montrö'de toplanması için tarafımızdan yapılan teklife bu hususta bizimle zaten mutabık olan Balkan antantı devletlerinden başka alâkadar devletlerden Sov -yet, İngiltere, Ja -ponya. Bulgaristan müsbet cevab vermişlerdir. ' Dış Bakanımız Cenevre'ye gelme - den evel Paristcki konuşmalarında konferansın toplanması hususunda mutabık Boğarlar konferansının toplanacağı Montrö'den bir görünüş olan Fıansa hükümetinin de bugünlerde mu »bet cevabı bekleniyor. B. Eden Londrava döndükten sonra îngilterenin zecrî tedbirlerin kalkmasına taraftar olduğu söylenmektedir Londra. 16 (A., A.) — Havas a-jansından: B. E d e n I e , Cranberne dün akşam Croydon hava meydanına varmışlardır. Dış bakanlık mahfille! inde. B.# Eden'in her şey- ™ den önce zecrî Londrava dönen tedbirler mesele- B. Eden siyle uğraşacağı söyleniyor. işaret edildiğine göre. İngiltere, haberlerin ttalyaya karşı mukavemetleri gerçekten hiçe düştüğü şahit olursa, (Sonu. 3 üncü tayfada) B. Metaksas Balkan paktının Bulga-ristana daima açık olduğunu söyledi Atina. 16 (A.A.) — Bulgaristanın Balkan paktına girmesi ihtimallerine dair bîr türk gazetesinin haberi hakkında gazetecilerin sualine cevab veren başbakan B. Metaksas. Balkan paktının her vakît için Bulgaristana açık bulunduğunu kaydetmiştir. BARİŞ YOLU CENEVKKDEİN (;E(,:EK Fransız sosyalistlerinin politikalarının ana hatları Paris, 16 (A.A.) — Sosyalist partisi dün akşam, seçim muvaffakiyetini kut. lamak için, büyük bir toplantı yapmış. tır. B. Leon Blum ile parti genel sekreteri B. For söz almışlardır. B. For, refahı mehvedecek ve istihlâki azaltacak olan deflasyon siyasasına itiraz etmiş ve sosyalist tezinin istihlâki çoğaltmak ve ulusun servetini inkişaf ettirmek olduğunu bildirmiştir. B. For bundan sonra gelecek hükümet adına soz söylemediğini tasrih etmekle beraber, işsizliği azaltmak için a-lınması lâzım gelen tedbirleri saymıştır. Bu tedbirler, ücretler baki kalmak, i. zin günleri tediye edilmek üzere hafta, da kırk saat çalışmak, iş tedariki için fevkalâde büyük bir program, sanator-yom vc hastanelerin çoğaltılması, sıhhi olmıyan meskenlere karşı mücadele köylere elektrik verilmesi gibi şeylerdir. Bu plânın, umumî menfaat ve milli müdafaa menfaatleri adına baş vurulacak olan tasarrufla tatbiki lâzımdır. Bu müracaat verimli olmadığı takdirde u-mumi olarak sermayeye baş vurulmalıdır. B. Pol For sonra orduda ve hâkimler arasında tasfiyeden bahsetmiştir. Genel sekreter partinin dış politikasını "bizim için barış yolu Cenevreden geçer" sözleriyle hulâsa etmiş ve: "— Her birlikte sUâhıularurıak ve ilk iş olarak ferdler elinde bulunan silâh imal ve ticaretinin devlet eline alınması istenecektir" demiştir. B. Blum nutkunda, yeni hükümetin kuruluş tarzı hakkında dönen şayiaları reddederek demiştir ki: Yannkı hükümetin nasıl kurulacağını ktnise bilmiyor, çünkü bizzat ben de bilmiyorum. Sarfedilen gayretler sayesinde yeni bir sosyete kurmaya muvaffak olunacağı muhakkaktır. Gerçi. bu hususta bir çok zorluklarla karşılaşacağız. Fakat göze çarpan neticelere pek yakında irişmek için azmimiz vardır. *Ulu& un Dil Yazıları Güneş-Di| teorisine göre su mefhumlu kelimelerin analizi ) il Uf VII. kıymetlendirilmiş (. (ag). Bu ağ kelimesinin bazan Atatürk dün, ingiliz ve fransız elçilerini kabul etti Yazan: H. R. T AN KUT (. -f r) unsuru alarak başka manalar verdiğini görüyoruz. Yukarda getirdiğimiz misallerden Sü-merce ari, ar kelimelerinde olduğu gibi. Bu kelimelerin Sümercede anlamları temiz, su tarafından silinip, süpürülme, kanal ve nehirdir. Güneş - Dil teorisine göre a-nalizlerini yaparsak aynı manaları buluruz: Su ile silinip süpü- (I) (2) (J) rülme. kanal, ne- arı ¦ ağ + ar + hir anlamına Temiz, parlak ma- ar = ağ + *r nasına. (Sonu S. ıncı sayfada) Frtnsır sosyalirmının gayelerini anlatan BB. Blum ve For Memleket bir değişiklik istiyor. Bu d-gt-şikliklığin vuku bulacağından emin olunabilir." Guatemala Milletler Cemiyetinden çekeldi Meksiko - City. 16 (AA.) — Guatemala hükümetinin milletler cemiyetinden çekildiğini bildirdiği resmen tc-yıcTedılmektcdir. Bu hüküm»* H«. hare^ ketine »ebeb olarak, bazı ekonomik mecburiyetler ve milletler cemiyetinin A-merîkanın hususî şartlarına kâfi derecede tetabuk etmeyişini ileri sürmektedir. Bununla beraber Guatamalanın bu hareketinin asıl sebebin, milletler cemiyetinin İtalyan - habeş harbına bir hal çaresi bulmak hususunda eösrerdiği a-cîz olduğu söv'enmektedir. '. ı¦ .ıl•-rı• I ' çekildikten -onra.. Londra. 16 (A.A.) — Havas ajansından: Di* bakanlık mahfilleri, Guatema-lanın milletler cemiyetinden çekilmesini fena karşılamışlardır. Aynı mahfiller, ttalyaya karşı zecri tedbirler tatbikine devam olunduğu takdirde. EkuatÖr ile Şilinin de cemiyetten çekilmelerinden endişe etmektedirler. Suriye milliyetçileri Milletler Cemiyetine başvuracaklar Şam. 16 (A.A.) — Dönen rivayetle re göre Suriye milliyetçileri Suriycnıu erkinliği hakkında Fransa ile geçen görüşmelerin akamete uğraması üzerine Milletler Cemiyetine başvurmağa k* • rar vermişlerdir. Milliyetçiler, bı -e -selenin hallini. Fransanın dilediği gibi, tecile asla taraftar değillerdir. Av-rupa'da vaziyetin kötüleşmesi muhtariyet emellerinin gerçekleşmesinin ko • laylaşmış olacağını milliyetçiler giz -İçmemektedirler. Cumur reisi Atatürk dün saat 16 da İngiltere Büyük Elçisi Sir Percy Lor-rain'i kabul etmiştir. Büyük Elçi Sa Majeste sekizinci Eduvardın tahta çıkması dolayısiyle yeni itimadnamesinî cumur reisine takdim etmiştir. Fransa hükümeti tarafından Ankara Büyük Elçiliğine tayin edilmiş olan Ek- selans Ponsot da cumur reisine İtîmad-namesmi mutad merasimle takdim eylemiştir. iler iki merasim sırasında da dış bakanlık vekili B. Şükrü Saraçoğlu hazır bulunmuştur. Resmimiz fransız Büyük Elçisini Çankayaya giderken göstermektedir. ^wHabeş Harbinin Öğrettikleri ı VZANj GENERAL BRATtER Strateji fenni, beslenme merkezlerinden (base de ravi-taillement) çok uzak mesafelerdi1, medeni orduların büyük tınımız hareketlerine geçemiy eteklerini söyler. İtalyan orduları, lluheşistanda. asıl merkezleri olan sahilden 700 ve 90$ kilometre mesafeye kadar, süratli hir taarruz yapmışladır. Şu hahle. bu yeni vakıalar, eski strateji kaidelerini değiştirecek mahiyette midir? liııy 11 ! Fransız generallerinden Itrtıtiı-r'nin bu mevzu üzerinde yazmış olduğu bir makaleyi 4 ünvii sayfamızda okuyunuz. SAYFA 2 ULUS 17 MAYİS 1936 PAZAR. Yan - Siyasal Barış cephesi.. Barışa inananların »ayıtı arttıkça ba. rış'ın kendisi tehlikeye giriyor. Bu pa. radokı, sebebıiz değildir. Banş'a inanmak, onu kuvvetli kılmak için kâfi değildir. Parola halinde, edebiyat halinde, santimantal izm halinde bir barış'm savaştan farkı olamaz. Böyle bir barış, savaş yumurtaları üzrine oturmuş geveze bir kuluçkadan başka bir şey değildir. Barış, muvaffak clmak için "barış politikası" ister. Yalnız burada politika'-yı temiz ve erkek manasında almak lâzım. Al lakça ve pazarlıkçı bir politika, Çok geçmeden en güzel barış arzu-tumı bir savaş fanatizmi haline sokar. Barı ' m şimdiye kadar bir politikası yapılmamış değildir. Milletler cemiyeti kovenantı ile bunun etrafında imzalan, mis olan bütün barış paktları, şimdiye kadarki barış politikasının hem âletleri (1) hem de belgeleridir. Eğer bu şimdiye kadarki politika bizim kasdeltiğimiz temiz ve erk kçe politika olsaydı, bugün ne barıştan ne de savaştan bahsedilirdi. Banş'ın zayıf la -yarak savaş'ın kuvvetlenmiş olmasına, şimdiye kadarki barış politikasından başka bir sebeb aramak doğru değildir. Çünkü barışı bozmak istiyenlerİn ve filen bozanların masûl tutulması pratik hiç bir fayda temin etmez. Banş fikrinin gittikçe tehlikeye girmesinden mesul o-Unlar, barışa inandıklarını ileri sürerek onun mutlak üstünlüğü namına harekete geçemeyenlerdir. Ingilterenin barışçı liderlerinden Lord R. Cecil ile muhafazakâr Lord Lothian arasında, milletler cemiyeti Ko-venantı ve sanksiyonlar hakkmda cereyan eden bir münakaşada, Lord Lothian şunları söyliyor: — Milletler cemiyeti biri diğerinden tefrik edilemiyecek olan iki nevi tahdide tâbidir. Bunlardan biri bütün alâkadar müstakil devletlerin muvafakati alınmadıkça cemiyetin statükoyu tadil edemi-yeceği, diğeri de cemiyetin bîr tecavüzü önlemek ve müstakil bir devleti kararından vaz geçirmek içm müracaat edebileceği tek vasıtanın harb olacağıdır. Millrtler cemiyetinin tarihi bu hakikatleri tamamen isbat etmiştir. Eğer cemiyet tamirat borçlarının Ödenmemesi, ne, silâhsızlanma işinin toya düşmesine ve nihayet Almanyanm (R«n) havzasını yeniden işgal etmesine mani olamadı ise bunun sebebi remiyetin makûl bir revizyon üzerinde vaktında bir anlaşma temin edememelidir. Habeş meselesi de gösteriyor ki cemiyete mentub devletler mütecavize karşı ekonomik sanksiyonlar tatbikini kabul etmekle beraber petrol ambargosunun vaz'ı ve yahud Italyanın Afrika ile muvasalasının kesilmesi takdirinde çıkması pek muhtemel bulunan bir harbe • velev ki dünya İnzibatını temin maksadiyle dahi olsa - yanaşmamış, lar d ir . Bugünkü vaziyete kovenant'ın 10 uncu ve 16 ıncı maddelerinin istilzam ettiği noktalan idrâk edememek yüzünden düştük. Geçen eylülde Ingilt-re hükümeti ve efkârı umumiyeti, harbe kadar varmamak şartiyle sanksiyonlır tatbiki suretiyle kovenanta uygun bir harekete geçmek mecburiyetini hi set tiler Evvelce Japonyanın yaptığı gibi bu sefer de Musolini bu işin iç yüzünü sarahat la gördü ve teşebbüsüne devam etti Bugün herkes tarafından görülen bariz hakikati dürüst bir şekilde karşılayalım. Tutacağımız yegâne şerefli yol, sulhun müdafaası uğrunda harbe girişmek kaydını kovenanltan çıkırmak lüzumunu ilân etmek olmalıdır. Esasen ne ingiltere ve ne de dominyonları böyle bir harbe girişmek istemedikleri gibi bunu başarabilmeğe de muktedir değildirler. Milletler cemiyetim beynelmilel bir harbiye dairesi şeklinden çıkar ark beynelmilel barış ve iş birliği sahasında hakiki bir âlet şeklinde yaşatmak ve ona yeni bir hayat ve yenilik vermek ancak bu suretle imkân dahiline girebilir.. Sayın Lord, bu sözlerile, tabii yalnız "ingiliz barıs/'ndan bahsediyor. Yapılacak şey. kovenant'dan "barış uğruna harb,, kaydım kaldırmak değil "barış uğruna harb,, fikrinin doğruluğunu ve mesuliyetini kabul edenleri Milletler ceraiyelİ'n Je tutarak geri kalanları cemiyeti terkclmekte »er-bent ilân ermektir. Barı;, politikanız yaşayamryacağı gibi, barış politikası da. mesuliyetsin yürümez. Banş'm düşmanı savaş olduğuna göre, barışı korumak için savaşçının gözünü yıldırmaktan başka Çare var mıdır acaba?! Lord cenaplarına sorarsanız. Milletler cemiyeti'nin şimdiye kadarki mağlûbiyetleri, makul bir revizyon formülü üzerinde vaktinde bir anlaşma temin edememiş olmasından doğmuştur. Kendisinden sormalı, — Revizyon derken kasdettiğınız şu Avrupadaki revizyonizm hareketi ise, bu, devede kulaktır. Bakın İngiltere gibi büyük devletler, sömürgeler istatükosunda revizyon istiyorlar. Buna ne buyurursunuz?,, Bu sefer, Lord cenapları, bittabi susacaklardır. Şu var ki, barış İçin kendi fikirlerine gore bir çare aramakta ve büyük devletlerin bir araya gelerek dünyayı gÜpgüzel idare etmesi gibi fikirlerde Lord Lothian cenapları hiç de yalnız değildirler. Emperyalistçe barış! Emperyalistlerin barışı! işte, Lord cenaplarının, "barış,, derken kasdettikleri budur. Fakat o zaman, Milletler cemiye-ti'ne ve bunun kovennnt'ına ve bu ko-venant'taki bir ibarenin şöyle yahud böyle olmasına ne lüzum var? Çok şükür ki, Lord Lothian'ın Lord Cecil'e cevap vermesi, Ingilterede başka türlü düşünen ve "barış,. ın diğer mânâsına inanan insanlar olduğunu göstermektedir. Ve her memlekette, Lord Lothian'lar ile Lord Cedi'ler karşıkarşn/adır. "İnsanlık ve bütün milletler için barış., ile "emperyalistler için barış,, parolaları, keza, her memlekette karşı karsıyadır. CepUe-lor. gittikçe daha fazla belirmektedir. Belki bir gün. ba karşılaşma ve ayrılma Milletler cemİyeü'tkde de kendini gösterecektir. O zaman, cemiyette kalanlarla cemiyetten eıkanlar arasında *Tarış„ yahud "savaş,, üzerinde mutabık kalmak, bir hayli kolaylaşmış o. lacaktır. Burhan BELCE (l) Inıtrumenl'ları Bashetke TANIŞMA YOLLARI (Başı 1. inci sayfada) nizm faaliyetlerini teksif ederek, türk köyünün kolay ve ucuz inşa ve ilerleme tecrübelerini ekıpres yolu ve diğer uğraklar üzerinde yapmak, bilhassa yeni sehirci geldikten sonra, coğrafi vaziyeti sebebi ile bizim medeniyetimizin ve eserimizin en çok muhakeme edildiği yer olan istanbul'da bir iki esaslı hamlede bulunmaktır. Gelecek mütehassıs ile salahiyetli Ankara makamları, İstanbul ve onun bağlanacağı Yalova ve Bursa muhitinin davasını, hem azçok döviz getirecek, hem de eserimiz hakkındaki alâka ve takdiri arttıracak olan bir devlet davası olarak almak lâzım geliyor. Hemen hepsi için mütemadiyen bir para harcamaklayız. Bu nra&-raf ve emekleri en lüzumlu noktalar üzerinde, rasyonel, ilmi ve çabuk netice verir bir şekilde teksif etmek meselesi üzerindeyiz.. Falih Rıikı AT AY Annelere öğüt Çocuk Esirgeme Kurumu Genel merkezi: sıfır yaştan bir yaşına kadar çocuğun nasıl bakılacağını öğreten Annelere öğüdün birinci sayısını yeniden bastırmıştır. Birinci sayı öğüt birer aylık yazılmış 12 tane mektuptur. ikinci sayı öğüt; çocukların nasıl besleneceğini ve mamalarının nasıl hazırlanacağını öğretir. Her iki öğütleri istİyenlere kurum parasız olarak gönderir. "Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi Başkanlığına,, bir yazı İle başvurmak ve adres bildirmek kâfidir. mm ,IÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Prost geliyor İstanbul, 16 — lstanbulun plânını yapacak olan Prost ayın on beşinde Pa-rister. hareket etmiştir. Yarın latanbula gelmesi beklenmcktdeir. Bir ceset bulundu İstanbul ,16 — Kabataşta, denizde, 16 yaşında mektepli bir kızın cesedi bu-gclmcsi beklenmektedir. Ermeni kilisesi mahzeninde bir bomba bulundu İstanbul. 16 — Galata Greduryan e* maatinin kilisesinin mahzeninde bir bomba bulunmuştur. Bombanın oraya konulması hakkında henüz bir şey tesbit edilememiş olmakla beraber, bunun bir cemaat anlaşmazlığı yüzünden olduğu tahmin edilmektedir. Tahkikata devam olunuyor. 19 mayıs bayramı ve sporcular Ankara bölgeni tören için bir program hazırladı Atatürkün kurtuluş savaşına karar vererek Anadoluya geçtiği ve Samsuna ayak bastığı günün yıldönümüne rastlayan 19 mayıs salı günü, Türkiyenin her yerinde olduğu gibi. Ankaramızda da tezahürler yapılacaktır. Mektepliler idman şenlikleri, evelce haber verdiğimiz gibi. o güne bırakılmıştır. Bundan başka, T. S. K. umumi merkezi, ttirk sporcularının 19 mayıs günü bölgelerinde spor bayramları tertib etmelerini teşkilâtına emretmiştir. Ankara mınta-kasında yapılacak tezahür içfn kulüplere şunları bildirmiştir: "1 — Kulüpler temiz ve muntazam olmak ve en aı yirmi kişiden aşağı olmamak şar tiyi e ve spor kıyafetleriyle bu törene iştirakte muhtardır. 2 — Törene başlamadan evel kulüplerin toplanma yeri eski bölge binasının bulunduğu alandır. Burada kulüpler sağ basta mızıka olmak ve yüzler istasyon caddesine müteveccih bulunmak üzere saffı harp nizamında ve bu sıra ile dizilmiş olacaklardır. Muhafız Gücü. Ankara Gücü. Alrınordu, Dı-mirspor. Gençler Birlimi, Çankaya, Güvençspor. 3 — Toplantı yerinden saat 16.30 da harekete geçilmesi lâzım olduğuna göre kulüplerin en geç saat 16 da spor kıyafetleriyle yer almış olmaları şarttır. 4 — Alay, başta Muhafız ve Ankara gücü mızıkaları olduğu halde kılavuzu takiben Atatürk anıtına gelecek ve orada gösterilecek yerleri alacaktır. A-nıta bölge tarafından bir çelenk konu-'r.cak ve bölge başkanı tarafından bir söylev verilecektir. Söylevden sonra üç defa (varol) sedası ile Atatürke, türk spor gençliğinin sevgi ve bağlılığı tekrarlanacaktır. 5 — Bunlar bittikten sonra Anafar-talar caddesi, Samanpazarı, Halkevi yoluyla Atatürk bulvarına inilecek ve bu caddeyi takiben Türk spor kurumu merkez binası önünde de üç defa (varol) sedası ile Türk spor gençliği selamla-nacaktrr. 6 — Alay buradan geldiği sıra ile geriye dönerek Hariciye Vekâleti önüne kadar gidecek ve bu noktadan her külün kendi merkezi istikametine toplu bir halde dağılacaktır. 7 — Bu günün gecesi için bir de fener alayı tertibi düşünülmektedir. Buna imVân elverirse ayrıca tcbliga*ta bulunulacaktır, Profesör Pileman İzmirılc vapur iskı-İrsi Liman işleri umum müdürlüğü Iz-mirde Karşıyaka'da olduğu gibi hükü. met önünde de bir betonarme iskele yaptırmağa karar vermişti, l&kcle müteahhide ihale edilmiştir. Bu ay içinde inşa-ate başlanılacaktır. Ayasofya'da mozaiklerin karısını idare eden tanınmış arkeolog Profesör Pite-ınan şehrimizde bulunmaktadır. Profesör, Kayseri'ye giderek orada da tetkiklerde bulunacaktır. Öğretmenlerin dünkü şöleni Ankara Halkevi dershaneleri şubesi, ders yılı sonu münasebetiyle, dün ak -şam 2.30 da Halkevinde bir "öğretmen gecesi., tertib etmişti. Şölende hemen bütün Ankara öğretmenleri ve aileleri. Küttür bakanlığı ve direktörlüğü direktör ve büyük memurları bulunmuşlar ve geç vakte kadar eklenmişlerdir. f Türkkuşuna yazılanların sayısı İzmirde açılan Türkkuşuna yazılanların sayısı (90) dır. Üyelerin muayeneleri yapılmaktadır. Derslere pazartesi günü bağlanılacaktır. Bugün konser yoktur Her pazar Musiki Öğretmen okulunda cumur reisliği filarmonik orkestrası tarafından verilmekte olan konser bugün yoktur. Halkevi kuartetinin konserleri Ankara Halkevi koro takımından sonra, bir de çok iyi düşünülmüş kuartet kurdu. Dün akşam saat 17 de ilk konserini vermiş olan kuartet artistleri kendi! e. rini zevkle dinlettiler. Birinci keman. B. Burhan. Seslerin temizliği ile tanınır. İkinci keman. B. Sedad çok şeyler vâ'eden, sazına düşkün bir müzisyendir. B Zeki itimad e-dilir bir kemancıdır. B. Enver, ustalığını kenJi partilerinden kulağımıza gelen duygulu seslerile göstermekte muvaffak olmuş bir viyolonselcidir. Bu eenç'erin şuayla din'^dîüimiz Darlardan Mozart'ın "do Majör'* kuarteti ile Borodinin ikinci kuarteti çok güzeldi. Mozart'ın kadın sesi. işlemeleri arasındaki, hem masum, hem dostça tebessüm: Borodinin romantik sanattaki Rus ve Do-"'u orijinalliği kuvvetli olarak be-li't;ldi vonserİn her parçası muvaffak oldu. H"'1' -*•"*»''«^ bir |rnnf*»»-pnc; 18 mayıs pazartesi saat 16-30 da Ankara halkevinde kız ve erkek liseleri felsefe öğretmeni B. Miraç Katırcıoğlu tarafından (Kantite'dcn Kalitc'ye doğru) mevzuu üzerinde önemli ve alâkalı İni konferans verilecektir. Konferansa öğretmenler, talebeler ve herkes gelebilir. Kayserimde yeni bir Parti ocağı Kyseri, 16 (A.A.) — C. H. Prtisi Sümer ocağı törenle açıldı Parti başkanı Saylav Reşid özsoy ye ocaklılar tarafından karşıbldı söylevler verildi. Bu münasebetle bütün ocaklılar Önder A-tatürVe tazimlerini sundular. - R. Pehcr'in ...........-. tnkılâb Dersleri \ \ Ankara ve İstanbul Universi- • telerİnde R- Pekcr'in verdiği İnkı- • lâb derslerinde tutulan talebe : notları, gözden geçirildikten son- : ra, ULUS Basımevince kitap ha- : linde basılmıştır. 124 sayfa tutan i eser, yalnız basma masrafı kar- : şılığı olarak her yerde ON KURU- : ŞA satılmaktadır. Bulgarislrndan pt*1en türk göçmenler Ankara halkevinde Göçmenler Halkevindeki müsamerede Muayeyn iskân mıntakalanna yer -(eştirilmek üzere Bulgaristandan getirilen türk göçmenler dün Ankarada kalarak anayurdlarının yüreğini doya do ya kokladılar.„ Adları adlarımıza, kafaları kafalarımıza, gözleri yürekleri, gözlerimize yüreklerimize denk olan bu yolcular. Ankara halkevini de ziy?r~t etmeden geçmemişlerdir. Dün saat te halkcvi-ne gelen bu değerli türk göçmenlerine halkevi müsame-rc salonunda koyıuı*.. kolundan Bahadır Dülger heyecan dolu bir söylev vermiştir. Onlara Atatürk memleketinin nasıl kucak açtığını, nasıl hasret duyduğunu anlatmıştır. Ve sonra 10 uncu yıl filmi ile birlikte bir takım filimler gösterilmiştir. Göçmcnlc-rc halkevinin ber tarafı gezdirilmiş ve izahat verilmişin ".undan sonra misafirler halkevinden ay-rılmi'lardıı ULUS 18 MAYIS 1936 PAZARTESİ Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. No: 5317 ADIMIZ. AND1MIZDIR Her yerde 5 kuruş Buşbetke ÇALDARtS'IN ÖLÜMÜ Kondilis ile Venizelostan sonra Çaldaris'in de Ölmüş olduğunu haber alıyoruz. Elen dostlarımız pek kısa bir zaman içinde üç lider kaybettiler. Partiler ve mensupları arasındaki şiddetli anlaşmazlık ve ayrışıklığa rağmen, dostlarımızın, her biri kendi yolundan yeni yunan hürriyetine ve tarihine hizmet eden bu şahsiyetler arkasından yas tuttuğuna şüphe edilemez, ilâh ve yarı - ilâh'ların asil memleketinde, lider sevgisi bir kült kuvvetini muhafaza etmiştir. Orada partiler bile insan adı taşımaktadırlar. Son harbtan sonra, dışarıya karşı intizam ve içerdeki nifak hırslarının üstünden aşarak, Ankara ile samimi bir dostluk kurmak, ancak büyük şeflerde bulunabilir bir öngörü ve azmin eseri idİ. Venİzelos Ankara'ya ı 'M ve İsmet İnönünü Atina'ya çağırdı. Biz Pire'den Yunanİstanın güzel ve sevimli merkezine kadar, İsmet İnönü ile Venizelosun, bir arabada, Anadolu muhacirleri tarafından alkışlandığını gördük. İki millet arasındaki derin ayrılığa karşı, bundan daha radikal bir tedavi yapılamazdı. Venİzelos ismet Inönüne yunan parlamento -sunun reislik kürsüsünde yer verdiği vakit, yunan - türk doslluğu eserinin, bulunduğu muhalifler sırasında ayağa kalkan Çaldaris tarafından selâmlandığını da gördük. Bu bir nezaket eseri değildi. Ho 'Sinlikten ve küçük düşünceler n uzak, gene şeflerde bulunur, bir basiret hassasının delili idi. Nitekim Çaldaris iktı dara geçtikten sonra, aynı dostluğu, ve bazı safhalarında, Venizelos'a rağ men müdafaa etti ve kuvvetlen -dirdi. Şöhreti türklerle muharebeden gelen KondÜİs, aynı esere kendi yardımını ne kadar esirgemediğini Ankaraya geldiğinde. Şefimiz ve arkadaşları ile görüşürken göstermiştir. Venİzelos düştü ve isyan etti. Cumuriyet rejimi değişerek, yerine kıratlık geldi. Buhranlı bir seçim devri geçti ve Balkan antantı nazik imtihanlar karşısında kaldı. Nihayet biribiri arkasından, üç lider kaybolup gitti. Ortada ne görüyoruz? İki milletin gerek doğrudan doğruya kendi emniyet ve inkişaf davaları ile, gerek bölgelerinin barış ve güven davasının yüksek muhakemesinden ve zaruretlerinden doğan yunan . türk dostluğu, ilk dinçliği ve samimiyeti ile, ayakta ve masundur. Türkiye halkının yakından tanıyıp sevmiş olduğu Çaldaris'in güzel hatırası da, bu eserle birlikte devam edecektir. Falih Rıfkt AT AY Atatürk İstanbulu şereflendirdi İstanbul, l 7 (A.A.) — Cum urreisi Atatürk, l/tiktin hususî trenle şehrimizi şereflenrtirmişle rtlir. Vali ve Kumundun Cumurre isini vilâyet hududundu kur-şılnm'slırıhr. B. Çaldaris öldü Dost Yunanistan, bu ölümle kısa zamanda dördüncü devlet adamını kaybetmiş oluyor Atına. 17 (A.A.) — Eski başbakan M. Pan.ıgiotis Çaldaris. bu s.ıtıalı beynine kan hücum etmesi neticesinde saat 1.30 da ölmüştür. Ölen yunan devlet adamı B. Çaldaris B. Çaldaris, dün akşam tamamiyle sıhatta görünüyordu. Hattâ azasından bulunduğu parlamento komisyonunun bir toplantısında bile hazır bulunmuştu. Mumaileyh, yarı geceye doğru yal-mış. saat bire doğru şiddetli bir öksürüğe tutulmuş ve öksürüklerden sonra gaseyan etmiştir. Çabucak çağırılan doktorlar, vefatın vukuunu tesbitten başka bir şey yapamamışlardır. /»*. (Jııldnris'in ölümü ilerin bir keder uyandırdı. Atina, 17 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: Eski başbakan ve Halk partisi başkanı B. Çaldaris'in ansızın Ölümü memleketin her tarafında hazin ve kederli akisler uyandırmıştır. B. Çaldaris cumartesi akşamı azası (Sonu 3. üncü sayfada) Orta Avrupada vaziyet Macar kıra İn hırı Romaya gidiyorlar-Ottonun kızkardeşi Viyanaya geldi Peşte. 17 (A.A.) — Eski başbakan Kont Batlen'in Viyana yolculuğu Peşte siyasal mahfillerinde hayret uyandırmıştır. Betlen'in son günlerde Kan-ya ve başbakan muavini Doranyi ile yapmış olduğu konuşmalar da dikkati Çekmektedir. Salahiyetli mahfillerde Betlen'in Viyana seyahatinin ancak hususî mahiyette olabileceği kaydedilmektedir. Viyana. 17 (A.A.) — Siyasal mahfiller, B. Betlen ile B. Ekhard'ın yolculuklarının diploması bakımından büyük bir ehemiyeti olduğuj fikrinde bulunmak- ispanya ihtilâl arifesinde mi? Asuryada vaziyet çok gergin Langreo bölgesi askerî işgal altında Madrid. 17 (A.A.) — Asturya kömür havzasında vaziyet çok gergin bir hal almıştır. Langreo bölgesinde grev devam etmektedir. İşçiler grev komitesinin verdiği emirlerin tamamiyle yerine getirilmesine nezaret için silâhlı devriye kolları kurmuşlardır. Bu böl • ge muhtemel karışjklıklarm önüne geçmek için asker kıtaları tarafından işgal edilmiştir. Uç piyade ve bir mitralyöz bölüğü ile beş yüz jandarma Langreo-da ve başka iki piyade bölüğü de Mo -rena civarında bulunmaktadır Grev komitesi bu bölgeden geçecek olan hususî otomobillere geçiş vesikaları vermektedir. Umumî kanaat, bugün vaziyetin ilkteşrin ihtilâlinden ynceki vaziyetin aynı olduğu merkezindedir. O-viedo valisi hükümetin yardımı ile an -Jaşmazlığı halletmek için bayındırlık bakanı ile telefonla uzun konuşmalarda bulunmuştur. Dünkü at yarışları heyecanlı oldu Dün geceden başlayan yağmur öğleye kadar devam ettiği ve hava da tamamiyle açmadığı için olacak yarış yeri geçen haftaki kadar kalabalık değildi. Ancak birinci koşu başlarken dolu dolu otobüsler gelmeğe başladı. Başbakanımız, bakanlar ve kordiplomatik yarış yerinde idiler. Dün müşterek bahsin gördüğü rağbeti bilhassa kaydetmek isteriz O kadar ki oynanan para mikdan geçen haftadan bir hayli fazla idi. Dünkü nüshamızdaki tahminlerimiz ekseriyetle doğru çıkmakla beraber bazı koşuları (Outsider) Icrin kazanışı müşterek bahsin ender tesadüf edilen neticeleri vermesine sebeb oldu. Meselâ çifte bahiste kazananlar bir liralarına mukabil seksen lira aldılar. Diğer dere-(Sonu 6. met sayfada) Futbol maçları ANKARA'da: Gençler birliği Kırıkkale gücünü. Çankaya Altınordu'ytı yendi. İST ANBU i/da: Güneş I Milıü. Galatasaray Süleymaniyi'vi. Fener Beşiktaş'ı yendi. (Yazısı S. inci sayfada) di Bina işçileri de tesanüd grevi ilân ettiklerinden Önümüzdeki hafta bütün Asturyada umumî grev İlânı ihtimali vardır. ladırlar. Komşu devlet adamlarının yakında Roma'ya gide--çekleri söylenmektedir. Bunların hareketlerinin gizli tutulmuş olması büyük bir merak uyandırmıştır. İyi haber almakta olan mahfillerde B. Betlen ile B. Ek-hard ve avustur-yalı kıralcılar a-rasında Önce hiç bir buluşma Eski macar Hsnhakanı Kont Betlen yapılmamış olduğu temin edilmektedir. B. Musolininin Fİ. Şuşnige tel«rufı .Roma. 17 (A.A.) — B. Musolini. A-vusturya başbakanına bir telgraf gönde, rcrek yenî kabinenin İtalya, Avusturya (Sonu S. üncü sayfada) YENİ budcemiz Büdce encümeni tetkiklerini bitirdi] Kamutay Büdce Encümeni 936 büdce projesi üzerindeki tetkiklerini bitirerek umumi heyete sevketmiştir. Yeni büdce mizin, hükümetin teklifiyle büdce encümeninin teklifini mukayeseli olarak neşrediyoruz: .Hükümetin teklifi Büyük Millet Meclisi 2 895 712 Cumur Reisliği 400 880 Divanı Muhasebat 593 3G6 Başvekâlet 12-16 2 !0 Devlet Şûrası 221 260 tstatisitk Umum Müdürlüğü* 317 837 Din İşleri Reisliği , 610 616 Maliye Vekâleti 17 28? 074 Düyunu Umumiye 46 845 205 Tapu ve Kadastro t 234 770 Gümrük ve İnhisarlar 5 274 659 Dahiliye Vekâleti 4 466 744 Matbuat Umum Müdürlüğü 111 398 Emniyet işleri U. Müdürlüğü 4 496 003 Jandarma Umum Kumandanlığı 9 589 752 Sıhhat ve içtimaî M. Vekâleti 5 620 587 Adliye Vekâleti 8 798 680 Maarif Vekâleti 10 858 540 Nafıa Vekâleti 12 550 005 Iktısad Vekâleti 4 479 150 Ziraat Vekâleti 8 779 2SI Millî Müdafaa (kara) 48 138 125 Millî Müdafaa (havai 8 369 470 Millî Müdafaa (deniz} 6 049 858 Askerî Fabrikalar U. Müdürlüğü 3 238 155 Harita Umum Müdürlüğü 766 700 Yeni büdcede hükümetin teklifinde masraf kısmı 216.890.000 lira iken büdce encümeninin teklifinde varidat kısmı da 212.764.000 liradır. Büdce encümeninin kabul ettiği 2 901 480 400 100 589 590 1 334 420 220 900 312 200 607 630 17 759 350 »5 728 100 1 248 990 5 101 160 4 680 430 136 390 4 538 790 8 871 980 5 458 180 8 966 208 10 270 690 14 660 790 4 190 900 8 040 830 16314 500 7 909 470 5 761 780 3 065 270 745 160 216.882.265. varidat kısmı masraf kısmı 212.755.580 «Ulus» un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine göre su mefhum lu kelimelerin analizi VII. İkinci koşunun son safhası nımız. B. Tandoğaı (. + z) de kıymetlendirilmiş (ağ) Su demek olan (ağ) kelimesi (. + z) unsuru alarak (. + r) unsuru ile aldığının tamamiyle zıddı bir mana kazanır. (. 4- z) geniş saha ifade etmekle beraber nefye-den, manayı uzaklara, çok uzaklara götüren bir unsur olduğu için "açaz" şekli ile geniş bir su anlattığı gibi suyun ortadan kaybolduğunu, azaldığını ifade e-der. Çoğun zıddı olan az kelimesinin de bundan gelmediğini iddia etmek doğru olmaz. Çünkü bol su- Vızan; H. R. T AN KUT yu olmıyan manasına gelen az ile çoğun zıddı olan az etimolojik a-naliz bakımından yekdiğerinin ay* nıdır. O (2) Bol suyu olmıyan az = ağ -f ar Çoğun zıddı olan az = ağ + az (1) ağ: ana köktür. Su manasınadır. (2) az: en uzak mesafeyi ve en geniş sahayı gösteren ve nefyeden bir unsurdur. Şu halde "ağaz" - az. Su anla- (Sonu 2. inci sayfada) SAYFA 2 ULUS Yarı .*wwı?(u7 Kuvvetler muvazenesi Rejimler muvazenesi 1914 sı ı ıı ) ı kadar dünya pokV-likasını büyük devletler yürütür ve millet icra rosı diplomasi ilminin en derin bahsini "kuvvetler muvazenesi" teçkİl ederdi. Bütün istihbarat ve bütün diplurantik kombinezona» ve hesablar. "kuvvetler muvazenesi" ne göre ve "kuvvetler muvazenesi™ tgm yapakrdı. Demokrasinin ileri bir nizamı temsil etmesi. kapitaUzrtnn Vırr tarafta hâkim olman. Avrapa kültürünün tek ve üstün olması. Avrupa empe.r-yr1!"—'¦ v o tarihrmbrri bir türlü yensnVn ele neçirernedİği hiı lıİılik ve ahenk nsanzaraat veriyordu. Devletler araasssoUti Oıl.UfU ve bu ^htoaıkunss doğurduğu trhiikcier ve hattâ harlıUr. tabiî şeylerdi, çünkü Avrupa eanperyanzroînİn dûaaımk yani genç ve nrlnm hû hareket olduğunu ispat ediyordu Avrupa |914hunSnuU. İr b« zilv niyetle yapa. 1914 ek n önceki politika, ıkussun» ve kültür esaslarının ihtiva*bunaş ve öanürlrrİni tamam et-ırriş şeyler okkağu hakikati, ancak P9I6 den soma iddin edildi. Spen«U bağırdı, lahhatcnar hnıiırdı. IhtJJci-ler bakırdı Fakat kimse inanmada. Bugün, 1918 den tam on sekiz sene sonra, ne gorüvarnz) *•* Dcaıukıasiler, yer yer tasfiyeye uğramıştır. — Kapitalizm iki aslî direğinin yıkılmasına şahîd olmuştur: Serbest ticâret, sermaye faizinin kâr normasma göre ve serbest olarak te şek külü. — Avrupa kültürü, kendi kendisi hakkındn şüpheye düşmüş ve kesin bîr tereddi devresine cirmiş-tir. — Emperyalizme gerince: Faşizm "bütün emperyalistler birleş naz!" dediği halele »esmi bugüne kadar dinletemedi. Buna mukabil, tek basma hareket edebilen ero-perya Kanıkır in ıııu v ııf fak olehsgv gö-rüldü. Eskiden bir Mançuko yahut bir Erynpya maverası, bütün emperyalistleri iki cephe halinde birrbİrin' karşı sev ket meye kâfi idî. Bmriin bn ağızdan teessüf etmek ve ayıMamak yepânr mukabil aksiyonu leşkil etmektedir. Ve o meşhur "kuvvetler muvazenesi" âdeta mefnıç, bir vaziyettedir. Bu nİçin »ta 1918 denberi. ortada, devletler dı-•mda, devletlerden daha büyük kuvvetler peydahla nm ıştır. Avrupa 1914 e kadar kendikendİ-•ini devletleriyle sayar, devletleriyle tartar, devletleriyle hesnblardı. Bu hesaba "kuvvetler muvazenesi" de ¦irdİ. 1918 denberi, Avrupa'da üç fikia İç İdeoldji saf kas mı yaşadıktan* semr aa, politik • ekoonmik - kültürel hâ* etseler dünyasına başka kan anarda» ¦üfuz etmeğe koyularak bu kâdise-krin gidişi üzesinde başka bar plândan hâkim nlmaâjn baslamı«kmlır. Avrıınavk, kendi aralarında» mykaş snak dr"rj| yekpare olarak elde e* «ek istive» üç fikir: ICapiuUzsn Ve bunun iki reaksyonu olan Suvva-rV'iH ve faşı/nı efrr. Bu üç fikirden 1914 den önce yalnız bir tanesinin "kapitalizm" în mevcud ve hâkim bir sistemi ve bu sistem irinde devletleri vardı Sosyalizm, bazı memleketlerde ancak fırkalar halinde, birçok memleket»-r-de de on^ak bu* edebiyat halinde meveorf idi. Bundan dört sene önce, Bu üç fikir. küaltlurL. g*azete terde, kahvelerde münakaşa edildikleri gibi parlamentolarda ve nihayet sokaklar-*». biriUrleriyle mücadele ediyorlardı. Fakat fuı-üin. bu üç tikin» Devletleri. F^onomik metodlan, Kendilerine göre ticaretleri. Müteaddi propagandaları ve aktı von lan Ve D« poL'tdcalari ve bu yüzden en- temaayo«Mİ pıılılılı ala» vaıdu [1 ]. Falih Rılkı Atay. bir başyazısında, icumlcıui p*ıli*ilf"¦tına esaslı bir surette temas etmiştir [2J. Birkaç misal de biz verelim: 1. — Fransız - Sovyet pahtı Fransa'nın sol partileri tarafından hazırlanmış ve bunun tasdiki Lnval tarafından «*Vte edrkniştir. Bu pakt yüzünden. Almanya Lokarno paktını bovmaştav. 2. — Faşist İtalya'nın Etyopya maceraauıı, dün yaren birlim muhafazakâr m*»ıKu*ü ve mahfiUnrî la* vJd etmiş, dtrvMMn hunin «l matbuatı ve rtHHhidk-n ınj İntanı ve acmk-s yon Km «tır Larvak ovnadnrt rol ile. sol chüv-afim akaiyunuıru sabote etmiş ve |talva'nın mîlİ***r akayımunu muvaffak kırmıştır. Bütün inan i 7 mnhoft«75»lr*'kur Itarva'nm tarafım tutrnunfnr. RoeWdh» -n bir trl-eraf d'-^tu ine. Ft''nnvH*ı»m uUUmn rmd». alman teknnrine bir pay ay isine ak tır 3. — R»n I» -I- -m.n , - . 1.¦ di n önce. invtlis mııhnTazaV'rlnrı btra-fmdan mi'naid bir hava r ¦ ır Çekilen havn MMhhİ LonrV-eıderry, is -al sıraNrtnda R^rlînMe ' "îınmıış ve is-ealden sonra tıpkı Bay HihVr gibi konuşmuştur. 4. — Frrman softan. Fran^or - Sovyet paktının suva düşeceğini anlar anramaz LavaTi düaümriisfcr. paktı tasdik ettimüsler ve kendi araJarmda teşkil ettîkren "Kalk cephesi" nî serimde muvaffak çıkarmışlarda*. Bay Bıum'un Ivışvekil oFncaRi nnlasslır anlaşılmaz. bir adamı Eden ile görüşmek üzere Londra'ya Ritmîş ve înjrı-kV tcaryalist İden binbaşı Aulee, müstakili franen bavvekut ile konuşmak üzere Paris'e eelmı'stir. 5. — \4aresa) Pi).«d,k v. ZaleskT-nin yerme miratav Reck'i dış bakanı tavın ederken Polosvv.VcUki Bbe-ral demokraai snnesmstr dr bâr nihayet verivnr v« "snütalavkw rejimi" nî vani Polonya faşizmini tesis ediyordu Bu pibi mâspllrri roraltmak kabil-dr faVnt buna Kiznm vektör. Görülüyor ki. AvTvaa'dn. artık yalnız nVtrlmef d^^il. reüanlrr de mevcud-dur. Devletler. hark'ivrk'Tf vasıt^siy-l« h-m«« «MiitotpIt. reiima-r. iktidarda oUtiîilıur mnhalefefte OİS"nlar, avnca k^ndi ¦wlww^ a-mas halinde hnlıınıı vorlnr. Runun pitt'ke» heflileaai netirr«î. devletleri» rerimİeı etmfmdn polori-ze olmalar! ve for| tt.'ti Sos- ynlî-e) Sovvet R*«va ile pnra^yalist ¦sa-mhnVee^mtrz npnrıya ve Fransa, vnmnr "knvvenVr rmrmrenesi" do-l"»vıwrvW deül "reninler muvazenesi" dolavısiyle de İMrilırrleTme enternasyonal politikada yakmdrrrnr. Avusturya ürerinden ywnvcrnivrn Alman - İtalyan faşrst d«wtfııcu. Macaristan ürerinde» yüriîmiîs olacak ki. son zamnnlarek* bfr havli inkişaf etmiştir. Avuvrurya nzerindV karşılıklı bir krm«esTov? ynptrnhn*dTBİ tak-eKrnV .!..¦¦•'¦,L cereyam Avırtturya kab'o»nnd«m ek» mmVavemet görmi-yerefc peeerekfir. B*rrv^m bıwlta. ne sosyalist ne de faşist sayrkıhrlerek memleltetrerrle. her ikî rejimin propagandası son derere fanidir. Bir diğer n-ınhirn nokta da, 11 -ji "barış" drkeo, bu barısın faşüttlere, so«yalisllere yahut kapita-astlere - -¦ başka bâr mana taşnne-sıdar. Milletler Cemiyeti bahsinde, aynı «Üena te^adlan ve aksyon cepheleri hâkimdir "Kuvvetler mırvaifneı" eskidir İÇ HABERLER [I] Kapitalizmin beyaz par.» enternasyonali İle sosyalizmin ıkıntı ve ü-ÇÜncü enternasyonalleri kili derecede malûmdur. Fakat bugün, faşizmin de bîr enternasyonali rmevcuddur. Berlin'de toplanan "antikominierm" komıiesi-ne fransız faşizminin reisi kumandan De la Roque'a karlar bütün faşist reisleri iştirak etnvşlerdir. Fakat bn. nihayet devletler dışında gayri resmi bir harekeniz. \2] 14 mavi* tarihli Ulus İSTANBUL TELEFONLARI: İstanbul Tirrkknşn çalışıyor İstanbul. 17 — Türkkuşunun nazarî dersleri hal sevinde verilmeye haşlan -mıştır. Bu dersler sayısı şimdiden pek kaboTrk olan üyeler taralından dinlenmektedir. Kilisede bulunan bomba etrafında tahkikat İstanbul. 17 — Gregoriyen ermeni kilisesinde bulunduğunu dün haber verdiyim bombanın oraya nasıl konulmuş olduğu henüz tesbit edilmiş değildir. Bombanın ne kao.ii müdact ünce konulduğu araştırılmak üzere bemha Merkez Kumandanlığına göıuluilnüş -tir. Rapor alındıktan sonra suçlular hakkında takibata girişilecektir. Alâkadar bir kaç kişinin ifadelerine müracaat edilmişat de, tevkif edilmiş veya lannaltına. alınmış kimse yoktur. Türkkıışıı Bursa'da da şube açtı Bursa. 17 (A.A.) — Bursa Türkkuşu huğun Atıcılarda on binlerce yurddav şın katılmasiyle açıldı. Törene îstiklâi marşr ile başlandı. Söylevlerden sonra Türkkuşu uçuch ve paraşütçü dyelrri halkın «nünden alkışlanacak geçiş yaptılar. Planorcüler planör hakkında İrakla* vcfdtLcı. İki hçhş gösterir* yafHMr. Bum a da Tiukkuşunun açılışını halk bayük bir sevinç ve ilgi ile karşıla-rnıstrr. Kilise mütevelliler heyeti reisi bu bora. I Hır: bir hafta önce kendisine gönderilen tehdid meklubiyle alâkadar oldu -gunu tahmin ediyor. Fakat henüz müs-bat bir kanaat yoktur Bir deniz devi Büyükada balıkçıları 15O0 kilo ağır harada ve 4 metre neunluğunda bir deniz deri yakalamış la r d rr .Halk bu ga • rip hayvanı merakla seyretmektedir. C. H. Partisi Sakarya kamunu üyelerinin bir toplantrsı C. H. Partini Sakarya kanrununun bütün üyeleri evvelce de yazdığım»' gibi dön de Cebeci semt ocağında tor**an-nhrr, Cebeci ocağındaki arkadaşhıriyle bir partili tamştıasr ve mteni yapmalardır. Başkan B Rauf BTivkanm jmr+^lr-rin partiye re birftirtne karşr ederi1 "fnt anlatmasiylc törene ha^lamıştrr. F ?a. uf inik!5h rr i»tîk'5l mrvznır gzer; ide. konuşmalar yapmrş ve gmef sekr-teı Receb Pokerin 8 . 5 - rîn^n-ırT- Hn-kuk fakült'-süiti- verdîsi infr;tf'*ı e--i|ri dersi okunarak a'âka ile rjh*f~*-ri'~ re partPiTm iîciî*ndiren lu ders arkadaşlara anlatıTmışUr. rı Kamutay Arzuhal ve Bnef-e Encümenleri bugün saut /0..ÎÖ ı/*ı lt\)lıınınul.lır. «Ulus» un Dil Yazıları (Bay I. inci sayfada) mı kendisinden uzaklaşan demektir. Turlcçcde azarsak kelimesi ile "dere sulannın tarlalar arasından taşrp aktı-ı mecra [1] tarif edilir. Her ne kadar azmak aym zamanda tutyan ermek manasında kullandırma da bw; suyun ar'Iı su medhjHerinde oldnğu gibi kararlı ve devamlı olarak akması demek drtjilrffr. Azan suların ömrü kısa ohrr. Ve onların yatakları dört taraftan geKp biriken soları topfryarak ozaklara ve aşağılara götürmeğe yarar. Senenin üçte ikisi kupkurudur. Çoğun zıddr olan az a gelince onda ana küke vereceğimiz mnna çokluktur. O zaman (. + x) nin vazifesi bu anlamı u-7akrastırmak ve nefyetmek olur. Mi h» vası/rakr s» bervmrm» Türk dinide suranank dneilmekle . + «) u--.ıın-mın C.ı-nes - Dil teorisi tarafından tesoât edklen kıvnaeti tabii olarak tebarüz ettirilmi» oUs-vor. Anat"«rtal«rdaki armak dere bor-nn tipik ve toponomik bir mi-s^lîdîr. [/] Büyük Türk lügati, c. 74. ve hâlâ bîr rol oynamaktadu. "Rejimler muvnzcnesi" İse, enternasyonal politikada yepyeni bir unsurdur, ve henüz tam bİr surette hâkim değildir. Yalnız dahn genç, daha dinamik olduğundan, hakimiyeti tamamen erme olması ihtimal dahilindedir. Zaten, devletler arasındaki banşr rejimler arasındaki banşsızlık sabote etmektedir. Ve bu pidîşle. bir harbm cephelerini, "kuvvetler mnvazenesi" değil "rejimler muvazene* tayin edecektir. Her harb, bir heyecan ve bir dava ister. F.skİ kapitalist formüller dahilinde bir harb imkânsızdır. Fakat bir fikir ve bir ideal uğruna h.yıh mümkündür, çünkü bûribtrryte avnı memleketin »rJuuVkırrncki karşılaşan »iHinfaan vc faşizm arat memleketin çocnajavaa* btrıbirıne keıtiııınîntir. EntemasyorMİ politikayı tetkik ederken bundaki karışıklığı ve hesaba geh-nezkği, "rejimler muvazenesi" nden başka bir şeye atfetmiyelim. Ve "bonş" yahut "savaş" derken ve gittikçe artan tehlikeleri tahlile calaşrrken. diinvatnerm 1914 dekinden önceki sade dünya d.- I. I 918 denberi devam eden mürekkep «e kornpleks dünya okluğunu unut-m rvahvn. Katolikle prntertanrr-m botrazlaş-iı ı yahut müslümanlıkla hıristiyan-li"m bo^wtuğu devreler eihi bir dev-rr»e pir—ırl-t^ ol"«am»T pek mt»^-mpMir. Ve. Ve«tfalva bar*sındın daha bir havli uzakta hulnnııvori'7 Burhan BELGE (ağ + az) yana ağaz şekline tesadüf ı ıfil—îj—ıa on fcinuk Türk lehçeleri bemn ağnz nâçinıiııde re [Ağna Çağatay ve Uygur lehçelerinde rrmak de—ektir. Aksaktan HHÜşİHİıtıı. Lehçe, Kamusu Türkî, Lügati E buz ziya. Ağuz akmaktan bolsa mümkün. "Aguza turgan nerse - akıtan nesne demektir. Söz ağuzdan ağa. tükürük afuzdan ağn, kemre ağuzu = çömlek ağrzr." Tatar lügati. Çay ağzı = mansap. Akdenize bh- çayın döküldüğü mahallin adı [2j. ]. Böylece Güneş - Dil teorisinin etimolojik analizi yardımiyle meydana çıkan yeni bir medlul ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz. Bu medlulün adı ağızdır. Yani kendisi ile yemek ve nefes aldığımız ve ses verdiğimiz cihaz. "Ağız" Garp Türk lehçesinde yemeklerin yendiği ve sesin çrktı-(• uzuvdur. Açıklık, ferce, boğaz, açacak, girecek, tutup kopacak, medhal. menfez demektir. Mecazen ağumak (Kazan) akıtmak, kan* ağuzu kan akıtma manalarına gelir. Nogay ve Başkurt lehçelerinde bu; avus ve soa şeklinde kullanılır. Lâtincesi os Baskçası aoa dır [3]. Bn suretle yukarda yaptığımız tahlilin doğruluğu ameK olarak meydana çıkznrş oluyor. (. z) unsuru su medlüllü kelimelere eklenince orada uzaklaşan, çıkan ve dökülen bir mana ve bir hal alana Çıkmış ohıyoT. Nehir ağzı dediğimiz gibi. Nehirin ağzı aynı zamanda u-cudur da. "Ağız = uç, bir şeyin en güzidesi .ilk ağzına sen doldur, ilk ağzı şu kaba boşalt [4] taki a-ğızlar gibi. Yine çrkacak yere delâlet etmek suretiyle ağız kelimesi hududa da alem olmuştur. Düş-man ağzında dediğimiz zaman hudut boyanda demiş oluruz. Bu kelime bin yıl önce de bu manada idi. Dede Korkut da onu bu manada kullanıyordu". "Sası dinli Gürcistan ağzında oturursun" cümlesinde olduğu gibi. Mecazî manada ağız yapmak, çok söz söylemek »öz çıkarmak demek olduğu gibi Urfa ağzı veya Eğin ağzı dediğimiz zaman da anızdan çıkan bir havayı bir lâh-ni kastetmiş oluruz. Simdi bu tetkikten çıkaracağı- [2] Veled Çelebi Türk DUL [3] Hüseyin Kâzım. Büyük Türk lügati. [4] H. K. Büyük Türk lügati. nrrz netice de şudur: Toposryrnae bak marndan gözden geçirdiğimiz su medlüllü bir kelimede eğer (. -f i) unsura burarsak e ketime bh* nehirden ziyade bir nehir ağzı için kullanılmış olmalıdır. Şn halde azak kelimesi bir deniz parçasının veya müstahkem bir Rmanm adı olmaktan ziyade o civarda de-' nize dökülen büyük bir nefcrrrn ağzı için kullanılmış olmak gerektir. Yine su demek olan ağ kelimesine bir (. -f k) unsuru ilâvesiyle bir su hareketi verilmiş ve tam bir su manası temin edilmiştir. Türk-çede akak [5] kelimesi bunun misalidir. Akak Trakya Türkleri tarafından dere ve tu cereyanı için kullanılan bir kelimedir. Bu kelimede ne Akarcada olduğa gibi sarelc li vc ardı gelmiyen kuvvetli bir sc akışı ne de azmakta olduğu gibî suyu uzaklaştıran meni i bir manası vardır. Bn akak suyu daima, akan bazen de çok akmıynn fakat herhalle su yolu olan bh* derenin karşılığıdır. Etimolojik analizi şudur: (1) (2) (S) akak = ağ + ak + ak (İ) as}: Ana köktür. Su anla-mmadır. (2) ak: Ana kök anlamını temsil eden peeneipal köklerdendir. "AğaV* = ak su maddesinin başlıca ve hususi bîr vasfı o-lan cereyan fiilinin ana kelimesidir. Akmakta ve akıntıda olduğu gibi. (3) ak: Anlama hareket veren onu tam ve mükemmel hale getiren bir unsurdur. Bu suretle (ağ -f-, ak -f ak) ve ana kökün düşme-' siyle akak kendisinde tam ve mükemmel bir su hareketi bu hm an demek o hır. [5] Kanal kelimesinde de (V. -f-T K.) nin hareket vermek rolünü görüyoruz. Etimolojik ı—Hri bizi aydınlatabilir. i) (2) O) (4) Kanal = a£ + ak + an + al (ağ + ak + an) mm agakan = akan bildiğimiz cereyan halindeki sudur. Akan + al seklinde (. + I) unsurunun alabildiğine renisletici rolünü görüyoruz. Kanal demek uzun bir su yolu ve akıntısı demekse burada su hareketi gösteren unsur (V. -f K) dir. H. R. T AN KUT (Arkası var) [5] iki "ft" yanyana gelemiye-ceği için bunlardan birinin "ğ Oı facağı tabiidir. ULUS 19 MAYIS 1936 SAM Son haberler üçüncü sayfamızdadtr on yedinci yıl. no: 5318 adimiz, and1mızdık Her yerdV 5 kuruş ATATÜRK 17 yıl evel boğun Samsuna çıkmıştı Milli kurtuluş hareketinin fiilen başladığı bu büyük günün yıldönümü memlekette geniş ölçüde kutlanacaktır Şehrimizde idman ve spor şenlikleri, gece halkevinde tören vardır Haşbelke 19 M t)/s Falih Rıfht AT AY Her 19 mayısta ogünü tekrar göz önüne getirecektiniz: Galib devletler Istanbuldadtr; İzmirde-dir; Antalyadadır; Adanadadır. Ve ileri kollar daha şimdiden i-çerlere doğru sokulmuştur. Hep birlikte hazır bir plânı tatbik etmek üzeredirler: Saiktan, Ermenistan, Sivasa kadar gelecektir. Sivas bite (rantız nüfuz bölgesi içindedir. Cenupta Kilik-ya, Suriye mandasının sınırları içine hatılacaktır. İzmir ve hinterlandı — Kim bilir nereye kadar?-türk kal mıy ocaktır. İstanbul'a Fas tu'tantmn pavtahtı kadar, bir devlet merkezliği verilecek, veya o bile verilmiyccektir. Daha pontos hikâyesi de var. Padişah ve halife bunların heps:ni, imzası ile tanıyacaktır. Böyle bir Türkiyenin en fakir, en dür.kün, en şeref tiz tömürgeler-den fnrht kalmtyacaktı. Anadoluda taraf taraf kalkınma var. Istırap ve isyan türk mîlletini şuurunun cn derin yerlerinden sarsıyor. Fakat hayale kapılmayınız: Bütün çeteler nihayet tenkil olunacak, galip devletlerin muntazam orduları, padişah ve halifenin tasdik ettiği zilleti bütün memlekete tanıtmak tein harekete gelecektir. Türk milletinin talimi değiştirecek bîr mucize lâzım. Bu mucize ne gjhten inecek, ne intanların merhametinden gelecektir. Bu mucize ancak bir şefin dehası ile hakikat olabilir. Bu şef. milletin ıstırap ve ityan hittini kullanabilir, mHlet, kendi padişah ve hali-fesi de içindf olarak, bütün dünyayı bir tarafa atıp ona bendolur ve O modern bir ordu kurabilirse, tehrar kurtuluş ümidine kavuşabiliriz. Bir Mustafa Kemal, ve yalnız ve ancak o lâzım. Mukadderi eğüp bükecek iradesi, zaferleri, halk ve hürriyet aşkı, bütün şeflik hassaları, dchatı ve tecrübesi var. Fakat tarihte unutulmaz bir şan kazanmak için başka bir haznesi daha var: Türk milleti fSoft 2. inci tayfada) Üçüncü Türk Dili Kurultayı 7«rrf IHI Kurumu Cenel Sek-eterV. »inden : — Üçüncü Türk Dili Kurultayı Atatürk'ün himayeleri altında 24 ağustot 1936 pazartesi günü taat 14 de Istanbul-da Dolmabahçe sarayında toplanacaktır. 2' — Birinci Türk Dili Kurultayında üye olarak bulunmuş olanlarla ondan tonra kuram üyeliğini almış bulunanlar, bu kurultayda da tiye olarak bulunabilirler. Bunlardan üçüncü Türk Di-li Kurultayında bulunmak is'lyenler. ona göre hazırlık (Sonu 2. ıncı sayfada) Atatürk; bundan 17 yıl önce vc bugün Sımsuna çıkmıştır. Bugünkü me • sud vc örnek Türkiycyi yaratan cn bü- 5 'da Atatürk heykeli yük türk son asır tarihinin bu en büyük hâdisesini şöyle anlatır: " . . Vaziyet karşısında bir tek karar vardı: O da Hâkimiyeti Mıllıycye dolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur...» Samsuna çıkış bir tesadüf değildir. Türkiyenin millî kurtuluş hareketi 17 yıl evvel bugün başlamıştır. Bu kur-tuluşun hangi şartlar içinde yapıldığı -nı bir an hatırlayınız. Aradan geçen 17 yıl bugünkü Örnek Türkiyeyi kurmak için kafi gelmiştir. Yeni nesil, bugünü iyi anlamak için dunu unutmıyacak ve kara günlerinde bağrından bir ''Atatürk1* çıkarmanın eşsiz saadetini daima hissedecektir. Bugünkü tören: Milli Şef Atatürkün memleketi kurtarmak için Samsuna ayak bastığı 19 mayısın 17 inci yıldönümü bütün memlekette, her yıldan daha geniş bir programla kutlanacaktrr. Bugün şehrimizde kutlanması 19 mayısa bırakılan jimnastik şenlikleri, türk Spor Kurumunun hazırladığı tören ve gece Halkevinde hazırlanan tören var -dır. Bu üç tören de. Ankaranın kendi- iî ı ıı r Atatürk'ün Samsunda bulunduğu zaman kaldığı o zamanki otel binası (şimdi C.H.P binişidir. x isaıeti Atatüılt'üı kaldığı odayı göstermektedir.) müstenid. bilâkaydüşart müstakil yeni bir türk devleti tesis etmek! İşte daha tstanhuldan çıkmadan ev- vel düşündüğümüz ve Samsunda Ana- sini kurana ve memleketi kurtarana karşı olan büyük minnet ve bağlılığa uygun bir şekilde hazırlanıştır. (Sonu 6. ıncı sayfada) Atatürk'ün Samsuna ayak bastığı gün çıktığı iskele Jimnastik senlikleri İler yû mekteblilrr tarafından yapılması mutat olan jimnastik şenlikleri bugün, yeni koşu yerinde yapılacak re saat 11 de bastıracaktır. Seyircileri taşıyacak olan otobüsler saat 9,30 tlan itibaren I his meydanından hareket edeceklerdir. Seyirciler Askerî Fabrikalar yanındaki kapıdan girecek-leıdri. Kamutay, maliye teşkilâtı kanun projesini kabul etti Yeni kanun finamımızı modern esaslara göre tanzim etmektedir Kamutay dün Tevfik Fikret Sılayın reisliğinde toplanmış ve cuma günkü toplantıda İki maddesi görüşülen Maliye Vekaleti teşkilât kanunu projesinin müzakeresine devam etmiştir. Projenin maddeleri okunarak kabul edildikten sonra, cuma günkü toplantıda Çankırı Saylavı B. Mustafa önsoy tarafından verilip büde encümenine havale edilen birinci ve ikinci madde -lerin tadili hakkında büdce encümeninden gelen mazbata okunmuştur. Büdçe encümeni bu mazbatasında tapu ve kadastronun müstakil umum müdürlük halinde idare edileceği, arazi vc bina vergilerinin hususi İdarelere devredilmiş olması gibi sebebler dolayısiyle ilk projenin hazırlandığı sıralardaki vaziyetin değişmiş olduğuna işaret etmek -te ve işlerin vahdeti bakımından bir müsteşarla iki muavinin bulunmasının daha faydalı olacağı bildirilmekte idi. BB. Mustafa önsoy. Refik iner Mustafa Şeref Özkan, llyas Sami Muş. Berç Türker. Maliye Vekili Fuad Ağ-ralının düşünceleri dinlendikten sonra büdce encümeni mazbatası kabul edildi. Geriye kalan maddelerden bir kaçı üzerinde kelime tadilleri ve diğerleri de aynen kabul edilmiştir. Yeni teşkilatın ana hatları Dün kamut.ıyın kabul ettiği kanuna göre. Maliye Vekâleti merkez ve taşra teşkilâtı şu vaziyeti almaktadır: MKKKEZDE: 1 _ Maliye Vekâleti işlerinin ehe-miyeti ve çokluğu göz Önüne alınarak müsteşara yardım etmek ve kendilerine ayrılacak işleri hal ve fasleylemek üze- re iki müsteşar muavinliği ihdas edil -mektedir. Malî tetkik heyeti. 2 — Vergi kanunlariyle sair mali kanunların tatbikattaki seyr ve tesirlerini ve ecnebi memleketlerdeki malt mevzuat ve hareketleri takib ederek mali ıslahatı temin edecek tetkiklerde (Sona 5. İnci sayfada) Filistinde Vaziyet korkunç Yahudiler kaygı ve heyecan idimle. (Yarısı J. Üncü sayfada) Alman donanması canlanıyor Hnrh fil»ı*u hakkında çıkarılan n -mî liste fn^îllrre'de ho*-ııuıUıızlıık inandırdı (Yszısı S. inci sayfada) ingiltere ordusuna asker bulabilecek mi Millî Müdafaa Hakanının beyanatı heyecanla karşılandı ( Yatısı J. üncü sayfada) İspanyada vaziyet düzeltmedi (Yazısı 6. ıncı sayfada) Ulus} un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine göre su mefhunılu kelimelerin analizi vıı. Yazan: H. R. T AN KUT Su demek olan ağ kelimesine ct Ç ». ş" hacim bakımından hususiyetler verir. Bu unsurlarla mana değişimine uğramış su adlarından yalnız içme ve eşme kelimelerini biliyoruz. İçmenin etimolojik analizi şudur: (D (2) (3) (4) İçme: iğ + iç + ün + eğ (1) İğ: Ana köktür. Su anlamı-nadir. (2) İç: Bu unsur bazı defalar e-gonun yani "ğ" ile diğer prensipal köklerin yerini tutar. Yani onu meselâ im şeklinde de kullandıkları olmuştur. Muayyen ve mahdut bir saha yani ego içinde genişlik ve şümul gösterir. Bunun içindir ki "iğ -f- iç" "öğ + öl" gibi olabildiğine bir genişlik içinde yayılmış binaenaleyh kıymetinden kaybetmiş değildir. Hattâ ego harici sahalardaki delâlet gibi de değildir. (İğ + iç) = iç öyle bir su maddesidir ki hareketi ve taallûku ancak mahdut ve dar bir saha içinde fakat tam ve kâmildir, içmek fiilindeki mücerret su kısmının kendisid'r. Btı unsur bazı defa ". | m" dir. O zaman "iğ -f- iç", *4iğ + unn == im olur ki ilâç yani muayyen ve mahdut bir su h*cmi demek olur. (3) İm: Manayı üzerine alan süje veya objedir. B usuretle meydana çıkan "iğ -f İÇ -f un" = tç:ro mahdut ve muayyen bir su mefhumunun bir maddeye naklidir ki içecek kadar bir su objesi demek olur. (4) Eğ: Manayı ifade eden unsurdur. Böylece "iğ 4- iç + im + eğ" = = içme muayyen mahdut bir (Sonu 2. inci tayfada) SAYFA 2 ULUS 10 MAYI" 1523 S/ M /9 Mayıs Türle ordularına Akdcnİzi ilk hedef veren büyük başbuğun Karode-nizden Anadoluya girişi günündc-yiz: 19 mayıs. Bugünün önüne bir de yıl karmayınız. Geçmiş hâdiselerin yanı başına atılan tarih, ondan sonra gelenlere o günden ne kadar uzaklaşmış olduklarını hatırlatınıya yarar. Biz her yıl biniz daha canlanıp genleşerek olan türk Anadoluda. yapraklı ve çiçekli mayıs ayının her on dokuzunda o büyük hâdiseye biraz daha yaklaşmış olduğumuzu duyuyoruz. Kursakları porsuyan ve gevşiyen Anadolu sazı. 19 mayısta gerilmişti. Sonradan Ege kıyılanna varan ya-nrk benizli yağız yiğitler, onun üzerinde Sakarya çağıltılarına nazireler yaptılar. Yoksul vatan toprakları, analar için. anasından ayrılmış bir oğul kadar kederli, oğullar için. oğlunun yolunu umudsuz umudsuz bekliyen bir ana kadar tasalı görünür olmuştu; Atatürkün ayağı. 19 mayısta Samsun krvnlanna değdüfji zaman o ana ile o oğul kollarını biribirlerinîn boynunda buldular. O gün. büyük önder, savaş boylarında alın teri ve kanı pahasına o-muzlarına geçirdiği sırmaları Samsun kıyılarında, pantalonuna sinmiş bir İstanbul tozu gibi kolayca silkivcr-mişti. • ¦ * O gün Samsun dağlarına çarpan rüzgârda türk mukadderinin şanlı nağmeleri duyulmalı, Karadenizin biribiri ardınca yuvarlanan büyük dalgalarında dinmiyecek türk zaferlerinin ilk gölgeleri görünmeliydi. • * » 19 mayıs çıkışı, her tarafmdan çöktüğü, her tarafından ateşe verildiği zaman küçük ruhluların, içinden kaçmak için delik aradıkları bir yurdun ta kalbine, en büyüğümüzün, kuracak ve kurtaracak bir güneş gibi doğuşudur. O gün doğan ve alınlarındaki tunç rengini yalnız o güneşten alan devrim yavruları bugün on yedilerine basıyorlar. M. Nurettin ARTA M Ulus* un Dil Yazıları (Başı t. ıncı şayiada) sahada bir su manası vermiş olur. Onda şiddet, karar, şümrl ve hareket halleri görülmez. Bu sular ekseriya sağlık veren şifalı sulardır. İçmeye ve banyoya yarar. Is tanSul civarındaki tuzla içmeleri gbi. Bu kelime başka bir morfolojide çimdir. O zaman yine muayyen ve mahd'it bir sn demek olur ki oncUn yıkanmak ananas m a gel-m-k üzere çimmek fiili yapılmıştır. B-ı suretle (. + e) ileknvvetlen-d'rilmiş sn. medîûllü kcl'Vnrlerde t öpmemi be'tımından anv* i p~ız vasıf tunlardır. Dar mahdut bîr sabnda dövamlı ve rv»vym h:r v vavıl—'vy*a7İ*'*-+ncyc ve yıkanmak gîlj şeyjcra yarıyan bir,monV4»s E-me Türkçede-. k«m«aı vr-«len V-7ilıo çıkan (I) veya k^ndl kendine kavnıyan sn pintin [21 e! risktir. S-'yu yakın oNn kuyulara d* eşır» d'n:'-**''i vardır. Etimoloji anal«7İ s**chm (O (2) (3) (4) Eşme = eg + eş + em -f eğ Bu kelimenin içme'den farkı ikinci unst'run (. -f ç) yerine (. + ş) olmasıdır. Güneş - Dil teorisine güre bu unsurlar ar.^'inctaki fark (. 4- ş)nin kendi sahafı da-h*':nd- mütemad'yen degisebilme-s:d;r. F'-ne k*»1im»v*ıin kumsal yerlerdeki sulara ıtlak olunması o suların daima yer değiştirmesinden ileri gelmiştir. Ve (v + $) unsuru aynı zamanda sahası dahilinde beraberlik de ifade eder. Kumsal derelerde toprağın muhtelif yerlerinden nebean eden suların hiç bir gürlük çekmeden bir araya toplana bilme sidir. Türk lehçelerinde eşme ile anlatılan su; teorimizin (v -f- f) unsuruna ayırdığı rollerin hepsini gösterebilen bir isimdir. Böylece toponomist; (• -f un* suru almış su medlulünde dar bir sabada daima hareket eden yer değiştiren fakat aynı zamanda bir-leşebilen bir su kaynağı bulmuş o-lacaktır. (. + s) li tu medlulleri kumsal yerlerdedir. Böyle olmakla beraber dere kıyısından ve kum-saldan başka yerlerde de eşme bulunursa da hepsindeki özgü vasıf çıkan suyun yeryüzüne çok yakın olması, geniş bir yeraltı su deposundan az emekle ve çok az ameliyatla bulunmasıdır. Eşmeler daima yumuşak yerlerde çıkar. Su demek olan (V. -f» ğ) kelimesi (V. 4- m) unsuru alarak kendi merkezine doğru bir toplanma vc bir özlenme ifade eder. ilâç ve melhem manasına gelen em bunun misali olabilir. Etimolojik analizi şudur: (!) (2) Em = eğ f em (1) Eğ: ana köktür. Su ifade e-der. (2) (. -i- m) en yakın mülkiyet ve taayyün sahasını gösterir. Bu elem an manavı obienin kendisine irra ve onu n*:e ile ayrılmaz be-ra'"*rlî^e erdirir. Su h-*lde (eğ + em) — em su ile herhangi bir objenin sağlamca imtizacı ve birleşmesi demek o-l'ir ki em ile kastedilen melhero-Icr böyle bir imtizacın mahsulüdür. Bu kelimenin gerçek morfolojisini yapan elemanların şunlar olması tabiidir. (e«î 4- eğ) — em. Emmek fiîlindeki em kelimesi ile tümürmek kelimesindeki sûra b:ze bu vasıfta mayiler anlatır. Uygur ve Çağatay lehçesinde ırkiden bedmest olanlara ak um [3] diyorlardı. Buradaki .im şarap olmak gerektir. Çünkü Sümercede şarap sum T4| demekti. Bir toplanma ve bir özlenme ifade ed?p su medlüMü kelimelerden birkaç mİsal daha alalım: Uygur ve Kazan lehçelerinde mav yağ ve mn-vunmak yağlanma' da«««kiir H. R. TANKUT (Arkası var) [/] Büyük Türk lügati. [2] Vtled Çelebi Türk Dili. HABERLER \3~\ Çağatay lügati. Uygur endeksi. 1*41 Hilaire de Farenton. [51 B. T L. B'isbetkc 19 MAYIS (Başı I. inci sayfada) şefe inanmağı, şefe bağlanmağı, fedakârlık vc kahramanlığı bilir. Büyük bir şef ba milletle, ve bu millet büyük bir şefle çalışabilir. İkisi hiribirini tamam-lamaksızm, ikisi biribiri ile koy-naşmaksızm ve yoğrulmakstztn, ve biribirine İnanmakstztn yeni Türkiye mucizesi imkânsızdı. 19 mayıs türk kurtuluşunun başlangıcıdır: Fakat milli bütün davalarımızı içine alan bu kurtuluş, hiç bir askerlik ve inki-lâb zaferi île bitmiş değildir. Kurtuluş, ilk günlerinde olduğu kadar çetin bir savaş olarak devam etmektedir ve rüyalarımızın kuvvetli, kalabalık, bayındır, medeni büyük Türkiyesi tamam oluncaya kadar sürecektir. Eseri, her türlü tehlikeye karşı müdafaa eden ve ona her türlü inkişaf kudretini veren tılsım ite, yukarda söylediğimizdir: Şef ve millet birliği sancağı altında, durmaksızın, yılmakstztn, asanmah-stzm İlerlemek! Fal İh Rıfhn AT AY İSTANBUL TELEFONLARI: İstanbul vilayet büdçesi İstanbul, 18 — Belediyenin 936 büdçesi henüz tasdikden gelmediğinden muvakkat bir aylık büdce hazırlanmağa başlandı. Föniks tasfiye edildi İstanbul. 18 — Föniks Sigorta şirketi umumî merkezinin tasfiye edildiği hakkında bugün mahkemeye bir vesika verildi.. Bir serseri torpil daha İstanbul. 18 — Sinopda Bu^tepe fenerinin yirmi mil kadar açıcında bir serseri torpil daha görüldüğü haber verilmektedir. Gümrüklerde birleştirilen daireler İstanbul, 18 — Gümrükte kontenjan ve manifestodan sonra muhasebe ser -vİsleri de birleştirildi. Ve müracaatların alındığı saatları tesbit İçin otomatik saat usulü ihdas edildi. Çocuk kitabhanesi İstanbul. 18 — Çocuk kitabhanesi çok rağbet görüyor. Çocuk Esirgeme Kurumu buraya bin kitab almağa karar verdi. * İstanbul — Narh komisyonu fı-rancala ve ekmek fiatlarını aynen bıraktı. Üçüncü Türk üiü Kurultayı (Başi t. inci sayfada) yapabUmek üzere, 1$ Temmuz, 1936 akşamına kadar adiaıuu. İsterini ve adresle-t rf#u Kurum Genel Sekreterliğine bildirmelidirler. 3. — Kurultay üyelerinden olup ta üçüncü Türk Dili Kurultayında bir tez vermek isti-yenler tezlerini yazdı olarak IS temmuz 1936 akşamına kadar Kurum Genel Sekreterliğine göndermelidirler. 4. — 16 temmuz 1936 sabahından sonra gerek kurultayda üye olarak bulunmak ve gerek tez vermek için yapılacak müracaatlar hiç olmamış gibi tutulacaktır. 5. — Kurultay konuşmaları radyo ile yurdun her yerinden dinlenebilecektir. Bununla beraber kurultayda yalnız dinleyici olarak bulunmak isti-yenler de adlarını, işlerini ve adreslerini 31 temmuz 1936 akşamına kadar Kurum Genel Sekreterliğine bildirmelidirler. 6. — Üçüncü Türk Dili Kurultayı konuşma programının ana çizgileri şunlardır: a) Türk Dil Kurumu Başka nmın açma söylevi; b) Kurultay başkanlık kuru ile çalışma komisyonlarının seçilmesi; e) Kurum Genel Sekreterinin İkİ yıllık çalışmalar üzerine rapora; d) Kurultay üyelerinin dil işleri üzerine tezleri; e) Komisyon raporlarının okunması ve karara bağlanması; f) Yeni Genel Merkez Kurulunun seçilmesi; g) Kapanma söylevleri. 7. — Üçüncü Türk Dili Kurultayı- na verilecek tezlerin başlıca konuları şunlardır: t. Yeni Türk dil teorisi ve Türk dilinin yeryüzü dilleri arasındaki yeri; İL Türk d d inin preistorik ve islorik tekâmülleri; III. Dil devriminin amaçla- rt ve dilimizin ihtiyaçları. B. Çaldarisin ölümü memleketimizde hüyük hir essur uya dırd Türk - elen dostluğunu kuvvetlen-dümeğe en çok çalışan vc Balkan antantının âmillerinden biri olan yüksek e-lcn siyasal rccülü Çaldaris'in Ölümü bütün Türkiyedc büyük bir teessürle karşılanmıştır. Bu münatebetle başbakanımız elen başbakanına hükümetin samimi ve derin taziyelerini bildiren bü teU graf gönderdiği gibi gene başbakanımız ve refikaları Bn. İsmet İnönü, Bn. Çal-darisi aynı suretle taziye etmişlerdir Diğer taraftan dış bakanımızın refikası Bn. Tevfik Rüştü Aras Bn. Çaldarise bir telgraf çekerek samîmi teessürlerini bildirmiştir. (A A.) Erzurum - Sivas hatlı İnşasına başlama töreni yapıldı Erzurum. 18 (A.A.) — Erzurum -Sivas demiryolunun inşaatına başlama töreni bugün saat 12.30cda Başkalenin beş kilometre garbinde yapılmıştır. Törene davetli olanlar bugün sabahleyin otomobillerle Erzurumdan tören yerine gelmişlerdir. Havanın yağmurlu olmasına rağmen Başkale den ve köylerinden gelen atlı. yaya binlerce halk memurlar, mektebliler tarifsiz sevinçlerle misafirleri karşılamışlardır. Törene B. Tahsin Üzerin, uzun bir söylevi-le başlanmıştır. B. Tahsin Üzer, "tarihi bir safhanın beşme leşi..." diye başladığı bu söylevinde eski idare ile cu-muriyet idaresi arasındaki farkları canlı örneklerle tebarüz ettirmiştir. Halk büyük önder Atatürk'ü. İsmet lnönünü derin saygılar ve heyecanla artmıştır. Bundan sonra erzurumlular adına Erzurum şarbayı. Başkaleüler adına da bir öğretmen coşkun hitabeler söylemişlerdir. Hitabelerden sonra B. Tak* sin Üzer '"bu yolun doğu illerimize saadetler getirmesini dilerim., diyerek ilk kazmayı vurmuş, başmüsavrr, ÜUay. kor komutanı, parti başkanı ve öteki zatlar da karma vunnusjAf\itı. Söylevler Verilirken, kazmalar vurulurken binlerce ahudan çıkan "Yaşasın cumuriyet. Yaşasın Atatürk, Yaşasın İnönü" sesleri dağları dereleri doldurmuş ve binlerce erzurumlu. Atatürk ün yolunda yeni hızla çalışmaya and içmişlerdir. Bu saygılarının kendilerine bildirilmesini Üzerden dilemişlerdir. Törenden sonra müteahhit ve mühendisler tarafından bir kır ziyafeti verilmiştir. Başkaleüler ve erzurumlular bugün büyük ve tarihî bir bayram yapıyorlar. İhtisas mahkemeleri İşlerinin mikdar ve mahiyetlerine göre devamlarına lüzum kalmadığı anlaşılan Sivas, Trabzon, Balıkesir, t/mir, Muğla. Antalya. Malatya ve Adana ad. li ihtisas mahkemeleriyle, l&tanbuldaki sekiz numaralı adli ihtisas mahkemesi, nin 1 ha--iran 1936 tarihinden itibaren kaldırılması bakanlar meclisince kararlaştırılmıştır. Dr. Mecdet Alkin'in konferansı Yunanistan, Mısır, Filistin ve Suri-yede bü tetkik gezisi yaptıktan sonra, Tel-aviv sergisinin açılış töreninde heyetimize reislik eden Türkofis reisi Dr. Mecdet Alkin. ötey gün. ekonomi bakan, lığı konferans salonunda, seyahat intibaları ve tetkikleri etrafında bir konferans vermiştir. Tapu ve Kadastroda Tapu ve kadastro genel direktörlüğü merkez fen heyeti ile kadastro ve tah-did heyetleri müstehdemleri hakkında barem kanunu hükümlerinin tatbiki için Kamutay büdçc encümeni tarafından hazırlanan kanun projesi Kamutay ruzna. meşine abnmıştır. Çağn Kamutay Arzuhul Encümeni bugün Parti grupu içitmatndan sonra toplanacaktır. Başbakan B. Ponsoyu kabul etti Yeni fransız büyük elçisi B. Ponso dün öğleden sonra başbakan ismet İnönü tarafından kabul edilmiştir. Tiran işgüderi 4 üncü derece memurlardan Tiran iş güderi Nebi! 3 üncü derece ile merkeze nakledilmiştir. Yeni Türkiye - Çekoslovakya ticaret ve kıliring anlaşması Yeni Türkiye - Çekoslovakya tica-caret ve kliring anlaşmalarımı» 12 mayısta Prağda imzalandığını haber ver-mistik. Eski ticaret anlaşmasının müddeti 15 mayısta bittiğinden tekrar tem-did edîlmiyerek yenisinin meriyete gî. receği tarih olan bir hazirana kadar u-murai rejimin tatbik olunacağı ekonomi bakanlığı tarafından alâkalılara bildiril-mistir. Eski kliring anlaşması İse, bîr hazirana kadar süreceğinden Çekoslovakya ayrıta (KL) listesinden istifade ede- ' e eküV. j Okullarda imtihanlar ve tatiller Ankara merkez vc kazalarına tâbi üç sınıflı köy ve nahiye mektebleri 9 mayısta, tam devreli köy, nahiye ve kaza mektebleri 16 mayısta derslere nihayet ver. mislerdir. Vilâyet merkez mektebleri, 30 mayıs ta derslerini keseceklerdir. Tam devreli mekteblcr her yerde 8 hazirandan 20 hazüana kadar "ilk tahsili bitirme" imtihanlarını yapmış olacaklardır. Lise ve orta okulların üçüncü sınıflarında yarın ve diğer sınıflarında 26 mayısta derslere son verilecektir. ilk okulların gramer dersleri Kültür bakanlığı, ilk okulların türk. çe derslerinin imtihanlarında gramer sualleri sorutmamasını ve gramerden not verilmemesini kararlaştırarak, kültür direktörlüklerine bu yolda muamele yapılmasını bildirmiştir. Askerlik dersleri talimat namesi hazırlanıyor Kültür bakanlığı, orta okullarla, liseler ve öğretmen okularının askerlik dersleri "mtihanları için bir talimatname hazırlamaktadır. Bu talimatname gönde, rilinceye kadar talebenin sınıf geçme durumu hakkında karar alınmaması o. kullara tebliğ edümiştir. Kayseri bez fabrikası direktörlüğü Kayseri bez fabrikası direktörü B. Şevket Turgııd, Sümerbank pamuk şubesi direktörlüğüne tayinedîlmiştir. Bakırköy bez fabrikası direktörü iken, Na-züU basma fabrikasının projesini hazırlamağa memur edilen ve bu fabrika faaliyete geçinceye kadar bankanın pamuk şu!» -si direktörlüğünde çalışmakta bulunan B. Fazlı Turgo Kayseri bez fabrikası direktör vekillisini yapacıkiır.* ULUS 20 MAYIS ıv.»ıViH.7nı. -vı Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. No: 5319 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Her yerde 5 kurut, Pim Ankara, Milli Şei Atatürk'ün, yarda kaytarmak için Samsun'a çıkışının yıldönümünü coşkunca kutladı MALİYEDE YENİ TEŞKİLAT I. Kamutay, Maliye Vekâleti teşkilâtına aid kanun projesini, birinci görüşmesini yaparak, kabul etti. Cumuriyetin geliri ile masraflarını ve bunların hesablarını elinde tutan büyük bir organizmanın modern icablara uydurulmasında-ki zarureti izaha lüzum yoktur. Kaldı ki bu icablar daha 1929 yılında neşredilen "devlet memurları maaşlarının tevhİd ve teadülü kanunu,, ile tesbit edilmiş ve bir çok vekâletlerde kendi teşkilât kanunlarını yapıp Kamutaydan çıkarmışlardı. Maliye Vekâletinin bu işte şimdiye kadar gecikmiş olmasına gelince; bir taraftan bu vekâlete taalluk eden vaizfelerin seneler geçtikçe çoğalması ve teşkilât kanunu için vücud bulması lâzım gelen istikrarın son zamanlara kadar teessüs edememesi ve diğer taraftan böyle ehemiyetli bir meselenin bir defa da ve toptan başarılmağa kalkışılması halinde karşılaşılacak güçlükler ve belki de muvaffakiyetsizlikler göz önüne alınarak mevziî mahiyette bazı tecrübelere girişilmesi favdalı görülmüş ve bu maksadla birkaç vilayette bazı sınama tatbikleri yapılmıştır. Bundan başka, Fransa'dan bir mütehassıs getirtilerek merkez ve vilayetler teşkilâtı tetkik ettirilmiş ve aynı zamanda başka memleketlerin fi-nans mekanİ7maları da mütalaa olunmuştur. Bu suretle hazırla -nan proje peçen seneki toplantısı sonlarına do*ru Kamutaya arz edilmiş ise de vaktin darlığı dolayısiyle konuşulması kabil olamamıştır. O azmandan beri bina ve arazi vergileri de hususî idarelere devredilmiş, ik umumî müfettişlikle birkaç vilayet ve kaza İhdas olunmuş ve bu suretle vaziyette bir takım d°?i«iklikler vu-k»«* gelmiştir. Bı bakımlardandır ki bu gecikmeyi hiç de zararlı görmemek gerektir. Kamutay büdce ve maliye en-cümenleriyle umumî h»ve»-mn proje Ü7erinde yapmış oldukları (Sonu 6. tncı tayfada) İdman şenlikleri, sporcularımızın bayramı ve h&lkevindeki tören dünkü büyük bayramın güzel ve samimi bir ifadesi oldu "... 19 mayısın bize verdiği feragat dersi şudur: Biz dava adamlarıyız. U-yuşuk bedbinliği onun 19 mayısta omurlarından saray apoletlerini söktüğü gı-bi söküp atınız!..,, "... 19 mayıs, türkün damarlarına taze kan, bedenine yeniden can ve davasını kazanmak için gönlüne inan girdiği gündür..» "... Atatürk kökü insanlığın başında olan şerefli türk tarihinin bir şaheseridir...,. Dünkü törendeki konuşmalardan Solda: Atatürk anıtına çlenkler kon. duktan sonra. Sağda: Dünkü jimnastik senliklerinde kız ve erkek liselilerimiz. Altta; Ulus meydanındaki büyük kalabalık ve idman şenliklerinden bir görünüş. Dün. memleketin her tarafında, mektepliler, sporcular bayram yaptılar. Gençliğin içten gelen bu tezahürüne halk da katıştı. 19 mayıs.. Atatürkün Samsuna, ayak bastığı bu mutlu günün yıldönümü, ulusumuz için hakikî bir bayram oldu. Dün Ankarada, Öğleden evci. mektepliler jimnastik şenlikleri yaptı. Binlerce halk. yarış alanında, çocuklarının jimnastik hareketlerini seyrettiler. Öğleden sonra, sporcular istasyon yolu üzerindeki meydanlıkta toplanarak şehir içinde yürüyüş- Müreftede petrol arattırmaları Kuyudan şimdilik yalnız havagazı çıkmaktadır. Bu gazın nemli olması ve terkibinde benzin bulunması alt tabakalarda petrola rastlanacağı ümidini vermektedir. Son gUnUrde, İstanbul gzetelerinde, Müreftede yapııan petrol arama gon_ dajların.n kati olarak müsbet netice verdiği etrafında devamlı neşriyat göze çarpmakta idi. Bilhassa, bir gazetenin yazd.ğı sondaj kuyusundan günde değeri 40 bin lira olarak tahmin edilen benzinin akıp gitmesi hâdisesi etrafında mnH..n tetkik ve arama enstitüsü genel »direktörlüğünden, malûmat rica ettik. (Sonu 6. tncı sayfada) ler yaptılar. Gece. halkevinde bir mü-samere verildi. Jimnastik şenlikleri Sabah dokuzdan itibaren otobüsler şehrin türlü semtlerinden yarış alanına gelenleri taşımağa başlamışlardı. Mektepliler saat 10 da alanda yerlerini almış bulunuyorlardı. Tribünler ve pistin kenarları halkla dolmuştu. Başbakanımız İsmet İnönü, bakanlarımız, bir çok saylavlar, generaller, kordip -lomatik de jimnastik şenliğini görmİye gelenler arasında idiler. Saat 11 de geçit resmi başladı. Sıra-sıyle, kız lisesi, kız enstitüsü, musikî Öğretmen okulu, ikinci orta okul. erkek lisesi. Gazi lisesi, erkek orta okulu, sanat okulu, yapı usta okulu tale- Müreftedckl araştırmada sondaj borusundan çıkan gaz Filistinde Öldürülenlerin sayısı beşi iniltisi (Yazısı 3. üncü sayfada) beleri başta öğretmenleri olduğu halde, jimnastik kıyafetleriyle, bir geçit resmi yaptılar. Yüzleri tribünlere çevrilmiş olarak toplanarak İstiklâl marşını söylediler. Bundan sonra, Gazi terbiye enstitüsü beden terbiyesi öğretmeni B. Vil-dan Aşir şu açılma söylevini verdi: A ildan Açir'în açılış söylevi M— Sayın Başbakan, Sayın Bakanlar, Bayanlar, Baylar, Mktcb çağında olan türk çocuktan. C. H. P. Grup toplantısı : C. H. Partisi Kamutay Gru-\ i pu İdare Heyeti Başkanlı-': i ğından: C. H. Partisi Kamutay Cru- \ i pu dün öğleden sonra Dr. \ i Cemal Tuncantn başkanlığın- \ : da toplandı. t — Dış işleri Bakanı Ve- \ { kili Şükrü Saraçoğlu genel ti- j i yasal durum hakkında partiye i : izahat verdi. 2 — Mahalli idareler ko- \ ; misyonunun hazırladığı rapo \ : run tetkikine devam edildi. \ nm büyük bayramına katıldığınız için, sizlere onların adına teşekkürler ederim. Türk çocukları bugün yardun her t.ı. rafında er meydanlarında toplanarak, şenlikler yaparak bu büyük bayramdan duydukları sonsuz sevinci haykırmak istiyorlar.... Haklan var. ne kadar sevinseler yeridir. B ından on yedi yd Önce bugün, türk vatanının bağnndan övünerek çıkardığı en kudretli çocuğu mîlletin alınyazısmı değiştiren savaşın ilk adımım atmıştı.. Bundan on yedi yıl Önce bugün, yurdun en temiz parçasını düşman ayağı çiğnerken o masum kıyılanndan yurdjn üzerine çöken kara talii ışığa, zafere döndüren savaşın ilk adımını atıyordu .. Bundan 17 yıl önce bugün, 19 mayıs 1919 da hür ve mesud yarının yapıcısı Atatürk, İstiklâl savaşının muzaffer kumandam G a i i, en acı günlerin teselli güneşi Mustafa Kemal Samsuna ayak basmıştı... 19 mayıs günü kara günlerin tüken, diği tarihtir. Bu tarih koca bir devrin dönüm noktasıdır... Bunun manasını çok iyi anlıyan çocuklarınız bu günü kendilerine bayram bildiler. Size de bu bayramlarına katıldığınız için teşekkür ediyorlar. (Sonu 5. inci tayfada) «£/tto un Dil Yazıları Güneş-Dil teorisine göre su mefhunılu kelimelerin analizi İNGİLTERE YENİ FRANSIZ KABİNESİ Kl Kİ İMADAN ZECRİ TEDBİRİM? HAKKINDA VAZİYET ALMIYACAK (Yazısı 3. Üncü sayfada) yeni İspanyol başbakanı grev ve kargaşaya izin vermiyeceğini soyuyor (Yazısı f. ıncı sayfada) Mey Mny - Mayi Mulen Mottiller. Şarap manasına mey, sulu manasına, mayi bu tipte kelimeler olduğu gibi bugünkü Fars dilinde yoğurt demek olan Mast' ta o karakterde bir kelimedir. Mıncıklamak dediğimiz zaman "luzucetli bir şey karıştırıp yoğurmak [1]„ kastetmiş oluruz. Malamak suya batırmak demektir ki Anadolu lehçesinde bunu bulamak diye kullanırız. Mala denilen dıvarcı aleti bu ismi; yaptığı malama işinden dolayı almıştır. Fars dilinde sıvamak demek olan Maliden fiili de aynı şeyi ifade eder. Bu keli-nenîn alman dilinde avnı manada olmak üzere ve VH. Yazan: H. R. TAN KUT malen şeklinde yaşadığını görüyoruz. Bir yere akıp toplanan suyun ufak boru ve künklerle tevzi edildiği küçük havuz [2] demek olan maslak kelimesinde de (. + m) nin rolünü görüyoruz. Bu kelimelerin etimolojik analizinden çıkacak neticelerini kontrol edelim. Em eğ -f em ' Sum uğ -|- us + um -f . May ağ + am -f- ay +' . Mey eğ 4- em 4- ey 4- • Mayi ağ -f am -f iğ -f' . Mast ağ 4- am 4- as 4 at Mala-mak ağ 4- am 4 al + ağ Mali-den ağ 4 am + al + iğ Mal-en ağ 4- am + al 4- . J (Sonu 2. inci sayfada) T/J B. T. L. \2] S. T. T.. SAYFA 2 ULUS 20 MAY15 1936 ÇARŞAMBA Küy ivin tetkikler: 6 AVRUPADA EKONOMİK YIKILIŞ 2 — Avrupada köylülüğün tasfiyesinin Avrupanın taliini ve geçimini nasıl Avrupa dışı pazarların siyasal vc ekonomik İNlIsUllla ba^d.ğını tesbit e-den ve 1900 den 19li e, 1920 den de 193* e kadar dünya ticaretini (kıymet olarak) ve .bu ticaretteki Avrupa his-ı mu gösteren rakamıar şunlardır' Dünya ticareti "Milyar mark olarak" Yıllar Avrupa Avrupa dışı yek 1900 54.2 28.0 82.2 1901 52.7 29.6 82.3 1902 54.8 29,9 84.7 1903 58.0 32.2 90.2 1904 59,4 33.8 93.2 1905 63.8 37,4 101.2 1906 70.6 41.1 U1.7 1907 76.0 44,3 120.3 1*0» rtt.ü 40.2 110.2 1909 75.3 43,7 119.0 1910 •2,7 48.7 131.4 1911 87.6 51.5 139.1 1912 94.3 S U 153.6 İli) **U 62.1 1607 1920 142.1 148.0 290.1 1921 99.6 89.3 188,9 1922 108.1 92.9 201 ,C 1923 106.0 105,1 213.1 1924 l2tU 1123 239.C 1925 138.4 129.6 26B.0 1926 129.4 128.3 2S7.Î 1937 142.2 128.3 271.0 1928 146.6 132.3 278.9 1929 150.0 134,1 284.; 1930 129,1 99.7 228.* 1931 962 67.9 164.1 I9J2 62.9 46.9 109.6 1933 56,3 43.4 99.7 1934 53.4 42,6 96.0 23,9 3,9 1.0 9.4 0.9 29,0 5.4 1.3 11,8 1.2 37,4 7,4 2,1 14,1 1.8 44,7 9.3 2,5 18.4 1.9 60.5 23.8 4.4 37,1 4.2 64,9 21.8 4.9 39,5 3.9 67.2 21.6 4.8 39.0 3Ü 58.0 16.5 3.7 27.9 2.6 42,5 11.7 2,7 18.7 1,9 27.4 7.9 2.3 12.8 1.6 24.8 1 za ıu 1.7 23.4 7.9 zz ıı.ı 1.5 İHRACAT 1900 1905 1910 1913 1925 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 Rakımlardan: Avrupa ticaretinin 34 •ene içinde yüksek bir inkişaf devri geçirdikten sonra 1934 de 1900 den 0.8 milyar mark nisbetinde azaldı»;! ve bunu mukabil; Ticaret hacminin Avrupa dışı memleketlerde 1934 de 19O0 e nazaran 14,6 mark nisbetmde arttrgr neticeleri çıkarılabilir. b — İthalat vc ihracat azalmasının. Avrupanın koy mahsullen yetiştııınt-yen (veya kâfi mikdarda yetiştiremi-ye») memleketleri urerındekı Avrupa drsı memleketlerin gittikçe artan tesirleri ve ba memleketlerdeki balkın işine ve beslenmesine yaptığı tesirler dahi etraflı olarak; 1 — Avrupa ithalat *r ihracatının Avrupa ve Avrupa dışı memleketler arasındaki inkısamını. 2 — Bu ithalat ve ihracatın inkısam et-ligi maddeleri gösteren su rakamlar!.! tetkik edilebilir i O. 1 — Avrupa ithalat ve ihracatının Avrupa ve Avrupa dışı memleketler arasındaki inkısamı: a — Vasiyetin Avrupa aleyhine olan bn inkişafı, şu rakamlarla da tr*bit edi-VbiIİr: 'Milyar mark olarak" İTHALAT: Seneler Avru- Asya Afri Ame- Avuv. pa ka rtka turalya 1900 SOJ 3.9 tjB 6.3 1.0 1905 34.8 5.7 1.9 9.1 1.0 1910 «5,3 «4 2.4 13.0 1.5 1913 53,4 9,0 34 16.0 2.0 1925 77.9 19.7 5.2 31.2 4.0 1928 81.7 20.7 32,0 3.7 1929 82.8 İM 6.2 34.0 3.9 1930 7U 1&2 5.5 24.5 7.9 1931 53,7 İZİ 4.0 15J 1.3 1932 35.5 is 2-9 93 ı.ı 1933 31.5 2JB li) 1934 30.0 74 2$ 8,1 ı.ı "Milyar mark olarak Seneler Avrupa Avrupadan Avrupa ithalatı •¦-rieînden 1913 ¦Jj 323 112 1925 n.0 41.7 J6J 1927 79,7 44.6 35.1 1928 913 45.4 36.4 1929 $2S 473 15,9 1930 713 43.1 28.1 1931 533 53.6 203 1932 75.5 20.7 143 1933 W3 173 13.7 r934 50.1 16.8 »33 "Milyar mark olarak Seneler Avrupa Avrupaya Avrupa ihracatı drşına 1913 44.7 30.4 143 1925 60.6 39.7 203 1927 62.9 41.5 21.4 1928 654 42.4 22.6 1929 673 443 233 1930 58.1 40.3 173 1931 42,6 30,7 11.9 1932 27.5 19.0 83 1933 24.8 163 83 1934 23.5 15.7 73 2 — Avrupa ve Avrupa dışı memleketler ithalât ve ihracatının gruplara inkısamı AVRUPA İTHALAT: "Milyar mark olarak" Seneler Canlı gıda Ham vc yarı Mamul Yekûn hay vanlar maddeleri mamul maddeler maddeler 1929 ı.ı 23.0 35.0 23,7 82,8 1930 1.2 19,6 273 223 71.1 1931 . ı.o 164 18.8 17,9 53.7 1932 0.5 11.7 13.1 10.2 35,5 İ933 0.3 9.5 12,9 84 31.5 1934 03 6.4 13,0 8,3 30.0 AVRUPA İHRACAT 1929 ı.ı 114 16J 390 67.2 1930 ı.ı K3 13.4 33.2 58.0 1931 34 9.7 94 243 42.5 1932 0,4 5.1 6.4 153 27.4 1933 0.3 «.2 6J 14.0 24,8 1934 •3 34 6.2 13,2 23,4 AVRUPA DIŞI İTHALAT 1929 0.3 12,9 19.7 323 65.1 1930 V 93 15.0 25,8 49.0 1931 ou 7.2 10.2 15,4 32.9 1932 o.ı 5,1 6. S 10.6 223 1933 0.1 43 6.1 10.0 20.5 1934 tu 34 5,8 ıaı 19.9 AVRUPA DIŞI İHRACAT 1929 03 204 31.3 163 694 1930 03 15.4 22.4 12.6 W 1931 9.1 'ıu 14.7 8.5 35.0 1932 0.1 9.0 10.1 5,4 24.6 1933 o.ı 74 10.4 4.8 22,9 1934 o.ı ,7.1 103 53 22,7 Yani; a — Avıupa memleketleri (kendi ı-ı ı karşılıklı mübadeleler bir t ı .ı bırakılacak olarsa) mübadele f 'jıınıt en güç bir safi aya girdiği IfSI • 1934 (1934 kısmen tahmindir.) yıllarında bile ithala*.k*rmın % 443 ve ihracsCarırua % 33,0 siyle Avrupa dışı memleketlere bağlı kalmışlar, Vc daha mühim olarak; b— 1933 de gıda ihtiyaçlarının 'kıymet olarak" %13,2, ham madde ihtiyaç- Başbakanımızın Hava kurumuna teberrüü Türk Hava Kurumu Genel Merkezinden: Türk vatandaşlar mı n aylıklarından hava tehlikesi için ayırdıkları yüzde ¦-kinin vergi haline konulmasına rağmen Başbakan İsmet İnönü taahhüt ertfkto-ri üye aidatı olarak 936 yılı için bin lira teberru etmişlerdir. Borçlarında her saman millî davaların bayrağı dalgalanan farsılntaz türk kı'esi İsmet İnönü-ne, türk hava kurumu yürekten şükranlarını sunar, (A.A.) HABERLER ISTANBÜL TELEFONLARI: Pr. Prost geldi istanbul. 19 — Istanbulun şehir planını yapacak olan üıbaıüat Prost bu sa. li.ılı geldi, lstanbulda iki ay kadar kalacak ve bu arada Ankaraya gidecektir. Plânın iki senede bitirileceği tahmin e-dilmektedir. tstanbul ilkmekteblerinde neticeler İstanbul, 19 — Bu sene İstanbul ilk mekteblerinde aknan neticeler şunlar -dır: Birinci sınıflarda muvaffakiyet nis-beti yBrde 77; ikinci sınıflarda yüzde 80; üçüncü sınıflarda yüzde 85; docdüncü sınıflarda yüzde 79 . 80 dir. Beşinci sınıflara ait neticeler henüz alınamamış-tu. Buğday yolsuzluğu istanbul, 19 — Vilâyet idare heyeti buğday yolsnrlugn üzerinde tetkikte, re başladı. Tarrlökat bir ay içinde bitin lec ektir. Mahkûm olan memur İstanbul. 19 — Zimmetine 1500 Ura geçirmekten suçlu Galata deniz resim • lcri veznedarı Remzi bir sene hapse, bir sene memurluktan mahrum edilmeye ve zimmetine geçirdiği parayı »imine mahkûm edildi . Bakırköy sinemasında yangın İstanbul, 19 — Bakırköy ai'e sinemasında böğür, filim gösterilirken* yan-grn çaktı. Hufosea kayrp yoktur. Yas» -gın söndürülmüştür. Buz işi İstanbul, 19 — Belediye buz dağıtma ve taşıma işini geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de müteahhide verdi. • İstanbul. — Türkkuşu fitmi Halkevi salonunda talebeye gösterilmeye başlandı. ÇAĞRILAR Kamutay Adliye Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. Kamutay teşkilâtı esasiye encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. Orman kanunu lâyihası muvakkat encümeBİ pazartesi gününden maada hergün saat onda toplanacaktır. l.ırnın % 15,6 sını Avrupa dışı memleketlerden satın almak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu bilbvssı gıda ve hara madde fiat-lanndaki nisb! yüksek düşüklük de nazarı dikkate almırsa tam ekonomik bir tâbiiyet demektir. Neşet Halil AT AY İBu yazı devam eılecektir) (1) İthaJat ve iaracazıa kjyutetleriy-le gösterildiği bu rakamlarda bundan evelki ysrrtards tesbit edilen fiat sukutlarının da nazarı dikkate alınması li-sımd-r Türk — Alman ticaret konuşmaları Dün dış bakanlıkla zeyli bugün mrri Alman ticaret delegasyonu ile bir muddettenberi yapılmakta olan konuş -malar muvaffakiyetle neticelenmiş ol -dugundan hazırlanan vesikalar dan sa. at 18 dc dış. isler bakanbgında Türkiye namına dış işler bakan vekîli B. Şükrü Saraçoğlu ve Almanya namına büyük elçi S. E. Fon Keller ile delegasyon reisi Doktor Vuher tarafından imza edil -mistir: Bu münasebetle dış işler bakanlığı tarafından aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir: " Türkiye ile Almanya arasında ti . cari mübadelelerin ve tediyat muamelesinin tanzimi hususunda Ankarada sos haftalar içinde yapılmış olan müzakereler. 27 maynt 1930 ticaret muahedesine ve eşya mübadelesi De tediyat muamelesi hakkındaki 15 nisan 1935 tarihli protokola mütemmim mukaveleler im-sasiyle 19 mayıs 1936 da neticelendiril. Ahdi gümrük tarifesinde ban tadi -l.îtı ve mütemmimab İhtiva eden zeyli muahede 20 mayıs 1936 tarihinden iti -haren meriyete girmektedir. Türkivede kontenian sistemi ve Al -manvada döviz reiimî hususunda mute. kabil ithalât mcnfsatt'nm tanrim eden munzam protokol m»k»h1İne şamil ol. enak ü'ere I maviş 1936 tarihînden iti -haren 30 nisan 1937 tarihine kadar mu- Bakanlar mrr.isinclr Bakanlar Meclisi dün Başbakan İs . met İnönü'nün reisliği altında toplana -rak muhtelif işler özerinde görüşmeler-de bulunmuş ve bu işlere aid kararlar vermiştir. imzalanan muulnrdc yete girmekledir teberdir Ve gayri muayyen •nfie'tr- fh temdid edilmek imkânını haildir. Türk - alman ticaret mübadeleler km bugün meriyette buluna* şmnsaip. 1er umumiyetle ıbka oiunr-va# «e % «ak geçen senenin ekonomik İnkişafına uy durulmuştur . Ticari tediyeler şimdiye kadar olduğu gibi yapılacaktır. Feri masraflara gelince, bu hususta bazı kolaylıklar der-pış edjlrnişzir,, A.A.) Glaskoya gidecek delegasyonumuz Glaskav'da toplanacak olan uluslar sosyetesine müzaheret cemiyeti umumî heyetiade Türkiye müzaheret asa ye tesini temsil edecek heyetimiz şu »allardan mürekkebtir. Deniali tnebusu Necib Ali Küçüka. Ordu mebusu Ahmed İhsas Tafcgör. Çanakkale mebusu Şükrü, üniversite rektörü Pr. Cemil. Merkez bankası îda re meclisi azası Reşad. Muğlada ekim vaziyeti Mağla. 19 (A.A.) — Bu frisa «kim mikdarı geçen yıl güz ekim mikdaımın iki misline çıkmaktadır. Ba yıl seytın ürünü çiçek itibariyle pek dolgussduf. sahillerde bostanlar çiçeğe bsaaıeye-başlamrştrr. Yayla yerlerde ise baştanlar yeni ekilmeye başlamrştzr. Yazlık ürünlerden darı ve mrsır ziraatı hvytl.ii da bitmiş ve ürünler çiçeklenrnekSedıı. Bu ItrMeı anerkezde yeni ekilmekte aasaıı iiim' a^UlA — • jui 41 i jmm^'. «Ulus» un Dil Yazıları (Başı I. ıncı sayfada) Birinci kelime (eğ + en») — em suyun bir maddeye hiç bir mesafe ve vasıf tesiri dahilinde olmı-yarak taallukudur. Burada en kısa yoldan ve tamamiyle imtizaç vardır. Sum kelimesindeki (. -f s) unsuru su ile maddenin oldukça geniş bir saha içinde imtizacını gösterir ki em'e bakarak daha az rm-tizach ve daha çok sulu demektir.. May, mey, mayi her hususta aynı vasıf ve kıymette kelimelerdir. Yalnız em'e nazaran bir hususiyetleri vardır ki btı hususiyet manayı ifade etmek rolünde olan (. + y) He verilmektedir. Em bir kaç turfa olabildiği halde mey, may ancak şarao ve yağ olabilir, böyle tam ve mükemmel manada olanlara ıtlak ile mayi d-nil-l ¦¦mı hatırlarsak unsurların kuvvetini öğrenmiş oluruz. Her hangi Fransızca bir sözlükte bu asıldan olma kelimeler bulabiliriz. Meselâ: Islatmak Mouiller Islanmış, ıslak Mouille Bir çayırı rutubetli tutan su sızıntısı Mouille Islatma, müskirata su Mouillage katma M ast'ta bir (t) unsuru vardır ki kelimede bir faaliyete işarettir. Yoğurdun başta ma yi kere bakarak daima tahammuz halinde olması bu faaliyetin ifadesidir. McuVdaki (. + I) unsuru manayı yayan, belli bellisiz hale getiren üstsüzdür. Türkçe Farsça ve Almanca mal kelimesindeki gerçek manada bir mayii gidebildiği kadar yaymak ve onun cevherini müphem hale getirecek mana ve hareketi vardır. (Ağ -f an) kelimesi tonuna bir (v. k) alarak antik ismini yapar. Asaik arapçada derin sn manasına gelir. Amik ovası elerin toplu ve özlo suları bulunan bataklık bir ova olduğu için ba adı atmıştır. Şu halde arapça sandığımız bu kelimenin de haris Türkçe olduğu meydana çıkmaktadır. Mezopotamya mitolojisinde ber şeyin ve her varlığın evveli olarak öğrendiğimiz Mum mu ile Cermen mitolojisindeki M i mm unsurlarının bu vasıfta birer mayi olduklarına şimdi intikal verebiliyoruz. Bundan aldığım toprrMsaik netice de şudur: (. -+- m) elemanı ile kuvvetlendirilmiş su medlûllü her hangi biı kelimede, bir madde ile sroaaıkı imtizaç etmiş bir su anlamamız lâzımdır. Amu derya veya Umu derya suyu ile Amur suyunun adında olduğu gibi. Amn derya nehri daima bulanık akar çiiadnı ^feyezanı Mayıstan birinci tnsri-ne kadardır" Ve A~w Nehrinin suyu da karadır. [4]. •** (. -f p), (. -t- b) unsurlasa da aynı rolü oynarlar. Balik Uynur-cada balçık demektir. Ve su ile toprakın kat'i olarak iımiaaam-dan kasıl olur. Balçık yapışkan ve aya*ı tutan cam»«r ve özlü toprağa d~ntr. [5|. Bal ve bnrspssn maddelerinde de avnı t o plan—a ve oTİeşme bulunduğu meyskın-dadır. «s» Su anlamlı ana kelimelerim aldıkları elemanlarla kazanılrasş yeni man alan Toponomik tetkik îfiÎB çok gerekli olduğundan bu etüdü yapmak zaruri idi. Bundan sonra yer yüzüne yayılmış su med^ııu has isimlerin yine Güneş - Dil teorisi bakımından tetkikini yapacağız. Kamusal Atam [Jl Veled Çelebi Tûık f " ULUS 21 M\Y1S l').U. I'l KM MKF. Som haberler üçüncü sayfamızdadır ON vrrVNCl YİL. NO: 5320 ADIMIZ. ANDIM İZDİR Her yerde 5 kuruş !ATATÜRKÜN\ | TEŞEKKÜRÜ \ tstanbul,20(A.A.) — Cu- \ \ mur Başkanlığı Genel Sekre- i j terlisinden: 79 Mayıs gününün yıldönü-] mü münasebetiyle vatandaşla- • İ rtn yüksek duygularım bildi- i : ren yazılara ve bu günü kutla- j : mak için yapılan spor bayra- j j mtnda gençliğin gösterdiği j I heyecan ve bağldıfıa teşekkür- \ \ lerîni bildirmece Atatürk, A- : : nadetu Aransınt ödevtemiştir. j. i.......................................................i Gündelik YEMİ MALİYK TEŞKİLATINDA PRENSİPLER Maliye vekâletinin yeni leşkilâ-»»"ia dar dünkü savımızda çıkan yazımızda demiştik ki: Her işte olduğu gibi devlet maliyesinde de ilk önce Nizam; Nizamı, aksamaksızın tatbik e-deceh memur kadrosu; Kadronun, üzerine düşen vazifeyi hakkiyle yapmasına elverişli usuller; Her zaman ve her yerde kontrol ; Ve nihayet, yorulanları ve yapılması Inzımget enleri devamlı surette göz önünde bulunduracak taîâh'vetli tetkik heveti, muvaffakiyetin başlıca unsurları dır. Bıhsettip;nıiz nizamı kuran yeni Ic»nun. d'"?r muvaffakiyet unsnmîrtnıüs» h'**r birer düşünmüş ' t-»im geldiği gibi çerçeve-lem»«tir. K*drodın avrıca bahsedeceğiz. Ancak, bu kanımla kati şeklîni alan ve - 1936 finans yılı İçin vasawıır edî|**n muvakkat tasarruflar hesaba katılmamak suretiyle - eskisin» nisbetle maaşlı ve ücreti» memurlar sayısını 1200 kadar fa7İaU*tıran bu kadronun, vazifelerini vaprnası irin ne gibi usuller 1,"m»l'»ı»!«tur?. TereddüdsÜT diyebiliriz ki bu usullerin ba«mda rasyonel iş bölümü "»Imektedir. ¦Rfeteaaira iki muavin v-rilme-si. m**rt*«*K*t umum ıri'dürlügü-m»n ••Hve r»S'ü«m«i, teftiş heyeti. h-kı.V h^mMUI ¦--drolarmın kuvv-'' -^.1 ¦ U,pm piKi „„ (*nmr 5. inci sayfada) Başbakanımız dün bir hava gezintisi yaptı Başbakanımız İsmet İnönü, yanlarında Bayan İnönü ve oğulları BB. Ömer ve Erdal olduğu halde, dün saat 15.30 da tayyare istasyonuna gitmelerdir. İstasyonda Başbakanımızı Bayındırlık Bakanı B. Çetinkaya, istasyon direktörü ve fabrika delegeleri karşılamıştır, tnglltereden yeni gelen yolcu tayyarelerini gezen ve izahat alan İnönü, Pilot B. Tahirin İdaresindeki yeni tayyarelerden biriyle ve yanlarında Bayan İnönU ile okulları BB. Ömer ve Erdal, Bayındırlık Bakanı Çetinkaya. Başbakanlık Hususî Kalem Direktörü Vedid olduğu halde şehir üzerinde bir hava gezintisi yapmışlardır. Gezinti 45 dakika sürmüş, Yenişehir, Çankaya. Keçiören. Baraj üzerinden uçarak Ç-ftliV yoluyla dönülmüştür. Başbakanımız geziden cok memnun olduğunu söylemiş ve istasyon bİ-nru«nd-»ki türlü tavvare tin'erlnİ gösteren katalogları gözden geçirerek tayyare postaları hakkında izahat almıştır. Başbakanımı ve şilesi, Bayındırlık bakanı B. Çetinkaya tayyarede, devlet hava yollarının yeni tayyarelerinden birisinin baş tarat tan gör ünüşü (B'tşbnluuumıztn dünkü hava gr sisine ait resimler 6. ıncı sayfam tzdatltr.) KURULACAK KABİNE İÇİN B. Leon Blum B. Eruoya dış bakanlığı almasını teklif etti. 3. Blum dün dış bakanımız Doktor Arasla da gorüştf BB Eryo ve Buy son Paris. 20 (A.A.) — B. Leon Blum. dün B. Eryo ile yapmış olduğu uzun görüşme sırasında kendisine ilerki ka. binede dış bakanlığını Üzerine almasını teklif etmiştir. B. Eryo. bu teklin kabul etmemiş, ancak ilerde "halkçılar cephesi" hükümetine samimi surette ve bütün kuvvetiyle müzaherette bulunacağına dair inanca vermiştir. Jurnal gazetesinin diplomasi muharriri. B. Eryo'nun mebuslar meclisi reisliğine namzedliğini koymak niyetinde olduğunu yazmaktadır. Zira şimdiki reis. B. Biyson'un vazifesi 1 haziranda bitmektedir. Pöti Jurnalin düşüncesine göre B. Eryo'nun dış bakanlığını kabul etmeme- ' si kati değildir. B. Blum ile B. Eryo bu meseleyi görüşmek üzere 1 hazirandan evvel bir kerre daha buluşacaklar- ız? Blum ve Şotan Kamutay dünkü toplantısında bayrak kanununu kabul etti. Kamutay dün Refet Canıtez'in başkanlığında toplanmıştır. Memurlar kanununun 49 ucu maddesine "mecburi hizmet mükellefiyeti sebebiyle 2919 nu-marak kanunun neşrinden evvel ücretli olarak istihdam edilmiş olanların da bu suretle geçen hizmet müddetleri namzedlik müddetine ve mecburi hiz. metlerine mahsub edilir." Fıkrasının i-ttvesine aid kanun layihası görüşülmüş v* kabul edilmiştir. Bundan sonra türk bayrak, kanun projesinin birinci görüşülme yapılmıştır. kanuna göre. türk bayrağı, örneği teafcit edilen şekil ve nisbetlerde olanak ve al zemin üzerine beyaz ay - yıldız konmak. 5art.yle. yerli şaliden yapılır. Ancak şalinin bulunmasında zorluk olursa en büyük mülkiye memurunun izniyle zemin rengi al olmak üzere baş. ka kumaştan da yapılabilir. Ordu kuvvetleriyle resmî daire ve t Sonu 6. ıncı aayfada) dır. Bu gazete, B. Eryo'nun dış bakan, lığını kabulden katî surette imtinaı takdirinde bu makama B. Kamil Şotan'ın geleceğini tahmin etmektedir. • • • Paris. 20 (A.A.) — B. Leon Blum. (Sonu 6". ıncı savlada) Ekonomi Bakanlığı Endüstri mamulatınm maliyet satış fiatlarmı kontrol ve tesbit edecek Kamutay ruznameaine alınmış bulunan endüstriyel mamulat maliyet ve satış fiatlarının kontrolü hakkındaki kanun projesinin aldığı son şekle göre Ekonomi bakanlığı endüstri şubeleri mamulâtından lüzum gördüklerinin maliyet ve toptan satış fiatlartnı kontrol ve tespit etmeğe ve bu maksatla işletme ve İdare şartlarını, umumî ekonomik vaziyetlerini ve buna dair evrak te vesikalarını tetkika salahiyetli olacak. Tespit edilen satış fiatları ilân olunacaktır. Tespit edilmiş olan toptan satış fi-atlarına riayet etralyen müessese sahip-(Sonu S. inci ssyfsds) Fıkra Karacaahmed Piyerloti, eski bir Üsküdarlı ve biz.. Bugün hangi frenge sorarsanız, Karacaahmed mezarlığının ve servilerinin muhafazasını tavsiye eder. Eskiden Jiz böyle düşünen herkeste Piyer Loti hastalığı teşhis eder ve kızardık. Üsküdar-da oturan bir şark müstümant ise, Karacaahmede, şüphesiz ayrı bir hisle, fakat Piyer Loti kadar bağlı idi. O zamanki hiddetimizde haklı idik: Çünkü frenklerin istediği Türkiyeyi, tabii manzarası Uc, şehirleri, şoseleri, yaşayış tarzı ve insanları ile olduğa gibi devam ettirmekti. Onların hatır- ' rn ah-ab bara.olarda pir.ekliye .ek, ama;uû kaldırımı üstünde sendeliyecek, şalvar giyecek, çubuk içecek, a-yoklarımıza mes ve pabuç geçirecek, kadınlarımızı çarşafa bürü-yecek, nihayet yıkık mezar taşları altına gömülecektik. Eski şark müslümantnm tabiî hayat ve mukadderi de bu idi. Burada biz, Kamâlist medeniyetçileri, artık hem Piyer Loli'dcn hem de geri-şarklılardan tamamen ayrdmak-tayız. Vaziyette müstesna bir değişiklik var. Pitoresk ikiye ayrd-mışttr: Biri memleketimizin tabii ve mimarî hususiyetlerine vücud veren kısım, biri hayatımızdan atıp müzelere devrettiğimiz kısım! Bize istırab veren işte bu ikinci kısımdı. Birinci hısımda artık, garblı türkler olarak, (renklerle birleşebilîriz. Modern mezarlıklarımızı yapıyoruz, kendimiz ve çocuklarımız, oraya, gömüleceğiz; evlerimizin, garb evlerinden farkı yok. Köprülerimizi demir ve betondan yapıyoruz. Kadınlarımız garblı arkadaşlarının ktyafetinde-dirler. Fakat tekkelere, şehlere, eski kadın ve erkek kıyafetlerine, eski hayat tarzımıza aid eşyayı müzelerimize aldığımız gibi, şehirlerimizin eski hususiyetlerini de artık, garblt sanatkârın titizliği ile, muhafaza edebiliriz* Karacaahmede yeniden servi dikmek lâzım. Eyüp mezarlığından hattâ lâtin harfli taşları yeni kabristana kaldırıp, (Sonu S. iaci sayfada) «Ulus» un Dil Yazıları Türk Dili İle Yunanca arasında münasebetler IH. [*] rürMuıçunım arı] ması Seyhan genelimi l"in bir bayram oldu Adanada Türkkuşunun açı/ma töreninden bir görünüş İ Y. ı- ısım 5 .inci sayfamızda okuyunuz) Kaynakları Türk dilinde bulunan Yunanca sözlerin bir kısmı kolayca farkedilir bir durumda bulunduğu halde bir takımı da uğradıkları fonetik değişmeler dolayısiyle birdenbire tanınmıyacak bir hale girmişlerdir. Meselâ, eaki yunanca ('Ris) sözü ile bunun Türkçesi (burun) kelimesi arasında bir münasebet görmek hatıra gelmiyebİlir. Fakat ('Ris) sözünün baş tarafında görülen (') işaretinin 'V veya "g" sesini veren eski bir dİTama harfini temsil ettiği, sonundaki "s" nin de kelimenin isim hallerinde "m* ye inkılâp ettiği düşünülünce ('Ris, - veyahut hakikî hüviyetiyle -(Sonu 2. İnci sayfada) [*]Bu mevzu üzerine Dr. M. Ali Ağakayın bundan önce yazdığı iki etüt "Ulus" un 22-3-1936 ve 23.24-4-1936 da çıkan savılarındadır. SAYFA 2 Köy için trtkiklrr: 7 AVRUPA DEVRİNİN SONU 3 — Siyasî Hakimiyet, Şüphe yok ki, Avrupanm Avrupa-dı-ı kıta ve memleckller üzerindeki siyasî hakimiyeti dün olduğu gibi bugün de vardır. Fakat bu. artık kudreti ve meşruiyeti bütün dünyada münakaşa edilen bir hakimiyettir. Birçokları. Avrupanm dünya hakimiyetinin, yeni kuvvetler karşısında müdafaaya döndüğünü, bütün inkisnf kabiliyetini kaybettiğini, Avrupa mukadderatının bir çıkmaza girdiğini soyuyorlar. Belki doğru olan da budur. Belki bizden bir nesil sonrakiler, anlamakta daima güçlük çekerek, ve belki de hiç inanmıyarak. bu hakimiyet hikâyelerini tarih kitablarında okuyacaklardır. "Franck Simmonds" harbsonraaı Av-rupası tarihinde bu vaziyeti şöyle anlatır: "Büyük harbtan sonraki devir esna-aında ingiliz tecrübesi yapılan diğer tecrübeler arasında en meraklısı vc en istifade ile tetkik edilenidir. "Büyük Britanya asri devletin en müşahhas misali olduğu ve hâlâ da olmakta bulunduğu içindir ki. Avrupa ih-ti lif m m, devamından mütevellid iktisadi neticeler ta başlangıçtan İtibaren ingiliz mîlleti için en ziyade zararlı olmuştur. "Zamanımızda harbin ve beynelmilel anarşinin manası hakkında Ingilterenin 1914 den bugüne kadar vaziyetinde görülen misalden daha mükemmel bir ibret dersi bulmak imkânsızdır. Fakat bütün devletler muhtelif derecelerle aynı iktisadî kanunlara tâbi olup aşağı yukarı aynı şerait İçinde yaşadıkları için en çok tn«iltereyİ müteessir eden vaziyet diğer Avrupa devletleri İçin de Inpiltc-reye nazaran "pek az farkla" hayli zararları tmıcib olmuştur. "Yirminci asrın başmda ingilizler kürenin en kuvvetli ve en müreffeh milleti olarak görünüyorlardı, tngiliz imparatorluğu Romalılardan beri en ziyade muvaffak bir imparatorluktu. Ticari ve malî sahada ingiliz tefevvuku çoktan müesses bulunuyordu. Cîty bütün cihanın malî merkebi idî. Böyle iktisadi temeller ilerine ktmd^n ve ha — kim bir donanmanın yardımına güvenen ingiliz siyasî kudretine Napolyon za-fnanmdanberİ ciddî bîr surette meydan okuyan hiç bîr devlet çıkmamıştı. "ingiliz imparatorluğa binasmm cephesi ne kadar geniş ve heybetli olursa olsun dahilde büyük zaaf unsurları vardı. "Kırk milyonu geçen bîr nüfusu, küçük bir adanın dar hndudları içine sıkışmış daha doğrusu birkaç büyük şe-hîrin kesif ve taşkın mahallelerinde yayılmış bulunuyordu. "Sınai inkıl&bdan beri Britanya adalarında ziraat filen bırakılmış bir halde kaldığı için bu milyonlar her sene birkaç haftalık yiyeceklerirden başka bütün yiyeceklerini dışardan tedarik mecburiyetinde idiler. İngilizler zahiren refah içinde yaşar görünmekle beraber hakikatte mevcudiyetleri müemmen değil idi. Esasen onlar madenlerinin ve fabrika larının mahsullerini harice satıp rauka-bilinde kendilerine her gün hayatları için zarurî gıdayı satın almak imkanını verecek olan cihan vaziyetinin devamına güvenmek mecburiyetinde idiler Binaenaleyh; "Hariçte çıkan her karışıklık i--'-liz milleti özerinde derhal makûs neticeler hasıl ediyordu. Çin'de bîr kıyam. Latin Amerikada bir ihtilal. Mançtıcster ve Birmingham fabrikalarında işsizliğe sebeb olabiliyordu. Bundan elli sene evci Amerikada dahilî harb LancasMre-de hâ'l bir buhranın çıkmasına sebeb olmuştu. "Şu halde sanayii felce uğratan, ticareti durduran, milletlerin satınaima kabiliyetlerini azaltıp ecnebi pazarlarını ortadan kaldıran umumî bir harb ingilizlere göre. büyük Hindistan müstemlekeleri için kıtlık gibi aynı mahiyette bir tehlike idi TUibuki Hind s tan ahalisi mahsullerinin tâbi oldi'Ju havaya emretmek hususunda ne kadar aciz ise ingiliz mîllet: de sulhun dtva-mını temin kuvvetinden aynı derecede mahrum İdî (1). (1) Bu işareti bugünkü beynelmilel ihtilaflar tamamlamıştır. "Buna rağmen bu ciddi tehlike karşısında ingiliz nüfusu düşüncesizce artmakta devam ediyordu. Her sene doyurulacak ağız adedinin artması kaydediliyor ve gündengüne çoğalan işçiler sayısı yeni yeni pazarlar keşfi zaruretini hasıl ediyordu. "Bütün cihanm satınaima kabiliyeti yükselmekte devam etmeli ve ecnebi pazarlarında Ingilterenin hissesi daima ve nüfusunun tc/ayüdiyle mütı:nasıb bir nisbet muhafaza etmeliydi. "Büyük Brit^ınyanın vaziyeti tam ve katî sulh zamanında bile bazı endîşeler uyandırmaktan geri kalmıyordu. Sanayiin inkişaf devresini yaşamakta o-!.m Almanya ve Amerika müttehid devletlerinin rekabetine maruz bulunan ingiliz sanayii atıllaşmakta ve ingiliz u-sulleri geri kalmakta idî. "—. Nihayet ecnebi rekabetinin endîşeyi artıran bîr mahiyet aldığı sırada ingiliz sanayii sermaye ile sây arasında sakınılması imkânsız bir mücadele karşısında bulunuyordu.».**. Fakat biz bu yazı da vazıyeti bu türlü münakaşaya devam etmİyeceğiz. Avrupanm Avrupadışı memleketlere ekonomik tabiiyeti. Avrupayı en sağ, en sol temayüller arasında bucaladıktan sonra batıracak kadar yıkıcı mı, yoksa beyaz ırkı (2) ırklar müsaviliğîne ve beşerî teşriki mesaiye inandıracak kadar yapıcı mı bİr şeydir? Avrupa'da. ırkçılığın ve müstemlekeciliğin Avrupanm birinci plânda işleri arasına alındığı bu zamanda, büyük ölçüde ve büyük manada kelimelerle konuşmamağa bilhassa dikkat edeceğiz. Bizim varmak istediğimiz netice şu idi: Avrupa: Avrupadışı kıta ve memleketlerin göndereceği yiyecek vc işliye-ceğe güvenerek, köy mahsulü yetiştirmekten vaz geçmekle, taliini artık gen-disinin tahakküm etmek iktidarında olmadığı, Avrupadışı kıta ve memleketlerin şartlarına bağlamıştır. Ve bu bağlanış Avrupa ve dünya tarihinde bir dıvıin sonu, siyasal, ekonomik bir inhidamın sebeb ve başlangıcı olmuştur. İsterseniz siz bunu; Onbeşinci asrın ortalarından bîri üç safhada (ticarî, sınaî, malî kapitalizm) tara bir inkişaftan sonra yerini tedricen yeni anlayışlara ve yeni iktisadî Tvinascb-tlete bırakan kapitalist devlet sisteminin yıkılışı, diye de izah edebilirsiniz. ' Neşet Halil AT AY (Bu yazı ervi-m edecektir) İ İZ) Bu ilmî hiç bir kıymeti olmıyan bir avrupah tasnifidir ki; kapitalizmin bütün inkişaf devirlerinde avrupah hakimiyetinin bütün dünyada bir sembolü olarak kullanılmıştır. Bazı vergi kanunlarını değiştiren projeleri hükümet kamutaya verdi. Muamele vergisi kanunu ile kazanç, buhran, muvazene ve hava kuvvetlerine yardım vergileri kanunlarında yapılması teklif edilen değişikliklere dair kanun projelerini hükümet dün Kamutaya vermiştir. Alâkalı encümenler bu lâyihaları derhal tetkika baslıyacak-lar ve bu suretle hazirandan evci umumî heyette görüşülcbilmeleri temin o-lu nacak tır. 63 numaralı ocaktaki devlet hissesi Yan hissesi devlete ait bulunan Zonguldaktaki 63 numaralı kömür '#ca-ğmın tesisat vc demirbaşlarının t;sbit vc yolunun takdirinden sonra yan hissesinin Eti Banka dcvrolunması Bakanlar mecl isince kabul edilmiş'ir. İSTANBUL TELEFONLARI: Kömür depolarının vaziyeti tstaı'ul. 20 — Kuruçeşme kömür depolarının kapatılması hakkındaki mahkeme kararını temyiz, davacının kapatma değil, civar ve markiz yapılmasını istediği depo sahihlerinin de kömürlerin nevi ve cinsi itibariyle toz Çıkarmadıkları hakkındaki iddialarının mütehassıslara tetkik ettirilmcdiği için nakz etmiştir. Festival hazırlıkları İstanbul, 20 — Festival için balkan müzahareti temin edildi. Henüz orta Avrupadan cevab gelmemiştir. Festivalde bilhassa şark Anadolusu oyunlarına ehemmiyet verilecektir. Oyunların hazırlanmasına konaervatör direktörü memur edilmiştir. Gelenlere yüzde elli tenzilât yapılacaktır. Belediye memurları arasında istanbul, 20 — istanbul belediyesi ileri gelenleri arasında yakında değişiklik yapılacağı haber veriliyor. Buna sebeb olarak amir ve memur ve kontrolör vaziyetinde olan bazı memurlar arasındaki akrabalıktır. B. Cemil gitti İstanbul. 20 — Milletler Cemiyetine muzaharet kongresinde bulunmak üzere rektör Cemil dün akşam LonJraya gitti. Prost çalışmaya başladı İstanbul. 20 — İstanbul plânını yapacak olan mimar Prost bugün belediyede çalışmaya başladı. Mukavelesi hazırlandı yarın imzalanacaktır. Profesör Pikar İstanbulda İstanbul. 20 Eski eserler mütehassıslarından ^Pikar büyün tstan-bula geldi. Mütehassıs Sultanahmed kazı sahasında çalışacaktır. Kazı sahasında mozayikler hakkında profesör Bakstcr kendisine istinat verdi . ÇAĞRILAR Arzuhal encümeni bugür saat 14 de toplanacaktır. Kamutay Maliye Encüneni bugün saat İkide toolanacaktır. Gümrük vc İnhisarlar Bakanlığı muhasebe teşkilatı Muhacebei umumiye kanonu mucibince bakanlıklara alt muhasebe işlerinin Finans bakanlığına hağlı direktörlükler tarafından idaresi lâzım gelmektedir. Gümrük ve inhisarlar bakanlığı muhasebe teşkilâtı buna bir Utisna teşkil etmektedir. Haber aldığımıza göre. gümrük ve inhisarlar bakanlığının teklifi üzerine kanunun bu hükmünü tatbik için Finans bakanlığı tarafından tetkikle; yapılmaktadır. Tapu ve Kadastro nun harem kanunu Tapu ve kadastro umum direktörlüğü merkez fen heyeti ile kadastro vc tahdid heyetleri müstahdemleri hakkında barem kanunu hükümlerinin tatbikine dair olan lâyiha Kamutay ruz-namesine alınmıştır. Bu lâyiha kanuniyet kesbettiği takdirde yeni teşkilât dolayısiyle tapu kısmında mevcud memurlardan 245 a-dedi indirilmekte ve buna mukabil kadastro kısmında 179 memur artmaktadır. Bu fark azamî mikdara göre olup kadronun tamamen tatbiki halinde husule gelebilecektir. Lâyihaya ekli muvakkat bir maddeye göre bu kanunun meriyete girdiği tarihte iş başında veya açıkta bulunan memurlardan acîz ve kabilivettizlikleri dolayısiyle vücudlarından istifade edi-lemiycceği anlaşılanlar tasfiyeye tâbi tutulacaklardır Tarik - Coğrafya ve Dil Fakültesinde Birinci sömestir dersleri bitti - Talebeler yurd içinde bir etüd gezLinc çıkıyorlar Dil, tarih, coğrafya fakültesine Tarih - Coğrafya ve dil fakültesi bütün şubelerinde bilinci sömestiı dersleri nihayet bulmuştur. Profesörler birinci sömestirde derslere intizamla devam eden ve muvaffak olan talebenin isimlerini idareye vermektedirler. Ens titüler yaz müddetince faaliyetlerine devam edeceklerdir. Evvelce haber ber-diğİmiz gibi. coğrafya kısmı talebeleri talebe kütüpanede çalışırken bu günlerde profesörleriyle berabeı Zonguldağa gitmek üzeredirler. Profe sörlerdcn Bn Gaben ve BB. Raşonyi v« Rubcn Anadolu içinde bir tetkik seya-hatına çıkmışlardır. Fakültede dünden itibaren yabancı diller yoklamaları başlamıştır. Yoklamalar 23 mayısta bitecektir. l7[us uîi Dil Yazıları (Başı t. inci sayfada) (vrîn), (burun) sözü için sağlam bir karşılaştırma zemini olur. Yunan dilinde bu kelimeye yak-laştınlabilecek daha başka sözler de var. Kokulu yağ veya şimdiki . tabir ile esans manasına gelen (müron). tatir anlamına (müro) güzel koku demek olan aroma) ve fena kolcu mana«ına (vrama) hep (burun) sözü ile münasebet gösterir Çünkü (burun) un Türk' çe koku manasına gelen (bur) kelimesiyle alâkası raevlandadır. (bur) kelimesinin Türkçe de başka mümessilleri: Puramak = koku neşretmek İpar, iybar — ıtriyat Sınar — güzel koku Aynı kaynaktan olduğu belli olan bu sözlerin ses örgüleri arasında görülen farklar dikkate değer. (şıpar) ve (iybar) örneklerinden bu serinin orijinal şeklinde üç unsurun bulunduğu anlaşılıyor. Şu halde mümessillerin etimolojik şekilleri şöyle olmak icap eder: (1) (2) (3) Bur — uğ + ub 4- ur İpar = iğ + ip + ar tybar = iy -+- ib + ar Şıpar — iş + ip -f- ar Bu tabloda (1) numaralı sütunda sırasiyle: iki ana, bir tane birinci, bir tane de ikinci dereceden kök görüyoruz. Ana kökler fonetik şekillerden büsbütün silinmiş, hattâ birinci kelimede, arada, ikinci unsurun vokali de erimiş.. Birinci dereceli kök te nerede ise aşınacak. Dayanıldık kabiliyetini ancak ikinci dereceden olan (s) kökünde görüyoruz. Bu müşahededen söyle bir sonuç çıkarılabilir: Dilin şuuru ana kökü korumağa lüzum gördüğü vakit onu fonetik icaplara göre davan ıklı seslerden biriyle değiştirir. Bu lüzum, r"»nâ ntm"«!armı ifa-ye yarayacak fazla kelime ihtiya- cına müstenit olabildiği gibi leh çelerin veya azma dillerin öfonik kaymalarına da dayanabilir. Meselâ (sırt) kelimesi, kökünü (s) halinde tespit ederek şekil v mana bakımından (art) taa ayrılan eski bir (ığırıt) gibi kabul e-ditebilir. Keza (inmek) ile {sinmek), (aşmak) ile (taşmak) ara-smtN aynı münasebeti görebiliriz, -i O.onık kaymalara da («ar yer), (çalın oyalın), («ağıt =^ ay git) gibi karşılaşmalar misal olabilir Bur, burun. O'tramak, ipar, iybar ve spor gibi Türkçe keK~e!e-rin aynı kaynaktan çîktıî|s ve bu kavnağm üç unsurlu bn- sentez olduğu böylece anlaşıldıktan sonra yukarda geçen Yunanca kelimelerin de etimolojik şekillerini tesbit ederek bir taraftan (buran), öbür yandan da (puramak) ile mukayese edelim: (1) (2) O) (4) (S) Burun = uğ + ub + ur + tam 'ris (s/n) — iğ + iv + ir + m Müron = üğ + üm + ür -+ oa Müro = üğ + üm+ ür + oğ Vroma = oğ + ov + or + caa + ağ Aroma = ağ + ağ + ar + osa + ağ Puramak = uğ + up + ur + am + ak Bu tablo iki dilde koku mef humiyle alâkalı mütenazır sözlerden yalnız bir tipi karşılaştırıyor. Konuyu dağıtmamak için ayn anlamı ifade etmek üzere iki dild« bulunan diğer mütenazır keliamele ri ele almıyacağız. Uğraşmakta bulunduğumuz ör neğin mana analizini, daha bİr çol yakın mefhumları ortaya dökme den yapmanın imkânı yoktur. Cül kü keku, vasi mikyasta bir ani an) genişlemesinin son sınırlarında yer alan bir mefhumdur. Bımur hakikî mana kıymetini tayin etj mek irin adım pdım kavnağnam ka dar çıkmak icab eder. T11 Af. Ali Ağohay \1] Bu etüdün alt tarafı yarınki sayımızdadır. R. PFKFRin İııkılah Dersi e r i R. Peker'in Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde verdiği inkîlâb derslerinde tutulan talebe notları, gözden geçirildikten sonra, ULUS Basımevince kitap halinde basılmıştır. 124 «ayfa tutan eser, yalnız baskı masrafının karşılığı olarak yerde ON KURUŞA satılmaktadır. A 1 ULUS *2 MAYIS 1936 CİMA Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5321 ADIMIZ. ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş Belçika kiralı ingiltere ile ttalyanın arasını bulabilecek mi? İngiltcreye giden kıral Kent kontluğunda meçhul bir vere hareket etli Londra. 21 (A.A.) — Dün akşam Limpn tayyare rv.cydamna gelmiş vc hemen otomobille Kent kontluğunda Dİ- Belçika Kiralı Leopold III. inmeyen bir tarafa doğru hareket etmiş olan Belçika kiralı Leopoldun bu esrarengiz ziyareti kendisinin ingiliz italyan münasebet 1erindeki gerginliği gidermek için İngiliz devlet adamları ile görüşeceği şeklindeki şayiaları tekrar canlandırmıştır. Bu şayialara Belçika Kiralı ile ttal Gündelik YF.NI MALİYE KADROSU Kamutayın, birinci görüşmesini bitirdiği, Maliye teşkilât kanununun ana çizgileriyle prensiple-rindin, bundan Önceki iki yazı mızda, kısaca bahsetmiştik. Yeni Maliye kadrosu da teşkilât kanununun tetkik edilmeğe çok değeri olan bir kısımdır. Merkezde, vekilin yardımcısı Man bir müsteşarla iki muavininden başka on beş daire vardır ki, mahiyetlerine göre, bütün mali işle rİmizi görmek vazifesini üzerlerine almışlardır. Kanun projesinde ki sıraya uyarak bu dairelerin vazifelerini şöyle hulâsa edebiliriz: Hususi kalem müdürlüğü: Benzerlerinin yapmakta oldukları işlerden başka bütün neşriyatı takip edecek ve Maliye mecmuası nın çıkmasına bakacaktır. Evrak ve seferberlik müdürlüklerime evrak hazinesi bu müdürlüğe bağ-Irdır. Malî tetkik heyeti: Bu heyetin yapacağı kıymetli tenvir vazifesi üzerinde imkân nisbetinde durmuştuk. Teftiş heyeti: Umumî, mülhak ve hususî büdçelerle idare olunan dairelerden başka bazı kayıdlarla imtiyazlı şirketlerin, sermayesine devletin iştirak ettiği müesseseleri ve devletten para yardımı görenler başta olmak üzere bütün cemiyetleri teftiş edecektir. Hukuk müşavirliği: Merkez ve vilâyetlerde Maliye Vekâletine ve Muvazenei umumiyeye dahil dairelerin bütün dava ve hukuk işlerini Rörecektir. Eskiden, Muhasebat umum müdürlüğü. varidal işleri dışında vekaletin büdçeye ve devlet he-«ablarma taalluk eden hemen bütün işlerini görürdü. Yeni teşkil olunan "Büdçe ve Mali kontrol umi'm müdürlüğü" ne, büdçe projelerini hazırlamak. Kamutayız'a^/sı 6. ıncı say/ada) ya kırallığı dinastisi arasındaki hısımlık vücud vermiştir. Hatırlardadır ki. İngiltere kiralı Beşinci Jorj'un hayatının son günlerinde Belçika kiralının İngiltcreye yapmış olduğu son yolculuk, knedisinin Viktor - Emmanuel tarafından bir iş görmek için tavzif edilerek gönderilmiş olduğu şayialarına yıl açmış idi. Londrada ve yabancı memleketlerde dolasan bir takım şayialara göre B. Grandive Italyanm Habeşistanın ötesinde gözü olmadığına dair İngiltere hük.imetine izahlar ve inanca vermesi a'jr-*ınde talimat gönderilmiştir. İtalyan büyük elçiliği bu şayiaları tevıd etmemektedir. Bununla beraVıc Loniranın sıvasal mahfilleri îtalvanır şİm'!-ki eerpin'i^e nihavet vermek içireninde sonunda böyle bir hattı hareket kaVul edeceğini söylemektedirler. Avnı siyasal mahfiller, vazivetin in IctşarTarını büyük bir alâka ile takib etmektedir. Buşhahammt'in tvelki gün yaptığı tayyare gezintisinde yanında bulunan fotoğrafçı arkadaşımız Cemal Işık Ankaranın kuşbakışı manzaralarından bir kaçını tespit etmiştir. Bugün bu resimlerden bir kaçını koyuyoruz. Yukarda, soldaki enstantane Ulus meydanı ve Başbakanlık çevresini; yukarda, sağdaki Enstantane Kamutay ve Evkaf apartımanı civarını, aşağıdaki de Güvenlik anıtı taraflarını gösteriyor. İtalya Adisababadnki fransız ve ingiliz askerlerinin çekilmesini isledi.. ... F\K\T İNGİLTERE'NİN İM TALERİ ŞİMDİLİK KARLI ETMıYECECl SANILIYOR Londra, 21 (A.A.) — Royter ajansının öğrendiğine göre. Paris ve Londra'deki italyan büyük elçiieri ile Kran sa ve İngiltere dış işleri bakanlıkları a-rasında yapılan mutad görüş teatileri sırasında Adisababa'daki ingiliz ve fran. sız tebaasını koruyan fransız ve ingiliz kuvvetlerinin geri çekilmesi italya tarafından şifahi surette iltimas edilmiştir. ltalya.nın bu kuvvetlerin geri çekilmesini istemek için kat'î ve resmi teşebbüslerde bulunmak istememiş olması, esasen nazik olan vaziyeti büsbütün va-hîmleştirmemek arzusunda bulunduğu, nu göstermektedir. Londra'daki italyan Küyük elçiliği erkânından bîri Royter ajansının muhabirine beyanatta bulunarak İtalya'nın bu müracaatlarda bulunmasının sebebi. İtalyan kuvvetlerinin Habeşistan'da intizam ve asayişi temin etmiş vc artık (Sonu 6. ıncı sayfada) Endüstri mamulatını kontrol ( Türkiye sınaî mamulatı maliyet ve Hatlarını dünyanın en müsait maliyeti seviyesine indirmek İlk hadeHmLzdİr.» (Hükümetin mucib sebebler layihasından) Endüstri rnamülâtının maliyet ve sa. tış Hatlarının kontrolü hakkındaki kanun projesi, Kamutay ruznamesine alınmıştır. Hükümet kanunun gerekli stbebler lâyihasında şunları söylemektedir: Türkiyenin esas karakteri sanayici mi. ziraatçi mi olmaldır sualinin ceva. bını inkilâbımız filen vermiş bulunmaktadır. Çekiç ve çelik olmıyan yerde hakikî refah ve medeniyet olamaz. Bu mülâhaza ile bir taraftan devlet endüstri programlariyle bu istikametteki ana mesaiye koyulurken, diğer taraftan da gümrük tarifesi, ticaret mukavelesi politikası, kontenjan ve kliring yol. larîyle yurd içinde umumî ve hakiki bir endüstri hayatı havası tesis etmiş bulunmaktadır. Teessüsünü arzu ettiğimiz sanayi bu (Sonu S. inci sayfada) «n»*» tın Dil Yazıları Türk Dili İle Yunanca arasında münasebetler IH. [*] Birçok dillerde rüzgâr, soluk, koku ve can anlamları ya ayni sözlerle ve yahut biribirine çok yakın Türlvkıışu planörle i inin bir muvaffak ıyeti kelimelerle ifade edilmiştir. Arapça (ruh) ile (rayiha) ve (rih) arasındaki ses ilgisi açıktır. Yunanca (pnevma) can, rüzgâr ve soluk, (pneo) koku neşretmek, esmek ve solumak manalarına kullanılır. Lâtince (spiritus) nefha, (spira-re) esmek ve üflemek demektir. Fransızcada bu kökten teşkil edilen (esprit) sözüne ruh manası da verilmiştir. Türlü dillerdeki bu şehadetler-den can, rüzgâr, soluk ve koku anlamları arasında semantik bir münasebetin mevcut olduğu tahakkuk ediyor Şu halde bunların - İçlerinde en objektif bir durumda bulunan -rüzgâr mefhumundan üremiş olduklarına hükmedilebilir. Bu sonuca vardıktan sonra rüzgâr mef-humiyle ilgili d'ğer medlulleri de arattırmak merburiveti hasıl olur. Türkçede: fbora^. (boragan\ (efiıti). (üfürük), (boru), (börök-(Sonu 5. ıncı sayfada) BB. Anolıin ve Nurettin uçuştan Önce (Yazısı 2. inci sayfada) [*] Bu etüdün baş tarafı dünkü saytmızdadır. Fıkra Kırım ve Süveyş ingiliz mantığı basittir: "— Bizde, meselâ Danimarka gibi, M illetler Cemiyeti azasıytz. Etyopi meselesinde biz de, meselâ onun kadar, vazifemizi yaptık. Muvaffak olamadıksa, sebebini birlikte arayalım ve gelecek için birlikte tedbir bulalım." Fakat Milletler Cemiyetini* Mançuri davasında Japonya'ya karşı zecri tedbirler almak ihtimali ortaya atıldığı zaman gene İn-gUtere diyordu ki: "— Bu yüzden bir tehlike çıkarsa, güvendiğiniz kuvvet nedir? Eğer ingiliz donanması ise, onun sizlerin ve Kovö-nan'm hatırt için harekete geçe ceğ'.ni zannetmeyiniz.',, İtalya'ya karşı tatbik olunah zecrî tedbirler yüzünden bir tehlike olursa. Milletler Cemiyeti aza /arının güvenci gene bu donanma değil miydi? İstediğiniz kadar tahlil ediniz. Hakikat odur ki İtalya'nın imparatorluk sancağı Hind yolu, Sudat ve Mısır, ve bütün ingiliz Afrika-sı üzerine hâkim bir noktaya dikilmiştir. Silin kaynakları bu sancağın gölgesi altındadır ve İtalya, orada, sekiz milyon nüfusun verebileceği orduyu, her türlü maki nalarla ve modern vasıtalarla donatarak, istediği tarafa sevkede-bitir. — Sen bana Akdenizi zindan (Saylavı çeviriniz) Bugün Üçüncü sayfamızda okuyunuz R R1"nı fransız devlet adam-larivle dış siyasa hakkında konuştu. R. Ruldviıı son kozunu oynayacak. ¦ İn faşistleri su llu; ulara \ ¦ j alimlilere karsı savaş artılar Aral» dok işçileri \alimli inal larıııın Tel - AvivV çıkarılmasını protesto ettiler. furt - Stynsal Emperyalizmin nevileri Bundan önceki "Kuvvetler muvazenesi - Rejimler muvazenesi" (I) adlı yazımızda, milletlerarası politika işleri üzerinde, bugün, "kuvvetler muvazenesi" kadar "rejimler muvazenesi" nin müessir olmağa başladığını göstermeğe çalışmış ve "rejimler muvazenesi" ne giren üç Avrupalı rriimi. aövle saymıştık: |, Kapitalizm 2. Faşizm 3 Soayalizm. Bu rejimlerin her üçü de fikir ola rale Avrupa'da doğduğu gibi rejim olan»t- da Avrupa'da tatbik olunmuştur Bunun İçin bunlara. "Avrupa nm kendi kendini bir vahdete götürmek üzere ortava aaavV davalar na-•arivle bakabiliriz (2). Avrupa, kapitalist nizammı geçen asırda iyice yaratrMctan ve kendi haricindeki dünva ürerinde kendi he fremonyaamı kurduktan sonra, ebedi bir refah ve saadet devresine gir dienni zannetmişti. Avrupa hegemonyasının dünya ü zerinde teessüsü hareketine "emperyalizm" diyoruz, fEmperyalizm, bu nu başarabilmek için üstün kara ve deniz silahlarından istifade etmemiş dVpıldir Fakat bu. rv*slanrrrtaki dev rede Writlmüstür Bunu takib eden devrede. Avrupanın nüfuzunu Avrupa dışındaki memleketlerde, artık ordular ve rlonnnmnlır d-m| !¦'. ¦ ve serbe«t rjr»r*tin rekleri, konri mentolan. malî kombinezonları ve bilhassa, git^c* gen i» İİ yen endüstri si tesis etmi«rir. Liberal akide bütün bu istismar cihazının, gözle görülmez, elle tutulmaz fakat gizli bir yel gibi bütün di-«ı* Mara giren ve bütün muhakeme • ;ntal eden narikulfide ince pro- „ ıdasını teşkil etmiştir. Ne ya-ne hmVtiyan. ne mü-lüman ne Kıdist dinler, üniversel karakterline rağmen, bütün dünyayı ve bütün in«anh5ı kendilerine inandın mamışlar ve bunların bîr parçası ilr iktifa etme«e mecbur kalmışlardır Kapitalimin libernl nkide«İ halbuki, bîr asır bile sürmemiş bir müddet Vİp'U bitlin dunvavı vr bütün in-sfl"l»«n Kastan »*ar*ı feth^tmiştir. Bu hususta kendiline iki türlü in sın yardım etmiştir. Birisi, ticaret, banka ve maliye işlerinde yer almış lan insandır Diğeri, her memleket-V. mantar gftDÎ yerden bitmiş olan ve "hukuku esasiye" fıkhını bütün şer'İ ¦'•İlleriyle erberliven politikacıdır Demek oluyor kî liberal kapİ***iz-mİn tah%kkü*ı politikasmı teşkil e- den emperyalizmin .....'in. bîr yan dan. para ve ticaret bîr yandan d.» "hukuku esa^ve" rmmıd*tMandır. (1) 18 bu ty tarihli Ulus'ta çıkmış. tır. i (2) Amerikan kapitalizmi ite japon faşizmi mesela Avrupadakl benzerlerin, den az cok avrı harekettrrdir edebilirsin; fahat ben de seni bütün Afrika topraklarında ve Hind geçidlerinde tehdid ediyorum. Rejim gazetelerinde Italyanm sesi böyle diyor. Rusya'yı Akdeniz'e indirmemek için ingiliz adalarının askerini Kırımda döğüştüren ingiliz imparatorluğu ile, ondan daha büyük bir tehlike karşısında, Süveyş'i ka pamaktan çekinen [çünkü isteseydi cemiyetten böyle bir hüküm alması güç değildi.'| imparatorluk arasında şüphesiz büyük bir fark var. Ingîlterı; o zamandan daha kuvvetlidir. Fakat azametli imparatorluk c'hazı acaba neresinden aksıyor? Bunu bilmek lârım. Çünkü nihayet son zamanların meydana koyduğu bütün meselelerin halledilmesinde. İngiltere'nin karar veya tereddüdünün, kuvvet veya zatının t ıi' üh tesiri olacaktır. Bir alman gazetesinin dediği gibi, vaziyetin strrt, İtalya'nın h a -reket ve icra'sına kamı-Ingiltere ile Fransa'nın atalet ve kcr"rtızttfrt*n kurtulmamış olmasındadır. • ** Bu emperyalizm, henüz ölmemiş-tir. Meydandadır. Mücadelededir. Ve merkezi, hâlâ Londra'dadır. Fakat. 1918 den sonra. Avrupa emperyalistlerinin bir kısmı galib ve bir kısmı mağlûb çıkmış dahi olsa bi-ribirlerini mecalsiz bir hale koydukları yeni bir devre başlamıştır ki. biz buna "harbaonrası" diyoruz. Avrupa emperyalizminin, büyük harbta, yani emperyalistlerin kendî aralarında yapmış oldukları en büyük harbta. yorgun düşmüş olması. Avrupa dışındaki anti - emperyalist hareketlerin talilerini denemelerine eşsiz bir zemin hazırlayınca. Avrupanın aslî nüfuz ve tahakküm vasıtası olan kapitalizme vr bunun Ur politikasının bnaka bir şey olmıyan emnrrvali'TT'* karşı, »** ver mukavemetler :-*"nlar ve ataklar başgöster- MbfJr (3). Avrupa emperyalizmi, bu hareket len önlemek değil ama belki tahdıd edebilirdi, eğer kendi içinden dahi bir bozgun vermemiş olsa idi. Bu bozgunun adı "sınıf kavgası" dır. İçte faşizm, o Avrupa hareketidir ki. bir yandan, yorgun Avrupa em peryalİzmini yenilen ve erkekçe tarih içinde son bir hücuma kaldırmak bir yandan da. içeriden bozguncu a-mele ve sınıf hareketini geme almak arzusundadır Onun. Avrupa dışı na doğru, gerek ırk nazariyeleri ideolojisinde gerek silahlı istila hareket Irrinde müteaddi, müteamz ve gözü-kanlı olmalının srbrbi bıı olduğu gi bi içeri doçru vnni kendi cemiyetlerinin içinde rd.thatcı ve arabulucu olmasının da sebebi budur. Faşizm, içerde, patron ile amelenin arasını bulacaktır ki patron olsun, âlim olsun, nmrlc ol«un. bütün çocukları arasında barısı tesis etmeğe muvaffak olmuş bîr kıta gibi. Avrupa, dışarıya karşı. kesin ve tarihi hesablaşn^avt yapmak üzere harekete wefilsm. Demek oluyor ki. faşist pürüsün tahakküm politikasını teşkil eden empervalizmin esasları, ne para. ne ticaret, ne "h»ıkuku esasiye" mu galetalarıdır. Bu emperyalizmin esası, fauatik bir avrupalıhk egoizmi ve bu fauatizmin elinde parlıyan silâhlardır. Bu silahlar, şunlardır: 1. Henüz iflas etmemiş olan Avrupanın parası. 2. Amelesini geçindirmek için pa zarlarını yeniden fethetmesi lâzım ge-len endüstri. 3. Avrupanın henüz hâkim olan ilmi ve tekniği. 4. Ve bunların son muhassatası o-lan ordular ve donanmalar. Celelim Avrupanın üçüncü vahdet formülüne, sosyalizme. Bunu da. uzun boylu anlatmağa lüzum yoktur. Bu da. bütün manasiyle Avrupa ya has ve faşizm'in kapitalizm ile sosyalizmin bir reaksyonu olmasına mukabil sadece kapitalizm'in bir reaksyonu olarak baslryan fakat bugün faşizm'e kar*ı da vaziyet almağa mecbur kalan bîr harekettir. Sosyalizm, şimdilik, kendisini sade anti-kapitalist ve anti-faşist de?il aynı zamanda anti emperyalist bir hareket olarak takdim etmektedir. Fakat, bugünkü dünyamızda, bütün para ve sanayiin, bütün ilim ve tekniğin ve bütün ordu ve donanmaların en çok Avrııpada. d-»ha doğrusu kendini garblı olarak tanımış memleketlerde teks'f edilmiş bulunması, onun bu vadini, istese dahi. tutacağına delalet etmez. Çünkü "emperyalizm" demek zaten, kuvvetli olmak ve bu kuvveti başka taraflara doğru kanalize etmektir. Nasıl kapitalizm, para ve ticaret kuvvetiyle kendi emperyalizmini geçen asırda kurmuş ve bu asırda müdafaaya koyulmuş ise; nasıl faşizm, silah kuvvetiyle kapitalizmin sarsılan emperyalizmini yeniden ve çok daha geniş ve sert bir ölçüde payan- İÇ HABERLER (J) Japon emperyalizminin hücuma geçmesi. Bolşevitm. Kemalizm gibi. İSTANBUL TELEFONLARI. Yol işleri tetkik olunuyor İstanbul. 21 — İstanbul yollarını tetkik için Bayındulık Bakanlığı tarafından gönderilen heyet dün işe başladı. Yeni açılacak orta mektebler İstanbul. 21 — Istanbulda gelecek yıl ne kadar orta mekteb açılması lİ/ım geldiği hakkında yapılan tetkikler bitti. Rapor Ankaraya gönderildi. Papaslann grevi İstanbul, 21 — Galatada ermeni ke toryan kilisesi papaaları aylıklarını a-lamadıkları için bu sabah iş başına gelmemişler halkta mütevelli heyeti reisi arasında münakaşalar olmuş nihayet işe ermeni patrik vekili vc polis müdahale ermiş papaslar bundan sonra işe başlamışlardır. Divanı muhasebat kanununun bir maddesi Kamutay Büdce Encümeni Divanı muhasebat kanununun 73 üncü maddesinin değiştiritmett hakkında umumî heyete bir kanun teklifi yapmıştır. Bu teklifte, tahsis muamelelerilc a-lâkalı kararlar bunların dairelerince a-lakadarlarına tebliği tarihinden itibaren 60 gUn içinde itiraz edilebileceği; bu itirazların Divanı muhasebat umumi heyetince müddei umuminin huzurile tetkik ve nihai olarak bir karara bağlanacağı: reddoltmsn irira/l-T Kamutaya sunulan üc aylık raporlarda c^stcrilece^i tasrih edilmiştir. ^ Tarım Bakanlığının buğday satışları Tarım bakanlığı buğday bürosu di rektörü B. Atıf. Adana, Mersin. Afyo na yaptığı seyahatten dönmüştür. B. A-tıf. bu mtntakalardaki depoları gözden geçirmiş ve piyasa vaziyetlerini tetkik etmiştir. Tarım bakanlığı, lürum görülen yer lcıJc. muhtaç çiftçilere vc göçmenlere yardrmlarına devam etmektedir. Bun dan başka, buğday fîatları anormal şekilde yükselen şehirlerde tanzim satış lan yapılmaktadır. Çivril. Sandıklı. Uşak. Eskişehir, Sivas. Mersin. Adan' ve daha bir kaç yerde piyasaya buğday arzı. fiatları normal bir duru ma sokmuştur. dalamak istiyorsa; sosyalizmin de ilmine, tekniğine ve organizasyon kabiliyetine dayanarak, kendine göre bir emperyalizme kalkışması, pek güzel muhtemeldir. Çünkü bu üç formülün nihayet her üçünün de. merkezleri Avrupa'da ve mümessileri de avrupalılardır. Demek oluyor ki. istiklallerine kavuşmuş ve bunu elden çıkarmamak azminde olan milletlere, herhangi bir emperyalizme karşı kendilerini korumak imkânını şu müdafaa düsturları temin edecektir: 1. Liberal kapitalizmin emperyalizmine karşı: yetecek kadar millî sermayeye ve organize istihsal ve ticarete malik olmak. 2. Faşist emperyalizme karşı: Yetecek kadar silah kuvvetine malik olmak. 3. Sosyalist emperyalizme karşı: Yetecek kadar ilim ve teknikle mücehhez olmak. Yani. bir an evel. millet ve devlet olmak. O zaman, Avrupa kendi vahdetini hangi formül dahilinde realize ederse etsin, kurtuluşunu tamamlamış olan millet, bu vahdetin dışında bırakılamtvncaktır. Burhan BEJ GF. Türkkuşıı planörleri nin bir muvaffakiyet Öğretmen Anohin ve Nurettin, iki kişilik bir Ş - 5 plânörile 1 saat, 5 dakika havada kaldılar 20 mayıs çarşamba günü. iki kişilik bir Ş-S tayyaresile idman uçuşlarını yapmak üzere Türkkuşu alanından yükselen öğretmen Anohin ve Nureddİn i* Çİnde bu'undukl.ın bir planör termik cereyanlardan İstifade ederek 1400 metre yükseklerde 1 saat. S dakika yelken uçuşu yapmağa muvaffak olmuştur. O sabah rü»-»ür fevkalâdr müsait o larak ervordu. S-5 her ramanki gibi bir •-.yvarenİn yedeğinde yükselmişti. Saat 10 45. de »nvvareler 400 metre irtifada bulunnyorken tayyareler birbirlerin- den ayrılmışlardır. Ş-5. hafif ylksellici cereyanların yardımı ile spiral yaparak SS0 metreye kadar irtifa kazanmış ve Ankara üzerinde rastlanan bulutçuklar planörü gittikçe yükseklere doğru çıkarmıştır Çankaya ve göller aWrîndı rastlanan ikinci bir bulut kümesi geç.i-dıkten sonra ibre 1400 metreye kadaı yükselmiştir. 800 - M00 metre arasın.1, 1 saat 5 dakikada bulutlardan agami su-rette (atinde ed:n Türkkuşo pilotları h'-îutlar üstünde yüksek bir yetken uçuşu yapmak fırsatını ele geçirmişlerdir. Yeni kontenjan kararnamesi neşredildi Yeni kontenjan kararı Bakanlar meclisinde tetkik ve tasdik edilmiştir. Kararname 1 temmuzda yürürlüğe girecektir. Bilhassa sanayiimizin inkişafı göz ö-nüne alınarak tan/im edilen yeni kararnamede eskisine göre şu değişiklikler vardır: Müddet, dokuz aydan altı aya indirilmiştir. 12 inci maddenin sonuna, türk asarı atikasının müzeler müdürlüğünün tasvibi ile kontenjan dışı ithal edilebileceğine dair hüküm konulmuştur. Yolcuların beraberinde olarak Tür-kiyeyc getirebileceği paranın tutarı 50 liradan yüz liraya çıkarılmıştır. Eski kararnamenin 26 inci maddesi kaldırılmış ve (V) listesine dahil maddeler için alınan müsaadeler için 29 un- 1 cu madde ilâve edilmiştir. Resmi daireler ve belediyeler, imtiyaz ve inhisar işleten müesseselerle sermayesinin yüzde 50 sinden çoğu devlete aid müessese ve şirketlerin hariçten getirecekleri maddelerin tâbi olacağı hükümler yenileştirilmiştir. Bundan başka, muhtelif listelerde tarife pozisyonları değiştirilmiştir. Ha)kevinde çilek gecesi Yüksek Ticaret vc iktısad mektebi mezunları cemiyeti, geçen ay verdikleri portakal gecesinin muhitte uyandırdığı İyi tesirler dolayısiyle, yarın akşam Halkcvindc bir de "çilek gecesi. terti bine karar vermişlerdir. Bu müzikli ve danslı gecede gelenlere çilek dağıtılacak vc hep bu güzel meyvadan bahsetmek imkânları araştın lacaktır. Cemiyet mevsimine göre bütün ulusal ürünlerimize mahsus geceler hazır-lıyacak ve bu mahsullerin propagandalarını yapacaktır. Muğlada toprak yazımı Muğla, 21 (A.A.) — Bugüu öğleden sonra bütün mrekezin muhtarları ilbayın başkanlığında toplanarak 1 haziranda yapılacak toprak yazması hakkında görüşmüşlerdir. İlbay muhtarlara ö-devlerini anlatmış vc köylerin kaç günde yazılabileceğini sormuştur. Toplantı geç vakitlere kadar sürmüştür. ÇAĞRILAR * Kamutay Milli Müdafaa Encümeni bugün saat 14 de toplanacaktır. * Maliye encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. * 22.V.1936 cuma günü saat 15 de Maarif encümeni toplanacaktır. ......... R. Peker in ........... İnkılâb Dersleri Ankara ve istanbul Üniversitelerinde R. Peker in verdiği inkılâb derslerinde tutulan talebe notları, gözden geçirildikten sonra, ULUS Basımevİnce kitap halinde basılmıştır. 124 sayfa tutan eser, yalnız basma masrafı karşılığı olarak her yerde ON KURU SA satılmaktadır. Balkan matbuat birliğindeki delegasyonumuz Bükreş'te toplanacak olaa Balkan matUıat birliği toplantısı II haairaru bırakılmıştır. Bu toplantıda Ttrkıyey! Türkiye basıp birliği reisi başamuharrı rimiz Ankara saylavı Falih Rıfkı Atay farnsızca Ankara müdürü Reşnd Nuri matbuat umum müdürü Vcdad Nedim İstanbul matbuat kurumu ilriaci reis» Şükrü Esmer, memleket masası aıiişavi ri ve Kurun gazetesi muharriri Sadri Ethcm temsil edeceklerdir. Tekirdağmda stadyum Tekirdağ. 21 (A.A.) — lliosiade heı türlü spor hareketlerinin inkişafına yarayacak genişlikle ve 35 bin lira sarfıy-la bir stadyum yapılması onaBanıştır. Stadyum yeri hazırlandığındaa yakında şümullü bir şekilde inşasına başlanacaktır. Belediye şehir methalindeki metruk merarİflrVın t-mîiîrrmiş. hıır.ı-ya yedi bin ağaç dikmiştir. • Van gümrük direktörlüğü Eski Ankara gümrük direktörü B. Nureddinin Van gümrük direktîr'.üğü-ne tayin edilmek üzere olduğa haber alınmıştır. Konferans Ankara Halkevinde Müze Koaaitesİ-nin tertip ettiği konferanslara büyük rağbet gördüğünü okuyuculara*» hatırlarlar. Bu mevsimin sonuncu konferansını* yarın saat 17 de Strazburg üniversite»! profesörü vc Istanbuldaki Franaas Ar kcoloji Enstitüsü direktör* Albcıt Gibricl verecektir, lıtanbul üniversitesinde de bir müddet arkeoloji Sğreten profesör Türkiye hükümetinin yardımı İle Anadoluda yaptığı araştırnsalar sonucunda (Anadolu Türk âbideleri) adlı muhallet eserlerinden şimdiye kadar i-ki cildini neşretmiştir. Profesör Anka-rada vereceği konferansda da bilhassa Selçuk eserleri üzerinde duracaktır. Herkes gelebilir. S«v*s Gök Medrese kapı süslerinden i' parça ULUS 23 MAYIS 1936 CUMARTESİ Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL NO: 5322 ADIMIZ, ANDIM1ZD1R Her yerde 5 kuruş T. C. D, D. on yasında Filistindc Devlet demiryolları idaresi dokuz yıl önce bunun kurulmuştu Bugün varlığı günlük hayatımıza giren büyük bir cumuriyet eterinİO onuncu yaşma girişini kutlayabiliriz: Türk devlet demiryolculuğu "Devlet demiryolları ve limanlan umum müdürlüğü" adı ile 23 mayıs 927 tarih ve 1042 numaralı kanun ile kurulmuş ve bu kanunla kendisine verilen teşkilât ve salâhiyet ile vaaifcsİni 1 haziran 927 de yapmaya başlamıştır. Bu 9 yıl içinde bu yolumuzun büyük gelinim ve başarısını başdöndürücü bulmamak kabil değildir: İlk ise başladığı 1 haziran 1924 de işlettiği hatların uzunluğu 1378 kilo-metre'len îhsrcttİ. Bir sene sonra 1928 de yeni yapılma''M "İm hat'^nmiTa Ankara - Kavse-ri. Kütahya - Tavşanlı. Samsun - Zile, kısımlarile Erzurum hattı da iltihak e-derek 2359 kilometreyi buldu. 1929 da (Fevzipasa - Gölbaşı) kıs-p*"»*n katılması ile 2465 kilometreyi, Gündelik gençlik Fatih Rıfat AT AY Journal gibi mühim bir gazetenin başmakalesinde büyük harflerle şu başlığı görenler biraz hayrete düşeceklerdir: "Gençliğin programı: Yaşamak! ve o-?-" '- - !~rtirmek için savarımız: Daha az okuma ve daha çek spor!" Zaten Fransa Kültür Bakanı şunları şimdiden vadetmıştir: Ders propramını daha hafifletmek ve haftada iki öğlesonrasmı açık hava ekzersizleri ile oyunlara ve sır»f - pezilertne hasretmek! tnpilJz imparatorlusunun fetihti nesline terbiye veren mekteb-J°rd» de njnl hriyle İdi. Yeni Fransa, il-' ¦-»*"»^ınd* alr"n ve ital"an gerftlikVrînî görmektedir. Vü-cd terb-vesî ve disiplin, gor-üsle-ri cîfaradan çöken ve bar köşelerinde p!nkliyen soI»"n lâtin genç-ligini, on b*« vıMa. 56 hararet de-r^cesîntle 3*50 kilometre yürüyen d:nr. talı*m*«\ü1lij ve p^'iinpk bİr f*enclîs« bftlbetınîftir. fnlcılSb geçiren mîl'-Mpre hayat, hareket ve nf.«:||«r; |5-Tfrndır. Fak» t bizde daha az oku-m a sözüne lüzum yok. Hattâ daha iyi okuma parolası ile usul ve programlarımızı ta-mamlnmn^a. bilhassa ilk terbiye ve orta tahsil meselesini, hele köy-ler ve kasabalarımız için, Kültür Bakanlığımızın da düşündüğü ü-zere, isl-ıh etmeğe ihtiyaç var. Ancak jimnastik bayramlarında gördürümiiz şehir gençlerinin beden'i ile, hiç et yememesine rağmen, tonrak sâyinden ve acık havadan reUn taşra delikanlılarının heden'\er\ amsındaki farkı »y» mukayese etmeliyiz. Şu bildiğimiz küçük mikdarda oyun tadımlarını bir tarafa ayırırsanız, bizde bütün gençlik ölçüsünde ve vepveni manası ile, fizik terbiye e?u* »«MUtlandn ilmi* değildir, "iler bile, cumuriyet bayramı »eçıdlenne ha2ır!anmaklan pek az fazla fa,Uyet göstermektedir-/er. şiarda ve deniz kenarlarında genriık kamplar, azr»,r. Şakule-larımrzda ve kırlarımda gençlik şarkılarının sükûn ve durgunluğu ruhland:r?n »eslerini gene pek az işitmekteyiz. Onun içindir kî bilhassa büyük «enirlerimizin gençlerinde, mek-(Son'i S. inci sayfada) 1930 da Kayseri - Sivas). Tavşanl, -Değirmisaz), (Filyos - Balıkısık) ve (Zİle - Kunduz) kısımları da katılarak 2927 kilometreyi, 1931 de (Değirmisaz - Balıkısık), (Gölbaşı - Malatya). (Irmak • Çankırı) kısımlarnın iltihakile 3303 kilometreyi. 1932 de (Malatya - Fırat), (Kunduz - Kalın). (Kardeşgediği - Niğde) kı-sımlarile satın alınan (Mudanya - Bur- 4 PİAIÎ 'ıNÎLİ - i OfVLET Df^'AV-^lAjf* sa) nin İlâvesile 3534 kilometreyi. 1933 de (Fevzipasa - Adana), (Niğde - Boğazköprü) kısımlarilc satın alı-(Sonu 6. ıncı sayfada) Şili hükümeti zecri tedbirlerin kalkmasını ve milletler cemiyetinin ıslahını İstiyor Santiaga. 22 (A. A.) — Şili cumur reisi dün mutat merasim-1 e kongreyi açmıştır. Bu münasebetle söylediği nutukta, cumur başkanı Milletler Cemiyeti s-B. A. Alcsssandri tatüsünü tenkit e-derek İslâhat yapılması lüzumunu ileri sürmüş ve aynı zamanda kollektif emniyet sistemi aleyhinde de bulunmuştur. Cumur başkanı Alessandri,, Şilinin zecrî tedbirlerin kaldırılması lüzumuna kani olduğunu ve Milletler Cemiyetinin siyasal şekli değişmediği takdirde Şilinin başka teşebbüslerde bulunmak mecburiyetinde kalacağını söylemiştir. İngiltere Adisababadaki müfrezesini çekmek niyetinde değil B. Grandi Londra. 22 (A. A.) — İtalyanın Londra büyük elçisi B. G r a n d i ingiltere dış bakanlığını ziyaret ederek daimî müsteşar B. Van-sittart İle görüşmüştür. Bu görüş- m e hakkında sarih bir malûmat olmamasına rı-Ticn Royterin sandığına gö-(Sonu S inci sayfada) Bir trene bomba atıldı \R\RLAR. MÜDAHALESiNİ İSTEMEK ÜZERE EMİR AP-DII"\H'A BİR HEYET GÖNDERDİLER Arabların işe karışmasını istedikleri Emir Abdullah Kudüs. 22 (A.A) — Tel - Aviv yakınında bir trene bomba atılmış ve bu yüzden telgraf telleri hasara uğramıştır. (Sonu 5. inci sayfada) B. Baldvin «Millî birlik» formülü üzerinde ısrar ediyor Başbukanın muayyen bir tavır takınmaması millî cephede m uhafazakârlartn zararına «durak bir ytkdısa meydan vermemek içindir B. Stanley Baldvin Londra. 22 (A.A.) — B. Baldvin, dün akşam söylemiş olduğu nutukta bilhassa sırasında istinad edilmiş olan millî esaslar üzerinde ısrar etmiştir. Muhafazakârlar çoğunluğunun şimdi-(Sonu S. inci sayfada) KAMUTAYIN DÜNKÜ TOPLANTISINDA Ekonomi Bakanı B. C. Bayar Endüstrici mamulât Hatlarını kontrol kanun projesi hakkında izahlar verdi Dün Fikret Sılayın başkanlığında yapılan Kamutav toplantısında arzuhal encümeninin haftalık karar cedvelinde-ki bir karara aid BB. Mükrerem Unsal (İsparta) ve Sırrı Day (Trabzon) takriri ve arzuhal encümeni mazbatası üzerinde geçen müzakeerden sonra millî müdafaa büdcesinin muhtelif fasıllar-na 300 bin liralık munzam ve Ankara "belediyesine ikraz,, adı ile finans bakanlığı büdcesinde acılan bir fasla 250 bin liralık fevkalâde tahsisat konulması, u-mumî muvazeneye dahil bir kısım daireler büdcelerinin muhtelif fasılları a-rasında 74.784 liralık münakale yapılması hakkındaki kanun projesi ile inhisarlar umum müdürlüğü büdcesinde 15 bin. vakıflar umum müdürlüğü büdcesinde 4 bin liralık münakale yapılması hakkındaki kanun projesi müzakere ve l"bul ediln-'stir." Tapu ve kadastro umum müdürlümü merkez fen heveti ile kadastro ve tah- K unut 'dünkü toplantısında izahlar veren B. C. Bayar did heyetleri müstahdİmleri hakkında da devlet memurları aylıklarının tev (Sonu S. inci sayfada) «t/fus» un Dil Yazıları GÜNEŞ-DİL Teorisi üzerine Avu sturyah bir dilcinin görüşleri "Güneş - Da"' teorisinin esasları Avrupa dilcilerinin de dikkatini üzerine çekmeğe başlamıştır. Bu cümleden olarak Viya-na'da bulunan şark dilleri meraklılarından Dr. H. F. Kıvergiç, bu teori esaslarım dikkatle takip ederek, bunlar üzerine düşün, çelerini de Dil Kurumuna bildirmektedir. Dr. Kıvergİç aynı za manda bu teori üzerine esaslı bir etüt hazırlamak için çalışmakta olduğunu da Dil Kurumuna yazmıştır. (Sonu 2. iner sayfada) Sümer ve Eti Bank umumi heyeti bugün toplanıyor Yandaki sütuna koyduğumuz çağrıdan da anlaşılacağı gibi, Sümer Bank umumî heyeti senelik toplantısını bu gün saat 10 da yapacaktır. Kamutay büdce ve iktisat encümenleri azalarından mürekkep olan bu heyete başkanlıkça bu sene seçilen murahhaslar başkanlık muamelât umum müdürü B. Haydar, Evkaf umum müdürü B. Fahri Kiper ve İstatistik umum müdürü B. Celâl Aybardır. Bugünkü içtimada bankanın 1935 iş ve hesap yılına ait idare meclisi rapo-riyle, mürakipler raporu okunacak, bilanço tasdik edilecek, ve idare heyeti ibra edildikten sonra yeni mürakipler seçilecektir. Bugün toplanacak olan umumî heyet ayni zamanda Denizyolları ve Akay işletmeleriyle, fabrika ve havuzlar idaresinin ve Eti Bankın 1935 senesi kâr ve zarar hesaplarını tetkik ve tasdik edecektir. Bugün KAMUTAY BÜDCE, DİVA NI MUHASEBAT VE IkTIS VI ENCÜMENİ AZALARİLE BAŞ VEKÂLET DELEGELERİNDEI* MÜREKKEP ÜÇ UMUMİ HE-YET SAAT ONDA TOPLANACAKTIR. Ruznanıe şudur: 1) — Sümerbankın I93S senesi bilanço- su ile kir ve zarar hesaplarıma tetkik ve tasdiki, 2) — Denizyolları işletme idaresinin 193S senesi bilançosu ile kâr v« zarar hesaplarının tetkik ve tasdiki, 3)— Akay işletme idaresinin 193S se nesi bilançosu ile kâr ve zarar Ae (Sayfayı çeviriniz) 1 •*tf*ftî5»i:" h Sümer Bankın Nazillide kurmakta olduğu büyük basma fabrikasının bugünkü şeklîni tesbit eden r çıkmış olan fabrika binasının büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir. nevd.ına SAYFA 2 ULUS 23 MAYIS r • CUMARTESİ Yun - Sıyusut Devlet ve maliyet fiaiları Geçenlerde çivi fin t lar mı tesbit etmekle halka doğru ve halk için bir karar almış olan Fkonomi Bakanlığımız, bu sefer. Kamutay a bütün maliyet nallarını dilediği zaman konar»! etmek salâhiyetine dair bir kanun projesi vermiştir. "... Kanan projesinin aldığı son şekle göre Ekonomi bakanlığı en-düstri şubeleri mamulâtından lüzum gördüklerinin maliyet ve toptan satış Hatlarını kontrol ve tespit etmeğe ve bu maksatla işletme ve idare şartlarını, umumi ekonomik vaziyetlerini ve buna dair evrak ve vesikalarını tetkika salahiyetli olacak, tespit edilen satış Hatları ilân olunacaktır. Tespit edilmiş olan toptan satış Hatlarına riayet etmiyen müessese sahipleriyle salâhiyetti şahıslar, bir aydan bir seneye kadar hapis, ve beş yüz liradan beş bin liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılacaklardır. Maliyet ve toptan satış Hatlarının kontrol ve tesbiti için yapılan tetkik neticesinde öğrenecekleri sırları makbul sebebe dayanmaksızın açığa vuran memurların bir aydan bir seneye kadar hanislerine ve üç sene müddetle devlet hizmetinde kul-lamtmamalarına hükmolunacaktır Bu kanunun tatbik sekli Ekonomi bakanlığınca hazırlanacak bir nizamname ile tevhit olunacaktır. Bu karar, vc bu proje, devletçiliğimizin ve halkçılığımızın büyük bir zaferidir. Hazırladığı beş senelik plânlar ve tatbik ettiği uyanık ticaret politikası İle, türk devletçiliğini, klan bir zaman İçinde, bir fikir ve bir prensipten ekonomik ve sosyal bir hakikat haline kovan İnönü hükümeti, maliyet fintNnnı devlet kontrolü altma almak la. halkçılık pren-aipimt7 oV peni* bir ölçüde reci kıl m*k v^Ilarmdadrr. Devlet. Türkiye'ye bir endüstri lemİn etmek İstediği için. ilk adımda istihsal lehine ve istihlak aleyhine neticeler vermesi tabiî bulunan bir himaye politikacına lüzum görmüştür Fakat malivet fîatmı kontrol kararını vermekle, istihlak'in tarafını tutuyor ve onun her aradığı ve muhtaç bulunduğu mala. bu malı İstihsal edenin kevfînden peçen fiatı değil, devletin bilhesab doğru bulduğu fiatı tediye eylemesini em-nivet altma alıyor demektir. Projede, hem devletin koyduğu fiatların dışına çıkacaklar hem de devlet memuru sıfatiyle fiatların sırıma vakıf olduktan sonra bunları kendvmenfaatleri uğruna kullanacak olan memurlar için cezalar düşünülmüştür. Bu cezalara asla ağır denilemez. Kontrollü fiat dışma çıkacak ohın endüstri sahibi yahut tüccar, milletin hakkım çalıyor demektir. Sırrı ele veren bir devlet memuru ise. âdi bir rüşvet cürmü işlemiş demektir. İşte bunun için. tayin edilen cezayı ağır bulmağa imkân yoktur. Endüstri mallarında fîat kontrolü -nun bir faydası da devletin endüstri hayatımızın iç mekanizmasına nüfuz etmesi, rekabet, sermaye ve İş şartlannı daha geniş bir öküde ve ¦Jaha teknik bir Kakımdan ihata ve İdare PhnMİ ,.1 ., .1 Mesela kalite saplarının tetkik ve tasdiki, 4)— Fabrika ve havuzlar idaresinin 1935 senesi bilançosu ile kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve tasdiki. S) — Denizyolları ve A kay işletmeleri ile fabrika ve havuzlar ve İstanbul ve izmir liman idarelerinde çalışmak üzere getirilecek muhasebe mütehassısı hakkında Baş-vekâlet tezkeresi. O — A kay işletmesinin 1936 büdceaİ-ne bağlı 4 numaralı cetvelin para-"* seyahat edecekler kısmında değişiklik yapılmasına dair Başvekâlet tezkeresi, r; — Fabrika ve havuzlar idaresinin 1936 kadrosuna 160 lira ücretli iki mühendis ilâvesi hakkında Başvekâlet tezkeresi. t -Etibankm 1935 senesi bilançosu ile kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve tasdiki. kontrolü, bu sefer, kendiliğinden oltaya çıkacaktır, öyle ki, türk devleti, türk endüstrisinin spekülatif karakteri ile mücadeleye girişerek Türkiye'de en iyi ve en ucuz malı en İleri iş şartlarına güre istihsal eden modern, rasyonel ve ehliyetli bîr endüstrinin kurulmasını temin etmiş olacaktır. Böyle bir endüstri kurulacak olursa, onu himaye tarifelerini tedricen İndirmek suretiyle büsbütün sağlamlaştırmak ve Kıı un tarifeler tamamen kalksa bile cihan pazarı şartlan içinde arızasızca yaşıyabilecck bir hale cet irmiş olmak, kolaylaşmış o-lacaktır. Sıkı ve vukuflu bir fiat kontrolü ile bunu tamamlıyaeak bir kalite kontrolü bizim şartlarımız içinde bulunan bîr memlekette, sıhntli bîr ekonominin en mühim unsurlandır. Bundan başka endüstri maliyet fiatınrmrn kontrolü, istihsal ile istihlâk şartlarım ve endüstri -dekİ malivet fiativle geniş halk yığınla rm m alrm kabiliyetini tanzim etmece doğm atılmış miihîm bir adımdır. Ru snvede. hayat pnhnfıh$ı ve-va ucuzluğunun ve türk milletinin fıavat standardının devlet eliyle ve millet lehme tanrım edilmesine artık rririşîlmiş demektir. Burhan BELGE mm İSTANBUL TELEFONLARI: İÇ HABERLER Tekirdağında hayvan neslinin İslahı için Tekirdağ. 22 (A.A.) — Hayvan nes-linin ıslâhı için damızlık olarak Çorluya dört Malkaraya iki. Saraya bir. Şar-köye bir, Hayrcboluya bir, Tekirdağına üç at ve İki merkebten on dört damızlık gönderilmiştir. • • • Şarköy ilçesinin ekonomi kalkınmasını sağlamak ürere beton bir İtkelc Yapılmasına başlanmıştır. • • * Tekirdağı orta okulu uç musamrre vererek bütün yurddaşlara Koranoğlu piyesini göstermiştir. Liman idaresi kredıy kaldırıyor İstanbul. 22 — Liman idaresi 1 hazirandan itibaren tahmil ve tahliye işlerinde krediyi kaldıracağını vc ancak peşin para ile tahmil ve tahliye vasıtası verebileceğini alâkalılara bildirdi. Eczacı mektebinin ders programı İstanbul, 22 — Eczacı mektebinin vaıiyctini gözden geçiren komisyon önce programdan çıkarılan üç dersin yeniden okutulmasına lüzum gördiL Zeytin yağlarının kanştırılmarnası için istanbul, 22 — Zeytinyağ fiatlarnın yükselmesi üzerine zeytinyağlarının pis re acı yağlarla karıştırılmasına başlanmıştır, Belediye bunu önlemek için geniş ölçüde muayeneler yaplmasına karar verdi. Sebze prakendecileri için pavyon istanbul. 22 — Yeni yapılan muvakkat hal binalında perakendecilerin malları açıkta kaldığı için belediye eski meyvehoşun yerine prakendeciler için ahşab bir paviyon yaptıracaktır. Arazi tahrir komisyonları İstanbul, 22 — Erazi tahrir komisyonları mail sebebler dolayısiyle İstan-bulda 33 yerine 12 dane olarak kurula-caktrr. Çağrı Maliye encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. • » • Gümrük ve İnhisarlar Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. Ziraat mütehassıslarımızın tetkik seyahati Geçen sayımızda tetkikat yapmak üzere Beypazarı ve Ayaş kazalarına gittiğini yazdığımız Yüksek Ziraat Enstitüleri meyvecilik vc bağcılık enstitüsü direktörü Prof. Dr. Gleisbc-rg ve Ası.t,ni.iT ] Nail Oraman ve Neşet O mer Ankarada yapılması düşünülen meyvecilik ve bağcılık mıntakası hakkında tetkİkatlarını ikmal etmek üzere, dün Balâ vc Keskin kazalarına giderek mahalli incelemeler yapmış, halk ve bağcılarla görüşmüştür. Bağcılığa çok müsait olan Keskin kazasında birkaç-senedenberi bağcılığa karşı büyük bir alfika gösterilmekte ve yer yer büyük ve yeni bağlar göze çarpmaktadır. Keskin ve Balâda halk ile yapılan temas ve konferanslar bağ tesis edenler ve meyveciler için çok faydalı olmuştur. Bilhassa profesör Keskindeki, mahalli belediye tarafından tesis «.dilen meyveli ve meyvesiz ağaçlar fidanlığım pek iyi bulmuş re fidanlıkta bugün ve ileride yapılması icabeden işler hakkında notlar vermiştir. Edirneye turist getirmek için Edirne. 22 (A.A ) — Edirne turing kulübü bugün halkevinde umumî müfettiş Kâzım Dirik'İn başkanlığı altında büyük bir toplantı yaparak Edirneye tu. rıtt getirme hususunda gereken tedbirlerin alınmasını kararlaştırmıştır. Kulübün daha faal bir vaziyete girmesi için yeni bir yönetim kurulu seçerek dağılmıştır. Kereste ucuzlayacak Şubat fırtınasında ormanlarımızda devrilmiş olan ağaçların kereste haline getirilmesine Ziraat Vekâletince müsaade edfTmîstîr. Bu tedbir neticesinde pak yakında piyasamıza bol kcr«)U; geleceği haber alınmıştır. Ycnî inşaat mevsiminde keresle sıkıntısı çekilmeyeceği ve fiatların ehemiyetli mİkdarda düşeceği temin edilmektedir. Yağmur yüzünden 200 ev yıkıldı Kars, 22 (AA.) — 39 gMenberİ yağan yağmurların bütün şiddatirte devam etmesi yü/ünden şehrisMcde iki yüz ev yıkılmıştır. Evleri yıkılan bu 200 ayle camilere, kışlalara ve şknendüfer vagonlarına yerleştirilmişlerdir. Evsiz ve açıkta kalan felâketzedelere urayca gereken yardımlar yapılmakta ov. Kızıl-avdan bu avleler için on bin liralık yardım istenmiştir. Nufuça zayiat yoktur. Kars çayı taşıyor K-rs. 22 (A.A.) — Şiddetli yağan ya^murladan Kan çayı yüksekaiş re etrafındaki bir kısım evlerin ah katlarım su basmıştır. Tehlikede olan bazı evler urayca boşaltılmıştır. Su başkasına uğrayan ayleler kışlalarm paryonlanna yerleştirilmiştir. Etraf tepelerden gelee sular şehrin poyrazına düşen hayvan paran meydanını göl haline getirmiş ve bu sular meydan civanndaki eli kadat dükkSnm alt kısımlarını basouştır. Halkevinde bugünkü konferans Halkevi Başkanlığındam: istanbul Fransır Arkeoloji Enstitüsü Direktörü Profesör Gabricl tarafın dan bugün saat 17 de evvelce yazdığımız veçhile Anadolunun arkeolojik zenginliği mevzuu üzerinde makim bir konferans verilecektir. Konferans ser besttir. herkes gelebilir. Ankara Radyosunda Avusturya gecesi Bu akşam ve 6 haziran cumartesi akşamı Ankara radyosunda saat 6.10 dan 8.30 a kadar birer Avusturya gecesi ya- W-".......k ¦ • 'w •"'» Unuunıa w natkârlan hakkında Halil Bedi tarafından birer konferans verilecek. Şube r t, Hayden. Yohan Ştravs. Brukner'in e-serlerinden parçalar çalınacaktır. «f/hıs» un Dil Yazdan (Başı 1. inci sayfada) Dr. Kıvergiç, Dil Kurumuna gönderdiği bir mektubunda, "Güneş - Dil" teorisinin ehemiyetinden şu sözlerle bahsetmektedir: «O kanaatteyim ki Kemalist Türkiyenin verdiği dersler, insanlığın manevî tarihinde ne kadar dikkate şayan ise, "Güneş-«Dil" teorisi üzerine yapılan tetkikler de, dil bilgisi âleminde ¦o kadar kat'i ve dikkate değer bir nokta tespit etmektedir.» Dr Kıvergiç'in, dillerin bir tek kaynaktan geldiği ve Türk dilinin bu ana kaynağı teşkil ettiği kanaatini izah yolundaki bir yatsını da aşağıya alıyoruz: Türkçe ve Indo--öropeen dilleri İndo - Oropeen dillerin kök birliği, geçen asır içinde kıyaslamalar metodu ile meydana konuldu ki bu metodun ana usulü benzerliktir. Benzeşen hallerin toplanması yolundan "kanunlar" çıkarılır. Indo - Öropeen dilcileri örnek tutarak semitik bilginler, Afrika-nistler. Sinologlar da tndo - Oropeen grupuna aykırı olan dil gruplarının meydana gelmesine hep buna benzer metodlarla çalıştılar. Günümüz dünyasındaki 3000 kadar dilden hepsinin müşterek bir kökten geldikleri meselesi ihmal olundu. Çünkü bunun tersini güden temayül: yani ayırt etmek, ayırmak, kollara bölmek, sıraya koymak işleri üstün tutuluyordu. Klâsik ayırt etme tarzının görüşleri ve metotları değerden düştüğü anda, dillerin gruplanışı keyfiyeti yepyeni bir manzara alacaktır. Şimdilik hâlâ Semitik, Türk, Indo - Öropeen, . v s. "grupları" -nin sürüp giden tesiri altında yaşıyoruz. Bugünkü bilgilerimize göre insanlığın son 6-8000 yıllık tarihi içinde, Türkçe, Indo - Oropeen ve Semitik dilleri konuşan kavimler arasında samimî ve sürekli temaslar olmuştur. Gerek Türkçe, Semitik ve Indo -öropeen dillerle konuşan insanlar arasındaki toprak ayrılıkları, gerek orta ve cenubî Afrika, Amerika ve Polinezya insanları arasındaki ayrılıklar, kontrolüne imkân bulunmıyan uzak zamanlarda vukua gelmiştir. Yıldan yıla dillerini değiştiren kavimler bulunduğu gibi, başka bir takım kavimler de - meselâ Türkler - bu hususta beşer sebatının sonsuzluğunu göstermişlerdir. Değişişlerin sebebini izah edebilmek için apayrı bir psikolojik sistem hazırlamak lâzımdır. Aklın elbirliğiyle tekevvünü, bilinen tarihî hâdiseler, Sümercenin günümüze kadarki üreyişi, yazılı vesaik, hep pek geniş bir deliller kadrosu açmağa müsaittir. Modern psikoloji metotlarını insan okullarındaki düşünüş ve ifade ediş mekanizmasının hep bir olduğunu anlıyabilmemize yetiyor. Bu işaretleşme mekanizması, herhangi bir dille konuşulursa konuşulsun, bütün insanlar arasında umumiyetle aynıdır. Bu esaslara dayanarak, Türkçe ile Indo - Öropeen dil grupu arasındaki yakın bağlılığı ve kök birliğini tetkik zamanı gelmiştir. Şimdiye kadar Avrupa dilcilerinin bu işe girişmemiş olmalarının başlıca sebebleri şunlardır: 1) Vesika ve malûmat noksanı: Malûm olduğu üzere 1920 den önce Türkçe sözler haznesini havi elde hemen hemen hiç bir söz lük yoktu. Harpten önce Afrika, Polinezya,.. v. s. dillerine karşı beslenmiş olan genel ilgi, buna mukabil Türkçe grupuna karşı gösterilen ilgisizlik, hep emperyalizm yüzündendi. Indo - Öropeen diller hakkındaki bilgilerin üremesi de Avrupa bilginlerinin egoizmi yüzünden oldu. 2) Güçlükler: Türkolojiye a-it neşriyatın en büyük kısmı Rus dilinde olması ve bunlardan bir takımının istinsahlarının doğru olmaması. 3) ihtisasta mübalâğa: Dilcilerin en çoğu ihtisas işinde o kadar ifrat göstermişlerdir ki pek dar çerçeveli olan kendi meslekleri dışındaki en basit hâdiselerden bile tecahül ederler. İşte bu yüzdendir ki son zamanlarda dil bilgisi çalışmaları, sözleri, metinleri toplamak ve değişişleri ispat etmek ile kalmıştır. Bu da bir kadro, bir sıra, bir sistem kurmak ve "filan veya falan değişiklik «caba neden ileri gelmiştir?" diye esas meselenin vaz'ına imkân bırakmamak neticesini vermektelir. Bu klâsik kadro içinde sistemleştirme itiyadı, daha modern ve daha elverişli bir sistem öne sürülmesine İmkân bırakmıyor. Sistemcilik, araştırma esprisini öldürüyor. Eskiyip kökleşmiş itiyat, aydınlığı yok ediyor. Anane-cilik, ilerleyiş yolunu engelliyor. İşte böylelikledir ki müşahede edilen hâdiseler için sebepler araş tırmağa artık cesaret eritemez bü hale geliniyor İşte Avrupa'daki bu klâsik dil okulunun esprisini karşılamak ü zere Güneş - Dil Teorisinin izah ¦arından yepyeni bir sistemin çıktığı seziliyor. Güneş - Dil Teorisi, ana Türk dili ile Indo . Öropeen denilen diller arasındaki akrabalığı ortaya a tmca. bu akrabalığın taribi acaba Greklerin Grek iline, Romalıların Etrüsk kalyasına gelişlerinden mî başlamış, yoksa Türko - Indo - ö-ropeen dil akrabalığının Indo • Oropeen dille konuşan boyların Asya ortasından henüz çıktıkları zamanlardan mı kalmış olduğu meselesi de kendini gösterir. Lâtin dilinin Etrüsk diliyle v Greklerin prehelenik Anadolu sekenesi ve bilhassa Etilerle olan münasebetleri, (Clotz) um (La ci-vUisation etseenne) adlı eserinde ispat edildiği üzere klâsik Grek kültürünün Eti ve Ege kültüründen doğmuş olması ve bu akrabalığın sonradan olma değil, ta orta Asva'dan gelme olduğuna ispata kâfidir. Güneş - Dil teorisi, kelimelerin analizini tek fonemlere irca etmekle dilcilik dünyasında yeni biı yol açmıştır. Bugüne kadar ancak oldukça ileri bir kültür gösteren zamanımıza daha yakın Uygur metinleri bulunmuş oldu^n halde, Türk dilinin çok eski varlıgs kendini cöstermis iken, orta Asyada ve doğu illerinde yapılacak araştırmalarla daha eskileri de elde e-dileceğinde ve Türk d'liaân, yal nız Indo - Öropeen dillerim değil, daha birçok dil familyalarının a: na dili olduğunu ortaya koyacağında şüphe edilemez. Or. KIVERGİÇ ULUS 24 MAYIS 1936 PAZAR Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. No: 5323 ADIMIZ. ANDİMİZDİR Her yerde 5 kuruş Başbetke YENİ İKTİDARA DOf;RU Fatih Rtfkı AT AY Mösyö Blumun görüşmeleri hakkında gelen son haberler, bilhassa dış politika bakımından, vaziyeti oldukça aydınlatıyor. Karşımızda iki büyük dava var: Biri Milletler Cemiyetinin şimdiki zecri tedbirler hakkında verdiği karar, ikincisi, şüphesiz daha mühimini, bizzat Milletler Cemiyetinin geleceği hakkında verilecek karar! Eski fransız hükümetinin Afrika harbi başından beri tuttuğu yol, ümid verici değildi. Fr an şada, tngiltereye ve Milletler Cemiyetine karşı hür, yalnız Fransa'nın emniyet işini gözönünde tutar hodbin bir politika takib etmek meyli kuvvetleniyordu. Yalnız bir, veya bir iki devletin güvenliğini temin edecek bîr sistem, karşısında, müsbet veya menfi, fakat aynı tarzda bir teşebbüsü kendiliğinden teşvik edeceği için, harb teh • tikesini, bundan ötürü bizzat o devletlerin daimi güvensizliğini içinde saklayan bir hal olacaktı. En doğrusu, herkesin emniyeti düsturuna fili ve hakiki dayançlar bularak, onun içinde kendi güvenlik garantisini elde etmekti. Politikasında, hiç bir rejim hakkında sabit bir fikir gütmeyeceğini, her milleti kendi menfaatlerine uygun rejim seçmekte hür tanıdığını süyliyen Mösyö Blum, bununla, barış hakkındaki sosyalist fikri na!:iKnr.TeçîJrrnc**e çnTı? maktan geri duracağını anlatmış değildir. Barışçı olan sosyalizm, kendi idealini, bunun teminini yalnız ken • di vatanına karşı taarruz imkân • larını değil, dünyadan harb imkânlarını kaldırmakta görür. Eğer bir tedavi herhangi bir hastayı kurtarmamışsa. bu hal, insanların tıp davasından vazgeçmelerini gerektirmez: Onları, tedavi usulünü *slah etmek hususunda yeni gayretler sarfetmeğe davet eder. Habeşistan vakası, kollektif emniyet davasının iflâs ettiğini değil, kollektif emniyet organizmasının tensik edilmek zaruretine delil o-larak alınabilir. Harbçılar, menfaatleri icabı, birinci hükmü, barışçılar, davaları icabı, ikinci hükmü kabul etmektedirler, ikisi arasında sallanan kudretli Fransa'yı ikinci hükme doğru durlaştıran Mösyö Blum, şahsına ve partisine hiyanet etmeksizin, başka türlü hareket e-demezdi. Dünkü telgraflardan I irin n dik-katdeğer bir fıkrasını tekrar edelim: "Mösyö Blum'un, fransız hükümetinin faaliyetine yol hazırlamak maksadı ile Küçük Antant, Sovyet Rusya ve ingiltere ile konuşmalarına devam etmek niyetinde olduğu öğrenilmiştir.,, italya ve zecri tedbirler melesi i|e Milletler Cemiyeti men-filerini uzlaştırmak hususunda haziran toplantısında nasıl bir gi- m bulunacağı keyfiyeti gene nezaketini muhafaza ediyor. Fenerbahçe de imar ediliyor istanbul, 23 (Telefon) _ İstanbul bele-diyesi, Yalova ve Floryanın imarından sonra Fener Bahçenin de imanna karaer vermiştir. Fener Bahçede geniş bir imar hazırlığı yapılacak ve asıl tesisat gcle-*ek aeneve bırakılacaktır. Sümer Bankın 1935 iş yılındaki çalışmaları --- x Bankanın fabrikalarına ve yerli mallar pazarlarına yatırılan sermayesi İÎ061740 liraya, iştirâkterindeki hissesi 8973223liraya varmıştır. Kurulmakta olan fabrikaları için banka bu sene 4634318lira harcamıştır Bu yıl Malatya bez, Karabük demir ve çelik, Sivas çimento fabrikalariyle Kimya endüstrisi üzerinde çalışacaktır "KURULAN HER FABRİKANIN, MİLLÎ EKONOMİNİN DOĞRUDAN DOĞRUYA VEYA BİLVASITA ALÂKADAR BÜTÜN BRANŞLARINDA UYANDIRDIĞI HAREKETLER VE BU H CEKETLERİN MEMLEKET MİKYASINDAKİ UMUMİ HEYETİ MUAZZAM BİR KURULUŞ MANZARASI VERMEKTEDİR/* İdare meclisi raporundan Kayseri kombinası. Ke ihorlu Dünkü sayımızda yazdığımız gibi Sümer Bank Umumî Heyeti Kamutay binasında Büdce encümeni reisi B. Mus tafa Şeref Özkan (Burdur) ın başkanlığında toplanmış ve aynen koyduğumuz idare meclisi raporu ve ona bağlı bilançoyu tetkik etmiştir. Bu münasebetle umumi heyet azalan, millî endüstrimiz üzerinde büyük bir vazife payı almış olan Sümer Banktan son bir senelik çalışma neticeleri üzerinde hesap alırlarken millî kalkınmanın prensiple- Yeni Fransız Kabinesi RaJikaller yeni kabineye yardıma karar verdiler. Kuracağı kabinenin hazırlıklarını yapan B. Blum Paris, 23 (A.A ) — Dün gece. radikal sosyalist partisinin icra heyeti kısa bir görüşmeden sonra, bir reye karşı ittifakla, partinin kurulacak kabineye tam ve samimî yardımda bulunmasına karar vermiştir. fî. Daladiyenİn nutkundan sonra, şimal eyaleti radikal sosyalist federasyo-(Sonu 6. ıncı sayfada) kükürt. Ümit k$ğrd, İsparta . birci görünü* rine ve tatbikatına temas eden noktalarda izahat istemişlerdir. (Sonu İ. inci sayfada) ANKARA İSTANBUL Hava seferleri başlıyor Yol bir saat elli dak Ücret sigortalı y İstanbul ve Ankara arasında hava seferlerinin yakında başlıyacağı göz ö-nüne alınarak biraz malûmat edinmek üzere havayolları işletme idaresine müracaat ettik. Topladığımız malûmatı a-şağıya yazıyoruz: Istanbulla Ankara arasındaki hava seferleri 1 saat 50 dakika sürecektir. Ankaradan her gün saat 10 da ve Is-tanbuldan İS.5 de hareket edilecektir. Bundan başka cumartesi Ankaradan 14.5 de ve pazartesi günleri sabahleyin saat 7 de birer ilâve seferi varcfcV Bu suretle cumartesi ve pazar tatiUerin: Istanbulda geçirmek istiyenler için büyük kolaylık mevcuddur. Diğer taraftan gerek tstanbulda ve gerek Ankarada cumartesi günleri sa- ikadu alınacaktır, irmi iki liradır Prens Pol ve B. Benes Bükreşe gidiyorlar Prens Pol, Kıra! K arol ve B. Benes. Berlin, 23 (A.A) — Korespondans Diplomatik gazetesi diyor ki: Yugoslavya naibi Prens Pol ile Çekoslovakya cumur reisi Benes yakında Romanya kıralım resmen ziyaıet edeceklerdir. Uç devlet reisinin bu görüşmesi dış bakanlarının son Bclgrad toplantılarından sonra küçük antantın kuvvetini parlak bir tarzda belirtme kgayesİni gözettiğine şüphe yoktur. Fakat bu görüşmelerin üç devlet arasındaki bazı an-laşamamazıklan kapatmak için olması da çok muhtemeldir. *Ulus* un Dil Yazıları GÜNEŞ DİL Teorisinin ilk verimlerine genel bir bakış Türk dilciliğinin 1935 - 1936 çalışmalarına başlıca dayanak o-lan "Güneş - Dil Teorisi" üezrine yedi aydanberi "Ulus" ta çıkan yazılara, Üçüncü Türk Dili Kurultayı hazırlıklarına başlamak üzere, aralık veriyoruz. Üçüncü Kurultay konuşmalarının da en başlı olarak üzerinde duracağı "Güneş - Dil" teorisinin ortaya atıldığı gündenberi, dilei-lîgİD aldığı yeni gidişi burada kı- saca gözden geçirmek istiyoruz "Güneş - Dil" teorisinin ortaya koyduğu yeni dil görüşü, Türk dilinin yeryüzünleki kültür dillerine ana kaynak olduğunu, genel ve geniş Ölçüde meydana çıkarmaktadır. Avrupa'da Türk dili ve diye-lekleri üzerine çalışanların çoğu, yalnız türkoloji üzerinde uzmanlık isteğini kendilerine kılavuz e-dinmiş olanlardır. Bunların bak:ş-fSonu 2. inci sayfada) at M den 18 e kadar pazar günleri İst saat 9 dan 18 c kadar tenezzüh uçuşları yapılacaktır. 15 dakikalık bir uçuşun ücreti iki İl (Sonu 4. üncü sayfada) Dış Bakanımız geliyor Doktor Aras boğazlar konferansının 22 haziranda toplanacağını söyledi.. Belgrad, 23 (A. A.) — Avala Ajansı bildiriyor: Türkiye dış işleri bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras. Türkİ-yeye dönmek üzere, bu sabah Bel-graddan geçmiş ve durakta Türkiyenin Belgrad elçisi B. Ali Haydar başta olmak üzere bütün türk elçilik memurları, Romanyanın Belgrad elçisi B. Gurancscu. dış iş-yasî şube genel direktörü B. Andriç ve dış işleri bakanlığı hususî kalem direktörü B. Pretiç tarafından selâm] anm ıştır. Doktor Aras, saat 7.45 de yolculuğuna devam etmek ürere Belgraddan ayrılmıştır. Bclgrad, 23 (A.A.) — Doktor Tev • fik Rüştü Aras, bugün, Ankaraya git • mek üzere buradan geçmiştir. Türkiye dış bakanı, Lozan muahedesini imza etmiş, olan devletlerin, boğazların yeniden askerileştiriLmesi meselesini mü • zakere için, 22 haziranda montrö'de tof lanacaklarım teyid etmiştir. Dış Bakanımız T, R. Aras SAYFA 2 ULUS 21 MAVİŞ P*~'7 Düşünüşler Sümer Bank ve kurulan endüstrimiz Sümer Bank. dûn, çok ümii verici rakamlar ve perspektifIcrSe dolu b.z raporla un,un" heyetinin ve bütün türk ulusunun Önünde, bir yıllık çalışmasının hesabını verdi. Bugünkü sayımızda tamamım bulacağınız bu raporu, baştan sonuna kadar, gerektirdiği dikkat ve alâkayla okuyunuz, bu satırlarda türk inkılâbının ve onun kurucusu olan rejimin ortaya koyduğu büyük ve müspet eserin canlı bir ifadesini bulacaksınız. Yıllardanberi dünyayı kasıp ka-vuran ve birçok memleketleri hâlâ da en derin hir um odsuz hık ve ıstırab içinde krvrandıran ekonomik buhranı, türk idarecileri, rnernleketin lebine büyük bir kalkınma hamlesi için vesile ve destek yapmışlardu. Yedi senelik bir buhran demesinden sonra, gözlerimizi memleket ekonomicinin umumi strüktü-rü üzerinde gezdirirken vaziyetin husszsiyle milli bünyenize has tedbirlerin büyük bir mavalfakryetle alınmış olduğu son yıllarda ne kadar lehimize inkişaf ettiğim derin bir sevinçle müşahede ediyoruz. Türk ekonomisine hayati muvazenesini temin için, ekonomik bünyemizin müsaadesi nispetinde endüstrileşmenin bir esas olarak kabul edildiği ve hele birinci beş yıllık programla bu işin rasyonel bir şekilde plânlaştınldığı zamandan itibaren ve dış ticaretimizi denkleştirmek ve inkişaf ettirmek içi o alınmış olan muvazi ted -birlerle. Türkiye ekonomisinin sj-hatleşmesiae doğru yem bir peri-vod açılmıştır. Devlet, memleketin kati ihtiyacı addettiği endüstrinin kurulma-sim ve işJ el il meşini Sümer Banka vermekte, km endüstrinin, sağlam ve teknik kar idare altında, aksa-r büyük randımanla ça-temin etmiştir. Sümer Banka devredilmiş olan eski fabrikalarla banka tarafından, beş yıllık programa uygun olarak yeniden kurulmuş olan büyük endüstri tesislerinden aUrrmrş olan son neticeler ba modern mekaniz-mamn ne kadar rasyonel ve verimli bir şekilde çalıştığım açıkça göstermektedir. Sümer Bank İdare Meclisinin raporundaki şm satırların üzerinde biraz durmak isterim: ^Hammadde piyasa lana m endüstri lehine ferahlamasının imkânları mernleket ham madde istihsalinin genişlemesiyle kabil o-lacaktır. Bir taraftan gittikçe ^e-nişliyen millî endüstrinin pamuk ve yün istihlâki, «Jiğrr taraftan kliring anla,malariyle artan haricî taleb karşısında millî pamuk ve yün istihsali talebin gerisinde kaldığı müddetçe, ham madde fi-atlanmn tereffüü önümüzdeki senelerde beklenmekledir,, Hammadde stoklarının memlekette yığılarak Hatları, iskambil kâğıdından bir şato gibi devirdiği ve istihsali daraltmak lüzumunun her taraftan haykırıldığı günleri, bu yakın günleri hatırlamamak mümkün müdür? Şimdi, kmulan endüstrimiz sayesinde bir yandan artan iç tsuhJâkirruz ve kir yandan da alınan tedbirler sayesinde inkişaf eden ihracatımız karşısında, ham madde istihsal im izde ki artışın ihtiyacı karşılayamaması tek endişemizi teşkil ediyor. Bu keyfiyetin ifade ettiği mana herhangi bir tefsire lüzum gostermi-yecek kadar açıktır. İste bu vaziyet karşısında, ham madde tiatlarımn istihsalin kifayetsizliği yüzünden gerek endüstrimizin maliyet Hatlarını asarı bir dereceye çıkarmak vc gerekse ihracatı durdurmak tehlikesini gösteren hırta yükseliş temayülünü mahiri bir hadde sabit tatmak maks adîyle endüstririlerin birleşerek devletîn nmrahabesi altında ve her şevden önce memleket menfaati eri gözetilerek, bîr elden ve ntüştereken satın almaları hinin orranize edilmesi düşünüldü- ğünü de bu rapordan Öğreniyoruz. Ham maddelerimiz içimle gitgide bir altın değeri kazanan pamuğun, ihtiyacımızla mütenasib kalite ve kanitede istihsalini temin için îş ve Ziraat Bankalariy-1e Sümer Bank arasında bîr elbirliği yapılarak hu işi organize edecek bir teşekkülün vücuda getirilmesi için çalışıldığım da gene bu rapor bize öğretiyor. Bu suretle, kurulmuş ve kurulacak olan endüstrimizin doğurduğu ihtiyaçlar, bütün memleket e-kjuomisinin, iç vc dış ticareti, istihsali ve istihlakiyle. milli men -faatler gözetilerek, organi/t edil mesi işini hrzlandnmrş ve pl?nlaş-'irmiş oluyor. Tek sniıflı Türkiye'de milletin, tek ve müşterek menfaatti omo-jen bir kütle halimle inşası isinin de buna mırvari olarak ilerlediğini ilâve etmeliyiz. YASAR NARI Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde Gümrük muhafaza örgütü Vırî yaralı STJkaçakçı. 13?0 kilo gümrük kaçağı. $100 kilo inhisar ha çağı. 666 gram esrar. 21 kilo 250 gram morfin. 8 ampul morfin ve kokain. 5 kilon morfin. 59.56 defter sigara kfıftı* du 1 tüfek, 2 balıkçı sandalı ile 23 kaçakçı hayvani ele geçirmüjtir. İÇ HABERLER Üçüncü Türk Dili Kurultayı hazırlıkları 1STANBVL TELEFONLARIZ Fransız Elçisinin beyanatı. ! t -i 11"-- Fransız Elçisi B. Pense An kiradan buraya geidi. İstikraz şayiası hakkında sorulan suale verdiği eevabta ün şayianın Duyunu Uosu-miyeye aid bir anlaşmadan çıkmış ol -ması muznalini zasusîUiCİrü söyledi. Ankara'da evvelce taTndrğı ve bu sefer tsıufctığj devlet adamlarının yüksek me-asyetlrrinden büyük tır nrarisJr bahsetti.. Bir adanı l.arı-ı m K ıııın li ln-.ı nnn I. «Hainle* asapı allı. İstanbul. 23 — Mustafa adında bir manitatoracı. yirmi bir senedir beraber yas ••kî.» karası Cemileyi Rumeli hisarının tepesinden assu-ı atarak aldür -ssrüstat Cinayet meydana çıkuktaa sonra yakalanan Mustafa işi ilkönce tevil etmek istemişse de sonunda geçimsırlik yüzünden bu «inayeti işİedİRİni re maksadı da kanamdan bu suretle kur-lıılm.ık olduğunu itiraf etmiştir. Muştalanın ölduıoûğü karrsmdan öç çocuku Türk Dil Kurunu! Genel Srk rrlerlipinılen; Üçüncü Türk Dili Kurultayı için hazırlıklara baştanmı*aw. Bu Kurultayın mihveri Güneş - Dil teorisi olacaktır. Bu hazırlıklara zaman bulunabilmek üzere Güneş - Dil teorisi üzerine Kurum üye/«riraçe yazılmakta olan yazılara aralık verilmiştir Kurumun üyelerinden olup ta bu Kurultayda da üye olartm bu imnmak istiyenlerin adlarım, işlerini ve adreslerini bildirmelari ve Kurultaya bir tez vermek istiyenlerin de yazdı tezlerini göndermeleri için en son mühlet 15 Temmuz 193S akşamı bitecektir. Yalnız dinleyici olarak bulunmak istiyenler 31 Temmuz 1036 akşamma kadar adlarını, işlerim ve adreslerini bUdirebİtîrlcr. İstanbul 23 —Parartesi günü be. kdİyede. şehircilik mütehassısı B. Pros. tun da bstlurtacağı bâr toplantı yapılacak, bu toplanuda İstanbul plânının esasları vc san şekfi tesbü edilecektir. * istanbul 23 — İcra kayıdlarmı tahrif etmekten suçlu olarak muhakeme e-dTlmckte olan icra memura Kadri ve arkadaşları hakkında mahkeme kararını vermiştir. Bu karara göre Kadri sekiz sene hapse mahkûm olmuştur. Diğer suçlular için de muhtelif cezalar vrrirmİş-tir. * İstanbul. 23 — 93S yılına ait İstanbul vehrı vergi tahsilatı yiımi milyon ti. fartadar. «Ulus» un Dil Yazıları (Başı I. inci t'yfsda) lan, ancak Türkçe daireli rcfrrde olduğundan, Türk chlmrn kökleriy le Indo - öropeer» ve Sem Kik denilen dillerin söz kökleri arasında bir karşılaştırma yapmayı hemen hiç düşünmemişlerdir. Dil karşılaştırmaları üzerine çalışan dilciler ise, Turkçeyi bilmedikleri ve bu ana dille uğraşmadıkları için, arayıp arayın ta bir türlü bulamadıkları ana dil m Türkçede kendini gösterdiğini göremiyorlar. Bunlar arasında etimoloji ile uğrasan tek tük birkaç bilgin, Indo - Öropeen dillerin ana kökünü bulmak için Altay dilleri üzerinde çalışmaktan başka çıkar yol olma dışını pcj-mü.ler ve söylemişlerdir. İşte Alr.ıanyada Profesör Etilin ger, Avusturya'da Baron Voo We4den ve doktor Krvergiç. fası gibi bâlgnaler ınsnsda sayısahilir. aakay-, Hitit, Mısır. Etrsssir gibi asalı ıılı arryan dilciler de vardır ki, bss ersilerin Türkçe oldu-ğsssssı sussssaUdWı gün, evvrJkıle-riss ıı ıijlı ıs— katılmak zoragmAa hai.kilai— da göreceklerdir. Fransız dilcisi Hilaire de Baren-ton'u batıların basınçla sayabiliriz. Yııı nVssssmıla Türk dili siuuliİuc derin rtsstirr yapan dilcilerin hemen hepsi, Türlcçenin başlı Avrupa ve Asya dillerine asta kaynak olduğu neticesine varmışlardır. Karadağ mukmre bele rinde vuru -tan Mut safa Celâlettin Paşa ile oğ-ru Enver Paşa bu yolda ilk araştırmalara koyuldukları gibi. Bursa* da Feraızeı zade Şakır, Mısırda Nurettin Mustafa gibi yine bu yolun başka bir eığrrmda yürüyen-yestier de olsssattnr Günümüzde de merhum Samih Rifat başta olmak üzere Yusuf Ziya Özer, Na-im Onat, Ahmet Cevat Emre, dil karşılaştırmaları ürerine çalışarak Türkçenin Indo - öropeen ve Se-mitik dillerin ana kaynağı olduğunu ortaya çıkarmar-a çalışanlar arasında başlıcalarıdrr. Ancak, bütün ba eski ve yeni araştırmalarda kelimelerin karşı-1 afimi naşı esas tutularak, genel ve geniş bir kaideye dayanılansa-naıştı. işle 'Güneş - Dil" teorisi bütün bu başka başka gorüf ve bu!' .lan bir kaide altında toolı ¦ yarak ortaya bir metot koynauatur. Bu metodun dayandığı ana e-sasları kısaca şöyle sayabiliriz: 1. — Kelimelerin ana anlamları ilk fonemlerinde toplanır. 2- — Asıl anlam taşıyan sesler. v '.-unla •es ese- mı ıılaı ıılıı 3. — f»k fan e—in assa anîams, sn-taptrçı "Gssrneş" Bu förirdesı «».ardıcı çersel asslsssdar hep göHsIeİMİİr. 4 — Ana kok dediğTrmz ilk fonemin vokal ve konson rJegiş m.dgrîvt+jjS|h*L.. killer ile bu foneme katılarak onunla kaynaşan diğer fonemlerin yarattıkları elemanlar yavaş yavaş, ana kök anlamlarmrn şu veya bu kısarıma tahsis edilmiş ve bu yüzden, sonradan ek kılığına girerek ana kök anlamını daraltma, genişletme, bağlama— gibi roller de yapmağa ba«!amı:'.ır. Dillerin aggluti-asarsan ve flexie»n devirleri-rütı kaynacı bssssssr. Ba esajftarm dayanan yeni dil aasetasdu. bsıgüsae kadar parça parça ya.piİmiş olan kelime karşılaş-tırmalarım bir araya getirmekle beraber, daha çok geniş ölçüde o-larak türlü dillerde bir, yamat bi-ribirine yakın anlamlara gelen ke-limrlrrin de ilk kaynaklarını ve Türk dilinin yeryirzü dilleri üzerinde yapılan denemelerde metodun asla sarsılma d ıeı görülmüştür kî bn da esasın sağlamlığını gösterir. "Güneş - Dil" teorisinin diller üzerine bugüne kadar ileri sürülmüş ana hakikatlerden hiç biriyle çarpışmaksızın Türk dirmrn yeryüzü dillerine ana kaynak olduğu gibi yeni ve parlak bir hakikati ortaya koymuş olması, yalnız Türk dilciliği içîn değil, bütün yeryüzü dil bilgisi için çok büyük bir şeydir. Bugüne kadar Linguİstique, E-tymologie, Philologie generale, Glottogonie... v. s. gibi İsimler altında ileri sürülen araştırmalarda kabul edilmiş hakikatler, "Gürse* -Dil" teorisini sarsmak şöyle dursun, ona kuvvet bile vermektedir: 1 — Bütün dilciler, dillerin kökleri tek heceli olduğunu ve "Uak heceli höMer" dedikleri şeyler arasında iki konsonlu olanlarız da daha eski tek konsonlu "fonemler" m birleşmesiyle doğaruış olacağını kabul etmektedirler. 2. — Asd kok mananın konsonlar üzerinde toplandığı, vokalhy rin daha çok fonetik ve konsonlarm semantik rol yanlık- lan da dilcilik bul t-d.ic--lnut.r. 3. — Dillerin ilkel kök seslerinin anlamlan üzerinde doğrudan doğruya "Gmneşm fikrinin ı--. iner1 ilgini söyleuseuıişrer ise de, bandan birinci derecede çıkan 'büyüklük, yüknehlik, partaldık, stcaldık-" gibi anlamların bu köklerle anlatıl-di"im da dilcilerin çoğu kabul rtmi' bulunmaktadır. 4. — Bütün eklerin asıllarmda bi-r-eV m*n*lr kök 1r«lime oldu-gu, bunların monosyllabiqoe dillerde "boş" denilen kökler, agglsrlinant denilenlerde »önek, fleıcionnel dillerde ise önek, araek ve s önek olarak rol oynadıkları da her dilcinin bildiği ve doğruluğuna kandığı hakikatlerdendir. "Güneş - Dil" teorisi, dil bilgisinin bu verimlerine dayanarak, kelimeleri ilk etimolojik şekillerine kadar götürmek ve bu şekiller altında karşılaştırmalarını yapmak gibi çok esaslı bîr dil araştırma metodu yaratmıştır ki bununla diller arasındaki hısımlık ve Türk dilinin bu diller üzerindeki ana rolü kendiliğinden meydana çıkmaktadır Ifte yeni Türk dil ekolünün asıl büvük verimi bu noktada toplanır. Bundan pratik olarak alınabilecek neticeye gelince, dil devriminin en büyük dileği, bütün balkı kolaylıkla okutabilecek ve yazı diliyle kotstassssa dili ıı ¦¦anılil i ayrı-lığı elden geldiği kadar azaltacak bir yol bulmaktır. Bu esas, biç sar-sılmaznnttrr. Herkesin bildiği ve anladığı söz dururken, ister doğrudan doğruya Türkçenin başka diyeleklerinden gelsin, ister Türk kökünden olduğu halde bîr başka dile maledılmiş bulunsun, başka süz aranmağa sebep yoktur. Azacak her Türkün söylediği ve ne desrseye geldiğini anladığı bîr sö-dilden olduğa ileri yahut anlatmak zora çında bulunduğumuz bir fikrin herkesçe bilinir «özü bulunmazsa işte bunlarda "Güneş - Dil" analizlerine dayanmak. Önünde bulunduğumuz güçlüğü kaldırmak için. İşimize yarar. Bununla beraber, bu büyük pratik kolaylığı olmamış bile olsaydı, Türk dilinin bütün yeryüzü kültür dillerine ana kaynak olduğunu göstermesi bakımından, Türk dil teorisinin değerine hiç bîr eksiklik gelmezdi. /. N. DİLMEN Amerikaya vereceğhmz para 1914 - 1917 scrjelcrî »cinde smdurıf devletler nezdinde bulunan osssssnJı te-baasmm menfaatlerin* lurussn husu ¦unda himayeyi üzerine alan devletçt sarfcdıhp henüz ödenmeyen 2JS24.8' doların 2679 numaralı kanuahı tsadil edilen rrflâfsurme esasları dnrestnde U taksitte Amerikaya verilmesi bakkmd.-lıükürnet Karmttaya bir proje vermiştir Bu parama ilk taksiti I barirsa T93s tarihînde düyunu umumi vr lındceasac konulan tahsisattan ödenecektir. Pr. Gabrielin ilk konferansı Milletlerarası arkeoloji âuasuertadcn re Strarburg üniversitesinde şanstesör Gabriel dön ak«m Ankara Haflseraide fevkalâde Önemli bir konferans sermiştir. "Anadoluda türk sanat ederleri., a-dmı taşıyan bu konferansrn ilk kısmında Likya vc Kilikyadaki eski âbidelerin ehemiyeü mevzuubaba ediasüştir. Pıotctöt uıutcjddıd projeksiyonlarla süslenen bu kısımda Likya ve Kîlucya-da bulunan âbidelerin Orta Asyadaki sanat eserlerîle olan sıkı benzeyişini ve ıııuM.ı... i p i i 111 rhemiyrtlc erta^-a boy-mt-iur On^nn nonm ^einrk TtrrHerirıîH Anadolırya celmelerîlc ba^layaa devre geçmiştir. Profesör konferansının bu kısmında Selçuk türk ve Iran türk eserlerinin ne kadar orijinal cidsığuna Anadoludaki eski lâtio ve grek eserlerinden bir şey almaktan ziyade verdiğini ispat edecek çok mühim noktalan tebarüz ettirmiştir. Bu mühim konferansrn ana hatlrrile bir hulâsasmı konferansı dün tercüme etmiş olra Mamut Hayrinîn hu akşam saat 20 de Ankara radyosunda tekrar etmesine profesör Gabriel müsaade etmiştir. HaTVevi salonunda bu konferansı dinlemek fırsatını k-n-ır.mliT.ı radvoda mutlaka dinlemelerini tavsîve ederiz. Doyçe Bankın Ergani hisselerinin satm alınması hakkındaki "gani proje i» • ı Bank elinde bulum bakırı Türk Anonim Şirketi hisse se -ncdlerinin satın alınmasına dair hükümetle mezkûr Banka arasında yapılan mukavelenin tasdiki ve tahsisat sn na te-tnin sureti hakkrodaki liyüurı boku met Kamu uy a vermiştir. BasMBsssBB e-ImJe bulunan 1.5 milyon lira itibari k iyene tindeki hisse senedlcri 839.000 liraya satın alınacaktır. Bu suretle Eti Bankın Ergani bakırı Türk Anonim Şirketindeki iştiraki 2.5 milyoa rrraya çıkarılmış olacaktrr. BS0.900 tna Eti Bank «cnmay esine mahsuben Man re Ve kale tince verilecek ve fevkalâde kay • naklardan bulunacak varidatla sssabsup olunacaktır . .......... B. Pelerin ...........; İnkılâb Dersleri j Ankara vs İstanbul Ostfrersi- j telerindc R. Peker'in verdiği istkı- • lâb derslerinde tatulan salebe : notları, «özdea sîeçİrPdİkt«n son- | Bat, ULUS RaMinrvİDcc ki tan tsa- j lıoJc budannUr. 124 sayfa nstan ! eaer, yalnız basma masrafı kar- \ «•lığı olarak ker yerde ON KUBU \ ŞA satıh ULUS 25 MAYIS 1936 PAZARTESİ Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. No: 5324 ADIMIZ, AND1MIZDIR Her yerde 5 kuruş Baıbetke TÜRK HAVA YOLLARI Kuvvelü bir yolcu tayyaresinin koltukları üzerinde İsmet İnönü, muhterem hanımı ve çocukları, sonra Bayındırlık Bakanı: Gazetemizde bu fotoğrafı görenler şüphesiz hayret etmemişlerdir, övünülecek şey tayyarenin uç tarafındaki üç kelimelik yazıdadır: Türk Hava Yolları! Yakında bu kuvvetli tayyareler istanbul. Ankara, İzmir, ve derece derece diğer başlıca Türkiye merkezleri arasında muntazam hava seferlerini açacaklardır. Her gün gazetelerde okuyoruz: Eden tayyare ile Cenevre'den Londra'ya döndü; yahut italyan propaganda bakanı tayyare ile doğu Afrikasına gitti veya Badog-liyo Adisababa'dan tayyare ile Roma'ya hareket etmek üzeredir. Fakat bir de Türkiye'den çıkarsanız, hele Almanya gibi kesif nüfuslu ve yüksek teknikli memleketlerde tayyarenin tramvay-lastiğini görürsünüz. Tayyare yolculuğu s p o r 1 u k olmaktan çıkarak, normal nakil vasıtaları haline gelmiştir. Denizde olduğu gibi. hava vasıtalarının korkunç dü«manı olan s i s 'e karşı b'!~ tnvyar^eri telsizlerle istasyonlardın id"* -*****k esresi bu-lunmu«tı»r. Sivil tayyarecilik, bundan başka, uzun mesafelerde devamlı u-çuşlarla o memlekete en tecrübeli ve usta pilotlar yetiştirmeğe yarı-yan bir mekteb olmuştur. Sofya'dan g^r-rken Varşova - Atina tayyare yolu ace ucasına sorduğum sualin *-«vnb"M «»ene hatırlıyorum: — Kör mı? Hayır, kazanmıyoruz. Fakat Lehistan milli müdafaasına uzak ve yabancı havada uçmağı öğrenen pilotlar yetiştiriyoruz!" Bu asırda havada görünmiyen ileri nvlî**t olur mu? Bilhassa Türkiye ki, bir ucu Öbür ucundan, şi-t. -.diferle bile çok uzaktır; yolla-r.- ı,ı tamamlanması uzun seneler ister. Bu memleketten uzaklık ve ayrılığın bütün mahzurlarını hava vasıtasından başka ne ile kaldırabiliriz? Hava volu, her bakımdan yurvrmakta olduğumuz coğrafî ve milli birl'k savaşında yardımcımız olacaktır. Bir gün türk kanadının, Türkiye ile Balkanları, nihayet daha uzak ülkeleri biribirine bağladığını göreceğiz. Gene bu nesil bir gün bu uçan tayyarelerin bir köşesinde şu yazıyı da görecektir: "Türkiye'de yomlmıstır!" Falih Rtfkt AT AY Kamutay, yeni büdceyi görüşmeğe başladı Büdce encümeninin teklifine göre yeni büdcemizin varidat kısmı 212.164 000 masraf kısmı 272 755.580 liradır Büdce encümeni büyük b bakanımız înönüne ve ve hayranlığını Kamutay bugün 936 yılı büdce-sini konuşmaya başltyacaktır. Yeni büdce hükümetin teklifinde masraf kısmı 216.682.265: varidat kısmı 216.890.000 lira iken Büdce encümeninin, çalışmalarını ve başarılarını şükranla andığı başbakanımız büdce encümeninin teklifinde masraf kısmı 212.755.580 varidat kısmı da 212.764.000 liradır. Büdce encümeni mazbatasın -da yeni büdcemizin ana hatlarını şöyle anlatmaktadır: 1 — Varidat tahsilatı: Büdçe mu-hammenatma mukabil tahsil edilen devlet varidatı nâzım hesablarla ve 1933 senesinde mülhak büdçe haline getirilen posta ve telgrafa aid hasılat tamamen hariç omak üzere 1924 senesinde 138,000,000 lira raddesinde iken her sene bir mikdar yükselerek 1929 senesin- aşansından dolayı Baş-hükümetimize şükran bildirmektedir. de 208.705,000 lirayı bulmuş ve umumî buhran tesirile bu tarihten itibaren tekrar azalmaya başlayarak 1930 senesinde 201.000.000. 931 de 155.500.000 liraya düşmüş ve tekrar çoğalarak 1932 senesinde 170.000,000, 1933 senesinde 174,700,000 ve 1934 senesinde 192,650,321 liraya baliğ olmuştur. Bu tezayütte yeni vergilerin veya mevcud vergilerdeki tadilâtın mühim tesiri olduğu aşikâr olmakla beraber vergi randmanındaki inkişaf aşağıdaki hâdiselerle açık olarak görülmektedir. Filhakika 1934 senesinde tahmin edilen 184.000.000 milyon liraya mukabil tahsilat 8.5 milyon lira fazlasile 192.800.000 lirayı bulmuş ve 1935 malî yılının on aylık cetvellerine göre tahsilat 165.368,187 lira olduğundan 1935 senesinin on iki aylık tahsilatının sene sonundaki fazla tahsilat payı da hesaba katılırsa 200.000.000 liraya varacağı ve bu suretle 1935 senesi için tahmin edilen 195.000,000 liraya nİsbetle 5.000.000 ve 1934 tahsilatına nisbetlede 8.000.000 lira bir faslafık hnsıl olacağı umİd edilmekte bulunmuştur. VARİDATTAKİ YÜKSEKLİMİN SEBEBİ 1935 büdçesi yapıldıktan sonra tuz resminde varidatın 3,000.000 lira eksilmesini icabettiren %50 nisbetinde ve şeker istilâk resminde de kısmen hariçten ithal edilecek seker resmi ile telâfi edilmek üzere % 70 nisbetinde tenzilât yapılmasına ve busene memleketin bir (Sonu 5. inci sayfada) Sömürgeler Bakanının istifasından sonra. B. Tornasın halefi seçilirken Bazı muhafazakâr ingiliz mebuslarının büyük bir faaliyet göstermeleri ve şiddetle hareket etmeleri ihtimali var Dünkü spor hareketleri ÂNKARADA: Lik maçlarına dev Galatasaray - Günrş muhteliti, F am olumlu. — İSTANIM LDA: ener - Beşiktaş nııılılı-litini vrııılî. BİSİKLET FEDERASYONU IIVZIRLIK YARIŞLARIM BERLİN OLİMPİ YADLARINA N BİRİNCİSİNİ YAPIL / ..-. frfl bMHet y *rrşrnın birincisi Talât, bakr'' '¦"•inin arasında geçen yar iz. mirde kazandığı bir mfl . ı (Yazın 2. incİ tayfada) Londra, 24 ('A.A ) — B. Thomas'ın halefini tayin meselesi hakkında bu hafta tatili içinde millî hükümeti teşkil e-den partiler delegeleri arasında görüş, meler yapılacaktır. Sağ cenah müntehasına men • sub muhafazakârların son derece faaliyette bulunmaları ve şiddetle hareket etmeleri ihtimali vardır. Bu sebcbten dolayı Lord Vintertonun hafta tatili dola-yisiyle Surrcydeki sayfiyesinde vereceği ziyafete büyük bir ehemiyet atfedilmektedir. Bu ziyafete çağırılanlar arasında Sir Ostcn Çemberleyn ile Sİr Edvard Grig ve Sir İlana Pogerroft vardır. Bu son iki zat muhafazakâr partinin sag ce-nahındandırlar. B. Vinterton'un ismi, sömürgeler ba. kanlığı İçin de ileri sürülmüştür. B. Vinston Çurçil'in geceleyin Surrey'e gelmesi beklenmektedir. Siyasal mahfiller, Çurçil ile Sir Çem-IimIi aVi görüşmelerinin ehemiyetine işaret etmektedirler. Bu iki zat daha önce avam kamarasında B. Baldvine karşı yapmi" ol-lukları hücumlar ve tenkİdler-le biribirlerine yaklaşmış bulunuyorlardı. (Sonu J. üncü sayfada) B. Blum konuşmalarına dün de devam etti Komünistler büyük bayındırlık işleri ve umumî af yapılmasını istiyorlar B. Blum (ortada) ve kendisiyle konuşan B. Thorez (solda) ve B. Düklo (sağda) Paris, 24 (A.A.) — B. Blum. yeni kabinenin kurulması maksadiyle yapmakta olduğu yarı resmî görüşmelerine devam ederek sabık adliye bakanı Bay Ivon Delbos'u kabul etmiştir. Kendisi gazetecilere beyanatta bulunarak ba • kanlıkların şu veya bu zata verilmesi meselesinin asla mevzuu bahs olmamış olduğunu söylemiştir. Hatırlardadır, ki Bay Eryo*nun dış bakanlığını kabulden kaçınması üzerine bu makam için Bay Delbos'un İsmi ileri sürülmüş idi. B. Blum, parlamento başkanı Bay Fcrnan Buisson'u ziyaret etmiş ve komünist reislerinden Bay Moris Thorer ve Bay Jak Düklayı kabul ederek kendileriyle yarım saat görüşmüştür. Bu iki zat, yeni kabinenin işsizliğe karşı bir tedbir olmak üzere geniş ölçüde bayındırlık işlerine girişmesi, bir milyar bir kredi kabul etmek suretiyle çocukluğu koruması bir milî müdafaa bakanlığı kurması ve nihayet umumî bir af ilân eylemesi zarurî olduğunu soy -lemislerdir. Bir fransız gazetesinin düşünceleri Paris, 24 (A.A.) — Eko dö Pari gazetesi yazıyor: "Her halde Bay Blum Bay Delbosa dış bakanlığını teklif e -derken üzerine hiç bir bakanlık alma -mış bir başbakan sıfatiylc. dış siyasaya vereceği istikamette kendisi ile Bay Delbos arasında anlaşamazlık çrkmıyaca- ğı düşüncesinde idi. Ancak Bay Del-bosun yakınında bulunanlar adliye ba. kanının bu teklifi kabul hususunda mütereddid bulunduğunu ima etmektedirler. " Bay Blumun 1! haziranda Cenevrede bulunacağı ve orada yeni hükümetin gerek zecri tedbirler ve gerek Ren meselesi hakkındaki görüşlerini tarif vc izah edeceği de teyid olunmaktadır. B. Tevfili Rüştü Aras İstanbulda istanbul, 24 (Telefonla) — Dış Ba-kanı Dr. Tevfik Rüştü Aras bu sabahki ekspresle, Avrupadan şehrimize dönmüştür. İstasyonda birçok zatlar tarafından karşılanmıştır . Mühim bir ingiliz ticaret grupu Bu sabah şehrimize gelmiş bulunuyor İstanbul, 24 (Telefonla) — Endüstri plânımıza aid bazı fabrikala-rın. esas tediye prensiplerimiz dahilinde, yani bedellerini malen kabul etmek şartile. inşalarını deruhte etmek ısı i yen mühim bir ingiliz grupu bugün (dün) şehrimize gelmiştir. Bu heyet azasından bir kısmı bu akşamki trenle Ankaraya hareket etmişlerdir. Aralarında ingiliz finans hakanlığı ingiliz İhracatr-na kredi dairesi müdürü Somörwîl de bulunmaktadır. Bu heyeti ingiliz elçiliğine mensup bir hevet istasyonda karşılamış ve elçilikçe Önceden hazırlanmış dairelere misafir edilmişlerdir. Yarın (bugün) An-karava gelecek olan iki r.ıttan birisi Brosfölt şirketi müdürlerinden M^^knmziö'dür. ilkbahar at yarışlarının üçüncü haftası Dün alanın en kala halik olduğu gündü Müşterek bjhis neticelerinin ilân edilmesini bckliyen halk. (Yazısı 5. İnci sayfada) SAYFA 2 -ULUS ?5 MAYIS 1936 PA/AR™"! Yeni büdcemiz.. ; 1936 büdcesi bugün Kamutayda konuşulacaktır. Devlet kadrosunun bir yıllık hamlesini içine alan yeni buuce yekûnu, rejimin refaha giden hayat akısına uymuş, ve geçen yıllara göre oldukça yüksek bir ra-»kamı bulmuştur. Millî hayalımızın i-Jlerleyiş ahengi, kendi sevk ve idaremizin dizgini altında, her zaman, iç ¦ ve dış ekonomik icaplara uygun olmuştur. Bunu yakın yılların büdce yekûnlarında da sarih olarak görürüz. 1924 yılında I 38 milyon olan dev-\let büdcesi 1929 yılında 208 milyo-'nu bulmuştu. Buhranın büdcemize ilk tesiri 1930 da başlar, O yd için derhal 201 milyona indi. 1931 de i-se büdce daha sıkı bir tedbirle 155,5 milyon yapıldı. Bundan sonraki yıllar, buhranı silkip yeni bir kalkınma hareketine giriştiğimiz devredir. 1932 yüm-da birden I 70 milyona çıkan büdce. 1933 de 174.7 ve 1934 de 192.5 milyona varmıştır. 1935 mail yık için ise bu rakam 200 milyondur. Yeni büdcemiz gene bir yükseliş hamlesi içinde 212,7 milyon olarak hazırlanmıştır. Büdcelerimİzin bünyesini bilmİ-yenler. bu yükselişin; vergi nisbetle-rini artırarak ve mükellefiyet hududunu genişleterek elde edİldipine hükmedebilirler. Bu şekilde muhakeme, yalnız yanlış değil, muzur da oldo'nınd^n dÜ7eltilmek gerektir. Türk büdcelerinin üçte İkiye yakın geliri, istihlâke dayanmaktadır. Büdce artışları da, en çok. yurdda istihlâk kudretinin genişlemesinden i-leri gelmektedir. Birçok devlet tedbirleri, geniş Ölçüde yurddaş emeğini kıymetlendiriyor; dış anlaşmalarla mahsul değerini artırıyor, kaliteler üzerindeki itinalı çalışmalar ise. bu değere ayn bir kıymet unsuru ilâve ediyor. Mahsul hnc-'mip*« artmaVta olması bir hakikattir. Buğdayda doğrudan doğruya devlet orgnaizmasının, pamuk, tütün ve başka istihsal kollarında kliring Katının ve milli sanayiin yarattığı değerler; yurddaşların alım kudretini her-gün biraz daha genişletmektedir. İstihlâk mevzularının ucuzlatılması da onu artıran sebeblerdendir. Devlet, tuzun, şekerin, çimentonun fiatlarını indirmiştir. İstihlâkin bu tedbirle de yüzde kırk nisbetinde arttığını rakamlar göstermektedir. Filhakika millî sanayi, gümrük veren birçok istihlâk mallarını ucuzca pazarlarımıza vermekle, bir taraftan vergiyi azaltmaktadır, ancak o-nun ilk maddeye verdiği yüksek kıymet de. müstahsilde, başka şeyleri istihlâk İmkânı yaratmaktadır. Binaenaleyh sanıldığı gibi millî sanayi, büdcelerimizin gelirini almış değil, ona yeni gelir kaynaklan yaratmıştır. 1936 büdcesinin konuşulacağı hafta içinde ikinci beş yıllık sanayi programının ana ha t lan da belirmiş olacaktır. Yalnız ziraat rnahaullerimi-zin değil çok zengin olan madenlerimizin de yurd servetini hergün bir az daha fazla artıracağı zamanlara geldik. Bütün bunlar bize, 1936 yılı büdcesinin sağlam bünyesini izah ettiği gibi gelecek yılın daha verimli o-lacacnnı da müjdelemektedir. Türk büdcelerinin yıllardanberi hakikî bir tevazün içinde inkişafı, onlann kuruluşunda, riyazi bir katiyete yaklaşmak için ciddî bir cehd sarfedilmesindendir. İhtimale çok az yer bırakmak itinasiyledir ki 1934 büdcesinin geliri. 184 milyon lira o-larak tahmin edilmişken yıl sonunda 192 milyonu bulmuştur. 193*) büdcesinde İse sekiz milyon liralık bİr varidat fazlası olacağı ümid edilmektedir. Bu rakamlar da gösterir ki, türk büdcelerinde sınat ve inkişaf biribirİ içinde yaşamaktadır. Kemal ÜNAL Ankarada lik maçları. ' Dün her iki alanda da Hk maçlarına devam edildi. Ankara Gücü atanında Çankaya - Güvençsporu 3 - 0. Kırıkkale Gücü - Demirsporu 2-1 yendiler. Muhafız Gücü alanında günün mühim maçları vardı, önce Gençler Birliği — Muhafız Gücü karşılaştılar. Hakem Nurinİn idaresindeki bu maçı Muhafız Gücü 2-1 kazandı. Gençler Birliği, bilinmiyen bir se-beble maçı on kişi ile oynadı. Birinci devreyi 1-0 kazanmış olarak bitirmişti. Fakat, ikinci devrenin son dakikalarında. 2 gol yiyerek üstün onamasına rağmen, yenilmiş olarak alandan çıktı. ikinci maç Altınordu - Ankara Gücü arasında idi. Altınordu. son maçlara Çıktığı kadrodan çok farklı bir takımla Ankara Gücü karşısında yer almıştı. Ankara Gücü, tam kadrosiyle oynadı ve birinci devrenin bitmesine 10 dakika kalıncaya kadar 4 gol attı. Bu sırada sağnak halinde yağan yağmur yüzünden maça devam edilemieceğİ anlaşıldığından hakem Hakkı oyunu tehir ertİ. Mücbir sebeblerle geri' bırakılan maçların, başka bir zaman, yeni bastan oynanması lâzım geldiğinden lik maçları sonunda, Altınordu - Akara Gücü takımlarım bir kere daha karşı karşıya göreceğiz.. Galatasaray - Güneş muhteliti, Fener - Beşiktaş muhtelitini yendi. I t s t a n o u I . 24 (A.A.) — Galatasaray - Güneş ve Fenerbahçe - Beşiktaş kulüpleri arasında, "dostluk maçları" ismi verilen muhtelit karşılaşma Taksim stadında yapıldı. Bu dört kulüp Beşiktaş • Fenerbahçe ve Galatasaray - Güneş oyuncularından mürekkep iki muhtelit yapmışlardı, tstanbu -lun en kuvvetli oyuncularını karşı karşıya görmek isteyen büyük bir kalabalık stadı doldurmuş bulunuyordu. Galatasaray - Güneş muhteliti şu kuvvetli kadroyu arzediyordu. Avni - Reşad. Faruk - Kadri, Rıza, İbrahim - Necdet, Salâhattin, Gündüz, Haşİm, Rebii. Buna karşı Fenerbahçe - Beşiktaş muhteliti. Hakkı, Nazım. Esad, Yaşar, Nuri gibi en İyi oyuncularından mah -rum bİr halde şöyle bir teşekkül gös -teriyordu: Mehmet Ali - Hüsnü, Fazıl Faruk, Reşad. Fuad - Niyazi. Naci, Ali Rıza, Şeref, Fikret. Hakem Ahmcd Adem. Maça Fenerbahçe - Beşiktaş muhte. liti başladı. Daha başlangıçta kesilen bu hücuma, san.kırmızı takım hemen cevab verdi vc rakib muhteliti derhal kendi kalesi önünde hapis etti. Oyun ilerledikçe Güneş - Galatasaray muhtelitinin daha ağır bastığı gö- rülüyor. Sağdan ve soldan boyuna iniş. ler yapan san-kırmızılılar, şuursuz bir oyun oynayan Fener . Beşiktaş defansı, nı kolayca atlatıyor ve gol vaziyetine giriyorlar. Fener . Beşiktaş kalesi, muhakkak bîr golden en ümidsîz vaziyetlerde kurtuluyor: Nccdetin bir vuruşu kale direğine çarptı. Gündüz'ün bir şutu, Re-bünin bir vuruşu Hüsnü ve Fazıla çarparak kornere gittiler. Galatasaray . Güneş muhteliti ilk golü, 21 inci dakikada, Rebiinin çok güzel bir pasından İstifade eden Gündüzün a-yağiyle kazandı. Bu golü. bir çok fırsatlar takibetti. Fakat istifade edemediler. Birinci devre, bu şekilde, 1/0 sarı-kırmiri takımın lehine bitti. İkinci devri liknci devrı*lc kaleye Necdet geçmiş. Fikret ortaya alınmıştı. Fakat Necdet, daha ilk dakikalarda fena bir gol yiyerek değişikliğin isabetsizliğini ortaya koydu. Oyun bu devrede biraz müsavi bir manzara gösteriyordu. Fakat yine ekseriyetle San - Kırmızılılar a-ğır bastılar vc 34 üncü dakikada üçüncü bir gol daha çıkararak maçı 3-0 kazandılar. San - Lâcivert muhtelitinin bu ağır mağlûbiyeti muavin hattının bozuk o-yunundan ilen pe'di. Bu bat ne hücu- ISTANBUL TELEFONLARI: Berberler Kamutaya baş vurdular İstanbul. 24 — İstanbul berberleri a-ralarındaki seksen kişinin kabul etmemesi yüzünden pazar tatili yapamadıklarını ileri sürerek Kamutaya baş vurdular ve mebuslardan bir kanun çıkarılmasını istediler, Fransız Elçisi gitti. İstanbul, 24 — Fransız büyük elçisi B. Ponso bu akşam Parise gitti. Alemdar köyündeki Atatürk büstü. İstanbul, 24 — Bugün Usküdara bağlı Alemdar köyünde Atatürk büstünün açıl-na töreni yapıldı. " r~-VraTeWra V \ *v Profesör A. Oabrîefin e/e/ki akşam Halkevinde "Adadoîada türk sanat eserleri., mevzuu etrafında bir konle • rans verdiğini dünkü sayımızda yaz -mistik. Profesörün müsaadesi üzerine dün akşam Ankara radyosunda B. Münir lîayri bu konferansın ana haılarıni anlatmış ve bir hulâsasını tekrarlamıştır. Bu vesile ile Profesör A. Gabrierin ressam B Saib tarafından yapılmış bir krokisini koyuyoruz. HABERLER Adapazarı belediyesi çalışmaları Adapazarı belediye meclisi nisan devresi toplantısını, kati bir büdce ha-zırlıyarak ve güzel kararlar vererek kapadı. Yeni büdcede geçen yılkindcn 4242 lira bir fazlalık vardır, ve hepsi tahsili mümkün olmak şartiyle büdce yekûnu 90091 lirayı bulmaktadır. Geniş bir daire içinde yayılan koca Adapazarı belediye işleri böyle 90 bin lira ile değil, 190 bin liralık bir büdce ile de tatmin edilecek bir vaziyette değildir, fakat Adapazarı belediyesi, işi hayalî tarafından ziyade müspet bakımdan mü-talea ederek çalıştığı için. ancak bu şekilde bir büdce hazırlamak imkânını bulabilmiştir. Yeni yıl içinde yapılacak işlerin baş-lıcalan şunlardır: Kaldırımlar esaslı bir tamir görecek ve konak caddesi parkesi tamamlanacak. Yer istimlaki yapılarak projesi de hazırlanan şehir mezarlığı tanzimine başlanacak ve yolu bitirilecek. Temizlik arabalarına yeniden üç araba ilâve edilecek ve temizlik işlerine daha Önem verilecek. Bazı caddelerimize çöp kutuları konacak. İtfaiyemize yeniden bir arazöz eklenecek. Şehrin muhtelif üç tarafına birer yangın su deposu yapılacak. Cumuriyet alanı etrafı kapatılacak. Sporalanı işini plân-laştırrp harekete geçilebilmesi için. mevcud yer yanındaki tarla istimlak e-dilecek. Su şebekesi işine devam edilerek ana hattına yeniden 3 bin metre font boru ilâve edilecek. Elektrik şebekesine şark kısmı için bir muhavvele merkezi ilâve edilecek. Henüz fener konmayan sokaklara, yarısı halkça yapılacak yardımla elektrik lambaları konacak, belediye zabıtası kadrosu takviye edilecektir. Şehrin içme suyu Sıhat Vekâletinde tetkik edilmektedir, bu da tasdik edildikten sonra bîr an evci başarılması ve temîz bîr içme suyu elde edilmesinin çareleri aranacaktır. 22 bîn liraya ihalesi yapılan yeni ilk mektebin İnşa hazırlıkları bitmiş ve temeli atılmak üzere harekete geçilmiştir, bu mektebin yapılmasına başlanılması muhitte büyük bîr alâka uyandırdı, çok çocuğu olan Adapazarının. okutma ve mekteb işinin, plânlaştırılarak harekete geçilmesi icab ediyor, vilâyet hususî muhasebe maarif büdcesinin çok dar ve ancak maaşlara yetebilecek bir şekilde olması, bilhassa mevcud mekteb binalarının tamiri ve yıkılmaktan kurta- rılması işini âdeta güçlcştinaaktcdir. Bu yıl bütün vilâyet ilk mek tekle* in in tamirine ancak üç bin lira ayrılaMftnesî, bu vilayet mekteb işlerinin yukarda da İşaret edildiği gibi. plânlaştırıhsrafc çalışılması gerek olduğunu gösteriyor. Bunun en bariz şahidi bu sene yıkılmak tehlikesiyle boşaltılan Adapa*ar»d.ıki ikimektebbınasıdır. Kızılayın bu yılki kermesi çok güzel olacak. Ağustosun sekizinde Taksim bahçesinde Kızılay Cemiyeti tarafımdan bu sene dc tertip edilecek Kermesdc başka bur çok gösteriler ve eğlencelerdaa başka bir dc milletler arası bir Bebek. Kukla ve Manken sergisi açılacağı haber a 1 inmiştir. Bu sergide muhtelif tip ve kıyafet 1c ri temsil eden sanatkârane hazırlanmış Bebekler teşhir edileceği gibi, ayrıca her türlü Salon Bebekleri vc Karikatü-rize edilmiş tiplerde Bebekler ât bulunacaktır. öğrendiğimize göre bu sergiye boyu seksen santimetreyi geçmiyea ve her türlü malzemeden yapılmış Bebek ve mankenlerle her istiyen iştirak edebilecek. Bebek ve Mankenler arasında yapılacak müsabakada kazananlara yüksek miktarda para ikramiyesi dağıtılacaktır. Müsabakada jüri vaaafesini memleketimizin tanınmış artistlerinden bir heyet ifa edecektir. Ba heyet. Beyoğlu Akşam Kız Sanat Mektebi Müdürü Bayan Ayşe. Bayan Melek ve Bayan Bakiye ile BB. Ertuğral Muhsin, Burhan Ümit. Ramiz. Cemal Nadir, Müfit, Mithat ve Günlerden mürekkep bulunmaktadır. Okurlarımızdan sergiye iştirak etmek istivenlerin Kızılay Cemiyeti E-nıirıonu kaza-ıntJjıı Iıcr rurJu alabilecekleri bize bildirilmiştn Alman hukukçularından bir grup İstanbula geliyor. Sofya, 24 (A.A.) — Avrupaaın *.c. nubu şarkisinde bir tetkik seyahati yapmakta olan alman hukukçuları birliğine mensub bir grup bugün Bclgrad'daa buraya gelmiş ve grup reîsi Raeke adliye bakanı tarafından kabul edilmiştir. Grup istanbula hareket etmiştir. Bisiklet federasyonu olimpiyada hazırlık yarışlarının birincisini yaptı. Bisiklet federasyonu olımpiyad hazırlığı olmak üzere tertib ettiği programı çok esaslı bir surette tatbike başlamıştır. Bu meyanda bütün sporlardan evvel olarak Ankarada güzel bir kamp kurmuş koşucuları mayıs iptidasından itibaren muntazam bir hayata tâbi tuta. rak B. Marengo gibi bisiklet sporunu bilen bir antrenörün idaresi altına koymuştur. Federasyonun programı mucibince temmuz iptidasına kadar, her günkü antrenemaenlardan hariç olarak dört esaslı yarış yapılacak ve Berlin'e gidecek beş bisikletçi bu suretle tefrik olunacaktır. Temmuz zarfında balkanlılar, la kabil olursa temaslar yapılması da programda gösterilmiştir. Dün federasyon ilk yarışını tertib ettiği için koşucularının gayretlerini yakından göstermek üzere genel merkez heyetini, sporcu vekilimiz Ali Aânâ Tarhan'ı mu takviye edebiliyor, ne dc müdafaada tesirli oluyordu. Fener »tadında: Topkapı - Hilâl: 3/1 Hilâl galib. Fenerbahçe Genç - Altınordu 3/1 Fener Genç galib. Anadoluhİsar - Altınordu: 3/0 Ana-doluhisar galib. Galatasaray - Fcneryılmaz: 3/0 Galatasaray galib. • Güneş - Fener, küçükler: 1/1 berabere. ve daha bir çok yüksek zevatı otomobillerle davet etmiş ve bu suretle bisiklet sporunun memlekette hakiki vaziyetini göstermek istemişti. Hareket yeri daha erkenden kalabaık bir seyirci kitlesi Ue dolmuştu. Federasyonun bilhassa merkez heyetine karşı göstermek istediği şey koşucularımızın 100 kilometrelik mesafede, ilk yanş olmasına vc henüz İdmanları noksan bulunmasına rağmen avrupah koşuculardan çok farklı olmadıkları noktası irli. 100 kilometre üzerinde koşucuların vasati 25 kilometreden yukan bir sürat tutamıyacaklan ve netice olarak yarışı dört saate yakın bir müddet zarfında bitirecekleri iddia edUmişti. Federasyon ise, dört saat değü hattâ üç saatin bile mübalağalı olduğunu ve koşucularımızın tam Avrupada olduğu gibi saatte 35 kilometreden aşağı bir sü. rata düşmiycccklerini cevaben bildirmiş olduğu için, bu yanş bu iki zıd iddiayı hal edecek bir mahiyet gösteriyordu. Saat 8.10 da hakemin işareti ile bera. ber yarış başladığı vakit iştirak edenlerin 10 ki .i olduğu görüldü. Bunların î-çinden beş tanesi kampta çalışan koşuculardı. Diğerleri hariçten yanşa kaydo-lunmuş amatörlerdi. Fakat müsabaka başlar başlamaz kamptakîlerİn 40 kilometre süratle ve tek bir adam gibi i-lcri atıldıkları ve bir kaç dakika içinde diğerlerini açtıkları gorüld" Yarışın tafsüâtına girmeye kir atana yoktur. Yalnız çok iyi bir koşuca olan Eyüb'ün lâstiği patlamasından dolayı di. ğerlerinden geri kaldı ve dört kamph koşucunun tam süratle mesafeyi kate. derek yansı son bir sprintle bitil asidi ri kayd olunabilir. Teknik neticeler şunlardır: 1. — Talât, 2 saat 46 dakika 43 saniye. 2. — Faruk, iki boy geride. 3. — Orhan, 4. — Kirkor. Son sprinte işfeaanc etmemiştir. Bu suretle saatte 36 kiloasetredcn yüksek bir süratle hareket edildiği görülmüştür ki cidden teşekkürle kay dolanacak bir neticedir. Avrupada aoa za-manlarda yapılan yarışlardan Monlcry otomobil pisti üzerinde koşulmuş olan ve bütün fransız şampiyonlara» iştirak etmiş bulunduktan bir yananı 2 sa. at 40 dakika ve 34 saniyede katolundu. ğunu zikredebiliriz. Aradaki 6 dakika farkın bir kısmı da Ankaradaki yarışın altı buçuk kUometre uzunluğunda bir yol üzerinde yapılmasından ve her defa başlarken ve biterken dönüldükçe hiç şüphesiz sekiz on saniye gibi lennaetdar bir vaktin kaybedilmesinden neşet ettiği iddia olunabilir. Filhakika takriben 16 defa dönüldüğü için ziya edalea vakit onar saniyeden 160 saniye yani üç dakikaya yakm bir müddete torrgdir. Bisikletçilerimiz bu ciddi mesai'cıi-ne ayni şekilde devam edecekleri i^ir bundan sonraki yarışların daha ij j neticeler vereceğinde de şüphe yoktur ULUS 26 MAYIS 1936 SAM Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5325 ADIMIZ. ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş Kamutay dün yedi büdceyi kabul etti Kamutay büdcesiyle beraber Cumur reisliği. Divanı muhasebat, Başvekâlet, Devlet şurası İstatistik umum müdürlüğü ve Diyanet işleri reislisi büdceleri de kabul edildi Finans Bakanımız, yeni büdcemizin ana hatlarını şöyle anlatmaktadır: "— ...Burun yüksek Kamutayın kıy-mclli tetkik ve müzakere mevzunu teşkil edecek o' * '036 büdcesi cu -muriyetimîzİn 1 • üncü yılında yapılacak hizmetleri ve bu hizmetlerin karşılıklarını Sliva etmektedir. Evvelkiler gibi bu büdce dahi memleketi-mizin müdafaasını, imarını, zira • at ve sanayileşme cephesinden inki -gafını, azil türk milletinin irfan ve refahmı temin gayesiyle yüksek heyetinizin verdiği direktiflerden ve bü--ük Şeflerin çizdiği programlardan 3-6 senesine ayrılmış olan faaliyet kı-ıımlarmın muvaffakiyetle başarılma-u ifin ieab eden bütün tertibatı bun /esinde toplamış, cumuriyet büdce-erinin bu mümtaz karakterini bütün tuvvetiyle muhafaza ve hattâ takvi ft etmiştir. 933 BÜDCESİNE KİR BAKIŞ Bu büdcenin, tahliline girişmeden •vel. son avım kı*pntmak üzere bu -uc.'n ;umı/ 1935 büdceıi tatbikatı leticelerini hulâsatan arzetmek is -erim. Yüksek heyetinizce kabul ve tas ¦ lik buyurulan 1935 senesi büdcesi nütevazin olarak 195 milyon lira idi. Su büdcenin tatbik mevkiine girdiği orada zaruri ihtiyaçlar arasmda bu -unan tuz ve şeker gibi iki mühim naddenin halkımızca ucuzca tedarik edilebilmesini temin mkasadiyle iki kanun kabul hu vur utmuş idi. Bu kanunlar büdce tahminatına firen varidattan 7,5 milyon liralık bir tenzili icab ediyordu. Bu kanunların tatbiki neticesinde bu maddelerin istihlâk mikdarı yüzde 30 derecesinde bir te-zayüd göstermek itibariyle bu tedbir vatandaşların ihtiyaçlarını tat -min hususunda çok faydalı ve meşkûr netice vermekle bera -ber kısmen de büdcede bu vergilerden acılan boklukları doldurmuştur. Bundan başka diğer vergi mem -balarımızda da inkişaflar görülmüştür. Bugün elimizde bulunan 11 aylık varidat hesaplarımıza göre 1935 mali senesinin 11 ayı zarfında 160 milyon lira tahsilat yapılmıştır. Geçen senelere kıyasen son aylık tahsilatımız bu hesaba katılırsa 1935 senesi büdcesini 200 milyon liralık bir tahsilat ile kapatmış olacağımızı kuvvetle ümid edebiliriz. Şu vaziyet* göre I9S mil -yon liralık varidat tahminimizden demin arzettiğim 7,5 milyon lira nisbe-tİndehi tenzİI6t telâ/ı edildikten başka be» milyon Ura derecesinde bir varidat fazlasîyle 1935 büdce hesabla -rint kapatmış olacakız. Bu fazlanın mühim bir kısmı istihlâk mevzuların-dakİ verdilerde görünmekte olmazı -no gore halkımızın re/aha doğru gitmekte . I • ¦ ., neticelerini çıkarabiliriz. Buna da cumnriyetin müsbet mesailerinin semereleri olarak zevkle ve şükranla kaydetmek Üterim. YENİ BÜDCEMİZ Takdim ettiğimiz büdcenin tahlili: Elimizde 1935 büdcesinin sekiz aylık varidat tahsilatı olduğu an-ada tan-arim edilen 1976 büdcesi 216 milyon 800 bin lira olarak varidat ve masraf arasında tevazün temin edilmek sure- Dün Kamutayda yeni bürlcemizİn ana hatlarını anh.an B. Fuad Ağralı tiyle yüksek kamutaya takdim edil - mi: dl Büdcenin, encümende tetkiki sırasında on aylık tahsilat rakamlarını elde etmiş bulu -nuyorduk. Bu son rakamlara göre evvelce yaptığı -mız tahminlerden bir kısmında ten -zİlât ve bazı mem-balara da ilâveler yapmıtk suretiyle tndilât yapılması, k**z*!:k rıhtım mubayaa taksitleri -ni bunları işleten müesseseler büd -ccleİrne ithali suretiyle umumi muvazeneden çıknrmayı, bazı vergilerin idarei hususiyelere devri müna-ISonu S. inci sayfada) Büdcenin konuşulması dolayısiyle dün söz alınlar, memleketi denk büdce ve günü gününe ödeme kudretine kavuşturan İnönü hükümetine takdirlerini bildirdiler Kamutay dün Abdulhalik Rendanın reisliğinde toplanmış vc rurnamesindc olan 93b büdcesini görüşmeye başlamıştır. B. Abdulhalik Renda, mali yıl başına dört bc* gün kaldığından büdce görüşmeleri bitinceye kadar her gün saat 14 de toplanılmasını teklif etmiş ve teklif kabul edilmiştir. Reis bundan son- ra sözü Finans Bakanı B. Fuat Agralı-ya vermiştir. (Finans Bakanımızın yeni büdcemizin ana hatlarını anlatan e- hemiyetli beyanatı dır.) ilk sütunlarımızda- B^ika seçimlerinin ıımulmıyan neticesi Faşist temay üllü Reks partisi Sosyalistlerle katoliklerin zararına olarak yirmi bir mebusluk kazandı Seçim neticesi B. Van Zeeland için tehlikeli değil Brüksel. 25 (A.A.) — Dün bütün mı nü.kette parlâmento ve sena meclislerinin umumi seçimleri yapılmıştır. Her w tâ bu parti mensublarının ümidlerinin üstüne çıkmıştır. Faşizm temayülleri besliyen "Reks" (Sonu 6. ıncı sayfada) 500.000 kişi Federeler duvarı önünde Komün ihtilâlinin Yıldönümünü andı Paris. 25 (A. A.) — Sosyalistlerle komünistlerin 1871 Komün ihtilâlinin ha-tnasını anmak için dün Per - La sez mezarlığında "Federeler duvarı" ında yapmış oldukları merasimin geçit alayı saat 14 de haşlamış ve akşama kadar devam etmiştir. Önünde İhtilâl hareketi reislerinden bir çoğunun kurşuna dizilmiş olduğu meşhur duvar, kırmızı bir kumaşla örtülmüş idi. İhtilâlci muharrir Hanri Barbüs'ün mezarı kırmızı çiçeklerin altında kalmış idi. Alayın en önünde "Komün müteka-(Sonu 3. üncü sayfada) Büyük eter için B. Fuad Agralıdan sonra Hüsnü Kitabçı (Muğla) söz aldı ve memleketin müda-faasİyle malî itibarımız hakkında emniyet verici sözlerinden dolayı ulu önderin yarattığı büyük eserin nasıl bir hassaslıkta korunduğunu anlatmasından dolayı Finans Bakanına teşekkür ederek dedi ki: "— işte anlıyoruz ki hükümetimiz bu işlere lizım gelen ehemiyetı vermiş ve bütün kararlarını almıştır. Zaten memleketin her tarafında görünen büyük eserler, yapılan ve yapılmakta olan işler. İsmet İnönünün bu işi ve vazifeyi nasıl kavradığını ve nasıl muvaffa-(Sonu 2. inci sayfada) DÜZELTME Dünkü başbetkemizin 8 inci satırındaki "Türk Hava Yollan" tabiri "Devlet Hava Yollan" olacaktı, ö-zür diliyerek düzeltiriz. Reks hareket nîn şrfi B Leon Döerel hangi bir hâdise vukuuna dair hiç bir haber yoktur. Bu seçimlerin en büyük sürprizi. "Reks" denilen yeni partinin muvaffakiyeti olmuş vc bu muvaffakiyet, hat. M r;| - ı % ııiMiıı \ YOI.U II ",l ^ l'/I'MII \ İngiliz hükümeti Müşkül vaziyette Londra. 2S (A. A.) — Havas ajansından : İngiltere hükümeti, Negüsün yakında lngiltereye vuku bulacak ziyareti dolayısiyle güç bir vaziyette bulunmaktadır. Habeş imparatoru, kendisine sempatik olanların hepsini kendi davasına yardım ettirmiye çalışmak fikrindedir. Negüs, siyasal faaliyette bu-lunmıyacağina dair teminat vermiştir. Kendisinin, tahtını yeniden ele ge- CSonu 6. ıncı sayfada) Ankara ve İstanbul arasında tayyare seferleri dün başladı Devlet hava postası idaresi Ankara - İstanbul arasında dün muntazam tayyare seferlerine başlamıştır. Dün sabah saat 10 da 3 yolcuyu hamil olarak kalkan bir tayyare doğru /s-tanbula gitmiş ve Istanbula bir saat 35 dakikada varmıştır. İstanbul'dan 3,30 da bir yolcu ile kalkan aynı tayyare bir taat 45 dakikada şehrimize gelmiştir. Diğer bir tayyare de 3,30 da Istanbuldan kalkmış ve Anharaya gazete getirmiştir. w w yukarıda: Yolcular tayyareye binerlerken — Tayyare hav atandıktan sonr SAYFA 2 ULUS 26 : \Yı5 1936 SALI Kamutay don yedi bfidceyl kabul etti 'Başı I. inci sayfada) kiycıle başardığını göstermektedir. Bitim de yapacağımız iş. ba büyüklerin gittikleri yollarda yürümek, onlara auçok ayak uydurmaktır. Bazı temennileı Cumuriyet hükümetinin en büyük vasıflarından birinin başladığı işi tamamlamak olduğuna işaret eden B. Hüsnü Kitabçı, bu umumî prensibin dışında kalan bir iki şeyin üzüntü verdiğini meselâ varidat fasılları arasına konan ve memlekete sokulacak şekere aid olan rakamı mantıksız bulduğunu, çünkü fabrikalarımızın ihtiyacı karşılayacak kadar şeker çıkardığını, geçen sene şeker getirtilmesi için karar verilmesine sebeb. büdcenin tanziminden sonra şeker fiatlarının ucuzlatılması olduğunu, yalnız bu şeker İthalinin devam e tt irilmeme si lâzımgcldiğini ve a-çılan fabrikaların memleket içinde yaratacakları hayat ve hareketin gümrük fedakârlıklarını tabii kılacağını, şeker endüstrisi sayesinde de memlekette verimli ziraatin başladığını, istihsal u-cuzladıkça istihlâk da artmış olduğundan, fabrikaları durdurarak değil, yeni fabrikalar açarak işi Önlemekliğimiz lâzım geldiğini söyledi. Devlet deniz yollarının Mısır seferlerini kesmesini doğru bulmadığını söy-liyerek ziyan da etmiş olsa başlanmış bir iş olması, kardeş bir memleketle ekonomi birliği temin etmesi bakımından da faydalı olan bu işe devam edilmesini temenni eden B. Hüsnü Kitabet ormanlarımızdan da, üç senedenberi lâyikiyle faydalanamadığımızı; kesimin , men-edilmesinin ağaç kıymetlerini düşürdüğünü ve aynı zamanda bu işin memleketin bayındırlık işleriyle de ilgili olduğunu söyledi. Ziraat Vekâleti büdccsine verilen paranın doğrudan doğruya köylü ile a-lâkalı İşlere harcanmasını temenni e-den B. Hüsnü Kitabçı her şeyden evvel silo ve depo yapılmasının lâzım geldiğini ve geri kalan parayı da muntazam bir şekilde ve toplu olarak su işine harcamak gerektiğini bunun için Bayındırlık, Ziraat ve Sıhhat bakanlıkları büdcelcrine konulan paraların birleştirilerek bu işe harcanmasının çok faydalı olacağını anlatarak nüfusumuzun artması bakımından fazla çocuklu ailelere vergi muafiyetleri verilmesinin yerinde bir iş olacağını, kazalardaki doktorsuz-luk meselesinin halledilmesini; tasarruf hesablarında biriken parada olduğu gibi biriktirenlerin de sayısının artmasının temenniye değer olduğunu; büdce encümeninin büdce üzerinde tetki-lerini yaparken bir yıl evvelki münakale yapılan fasılların göz önünde bulundurulması lâzımgeldiğini söyledi. Berç Türker'in söyledikleri Berç Türker (Afyonkarahisar) cu-muriyetin denk büdçe ve muntazam ö-demeye dayanan maliyesine, onu büyük bir başarı ile idare eden Başbakan İnönü'ye şükran ve hayranlığını bildirdikten sonra demiryolları siyasetinin verimini, nereye demiryolu gitmiş İse orada hayat ve hareket olduğunu, dün -yayı harb bulutlarının sardığı bir zamanda millî müdafaaya verilen alâka vc himmetin takdire hak kazandığını söy-liycrek kambiyo, para işleri, ve büdcede azami tasarrufa riayet hususunda fikirlerini söyledi. Tediye ve para işlerini kontrol için salahiyet sahibi mütehassıslardan bir (âlî tetkik heyeti) kurulmasını temenni eden B. Türker dedi ki: — Türk ulusu sulhu seven milletlerin başındadır. Munsiftlr. Borcunu tanıyan, başkasının ziyanını i s temi yen bir ulustur. En başta yaratıcı ve kurtarıcı ulu şefimiz; hükümetimizin başında arsıulusal bir şöhreti olan ismet 1-nönü ve memleketin bekçisi kahraman ordumuz bulundukça türk ulusu daima yükselecek, daima bahtiyar olacaktır dedi.. Emin Sazak (Eskini |,,'r) in Irmennileri Artık büdce denk mi, noksan mı diye endişemiz kalmadığını, denk büdce ve günü gününe ödemenin İsmet İnönü hükümetinin bariz vasfı olduğunu, büdcenin tahmin tahakkukundaki isabetin takdire değer bulunduğunu söyliyen B. Emin Sazak yol işinin ağır gittiğini, vc böyle bırakılırsa elli sene sonra başladığımız yolun bozulduğunu vc yenisine başlanacağını, hükümet demir ehle bu işe sanlırsa üç senede her şeyin hal olunacağını, bunun için meselâ herkesi on beş gün çalıştıracak istisnaî bir kanun çıkartıkması muvafık olacağını anlattı. Diyunu umumiye ve döviz işleri, seyyah işleri, yüksek tahsil ve ihtisas işleri üzerinde temennilerini söyliyen B. Emin Sazak buğday vergisi etrafındaki düşüncelerini anlatarak: ''bir milyon lira buğdayı korumak için gayrı kâfidir. Bilhassa buğdayın beş kuruştan aşağı düşürülmemesini ehemi-yetle rica ve arkadaşlarımın müzaha-retîni dilerim..,, dedi. Yurdun bayındırlığı iciıı Emin Arslan (Denizli) — Büdce encümeninin büdcede dört küsur milyon liralık bir tasarruf temin etmiş olmasını şükranla kaydederek demişti rki: "— Kürsüye gelmem bir arkadaşı • mı/m mütalaasına iştirak etmemek ve ona cevab vermek İçindir. Bence bu memleketin imarı, inkişafı böyle 200 milyon, 300 milyon lira ile yapılabüc -cek bir iş değildir. 500 milyon lira ile 20 senede azamî bir gayretle '«İki istenilen neticeye varabiliriz. Bu itibarla büdcemizin masraf kısımlarındaki bazı rakamların İndirilmesi, gerek imar hu • susunda gerekse ziraî, iktisadî sahada bunların azaltılması tedrici bir surette yürütülmesi noktai nazarına asla işti -râk etmem. Bilâkis kendileri de itiraf ettiler ki Avrupa ufuklarındaki kara bulutlar her devletten ziyade bizi alâkadar eder. Avrupanın bu karışık zaman -Tarmda biz memleketimizi ne kadar İmar eder. azamî feragat ve gayretle demir leblebi haline getirirsek o kadar istifade etmiş oluruz. Memleketin imarı ve inkişafı sahasında en büyük vari-fe İktısad. Ziraat ve Bayındırlık Bakanlıklarına düşer. Bunlar teşriki mesai etmek suretiyle iyi randıman almalı -dırlar. Bunu samimiyetle temenni ederim. İmar noktasından memleketimizin arzu ettiğimiz seviyeye gelebilmesi için iki yüz milyonun dahi kâfi gclmiyece-ğİni arzetroiştim. Bunun için başka membalar aramalıdır. Dahil ve hariçten ziraî ve iktisadî teşebbüslerimizi yap -tıracak muhataplar aramalıyız. Bence İstikrazdan korkmak doğru değildir Ancak bu istikraz bayındırlık işlerine tahsis edilmek şartiyle hayırlı olur. Memleketin en geri kaldığı saha. ıska sahasıdır. Bu iş ele alınıp başarılmalı -dır. Memlekette milyonlar sarfederek vücude getirdiğimiz fabrikaların me -vaddı iptidaiyesini verecek topraktır. Bunu yapmazsak bütün masrafların heder olmaları ihtimali vardır . Finans Bakanımızın cevabları Büdcenin heyeti umumiyesi hakkında son sözü Maliye Vekili Fuat Ağralı ileriye sürülen mütalaalara karşj şu i-zahatı vermiştir : **— Söz alan arkadaşlarımızın ten-kidlcri içerisinden bendenizi alâkadar eden kısımları toplamaya çalışıyorum. Şeker hakkında, orman keresteleri hakkında, sulara taalluk eden kısımlar hakkında tabii alâkadar vekil arkadaşlarım cevab vereceklerdir. En ziyade bendenizi alâkadar eden nokta Türker'in söylediği sözlerdir. Onlara cevab vermek mecburiyetindeyim. Biraz evvel kürsüdeki arkadaşlarının sözleri oldukça cevab teşkil etmekte idi. Eğer Yahya Galip arkadaşımızın mutlaka vekil cevab versin şeklindeki sözleri olmasa idi belki sarfınazar edecektim. Ama vekil ağzından olmak üzere bir daha lazım gelen mütalaaları söylemek isterim. Masraf fasıllarının artmasından kendileri endişeye düşüyor. Vergi mükellefiyetleri ağırlaşıyor, masraflar çoğalıyor. Müsmir masrafların artması lâzımdır diyor. 936 senesinde fazla görülen masraflarımız, müdafaai milliye vc ziraat ve iktisadi sahalara verilen masraflardır; tamamiylc müsmir masraflardır. \ .1-/ IC HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Balkan antantı Ekonomi konseyinin deniz eksperleri toplanıyor İstanbul, 25 — Balkan antantı ekonomi konseyinin deniz eksperleri komi. tcsİ yarın İstanbul ticaret odasında toplanacaktır. Yunan vc romen delegeleri şehrimize geldiler. Yugoslav delegelerinin de yarın gelmeleri bekleniyor. Toplantıda Balkan paktına dahil devletler a-rasında deniz ticareti sahasında İş birliği temini çareleri araştırılacaktır, Türkiye sigorta şirketi umumî heyeti toplanıyor İstanbul, 25 — Türkiye milli sigorta şirketinin umumî heyeti yann toplanacaktır. Bu toplantıda umumî heyetin tasfiye kararı vermesi ihtimali çok kuv. vetlidir. Ekonomi bakanlığı tarafından gönderilen müfettişlerin şirkette yaptığı tetkikler henüz bitmediği için hakikî açık mikdan daha tesbit edilememiştir. * İstanbul, 25 — Belediye bu yıl i-çin de Istanbulda buz tevzi ve nakil işini en elverişli şartlan teküf eden Müştak ve grupuna ihale etti. * İstanbul, 25 — Üniversitenin şi. fahî lisan imtihanları bitmiş ve neticeler talebeye bildirilmiştir, fakat talebenin elde ettikleri neticeler iyi değildir. * istanbul. 25 — Posta vasıtasiyle döviz kaçakçılığı yapan bir şebeke ele geçirildi. Bu şebekenin son defa kaçırmak istediği para 100 isterlindcn fazladır. * tstanbul.25 — Şehircilik mütehassısı B. Prost Yalovadan Istanbula döndü. Muallimlerin mesken bedelleri İstanbul, 25 — Müterakim meskv. bedellerinin verilmesi için devlet şurası, na baş vuran İstanbul muallimleri ayrıca salahiyetli makamlar nezdinde de teşebbüslerde bulunmağa karar verdiler. Sanayicilerin toplantısı İstanbul, 25 — Bugün İstanbul ticaret odasında toplanan sanayiciler muamele vergisinin beş beygirlik motor esası üzerinde alınmasının doğurduğu mahzurları münakaşe ettiler ve verginin tarh şeklini değiştirmek için bir rapor hazırlanmasına karar verdiler. Ticaret odası da bu teklife iştirak etti. Ziraat mektebi mezunları cemiyetinin toplantısı Ziraat mcktcblcri mezunları cemiyetinin yıllık toplantısı, 31 mayıs pazar günü. cemiyet merkezinde yapılacak ve yeni idare heyeti seçilecektir. Hukuk fakültesinde imtihanlar başladı Hukuk Fakültesi üçüncü ve birinci sınıf imtihanlarına dün başlanmıştır. Profesörleri rahatsız bulunduğundan ikinci sınıf imtihanları tehir edilmiştir. Ankaranın ağaçlanması Ankaranın devamlı kuraklığına dayanıklı ve aynı zamanda kışın yaprağını dökmİycn bir ağaç cinsi bulunması için yapılan araştırmalar neticesinde maksada en uygun evsafı haiz olan (P. Ri-gida ve P. Bonksiana) adlarında iki nevi çam gelmiştir. Bu ağaçların Ankarada çoğaltılması için tohumlarından Almanyaya is-marlanmıştır. Faydalı masraflardır. Daha ne istiyorlar, neyi tenkid ediyorlar anlamıyorum. Muvakkat tazminat ve hesablar için. Muvakkat tazminat para kimeverilir diyorlar; kendileri lütfen kanunları mütalâa ederlerse muvakkat tazminata kimlerin kesbi istihkak ettiklerini anlarlar. Büyük tesisat masraflarını durduralım diyorlar; buna Turgud arkadaşım gayet güzel cevab verdiler. Ben bir şey ilâve etmiyeceğim. İkinci beş senelik sanayi ve iktisad plânından bahsederken hesablı iş yapalım dediler. Hesablı mı,hcsabsız mı iş yaptığımızı evvelce izahettim. Bakiyesini de iktısad bakanına bırakıyorum. Yalnız her halde endişelerine mahal olmadığına bu kürsüden açıkça kendilerini temin edebilirim. İstikrazdan elimize para geçmiyor diyorlar. Belli ki, birinci izahatımı dinlemeden evvel hazırlanmışlar. Çünkü, maruzatımdan istikraz yapılmadığını anh-yacaklardı. Ben bir istikraz yapıldı demedim. Bir döviz kredisinden bahset, tim. Borçlarımızın yansını bizden mal mubayaa etmeleri suretiyle ödeyeceğiz dedim. İstikraz yoktur. Turistler için kambiyo fiatı Turistler için ayn bir kambiyo fiatı tesis etmekten bahsediyorlar. Kambiyoda fransız frangına bağlı bulunuyormu-şuz. 12.6 frank bir lira ediyormuş. Acaba fransrz frangının da sabit kalacağını maliye vekili bana temin edebilir mi diyor. Büyük Millet Meclisi paramızın kanuni istikrarını temin ettiği gün türk parasının başka bir para ile nisbeti mev. zuu bahis değildir. Kanunî istikrar yapılıncaya kadar kuvvetli olan sabit bir para ile nisbet edilmesi zaruridir. Fakat bu nisbet iki para arasındaki nisbettir. Bu nisbet türk parasının filan paranın vesayeti altında bulundurmasını icab ettirmez. Bu kürsüden o sözlerini kendilerine reddederim. 931 tarihine kadar türk parasının kıymetinin tayini için ingiliz lirası ele alınarak 10.30 üzerinden yapılıyordu. O vakit da türk parası ingiliz lirasının vesayeti alında mı idi? Hayır. Türk parası ingiliz lirası düşünce kendi pari- tesini muhafaza etti. Fransız frangı da düşünce ondan da ayrılacaktır. Vesayet asla mevzuu bahis değüdir. Hattâ şunu aızcdebilirim ki uzun vadeli teahhüd. lerde müteahhidler ecnebi değil türk parası ile garanti İstemektedirler. Türk parası büdçe vc tediye muvazenesine dayanarak kendi başına en kuvvetli bir para olmak vasfını muhafaza etmektedir. Ne fransız frangının ne de İngiliz lirası, nin vesayeti altınd değildir. (Alkışlar) Milli para Milli paranın hassasiyetle takibini tavsiye ettiler. Emin olsunlar, gerek hükümet, gerek maliye vekâleti ve gerekse Merkez bankası bunu kendi düşündüklerinden çok daha fazla bir hassasiyetle takib etmektedir. Ancak açık olarak ar-zederim ki, Türkerin millî türk parası üzerinde bir taraftan istikran tavsiye etmesi diğer taraftan turistler için bir kambiyo yapılamsı teklifini bir türlü anlayamadım. Bir paranın üzerinde iki kıymet yapılmasını tavsiye etmek bir tenakuz değil midir? Bu tenakuz karşısında itiraf ederim ki. Türkerin fikirle, rine iştirak edemiyeceğim. Kabul edilen büdceler Bundan sonra vekillerin kendi vekâletlerini alâkadar eden suallere kendi büdceleri görüşülürken cevab vermeleri karar altına alındı ve büdce fasıllarının müzakeresine geçildi. Sıra ile Kamutay. Riyaseti Cumur. Divanı Muhaşe-bat. Başvekâlet, Şûrayı Devlet, İstatistik Umum Müdürlüğü. Diyanet işleri cisliği büdceleri görüşülerek kabul e -dildi. Başvekâlet büdcesi müzakere edilirken Doktor Şevki Uludağ (Konya) söz alarak hazine evrak işine temas et -miş ve bu İşlerin biran evvel tanzimi lüzumunu işaret eylemiştir. Bu mesele hakkında Başvekâlet müsteşarı Ke -mal izahat vermiş vc eski evrakın tas -nifi işine hükümetin verdiği büyük ehemiydi tebarüz ettirmiş ve yakında Kamutaya bir kanun lâyihası verileceğini söylemiştir. , Kamutay bugün saat on dörtte top -lanarak büdceyi müzakereye devam edecektir. Adisahabadaki tebaamıza yardım Adisababa'daki son kargaşalıklar esnasında yerli halk tarafından tecavüze uğrayarak zarar gören türk tebaasına yardım olmak üzere Kızılay tarafından oradaki işgüderliğimize 1000 lira gönderilmiştir. (A.A.) Gümrük memurları kursunda imtihanlar Gümrük memurları için Ankarada açılan tatbikat kursu imtihanlarına bir haziranda başlanılacaktır . Kısa İç Haberler Bina ve crazi vergileri kayıdları-nın ve demirbaş eşyasının hususi idarelere devri hakkında finans bakanlığı bir nizamname projesi hazırlamıştır. * Kliringli memleketlerden kredi ile veya "an konsinyaByon" suretiyle memlekete ithal olunan mallar için bu malların istihlâk ve istihsal eşyası olduklarına göre verilen bir senelik, 6 aylık kredi mühletinin, akcı ile satıcı firma mutabık kaldıkları takdirde gayri muayyen müddet için temdid edÜmesine müsaade c-dilmesi bakanlar meclisince kararlaştı-nlmıştır. * Menafii umumiyeye hadım teşekküllerden olan halkevlerinin bina vergisinden istisnasını finans bakanlığı alâkalı lara bildirmiştir. * Üsküdar malmüdürü B. Cemal Bitlis defterdarlığına, iç bakanlık muhasebesinde tetkik memuru B. Ekrem Beykoz malmüdürlügüne tavın edilmişlerdir. Bursa havalisinde ne kadar tütün satıldı. Bu sene Bursa ve havalisinde 3 milyon kilo tütün istihsal edümiştir. Tütünlerden 2 milyon 400 bin lolosunu tüccarlar satın almışlardır. Bu yekûna inhisarlar idaresinin aldığı tütünler dahil değüdir. Şimdi müstahsil elinde pek cüzi tütün kalmıştır. Satılan tütünlerin va. sati olarak fiatı (48) kuruş olarak tesbit edilmiştir. İlk koza mahsulü alındı. Bursanm Avadanok köyünden Ah-med ilk koza mahsulünü Bursaya getirmiştir. Koza tüccarları ilk mahsulü getirenlere mükâfat vermişlerdir. DİL KÖŞESİ Bu sütunda her gün. gazete vc mecmualarımızda gözümüze ilişen üslûb, dil, gramer, ve sentaks hatalarını işaret eden bir yazı bulacaksınız. Maksadımız türk diline hizmet etmek ve onun güzelliğini korumak olduğundan gazete ve muharrir ismi zikretmedn alarak tenkid edeceğimiz satırlar için. arkadaşlarımızla bize güccnmiyeceklerindcn, ve hattâ, bu çalışmalarımızı memnuniyetle karşı-lıyacaklanndan eminiz. Bir gazete muhabirinin verdiği bîr cinayet haberi söyle başlıyor: "Bir cinayet, bir haza, yahut başka bir sebebin kanlı neticesi." Failin cümlede mevcud olmayışını yeni sentaks telakkisinin geniş müsamahası y-le karsıltyalım, fakat, "cinayet" ve "kaza' nm birer "sebeb" addediliri nİ nasıl özürlendirebiliriz? Aynı yazıda cesedden bahsedilirken şöyle deniliyor: "İlk muayenesi bunun genç yaşta bir kadın vücudu olduğu neticesini göstermiştir". Ce-sed, başsız olmadığına göre muayene neden bir kadın olduğunu değil de kadın vücudu olduğunu göstersin?. Ya "neticesini göstermek" şekline ne diyelim? Halbuki bu cümleyi doğru yazmak çok basit bir iştir. Şişİrmecı-lige ne lüzum var? "Bu cesed genç bir kadına aiddir'' demek maksadı ifade için kâfidir. Daha aşağıda "bu meçhul facianın ilk şahidi..". Tuhaf: "Merhul facia!". Muhabir, meçhul o-lan bir şeyi nasıl bilivor, diye hayret etmeyiniz. Sadece "bu esrarlı facianın" demek istemiş, fakat aceleden kelimesini şaşırmıştır. ULUS 27 MAYIS 1936 ÇARŞAMBA Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. NO: 5326 ADIMIZ, ANDIMIZD1R 7? Her yerde 5 kuru» Kamutay büdce konuşmalarına dün de devam etti Dün Maliye, Düyunu umumiye, Tapu ve kadastro, Gümrük ve inhisarlar, Dahiliye, Matbuat umum müdürlüğü, Emniyet işleri, Jandarma, Hariciye, Sıhat ve içtimai muavenet, Adliye, Maarif büdceleri kabul edildi. Cl MI Kİ \ II KANUNLARININ TAT lı 1\ CUMURİYET POLİSİ GECE GÜN IİLÎ VE HAKİKİ OLMASINI İLTİZAM LARLA MEYDANDA VE İFADE EDİLE DÜŞÜNEREK İKİNCİ BİR TIBBİYE M İDIİİ I İl İKİMİZİN GAYESİ, TÜRK MEMLEKETE ŞAMİL KİK MEKTEP OL BIK TAMLIGI, MEMLEKETTE VATANDAŞ HÜRRİYETİNİN MUHAFAZASI; VE BİLHASSA REJİM MÜDAFAASI DÜZ lYANIK BULUNMAKTADIR. ( Ş. Kaya) — BİZ SULHUN İSTİKRARINI VE ARSIULUSAL EMNİYETİN EDİYORUZ. BU MAKSATLA KOMŞULARIMIZLA TEFRİK EDİLMEKSİZİN İYİ MÜNASEBETTEYİZ VE ON BİLİR BİR İHTİLAFIMIZ YOKTUR. f§. Saraçoğlu.) — DOKTORLARIMIZIN MEMLEKETE KÂFİ GELMEDİĞİNİ EKTEBİNİN ANKARADA AÇILMASI HAKKINDA BİR KANUN LAYİHASI TEKLİF EDİYORUZ. (R. Saydam.) — ADLİYESİNİ, TÜRK ORDUSU GİBİ MEMLEKETİN GURURU YAPMAKTIR (S. (Saraçoğlu.) —BUGÜN ORDIMIZ MİSTİR: ORDUDA OKUMA YAZMA BİLENLERİN NİSBETl YÜZDE DOKSANI BULMUŞTUR. (S. Ar ikan.) Kamutay dun B. Nuri Conkerin reisliğinde toplanmış ve 936 büdcesinin görüşülmesine devam etmiştir. İmar Müdürlüğünün umumi muvazeneye alınması hakkında B. Ziya Gev-her Etili (Çanakkale) nin verdiği ve büdce encümenine gönderilmiş olan takririne karşı büdce encümeninin, tmar müdürlüğünün bugünkü vaziyette kalmasını muvafık bulan görüşünde ısrar eden raporu okundu. Söz alan B. Ziya Gevher Etili, hükümetin bu dairenin umumî muvazeneye a-Iınması yolundaki esbabı mucibe mazbatasından bazı fıkralar okuyarak hükümetin bugünkü vaziyetinin büdce vahdetini bozmakta olduğunu söylediğini ve bu vaziyet kargısında büdce encümeninin bu dairenin derhal umumî muvazeneye alınmasını kabul etmek vaziyetinde oldup.ıınu. bu işin alım satım işlerini aksatmıyacağınt ve hükmî şahsiyeti bozmayacağını söyledi. İr Bakanımızın izahları Pahiliye Vekili Şükrü Kaya (Muğla) — Ankara imar müdüriyetinin ih- I denî ihtiyaçları Ankaranın o zamanki | 35 bin. bugünkü 125 bin nüfusunun ta-| hammül edeceği bir külfet değildi. Ve Dünkü toplantıda söz alan bakanlardan B. Saffet Arıkan bu doğrudan doğruya belediyenin o-muzlanna yükletilemezdi. Ankara ya doğrudan doğruya muavenet etmek ve Ankaranın devlet merkezi olmak itİba-rile tatbik edilecek imar plânı ile alâ- Kamııtayın dünkü toplantısında Baş ve Ekonomi Bakanları kon dasına saik olan sebep tabiidir 'ci unutulmamıştır ve o sebep devam etmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi devlet merkezini Istanbuldan Ankaraya nakle karar verdiği gün Ankara şehrinin imarı diye devlet büyük bir mesele karşısında kaldı. tmar Müdürlüğü niçin kuruldu? Şehirlerin imarı .tanzimi sırf belediyelere ait bir vazife olarak telakki edilir ve bugünkü kanunlarımıza göre öyledir. Fakat Ankara devlet merkezî o-lunta Ankaranın bütün icabatı vc mc- bakanımı/la /« işler, ''¦¦!'. Müdafaa uşmaları takib ederlerken kadar olmak lâzım geliyordu. Buna, devlet. şu suretle müdahale etti. Birisi doğrudan doğruya o zamanki şehrema-netine nakdî muavenet etmek.' diğeri dc Ankaranın plânını yaptırmaktı, üçün cüsü de Ankaranın anlarını nafıaya yaptırmak surctilc Ankaranın. devleı merkezinin en tabiî ve en normal bir i-şi başarılmış oluyordu Ankara vatandaşlarına aid olan vezaifi ruzumerresi ni, vezaifi umi'mivesini Ankara belediyesi görecek. dİ?.er taraftan devlet merkezi olmak i'iharile An'"rıva yapılması lâzım gelen teşkilâtı Ankara 1 A n~3 Kamutayrn dünkü toplantısından bir görünüş mar Müdürlüğü yapacaktı. İşte Ankara İmar Umum Müdürlüğü bu suretle ihdas edildi ve kendisini teşkil eden kanunda kendisine ayrıca bir şahsiyeti hükmiye dahi verildi. Sebebi Anka-rada plân tatbikatında vatandaşlarla belediye arasında ve vatandaşlarla devlet arasında hulâsa bu tatbikten doğan bütün ihtilâfları halledecek iktidarlarla teçhiz edildi. Mal a-Iıp satmak, emlâk satmak, şuyulandır-mak. şuyua girmek, İcabında tefrik yaptırmak, davada hasım olmak hulâsa beş altı senedenberi tatbikatta görülen bütün işlerde hakikî bir şahsiyeti hükmiye ve kanuniye olarak bir takım vazifeler yapmaktadır. Bugün bu vazifeler bitmiş delildir. Ankara İmar müdüriyetinin ceVn-'te olduğu müşkülâtta bizzat şahidi benim. Fakat bu memlekette İzmir, ve sair oldukça Ankaraya nisbetle mesaili az olan şehirler müstesna olmak üzere en cok mesaiyi nefsinde toplayan Ankaradır. Ve Müdüriyeti umumiye Ankara plânının tatbikinde çok müşkülât görmekle beraber haylice muvaffakiyet göstermiştir. Ankara şehri Türkiye cııınuriyetinin ve Büyük Millet Meclisinin İcraatının binde biri olmakla beraber her tarafta Ankara şehri bize iş başarıklığımızın bir nümune- Bu itibarla böyle bir müesseseye gene ihtiyaç vardır. Ankara İmar müdürlüğünün bir müddet daha devam etmesi zaruridir. Devam edebilmek vc müsmir olabilmek için hukuki salâhiyet ve vasıflan haiz olmalıdır. Büdceleri bir araya toplamak Maliye Vekâletinin ve Hükümetin büdceleri bîr araya toplayarak yapmağa girişmesi hakikaten yerinde vc hayırlı bir iştir. Bu yola girilmiştir ve devam edecektir. Belki hariçte böyle muvakkat zaruretlere istinad ederek kalmış büd • çeler vardır. Fakat bu zaruretler kalk-(Sonu 3. üncü sayfada) Dünkü toplantıda söz alan mebı Bayan Türkân Baştuğ si olarak gösterilmektedir. Bu muvaffakiyet içerisinde plân tatbikinin de büyük dahli vardır. Vakıa plân henüz bitmiş değildir ve bu plân hiç bir vakit nihayete gelmez. Fakat ana hatları da bitmiş değildir. Bilhassa belediye hududu ile plânın tevsii icab etmektedir. B. BVLDVİN ÇEKİLİYOR MI? B. N. Çemberle yn in başbakan olacağı haber veriliyor (Yazısı 3. üncü sayfada) Almanyanın ingiliz suallerine cevabı elverişli olursa ingiltere zecri tedbirlerin artmasını düşünecek .-Fakat Almanyadan elverişli cevab geleceği pek de umulmıyor İngiltere ile Fransa arası ndu zecri tedbirler ve Milletler ce leri hakkında konuşmalar yapılıyor. Zecrî tedbirler kalk da muhteris kahcağını s öyliyen İtalya, bir taraftan da Fr kısıntıya çalışıyor. Londra. 26 (A. A.) — Siyi-s a I mahfiller şimdi büyük Britanya ile yabancı devletler ve hele Fransa arasında yapılmakta olan konuşmaların zecrî tedbirlerin kaldırılması ile beraber aynı zamanda Milletler Cc- Fransanın Londra elçisi B. Korbin miyetinin baka vc otoritesini muhafaza etmeği istihdaf eylemekte olluğunu söylemektedirler. Dün öğleden sonra B. Eden ile fransız büyük elçisi B. Korbin arasındaki görüşmenin mevzuunu zecri tedbirler meselesi ile Milletler Cemiyetinin 15 haziranda açılacak olan toplantı devresi te«kil etmiştir. Siyasal mahfiller. İngiltere Hükümetinin takınacağı tavır haziran ayı başlangıcında, yani Blum kabinesinin hareket tarzı ile Almanyanın ingiliz su-alnamcsine vereceği cevab anlaşıldıktan sonra tayin edeceğini söylemekte dir. öğrenildiğine göre İngiltere Hükümeti. Almanyanın vereceği cevab hoş-nudluğa değer görüldüğü ve Almanyanın İtalyaya her ne suretle olursa ol- sun yardımda bulunması ihtimalini ortadan kaldırdığı takdirde zecrî tedbirlerin şidletlendİrİlmesinİ göz Önünde bulunduracaktır. Bununla beraber, böyle bîr cevabın miyetinin bakası mesele* mtulıkça Akdeniz paktın* ansa ve İngiltere ile un- geleceğine pek ihtimal verilmemekte ve İngiltere Hükümetinin zecrî tedbirlerin kaldırılmasını düşünmek mecburiyetinde kalacağı sanılmaktadır. (Sonu fi. ıncı sayfada) Filistiııde vaziyet gittikçe kötüleşiyor Birçok yerlerde bombalar atıldı Telgraf ve telefon hatları leri dağıtmak için Kudüs, 26 (A.A.) — Filistin'in her . taralında karışıklıklar, devam etmektedir. Memleketin birçok yerlerinde bombalar atılmış ve bu yüzden telgraf hatları ve bilhassa Filistin - Mısır telgraf telleri kesilmiştir. Polisin taras-sud ve nezaretine rağmen yollarda kafilelere karşı taarruzlar devam etmektedir. Birçok şehirlerde aralıların yapmış oldukları nümayiş'er. arbede şeklini almış vc askerler, nümayişçileri dağıtmak için silâh kullanmak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu arbedeler, hele Nablus ve Akkâda pek kanlı olmuştur. (Sonu 6. ıncı sayfada) kesildi; Polis nümayişçi-silâh kullanıyor PjIİ i ar.ıö ivı în İı örterini anyor SAYFA: 2 ULUS 27 MAYIS 1936 ÇARŞ/l IBA Kov için tetkikleri H Avrupa tekrar köye dönüyor Avrupa köyünü ortadan kaldıran İki scbebten; 1 — Avrupada toprağa yatırılan sermaye kârlarının - ücretler dahil - ticarî, tınai teşebbüs kârları yanında gülünç denecek kadar küçük olması, 2 — Avrupanm siyasî hakimiyeti altına giren Avrupa dışı memleketlerde İnsan sâyine dilediği gibi tasarruf etmek (1) ve toprak mahsullerine dilediği kadar ödemek veya ödememek serbestisi (2); İkisinin de; umumî harbtan sonra değişen siyasî ve ekonomik şartlara muvazi olarak kısmen veya tamamen ortadan kalkması (3) ve meselâ umumi harbtan sonra Avrupa dışındaki bütün müstemlekelerini kaybeden Almanya-nın yiyeceğini ve işliyeceğini kendi topraklarından edinmek kararı - şümulü ve neticeleri hakkında fazla ümidle-re kapılmamakla beraber - Avrupada böyle bir devre başlangıç telakki edilebilir. Vaziyetin rakamlarla tesbiti şöyledir 4): 1934 rakamları "milyon mark olarak" İthalât İhracat 33.6 3.8 Canlı hayvanlar Gıda maddeleri Ham vc yarı mamul maddeler Mamuller Yekûn 1066.9 117,1 2600,3 7S0.5 4.451.0 790.3 3255.7 4.166.9 Yahut daha tafsilatlı olarak; kıymet ''milyon mark olarak" Mikdar "ton olarak" Canlı hıyvanlar (5) : İthalât İhracat İthalât İhracat Beygir 11.74 0.27 22,323 189 " Sığır 11.75 7.80 42.609 450 Domuz 1.06 0.88 3,446 990 Diğer hayvanlar 8,78 2.25 12,552 277 Gıda maddeleri (6). Hububat (7) 48.64 1588 Yemeklikler (8) 114.73 8,53 Meyvalar (9) 294.27 1.18 Kahve. çay. kakau 160.20 0.15 Etler (10) 91.28 7.40 Süt ve mamulatı (11) 108.79 1.14 Yumurta 74,05 0.03 Ilh.. ilh.. ilh... İkinci bir tetkik mevz a — Nüfusun iktisadî zümreler arasında inkısamı (12). rakamla yüzde olarak Köy ve orman 13.660.786 21.0 Endüstri 25,327.879 38,8 Ticaret 11.042.638 16.9 50.031.303 76,7 Bütün Almanya 65,218.461 — 1935 başında 66.616.000 — "(I) ..... Bilhassa altına ve kıymetli madenlere susamış olan ilk fatihler kırmızı ırka mensup Hindlileri madenlere atarak bu insanların iki asır içinde tükenmelerine yahut aşılmaz orman ve dağlara kaçmalarına sebeb oldular. Fidancılık devri çeldiği zaman yerli iş-Çİ bulmak hemen hemen imkânsızdı. Bu sebeble Afrika zencilerine müracaat e-dildi. Bu işle tavzif edilen arab memurlar sağlam insanları ve hattâ ekseriya kadınları yakalayıp göndermek suretiyle bütün siyah kıtayı baştanbaşa dolaştılar. Abanos tahtası ticaretinde mütehassıs Avrupa gemileri bu zencileri Ka-rayıp sahiline nakil ve fidanlık sahihle-rine satıyor bunlar da esirleri şeker kamışı ve tütün tarlalarına dağıtıyorlardı. Bir asır içinde Luizyana'dan Amazon'a kadar bütün Karayip denizi etrafında mİlvonlarca zenci dağıtıldı... Bu yerleri değiştirilen zencilerin çoğalmasında esir sahibinin aşikâr menfaati vardı. Binaenaleyh es-'r zenci adedi süratle arttı. Hattâ müttehid Amerika cumuri-yellerinde bilhassa Virginiya'da bazı avrupalılar bu yeni cins hayvanın vetiş-tirilmesinde ihtisas sahibi olarak fidanlık sahihlerine seçilmiş güçlü kuvvetli ve iyi terbiye edilmiş işçi kalabalığı temin etmişlerdi... Hulâsa fidan yetiştirilen sahalarda yerlinin rolü hayvan vazifesine münhasır kaldı. Onu satın a-lan fidanlık sahibi masraflarını gelirleriyle telif edilebilir asgari hadde indirmeğe uğraşarak, esaret usulü sayesinde seri ve muazzam servetler elde ettiler ve bu suretle küreyi esirler ve esirler çalıştıran memleketlerden mürekkep bir çemberle çevirdiler, "tki Avrupa Francİs Delaisi". (2) .... 19. cu asır esnasında ve bilhassa 1880 den İtibaren bütün büyük sanayici devletler Afrika kıtasına keşif ve taharri maskesi altında askeri kıtalar gönderdiler. Sonra bu suretle keşfedilen memleketlerin kendi arazilerinin devamı olduğuna karar vererek bu yeni topraklara "müstemleke" adını verdiler. Müstamereciden hemen hemen eser bulunmıyan bu garib müstemlekeler üzerlerine metropolün hakimiyetim uzattığı mülhakatı teşkil ettiler. Bundan sonra memleketi işgal eden devletin vergi tarh ve tahsilinden ibaret o-lan en birinci ve en mühim imtiyazından istifade etmemesine sebeb kalmıyordu. Her kabivle ve kasaba için (yol açılması ve muhafaza edilmesi, keşif kolları nakliye mükellefiyetlerinden başka) ferd basma muayyen vergiler kondu. Vergi idaresine karsı yerli borcunu aynen ödediği takdirde mıhalU idareye (asgarî haddi muayyen olmak ü^ere) kauçuk, araşit veya pamuk götürüyor, vergi idaresi de bunları Avrupa gönderehilmek ü*ere mahalli şirketlere devrediyordu. Yerli bor- 1.689,720 867.410 998.082 257.124 263.029 100.526 75.967 611.201 80.054 4.129 167 14.749 1,458 18 uu da şudur: b — Toprağın inkısamı: hektar yüzde olarak olarak İstifade Lclfıen arazi (13) 29.347,815 62.6 Orman ve baltalıklar 12.789.874 27.3 Ev ve avlular 661.997 1.4 Diğer arazi (14) 4.068.413 8.7 ~46.868.099 100.0 cunu para ile ödemek istediği takdirde İse* para tedariki için ticaret »veuieli- ğine şahsi mubayaaları için getireceği mikdardan fazla mahsul satmak mecburiyetinde kalıyordu... Bu hareket 1880 • 1890 senelerinden itibaren şiddetlenmiş ve sistematik bir şekil almıştır. Ve tatbiki yalnız Afrika zencilerine münhasır kalmanuştır. Aynı usulü ingilizler Hindistan ve Seylan'da, Dravidi-yenlerle Seylanlılarla. Hollandalılar müs-temlekelerindekİ melezlere, Amerikalılar Filipin'deki yerlilere ilh... ilh... tatbik ettiler. Bayrak farkına rağmen her tarafta aynı usul takip ve aynı rejim tatbik edildi "aynı kitab" ve Avrupa nüfusu, Avrupanm muteber sanayi ve ticareti yarım asırdan fazla • aynı zamanda yerlileri afyona, şeker kamışı içkisine ve biribirleriyle mücadeleye "silah ticareti" alıştırılan - Avrupa dışı memleketlerin bu zelil ve sefil istisma-riyle beslendi. (3) Bundan Önceki yazılarda umumî harbtan sonra Avrupa aleyhine değişen dünya mübadele şartlarını, fiat düşüklüklerini tesbit eden rakamlar vardı. Bu rakamlara diğer siyasî ve iktisadi sebebler; müstemleke ve yarı müstemleke memleketlerin mukavemetleri, pazarların kapanmaları, Avrupa dışı memleketlerin sanayileşmeleri (ki bütün bu hareketler Avrupa dışı memleketlerin intibahı diye hulâsa edilebilir ) ilâve edilirse bu işaret tamamlanmış olur. (4) Tecrübeyi yapan Almanya olduğu İçin misal de Almanyadan alınmıştır. (5) Bütün bu cedvel 1934 rakamlarıdır. (6) Gıda maddelerine ait rakamlar da 1934 ündür. Cedvcle ithal ve ihraç edilen gıda maddelerinin başlıcaları a-lınmıştır. (7) Buğday, çavdar. Arpa. yulaf, Mısır, darı, un ve diğer üğütmeler. (8) Pirinç, patates, fasulya, bezelye, mercimek ve sebzeler. (9) Kuru ve yaş sebzeler (10) Et, domuz yağı. sucuklar vc balıklar (İf) Süt. tereyağ, peynir. (12) Başlıca zümreler alınmıştır. (13) "Hektar olarak" hububat ve kuru sebze yetiştirilen arazî 12,815.229. yemlik 2,221.128. Tarlalar 20.412,100. bağ, bahçe ve bostanlar 735,721, çayırlar 5.493,028, meralar 2.681263. (14) Bataklıklar 403.496. işlenmemiş arazi IJ98.664, yollar, mezarlıklar, u-mumi parklar, spor meydanları ilh... 2,266,253. HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Eski telefon şirketindeki ;oplan ti İstanbul, 26 — Eski telefon şirketi hissedarlarile borç senedlcri ve tahvilât sahihler- bu sabah şirket bürosunda ayrı ayrı toplanmışlar, şirketin satış mukavelesini gözden geçirip tasvib etmişlerdir. Liman hanı satılamadı İstanbul, 26 — Sirkecideki liman hanının bugün yeniden müzayedesi yapıldı, fakat fazla talib çıkmadığı için müzayede 15 gün sonraya bırakıldı. Vazifesini gereği gibi yapmıyan bir müfettiş istanbul. 26 — Komiserliği zamanında Elmalı 6u şirketine aid işleri gereği gibi kontrol etmiyen belediye müfettişlerinden Muzaffer tekaüde sevkedîldi. Türkiye millî sigorta şirketi tasfiye olunacak İstanbul. 26 — Türkiye millî sigorta şirketinin umumi heyeti bugünkü toplantısında şirketin tasfiyesine karar verdi. Tasfiyeyi yapacak olan heyet, ikinci bir toplantıda seçilecektir. Turistler azalıyor İstanbul, 26 — Avrupadaki siyasal hâlîseler ve Milletlerarası vaziyetin karışıklığı dotayîsiyle seyyah ziyaretleri azalmıştır. Bununla beraber, 10 haziranda bîr ingiliz vapuru ile 350 seyyahın geleceği bildiriliyor. c — lıco tarl ara2i ve Çavdar Buğday Arpa Yulaf Patates 1934 deki rakamlara göre hasrı mahsullerine tahsis edilen istihsal edilen hububat mikdarı İstihsal edi- Ekilen arazi "hektar olarak' 4,490,931 2.197.670 1.630.931 3.145.659 2.906.650 14.371.841 len mikdar "ton olarak" 7.607.618 4.532.715 3.203.881 5.452.328 46,780.621 d — Toprağın mülkiyete göre inkısamı "orman'ar ve ekilen arazi": topark büyük- % olarak lüğü "hektar Bütün Almanya 41,422,634 100 Sahihleri tarafından işletilenler 36,748.494 88.7 Kiracılar tarafından işletilenler 4.445.190 10.7 Sahihleri namına işletilenler 25.234 0,6 Müteferrik 203.706 — e — Toprağın çiftçiler arasında inkısamı : Arazi büyük- İşleten çift- İşletilen lüğü hektar çi "aile" arazi "hektar" 0.5 — 10 2,240,930 7.875.681 10 — 50 717.611 14.219.069 50 — 100 54.491 3,618.708 100 — 200 16,542 2.255,984 200 — 1000 14.504 5,997,343 1000 ve daha fazla 2.797 7,455.849 Bütün Almanya 3,046,875 41,422,634 f — Toprağın kiracılar arasında inkısamı: Arazi büyük- Kiracılar arazi lüğü hektar "aile" "hektar" 0,5 — 10 1.183.680 1.622.882 10 — 100 262,318 1,727,751 100 ve daha fazla 7,646 1.094,557 g — Vasatı toprak hasılası: Bîr hektardan alınan "d. z. olarak (13) En çok Vasatî En az Çavdar 28,0 11,4 16,9 Buğday 29,5 16.1 20.6 Arpa 28,9 15,9 19,6 Yulaf 30.1 13,3 17.3 Patates (03,6 117.4 160,9 Neşet Halil ATAY (Bu yazı devam edecektir) Gazi köprüsünün temeli atılıyor İstanbul. 26 — Gazi köprüsünün temel atma resmi temmuz ayının başlangıcında yapılacaktır. İhtisas mahkemesinin şeker işi hakkındaki kararı İstanbul. 26 — Sekizinci ihtisas mahkemesi Romanyadan memleketimize kaçak olarak idhal edildiği iddia olunan 180.000 kilo şeker meselesi hakkındaki kararını verdi ve kaçakçılığı sabit görmedi. Eski bir minare etrafında İstanbul, 26 — Fatih Sultan Mehmet'in kilerci basısı tarafından yapttrı-lan Karaki Hüseyin çelebi camisinin minaresinin yıktırılması için belediyenin yaptığı müracaata müzeler idaresi menfi cevab verdi. Müze minarenin caminin arka tarafında tekrar ve aynen yapılmak üzere yol üstünden kaldırılmasında mahzur görmemektedir. Bu cami Sirkeciden parka giden cadde üzerinde. Salkımsöğüddedir. * İstanbul. 26 — Tip fakültesinden lisan imtihanlarına 700 talebe girmiş, bunlardan 244 muvaffak olamamıştır. Zonguldakta Büyük bir elektrik santralı açıldı Zonguldak. 26 (A.A.) — Iş Bankasının Kozluda vücuda getirdiği kömür iş maden ocaklarında büyük bir elektrik santralı kurulmuş ve bugün büyük törenle bu santralın ve pek mükemmel bir işletme bürosunun açılışı yapılmıştır. Elektrik santralı on bin üç yüz ki-. lovat kuvvetinde olup Türkiyenin ts-tanbuldan sonra ikinci derecede bir santralıdır. Kömür istihsalâtımız için çok kuvvetli bir enerji olan bu santral memleketimizde çok büyük alâka uyandırmış, yağmura rağmen bütün vilâyet ve parti erkânı bu törende bulunmuştur. Tarım genel direktörünün tetkikleri Trakya mıntakasının umumî ziraat vaziyetini tetkik etmek üzere 20 gün önce şehrimizden ayrılan Ziraat umum direktörü B. Abİdin Ege şehrimize dönmüştür. B. Ege. Trakyanın. başta Edirne olmak üzere, bütün vilâyet ve kazalarını ve köylerini birer birer dolaşmış, umumî ziraat vaziyetini vc bilhassa pamukçuluk mıntakalarında tashihi düşünülen pamuk nevileri üzerinde yapılan denemelerin sonuçlarını gözden geçirmiştir. Tecrübe tarlalarında ve Trakyada kurulacak üretme çiftliklerinde, etüdler yaptıktan sonra, Edirncnin meyvecilik, Tekirdağının bağcılık işlerinin müstakbel inkişafları hakkında lâzımgelen tedbirlerin alnması İçin direktifler vermiştir. Dutçuluk ve ipekböcekçiliği ile arıcılığın fennî esaslar dahilinde yapılması için umumî müfettişliğin başladığı teşebbüsleri dc tetkik eden umum direktör, bu sene Trakyada umumî ziraat vaziyetinin iyi olduğu kanaatiyle Ankaraya dönmüştür. Trakyayı ağaçlandırma işine de ehe-miyet verilmektedir. Bir çok yerlerde meyveli ve meyvesiz fidanlıklar tesis e-dilmiştir. (13) Bir "d. z." Doppelzentner v'iı kilogramdır. Tarım kredi kooperatifleri Şimdiye kadar teşekkül etmiş bulunan 442 Tarım kredi kooperatifinden 235 inin umumî heyetlerinin yeni kanuna göre verdikleri istihale kararlan E-konomi Bakanlığına gelmiş, tetkik vc tasdik olunarak yerlerine iade edilmiştir. Qeri kalanların da kısa bir zaman içinde işlerini bitirecekleri haber verilmektedir. Havzada Atatürk günü kutlandı Havza, 26 (A. A.) — Atatürk'ün Havza'ya ayak bastıkları 25 mayıs 1919 gününün 17 inci yıl dönümü köylü, şehirli binlerce halkın coşkun gösterileriyle kutlandı. Törene istiklal marşı ile başlandı, ve baş üstünde alana getirilen büstün yerine konmasından sonra şarbayın vc ilçebayın herkesi coşturan, söylevleri geçmi» kara günlerin acık-lılığmı yaşatmıştır, ilçebayın Atatürk-ün sağlığına ve onun hayatını korumak uğruna bütün varlığımızı karşı koyacağımıza and içme teklifi üzerine bütün topluluğun yüksek sesle yemin etmeleri pek heyecan uyandırdı, söylevlerden sonra askerin, okulların ve esnafların atlıların binlerce halkın iştirakiyle ge-Çit resmi yapıldı. Biı- haydut çetesi yakalandı Aldığımız malûmata göre, Eğirdi-rin kesme köyünden Efecanlı Kadir oğlu Abdullah ve muhtar Mustafanın oğlu İle yanık Hüseyin. Çukurca köyünden AH oğlu Osman, Kaim oğlu Meh-med. Hasan onbaşı oğlu Mehmed, Sırrı oğlu Hasan adındaki adamlar, silahlı oldukları halde. Manavgat ilçesinin Beşkonak kamununa bağlı Kızılca köyünde Reşit hocanın evini basarak 18 yaşındaki kızı Fatma ile 8 yaşındaki kızı Gülsümü zorla götürmüşler ve Reşit hoca 200 altın lira göndermedikçe kızlarını geri vermiyeceklerini söyliyerek Eğirdir bölgesine doğru kaçmışlardır. Bunun haber alınması üzerine takib-lerine müfrezeler gönderilmiş ve kısa bir zamanda suçluların hepsi silahları İle yakalanarak Adliyeye ve kaçırılan l'i.-l.ır da babalarına tesîîm edilmişler-dir. (A.A.) Uşakta ağnam sayımı bitti Uşak. 26 (A. A.) — Uşak kazasının 170 köyündeki ağnam sayımı ve yoklamalar bitti. Geçen sene 14.057 mükellef. 134.304 hayvan, bu sene 14.420 mükellef 151,844 hayvan olarak tesbit c-dildi. Geçen seneden bu sene 17.540 hayvan fazladır. Geçen sene 1240 kaçak ve bu sene 1389 kaçak hayvan yakalandı. Ş. Karahisarda müsamerc Ş. Karahisar, 26 (A.A.) — Dün gece orta okul menfaatine orta okulda bir müsamere verildi ve önceden Behzat Avşar tarafından türk inkılâbına aid çok kıymetli bir söylev verildikten sonra müsamereye başlanmış ve tatlı bir gece geçirilmiştir. Ufaklık paralar hakkında Finans Bakanlığının emirleri Eski 25 kuruşluk nikel ve 10 kuruşluk bronz paraların 1 haziran 1936 tarihinden itibaren bir sene nihayetinde tamamen tedavülden kaldırılması karar altına alınmıştır. Buna binaen bu paralar mal sandıklarının eline geçtikçe tekrar tedavüle çıkarılmıyarak darphaneye gönderilmesi lüzumu alâkalılara bildirilmiştir. Bu suretle tedavülden kaldırılacak bu meskkûkâtın yerine yeni ufaklık paraların tedavüle çıkarılması ve ufaklık para buhranına meydan verilmemesi i -çin Finans bakanlığı lâzım gelen tedbirleri almıştır. Ayrıca, delikli, lehimli, ve kulplu paralarm mal sandıklarınca kabul edilmemesini Finans bakanlığı alâkalılara chcmiyetle ve tekiden bildirmiştir. ÇAĞRILAR * Bugün saat W da Dahiliye Encümeni toplanacaktır. * Maliye Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. ON YEDİNCİ YIL. NO: 5327 ULUS ADİMİZ. ANDIMIZDIR 28 MAYIS 1936 PERSI MTU, Son haberler üçüncü sayfamızdadtr Her yerde 5 kurut Kamutay büdce konuşmalarına dün de devam etti Nafıa, iktisat, Ziraat, Milli Müdafaa büdcelerile varidat büdc esi kabul edild i Parti Genel Sekreterinin Kamutyda dünkü konuşması çok alkışlandı r......................—...........................•---------................................-....................* I Tl RK MİLLETİNİN ^ ÜKS EK ZEKÂSI. CENlŞ VE TEMİ/ {HAYATA İMKAN GÜNEŞİNİN İLK IŞIKLARI DOĞUNCA, j BÜTÜN HAKİKATLERİ, BÜTÜN YENİLİKLERİ FARKI l l Rl K DAİMA KARANLIK İÇERİSİNDEN SEÇİP ÇIKARMIŞTIR. | Artık yeni devletimizin rejimini tam alarak nösteren l'arti ] programı, milliyeti bir defa kendi varlığının üzerine bir sadakat \ kaydı altına koymakla beraber, muasır medeniyetin Heri ve müs- j pet gidisine intibak etmcüi emreder. Arkadaşlar, bu yanlış sözler yalnız Kamutayın değil, vekilleri olduğunuz bizim yüce ulusumuzun hayatın» da hiç uymaz. Türk ulusu büyüktür, pek çok bü-v-uk vasıfları yanında aklı selim sahibidir, iyiyi, yeniyi, faydalıyı anlar ve tercih eder T;'rk köylüsü görüp anladıktan sonra sapanı pulluğa tercih etmez. Müzik mevzuubahs oldu: Ah o mil-fi müziğimiz, diye meçhul bir şeyi tercih eder göründüler. Türk ruhunun henüz tam çizilip belirtilmemiş duygularına dayanarak 12 yıl evel söyle söylemiştim, yapılmadığı için şu ka -dar geç kaldık dediler. Bir yanlış anlama olur diyelim. Fakat bir taraftan da Ankaranın binalarına geçerek be-. nim zevkime göre hiç bir güzelliği, hiç bir sevimliliği bulunmayan va ü-~eru.de milli varlığın İzlerini asla taşımayan bazı binaları medhedip bunlara kendi takdirince bîr de milli damgasını yapıştırdıktan sonra güzel, modem ve türk ruhuna aykırı bir tarafı olmayan bunları gayri milli telâkki etmek gibi yanlış bir fikir ser-deftiler. Arkada;lar; şunu da arzedeyim ki. biz bugün kendimizi milletin vekille ri sıfatında görürken millet ferdleri nin karyola yerine ot minderi, pulluk yerine kara sapanı, en ileri bildiğimiz işler yerine en geri işleri istediğin söylememiz doğru olmaz. Bu yol mil ¦etimizin meselâ modern ışık vasıtası olan elektrik yerine çırayı tercih eder olduğunu ifade etmeye kadar varır ki, bu, hakikatin İfadesi değildir. Türk köylüsünün kuvvetli gö -rüşü ve zekâsı ona tarihteki ve bugünkü yüksek mevkiini temin etmiştir. Hakiki ve tabiî vasıfları yüce o lan türke onun bildiği ve sevdiği yük sek yaşama yollarını bir müddet ka pamış olan tarihî mukadderatın tesirlerini artık geçmiş saymak lâzımdır. Türk milletinin yüksek zekâsı genîş ve temiz hayata imkân güneşi' nin ilk ışıkları doğunca bütün hakikatleri, bütün yenilikleri farkederek daima karanlıklar İçerisinden seçip çıkarmıştır. Arkadaşlar; bir de şunu arzede yim: Bugün bu devlet resmi ve mnd dî bir teşkilâttır. Fakat bu resmi leş kilntın ruhu olan ve bütün bu inkılâ bin eserlerini varlığında teksif etmi-bulunan bu parti vardır, bütün gi dişler için ;ri*terilmiş açık yollar var dır. Böyle yüksek ruhlu bir Meclis herşeyi ileri gidi'-İn hızı ile yaparken eksik ve yanlış fikirlerimizi ulusumuzun temayüllerine uygun göstererek demagoji yapmak reva değildir. Büyük yanlışlık ve zarar bu düşünceleri milliyet duygusu gibi göstermektedir. Evet biz milliyetçiyiz. Yeni Türkiye-nin telakkisindeki bu ruh büyüktür. Fakat Parti programının telakkisindeki milliyet düsturunu zararlı telâkkilere bağlamak doğru olamaz. Artık yenî devletimizin rejimini tam olarak gösteren Partî programı, milliyeti bir efefa kendi varlığının ö-züne bir sadakat kaydı altına koymakla beraber muasır medeniyetin 17 Ürer' *Vfcer görüşürken Receb Peker (Kütahya) — Arkadaşlar, büdce müzakeresi bir hesap defterinin gözden geçirilmesi değil -dir. Bir devletin büdcesini millî meclis gözü ile tetkik etmek de -mek, ulusun medenî, ekonomik, siyasal ve kültürel bakımlardan bütün durumunu gözden geçirip, yeni girilecek y.ışama yılında bu durumun nasıl olacağını ve nasıl yükseleceğini sağıya bağKım-ık demektir. Bu bakımdan, yeni yılın büdcesini gözden geçiren Büyük Meclisle geçen müzakerelerde söz söyliyen üye arkadaşlarımın dikkati ve olgunluğu ile onlara cevap veren vekil ve diğer arka d. .I.ıı m ciddiliği insana övünç ve İftihar verecek bir mahiyet arzediyor. Fakat bu güzel çalışma tarzı içinde yeni Türkiyenin yeni çalışma yılına girerken takip ettiği yolların esasını teşkil edecek olan büdcenin görüşülmesi esnasında üzerinde durmağa değecek bîr nokta oldu. Medeni bir görüşle akislerinin hazin olacağını tahmin etlinim bu eksik noktayı aydm-latmağt kendime borç saydım. Bir arkadaş muhtelif bakanlıklar büdcesİnde söz söylediler. Kültürde, Ekonomide, Bayındırlıkta, tarım büdcesİnde, noktai nazarlarını anlatırken zararlı şeyler söyledi. Bu noktai nazarların yekûnu on bu kadar yıl Türkiyenin inkılâb âleminde yaşamış olduğu halde, tabirimi mazur görünüz, duyduğumu tam ifade için soyuyorum, yosun tutmuş bîr taş gibi bu ileri gidişin heyecanını hiç duymamış bİr adamın ifadesidir. Bu sözler, bizim bulunduğumuz -¦ sn ¦ nisbetle pek çok geri sayılan ¦"¦"¦»İsalı hatıra getiren ve bizim neslimi,». bJzim vazife duygularımıza yaklaşman fikirlerin biribirine eklenip «n'Vl.nmeı;ndfn ibarettir. (Alkışlar) Bu h.diaennı Büyük MİI let Meclisin^ ¦Bkûn.tl. dinlenmiş olması »e red ile inikas olmamış bu-lunması Kamutaya hâkim olan üstünlük ve ileritik mhu îr'm mühim bîr ek sTVlik olurdu Ziraat Enstitüsünden a-İmiz, l.knn---'-n tutunuz, otomobile, karyolaya. n"f,»*a. yanİ hayat için. İleri !...-¦.(, in lâzım olan vasi (alarm hepsinin aJ erkinde bolundular. Kamutay Refet Canıtezin reisliğin -de toplanmıştır. Bolu mebusu Mitatın Ölümüne dair hükümetin tezkeresi okunup ruhunu taziz için bir dakika sükût Kavındırlık işlerirtıîz "— Nafıa vekâletinin üzerinde çok a-ğır yükler vardır. Bunu takdir edersİ- edildikten sonra büdcenin müzakeresine devam edilmiştir. Nafıa Vekâleti büdcesinin müzakeresinde söz alan Kuşeni Barku (Sam -sun) hükümetten iki temennide bulunmuştur. Bu temennilerden biri kızıl ve yeşil nm.ılil.i!iır*,ı lnl.ıı nin İŞgal ettiği bir buçuk dönüm yerin kurutulması ve işletilmesine dairdi. Diğeri de milli şoseler hakkında hazırlanmış bulunan kanun projesinin bir ân evvel Kamutaya gönderilmesi hakkında idi. Ruşeni bu iki temenniden başka Nafıa Veki -tinden bir ricada daha bulunmuş ve köylüye yardım olmak üzere trenlerde üçüncü mevki biletlerin ve nakliye ta -rİfesinin bir mikdar daha ucuzlatılması imkânının mevcud olup olmadığını • muştur. Bundan sonra Nafıa Vekili Ali Çetin Kaya kürsüyü işgal etmiş, ve Nafıa işleri hakkında uzun ve etraflı izahat vermiştir. Dünkü toplantıya bir bakış niz. Ben de müd, ği kadar çalışma ileri ve müsbet gidişine İntibak etme ği emreder. (Bravo sesleri, alkışlar ) Şunu da arzedeyim ki biz, hepimiz elimizde bulunan bİr emaneti yerinr getirmek ödevi altındayız. Benim bu sözlerim, bizim bağlı olduğumuz esas lara kendini veren bİr arkadaş olarak hergün elini sıktığım Besim Ata layın şahsı hakkında hiç bir eksik şey ifade etmez. Fakat hepimizin borcu ve buradaki vazifesi, şu veya bu sözlerle ana prensiplerden w«nwV mevzuu'nahs olunea samimî ifadelerle bîribVîmizi urandırmak ve yanlış yoldan doğru istikamete sevke'mek-tir. Arkadaşlar, biz burada tarihîn kendi elinde olmıyan teeellîl-rî altında ağır vaziyetlere dü;mü« ve hayatın acılarını tattıktan sonra dirilerek k-n-dini bulmuş ve az zamanda par'ak bir istİ'ıllâl yolculusunda hep ileriye doğru hız almış yüce bîr milletin vekili olarak vazife görüyoruz. Bütün çalışmalarımızda hiç bir duygu ve düşünceler esasın üstüne çıkmamalıdır Ben bu asıl noktalarda arkadaşımın bana uyacağını umarak kürsüyü ter kediyorum. (Şiddetli alkışlar.) düzeltme Dünkü sayımızdaki Kamutay görüşmelerinde, B. Besim Atalayın milli musikimizin (Garb tekniği) üzerine armonize edilmesinin büyük bir millî ihtiyacı karşıladığı hakkındaki sözleri (Ar.ıb tekniği) olarak çıkmıştır. Özür diler, düzeltiriz. fıa vekâletine m Elirrir'Ien geîdi-yız. Hazineden Na-abılccek budce nis- Ziraat vekilimiz izahat verirken betinde bîre tevdi edilen vazifeleri dikkat ile ve mümkün olduğu kadar intizamla yapmaya çalışacağımı size vade-debillrim. Elimizde 93S senesinden dev-rolunan bir takım işler vardır. Aynı iş- lere devam edeceğiz. Şoseler var. Köprüler var. Su işl&ri var. Demiryolları var. Onlar hakkında hülâsatan izahat vereceğim. Anadolu irimle kömür naklîyatr bu yıl bağlıyor Demiryolları inşaatı, Filyos hattın-' dan sonra Filyostan Zonguldağa doğru Çatalağzına kadar 13 kilometrelik bir yolumuz var. Bu sene onu bitireceğiz. Bununla kömür havzasına temas etmiş olacağız. Ve 936 senesinde katiyetle A-nadolu dahiline kömür nakline başlayacağız. Bu bizim için ötedenberi beslenilen bir ümidin kemale gelip başarılması demektir. - Bravo sesleri- Ondan sonra Zonguldağa kadar olan kısım ki .orada pek çok tüneller vardır, inşaata devam edeceğiz. 937 de bitecektir. Sonra Sivas • Erzurum hattı vardır. Bu hat 940 senesinde bitecekti. Fakat Erzurumdan da inşaata başlanıldığı içia bir buçuk sene kadar müddeti kısalttık. Yani 1,5 sene evvel bu inşaat bitmiş o-lacaktır. Malatya iltisak hattı da 937 malî senesinde bitecekti. Bunu da bu proje dahilinde kısaltıyoruz ve bu suretle 937 de bitecek olan bu kısım bu malî sene bitmiş olacaktır. Şu halde Diyarbekir • Ankara hattı ile. Malatya, Sivas, Kayseri. Ankara ve aynı zamanda da Samsun istikametinde olarak Diyarbekiri Istanbula 200 kilometre kadar yaklaştırmış olacağız. Erzurum cibetİnnVn başlayan inşaat Erzurumdan hafriyata ve tesviyeye başlanmıştır. Onun kanun lâyihasını da bitirmek üzereyiz. 1937 senesinde Div-rige varacak. 38 de de Erzincana. Er -zincana ağustos veya eylülde varacağı, miza göre Erzurumdan da aynı tarihte tesviyei türabiye vc köprüler filan da bitmiş olacaktır. Yalnız oraya vardığımız vakit ferşİyat Erzincandan Er -Turuma devam edeceği için ray ferşiya-tı kalacak. Erzuruına kadar ne kadar fazla yapılsa ray döşenmesi günde bir buçuk kilometreden fazla yapılamıya . cağına göre, 38 senesinin müsait ayla* (Sonu 4. üncü sayfada) Yüksek Sdıat Surâsı toplandı. Yüksek S'lıat Şûrası toplantı hah'nde Yüksel; lıbhM şurası bu seneki mayıs alelade içtimaını yapmak ü/ere pazartesi günündenberi sağlık ve sosyal yardım bakanı Dr. Refik Szydam'ın reisli ğİ altında toplanmaktadır. İçtimaa. Prof. Dr. Refik Güren. Prof Dr. General Besim Ömer A'talin. Prof. Dr. Neşet Ome-Iıdelp. Prof. Dr. Akil Muhtar Prof. Dr. M^zhar Osman Utmnn, Dr. Murat Cankatan. Dr. Gine lal Mr Mum Bay-,on. Dr. Cevdet Fuat. Cakantık yonetkeri Dr. Husameddîn Kural. Hıfzısaıhha î;leri genel direktörü Dr. Asım Arar. İçtimaî muavenet genel direktörü Dr. Faruk Ulug iştirak etmektedirler. Bu içtima ruznamesînde Adliyeden ve mahkemelerden gönderilen ve tıp sanatı İcıasından çıkan suçlara aid olan dürt mesele ile memleketin sari ve «algın haafc Iıklaı bakınvnrlan umumi tetkiki var.hr. Müzakereler daha bir kaç gün 'rvam edecektir. SAYFA: 2 ULUS 28 MAYIS 1936 PERŞEMBE i arı - Siyasal Sanksyonların yokuşu ve inişi italyayı barışa yanaştırmak için. Mîlletler cemiyeti, sanksyonları tatbik etti. Nasıl?. 30 eylül 1935 — Harb başlıyor. (1) 7 Birinci teşrin — Milletler cemiyeti konseyi. İtalya hükümetinin. kc~ vunantm 12 inci maddesini ihlâl ederek harba sebebiyet vermiş olduğunu İttifakla beyan ediyor. 16 ıncı madde sanksyonları otomatik bir surette meri kılıyor. 9 Birinci teşrin — Milletler cemiyeti meclisi, konseyin kararını i ¦ • k üzere toplanıyor. 10 Birinci teşrin — İrtibat komitesi Italyaya karşı tatbik edilecek müşterek hareketi tetkik ediyor. 11 Birinci teşrin — Sanksyonların hasırlanması için 17 1er komitesi (bu komite sonradan 18 1er komitesi olmuştur.) teşekkül ediyor. 14 Birinci teşrin— irtibat komitesi Italyaya karşı her türlü ikraz ve krediyi menediyor. 19 Birinci teşrin — İtalyan ihracatına ambargo vazediliyor. 18 ikinci teşrin — Sanksyonların tatbiki başlıyor. Görülüyor ki, yalnız ekonomik mahiyette olan sanksyonların tatbik edilebilmesi için bir buçuk oydan fazla bir zaman geçmiştir. Bundan sonra, Italyanm Kırı? şartlarını öğrenmeğe ve İtalya barışa yanaşmadığı takdirde petrol ambargosunu koymağa lüzum vardır. Bunun da safhaları şöyledir: 6 Birinci kânun — Laval - Hoare plânının hazırlanması. 9 Birinci kânun — Laval'in talebi üzerine petrol ambargosunun tetkiki başka bir zamana bırakılıyor. 10 Birinci kânun — Baldvin ağzının kilidli olduğunu söylüyor 12 Birinci kânun — Eden, her türlü kati tesviyenin, milletler cemiyeti tarafından kabul edilebilmesi lâzım olduğunu söylüyor. 18 Birinci kânun — Sir Samuel Hoare istifa ediyor. 19 Birinci kânun — Baldvin'in ağzındaki kilid açılıyor. On sekizler komitesi sanksyonların tatbikine nezaret etmek kararını veriyor. Banş yapılamamıştır. Petrol ambargosundan haber yoktur. Ve, dikkat edilecek olursa, görülecektir ki, bütün bu müddet zarfında, bütün uğ hükümetler, sağ partiler ve sağ muharrirler, sanksyonları sabote etmektedir. Bu sabotaj hareketinin i-daresi sanki M. Laval'e havale edilmiştir. Buna mukabil bütün sol hükümetler, sol partiler ve sol muharrirler, sanksyonların şiddctlendirilme-sini ve petrol ambargosunun bir an evel teminini istemektedir. italya - habeş an la çam.im azlığı 1934 sonunda başladığı halde, 1936 yılına kadar. Milletler cemiyetinin banş aksyonu hiç bir netice vermemiştir. 1936 Sonkinun — On üçler komitesi sulh müzakereleri için bir zemin arıyor. On sekizler komitesi müzakerelere mani olmamak için, toplanmaktan vaz geçiyor. 7 Şubat — Mütehassıslar, petrol hakkındaki raporlarını tanzim ediyorlar. On sekizler komitesi, ambargonun tarihini tesbit etmek için, mart başlangıcında içtima etmek kararını veriyor. 15 Şubat — Petrol hakkındaki rapor tamamlanmış bulunuyor. Hiç bir şeye karar verilmiyor. 2 Mart — Eden, bütün diğer devletler de aynı şekilde hareket ederlerse, İngiltere hükümetinin petrol ambargosunu tatbik etmeye hazır bulunduğunu beyan ediyor. Kanaat, milletler cemiyetinin canlılık gösterdiği merkezindedir. italya üzerinde bu petrol t^nbar-goau tehdidi nasıl tesir yapabilirdi ki. o tarihlerde, italyan orduları habeş mukavemetini kırmış, italyan .ilâhlarının kullanmakta devam ettikler; petrol. Habeşistanın bir türlü yağmayan yağmurlarını mağlûb etmiş 4 Mart — On sekizler komitesi hiç bir şeye karar vermeden toplantılarını i ' Bu tarihleri News Chronicle ga-¦ üretmiştir. talik ediyor. Petrol üzerine ambargo konulması yeniden tehire uğramış bulunuyor. 23 Nisan — Barış yapılamıyor. Yeni sanksyonlar tehir ediliyor, meselenin 11 mayıs tarihinde yeniden tetkik o-lunmasına karar veriliyor. 2 Mayıs — Ncc.ışi firar etmiştir. Yani, sanksyonların önce konması kararı, arkasından tatbiki kararı, arkasından kontrolü karan, arkasından şiddetlendirilmedi kararı, sağ zihniyetteki resmî ve y*»yri resmî kuvvetler ve iı.sanlar ta:, fından sistematik bir burette sabote edildiği için. 1-talya, **aheş seferini vaktinden önce ve tam bir zaferle neticelendirmiştir. Eğer M. Musolini. elde ettiği tam zafere rağmen. Laval - Hoare plânını bir az daha genişletilmiş bîr şekilde kabul edeceğini ilân etseydi. İngiltere ile Milletler cemiyetim' politika bakımından da fena bir vaziyete sokmuş olacaktı. Fakat o, böyle bir şeye yanaşmadı ve oldubitti'yi ikinci Roma imparatorluğunun kurulduğunu ilân etmekle tamamlanmış saydı. Sanksyonların yokuşu çıkılmış, silahlar muvaffak olmuş, Etyopya fethedilmişti. Şimdi artık, sanksyonların i-nişi başlayacak ve her şey, daha kolaya inkılâp edecekti. Fakat. Nasıl, reaksyoner ve emperyalist kuvvetler, Avrupanın her tarafında, tesirli sanksyonların konmasını sabote ettilerse, şimdi de. yani sanksyonların inişi başlarken, yahud başlaması lazım gelirken, bütün sol ve barışçı kuvv.-tlrr, gene Avrupanın ve dünyanm her tarafında sanksyonların kalkmasını sabote etmiştedirler. Sanksyonların konmasının sabote edilmesi, sanksyonların muayyen bir had dâhilinde konmasına mâni o-lamamış fakat Italyanm askeri aks-yonunu kolaylaştırmıştır. Sanksyonların kaldırılmasının sabote edilmesi dc. gerçi kalkmalarına mani olomıyacaktır fakat. Milletler cemiyetinin politik aksyonunu kolaylaştıracaktır Burhan BELGE Kısa Memleket Ha İlerleri Ödemişle ilk kurgun günü kullanarak 31 mayıs pazar günü Ödemişin ilk kurşun bayramıdır. İlk kurşun topraklarımızın işgalinden bir müddet sonra Ödemişin kahraman çocuklarının düşmana ilk silâh çevirdikleri yer ve tarihtir. Hâdise Hacı flyas mevkiinde olmuştur. Ödemiş Halkevi bu büyük günü daha esaslı ve tanıdığı yüksek manaya uygun bir şekilde yaşatmak İçin büyük bir tertibat almıştır. Karaman iyi Huya kavuşuyor Karamanda son günlerde bir çok yeni binalar yapılmıştır. Belediye yeniden güzel bir park yaptırmaktadır. Bu suretle Karamanda iki park yapılmış oluyor. Karamanın çok kireçli olan suyunun temizlenmesi için de büyük bir gayret sarfedilmcktcdir. Yapılan tetkikler neticesinde asıl büyük menbaa çok kireçli diğer Ur kaynağın karştığı görülmüştür. Bu suyun seyri değiştirilerek Karaman temiz vc saf bir suya kavuşmuş olacaktır. İzmit vilâyet büdcesi izmit, 27 (A.A.) — Meclis umumi 1936 büdcesini yaparak çalışmasını bitirmiştir. Bugün daimi encümen üyelerini seçmiştir. İlimizin 1936 varidat, masraf büdccıi 813.400 lira olarak tesbit edilmiştir. Bunun 160.923 lirası muhasibi hususiye birinci kısıra 96.771 lirası muhtelif, 14.061 lirası ziraat, 6.658 lirası baytar, 43.187 lirası sıhhat, 293.121 lirası kültür, 175.691 lirası nafıa fevkalâde ve 22988 lirasını da adî nafıa işlerine ayırmıştır. Bu akşam encümen üyeleri tarafından arkadaşlarına 50 kişilik bir ayrılık şöleni verilmiştir. ISTANBUL TELEFONLARI : Şark Demiryolları Umumî heyeti toplanacak İstanbul 27 — Şark demiryolları u-mumi heyeti cumartesi günü toplanacak ve şirket idare meclisinin geçen ay Pa-riste verdiği satış kararına aid formaliteyi tamamlayacaktır. Alman el sanatları sergisi İstanbul 27 — Ankarada açılmış o. lan alman el saantları ve tezyin sergisi cumartesi günü güzel sanatlar akademi, sinde açılacaktır. Bulgar mimar ve mühendisleri İstanbul 27 — Bulgar mimar ve mühendislerinden 100 kişilik bir grup bugünlerde lstanbulu ziyarete gelecektir. Balkan anlaşması Ekonomi konseyi deniz komisyonunun çalışmalan İstanbul 27 — Balkan anlaşması e-konomi konseyi deniz teknik komisyonu dün ticaret odasında çalışmalarına başladı ve biri öğleden evvel olmak üzere iki toplantı yaptı. Komisyonun bu çalışması dört beş gün kadar sürecek ve türk heyeti yann Pcrapalasta misafir delegeler şerefine bir -ivafet verecektir. Delereler pazar günü de Yalovaya gi. deceklcrdir. Muallimlerimiz Almanyaya çağrıldı İstanbul 27 — Alman muallimler bir. ligi türk muallimlrtini temmuz içinde Almanyaya davet etmiştir. Avusturya ve macar muallimler birlikleri bu seyahatte türk muallimlerinin Peşte ve Viyanada Avusturya ve macar muallimlerinin misafirleri olarak kalmalarını istemişlerdir. Seyahat işleriyle lstanbulda alman mektebi uğraşacaktır. Vitrinlerden alman resimler istanbul 27 — İstanbul belediyesi vitrinlerde teşhir edüen bütün eşyanın beher metresinden alacağı 50 - 80 kuruş arasındaki resmin tahsilim yüzde 44 tahsil masrafı kendilerine aid olmak ü-zere bir grupa İhale etmiştir. Ankara radyosu 12 30 Plâk yayımı ve Ajans haberleri 19 30 Doktor konuşuyor 19.50 Plâk yayımı 20.10 Karpiç lokantasından nakil 20:30 Ajans haberleri 20.40 Karpiç şehir lokantasından nakil I-1 hiI'hi radyosu 18— Dans musikisi (plâk) 19 — Haberler 19.15 Muhtelif plâklar 19.30 Sıhhi konferans: Profesör Dr. Fahrettin Kerim tarafından. 20— Halk musikisi: Sivaslı Veysel ve İbrahim tarafından. 20.30 Stüdyo orkestraları 21.30 Son haberler Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir ........... R. Peker'in .......... tııkılâb Dersleri Ankara ve istanbul Üniversitelerinde R. Peker'in verdiği İnkı-lâb derslerinde tutulan talebe notları, gözden geçirildikten sonra, ULUS Basımevince kitap halinde basılmıştır. 124 sayfa tutan eser, yalnız basma masrafı karşılığı olarak her yerde ON KURUŞA satılmaktadır. ATATÜRK Lord Jorj Doy di kabul elli fstanbul, (Telefonla) — Seyahat suretiyle şehrimize gelmiş o-lan eski mısır fevkalâde komiseri ve Lordlar kamarası azasından Lord Jorj Loyd bu sabah Cumur-reisimizin lstanbulda bulunması münasebetiyle Doîmabahçe Sarayına giderek hususi deftere yazılmış ve Öğleden sonra Atatürk tarafından kabul edilmiştir. Di: Bakanımız geliyor İstanbul, (Telefonla) — Dış işleri Bakanı Doktor Tevfik Rüştü Aras, bu ak;amkî ekspresle Anka-raya hareket etmiştir. Bir sigara kâğıdı ve çakmaktaşı kaçakçım j akalan d 1 Kayserili Şükrü inhisar memurları ve polisler arasında Ankara İnhisarlar baş müdürlüğü takibat bürosu ve polis ikinci şubesi, hükümet merkezimize kadar gelerek kaçakçılık etmeğe cüret eden bîr şahsı takib ederek yakalamışlardır. Yakalanan kaçakçı, kay ser ili Battal oğullarından 316 doğumlu Mustafa oğlu Şükrü adında askerlikten firarından dolayı 3.5 yıl hapse mahkûm olmuş ve aftan istifade etmiş bir sabıkalıdır. Cumartesi günü otobüsle Kayseriden gelmiş ve elli kuruş otobüs ücretini bile verememiş iken iki gün sonra şoförü bu. larak borcunu ödemiştir. Sırasiyle Kır. şehir. Safran ve Çukurhanda birer gece kalan Şükrü, dün, bir torba içinde 1400 çakmak taşı, 51 defterde 3672 varak ars-lan markalı sigara kâğıdını Atpazann-da Çukurhanda bir şahsa satmak üzere götürüp teslim ederken yakalanmıştır. Şükrü ifadesinde çakmakları ve sigara kâğıdlannı İslâhiye taraflarından ge. tirdiğini söylemiştir. Kaçakçıyı inhisarlar baş müdürlüğü takibat âmiri B. Kadri ve polis ikinci şube memurlarından B. Osman yakalamışlardır. Evrakı tanzim cdilmetke olan kaçakçı ihtisas mahke. meşine verilecektir. POLİSTE: kaptıkaçtı bir eorıı»a çarptı Demirfırka mahallesinde oturan un fabrikası sahibi Recebe aid 1083 numa. r.ılı kaptıkaçtı arabasını idare eden Nuri evinin Önünde oynamakta olan altı yaşlarında Ismailc çarparak diz kapaklarından vesol omuzundan yaralanmsı-na sebebiyet verdiğinden yakalanarak adliyeye verilmiştir. M ava tehlikesine karşı Kadınlarımızda harekete geçtileı Türk hava kurumu Ankara şubesinde dün şehrimizin tanınmış Bayanları toplanmışlar ve hava tehlikesi karşısında kadınlarımı/m da kendilerine düşen vazifenin tam bir hassasiyetle yerine getirilmesi için bir teşekkül halinde çalışmayı kararlaştırmışlardır. Bütün memleket için örnek bir hareket almak df. gerini taşıyan bu teşebbüsün başarı ile neticelenmesini dileriz. Mil KÖSESİ Bu sütunda her gün. gazete ve mecmualarımızda gözümüze ilişen uslûb, dil. gramer, ve ıcatak» hatalarını işaret eden bir yazı bulacaksınız. Maksadımız türk dilhsc hizmet etmek ve onun güezlliğini korumak olduğundan gazete ve muharrir ismi zikretmedn alarak tenkid edeceğimiz satırlar için. arkadaşlarımızın bize gücenmiyeceklerinden, ve katta, bu çalışmalarımızı memnuniyetle karşı-lıyacakl arın dan eminiz. Bir Anadolu gazetesinin, kendi şehrindeki lisede yaptığı anketi anlatan bir yazı. Muharrir, sanki, neşeye bir destan kaleme almak istemiş ve bunu yaparken o kadar heyecanlanarak itidalini kaybetmiş ki bazı satırlarını okurken hakikaten neşelenmekten kendimizi alamıyoruz. Meselâ şu cümleye bakınız: "Medeni âlemin değişik sahalarında vazife almaya namzed bir insanın her şeyden önce feda etmek mecburiyetinde kala- cağı rı mukaddes oartık neşet' fîı " Neşenin "en mukaddes omrhk' vasfına lâyık görülmesi divan şüri mübalâğacılığının şaheser bir örneği gibi göründü bize. Şu halde mamus, şeref, zekâ, fazilet gibi meziyetleri vasıflandırmak için hangi tabirleri kullanacağımızı şaşıracağız. Sonra dikkat ediniz ki neşesini kaybeden vazife alan değil, vazife almaya namzed insandır. Halbuki, muharririn bunu kastetmiş olmasına imkân yoktur. Bu "namzed'' kelimesi de, dikkatsizlik eseri olarak, oraya sıkışıvermiş. Medeni bir vazife atan insanın neden neşesini feda etmek mecburiyetinde kalacağını sormıyoruz. Bu takdirde dil değil, fikir bakımından münakaşaya girmiş olacağız. Okumaya devam edelim: 'M a kınala şan hayat kendi elemanlarının neşesini aşırocak vesileler ica-diyte meşgul oluyor, acı, ıstsrab, işsizlik ve hayat zaruretleri içinde en büyük noksan neşe olduğuna göre, re jim talebeye bunu bol vermeye çalışıyor". "Mahinalaşan hayatın kendi elemanları" ne demektir? Bu elemanlarla kastedilen makina mıdır, insan mı, belli otmıyor. Ya "neşe aşıram vesile '¦ ye ne deniniz? Vesile bir şeyi yapmaz, bir şeyi yapmak için vasıta olarak kullanılır. Acı ve ıs (ıra» içinde en büyük noksanın neşe oluşa da ayrıca tuhaf. Istırab içinde neşe esasen mevcud olamaz ki bir noksan teşkil etsin. Neşeyi yaratmak için evvela ıstırabı yok etmek lâzım değil midir? Aynı yazıda bir cümle siyle başlıyor: "Bugün herhangi bir mektebe adımımızı attığımız zaman hepsinden Önce kulaklarımızı ısındıran vasıf" vasıf kelimesinin cümledeki yersiz kullanılışından başka "ısmdırmak' fiili üzerinde duracağız. Ismdırmak, burada sıcaklık vermek manasına kullanılmış ki yanlıştır, ısıtmak demek lâzımdt. Çünkü ısındırmak, sempati, muhabbet İtham etmek manasınadır. "Küçüğü kolayca kendme ısındırdı" gibi. Sonra "hepsinden Önce,, derken "hepsi,, nden ne kastediliyor?. Bunu da bitmiyoruz. ULUS 20 mayis r.r. a*:.:a Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. NO: 5328 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Her yerde 5 kura» Kamutay yeni bfidceyi kabul etti Bttşbetke YENİ BÜDCEMİZ Fa/ıA Rıfkt AT AY Kamutay yeni büdcemiz hakkındaki görüşmelerini bitirmiş ve devlet masrafını 212,755.580 ve gelirini 212,764.000 lira olarak kabul etmiştir. Elimizde cumuriyet m açıksız büdcelerinden biri daha bulunmaktadır. Fakat bu, azami imkân nisbetin-de. millî kalkınma ve inşa davamızı aksatmıyan bir açıksız-I i k 'tır. Yalnız maaş ödiyen, meml-keti atalet içinde İvrakan bir buhran denkliği değildir. En başta milli müdafaamıza gelirimizin yüzde otuzuna yakın kısmını veriyoruz. Çünkü millî hürriyetin, su halde her şeyin temeli, Türkiye'nin güvenliğindedir. Tarihinde uğradığı en tehlikeli taarruzlardan birini defeden Türkiye, taarruz olunamaz bir memleket haline gelmek lâzımdır. Bir kollektif emniyet davacısıyız; barışçıyız; milletdaşlarımızın bulunduğu topraklar hakkında hiç bir hırs beslemedikten haşka, bu ekalliyetleri ana vatana yerleştirerek, bu İm ssızlı -in muvakkat değil. f*kat d»:mi bir türk politikası olduğunu isnat ediyoruz; silahsızlanma konferansına samimî iştirak ^d^nler arasında bulunduk. a ••¦ ı, h*f tarafın iyi niyette olmasının, dünyayı güllük gülistan kılmağa yeter olmadığını da görüyoruz. Onun için, diğer memleketler gibi, milletin verdiğinin büyük bir kısmını, milletin hürriyetini müdafaa şartlarını gerçeleştİrme-ğe hasrediyoruz. Gerçi bizim millî müdafaa tabirimiz, lügat manasınadır: yani yalnız müdafaamız için hazırlanıyoruz. Ancak, eğer bir tecavüz olursa, bu tecavüze karşı, amansız, sonsuz, tahripçi bir taarruz ve tenkil ihtirası, millî müdafaa fikrimizin esasıdır. Milli müdafaanın, hele şimdiki zamanda, bir memleketin medeniyetinin topvekûn kudreti manasına geldiğini de untıtmıyoruz. Karaâ-list medeniyeti kuracak olan faaliyet şubelerimiz için elden gelen fedakârlığı esirgememekliğümiz bunu ispat eder. Bayındırlık, Kültür, Sıhat ve Ziraat Bakanlıklarımıza büdcemizin yüzde 19 una yakın kısmını ayırıyoruz. Hususî idarelerle, diğer teşekküllerin gene bu şubeler için yapmakta olduğu masraflarla endüstri sermayelerimiz gözönüne alınırsa, Türkiye'yi bîr iş devleti telakki etmek zarureti meydana çıkar. Evet, haznenin uzun seneler bütün gelirini faize ve borca hasrederek, bir iki sene için daha dolgun rakamlı bir iş büdcesi göstermediğimiz imkânsız değildi. Bu, yalnız bizim menfaatimize uygun olmazdı. Osmanlı mirasyediliği ile genişmezhepliliğinden kendimizi, bir cinayetten kaçınır kadar, uzak tutmaca mecburduk. Tuttuğumuz •»»temle, yanlışlarımızı düzeltmeğe, tecrübelerimizden faydalanmağa, zararlarımızı çabuk ve ucuz önlemeğe, yeni ihtiyaçlarımızı düşünmek fırsatından istifade etmeğe vaktimiz vardır. Gücümüz yettiği kadar, fakat hesaplı ve bilhassa devamlı, organize ve rasyonel hareket etmek: İşte bugünkü Türkiye için en mantıkî ve tabiî hareket plânı! İsmet İnönü bOnVelerinin itaat ettiği mîllî p«--'*M düsturu budur. Başbakanımız dün Kamutayda çok ehemiyetli bir nutuk söyledi «•.Her tedbirden evel, türk yatanının ve türk miHelinin müdafaasını kentli silahından vc kendi iradesinden bekliyoruz..» "... Ufukta türk milletini sureti busu. siyede tehdid edecek bir teblkevi görmüyoruz; bir insanın görebildiği kadar. E ter uf- k arkaıında görmedi, ğimiz bir tehlike varsa öyle bîr tehlikeden de korkmuyoruz... "... İcap ederse türk milletinin k*-dm ve erkek bir tek adam gibi naııl Şahlandığını görmek beşeriyet için muazzam bir hâdise o- Ucahlır.. İNÖNÜ a* Yeni büdcemizin varidat kısmı 212 764.000 masraf kısmı 212.755.580 liradır Kamutay dün B Abdülhalik Renda-nm reisliğinde toplandı ve 936 mali yılı umumî muvazene kanunu projesinin görüşülmesine başlandı. Üçüncü madde görüşülürken, Refik İnce (Manisa) büdce encümeninden hükümetin teklif ettiği maddenin niçin çıkarıldığını sordu. Büdce encümeni raportörü Sırrı Day (Trabzon) o maddenin çıkarılmasının bina ve arazi vergilerinin hususi idarelere devredilmiş bulunması ve bu kanunlarla alınacak vergi nöbetlerinin tesbit edilmiş bulunmasından olduğunu söyledi. Refik İnce (Manisa) — Bu maddenin. Türkiyede meşrutiyettenberi çıkan bütün büdce kanunlarına düstur halinde konulduğunu hükümetin teklifindeki "Muhasebei hususiyeler vergiler üzerine kesri munzam tarh ve ayrıca tahsil edemezler." kaydının vergiler» nisbî bir şey ilâve edilir demek olma. dığını ve tam tersi, hususi İdarelerİa vergi üzerine ayrı vergi koymak salâhiyeti bulunmadığını anlattığını, bu madde de kalkarsa muhasebei husus i-yelerin vergi koymak ihtimali bulunduğunu vc bu itibarla bırakılmasında fayda gördüğü hükümetin maddesinin kalması için bir takrir vereceğini söyledi. Sırrı Day (Trabzon) — Büdce kanunlarının mümkün olduğu kadar en lüzumlu hükümleri ihtiva etmesi ve nihayet daimî hükümlerin de kendi kanunları içinde bulunması Kamutayca daima arzu edildiğini, hiç bir hu*"** (Sonu S. inci sayfada) Başvekil İsmet İnönü (Malatya) — Arkadaşlar, Devlet hizmetlerinin tatbik olunacakları sahayı gösteren büdce müzakeresi sona ermiştir. Vekil arkadaşlarım günlerdenberİ bu hizmetler üzerinde neler yapıldığım ve neler yapılması düşünüldüğünü izah etmeğe çalıştılar. Büdçe tertibi, esasında zor bir iştir. Bir milletin sayısız ihtiyaçlarını o sene için doğru bir sıraya koymak, esasında çok dikkat ve hattâ maharet İstiyen bir marifettir. Hazırlanmakta olan büdcenin en iyi bir büdce olduğunu söyliyecek kadar iddialı değdim. Fakat sizin yüksek ve verimli çalışmanızla, yardımınızla meydana getirilen bu büdce iyi bir büdce addolunabilir. Devlet hizmetlerini takib ederken istinad ettiğimiz ana temelleri kısaca arzetmek istiyorum. Bunlardan birincisi büdcenin herhalde mü-tevazin olmasıdır. Senelerdenberi takib ettiğimiz ve hu sene de Büyük Meclisin tahakkuk ettirmekte hassas bulunduğu bu esas bizim için çok faydalı oldu ve ilerde de çok faydalı olacaktır. Meydana getirdiğimiz eser hakiki manasİle tam ve mütevazin bir büdcedir. Arkadaşlar; bilhassa son senelerde bütün dünyanın geçirdiği iktisadî şartlar yüzünden meydana cihan ve büdce muvazenesi kadar mühim olan diğer bir âmil, döviz muvazenesi vardır. Biz, gerek büdcede ve gerek mali siyasetimizde döviz muvazenesini ciddi bir surette temin etmek için çok kayıttı bulunuyoruz. Bu hususta büdce encümeni bu sene hususi bir alâka gösterdi, huşu- (Sona 2. inci sayfada) GÖÇMEN İŞLERİMİZ Sıhat Bakanımız Dr. Refik Saydam bir yıllık çalışma programını anlattı nan ve iskân idaresince kiralanan vapur* larla getirtilmek İrdir. Muhacir muameleleri ve pasaport vi zeleri bitirilen ve hicrete hazır buhınaa kafileler. Roamnya ve Bulgari s tana göa derdiğimzİ iskân memurları ve mahalli konsolosları marifetiyle sevk muamelesine tâbi tutularak vapurlara bindiril, mekte ve bu vapurlar doğruca Tuzlaya glmektedir. (Sonu 2. inci sayfada) Sıhat bakanımız Dr. Refik Saydam, ıdisinden göçmen işleri hakkında lümat rica eden bir arkadaş m tm ilan söylemiştir: Sıhat Bakanı Dr. Refik Saydam "— Bu sene getirteceğimiz ve kabul edeceğimiz muhacirden birinci devreye müretteb olan beş bİn Bulgaristan ve altı bin Romanya göçmenleri Varna, Burgaz ve Köstence limanlarına yolla- Bugün İç sayfalarımızda okuyunuz üçüncü sayfada : b. muaolininin beyanatı. — vehip paşa habeş bozgununun sebeble-rini anlatıyor. — ıtalyanm milletler cemiyetinden ayrılması muhtemel. — filiatinde vaziyet. — son haberler Dördüncü sayfada: düşünüşler. — yabancı gazetelerde ohuduhtarımız. — paris işçilerinin grevi Beşinci sayfada: Que*n mary amerihaya gitti. LEH DIŞ BAKANININ BELGRAD YOLtULUCU: E. Bek Prens Pol tarafından kabul edildi dış işleri bakanı dr. tevfik rüştü aras dün sabnh anharaya dönmüş ve durakta bazı bakanlar, elçiler ve dış işleri bukani^t dert gelenleri tarafından karşılanmıştır. dr. tevfik rüştü aras, milletler cemiyeti konseyinin toplantısında hazır bulunmak üzere, 10 hazirana doğru ankurj faal cenevreye hareket e '-çektir. resmimiz dış işler bakanını, durakta karşdıyanlarla gösteriyor. Yugoslavya naibi Prens Pot Bclgrad, 28 (A.A.) — Polonya dzf işleri bakanı B. Bek bu sabah naib Prens Pol tarafından kabul olunmuştur. Prena Pol, B. Bek'e beyaz kartal nişanının birinci rütbesini vermiştir. B. Bek Prena Pol tarafından verlicn öğle ziyafetinde hazı bulunmuş ve Öğleden sonra Bayan Bek ile birlikte valide kıraliçenin huzuruna kabul edilmiştir. Bundan sonra 8. Bek, B. Stoyadnoviç ile konuşmalarına devam eylemiştir. 1$. Stoyutlinoviç'in ziyafeti Belgrad, 28 (A.A.) — Havas ajansın Jan: f*nnn ? ----— ' - t SAYFA:2 'JLUS 29 M \YIS 19.16 tÜMA Başbakanımız dün Kamutayda çok elıemiyetli bir nutuk söyledi (Başı I. inci sayfada) si bîr tedbir gösterdi. Bu tedbirlerin döviz muvazenesi noktat nazarından daha sağlam, daha emin bir vaziyet temin edeceğine inanımız vardır. Arkadaşlar; büdce muvazenen ve döviz muva-zenesile beraber devlet işlerinde takip ettiğimiz diğer bir nokta 4a, her »ene sarf ettiklerimizin her sene, herhalde istihsali artıracak surette olmasıdır. Ancak ba sayededir ki bir sene sonra milli, •kttsadi noktai nazardan daha kudretli bir halde bulunuyoruz İstihsali artırmak noktasından işaret ettiğim esas meseleler çok nühim olmakla beraber teferruat sayılabilecek bir çok kısımlardan sarfınazar edersek, endüstri, ziraat, maden işlerinde hülâsa olunmuştur. Bu prensiplerle idare olunan devletin itibarı, dahilde ve hariçte, derhal kudretlenmekte ve emniyetli bir hale gelmektedir. Bahtiyar olarak söylerim ki bu neticeyi kendi hayatımızda her sene fazlasile ihraz etmekteyiz. Arkadaşlar, bu sayede temin olunan devletin itibarını memleketin iman için ve memleketin müdafaamı için kıymetlendirmek, bu da takip ettiğimiz esaslı bir siyasettir. Memleketin her sahasının imarı İçin takip ettiğimiz yolları arkadaşlarım söylediler. Bu memleketin müdafaası için gösterdiğimiz alâkaya istinaden aldığımız yeni yeni tedbirleri yeni kanunlarla tahakkuk ettirecek sahaya koymuş oluyoruz. Bütün bu çalışmalar, dahilde ve hariçte, açık ve esaslı bir siyasete dayanmaktadır. Milli siyasetimiz şenelerdenberi takip ettiğimiz azami bir milli birliği Icmin eden yolda muvaffakiyetle ilerlemektedir. Arkalaşlar, türk milletinin içerdeki beraberliği, kudreti bundan IS sene evelkinden büsbütün başka bir keyfiyettedir. Bun -dan 15 sene evel, Atatürkün prensiplerinin ne netice vereceği malûm olmadan evel türk milletinin gösterdiği itimad bugün A-tatürkün memlekette yaratmış olduğu büyük varlık ve prensiplerle hakiki ve sarsılmaz bir iman haline gelmiştir. (Şiddetli al-kışlar.) Harici siyasette vekil arkadaşımız hükümetin noktai nazarını yüksek huzurunuzda izah etti. Biz sulhun sağlam ve devamlı olmasının ve milletler arasında el birliğinin hakikî ve samimi taraftarıyız. Bu hususta bize düşecek olan vazifeyi ifada dikkatli bulunduk. Gene bize düşecek her yardımı ifaya mütehalik olacağız. Bütün dostluklarımıza ve taahhüdlerimize karşılıklı riayet etmeği daima severiz. Fakat biliyorsunuz ki bütün dünya bugün bundan 6 sene evel girmiş olduğu büyük iktisadi buhran gibi, Şİmdi de büyük bir emniyet buhranı içindedir. Bu buhran içinden ancak meseleyi bu ehemiyetle görmek azmini, iradesini sağlam, çelikten tutmaya karar vermiş olan milletler ve bütün bu emniyetsizliğin tehlikesi kendisine teveccüh edecekmiş gibi dikkatli, kayıtlı ve hazırlıklı olan milletler ancak sağlam olarak çıkabileceklerdir. (Bravo sesleri, alkışlar.) , Ufukta türk milletini sureti hususiyede tehdid edecek bir tehlikeyi görmüyoruz; bir insanın görebildiği kadar. Eğer ufuk arkasında gÖrmedğimiz bir tehlike varsa öyle bir tehlikeden de korkmuyoruz. (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar.) Müdafaa vasıtalarımızı en yeni silâhlanma fenninin en yeni icablarile teçhiz etmekteyiz. Bütün milletin bunu ba kürsüden, benim ağzımdan işitmesini arzu ederim. (Bravo sesleri.) Her tedbirden evel türk vatanının ve türk milletinin müdafaasını kendi silâhından ve kendi iradesinden bekliyoruz. (Bravo sesleri, alkışlar.) İcap ederse türk milletinin kadın ve erkek bir tek adam gibi nasd şahlandığım görmek beşeriyet için muazzam bir hâdise ola çaktır. (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar.) Her türlü vasıtaların üstünde, türk milletinin iradesi, mesnetlerin en sağlamıdır. Arkadaşlar; türk milleti bugün bandan 16 sene evel bir kaç kişi de uğraştığı zamandan daha tecrübeli, sinirleri daha sağlam, gözü daha pektir. (Alkışlar.) Ba sözlerim içerde vatandaşlarıma vazifelerini hatırlatmak için ba güzel fırsattan istifade edilerek yapılmış bir vesiledir. Vatandaşlarımın vazifelerine ve işlerine huzur ve emniyet içinde çalışmaları için bir teminattır. Ba »özlerim dışarı âleme türk milletinin ve türk devletinin sulhun muhafazan ve beynelmilel beraberliğin korunman için ihmal kabul etmez bir kudret olduğunu tebarüz ettirmek içindir. (Şiddetli alkışlar.) Büdce müzakeresinin sonunda reyinizi verirken bu reyin hükümet için bir itimad vesilesi olduğunu, bu sene bilhassa kaydetmek istiyorum. Bundan maksadım Büyük Meclisin bütün hâdiseler karşısında kesin ve üstün iradesini canlandırmak için bir vesile vermek, hükümeti içinde bulunduğumuz geniş hâdiseler içinde taze itimadınızla yeniden teçhiz etmek irin fırsat vermektir. Arkadaşlarım, büdce için vereceğiniz revler hükümet için bir ıttmnd reyi olduğunu nazarı dikkate almanız lâzımdır. 'Sürekti alk.-lar). GÖÇMEN İŞLERİMİZ Sıhat Bakanımız Dr. Refik Saydam bir yıllık çalışma programını anlattı (Başı J. inci sayfada) Sılıi muayeneler Tuzlaya gelen her kafileye aid şahıslara evvel emirde sıbi temizlikler yapılmakta ve eşyaları etüvden geçerek dezenfekte ettirilmektedir. Bu muameleden sonra muhacirlerin. Tuzlaya memur edilen sari hatal.klar mütehassısları tarafından muayeneleri ve tifo aşılariyle çiçek asıları yapılmakta ve içlerinde tesadüf edilen hastaları orada revire yatı. nlmakta ve lüzum görülürse Haydarpaşa hastanesine sevk olunmaktadırlar. Gelen bu kafileler arasında uyuzlular olduğundan bunlar tedaviye tâbi tutul, duğu gibi aynca da firengi ve malarya noktasından muayeneden geçirilmekledirler. Muhacirlerin gerek Tuzlada kaldıkları müddetçe ve gerekse trnlere bindi-rildiği zamandan müretteb yerlerine sevk edilinceye kadar olan bütün iaşeleri Kızılay tarafından yapılmaktadır. Bugün Tuzlada muhacirlerin kabul ve şevkine aid bütün muamelelerin ma. hallinde teinini maksadiyle gümrük, za. bıta, sıhiye, baytari. iskân, Kızılay teşkilâtlan mütesanid bir şekilde vazife görmektedirler. Göçmenler nerelere yerleçtîrilaî? Bugüne kadar Bulgarsitandan 363 evde 1402 nüfus muhacir Edirne ve Kırklareli yoliyle hududdan girmişler ve şimendüferle İstanbula. tstanbuldan Tuzlaya gönderilmişlerdir. Bunlardan maada iki defa da vapur ile 1039 evde 3743 nüfus Romanya muhacir! Kostenceden v* 344 138C nüfus Bulgaristan muhaciri Varna ve Burgazdan doğruca Tuzlaya getirilmişlerdir. Tuzlaya gelen bu kafilelerden 175 evde 711 nüfus Romanya muhaciri Tokat vilâyetine ve 418 evde 1640 nüfus gene Romanya muhaciri Yozgad vilayetine. 160 evde 640 nüfus gene Romanya muhaciri Kayseri vilâyetine ve 157 evde 661 nüfus Bulgaristan muhaciri Tokat vilâyetine ve 80 evde 336 nüfus Bulgaristan muhaciri Kayseri vilâyetine eşya ve hayvanları ve arabalariyle birlikte gönderilmiş ve geride kalanlar da her gün parti parti yollanmakta bulunmuştur. Bu devre için müretteb olan Bulgaristan ve Romanya muhacirlerinden henüz getirilmemiş olanları almak ve getirmek üzere Köstence ve Vamaya vapurlar yollanmıştır. Diğer iskân yerleri Bu deverede getirilecek muhacirler için müretteb olan vilâyetlerden Tokat ve Yozgad vilâyetinin mürettebatı bitirildiğinden Kayseri ve Çorum vilâyetlerine sevkiyata başlanmış ve iskân yeri olarak ayrılan Niğde, Konya, Bolu. Bilecik vilâyetlerine henüz sevkıyata başlanmamıştır. Muhacirlerin sanat ve yaşayış hayatlarına göre tefrik edilerek müretteb olduktan vilâyetlerde yerleşecekleri köyler ve kendilerine tahsis dilecek arazi tefrik edilmiş olduğu gibi, yemeklik ve tohumluk buğdaylan ihraç istasyonlarına çıkar çıkmaz kendilerine teslim edilmektedir. Yola çrican kafileleri arkadan müfettişler takib 1-lmfi.lra.r: --^ Kısa Dış * Varşova — Bakanlar meclisi Cumur başkanının salâhiyetlerini genişleten ve kendisine millî müdafaaya aid kararnameler İmzası salâhiyetini veren kanun projesini kabul etmiştir. Milli müdafaa isleri dc kamoyu çok alâkalandırmakta, bir çok işçilere harb malzemesi imal için parasız çalışmayı ve bazı fabrikalarda pene Darasız olarak hükümete silah ve malzeme vermeği teklif etmektedirler. * Münih — 1936 büyük sanat ser-gisf açılmıştır. * Moskova — Janonlar tarafından 26 gün tevkif edilen Sucan gemisinin 393 yolcusu. Aomori limanında japon polis memurlarının milletlerarası hukuk hükümlerine ve İnsanlıca *yktrı hareke* -terinin «îdrtVtle nrotesto edilmesini sov- et patrw*'»4en rl*- girere bb. tJ»'in ve Molotof'a bir mektup yaz-onslardır. Haberler * Londra — Japon ve amerikan deniz mahfillerinde söylendiğine göre bu iki hükümet. Ingilterenin 40 bin tonilatoyu geçen torpido muhriplerini kullanmak hakkındaki kararına karşı ihtiraz kayıdlan ileri sürmüşlerdir. * Moskova — Japon devriye gemilerinin sovyet limanlarına girmelerinin yasak edilmesi üzerine japon gazetelerinin ve Domei ajansının neşriyatından bahseden lzvestiya, Sovyet hükümetinin yabancı gemilerin rus sularında polislik vazifesi etmelerini kabul eyle. memesi dolayısiyle bu gemilerin sovyet limr.nl.n m, girmelerinin yasak edildiğini yazmaktadır. * Berlin — Kültür münasebetleri hakkında yaoılan alman - macar görüş, meleri bittiğinden yakında bu husustaki anlaşma imzalanacaktır. * Varşova — B. Benes 4 haziranda Bükreşe giderek Prens Pol ve kıral i-'....»: İla hnlusaraktrr İSTANBUL TELEFONLARI: Buğday yolsuzluğu evrakı İstanbul. 28 — Buğday yolsuzluğu hakkındaki evrak tahkikat fczlekesiylc beraber gönderilmesi için Ankaradan iade edildi. Tarassud kulesi İstanbul, 28 — Hava Kurumu tarassud kulesinin Sultanahmet meydanında yapılması için belediyeye müracaat etti Prost muvafık görürse kule burada yapılacaktı-r. Vitrinlerden alınacak resim İstanbul. 28 — Vitrinlerde teşhir e-dilcn eşyadan alınacak resim hakkında alâkalılar tarafından şikayetler yapıldığı malûmdur. ''Vali bu hususta şikâyetleri tetkik ettirmekte olduğunu ve vaziyetin bu tetkikler sonunda tavazzuh edeceğini fakat vitrinlerde teşhir edilen eşyanın değil vitrinlere yazı ile konulan ilânların resme tabi olduğunu., söyledi. Manisalıların hava kurumuna teberruları Manisa. 28 (A.A.) — Bugün halke. vindc yapılan büyük bir toplantıda, halkımız bütün ürünlerden yüzde ikisini hava kurumuna vermeyi taahhüd etmiştir. Toplantıda hazır bulunan ilbay, halkın bu vesile ile de gösterdiği vatanseverlikten dolayı hükümet namına teşekkür etmiştir. SEBZE VE MEYVALAR İÇİN AMBALAJ Geçen ay içinde İzmirde Bn. Cinan enginar ve sair sebzeler üzerine bir ambalaj yapmış ve bu sebzelerin uzun müddet dayanacağım iddia etmişti. Ziraat müdürlüğünde muhafaza edilen ambalaj ötey gün bir heyet önünde a-çılmış ve çikan sebzelerin bozulmamış olduğu görülmüştür. Bn. Cinan üzüm mahsulü yetişince üzüm için de bir ambalaj yapacak ve tecrübe muvaffakiyetle neticelenirse ihracat için kullanılacaktır. ADANA HALKEVİNİN REVİRİ Adana halkevinin sosyal yardım kolu yoksul işçiler için bir revir açmağa karar vermiş ve yerini tayin etmiştir. İZMİRDE İLK ARPA MAHSULÜ ALINDI İzmirde ilk arpa mahsulü Menemenin Kaklıç köyünden Hasan oğlu Halil tarafından borsaya getirilerek satılmıştır. Bu mahsûl kilosu beş kuruştan satılmıştır. B. Bek Prens Pol tarafından kabul edildi (Başı I. inci sayfada) B. Stoyadînoviç, B. Bek'in şerefine bir gala ziyafeti vermiştir. İki devlet adamı, bu münasebetle söylemiş oldukları nutuklarda iki memleket arasındaki tarihî, kültürel ve coğrafi bağlardan bahsetmişlerdir. Bu nutuklarda siyasal vaziyete dair hususî hiç bir telmih yok. tur. B. Bek'in ziyareti hakkında fikirler yürüten resmî mahfiller, leh bakanının Yugoslavya'yı alman . leh kombinezonu Uhinc kazanmak için çalışmakta vc iki millet arasında daha sıkı münasebetler kurmağa gayret eylemekte olduğunu bildirmektedirler. Çeltik ziraati için bir talimatname hazırlandı Pirinç yetiştirilmesine elverişli mın-takalarmuz bulunduğu halde çeltik ekiminin her yerde icabeden fennî hususlara dikkat edilmeden yapıldığı görülerek bunun önüne geçilecek bazı tedbirler alınmıştı. Son defa pirinç ekim işlerini, ziraatın ihtiyaç ve şartları ve halkın sağlığı bakımından tetkik ederek yeni bir talimatname hazırlanmış ve vilâyetle** bildirilmiştir. Bu talimatname ile pirinç ziraatini muhtelif suretlerle gerileten tedbirler azaltılmış olduğu gibi sulama İşleri de düzene konulmuştur. Bu yıl ki çeltik ekimi yeni talimatnameye göre yapılacaktır. Pamuk ziraatı artıyor Açılan ve açılmakta olan dokuma fabrîkalariylc ham madde ihtiyacı artan memleketimizde yüksek kaliteli pamuk yetiştir ibne si lâzım geldiğinden. Tarım Bakanlığı tarafından tesis edilen tohum islâh istasyonları faaliyetlerini artırmışlardır. Adana pamuk islâh istasyonu bu yıl 752 hektar araziye pamuk ekmiştir. Eskişehir istasyonu çiftçiye 112 bin 346 kilo tohum dağıtmıştır. Trakyaya bir islâh şefi gönderilmiştir. Dalaman çiftliğinin bu gaye ile satın alınması ve işletilmesi düşünülmektedir. :........... R. Pekvr'in ...........: I înkılâb Dersleri I Ankara ve istanbul Univcrsİ- i : telerinde R. Peker'in verdiği înkı- : lâb derslerinde tutulan talebe | : notları, gözden geçirildikten son- • : ra, ULUS Basımevince kitap ha- • • lînde basılmıştır. 124 sayfa tutan ; | eser, yalnız basma masrafı kar- : İ «ılığı olarak her yerde ON KURU- : İ ŞA »atılmaktadır. DtL KÖŞESİ Bu sütunda her gün, gazete ve mecmualarımızda gözümüze ilişen üslûb, dil, gramer, ve sentaks hatalarını işaret eden bir yazı bulacaksınız. Maksadımız türk diline hizmeŞ etmek ve onun güzelliğini korumak olduğundan gazete ve muharrir ismi zikretmeden alarak tenkid edeceği* miz satırlar için, arkadaşlarımızın bize gücenmiyeceklcrinden, ve hattâ, bu çalışmalarımızı memnuniyetle kan şılıyacaklarından eminiz. Bir vilayet gazetesinde şöyle bir. cümle görüyoruz: "... ve hava sehid-lerimizin anma töreni bu suretle he-yecanla kutlulanmış oldu.,. İşte bastan aşağı hatalı bir ifade» Evvelâ "Hava şehİdlerimizi anma töreni,, demek lâzımdı. İkincisi, tören merasim mânâsına olduğu için kullanmaz, ancak yapılır. Sonra kutla* mak, tesid etmek mânâsını ifade e-der, şehidlerin hâtırası ise bir bayram gibi tesid edilemez. "Kutlulanmış,, şekli üzerinde de durmalıyız. "Tesid etmek,, tabiri yerine bugün dilimizde kullandığımız kelime ''kut,, kökü ile "tam- eklerinden yapılmış "kutlamak,, fiilidir. Bunun içindir ki hem hatalı, hem de uzun olan kutlulamak Şeklini kullanmamak daha doğru o-lur. * Sesti sinemanın, bir çok faydaları yanında, bir de küçük zararını zikretmeliyiz. İlk sesli filmlerin geldiği günlerde bunlardan bazılarının sözlülük derecesini anlatmak için garp dillerinden naklen "yüzde yüz,, tabiri kullanıldı. Bu tabir, her nedense, yazı yazanlarımızın o kadar koşana gitti ki, o zamana kadar, bu ihtiyacı hissetmeden nasd yazabilmiş olduklarına şaşılacak bir süratle, onu yayma hşinm koyuldular. Ve tabiidir ki, her ifrat gibi, bu itiyad da göze batmaya, yavaş yavaş bize bıkkınlık vermeye başladı. "Yüzde yüz,, tabirinin hal-tanıtışım bugünkü haddinin yüzde o-nuna indirmek herhalde çok yerinde bir is olacaktır. ULUS 30 MAYIS 1036 Cl MARTESl Son haberler üçüncü sayfamızdadtr ON YEDİNCİ YIL. NO: 5329 ADIMIZ. ANDIM1ZD1R Her yerde 5 kuruş Atatürk dün geceki tayyare tatbikatiyle dün sabah İstinye sırtlarında başlıyan ve bütün silâhların iştirakiyle yapriıp tam bir muvaffakiyetle biten tedafüi ve taarruzi harekâtı baştan sona kadar takib etti İstanbul, 29 (A.A.) — Cumur baş-kam Atatürk dün gece saat 24 de Harb Akademisi '.arafmdan yapılun tatbikat sahasına teşrif ve k¦ - y*#-pdan tryyare tatbikatım biylik bir dikkat ve alâka ile takib etmişlerdir. Atatürk'ün huzuriyte yapdan bu gece uçuşlarında kıymetli tayyareci terimiz tarafından büyük bir fedo. karlık ve yüksek bir bilgi gösteril. mis olması Büyük önder'in ve kumanda Heyetinin bilhassa takdirini mucib olmuştur. Atatürk geceyi tatbikat sahasında geçirmiş, dün sabah. ıs'inye sırtlarında başlıyan ve tankların, tayyarelerin, sis fes'-ıfımn ve bütün silahların iştirakiyle d*vam eden bu büvük askerî harekâtı Metris -den snbah saul $.30 dor, ''ibaren büyük bir dikkat ve alâka ile taki- be başlamışlardır. Çetin arazi üzerinde yüksek bîr idare ile yapılan bu muvaffakiyetli hareketler esnasında en ufak bir noktayı bile ihmal etmiyen Atatürk, askerle beraber yaya olarak bütün taarruz ve müdafaa harekâtını çok yakındın tetkik etmişler ve alâkadar k'tm-jn-fanlara miHcaddid sor-çalarda bulunarak izahat almışlar, dır. Bu askerî harekât hem taarruz ve hem müdafaa noktai nazarından tam bir intizam ve muvaffakiyetle başarılmıştır. Bilhassa dün Zincirli kuyudan iti. baren harekâtı takib eden türk ka -din tayyarecisi Bayan Sabiha bu sabah tek başına harekât sahası üzerinde uçmuş, tarassut yapmış ve görüşlerini büyük bîr dikkat ve isabetle Büyük önder'e ve kumanda he- yetine anlatmış ve Atatürk'ün takdirlerini kazanmıştır. Büyük önder harekât sahasından ayrılırken Harp akademisi kumandanını ve harekât müdürünü ve bu muvaffakiyetli harekâta iştirak eden bütün subayları tebrik ederek. "— Gördüğüm vaziyetten çok memnun oldum.,, demişlerdir. Atatürk tam saat 9.20 de Met-rîsden avdet buyurmuştur. B'isbetke İŞ KAM M Falih Rıfkı AT AY Henüz Müdafaai Hukuk Cemiyetine; yeni bir parti adı aranırken, İzmit'te gazeteciler Atatürk'e sormuşlardı: — Yeni partinizin ismi ne olacak? — Halk Partisi! Belki başında sosyal, ekonomik veya politik herhangi bir mesleği tasrih eder bîr sıfat bulamadıkları için şaşırdılar. Atatürk kısaca: — Memur, çiftçi, işçi, teşebbüs sahibi, muallim, serbest meslekten olanlar, hepimiz aynı cemiyetten değil miyiz? dedi. Henüz ne faşizmin, ne de nasyonal - sosyalizmin programını o-kumamıstık. Fakat Atatürk inkı-lâb devrine, eski mekteb derslerinin tesiri altında bulunanların tasavvur ettiği üzere, milleti parca-lıyarak değil, bilakis millet bütünlüğünü kurarak girmek istiyordu. Yeni Türkiye'nin inşası, valnız vatanperverce hissi bir birliğe değil, millî hfltfJn faaliyet ve kabiliyetlerin bir':Vte ve toptan »"»Ii'»ırı1ıp işletilmesine muhtaç idi. Ancak harbi bitirmiştik. Ondan başka ne kadar işimiz varsa, hepsinin başlangıcında bulunuyorluk. aceleciler vardı: sağ veya sol herhangi bir nazariye ve sisteme bağlanarak, partiyi ve savaşlarını o-nun donmuş düsturlarına göre sevk ve tanzim etmek, yani zorlamak! Meyiller bilhassa sağa doğru idi. Çünkü harbla meşgul olduğumuzdan, Avrupadaki derin buhran hâdisesini ve garb medeniyeti cemiyetlerinin aldığı yeni istikameti görmiyorduk. Belki büvük harb idaresi tazyiklerinin acı hatıraları altında, politikada son derece liberal ve ferdiyetçi idik. E-konomide ise başka türlüsüne akıl erdirdiğimiz yoktu. Hayatı ve memleket ihtiyaçlarını bir tarafa bırakarak, genç yaşı mızda mektebte imtihan verdiğimiz dersleri düşünüyorduk. Atatürk buna razı olmadı. Parti programı, kendi tecrübelerimize ve enternasyonal yeni inkişaflara göre ayar edile edile son şeklini aldı. Mutedil ihtiyatî tabirini kullanmaktan başlıvarak nihayet devletçi vasfımm ilan ettik. Bir takım işlerde ferdler yalnız yapmak Ve başarmana muk-edır olmadıkları işlerde denil, muktedir olduklarında dahi devletin himayesini istemeğe lüzum gördüler, imdi himaye istemek demek, müdahaleyi zaruri telakki etmek demektir. En çok sevdiğimiz ve alıştığımız tabirlerden bİrİ ttntfstz cemiyet sözü idi. Sınıfsız cem:vet'\n manası nedir? Kanunla sınıf kav-(Sonu 6. ıncı sayfada) Kamutay; demiryolları, havayolları, P. T. T., imar müdürlüğü büdcelerini ve maliye teşkilât kanununu kabul etti Ali Çetinkaya, demiryollarımızın başardığı büyük memleket hizmetleri ile gelirini ve havayollarının çalışma programını anlattı Kamutay, dün Fikret SUâyuı ğindc toplanmıştır. Memurlar kanunu, nun 85 inci maddesinin son fıkrası hükmünün tatbik edileceği tarihi tesbit e- Ankara selui imar' müdürlüğünün 936 büdcesi varidat ve masraf kısımları (Sonu S. inci sayfada) Milletler Cemiyeti konseyinin toplantısında ingiltere ve Fransanın zecri tedbirlerin muhafazasını istemeleri ihtimali vardır Bununla beraber, bir anlaşın iv a varmak için ingilizlerle italyanlar arasında konuşmalar olacağı sanılıyor Cenevre. 29 (A.A.) — Milletler Cemiyetinin iyi malûmat almakta, olan mahfilleri Büyük Britanya île Fransa'nın konseyin önümüzdeki toplantı dev- Macar revizyonculuğu Dış bakanı B. dö Kanya diyorki: «..Macaristan kendine sulh andlasmaları-nin serbestçe münakaşası imkânını veren her ciddî hal teklifini tetkika hazırdır.' Budapeşte. 29 (A. A.) — Dö Kanya parlamentoda yapılan büdce konuşmaları esnasında söz alan dış işleri bakanı Bayındırlık Bakanımız B. Ali Çetinkay\. den 148 ve 201 sayılı tefsirlerin biribi-riylc telifi hakkındaki tefsir mazbatası ve Tuz inhisar umum müdürlüğünün 932 yılı son hesabına ait kanun projeleri okunarak kabul edildi. Yugoslavya politikası değişmiyecek Belgrad, 29 (A.A.) — Havas ajansından: İyi haber almakta olan mahfiller, Yugoslavya'nın politikasında her hangi bir değişiklik olmıyacağını kaydetmektedir. Yugoslavya, ittifaklarına sadıktır. Leh - Yugoslav dostluğu kuvvetleniyor Varşova. 29 (A.A.) — Polonya gazetelerinin Bclgrad'a gönderdikleri hususi muhaHirler. Bek - Stoyadinoviç konuşmalarından sonra iki memleket a-rasındaki dostluk haclarının daha ziyade kuvvetlenmiş olduğunu müşahede etmektedirler. Belgrad. 29 (A.A.) — Polonya dış bakanı B. Bek, dün akşam saat 24 de Varşova'ya hareket etmiştir. Negüs Ccbelüttarıkta Cebelüttank, 29 (A.A.) — Burada karaya çıkmış olan Negüs, mütenekki. ren seyahat etmekte olduğundan resmî mahiyette hiç bir kabul beklemiyordu. Kendisini yalnız Cebelüttank valisi kar. şılamıştır. İmparator, öğle yemeğini va. linin evinde yemiştir. Negüs ile yanındakiler, Rok Hotel'e inmişlerdir. Otelin bütün İtalyan hizmetçilerine Keg '-."ün ikameti müddetince izin veril, mistir Negüs çok sevdiği köpeğile oynarken B. Dö Kanya, ezcümle şunları söylemiştir: — Harbin sonundanberi devam et. miş olan devre, bazı devletlerin, "sulhun organize edilmesi vc kollektif emniyetin temini" namı altında, sulh and-laşmalarını aynen ve ebediyen ibka et. mek temayülleri bakımından karakteristiktir. Bu görüş, statükoyu ebedileştirmek ve muzaffer devletlerin siyasal üstünlüğünü her zaman için temin etmek maksadını gütmekte idi. Bunun neticesi tam bir karışıklık ve kargaşa, lık suretinde tecelli etmiştir. (Sonu i. üncü sayfada) resinde zecri tedbirlerin muhafazasını istemeleri ihtimali bulunduğunu söyle. mektedir. Bu mahfiller, konseyin katî tedbirleı almaktan çekinmesinin ihtimali çok olduğunu ilâve etmektedirler. Aynı mahfiller, nihai karann milletler cemiyeti a-samblesi tarafından, Habeşİstan'nın 1-talya tarafından fethi hususunun tanınması ve zecrî tedbirler meseleleri umumî heyet toplantılarında görüşüldük, ten sonra alınacağım kaydetmektedirler. Bazı devletlerin - Guatemala ve Eku-atör - zecrî tedbirleri tatbik eden devletler cephesinden ayrılmış oldukları ihtimali bulunduğu kayde değer görülmektedir. Lokarno andlaşmastmn Almanya tarafından fshedilmİş olması meselesi de milletler cemiyeti konseyinin önümüzdeki toplantı devresinin ruznamesİne dahil bulunmaktadır. Fakat bu mesele hakkında katî bir tedbir düşünülmemekte, dir. zira Almanya'nın vereceği cevabın konseyin toplantısından önce tevdi e-düeceği çok şüphelidir. Bunların dışındaki tahminler, mevsimsiz olur, çünkü yeni fransız hükümetinin ne gibi bir tavır takınacağı henüz belli bulunmamaktadır. Salahiyetli mahfiller, 15 haziran top-(Sonu 6. ıncı sayfada) FİLİSTİN MESELESİNİN HALLİ İÇİN B. Ormsbi-Gor sömürgeler bakanı oldu Hâdiseler devam ediyor; Naşire polis karakolu Yakıldı; Arablar yahudilerle anlaşmağa yanaşmıyor komisyonunda İngilterenin birinci delegesi olmuştur. Kendisi bilhassa Filistin meselesinin halli için lâzım olan ehliyeti haizdir. Çünkü 1918 senesinde bu memlekette politika memuru olarak bulunmuş olup buralaıa has olan meselelerin mahiyetine yakından ve hakkiy-le vakıftır. B. Thomas'ın halefinin çabucak tayin edilmiş olmasının sebebi. Filistin meselesinin hemen mesul bir bakana tevdi edilmesi zaruretinin hissedilmiş, olmasıdır. (Sonu 5. inci sayfada) Londra, 29 (A.A.) — B ay Ormsbi - gor'un B. Thomasın yerine sömürgeler bakanlığına tayin edilmiş olduğunun dün öğleden sonra ilân edilmesi, hiç bir sürpriz uyandırmamıştı!. Elli yaşında gor. 1932 senesi B. ^rmsbi - Gor o'^n Bay 0:msbi-nde mandalar daimî SAYFA: 2 ULUS 30 MAYI3 19.~ö CVhU TE 51 fLüy îçfn tetkikleri 9 Almanyanın ziraî yapısı Sekizinci yazıdaki rakamlardan; a — Almanyanın senelik gıda mad. deleri ithalâtı arasında icabında ithalinden vaz geçilebilecek veya ithalleri asgariye indirilebilecek maddeler, gıda maddeleri ithalâtının yarısına yakın bir yer aldıkları halde; milyon mark İthal edilen gıda maddeleri 1066.9 Kahve. çay. kakao 454.4 b — İthali zaruri maddelerin (1), gıda maddeleri ithalâtının ancak sekizde birine, hayvan ve hayvan mahsulleri ithalâtının (2) da gıda maddeleri ithalâtının dörtte birine: milyon mark İthal edilen gıda maddeleri 1066.9 İthali zaruri maddeler 152,76 Hayvan ve hayvan mahsulleri 265.55 Tekabül ettikleri. c — Almanayda köy nüfusunun az (umumî nüfusun yüzde yirmi biri) ve toprağın çiftçiler arasında inkısamının istihsale (3) ve sosyal yaşayışa tesirler yapacak (4) kadar fena olduğu. İşletilen topraklar 41422634 hektar İşleten çiftçiler 3046875 aile Bunlardan: Mal sahihleri 2824912 aile Kısmen veya tamamen Kiracılar 14536 44 aile Sahihleri tarafından işleti.en 36748494 hektar Kiracılar tarafından işletilen 4445190 0.51 den 10 hektara kadar: Mal sahihleri 2.051.355 aile İslettikleri arazi 6.119.720 hektar Kiracılar 1.183.680 aile İşlettikleri arazi 1.622,882 hektar 10 dan 100 hektara kadar: Mal sahihleri 742.987 aile İslettikleri arazi 17.046.959 hektar Kiracılar 262.318 aile İşlettikleri arazi 1,727.751 hektar 100 den 1000 hektara kadar: Mal sahihleri 27.395 aile İslettikleri arazî 7.192.112 hektar Kiracılar 7.398 aile İslettikleri arazi 1.039.668 hektar 1000 hektar ve daha fazla: Arazi sahihleri 2,775 aile İslettikleri arazi 7.389.703 hektar Kiracılar 284 aile işlettikleri arazî 54.889 hektar Ve binaenaleyh Almanyanın ekmeğini kendi toprağından çıkarmak ve köyünü yeniden tesîs etmek meselesinin; bir zirai tanzim meselesi olduğu hükmü çıkarılabilir. Fakat şüphe yok ki bu hüküm: 1933 denberi Almanyada ziraat sahasını genişletmek (5) ve ziraî istihsal vasatisi-nf artırmak için alınan ve kısmen tahakkuk ettirilen tedbirler; "Mesela: alman topraklarının denizlere doğru büyütülmesi, memleket içindeki bataklıkların (6) ve İşlenmemiş a-raminin ziraate elverişli bir hale konulması, kıraç yerlerin sulanması, köy, orman yollarının, nehirlerin, kanalların tanzim ve ıslahı (7) şehir halkının zira. (1) Arpa. buğday, çavdar, yulaf, un ve diğer övülmeler, ihracat tenzil edildikten sonra. (2) Et. sucuklar, balık. süt. tereyağı, peynir, yumurta. (3) Toprağın dinlendirilememesi, gübrelenememesi, istihsal vasıtalarının yeni/enememesi ilh... gibi sebeblerle. (4) Köy nüfusunun umumi nüfusa göre azlığının, ve toprağın çiftçiler ara. sında fena inkısamının memleketin nüfus hareketlerine ve memlekette bir köylü kalabalığının teşekkülüne yaptığı ağır ve zararlı tesirler başhbaşrna bir tetkik mevzuu olacak kadar büvük ve mütenevvidir. Yazının Türkiye kısmında fırsat bulursak bu mevzua döneceğiz. • (5) Almanyada bataklıklarla işlenmemiş arazi 1M02.I60: hektar, bir hektar dan asgari istihsal 1.69 azami 2.06 ton, ve Almanyanın çavdar, buğday, arpa. yulaf ithalât yekûnu 1.6 milyon tondur. (6) Şimal denizinde kısmen başarılan bu tesehb'is memleket İçinde kurutulacak bataklıklarla beraber 8-10 yıl içinde Almanyaya 200.000 hektardan fazla arazi kazandıracaktır. Teşebbüs devlet büdcesiyle tediye edilmektedir. (7) Bu toprak tanzimi İşi. mecburi bir memleket hizmeti olarak, alman gençliğine verilmiştir. Teşkilatın ismi "Arbeitsdienst und Landhilfe" dir. Teşkilatta daimi surette lise tahsilini bitir, miş 250.000 genç 25 fenik gündelik (12,5 kuruş) ile çalışır. Her genç İçin çalışma müddeti altı aydır. Yapılan he-sablara göre teşkilat bütün Almanyada kırk yıl çalışacak ve Almanyaya 200,000 hektardan (azla arazi kazandıracaktır. Teşkilatta çalışmıyan kız erkek alman gençlerinin üniversite tahsili yapabilmeleri, devlete veya hususi teşekküllere aid müesseselerde vazife almaları imkansızdır. Teşkilattaki kızlar, köy i" ''nının hizmetlerine yardım suretiyle '. y kalkımına hizmet ederler. 1 i İstihsale yardımları (8), köylerden şehirlere muhaceretin tahdidi (9). köy mahsullerinin kıymetlendirilmesi, köy toprağının, köylülük haklarının hukuki, iktisadî masuniyeti (10) hayvan yemi ve sanayi ham maddeleri ihtiyacının mümkün olduğu kadar "ersatz" larla telafisi., ilh... ilh... gibi". Dahil; meselenin Almanyadaki te. lakkisine göredir. Bu telakki nasyonal sosyalist partinin siyasî programında (madde 17); "Toprak reformunun millî ihtiyaca uygun bir şekilde yapılacağı, toprağın umumî menfaat namına tazminatsız istimlak edileceği, arazi üzerinde faizin ve her türlü spekülasyonun kaldırılacağı". Şeklinde ortaya konmuş, ve Valter H M ıt nutuklarından birinde, nasyonal sosyalizmin köy telakkisini; "Köylü yalnız ekonomik tedbirlerle korunamaz, köylülüğün yaşaması kendisinin ekonomik tedbirlerle yaşamasına değil, köylü toprağının alım satım malı olup olmamasına bağlıdır. Köylü hukuku köylünün toprağını satılmaz ve borçlanmaz bir mülk haline koymadıkça ne fiat ne gümrük siyasaları, ne fairin düşürülmesi, köylüyü Ödiycmiye-ceği ve dayanamıyacağı borç altında kalmaktan kurtaramaz. Köylü dayanılabilecek şartlar içinde çahşabilmeli. atalarının alınlarının teriyle takdis edilmiş olan toprağını miras bırakabilmelidir. Nasyonal sosyalizmin irsi çiftlik kanunu köylüyü bundan sonra eski alman hukukuna göre. toprağında sağlam ola. rak kökleştirecek ve toprağına sahib olmak hakkını her türlü ekonomik buhranlara rağmen satılmaz ve borç ödemez bir mülk haline getirecektir." Diye anlatmıştır. Telakki değişir, ölçü daralır, köy kalkımı. köylüye yardım formülü içinde küçük; para. tohum ve alet kredilerine inhisar ederse: o zaman bütün bu imkânların ve bu imkânları anlatan tafsilatlı rakamların hakikî kıymetleri sıfır olur. Bunlardan, yazının Türkiye kısmında bahsedeceğiz. Neşet Halil AT AY (Bu yazı devam edecektir) (8) Nasyonal sosyalistlerin şehir halkının toprak istihsaline yardımını temin için aldıkları tedbirler, biri ameleyi apartımanlardan çıkarıp bahçeli evlere yerleştirmek diğeri hüyük şehirlerde yaşıyan halkın büyük şehirler civarında bahçeler edinmelerine yardım etmek (hafta sonu evleri) suretiyle iki türlüdür. Bu iki tedbirden birincisinin ameleyi proleterlikten kurtarıp ev ve toprak sahibi yapmak gibi sosyal, ikincisinin büyük şehirler halkını açık ha-veya çıkarmak gibi sıhi faydalarından başka her ikisinin her aileye muhtaç ol. duğu gıda maddelerinden - az da olsa -bir kısmını kendi toprağından ve kendi kümesinden edinmek suretiyle bütün Almanyada gıda maddeleri istihsal sahasını genişletmek gibi milli bir hedefi vardır. Toprağa yerleştirilen her amelenin bahçesinde üç tavukluk bir kümesi, bir sağılır hayvan, yedi meyva a-ğacı ve vedi yüz metreden fazlı toprak vardır. İstihsal amelenin toprağa yerleştirilmesi (ki nasvonal sosyalistler bütün sanayi amelesini toprağa yerleştirmek kararmalıdırlar) ve büvük nehir, ler halkının bahreler edinme*/ f *imdi-ve kadar bütün Almanyada 300.000 den fazla şehirli bahçe edinmiştir) nisbetinde artacaktır. (9) Haziran 1934 tarihli kamın. Ru kanımla bir buruk sene irinde 150 bin köftü tnrtrağa iade edilmiştir. (10) İrs! çiftlik, köylüler korporas- POLİSTE: Bîr esrara yakalandı Bendderesi civarında maksadsız bir surette dolaşmakta olan Ali Osman oğlu Hacı Alinin vaziyeti şüpheli görülmüş ve yakalanarak üzeri arandığı vakit beş parça esrar çıkmıştır. Hacı Ali evrakı ile birlikte Adliyeye teslim e-dilmiştir. Bir yapıda iki amile yaralandı Yenişchirdc B. Kemalin inşaatında çalışan işçi Arif vc Hamit binanın üst katına çakıl taşırlarken çakılları dökmüşler ve aşağı katta Ali Yakubun baş ve el. ayaklarından yaralanmalarına se-b:b vermişlerdir. Polis hâdiseye el koymuştur. ,,IÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI: Modern alman sanal sergisi açıldı İstanbul, 29 — Ankara sergi evinde 2 mayıstan 17 mayısa kadar devam e-den modern alman sanatı ve alman tezyin sanatları sergisi bugün burada, güzel sanatlar akademisi salonlarında a-çıldı. Sergi komiseri ve Laypzig ''Gra-ssi, müzesi direktörü doktor Vişman, a-çılış dolayisiyle davet edilen gazetecilere saat 15 de bir nutuk söyliyerek, serginin mahiyetini anlattı, bu nutka Basın genel direktörlüğü İstanbul delegesi Neşet Halil Atay'ın verdiği cevabdar. sonra gazeteciler sergiyi gezdiler. Saat 17 de vali ile .açılış resmi için çağrılan bir çok davetliler geldiler. Alman baş konsolosu İstanbul vali ve belediye reisi B. Muhiddin Ustündağ'dan sergiyi açmasını rica etti. Vali. buna bir nutukla cevab vererek, bu şerefin kendisine verilmesinden dolayı şehir namına hoşmıdluğunu bildirdi. Validen sonra güzel sanatlar akademisi müdürü B. Burhan IJmid Toprak bu serginin teknik muvaffakiyetlerini anlatarak. Is-tanbulda bu sergiyi teşhir vazifesinin akademiye vcrilmesİndendolayı teşekkür etti. Bunun üzerine vali kurdeleyi kesti ve davetliler sergiyi gezerek teşhir edilen eserleri büyük bir dikkat ve alâka ile gözden geçirdiler. Sultanahmet hafriyatı İstanbul. 29 — Sultanahmette yapılan hafriyatta iki yeni raozayikle Selim III. zamanında basılmış olup 983 hicri General Ahdürrah-man Nafiz işe başladı Milli Müdafaa Bakanlığı müsteşarlığına tayin olunan General Abdürrah-man Nafiz Erzurumdan şehrimize gel. miş ve vazifesine başlamıştır. Zat işleri dairesi reisliğine tayin olunan General Salim Cevad da bir kaç güne kadar şehrimize gelerek yeni vazifesine başlıya-caktır. tarihini tasjyan 260 altın bulundu ve altınlar müze müdürlüğüne teslim edildi. Hafriyat henüz araştırılan Bizans dıvarlarına kadar inememiştir. Kadıköy su şirketinin marifetleri İstanbul, 29 — Kadıköy su şirketinde yapılan tahkikat neticesinde müessesenin vergi borcu cezasiyle beraber 49.000 lira olarak tesbit edildi. Ayrıca belediyenin şirketten 30.000 liralık bir alacağı vardır. Evkafın gene bu şirket aleyhinde açtığı 20.000 liralık vakfiye resmi davası da şirket aleyhinde neticelendiğinden evkaf alacağını tahsil etmek üzere İcraya müracaat etti. Muallimler için kurslar istanbul. 29 — Gelecek hafta üniversite konferans salonunda bütün muallimler için mecburi bir "Zehirli gazlar kursu" açılacaktır. Ayrıca, resim vc el işi muallimleri için de gene mecburî bir kurs açılacaktır. Tatilde açılacak muallimler kampına taşra muallimleri de iştirak etmektedirler. Yarınki at yarışları! İlkbahar at yarışları yavaş yavaş sona yaklaşıyor. Yarın dördüncü hafta yarışlarını seyrettikten sonra ancak iki haftamız kalıyor. 14 haziranda yapıla, cak Gazi koşusu ile ilkbahar yarışları bitecektir. Sonbaharda rnanili koşu pisti ile i-kinci mevki tribünü bitmiş olacak ve tribünün arka tarafında müşterek bahis gişeleri yapılacaktır. Müşterek bahse fazla rağbet gösterildiğinden salon biraz kalabalık olmakta ve bundan şikâyet edenler de bulunmaktadır. Şimdilik gişe ilâvesi kabil olmadığı için bu şekilde devama mecburiyet v£rdır. Fakat müşterek bahis oynayacaklar atların piste çıkmasını beklemeden bilet almağa gidecek olurlarsa gişeler da. ha kolaylıkla çalışır ve salon da fazla kalabalık olmaz. Aksi takdirde gişe adedi artırıTsa da izdihama mani olunamıyacağı gibi bir çok kimseler de bilet almadan dönm-k mecburiyetinde kalırlar. Yarınki koşularda kazanması ihtimali olan atlan koşu sırasile yazıyoruz: BİRİNCİ KOŞU: Halis kan ingiliz at ve kısraklara mahsus satış koşusu-dur. Mesafesi 2000 metredir. Bu koşuda birinci gelecek at programda yazılı satış fiatına satılıktır Koşuda üç at koşacaktır. Birincilik için en kuvvetli nam-zed Bayan Binsin Barcıdır. Barç İzmir koşularından beri geçile geçile bir hal oldu. Artık bu koşuda korkacak bir ra. kibi Barçın satış fiatı 800 liradır. Almak i&tiyenler şimdiden hazırlanabilirler. İKİNCİ KOŞU: Yerli yarım kan ingiliz taylara mahsustur. Mesafesi 1600 metredir. Bu koşu günün en güzel koşularından biri olacaktır. Koşacak sekiz tay arasından favoriyi seçmek kabil değildir, izmir koşularının birincileri Tc. ho, Gülizar ve Kontes evcisi hafta beraber koştular ve Teho kazandı. Fakat yarın mesafe uzundur ve kilolar değişmiştir. Onun için netice de değişebilir. Herhalde bu üç taydan hiç olmazsa iki tanesi plase olacaktır. Fakat ganyan i-çin bir şey söylenemez. Umulmayan Lİr tav da birinci gelebilir. UÇT.'NCl) KOŞU : Dört ve da'.a yukarı yaştaki yarım kan ingiliz at ve kısraklara mahsustur. Mesafesi 2200 metredir. Koşuya yedi yarım kan kaydedilmiştir. Taşıyacakl arı kilolar, şimdiye kadar kazandıkları koşulara göre tesbit edildiği için, muhteliftir. Ceylan 63.5. Alemdar 63. Bozkurt 58. Ayhan 56. Semiramis 54.5. Salten 52,5. Nana 52,5. kilo ile koşacaklardır. Birinci ve üçüncü haftalarda Alem. dardan iki kilo noksan taşıdığı halde rakibine geçilen Ceylan bu koşuda tehlikeli olamaz. Alemdarın en korkacağı at hiç şüphesiz Ayhandır. Şelten de bu hafif kilo ile ihmal edİlmiyecek bİr.kuv-vet ise de bu kısrağın anormal koşusu yüzünden kendisine itimad edilemiyor. Onun için müşterek bahiste en doğru oyun Ayhan ve Alemdara plase oynamaktır. Üçüncü plase için Bozkurt veya Ceylan oynanabilir. DÖRDÜNCÜ KOŞU: Halis kan in-gİli zat ve kısraklara mahsustur. Mesafesi 2400 metredir. Fevkalâde heyecan-lı olacağını umduğumuz bu koşu mem. leketin tanınmış iki atçısı arasında bir maç gibidir. Çünkü koşacak atlardan Bekâr vc Markizin sahibi B. Akifin Grandezya ile Şoromponun sahibi de B. Ahmcddir. Bu mevsimde geçilemi-yen Grandezza koşunun favorisi olmakla berater Bekâr da kolay geçilemiye-cek bir at formunu almıştır. Hakikati koşu meydana çıkaracaktır. BEŞİNCİ KOŞU: Dört ve daha yu-karı yaştaki yerli, yarım kan vc halis kan arab at ve kısraklara mahsus handikaptır. Mesafesi 2600 metredir. Bu koşuda koşacak atlar ve kiloları şunlardır: Mesut 62. Ünlü 60. Ceylan Yekta 57. Sarıkuş 56. Alceylan 52. Güler 49. İkinci hafta yarışlarında 51 kilo ile koşan Ceylan Yekta güzel bir koşu ka. zanmıştı. Fakat arkasından ikinci gelen Ünlü vc diğer rakipleri daha fazla kilo ile koşuyorlardı. Yarın kilo farkı a-zaldığı gibi kendisinden hafif kilo ile koşan rakipler de meydana çıkmıştır. Favorilerimiz ünlü. Sarıkuş ve Alcey-landır. Ankaraya iki gün evel gelen Mcsud aşır kilo ile koşmakla beraber yordun denilse bu araya girebilir. Cîftc bahis ikinci üçüncü ve üçüncü besinci koşular arasında, yani ik^ defadır. Plânörcülerimiz Tahsillerine muvaffakiyetle devam ediyorlar Moskova. 29 (A.A.) — Koktebel p-lânörcü mektebini bitiren yedi türk pla-nörcüsü Moskova merkez hava kulübünde tahsillerine muvaffakiyetle devam etmektedirler. Bütün türk plânörcüleri bizzat tayyare plole etmişler ve şimdi plot - muallim mektebinde paraşüt kullanmaya da alışmışlardır. Türk tayyarecileri bütün derslerinden "iyi" ve ''mükemmel" notlar almışlardır. Finans Bakanlığının tamimleri Finans bakanlığı, karne ibraz cdcmı-yen seyyar mükelliflerc resmî daireiej-den yapılacak tediyelerin kazanç vergisi tevkifatma tâbi olduğunu alâkalı, lara bildirmiştir. Pul bayileri aidatiyle nakliyat vergisi aidatının hava kuvvetlerine yardım vergisine tâbi olmadığı alâkalılara teb. lig edilmiştir. Orta mekteb muallimliği imtihanlarının sualleri Kültür Bakanlığı 15 haziranda başlı-yacak orta mekteb muallimliği imtîha nına girecekler için hazırlanmış bulu nan yazılı imtihan suallerini 15 haziranda açılmak üzere kapalı zarflar için de kültür direktörlüklerine göndermiş, tir. ÇAĞRI Adliye Encümeni bugün saat 10.30 da toplanacaktır. DİL KÖSESİ Bu sütunda her RÜn. gazete ve mecmuaiaruuutu goaumuae lUjen üslûb. dil, gramer, ve sentaks hatalarını işaret eden bir yazı bulacaksı-nız. Maksadımız türk diline hizmet etmek ve onun güzelliğini korumak olduğundan gazete ve muharrir ismi zikretmeden alarak tenkid edeceğimiz satırlar için. arkadaşlarımızın bize gücenmiyeceklerinden, ve hattâ, bu çalışmalarımızı memnuniyetle kar-şılıyacaklarından eminiz. "Dün bir işim düştü. İcra dairesine uğradım." Kısa cümle, satırlar üzerinde fazla düşünmeye vakti olmıyan ve çoğun, bir nakil vasıtasının veya bir bekleme salonunun gürültü ve patır -dışı arasında aceleyle sütunlara göz gezdiren gazete okurunun ihtiyacına cevab verir ve anlayışı kolaylaştırır. Ancak, kısa yazmaya çalışırken, gramer ve sentaks kaidelerine de riayete mecbur olduğumuzu unutmamalıyız. Nokta, söylenen cümlenin bittiğine delalet eder. Yukarıya aldığımız satırda ise. "dün bir işim düştü." kelimeleriyle mana ve cümle tamamlanmış değildir. Ne kastedildiğini anla-mamız için ondan sonraki kelimeleri de okumaya mecbur oluyoruz. "İcra dairesine uğradım." Şu halde bu iki cümle parçası arasına ancak bir virgül konulabilir, ve bizi durmaya mecbur eden nokta yersizdir. Eskiden "tenkit" dediğimi*, şimdi de "noktalama" diye adlandırabileceğimiz yazı kaidesine o kadar aa ehc-miyet veriyor, ve bu vasıtayı o kadar düşüncesiz kullanıyoruz ki, yazılarımızda "noktalama" hataları, eksiklik ve fazlalıklarının derecesi hakkında bir fikir edinmek için herhangi bir gazete sütununa biraz göz gezdirmek kâfidir. Çoğumuz, mektebte, "tenkit" diye, üzerinde ehemiyetle durulan hır mevzu okumamış olduğumuzu hatırlarız. Bize pratik sahada bu bilgiyi verecek, ve kalemimizin ucuna gelen noktalarla virgülleri istikametlendirecek olan kitab ve gazetelerimizde ise, eksiksiz bir "tenkit" e malik pek az şey okumuşuzdur. Şu halde, bugünkü ya-zılarımızdaki bu nokta ve virgül a • narşisinden haklı olarak mesul tutulmamıza imkân yok. İyi ama, bu gidişle "doğru noktalama" itiyadını nereden om n««i edinmce^'z"* ULUS M MAYIS ı9.U» l»\Z\R Son haberler üçüncü sayfamızdadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5330 ADIMIZ. ANDIMIZDIR Her yerde 5 kuruş Başbetke ANKARA'MIZIN EN MÜHİM tŞi - ' «. «MI» AT AY Ankar.uı.ı utuım 'u.ı l ¦ irin kimler olduğunu biliyoruz. Bu az kazançlı hemşeriler, tasarruf e-derek, yahut, mal ve mülk hissesini satarak yeni bir mesken için ne kadar sermaye koyabilirler? Bir iki bin, veya üç dört bin lira! üst tarafını Emlâk Bankasından alacak, maaş yahut kazancından artırarak taksitlerini ödemeğe uğraşacaklardır. Bu sermaye sahibi metre başına dört beş lira arsa parası ve-remiyeceĞi için, Yenişehrin uzaklarına b:le sokulamaz. Yenişehir-de, ve arka sokaklarda, kalorifersiz, iki büyükçe oda, bir mutbak, bir hizmetçi odası ayda 55 liraya kiraya verildiği için, böyle bir jnc«k**o- He sokulamaz. Ya her türlü sıhhî «artlardan mahrum, hazin ve pis kerpiçlerde pinekliye-cek. vahut alabildiğine şehir plânından uzaklaşacaktır. Cebeci'den Bendderesine doğru gittiğinizde karsı sırtlarda gördürünüz evlerin «»hinleri bunlardır. Orada ne yol, n» havagazı, belki ne su, ne de Hekt«-;k vardır: fakat arsa ucuzdur. Türk Yapı Kooperatifi 300 evlik bir mahalle yapmak üzere arsasını istediği yerde arıyabilirdi; çünkü bu mahalleye otobüs serv'.si kurulabilir, her türlü rahat vasıtaları gidebilirdi. Kooperatif çiftlik yolu üzerinde fidanlık karşısındaki torn-atı satın aldı: 300 bin metre- juıpnlıl-ır vrrı s bin îti .1 V.l f V.irll metresi 5 kuruş! fakat sakın şimdi oralara sokulmayınız: çünkü daha Profesör Yansen mahalle projesi al*ma imzasını atmadan boş topraklar 40 misline kadar fi-at artırmıştır. Banka türlü farzedinİz: henüz ne yol. ne elektrik ne su bulunmı-yan, fa^at Ankara plânı içinde veya ona hemen bitişik [meselâ Muhafız alavının bulunduğu tepeler yahut onun arkaları ve yanları] yerlerden bin v*va bin yüz evlik tooraSı İmar Müdürlüğü ve vahut belediye satın alsın. Ana yolu ondan sonra açsın. Hattâ bu masrafı isterse aldığı toprağın metre fi-atı basına zammetsin ve her kim o mev*îm içinde evini yapmağı te-ahh'id ederse, yalnız ona, ve asla kâr ¦.....mıvı ı-\ arsa satsın. PlâVdan karan bütün vanıların bu arsalar üzerine üşüştüğünü, toplu m«l»llel**rin. Yenîsehirle kayna-«"»rak. mevdana perişanlık verine bîr P«*ırsui manzarası geldiğini görürsünüz. Hattâ istenirse devlet memurları meskenlerinin inşasından bile vaz geçilsin; fakat kooperatiflerini vücuda getiren memurlara, bahçeli evler kooperatifine olduğu gibi, kredi, sonra bu belediye veya imar malı arsalar verilsin. Cumuriyet hükümetinin Yenişehir topraklarının istimlakinde takip ettin i maksad bu idi. Fakat artalar inşa etmek şartı ile ve herkese ihtiyacına göre satılmadığı »çın ispekiilasvon o güzel maksadı faydasız bıraktı. Bcnddrretinin oradan yeni mezarlığa giden yolla, o dağın arkasının ve diğer tarafların manzarası hakikaten çirkin ve hazindir. Binlerce kerpiç ve tenekeden kulübeler üremiştir. İnsanlar feci bîr tarzda pistir. Bazı sokaklarda türkçe bir kelime duymazsınız. Fakat meselenin ruhu nedir? Bir kerpiç ev; oraya gelen iptidaî inaantn aklı erdiği kadar, yapıl-f-—ı 4. üncü tayfada) tstanbuldaki askeri tatbikata ait enstantaneler Cumur Reisi Atatürk'ün eveli gece hırb akademisi tarafından yapdan tatbikat tabasına teşrif ve gece yapdan tayyare tatbikatiyle sabah I linye sırtlarında başltyan ve tankların, tayyarelerin, sis tesisatının ve bütün silâhların iştirakiyle devam eden büyük askeri harekâtı Metris çiftliğinden büyük bir dikkat ve alâka ile takib ettiklerini dünkü sayımızda yazmıştık. Tam bir intizam ve muvaffakiyetle ba-şardarak Büyük Önderin takdirini mucib olan bu harekâta aid tstanbuldaki arkadaşımızın dün tayyare postası ite gönderdiği resimlerden bir kr-.ç^/le »û'fi'-îarımtrı siislüyoruz. B. Flanden, B. MenemencioğJu ile toplanacak boğazlar konferansı hakkında görüştü B. Mcnemencîoğlu Paris. 30 (A.A.) — Dış işleri bakanı B. Flanden, Türkiyenin Paris elçisi B. Suad ile birlikte Türkiye dış işleri bakanlığı genel sekreteri büyük elçi B. Numan Mencmencioğlu'nu kabul ederek boğazların yeniden askerileştiril. mesi meselesi hakkında bir karar almak ürere Montrö'de 22 haziranda toplanacak olan Lozan andalşmast akidlcri konferansı üzerinde konuşmalarda bulunmuştur. Arjantin; Milletler Cemiyeti asamblesinin derhal toplanma-sını istedi TEKLİF LONDRADA HAYRETLE; PAR İSTE MÜSAİT OLARAK KARŞILANDI Cenevre. 30 (A.A.) — Milletler Ce-mietindeki Arjantin delegesi, zecri tedbirlerin kaldırılması meselesini görüşmek üzere cemiyet asamblesinin hemen toplantıya çağrılmasını, cemiyet umumî kâtibinden iltimas etmiştir. Haber alındığına göre. Arjantin de- (Sonu 2. inci sayfada) B. Titülesko Belgradda PRENS POLÜN BÜKREŞ YOL-CULUCLNU TESBİT EDECEK VE PARİS GÖRÜŞMELER! HAKKINDA İZAHAT VERECEKTİR. Bükreş. 30 (A.A.) — Haber verildiğine göre B. Ttülcsko, Yugoslavya kıratlık naibi Prens Pol'ün 6 haziranda Bükreş'e yapılacak ziyareti teferruatını kararlaştırmak üzere tayyare ile BeL grad'a gitmiştir. Prens Pol Romanya'da Uç gün kalacak ve bu misafirlik, Çekoslovakya cu-murreisi B. Benes'in ziyaretiyle birleşecektir. Aynı zamanda B. Titülesko'nun Paris'te B. Blum ve Flanden ile konuşmaları neticesinden B. Stoyadinoviç'i haberdar edeceği söyleniyor. B. Titiilı-ıkn Rclgrada vardı. Belgrad. 30 (A.A.) — B. Titülesko bu akşam tayyare ile Bükreş'ten Bcl-f Yazısı 3. Üncü sayfada) B. Blum ve komünistler Yeni kalum nin ilk işi ne olacak? Paris. 30 (A.A) — B. Blum. Sen eyaleti sosyalist federasyonu tarafından sosyalistlerin başarısını ve millctlcra- Komünistterle olan atik anını ınfotan B Leon Blum rast kadınlık gününü kutlamak maksa diyle tertib edilen miting sıratında bir nutuk söylemiş ve demiştir ki: *'— Gelecek hükümetin en birinci vazifesi ekonomik buhran yüzünden genişlemiş olan en feci ve en haksız sefaleti önlemek olacaktır." B. Blum. kuracağı hükümete komünistlerin İştirakini temin edemediğinden dolayı eseflerini bildirerek: *'— Idbarda da ikbalde de kendileriyle ister istemez beraberiz. Muvaffak olsak da olmasak da. bunun tesiri bütün emekçi sınıfını aftkalıyacaktır. Komünistlerin bizim kabahatlerimizden ve zâfımtzdan faydalanacaklarını zannetmek hatâdır.., Demiştir. Bu nutkun B. Blum'un. kabineyi kurmazdan önce son nutku olmak İhtimali vardır. Çağrı * Maliye encümeni yırın "it onda •or lanac.ıklır. * Arzuhal encümeni yarın saat onda toplanacaktır. Kuvvetli teminat verilmezse İTAL YANİN MİLLETLER CEMİYETİ KONSEYİNDE KENDİSİNİ TEMSİL ETTİRMİYE ¦ CECI SÖYLENİYOR Roma. 30 (A.A.) — İyi haber alan mahfiller, İtalyanm. arada muvafık te. minat almadıkça, konseyin gelecek toplantısında kendisini temsil ettirmek İs-temiyeceğini söylüyorlar. Aynı mahfil terde bildirildiğine göre B. Grandi ile B. Eden. B. Suviç İle Sir Drummond ve gene B. Suviç ile Kont dö Şambrön a-rasında geçen son görüşmeler sırasında bu zatlar, Habeşistanın ilhakı üzerine İtalya ile milletler cemiyeti azası arasında çıkan müşkülâtı bertaraf etmeğe Çalışmışlardır. Gene bu mahfillerde söv. lendiğine bakılırsa, zecrî tedbirlerin tat-bİki gelecek sonbahara kadar devam ettirildiği takdirde vaziyet ciddileşecek-tir. İtalya uysal davranmak istemekte, fakat buna mukabil zecri tedbîrlerin kaldırılacağını da ümid etmektedir. Zecrî tedbirler kaldırılacakmı? Londra. 30 (A.A.) — Morning Post yazıyor: "Dün. İngiltere - İtalya gerginliğinde biraz hafifleme kaydedilmiştir. Bununla beraber bu gerginliği tamamiyle bertaraf ermek hususundaki zorluk aynen bakidir. Zecrî tedbirlere taraftar milletlerin çoğu bunların hem lüzumsuz bira de tehlikeli olduğunu takdir eyledikleri halde hâlâ bazı mahfiller bu tedbirlerin kaldırılması çok zararlı bîr m.^lSeşkil edeceği iddiasındadır. Bu sebebten dolayıdır ki B. Eden, zecrî tedbirler kaldırılmamdan Önce, milletler cemiyetinin başarısızlığından sinirlenen ve bilhassa kendilerini Al-manyanın ve yahud ki İtalyanm tehdidi altında gören devletlerin emniyeti için bir şey yapılmak lâzım geleceği düşün, cesînedir.,, izmirliler ürünlerinin yüzde ikisini hava kurumuna veriyor Güzel îrmîrde saat kulesi izmir. 30 (A.A.) — TÜrk Hava Kurumu için yer ürünlerinden alınacak yardım hissesinin tesbiti için İzmir tüccarlarının ve Izmire bağlı kazalardan gelen delegelerin iştirakiyle yapılan toplantıda kararlaştırılan yüzde iki mik-darın kabulü ile tatbik tarihi Türk Hava Kurumu Genel Merkezinin tasvibine bırakılmıştır. Bu kerre Türk Hava Kutumu Genel Merkezi memurların ve müstahdimin hakkında hükümetçe tatbik edilen esaslara uygun olmak üzere yardım hissesinin yüzde iki olarak vaki teklifi ve 1 haziran 936 dan itibaren de tatbike konulmasını muvafık bulmuş ve gereken talimatı da göndermiştir. Türk Hava Kururdu İzmir Şubesi 1 haziranda alınan kararlar içinde faaliyete geç* mek üzere tertibat almıştır CAVI," ULUS 31 MAYIS 193G PAZAK Vnrı - biyunül Bizde Kadın Dün sabah Ulus'u okuyanlar. Büyük Şefimizin lstanbulda yapılan bava ve kara manevralarını, nasıl yurdun ve ulusun bir babası gibi takib etmiş olduğunu okumuşlardır. Türkiye o tatili memleketlerdendir ki. onunla göğüsgÖğüse gelmek, "tehlike" nin kendisi için de bir tehlikedir. Aynı haberde, bir türk kızının ma-navralan havadan takib ettiğini ve gelip Atatürk'e rapor verdiğini de okuduk. Bundan 16 sene Ünce, hayatta en büyük gayesi görücüye çıkmak olan türk kızı'nın bugün bir süel manavrayı havadan takib etmesi ve gelip gördüklerini anlatması, bizi o kadar şaşırtmıyor, çünkü türk mucizesinin her gün bir yeni safhası ite tanışmaktayız. Şu varki. türk kadını derken, ona büyük inkılâbımızın vermiş olduğu yüksek manâyı bilmemiz lâzımdır. Bu manâya göre, türk kadınının kültürel, sosyal ve politik inkişafı, asla bir taraflı ve mutfağa doğru değildir. Türk inkılâbı, ev kadınını, erkeğine arkadaş olacak kadını, diğer müfrit ve yabancı hareketler gibi, asla küçük görmemiştir. Bilâkis, buna da yüksek bir yer vermiştir. Fakat ka-dın'ı her şeyden Önce bir yurddaş, tam haklı bir yurddaş, hayatın her sahasına istediği gibi atılmıya mezun bir yurddaş ilân etmiye ehemiyet vermiş ve lüzum görmüştür. * * * Dünkü Ulus'da "Dünkü ve bugünkü alman kadını" başlığı altında N. S. Çakır imzalı bir yazı çıktı. Bu yazıda, alman kadınının nasıl erkeklerin elinden almış olduğu işleri tekrar erkeklere bırakarak tabiat'a, eve ve kadınlığa döndüğü anlatılıyor. Yazının Almanyada tahsilde bulunan bir gencimiz tarafından yazılmış olması, meseleyi büsbütün ehemiyetli bulmamıza sebeb oldu. Yazının son parçasını aşağıya alıyoruz: "... Hitler iş başına geçince, evvelâ evli bulunan kadınlara yerlerini işsiz erkeklere terketmelerini rica etti. Bu milliyetçi kimseler tarafından kabul e-dildi. Genç kızlara gelince, bunları bi. rer sene için kırlarda hususi surette kurduğu kamplara (Arbeİtsdienst) gönderdi. Şehirden ayrılmış, sakin bir muhitte yaşıyan bu genç kızlar bir taraftan tekrar tabiata ısınıyor, difjer taraftan el vc ev işlerine alılıyorlar. Bu sa'.ın muhitte millî sosyalizmin kadınları tekrar yuvalarına döndürmek hususundaki umdeleri aşılamak çok daha kolay olmaktadır. Buradan dönen kızlardan çoğu a. radığı erkeğe rast gelirse kolayca evleniyor. Buna karşı istidadı fazla olanların himayesi ise hükümetin büyük gayelerinden biridir. İşte Almanyada kadın yeniden kadınlığa, evin süsüne ve tabiata dönüyor, ve eski sistem (Fröylayn Doktor) lar gitgide maziye ait orİjonal bir tıp olmağa başlıyor.,,, Kemalizm, çalışan ve her sahada çalışan kadının, bunu yapmakla, tabiattan ve kadınlıktan uzaklaşacağına inanmaz. Fakat, alman nasyonal -sosyalizmi, kendi kadınına istediği yerİ vermekte sebesttir. Kaldı ki. bunun orada kuvvetli esbabı mucibesi vardır. Kadın, bazı işlerden çekilecek ve serbest yaşamaktan vazgeçerek evlenecek ki. kadınlardan boşalan bir çok yerlere bir çok işsiz erkekler yerleşebilsin. Bizde böyle bir vaziyet yoktur. Bilâkis, memleketin münevvere olan büyük ihtiyacının bir kısmını kızlarımız ve kadınlarımız dolduracak olurlarsa, bundan ancak fayda bekliyebiliriz. Bundan başka, Kemalizmin kadın a verdiği kültürel, sosyal ve politik mevkile nasyonal sosyalizmin verdiği mevki arasında derin bir fark vardır. Ve bu fark. zaten, alman millle-ti ile türk milleti arasında da mev-cuddur. Lâzımdır ki, bunu her türk ve bilhassa Almanyada okuyan bir türk genci iyice bilsin. Almanyada, nasyonal sosyalizm inkılâbının o kadar kesif bir telkin havası vardır ki, genç bir dimağın bunun tesiri altmda kalmamasına imkân yoktur. Fakat eğer bu genç dimağ bizzat Kemalist ideoloji ile teçhiz edilmiş bulunursa, o zaman, dışarıda okuyan çocuklarımız hangi memlekette okurlarsa okusunlar, memleketten Kemalist olarak aynlıp memlekete Kemalist alarak döneceklerdir. Yabancı memleketlerdeki talebe müfettişlerimizin en çok ehemiyet verecekleri nokta, bizce, bu olmalıdır. Burhan Belge İÇ HABERLER Arjantin; Milletler Cemiyeti asamblesinin derhal toplanmasını istedi (Başı I. inci sayfada) leğesinin bu dileği 15 hazirandan önce kabul ve icra edilmediği takdirde, Arjantin hükümeti ile beraber, delegelerden bir çoğu da asamblenin, konsey toplantı sırasında içtünaya çağrılması için israr de bulunacaklardır. Londrada derin bir hayret Londra, 30 (A.A.) — Milletler Cemiyeti asamblesinin mümkün olduğu kadar süratle toplantıya davet edilmesi hakkında Arjantin delegesinin ileri sürdüğü taleb ingiliz siyasî mahfillerile Londradaki Arjantin mahfillerini derin hayretlere düşünmüştür. Havas muhabirinin haber aldığına göre diplomasi mahfilleri hiç böyle bir teşebbüs vukuunu beklemiyorlarmış vc bu sebeble de gafil avlanmışlardır. Dış bakanlık pantekot yurtulan münasebetiyle kapalıdır. B. Eden ile Baldvin de köye gitmişlerdir. Bu yüzden, hadisenin resmî mahfiller üzerinde ne tesir yaptığı anlaşılamamıştır. Ticaret ve finans mahfilleri ise, Arjantinin bu teşebbüsünü iyi karşılamaktadırlar.. Zira, bunların kanaatlarınca, bu teşebbüs, ekonomik kalkınma ile siyasi gerginliğin kaldırılması için çok lüzumlu saydıkları zecri tedbirlerin kal-dırılmasiylc neticelenektir. Finans aleminin ileri gelenleri, Al-manyanın ingiliz sorgularına vereceği cevabın Ingilterenin Italyaya karşı u-kibeylcycce^i gidim üzerinde ziyadesiyle — ¦-- .'i,.-*.... vi./Hiyorlar ve diyorlar ki: "Hazine müsteşarı B. Mor rison, İngiltere hükümetinin milletlerarası ticareti canlandırmak maksadiylc Almanyaya ticarî mahiyette kredi açmak hususuna mütemayil bulunduğunu dün Avam Kamarasında açıktan açığa söylemiştir.., Gene bu zatlar ticari kalkınmayı teshil edeceği için Arjantin hükümetinin teklifini muvafık bulmaktadırlar. B. Gııinazu imlayı bugün verecek Cenevre, 30 (A.A.) — Arjantin delegesi B. Guİnazu bugün umumî kâtİb B. Avenol'ü ziyaret edip, cemiyet a-samblesinin toplantı davetini isteyen bir nota verecektir. Bundan sonra, a-samble reisi B. Benes ile konseyin bu seneki başkanı B. Eden keyfiyetten resmen haberdar edileceklerdir. Cemiyet mahfillerinde, Arjantin hükümetinin dileğinin kabul edilmek ihtimali bulunduğu söyleniyor. , Teklif Pariste müsait karşılandı Paris, 30 (A.A.) — Arjantinin Milletler Cemiyeti asamblesini toplantıya davet etmek hakkındaki teklifini Fransa siyasî mahfilleri ekseriyetle müsait karşılamışlardır. Asamblenin eylül 1935. tarihli toplantısı bitmeyip, sadece, geri bırakılmış olduğundan, bu mahfiller, böyle bir davetin prensib itibariyle hiç bir muhalefete maruz kalmıyacağı fikrindedirler. Siyasal mahfiller, Arjantin delegesinin teşebbüsü hakkında başka herhangi bir mütalca yürütmekten çekinmektedirler, zira kurutacak fransız kabinesinin görüşü tabiatiyle henüz malûm değildir. İSTANBUL TELEFONLARI: İstanbul halkı devlet havayolları tayyarelerimle gezdi İstanbul. 30 — Devlet yollan idaresinin yolcu tayyareleri bugün Ycfil köyde halkı gezdirdi. Yaluva imar plânı İstanbul, 30 — Prost Yaluva etüdünü bitirmiş ve raporunu alâkalılara vermiştir. Viyanada toplanacak itfaiye kongresi İstanbul. 30 — Viyanada toplanacak itfaiye kongresinde İstanbul belediyesini itfaiye müdürü temsil edecek ve müdür kongre bittikten sonra Hamburg'a giderek orada zehirli gazlerden korunma tedbirleri hakkında yapılacak toplanmaya iştirak edecektir. Fakir talebeler için kamp İstanbul. 30 — Kızıltoprakta İlk mek-teb talebeleri için kamp açıldı. Kampa sıhi ve malî vaziyeti iyi olmıyan çocuklar alındı. Kıskançlık yüzünden İstanbul, 30 — Bugün Tophanade Sezai adında bir adam metresi Muhsi-neyi Röververlc öldürmüş ve kadının mukavemeti üzerine patılyan tabancadan çıkan bir kurşun da kendisinin ö-lümüne sebeb olmuştur. Cinayetin sebebi Muhsinenin çalgılı kahvelerde şarkı şöylemesine Sezainin muvafakat etmemesidir. Hindistana giden bir ingiliz tayyaresi İstanbul, 30 — Hindistana gitmekte olan bir ingiliz tayyaresi bugün İstan -bula geldi. Yarın Haleb yolile Hindistana uçacaktır. B. Stoklitski' nin dünkü ziyafeti Tas ajansı Türkiye muhabiri Sto-kitski tarafından dün akşam şehrimiz-deki matbuat ve ajans münfesihlerine bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette sovyet elçiliği müsteşarı Zalkin ile Erzurum mebusu Nafi A. tuf. Kütahya mebusu Naşid Hakkı, İsparta mebusu ve müessesemiz direktörü Kemal Unal, yazı işleri müdürümüz Na-suhi Baydar, matbuat umu mmüdürü Vedad Tor ajans umum müdürü Muvaffak Mcnemencİoğlu. ile ajans ve matbuat aviesinden diğer bir çokları re. fikaları ile birlikte hazır- bulunmuşlardır. Vatandaşlığınıza girenler Göç vc sığınmak suretilc memleke -timize gelmiş bulunan 1750 türkün tabiiyetimize kabulü Bakanlar meclisince kabul edilmiştir. MUGLADA NÜFUS YAZIMI HAZIRLIKLARI Muğla, 30 (A.A.) — Nüfus yazımı hazırlıklarına devam ediliyor. Merkez ve kazalarda köy nüfus defterleri yaptırılmakta vc bütün köylerde tarama suretiyle geri kalmış nüfus vakaları tesbit ve defterlere geçirilmektedir. Hü viyet cüzdanları köylünün ayağına götürülmekte ve dağıtılan cüzdanlara köy adları yazılmaktadır. Kısa bir zamanda il içinde hüviyet cüzdansız yurddaş kalmıyacaktır. MUĞLADA İHTİSAS MAHKEMESİNİN ÇALIŞMALARI Muğla. 30 (A.A.) — Şehrimiz ihtisas mahkemesine kurulduğu ve işe başladığı 932 yılından bugüne kadar 1456 iş gelmiş bunlardan 737 kişi mahkûm, 454 kişisi beraet, 250 kişi de komisyonu mahsusa verilmiştir. Receb Peker gitli Partimiz Genel Sekreteri B. Receb Peker dün akşam Istanbula gitmiştir. Yeni döviz cedvelleri için hazırlık Gerek devlet dayreleri kambiyo kararnamelerinin hükümleri dairesinde tahakkuk edecek serbest dövizlere aid olmak üzere 1936 büdce ka. nununun hükümlerine istinaden hazırlanacak döviz cedvelleri etrafında Finans bakanlığı hazırlıklarına başlamış bulunmaktadır. Döviz cedvelleri haziranın ortalarına doğru tamamen ikmal ve Bakıalar heyetince tasdik edilmiş o-lacaktır. Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük mu. hafaza örgütü, iki ölü, biri yaralı, elli bir kaçakçı, bin dokuz yüz elli dokuz kilo gümrük kaçağı, sekiz yüz kırk iki kilo inhisar kaçağı, iki bin beş yüz yirmi bîr defter sigara kâğıdı, bir kilo yedi yüz elli sekiz gram esrar, dokuz altın lira. yetmiş iki kaçakçı hayvanı ele geçirmiştir. Bir suçlu affedildi Eroin satmak ve imalâthane kurmak suçundan 16 ay hapse ve 4900 lira para cezasına mahkûm bulunan 1288 doğumlu tzzettİnin hastalığı dolayısiyle yalnız geri kalan hapis cezasının affı Ba. kanlar meclisine kararlaştırılmıştır. Bugünkü maçlar A. Ordu - G. Birliği A. Gücü - M. Gücü Karşılaşacaklar Bugün Muhafız Gücü alanında. Al-tınordu - Gençler Birliği. Ankara Gü. cü - Muhafız Gücü arasında iki mühim maç yapılacaktır. Birinci maç. 935 yılı C.H.P. şildi finalidir. İkincisi mıntaka birinciliği karşılaşmasıdır. C.H.P. Ankara ilyönkuru-lunun kulüplerimizin yapacakları bir turnuvanın glaibine verilmek üzere ortaya koydukları bu şildi kazanmak şerefini elde etmek için Altınordu ve Gençler Birliğinin azamî bir gayret gösterecekleri şüphesizdir. Bundan başka, iki güzide kulüp arasında geçen aylarda başlayan ve son karşılaşmalarında Gençler Birliğinin yenilmesile kuvvetlenen rekabet, bu maçın ehemiyetİni artırmaktadır. Her iki kulübün bu maksatla hazırlandıklarını duymaktayız. En kuvvetli şekilleriyle yapılacak bu karşılaşmanın futbol meraklılarına heyecan ve zevk vereceğini umuyoruz. İkinci maç. şampiyonluk üzerinde oldukça müessirdir. Fakat, bu daha ziyade Ankara Gücü kulübümüzün bazı sürprizlerle karşılaşmasına bağlıdır. Son maçlarındaki gayretli oyunlarına göre bu da zayıf bir İhtimaldir. Fakat, Muhafız Gücü kulübümüzün bu zayıf ihtimalleri kendi lehine ve kuvvetli bir hale getirmesine de bir mani yoktur. iki değerli kulübümüzden şampiyon olmağa lâyık güzel bir oyun bekliyoruz. Fenerbahçe da Sovyet Rusyaya çağrıldı Türkiye şampiyonu Fenerbahçe futbol takımının Dinamo kulübü ile maçlar yapmak üzere dost Sovyet hükümeti tarafındna davet edildiğini, Büyük Elçiı Karahan dün Dış işler bakanlığına bildirmiştir. Maç zamanının temmuz veya ağustos aylarına tesadüf ettirilmesi bildirilmiş ise de. olimpiyadlar vaziyetine nazaran katî tarihin Fenerbahçe kulübü tarafından tesbit edileceği öğrenilmiştir. Kömür ocakları ve krom madeni kiralamış olanlara İktısad vekâletinden tebliğ edilmiştir: Ereğli kömür havzasındaki kömür ocaklariyle Muğla vilâyetindeki krom madenlerini kiraya vermiş bulunmalarından dolayı 2818 numaralı kanu. nun 5 inci maddesi mucibince imâl ruhsat tezkereleriyle maden ihale imtiyazları devlete geçmiş bulunan âmil vc mültezimlere 5 ve 6 ıncı maddelerine göre verilmesi muktazi tazminat 1 haziran 936 tarihinden İtibaren iktısad vekâleti tarafından verileceği cihetle bu âmil ve mültezimlerin 24 haziran 936 tarihine kadar bizzat veya musad. dak vekilleri marifetiyle Ankarada iktısad vekâletine müracaat etmeleri lâzımdır. İktısad vekâletine müracaat edemi-yecek olanlar alacaklı bulundukları tazminatı verecekleri temlikname mukabilinde Eti bank'tan alabileceklerinden âmil ve mültezimlerin doğrudan doğruya Eti abnka veya bu bankanın muhabir olarak göstereceği müesseseye yukarda yazılı tarihler zarfında müracaat ederek tazminatlarını almaları lâzımdır. (A A Evlenme töreni İktısad vekâleti hususi kalem direktörü B. Faizle Baytar müfettişi merhum B. Hüseyin kızı Bn. Samiyenin evlenme törenleri dün halkevinde yapılmi) ve törende Ekonomi Bakanı Celal Ba-yar, Müsteşar Faik Kurdoğlu. Ekonomi bakanlığı ileri gelenleri ve birçok da -vetlıler bulunmuşlardır. Tören geç vakte «8» «EMaHi Timinin. Vtııi uluna saadetler dileriz. DİL KÖŞESİ Bu sütunda her gün. gazete ve mecmualarımızda gözümüze ilişen üslûb, dil. gramer, ve sentaks hatalarını işaret eden bir yazı bulacaksınız. Maksadımız türk diline hizmet etmek ve onun güzelliğini korumak olduğundan gazete ve muharrir ismi zikretmeden alarak tenkid edeceğimiz satırlar için, arkadaşlarımızın bize gücenmiyeccklerinden, ve hattâ, bu çalışmalarımızı memnuniyetle kar-şılıyacaklarından eminiz. Bir gazete haberinden: "Dünyanın en büyük vapuru olan "Kuin Meri" bugün ilk defa olarak saat 16.30 da Santhcmpton Umanından ayrılarak Nev - Yırka müteveccihen haerket etmiştir". Işfe dilimizde artık hayat hakhı kalmadığı halde, kötü bir alışkanlıkla kullanmaktan kendimizi alamadığımız ölü kelimelerden bir örnek: "müteveccihen". Çerçi bugün ölü kelimeler arasında, tam karşılığını bulamadığımız için kullanılması zarurî olanlar vardır. Fakat bu "müteveccihen" bunlardan değildir ve hiç bir gerektirici sebebi yoktur. Çünkü vapur Nev - Yorka hareket itmiştir'' demek maksada yeteceği gibi, daha fazla sarihlik isteniyorsa "vapur Nev~ Yorka gitmek üzere hareket etmiştir" de denilebilir. "Gayri kanuni olan Naxi hücum kıtaatının..." "Gayri kanuni., karşılığı olarak bugün dilimizde güzel bü- şekil vardır: "Kanun dışı". Bu misali çoğaltabiliriz: Gayri askerî =- aşktı m\ dışı, gayrı fennî = fen dışı, gibi. Ba "dışı ekini, eski "gayri" ekinin her yerde muaditî olmasa bile, uygun düştüğü şekillerde olsun yayılması faydalıdır. "Kıtaatının" kelimesindeki ar ab kaideli cemi ekine hiç bir özmr butu-namıyacağı ortadadır. "Kıtalar" yerine "kıtaat" demek "askerler" yerine 'asakir" demekten farklı Bir şey olmasa gerek.
Tweet
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa
Bu Blogda Ara
Popüler Yayınlar
Mevlit - Tam Metin
Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat (Kurtuluş Yolu) adıyla kaleme almış olduğu, Mevlit adıyla bilinen eserin tam metni: I. ...
TDK İmla Kılavuzu
TURK DİL KURUMU YAYINLARI: 525 İMLA KILAVUZU Hazırlayan: Prof. Dr. Hasan Eren Ankara 1985 Türk Tarih Kurumu Basım Evi TÜRK DİL KU...
Cengiz Han Yasasi
Dr. Curt ALINGE'nin tespit ettiği kadarıyla Cengiz Han'ın yasası şu hükümleri içermektedir: 1. — Zâni ister evli olsun ister olmas...
Yeni Sabah - Mayıs 1949
1 Mayıs 1949 tarihli gazete - 2 Mayıs 1949 tarihli gazete - 3 Mayıs 1949 tarihli gazete - 4 Mayıs 1949 tarihli gazete - 5 Mayıs 1949 tar...
Yeni Sabah - Kasım 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Yeni Sabah - Eylül 1949
1 Eylül 1949 tarihli gazete - 2 Eylül 1949 tarihli gazete - 3 Eylül 1949 tarihli gazete - 4 Eylül 1949 tarihli gazete - 5 Eylül 1949 tar...
Yeni Sabah - Ağustos 1949
1 Ağustos 1949 tarihli gazete - 2 Ağustos 1949 tarihli gazete - 3 Ağustos 1949 tarihli gazete - 4 Ağustos 1949 tarihli gazete - 5 Ağusto...
Süreli Yayın Arşivi Arama Sayfası
Arama motorunu kullanarak 1929-1950 yılları arasında çıkmış süreli yayınlar içinde arama yapabilirsiniz. Doğrudan belli bir ayın süreli y...
Yeni Sabah - Temmuz 1949
1 Temmuz 1949 tarihli gazete - 2 Temmuz 1949 tarihli gazete - 3 Temmuz 1949 tarihli gazete - 4 Temmuz 1949 tarihli gazete - 5 Temmuz 194...
Divanu Lugati't-Türk
Kaşgarlı Mahmut'un eseri Divan-ı Lügat-i Türk: DIVANU LUGATI'T-TURK'DEN DERLENMIS ETIMOLOJIK SO...
Hiçbirşey Nasıl Yazılır
Heryer Nasıl Yazılır
Göktürkçe Türk Yazısı
Blog Arşivi
Blog Arşivi
Temmuz (428)
Haziran (1147)
Mayıs (683)
Mart (1)
Ocak (1)
Ağustos (1)
Eylül (1)
Mayıs (1)
Şubat (2)
Aralık (5)
Kasım (1)
Temmuz (110)
Haziran (1)
Ağustos (1)
Ekim (2)
Temmuz (2)
Mayıs (1)
Nisan (1)
Eylül (103)
Ağustos (3)
Mayıs (1)