CUMARTESİ 1
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CAÖALOCLU   No.   32
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN İst.
BAŞMUHARRİRİ
AHMET EMİN YALMAN
BUGÜNKÜ SAYIMIZDA:
t İBd Sayfada Şehir ve Memleket haberterl
8 > Libya zaferinin âmilleri - Sığınakta bir
buçuk saat...
I         > Sinema   -   Tiyatro -Spor. Ermeniler Na
fiil Aldatıldı?
Modern harpte motorun rolü.
Fiyatı: 5 Kuruş
Yıl: 1
Sayı: 162
B. Hitler in Son Nutku
Barometrenin ne tarafa doğru gittiği artık belli olmuştur. BütUn iş. Al-manyanın bunu ne zaman göreceğindedır.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Hitler'in son  nutku, bü-
¦ tün şiddetine, bütün teh-
'ditlerine rağmen tedafüi bir nutuk hissini veriyor.
"Nutuk yarından ziyade dün üzerinde duruyor ve ALmanyayı haksızlık ve tecavüz arayan bir memleket deği, daima haksızlığa ve tecavüze uğrayan bir kurban diye göstermeğe çalışıyor.
B. Hitler'in mazi hakkındaki şikâyetlerinde haklı oduğu taraflar vardır. Bunu İngilterede, Fransada, Amerikada her akb başında adam açıkça itiraf ediyor. 1918 de Virson prensiplerini aynen tatbik etmemek ve hakikî bir sulh kurmağa çalınmamak, insanlığa karşı en büyük cinayetti. Hakiki sulh yoluna gidHseydi, AL manyanın silâhı elinden alınırken İngiltere, Fransa ve Amerika da silâhları 'bıraksaydı, dünyanın inzibatı milletlerarası bir kuvvetin eline verilseydi Umumî Harpte can veren milyonlarca insan haklarını helâl eder. yapılan fedakâr-hkarın bir şeye yaradığına herkes inanırdı.
İntikam hislerine kapılarak bütün bir milleti esir haline indirmek hem yanlış, hem de imkânsız bir gidişti. Netice; Almanyada bugün B. Hitler'in temsil ettiği askerî kudreti ve tecavüz ruhunu hortlatmak oldu.
Fakat B. Hitler, bir defa ortaya atıldıktan sonra haksızlığı tamir etmeği kâfi görfmedi. Nesil-Ierdenberi büyük Almanya rüya-sile meşgul olanlarm en mübalâğalı programlarını kendine mal etti ve bunu, her fırsattan hudutsuz bir cüretle istifade ederek tatbika başladı. Bu hususta o kadar hırs, o kadar bol bir iştiha gösterdi ki emniyetsizlik hissi her tarafa yayıldı ve harbe karşı en küçük bir heves duymayan ve bunu silâhlanma işini ihmal etmele-rile, Almanyanın bütün makul isteklerine boyun eğmelerile islbat eden memleketler şu kanaate vardılar: tBizim için artık kaybedecek bir şey kalmamıştır. Tehdit altındayız. Canımızı pahalıya sat. malıyız. >
B. Hitler harbe başlamadan evvel de, harbin muhtelif safhalarında da diğer tarafa el uzattı-ğını ve sulh fırsatları verdiğini iddia ediyor. Fakat bu gibi tekliflerinden her biri ancak propaganda bakımından Almanyada dahilî istihlâk için hazırlanmış hareketlerdi. Hitler harbe sebep olan emniyetsizliğin ve huzursuz, luğun manasını kavramak isete-seydi ve bu noktadaki iyi niyetini hakikî garantilerle ispat etseydi dünya çoktan sulha kavuşurdu.
B. Hitler'in nutkunda   yarına
ait olan noktalar çok zayıftır. Al-

man devlet reisi, Fransanın sukutundan sonra barometrenin hangi tarafa doğru gittiğini görmek ve
söylemek cesaretini gösterememiştir, îngilterenin mukavemeti, İngUterenin Afrikada, Yunanlıların Arnavutluktaki zaferleri, I-talyan askerî kudretinin inhilâli, Amerıkalıl arın açıktan açığa işe karışması, Fransanın kafa tutmak imkânını bulması öyle hâdiselerdir ki manalarj kuru lâflarla ör-tülemez. Askerî ve siyasî teşebbüsün îngilterenin eline geçtiğini, bağırıp çağırmak suretile unuttur, mak imkânı yoktur.
Evet, Almanyanın elinde kudretli, mükemmel bir ordu vardır. Bununla Avrupada yeni arazi kazanabilir, yeni kavgalara tutuşabilir. Fakat harbe katî neticeler verecek bir hareketi yapmak imkânından mahrumdur. İngiliz a-dalannı alamaz, ingilizleri Akde-nizdeu çıkaramaz. İtalyayı dirilte-mez, gözönünde işgal altındaki memleketlerin ve Romanyanın a-cı akıbeti dururken, hiç bir memlekete istiklâl aşkını unutturamaz ve yumruğa müracaat etmeden hiç kimseyi ağma düşüremez.
Harp taliinin zarları atılmış, ne. tice belli olmuştur. Bütün iş, Almanyanın bunu ne zaman farke-d ^bileceğ ind ed ır.
Gömüldü
Eritre ve HabeşUtanda İngiliz ileri hareketlerinin inkişafını
gösterir harita
Bingazi
Barenfu Agordaf Tehlikede
Bulgar
Meclisinde Hükümetten İstizah
10,000 KİŞİDEN MÜREKKEP BULGARİSTANDAN YABAN. OLAN DERNE IGARNİZONU- CI   KITALAR  GEÇİRİLMESİ-
Türkiye ve Londrada Bay-\ Yunanistan, Türkiyedeki raklarYarıya İndirildi   \Tezahürlerden Müteheyyiç
NUN BÜYÜK BİR KISMI GARBA   DOĞRU   KAÇMAĞA MUVAFFAK   OLDU
ERİTREDE   İNGlLlZ   HAREKÂTI  İNKİŞAF  ETMEKTE
Kahire, 31 (A.A.) — (B.B.C.): Demede alman esirlerin miktarı toe-nüz malûm değilse de, İtalyan garnizonu 10 bin kişi tahmin edilmektedir. Bunların çogoı Demenin garbine doğru çekilmiye muvaffak olmuşlardır.
Kahire, 31 (AA.) — (B.B.C.): Reuter'in Derneyi rapteden İngiliz kuvvetleri nezdindeki muhabiri bildiriyor:
Derne, Tobruktan tam bir hafta sonra düşmüştür. Şehir, iki, Uç mevziî hareketten sonra zaptolunmuştur. Tobruk ve Bardia'dakinin aksine o-larak Demenin zaptı esnasında fevkalâde bir hâtftse olmamıştır.
Demede bol su vardır. İngiliz kuv vetlerin^ı Bingazlye doğru ilerleyiş' devam ediyor. Derne ile Bingazi a-rasmdaki mmtakada düşmanın mukavemet gösterebileceği bir çok nok
talar vardır. Arazi gittikçe sarplanı-yor.
Kahire, 31 (A.A.) — B.B.C.: öğrenildiğine göre, İtalyanların Derne de mukavemetleri, çölün diğer yerlerinden daha şiddetli olmuştur.
A g o r d at   ön ünd e
Hartum, 31 (A.A.) — RB.C: Bri tanya kuvvetleri, Barentu ve Agor dat önündeki müstahkem mevziler zaptetmlslerdir. İtalyanların, Baron tu mmtakasmda yaptıkları mukab! bir taarruz, ağır zayiatla püskürtül müstür.
Gala bat   M ın takasında
Hartum, 31 (A.A.) — İngilizlerin.
Galabat mmtakasmda İtalyanlar; mühim zayiat verdikleri öğrenilmiş tir.
Nİ VE MEMLEKETİN YABAN-
Atina, 31 (A.A.) — Bugün Atina sokaklarında, yolların iki tarafına sıralanmış diz çöken hal- | kın arasından General Metak- S sasın tabutu. Yunan bayrağına sarılı olarak geçerken. Yunan topları Arnavutluk dağlarında müstevliye karşı ateş ve demir yağdırıyordu.
Geneıal Metaksas milli cenaze merasimi, muzaffer bir askerin cenaze merasimi olmuştur. Bugün bütün Yunanistan büyük ölüye ağlamaktadır.
Merasimde Kral, Veliaht ve nazırlardan başka bütün harp sınıflarının ve teşkilâtların mümessilleri ve Kralın askerî ve mülkî maiyet erkânı hazır bulunmuştur.
Büyük Britanyayı Atinadaki elçiai, muharip kuvvet şefleri ve bir hava müfrezesi temsil ediyordu.
General Meta'ksas, Akropol'un karşısındaki tnetfenine gömülmüştür.
Türkiyede
Ankara, 31 (A.A.) — Büyük Elen General Metaksas'ın    millî
V
CI   KUVVETLER   TARAFIN- cenaze merasiminin yapıldığı bu-
DAN İŞGALİNİ MEN İÇİN NE TEDBİRLER   ALINDIĞI SORULUYOR
Sofya, 31 (A.A.) — İçlerinde tanınmış demokratlardan Steinoff ta bulunan 15 nafiz Bulgar mebusu ve sol cenah mebusları, yakında hükümete sormak niyetinde bulundukları suallerin listesini hazırlamışlardır.    11
Sual listesinde %şa£ıdaiti hususlar
vardır: \ 1
1 — Kral Borisin Berchesgaden'i ziyareti ve Hitlerle yaptığı görüşme,
2 — Bulgaristan İstiklâl ve hürriyetinin tehlikede olup olmadığı, Bul-garistandan yabancı kıtalar geçiril-jj meşini ve memleketin yabancı kuvvetler tarafından işgalini men   için i ne gibi tedbirler alındığı,
3 — B. Roosevelt'ln hususî mümessili Albay Donohan ile ne görüşüldüğü,
4 — Avrupanın cenubu şarkisinde uzun sürecek bir harp çıkması ve diğer Balkan memleketlerinin bu harbe sürüklenmesi tehlikesine karşı Bulgaristanın ne vaziyet aldığı,
5 — Sovyetler Birliği Hariciye komiseri umumi kâtibi Soblef'in Bulgaristan! ziyareti,
Listede, Sovyetler Birliğinin, Avrupada bitaraf kalan yegâne büyük devlet olduğu, Bulgaristanın Sovyet yardımına, sulhun muhafazası ve Bulgaristanın yeniden bir harabeye dönmemesi için Sovyetler Birliğine güvenildiği izah edilmektedir.
Yakında yapılacak olan bu istizah Sofyada büyük bir alâka uyandırmıştır.
Steinoff, bu istizahın çok ehemmiyetli olduğunu beyan etmiştir. Bulgaristanın ve parlâmentonun mesuliyeti hakkında yapılacak müsbet beyanat esaslı bir ehemmiyeti haizdir.
gün, bütün Türkiyede resmî binalar, Yunanistanın yasına iştirak için bayraklarını matem alâmeti
Müteveffa General Metaksas ist anbulu ziyaretinde Köprü üstünde
olarak yarı çekim işlerdir.
?
Atina, 31 (A.A.) —Atina a-jansı bildiriyor: . Elenlerin yası karşısında Türki-yenin gösterdiği tesanüt tezahürlerini. Yunan efkârı umumiyesi büyük heyecanla karşılamıştır. Bütün gazeteler, Anadolu ajansının Türkiyedeki, tezahürlerin tafsilâtını ve Türk basınının Yunanistan ve Metaksas hakkındaki yazılarının geniş hulâsalarını veren telgraflarını ilk sayfalarında tebarüz ettirerek neşretmektedir.
Lonaracia
Londra. 31 (A.A.) — Bugün General Metaksasın Atinada yapılmakta olan millî cenaze merasimi dolayısile Londradaki bütün resmî daireler, bayraklarını matem işareti olarak yarıya indirmiş, terdir.
Ecnebi Muhabirler Birliği
Atina, 31 (A.A.) — Atina a-Jansı bildiriyor:
Ecnebi Muhabirler Birliğinin idare meclisi, memleket için bu kadar tarihî olan bir anda, \ una-nistanın büyük evlâdı ve hükümet reisi Metaksas'ın ölümünden dolayı en derin ıztırabını izhar e-den bir karar suretini ittifakla kabul etmiştir.
Albay Donohan
Roosevelt
Teminat Verdi
Vtflngton, SI (A.A.) — Hariciye Nezaretinin ' bildirdiğine göre, B. Roosevelt, İngiliz bUylik elçisi Lord Hallfaks'ı Annapo-lls'te karşıladığı zaman, Amerikanın tnglltereye bilytlk mikyasta yardım ctmlye devam için karar vermiş olduğunu temin etmiştir.
Sekize Karşı On Yedi Reyle
«Mebosan meclisi hariciye encümeni, tnglltereye yardım proje*! layihalarını, 8 muhalif reye karsı 17 reyle kabul etmiştir.   .
«Lâyihalar, pazartesi günü meclise gönderilecek ve tasdik o-lunacaktır.» ,
— Radyo gazetesi —
italyanlar   tarafından   tahliye edildiği bildirilen Tepedelen
kasabasının   kalesi
Dün Tayyare ile | Sarsıldık mı ?
Hayır!
Kadıköy Altıyol Ağzı Genişliyor
Taksim Su Depoları da istimlâk Edilecek
Askere Alınan Belediye Memur ve Müs tahdemlerine Tam Maaş Verilecek
İNÖNÜ ANSİKLOPEDİSİ İÇİN 200 ÂLİMİMİZ ÇALIŞACAK -İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ BÜYÜK RAĞBET GÖRDÜ
Ankara, 31 (Hususî Muhabi- | rinde hazırlıklarına devam et-rimizden) — Kadıköyünde Altı- mektedir. Hüseyin Cahit Yalçının yolağzında ve rıhtım civarındaki riyasetindeki komisyonun mesa-dükkân    ve  arsaların    istimlâki  isine yardımcı olmak üzere muh-
Şehrimize Geldi
ve Ankarayagitti, Londra 31 (AA,_Reuter:
Balkanlara seyahat etmekte olan B. Churchill, bu sabah Sout-Amerikalı Albay Donohan dlln saat hampton şehrini ziyaret etmiştir. 3,20 de tayyare ile   Yeşilköy hava | Başvekile, bu ziyaretinde Bayan
Churohrll ile B. Hopkina refakat eylemiştir.
B. Churchill, başı açık belediye binasının merdivenlerinden halka gür bir sesle şu suali sormuştur:
— Sarsılmış bir halde miyiz? Ve binlerce ağızdan şu cevap
çıkmıştır: — Hayır.
o
Amerikada Bozguncu
hakkında menafii umumiye kararı veril'mesi Dahiliye Vekâletinden istenmiştir. Bu cümleden   o-
telif komiteler teşkili kararlaştırılmıştır. Bu komitelere kendisini temsil etmek üzere Vekâletin seç-
Iarak Taksim su deposu da is- | tiği mümessiller riyaset edecektir, tim lâk edilecektir.
İNÖNÜ   ANStKLOPEDİSt
Ankara, 31 (Hususî Muhabi- Maarif Vekâleti muhtelif yerler-rimizden) —   Maarif    Vrkâleti den intihap ettiği    mümessillere
I Şimdiden muhtelif branşta yirmiden fazla kon.ite teşkil edilmiştir.
İnönü Ansiklopedisi mevzuu üze-
(Sonu; Sa. 6, Sü. 0 da) x
meydanına inmiştir.
Amerikalı Albayı getiren tayyareyi, Îngilterenin Atina sefareti Hava ataşesi Lord Fobcs bizzat kullanıyordu. Lord Fobcs bundan evvel iki ay kadar müddetle Îngilterenin Ankara sefareti hava ataşeliğinde bulunmuştu. Tayyare kendi hususi tay yareekllr.
Albay Donohan hava meydanından doğruca Ajnerikan sefaretine giderek orada muhtelif ziyaretler kabul etmiştir.
Kendisini gören ecnebi ve yerli gazetecilere beyanatta bulunmak istememiştir. Albay Donohan, dün akşam, Ankara ekspresine bağlanan hu sual vagonla Ankaraya gitmiştir. Kendisine Amerikanın Ankara sefareti deniz ataşesi Tuggle refakat etmektedir. ,
Albay Donohan'm General Metaksasın ecnuze merasiminde bulunmak Üzere Atinadan hareketini tehir ettiği zannediliyor, kendisi dün beklenmiyordu. Ümidin hilafına olarak gel-
Romanyada
2,520
Kişi Mevkuf
Bükreş, 31 (A.A.) — Pdrs; Bükreşte tevkif edilen 106, taşra, da tevkif edilen 392 kişiden maada, Bükreş ve taşrada 2,022 kişi daha tevkif etmiştir.
Polisten öğrenildiğine göre, !«-jîyonerlerden profesör Kantaku-znno da tevkif olunmuş ve evinde, asilere haber veıtmeğe mahsus bir telsiz aleti bulunmuştur.
Tepedelen
Tahliye
Edilmiş Bulunuyor
«Yunan - İtalyan harbine gelince: İtalyanlar, bir kaç gündenberi, şimal cephesinde, alev fışkıran bazı yeni silahlar kullanmak suretile hUcuma geçmişlerdir. Fakat, mevzilerine yapışmış gibi duran Yunan kuvvetlerini yerlerinden knnıldatamamış, atamamışlardır.
«Son günlerde yapılan bu hücum-(Devamı Sa. 5, SU. 5 de) =*=
Kolu
Nevyork, 31 (A.A.) — Federal takikat ve tetkikat bürosu müfettişlerinden B. Nıdhors büronun Amerikada teşkilâtlandırılmış bir bozguncu kolu keşfettiğini ve mensuplarının hüviyetleri malûm olduğunu bildirmiş, bım-ların tahrip üşürlerine artırıldığı
mistir. Ankarada ne kadar kalacağı bozguncu mekteplerinin   nezareti
henüz belli değildir. altında bulundurulduğunu söyle-
Albay Donohan Ankaradan   sonra mistir. Filistin ve Mısırı ziyaret edecektir.
Bu memleketlere de yine Lord Fo-bes'tn tayyaresile gitmesi muhtemeldir.
Albay Donohan bundan evvel Sofya, Belgrat ve Atlnudıı temaslarda bulunmuştur. Albayın Sofya teması | İUT^ mühim sayılmuktadır.
Milano Valisi
«Milano valisi Masiole Vekâlet emrine alınmış ve yerine To-rino valisi Piengo tayin olunmuş-
* Radyo gazetesi»
Bingaziyi alabilecek raiyiz?
Bu AUftür cevabim aana akşama sabaha Bingazide veririm.
¦
Büyük Tarihî Roman
YA2AH: M.SAMİ TEZ i S
Şehir
Memleket Haberleri
->
Pare
Istemezük! Yeniçeri Ağasını |   Yüz Kuruş
Yazılı Liraîar
Fare Etsek Gerektir.
45
ire ey cemaat! Haykırın, ne susup yatırsmrz. Bre biz bid'at vergisi isiemezükl Bte biz lâle seyranı, Çırağan saf ası istemezdik! Davayı şer'îmiz vardır. A-daiet isteriz... Ey ahaliI
Aİlahüekber alihüekber, lâilâ-hr illallah hııvellahü ekber alla-hüekber ve lillâhüıhamd.
Tekbir binlerce ağızda tekrarlanmağa, koca meydanı doldurup taşmağa, sokaklara sığmayarak evlerin çatılarına, imaret.erin kubbelerine ve can ilerin minarelerine ça;para*k akisler yapmağa lekıar başlamış, akabinde:
Binlerce akur ses:
— İstemezükr- Yeniçeri ağasını
pare pare eyresek gerektir.
Diye haykırmağa başlamıştı.
Şimdi ürkmek. titremek, ter dökmek ve şaşkınlıktan ne yapacağını tayin edetmemek sırası Kol kethüdası, asakiri hassa kumandanı kudretlû ve mehabotlû Yeniçeri ağası Hasan Ağa hazretlerine gelmişti.
Dursundan rlham ve halkın tekbir ve avazesinden kudret a-tan Patrona ona doğru üç mehıp ad in attı ve derin bir sükût içinde dinleyen bütün halkın işiteceği
parlak gözlere malrk terütaze bir melekti.
Bu, Hızımı sevgilisi Safmaz-dı. Llindeki su dolu alim tası düLmetmek için uzun eteklerine basmamağa çalışarak aheste a-heste ona doğru ilerliyor, up u-zun yatan delikanlının dudaklarına soğuk suyu değdiriyor ve...
Fakat bu arada hayal bir bulut yığınının arkasında siliniyor ve az sonra bulut ardından görünen bir güneş gibi tekrar ortaya çıkıyordu.
Yalnız bu yeni doğuş bu çehreyi değiştirmiş ve saf yüzlü melek bakışlı sevgilisinin siması diye, ferahım Paşa sarayında onu dizlerine yatırarak vücudunun ilik hararetini vücuduna yayan, gözlerindeki şehvanî parıltıları onun kanına katan ve yüzflndeki ihtişamlı letafetle onun gözlerini kamaştıran kadının hayali kaim oluyordu.
Ve sonra bu yeni hayal de birdenbire siliniyor, Hızıruı kulaklarında müphem bir kaval sesi ve gözlerinin önünde sonsuzluklara kadar uzanan sarı bir e-kin tarlası beliriyor ve onu ço-
Tedavi Id3n Kaldırıldı
Üzerlerinde yllz kuruş yazılı bulunun gumuş yüz kuruşluklar bugünden İtibaren tedavülden kaldırılmış tır. Bu yUz kuruşluklar yalnız maliye vezneleri İle Cumhuriyet Merkez Bankası şubeleri tarafından kabul edilecektir.
Bu paralar, tedavül mevkiinden koldırılmakla bir liralık bulmak hususunda piyasada herhangi bir sıkıntı mcvzuubahls değildir. Çünkü, tedavül mevkiinden kaldırılan yüz kuruşluklar miktarında birer liralık gümüş liralar piyasaya çıkarılmıştır.
-o-
Faizci Hayriyenin Mariteti
Mantosunun Altına Sakladığı Bıçakla Borçlusunu Kovaladı
Evvelki akşam Galatada bir hâdise olmuş, bir kadın borcunu vermek UHterniyen bir adamı bıçakla öldürmek istemiştir. Hâdise şöyle olmuştur: Arapca'mıde oturan ve seyyar satıcılrk yapan Ahmet çavuş bir kaç ay evvel aynı semrte oturanlardan bazı kimselere faizle para veren Hayriye rsminde bir kadından 15 lira para almıştır. Ahmet çavuş aldığı paranın faizini bir müddet HayTiyeye ödemiş, sonra da vermemeğe başlamıştır. Ahmet çavuştan parasını alamıyan Hayriye nihayet mahkemeye müracaat etmiş fakat senet olmadığı için davayı kaybetmiştir.
Hayriye davayı kaybedince fena halde kıamış ve büyük bir bı-
Hıva
ve
Yeniçeri ağasının  durumunu ( cukluğuna kadar aürükıîyen köy
li-
pelteleştirecck tehditkâr basanla:
— Bre ağa! Savul yolumuzdan veya bayrak altına gel.
Yoksa elbiseni kanına boyayıp şu ümmeti Muhammede bayrak eylesem gerektir,  diye gürledi.
Gerek bu tehdit ve gerekse a-ğanın maiyetindeki zabitlerin teker teker karsı tarafa geçip isyancılarla kucaklaşıp aralarına Katılmağa başlaması, onu yelkenleri suya indirmeğe ve eteklerini toplayıp atından inerek Patronaya yalvarmağa sevketmiştL
İhtiyar korku ve isyanın tevlit edeceği netayicin kendi o-muzlarım yükliyeceği mesuliyet _-ıbı iki ağır cenderenin arasında sıkışmış. Patronaya yalvarıyor.
— Bre levendi Gel ötme, eyleme. Padişahı âlefmpenahın rrzası hilâfına bîr işten fariğ ol. Bunu ı /ünah ve vebali aziftn olur. diye kekeliyordu.
O        1
Ağa kapısmın rutubetli ve karanlık mahzeninde büyük bir e-lem içinde mukadderatın tecellisini bekliyen Hızır, buraya tıkıl-dıklan andan beri hiç bir kimsenin kendilerini-^jrayıp sormadığı ve zaman geçtikçe açlık ve susuzluğun midesicıi kemiren ve boğazını kurutan tesirinin artmak ta olduğunu anlıyor, dizinin dibinden bir lâhza ayrılmıyan Veliye:
— Veli ellâlem t Allahü â'lem» bu herifler bizi sıçan gibi bu delikte aç susuz gebertmek dilerler. Böyle köpek gibi kıvrana kıvrana zıbarıp gitmektense, boynuma bir kement atılrp debelene debelene ölmeği kabullenirim.
Var şu kapıyı bir yol daha tekmele.
Diye hamurdandı.
Veli çömeldiğ yerden güçlükle doğrulabildi ve artık iri vücudunu taşvyamıyan bacakları zemindeki moloz tokalazlanna takıldıkça, büsbütün kıvrılarak sen-deleye sendeleye kapıya doğru ilerledi.
Kapı. toprak mı, taş mı olduğu pek seçilemiyen birkaç basamak zeminden yukardaydı ve paslanmış küçük bir demir met-halcikten ibaretti
Veli elindeki horasan topacile bu kalın paslı demire mecalsiz kollarile birkaç darbe indirdi; fakat bu sesler mahzenin içinde tok birkaç akis bırakmaktan başka bir işe varamadı. Velinin bacakları artık bu gittikçe ağırlaşan yükü taşıyamıyarak büsbütün kıvrıldı. Şimdi o kapının dibine ve basamakların üstüne boylu boyunca uzanmış yatıyor, cansızdan kollarını ileriye doğru uzatarak kapının alt kenarına kuvvetsiz darbeler vurmağa çabalıyordu.
Hızır da bir müddet bu cansız ve tok 3eslerin dışardan duyulmasını beyhude yere bekledi ve sonra çömelip oturduğu taşın üstünden bimecal devrilerek yere serildi.
Dudakları susuzluktan çatlamış, midesi açlıktan tahammül edilmez surette ağrımağa başlamıştı.
Hızır bir aralık elinde koca bir tas su olduğu halde bir hayalin kendine doğru yaklaşmakta oldu ğunu gördü. Bu, zambak beyazlığını taşıyan bir ten ve kızıl bir lâle kıvrımları kadar cazip bir dudak ve bir ziîhre yıldızı gibi
manzarasına, kırlar âlemine çekip götürüyordu.
Sonra bu dalgalanan sarı ekin bir derecik, berrak bir rrmak halini alıyor ve Hızır ateşler içinde yanan başını bu berrak suya uzatıp susuzluktan çatlamış dudaklarını ırmağa değdirerek içmek, kana kana içmek için bir hamle yapıyordu.
Fakat uzanan dudaklar mahzenin rutubetli tıopfrağını kemirirken kanıyor ve bu kanayışın tevlit ettiği ıstırap onu tekrar ha-kikata, acı hakikat alemine çekip, fırlatıyordu.
Kulakları oğulduyordu ve bu oğulltular tüylerini ürperten, ona deheet veren bir tekbir haline inkılap  ediyordu.
(Arkası var)
Soruyorlar?
Bir okuyucumuz telefonla soruyor ve diyor İd:
Geçen gün Balık pazarı İle Tali mis sokağından öteberi almıya gitmiştim. Manav dükkanlann-dakl fiyatları gözden geçirdim. Bir de Şişli ve Paagaltidaid manavların meyvalar üzerine koydukları etiketleri tetkik ettim. Arada yüzde yirmiden yüzde o-tuz beşe kadar bir fiyat farkı gördlim. Bunun sebebini öfrren-miye merak ederek manava sordum. Ne dese beğenirsiniz?
Bayım, o manavların sattıft-ı hep kurtlu elmalardır! Muzları Çürük, portakalları eksi, armutları kumludur!!
Bu kötüleme alışkanlığım kökünden temizlemek İçin acaba bir çare var mı diye düşündüm. Diyorum kl: Portakalları ekşi o-labllir, armut kumlu olur, muzlar çürüyebilir. Banlar kalite meselesidir. Fakat ba mevsimde elmanın kurtlu olmasını aklım kabul etmiyor. Belediye, sıhhiye, ziraat mücadele müfettişleri bir gün buralarda satılan elmaları muayene etseler de manavların blrlblrlertne attıkları lekeyi kaldırtmaya vesile olsalar! Biz de manavlara emin olarak cevap verebilsek?
Maarifte:
Rektörün Çay Ziyafeti
Üniversite Rektörü veda ve tanışma çaylarını bugünden Ki-baran vermeğe başlayacaktır. Bugün saat beşte verüecek^aya Tıp son sınıf taldbelerile, Lctebiyat Fakültesinin Tarih şubeeinde çok iyi ve iyi derece ile sınıf geçen talebeleri iatirak edecektir.
Rektör, son eınıf talebelerine vazifelerinde muvaffak olmaları temennisinde bulunacak, diğer talebelere isteklerini soracaktır. Bir muharririmiz, çaya iştirak e-decek bir çok talebelerle görüşerek Rektörden ne isteyeceklerini sormuştur. Verilen cevaplar, hulâsa olarak, şudur:
— Talebelerin rahat çalışabilmeleri için ucuz bir Yurda ihtiyaç vardrr. Bu yurd Maarif Vekâleti tarafından t e* is edilmelidir.
Talöbe Birliğine ihtiyaç vardır; bu da yapılmalıdır. Talebeye not yerine çok ucuz fiyatlarla kitap satılmalıdır.
Çok iyi ve iyi derece ile sınıf arada 100 satılması icap e-
geçen talebeler için, masrafı ça- den b|r WIo M[ 560 kurUştan satan lıçlkan talebeye yardım faşımdan Antranik, Sirkecide fotoğrafhane sa-verilmek üzere cyurdu tanıma» seyahatleri tertip edilmelidir.
Bir aralık, çok iyi derece ile #nezun olanlara bir defaya mah-sue olmak üzere 150 - 200 hıa verilmem fakültelerde profesörler arasında bahis mevzuu olmuştu. Talebeyi daha fazla çalışmağa teşvik için bu da bir çaredir. Fakültenin Tarih Şubesinin Çayı
Edebiyat Fakültesi Tarih şubesi talebesi bu aJtşam rçm, Park o-telinde danslı bir çay tertip et-  kapi Kumluk sokak 5 numarada Mar j mistir. Çaya profesörler ve tarih diros     ışrk     karartı     tertibatına
kullanılan kâfcıtlan tesbit edilen kâr haddinden daha fazlaya sattığında* ve buna benzer kâğıtları satan Tah-takalede kâğıtçı ve kırtasiyeci Ra-fael adliyeye teslim edilmişlerdir.
çak tedarik ettikten sonra Ahmet çavuşu aramaya çıkmıştır.
Evvelki gün Calatada Doğru-yolda bir kahvede arkadaşlar ile iskambil oynamakta olan Ahmet çavuşu görerek dışarı çağırmıştır. Ahmet çavuş Hayriyenin para istemeoi üzerine: Benim sana borcum yoktur, istersen bir kere daha mahkemeye git. demiştir.
Hayriye bu cevabı alınca mantosunun içinde saklamış olduğu bıçağını çekerek çavuşun üzerine hücum etmiştir. Ahmet çavuş bıçağı görünce kaçîmıştır. O sırada caddeden geçmekte olan bir polis elinde bıçakla Ahmedi kovalamakta olan Hayrryeyi yakalamıştır.
Piyasa Haberleri:
İngilt
ereye
si Raporları
Bunlardan Umumî Bir Rapor
Hazırlanacak
Geçen gün yapılan umumi bava de- bir toplantı yapılarak umumi vazi-nemesi raporlarını tetkik etmek U-' yet görüşülecektir, zere dün vilâyette bir toplantı yapıl-     Denemedc hazır bulunmak üzere mıştır.  Bas hakem Kurmay Albay ktanbula gelen vekâlet seferberlik Cemil Ulusoy, hakemlerin raporlarını .....
/T ' umum müdürü Hüsamettin de çar-
toplamıştır. Bunlar ayrı ayrı incelenerek umırmî bir rapor hazırlanacak . 9amba ffUnUnden sonra hava dene-ve çarşamba günü öğleden sonra sa-  mesl hakkında bir konferans vere-at 15 te valinin başkanlığı altında çektir.
Yeni Muhtekirler
Adliyeye Verildi
Fiyat murakabe bürosu memurları son günlerde İhtikâr yapan bir çok muktekirleri adliyeye vermiştir. Bu
hlbl Melek.fotograf camını kâğıdı I-le beraber satmak İstememesinden, Nureddin cam stoku yapmıya başladığından ve elinde 7& düzüne fotoğraf camı sakladığından dolayı ve 18 kuruşa satılması lâzım gelen makarayı 25 kuruşa satan Leon, Beyog-tunda Tünel pasajında   8 numarada
Bohor oğlu Albert, Altryol Sögütlü-çeşme caddesi 16/166 numarada yün vesaire ticareti yapan Robert, Kum-diros   ışık   karartma   tertibatmda
Metaksas'a
Ayin Yapfıyor
Yunan Başvekili B. Jan Me-taksas'ın vefatile Yunan milletini kaplayan millî matem münasebe-rile müteveffanın istirahati ruhu için 2 şubat 1941 pazar gününde saat tam I 1,30 da Taksim Aya Triada Ortodoks kilisesinde bir âyini ruhanî yapılacaktır.
İşbu âyini ruhanide    İstanbul
Tiftik Gönderiyoruz
İngilizler evvelce 60 bin balya tiftik almak üzere müracaatta bulun-DlUflaVdf. Teklifleri dlger satış pazarlarına nazaran daha az fiyatla olduğundan tüccarlarımız ihracattan sarfı nazar etmişlerdi.
Haber aldığımıza göre, ingilizler, evvelce yaptıkları tekliflerini yüzde 10 fazlalaştırmışlardır. Birliğe resmen bildirilmiş bu nisbet üzerine tüccarlarımız lngiltereye mal göndermeyi kabul etmişlerdir.
50 bin balye tiftik çok yakında İndi tereye scvkolunacaktrr.
Yapaklara Avans
Hükümet, yapaftlara vnzryet ettikten sonra bunları Sumerbank depolarına yerleştirmişti, öğrendiğimize göre, hükümet, aldığı yaprglara kilo başına 50 kuruş avans vermektedir. <.
Ticaret. İktisat ve Millî Müdafaa Vekâleti tarafından ayrılan bir heyet tarafmdan teebit edilecek fiyatlardan sonra yapakların tam bedelleri tüccara tediye edilecektir.
Dünkü İhracat
Dün muhtelif memleketlere 150 bin liralık ihracat yapılmıştır. Bu arada lsveçe deri, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanyaya balık, Is-viçreye tiftik, Almanyaya halı gönderilmiştir.
Bîr Çok İthalât Eşyası Geldi
Son günlerde îngiltereden çok mik tarda ithalât eşyası gelmiştir.
Bu arada gramofon, iğne, plâk, zımpara tafl ve tozu, traş bıçağı, tuvalet eşyası, elektrik motoru, kana-vlçe, yazı makinesi, anelln boya, pil. afc İpliği, deri, matbaa makineleri, pamuk ipliği, makine aksamı, as-pestos kâğıdı, saç levha, baharat, salça, boş şişe, çelik levha, eczayı
tıbbiye ve kimyeviye vardır. -o
Beled'yede:
Amonyr.k GeMi
İstanbul belediyesi Romanyadan 1500 kilo amonyak temin etmişti. A-
Yunan Başkonsolosu ile Konso-V monyaklar gümrüğe gelmiştir. Mez-
lalto memurları hazır bulunacaklardır.
#
İstanbul Valisi, doktor LÛtfi Kırdar Vilâyetin yüksek memur-
larile beraber hazır bulunmak arzusunu izhar buyurmuşlardır.
İstanbul  Yunan  Başkonsolosu
baha ilk parti olarak ihtiyacı olan 300 küo amonyağı gümrükten çek« çektir.
Yi;Tde Yirmi Çavdarlı Ekmek
lstanbu\ belediyesi   yüzde   yirmi
çavdarlı ekmek tipi için tetkikler yapmakta idi. incelemeler dün bitirilerek bir rapor halinde Sıhhiye ve-
muallimleri de iştirak edecektir. Hasılat üe askerlerimize eşya alınacaktır.
Muallimler Mesleki   Toplantı
Yaptılar
İstanbul illûmektep başmual-Hmleri dün Bmınönü Haıkevınde toplanarak mektep i erdeki kayıt işlerinin daha pratik bir hale getirilmesini konuşmuşlardır. Ayrıca her uruf için tutulmakta olan sınıf geçme defterinin kaldırılarak sınıf notlarının şehadetname defterine yazılması takarrür etmiştir.
^ Son defa zam gören muallimlerin zamları bugün verilecektir. Bordrolar ona göre yapılmıştır.
Profesör Ve Doçentlerin Mümeyyizliği
Üniversite profenör ve doçentlerinin, lise son sınıf imtihanlarında mümeyyiz olanak bulunması ta karrür etmiştir. Profesör ve doçentler bu imtihanlar hakkındaki müşahedelerini 'birer rapor hafin, de Maarif Vekâletine bildireceklerdir.
Bay Kustae tarafından Yunan te- , kâJetin« gönderilmişflr.
baası ile dost ve müttefik Türkiye
vatandaşlarından arzu edenlerin hazır bulunmaları rica olunur.
Üç Muhtekir Kasap
Son günlerde et fiyatlarında ihtikâr yapan bazı toptancılar fiyat mu r ak ab e bürosu memurları tarafından tesbtt edüerek adliyeye verümlşler-
dir. 5
Bunların arasmda küoda 10 kuruş kazanmaları icap eden toptancıların daha fahiş fiyatla sattıkları anlaşılan Mehmet Sabrl. Soso oğlu Mihal ve Hüseyin Hüsnü olarak Uç kasap vardır.
——o-
Meyva   Hâline   Varidat Membalon
İstanbul belediyesi, meyva haline yeni varidat membaları aramakta i-dl. Bu meyanda olarak halde yumurta, peynir, yo£urt satılacak bir köşe yaptırmak ta düşünülüyordu.
Frigorifik tesisatı için lazım gelen tahsisat bu sene bütçeye konmadığından bunun yapılması imkansız gö rüimektedtr.
Eyüb Halkı Suya Kavuşuyor
İstanbul belediyesi. Eyüp halkının su ihtiyacmı temin için çalışmaktadır. Eyüptekl Keçe suyunun istlmlAki kabil olup olmadığı tetkik edümek-tedir. Tetkikler bittikten sonra derhal istimlâk edilecek yeniden yapılacak çeşmelerle Eyubün her tarafına su verilecektir.
-o
Adliye Vekili Geldi
Adliye Vekili Fethi Okyar, Adliye Vekâletini alâkadar eden işler U-zerinde tetkiklerde bulunmak üzere dün sabahki ekspresle tstanbula gelmiştir.
o
Mezarlıkların    İman
İstanbul Belediyesi Mezarlıklar müdürlüğü şehir dahü ve haricindeki mezarlıkların iman ve gerekse cenaze nakliyatı için yeni bir talimatname hazırlamaktadır.
Florya Plajları Kiralanıyor
Dün Florya plâjrnm ne suj-etle kiraya verileceği hakkında tetkikler yapıldığını yazmıştık. Plftjm üç sene müddetle belediyeye ait köşklerle birlikte kiraya verilmesine karar verilmiştir. Şartnamesi derhal hazırlanarak müzayedeye çıkarılacaktır.
Askerî erimize Kışlık Hediyeler
Vilâyet dahilinde, askerlerimiz için
toplanan kışlık hediyeler, Kızılay tarafmdan sevkedilmiştlr. Düne kadar gönderilen hediye miktarı 264.048 parçadır.
\AEVİM
1 ŞUBAT 1941
CUMARTESİ
YIL: İMİ — AY: 2 — GÜN: Şj RUMİ: 1356 — 2 nefkanun 19 HİCRİ: 1359 — Muharrem:    4
VAKİT
GÜNEŞ;
ÖĞLE:
ÎKİNDÎ:
AKŞAM:
YATSI:
İMSAK:
ZEVALİ   EZANİ
8,11 13,28 16.09 18,26 19,58
6.30
1,46 7,02 9.43
12,00 1,34
12.04
konuşturuyorsunuz. Halbuki ben slzla hakkınızda ilk l- unu bildiklerimden fazla bir şey öğrenmedim.
— O gün ne biliyordunuz benim hakkımda?
— Manderley şatosunun sahibi olduğunuzu ve karınızın da ölmüş olduğunu...
Nihayet jrunlerdenberl dudaklarımı yakan kelime ağzımdan çıkmıştı. Bu meçhul kadının hatırası, beni muazzep ediyordu. Ağzımdan çıkan bu kelimeyi geri almak mümkün değildi. ŞUr kitabının kabındaki İmza kocaman R. harfli*- baslryan Rebeka temi gözümün önüne geliyordu.
Beni bu küstahlığımdan dolayı hiç şüphesiz affetmlyecekti. Dostluğumuz artık nihayete erdi. Diye kendi kendimi yiyordum. Aramızda kilometrelerce süren bir sükût oldu. Artık güzel gezmelerimiz, tatlı konuşmalarımız hlrer hatıra olacaktı. Birkaç gün sonra Mı-is Van llopper'lıı ak ima başka bir şehre gitmek esecek, buradan uzaklaşacaktık. Onu bir daha hiç görmiyecektim. Bütün bu hayallerle o kadar meşguldüm kl otomobilin yavaşladığını larkeUnedlm. Ancak yolun kenarında durunca kendime geldim. Birdenbire yanımda oturan adama baktım. Genişçe kenarlı   şapkam, boynunda
beyaz İpek mendiliyle, eski zaman şövalyelerine ne kadar benziyordu. Müşfik tavırlı, dost, şakacı ağabey hail ta mam i İv değişmişti. Artık tırnaklarımı yediğim İçin benimle alay eden lyl arkadaş yerine yabancı bir adam gelmişti. Ben nıı yabancı erkeğin arabasında ne arıyordum? Bana doğru dönerek söze haşladı:
— Biraz evvel hatıraları saklamak için bir çare İcat ediyordunuz. Mazinin bazı anlarını tekrar y»Kamayı arzu ettiğinizi söylüyordunuz. Ben İse bu hususta sizden tanı amil v başkayım. Mazi benim İçin acı hatıralarla doludur. Bunları unutmayı tercih ederim. Bir sene evvel hayatımı baştan başa değiştiren bir hadise oldu. O âna kadar geçen zamanı unutmak istiyorum. Çok şükür o fena günler geçti, silindi, tylmdl yeniden yaşamıya başlıyorum. Fakat her zaman
maziyi unutmrya muvaffak olamıyorum.
Şişede kapalı olan hatıralar bazan dışarıya sızıyor, sanki muzip bir şeytan daima o hatıraları tazeliyor. Sizlide İlk gezintimiz de böyle olmuştu. Tepeye çıkıp da manzarayı seyredince her şey hafızamda canlandı. Birkaç sene evvel oraya karımla gelmiştim. Yer ayni kil. Çok şükür ne ona ne de kendime alt bir hatıra saklamıyordu. Yahut belki de siz beraber olduğunu İçin öyle geldi. Montekarlonun bütün parlaklığı bana maziyi onuttunMuaııııştı. Halbuki siz her şeyi şildiniz. Siz burada olmasaydınız ben ooktan gitmiş olurdum. Italyaya, Yu-nanİNtana, belki de daha uzaklara kadar.. Bütün bu seyahatlere siz mani oldunuz, rica ederim, bana vazetmeyiniz. Yok İyiliğimden, merhametimden fUaıı bahsetmeyiniz, hlzin benimle beraber gelmenizi İstiyorum.
çünkü size İhtiyacım var. Sizin arkadaşlığınızdan hoşlanıyorum. Eğer buna inanmıyorsanız hemen arabadan İnip yalnız dönebilirsiniz... Haydi, kapıyı açıp Inaenize...
Ben olduğum yerde hareketsiz kala kaldım. Sözlerinin 4oğru olduğuna emin olanıı-yordurn.
— Hahdi, karar veriniz inecek misiniz? Birkaç ene evvel olsaydı hemen hüngür hüngür ağlamağa başlardım. Çocukların göz yaşları hemen akmağa hazırdır. Benimkiler de uzakta değildir. Yüzümün kızardığını göz kapaklarımın yandığını hissediyordum, önümde duran aynaya baktım. Dimdik saçlarım ve bulanık gözlerimle kendimi hiç de beğenmedim.
Titreyen bir sesle:
— Artık dönelim geç oldu. Dedim.
Bir tek söz söylemeden arabayı yürüttü. Yol tenha IdL Bizde hızla gidiyorduk..
Biraz evvel geçtiğimiz dönüm yerine tekrar geldik. Burada bir köylü kadını görmüş ve tatlı hatıraları saklamak ihtiyacını duymuştum. Şimdi bana renkler solmuş göründü. Orası da herhangi bir başka yolun dönüm noktaama benzemlştL
(Arkası var)
GÖNDEN
eıüN
Sığınak İntibaları
Ya7an: ÜC YİLDİZ
arbe    girmeden    sığmak intvbaı yazmak rmuharrir için mazhariyettir.
Yedi buçuk radyoeunda spiker l*tambul Vilâyetinin, bugünlerde yapılacak alert tecrübesine ait tebliğini okumağa başladığı zaman gülümsedim*
— İstan.bulda alert tecrübesi yapılalı dokuz saat oldu. Spiker yanlışlıkla eeki havadis o-kuyor. Bunu bir fıkrada münasip bir tarzda çınlaftmaiı, dedim..
Başkalarının hatasını yakala-' »mak işinde daha az zeki olup ta gözümüzün önündeki vukuata| bir parça daha yakından bak-' masını büeydik nelerin önü a-l İmmazdı. Hasılı aiertin bir defa-, ya mahsus olması şartmış gibi; bunun bir de gecesi olabileceğini hiç aklıma getirmemişi fen.
Sekizde bir Şişli tramvayında, bir elimden tepedeki kayış halkaya asılı ferih fahur evime dönüyorum. Karşımda (ekseriya bayanların sahnede şarkı o-kumağa hazırlanan hanendeler vaziyetinde arkalarını dayayıp durdukları) ön kapıda kısa boy. lu. açık bejşlı, dal ceket bir dilsiz var. Dilsizin bakış ve vaziyetlerini bizrnaküere benzetecne-diğim için biçareyi evvelâ karan lıkta çapula çıkmış bir serseri sanıyorum; hırsızın kendini bu kadar teşhir etmiyeceğini yine düşünemiyorum. Aklıma daha ziyade tramvay istasyonu ile ev arasındaki karanlık sokak ve iyi günlerde oynaya oynaya pilini bitirdiğim için bu gece işe yaramayacak hale gelmiş elek-tirik fenerim geliyor.
Dilsiz yanındaki birisile işaretler teatisine başladı. Muhata, bînın bunları anlamasına ve cevap vermesine evvelâ şaşıyorum fakat az sonra bunları kendim de anlamağa başlayarak dÜs'Z-cenin gramerli, sentakslı güç bir lisan olmadığına hükmediyorum.
Derken dilsizde birdenbire bîr telâş I Şaşılacak şey ki bu dilişiz canavar düdüğünü ikişer kulaklı bir araba dolusu insandan evvel duymuş veya sezmiştir. Ellerile telâşlı işaretler yapıyor fakat tramvay halkının bütün dikkati açılacak yerleri kapmak tarafına dönük olduğu için kimse bunları görecek halde
değil.
Tramvay telâşlı polis düdükleri arasında atı azmış bir araba gLbi bir zaenan istasyonları yakıp geçerek alabildiğine koşuyor ve nihayet bir yerde duru-ycr. ! t
Zifirî karanlıkta, meydan ge. çen körler gibi birbirimize yapışarak yürüyoruz. Fenerli eller etrafta bir değil bir kaç sığınak kapısı gösteriyorlar. Bunlardan en konforlusunun hangisi olabileceğini kestirmek için bir an durmağa çalışıyorum. Fakat et-rafımdaki dalga beni rasgele bunlardan birine atıyor.
Harbin hakikisinde olduğu gibi provasında da esrar saklamak usulden olduğu için sığmağımızın yalnız Beyoğlunda bir mahal olduğunu söylemekle —-tifa edeceğim: Normal hesaba ıgöre kırk. trajnvaıy hesabına göre iki yüz elli kişi alabilecek büyüklükte bir yer. Oturacak yeri var; et 0 t ilgi var; hattâ bir yaz günü havrasından f. tla sıcaklıkta olmamakla berabsr kaloriferi de var.
Burada bir kaçı kadın ve çocuk olmak üzere otuz kadar vatandaşız. Vapur veya şimendifer yolculuklarında oiduğu gibi der. hal ahbaplık başlayor. Kimlerin nerede oturduklarını, ne iş yap-tıkarını, sofra başında kaç kişi tarafından beklenildiklerini on dakika geçmeden öğreniyoruz. Kılıbık olduğu anlaşılan birine arkadaşları:
— Merak etme., icap ederse kapıdan uğrar, meseleyi anlatırız, diyorlar.
O: — Oldu olacak İçkili ve sazlı bir yere tesadüf etseydik, diye teessüf ediyor.
Arasıra çarşı içinde rasladı-ğım pos bıyıklı bir kuyumcu arkadaşına dert yanıyor:
— Sözüm ona balık aldık. Ne zaman eve gideceğiz. Ne zaman pişecek, ne zaman yiyece-grz?
Bir başkası üşüme bahanesile paketinden bir rakı şişesi çıkarıp açtı. Yudum yudum içiyor:
-— Konyak yok.. Ne yapalım
bu da onun yerüu tutar, diyor. (Devamı &u 3, bu. Q da) —   ^

75
1-2-941
VATAN
O
İTALYADAKÎ
İhtilâfın Esası
Yazan: Vahdet GÜLTEKI
S talyan ordusunun başındaki rüesanın birbirini takiben çekilmeleri Italyada ordu ile faşist partisi arasındaki bir ihtilâlin neticelen olarak izah edildi. Bu ihtilâf eskidenberi ordunun harbe taraftar olmayışı şeklinde mevcut olduğuna göre, baştaki kumandanların azil veya istifaya mecbur edilişleri faşist husûmeti tarafından kullanılan kir taktik olarak kabul edilebilir. r Vakıa, eğer kalyada hükümete karşı bİT iayan hareketi vukua gelmesi htimali varsa bunda ordunun başa geçeceği muhakkaktır. Zira. ötedenberi kalyada ordu faşist partisi ile kaynaşamamış, aralarında daimi bir mesafe kalmıştır.
Bunun bir çok sebepleri vardır ki bunların da en başında, «Romaya yürüyüş» te partiden ziyade ordunun büyük bir rol oynamış olmasıdır. Filhakika, 28 teşrinievvel 1922 de Romaya yürüyerek hükümet darbesini yapan ordunun başında Mareşal Balbo ile General de Bono bulunuyordu. Parti reisi Sinyor Mırasolinû şehirde emniyet ve asayiş temin edildikten sonra gelmişti.
Bu itibarla, Duçe ile. halk üzerinde büyük bir nüfuzu olan Mareşal Balbo arasında gizliden gizliye bir rekabet mevcut oldu ğu daima »eziliyordu. Mareşalin, AfrUfa umumi kumandanlığı esnasında da emri altında en iyi İtaJyan kıtalarının bulunuru kalyanın bir gün, Afrikadan gelecek bir askerî darbeye maruz kalması tehlikesini düşündürmüyor değildi. Filhakika, İspanya ihtilâli de; Afrika ordusunun başında bulunan General Franco tarafından çıkarılmamış mıydı?
Mareşal Balbo'nun geçen sene, <bir tayyare kazasına kurban gidişi» de, bundan dolayı, şüpheli görülmüş, ölümünde başka satkler aranmıştı.
Binaenaleyh, kalyanın, bilhassa bugünkü gibi karışık ve italyan siyasetinin mh izama uğradığı bir devirde, - ordu ile parti arasında büyük bir ihtilâf baş-göstermeroiş bile olsa - nüfuzlu kumandanları iş başından uzaklaştırmağa çalışması bir zaruret
şeklinde görülebilir. Şüphesiz ki bu suretle, esasen ımağlt^biyete uğrayan İtalyan ordusunun daha zayıflayacağı muhakkaktır. Fakat hiç olmazsa faşist h^Ucûmeti, kendisine karşı içerden gelecek bir tehlikeyi önlemek istemektedir.
kalyadaki bu kumandan değişiklikleri hakkında en son gelen habere göre, Mareşal Ba-doglio sandalyasız nazır olarak kabineye alınmıştır. Eski kalyan başkumandanı bu suretle tara a -mile askerî sahadan uzaklaştırılmış oluyor.
Kalaycılar Teftiş Edilecek
Üsküdar tarafmda bulunan kalaycıların, son günlerde kalaylanacak kaplarm beherine on beş, hatta yirmi beş kuruş gibi yüksek fiyat İstediklerini ve kalaylamadıkları kapları yaldızlama tabir olunan bir şekilde cilalamak suretlle halkı mutazarrır ve iğfal ettiklerini gören Üsküdar belediyesi, kalaycı dükkanlarını vc kalaylanmış kaplan teftiş ve tetkik emrini vermiştir.
GENERAL   VVAVEL
Grneral Sor Archibald \Va-vel *H83 senesi mayıs ayında doğmuştur    ve
bugün   5 7  yaşındadır.   Ailesinde bir    çok askerler     vardır.       Babası, birinci       ferik A.   G.  \Vavel-dir.    Tahsilini, Winchester   ve Sandhurst    askerî     akademi lerinde      yap- GenertJ VVavel mıştır. Cenubi Afrika    harbinde bulundu ve nişanla    taltif olunda
Umumî harpte, General Sor Archibald Wa vel. 19 1 4 den 1916 ya kadar Fransada '^güştü yaralandı ve askerî liyakû madalyasını kazandı. 1916 e "nesi ilk teşrin ayında Kafkarva^ ı ^«*-ti ve 1917 senesine kaı'ar Pus ordusu nezdinde ataşero'literUk vazifesini gördü. 1917 senesi tem muz ayında da Mısıra gönderilen sefer heyetine iltihak etti, 1920 ye kadar orada kaldı.
1933 de birinci **rik oldu. 1937 de, Filistindeki ^giliz ordu lan baş kumandanlığına tayin e* dildi 1939 da Malta askerî valisi oldu.
General Wavel, 1928 de. u-mumî harpte FUrstin seferi hakkında bir eser yazmış ve General Allerrby'yi biraz hırplamıştı. General Wavel kuvvetli ve azimli a-damları takdir eder, sever. Fakat orijinal olanlardan nefret eder.
Bir gün, Alderahot askerî mektebinin genç ve delişmen talebelerine hitaben »öyle demiştir:
— Üzerinizdeki bu lüzumsuz şeylerle güzel bir papağana benziyorsunuz. Sizleri, kışın bir deniz mayosile bir isrtepte harp e-denken germek ©terim. Bu, vücutlarınızın daha ziyade gelişmesine yardım eder.
Bir başka defa, talebeden biri-nin, birçok kereler öksurdüğünü tşidince Wavel takririne nihayet vermiş ve öksüren talebeye şu sözü söylemiştir:
— Sanatoryomda değiliz. Öksüren adam asker olmaz!... Bu sertliğine rağmen çok iyi kalpli ve şefkatli bir adamdır.
General Wavel Büyük Britanya imparatorluğu ordusunun en birinci tdknisiyenidrr. Ve askerleri idare hususunda büyük bir kabiliyeti vardır.
Prensip şudur: Taarruz, dalma
taarruz...
General Wavel*e göre, taarruz eden bir şef, hasmına karşı daima tefevvuk eder. Garp çölünde geçen hâdiseler, Generalin ne kadar haklı olduğunu gösterir.
AMİRAL  CUNNİNGHAM
İngiliz filosu, son çöl harekâtında mühim bir rol oynadı. Ta-
BP arnız başlamaz dan evvel füo, sahilleri bombardıman etti ve düşmanın dikkat nazarını üzerine çekti, italyanlar, İngiliz kuv vetlerinin nereden taarruz e-deceğini anlıya-madılar.    Son-
LİBYA
Zaferinin Amilleri
Amiral
Cunningham
ra, ingiliz donanması kara ordusu tarafından tayin olunan yerleri ateş altma almakla taarruz harekâtına iştirak etti.
Şarkî Akdeniz filosu, Amiral Sör Andrev Brovn Cunningham' ın kumandası altında bulunmaktadır.
56 yaşında bulunan Akniral Cunningham 13 yadında denizcilik hayatına atılmıştır. Hayatının büyük bir kısmını destroyerler ü-zerinde geçirmiştir. Çanakkalede «Scorpion» destroyerine kumanda ediyordu-
1932 de, ingiliz kralının bahriye yaverliğne tayin olundu. 1933 de, Vis Amiral rütbesile Akdeniz filosu destroyerler kumandanı oldu ve 1936 ya kadar bu vazifede kaldı. 19 36 da, şimdiki vazifeye getirildi.
Amiral Cunningham, 1939 da Istan'bulu ziyaret etmiştir.
GENERAL   VYİLSON
General Sör Henry Maitland Wilson, Mısırdaki ingiliz-kuvvetleri kumandandır. Ve Garp çölü taarruzun da pek büyük bir rol oynamıştır. İtalyan lan şaşırtan ve Mısır topraklarından sürüp atan kuvvetlere bizzat ku manda etmiş-General VVîlson tir.
General WiIson 58 yaşındadır. İlk tahsilini Eaton kollejinde yapmış vc General Wavel gibi, 1899 . 1902 arasında Cenubî Afrika muharebelerinde bulunmuş iki yıldızlı Queen's ve bir yıldızlı King'a madalyalarını kazanmıştır.
Umumî harpte birçok yararlıklar göstermiştir. 1930 da. Kem berly erkânı harbiye mektebi muallimi olmuş, 1933 e kadar bu vazifede kalmıştır.
1935 de General rütbesine ter fi etmiştir. 1939 haziranında Mısırdaki ingiliz kuvvetleri kumandanlığına tayin edilmiştir.
HAVA KOMODORU
COLLİSHAVV
^—
Tayyareler, Garp Çölü harekâtında filo kadar, belli daha ziyade rol oynamıştır. Çöl harekârına iştirak eden ingiliz hava kuvvetleri, geçen harbin kahramanlarından bi rinin, hava komodoru Ray-momd Collishav un kumandasına verilmiştir.
ŞUNDAN
Collishav
Hava komodoru Collishav aslen Kanadalı ve 47 yaşındadır. İlk evvel   Kanada   bahriyesinde
hizmet etmiş, ve 1915 de deniz taryyareciliğine intisap ve Fransada müteaddit filolara kumanda ermiştir.
Umumî harpte 60 Alman tayyaresi düşürmüştür. Umumî harp ten sonra bir müddet Irakta bulunmuş ve nihayet Mısıra gelmiştir.
GENERAL  O'CONNOR
BUNDAN
Tsyyare Hırbi İstatistiği
İngiliz hava kuvvetleri karargâhı, İngiliz tayyarelerinin 1M0 senesi İçinde, BUyUk Britanya adalarını müdafaa etmek, gemi kafilelerini korumak için ve Fransa üzerinde, Flan-der muharebelerlndoki muvaffakiyetlerini ve kayıplarını gösteren bir bilanço neşretmiş tir:
S.000 Düşman tayyaresi düşürülmüş.
1,050 tngiliz tayyaresi kaybolmuş 400 İngiliz pilotu paraşütle inere! kurtulmuş.
444 Tayyare hava dafl toplan tarafından düşüı [ümttf.
Sahil muJı Tasına memur tayyareler 56 milyon kilometrelik uçu« yapmışlar ve 2,000 gemi kafilesine refakat etmişler. 40,000 gemiden mürekkep olan bu kafileler 2 milyar tn-gUlz lirası kıymetinde ve 200 milyon ton ağırlığında eşya, yiyecek ve harp malzemesi nakletmelerdir.
Garip Bir Teklif
tstokholm operasının en maruf artistlerinden Toussl Bjoerllng Ameri -kada Turneda bulunuyor, tik verrilfcf konser o kadar büyük bir ra£bet kazanmış kl birçok tiyatrolar, radyo Ifltasyordan mukavele teklifinde bu lunm uslardır.
Bn tekliflerin en gar'bl, otomobil kralr Henri Ford tarafmdan yapılmıştır. Ford. Dltroltde fabrikalarında çalışan ameleye yirmi dakikalık bir konser vermesini ve her dakika İçin bir otomobil veyahut yirmi dakikaya beş yüz isveç kronu vermeyi
teklif etmiştir.
¦
isveçli sanatkâr teklifi kabul etmiş, f 4 it yirmi otomobil ile memleket | dünemlyeceftlnl söyllyerek kronları tercih etmiştir.
Bir Doktora Göre Çocukların
Yalan Söylemeleri Sebebi
Doktor Buliier adil   Viyanalı bir
kadın, çocukların niçin ve ne sebeple yalan söylediklerini tetkik etmb, ve şu neticeye varmış:
6 yaşından aşağı çocuklar, bllmi
yerek yalan söylerler. 5-10 y&şına
kadar, büyükleri takllden ve bir cezadan kurtulmak İçin yalan sr'-'ler-
lcr. Çocuklar,   ancak    10 yaşından
sonra bilerek yalan söylomJye başlarlar.
Dünyanın   En   Modern Kütüphanesi    Yanıyordu
Alman tayyarelerinin Mançstere yaptıkları son hava hücumunda attıkları bombaların parçalan, umumi kütüphanenin duvarlarım tahrip etmiştir. Fakat, kıymetli koleksiyonlara, vesikalara ve kitaplara bir şey olmamıştır.
Mançster kütüphanesi, pamak, I-pek, ve kumaş üzerine bütün dünyada yazılmış eserleri muhtevidir. 1929 senesinde İnşa olunan bu kütüphane en modern kütüphanelerden biridir.
ıgınakta Geçirilen Bir Buçuk Saat
Kabak Çekirdeği Satıcısı Sığınağın İçinde de
Ticaretine Deva
m
Etti
Karanlıklara bürünerek güçlükle ilerleyen tramvaylar bir dakika içinde durdular. Vatman: Herkes sığmağa gidecek, haydi baylar ininizi diye bağırdı. Kadınlı erkekli yüze yetkin iş güç sahibi yolcu tramvaylardan inerek karanlıiclara gomüle götmüle ilerliyorlar, önde bir polis yol gösteriyordu. Taksimden Garaja kadar yürüdük. Beş yüz kişi alabilecek kadar geniş olan bir garajın kapısı açtırıldı. Birer birer içeriye girdik. Ayaz başlamıştı. Çimento
üzerinde dolanmaktan ba$ka çare yoklu. Sığınak arkadaşlarını birer birer gözden geçirdim. Esnaf, tüccar, metzmır sınıflarından karışık bir kütle. Altı da kadın var. Tramvay vatmanlarından, kontrollerinden de bir kaç kişi aramızda. Herkes alarm müddetini öğrenmek merakile nekadar sü-rocğini brrbirne soruyorlar. Şen vc şakacı bir vatman sesleniyor:
— Bo? durmayalım üşürüz. Oynayan varsa yanıma gelsin!.. Uç, beş kişi toplanıyor ve haydi bakaltm arkadaşlar, çalgısız bir bora.. Hora başlıyor. Oh! Oh! Biraz daha, biraz daha!..
Ortalık şenlendi. Bir çift, peşten şarkrya başladılar. Yaramaz bir çocuğun öttürdüğü horoz düdüğü herkesi güldürdü. Bir araİLk kapı vuruldu. Kapıcı demir kapıyı aç*ı içeriye elli beşlik bir ka~ din sürüldü. Kadıncağız şaşkın şaşkın bakınarak birdenbire bağırıyor:
— Ben burada duramam, ölürüm! Bırakın beni evime gideyim..
Yazan:
Lûtii Arif KENBER
Gençler cevap veriyorlar:
— Madam hoş geldin.. ölmezsin korkma.. Dünyada ne var, ne yok bize ondan haber veri! Hem ne olur ki.. Bizim gibi gençlerle ölmek istemez misin? I Haydi çocuklar, madamın şerefine:
Şa, şa, şal..
Madam da zoraki olarak kafir le arasına girdi. Yüzünü buruşturarak bir köşeye oturdu.
Bir aralık iki açıkgöz kalantor, sığınağın kapıcısına kendilerinin mel/nur olduklarını söylryerek o-nu kandırıyorlar. Bunlardan biri tanınmış barlardan birinin sahibidir; sığınak içindeki sıcacık yazıhaneyi açtır- içeriye giriyorlar. Bu açıkgözlerin hareketi neşeli ar. kadaşları sinirlendiriyor. Kadınlar ve çocuklar çimentolar üzerinde titrerken yalnız canlarını düşünen bu hodbinler sınıf farkı
yapmağa kalkarak insanî vazifelerini unutuyorlar. Sinirler gittikçe
geriliyor, mırıltılar başlıyor.
Bu sırada kapı çalındı.    Yeni
misafirler var: Yüz yirmi kiloluk
bir bayan ve yanında kocasile iki
cılız çocuk geldiler. Bayan:
— Amanın yahularl Çocuklarla burada ne yaparız. Koyuverin bizi evimize varalım.. Başımızın yazısı bu ımış galiba, diyor!
Çocuklardan büyüğü pek ha-
D:ktor Diyor ki:
GÖZE KAÇAN CİSİMLER
"unutulan sevgili,,
Hıçkıra, hıçkıra afclryor, göz yaş-larüe son defa ıslanan renkli kâğıt parçaJarmı sobanm içinde tutuşan alev eell içine atryordu.. 8elma üç se nedir ümidini ve bütün bir hayalini bağladığı ilk ve eon sevgisinin hatıralarını yakryordu. öyle zannediyordu kl; bu hatıralar kül olmadıkça kalbini arkan mengeneden ıstıraptan kurtulamryacak, daima o sevgiyi dalma o sesi duyarak mustarip, bitkin yaşryaeakti.
İnandığını söylediği aşkın artık bir manâ. ifade etmlyen vesikalarını kul olarak görmek istiyordu. Belki o zaman rahat edecek, bom boş bir kalp parçasının kemikleşen, madde-leşen aleminde Umltaiz, fakat daha sakin. Sevgisiz, fakat daha müsterih
bir hayatla tekrar benliğinin hakim şahsiyeti olacaktı...
Parlak siyah gözlerini yumdu.
O; şu dakikada güneşi, bahan, çiçeği ve güzelliği görmek istemiyordu.. Yalnız kalmak; metruk sevgisi-le baş başa kalmak..
Bir rüya kadar mesut daima ayni haz, ayni iştiyakla son defa bir kere daha yaşamak, istemiyordu.. O dakikada onu seyreden birisi olsaydı:
— Ne kadar mesut bir genç kız derdi.
Bir bahar mevsimi idi. Neşesi kadar parlak bir mayıs aksamı Kaplıcalara giden asfalt yolda onu elinde
sazı ile görmüştü. O mevsim (Yalova) ya teyzesinin yanma hava tebdiline gitmişti. Selmaniû teyzesi Mok-
Mıaırdaki ingiliz kuvvetleri General WiUonun kumandası altındadır. Fakat, Garp çö-lündeki kuvvetlerin kumandanı General O'Con-nordur. General   O'Connor,
umuimi harpte İtalyan ordusu ile birlikte Al-rmanyaya karsı harp etmişti. Bılâhara 7 inci fırka ile Fran-saya nakledildi. Birçok yararlıklar gösterdi, İngiliz, Fransız ve italyan askerî lryajtat madalya-larile taltif olundu.
bule Hanım kendi halinde saf bir kadıncağız idi. Kızı KAmuran ile çok İyi anlaşmıştı. Makbule Hanrm Sel-mayı bütün komşularile tanıştırdı.
Karşılıklı ziyaretler oldu. Bir gün bu ziyaretler eanasmda komşuları AdU Beyin küçük oğlunu kendi evlerinde gördü. Ercümendi Selmaya takdim ettikleri zaman, delikanlı Sel manın bütün estetik güzellik muammasını bir anda çözmek Istlycn zeki ve seri bir nazarla genç kızı süzmüş ve zarif bir tebessüm Ue:
— Tanışmamızdan çok memnunum köyümüzü simdi daha sen buluyorum. Demişti.
Bclma mUtcasarp bir muhitte yetişmişti. Dayısı Haldun Bey pek küçükken babasını kaybeden Selmayı himayesine almış ona kondi sabit zih niyetinin terbiyesini aşılamağa çalışmıştı. On sekiz yaşını dolduran Solma, siyah e alarmın çevrelediği kü-çük sevimli başı çekik gözlerlle Şark güzelliğinin tam bir timsali idi. Alâkayı ve arzuyu üzerinde toplayan mevzun kadınlık güzelliği ona bakan
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8.00 Program, 8.03 Ajans haberleri, 8.18 Hafif parçalar (Pl.), 8,40/ 9,00 Ev kadını - Yemek listesi.
13.30 Program. 13.33 Türkçe plâklar. 13.50 Ajans haberleri. 14.05 Türk çe plâklar programının devamı, l\,20 Riyaseticümhur bandosu, 15,00 Müzik; Operetler (Pl.), 15.30 Müzik: Konser (Ankara Devlet konservatu-varından naklen).
18,00 Program, 18.03 Radyo caz orkestrası, 18,40 Mızraplı sazlardan saz eserleri. 19.00 Konuşma, 19,15 Halk türküleri, 19,30 Ajans haberleri. 19,45 BUyük fasıl heyeti. 20.15 Radyo gazetesi. 20,45 Karışık şarkılar. 21.15 Konuşma. 21,30 Radyo salon orkestrası, 22,30 Ajans haberleri 22.50 Konuşma (İngilizce - Yalnn» kısa dalga postaslle), 22,50 Dans mi) zlfrl (Pl.) 23.25/23.30 Kapanış.
onu seyreden erkek hislerinde kırbaç lı ve ürpertici bir tesir yapmaktan hâli kalmıyordu. Koklonmryan bir gül kadar renkli, koparümıyan bir çiçek kadar hayatiyetti idL.    Askı.
sevgiyi hiç duymamış, hiç tatmam işti. Taşkın neşesi, engin   kahkahası
belki daha ziyade bu serazat gönlün henüz sevginin mutlak ve esiri muhiti içerisine girmemiş olmasından doğuyordu.
BİT gün bu sakin, bu serazat neşe kaynacının gür ahenkli sesi Uk defa bir gönül sarayına aldandı ve İlk
defa hazin bir maceranın amansız fırtınaslle sarsıldı.
Kaplıcalarda yoksul çocuklar menfaatine verilen bir baloda Ercümend ona dansı teklif etmişti. Bu teklif karşısında teyzesinin kızı KAmurana:
— Ne yapayım der gibi masumane bir nazarla baktı Kâmuran:
— Ayıp olur S elma dedi. Bu kadar tanışmadan sonra. .
Sendeler gibi kalktı. Ercümend onu kolları araşma   almıştı.   Kalbi
Bazı ufak tefek kazalar olur kl» ehemmiyetsiz olmalarına rağmen, İn sana çok sıkıntı verirler. Hiç köprünün üstünde yürürken, Iskcleıer-deki vapurların kesif dumanlar çıkardığı zamana rastı alığınız vur mı?.. .sM.lelli bir rüzgârla bu dumanla**, yüzünüze dofcru «avrulurkcn bacadan fırlayıp rüzs'ırı önıme kanlan ufacık kömOr parçalannüan biri, b:«zı tfefa, gözünüze kaçrverlr. Göz çok nazik bir uzuvdur. Böyle mini mini tir kömür zerresinin bile kendi içine annesine tahammül edemez. O »z (liM-hal sulan t Göz kapağınızı oynattıkça, gözünü'e sanki lft ne batıyormuş gibi, şiddetli b<r acı duyarsınız. Bazan bu tahrişten dolayı, fazi"iuşan göz ya^ı, yabancı olu ml, çabucak sürükleyip dışarıya çıkarır. O zaman, parmağınızla, gözünüzü ofuşturur:
— Oh, çok şükür, kurtuldum!. Der rahat edersiniz.
Fakat, talih, İnsana, her zaman böyle yar olmaz. Bazan göze, kaza c*erl cJarak, kaçan bir kömür, bir toz. hlr klroç parçası.. Oradan kolay kolay çıkmaz. Günlerce göz kapağının altında, bir cam parçanı gibi acıtarak, yuvarlanır, duru;
Bu müziç tesir Ue göz kanlanır. Sulanır. Acır, kaşınır, tnsan göz kapağını atamaz, aydınlığa bakamaz. Göze kaçan bu yabancı cisim, uzun müddet çıfeardamaytp frözde kalırsa orada, iltihaplar ve tehlikeler yapmak İstidadını gösterebilir. O zaman bu ufacıU anzu, İnsanın keyfini, zevkini, rahni mı kaçırmaya kâfidir. (Sinek ufaktır ama mide bulandırır.) derler, işte tıpkı bu da ttvle. Böyle bir hal kısışımla, vnklt geçirmeden, yabancı cismi gözden çıkarmak İcap eder. Çak defa bo cisimler, üst göz kapağının altmda olurlar.   Hastaya
şiddetle çarpıyordu. Bir aralık   Er-
cümende:
— Ercümend Bey başım dönüyor. Dikkat ediniz düşoce&tm dedi.
Aşkı. güzelliği göfrsüne çekmekle mağrur ve müftehir olan delikanlı:
— Nasü emredersen Selma, dedi. Yalnız sana bilhassa teşekkür ederim. Bana hayatımm en güzel gecesini yaşattın. Şu dakikada o kadar mesudum kL. Genç kız bu sözleri duymamış gibi lâkayıt kaldı.. Ona hiç bir cevap vermedi. Yerine oturduğu zaman kalbi daha şiddetle çarpıyordu.
Gece geç vakit eve döndüler. Kuş kafese girmişti. Selma kendi kendine itiraf ediyordu kl, o da bu güzel delikanlıyı sevmiş ve kalbini ilk defa ona kaptırmıştı. Bu bu- hakikatti..
?
Balo gecesinden sonra on beş gün
geçmişti. Her gece uzaktan duyulan bir kiUra aeai «Siyah. gözlerin du-ası» tangosunu yudum yudum içilen bir aşk şarabı gibi gecelerin, boş-lufiruna dağıtıyordu. Fırsat buldukça
yere doğru bakması tavsiye edilerek temiz bir ean baş ve birinci parmaklarının uclarile, hafifçe tutulup üst göz kapağı teralne çevrilecek olursa kapağın İç tarafında bu mini mini toz zerresini görmek ve bir p.unuk parçaalio dokunarak alıp dışarıya çıkarmak, mümkün olur.
Kim.ı ın sonra gözü temiz ve soğuk bir su Ue yıkamak ve katiyen tazyik edlu uguturmanı&k lâzım gelir.
Dr. Nuri ERGENE
oığınak İntibaları
(Başı 2 incide) —
Boğazına tahammülü atmadığı tipinden belli bir şişman ihtiyar bir dudunun segetindeJci francalalara bakıyor, kadına ne-den  onJarı yemediğini soracak
gibi tavırlar alıyor.
Maamafih bu saatte sığınağın en büyük derdi açlık galiba. Mütemadiyen leblebi yiyen bir çocuk anasına bağırmağa başladı:
— Artık vermem. Bitireceksin.
İri yapılı bir sporcu ile »irin bir kızcağrz arasında bir kösede tatlı bir samimiyet başladı. A-lert uzarsa mesut bir aile yuvasının temeli atılması pek mümkün.
Birisi yüksek sesle: — Bir balık kokusu duyuyorum, diyor. «Açlıktan sana öyle geliyor» diye gülüşüyorlar. Fakat adamca^ ğız yanılmaımıştır. Bunlar kuyumcunun taze balıklarıdır ki kimse farkında olmadan yavaş yavaş ısınan kaloriferde pişmeğe ve kokmağa başlamıştır.
Dokuz buçuğa doğru sığınaktan çıkarken hep bir arada bu balıklara gülüyoruz.
şan.. Elindeki feneri ötekinin berikinin yüzüne tutarak eğleniyor. Küçüğü de: Anne eve gidelim, baba uykum var! feryadını koparıyor.
Yine bir aralık bir kadın bağırıyor:
— Çekil piçkurusu.. Fenerini babanın gözüne tut ta eğlen..
öteden biri cevap veriyor: Madam bacıyı rahatsız etmesene çocuk I O köşeJcapmaca oynamasını unutmuştur..
Kapı tdkrar çalmdı. tki polis
bir eğlencelik satıcısını posta e-
derek getirdiler. Bütün ağızlardan bir:
— Ooooo!.. fırladı..
Adatmcağız etrafına bîr göz gezdirdikten sonra yağlı müşteriler bulduğunu anlayarak hemen satışa başladı:
— Eğlencelflc! Fındık, fıstık, çekirdek, nohut lüp lüp! Kırk pa. raya!..
Satıcının etrafı sarıldı. Genci, yaşlısı hattâ şişman bayanla yaşlı Ermeni madamı bile kırkar para uzatarak çekirdek aldılar.. Şimdi herkesin yalnız çeneleri ve dişleri çalışıyordu. Polisler bile kırkaı paraltk çekirdek alıp vazifelerine döndüler. Polislerden birine seslenen bir genç yazıhanedeki açık-
gözlerin yapıtıkları nezaketsizliği anlattı..
— Bu yazıhaneden bir şey kaybolursa kim mesul    olacak?
dedi
Polis, yazıhanenin teklifsiz misafirlerini dışarı çıkartarak gitti.
Tam bu sırada sığınağa bir çrfl daha getirildi. Bu yeni gelenleı gençlere yeni bir eğlence havası serptiler:
— Buyursunlar bayım, bayanım!. Eğlencelik var. Dans yerimiz mükemmel.. Ağız cazı da bu. Iunur. Çocuklar! Haydi hep bir ağızdan bir Tango çalın bakalım!.
Fakat buna meydan kalkmamıştı. Çünkü kontrol heyet; sığınağı muayeneye gelmişti Herkes heyetın_ağzına bakıyor. Acaba a-
lârm bitti de onun için mi geldiler diye..
Heyet sığınağı gezdi ve hiç krmseye bir şey söylemeden gitti. Halk sabırsızlanmağa başlamıştı. Çocuklar huysuzlaştı. Hotoz düdüğü sustu. Çekirdek yiyenler su aramağa başladılar. Alaylı cümleler, nükteli sözlerle uyuyan Ermeni bacısını uyandırdılar. Kadıncağız içinden kim bilir negibi küfürler savuruyordu. Şişman ba. yanın artık sabrı tükenmiş olacak ki. duramadı ve yerinden fırlayarak ve seslenerek demir kapıya doğru vürüdü:
— İnsaf vahular.. İnsaf edin de, bu düdüğü çalın artık!. Çocuklar hastalanacaklar, ben susuzluktan öleceğimi diyordu.
Sanki alârtnın bitmesi, şişman bayanın insaf yahularl demesine tâbi imiş gîbi derinden gelen bir gürültü kulakları çınlattı; hep bir ağızdan;
— Bitti. Bitti, müjdeler olsun. Hürriyetimizi kazandıkI. sesleri yükseldi Gençler bu sözleri atlayarak, sıçrayarak söylediler. Biı hamlede demir kapı açıldı ve sanki ağıldan çayırlara koşuşan aç koyunlar gibi herkes sokana fırladı. Fakat her taraf yine zindan, yine karanlıktı. Tramvaylaı
harekete geldi. Demir kapıdan en son çıkabilen şişman bayandı ve:
— Yarabbi bu da başımın yazısı imişl. Haydi çocuklar, çabuk oluru Bu düdükler bir daha çalmadan evimize varalım, diyordu..
görüşüyorlardı. Ercümend ona her zaman mahcup bir eda Ue ayni sö-zli tekrarlıyordu.
— Seni hiç unutmıyacafım    Sel-
Bu plAtorük sevgi üç uzun yıl İki kalpte müşterek bir duygu halinde yaşadı.
Bir gün Ercümend mektebine, Selma Istanbula evine döndü. Kısa bir zaman hatıralara bütün bir sadakatle baglüık gösterildi. Sevişiyorlardı ve Ercümend dalma ayni ciddi alâka Ue ona her zaman; (Seni hiç unut-mryacagım)   diyordu. Bir   gün   bu
hummalı aşk nöbeti de nisyan ve e-bedt sükûna yerini terketti. İhtimaller, faraziyeler ve müşterek hayattaki imkansızlıklar baş gösterdi. Ercümend in önünde uzun bir istikbal rardı. O bunu bir mani gibi gösterdi. Selmayı dayısı Haldun Beydon uiteycnler çoğaldıkça o:
— Hayır diyordu. Evlenmek istemiyorum vo bir taraftan da Ercümend© bu feci hakikatleri yazarak ondan kuvvet ondan vait almak is-
tiyordu.. Ayni arzuları, ayni iştiyakla duyduğunu eöyliyen Ercümend. kati bir müdahale ile verilmesi la-zrm gelen karan vermedi ve kitara sesleri araamda ba^lıyan ve devam eden bir a$k, böylece bir nisyan oldu. Selma bu gece i?te bu hayatm bir roman olan v#oikalarım, günahkâr kalbinin ilk hatıralarını yakryordu...
Artık ebediyen unutmak ve bir da ha maziye avdet etmemek istiyordu Çünkü anlamıştı ki; hayatta her şey bir yalandır.
Uykudan uyanır gibi gözlerini aç-Ü. Yüzündeki tebessüm, gözlerindeki parlaklık süinmlşti. Son mektubı elleri titreyerek sobanm içine attı Uçmak, havalanmak, kurtulmak isteyen bu kağıt parçası nihayet zavallılığını idrak etmiş bir tevekkül Ue titreye, titreye alev yığınının içine düştü. O da, dig-erleri gibi çabucak yandı. Fakat; donuk mavi külü üzerinde halâ silinmez bir leke gibi sabit kalan son cümle okunuyordu.
(Seni hiç unutmryacag-rm)!...
Mahmut Attllâ AYKUT
VATAN
1 - 2 . 941
okuyucu
mektupları
Çamlıcanın İmarı İsteniyor
Korkmazo£lu yazıyor:
Gazetelerde okuduğumuza fcöre Çamlımda bir otel ynpfırılaeak-mıs; yerinde bir l*ı... Çamlıca dünyanın en güzel yerlerinden biri olmakla beraber, anrak bu Nene tepesinde bir otel ve yolların yapılmasına karar verilmiş. Bizim görüşümüze göre. Çamlıcanın tepesine çrknn yoldan başka. Çamlıca İle Kadıköynniı birlbirhıe baft
lıvun koşu yolunun bu arada asfalt olarak yaptırılması çok yerinde bir İş olur. Çamlıeayı her şeyden evvel imar etmek TUrkl-
yenln en güzel yerini meydana çıkarmak vo güzelliklerine doyum olmıyacak derecede orijinal bir şehir olan İstanbullunuzun her tarafını seyretmek  mümkün
olacaktır.
Çamlıcanın çamları en tabiî ve en sıhhî bir koku neşrettiklerine göre, burası çok modern bir turisl yeri olabilir. İstanbul halkı da bu güzelliklerden hakklle istifade e-deblllr. Bu itibarla Çamlıcanın I-man İstanbulini en mühim bir noknısınm imarı olacaktır. Belediyemizden bilhassa bunu rica ederiz.
ISTANBULSPOR - VEFA
Bu Karşılaşma İki Takımdan Hangisinin Millî Kümeye Gireceğini Belli Edecek
Yarın Şeref ve Fenerbahçe stad- noktaya işaret etmek isteriz. Yukaı larmda lig maçlarına devam edile- da da kaydettiğimiz gibi. çok sıkı
çektir.
Şampiyonanın taayyünü noktasında ehemmiyetini kaybeden maçlar, milli kümeye girecek dördüncü takımın ortaya çıkması için Vefa, Pera, İstanbulspor arasındaki çekişme lig maçlarına ayrı bir hususiyet vermiştir. V
Bilhassa yarın yapılacak İstanbul spor - Vefa karşılaşması şampiyonanın en mühim maçlarından birisi halini almıştır. Her zaman kaydettiğimiz gibi yeni sicil talimatnamesinin verdiği kolaylıklarla piyasadaki o-yuncu alış verişleri klüplerle anlaşma talepleri, idarecilerin başlıca meşgalelerini teşkil   tmektedir.
Bu karşılaşma dördüncü takımı meydana çıkaracakta-. Onun içindir ki, her iki taraf idarecllerlndeki faaliyet mmtaka koridorlarında göze çarpmaktadır.
öğrendiğimize göre, tstanbuispor-lular, Galatasaraylılarla uyuşarak bu oyunu Galatasaray kaptanı Salâhad-dini almışlar ve tescüini de yaptırmışlardır. Diğer taraftan Süleyman da bu klübe geçmiştir.
Fenerbahçelilerden istedikleri Fik retle, Esat hakkındaki teklif san lacivertliler tarafından kabul edilmemiştir. Fenerbahçeliler böyle bir kombinezonu sporculukla kabili telif görmemişlerdir.
Salahaddin ile Süleymanın iltihakı Istanbulsporlulan kuvvetli bir şekle sokmaktadır.
Geçen hafta Beşiktaş karşısında çıkardıkları oyunu, buna mukabil Vefalıların da Galatasaray önünde elde ettikleri beraberlik hattâ galibiyete yakın muvaffakiyeti göz ö-nünde tutacak olursak çok sıkı bir maç seyredeceğimiz muhakkaktır.
Yalnız şurada bu maç üzerinde bir
cereyan edeceği muhakkak olan bu müsabakada asap meselesi de mühim bir rol oynıyacaktır. Ve her an için bir hâdise beklenebilir. Bundan dolayıdır ki, hakemlik vazifesini ü-zerınc alacak arkadaşın müsamahakâr bulunmaması lâzımdır.
Şeref stadında ikinci derecede mühim maç ta, Beşiktaş - Pera arasında olacaktır. Maamafih, Peralüarın son günlerdeki vaziyeti bu maçı Be-şiktaşın kolaylıkla kazanacağını gös termekte ise de siyah Beyazlıların, Pera karşısında daima şanssız olduk
larmı da hatırlatmak icap eder.
Galatasaray - Kasımpaşa arasındaki müsabakanın san kırmızılılar
tarafından kazanılması muhakkak sa yılmalıdrr.
Fener stadında da sarı lacivertliler Topkapı ile karşılaşacaklardır. Bu maçın galibi her halde Fenerbahçe olacaktır.
Süleymaniye - Beykoz   maçı da,
Kadıköy sahasının çetin bir karşılaş ması olacaktır.
Merkez Beden Terbiyesi Bütçesi
Ankara, (Vatan) — Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü Merkez İstişare heyeti 1941 mail yılı bütçesi üzerindeki tetkik ve müzakerelerine devam etmektedir. Bütçe müzakerelerinin bu hafta sonuna kadar sürer cegl tahmin edilmektedir,
Merkez İstişare heyeti, bütçe müzakereleri münasebetüe memleketimi zln beden terbiyesi ve spor faaliyeti hakkında esaslı kararlar almakta ve bunun için Genel Direktörlük bütçesine lüzumlu tahsisat konulmaktadır.
Amerikanın en güzel sesli artisti
Yeni dünyanın en tanınmış beş orkestrasının iştirakile
BAHRİYELİLER ŞARKISI
eserini Yarattı
Bugün
LAL
Sinemasında
Ayrıca: En «on dünya haberleri Yeni PARAMUNT JURNALDA
Bugün saat 1 de tenzilâtlı halk matinesi
BUGÜN
SÜMER
SİNEMASINDA
Barların ve içkinin baş döndürücü ihtirasları sa&asile    eukut
eden bir kadının hayatını tasvir eden
SARIŞIN ŞEYTAN
Emsalsiz «aşk Ve ihtiras filmini görünüz.
SEFALETTEN.... AŞKA.... ve NİHAYET ÖLÜME....
Başrollerde:  MARLENE DİETRİCH JAMES STEVVART ve MİSH A AUER
İlâveten: En son Şarkı kar ip   harp   hâdiseleri. Bardianın sukutu, İngiliz hücumu, Mısırda zafer    şenlikleri.
\ w— Bugün saat I de tenzilâtlı matine
*1
mt
W
M
¦
Hartanın filmlerinden:  (Hint  Rüyası) ndan    bir   sahne
"Pamuk Prenses,, ve "Yedi Cüceler,,
Mübdii Valf Disney in Yeni Eser
ı
Walt Disney Pamuk Prenses ve Yedi Cücelerden sonra Pino-cehio ismile canlı resimlerden renkli bir film daha meydana ge-
tirmiştr.
Pinocehio italyan muharrirlerinden Carlo Collodi'nin bir masalından alınarak yapılmıştır.
Wa!t Disney'in bunda da fevkalâde  muvaffak  olduğu  söyle-
bulan kazancile sözünde durduğunu ispat etti.
Walt DLsney'in, Mickey'i Sil-liy Symphonieleri, Pamuk Prensesi ve Pinocehio'yu vücude getiren fabrikası, fabrikaların en iyi teşkilâtlandırılmış olanıdır.
Üst 'katta beş, altı kişilik bir heyet, bir kütüphane dolusu kitabı eşeler, menkabeler ve halk
niyor. j türküleri arasında    münasip bir
Walt Disney bu muvaffakiyet-   mevzu araştırır, lere erişene kadar birçok güçlük*      Aşağıda 1400 adam resim ya-leri yenmek mecburiyetinde kal-   par. maketleri hazırlar, dekorları mış, her müteşebbis gîbi onların  tanzim eder, re*imleri boyar, şar-
da ümitsizliğe düştüğü zamanlar çok olmuştur. Bundan on beş sene evvel aleyhinde uğraşanların miktarı, her yeniliğe karşı cephe alanlar kadar fazla idi.
İlk defa ördek Donald'i yarat tığı zaman bütün kazancını masraflar ve vergilerin yuttuğunu gör muş ve bu işin çıkar iş olmadığına kanaat getirmişti. Kendisine ümit, cesaret aşılıyan, beraber gece gündüz çalışan karisüe beraber büyük bir sıkıntıya düştü. Walt Disney zaten hep sıkıntı i-çinde büyümüştü. Yedi yaşında müvezzilik yapmış, on bir yaşına kadar tirenlerde meyve satmış, I 7 yaşında Fransada, Amerikan ordusunun kamyonlarında şoförlük yapmıştı. Küçücükten beri resme merakı vardı. Uğraşıp, çalışıp, çabalayıp işte meydana bir eser çıkarmıştı: ördek Donald, o da bir kâr bıraklmayınca kara kara düşüncelere daldı. Fakat küçücük bir sıçanın hatırası onu bu düşüncelerinden kurtardı.
Çocukluğunda, minik, şirin, ehlî bir sıçan vardı. Onu bir kafeste besler, gelip gidip onunla oynamağı büyük bir eğlence telâkki ederdi. Sıçancık ölmüştü. Efendisinin çocukluk hatıraları arasında en iyi, en geniş yeri tutabilmek saadetine erişmişti.
Walt Disney bir gün koşarak karısına geldi:
— öyle bir şahsiyet elde ettim ki.. Yep yeni bir şey.. Göreceksin..
Midkey doğdu.
Walt Disney yaptığını kendi de beğendi Fakat muvaffak olabilmek için daha birçok maniaları aşmak, güçlükleri yenmek î-cap ediyordu.
«Bütün menfaatler bize aittir. Piyasada hiç bir ortağa, hiç bir rakibe hak hayat veremeyiz.» Diyenler, onun filmini satmak istemediler.
Walt Disney:
— Ne yapalım biz de kendimiz satarız dedi.
kı besteler, mükâlemeleri yazarlar. Bir taraftan da aktör ve ak-teristler ses verirler.
W al* Disney'in uzun bir filmi bizim paramızla 500.000 liraya mal olur.
Dünyanın her tarafında    mil-
yonlarca çocuk eğlendiren bu a-dajmın kendisini eğlendirmeğe vakti yoktur. Daha doğrusu o çalışmayı kendisine eğlence e-dinmiştir.
Sabahleyin yedide kalkar, 12 buçuğa kadar ça.ışır, dara uar ye mek yer, mektuplarım imzalar, on dokuza kadar çalışır, akşam yemeğinden sonra da kendisine arzedilen   projeleri,    senaryoları
tetkik eder.
Bir saat bile rahat, bir gün bile tatil ettiği yoktur. Dolar hesabile hemen hemen milyarder olan bu adamın çalışmaktan başka bir zevki, çalınmaktan başka bir gayesi yoktur.
En büyük endişesi hasta olmaktır. Haftalığı, çalışmasına engel olabilecek yegâne âmil telâkki eder.
EMİLLİA GALOTTI
1938 de yarım (milyar doları
DÜNYANIN 8 NCİ HARİKASI
lnanjlmryacak derecede müthiş ve muazzam   sahneler   arasmda en nefis bir
AŞK MACERASI, FEDAKARLIK MÜCADELESİ
Bas Rollerde: TYRONE POWER - MYRNA LOY - GEORGE BRENT   vo binlerce figüran
TÜRKÇE Sözlü Nüshası FRANSIZCA Sözlü Nüshası
İPEK
Sinemasında.
LEK
Sinemasında
Ayrıca: En son FOX dünya haberleri. Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine.
Prensliklere ayrılmış bulunan erki Almanyanın prenslerinden biri E. Galottl isminde yüksek rütbeli bir askerin kızma âşıktır. Kız bir konta verilmek üzeredir. Prens kıza olan sevgisini maboyncisine açıyor.Kurnaz adam çare düşünüyor. Emella'nın o gün kocası olacak kontu bir yere murahhas tayin ettiriyor ve prensin bu emrinin hemen icra edilmesi için gidip konta haber veriyor. Kont evleneceğini söyliyerek murahhas tayin edildiği yere gitmiyor ve hemen karısını alrp malikânesine gitmek ü-
zere yola koyuluyor. Mabeyn yolda onu öldürtüyor, ve krzı prensin yazlık köşküne getiriyor. Prens oradadır. Prens mabeynin yaptıklarını sevdiğine kavuşmak için muvafık bu
luyor. Cinayeti haber alan kızın babası oraya geliyor. Prensin şimdi başından savmak istediği gözdesi orada bulunuyordu. Gözde bu cinayeti yaptıranın prens olduğunu kızın babasına haber veriyor. Baba. kızını gör mek istiyor. Prens şaşırıyor. Kurnaz mabeyn imdada yetişiyor. Kızın mevkuf bulunması icap ettiğini söylüyor. Baba, hiç olmazsa kızmı görmesine müsaade istiyor ve kızmı görüyor. Kızı babasından, yaralanan kontun öldüg-ünü haber alıyor. Kendisini buraya getiren prensin asıl maksadını anlryor. Alçakça davranan prense kalmak istemediği için kendini öldürmek istiyor. Babası bırakmıyor. Nihayet babasından onu öldürecek kadar erkek olmasını istiyor. Babası da kızmı   bıçaklryarak    öldürüyor.
Lessing, Almanların Avrupa kafalı ilk piyes muharriri sayılrr. Hattâ zamanına kadar, sahnelerine koyduk lan Fransız piyeslerini tenkit ederek Almanlara, Şeksplri taklit etmelerini tavsiye etmiştir. Bu tavsiyeye evvelâ kendi uyarakdrr ki, eserlerindeki şahıslarını kukla olmaktan kurtar mak istemiştir. Onun için, gördüğümüz bu piyesinde romantik bir mevzu olmasına rağmen, hayat eser! de duyuluyor.
îlk perdede prens, hükümet işleri-le meşgul oluyorken içeri bir ressan-giriyor, tkl tane tablo getiriyor. Bur lardan biri tesadüfen E. Galotti'nlr tablosu oluyor. Ressam, sanat hak-
kında bir sürü lâflar söylüyor. Fakat bir taraftan ressamm çabuk konuşması, diğer taraftan da sahnenin sağ: cenahında kaloriferin her zaman ol-dug-u gibi dura dura «Tak! Tak! Tak!* diye sesler çıkarması resim hakkmda eserin içine sıkıştırılmış bu fazla malûmattan İnsanı istifade ettirmiyor.
Lessing'in işlek bir beyni olduğu i-çin ifade gayet canlıdır. Eserin iyi olmryan türkçeslne rağmen bu canlılık duyuluyor. Türkçeslnin daha türkçe olması kabildi. Lisan üzerinde hassasiyetle durmalı. «Prensin benden nefret etmesi gayet normaldir* bulamaçlı cümleleri işitilmemell.
Şehir tiyatrosunda dram kısmı âde ta facia kısmı oldu. Bundan evvelki «Aptal» piyesi de öldürme sahnelerile bitiyordu, öldürülen de Cahide Son-ku oluyor. Fakat bu ölüm sahnelerinden sonra basübadelmevt sahnelerile de hemen karşılaşıyoruz. Son perde kapanır kapanmaz, seyircilerin alkışlarına karşı tekrar açılarak Cahİdeyi alkışlara mukabele eder görüyoruz. Bu oyunun insan üzerindeki tesirini gideriyor.
Bu piyeste duyulan canlılığa rag-men, seyirciye tiyatrodan çok bir mü zede bulunduğu hissini veriyor. İnsan faciayı yaşadnjmı ne hayalüe, ne de iliklerile duyamıyor.
Piyes! ancak, kurnaz mabeyne! rolünü yapan Mahmut Moralryı görmek için tavsiye edebileceğim.
Yusuf Ahıskalı
Verem Mücadele Cemiyeti Balosu
Verem Mücadele cemiyetine yardım için dün Sanayi birliğinde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıya Sanayi birliği reisi Halil Sezer riyaset etmiş ve önümüzdeki aym 15 inde Taksim belediye gazinosunda verilecek balo için görüşülmüştür.
Balonun hasılatı tamamen Verem Mücadele cemiyetine terkolunacaktır
Ermenileri Kimler
NİÇİN
ve Nasıl Aldatt
ılar?^
tt
Tıroşak
Adlı
Komita Nasıl Doğdu?
Hınçaklar Yağmurdan Sakınır ve Kaçarken Doluya Tutulmuşlardı
anlatan: Pantikyan — Yazan: M. Sıfır
__[Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur]
Hınçaklara gün doğmuştu artık. Osmanlı hükümetine, Türk milletine karşı amansız bir düşman olduğu bilinen lzmirllyanın, patrikliğe tayin ve intihap ettirilmesini, komitanın kuvvet ve kudretine delil olarak gösteren fesatçılar, gemi azıya almışlar, îstanbulun Ermenilerle meskûn olan mahalle ve semtlerine dağılmışlardı. Ufak tefek miktarlarda değil, büyük servetler topluyor, Ermenileri adeta soyuyorlardı. Şu ciheti bilhassa tebarüz ettirmek isterim ki, o sıralarda Anadolunun muhtelif mıntakalarında yapılan isyan hareketlerine mukabele olmak üzere Kürk ve Türklerin yaptıkları baskınlarda, Ermenilerin maruz olduğu
maddi zayiat nlsbetl, Hınçaklann îstanbulda yaptıkları bu soygunculukta ele geçirdikleri servetler yekûnunun, emin olunuz ki, yüzde birini
bile tutmıyacak kadar azdı. Komitacılar, istanbul Ermenilerin! o kadar insafsızca soymuşlardı. Birçok zenginleri on paraya muhtaç bir vaziyete sokmuşlardı.
Bu soygunculuğu rakkamlarla göstermek, yeni Ermeni nesline ibreti; bir ders vermek için, o zaman bas-bedilen para miktarları ile sahiplerinin isimlerinden hatırımda kalanları, şu sütunlara sıralamayı faydalı görüyorum.
Hınç ak komitasmm Bakırköy, Ye-dikule ve Samatya taraflarında meşhur fesatçılardan Vanlı papaz Moral Iraklryanın reisliği altında soygunculuk yapan bir heyeti, yalnız fakir Ermeni esnaf ve zanaat sahiplerinden yirmi iki bin altm toplamış ve aynca halı tüccarı (Kamik Sümbül-yan) dan altı bin, manifaturacı Nişan Şahpazyandan beş bin, zahireci Eseyanlardan on Uç bin altın almış* lardı.
Yenlkapı, Kumkapı semtlerindeki soygunculuk da bundan aşağı değildi. Bütün küçük esnaf ve zanaatkarların van yoğu alınmış, sayılı varlıklıların kasaları adeta boşaltılmıştı. Hatıralarım eğer beni aldatmıyorsa, bu semtlerdeki vurgunun yekûnu da otuz bin altını bulmuştu.
Galata ve Beyoğlunu haraca bağ-lryanlar, soygunculuğun en büyük rekorunu kırmıştı. O zamanm sayılı mücevhercilerinden yalnız Istepan adındaki bir Ermeni zengininden otuz bin altın aimmış ve vurgunun bu semt yekûnu yüz bin altını bulmuştu. Patrikliöi de ele geçiren îz-mirliyan, komitanm baş gizli hafiyesi (Mıgır) la, papaz Morat Irak-lryanı, Halepli Musdiç Keşişyan ve arkadaşları o günün azametli birer varlıklısı olmuştu.
O zamanm komitacıları, bu paralardan mühim bir kısmının saray adamlarına verildiğini söylemişlerdi. Fakat, bu sözler tamamile yalandır. Çünkü, Morat Iraklıyan, bu soygunculuktan on sene sonra kaçak olarak Sofyada bulunduğu sırada, hâdiseyi bütün açıklığı Ue bizzat babama anlatmış, kendi hissesine düşen otuz bin altrnm o zaman İzmirliyan taraf m d an zorla elinden almdığmı da yana yakıla söylemeyi de unutmamıştır.
*
Hmçaklann şiddetini gittikçe arttıran soygunculukları, teşkilâtlarına dahil olmıyan hemcinslerine karşı takındıkları zorbaca   tavırları, hele
Türk dostluğu taraftarlarının imhasına matuf bulunan alçakça taaavvuı ve teşebbüsleri, kendini bilen ve Ermeniliğin âti ve istikbalini düşünen bir kısmı Ermenilerin itirazına, muhalefetine uğramıya başladı. Bu cereyanın başında sabık Patrik Aşık-yanın dost ve taraftarları bulunuyordu. Bunlar, îzmirliyan ve taraftarlarının sarayda ve Babıâlide çevirdikleri entrikaları, sebep oldukları haksızlıkları, temin ettikleri gizli ve emin vasıtalarla saray ve hükümet erkânına bildiriyor ve ihbarlarını hakikî vesikalara istinat ettiriyorlardı.
O esnalarda, HınçaMarm bellibaa-lı erkânından (Setrak Hürmüzyan) adında Beyrutlu bir Ermeninln, o zamanki Rus sefaretüe temas ve muhaberesinin tesbit edilmesi, dikkate şayan münderecatı havi bazı mektupların ele geçlrümesi lzmirllyanın da, istanbul Hınçak komitası reislerinin de yüzlerindekl maskeleri düşürmüş, foyalarını meydana çıkarmıştı. Fakat, Rus sefareti ve sarayda nüfuz sahibi olan bazı fesatçı Ermenilerin müdahale ve telkinleri Ue, işi ört bas edilmişti. Bu suretle, Türk dostu ve taraftan Ermenllerine hayal sukutuna uğratılmış, pek haklı olan feryat ve İhbarları boğuluver-mişti. Ancak bu teşebbüs te, Hınçaklara karşı hasıl olan buğz ve adaveti daha ziyade alevlendirmekten, kendi komitaları içinde bulunan muhalifleri büsbütün kızdırıp harekete getirmekten başka bir netice vermemişti.
Hmçaklar, yağmurdan sakmır ve kaçarken doluya tutulmuşlardı. Bu muhalifler, elde ettikleri îstanbulun bazı Ermeni büyükleri ile baabaşe vermişler, Hmçaklan devirmek çaresini düşünmiye bağlamışlardı, fa kat fikirlerde bir birlik temini imkânını bulamıyorlardı. Bazıları, bütün teşebbüs ve mesainin Hmçak komitasını içinden çürütmek ve devirmek şeklini ileri sürüyor, diğerleri de, hedefe daha kısa yoldan varmak için yepyeni bir komitenin t^ sisini ısrarla teklif ediyorlardı. H
iki taraf, nokta! nazarlarrndan bir^ olsun fedakârlık etmiye, uzlaşrp hemen faaliyete geçmiye bir türlü ya naşmryorlardı.
Hmçaklar ve bilhassa îzmirliyan. muhaliflerinin bu tasavvur ve teşeb Mislerini ve aralarında mevcut ihtilâfı haber almakta gecikmemişlerdi Fakat, aldıkları bu haberin doğruluğuna bir türlü inanmıyor, son zaman lardaki tazyik ve tehditlerinin, İstanbul Ermenileri arasmda kendilerine muhalefet edecek bir baş bırakmadığını zannma kapılıyorlardı. Bununla beraber, her türlü ihtimalleri gözönünde tutarak, muhalefet fikri.
yeni bir fırka tesisi fikirlerini taşıyan başlan kırıp ezmek için, evvelkinden daha hn-slı davranıyorlardı. Kudsiyet kisvesine büründürüp bütün Ermenileri kendilerine kul ve köle etmek gayesine matuf olarak müdafaa ettikleri maksatlarının bir an evvel husulü için, yine zorla para toplamrya, tecavüz edenlere tehdit mektupları yollamrya, teşebbüslerine engel olmak istiyenleri ölümle kor-kutmrya şiddetle devam ediyorlardı. Bir çok ırktaşları komiteye para ver m edikleri, komitanın icra emirlerini dinlemedikleri için öldürüyorlardı.
sorunuz-
öyli yelim
Tanzifat Arabalarının Gürültüsünden
Kurtulamıyacak mıyız ?
1
Şişlide okuyucularmarzdan Sadettin Akay soruyor: Her gün sabah beş buçuktan itibaren tramvayların, tanzifat arabalarının gürültülü geçişlerinden uyanıyoruz. Gerçi tramvayların gürültüsü bizi sabah uykusundan uyau-drrmrya kufi geliyorsa da tekrar uyuyabilmek mümkün oluyor. Çünkü gürültü çabuk geçip gidiyor. Bu şekle biraz da alıştık. Fakat tanzifat arabalarının ağır yürüyüşü ve parke taşları üzerinde
s icraya sı oraya dönen tekerleklerin dakikalarca süren gürültüsünden sonra artık gozkapamak m ılın
kün olmuyor. Acaba buna belediyece bir çare düşünülemez mi ?
Cevap — Tanzifat arabalarının umunu caddelerden geçirilmemesi muvafık İse de o ayni şi-
kâyeti diğer sokaklarda oturanlar yapacaklardır. Bu İtibarla gürültüyü kaldırabilmek İçin bn a-rabalarm tekerleklerine lastik koy mak İcap eder. Fakat bu zamanda buna imkân yoktur. Bizim flk-rimizce- ba işe en iyi ve en muvafık çare, tanzifat arabalarını saat sekizden sonra İşe başlatmaktır. Çöplerin akşamlan toplanması sure tile de ba İş pek âla yapılabilir.
- 1 - 2 - 941
VATAN
IÂSKİ
MODERN HARPTA
İşin amelî tarafı:
BunJar işin nazarî tarafı. Şimdi pratik sahaya geçelim ve bugünün ordularını tetkik edelim:
Bugünün modern ordularına baktığımız zaman gördüğümüz manzara şudur: Motorun orduya girmesi ürerinden henüz yarım asır bile geçmemişken bu vasıta nın büyük ve tükenmez kudretinden istifadeye kalkışmayan hiç bir sınıf ve silâh kalmafinıştır. Bir defa yepyeni bir sınıf, bir hava sınıfı meydana gelmiştir ki bu sınıf mevcudiyetini dahi motöre borçludur. 1914 - 18 harbinde ancak 200 - 300 beygirlik mo-törlerle havalanan tayyarelerin motörleri bugün 2000 - 3000 rakamına kaçlar çıkıyor.
Karada taarruz kudreti olarak yine tamamen nvotörıe tahrik e-dilen zırhlı sınıflar meydana gelmiştir. Bunlar da mevcudiyetlerini motöre medyundurlar.
Ağır topçunun cer işi ancak motörle kabildir. Orta çaptaki toplar da yarıdan fazla motörlen-miş ve hattâ bazı cins hafif toplar bile (meselâ tayyare ve tank defi topları) motörle çekilmeğe başlanmıştır.
Muhabere sınıfı hemen tamamen motörlenmiştir. Hem muhabere hizmetini hem de malzemesinin taşınmasını motorlu vasıtalarla temin etmektedir.
Keza istihkâm sınıfı da hem isini motorlu vasıtalarla görmekte hem de serî hizmetler esnasında
motor üzerinde taşınmaktadır. Köprücü kıtaları keza motörlen-dirilmişiir.
Süvari ya tamamen zırhlı kıtalar haline gelmiştir. Yahut geri kalan mahdut süvari zırhlı ve motorlu vasıtalarla takviye edilmiştir.
Nihayet piyade, harbin büyük yükünü ve zaferin en büyük semeresini nefsinde toplayan bu büyük sınıf dahi neticei kat*iye yerlerinde kendi ayağının yavaş temposuna terkedilmiyerek motorlu vaeıtaiar üzerine    bindiril- ı
MAKINA ve
MOTÖRÜN ROLÜ
BU YAZI İLE TAMAMLANAN SERİNİN  İLK   İKİ MAKALESİ DÜN  VE  EVVELKİ   GÜN ÇIKMIŞTIR
Yazan:
M. Şevki Yazman
mekte ve «bindirilmiş piyade» a-dını almaktadır.
Yıldırım harbi:
Modern orduların bu alabildiğine motörlenmesidir ki yaşamakta olduğumuz 1939 - 41 harbine «yıldırım harbi» adını ver-dirm iştir.
1914 - 18 harbinde Alman orduları Lehtstanın bugün işgal ettikleri kadar kısmını takriben iki senede işgal edebilmişlerdi. Bu harpte ise bu işgali intaç eden harpler ancak 14 gün sürdü.
Keza 1 9 1 4 te Belçika ve şimalî Fransanın işgali muzafferane ilerleyişe rağmen bir buçuk aydan fazla sürmüştü, bu harpte ise Lüksemburg üzerinden .ilerleyen
Alman kuvvetleri şimalî Franea-ya ikinci gün girdiler ve büyük meydan muharebesinin verilmesi, le Paris önderine gelmek için geçen zaman gen on beş gün kadardır.
Nihayet şimalî Afrikada ingilizler 9 birincikânundan 1 7 birin-cikânuna kadar devam eden 8 gün zarfında iki mevzi düşürdüler, hücum eden kıtalarının iki misli kadar esir aldılar, ve bir müstahkem mevzii tamamen muhasara ettiler. Bütün bu harekât
r,
TRAMVAY SIKINTISI
Günden Güne Artacak
İdare Umum Müdürü, Bandaj Tedarik Edilemezse Bir Sene Sonra Tramvayların Büsbütün Kaldırılacağını Bile Söylüyor.
Istanbulda vesaiti nakliye buhranı şehrin başlıca dertlerinden birini { teşkil etmektedir. Tramvay idaresi, malzeme tedarik edilmediği takdirde bugünden daha fena vaziyetler hadis olacağını, hattâ bir sene sonra tramvayları büsbütün kaldırmak mecburiyeti belireceğini Ueri sürmek tedir.
Tramvay, Elektrik, Tünel idaresi umum müdürü Mustafa Hulkl Erem, dün öğleden sonra gazetecüeri toplı-yarak bu hususta etraflı izahat vermiştir.
idare, malzeme tedariki için her çareye başvurmuş, fakat, dünyanın şu buhranlı vaziyeti, İdareyi imkânsızlıklar içinde bırakmıştır.
Bugün için bütün şebekede 156 a-raba, 90 römork çalışmaktadır ve günde bu arabalarla 27 bin kilometre yapılmaktadır. İdareyi müşkül vaziyete sokan raydan ziyade bandaj-sizliktir. Bir araba çalıştığı müddet zarfında ancak 5 defa torna edümek tedir. Halbuki elde mevcut arabalardan 11 tanesi, beş, 38 tanesi dört, 60 tanesi üç, 69 tanesi de bir defa torna edilmiştir. Bir araba en fazla beş defa torna edileceğine göre, bu vaziyette çalışabileceği haddln nazarı 1-tibara alınarak 11 tanesi nisan ayı sonunda, 38 tanesi de eylül nihayetinde seferden çıkarılacakta-. Tabi-atlle bu vaziyet dahilde vesaiti nakliye buhranı daha feci bir sekil alacakta:.
246 arabanın doğurduğu buhran bu şekilde olursa, eylül nihayetinde seferden çıkarılacak 49 arabanın ten zili ile bu lı? 197 arabaya inhisar edecektir.
Tramvay idaresi bugünden ziyade gelecek günleri daha çok düşünmektedir. Hattâ hareket dairesi, iş saatleri haricinde günün muayyen zamanlarında tramvayları seferden almak tedbirlerini bile bir lüzum olarak ileri sürmektedir. Çünkü yukarda da kaydettiğimiz tPbi bir sene sonra amblarr çalıştırmak imkânını görmemektedir.
Eldeki istatistikler günde 222 bin yolcu takındığını açık hesaplarla gös tcrnıoktcdlr. Halbuki geçen 6ene ayni tarihlerde yolcu sayısı 255 bindir. Buna göre farkın 33 bin olduğu
anlaşılmaktadır. Haftanın muayyen günlerinde de taşınan yolcular arasında farklar görülmektedir. Meselâ salı ve çarşamba günleri yolcu a-dedi düşmektedir. Yapılan tetkikler, bugünlerde kadınların sokağa çıkmadıklarını ve bunun için fark yaptığını göstermiştir. En çok yolcu da Maçka - Beyazıt hattında kaydedil mektedir. Yalnız bu hatta taşınan yolcu adedinin günde 20 bini müte caviz olduğu görülmüştür.
TraCmvay idaresi bandaj temini i-çln her türlü çareye başvurmakta vc
muhtelif firmalarla temasta bulunmaktadır.
îngiltereden 500 bandaj sipariş e-dllmiştir. Diğer taraftan İhraç edilecek furt karşılığı olarak Roman-yadan da 800 bandaj için mutabaka' hasıl olmuştur. Yalnız bu siparişleri!' ne zaman geleceği malûm değildir Bunları getirtmek imkânı hasıl ol duğu takdirde iki senelik ihtiyaç karşılanmış olacaktır.
Görülüyor ki, tramvay idaresi her türlü imkânsızlığı yenmek için elden gelen her türlü gayreti sarfet-mekte ise de, imkânsızlıklarla karşılaşmaktadır.
Üçlü Paktın 3 uncu
Maddesi
Tokyo, 31 (A.A.) — Stefani: Üçlü paktın üçüncü maddesinin tatbiki meselesi parlâmentonun maliye encümeni azasından birinin hariciye nazın Metsuoka'ya sorduğu bir sualin mevzuunu teşkil etmiştir.
Mebus, bu maddenin büyük Okyanusta hail hazırda beynelmilel vaziyete olacak tesiri hakkında malûmat istemiştir.
Bu mebusa göre, ingiltere ile A-
merlka arasında Japonyayı gittikçe
tehdit eden bir işbirliği teressüm etmektedir.
Nazır, verdiği cevapta, mevzuu bahis olan maddenin bilhassa Okyanusta vaziyetin Japonya için tehlikeli olabilecek inkişaflar göstermesi halinde alınacak tedbirleri derpiş eylediğini söylemiştir.
ve bilhassa sonjıncusu motor kuvveti olmadan başarılamaz vc asla yerine getirilemezdi.
Motorlu ve zırhlı birliklerin strateji ve taktik sahalarında istihdamına dair ufak bir misal de nazari olarak    söylediklerimizin
aydınlatılmasına yarayacağı gibi motorun sahneye çıkmasile sevk ve idarede yaptığı tesirleri de göeterecği için mühimdir.
Şimali Afrika harekâtı:
Ben bu rrjisali intihap ederken şimalî Afrikada İngilizlerin yaptıkları ve henüz dumanı üzerinde tüten eşsiz harekât üzerinde «Kırmayı tercih ettim. Zira lehistanda taarruz harekâtı yapan Almanlar hasımlarının en az bir misli, şimalî Fransa ve Belçikada ise takriben hasımlarına müsavi olduk-* lan halde şimalî Afrikada halanlara ön safta darbeyi vuran ngiliz zırhlı ve motorlu kuvvetle, ri ön safta İtalyanların yarısı bile değildi. O halde motorun sonsuz kudretinden azamî randıman alarak düşmanım adet üstünlüğü ile değil bilâkis az adetle mağlûp e-den hakikî harekât budur. Harekâtın teferruatı tetkik edildiği zaman görülecektir ki ancak İngiliz motorlu birliklerinin muazzam süratidir ki İtalyanları gafil avlamış, çevirmiş ve mağlûp etmiştir. Bu itibarla da örnek bir misal olarak abramaya en elverişli bir harekettir.
Bundan başika Afrika gibi çok geniş ve menabii mahdut çöllerde harekât yapmanın ancak motorlu nakliye sayesinde kabil olması da harpte motorun kıymeti.
ni tebarüz ettirmeğe kâfidir. Filhakika suyuna varıncaya kadar geriden ikmal edilen bu mmtaka harekâtında İngilizler ancak bol miktarda motorlu nakliye ve zırhlı silâh kullandıkları için muvaffak olmuşlardır. Keza İtalyanlar da bu nakliyeyi temin edemediklerinden Mısır garp çölünde saplanıp kalmışlardır.
— SON —
Hitlerin Nutkunun Akisleri
ECLMACA
Soldan Sağa: 1 — Haliçte bir iskele 2 — ikinci harften sonra bir (Y) ilâve edilince geçer akçe - Sinirli
3 — Yaşıyan - Nota 4 — Arızalar • Daima yeşil duran bir nebat 5 — İç uzuvlarımızdan biri 6 — Nida -Emreden 7 — îyi ahlâk - Nazar et, 8 — Sohbeti yerinde 9 — İnsan cinsi - Borçlu 10 — Başına (O) ilave edince kıraat et - 11 — Bir nebat -Mastar edatı
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Dostluk 2 — Nida - İstanbul haricinde bir semt - Can. 3 — Vida ile tutturmak,
4 — Aciz ile - Bir çalgı 5 — Şart edatı 6 — Erkek ismi - Mamur 7 — İskambilde Bey - Hediye 8 — Erkek ismi - Hava şartları 9 — Su - cem edatı - Annem 10 — Kaldırın manasına nida - Masset - sonuna (Z) ilâ-vesile bir kuş 11 — Yokuşun aksi
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan Sağa: 1 — Çatalca 2 — Anane - İane 3 — Sakil - Fiat \ — Adı - Re 5 — Bir - Kaz - Sal 6 — Amca - Yafa 7 — Ayvalık 8 — Mala - Kaba 9 — Akın - Aba - Al 10 — Şu - Ani - Ece 11 — Arşın • Rakım
Yukarıdan Aşağıya: 1 Kasaba -Maşa 2 — Nadim - Akur 3 — Ça-kırcalı 4 — Ani - Ayan 5 — Tel -An 6 — Cubadan 7 — Lif - Bir 8 — Caiz - Yıka 9 — Ana - Saka - Ek 10 — Etraf - Bacı 11 — Elû - Alem
İngiliz Ticaret riayetine
Ziyafet
Ankara, 31 (Hususi) — Türk - İngiliz ticaret muahedeleri etrafında hükümetine izahat vermek üzere bu günlerde memleketine avdet edecek olan İngiliz ticaret korpora-syonu reisi Bay Green Conner şerefine Ankara Palasta bir kokteyl parti verilmiştir.
HİTLER
Amerikalıları Kızdırdı
Nevyork, 31 (A.A.) — Hitler'in, Amerikan gemilerini torpillemek tehdidi, Ayan Hariciye encümeni azasından bir çoğunun nazarı dikkatini çekmiştir.
Nüfuzlu azadan Carter Glass şöyle delmiştir:
«Ben, torpillemeye bizim başlamamız fikrindeyim, ve İngilte-reye yapabileceğimiz bütün yardımı yapmamız taraftarıyım. Enternasyonal kanunlar mucibince gemilerimizi, istediğimiz yere göndermek ve 'buna mâni çalacaklara bu hareketlerini pahalıya mal etmek taraftarıyım.
İNGİLTERE   MATBUATI NE  PİYOR?
Londra, 31 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
B.   Hitler'in  nutkunu (mevzuu { baivseden bu sabahki   gazeteler. Alman devlet reisinin bundan evvel mükerreren söylediği şeyleri, umumiyet itibarile, bir kere daha tekrar etmekten başka    bir şey yapmamış olduğunu kaydetmek-I tedirler.  Bununla beraber bütün gazeteler nutikun bazı noktalarını ehemmiyetle mütalea etmek hu-¦ susunda müttefiktirler. Bu nokta. I laı, B. Hitler'in doğrudan doğruya Birleşik Amerika devletlerini tehdit eden sözlerinden ibarettir.
Daily Telegraph bu hususta şunları yazmaktadır: | Hitler bizi ikaz etti. O, şimdi 1 üsler hazırlamaktadır ve zaman? gelince son brr harekete geçecektir. Biz bu saatin hululünü emniyetle bekliyoruz. Geçen sonbaharda da Hitler böyle bir harekete geçeceğini söylemiş olduğu için kendimize itimadımız şimdi bir kat daha fazladrr.
Maamafih Daily Telegraph gazetesi istikbale emniyetle bakmak için yalnız bu Hatıraya istinat etmemektedir. Mezkûr gazeteye bu itimadı telkin eden hâdise, İngiliz tayyareciliğinin Alman tayyareciliği seviyesine yükselmiş olduğunu ispat etmiş olmasıdır.
Eğer ingilizler 1941 senesi son. larından evvel Hitler'in yeni nizamının ne demek olduğunu öğrenecek olurlarsa Hitler'in de bazı şeyler öğrenmesi ihtimali 'kuvvetlidir. Hatıtâ B. Hitler'in daha şimdiden hiç olmazsa bir şeyi öğrenmiş olduğu şüphesizdir ki o da artık harbin ne zaoıan biteceği hakkında kehanette bulunmaktan vazgeçmesidir.
Nevs Ohronkle gazetesinde, I Almanyanın muhtemel taarruz | tesdbbüelerini teükik eden B. Ver. | non Bartledt Hitler'in İtalya tari-kile Tunuea hücum etmesi ihtimali olduğunu yazmaktadır.
Muharrir Tunus ahalisinin Fran sızdan ziyade İtalyan olduğunu hatırlatarak bunların ağlebiihti-mal faşist olduklarını kaydetmektedir.
Ward Prrce'in fikrine e Hitler'in nutkunda iki mühim nokta vardır:
1 — İlkbaharda İngiltereye hücum.
2 — Birleşik Amerika devletlerine savrulan tehdit.
HİTLERİN    PSİKOLOJİ HATASI
Londra, 31 (A.A.) — Daily Telegraph'ırr Nevyork mulha'biri şunları yazmaktadır:
Hitler, Birleşik Amerika devletleri aleyhindeki tehditlerile A-merrkan psikolojisini hiç te anlamadığını ispat etmiştir. Filhakika Hitler ne zaman böyle hiddet a-lâımetleri göstermişse Amerikan milleti de Almanyanın mağlûbiyetini temin için elinden gelen her şeyi yapmak hususundaki a-zim ve kararını bir kat daha kuvvetlendirmiştir. Hitler, bu büyük milletin üçüncü derecede bir dev. Jet muamelesi görmeği sevmediğini unutur gfbi görünmektedr. Hitler'in hitabet hususunda sar-fettiği gayretlerin artık eski alâkayı uyandırmadığı da muhakkaktır, çünkü bu son nutku hiç bir radyo kuîrrupanyası neşretmek lüzumunu hissetmemiştr. Colombia radyosu nutku aynen kaydetmiş fakat ncşreLmemiştir. Halbuki, Hitler'in ehemmiyetli bazı şeyler söylemesi ihtimaline mebni radyo programlarında icap eden deği-^ siklikleri yapmak üzere bazt tertibat alın niş bulunuyordu. Frkat B. Hi'.lcr ehemmiyetli hiç bir pey söylememiştir. Yalnız National Breadcatiting radyosu, kısa fısıla la r 1 a nutkun bir hulâsasını ver* , mekle iktifa etmiştir.
AFGAN İKTİSAT VEZİRİ
îl
9f
i
Anadolu Ajansının bildirdiği üzere dUn An karadan hareket etmiş tHonan Afgan İktisat Veziri bugün şehrimize gelmiştir. Resmimiz misafir veziri Afgan seflrile birlikte göstermektedir.
İrdelen Boşaltıldı
(Başı 1 incide) =*= lann hedefi, İtalyan askerlerinin maneviyatını artttırmak. Yunan Başkumandanının dikkatini bu tarafa çekmek, merkez ve cenupta sıkışık bir vaziyette bulunan İtalyan kıtalarının ve bilhassa 11 İnci ordunun yükünü hafifletmek için olsa gerektir.
«Yunan kıtaları, Avlonyaya 15 kilometre yaklaşmışlardır. Bir kaç kilometre daha yaklaşırlarsa şehri hafif topçu ateşi altına alabileceklerdir. 11 İnci İtalyan ordusu da müşkül bir duruma dUşecektir.
«İşte, bu mühim sebepler dolayı-siledir ki, İtalyan başkumandanı Kavalyerl taarruza tevessül etmiştir.
«Şimal cephesi, Yunanlılar için de büyük bir ehemmiyeti haiz ise dc Yunan Başkumandanı, askerlerini başka cephelere tahşit etmiş bulunmasına ve İtalyanların yeni takviye kuvvetleri almış olmalarına rağmen İtalyanlar ne bir karış toprak alabilmişler, ve ne de Yunan ilerlemesine mâni olmuşlardır.»
— Radyo gazetesi —
İtalyanlar  Tepedelenden Çekiliyorlar   mı?
Londra, 31 (A.A.) — İtalyanların
İnönü Ansiklopedisi
I (Başı 1 İncide) X
birer mektup yazarak kendilerine vazifelerini bildirmiş ve muvaffakiyet temennisinde bulunmuştur. Bu yirmi küsur komiteden bazılarının azası azami yirmi beş, asgarî beştir. Böylece İnönü Ansiklopedisinin hazırlanmasına iki yüz kadar ilim adamımız hizmet edecektir.
Maarif Vekâletinin seçtiği mümessiller bugünlerde ansiklopediyi hazırlama heyeti reisi Hüseyin Cahit Yalçının riyasetinde ve Maarif Vekili Hasan Ali Yücelin iş-tirakile Anıkarada mühim bir toplantı yapacaktır.
İslam ansiklopedisi
Anikara, 31 (Hususî Muhabirimizden) — İslâm Ansiklopedisi tahminden çök rağbet görmüş ve 5000 adet basılarak piyasaya çıkarılan birinci fasıkül tamamen satılmıştır. Bu fasikülün yeniden tabına başlanmıştır. Maarif Vekâleti her ay bir fasıkül çıkarmaya gayret etmektedir. Bu cihetin tahakkuku için alâkadarlara icap eden direktifler verilmiştir. Her fasikül beş formadan ibaret olacak ve islâm Ansiklopedisi ellinci fasikülde nihayet bulacaktır. Bu
Arnavutlı^kta Tepedelen'l tahliye et- suretıe Ansiklopedi 1945 te ta-tlklerine dair hiçbir teyit mevcut olmamasına rağmen, İtalyanların tecrit edilmiş vaziyete düşmemek için cephenin bir çıkıntı teşkil eden bu mmtakasım terketmenin daha ihtiyatlı bir hareket   olacağını   nazarı
dikkate almaları muhtemeldir. -        o-
Lord Alexander Albay Knox
Ne D' o 1ar ?
Londra, 31 (A.A.) — Bahriye Nazın Lord Alexander bugün Prestonda söylediği bir nutukta ezcümle demiştir 1^:
«İlerde daha nğır vazifeler vc daha acı imtihanlar bizi bekliyor. Dünyanın şimdiye kadar asla görmediği en büyük askeri teşkilâtın bütün a-ğırlığı ile İngiltereye saldıracağı gün kati surette yaklaşacaktır. Biz, bu hücuma tek başımıza karşı koyacağız. Ya galip geleceğiz, yahut mahvolacağız. Tarihimizin en büyük anı yaklaşıyor Ona layık olacağız. Bugüne kadar başardığımız şeyler bize galip gelmek fırsatını temin etmiştir. Şimdi zaferi elde etmek için bu hususî fırsatı kollamalıyız.
Vaşington, 31 (A.A.) — Reuter: Amerika Bahriye Nazırı Albay Knoks bugün yaptığı beyanatta demiştir kl:
Almanların iyi bir hava devresi bulmak ve İnglltereyi istilâya teşebbüs etmek üzere uzun vadeli hava şartlarını tetkik etmokte olduklarına dair Amerika hükümetinin elindö malûmat vardır.
Albay Knoks, bunu. uyan meclisinin hariciye encümeninde do söylemiştir. Amerika Bahriye Nazırı demokrasilere yardrm lâyihasının kebu lünü istemiş «bazı tehdit edici inkişaflar» olduğunu söylemiş, İki, üç a-ya kadar «çok vahim bir buhran» husule geleceğine işaret etmiş ve aşağıdaki iki nokta üzerine encümenin nazarı dikkatini çekmiştir:
1 — Alman hava kuvvetleri tabiyelerini değiştirmişlerdir. İngiliz maneviyatını kırmak için Londrnda ynp tıkları hedefsiz bombardımanlardan vazgeçerek şimdi endüstri mıntaka-larmı bombardımana başlamışlardır.
2 — İngilizler. Alman deniz faaliyetini durdurmak Üzere tamamile memnuniyet verici bir kafile usulünü henüz bulamamışlardır.
Albay Knoks, müzakcreli bir sulhun Avrupaya istikrar temin edeceğini zanneylemenin bir çılgınlık olacağını söylemiştir.
marnlanmış olacaktır.
ASKERE    GİDEN BELEDİYECİLER
Ankara, 31 (Hususi Muhabirimizden) — Talim ve terbiye ve manevra İçin askere alınan belediye memur ve müstahdemlerinin maaş ve ücretlerinin tam olarak verilmesi Divanı Muhasebatça kararlaştırümış ve keyfiyet Dahiliye Vekâleti tarafından vilâyetlere bildirilmiştir.
HARİCİYE  VEKÂLETİNDE
Ankara, 31 (Hususî Muhabirimizden) — Kopenhag elçiliği üçüncü kâtipliğine Hamburg başkonsolosluğu kançıları Necmettin, Hamburg muavin konsolosluğuna Lahey elçiliği ikinci kâtibi Rıza tayin edilmişlerdir.
Hariciye Vekâleti Berlin büyük elçiliği müsteşarı Nurettin, beşinci dereceye, Sofya elçiliği başkâtibi Ekrem, Roma büyük elçiliği başkâtibi Nurettin, Üsküp konsolosu Saffet, Anvers konsolosu Fethi altıncı dereceye, merkezden Şazi, Bülent Uşaklıgil, Re. şat Rifat, Cemil, Settar, Şakir, Muharrem, Nurettin, Rıflkı, Tev-fik, Cemal yedinci dereceye; Boenos Ayros elçiliği ikinci kâtibi ldris, Budapeşte elçiliği ikinci kâtibi Pertev, Atina elçiliği ikinci kâtibi İsmail Uşaklıgil, merkezden Abdullah Ömer sekizinci dereceye; ımerkezden Salih, Arif, Cemal, Fevzi, İhsan, Tahran üçüncü kâtibi Semih, Stokholm üçüncü kâtibi Şinasi dokuzuncu dereceye terfi etmişlerdir.
TEMYİZE   TAYIN
Ankara, 31 (Hususi Muhabirimizden) — Açık bulunan 100 lira asli muaşlı temyiz azalığına terfian Bursa hâkimi Mustafa, 80 lira maaşlı Bursa hâklmlğine Kırklareli hâkimi Tahsin tayin edilmiştir.
KIYMETLİ   EVRAK   STOKU
Ankara, 31 (Hususi Muhabirimizden) — Maliyo Vekâleti bütün resmi dairelere bir tamim yaparak kıymetli evrak ihtiyaçlarının bir senelik miktarını stok olarak bulundurmalarını bildirmiştir.   y
MADEN   MEMURLARININ MESKEN   ÜCRETİ
Ankara, 31 (Hususi) — Madenlerde vazife gören memurlara mesken ücreti verilip verilmiyeceği tetkik edilmektedir.
-o
Ege   Mmtakasmda   Müthiş Kar Fırtınası
İzmir, 31 (A.A.) — Ege mmtakasmda görülmemiş bir kar fırtınası hüküm sürmektedir. Denizlerden gelen haberler kar fırtınasının bu mın-takada köylerle münakalenin kesilmesine sebebiyet verdiğini bildirmektedir.
FRANSA
Gl. VVeygand
Bon, 31 (A.A.) — General Vcy-gand buraya gelmiş ve halk tarafından hararetle karşılanmıştır.
inkılâp Komitası
Vlchy, 31 (A.A.) — Millî konseyden sonra, Mareşal Petain bir milli inkılâp komitesi teşkil etmiştir. Bu komite her şeyden evvel bir tetkik komitesi olacaktır. Mareşal bu komiteye   mütefekkirlerden ve    faal hayat adamlarından 40 kişi tayin et-¦ mistir. Bunların ekserisi eski muhariplerden olup muhtelif slyas!    ve içtimaî   zümrelere   mensup bulunmaktadırlar. Yeni komite azası milli ve içtima! bir nizamın kurulması için zaruri olan iş   birliğinin prensiplerini ortaya koymak gayesile se-* nelerdenberi   çalışmış    kimselerdir.: Komitenin vazifesi vilâyetlerde, bütün şehirlerde ve köylerde vttcude' getirilecek millî teşekküllerin şeflerini hükümet mümessilleri ile birlik-: te seçmekten ibaret olacaktır.   Butl mahalli mesuliyetler meselesi ancak i derin bir imana bağlılıkla halledilebi-! lecek bir meseledir. \
Eve Curie Vişi'yî Kızdırdı
Vichy, 31 (A.A.) — Havae ajansı bildiriyor:
Matmazel Eve Curie'nin halen A-merikada yaptığı mücadele bütün Vlchy mahfillerinde şiddetle takbih edilmektedir. Bayan Eve Curie'nin Amerlkadakl Fransız muhacirleri birliği ile münasebattar olarak A-merikada seri halinde konferanslar vermekte ve bu konferanslarda*Fran sayı beslemeyiniz» fikrini telkin etmektedir. Bayan Eve Curie'nin hai7 olduğu beynelmilel teveccühe rağmen, büyük Fransız âliminin kızındı binlerce Fransız kadın ve çocuğunur aç bırakmak azmini tevlit eden bı ideolojik hissiyat hayreti mucip o maktadır.
Buda ne?
Vlchy, 31 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor:
Bazı uydurma haberlerin kati surette önüne geçmek Üzere Fransada bulunan Alman kuvvetleri başkuman dam Alman makamlarının işgali altında bulunan topraklarda 18 ile 45 yaş arasındaki kimselerin silah altına alınmasının hiçbir zaman tasavvur edilmediğini bildirmiştir.
-o-¦
Süveyş Kanalı   Civarına Bom balar   Atıldı
Kahire. 31    (A.A.) — B. B.
C: Düşman tayyareleri Süveyş kanalı civarına taarruzla bombalar atmışlardır. Maddî hasar olmadığı gibi insanca da zayiat yoktur.
Norveç Kralı   Hopkins'i Kabul Etti Londra, 31   (A.A.) —   Reuter'lh diplomatik muhabirinin öğrandiğine göre, Norveç kralı Haakon, Roose-velt'in halen Londrada bujunan şahsi mümessüi Hopkins'i kabul etmiştir. -*    - ~    i" Kral Haakon, Çekoslovakya Reisicumhuru Benes'i de kabul etmiştir.
Sovyetler - Almanya  Arasında
Moskova, 31 (A.A.) — Sovyetler Birliği HaHc Komiserleri meclisi reisi ve Rariciye Komiseri Molotof ile Almanya sefiri Kont Schulenberg, 30 ağustos 1940 ta Berlinde imza edilmiş olan hudut hukuku statüsüne ait kilâfname ile buna ait protokallarının ve sair veskkalarınm musaddak nüshalarını, dün Mx>ökovada teati etmişlerdir.
t-     a.. r*      •  •_¦_       T—L..*!.*
Er d un   bmmnın   lebrıkı
Londra, 31 (A.A.) — İngilizler tarafından Trablusgarpta kazanılan Snuzafferiyetler üzerine Erdün Emirl Abdullah, Filistin ve Erdün fevkalâde komiserlerine aşağıdaki mesajı yollamıştır:
İngUiz hükümetine Trablusgarpta kazanılan mütevali zaferlerden dolayı tebriklerimi v*e Allanın yardımı l-le hemen nihaî zaferin de kazanılmasını kalbim sevinç ve İftiharla dolu olduğu halde temenni ettiğimi iblâğ etmenizi rica ederim.
Yunan   Tebliği
Atina. 31  (A.A.) —Atina a-
jansı bildiriyor:
Yunan orduları başkumandanlığı tarafından 30 ikincikânun akşamı neşredilen 96 numaralı resmî tebliğ: 1
Muvaffakiyetli neticeler veren mevziî harökât yapılmıştır. Bazı düşman mevzileri işgal edilin^ ve 200 e yakın esir alınmıştır. Bunların arasında 7 zabit vardır.
Dahilî Emniyet Nezarelİ tarafından 30 ikincikânun akşamı neşredilen tebliğde memleket dahilinde sükûnel hüküm siircfijju bildiriknoktûdir. .
1
>
Yeni Enstitü Binaları Müsabaka İle Yaptırılacak
Yakalanan Tütün Kaçakçıları
VATAN
1-2-941
Ankara, 31 (A.A.) — Maarif Vekillisinden bildirilmiştir:
3803 sayılı kanuna tevfikan açılan Beyhan - Haruniye DÜKlcl köy enstitüsü için bu kanuna göre yaptırılacak binaların müsabakaya konulan avan projeleri ile vaziyet planı müsabakasına iştirak eden mimarlarm eserlerini Irtkik etmek üzere ilk tedrisat umum müdürü Hakkı Tonguç. Mna»-if Vekilliği Başmüfettişi Dr Celal Otman, Nafıa Vekillimi mümessili Yüksek mimar Hüseyin Kara, yüksek mimarlar birliği mümessili Hüsnü Tümer. Talim ve terbiye azasından Enver Ziya Karal. Maarif Vekillimi müfettişlerinden Hayrullah örs ten mürekkep jüri heyeti yapılan teklifleri tetkik ederek kararını vermiştir.
Bu müsabakaya 77.727. 3r».740, 11.971, 62.526, 22,222. 12.223, 78.780 88.888, rümuzlarile teklif yapılan sekiz mimar iştirak etmiştir. Bunların eserleri şartnamesinde tesbit e-dilen esaslara pöre vc biribirlcrtle mukayese yapılarak tetkik edilmiştir. Bunlardan teklifini 62..r>2C rumuz ile yapan yüksek mimar Rccui Ak-çaym projesi şartnameye uygunluk ve maksada elverişlilik bakımlarından vc puvan Itibarile birinci. 22.222 rumuz İle teklif yapan yüksek mimar Bekir îhsan Ünal'ın projeleri ikinci. 11.971 rumuzlu proje sahibi yüksek mimar Tahir Tuğun eseri U-çüncü. 77,727 rumuzlu proje sahibi yüksek mimar M. Gürcli'nin eseri dördüncü seçilmiştir.
Köy enstitüleri müsabakalarına de vam edilmektedir.
Kayak Eğitmen Kursları Bitti
Bolu. (Hususi) — Beden tedbiyesi direktörlüğü tarafından Dogu vilayetlerinde, kayakçı gençler yetiştirmek maksadıle Erzurumda açılan kayak eğitmen kursu hitam bulmuş ve mezun olan 15 kayak eğitmeni Dogu vilayetlerimize tevzi edilerek büyük bir kayak faaliyeti başlamıştır.
Bu faaliyet vc kursa ilâveten bu ay sonunda başlryan ve bir ay devam etmek üzere Geredede bir kayak ikmal kursu açılacaktır. Goredc kursuna evvelce Beden Terbiyesi şenel direktörlüğü tarafından yetiştirilerek bölgelere tevzi edilmiş ve buralarda vazife almış spor eğitmenleri davet edilmişlerdir. Kursun ilk hazırlıklarını yapmak üzere An karadan genel direktörlük kayak muallimlerinden Asım Kurt ve Mehmetçik buraya gelmişler, valiyi ziyaretten sonra ça-lışmrya başlamışlardır. Bolu vilayeti spor bölgesinin bu kurs için yaptığı hazırlıklar memnuniyet» mucip görülmüştür. Heyet bugün Geredeye giderek kursun hazırlıklarına devam
edecektir.       1
-o-
Bir Kız Bir Erkek Çocuğu Kaçırmış
îzmir, (Vatan) — Cuma ovası nahiyesinin Gün er köyünde Bayan Elife Gök admda bir kız, ötedenben sevdiği Mehmet Alî oğlu lemstiU kaçırmış ve kendi evine gMtaıu üçtür. İkisi de on altışar yaşında olan bu suçlular tutulmuş ve adliyeye verilmişlerdir.
* \*     -İzmir kız öğretmen okulu mezunlarından Bayan S ah ire Çelik, ödemişin Kiraz nahiyesi öğretmenliğine tayin edilmiştir. . .
Şehir meclisimiz şubatın iptidasında toplantılarına bağlıyacaktır. Bu devrede meclise muhtelif mevzular üzerinde teklifler yapılacakta-.
* Diküinin Nebiler köyünde, on gün evvel keçilerini otlatmak için dağa giden Yusuf oğlu Halü İbrahim, kaybolmuş ve cesedi bilâhare Ulucabaşı   deresinde   bulunmuştur.
30 Milyon Tütün Satıldı
İzmir. (Hususi) — İkincikânunun yirmi sekizinci günü aksamına kadar satılan tütün miktarı otuz milyon kiloya baliğ olmuştur. Satış gittikçe hararetlenmek te ve o nisbette ziyadeleşmektedir. Fiyatlar vaziyetini muhafaza etmektedir. Kalitesi düşük tütUnlcr bile para etmektedir.
--o-'
İlmî Konferanslar Verilecek
AnJcara. 31 (A.A.) — Haber aldığımıza göre. Türk Tarih k-u-rumu, gerok azasına ve gerekse tarih, arkeoloji ve antropoloji ile meşgul ilim mensuplarına yeni a-rastırmalarla elde ettikleri »İmi neticeler dair konuşma fırsatını vermek maksadı ılc ayda bir defa ilmi toplantılar tertip etmeğe karar vermiştir. Bu toplantılardan irki varın-ki cumartesi günü saat I 5 te Dil. Tarih ve Coğrafya Fa-kükesinin 347 numaralı dershanesinde yapılacak ve bu toplantıda Yenizaman tarihi doçentlerinden B. Enver Ziya Karal «Üçüncü Selimin Kadarı» mevzuu üzerinde bir konulma yapacaktır. A-lâkadar zevat bu toplantılara iştirak edebilecektir.
-o———
Hamiyetli Bir Bayanımızın Teberruu
Ankara, 31 (A.A.) — Ankarada hayırsever kadınlarımızdan Sümer mahal fesi Kıcıgtürk sokağında 17 numarada Hacı Muharrem kızı Fatma O rai tarafından Kızılaya 26 adet Mahmudiye ve 4 tane de Hamidiye ziynet altını teberru edilmiştir.
Kızılay cemiyeti bu insani alâkadan dolayı teşekkür etmektedir.
o-
Emvali Metruke Tasfiye İşleri
İzmir (Vatan) — Sarfedîlen müsbet mesai neticesinde mevcut 37 bin emva'i metruke dosyasından yirmi yedi bininin muameleleri intaç edilmiştir. Tasfiye işlerine büyük bir dikkat ve süratle devam edilmektedir.
Zile (Vatan) — Kazamıza on yedi kilometre mesafede bulunan Saraç köyünde mühim bir kaçakçılık vakası olmuştur. Köy halkından Mehmet Yılmazla kardeşi Arif Yılmazın balyalarla tütün kaçırdıklarını haber ahin İnhisarlar idaresi, derhal Jandarma kumandanı ön yüzbaşı Hulkl Közle birlikte İnhisarlar memuru İsmail Ateş. takip memurları Nuri Al-£ın ve Mustafa Demirci Ilc başHatıcı Ahmet Tekeyi Saraç köyüne göndermiştir. Bu heyet köyde araştırma yaparak Yılmazların sakladıkları tütünleri meydana çıkartmış, tütünleri müsadere ve kaçakçıları da yakalı^a-rak merkeze getirmişlerdir. Res/nae heyet âzasüe tütünler ve kaç/Açılar görülmektedir.
Adliyede:
Sandal Sefası Yapmak İstemiş
Sotiri isminde bir genç geçen pazar Anna isminde bir genç kızı yolcu sıfatile sandalına almış ve Samatya açıklarına açılmıştır. Anna yolların uzadığını görünce kendisine heyecan ve korku ile sormuş: 1
— Sandalcı beni nereye götü-
rü yor sun
ve
Sandalcı evvelâ    yılışmış sonra:
— Matmazel ben seni bir senedenken takip ediyor ve seviyordum. Fakat sen bu aşkımdan haberdar değildin. Bugün kendi
ayağınla geldin. Seni seviyorum. Bu akşam denizde benim misafirim ol. Eğlenelim, demiş.
Anna kiraladığı bir actndalcı-dan aklığı bu soğuk teklifin karsısında donup kalmış ve bittabi her arzusuna mütnanaat etmiştir. Sotiri daha ileri gitmiş ve kıza tecavüz etmek istemiştir.
Anna'nın feryadı üzerine oradan geçen bir motor sandala yanaşmış, sonra da Sotiri yakalanarak polise teslim edilmiştir. Dün İkinci Ağırceza mahkemesinde mevkuf olarak bulunan Sotirimn duruşması neticelendirildi. Mahkeme kendisine evvelâ yedi sene hapis cezası verdi. İşin teşebbüs derecesinde kaldığını nazarı itibara alarak bu cezayi 4 sene 8 ay yedi güne indirdi.
Şüpheli   Bir   ölüm
Beyoğlunda Altınbakkalda o-turan çalgıcı Mırtat dün Beyoğlu caddesinden geçerken birdenbire üstüne bir fenalık gelmiş ve yere düşmüştür.  Belediye hastanesine
kaldırılmak üzere iken de ölmüştür.
Müddeiumumilik bu ölümü şüpheli bulduğu için tahkikata lüzum görmüş ve Tabibi Adli Enver Karao cesedi muayene ederek görm*hne*ıne izin vermiştir.
Eyüplü Hahdin    Muhakemesi
Kendisine Mısır prensi, kaptan ve polis müfettişi süsünü vererek Hafi-ze isminde bir kadının bin lirasını ve Anjel isminde bir kızın gerdanlığını dolandıran meşhur kadın avcısı E-yüplti Halidin muhakemesine dün. birinci a£ır ceza mahkemesinde devam edildi. Muhakeme, müddeiumuminin dosyayı tetkiki için başka güne bırakıldı.
Zabıta Haberleri:
Düşerek Ayağı Kırılmış
Uzunçarşıda 61 numaralı Agobun dükkanında çırak Kirkor oğlu Ke-gork, dükkânın kepenklerini indirmek isterken kepenk düşerek sol a-yagı kırılmış, hastahaneye kaldırılmış trr.
İki Kardeş Zehirlendiler
Eeşiktaşta Yıldız caddesinde 16 numaralı evin alt katında oturan 18 yaşında Andon ile kardeşi 14 yaşında Dimttri zehirlenme alilimi gösterdiklerinden hastahaneye kaldrrılmış-lardır. Yapılan tahkikat neticesinde iki hardesin hava gazi borusundan sızan gazdan zehirlendikleri anlaşılmıştır.
Küçükçekmecede Yangın
Küçükçekmece köyünde Hasan oğlu Nazifln evinden yangın çıkmış ve ev tamamen yanmıştır.
Hurda İncirlerin Satılmaları Temin Edildi
İzmir (Hususî) — İncir ve ü-züm tarim satış kooperatifleri birliği, ortaklarından gayri müstahsillerin elinde bulunan hurdaları da satın almağa bağlamıştır. Bu sene hurda ihracat lisansı yalnız kooperatifler birliğine verilmiştir.
Bir Kadına Taarruz Edenler Adliyeye   Verildi
İzmit (Vatan) — Karamür-selde belediye gazinosunda kafaları tütsüleyen Mehmet Nas ve Ali Çam isimlerinde iki arkadaş, gece geç vakit evlerine dönerlerken Tabakhane mahallesinde 50 yaşlarında Hanife adında bir kadının evine girmişler ve yatağında uyumakta olan kadıncağıza tasalluta yeltenmişlerdir. Kadının feryadı üzerine kaçan mütecavizler yakalanarak Adliyeye teslim edilmiştir.
Bir Hırsız Şebekesi Yakalandı
Kandırada Çalköyden Hanife, Ayşe, Veli, Şaban, Selim adlarındaki şahıslar birer şebeke halinde Niyazi Yelkenciye ait manifatura dükkânına girerek eşya çalınmışlar, fakat yakalanarak
Adliyeye tevdi olunmuşlardır. Ekim Vaziyeti
Bu yıl vilâyetimiz mıntaka-sında kış ekim vaziyeti iyidir. Çiftçi toprağını vaktinde sürüp ekmiştir.
Kız  Kaçırmış
• Karasuda Şakir oğlu Hüseyin Sağlam adında bir delikanlı Limandere köyünden Aziz Çelendin I 7 yaşındaki kızı Ayşeyi zorla kaçırmış ve tevkif edilmiştir.
Halkevinde   Resim ve Fotoğraf
Sergisi
Şehrim^ Halkevinde açılmış olan resim ve fotoğraf sergisi kapanmıştır. Sergide    amatör
olarak Melih Dölenin eserleri birinciliği kazanmıştır.
Kahraman Askerlerimize Hediye
Karasunun hamiyetli halkı kahraman askerlerimize kış hediyesi olarak 15 32 parça eşya vermişlerdir.
Yeni Neşriyat:
Okul ve Aile Ansiklopedisi
Muallim Ahmet Halit Kitabevi tarafından büyük bir itina İle hazırlanan bu eser. çocukların hatırına gelecek bütün suallere cevap verecek mahiyettedir. Her aile bu eserden bir tane edinirse okul ile aile arasındaki bağlılık temin eddmiş olacakta-. 500 büyük sayfa tutan ve nefis bir surette ciltli olan bu eser 250 kuruştur.
*
ARKADAŞ — Bu kıymetli mecmuan m dördüncü sayısı zengin resim ve yazılarla çıkmıştır.
BORSA
Sİ ÎKİNCİKANUN 1941
Kapanış
Sterim 5.24
Dolar 132,20
isviçre FVac, İ 31,80
Drahmi ı 0,9975
Leva 1 1,6225
Peçcta 12,9375
Dinar 3,175
Yen 31,1375
İsveç Kronu 31.0050
Esham ve Tahvilât
Ergani 20.—
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Ahmet Emin YALMAN - Basıldığı yor; VATAN MATBAAM
Askerlik işleri
Şubeye Davet
Eminönü Askerlik Şubesinden: Yd. Lv. Tğm. Mehmet   Nebin og Ali Fuat 312 İstanbul  (33133), Yd. 7. S. tüfekçi ustası Halil oğlu Gonon-11 Ali 303 ( 312-27) Yd. Piyade Tfrm İslam oğlu Sait Kutay 314 Eskişehir (16840). Kayıtlan tetkik edilmek U-zerc acele şubeye müracaatları.
¦
Eminönü Askerlik Şubesinden: Yd. Nakliye Tğm. Avni oft. Hilmi 329 (50906). Emekli piyade Bnb. Vasıf og. Şükrü 322 - 345) Yd. Topçu At£m. Hayrullah of. Enis Cahit 328 (41655) Yd. 7. S. makinist Salih of.
RUstem Hayrabolu (10187 - 18731) kayıtları tetkik edilmek üzere acele .şubeye müracaatları.
*
Fatih Askerlik Şubesinden: 322 dofi-umlıt marangoz or Mchnıot oflu İbrahimin çok acele .şubeye müracaatı.
İst. Komutan! ğı Satın Alma Komisyonu
İlânları
Piyade Atış okulu atış yollan telefon irtibatları ve atış işaretleme malzemesi 18.2.941 günü saat 11 de açık eksiltme ile ihale edilecektir. Keşif bedeli 5493 lira 40 kuruş olup ilk teminatı 412 liradır.
Şartnamesi her gün komisyondan görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. (715)
Askeri ihtiyaç için pazarlıkla mühürlü numunesi gibi 100 adet nöbetçi muşambası 5.2.941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Numune ve şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna teklif edecekleri fiyatlara göre yüzde on boş teminatları ile birlikte gelmeleri.  (682)
Yeni Çıkan Plâklar
Milli Anadolu Şarkıları — Dfiğttn havaları
Derleyen: SADİ YAVER ATAMAN Okuyanlar: VASFİ YE, SULHİYE, ZÜBİDE1
270417 No,:
ZUriyemln Güğümleri Kalaylı KABENİN DALLARI
270418 No,:
Sarı Kızın Ayağında Yemeni Ben Yarime Kale Altında Kavuştuı
ŞEHİR   TİYATROSU
TEPEBAŞ1NDA DRAM    K1SM BU AKŞAM Saat 20,30 da KMİLİAGALOTTİ
Her gün gişede ç<
TEMSİLLERİ
İSTİKLAL CADDESİNDE
KOMEDİ   KISMİ uugün saat 14 te Çocuk oyunu Akşam 20,30 da KİRALIK ODALAR
Askerî Fabrikalar Satın A ma Komisyonu İlânları
Müteahhit nam ve hesabına 60 ton demir hurdası satın alınacaktır.
Mahreç istasyonlarında vagon dahilinde teslim şartile - beher tonuna 17 lira tahmin edilen 60 ton demir hurdası askeri fabrikalar u-mum müdürlümü merkez satm alma komisyonunca 20.2.941 perşembe günü saat 15.30 da ihale edilecektir. Şartname parasızdır. Muvakkat teminatı «76> lira c50* kuruştur. Taliplerin mezkûr gün ve satte komisyona müracaatları. €658»
Dsniz Lcvazim Satnalrca Komisyonu İlânları
?0.000   Kilo süt 10.000   Kilo yo£urt
Tahmin bedeli Lira   Kr.
3200 00 2125   00
Ok teminatı Lira   Kr.
399   38
6325   00
1 — Yukarda yazdı süt ve yoğurdun 17 şubat 9?T pazartesi günü saat 14 te kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — tfbu süt ve yoğurdun tahmin edilen bedelleri hizalarında gösterilmiş olup ilk teminatları 399 lira 38 kuruştur.
3 — Şartnamesini görmek ve almak istiyenlerin her gün ve eksiltmeye iştirak edeceklerin de tanzim edecekleri kapalı zarflarını belli gün ve satten bir saat evveline   kadar Kasnnpaşada     bulunan     komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri. (683)
istanbul Belediyesi ilânları
Belediye fen işleri müdürlüğü baca kontrollüğü için (75) lira aylık ücretli 2 memur müsabaka Ue alınacaktır. Müsabaka 13.2.941 perşembe günü saat 14 te fen işleri müdürlüğünde yapılacak trr.
Müsabaka hesap, hendese, yazı ve resimden yapılacak trr.
Askerliğini yapmış ve memurin kanununun memur olmak hakkındaki şartları haiz olanların birer dilekçe Ue İstanbul belediyesi reisliğine müracaat etmeleri ilân olunur. (713)
İstanbul Defterdarlığından
Muhammen Satış Bedeli L.   h.
Teminatı L.   K.
Beyoğlu. Mh. İnönü. Sk. Babil 81/83 N. 28/75 M. arsanın tamamı Beyoğlu Mh. Bülbül Sk. Turan 70 N.> lı evin 1/2 hissesi. Beyoğlu Mh. Bülbül Sk. Vişne 22 No. lı 19/25 ıncsahaöindaki arsanın tamamı.
Beyoğlu. Mh. Bülbül   Sk. Karpuz 6 No. lı 28/25 M. Arsan m tamamı Kadıköy. Mh. Osmanaga Sk. Piri çavuş 33 No. lı evin tamamı. Beyoğlu. Mh. tnönü Sk. Babil 75 No. lı ve 172/60 M2. arsanın tamamı. Beyoğlu. Mh. Bülbül Sk. Büyük Zi-ba 54 No. lu 29/25 M2. arsanın ta-mamı.
Beyoğlu. Mh. inönü Sk. Küçük Bayır 29 No. ü ve 213/50 M2. arsanın tamamı.
Büyükderc. Mh. Mandıra bağları 13 eeki. 15 yeni No. lı (30) ar mikta-' nndaki arazinin 7/16 hissesi. Fatih. Mh. Mimar Sinan Sk. Kum-' rulu Mescit Şen Resmi 3 No. lı ar-f sanın 4/32 hissesi.
150   00
450   00
11   25
33   75
120   00
100   00
1200   00
180
9   00
7   50
90   00
13   50
65
4   88
120   00
9   00
S   75
0   66
63   50
4   76
Yukarda evsafı yazılı gayri menkuller 17.2.941 pazartesi saat 14 te MUli Emlâk müdürlüğünde toplanacak olan komisyonda ayrı ayrı a-çık arttırma ile satılacaktır. Satış bedeli    nakden ve   peşindir.   Fazla izahat için Milli Emlâk 4 üncü kalemine müracaat edilmesi. (693)
TOPTAM <«T|$ Ufil     ISTiNfUJL SUtTAK HAVİM HAH0I SET G£QİDİ Mı 46-61 QL   21»
ODEON MAGAZJSI.ISUUA   ötrOGlU ISTlmJL CAD.
Hanen Tebliğ
İstanbul Eeşinci İcra Memurluğundan:
Taksim Sıraserviler caddesi 43 No. lı hanede oturmakta iken nerede olduğu bılınmiyen Hüsnü Ziyaya;
1 — Vakıf paralar idaresinden borç aldığınız paraya mukabil birinci derecede ipotek gösterdiğiniz   Koskada Çoban Çavuş mahallesi Havuzlu
Külhan sokağında 17 No. lı arsaya 22.10.940 ta üç yeminli ehlivukuf tarafından (401) lira kıymet takdir edilmiştir.
2 — Bu hususta dairemizin 941/114 No. lı doeyasmda mevcut vaziyet ve takdiri kıymet zaptını okumanız ve bir itirazınız varsa bu ilânın neşri tarihinden itibaren on beş gün zarfmda bildirmeniz lüzumu icra hâkimliğinin 23.1.941 tarihh kararma tevfikan tarafınıza tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (694)

uze
Ol
ma
k
çın
f[er şeyden *wel sıhhatli ve parlak bir tene, lekesiz ve düzgün   bir [I cüde malik olmak   lâ-zmdnr.
KREM PERTEV
Sizin de cildinizi gü-zelleştinr, guddelerini besüyerek   canlandırır.
4# senelik bir tecrübe mahsulü eten KREM PERTEV tertip ve yapılış tarzındaki incetik deteyıs&yle, tenin fazla   yağlanmasına mâni olur. Yağsız olarak hasuBi tüp ve vazolarda satılır.
Türkiye Cambnriyeti
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28,800 Ura İkramiye veriyor.
en az C0 lirası bulunanlaraITcdctfTVdefa çekilecek kur'a üe aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4,
4 » 500 4 » 260 100
Ura
»
4,06e »
2,000
100 adet 60 liralık 5,000 Ura 120   »     40     »        4,800   ft 160   »     20     »        3,200   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşa-| gı düşmiyeıılere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasüe verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 eylül, 1 birinclkAnun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çeküecektlr.
«